bu bina ve arsa uzman inşaat a.ş.`nin işgalinde

Transkript

bu bina ve arsa uzman inşaat a.ş.`nin işgalinde
Din, dil, ırk ayırımının yapılmadığı, gelir adaletsizliğinin en aza indiği. siyasi
ayrımcılığın yapılmadığı, seçildikten sonra bizi yöneten koltuklara oturanların,
değişik görüşlere sahip bir toplumun yöneticileri olduklarını
akıllarından çıkarmayarak hareket ettikleri.
hukuk kurallarının herkes için eşit olarak uygulandığı...
huzurlu, sağlıklı ve mutlu bir yıl geçirmeniz dileklerimizle... ATAKÖY GAZETESİ
Hoş geldin
Yakup VATAN
Bakırköy Kaymakamı
Per.Kd.Alb. İhsan BURSALI
Bakırköy Askerlik Şube Başkanı ve
Garnizon Komutanı
BAKIRKÖY DEPREME HAZIR MI?
Van Depremi’nden sonra bizi yönetenlerin birinci önceliği
DEPREM. Depremin üzerinden aylar geçti alınan somut
hiçbir önlem yok. Günler “cek” ve “cak” larla geçiyor.
Bakırköy Belediye Meclisi Aralık ayı toplantılarında da
depremi konuştu. CHP
Meclis Üyesi Selim Malgaz
açıklamalarda bulundu.
Bu konuşmaları web
sayfalarımızda sesli
olarak dinleyebilirsiniz.
Bu arada biz de Sayın
Malgaz’a Bakırköy
Belediyesi’nin deprem ile
ilgili çalışmalarını ve neler
yapacaklarını sorduk.
( Yazısı 17. sayfada )
VAN Depremi’nden sonra Başbakan
açıkladı: “Oy hesabı yapmayacağız. Tüm
kaçak binaları yıkacağız.”
FLORYA’DAKİ KAÇAK BİNALAR
YIKILABİLECEK Mİ?
Kimse cesaret edip konuşamıyor ama ortada bir
gerçek var. 1999 ile 2004 yılları arasında Florya’da
180’in üzerinde binanın hiç bir ruhsat almadan kaçak
olarak yapıldığı biliniyor. Binalar, yapan
müteahhitler,
göz
yumanlar
ortada.
Şimdi
Florya’ya da
2 kat daha
yükseklik
verilmeye mi çalışılıyor? Tüm bunlar yapanın yanına
kar kalacak ve adına deprem affı mı denecek?
( Yazısı 19. sayfada )
Yeni Yıl Mesajları sayfa 13’de
Ateş ÜNALERZEN
Hadi SALİHOĞLU
Bakırköy Belediye Başkanı
Bakırköy Cumhuriyet Savcısı
Sürekli,
Etkili,
Ýlkeli.
19
Ya þ ý n d
SAYI: 211
2012
Bakýrköy’de
a
1
Numara
ATAKÖY
OCAK 2012
FİYAT: 2 TL
http://www.atakoygazete.com.tr
Anketimiz sonuçlandı. Aylık ortalama kira en az 35 bin TL olmalı.
BU BİNA VE ARSA UZMAN İNŞAAT A.Ş.’NİN İŞGALİNDE
Yanda fotoğrafını gördüğünüz bu bina
bahçe içinde ve Bakırköy’ün en işlek caddesinin üzerinde Yüce Tarla Caddesi ile
Fişekhane Caddesi’nin kesiştiği yerde,
Capacity kapalı otoparkının girişinin tam
karşısında. Geçen sayımızda burası ile ilgili
bir anket yayınladık ve sorduk. Sizce bu
binanın aylık kirası ne olmalıdır?
Bakırköy Belerdiyesi’ne ait bu yer Uzman
Ticaret A.Ş’nin işgalinde bulunuyor.
Uzman Tic. A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı
Capacity AVM’nin % 51 hissesini kontrolünda bulunduran Selahattin Özgül.
İşgaliye ödenen bu yer kiraya verilseydi
belediye’nin kasasına her ay ne kadar
girecekti. Bu ayrıcalık niye? ( 15. sayfada )
Capacity AVM’nin % 51 hissesini
kontrolünde bulunduran
Selahattin ÖZGÜL, Uzman A.Ş.’nin
de hissedarı. Uzman A.Ş. bu bina
ve arsanın işgalcisi durumunda.
Bakırköy’de çok uzun yıllardır
gayrimenkul alım satımı ve gıda
işi ile uğraşan İbrahim DORUL
“Oranın en az kirası 50 bin TL
eder” diyor.
3
FARUK SALGAR BÜYÜLEDİ
AYIN YAZISI
Türk Müziği’nin usta isimlerinden Bakırköy
Musiki Konservatuarı Vakfı koro şefi Faruk Salgar, Cem Karaca Kültür Merkezi’nde verdiği
konserde salonda bulunanları adeta büyüledi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Türk Müziği
Orkestrası ile birlikte Türk Sanat Müziği’nin
seçkin eserlerini seslendiren Salgar, salonda
bulunan dinleyiciler tarafından sık sık ayakta
alkışlandı.
Özcan Atamer
e-mail
İki bölümden oluşan gecenin ilk
bölümünde de İBB Korosu hicazkar
eserlerden oluşan şarkıları
seslendirdi.
“H A N G İ S İ B A B A S I ” KOMEDİSİ
BAKIRKÖY BELEDİYE TİYATROLARI’NDA SAHNELENDİ
Aynı anda iki karısıyla iki ayrı evliliği
sürdüren taksi şoförü John Smit'in
komik hikayesinin anlatıldığı 'Hangisi
Babası' adlı komedi oyununun galası
Ataköy Yunus Emre Kültür Merkezi’nde
yapıldı.
Oyun sonunda sahneye çıkan Bakırköy
Belediye Tiyatroları Genel Sanat
Yönetmeni Müşfik Kenter ve oyuncular
uzun süre ayakta alkışlandı.
Oyunculara çiçek veren Bakırköy
Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen,
Osmaniye'de yapılacak 1000 kişilik
yeni bir tiyatro ve opera salonu
inşaatına Nisan ayında başlanacağını ve
bir yıl içinde bitirileceğini söyledi.
Ray Cooney'in yazdığı, Nazım Uğur Özüaydın'ın dilimize çevirdiği Zurab Siharulidze'nin yönettiği 'Hangisi
Babası' adlı oyunun gala gösterimi Ataköy Yunus Emre Kültür Merkezi Müşfik Kenter Sahnesi'nde yapıldı.
Mert Asutay, Çetin Etili,
Fidan Tek Koşar, Nazan
Koçak, Aytekin Özen,
Özge Çatak ve Hüseyin
Durak'ın
performanslarını
sergilediği oyunda, aynı
anda, iki karısıyla, iki
ayrı evliliği sürdüren
taksi şoförü John
Smith, günün birinde
birbirinden habersiz iki
çocuğunun internette
tanışmasını ve ardından
yaşanan gelişmeleri
güldürerek anlatıyor.
[email protected]
YENİ YILA GİRERKEN
BİZİ YÖNETENLERDEN NE İSTİYORUZ?
Bir yılı daha geride bıraktık. Hep aynı söylemlerle yeni yıla
girilir: “Sağlık, huzur, mutluluk dolu yeni bir yıl”…
Her yeni yılda bu söylemlerin hemen tamamı hayal olur. Belirli
bir mutlu azınlığın dışında hemen herkes yeni yılda aynı
sorunlarla karşılaşır ve bizi yönetenlerin yasaları keyiflerince
uygulamalarından şikayet ederler.
Bizi yönetenlerden ne istiyoruz? Öncelikle görevlerinin;
insanların mutlu ve huzurlu yaşamaları için yasa ve
yönetmelikleri hakkaniyet kuralları içinde ve herkese aynı
şekilde uygulamak olduğunu akıllarından çıkarmamalarını.
Böyle mi oluyor? Hayır… Bizi yönetenlerin büyük çoğunluğu
birkaç şahsı ve kurumu kollama pahasına geride kalan
milyonları mutsuz ve huzursuz etmek için çalışıyorlar.
Geçtiğimiz yıl bölgemizde yaşadığımız, pek çok kişinin
yaşamını olumsuz etkileyecek uygulamalardan birkaç örnek
verelim.
Ataköy’ün göbeğine Ayamama Deresi’nin kenarına her biri 5
ton uçak yakıtı alan 7 adet yakıt tankı yaptılar. Bunları
yapabilmek için yasaları uygulamadılar. Tepkiler karşısında
yeni yönetmeliklerle her şeyi kitabına uydurdular.
Atatürk Havalimanı’nın Ataköy istikametindeki 06-24 pistini
uzmanların tüm uyarılarına rağmen Ataköy istikametine
uzattılar. Gürültü önleyici uluslararası hiçbir kuralının
uygulanmadığı bu piste sabaha kadar uçaklar inip kalkıyor.
İnsanlar huzursuz, mutsuz…
Hukuk kurallarının adamına göre uygulanmasının en güzel
örneklerinden birisi de Capacity AVM’de gözler önünde…
Bu AVM’de otoparkın ilk 3 saatinin ücretsiz olması gerekirken
otopark ücreti almaya devam ediyorlar. Ayrıca “Biz yasa falan
tanımayız. Bize kimse engel olamaz” dercesine otoparka
abone ve ücret tarifesini devasa ışıklı tabelalarla ilan edebiliyorlar. Peki bunlar bu cesareti kimden alıyorlar? Tabii ki bizi
yönetenlerden…
Ayamama Deresi kenarındaki yapıların yıkılacağını bizzat
Başbakan’ın açıklamasına rağmen, hemen dere kenarına
Büyükşehir Belediyesi “Kadın Koordinasyon Merkezi” yapıyor.
İnşaat nerede ise bitmek üzere...
Trafikte çekicilerin ise durumu ortada. Sırf bazı polis dernek ve
vakıflarının para kazanabilmeleri için çalışma şekilleri ortada…
Örnekleri uzatmak mümkün…
Bizi yönetenlerin büyük bölümünün hukuk anlayışı bu…
Bu tablo karşısında insanlar nasıl mutlu olsunlar, nasıl huzurlu
olsunlar ve nasıl ileriye umutla baksınlar…
Bu ülkede maalesef cebinde parası ve siyasi gücü olan her şeyi
yapıyor. Bunlar birileri tarafından korunuyor ve kollanıyor.
Onlar için kanun ve yönetmelikler bir şey ifade etmiyor. İsteklerini yerine getirebilmek için bazı yöneticilerimiz “kılıfları”
hazırlıyor ve parası ve siyasi gücü olanların istekleri emir
telakki edilip yerine getiriliyor.
Hiç kimse bunun aksini savunmasın… Yukarıda verdiğimiz
birkaç örneğin gerekçelerini açıklasınlar biz de bilelim…
Sevgili okuyucularım, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra
da hukuk kurallarının herkese eşit şekilde uygulanması için
verdiğimiz mücadeleye devam edeceğiz.
Temennimiz bizi yöneten bazı yöneticilerin akıllarını başlarına
alarak doğru yolu bulmaları… Umut etmekten başka elimizden
bir şey gelmiyor…
Yeni yılınızı bu duygularla kutluyorum…
5
BÜYÜKLERİMİZDEN MESAJ VAR
Bizleri büyüten, üzerimizde sonsuz emekleri olan
yaşlılarımız. Kimisi bir telefon çaldığında ‘yüreğim
hopluyor, arayanım soranım var diye seviniyorum’ diye
tarif ederken, kimisi de ‘karşımda beni dinleyen birini
bulduğumda yalnızlığımdan arınıyorum’ diye tarif ediyor
onlara yapılan ziyaretleri. Bazıları eşini kaybetmiş; “Evin
içinde bir sesti, nefesti. Birlikte gezmeye giderdik, yürüyüş
yapardık.” diye anlatıyor eşlerini ve ekliyor onu çok
özlüyorum diye. Bazısı ise yakınıyor oğlum, kızım aramıyor
beni; yalnızım burda diye... Gözleri yollarda kapıdan birinin
girmesini bekliyorlar... Sadece tanıdık yüzlerin değil tabiki
de. Oğlunu kızını beklerken başka ziyaretçiler için de gözleri yollarda. Onlar için her yeni bir gün yeni bir umut, yeni
bir bekleyiş. Kimden mi bahsediyoruz? Bakırköy Şefkat
Huzur Evi sakinlerinden...
Hem yeni yıllarını kutlamak için hem de yeni yıl mesajlarını
almak için ziyaret ettiğimiz Şefkat Evi sakinleri bizi çok
Mualla Suyolu (85): Yeni yıl benim için bir sene eskiyi, bir
sıcak karşıladı. Orda olan herkesle konuştuk. Yeni yıldan
beklentilerini, yeni yıl mesajlarını dinledik. Hepsi de sosyal
aktivitelerin, kendilerini ziyarete gelenlerin daha fazla
olmasını istiyorlar. Konsere, sinemaya, tiyatroya daha sık
gitmek istiyorlar. Çay saatlerine sohbet edebilecekleri
ziyaretçiler davet ediyorlar.
Hepsinin birbirinden farklı hikayeleri olan yaşlılarımızın
yeni yıldan beklentileri, yeni yıl umutları, yeni yıl
mesajları...
Maria Yamaner (73): Yeni yıl benim için dün gibi, yarın gibi
Yılbaşı benim için mutlu güzel bir akşam geçirmek demek.
Umarım yeni yılda ülkemizin ekonomisinin daha da geliştiği,
krizlere kapılmadığımız, terör olaylarının olmadığı bir yıl
geçiririz. Ayrıca yeni yılda Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne
girmesini arzu ediyorum. Kendim için ise mutluluk, sağlık,
huzur diliyorum. En önemli olan konular bunlar. Para pul önemli
değil, önemli olan sağlık ve huzur. 3 öğün yemek bulunur ama
huzur bulunmaz.
Karabet Gürünlü (80): Yeni yıl benim için değişiklik ifade
ediyor. Ülkenin durumunun daha iyi olmasını temenni
ediyorum. Ülkemiz daha iyi olduğu zaman bizler de daha mutlu
olacağız. Kendim için bir beklentim yok. Burada çok mutluyuz.
Ben eski boksörüm. Ve bu nedenle sağlıklı olmak çok önemli.
Yeni yılda da herkese sağlık diliyorum.
Muammer Isıkan (80): Yeni yıl benim için çok şeyler ifade
demek. Yeni yılda daha mutlu günler geçirmeyi diliyorum.
Sağlık, huzur diliyorum. En önemlisi sağlık ve huzur. Burada
hoş sohbetler yapıyoruz. Bazen dışarıya çıkıyoruz. Yeni yılda
daha fazla etkinlik olmasını istiyorum.
sene yeniyi temsil ediyor. Arkama baktığımda eskiyi, önüme
baktığımda yeniyi temsil ediyor. Yeni yıldan beklentilerimiz tabi
ki var. Bu yaştan sonra beklentiler daima hüzünlüdür. Aile
efradım var, gelinlerim, çocuklarım, torunlarım var. Ailemin
mutlu olması en büyük beklentim. Ve buradaki birliğin, düzenin
bozulmaması. Ben bileyim ki bunlar benim insanlarım. Ben
burada yalnız değilim, sahipsiz değilim. Aile çok önemli.
İnsanın ailesi olursa, manen, ruhen arkasını onlara dayarsa
geçmiş yıl da güzeldir, gelecek yıllar daha güzeldir. Bizim
burada yaşam tarzımız dışarısı ile bağdaşmış vaziyette. Yarım
bir duvar bizi halktan, insanlardan ayırmakta. Burada belki
evimizden daha rahatız. Bir oğlum ve iki kızım var. En küçük
kızımla görüşemiyorum. Bir mucize bekliyorum Allah’tan onu
bulabileyim, görebileyim. Tek beklentim bu. Yoksa burası gayet
rahat, huzurlu ve güvenli.
İsmail Ayhan Gümüşsoy (56): Uzun yıllar Avrupa’da
kaldım. Orada yeni yıl kutlamaları olurdu. Türkiye’de de oluyor.
ediyor. Çok şeyler de beni üzüyor. Yeni yılda her şeyin iyi
olmasını istiyorum. İnsanların birbirleriyle güzel geçinmelerini,
hastalık olmamasını en başta onu istiyorum. Burada
üzülüyorum. Çok hasta var. Konuşacak arkadaş bulamıyorum
bazen. Sıkılıyorum. Bazen kendimi dışarıya atıyorum ama
burasını çok seviyorum. Yalova Depremi’nden sonra buraya
geldim. 12 yıldır buradayım. İnanın burası çok güzel. Burada
eskiden eğlenceler yapılırdı. Şimdi bunlar yapılmıyor. Buradaki
insanların moralleri bozuk. Onun için hiç değilse haftada bir
kere burada müzik, tiyatro gösterileri yapılmasını istiyorum.
Moral gecelerinin yapılmasını istiyorum.
Muammer Isıkan (80): Yeni yıl benim için çok şeyler ifade
ediyor. Çok şeyler de beni üzüyor. Yeni yılda her şeyin iyi
olmasını istiyorum. İnsanların birbirleriyle güzel geçinmelerini,
hastalık olmamasını en başta onu istiyorum. Burada
üzülüyorum. Çok hasta var. Konuşacak arkadaş bulamıyorum
bazen. Sıkılıyorum. Bazen kendimi dışarıya atıyorum ama
burasını çok seviyorum. Yalova Depremi’nden sonra buraya
geldim. 12 yıldır buradayım. İnanın burası çok güzel. Burada
eskiden eğlenceler yapılırdı. Şimdi bunlar yapılmıyor. Buradaki
insanların moralleri bozuk. Onun için hiç değilse haftada bir
kere burada müzik, tiyatro gösterileri yapılmasını istiyorum.
Moral gecelerinin yapılmasını istiyorum.
Hanım Nalbantoğlu (73): Yılbaşı benim için buradaki tüm
arkadaşlarımızla beraber mutlu bir akşam geçirmek demek.
Yeni yıldan beklentim ise arkadaşlarımın arasında olmak,
onlarla hoşça vakit geçirmek. Ayrıca sağlık diliyorum.
İnsanların yalnız kalmamasını, aileleri ile birlikte uzun yıllar
mutlu olmalarını diliyorum.
( Arzu BERATOĞLU
Yavuz ARPACIK )
7
Bakırköy Mûsiki Konservatuarı Vakfı’ndan doğumlarının 180. yılında ve 804. yılında
H A C I Â R İ F B E Y ’ İ V E H Z . M E V L Â N A’ Y I A N M A K O N S E R İ
Bakırköy Mûsiki
Konservatuarı Vakfı
(BMKV), doğumunun
180. yılında Hacı
Ârif Bey’i ve sema
töreni eşiliğinde
doğumunun 804.
Yılında Hz.
Mevlâna’yı anma
konseri
gerçekleştirdi.
Kültür Üniversitesi
Akın Güç
Oditoryumu’nda
gerçekleştirilen ve
sunuculuğunu
Bakırköy Mûsiki
Konservatuarı Vakfı
Yönetim Kurulu Üyesi
Selçuk Kurt’un yaptığı
geceye, Bakırköy
Kaymakamı Yakup
Vatan, BMKV
Danışmanı Prof. Dr.
Nevzat Atlığ, BMKV
Yönetim Kurulu Başkanı
Hikmet Özkahraman ve
Yönetim Kurulu Üyeleri
ile İşadamı Selim Pars
ve binin üzerinde
davetli katıldı.
Gecenin ilk bölümünde
Solist Faruk Salgar
yönetimindeki Bakırköy
Mûsiki Vakfı hocaları
tarafından Kürdi’li Hicazkâr
Peşrevi ve Kürdi’li Hicazkâr
şarkılar seslendirildi; ikinci
bölümde ise Bakırköy
Mûsiki Konservatuarı Vakfı
Itri – Dede Efendi ve
Gençlik Koroları ile Galata
Mevlevi Sema Topluluğu
tarafından Acem – Aşirân
Mevlevi Âyini ve Semâ
Töreni gerçekleştirildi.
(Arzu BERATOĞLU)
9
Edirne İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne atanan Bakırköy İlçe Milli Eğitim Müdürü
HÜSEYİN ÖZCAN’A VEDA YEMEĞİ
Bakırköylü İşadamları Derneği (BİAD), Bakırköy İlçe
Milli Eğitim Müdürlüğü görevinden Edirne İl Milli
Eğitim Müdürlüğü’ne atanan Hüseyin Özcan için
veda yemeği düzenledi.
BİAD Sosyal Salonu’nda düzenlenen geceye
Bakırköy Kaymakamı Yakup Vatan, Bakırköy
Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen, Bakırköy
Askerlik Şubesi ve Garnizon Komutanı Alb. İhsan
Bursalı, Üsküdar Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa
Ateş Ünal Erzen de konuşmasının ardından Özcan’a
plaket verdi.
Gecede konuşan Özcan, Bakırköy’den ayrılmanın
kendisi için çok zor olduğunu belirtirken, duygulu
anlar yaşadı. Özcan, Bakırköy’de mesleki açıdan
en üst seviyede çalıştığını ifade ederek,
Bakırköy’de bir çok dost kazandığını ve bu
dostlukları hiçbir zaman unutmayacağını söyledi.
Özcan ayrıca Bakırköylülerin kendilerini Edirne’de ziyaret
Adagül ile çok sayıda kamu kurum müdürü ve işadamları katıldı.
Sunuculuğunu sanatçı Göksenin İleri’nin yaptığı gecede konuşan
Bakırköy Kaymakamı Yakup Vatan, Hüseyin Özcan’ın
Bakırköy’den ayrılmasından dolayı üzüldüklerini fakat daha üst bir
göreve atandığı içinde sevindiklerini söyledi. Vatan,
konuşmasının ardından Özcan’a Bakırköy’de yaptığı hizmetlerden
dolayı bir plaket takdim etti.
Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen’de Hüseyin Özcan’ın
Bakırköy’deki eğitim seviyesini en yukarıya taşıdığını ve
Bakırköy’e SBS’de birincilik kazandırdığını hatırlatarak,
hizmetlerinden dolayı Özcan’a teşekkür etti. Belediye Başkanı
etmelerini de istedi.
Geceye katılan kamu kurum müdürleri Hüseyin Özcan’a çeşitli
hediyeler ve plaketler sunarken, Bakırköy Musiki Vakfı
Konservatuarı Yönetim Kurulu Üyesi Selçuk Kurt da İstanbul
şarkıları ve Edirne şarkılarının olduğu müzik CD’leri hediye etti.
Oldukça samimi ve duygulu anların yaşandığı gece, toplu şekilde
çekilen hatıra fotoğrafı ile sona erdi.
Gürcü ressam Davit Ughrelidze’nin Eserleri
SANAT SEVERLERLE BULUŞTU
Gürcü Ressam Davit Ughrelidze’nin
yağlıboya çalışmaları Ataköy Yunus Emre Kültür
Merkezi’nde sanatseverlerle buluştu.
Tiflis Devlet Güzel Sanatlar Akademisi mezunu,
kitap illüstrasyonu ve heykel çalışmalarının yanı
sıra tiyatro dekor ressamı olarak da görev yapan
Gürcü ressam Davit Ughrelidze’nin resim
sergisinde 30 eser yer aldı.
1996 yılından beri Türkiye’de yaşamını sürdüren
Ughrelidze’nin açtığı 20’den fazla kişisel sergisinde
yer alan eserleri, Gürcistan, Rusya, İtalya, Fransa,
İspanya,
Küba, İsrail, Hollanda, İngiltere ve
Türkiye’de özel koleksiyonlarda yer alıyor.
Resme küçük yaşlarda başladığını belirten sanatçı
“ Son 10 yıldır Türkiye’de yaşıyorum ve sanata
burada hizmet ediyorum. Bir çok eserlerim özel
koleksiyonlarda bulunuyor. 20’den fazla kişisel
sergi açtım. Her sergi benim için bir sınav.
Sanatımı değerlendirmek ve özeleştiri yaparak
gelişimime katkıda bulunmak benim için daha
rahat oluyor. Bu nedenle sergiler hep bir sınav diyorum.” dedi.
11
ANTİKA MERAKLILAR HER CUMARTESİ
AİRPORT OUTLET ’TE
İstanbul Ataköy’de bulunan Airport Outlet Center’da her
Cumartesi günü AVM açık otopark alanında “Bit
Pazarı” kuruluyor.
Kapalı Çarşı,
Bakırçılar Çarşısı,
Ankara Ayrancı Bit
Pazarı Türkiye’nin
birçok yerinde antika
dükkanı olan
esnaflar ve koleksiyonerler her cumartesi günü Airport
Outlet Center’daki
“Bit Pazarı”nda
buluşuyor.
Airport Outlet
Center otopark
alanında cumartesi
günleri 10:00-18.00
saatleri arasında
RESSAM RUHCAN AKİL’İN “TROYA ÖNÜNDE ATLAR” SERGİSİ
CAROUSEL’DE SANATSEVERLERLE BULUŞTU
Carousel Alışveriş ve Yaşam Merkezi, Ressam Ruhcan
Akil’in ”Troya Önünde Atlar” kişisel resim sergisine ev
sahipliği yaptı.
Ressam Ruhcan Akil’in, Yunan
mitolojisinin başyapıtlarından
İlyada destanındaki 16 bin dize ve
24 bölümden oluşan Troya Savaşı
öyküsünden yola çıkarak üretmiş
olduğu çalışmaları Carousel
Sahne’de sergilendi. 9 yıl süren
Troya Savaşı’nın son 51 gününün
anlatıldığı dönemin ana temalarını
resmeden sanatçı Akil, “Sergide
pastel, suluboya ve karakalem
çalışmalarının yer aldığı 60’a
yakın eserim yer alıyor. Her
çalışmanın bende ayrı bir önemi
var. 20 yıldır özenle yaptığım
çalışmaların bir bölümünü
Carousel’de sanatseverlerin
beğenisine sunmaktan büyük
mutluluk duyuyorum. Sergiye gösterilen ilgiden de son derece memnunum’’ dedi.
Sanatçı 1983 yılında Mimar Sinan Üniversitesi (İstanbul
Devlet Güzel
Sanatlar
Akademisi)
Güzel Sanatlar
Fakültesi Resim
Bölümü’nden
yüksek lisans
alarak mezun
olduktan sonra
resminde
bağımsız bir
kişilik
geliştirmek,
plastik bir dil ve
anlatım üslubu
yaratmak
amacıyla farklı
temalarda birçok resim üretti. Özellikle öykülerin
kendisini fazlasıyla etkilediğini ve resim yapmada
öykünün önemli bir unsur olduğunu görmüş, tema
olarak öyküleri, destanları, yaşanmışlıkları ve anıları ele
almış. Öykü ve destanların içerdiği sırlar sanatçının
resim yapma sürecinde ortak yaşanmışlıklara
dönüşüyor. Bu ortak sırlar Akil’in
tuvalinde izleyiciyle paylaşılıyor.
Ruhcan Akil için antik kent Troya
farklı bir öneme sahip. Bu seri
çalışmasına 1990’lı yıllarda Melih
Cevdet Anday’ın “Troya Önünde
Atlar” şiirinden esinlenerek
başladı. Troya teması üzerine
birçok kaynağa ulaşarak inceledi.
Ayrıca Troya ülkemiz kültür
değerleri içerisinde de önemli bir
yere sahip. Ruhcan Akil’in
resimlerine konu olarak seçtiği
Troya üzerine 21 yıldır yaptığı
çalışmalar, aynı zamanda kültür
mirasımızın korunması ve
tanıtılması için de çok önemli bir
sanatçı tavrı ve duyarlılığı.
Sanatçının eserleri Berlin Müzesi ve
Çanakkale Arkeoloji Müzesi’nde, Yeditepe Üniversitesi
Özgün Baskı Müzesi’nde Muğla Üniversitesi
Müzesi’nde,
Hollanda
koleksiyonlarında
yer alıyor. Sanatçı
çok yönlü
yaratıcılığıyla
ayrıca “Gölge”
temalı 4 kişisel
fotoğraf sergisi
gerçekleştirdi.
İstanbul’da kültürsanat
yönetmenliği ve
yazarlığı yapmış,
1984 yılında
İstanbul ModaKadıköy’de “Leke
Sanat Atölyesi”ni kurmuş, Troya projesi kapsamında
Troya Kültür Merkezi’ni uzay kafes sistemden
tasarlayarak “Yapısal Heykel” olarak projelendirdi.
gerçekleştirilen etkinlikte osmanlı işlemeli
kumaşlarından, bakır objelerere, Efemeradan,
filateliye, eski plaklardan,
eski mecmualardan
kitaplara, takılardan, cam ve
porselen objelere, şehir
kartlarından, kart postallara
kadar birbirinden değişik
binlerce antika ve yarı antika
obje sergilenerek satışa
sunuluyor.
Yaklaşık 100 esnafın katıldığı
“Bit Pazarı” etkinliğinde her
cumartesi günü 16:00-17:00
saatleri arasında küçük bir
mezatta düzenlenerek açık
artırma yöntemi ile antika ve
yarı antika objeler satışa
sunuluyor.
Ünlü Popçu Hadise Avcılar’da engelli çocuklarla bir araya geldi
ENGELLERİ AŞTI
Aşk Kaç Beden Giyer albümüyle 2011 yılına damgasını vuran
Hadise, Pelican Mall’da engelli çocuklar yararına hayranlarıyla
buluştu.
Hayranlarıyla tek tek ilgilenen Hadise, kendi resimlerinin basılı
olduğu tişörtleri imzaladı. Hadise, “Bazı sanatçılar böyle organizsonlarda para teklif ediyorlar” sorusuna, “Buraya gelmek için
para istemek çok
büyük saygısızlık” diye
konuştu. Ünlü popçu,
İngilizce albüm
yapacağı yönündeki
haberleri
doğrulayarak, “Birkaç
aydır yurtdışına gidip
geliyorum,
prodüktörlerle
görüşüyorum. Bu
hayatımda hep var, son iki aydır gelişen bir şey değil. En büyük
hayalim Türkçe albüm yapmaktı. Şimdi sırada İngilizce albüm
var” dedi.
Hadise’nin katılımıyla gerçekleşen sürpriz etkinliklerle Pelican
Mall, 1. Yaşına ve Yeni Yıla özel düzenlediği muhteşem
kampanyası için, doğum günü kutlamasına özel fırsatlar da
sundu.
HOŞ GELDİN
Yakup VATAN
Bakırköy Kaymakamı
Her yeni gün, her yeni yıl yeni
bir umut, yeni başlangıçtır. Bu
noktadan hareketle
Bakırköy halkı başta
olmak üzere her inanç
kesiminin yeni yılını
kutlarım. İnsanlarımızın
sağlık, mutluluk,
huzur içinde daha nice
yıllar geçirmelerini
diliyorum. Ülkemiz
açısından ise dünya
genelinde olan
ekonomik krizden en
az zararla hatta
zararsız çıkmasını, terör
belasından
kurtulmasını diliyorum.Bu duygu ve
düşüncelerle Bakırköylü
vatandaşlarımız başta olmak
üzere, tüm
Türkiye’nin yeni yılını
kutlar, sağlık, mutluluk, huzur dolu bir yıl
geçirmelerini dilerim.
