Kolkhis Bölgesi`nin Tarihi Coğrafyasına İlişkin Bazı Notlar

Transkript

Kolkhis Bölgesi`nin Tarihi Coğrafyasına İlişkin Bazı Notlar
Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Yönetmeni
Nezih Başgelen
İdari Yönetim
Bilge Başgelen
Düzenleme
Füsun Uluülke
Onur Kurulu
Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal
Prof. Dr. Oktay Aslanapa
Prof. Dr. Halet Çambel
Prof. Dr. Refik Duru
Prof. Dr. Ufuk Esin
Prof. Dr. Semavi Eyice
Hon. Dr. Dr. Çelik Gülersoy
Prof. Dr. Jale Inan
Prof. Dr. Doğan Kuban
Prof. Dr. Machteld J. Mellink
Danışma Kurulu
Prof. Dr. Zeynep Ahunbay
Prof. Dr. Berna Alpagut
Prof. Dr. O. Tekin Aybaş
Prof. Dr. Nezahat Baydur
Prof. Dr. Oktay Belli
Prof. Dr. C. Greenewalt Jr.
Prof. Dr. Kenneth W. Harl
Prof. Dr. Harald Hauptmann
Prof. Dr. WernerJobst
Prof. Dr. Bülent Iplikçioğlu
Prof. Dr. Peter Kuniholm
Prof. Dr. Önder Küçükerman
Prof. Dr. Hasan Malay
Prof. Dr. Recep Meriç
Prof. Dr. Roin Metreveli
Prof. Dr. Robert Ousterhout
Prof. Dr. Mehm~.t Özdoğan
Prof. Dr. Engin Ozgen
Prof. Dr. Cemal Pulak
Prof. Dr. Mirjo Salvini
Prof. Dr. Umit Serdaroğlu
Prof. Dr. Veli Sevin
Prof. Dr. Celal Şengör
Prof. Dr. Uğur Tanyeli
Prof. Dr. Taner Tarhan
Prof. Dr. Numan Tuna
Prof. Dr. Oğuz Tekin
Prof. Dr. Henry T. Wright III
Prof. Dr. Stefanos Yerasimos
Prof. Dr. Levent Zoroğlu
Doç. Dr. Ahmet Vedat Çelgin
Yard. Doç.Dr. Engin Akyürek
SANAT TARiHi D ETNOGRAFYA D NUMisMATiK
"Ancak memleketimizin hemen her tarafında emsalsiz defineler
halinde yatmakta olan kadim medeniyet eserlerinin ilerde
tarafımızdan meydana çıkarılarak ilmi bir surette
muhafaza ve tasnifleri ve geçen devirlerin sürekli ihmali yüzünden
pek harap bir hale gelmiş olan abidelerin muhafazaları için müze
müdürlüklerine ve hafriyat işlerinde kullanılmak üzere arkeoloji
mütehassıslarına kat 'i lüzum vardır. "
G azi Mustafa Kemal
İçİNDEKİLER
•
•
•
•
Dış İlişkiler ve Projeler Editörü
Dr. Brian Johnson
Redaksiyon Kurulu
AliAkkaya
Chris Lightfoot
Aksel Tibet
Müzeler Bölümü: Erdem Yücel
BasınDanışmanı: Engin Akyüz
Belgelerne: H. Semih Eralp
Dizgi: Arkeoloji ve Sanat Yayınları
Baskı: Ofset Yapımevi
İdare Yeri ve Yazışma:
Hayriye Cad. Çqrlu Apt. 3/4
80060 Beyoğlu - Istanbul
Tel.: (O 212) 293 03 78 - 245 68 38
Fax: (O 212) 245 68 77
E-mail: [email protected]
•
Aydın
ve Milet Müzelerinde Bulunan
Red-on-White Grubu Kandiller ..................................................... 2
Gürol B arın
Uşak - Akmonia (Ahatköy) Mozaikleri ..................................... 23
N ezih Başgelen
Kolkhis Bölgesi'nin Tarihi Coğrafyasına
İlişkin Bazı N otlar ..........................................................................' 26
Murat Arslan
Arkeoloji Haberleri:
Yortanlı Barajı'nın Suları Altında Kalacak Olan Antik
Bir Şifa Merkezi: Allianoi ............................................................. 41
Erdem Yücel
Nümismatik Haberleri/Nümismatic News
Kıbrıs'ın Osmanlı Sikkeleri /
The Ottornan Coinage of Cyprus ................................................. 45
Gyula Petra.nyi
Kapak Fotoğrafı: Uşak - Akmonia Mozaik/erinden bir örnek (Foto . Nezih
Başgelen)
İki ayda bir yayınlanır. Yayınlanan yazılardaki bilimsel görüş ve düşünceler yazarına aittir.
Yazı
ve her türlü görsel malzemenin yayın hakkı saklıdır.
Yıl:
22
Sayı:
97 Tem.m.uz -
Ağustos
2000
KOLKHİs BÖLGESi'NİN
TARİHİ COGRAFYASINA İLİşKİN
BAZI NOTLAR
MURAT ARSLAN
i
i
i
i
Bu makale', Antikçağ'da değerli madenieri, stratejik
konumu, verimli toprakları ve efsaneleriyle, ilgi çekici
olduğu kadar tehlikeli, bilindik olduğu ölçüde tuhaf,
Kolkhis Bölgesi'nin tarihi coğrafyasına ilişkin bilgileri
sistemleştirerek ileride bu konuda çalışacak olan araş­
tırmacılar ve öğrenciler için bir başlangıç olmasını
amaçlamıştır. Çalışmanın temelini antik kaynaklar
meydana getirmiş olmakla beraber, yeri geldiğinde arkeolojik, nümismatik, epigrafik ve modern literatür bilgilerinden yararlanılarak bir sonuca varılmaya çalışıl­
mıştır. Çünkü, metinden de anlaşılacağı üzere, Kolkhis
Bölgesi'ne ilişkin mitolojik ve tarihsel anlatımlar antik
yazarlar tarafından birbirinden titiz bir şekilde ayrıl­
mamış ve hatta bölgeye gelen tarihsel şahsiyetler dahi
mitolojik kahramanlardan etkilenmişlerdir.
örtüsü ulaşım zorluğuna neden olmuş; dolayısıy­
la kara yolundan ziyade deniz yolu kullanılmıştır.
Bölge ana bağlantısını batıdan yani Karadeniz
üzerinden sağlamaktadır. Bu bakımdan Kolkhis
Bölgesi en erken dönemlerinden itibaren Hellen
dünyasıyla yoğun bir ticari ve kültürel iletişim
içinde bulunmuşturl . Herodotos' a (iv. 86) göre,
Karadeniz'in girişinden Phasis (= Rioni) Irmağı'na, yani en uzak kesimine gemiyle dokuz gün
sekiz gecede gidilebilirdi.
Antikçağ' da Kolkhis adı verilen bölgenin güneyinde Armenia, kuzeyinde Skythia2, batısında Karadeniz, doğusunda ise Iberia ve Albania yer almaktadır •
3
Strabon Kolkhis'in güneyindeki Armenia Maior'la
olan sınırını Kafkas Dağları ve Kyros (= Kura) Irmağı'nın belirlediğinden bahsetmektedir (xi. 3. 2).
Gene Strabon Kolkhis'in kuzey sınırını Pityos (xi.
2. 14). Doğu sınırını Sarapana kentiyle belirler (xi.
3.4). Bölgenin güneybatısında yer alan Pontos ve
Armenia Minor bölgeleriyle olan sınırının ise nereye kadar uzandığı kesin olarak bilinmemektedir.
Kolkhis Bölgesi'nin sınırları Kafkas Dağları tarafından çizilmiştir. Ancak bu dağların sarp ve güçlükle geçit veriyor olması bölgenin komşularıyla,
yani Iberia, Armenia ve Kafkaslar'ın kuzeyindeki
bölgelerle sosyal, ekonomik ve kültürel etkileşim­
lerinin zayıf kalmasına yol açmıştır. Antikçağ boyunca, bölgenin dağlık topografyası ve sık bitki
IBERIA
o
150km
1
1========91
Kalkhis Bölgesi :ve metinde geçen yerler.
26 ----~--~------------------------------------------------------------------
--------------------------------------------------------------------ARKEOLOJİ VE SANAT
0"\S:~Ar~~
ARAL \ .
DENiZi )
~ -j
II
'1
\
~/
AKDENIZ
ARABIA
N
o
f
500 km
t======jl
Kalkhis Bölgestnin Konumu
Ksenophon (anab. iv. 8. 8), Pontos Bölgesi'nin liman kenti Trapezus'un doğu sınırında yer alan
Makron'ların sınırından Kolkh'ların sınırına üç
günlük yürüyüşle ulaşılabileceğini; aynı eserinin
bir başka yerinde (iv. 8. 22) ise Trapezus'un Sinope'nin Kolkh ülkesindeki kolonisi olduğunu ileri
sürmektedir. Fakat Ksenophon'un, Kolkh'lar olarak tanımladığı kavimle Kolkhis'lilerin aynı kişiler
oldukları şüphelidir. Zira, Ksenophon (anab. v. 6.
36-37; 7. 7-10), Kral Aietes'in soyundan gelenlerin
hüküm sürdüğü Kolkhis Bölgesi'nden söz ederken, Hellenlerin, Phasis' e yelken açmayı ve Phasis'lilerİn (= Kolkhis'lilerin) ülkesini ele geçirmeyi
düşündüklerini bildiriyor olsa gerektir. Strabon da
(xi. 2. 16), Phasis ismini sadece Rioni ırmağı için
kullanılmayıp, söz konusu isimle ya yörede bulunan aynı isimdeki kenti ya da Kolkhis Bölgesi'ni
kastetmektedir. Aynı şekilde, Aristoteles (hist.
anim. iii. 21. 7) ve Hippokrates (Aer. 15), gerek
Kolkhis Bölgesi'ndeki çiftlik hayvanlarından gerekse yörenin yönetim organizasyonundan bahs ederlerken Phasis ismiyle ne ırmağı ne de kenti nitelemişler; fakat genelolarak Kolkhis Bölgesi'ni ve
bu bölgede yaşayan halkı tarif etmişlerdir.
