pomaklarin_sesi_7 - pomakların sesi gazetesi

Transkript

pomaklarin_sesi_7 - pomakların sesi gazetesi
Pomak Dili, Kültürü, Tarihi, Haber ve Yorum Gazetesi | Aylık Gazete | Ekim 2014 Sayı: 7 | 5.00 TL
PODEF İLK GENEL KURULUNU
GERÇEKLEŞTİRDİ
GOLTZ PAŞA'NIN
“MAKEDONYA
SEYAHATİM”
ADLI KİTABINDAN
KARACAOVA'YA
DAİR BİLGİLER
Ahmet GÖKBAYRAK
≫ Sf. 18
G
eçtiğimiz Mart ayında kurulan Pomak Dernekleri Federasyonu
(PODEF) ilk genel kurulunu 20 Eylül Cumartesi günü Bursa’da gerçekleştirdi. Türkiye’de Pomakların yaşadığı pekçok ilden bine yakın
katılımcıyla gerçekleşen genel kurulda delegeler, önümüzdeki üç yıl boyunca
PODEF’i yönetecek yönetim ve denetim kurulu üyelerini seçti. İlginin yoğun
olduğu genel kurul sonrası PODEF, bazı eleştirilerin de odağı oldu. ≫ Sf. 3
∎BALKAN YARIMADASI
KİMİN?
“Balkanlar, Pomakların ana
ve ata yurdudur. Türkiye’de de, Bulgaristan’da
da, Yunanistan, Kosova,
Makedonya ve Arnavutluk’ta da yaşayan Pomakların öz yurdudur.”
Mehmet DEMİR yazdı...
≫ Sf. 5
∎POMAKLAR, ETNİK
SORUN VE ANADİLDE
EĞİTİM TALEBİ
∎POMAK KÜLTÜR
DERNEKLERİ VE
LİDERLİK SORUNU
“Türkiye’de yaşayan Pomakların ‘Pomakça’ diye anılan
farklı bir anadilleri olduğu
için, anadil meseleleri vardır ve bu hakkı talep etmeleri gerekiyor.”
Hasan UYGUN yazdı...
≫ Sf. 7
“STK’lar siyasi partilere,
özellikle iktidara yakın kuruluşlardır, ancak mesele
“Pomak” kimliği olduğundan beraberinde tartışmalara neden olmuştur...”
Nesrin Sipahi KIRATLI
≫ Sf. 8
yazdı...
2
ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ
Ekim 2014
DOĞRU BİLDİĞİMİZİ YAZIYORUZ
P
omakların susmayan sesi, nefesi, özgün, özgür ve
bağımsız gazetesi Pomakların Sesi 7. sayısına
ulaştı. Yola çıkarken bunun bir ilk olduğunu ifade etmiştik. Hâlâ daha öyleyiz.
Gücünü okurlarından alan, sadece doğru bildiğini
yazan, hiçbir çıkar grubuna ve iktidar oyunlarına tevessül etmeyen Pomakların Sesi gazetesi, bağımsız gazeteciliğin örneği olarak da tarihi geçecektir elbet,
ancak desteklerini çektikten sonra yola devam edemeyeceğimizi sananları biraz hayal kırıklığına uğrattık,
kusara bakmasınlar.
7. sayısında gazetemiz araştırma, inceleme ve yorum
yazıları ağırlıklı oldu. Yoğun bir süreçten geçen Pomakların gündemini değerlendirmeye ayırdık bu sayı- çalışmalar hikâyelere yansıdı. Hikâyeler de sayfalarımızı.
mıza. Bu ilk çalışmaların Pomakça yazmak isteyecek
PODEF’in ilk genel kurulunda yaşanan eksiklikler, başka yazarları da cesaretlendireceğini umuyoruz.
sonrasında oluşan tartışmalar ve tarafların konuyla il- Yol uzun. Çıkacak daha çok sayımız, yazacak daha çok
gili değerlendirmelerini yansıttık sayfalarımıza.
konumuz var. Ama dilimiz, kültürümüz ve tarihimiz
Öte yandan yine bir ilk olarak Pomakça derslerini başlattık bu sayımızda. Pomakça hocamız Nesrin Sipahi
Kıratlı’nın desteği ve katkılarıyla gelecek sayılarımızda da Pomakça derslerimiz devam edecek.
vazgeçilmezimizdir. Dilimizi ve kültürümüzü yaşatmak, tozlu sayfalarda, arşivlerde kalan tarihimizi ortaya çıkarmak için attığımız bu adımların “tarafsız”
bilim insanlarına da ışık olmasını diliyoruz.
Pomak edebiyatının belki de nüveleri sayılabilecek ilk
Pomakların Sesi
█ GAZETENE SAHİP ÇIK!
Dünyada bir ilki gerçekleştirerek Pomaklar’a yönelik ilk matbuu
yayını çıkaran ekip, tarihsel sorumluluğunun bilinciyle, bir ilki
başarmış olmanın heyecanını yaşarken, bu heyecanı siz okurlarıyla da
paylaşmak istiyor.
Gazetemize abone olarak bu heyecanı sizler de yaşamak ister misiniz? █ YAZIŞMA ADRESİMİZ
[email protected]
[email protected]
ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ
█
ABONELİK
Yıllık: 60 TL
Altı Aylık: 30 TL
Pomakların Sesi Gazetesi █ Yerel Süreli Yayın
Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mehmet DEMİR
█ Adres: Talatpaşa Mh. Arslangazi Cd. İkizler İşhanı No: 1/12 Kağıthane - İstanbul
Basım Yeri: MANART Yayıncılık ve Turizm A.Ş. - Osmanağa Mah Nüshetefendi Sk.
No: 18/A Kadıköy - İstanbul █ Tel: 0 850 511 15 30 █ www.manart.com.tr
Banka Hesap Bilgisi: Mehmet Demir - Ziraat Bankası Çağlayan Şb.
- IBAN: TR180001000935063787845002
Mehmet Demir Tel: 05316580282 █ Hasan Uygun Tel: 0537 419 21 56
Baskı Tarihi: Ekim 2014
*Yayınlanan yazıların her türlü sorumluluğu yazarlarına aittir.
Ekim 2014
ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ
3
POMAK DERNEKLERİ FEDERASYONU
İLK GENEL KURULUNU GERÇEKLEŞTİRDİ
► POMAKLARIN SESİ GAZETESİ
G
eçtiğimiz Mart ayında kurulan
Pomak Dernekleri Federasyonu (PODEF) ilk olağan genel kurulunu 20 Eylül Cumartesi günü
Bursa’da gerçekleştirdi. Türkiye’de
Pomakların yaşadığı pekçok ilden
yüzlerce katılımcıyla gerçekleşen
genel kurulda, 6 Pomak derneğinden oluşan delegeler, önümüzdeki
üç yıl boyunca PODEF’i yönetecek
genel başkan ile yönetim ve denetim kurulu üyelerini seçti. Tek listeyle girilen seçimde, kurucu genel
başkan Bayram Erat koltuğunu korurken, yönetim ve denetim kuruluna yeni üyeler seçildi.
Türkiye’de, Pomakların ilk büyük
örgütlü gücü olarak ortaya çıkan
Pomak Dernekleri Federasyonu,
2009 yılında Eskişehir, Alpu ilçesi
Osmaniye Beldesi’nde kurulan ilk
Pomak kültür derneği ve eş zamanlı
olarak 2010 yılında İstanbul’da şekillenen Demokrat Pomaklar Platformu’yla birlikte hayat bulan
sürecin bir parçasıdır aslında. 2-3 yıl
gibi kısa bir sürede Eskişehir
Pomak Kültür Derneği ve Demokrat
Pomaklar Platformu’nun öncülüğünde ardı ardına kurulan dernekler,
2014 yılına gelindiğinde bir federasyon çatısı altında birleşti ve Türkiye’nin ve Balkanların en büyük
örgütlü Pomak gücünü oluşturdu.
“PODEF genel kurulu,
pek çok açıdan da hayal
kırıklığı yarattı.”
Daha birkaç yıl öncesine kadar Türkiye’de Pomakları sivil toplum örgütlerinde, kendi sorunları etrafında
bir araya getirmek hayal gibi görünürken, öncü gücün çaldığı bu mayanın tuttuğu bugün görülüyor.
Nitekim Bursa, Orhangazi’deki Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nde 20 Eylül günü, Türkiye’nin
Genel kurul salonunun girişine asılan pankartta “birlik” vurgusunu öne çıkarken,
genel kurul salonu dahil hiçbir yerde Pomakçaya yer verilmemesi, PODEF’in
anadil konusundaki samimiyetsizliğinin açık bir göstergesiydi.
dört yanından bir araya gelen Pomaklar da bu örgütlü gücün bir
meyvesiydi aslında. Tabii genel kurula yurt dışından, Balkanlardan da
katılımcılar, Pomak misafirler bekleniyordu, ancak beklenen misafirler gelmedi ve uluslarası bir organizasyona dönüştürelebilecek genel
kurul fırsatı kaçırılmış oldu.
Genel kurula gelmeyen sadece Balkanlardaki Pomaklar değildi öte
yandan, davet edildiği belirtilen
AKP dışındaki siyasiler de nedense
katılmadı. Yanı sıra demokratik kitle
örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarının eksikliği de hissediliyordu. Bu
eksiklikler nedeniyle bir anlamda
AKP şovuna dönüşen 20 Eylül’deki
PODEF genel kurulu, pek çok açıdan da hayal kırıklığı yarattı.
Henüz Pomak derneklerinin üzerinde uzlaştığı bir Pomak tanımı
yokken, genel kurulda divan başkanlığı yapan İnegöl Pomak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği
(İNPOD) Denetim Kurulu üyesi
Hasan Aksu’nun, İzmir Pomak
Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği (İZPOD) Başkanı Ercan Çokbankir tarafından hazırlanan ve
Pomakları İskit soyuna dayandırarak Türk olarak tarif eden bildirisinin genel ve kabul görmüş bir görüş
gibi okunması tepkilere neden oldu.
“Pomakların Sesi
gazetesinin genel kurula
getirilmesi yasaklandı”
Genel kurulda Hasan Aksu’nun ardından söz alan AKP’li yerel yöneticiler ve siyasiler de Pomakların
Türklüğüne vurgu yapmayı ihmal
etmedi.
20 Eylül’de genel kurul salonunda
bu gelişmeler yaşanırken, öte yandan federasyonu genel kurula hazırlayan ekip de, ilk sayısından bu
yana Pomak dernekleri ve kuruluş
aşamasındaki federasyonun faaliyetlerini öne çıkaran, onları dün-
4
Ekim 2014
rüterek Bulgaristan’daki siyasi süreçler hakkında görüş belirtme yetkisi verilmemiştir ve buna hakkı da
yoktur. Hatırlatmak isteriz ki,
HÖH/DPS, eski rejimin gizli servisi
DS tarafından kurulmuştur ve Bulgaristan’da yaşayan Pomaklara hiçbir yardımı olmamıştır. HÖH/DPS,
Bulgar ve Türk gizli servisleriyle
birlikte, Pomak etnik kavramının
güçlenmesine karşı çalışmaktadır
ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ
yaya duyuran ses olan Pomakların
Sesi gazetesinin genel kurula getirilmesini yasakladı. Bağımsız ve tarafsız yayıncılığı ilke edinmiş olan
Pomakların Sesi gazetesine 20
Eylül günü uygulanan bu yasaklama Pomakların tarihine kara bir
leke olarak geçecektir.
“Avrupa Pomak
Enstitüsü, bir tebliğ
yayınlayarak yeni
yönetimi eleştirdi”
20 Eylül’deki tartışmalı genel kurul,
AKP’nin Balkanlardaki siyaseti
doğrultusunda muhaliflerin de budandığı bir operasyona dönüşürken,
açık bir şekilde oylanan tek listenin
de göstermelik olduğu görüldü.
Genel kurul sonrası bir bildiri yayınlayan Genel Başkan Bayram
Erat ise, gelişmelerin sadece olumlu
yönlerine değinerek süreci, “Umut
Dolu Bir Başlangıç” olarak değerlendirdi.
Genel kurula 1000’e yakın Pomak
ve Pomak dostunun katıldığını belirten Erat, bildirisinde Pomakların
Sesi gazetesini de federasyonun faaliyetleri arasında sayarak, “kültürümüzün ortaya çıkarılması, yaşatılması ve tanıtılması için birlikte bir
çok proje”nin üretildiğini belirtti.
Bildirisinde genel kuruldaki konuşmasını özetleyen Genel Başkan
Erat, federasyonun faaliyetlerini şu
şekilde özetledi: “Pomak tarihi ile
ilgili çok az çalışma yapılmıştır. Tarihimizi ortaya çıkarmak için bilim
adamları, akademisyen ve araştırmacılar ile temasa geçilmiş, araştırma va çalışmalar başlatılmıştır.
Balkan tarihinde Pomaklar sempozyum serisi başlatılmış ve İstanbul,
Çanakkale, İzmir, Çan / İlyasağa
Çiftliği Köyü’nde ol-mak üzere dört
sempozyum düzenlenmiştir ve bu
çalışmalar artarak devam edecektir.
PODEF olarak POMAK TARİH
VAKFI kurulması çalışmaları başlatılmıştır.”
Bildirinin son kısmında ise kararlaştırılan yeni dönem çalışma programına yer verildi.
Fakat genel kurul sonrası yeni
dönem çalışmalarına henüz başla-