2012
Yeni yıl, yeni umutlar
demektir. 2012 yılının,
Türk Milleti’nin
umutlarının
gerçekleştirildiği,
birlik ve
beraberliğinin
pekiştiği,
Atatürk’ün
çizdiği
çağdaş
uygarlık
yolunda
hızla
ilerlediği,
felaketlerin
olmadığı başarı
ve sevinçlerin
çoğaldığı bir yıl
olmasını diliyorum.
Sevgili
Bakırköylülerin yeni
yılını en içten
kutlar,
Per.Kd.Alb. İhsan BURSALI dileklerimle
esenlik dolu nice
Bakırköy Askerlik Şube Başkanı ve yıllar diler,
Garnizon Komutanı
saygılar sunarım.
En kestirmesini söylersek,
hoşgeldin yeni yıl, boşa
geçen eski yıllar demek
gerekir. Gerçekten
boşa geçen eski yıllar.
Artık yeni yıl
dünyaya sağlık,
mutluluk ve barış
getirsin demekten
sıkıldım. Ya benim
dileğim tutmuyor,
bu olmuyor. Yani yeni
yılın eski yıllardan
farklı olmayacağını
Ateş ÜNALERZEN
Bakırköy Belediye Başkanı
13
Şahsım ve
Bakırköy
Adliyesi
mensupları
adına tüm
Bakırköylüler’in
yeni
yılını
tebrik
eder,
2012
yılının
ülkemize
ve milletimize
esenlik,
sağlık,
mutluluk ve
barış dolu
günler
getirHadi SALİHOĞLU
mesini
dilerim.
Bakırköy Cumhuriyet Savcısı
sanıyorum. Ama yine de bir
umuttur. Herkes bir defa
herşeyden önce aileleriyle birlikte güzel bir gece geçirsinler.
Sağlık diliyorum insanlara.
Yeni yıla aileleriyle birlikte
girenler inşallah eksiksiz
olarak aileleriyle birlikte yeni
yıllara kavuşurlar. Ama artık
barış, sevgi dilemekten yoruldum ve sözüm geçmiyor. O
bakımdan çok üzüntülüyüm.
Aslında savaş devam ediyor.
Çok ciddi bir dünya savaşı var.
Bu 1.ve 2. Dünya
savaşları gibi ordularla
yapılmıyor ama
teknolojik savaş var,
ekonomik savaş var.
Ekonomik savaş en güçlüsü.
Niye bunlar oluyor onu da
bilmiyorum. İnsanların
tatminsizliğini anlamıyorum.
İnsanlar niye güzel güzel
kardeşçe geçinmeyi bilmiyorlar. Sadece insan kimliğini ele
alıp o kimliği sevmeyi bilmiyorlar. Etnik savaşlar, din
mücadeleleri günümüzde hala
sürüyor.
İnsanların aileleri ile birlikte
mutlu ve sağlıklı bir şekilde
yeni yıla girmelerini, seneye
de aynı şekilde buluşmalarını
temenni ediyorum.
MUTFAK HİJYENİ VE GÜNLÜK YAŞAMIMIZDA GIDA HİJYENİ
Bakırköy Belediyesi ve
Türk Kadınlar Konseyi
Derneği Bakırköy Şubesi
işbirliği ile “Mutfak
Hijyeni ve Günlük
Yaşamımızda Gıda
Hijyeni” konulu seminer
düzenlendi.
Ataköy Yunus Emre
Kültür Merkezi’nde
düzenlenen seminerde
konuşmacı olarak yer
alan İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi
Öğretim üyeleri Prof.
Dr. Gürhan Çiftçioğlu ve
Doç. Dr. Özge Özgen
Arun, katılımcılara
güvenilir gıda için 5
anahtar tavsiyede bulundular.
Seminerde ilk olarak konuşan Doç. Dr. Özge
Özgen Arun, gıda güvenliği için üretimden tüketime kadar herkesin sorumluluklarını tam olarak
yerine getirmesi ve hijyen kurallarına uyulması
gerektiğini söyledi.
Arun, ayrıca seminere katılan tüm kadınlardan
mutfak hijyenine çok önem vermelerini seminerde
verilen tavsiyelere uymalarını istedi.
Güvenilir Gıda İçin 5 Anahtar
İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim
üyesi Porf. Dr. Gürhan Çiftçioğlu ise mutfak hijyeni
ve günlük yaşamımızda gıda hijyeni konularında
seminere katılan kadınlara 5 önemli anahtarın
olduğunu belirterek, tavsiyelerde bulundu.
Güvenilir gıda için ilk anahtarın temizlik olduğunu
vurgulayan Çiftçioğlu, gıdalara temas etmeden ve
yemek yapmadan önce mutlakta ellerin
yıkanmasını, gıdalar hazırlandıktan sonra
kullanılan alet ve yüzeylerinde iyice yıkanması ve
dezenfekte edilmesi gerektiğini söyledi. Çiftçioğlu,
2. anahtarın ise pişmiş ve çiğ gıdaların ayrılması
olduğunu belirterek, çiğ
gıdaları hazırlamak
kullanılan kesme tahtası
ve bıçak gibi alet ve
malzemelerin diğer
gıdalar içinde
kullanılmaması
gerektiğini ifade etti. 3.
anahtarında yemeklerin
iyi pişirilmesi olduğunu
söyleyen Çiftçioğlu,
özellikle et, tavuk eti,
yumurta ve su ürünleri
başta olmak üzere
gıdaların iyice
pişirilmesi gerektiğini
dile getirdi. Gıdaları
güvenli ısılarda
saklamanın ise güvenli
gıda için 4. anahtar olduğunu ifade eden
Çiftçioğlu, pişmiş gıdaların oda ısısında 2 saatten
fazla bırakılmamasını ve gıdaların buzdolabında
olsa bile uzun süre saklanılmaması gerektiğini
belirtti. İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürhan Çiftçioğlu, temiz su
ve malzeme kullanımınında güvenilir gıda için 5.
anahtar olduğunu söyledi.
14
Değerli Ataköy Gazetesi okuyucuları; son
yazımda Van Depremi ile ilgili bilen ve bilmeyenlerin söylemleri, görüşleri, inşaat sektöründeki
denetimsizlik ve de şantiyedeki asıl uygulama
eksikliklerini sizlerle paylaşmıştık.
Ayrıca aynı yazımızda inşaatın tatbik
esnasındaki malzeme, işçilik kusurları ile; bu
alanda tatbikçi olan usta, kalfa gibi kalifiye
elemanlarının eğitimsiz ve az miktarda
oldukları, bunlar için açılacak kısa dönemli
öğrenim veya kursların çok faydalı olacağına
değinmiştim.
Şantiyelerde sadece mühendis, mimar gibi
teorikte eğitim görmüş, uygulama sürecinde ise
deneyimli, eğitimli, demirci, kalıpçı gibi ara
elemanların büyük önem taşıdığını kabul etmek
zorundayız.
N
I
M
A
Þ
A
Y
ÝÇÝNDEN
DEPREM DAYANIKLILIK TESTİ:
Geçen günlerde tanınmış bir araştırma şirketinin
basında çıkan bir soruşturma sonucunu okudum.
Binaların tespiti, satın alma veya kiralama
sürecinde talip oldukları konut, işyerinin deprem
raporlarının olup olmadığı veya diğer sosyal
isteklerin yerinde olup olmadığını çok az kişinin
takip ettiğini, hatta çoğunun bilgi sahibi
olmadığını gördük.
Bu araştırmadaki geniş soruların cevapları ve
insanlarımızın konu ile ilgili bilgi eksikliği de şunu
gösteriyor ki; uluslararası değer oranlarında
devletimiz ve ilgili kurumlarımız halkımıza herhangi bir öncülük yapmamışlardır. Yani meselenin önemini kavramamış, bu yönde bir eğitimi
öngörmemişlerdir.
Betonarme binaların deprem testinin yapılması
çok ciddi konu olup uzmanlık, deneyim isteyen,
uygulamada bazı normların ve formların bilinmesi gerektiğini belirterek, her önüne gelen
binanın dayanıklı veya tersini tespit etmek
yanlışına düşülmemelidir.
Deneyimli teknik elemanların binanın varsa
tastikli proje ile statik, betonarme projelerinin
aynen uygulanıp uygulanmadığını, diğer eksikleri
ile alınacak beton numunelerinin analizlerini çok
ciddiye alması bu konuda yetkililerce verilmiş bir
raporun bulunması gerekmektedir.
Çünkü bu inceleme ve tespitlerde, betonun
kalitesi, demir donatımının doğruluğu, Van
Depremi’nde görülen zemin katlarda kolon
eksikliği veya kesilmesi gibi inşaatın can
damarlarının doğru tespit edilmesi önemlidir.
Şimdi yeni bir buluş olarak kabul edilen ve eski
binalara uygulanan “GÜÇLENDİRME” olayı da
ayrı bir uzmanlık isteyen, güçlendirirken binanın
çökmesine sebep verilebileceği hiç
unutulmamalıdır.
Şahsi görüş olarak; bu konuda bizzat şantiye
tecrübesinde edindiğim bilgilere dayanarak
güçlendirmeye karşı bulunmaktayım. Bir kere
güçlendirmede denetim yoktur, uzman elemanlar
eksiktir, uygulamayı yapanlarda özellik arz eden
bu konuda eğitilmemişlerdir.
Betonarme, isminden anlaşılacağı gibi
birbirinden ayrılmayan bir konstürüksiyon sistemidir. Yani karkas ifadesinden de bilindiği gibi
bina temel sisteminden, sömellerden, çevre
perdelerden, kolon, kiriş ve en niyahette bunların
hepsini toplayarak kavrayan “TABLİYE BETONU”
dur.
Bu karkasın sadece sömel ve kolon ölçülerini
kalınlaştırarak demir ilavesi ile güçlendirmenin
yeterli olmadığı görüşündeyim. Hele hele
kalınlaştırma olayı temelden çatıya kadar devam
etmez ise yani temel ile zemin kat arasında
yapılırsa ufak bir sallantıda binanın çökmesi daha
kolaylatılmış olur. Sonuç olarak tercih edilen bir
sistem güçlendirme olmamalıdır, zira yukarıda
bahsettiğimiz karkasın her santimetrekaresine
intikal ettirilemeyen takviyenin veya ilavelerin
hiçbir yararı olmadığı görüşünü savunuyorum.
Ükemizde mevcut çarpık yapılaşmaya bir çözüm
getirmek adına imar değişikliği ile kat ilavesi,
kentsel dönüşüm gibi önlemler şu anda TBMM’de
görüşülme sürecindedir, onlara da bir göz atalım.
KENTSEL DÖNÜŞÜM - KAT İLAVESİ:
Halen yürülükte bulunan Kat Mülkiyeti
Kanun’ları ile İmar Mevzuat’ları, çarpık
kentleşmeye meydan verecek nitelikte
olduğundan TBMM’de ilgili yasa tasarıları
görüşülmektedir.
anlayabileceği dilde konu netleştirilmeli, topluma
anlatılmalı, ikna edilmeli, herhangi bir kaybının
olmayacağına inandırılmalıdır.
Bunun içinde çok ciddi uluslararası kabul görecek, içine girmek istediğimiz Avrupa Birliği’nin
şartlarına uygun, sıkıntı yaratmayacak, özellikle
yaşlı, emekli, dar gelirlileri koruyacak kanunlar
çıkartmalı devlet, devlet baba olmalıdır.
Yalnız bu sektörden çıkar sağlayan ve mantar
gibi son 10 yılda yüzlercesi ortaya çıkan, devlet
denetimi yerine devletten büyük destek gören
“RANTÇI YANDAŞLAR”ın görüş ve istekleri
doğrultusunda karar vermek ülkemize,
insalarımıza, demokrasiye yakışan bir davranış
olmayacaktır. Kısacası kentsel dönüşüm prensip
ve çözüm olarak bir çıkar yoldur. Ama bu yol, hep
vatandaşın, mağdurların, dar gelirlilerin sıkıntıları
olmamalı, ille de kasa doldurmak daha fazla
kazanmak uğruna yeşil alanları, günlük uydurma
imar değişiklikleri ile geçinenlerin lehine
olmamalıdır.
Devlet bu noktada sorumluluğunun idraki ve ciddiyetinin içinde kalarak bir yasayı ortaya
koymalıdır. Böylece devlet yani bizim seçtiklerimiz
bizleri koruması altına almalıdır.
B2 ORMAN KANUNU:
Fikret TORAMAN
KENTSEL DÖNÜŞÜM - DEPREM TESTLERİ
GÜÇLENDİRME UYGULAMALARI
B2 ORMAN KANUNU
Sağlamlığını yitirmiş, geçmiş depremlerde ciddi
hasar görmüş, yıkılmaya mehil eden binaların
yoğun olduğu kent ve bölgelerde mutlaka yasal
bir çözüm getirilme zorunluluğu vardır.
Ancak, malesef Türkiyemiz’de yasalar çıkarılırken
kanun koyucularımız, vekiller, komisyonlar diğer
sektörlerde olduğu gibi ya işin derin bilgisine ya
da işin önemine fazla eğilmezler, dolayısıyla biraz
acelecilikle, bazen yanlış kanunlarda
çıkartmaktadırlar.
Bir kere tüm uygulama ve yasalardan önce
yukarıda bahsini ettiğimiz çok önemli konularda
envanter çıkarılmalı, bir araştırma içinde
yapılacak uygulamalar ile vatandaşın anayasal
haklarını, konut edinme ve diğer hukuksal
haklarını ön planda gözetmek zorunluluğu vardır.
Çıkarılacak kanunun sadece kanun olması değil
mutlaka vatandaşın çıkarını, mağdur olmamasını
gözetmelidir.
Bu uzun ve detaylı biçimde yapılacak
çalışmaların uygulaması ayrıca Bilgi Edinme
Yasaları’nı da gözeterek “VATANDAŞA
DANIŞMAK” mecburiyetini unutmamak gerekir.
Çünkü her şey vatandaş için yapıldığına göre
onların arzularına, yaşam şartlarına, daha önemlisi “DEMOKRASİ”ye uyan yasalar çıkarmak en
doğrusudur. ‘Ben senin evini yıkacağım, istemezsen evini kamulaştırarak seni istemediğin
yerde ikamet ettireceğim’ mentalitesi yanlış olur,
sakıncalı olur, sonuçta sorunlu olur.
Bu konuda bir örnek vermek gerekirse: otuz-kırk
yıl çalışarak ikramiyesi ile birikimi ile, ya da
sağdan soldan takviye ile başını sokacak bir daire
edinebilmiş, emekli olmuş, hayatının sonbaharına
gelmiş bir vatandaşa ‘buradan zorla çıkacaksın’
mantığı Afrika’da bile uygulanmamıştır.
Onun için Kentsel Dönüşüm Yasası dört dörtlük
hale getirilerek, ne bu tarzda yaşayan
vatandaşları, ne de depremle karşı karşıya
kalanları rahatsız etmeyecek formda olmalı, işin
içinde haksızlık, hukuksuzluk, kayırıcılık “RANTÇILIK” olmamalı, bir huzursuzluk daha
yaratılmamalıdır.
Bunu söylerken sadece görüşmeleri medyadan,
televizyonlardan izleyebildiğimiz kadar bilgi
edindiğimizden konu netleşmeden karar vermek
de haksızlık olur.
İşte devlet bu noktada vatandaşın güvendiği
kurum olarak bu şüphe ve olumsuzlukları yok
edecek tarzda, hukuka ve mantığa uygun
kanunlar çıkarmalıdır.
Yani bu yasalarda acele etmeden, vatandaşın
Ülkemiz coğrafyasına baktığımızda yani bundan
50 yıl önceki Türkiye coğrafyası ile şimdiki
konumu kıyaslandığında kentleşme adına, çevreyi
taş yığınına çevirdiğimiz görülecektir.
Dünyanın her tarafında, her ülkesinde yeni
orman alanları, yeşil alanlar yaratmak için uğraş
verilmekte, ülkemizde de başta TEMA Vakfı ve
benzeri sivil toplum örgütleri ağaç dikmeye özen
gösterirken, biz “ORMAN VASFINI KAYBETMİŞ”
bahanesiyle mevcut ormanları yozlaştırmak,
kayalık, beton kütlesi haline getirmeye çaba
göstermekteyiz.
Bu şekilde tarım alanlarımızı, iklim değişikliğine
çok büyük faydası olan orman alanlarımızı
kaybederken, yılda 1 milyon metreküp toprağın
kayması nedeniyle “EROZYON” ülkesi haline
gelmiş bu kadar toprağın denizlere, göllere,
ırmaklara akışı engellenememiş olacaktır.
Bildiğimiz gibi orman, selleri engelleyen diğer
alanlarda büyük faydası olan bir örtü halindedir.
Bu mevcut alanları yok sayarak indirimli, taksitli
satışa çıkarmak bence bu ülkeye iyilik yapmak
değildir, zarar vermek demektir.
Bu örnekleri çoğaltmak ülkede ormanı, yeşilliği
yok etmek bence Çevre ve Orman Bakanlığı’nın
görevi değil aksine bu alanları çoğaltmak onun
birinci projesi olmalıdır.
Bu örnekleri bütün Türkiye’nin yanında
İstanbul’da da yaşayanlarımız görmekte
sahillerin, ağaçların, yeşilliğin nasıl katledildiğini
bizzat yaşamakta ve görmektedir. Bu konuda da
fazla söz söylemek yerine vatandaş kendi
haklarına sahip çıkacak biçimde ses vermelidir.
Çünkü biz doğarken kazandığımız İnsan
Hakları’nı, yaşama haklarını ve tüm gelişmiş
ülkelerde oludğu gibi medeni yaşam şartlarını,
anayasa dolayısıyla kazanmış durumdayız. Bu
haklarımızı yine yasal çerçeve içinde her yerde,
her şekilde dile getirmek, doğruları desteklerken
yanlışlara da karşı çıkmak bu anayasadan kaynaklanan bir haktır. Herkes bu ülkede bunun bilincinde olarak topluca yanlışlara karşı çıkabilmeli,
doğruya doğru, eğriye eğri itirazını çok doğal bir
hak olarak kullanabilmelidir.
Bu deprem konusuyla da yaşadığımız yer yani
Bakırköyümüz birinci sınıf bölgesinde
bulunduğuna göre yukarıda bahsini ettiğimiz,
kentsel dönüşüm, imar mevzuatı, yıkımlar ve
güçlendirmeler konusunda çok daha ciddi, hızlı
çalışma içinde görmek istediğimizi de belirtmek
istiyorum.
Bu vesileyle yeni yılınızın sağlıklı, mutlu, huzurlu
ve demokrasi içinde geçmesini dilerken,
aşağıdaki konuyu da yeni yıl hediyesi olarak
görüşlerinize sunmak istiyorum.
EMEKLİ VEKİLLERE KIYAK
Ülkede aylardır, yıllardır emekli maaşına 10
ile 200 lira arasında zam yapılacağı tartışılıp,
dalga geçilirken son günlerde hemen bir kaç
gün içinde gelmiş geçmiş bütün emekli milletvekillerine yüzde yüz zam yapılmasını da
görüşlerinize ve taktirlerinize sunuyorum.
15
Anketimiz sonuçlandı. Aylık ortalama kira en az 35 bin TL olmalı.
BU BİNA VE ARSA UZMAN İNŞAAT A.Ş.’NİN İŞGALİNDE
Fotoğrafını gördüğünüz bu bina bahçe içinde ve Bakırköy’ün en işlek caddesinin üzerinde Yüce Tarla Caddesi
ile Fişekhane Caddesi’nin kesiştiği yerde, Capacity kapalı otoparkının girişinin tam karşısında. Geçen
sayımızda burası ile ilgili bir anket yayınladık ve sorduk. Sizce bu binanın aylık kirası ne olmalıdır?
Bakırköy Belerdiyesi’ne ait bu yer Uzman Ticaret A.Ş’nin işgalinde bulunuyor.
Uzman Tic. A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı Capacity AVM’nin % 51 hissesini kontrolünde bulunduran Selahattin Özgül. İşgaliye ödenen bu yer kiraya verilseydi Belediye’nin kasasına her ay ne kadar girecekti?
Capacity AVM otoparkı ile ilgili gelen şikayet üzerine hiç bir AVM’nin 3 saate kadar otopark ücreti
alamayacağını, 3 saatten sonra da Büyükşehir
Belediyesi’nin belirleyeceği otopark ücret tarifesini
uygulamak zorunda olduklarını yayınlamıştık.
Bu haberimiz üzerine adeta ihbar ve belge
bombardımanına tutulduk.
AVM’nin otoparkındaki oto yıkama yeri, ortak
alanlardaki sonradan yaratılan ve kiraya verilen
dükkanlar, Capacitiy kapalı otopark giriş ve
çıkışındaki kimsenin haberi olmayan (!)
uygulamalar, kapalı otopark çıkışında devlete ait
yolu ortadan bölerek kendi kullanımlarına tahsis
etmeleri, AVM’nin C Kapısı’nın yanında pastane
içinden dışarıya imar planlarında herhangi bir
değişiklik yapılmadan ayrı bir kapı açılması gelen
şikayet ve ihbarlardan bazılarıydı.
Son gelen ihbar ise çok ilginçti. Capacity AVM’nin
% 51 hissesinin kontrolünü elinde bulunduran
Selahattin Özgül’ün sahibi olduğu Uzman İnşaat
Ticaret A.Ş.’nin Bakırköy’ün en değerli yerinde
Yücetarla Caddesi ile Fişekhane Caddesi’nin
kesiştiği noktada bulunan bahçe ve içindeki
binanın işgalcisi olduğuyla ilgili idi.
Yaptığımız araştırmada gerçeğin bu olduğunu
öğrendik. Bilgileri belgelendirebilmek için Bakırköy
Belediyesi’ne 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı
Yasasına göre bir dilekçe yazarak bilgi istedik.
BAKIRKÖY BELEDİYE BAŞKANLIĞI’NA
14.10.2011
Bakırköy İlçesi Yüce Tarla Caddesi ile Fişekhane
Caddesi’nin kesiştiği, Capacity Alışveriş Merkezi
kapalı otopark girişi karşısındaki Bakırköy
Belediyesi’ne ait hizmet alanında (parkta)
bulunan binanın Selahattin Özgül’e ait Uzman
İnşaat A.Ş tarafından kullanıldığı bilinmektedir.
4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Yasası’na göre
aşağıdaki sorularımın yasal süre içerisinde
cevaplandırılmasını önemle rica ederim.
1. Selahattin Özgül, Uzman A.Ş’ye bu
bina ihale yoluyla mı verilmiştir?
2. İhale yolu ile verildiyse ihale ilanı
hangi gazetede hangi tarihte yayınlanmıştır?
3. İhaleye kaç kişi katılmıştır.
4. İhaleyi Selahattin Özgül, Uzman A.Ş
hangi şartlarda kazanmıştır?
5. İhale yapılmadı ise Selahattin Özgül ve
Uzman A.Ş’ye bu bina hangi yasanın hangi maddelerine göre tahsis edilmiş ve
kullandırılmaktadır?
Verdiğimiz bu dilekçeye Bakırköy Belediyesi
aşağıdaki cevabı verdi.
T.C
İSTANBUL
BAKIRKÖY BELEDİYE BAŞKANLIĞI
Hukuk İşleri Müdürlüğü
Sayı : M.34.6.BAK.0.61.647.03.01- 1284
01.11.2011
Konu: 14.10.2011 tarihli dilekçe.
BASIN YAYIN ve HALKLA İLİŞKİLER
MÜDÜRLÜĞÜ’NE
İLGİ: 18.10.2011 tarih ve M.34.6.BAK.0.63-62203-827 sayılı yazınız.
İlgi yazı ekinde Müdürlüğümüz’e gönderilen, Özcan ATAMER’in 14.10.2011 tarihli dilekçesi incelenerek, 4982 Bilgi Edinme Yasası gereğince
başvurusunun yanıt verilmesi istenen hususlar
aşağıda açıklanmıştır.
Bilgi edinilmesi istenilen, taşınmaz Uzman
Ticaret A.Ş tarafından işgalli olup 09.10.2009 tarihli tespit zaptı ile tutanak altına alınmıştır. Tespit
zaptı gereği 2886 sayılı yasa maddeleri
uygulanarak fuzuli şagilden 5 yıl 7 ay geriye
dönük Ecrimisil bedeli tahsil edilmiş ve düzenlenen
18.11.2009 tarih ve 751 sayılı Ecrimisil İhbarnamesi düzenlenerek 18.11.2009 tarihinde
ilgilisine tebliğ edilmiştir.
Tahakkuk eden Ecrimisil miktarına
Belediye Başkanlığı hesabına yatırılmıştır.
Bilgilerinize arz ederim.
Av. Nurten AYDIN
Hukuk İşleri Müdürü
Aldığımz cevap yapılan ihbarı doğruluyordu.
Bakırköy Belediyesi ilk işlemi 18.11.2009 tarihinde
yapmış. Geriye dönük 5 yıl 7 ay. Bu demektir ki
Uzman A.Ş. bu yeri 2004 yılının 3. ayından bu
yana işgal etmiş.
Bu belgeler üzerine geçtiğimiz ay bu yerin
kirasının ne kadar olması gerektiği ile ilgili bir
anket yayınladık.
Anketimize yüzlerce okurumuz mail ve telefonla
katıldı. Ankete katılan okurlarımızın çoğunluğu bu
yerin kime ait olduğunu ve ne için kullanıldığını
bilmiyordu.
Anket sonucunda bu bina ve bahçenin aylık
kirasının en az 35 bin TL olması sonucu çıktı.
Bu arada uzun yıllar Fişekhane Caddesi üzerinde
işyeri bulunan ve emlak danışmanlığı yapan
İbrahim Dorul’a da bu yerin kirası ne olmalıdır
sorusunu yönelttik.
Sayın İbrahim Dorul, Çok uzun yıllar
Bakırköylüsünüz. Biraz kendinizden bahseder
misiniz?
45 senelik Bakırköylüyüm. 1954 Trabzon
doğumluyum. 11 yaşında Bakırköy’e geldim.
Bakırköy’de inşaat ile ilgili en ufak biriminden en
yüksek birimine kadar, müteahhitlik dahil
hizmetlerde bulundum. Bakırköy’de şu anda
gayrimenkul alım satımı ve gıda işi ile
uğraşıyorum.
Son sayımızda bir anket yayınladık. Capacity
kapalı otopark girişinin karşısında geniş bir
arazide bir bina var. Bu bina Bakırköy Belediyesi’ne ait hizmet alanı olarak geçiyor, imar
planlarında orada bir firma oturuyor. Bu anketi
yapışımızın nedeni şu. Aldığımız resmi yazılara
göre oradakiler işgalci görülüyor. Çok da küçük
bir ecrimisil ödeyerek 7 yılı aşkın süredir orada
bulunmalarına devam ediyorlar. Bizim sizden
öğrenmek istediğimiz şu.
Gayrimenkul danışmanısınız
ve bu konuları çok iyi bilen
birisiniz. Sizce orada eğer
bir kiralama söz konusu
olsaydı ne kira geliri getirebilirdi?
Oranın en az kirası 50 bin
TL eder. Yukarısını siz tahmin edin. Bütün kullanım
alanı göz önünde
bulundurulsa, Bakırköy’ün
en gözde , en kıymetli
yerlerinden birisidir.
Yapılaşması hariç kira
değeri 50 bin TL’dir. Orasını
çok eskisini bilen bir
insanım. O alanda top
oynayan arkadaşlarım vardı.
Bakırköy Belediyesi’ne
sorduğumuz sorular ve
verilen cevabı okudunuz.
Yaptığımız resmi olmayan
bilgilere göre Uzman İnşaat
Tic. A.Ş. aylık 10 bin TL
ecrimisil ödüyormuş.
Yaptığımız anket sonuçları
ve uzmanların belirttiği fiyatlar da ortada. Belediyenin
ortalama aylık kira kaybı
25-30 bin TL arasında
değişiyor. Belediyenin
uğradığı zararı rahatça
tespit edebilirsiniz.
Uzman İnşaat Ticaret A.Ş.
Selahattin Özgül’e tanınan
bu ayrıcalık niye? İlgililerin
ve Selahattin Özgül’ün
vereceği cevabı
yayınlamakta bizim görevimiz.
16
Bakırköy Kadın Meclisi, Bakırköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, PKU Aile Derneği ve CarrefourSA işbirliği ile
“SANA DA YASAK MI?” PROJESİ
PKU, Çölyak ve Diyabet Hastası çocuklar için
Bakırköy’de 28 resmi ilköğretim okulunda
Bakırköy Kent Konseyi Kadın Meclisi’nin;
Bakırköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, PKU Aile
Derneği işbirliği, İstanbul İl Milli Eğitim
Kadın Meclisi Başkanı
Yrd. Doç. Dr. Meltem
ünal Erzen, projeye çok
önem verdiklerini
belirterek, projeye
Müdürlüğü ve CarrefourSA’nın katkıları ile
“Sana da Yasak mı?” ‘isimli projesi başladı.
Türkiye’de her yüz kişiden birinin Çölyak
Hastası olması, her yıl 400–500 arası bebeğin
PKU Hastası olarak dünyaya gelmesi ve on
milyon diyabet hastası bulunması sebebi ile
söz konusu hastalıklarla ilgili gerçekleştirilecek
“Sana da Yasak mı?” projesi basın
toplantısında konuşan Bakırköy Kent Konseyi
katkıda bulunan tüm kurumlara teşekkür etti.
Bakırköy Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı
Yrd. Doç. Dr. Meltem Ünal Erzen’in
önderliğinde yürütülecek ve 1 sene sürecek
olan proje; PKU, Çölyak ve Diyabet Hastası
çocukların okullarda, sosyal yaşamlarında
yaşadıkları sıkıntıları hafifletmek ve
kamuoyunda söz konusu hastalıklarla ilgili
farkındalık yaratmayı hedefliyor.
PINAR KUMSAL
KARMA
Bum bum dön dolaş aynı yerde durdum. Kollarımı
iki yana açtım, herhangi bir yerin orta yerinde, herhangi bir zaman diliminde dönüyorum…
Sonbahar yaprakları, nazlı gelin misali, Çınar
ağacından, suratıma döne döne kendisini
savuruyor. Nazlı gelinler, suratımdan ayaklarımın
dibine ince sızı içinde döküldükten sonra, çıtırtılar
kulaklarıma çalınıyor. Ve yüzümde taze bir
gülümseme… Bir anda arkamdan, beni itekleyen
Poyrazın oğlu beliriveriyor. Çetin, hırçın erkek
çocuğum benim… İçime kadar sızıp hasta olmamak
için, paltomun önünü iliklemeye kalkınca, kollarım
göğsümde kavuşup, başım önüme düşüyor… Tüm
birikimlerim, düşüncelerimle kurgularım arasında
dans ederken, çetin, hırçın, erkek çocuğundan
kendimi korumak için başımı göğe
kaldıramıyorum… Birden bir tünele geliyorum
karanlık ama düşünmeden içeri giriyorum…
Poyrazın oğlundan beni korur az ısınırım diye
düşünüyorum… Git git karanlık tünel bitmiyor…
Öyle ne kadar zaman geçti bilmiyorum… Bir ışık
beliriyor… Işığa koşacak mecalim kalmamış,
yorgunum bitkinim… En sonunda ışık bana, ben
ışığa kavuşuyorum… Pembe, mor, sarı, beyaz açmış
her yer… Ağaçlarıma bahar şenliğinin mutluluğu
konmuş, yetmemiş bir de baharın melodisini kendimi söylerken buluyorum… Güneşin ilk ışıklarını,
tenimde hissetmek için paltomu çıkarıyorum, sonra
kollarımı yeniden iki yana açıp, başımı göğe
kaldırıyorum… Gözlerim güneşin ışığına
dayanamayıp kapanıyor ve yine döne döne yürüyorum… Çocuksu bir çığlık içimde… Aşikar bir
tebessüm , dudaklarımın iki kenarında… Sonra git
gide güneş yakıcı, kavurucu benliğini, iliklerime
kadar varlığı ile dürtüyor… Kabus gibi bir terleme,
her şey yapış yapış, ahhh bir deniz olsa diyorum,
buz gibi içine atsam kendimi… Çölde serap gören
kadın misali… Ve üstümde ne var ne yok kumsalın
üstünde… El ayak çeklince ben buz gibi denizde…
Ay eşlik edene kadar denizin tuzu tenimde… Yeni
yüzler, yeni eğlenceli tipler, ağlayanlar, buhranlılar
ama ben hepsini seviyorum… Mutluyum hiç
olmadığı kadar… Ama ne kadar sürer bilinmeyecek
kadar mutluyum… Bum bum dön dolay aynı yerde
durdum. Yine kendimi, kollarımı açmış, paltom
üstümde buluyorum… Paltomu iliklemeden dönüp
dururken, nazlı gelinlerin, suratımı yalayıp geçmesini yeniden sevmeye çalışıyorum…
Bütün mevsimlerin karmasıyım şu anda…
Başladığım yere geri dönüp, durmaktan yorgun
biten bir yılı geride bırakmanın heyecanı içindeyim...
