taslak-id -65 - Uluslararası Eğitim Bilimleri Dergisi

Transkript

taslak-id -65 - Uluslararası Eğitim Bilimleri Dergisi
Yıl: 2, Sayı: 4, Eylül 2015, s. 156-169
Yasin UZUNTARLA1, Necmettin CİHANGİROGLU2,
Sümeyra CEYHAN3, Merve EROĞLU4
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN SÜREKLİ KAYGI DÜZEYLERİ İLE
SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN ANALİZİ
Özet
Bu çalışma ile üniversite öğrencilerinin sürekli kaygı düzeyleri ile sosyodemografik özellikleri arasındaki
ilişkinin analiz edilmesi amaçlanmıştır. Aralık 2014-Şubat 2015 döneminde Bingöl Üniversitesi İktisadi
ve İdari Bilimler Fakültesi’nde yapılan tanımlayıcı nitelikteki bu araştırmada 370 öğrenciye ulaşılmıştır.
Verilerin toplanmasında; sosyo-demografik özellikleri belirlemeye yönelik sorular ile C. D. Spielberger
ve arkadaşları tarafından (1970) geliştirilen ve Türkçeye uyarlaması Öner ve Le Compte tarafından
(1983) yapılan ‘’Sürekli Kaygı Envanteri” kullanılmıştır. Elde edilen verilerin analizi SPSS 22.00
istatistik paket programıyla, verilerin istatistiksel karşılaştırılması ise Bağımsız T-Testi, Mann Whitney-U
Testi, Tek Yönlü Varyans Analizi ile değerlendirilmiştir. Araştırma sonucunda öğrencilerin büyük
çoğunluğunun (%68,1) yüksek kaygı seviyesinde olduğu bulunmuştur. Sürekli kaygı düzeyi ile
sosyodemografik değişkenlerden sadece cinsiyet (p<0,001) ile karşı cinsten arkadaşı olanlar (p<0,004)
arasında anlamlı bir ilişki saptanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Kaygı, Sürekli kaygı, Üniversite öğrencileri.
THE ANALYSIS ON RELATIONSHIP BETWEEN TRAIT ANXIETY
LEVEL AND SOCIO-DEMOGRAPHIC CHARACTERISTICS OF
UNIVERSITY STUDENTS
Abstract
This study aims to analyse the relationship between trait anxiety level and socio-demographic
characteristics of university students. In this descriptive study, 370 students were reached between
December 2014 and February 2015 in Bingöl University, Faculty of Economics and Administrative
Sciences. The questions for determining the social-demographic characteristics and “Trait Anxiety
Inventory” which was developed by C. D. Spielberger et al. (1970) and which was adapted to Turkish by
Öner and Le Compte (1983) were applied for collecting data. The analysis of the collected data was
made by means of SPSS 22.00 statistics package program. As for statistical comparison of the data;
independent t-test, mann whitney-u test, one-way analysis of variance were applied. The results of the
1 Dr., GATA, Sağlık Hizmetleri Yönetimi, [email protected]
2 Doç. Dr., GATA, Sağlık Hizmetleri Yönetimi, [email protected]
3 Öğr.Gör., Bingöl Üniversitesi İİBF, Yönetim ve Organizasyon, [email protected]
4.Dok.Öğrc., Süleyman Demirel Üniversitesi İİBF, İşletme, [email protected]
Yasin UZUNTARLA, Necmettin CİHANGİROGLU, Sümeyra CEYHAN, Merve EROĞLU
research revealed that most of students (68,1 %) had high level of anxiety. The relationship between trait
anxiety level and sex (p<0,001) as well as the relationship with the opposite sex (p<0,004), among sociodemographic characteristics, was determined to be significant.
Key Words: Anxiety, Trait anxiety, University students.
GİRİŞ
Antik Yunanca’da “anxsietas” sözcüğünden türeyen (Kaya ve Varol, 2004) ve Güncel Türkçe
Sözlük’te ise üzüntü, endişe duyulan düşünce, tasa olarak (TDK, 2015) ifade edilen kaygı
kavramı, kişinin belki de gerçekleşmeyecek olan bazı durumlardan dolayı kendini güvensiz ve
umutsuz hissetmesi sonucu yaşadığı durum olarak tanımlanmıştır (Hill ve Sarason, 1966;
Deveci, Çalmaz ve Açık, 2012). Günlük kullanımda kaygı ve korku kavramlarının birbirlerinin
yerine kullanıldığı görülmekle birlikte aralarında farklılıklar mevcuttur. Örneğin kaygının
sebebi genelde bilinmemekte, korkuya göre daha hafif düzeyde seyretmekte ve daha uzun
sürmektedir (Manav, 2011).
Kaygı, ilk insanlarla başlayarak günümüze kadar sürmüş olmasına rağmen kaygıyı açıklayacak
tanımlamalar çok yakın tarihe dayanmaktadır (Tovilovic ve Novovic, 2009). Cathell ve Scheier
(1958) tarafından yapılan çalışma ile faktör analizi sonucunda kaygının, farklı özellikleri
barındıran durumluk ve sürekli kaygı olarak ifade edilen iki türü olduğu sonucuna varılmıştır
(Yılmaz, Dursun, Güzeler ve Pektaş, 2014). Durumluk kaygı, kişinin karşılaştığı durumları
kendisi için bir tehdit olarak değerlendirmesi sonucu oluşan, stresin yoğun olduğu dönemlerde
fazlalaşan, kişinin durumu yorumlamasına göre şiddeti ve süresi farklılık gösteren kaygı türüdür
(Tektaş, 2014). Örneğin diş çekimi ya da kan alımı için koltuğa oturulduğunda artan, koltuktan
kalkıldığında ise azalan yani duruma göre değişkenlik gösteren kaygıdır. Sürekli kaygı ise,
aslında kişinin hayata bakış açısını yansıtmaktadır. Bu kişiler olayları genelde stresli
yorumlamakta, devam eden bir mutsuzluk ve memnuniyetsizlik duymakta, daha hassas ve
kırılgan olabilmekte, daha fazla durumluk kaygı yaşayabilmektedirler (Öner ve Le Compte,
1983; Yaylacı, 2010).
Öğrenciler öğrenim yaşamları boyunca gelecekleri için kaygı duyarlarken bu durum
üniversiteye giriş sınavıyla yükselmekte, üniversite yılları boyunca da devam etmektedir.