yamadan PODEF, yeni bir tartışmayla sarsıldı. Kendilerine genel
kurulda söz hakkı verilmeyeceğini
bildikleri için, davet edildikleri
halde katılmayan Avrupa Pomak
Enstitüsü temsilcileri, genel kuruldan birkaç gün sonra sosyal medyada bir “tebliğ” yayınlayarak yeni
yönetimi eleştirdi.
Avrupa Pomak Enstitüsü’nün tebliği özetle şöyle:
“PODEF, Türk gizli
servisleri tarafından
yönetilmediğini
kanıtlamalıdır”
- Pomaklar eski çağlardan kalma bir
halktır. Pomaklar yaşadıkları herhangi bir ülkede milliyetçi olamazlar. Onlar sadece Pomak vatansever
olurlar ve bununla gurur duyarlar.
Tüm Pomaklar, anadili Pomakçayı
konuşurlar. Türkiye’deki Pomak
derneklerinin yönetim kademelerine Pomakça bilmeyen ve konuşamayan kişilerin alınması kabul
edilemez. Bu kişiler, Türkiye Cumhuriyeti tarafında yürütülen asimilasyonu kabul etmiş sayılırlar ve
Türkiye’de Pomak etnik kimliğinin
güçlenmesine engel olmamalıdırlar.
Pomaklar dünyanın her neresinde
olursa olsun, gerçek Pomak olarak,
kendi kimliklerini korumalıdır. Türkiye’deki Pomak örgütleri, Pomakların Türkiye’de ayrı bir etnik grup
olduklarını, resmi olarak tanınmaları için, henüz devlet kurumlarını
ikna edememişlerdir. Pomak örgütlerinin, Pomakların etnik kimliklerine karşı hareketler, haklarına
saldırı veya asimilasyon eylemleri
yapılması dışında, herhangi bir devletin siyasi süreçlerine katılmaları
kabul edilemez.
- PODEF, Türkiye devletiyle bir
bağlantısı olmadığını, Türkiye devleti veya Türk gizli servisleri tarafından yönetilmediğini, aynı şekilde
Bulgaristan gizli servisleriyle bağlantısı olan BAL-GÖÇ örgütüyle
hiçbir ortak yönü olmadığını açıkça
belirtmeli ve hareketleriyle kanıtlamalıdır.
- PODEF’e Bulgaristan’da HÖH/DPS ile görüşme ve müzakere yü-
- AVRUPA POMAK ENSTİTÜSÜ,
Bulgaristan’da artık Pomaklara,
“Bulgar-Muhamedanlar” veya “Bulgar-Müslümanlar” denmemesi konusunda başarılı olmuştur. PODEF’in
de Türkiye’deki POMAKLARA,
“Pomak Türkleri” denmemesi için
mücadele vermesi gerekiyor.
- POMAKLAR her zaman Avrupalı
olmuşlardır ve daima Avrupalı kalacaklar. Türkiye’deki Pomaklar, bu
Avrupa halkının çocuklarıdır.
PODEF, Türkiye’deki POMAKLARIN Avrupalı görünümünü güçlendirmek için büyük gayretler içine
girmelidir, aksi takdirde Asya’da
yeni ve genç bir etnik kimlik ortaya
çıkacak. Onun adı da, “Pomak Türkleri” olacak. Ancak Türkiye’deki
Pomak örgütlerinin gayret ve çabalarıyla, bu karamsar tahmin engellenebilir.
Avrupa Pomak Enstitüsü Başkanı
Efrem Mollov imzalı “tebliğ”in ardından cevaben bir bildiri yayınlayan PODEF Genel Başkanı Bayram
Erat ise suçlamalara yanıt vererek,
bildirinin sahte olduğunu, doğru
olsa bile Avrupa Pomak Enstitüsü’nün PODEF’e tebliğ gönderme
yetkisinin olmadığını ifade etti.
Konuyla ilgili tartışma sosyal medyada sürerken Pomakları bir araya
getirmek için yola çıkan federasyonun daha ilk adımında birlikten
uzağa savrulması eleştirilere neden
oldu.
Ekim 2014
ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ
5
BALKAN YARIMADASI KİMİN?
lendirip ilgili fikri benimserler. İşte
bu iki tip insan içinde, bilgisi çok ve
► Mehmet DEMİR
geniş olan birinci kısımdakiler her
zaman daha şanslı olmuşlardır ve bu
kişilerin hayata bakışları her zaman
daha sağlıklı ve doğru olmuştur. Bu
insan tiplerinden ikincisi, benimseir konu hakkında fikir yürüteyip savunduğu fikre hâkim değildir.
bilmek için bilgiye ihtiyaç duOnu düşünmeden savunur ve az bilyulur öncelikle. Araştırmak, özümgisi sebebiyle alt edilmesi kolaydır.
semek gerekir benimsemek için. Bu Bu yüzden de, insanın inandığı, gübilgi bazen hissedilir bazen de hisse- vendiği her ne fikir var ise, o konuda
dilmeden elde edilir. Yani kişiler, önce iyi bir bilgi düzeyine erişmek
sağlıklı veya sağlıksız, doğru veya şarttır. İleride yüzünü kızartacak,
yanlış da olsa, bir olgu için bilgiye hatta onun sonunu getirecek bir dumuhtaçtırlar. Bilgiler gerçekçi olma- ruma varmamak için, benimsenen filıdır. Bu bilgiler de paylaşıldıkça kirler sağlam olmalıdır.
gün yüzüne çıkar.
B
Dünyada çok eski devirlerden bugüne dek çok sayıda fikir akımı,
ideoloji olmuştur. Bunlardan bazıları
siyasete, idareye yönelikken bazıları
kültüre, tarihe, dile, dine ve insanın
özüne yönelik olmuştur. İşte, bu fikirlerin, ideolojilerin, çeşitli alanlarda var olan bu gibi düşüncelerin
milyonlarca savunucusu da var olagelmiştir.
“İnsanın inandığı,
güvendiği her ne fikir var
ise, o konuda önce iyi bir
bilgi düzeyine erişmek
şarttır.”
Geçmişi bir yana bırakalım ve bugüne gelelim. Bugün de aynı şekilde
dünyayı yorumlamaya, çeşitli boyutlarıyla onu anlamaya ve yönetmeye
dair fikirler ve bu fikirlerin savunucuları var. Bu büyük insan kitlelerinden herhangi birisi yakından incelenirse, o insan kitlesindeki her kişinin, ilgili görüşe dair bilgisinin aynı
olmadığı görülür. Bunlardan bazıları, o fikir dünyası hakkında çok
bilgi elde edip fikri ona göre benimserken, bazıları da çok kısıtlı, yüzeysel bir bilgi ile görüşlerini şekil-
dolayı bu zorunlu göç sürecini hızlandırdı.
Önce “Çöken Osmanlı İmparatorluğu ve yerine kurulan Türkiye” meselesini biraz açalım.
Türkiye, tarihte Osmanlı Devleti ve
onun gibi birçok Anadolu halklarının devlet ve beyliğinin kurulduğu
bir coğrafi alan olması açısından
önemli bir ülkedir. 18. ve 19. yüzyılda iyice artan savaşlar dünyadaki
halklar açısından çok büyük sorunlar, belalar yaratan olaylar, mezalimler, katliamlar, baskılar, sürgünler
artarak dünyada yaşanmış (özellikle
eski Osmanlı coğrafyası Türklerinin) Türkiye’yi merkez görmesi so“Pomaklar dini inançları nucunu doğurmuş gibi görünmeknedeniyle Osmanlı
tedir. Çünkü yakın tarihe kadar, Türkiye dışındaki Türk toprakları, başka
İmparatorluğu”nun
milletlerin idaresi altındaydı. Günüyanında yer aldı.”
müzde bunlardan bazıları özgürlükSiyaseti biraz geriye itip biz burada lere kavuştu, bazıları ise halen
daha insani, daha öz bir konuya ge- bağımlı.
çelim. Kendimize yönelik düşünüş“Balkanlarda yaşaması
lere varalım. Bizler, Osmanlı-Rus
Savaşı sonrasında Balkanlar’da yagereken halkların hepsi
şayan Pomak Halkı olarak, yaşadığıkendi ülkelerine,
mız yerler konusunda büyük sıkıntopraklarına olması
tılar, sürgünler, acılar, mezalimler
yaşadık. Özellikle 1800 ve 1900’lü
gerektiği kadar bağlı
yıllarda hızlanan ve sonraları çeşitli
değiller”
dalgalar halinde gelişen zorunlu göç
hareketleri ile Balkanlarda yaşayan Bugün, Türkiye Cumhuriyeti, devlet
POMAKLARIN büyük bir kısmı, geleneği, ekonomisi ve diğer özelkendi topraklarından ana ve ata yur- likleriyle Türk Dünyası içinde merdundan uzağa, şimdiki Türkiye’mize kezde durmaktadır. Bu Türk devleti,
zorla, cebren ve şiddet kullanılarak dünya Türkleri için önemli bir hayat
“ya öleceksiniz ya da buraları terk alanıdır. Türk dünyası bölgelerinin
edeceksiniz” denilerek, adeta kökle- birbirine yakınlaşması, toplaşması
rinden kopartılarak göç ettirildi. Bu açısından bütünleştirici bir yapıdagöçlerin çeşitli dönemlerde, çeşitli dır. Bu özellikler, Türkiye’nin karaksebepleri vardı, ancak temel sebep- teri dolayısıyladır ve Türkiye’yi
lere baktığımızda, “Osmanlı İmpa- yöneten siyasî iktidarlar kim olursa
ratorluğu’nun” çöküşü, Balkanlarda olsun değişmeyecektir. Dolayısıyla,
güç kaybetmesi, egemenliğini kay- Osmanlı Devleti’nin yıkılması ile
betmesi, biz Pomakların dini inanç- Balkanlar’da yöneticileri Türk olmalarından dolayı Osmanlı İmparator- yan çeşitli devletlerin idaresi altında
luğu’nun yanında yer almamızdan kalan Müslümanlar, Türkiye’yi
6
Ekim 2014
yüzyıllardır bugünkü Pomakça olan
antik Slavcayı konuşuyoruz? Neden
Türkçeyi Türkiye’ye göç ettiğimizde
bilmiyorduk? Neden Kiril alfabesini
kullanıyorduk? Türkçeyi, Türkiye’de öğrendik! Kendini Pomak
Türk’ü görenleredir bu sorularım?
Bana göre Bulgarlar, Macarlar Hıristiyan Türkü’dür. Pomakların önce
topraklarını sonra da dilini alıp antik
Slavcayı (bugünkü Pomakça) geliştirerek Bulgarca diye bir dil türetmişlerdir. Dil bilimcilere buradan
çağrımdır, lütfen bu konuyu araştırıp
gün yüzüne çıkarınız!
ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ
“anavatan”, “merkez” olarak görür
olmuşlardır.
Bu yazıda, Balkanlarda yaşayan Pomaklar olarak bizim, “anavatan” algımızdaki kısmî bir hatayı belirtmek
isterim. Yukarıda bahsettiğim gibi,
Türkiye’nin konumu ortada. 18 ve
19.’cu. yüzyıldan bugüne dek Balkanlar’dan Türkiye’ye göç eden ailelerin sayısı ve durumu, buna
karşılık boşaltılan Balkan bölgelerindeki Pomakların, Boşnakların,
Tatarların, Arnavutların, Patriotların,
Türklerin vb sayısı ve durumu da ortadadır. Bu veriler bize sonuçları
gösteriyor ve bunlar iki kısma ayırmak mümkün. İşin ilk kısmı tarihe
dair olandır. İkinci kısmıysa bugüne
dair ve söz konusu kısım, bu yazının
amaç edindiği nokta üzerinden geçiyor. O da Balkan yarımadasında yaşayan halkların, orada, o coğrafyada
yaşaması gereken halkların kendi
topraklarına dairdir.
“Balkanlar, en az bu
bölgede bulunan diğer
halklar kadar,
POMAKLARIN da
öz topraklarıdır.”
Tarihteki bazı durumlar, gördüklerim, tecrübelerim ve bugünkü bazı
olgular bana, Balkanlar’da yaşaması
gereken halkların hepsinin, Balkanlar’daki kendi ülkelerine, topraklarına olması gerektiği kadar bağlı
olmadıklarını gösteriyor. Bu sonuca,
bu ülkedeki Pomakların, atalarının
doğup büyüdükleri bölgelerde kendi
haklarını ve kendi varlıklarını korumak konusundaki zayıflıklarından
varıyorum. Bizler Bulgaristan’da,
Yunanistan’da, Bosna’da, Kosova’da, Makedonya ve diğer ülkelerde Pomaklar olarak haklarımızı,
durumlarımızı güvenceye almak,
atalarımızın topraklarında kendimizi
rahat hissetmek istiyorsak ilk önce
buna kendimizi inandırmak zorundayız. Yazının başında söz ettiğim
gibi insan, savunduğu veya inandığı
bir fikre dair önce bilgi edinmeli ve
bu fikri kendisi tam olarak sahiplen-
melidir. Meselenin bizi de aşan boyutları olduğunu biliyorum. Her şey
bizde bitmese de, her şeyin başında
biz duruyoruz. Bunu bilmek durumundayız.
Balkanlar, en az bu bölgede bulunan
