ER NC38 - M. Kemal Çakman

Transkript

ER NC38 - M. Kemal Çakman
ÝKTÝSAT
12345678901234
12345678901234
12345678901234
12345678901234
12345678901234
12345678901234
analysis & research
inceleme - araþtýrma
16. YIL
ÝÞLETME ve FÝNANS
11 EYLÜL HAKKINDAKÝ
KOMPLO-TEORÝLERÝ
ÜZERÝNE NOTLAR ve
TÜRKÝYE’DEKÝ MEDYAYA
YANSIMASI
Prof.Dr.Kemal ÇAKMAN*
ABSTRACT
NOTES ON THE CONSPIRACY THEORIES
PRODUCED ON THE TURKISH MEDIA IN
THE CONTEXT OF THE TERRORIST
ATTACKS OF SEPTEMBER THE 11th
This article deals with the quite unsupported (and unsupportable) arguments advanced by some commentators and
in some editorial comments that appeared in the Turkish
media, purporting to explain the terrorist attacks on the
WTC and the Pentagon by various conspiracy theories.
These conspiracy theories all start with false premises which
argue that the attacks were too difficult to carry-out, too coordinated, too sophisticated, too well-planned and used too
high a technology to be the work of some Islamic fundamentalist terrorist groups, and so conclude that some “western” power(s) or its (their) secret intelligence organization(s)
must have been involved in the attacks. The author criticizes
and (in his opinion) demolishes these logically ill-conceived
arguments and also makes some observations, seeking the
possible psychological and pathological roots of such such
poor and biased thinking.
* Prof.. Dr. Gazi Üniversitesi, ÝÝBF, Ýktisat Bölümü
Ekim 2001
Yýl:16, Sayý:187
7
i nceleme - araþtýrma
analysis & research
Giriþ
Ýleride bu çaðlarýn tarihi yazýlýrken, 11
Eylül’ün, önemli kilometre-taþlarýndan biri
olarak niteleneceðinden kuþkum yok. Olurolmaz hemen-hemen herþey için savrulup
harcanan “Milat” bence ölçüsüz bir tabir
ama 11 Eylül’ün tarihî bir “kilometre-taþý”
olduðunu söylemek, herhalde abartýlý olmaz.
Çünkü olay, gerek boyutlarý ve gerek
tarihte türünün ilk örneði olmasý bakýmýndan, gerekse uluslararasý iliþkiler ve dünya
düzeni üzerindeki olasý uzun vadeli etkileri
açýsýndan tek ve benzersizdi; ve de önemliydi. ABD, Pearl Harbour baskýnýnda
sadece 2450 küsur can kaybetmiþ; DDay’de,yani Ýkinci Dünya Savaþý’nda müttefiklerin yaptýðý ünlü Normandiya Çýkarmasýnda sadece 2500 kadar þehit vermiþti.
Oysa, 11 Eylül’ de, 6,800’ü sivil, 6 900 küsur kiþi can verdi. PKK Teröristleri Türkiye’de tam l8 yýl boyunca 4,900 kadar sivil
insaný katletmiþlerdi1 . 11 Eylül’ün fanatik
teröristleri ise, 6,800 sivil insaný sadece iki
saat içinde öldürdüler. Üstelik 6900 kurbanýn 6600 kadarý, küreselleþen dünya ekonomisinin simgesi ve New York’un ticaret
ve finans merkezi Güney Manhattan’da
birer anýt gibi yükselen Ýkiz Kulelerde can
verdi. Bu boyutta ve bu yoðunlukta bir
terör saldýrýsý tarihte bir ilkti. Kullanýlan
metot ise, iddialarýn aksine, oldukça basit
olmakla birlikte parlak bir fikir üzerine bina
edilmiþti ve bir ilkti: Uzunca bir mesafeye
uçmak üzere havalanmýþ yolcu uçaklarýný,
havalandýktan kýsa süre sonra ele geçirip,
depolarýndaki tonlarca jet-yakýtýyla birlikte
bomba olarak kullanmak...*
16. YIL
Ýntihar-uçaklarý Amerikan iktisadi
gücünün ve global kapitalizmin simgesi
World Trade Center’ýn Ýkiz kulelerine ve
ABD askeri gücünün beyin ve simgesi
Pentagon’a çakýldý. Pennsylvania’da
Pittsburg yakýnlarýnda boþ bir tarlaya çakýlan dördüncü uçaðýn hedefi ise, büyük ihtimalle, ABD politik varlýðýnýn simgelerinden
Beyaz Saray veya The Capitol (yani
kongre binasý) idi.
Bu emsalsiz terörist saldýrý tüm dünya
medyasýnýn manþetlerine oturdu: Saldýrýnýn
nasýl, ne maksatla ve kimler tarafýndan gerçekleþtirildiði ve ABD’nin saldýrýya vereceði tepki ve bunun global uzantýlarý üzerine
þimdiden on-binlerce saat TV yayýný ve yüzbinlerce sayfa yazý yazýldý ve yorumlar
yapýldý. Bu yorumlarýn niteliklerinin daðýlýmý
incelendiðinde, karþýmýza gene, global fayhattý çýktý. Akla-mantýða yatkýn yorumlar
ile, “akla-yatkýndýr” iddiasýyla öne sürülen
ama gerçekte mantýksal mesnetten bile
yoksun olan budalaca komplo teorilerine
dayalý yorumlar arasýndaki oran, kuzey/
güney, geliþmiþ/azgeliþmiþ, zengin/fakir fay
hattýna uygun bir biçimde daðýlýyordu. Türkiye ise, NATO üyesi ve Avrupa Birliði
üyeliðine aday olmasýna raðmen, medyadaki söz-konusu oran ölçüt alýnýrsa, yerinin
“geliþmiþ-kuzey” deðil, “azgeliþmiþ-güney”
olduðunu bir kere daha tevsik etti. Aslýnda,
Türkiye’deki “okumuþ ve yarý-okumuþlar”ýn bu baðlamdaki budalaca komplo
teorilerine itibar oraný, yazýlý ve sözlü medyadaki yorumcularýn bu teorilere itibar oranýndan çok daha yüksekti. “Halk” ise, yapýlan bir kamu-oyu araþtýrmasýnda, saldýrýnýn
1
Genel Kurmay’ýn rakamlarý, PKK terörünün bilançosunu þöyle verir: 4 900 kadar sivil, 5,000’e
yakýn asker, polis, jandarma ve köy korucusu olmak üzere toplam 30,000 civarýnda ölü. Kraldan
kralcý ve profesyonel standartlarý olmadýðý gibi profesyonel etikden de yoksun olan TRT
yöneticilerinin talimatýyla, bu rakamlar, TRT bültenlerinde hep “PKK’nýn kurbaný olan 30,000
vatandaþýmýz” diye verildiði için zihinlerde bu konuda kafa karýþýklýðý vardýr.
* Fikir hiçbir þekilde “ilk” deðildi. Sadece eylem “ilk”ti. Ünlü ressam ve çaðdaþ entellektüellerimizden
Bedri Baykam aynen böyle bir eylemi konu alan bir romaný ta 1968(1969?) da yazmýþtý ve kitapta
bir Boeing 707’i PANAM gökdelenine çarptýrmýþtý.
8
Ekim 2001
ÝKTÝSAT
16. YIL
motivasyonunu “güçlüden intikam almak”
olarak belirtirken (%44), daha çok kendi
bakýþ açýsýný, saldýrýyý gerçekleþtiren
teröristlere projekte etmekteydi. Ve bittabi,
projeksiyon yaptýðýnýn da farkýnda deðildi.