Üniversiteyi kazanan öğrencinin genelde ailesinden ayrılması, yaşadığı şehirden farklı bir yere
gitmesi, derslerin zorluğu, konaklama sorunu, okula adaptasyonu, arkadaşlarıyla ilişkileri,
ekonomik kısıtlılıklar gibi birçok faktör kaygı duymalarına yol açmaktadır. Kaygının belirli bir
seviyeyi geçmesi ve süreklilik arz etmesi öğrencilerin yaşam kalitesini olumsuz etkilemekte,
sağlık problemlerine, eğitim hayatında aksaklıklara ve başarısızlıklara da yol açmaktadır.
Bu çalışma ile üniversite öğrencilerinin sürekli kaygı durumlarının ortaya konulması ve
sosyodemografik özelliklere göre farklılık gösterip göstermediğinin analiz edilmesi
amaçlanmıştır.
YÖNTEM
Araştırmanın Tipi
Bu araştırma, üniversite öğrencilerinin sürekli kaygı düzeyleri ile sosyodemografik özellikleri
arasındaki ilişkinin analizi amacıyla yapılan tanımlayıcı nitelikte bir araştırmadır.
INESJOURNAL
Uluslararası Eğitim Bilimleri Dergisi / The Journal of International Education Science
Yıl: 2, Sayı: 4, Eylül 2015, s. 156-169
157
Üniversite Öğrencilerinin Sürekli Kaygı Düzeyleri İle Sosyodemografik Özellikleri Arasındaki İlişkinin Analizi
Evren ve Örneklem
Araştırmanın evrenini Bingöl Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğrencileri
oluşturmakta olup, örneklem seçimi yapılmayarak Aralık 2014-Şubat 2015 döneminde tüm
öğrencilere ulaşılması hedeflenmiştir. Ancak 394 anket formu doldurularak geri dönmüş, eksik
ve hatalı doldurmadan dolayı ise 370 anket formu değerlendirmeye alınmıştır.
Veri Toplama Araçları
Araştırmada veri toplama aracı olarak anket yöntemi kullanılmıştır. Anket formunun ilk
bölümünde araştırmacılar tarafından, katılımcıların sosyodemografik özelliklerinin tespit
edilmesi amacıyla oluşturulan 15 soru yer almıştır. İkinci bölümde ise Spielberger, Gorsuch ve
Lushene tarafından (1970) geliştirilen ve Türkçeye uyarlaması Öner ve Le Compte tarafından
(1983) yapılan “Sürekli Kaygı Envanteri” kullanılmıştır. Sürekli Kaygı Envanteri, kişinin genel
kaygı düzeyini tespit etmek amacıyla geliştirilmiştir. Sürekli Kaygı Envanteri’nin
araştırmamızdaki güvenirlik katsayısının 0,58 olduğu bulunmuştur.
Toplam 20 sorudan oluşan Sürekli Kaygı Envanteri, 4’lü Likert (1=Hiçbir zaman, 2=Bazen,
3=Çoğu zaman, 4=Hemen her zaman) şeklinde ölçeklendirilmektedir. Ölçekte doğrudan (direkt)
ve tersine dönmüş (reverse) olmak üzere iki türlü ifade yer almaktadır. Doğrudan ifadeler; 2, 3,
4, 5, 8, 9, 11, 12, 14, 15, 17, 18 ve 20 numaralı sorular olup; Hiçbir zaman (1), Bazen (2), Çoğu
zaman (3), Hemen her zaman (4) şeklinde puanlandırılır. Tersine dönmüş ifadelerin yer aldığı;
1, 6, 7, 10, 13, 16 ve 19 numaralı sorular ise, Hiçbir zaman (-1), Bazen (-2), Çoğu zaman (-3),
Hemen her zaman (-4) şeklinde puanlandırılır (Speilberger ve diğ., 1970; Öner ve Le Compte,
1983).
Sürekli kaygı ölçek puanı; artı ve eksi puanların birbirinden çıkarılarak, kalan puanın üzerine
sabit 35 puan eklenmesiyle hesaplanmaktadır. Çıkan puan, 20 ile 80 puan aralığında değişmekte
olup, puanın yüksek olması kaygının yüksek olmasını işaret etmektedir. Yapılan uygulamalarda
ortalama 36 ile 41 arasında değişmektedir. Ayrıca kaygı puanları değerlendirilirken; 20–35
düşük seviye, 36–42 orta seviye, 43-60 yüksek seviye, 61–80 ciddi seviye kaygı olarak
değerlendirilmektedir (Dalkıran, 2012; Üngören, 2007; Uğrak, 2014). 61 ve üstünde puan alan
kişilerin, normal kaygı sınırlarını aştığı ve ciddi bir sağlık sorununa işaret etmesi nedeniyle
yakından takip edilmesi gerektiği ifade edilmektedir (Speilberger ve diğ., 1970; Le Compte ve
Öner, 1983; Uğrak, 2014).
Verilerin Analizi
Elde edilen verilerin analizi SPSS 22.00 istatistik paket programıyla, verilerin istatistiksel olarak
karşılaştırılması ise Bağımsız T-Testi, Mann Whitney-U Testi, Tek Yönlü Varyans Analizi ile
değerlendirilmiştir.
BULGULAR
Araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin sosyodemografik özellikleri Tablo 1a ve Tablo
1b’de sunulmuştur.
