PDF İndir

Transkript

PDF İndir
52
Sayı 52 Ocak - Şubat 2010
fiehirleflme ama nas›l?
Haber Analiz: Mekan›n de¤iflimi ve
dilin dönüflümü
Kent ve Yaflam: Sureti tafl,
sireti hoflgörü olan flehir Mardin
Gezi: Yitik hazineler Gülhane’de
52
‹mtiyaz Sahibi
Mimar ve Mühendisler Grubu adına
Genel Başkan
Avni Çebi
Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü
İsmail Özkaya
Sayı 52 Ocak - Şubat 2010
fiehirleflme ama nas›l?
Haber Analiz: Mekan›n de¤iflimi ve
dilin dönüflümü
Kent ve Yaflam: Sureti tafl,
sireti hoflgörü olan flehir Mardin
Gezi: Yitik hazineler Gülhane’de
Yay›n Koordinatörü
İsmail Şaşmaz
Yay›n Kurulu
Prof. Dr. Nazif Gürdoğan,
Prof. Dr. Nizamettin Aydın,
Dr.Hayri Baraçlı,
Dr. Ömer Faruk Kültür, Mehmet İşci,
Osman Arı, Yakup Güler,
Mahmut Çelik, Yavuz Sarı,
Mehmet Bulayır
Bu Say›ya Katk›da Bulunanlar
Mehmet Demiröz,
Dilaver Demirağ, Umut Bulut,
Osman Arı, Mehmet İşci,
Ali Reyhan Esen
Yay›n Dan›flma Kurulu
Adnan Çelik, Bilal Ekşi, Nail Olpak,
Oral Avcı, Yılmaz Aluç, Yusuf Aksu,
Fatih Dönmez, Dr. Namık Ak
Editörler
A. Kadir Mermertaş
M. Emin Eren
Fatih Göksu
Görsel Yönetmen
Nevzat Albayrak
Renk Ayr›m›
Muhammet Dilsiz
Reklam
[email protected]
‹letiflim Adresi
Kuştepe Biracılar Sok. No: 7
Mecidiyeköy/İstanbul
Tel: 212 217 51 00
Fax: 212 217 22 63
Web: www.mmg.org.tr
E-posta: [email protected]
‹çerik ve Yap›m
Eski Osmanlı Sok. Cansun Apt. 5/7
Mecidiyeköy/İstanbul
Tel: 212 273 27 50
Fax: 212 273 27 51
Web: www.ajanspiksel.com
E-posta: [email protected]
Bas›m
Milsan Basın San. A.Ş.
0212 471 71 50
Yay›n Türü
İki ayda bir yayınlanır.
Yerel Süreli Yayın
Yazı ve reklamların içerik sorumluluğu
sahiplerine aittir. Kaynak gösterilerek
alıntı yapılabilir.
Kapak:
Demir Evleri, Bodrum
Mimar: Turgut Cansever
editörden
Merhaba,
fiehirlerimizin mimari durumlar›n› inceleyece¤imiz yeni
say›m›zla yine birlikteyiz. Mimarlar, akademisyenler ve
uzmanlarla flehirlerimizin mimari durumlar›n›, mimari geleceklerini ele ald›k. Geçmiflten günümüze mimarl›k
kültürümüzdeki geliflimi, de¤iflimi de¤erlendirdik. Mimarl›k
ba¤lam›nda flehirlerimizin sosyal ve kültürel durumlar›na da
göz att›k. Böylece dosya konumuzda insan hayat›n›
do¤rudan etkileyen mimariyi her yönüyle de¤erlendirmifl
olduk.
Dergimizdeki yeniliklerden biri olan foto¤raf sayfam›z› geçen
say›m›zda sizlere sunmufltuk. Bundan sonraki say›lar›m›zda
da yorumsuz, gözlere hitap eden foto¤raf sayfam›z devam
edecektir. Yay›nlanmas›n› istedi¤iniz kendi çekti¤iniz
foto¤raflar› bizlere gönderebilirsiniz. Bu say›m›zda ayr›ca
Kent ve Yaflam sayfalar›m›zda hoflgörü flehri Mardin’i,
Kitapl›k bölümümüzde flehir kitaplar›n›, Gezi sayfalar›m›zda
da ‹stanbul ‹slam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi’ni bulabilirsiniz.
Bu say›m›zdaki iki önemli röportaja de¤inmeden geçemeyece¤im. Birisi ünlü tarihçimiz Prof. Dr. Semavi Eyice bir
di¤eri de ilim dünyam›z›n önemli isimlerinden biri olan Prof.
Dr. Saadettin Ökten. Bu iki de¤erli isim ile yapt›¤›m›z röportajlarda ilginizi çekecek önemli konular› de¤erlendirdik.
Önümüzdeki say›da görüflmek dile¤iyle…
24
DOSYA
fiehirleflme ama nas›l?
M.Ö 4500, bu tarih medeniyete düflülen önemli bir nottur.
Çünkü bilinen tarihte ilk flehir olarak kabul edilen Uruk, tarih
sahnesinde ortaya ç›kar. O gün bu gün medeniyetin öyküsü
kesintisiz bir biçimde flehir etraf›nda anlat›lmaya devam ediyor.
Ancak, flehir o günden bu güne çok de¤iflti. O günün ilk
metropolü say›lan Uruk, bugünün ölçüleri ile bir kasabayd›.
Megalopolis denilen azman flehirler ile k›yasland›¤›nda ise bir
köy say›labilirdi. Antik ça¤›n en büyük flehri kimilerince
bugünün megapollerinin tarihteki ilk örne¤i say›lacak Roma bile
ki, döneminin en kalabal›k flehriydi, 500 bin kiflilik nüfusu ile
bugünün flehirleri ile k›yasland›¤›nda oldukça mütevaz›
say›labilirdi. O günden bu güne geçen befl alt› bin y›ll›k sürede
flehirler azman bir yer halini ald›.
Bizden Haberler
6
Haber
12
Mimarl›k: Mehmet ‹flçi; Medeniyetin özeti flehirler
20
Kitapl›k: M. Nuri Yard›m; fiehir kitaplar›na dair
78
Makale: Hüseyin Kotil
82
Makale: ‹lhami F›nd›kç›
84
Foto¤raf: Osman Ar›
91
Teknoloji
94
Ajanda
95
Çizgi-Yorum
96
14
Haber Analiz:
Mekan›n De¤iflimi
ve Dilin Dönüflümü
76
Tan›t›m:
KUDEB
86
70
74
80
Makale:
‹. ‹lhami Karayalç›n
92
Kent ve Yaflam:
Mardin
Gezi: ‹slam Bilim ve
Teknoloji Müzesi
Kent Peyzaj›:
fiehirlerin Kompozisyonu
Sinema ve
Mühendislik:
Gurbet Kufllar›
Baflkandan
fiehir ve gelece¤imiz
fi
ehirler, medeniyetlerin vücut
buldu¤u, insan›n kendini eflyada
ifade etti¤i, birlikte var olmak ve
ortak bir kültür paydas›n› infla ettikleri genifl bir co¤rafyaya yay›lan mekânlar… fiehirler insan idrakinin ve
onun infla etme iradesinin tafla, topra¤a, a¤aca ve yaflad›¤› do¤aya kendini, estetik bir aray›flla nak›fl etti¤i
mekânlar...
fiehir kuran insan› onu bir güvenlik
ve huzur iste¤i için kurdu¤u kadar,
mistik, kalbi ve zihni aray›fl›n›n eflyada ve çevrede anlat›m› olarak da görebiliriz. fiehirler hep ibadethanelerin etraf›nda (cami veya katedral fark
etmez) kurulmufltur. Bu mekânlar
adeta önce kalbin inflas› sonra vücudun di¤er azalar›n›n inflas› gibi yap›lanmakta, hemen yan›nda, çarfl› ve
di¤er mekânlar, medrese/okul, hamam, flifahane, evler fleklinde tamamlay›c› yap›larla oluflturulmaktad›r. Bizim medeniyetimiz Selçuklu ve
Osmanl› gelene¤inde bunu külliye
halinde vücuda getirmifltir. Bunun
en güzel örne¤i Süleymaniye Külliyesidir. Merkezinde cami bulunan hemen etraf›nda ise insan›n ihtiyac›
olan bütün mekânlar bir uyum ve
harmoni içinde birbirlerini ezmeyen
ve örtmeyen bir yap›da adeta bir gerdanl›k gibi yerlerini almaktad›r.
fiehirler, flehre ad›n› veren kurucular› ile an›ld›¤› kadar, ço¤u zaman o
flehri flehir yapan büyük, hikmet ve
gönül insanlar›yla an›l›r. Atina Sokrat ve Aristo ile an›ld›¤› gibi, Konya
Mevlana ile Nevflehir Hac› Bektafl-›
Veli ile Ba¤dat ‹mam-› Gazali ile birlikte an›l›r. O kifliler adeta, eserleri ve
yaflay›fllar›yla bu flehirlerin adlar›n›
insan akl›n›n ve ruhunun derinliklerine ifllemifllerdir.
fiehirler yaflad›¤› dönemin kültürünü
yans›tan ça¤›n›n en önemli tan›klar›d›r. Bir flehri de¤erli k›lan zamana
karfl› durufl göstermesi ve bugünle
dünü buluflturmas›d›r. ‹nsan h›rs› ve
akl›n›n eflyada yapt›¤› tahribat› en
çok flehirlerin uzun zaman içerisinde
Gördüklerimize ve
duyduklar›m›za ilgisiz
kalmadan, yaflad›¤› ça¤›n
tan›klar› olan bizler,
iyili¤in ve güzelli¤in
söylenmesi ve yay›lmas›
konusunda sesimizi
yükseltmeli, flehre, insana
ve gelece¤imize sahip
ç›kmal›y›z.
oluflturdu¤u kültürel dokunun yok
edilmesinde rahatl›kla izleyebiliriz.
fiehirler ve özellikle büyük flehirler,
pazar›yla, üniversiteleriyle, hastanesiyle her zaman büyük insan y›¤›nlar›n›n cazibe merkezi olmufltur. Göçler ve savafllar ço¤u zaman flehirleri
tarihten silmifl baz›lar›ndan bugün
bile iz kalmam›flt›r.
fiehirlerimiz bugün de büyük de¤iflimler geçirmektedir. Yüzy›l›m›z›n
bafl›nda % 15’lerde olan flehirleflme
bugünlerde % 65’lere varm›fl durumdad›r. Artan nüfusun ihtiyac› olan
arsa ve konutu üretmekte yetersiz
kalan merkezi ve yerel otoriteler, flehirlerde arsan›n rant arac› olmas›n›
ve gecekondulaflmay› önleyememektedirler. Artan flehir nüfusuyla beraber suçlar da artmakta, flehirler güvensiz, insanlar yaln›z olarak adeta
unutulmufl bir flekilde birbirlerini ve
flehirlerini fark etmeden yaflamaktad›rlar. Bu de¤iflim, flehirde yaflayan
herkesi olumsuz flekilde etkilemektedir. Bu olumsuz flartlardan etkilenmeyi en aza indirmek merkezi ve yerel otoritelerin görevi oldu¤u kadar
sivil toplum örgütleri ve her duyarl›
bireyin görevidir.
Gördüklerimize ve duyduklar›m›za
ilgisiz kalmadan, yaflad›¤› ça¤›n tan›klar› olan bizler, iyili¤in ve güzelli¤in söylenmesi ve yay›lmas› konusunda sesimizi yükseltmeli, flehre,
insana ve gelece¤imize sahip ç›kmal›y›z. Yanl›fl ve yalan giden konularda
ilgili ve sorumlu makam ve kiflileri
uyarmal›y›z. fiehri; insana, do¤aya
sayg›l› bir flekilde, onu bir rant arac›
olarak de¤il Allah›n bize bir emaneti
olarak korumal› ve güzellefltirmeliyiz. O bizim ve bizden sonrakilerin
ortak mal›d›r. Bizden sonraki nesillere imar edilmifl, huzurlu ve yaflanabilir flehirler b›rakma herkesin görevidir. fiehirlerimizi yeni bir medeniyetin tafl›y›c›lar› olarak gelece¤e tafl›mal›y›z. fiehir bizim gelece¤imizdir.
fiehir ve flehirleflme her mimar ve
mühendisin iflini yaparken gündeminden ç›karmamas› gereken, meslek ahlak ve ilkelerinden vazgeçemeyece¤i bir husus olarak öncelik tafl›mal›d›r.
Avni Çebi
Genel Baflkan
BZDEN HABERLER
‹stanbul Enerji A.fi Genel
Müdürü Adnan Çelik:
“Enerjiyi verimli
kullanm›yoruz”
E
nerji Verimlili¤i konulu “Bizbize Konuflmalar”›n konu¤u ‹stanbul Enerji A.fi. Genel Müdürü Adnan Çelik oldu. Toplant›da konular s›ras›yla; enerji, dünya nüfusu, enerjiye olan ihtiyaç, enerji talebi ve enerji verimlili¤i olmak üzere genelden özele do¤ru giden bir
model ile Adnan Çelik taraf›ndan ele al›nd›.
Çelik, dünyadaki enerji kullan›m art›fl h›z›yla
Türkiye'nin h›z› k›yasland›¤›nda, mevcut durumda dünya enerji tüketiminde Türkiye'nin
pay›n›n %1 gibi çok düflük düzeyde kal›yor.
Ama ülkemizin bu konuda dünya ortalamas›ndan daha yüksek bir art›fl h›z›na sahip oldu¤unu belirtti. Çok önemli bir parametre olan enerji yo¤unlu¤una bak›ld›¤›nda da ülkemizin
1000$'l›k hâs›lat için 400 litre eflde¤eri petrol
enerjisi harcad›¤›n›, ama bu miktar›n Japonya
ve Danimarka için 100, OECD ortalamas›n›n da
200 oldu¤unu dile getiren Çelik, enerjiyi verimli kullanamad›¤›m›z› ve katma de¤eri düflük
üretim yapt›¤›m›z› ifade etti.
MMG Ankara fiubesi At›ktan Enerji
Üretim Projesi’ni yerinde incelendi
M
MG Ankara fiubesi üyeleri ITC Firmas›n›n Ankara Mamak
çöplü¤ünde yürüttü¤ü “Biyokütleden enerji üretimi ve At›k
sahas› ›slah› ve depolama gaz›ndan enerji üretimi” projesini
yerinde görmek ve yetkililerden bilgi almak amac›yla bir teknik gezi
düzenledi.
Bu geziye MMG Ankara fiube Baflkan› Y›lmaz Ada, Ankara Büyükflehir
Belediyesi Genel Sekreter Yard›mc›s› Yunus Aluç, Ankara Büyükflehir
Belediyesi Sa¤l›k Dairesi Baflkan› Fatih Hatipo¤lu ve MMG Ankara fiubesi
üyeleri kat›ld›.
ITC Yönetim Kurulu Baflkan› Ali Kantur ve Genel Müdür Erdo¤an
Gö¤en’in de haz›r bulundu¤u gezide Ali Kantur genel bir bilgilendirme
sunumu gerçeklefltirdi. Program, çal›flmalar›n yap›ld›¤› mekânlar›n
gezilmesi ve at›k ›s›n›n de¤erlendirilerek oluflturulan serada üretilen
domateslerin toplanmas›yla son buldu.
6 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
‹lhami Karayalç›n:
“Birbirimizi
desteklemeli ve
tefekküre itmeliyiz”
o¤u–Bat› Medeniyeti Aras›ndaki Farklar ve Etkileflim” konulu
söylefli Prof. Dr. ‹lhami Karayalç›n’›n takdimiyle MMG Genel Merkezi’nde
gerçeklefltirildi.
Sözlerine, Frans›z Türk ortakl›¤› olan, farkl›
iki kültürü bir araya getiren Oyak – Renault
firmas›n›n sahip olmas› gereken sentez bir
“kurum kültürü” konusuna de¤inerek bafllayan ‹lhami Karayalç›n, kültürün temelinde do¤al yap› ve dinlerin büyük bir etkisinin oldu¤unu, hatta kültürün teknik resminin din taraf›ndan çizildi¤ini ifade etti.
Ülkelerin ekonomik canl›l›¤a kavuflmas›n›n,
ekonominin kiflisellikten toplumsall›¤a geçiflinin, devletleraras› al›m – sat›m faaliyetlerinin bir sonucu olarak “ticaret, kültürün ve
medeniyetin çok önemli olgusu olmaya
bafllad›” diyen Karayalç›n, akabinde ortak
kurallar›n ortaya ç›kt›¤›n› ve din ile ticaretin etkisiyle savafllar›n ortaya ç›kt›¤›n› belirtti.
Söyleflide son olarak ahlaki gelifliminin nas›l olaca¤›n› da sorgulayan Karayalç›n, kilit
noktan›n, birbirimizi etkilemek ve tefekküre itmek oldu¤unu dile getirdi ve kat›l›mc›lara çokça okumalar› ve düflünmeleri gerekti¤ini söyleyerek sözlerine son verdi.
“D
MMG Bursa fiubesi BURULAfi
Tesisleri’ni yerinde incelendi
M
MG Bursa fiubesi’nin düzenli olarak gerçeklefltirdi¤i teknik gezi bu
ay flube üyelerinin kat›l›m› ile Bursa Ulafl›m A.fi. (BURULAfi) tesislerine düzenlendi.
Düzenlenen teknik gezide BURULAfi Hafif Rayl› Sistem Koordinatörü Adem
Yazar, yap›lan çal›flmalar ve hedefler ile ilgili bir sunum gerçeklefltirdi. BURULAfi’la ilgili bilgi veren Genel Müdür Ali Kaya, baflar›lar›n›n arkas›nda çok çal›flan bir ekip oldu¤unu belirtti. Kendisinin bu baflar›l› ekibi bir orkestra flefi gibi yönetti¤ini anlatan Kaya, MMG üyelerinin sorular›n› da cevaplad›. BURULAfi olarak Bursa fiehirleraras› Otogar’›n yönetiminin de kendilerine geçti¤ini
kaydeden Kaya, en geç iki y›l içerisinde vatandafllar›n bunun meyvesini alaca¤›n› vurgulad›.
7
BZDEN HABERLER
BAfiKENTGAZ Genel Müdürü
‹brahim Halil K›rflan;
“Ankara’n›n
altyap›s› için
çal›fl›yoruz”
M
EPDK Üyesi Fatih Dönmez:
“Enerji piyasas›ndaki f›rsatlar›
de¤erlendirmeliyiz”
imar ve Mühendisler Grubu
Ankara fiubesi görevine yeni
bafllayan BAfiKENTGAZ Genel Müdürü ‹brahim Halil K›rflan’› makam›nda ziyaret edip hay›rl› olsun temennilerinde bulundu.
BAfiKENTGAZ Genel Müdürü ‹brahim
Halil K›rflan'› tebrik eden MMG Ankara
fiubesi Baflkan› Y›lmaz Ada, ‹brahim Halil K›rflan’›n BAfiKENTGAZ Genel Müdürü olarak atanmas›ndan memnuniyet
duyduklar›n› dile getirdi. Ziyaret s›ras›nda baflkentte do¤al gaz çal›flmalar›
hakk›nda genel bilgiler veren Genel Müdür ‹brahim Halil K›rflan, Ankara’n›n do¤algaz, altyap› ve hizmet projeleri için
gayret sarf ettiklerini ve sivil toplum kurulufllar›n›n katk›lar›n› önemsediklerini
kaydetti. Karfl›l›kl› iyi niyet temennilerinin dile getirilmesinin ard›ndan ziyaret
sona erdi.
nerji Piyasas› Denetleme Kurulu (EPDK) ve Mimar ve Mühendisler Grubu
Kurucu Üyesi Fatih Dönmez ‹zmir’de Yenilikçi Mühendisler taraf›ndan kahvalt›l› toplant›da a¤›rland›.
SGK Narl›dere Dinlenme Tesislerinde gerçekleflen kahvalt›l› toplant›, Yenilikçi
Mühendisler Platformu taraf›ndan düzenlendi. Kat›l›m›n çok yüksek oldu¤u
toplant›da EPDK ve Mimar ve Mühendisler Grubu Üyesi Fatih Dönmez, “Enerji
Piyasas›nda Yeni Geliflmeler ve F›rsatlar” konulu bilgilendirme konuflmas› yapt›.
Karfl›l›kl› sohbet havas› içinde geçen toplant›da bu tür etkinliklerin devam›n›n
sa¤lanmas› konusunda fikir birli¤ine var›larak programa son verildi.
E
Mazlumder Genel Baflkan› Faruk Ünsal:
“Kalbimizin yar›s› Gazze'de kald›”
MG Ankara fiubesi’nin düzenledi¤i “Bizbize Konuflmalar” program›n›n bu ayki konu¤u Mazlumder Genel Baflkan› Faruk
Ünsal oldu. Bilindi¤i gibi geçti¤imiz ay ‹nsani Yard›m Vakf› (‹HH) öncülü¤ünde Gazze’ye yüzlerce araçtan oluflan bir yard›m konvoyu gitmifl, bu konvoya Türkiye’den de birçok insan kat›lm›flt›.
Faruk Ünsal, konuflmas›n›n birinci bölümünde, Filistin tarihini, ilahi dinlerin en önemli mukaddes mekân› olan Kudüs’ün tarihini anlat›rken, ‹kinci bölümde; iflgalci ‹srail’in gerçeklefltirdi¤i katliamlar, Arap ülkelerinin Filistin sorununa yaklafl›mlar›, Gazze direnifli, “Filistin’e Yol Aç›k” konvoyu ve Filistin sorununa dair sorumluluklar›m›z konular›na detayl› bir flekilde temas etti. Ünsal
konferans bitiminde ise kat›l›mc›lar›n yöneltti¤i sorular› cevapland›rd›.
M
8 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
Meclis Plan Bütçe Komisyonu
Baflkan› Mustafa Aç›kal›n:
“Türkiye’nin
krizden en az
etkilenen ülke
oldu¤u kabul
edilmeli”
M
imar ve Mühendisler Grubu Bursa
fiubesi her ay düzenli olarak gerçeklefltirdi¤i toplant›larda bu ay Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan Bütçe Komisyonu
Baflkan› Mustafa Aç›kal›n’› a¤›rlad›.
Gerçeklefltirilen toplant›da k›sa bir sunum yapan Meclis Plan Bütçe Komisyonu Baflkan›
Mustafa Aç›kal›n, Türkiye’nin son dönemdeki
d›fl politika ataklar›n›n sonuç vermeye bafllad›¤›n› söyledi. Dünyadaki bölgesel olaylar›n art›k
bölgesellikten ç›k›p, bütün dünyan›n sorunu
haline geldi¤ine vurgu yapan Aç›kal›n, sözlerini flöyle sürdürdü: “Türkiye son dönemde d›fl
politikada güvenli¤i ve komflularla s›f›r problemi temel alarak hareket ediyor. Bunun da
olumlu yans›malar›n› her alanda görmekteyiz.
Örne¤in uluslar aras› örgütlenmelerde Türkiye
art›k söz sahibi olmaya bafllam›flt›r. Birleflmifl
Milletler Güvenlik Konseyi geçici üyeli¤i resmen bafllad›. Yine bu sene Birleflmifl Milletlerde
Terörle Mücadele Konseyi’ne baflkanl›k yapacak. AB müzakerelerinde 11 bafll›k aç›ld›. ‹slam
Konferans› Örgütü Genel Sekreterli¤i’ni bir
Türk yürütüyor.” Daha sonra bir konuflma yapan MMG Bursa fiubesi Baflkan› Mustafa Bayraktar da her ay düzenli olarak gerçeklefltirdikleri toplant›lar›na bundan sonra da devam
edeceklerini vurgulad›. Toplant› sonunda ise
TBMM Plan Bütçe Komisyonu Baflkan› Mustafa
Aç›kal›n’a plaket takdim etti.
Uyumsoft Genel Müdürü
Mehmet Önder:
“Yaz›l›m sektörü ülkemiz
için f›rsatt›r”
imar ve Mühendisler Grubu geleneksel toplant›lar›ndan
“Bizbize Konuflmala’r›n” konu¤u Uyumsoft Genel Müdürü
Mehmet Önder oldu. “Yaz›l›m Sektörü Türkiye için Bir F›rsat
m›?” konulu toplant›da konuflan Önder, “yaz›l›m sektörü Türkiye için
önemli sektördür. Ülkemizin gelecek y›llarda büyümesine önemli
katk›lar sa¤layacakt›r,” dedi.
Konuflmas›na “f›rsat” kelimesini vurgulayarak bafllayan Mehmet Önder,
ülke ekonomisinde yaflanan geliflmenin, sanayi sektörüne olumlu etki
etti¤ini ve dolayl› yoldan yaz›l›m sektörünün de bu anlamda ivme
kazand›¤›n› ifade etti. Bugün, ülke olarak makine ve elektronik sektöründe gerçeklefltirilen 20 milyar $’l›k ihracat›n bu teçhizatlar›n
yaz›l›mlar›n›n gerçeklefltirilmesi noktas›nda bir f›rsat kap›s›
bar›nd›rd›¤›n› dile getirdi.
Teknoparklarla ilgili beklentilerin üst düzeyde oldu¤unu; ama üniversite
– sanayi iflbirli¤inin iyi iflletilemedi¤ini, teknoparklar›n vergi indiriminden yararlan›lmak amaçl› kullan›ld›¤›n› ifade eden Mehmet Önder,
“yaz›l›m sektörü stratejiktir, bilgiyi elinde tutan patrondur” diyerek
konuflmas›n› bitirdi.
M
9
BZDEN HABERLER
THY Genel Müdürü Temel Kotil:
“Türk Hava Yollar›
Avrupa üçüncüsü olacak”
M
imar ve Mühendisler Grubu
geleneksel kahvalt›l› toplant›lar›n›n Ocak ay› konu¤u THY
Genel Müdürü Doç. Dr. Temel Kotil oldu.
Dedeman Otel’de gerçeklefltirilen “Bir
Baflar› Öyküsü: THY” konulu toplant›da
konuflan Kotil, “önümüzdeki y›llarda hedeflerinin Avrupa’da üçüncü büyük havayolu flirketi olmakt›r,” dedi.
Toplant›da ilk sözü alan MMG Genel Baflkan› Avni Çebi konuflmas›na Temel Kotil
ve kat›l›mc›lara teflekkür ederek bafllad›.
THY’nin bugün dünyan›n önemli hava
yolu flirketlerinden birisi oldu¤unu ve
gerçekten bir baflar› öyküsü yafland›¤›n›
ifade eden Çebi, “dolay›s›yla baflar›l›
olan arkadafllar›m›za ve flirketlerimize
vefa borcumuzu yerine getirmemiz gerekiyor. Bizim toplumsal s›k›nt›lar›m›zdan
10 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
birisi de baflar›lar›m›z› dile getirmemek
ve baflar›l› insanlar›m›z› da alk›fllayamamakt›r,” dedi.
Ana konuya geçmeden önce “a¤lama konusu” oldu¤una inand›¤› 3 hususu kat›l›mc›larla paylaflan THY Genel Müdürü
Temel Kotil, “bunlar›n ilki, ‹TÜ’de hocas›
olan Zafer Orbay’›n uçak yapmak için
u¤rafl›p da engellerle karfl›laflmas› ve Ankara’daki fabrikan›n kapanmas›; ikincisi, Nuri Demira¤’›n durumu; üçüncüsü
de Rusya’dan uçak yapmak için getirilen
tezgâhlar›n y›llard›r at›l flekilde bekletilmesidir” dedi.
“Bir konu ne kadar zor bafllarsa o kadar
güzel biter” sözünden hareketle “Türkiye’de havac›l›¤›n çok kötü bir geçmifli
var ama çok güzel bir gelece¤i olacak”
diyerek THY’den bahseden Temel Kotil,
14 bin kiflinin ve Türkiye’nin baflar›s›n›n
bir sonucu olarak, bugün havac›l›kla ilgili dünyada THY’nin konufluldu¤unu dile
getirdi. Yolcu say›s›n› 25 milyondan bu
y›l 30 milyona ç›karmay› hedefleyen
THY’nin 2009’da ciddi bir yat›r›m yapt›¤›n› belirtti. Firmalar›n kriz durumlar›nda 2 tür davran›fl benimsedi¤ini söyleyen Kotil, ço¤u firman›n üflüdü¤ünü ve
s›cak havalar› bekledi¤ini belirttikten
sonra THY’nin 2003’te bafllat›lan yeni yap›lanma do¤rultusunda “s›cak-so¤uk
tüm havalarda büyüme” stratejisini benimsedi¤ini ifade etti.
Türkiye’deki bir flirketin e¤itimli insan
kayna¤›, co¤rafi konum ve rekabet avantaj› aç›s›ndan bak›ld›¤›nda baflar›l› olmas›n›n çok do¤al oldu¤unu söyleyen Kotil,
koltuk bafl›na 5.1$ maliyetle uçabilen
THY ile 12$ maliyetle uçan Lufthansa’n›n maliyet aç›s›ndan THY ile rekabet
edebilmesinin imkans›z oldu¤unu, buna
ra¤men marka de¤erinden ötürü Lufthansa’n›n THY’ye göre 2 kat yüksek bilet
fiyat›na sahip oldu¤unu ve THY’nin henüz doyuma ulaflmad›¤›n› ve önünün
çok aç›k oldu¤unu aktard›. Türkiye’ye
gelen yolcunun %67’sinin THY’yi kulland›¤›n›, burada sa¤lanan do¤al organik
büyüme haricinde transit yolcu oran›n›n
art›fl›n›n çok önemli oldu¤unu aktaran
Kotil, 2006’da fark ettikleri bu durumu
çok sevdiklerini belirtti.
“‹stersek 5 Y›ld›zl› Olabiliriz”
Geçen y›l AB’deki en baflar›l› havayolu
flirketi ödülünü alan THY’nin flu an 4 y›ld›zl› oldu¤unu ve istedikleri takdirde
an›nda 5 y›ld›zl› olabileceklerini ifade etti. THY’nin baflar›s›n› yolcu eksenli olunmas›na ba¤layan Kotil, 2006’da yolcuyu
patron ilan ettiklerini, çal›flanlar aras›nda iletiflime çok önem verdiklerini kat›l›mc›larla paylaflt›ktan sonra, “THY’nin 5
y›ld›zl› olmas›na 14 bin çal›flan ayn› anda karar verirse o anda 5 y›ld›zl›y›z; çünkü hizmet sektöründe fark› hissiyat ve sizin tutuflunuz oluflturuyor” dedi.
“FC Barcelona global tak›m olabilmek
için THY’yi tercih etti”
“Bunu herkes söylüyor, biz böyle zannetmiyorduk” diyen Kotil, amaçlar›n›n
AB’nin 5 ülkesinin en büyük tak›mlar›na
sponsor olmak oldu¤unu belirtti. Baflar›n›n ürünün güzelli¤i, ürünün ucuzlu¤u
ve marka alg›s› gibi 3 aya¤› oldu¤unu
söyleyen Kotil, marka alg›s›n›n çok
önemli oldu¤unu dile getirdi.
2012’de 40 milyon yolcu
Yolcu art›fl›n›n kaliteden ötürü oldu¤unu
ifade eden Genl Müdür Kotil, dünyadaki
yolcu say›s›n›n artmad›¤›n›, THY’nin di¤er flirketlerden yolcu ald›¤›n› (transit
yolcu) ve transit yolcu say›s›nda %44’lük
art›fl gerçeklefltirdiklerini söyledi. Nas›l
baflard›klar›n› 1N – 5K formülüyle aç›klayan Kotil, flunlara de¤indi:
•Kaliteli ifl yapmak
•Kat›l›m› sa¤lamak ve tak›m çal›flmas›
•Koflullara h›zl› ayak uydurmak
•Kabiliyetlerin fark›nda olmak
•Kesintisiz çal›flmak
Yukar›daki 5 madde içerisinden özellikle
kat›l›m›n önemine de¤inen Kotil, “bir flirketi yönetmek istiyorsan›z çal›flanlar aras›nda iletiflimi temin etmek için Genel
Müdür günde en az bir defa di¤er çal›flanlar›n seviyesine inmeli, aksi takdirde
iletiflim kurumazs›n›z, makamlar gün
>>
“Baflar›n›n; ürünün güzelli¤i, ürünün ucuzlu¤u ve marka alg›s› gibi
3 aya¤› vard›r. Tercihte marka alg›s› çok önemlidir.”
içerisinde yer de¤ifltirebilmelidir; zaten
ortaya iyi bir ifl ç›kabilmesi için flirketin
14 bin noktadan yönetilmesi laz›m. Tek
noktadan yönetim fonksiyonel de¤il” diyerek yöneticinin zihnindeki alg›laman›n ne kadar önemli oldu¤una de¤indi.
“Global düflünüyoruz” diyen Kotil, koltuk
arz›na iflaret eden havac›l›kta önemli bir
kriter olan koltuk/km parametresine göre 2009 bafl›nda 18. olduklar›n› ve flimdi
14. s›raya yükseldiklerini ifade etti.
‹stanbul, Natural Hub of The World
‹stanbul – AB aras› 4 saate gidilebildi¤ini, k›sa mesafelerde maliyetin artt›¤›n›,
bu mukabil düz uçufllarda maliyetin sabitleflti¤ini belirten Kotil, tüm sihrin 4 saatten uzun yolculuklarda oldu¤unu ifade etti. Qatar, Emirates gibi hava yolu flirketlerinin zengin AB ülkelerinden insanlar› Ortado¤u’ya tafl›mak istediklerini;
ama büyük gövdeli uçak gereksinimi ve
uzak mesafeden ötürü bunu baflarma
flanslar›n›n olmad›¤›n› dile getiren Kotil,
30 milyon kiflinin her y›l AB’den Ortado¤u’ya gitti¤ini ve yaln›zca bunun bile
THY’yi dünya devi yapmaya yetece¤ini,
zaten THY’nin Körfez’de sürekli olarak
%40 büyüdü¤ünü kat›l›mc›larla paylaflarak sözlerine son verdi.
11
HABER
Anadolu Grubu enerjiye
2 milyar avro yat›racak
A
nadolu Endüstri Holding Yönetim Kurulu Baflkan› Tuncay Özilhan, Grubun içecekten sonra
en büyük ikinci faaliyet alan› olmas›n› hedefledikleri enerjiye mevcut ve potansiyel projelerle birlikte 2 milyar avroluk yat›r›m yapmay› planlad›klar›n›
bildirdi.
Özilhan, Anadolu Grubu'nun enerji yat›r›mlar›na iliflkin düzenledi¤i bas›n toplant›s›nda yapt›¤› konuflmada, enerjiye yat›r›m yapman›n ülkedeki tüm yat›r›mc›lar›n görevi oldu¤una inand›¤›n› vurgulad›.
Dolay›s›yla Anadolu Grubu olarak küreselleflme sürecinde d›fla aç›lma ve çok uluslu flirketlerle iflbirli¤i yapma yolundaki stratejilerini baflar›yla sürdürürken, büyüme alanlar› aras›nda enerji sektörünü de hedeflediklerini belirten Özilhan, grubun enerji sektöründe
yer alma nedenlerini; arz güvenli¤indeki s›k›nt›lar,
mevcut ülke kapasitesinin verimli olmamas›, sektörün
yeni yeni liberalleflmesi ve yat›r›m zaman›n›n uygun
olmas› olarak özetledi.
Özhan, rekabetçi ve dengeli bir portföy oluflturarak
enerji sektörünün dinamik ve güvenilir gruplar› aras›nda ön s›ralarda yer almak istediklerini dile getirdi.
Osmaniye 1 milyar
dolarl›k yat›r›mla,
Erdemir'e rakip oldu
1
9 ay önce temeli at›lan Türkiye'nin ilk özel yass› çelik üretim
tesisi, Baflbakan Tayyip Erdo¤an taraf›ndan aç›ld›. Tosyal›
Holding'in Osmaniye'de 1 milyar dolara kurulan tesisinin
aç›l›fl›na 7 bakan kat›ld›. Holding Baflkan› Fuat Tosyal›, bu tesisle
yaklafl›k 10 bin kifliye istihdam ortam› sa¤lad›klar›n› söyledi.
Tesis aç›l›fl›nda bir konuflma yapan Baflbakan Erdo¤an, Ere¤li'ye
rakip olan tesisin yüzde 100 yerli sermaye ile yap›ld›¤›n› söyledi.
Dev tesisi yaklafl›k 1 milyar dolara mal eden Tosyal› Holding
Yönetim Kurulu Baflkan› Fuat Tosyal› ise, do¤rudan 2 bin, dolayl›
olarak da 10 bin kifliye istihdam ortam› sa¤lad›klar›n› vurgulad›.
Kriz, dünyadaki üretim ve sanayi yat›r›mlar›n› büyük ölçüde etkilese de Türk sanayicilerinin yat›r›mlar› h›z kesmedi. Y›llard›r çelik
ihtiyac›n›n büyük k›sm›n› ithal eden Türk sanayicisinin talebini
karfl›lamak için Tosyal› Holding, özel sektörün s›f›rdan yap›lan ilk
yass› çelik üretim tesisini kurdu. Osmaniye'de 1 milyar dolar
yat›r›mla kurulan tesis, Türkiye'nin en büyük yass› çelik üreticisi
Ere¤li Demir ve Çelik Fabrikalar›’na (Erdemir) rakip oldu.
Küresel kriz sürecini istismar edenlere, bu süreci kriz tellall›¤›na
çevirmeye çal›flanlara en güzel cevab›n Osmaniye'deki bu yat›r›m
oldu¤unu söyleyen Baflbakan Erdo¤an, “Burada kazanan Tosyal›
ailesi olmufltur, Türkiye olmufltur.” dedi. Osmaniye'yi teflvik kapsam›na alarak yeni yat›r›mlar›n önünü açt›klar›na dikkat çeken
Baflbakan Erdo¤an, “Teflvik program› sayesinde Osmaniye'de daha
önceden bin 578 olan iflyeri say›s› 4 bin 224'e, sigortal› çal›flan say›s›
da 8 bin 450'den 34 bin 978'e ç›kt›,” diye konufltu.
12 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
Türk bilim
adamlar›na
Çevre Oscar’›
O
Gelece¤in flehrini Türk
ö¤renciler kurdu
BD Mühendisler Birli¤i’nin her y›l ülke çap›nda düzenledi¤i “Gelece¤in fiehri Proje Yar›flmas›”nda eyalet flampiyonu olan orta ö¤retim okulunun ö¤rencileri, ülke çap›nda düzenlenecek finallerde
Washington DC'yi temsil etme hakk›n› kazand›.
ABD Mühendisler Birli¤i’nin her y›l ortaokullar aras›nda düzenledi¤i yar›flman›n eyalet seçimlerinde onlarca proje aras›ndan finale yükselen yedi
çal›flman›n yar›flt›¤› elemelerde Pinnacle Academy 7. S›n›f ö¤rencileri Zehra Ya¤mur Y›lmaz, Selin Alt›ntafl, Nurbanu fiimflek ve Medina Khrushanova'n›n haz›rlad›¤› “Yeshilist” isimli proje birincili¤i kazand›.
Yar›flmaya Pinnacle Academy ö¤retmenlerinden Hatice Evci ve mimar
Emre Özkan'›n dan›flmanl›¤›nda haz›rlanan ö¤renciler, olas› bir depremde
evlerini kaybeden insanlar›n uzun vadeli yerleflim alan› ihtiyac›n› karfl›layacak olan “Yeshilist” hayali kentini kurdu. Sim City4 Deluxe bilgisayar
oyununu kullanarak, ‹stanbul-Çatalca yak›nlar›nda kurduklar› sanal kentin dijital versiyonunu ve üç boyutlu maketini haz›rlayan ö¤renciler, mühendis ve mimarlardan oluflan jüri huzurunda kentlerinin tan›t›m›n› yaz›l› ve sözlü olarak yapt›.