1. Komplo Teorisyenlerinin Teknik Bilgisizlik ve Maddi-Hata ve Eksik -Veri Üzerine Bina Ettikleri Bazý
Argümanlar ve Bunlara Yanýtlar
Daha çok azgeliþmiþlerdeki yarýaydýnlarýn teveccüh ettikleri komplo
teorilerinin bu saldýrý baðlamýndaki
gerekçeleri þunlardý:
“Saldýrýnýn ardýnda çok karmaþýk,
ileri teknoloji gerektiren mükemmel bir
planlama ve beyin var. ABD gibi bir ülkede bir uçak kaçýrýlýr, iki uçak kaçýrýlabilir ama koordineli olarak 4 uçak birden nasýl olur da kaçýrýlabilir? Bu tür
planlama ve beynin gerisinde sadece
15-20 terörist olamaz. Demek ki ardýnda devlet ve örgütleri var...”
Bu tür argümanýn öncül önermeleri,
konuya iliþkin spesifik ve “maddi” veriler
ve “bilgi parçacýklarý” hakkýnda derin bir
cehaleti (veya önyargýlar nedeniyle bilinçsizce veya kasýtlý bir biçimde yapýlmýþ büyük saptýrmalarý) yansýtmaktadýr. Þöyle ki:
1.1. Saldýrýda “yüksek” veya “ileri”
teknoloji kullanýlmamýþtýr. Saldýrýda kullanýlan yüksek teknolojinin eseri olan B-767
ve B-757 tipi geniþ gövdeli, orta-büyüklükte
yolcu jetlerini saldýrganlar imal etmemiþtir.
Bunlarý, sadece, görüþ mesafesinin 20 km.
kadar olduðu pýrýl pýrýl güneþli bir sabah,
havadayken ele geçirip, elleri tir-tir titreyen
bir Parkinson hastasýndan baþka kimsenin
ýskalamayacaðý büyüklükteki hedeflere
çakmýþlardýr. Burada ileri teknoloji falan
söz konusu deðildir. Eylemin bu kýsmý, saðlýklý ve orta zekalý herhangi bir insanýn 1520 saatlik bir eðitimle becerebileceði bir
iþtir –yeter ki intihar komandosu olacak
Ekim 2001
ÝÞLETME ve FÝNANS
derecede fanatik ve kararlý olsun. Jet
pilotluðunun asýl maharet isteyen kýsmý,
uçaðý salimen hava alanýna indirme prosedürlerinde yatar—hele sisli havalarda veya
bir arýza söz konusu olduðunda... Ama
1,000 metreye çýkmýþ bir jet yolcu uçaðýnýn
pilot koltuðuna oturup, görüþ mesafesinin
20 km olduðu pýrýl-pýrýl bir günde, uçaðý,
250-300 metreye indirdikten sonra yatay
uçuþa geçip, 200x200 m.lik bir tabana
oturtulmuþ 110 katlý bir kuleye “çak”mak,
fazla bir maharet ve çok etraflý bir eðitim
gerektirmez.
1.2“...ABD gibi bir ülkede, bir
uçak kaçýrýlýr; hadi iki uçak kaçýrýlýr
ama bir saat içinde dört uçak birden
nasýl kaçýrýlýr?”
Bu aptalca bir sorudur. Bir saat içinde
dört uçaðý Malta’da veya Zambia’da kaçýrmak zordur çünkü o saat dilimi içinde zaten
topu-topu 3-5 uçak havalanmaktadýr. Oysa,
Washington D.C.’de iki, Philadelphia’da bir,
Baltimore’da bir, New York City’de üç ve
Boston’da bir olmak üzere, 11 Eylül günü
teröristlerinin kullanabileceði cem’an sekiz
adet büyük hava alaný vardý ve bir saatlik
bir zaman dilimi içinde bu alanlardan kalkan
tarifeli yolcu uçaðý sayýsý 150’nin üzerindeydi. Bunlardan kýsa mesafeye uçanlarý
seçmediler çünkü bunlarýn depolarýndaki
benzin, saldýrýyý bu katastrofik boyuta taþýyacak miktarda deðildi. Gene de geriye 7080 uçak kalýyordu. Uluslararasý uçuþ yapanlarý da seçmediler. Uluslararasý uçuþlarda kontrollerin daha sýký olduðunu düþündüklerinden bunlarý da elediler. Gene de
geriye, ABD’nin Atlantik kýyýsýndan Pasifik kýyýsýna sefer yapan birkaç düzine tarifeli yolcu uçaðý kalmýþtý. Bunlarýn arasýndan
bir tane kaçýrmakla dört tane kaçýrmak
arasýnda zorluk açýsýndan bir fark yoktur.
Vardýr diye düþünenlerin yaptýðý mantýk hatasý, þu budalaca çýkarsamada yapýlan
mantýk hatasýna benzer: “Saðlýklý genç bir
9
i nceleme - araþtýrma
analysis & research
erkek yüz metreyi 16 saniyede koþuyor;
öyleyse saðlýklý 4 genç erkek 100 metreyi 4 saniyede koþar!” 5-kiþilik bir tim,
bir yolcu uçaðýný ne denli kolay kaçýrýyorsa,
5-kiþilik 4 tim dört yolcu uçaðýný o denli
kolay kaçýrýr!!!
1.3. “...bu kadar müthiþ ve katastrofik bir sonuç...teröristler açýsýndan bu kadar büyük bir baþarý, bu giriþimin ardýnda büyük bir organizasyon
ve müthiþ bir planlama olduðunu gösterir. Doðulu kafasý ve/veya l5-20 teröristin iþi deðil bu.. Yerden destek aldýklarý sonucuna varýyoruz.”
1.3.1. Teröristler ve ardýndaki planlayýcý kafalar, umduklarý ve hatta umduklarýndan da öte bir sonuç aldýlar. Ama kendilerini
ölmeye adamýþ 19 kiþi varken, (onlarýn
açýsýndan) daha “iyi” bir planlamayla çok
daha feci neticeler verecek bir eylem
yapabilirlerdi. Ölü sayýsý iki üç katý olabilirdi.
Yukarýda deðindiðimiz somut bilgi parçacýklarýndan birini hatýrlayýnýz: NY-Boston,
Boston-Washington DC. vs. gibi kýsa mesafeli uçuþ yapan uçaklarý deðil, ABD’nin
doðu kýyýsýndan batý kýyýsýna uçan seferleri
seçtiler çünkü bunlarýn depolarýndaki benzinin, istedikleri neticeyi saðlamaya yeterli
olacaðýný düþünüyorlardý. Yanýlmadýlar da.
Ama, düþünmek gerekir: Kaçýrýlan
uçaklarýn depolarýndakinden 3-4 kat fazla
benzin taþýyan ve de kaçýrýlan uçaklarýn iki
katýndan fazla kitleye sahip olan bir
düzineden fazla B-747 Jumbo-Jet, ayný
saatlerde, NYC, DC., Philadelphia ve
Boston’daki yedi havaalanýndan Asya’nýn
Pasifik kýyýlarýndaki þehirlere, Avustralya’ya, ve Avrupa’ya non-stop uçmak üzere havalanmýþlardý. Maksat katastrof yaratmak olduðuna göre, acaba neden bunlarý
kaçýrmaya yeltenmediler? Çünkü teröristlerin ardýndaki plan onca sofistike deðildi.
Tam tersine basitti ve yerden destek falan
almýyorlardý. Yoksa, 4 adet medium-size
10
16. YIL
jet yerine dört adet Jumbo jet kaçýrmýþ
olsalardý ve ikiz kulelere ayný yerlerden
vurmuþ olsalardý, l saat 43 dakika dayanan
kuzey kule l5-20 dakikada, 62 dakika dayanan güney kule ise 8-10 dakikada çöker,
kurban sayýsý da 6,900 deðil, 18,000-20,000
olurdu.
1.3.2. Planlamanýn, komplo-teoricilerinin iddia ettiði gibi o kadar da iyi olmadýðý,
Pittsburg yakýnlarýnda çakýlan uçaðýn öyküsünden de belli. Boston, Logan Airport’tan
havalanan bu uçaða teröristler 10.05 sularýnda Cleveland üzerinde el koydular. Pittsburg yakýnlarýna çakýlmasaydý, Baþkent
üzerine ancak saat 11.05 sularýnda varacaktý. Bu çok geç bir saatti. Ýkinci uçak
güney kuleye tam 9.03’te çarpmýþ ve yetkililer o dakikadan itibaren bir terörist saldýrýyla karþý karþýya olduklarýný anlamýþlardý.