SON SÖZ: Yeni yıl hepinize sağlık, mutluluk, huzur
ve bol kazanç getirsin. Sevdiklerinizle güzel bir yeni
yıl geçirmeniz dileği ile...
Sevdiğiniz kadına veya adama sarılarak, öperek
hoşgeldin 2012 demeniz umuduyla…
D
U
Y
U
R
U
BAKIRKÖY BELEDİYESİ
MALİ HİZMETLER MÜDÜRLÜĞÜ
İstanbul Caddesi, Fahri Korutürk Caddesi, Ebuziye Caddesi, Fişekhane
Caddesi, Yeşilköy Fener Caddesi,
Kırserdar Caddesi üzerinde bulunan
işyerleri Büyükşehir Belediyesi yetki
alanından çıkarıldığından dolayı 2012
Yılı İLAN VE REKLAM
VERGİLERİNİ cezalı duruma
düşmemeleri için OCAK AYI
İÇERİSİNDE Bakırköy Belediyesi
Tahakkuk Şefliği’ne müracaat ederek
bildirimde bulunmaları gerekmektedir.
TLF: 414 97 77/2057
MALİ HİZMETLER MÜDÜRLÜĞÜ
Geri Dönüşüm Hizmeti, Güngören Belediyesi’nin
ÇÖP HARCAMALARINI AZALTTI
Güngören Belediyesi ambalaj atıklarını evlerden toplamaya
başlayınca, çöp toplama hizmetlerine ayırdığı maliyet
azaldı. Güngören Belediyesi, 2011 yılı içinde 2 milyon 548
bin tonun üzerinde ambalaj atığı topladı. Yine ilçenin çeşitli
noktalarına ve okul ile kamu kurumlarına yerleştirilen
ambalaj kutusu ve kumbaralar geri dönüşümden elde
edildiği için belediyenin kasasından tek kuruş çıkmamış
oldu.
Belediyeler her yıl evsel atıkları
toplamak için milyonlarca lira
para harcıyor. Belediyelerin
gider kalemleri için de en
büyük orana sahip olan temizlik ve çöp toplama hizmetlerinde yeni çözüm çalışmaları
tüm hızıyla devam ediyor.
Vatandaştan toplanan vergilerin büyük bölümü yine çöp
toplama hizmetlerine
aktarılıyor. Ambalaj atıklarını
ilk önce iş yerlerinden daha
sonra ise evlerden toplamaya
başlayan belediyelerin gider
kalemlerinde önemli azalmalar
oldu. Bu konuda büyük bir başarı gösteren Güngören
Belediyesi, günlük 80 tonun üzerinde ambalaj atığı topluyor.
İlk ambalaj atığını 2007 yılında toplamaya başlayan
belediye, 102 bin 668 kilo olan toplama kapasitesini 4
yılda, 2 milyon 548 bin 70 kiloya çıkarmayı başardı.
Geri dönüşümden elde edilen gelirle okullarda öğrencilere
ambalaj ve geri dönüşüm konusunda eğitim ve seminerler
düzenlediklerini dile getiren Güngören Belediye Başkanı Ş.
Yücel Karaman, “Ambalaj ve geri dönüşüm konusunda
eğitilen çocuklar ailelerini de bu yönde bilinçlendiriyor. Geri
dönüşüm hizmetlerinin gelir ve gider noktasında birbirini
dengelemesi hem belediye bütçesine hem de ülke
ekonomisine büyük katkı sağlıyor. Okullara koyduğumuz
kâğıt ve plastik kumbaralar, evlere dağıttığımız ambalaj
atığı poşetlerin tamamı yine geri dönüşümden elde ediliyor.
Yine okullara ve vatandaşlara dağıttığımız ambalaj atığı bilgilendirme broşürlerini de geri dönüşümden elde ediyoruz.
Bu sayede, belediyemizin çöp
hizmetlerine ayırdığı giderlerde
de önemli bir azalma oldu.
Böylece çöpe ayırdığımız
bütçenin bir kısmıyla ilçemize
daha çok park ve yeşil alan
yapma imkânı buluyoruz” diye
konuştu.
Güngören Belediyesi bu yıl,
toplandığı ambalaj atıklarıyla
50 yetişkin ağacın
kesilmesinin önüne geçti. Son
4 yılda toplanan ambalaj
atıklarıyla da Güngörenliler,
100’ün üzerinde ağacın orman
olarak kalmasına katkıda bulundu. Yine belediye yetkilileri son 4 yılda 35 bine yakın
öğrenciye ambalaj ve geri dönüşüm konusunda eğitim
verdi.
Belediyenin topladığı 1 ton camla 100 litre petrol, 1 ton
plastikle 1400 Kwh enerji, 1 ton metal ile 1300 kg ham
madde elde edilmiş oldu. Belediye ayrıca atık pil ve
kullanılmamış yağ toplamaya hizmeti de vermeye başladı.
Vatandaşlar, ambalaj atıklarının evlerinden alınması için
belediyenin 0212 634 15 95 nolu telefonu aramaları yeterli.
17
BAKIRKÖY DEPREME HAZIR MI?
Van Depremi’nden sonra bizi yönetenlerin birinci önceliği DEPREM. Depremin üzerinden aylar geçti alınan somut hiçbir
önlem yok. Günler “cek” ve “cak” larla geçiyor. Bakırköy Belediye Meclisi Aralık ayı toplantılarında da depremi konuştu.
CHP meclis üyesi Selim Malgaz açıklamalarda bulundu. Bu konuşmaları web sayfalarımızda sesli olarak dinleyebilirsiniz.
Bu arada biz de sayın Malgaz’a Bakırköy Belediyesi’nin deprem ile ilgili çalışmalarını ve neler yapacaklarını sorduk.
Sayın Malgaz, Bakırköy Belediye Meclisi’nin aralık
ayı oturumlarında da görüşüldü. Van Depremi’nden sonra da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
‘’Sonuç ne olursa olsun tüm kaçak binaları
yıkacağız.’’ dedi. Sizin de Bakırköy Belediyesi
olarak bu yönde çalışmalarınız var. Bakırköy’deki
deprem ile ilgili çalışmalar nelerdir?
Vatandaş bu konuyla ilgili sürekli bizi arıyor. Haklı
olarak tabi ki Bakırköy Belediyesi’ni arayacak. Biz
meclis üyesiyiz, bizi arayacak. Biz konuyla ilgili
yıllardan beri içinde olduğumuz için bilgi sahibiyiz.
Çalışmalara da elimizden geldiği kadar fikir katkısı
yapıyoruz. Neticede bürokratlarımız da bu planları
hazırlarken, teklif ederken biz de kendi
bilgilerimizi buranın demografik yapısını göz
önüne alarak katkıda bulunuyoruz. Bakırköy,
Yeşilköy ve Florya nispeten biraz daha varlıklı
ailelerin oturduğu yerler. Bakırköy merkez de,
Kartaltepe, Yenimahalle, Osmaniye orta halli
ailelerin oturduğu yerdir. Hatta ortanın
altında aileler var. Bugün 50 TL aidat parasını
ödemekte sıkıntı çeken aileler var. Çünkü
buralar Gazeteciler Sitesi ve bunun benzeri
gibi kooperatifler aslında. Ve bunlar çok ucuz
paralarla, insanların maaşlarından artan
kısımlarıyla bu dairelerin sahipleri oldu.
Bugün bu insanların ceplerinden 100-150 bin
TL koyup da dairelerini yenileme şansları yok.
Onun için Bakırköy’de yapılacak şey,
Büyükşehir Belediyesi’nin Fikirtepe’de yaptığı
uygulama. Binaların çoğu sıkıntılı 1960’lı,
1970’li yıllardan itibaren Bakırköy’e çok
yoğun bir nüfus göçü olmuş ve boş arsaların
çoğuna binalar zamanın imar kanunlarına
göre yapılmış. O zaman en fazla 6 şiddetinde
deprem olur diye düşünülüyor, düşey yükler
hesaplanmış, yatay yükler hesaplanmamış. Ve
buradaki binaların hepsi yatay yüklere karşı
zayıf. 1999 depreminden yatay yüklere karşı
şartname geliştirildi. O da Jeofizik Mühendisleri
Odası’nın yakında büyük bir deprem olur
uyarısıyla böyle bir yönetmelik değişikliğine gidildi. Bunun aslında 1960-1970’li yıllarda yapılması
lazımdı ki, bu kadar bina demeyim mezarlık
diyeyim binanın olmaması için. Yani devletin kendi
yapısal hatalarından kaynaklanan bir şey. Radya
temel 97 şartnamesinden sonra geldi. O da geç.
Onun için sınıflandırmak lazım. 90’a kadar
yapılmış binalar, 90’dan sonra hazır betonla
yapılmış binalar. 97 yılına kadar, 99’dan sonra
artık yeni deprem şartnamesine göre yapılmış
binalarda zaten sıkıntı yok. Bu nedenle binaları
sınıflayarak, risklerini belirlemek lazım. Bakırköy
Belediyesi’nin bundan önceki dönemde İstanbul
Teknik Üniversitesi ile işbirliğine giderek hem
gösel, gerektiği yerde karot ve numune alarak
yaptığı bir deprem sınıflaması var. Bütün binalar
ile ilgili. Bugün tapuya başvurursanız binanızın
orta risk grubunda mı yüksek risk grubunda mı
olduğu ortaya çıkar. Zaten risksiz bina yok. 90
öncesi yapılıp da risk sınıfında olmayan bina yok.
Dünya Bankası Kredisi’nden bahsedildi. Boş çıktı,
hiçbir şey çıkmadı arkasından. Çünkü
kullandırılacak kurum merkezi hükümet mi, yerel
yönetim mi karar verilemedi. Nasıl oluşturulacak.
Bize güvenip de Dünya Bankası bu parayı vermedi.
Türkçesi bu. Dediler ki, “bu parayı ya yerel ya
merkezi yöneticiler dilediği gibi dağıtır biz güvenemiyoruz”, vermediler. Belki yeterli proje gitmedi.
Ama onlara hep güçlendirme projesi şeklinde
gittiği için. Yani Dünya Bankası’ndan kredi alalım.
Mevcudu güçlendirelim. Böyle bir şey yok.
Mevcudu yıkıp yeniden yapmak lazım, kökten
çözmek lazım.
Belki size daha ucuza mal olur.
Sıfırdan bina yapmakla, güçlendirerek yapmak
arasında dağlar kadar fark var. Güçlendirme çok
pahalı. Onun için sıfırdan bina yapmakta fayda
var. Çözüm Büyükşehir Belediyesi’nin iki dudağı
arasında. Yerel belediyeler sadece şube belediyesi.
Yani plan yapma yetkisi yok, sadece 5000’lik
plana uygun 1000’lik plan yapar. O da Büyükşehir
uygun görürse onaylar. Bu nedenle burada insan
hayatı söz konusu. Vatandaşlarımızın hayatı söz
konusu. Hangi partiden olursa olsun bir siyasetçi
seçildikten sonra Belediye Başkanı veya Belediye
Meclis Üyesi ise artık o ilçenin ya da o ilin belediye
meclis üyesi veya o ilin ya da ilçenin belediye
başkanıdır, partinin değil. O nedenle Büyükşehir
Belediyesi’nin kendi partisinden olmayan
belediyelere karşı partizanlık yaptığı kanaatindeyim. Bu partizanlık şu şekilde; geçen gün Avcılar
Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci, bir belge
gösterdi. 2006 yılında hazırlanmış belgeyi televizyonda gösterdi. Bakın, biz dedi TOKİ ile ve
Büyükşehir Belediyesi ile protokol hazırladık.
Depremde binaların yenilenmesi ile ilgili. Benim
imzam var. O zamanki TOKİ Başkanı Erdoğan
Bayraktar’ın imzası var. Ama maalesef Büyükşehir
Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın imzası eksik.
2006 yılından beri bekliyorum dedi. Orası AK Parti’li belediye olsaydı beklemeyecekti. Bugün CHP’li
belediye olduğu için bekliyor. Aynı şey Bakırköy
için de geçerli. En fazla risk altında olan ilçeler,
Zeytinburnu, Bakırköy, Kadıköy, Kartal gibi fay
hattına çok yakın olan kıyı bölümler. Ve burası da
nüfus olarak İstanbul’un en yoğun olduğu bölge.
Demek ki, Büyükşehir Belediyesi kendilerine oy
atmadı diye herhalde bu insanları gözden
çıkarmış. Bana göre öyle. Çok acı bir şey ama öyle
düşünmek zorunda kalıyoruz.
Selim Bey mali açıdan baktığımız zaman biraz
önce sizinde söylediğiniz gibi herkesin binayı yıkıp
yeniden yapmak ile ilgili mali sıkıntıları var. Şimdi
düşünce şu mudur. Kat verelim, müteahhite
verilsin, dolayısıyla o insanların ceplerinden büyük
paralar çıkmadan sağlam, depreme dayanıklı
binalar yapılsın. Bu mudur?
Bana göre kökten çözüm bu. Bunu ister devlet
eliyle belirli müteahhitlere verilir, belirlenir, büyük
firmalar belirlenir, siz kendi içinizde seçin derler,
ya da belli başlı devletin denetiminde normal
çalışan müteahhitler de bunu yapabilir. Çünkü
artık eskisi gibi değil. Müteahhitlere denetim
firmaları var. Hem belediye denetliyor hem
denetim firması. Zaten müteahhitle beraber
sorumlu. Bu nedenle eskisi gibi sıkıntılı binaların
yapılacağını düşünmüyorum.
Bu geçerli bir düşünce tarzı ama. Bu durumda
yenilemeler münferit binalar olarak değil de ada
bazında, mahalle bazında olmalı değil mi?
Tabi tabii oraya da geleceğim. Bakırköy’ün yükseklikle ilgili sıkıntısı yok. 75-80 metre civarında.
Bizim mania hattı olan yerlerimiz var. 75-80
metreye ulaşıncaya kadar biz 10 kat versek 30
metre, 20 kat versek 60 metre. Ben kat verilsin
taraftarı değilim. Bizden önceki dönemde 2009’a
kadar bir iki sefer iki kat ilave şeklinde teklif
gitmiş, çünkü depremden sonra kat arttırılacağına
kat azaltılmış. Yani mevcut hale getiriyorsunuz,
üstüne bir kat ilave ediyorsunuz. Bana göre kökten
çözüm gerekli. Şu an yollarımız; Atıyorum 9 metre
yolumuz var, 12 metrelik yolumuz var, 7 metrelik
bazı dar yollarımız var. Bir kere yollarımızı daha
genişletmeliyiz. Ne yapalım. En dar yolu 12-15
metre arasında değiştirmek lazım. Binaların
çoğunun altına otopark yapmalıyız. Otopark
yapılması binayı korur. Statik açıdan otoparkın
tamamı perde ile inşa edildiği için binayı koruyan
binanın yan yatmasını bükülmesini, kırılmasını
engelleyen bir yapı. Binalarımızın 1. bodrum
katları genelde iskan ediliyor. Buna da karşıyım.
Yani insanlarımızı niye mezara sokalım. Bir kat
ilave edersiniz, zemine çıkartırsınız. Yani insanları
bodrum katta yaşamaya niye mahkum edelim.
Sadece 2 tane evrakın imzalanması ile o insanlar 1 kat üste çıkabiliyorlar. Halka vereceğiniz
bir şeyi rant gözüyle görmenin manası yok. O
vatandaşın hayatını iyileştirmek, yaşam
seviyesini yükseltmek devletin görevi. Otopark
mecburi hale getirelecek. Biz otopark
paralarını ödüyoruz. O otopark paraları da
Büyükşehir Belediyesi’ne otopark yapmak
amacıyla gidiyor. Ama maalesef otopark
yapılmıyor.
Kademeli imar dediğimiz., küçük parsellerden
vazgeçilmesi. Kadıköy’deki örnekteki gibi,
Büyükşehir’in yaptığı gibi. Belirli kademelerde
belirli metrekare büyüklüğündeki arsalara
belirli imar verilecek. Ada bazında olduğunda
en azından yüzde 50 kadar imar fazlalığı
verirse halkın çoğunluğu bunu kabul eder. Ve
ada bazında yapılaşma olur. 15-20 katlı bina
olur altına 2 katlı otopark yapılır, yeşil alan bol
bırakılır ve caddeler genişler.
Şimdiki bizim imar yönetmeliğimiz hem bizde hem
Zeytinburnu’nda çok sıkıntılı. Çok eski 1960’lı
yıllardan kalma gereksiz bir usul. Niye gereksiz
olduğunu da söyleyeyim. Binanızı arsanın %25’ine
oturuyorsunuz. Aynı binanın birinci katından sonra
oturma alanını % 40’a çıkıyor.
Bu tür yapılaşma deprem ülkesinde çok sakıncalı
değil mi?
Evet mantar bina. Ben buna mantar bina diyorum.
Yani altı küçük, üstü büyük. Madem yüzde 40’a
izin veriyoruz. Yüzde 40’a otursun bina. Geçen
mecliste de arkadaşlar; Yüzde 40 teklif ediyorsunuz. Bu kadar imar yoğunluğunu ne
yapacaksınız diye söylemişlerdi. Ben orada izah
ettim. Yüzde 40’ sadece giriş katı çıkarılıyor. Yukarı
katlar zaten yüzde 40. Bakırköy için şu an mevcut
imar 2,45 seviyelerinde olması lazım. Emsale
vurusak, Yeşilköy’de de 2.20 gibi idi tahmin ediyorum. Bir emsal hesabı çıkardık. Yani biz 1000
metrekare arsada ne kadar yapılanmışız diye
hesap yapıyorum. Kartaltepe, Yenimahalle yüzde
25’e tabi ayrık nizamlarda 2,45 civarındaydı.
Bitişik nizamlarda sıkıntı var. Mesela Bakırköy’ün
bitişik nizamlarında emsal 5’e 6’ya çıkabiliyor. Çok
fazla emsal kullanılmış. Orası için ayrı bir şey
düşünmek lazım. Bana göre orada da ada bazında
birleştirip yukarıya vermek yine çözüm olacaktır.
Hatta ve hatta benim teklifim Bakırköy’ün tren
yolunun altını tamamen turizm imarına açmak.
Aynen Taksim Talimhane gibi turizm alanlarına
açmak o bölgeyi kurtarır diye düşünüyorum.
Söylemlerinizden özetle şunu anlıyoruz. Dikine
yapılaşma, ada bazında yapılaşma.
Evet dikine yapılaşma, ada bazında yapılaşma,
geniş caddeler, 1 veya 2 kat otopark zorunluluğu,
birinci bodrum katlara yerleşimi kaldırmak, çatı
aralarını da kaldırmak, çatı aralarındaki
yapılaşmayı da direk emsale dahil etmek.
18
BİREYSEL EMEKLİLİK SİGORTASI POLİÇELERİNİN SONLANDIRILMASINDA
TÜKETİCİLERİN YAŞADIĞI “HAK”
HAK KAYBI !
BEYOĞLU
BEYOĞLU
Bireysel emeklilik yaptırıp
daha sonra poliçeye son vermek isteyen tüketicilerden
Sigorta şirketlerince yapılan
Beyoğlu demek, İstanbul demekmiş
eskiden... Beyoğlu artık İstanbul
değil, İstanbul arka sokaklara
kaçıştı.
Beyoğlu'na çıkmak, cennete
gitmekmiş kimilerine göre. "Hey
gidi günler..." diye başlayan
konuşmaların merkezinde hep
Beyoğlu varmış.
Beyoğlu artık İstanbul olmasa da,
popülaritesini hiç kaybetmedi.
İstanbul'un kalbi Beyoğlu’nda atmaya devam ediyor
yıllardan beri. Sanat ve kültür merkezi Beyoğlu, gecelerin
gizli yüzü Beyoğlu, tarih kokan dokusuyla büyüleyen
Beyoğlu... Beyoğlu... Beyoğlu...
İstanbul'un vahşi miktarda nüfusu sırtına alıp, inlemeye
başlamadan, Bağdat Caddesi’nde tek bir dükkan yokken,
Beyoğlu İstanbul'un canı cennetiydi. Bizler eskilerden dinleriz, çok bilmeyiz o günleri. Babamın 50'li yllarda Anadolu
yakasından halasının adresini ikamet göstererek vizeyle
karşıya geçtiği, eniştesinin saf ipek kravatını yürütüp
Beyoğlu'na çıkarken taktığı, çocukluğumda dinlediğim
Beyoğlu hikayelerinden sadece biri...
Kadim kent İstanbul'un dikey bir şehir olduğunu söyler
Mario Levi; katmanlar üzerine kurulan ve her katmanın bir
duygu bıraktığı... Bu duygu yumağı içinde kaybolur kent.
Italo Calvino'nun Görünmez Kentler'de dediği gibi
"gerçekten nasıldır, ne içerir ya da ne saklar" bilinmez. Tek
bilinen İstanbul'un imgesinin, kentin katmanları arasından
süzülerek herkesin kalemine başka bir biçimde yansıdığıdır.
Beyoğlu'nu yazmak; çocukluğumuzun puslu sokakları, kimi
için bitmemiş bir şarkı, kimi için geçmişin ruhu, kimi için
dudakta kalan bir öpüş, yanaktaki bir gülüş... Dedim ya
bazen çocukluk anısıdır Beyoğlu, belleğimizin en derin
köşesinde bekleyen.
Beyoğlu, kimileri için ezelden beri meyhane demektir ya;
işte yarı salaş, tıkış tıkış, anason ve balık kokusunu içimize
çekip, şarkılar mırıldanıp ezgilere eşlik ederek sokaklarda
yürüdüğümüz, bazen kahkaha ve bazen de hıçkırık sesleri
arasında hiç tanımadığımız insanlarla yanyana masalarda
oturup demlendiğimiz, çiçekçisinden sokak çalgıcısına,
entelinden bürokratına herkesin iç içe olabildiği,
cumbaların üzerinde kararmış kiremit çatıların altında
hangi kırık hayatların barındığı belli olmayan, bakımsız
sokakların, isli duvarların hepsinin aynı meydana açıldığı,
geçmişten günümüze uzanan bir tarihtir Beyoğlu...
Beyoğlu'nun eski adı Pera'ymış. Pera Rumca'da "öte" demek.
Surlarla çevrili asıl şehrin dışında olduğu için böyle
anılmştır. 16. Yüzyılın ilk yarısında, içinde tek tük yapıların
yer aldığı, bağlık bahçelik bir alan olan Beyoğlu, Galata'dan gelen hristiyanlarla yabancıların, elçilikler dolaylarına
İstiklal Caddesi boyunca yerleşmesiyle Avrupa kenti
görünümünde bir yerleşke olarak ortaya çıkmış.
Pera deyip de, Atatürk'ün Pera Palas'taki 101 numaralı
odasını da es geçmek olmaz. Atatürk'ün cephe
dönüşlerinde adeta evi gibi kullandığı, ülke için önemli
kararlar aldığı ve üst düzey misafirlerini ağırladığı;
şimdilerde müzeye dönüşmüş olan Pera Palas'taki odası
buram buram Beyoğlu kokan bir tarih efsanesidir...
Rüzgarın rengi, yağmurun sesi, kuşun kanadı, şairin kalemi
ve şiirin gücü... Bu bileşkenin öznelinde Beyoğlu
panoraması. Beşbin mumluk ampullerin karanlığında
saatlerdir boşalmış kadehlere tüm umutların doldurulması,
yumruklar meze yapılarak (sözüm ona Atatürk yumruk
mezesiyle rakı içermiş) mutlu yaşamların şerefine
kaldırılması, tahta masalara kazılan sevgililerin isimlerinin
üzerine şarap dökülüp dudak niyetine öpülüşü, şarabın
dudaktan daha vefalı sayılması, kadehlerdeki dudak
izlerinde aranıp bir türlü bulunamayan sevgililer, şarabın
tetramsi serinliğinde üşüyen gönüller, sarhoşluğun
yangınında eriyen dudaklar, her zeytin tanesine konulan
simsiyah gözler, her göz rengine seçilen şarkılar, her saç
teline içilen galonlar dolusu şaraplar, cama vuran yağmur
damlalarının anımsattığı özlemlerin ve susuzluğun
haykırılması...
Beyoğlu geceleri ve daha neler neler... Beyoğlu yazmakla
bitmez de ben yazmaktan yitip giderim sevgili dostlar...
Ferhan KILIÇ
Hepinize mutlu yıllar, sevgiyle kalın...
ödemenin tamamı üzerinden
vergi kesintisi yapılarak
sigortalı tüketiciler hak
kaybına uğratılmaktadır.
Oysa gelirin gerçekliği kuralı
gereği, sigorta şirketlerince
yapılan geri ödemelerde
vergi kesintisinin yatırılan
tutarın getirisi (neması)
üzerinden yapılması gerekmektedir.
Bu şekilde “kesinti
matrahının” hatalı belirlenmesi nedeniyle vergileme
hatası yapılmakta ve tüketiciler hak kaybına
uğratılmaktadırlar.
Bilindiği gibi Ülkemizde,
kamu sosyal güvenlik sistemine ek olarak bireylere
emeklilik dönemlerinde ek
gelir sağlamak üzere bireysel emeklilik sistemi
oluşturulmuş ve
4632 sayılı Bireysel
Emeklilik Tasarruf
ve Yatırım Sistemi
Kanunu 7.4.2001
tarih ve 24366 sayılı
Resmi Gazetede
yayımlanarak
yürürlüğe girmiştir.
Sisteme işlerlik
kazandırmak ve
geniş kitlelere
yayılmasını
sağlamak için 4697
sayılı Bazı Vergi
Kanunlarında Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunun
1'inci maddesiyle 193 sayılı
Gelir Vergisi Kanunu’nun
değişik 21'inci maddesinden
sonra gelmek üzere mükerrer 21'inci madde eklenerek
sistem dahilinde yapılan bir
kısım ödemeler istisna
kapsamına alınmıştır.
Bu kapsamda, Bireysel
emeklilik sisteminden çıkmak
isteyen bir tüketici, Şirket
tarafından anapara ve nema
şeklinde toplam olarak ödenen tutar üzerinden 193
sayılı Gelir Vergisi
Kanununun 94'üncü maddesi
uyarınca yapılan vergi
tevkifatının, anaparaya
isabet eden kısmının
kaldırılması ve ödenen
verginin yasal faiziyle birlikte
iadesi istemiyle dava açmış
ve İstanbul 11. Vergi
Mahkemesi’nce verilen
09.02.2010 tarihli E:
2009/2764, K: 2010/412
kararında ve itiraz üzerine
İstanbul Bölge İdare
Mahkemesi’nin “oybirliğiyle”
verdiği 26.10.2010 tarihli ve
E: 2010/7629, K:
2010/18465 sayılı kararda
kesintinin getiri üzerinden
yapılması gerektiği açıkça
ortaya konulmuştur.
İstanbul 3. Vergi
Mahkemesi’nin aynı yöndeki,
30.1.2009 tarihli ve
E:2007/782, K:2009/398
sayılı kararı da bu yöndedir.
Bu kararın “kanun yararına
bozulması” istemiyle açılan
davada Danıştay 4. Dairesi
de vermiş olduğu
24.01.2011 tarihli E:
2009/8882 ve K: 2011/269
sayılı kararda; aynı
yöndedir.
Kamuoyuna
saygıyla duyurulur.
A.Kenan KIR
Genel Başkan
AK PARTİ DANIŞMA MECLİSİ TOPLANDI
AK Parti Bakırköy İlçe
Başkanlığı Danışma Meclisi
toplantısı, Yenimahalle Cem Karaca
Kültür
Merkezi’nde
gerçekleştirildi.
AK Parti İl Yönetim Kurulu üyesi
Bayram Şenocak,
AK Parti Bakırköy
İlçe Başkanı Mahmut Gürcan,
Bakırköy
Belediyesi AK Partili meclis üyeleri
Mehmet Emin
Ertekin, Ayhan
Can, Bahçelievler
Belediye Başkan Vekili
Zeynel Yıldırım ve çok sayıda
partilinin katıldığı danışma
meclisi toplantısında, AK
Parti Bakırköy İlçe Başkanlığı
Kadın Kolları ve Gençlik
Kolları’nın çalışmaları
hakkında bilgiler verildi.
AK Parti Bakırköy İlçe
Başkanı Mahmut Gürcan’ın
açılış konuşması ile başlayan
toplantıda, ilçe kadın kolları
ve gençlik kollarının faaliyet
raporlarının sunumu da
yapıldı. Programda ayrıca
AK Parti İl Başkanlığı
tarafından hazırlanan slayt
gösterisi de sunuldu.
Toplantının açılış
konuşmasını yapan İlçe
Başkanı Mahmut Gürcan,
Bakırköy’ün İstanbul’un en
geri kalmış ilçelerinden
birisi olduğunu belirterek,
bunun sebebinin CHP’li
belediye olduğunu savundu.
Gürcan, Bakırköy’deki en
büyük sivil toplum
kuruluşunun AK Parti
olduğunu da ifade ederek,
“Biz AK Parti olarak 15 bin
üyesiyle yaklaşık 38 bin 500
seçmenin oyunu almış en
büyük sivil toplum örgütüyüz.
Ben bu ailenin bir mensubu
olmaktan şeref duyuyorum”
dedi. “Tek bir yumruk
halinde Bakırköy’de
mührümüzü vurmamız
gerekiyor” diyerek
konuşmasını sürdüren
Gürcan, “Bakırköy’de,
Bakırköy Belediyesi’nden
memnun bir tek kişiye
rastlayamazsınız. Sokağa
çıktığınızda herkes Bakırköy
Belediye Başkanı’ndan,
ekibinden, CHP’den şikayet
eder. Bu döneme kadar
oylarını onlara verdiler ama
bundan sonra bu böyle
olmayacak. Çünkü vatandaş
oyunu verirken hep
kandırıldı. Cumhuriyeti
koruma maksadıyla oyunu
CHP’ye verdi. Zannettiler ki,
Bakırköy’de
belediye AK
Parti’li olunca
laiklik elden
gidecek,
Bakırköy
İranlaşacak,
şeriat gelecek
insanlara hep
bunları
işlediler.