INESJOURNAL
Uluslararası Eğitim Bilimleri Dergisi / The Journal of International Education Science
Yıl: 2, Sayı: 4, Eylül 2015, s. 156-169
158
Yasin UZUNTARLA, Necmettin CİHANGİROGLU, Sümeyra CEYHAN, Merve EROĞLU
Tablo 1a. Katılımcıların Sosyodemografik Özellikleri
Cinsiyet
Erkek
Kadın
Aile İkamet Yeri
Köy
Kasaba-İlçe
İl
Aile Aylık Ortalama Gelir Düzeyi
1000 TL altı
1000-2000 TL
2001-3000 TL
3001-4000 TL
4001 ve üzeri
Anne Yaşama Durumu
Sağ
Vefat etmiş
Baba Yaşama Durumu
Sağ
Vefat etmiş
Yaşam Durumu
Annem ve/veya babam ile birlikte yaşıyorum
Akrabalarımla veya kendim yaşıyorum
Anne Öğrenim Düzeyi
Okur-yazar değil ya da okur-yazar ama okula gitmemiş
İlköğretim
Lise
Ön lisans-Lisans
Baba Öğrenim Düzeyi
Okur-yazar değil ya da okur-yazar ama okula gitmemiş
İlköğretim
Lise
Ön lisans-Lisans
Anne Meslek
Ev hanımı
Diğer
Baba Meslek
İşçi
Memur
Çiftçi
Esnaf-zanaatkar
Serbest meslek
Emekli
Diğer
Kardeş Sayısı
Bir kardeş
İki kardeş
Üç ve daha fazla kardeş
n
%
158
212
42,7
57,3
72
91
207
19,5
24,6
55,9
133
160
52
12
13
35,9
43,2
14,2
3,2
3,5
363
7
98,1
1,9
341
29
92,2
7,8
360
10
97,2
2,8
198
142
18
12
53,5
38,4
4,9
3,2
58
201
79
32
15,7
54,3
21,4
8,6
357
13
96,5
3,5
63
46
52
35
96
54
24
17,0
12,4
14,1
9,5
25,9
14,7
6,4
35
46
289
9,5
12,4
78,1
INESJOURNAL
Uluslararası Eğitim Bilimleri Dergisi / The Journal of International Education Science
Yıl: 2, Sayı: 4, Eylül 2015, s. 156-169
159
Üniversite Öğrencilerinin Sürekli Kaygı Düzeyleri İle Sosyodemografik Özellikleri Arasındaki İlişkinin Analizi
Tablo 1b. Katılımcıların Sosyodemografik Özellikleri
Üniversite Öğrenim Yılı
1.Sınıf
2.sınıf
3.sınıf
4.sınıf
Üniversite Genel Başarı Düzeyi
Çok iyi
İyi
Orta
Zayıf
Karşı Cinsten Arkadaşı
Olanlar
Olmayanlar
Vücut Kitle İndeksi (BMI)
Zayıf
Normal
Fazla kilolu
n
%
179
54
131
6
48,4
14,6
35,4
1,6
37
204
113
16
10,0
55,2
30,5
4,3
209
161
56,5
43,5
37
293
40
10,0
79,2
10,8
Araştırma kapsamında katılımcıların %57,3’ünün kadın, %55,9’unun ailesinin il merkezinde
yaşadığı, %43,2’sinin ailesinin aylık ortalama gelirinin 1000-2000 TL arasında, %98,1’inin
annesinin sağ, %92,2’sinin babasının sağ olduğu, %97,2’sinin anne ve/veya babası ile yaşadığı,
%53,5’inin annesinin okur-yazar olmadığı ya da okur-yazar olmasına rağmen okula gitmediği,
%54,3’ünün babasının ilköğretim mezunu, %96,5’inin annesinin ev hanımı, %25,9’unun
babasının serbest meslek erbabı olduğu görülmektedir. Ayrıca %78,1’inin üç ve daha fazla
kardeşi olduğu, %48,4’ünün 1.sınıf öğrencisi, %55,2’sinin üniversite genel başarı derecesinin
iyi, %56,5’inin karşı cinsten arkadaşının olduğu, %79,2’sinin vücut kitle indeksinin normal
düzeyde olduğu bulunmuştur.
Tablo 2. Sürekli Kaygı Puanına İlişkin Tanımlayıcı Bulgular
Kaygı Seviyesi
(46,74±6,88)
Düşük Kaygı Seviyesi
Orta Kaygı Seviyesi
Yüksek Kaygı Seviyesi
Ciddi Kaygı Seviyesi *
Sürekli Kaygı
Puan Aralığı
20-35
36-42
43-60
61-80
n
%
15
85
252
18
4,1
23,0
68,1
4,8
*Tıbbi takibi gereklidir
Tablo 2’de görüldüğü gibi katılımcıların; %4,1’i (n=15) 20-35 sürekli kaygı puan aralığında
yani “düşük kaygı” seviyesindedir. Öğrencilerin %23,0’ü (n=85) “orta kaygı seviyesinde”,
%68,1’inin (n=252) sürekli kaygı puanı ise 43-60 arasında tespit edilmiş olup “yüksek kaygı
seviyesinde” oldukları görülmüştür. Ayrıca %4,8’inin sürekli kaygı puanı 61 ve üstünde yani
“ciddi kaygı seviyesinde” olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Katılımcıların sürekli kaygı ölçeği puan
ortalaması ise 46,74±6,88 bulunmuş olup, yüksek kaygı seviyesinde olduğu görülmektedir.
INESJOURNAL
Uluslararası Eğitim Bilimleri Dergisi / The Journal of International Education Science
Yıl: 2, Sayı: 4, Eylül 2015, s. 156-169
160
Tablo 3. Katılımcıların Cinsiyetlerine Göre Sürekli Kaygı Düzeyleri
Cinsiyet
Erkek
Kadın
n
158
212
Sürekli Kaygı Puanı
( Ort ± Ss )
44,87±6,19
48,13±7,05
p*
<0,001
*Bağımsız T-Testi
Tablo 3’de araştırma kapsamındaki üniversite öğrencilerinin cinsiyetlerine göre sürekli kaygı
düzeyleri görülmektedir. Buna göre; erkek öğrencilerin sürekli kaygı düzey puan ortalaması
44,87±6,19 (n=158), kadınların sürekli kaygı ortalaması ise 48,13±7,05 (n=212)’ dir. Yapılan
analiz sonucunda, katılımcıların cinsiyet ve sürekli kaygı düzeyleri yönünden α=0.05 yanılma
düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (p<0,001). Diğer bir ifadeyle; kadın
öğrencilerin, erkek öğrencilerden daha yüksek sürekli kaygı düzeyine sahip oldukları sonucuna
ulaşılmıştır.
Tablo 4. Katılımcıların Annelerinin Yaşama Durumlarına Göre Sürekli Kaygı Düzeyleri
Anne Yaşam
Sağ
Vefat etmiş
n
363
7
Sürekli Kaygı Puanı
( Ort ± Ss )
46,67±6,90
50,42±5,06
p*
0,085
*Mann Whitney-U Testi
Tablo 4’de katılımcıların annelerinin sağ olma durumlarına göre sürekli kaygı düzeyleri
görülmektedir. Buna göre; annesi yaşayanların sürekli kaygı düzey puan ortalaması 46,67±6,90
(n=363), vefat edenlerin sürekli kaygı ortalaması ise 50,42±5,06 (n=7)’dir. Yapılan analiz
sonucunda, katılımcıların anne yaşam ve sürekli kaygı düzeyleri yönünden istatistiksel olarak
anlamlı fark bulunmamıştır (p=0,085).
Tablo 5. Katılımcıların Babalarının Yaşama Durumlarına Göre Sürekli Kaygı Düzeyleri
Baba Yaşam
Sağ
Vefat etmiş
n
341
29
Sürekli Kaygı Puanı
( Ort ± Ss )
46,78±6,89
46,20±6,84
p*
0,663
*Bağımsız T-Testi
Tablo 5’de katılımcıların babalarının sağ olma durumlarına göre sürekli kaygı düzeyleri
görülmektedir. Buna göre; babası yaşayanların sürekli kaygı düzey puan ortalaması 46,78±6,89
(n=341), vefat edenlerin sürekli kaygı ortalaması ise 46,20±6,84 (n=29)’dur. Yapılan analiz
sonucunda, katılımcıların baba yaşam ve sürekli kaygı düzeyleri yönünden istatistiksel anlamlı
fark bulunmamıştır (p=0,663).