4
Strabon (xii. 3. 17), Pontos'tan
kalkıp, kıyı
boyun-
ca ilerlenirse Trapezus kentiyle Kolkhis Bölgesi
arasında bir yerde Zygopolis olarak adlandırılan
bir yerleşim yerine gelindiğini ve ondan sonra da
Kolkhis'in başladığını bildirmektedir. Appianos
ise (Mithr. 101), Pontos Kralı Mithridates VI. Eupator'un M.ö. 66 yılında Roma Generali Pompeius
tarafından yenilgiye uğratılıp geri çekilirken önce
Armenia'ya, daha sonra da, Absarros (= Apsaros)
Irmağı'nı aşarak Kolkhis Bölgesi'ne girdiğinden
bahsetmektedir. Plinius da (nat. vi. 9. 25; lL. 29),
Absarros ırmağı'nın Parihedri Dağları'ndan doğarak Karadeniz'e aktığını ve bu dagların Kolkhis'in güneybatısında yer alan Armenia Minor
Bölgesi'yle aralarındaki doğal sınırı oluşturduğu­
nu ifade eder. Ayrıca (nat. vi. 4. 12) bölgenin güneybatısında -Trapezus kentinden 140 mil mesafede- Absarros isimli bir kale6 ve aynı adla anılan bir
ırmağın varlığından söz etmekte olup, söz konusu
ırmağın Kolkhis'le Pontos bölgelerinin doğal sını­
5
rını teşkil edebileceğini düşündürür. Aynı şekilde
bu görüş Arrianos'ta (periplus 11) daha açık bir şe­
kilde ifade edilmektedir. Arrianos, stratejik olarak
çok önemli bir yere kurulan Absarros Kalesi ve ır­
mağı' nın Pontos Bölgesi' ni bitiren en önemli topografik nokta oıduğunu ileri sürmektedir. Söz
konusu antik kaynaklardan çıkan sonuçlar bize,
-----------------------------------------------------------------------------27
, ARKEOLOJİvE S A N A T - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Akampsis (= Çoruh) ırmağı'yla birleşerek Karadeniz' e dökülen Absarros ırmağı ve aynı isimle
anılan kalenin Kolkhis Bölgesi'nin Pontos'la olan
sınırını teşkil ettiğini düşündürmektedir.
Kolkhis Bölgesi'nde Paleolitik Devir'de başlayan
insan topluluklarına ait izler yerlerini Neolitik
Çağ'la birlikte yerleşik, tarıma dayalı küçük köy
toplumlarına bırakmıştır • Çünkü bölgenin jeolojik, fizyografik ve iklimsel koşulları, insan toplulukların yerleşmesi ve gelişmesi açısından elveriş­
li bir ortam yaratmaktadır. Ayrıca Antikçağ' da,
Kafkas Dağları'nda ve bölgenin ırmaklarında bulunan zengin altın madeni bölgeyi diğer kültürlerin nazarında da ilgi çekici kılmaktaydı. Bundan
dolayı, Kolkhis Bölgesi'ne Bronz Çağı'ndan itibaren yoğun bir şekilde yerleşilmiştir . M.ö. VIII.Vii. yüzyılla birlikte bölgede efsanevi lason'un
Altın Postlu Koç'u aramaya geldiği Kolkhis Bölgesi'ne ilişkin hikayeler Hellen yazarlar tarafın­
dan kaleme alınmaya başlamıştır • M.ö. VII- ıV.
ll
lD
yüzyıllarda, Hellenler ve Perslerle ekonomik,
kültürel ve siyasal alanda yoğun ilişkilerde bulunmuştur • Hellenistik Dönem'le birlikte, M.ö. 115
yılında Pontos Kralı Mithridates Vi Eupator'un
l3
egemenliğine giren bölge M.ö. 65 yılında Pompeius tarafından fethedilmeye çalışıl mış l4 ve Parth
akınlarına karşı Roma'nın ileri bir karakolu haline
getirilmeye gayret edilmiştir. Daha sonra Arsakid'ler ve Sasani'lerin egemenliğine giren Kolkhis,
M.s. 300 yıllarında Roma himayesinde bir devlete
dönüşmüştür. M.s. V. yüzyılda ise, kısa bir süre efsanevi kral Vahtang tarafından özgürlüğüne kavuşan Kolkhis, önce Sasani Kralı Hüsrev tarafın­
dan yağmalanmış ve M.s. Vii. yüzyılın ortaların­
daki Arap fethine kadar Bizans ve İran arasındaki
7
s
9
l2
Apsaros Kalesi
mücadelelere sahne
olmuşturıs.
Kolkhis Bölgesi'ne ilişkin mitolojik ve tarihsel anlatımlar bölgeye gelen tarihsel şahsiyetleri ve antik yazarları etkilemiştir: Strabon (i. 2. 39; xi. 4. 8),
Kolkhis Bölgesi'ni anlatırken önce Phriksos'un
daha sonra da lason'un yöreye olan seferlerinden
ve onlara ait buluntulardan bahsetmektedir. M.ö.
ıV. yüzyılda Ksenophon (anab. v. 6. 36-37), Kolkhis'lilerin ülkesini kral Aietes'in soyundan gelenlerin yönettiğinden bahsetmektedir. Strabon (i. 2.
39) ise, Aietes'in yerel bir isim olduğunu vurgulamaktadır. Ayrıca Kolkhis Bölgesi'nde M.5. i. yüzyılda dahi Aietes isimli soyluIara 'rastlandığından
söz edilmektedirl6 • Arrianos (periplus 9-11), Kolkhis sahillerini anlattığı bölümde bir yandan Prometheus'un Zeus tarafından bağlandığı dağı tanımlamaya çalışırken, diğer yandan Argonaut'ların zamanından kalma eski eserleri incelemektedir. Appianos (Mithr. 103), M.ö. 66/5 yıllarında
Pompeius'un bölgeye düzenlediği seferi anlatır­
ken onun daha önceden Argonaut'ların, Dioskur'ların ve Herakles'in ziyaret ettiği bölgeye yaklaşmakta olduğu sıradaki ruhsal durumunu yansıtmakta ve bilhassa Prometheus'un Kafkas Dağı'nın üzerinde bağlandığı ve acı çektiği yeri görmek istediğind~n söz etmektedir17 • Arrianos (periplus11) ise, M.s. 132 yılında Roma valisi sıfatıyla
Kappadokia' da bulunduğu sırada Prometheus'un
zincire vurulduğu, koni şeklinde doruğu olan
Strobilos Dağı'na l s tırmanmıştır. Büyük İsken­
der'in Pers seferi esnasında bölgeye yakın olduğu
sırada Kolkhis ve komşuları Amazon'lar l9 üzerine
bir sefer düzenlemesi teklif edilmiş; fakat İsken­
der o sıralar Hindistan üzerine yürüyeceği için bu
seferi ilerideki bir zamana ertelemiştir • Suetonius
(Nero 19. 2), Nero'nun Kolkhis'e bir sefer düzenlemeyi düşündüğü için sadece İtaliklerden oluşan
bir legio hazırladığı ve bu legio'ya (= legio i ltalica)
"Büyük İskender'in Mızraklı Alayı" lakabını taktı­
ğından bahsetmektedir21 • Ayrıca Nero, bu seferini
Aithiopia'ya (= Etiyopya) kadar uzatmayı, böylece Mısır Kralı III. Sesostris22 gibi, Kolkhis'le Aithiopia arasındaki toprakları ele geçirmeyi düşün­
mektedir23 • Kolkhis Bölgesi'nin ünlenmesi Argonaut'lar24 ve Altın Post efsanesFs sayesinde olmakla birlikte26, bölgeyle ilgili yazılı belgeler ilk olarak
Homeros'la başlar: Homeros (Il. vii. 465-475; Od.
xii. 69-75), Kirke'yle Kral Aietes'in kardeş olduklarını, Argo gemisini ve lason'u ve onun Aietes'in
ülkesinden gidip oradan geri döndüğünü yani
Argonaut'ların yolculuğunu bilmekle birlikte, Ar2D
28--------------------------------------------------------------------
----------------------------------ARKEOLOJİvE SANAT
gonaut'ların
hikayesi ve Kolkhis konusunda aygirmemektedir. Hesiodos ise (theog. 9551002), Kirke ve kral Aietes'in kardeş oldukların­
dan, Phasis ırmağı, Aietes, Argo gemisi,lason ve
Medeia' dan söz etmektedir. Aietes'in kralı olduğu
Kolkhis hakkında ilk kez bilgi veren antik yazar,
M.ö. VIII. (M.ö. ca. 730) yüzyılda yaşamış olan Korinthos'lu ozan Eumelos'tur 27 • Eumelos'a (Paus. ii.
3. 10-11) göre, Kolkhis'in kralı Aietes aslen Korinthos'lu olup, Kolkhis ona Güneş Tanrısı Helios tarafından verilmiştir. Ayrıca ona göre, lason'un
Kolkhis' e gitme nedeni Altın Postlu Koç değildir;
fakat lason, Kolkhis'ten Aietes'in kızıyla lolkos
kentine döndükleri zaman, Korinthos halkı, ardından hiçbir selef bırakmadan ölen son kralları
Marathon'un yerine Kolkhis Kralı Aietes'in kızı
Medeia'yı geçirmek isterler. Bu yüzden Medeia,
kocası lason'la birlikte Korinthos' a gelerek krallı­
2s
ğı devralır ve hükümdarlığı lason'a verir •
rıntılara
M.ö. VI. yüzyılda Giritli Epimenides, Argo gemisinin inşası ve lason'un Kolkhis'e olan seferini anlatan 6.500 satırlık bir eser kaleme almıştır • Aynı şe­
kilde, M.ö. VI.-Y. yüzyıllarda yaşamış ünlü coğraf­
yacı ve logographos Hekataios (FGrH 171; 185-188)
da Argonaut' lar ve Kolkhis' e olan yolculuklarına
değinmiştir. M.ö. Y. yüzyılda Hellen dünyasında
Argonaut'ların hikayesi çeşitli tiyatro eserlerine
konu olmuştur, bunlardan en önemlisi Euripides'in Medeia (1-1415) adlı trajedisidir. Herodo29
tos' a (i. 2) göre, Hellenler uzun bir gemiye atlayarak Kolkhis'teki Aia 30 kentine ve Phasis ırmağı'na
kadar gelmişler ve kendilerini buralara kadar getiren isteklerin hepsini yerine getirdikten sonra, kralın kızı Medeia'yı da kaçırarak Hellas'a geri dönmüşlerdir. Kolkhis kralı peşlerine adam salmasına
ve kızını geri alabilmek için istekte bulunmasına
rağmen bundan bir sonuç elde edememiştir •
31
Hippokrates' e (Aer. 15) göre, Kolkhis Bölgesi yağışlı bir iklime sahiptir, yılın büyük bir bölümü
düzenli ve ağır bir yağmurla geçer, mevsimler ve
gündüzle gece arasında önemli bir ısı değişikliği
yaşanmaz, ülkede rutubet hiç eksik olmaz ve yer
yer bataklıklara rastlanırdı • Arrianos (periplus 9),
bu bakımdan Kolkhis'lilerin yüksek yerlerde
kentlerini kurduklarını, böylelikle hem askeri açı­
dan savunması kolay yerlere yerleştiklerini hem
de sistemli bir şekilde oluşturdukları kanal sistemiyle kentlerindeki su dolaşımını kontrol altına
aldıklarını bildirmektedir. Antikçağ' da bataklık
bölgelerde yaşayan halk bu yüzden yerden yaklaşık 4-5 m . yükseklikte yapay, yığma tepecikler inşa ederek ve onların üzerlerini düzleştü'erek is kana elverişli duruma getiriyorlardı • Hippokrates
(Aer. 15) de, bölgede yapı malzemesi olarak hem
iklim koşullarına uygun hem de sağlıklı olan ahşap kullanıldığını belirtir. Vitruvius da (ii. 1. 4),
Kolkhis mimarisinden söz ederken yüksek ahşap
kulelere değinmektedir.