Bu uçaðýn terörist saldýrýyý gerçekleþtirme
þansý yoktu: Pittsburg yakýnlarýnda yolcularýn, “nasýl olsa kaybedecek hiç birþeyimiz yok” diyerek kontrolü ele geçirme giriþimi sýrasýnda 10.28’de yere çakýlmasaydý,
20 dakika sonra zaten avcý uçaklarýnca vurulacaktý. Komplo-teori seven herkes, söz
konusu uçaðýn denildiði gibi düþmediðini;
savaþ uçaklarý tarafýndan düþürüldüðünü;
ABD hükümetinin “zaten yeterince prestij
kaybettik; bir de kendi vatandaþlarýný taþýyan uçaðý düþürdüler demesinler” diyerek,
bu dördüncü uçaðýn düþürülmüþ olduðunu
gizlediðine inanýyor. Oysa, ABD’li yetkililer, Pentagona 9.50 sularýnda çakýlan uçaðý
düþürmek için giriþimde bulunduklarýný, ama
yetiþemediklerini zaten açýk-açýk belirttiler.
Pittsburg’un 25-30 km. güney doðusuna
10.28’de çakýlan uçaðý ise, anlaþýlan, hava
kuvvetlerine baðlý avcý uçaklarý, 10.4510.50 arasýnda Appalachian sýradaðlarý
üzerindeki ormanlýk ve meskun olmayan
alanda düþüreceklerdi. Sormak gerekir:
Pittsburg’un üzerinden þehre saldýrý yapmadan geçip gitmiþ olan ve besbelli Wash-
Ekim 2001
ÝKTÝSAT
16. YIL
ington DC’e doðru gelen, ama baþkente
daha 40-45 dakikalýk uçuþ mesafesinde
bulunan bu yolcu uçaðýný, hava kuvvetleri,
Appalachian daðlarý gibi meskun olmayan bir yerde 20 dakika sonra düþürmek
varken, neden göreli daha meskun bir alanda ve gereksiz yere erken vurup düþürsünler? (Uzmaným diye ortaya çýkýp, ahkâm kesen bazýlarý, açýp basit bir Atlasa
bakmak zahmetinde bulunmadan fikir
yürütmeye çalýþýrlar. Bu da herhalde gerikalmýþlýðýn bir baþka yansýmasý.) Ama
burada vurgulamak istediðim baþka bir
þey: Teröristlerin planlamasý, görüldüðü
üzere hiç de o kadar iyi deðildi. Ýyi olsaydý
eðer, Pentagon’a çakýlan üçüncü uçak ve
Pittsburg’da düþen dördüncü uçak yerine,
Washington’daki hedefleri saat 8.50-9.20
arasý vuracak þekilde baþka iki uçak
kaçýrmýþ olurlardý. Bu durumda, 4. uçak
olarak Philadelphia, Washington veya
NY’taki toplam altý hava-alanýndan 8.309.00 arasý kalkan bir uçak seçilirdi.
Yeterince alternatif uçaklar vardý. Demek
ki, planlama aslýnda iyi deðil; en-iyi hiç
deðildi. Hatta “kötüydü” bile denebilir.
1.4.“ABD gibi ileri teknoloji, elektronik iletiþim-biliþim aygýtlarýnýn en üst
düzey olduðu bir ülke, nasýl oluyor da
hava sahasýný böyle kontrol edemiyor.
Nasýl oluyor da, uçak kaçýrýlýyor ama
‘haber yetkililere iletilmiyor’ veya ‘haberleþme aksýyor ’? Demek ki,
“içeriden” destek var...”
Fikir yürütürken yanlýþ neticeye
varmanýn baþlýca iki grup nedeni
olabilir. Ya mantýk hatasý yapýlýr –
yukarýda deðindiðimiz “1 uçaðý kaçýrmanýn zorluðu “n” ise 4 uçaðý birden
kaçýrmanýn zorluðu “4n”dir.” örneðinde olduðu gibi... Veya argümanda
mantýk hatasý yoktur ama veriler veya
parametreler veya parametreler ve
veriler arasýndaki iliþkileri belirten
Ekim 2001
ÝÞLETME ve FÝNANS
iþlevsel argümanlar hatalýdýr. Biliþim
lisanýnda buna Amerikalýlar BÝBO
(Bullshit-In-Bullshit-Out) derler. Yani
veri ve parametre girdilerin boktansa
çýktýn boktan olur. Türkçe BGBÇ diye
kýsaltýlabilir. Komplo teoricilerinin bu
argümanýnda yanlýþ veri girme hatasý
var.
Olay sýrasýnda “haber yetkililere
iletilmedi” diye bir þey yok. Haberleþme
kopmadý. Sivil havacýlýk hakkýnda bilgisi
olanlar bilir: Yolcu uçaðý bir hava kontrol
merkezinden bir sonraki hava kontrol merkezine havale edilir. Uçuþ boyunca bu veya
bundan sonraki kulenin radarýnda görülür.
“Efendim bu sistem çökmüþ anlaþýlan...
yoksa nasýl oluyor? Hem sonra, uçak
kaçýrýlýnca, kaçýrýldým anlamýna gelen
bir kod varmýþ. Pilot onu girermiþ. Kaçýrýlan uçaklarýn hiçbirinin pilotu bu kodu girmemiþ. Ya bu nasýl oluyor? Acaba
iþin içine pilotlar da mý karýþtý? Yok
efendim, acaba, CÝA uçaðýn içine herkesi uyutan veya öldüren gaz fýþkýrttý
da bu uçaklarý yerden mi kontrol edip
hedeflere çarptýrttý? vesaire, vesaire..”
diye soruyorlar—ya söz konusu prosedürler hakkýnda detaylý bilgi sahibi olmadýklarý için veya önyargýlarý beyinlerini sislendirdiði için ... Yeterli bilgisi veya hayal gücü
olmayanlar için açýklayalým, nasýl oluyor...
1.4.1. Birincisi: 11 Eylül’e kadar, “hijacking” baðlamýnda sadece ABD deðil
tüm dünyadaki havayolu pilot ve kabin
personeline verilen talimat þuydu: “Hava
korsanlýðý ile karþýlaþtýðýnýz zaman, havakorsanýna, hiçbir þekilde direnmeyiniz.
Hava korsaný ne isterse yapýnýz.” Bu talimatýn gerisinde, yüzlerce uçak-kaçýrma
olayýndan edinilen tecrübeler yatmaktaydý.