Ancak bunlar
artık karın
doyurmuyor.
İnanıyorum
ki, önümüzdeki dönem Bakırköy için bir
umuttur, umudun da adı AK
Parti’dir” diye konuştu.
AK Parti Bakırköy İlçe
Başkanı Mahmut Gürcan’ın
konuşmasının ardından ilçe
kadın kolları ve gençlik
kollarının faaliyet
raporlarının sunumu yapıldı.
(Yavuz ARPACIK)
19
VAN Depremi’nden sonra Başbakan açıkladı: “Oy hesabı yapmayacağız. Tüm kaçak binaları yıkacağız”
FLORYA’DAKİ KAÇAK BİNALAR YIKILABİLECEK Mİ?
Kimse cesaret edip konuşamıyor ama ortada bir gerçek var. 1999 ile 2004 yılları
arasında Florya’da 180’in üzerinde binanın hiç bir ruhsat almadan kaçak olarak
yapıldığı biliniyor. Binalar, yapan müteahhitler, göz yumanlar ortada.
Şimdi Florya’ya da 2 kat daha yükseklik verilmeye mi çalışılıyor?
Aralık ayında Bakırköy Belediye Meclisi’nde;
Bakırköy Belediyesi’nin deprem çalışmaları
gündeme geldiğinde meclis üyesi Selim Malgaz
geniş açıklamalarda bulundu. Önceki sayfadaki
haberimizde Selim Malgaz ile ilgili söyleşimizi
okudunuz. Kentsel dönüşüm için ağırlıklı çözüm
kat yüksekleklerinin arttırılması. Böyle olursa Florya’daki kaçak binalarında yükseklikleri
arttırılacak.
Özetle Florya’daki kaçak binalar yıkılmayacak
Deprem affı ile yasallaştırılacak. Kaçak binaları
yapan müteahhitler, göz yumanlar ödüllendirilmiş
olacak.
binanın tamamı kaçak yapıldı. Yani belediyeden
hiç bir izin alınmamış ve ruhsat harçları
yatırılmamış. Nasıl anlaşmışlarsa, nasıl izin
vermişlerse Florya’da projelerini de kendileri
uygulayıp kendileri başlamışlar ve binaları
bitirmişler. Yeşilköy’de de böyle yapılmış 4-5 bina
var.
Bu sorumuzu Selim Malgaz’e yönettik.
Malgaz “Biz iktidara geldiğimizden bu yana
Bakırköy’de kaçak yapılaşmaya asla izin vermedik.
Sözünü ettiğiniz binalarında
çoğu bitmişti ve iskanlıydı. Bu
arada Büyükşehir Belediye
Başkanı Kadir Topbaş’ın Van
Depremi sonrası yaptığı
konuşmalarda imar açısından en
temiz yerin Bakırköy olduğuna
dair söylemleri de var. Ben bu
konuda başka birşey söylemek
istemiyorum” dedi.
O zaman bir şey sormak istiyorum. Sayın Ateş
Ünal Erzen ilk iktidara geldiği dönemdeki
söylemlerini hatırtlıyorum. Kaçak binaların hepsini
Kaçak mı, proje dışı mı? Yani tasdikli projeleri yok
mu?
Kesinlikle tasdikli projeleri yok.
Kaçak bina yani.
Kaçak bina. Hiç ruhsat almamış binalar bunlar.
Bize gelen sorularda Florya’da genel anlamda bu
yapılaşma içine girerse bu deprem affı anlamı
taşımaz mı? Yapanın yanına kar mı kalır?
Kentsel dönüşüm çalışmalarında Florya ve Yeşilköy
ayrı tutuluyor. Bakırköy’ün diğer mahalleleri ayrı.
1999 depreminden sonra 2004 yılına kadar, iktidardaki belediye malesef diyorum 1 senelik imarın
kapalı olmasından istifade ederek, 180’in üzerinde
Peki para cezaları ödenmiş mi? Yüksek rakamlar
çünkü?
Hepsi ödenmiş olması lazım. Kimlere ne kadar
ceza yazılmış, kimler ödemiş, kimler ödememiş.
Yetkililerin çıkıp açıklaması gerekir. Büyükşehir
Belediye Başkanı ifade ediyor, imar açısından en
temiz yer Bakırköy diye.
Yalnız bir şey söyleyeceğim. Ben Sayın Kadir
Topbaş’ın bu konudaki ifadelerini çok iyi dinledim.
Bakırköy’de kaçak bina yok ifadesi var. Peki 150160 binadan bahsediyoruz.
O dönemde haberleri olmaması
mümkün değil. Bakırköy
Belediyesi’nin gücü onları o
zaman yıkmaya yetmiyordu.
Ayrı partilerden olsa bile belli
konularda anlaşabiliyorlar. Ama
iş böyle rant paylaşımına geldiği
zaman konsensus oluşturuyorlar
ve yasal olmasa bile işi kılıfına
uyduruyorlar.
Her şey ortada. Herkesin gözü
önünde oluyor. yerel
yöneticilerin günahını almak
istemiyorum. Günahı onları boynuna.
Başbakan, Şehircilik ve Çevre
Bakanı Erdoğan Bayraktar,
İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı Kadir Topbaş’ın söylemlerinin ne anlama geldiğini ve
vaadlerini Bakırköy’de uygulayıp
uygulayamalacaklarını “bir
bilene” sorduk.
Adını açıklanmasını istemeyen
“Bir bilen” sorularımızı yanıtladı.
Öncelikle isminizin bizde saklı kalmasını istemenizi
anlıyor ve size hak veriyoruz. “Gazeteci haber
kaynağını açıklamak zorunda değildir“ yasal
dayanağımızı hatırlatarak sorularımızı
yanıtlamanızı istiyoruz.
Peki kaçak binalara nasıl iskan veriliyor. 3194
sayılı imar yasası çok açık 31, 32, ve 42. Maddeler
var.
Hepsi uygulanmış, para cezaları uygulanmış,
yıkımla ilgili ihale açılmış, kimse ihaleye girmemiş.
yıkacağım demişti. Sizin söylediğiniz gibi 180’in
üzerinde kaçak bina varken niye yıkılmadı bunlar?
Bu binalarn çoğu 2004 yılında bitmişti. Bu arada
bu binalar depreme dayanıksız binalar değil. Bu
binalar kaçak fakat Sayın Başbakanımızın söylediği
tarzda kaçak değil. O kaçak tamamen eski usulde,
parası oldukça üstüne kat atılmış. Gecekondudan
bozma apartmanlar şeklinde. Buradakiler gerçekten çok ciddi şekilde yapılmış, deprem
şartnamesine uyulmuş. Belediyeye gidip harç
ödememiş. Projeleri tasdik ettirmemiş binalar.
İçine insanlar yerleştirilmiş, iskan edildi. İskan
edilmeseydi bunların iskanına zaten izin verilmezdi. Çok acil şekilde iskan ettirilmiş bunlar.
Bunlar kaçaksa bu güne kadar
neden yıkılmadı? Güçlerimi
yetmedi? Yıkımlar daha
yukarılardan engellendi mi?
Herhalde Milli servet olduğu düşünüldü. Ama
ondan ziyade içinde insanlar var. Buraları tahliye
etmek gerekiyor. Özetle Florya’ya getirilmek istenen çok küçük emsalle bir kat veya yarım kat
artırımla Florya’nın tamamını yenileyebilir. Yani
küçük bir imar artışı ile veya yüzde 40’la sadece 2
katla imar artışı sağlanabilir deniliyor.
Yani yapanın yanına kar kalacak anlaşılan. Kaçak
binaları yapanlar, servetlerine servet katacak,
yasaları uygulamak zorunda olanların göz
yumması sonucu yaptıkları yanlarına kar kalacak,
yasalara saygılı olanlar hüsrana uğrayacak ve
bunun adı demokrasi olacak.
Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ediyoruz.
Bakanlıkların ve STK’ların temsilcileri, Marmara Belediyeler Birliği’nin ev sahipliğinde bir araya geldi.
“ÇEVREMİZDE YAŞAM VE DEPREM”
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü, İl Milli
Eğitim Müdürlüğü, Orman Bölge Müdürlüğü,
İstanbul Sanayi Odası, İstanbul Ticaret Odası,
Deniz Ticaret Odası, ÇEVKO Vakfı, TEMA Vakfı,
Doğal Hayatı Koruma Vakfı, ÇEKÜL Vakfı,
İstanbul Çevre Konseyi, AKAD ve Deniz Temiz
Derneği-TURMEPA temsilcileri “Çevremizde
Yaşam ve Deprem” temalı oturumda, Marmara
Belediyeler Birliği’nin Eminönü’nde bulunan
merkez binasında toplantı gerçekleştirdi.
Toplantı kapsamında bina güvenliği, kentsel
dönüşüm ve deprem konularının okullarda
öğretmenler aracılığıyla işlenmesine ve bu
konuda çalışma usullerini belirlemek için de bir
çalışma grubunun oluşturulmasına karar
verildi. Toplantıda ayrıca, eğiticilerin eğitimi
konusunun önemi de vurgulandı ve öğretmen
eğitimlerinin, çevre ve deprem bilincinin
öğrencilerde yerleşmesinde daha sistemli ilerleme
sağlayacağı görüşünde uzlaşıldı.
MBB’NİN BİLİMSEL YAYINLARI KAYNAK OLACAK
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü Uzmanı
Suna Gürler, “Marmara Belediyeler Birliği’nin
bilimsel yayınlarından Prof. Dr. Mikdat
Kadıoğlu’nun yazdığı Afet Yönetimi: Beklenilmeyeni Beklemek, En Kötüsünü Yönetmek,
AKUT-MBB İşbirliğiyle yayınlanan Deprem Eğitimi
El Kitabı ve Engelliler İçin Deprem El Kitabı
çalışmalarını öğretmen ve öğrencilere yönelik
eğitimlerde kaynak olarak kullanılacağız.” dedi.
“BELEDİYELERE YATAY YAPILAŞMA ÖNERİYORUZ”
Toplantıda, Marmara Belediyeler Birliği’ne,
deprem konusundaki bilinçlendirilme
çalışmalarından ötürü teşekkür edilirken, Marmara Belediyeler Birliği Çevre Yönetim Merkezi
Direktörü Aynur Acar, “Belediyelere dikey
yapılaşmayla ilerlemeyin diyoruz. Yatay
yapılaşmayla sağlıklı gelişim öneriyoruz” dedi.
20
Çocuğunuzun “internet bağımlısı” olmaması için
Kamuda lojman
ve taşıt saltanatı
devam ediyor
DİKKAT ETMENİZ GEREKENLER
T
ÜRKİYE, kamu
kurumlarının lojman,
sosyal tesis ve taşıt
sayısı yönünden, dünya
rekoruna sahip.
Bu rekortmenliğini hiçbir
ülkeye bırakmadı,
bırakmıyor ve bu gidişle de
bırakmayacak.
LOJMANLAR
YİNE ARTTI
2011 yılı Haziran ayı
itibariyle, lojman sayısı 2010
yılının aynı dönemine göre
artmaya devam etti.
Lojman sayısı bakımından
sıralamada; Emniyet Genel
Müdürlüğü (46.200), Milli
Eğitim Bakanlığı (43.785),
Milli Savunma Bakanlığı
(41.995), Jandarma Genel
Komutanlığı (19.693) ve
Sağlık Bakanlığı (20.453) ilk
5'i oluşturuyor.
Bu arada
Cumhurbaşkanlığı'nın 367
lojmanı, Başbakanlığın 639
lojmanı, 1 sosyal tesisi,
TBMM'nin 466 lojmanı ve 10
sosyal tesisi bulunuyor.
Üniversitelerde ise, Atatürk
Üniversitesi'nin 1.038
lojmanı, 3 sosyal tesisi,
ODTÜ'nün 477 lojmanı ve 6
sosyal tesisi, İTÜ'nün 528
lojmanı ve 3 sosyal tesisi,
Harran Üniversitesi’nin 228
ŞÜKRÜ KIZILOT
Düzenleme Kurumu, Kamu
İhale Kurumu ve Tütün ve
Alkol Piyasası Düzenleme
Kurumu'na ait lojman ve
sosyal tesis yok. Ancak üst
kurulların büyük kısmı
çalışanlarına ve yöneticilere,
ciddi tutarda "kira yardımı"
ödüyor.
Mevcut uygulamada, lojman
olayı, devlette kayırmacılığı
ve adaletsizliği beraberinde
getiriyor. Herkese lojman
sağlanamadığı için kamu
görevlileri arasında eşitsizlik
yaratılmış oluyor.
TAŞIT SAYISI 8-10 KAT
Kamuya ait taşıt sayısı;
Japonya'da 10, İngiltere'de
12, Almanya'da 11, Fransa'da ise 9 bin adet. Türkiye'ye
gelince, kamuya ait tam
86.479 taşıt var. Bu ise
yukarıda belirtilen
ülkelerdeki taşıt sayısının 810 katı civarında!
Zaman zaman "kamuda taşıt
saltanatına son verdik (ya
da) vereceğiz" denilmesine
Amacına uygun kullanıldığında çocuğun
eğitimine ve gelişimine yardımcı olan
internet, bazı zamanlarda ise büyük bir risk
haline gelebiliyor. Doktorsitesi.com’un üye
uzmanlarından Uzm. Psikolog Emin
Dönmez, sıklıkla internette vakit geçiren
çocukların kendilerini sağlıklı bir şekilde
ifade edemediklerinin, sosyal ortamlarda
çabuk sıkıldıklarının ve agresif
davranışlarda bulunduklarının gözlendiğini
vurgulayarak neler yapılabileceği hakkında
bilgiler verdi.
İnternet, doğru kullanılmadığında kimi
zaman çocuklar için büyük bir risk haline
gelebiliyor. Doktorsitesi.com’un üye
uzmanlarından Uzm. Psikolog Emin
Dönmez, bazı anne-babaların, sokağa
çıkmasını istemedikleri
çocuklarını sosyal
ilişkiden mahrum
bırakarak bilgisayara ve yalnızlığa
ittiğini belirtti.
Çocuğa internet
kullanımı ile ilgili
bilgi verilmediyse
çocuğun interneti
kötüye kullanma
olasılığının yüksek
olduğunu vurgulayan Dönmez,
öncelikle çocuklarla
internetin hangi
amaçlarla
kullanılacağı hakkında konuşulması, o bilincin verilmesi, bu konuda anne ve
babaların çocuklarına iyi birer model olması
gerektiğini söyledi.
Çocuklarının internet kullanımını kontrol
edemeyeceğini düşünen ailelere ise şu
önerilerde bulundu: “Bu konuyu kontrol
edemeyeceğini düşünen aileler çocuklarıyla
bazı anlaşmalar yapmalıdır. Örneğin,
haftanın veya günün belirli saatlerinde
bilgisayarın kullanıma açık veya kapalı
olması gerekir. Öncelikli olanın, dersleri ve
okulu olduğu vurgulanmalı ve gereken
destek verilmelidir. Mümkün olduğu kadar
bilgisayar ortak kullanım alanında
bulunmalıdır. Bilgisayar zorunlu durumlar
harici çocuğun odasında olmamalıdır.
Sakıncalı sitelere neden girmemesi gerektiği
hakkında çocuklara gerçekçi
bilgilendirmeler yapılmalıdır. Korkutmak
için veya geçiştirmek için yanlış bilgiler
vermek sakıncalıdır.”
İnternet bağımlılığının sonuçları
Doktorsitesi.com’un üye uzmanlarından
Uzm. Psikolog Emin Dönmez internet
bağımlılığı hakkında şu bilgileri verdi:
• “Öncelikle gerçek dünyadan uzaklaşan
kişi sanal âlemin cazibesine kapılarak
gerçek olmayan ilişkiler içine girmeye
başlar. Bu sanal âlemde geçirilen süre
uzadıkça bireyin sosyal ilişkilerinde
gerilemeler başlayabilir. En önemlisi sıklıkla
internet kullanan çocukların, kendilerini
sağlıklı bir şekilde ifade edemedikleri ve
sosyal ortamlarda çabuk sıkıldıkları agresif
davranışlarda bulundukları gözlenmektedir.
Özellikle bilgisayar oyunları çocukları
bağımlı hale getirmektedir.
• İnternet
ortamından yoksun
kaldığı durumlarda
bir eksiklik duygusu, sinirlilik hali
ve saldırgan
davranışlar ortaya
çıkabilir.
• Zaman içerisinde
insanlarla yüz yüze
ilişkide bulunmak
istemeyebilir bu da
sosyalleşmesinin
azalmasına neden
olur.
• Aileyle sorunlar
yaşanmaya başlanır ve derslerde
gerilemeler başlayabilir.
• Zamanının büyük bölümünü internette
geçirir.
• Zor durumda kaldıklarında veya yanlış bir
şey yaptıklarında yalan söylemeler
başlayabilir.”
Doktorsitesi.com’un üye uzmanlarından
Uzm. Psikolog Emin Dönmez bu konu
hakkında yapılabilecekleri şu şekilde
sıraladı:
• “Çocuklarınızı sanal ortam yerine doğal
ortama yönlendirin.
• Spora, sosyal faaliyetlere yönlendirin.
• Ev içinde veya başka alanlarda
yapacağınız faaliyetlerde veya değişimlerde
çocuğunuzun fikrini alın.
• Yeni arkadaşlık kurmasına yardımcı olun
ve arkadaşlık ilişkilerini destekleyin.
• Birçok önlemi almanıza rağmen bu durumu engelleyemiyorsanız ve çocuğunuzun
okul başarısı ve sosyal yaşamı olumsuz etkileniyorsa profesyonel yardım alın.”
PLAKA FİYATLARI DUDAK UÇUKLATIYOR
lojmanı ve 2 sosyal tesisi,
Gazi Üniversitesi'nin 88
lojmanı ve 7 sosyal tesisi,
Hitit Üniversitesi'nin de
sadece 1 lojmanı var.
Hacettepe Üniversitesi'nin ise
lojmanı yok, bir sosyal tesisi
var.
Düzenleyici ve Denetleyici
Kurumlardan, SPK (146 lojman, 2 sosyal tesis) ve Rekabet Kurumu'nun (244
lojman) dışında; RTÜK, Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumu, BDDK, Enerji Piyasası
rağmen, taşıt sayısında ciddi
bir azalma göze çarpmıyor.
Hatta kiralanan araçlar da
göz önüne alındığında,
sürekli artıyor. Olayın,
bakım-onarım, yakıt maliyeti
boyutunun yanı sıra özel
işlerde kullanılma boyutu da
var.
Kamudaki savurganlık ve
israfın göstergelerinden biri
olan lojman ve makam aracı
olayına, çok özellikli durumlar ve kurumlar dışında son
verilmesinde yarar var.
28.11.2011 Tarihli Hürriyet Gazetesi’ndeki yazı,
yazarından izin alınarak gazetemizde yayınlanmaktadır.
Türkiye'de son yıllarda yüksek fiyatlara alınıp satılan taksi plakaları, yatırımcılar için de
önemli bir gelir kaynağı oldu. sahibinden.com’da yer alan taksi plakası ilanlarının
ortalama fiyatı son bir yıl içinde yüzde 35 artarak 370 bin TL’ye yükseldi.
Türkiye’nin en büyük e-ticaret platformu sahibinden.com’un verilerine göre son dönemde
taksi plakası satış ilanlarında ve
fiyatlarında hızlı bir artış
görülüyor.
Sabit kira getirisi olması
nedeniyle yatırımcılar açısından
hem güvenli hem de kazandıran
bir yatırım aracı olarak tercih
edilen taksi plakasının Türkiye
fiyat ortalaması yükselmeye
devam ediyor. sahibinden.com’da yer alan taksi plakası
ilanlarının ortalama fiyatı
2010’da 275 bin TL iken yüzde
35 artarak 2011’de 370 bin TL’ye
yükseldi.
2011’de ilan sayısında bir önceki yıla göre yüzde 1300 artış olan sahibinden.com’da, taksi
plakası ilanlarının çoğunluğunun İstanbul ve Antalya’dan verildiği görülüyor.
476 adet taksi plakası satış ilanının yer aldığı sitede, 415 adet minibüs hattı, 115 adet
otobüs hattı plakası ilanı da bulunuyor.
21
BAKIRKÖY DEPREME HAZIRLANIYOR
Bakırköy Sivil Toplum
Kuruluşları Platformu’nun düzenlediği deprem
konulu toplantıda,
Bakırköy’ün deprem
konusundaki mevcut
durumu ve Bakırköy’de
yapılması gerekenler
konuşuldu.
İstanbul Esnaf ve
Sanatkarlar Odası’nın
konferans salonunda
düzenlenen toplantıya,
Bakırköy Belediyesi CHP’li meclis üyeleri Cavit
Ganiç, Ferzan Özer, MHP Bakırköy İlçe Başkanı Av.
Gürhan Kaya, Saadet Partisi Bakırköy İlçe Başkanı
Talat Tuna ile çeşitli sivil toplum kuruluşlarının
yöneticileri ile Osmaniye
Muhtarı Serdar
Uzunoğlu ve Kartaltepe
Muhtarı Yılmaz Ufuk
katıldı.
Ayrıca Deprem Uzmanı
Prof. Dr. Ahmet Ercan ve
İstanbul Büyükşehir
Belediyesi yetkililerin
davet edilmelerine
rağmen toplantıya
gelmeyerek selam
yollamaları salonda
bulunan katılımcılar tarafından büyük tepki çekti.
Bu isimlere en sert tepkiyi Bakırköy Karadenizliler
Derneği’ni temsilen
toplantıda bulunan
İbrahim Dorul gösterdi.
Dorul, “Biz burada
depremi, bir bakıma
ölümü konuşuyoruz.
Onlar ise selam gönderiyor. Onlara da bu
yakışır” dedi.
Dorul ayrıca,
Bakırköy’de vatandaşın
hakkının gasp
edildiğini de ifade
ederek, “Bakırköy
hükümetten, Büyükşehir’den ve kurumlardan destek
almıyor. Bakırköy’de olacak olaylardan yönetenler
sorumludur, yaşayanlar değil. Kimin kimle kavgası
varsa bizi ilgilendirmiyor. Hakkımız gasp ediliyor.”
diye konuştu. Toplantıda konuşan Prof. Dr. Mehmet
Ali Kökpınar, Bakırköy’de olası depremlerde çadır
kentlerin kurulması için ayrılan alana Ataköy
Konakları’nın yapıldığını belirterek, olası bir
depremde binadan çıkıp gidilebilecek boş alanların
bulunmadığını belirtti. Kökpınar, Bakırköy’de 500
binanın acilen yıkılması gerektiğini söyledi.
BAKIRKÖY’DE SADECE 2500 BİNA
DEPREME DAYANIKLI
Toplantıda Bakırköy Belediyesi adına konuşan
Bakırköy Belediyesi CHP’li Meclis üyesi ve
Bakırköy Belediye Meclisi 2. Başkan Vekili
Cavit Ganiç, Bakırköy’de hemen yıkılması
gereken 500, 3 bin binanın çok riskli, 5
bin binanın ise orta ve az riskli grubunda
bulunduğunu kaydeden Ganiç, sadece
2500 binanın depreme dayanıklı durumda
olduğunu belirtti.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Kadir Topbaş’ın Mart 2011’de bir
açıklama yaparak, Kadıköy Fikirtepe ve
Bakırköy’ün imarını hemen yenileyeceğiz
dediğini hatırlatan Ganiç, ancak şu ana
kadar hiçbir şey yapılmadığını söyledi.
Ganiç, “2009 yerel seçimlerinden önce
Sayın Kadir Topbaş, AK Partili Belediye Başkan
Adayı Oğuz Satıcı ile beraber Bakırköy’ün dört bir
yanında ‘Bakırköy’e yeni imar’ yazılı dev görsel ve
yazılı reklamla bir kampanya yürüttüler. Ama seçim
bitti ve Bakırköy Belediye Meclisi 4 ayrı karar almış
olmasına rağmen Büyükşehir’de bu konuda bir
çalışma yapılmadı.” dedi.
Ganiç’in konuşmasının ardından Bakırköy Belediyesi CHP’li meclis üyesi Ferzan Özer söz aldı. Özer,
Van Depremi’nden sonra Büyükşehir’de ilçe
belediye başkanları,
deprem komisyonu ve
imar komisyonu üyeleri
ve grupların seçtiği
grup yöneticileri ile
bürokratların katıldığı
bir toplantı yapıldığını
belirterek, “Sayın Kadir
Topbaş’ın bu konuda
bir basın açıklaması da
oldu. İstanbul’un
planları yenilecek, yeni
plan notları gelecek.
Yeni imar gelecek. Ve
binaların TOKİ ve KİPTAŞ kanalı ile yenilenmesi
sağlanacak. Bu konuda o günkü toplantıdan sonra
19 kişilik bir komisyon seçildi. Burada 7 tane AKP’li
belediye başkanı, 4 tane CHP’li belediye başkanı
biride Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen,
imar ve deprem komisyonlarının 2 şer üyesi, bir de
grup başkanları var. Artık daha hızlı çalışmaların
yapılmasını umuyoruz” dedi.
BU SESE KULAK VERİN
Bakırköy Sivil Toplum Platformu’nun düzenlediği “Bakırköy
Depreme Hazırlanıyor” konulu toplantıda konuşan Bakırköy
Karadenizliler Derneği kurucularından ve yönetim kurulu üyesi
İbrahim Dorul, Bakırköy’de vatandaşlarının hakkının gasp
edildiğini ifade ederek, şunları söyledi.
“45 senedir Bakırköy’de yaşıyorum.
Bakırköy ile ilgili bize konuşmak için
bir hafta süre verseler yetmez. Ama
şunu söyleyeyim. Bakırköy’de büyük
bir talihsizlik yaşanıyor. Bakırköy
hükümetten destek almıyor,
Büyükşehir’den destek almıyor,
kurumlardan destek almıyor. Yöneticilerimizin tamamını iktidar, muhalefet
ayırmadan söylüyorum. Bu vebalin
altından kalkamazlar. Büyük günah
işleniyor. Muhtarlarımız burada büyük
bir çaba sarf ediyor, çalışıyor. Burada
iki muhtarımız var, başka muhtarımız
var mı? Yok. Zaten çalışanlar belli.
Sakın kimse demesin ki, platformun toplantısında az insan var.
Bakırköy’de hiçbir toplantı bu kadar kalabalık olmuyor.
Bakırköy’de olacak olaylardan yönetenler sorumludur,
yaşayanlar sorumlu değildir. Ben Bakırköy’de yaşayanların
haklarının gasp edildiğine inanıyorum. Sizlere bazı konularda
görüşlerimi aktarayım. Bakırköy’de fareler, kediler, köpekler
istilası var. Yok diyecek olan birisi varsa gelsin buradan
söylesin. Ben bunların resimlerini çektim. Deprem konulu
toplantı yapıyoruz. Selam gönderiyorlar. Allah razı olsun selam
gönderenlerden ama deprem diyoruz. Ben 45 senedir
Bakırköy’de yaşıyorum. Aynı zamanda inşaat teknikeriyim.
2000 senesinden sonra yapılan binalara eyvallah. Burada
sayın meclis üyem inşaat mühendisidir. O çok iyi biliyor. 2000
senesinden önce yapılan bütün binaları Allah muhafaza etsin.
Ben siyasetten kendimi ayıkladım. 3 tane çocuğum var onlara
da kesinlikle bu şartlarda siyaset yapmayın dedim. Siyaset
yapanlar herkes kendini biliyor, Allah’ın kulu olanlar bitmek
üzere, kulun kulu olanlar almış başını gidiyor. Eğer bu olmazsa
biz devamlı kürsülere geliriz. Sürekli bir şekilde konuşuruz. Partiler kanunu, seçim kanunu, dar bölge seçim sistemi olmadan
layık olan insanlar göreve gelemezler. Şu anda memleketimizde demokrasi deniyor. Ben bu sistemin iflas ettiğine
inanıyorum. Ve şu anda anayasa yapılıyor. Bu anayasaya
mutlaka konmalıdır. Ondan sonra layık olan milletvekili olacak,
bakan olacak, başbakan olacak, cumhurbaşkanı olacak. Şu
andakilerin hiçbiri Ankara’ya bile giremezler. Çünkü onların
arkasında millet gücü yok. Sadece sistemden yararlanarak
milletvekili, bakan, başbakan seçiliyorlar. Sistem iflas etmiştir.
Biz Bakırköy’de hizmet almak istiyoruz. Kimin kimle kavgası
varsa bizi ilgilendirmiyor. Bakırköylünün hakkı gasp ediliyor.
Siyasiler, muhtarlar, basın mensupları biz bu hakkı alacağız.
Hepinize saygılar sunuyorum.”
BAKIRKÖY’DEKİ CAMİ İMAMLARINA
DEPREM EĞİTİMİ
Bakırköy’deki camilerde görev
yapan imamlara ve cami personellerine deprem ve yangın konulu
seminer verildi.
Bakırköy Müftülüğü tarafından
düzenlenen seminerde, Bakırköy
İtfaiye Bölge Amiri Atillah
Eleşkirtli tarafından verilen
seminerde, yangın yerinde
yapılması gerekenler, olası
yangın nedenleri ile deprem
sırasında ve sonrasında
yapılması gerekenler hakkında cami personellerinin ne yapması
gerektiği anlatıldı.
Seminerde konuşan Bakırköy Müftüsü Zakir Uzun ise, deprem
ve yangın konusunda cami personelinin gerekli bilgileri alması
ve bu tür durumlarda bilinçli davranarak olası tehlikenin
boyutlarını daha aza indirmelerini sağlamak amacıyla seminerin
düzenlendiğini belirtti.
Semineri veren Bakırköy İtfaiye Bölge Amiri Atillah Eleşkirtli,
her camide mutlaka olası yangınlara karşı yangın tüpü ve diğer
alet edevatların bulundurulması gerektiğini söyledi.
İstanbul’un deprem bölgesi içinde yer aldığını ve çok sık yangın
durumları ile karşı karşıya kalındığını belirten Eleşkirtli, sadece
Bakırköy’de değil tüm İstanbul’daki cami imamları ve personellerinin bu eğitimleri mutlaka almaları, olası yangın ve
deprem konusunda bilinçli olmaları gerektiğini söyledi.
Özellikle cami, okul, hastane gibi kalabalık insan gruplarının
bulunduğu mekanlarda olası bir deprem ve yangın durumunda
yaşanan şok ve kaos nedeniyle genellikle yanlış müdahaleler
yapıldığını ve bu yanlış
müdahaleler sonucu bir
çok insanın hayatını
kaybettiğini belirten
Eleşkirtli, “İstanbul’da bir
büyük deprem beklenmekte. Hepimiz bu
depreme karşı hazırlıklı
ve bilinçli olmalıyız. Bizler,
sadece kendi hayatlarımızı
değil, aynı zamanda bir çok
insanın hayatını düşünmek
zorundayız. Onun için cami
personellerinin yangın ve
deprem konularında bilinçli
olmaları ve olası
durumlarda doğru müdahalelerde bulunarak, can ve mal kaybını
aza indirmeye çalışmalıdır. Camilerimizde yangın tüpleri, ecza
dolabı, takım çantası gibi gerekli alet ve edevatların mutlaka
bulundurulması gerekir.” dedi.