32
33
Phasis (= Rioni)
ve Kafkas
Dağları'nın genel
görünümü.
Irmağı
----------------------------------------------------------------------29
· ARKEOLOJİVE SANAT--------------------------------------------------------------------
Kalkhis Bölgesi'nin
Armenia ve Iberia ile
olan sınırını
oluşturan Kyros
(= Kura) Irmağı
Bölgedeki akarsuların çokluğu, bölgenin önemli
ölçüde yağış alması ve havadaki nem oranının
yüksek olması nedeniyle Kolkhis Ovası'nda, sulak yerlerde yetişen, çabuk büyüyerek olgunlaşan
bir bitki olan dad4 (= Echinochlara crus-galli) üretimi yoğunluktaydı • Ayrıca Kafkas Dağları'nın
etekleri ve bölgenin güneyindeki araziler daha sı­
cak ve karasal iklim özellikleri gösterdiği için buğ­
day yetiştirilmesine uygundu. Bölgede üzüm üretimi de önemli bir yer tutmakta olup, Kolkhis şa­
raplarıyla ünıüydü. Fakat Hippokrates' e (Aer. 15)
göre, gene bölgeye özgü olan ani su baskınlarının,
kuru ve sıcak rüzgarların (= kenkhron [KEYXPOV])
tüm ürünü birkaç saatte yok etme ihtimali vardı.
3s
Strabon (xi. 3. 4), yağmur sularının dağlardan çeşitli ırmaklar olarak Kolkhis içinden Karadeniz' e
doğru aktıklarını vurgulamaktadır. Ülkenin merkezinden geçerek Karadeniz' e dökülen en önemli
ırmağı Phasis36 (= Rioni) olup, Kaukasos (= Kafkas) Dağları'ndan doğar • Bu büyük ırmak dağ­
lardan denize doğru yolculuğu sırasında birçok
küçük akarsuyla, özellikle Glaukos, Hippos ve
Kyaneos ırmaklarıyla birleşerek debisini artırır •
Bu bakımdan sedimentle yüklenen Phasis Irmağı
sarımtırak bir renk alır • Irmak kenarlarında kamışların bittiğinden ve insan yiyen yaratıkların
(timsah) varlığından bahsedilmektedir4! . Nasıl
Mısır Nil' in bir armağanı ise, Kolkhis de Phasis Irmağı'nın bir armağanıdır • Phasis Irmağı'na paralel akarak, Karadeniz' e dökülen diğer bir ırmak
Khobos (= Enguri) Irmağı olup, Suania (= Svane37
38
39
40
42
ti)
43
Dağları' ndan doğar •
Kolkhis'in güneyinde ise,
kollarından biri Armenia, bir diğeri ise Pontos sı­
nırı yakınlarında yer alan Akampsis (= Çoruh) Irmağı, Absarros (= Gürcü dilinde Adcharistsqali)
Irmağı'yla birleşerek Karadeniz' e döküıür • Phasis Irmağı' nın kuzeyinde yer alan ırmaklar ise
Khorien, Rhoan, Penios, Kharieis ve üzerinde Dioskurias kentinin yer aldığı Anthemos'tur4s • Plinius' a (nat. vi. 4. 12) göre, Kolkhis Bölgesi'nin güneybatı sınırını yani bölgenin büyük bir ihtimalle Pontos Bölgesi'yle olan hududunu Absarros Kalesi ve
Irmağı oluşturur. Kolkhis Bölgesi' nin güney ve doğu sınırını yani bölgenin Armenia ve Iberia'yla
olan sınırını, esas itibariyle Kyros (= Kura) Irmağı
teşkil eder. Strabon (xi. 3. 2) ve Plinius'a (nat. vi. 15)
göre, bazen Kafkas Dağları'nın arasındaki derin
vadilerden ve büyük ölçüde geniş ovalardan akan
bu ırmak Kolkhis Bölgesi' nin, güney ve güneydoğusunda Armenia, doğusunda ise Surami Dağı'yla birlikte Iberia'yla olan doğal sınırını oluştu­
rur. Daha sonra da Iberia'nın yüksek platolarından
ve geniş ovalarından akarak Albania Bölgesi'ne,
oradan da Hazar (= Koros) Denizi'ne döküıür •
Kyros Irmağı bu uzun yolculuğu sırasında Kolkhis
Bölgesi'ndeki Suania Dağları'nın kuzeyinden ve
Kazbeyi Dağları'nın eteklerinden doğan Aragos'la (= Argavi); gemiyle yolculuk etmeye olanak
sağlayacak kadar geniş ve derin olan Alazonios,
Sandobanes, Rhoetakes ve Khanes ırmaklarıyla ve
birçok diğer akarsuyla beslenerek debisini artırır •
44
46
47
48
Kolkhis Bölgesi'nin büyük bir bölümünü,
ırmak-
30-----------------------------------------------------------------------
--------------------------------------------------------------------ARKEOLOJİ
Suania
VE SANAT
Svaneti)
ve Khobos
(= Enguri) Irmağı'nın
genel görünümü
(=
Dağları
olan ve batıdan doğuya
daralarak bir üçgen şeklini alan Kolkhis
Ovası 0luşturur • Bölge, önemli coğrafi konumu
ve doğal kaynakları nedeniyle hem Hellenler hem
de Romalılar tarafından yörenin kilit ticari merkezi haline getirilmiştir. Ayrıca bölge stratejik konumu itibariyle de önemli bir yere sahiptirSO. Bölgenin zenginliği yörede bulunan altın , gümüşS2, bakır ve demir madenleris3, değerli taşları ve bereketli otlaklarıyla açıklanmaktadır. Belki de bu nedenle Phriksos Kolkhis Bölgesi'ne erken dönemlerde bir sefer yapmak ihtiyacı duymuştur. Phriksos'un seferinin izleri halen kendini göstermektedir: Phriksos'un, Iberia' da, adı sonradan Ideessa
olarak değiştirilen küçük bir kenti ve kendine ait
tapınağı halen Kolkhis'le Iberia sınırında yer almaktadır • Diğer yandan, Phriksos'un bu seferi
Hellenlerin, M.ö. 750-550 yılları arasındaki Büyük
Kolonizasyon hareketiyle aynı bağlamda ele alı­
nabilir. Anavatanındaki tehlikelerden kaçan Hellen uzak bir ülkede kendine yeni bir yaşam kurar
ve yerel bir kadınla evlenerek oraya yerleşir . Plinius (nat. 33. 52), Kolkhis'in efsanevi kralı Aietes'in ardılı olan Saulauskes'in bölgedeki madenciHğin yaratıcısı olduğundan ve Kuzey Kafkaslar' daki Suania Bölgesi'nde bol miktarda altın ve
gümüş madenIerinin varlığından söz etmektedirs7• Ayrıca Strabon (xi. 2. 19) da bölgenin altın
lar
tarafından yarılmış
doğru
49
S1
54
ss
6
madeni açısından zenginliğiyle Argonaut'ların
Kolkhis'e düzenledikleri sefer arasında bir ilişki­
nin olduğunu düşünmektedir.
Bölgedeki nem oranının yüksek olması geniş otlak alanlarının oluşmasına olanak sağlamıştır. Bu
bakımdan Kolkhis Bölgesi af8, sığır , keçi sakallı
bir geyik cinsi olan tragelaphus 60 ve domuz yetişti­
riciliğine son derece uygun olup, koyun besiciliği
açısından elverişli değildir . Bölgedeki bataklıklar
ise, ördek ve sülün gibi bazı yaban kuşlarının yetişmesi için uygun bir ortam yaratıyordu. Özellikle sülün, "Phasis kuşu" olarak adlandırılmakta ve
bol miktarda ihraç edilmekteydi. Elegabalus (M.5.
204-222) gibi, her bulduğunun tadına bakmadan
edemeyen bazı Roma imparatorları da bu kuşu
yalnızca kendileri yemekle kalmıyor, aynı zamanda hayvanlarını da sülünle besliyorlardı .