Tablo 6’da öğrencilerin birlikte yaşadığı kişilere göre sürekli kaygı düzeyleri görülmektedir.
Buna göre; anne ve/veya babası ile birlikte yaşayanların sürekli kaygı düzey puan ortalaması
46,70±6,86 (n=360), akrabalarıyla veya kendisi yaşayanların sürekli kaygı puan ortalaması ise
48,40±7,57 (n=10)’dur. Yapılan analiz sonucunda öğrencilerin yaşam durumları ve sürekli
kaygı düzeyleri yönünden istatistiksel anlamlı fark bulunmamıştır (p=0,557).
Yasin UZUNTARLA, Necmettin CİHANGİROGLU, Sümeyra CEYHAN, Merve EROĞLU
Tablo 6. Katılımcıların Birlikte Yaşam Durumlarına Göre Sürekli Kaygı Düzeyleri
Aile Durumu
Annem ve/veya babam ile birlikte yaşıyorum
Akrabalarımla veya kendim yaşıyorum
n
360
10
Sürekli Kaygı Puanı
( Ort ± Ss )
46,70±6,86
48,40±7,57
p*
0,557
* Mann Whitney-U Testi
Tablo 7. Katılımcıların Anne Öğrenim Düzeylerine Göre Sürekli Kaygı Düzeyleri
Anne Öğrenim Düzeyi
n
Sürekli Kaygı Puanı p*
( Ort ± Ss )
Okur-yazar değil ya da okur-yazar ama okula 198
47,11±6,53
0,724
gitmemiş
İlköğretim
142
46,24±6,98
Lise
18
46,66±9,16
Ön lisans-Lisans
12
46,58±7,94
*Tek Yönlü Varyans Analizi
Tablo 7’de katılımcıların anne öğrenim düzeylerine göre sürekli kaygı düzeyleri görülmektedir.
Buna göre; annesi okur-yazar olmayan ya da okur-yazar ama okula gitmemiş olanların sürekli
kaygı düzey puan ortalaması 47,11±6,53 (n=198), ilköğretim mezunlarının sürekli kaygı
ortalaması 46,24±6,98 (n=142), lise mezunlarının 46,66±9,16 (n=18), ön lisans-lisans
mezunlarının ise 46,58±7,94 (n=12)’dir. Yapılan analiz sonucunda katılımcıların anne öğrenim
ve sürekli kaygı düzeyleri yönünden istatistiksel anlamlı fark bulunmamıştır (p=0,724).
Tablo 8. Katılımcıların Baba Öğrenim Durumlarına Göre Sürekli Kaygı Düzeyleri
Baba Öğrenim
n
Okur-yazar değil ya da okur-yazar ama okula gitmemiş
İlköğretim
Lise
Ön lisans-Lisans
58
201
79
32
Sürekli Kaygı Puanı
( Ort ± Ss )
47,18±7,39
46,32±6,51
47,86±7,49
45,81±6,56
p*
0,302
*Tek Yönlü Varyans Analizi
Tablo 8’de katılımcıların baba öğrenim düzeylerine göre sürekli kaygı düzeyleri görülmektedir.
Buna göre; babası okur-yazar olmayan ya da okur-yazar ama okula gitmemiş olanların sürekli
kaygı düzey puan ortalaması 47,18±7,39 (n=58), ilköğretim mezunlarının sürekli kaygı
ortalaması 46,32±6,51 (n=201), lise mezunlarının 47,86±7,49 (n=79), ön lisans-lisans
mezunlarının ise 45,81±6,56 (n=32)’dir. Yapılan analiz sonucunda katılımcıların baba öğrenim
ve sürekli kaygı düzeyleri yönünden istatistiksel anlamlı fark bulunmamıştır (p=0,302).
Tablo 9’da öğrencilerin annelerinin mesleklerine göre sürekli kaygı düzeyleri incelenmiştir.
Buna göre; annesi ev hanımı olanların sürekli kaygı düzeyi puan ortalaması 46,73±6,90
(n=357), çalışanların veya emeklilerin ise sürekli kaygı ortalaması 47,00±6,43 (n=13)’dür.
Yapılan analiz sonucunda katılımcıların anne meslekleri ve sürekli kaygı düzeyleri arasında
istatistiksel anlamlı fark bulunmamıştır (p=0,906).
Tablo 9. Katılımcıların Anne Mesleklerine Göre Sürekli Kaygı Düzeyleri
Anne Meslek
n
Sürekli Kaygı Puanı
( Ort ± Ss )
INESJOURNAL
Uluslararası Eğitim Bilimleri Dergisi / The Journal of International Education Science
Yıl: 2, Sayı: 4, Eylül 2015, s.
p*
162
Üniversite Öğrencilerinin Sürekli Kaygı Düzeyleri İle Sosyodemografik Özellikleri Arasındaki İlişkinin Analizi
Ev hanımı
Diğer
357
13
46,73±6,90
47,00±6,43
0,906
* Mann Whitney-U Testi
Tablo 10. Katılımcıların Baba Mesleklerine Göre Sürekli Kaygı Düzeyleri
Baba Meslek
n
İşçi
Memur
Çiftçi
Esnaf-zanaatkar
Serbest meslek
Emekli
Diğer
63
46
52
35
96
54
24
Sürekli Kaygı Puanı
( Ort ± Ss )
47,58±6,24
47,09±6,63
45,23±7,89
46,40±7,02
46,73±6,43
47,77±7,74
45,33±6,07
p*
0,438
*Tek Yönlü Varyans Analizi
Tablo 10’da katılımcıların baba mesleklerine göre sürekli kaygı düzeyleri incelenmiştir. Buna
göre; babası emekli olanların sürekli kaygı düzeyi puan ortalaması 47,77±7,74 (n=54) ile en
yüksek, çiftçi olanların sürekli kaygı ortalaması ise 45,23±7,89 (n=52) ile en düşük gruptur.
Katılımcıların baba meslekleri ve sürekli kaygı düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı
fark bulunmamıştır (p=0,438).