Yapılan eğitimde, 'yangın çıkış nedenleri, yangının çıkmaması için
yapmamız gerekenler ve alınacak önlemler, yangınla
karşılaşılınca yapılması gerekenler, yangın öncesi ve sonrası
hareket tarzları, deprem nedir, deprem çeşitleri nelerdir, deprem
öncesi almamız gerekli tedbirler' gibi konularda bilgi verildi.
22
Sabri Çalışkan Lisesi öğrencilerinin düzenlediği etkinlik ile
MEHMET AKİF ERSOY ANILDI
stiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy
ölümünün 75. yıldönümünde
Bakırköy Sabri Çalışkan Lisesi
öğrencilerinin düzenlediği bir dizi
etkinlikle anıldı.
Basınköy Milli Eğitim Vakfı (MEV)
Okulları Konferans Salonu’nda
düzenlenen etkinliğe Bakırköy İlçe
Milli Eğitim Müdürü Vekili Kemal
Özsoy, Sabri Çalışkan Lisesi
Müdürü Kutlu Tekinbaş ile çok
sayıda öğrenci ve veli katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın
okunması ile başlayan anma
programında konuşan İlçe Milli
Eğitim Müdürü Vekili Kemal
Özsoy, Mehmet Akif Ersoy’un
Türkiye için çok önemli bir şair
olduğunu söylerken, Sabri
Çalışkan Lisesi öğrencilerini de
gösterdikleri duyarlılık ve
hazırladıkları sunumları için
ZÜLKANÝ SÝRMEN
YILLAR ÖNCE…
Yıllar önce insanların yüzünde
mutluluk, ceplerinde para,
evlerinde huzur vardı. Her gelen
yıl gideni aratır derler ya çok
doğru sözmüş. Sıkıntılar üzüntülerle bir yeni yılı daha geride
bırakıyoruz. Her geçen gün acılı
şehit anneleri, evleri yıkılmış
ağlamaklı vatandaşlarımız,
ekonomik krizden perişan olmuş
insanlarımız, gözümüzün önünden
hiç gitmiyor. Hiçbir suçu olmadan
düşündükleriyle ceza evlerinde
tutuklu bulunan arkadaşlarımız
onurlarıyla mücadelelerine devam
ediyorlar.
Yeni yıla girerken ekonomik krizin
artık su yüzüne çıktığı ekonomist
arkadaşlarımız tarafından
vatandaşlarımıza açık açık belirtiyorlar. Aç tavuk ambar deler
derler. Vatandaşlarımızın cebinde
para yok, yüzünde gülümseme
yok, evlerinde huzur yok, bir ay
boyunca çalıştığını kirasına ve
faturalarına ödüyor, aile zor bela
ayakta duruyor. Gelin görün ki
büyüklerimiz ülkenin toz pembe
olduğunu söylüyor, ekonomik
krizin ise ülkemizden teğet
geçtiğini söylüyorlar. Bu sözün
doğruluğunun yorumunu siz
Ataköy okuyucularına
bırakıyorum.
Yeni yıla girerken bazı sevdiğimiz
arkadaşlarımızı da kaybettik.
Babaali yokuşunu yıllarca
aşındıran sevimli Arap Adnan
(Adnan Akgünel) ağabeyimiz artık
aramızda yok. Cumhuriyet
Gazetesi’nde yıllarca beraber
çalıştık aynı masada bir çorbayı
paylaştık. Bazen üzüldük bazen
beraber güldük. Esprisiz bir hayat
düşünülebilir mi? Her zaman
esprili yaklaşımı arkadaşlarına
takılışını hiçbir zaman
unutmayacağız. Birilerine kızmış
bile olsa hiç belli etmezdi. Yaşamı
boyunca gazetecilikten hiç ödün
vermeyen, devamlı olarak nitelikli,
dürüst, iyi ve ilkeli gazeteciliği
savunur. Yazı işlerine gelen
haberleri redakte eden
ağabeyimizi saygıyla anıyor,
ailesine baş sağlığı ve sabırlar
diliyorum.
Yazımızın başlığına koyduğumuz
başlığı yıllar önceyi anımsıyorum,
güneşin altındaki buzun üzerine
yazılan isimlerin kaybolup gittiğini
düşünüyorum. Her geçen gün
gideni aratıyor. Yarın ne olur
bilemiyoruz.
Yeni yılınızı kutlar, mutluluk,
sağlık ve başarılar dilerim.
Her şey gönlünüzce olsun…
teşekkür etti.
Özsoy’un konuşmasının ardından
öğrenciler tarafından “Bu Davet Bizim”
dalı dans gösterisi yapıldı. Dans
gösterisinin ardından ise Sabri Çalışkan
Lisesi öğrencisi Gizem Gümüş
tarafından kısa bir şiir dinletisi
gerçekleştirildi.
Proramda ayrıca öğrenciler tarafından Mehmet Akif Ersoy’un hayatından kesitler canlandırıldı. Program sonunda ise
Sabri Çalışkan Lisesi öğrencilerinden İnsu Yetgin, kara kalem çalışması ile yaptığı Mehmet Akif Ersoy portresini
Bakırköy İlçe Milli Eğitim Müdürü Vekili Kemal Özsoy’a hediye etti.
Şişli’li erkekler, kadına şiddete karşı yürüdü:
“CİNSİYETİMİZ FARKLI OLSA DA, GÖZYAŞLARIMIZ AYNI”
Şişli Belediyesi, Dünya Kadına
Şiddete Karşı Dayanışma Günü’nde
bir yürüyüş düzenledi.
Kadına uygulanan şiddet ve son
dönemde artan kadın cinayetlerine
dikkati çekmek amacıyla düzenlenen
yürüyüşte, Şişlili
erkekler, Şişli
Meydanı’ndan Atatürk
Evi Müzesi’ne kadar
yürüdüler. Şişli Belediye
Başkanı Mustafa
Sarıgül’ün öncülüğünde
gerçekleşen yürüyüşe,
aralarında Oktay Kaynarca, Gani Müjde, Ali
Gündoğdu, Sümer
Ezgü, Süheyl Uygur,
Behzat Uygur, Enis
Fosforoğlu, Murat Sere-
zli, Metin Uca, Mithat Bereket, Yalçın
Çakır, Ekrem Ataer’in bulunduğu çok
sayıda tiyatro sanatçısı da katılarak
destek verdi.
Mustafa Sarıgül, 25 Kasım tarihinin
“Kadına yönelik şiddete karşı
uluslararası dayanışma günü”
olduğunu belirterek, “25 Kasım tarihi
bir kutlama günü değil, insanlık için
utanılacak bir gündür. Ne yazık ki
son yıllarda ülkemizde kadına karşı
şiddetin arttığını görüyorum. Buna ek
olarak yüksek hakim
kararlarıyla hukuk
açısından da sınıfta
kalmanın üzüntüsünü
yaşıyoruz. Biz, cinsiyetlerimiz farklı olsa da
gözyaşlarımız aynı
diyoruz. Kadına yönelik
şiddete karşı dayanışma
içinde olmak ve
toplumsal duyarlılık
yaratmak amacıyla bir
araya gelmekten son
derece mutluyum” dedi.
27
Cadde ve sokaklar Rent-a Car firmalarına ait araçlarla dolu. Bakırköy Belediyesi Başkan Yardımcısı Yervant Özuzun
“POLİS GÖREVİNİ YAPMALI”
Son aylarda sayıları her geçen gün artan Rent-a
Car firmalarına ait araçlar cadde ve sokakları
adeta istila etmiş durumda. Gelen şikayetler
üzerine Bakırköy Belediye Başkan Yardımcısı Yervant Özuzun ile görüştük.
Sayın Özuzun, Bakırköy’de gerçi
İstanbul’un her yerinde büyük sıkıntı.
Bu Rent a Car’ların çoğalması ve ulu
orta her yere onlarca araçlarını park
etmesi, yaya kaldırımlarına
koydukları arabaların üzerine büyük
şekilde kendi reklamlarını da koyuyorlar. Bu konuda şunu sormak istiyorum. Bir Rent a Car Firması nasıl
ruhsat alır.?
Vatandaş bize ortak kiralama diyerek
başvuruyor. Biz vatandaşın beyanına
göre gerekli işlemleri yaparak ruhsat
veriyoruz. Ruhsat verirken de tabi
önyargılı değiliz. O gerçekten oto
kiralama mı, yoksa korsan taksi mi
yapacak bunu başta öngöremeyiz. Biz
o vatandaşın beyanı üzerine veriyoruz. Ama gerekli gördüğümüzde,
kuşkulandığımızda ya da daha evvel
bir başka yerde olup ta korsan taksi
nedeniyle kapatılmışsa ve bununla ilgili önbilgimiz
var ise o vatandaştan da taahhütname alıyoruz.
Ben korsan taksi olarak çalışmayacağım, gerçek
anlamda oto kiralama işi yapacağım. Eğer onun
aksi bir tutanak olursa ruhsatımın iptaline itiraz
etmeyeceğim şeklinde.
Gerçekten çok. Bunların bir kısmı
gerçekten oto kiralama. Oto kiralama
da bir hayli çoğaldı. Ama oto kiralama
ile korsan taksi arasındaki sınır ne? Ben
bir araba istedim. Peki ben arabanın
şoförünü istedim. Taksi ile arasındaki
fark ne? Vatandaşa hizmet açısından
aralarında fark yok. Korsan taksiye ya
da oto kiralamaya telefon açıyorsun
arabayı kiralıyorsun. Ben arabayı
şoförü ile de kiralayabilirim.
sunuz. Ama peki oto kiralama olayının ayrı bir
yönü var. Bir tane arabayla bu işi yapamıyor,
onlarca arabayla yapabiliyor. Müracaat eden firma
size otopark göstermek zorunda değil mi?
Alıyoruz. Bir otoparkla bir sözleşme getirtiyoruz.
Kontrolü biz yapmıyoruz, polis yapıyor.
Korsan taksiden bahsetmiyorum, oto kiralama
firmalarından bahsediyorum.
Onun denetimini polis yapıyor. Bize zaman zaman
gelen tutanaklardan anladığımız
kadarıyla yapıyor. Ama o yeterli
midir, değil midir ayrı bir konu.
Polisin görev alanında.
Arabaların üzerlerine kendi
ilanlarını koyuyorlar. Onu denetleme
imkanınız var mı?
Olmuyor. O konuda şimdiye kadar
bir uygulama bir işlem yok. Gelirler
Müdürlüğü ilan reklam açısından bir
değerlendirme yapıyor mu doğrusu
o konuda bir şey söyleyemeyeceğim.
Arabalarını nerede bulunduracaksa bize
sözleşmelerini getiriyor. O şart, onu istiyoruz.
Özellikle Ataköy’de bir firmanın aynı cadde
üzerinde 48 tane arabası tespit edildi. Aynı plakalı.
Kontrolü nasıl yapıyorsunuz?
Kaldı ki, günü birlikte kiralayabiliyorsunuz. Saatlikte kiralayabiliyorsunuz.
Tabi ki ticari yasalara ve eldeki yönetmeliklere göre size müracaat edenler
belli kriterlere uyuyorsa ruhsat veriyor-
Peki bu konuda söylemek istediğiniz
bir şey var mı?
Aslında taksi durakları ile ilgili
söylemek istediğim şeyler var. Ben
taksi duraklarının daha fazla
olmasından yanayım. Özellikle
Japonya’da gördüm. Caddelerin
sokak köşelerinde cepleri var. Onun
dışında yolcu alma, yolcu bindirme yeri de yok.
Taksi oraya gider orada yolcusunu indirir, orada
da eğer bekleyecekse 3-5 dakika bekler ama
şehirde boş boş gezmez. Şehir trafiğini doldurmaz.
Ben bunun çok yararlı olacağına inanıyorum.
Hava alanı taksinin, 1500 küsür taksisi var. Hava
alanından yolcuyu alıyor, geliyor, geri
gidiyor. Siz hava alanına gidiyorsunuz,
taksiden iniyorsunuz, o taksici oradan
yolcu alamıyor. O da tekrar boş olarak
trafiğin içine giriyor. Taksi duraklarının
taksicilerinin değişken olması gerekir.
Yasal olmayan taksi durakları da var.
Özgürlük Meydanı’nın köşesinde bir
taksi durağı yok. Ama orada bir ihtiyaç.
Siz hayır da deseniz, polis engellese de
orada devamlı olarak taksi duruyor.
Meydandan gelen taksiye binecek, gidecek bunu engelleyemezsiniz ama
meşrulaştırmadığınız taktirde de orada
trafik tıkanıklığı oluyor. Orada zaman
zaman taksiciler arasında sürtüşmeler
olduğunu da görüyoruz.
BAKIRKÖY’DE BİR YILDA 4830 TON AMBALAJ ATIĞI TOPLANDI
Kültür Üniversitesi Endüstri Mühendisliği 1.
sınıf mühendislik oryantasyonu dersine
katılan Bakırköy Belediyesi Temizlik İşleri
Müdürü Mehmet Sümer Bakırköy’de 2011
yılında (aralık hariç) 4 bin 830 ton ambalaj
atığı toplandığı açıkladı.
Ambalaj atıklarının evsel atıklardan ayrı
toplanmasının çevreye ve ekonomiye ciddi
katkısının olduğunu öğrencilere anlatan
Mehmet Sümer, “Bakırköy Belediyesi olarak
biz cam, kağıt/karton, kompozit, metal ve
karton ile 20 ağacın kesilmesi önlenir. Bunun
hem ekonomiye hem de çevreye çok büyük
katkısı olmaktadır. Kızılderili Şef Seatle’ın
dediği gibi son ırmak kuruduğunda,son ağaç
kesildiğinde,son balık tutulduğunda,
insanoğlu paranın yenmeyecek bir şey
olduğunu anlayacaktır” dedi.
Temizlik İşleri Müdürü Sümer ayrıca belediye
olarak bitkisel atık yağları, atık pilleri, plastik
kapakları, elektronik atıkları ayrı
topladıklarını da sözlerine ekledi.
plastiği evsel atıklardan ayrı topluyoruz.
Bakırköylülere açıkladığımız günlerde ve kumbaralardan topladığımız atıkları ayrıştırarak
ekonomiye yeniden kazandırıyoruz. 2011 yılında
4.830 ton ambalaj atığı topladık. Şunu hiçbir
zaman unutmamanızı istiyorum; Bilin ki 1 ton cam
atık ile 100 litre petrol tasarrufu, 1 metal içecek
kutusunun geri dönüşümünden elde edilen enerji
ile 100 watt’lık bir ampul 20 saat çalışır, 1 ton atık
28
ZİHİNSEL ENGELLİ ÖĞRENCİLERDEN MOZAİK RESİMLER
YASEMİN BAYER
UNUTULMAMAK …
Giden her yeni yıla buruk bir gülümsemeyle güle güle derken, gelen yeni yılı
sevinç ve umutla karşılarız.
Doğumlar… Çalınmadık kapı
bırakmayan ölümler… Hepsi hayata
dair…
Yaşam böylesine kısayken, hiç kimse
yaşamdan kopmak istemezken, hayata
ve çevrenizdekilere ne gibi katkı
yaptınız bu yıl?
Hiçbir huzurevi ya da hastanede sevgi,
şefkat ve ilgi bekleyen bir yaşlının elini
tuttunuz mu? En yakınınızda bulunan
yaşlı akrabalarınızı yokladınız mı?
Yoksa bitmeyen işleriniz yüzünden hep
onları ziyaret etmeyi ertelediniz mi?
“Sakın beni unutma!“ ,“Arada sırada
uğrar mısın?”, ”Telefon etmeyi
unutma!”…
Aslında çok sade ve yalın bir biçimde
dile getirilmiş derin duygulardır.
Artık rengini hatta canlılığını yitirip
kurumuş yapraklar gibi solgun yaşın
çok içten duyduğu hisler… Hepsinin
tek bir ana fikri vardır: unutulmamak,
aranmak… Bir ses duymak… Uzaktan
da olsa bir ses duymak…
Çalmayan telefonlar, çalınmayan
kapılar, görünmeyen sevgili yüzler
insanın içine işler.
Yaşlanmaya eşlik eden yalnızlık,
zamanla yarışırcasına bedeni güçsüz
kılmaya başlarken hastalıklar ardı
ardına gelir. Ve nihayet kimsenin
yönünü değiştirmeye gücü yetmediği o
kaçınılmaz yolculuk çıka gelir.
Burada önemli olan bu yolculuktaki
sürecin güzel geçmesi…
Çevresindeki büyükleri sevgi, saygı ve
ilgiyle kucaklayanın tüm yaşamı
boyunca mutlu olduğuna çok tanık
oldum.
Dinlediğimiz bir şarkı, okuduğumuz bir
kitap ya da izlediğimiz bir tiyatro
yapıtının etkisini kim yadsıyabilir ki?
Geçtiğimiz günlerde Ali
POYRAZOĞLU’nun yazıp yönettiği
“Unutma Beni “ adlı yapıtını Yunus
Emre’de izledim. Alzheimer hastalığına
yakalanan matematik profesörünün
yaşam öyküsünün verdiği mesajın ne
kadar etkileyici olduğunu, oyununun
sonunda birçok izleyicinin ıslak
gözünde gördüm.
Herkesin gelen yeni yılla birlikte
çevresinde ya da uzakta bulunan
yakınlarına daha fazla özen
göstermeleri dileğiyle yeni yılın sağlık,
mutluluk ve başarı getirmesini dilerim.
Büyüklerinize sıkı sıkı sarılın, belki
gelecek yıl bir kez daha bu fırsatı
bulamayabilirsiniz!
Resimden heykele, müzikten
fotoğrafa farklı disiplinlerde
çalışmalar sunan 30 sanatçı, Eko
Sanat ve Geri Dönüşüme dikkat
çekmek için Nakkaş Sanat
Galerisi’nde sanatseverler ile
buluştu.
Dimitris Danis’in Küratörlüğünü
üstlendiği “Yeşil İstanbul” etkinliği,
zengin içeriğinin yanı sıra Neksav
yararına gerçekleştirildi.
Başta zihinsel engelliler olmak
üzere diğer engel gruplarındaki
bireylerin eğitimleri, tedavileri,
sosyal hayata uyumları konusunda
sanatsal etkinliklerin önemine
değinmek için sanatçılar, Nefus
Nakipoğlu Uygulama Okulu’nda
zihinsel engelli çocuklarla buluşarak
atölye çalışmaları yaptı.
Atölye çalışmalarına katılan 20
zihinsel engelli öğrencilere mozaik
taşlar hakkında bilgiler verilerek,
taşları kırarak ve boyayarak
resimler yaptılar. Zihinsel
engellilerin yaptığı resimler Nakkaş
Sanat Galerisi’nde sergilendi.
29
Yeni Bir Yıl...
Yeni Beklentiler, Yeni Başlangıçlar...
İnsanlar zaman zaman yeni kararlar almak ya da
aldıkları yeni kararları uygulamaya koymak için
belli tarihlere ihtiyaç duyarlar. Örneğin diyete
başlayacak birinin, genelde pazartesi gününü
beklemesi gibi... Yılbaşı da hayata karşı
beklentilerimizi, yaşam doyumumuzu yeniden
değerlendirmek, hayata karşı bakış açımızı
yeniden gözden geçirmek için iyi bir fırsat... Yeni
yılla birlikte insanlar hayata yeni bir başlangıç
yapmak isterler. Yeni umutlar, yeni beklentiler,
yeni hedefler belirlemeye başlarlar.
Genellikle her yeni yılı “Hoş geldin” diyerek
karşılar insanlar. Ama gerçekten hoş gelip
gelmediğini de üç yüz atmış beş günlük bir zaman
diliminde, günler, haftalar ve aylar birbirini
kovalarken fark eder insanlar. İster hoş gelsin
ister gelmesin, ister iyi geçsin ister geçmesin bu
bir yıllık süre zarfı, hiç fark etmez insanlar için.
Çünkü hiçbir zaman umutlarını kaybetmezler.
Geçen yıllar, beklentilerine cevap olmasa da
umutlarını hep yeni bir yıla saklarlar. Tıpkı her
yılın, aralık ayının son günlerinde yaptıkları gibi.
Mehmet Kaplan (37,
Pazarcı esnafı): Hayat
şartları maalesef çok zor.
Yeni yılı aslında iyi beklentiler içerisinde olmak,
umutlu olmak gerekiyor,
ama hayat şartları zor
olduğu için yeni yıllara
umutlu giremiyoruz. Yeni
yıldan beklentilerimiz
rahat yaşamak. Hayat
koşullarımızın düzelmesini ve düzeltilmesini istiyoruz.
Münevver Başar (51, Eczacı):
Yeni yıl; yeni umutlar, yeni
beklentiler demek. Gelecek
yılda güzel şeylerin olmasını
bekliyorum. Bizim
mesleğimiz zor günler
geçiriyor. 3100 kalem ilacın
fiyatları düşürüldü. Sağlık
Bakanlığı’nın eczacıları da
düşünerek karar vermesini
diliyorum. Bazı ilaçların
kamu kurum fiyatları düzelecek. 2012’de hasta ile
bizleri daha zor günler
bekliyor. Çünkü aile
hekimlerine 3 TL muayene
ücreti çıkacak ve 3 kalemden
sonraki her kalem için vatandaştan 1 TL ilaç bedeli
alınacak ve bunu da eczacılar olarak biz tahsil edeceğiz.
Bakanlık bizi tahsildar olarak kullanarak halktan para
toplamış olacak. 2012’de sağlık açısından hem
vatandaşlar hemde eczacılar için zor günler geçireceğiz.
Necati Madenoğlu (38, Aşçı):
Her yeni yılda milli piyango
bileti alarak hayaller
kurarım. Ama bu seneye
kadar amortiden öteye
gidemedik. İnşallah bu yıl
şeytanın bacağını kırarım.
Kurduğum hayallerin, yeni
yıldan beklentilerimin
büyük çoğunluğu
ortaokula giden oğlum
için. Kendim için pek
fazla beklentim yok.
Bütün beklentim
oğlumun okuması, iyi
yerlere gelmesi.
Zafer Aydemir (13,
Öğrenci): Yeni yılda mutluluk diliyorum. Ailemle,
arkadaşlarımla güzel
günler geçirmeyi istiyorum. Okulumda başarılı
olmayı, gireceğim SBS
sınavında güzel sonuç
alarak hem kendimi,
hem de ailemi mutlu
etmeyi çok istiyorum.
Ayrıca dedem de
rahatsız. Onunda bir
an önce iyileşmesini
istiyorum.
Nermin Çelik
(Öğretmen):
2012 yılının
insanların sıcacık
ilişkiler kurduğu,
birbirine güven
duyduğu
teknolojiyi
yaşamımızdan
uzaklaştırmadan,
geleneklerimizi
yaşatabildiğimiz,
haksızlığı,
hırsızlığı, düzen
bozukluğunu
ortadan
kaldırabildiğimiz tüm insanlara ırk
kavramı gözetmeksizin kardeşlik
bağlarımızı güçlendirebildiğimiz, Atatürk
ilke ve inkılaplarının ışık tuttuğu bir yıl
olmasını diliyorum. Tüm insanlarımıza
sağlık, mutluluk, esenlikler diliyorum.
Cuma Eş (63,
Emekli): Yeni
yılın tüm
Türkiye’ye
sağlık, huzur
getirmesini
diliyorum.
Emekliler
olarak zor
durumdayız.
Emeklilerin
şartlarının
iyileştirilmesini
istiyorum.
Yaşam
koşullarımız çok
zor. Emekli maaşımız yetmiyor. Ay
sonunu getiremiyoruz. Seçimden önce
İntibak Yasası öne sürülerek emekliler
yine kandırıldı. Hala ortada bir şey yok.
Ayrıca Türkiye içinde güzel günlerin
olmasını diliyorum. Ekonomik krizlerin
yaşanmadığı, terör saldırılarının son
bulduğu bir yıl olsun.
Peki, ama çok şey mi istiyor bu insanlar yeni
yıldan? Zor şeyler mi istiyorlar veya imkansız olan
şeyleri mi istiyorlar? Bakırköy halkına sorduk.
Gezdik dolaştık baktık ki zengin fakir, genç yaşlı
herkes yeni yılda hep aynı beklentiler içinde. Simitçi de, eczacı da öğrenci de, anne de, emekli de,
çalışan da... Önce sağlık dilediler sonra huzur.
Ülkemiz için de terörün olmadığı; birlik beraberlik
içinde bir yaşam.
Ve son olarak da rahat yaşam sürdürebilmek için
bol kazanç, para para para...
Ali Erol (41 Kestaneci):
Yeni yılın ülkemiz için
hayırlara vesile olmasını
diliyorum. Yeni yılla
birlikte hayat
şartlarımızın iyileşmesini,
işlerimizin artmasını
diliyorum. Her ne kadar
ekonomik kriz yok
denilse de esnaf olarak
krizdeyiz. İşlerimiz yok
denecek kadar az. Yeni
yılda işlerimizin
artmasını istiyorum.
Ailemle birlikte mutlu,
sağlıklı ve huzurlu bir yıl
geçirmeyi diliyorum. İki tane çocuğum var. En
büyük beklentilerim tabi ki onlar için. Küçük çocuğum
üniversiteye hazırlanıyor. Onun üniversite sınavında
başarılı olmasını ve üniversiteyi kazanmasını diliyorum. En büyük beklentim bu.
Mehmet Gülsar (58,
Taksici): Her yılbaşında
olduğu gibi bu yeni yılıda
direksiyon başında
geçireceğim. Yılbaşı
bizim için insanların
aileleri ile yakınları,
akrabaları, dostları ile
eğlenceli bir akşam
geçirmeleri ve bizimde
taksiciler olarak onları
eğlence için bir yerden
diğer bir yere
götürdüğümüz gün
demek. Taksiciler zor
durumda. Yeni yılda en
büyük beklentimiz işlerimizin açılması,
koşullarımızın düzeltilmesi. Ailemiz, çocuklarımız ve
yakınlarımızla birlikte mutlu, huzurlu günler geçirmek.
Ülkemiz içinde krizlerin yaşanmadığı, barış dolu bir yıl
olmasını temenni ediyorum.
Nurettin
Karadaş
(47, Simitçi): Yeni
yıl bizim
için yeni
umutlar
demek.
Her esnaf
gibi
işlerimizin
yeni yılda
daha da
artmasını
istiyorum. Tüm yakınlarımın arkadaşlarımın
güzel bir yıl geçirmesini diliyorum. Ülkemiz için
barış dolu, terör olaylarının olmadığı bir yıl
temenni ediyorum. Kendim için ise, ailemle birlikte mutlu bir yıl geçirmeyi temenni ediyorum.
2012’nin çocuklarımın her istediğini
yapabildiğim, onların mutlu olmalarını
sağlayabileceğim bir yıl olmasını istiyorum.
Uğur Sabır (33, Güvenlik Görevlisi): 2012
yılının hayırlara vesile
olmasını diliyorum.
Öncelikle tüm ailem
başta olmak üzere
herkese sağlık, mutluluk, huzur dolu bir yıl
temenni ediyorum.
Güvenlik görevlisi
olarak ise yaşam
koşullarımızın
iyileştirilmesini,
ekonomik
şartlarımızın
iyileştirilmesini istiyorum. Bir de insanlarımızdan
işimizi yaparken bize zorluk çıkarmamalarını
diliyorum. Ayrıca iki tane çocuğum var. Onların da
okul yaşantılarında başarılı olmalarını, gelecek
yıllarda güzel günler geçirmelerini diliyorum.
Ülkemiz açısından ise terör olaylarının son bulduğu
bir yıl temenni ediyorum.
( Arzu BERATOĞLU Yavuz ARPACIK )
30
İnsan arzusunun ayırt edici niteliği ve sağlıklı aşk
yaşantısı:
Aşkı ve aşk patolojilerini inceleyebilmek için ilk
yapılması gereken, "insan arzusunun niteliğini
nasıl kavradığımızı ortaya koyabilmektir. Örneğin
bugün çoğumuzun bakışına göre, insan
arzusunun, diğer canlıların arzulamalarından hiç
de belirgin bir farkı bulunmamaktadır;
gereksinim, istek ve arzu
kavramlarının hepsi, hemen
hemen aynı anlama sahiptir ve
insan bedenindeki organik bir
işlevin zorlamasıyla ilgilidirler. Biz
ise, insan arzusunun niteliği sorununun çözümünde Hegel'in "efendi-köle diyalektiğindeki bakışının
oldukça yarayışlı olduğunu
düşünüyoruz.
Hegel'e göre; İnsan isteği ya da
daha iyi bir deyişle, bir bireyi
özgür ve bireyselliğinin,
özgürlüğünün, tarihinin ve sonuç
olarak da tarihselliğinin bilincinde
kılan anthropogene (insan
kılan) istek, hayvanın
duyduğu istekten (doğal,
yalnızca yaşayan ve hayatı
hakkında yalnızca bir duyguya sahip olan varlığın
isteğinden) gerçek 'pozitif', veri olan bir nesneye
değil de, başka bir isteğe yönelmesiyle ayrılır.
Böylece örneğin erkek ve kadın ilişkisinde istek,
eğer biri diğerinin bedenini değil de, isteğini
isterse; eğer o istek olarak isteği 'elde etmek',
'kendinin kılmak' isterse, yani istenmek ya da
'sevilmek' yahut insan olması bakımından değerli
olarak, insan bireyi gerçekliğinde 'kabul edilmek'
isterse, bu insani bir istektir."
Başka bir deyişle, antropogene (insan kılan) öz
bilinci ve insani gerçekliği doğuran isteklerin
tümü, sonuç olarak 'kabul edilme' isteğinin bir
sonucudur. İnsan bir başka insana kendini
empoze etmeyi ona kendini kabul ettirmeyi
istediği ölçüde insandır... Başlangıçta, henüz
diğeri tarafından kabul edilmediği sürece, onun
eyleminin hedefi bu diğeridir ve onun insan
olarak değeri ve gerçekliği bu diğeri tarafından
kabul edilmesine bağlıdır; hayatın anlamı bu
diğerinde yoğunlaşır." (Kojeve 1988)
Hegel'in köle-efendi diyalektiğindeki bu bakışı,
psikiyatri dünyasında ilk yankısını, Fransız
psikanalist Lacan'ın çalışmasında bulmaktadır.