9
61
62
Bölgenin en önemli problemi tuzdu. Özellikle
Kafkas Dağları'nda yaşayan halk için tuz temin
etmek zor ve son derece önemliydi. Bu yüzden
Strabon (xi. 2. 16; 5. 6) dağlık alanlarda yaşayan ve
farklı diller konuşan kabilelerin özellikle Dioskurias kentine tuz almaya geldiklerinden söz etmektedir. Kolkhis sahillerinde ikamet edenler ise, deniz suyunun kaynatılmasıyla tuz elde etmeye çalışıyorlardı. Fakat zaten tuzluluk oranı düşük (=
0/00 18-19) olan Karadeniz'in Kolkhis sahillerin-
-----------------------------------------------------------------------------31
· ARKEOLOJİvESANAT --------------------------------~----------------------------------
de birçok ırmağın
denize karışıyor olması denizin tuzluluk oranını daha da
düşürüyordu. Arrianos (periplus st
M.ö. II. yüzyılda
Kolkhis sahillerini
gezerken, denizin
sığ
kesimlerinde
hayvanların deniz
suyu içerek tuz ihtiyaçlarını karşıladık­
larına şahit olmuş­
tur63 • Bu bakımdan
Kolkhis' e Pontos ve
Armenia bölgelerinden tuz ithal ediliyordu 64 •
Kolkhis Bölgesi gemi yapımı için her
Gonio Ha zinesi bu l untularından
çeşit malzeme ürealtın heykelcik.
tir. Bölge sık ormanları bulunan bir yerdir. Özellikle Kafkas Dağları,
deniz filosu inşa etmek için ideal bir kaynak teşkil
etmektedir6S • Ülkede bol miktarda bulunan kere stenin yanı sıra, yelkenler için keten, ipler için kenevir, balmumu ve zift üretimi yapılmaktadır. Fakat
Kolkhis Bölgesi özellikle keten üretimi ve ihra catıyla ünlenmiştir • Sedirler ve selviler ev yapmak
için kullanılırdI. Bölgede önemli ölçüde kereste ticareti yapılırdI. Ayrıca tahta işlemeciliği de geliş­
miştiı bölgede işlenen tahta sandıklar ünlü olup,
özellikle aranan bir üründü. Kolkhis'in sahil kentlerinden Pityos, ismini Hellence'de "çam ağacı" (=
rı nhuç) kelimesinden almıştır. Bunun nedeni ise
kent içinde ve civarında önemli miktarda kaliteli
çam ağacı bulunmasıdır. Bu dağlardan kesilen
ağaçlar ırmaklar yardımıyla zahmetsiz bir şekilde
olan- Persler, Iberia üzerinden Kolkhis' e gitmek
için Surami Dağları'nı aşan ilk düzgün yolu inşa
etmek için oldukça para ve zaman harcamışlardır.
Böylelikle bölgeler arasındaki ticaret örgütlenmiş
ve askeri birliklerin Iberia üzerinden Kolkhis Bölgesi'ne kolayca ve hızlı bir şekilde gitmesini kolaylaştıran bir yol ağı 01uşturulmuştur • Kolkhis'in Kafkas Dağları'nın kuzeyindeki bölgelerle
bağlantısı ise bölgenin kuzeydoğusunda bulunan
Elbruz ve Kazbeyi dağları arasında yer alan çok
sayıdaki küçük ve aşılması güç geçitlerden sağ­
lanmakta olup, bu geçitlerin en önemlisi "Caspium Kapısı" olarak Antik kaynaklarda geçen bugünkü Dariel Geçidi' dir7o•
69
Ülke içindeki ulaşım esas itibariyle, gemi taşıma­
cılığına elverişli nehirler üzerinde yapılırdı • Bundan dolayı, bölgede kurulan kentler de ya ırmak
ya da deniz kenarlarında yer almaktadırlar. Strabon72 ve Plinius'a73 göre Kolkhis Bölgesi'nden baş­
layan, Iberia üzerinden Hazar Denizi'ne ve oradan da Hindistan'a kadar uzanan bir ticaret yolu
bulunmaktadır • Plinius'a (nat. vi. 19.52) göre, bu
yolun Hazar Denizi'nden Phasis'e kadar olan bölümü kara yoluyla yaklaşık beş günde alınırdi.
Hatta Pompeius, Kolkhis Bölgesi'ndeyken bu yolu bulmaya çalışmıştır • Arrianos da Periplus maris Euxini adlı eserinde Hindistan ve Baktria' dan
barbarların Phasis' e gelmekte olduklarından söz
etmektedir76 • Panopolis'li Nonnos ise, Diony71
74
75
66
taşınabilmekteydi •
67
Kolkhis ile Iberia arasındaki ana yol yüksek dağ­
ların ve derin vadilerin arasından ve Surami Dağı'ndaki geçitten geçmekte olup, ancak, dar patikalardan öküzler vasıtasıyla çekilen yük arabalarıyla dört günde alınabiliyordu • Plinius (nat. vi.
52) Kolkhis Bölgesi'nden Iberia' ya Surami Dağla­
rı üzerindeki tek bir noktadan geçiş yapılabildiği­
ni ve bu geçidin çok güç şartlar altında kullanıla­
bildiğini belirtmektedir. Prokopios'a (viii. 13.3-6)
göre, Bizans Dönemi'nde - yol yapımında usta
68
Gonio Hazinesi
buluntularından altın
madalyon .
32-------------------------------------------------------------------------
--------------------------------------------------------------------ARKEOLOJİ
VE SANAT
Kralı Aietes'in, Phasis ırmağı ağzında bulunan bir
sarayda ikamet ettiğini ifade etmektedir. S t r a ban (i. 2 .. 39) da kendi zamanında Aia kentinin
Phasis kıyısında yer aldığını bize bildirmektedir.
Herodotos (i. 2) ve Rhodos'lu Apollodoros'a (argon. ii. 1140-1155) göre, Aia kenti, Kolkhis Kralı
Aietes'in krali ikametgah merkezidir80, Plinius'a
(nat. vi. 4. 13) göre de bölgenin en önemli kentidir.
Ayrıca Agronaut'ların seferine katılan Dioskur'lar8! adına bölgede bir kent, "Dioskurias"82kurulmuştur. Hellenler Dioskur'lara olan saygıları
nedeniyle bu kentin adını olduğu gibi muhafaza
etmelerine rağmen, Romalılar söz konusu kenti
"Sebastopolis" olarak adlandırmışlardır . Son yıl­
larda Absarros kenti yakınlarında bölgede ortaya
çıkarılan ve "Gonio Hazinesi" olarak bilinen hazineden elde edilen arkeolojik ve nümismatik buluntular Dioskur'lara ait karakteristik malzemelerle doludur84 • Appianos'a (Mithr. 101) göre, Dioskurias'lılar kentin efsanevi kurucuları olan Dioskur'lara özel bir saygı beslemektedirler. Ayrıca,
bölgede yer alan bu kentin Dioskur'lar tarafından
kurulduğuna ve yörenin otokton halkı Heniokhi'lerin (= Savaş arabalılar) Dioskur'ların soyundan geldiğine dair yerel bir inanış vardır . Plinius
(nat. vi. 4. 13) de, Phasis ırmağı'nın iki yakası boyunca önemli miktarda kentin kurulmuş olduğundan bahsederek; ismini Dioskur'ların babası
Tyrtdareus'tan86 alan Tyndaris; Surion87; Kirkaios
ve Aia kentlerinin isimlerini vermektedir. Ptolemaios ise (geogr. v. 8. 2-6; viii. 19.3-4) de, Kolkhis
sahil yerleşimlerinden Siganeon'la Neapolis kentlerinin isimleriyle birlikte birkaç kasaba ve iç kı­
sımlardaki bazı köylere ilişkin bilgi verir.
83
8s
Gonio Hazinesi'nden, Dioskur'lara ait altın obje.
sos'un Hindistan'dan Himalayalar ve Kafkas
geçitlerden geçerek Kolkhis ve Karadeniz' e ulaştığından bahsederken, Hindistan ve
Kolkhis arasında yer alan yolu vurgulamaktadır .
Seleukos Nikator (M.ö. 311-281) da mitolojiyi gerçekleştirmek istercesine, Kafkas Dağları'nın kuzeyinden bir kanal açarak Hazar Denizi'yle ile Karadeniz'i birleştirmeyi düşünmüştür
Dağları'ndaki
77
78
Pomponius Mela'ya (i. 108-109) göre, Miletos'lu
Themistogoras tarafından kurulan ve Phasis Irmağı'yla aynı adı taşıyan bir kentin ırmak kenarında yer aldığından söz etmektedir'9. Strabon'a
(xi. 2. 16-17; 3. 4) göre ise, Phasis kentinin bir yüzü Karadeniz' e, bir yüzü kentle aynı ismi taşıyan
ırmağa, bir diğer yüzü de hemen yanında yer alan
göle bakmaktadır. Zosimos (hist. i. 31) ise, Kolkhis
Gene Plinius (nat. vi. 4. 13-14), Kolkhis Bölgesi'nde Latince Cygnus (= "kuğu") olarak bilinen
iki kentten daha söz eder. Bunlardan biri Phasis
ırmağı üzerindeki Tyndaris' tir, diğeri ise, Karadeniz kıyısındaki Dioskurias'ın yakınlarında yer almaktadır. Dioskurias yakınlarındaki Cygnus kenti, Pomponius Mela'ya (i. 110) göre, fırtınaya tutulan Hellen tüccarlarının kıyıdaki kuğuların bağır­
tılarını duyarak sağ salim karaya çıktıkları yerde
kurulmuştur . Görüldüğü üzere, Kolkhis'liler
kendi etnik kökenleri konusunda Hellen mitolojisinden yararlanarak orijinlerini Hellas' a bağlama
88
eğilimindedirler.
Sonuç olarak, Anadolu'nun kuzeydoğusunda,
Kappadokia'nın doğusunda; kuzeyi Kafkas Dağ­
ları, güneyi Armeiüa, doğusu Iberia ve batısı Ka-
--------------------------------------------------------------------------33
, ARKEOLOJİVE SANAT--------------------------------------------------------------------
radeniz'le sınırlandırılmış olan Kolkhis Bölgesi'nin kuzey sınırını Pityos, doğu sınırını Sarapana kenti belirler. Bölgenin Armenia Minor ve Pontos bölgeleriyle tartışmalı olan sınırını ise, antik
kaynaklardan elde edilen verilere göre Parihedri
Dağları ve Akampsis (= Çoruh) ırmağıyla birleşe­
rek Karadeniz' e dökülen Absarros ırmağı ve aynı
isimli kalenin oluşturabileceği görüşü ortaya atıl­
mıştır.
DİPNOTLAR
* Bana bu çalışmayı yürütürken görüşleriyle katkıda
bulunan ve manuskriyi gözden geçirerek önerileriyle yardımcı olan Doç. Dr. A. Vedat ÇELGİN' e ve
Yard. Doç. Dr. Kemalettin KÖROGLU'na teşekkürü
bir borç bilirim.
1. Homeros destanları, Argonaut'lar Efsanesi ve Hesiodos'un Theogonia'sı Hellenlerin Karadeniz kıyıları
ve Kolkhis Bölgesi hakkında en az M.ö. VIII. yüzyıl­
dan itibaren bilgi sahibi olduklarını göstermektedir
(BOARDMAN 1988: 240; ERTEKİN 1996: 4; ATASOY
1997: 3 v.dd.). Bunu doğrulayacak arkeolojik buluntular ise, Samos Adası'ndaki Hera kutsal alanında
ortaya çıkarılmış ithal Kafkas bronzlarıyla, Kolkhis'te bulunmuş Hellen fibula'larıdır (BOUZEK 1990:
173 ayrıca bk. KOSHELENKO 1996: 17; 29; KACHARAVA 1997: 137 v.dd.).