Tablo 11. Katılımcıların Kardeş Sayılarına Göre Sürekli Kaygı Düzeyleri
Kardeş Sayıları
n
Bir kardeş
İki kardeş
Üç ve daha fazla kardeş
35
46
289
Sürekli Kaygı Puanı
( Ort ± Ss )
45,37±7,24
46,23±7,17
46,98±6,79
p*
0,368
*Tek Yönlü Varyans Analizi
Tablo 11’de öğrencilerin kardeş sayılarına göre sürekli kaygı düzeyleri görülmektedir. Buna
göre; sürekli kaygı düzeyi puan ortalaması bir kardeşi olanların 45,37±7,24 (n=35), iki kardeşi
olanların 46,23±7,17 (n=46), üç ve daha fazla sayıda kardeşi olanların ise 46,98±6,79 (n=289)
bulunmuştur. Kardeş sayısı arttıkça sürekli kaygı düzeyi puan ortalamasının yükseldiği
görülmekle birlikte kardeş sayısı ile sürekli kaygı düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı
fark bulunmamıştır (p=0,368).
Tablo 12’de katılımcıların sınıflarına göre sürekli kaygı düzeyleri görülmektedir. Buna göre; en
yüksek sürekli kaygı düzeyi puan ortalamasına ikinci sınıf öğrencilerinin sahip olduğu
görülmekte 48,72±6,80 (n=54)’dir. Fakat katılımcıların sınıfları ile sürekli kaygı düzeyleri
arasında istatistiksel anlamlı fark bulunmamıştır (p=0,131).
Tablo 12. Katılımcıların Sınıflarına Göre Sürekli Kaygı Düzeyleri
Sınıf
n
1.sınıf
2.sınıf
3.sınıf
4.sınıf
179
54
131
6
Sürekli Kaygı Puanı
( Ort ± Ss )
46,62±7,11
48,72±6,80
46,12±6,56
46,00±5,29
p*
0,131
*Tek Yönlü Varyans Analizi
INESJOURNAL
Uluslararası Eğitim Bilimleri Dergisi / The Journal of International Education Science
Yıl: 2, Sayı: 4, Eylül 2015, s.
163
Yasin UZUNTARLA, Necmettin CİHANGİROGLU, Sümeyra CEYHAN, Merve EROĞLU
Katılımcıların üniversite genel başarı düzeylerine göre sürekli kaygı düzeyleri Tablo 13’de
sunulmuştur. Buna göre; en yüksek sürekli kaygı düzeyi puan ortalamasına başarı düzeyi zayıf
öğrencilerin sahip olduğu görülmektedir 48,81±7,54 (n=16). Fakat katılımcıların üniversite
genel başarı düzeyleri ile sürekli kaygı düzeyleri arasında istatistiksel anlamlı fark
saptanmamıştır (p=0,082).
Tablo 13. Katılımcıların
Kaygı Düzeyleri
Üniversite
Üniversite Genel Başarı Düzeyi
n
Çok iyi
İyi
Orta
Zayıf
37
204
113
16
Genel
Başarı
Düzeylerine
Sürekli Kaygı Puanı
( Ort ± Ss )
47,21±8,33
45,94±6,43
47,73±6,94
48,81±7,54
Göre
Sürekli
p*
0,082
*Tek Yönlü Varyans Analizi
Katılımcıların karşı cinsten arkadaşa sahip olup olmamasına göre sürekli kaygı düzeyleri Tablo
14’de sunulmuştur. Buna göre; karşı cinsten arkadaşı olma durumuna göre istatistiksel anlamlı
fark bulunmuş olup, arkadaşı olmayanların olanlara göre sürekli kaygı düzeyi daha yüksek
bulunmuştur (p=0,004).
Tablo 14. Katılımcıların Karşı Cinsten Arkadaşı Olma Durumuna
Göre Sürekli Kaygı Düzeyleri
Karşı Cinsten Arkadaşı
n
Olanlar
Olmayanlar
209
161
Sürekli Kaygı Puanı
( Ort ± Ss )
45,83±6,65
47,91±7,01
p*
0,004
*Bağımsız T-Testi
Katılımcıların ailelerin ikametlerine göre sürekli kaygı düzeyleri Tablo 15’de sunulmuştur.
Buna göre; en yüksek sürekli kaygı düzeyi puan ortalamasına ailesi kasaba-ilçede yaşayan
öğrencilerin sahip olduğu görülmektedir. Fakat ailelerinin ikametlerine göre öğrencilerin sürekli
kaygı düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunamamıştır (p=0,436).
Tablo 15. Katılımcıların Ailelerinin İkametlerine Göre Sürekli Kaygı Düzeyleri
Ailelerinin İkametleri
n
Köy
Kasaba-İlçe
İl
72
91
207
Sürekli Kaygı Puanı
( Ort ± Ss )
45,80±6,86
47,02±7,83
46,94±6,43
p*
0,436
*Tek Yönlü Varyans Analizi
Katılımcıların boy ve kilo ölçülerinden yola çıkılarak kg/boy(m)2 formülüyle hesaplanan vücut
kitle indeksi; zayıf (<18,5), normal (≥ 18,5- ≤24,9), fazla kilolu (≥25,0-≤29,9), obez (≥30,0≤39,9) ve aşırı şişman (≥40,0) olarak kategorize edilmektedir (www.medikalsozluk.com).
Öğrenciler arasında obez ve aşırı şişman olarak nitelendirilecek kimse bulunmamış olup, vücut
kitle indeksleri ile sürekli kaygı düzeyleri arasındaki ilişki Tablo 16’da sunulmuştur. Buna göre
vücut kitle indeksi yükseldikçe sürekli kaygı düzeyi azalmakla birlikte, vücut kitle indekslerine
göre öğrencilerin sürekli kaygı düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık
bulunamamıştır (p=0,648).
INESJOURNAL
Uluslararası Eğitim Bilimleri Dergisi / The Journal of International Education Science
Yıl: 2, Sayı: 4, Eylül 2015, s.
164
Üniversite Öğrencilerinin Sürekli Kaygı Düzeyleri İle Sosyodemografik Özellikleri Arasındaki İlişkinin Analizi
Tablo 16. Katılımcıların Vücut Kitle İndekslerine Göre Sürekli Kaygı Düzeyleri
Vücut Kitle İndeksi
n
Zayıf
Normal
Fazla kilolu
37
293
40
Sürekli Kaygı Puanı
( Ort ± Ss )
47,21±6,67
46,80±6,91
45,85±6,94
p*
0,648
*Tek Yönlü Varyans Analizi
Katılımcıların ailelerin aylık ortalama gelir düzeylerine göre sürekli kaygı düzeyleri Tablo
17’de sunulmuştur. Buna göre; en yüksek sürekli kaygı düzeyi puan ortalamasına ailesinin aylık
geliri 1000 TL’nin altında olan öğrencilerin sahip olduğu görülmektedir. Aile gelir düzeyi
arttıkça (4001 ve üzeri hariç) sürekli kaygı düzeyi azalmakla birlikte, ailelerinin aylık ortalama
gelir düzeylerine göre öğrencilerin sürekli kaygı düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı
farklılık bulunamamıştır (p=0,632).