Kabin personelinin direnmesi durumunda
uçak düþebiliyor ve/veya istenmedik can
kaybýna sebep olunabiliyordu. Hava korsanlarý, hemen-hemen her zaman, uçaðý bir
11
i nceleme - araþtýrma
analysis & research
meydana yöneltir ve sonra da bazý taleplerde bulunurdu. Korsana karþý þiddet kullanýlacaksa, bunun profesyonel timler
tarafýndan uçak hava-alanýnda park-etmiþ
durumdayken yapýlmasý adetti. Kýsacasý,
bu nedenlerle, hava korsanýna uçak havadayken uçuþ veya kabin personeli tarafýndan müdahale edilmemesi istenirdi.Bu bilgi
parçacýðýný verdikten sonra devam edelim:
1.4.2. Korsanlarýn üçü kabini güvene alýrken ikisi kokpit’e girerler. Ellerinde
karton keseceðini2 pilotun boðazýný dayar
ve “oto pilota baðla” emrini verirler. Pilot
talimatlar uyarýnca denileni yapar. Bu arada
“hava korsanlarý uçaðý kaçýrdý” kodunu girmez. Çünkü beþ on saniye veya birkaç dakika sonra girmeyi düþünür. Ama korsanlar hemen, “koltuðundan kalk” emrini
verir. Pilotlarý baðlarlar; ve koltuða, uçuþ
eðitimi almýþ olan terörist yerleþir. “Kaçýrýldýk” kodu girilmemiþtir, çünkü pilotlar,
teröristlerin derhal yerlerini alýp uçaðý bizzat
uçurmaya kalkacaklarýný hayal bile etmemiþlerdir. Çünkü daha evvel rastlanmýþ
bir þey deðildir. Bu arada uçak, normal
hava koridorunda, uçuþ-planýna uygun
ilerlemektedir. Bir süre sonra, koridoru terk
edip, hedefine yönelir. Bu radarda görüldüðünde, kontrol kulesindeki memurun ilk
yapacaðý þey en az birkaç dakika boyunca
pilotla irtibata geçmeye çalýþmaktýr. Yanýt
alamayýnca, garip bir durum olduðunu
algýlar. Þefini çaðýrýr. Þefle istiþare falan
derken olayýn Federal Aviation Agency
ve National Air Transportation Board
yetkililerine iletimine dek en az beþ dakika
geçer. Bu noktada uçaðýn düþürülmesi için
Hava kuvvetlerine talimat falan verilmesi
söz konusu olamaz. (Ýlk uçaktan söz ediyoruz.) Kimse kaçýrýlan uçaðýn bomba olarak
kullanýlma ihtimalini o sýralarda düþünme-
16. YIL
mektedir. Böylece ilk uçak (American
Airlines 11) 8.45’de Manhattan üzerinde
radardan kaybolur. Radar verileri, uçaðýn
büyük ihtimalle kaza yapmamýþ olduðunu,
düþünülmeyeni ve düþünülmek istenmeyeni
gerçekleþtirmiþ olduðunu göstermektedir.
Ýlk uçaðýn kuzey kuleye vuruþu ile ikinci
uçaðýn (United Airlines 175) güney kuleye
vuruþu (9.03) arasýnda sadece l8 dakika
geçmiþtir. Bu 18 dakika zarfýnda, Baþkan,
National Security Council, Genel Kurmay, Hava kuvvetleri ve FBI arasýnda veriler alýnýp verilmiþtir ama Güney Kuleye
çarpan ikinci uçaða müdahale edebilmek
için kesinlikle vakit yoktur. Saat 9.15’de,
baþta JFK, Laguardia ve Newark-NJ olmak üzere New York City çevresindeki tüm
hava-alanlarý kapatýlýr. Baþkan Bush, Sarasota, Florida’da katýldýðý “eðitim sistemi”
konusundaki toplantýdan çýkýp, saat 9.20’de
ulusa TV’lerden hitap eder ve “ABD’nin
terörist bir saldýrýya uðramýþ olduðunu;
Güney Kuleye 9.03’te ikinci uçaðýn çarpmasýyla bu konuda tereddüt kalmadýðýný;
Air Force-1’a binip Washington’a uçmak
üzere yola çýkacaðýný” açýklar. Saat 9.20
itibariyle ABD semalarýnda uçmakta olan
700’e yakýn yolcu uçaðýnýn hiçbiri
rotasýndan çýkmýþ deðildir. Saat 9.30; daha
sonra Pentagon’a çakýlacak olan American Airlines’a ait 77 sefer sayýlý Dulles International - Los Angeles uçaðý rotadan
ayrýlýr. Veriler diðer iki uçaktakine benzemektedir. Uçakla irtibat kurulamamaktadýr.
Air Transport Board yetkilileri kuleden
aldýklarý bu bilgiyi Hava Kuvvetlerine iletir.
AA-77’nin rotadan çýkmasýndan sonra 5
dakika içinde “vur” emri çýkartýlýr. Saat
9.40: ABD’deki tüm hava alanlarý kalkýþlara kapatýlýr. ABD’nin Atlantik kýyýsýndaki
havaalanlarýna yaklaþan uluslararasý
Neden karton keseceði? Çünkü ABD iç-hatlarda uzunluðu 3.5 inch (8.5cm.)’e kadar býçak, maket
býçaðý ve karton kesicisi taþýmaya izin var. Bu nedenle karton keseceði......Normal býçaktan çok
daha da iyidir çünkü kesici tarafý , maket býçaklarý gibi, jilet keskinliðindedir.
2
12
Ekim 2001
ÝKTÝSAT
16. YIL
uçaklar ya geri çevrilirler ya da Kanada
hava alanlarýna yönlendirilirler. 9.35 sularýnda Washington’a en yakýn olan Virginia’daki bir hava-üssünden kalkan avcý uçaklarý,
üçüncü intihar timinin kontrolündeki uçaða
yetiþemezler: AA 77, saat tam 9.43’te
Pentagon’a çakýlýr. Bu saatte, 4. uçak, yani
United Airlines’ýn 93 sefer sayýlý uçaðý,
henüz kaçýrýlmamýþtýr. Bu uçak, Cleveland
üzerindeyken, saat 10.05’de rotadan sapar.
Bu arada, saat 9.57’de Baþkan Bush
Florida’dan Baþkente doðru havalanmýþtýr.
10.05’te Dünya Ticaret Merkezi’nin Güney Kulesi çöker. Saat 10.15 sularýnda,
UA-93 sefer sayýlý uçaðýn kaçýrýlmýþ olma
haberi üzerine, Baþkan Yardýmcýsý Cheney,
Baþkan Bush’u Air Force One’dan arayýp,
Washington’a gelmemesini, DC üzerindeki
semalarýn yeterince güvenli olmadýðýný,
Cleveland üzerinden kaçýrýlan bir uçaðýn
Washington’a doðru uçtuðuna dair duyumlar alýndýðýný bildirir. Bush’un uçaðý rota
deðiþtirip, Louisianna’ya yönelir. Washington üzerine gelmiþ olan avcý uçaklarý
Cleveland üzerinde 10.05’de rotadan çýkan
uçaðý intercept etme emrini 10.10 civarýnda alýrlar ve uçaðý Appalachian Daðlarý
üzerinde karþýlamak üzere uçuþa baþlarlar.
Ama söz konusu uçak 10.28’de
Pittsburg’un 25 km. kadar güney batýsýnda
yere çakýlýr. Çakýldýðý noktadan Appalachian daðlarýna uçuþ süresi 20 dakika,
Washington’a uçuþ süresi 45 dakika
kadardýr. Hal bu iken, komplo teoricilerinin,
haberleþmenin kesildiði yargýsýna nasýl
vardýklarýný anlamak mümkün deðildir.
Aslýnda komplo teoricilerinin haricindeki “normal” yorumcular da, özellikle
ilk gün, “haberleþmede sorun olduðu” izlenimine kapýldýlar. Çünkü bir þey kafalarýný
karýþtýrdý. Olay, Türkiye saatiyle l5.45’de
baþlamýþtý (8.45 EST). Türkiye saatiyle
17.15 sularýnda American Airlines, bir
Ekim 2001
ÝÞLETME ve FÝNANS
bildiri yayýnladý ve CNN-International bunu
alt-yazýyla verdi: “American airlines has
confirmed that it has lost two of its airplanes.” Buradaki “lost” (“kaybettik”)
sözcüðünün, “Üzeyir Garih’i kaybettik”
baðlamýndaki gibi kullanýldýðýný tüm
Amerikalýlar anladý. Çünkü “nerde
olduðunu bilmiyoruz” anlamýnda olsaydý,
“AA has declared that two of its airplanes are unaccounted for” derlerdi.
Gel gör ki, bizim TV’lerimizde çalýþan ve
doðru dürüst lisan bilmedikleri halde lisan
bildiðini sananlar, bunu anlamadý. Ve haber
geçtiler: “Amerikan Airlines iki uçaðýnýn
kayýp olduðunu bildirdi.” Ve tüm yorumcular, baþladý hesap yapmaya: Ýkisi
kulelere çarptý. Biri Pentagon’a çakýldý. Biri
Pittsburg yakýnlarýnda düþtü veya düþürüldü. Etti 4. American Airlines “iki uçaðým
kayýp” diyor. Etti 6!!!. Bu arada United
Airlines da benzeri bir bildiri yayýnlayýp, “bir
uçaðýný ‘kaybettiðini’ teyit etti. Bizimkiler
de toplamaya devam ettiler ve yedi rakamýna ulaþtýlar! Sonra da tabii akýllarý karýþtý;
çünkü saatler geçti ve 5. 6. ve 7. uçaktan
ses-soluk çýkmadý. Ama bizimkiler,
Türkiye’de saat gece yarýsýna geldiðinde,
halâ bunlarýn akýbeti üzerinde tartýþýyor ve,
“herhalde bunlarý düþürdüler de
söylemekten kaçýnýyorlar. Di mi ama?