2. Eur. Med. 9; Pind. Olymp. xiii. 53. Ap. Rhod. argon. ii.
1217; Lycophr. Alex. 174 gibi yazarlar tarafından
Kolkhis Bölgesi'nin İskit ülkesinin sınırları içine dahil edildiği de görülmektedir. Her ne kadar İskitlerin
Kolkhis'e ilişkin olarak tarihsel ya da mitolojik kaynakları hakkında bir bilgiye sahip olmasak da, Eskiçağ' da Kolkhis ülkesi, belirli bir süre de olsa, İskit
egemenliği altında bulunmuş olabileceği düşünüle­
bilir (Konuya ilişkin olarak ayrıca bk. lust. ii. 3. 6; xli.
1. 1; Amm. Marc. xxxi. 2. 20; BRAUND 1994: 9 n. 6;
18 n. 57 v.dd.). Ayrıca son zamanlarda Kolkhis Bölgesi'ndeki Eshera, Gynus, Vani ve diğer birçok kentte
yapılan arkeolojik araştırmalar M.ö. VI. yüzyılda
Kolkhis aristokratlarının atlarıyla birlikte gömüldüklerini ortaya çıkarmış olup, bu uygulamanın İskit etkisi olduğu öngörülmektedir (BRAUND 1994: 56;
130 v.d.). Diodoros (iv. 47)'a göre ise, Aietes bir İskit
kralıdır. Seneca da, Kral Aietes'in sarayında İskitle­
rin Hindistan seferi sırasında yağmaladıkları malların bulunduğundan söz etmektedir (Medeia 483-5) .
3. Strab. xi. 2. 14; 3. 2; xii. 3. 17-18; Plin. nato vi. 15. 39.
4. Eskiden Makron'lar adı verilen San'lar kabilesi ve
Küçük Armenia, Trapezus kentinin üst tarafında ve
Kolkhis Bölgesi'nin güneybatı
du(Strab. xii. 3. 17-18).
sınırında
bulunuyor-
5. Gürcü dilinde Adcharistsqali diye tanımlanan Absarros ırmağı, Akampsis (= Çoruh) ırmağı'yla birleşerek Gürcistan'daki Gonio (= Absarros) Kalesi önlerinde Karadeniz' e dökülür.
6. Parihedri Dağları'nın bitimiyle Karadeniz sahili arasında ve Akampsis (= Çoruh) ırmağı'nın kenarında
yer alan Absarros (= Gürcistan'daki Gonio) Kalesi
stratejik ve coğrafi açıdan çok önemli bir yerde kurulmuş olup kale günümüzde de iyi durumdadır
(BRAUND 1994: 182 v.dd.).
7. SALIA 1983: 11 v.d.
8. Bölgede sürekli bir yerleşim olduğu arkeolojik malzemeyle de desteklenmektedir. Bunun için bk. SALIA 1983: 13 v.dd.; 18 v.dd.; BRAUND 1994: 50; 51 n.
44-45; 89; KOSHELENKO 1996: 17.
9. Hom. Il . vii. 465-475; Od. xii. 69-75; Hes. theog. 9551002; ayrıca bk. DREWS 1976: 18 v.dd.
10. Plat. Phaid. 109b; Ksen. anab. v. 6. 36-37; 7. 7-10;
HAMMOND 1967: 114; BRAUND 1994: 31; 73 v.dd.;
90; KACHARAVA 1997: 137 v.dd. Karadeniz'deki
Hellen kolonizasyonuna ilişkin yeni görüşler için ayrıca bk. SEvİN 1999: 114 v.dd .
11. Hdt. iii. 97; vii. 79.
12, Son zamanlarda, M.ö. VIII. yüzyıl Urartıı kralların­
dan olan II. Sarduri'nin M.ö. 764-735 yılları arasında
Urartuların kuzey sınırında yer alan Qulha ülkesiyle
çeşitli münasebetlerinin bulunmuş olabileceği görüşü yaygınlık kazanmıştır. Hatta bazı bilim adamlarınca Qulha isminin Kolkhis'le olan benzerliğinden
yola çıkılarak Qulha'nın, Kolkhis Bölgesi olabileceği
tezleri ileri sürülmüştür ve Mla bu teori güncelliğini
korumaktadır (DREWS 1976: 31; SEvİN 1999: 114 n.
2.). Fakat şimdiye kadar bu tezler söz konusu bölgeye ilişkin isim benzerliğinden ileriye gitmemiş ve teorinin doğruluğunu kanıtlayacak herhangi bir delile
de rastlanmamıştır. Konuya ilişkin olarak bk. SALIA
1983: 24 v.d.; BRAUND 1994: 91.
13. FGrH 434 F. 22. 3 (= Memnon); App. Mithr. 15;
Strab. xi. 2. 18; xii. 3. 28; lust. xxxviii. 7. 10.
14. Strab. i. 2. 1; ii. 5. 12; xi. 2. 2; 5. 1-5; xii. 3. 28; Plut.
Pomp, 37. 2-3.
15. SALIA 1983: 44 v.dd.; 102 v.dd.; BRAUND 1994: 122
v.dd.; 238 v.dd.; 311 v.dd.; ERTEKİN 1996 : 1.
16. Strab. iii. 8. 7; konuya ilişkin olarak
hist. i. 31; Plin. natoxxiii. 52.
ayrıca
bk. Zos.
17. Dünyanın en büyük sıradağlarından biri olan Kafkaslar üzerinde Prometheus'un zincire bağlandığı yere
ilişkin değişik yorumlar ve görüşler için ayrıca bk. Arr.
34-------------------------------------------------------------------------
--------------------------------------------------------------------ARKEOLOJİvESANAT
anab. v. 3.1-4; Strab. xi. 5. 5; xv. 1. 8; BRAUND 1994: 11
v.d.
dağın
ismi, Hellence "dönen" (= Strobilos L'tpOgelmektedir. Konuya ilişkin olarak
bk. BRAUND 1994: 29 n. 126. Prometheus'un zincire
vurulduğu dağ ve yerine ilişkin değişik yorumlar
için ayrıca bk. Strab. xi. 5. 5; xv. 1. 8; Arr. anab. v. 3. 1-
18. Bu
~lA6ç) sıfatından
4.
19. Strab. xi. 5. 1 v.dd. Kolkhis'in komşuları olan ve Karadeniz' de yaşadıkları düşünülen Amazon'lara iliş­
kin diğer bir söylenti ise, gene İskender'in Hyrkania' da olduğu sırada ortaya çıkmıştır. Amazon Prensesi Thalestris'in İskender'i ziyaretine ilişkin olarak
bk. Diod. xvii. 77. 1-3; Strab. xi. 5. 4-5; Curt. vi. 5. 2432; Iust. xii. 3. 5-7; Arr. anab. vii. 13. 2-3. Fakat bu konu Plutarkhos tarafından şüpheyle karşılanmakta­
dır: Plut. Alex. 46; diğer yandan Pompeius'un KolkhisBölgesi'ne düzenlediği sefer sırasında, Amazon'lara ait olduğu düşünülen araç gereçler bulunmuş; fakat hiçbir Amazon cesediyle karşılaşılmamış­
tır; bk. Plut. Pom. 35. 3-4; konuya ilişkin olarak ayrı­
ca bk. BOSWORTH 1988: 65 v.dd.; BRAUND 1994: 13
n. 16 v.d.
20. Arr. anab. iv. 15; konuya
Plin. natoiv. 39.
ilişkin
olarak
ayrıca
bk.
21. Plin. nat. vi. 15.40; Tae. hist. 1. 6; Suet. Nero 19. 2.
22. M.ö. 1878-1842, On ikinci sülaleye ait Mısır krallarından biridir. Aithiopia'dan, Phasis ırmağı'na kadar
sefer düzenlemiştir. Bu bakımdan Herodotos, Mısır­
lılarla Kolkhis' lilerin aynı soydan geldikleri ileri sürmektedir. Bu tezini savunmak için de, Kolkhis'lilerin
d~ aynen Mısırlılar gibi derilerinin karalığı ve saçlarının kıvırcık oluşuna, sünnet oluşlarına, keteni aynı
şekilde işleyişlerine; yaşayışlarında ve dillerindeki
benzerliklere değinmekte; fakat, Mısırlılarla Kolkhis'lilerin akrabalığını gösteren başka hiçbir belirti
olmadığını da dile getirmektedir. Hdt. ii. 102-106; konuya ilişkin olarak ayrıca bk. Diod. i. 55. 1 v.dd.; 4-5;
9 n. 1; BRAUND 1994: 17.
23. Diod. i. 55; 63. 8. 1; Plin. vi. 181-4; Tac. ann . ii. 60; ayrıca bk. BRAUND 1994: 13 n. 21-22.
24. Troya efsanesi kahramanlarından önceki jenerasyonun ünlü kahramanlarıdır. Antik yazarların bunlar
üzerine verdikleri listeler birbirlerini tutmamakla
birlikte, belli başlı olanları Iason, gemi ustası Argos,
dümenci Tiphys, ozan Orpheus, Idmon, Amphiaraos
ve Mopsos adlı kahinler; Boreas'ın oğulları Kalais'le
Zetes; Kastor ve Polydeukes, Peleus'le Telemon, Meleagros, Herakles ve başkalarıdır: Apoı!. bibl. i. 9. 16;
21; Ap. Rhod. argon. i. 25 v.dd; konuya ilişkin olarak
ayrıca bk. ERHAT 1989': 56 v.d.; HAMILTON 19895 :
117 v.dd.
25. Argonaut'lar ve Altın Post öyküsünü anlatanların
başında M.ö. III. yüzyılda yaşamış olan Rhodos'lu
Apollonios gelmektedir. Apollonios'un Argonautika
adlı eseri esas itibariyle,lason ve Argonaut'ların
HelIas' a dönmeleriyle bitmektedir. Iason ve Medeia'nın başından geçenler ise, M.ö. V. yüzyılın ünlü
tragedya yazarlarından Euripides'in Medeia'sı tarafından anlatılmıştır. Iason ve Pelias'ı ilgilendiren bölümler ise, gene M.ö. v. yüzyıl şairlerinden Pindaros'un Pythia ve Olympia adlı lirik şiirlerine; daha
sonra da Apollodoros'un Bibliotheka adlı mitoloji es erine ve Seneca ' nın Medeia adlı tragedyasına konu olmuştur.