Lacan, Hegel'in tezinden insan isteğinin diğer
canlıların isteklerinden farklı olarak, fiziksel
gereksinimlerin karşılanmasının yanı sıra, bir de
sevgi ve tanınma isteğini de kapsadığı ve sorunun
ancak özneler arası (intersubjective) bir bağlamda
ele alınabileceği sonucunu çıkartır. Lacan, bu
nedenle istek (demand) ile arzu (desire) arasında
bir ayrım yapar: İstek, bedenin gereksinimlerinden kaynaklanır ve daima kendine özgü bir
biyolojik öge taşır ama arzu asla istek ile aynı şey
değildir; arzu, her zaman isteğin hem ötesindedir
hem de ondan önce vardır. Arzu, isteğin ötesinde
varolur demek, arzunun isteği aştığı yani sonsuz
olduğu anlamına gelir; çünkü arzuyu doyurmak
olanaksızdır. Arzu, her zaman söylenemez olanı
imlediğinden hiçbir zaman doyurulamaz. En
özgeci olanları da dâhil olmak üzere bütün insan
eylemleri, "başkası"nı tanımak yoluyla ortaya
çıkar. Bu nedenle her kendini tanıma arzusu,
aslında, bir biçimde "başkası" nı tanıma
arzusudur. Arzu, arzu için arzulamak, yani
"başkası" nın arzusunu arzulamaktır. Lacan için
insan, gereksinim, istek ve arzu arasındadır;
bunların nerde başlayıp nerde bittikleri bir türlü
bilinemez. Örneğin ağlayan çocuğa, annesi bir
parça çikolata verdiğinde, çocuk, hiçbir zaman
annenin bu eyleminin kendi gereksinimlerinin
giderilmesi için mi yoksa bir sevgi gösterisi olarak
mı gerçekleştirildiğini bilemeyecektir. Zaten bir
bakıma arzunun gelişmesinin temeli de isteğin
yarattığı bu düş kırıklığıdır (Lacan, 1981; Madun
1995).
Arzuya Hegelci bakış, daha sonra nesne ilişkileri
ve kendilik psikolojisi kuramlarında, belirgin
biçimde ortaya çıkmıştır. İnsan ilişkisine, insan
varoluşuna yapılan basit eklemeler değil, bizzat
varoluşun kendisi olarak bakan bu kuramlar
sayesinde, insan psikiyatrideki bilimsel
yalnızlığından kurtulma şansına kavuşmuştur
(Cashdan 1988). Yine bu kuramlar sayesinde, aşk
gibi arzulamanın katışıksız biçimde kendini
gösterdiği insan ilişkisi formlarını ayrıntılarıyla ele
alıp inceleme fırsatı doğmuş oldu.
Bu kuramlara göre baktığımızda, en özet şekliyle,
aşkın insanın ilişki içindeki varoluşunun yüksek
bir olasılığı olduğunu görebilir; "sağlıklı aşk
yaşantısı" nı ise, aşkın evrensel
fenomenolojisinin olgun bir kendilik
(self)'teki icrası olarak
tanımlayabiliriz. Olgun kendilik, aşk
yaşantısını olgun savunma
düzenekleri içinde yaşar; aşkı ve
sevgiliyi kendisine sunulan var
olma fırsatından dolayı yüceltmeyi
(sublimation); kendisini yeterince
onlara adamayı (alturism) bilir. Aşkı
ve sevgiliyi üstün tutar ama
mutlaklaştırmaz; iyilik vaadine
uygun biçimde eğlenmeye, kendisini ve sevgilisini eğlendirmeye
(humor) çalışır. Yaşamın gerçeklerine gözlerini kapamaz; kendi
sınırlarının farkındadır;
isteklerinin radikal bir
savunucusudur ama
durulması gereken yerde
durur, diretmez (supression). İlişkinin gerçekliği
içinde sağlıklı iletişimin yollarını arar; "öteki"nin
haklarını ihlal etmemek için gerekli özeni gösterir.
Cinselliği dışlamaz, Eros ve Agape' yi birbirinin
karşısına dikmez. Aşkına bir karşılığı talep eder
ama zorlamaz, sevileni özgür bırakır,
manipülasyondan medet ummaz. Bunlar dışında
kalan aşk yaşantıları ise, bizim "karşılıksız aşk
sendromu" adını vereceğimiz spektrumun içine
düşer.
Esra ERDOĞAN
EROTOMANİ
Karşılıksız aşk sendromu spektrumu:
Karşılıksız aşk sendromu spektrumu için önerilen
yeni modelin üzerine inşa olduğu temel özellikler,
iki karakteristiğe dayanmaktadır. Birincisi, yeni
model, insanı tek başına, kapalı Newtoniyen bir
sistem olarak algılamaz; diğer insanlarla
"ilişki"leri ve "diyalog" içinde kavramaya çalışır; bu
yüzden niceliksel ve betimsel farklılıkların yanı
sıra, niteliksel ve dinamik farklılıkları öne çıkarır;
yalnızca aşk patolojisi yaşayan kişinin değil,
ilişkinin karşı-kişisinin tutum ve davranışlarını da
göz önünde bulundurmayı önerir. "Karşılıksız aşk
sendromu spektrumu" nun anlaşılabilmesi için,
özellikle savunma düzeneği olarak yansıtmalı
özdeşimin (projective identification) kullanıldığı
durumlarda, arzunun yöneldiği gerçek ya da
imgesel aşk nesnesinin özelliklerinin de ayrıca
incelenmesi gerekmektedir.
Modelin ikinci karakteristiği ise, insan arzusunun
ayırt edici niteliğinin "başkasının arzusunu
arzulamak" olduğu noktasından hareket
edilmesidir. Tanımladığımız spektrumun
"karşılıksız aşk sendromu" adıyla anılmasının
nedeni de budur. Arzusu aşk ilişkilerinde (gerçek
ya da imgesel) karşılığını bulamadığında kişi,
eğer "sağlıklı aşk yaşantısı" için uygun bir kendilik
gelişimine sahip değilse, bu sendrom spektrumu
içerisinde yer alan davranışlar sergilenmektedir.
Sergilenen davranışlardaki psikopatolojinin
şiddeti ise, kullanılan savunma düzeneklerine
göre değişmektedir.
Buna göre, "karşılıksız aşk sendromu
spektrumu"nun bir ucunda gerçek ya da imgesel
düzeyde sevdiğini düşündüğü kimsenin arzusunu
istediği düzeyde elde edemeyenlerin gösterdiği,
çoğunlukla mazohistik nitelik de olan ve normal
sınırlar içinde değerlendirebilecek tepkiler, diğer
ucunda ise, günümüz psikiyatrisinde "Erotomani",
"De Clerambault Sendromu" gibi adlar alan teklisanrısal (monodelusional) bozukluk yer
almaktadır. Sendromun ortasında, normale yakın
olan kısmında, son zamanlarda, üzerinde bir
anlaşmaya varılamamasına rağmen "karasevda"
(infatuation) (12), "obsesif aşk", "fanatik aşk"
(Zona ve ark 1993; Meloy ve Gothard 1995)
başlığı altında sınıflandırılmaya çalışılan bozukluk
ile "De Clerambault Sendromu"na yakın olan
kısmında "borderline erotomani" adıyla anılan,
"sanrısal olmayan (nondelusional) erotomani"
veya "çılgınca bağlanma bozukluğu" (violent
attachment bozukluğu) gibi adlar da alan (Meloy
1989) sanrının olmaması ve şiddet gösterileriyle
karakterize bozukluk bulunmaktadır.
KısSadaN HİSsE
BİR İNSAN
SADECE DÜRÜST OLDUĞU İÇİN
ARANIYORSA...
Bir kasabada her gün hava kararınca, insanlar
maymuncuklarını ve fenerlerini yanlarına alır,
komşularının evlerini soymaya giderlermiş.
Fakat, gün doğarken geri döndükleri her
seferinde kendi evlerini de soyulmuş durumda
bulurlarmış. Ama ülkede kimse kaybetmezmiş,
çünkü herkes birbirinden çalarmış.
Bir gün, nasıl olmuşsa, dürüst bir adam ortaya
çıkmış. Geceleri, diğerleri gibi çantasını fenerini
alıp hırsızlığa çıkmaktansa, evinde kalıp çalışmayı
tercih edermiş bu adam. Hırsızlar da onun evinin
önüne geldiklerinde içeride ışık yandığını görünce
döner giderlermiş. Fakat bu durum böyle bir süre
devam edince, ahali ona kızmaya başlamış:
"Çalmadan yaşamak senin tercihin, ama
başkalarını engellemeye hakkın yok" demişler.
Bunun üzerine dürüst adam, geceleri ışığını
söndürüp dışarı çıkmaya başlamış. Her gece,
hırsızlık yapmadan orada burada dolaşır durur,
sonunda yatmaya evine dönermiş. Fakat her
döndüğünde evini soyulmuş bulurmuş. Sonuçta
bir haftadan daha az bir sürede, yiyecek içecek
hiç bir şeyi kalmamış ve memleketini terketmek
zorunda kalmış. Kasabada hırsızlıkta ustalaşıp
giderek zenginleşenler kendileri için soygun yapmak üzere maaşlı hırsızlar tutmaya başlamışlar.
Zamanla, zengin fakir ayrımı çoğalmış. Zenginler
mallarını korumak için bekçiler tutmuşlar, hapishaneler kurmuşlar. Kendi mallarının çalınmasını
da yasa dışı ilan etmişler! Ancak yoksulların
mallarını çalmak hala serbestmiş!
Bir süre geçtikten sonra, artık kimse soymaktan ve
soyulmaktan söz etmez olmuş. Çünkü, yoksulların
çoğu ya açlıktan ölmüş ya da oraları terketip
gitmişler. Zenginler ve maaşlı soyguncular ise
ortada soyacakları kimse kalmadığından
servetlerini yavaş yavaş yitirmeye başlamışlar.
Sonunda zenginler eski düzeni yeniden sağlamak
için oraları ilk terkeden dürüst adamı başa
getirmeye karar vermişler. Sora sora nerede
yaşadığını öğrenmişler. Evine gittiklerinde kapıda
yazılı bir kağıt görmüşler. Kağıtta şunlar
yazıyormuş:
"Bir insan sadece dürüst olduğu için aranıyorsa,
her şey için çok geç olmuş demektir..."
Bir millet uyuyorsa uyandırmak kolaydır.
Ama uyumuyor da uyuyor gibi yapıyorsa ne
yapsanız nafile, uyandıramazsınız.
Indra Ghandi
YAHUDİ VE TİCARET
Roma'da dünyaca ünlü San Pietro Kilisesi'nde
büyük bir pazar ayini... Görkemli bir dinsel tören.
Papa bile katılıyor. Koskoca meydan mahşer yeri
gibi... Kilisenin içi de dışı da tıklım tıklım... Bu
arada kilise kapısında iki adam özellikle dikkati
çekiyor... İkisinin de boynunda kocaman birer
levha asılı... Birinde "Ben koyu bir Hristiyanım,
Lütfen bana yardım ediniz " yazılı. Ötekinde ise
sadece " Ben koyu bir Yahudiyim " yazıyor. Tabii ki
kiliseden çıkanlar Hıristiyan olduğunu ifade eden
adama yanaşıyorlar ve ellerini ceplerine atıp
cömertçe bir şeyler veriyorlar. Yahudi olduğunu
ifade eden adamda ise siftah yok. Bu arada
kiliseden çıkan iyi niyetli biri "Yahudiyim" yazısı
taşıyana sokuluyor. "Bana bak
kardeş " diyor, "..dürüstlük iyi bir şey , ama
binlerce Hıristiyan kiliseden çıkarken, senin
Yahudi
olduğunu böyle aleni olarak ifade etmen kanımca
hiç de akıllıca bir hareket değil. Bak kimse sana
para da vermiyor zaten. Bence çıkar o yazıyı boynundan sen de şu Hıristiyan gibi..." deyince, Boynunda "Yahudiyim " yazılı adam "Hıristiyanım "
yazılı olana donup sesleniyor :
- Heey !. Salamon !. Herife bak be ! Gelmiş bize
ticaret öğretiyor...
31
MALİ MÜŞAVİRLER MUHASEBECİLER BİRLİĞİ BAKIRKÖY ŞUBESİ
YENİ YERİNDE
Mali Müşavirler Muhasebeciler Birliği
(MMMB) Bakırköy Şubesi, yeni dernek
binasının açılışını gerçekleştirdi.
Bakırköy Cevizlik Mahallesi Mor Sümbül Sokak’ta bulunan derneğin
açılışına, İstanbul Mali Müşavirler
Muhasebeciler Odası (İSMMMO)
Başkanı İhsan Yahya Arıkan, Türkiye Mali
Müşavirler Muhasebeciler Odası Başkan
Yardımcısı İlker Sönmez, Mali Müşavirler
Muhasebeciler Birliği Bakırköy Şube Başkanı
İrfan Demirci ile çok sayıda dernek üyesi ve
Bakırköy Belediye Meclis üyesi Ali Kenan Kır katıldı.
Dernek kapısına asılan açılış kurdelesinin İstanbul Oda Başkanı
İhsan Yahya Arıkan, TURMOB Başkan Yardımcısı İlker Sönmez ve Bakırköy
Şube Başkanı İrfan Demirci tarafından kesilmesi ile başlayan törende konuşan
TURMOB Başkan Yardımcısı İlker
Sönmez, Bakırköy’deki derneğin yeni
yerini çok beğendiğini söyledi.
İstanbul Oda Başkanı İhsan Yahya
Arıkan ise, derneğin merkezi bir
bölgede olmasının hem üyeler hemde
dernek yönetimi açısından avantaj
olduğunu söyledi.
Bakırköy Şube Başkanı İrfan Demirci de,
dernek olarak amaçlarının bölgedeki tüm
mali müşavirlerin ve muhasebecilerin
birbirlerini tanıması ve dayanışma içinde
olmalarını sağlamak olduğunu söyledi. Demirci, yeni
dernek merkezinin Bakırköy’deki tüm mali müşavir ve muhasebecilerin birbirleriyle buluşabileceği bir noktada olduğunu kaydetti.
(Yavuz ARPACIK)
BEMED 9. Olağan Genel Kurulu yapıldı
YENİ YÖNETİM İŞ BAŞINDA
Belediye Meclis Üyeleri Derneği’nin (BEMED) 9. Olağan Genel Kurulun’da
yapılan seçim sonucu Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Fuat Yılmaz yeniden
seçildi.
Bakırköy İşadamları Derneği Lokali’nde yapılan olağan genel kurulu sonucunda BEMED’in yönetim, denetim ve disiplin kurulları şu isimlerden oluştu:
Asil Yönetim Kurulu Üyeleri: Fuat Yılmaz, Kadir Aksu, Saim Zeylan, Hikmet
Sırma, Sabahattin Sarıalioğlu, Burhan Okuyucu, Muhammed Aydın.
Yedek Yönetim Kurulu Üyeleri: Erdal Kaya, Cemal Türkoğlu, Özcan Düzalan,
Mehmet Makas, Mine Ayşe Allı.
Asil Denetim Kurulu Üyeleri: Recai Delibaşoğlu, Salim Yılmaz, Savaş Katıtaş.
Yedek Denetim Kurulu Üyeleri: Selahattin Demirtaş, Uğur Görkem, Baron
Nalbant.
Asil Disiplin Kurulu Üyeleri: A.Rüstem Sanay, Haluk Bozovalı, Selahattin
Görkey.
Yedek Disiplin Kurulu Üyeleri: Mustafa Küçüköner, Paraun Sarı, Sinan Gedik.
32
E - AT I K P R O J E S İ N E U L U S L A R A R A S I Ö D Ü L
DHL Express Türkiye tarafından Türkiye
Omurilik Felçlileri Derneği yararına projelendirilen “Elektronik Atık Toplama
Projesi” DHL Global tarafından toplam
38 bin 400 çalışanının hazırladığı
projeler arasından “Kurumsal Sosyal
Sorumluluk Proje” birincisi seçildi.
Binlerce çalışanın hazırladığı projeler
arasından sürdürülebilirlik özelliği ile
öne çıkan “Elektronik Atık Toplama Projesi” birincilik ödülü de DHL tarafından
Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği’ne
bağışlandı.
“Dünya Gönüllüler Günü” etkinlikleri
kapsamında tanıtımı yapılan “E-Atık
Toplama Projesi” ile bu güne kadar 7
adet akülü tekerlekli sandalye
sahiplerine ulaşırken, ilk etapta DHL
kendi bünyesindeki kullanılmayan
elektronik atıkları daha sonra da
çalışanlarının kişisel elektronik atıklarını
topladı. Yakın gelecekte Türkiye çapına
yayılması planlanan proje için Türkiye
Omurilik Felçlileri Derneği Genel Başkanı
Ramazan Baş, “DHL gibi dünya çapında
bir firma ile uluslar arası alanda beğeni
kazanan bir projeye imza atmak bizler
için mutluluk verici. Projenin aldığı
ödülden bizler de çok büyük mutluluk ve
gurur duyduk. DHL Express Türkiye’nin
her zaman olduğu gibi yine her anımızda
yanımızda olacağından eminiz” dedi.
BAKIRKÖY’DE EVRENSEL AŞURA MATEMİ BULUŞMASI
Bakırköy
Belediyesi ve
Cem Vakfı
tarafından
düzenlenen
“Evrensel Aşura
Matemi
Buluşması”
Bakırköy’de
yapıldı.
“Bedir’den Kerbela’ya, Kerbela’dan
Çanakkale’ye
tüm şehitlere
selam olsun”
temasıyla
yapılan
aşura
buluşması
yaklaşık 3
bin kişinin
katılımıyla
Atatürk
Spor ve
Yaşam Köyü’nde gerçekleşti.
Aşura buluşmasında katılan Cem
Vakfı Bakırköy Şube Başkanı Av. Nuri
Var, Türkiye Caferiler Lideri Selahattin Özgündüz, Alevi İslam Din
Hizmetleri Başkanı Ali Yüce, Cem
Vakfı Genel Müdürü Hıdır Akbayır’ın
ardından konuşan Bakırköy Belediye
Başkanı Ateş Ünal Erzen, “Eşit
yurttaşlık için, din, vicdan ve inanç
hürriyeti için, bayramlarımızı kutla-
mak,
üzüntülerimizi
paylaşmak için,
insan olmanın o
büyük erdemiyle,
yürüdüğümüz bu
yolda daha birçok
etkinlikte yan
yana geleceğiz”
dedi.
Hz. Peygamber
Efendimiz (SAV)’in
torunu, Şehitlerin
Efendisi Hz.
Hüseyin’in
şehadetinin (Hicri
1372) yıldönümü
münasebetiyle
düzenlenen
“Evrensel
Aşura
Erkanı”nda
Belkız
Akkale
yönetimindeki Bakırköy Belediyesi
Türk Halk Müziği Korosu ve Sercan
Direk konseri, Galata Mevlevihanesi
Semah Grubu Muharrem Erkanı Cemi
de yapıldı.
Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal
Erzen ve Alevi İslam Din Hizmetleri
Başkanı Ali Yüce’nin ev sahipliğinde
yapılan etkinliğin sonunda tüm
vatandaşlara aşure ikram edildi.
(Yavuz ARPACIK)
33
Bakırköylü gençler sordu, Ankara Barosu Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu yanıtladı.
“NASIL BİR DEMOKRASİ?”
Bakırköy Kent Konseyi Gençlik Meclisi (BAGEM)
tarafından ‘’Nasıl Bir Demokrasi’’ konulu panel
düzenlendi.
Ataköy Yunus Emre Kültür Merkezi’nde düzenlenen
ve Ankara Barosu Başkanı Prof. Dr. Metin
Feyzioğlu’nun konuşmacı olduğu panele Bakırköy
Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen, Bakırköy
Belediye Meclis Üyeleri
Kenan Zülaloğlu, Gülser
Alparslan, Bakırköy Kent
Konseyi Başkanı Özcan
Bilir ve çok sayıda genç
katıldı.
Panelin açılış konuşmasını
yapan Bakırköy Gençlik
Meclisi Başkanı Canberk
Yalçın, “Nasıl Bir
Demokrasi” sorusunun
cevaplanması zor bir soru
olduğunu belirterek,
gençler olarak kendilerinin sadece genç bir
demokrasi istediklerini,
genç olarak taleplerini
dile getirebildikleri bir
demokrasi istediklerini
belirtti. Yalçın, gençler
olarak bu
mücadelelerinde maddi
manevi bir çok şey kaybedebileceklerini ancak
cesaretlerini hiçbir zaman
kaybetmemeleri
gerektiğini söyledi.
Yalçın’ın konuşmasının ardından Bakırköy Gençlik
Eğitim Merkezi’nde (BAKGEM) eğitim gören işitme
engelli Nilay Tüter kürsüye çıktı. İşitme engelli
öğrencilerin eğitim haklarının daha geniş olduğu
bir demokrasi istediklerini dile getiren Tüter,
engelliler için var olan yasaların uygulanmadığını
belirtti.
Tüter’in sunumunun ardından, Ankara Barosu
Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu “Nasıl Bir
Demokrasi” konusunda katılımcılara bilgiler verdi.
Konuşmasına “Her şeyden önce kafalardaki
engellerin kalktığı bir demokrasi” diyerek
başlayan Feyzioğlu, “Siyasi düşüncelerimizi,
değer yargılamamızı bir kenara bırakıp herkese
aynı tarafsızlıkla aynı hakları istediğimiz gün
nasıl bir demokrasi sorusuna işte böyle bir
demokrasi diyebiliriz.” dedi.
Konuşmasında, kadına karşı şiddet, düşünce ve
ifade özgürlüğü, 12 Eylül 2010 referandumu,
HSYK’nın üye sayısının arttırılması, engelliler
kanunu, terörle mücadele kanunu, Türkiye’nin
Avrupa Birliği süreci, yapılacak olan yeni
anayasa gibi çok çeşitli konulara değinen
Feyzioğlu, Türkiye’de hukuk sisteminin siyaset
tarafından bozulduğunu ifade etti.
- İşsizlik, taşeronlaşma. İş güvenliği. Bunların
hiçbirini konuşmuyoruz. Bunun yerine cumhuriyet
tarihinden bir sayfayı açıyoruz. O sayfadan
ortadan bir paragrafı alıyoruz. Ne başına
bakıyoruz, ne sonuna bakıyoruz. O orta yerinden
girdiğimiz paragrafta Atatürk üzerinden
cumhuriyeti yargılıyoruz. Adına tarihimizle
yüzleşmek diyoruz. Toplumun kendi tarihiyle
yüzleşmesi kuşkusuz gereklidir. Ama yüzleşmenin
amacı bölünmek, parçalanmak değil, birleşmek,
kucaklaşmaktır.
- 10 bin gazeteci şu an
soruşturuluyor veya
yargılanıyor. Ulusal basın
düzeyinde 70 köşe yazarı tutuklu. Yerel basın düzeyinde her
gün gazeteciler ananın adı,
babanın adı sorusuna muhatap
oluyor. Gazeteciler kendi
kendilerine
sansür uygulamak zorunda
kalıyor.
- Biz eğer hala
hakimin ve
savcının
şahsiyetine güven duymak zorundaysak, vah halimize. Çünkü bir
demokrasi ve bir hukuk devletini
tanımlayan en önemli unsurlardan birisi en korkak, en pısırık
savcının veya hakimin bile doğru
kararı verirken korkmamasıdır.
Sistemin doğru kararı vereni koruması gerekir.
Oysa bugün doğruyu yapmak hakim ve savcılar
FEYZİOĞLU’NUN KONUŞMASINDAN
SATIR BAŞLARI
Bakırköy Kent Konseyi Gençlik Meclisi’nin
düzenlediği “Nasıl Bir Demokrasi” konulu panele
katılan Ankara Barosu Başkanı Prof. Dr. Metin
Feyzioğlu önemli açıklamalarda bulundu.
İşte Feyzioğlu’nun panelde söylediği çarpıcı
tespitler;
açısından risk teşkil eder hale geldi.
- Siyaset mekanizması tarafından ırzına geçilmiş
bir hukuk sistemi, kendi ırzına geçen siyaset
sistemi, eğer hukuk sistemini siyaset bozduysa
bunu siyaset temizlemek, düzeltmek zorundadır.
Bunun maalesef başka hiçbir yolu yoktur.
- Okuduğunuz gazeteye göre insanları sınıflar,
haksızlığa insanların siyasi görüşlerine bakarak
haksızlık derseniz o zaman bu hale gelmekte son
derece normal bir süreçtir.
- Terörle Mücadele Kanunu hiçbir demokraside
görülmeyecek kadar
kapalı, terörist tanımını
herkesin istediği yere
çekiştirebileceği kadar bilinçli olarak kötü yazılmış
bir kanundur. Bugün birbiriyle yan yana
geleceğini hiç
düşünmeyeceğiniz
insanlar aynı terör
örgütünün üyesi sıfatıyla
rahatlıkla
yargılanmaktadır.
- Bir insanı kim olduğunu
düşünerek yargılamak,
yaşam biçimini,
karakterini yargılamak
faşizmdir. Bu düşünce sisteminin yargılanmasıdır.
Bu Hitler’in yaptığıdır.
- 2005 senesinde Türkiye,
Avrupa Birliği’ne girme
heyecanıyla yanıp
tutuşurken, bize bir şart
koştular ve dediler ki, bu
Türk Ceza Kanunu ile
olmaz, ceza kanununuzu değiştirin dediler. Bize bir
şablon verdiler. Bir de süre koydular. Biz o süreyi
yanlış anladık. Sürenin sonunda AB’ye giriyoruz
sandık. Oysa
müzakerenin
başlaması
için gün alma
şartıydı.
Müthiş bir
performans
sergiledi
meclis. AB’ye
giriyoruz
heyecanı
içerisinde el
ele verdik, ve
Türk Ceza
Kanunu’nu
AB’nin
istediği
şekilde değiştirdik. 6 ayda ceza kanununu
değiştiren bir ülkeyiz. Ama hiç hoşlarına gitmedi.
Türk Ceza Kanunu’nu değiştirdiniz yetmez, şimdi
ceza muhakemesi kanununu değiştirin dediler. 6
ayda Türk Ceza Kanunu’nu değiştirecek kadar
antrenmanlı olan meclis yine el ele verdi ve 11
gün içerisinde Ceza Muhakemesi Kanunu’nu
baştan yazdı. Ben Ceza Hukuku Anabilim Dalı
Başkanı olarak çıkan kanunu Resmi Gazete’den
öğrendim. Tıpkı Türkiye’deki bütün hakimle,
savcılar ve avukatlar gibi. Eğer bizler Ceza
Muhakemesi Kanunu’nu Resmi Gazete’den
öğrendiysek, vah ülkemin haline!
- Siyasi iktidar sadece örgütlü bir toplumla karşı
karşıya olduğunda fren yapar. Siyasi iktidarı
yalnız bırakırsanız veya denetimsiz bırakırsanız o
siyasi iktidar, hangi siyasi partiden olursa olsun
kötü bir iktidar olur. Çünkü siyasi iktidarın
özünde iktidarın şehvetine kapılmak ve bozulmak
vardır.
- Bir demokrasiyi tanımlayan unsur siyasi iktidarın
varlığı değildir, siyasi iktidar her devlette olmak
zorundadır. Ama o devletin bir demokrasi olabilmesi için vazgeçilmez unsur muhalefetin özgür
olmasıdır. Muhalefeti özgür olmayan bir toplum
hiçbir şekilde demokratik bir toplum değildir. Ben
burada muhalefetten siyasi parti anlamında
muhalefeti kast etmiyorum. Tam aksine, üniversiteleri, baroları, sendikaları kast ediyorum.
(Yavuz ARPACIK)
34
05 ARALIK 2011 PAZARTESİ
Ekseriyetin bulunduğu tespit edilerek birleşim,
Meclis 1. Başkan Vekili Hasan Ersoy tarafından
açıldı. Gündem okundu, oybirliği ile kabul edildi.
AK Parti Grubu’nun deprem konulu özel bir
toplantı yapılmasına dair talebi oybirliği ile kabul
edildi. Gündem maddelerinin görüşülmesi neticesinde: 1- Hukuk Komisyonu’na seçilmek üzere
Pınar Ünsal ve Halil Yalçın Kayalı aday isimler
olarak belirlendi. Yapılan oylama neticesinde Halil
Yalçın Kayalı’nın 3 kabul oya karşı oy çokluğuyla
reddine Pınar Ünsal’ın 16 kabul oya karşın oy
çoğunluğuyla kabulüne karar verildi. 2- Yazı İşleri
Müdürlüğü’nün 2012 yılında meclis toplantılarının
sesli kayıt altına alınmasına dair başkanlık teklifi
okundu. AK Parti Grubu’nun sesli ve görüntülü
olarak kayıt altına alınması ibaresinin eklenmesi
talebi 3 kabul (Mehmet Emin Ertekin, Ayhan Can,
Ramazan Baş) oya karşı oyçokluğuyla reddine,
başkanlık teklifinin 3 ret (Mehmet Emin Ertekin,
Ayhan Can, Ramazan Baş) oya karşın oy
çokluğuyla kabulüne, 3- Yazı İşleri Müdürlüğü’nün
2012 yılı meclis çalışma takvimine dair başkanlık
teklifinin oybirliği ile kabulüne, 4- Ruhsat ve
Denetim Müdürlüğü’nün hafta tatili ruhsatına dair
başkanlık teklifinin oybirliği ile kabulüne, 5- İnsan
Kaynakları Ve Eğitim Müdürlüğü’nün belediye ve
bağlı kuruluşları ile mahalli idare birlikleri norm
kadro ilke ve standartlarına dair yönetmelik
gereği çeşitli nedenlerle boşalarak norm fazlası
olan 10 adet işçi kadronun iptaline dair başkanlık
teklifinin oybirliği ile kabulüne, 6- İnsan
Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü’nün memur kadro
ihdas cetveli ile 1 adet zabıta amiri kadrosunda
derece değişikliği yapılmasına dair başkanlık teklifinin oybirliği ile kabulüne, 7- İmar ve Şehircilik
Müdürlüğü’nün Florya Uygulama İmar Planı’ndaki
kat yüksekliği hakkındaki dosyanın İmar Komisyonu’na havalesinin oybirliği ile kabulüne, 8- İmar
ve Şehircilik Müdürlüğü’nün Yeşilköy Uygulama
toplanmak üzere kapatıldı.
ARALIK 2011
BELEDÝYE MECLÝSÝ’NDE
NELER GÖRÜÞÜLDÜ
İmar Planı’ndaki kat yüksekliği hakkındaki
dosyanın İmar Komisyonu’na havalesinin oybirliği
ile kabulüne, 9- İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’nün
Merkez Uygulama İmar Planı’ndaki kat yüksekliği
hakkındaki dosyanın İmar Komisyonu’na
havalesinin oybirliği ile kabulüne karar verilerek
birleşim, Meclis 1. Başkan Vekili Hasan Ersoy
tarafından 07.12.2011 Perşembe günü saat
16:00’da toplanmak üzere kapatıldı.