A
DTÜ Mimarl›k Fakültesi Endüstri Ürünleri Tasar›m› Bölümü Ö¤retim Üyesi Dr.
Hakan
Gürsu
Amerika
Birleflik
Devletleri’nde 2009 Çevre Oscar’lar›n› iki kez
daha kazand›.
Amerika Birleflik Devletleri’nde Los Angeles
merkezli bir aç›l›m içinde her y›l düzenlenen
Çevre Oscar’lar› olarak adland›r›lan uluslararas›
Green Dot ödüllerinin 2009 y›l› sahiplerini buldu.
Giderek artan çevre bilincinin ürünler üzerindeki
duyarl›l›¤›n› vurgulamak amac›yla her y›l düzenlenen ve sonuçlar› merakla beklenen “Green Dot
“ 2009 ödüllerinde bu y›lda yine bir Türk ekibi 2
dalda birden ödül alarak en çok ödül alan ülke
olma baflar›s›n› bir kez daha ülkemize getirmeyi
baflard›.
Dr. Hakan Gürsu baflkanl›¤›ndaki “Designnobis”
ekibinin gelifltirdi¤i yeni ürün; Dekoratif –çevrebilimle ilgili Yap› tafl› “D-ecobrick” bina grubunda
en büyük ödüle lay›k görüldü. Yine ayn› grupta
yer alan ve çevreci bir inovasyon çözümlemesi
olan; “natura wall” do¤al duvar projesi ile de 2
mansiyondan birisine lay›k görüldü.
Bu y›l uluslararas› yar›flmada, Bir Baflka Türk
tasar›mc› Bora Çak›lkaya ürün dal›nda mansiyon
ödülü ald›. Ulafl›m dal›nda ‹talyan otomobil
tasar›mc›s› Guigiaro bir 3.lük ve bir mansiyon
ödülüne, ‹ngiltere Kraliyet Sanat Akademisi ekibi
ulafl›m dal›nda bir mansiyon’a ve Coca Cola flirketinin çevreci bir projesi de kültür ve e¤lence
dal›nda 2. lik ödülüne lay›k görüldü.
13
HABER-ANALZ
Mekân›n de¤iflimi ve
dilin dönüflümü
Al›flverifl kültürümüzdeki de¤iflim dilimizi de
dönüfltürüyor. Markal› hayatla bafllayan
yolculuk dilimizin de markalar›n dili ile
bütünleflmesine neden oluyor. Yabanc›
markalar zamanla dilimizde yabanc› sözcüklerin
artarak bilincimizin de bat›l›laflmas›na neden
oluyor.
> Dilaver Demira¤
14 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
üreselleflme kültürler aras›ndaki
duvarlar› y›k›yor. Al›flverifl kültürümüz tüketim kültürüne dönüfltükçe zihniyet dünyam›zda de¤ifliyor.
Büyük kentlerde kent yaflam›n›n ayr›lmaz bir parças› haline gelen al›flverifl merkezleri arac›l›¤› ile dilimize yerleflen kimi
sözcükler al›flveriflle birlikte kültürel dünyam›z›n da dönüfltü¤ünü ortaya koyuyor.
Bakkal mahalle kültürünün ve yak›nl›¤›n
dilini kuran, bizim için komflu gibi bir yere ve konuma sahip olan bir ticaret yaflam›n›n ve buna ba¤l› al›flverifl kültürünün
simgesiydi. Mahallemizin bir ferdi olarak
ondaki her ürüne güvenirdik, dahas›
onunla iliflkimiz de insani boyutlar tafl›rd›. Bakkal›m›z hem çocuklar›m›z› gözeten
bir veliydi, hem ekonomimizi düzenleyen
bir iktisadi dan›flman, veresiye defteri
kredibilitemizi ve sayg›nl›¤›m›z› etkileyen
bir fleydi. Ama di¤er yandan veresiye def-
K
Mahallenin böylesi bir çeliflki tafl›mas› ise
mahallenin hem art›k kaybetti¤imiz sosyal iliflkileri ve bundan gelen s›cakl›k, güven ve korunma duygusunu, dayan›flmay› içermesi hem de denetim, kendi bireyselli¤imiz yaflamam›za izin vermeyen sürekli üzerimizde olan, bu nedenle de bizi
davran›fllar›m›z› k›s›tlamak zorunda b›rakan bir konumu içermesi. Sosyoloji de bu
durum için ambivalance yani çift de¤erlilik (ya da ayn› anda hem o, hem bu olma
durumu) ad› verilir. Bundan dolay› bu durum müphem yani belirsiz üzerinde karar verilemeyen bir ara durum ifade eder.
Mahalle de bu iki çat›flk›l› durumu ba¤r›nda tafl›r. Hem yak›nl›¤›, samimiyeti, hem
de bireyselli¤imiz yaflamak isteriz. Ama
ço¤u kez bunlardan birini tercih etmek
durumunda kal›r›z.
Mahalleler çözüldükçe kentler de birbiri
ile iliflkisi zay›flam›fl, kim kime dumduma
teri harcama s›n›r›m›z› belirledi¤i gibi insani idare mekanizmas›n› da ortaya koyuyordu. Bakkal›n raflar› marketlerin tersine bir ürün ve çeflit bollu¤unu yaratm›yordu belki ama ihtiyac›m›z› da baya¤›
bir karfl›l›yordu. Dahas› kredi kartlar› gibi
bizi hesaps›ca borçland›r›p sonra da hayat›m›z› esir alm›yordu.
Bakkal ile kentteki de¤iflim aras›nda do¤rudan bir iliflki oldu¤u söylenebilir. Kent
azman kent haline dönüflmeden önce insanlar mahalle denilen bir tür koza içinde
yafl›yorlard›. Mahalle felsefecilerin yak›nl›k aporisi denilen çeliflkileri içinde tafl›yan bir yerdi. Aporia açmaz ya da çözümü zor çeliflki anlam›na gelen bir kavram.
>>
Mahalleler çözüldükçe kentler de birbiri
ile iliflkisi zay›flam›fl, kim kime
dumduma diyece¤imiz bir afl›r›
bireyselleflme durumunu yafl›yorlar.
Çok katl› apartmanlarda ço¤u kez
birbirini tan›mayan, bu nedenle de
kimsenin birbirine müdahale etmedi¤i
ama güvenli¤inizin de tehdit alt›nda
oldu¤u bir yaflam sürmekteyiz
diyece¤imiz bir afl›r› bireyselleflme durumunu yafl›yorlar. Çok katl› apartmanlarda ço¤u kez birbirini tan›mayan, bu nedenle de kimsenin birbirine müdahale etmedi¤i ama güvenli¤inizin da tehdit alt›n-
da oldu¤u bir yaflam sürmekteyiz. Asl›nda mahallenin çözülmesi, komfluluk iliflkilerinin zay›flamas› ile asayifl olaylar›nda
özellikle de h›rs›zl›k olaylar›ndaki art›fl
aras›nda kopmaz bir sosyolojik ba¤ var.
Kimsenin birbirini tan›mad›¤› ve bundan
dolay› da birbirine sorumluluk duymad›¤› bir yerde evinize girenin kim oldu¤unu
da kimse merak etmeyecektir. Yine de ‹stanbul di¤er bat› metropolleri ile k›yasland›¤›nda oldukça güvenli bir flehir say›labilir. Uzmanlar bunu hâlâ süregelen
güçlü sosyal ba¤larla iliflkilendiriyor. Sosyolog Nermin Aydemir bu görüflü savunan sosyal bilimcilierden.
“Ülkemizin büyük kentlerinde ve özellikle ‹stanbul gibi nüfusu on milyonu
hayli aflm›fl metropollerinde dahi
komfluluk iliflkilerinin ve aile ba¤lar›n›n, yani sosyal kontrol ve sosyal dayan›flma a¤lar›n›n kuvvetli oldu¤unu
söylemek mümkün. Önümüzdeki y›llarda giderek h›z kazanmas› beklenen
kentsel dönüflüm süreçlerinde de bu
komfluluk iliflkilerini korumak, toplumdaki sosyal kontrolü ve dayan›flmay› devam ettirmek aç›s›ndan, temel önem tafl›makta. Konuyla ilgili çal›flma yapanlar ve emniyet yetkilileri;
flehir planlamadaki eksikliklere, çarp›k kentleflmeye, gelir da¤›l›m›ndaki
adaletsizli¤e ve ceza-adalet sistemindeki birçok soruna ra¤men yine de
suç oranlar›n›n benzer özellikteki flehirlere k›yasla düflük olmas›n› bu sosyal dayan›flma ve kontrol ba¤lar› ile
aç›klamakta,”
diyerek sosyal ba¤la suç oran› aras›ndaki
negatif iliflkiye dikkat çekiyor.
Mahalle çözülünce dil de çözülüyor
Sonuçta mahalleler çözüldükçe sosyal iliflkiler ve buna ba¤l› olarak al›flverifl kültürümüz de dönüflüyor, bu ise dilimize sirayet ediyor. Dilimiz de yabanc›lafl›yor, cup,
body vb kavramlar ile shoping, groos market, türü mekân terimleri günlük hayat›m›z›n bir parças›. Buna ba¤l› olarak art›k
aç›lan dükkânlarda ‹ngilizce ya da melezlefltirilmifl bir dil kullan›l›yor. Mesela Star
Light berber salonu, ya da hair shop,
happy hamile club gibi isimler çokça kullan›labiliyor. Bunda kuflkusuz yeni nesilin
internet ve medya ile edindi¤i k›r›k ‹ngilizcenin yayg›nl›¤›, o yerin modern ya da
daha ça¤dafl bir yer oldu¤u duygusunun
verilmeye çal›fl›lmas›, moda olmas›, sem15
HABER-ANALZ
>>
Baflta ‹stanbul olmak üzere büyük flehirlerde infla edilmeye bafllanan siteler, flehir
merkezlerindeki lüks semtleri olumsuz etkiledi. Her türlü konforu bar›nd›ran yeni
yerleflim alanlar›, lüks semtlerde oturanlar taraf›ndan doldurulmaya baflland›.
tin müflteri profilinin bunu istemesi (Mesela Teflvikiye’de “dönerchi” diye bir döner büfesinin varl›¤› ancak Teflvikiye
züppeli¤i ile izah edilebilir) gibi etkenler
bu istilay› teflvik ediyor. Ama bu durum
giderek yayg›nlafl›yor ve bunda en
önemli tafl›y›c›lardan biri ekonomik yaflam. Mesela yenilik yaratmak yerine inovasyon terimini tercih ediyorsan›z, ya da
isteklendirmek yerine motive etmek yahut konu yerine consept diyorsan›z bunda ifl yaflam›n› istila eden terim züppeli¤i etkendir.
Böylece kendi kendini sömürgelefltiren
bilinç flu tür biçim alabiliyor. Mesela en
çok reklam veren mobilya üreticisi firmalar›n üretti¤i ürünlere verdikleri adlar
flöyle. Bizon koltuk tak›m›, Oscar koltuk
tak›m›, Arizona koltuk tak›m›, Crystal
koltuk tak›m›, Argos Kanepe, Modena
Kanepe, Former sehpa, burada sadece
tak›m isimleri de¤il kanepe sözcü¤ü de
yabanc›d›r. Kaçta kaç›m›z kanepe yerine
sedir sözcü¤ünü tercih ediyoruz. Oysa
sedir bu medeniyete aitken kanepe ya-
16 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
banc›s› oldu¤umuz bir kültürün kavram›d›r. Ama bir kez züppeleflemeye görelim sedir bize köylülü¤ü ça¤r›flt›r›yor, kanepe ise medeni, kentli ve modern olan›.
Söz konusu üreticilerin ürünlerinde kulland›¤› desen adlar› ise: Federal, Kristal,
‹ndigo, Orange, ‹ndy Butter gibi isimleri,
Yatak adlar›: Alize, Ultra, Bela, Caprice,
Sabrina vb tafl›yor.
Yazarlar Birli¤i Üyesi. Salim Küçük bu
durumu “Türkçeden kaç›fl” olarak tarif
ediyor.
“Bugün ülkemizde dil kirlili¤ine ba¤l›
olarak Türkçeden kaç›fl, Türkçenin
sokaklardan, evlerden, e¤itim ve ö¤retim kurumlar›ndan yaz›l› ve görsel
bas›ndan d›fllanmas› gibi bir durumla karfl› karfl›yay›z. Yemek adlar›, kafe, disko, bar gibi mekân adlar›, k›yafet, tekstil, g›da, al›flverifl merkezleri,
yerleflim yerleri de dil kirlili¤inden
önemli ölçüde nasibini almaktad›r.”
Baggage, Angel, Shoes, Fa-Mode, Cinevizyon, By-Modeks, Fresh Car, Image Center, Modex Jeans, Jovi Jeans Wear, Baleri-
no Shoesland, Puffy Center, Red Rose, Este Life, New Man, Free Shop, Hobby Center, Podyum Learher Shop, Sunset Game
Center, ‹ntel ‹nternet Cafe, Moonlight ‹nternet Cafe, Life Cafe, Techno ‹nternet
Cafe gibi ifl yeri adlar› ‹ngilizcenin sokaktaki varl›¤›n› onaylamakta ve bu tür ifl
yerlerinin gelecekte ço¤alaca¤›n› iflaret
etmektedir.
Yusuf Kaplan’›n deyimi ile içsel sömürgecilik ya da kendi kendini sömürge sayma
“Türkiye'nin enerjisini, medeniyet birikimini, tarihî derinli¤ini ve kültürel
zenginli¤ini yok eden, bu milletin
önünü t›kayan fley, bu kendi-kendini
sömürgelefltirme gayretkeflli¤i ve
garpzedeli¤idir. Heidegger, "dil, öznenin evidir" demiflti. Biz, ne özneyiz,
ne de bir "ev"imiz var. Dünyaya, olup
bitenlere, baflkalar›n›n / egemenlerin
perspektifleriyle / dilleriyle bak›yorsak, konuflan, üreten, dolay›s›yla özne olan biz de¤iliz demektir: Bizim
yapt›¤›m›z fley, baflkalar›n›n gelifltirdi¤i dilleri, bak›fl aç›lar›n› kullanmaktan, dolay›s›yla baflka kültürleri, medeniyetleri, onlar›n dillerini, bak›fl
aç›lar›n›, hegemonyalar›n› bir kez daha yeniden üretmekten ve pekifltirmekten ibarettir.”
dedi¤i durum kendini burada d›fla vuruyor.
Mahalleden siteye de¤iflen kent
Bütün bu süreçlerde baflta ‹stanbul olmak üzere metropollerin yaflad›¤› sosyal
de¤iflimin ve zihinsel kayman›n izi sürülebilir. Asl›nda bu kayman›n ard›nda
1980 sonras› d›fla aç›lma sürecinin etken
oldu¤u, o zaman›n Cumhurbaflkan› Özal
ve çevresindekilerin bafllatt›klar› k›r›k ‹ngilizce, konuflurken araya ‹ngilizce sözcükler s›k›flt›rma olgusu buna ba¤l› olarak Beyaz Türk ad› verilen elitlerin New
York’a ve Londra gibi yerlere övgüler
düzmesi bu dönemin bir ürünü. Türkiye
bu dönemle birlikte hem gösteriflçi zenginli¤i, hem d›fla aç›k sosyal yaflam› ve kiflilerin yaflamlar›n›n sergilenmesi, göz
önünde olmas› olgusunu, hem de raflar›
dolduran ithal ürünleri mutfak kültürümüzün yabanc› ürünlerce istila edilerek
yok olmas›n› keflfetti. Türkiye o günden
bu yana her geçen gün daha da küreselleflirken kentlerdeki sosyal yar›lmay›, buna ba¤l› dil ve düflünüfl farkl›laflmas›n›,
post modern denilen kentlerde görülen
parçalanmay› yafl›yor. Bu yaflad›¤›m›z
topyekûn dönüflümün iki parmak izi oldu¤u söylenebilir. Biri d›fla kapal› siteler,
di¤eri ise Al›flverifl merkezleri. Bu iki geliflme kent hayat›n› büyük oranda dönüfltürmekte.
Baflta ‹stanbul olmak üzere büyük flehirlerde infla edilmeye bafllanan siteler, flehir
merkezlerindeki lüks semtleri olumsuz etkiledi. Her türlü konforu bar›nd›ran yeni
yerleflim alanlar›, lüks semtlerde oturanlar taraf›ndan doldurulmaya baflland›.
Konut kredi faiz oranlar›n›n düflmeye
bafllad›¤› 2003 y›l›nda inflaat sektörünün
de y›ld›z› parlad›. Orta ve ortan›n üstü gelir grubuna hitap eden binlerce konut infla edildi. Daha önce pek bilinmeyen konut projelerinde maketli tan›t›m›n önemi
de artt›. Sat›fl ofislerine konulan ve göze
hitap eden maketler sayesinde lüks projelerdeki daireler k›sa sürede sat›ld›. ‹nsanlar› sitelere çeken depreme dayan›kl›,
yüzme havuzlu, yeflil alanl›, spor ve sosyal
tesis imkânlar›na sahip olmalar›yd›. Bir
süre sonra lüks projelerde fitness center
ad› verilen aletli spor salonlar›, sauna, hamam, krefl, özel güvenlik gibi özelliklerin
yan› s›ra h›zl› internet ba¤lant›s›, golf
alanlar›, çat›larda kafeler, göletler, botanik bahçeleri gibi yenilikler de yer almaya
bafllad›. Ortan›n üstü gelir grubundakilerin yeni merkezlere ak›n etmesi, flehir
merkezlerindeki lüks semtlerin eski cazibesini yitirmesine sebep oldu.
Bu tür geliflmelerin ilk yafland›¤› yer olmas› nedeni ile güvenlikli siteleri do¤al
olarak ‹stanbul’dan yola ç›karak anlatabiliriz. Güvenlikli sitelerin ‹stanbul’daki say›s› 650 civar›nda. Bu tür siteler de yaflayan insan say›s›n›n ise 100.000 oldu¤u
tahmin ediliyor. Bu sitelerin ilki 1976 y›l›nda kurulan Etiler Maya Sitesi. Bunu
1986’da Ulustaki Alkent sitesi takip ediyor. Zaten bu tür sitelerin h›zla ço¤almas›
da bu y›llara tekabül ediyor. Çünkü bu dönem geleneksel servet da¤›l›m›n›n ve kent
ekonomisinin yeniden biçimlenmeye
ba¤lad›¤› y›llar Kabul ediliyor. ‹lk villa siteler de 1980’de Sar›yer’deki Zekeriyaköy’de kuruluyor. Bu ilk villa sitenin kuruluflunun üzerinden 15 y›l geçti¤inde bölgedeki konut say›s› 5.000’nin üzerinde,
yaflayan insan say›s› ise 20 bini bulmufltu. Konuyla ilgili ilk sosyolojik araflt›rmalar› yapan ‹.T.Ü fiehir ve Bölge Planlama
Ö¤retim Üyesi Ahu Gülümser bu sitelerin
büyük oranda müteahhit firmalar taraf›ndan biçimlendirildi¤ini ifade ediyor. Bunda en önemli etkenin ülkemizde di¤er geliflmifl ülkelerden farkl› olarak proje gelifltirici, müteahhit ve yat›r›mc› aras›ndaki
net ayr›m›n olmay›fl›n›n etken oldu¤unu
vurguluyor. ‹simlerdeki de¤iflim de ilk buralarda bafll›yor. City (Kent), Country
(Yurt), Village (Köy), Town (kasaba tipi flehir) gibi isimlerle yüksek gelirli üst s›n›flar›n kültürel be¤enilerine hitap eden bir
farkl›l›k yarat›lmaya çal›fl›l›yor. Bu tür yerler hem kentin genelinden soyutlanarak
komflulukla bireyselli¤in dengelendi¤i,
hem de moda ve prestij olana¤› sa¤layan
mekan niteli¤i tafl›maktalar. Bu isimler bi-
le seçkinli¤in ve ayr›cal›kl›l›¤›n bir göstergesi kabul edilmekte. Tüketim kültürü ile
mimarl›k aras›ndaki iliflkiler üzerine çal›flmalar› bulunan YTÜ Mimarl›k Fakültesi
ö¤retim üyesi Doç. Dr. Tülin Görgülü konut üretimi kadar onun sat›lmas›na da
de¤inerek konut üretimi ile sembol ve fikir üretimi aras›ndaki ba¤a dikkat çekerek konutlar ile birlikte bir kültürel kal›b›nda sunuldu¤una dikkat çekiyor. Görgülü bu eksen de flunlara de¤iniyor.
“Konut projeleri, yaln›zca mimari nitelikleri ile de¤il, bu niteliklerin ön plana ç›kmas› yönünde haz›rlanan reklamlar ve sat›n al›nmas› yönünde gelifltirilen pazarlama taktikleriyle de
dikkat çeker. Sat›lmas› planlanan konutlar, mimari nitelikleri, üzerine yüklenen anlamlar, imajlar ve do¤ru yer
ve zamanda do¤ru kitleye hitap etme
konusundaki pazarlama planlar›yla
bir paket olarak düflünülmektedir.
Baflka bir deyiflle, üretilen fleyin niteli¤i kadar, üretimin sunulma biçimi de
bir tasar›m sürecinden geçer.”
Söz konusu konutlar da esas olarak bir yaflam biçimini ya da bir baflka deyimle bir
tüketim kal›b›n› sat›yor/pazarl›yorlar. Bu
do¤rultu da bir müteahhitlik firmas›nca
pazarlanan konutlar için kullan›lan flu dil,
buralarda yaflayan insanlar›n hem zihinsel olarak nas›l dönüfltüklerini hem de bu
dönüflümde bu reklamlar›n katk›s›n› ortaya koymak bak›m›ndan çarp›c›d›r.
“Uphill Court’ta yaflamak... Yüksek bir
teknoloji, yüksek bir standart ve do¤an›n titizlikle korundu¤u seçkin bir yaflam alan›... Üç taraf› yeflille çevrili Uphill Court’ta tasar›m ve özgürlü¤ün
kusursuz birlikteli¤inin yan›s›ra, rekreasyon alanlar›yla size ve ailenize
yüksek standartta bir yaflam alan› sunuluyor. Uphill Court’ta standartlar
üstü bir yaflam sizleri bekliyor.”
Ya da
“Etraf›nda pek çok seçkin sitenin yer
ald›¤›, konumuyla merkezi, sundu¤u
yaflam konforuyla geleneksel aile ortam›n› bulaca¤›n›z huzurlu bir mekân:
GREENIUM.... Her ailenin farkl› yaflam
al›flkanl›klar›n› ve ihtiyaçlar›n› karfl›lamay› amaçlayarak haz›rlanan konaklar; defne, ard›ç, selvi, ç›nar, ladin ve
sedir olmak üzere alt› ayr› özellikle yap›land›r›ld›. Greenium rekreasyon
alanlar› krefl, kuaför ve güzellik mer-
17
HABER-ANALZ
kezi, fitness center, market, cafe, internet cafe, masa tenisi, mini golf ve
bilardo salonu ile bütün gereksinimlerinizi en iyi flekilde karfl›layabilirsiniz.”
Görüldü¤ü gibi vurgu yap›lan fley seçkinlik, farkl›l›k ve kent hayat›n›n olumsuz etkilerinden uzakl›k, her tür gereksinimin
kapal› devre bir sistemle sunulmas›. Seçkinli¤in göstergesi ise ‹ngilizce.
Tezgah üstü karfl›laflma
yeni al›flverifl kültürü
Yeni fiafak gazetesinde ç›kan bir haber de
2010 y›l›nda 150 al›flverifl merkezinin daha devreye girece¤i belirtiliyordu. Halihaz›rda 230 civar›nda olan Al›flverifl merkezlerinin say›s›n›n bu art›flla 300 geçmesi
mümkün olacak. Türkiye'de ilk al›flverifl
merkezi 1987 y›l›nda aç›lan Galeria oldu.
1995'te 9, 2000 y›l›nda 40 al›flverifl merkezi hayat›m›za girdi. Son üç y›lda bu say›
70'e ç›karken 2010'da bu say›n›n 150'ye
ç›kaca¤› tahmin ediliyor. Son üç y›lda al›flverifl merkezi say›s›n›n h›zla artma nedenleri ise ço¤unlukla hipermarket a¤›rl›kl› al›flverifl merkezinin aç›lmas›, yeni
aç›lan al›flverifl merkezlerinde özellikle
'outlet center'lar›n say›lar›n›n artmas› ve
ma¤azalar›n yan›nda sunulan yaflam stiline yönelik etkinlikler.
Sadece Ankara, ‹zmir, Bursa gibi büyük
flehirlerde de¤il, Elaz›¤, Van gibi Do¤u
Anadolu illerinde de al›flverifl merkezleri
ilgi görüyor. ‹zmir ve Ankara'dan sonra en
fazla al›flverifl merkezi Bodrum, Marmaris
gibi turistik bölgeleri bulunan Mu¤la'da.
Akmerkez'in y›ll›k cirosu 200 milyon dolar› afl›yor. Günlük ziyaretçi say›s› ise hafta
içi 50 bin, hafta sonu 60 bin'i geçiyor. Akmerkez'den sonra Ankara Migros, Capitol,
Nautilus, Carrefour ‹çerenköy, Zafer Plaza
ve Caroussel geliyor. Metrocity, Ankara
Migros, Antalya Migros, Beylikdüzü Migros, Bak›rköy Town Center ve Carrefour
Maltepe'nin y›ll›k cirosu 800 milyon dolar. Bu toplamda en büyük pay›n 150 milyon dolar ile Metrocity'de oldu¤u tahmin
ediliyor. Türkiye genelindeki al›flverifl
merkezlerinin 4'de biri ‹stanbul'da.
Ancak al›flverifl merkezleri insani karfl›laflmalara pek az yer ay›r›r ve pazar›n kentlerde tarih boyunca ifllevsel olarak gördü¤ü iletiflim fonksiyonunun s›n›rlanmas›na
dayan›r. Pazar yerleri kentlerde farkl› kültürlerin birbiri ile karfl›laflt›¤› ve iletiflime
geçti¤i yerlerdi, günlük dedikodular ile de
18 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
enformasyon gereksinmesi de karfl›lan›rd›. Buna karfl›l›k al›flverifl merkezinde
ürün merkezde yer al›yor. Bizler insanlarla de¤il metalarla iletiflime geçiyoruz, meta dedi¤imiz ticari ürünlerin de reklamlar
arac›l›¤› ile oluflmufl kendine özgü bir dili
bulunuyor. Bu anlamda tarihte ilk kez insanlar insanlarla de¤il ürünlerle iletiflime
geçiyor. Metalar tüketiciye konufluyor,
ona bir kimlik, olmas›n› arzu etti¤i bir hayali sat›yor. Mu¤la Üniversitesi Sosyoloji
Bölümü Ö¤retim Üyesi Ayfle Durakbafla
al›flverifl merkezlerinde iletiflimin düflmesi ile ilgili flu tespitleri yap›yor.
“Ma¤azadaki yeni yönetimsel ideolojileri, sat›fl elemanlar›n› kurumsal logoyu tafl›yan üniformal› bir tak›m›n üyesi olarak tan›ml›yor. Sat›fl sürecine
müflteri ile daha az etkileflim gerektiren kurallara ba¤l› standart davran›fl
biçimleri ve konuflma tarzlar› yaratmak üzere e¤itim programlar› düzenleniyor”
Böylece tezgâhtar›n müflteri ile kurdu¤u
s›cak iletiflim yerini önceden saptanm›fl
davran›fllar› yerine getiren memur tipi sat›c› ve ayaküstü karfl›laflmalar›n ald›¤› bir
al›flverifl kültürü olufluyor. Ma¤azalar›n
neredeyse çok büyük bölümünün uluslar
aras› markalar› satmalar›ndan gelen yabanc› dilde isimler kullanma al›flkanl›¤›
al›flverifl merkezlerinde de görünüyor.
Cumhuriyet Üniversitesi Ö¤retim Üyesi
Adnan Mahiro¤lu bu de¤iflimi küreselleflemeye ve bunun tafl›y›c›s› al›flverifl kültürü ile medyaya ba¤l›yor.
“Di¤er taraftan, küreselleflmenin h›z
kazanmas›yla ticarethane isimlerinde
yabanc› isimlerin kullan›lmas› yan›s›ra, insan›m›z›n gündelik hayatta kulland›¤› yabanc› sözcük say›s›nda da
giderek artmakta oldu¤u gözlemlenmektedir. Dildeki kirlenmenin boyutunu, sade bir vatandafl›n gündelik
hayat›nda kulland›¤› yabanc› sözcük
say›s›yla ölçmek gerekir; zira dildeki
kirlenme gündelik hayatta kullan›lan
yabanc› sözcük say›s›yla do¤ru orant›l›d›r. Bir üniversite ö¤rencisi, teyzesinin k›z›na “Kuzen, TV’de bir saattir
zapping yap›yorum, enteresan bir
film bulamad›m; bari flu peyp›r›m›
ben redakte edeyim, sen de printe et.”
diyebilmekte. Bu durumda dilde küresel kültürün izlerini tafl›yan aflikar bir
kirlenmenin oldu¤unu düflünebiliriz.
Cümlede kullan›lan toplam yirmi sözcükten sekizi yabanc› kökenlidir. Bir
üniversitemizin yemekhanesinin giriflinde; günün “mönüsü” olarak: “milföy köfte”, “tavuk flinitzel” fleklinde yemek adlar› yer alabilmektedir.
Küreselleflme sürecinde, dildeki kirlenmenin bir baflka flekli ise, insan›m›z›n küresel kültürün insan› gibi onunla ayn› düzlemde, ayn› dil mant›¤›yla
düflünerek konuflmas›d›r. Örne¤in, insan›m›z, bir Frans›z gibi “banyo almak” (Prendre le bain); birine hediye
sunarken “Bu senin için” (C’est pour
toi!); yine bir ‹ngiliz gibi “Kendine iyi
bak” (Look after your self) diyebilmektedir.”
Oysa bizim kendi kültürümüzde
kendine iyi bak demek yerine
“Allah’a emanet ol” denirdi
Tüm bunlardan flu sonuç ç›k›yor, ekonomik yaflam d›fla aç›ld›kça, kültürel dünyada da güçlü olan di¤erini biçimlendirmekte. Ama bunun sonucu olarak diller, yaflam biçimleri ve tahayyül dünyas› standartlaflarak ayn›laflmakta. Son y›llarda diller de ciddi bir kay›p yaflan›yor, her yok
olan kültür dünya kültürlerinin oluflturdu¤u zengin bir bahçeden bir türün kaybolmas› gibi, ya da duvardaki bir tu¤lan›n
eksilmesi gibi büyük bir boflluk yarat›yor.
Nas›l türlerin kayb› yaflam a¤›n› dönüfltürerek insanlar› da etkiliyorsa, diller arac›l›¤› ile kültürlerin kayb› da tekdüze bir
kültürle insanl›¤› zihinsel yönden yoksullaflt›r›yor ve küresel tüketim kültürü sadece bu boyutuyla bile insanl›k için zararl›
bir hayat biçimine dönüflüyor.
MMARLIK
Medeniyetin özeti flehirler
Bir milletin infla etti¤i flehirler, o milletin kültürel
kodlar›n› ve inanc›n›, bir bak›ma hayat felsefesini
anlat›rlar. ‹slam flehrinin özü olan Medine’nin
erdemi, o flehrin sakinlerinin erdemli kimseler
olmas›ndan ileri gelmektedir. Ancak erdemli
insanlar/erdemli bir toplum kendine yak›flan
“Erdemliler fiehri”ni infla edebilir.
> Mehmet ‹flci
Mimar
20 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
önemi tekrar kavran›ld›." Bütünün ve
ahengin” diyor Cansever.
Osmanl› mimarisinin genelde ise ‹slam
mimarisinin temel felsefesi ise “Müslümanlar›n güzel gördükleri Allah kat›nda
da güzeldir” hadisine dayan›r. K›saca söyleyecek olursak bu dönem yap›lar›nda
hissedilen fley tamamlanm›fll›k duygusunun verdi¤i tatmin duygusudur[1].
Hüzün Şiiri
Çöl çöl olmuş kalbimiz bir hal olmuş bize
Şam nerede bu akşam bir hal olmuş bize
Yağmalanmış kalbimin ülkesi Kudüs
Filistin ve Endülüs bir hal olmuş bize
Buhara nerede ey baharı unutmuş kalbim
Şam nerede bu akşam bir hal olmuş bize
Sürülmüş sahipleri canım İstanbul’un
Tükenmiş gurbetlerde bir hal olmuş bize
Kurumuş ta içerden İstanbul çeşmeleri
Kalmamış bir damla su bir hal olmuş bize
Bizlere sunulmuş gerçi şarabı kevser
Nerdedir içenleri bir hal olmuş bize
Sen niçin susmaktasın ey şiiri şairin
Bu zulüm boğmuş bizi bir hal olmuş bize
Önümüzde uçuşan sayfaları tarihin
Savrulmuş dört bir yana bir hal olmuş bize
Geride paramparça bir şiir coğrafyası
yıkılmış viran olmuş bir hal olmuş bize
Çıkmaz olmuş nerdedir kahraman dergilerin
Kahraman sayfaları bir hal olmuş bize
Öpsek yeridir hüzünlü gözlerinden
Narin minarelerin bir hal olmuş bize
Kan gölleri içinde şimdi Filistin gülleri
Kapanmış Kudüs yolları bir hal olmuş bize
Derin uykular tutmuş bizi ey
Dağlar gürleyin bir hal olmuş bize
Ey bizi bekleyip bekleyip hüzünlenen çağ
Bir hal olmuş bize bir hal olmuş bize
Osman Sarı
B
ir medeniyetin özü, küçük bir özetidir flehirler. Bir flehrin silueti, o
flehrin üç boyutlu manifestosudur
bir bak›ma. fiehrin uzaktan idrak edilen
görünüflü, o flehre dair ipuçlar› verir bize.
Bazen ilk gördü¤ümüzde hayran b›rak›r,
bazen de görünce irkiliriz, ezer sanki bizi.
Bazen davet eder açar kollar›n›, sevgiyle
kucaklar, kendinizden bir fleyler bulursunuz orada. Kendinizi bir parças› hissedersiniz flehrin. Bazen de yabanc› hissedersiniz kendinizi flehirde, bir an evvel terk etmek istersiniz, ya da kaybolmufl hissedersiniz kendinizi orada.
fiehirler yaflayanlar›n yaflay›fl biçimlerine
etki ederler, insan› flekillendirirler. Bir
baflka yönüyle de insanlar flehirleri kendi
medeniyet tasavvurlar›na göre flekillendirirler. Karfl›l›kl› bir etkileflim söz konusudur sürekli. fiehir de¤ifltikçe hayat› da de¤ifltirir, hayat tarz›n› de¤ifltirdikçe de flehirli bu flehre kendini yans›t›r. Bir medeniyetin yaflad›¤› flehir flehirlileri de medeni yapar bir bak›ma. Kimliksiz, nevzuhur
flehirlerde yaflayanlar› kimliksiz k›lar, yabanc›d›rlar flehirde. Bir milletin mensubu
oldu¤u medeniyetin süreklili¤i ya da bir
dinin hayata hâkim olup /olmad›¤›n› flehirlerine bakarak karar verilebilir.
Bilge mimar Turgut Cansever, flehir ve
mimariye iliflkin görüflünü “tevhid ve bütünlük”le özetliyordu. “Mimaride en
önemli mesele üsluptur, buna da tafl›y›c›
unsurlar aras›nda parça-bütün iliflkisinin
en ahenkli tarzda kurulabilmesiyle ulafl›l›r. ‹slam'›n gündemindeki ilkelerin en
önemlisi tevhid ilkesidir” diyordu. Bat› felsefesi ancak 20. yüzy›lda bu ilkeye yaklafl›r gibi oldu: “As›r bafl›nda Varl›k felsefesiyle, Gestalt teorisiyle beraber 'bütün'ün
‹slam fiehir Modeli
‹slâm flehrinin örnek modeli Medine’dir.
Bafllangݍ olarak peygamberimizin miladi
622’de Mekke’den hicreti ile bafllayan ve
on y›ll›k bir süre içerisinde oluflan nüve
flehir Medine. Geliflen süreçte oluflturulan ‹slam flehirlerine ilham kayna¤› olan
Medine, Müslüman yöneticiler için derinli¤ine ve geniflli¤ine çok temel özellikler
va’zetmektedir.
Medine modelinde “ticaretin merkezi
olan bir çarfl› veya pazaryeri, buraya yak›n bir mescit (Kubâ Mescidi), bu mescit
içinde e¤itim-ö¤retim faaliyetlerinin sürdürüldü¤ü bir medrese (Suffa), devletin
idare edildi¤i ve Allah Resulü’nün (sas)
ikamet etti¤i Hâne-yi Saadet ve onun
müfltemilât›, büyük toplant›lar için bir
meydan, bu yap›lar etraf›nda örgülenmifl
evler, ölümü hat›rlatan mezarl›klar ve
flehri kuflatan surlarla birlikte savunmay›
kuvvetlendirmek maksad›yla kaz›lm›fl
hendekler.
Ebediyeti ça¤r›flt›rd›¤› düflüncesiyle camiler, devletin bekâs›n› temsil etti¤i mülâhazas›yla da saraylar tafltan infla edilirken,
evler, dünyan›n fânîli¤ini tedai ettirdi¤i
düflüncesiyle -zengin fakir fark etmeksizin- ahflaptan yap›lm›flt›r[2].
Bu çerçevede klasik ‹slâm flehirlerinin mimarisi tevhidin iflaretlerini tafl›r. Bu flehirler iç içe geçmifl daireler fleklindedir. fiehirler, merkezde kurulan cami, medrese,
idari teflkilat, han, hamam ve çarfl› gibi
unsurlar etraf›nda meydana gelen ve d›fla
do¤ru gittikçe geniflleyen dairelerden oluflur. Mahalleler dardan bafllayarak genifl
halkalar oluflturacak flekilde tasarlanm›flt›r. fiehir mimarisinde, özellikle Müslümanlar taraf›ndan sonradan kurulan flehirlerde genel plan, Allah'›n zat›nda ve tabiatta var olan birli¤i insanî-sosyal alanda
da sa¤layacak flekilde oluflturulmufltur.
Mahallelerden merkeze ak›p gelen yollar
adeta insanlar› birli¤e (tevhide) tafl›yan,
hatta onlar› toplay›p getiren vas›talara
dönüflür. fiehri bu flekilde infla etmek de
tevhid inanc›n›n bir tezahürü, Kur'ân'›n
içtimaî birli¤e ça¤›ran, “Allah'›n ipine topluca sar›l›n, ayr›lmay›n” (Âl-i ‹mran sûresi,
103) mesaj›n› gerçeklefltirme düflüncesinin bir ürünüdür[3].
21
MMARLIK
Osmanl›’da fiehir ve Mimari
Bir milletin infla etti¤i flehirler, o milletin
kültürel kodlar›n› ve inanc›n›, bir bak›ma
hayat felsefesini anlat›rlar. ‹slam flehrinin özü olan Medine’nin fazileti, o flehrin
sakinlerinin erdemli kimseler oluflundan
ileri gelmektedir. Ancak erdemli insanlar,
erdemli bir toplum kendine yak›flan “Erdemliler fiehri”ni infla edebilir.