Tablo 17. Katılımcıların Aile Aylık Ortalama Gelir Düzeylerine Göre Sürekli
Kaygı Düzeyleri
Aile Aylık
Ortalama Gelir Düzeyi
1000 TL altı
1000-2000 TL
2001-3000 TL
3001-4000 TL
4001 ve üzeri
n
133
160
52
12
13
Sürekli Kaygı Puanı
( Ort ± Ss )
47,33±7,37
46,66±6,63
46,25±5,58
45,08±9,38
45,23±7,21
p*
0,632
*Tek Yönlü Varyans Analizi
165
TARTIŞMA
Araştırmamızda katılımcıların sürekli kaygı ölçeği puan ortalaması (46,74±6,88) bulunmuş
olup, yüksek kaygı seviyesinde bulunmuştur. Yılmaz ve diğerlerinin (2014) çalışmasında
yüksek okul öğrencilerinde (47,57±6,21), Şirin, Kavak ve Ertem’in (2003) çalışmasında
hemşirelik öğrencilerinde (44,62±5,80), Çakmak ve Hevedanlı’nın (2005) çalışmasında eğitim
fakültesi (45,28±8,44) ve fen-edebiyat fakültesi (44,15±8,16) öğrencilerinde, Okur, Bahar,
Akgün ve Bekdemir’in (2011) çalışmasında ise fen fakültesi öğrencilerinde (45,27±8,31)
bulunmuştur. Yapılan bu çalışmalarda da üniversite öğrencilerinin yüksek kaygı seviyesinde
oldukları bulunmuş olup, sonuçlar araştırmamızla benzerlik göstermektedir. Sonuçlarda Türk
toplumunun kültürel, ekonomik ve sosyal yapısı ile üniversite yaşamının, eğitiminin zor
olmasının etkili olduğu değerlendirilmektedir.
Çalışmamızda cinsiyet ve sürekli kaygı düzeyi arasında istatistiksel olarak anlamlı fark
bulunmuş olup (p<0,001), kadın öğrencilerin erkek öğrencilerden daha yüksek sürekli kaygı
düzeyine sahip oldukları sonucuna ulaşılmıştır. Basco ve Olea (2013), Yılmaz ve diğerleri
(2014), Dursun ve Aytaç (2012), Kartopu (2012), Keklik (2011), Deveci ve diğerleri (2012),
Canbaz, Sünter ve Pekşen (2005), Kartopu (2013), Dursun ve Aytaç (2009) tarafından yapılan
çalışmalarda da kadın öğrencilerin erkek öğrencilere göre daha kaygılı oldukları bulunmuştur.
Sonuçlar çalışmamızla benzerlik göstermekte olup, kadınların kaygı düzeyinin yüksek
olmasının biyolojik ve duygusal yapılarından kaynaklandığı değerlendirilmektedir.
INESJOURNAL
Uluslararası Eğitim Bilimleri Dergisi / The Journal of International Education Science
Yıl: 2, Sayı: 4, Eylül 2015, s.
Yasin UZUNTARLA, Necmettin CİHANGİROGLU, Sümeyra CEYHAN, Merve EROĞLU
Öğrencilerin birlikte yaşadıkları bireylerle sürekli kaygı düzeyleri arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Deveci ve diğerlerinin (2012) çalışmasında da fark
bulunmazken; Özen (2004), Özyürek ve Demiaray (2010) tarafından yapılan çalışmalarda ise
aileleriyle kalmayan öğrencilerin daha kaygılı oldukları bulunmuştur. Anne-babanın
çocuklarının üniversite döneminde de fiziksel yakınlığının sevgi, saygı, destek, dayanışma,
güven duygusunu artırarak kaygı düzeyini azaltacağı düşünülmüştür (Deveci ve diğ., 2012).
Çalışmamızda kardeş sayısı arttıkça sürekli kaygı düzeyi yükselmekle birlikte, bu ilişki
istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır. Akgün, Gönen ve Aydın (2007), Tekindal, Eryaş ve
Tekindal (2010), Deveci ve diğerleri (2012) tarafından yapılan çalışmalarda da kardeş sayısının
sürekli kaygı düzeyinde etkili olmadığı bulunmuştur. Sonuçlar literatürle benzerlik
göstermektedir.
Çalışmamızda aile gelir düzeyi arttıkça (4001 ve üzeri hariç) sürekli kaygı düzeyi azalmakla
birlikte, ailelerinin aylık ortalama gelir düzeylerine göre öğrencilerin sürekli kaygı düzeyleri
arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmamıştır. Akgün ve diğerleri (2007) ile
Ghezelbash, Rahmani, Peyrovi ve Inanloo’nun (2015) çalışmasında da aylık ortalama gelir
düzeyinin sürekli kaygı üzerinde istatistiksel olarak etkili olduğu bulunmazken, Kaya ve Varol
(2004), Deveci ve diğerleri (2012), Erdik ve Altıparmak (2012), Saddichha ve Khess (2010),
Amr ve diğerleri (2013) tarafından yapılan çalışmalarda ise gelir düzeyi arttıkça öğrencilerin
sürekli kaygı düzeyinin azaldığı bulunmuş ve bunda ailenin gelirinin öğrencinin ekonomik
ihtiyaçlarının karşılanmasında etkisinin olduğu değerlendirilmektedir.
Araştırmamızda öğrencilerin anne ve baba öğrenim düzeyi ile sürekli kaygı düzeyleri arasında
istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamış olup sonuçlar Doğan ve Çoban (2009),
Tekindal ve diğerleri (2010) tarafından yapılan çalışmalar ile benzerlik taşımaktadır. Erdik ve
Altıparmak (2012) tarafından yapılan çalışmada ise anne eğitim düzeyinin artmasının sürekli
kaygıyı anlamlı olarak azalttığı bulunmuştur. Ayrıca katılımcıların kaçıncı sınıfta olduklarına,
okul başarı düzeylerine, vücut kitle indekslerine, ailelerinin ikamet yerlerine, anne- babalarının
hayatta olup olmamalarına ve mesleklerine göre sürekli kaygı düzeylerinin istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık oluşturmadığı bulunmuştur.