26. Argo gemicilerinin Kolkhis'e yaptıkları seferin nedeni: Iolkos Kralı Aison üvey kardeşi Pelias tarafın­
dan tahtından indirilmiştir ama kralın oğlu Iason delikanlılık çağına gelince Pelias'ın karşısına dikilerek,
kendisinin olan tahtı geri istemiştir (ApolI. bibl. i. 9.
1; 6. 16 n. 1; Pind. Phyt. 4. 73 [129] v.dd.; Ap. Rhod.,
argon. i. 5 v.dd). Pelias da ondan kurtulmak için önce
Kolkhis'e gidip, Phriksos'un orada bıraktığı Altın
Post'u getirirse tahtı ona bırakacağına yemin etmiştir
(ApolI. bibl. i. 9. 16; Strab. i. 2. 39; Lycoph. Alex. i. 175;
Hyg. fab. 12, 13; Verg. Ec/. 4. 34). Iason da Hellas'ta
ne kadar kahraman varsa hepsini toplayarak, Argo
adlı gemiyle Kolkhis' e doğru yelken açmış (Hdt. vii.
193; Ap. Rhod. argon . i. 5. v.dd.; Paus. i. 1. 4; 18. 1; ii.
12. 6; V. 17. 9; viii. 4. 10; ix. 32, 34; Catul!. 64. 3 v.dd.;
Diog. Laert. i. 111) ve Kolkhis Kralı Aietes'in kızı Medeia'nın yardımları sayesinde Altın Post'u elde etmeyi başarmış ve Hellas'a geri dönmüştür (Ap.
Rhod., argon. ii. 1260 v.dd.; iii. 1 v.dd.; iv. 1-240; ApolI.
bibl. i. 9. 23 v.dd. n. 4; Diod. 4. 48.1-5; Va!' Fl. Arg. V.
177 v.dd.; viii. 139; Ovid. Met. 7. 1-158).
27. Paus. ii. 1. 1; iv. 4. 1; Clem. Alex. Strom. i. 131. 8; Eumelos' un yaşadığı tarihe ilişkin yorumlar ve çeşitli
teklifler için ayrıca bk. HUXLEY 1969: 62; BOWRA
1963: 145 v.dd.; DREWS 1976: 19 n. 13 v.dd.; BRAUND 1994: 15.
28. Eumelos'un bu yorumları üzerine ayrıca bk.
Lycophr. Alex. 1024; DREWS 1976: 19 n. 13 v.dd.;
BRAUND 1994: 15. n. 32.
29. Diog. Laert. i. 111; konuya ilişkin olarak
Catul!. 64. 3 v.dd.; BRAUND 1994: 15 v.d.
ayrıca
bk.
30. Strab. i. 2. 39.
31. Herodotos bu olayı Perslerle, Hellenlerin arasında­
ki savaşın nedenlerinden biri olarak sayar. Çünkü
Persler, Kolkhis kralının kızı Medeia'yı kendilerinden sayarlar ve soylarını ona kadar dayandırırlardı
(Hdt. vii. 62; konuya ilişkin olarak ayrıca bk. BRA-
------------------------------------~-----------------------------------35
ARKEOLOJİvESANAT--------------------------------------------------------------------
UND 1994: 9 n. 4). Herodotos zamanında, yani M.ö.
V. yüzyılda, Kolkhis'liler ve onların Kafkas Dağla­
rı'na kadar olan komşuları da (çünkü bu dönemde
Pers egemenliği Kafkas Dağları'na kadar uzanmaktaydı) Perslere kendi istekleriyle vergi vermekteydiler. Bu vergi her beş yılda bir olmak üzere yüz oğlan
ve yüz kızdan oluşmaktaydı (Hdt. iii. 97). Ayrıca
Kolkhis'liler, Kserkses'in Hellas'a düzenlediği seferde onları desteklemişlerdir (Hdt. vii. 79).
32. Prokopios'a (ii. 29,25) göre, bölgenin iklim ve bitki
örtüsü insan sağlığı açısından zararlıydı ve bu yüzden guatr hastalığı halk arasında yaygındı.
33. Bölgede yapılan kazılarda Bronz Çağı'ndan Hellenistik Dönem' e kadar devam eden, yukarıda sözü
edilen tepecikler bulunmuştur. Ayrıca bk. BRAUND
1994: 50.
34. Darıca otu olarak da bilinen bu bitkinin E. oryzoides
olarak da adlandırıldığı olur. Sulak yerler ve pirinç
tarlaları içinde yetişir. Bk. BAYTOP 1997: 85.
35. SALIA 1983: 20; BRAUND 1994: 54 v.d.; ERTEKİN
1996:9
36. Phasis, günümüzdeki adıyla Rioni ırmağı, adını
Hellence' de "akan" anlamında olan PEWV sıfatından
almış olsa gerektir (BRAUND 1994: 25 n. 102). İlk
olarak Hesiodos'ta (theog. 335-345) Okeanos ile
Tethys' in oğullarından biri olarak zikredilen Phasis
ırmağı, Kolkhis Bölgesi'nin en önemli akarsuyu
olup, Nil ırmağı gibi Okeanos' tan doğardı; konuya
ilişkin olarak ayrıca bk. Pind. Pyth. 251-252; Diod. i.
55; MERKELBACH 1967: Fr. 241; BRAUND 1994: 17
v.d. n. 50. Herodotos (ii. 21-23) ise, Okeanos ırmağı
hakkında kesin bir bilgiye sahip olmadığını ve bilinmeyen bir şeyi açıklamak için masala başvurarak
Okeanos'tan söz açan adamı çürütmenin ona kalmadığını söyleyerek bu tartışmadan sıyrılır. Ayrıca M.ö.
VI. yüzyıl yazarlarından Hekataios (FGrH ı F 18a) ve
M.Ö. ı. yüzyıl yazarlarından Diodoros (iv. 56) Okeanos' un Phasis' e kadar ulaşmadığını ileri sürmektedirler. Ayrıca bk. BRAUND 1994: 18.
37. Strab. xi. 3. 4; Hdt. iv. 45; Vit. de Arch. viii. 2. 6.
38. Strab. xi. 2. 17; 3. 4; Hippokr. Aer. 15; Plin. nat. vi. 4.
13-14; BRAUND 1994: 48.
39. Arr. periplus 9.
40. PS.-Plut. De Fluviis v. 2; Hippokr. Aer. 15.
41. Paus. iv. 34. 2; PS.-Plut. De Fluviis v. 3.
42. Mnaseas, ap. schol. vet. ad Theoçritum xiii. 75;
bk. BRAUND 1994: 27 n. 113.
ayrıca
43. Plin. nat. vi. 4. 14.
44. Arr. periplus 7. 4 v.dd.; 42. 2; FGrH V 1; App. Mithr.
101; Plin. natovi. 12 v.d.; konuya ilişkin olarak ayrıca
bk. BRAUND 1994: 46 v.dd. n. 24.
45. Plin. nat. vi. 4. 14; 5. 15; Strab. xi. 2. 18.
46. Strab. xi. 1. 5; 3. 2; Plin. natovi. 15; 26; 29 ve 39; Ptol.
georg. V. 10. 1.
47. Bölgenin en yüksek dağlarından biri olan volkanik
Kazbeyi Dağı 5040 m . yükseklikte olup, Kolkhis'in
doğusunda yer almaktadır. Strabon' a ( xi. 3. 5) göre,
söz konusu dağa tırmanmak üç gün alırdı.
48. Strab. xi. 3. 2; 4. 1; Plih. nat. vi. 11-l2.
49. ERTEKİN 1996: 5.
50. Plin. nat. vi. 30; 40. Kolkhis'in, ıberia'yla olan komşuluğu ve Hindistan' la olan ilişkisi için bk. Strab. ii.
5.31. Pompeius, Kolkhis Bölgesi' ndeyken Trans-Kafkasya üzerinden Hindistan'a giden yolu bulmaya çalışmıştır. Plin. nat. vi. 52. Konuya ilişkin olarak ayrı­
ca bk. Strab. ii. 1. 11; 1. 15; xi. 7. 3; Ael. nat. anim. xvii.
32; BRAUND 1994: 40 v.d . n. 5 v.dd.
51. Avien. Or. mar. 873-4; Ovid. Met . viii. 791; Phriksos'un getirdiği varsayılan Altın Postlu Koç hikayesine Strabon'un (ix. 2.19) getirdiği yorum daha mantıklı olup, Appianos (Mithr. 103) tarafından da kabul
görmektedir. Aynen Sardeis'teki Paktolos ırma­
ğı'nda olduğu gibi (Hdt. V. 101; Strab. xiii. 1. 23; 4.5),
Kolkhis'teki Kafkas Dağları'ndan akan ırmakların
getirdiği altınları toplamak için koyun derisi kullanı­
lıyordu. ırmağın içine yerleştirilen koyun derisi akmakta olan ırmakta bulunan küçük parçaları bünyesine topluyor ve daha sonra kıyıya alınan post üzerinden, parlayan değerli metal tanecikleri kolayca
ayıklanabiliyordu.
52. M.ö. V.
yüzyıldan
itibaren Kolkhis Bölgesi'nde baparalar M.ö. I. yüzyıla kadar yoğun bir şekilde kullanılmış olup, bölgenin gümüş madeni açısından zenginliğin önemli bir kanıtı­
dır. Ayrıca bk. BRAUND 1994: 42 v.d .
sılmaya başlayan gümüş
53. Strab. xi. 2. 19; Plin. nat. vi. 13.
54. Plin. nat. 37. 2; SALIA 1983: 30; 504; BRAUND 1994:
62; KOSHELENKO 1996: 23; ERTEKİN 1996: 11.
55. Strab. i. 2. 39; Phriksos'a ait Kolkhis Bölgesi'ndeki
buluntular için ayrıca bk. Ap. Rhod. argon . ii. 114051; Tac. ann. vi. 34; Strab. xi. 2.17-18; Mela i.107.
56. Rhodos'lu Apollonios'a (argon. ii. 1140-1155) göre,
Phriksos Hellas'tan Altın Postlu Koç'la Phasis ırma­
ğı kenarındaki Aia kentine gelerek (Strab. i. 2. 39),
Kolkhis Kralı Aietes'in kızı Khalkiope'yle evlenir
(KP. ı 155). Uzun bir yaşam sürdükten sonra PhriksosAietes'in evinde, yaş lanarak ölür. Diodoros' a (iv.
47) göre ise, Aietes, Phriksos'la kızını evlendirdikten
sonra krallığını da ona bırakmıştır.