“‹manlar›n› hayat›na hâkim k›lamam›fl,
ruh esteti¤i olmayan milletlerin, flekil esteti¤i de olamaz. ‹slâmî de¤erlerle mücehhez ulvî ruhlar›n ortaya koydu¤u flekil de,
flehir de bu ruhun zarafetine yarafl›r güzellikte olur.
Osmanl›’da flehrin merkezinde cami ve
medrese vard›r. Yan› bafl›nda çarfl› ve
bunlar› çevreleyen mahalleler yer al›r. Bu
medeniyetin erdemli insanlar› kendine
has flehir mimarisini gelifltirmifllerdir.
“Meselâ hiçbir ev servi boyunu geçemez.
Ayr›ca edeben, mahalle mescidinden büyük yapmama, kendinden önce infla edilmifl evin rüzgâr›n› ve manzaras›n› kesmeme gibi k›dem hakk›na riayet ederek fliir
22 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
gibi yaflan›l›r mekânlar oluflturmufllar.
Osmanl› insan›n›n öldükten sonra camilerin haziresine gömülme arzusunun sebebi, müteveffan›n her daim gözle görülür
bir yerde olup yaflayanlar›n dualar›ndan
istifade etme düflüncesiyle birlikte, öldükten sonra her daim ruhuna ezan sesini
dinlettirmek istemelerinden dolay›d›r.
Osmanl› ailesinin evlerinin ekserisinin ahflap gibi dayan›ks›z malzemeden infla
edilmesinin bir di¤er hikmeti de, ahflab›n
insan›n mayas› olan toprakla iletiflimini
kesmeyen geçirgen bir malzeme olmas›ndan dolay›d›r. “Benim dünya ile ilgim ne
kadar ki? Ben bu dünyada bir a¤ac›n alt›nda gölgelenen, sonra da oradan kalk›p
giden binitli bir yolcu gibiyim” (Tirmizî,
zühd 44) hadis-i flerifi ile flekillenmifltir.
Bu düflünceden dolay›d›r ki, Osmanl› insan› dünyaya ev sahibi gibi de¤il bir kirac› gibi yerleflmeyi ye¤lemifltir. [4].
Osmanl› insan› sanat ve mimaride tevazunun, sadeli¤in ifadesini buldu¤u ve geçici
dünyan›n gölgeli¤i olan evlerde gösterifl
ve alâyiflten kaç›nman›n ilahi buyrukla
belirtilen flu ayetlerden al›r:
“Siz her yüksek yere bir alâmet bina edip
bofl fleyle mi u¤rafl›rs›n›z? O muazzam yap›lar› dünyada ebedî kalmak gayesi ile mi
infla ediyorsunuz?” (fiuara 128–129)
“Görmedin mi, Rabbin Ad kavmini ne
yapt›? Yüksek sütunlarla dolu ‹rem’e ne
oldu? Ki onun benzeri baflka ülkelerde
meydana getirilmemifltir. Vadide kayalar
yontan Semud kavmine, o kaz›klar sahibi
Firavun’a neler etti¤imizi görmedin mi”
(Fecr 8–10)
Bilge Mimar Turgut Cansever insanl›k tarihinin büyük medeniyetlerini sayd›ktan
sonra, kendine has bir mahfiyet mimarisi
ortaya koyan Osmanl›’n›n bunlardan
ay›rt edici özelli¤ini flöyle vurgular: “Bunlar›n karfl›s›nda Osmanl› sanat ve kültür
çözümlemesi insanl›k tarihinin en müstesna çözümlemelerinden bir tanesi ola-
rak duruyor. Bu kültür di¤er medeniyetlerde bulunan ama Firavun’da zirveleflen,
insan›n; hükmedici iradenin, ebediyen
kal›c› olmak gibi temel yan›lg›s›n› kesin
olarak yaflamayan bir kültürdür.”
fiehir meseleleri ve flehirlerimizin kimli¤i
Turgut Cansever Ev ve fiehir adl› eserinde;
“fiehir meselelerinin ilk safhada güzellefltirme, müteakip safhada büyüme, üçüncü ve son safhada da organizasyon zihniyeti ile ele al›nmas› gerekti¤ini ve ancak
bu son telakki ile bir flehir vücuda getirilebilece¤ini” belirtmektedir.
“fiehir planlamas›n›n bir yol flebekesi vücuda getirmekten çok baflka bir fley oldu¤unun bu flekilde belirtilmifl ve anlafl›lm›fl
bulunmas›ndan sonra yeni planlar›n do¤ru ve metod dâhilinde haz›rlanmalar› temenni edilebilir. Bu mimarinin, hayat›
yaln›zca fizik bir problem olarak kabul
eden ve modern insanl›¤›n çoktan aflm›fl
bulundu¤u bir telakkiyi temsil etti¤i görülüyor. Böylece binlerce ruhsuz tekerrürden ibaret olan, yeni olmaktan baflka iste¤e dayanmayan ve bir evvel yap›lm›fl iyi
iflleri hareket noktas› saymayan bu mimarinin memleketimizde de ayn› tahribat›
yapmamas› için dikkatli olmak gerekecektir[5]”. Bizim medeniyetimiz flehirleri canl› bir organizma olarak telakki ederek ona
insanlara yüklenen erdemlilik vasf›n› yükleme inceli¤ini göstermifltir.
“Erdemli flehirde, erdemli insan›n de¤eri,
flehre verdiklerinin, flehirden ald›klar›n›
afl›p aflmamas›yla ölçülür. ‹nsan›n flehre
verdiklerinin büyüklü¤üyle, erdemlili¤in
doruklar›na ulafl›rken, ald›klar›n›n büyüklü¤üyle de erdemsizli¤in doruklar›na ulafl›r. Tokgözlü erdemli insan üretimin, açgözlü erdemsiz insan da tüketimin peflinden koflar. Erdemli flehirler savafl›n de¤il,
bar›fl›n öncüleridir”[6].
Ülkemizde bir flehre hâkim noktadan bak›ld›¤›nda görülen evleri camileri ve minareleri aflan yükseklikleriyle gökdelenler, toplumu ezen kitlesiyle al›flverifl tap›naklar› ve bunlar›n aras›na s›k›flm›fl ve
ça¤dafl yöneticilerin h›flm›yla y›k›lmaktan
kurtulan birkaç tarihi yap› olan biteni
özetler bir ç›rp›da. fiehirlerimizin bu manzaras› kimliksizlikten baflka bir fleyle tarif
edilebilir mi?
Kaynaklar :
[1]. www.kalem güzeli.net Klasik (Yükselme)
Dönem Osmanl› Mimarisi
[2]. GÜL M., Yard. Doç. Dr. ‹slam fiehrinin Do¤uflu
[3]. Özel, M. ,Ahenk ve tevhid
[4]. Refik ‹. ,Osmanl› fiehir Mimarisinde Tevhid
Mührü
[5].Cansever T., Ev ve fiehir
[6]. Gürdo¤an N. ,Erdemli flehirlerin rengine
boyanmak
‹nsana tahakküm eden
mimari örnekleri (olumsuz örnekler)
DOSYA > ŞEHRLEŞME AMA NASIL?
fiehirleflme ama nas›l?
M.Ö 4500, bu tarih medeniyete düflülen önemli bir nottur. Çünkü bilinen tarihte ilk
flehir olarak kabul edilen Uruk, tarih sahnesinde ortaya ç›kar. O gün bu gün
medeniyetin öyküsü kesintisiz bir biçimde flehir etraf›nda anlat›lmaya devam
ediyor. Ancak, flehir o günden bu güne çok de¤iflti. O günün ilk metropolü say›lan
Uruk, bugünün ölçüleri ile bir kasabayd›. Megalopolis denilen azman flehirler ile
k›yasland›¤›nda ise bir köy say›labilirdi. Antik ça¤›n en büyük flehri kimilerince
bugünün megapollerinin tarihteki ilk örne¤i say›lacak Roma bile ki, döneminin en
kalabal›k flehriydi, 500 bin kiflilik nüfusu ile bugünün flehirleriyle k›yasland›¤›nda
oldukça mütevaz› say›labilirdi. O günden bu güne geçen befl alt› bin y›ll›k sürede
flehirler azman bir yer halini ald›.
24 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
25
DOSYA > ŞEHRLEŞME AMA NASIL?
GRŞ
fiehir ve hayat› üzerine
1
800’lerde flehirde yaflayan insan say›s› dünya nüfusun %2’sini geçmiyordu. 1900’lerde bu oran %14’lere
ç›km›flt›. 2005 itibari ile bu say› yüzde
50˘i aflm›fl durumda. Geçmiflte nüfusu 10
milyonu bulan kent mevcut de¤ildi, flimdilerdeyse bu oran 30’lara do¤ru gidiyor.
Yani nüfusu 10 milyon ve üzeri kent say›s› her geçen gün art›yor.
Dahas› art›k flehir say›lmayan kent flehir
kelimesinin dayand›¤› tüm temelleri yok
etmektedir. fiehir kelimesinin ça¤r›flt›rd›¤› fley insand›r. fiehirlerin sakinleri vard›r,
çoklukla yaflad›klar› yerin çok uzun zamand›r oturan sahipleridirler, kuflaklardan beri o flehirde yaflam›fllard›r. Bu nedenle hemflehridirler, yaflad›klar› yere dair bir aidiyet duygusu vard›r. Oysa günümüzün devasa flehirlerinin sakinleri de,
hemflehrileri de yoktur. Yaflayanlar› vard›r. Yaflad›klar› yerle aralar›ndaki ba¤ büyük oranda ekonomik niteliktedir. Bu
yüzden flehir ekolojisi üzerine epey düflünmüfl Bookchin’in kitab›na atfen, kentsiz bir kentleflme deneyimi yaflan›yor. fiehirler özellikle otomobil merkezli ulafl›m,
endüstriyel, finansal, ticari faaliyetler nedeni ile sürekli büyümekte, nüfuslar› ço¤almaktad›r. Yeni yerleflim yerleri aç›l-
26 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
makta ve bu da flehrin kuruldu¤u yerin
kenarlar›na do¤ru kendi do¤al ve toplumsal çevresini dümdüz ederek büyümekteler. Bu büyümeye paralel insanlar aras›ndaki toplumsal ba¤lar da azalmakta.
Bugünün kentleri h›za yenik düflmüfl durumda.
“Bat›, uzun zaman lojistik hiyerarflisinin çeflitlili¤ini, otomobile, yolculu¤a,
sinemaya, çeflitli etkinliklere yat›r›lan
bir ulusal zenginlik ütopyas›n› öne
sürdü... Jet sosyetelerin ve flipflak bilgi
bankalar›n›n kapitalizmi haline gelen
bir kapitalizm, gerçekte so¤uk savafl
stratejisine ba¤›ml› tüm bir toplumsal
yan›lsama'd›r. Bu konuda yan›lmayal›m: Drop-outs(*), beat-generation,
otomobil sürücüleri, göçmen iflçiler,
turistler, olimpiyat flampiyonlar›, seyahat acenteleri, vb.; askeri-s›nai demokrasiler ayr›m gözetmeksizin tüm
toplumsal kategorileri, h›z düzeninin,
devletin (kurmaylar›n) her geçen gün,
yayadan füzeye, metabolizmasal
olandan teknolojik olana kadar hiyerarflisini giderek daha çok denetim alt›na ald›¤› h›z düzeninin meçhul askerleri haline getirmeyi bildiler.”
diyen günümüz kent düflünürlerinden
Paul Vrilio’ya kulak verirsek h›z nedeni ile
kentin ölümü yaflan›yor. Vrilio daha ileri
giderek “panik kent” ad›n› verdi¤i yeni sürecin medeniyet denen fleyin de sonunu
haz›rlad›¤› kan›s›nda. Vrilio Kent denilen
fleyin geçen yüzy›l›n en büyük felaketi
olarak görülebilece¤ini söylüyor. Ona göre günümüzün megakentleri "‹lerlemenin
yaratt›¤› felaketlerin metropolleri".
Büyük kentler ya da megapoller/metropoller birer devasa mideye ya da ö¤ütme
makinesine dönüflmüfl durumda. Örne¤in nüfusu 10 milyonun alt›nda olan Londra’n›n, gereksinimlerini karfl›layabilmek
için kendi yüzölçümünden 125 kez büyük bir alandan yararland›¤›, ayr›ca megakentlerin, dünyan›n yüzölçümünün
%2’sini kaplamalar›na ra¤men kaynaklar›n %75’ini kulland›klar› ifade ediliyor. Sera etkisi yaratan gaz bulutlar›, milyarlarca
ton kat› at›k ve zehirli at›k nehirleri üretiyor. Sakinleri de, yiyecek için toprak ve su
stoklar›na, ahflap ve a¤aç için de ormanlara y›k›c› etkilerde bulunuyorlar. Büyük
kentlerin tükettikleri kaynaklar› sa¤lamas› için sahip oldu¤u alan›n 125 kat›na ihtiyac› var ve e¤er geliflen dünyan›n yeni
megakentlerin bat›daki kentler gibi büyümelerine izin verilirse, çevreye korkunç
etkileri olacak. Megakent denilen oluflum
kaynak tüketici olmakla s›n›rl› de¤il. Do¤al yaflam ya da do¤an›n dengesi aç›s›n-
dan büyük kentler ciddi bir risk oda¤›.
Londra’da hava kirlili¤i nedeni ile 1952 y›l›nda 4000 kifli, 1962’de ise 300 kifli hayat›n› kaybetti. Otomobillerin egzoz gazlar›ndan ç›kanlar nedeni ile Los Angeles
kentinde ozon ve azotoksit kirlili¤i nedeni
ile üst solunum yolu hastal›klar›nda yüzde 50 art›fl görüldü. Su kirlenmesi dünyan›n birçok ülkesinde gerekli önlemler
al›nmad›¤› için tehlikeli biçimde artmaktad›r. Su kirlili¤i ayn› zamanda toprak kirliliginin de en önemli nedenlerinden biridir. Durum bizde de pek parlak de¤il. ‹stanbul’da, Metropoliten Planlama Merkezi (‹MP) Sanayi Grubu’nun yapt›¤› araflt›rmalara göre; sanayi kurulufllar›n›n %
97’sinin bir at›k sistemi yok. Birinci derecede kirletici sanayi kurulufllar›n›n pay›
ise % 39’lar seviyesinde. Bununla beraber, en vazgeçilmez su kaynaklar›n›n bulundu¤u alanlar›n, sadece konutlar taraf›ndan de¤il ayn› zamanda sanayi iflletmeleri taraf›ndan da iflgal edildi¤i görülüyor. Hala evsel at›klar›m›z›n geri dönüflümü için yerel yönetimlerce gelifltirilmifl
bir çöp toplama sistemimiz yok. Bu ifl de
(neyse ki) çöp ay›r›c›lar taraf›ndan k›s›tl›
seviyede informel olarak yap›lmaya çal›fl›l›yor. Dünyan›n en ünlü mimarlar›ndan
biri olan Frank Lloyd Wright “Eski kapitalist kentler art›k güvenli de¤il. Bu kentler
kitlesel katliamla efl anlaml›d›r” diyordu.
Uluslararas› Mimarlar Birli¤inin 2008 Torino Manifestosunda da kentlerin art›k
sürdürülemez oldu¤una vurgu yap›larak,
bu geliflme modelinin devam›n›n yerküredeki canl› yaflam›n›n devam› için risk
oluflturdu¤undan söz ediliyordu.
Beytin Mekân›
‹lk ev, ilk flehrin de kayna¤› olmufltur. ‹lk
ev Kâbe ise ilk flehir de Mekkedir. Ama ‹slam flehircili¤i bak›m›ndan esas kaynak
Medine olmufltur. Mekke flehri hac ve ticaret üzerine yo¤unlaflm›fl daha çok bir
dini ve ticari kavflakken, Medine flehir olarak ‹slam flehirlerinin en önemli özellikleri olan çarfl›, hamam, cami ve mahalle
dörtlüsünün yer ald›¤›, caminin (mescidin) merkezde, di¤er yerleflimlerin ise
onu takip ederek dairesel bir biçimde yerleflti¤i bu flehirlerde hayat›n ritmini namaza uyarlam›flt›.
Medine flehri, kuzey do¤u taraf›nda dört
km. uzakl›kta Uhud da¤› ve Avr da¤lar› ile
çevrili, kuzeye do¤ru hafif meyilli bir ovada bulunmaktad›r. Bu ova do¤u ve bat›
yönlerinde harra denilen siyah bazalt tafllar› ile kapl› arazi ile çevrilmifltir. Do¤u
harralar› flehirden uzaktad›r ve bu harralar ile flehir aras›nda kalan arazi oldukça
verimlidir. Ova güney taraf›nda tamamen
aç›k olup, çorak Arabistan ovalar› içerisinde bolca suya sahip olmas› ona ayr› bir
özellik vermektedir. Bu co¤rafi avantajlar
Mekke’nin kervansaray flehir modeline
karfl›l›k, Medine antik flehirler gibi tar›mc›
ve yerleflik bir yaflam üslubunu seçmifllerdi. Hicretten önce Yesrip/Medine bir flehir
olmay›p bahçe ve tarlalar›n bulundu¤u
küçük bir yerleflim birimi iken, hicretin
akabinde Mescid-i Nebevi’nin inflas›yla
birlikte flehir bu merkezin etraf›nda oluflumunu sürdürmüfltür. Dolay›s›yla Yesrib’in ‹slamlaflmas›yla Medineleflmesi birbiriyle paralel gitmifltir.
Hz. Peygamber’in Medine’deki bu uygulamas› esas al›narak sonradan kurulan Kûfe, Basra, Füstat gibi flehirlerde, flehir plan›nda önce cami yeri tespit edilmifl, yerleflim, cami merkeze al›narak gerçeklefltirilmifltir. Fetihler yoluyla ‹slam hâkimiyetine geçen flehirlerde de en büyük mabet
camiye çevriliyor, çevresine medrese, tekke, çarfl›, han, hamam ve çeflmeler ilave
edilerek flehrin dokusu örülüyordu. Bu flekilde pagan flehirler ile mabet merkezlilik
anlam›nda benzeflirken di¤er yandan da
onlardan tamam› ile ayr›fl›yordu.
Pagan flehirlerde, tap›na¤›n merkezde oldu¤u bir yerleflim biçimine uygun kurulurdu. Ancak sivil mimari de¤il askeri mimari öne ç›kard›. Bir anlamda flehir tap›na¤›n etraf›nda oluflarak kurulsa da as›l
merkez sarayd›. Saray askeri flef olarak
hükümdar›n konutuydu ve saraylar›n ih-
27
DOSYA > ŞEHRLEŞME AMA NASIL?
tiflam› onun gücünün göstergesiydi. Saray›n etraf›nda garnizon ve zengin konutlar› oluflurdu. Böylece flehrin dizilifli daha
bafltan hiyerarflik ve s›n›f ayr›m›n› esas
alan bir biçime sahipti. Mesela bahçe hakk› bafllang›çta sadece saray›n ve hükümdar›n bir ayr›cal›¤› iken zamanla saray
aristokrasisi, bürokratlar ve zenginlerin
de hükümdar›nki ile efl düzeyde olmamak kayd› ile sadece soylular›n, egemen
oligarflinin hakk› idi.
Buna karfl›l›k ‹slam flehirlerinde merkez
cami oldu¤undan ve cami s›n›f farklar›n›n eridi¤i bir yer oldu¤undan, flehrin
merkezi ne sarayd›, ne de bir baflka yap›yd›. Dolays›yla yerleflimde (en az›ndan ilk
dönemlerde) bir s›n›f ayr›mc›l›¤› uyguland›¤› söylenemezdi. Tersine ‹slam flehirlerinin kozmosu say›lacak mahallelerde merkez camiydi, cami ise do¤rudan demokrasinin geçerlilik kazand›¤› demokratik bir
yer olarak flehrin ifllerinin konufluldu¤u,
mahalledeki sosyal iliflkilerin ve ihtiyaçlar›n saptand›¤› bir yerdi.
Yunan flehirlerinde agora neyse Müslüman mahallesinde de cami oydu. Yani
sosyal hayat›n birlikte müzakere edilerek
düzenlendi¤i mekânlar. Müslüman mahallelerinin bir özelli¤i de sosyal farklar›n
keskin bir ayr›flmadan çok dayan›flma
örüntülerinin yaflad›¤› bir mekân olmas›yd›. Sosyal uzam olarak mahallede zengin ve yoksul bir arada yaflar, zenginle
yoksul ayn› camide birlikte saf tutarak namaz k›lard›. Ramazan aylar›nda ise zenginle yoksul aras›ndaki kaynaflma daha
da ço¤al›rd› ve zengin konaklar›nda yoksullar iftar yapard›. Hâs›l› ‹slam kentlerinin ortak özelli¤i sosyal hiyerarfli ve s›n›fsal ayr›flman›n azald›¤›, adaletin kendini
sosyal olarak somutlaflt›rd›¤›, vak›f ve
imaretlerlerle de dayan›flman›n hayata
28 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
GRŞ
geçti¤i yerlerdi.
‹slam mimarisi ile pagan ve Avrupa mimarisinin ayr›flt›¤› noktaysa insani ölçek
kavram›nda hayat bulur. Buna ‹stanbul
örne¤inde do¤an›n flehir yaflam›n›n içinde akt›¤› ev ve bahçe mimarisi de eklenebilir. Tevazu ve geçicilik ‹slam mimarisinin temel özellikleri olarak ortaya ç›kar.
Nikos Kazancakis ‹spanya Yaflas›n
Ölüm’de Gotik Mimarinin çat›k kafll› ve insan› ezen nitelikte oldu¤undan söz ederken, ‹slam mimarisinin ise müflfik bir baba gibi insan› okflad›¤›n› söyler.
‹slam mimarisinin minimalist karakterinin temelinde insan›n Allah karfl›s›ndaki
küçüklü¤ü ve halife olarak sorumlulu¤u
yatar. Bu, flehrin do¤a ile bar›fl›k kimli¤inde de, cami mimarisinde de kendini ortaya koyar. ‹slam flehirleri canl› hayat›n flehrin kimli¤inin dokusuna sinmifl hali ile
bugüne çok fley ö¤retir. Öncelikle ‹slam
flehirleri suyun damgalad›¤› flehirler olmufltur. Sivil mimarinin en önemli unsurlar›ndan hamamlar, gusül nedeni ile suyun flehrin merkezi eleman› olmas›na neden olmufl, su saatleri, çeflmeler, sebiller
ve flad›rvanlar suyun mimariye yans›malar› olarak tezahür etmifltir. Suyun ar›t›c›
ve yenileyici niteli¤i ile arketipsel bir eleman olarak dört unsur kavram›nda hayat
bulan ‹slam kozmolojisinde bahçe mimarisi ile su ile toprak dayan›flm›fl, bitki sembolizmi ile cennetin yeryüzündeki yans›mas› olarak günlük yaflam›n içine ifllemifltir. Di¤er yandan canl› yaflama verilen de¤er ve merhametin müminin s›fatlar›ndan biri olmas› nedeni ile vak›f müessesesi ile yaban hayat›ndan flehir hayvanlar›na dek tüm canl› hayat bu flefkat kozmosunun içine al›nm›flt›r. Canl› yaflama verilen de¤erin mimarideki yans›mas› ise kufl
evleri olmufltur. Baflta ‹stanbul olmak
üzere pek çok ‹slam flehrinde konaklar›n,
camilerin ayr›lmaz bir parças› olan kufl
evleri merhametin tafla vurdu¤u damga
olmufltur.
‹slam flehirleri ile ilgili söylenecek önemli
noktalardan biri de onlar›n çok kültürlü
yap›s› olmufltur. ‹slam flehirlerinin mahallelerinde gayr-› Müslimler ‹slam hukukunda yer alan z›mni statüsü nedeni ile Müslümanlar nezdinde emanet kabul edilmifl,
canlar›, mallar› ve dinleri emin olarak koruma alt›na al›nm›flt›r. Yaflad›klar› yerlerde kendi dinlerini kültürlerini yaflatabilmifller, siyasete bulaflmad›klar› sürece de
hukuki statü ile güvence alt›nda kendi
kültürlerini gelifltirebilmifl, sürdürebilmifllerdir. Bugünkü demokratik eflitlik mant›¤› ile k›yasland›¤›nda anlaml› bulunmayacak bu uygulama, bugünkü asimilasyonist kültürel modernlik karfl›s›nda bile hala afl›lamam›fl bir hak olma statüsü ile
kendi ça¤›n›n çok ötesine geçmifltir.
Has›l› bugünün gayr› ekolojik ve gayr› insani flehirleflmesi ile k›yasland›¤›nda bu
flehircilik gelene¤i yaflat›l›p gelifltirilip modern ve post modern flehircili¤e alternatif
sunacak mahiyettedir.
MMG’nin bu say›da bir dosya ile ele ald›¤›
flehir ve flehircilik konusu, bu alanlar› kuflatan ve medeniyet, kentleflme sorunlar›
gibi konulara yönelik de aç›l›mlar sunacak bir mant›kla haz›rland›.
Dosyan›n ilk yaz›lar›ndan Müstakil Ev yaz›s› buradan yola ç›karak, müstakil evi bir
özgürlük modeli olarak ele al›yor. Olcay
Aydemirin yaz›s› ise ekolojik kentleflme literatüründe önemli bir yeri olan Sürdürülebilirlik olgusunu ele al›yor. Bu kavram›
Kentsel Rönesans kavram› eflli¤inde ele
alan ve kentlerin fiziki, çevresel, mimari
ve sosyal boyutlar› ile iyilefltirildi¤i daha
insani bir nitelik almas›n› esas kabul
eden sürdürülebilirlik bu yaz›da kapsaml› olarak ele al›n›yor. Dilaver Demira¤’›n
Kent fiehre Karfl› yaz›s›nda ise günümüzde devam eden ve al›flverifli, yal›t›lm›fl site
yaflam›n› ele alarak kentleflmenin kentlilerin sosyal birli¤ini ifade eden yap›s›n›
ifade eden flehre karfl› modern kentlerin
karfl› kutup olarak konumland›¤›n› ifade
eden yaz›s› dosyan›n flehir sosyolojisi anlam›nda önemli yaz›lar›ndan. Prof. Dr Ziya Kaz›c›’n›n ‹slam fiehirlerinde fiehir Yönetimi’ni ele ald›¤› yaz›s› ise bu eksende
Muhtesip kavram›n› ele al›yor. Recep fientürk’ün mimari ile sosyolojiyi birlefltirdi¤i
ilginç yaz›s› ise Geometrik fiehirler ile Organik fiehirleraras›ndaki ayr›m› ele al›yor.
Bu yaz›lar›n yan›nda Prof. Dr Sadettin Ökten, Prof. Dr Semavi Eyice ve Prof. Dr. Oktay Aslanapa ile yap›lan röportajlar da
dosyay› zenginlefltiren söylefliler.
DOSYA > ŞEHRLEŞME AMA NASIL?
MAKALE
fiehir meselesi
Tekerle¤in icad›ndan itibaren 18. as›r öncesine kadar binek hayvanlar›n›n kas gücü
yan›nda topografya, iklim ve benzeri di¤er do¤al eflikler insan hareketlili¤inin
s›n›r›n›, dolay›s›yla seyahatlerin, seferlerin süresini belirliyordu. Engellerin nas›l
afl›laca¤›na dair zaman içerisinde kazan›lan tecrübenin belirledi¤i güzergâhlarda
kervanlar telafls›z, acele etmeden yollar›na devam ediyor ve eninde sonunda
menzile ulafl›yordu.
> Mehmet Ö¤ün
Mimar
30 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
G
ünefl, rüzgâr, da¤lar, vadiler ve
akarsular mevsimlere göre huysuz, ac›mas›z birer rakip kimli¤ine bürünse de, karfl›lafl›lan zorluklar zaman ve mekana meydan okumak gibi bir
niyet tafl›mayan insano¤lu için tabiat ile
uyum içerisinde ola¤an h›z›nda ak›p giden hayat›n parçalar›yd›.
Her yeni nesil, s›n›r› aflmaya yönelik giriflimlerin hüsranla sonuçlanaca¤›n› de¤iflmez bir gerçeklik olarak büyüklerinden
ö¤renerek içsellefltirdi¤inden, aksine davran›fllar gündeme gelmiyordu; onlar dikkatlerini hizmetlerindeki hayvanlara
özenle bakmaya, küçük teknelerini dalgalara karfl› dirençli k›lmaya hasrediyorlard›. 18.as›r bafl›nda buhar›n yönetilebilir
bir güce sahip oldu¤unun farkedilmesiyle, bir devrim olarak nitelenen buhar makinesi icad edildi. Çal›flma prensibi oldukça basitti. Ateflten kaçabilmenin tek çaresini buhara dönüflmekte bulan su, alevlere komflu dayan›kl› çelik bir hücrede hapsediliyor; monoton bir harekete azmetmifl piston isimli canavara hizmeti kabullenmesi flart›yla sal›veriliyordu.
Suyla birlikte yaflam›n ritmini de ateflleyecek bu makine, ilk olarak, kömür ocaklar›nda biriken suyun boflalt›lmas› amac›yla tasarlansa da, 50 y›l içerisinde dokuma
tezgâhlar›na, gemilere ve lokomotife
uyarland›; o zamana dek geçerli olan h›z,
dolay›s›yla uzakl›k kavram›n› yerle bir
ederek, iktisatç›lar›n ufkunu geniflletti. S›-
n›rl› olarak görülen büyümenin önündeki
en önemli ‘engel’ kalkt›.
Bundan böyle ham maddenin fabrikaya
tafl›nmas›nda, üretilen mal›n uzak pazarlara ulaflt›r›lmas›nda buharla çal›flan tren
ve gemiler kullan›lacakt›; onlar›n da ne
dinlenmeye, ne de okyanuslar› aflarken
beyaz yelkenlerini doldurmak için rüzgâr›
beklemeye gereksinimleri yoktu.
Çelik, kömür, su kardeflli¤ine dayal› yeni
ittifak›n kurulmas›yla canl› enerji ça¤› sona ermifl, kömür kullan›m›yla fosil ça¤›
bafllam›flt›. Amaç kar rengi buhar› görününür k›lmak olsa da bu uçucu safl›¤›n
arkas›ndaki gerçek kapkaranl›kt›. Özgürlü¤ü u¤runa her türlü karanl›k iflbirli¤ine
haz›r olan buhar için patronun ihtiyaç
duydu¤u fley atefl yani kömürdü.
Kan, ter, gözyafl› üçlüsünün zoraki eflli¤inde, yeralt›nda, yüzlerce metre derinlikte
güç koflullarda bo¤az toklu¤una çal›flt›r›lan insanlar taraf›ndan ç›kar›lan kömür
u¤runa sadece ‘grizu’ de¤il, savafllar da
patlak verdi. Sömürgeci kapitalizmde pazar paylafl›m rekabetinin ac›mas›zca sürdürülmesi bir zorunluluktu.
Kas gücünün yerini alan par›lt›l› çelik pistonlar›n güdümünde da¤lar›, vadileri dur
durak bilmeyen bir h›rsla aflan, okyanuslara meydan okuyan h›zl› makinelerle
mesafelerin k›salt›lmas›; tabiata karfl› kazan›lan zaferin kan›t› say›ld›. Bu aldat›c›
zaferden al›nan keyfi sürekli k›lmak dürtüsü, her gün yeni bir kazan›m elde etme-
>>
Çelik, kömür, su kardeflli¤ine
dayal› yeni ittifak›n kurulmas›yla
canl› enerji ça¤› sona ermifl, kömür
kullan›m›yla fosil ça¤› bafllam›flt›.
Amaç kar rengi buhar› görününür
k›lmak olsa da bu uçucu safl›¤›n
arkas›ndaki gerçek kapkaranl›kt›.
Özgürlü¤ü u¤runa her türlü
karanl›k iflbirli¤ine haz›r olan
buhar için patronun ihtiyaç
duydu¤u fley atefl yani kömürdü.
yi adeta zorunluluk haline getirince, bu
u¤urda insan akl›n›n yetenek ve kapasitesi zorlanmaya bafllad›. Hayat›n alg›lanmas› ve yaflanmas›n›n basitli¤i ilkesi yerine,
art›k çokluktan, h›zdan beslenen karmafl›k, bir o kadar da adaletsiz bir ‘s›k› düzen’ kuruldu.
Maddeye sahipli¤ini art›rarak hayat›na
anlam, mutluluk kataca¤› umuduyla bafllad›¤› bu yolculuk, insan›n hayat› üzerindeki denetimini yitirerek kendi enerjisiyle
birlikte dünyay› da tüketece¤i yanl›fl bir
rotada bafllam›flt›.
19.asr›n ilk yar›s›nda elektrik gücüyle çal›flan makinelerin gelifltirilmesiyle, s›ra
buhardan sonra suyun tutsak edilmesine
geldi. Çoflkun nehirlerin maceraya düflkün sular›n›n ‘akma’, akarak denizlere kavuflma özgürlü¤ü, baraj ad› verilen dev
duvarlar infla edilerek sona erdirildi; özgürlü¤ün bedeli bu kez elektrik tribününün gönlünün hofl edilmesiydi.
Sanal bir ütopya halini alan h›z, s›radanlaflarak insanlar› tatmin etmez hale geldi¤inde, imdada çok geçmeden yeni bir bulufl yetifliyordu. Benzinle çal›flan motor
gelifltirildi. Tek gereksinimi petrol olan bu
küçük ve güçlü makine sayesinde mekân
ve zaman üzerindeki insan iktidar›n› bireysellefltiren, ulafl›m özgürlü¤ü sa¤layan
otomobil üretildi. Petrole hücum art›k
mukadderdi.
‹nsanlar kendilerini ayr›cal›kl› k›lan bu
arac› çok sevdiler; onu kullanmak vazgeçilmez bir tutku haline geldi. Otomobilin
20.as›r ortalar›ndaki h›z yapma kapasitesi 30 y›l içerisinde en az dört misli artt›.
Bugün orta s›n›f bir otomobilin h›z kadran›nda 220 kilometreyi görmek s›radan bir
durum.
Ancak yayg›nlaflarak ayr›cal›k sa¤lama
vasf›n› kaybeden otomobilin yo¤un kullan›m› büyük flehirlerin tümünde trafi¤i
durma noktas›na getirmifl bulunuyor. fiehir içerisindeki ortalama araç sürati 25
km olarak gerçeklefliyor. H›zl› yer de¤ifltirmeye imkan sa¤lamak için üretilen bu
‘teknoloji harikas›’ amac›n tam tersine
hareketi k›s›tlasa da; at›l kalmaya mahküm güç ve h›z kapasitesiyle üretiliyor; insan beynine kaz›narak bir tutku haline
dönüfltürülen h›za yönelik tatmin duygusu nedeniyle ra¤bet görüyorlar.
Afl›r› tüketimin sürdürülemeyece¤ini ve
kendi a¤›rl›¤› alt›nda yok olaca¤›n› düflünememek bir yana, günümüz yaklafl›m›
do¤al kaynak kullan›m›nda ne kadar hovarda davran›l›rsa davran›ls›n, tabiat›n
bir flekilde kendini yenileyece¤ini öne sürmekte ›srar ediyor. Bu propaganda alt›nda gelifltirilen teknolojilerle daha az insan
gücü kullan›lmas›na karfl›l›k, robotlar yard›m›yla daha fazla yak›t, mineral, su ve
hava ac›mas›zca tüketiliyor.
Üretimde makine ve robotlar›n kullan›m›
neticesinde ürün ile üreten insan aras›ndaki iliflki, anlaml› ba¤ ve tatmin duygusu
yok oluyor. Makineler ve bilgisayarlar olmaks›z›n herhangi bir ürün ortaya koyamayacak olman›n yaratt›¤› eziklik insa-
n›n teknoloji karfl›ndaki aczini giderek art›r›yor, kendine güvenini yok etmekte.
Toplumlara, insanl›k tarihi gözönünde
bulundurulursa, son derece k›sa bir aral›k
say›labilecek son 150 y›ld›r bireyin refah
ve rahat› için vazgeçilemez bir gereklilik
oldu¤u kabul ettirilen sözde endüstriyel
ilerlemeye dünyan›n art›k dayanamad›¤›n› gösteren 盤l›klara kulak asmam›fl olmak için, yasak savma kabilinden do¤al
çevrenin korunmas›na yönelik ekolojik
teknolojiler ve ürünlerin yayg›nlaflt›r›lmas› “yeflil kapitalizm” eliyle 40 sene içerisinde 10 milyar› bulacak dünya nüfusunun yaratt›¤› sorunlar›n “plasebo” etkili
ilac› olarak gündeme getirilmifl bulunuyor. Rüzgara, kendilerine hizmet etmekle
yükümlü parya muamelesi yapan, kufllara bile tepeden bakan dev cüsseli pervaneler, temiz enerji tan›t›m›yla toplumlara
kurtar›c› olarak takdim ediliyor. Dostluktan beslenmeyen, gö¤üslerini rüzgara
karfl› siper ederek, f›rt›nalar› k›flk›rt›rcas›na kabaday› edas›yla tabiata meydan
okuyan bu canavarlar›n esas ifllevi, varl›klar›yla kaynak savurganl›¤›n› perdelemekten ibarettir. Günefl ve rüzgar enerjisi, günümüz üretim-tüketim anlay›fl› içerisinde toplam ihtiyac›n çok önemsiz bir
bölümünü karfl›layabilmektedir.
Bulunduklar› her tepeyi yeryüzünün devam› olmaktan ötürü vakur bir duruflla
süsleyen gövdeleriyle; dans ediyormuflcas›na sükunet ve alçak gönüllülükle rüzgara uzanan kanatlar›yla; büyük bir zerafet-
31
DOSYA > ŞEHRLEŞME AMA NASIL?
le tabiattan ödünç ald›klar› güçle tah›l tanelerini okflarcas›na ö¤üten tafllar›yla yel
de¤irmenlerini; akarsu k›y›lar›na iliflmifl
özgürce ak›p giden su zerreciklerini bebek gibi hoplat›p, sevip okflayarak yeniden buluflmak üzere seyahatlerine u¤urlayan su de¤irmenlerini, dev rüzgar pervaneleriyle, beton barajlarla k›yaslay›nca;
insafl› gözler onlar›n üstesinden gelmeye
niyetlenecek ça¤dafl Don Kiflotlar’› arar
hale geliyor.
Üretim ve tüketim al›flkanl›klar›m›z›n temel özelli¤i olan “daha çok-daha h›zl›” anlay›fl›ndan, say›s›z viyadük, köprü, tüp geçifl (!), tünel, karayolu, uçak, hava liman›,
termik-nükleer santral, baraj, kablo, anten, uydu, ço¤u gereksiz onbinlerce tüketim ürününü üretme al›flkanl›¤›ndan vazgeçmedikçe, ‘ekolojik ürün’ yaklafl›m› kurdu kuzu postuyla defileye ç›karmaktan
baflka bir anlam tafl›mayacakt›r.
‹nsanlar tüketim rüyas›ndan uyanarak
yeniden gerçekçi bir ruh haline bürünmedikçe, hayat yeniden makul bir h›zda, ‘yavafl’ yaflan›l›r hale getirilmedi¤i sürece
ekolojik teknolojiler ve ürünler kavram›
‘soylu’ bir aldatmaca olmaktan öteye geçemeyecek; dev pervanelerle, günefl panelleriyle ‘bir miktar’ elektrik enerjisi
üretmek, normal olanlara göre daha pahal› olan hibrid otomobiller tasarlamak,
binalar›n teraslar›na çim, cephelerine bitki yerlefltirmek fleklindeki sözde ‘ekolojik’
yeniliklerin fiziki çevrenin korunmas›na
olumlu bir etkisi olmayacakt›r. Az yak›t
kullansalar da otomobiller, sadece tüketicilerin vicdanlar›n› rahatlatma ifllevi görebilirler; çünkü her araç daha çok yol ve
altyap› demektir.