diğer halklar kadar, POMAKLARIN
da öz topraklarıdır. Balkan yarımadası, bugün orada yaşayan Arnavutlar, Makedonlar, Sırplar, Bulgarlar,
Karadağlılar, Yunanlılar gibi birçok
milletin atalarının Balkanlar’a yerleşmelerinden önce ve o sırada POMAKLARIN da yaşadığı bir
bölgeydi. En az diğer halklar kadar
Pomaklar da Balkan yarımadasının
üzerinde hak iddia edebilme durumundadırlar, çünkü onlar o toprakların en eski, kadim halkıdırlar.
Ayrıca Balkanlar’ın tarihinin yanında, Balkanlar’a hangi halkın en
çok değer kattığına bakacak olursak
orada Pomak halkını göreceğiz. İsmini bile Pomaklardan alan bu bölgenin her tarafı, Pomakların yaptıkları, dil, kültür ve tarihi ile doludur.
“Biz Pomaklar neden
yüzyıllardır bugünkü
Pomakça olan antik
Slavcayı konuşuyoruz?”
Rodoplar’da, Balkan yarımadasında
Pomaklar üzerinde yapılan ilk araştırma çalışmaları bile bize, Kosova
muhitinde, Makedonya muhitinde,
Bulgaristan ve diğer muhitlerde konuşulan Pomakçanın, çok eski dönemlere (bazı yönleriyle Osmanlı
öncesine) dair izleri halen taşıdığını
göstermektedir. Basit bir örnek vermek gerekirse Pomaklar üzerinden
alınan kan örnekleri ve yapılan testler göstermiştir ki en bozulmamış,
diğer halklara en az karışmış antik
Slav halkı olduklarıdır. Örneğin tarihlerinde hiç Türkçe konuşmamışlardır. (Azeri, Tatar, Özbek, Türkmen, Kazak vb halklar Türk’tür ve
dillerini günümüze kadar taşımışlardır.) Şimdi burada Pomakları Türk
göstermek isteyenlere bir sorum var,
madem öyle biz Pomaklar neden
“Pomak halkının tarihi
yeniden,
sil baştan yazılmalı.”
Pomakların tarihi, çok eskidir. Osmanlı Devleti’nin uzun hüküm dönemlerinin de öncesine gidecek
kadar derindir. Bunların izlerini
bugün bile, bir Pomakça sözde, bir
geleneğin uygulamasında, bir şehrin
adında, bir kişinin yüzünde bulmak
mümkündür. Balkanlar, Pomakların
ana ve ata yurdudur. Bulgaristan’da
da, Yunanistan’da da, Kosova, Makedonya ve Arnavutluk’ta da yaşayan Pomakların öz yurdudur.
Bunları söylerken, bölgede yaşayan
diğer halklarla en ufak bir kavgaya
girmiyorum. Balkanlar herkesin yaşayabileceği bir yerdir. Pomaklar
gerçeği bilmeli, bilinçlenmelidir.
Diğer bilmeyenlere de öğretmelidir.
POMAK DERNEKLERI FEDARASYONU (PODEF) bu konu üzerinde çalışmalar yapmalıdır.
Yarın Türkiye’de, Bulgaristan’da,
Yunanistan, Makedonya, Arnavutluk
ve Kosova’da başka bir zamanda,
başka bir bölgede nüfus sayımları
yapıldığında bir Pomak, Balkanlar’ın kendisine de ait olduğunu bilerek, fikrini ortaya koymalı. İşte bu
yüzden insan, gerçek bilgiye ulaşmalı, ondan güç almalı ve bu şekilde
de kendisine güç vermelidir. Pomak
halkının tarihi yeniden, sil baştan yazılmalı. Gerçekler gün ışığına çıkarılmalıdır.
Ekim 2014
ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ
7
POMAKLAR, ETNİK SORUN VE
ANADİLDE EĞİTİM TALEBİ
► Hasan UYGUN
T
ürkiye’de Pomak kurumları da
dahil, Pomaklarla ilgili görüş
belirten neredeyse herkeste benzer
bir yaklaşım var: “Türkiye’de yaşayan Pomakların etnik sorunu ve
anadilde eğitim talebi yoktur.”
Bizce bu doğru ve gerçekçi bir yaklaşım değildir. Çünkü Türkiye, Pomakları ayrı bir etnik grup olarak
tanımış bir ülke değildir.
Türkiye’de Pomakların etnik sorunu olmadığını söylemek ya onları
etnik bir grup olarak tanımamak ya
da anadilde eğitim hakkı dahil, pek
çok hakkın elde edilmiş olması anlamına gelir. Ancak Türkiye’de Pomaklar dahil, hâlâ hiçbir etnik
grubun anadilde eğitim hakkı yoktur. (Bu ayrıma da dikkat: seçmeli
ders ve özel eğitim ile anadilde eğitim hakkı aynı şey değildir.)
Doğrudur, Bulgaristan veya Yunanistan’daki kadar ayrımcılığa tabi
tutulmamıştır Türkiye’de Pomaklar.
Ayrıca sadece onlar için hayata geçirilen etnik, siyasal veya dinsel bir
zulüm politikasından bahsedemeyiz. İyi veya kötü herkese neyse
onlar da aynısından nasiplenmiştir.
Fakat son beş-on yıldır Pomakların
örgütlenmelerine ses çıkarmayan ve
bu durumu (yani örgütlü Pomak gücünü) Balkanlardaki dış siyaseti
için nasıl kullanacağının hesabını
yaban bir ülkedir öte yandan Türkiye. Nitekim Bursa’daki PODEF
genel kurulunda yaşananlar ve son
günlerde AKP’nin Pomaklara olan
ilgisi de buna yöneliktir. Türkiye,
Pomakları tarihsel bağlam dahilinde, geçmişte Balkanlarda oynadıkları rol nedeniyle diğer halklardan farklı bir yere koyar ve onların Müslüman kimliklerini sömürerek Türklük kavramı içinde değerlendirir. Türkiye’nin resmi politikası budur.
Hal böyle olunca, 20 Eylül’de gerçekleşen PODEF genel kurulunda
söz alan AKP Bursa Milletvekili
Mustafa Öztürk ve Divan Başkanı
Hasan Aksu dahil konuşmacıların
neredeyse hiçbiri Pomakları ayrı bir
etnik olarak tanımlamadığı gibi,
hepsi de Pomakların TÜRK olduğunu vurguladı. Hem de salonu dolduran yüzlerce Pomak’ın gözlerinin
içine baka baka. Tabii Pomaklar da
bunu alkışladılar!
Federasyon Başkanı Bayram Erat
ise, genel kuruldaki konuşmasında
Pomakları, Antik Slav dillerinin bir
lehçesi olan Pomakçayı konuşan bir
halk olarak tanımlarken, anadilde
eğitim talepleri olmadığını da ekledi.
Oysa anadil, ana sütü gibi haktır. Ve
diğer devşirmeci zihniyetin aksine,
Federasyon Genel Başkanı Bayram
Erat’ın sözlerine itibar edeceksek,
o zaman şu soruyu sormamız da kaçınılmaz oluyor: Antik Slav dillerinin bir lehçesi olan Pomakçayı
konuşan bir halkın anadilde eğitim
talebi neden olmasın? Anadilleri
kendileri açısında çok mu önemsiz?
Yoksa anadilde eğitim talebini bölücülük olarak mı görüyorlar? Eğer
öyleyse neden “Pomak” kimliği altında bir sivil toplum örgütlenmesine gerek duyuyorlar? Yoksa birileri Pomakların duygularını mı istismar etmeye çalışıyor?
Dil, kültür, tarih diyerek onları dolambaçlı yollardan (İskit, KumanKıpçak, Trak, Arian vs) Türk
yapmak, Türkleştirmek için mi?
Pomakların bin yıllardır konuştukları dili yok sayarak ve bu dilin gramerine, etimolojisine hiçbir şekilde
başvurmayı düşünmeden salt bazı
ideolojik motivasyonlar ve devşirme ruhuyla Pomaklara tarih üretenler elbette onları ayrı bir etnik
grup olarak da tanımlamazlar. Onlara göre Pomaklar tarihin belli bir
döneminde Slavlaşmaya çalışmışlar
ancak çok şükür ki Osmanlı yetişmiş ve onlara tekrar Türk olduklarını hatırlatmıştır.
Bizce PODEF’in genel başkanı tarafından da ifade edilen resmi görüşün aksine, Türkiye’de yaşayan
Pomakların “Pomakça” diye anılan
farklı bir anadilleri olduğu için,
anadil meseleleri vardır ve bu hakkı
talep etmeleri gerekiyor. Ve Türkiye’de Pomaklara anadilde eğitim
hakkı tanınıp uluslararası anlaşmalarla garanti altına alınmadıkça da
etnik sorun varlığını sürdürecektir.
Sorun şu ki, Pomak sivil toplum kuruluşlarını ekonomik birtakım vaatlerle elinde tutmaya çalışan ve
Balkanlardaki ekonomik ve siyasal
planları, projeleri için geçmişte olduğu gibi bugün de Pomakları bir
Truva Atı gibi kullanmak isteyen
devşirmeci zihniyetten kurtulmak
gerekiyor öncelikle.
Ne diyelim, yanlış hesap elbette bir
gün “Bağdat’tan geri dönecektir”,
fakat belki bunun için de biraz daha
zaman. Çünkü her şey daha yeni
başlıyor.
8
ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ
Ekim 2014
Türkiye’de Pomak Kültür
Dernekleri ve Liderlik Sorunu
►
Nesrin Sipahi Kıratlı
Nesrin Osmanova İspova
E
skişehir’in Alpu ilçesinde bir
köy momasının, annesinin ağzından yazdığı ve sosyal medyaya
taşıdığı Pomakçayla Türkiye’de
başlattığı Pomak oluşumu elbette ki
takdire şayandır.
2009 yılında, Osmaniye beldesi Pomakları’yla, ilk Pomak Kültür Derneği’ni kurarak ve daha sonra
Bulgaristan Avrupa Pomak Enstitüsü Başkanı Efrem Mollov’un ve
üyelerinin de katılımlarıyla çeşitli
etkinlikler düzenleyerek Pomakla- “PODEF’in genel kurulunda ön büro elemanı gibi gelen Pomakların adrın sesini Türkiye’de ve Balkan- larını yazdım. Yüzyıllar sonra gözlerindeki ışığı ve ana dillerini hâlâ konuştuklarını gördüm”
larda duyurmuştur.
“Liderlik, otorite
kullanımı değil,
insanları
güçlendirmektir.”
bu olu- şuma gönüllü destek sundum. Ancak geçmişin karanlığını
aydınlatmak kolay olmayacaktır,
çünkü Pomak kimliğinin gölgede
kalmasının en belirgin sebebi geçPomak Dernekleri Federasyo- miş tarihte güçlü bir liderlerinin olnu’nun (PODEF) başkanlığını madığı gibi, akademik desteğinin
Mehmet Demir’den devralan Bay- de bulunmamasıdır.
ram Erat yönetiminden sonra ise, Güçlü ve başarılı liderler arkasına
her ne kadar sessizliğe bürünüp, milyonlarca insanı alarak toplumdernek yönetiminde bulunmasa da ları zirveye ulaştırırlar. Liderlik,
her fırsatta eteğinde biriktirdiği taş- otorite kullanımı değil, insanları
ları fırlatmak için fırsat kollayarak güçlendirmektir. Lider teorisi aynı
sadece sosyal medya paylaşım site- zamanda tarihsel felsefenin de bullerinde sisli bir pusuda beklemek- maya çalıştığı bir teoridir. Ancak
lider değiştiren toplumlar başarısıztedir.
Pomak derneklerinin, PODEF ça- lığa mahkûmdur.
tısı altında toplandıktan sonraki
temel amacı Türkiye’de yaşayan
Pomakların dil, tarih, kültür ve geleneklerini yaşatmak olduğundan,
Zira Türk dünyasına damgasını
vuran İsmail Gaspıralı’nın fikirlerini akademik platforma taşıyan
Turan Yazgan gibi aydınlar saye-
sinde İsmail Gaspıralı, bugün ölümünün 100. yılında anılmaktadır.
93 Harbi’nden sonra 6 Balkan ülkesine serpilen Pomaklar her ülkede
asimilasyon ve entegrasyon yaşadıklarından bugün geleneksel çok
renkli giysileri gibi, çok sesli tartışmalara da sahne olmaktadır.
“Genel kurula
Bulgaristan ve
Balkanlardan hiç
kimsenin gelmemesi
ise üzüntü vericidir.”
Sosyal medyada, etnik kimlikleriyle
ilgili yapılan tartışmalara, PODEF’in 20 Eylül’de Bursa’da düzenlediği genel kurul da eklenmiştir.
Ekim 2014
ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ
Genel kurula olumlu ve olumsuz
bakış açımı “ne şiş yansın ne
kebap” mantığıyla değil, rasyonel
olarak ortaya koyacağım.
9
PODEF’in genel kurulunda ön büro
elemanı gibi gelen Pomakların adlarını yazdım. Yüzyıllar sonra gözlerindeki ışığı ve ana dillerini hâlâ
konuştuklarını gördüm, katılanlar
“Pomak” sevdasıyla coştu, yoksa
yüzyıllar geçti, elbette ki bugün