57. SALIA 1983: 12 v.dd.; BRAUND 1994: 145 n. 4.
36-------------------------------------------------------------------------
--------------------------------------------------------------------ARKEOLOJİvESANAT
92 v.d.
58. BRAUND 1994: 56 n.67 v.d.
59. Aristot. hist. an. iii. 21. 7;SALIA 1983: 20; 30.
60. Plin. nat. viii. 120; Ath. Deip. xi. 500 d-e.
61. BRAUND 1994: 56 v.d.
62. Ath. Deip. ix. 387 c.
63. Ayrıca bk. Aristot. hist. an. iii. 21. 7.
64. Prok. ii. 15. 5. Kolkhis'teki tuz yetersizliğine diğer
bir kanıt da, deniz balık açısından çok zengin olduğu
halde, bölgede balık tuzlamacılığına dair bir delilin
bulunmamasıdır (BRAUND 1994: 58; ERTEKİN
1996: 11).
65. Strab. xi. 2. 15; 2. 17; Ver. georg. ii. c. 440; Amm.
Marc. xxvii. 12. 11; konuya ilişkin olarak ayrıca bk.
MAGIE 1950: 196; BRAUND 1994: 53 n. 54-55.
66. Strab. xi. 2. 17; Arr. periplus 5. Bu bakımdan Herodotos (ii. 105), Kolkhis'lilerin Mısırlılarla akraba olabileceğini ileri sürerken her ülkede de ketenin aynı
şekilde işlendiğini örnek göstermektedir; konuya
ilişkin olarak ayrıca bk. Strab. xi. 2. 17; Diod. i. 55. 45; MAGIE 1950: 48 n. 85; 196.
67. Strab. xi. 2. 17; ayrıca bk. Plin. nat. vi. 4. 16; BRAUND 1994: 53 v.d. n. 56; 198.
68. Strab. xi. 2. 17.
69. BRAVND 1994: 42; ERTEKİN 1996: 4.
70. Plin. nat. vi. 12.30; 15. 40; 17. 43 v.dd.; Prok. i. 10. 25.
Elbruz ve Kazbeyi dağları arasında otuz altı tane geçit vardı ve bunlardan yedi tanesini aşmak kolay, sekiz tanesini aşmak ise zordu (ERTEKİN 1996: 4 v.d.).
71. Strab. xi. 2. 16-17; 3. 2; 3. 4.
72. Strab. ii. 1. 11; 5.31; 1.15; xi. 7. 3; konuya
rıca
ilişkin
ay-
82. App. Mithr. 101; KP. II 89 v.d. Amm. Marc. (xx. 8.
15)' de kentin Sparta'lı Kerkios ve Amphitos tarafın­
dan kurulduğunu iddia etmektedir (ayrıca bk.
Amm. Marc. xxii. 8. 24; Paus. iii. 19. 7; 24. 7). Kentin
Miletos'lular tarafından kuruluşuna ilişkin görüşler
ve arkeolojik buluntular için ise, bk. MAGIE 1950:
356 n. 10; BOUZEK 1990: 30; BRAVND 1994: 77
v.dd.; 87 v.dd.; 99 v.dd.; KOSHELENKO 1996: 26;
AKSOY 1997: 11.
83. JONES 1971: 173; LORDKIPANIDZE 1977: 221
v.dd.; BRAUND 1994: 30 n. 130; 194.
84. BRAUND 1994: 31 n. 137 v.dd.; 182 v.dd.
85. Plin. nat. vi. 5. 16; Solinus xv. 17; Amm. Marc. xxii.
8.24; Mela i. 111; konuya ilişkin olarak ayrıca bk. Lucan. iii. 269; Strab. xi. 2. 12; Paus. iii. 19.9; 24.7; KP. II
89 v.d.; BRAUND 1994: 33 n. 143.
86. Dioskur'lar aynı zamanda" Tyndariai" olarak da bilinirler (BRAUND 1994: 30 n. 132 v.dd.).
87. Gürcistan' daki Vani kenti civarında yapılan arkeolojik araştırmalar sonucunda bronz bir tablet üzerinde bulunan bir yazıt söz konusu kentin "Souris"
olarak da adlandırıldığını kanıtlamıştır (BRAUND
1994: 148 n. 115 v.dd.) .
88. BRAUND 1994: 31. Genelolarak Karadeniz kıyısı­
na yerleşen ilk Hellen kolonistlerin kurdukları kentler doğalolarak küçük boyutluydu. Önceleri kendilerine yetecek kadar toprak parçası, sonra güvenli
bir liman ve savunulması kolay bir coğrafi konuma
dikkat ediliyordu. Bu nedenle öncelikle yarımada
boyunları ve ırmak deltaları yerleşim alanları olarak
tercih edilmiştir (HAMMOND 1967: 114 v.d.).
bk. Prok. viii. 12. 3-6.
73. Plin. nat. iv. 19.52; vi. 30; 40; söz konusu yola ilişkin
olarak ayrıca bk. Ael. nat. anim. xvii. 32; Strab. xi. 7. 2
v.dd.; MAGIE 1950: 1418 v.d.
74. Fakat bu yol üzerinde özellikle Iberia'nın doğusun­
da Hellen Arkaik ve Klasik çağlarına ilişkin az sayı­
da seramik bulunmuştur (BRAUND 1994: 41).
75. Plin. nat. vi. 52.
76. Arr. periplus 44.
* Not: çalışmamızda kullanılan haritalar, BRAUND
1994: 1, 44 ve 182-183. sayfalarındaki haritalar baz
alınarak
tarafımızd an
yeniden oluşturulmuş;
fotoğraflar için Unterwes zum Goldenen Viies,
Saarbrücken 1995, adlı kitaptan yararlanılmıştır.
ANTİK ESERLER
79. BOARDMAN 1988: 254; KOSHELENKO 1996: 24.
Ael. nat. anim. (= Aelianus, De Natura Animalium):
One The Characteristics of Animals. With an
English Translation by A. F. SCHOLFIELD.
I-III. Cambridge, Mass.-London 1971 (The
Loeb Classical Library).
80. KP. i 151; 155.
Amm. Marc. (= Ammianus Marcellinus, Rerum Gesta-
77. Nonn. Dion : CHUVIN 1991: 281 v.dd.; BRAUND
1994: 42 n. 11.
78. Plin. nat. vi. 12.31; Strab. ii. 1. 39.
81. Dioskuroi, Zeus'un delikanlıları anlamında olup,
onun Leda'yla birleşmesinden doğan Kastor ve Polluks adlı çocuklarıdır. ERHAT 19894: 104 v.d.; KP. II .
rum Libri):
Ammianus Marcellinus. With an English
Translation by J. C. ROLFE. I-III. Cambrid-
----------------------------------------------------------------------------37
ARKEOLOJİvESANAT--------------------------------------------------------------------
ge, Mass.-London 1935-1939 (The Loeb
Classical Library).
by J. C. ROLFE. I-II. Cambridge, Mass.-London 1962 (The Loeb Classical Library).
bibl.
(=
Apollodoros,
Bibliotheke):
The Library. With an English Translation by
J. G. FRAZER. I-II. Cambridge, Mass.-London 1963 (The Loeb Classical Library).
Apoll. Rhod. argon. (= Apollonius Rhodius, Argonautica)
Argonautica. With an English Translation by
R. C. SEATON, Reprint. Cambridge, Mass.London 1961 (The Loeb Classical Library).
Diod. (= Diodoros Siculus, Bibliotheke Historike):
Diodorus of Sicilyo With an English Translation by R. M. GEER. London, New York 1947
(The Loeb Classical Library).
Apoll.
App. (= Appianus, Rhomaika):
Mithr. (= Mithridateios):
Appian's Roman History. With an English
Translation by H. WHITE. I-IV Cambridge,
Mass.-London 1912-1913 (The Loeb Class ical Library).
Aristot. hist. an. (= Aristoteles, Historia animalium)
Arr. anab. (= Arrianus, Anabasis):
periplus (= Periplus maris Euxini)
Arrian. With an English Translation by P. A.
BRUNT. I-II. Cambridge, Mass.-London
1976-1983 (The Loeb Classical Library).
İskender'in Anabasis'i. çev.: H. ÖRS. İstanbul
1945.
Ath. Deip. (= Athenaios, Deipnosophistia epitome):
Athenaei deipnosophisticarum epitome. Rec.: S.
P. PEPPINKI. I-II. Leiden 1937-1939.
Avien. ora. (= Rufius Festus Avienus, Ora maritima):
Ora Maritima, With an English Translation by
Catullus, Tibullus und Pervigilium Veneris):
The Poems of Gaius Valerius Catullus. With an
English Translation by F. W. CORNISH.
London, New York 1966 (The Loeb Classical
Library).
Cic. leg. (= Cicero, De legibus):
Catull.
(=
De Legibus. With an English Translation by
C. W. KEYES. London, New York 1938 (The
Loeb Classical Library).
Cic. nato deor. (= Cicero, De Natura Deorum):
De Natura Deorum. With an English Translation by H. RACKHAM. London, New York
1961 (The Loeb Classical Library).
Clem. Alex. Strom. (= Clemens Alexandrinus, Stromateis)
Stromateis. Edited by. O. STALIN. Leipzig
1905-1909.
Curt. (= Quintus Curtius Rufus, Historiarum Alexandri
Magni Macedonis):
Quintus Rufus. With an English Translation
Diog. Laert. (= Diogenes Laertios, De elarorum philosop-
horum vitis):
Lives of Eminent Philosophers. With an English Translation by R. D. HICKS, M. A. I-II.
London, New York 1925 (The Loeb Classical
Library).
Eur. Med. (= Euripides, Medeia)
Medeia. Çeviren A. H. TANPıNAR. Ankara
1943.
FGrH. (= Die fragmente der griechischen Historiker):
Die fragmente der griechischen Historiker. Ed.
F. JACQBY. ı-xv Berlin-Leiden 1923-1958.
Hdt. (= Herodotos, Historiai):
Herodotus. With an English Translation by
A. D. GODLEY. I-IV London, New York
1926 The Loeb Classical Library).
Herodot Tarihi. çev.: M. ÖKMEN. İstanbul
1991 (3. bas.)
Hes. theog. (= Hesiodos, Theogonia):
Theogony. With an English Translation by M.
L. WEST. Oxford 1966.
Theogonia, Eseri ve Kaynakları. Çev.: S.
EYÜBOGLU-A. ERHAT. Ankara 1991 (2.
bas.).