Bu açýklama yapýlalý 7 saat oldu. Ben
þimdi baktým; Federal Havacýlýk dairesi
ABD semalarýnda artýk uçan uçak kalmadýðýný bildiriyor. Ama bunlardan
haber yok. Öyleyse...” diye spekülasyon
yapýyordu. Hatasýný en erken düzelten
CNBC-e oldu. Diðerleri hatalarýný anlayýncaya kadar Türkiye 12 Eylüle girdi. CNNTürk, Türkiye saatiyle 02’de, yani American Airlines bildirisinin yayýmýndan 9 saat
sonra, halâ alt yazý cinsinden o anlamý-belirsiz ve aptalca motomot çeviriyi
13
i nceleme - araþtýrma
analysis & research
veriyordu. Oysa CNN-International, hangi
uçaðýn, içinde kaç kiþiyle, nereye çakýldýðýný
bültenlerinde detaylý ama sözlü olarak vereli
8 saat olmuþtu. Ama insiyatif almayý ve
yetki kullanmayý bilmediðimiz için bir
allahýn-kulu çýkýp da, bunun serbest ama
doðru çevirisi, “American Airlines, olaya
karýþan dört uçaktan ikisinin kendisine
ait olduðunu teyit etti” þeklinde olmalý
deyip, yanlýþý düzeltemedi.
Kýsacasý, Amerikalýlarýn haberleþmesinde karýþýklýk falan yoktu. Karýþýklýk, Türk TV’lerinde lisan bilmeyenlerin yaptýklarý yanlýþ çevirilerden
kaynaklanýyordu ve sadece Türk seyircilerin ve yorumcularýn kafasýndaydý. Kimse de ertesi gün, “biz böyle bir
hata yaptýk, dinleyicilerimizden özür
dileriz” falan demek yürekliliðini
göstermedi. Bu da azgeliþmiþliðimizin
bir yansýmasý olsa gerek.
1.4.3. “Pentagon’un çok iyi korunmuyor muydu? Uçaðý düþürecek füze
sistemleri yok muydu? Nasýl olur?”
Bu soru da data ve bilgi eksikliðinden
kaynaklanýyor. Washington’daki hava
alanlarýndan biri Pentagon’a çok yakýndýr..
Bu hava alanýna iniþ için yaklaþan veya bu
hava alanýndan kalkýþ yapan uçaklarýn,
Pentagon’un (lateral) 3-5 kilometre
yakýnýndan geçmesi olaðandýr. Durum bu
iken, bu hava alanýndan kalkan bir uçaðýn
optimal bir noktada kaçýrýlýp Pentagon’a
yöneltilmesi durumunda, uçaðýn rotadan
çýkýþýyla vuruþ arasýnda sadece 1-2 dakika
geçebilecektir. Bu bir-iki dakika içinde
karar verip uçak düþürmek olasý bir þey
deðildir. Bu durumda, Pentagon’un otomatik bir füze sistemi ile korunmasý da
mümkün deðildi: Çünkü, böyle bir sistemin
varlýðý, diyelim ki sisli bir havada hata eseri
bir dakika kadar bile rotasýndan þanssýz
istikamette sapan her yolcu uçaðýnýn düþü-
14
16. YIL
rülmesini icap ettirecekti. Dolayýsýyla,
Pentagon’u böyle kýsa-menzilli yerdenhavaya füzelerle koruyan bir sistem yoktu
ve olamazdý. Nitekim bugünlerde ABD
tüm hava alanlarýný uçuþlara açmýþ olmasýna
raðmen, Pentagon’a yakýn olan bu söz
konusu alaný (makalenin dizildiði bu tarihte)
hala açmamýþtýr. ABD’in tüm topraklarýný
hava saldýrýsýna karþý koruyan, çok sofistike
bir füze sistemine sahip olduðu doðrudur;
fakat bu hava savunma sistemi, kýtalararasý bir saldýrýya karþý dizayn edilmiþtir.
Bütün sofistikasyonuna raðmen, 11
Eylüldeki saldýrý gibi bir saldýrýya karþý hiç
etkin deðildir. Nitekim, saldýrýdan evvel
Bush’un gündeme getirmiþ olduðu ve
uluslararasý (özellikle Rusya ve Çin ile)
politik sorun haline gelmiþ olan “füzekalkaný” projesi de böyle bir kýtalararasý
saldýrýya karþý düþünülmüþ süper-sofistike
bir sistemdir . Hayal edildiði þekliyle kurulmuþ olsaydý, söz konusu o sistem de, bu
çeþit bir terörist saldýrýya karþý hiçbir
etkinliðe sahip olmayacaktý.
1.4.4. Bu baðlamlarda ABD güvenlik
teþkilatlarýna ve yöneticilerine yöneltilebilecek mantýklý ve insaflý eleþtiri ancak þu
olabilir: Neden yolcu uçaklarýnýn bu
þekilde bomba olarak kullanýlabileceðini düþünüp ona göre bir sistem
kurmadýnýz?
Yanýt: Hayal edemediler. Veya ihtimal
vermediler. Daha evvel hiç olmamýþtý.
Üstelik bu gibi saldýrýlara karþý alýnacak
etkin önlemler kýsýtlýdýr. Tek etkin önlem,
kokpite giriþin tamamen kýsýtlanmasý;
kokpit ile kabin arasýndaki (sadece kapý
deðil) tüm “duvarýn kurþun geçirmez ve
delinmez bir zýrhla kaplý olmasý; uçuþ sýrasýnda kabin memurlarýnda dahi kokpit kapýsýný açacak anahtar bulunmamasý (aksi
takdirde teröristler kabin amirini ölümle
tehdit edip açtýrtabilirler); dolayýsýyla, kok-
Ekim 2001
ÝKTÝSAT
16. YIL
pitlere, pilotlara özgü minik tuvalet yapýlmasý ve pilotlarýn yiyecek içecek ihtiyaçlarýnýn, kalkýþtan evvel kokpit’e konmasý ve
bu ihtiyaçlarýný pilotlarýn kendilerinin gidermesi... Hatta, daha emniyetlisi, en radikal
çözüm olarak, kokpit ve kabin arasýnda kapý
bile olmamasý; giriþ çýkýþýn ayrý-ayrý olmasý
ve de pilotlarýn kokpit’e silahlý muhafýz
refakatinde indirilip bindirilmesi.... En son
analizde, uçaklarýn bomba olarak kullanýlmasýna karþý baþkaca tam-etkin, su-geçirmez bir önlem alýnmasý olanaksýzdýr. Ne
var ki, bu radikal ve “tatsýz” önlemleri almak Amerikan toplumunun tabiatýna,
yaþam-biçimine, ruhuna uygun deðildi. Bu
hunhar saldýrýdan sonra bile “garip” bulacaklardýr. Böyle bir olay olmadan uygulamaya konmaya kalkýlsaydý büyük tepki ve
direnç ile karþýlanýrdý ve muhakkak engellenirdi. Saldýrý öncesi, bu tür bir radikal tedbir
alýnmasý, bu yüzden, sosyolojik ve sosyopsikolojik olarak mümkün deðildi.
*****
2. Komplo Teorilerinin Özündeki
Saçmalardan Seçmeler:
Okuyucumdan özür dilerim: Fazla
teknik detaya girdim; ama bu baðlamdaki
komplo teorilerinin üzerine bina edildiði
tabandaki teknik bilgi, veri ve datanýn ne
denli eksik veya yanlýþ veya saptýrýlmýþ olduðu hakkýnda bir fikir vermek gerekirdi.