hepsi Türkiyeli ve TC vatandaşıdır.
Genel kurulda tüm konuşmacılar
Pomakların Balkanlardan, Bulgaristan’dan geldiğine işaret ederken,
genel kurula Bulgaristan ve Balkanlardan hiç kimsenin gelmemesi ise
üzüntü vericidir.
“STK’lar siyasi
partilere, özellikle
iktidara yakın
kuruluşlardır”
Oysa Pomak organizasyonlarının
başladığı ilk dönemlerde Balkanlardaki kardeşlerimizle aynı çizgide
yürünmüş, bu durum ilerleyen zamanda siyasi faktörler eklenerek
yön değişmiştir.
Dernekler, STK’lar siyasi partilere,
özellikle iktidara yakın kuruluşlardır, ancak mesele “Pomak” kimliği
olduğundan beraberinde tartışmalara neden olmuştur; çünkü PODEF’in ilk kurulduğundan bugüne
Bulgaristan Avrupa Enstitüsü’ne
bakış açısı değişmiştir.
Sadece Genel Başkan Bayram Erat
tarafından davet edilen ve sunum
yapmasına izin verilmeyen Efrem
Mollov, daha önce İzmir’de de bir
etkinliğe davet edildiği halde aynı
akıbete uğradığı için genel kurula
katılmamış ve dolayısıyla diğer
Balkan ülkelerinden davetliler de
katılma- mıştır.
Oysa Çanakkale’de düzenlenen
sempozyumda Efrem Mollov’a
sunum verilmiş ve Pomak halkı tarafından ilgi ve sevgiyle karşılan-
PODEF’in, Bursa’da gerçekleştirdiği ilk genel kurulunda Hasan Atılgan’la
bir çay molası esnasında.
mıştır.
Bu nedenle Avrupa Pomak Enstitüsü, PODEF’e “komünike” adı altında bir nota yazmış ve PODEF
cevap vermekte gecikmese de
cevap ve genel kurul içeriğinin
farklı olduğu ancak genel kurula
katılanlarca fark edilmektedir.
Yoksa PODEF’in cevabı yazıldığı
gibi olsaydı Pomak Enstitüsü’nün
“komünike” yazmasına gerek kalmazdı.
“Pomakların Sesi
gazetesi, emeğe
saygıyı
hak etmektedir”
Balkanlar bir tarafa, genel kurulda
gördüğüm en önemli olumsuzluk,
uzun bir süredir Mehmet Demir tarafından basımı gerçekleştirilen
“GLASIT NA POMATSİTE”-“POMAKLARIN SESİ” gazetesinden
söz edilmemesidir. Oysa gazete
adından da anlaşılacağı gibi Pomakların dil, tarih ve kültürünün
yaşatmak için yayın yapan tarafsız
bir gazetedir, sesini Türkiye ve Balkanlarda duyurmaktadır.
İsmail Gaspıralı sadece Kırım
Türklerini değil dünya Türklerini
uyandırmak amacıyla yayınladığı
Tercüman gazetesi sayesinde ismini
duyurmuştur. Bu nedenle bir ilk
olan Pomakların Sesi gazetesi,
emeğe saygıyı hak etmektedir. Bu
anlamda Türkiye’de “Pomak” oluşumunu başlatan ve Pomakların
Sesi gazetesinin sahibi olan Mehmet Demir’e; özverisiyle, Pomak
değerleriyle ve sabahlara kadar çalıştığına şahit olduğum gazetenin
editörü Hasan Uygun’a teşekkür
eder, annemin Pomak olması, Pomakların kalbi Rodoplar’da doğup
acı tarihleriyle büyümem, Pomak
kimliğine olan sevgimle gazeteye
gönüllü olarak destek vermekten
duyduğum mutluluğu tüm Pomak
halkıyla paylaşıyor, PODEF’e başarılar diliyorum…
Siyasilerin ise zamanla PODEF’i
hangi çizgiye taşıyacağını siz değerli okuyucuların takdirine sunuyorum.
25 Ekim 2014
10
ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ
Ekim 2014
POMAKÇA ÖĞRENİYORUZ
Pomakça:
Hint-Avrupa dilleri ailesinden, Güney Slav dillerine
bağlı bir dildir.
Bulgarcaya (ve Makedoncaya) çok yakındır ve bu iki
dil arasında (büyük oranda)
karşılıklı anlaşabilirlik mümkündür.
Ancak Pomakçanın eğitim
dili olmaması nedeniyle dil
çok fazla gelişememiş ve
bölgedeki diğer Slav dilleriyle ayrımı derinleşmiştir.
Karacaova Pomakçası:
Zdravo!
Ya sım Hasan, ut
gorniyut selo. Na nas
Gulupçeni ni vikat. Ti ut
kuaysi? Kak tavikat?*
*Merhaba!
Benim adım
Hasan.
Yukarı köyden. Bize
Gulupçeni
derler. Sen
kimlerdensin.
Adın ne?
Zdravo!
Ya sım Fatme.
Ut dualniyut selo.
Kade moreto şoaye.
Niya sme İbrimçavi.
Muyat ubayko e malim*
*Merhaba!
Benim adım
Fatma. Aşağı
köyden.
Denize yakın
olan. Bize İbrimçavi derler. Babam
öğretmendir.
(Kaynak: tr.wikipedia.org)
Dilin Yapısı:
Pomakların konuştukları dil
Güney Slavca dil gurubunun bir şivesidir.
Kiril Alfabesi ile yazımı daha
kolaydır. Bilinen beş tane
şive veya ağzı vardır:
Rodop Bölgesi Pomakçası:
Zdravey!
Az cam Hasan, ot gorno
selo cam. Nas ni zovat
Gulupçeni. Ti ot kotri ci
kak te zovat?*
Zdrasti!
Ot dolno celo cam blizo
do moreto. Nas ni zovat
İbrimçavi. Bubayko e
muallimin*
Lofça yöresi Pomakçası
(Bulgarcaya benzer)
Rodop bölgesi Pomakçası
(Bulgarcaya benzer)
Batı Trakya bölgesi Pomakçası (Bulgarcaya benzer)
Drama, Karacaova ve Tikveş bölgeleri Pomakçası
(Makedoncaya benzer)
Gora (Arnavutluk) Pomakçası (Makedoncaya benzer)
(Kaynak: tr.wikipedia.org)
*Merhaba!
Benim adım
Hasan.
Yukarı köyden. Bize
Gulupçeni
derler. Sen
kimlerdensin.
Adın ne?
*Merhaba!
Benim adım
Fatma. Aşağı
köyden.
Denize yakın
olan. Bize İbrimçavi derler. Babam
öğretmendir.
Ekim 2014
11
ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ
Örnek Kelimelerle Karşılaştırmalı Kiril Alfabesi*
А-а (a)
- Атмосфер (Atmosfer): Atmosfer
Б-б (bı) - Братко (Bratko):
Erkek kardeş
Г-г (gı) - Грозде (Grozde):
Üzüm
Д-д (dı) - Домати (Domati): Domatesler
Е-е (e) - Есен (Esen): Sonbahar
Ж-ж (jı) - Жаба (Jaba): Kurbağa
З-з (zı) - Зашто (Zaşto): Neden
И-и (i) - Искра (İskra): Kıvılcım
Й-й (i kratko) - Йордан (Yordan):
(Bulgarca isim) Yordan
К-к (kı) - Крава (Krava): İnek
Л-л (lı) - Лека нощ (Leka
noşt): İyi geceler
М-м (mı) - Маса (Masa): Masa
Н-н (nı) - Напред (Napred): İleri
О-о (o) - Орехи (Orehi): Cevizler
П-п (pı) - Пловдив (Plovdiv):
Plovdiv (Bulgaristan’da yerleşim yeri.)
Р-р (rı) - Риба (Riba): Balık
С-с (sı) - Село (Selo): Köy
Т-т (tı) - Тракия (Trakiya):
Trakya
У-у (u) - Уста (Usta): Ağız
Ф-ф (fı) - Фатма (Fatma): Fatma
Х-х (hı) - Хитър (Hitır): Akıllı
Ц-ц (tsı) - Цар (Tsar): Çar
Ч-ч (çı) - Чаша (Çaşa): Bardak
Ш-ш (şı) - Широка (Şiroka):
Geniş
Щ-щ (şte) - Щъркел (Ştırkel):
Leylek
Ъ-ъ (ı) - Ъгъл (Igıl): Köşe
Ь-ь (ermalık e) - Kendinden sonra
gelen harfi yumuşatır.
Ю-ю (yu) - Юнак (Yunak): Kahraman
Я-я (ya) - Яйце (Yaytse): Yumurta
Дж (ce) - Джемал (Cemal):
Cemal
Kişi Zamirleri
(Rodop Şivesi):
Аз
Ти
Той
Тя
То
Ние
Вие
Те
(Az)
(Ti)
(Toy)
(Tya)
(To)
(Nie) (Vie) (Te)
Ben
Sen
(eril) O
(dişil) O
(nötr) O
Biz
Siz
Onlar
Аз съм Хасан
Az sım Hasan
(Ben Hasan’ım)
Ти си Али
Ti ci Ali
(Sen Ali’sin)
Той е Мехмет
Toy e Mehmet
(O Mehmet’tir)
Тя е Фатма
Tya e Fatma
(O Fatma’dır)
То е дете
To e dete
(O çocuktur)
Ние сме Помац
Nie sme Pomatsi
(Biz Pomakız)
Вие сте лоши
Bie ste loşi
(Siz kötüsünüz)
Те са добър целача
Te ca dobır tselaça
(Onlar iyi adamlardır)
Kişi Zamirleri
(Karaova Şivesi):
Яс
Ти
Ту
Та
То
Ния
Вия
Тия
(Yas)
(Ti)
(Tu)
(Ta)
(To)
(Niya)
(Viya)
(Tiya)
Ben
Sen
(eril) O
(dişil) O
(nötr) O
Biz
Siz
Onlar
Яс съм Хасан
Ya sım Hasan
(Ben Hasan’ım)
Ти си Али
Ti ci Ali
(Sen Ali’sin)
Ту йе Мехмет
Tu(o) ye Mehmet
(O Mehmet’tir)
Та йе Фатма
Ta ye Fatma
(O Fatma’dır)
То(у) йе дете
To(u) ye dete
(O çocuktur)
Ния сме Помаци
Niya sme Pomatsi
(Biz Pomakız)
Вия сте лоши
Viya ste loşi
(Siz kötüsünüz)
Тия са арни чувеци
Tiya ca arni çuvetsi
(Onlar iyi adamlardır)
*Bu çalışmada esas alınan alfabe, günümüz Bulgar Kirilcesidir. Sayfalarımızdaki Pomakça dersleri de ağırlıkla bu alfabede verilecek. Ancak bu alfabenin Karacaova Pomakçasını tam olarak karşıladığı da söylenemez.
Aynı şey Makedon Kirilcesi içen de geçerlidir. Diaka (nereye), miaçka (ayı)
veya miak-miağk (yumuşak) kelimelerinde olduğu gibi, yan yana gelen iki
sesli (ia) harf, tek bir harftir aslında. O ve a sesli harflarinin yan yana geldiği
buna benzer (koaye - kimdir) başka örnekler de verilebilir Karacaova Pomakçası’ndan. Bu yüzden Pomakça’nın tüm şivelerini kapsayacak bir alfabe çalışması gereklidir belki de (PS).
12
Ekim 2014
ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ
Ние С Учиме Ромашко - Nie S Uçime Pomaşko - Pomakça Öğreniyoruz
Pomakça Fiil Çekimleri
(Rodop Şivesi)
Pomakça Fiil Çekimleri
(Karacaova Şivesi)
НЕДЕЛЯТА (NEDELYATA)
HAFTANIN GÜNLERİ
АЗ СЪМ ЛОШ
(Az sım loş)
Ben kötüyüm
ЯС СЪМ ЛОШ
(Yas sım loş)
Ben kötüyüm
Понеделник
(Ponedelnik)
Pazartesi
ТИ СИ ЛОШ
(Ti ci loş)
Sen kötüsün
ТИ СИ ЛОШ
(Ti ci loş)
Sen kötüsün
ТОЕ ЛОШ
(Toe loş)
O (eril) kötü
ТУ ЙЕ ЛОШ
(Tu ye loş)
O (eril) kötü
ТЯ Е ЛОША
(Tya e loşa)
O (dişil) kötü
ТА ЙЕ ЛОША
(Ta ye loşa)
O (dişil) kötü
ТО Е ЛОШО
(To e loşo)
O (nötr) kötü
ТО ЙЕ ЛОШО
(To ye loşo)
O (nötr) kötü
НИЕ СМЕ ЛОШИ
(Nie sme loşi)
Biz kötüyüz
НИЯ СМЕ ЛОШИ
(Niya sme loşi)
Biz kötüyüz
ВИЕ СТЕ ЛОШИ
(Vie cte loşi)
Siz kötüsünüz
ВИЯ СТЕ ЛОШИ
(Viya cte loşi)
Siz kötüsünüz
ТЕ СА ЛОШИ
(Te ca loşi)
Onlar kötü
ТИЯ СА ЛОШИ
(Tiya ca loşi)
Onlar kötü,
Вторник
(Vtornik)
Salı
Сряда
(Sryada)
Çarşamba
Четвъртък
(Çetvırtık)
Perşembe
Петък
(Petik)
Cuma
Събота
(Sıbota)
Cumartesi
Недела
(Nedela)
Pazar
MEVSİMLER
Пролет
(Prolet)
İlkbahar
Лято
(Lyto)
Yaz
Есен
(Esen)
Sonbahar
Зима
(Zima)
Kış
Ekim 2014
ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ
13
Ние c Учиме Ромашко - Nie s Uçime Pomaşko - Pomakça Öğreniyoruz
AİLEMİZİ, AKRABALARIMIZI TANIYALIM
ДА ЗАПОЗНАЕМ СЕМЕЙСТВОТО СИ РОДНИНИТЕ СИ
Anne*
АНА-ana (R),
НАНКА-Nanka (K)
Baba
БУБА-buba (R),
УБАЙКУ-ubayku (K)
Kardeş
БРАТЕ-brate (R),
БРАТ-brat (K)
Nine
НЕНЕ-nene (R),
НАНА-nana (K)
Dede
ДИДЕ ДЯДО-dide
dyado (R), БАБУ-babu
Hala
АЛА-ala (R),
АЛА-ala (K)
Oğul-evlat
СИНЕ-cine (R),
СИН-cin (K)
Kız çocuğu
Elti
ЕТЪРВИ-etirvi (R),
ИТАРВА-itarva (K)
БАЛДАСКА-baldaska (K)
Kaynata
СВЕКЪР-svekır (R),
СВЕКЪР-svekır (K)
Amca
АМУДЖА-amuca (R),
МИДЖУ-micu (K)
ДОЩЕРЙА-doşteria (R),
ЌЕРКА-kierka (K)
Küçük Kız
Kaynana
КАДОНЧЕ-kadonçe (R)
МОМИЧКА-momiçka (K)
СВЕКЪРВА-svekırva (R),
СВЕКЪРВА-svekırva (R),
Kızkardeş
СЕСТРА-sestra (R),
СЕСТРА-sestra (K)
Teyze
ТЕТЕ-tete (R), ТАТАТИЗА-tata-tiza (K)
Baldız
БАЛДЪЗ-baldız (R),
*Bu çalışmada Rodop Pomakçası’yla Karacaova Pomakçası lehçelerine yer verilmiştir. Kısaltmalarda (R) Rodop, (K)
ise Karacaova lehçesidir. (Danışman Öğretmen: Nesrin Osmanova İspova / Nesrin Sipahi Kıratlı)
14
ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ
Ekim 2014
Помацки Расказни / Pomatski Raskazni / Pomakça Hikâyeler
Galeni ga sa ne zemat / Sevenler kavuşamaz*
► Uyarlama: Mustafa Bozol
T
aya babiçka veçe ya nema –
umré. No fafse kato mina