‹nsan›n hayat› gerekti¤ince yaflamas›, varl›¤›n› sürdürmesi ancak muazzam tüketim hacmine karfl› radikal tav›r alabilecek,
bu alandaki tüm ‘kötü’ al›flkanl›klardan
vaz geçecek yeni bir neslin oluflmas› ile
mümkündür.
Bugünün de¤er yarg›lar›yla ‘baflar›s›z’, gelecekte ise ‘makbul’ say›lacak bir ticaret
erbab› neslini var edecek, ihtirass›z bir
ekonomik sistem kurtar›c›m›z olabilir. Küçük ölçekli ticaret iliflkileri, yerel mübadelelerin yeniden gündeme gelmesiyle daha
çok üretmek, daha çok satmak, yani daha
çok hareket etmek, daha çok mal elde etmek anlay›fl› sona ermeye bafllad›¤›nda,
flehirlerimiz yeniden biçimlenecek ve son
iki as›r içerisinde insanlara kadermiflcesine dayat›lan olumsuzluklar ortadan kalkabilir.
Peki bu radikal dönüflümün ürünü yeni
32 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
MAKALE
>>
Sanal bir ütopya halini alan h›z, s›radanlaflarak insanlar› tatmin etmez
hale geldi¤inde, imdada çok geçmeden yeni bir bulufl yetifliyordu.
Benzinle çal›flan motor gelifltirildi. Tek gereksinimi petrol olan bu küçük
ve güçlü makine sayesinde mekân ve zaman üzerindeki insan iktidar›n›
bireysellefltiren, ulafl›m özgürlü¤ü sa¤layan otomobil üretildi. Petrole
hücum art›k mukadderdi.
flehirler nas›l flekillenecektir?
Anakronik gibi görünse de ‹slam ülkelerinin geçmiflte kalan örnekleri, özellikle Osmanl› medeniyetinin vücuda getirdikleri,
tüketim toplumu sonras› flehirlere rehberlik edebilecek özelliklere sahiptir.
Yeni flehir anlay›fl›, Bat›’n›n, Avrupa’n›n
Helenistik flehirlerden bafllayarak, imparatorluk dönemi Roma’s›na, Ortaça¤’dan,
kusursuz kentin peflinde koflan Rönesans
ve Barok anlay›fla, Napeleon’un Haussmann’›na, Le Corbusier’in modern Plan
Voisin’ine, Soleri’nin Arcosanti’sine, oradan günümüzün post-modern anlay›fl›na
uzanan ve t›kanma noktas›na gelen flehire dair ideallerinden beslenemez.
Helen dünyas›nda soylular›n, kral›n em-
peryal ihtiflam tutkusuyla uygulatt›rd›klar› ›zgara planlar›n›n, Roma’n›n etkileyici
an›tlar› çok uzaklardan görebilen genifl
bulvarlar açma yaklafl›m›n›n, Rönesans
ve Barok Ça¤’›n kolay ulafl›m, etkileyici
görünüm gibi amaçlar› tarihsel süreklilik
içerisinde ‹slam kültürünün flehir yaklafl›m›ndan tamamen farkl›d›r.
Bat› Avrupa’da 19.as›r bafl›nda kapitalizmin zaferiyle a¤›rl›k kazanan sanayileflme
neticesinde güçlenen burjuvazi iktisadi
ve sosyal politikalar›n uygulanmas›nda
belirleyici hale gelince, kilise ve soylulara
ait saraylar önceliklerini, imtiyazlar›n› yitirmifl; nüfusu artan flehirlerin merkezleri
üst s›n›f tüccar, bankac› ve sanayicilerin
taleplerine göre biçimlenmeye bafllam›fl-
t›r. Sorun yaratan, düflük gelirlilerin yaflad›klar› geri kalm›fl bölgeler y›k›larak, yerlerine iyi hizalanm›fl sokaklar ve yeni yap›lar infla edilmek suretiyle zengin s›n›fta
huzursuzluk yaratmalar› önlenmifltir.
Ulafl›m› h›zland›racak, düz cadde ve sokaklar›, ‘piyasa yap›lacak’ a¤açland›r›lm›fl
genifl bulvarlar›, büyük meydanlar›, kanalizasyon sistemleri, konutlar, e¤lence ve
al›fl-verifl fonksiyonlar› ile flehir yo¤un bir
hareketlilikle aksamadan burjuvaya hizmet edecek bir makine olarak görülmektedir. fiehrin merkezi paral› imtiyazl› insanlar›n hizmetindeyken, düflük gelirliler,
iflçiler ise kibar ad›yla ‘periferde’, merkezden uzak kenar mahallelerde ikamet
ederler; ayr›flma kesin hatlarla belirlenir.
Bu model birçok Bat› flehrinde yayg›nlaflm›flt›r.
III. Napeleon taraf›ndan Paris’i ›slahla görevlendirilen “Y›k›m Sanatç›s›” olarak da
tan›nan Haussmann zaman içerisinde küçük eklemelerle oluflmufl, içerisinde hayat›n kendine özgü yavafll›k ve ahenk içerisinde akt›¤› daha çok kentin orta gelir ve
alt› insanlar›n›n yaflad›¤› mahallelerini
ac›mas›zca istimlak ederek y›kmakla ün
salm›flt›r.
Genifl, iki yan›na a¤açlar dikilmifl monoton yap› cephelerinin s›n›rlad›¤› düz yollarla birbirlerine ba¤lanan büyük ölçülü
meydanlar fleklinde tezahür eden bu endüstriyel, kapitalist yaklafl›m›n ‘disiplinli
flehir’ savunucular› teknokratlard›; onlara
göre flehir planlanarak hastal›kl›, eski ne
varsa tümünden kurtar›lacak, böylelikle
disiplin alt›na al›nacak toplum islah edilecekti. An›lar›, tarihi miras› korumak gibi
bir endifleleri yoktu. Bulvarlardan görkemli meydanlara engelsiz akmas› gereken trafik, di¤er kavramsal de¤erlerin tümüne üstün geliyordu.
Öte yandan, ‹slam inanc›nda her fleyin yarat›c›s› olan Allah, mekân ve zaman› birlikte yaratm›flt›r; her ikisi ayr›lmaz bir bütündür. Kâinat›n dört boyutundan üçü,
x,y,z, mekan› belirken, di¤er belirleyici zamand›r. ‹nsan da dâhil tüm canl›lar bu
düzene tabidir.
Kâinat, Allah taraf›ndan insano¤luna
emanet edilmifl, onun hüsnü muhafazas›
ve güzel hale getirilmesi toplumlara dolay›s›yla bireylere ortak bir sorumluluk ve
ayr›cal›k olarak verilmifltir.
Bu sorumluk ve ayr›cal›¤›n en üst düzeyde bilincine varm›fl insanlar taraf›ndan,
Cennet’i dünyaya yans›tmak amac›yla flekillendirilen Osmanl› flehrinde gündelik
hayat, sessiz ama nefleli; içiçe ama sayg›-
>>
‹nsan›n hayat›
gerekti¤ince yaflamas›,
varl›¤›n› sürdürmesi
ancak muazzam
tüketim hacmine karfl›
radikal tav›r alabilecek,
bu alandaki tüm ‘kötü’
al›flkanl›klardan
vazgeçecek yeni bir
neslin oluflmas› ile
mümkündür.
l›; zengin ama tutumlu; ihtiflaml› ama sürdürülebilir bir ortamda yaflan›yordu.
Ufki yo¤un denilen yaklafl›mla hektar bafl›na 500 kiflinin yaflad›¤› flehirlerde bir
yandan zemin tasarrufu sa¤lan›rken, di¤er yandan da sosyal iliflkilerin, komflulu¤un yo¤unlu¤u en üst seviyeye tafl›n›yor,
hayat› güzel k›lan bu dengeli, adil çerçeve
içinde bulunmak insanlar› mutlu k›l›yordu. fiehir hayat› külfet de¤il bir nimetti.
Güzel bir flerbeti içer gibi küçük yudumlarla tad›lan zaman›n k›ymetini iyi bilen
insanlar, saatleri, günleri, mevsimleri derin bir fark›ndal›k içinde her an›n›n farkl›
imkanlar›n› de¤erlendirerek, har vurup
harman savurmadan çoflku içerisinde yafl›yorlard›.
Ça¤lar boyunca yeni unsurlar eklemek suretiyle, geçmiflle s›k› ba¤lant› içinde gelifltirilen flehir kurulmaya baflland›¤› ilk günden itibaren her ad›mda denenerek bütünlü¤ün sorumlulu¤u göz önüne al›narak oluflturuldu¤u için büyümenin sürdürülebilirlik gibi bir sorunu da olmuyordu.
Osmanl›’da flehirlere biçim vermeye çal›flan bir üst otorite yoktur; fiziki çevre Bat›’da oldu¤u üzere ne krallar›n, Papal›¤›n,
feodal beylerin veya soylular›n ne de teknokratlar›n kararlar›na göre flekillenmez.
Belli bir zaman kesitinde yaflayanlar›n,
her ne statüde olurlarsa olsunlar flehrin
ortak süreklili¤i üzerinde hiçbir imtiyaz›
bulunmad›¤›ndan, ihtiyaç olarak görülen
‘fleyleri’ karfl›lamak üzere flehire ait de¤erler tahrip edilmez, de¤ifltirilmez; ancak
flehire yap›lan eklemelerle daha da güzellefltirilir.
Bu temel kabullere dayan›larak vücud bulan Osmanl› flehri önceden belirlenmifl flemalara tabi de¤ildir. Örne¤in, birbirleriyle
dik aç›da iliflki kuran sokak düzenleri, ›zgaralar veya arterler etraf›nda flekillenmez. Genellikle e¤imli arazilerde, topografyaya uyum içerisinde konumlan›r. Düz
hatlar oluflturmayan sokaklar sayesinde
soka¤a cephe veren evler, benzer mimari
unsurlardan oluflsa da farkl› aç›lar› ve büyüklükleriyle, her biri ayr› flahsiyette varl›klar olarak belirir; biraraya geliflleri monotonluk de¤il tam tersine zenginlik oluflturur.
Evlerin aras›ndaki de¤iflken ölçüdeki boflluklar bahçeleri belirler. Bulundu¤u co¤rafyaya has bitki türlerini bar›nd›ran bahçeler, flehrin peyzaj›n› belirler.
fiehir, bir kamusal-özel mekân ayr›m›n›
kullan›c›lar›na dayatmaz. Evlerde, iç mekân›n, odalar›n çok amaçl› kullan›lmas›yla mekân ekonomisi sa¤lan›rken, hem
mahremiyete sayg›l› hem de sevecen bir
ortak yaflam çerçevesi oluflturulur.
Ǜkmazlar, sokaklar, rengarenk bitki ve
a¤açlarla bezeli, 50 metrekare de olsa her
evin sahip oldu¤u bahçenin devam› olarak çocuklar›n, yafll›lar›n eve yak›n aç›k
alan ihtiyac›n› karfl›lad›¤› mahallelinin yak›n kontrolündeki alanlarken, kamuya
tam aç›k flehir bölümlerini oluflturan dayan›kl› ve kal›c› malzemeyle yap›lm›fl cami, medrese, imaret, hamam gibi ibadet,
e¤itim ve temizlikle ilgili yap›lar ve iri
cüsseli ç›narlar aras›ndaki düfley etkili koyu renkli selviler, flehir peyzaj›n› tabiat›n
sunduklar› ve insan eliyle üretilenler aras›ndaki kontrast üzerinden bir kez daha
ilginç k›lar.
Tüketim ça¤› sonras› flehirler geçmiflten
ve günümüzden farkl› biçimlenerek yeniden kurulacaksa Osmanl›’dan alacak çok
fley bulunmaktad›r.
Kâinat›n yap›s›n›n, yani sonsuz çeflitlilikte parçalar›n, sonsuz çeflitlilikle bir araya
geliflinin idrakine dayal› insan ürünlerinin, flehirlerin sadece ‹slam, Osmanl› dünyas›n›n de¤il birçok kadim gelene¤in ulaflt›¤› bir medeniyet düzeyi oldu¤unu hat›rlamak, yeniden infla sürecimize ›fl›k tutacakt›r.
33
DOSYA > ŞEHRLEŞME AMA NASIL?
MAKALE
Türkiye’de flehircilik sorunlar›n›n alt›nda yatan
sebepler ve çözüm önerileri
Türkiye’deki flehircilik sorunlar› gerek akademik çevrelerce, gerek siyasilerimizce ve
gerekse yerel yöneticilerimizce çeflitli platformlarda dile getirilmifl, konuyla ilgili
ciltlerce kitaplar yay›nlanm›flt›r. Bu sebeple sorunlar yönetenlerce çok iyi
bilinmekte, yönetilenlerce de yaflanmaktad›r. Çarp›k kentleflme, donat› eksikli¤i,
do¤al afetler sonucu maddi ve manevi kay›plar, çevre kirlili¤i ve trafik gibi
s›k›nt›larla karfl›m›za ç›kan flehircilik sorular›n alt›nda yatan gerçek sebepler ve bu
sorunlar›n çözüm önerileri nelerdir? fiehircilik sorunlar›n›n alt›nda yatan gerçek
sebepleri ve çözüm önerilerini on (10) madde alt›nda özetleyebiliriz.
> Mehmet Demiröz
fiehir Planc›s›
34 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
Türk medeniyetinin ça¤dafl ve özgün
yeni bir yorumunun ortaya konaca¤›
yeni flehirlerin kurulma gereksiniminin
idrak edilmemesi
Her medeniyet ancak kendi kökleri üzerinde geliflebilir. Toplumlar›n inançlar›,
gelenek ve görenekleri, yaflam felsefeleri,
üzerinde hayatlar›n› sürdürdükleri mekânlara yans›r ve de yans›mal›d›r. Zira
toplumlar ancak bu flekilde huzura kavuflur ve kalk›n›rlar. Her toplum kendi kültür ve medeniyetini üzerinde yaflad›klar›
mekânlara yans›tt›¤› oranda kalk›n›r. Aksi
halde üzerinde yaflad›klar› mekânlarda
kendilerini misafir olarak hissederler. Misafirler kendilerine ikram edilenleri tüketmekten ileri gidemezler. Bu da üreten bir
toplumu de¤il, tüketen bir toplumu do¤urur. ‹stanbul örne¤inden hareket ederek,
bu flehir üzerinde hüküm süren Roma ‹mparatorlu¤u kendi kültür ve yaflam felsefesini üzerinde yaflad›¤› topraklara yans›tm›fl ve kendine özgü flehirler kurmufltur.
Bu flehirlerde de Roma mimari örneklerini infla etmifltir. Bu eserlere bakarak üzerinde yaflam›fl kültür hakk›nda bilgi edinebiliyoruz. Yine Bizans ‹mparatorlu¤u
da kendine özgü kültürünü yans›tan flehirler kurmufltur ve üzerinde Bizans’›n izlerini tafl›yan eserler vermifltir.Osmanl›
Devletinde de durum farkl› de¤ildir. ‹stanbul’ un fethinin hemen sonras›nda Fatih
Sultan Mehmet Han ve Hocas› Akflemseddin Hazretleri ile birlikte toplumun ileri
gelenleri bir toplant› düzenler. Bu toplant›da Osmanl› Devletinin ‹stanbul üzerindeki vizyon ve misyonu ortaya konur. Buna göre, küçük fetih’in neticelenmifl oldu¤unu, her meslek erbab›n›n kendine özgü
kültürünün izlerini tafl›yan eserler vererek yeni flehir kurma vizyonu ile büyük fetih’in bafllad›¤› misyonu ortaya konulmufltur. Ortaya konan bu vizyon ve misyon do¤rultusunda, ‹stanbul üzerinde Osmanl›, kendine özgü mimarisini yans›tan
sivil ve kamusal eserler üretmifltir. Bu
eserler ‹stanbul’un tapu senedi mahiyetinde olup, ‹stanbul’a yeni bir aidiyet kazand›rm›flt›r. Aidiyet tafl›yan bu eserlerin
üretimi Cumhuriyetin ilk y›llar›nda k›sa
bir süre devam etmifl ve sonraki y›llarda
yerini taklit ve kopya mimarisine b›rakm›flt›r. Bunun sonucu olarak, günümüzün kimliksiz, kifliliksiz ve genellikle de niteliksiz esrelerden ibaret flehirler do¤mufltur. Arkeologlar, kaz›lar sonucu elde edilen bulgulara bak›larak, bunlar›n hangi
dönem ve kültüre ait oldu¤u (Roma, Bizans, Osmanl›, v.s.) rahatl›kla söylenebilirken, günümüzde ayakta duran binalara
bakarak onlar›n hangi kültür ve medeniyeti yans›tt›klar›, uluslararas› bir hakem
kuruluna sorulsa, Türklere ait oldu¤unu
beyan etmek imkâns›z hale gelmifltir.
Çünkü binalar, üzerinde yaflayan toplumun kültüründen hiçbir iz tafl›mamaktad›r. Türk medeniyetinin izlerini tafl›mayan niteliksiz ve aidiyetten yoksun flehircilik anlay›fl›ndan kurtulman›n zaman›
geçmektedir. Bir an önce, dünyadaki flehircilik anlay›fl› tetkik edilmeli, geleneksel
mimarimizin sentezi ile ça¤dafl ve özgün
yeni bir yorum ortaya konulmal›d›r.
Merkezi yönetimler taraf›ndan sektörel
kalk›nmaya endeksli, ülke, bölge ve
flehir planlar›n›n yap›lmam›fl olmas›
Ülkemizde bafl gösteren flehircilik prob-
>>
Türk medeniyetinin izlerini
tafl›mayan niteliksiz ve aidiyetten
yoksun flehircilik anlay›fl›ndan
kurtulman›n zaman› geçmektedir.
Bir an önce, dünyadaki flehircilik
anlay›fl› tetkik edilmeli, geleneksel
mimarimizin sentezi ile ça¤dafl ve
özgün yeni bir yorum ortaya
konulmal›d›r.
lemlerinin alt›nda yatan en önemli sebeplerden biri de “Sektörel Kalk›nma” ya yönelik, Ülke- Bölge-fiehir Planlar›n›n yap›lmam›fl olmas›d›r” Planlamada Tüme var›m de¤il, tümden gelim prensibi esast›r.
Yani alt ölçekli planlardan üst ölçekli
planlara gitmek yerine, üst ölçekli planlara göre alt ölçekli planlar›n haz›rlanmas›
daha gerçekçi bir yaklafl›md›r. Türkiye’de
bu böyle midir? Tabii ki hay›r. Bugüne kadar ülke genelinde 1960’da “Ulusal Plan”
yap›ld›. Bu planlar sektörel makro plan
olup, bunlar›n fiziksel yönü bulunmamaktad›r. Bölge genelindeki planlar ise
1950’li y›llarda gündeme gelmifl, DPT kuruluflu öncesi ve sonras› y›llarda haz›rlanan 13 bölgesel kalk›nma projesiyle gündeme gelmifltir. Bu deneyimler ise maalesef uygulamaya konulmadan 1965’li y›llarda rafa kald›r›lm›flt›r. Günümüzde ise
Avrupa Birli¤i’ne yeni üye olan ülkelerde
baflar›yla uygulanan, ‹rlanda’n›n AB
normlar›n› yakalamada iyi sonuç ald›¤›
“Bölge Kalk›nma Ajanslar›” yoluyla bölgelerin kalk›nmas› amaçlanmaktad›r. Bu
amaca ulaflmak maksad›yla, Ülkemizde
de 23 ili kapsayan 8 Bölge Kalk›nma Ajans› Kurulmufltur. Öncelikle Ülkemizin sektörel bazda envanterinin ç›kart›lmas› gerekmektedir. Böylece Türkiye’nin potansiyelleri, yeralt›, yer üstü ve insan kaynaklar› ortaya konulmufl olacakt›r. Ayr›ca, ülkemizin mevcut durum analizleri ile hangi
f›rsatlara sahip oldu¤u da tespit edilmifl
olacakt›r. Dengeli nüfus da¤›l›m›nda befleri ve ekonomik faktörler ne kadar etkiliyse, o ülke geliflmifl ve sanayileflmifl demektir. Bu ölçüye göre, ülkemizdeki dengesiz nüfus da¤›l›m›nda befleri flartlar ve
ekonomik flartlar negatif yönde etkili ol-
mufltur. Örne¤in ülkemizdeki karayolu
güzergâhlar›nda izlenen yanl›fl politikalar
neticesinde; Kap›kule’den bafllay›p, Trakya-Adapazar›-Düzce-Çukurova’dan devam
ederek, Habur da son bulan E-5 Karayolu
hatal› bir güzergâhtan geçirilmifltir. Sebebi ise, kara yollar›n›n yap›m maliyetlerini
ucuza getirmek. Bu hatal› politikan›n do¤al sonucu olarak, Ülkemizin 1. S›n›f tar›m arazileri yerini sanayiye, konuta ve
hizmet sektörüne b›rakm›flt›r. Böylece fiziki flartlar›n olumsuzluklar›n›n iticili¤i
yan›nda, befleri faktörlerin çekicili¤i dengesiz nüfus da¤›l›m›n› beraberinde sürüklemifltir. Bunun kaç›n›lmaz sonucu olarak
da Türkiye nüfusu a¤›rl›kl› olarak ‹stanbul, ‹zmir, Ankara, Bursa, Antalya, gibi
belli bafll› flehirlerde yo¤unlaflm›flt›r. E¤er
planlamada hiyerarfli gözetilerek ülke genelinde planlama yap›lm›fl olsayd›, ülkenin potansiyel kaynaklar› harekete geçirici yönde planlar yap›lm›fl olacakt›. Fiziki
faktörlerin yol açt›¤› olumsuz flartlar sonucu göç etmek zorunda kalan toplumlar, do¤du¤u bölgelerde yafl›yor olacakt›.
Bu durumu aç›klay›c› en güzel örnek Las
Vegas t›r. Las Vegas, afl›r› derecede s›cak
bir çöl iklimine sahip olufluyla, insanlar›n
dünyada yaflamay› arzu edecekleri en
son flehirler aras›nda yer almas› gerekirken, bu durum Las Vegas’a kazand›r›lan
gazino ve spor müsabaka merkezi fonksiyonlar›yla flehrin cazibesi art›r›larak, Dünya ölçe¤inde bir cazibe merkezi haline
gelmifltir. Bu örnekte aç›kça görüldü¤ü gibi, befleri faktörlerin (sanayileflme, tar›m,
turizm, ulafl›m, yeralt› kaynaklar›n›n harekete geçirilifli, v.s.) pozitif katk›lar› ile
kalk›nma sa¤lanabilmektedir. Böylece, ülke genelinde dengeli yat›r›mlar sonucu,
dengeli bir nüfus da¤›l›m›, bunun sonucu
da afl›r› nüfus yo¤unlu¤unun yol açt›¤›
kontrolden ç›karak, çarp›k kentleflen flehirler olmayacakt›. Bütün bunlar›n do¤al
sonucu olarak da dengeli kalk›nm›fl ülkede yafl›yor olacakt›k.
Siyasi partilerin yerel yönetimler vizyon,
politika ve ilkelerinin olmay›fl›
Yerel yönetimler farkl› siyasi partilerden
seçilen Belediye baflkanlar taraf›ndan yönetilmektedir. Yerel yönetimler üzerinde
siyasi partilerce belirlenmifl ortak politika, misyon ve vizyonun olmay›fl›, yerel yönetimlerin hizmet ve yat›r›mlar›nda sürdürebilirlilik sa¤lanamamaktad›r. Her
baflkan kendi kiflisel becerisi, anlay›fl›na
göre hizmet etmeye çal›flmaktad›r. Oysa
yerel yönetimler aynen bir bayrak yar›fl›
anlay›fl›yla yönetilmelidir. Uzun ve k›sa
vadeli hedefler belirlenmeli, seçimle ifl bafl›na gelen baflkan teslim alm›fl oldu¤u
hizmet bayra¤›n› daha ileriye götürmek
için gayret içinde olmal›d›r. Günümüz yerel yönetimlerinde ülke içindeki rekabet
yerini uluslar aras› rekabete b›rakm›flt›r.
Bunun en güzel örne¤i ve göstergesi ise,
AB ülkelerinin ortaya koydu¤u 2025 Konseptidir. Nedir 2025 Konsepti? AB flehirleri aras›ndaki kalk›nm›fll›k düzeylerinin
eflit hale getirilmesini amaçlayan bir vizyondur. Buna göre flehirlerin bilim, kültür, e¤itim, sanat, sanayi, konut, çevre,
altyap›, ulafl›m gibi alanlarda belirlenen
kalk›nm›fll›k kriterlerini yakalamalar› hedeflenmektedir. Ülkemiz flehirlerinin yönetimlerinde böyle bir yaklafl›mdan söz
etmek imkâns›zd›r. Bu da bizim, AB flehirleri ve di¤er dünya flehirleri ile rekabette
saf d›fl› kalmam›z anlam›na gelmektedir.
35
DOSYA > ŞEHRLEŞME AMA NASIL?
Yöneten ve yönetilenler bak›m›ndan
hayat›n sorumluluk ve yaflam›n sanat
oldu¤u bilincinin verilmemifl olmas›
Toplum içinde yaflaman›n avantajlar› oldu¤u gibi, sorumluluklar› da vard›r. Baflkalar›n›n hak ve hukukuna riayet etmeliyiz. fiehirli olmak, medeni olmaktan geçer. Aksi halde bedevi olarak flehirlerde
yaflar›z. fiehirde yaflaman›n belli bafll› kurallar› vard›r. Örne¤in, çevreyi kirletmemek, gürültü yaparak toplumu rahats›z
etmemek, kaynaklar› israf etmemek, çevremizdekilere karfl› sayg›l› olmak, yeflili
korumak, hayvanlar› kollamak, flehirlinin
sorumluluklar›ndan baz›lar›d›r.
Yaflam›n sanat oluflu ise; flehirde yaflayan
herkesin yapt›¤› iflleri en güzel ve mükemmel bir flekilde icra etmesi anlam›na gelmektedir. fiehirli davran›fllar›yla çevresine güven ve huzur vermelidir ki, insanlar›n yaflamlar› sanat haline gelsin. ‹flte
hem yöneticiler yönettikleri kiflilere karfl›,
hem de yönetilenler çevrelerine karfl› yukar›da bahsi geçen sorumluluk ve sanat
anlay›fl› bilinciyle hareket etmelidirler.
Tarihi çevre ve kültürel miras›n yeni bir
medeniyet yorumu yapabilmenin mayas›
oldu¤u fluurunun uyanmam›fl olmas›
Medeniyet; memleketleri ve flehirleri imar
ederek, insanlar› sosyal, ekonomik, kültürel ve ahlaki yönden refah ve huzura kavuflturmakt›r. Arapçada Medine kökünden gelmekte olup, “fiehir” demektir. fiehirde yaflama standartlar›na uyarak yaflayanlara da medeni “fiehirli” denir. Hiçbir
medeniyet tarihi köklerinden ba¤›ms›z
olarak düflünülemez. Yeni bir medeniyet
yorumu da s›f›rdan infla edilemez. Bir
toplum ancak tarihi köklerinin üzerinde
dik durabilir. Zengin bir tarih ve geçmifle
36 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
MAKALE
sahip olan Türk Milleti, geçmiflinden ald›¤› güçle, dünyadaki geliflmeleri monitör
ederek dünyaya bar›fl ve huzur getirecek
bir medeniyet yorumunu yapmal›d›r. Bu
yorumu yaparken, Tarihi Çevre ve Kültürel Miras›, Milli bir Mimari, Sanat ve Medeniyetin mayas› oldu¤u bilinciyle yapmal›y›z. Baflka bir de¤erlendirmeyle, Tarihi eserlerimiz, bizim tapu senetlerimizdir.
Bunlara sahip ç›kt›¤›m›z müddetçe varl›¤›m›z› sürdürebiliriz. Lozan’da Yunanl›lar
Edirne’ye talip olurlar, konseye baflkanl›k
eden Lord Courzon “Edirne’yi ben size
vermeyi sizden daha fazla arzu ediyorum,
ancak Selimiye Camiini ne yapaca¤›z?” diye cevap verir. Son as›rda, uygarl›k ve medeniyet ad›na, ülke olarak ne düflünce, ne
sanat, ne bilim, ne de teknoloji alan›nda
dünya milletleri ile rekabet edecek durumda de¤iliz. Acilen ihtiyac›m›z olan bu
yeni medeniyet yorumunu yaparken, tarihi çevre ve kültürel miras› göz ard› etmemeliyiz.
‹nsanca yaflanabilecek mekâna ait
toplumsal tasavvurun henüz
geliflmemifl olmas›
Toplumun, henüz insanca yaflanabilecek
mekânlar hakk›nda yeterli bilince sahip
olmad›¤› görülmektedir. Anadolu’da bahçeli evde yaflayan fertler, büyük flehirlere
tafl›nd›klar›nda gökdelenlerde yaflamay›
tasavvur ederken, gökdelenlerde do¤anlar ise mutsuzluklar›ndan dolay› bahçeli
müstakil evlerde yaflamay› hayal ediyorlar. Oysa bu bilinç Avrupa ve Amerika’da
daha da geliflmifl ve tutarl› olarak karfl›m›za ç›k›yor. Gökdelenleri ile kafam›zda yer
eden Amerika’da, konutlar›n % 85’i 2 kat›n alt›nda ve bahçeli ev olarak dikkatlerimizi çekmektedir. Gökdelenler daha çok
ticaret, yönetim ve hizmet fonksiyonu
olarak kullan›lmaktad›rlar.
Ülkemizde yap›lan anketlerde toplumun
% 80’i bahçeli müstakil evlerde yaflamak
istiyor. Ancak, müstakil ev alabilecekleri
imkânlar›n› apartman dairelerine yat›rmalar›, bunun do¤al sonucu olarak ta
apartman yapsatç›lar› yapt›klar›n› rahatl›kla satabilmektedir. Bu çeliflkili durum
bize, toplumun insanca yaflanabilecek
mekân hakk›nda yeterli bir bilince sahip
olmad›¤›n› ifade etmektedir.
‹nsan ve toplum olarak, benden bize,
bugünden gelece¤e geçememifl olmas›
Türkiye deki flehircilik problemlerinin alt›nda yatan sebeplerden biri de, kendinden baflkas›n› düflünmeyen bencil bir
neslin yetiflmesidir. Toplum içinde “Nas›l
Yaflan›r?”› bilmeyen çevreyi pervas›zca
kirleten, günübirlik yaflayan, geçmifl de¤erleri sadece tüketen, gelecek nesillere
hiçbir de¤er üretmeyen genç bir nesille
karfl› karfl›yay›z. Temsili hikâyeye göre;
Vatandafl›n birinin önünden geçti¤i lokantan›n giriflindeki bir tabela dikkatini
çeker! “Ye ‹ç Hesab›n Ödendi”. Karn› aç
olan vatandafl derhal lokantada yerini al›r
ve t›ka basa karn›n› doyurur. Elini kolunu
sallayarak lokantadan ç›karken, garson
“hesap” sordu¤unda, giriflte “Hesab›n
Ödendi¤i” yazmaktad›r. Ne hesab›? Diye
cevap verir. Garson “Do¤rudur. Sizin hesab›n›z dedeleriniz taraf›ndan ödendi. Sizin ödeyece¤iniz ise torunlar›n›z›n hesab›” diye cevap verir. Bu k›ssadan ç›kan
hisseye göre; günümüzde bize bahfledilen çevre ve sa¤lan›lan ortam, atalar›m›z
taraf›ndan sa¤lanm›flt›r. Ya bizler gelecek
nesillere neler b›rakaca¤›z? B›rakacaklar›m›z gelecek nesillerimizce takdir edilecek
mi? Yoksa tenkitle mi karfl›laflaca¤›z? Bütün bunlar› düflünerek, sadece geçmiflten
kalan de¤erleri tüketen de¤il, gelecek nesillere b›rakaca¤›m›z de¤erler üreten bir
toplum olmal›y›z.
Yenilenmede insan› ve imaj noktalar›n›
koruman›n dikkate al›nmamas›
fiehirler canl› bir organizma gibidir; do¤arlar, büyürler, e¤er yenilenmezlerse
ölürler. ‹flte geçmiflin hat›ralar›n› tafl›yan
flehirlerimizi uzun y›llar yaflatmak ve gelecek nesillerimize tafl›mak için mutlaka yenilemeye ihtiyaç duyulmaktad›r. fiehirlerin yenilenmesinde imaj noktalar›n› korumal›y›z. Onlar›n haf›zas›n› yok etmemeliyiz. Referans noktalar› korunarak, flehirler yenilenmelidir. fiehirlerde y›llara sâri
olarak, semboller ve simgeler oluflmaktad›r. Bunlar “fiehir Tac›” hükmündedir. Galata Kulesi, K›z Kulesi, Çemberli Tafl, Dolma Bahçe Saat Kulesi, v.s. örnekleri flehirsel simgeler olarak s›ralayabiliriz. Bu semboller bazen karfl›m›za bir a¤aç “O A¤ac›n
Alt›” Çaml›ca, “Ç›nar Alt›” Beyaz›t, olarak,
bazen bir k›raathane “Pier Lotti K›raathanesi” olarak, bazen de bir tuvalet olarak
karfl›m›za ç›kabilir. “Tuvalette mi simge
olur?” demeyin. fianl› Urfa’daki “Akvaryumlu Tuvaletler” olmufl bile. Y›llar önce
iki Frans›z turist Urfa’n›n merkezinde WC
sorarlar. Vatandafllar›n gösterdikleri WC’
ye girmeleri ile ç›kmalar› bir olur. Her iki
turist birbirlerine flüpheli bak›fllarla yanl›fl bir yere girdiklerini dile getirirler. Zira
girdikleri gerçekten bir WC’dir. Ancak, WC
içinde eski usul taharet kurnalar› bulunur. Bal›kl› gölden cazibeyle akan sular,
tam 110 adet caminin yan›ndan geçerek,
cemaatin temizlik ihtiyaçlar›nda kullan›l›r. Bal›kl› gölden suyun ak›nt›s›na kap›lan bal›klar, Frans›zlar›n girdi¤i WC’nin taharet kurnas›nda kendilerine yer bulur ve
büyürler. Bal›klar ne geriye, ne de ileriye
gidemez ve burada kal›rlar. Bu bal›klar
kutsal say›lmalar› sebebiyle fi.Urfal›lar taraf›ndan beslenir ve kesinlikle zarar verilmez. Bal›kl› kurnalar› gören Frans›zlar,
WC’yi akvaryum zannederler. Gerçe¤i ö¤rendiklerinde çok etkilenirler ve Fransa’ya döndüklerinde “Le Mond” dergisinin kapa¤›na “Türkiye Urfa’da Akvaryumlu Tuvaletler” manfletini atarlar. Türkiye’ye gelen Frans›z turistler söz konusu
WC leri görmek için 16 saat yol alarak
fi.Urfa’ya giderler. Ancak zaman›n belediye baflkan› taraf›ndan “Turistlere Rezil
Oluyoruz” gerekçesiyle bu tuvaletler y›k›larak yok edilir. fiehirleri yenilerken imaj
noktalar›n›n korunmas›na azami dikkat
gösterilmelidir. Aksi takdirde, o flehirde
yaflayanlar›n geçmifle dönük hat›ralar›n›
yok etmifl oluruz. Sembolleri, simgeleri ve
tarihi eserleri yok edilerek yenilenen bir
flehir, tarihi bir flehir olmaktan ç›kar ve eski topraklar üzerinde yeni bir flehir olur.
Sanat ve de¤erleri tüketen bir
toplumdan, sanat ve de¤erleri üreten bir
topluma geçme zorunlulu¤unun idrak
edilmemifl olmas›
Geçmiflten günümüze miras kalan paha
biçilmez tarihi eserleri yok ederek ortadan kald›ran bir topluma sahibiz. Bu ülke
insan›, sit ilan edilen tarihi flehirlerin üzerinden “Sit i Kald›rma” taahhüdü ile vatandafltan oy avc›l›¤› yapan belediye bafl-
kan adaylar›ndan tutun, yerine gökdelen
yapma h›rs› ile tarihi eserini atefle verenlere flahit oldu. Geçmifli üzerinden sadece para kazanmay› düflünen, tarihi eserlerini pervas›zca kullanan, bak›m yapt›rmak bir tarafa, tahrip ederek yok eden bir
nesil’e sahibiz. Geçmifl dönemlerde düflük tahsillilerce infla edilmifl eserler günümüz profesörlerince koruma alt›na al›n›rken, günümüzde üretilen son dönem yap›lardan hangileri korumaya de¤er nite-
likli yap›lard›r? Yani, günümüz mimarlar›
olarak, gelecek nesillerin takdir edece¤i,
tescile de¤er eser üretememekteyiz. Sadece mimaride de¤il, geleneksel el sanatlar›m›zda, musikide, sinemada, tiyatroda, fliirde de durum farkl› de¤il. Sadece geleneksel el sanatlar›m›zla, geçmifl flairlerimizin fliirleriyle, geçmiflte yap›lm›fl bestelerle, sahnelenmifl tiyatro eserlerimizle
yetiniyoruz. Gelecek nesillere iftiharla sunabilece¤imiz milli, ne bir sinema filmimiz (Recep ‹vedik’i saymazsak!), ne de bir
tiyatro eserimiz mevcut de¤il.
Ülkemizdeki flehircilik problemlerinin alt›nda yatan “Sanat ve de¤erleri tüketen
bir toplum” olmaktan ç›k›p, üreten bir
topluma geçme zaman›n geldi¤i idrak
edilmelidir. Aksi takdirde gelecek nesillere iftiharla aktaraca¤›m›z bize ait bir fleyimiz kalmayacak.
Planlamada empati eksikli¤i
Türkiye’de flehircilik problemlerin alt›nda
yatan en önemli sebeplerden biri de
“Planlamada Empati” eksikli¤idir. Nedir
planlamada empati? Planc›lar›n kendi
yerlerini planl›yormuflças›na plan yapmalar›na planlamada empati denir. Yap›lan
planlar›n uygulanabilirlikten uzak olmas›n›n alt›nda yatan en önemli sebep planlamada empati eksikli¤idir. Planc›lar›m›z,
yapt›klar› planlarda adaleti gözetmemektedirler. Özellikle Düzenleme Ortakl›k
Paylar› (DOP)’nda baz› mülkiyet sahiplerinden hiç terk almaz iken, baz›lar›na da
farkl› oranlar uygulamaktad›rlar. Yine baz› parsellerin tamam›na imar verirken,
baz›lar›n› da istimlak alan›nda b›rakmaktad›rlar. Planlamada adaletsizlik, bazen
de emsal ve yüksekliklerde kendini göstermektedir. Bu hatal› plan uygulamalar›n›n alandaki yans›malar›n›, flehirlerimizdeki imar uygulamalar›nda görmek
mümkündür. Levent, fiiflli, Maslak, güzergâh›na göz att›¤›m›zda, bu gerçe¤i rahatl›kla görebiliriz. Amerika Birleflik Devletleri’nde de yüksek yap›lar ve yüksek emsal
uygulamalar› vard›r. Manhattan bunun
en güzel örneklerinden biridir. Ancak,
Manhattan’da paras› olan herkes yüksek
bina yapabilir. Levent gökdelenlerinin bulundu¤u alan, Bo¤aziçi Geri Görünüm ve
Etkilenme Bölgesi’nde kalmaktad›r. Üsküdar’›n Yavuztürk Mahallesi’de, Levent gibi
Bo¤aziçi Geri Görünüm ve Etkilenme Bölgesi’nde kalmaktad›r ve 2960 say›l› Bo¤aziçi ‹mar Yasas›’na tabidir. Yasaya göre
%15 Tax, ve 5 kat› geçemeyen emsal ve
imarla s›n›rland›r›lm›flt›r. Bir tarafta, yasadaki kelime oyunlar›ndan yararlanarak
onlarca kat imar verilirken, di¤er tarafta
bu 5 kat ile s›n›rland›r›lm›flt›r. Neymifl
efendim 2960 say›l› yasada konutlara s›n›rlama getirilmifl, ticarete de¤il. Yani bo¤az›n siluetine yüksek katl› konutlar zarar
veriyor da ticaret fonksiyonu verilen binalar zarars›z! Baflka bir aç›dan bak›ld›¤›nda, planlamada empati eksikli¤inin sebebi, plan› yapan planc›lar›n genellikle gayri menkul sahibi olmay›fllar› ve empati
yapmalar›n›n da zor oluflu. Çocuk sahibi
olmayan çocuklunun halinden anlamas›
ne derece zor ise, mal sahibi olmayan
meslektafllar›m›z›n da arsa sahiplerinin
hallerinden anlamas› o derece zordur.