Çalışmamızda karşı cinsten arkadaşı olma durumu ve sürekli kaygı düzeyi arasında istatistiksel
olarak anlamlı fark bulunmuş olup (p=0,004), karşı cinsten arkadaşı olanların daha düşük
sürekli kaygı düzeyine sahip oldukları sonucuna ulaşılmıştır. Karşı cins arkadaşın öğrencinin
iletişim kurmasında, problemlerini paylaşmasında, fikir almasında, dışa dönük olmasında,
eğitsel ve sosyal faaliyetlere katılmasında avantaj sağlayarak kaygıyı azaltıcı rol oynadığı
değerlendirilmektedir.
SONUÇ VE ÖNERİLER
Bu çalışma ile üniversite öğrencilerinin sürekli kaygı durumlarının ortaya konulması ve
sosyodemografik özelliklere göre farklılık gösterip göstermediğinin analiz edilmesi
amaçlanmıştır.
Araştırma Bingöl Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğrencileri ile sınırlı olduğu
için tüm üniversite öğrencileri için genellenemez. Araştırmada ele alınan değişkenler zaman
içinde şartlara göre değişkenlik gösterebileceğinden, elde edilen bulguların çalışmanın
uygulandığı zaman dilimi ile sınırlı olması araştırmanın sınırlılıklarını oluşturmaktadır.
INESJOURNAL
Uluslararası Eğitim Bilimleri Dergisi / The Journal of International Education Science
Yıl: 2, Sayı: 4, Eylül 2015, s.
166
Üniversite Öğrencilerinin Sürekli Kaygı Düzeyleri İle Sosyodemografik Özellikleri Arasındaki İlişkinin Analizi
Sonuç olarak; çalışmamızda öğrencilerin yüksek seviyede kaygı yaşadıkları, cinsiyetleri ve karşı
cinsten arkadaşı olma durumları ile sürekli kaygı düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı
farklılık bulunmuştur. Kadın öğrencilerin erkek öğrencilere göre, karşı cinsten arkadaşı
olmayanların olanlara göre daha yüksek seviyede sürekli kaygı yaşadıkları bulunmuştur. Diğer
sosyodemografik özellikler açısından ise anlamlı farklılık bulunmamıştır.
Üniversite öğrencilerinde kaygının istenilen seviyelerde olması kişinin eğitiminin, yaşam
kalitesinin ve sağlığının korunması ve sürdürülebilmesi için büyük önem taşımaktadır. Bu
doğrultuda;
Ø Kaygıya yol açan faktörlerin tespit edilerek giderilmesine yönelik müdahaleler
yapılması,
Ø Ciddi kaygı seviyesindeki öğrencilerin tespit edilerek, tıbbi tedavi almasının
sağlanması,
Ø Özellikle kadın öğrencilere yönelik stresle başa çıkma yöntemleri hakkında
konferans ve seminerler verilmesi,
Ø Üniversite öncesi ve mezuniyet sonrası dönemlere yönelik sürekli kaygı düzeyini
tespit edecek çalışmaların yapılması,
Ø Daha kapsamlı sosyodemografik özelliklerle sürekli kaygı düzeyi arasındaki
ilişkinin araştırılması,
Ø Araştırmanın çok merkezli yapılarak fakülteler ve bölümler arası farklılık, coğrafi
durum, öğrencisi olunan üniversite gibi faktörlerin sürekli kaygı üzerindeki
etkisinin incelenmesi önerilmektedir.
KAYNAKÇA
Akgün, A., Gönen, S, ve Aydın, M. (2007). İlköğretim fen ve matematik öğretmenliği
öğrencilerinin kaygı düzeylerinin bazı değişkenlere göre incelenmesi. Elektronik Sosyal
Bilimler Dergisi, 6(20): 283-299.
Amr, M., Amin, T.T., Saddichha, S., Al Malki, S., Al Samail, M., Al Qahtani, N, ve diğerleri.
(2013). Depression and anxiety among Saudi University students: prevalence and
correlates. The Arab Journal of Psychiatry, 24(1), 1-7.
Basco, R.E, ve Olea, M.T. (2013). Correlation between anxiety level and academic performance
of BS biology freshmen students. International Journal of Educational Research and
Technology, 4 (1), 97-103.
Canbaz, S., Sünter, T, ve Pekşen, Y. (2005). Samsun Çıraklık Eğitim Merkezi’ne devam eden
çırakların durumluk-sürekli kaygı düzeylerinin değerlendirilmesi. Türk Tabipler Birliği
Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi, Temmuz-Ağustos-Eylül Sayısı, 16-22.
Çakmak, Ö, ve Hevedanlı, M. (2005). Eğitim ve fen-edebiyat fakülteleri biyoloji bölümü
öğrencilerinin kaygı düzeylerinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesi. Elektronik
Sosyal Bilimler Dergisi, 4(14), 115-127.
INESJOURNAL
Uluslararası Eğitim Bilimleri Dergisi / The Journal of International Education Science
Yıl: 2, Sayı: 4, Eylül 2015, s.
167
Yasin UZUNTARLA, Necmettin CİHANGİROGLU, Sümeyra CEYHAN, Merve EROĞLU
Dalkıran, O. (2012). Dershane öğrencilerinin fiziksel aktivitede bulunma değişkenine göre
sürekli kaygı, sınav kaygısı ve sosyal beceri düzeyleri ile sınav performanslarının
değerlendirilmesi. Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Deveci, S.E., Çalmaz, A, ve Açık, Y. (2012). Doğu Anadolu’da yeni açılan bir üniversitenin
öğrencilerinde kaygı düzeylerinin sağlık, sosyal ve demografik faktörler ile ilişkisi. Dicle
Tıp Dergisi, 39(2), 189-196.
Doğan, T, ve Çoban, A.E.(2009). Eğitim fakültesi öğrencilerinin öğretmenlik mesleğine yönelik
tutumları ile kaygı düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi. Eğitim ve Bilim, 34(153),
157-168.
Dursun, S, ve Aytaç, S. (2009). Üniversite öğrencileri arasında işsizlik kaygısı. Uludağ
Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 28(1), 71-84.
Dursun, S, ve Aytaç, S. (2012). Üniversite öğrencilerinin işgücü piyasasına yönelik beklentileri
ve iş deneyimleri ile umutsuzluk ve kaygı düzeyleri arasındaki ilişki üzerine bir araştırma.
Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 10(1), 373-388.
Erdik, C, ve Altıparmak, S. (2012). Liseden mezun olup üniversite sınavına hazırlanan
öğrencilerde başarı güdüsü, sürekli kaygı düzeyi ve etkileyen etmenler. Akademik Başarı
Dergisi, 30, 1-9.