07 ARALIK 2011 ÇARŞAMBA
Ekseriyetin bulunduğu tespit edilerek birleşim,
Meclis 2. Başkan Vekili Cavit Ganiç tarafından
açıldı. İlknur Meral ve gelmeyen üyelerin izinli
sayılmalarına oybirliği ile karar verildi. Geçen
birleşime ait zabıt özeti okundu, oybirliği ile kabul
edildi. AK Parti Grubu tarafından İspirtohane
Kültür ve Sanat Merkezi Meclis Binası girişindeki
yola ne kadar para harcandığına dair sözlü
önerge verildi. Gündem maddelerinin görüşülmesi
neticesinde 1- Zabıta Müdürlüğü’nün 2012 aylık
maktu çalışma ücretlerine dair evrakın Bütçe Plan
Komisyonu’na havalesinin oybirliği ile kabulüne,
2- Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü’nün 2012 yılı
tarifesinde değişiklik yapılmasına dair evrakın Tarife Komisyonu’na havalesinin oybirliği ile kabulüne, 3- Özel Kalem Müdürlüğü’nün çalışma
yönetmeliğine dair evrakın Bütçe Plan Komisyonu’na havalesinin oybirliği ile kabulüne karar
verilerek birleşim, Meclis 2. Başkan Vekili Cavit
Ganiç tarafından 09.12.2011 günü saat 16:00’da
09 ARALIK 2011 CUMA
Bedros Avedikyan, İlknur Meral, Türkan Elif
Arıkancan ve gelmeyen üyelerin izinli sayılmasına
oybirliği ile karar verildi. Geçen birleşime ait zabıt
özeti okundu, oybirliği ile kabul edildi. Gündem
maddelerinin görüşülmesi neticesinde, 1- Özel
Kalem Müdürlüğü’nün toplu sözleşmeye ek madde
konmasına dair başkanlık teklifinin oybirliği ile
kabulüne, 2- Hukuk İşleri Müdürlüğü’nün kamu
yararına kullanılan hizmet binaları ile ileriye
dönük belediye hizmet binaları yapılması planlanmakta olan arsalara kamuya tahsis alınmasına
dair başkanlık teklifinin 3 ret oya karşın
oyçokluğuyla kabulüne, 3- İnsan Kaynakları ve
Eğitim Müdürlüğü’nün özürlü ve korunmaya muhtaç çocuklara ait kadro tahsisine ait başkanlık teklifinin oybirliği ile kabulüne, 4- Yazı İşleri
Müdürlüğü’nün evlendirme memurluğu 2012 mali
yılı ücret tarifesine dair Tarife Komisyonu
Raporu’nun oybirliği ile kabulüne, 5- İlçemiz
sınırları içinde yer alan eğitim ve dini tesis
alanlarının engellilerin kullanımına uygun hale
getirilmesine dair Engelliler Komisyonu
Raporu’nun oybirliği ile kabulüne, 6- İmar ve
Şehircilik Müdürlüğü’nün Florya Uygulama İmar
Planları’ndaki kat yüksekliği hakkındaki İmar
Komisyonu Raporu’nun 3 ret oya karşın
oyçokluğuyla kabulüne, 7- İmar ve Şehircilik
Müdürlüğü’nün Yeşilköy Uygulama İmar
Planları’ndaki kat yüksekliği hakkındaki İmar
Komisyonu Raporu’nun 3 ret oya karşın
oyçokluğuyla kabulüne, 8- İmar ve Şehircilik
Müdürlüğü’nün Merkez Uygulama İmar
Planı’ndaki kat yüksekliği hakkındaki İmar
Komisyonu Raporu’nun 3 ret oya karşın
oyçokluğuyla kabulüne karar verilerek birleşim,
Meclis 1. Başkan Vekili Hasan Ersoy tarafından 02
Ocak 2011 Pazartesi günü saat 16:00’da toplanmak üzere kapatıldı.
Meclis oturumlarýnýn tamamýný gazetemizin
www.atakoygazete.com.tr
sitesini ziyaret ederek okuyabilir ve sesli olarak dinleyebilirsiniz.
BAKIRKÖY BELEDİYE BAŞKANLIĞI
SİLUET İLE İLGİLİ KARAR ALINDI, ŞİMDİ NE OLACAK?
2012 YILI NİKAH ÜCRETLERİ
“Zeytinburnu'ndaki binalar, “kabul
edilen Tarihi Yarımada Planı’nın Siluet
ile ilgili ilkelerine aykırıdır” kararını
başkan Topbaş’a bir kez daha hatırlatan
CHP’li İBB Meclis Üyeleri, Tarihi
Yarımada'nın Silueti'ni bozan gökdelenler ile ilgili Başkan Kadir Topbaş’ın
hangi kararları aldığını ve hangi
kararları işleme koyduğunu
sorgulayarak, “Zeytinburnu'ndaki
binalarla ilgili olarak, basında ve
televizyonlarda Sayın Belediye
Başkan’ın "-Düzelteceğiz" diye
demeçleri yer almıştır. Bu Kapsamda; Düzeltme işleminin
yapılması için ne gibi kararlar
alınmış, ne gibi işlemler
yapılmıştır? Henüz bir işlem
yapılmadı ise, ne zaman
yapılacaktır? Kabul edilen plan
kararları ne zaman hayata
geçirilecektir? Sorularını sordular. Evet,
CHP İBB Meclis Üyelerinin birçok kez
önerge verdiği, uyarıcı konuşmalar
gerçekleştirdiği ve peşini bırakmadığı
ve İBB Meclisinde “Tarihi Yarımada'nın
Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı”
kararları kabul edildi. Tarihi
Yarımada’nın siluetini bozan Zeytinburnu’ndaki gökdelenler ile ilgili ne gibi
işlemlerin yapılacağı, Başkan Topbaş’ın
hangi kararları verileceği merakla bekleniliyor.
Bakırköy Belediyesi Evlendirme
Memurlukları’nda 2464 sayılı
yasanın 97. maddesi gereği 2012
yılında uygulanacak nikah ücret
tarifeleri belirlendi.
Bakırköy Belediye Meclisi’nin 09
Aralık 2011 Cuma günü yapılan
3.birleşiminde oybirliği ile alınan
karar gereği 2012 yılı içinde uygulanacak nikah ücret tarifeleri şu
şekilde:
2012 yılı içinde belediye
evlendirme
dairelerinde
evlenme cüzdan bedeli
dahil olmak
üzere;
1- Belediye
sınırları
içerisinde
ikamet eden
vatandaşların
evlendirme
dairelerinde
hafta içi kıyılacak nikahlarda 50
TL, hafta sonu kıyılacak nikahlarda 150 TL
2- Belediye sınırları içinde nakil
silinmesi içinde evlendirme
dairelerinde hafta içi kıyılacak
nikahlarda 150 TL, hafta sonu
kıyılacak nikahlar 250 TL
3- Belediye sınırları içinde ev
düğün salonu kafe, öğretmen evi,
belediyeye ait lokal, salon vesaire
gibi yerlerde hafta içi kıyılacak
nikahlarda 150 TL, hafta sonu
kıyılacak nikahlarda 200 TL
4- Belediye sınırları içinde turistik
otel ve benzeri yerlerde hafta içi
kıyılacak nikahlarda 200 TL, hafta
sonu kıyılacak nikahlar 250 TL
5- Belediye sınırları dışında herhangi bir yerde kıyılacak nikahlarda hafta içi kıyılacak nikahlarda
250 TL, hafta sonu kıyılacak
nikahlarda 300 TL.
Ayrıca belediye sınırları içerisinde
ikamet ettiğini belgeleyen yeşil
kart ve fakirlik belgesi sahiplerinden ücret alınmazken,
Belediye Başkanı Ateş Ünal
Erzen’in onay vermesi halinde
tarifelerde kısmen ya da
tamamında indirim yapılacak.
Siluet ile ilgili karar alındı, şimdi
ne olacak?
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB)
Meclisi’nin 2011 yılı Aralık ayı
toplantıların da kabul edilen “Tarihi
Yarımada'nın Koruma Amaçlı Nazım
İmar Planı” hakkında hazırladıkları yazılı
soru önergesi ile CHP’li İBB Meclis
Üyeleri bir kez daha Tarihi Yarımada'nın
Silueti'nin bozan Zeytinburnu’ndaki
gökdelenleri gündeme getirdi. CHP İBB
Meclis Üyeleri Fikret Konya, Ercihan
Ekşi, Mehmet Yıldız, Serdar Bayraktar,
Dr. Hakkı Sağlam ve Serdal Kılavuz
imzaları ile verilen ve başkanlık
makamına havale edilen yazılı soru
önergesinde şunlara değinildi;
CHP: “3. boyuttaki Tarihi Yarımadayı
Silueti ile birlikte koruyalım”
“Tarihi Yarımada'nın Koruma Amaçlı
Nazım İmar Planı Meclisimizde kabul
edildi. Kabul edilen Koruma Planı'nın
plan notlarındaki amacı: Tarihi
Yarımada'nın alan bütünlüğü gözetilerek, tarihi dokusunun ve 3. boyuttaki
Tarihi Yarımada Silueti'nin birlikte
korunmasıdır. Dünya Mirası Alanları;
Külliyeleri ve Anıt Eserleri ile yakın
çevreleri; Tarihsel öneme sahip
meydanları, arterleri ve sokakları;
Geleneksel dokusu ve kültürel
özellikleri; Korunması gereken bütünün,
bu plan alanı içinde bulunan
parçalarıdır. Koruma Planı’nın da:
• Tarihi Yarımada Silueti'nin etkilenmemesi için, bina irtifaları,
topoğrafik yapıya bağlı olarak
sınırlandırılmıştır.
• Koruma Planı notları: Bu
Plan'ın sınırları dışında kalan,
ancak bu planı etkileyecek
alanların, bu plan kararları ile
bütünleşerek Siluet'i
etkilemeyecek şekilde
planlanması koşulunu getirmektedir.
Zeytinburnu'ndaki binalar, kabul
edilen Tarihi Yarımada Planı’nın
Siluet ile ilgili ilkelerine aykırıdır.
• Koruma Planı’nın öngördüğü ilkeler
çerçevesinde;
• İstanbul'un Silueti ile ilgili olarak daha
önce Belediye Meclisi'nden geçirilen
genel plan notlarının gereği olarak;
Zeytinburnu'ndaki binalarla ilgili olarak,
basında ve televizyonlarda Sayın
Belediye Başkan’ın "-Düzelteceğiz" diye
demeçleri yer almıştır. Bu Kapsamda;
1. Düzeltme işleminin yapılması için ne
gibi kararlar alınmış, ne gibi işlemler
yapılmıştır?
2. Henüz bir işlem yapılmadı ise, ne
zaman yapılacaktır?
3. Kabul edilen Plan kararları ne zaman
hayata geçirilecektir?
35
“DAMGALAMA” KARŞITI PROJE YARIŞMASI ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU
Bakırköy Prof.
Dr. Mazhar
Osman Ruh
Sağlığı ve Sinir
Hastalıkları
Hastanesi’nin
(BRSHH),
özellikle
şizofreni
hastalarına
yönelik
ayrımcılığı hafifletmek için
düzenlediği, “Stigma
(Damgalama) ile
Mücadele Proje
Yarışması”nın ödül töreni
The Marmara Otel’inde gerçekleştirildi.
Ünlü Sanatçı Türkan Şoray’ın jüri üyesi olduğu
“Stigma (Damgalama) ile Mücadele Proje
Yarışması”nda birincilik ödülü Uz. Dr. Şahap
Erkoç, Fulya Kardeş, Fatih Artvinli, ikincilik ödülü
Uz. Dr. Dilek Yeşilbaş, üçüncülük ödülü Uz. Dr.
Mehtap Arslan Delice’nin oldu. Jüri Özel Ödülü ise
Uz. Psikolog Tuğçe Aytemiz ve Dr. Şermin Gözden’e verildi.
The Marmara Oteli’nde düzenlenen törende bir
konuşma yapan İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr.
Ali İhsan Dokucu, sağlık çalışanlarının sürece daha
fazla dahil olması gerektiğini söyleyerek böyle bir
proje hazırladığı için Bakırköy Prof. Dr. Mazhar
Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları
son derece mutlu
olduklarını
belirtti.
Şizofreni
Dostları
Derneği
Başkanı Mesut
Demirdoğan
da hastaların
toplum
tarafından
Hastanesi’ne teşekkür etti.
BRSHH Başhekimi Doç. Dr. Erhan Kurt ise, yarışma
ile hastanemizde çalışan psikiyatri profesyonellerinin mesleki birikimlerini bu konu üzerinde
kullanmalarını teşvik etmeyi ve yaratıcılıklarını kullanarak orijinal fikirler bulmayı amaçladıklarını
söyledi.
Janssen Türkiye Medikal Direktörü Dr. Çiğdem
Dönmez de bu projeye destek vermekten dolayı
damgalanmasının
yarattığı sorunlar
üstünde durarak,
aslında şizofreninin
tedavi edilebilir bir
hastalık olduğunu belirtti.
Ünlü Sanatçı Türkan Şoray ise, böyle bir projede
jüri üyesi olmaktan büyük mutluluk duyduğunu
belirterek, herkesi damgalama ile mücadeleye
davet etti, sevginin her şeyi yeneceğini belirtti.
Yarışmanın jüri üyeleri şu isimlerden oluştu:
İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Ali İhsan
Dokucu, Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Ali Atıf Bir, Erenköy RSHH Psikiyatri Klinik
Şefi Prof. Dr. Hayrettin Kara, Bahçeşehir
Üniversitesi Öğretim Üyesi Sosyoloji Bölüm
Başkanı Prof. Dr. Nilüfer Narlı, ünlü oyuncu
Türkan Şoray, Şizofreni Dostları Derneği Başkanı
Mesut Demirdoğan ve Janssen Türkiye Genel
Müdürü Ayşe Çetinel Sapmaz
HERKES İÇİN ULAŞILABİLİR TÜRKİYE KALİTE TEŞVİK ÖDÜLLERİ TÖRENİ
3 Aralık Dünya Özürlüler Günü nedeniyle düzenlenen “Herkes İçin Ulaşılabilir Türkiye Kalite Teşvik
Ödülleri Töreni" İstanbul Eyüp Feshane
Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı
Fatma Şahin, Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım,
Sağlık Bakanlığı Bakan Yardımcısı
Agâh Kafkas ve İstanbul Milletvekili
Nimet Çubukçu’nun katıldığı programa Türkiye’nin 81 ilinden; Üniversite
rektörleri, valiler, vali yardımcıları ve
il müdürleri ile çok sayıda kurum ve
kuruluş temsilcileri hazır bulundular.
Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel
Müdürü Dr. Aylin Çiftçi’nin “Herkes
İçin Ulaşılabilir Türkiye Eğitim
Programı Kapsamı” sunumuyla
başlayan eğitim programı
“Ulaşılabilirlik İçin Standartlar”,
“Ulaşılabilirlik ihtiyaç tespiti nasıl yapılmalıdır?”,
“Tasarımdan Uygulamaya Ulaşılabilirlik” başlıklı
eğitim sunumlarıyla devam etti. Soru-cevap
bölümüyle kapanan eğitim programının ardından
ödül töreni öncesinde bir de kokteyl
verildi.
“Ulaşılabilirlik Kalite Teşvik Ödülleri
Programı” İstanbul Büyükşehir
Belediyesi Başkanı Dr. Kadir Topbaş,
İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu,
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı
Fatma Şahin ve Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanı Binali
Yıldırım’ın konuşmalarıyla devam
etti.
Program, Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı tarafından Ulaşılabilirlik
alanında örnek uygulamalarıyla
takdir toplayan kurum ve
kuruluşlara verilen Ulaşılabilirlik
Kalite Teşvik Ödülleri Ödül Töreni ile
sona erdi.
TEKNOLOJÝ DÜNYA SI
GÖKHAN ATAMER
[email protected]
ARTIK INTERNET BAĞIMLILARININ DA
POLİKLİNİĞİ VAR
Son yıllarda herkesin hayatını kolaylaştıran bilgisayar ve internet, kimi zaman hiç beklenmedik
tehlikeli sonuçlara neden oluyor. Bilgiye ulaşmanın
en kolay yolu olarak nitelendirilen internetin aşırı
kullanımı; kullanıcıların aile ilişkilerinde ve sosyal
ilişkilerde bozulma, öğrencilerde derslere
katılımının azalması, okuldan uzaklaşma,
işyerlerinde iş veriminin düşmesi, işten ayrılma,
yeme – içme gibi günlük yaşam aktivitelerin ihmal
edilmesi, obezite, yorgunluk, yaygın beden ağrıları
gibi yıkıcı sonuçlara yol açıyor. Sorunlu internet
kullanımı psikiyatrinin en yeni ilgi alanlarından
biri haline gelirken, ülkemizde genç nüfusun
yüksekliği ve internet kafelerin kontrolsüzce
yaygınlaşmış olması, henüz yeni tanımlanmakta
olan hastalık için oldukça uygun bir zemin
oluşturuyor. Hastalığın tedavisi için ülkemizde
yaygınlaşan kliniklere bir yenisi daha eklendi.
Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve
Sinir Hastalıkları E.A. Hastanesi (BRSHH)
bünyesinde açılan İnternet Bağımlığı Polikliniği
hizmet vermeye başladı. Internet Bağımlılığı
Polikliniği, uyguladığı tedavi yöntemleriyle internet
kullanımını tekrar kişinin kontrolü altına alabilmesini hedefliyor ve bağımlılıkla ilgili
bilgilendirme yapıyor. Poliklinikte, chat ve sosyal
medya bağımlılarından, online alışveriş
meraklılarına, cinsel içerikli site tutkunlarından,
saatlerce bilgisayar oyunu oynayanlara, kadar
yetişkin, kadın/erkek, ergen, çocuk birçok kişi
tedavi görüyor.
INTEL 14 NANOMETRELİK İŞLEMCİ GELİŞTİRDİ
Cihazların giderek daha da küçüldüğü, akıllı
telefonların ve tablet bilgisayarların büyük bir
kitleye ulaşması üzerine küçük boyutlarda bileşen
üretebilmek çok büyük önem taşımaya başladı.
Gelişmiş 22 nanometrelik teknolojiyle yeni nesil Ivy
Bridge çipleri 2012'nin ilk çeyreğinde üretmeye
başlayacak olan Intel bu alanda rakiplerinin bir
adım önünde yer alıyor. AMD ve ARM'a karşı bu
önemli avantajı elinde bulunduran Intel'in iddiası
doğruysa, rakiplerin epey düşünmesi gerekiyor.
Intel'in Kuzey Avrupa Direktörü Pat Bliemer, Nordic
Hardware'e verdiği röportajda Intel'in laboratuar
ortamında 14 nanometrelik teknoloji ile üretilen
çipleri test ettiğini belirtti. Soğutma ve güç tasarrufu konusunda çok daha iyi performans sunan yeni
nesil işlemciler Intel'in Tri-gate adını verdiği yeni
nesil transistörlerden oluşuyor. Konuyla ilgili daha
fazla detay veremeyeceğini belirten Pat Bliemer'ın
açıklamaları diğer işlemci şirketlerinde nasıl bir
hava uyandıracağını tahmin etmek zor olmasa
gerek.
TWITTER’IN YÜZDE 3’Ü ARAPLAR’IN
Suudi Arabistan prensi El Velid bin Talal'ın 300
ATAKÖY
milyon dolarlık yatırımla Twitter'ın yaklaşık yüzde
3'üne sahip olduğu belirtildi. Prensin şirketi Kingdom Holding tarafından yapılan açıklamada
stratejik bir yatırım olarak değerlendirilen Twitter
hamlesinin, yükselen değere sahip ve hızlı
büyüyen yeni şirketlere yapılacak yatırımlarla
devam edebileceği ifade edildi. Ülkemizde de
yayın yapan Fox TV'nin ait olduğu News Corp'da
yüzde 7 oranında hisse sahibi olan Kingdom Holding'in Apple ve Time Warner'da da hisseleri
bulunuyor. Union Square Ventures, Digital
Garage, Spark Capital and Bezos Expeditions, Digital Sky Technologies gibi hissedarları bulunan
Twitter'ın 2013 yılında halka açılacağı tahmin
ediliyor.
GOOGLE ALTI AY İÇİNDE TABLET İŞİNE GİRİYOR
İtalya'nın en önemli günlük gazetelerinden Corriere Della Sera'ya bir röportaj veren Google
Başkanı Eric Schmidt, Nexus tablet planlarının
olduğunu açıkladı. Önümüzdeki altı ay içinde "en
yüksek kalitede" bir cihazı satışa sunacaklarını
belirten Eric Schmidt'in bu açıklamasıyla gözlerimiz
hemen takvimlere çevrildi. Haziran ayında düzenlenecek olan Google I/O konferansı bu cihazın ilk
kez gün yüzüne çıkacağı etkinlik olabilir. Geliştirici
odaklı bir etkinlik olan Google I/O'da katılımcılara
test cihazı dağıtarak denettiren Google, bu yıl yeni
tabletini dağıtabilir. Aynı etkinlikte Android 4.5 ya
da Android 5.0'ın da tanıtılma ihtimalini göz önüne
aldığımızda Google'ın Haziran'da iki bomba birden
patlatmaya hazırlandığını ileri sürebiliriz.
Google'ın kendi tabletini üretmek için seçeceği
donanım partnerinin ise HTC, Motorola ve Samsung gibi daha önce yakın çalışma olduğu
şirketlerden biri olacağı tahmin ediliyor.
KATLANABİLİR 3D ŞEFFAF EKRAN SAMSUNG’DAN
Başta akıllı telefon ve tabletler olmak üzere mobil
cihazların hızlı yükselişi, bu cihazlara bileşen
üreten teknoloji segmentlerini de yeni arayışlara
itiyor. Bunlar arasında şüphesiz başta görüntü
teknolojileri geliyor. İşte böylesine yeni arayışlarda
olan şirketlerden biri olan Samsung Mobile Display, 3 boyutlu görüntü verebilen esnek OLED
ekranlar geliştiriyor. Ekranlarla ilgili iki görüntüyü
yayınlayan Samsung, gelecekte bu teknolojinin
hangi noktalara geleceğin yönünde de önemli
ipuçları verdi. Görüntülerde bazı konsept ürünler
yer alırken, şirket daha önce de geliştirdiği katlanabilir AMOLED ekranları 2010'un Mayıs ayında
görücüye çıkarmıştı. Son dönemlerde adını sıklıkla
duyduğumuz giyilebilir teknoloji ürünlerinde
kullanılması beklenen katlanabilir OLED
ekranların, konsept çerçevesinden çıkarak ticari
ürüne dönüşmesinin ise 5 ila 10 yıl sürmesi bekleniyor. Görüntülere aşağıdaki linklerden
erişebilirsiniz:
http://www.youtube.com/watch?v=-2faggNVQtM
APPLE’DAN SONRA MICROSOFT DA
CES’E VEDA ETTİ
Apple'ın 2012 yılında son kez CES'te açılış
konuşması (keynote) yapacağını açıklamasından
sonra fuar yöneticilerine bir kötü haber de
Microsoft'tan geldi. Microsoft da 2012 yılında son
kez fuarın açılış konuşması yapacağı yönündeki
iddiaları doğruladı. Şirketin Kurumsal İlişkilerden
Sorumlu Başkan Yardımcısı Frank Shaw, yeni ürün
çıkarma takvimlerinin CES ile uyumlu olmadığını;
Ocak ayında duyuracak pek birşey olmadığını
ifade etti. Ürün ve hizmetleri ile ilgili bilinmesi
gereken detayları resmi sitelerinden, Facebook ve
Twitter'dan, mağazalar kanalıyla paylaştıklarını
ifade eden Shaw, fuarda yer almaya devam edeceklerini; ancak açılış konuşması yapmayacaklarını
ifade etti.
ÝMTÝYAZ
GENEL
Taner SAHÝBÝ,
KÜÇÜKTEPE
Hukuk Danýþmaný: Av.
YÖNETMEN
VE SORUMLU YAZI ÝÞLERÝ MÜDÜRÜ
Ofset Baský ; ÜNÝFORM
Özcan ATAMER
Renk Ayýrým; FÝLMEVÝ
Haber Koordinatörü
AYLIK BÖLGE
GAZETESÝ
Ýdare
Yeri: Ýncirli Caddesi Yeþilada Sokak No:2/1
Gökhan ATAMER
Ýstanbul
Aylýk Süreli Ferhat
yayýnApt. Kat: 1 D:4 Bakýrköy / Haber
Merkezi
Tel: (0-212) 543 86 64-543 86 65-543 86 47 Fax: 543 86 16
YIL: 19 Sayý: 211 OCAK 2012
Yavuz ARPACIK
Ataköy Gazetesi, Yurtgün Ýç ve Dýþ Ticaret
A.Þ.
Arzu BERATOĞLU
tarafýndan yayýnlanmaktadýr.
[email protected]
Köþe
yazýlarýndaki sorumluluk,
yazarlarýna
aittir.
GAZETEMÝZ
BASIN AHLAK
YASASINA
Gazetemizde yayınlanan
ilanların
sorumluluğu
ilan sahibine aittir
UYMAYI
TAAHHÜT
ETMÝÞTÝR
FATİH PROJESİ GENERAL MOBILE’IN
15 milyon öğrenciyi tablet bilgisayar sahibi
yapacak olan Fırsatları Arttırma ve Teknolojiyi
İyileştirme Hareketi (Fatih Projesi) kapsamındaki
tablet dağıtımının ilk ihalesi kıyasıya bir yarışa
sahne oldu. İlköğretim okullarındaki öğrenci ve
öğretmenlere verilecek 8.9 inç boyutundaki tabletleri kapsayan pilot ihale için farklı şirketlerden
gelen teklifler neticesinde kazanan, ilk yerli üretim
tablet olan e-tab’i üreten General Mobile oldu.
Haber henüz resmi olarak duyurulmadı.
INTEL’İN THUNDERBOLT’U NİSAN’DA
PC’LERE GELİYOR
Intel'in yeni teknolojisi Thunderbolt ilk kez
önümüzdeki yılın Nisan ayında PC pazarında da
görücüye çıkıyor. Yüksek hızlı veri transmisyon
teknolojisi Thunderbolt şimdiye kadar yalnızca
Apple'ın iMac ve MacBook serisi cihazlarında
kullanılıyordu. Thunderbolt teknolojisine sahip
PC'ler, Intel'in 22 nanometrelik Ivy Bridge
işlemcileri ile birlikte önümüzdeki yıl sahnede olacak. Bu teknolojiyi taşıyan ilk PC'leri üreteceğini
açıklayan iki marka ise Asus ve Acer oldu. 2012'de
Thunderbolt'lu PC'leri piyasaya sürecek olan iki
Asyalı bu alanda bir ilke de imza atacak. 2012
yılında teknolojiyi kullanmaya başlayacak olan bir
diğer PC üreticisi de Sony olacak. Anakart üreticisi
Gigabyte da Thunderbolt destekli anakartlarıyla
meydandaki yerini alacak.
ÇİN KENDİ GPS SİSTEMİNİ GELİŞTİRDİ
Teknolojinin çeşitli alanlarında ABD ile rekabette
kendini iyiden iyiye hissettiren Çin önemli bir adım
daha attı. ABD'nin kontrolü altındaki GPS (küresel
konumlama sistemi) sistemine bağımlı kalmak istemeyen Çin kendi uydu navigasyon sistemini
geliştirdi. BBC'nin haberine göre Çince'de pusula
anlamına gelen Beidou ismini taşıyan sistem
üzerindeki çalışmalar on yıldır devam ediyordu.
Askeri ve sivil amaçlar için kontrolü ABD'nin elinde
olan GPS sistemini kullanan Çin'in GPS sistemine
erişiminin askeri bir anlaşmazlık sebebiyle
kesildiğini ileri sürülüyor. Askerli amaçların
yanında sivil amaçlar için de ticari kullanıma
açılacak olan Beidou 10 tane farklı uydu
kullanıyor. Yalnızca Çin ve yakınındaki bölgelerde
kullanılabilir durumda olan sistemin geliştirme
çalışmaları tamamlandığında tüm dünyayı
kapsayacağı bildiriliyor. Bunun için verilen tarih ise
2020. Kullanıma girmesinin ilk 20 yılında yalnızca
ordu tarafından yararlanılan bir sistem olan GPS,
ilk kez 1996 yılında Bill Clinton döneminde sivil
kullanıma da açılmıştı.
AT&T 4G İÇİN 1,9 MİLYAR DOLARA
SATIN ALMA YAPTI
T-Mobile için yaptığı 39 milyar dolarlık teklifi,
tekelciliği engelleme yasasına takıldığı için geri
çeken AT&T bir başka dev satın almasını ise
tamamladı. LTE tabanlı 4G hizmetlerini 300 milyon
ABD'linin yararlanabileceği şekilde genişletmesine
izin veren 700 MHz spektrumunu Qualcomm'dan
1,9 milyar dolara satın aldı. Qualcomm'un aslında
kendi servisi olan Flo TV için ayırdığı spektrum, söz
konusu servisin sona erdirilmesi sonucu boşa
çıkmıştı. Mobil cihazlara yönelik olarak TV yayını
için kullanılan hizmet, video paylaşım sitelerinin
yaygınlaşması ve donanım tarafında destek
görmemesi sebebiyle durdurulmuştu. Benzer
hizmet 1Seg adıyla Japonya'da ve DVB-H adıyla
Avrupa'da sunuluyor. T-Mobile satın almasını veto
eden Federal İletişim Komisyonu'nun (FCC) izin
verdiği satın almaya benzer bir satın almayı kısa
bir süre önce AT&T'nin rakibi Verizon da yapmıştı.
Hukuk Danýþmaný: Av. Taner KÜÇÜKTEPE
Av. Öner AYBEK
Ofset Baský : ÜNÝFORM
Renk Ayýrým : FÝLMEVÝ
Ýdare Yeri: Ýncirli Caddesi Yeþilada Sokak No:2/1
Ferhat Apt. Kat: 1 D:4 Bakýrköy / Ýstanbul
Tel: (0-212) 543 86 64-543 86 65-543 86 47 Fax: 543 86 16
Ataköy Gazetesi, Yurtgün Ýç ve Dýþ Ticaret A.Þ.
tarafýndan yayýnlanmaktadýr.
Gazetemizde yayýnlanan yazý ve fotoðraflar kaynak
gösterilmeden kullanýlamaz
Dati Yatırım Holding A.Ş.’nin bağlı
şirketlerinden Ataköy Marina A.Ş.’nin geçen yıl
yatırımına başladığı, Ataköy Marina Park
konsept yatırımı içerisinde ülkemizin en değerli
cafe ve restaurant markaları birer birer yerini
alırken, “Cafe 7. Brasserie ” de Kasım ayı
başından itibaren hizmete başladı.
Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı Dr. Ulvi
Süvarioğlu’nun yaptığı Pusula Gayrimenkul
Yatırım Geliştirme Ekspertiz ve Tic. A.Ş. şirketi,
gayrimenkul projelerine “Cafe 7. Brasserie ”
adlı restaurant
ve “Otel 7” adlı
butik otel
yatırımlarıyla
devam edecek.
Birbirine
benzeyen
konseptlerlerle
hizmet
yarışında
bulunarak
piyasanın her
sektöründe
olduğu gibi fiyat
ve promosyonlarla birbiriyle kıyasıya
rekabete giren cafe-restaurant zincirlerine alternatif olacak Cafe 7. Brasserie ;
müşteri odaklı bir yaklaşımla daha
küçük ve samimi ortamlar yaratarak,
ülkemizin gittikçe değerleri kaybolan
semt/mahalle cafe-restorantları
konseptiyle Bakırköy ve Ataköylülere
hizmet veriyor.
Cafe 7. Brasserie ’nin vizyonu; güvenilirlik ve yiyecek-içecek kalitesini hem lezzet
hem de hijyen olarak üst seviyede
tutmak önceliğiyle, müdavimleri olan bir
ortam yaratıyor. Sabahları 7’de hizmet
kapısını açan Cafe 7. Brasserie ; kahvaltı
seçenekleriyle birlikte, dünyanın en
kaliteli kahve markalarının yanında
özellikle Türk damağına uygun pide
çeşitleriyle de beğeni kazanıyor. Öğle
yemeklerinde; başta çevredeki iş
yerlerinde çalışan profesyonel yöneticilerle, semt sakinlerine; huzurlu bir
ortamda hafif
ama doyurucu,
lezzetli Akdeniz
ve İtalyan
menüsü
sunuyor. Akşam
saatlerinden
itibaren ise
günün
yorgunluğundan
çıkmaya çalışan
müşterilerine,
deniz
otobüsüyle
seyahat edenlerden de katılımlar olarak; içten
sevgi dolu bir ortamda, Cafe 7. Brasserie ekip
çalışanları hizmet veriyor...