Planlar›n uygulanabilirlilikten uzak olmas›n›n sebeplerinden biri de, planlar›n yap›m ve neticelendirme sürelerinin çok
uzun oluflu. ‹stanbul da öyle alanlar var
ki, adil ve uygulanabilir planlar› 3 nesil
görememifl ve de mahkemeleri hala devam etmektedir.
fiehircilik problemlerinin alt›nda yatan en
önemli sebeplerden sonuncusu olan,
“Planlamada Empati Eksikli¤i” bertaraf
edilerek, uygulanabilir, adil ve k›sa sürede sonuçlanan planlar yap›lmal›d›r.
37
DOSYA > ŞEHRLEŞME AMA NASIL?
SÖYLEŞ
Prof. Dr. Sadettin Ökten:
“Osmanl› Devleti tabiata
Yaratan’›n emaneti olarak bakard›”
Prof. Dr. Sadettin Ökten ile bu say›m›z›n dosya konusu olan flehirleflme üzerine bir
söylefli gerçeklefltirdik. ‹slam medeniyetini ve Osmanl› flehirlerini konufltu¤umuz
de¤erli hocam›z, flehre sahip ç›k›lmas› ve flehirlerin ruhunu kaybetmemesi için
yap›lmas› gerekenlere de¤iniyor.
> Söylefli: Mehmet Demiröz, Osman Ar›
Foto¤raf: Osman Ar›
Sadettin Ökten ile röportaj›m›za bafllamadan önce kendisinin flehirler üzerine
düflüncelerine burada yer verelim.
fiehir ilk bak›flta fiziksel bir yap› olarak görülür. Tabii bir veri olarak buldu¤u arazi
parças› üzerine insano¤lunun kendi eliyle
yapt›klar›ndan oluflur. Bu yap›lanlar tümüyle maddi ve fiziksel çevreye ait olan
binalar, yollar, meydanlar, sosyal ve ekonomik tesisler, altyap› ve benzerleri gibi
s›ralan›r. Bunlar›n üzerinde yer ald›¤› arazi parças› ise insano¤lunun yaflad›¤› arz
üzerinde eylem yapmas›na imkân veren
bir ortamd›r. Bu ortam yani flehrin yeri,
flehir arazisinin topografyas› ve bu yörenin iklimi insan›n flehri kurarken dikkate
almas› gereken bafllang›ç flartlar›d›r. Bu
flartlar yani konum, topografya ve iklim
vb. kentler aras›nda fark› oluflturan ilk etkenlerdir. Bu flartlar›n müsait oldu¤u yerlerde kurulan flehirler güzelleflmek, zenginleflmek, topluma imkânlar sa¤lamak
aç›s›ndan f›rsatlar›n bulundu¤u flehirlerdir. Bafllang›ç flartlar› müsait olmayan
arazilerde kurulan flehirler ise geliflme
noktas›ndan zorluklar ihtiva ederler. Toplum bu bafllang›ç flartlar›n› göz önüne alarak flehirlerini infla eder yahut etmelidir.
fiehir fiziksel anlamda insan eliyle yap›ld›¤› için hemen flu sorularla beraber düflünülür: fiehri kim yap›yor? Nas›l yap›yor ve
neden böyle yap›yor? fiimdi bu sorular
üzerinde biraz düflünelim. fiehir bir biçimler bütünü oldu¤una göre bu biçimler
bütününü kim kimler için yapm›flt›r? fiüphesiz buna verilecek cevap gayet net ve
bellidir. fiehir, flehirli için yap›l›r. fiehir bu
flehirde yaflam›fl, yaflamakta olan ve flehri
yaflayacak kimseler için infla edilmifltir.
Dolay›s›yla burada gündeme zaman boyutu da girmektedir. Halde yaflayan insanlar maziden gelen bir flehir miras›n›
38 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
tevarüs etmifllerdir. fiu anda flehirde yaflamaktad›rlar ama bir süre sonra bu flehri
baflka nesillere tevdi edeceklerdir. K›saca
söylemek gerekirse flehir zaman›n ak›fl›
içinde gelen insanlar taraf›ndan, isterseniz k›saca buna flehirli diyelim, kullan›l›r.
Bütün mesele bu kullan›fl›n kalitesi etraf›nda yo¤unlaflmaktad›r.
fiehirde yaflama dedi¤imiz olgudan söz ettik. Öz ve k›sa söylemek gerekirse flehirdeki hayat bir biçimler toplulu¤udur ki flehirlinin eylemlerinden oluflur. Bu biçimler toplulu¤u kendi içinde bir tarz ve bir
kompozisyon manzaras› gösterir. Buradan bakt›¤›m›zda çok aç›k olarak söyleyebiliriz ki her biçimler toplulu¤u veya her
tarz bir kültür üretmektedir. Dolay›s›yla
flehre bakt›¤›m›zda orada yaflayanlarla
beraber belli özellikleri olan bir kültürel
bütünlü¤ü gözlemleriz. ‹nsan denilen varl›k her eylemi icra ederken bu eylemin ard›nda bir bilinç, bir tercih, bir niyet, bir
meyil ya da bir inanç sahibidir. ‹nsanlardan oluflan toplumda da ayn› gerçeklik
söz konusudur. Her toplumsal tarz›n arkas›nda ya da di¤er bir deyiflle her biçimsel bütünlü¤ün veya kültürün ard›nda
toplumsal bir kabul, bir benimseyifl ve bir
tercih vard›r. Birey davran›fllar›nda oldu¤u gibi toplumsal davran›fllarda da arka
planda bilinç, tercih, e¤ilim ve inanc› görürüz. Bu bütüne medeniyet telakkisi veya medeniyet tasavvuru ad› verilir. Bir
medeniyet tasavvuru hiyerarflik bir sistemdir ve elemanlar› toplumca kabullenilmifl, benimsenmifl ve sevilmifl de¤erlerdir. Bu tasavvur toplumsal davran›fl› belirler. fiehirdeki yaflama tarz› zaman içinde
o flehirde ömür geçiren toplumun medeniyet telakkisinin veya tasavvurunun eylemlerle d›fl dünyaya yans›mas›ndan baflka bir fley de¤erlidir.
Bu eylemlerin içinde toplumsal anlamda
flehirde cereyan eden büyük ve girift faaliyetler oldu¤u gibi flehrin biçimlendirilmesi daha aç›k söylersek infla edilmesi, dönüfltürülmesi, imar›, bak›m› ve tevsi edilmesi de vard›r. Toplum bu iflleri, k›saca
flehrin biçimlendirmesine ad›n› verdi¤imiz bütüncül eylemi bizzat yapmaz. Genel kabul görmüfl bir talep oluflturur. Bu
talep ayn› zamanda bir hedefi tan›mlamak, bir hedefe yönelmek demektir ki bu
hedefin içinde toplumun hayat telakkisi,
zevki, istedikleri, istemedikleri, hayattan
bekledikleri ve imkânlar› da vard›r. Bu yönelifl toplumsal bir iradeye dönüfltü¤ü zaman veya belli bir güce eriflti¤i zaman
toplum ad›na herhangi bir erk, bir iktidar
bu yöneliflin cevab›n› verir, buna ait bir
çözüm gelifltirir. Di¤er bir deyiflle flehri infla, imar ve tevsi ifllerini bu iktidar halleder. Böylece toplumun medeniyet tasavvuruna uygun bir flehir yap›s› ortaya ç›kar. Bu aç›klamalardan flu sonuç ç›kar›labilir. ‹lk bak›flta flehir fiziksel bir yap› olarak görünse bile o flehri kullanan bir flehirliden kesinlikle ayr›lamaz. Neticede,
kent ve kentli bir bütündür. Güzel bir flehir ve bu flehirde cereyan eden mesut bir
>>
‹slam medeniyetinin kutsal flehirlerden sonra kurdu¤u bir tak›m
flehirler var. Mesela Ba¤dat flehri. ‹slam medeniyeti, Ba¤dat’› köy
halinden ç›kart›p, anlamlar yükleyerek flehir haline getirmifltir.
hayat bu bütünlükten do¤ar. Bir kez daha
tekrarlamak gerekirse toplumun medeniyet tasavvuruna göre üretilmifl bir kültür
veya yaflama tarz› ve bu tarza imkân veren, bunu sa¤layan bir mekân güzel ve
mesut bir flehirdir. Modern ça¤larda dünyay› yönlendiren bat› uygarl›¤› modern
bat› flehrini kurmufltur. Modern öncesi
bat› dünyas›nda eski ve tarihi bat› flehirleri vard›r. Modern bat› flehri sanayi toplumunun kurdu¤u flehirdir. Eski bat› flehri
ise tar›m toplumunun ürünüdür. Buradaki ayraç sanayi devrimidir. Bat› dünyas›
Rönesans’la bafllayan fikri ve duygusal serüveni hümanizma, ayd›nlanma, ticaret
devrimi ve sanayi devrimi ile sürdürmüfltür. Bu süreç içerisinde toplum da ad›m
ad›m de¤iflmifl ve sanayi toplumu haline
gelmifltir. Sanayi toplumunun birçok niteli¤i olmakla birlikte bunlar›n hepsinin
üzerinde yer alan temel bir özelli¤i vard›r.
Sanayi toplumu rasyonel bir toplumdur.
Rasyonalite sanayi toplumunun ana de¤eridir. Bu toplum hayat›n ak›l ile baflka
ortak olmaks›z›n düzenlenebilece¤ini,
yönlendirilebilece¤ini ve güzelleflece¤ini
bir ön kabul olarak içsellefltirmifltir. Rasyonalite bir de¤er oldu¤u zaman onun
ürünü olan ve birbirinden ba¤›ms›z olmayan iki olgu ile karfl›lafl›yoruz. Bunlardan
biri bilim di¤eri teknolojidir. Rasyonalitenin temel dayana¤› soyut bir alan olan
matematik bunun yan›nda ona d›fl dünyada uygulama alan› sa¤layan fizik, kimya, biyoloji ve di¤er bilim dallar›d›r. Bat›
dünyas›n›n bilimsel devrimlerle elde etti¤i bu birikim rasyonalitenin maddi dünyadaki di¤er bir yans›mas› olan kapital birikimi ile eflleflti¤i zaman ortaya teknoloji
ç›kar. Rasyonalite hayat›n evveli ve sonras› hakk›nda bir fley söylemez, söyleyemez.
Sadece hayatla ilgilenir. Bu ilgi teknoloji
ile beraber düflünüldü¤ünde ortaya ç›kan
manzara rasyonel, teknolojik geliflmesini
sürdürmekte olan bat› uygarl›¤›d›r. Dolay›s›yla bat› dünyas›n›n kurdu¤u modern
bat› flehirleri de bu resmin vazgeçilmez ve
tan›mlay›c› parçalar›d›r.
Prof. Dr. Sadettin Ökten
Kimdir
1 Eylül 1942’de Beyaz›t So¤ana¤a’da
bir apartman dairesinde dünyaya
gelen Saadettin Ökten, 1949 senesinde Koska’daki Koca Rag›p Pafla ‹lkokulu’na okumay› bildi¤i için ikinci
s›n›ftan bafllar. Ökten’in ikinci okulu
ise, bafllang›çta Arapça, daha sonras›nda Kabatafl, Darüflflafaka ve Vefa
Liselerinin unutulmaz edebiyat hocas› ve imam hatip okullar›n›n kurucusu Mahmud Celaleddin Ökten’in
yani babas›n›n dost sohbetleridir.
1953 senesinde Vefa Lisesi’ne kaydolan Ökten, lise tahsilini tamamlad›ktan sonra ‹stanbul Teknik Üniversitesi’ni kazan›r. Yüksek inflaat mühendisi ç›kmas›na ra¤men flehir ve
medeniyet özellikle de ‹slam medeniyeti konular›ndaki entelektüel birikimiyle nice söylemlere imza atar.
39
DOSYA > ŞEHRLEŞME AMA NASIL?
Söyleflimize ilk olarak flehirlerin insan tabiat›n› üzerindeki etkiyle bafllamak istiyorum. Size göre flehirler insan tabiat›n›
nas›l etkiliyor?
Matematikle do¤aya bakt›¤›m›z zaman
karfl›m›za Newton kanunlar› ç›k›yor, e¤er
böyle bakmazsan›z do¤ruyu bulamazsan›z. Bat› insan› rasyonalite ile hayat›na
bakt›¤› zaman 2 tane önemli olguyu kendi hayat›na dâhil ediyor. fiöyle söyleyeyim, bat› insan›nda baflkas›n›n mal›na el
sürmemek ahlaki bir erdemdir. Yani h›rs›zl›k yapmamak bir de¤erdir. Hakk›n›z
olmayan bir fleyi almazs›n›z. Bunun yan›nda bilimde ciddi bir erdemdir. Tabi bilimle u¤raflt›¤›n›z zaman, bilimin getirisini kendinize nüfuz ettirdi¤iniz zaman, bir
manada medeniyet de¤erlerinin üstünde
bir de¤er sahibi oluyorsunuz. S›rf bilim
yetmiyor tabi, bunun yan›nda teknolojide
gerekiyor. Dolay›s›yla bilim ve teknoloji
bat› insan›n›n medeniye tasavvurunda
çok önemli rol oynayan iki etken. fiimdi
bizim insan›m›z›n Tanzimat ile birlikte
övdü¤ü, sevdi¤i bat› flehirleri, bilim ve teknolojinin üretti¤i bat› flehirleridir. Matematik bir hassasiyet ve teknolojik bir mükemmeliyettir. Bilim ve teknolojinin d›fl
mekâna yans›mas› var. Burada Avrupa
flehirleri aras›nda bir de eski flehirler var.
Onlar ne? Onlar Ortaça¤ Avrupa’s›n›n ne
teknolojiye ne de mant›ksal verilere dayanmayan flehirleri. Dar sokaklar, e¤ri kemerler, küçük mahzenler. Ama o flehirler
orada hala duruyor, kaybolmufl de¤il.
Onun d›fl›nda, yeni flehir olarak tabir edilen 19 yy flehirleri yer al›yor. Bu yap›lar
halen varl›¤›n› devam ettiriyor, ‹ngiltere’nin Londra kenti bunun için güzel bir
örnektir. Neticede Avrupa kendi içinde
bir evrim geçirdi¤i için, iflte Rönesans, sanayi devrimi falan bu evrimin parças› oldu¤u için, eski flehirlerini de kendi içinde
sakl›yor. Onlar› nostalji olarak sakl›yor
ama eski flehirlerin getirdi¤i hiçbir veri ile
de bu hayatta yaflam›yor. Bu hayata rasyonellik hâkimdir, yer yer söylenmese de
içgüdüler yanlardan girmektedir. Hatta
hayat› onlar zaman zaman bir orkestra
flefi gibi idare ederler. Bat› hayat› budur.
Yapt›klar› flehirler böyledir ama bilim ve
teknolojide bütünsel yal›nl›¤› ile kendini
gösterir. Tabi bat› insan› bu hayat› yaflarken çok ciddi bedeller ödemifltir. Evrensel
insani de¤erler olarak çok ciddi bedeller.
Evrensel de¤erlerden bir tanesi para’d›r.
fiehirde yaflarken ödedi¤i para 5 ise kasabada yaflarken ödedi¤i para 1 olmufltur.
Bu bir tercih meselesidir. Bu evrensel bir
40 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
SÖYLEŞ
olgu, para insani de¤er midir, de¤il midir,
o kabule ba¤l›d›r. Baflka bir de¤er de yaln›zl›kt›r. O kalabal›k, konforlu flehirde yaflad›¤› halde bat› insan› yaln›zd›r. Bilimsel
ve sanatsal yönden çok zengin bir flehirde
yaflayabilir ama yaln›zd›r. fiimdi bat› flehirlerini b›rakal›m ve bizim Osmanl› flehirlerinden bahsedelim. ‹slam medeniyetinin kutsal flehirlerden sonra kurdu¤u
bir tak›m flehirler var. Mesela Ba¤dat flehri. ‹slam medeniyeti, Ba¤dat’› köy halinden ç›kart›p, anlamlar yükleyerek flehir
haline getirmifltir. Ba¤dat flehrinden sonra Kahire var. Baflka medeniyetlerden ‹slam medeniyetlerini geçen flehirler var.
>>
Her gelenek düflüncenin önünü
keser, her gelenek bir kitleyi
düflünmekten al›koydu¤u için çok
kolay benimsenir. Her gelene¤in
ayr›ca arkas›nda bir öz vard›r, bu
biçimi de oluflturur.
Modern zamanlarda bu ‹slam flehirlerinin
temsilcili¤ini yapan bir devlet var, o da
Osmanl› Devletidir. Bu devlet zaman›nda
ortaya konulmufl bir flehir anlay›fl› var, bu
anlay›fl›n temelinde de bu devletin de¤erleri yat›yor. Bu temel de¤er “vahiy”dir. Bu
kadar aç›kt›r. Bu de¤eri ana hatlar› ile
söyleyelim. Vahiy, bu hayatta, topyekûn
sanat› ile giyimi ile kitap toplumu ortaya
ç›kar›r. Tüm bunlar› yaflamak için mekâna ihtiyac› vard›r bunu da kitap flehirleri
ile ortaya ç›karm›flt›r. Burada bir fley söyleyeyim, kapitalizm ortaya ç›kt›¤› zaman
bir düflünce var oluyor, “b›rak›n›z yaps›nlar, b›rak›n›z etsinler” Monark bu ideolojiye karfl› ç›ksa da bak›yorlar onun kanunlar› ile ticari hayat geliflemiyor. Engel var
burada, Monark insanlar›n içindeki içgüdüsel h›rs› frenliyor. Burada kapitalizmden bahsederken, bilim adamlar›n›n bu
sistemi bilmeleri için bir kapitalist gibi
hissetmeleri de laz›m, bunu da belirtelim.
‹flte bu anlatt›¤›m›z sistem içerisinde de
flehirlerde baz› eserler ortaya ç›k›yor. Bu
eserler Osmanl› Devletinin özgür medeniyet anlay›fl›n›n hayata yans›d›¤› zamana
ait eserler. Tarih çok önemli de¤il, o hayat
anlay›fl› birden bire bitmez. Ama flu
önemli ki, bu hayat anlay›fl› tar›m toplumuna ait bir hayat anlay›fl›d›r. Tabiat ve
kendi felsefesinin oluflturdu¤u bir hayat
anlay›fl›. Burada vahiy medeniyetinden
bahsetti¤imiz için, devlet tabiata Yaratan’›n bir emaneti olarak bak›yor. Emanete h›yanet etmemek için de tabiata büyük
bir hürmet gösteriyor. Mesela bazen bir
Müslüman bir eser meydana getirdi¤i zaman kendisi hiç görünmüyor bile. Kendini öne ç›karm›yor. Neticede fluna gelmek
istiyorum ki, tar›m toplumunda meydana
gelmifl eserler var burada. Tar›m toplumunun da tabi baz› arkadafllar› var, mesela “Monarfli”. Bir tanesi de “ataerkil aile”. Bu üçü bir araya gelince kapitalizmden çok ayr› üretim flekilleri meydana geliyor, iflte zekât gibi müesseslerle de hayata bir denge yans›t›l›yor. Medeniyetin büyük de¤erleri olan külliyeler, kal›c› beflerin yapt›¤› etraftaki mahallelerdir. Neden
Külliye, çünkü bu yap›lar tüm renkleri ile
hayat›n tam ortas›nda. Eski insan›n bütün davran›fllar› r›za ile ba¤lant›l›yd› bu
bizim modern insan›m›z›n çok fazla anlayabilece¤i bir fley de¤ildir.
Bizim 200–300 sene önceki tar›m toplumuna geri dönme imkân›m›z yok. Fakat
o geçmiflteki topluma rengini veren de¤erler, vahiy toplumundan söz ettiniz burada, eskiden oldu¤u gibi tar›m toplumu
olmasak da, o ahengi, rengi tekrar bizim
toplumumuza getiremez miyiz?
Tabi getirebiliriz. Mümkün de¤il demeyece¤im çünkü öyle demek bir defa beni
aflar. Ama o zaman ne yapmak laz›m, vahyin bana getirdi¤i, temelleri, de¤erleri, bugünkü zamana göre yorumlay›p, oradan
yeni bir biçim oluflturmak laz›m. fiimdi
bugünkü dünya verilerine göre yorumlamak demek, yeni bir medeniyet yorumu
yapmak demektir. Osmanl› bunu yapt›. Site devletten yola ç›kt›, s›n›rlar› Afrika’ya,
Asya’n›n bir ucuna, Avrupa’ya dayanan
kitlesel bir hareket meydana getirdi. Hukuku do¤ru uygulad›. fiimdi burada mesela belki biraz hukuk felsefesi yapmak laz›m. Burada sizin kullan›lan kavramlardan medeniyet ve gelenek kavram› çok
önemli. Her gelenek düflüncenin önünü
laylaflt›r›yor. Biz o manada edepleri afl›yoruz, diyelim ki bizim iflte f›rsat›m›z yoktu
param›z yok, o yüzden apartmanlar›m›z
var bunlar› kabullenelim, o halde demeliyiz ki 2–3 katl› olsun, arada avlu olsun,
a¤açlar falan görelim dememiz laz›m. 4
kat› geçmesin. O zaman efendim bu nüfusu yerlefltiremeyiz derler, o halde bu kadar nüfus ‹stanbul’a gelemeyecek. ‹flte bu
demokrasiye karfl› olur. O halde bedelini
ödeyemeyen gelmeyecek. Vergi vermeye
gelince merhamet, hemen Osmanl›ya dönüfl ama öte yandan ‹stanbul’un tafl› topra¤› alt›n. Monarfli, liberalizm, kapitalizm
bunlar kardefl kusura bakmayacaks›n.
>>
Turgut Bey kitab›nda bir plan yap›n diyor mesela. Ama bu plan› ya
belediye, ya iflçiler, ya hukuk bir flekilde bozuyor. Peki, bu plan› bozan›n
sosyal bir karfl›l›¤› var m›? Tabiî ki var, hipokratiyel bir sonucu var. Niye
bozuyor o plan›, rant, ideoloji vs. peki onun arkas›nda toplumun
menfaati, bilimin, teknolojinin menfaati var m›?
keser, her gelenek bir kitleyi düflünmekten al› koydu¤u için çok kolay benimsenir.
Her gelene¤in ayr›ca arkas›nda bir öz vard›r, bu biçimi de oluflturur. Öz varsa, o gelenek oluflmufltur. Biçim oldu¤una göre
bu gelene¤in zaman ve mekânla s›n›rl› olmas› gerekir. E¤er gelenek arkas›ndaki öz
ile de¤iflen zaman ve mekâna ra¤men iliflkisini evirilerek de olsa sürdürüyorsa, bu
gelenek devam eder. Ama e¤er aradaki
kan ba¤› p›ht›laflm›flsa toplum art›k o biçimi öz olarak alg›lar. Böylece hangi biçimi
savunuyorsa yapt›¤› fley onun karikatürü
olur. Sizin örne¤inizden yola ç›karsak, Sinan’›n camileri, esteti¤iyle, akusti¤iyle,
rengiyle, flekliyle bir biçimdir. O bir gelene¤in ortaya ç›kmas›d›r, yans›mas›d›r
ama bugün Sinan’›n eselerine benzeyen
eserler yapmak, gelene¤in karikatürüdür.
Mesela bu yap›y›, oturdu¤umuz yap›y› yapan arkadafllar, biçimin arkas›ndaki özü
bilselerdi, belki de baflka türlü oluflurdu
yap›lar. Mesela camiyi ele al›rsak, insanlar
bu yap›lara bir demokratik aç›l›m için bir
araya gelmiyorlar, ilahi bir fley için bir araya geliyorlar. Yani bir aç›k oturuma gider
gibi camiye gitmiyor. ‹kincisi camiye geldi¤imiz zaman yapt›¤›m›z harekete d›flardan bakal›m. Ne yap›yorsunuz, konufluyorsunuz ama konufltu¤unuz kifliyi görmüyorsunuz ama inan›yorsunuz ki, o sizi
duyuyor. ‹nanç olmasa bu olabilir mi?
Muhatap olmasa da camideki cemaat
tüm bunlar› yap›yor. fiimdi bir dost mimar cami yapm›fl, mihraba bir cam koymufl tabiat› da görüyorsunuz. Hâlbuki ca-
mide olabildi¤ince tecvit noktas›nda olmal›s›n›z. Çünkü oraya bir imanla gidiyorsunuz. Gayb oldu¤u için iman konusu
oluyor ve burada tart›fl›lm›yor. De¤erler
dünyam›z henüz daha net bir de¤erler
dünyas› de¤il. Kendimizi ifade etmekte sorun var ve bu soruna hepimiz dâhiliz, kimse bu sorunun d›fl›nda de¤il.
Yap›lan binalar›n mutsuzlu¤u tetikledi¤i
konusu hakk›nda ne düflünüyorsunuz?
Türkiye’nin üst kademedeki zenginleri büyük konfor olarak bahçeli evde oturuyorlar. Bat› diyar›n› görmemifl olsak biz bunlar› iyi evler zannedece¤iz. Bahçeli ev dedi¤iniz zaman belli bir metrekaresi olacak
iflte a¤açlar olacak falan filan. fiimdi burada milyon dolarlar ödeniyor, oturuluyor
ama evler bir birine yak›n. Mahremiyet
yok üstelik birbirinin manzaras›n› da kesiyor. fiimdi Amerikal› ya da Avrupal› bunu
yap›yor ama bunun bedelini de ödüyor.
Peki, arzu etti¤imiz flehirleri flu anda infla
etmek mümkün müdür?
Bu konuflmalar, bu u¤rafllar, önce böyle
bir insan olmas› için kendimizden yola
ç›kmam›z laz›m. Talep burada önemli. Siz
dediniz ki biraz önce, çok katl› binalar yap›l›yor ve orada insan›m›z mutsuz. Peki,
talep olmasa Toki, Kiptafl oralara evler yapar m›? Yapmaz. Adam bunu göremiyor,
bir s›k›nt›s› yok zaten görmek için. Armut
pifl a¤z›ma düfl burada olan. fiimdi tar›m
toplumunda Osmanl› uygarl›k sisteminin
belli kurallar› var. Gelenek var, hayat› ko-
fiehircilik konusunda gerek planlamada
gerekse di¤er konularda biz bir problem
gördü¤ümüzde her fleyin tamamen bafl›na dönmeyi düflünüyoruz ve öyle yap›yoruz. ‹lk olarak düzenli planlama, problemleri önceden görme ve bu problemleri ortadan kald›rmak laz›m de¤il midir?
Tabi sizin yapt›¤›n›z bir planlama tespitidir. Yine rasyonel bilim anlay›fl›n›n bir tan›m›d›r. Planlaman›n tek bir tan›m› oldu¤unu ben kabul etmiyorum. Burada biraz
da totaliterlik var. ‹nsanlara sen flu evde
oturacaks›n denmesi bana göre insani de
de¤ildir. Bu bir modeldir ama onu da söyleyeyim. Peki, planlaman›n tan›m› ne olmal›? Bir sosyal ak›fl var, bu sosyal ak›flta
bizim bir tak›m bilgilere, tekniklere, uzmanlara ihtiyac›m›z var. Bu sosyal ak›fl›
ekolojik dengeyi rahats›z etmeden yapmak laz›m. Bir nehir ak›yor, çal› onu t›kayabilir, dengeyi bozmadan çal›n›n al›nmas› laz›m. Böyle bir planlama. Bu da bir
dünya görüflüdür ayr›ca. Mesela dediniz
ki biz sadece gözlemciyiz. Peki, insanlar
bu sosyal ak›fl› neye göre yap›yorlar. Bizim
d›fl›m›zda oluflan bir dünyan›n sundu¤u,
açt›¤›, aldatt›¤› veya aldatmad›¤› imkânlar. ‹kincisi bu insanlar bu tercihlerini yaparken özlerinden de kopam›yorlar ve neticede böyle bir karmafla do¤uyor. Turgut
Bey kitab›nda bir plan yap›n diyor mesela.
Ama bu plan› ya belediye, ya iflçiler, ya hukuk bir flekilde bozuyor. Peki, bu plan› bozan›n sosyal bir karfl›l›¤› var m›? Tabiî ki
var, hipokratiyel bir sonucu var. Niye bozuyor o plan›, rant, ideoloji vs. peki onun
arkas›nda toplumun menfaati, bilimin,
teknolojinin menfaati var m›? Adam iyi yap›yor ama A partisinden diye bozuyorsunuz. ‹kinci defa söyleyeyim, ‹stanbul’un
nüfusu neden art›yor diye sormazs›n›z, ya
nüfusu kesersiniz ki bu totaliter bir hareket olur, ikincisi bedel ödetirsiniz.
41
DOSYA > ŞEHRLEŞME AMA NASIL?
MAKALE
‹slam Dünyas›’nda flehir yönetimi
fiehir ve flehirlilik gibi terimler, tarih boyunca bölgeden bölgeye büyük de¤ifliklikler
gösteren genifl kapsaml› terimlerdir. S›n›rl› bir bölgede makul bir büyüklükte ve
devaml› bir insan yo¤unlu¤unu bar›nd›rma, bütün flehirlerin ortak özelli¤i olarak
kabul edilmektedir. Bununla beraber flehirlerin yaflanabilir bir hale getirilmifl olmas›,
burada yaflayan insanlar›n daha huzurlu bir hayat sürmelerine imkân verir. Gerek
flehircilik, gerek çevre, gerekse içinde yaflayan toplum bak›m›ndan huzurlu olan
flehirler, flair ve ediplere ilham kayna¤› da olurlar. ‹slâm dünyas›nda bu neviden pek
çok flehrin varl›¤›na iflaret etmekle yetinmek istiyoruz.
> Prof. Dr. Ziya Kaz›c›
Marmara Üniversitesi ‹lahiyat Fakültesi
42 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
G
öründü¤ü kadar› ile asr›m›z›n en
önemli sosyal hâdiselerinden biri
flüphesiz dünyan›n h›zla bir flehirleflmeye do¤ru gitmesidir. fiehirleflmeyi,
sadece modern bina, meydan, cadde, sokak ve fabrikalar›n yap›lmas› ile ortaya ç›kan bir yerleflim yeri olarak düflünmemek
gerekir. Zira flehirleflme, gerek keyfiyet, gerekse kemiyet olarak sosyal ve kültürel bak›m›ndan ola¤anüstü de¤ifliklikler meydana getiren bir olayd›r. fiehirleflmenin en
göze çarpan taraf›, yerleflme biçimi, yerleflim alanlar›n›n h›zla genifllemesi ve bu
alanlardaki nüfusun di¤er yerleflim mahallerine oranla oldukça yo¤un ve kalabal›k olmas›d›r. Keza köylere oranla daha
çok ekonomik faaliyetlere sahne olmas›,
daha fazla ifl gücüne muhtaç bulunmas›
ve oldukça karmafl›k bir ifl bölümüne sahip olmas› gibi farkl› yap›laflma da flehirleflmenin en bariz özelliklerinden biridir.
fiehir kelimesinin Arapça karfl›l›¤› “medine”dir. Bu kökten türetilen medeniyet kelimesi de “flehirleflmek” ve “flehir hayat›n›
benimsemek” demektir. Böylece medeniyet, her biri kendi kabile örf, yaflay›fl ve geleneklerini sürdüren çöl halk›na karfl›l›k
farkl› soy, din, dil ve geleneklere sahip kütlelerin doldurdu¤u flehirde ortaklafla meydana gelen ve geliflen yaflay›fl birli¤ini ifade etmektedir.
Bilindi¤i gibi ‹slâm, dönemin önemli flehirlerinden biri olan Mekke’de ortaya ç›kt›. Hz. Peygamber, Mekke döneminde cemiyetleflme ve organize bir flekilde hareket edebilme çal›flmalar›n›, Medine’de
devlet kurarak baflar›ya ulaflt›rd›. Burada
flunu da belirtelim ki, sadece devletin kurulmas› ile ifl bitmiyordu. Zira ‹slâm’a girmifl olsalar bile henüz bedevî hayat tarz›n› sürdüren pek çok kifli, devlet veya belli
bir normda yaflamay› gerektiren flehir düzeni içinde yaflama ve bir lidere itaat etme
fikrinden uzakt›. Onlara göre devlet düzeni ve devlet taraf›ndan yetkili k›l›nan lider
ve yöneticilere itaat, hürriyetlerinin k›s›tlanmas› manas›na geliyordu. Bu durumun fark›nda olan Hz. Peygamber, toplumda devlet düzeni ve devlet görevlilerine itaat anlay›fl›n› yerlefltirmek üzere harekete geçti.
Emîrlik veya günümüzün ifadesiyle yöneticilik, insanl›¤›n düzenli bir yaflam sürmesi için zarurî oldu¤u gibi, hayat›n düzenlili¤i ve hukukun icras› için de gereklidir. Hem dinî, hem de siyasî bir yönetici
olarak hayat›n bu gerçek yönünü bildi¤i
için Hz. Peygamber, gerek kendisinin, gerekse tayin edece¤i idarecilerin toplum taraf›ndan kabullenmesini sa¤lamak gayesiyle idarecilere itaati teflvike azamî derecede önem veriyordu. Zaten ‹slâm’a göre
idarecilerin halka karfl› sorumluluklar› bulundu¤u gibi, halk›n da idarecilere karfl›
sorumluluklar› bulunmaktad›r. Kur’an-›
Kerim’de Müslümanlar, Allah’a ve Resûlüne itaate ça¤›r›ld›klar› gibi, bafllar›ndaki
idarecilere de itaatle emr olunuyorlard›.
Öbür taraftan Hz. Peygamber de sürekli
olarak devlet baflkan›, vali, âmil, ordu komutan› vb. gibi herhangi bir makam ay›r›m› yapmaks›z›n genel bir ifade ile idarecilere itaati emretmektedir. Hadis literatüründe bu konuda pek çok hadis bulunmaktad›r.
Resûlullah’›n, âmirlere itaate son derece
önem vermesi ve bunu kendine yap›lan
itaat mertebesine yükseltmesine sebep
olarak Sahih-i Müslim flarihi Nevevî, Hattabî’nin flu yorumda bulundu¤unu nakleder: “ Gerek Kureyfl, gerekse onun peflinden gelen di¤er Arap kabileleri, emîrlik nedir bilmezlerdi. Bunlar, kendi kabile reislerinden baflka kimseyi tan›mazlard›. ‹slâmiyet gelip kendilerine emîrler tayin edilince bunu hazmedemediler. Hatta bu
>>
Bilindi¤i gibi flehirler, gerek
‹slâm dünyas›nda, gerekse di¤er
toplumlarda kurulufllar›na, co¤rafî
bölgelerdeki stratejik yerlerine,
ticarî ve sosyal yap›lar› ile
büyüklüklerine göre önem
kazan›yorlard›. Bütün bu yönlerine
bak›ld›¤› zaman flehirlerin önemleri
bak›m›ndan farkl›l›klar arz ettikleri
görülür.
yüzden baz›s› itaatten vazgeçti. Bunun
üzerine Hz. Peygamber, emîrlere itaat etmenin kendisine yap›lan itaate, isyan›n
da kendisine yap›lan isyana ba¤l› oldu¤unu bildirerek, onlar› âmirlerine itaate teflvik etti.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, devlet otorite
ve nizam›na al›fl›k olmayan ilk dönem
Müslümanlar›, Hz. Peygamber’in çabalar›yla devlet nizam›n› tan›d›lar. Bundan
sonra devlet yöneticisi olan Hz. Muhammed’e ve onun taraf›ndan ifl bafl›na getirilen vali, ordu komutan› ve emîr-i hac gibi
yöneticilere karfl› direnmediler. Bu durum, Hz. Peygamber ve halifelerince vilayetlere gönderilen valilerin veya büyük kabilelere tayin edilen liderlerin halk nezdinde kabullerini sa¤lad›.
Ortaya ç›k›fl›, flehir merkezinde olan ve burada k›sa bir müddet içinde genifl yay›lma
imkân› bulan ‹slâm, ortaya ç›k›fl› ile birlikte iki farkl› flehir yap›s› ile karfl› karfl›ya geldi. Bunlardan biri, kendinden önce mevcud olan ve baflkalar› taraf›ndan kurulmufl bulunan flehirler, di¤eri de bizzat
Müslümanlar taraf›ndan ilk defa kurulup
imar edilen flehirlerdir.
Bilindi¤i gibi flehirler, gerek ‹slâm dünyas›nda, gerekse di¤er toplumlarda kurulufllar›na, co¤rafî bölgelerdeki stratejik yerlerine, ticarî ve sosyal yap›lar› ile büyüklüklerine göre önem kazan›yorlard›. Bütün
bu yönlerine bak›ld›¤› zaman flehirlerin
önemleri bak›m›ndan farkl›l›klar arz ettikleri görülür.
Müslümanlar taraf›ndan fetih yolu ile ele
geçirilen flehirlerde Müslümanlar, o flehirde yaflayan insanlar›n eski din, örf, âdet
ve geleneklerine herhangi bir flekilde müdahalede bulunmuyorlard›. Sadece fetih
hakk› olarak varsa bir kiliseyi câmie tahvil
(çevirme) ediyorlard›. Bunun d›fl›nda di¤er
mabedler ile eski sakinlerinin ifllerine ka-
r›flm›yorlard›. Onlar, tamamen kendi din
adamlar›na ba¤l›yd›lar. Bu konuda sadece Osmanl› dünyas›ndan verece¤imiz birkaç örnek bu söylediklerimizi do¤rulayacakt›r.
Osmanl›lar, yönetimlerine giren toplumlar›n içyap›lar›na (din, örf, âdet ve gelenek)
müdahalede bulunmazlard›. Bu yüzden
herkes kendi dininin icaplar›n› herhangi
bir engelle karfl›laflmadan yerine getirebiliyordu. ‹stanbul’un fethinden sonra Osmanl› yönetimine giren fiark Ortodoks
Mezhebi’ndeki H›ristiyanlar›n can ve mal
güvenli¤i emniyet alt›na al›nm›flt›. Onlar,
tamamen Patri¤e ba¤l› idiler. O, Piskoposlar› azledebiliyor, suç iflleyen H›ristiyanlar› cezaland›rabiliyordu. Nitekim 14 Cemaziyelahir 1016 ( 6 Ekim 1607 ) tarihi gibi
fetihten çok sonralar› bile ‹stanbul, Galata, Haslar ve Üsküdar kad›lar›na yaz›lan
bir hükümden bunu anlamak mümkündür.