Þimdi, bu teorilerin özüne gelelim. Bu baðlamdaki teorileri üç ana gruba ayýrmak
mümkündür. Bu gruplardaki komplo teorisyenlerin hepsi de, argümanlarýna, yukarýdaki
bilgilerin ýþýðýnda çürüyen þu önermeler dizisi ile baþlarlar. Tekrar olacak ama yinelemek zorundayým. Derler ki:
“Bu saldýrý çok iyi planlanmýþ, yüksek teknolojik bilgi gerektiren beyinler
tarafýndan yönetilmiþ ve icra edilmiþ,
öyle 15-20 terörist tarafýndan gerçekleþtirilemeyecek derecede beceri gerektiren ve Usame bin-Laden’in El-Qaeyda
Ekim 2001
ÝÞLETME ve FÝNANS
örgütüne mensup kiþiler veya benzeri
“doðulu” kafalar tarafýndan yönetilemeyecek kadar sofistike ve karmaþýk bir
planlama gerektiren müthiþ bir organizasyonun eseridir. Ve dolayýsýyla bunun
ardýnda terörist ve aþýrý-uç örgütlerden
baþka güçler, yani bazý devletler veya
derin-devlet ve bunlara baðlý olarak
çalýþan istihbarat örgütleri vardýr...”
Peki kimmiþ bu devletler veya devlet
içindeki derin-devletler diye sorulunca üç
ana gruba ayrýlan yanýtlar verirler:
2.l. ABD’deki Derin Devlet Yapmýþtýr
Bu grup teorisyenler, (a)ya “kendi
deneyimlerindeki devlet”e ait imaj ve
izlenimleri ABD’deki “ciddi devlete”
yansýttýklarýndan, (b) ya Hollywood
filmlerinden fazlasýyla etkilendiklerinden,
(c) ya da Amerikaya ve “Amerikan” etiketi
taþýyan her þeye duyduklarý nefreti dile
getirmek arzusundan, CIA’nin veya tanýmý
boþ býrakýlan bir baþka “derin devlet yapýlanmasý”nýn, þu veya bu maksatla, böylesine hunhar bir eylemi planlayabileceðine
veya göz yumabileceðine kanaat getirebilmektedir. Yukarýdaki “c” þýkký hakkýnda
parantez açýp bir saptamada bulunmak
istiyorum:
Bu tür irrasyonel bir nefretin psikolojik-patolojik nedenleri olmasý iktiza
eder. Eðer böyle bir nefretin temelinde
Usame bin-Laden’inkine benzer aþýrý-dinci
temalar yatmýyorsa, ABD’nin simgelediði
ekonomik, politik ve askeri güce karþý
duyulan ürküntü ve Amerikan toplumunun
sanat, bilim, teknoloji ve ekonomi alanlarýnda elde ettiði baþarýlara karþý duyulan
kýskançlýk ve haset ve bunlara baðlý olarak
geliþtirilmiþ bir tür aþaðýlýk kompleksi
yansýmaktadýr. Uluslararasý platformlarda ve global çapta herhangi bir
alanda baþarý kazanmýþ olanlarýn veya
böyle bir baþarý kazanma potansiyeli
15
i nceleme - araþtýrma
analysis & research
konusunda kendine güvenenlerin bu
saldýrýlarý yorumlayýþ biçimi ile “diðerleri”ninki incelenip karþýlaþtýrýlsa,
kuþkum yok ki, birinci grupta yer alanlarýn bu tür komplo teorici yaklaþýmý
benimseme oraný, diðer gruptakilerin
bu teorileri benimseme oranýna kýyasla kat be kat düþük çýkacaktýr. Küçük
örneklemelerle ve izlenimsel saptamalarla
böyle bir hipotez ispat edilemez; ama gene
de, Cüneyt Arkýn, Alev Alatlý, Cem
Karaca gibi global çapta olmayan “ikinci
gruptaki sanatçýlar” ile “birinci grup”ta yer
alanlarýn yorumlarý arasýndaki belirgin fark,
bu spekülatif-düþüncemin doðru olduðuna
dair güçlü bir izlenim býrakmaktadýr. Antiparantez...
“Saldýrýnýn ardýnda ABD’deki
derin devlet vardýr,” tezini ileri sürenler,
“ABD’deki derin devlet”in böyle bir eyleme neden gerek duyduðu konusunda ikiye
ayrýlýyorlar.
(i)“Ekonomik neden belirleyici
oldu” diyenler:
Örneðin, Arslan Baþer Kafaoðlu, bir
TV programýnda, bilgiç-bilgiç þöyle bir
argüman ileri sürmekten çekinmedi: “ABD
ekonomisi resesyona girmiþti. Efendim,
hepinizin bildiði gibi, merkez-kapitalist
bu ekonominin can damarýný ‘militerendüstriyel kompleks’ teþkil etmektedir;
ama Sovyetler çöktüðünden bu yana askeri harcamalar kýsýlmýþ ve silah endüstrisine yeterli talep yaratýlamamýþtýr.
Halbuki, bakýnýz, olayýn hemen ardýndan Kongre, 40 milyar dolarlýk tahsisat
ayýrdý. Ergo...” (!!!?) Ciddiye alýnacak
türden bir argüman deðil ama, ister inanýn
ister inanmayýn, bu tür bir argümaný “inanýlýr” veya “makul” bulacak derecede cahil
çok. Onun için kýsaca yanýtlayalým: (i) Bir
kere, “militer-endüstriyel kompleks” argü-
16
16. YIL
manýnýn ne kadar mesnetsiz olduðu, l9461995 Japonya ve 1946-1990 Batý Almanya
örnekleriyle sabittir. (ii) Kafaoðlu’nun
argümanýnýn militer-endüstriyel kompleksle
ilgili yanlýþýný doðru kabul etsek bile, 11
trilyon dolarlýk bir Gayri Safi Yurtiçi Hasýlaya sahip olan bir ülke ekonomisini resesyondan çýkarmak için 40 milyar dolarýn
hiçbir iþe yaramayacaðýný bilmek için ilkokul aritmetiði yeter. 40 milyar bölü 11 trilyon binde dört bile etmez. ABD’in resesyondan çýkmasýný saðlayacak federal fon
enjeksiyonunun, söz konusu 40 milyar
dolarýn en az on-yirmi katý olmasý gerekir.
Kaldý ki, söz konusu 40 milyarýn en az yarýsý,
militer-endüstriyel komplekse gitmeyecek,
sadece havayolu þirketlerini bu olay yüzünden batmaktan kurtarmaya harcanacak.
(iii) Kafaoðlu’nun argümanýný asýl absürd
kýlan veriyi en sona sakladým. Diyelim ki
Kafaoðlu haklý. Ama eðer öyleyse, ABD
derin devletini idare edenlerin imbesil
olmalarý (yani IQ ortalamalarýnýn 60’ýn
altýnda olmasý) gerekir. Neden? Çünkü,
Amerikan borsalarýna kote olan þirketlerin
piyasa deðerlerinin toplamý, bugün, 10 Eylül
kapanýþ fiyatlarýna kýyasla 1 trilyon 300
milyon dolar kadar düþmüþtür. Bu, kaðýt
üzerinde olmakla birlikte, Amerikalýlarýn
servetinde Türkiye GSMH’nýn 8 katý büyüklüðünde bir kayýp demektir. Üstelik, bu
hesaba, borsaya kote olmayan þirketlerin
piyasa deðerindeki tahminî-düþüþ, dahil
deðildir. Her iktisat ikinci sýnýf talebesi bilir
ki, gerek yatýrým, gerekse tüketim
fonksiyonunun önemli baðýmsýz deðiþkenlerinden biri, “Wealth” (Servet)tir. Dolayýsýyla tüm ekonomik ajanlar, ABD’de tüketim ve yatýrým harcamalarýnýn düþeceðini
ve ipso facto, resesyonun kat be kat
derinleþeceðini tahmin etmektedirler.