Menüde makul fiyatlı İtalyan, Fransız, Güney
Afrika, Şili şaraplarıyla birlikte Türkiye’nin de
marka olmuş içecekleri yer alıyor. Çok
beğenilen pide, pizza çeşitleriyle birlikte özel
soslu bonfilesi de damak zevki açısından tercih
sıralamasında önde geliyor. Ayrıca, özel günler
için yapılacak organizasyonlara da ev sahipliği
yaparak mekanın tadını çıkartabilirsiniz...
37
T ü r k i y e O m u r i li k F e l ç l i le r i D e r n e ğ i D ü n y a E n g e l l i l e r G ü n ü ’ n d e S o ka ğ a Ç ı k t ı .
ENGELLİLER SORUNL ARI İÇİN DİLEK DİLEDİ
3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde
Türkiye Omurilik Derneği üyesi engeliler,
refakatçileri ile birlikte Bakırköy
Özgürlük Meydanı’nda toplandı.
Düzenledikleri etkinlik ile yaşam
alanlarının kendilerine uygun hale getirilmesini talep eden Omurilik Felçlileri
Derneği Üyeleri mimari yapıların
engelliler için uyumlu olup olmadığına
bakarak, uygun olan yerlere
teşekkürlerini sundu; olmayan yerlere
5378 sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunu
hatırlatarak umuma açık yerlerin
engellilere uygun hale getirilmesi
gereken SON TARİH olan 7 Temmuz
2012’yi hatırlattı.
Etkinlikte konuşan TOFD Genel Başkanı
Ramazan Baş, “Bakırköy’de buluştuk
ama sesimizi tüm Türkiye’ye duyurmak
istiyoruz. Bizler de özgürce sokaklarda
dolaşarak alışverişimizi kendimiz
yapmak, gezmek ve hayata karışmak
istiyoruz. Bunun için tek dileğimiz ulaşım
araçlarının, sokakların ve binaların
bizlere uygun hale getirilmesi” dedi.
Tekerlekli sandalyeli engelliler
Bakırköy’de bulunan mağaza ve alışveriş
merkezlerini tek tek ziyaret ederek
rampaları olmayan iş yerlerine broşür
dağıttılar. Toplumsal bütünleşmeyi
sağlamak için tekerlekli sandalyeleri ile
halkın arasına karışan üyeler etkinliğin
sonunda Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda
sembolik bir dilek ağacı kurarak, hayata
katılmak için kanuni olarak elde ettikleri
fakat gerçekleşmeyen hakları,
ulaşılabilirlik ve erişimle ilgili dileklerini
astılar.
TOFD üyesi engellilere, Nefus Nakipoğlu
Eğitim Uygulama Okulu öğrencileri,
Bakırköy Gençlik Merkezi İşitme Engelli
öğrencileri ve Bisikletliler İnisiyatifi
üyeleri de destek verdiler.
Etkinliğe Bakırköy Emniyet
Müdürlüğü’ne bağlı Yunus Timleri’nin de
destek vermesi herkes tarafından
alkışlandı.
(Yavuz ARPACIK)
Uluslararası Lions Yönetim Çevre Kulüpleri’nden sağlık semineri
“SAĞLIĞIMIZI KORUYALIM”
118-E Lions Yönetim Çevre Kulüpleri, Bakırköy
Belediyesi ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliği
ile sağlık semineri düzenlendi.
Yunus Emre Kültür Merkezi’nde düzenlenen
seminerde, Prof. Dr. Nevin Dinççağ Diyabet ve
Obezite konularında, Prof. Dr. Ahmet Dinççağ ise
Can Suyu konusunda öğrencileri bilgilendirdiler.
Çok sayıda öğrencinin
katıldığı seminerde,
Prof. Dr. Nevin Dinççağ,
günümüzde çok yaygın
olan diyabet ve obezite
hastalıkları hakkında
toplumda yeteri kadar
bilgi olmadığını
belirterek, öğrencilere
uyarılarda bulundu.
Dinççağ, öğrencilerin
fast food tarzı yemekler
yerine sebze ve meyve
tüketmeleri gerektiğini
dile getirirken beyaz
ekmek tüketimini de en
aza indirmeleri gerektiğini söyledi.
Can Suyu konusunda bilgiler veren Prof. Dr.
Ahmet Dinççağ da, kola-meyve suyu ve aromalı
içeceklerden uzak durulması gerektiğini bunların
yerine kaynak suyu, sade maden suyu, sıkılmış
meyve suyu, günlük taze süt ve ayran içilmesi
gerektiğini söyledi.
Seminer sonunda Topkapı Lions Kulübü Başkanı
Özcan Hakcan, Panel, Seminer ve Konferanslar
Komite Başkanı Cevahir Mekik ve Ataköy Lions
Kulübü Başkanı Figen Ertikler tarafından Prof. Dr.
Ahmet Dinçağ ve Prof. Dr. Nevin Dinçağ’a plaket
takdim edildi.
GAZETEMİZE TEŞEKKÜR
Bu arada plaket
töreni sırasında 118-E
Lions Yönetim Çevre
Kulüpleri tarafından
gazetemize de bir
teşekkür belgesi
verildi.
Teşekkür belgesini
gazetemiz adına
muhabirimiz Yavuz
Arpacık, Topkapı
Lions Kulübü Başkanı
Özcan Hakcan’ın
elinden aldı.
39
PELİCAN MALL
YENİLİKÇİ HİZMET KALİTESİ İLE
BÜYÜMEYE DEVAM EDİYOR
mimariye sahip olan Pelican Mall, dış cephesinde
bulunan ve benzeri olmayan e-box yapısı ile AVM
sektöründe de bir ilke imza atıyor.
1300 araç kapasiteli ücretsiz açık kapalı şık
otoparkı ile de ziyaretçilerine kolaylık sağlayan
Avcılar’ın ilk ve tek alışveriş ve yaşam merkezi
olan Pelican Mall 1. Yılını doldurmaya
hazırlanırken kurulduğundan bu yana yürüttüğü
kaliteli hizmet anlayışı politikasıyla büyümeye ve
yenilenmeye her geçen gün devam ediyor.
KKG grup bünyesinde yer alan ve Avcılar’da açılan
Pelican Mall Alışveriş ve Yaşam Merkezi Genel
Müdürü Berna Yüksel ile geçen yaklaşık bir yıllık
süreç hakkında konuştuk.
Pelican Mall’un sahip olduğu marka karması,
ziyaretçilerine sunmuş olduğu hizmetler, güvenli
ve rahat alışveriş ortamı ile Avcılar’ın buluşma
noktası konumuna geldiğini söyleyen Pelican Mall
Genel Müdürü Berna Yüksel, uygulamaya
başladıkları farklı iç hizmet yenilikleri ve
politikaları ile AVM sektöründe hem bir ilke imza
attıklarını hem de güçlenen personel yapılarıyla da
hizmet kalitelerini arttırdıklarının altını çiziyor.
Pelican Mall Genel Müdürü Berna Yüksel, bugüne
kadar 3. Parti şirketler tarafından almış oldukları
temizlik, güvenlik, müşteri servisleri, müşteri
hizmetleri yönetimi ve danışma gibi bölümlerde
çalışan ve tüm bu hizmetleri veren profesyonel
Avcılar ve çevre bölgelerde
yaşayanlara farklı bir dünya sunabilmek, A'dan Z'ye tüm ihtiyaç ve
beklentilerini karşılayabilmek
amacıyla hizmete giren Pelican Mall,
içinde yer alan dünya ve
Türkiye’nin seçkin
markalarının yanı sıra
gün ışığından yüksek
derecede
faydalanılabilen
atrium'u, özel peyzaj
çalışmaları, süs
havuzları, eğlence
üniteleri ve teraslı cafeleri ile bir
alışveriş merkezini ön plana
çıkartan yaşam öğesi özellikleri ile
ön plana çıkıyor. Çelik
konstrüksiyon ağırlıklı yapıya sahip
olan Pelican Mall, 4 katta ortalama
100 mağazası ile ziyaretçilerine
hizmet veriyor. 4.000 m2 alan
üzerinde kurulu hipermarket, 9
salondan oluşan sinema, spor
merkezi, teknoloji marketi, çocuk
oyun alanları, bowling, buz pisti,
paitball ile de çevre semtler için
tartışmasız bir çekim gücüne sahip
olan Pelican Mall, gün boyu güneş
ışığından faydalanarak
ziyaretçilerine ferah bir alışveriş
ortamı sağlıyor. Havuz ve bitkilerin
yer aldığı tasarımı ile farklı bir
kadroları kendi
bünyelerine aldıklarını da belirtiyor.
Bu kararı, vermiş oldukları benzer hizmetleri çok
daha yüksek seviyelere taşımak adına uygulamaya
başladıklarını söyleyen Berna Yüksel, uygulama
sayesinde her ay yüzde 25 oranında bir oranın
genel bütçelerine pozitif olarak yansıdığının da
altını çiziyor. Berna Yüksel yeni IK politikaları
çerçevesinde kurum içinde bulunan hizmet
departmanlarının, tarafsız bir denetim firması
tarafından düzenli olarak denetlendiğini ve
çalışanlarına vermeye başladıkları eğitim
programları ile güçlendirerek AVM sektöründe çok
kısa bir süre içinde farklılık oluşturacaklarını
açıkladı.
Çalışanlarına yönelik gerçekleştirdiği yeni uygulamalar ile AVM sektöründe bir ilki gerçekleştiren
Pelican Mall’da benzer AR-GE çalışmalarının
önümüzdeki dönemde de devam edeceğini sözlerine ekleyen Pelican Mall Genel Müdürü Berna Yüksel, AVM yönetiminin temellerinin hizmet
kalitesinde süreklilik ilkesine paralel olduğunun
ayrıca altını çizerek “Çeşitliliğin olduğu bir
ortamda tercih noktasında farklı olan, ilk olan
elbette ki diğerlerine göre bir adım önde oluyor.
Biz de bunun faydasını görüyoruz.” diyor.
Arzu BERATOĞLU
41
BAKIRKÖYLÜLER, MEVLANA’YI KONYA’DA ANDI
Bakırköy Belediyesi Basın - Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü
tarafından BAKKART sahiplerine Konya’ya, Mevlana Müzesi’ne
ücretsiz gezi düzenlendi.
Geziye giden otobüsleri tek tek dolaşarak Bakırköylülere iyi
yolculuklar dileyen Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen de
kısa bir açıklama yaparak, “Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve
kardeşlikte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda
toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol, ya olduğun
gibi görün ya göründüğün gibi ol.” diyerek bizlere günümüzde de
ışık tutmaya devam eden Hz. Mevlana’nın Müzesi’ni ve Türbesi’ni
ölümünün 738. yılında ziyaret ediyoruz.” dedi.
Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürü Ruhsan Tezkan da geziye
yaklaşık 600
BAKKART sahibi
Bakırköylü’nün
katıldığını ifade
ederek, “Bakırköylü
yurttaşlarımız
Mevlana Müzesi’nin
yanı sıra Hz. Şemsi
Tebrizi Camii,
Alaaddin Camii,
İnceminare Müzesi,
İplikçi Camii ve
Alaaddin Tepesi gibi
yerleri de
gezdiler.”şeklinde
konuştu.
Geziye katılan
Bakırköylülerden
bazıları geziyle ilgili görüşlerini şöyle açıkladılar:
Kevser Kılıç: Hz. Mevlana’nın ölümünün üzerinden neredeyse 8
asır geçmiş birisinin hala günümüzde söyledikleri bizlere yol gösteriyorsa bizlerin de bu
yüce insanların
mezarını ziyaret
etmemiz gerekiyordu.
Bakırköy Belediye
Başkanı Ateş Ünal
Erzen’e bizlere bu
sorumluluğumuzu
yerine getirme fırsatı
verdiği için öncelikle
teşekkür ederim.
Çocuklarımla beraber
geziye katıldım ve bu
geziden sonra
çocuklarımın manevi
dünyalarının
gelişeceğini
düşünüyorum.
Elizabet Ertembak: Konya bizim çok görmek istediğimiz bir
şehirdi. Özellikle Mevlana Müzesi. Bunu sağladığı için başta
Bakırköy Belediye Başkanı olmak üzere tüm görevlilere
teşekkürler.
Nurdan Tekiner: Bu geziyle beraber manevi duygularım değişti.
Mevlana Müzesi’nde herkese dua edebildim. Ne mutlu bize böyle
anlamlı bir zamanda burada bulunabildiğimiz için.
Onur Yüce: Bu güzel Konya seyahatinde Mevlana Celalettin-i
Rumi gibi evrensel değeri, onun en yakını Şems-i Tebrizi
hazretlerini, şehrin kutsal mekanlarını ve yöresel lezzetlerini daha
yakından tanımamıza vesile olan başta Ateş Ünal Erzen
Başkanımız ve Basın-Yayın Halkla İlişkiler Müdürlüğü personeline
çok teşekkür ediyorum.
Dt.Sevcan Beyazdağ: Trafınızdan düzenlenen dünya kültürünün
mihenk taşlarından, değerli hazinemiz Mevlanamızı anmaya
getirdiğiniz için çok teşekkür ederim. Bu kadar kalabalık bir toplulukla ancak bu kadar maksimum seviyede bir düzen ve
memnuniyet sağlanabilir.
Arzu Vatansever: “Gez Dünyayı gör Konya’yı, gez İstanbul’u gör
Bakırköy Belediyesi’ni. Sonsuz teşekkürler.
ENGELLİLERE TERMAL KAMP
Bakırköy Belediyesi, 740 engelli ve
ailesini Balıkesir Edremit’te 4 yıldızlı
termal otele kampa götürdü.
3’er günlük periyotlarla engellileri
kampa götürdüklerini belirten
Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal
Erzen, “Engelli kardeşlerimizi ve
aileleri yazın Fethiye’de engelliler yaz
kampına götürmüştük. Şimdi de termal kampa götürdük. 740 engelli ve
ailesi 4 dönemde 3’er günlük 4
yıldızlı otelde termal kamp
yaptılar. Ulaşım dahil 3 öğün
yemeklerini de belediyemiz
karşıladı.
Yarı olimpik
termal
havuzda
uzman
eğitmenlerle
çocuklarımız kışın
da yüzmenin tadını
çıkardı. Engelsiz
BAKKART’ı olan
tüm engelli
grupları bu tür
gezilere iştirak
edebiliyor.” dedi.
Bu arada
Edremit’ten gelen ilk grubu Başkan
Yardımcısı Gülten Tozanlı karşıladı.
Termal kampa katılan çocuklar ve
gençler, Başkan Yardımcısı Tozanlı’ya
geziyi düzenlediği için Bakırköy
Belediyesi’ne teşekkürlerini ilettiler.
43
M
U
T
L
U
Tülin SÖNMEZ & Çağatay POLAT
Evlendiler
G
Ü
N
L
E
R
Düğüne
Sönmez ve Polat
ailelerinin
akraba ve dostları ile
Tülin ve Çağatay’ın
yakın arkadaşları
katıldı.
NESLİ TÜKENEN CANLILARA DİKKAT ÇEKTİLER
kirliği, besin zincirinin
zedelenmesi, toprağın zehirli
atıklarla yararsız hale gelmesi gibi konulara dikkat
çekmek ve bu bağlamda
çevremizdeki insanları
etkileyerek sosyal
sorumluluğu yerine getirmek
amacıyla yapılan “Soyu
Tükenmekte Olan Canlı
Türleri” başlıklı resim
yarışmasına ilgi ve talep çok
Aka okullarının geleneksel
olarak sürdürmek amacıyla
yola çıktığı “Resim
Yarışması"nın ilki aralık
ayında yapıldı. Soyu tükenme
tehdidi altında olan canlı türlerine dikkat çekerek, çevre
büyük oldu. İstanbul
genelinde yapılan resim
yarışmasında öğrenciler
anaokulları, ilköğretim 1-5 ve
6-8. sınıflar kategorilerinde
yarıştılar.
600 eser içinden kendi kategorilerinde ilk üç dereceye
giren eserler ile bu dereceler
dışında ilk 60 eser seçilerek
ödüllendirildi. Aka koleji
konferans salonunda
gerçekleştirilen törene
Bahçelievler İlçe Milli Eğitim
Müdürü Basri Özbay ve Şube
Müdürü Abdurrahim Ateş’de katıldı.
ÖDÜL ALANLAR
Anaokuları Kategorisinde; Birincilik
ödülünü Nazlıcan Uzunkaya (Özel
Minik Ceylan Anaokulu), ikincilik
ödülünü Alize Tauna Bakırer (Milli
Eğitim Vakfı Özel Büyükçekmece
Koleji), üçüncülük ödülünü ise İrem
Bozatlı (Canku Anaokulu) aldı.
İlköğretim 1-5 Sınıflar Arası Kategorisinde; Birincilik ödülünü Ceren
Yılmaz (İstek Özel Ulubey Okulları),
ikincilik ödülünü Zeynep Uğur (Özel Sembol İlköğretim Okulu) ,
üçüncülük ödülünü ise Sıla
Aleyna Din (Haznedar Abdi
İpekçi İlköğretim Okulu) aldı.
İlköğretim 6.7.8. Sınıflar Arası
Kategorisinde; Birincilik
ödülünü Muhsine Beg
(Haznedar Abdi İpekçi
İlköğretim Okulu), ikincilik
ödülünü Barbaros Furkan Ala
(Kazlıçeşme Abay İlköğretim
Okulu), üçüncülük ödülünü ise
Ayşegül Çetinkaya (Esentepe
İlköğretim Okulu) aldı.
45
ÖĞRENCİLER BİLGİLERİNİ
YARIŞTIRDI
Bilgisi, Genel Kültür, İngilizce alanlarında sorular
yöneltildi. Yarışan öğrencilere arkadaşları; alkışları
ve tezahüratlarıyla destek verdi. Yarışmanın
finalinde Halkalı Bilgi Evi birinci olurken, Fatih
Bilgi Evi ikinci, İnönü Bilgi Evi ise üçüncülük elde
etti.
KOMŞU İLÇELER:
KÜÇÜKÇEKMECE
sizleri bilgi çağına yetiştirmek için durmadan uğraşan
öğretmenlerinizi unutmayın. Bilgiye ulaşamayan geride kalır.
İnternet çağındayız. Bir tıkla dünyaya pencere açıyoruz. Özellikle
son 10 yılda ülkemizin göstermiş olduğu atılımı sizler iyi
değerlendirmelisiniz” diye konuştu.
YARININ ANNE BABALARI
SİZLERSİNİZ
Sefaköy Kültür ve Sanat Merkezi, Küçükçekmeceli Bilgi Evi
öğrencilerinin kıyasıya rekabetine sahne oldu. Küçükçekmece
Belediyesi’ne bağlı 6 Bilgi Evi 7.sınıf öğrencileri bilgilerini
yarıştırdı. Yarışmaya Küçükçekmece Belediye Başkan Yardımcısı
Hüseyin İpek, öğretmenler ve öğrenciler katıldı.
Bilgi yarışmasına Fatih, İnönü, Halkalı, Taştepe, Sefaköy ve
Cennet Bilgi Evi’nde eğitim gören 7. sınıf öğrencileri katıldı. Her
Bilgi Evi’nden üçer öğrencinin bilgilerini tartmasına sahne olan
yarışmada, öğrencilere Matematik, Türkçe, Sosyal Bilgiler, Fen
Yarışmada renkli görüntüler de
ortaya çıktı. Üye oldukları Bilgi
Evleri’ni rengarenk şapkalarla
temsil eden öğrenciler, şarkılar ve
türküler söyleyerek, yarışmayı eğlenceli bir hale
getirdi. Dereceye giren öğrenciler ödüllerini
Başkan Yardımcısı Hüseyin İpek’in elinden aldı.
İpek, yarışmaya katılan çocukları tebrik ederek,
“Burada önemli iki husus var. Sizler yarının anne
babaları olacaksınız. Güçlü ülke, güçlü aile
yapısıyla ortaya çıkar. Toplumun yapı taşı ailedir.
Sizler için fedakarlık yapan anne babalarınızı ve
ORTAK PROJEYLE İŞ SAHİBİ OLACAKLAR
Küçükçekmece Belediyesi, İŞKUR ve Küçükçekmece
Gümüşhaneli İşadamları Sanayiciler Yardımlaşma
ve Dayanışma Derneği (GİYAD)’ın ortak girişimi
olan “İstihdam İçin Mesleki Eğitim Projesi” hayata
geçiriliyor.
İstihdama katkı sağlamak ve vasıfsız kişilere
meslek kazandırmak amacıyla yola çıkan
Küçükçekmece Gümüşhaneli İşadamları Sanayiciler
Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nde İŞKUR ve
Küçükçekmece Belediyesi’nin imzaladığı proje
kapsamında, kuaförlük, modelistlik, halk oyunları,
saz, bağlama, güzel konuşma – diksiyon kursları
vatandaşın hizmetine sunulacak.
16-35 YAŞ ARASI HERKES BAŞVURABİLİR
GİYAD Kadın Kolları Başkanı Deniz Gündüz Şanlı,
projenin içinde yer almalarında büyük katkısı olan
Küçükçekmece
Belediye
Başkanı Aziz
Yeniay’a
teşekkür
ederek, “Bu
proje
kapsamında
derneğimizde
her kurs için
25’er kişiye
uzmanlar
tarafından
eğitim verilecek.
Meslek
kurslarına kayıt
yaptırmak için derneğimize üye olma
şartı yok. 16-35 yaş arası herkes
kurslarımıza başvuruda bulunabilir.
Ayrıca kursu bitirerek sertifika sahibi
olan kursiyerlerimize, GİYAD olarak iş
imkanı da sağlıyoruz” diye konuştu.
SİGORTADA 48 AY DEVLET
GÜVENCESİ
Kursa devam eden kursiyerlere, İŞKUR
tarafından günde 15 TL ödenerek,
sağlık sigortaları da yapılacak. Ayrıca
meslek kurslarından mezun olan kursiyerlere
işverenler de İŞKUR’un önemli bir hizmetinden
yararlanma şansına sahip oluyor. Bu kapsamda,
kursu bitirip işbaşı yapan işçilerin 48 ay boyunca
sigortaları devlet tarafından ödenecek. Meslek
kurslarına başvurmak isteyen bireyler,
başvurularını Küçükçekmece Belediyesi, GİYAD ve
İŞKUR hizmet binalarından yapabilirler.
46
KOMŞU İLÇELER
BAHÇELİEVLER
120 Tekerlekli Sandalye Dağıtıldı
ENGELLERİ KALDIRIYORUZ
Bahçelievler Belediyesi
tarafından Engelliler
Haftası etkinliğinde,
120 tekerlekli sandalye
ihtiyaç sahiplerine törenle dağıtıldı.
Belediye Yeni Sahne Salonunda gerçekleşen törende
konuşan Belediye Başkanı Osman Develioğlu “Engelli
olmak hiç birimizin elinde olmayan bir yaşam, ama
bilmeliyiz ki hepimiz birer engelli adayıyız. Hayatı
sürdürme zorunluluğumuz var. İnsanımızın yüreğinde
engeller olmasın. Yaşamın temeli sevgidir. Herkesin
yaşama hakkına sahip çıkmalıyız. Yaşamı kolay
kılacak unsurları yerine getirmeliyiz. Engelleri adım
adım ortadan kaldırıyoruz. Kurum olarak
Bahçelievler’de, her adımda engelleri ortadan
kaldırmanın heyecanıyla çalışıyoruz” dedi.
Mavi Pusula folklor ekibinin sergilediği renkli
oyunların ardından sahne alan Cüneyt Tek verdiği
konserle engelli ailelerine eğlenceli dakikalar yaşattı.
Kadınlarımıza Sevgi Sunalım
K A D INA ŞİDDETE HA Y I R
olursa olsun şiddet uygulamak hem vicdani,
hem insani, hem de yasalar karşısında suçtur.
Hiçbir canlının şiddete uğramasını
Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle
Mücadele günü etkinliği çerçevesinde,
Bahçelievler Belediye Başkanı Osman
Develioğlu binlerce gül ve karanfili
Şirinevler Meydan’ında kadınlarımıza
sundu.
Kadına şiddetin insanlık suçu olduğunu
belirten Osman Develioğlu “Anadolu’yu
Anadolu yapan, kadınlarımıza,
Dünyamızın neresinde hangi nedenle
Bahçelievler Belediyesi
Meclisi’nin aldığı karar
uyarınca 2008 yılında
oluşturulan, kurulduğu
günden beri birçok faaliyete
imza atan Bahçelievler
Gençlik Meclisi, Genç
Gelişim Akademisi'nin
3.sünü gerçekleştiriyor.
Lise ve üniversite çağından
itibaren okuyan ve çalışan
gençliğin, ülke ve ilçe
yararına sosyal ve kültürel
aktiviteler yapabilmelerine
olanak sağlamak amacıyla
kurulan Bahçelievler
Belediyesi Gençlik Meclisi,
kitap ve yardım
kampanyalarının yanı sıra
söyleşiler, paneller, anma
toplantıları ve kültürel
etkinlikler düzenliyor.
Yaklaşık dört ay sürecek
olan Genç Gelişim Akademisi
istemiyoruz. Kadına yapılan insanlık dışı
şiddeti de reddediyoruz. Kadınımıza
sunulması gereken, güldür, çiçektir,
sevgi ve saygıdır” dedi.
Kadına Şiddete Hayır günü nedeniyle,
Şirinevler Meydanı’nda binlerce gül ve
karanfil Bahçelievler Belediye Başkanı
Osman Develioğlu tarafından kadınlara
armağan edildi.
Ünlü Siyasetçiler, İş Adamları ve Akademisyenler katılıyor.
G E N Ç G E L İ Ş İ M A K A D E M İ S İ B A Ş L I YO R
her hafta birbirinde Milli
Eğitim Bakanı Prof. Dr.
Ömer Dinçer, İstanbul
Büyükşehir Belediye
Başkanı Kadir Topbaş, İTO
Başkanı Nevzat Yalçıntaş,
Gazeteci-Yazar Mehmet
Altan, Merkez Bankası Eski
Başkanı Durmuş Yılmaz ve
Bahçelievler Belediye
Başkanı Osman Develioğlu
gibi alanında uzman
akademisyenleri konuk
edecek.
Türkiye'deki akademisyen,
siyasetçi ve işadamlarını
gençlerle buluşturan Genç
Gelişim Akademisi’nin
Bahçelievler Belediyesi Yeni
Sahne'de başlayan ilk
oturum konuğu ise Bilim ve
Sanat Vakfı Başkanı Yrd.
Doç. Dr. Mustafa Özel oldu.
Sabaha kadar biri kalkıp diğeri iniyor
UÇAK GÜRÜLTÜSÜ CANIMIZDAN BEZDİRDİ
Atatürk Havalimanı 06-24 pistinin uzmanların tüm uyarılarına rağmen Ataköy yönüne doğru
uzatılması sonucu bu piste sabaha kadar inip kalkan uçakların gürültüsü nedeniyle Ataköylüler
adeta feryat ediyor.
Gelişmiş ülkelerde iskan edilmiş yerlerde veya yakınında bulunan havalimanlarına uçaklar
genellikle akşam saat 11’den sabah 06’ya kadar iniş kalkış yapamyor.
Gazetemizi arayan çok sayıda Ataköy sakini “yaşlılarımız var, hastamız var, öğrenci var, çocuklar var. Sabaha kadar inen uçakların gürültüsü yüzünden huzurumuz kaçtı, dengemiz bozuldu.
Gazeteniz aracılığı ile başta Ulaştırma Bakanımız ve diğer yetkilileri bir gece misafir etmek istiyoruz. Gelsinler bu sorunu bizimle beraber yaşasınlar. O zaman hak vereceklerdir” diyorlar.
DEVLET HAVA MEYDANLARI GENEL MÜDÜRÜ’NE VE
YEŞİLKÖY HAVALİMANI MÜDÜRÜ’NE SORUYORUZ:
H av a l i m an l a r ı n d a bu l u n du r u l m as ı z or un l u ol an N oi s e M on i tor i n g
( Gü r ü lü lt ü Ö lç ü m Cih a z ı) ç al ış ıy or is e s on bi r a y i çi n de 0 6 -2 4 p is ti ne i n iş
k a l k ı ş y a p an uç a k l a r ı n g ü r ü l t ü ö l ç ü m ü y ap ı l m ı ş m ı dı r ?
Gürült ü sını rını aşan uçakla ra ne kadar para ce zası t ahakkuk et tir ilmişt ir?
Açıkl ayın. ..
ÇEKİCİ REZALETİ
AY N E N D E V A M E D İ YO R
Geçen sayımızda yayınladığımız
“Çekici Rezaleti“ başlıklı haberimize
yüzlerce teşekkür aldık. Telefon ve
mail yoluyla arayanların tamamı
“Kanayan yaramıza parmak bastığınız
için teşekkür ediyoruz. Biliyorduk ama
alıntı yaparak yayınladığınız haber
çekicilerin görev değil de para kazanmak için hareket ettiklerini ortaya
koyuyor. Yetkililer bu duruma bir son
vermelidir. Trafiği aksatan, yaya
kaldırımına park eden araçların
çekilmesine itirazımız yok ama görev
yasalara uygun olarak yapılmalı.
Kurunun yanında yaş yanmamalı”
diyorlar. Yaptığımız araştırmada
gözlemlediğimiz kadarı ile çekici rezaleti maalesef aynen devam ediyor.
GÖRÜLMEMİŞ UYGULAMA
BURASI ESİR KAMPI MI?
Ataköy 9-10 Kısım’da bulunan A-4 Blok yönetimi; binalarının etrafını tellerle çevirip çitlerinin üzerine esir kampları,
fabrikaların, askeri bölgelerin, havaalanlarının, sınır bölgelerinin çevresinde kullanılan düzlemsel jiletli tel kaplayarak tehlikeli bir uygulamaya imza attı. Çocukların kafa, büyüklerin bel hİzasına gelen JİLETLİ TELLER büyük
tehlike yaratıyor. Binanın hemen yanında bulunan Atatürk İlköğretim Okulu öğrencilerİnin kullandığı bu
güzergahta yapılan uygulama büyük tehlike oluşturuyor. Büyük sorunlar yaşanmadan ilgililerin müdahale ederek
bu jiletli tellerin kaldırmalarını sağlaması gerekiyor.

Benzer belgeler

biliyor musunuz? - Ataköy Gazetesi

biliyor musunuz? - Ataköy Gazetesi Bakırköy Kaymakamı Yakup Vatan, Hüseyin Özcan’ın Bakırköy’den ayrılmasından dolayı üzüldüklerini fakat daha üst bir göreve atandığı içinde sevindiklerini söyledi. Vatan, konuşmasının ardından Özcan...

Detaylı

biliyor musunuz? - Ataköy Gazetesi

biliyor musunuz? - Ataköy Gazetesi Adagül ile çok sayıda kamu kurum müdürü ve işadamları katıldı. Sunuculuğunu sanatçı Göksenin İleri’nin yaptığı gecede konuşan Bakırköy Kaymakamı Yakup Vatan, Hüseyin Özcan’ın Bakırköy’den ayrılması...

Detaylı