Osmanl›lar›n, H›ristiyan vatandafllar›na
karfl› takip ettikleri insanî hukuk ve siyaset anlay›fl›n› de¤erlendiren Engelhardt,
Rum Patrikhanesi’nin fetihten sonra nail
oldu¤u hukuk sâyesinde âdeta devlet içinde devlet gibi hareket serbestisine sahip
oldu¤una iflaretle : “fiark Ortodoks Mezhebi’ndeki H›ristiyanlar›n ›rz ve namusu,
servet ü sâman›, hürriyet-i flahsiyesi, hürriyet-i vicdan› –hiçbir kontrole tabi olmadan- Dersaâdet Kilisesi (Patrikhâne) reisinin elinde idi. Patrik, Ortodokslar› nefiy
(sürgün) ve hapis cezalar›na mahkum ediyor, vergi al›yor, piskoposlar› azlediyor,
aforoz ve sansür gibi iki vâs›ta-i mühimmeyi isti’mal ve su’ eyliyor. Mektepler için
tedrisat programlar› yap›yor(du). Elhas›l
birçok cihetlerden hayat-› medeniye ve siyasîyeye taalluk eden vezaifin hin-i ifas›nda hiçbir kayda tabi bulunmuyordu” der.
Osmanl› toplumundaki çevre ve flehircilik
bilincinin, hayat›n bütün alanlar›na nüfuz
etti¤i görülür. Gerçekten de çevre veya tabiat (do¤a) gibi kelimelerle ifade etmeye
çal›flt›¤›m›z fley, tabiat›n insan eliyle tahribata u¤ramadan ve zorla de¤ifltirilmeden;
yarat›l›fl›na uygun bir flekilde varl›¤›n› sürdürmesidir. Bununla beraber bu, hiçbir
fleye dokunulmama ve her fleyi oldu¤u gibi b›rakma anlam›na da gelmemektedir.
Tabiat› zorlamadan onu insanlara ve hatta hayvanlara daha yararl› hale getirmek
mümkündür. Bu neviden güzel uygulamalar›n meydana gelmesi, fluurlu bir sorumluluk anlay›fl›na sahip olmay› gerektirir. Nitekim bu anlay›fl›n bir sonucudur ki,
toplumumuzda vak›flar vâs›tas›yla mer’a,
çeflme, köprü ve yol gibi çevrenin özelliklerini bozmadan yap›lan pek çok vak›f tesis bulunmaktad›r. Osmanl› vak›f eserleri
ve özellikle binalar incelendi¤inde, bunlar›n tabiat ve çevre aras›nda uyum sa¤layacak bir flekilde yap›ld›klar› görülür. Böylece mimarî eserlerle tabiat ve çevre aras›nda bir uyum meydana getirilmifl oluyordu. Bu da binalarda yaflayan insanlar›n
stressiz ve dengeli bir hayat sürmelerine
sebep oluyordu.
Yerel yönetim bak›m›ndan Müslüman flehirlere bak›ld›¤› zaman burada zaman,
mekân ve devletlere göre birbirlerinden
küçük farklarla ayr›lan görevlilerin bulundu¤u görülecektir. Bununla birlikte bütün
flehirlerde, toplum hayat›n›n bütün kesitlerini çok yak›ndan ilgilendiren kad›, nâib
ve muhtesib gibi isimlerle an›lan baz› yöneticiler bulunmaktad›r. Daha ziyade adlî
ifllerle meflgul olduklar› için kad› ve nâibin
toplumdaki durumlar›na temas etmek istemiyoruz. Ancak günümüzün ifadesiyle
söylemek gerekirse yerel yönetici (belediye baflkan›9 diyebilece¤imiz ve toplumun
bütün kesitleri ile ilgilenen “Muhtesib” veya Osmanl›n›n son dönemlerinde oldu¤u
43
DOSYA > ŞEHRLEŞME AMA NASIL?
gibi “‹htisâb A¤as›”n›n toplumdaki yer,
yetki ve oynad›¤› role k›saca temas etmek
istiyoruz. ‹slâm ve özellikle Osmanl› flehir
merkezindeki günlük hayat›n tanziminde
önemli derecede rol oynayan bir müessese bulunmaktad›r. Bu müessesenin ad›
“Hisbe Teflkilât›” veya daha sonraki ad› ile
“‹htisâb A¤al›¤›”d›r. ‹slâm dünyas›nda, Hz.
Peygamber devrinden itibaren varl›¤› bilinen bu teflkilât, Hz. Ömer’in halifeli¤i döneminde tam teflkilâtl› bir müessese haline geldi.
‹yiliklerin yap›lmas›n› emretmek ve kötülüklerden vazgeçirmek gayesiyle kurulan
bu müessesenin bafl›nda bulunan muhtesib, dinin hofl karfl›lamay›p çirkin gördü¤ü
her türlü kötülü¤ü (münker) ortadan kald›rmaya çal›fl›rd›. Muhtesibin görevlerini
günümüz itibariyle bir tek kurumda görmek mümkün de¤ildir. Muhtesib, velâyetle göreve getirildi¤i için genifl bir yetkiye
sahipti. Kaynaklarda, muhtesibin görevini
yaparken takip edece¤i metod ve baflvuraca¤› tedbirler üzerinde de durulmufltur.
Binaenaleyh onun mevki ve ta’ziri, ifllenen fiile göre hafiften fliddetliye do¤ru bir
s›ra takip eder.
Muhtelif kaynaklarda muhtesibin vazife
ve yetkileri anlat›lm›fl olmakla beraber,
bunlardan bir k›sm›na k›saca temas etmek istiyoruz. ‹yilikleri emretmek ve kötülüklerden sak›nd›rmak maksad›yla kurulan “‹htisâb Müessesesi”, fleriata uygun
hareket edilmesini sa¤lard›. Muhtesib,
Müslümanlar›n yaflad›klar› flehirlerde Cuma namazlar› için onlar›n câmie gitmelerine dikkat eder, Ramazan ay›nda alenen
oruç yiyenler, içki içip etraf› rahats›z eden
ve toplumun genel ahlâk›na ayk›r› olan
her türlü hareketin sahibi ona hesap vermek zorunda idi. Genifl bir ta’zir yetkisine
de sahip olan muhtesib, okullar› denetler,
ö¤rencileri haddinden fazla döven ö¤retmenleri cezaland›r›r, düflman›n eline geçti¤i zaman ifline yarayabilecek her türlü
harp malzemesinin sat›fl›n› yasaklar, çarfl›lar›n nizam ve intizam›n› sa¤lamaya, ölçü ve tart›lar› kontrol etmeye, komflu hakk›na tecavüzü önlemeye, binalar›n yollar›
daraltacak flekilde yap›lmas›na engel olmaya varan yetkilere sahiptir.
Hisbe Teflkilât›, bafllang›çta ‹sl3am toplumunda iyilikleri emretmek ve kötülüklerden vazgeçirmek suretiyle toplumsal huzuru sa¤layan dinî bir müessese olarak ortaya ç›km›flt›. Fakat daha sonralar› farkl›
yönlerde vazife yürütmüfl oldu¤u görülmektedir. Osmanl›larda, Kad›’n›n yard›mc›s› olarak vazife gören muhtesibin, yuka-
44 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
MAKALE
r›da iflaret edilen baz› görevlerine ilaveten
XV ve XVI. as›r “‹htisâb Kanunnâmeleri”nde görevleri ile ilgili daha genifl bilgiler
bulunmaktad›r. Hatta bu kanunnâmelerden biri olan “‹stanbul ‹htisâb Kanunnâmesi”nde: “fi’l-cümle bu zikrolunandan
gayr› her ne kim Allah’u Taala yaratm›flt›r
mecmu›n› muhtesib görüp gözetse gerektir” denilerek muhtesibin ne kadar genifl
bir yetki ve sorumluluk sahibi oldu¤u belirtilmek istenir. Zira yap›lan ifller ya iyidir
veya kötüdür. Bu bak›mdan muhtesib, yap›lmad›¤› zaman iyiliklerin yap›lmas›n›
sa¤lamak, yap›ld›klar› zaman da kötülüklere mani olmak zorundad›r. Gerek yukar›da iflaret edilen kanunnâme, gerekse 14
Aral›k 1479 tarihli Edirne flehrine ‹htisâb
A¤as› tayini ile ilgili bir hükümden anlafl›ld›¤›na göre muhtesibin vazifelerini genel
olarak üç grupta toplamak mümkündür.
Bunlar:
a. Ekonomik ve sosyal hayatla ‹lgili
olanlar,
b. Dinî hayatla ilgili olanlar
c. Adlî hayatla ilgili olanlar.
‹slâm dünyas›nda genifl bir yetki ve salahiyete sahip bulunan muhtesib, bütün bu
vazifeleri tek bafl›na yerine getiremezdi.
Onun için, eskiden beri muhtesibler, kendilerine ba¤l› olarak çal›flan baz› yard›mc›lar kullanm›fllard›r. De¤iflik mesleklere
mensup kimseler aras›ndan seçilen bu
yard›mc›lara “ârif”, “emin”, “gulam”,
“avn” ve “haberci” gibi isimler veriliyordu.
Bunlar›n (yard›mc›lar) seçimi de bizzat
muhtesib taraf›ndan yap›l›yordu. Yard›mc›lar›n, vazifelerini ifada titizlik göstermeleri, hareket ve davran›fllar›nda ölçüyü kaç›rmamalar› gerekiyordu. Aksi takdirde
muhtesib taraf›ndan malî cezalar da dahil
olmak suretiyle görevlerinden al›n›rlard›.
fiehirler büyüyüp, iktisadî hayat gelifltikçe
muhtesibin yard›mc›lar› da ço¤al›yordu.
Bundan dolay› daha önceleri bir veya bir-
kaç kifli olan yard›mc› say›s›, Osmanl›lar
döneminde gittikçe art›yordu.
Bilindi¤i üzere Osmanl› devlet teflkilât›nda köklü de¤ifliklikler, Sultan II Mahmud
Han (1808-1839) döneminde yap›ld›. 1242
(1826) y›l›nda Yeniçerili¤in ortadan kald›r›lmas›ndan sonra flehir yönetiminde daha genifl yetkilerle kontrolü sa¤layacak yeni bir idarî sistemin kurulmas› gerekti¤inden , bafllang›çta muhtesib, ihtisâb emini
veya ihtisâb a¤as› unvan› ile ihtisâb iflini
yöneten kimse, 1242 (1826) tarihli nizamnâme ile “‹htisâb Nâz›r›” unvan›n› alm›flt›.
Daha sonra nezâretin görev ve yetkileri
tahdid edilerek baz› yetkiler baflka kurumlara devredildi. Bunun üzerine 2 Zilhicce
1271 (16 A¤ustos 1855) tarihinde yay›nlanan resmî bir tebli¤ ile ‹stanbul’da “fiehremâneti” yeni bir idarî birim kuruldu. Günümüzün ifadesiyle yerel yönetimi ilgilendiren beledî hizmetleri görmek üzere kurulan bu teflkilât ile “‹htisâb Nezâreti” ortadan kalkm›fl oluyordu. Böylece ‹stanbul’da ça¤dafl ilk belediye idaresi kurma
giriflimi bafllam›fl oluyordu.
Bu konuda daha genifl bilgi için bk. Ziya Kaz›c›,
‹slâm Medeniyeti ve Müesseseleri Tarihi, ‹stanbul
2009, s. 17 – 19.
Kur’an, en-Nisa, 59.
Konu ile ilgili hadisler ve kaynaklar› hakk›nda daha
genifl bilgi için bk. Ünal K›l›ç, Peygamber ve Dört
Halife Günlerinde fiehir Yönetimi ve Valilik, Konya
2004, s. 52 – 54.
Kaynak ve bilgi için bk. Ziya Kaz›c›, Uçbeyli¤inden
Devlet-i Aliyye’ye Osmanl›, ‹stanbul 2007, s. 163.
Engelhardt, Türkiye ve Tanzimat Devlet-i Osmaniye’nin Târih-i Islâhat›, trc. Ali Reflad, ‹stanbul 1328,
s. 119.
Bu konuda daha genifl bilgi için bk. Ziya Kaz›c›,
Osmanl› Vak›f Medeniyeti, ‹stanbul 2003, s.
151 – 246.
Bu konuda daha genifl bilgi için bk. Ziya Kaz›c›,
Osmanl›’da Yerel Yönetim (‹htisâb Müessesesi),
‹stanbul 2006, s. 11 – 12.
Bu konuda daha genifl bilgi için bk. Kaz›c›,
Osmanl›’da Yerel Yönetim ( ‹htisâb Müessesesi),
s. 14 – 15.
Topkap› Saray› Müzesi Arflivi (TSMA.) E. 1339;
Osman Nuri, Mecelle-i Umur-› Belediye, ‹stanbul
1922, I, 341.
DOSYA > ŞEHRLEŞME AMA NASIL?
MAKALE
Sürdürülebilirlik kapsam›nda kentsel yaflam
kalitesine yönelik yenileme ve koruma çal›flmalar›
“‹stanbul’da kentsel bir Rönesans’›n teflvik
edilmesi için bir yöntem de¤erlendirmesi”
Kent ve çevresi önemlidir çünkü yaflam›m›z›n büyük bir bölümünü kapsar.
Sürdürülebilir geliflmenin hedefi olan hayat kalitesi ise, yaflam ve çal›flma
flartlar›n›n kaliteli oldu¤u bir kent çevresi sa¤lamay›, bunu takip eden geliflmeler ile
ekonomik ve sosyal refah sa¤lamay› hedefler. Fiziksel, çevresel, sosyal ve ekonomik
alanlara dayanan bu kalite hedefleri için yeterli çal›flmalar›n eksikli¤i problemlerin
çözümünde bir model belirlenmesine öncelik verilmesine neden olmufltur.
> Dr.Olcay Aydemir
Yüksek Mimar
46 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
A
vrupa’da son zamanlarda kentteki yaflam ve çal›flma flartlar›n›n
iyilefltirilmesi için yeni bir çal›flma, ‘Kentsel Rönesans’›n’ teflvik edilmesinin gereklili¤i üzerinde durulmaktad›r.
Kentsel yaflam ve çal›flma flartlar›n›n iyilefltirilmesi ile kentsel canl›l›¤›n artmas›,
yolculuk yapma ihtiyac›n›n azalmas› ve
topra¤›n daha verimli kullan›m› gibi çeflitli yararlar belirlenmifl, bu konular üzerine
gidilmifltir. Bu konular süründürülebilirli¤in de ana hedefleri olup kentsel yaflam
ve çal›flma hayat›n›n iyilefltirilmesini içeren konulard›r. Avrupa’da kentsel olmayan bölgelerin (yani büyük kent merkezlerinin d›fl›nda kalan yerler, banliyöler, küçük kasabalar ve daha k›rsal alanlar›n) daha iyi bir çevre, düflük suç oranlar› ile daha s›k› bir toplum bilinci ve duyarl›l›¤› anlam›nda çok daha elveriflli olduklar› düflünülmektedir.
Böyle bir Rönesans’› gerçeklefltirmede,
kentsel yaflam ile çal›flma hayat›n›n iyilefltirilmesini zorlaflt›ran çok çeflitli engeller
mevcuttur. Bu çal›flmada ‹stanbul’da
kentsel yaflam ve çal›flma hayat›n›n kalitesini art›rma yönünde, çeflitli ulusal politikalarla mevcut durum de¤erlendirmesi
yap›larak, özellikle kentsel Rönesans’a
ulaflmak için kullan›lan araçlardan biri
olan dönüflüm veya çok yönlü de¤iflim
modeli üzerinde durulmaktad›r. Ayr›ca
karfl›lafl›lan zorluklar ve bu zorluklar› afl-
mak için bir de¤erlendirme modeli öne
sürülmüfltür.
Sürdürülebilirlik kapsam›nda kentsel
yaflam kalitesine yönelik yenileme
Kentsel Rönesans kavramlar›
Sürdürülebilirlik, bir toplumun, ekosistemin ya da süreklili¤i olan bir sistemin ifllevini kesintisiz, bozulmadan çürümesine
meydan vermeden, afl›r› kullan›mla tüketmeden sürdürebilme yetene¤idir. Sürdürülebilirlik, tüm insanlar için bir yaflam
kalitesi yaratmak ve yaflam› mümkün ve
yaflanmaya de¤er k›lan ekosistem ve topluluk sistemlerini korumak amac›yla ekonomik kalk›nma sürecini de¤ifltirmeyi hedefleyen programd›r.
Tüm dünyay› ilgilendiren çevresel, sosyal,
ekonomik sorunlar gerek dünya çap›nda
gerekse ulusal düzeyde stratejik çözüm
aray›fllar›na neden olmufltur. Bu aray›flta
sorunlar›n ortaya konmas› çözüm aç›s›ndan büyük önem tafl›maktad›r. Dünyada
bunun için çeflitli deklarasyonlar yay›nlanmakta, sorunlara ortak çözümler bulunmaya çal›fl›lmaktad›r. Avrupa’da yeni
bir ak›m olan ak›ll› büyüme anlam›na gelen “smart growth” ak›m›n›n konular› da
asl›nda insan›n yaflad›¤› konut ve çevresinin kalitesi ile ilgilidir. Bu ak›m›n konular›; toplumsal yaflam kalitesi, planlama,
ekonomi, çevre, sa¤l›k, konut ulafl›m üzerine yo¤unlaflm›flt›r. Çünkü kentsel sorun-
>>
Avrupa’da yap›lan çal›flmalar›n
ço¤u sorunlar›n saptanmas›na ve
çözümüne yönelik önerilere yer
vermektedir. Ancak as›l sorun bu
sorunlar› çözümleyebilecek
bilimsel yöntemlerin say›s› ve
güvenirli¤idir.
lar bu konular üzerine odaklanmaktad›r.
Di¤er bir hareket de Avrupa Kentsel fiart›
olup, Avrupa Konseyi’nin kentsel politikalar›ndan yola ç›k›larak oluflturulmufltur.
Bu politikalar 1980–1982 y›llar› aras›nda
konseyce düzenlenen “Kentsel Rönesans”
için Avrupa Kampanyas›” kapsam›nda gelifltirilmifltir.
Avrupa’y› kapsayan; halk ve yerel yönetimlere yönelik olan bu kampanya, yerleflimlerdeki yaflam›n daha da iyilefltirilmesini amaçlam›fl ve dört temel konuya a¤›rl›k vermifltir.
•Fiziki kentsel çevrenin iyilefltirilmesi;
•Mevcut konut stokunun iyilefltirilmesi;
•Yerleflmelerde sosyal ve kültürel olanaklar›n yarat›lmas›;
•Toplumsal kalk›nma ve halk kat›l›m›n›n özendirilmesi;
Avrupa Konseyi’nin insan haklar› konusundaki ça¤r›lar›na koflut olarak kampanya,“yerleflmelerde daha iyi yaflam” (A better life in towns ”; “desvilles pour vivre ”;
“Stadte zum Leben ”) slogan›yla kentsel
geliflmenin nicelikselden çok niteliksel
yönleriyle ilgilendi¤ini ortaya koymufltur.
Görüldü¤ü gibi Avrupa’da yap›lan çal›flmalar›n ço¤u sorunlar›n saptanmas›na ve
çözümüne yönelik önerilere yer vermektedir. Ancak as›l sorun bu sorunlar› çözümleyebilecek bilimsel yöntemlerin say›s› ve güvenirli¤idir. Yine kentsel yaflam
ile ilgili kararlar›n en önemlilerinden birisi Aral›k 2000’de yay›mlanan ve hükümetin bir Kentsel Rönesans’› ne flekilde gerçeklefltirece¤ini gösteren Kentsel Beyaz
Sayfa (Urban White Paper) belgesidir. Bu
belgedeki kentsel yaflam görüflü; kentlerin ve banliyölerin yüksek bir yaflam kalitesi ve herkes için eflit f›rsatlar›n yarat›ld›¤› yerler olarak alg›lanmas›d›r. Bu görüfl
befl ana bafll›k alt›nda s›ralanm›flt›r:
1. Güçlü ve do¤ru bir flekilde seçilmifl yerel yöneticilerin deste¤iyle kendi toplumlar›n›n gelece¤ini flekillendiren insanlar,
2. Bulunduklar› yerlerdeki alanlar› ve yap›lar› iyi kullanan çekici, temiz tutulan flehirler ve kasabalardaki insanlar,
3. Daha az gürültü, kirlilik ve trafik s›k›fl›kl›¤›n›n oldu¤u çevresel olarak daha sürdürülebilir bir yolla iyi tasarlanm›fl ve planlanm›fl yerlerde yaflamak,
4. Bar›nd›rd›¤› vatandafllar›n bütün potansiyellerine ulaflt›¤›, zenginli¤inin paylafl›ld›¤› flehirler ve kasabalar,
5. ‹yi kalitede hizmetler- insanlar›n ve iflletmelerin ihtiyaçlar›n› karfl›layan sa¤l›k,
e¤itim, bar›nma, ulafl›m, finans, al›flverifl,
bofl zamanlar›n de¤erlendirilmesi ve suç
oranlar›n›n azalt›lmas› gibi hizmetlerdir.
Geliflmekte olan kentlerde
yenileme ve koruma çal›flmalar›
için bir yöntem de¤erlendirmesi
Kentsel yaflam ve çal›flma hayat›n›n iyilefltirilmesinde ‘Kentsel Rönesans’ a yönelik
artan bu önem son y›llarda birçok ülkede
çeflitli politik argümanlar›n ortaya konmas›na yol açm›flt›r. Avrupa’da birçok çal›flmada, kentsel ve kentsel olmayan bölgelerdeki durumu k›yaslayan çeflitli yaflam
kalitesi göstergeleri sunulmufltur. Bu göstergeler ayn› zamanda baflka çal›flmalara
altl›k olabilecek göstergeleri de ortaya
koymufltur. Bununla birlikte kentsel bölgelerdeki çekicili¤i artt›rmak için birçok
alanda yap›lmas› gereken çok fley oldu¤u
aç›kt›r ve kentsel Rönesans’›n önündeki
engellerin kald›r›lmas› gerekmektedir. Burada öncelikli olan bu tür çal›flmalar›n arkas›ndaki fikirlerin, kentsel yaflam ve çal›flma hayat›na olan katk›lar›n›n ne oldu¤udur. Bu nedenle bu katk›lar›n avantaj
ve dezavantajlar›n›n da ayr› ayr› sunulmas›na dikkat çekilmelidir. Örne¤in, kentsel
yaflam›n kalitesinin avantajlar›;
1.Kent yaflam›, yürüyüfl, bisiklet ve toplu
ulafl›m gibi “yeflilci” ulafl›m modellerine
daha fazla f›rsatlar sunmaktad›r ve böylece arabaya olan ihtiyac› azaltmaktad›r.
2.Kentsel yaflam, daha k›rsal bölgelerdeki
geliflim bask›lar›n› azaltmakta ve böylece
buralardaki tar›msal verimlilik oluflturan
ya da tarihsel, kültürel ö¤eleri içinde bar›nd›ran yeflil alanlar›n yok olmas›n› önlemektedir.
3.Kentsel yaflam›n enerji verimlili¤i konusunda birleflik ›s› ve güç sistemleri, enerji
tasarruflu yap›laflma ve daha az enerji yo¤unluklu ulafl›m modelleri gibi çeflitli f›r-
47
DOSYA > ŞEHRLEŞME AMA NASIL?
MAKALE
>>
Günümüzde daha yüksek bir
yaflam kalitesine ulaflmak için
yüksek harcamalara gerek
duyulmamal›d›r, sistematik ve
yenilikçi yaklafl›mlarla, yönetim
düzeyinde oluflturulan do¤ru
plan ve modellerle, büyük ve
insanc›l kentsel çal›flmalar
yap›labilmektedir.
satlar› ortaya ç›kard›¤› düflünülmektedir.
4.Sosyal bir görüfl aç›s›ndan, kentsel yaflam çeflitli hizmet ve olanaklara daha eflit
bir flekilde eriflim sa¤layabilir. Daha genel
bir deyiflle kentsel yaflam sosyal etkileflim
veya istidama eriflim gibi konularda da
çeflitli f›rsatlar sunmaktad›r.
5. Kentsel yaflam›n bireylerden ziyade hükümetler için mali ve kaynak anlam›nda
çeflitli faydalar› oldu¤u öne sürülmektedir. Bu; yol, kanalizasyon ve enerji da¤›t›m sistemleri gibi daha verimli bir altyap› tedarikini ve ayr›ca okul, kütüphane ve
at›k toplama gibi çeflitli hizmetleri kapsamaktad›r.
Kentsel yaflam›n
kalitesinin dezavantajlar›;
1. Yaflam kalitesi veya alanlar›n çekicili¤i
anlam›nda ki dezavantajlard›r. Kentsel
bölgelerdeki mevcut yo¤unlaflma ve kirlilik seviyeleri yaflam kalitesini olumsuz etkilemekte ve flehirleri yaflamak için daha
az çekici hale getirmektir. Kentsel bölgelerdeki afl›r› geliflme ve flehirleflme daha
fazla kirlili¤e yol aç›p, birçok flehirde yeterli aç›k hava ve yeflil alanlar›n olmamas› yaflam kalitesini düflürecektir.
2. fiehirdeki izdiham veya afl›r› kalabal›klaflmad›r. Kentsel hacim, ölçek ve aç›k
alan ile yeflil alanlar›n yoklu¤u gibi sebeplerden dolay› kentsel alanlar afl›r› kalabal›k, yo¤un ve deyim yerindeyse a¤z›na ka-
48 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
dar dolu hale gelmifllerdir
3. Kentsel alanlarda varolan konut stoklar›, konutun ucuzlu¤u, hacmi ve özel konut gibi faktörler insanlar›n beklentilerini
karfl›lamamaktad›r. Ev hacimleri gittikçe
küçüldü¤ü halde küçük evlere olan talep
ayn› oranda olmam›flt›r. Bireyler asl›nda
küçük evleri yeterince talep etmemektedirler. Artan refah, de¤iflen sosyal al›flkanl›klar ve çal›flma koflullar› ile ilgili yeni düzenlemelerin hepsi daha büyük hacimli
evlere olan talebi tetiklemifltir.
4. Kentsel alanlar enerji verimlili¤i anlam›nda baz› dezavantajlar meydana getirmektedir. Örne¤in; kentsel bölgelerde büyük ölçekli yenilenebilir enerji sistemlerine sahip olmak oldukça güçtür (örne¤in
rüzgâr veya günefl enerjisi gücü)
5. Belli kesimler kentsel yaflam›n desteklenmesinin k›rsal ekonomik geliflme üzerinde dezavantajlar› oldu¤unu iddia etmektedir. Örne¤in; kentsel çevreleme politikalar›n›n k›rsal alanlardaki ekonomik
aktiviteyi olumsuz anlamda etkiledi¤ini
ve bunun sonucu olarak k›rsal ekonomik
geliflmenin bast›r›ld›¤›n› öne sürmektedir.
Tüm bu avantajlar ve dezavantajlar gösteriyor ki, günümüzde daha yüksek bir yaflam kalitesine ulaflmak için yüksek harcamalara gerek duyulmamal›d›r, sistematik
ve yenilikçi yaklafl›mlarla, yönetim düzeyinde oluflturulan do¤ru plan ve model-
lerle, büyük ve insanc›l kentsel çal›flmalar
yap›labilmektedir. Burada yaflam kalitesinin, çevreyi oluflturan ö¤elerin nesnel ölçümleri ile insanlar›n alg›sal tepkilerin
aras›ndaki iliflkilerin do¤ru kurulmas›, yaflam kalitesi de¤erlendirilmesinde bu iliflkilerin dikkate al›nd›¤› do¤al, çevresel,
toplumsal, kurumsal de¤erlerin ölçülmesi
büyük önem tafl›maktad›r.
Bu iliflkilerin sistemati¤inin modelini
oluflturan bir çal›flman›n ortaya konmas›,
ortaya konan göstergeler ›fl›¤›nda kent yaflayanlar›n›n daha kaliteli bir yasam sürmesini hedefleyen, yerel idarelerin bu
do¤rultuda karar almas›n›, kentsel donan›mlar›n ve iliksilerinin kurulmas›n›, güçlenmesini ve daha yüksek kurumsal hizmetin verilmesi surecini modellemeyi hedefleyen bir çal›flman›n ortaya konmas›
gerekmektedir
Sonuç olarak bu iliflkiler silsilesi içinde yaflam kalitesine iliflkin göstergelerin hedefi
ve yöntemi evrensel olmakla beraber göstergelerin kendileri, hiyerarflik s›ras› ve
a¤›rl›klar› evrensel de¤ildir. Bunun alt›n›n
çizilmesinde fayda vard›r. Birçok ülkenin
yaflam kalite hedefleri incelendi¤inde her
ülkenin hatta kentin kendine özgün sorunlar› oldu¤u bir gerçektir. Türkiye ve ‹stanbul kenti içinde bile farkl›l›klar kendine özgü, hatta kendi hiyerarflileri içinde
farkl› de¤erlerin oldu¤u, kentsel standartlar d›fl›nda bir de¤ere sahip olabilmekte-
dir. Böyle bir çal›flman›n, yerel ölçekte yaflam kalitesi gösterge seti oluflturulmas›
ve bunun bir bütün olarak de¤erlendirilmesi yönteminin ortaya kondu¤u ve 1- yerel ölçekte yaflam kalitesinin belirlenmesine, 2- yerleflimlerde sorunlu alanlar›n çeflitli parametrelere göre tahliline, (EK-1 Örnek Matris Tablosu) 3- sürdürülebilirlik veya yaflanabilirlik sorunu olan alanlar›n
göreceli karfl›laflt›rmalar›n›n yapabilmesine (EK-2 Sorunun tespitine ba¤l› örnek alt
parametre tablosu), 4- öncelikli müdahale
ve eylem alanlar›n›n belirlemesine, 5- tart›flmal› konularda kamu bilicini oluflturulmas›na, 6- yerel ölçekte sürdürülebilir
toplum stratejileri için bir temel oluflturulmas›na, 7- süreç içerisindeki de¤iflimlerin gözleyebilmesine olanak sa¤lanmas›
gibi yararlar› görülmektedir.
Bu tür bir çal›flmada genifl çerçevede yaflam kalite göstergelerinin sistematik düzende tan›mlanmas› ve de¤erlendirilmesine odaklan›lmas› büyük önem tafl›maktad›r. Burada bu sistemati¤i takiben a- Veri kaynaklar›, b- Kay›tl› verinin zaman periyotlar› c- Ölçme birimleri d- Frekans›, eVeri toplama metotlar› f- Veri depolama
formatlar›, g- Co¤rafik katmanlar h- K›s›tlar ›- Maliyetlerin ayr›ca çal›fl›lmas› ve bu
konular›n gelifltirilmesi ileriki çal›flmalar
için gerekli görülmektedir.
Bu nedenle her kentin, kendine has sorunlar›n›n saptanmas›yla oluflturulacak
yenileme veya koruma göstergelerinin
önceli¤ine göre bir model oluflturulmal›d›r.
KAYNAKLAR
ACQOL,(2004), “Australian Centre on Quality of
Life”, An Interdisiplinary Centre Within Deakin
University [indirilme tarihi 15 Kas›m 2007];
http://acqol.deakin.edu.au/index.htm
Allahverdi. Prof.Dr.Novruz.,(2003) “Bulan›k Mant›k
ve Sistemler, Selçuk Üniversitesi
Atkinson, T., Bea C, Marlier E., Nolan, B., (2002)
Social Indicators. “The EU and Social Inclusion”,
Oxford University Pres, Oxford.
A Guide for Board Members of Public Bodies in
Scotland,(2003) s.f 97, A review of services
Forpeoplewithlearningdisabilities,s.f23,[indirilmetarihi15Kas›m2007];
http://www.scotland.gov.uk/Disclaimershttp://www.scotland.gov.uk/Resource/Doc/47032/00
25595.pdf.
Antenucci, J.C., Brown, K., L.P., Kevany, J.M. ve
Archer, H. (1991), “Geographic Information
Systems”, Van Nostrand Reinhold, New York.
Avrupa Yaflam ve Çal›flma Koflullar›n› Gelifltirme
Vakf› (2003); Quality of life in Europe
http://www.eurofound.europa.eu/pubdocs/2004/105/en/1/ef04105en.pdf
Bertrand, Robert J. (1986/87) ‘Les indicateurs sociaux.’ The Tocqueville Review, 8:211-233
CNSWAMHWCD (2001)-The councils of North Shore,
Waitakere, Auckland, Manukau, Hamilton,
Wellington, Christchurch and Dunedin- ” Qual›ty Of
L›fe In New Zealand’s” S›x Largest C›t›es, indirilme
tarihi 15 11 2007, www.bigcities.govt.nz/pdfsec-
Sorun
Tarihi ve kültürel varl›klar›n kaybolmas› ve bozulmas›
Kabul
1. derece tarihi ve kültürel de¤erlerin bulunmas› mahallenin çekicili¤ini
artt›rmaktad›r.tescilli yap› ne kadar çok ise mahallenin kalite potansiyeli yüksektir..
Ölçütler
I. Derece ve II.derece korunmas› gereken yap›lar›n tescilli yap›lar içindeki oran›
ve bu yap›lar›n korunma ve köhneme dereceleri ile risk düzeylerinin saptanmas›
Amaç
•Mahalledeki tarihi ve kültürel varl›klar›n yo¤unlu¤unu ölçmek
•Köhneme derecelerinin saptanarak, potansiyellerin kaliteye dönüflmesi;
•Köhnemifl metruk alanlar mahallede suçlular›n bar›nma alanlar›n› oluflturmakta olup, risk aç›s›ndan mahalle kalitesini düflürmektedir.
•Korunan ve kullan›lan tarihi ve kültürel yap› yüzdesinin yüksek olmas›
mahalle kalitesini artt›rmaktad›r..
Aç›klama
I.ve II. Derece korunmas› gerekli yap›lar›n kalite düzeyi
•Bofl harap ise köhnemifl (0,25);
•Bofl, Restore edilmemifl ama hala özgünlü¤ünü sürdürüyor (0,50),
•Özgünlü¤üne uygun restore edilmemifl, kullan›l›yor (0,75).
•‹yi, özgünlü¤üne uygun restore edilmifl, kullan›l›yor. (1)
Limitler
Mahalle baz›nda;
Min de¤er=Mahallede 1. ve 2 derece tescilli yap› say›s› / toplam tescilli bina
say›s› minimum olan mahalle + standart sapma
Maks de¤er= Mahallede 1. ve 2 derece tescilli yap› say›s› / toplam tescilli bina
say›s› maksimum olan mahalle - standart sapma
Ort de¤er= ‹lçe ortalamas›
Bulan›k Kümede
nas›l kullan›lacak*
Mahalle için gösterge oranlar›n›n ç›kar›lmas›
Gösterge için minimum ve maksimum mahalle de¤erlerinin ç›kar›lmas›
Tüm mahalleleri kapsayan veri taban› üzerinden standart sapma ve ortalamalar›n hesaplanmas›
% 95 anlaml›k düzeyinde standart sapmalara göre bulan›k modelin oluflturulmas›
Bulan›kl›k fonksiyonuna göre her mahallenin "i" göstergesi için kalite de¤erinin
saptanmas›
•Tüm gösterge bulan›k kalite de¤erlerinin a¤›rl›klar›na göre aritmetik ortalamas› al›narak mahalle kalite de¤erinin hesaplanmas›.
Veri Kayna¤›
Kurum
Anket sorusu**
Format
% ve bulan›kl›k de¤eri
‹lave Bilgi
* De¤erlendirme Yönteminin ad›.
** De¤erlendirmeye iliflkin bilgilerin tespitine yönelik yap›lacak ankette bu
parametreye ait soru
tions2001/total.pdf
Defra International partnerships (2007), UK
Government-involved partnerships [indirilme tarihi
27 Kas›m 2007];
www.communities.homeoffice.gov.uk/aktivecomms
http://www.sustainable-development.gov.uk/international/partnerships/index.htm#Review3
DFID (2000) The Department For International
Development (DFID) is a United Kingdom government[indirilme tarihi 15 Kas›m 2007];
http://www.dfid.gov.uk/pubs/files/unfpa
EAC -Environmental Audit Committee-, (2003-04);
Government Response to the Committee’s
Thirteenth Report of Session (2003-04) The
Sustainable Development Strategy: Illusion or
Reality?, http://www.sustainabledevelopment.gov.uk/publications/pdf/responset-eacfinal-080405.pdf
Eraslan, E., Algün O. 2005, ‹deal Performans
De¤erlendirme Formutasar›m›nda Analitik
Hiyerarfli Yöntemiyaklafl›m›, J. Fac. Eng. Arch. Gazi
Univ. Cilt 20, No 1, 95-106, 2005 Vol 20, No 1, 95106, 2005
Erkut G., (1994), “Kentsel Yaflam Kalitesi Ölçülmesi
ve Ekolojik Kentsel Tasar›m”, Kentsel Tasar›ma
Ekolojik Yaklafl›m Sempozyumu, 12-13 May›s 1994,
MSÜ, 63, ‹stanbul.
Erikson, Robert (1993) ‘Descriptions of Inequality:
The Swedish Approach to Welfare Research.’ In: M.
Nussbaum and A. Sen. Eds. The Quality of Life.
Oxford: Clarendon Press, pp. 67-87.
Hoppenbrouwer E., Stead D.,(2003) “Promoting an
urban renaissance inEngland and the Netherlands”,
Elsevier Ltd., The Netherlands s.f 122;
http://www.stedplan.nl/download date 30.11.2007
I.C.L.E.I.,(1996) “The Local Agenda 21, Planning
Guide: Introduction to Sustainable Development
Planning“,I.C.L.E.I Publication. Toronto, s.f.3
IISD, (1997), International Institute for Sustainable
Development City of Winnipeg Quality of Life
Indicators Canada Board Room
http://www.iisd.org/pdf/wpg.qoli.pdf,( 10 11 2007)
Karaman, A.,(1994) “Sürdürlebilir Çevre Kavram›
Çerçevesinde Ekolojik Planlama Yaklafl›m›:Bir
Yöntem”, MSÜ Mimarl›k Fakültesi fiehir ve Bölge
Planlama Bölümü, Kentsel Tasar›ma Ekolojik
Yaklafl›m Sempozyumu M.SÜ., 12-13 MAYIS 1994,
s.f 255-260
Kaya, G, (1994)“Yaflam Kalitesi ve Planlama”,
Kentsel Tasar›ma Ekolojik Yalflafl›m Sempozyumu,
12-13 May›s 1994, MSÜ, s.f. 80
Kelefl,R.,Hamamc›,C.,(1998) “Çevrebilim” ‹mge
Kitabevi, Ankara, s.f.25,26,31,32
OECD (2004) ; Sustainable development in OECD
countries Getting the Policies Right, ISBN 92-6401693.www.oecd.org/dataoecd/11/51/38704158.pdf?conte
ntId=38704159;
http://www.oecdbookshop.org/oecd/display.asp?sf1
=identifiers&lang=EN&st1=972002131e1
www.smartgrowth.org/about/overview.asp
www.coe.fr/cplre/eng/etxt/echarteurbaine.php
www.renewal.net/Documents/RNET/Policy%20Guid
ance/Towardsurbanrenaissance
49
DOSYA > ŞEHRLEŞME AMA NASIL?