Nitekim, sadece ABD deðil, tüm ülkelerin
ekonomileri gelecek iki yýl zarfýnda önemli
bir darbe yiyeceklerdir; çünkü, saldýrýyý ta-
Ekim 2001
ÝKTÝSAT
16. YIL
kiben derinleþen resesyonu ABD’nin ihraç
etmesi kaçýnýlmazdýr. Ama eðer öyleyse,
Kafaoðlu ve benzerlerinin Amerikan derin
devletini idare edenlerin ya moron ya imbesil olduklarýna veya “die-hard” (sapýna
kadar) komünist olduklarýna iman etmiþ
olmalarý gerekir. Kendileri; parlak argümanlarýyla kamu-oyunu televizyon kanalýyla aydýnlatýrken, herhalde böyle bir imanýn verdiði iç-rahatlýðýyla, bilgiç-bilgiç gülmekteydiler. Ama aslýnda haksýzlýk ediyorum: Bu gibi insanlarý böyle eleþtirmem
hata: Asýl eleþtirmem gereken, böylesine
zeka ve bilgi sahibi insanlarý ekrana çýkartan, çýkarttýktan sonra da söylediklerini,
baþlarýný sallayarak ve saygýyla dinleyen
sunucular ve program yönetmenleridir.
(ii) “Politik, jeopolitik ve askeri
amaçlar belirleyici oldu” diyenler:
Bu tezi en belirgin biçimde dile getiren
Emekli Orgeneral Kemal Yavuz olmuþtur.
Argümaný söyle özetlenebilir: “Afganistan
ve Kuzey Pakistan; Rusya, Çin ve Hindistan üçgeninin tam ortasýnda yer almaktadýr. Bu üç ülke, 21. yy.’da, süpergüç olarak ABD’e rakip olabilecek potansiyele sahiptir. Dolayýsýyla, ABD için
Pakistan’ýn kuzeyinde bir hava üssü
sahibi olmak, Rusya, Çin ve Hindistan
üçlüsünü kontrol etmek açýsýndan hayatî önem taþýmaktadýr. ABD bu nedenle, nasýl Saddamý dezenfermasyon ile
kandýrýp Kuveyt’e saldýrtmýþ ve sonra
yaptýðý operasyon ile Körfez savaþý
sonunda bayraðýný Kuveyt ve Suudi
Arabistana dikmiþ ise, benzer bir þekilde, bayraðýný Afganistan ve Pakistan’a
da dikmeye yarayacak yeni bir savaþ
çýkartmak istemektedir. Ama bunun bir
bahanesini yaratmak gerekir. Ergo:
“Terörist” saldýrýnýn ardýnda ABD derin
devletinin parmaðý vardýr.”
Argüman mantýklý mý gözüküyor?
Ama çok saçma. Çünkü:
Ekim 2001
ÝÞLETME ve FÝNANS
(a)Rusya, Çin ve Hindistan gibi üç dev
ülkenin, bulunduklarý coðrafi bölgenin ortasýnda salt bir hava-üssü elde ederek kontrol
edilebileceðini sanmak, hangi jeopolitik
strateji dehasýnýn fantazisinin ürünüdür,
acaba? Bu üç süper-güç adayýnýn bir veya
birkaç hava-üssü ile “kontrol” edilemeyeceðini; eðer kontrol söz konusu olacaksa,
bunun ancak tartýþýlmaz bir teknolojik, ekonomik ve (dolayýsýyla) askeri ve siyasi
üstünlüðün sürdürülmesi yoluyla gerçekleþtirilebileceðini, bir orgeneralin iyi bilmesi
gerekir. Býrakýnýz Çin, Rusya ve Hindistan
gibi 21. yy.’ýn potansiyel süper-güç adaylarýný, 3. sýnýf ülkelerdeki geliþmeleri bile,
burunlarýnýn dibindeki bir hava-üssüyle
kontrol etmek mümkün olmamýþtýr. Eðer
aksi varit olsaydý, 1979 yýlýnda, Ýncirlik üssü
orda öyle dururken ve de Pakistan-Amerikan iliþkileri de Irak-Amerikan iliþkileri de
þimdikine kýyasla çok daha ýlýk ve yakýn
iken, Ýran’da Þah rejimi devrilmezdi. Hadi
o devrildi diyelim, yerine geçen liberal-demokrat eðilimli Þahpur Bahtiyar hükümeti
o denli çabuk tepetaklak olmaz ve yerine,
ABD’yi “Büyük Þeytan” ilan eden ve
prestijine daha evvel görülmemiþ bir darbe
indiren, Hümeyni ve mollalarýnýn rejimi
oturuvermezdi. Eðer hedef-ülkeye yakýn
bir hava-üssü ve hatta, hedef-ülkeyi çevreleyen ülkelerle çok yakýn politik ve askeri
iliþkiler, “Üçüncü Sýnýf bir Ülke”deki içgeliþmeleri kontrol etmeye yetmiyorsa,
Kuzey Pakistan’daki tek bir hava-üssü ile
Hindistan, Çin ve Rusya gibi üç devin geçireceði geliþmeleri “kontrol” etmek nasýl
mümkün olabilir ki? El insaf paþa!
(b) Bir an için bu tezin saçmalýðýný unutup, doðru kabul edelim; ve diyelim ki,
ABD’deki derin devleti idare edenlerin
stratejik ve jeopolitik bilgisi böylesine zayýftý
ve bu yüzden “bayraklarýný körfeze diktikleri gibi Kuzey Pakistan’a ve Afganistan’a
da dikebilmek için bir savaþa ve bunun için
17
i nceleme - araþtýrma
analysis & research
de bir bahaneye gerek duydular. Bahane olarak, ABD’i böylesine sarsan, Amerikan servetinden 2 trilyonu onbeþ günde silip
götüren, ekonomiyi ve dünya-kapitalist
ekonomisini depresyona girme tehdidi ile
karþý-karþýya býrakan böyle bir bahane
yerine baþka türlü bir bahane yaratamazlar
mýydý? Örneðin, iki yýl kadar evvel Cole
isimli bir Amerikan destroyerine Yemen’de
bombalý bir saldýrý yapýlmýþ ve 17 denizci
yaþamýný kaybetmiþti. 6 900 hayat ve 2
trilyon dolarlýk servet feda edileceðine,
diyelim ki 40-50 denizcinin yaþamý ve 50
milyon dolarlýk bir destroyer veya kruvozer
feda edilse ve bahane olarak öne bu sürülseydi olmaz mýydý yani? Paþam, siz ABDde böyle derin-devlet iþleriyle uðraþan bir
general olsa idiniz, hangi “bahane”yi
yeðlerdiniz? Hadi diyelim ki “a” þýkkýndaki
mülahazalarý þu veya bu nedenle düþünemediniz... Ama, bu gibi bir soru da mý hiç
aklýnýza gelmiyor? Valla, ne diyeyim, iyi ki
emekli olmuþsunuz.
2.2. “ABD’nin Süper-Güç ve
Dünya-Jandarmasý Statüsünden Rahatsýz Olan Bir Baþka Birinci-Sýnýf
Güç Yaptýrmýþtýr” diyenler...:
Bunlarýn argümanýna göre, ABD’nin
süper-güç olmasýndan ve tek-kutuplu
dünya düzeninden rahatsýz olan ve ABD
ile rekabet etmek isteyen yeni süper-güç
adaylarý oluþmaktadýr. Kim bunlar diye sorarsanýz, komplo-teorisinin bu türünü savunanlar genelde kem-küm etmekte ama
sonra da Almanya, Rusya, Japonya, Çin
gibi isimler ortaya atmaktadýrlar. Süpergüçlerin oluþumunun tarihi incelendiðinde,
gerçi, yükselen ve yeni-oluþan bir süper
gücün, aðýrlýðýný askerî-ve-politik olarak
ortaya koymadan evvel, eski-süper-gücü
ekonomik alanda “solladýðý” gözlenmiþtir.