pukray neynata koaşta faf Startsevo, struva mi se, çi şa sa pukaje
na kapiyata prigarboana i pak şa
mi razkaje kakva kamatna e bila
neynata parva drujka –Minka.
O ihtiyar kadın artık yok, öldü…
Startsevo köyünde onların evinin
yanından her geçişimde, bana öyle
geliyor ki, kapıda beli bükülmüş
halde görünecek ve ilk arkadaşı
olan Minka’nın ne kadar güzel olduğunu anlatacak.
İ siga ima kamatni momi, ama
katu Minka druga ne sam videla.
Aga razrejeş karpuza, kakva e –
neynite buzki beha takiva. Pak
aga te pugladneşe sas çernite çereşi –uçinki– da te izpiye. Nablijeşe li bayrém, tri jeni nimujeha
da ya napletat za sal den. Na çetriset plitki ya redeha. A nah plitkite –nah pet mesta rupove. Aga
tragneşe da varvi, tsonkaha katu
dûziye çanove.
Şimdi de güzel kızlar var, ama
Minka gibi başka birisini görmedim. Karpuzu kestiğin zaman nasılsa –onun yanakları öyleydi.
Ayrıca sana siyah kiraz gibi gözleriyle baktığı zaman seni içerdi.
Bayram yaklaştı mı, üç kadın bütün
gün saçlarını örmeye yetişemezdi.
Saçlarını kırk örgüye bölerlerdi.
Saç örgülerinin beş yerinde çıngıraklar olurdu. Yürümeye başladığında bir dizi çan gibi çınlardı.
Ama i galenikat î si gu bîvaşe. To
beşe ut drugu selu, ut Boevo. Duhodaşe fafséka veçer, nagizdanu
sas pisana anteriye i pisan poyas,
sas beli çorape i kendasan ağlık,
primetnat prez ramu. Skrişom
katu mrazçitsa priblijavaşe koaştata na Minka.
Ama onun sevdiği oğlan da iyiydi.
O başka köydendi, Boevo’dan. Her
gece gelirdi, yazma entari ve yazma
kuşak ile, beyaz çorap ile ve kendasan mendil ile süslenirdi, onu omuzundan atardı. Mrazçisa gibi gizlenerek Minka’nın evine yaklaşırdı.
İ pusred noş, kuga fafsiçku zaspaşe, Minka puleka-puleka izlizaşe na kôşke. Boevçenu pak
dunésaşe utnékade stobur, vazpraveşe gu vaz duvara i katu kateritsa se drapvaşe. İ tıy, durde zapeyat petli, se galeha, Minka ut
mene niştu nikrieşe. Vannoaş Boevçeto beşe î dal mlogu kamatna
mirizma. Takova livanto niyde nimojeşe da sa nayde, ama to imaşe
gulém merak nah Minka, ta
fsiçku î nahodeşe.
Ve gece yarısından sonra, herkes
uyuduğunda, Minka yavaş yavaş
köşke çıkardı. Boevo’lu yine bir
yerlerden merdiven getirirdi, onu
duvara dayardı ve sincap gibi tutunurdu. Ve böyle horozlar ötene
kadar söyleşirlerdi. Minka benden
hiçbir şey gizlemezdi. Bir keresinde
Boevo’lu çok güzel bir koku bile
vermişti. Böyle lavanta hiçbir yerde
bulunamazdı, ama onun Minka’ya
büyük sevgisi vardı, her yere o da
gidiyordu.
Pet gudini sa galiha i işteha da sa
zîmat, ama bubaykutu nah
Minka beşe mlogu ursuz çilék.
Edna veçer Boevçetu provodi
mumare da mu iskat Minka.
Dubre, ama bubayku î sa fkisnal,
izpadil fsiçki nahvoanka, a mumiçetu taptal sas sarvulete. Tugava î rekal, çi şte î utréje glavata
na kitûk, ama nema da ya dade
faf drugu selu. Tri nedeli Minka
nimojeşe da sa izpravi.
Beş sene birbirini sevdiler ve almak
Ekim 2014
ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ
15
Помацки Расказни / Pomatski Raskazni / Pomakça Hikâyeler
istediler, ama Minka’nın babası çok
uğursuz bir adamdı. Bir akşam
Boevo’lu Minka’yı istemek için dünürler gönderdi. İyi, ama babası ona
köpürdü, herkesi dışarı kovaladı,
kızı da çarıklarla dövdü. O zaman
dedi ki kafasını kütükte kesecek,
ama onu başka köye vermeyecek.
Üç hafta Minka kendine gelemedi.
Drug poat bubaykutu pak priçeka Boevçetu, ama nimuja da gu
hvane. Samu mu fafzöa stobura,
saseçe gu za darva i gu izguré.
Başka sefer babası tekrar Boevo’luyu bekledi, ama onu yakalayamadı. Yalnızca merdiveni aldı,
odun olarak kesti ve onu yaktı.
Boefçetu spre da duhoda. Kakvo
stana sas negu, nimojahme da sa
setim.
Boevo’lu gelmeyi bıraktı. Ona ne
oldu, anlayamadık.
Ut balnu Minka sa pubole, buzkite î uvehnaha, uçinkite î nahvoatre. Pubole sa i nistana. Pumina
sa po adralez, kugatu fafsiçku be
nasvetilu.
Üzüntüden Minka hastalandı, yanakları çöktü, gözleri dışa fırladı.
Hastalandı ve kalkmadı. Hıdrellez
geçti, ne zaman ki her yer çiçeklendi.
Sled neya nahboarje si utide i
mayka î. A bubayku î puludé.
Vieşe katu besnu kuça samiçek
faf koaştata. A edna utirka ya zapali. Pratiha gu faf ludnisa i sa nivoarna.
Onun ardından annesi de çabuk
gitti. Babası da delirdi. Evde yalnız
başına kuduz köpek gibi uluyordu.
Bir sabah evi yaktı. Onu tımarhaneye gönderdiler ve dönmedi.
Tıy stava, galeni ga sa nizimat.
Böyle olur, sevenler birbirine kavuşamaz.
*Kaynak: http://promacedonia.org/
“Bejeştim prez godinite. Rodopski Sladkodumtsi” isimli kitaptan.
Anlatan: Hristo TOPOV
Derleyen: Petko Veliçkov
Düzenleyen: Vladimir Ardenski
Orta Rodoplar Pomakçasına çeviren ve Türkçeye tercüme eden: Mustafa
BOZAL
NOT: Boevo, Smolyan iline bağlı Rudozem ilçesinin birkaç km yakınında bir köydür.
16
ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ
Ekim 2014
Помацки Расказни / Pomatski Raskazni / Pomakça Hikâyeler
Царни Царвени - Tsarni Tsarveni - Kan Kırmızı*
bulut dağa doğru yükselirken.
Bakmış ki bulut yukarıya, Araplar aşağı doğru gidiyor. Aşağı
doğru koşmuş elinde sopayla. Üç
erkek iki de kadın varmış. Erkekler suya yakınmış. Ova geniş.
Beni kim görür ki, diye geçirmiş
aklından. Güneş batmak üzereydi. Birkaç adım kalmıştı dağın
ardında saklanması için.
pa, fatile da si plakat. Da mu samoliat.
Uon pa na Amiet Beg, muputsarnale tiya sivite uoçite. Jenska muya
da vide i nata ke mu samiatne. Videal na videal izpratil kravite kade
sieltu, mu saskrial pud idna miga.
Ud dumka, isparlian stap, gu stiege
u ratsite. Na tiya maşkite mu sa
O gene bir karaltı görmüş, bir yavil pu naprin. Budalesti Arapinte
- Biz karşıya geçmek. Yunan, Avrupa demiş.
► Hasan UYGUN
A
pa nişto na pravil Amiet na
İsin Beg. İ nanka mu i uba mu
taka sa vieruvat. Bratyata da i pitiş,
idien su idien ne se znayat. Şo ye
uon liesin bîl ud glavata. “Kandırmışlar onu âkim bey” mu vele pa ta
starata. Maşkoto mu mouçe, uona
kutu prazna vudunitsa.
Hüseyin Bey’in oğlu Ahmet, hiçbir şey yapmamış sanki. Annesi
babası buna inanıyor. Kardeşlerine sorsan, zaten birbirlerinden
haberleri yok. Neymiş, safçaymış
biraz. Annesi de “Kandırmışlar
onu hâkim bey” diyor. Kocası ağzını açmazken, o boş değirmen
gibi, durmadan konuşuyor.
Naka ispadne, arnu ke gu izvençam. Ke ma sukarşam ta pulivinata
glava. Ke gu pitam, da videme şo e
va rabota. Sluşi bre, işam tro zardiniego ke istrayşay nozite. Birikiet
za idna rasa sa fatiy. Sa tragnay naguore. Sa mitnay u tiya kapinite,
guol guol! İ gazut misayşari.
Çıksın, bir güzel benzeteceğim. O
yarım kafasını kıracağım. Soracağım bakalım, işin aslı neymiş.
Bak dinle, az daha canımdan oluyordum. Bereket bir dala tutundum. Kendimi yukarı çektim.
Çırılçıplak daldım böğürtlenlerin
içine. Ve popom çizildi.
Uon pa videal idna tsarnatiya, tam
i idien oblek stanal kade planinite.
Videal oblekut na gore, Arapite na
dolu. Na dolu budnal s staput. Trite
maşki i dvete jeni bile. Maşkite
kard vodata bile. Poleto gulem. Sirikal koy ke ma vide bre. Slontse ke
zaydişe. Nekoy reçuk im’şe ostanatu za da saskriye puzad planinata.
Aslına bakarsan, gözü dönmüş
Ahmet Bey’in, o ela gözleri... Dişi
sinek görse afetmeyecek. Bakmış
olacak gibi değil, inekleri köye
doğru sürüp kendini bir tümseğin** ardına gizlemiş. Elindeki
tütsülenmiş, ayva dalından sopayı
sıkıyor. Erkeklere görünmüş
Çekaye timlitsa da sa prave. Yas önce. Salak Araplar, yalvarmaya,
utad biy, ut rekata. Ka da koyrinş- ağlamaya başlamışlar.
tiyte. Ut tam ke i parçekay Ara- Pa Tsarviençe i uon sa skrıl put idna
pinte. Noyk, tsırdnoy sa pravi, ut miga. Da ne sa fate na Amiet Beg.
stra umrey, çeki çeki niema nikoy? Da ne iskaje pu silatu, pu candarSlagi slagi ke izludam. Şo sa pra- mayte. Si mouçe pud migata.
viya viya Arapini. Pariçkite ke si
zevam, svatba ke pravam na sinut. Tsarviençe de başka bir tümseğin
Yagu sa pravi tsal magare. Pa kakvo ardına gizlemiş kendini. Ahmet
idno zabuşnu i idna visoka traska, Bey’e görünmek istemiyor. Olan
kumarta viyat. Yas smaknat, soy su biteni anlatmasın köylülere, ihbar
gayki. Oblekvite inapoyniy u idna etmesin jandarmaya diye. Sesini
çıkarmadan tümseğin ardında
torba. Na glavata nuosam.
durmuş.
Karanlığın basması beklediler.
Ben nehrin öteki tarafındaydım. Na tu, kade niegu pu blisko şo bil,
Gavur tarafında. Orada karşıla- “kes be!” mu riekal Amiet Beg, na
yacaktım Arapları. Beklerken Arapinut. A pa, po Turtsku mu lagece, gece yarısı oldu, korkudan fial.
öldüm, ama gelen giden yoktu. Kendi tarafında olan Arap’a,
Ne oldu bu Araplara, düşün “kes be” demiş Ahmet Bey.
düşün kafayı yiyeceğim. Payımı Türkçe konuşmuş onlarla.
alıp oğluma düğün yapacağım.
Arapinut pa znayal tro Turtsku. Sa
Eşek yaşına geldi. Sazlıkta göz
nauçieal u Stambol.
gözü görmüyor, sivrisinekler
uğulduyor öte yandın. Soyunmu- Arap da biraz Türkçe biliyormuş.
şum, üzerinde sadece donum var. İstanbul’da öğrenmiş.
Giysilerimi bir torbanın içinde. - Biz karşıya geçmek. Yunan, AvBaşımın üstünde taşıyorum.
rupa mu riekal.
Gidimisi tsarni bilki mu riekal
Amiet Beg, Tsarvinçe ku çul! Pu
zad migada. Su tu stapud mu ripnal
na varztiya. Muysukarşial glavite.
Ulan
kara
yaratıklar demiş
Ekim 2014
ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ
Ahmet Bey, tümseğin ardındaki videy ya duşata ya ublekvite, si
Tsarvinçe de duymuş onu. Elinde velam draş duşata Mimiedov, Çlasopayla atlamış üzerlerine. Kafanuv Mimiet! Ke naydeme idna
larını patlatmış.
vreyka neg'de isfarliana. Ke sa
Tiya jenite, ut tam tsikat pa. Ka da
uviyme su niya. Ta ka sivil na ustavide, ut setud idna ziliena cemsa,
candarmaytska, skinal mi gu kapi- nuviş.
nite. Saskril dieka saskril. Ne mo- Peki ben nasıl geldim eve? Az
jile da gu naydat. Ama Tsarviençe
sa iz grabnal. Tiya çovetsata tam, daha boğuluyordum lan! Ağzıma
glavite krıf mu tiçat. Tsarni tsarveni su doldu. Burnumdan fışkırdı.
mu sa pravile glavite.
Bir yandan giysilerimi bırakmak
17
GÖNDERİN
YAYINLAYALIM
Pomakça
şiirlerinizi
Öbür yanda kadınlar da ağlayıp
duruyormuş. Bir de ne görsün,
seddin üzerinde yeşil bir jemse,