SÖYLEŞ
Prof. Dr. Semavi Eyice:
“‹stanbullu olmak
ayr› bir kültürdür”
Ünlü tarihçi Semavi Eyice ile flehirleflme sürecimizi,
flehirlilik kültürünü ve ‹stanbullu olmay› konufltuk.
‹stanbul’da art›k ‹stanbullular›n yaflamad›¤›n› belirten
Semavi Eyice, “‹stanbullu olmak ‹stanbul’da yaflamak
de¤ildir. ‹stanbul’un tarihine, kültürüne göre
yaflamal›y›z. Maalesef bugün yanl›fl flehirleflmeden
‹stanbul kendi de¤erlerini kaybetti,” dedi.
> Söylefli: Ali Reyhan Esen
Foto¤raf: Osman Ar›
Bir mühendis, mimar olarak söylemeliyiz
ki, son derecede rahats›z eden bir duruma geldi flehirlerimiz. Afl›r› nüfus art›fl›,
flehirlerin rant alan› olarak görülmesi, binalar›n, mimarinin, rant baz al›narak yap›lmas› rahats›z edici. Bu bizim görmek
istedi¤imiz flehir ve mimari de¤il. Bu noktada sizin görüfllerinizi almak istiyoruz.
fiimdi efendim, flehirler anormal bir flekilde büyüyor. Köylerden flehirlere inan›lmaz bir ak›m var. Bu tüm dünyada olan
bir fley. Eskiden, Osmanl›’dan gelen bir
ak›m var. Anadolu’dan gelenlerin belirli
mahalleleri var oralara yerlefliyorlar. Ondan sonra, ‹stanbullu oluyorlar. fiimdi bizde öyleyiz. Dedelerimiz falan ‹stanbul’dan de¤il. Amasya’dan gelmifller. Babam bahriye mektebinde okuyup deniz
subay› olmufl, sonra da evlenip, Kad›köy’e
geçmifl. Benim do¤um yerim Kad›köy’dür. ‹lk geldi¤imiz yerde Cumali bölgesi. Sonra bir fley var, Osmanl› Devleti’nde d›flar›dan gelen kifliler muhakkak
bir kontrolden geçiyor. ‹steyen istedi¤i yere yerleflemiyor. Buran›n ad› Bostanc›
ama asl›nda Bostanc›bafl› kollu¤u var burada. fiehrin inzibat› bu bostanc›lar›n
kontrolü alt›nda. Girifl kap›lar› buralar, gelenler kefil gösteremezse içeri giremiyorlar. Ve hatta bir de pasaport gibi, flehre girifl belgesi almas› laz›m. O zamanlar›n flairlerinden bir tanesi Keflan’a yollanm›fl.
Onun hat›rat› var. Orada diyor ki, e¤er
elinde bu belgen yoksa Büyükçekmece’de
yand›n diyor. Adam› oradan kontrolden
sokmuyorlarm›fl. Velhas›l bu kalmad› günümüzde. Eski belediye baflkanlar›ndan
50 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
bir tanesi bizi belediye saray›n›n büyük
toplant› odas›na davet etti, dediler ki Mimar Sinan’›n ölüm y›ldönümü, Sinan hakk›nda konuflmalar yap›lacak. Biz gittik,
muazzam bir kalabal›k vard›. Sonra Belediye Baflkan› dedi ki, ben sizleri toplad›m
çünkü Anadolu’dan göçler oluyor sonra
da bu gelenler gecekondular yap›yorlar,
efendim dedi, devlet bir arazi bulsun metrekaresi 50 liradan bunlara sats›n da bu
ifl böyle halledilsin dedi. Onun üzerine gelenler, e¤er böyle bir fleye izin verilirse ‹stanbul bir anda fena halde dolar deyince,
Baflkan bir anda k›zd›. Ben dedi; bunu
devlete sizinde onay›m› ald›¤›m› söyleyip
kabul ettirecektim dedi ve toplant›y› terk
etti. Yani zihniyet bu olursa, olmaz tabi.
Ben talebeyken, nüfusu 700 bin bilirdik.
Biz bisiklete binerdik, Maltepe’ye kadar
giderdik. Arada bir araba geçerdi. fiimdi
her yer bina. Ankara’da böyle. Gelirken
oradan yamaçtaki evleri görüyorsunuz.
Bu her fleyin 盤›r›ndan ç›kmas›na neden
oldu. Tabi tarihi flehirler için bir tak›m
prensipler vard›r. fiehrin dokusunun ve
binalar›n karakterinin bozulmamas› laz›m. Ben harp zaman› 43–45 Almanya’dayd›m. Bombalardan dolay› bu binalar›n nas›l oldu¤unu, yap›s›n› falan gördük. Ankara’da bugün hiçbir tarihi bina
yoktur. Müzeye koyduklar› birkaç tarihi
eser vard›r. Bolu yine öyle, orada da yoktur. ‹flte benim memleketim Amasya tek
bir dikilitafl yoktur. Bu flekilde flehircilik
olmaz. Tarih deriz ama tarihe sayg› göstermeyiz. Avrupa tipi bir fley yapman›n
çok iyi olaca¤›na kendimizi inand›rm›fl›z.
B›rak›n flehir kendi karakteri ile yaflas›n.
Git bir bak Floransa’ya gör. Kendini flehre
göre ayarlam›fl insan. Ben Suudi Arabistan’a gittim. Tarihi yerlerde park yerleri
yapm›fllar ve yaln›z oralarda oturanlar›n
arabalar›na mahsus bu yerler.
fiimdi efendim, ben Nevflehir Ürgüplüyüm. Ürgüp’e gidince flunu görüyorum.
Oran›n konut olarak kulland›¤› alan farkl› bir yerdedir, ticari hayat için kulland›¤›
alan fakl› bir yerdedir. Bu bir flehirleflme
mant›¤›. Osmanl›’da gördü¤ümüz mant›k bu. Ama bu dedi¤im art›k ne ‹stanbul’da ne Ürgüp’te, hiçbir yerde kalmad›.
Bu da¤›n›kl›k, bozulma kontrolsüzlükten
kaynaklanmaktad›r.
z›m. Mesela flehrin ortas›na kocaman ö¤renci yurtlar› yapm›fl›z. Ne lüzumu varsa.
Darüflflafaka tarihi bir binayd› mesela.
Müracaat ettiler, yeni bir bina yap›ld›.
Sonra müracaat tekrar, önündeki tarihi
binan›n y›k›lmas› istendi. S›k›yönetim zaman›, orgeneral ça¤›rd›, efendim siz bu
binay› niye y›kt›rm›yorsunuz diye soruyor. Y›kt›rmad›k biz ama emrivakiyle y›kabilirlerdi. Biz bir türlü hangi binan›n neden yaflat›lmas› gerekti¤ini ö¤renemedik.
fiehir planc›lar›n›n kafas›nda bu yerleflmedi. Tabi bir de lüksiyet kazanma hissi
var. ‹flte mezarl›klardan, tarihi eserlerden
tahrip olan yerleri parselleyip satt›k. Karakteri bozuldu flehirlerin. Mesela bu mezarl›klarda ceviz a¤açlar› vard›. A¤açlar
kesildi, bitirildi.
>>
Avrupal›da kendi flehrine karfl› bir sevgi vard›r. Bizimkiler tamamen
yabanc›, onun için umurunda de¤il. ‹nsan olarak karakterimizde var bu.
Baba evine, aman can›m y›k›l›rsa y›k›ls›n deyiveriyor. Avrupal› bu
hususlarda daha muhafazakâr
fiehri tan›mamaktan kaynaklanan bir
kontrolsüzlük. Ben de eski ‹stanbul foto¤raflar› var. Gravürler var bu resimlerde.
Aralarda 4 katl› konaklar var ama daha
çok küçük, bahçeli ve yeflilli evlerden oluflan bir flehir var. fiimdi biz binalar yap›yoruz ama bu binalar›n ne trafi¤e ne de yaflamaya uygun yap›yoruz. Ben eflimi Çapa’da yatmas› için arabamla götürdüm,
park yeri bulamad›m. Kap›n›n önünden
hastay› yukar› ç›karacak durumunuz yok.
Mesela üniversiteleri da¤ bafl›na falan
yapmaya çal›flt›k. Olmaz, üniversite flehir
içinde olur. Bir üniversite beni konferansa davet etti. Neyse bafllad›k konuflmaya
falan. Saat 2,5 da bafllad›k, 4’e do¤ru ö¤renciler ayakland› gidiyorlar, biz s›k›ld›lar
zannettik ama flehre otobüs kalkacakm›fl,
ö¤renciler gitmek zorunda. Benim torun
‹stanbul Bilgi Üniversitesi’nde son s›n›fta.
Bu üniversitenin bir binas› Dolapdere’de,
bir binas› da Silahtara¤a’dad›r. K›z çocu¤u akflam vakti nas›l gider, nas›l gelir. Bir
kültür merkezinin bunu düflünmesi la-
Peki hocam günümüzdeki uygulamalara
gelirsek; flimdi ‹stanbul’a yeni bir köprü
yap›lmas› düflünülüyor, bu konuda ne
söylemek istersiniz?
Bu tabi çok düflündürücü bir konu. Nüfusu donmuyor ‹stanbul’un. Her daim art›yor. Ama ‹stanbul’un lehine mi bu. Tarihi
‹stanbul’un içinde yaflayan ‹stanbullu de¤il. Avrupal›da kendi flehrine karfl› bir sevgi vard›r. Bizimkiler tamamen yabanc›,
onun için umurunda de¤il. ‹nsan olarak
karakterimizde var bu. Baba evine, aman
can›m y›k›l›rsa y›k›ls›n deyiveriyor. Avrupal› bu hususlarda daha muhafazakâr.
Bu tahribata neden oluyor. Planc›lar›m›zda ölçüsüz davrand›lar. Kurucular›m›z›n
da hatas› var. Sit bölgesi denilen bir yerde
belirli karakterde evler var. Bir gün bu evlerden 3 tanesi y›k›lm›fl, yanm›fl, sonra
bofl arsalar› kapm›fl diyor ki, ben buraya
yüksek bina yapaca¤›m. Olmaz bu, yan›ndaki binalar gibi binalar›n yap›lmas› laz›m. Bu flehrin genel görüntüsüdür, karakteridir. Komik oluyor sonra. Benim
mant›¤›m, bilgim, estetik anlay›fl›m bu ifllere uymuyor dedim istifa ettim. An›tlar
kuruluna 40 sene hizmet ettim. Çok flükür
rahat›m art›k, kar›flm›yorum.
Hocam bu soruyla ba¤lant›l› olarak, sonuçta ‹stanbul ekonomik nedenlerle de
sürekli gelifliyor ve farkl›lafl›yor. Bu geliflimde muhafaza kültürünü yan yana nas›l elde edebilir?
‹flte sonuçta ‹stanbullu oturmad›¤› için ‹stanbul’un içinde bu oluflam›yor. Zeyrek
bölgesi uzun zamand›r yang›n görmemifl
bir bölge. Orada eski konaklar falan vard›.
fiimdi gidin orada, do¤udan gelme insanlar otuyor. O insanlar›n, o binalarla bir ba-
51
DOSYA > ŞEHRLEŞME AMA NASIL?
Semavi Eyice Kimdir?
Semavi Eyice 1923 y›l›nda ‹stanbul’un Kad›köy ilçesinde do¤du.
1943'de Galatasaray Lisesi'ni bitirdi, Viyana ve Berlin Üniversitelerinde okudu, 1948'de ‹stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümünü bitirdi, bu okulda Bizans kürsüsü açt›, 1964'de profesör
oldu. ‹stanbul tarihi, Osmanl› tarihi, Bizans tarihi uzman›d›r.
30.000 adet kitaptan oluflan kütüphanesinde ‹stanbul ve Bizans üzerine de¤erli kitaplar› vard›r. Kitapl›¤›, ‹stanbul Araflt›rmalar› Enstitüsü'nün Bizans Araflt›rmalar› Bölümü ve Semavi Eyice Kitapl›¤› bölümünde görülebilir.
Semavi Eyice'nin muhtelif dergilerde makaleleri ç›km›flt›r.
Eserleri
> ‹stanbul Minareleri
> Son Devir Bizans Mimarisi
> Galata ve Kulesi
> Bizans Devrinde Bo¤aziçi
> Eski ‹stanbul'dan Notlar
> Tarih Boyunca ‹stanbul
> Atatürk ve Pietro Canonica
> Bursa
> Foto¤raflarla Fatih An›tlar›
(M.Tunay-B.Tanman'la)
> Istanbul Petit Guide
> ‹stanbul: City of Domes
> Karada¤ ve Karaman Çevresinde
Arkeolojik ‹ncelemeler
> Semavi Eyice Arma¤an›:
‹stanbul Yaz›lar›.
SÖYLEŞ
¤› yok. Problem buradan ç›k›yor. Süleymaniye ‹stanbul’un ulemas›n›n, kültür bak›m›ndan elit k›sm›n›n oturdu¤u bir bölge.
Hatta Vefa’da flairlerin toplant› yapt›klar›,
çay içtikleri yerler varm›fl. Ben bunu teklif
ettim. Tekrar çeflmeler falan ak›t›ls›n dedim. Ayn› flekilde mersiye yerleri vard›.
Halk›n yeflil alana ç›kt›¤›, nefes ald›¤› yerler vard›. Ondan sonra, Beykoz çay›r›ndan, Küçüksu, Göksu çay›r›ndan ne kald›?
fiantiye yap›ld›, bitti. Yanl›fl ifllerimiz çok
ne yaz›k ki. ‹stanbullu olmay› kabul etmemifl bir sürü insanla dolu bu flehir.
cak insanlar vard›. fiimdi bunlar›n hiç birisinin olmad›¤› ortam› düflünün.
‹nsan bir fley olmak için çal›flmak zorunda oldu¤unu biliyordu. fiimdi o flekilde çal›flan var m› bilmiyorum. ‹dealist bir kifli
olan var m›? Babam ben senin siyasal bilgilere gidip hariciyeci olman› isterdim dedi. Baba dedim, ben devaml› emir alt›nda
yaflamay› sevmem, onun için olmaz dedim. Ben bu dalda olaca¤›m dedim. Bu
dedi, zengin çocuklar›na mahsus derdi.
Ben kendi kendime, yapar›m dedim ve
yapt›m.
Problem hocam, flehir hayat›n› bilmemekten mi kaynaklan›yor yani?
Evet, Anadolu’dan gelen adam, eskiden,
kendi vatandafl›n›n oldu¤u yere yerleflir
sonra o adam ‹stanbullu olurdu. fiimdi o
yok. Kendine uyduruyor o mahalleyi.
Hocam benim bildi¤im kadar›yla flehir
kültürü, flu anda flehir planc›lar›, “flehir
bölge planlama” isimli bölümlerden mezun olan arkadafllar. Bu fakülteler e¤itim
olarak yetersiz mi?
Benim bu fakültelerde kimler taraf›ndan,
ne okutuldu¤una dair bir bilgim yok. Yaln›z bugün benim esas formasyonum Sanat Tarihi. Avrupa’da okuduk, profesör falan olduk. YÖK kanunundan sonra bu
adamlar ifle yaramaz dediler, bizi emekli
ettiler. Bizden sonrakilerin bilgi derecesini bilmiyorum. Nerede okudular falan bilmiyorum. fiimdi ben ‹stanbul’u tan›yorum çünkü buray› kar›fl kar›fl gezdim. Yani böyle bir ifle hevesle sar›l›p ve bunlara
dair eserleri falan okumak laz›m. O heves
yok bugün. U¤rafl yok.
Bir sürü, köylü ve flehirli dernekleri var.
Kendi aralar›nda dayan›flmay› sa¤lamak
aç›s›ndan güzel bir fley ama di¤er yandan, kendi fleylerini sürdürme çabas›, de¤iflmeme çabas› oluyor.
Ayn› durum buradan Almanya’ya giden
vatandafllar›m›zda da var. Berlin’in ortas›nda flalvarl› kad›n çamafl›r y›k›yor. Ondan sonra da Türklerin oldu¤u bölgeyi bir
Alman Profesör gördünüz mü dedi. Evet
dedim, durun bir de ben sizi götüreyim
dedi. O zaman duvarda var. Gittim utand›m. Gecekondular falan. Apartmanlara
konulan posta kutular› var, onlar›n anahtarlar›n› kaybetmifller, k›rm›fllar falan. Yani bizim ‹stanbullulaflma kültürünü vermemiz gerekirdi. Bunu veremedik biz. Mesela biz Amasya’dayken, dedem bir gün 3
tane o¤lan var han›m demifl. E¤er bunlar
burada büyürse bal›kç› ya da kay›kç› olurlar demifl. Kalk›p ‹stanbul’a gelmifller. O
zaman karayolu yok. Denizyolunu kullanm›fllar. Dedem marangozluk ifllerinden
anl›yormufl, burada bu iflle ilgili fleyler
yapmaya bafllam›fl. Sonra bir taraftan da
o¤ullar› okutmufl. En büyük babam, bahriyeden deniz subay› olmufl. ‹kinci o¤lan
t›bbiye’ye gitmifl. En küçük olan da bahriyeye gitmifl, o albayl›¤a kadar yükselmifl.
Bizim aileye gelirsek, iki o¤lu var babam›n. A¤abeyim makine mühendis oldu iflte. Küçük o¤lan da benim. Aile fleceresi
böyle. fiimdilerde bu olmuyor iflte.
Hocam burada h›z faktörünü göze almak
gerekmez mi? Anlatt›¤›n›z zamanlarda
hem flehir hem de insan faaliyetleri daha
yavafl ak›yordu. O zamanlar model al›na-
52 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
fiuraya gelmek için sordum soruyu. fiehir
ve bölge planlamadan mezun bir ö¤renci, piyasaya ç›k›yor. ‹flte flehir ve planlamayla ilgili ihaleler oluyor, en düflük teklifi veren kimse çal›flmay› yap›yor. fiimdi
bu do¤ru bir karar m›d›r?
Tabi hatalar oluyor zaman zaman. Zaten
bizim flehirlerimizin % 80’ninde tarihi bir
doku var ve bu dokuyu hazmetmek laz›m.
Zaman›m›zda bunlar› hazmetmemifl kifliler sadece ihale alarak çal›flma yap›yorlar.
‹flte ‹stanbul’a bak›n koca hastaneler yapt›k flehrin içinde. Ben 23 gün yatt›m Cerrahpafla’da. Oras› asl›nda küçük mahallede küçük bir hastaneydi. Binadan ç›k›l›yor baflka bir binaya tekerlikli sandalye
ile giriliyor. Büyük hastanelerin flehrin göbe¤inde yeri yok. Üniversite örne¤inde oldu¤u gibi. Üniversitelerin belli bir yeri olmas› laz›m. Koç Üniversitesi mesela da¤›n
bafl›nda.
fiimdi hocam zaten s›k›nt› burada. En e¤itimli, en olgun davran›fl› göstermesi gereken insanlar bile bu hatalar› yaparsa ne
olacak?
>>
Biz de kendimizi bu hayata al›flt›rm›fl de¤iliz. 3 daireli bir apartmanda bizde gürültü pat›rd› eksik olmuyor.
Eskiden ‹stanbul’a gelen insan›n amac› ufak, bahçesi de olan bir yere sahip olmakt›. Hayat›m›z de¤iflti flimdi.
Ama iflte hatalar› önleyemiyorsunuz. Yukarda bir tane tarihi köflk var. 1900’lu y›llarda yap›lm›fl. Avrupal› bir mimara yapt›r›lm›fl. Adam iflte orada yaflam›fl. Denize
do¤ru bir iskelesi vard›. Sonra adam öldü,
o köflk bofl kald›. Sat›l›¤a falan ç›kar›lm›fl.
Biraz paral› olan çarl›k Rusya’s›ndan bir
adam, oray› sat›n ald›. Fakat köflkler muhteflem bir flekilde yap›lm›fl, dayal› döfleli.
Yazlar› geliyordu, kalan zamanlarda da elçiliklere falan kiralan›yordu oras›. Bir ara
M›s›r elçili¤inden falan birileri oturdu.
Sonra bu köflkün sahibinin bir k›z› vard›,
o bir Amerikal› ile evlenip Vegas’a yerleflmifl, orada da tesadüf bir Türk ile tan›flm›fl. O Türk gelip bir kumarhane falan
açal›m demifl oralara. Ortak oldular. Bu
Türk bunlar› kand›rm›fl, tapuyu falan üstüne alm›fl. Anas› a¤l›yordu art›k denize
bile giremiyorum kendi evimden falan diyordu. Sonra bunlar bu köflkü çevresini
falan kesip parselleyip satmaya bafllad›lar. A¤açlar› falan kestiler.
Avni Çebi: Ben ‹ngiltere’de bulundu¤um
zamandan biliyorum, insanlar kendi bahçelerindeki a¤açlar› bile kesemezlerdi.
fiimdi biraz daha bu konular ciddi bizde
de. Benim diyece¤im fley flu, bizde mülki-
yet alg›lamas›nda sorun var. Yine ‹ngiltere örne¤inden yola ç›karsak, kira de¤il,
kullan›m hakk› var orada. Hani bizim içimizde kaç tane insan do¤du¤u evde yafl›yor. Bu da baflka bir sorun. Büyüklerimizden kalan, paflalardan kalan yap›lar› bile
koruyamam›fl›z.
Bugün ‹stanbul’un yal›lar›n›n en eskisi
Çaml›ca’daki Amcazade Hüseyin Pafla Yal›s›’d›r ama bugün çökmek üzeredir. Bütün mesele; hissedarlar anlaflamam›fl.
Sonra devlet de ilgilenmemifl. Adamlar›n
bütün arzusu y›k›ls›n da bu yap›, denize
naz›r bir arsam›z olsun. Bu yal› bir toplant›da gündeme geldi. Ben söyledim ilgilenilmedi¤ini. Hatta çok güzel bir havuzu
da vard› onun. O bile gitmifl içinden.
A.Ç. : Tabi flehirlerde bu yo¤unlaflmadan
dolay›, yeni flehirler d›flar› kuruluyor,
merkezdeki alanlarda al›flverifl merkezi
haline geliyor. Bu toplu konut alanlar›
her flehirde ayn› yap›l›yor. ‹stanbul’daki
neyse, Bayburt’taki de o. Tüm bunlar bu
konulardaki cahiliyetten kaynaklan›yor
tabiî ki.
‹flte epeydir bu böyle sürüp gidiyor. fiehirlerimiz benzesin diye 3 Alman mimardan
bir de Frans›z Proust’tan örnekler ald›lar.
‹flte baz›lar›n› da uygulad›lar, bu Atatürk
Bulvar› falan. Bizim her fleyimiz yerine
oturmufl de¤il ki.
Yani bizim kültürümüzde, bizim yaflam
fleklimizi bilmeyen insanlar›n, bize k›l›f
giydirmesi.
O en baflta geliyor zaten. Ama bizde kendimizi bu hayata al›flt›rm›fl de¤iliz. 3 daireli
bir apartmanda bizde gürültü pat›rd› eksik olmuyor. Eskiden ‹stanbul’a gelen insan›n amac› ufak, bahçesi de olan bir yere
sahip olmakt›. Hayat›m›z de¤iflti flimdi.
Hocam flimdi genel planlama yap›l›rken,
siyasiler diyorlar ki, biz Haydarpafla’y›
flöyle koruyaca¤›z diyorlar ama onun yan›na ticari yap›lar yap›p oray› bozuyorlar.
Burada siyasilerinde hatalar› yok mu?
Var tabiî ki. Ben hat›rlar›m, Özal zaman›ndan önceydi, Diyanet Vakf›’n›n binas›, bir
apartman›n katlar›ndayd›. Daha sonra
daha büyük bir bina yapmak istemifller.
Sultan Vahdettin’in flehzadeli¤i zaman›nda oturdu¤u ahflap bir köflk varm›fl. Harika bir manzaras› varm›fl. Bu köflkün arazisini al›yorlar. 50’lilerden sonra bu köflkü
y›kt›lar. Araziyi al›yor Diyanet Vakf› ve
enstitü yapaca¤›n› söylüyor buray›. ‹fle
53
DOSYA > ŞEHRLEŞME AMA NASIL?
SÖYLEŞ
>>
A¤açlar, bu flehrin içindeki o küçük
küçük hazineler var m›? Yok.
Bunlar› kald›rd›k biz. Kaybetme
yolunday›z.
bafllan›yor bunun üzerine. Velhas›l beton
olarak inflaat bafllad›, bina ç›kt› ortaya.
Sonra Özal’›n han›m› geliyor, buran›n
manzaras› ne güzel diyor, buray› biz alal›m, misafirhane falan yapar›z diyor. Sonra devlete çaresiz veriyorlar. Sonra Vak›f
Ba¤larbafl›na do¤ru kendilerine bir modern apartman yap›yor ve flimdi de kütüphanesiyle falan çal›fl›l›yor iflte. O
Özal’›n inflaat› hala duruyor. Bir ifle giriflmifller yapamam›fllar, Özallar falan çekildi gitti, oras› halen ayn› duruyor.
A.Ç. : Hocam flöyle bir soru soray›m. Bu
flehir yafl›yor. Ama yaflarken de bu flehrin
yeniden infla edilmesi laz›m. Bu infla esnas›nda madde madde saysak, neler laz›m? ‹kincisi, bu flehri infla edecek mimar
ve mühendisler nas›l bir e¤itimden geçmeliler?
Birinci sorunuzun cevab› flu: bunu bir defa yapabilmek için, flehrin her fleyiyle
özelliklerini bilmek, duymak ve özümsemek gerekir. Bunlar› yapabilecek misiniz?
A¤açlar, bu flehrin içindeki o küçük küçük
hazineler var m›? Yok. Bunlar› kald›rd›k
biz. Kaybetme yolunday›z. Süleymaniye’yi yaflatmak için 2 sene araflt›rmalar
yap›ld›, ama bu insanlar› ne yapacaks›n›z. Her ocakta yemek kayn›yor Zeyrek
Mahallesi’nde. Fakat esas ‹stanbullu art›k
‹stanbul’da oturmuyor ve bunun çaresi
yok. fiimdi Eminönü’nden, Sirkeci’den yukar›ya do¤ru ç›k›nca yamaçta, atölyelerde, flurada burada hamall›k yapanlar›n
bar›nd›klar› yerler haline gelmifl. Buralarda Türkçe bile konuflulmuyor. Bir defa bu
flehrin içindeki bu insanlar›n de¤iflmesi
laz›m.
Çözüm olarak ne söyleyebilirsiniz Hocam, var m› bir çözümü?
Kurullar bu kadar suland›r›lmas›yd› ve bu
kurumlar›n bafl›ndakiler de bu flehri iyi
tan›salard› böyle olmazd›. Mesela çok eskiden bir Kaz›m Baykal vard›. Akademik
unvan› yoktu ama Bursa’y› çok iyi tan›rd›.
Bunlar›n da yard›m›yla yeni kuflaklar ye54 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
tifltirilir ve An›tlar Kurumu’na hizmet
ederdi. Öyle bir mimar bulacaks›n›z ki bu
kurumlara, hiçbir flirketle falan ba¤lant›s›
olamayacak. Tabi bu kurumlar tamamen
mimarlardan da oluflmayacak. Zaman›nda müsteflar›n biri tamamen mimarlardan oluflsun demiflti. Yanl›fl bu. Tarihçi
de, flehirci de olacak.
Tabi olay sadece An›tlar Kurulu’nun eski
eserlere sahip ç›kmas›yla da çözülmüyor.
Planlar› yapanlar farkl›. Bunlar Kurul’dan
geçmiyor.
Ama bu planlar›n geçmesi gerekiyor. Önceden geçiyordu, sonra bu ifl suland›r›ld›.
Eskiden Belediye’nin adam› gelir sadece
fikrini söylerdi. Art› bir flehirde 8 tane kurul olmas› çok fazla. Daha mant›kl› ve ölçülü yeni kurullar›n oluflturulmas› laz›m.
Ayr›ca çeflitli teflebbüslere karfl› güvenilir
kiflilerden oluflmal› kurullar. Sonra gençlerinde ona göre tatbik edilmeleri laz›m.
Mant›k çal›flt›r›lm›yor sonra. Fatih’te sol
tarafta yeni bahçe bölgesi var. Dere yata¤›d›r oras› ama oradan metro geçiyor. O
yamaçta Mimar Sinan kendi ad›na bir
mescit yapt›rm›flt›r. Bu mescit en son
1918’de Cumali taraflar›ndan bafllay›p 3 4 gün süren Cerrahpafla’ya kadar giden
yang›nda yanm›fl. Arkas›ndan zaten savafl dönemi, yap›lmam›fl buras›. Sadece 4
duvar ve minare var. Bu Sinan’›n öz ve öz
vakf›. Neyse benim mezuniyet konum ‹stanbul minareleriydi. Bu minareyi de inceledim tabi. Bir ara bakt›m, bunun içine
gecekondular yap›lm›fl. Arkas›ndan gecekondular palazland› 2 katl› ev olmaya
bafllad›. Yine geçerken bak›yordum, han›-
m›n biri ç›kt› “beyefendi ne bak›yorsun”
dedi. Ben dedim ki buras› tarihi yer, eninde sonunda seni buradan atarlar. O da bu
defa bafllad›, bilmiyorduk, sonradan ö¤rendik falan. Sonra arkas›ndan ö¤rendik
Mimar Mühendisler Odas› bir proje yapacakm›fl, buray› Mimar Sinan Sitesi haline
getireceklermifl. Olmaz tabi bu. O arada
yang›n yeri olmaktan ç›kt› oras›. Herkes
bina yapmak istiyor oraya. Biz sonra dedik ki, buras› tarihi bir mekân binalar yap›lamaz buraya. Sonra buran›n muhtar›
emekli bir subay ahkâm keserek 5m. kural›ndan bahsedip, bina yap›labilece¤ini
söylüyor. Neyse vak›flar dedi ki ben bu camiyi yapaca¤›m dedi. Kurula geldi konu.
Ben yap›lmas› taraftar›y›m tabi. Kurul
üyelerinde bir mimar, siz ne Mimar ne de
Sinan’s›n›z dedi, kar›flamazsan›z falan dedi. Ben karfl› ç›kt›m, bu cami yap›l›r dedim, aynen örnek al›n›r falan. Sonra iflte
zar zor bu cami yap›ld›. Yani demek istedi¤im, böyle zihniyetler var. Kurullarda
bu zihniyetlerin yer almamas› laz›m.
A.Ç. : Hocam buradan flu ç›k›yor, okullarda verilen e¤itimlerde iflin insani, felsefi
e¤itim altyap›s› verilmesi laz›m. Esere
bütünlükle bakmalar›n› sa¤lamak laz›m.
Anlam›yorlar çünkü bilmiyorlar. Merak
edip hiç dolaflmam›fllarda. Hocal›¤›m zaman›nda Ayasofya’n›n içindeki özellikleri
bilmeyen sanat tarihi ö¤rencileriyle karfl›lafl›yordum. Bizans sanat yap›s›n› bilmeyen adamlar Bizans eserlerinin tadilat›n›
yap›yor. Öyle ki, freskolar›n üstüne badana çekenler var. fiehircili¤imizde ayn› konumda. ‹flini bilene yapt›rmak laz›m.
DOSYA > ŞEHRLEŞME AMA NASIL?
MAKALE
fiehir ve üniversite
fiehir insan ihtiyaçlar›n›n karfl›land›¤›, karfl›l›kl› paylafl›m›n oldu¤u düzenli,
organize bir ortam ve yer olarak tarif edildi¤inde üniversitenin flehir için önemi
ortaya ç›kmaktad›r. Ayn› flehirde yaflayan insanlar›n en çok paylaflt›klar›,
soluduklar› hava, içtikleri sudan sonra bilgi gelmektedir. ‹nsano¤lunu di¤er
canl›lardan ay›ran en önemli unsur ifllerini hayvanlar gibi içgüdüleri ile de¤il
edindikleri bilgi ile yapmalar›d›r. Bilginin en çok paylafl›ld›¤› yer ise flehirlerdir.
Dolay›s›yla flehri flehir yapan paylafl›lan bilginin kalitesi, ifle yararl›l›¤› ve insana
olan olumlu etkisi olmaktad›r.
> Yrd. Doç. Dr. Ömer Faruk Kültür
‹stanbul Ünv. ‹nflaat Fakültesi
56 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
‹
nsan›n temel ihtiyaçlar›n› karfl›lad›ktan sonra ilk bilgi ihtiyac› bu evrene
niçin geldi¤i sorusudur. Bundan dolay› bat›da Bologna, Pavia, Revenna ve Paris adlar› alt›nda geliflmeye bafllayan ilk
üniversiteler uzun süre piskoposlar›n
kontrolünde kalmaya devam etmifltir.
Hatta bugünkü üniversite yönetim kadrosu olan rektör dekan vs gibi terimler kilise
yöneticileri isimleridir. Antik ça¤da piskopos olarak Papal›k Devleti’nde özellikle
flehirler ve ilin yöneticileri, rektörleri denirdi. Roma Katolik Kilisesinde, rektör bir
dini kuruma baflkanl›k eden kiflidir. Dekan ise, Katolik kilisesinde bir dini hiyerarfli içinde otorite sahibi rahip oldu¤unu
bilmekteyiz.
‹slam medeniyetinde ise ilk Müslüman flehir olan Medine’nin önceki ismi “Yesrip”
olup hicretten sonra "Medine-tül Münevvere" ayd›nlanm›fl flehir olarak de¤ifltirilmifltir. fiehrin geliflimi ilk kurulan mescidi
nebevi etraf›nda geliflmifltir. Mescidin
kendisi bir nevi e¤itim kurumu oldu¤u gibi mescit yan› bafl›nda ilk üniversite nüvesi olan ashab› suffa kurulmufl, genç ve
talepli olanlar burada e¤itim görüyorlard›. Burada e¤itimini tamamlayanlar ö¤rendiklerini baflka diyarlarda halka naklediyorlard›.
Bugünkü anlamda ilk üniversitelere ise
Abbasîler döneminde Ba¤dat’ta rastlamaktay›z.
Emevîler döneminde Fas’›n Fez flehrinde
859 senesinde kurulan Keyruvan Üniversitesi ilk kurulan üniversitelerdendir. Eski
Yunan ve Roma dönemlerinde baz› yüksek e¤itim ve ö¤retim teflkilâtlar› olmas›na ra¤men bunlar›n bugünkü anlamda
üniversite niteli¤i yoktu. Bat›da üniversiteler ‹slam medeniyetinin Endülüs Emevî
Devleti vas›tas›yla Avrupa’ya girmesiyle
bafllad›. Fas, Kurtuba ve G›rnata üniversiteleri, ilim ve fennin kilise ve piskoposlar›n tesirindeki ruhban s›n›f›na mensup
ö¤retim üyeleri olan okullara girmesine
vesile oldu. Sadece hukuktan ibaret olan
ö¤retim dal›na t›p, astronomi, ilahiyat ve
benzerlerinin de eklenmesini sa¤lad›. O
zamana kadar Avrupa krallar› ve devlet
adamlar› tedavi olmak için Kurtuba Üniversitesi’nin t›p fakültesine gelirlerdi.
Osmanl› medeniyetinde ise ilk üniversite
‹znik’te kuruldu. Ayn› zamanda ilk devlet
olma baflar›s›n› gösterdi. Osmanl›larda
flehri yöneten kad› idi. Mesela ‹stanbul
Sur içi - Galata –Eyüp ve Üsküdar olmak
üzere dört kad›l›¤a bölünmüfltü. Osmanl›’da kad›lar;
•Belediye baflkanl›¤› yaparlar.
•Görevliler hakk›nda rapor düzenlerler.
•Merkezden gelen emirleri duyurur.
>>
fiehir ve üniversitenin ikisinde de
olmazsa olmaz› olan, gelecek
tasavvuru ve gelece¤in inflas›
iflinde üniversiteye büyük görev
düflmektedir.
•Sözleflmeleri onaylard›.
Haliyle kad›l›k devrin e¤itim sistemi ile direk ba¤lant›l›yd›. Nitekim E¤ri-saniye-çinad-inebaht›-ûlâ-çelebi-sâlise-ûla olmak
üzere sekiz rütbe ilme ve liyakate ba¤l› olmak üzere mevcuttu. Osmanl› ilmi rütbe
sahibine flehri yönetme görevi vererek en
üst seviyede taltif etmifltir.
Olumlu flehir üniversite iliflkisi flartlar› ise;
•Üniversitenin toplumun inanç kültür
yaflam biçimi ve de¤er yarg›lar› ile bar›fl›k
olmas›
•Üniversitenin flehir halk›ndan fiziki olarak çok uzak ve ulafl›lamaz olmamas›
•Üniversitenin yönetiminde mütevelli
heyetinde flehir halk›n›n temsilcileri esnaf odas› ticaret odas› sanayi odas› vs.
temsilcileri bulunmal›d›r.
•Üniversitelerin araflt›rma konular›n› seçimde flehrin ihtiyaçlar› birinci s›rada de¤erlendirilmeli fleklindeydi.
fiehirlerin geliflmesi farkl› unsurlar›n bir
arada sevgi ve sayg›ya dayal› adalet temelinde yaflamas›n› temin etmekten geçmektedir. Bunun örne¤ini Medine’de ve
fetih sonras› ‹stanbul’da görmekteyiz. Fethin gücü olmas›na ra¤men Yahudi, H›ristiyan, Ermeni gibi unsurlar› flehirden ç›karma giriflimi olmad›¤› gibi, bilakis muhafaza etme yoluna gidilmifltir.
fiehirlerin yaflamas› hayat›n› devam ettir-
mesi onun geçmifli ile de ilgilidir. fiayet
flehri a¤aca benzetirsek flehrin geçmifli
a¤ac›n kökleri mesabesindedir. Hatta
a¤ac› söküp baflka yere dikti¤imizde nas›l
tutmayabildi¤i gibi, tarihte bir flehri baflka bir yere tafl›ma giriflimleri olmufl ne yaz›k ki baflar›l› olmam›fl örnekler mevcuttur. Abbasi Halifesi Mutas›m›n 836 y›l›nda baflkent Ba¤dat’› 125 kilometre kuzeye
Samarra’ya tafl›ma giriflimi 892 y›l›nda
hüzünle neticelenmifltir. Kendisinden
sonra gelen Halife Mutedid baflkenti tekrar Ba¤dat’a tafl›yarak bugün dahi bir harabe olan Samarra’n›n kaderinde rol oynam›flt›r.
fiehirlerin tarihini, geçmiflini baflka bir tabirle genlerini muhafaza edecek olanda
yine üniversiteler olmal›, tarih bölümleri
de buna destek vermelidirler. Hatta bizde
bir eksiklik olan yerel tarih orta ö¤retim
ve yüksek ö¤retimde ö¤rencilere sunulmal›d›r. Yaflad›¤› flehrin tarihini bilmeyen
bir insan profili s›¤ kalmaktad›r. Gelecek
geçmiflin imbi¤inden geçerek gelmektedir.
fiehirlerin gelece¤i flehrin sa¤l›kl› geliflimine ba¤l›d›r. Bunun için önemli ö¤eler
•fiehrin üretken olmas›
•fiehrin yaflayan insanlar›na yeteri kadar
temiz suyu temiz havay› sunabilecek seviyede olmas›
•fiehrin potansiyelleri olan insan, bilgi,
sermaye, enerji, toprak, su, madenler, deniz, göl akarsu, nakil vas›talar› iletiflim kanallar› yollar limanlar›n iyi yönetilmesi
•fiehirdeki ifllerin görülmesini sa¤layan
insanlar›n yerlerine geçecek insanlar›n
e¤itimi ve mesleklerine olumlu yönde katk› sa¤lama kapasiteleri
•fiehirde olabilecek deprem sel yang›n
heyelan gibi risklerin iyi yönetilebilmesi
Yukar›da s›ralanan ö¤elerin hepsinde üniversitelerin önemli katk›s› olabilmekte ve
olmal›d›r.
fiehir ve üniversitenin ikisinde de olmazsa olmaz› olan, gelecek tasavvuru ve gelece¤in inflas› iflinde üniversiteye büyük görev düflmektedir. Bizde büyük de¤eri olan
“Çocuklar›n›z› bu güne göre de¤il gelece¤e göre yetifltirin” sözünde oldu¤u gibi flehirleri gelece¤e tafl›yacak olanlar faydal›
bilgi sahibi olanlard›r.