Örneðin ABD’nin askerî-politik süper-güç
olarak açýkça meydana çýkýþý 1943-1945
tarihlerine rastlar. Oysa, 20.yy.’ýn ikinci ya-
18
16. YIL
rýsýnýn görünürdeki süper-güçleri Ýngiltere+Fransa’yý gerek teknolojik üstünlük
gerekse iktisadi büyüklük açýsýndan, ABD,
1945’den çok evvel, 1900-1915 arasýnda
geçmiþti. Belki benzer bir biçimde, AB
Gayri Safi Birlik Hasýlasý’nýn, daha þimdiden ABD’nin GSMH’na kýyasla %30-35
daha büyük olduðuna ve yakýn gelecekte,
Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti’nin de topluluða katýlmasýyla, ekonomik
büyüklük açýsýndan AB ile ABD arasýndaki
farkýn daha da büyüyeceðine iþaret edilebilir. Yani belki çaðýmýzýn “yükselen” ve
“yeni”, ama askerî-politik boyutta henüz
tezahür etmemiþ süper-gücü Avrupa topluluðudur. Ama bunlarýn, yukarýda sözü
edilen saçma-sapan komplo-teorisi ile bir
ilgisi elbette yok.
2.3. “Saldýrýlarýn arkasýnda Mossad vardýr” diyen komplo teorileri:
Komplo teorileri arasýnda en az saçma
olan budur; çünkü ilk bakýþta mantýklý
olabilirmiþ gibi bir izlenim býrakmaktadýr.
Mossad’ýn, “ABD gibi büyük bir gücü
düþmanýma düþman edebilirsem...”
türü bir düþünce ile davranmasý sanki
olabilirmiþ gibi gelebilir, basit düþünen
birine... Ne var ki, hiçbir istihbarat
örgütü, böylesine “ilkel” ve çocukca
bir formüle dayanarak düþünüp hareket etmez. Zaten, sofistike düþünüp
yüzlerce uzmanýn derin analizleri
sonucunda hareket ettikleri zaman
bile, giriþimlerin ben diyeyim üçte-biri
siz deyiniz yarýsý, gerçek dünyadaki ve
toplumlardaki dinamiklerin onulmaz
ve öngörülmesi imkansýz dinamikleri
ve karma-karýþýklýðýna ve/veya bazý
kilit
kiþilerin
görünmeyen
komplekslerinin örümcek-aðlarýna
takýlýp hiç istenmeyen ve hiç beklenmeyen yan etkiler yaratarak baþarýsýzlýða uðrarlar... Hele böyle “Aracýlýk
iþlevine soyunmuþ güçlü dostumu,
Ekim 2001
ÝKTÝSAT
16. YIL
düþmanýma düþman edebilirsem, bir daha
arabuluculuk yapmaya soyunduðunda beni
iyi kollar veya gücüyle benim düþmanýmý
ezer” falan gibisinden basit-kafalý
düþünüp hareket etmeleri mümkün
deðildir. Yani olmaz öyle þey. Ýki açýk
nedenle olmaz:
(i) Olmaz, olmaz ama, diyelim ki
Mossad veya Mossad içindeki güçlü bir
grubun bir an için tüm profesyonel basireti
baðlandý da, “böyle olsa iyi olmaz mý” diye
düþündü. Ýyi de, biri çýkýp, “ ya bilgi sýzar
da, bu giriþimin arkasýnda Mossad’ýn olduðunu Amerikalý yetkililer anlarsa, o zaman
Ýsrail-Amerikan iliþkilerine ve dolayýsýyla
Ýsrail’e ne olur?” diye sormaz mý?! Dahasý,
böyle bir komplo tartýþýlýrken, biri çýkýp da,
“Ülkemize n’olur, onu bir kenara býrakýn
da, böyle bir saldýrýnýn ardýnda bizim olduðumuz ortaya çýkarsa, bize n’olur, hiç düþündünüz mü,” demez mi?!
(ii) Kaldý ki, bu adamlarýnýn basiretlerinin böyle tümden baðlanmasý mümkün
deðildir. Saldýrýnýn üstünden daha üç hafta
geçmeden, uzman yorumcular þu noktada
ittifak eder oldular: “ABD’nin FilistinÝsrail anlaþmazlýðý baðlamýndaki tutumu, çok büyük bir olasýlýkla, bu saldýrýnýn sonucunda, Arap tarafý ve tezleri
lehine bir kayma gösterecektir. Çünkü,
ABD, Arap dünyasýnda aleyhine oluþmuþ tepki ve nefretin daha da yaygýnlaþýp kök salmasýný önlemek gereðini
duyacak ve Filistin-Ýsrail çatýþmasýnda, açýk bir þekilde Ýsrail-yanlýsý olarak
görünmekten, bundan böyle, kesinlikle
kaçýnmak zorunluluðunu hissedecektir.
Dolayýsýyla, ABD’nin Ýsrail’e karþý daha soðuk ve eskisine kýyasla daha mesafeli davranmasý beklenmektedir.”
Sizce, Mossad’ýn istihbarat uzmanlarý
dinamiðin böyle geliþeceðini hiç düþünmemiþ olabilirler mi? Ýstihbarat uzmanlarýnýn
yanlýþ düþündükleri ve yanlýþ hesap ettiklerine çok rastlanmýþtýr. Ama bu kadar da deðil!
Ekim 2001
ÝÞLETME ve FÝNANS
3. Sonuç Babýnda Birkaç Söz
Ýlkönce þunu belirteyim: Eleþtiri yoðunluklu bir yazý oldu. Klavyenin baþýna
oturduðumda, niyetim böyle bir þey yazmak deðildi. Ne var ki, göyya terörizm uzmaný Dr. Erol Mütercimler; vakt-i zamanýnda Cemal Madanoðlu gibi pýrýl-pýrýl bir
kiþiliði yýpratýp siyaset sahnesinden silmek
için ajan-provokatör olarak görev yapmýþ
ve Madanoðlu’yu beraat ettiren mahkemede deþifre olmuþ Mahir Kaynak; Doç.
Dr. Ümit Özdað, bazý görüþlerini özetle
verdiðim Arslan Baþer Kafaoðlu ve emekli
orgeneral Kemal Yavuz, ve þimdi adlarýný
unuttuðum yarým düzine daha komplo
teoricisinin olur-olmaz iddialarýný bazen
kahkahalarla gülerek bazen de sýkýlýp kýzarak onca gündür dinledikten sonra, zihnimden ve yüreðimden baþka tür bir metin
çýkmasý olasý deðildi.
Ama bu demek deðildir ki, yazýlý ve
sözlü medyada dengeli ve bilgili olan kýymetli yorumcularýmýz ve habercilerimiz
yoktur. Ve onlarýn sayýsý abuk-sabuk konuþanlarýn sayýsýndan çoktur. Bu kýymetli
insanlar arasýnda aklýma ilk gelenler, Ruþen
Çakýr, emekli Büyükelçi Yalým Eralp ve
Þükrü Elekdað, Can Dündar, Mithat Bereket, Fatih Altaylý, Cengiz Çandar, Oktay
Ekþi, Çetin Altan, Ali Bayramoðlu..Yer ve
zaman kýsýtýndan isimlerini burada anamadýðým düzinelerce baþka kýymetli yorumcu
ve köþe yazarý var. Bunu belirtmek istedim.
Ýkinci olarak þunu söylemek istiyorum:
Bu makaleyi yazmak için klavye baþýna
oturduðumda, 11 Eylül saldýrýsýyla ilgili
birkaç baþka boyut üzerine yazmayý planlamýþtým. Olmadý. Yer kalmadý. Belki de iyi
oldu, çünkü söz konusu boyutlar, burada
irdelenen boyutlara kýyasla daha karmaþýk
ve daha spekülatif. Belki Ýþletme ve
Finans’ýn bir sonraki sayýsýnda o boyutlar
üzerinde yazarým.
19

Benzer belgeler