jandarmalar geliyor. Hemen kendini böğürtlenlerin ardına atmış.
Saklanmış nereye saklanmışsa.
Bulamamışlar onu. Ama Tsarviençe enselenmiş. Adamların kafalarından kan akıyormuş tabii.
Kan kırmızı olmuş kafaları.
da istemiyorum, ancak ya giysilerimden ya da canımdan olacağımı anlayınca, kendi kendime
dedim ki, canını kurtarmaya bak
Memedov! Bir yerlerde sarınacağın bir çuval bulursun nasıl olsa.
Öyle çırılçıplak kalmazsın.
Taka taka si duydiey doma, ka da
- Bittin sen, mu rikal komutanut, i zastrata. Birikiet kuykiata kray
gu işrapkal kak na trebe.
sielo. Yas doma vleziy, slontseto
- Bittin sen, demiş komutan. Bi ugriya.
güzel de benzetmiş onu.
Öyle öyle sabaha doğru gelebil- Acıyın bana, ben yapmadım. Kaçtı dim eve. Allah’tan evim köyün dıkomutanım, te orda, pud kapinata!
şında. Eve adımımı attığımda
- Acıyın bana, ben yapmadım.
güneş neredeyse doğmak üzeKaçtı komutanım, işte orada, böreydi.
ğürlenlerin ardında.
Ama pa Gospot gu miluval, tiya
Arapinta umni bile, mu kajale na
komutanut. Mu riek'le, “Öbürü
yaptı komutan. Bu masum. Biz tanımayız bunu.”
Ama Allah da seviyormuş onu,
Araplar akıllı insanlarmış, doğruyu anlatmışlar komutana. Demişler ki, “öbürü yaptı komutan.
Bu masum. Biz tanımayız bunu.”
Taka sa utkinal Tsarviençe.
Smartna rabota, ama şo ki çiniş,
sinut çike svatba.
Anlayacağın pis iş, ancak ne yaparsın, oğlana da düğün parası
lazım.
NOTLAR
*Hikâye, büyüklerimden öğrendiğim ve
köyümüzde (Küplü Nahiyesi - Meriç Edirne) hâlâ konuşulan Karacaova
(Trastenik) Pomakçası lehçesiyle yazıl-
Böyle sıyırmış paçayı Tsarviençe. mıştır. (H.U.)
A, yas, ka si duydiey doma? Bre ke
sa udavay işam tro. Mutskata mi sa
napouni voda. Pu nosut mi ispadna.
Za oblekvite da ne ustavam sa
maçam ud idna strana, ama ka
**Aslında “tümsek” betimi, burada Pomakçadaki “migâ” kelimesini tam
olarak karşılamamaktadır. Pomakçada
migâ, iki tarla arasındaki yükseltili
sınırdır. (H.U.)
(poeziya),
hikâyelerinizi
(raskazni),
derlediğiniz
masalları
(prikazna),
şarkı sözlerini
(pesna),
deyimler ve
atasözlerini
ait oldukları
şiveyi belirterek
gönderin,
yayınlayalım!
İletişim:
pomaklarinsesi@
pomaklarinsesi.com
www.pomaklarinsesi.com
18
ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ
Ekim 2014
GOLTZ PAŞA'NIN “MAKEDONYA
SEYAHATİM” ADLI KİTABINDAN
KARACAOVA'YA DAİR BİLGİLER
► Ahmet GÖKBAYRAK
Y
aşadığım kasaba olan Erdek’te sadece yazları açık
olan kitapçıyı dolaşırken tesadüfen
gözüme Goltz Paşa’nın Makedonya
Seyahatim adlı kitabı çarptı. Ayak
üstü incelemeye başladım.
Dizini açtığımda aradığım iki kelime vardı sadece; Pomaklar ve Karacaova. Ne göreyim? Goltz Paşa
kitabında dört yerde Karacaova’dan bahsetmiş. Bahsettiği yerlerde Karacaova hakkında eşsiz,
hattın inşası başladı.
can alıcı ve bir o kadar da ilginç bilgiler mevcut. Çok heyecanlandım. Selanik limanını Vardar ve Üsküp
ovalarına bağlayan Manastır hattı,
İlk işim kitabı satın almak oldu.
ana
hat olmasa da buraların tarım
Kitap, Türkiye İş Bankası’nın Kültür Yayınları’ndan çıkmış. Kitabı ürünlerini dünya pazarlarına taşıAlmanca’dan Türkçe’ye çeviren ise yacağı için önem taşıyordu. OsEşref Bengi Özbilen. Kitabın arka manlı ordusunda görev yapan Goltz
kapağında kitapla ilgili aşağıdaki Paşa bu güzergâh boyunca bir seyahate çıktı. Seyahat notlarında
yazı mevcut:
hem yöreyi tanıttı hem de bu hattın
“Goldz Paşa usta bir yaratacağı ekonomik hareketliliği
gazeteci gibi gördükle- anlattı. Kitabıyla Alman okuyucurinin ayrıntılı bir tablo- lara, Alman sermayesinin Doğu’da
yaptığı büyük yatırımlardan birini
sunu çiziyor”
tanıtmayı amaçlıyordu.
“Rumeli vilayetleri, Avrupalı büyük
devletlerin Osmanlı İmparatorlu- Goltz Paşa’nın usta bir gazeteci
ğu’na nüfuz mücadelesinin ön cep- gibi, gördüklerini tarih, etnoloji,
hesiydi. 1872’de Baron Hirsch’le sosyoloji ve istatistik verileriyle örimzalanan demiryolu imtiyaz söz- düğü metni, yüz yıl önce tarihe kaOsmanlı
Rumelisi’nin
leşmesiyle başkent İstanbul’dan Vi- rışan
yana’ya ve Batı Avrupa’ya uzanan ayrıntılı bir tablosunu çiziyordu.”
İşte Goltz Paşa yüz yıl önce tarihe
karışan Osmanlı Rumelisi’nin ayrıntılı çizdiği tablosunda Karacaova’nın da coğrafyasına, tarihine,
etnografisine ve ekonomisine dair
ayrıntılı, can alıcı ve bir o kadar da
ilginç vurgular yapmış. Aşağıda
Goltz Paşa’nın Karacaova ile ilgili
verdiği bilgileri sayfa numaraları
vererek siz değerli okuyucularımıza
aktarıyoruz.
“Karacaova bulunduğu
yer kadim dünyanın
Almopia bölgesiydi.”
25. ve 26. sayfalar
“Sonra batıda Niausta Dağları,
daha ileride muhtemelen eteklerindeki kardan dolayı böyle adlandırılan ulu Kaymakçalan,
‘kaymak hırsızı’ vardı; kuzeybatıya ve kuzeye doğru haritalarda
Payak Planina (Payak Dağı) diye
gösterilen Gömence Balkanı uzanıyordu. Hemen arkamızda, doğudaki alçak dağlar çemberi
tamamlıyorlardı. Bu çemberin
içinde kalan ve bizim burada bir
bakışta her tarafını gördüğümüz
yer, bir zamanların Makedonya’sı, İskender İmpa- ratorluğunun beşiği idi.
Körfezin batısındaki Olympos’un
uzantıları, eski çağın Pierii Montes’i idiler. Sonra bugün haritalarda Doxa diye gösterilen
Vermius Mons (günümüzde Vermion dağları, eski adı Kara Kamen
Planina- Kara Taş dağları) ve Vodina’ya daha yakın olarak Sela-
Ekim 2014
ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ
nik’in tam batısında Mons Citarius bulunurlardı. Onun kuzey
yamacında derin bir koyakta Vodina yer alır. Burası bir zamanlar
Makedonya’nın ilk başkenti olan
Edessa’ymış. Kaymakçalan ve
Niçe Planina (Niçe Dağı) bir zamanlar Mons Bora idiler. Oradan
doğuya Vardar’a doğru bugünkü
Karacaova (Meglen) yöresinin ve
Payak Planina’nın bulunduğu
yer kadim dünyanın Almopia
bölgesiydi.”
59. sayfa
“(Büyük İskender’den önce Selanik’in kuzeyinde Trak veya İliryan
kökenli yerel bir yönetici olan
Aleksandr) Önce tüm Makedonya
Ovası’nın yanı sıra Almopia (Karacaova) ve Mygdonia’nın hakimiyetini ele geçirdi. Batı
topraklarını Niçe Planina’ya,
hatta Pydna’ya ve sahile kadar
genişletti. Burada hâlâ bir Trak
kabilesi olan Bottiaerler yaşıyorlardı.”
“Burası bütün
Makedonya’daki
en bereketli yermiş”
146, 147 ve 148. sayfalar
“Kendine has kapalı bir bölge
olan ve bir zamanlar devletten
neredeyse tamamen bağımsız başına buyruk mahalli bir beyin de
(Gazetemizin 4. sayısında “Karacaova’nın Bilinmeyen Tarihi” başlıklı yazımızda bahsettiğimiz
Bizans’a isyan eden Slav kabile lideri İlitsa) yönetmiş olduğu Karacaova, tabiatı bakımından daha
ilginçtir. Malesef kısıtlı zamanım
oraya gitmeme imkân vermedi;
fakat Hahn Vodina’dan gidip bu
“SİSLER DİYARINI”* gezmişti
ve orasını Reise Durch die Gebiete
des Drin und Vardar adlı kitabında
tasvir etmektedir. Kuzeyden gelip
19
Vartikop’un pek uzağında olmayan bir mahalde dağ kitlelerinden fışkıran ve Nicia ile birleşip
Yenice gölüne dökülen Moglenitza’nın yüksek dağlarla çevrili
havzası tarafından teşkil edilir.
Küçük nehrin çıkışı dar ve önemsizdir, ama daha yukarıda dağlarda güzel bir vadi teşkil eder.
Burası bütün Makedonya’daki
en bereketli yermiş ve orada
arazi çevrede olduğundan iki kat
hatta üç kat daha pahalıymış.
“Bir çok tarla yılda üç ürün verir.
Havası çok sağlıklıdır ve her yerden fışkıran kaynak suları nadir
bir güzelliğe sahiptir. Araziye Lukawetz Hanı’ndan (Vodina’nın
kuzeyinde demir yolunun sırtındaki
tepe) bakıldığı zaman daha güzel
bir manzara düşünülemez.’’ diye
sürdürüyor tasvirini Hahn. “Sıra
sıra köyler ağaçların arasına saklanmış. Toprak yılın büyük bir
20
ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ
Ekim 2014
6. yy’da Belarus ve Ukrayna düzlüklerinden Makedonya coğrafyasına inen Sagudet adlı Slav kabilesi Karacaova’ya Sisler diyarı anlamına gelen MOGLENA adını vermiş.
kısmında yeşil; ovayı çevreleyen
dağlar güzellik bakımından
onunla yarışıyorlar ve bir zarafetin bekçileriymiş gibi görünüyorlar.”
“Biber Diyarı”
Karacaova
Batıda Kaymakçalan ve Niçe
Planina, kuzeyde “dik bir duvara
benzeyen” yüksek Kozuf silsilesi
ve doğuda sivri tepeli Payak yamaçlarıyla birlikte yüzölçümü sekizyüz kilometre kareyi bulan
vadiye iniyorlar. Güney tarafını
Vartikop’tan gelen demiryolunun tırmandığı ve üstünde bizim
gezimize başlamış olduğumuz silsile kapatıyor. Burada haritaların sadece küçük bir kısmını
gösterdikleri elli dört köy ve
mezra bir arada bulunuyorlar.
Karacaova’ya “BİBER DİYARI”
da denebilir; çünkü başlıca ürünlerinden biri kırmızı biberdir.
Bununla sadece bütün yarımadanın değil, bilakis yabancı ülkelerin de ihtiyacını karşılar. Bu
ürün Mısır’a ve Fransa’ya büyük
miktarlarda gönderilir, ama pi-
yasaya hiçbir zaman saf olarak
çıkmıyormuş, bilakis nohut unu
ve kırmızı toprakla karıştırılıyormuş. Yani tağşiş etmeyi Sisler diyarında da biliyorlar. Hahn 1863
yılında toplam üretimin 265.000
okka (1 okka=1.25 kg) olduğunu
belirtiyor. Burada ipekçilik de gelişmiştir. 1863 yılında ipek böceği
hastalığının başladığı ve verimin
düşük olduğu zaman 88.000 okka
kozaymış; bugün çok daha fazla
olmalı.
Karacaova yöresi etnografik bakımdan ilginçtir. Ortaçağ’da burada Bulgarlar yaşıyormuş ve
Bizans İmparatoru Bulgarkıran
Vasil buraya özel bir sefer yapmış, baş şehir Moglena’yı (Karacaova) eteklerini yıkayan suyun
mecrasını değiştirerek ve surların
altında lağımlar açtırarak zaptetmiş. Bölgenin ileri gelenleri ile
bölgeyi koruyan askerleri esir
olarak götürmüş ve halkı kendi
askerlerinin insafına terk etmiş.
Sonra bu küçük bölgeye Ulahlar
gelip yerleşmişler. Türklerin fethi
Yörükleri getirmiş. Bunlar da iki
ayrı kabileye bölünmüşler. Birin-
cisi olan Fatihan ülkeye ilk giren
ordunun mensuplarıymış. Diğerleri olan Konyarlar ancak bir
yüzyıl sonra gelmişler. Orada
bulup boyun eğdirdikleri BULGARLAR İSLAMİYETE geçmişler123 fakat kendilerine has bir
lehçe ile konuştukları dillerini bugüne kadar muhafaza etmişler.
Ulah (Notyalı) din adamları çok
sonra Muhammed’in öğretisini
kabul etmiş, kısmen de Bulgarları
örnek almışlar.124 Bugün İslamiyet’in en ateşli taraftarlarıdırlar.