Hippokr. Aer.: (= Hippokrates, Peri Aeron, Hydaton, To-
pon),
Airs, Waters, Places. With an English Translation by W. H. JONES I-IV London, New
York 1923 (The Loeb Classical Library).
Hom. Il. (= Homeros, Ilias)
İlyada Çev. A. ERHAT-A. KADİR. İstanbul
1999 (ll. bas.).
Hom.Od. (= Homeros, Odysseia)
Odysseia. Çev. A. ERHAT-A. KADİR. İstan­
bul 1989 (10. bas.).
Hyg. Fab (= Hyginus, Fabellae)
lust. (= Marcus Iulianus Iustinus, M. Iuliani Iustini Epi-
toma Historiarum Philippicarum Pompei Trogi):
Epitome of the Philippic history of Pompeus Trogus. With an English Translation by J. C.
YARDLEY. With introduction and explanatory notes by R. DEVELIN. Atlanta, GA
38 ----------------------------------------------------------------------------
............... ,,,.......................... ,,....................
-
_
. ...
--------------------------------------------------------------------ARKEOLOJİ VE SANAT
1994.
Lyeoph. Alex. (Lyophron, Tragoediae Alexandra)
Tragoediae Alexandra.Edited by. E. SCHEER
(eum sehooliis), Berlin 1881-1908.
Mela
(=Pomponius Mela)
Mela, De Chorographia, Berlin 1867.
Memnon (= Memnon)
Memnon. With an English Translation by C.
MÜLLER. FGrH. III 536, Parisiis 1853.
Nonn. Dion. (= Nonnos, Dionysiaka)
Dionysiaca. With an English Translation by
W. H. ROUSE. Mythologieal introduetion
with notes: H. J. ROSE and notes on text eritieism: L. R. LlND, London, New York 19621963 (The Loeb Classieal Library).
Ovid. Met. (= Ovidius, Metamorphoses)
Metamorphoses. With an English Translation
by F. J. MILLER. London, New York 1960
(The Loeb Classieal Library).
Paus. (= Pausanias, Perihegesis tes Hellados):
Pausanias Deseription of Greeee. With an English Translation by W. H . JONES. ı-V. London, New York 1918-1935 (The Loeb Classieal Library) .
Pind. Olym . : (= Pindaros, Olympiaka),
The Odes of Pindaros. With an English Translation by J. SANDYS. London, New York
1930. (The Loeb Classieal Library).
Pind. Pyth. : (= Pindaros, Pythiaka),
The Odes of Pindaros. With an English Translation by J. SANDYS. London, New York
1930. (The Loeb Classical Library).
Plat. Phaid.: (= Platon, Phaidon)
Phaidon. çev.: S. K. YETKİN ve H. R. ATADEMİR İstanbul 1997 (5. bas.) (Milli Eğitim
Bakanlığı Yayınları).
("Yaşlı"), Natu ralis Historia) :
Pliny Natural History. With an English
Translation by H. R. RACKHAM, W. H. S.
JONES, D. E. EICHHOLZ. ı-x Cambridge,
Mass.-London 1938-1971 (The Loeb Classieal Library).
Plut. (= Plutarkhos, Bioi Paralleloi):
Plin. nat. (= Plinius Caecilius Secundus
Pomp. (= Pompeius):
Plutarch's Lives. With an ,English Translation
by B. PERRIN. ı-XL. London, New York 1959
(The Loeb Classieal Library).
Prok. (= Prokopios)
Procopius ı-VI. With an English Translation
by H. B. DEWING London, New York 1916.
Ptol. geogr. (= Claudios Ptolemaios, Geographika Hyphe-
gesis):
Claudius Ptolemaius Geographica Ed. by C. F.
A. NOBBE. Lipsiae 1845.
Sen. Med. (Seneca, Medeia)
Medeia. Çeviren S. SİNANOGLV. Ankara
1945.
Strab. (= Strabon, Geographika):
The Geography of Strabo. With an English
Translation by H. L. JONES. ı-VııI. London,
New York 1917-1932 (The Loeb Classieal
Library).
Co~rafya. Çev.: A. PEKMAN. İstanbul 1987.
(2. bas.) (Arkeoloji ve Sanat Yayınları).
Suet. Nero (= Suetonius, De Vitae Caesarum):
The Lives of the Caesars. Ed. and transl. by J.
C. ROLFE. I-II. London 1928-1930 (The Loeb
Classieal Library).
Tae. ann. (= Tacitus, Annales):
The Annals. With an English Translation by
J. JACKSON. London, New York 1931-1937
(The Loeb Classieal Library).
Tae. hist. (= Tacitus, Historia):
The Histories. With an English Translation by
C. H. MOORE and J. JACKSON. London,
New York 1925-1931 (The Loeb Classieal
Library).
Val. Fl. Arg. (= Valerius Flaccus, Argonautika)
Argonautika. With an English Translation by
J. H. MOZLEY. London, New York 1963
(The Loeb Classieal Library).
Verg. georg. (= Vergilius, Georgica):
Eel. (= ecologia)
Georgics. With an English Translation by H.
R. FAIRCLOUGH. I-II. London, Mass.-Cambridge 1935 (The Loeb Classical Library).
Vitr. de Arch. (= Vitrivius, De Architectura)
Scriptor de Architectura Latinus. Edited by. F.
KROHN. Leipzig 1912.
Xen. Hell. (= Ksenophon, Hellenika):
Hellenica. With an English Translation by C.
L. BROWNSON and O. J. TODD. I-III. London, New York 1961 (The Loeb Classieal
Library):
Zos. hist. (Zosimos, Historia Nova)
New History. With an English Translation by
R. T. RIOLEY. Sydney 1982.
--------------------------------------------------------------------------39
· ARKEOLOJİVE SANAT--------------------------------------------------------------------
JHS
MODERN ESERLER
ATASOY 1997
S. ATASOY, Amisos; Karadeniz
tik bir Kent, Samsun 1997.
Kıyısında
BAYTOP 1997
T. BAYTOP 1997, Türkçe Bitki Adları
Ankara 1997.
An-
Sözlüğü,
BOAROMAN 1988
J. BOAROMAN 1988, The Greek Overseas,
Their Early Colonies and Trade, London 1988.
BOSWORT 1988
A. B. BOSWORT, From Arrian to A lexander:
Studies in Historical Interpretation. Oxford
1988.
BOUZEK 1990
J. BOUZEK, Studies of the Greek Pottery in the
Black Sea Area, Praque 1990.
BOWRA 1963
C. M. BOWRA, "Two Lines of Eumelus", CQ
XIII (1963) 145-53.
BRAUNO 1994
O. BRAUND, Georgia in Antiquity: A History
of Colehis and Transcaucasian Iberia 550BCAD562 . Oxford 1994.
CHUVIN 1991
P. CHUVIN, Mythologie et geographie dionysiaque: reserches sur l' oeure de Nonnos de Panopolis. Adosa 199L.
OREWS 1976
R. OREWS, "The Earliest Greek Settlements on
the Black Sea" JHS 96: 18-31.
ERHAT 1989'
A. ERHAT, Mitoloji Sözlüğü. İstanbul 19894 •
ERTEKİN 1996
E. ERTEKİN, Kolkhis'in Tarihi Coğrafyası.
Marmara Üniversitesi, Doktora Ödevi. İstan­
bul 1996.
FGrH
Die Fragmente der griechischen Historiker. F.
JACOBY. ı-xv Berlin-Leiden 1923-1958.
HAMILTON 19895
E. HAMILTON, Mythology: Timeless Tales of
Gods and Heroes. USA 19895•
HAMMONO 1967
N. G. HAMMONO, A History nf Greece tn
323 B.C.. Oxford 1967.
HUXLEY 1969
G. HUXLEY, Greek Epic Poetry fram Eumelos
to Panyassis. London 1969.
Journal of Hellenistic Studies. London.
KACHARAVA 1997
O. KACHARAVA "The Greco-Kolkhian Trade
Connections in the 7th-4th Centuries B.C." Ed.
by. J. FOSSEY, Antiquitates Proponticae,
Circumponticae et Caucasiae ii. Proceedin gs of the First International Conference
on the Archaeology and History of the
Black Sea (Amsterdam, Gieben): 137-146.
KOSHELENKO 1996
G. A. KOSHELENKO and V O. KUZNETSOV "Colkhis and Bosporus: Two Models of Colonisiation". Colloquia Pontica 1: New Studies on the Black Sea Littoral, 17-30. Oxford
1996.
KP
Der Kleine Pauly. Lexikon der Antike. Auf
der GrundIage von Pauly's Realencyclopaedie der classischen Altertumswissenschaft.
Unter Mitwirkung zahlreicher Fachgelehrter bearb. und hrsg. von K. ZIEGLER und
W. SONTHEIMER (V: und H. GARTNER).
ı-v Stuttgart (München) 1964-1975. Taschenbuchausg.: München 1979, 1989R.
LOROKIPANIDZE 1977
O. O. LOROKIPANIDZE, "K probleme
grecheskoy kolonizatsii severnovo nomm/ya (Kolkhidy), in Problemy grecheskoy
kolonizatsii severnovo i vastochnovo prichernomor'ya. Meteria ly i simpoziuma,
Tskhaltubo (Thilisi), 187-255.
MAGIE 1950
O. MAGIE, Roman Rule in Asia Minor to the
end of the third century after Christ I-II. Princeton 1950.
MERKELBACH 1967
R. MERKELBACH and M. 1. WEST, Fragmenta Hesiodea. Oxford 1967.
MOMMSEN 19303
T. MOMMSEN, The History of Rome I-IV
Intr. by. E. A. FREEMAN, Trans. by W. P.
DICKSON I-IV vol. London- New York
19303.
SALIA 1983
K. SALIA, History of the Georgian Nation. Paris 1983.
SEvİN 1999
V SEVİN, "Demir Çağında Anadolu-Batı
Zafer Taşlıklıoğlu Armağanı i. Anadolu ve Trakya Çalışmaları 113-121. İstanbul
1999.
İlişkileri".
40 ----------------------------------------------------------------------------

Benzer belgeler

mehmet ziya`nın gözüyle antik dönemde bursa ve çevresi

mehmet ziya`nın gözüyle antik dönemde bursa ve çevresi modern Gemlik antik dönemdeki Khios kentinin üzerine kurulmuştur. Khios körfezin doğu ucunda kurulmuş bir liman yerleşimidir. Doğuya doğru Sangarios ırmağına ve güneydoğuya doğru Phrygia’ya ulaşan ...

Detaylı