Ghezelbash, S., Rahmani, F., Peyrovi, H, ve Inanloo, M. (2015). Social anxiety in nursing
students of Tehran Universities of medical sciences. Res Dev Med Educ, 4(1), 85-90.
Hill, K.T, ve Sarason, S.B. (1966). The relation of test anxiety and defensiveness to test and
school performance over elementary school years: a further longitudinal study. Monogr
Soc Res Child Dev, 31(2), 1-76.
Kartopu, S. (2012). Lise öğrenci ve öğretmenlerinin durumluk ve sürekli kaygı düzeylerinin
bazı değişkenler açısından incelenmesi (Kahramanmaraş örneği). Fırat Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Dergisi, 17(2), 147-170.
Kartopu, S. (2013). Kaygının kader algıları ile ilişkisi (Kahramanmaraş örneği). (1. Baskı).
Gümüşhane: Gümüşhane Üniversitesi Yayınları.
Kaya, M, ve Varol, K. (2004). İlahiyat Fakültesi öğrencilerinin durumluk-sürekli kaygı
düzeyleri ve kaygı nedenleri (Samsun örneği). Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi, 17, 31-63.
Keklik, İ. (2011). Relationships of attachment styles and gender, personal meaning,
depressiveness and trait-anxiety among college students. Education and Science, 36(159),
84-95.
Manav, F. (2011). Kaygı kavramı. Toplum Bilimleri Dergisi, 5(9), 201-211.
Okur, M., Bahar, H.H., Akgün, L, ve Bekdemir, M. (2011). Matematik bölümü öğrencilerinin
öğrenme stilleri ile sürekli kaygı ve akademik başarı durumları. Türkiye Sosyal
Araştırmalar Dergisi, 15(3), 123-134.
Öner, N, ve Le Compte, A. (1983). Durumluk-sürekli kaygı envanteri el kitabı. (1. Baskı).
İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Matbaası.
INESJOURNAL
Uluslararası Eğitim Bilimleri Dergisi / The Journal of International Education Science
Yıl: 2, Sayı: 4, Eylül 2015, s.
168
Üniversite Öğrencilerinin Sürekli Kaygı Düzeyleri İle Sosyodemografik Özellikleri Arasındaki İlişkinin Analizi
Özen, S.N. (2004). Uludağ Üniversitesi öğrencilerinde anksiyete görülme sıklığı ve sosyodemografik özellikleri ile karşılaştırılması. Doktora Tezi, Uludağ Üniversitesi Sağlık
Bilimleri Enstitüsü, Bursa.
Özyürek, A, ve Demiray, K. (2010). Yurtta ve ailesi yanında kalan ortaöğretim öğrencilerinin
kaygı düzeylerinin karşılaştırılması. Doğuş Üniversitesi Dergisi, 11(2): 247-256.
Saddichha, S, ve Khess, C.R.J. (2010). Prevalence of depression, anxiety, and stress among
young male adults in India. J NervMent Disorders, 198, 901–904.
Spielberger, C., Gorsuch, R.L, ve Lushene, R.E. (1970). STAI manuel for state-trait inventory.
CA:Consulting Psychologist Press.
Şirin, A., Kavak, O, ve Ertem, G. (2003). Doğumhane stajına çıkan öğrencilerin durumluksürekli kaygı düzeylerinin belirlenmesi. Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik Yüksek
Okulu Dergisi, 7(1), 27-32.
Tekindal, M.A., Eryaş, N, ve Tekindal, B. (2010). İlköğretim okullarındaki öğrencilerin sürekli
kaygı düzeylerinin çeşitli değişkenlere göre incelenmesi. Gazi Üniversitesi Endüstriyel
Sanatlar Eğitim Fakültesi Dergisi, 26, 79-93.
Tektaş, N. (2014). Üniversite mezunlarının kaygı durumlarının incelenmesi. Selçuk Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Dr. Mehmet Yıldız Özel Sayısı, 243-253.
Tovilovic, S, ve Novovic, Z. (2009). The role of trait anxiety in induction of state anxiety.
Psihologija, 42 (4), 491-504.
Türk Dil Kurumu, Genişletilmiş Türkçe Sözlük (2015). www.tdk.gov.tr adresinden 01.06.2015
tarihinde elde edilmiştir.Uğrak, U. (2014). Sürekli kaygı düzeyli poliklinik hastalarının
sağlık hizmetlerini kullanma eğilimlerinin analizi. Yüksek Lisans Tezi, Gülhane Askeri
Tıp Akademisi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Üngüren, E. (2007). Lise ve üniversitelerde turizm eğitimi alan öğrencilerin umutsuzluk ve
kaygı düzeylerinin çeşitli değişkenler açısından değerlendirilmesi: Antalya’da bir
uygulama. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Antalya.
www.medikalsozluk.com. (Erişim tarihi: 13.06.2015)
Yaylacı, A. (2010). Genel anestezi altında dental tedavi gören çocuk hastaların ebeveyninin
kaygı düzeylerinin karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi. Bitirme Tezi, Ege
Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, İzmir.
Yılmaz, İ.A., Dursun, S., Güzeler, E.G, ve Pektaş, K. (2014). Üniversite öğrencilerinin kaygı
düzeylerinin belirlenmesi: bir örnek çalışma. Electronic Journal of Vocational Colleges,
4(4), 16-26.
INESJOURNAL
Uluslararası Eğitim Bilimleri Dergisi / The Journal of International Education Science
Yıl: 2, Sayı: 4, Eylül 2015, s.
169

Benzer belgeler

Full Text

Full Text ve arkadaşları tarafından (1970) geliştirilen ve Türkçeye uyarlaması Öner ve Le Compte tarafından (1983) yapılan ‘’Sürekli Kaygı Envanteri” kullanılmıştır. Elde edilen verilerin analizi SPSS 22.00 ...

Detaylı

Hemşirelik Birinci Sınıf Öğrencilerinin İlk Klinik Deneyim Öncesi

Hemşirelik Birinci Sınıf Öğrencilerinin İlk Klinik Deneyim Öncesi ilişkinin analiz edilmesi amaçlanmıştır. Aralık 2014-Şubat 2015 döneminde Bingöl Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde yapılan tanımlayıcı nitelikteki bu araştırmada 370 öğrenciye u...

Detaylı

tam metin - EBULINE | Eğitim Bilimleri ve Uygulama

tam metin - EBULINE | Eğitim Bilimleri ve Uygulama ve arkadaşları tarafından (1970) geliştirilen ve Türkçeye uyarlaması Öner ve Le Compte tarafından (1983) yapılan ‘’Sürekli Kaygı Envanteri” kullanılmıştır. Elde edilen verilerin analizi SPSS 22.00 ...

Detaylı