Şimdi birleşmiş olan Yörük kabilelerine Bulgarca ve Ulahça yabancı kalırken bu Ulahlar da
dillerini korumuşlar. Böylece bu
küçük bölgede üçten az olmayan
-her halükarda bilinen Rumca ile
dört- ayrı dil konuşuluyor. Sultan
Mahmud’un (II. Mahmud) reformlarına kadar bütün bölge ilk
Türk fatihlerinin komutanlarının
soyundan gelmekle övünen Sırımbaşı** ailesinden bir beye tabi
imiş. Daha elli yıl önce hiçbir yabancı Karacaova yöresine gelmeye cesaret edemezmiş. Burası
bugün Arnavutluk’un yüksek kesimlerinin olduğu gibi kendi içine
Ekim 2014
ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ
kapanık olarak yaşamış; sadece
hükümet tarafından takip edilenler orada emin bir saklanacak yer
buluyorlarmış. Şimdi sisler diyarında her yer sütliman.”
21
“Kaymakçalan adı
muhtemelen Yörükler
ve Osmanlılar tarafından verildi”
Kitabın editörü Emre Yalçın ise 123
ve 124 sayılı dipnotlarla muğlak
kalan yerleri açıklıyor:
Muhtemelen İslamiyeti kabul
eden Bulgar kökenli Pomaklar kastediliyor.
123
Karacaova Ulahları Müslüman’dır (Notyalılar), ancak başka
yörelerde yaşayan Ulahlar Hıristiyanlığın farklı mezheplerine bağlıdır.
124
Ayrıca düzeltme yapma gereği duyduğumuz bir kısım vardır. Goltz
Paşa “Kaymakçalan ve Niçe” dağlarını iki ayrı dağ olarak belirtmiş.
Oysa haritalarda Kaymakçalan dağları Niçe (Nidje) dağı olarak gösterilir. Bizim Pomak yaşlılarımız ile
günümüzde Karacaova’da hâlâ yaşamakta olan yerli Makedonlar da
Kaymakçalan dağına “Niçe Planina” (Niçe dağı) diyorlar. Niçe dağına Kaymakçalan adı muhtemelen Goltz Paşa 1843 yılında Doğu Prusyalı aristokrat bir ailede doğdu.
Yörükler ve Osmanlılar tarafından
verildi.
min hatırasıdır. Ülkesine döndükten NOTLAR
Biraz da, bize ata memleketimiz sonra terfiler aldı ve çeşitli komu- * Goltz Paşa bazı yerlerde Karacaova’dan
SİSLER DİYARI olarak bahsetmiş. GeçKaracaova hakkında ayrıntılı, can tanlık görevlerine getirildi. Birinci miş 4. sayıda ‘’Karacaova’nın Bilinmeyen
alıcı ve ilginç bilgiler veren Goltz Dünya Savaşı’nın ilk yılında Bel- Tarihi’’ başlıklı yazımızda 6. yy’da Belarus
çika cephesinde görevliydi. 1915’te ve Ukrayna düzlüklerinden Makedonya
Paşa’yı tanıyalım.
tekrar Osmanlı İmparatorluğu’nda coğrafyasına inen Sagudet adlı Slav kabiGoltz Paşa 1843 yılında Doğu Prus- görevlendirildi. Irak cephesindeki lesinin Karacaova’ya Sisler diyarı anlayalı aristokrat bir ailede doğdu. 5. Ordu komutanlığına getirildi. mına gelen MOGLENA adını verdiğinden
Berlin Askeri Akademisi’ndeki eği- Halil Paşa komutasındaki 6. Ordu bahsetmiştik.
timi, katıldığı savaşlar dolayısıyla ile beraber İngiliz kuvvetlerinin ** Karacaovalı Yörüklerin Türkiye’de
kesintilerle sürdü. Katıldığı savaşlar geri çekilmesinde rol oynadı. 19 iskan oldukları yerlerden biri de Edirne’nin
ve muharebelerle ilgili yazmaya Nisan 1916’da İngilizlerin Kutüla- Meriç ilçesine bağlı Seremköy köyüdür.
başladığı kitapların sayısı yıllar mare’de teslim olmasından iki hafta Seremköy adının Sırımbaşı ailesinin adıyla
alakalı olduğunu düşünmekteyiz. Seremiçinde iki düzineye yaklaştı. 1883- önce bir hastalık sonucu vefat etti. köyün 1924 nüfus mübadelesinden önceki
95 döneminde Osmanlı ordusunda
adı Lulu köy olup mübadeleden sonra Sereform çalışmalarını yürüten ekipte
remköy adını almıştır.Sırımbaşı/Serembagörev aldı. Goltz Paşa adı bu döneşı’ndan Seremköy.
Edirne ili, Meriç ilçesine bağlı Küplü Nahiyesi
22
ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ
Ekim 2014
POMAK KÖYLERİNİ TANIYALIM
► Pomakların Sesi Gazetesi
TARİHİ
1
922 yılına kadar bir Rum köyü
olan Küplü, Kurtuluş Savaşı’nda sonra Rumların burayı terk
edip Yunanistan’a gitmeleriyle boşalmıştır.
1924 mübadelesinden sonra ise Selanik/Karacaova’dan gelen Pomak
muhacirler Küplü’ye yerleştirilmiştir. Küplü’ye yerleştirilen Pomaklar, Karacaova’da yerleşik üç
Müslüman köyden oluşmaktadır.
Bunlar sırasıyla Çernişevo, Trestenik ve Gabrişta köyleridir.*
KÜLTÜR
K
üplü’ye gelenlere Pomak,
Rumlarla birlikte oturmuş
olanlara ise Gacal denmektedir. Gacallar Türkçe, Pomaklar da Pomakça denen bir dil konuşmaktadır.
Okuma yazma oranının artmasıyla
Pomaklarda da Türkçe konuşulması artmıştır. Pomakların ana
yurdu Balkanlardır. Rodop bölgesi
denir ve Rodop Dağları Bulgaristan’ın güneyi Yunanistan’ın kuzeyinde bulunmaktadır.
Pomak kelimesi ne anlama geli- Pomak dili hangi gruba mensup?
yor?
Güney Slavları dil ailesine bağlıdır.
Pomak kelimesi Pomakça ve Bul- Bulgar, Makedon, Sırp, Hırvat,
garcada ‘Pumogni’ demektir. Yani Çek, Slovakya, Slovenya, Boşnak,
‘yardım eden’ anlamına gelir. Polonya ve Ukrayna Güney Slav dil
‘Pomaç’ ise yardım eden kişi de- ailesine mensuptur. İyi Pomakça
mektir. Bu bir süre sonra halk ara- bilen biri bunlarla rahatlıkla anlaşasında değişerek Pomak adını bilir.
almıştır. Yani Pomak köyleri dendiPomakça Türkçe - Bulgarca veya
ğinde bunlar Osmanlı’ya yardım
Makedonca karışımı bir dil
eden köyler anlamına gelir. Günümidir?
müzden 130 yıl öncesine bakıldığında ise böyle bir isme rastlanıl- Pomakça, Makedonca’nın bir lehmamaktadır.**
çesi olarak görülebilir.
COĞRAFYA
E
dirne ilinin Meriç ilçesine
bağlı Küplü beldesinin batısını
Meriç Nehri çevirir. Bu nehirle köy
arasındaki uzaklık bir buçuk kilometredir. Bu kısım verimli bir ovadır. Şerit halinde güneye uzanır.
Kasabanın doğusu sırtlarla çevrilidir. Deniz seviyesinden yüksekliği
125 metredir. Kuzeyinde 4 km
uzaklıkta Subaşı Beldesi, güneyinde 3 km uzaklıkta Adasarhanlı
Köyü, kuzeydoğusunda 4 km uzak-
Ekim 2014
ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ
lıkta Büyükaltıağaç köyü vardır.
Meriç ilçesi, Küplünün 11 km kuzeyinde kalmaktadır. Küplü 11
km’lik asfalt yolu ile Meriç ilçesine, aynı yolla Uzunköprü ilçesine
ulaşmaktadır. Küplü’nün il merkezi
Edirne’ye uzaklığı 102 km’dir.
Küplü’nün İpsala, Keşan ve Enez
ilçeleri ile de yol bağlantısı vardır.
23
İKLİM
B
eldenin iklimi, Trakya Karasal
iklimi etki alanı içerisindedir.
EKONOMİ
Küplü’nün tek caddesine yukarıdan bir bakış. Foto: Meltem Eğne
B
eldenin ekonomisi tarım ve
hayvancılığa dayalıdır. Belde
halkı, beldenin batısından geçen
Meriç Nehri’nden çeltik ekiminden
yararlanmaktadır. En fazla üretilen
mahsul çeltiktir. Sırasıyla buğday,
ayçiçeği, süpürge, mısır ve fasulye
üretilir. Çevrede fasulye ile ün yapmıştır. Günümüzde Yunanistan'ın
Edessa (Vodina) bölgesinden yapılan göçün sonunda yerleşilen Küplü
beldesinde 1960-70’li yıllara kadar
ipek böcekçiliğinin de yapıldığı
ancak günümüzde getirisi düşük ve
zahmetli bir iş olması nedeniyle tamamen terk edildiği görülmüştür.
____________________
Kaynak:
http://www.kuplu.bel.tr/belde.htm
Notlar:
*Bu konuda, Küplü Belediyesi’nin resmi
internet sitesinde her ne kadar üç köyden
bahsedilse de, yine Karaova’ya bağlı Prebadişte köyü sakinlerinin bir kısmının da
1924’ten sonra Küplü’ye yerleştiklerini
söyleyebiliriz. (PS)
**Küplü Belediyesi’nin resmi internet sitesindeki 130 yıl bilgisinin aksine, Pomak
kelimesi için en az 250 yıllık bir geçmişten
bahsetmek mümkün. Hatta Osmanlının
Balkanlara gözünü diktiği 1400’lü yıllardan itaberen sayarsak, en az 600 yüz bir
geçmişle karşılaşırız.
Fakat Pomak kelimesinin şimdilik en
erken kaydı, ünlü keşiş, Paisy Khilendarski’nin 1762 yılında kaleme aldığı Istoriya
Slavyanobolgarskaya (Slav Bulgarlarının
Tarihi) isimli eserinde görünmektedir. (PS)
Küplü’de tek tek bayramlaşmanın yapıldığı geleneksel bir bayram sabahı.
İstanbul’a 293 km uzaklıktaki Küplü’ye, özel araçla 3 saat 21 dakikada
gitmek mümkün. Ayrıca her gün biri gündüz saat 13.00’te, diğeri de gece
24.00’te Esenler/Otogar’dan kalkan otobüsler mevcut.
24
ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ
Ekim 2014
POMAK MUTFAĞI
∎ KUZU KAPAMA
► Jülide BAŞKUR
[email protected]
facebook.com/julide.baskur
R
ahmetli Babaannemin mutfaktaki peçkada pişirdiği etli,
tavuklu kapamaların tadı hâlâ damağımda. Şimdi her ne kadar onun
gibi yapmaya uğraşsam da olmuyor. Gerçi o günlerde tavuklu kapama, kümeste beslediğimiz horozlardan yapılırdı. Eti çok lezzetli
olurdu ve odun ateşi bir başka tat
katardı. Çok büyük bir merakla horozun tüylerinin ve iç organlarının
temizlenmesini izlerdim. Sonra da
horoz parçalanır ve haşlanırdı. Açık
söylemek gerekirse tavuk parçalamayı ve temizlemeyi o yaşlarda,
yani ilkokul yıllarında öğrendim diyebilirim. Sonra eve yayılan harika
kapama kokusu ve yanında evde
mayalanan yoğurtla yapılmış mis
gibi ayran :)
Hepinize lezzet dolu günler dileğiyle :)
Malzemeler
∎ 1 kg kuzu kemikli et
∎ 2 bu bardağı pirinç
∎ 2,5 su bardağı etin
haşlama suyu
∎ Karabiber
∎ 1 adet soğan
∎ 2 yemek kaşığı tereyağ
Yapılışı
Bir tencede veya düdüklüde
kuzu etini iyice yıkayıp pişirelim. Pirinci sıcak ve tuzlu suda
15 dakika kadar haşlayalım.
Kapamayı yapacağımız kapta,
yemeklik doğradığımız soğanı
tereyağ ile kavuralım. İyice yıkanmış pirinci ilave edip kavuralım. Etin haşlama suyunu
koyup, sonra da etleri üzerine
dizelim. Üzerine karabiber çekelim. Ya fırında ya da üzerine
folyo kapatıp ateşte pişirelim.
Afiyet olsun!
∎ SHOPSKA SALATASI (BULGARİSTAN)
B
u salata malzeme olarak bize yabancı olmamakla birlikte, tarz olarak
farklılık gösteriyor. Bulgaristan ziyareti sırasında, bu salatanın sunulmadığı bir yer yok diyebilirim. Masaya ilk olarak bu salata geliyor ve
sonra ana yemek servis ediliyor. Aslında sağlık açısından ve diyet yapanlar için muhteşem bir seçenek.
Malzemeler
Yapılışı
∎ 3 adet domates
∎ 2 adet salatalık
∎ 2 adet közlenmiş kırmızı
biber
∎ 1 adet soğan
∎ 3 adet siyah zeytin
∎ Rende sert beyaz peynir,
sirke, zeytinyağı tuz
Soğanları piyazlık doğrayalım.
Domates ve salatalıkları normalden daha iri parçalar halinde doğrayalım. Bu salatanın
özelliği iri doğranmış olmasıdır. Közlenmiş kırmızı biberleri
de doğrayıp, ortada yığın görünümü verelim. Üzerine bol
beyaz peynir rendeleyip, zeytinle süsleyelim. Arzuya göre
yağ, sirke ve tuz ilave edelim.
Tuz ilave ederken dikkatli olun
çünkü ben peynirden dolayı
gerek duymuyorum. Afiyet
olsun!

Benzer belgeler

Добре дошил Помаци! - pomakların sesi gazetesi

Добре дошил Помаци! - pomakların sesi gazetesi █ GAZETENE SAHİP ÇIK! Dünyada bir ilki gerçekleştirerek Pomaklar’a yönelik ilk matbuu yayını çıkaran ekip, tarihsel sorumluluğunun bilinciyle, bir ilki başarmış olmanın heyecanını yaşarken, bu heye...

Detaylı

pomaklarin_sesi_4 - pomakların sesi gazetesi

pomaklarin_sesi_4 - pomakların sesi gazetesi Ayda bir kez yayınlanacak olan Pomakların Sesi gazetesi şimdilik yılda 12 sayı çıkarmayı hedefliyor. Türkiye’de, hatta dünyada bir ilki gerçekleştirerek Pomaklar’a yönelik ilk matbuu yayını çıkaran...

Detaylı

pomaklarin_sesi_3 - pomakların sesi gazetesi

pomaklarin_sesi_3 - pomakların sesi gazetesi Türkiye’de, hatta dünyada bir ilki gerçekleştirerek Pomaklar’a yönelik ilk matbuu yayını çıkaran ekip, tarihsel sorumluluğunun bilinciyle, bir ilki başarmış olmanın heyecanını yaşarken, bu heyecanı...

Detaylı

pomaklarin_sesi_5 - pomakların sesi gazetesi

pomaklarin_sesi_5 - pomakların sesi gazetesi Ayda bir kez yayınlanacak olan Pomakların Sesi gazetesi şimdilik yılda 12 sayı çıkarmayı hedefliyor. Türkiye’de, hatta dünyada bir ilki gerçekleştirerek Pomaklar’a yönelik ilk matbuu yayını çıkaran...

Detaylı

pomaklarin_sesi_2 - pomakların sesi gazetesi

pomaklarin_sesi_2 - pomakların sesi gazetesi Pomak Kültür Derneği 2 Mart 2013’te İstanbul’da bir ilki gerçekleştirerek bu konuda ilk adımı attı. Panelde, akademisyenler ve araştırmacılardan oluşan bir grup, tanıklıklara ve bilimsel verilere d...

Detaylı