Milletler tarihte yaflad›klar›n› dönem dönem tekrar yaflarlar. fiehir ve üniversite
ba¤lam›nda bunu Osmanl› medeniyetindeki flehrin yöneticisinin ilmi en yüksek
rütbe sahibine verilmesi iflini biz bugün
Erzurum, Eskiflehir ve Antalya Büyükflehir Belediye Baflkanlar›’n›n daha önce o
flehirde rektörlük yapm›fl kiflilerden seçilmifl olmas›nda görmekteyiz.
57
DOSYA > ŞEHRLEŞME AMA NASIL?
MAKALE
Yerbilimleri gerçeklerinde flehirleflme
Çevre, hidrojeoloji, petrol, jeodezi, jeofizik, jeoloji, maden, metalürji gibi birbirleriyle
etkileflim içindeki bilimlerin ortak ad› olan yer bilimleri, yer küre ile ilgili tüm bilimleri kapsamaktad›r ve bu bilimlerin hemen hemen tamam› flehirleflme olgusunun ilk
basama¤›n› oluflturmaktad›r.
> Prof. Dr. Recep H. Eren
Yalova Üniversitesi Rektör Yard›mc›s›
58 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
Y
erbilimleri alan›ndaki çal›flmalar
yerkabu¤unun
incelemelerini
kapsamaktad›r. Bunlar genellikle
yerkabu¤unun oluflumu, geçirdi¤i de¤iflimleri, tektonizmas› (deprem olaylar›),
volkanizma, magmatizma benzeri olaylard›r. Bu incelemelerle yerkabu¤unda insan›n yararlanabilece¤i varl›klar ortaya
konabilmektedir: Yeralt›sular›, termal oluflumlar ekonomik kaynaklar belirlenmektedir. Ancak, son yüzy›lda dünyada “KentÇevre Jeolojisi” disiplini do¤mufltur. Bu disiplinin incelemeleri ve de¤erlendirmelerine ba¤l› olarak gelece¤in insanlar›na
sa¤l›kl› bir miras b›rak›labilecek flekilde
yerleflimler oluflturulmaktad›r. ‹ncelemelere ba¤l› olarak zeminin sahip oldu¤u
özellikler belirlenmektedir. Ayr›ca, yerleflimlere esas olan alanlarda yeralt›suyu,
endüstriyel hammadde, maden, mermer
gibi do¤al kaynaklar enerji hammaddeleri gibi varl›klar ortaya konmaktad›r. Böylece yerleflim alanlar›n›n do¤al kaynaklar›n üzerinde olmad›¤›; çevre aç›s›ndan suya, topra¤a zarar vermeyecek tarzda yerleflimlerin planlamas› yap›lmaktad›r. Sonuçta kaynaklar israf edilmedi¤i gibi, zararl› çevre etkisi de oluflmamaktad›r. Ülkemizin maruz kald›¤› depremlerden sonra yerleflim alanlar›nda ortaya ç›kan can
ve mal kay›plar›, yap›lar›n yerlefltirildi¤i
zeminlerin ayr›nt›yla incelenmesinin gereklili¤ini bir daha ortaya koymufltur. Bu
kapsamda, ‹mar Yasas› ve ilgili yönetmeliklerde de¤ifliklikler yap›larak yerleflim
alanlar›n›n 1/50.000, 1/25.000 ve 1/5.000
ölçekli naz›m ve 1/1000 ölçekli uygulama
imar planlar›n›n haz›rlanmas›na esas jeolojik-jeoteknik etüdlerinin yapt›r›lmas›
flart› getirilmifltir. Uygulamalar s›ras›nda,
ayr›ca parsel baz›nda daha önce yerleflime uygunluk de¤erlendirmelerinde tespit
edilmifl ayr›nt›l› jeolojik-jeoteknik etüdlerin de yapt›r›lmas› flart› koflulmufltur.
Yerkabu¤unu meydana getiren kayalar
•Maden, petrol, do¤algaz, endüstriyel
hmmaddeler ve yeralt›suyu gibi insanl›¤›n önemli ihtiyaçlar›n› ihtiva eden, ayr›ca çeflitli yerleflimleri ve yap›lar› üzerinde
bar›nd›ran yerkabu¤u ma¤matik, metamorfik ve sedimanter kayaçlardan yap›lm›flt›r.
•Magmatik ve metamorfik kayalar›n çounlu¤u yerkabu¤unun derinliklerinde bulunur. Sedimanter kayalar ise, yayg›n olarak yerkabu¤unun en üst tabakas›n› olufltururlar.
•Sedimanter Kayalar, yerkabu¤u üzerindki karasal (akarsu, göl, çöl vb) ve denizel
(s›¤-derin denizel) ortamlarda çökelme ile
meydana gelirler. K›r›nt›l› Kayalar, yerkabu¤unun ayr›flan ve afl›nan bölgelerinden
türeyen çeflitli boyda tanelerin oluflturdu¤u kayalard›r.
3.Yerleflim alanlar›nda
>>
Ülkemizin maruz kald›¤›
depremlerden sonra yerleflim
alanlar›nda ortaya ç›kan can ve
mal kay›plar›, yap›lar›n
yerlefltirildi¤i zeminlerin ayr›nt›yla
incelenmesinin gereklili¤ini bir
daha ortaya koymufltur.
zemini oluflturan ortamlar
Yerleflime esas olan alanlar mühendislik
özelliklerine göre zemin ve kaya ortamlar
olarak ikiye ayr›l›rlar.
•Zemin Ortamlar. Bunlar ya henüz tafllaflmam›fl k›r›nt›l› sedimanlard›r (çak›l, kum,
silt, çamur, kil) ya da kayalar›n kimyasal
ve fiziksel ayr›flmas› sonucu geliflmifl litolojilerdir. Örne¤in kaolenleflme sonucu
geliflmifl killer ve fleyl-kumtafl›-çak›l gibi k›r›nt›l› kayalar›n ayr›flmas› sonucu geliflen
litolojiler.
•Kaya Ortamlar. Çeflitli mühendislik öllikleri ile tercih edilen yerleflim alanlar›n›
olufltururlar. Kayalar yukar›da tan›mlanm›fl sedimanter, magmatik veya metamorfik kayalardan biri veya birkaç› olabilir.
Kaya ve zemin ortamlar›nda yerleflim
yönünden görülecek olumsuzluklar
4.1.Kaya Ortamlar›
Kayalar yap›laflma aç›s›ndan esas itibariyle tercih edilirler fakat tafl›yabilecekleri bir tak›m olumsuzluklar›n bilinmesi, araflt›r›lmas› gerekir. Bunlar,
•Ayr›flabilir kayaçlar atmosferik etkenlerle belirli derinli¤e kadar ayr›flarak kaya özelliklerini k›smen veya tamamen
yitirir. Böyle hallerde, ayr›flma zonu derinli¤inin ve ayr›fl›m derecelerinin belirlenmesi gereklidir.
•Eriyebilen kayalarda (karbonatl› ka-
yaçlar) yeralt›suyunun etkisine ba¤l›
olarak de¤iflen genifllik ve derinlikte
karstik boflluklar yerine göre ma¤aralar
oluflabilir. Bu tür ortamlarda karst araflt›rmas›n›n yap›lmas› gerekir.
•Kayalarda, oluflumlar›n› izleyen zamanlarda, u¤rad›klar› deformasyonlara
ba¤l› geliflebilecek yap›sal unsurlar (tabakalanma, fay, k›r›k-çatlak sistemleri)
belirlenmelidir. Bu unsurlar, yerine göre, gerek kaz› flevlerinde ve gerekse yap› alanlar›nda k›smi kütle hareketlerine
sebep olabilirler. Ayr›ca kayalarda yap›sal unsurlar›n oluflturdu¤u zay›fl›k zonlar›nda yeralt›suyunun dolafl›m› etkisiyle çeflitli türde zay›flamalar ve ayr›fl›m geliflebilir. Kaz› s›ras›nda ve sonras›nda karfl›lafl›labilecek yeralt›suyu patlamalar› ya da düzenli su geliri incelenerek tedbirlerin al›nmas› gerekir.
4.2.Zemin ortamlar›
•Zeminin olufltu¤u ortamlar, davran›fl›n› da belirlemektedir. Dere yataklar› genifl vadi biçiminde yayvan alanlar, eski
haliçler gibi. Bu kesimlerdeki zeminler
özellikleri icab› çok çok zay›f olmaktad›r. Hatta zemin en düflük de¤erde bile
sürtünme direnci ve dayan›m gösterememektedir. Böyle durumlarda kaz› yap›ld›¤› kesimlerde zemin kendisini tutar durumda de¤ildir.
•Zeminin kendisini oluflturan eleman-
lara göre davran›fl› de¤iflmektedir. Bu
tür alanlarda yüzeyden itibaren belirli
derinlikteki kesimi atmosferik ayr›fl›mdan afl›r› etkilenerek çok zay›f-zay›f
(gevflek) zemin karakterini almaktad›r.
Dolay›s›yla, bu derinli¤in dikkatle tayin
edilmesi gerekir. Ayr›fl›m etkisi azald›kça zeminin dayan›m› ters orant›l› olarak artmaktad›r.
•Zemini oluflturan elemanlar›n türü de
davran›fl›nda etkili olmaktad›r. Ortamda suyun artmas› ile zeminin dayan›m›
düfltü¤ü gibi, kilin cinsine göre fliflme
hacim de¤iflikli¤ine sebep olmaktad›r.
Ortamdaki suyun uzaklaflmas› ile yine
büzülmeye ba¤l› olarak hacim de¤iflikli¤i ortaya ç›kmaktad›r. Bu tür de¤iflimler üzerlerindeki yap›larda hasarlara sebep olmaktad›r.
•Konsolidasyonu düflük olan zeminlerde yo¤un olarak kütle hareketleri geliflmektedir. Bunlar›n yamaç durayl›l›klar›
düflük olup belirli yamaç e¤imlerinin
üstüne ç›k›ld›¤›nda zemin kendili¤inden hareket etmektedir. Bu tür alanlara etüde dayal› olarak yap›lacak stabilite analizleri do¤rultusunda imalat yap›lmal› ve kaz› ifllemleri özellikle kurak
mevsimlerde yürütülmelidir. Kütle hareketlerinin geliflti¤i kesimlerde kayma
derinlikleri tayin edilerek çevre stabilitelerini koruyacak flekilde tahkimat önlemleri al›nmal›d›r.
59
DOSYA > ŞEHRLEŞME AMA NASIL?
MAKALE
>>
Kocaeli-Düzce deprem bölgelerinde
görülen temel olumsuzluk, büyük
hasarlara, y›k›mlara u¤rayan genifl
yerleflimlerin asl›nda yerleflime
uygun olmayan, gevflek zeminler
üzerinde bulunmas›d›r.
•Gevflek zeminlerde yap›n›n oturaca¤›
kesim sa¤l›kl› olarak tariflenmelidir. Bu
çeflit alanlarda zemindeki litoloji yanal
ve düfley olarak de¤iflim gösterir. Genifl
oturumlu yap›larda zeminin bu tür de¤iflim göstermesi de¤iflik boyutta farkl›
oturmalara; dolay›s›yla hasarlara sebep
olur. Bu bilgilere dayal› olarak projelendirilecek ve imal edilecek yap›lar depreme dayan›kl› olabilecektir.
Zemin incelemesi eksikli¤iyle meydana
gelen olumsuzluklar
•Kocaeli-Düzce Deprem bölgelerinde görülen temel olumsuzluk, büyük hasarlara,
y›k›mlara u¤rayan genifl yerleflimlerin asl›nda yerleflime uygun olmayan, gevflek
zeminler üzerinde bulunmas›d›r. Bu tür
zeminlerin bulundu¤u alanlar
incelenerek özelliklerinin ortaya konularak;
yap›laflma flartlar›n›n belirlenmesi gereklidir. Böylece statik flartlarda sa¤lam görülen fakat deprem s›ras›nda (Dinamik flartlarda) s›v›laflan zeminlerde yap›lar›n yatma, devrilme, gömülme gibi hasarlar› minimuma indirilebilecektir.
•Ayr›nt›l› zemin etütleriyle bina baz›nda
do¤an olumsuzluklar: Kabule dayal› zemin emniyet gerilmeleri, yerleflim aç›s›ndan önlemleri gerektirmesine ra¤men,
bunlar›n belirlenmedi¤i tariflenmemifl
60 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
alanlar bulunmaktad›r. ‹ncelemeler sonucunda zemini teflkil eden litolojilerin sahip oldu¤u olumsuzluklar›n tespit edilmemesi gibi, bugün maruz kal›nan olumsuzluklar ortaya ç›kmayacakt›r.
•fiehirlerimizde halihaz›rda en çok flikayetçi olunan konu ruhsats›z yap›lar›n varl›¤›d›r. ‹flin vahim taraf›, ruhsatl› yap›lar›n
da gözlemsel etütlere ba¤l› olarak kabul
edilen zemin parametrelerine göre inflaa
edilmesidir. ‹stanbul’da bu durumun birçok örne¤i tespit edilmifl durumdad›r. ‹ller Bankas› elemanlar›nca yap›lan gözlemsel etütler sonucu bir ilçemizde hesaplamalara esas olarak emniyetli zemin
gerilmesinin 2.0 kg/cm2 olarak al›nabilece¤i belirlenmifltir. Yak›n y›llarda yap›lan
jeolojik/jeoteknik etütlerde ilçe alan›n›n
genelinde emniyetli zemin gerilmesi de¤erlerinin 0.8 ila 1.4 kg/cm2 aras›nda de¤iflti¤i tespit edilmifltir. ‹lçe alan›n›n ancak 1/6 s›nda kabul edilen 2.0 kg/cm2 de¤eri elde edilmifltir. ‹nflaat ruhsatl› olan
tüm yap›lar›n bu kabule ba¤l› olarak yap›lan proje ve imalatlar›n›n sa¤l›kl› olmad›¤› böylelikle ortaya ç›km›flt›r.
•Di¤er yandan ayn› alanda atmosferik
ayr›fl›m etkisini de ortadan kald›racak
flekilde projelendirilecek bir bodrumlu binalar, zeminin dayan›m› yönünden daha
uygun ortama tafl›t›lacakt›r. Böylece ge-
rek oturma ve gerekse di¤er dinamik yükler yönünden yap›lar sa¤l›kl› olabilecektir.
•Gözlemsel etütlere ba¤l› olarak ye uygunluk s›n›flamalar›n›n di¤er bir örne¤i
de Yakuplu Belediyesi toplu konut alan›d›r. Gözlemsel etütlerle yap›laflmaya aç›lan bu toplu konut alan›nda yap›laflma s›ras›nda bafllayan olumsuzluklar vard›r.
Bu alanda zemini Gürp›nar Formasyonu
teflkil etmektedir. Bu Formasyonun stabilitesi düflüktür. Formasyonun yüzeyledi¤i topografyada belirli yamaç e¤imlerinin (m>12º) üzerinde litoloji kendili¤inden kayma ve kütle hareketleri meydana
gelmektedir. Ayr›ca Formasyon içindeki
bentonitik killer, su muhtevas›na ba¤l›
olarak üst yap›larda telafisi mümkün olmayan hasarlar do¤urmaktad›r
•Yaflan›lan felaketlerin sonucunda önce
imar kanununa ve ba¤l› olarak imar yönetmeliklerine konulan zemin etüd raporu, jeoteknik rapor haz›rlama mecburiyeti ulafl›lmak istenilen hedefti. Ancak,
etüdlere ba¤l› olarak haz›rlanan raporlar
gerekli içeri¤i ve standard› tafl›mamaktad›r. Bunda toplum olarak yap›m›z icab›
“usulen rapor” düzenleme al›flkanl›¤›m›z
etkilidir. Önemli olan, zeminlerin tüm
özellikleri ile ortaya konulmas›d›r. Deprem fiuras› gündeminde olan bu konu sonuçland›r›lm›fl de¤ildir. Raporlar› haz›rla-
yanlar›n belirli standard› hedeflemeleri,
mühendislik odalar›n›n kritik eder durumda olmalar› ve en önemlisi belediyelerin ‹mar bölümlerinde yerbilimcilerin istihdam edilerek haz›rlanm›fl raporlar› denetler duruma gelmeleri gerekmektedir.
6.Sonuç
‹nsanlar as›rlar boyunca yerleflimlerinin
daha çok belirli kaynaklar›n oldu¤u kesimlerde seçmifllerdir. Bunlar en baflta yeralt›suyunun, s›cak sular›n ortaya ç›kt›¤›
alanlar oldu¤u gibi, kömür, maden, mermer gibi ekonomik de¤eri olan yörelerin
çevrelerinde olmufltur. Di¤er yandan, bu
tür oluflumlar ise genellikle tektonik faaliyetlerin meydana geldi¤i yani faylanmalar›n, k›vr›mlanmalar›n geliflti¤i alanlard›r. Bu faaliyetler jeolojik devirler boyunca sürekli olagelmifl ve belirli bir periyottada tekrar etmifltir. ‹nsano¤lu yaflad›¤›,
geçirdi¤i bu serüvenlerden ilham alarak;
tarih boyunca tektonik faaliyetler yönünden sakin olan kesimleri seçerek yerleflim
alanlar›n› oluflturmufllard›r. Yaflad›¤›m›z
son yüzy›llarda da bütün dünyada olan
de¤iflime ba¤l› olarak da ülkemizde de flehirleflme artm›flt›r. ‹nsanlar sanayileflme-
ye uygun olarak k›rsal kesimlerden flehirlere göç olgusunu yaflam›fllard›r. Bu gerçe¤e ba¤l› olarak h›zla büyüyen çarp›k
yerleflimlere ba¤l› düzensiz, sa¤l›ks›z bir
flehirleflme meydana gelmifltir.
Yaz›m›z›n de¤iflik kesimlerinden de anlafl›laca¤› gibi yerleflimler mutlaka belirli bir
veri taban›na göre oluflturulmal›d›r. fiehirleflmede de¤iflik veriler taban oluflturmakla birlikte, en önemli ayaklardan biriside yerbilimleri disiplinlerinin sa¤layaca¤› verilerdir. Genç sedimantasyon ortamlar›nda yerleflimler sak›ncal›d›r: Aç›k yayvan vadiler, akarsu yataklar›, eski haliçler,
eski göl ortamlar› gibi bu tür alanlar deprem d›fl›nda da sellenme, feyezan etkisinde kalabilen ortamlard›r. As›l önemli olan› bu kesimlerde zemini oluflturan litolojilerinin gevflek, zay›f ve dayan›ms›z olmal›d›r. Bunlar genellikle tafl›ma gücü düflük
ortamlar olufltururlar. Ayr›ca, deprem s›ras›nda, içerdikleri-tafl›d›klar› yeralt›suyu
etkisiyle bünyelerinde s›v›laflma meydana gelebilecek ortamlard›r. Di¤er taraftan, as›l öne ç›kan özellikleri bu tür alanlar yüksek vas›fl› mutlak tar›m arazileridir. Yerleflim aç›s›ndan büyük sak›ncalar
tafl›yan s›¤ derinlikte (1-2 m) yeralt›suyu
ihtiva eden zemini teflkil eden litoloji (tar›m topra¤› ve alt›ndaki gevflek kesim) yerleflimler için hiç de arzu edilmeyen özelliklerdedir.
Belirli aral›klarla yaflan›lan depremler s›ras›nda bu türden yerleflim alanlar›nda
do¤an olumsuzluklar ve felaketler sürekli
olarak yaflan›lmaktad›r. Son Kocaeli Depreminde Düzce, Adapazar› ovalar›nda
meydana gelen büyük y›k›mla, hasarlar
zihinlerdeki taze örneklerdir. Bu tür alanlarda y›k›lan, hasar gören binalar›n yan›nda; y›k›lmayan ancak robotik üretim sistemleri zarar gören sanayi tesisleri de bulunmaktad›r. Ayr›ca, zay›f zeminlerde yap›lan iyilefltirme önlemleri de bu tür büyük depremlerde hasara u¤ramaktad›r.
Böyle bir gevflek zeminde (100 m nin üstünde genç çökel ihtiva eden) infla edilen
Ford Otosan fabrikas› sahas›ndaki fore kaz›klarda deprem etkisinde önemli hasarlar meydana gelmifltir.
fiehirleflme asr›m›zda o yörenin bölge
planlar›na ba¤l› olarak sa¤lanmaktad›r.
Bunun için yerleflimler aç›s›ndan uygun
alanlar bilhassa kaya ortamlar› tercih
edilmektedir. Günümüzde ayr›ca, yerleflimlerin ihtisas flehirleri özelli¤ini tafl›yacak biçimde olmas› gerekmektedir. Bölgesel Planlamas› içerisinde stratejik bask›n
özelliklerine ve üretim flekillerine göre flehirleflme tipi belirlenmelidir. Böylece yerleflime uygun alanlarda oluflturulan flehirler her türlü afet yönünden emniyetli oldu¤u gibi, planlamaya ba¤l› olarak oluflturulan isyeri çevreleri, iskan alanlar›, alt
yap›lar ile insanlar›n sa¤l›kl›, mutlu yaflad›klar› çevreleri meydana getirecektir.
‹stanbul özelinde deprem aç›s›ndan büyük risk tafl›yan alanlar›n “Kentsel Dönüflüm” çerçevesinde yeni flehirleflme anlay›fl›na uygun olarak yap›land›r›lmas› gerekir. fiehrin bilhassa Eminönü’nden Silivri’ye do¤ru olan güney kesiminde kalan
ve büyük risk tafl›yan yerleflim alanlar›,
kuzeyde daha sa¤lam olan (Gazi mah.,
Sultançiftli¤i, Arnavutköy,… gibi) ancak
gecekondulaflma ile çarp›k yap›laflman›n
oldu¤u sa¤lam, yerleflime uygun alanlara
tafl›nabilir. Böylece çarp›k yerleflimler yeni imar planlar› ile flehirleflebilecek; eski
boflalt›lan alanlar da gerekli zemin iyilefltirmeleriyle o alanlar›n özelliklerine uygun olarak düzenlenecek imar planlar› ile
depreme haz›r alanlar haline getirilebilecektir. Böylece ‹stanbul daha da yay›lmadan eski s›n›rlar› içerisinde flehirleflebilecektir.
61
DOSYA > ŞEHRLEŞME AMA NASIL?
SÖYLEŞ
Prof. Dr. Oktay Aslanapa:
“fiehircilik bir kültür meselesidir”
Medine flehir anlam› tafl›maktad›r. Her flehir bir flekilde kendi tarihi dokusuyla kendini var eder. fiehre uzaktan bak›nca o flehirde yaflayan insanlar hakk›nda da sizin
üzerinizde bir intiba oluflur.
> Söylefli: Umut Bulut
T
ürkiye'de flehirleri ele al›p inceledi¤imizde ne yaz›k ki ortada gördü¤ümüz manzara hiç de iç aç›c› de¤ildir. ‹nsanlar flehirler infla etmifller ve
gururla baflka insanlara kurduklar› flehirleri göstermifltir. Babil, Atina, Diyarbak›r,
Roma, Paris, Kahire, Harput, Sivas, Kayseri, ‹stanbul gibi eski flehirler buram buram tarih kokan flehirlerdir. Türkiye’de
kültürle sanatla alakal› bir fleyler yapmaya kalk›flt›¤›n›zda büyük ço¤unluk taraf›ndan bofl ifllerin adam› olarak görülürsünüz. Sanat tarihi çal›flmalar› da iflte
okullarda aman aman ille de okutulmas›
gerekli bir ders gibi de görülmez. Düflünün ki anne babalar çocuklar›na doktor
ol avukat ol derken asla ak›llar›ndan sanat tarihi üzerine baflar›l› bir akademisyen ol demek geçmez. Sadece duvarlara
sanatla ilgili vecizeler asmakla da sanata
sahip ç›k›lamayaca¤› herkesin kabul etti¤i ac› bir gerçektir. Avrupa Birli¤i fonlar›nda bir fleyler koparma h›rs› da olmazsa
pek çok kiflinin sanat› kültürü ve tarihi
dokuyu umursamayaca¤› ortadad›r. Büyük ve köklü bir medeniyetin varisleri olarak bizler herkesten çok bu de¤erlere sahip ç›kmal›y›z. Sanat tarihi alan›nda kendini kabul ettirmifl baflar›l› bir akademisyenimiz olan Prof. Dr. Oktay Aslanapa ile
bir söylefli gerçeklefltirdik.
62 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
Ülkemizde flehircilikle ilgili üniversiteler e¤itim
veriyor, yaln›z bu e¤itimler gerçek hayatta çok
fonksiyonel de¤il gibi. fiehirlerimize gereken
hassasiyeti gösterecek, sanat de¤eri tafl›yan tarihi eserlerimizin tamir ve bak›m› için gerekli mimarlar› yetifltirebiliyor muyuz?
Maalesef üniversitelerimizde yeterli ölçüde e¤itim verilemiyor. Çünkü bir defa kendi sanat›m›z›
ö¤retim sisteminden kald›rd›lar. Mesela mülkiyede ve askeriyede bu dersler okutulmal› çünkü bu
eserleri koruyacak olan yine bu insanlard›r. Ben
Diyarbak›r’da Artuk’lulardan kalma bir saray kaz›s› yapt›k. ‹ki sen ortaya ç›karmak için u¤raflt›k.
Muhteflem bir sarayd› tamamen küp mozaiklerden yap›lm›fl bir eserdi ki bu küp mozaikleri bu
zamanda bulmak mümkün de¤ildir. ‹ç kale idi bu
saray sonradan ö¤rendim ki sorumsuzun biri bu
Artuklu eserini tamamen y›k›p yok etmifl. Cahil
adam üzerini betonla kaplay›p kapat›nca mozaikler pat›r pat›r dökülmüfl. Ondan sonra gelen yöneticiler de bu rezilli¤in duyulmamas› için y›k›p yerine bina yapm›fl.
Üniversitelerimiz kuru bilgiler yerine uygulamaya dönük bir tak›m pratikleri de vermelidir. Sizce akademik kadro sahadaki ustalardan yeterince faydalanabiliyor mu?
Bütün Avrupa’da ve Amerika’da bu ifle ciddi ciddi özen gösteriliyor. Oralarda flehirlere bakars›n›z
kutu gibi düz bir hat üzerinde dizilmifl intibah›n›
uyand›r›r. Her evin önünde çocuklar›n oynayabilece¤i ya da köpeklerinizle gezebilece¤iniz parklar yap›l›r. Bizde ise sadece belli sitelerde özenti
gibi bunlara bak›l›r. Orada insanlara kendi sanatlar› birinci planda ö¤retiliyor. Bizde bu yok. Kendi milli kültürünü yeterince tan›mayan insanlar›n bu ifle önem vermesi de düflünülemez. Eserlerin millet için ne anlama geldi¤ini bilmeyen onlar› koruyamaz. Biz ustalar›m›zdan yeterince faydalanam›yoruz.
Mesela Topkap› Saray›"ndan emekli bir ustay›
Yunanistan"da ‘’Aynoroz Manast›r›’’ al›p istihdam etmifl ve kendi eserlerinin tamir ve bak›m›nda kullan›yor. Sizce de biraz iflten anlayan
adamlar› bonkörce harcama huyumuz yok mu?
Ayn› flekilde dünyan›n pek çok yerinde müteahhitlik hizmeti veren firmalar›m›z var. Yurt d›fl›nda güzel ifller yapan ayn› adamlar neden ülkemizi bu periflanl›k içinde b›rak›rlar?
Tam da benim anlatmak istedi¤im buydu. fiimdi
bizim ülkemizde çok de¤erli sanatkârlar varken
biz gidip restorasyon ifllerini müteahhitlere veriyoruz. Yönetici konumunda olanlar bu bilince sahip de¤illerse anlamadan dinlemeden tüccar
mant›¤› ile iflleri yürütmeye çal›fl›yorlar. Oysa bu
çok yanl›fl bir yoldur. Bu yoldan mutlaka dönülmesi laz›md›r. Hâlbuki bu ifller için özel yetifltirilmifl mimarlara ihtiyac›m›z vard›r. U¤raflt›¤›n›z ifl
Oktay Aslanapa
Kimdir?
basit bir inflaat ifli de¤ildir. Burada kaybedince yerine yenisini koyamayaca¤›n›z tarihi de¤erde
eserler vard›r. Onun için de burada sorumsuzca
hareket etme hakk›n›z yoktur. Eseri müteahhide
teslim edince gayet kötü restorasyonlar oluyor.
Eser de tahrip oluyor. Buna çok dikkat etmek laz›m. Bizde teftifl meselesi var. Yeteri kadar ciddiye almad›¤›m›z için müfettifllerimiz de bafltan
savma ifller yap›p geçifltiriyor.
Türkiye"de ço¤u kez kaynak s›k›nt›s› bahane edilir sanat eserlerine sahip ç›kma hususunda. Param›z olsa bile kültür ve sanata sahip ç›kma bilincimiz olmay›nca yeterli olmuyoruz. Siz ne dersiniz?
Pek çok lüzumsuz yere para bulunurken maalesef tarihi eserlerimizi korumaya almak için para
yok gibi bir bahanenin arkas›na s›¤›n›l›yor. Ben
buna kesinlikle inanm›yorum. Para olmasa bile
bir çaresi bulunur. Biz ne zorluklarla bu eselerin
korunmas› için çal›flmalar yapt›k. fiimdi bu zamanda para yok diye bir mazereti asla ve asla kabul etmiyorum.
1915 y›l›nda Kütahya"da
do¤an Prof. Dr. Oktay
Aslanapa, 1934 y›l›nda
Bursa Lisesi’nden, 1938
y›l›nda ‹stanbul
Edebiyat Fakültesi’nden
ve Yüksek Ö¤retmen
Okulu’nun Sanat Tarihi
Bölümü’nden mezun
oldu. Yaflayan en de¤erli
sanat tarihçilerimizdendir. Almanya"da ve
Avusturya"da Türk
sanat› üzerine doktora
yapt›. 1960 y›l›nda
profesör oldu. Bölüm
Baflkanl›¤›’n› yapt›¤›
‹stanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Sanat
Tarihi Bölümü’nde
binlerce ö¤renci
yetifltirdi. Bafll›ca
eserleri Osmanl›lar
Devrinde Kütahya
Çinileri, Araman Devri
Sanat›, Selçuklu Sanat›
Bibliyografyas›, Selçuklu
Hal›lar›, K›br›s’ta Türk
Eserleri, Yüzy›llar
Boyunca Türk Sanat› ve
K›r›m ve Kuzey
Azerbaycan’da Türk
Eserleri’dir.
Müzeler o flehrin geçmifli hakk›nda en kestirme
bilgileri veren kurumlard›r. Bizim flehircilik anlay›fl›m›zda sanki müzecilik fazlal›k gibi alg›lan›yor.
Bizde müze gezme al›flkanl›¤› yerleflmemifl. Biraz
da Ald›¤›m›z e¤itim yaflad›¤›m›z çevre bunda etkili oluyor. Siz bu iflin yerleflmesinde neler tavsiye
63
DOSYA > ŞEHRLEŞME AMA NASIL?
SÖYLEŞ
edersiniz. Müzelerimizle okullar›m›z aras›nda bir darg›nl›k varm›fl gibi çocuklar›m›za müzelere gitmeyi ö¤retemiyoruz.
Bu ifli nas›l popüler hale getirebiliriz?
Bir defa hocalar›m›z yetersiz. Hocan›n
kendisi müzeleri gezmemifl. Müzelerdeki
eserleri tan›mam›fl. Öyle olunca da ö¤rencilerin müzeye gitmelerini bekleyemeyiz.
Kendisi eserleri tan›m›yorsa o çocuklara
ne anlatacak ki? S›n›f ö¤retmeninin çocuklara zaten müzeleri gezdirmesi iflin
daha bafl›ndan yanl›fl›m›z. Okullarda sanat tarihi derslerini kald›r›rsan›z yapabilecek baflka bir fleyiniz kalmaz.
Eski medeniyetlere ait kal›nt›lara önem
veriyoruz. Bizans’tan kalanlar› da bulup
gün yüzüne ç›karmaya azami gayret gösteriliyor. Oysa Selçuklu ve Osmanl› dönemi dedi¤imizde biraz ihmalkârl›¤›m›z
yok mu? Mesela Divri¤i Ulu Camii muhteflem bir sanat eseri ama biz yeterince tan›m›yor tan›tam›yoruz. Bu anlamda bir
denge de kurulamaz m›?
Biz ne zor flartlar alt›nda bu iflleri yürütmeye çal›flt›k bir bilseniz. Oysa bat›l›lar
bu ifli oturtmufllar ve yapt›klar› her çal›flmay› de¤erlendiriyor. Oysa Anadolu tarihi bak›mdan dünyan›n en zengin yerleflim yeridir. ‹stedi¤iniz kadar malzemeyi
burada bulma flans›n›z vard›r. ‹lk yerleflim yerleri burada bulunuyor. Bizim hem
Selçuklu’dan hem de Osmanl›’dan kalma
çok zengin eserlerimiz bulunuyor. Bunlar›n en önemlilerinden biri belki de en
önemlisi Divri¤i Ulu Camii ‘dir. Biz okul kitaplar›nda yazd›k ama o kadarla kald› daha ileriye götürülemedi.
Oktay Aslanapa Hocalar›n Hocas›, de¤erli bir bilim adam›. Sanat merakl›lar› eserlerinizi biliyor, istifade ediyor, acaba son
çal›flmalar›n›z, haz›rl›klar›n›z nelerdir?
Yeni bir eser bekleyelim mi?
fiöyle bir projem vard›. Uluslararas› Türk
Dünyas› Hal› Kongresi yapmak istiyordum. Türk hal›s› hal› sanat›n›n temelidir
bana göre. Bun için de bu projeyi haz›rlay›p Kültür Bakanl›¤›’na sundum. Bakanl›k
böyle bir proje için param›z yok deyince
projemiz öylece kald›. Hala daha projemin hayata geçirilmesi için bekliyorum.
Baya¤› zengin bir katalog haz›rlayacakt›m. Bu tür projeler bana göre Türk Dünyas›n› da birbirine yak›nlaflt›r›r. Onun
için ihmal edilmemesi laz›m.
Gençler kendi kültürlerini iyi bir flekilde
tan›malar› gerekiyor. Milli kültürlerini tan›mayan gençlerin tarihi eserleri de korumalar› mümkün de¤ildir. Öncelikle gençlerimize milli bilinç afl›lamak laz›md›r. Bu
kültürden yoksun olarak yetiflen gençlerin müteahhit olunca tarihi de¤erlerimizi
koruyaca¤›na imkân veremezsiniz.
Bir Hoca olarak ülkemizde yeni yetiflen
gençlere neler tavsiye edersiniz?
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Atatürk hayat› boyunca kültür kültür di-
64 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
ye bu millete kültürü anlatmaya çal›flt›.
Ondan sonra bu ifl orada kald›. Onun zaman›ndaki h›z kayboldu. ‘’Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür’’ diyen bir
anlay›fltan bu güne sadece müteahhitlere
ihale edilen eserler kald›. Atatürk’ün her
fleyin temeli milli kültürdür’’ sözünü her
zaman canl› tutmal›y›z. Milli kültürünüze
sahip ç›kmazsan›z yapt›¤›n›z her eser taklit olmaktan öteye geçemez. Bizler maalesef flehir hayat›na adapte olamad›k.
DOSYA > ŞEHRLEŞME AMA NASIL?
MAKALE
Alternatif model; müstakil ev
‹nsanlar hür do¤duklar› gibi hür yaflamak isterler. ‹nsan f›traten (yarat›l›fltan) hürriyet ve istiklâl fikrine sahiptir, köleli¤i ve kölece yaflamay› reddeder. ‹nsan ferden
ba¤›ms›z yaflamak arzusunda oldu¤u gibi hem mensubu oldu¤u millet ve devletinin
de istiklâlini arzu eder. Mâzi, nice istiklâl savafllar›na flahit olmufltur. Bu f›trî arzu
bilhassa Türk milletinde en coflkun seviyelerdedir.
> Semih Akfleker
Mimar
66 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
E
v, apartman, mimari ve flehircilik
meseleleri ile alâkal› olarak y›llar
içerisinde çok say›da kifli ile görüfltüm, müstakil ev konusunu kendileri ile
paylaflt›m. Umumiyetle olumlu tepkiler
almama karfl›l›k bana itiraz edenlerin ço¤unlukla apartman› yapan, yapt›ran, çizen meslektafllar›m oldu¤unu fark ettim.
Buna iki sebeple flafl›rmad›m. Birincisi,
al›flkanl›klar ve ezberlerin yeni fikirlere direnç gösterdi¤ini evvelce bilmemdir. Neredeyse bir as›rd›r apartman d›fl›nda kendisine bir seçenek sunulmayan insan›m›z›n karfl›s›na müstakil ev seçene¤i gösterilince elbette bu tercih inand›r›c› görülmemektedir. Einstein diyor ki “Al›flkanl›klar›
parçalamak, atomu parçalamaktan da
zordur.” ‹kincisi ise apartmandan vazgeçmenin inflaat› meydana getiren gruplar›n
fahifl kârlar›n› engellemesi nedeniyle bu
gruplar taraf›ndan itirazlar›n kaç›n›lmaz
olaca¤›n› tahmin etmemdir.
Ancak gerçekler ortadad›r, gözünü kapayan kendine geceyi yapar. Apartmanlar
bizzat onu ilk defa meydana getirenler taraf›ndan terk edilmifltir. Telâfisi mümkün
olmayan yüzlerce zararl› sonuçlar› bat›
dünyas›n› apartman yap› sistemini terke
zorlam›flt›r. Bununla birlikte Avrupa’da
az da olsa yeni rezidans türü apartmanlar›n yap›ld›¤›n› görebilirsiniz. Ancak müs-
takil evlere nazaran bunlar›n nispeti % 12’leri geçmez, onlar da umumiyetle flehir
merkezlerinde, küçük metrekareli stüdyo
tip, çocuksuz ya da az çocuklu ailelere hitap etmektedir, bunlarda bir pazar pay›
oldu¤unu reddetmiyorum.
Vatandafllar›m›z aras›nda akl› apartmanlarda kalanlara, dairelerini b›rakmak istemeyenlere itiraz›m yok, tercihlerine sayg›
duyuyorum. Ama biz yine f›trî (yarat›l›fla
en uygun) olan az katl›, bahçeli, a¤açl›,
müstakil ev tipini teklif ve tavsiyeye devam edece¤iz. Çünkü dünyam›z›n ekolojik, sosyal, ahlâki ve ekonomik gelece¤i
aç›s›ndan sürdürülebilir tek model budur.
“Müstâkil” ev kavram›
‹nsanlar hür do¤duklar› gibi hür yaflamak
isterler. ‹nsan f›traten (yarat›l›fltan) hürriyet ve istiklâl fikrine sahiptir, köleli¤i ve
kölece yaflamay› reddeder. ‹nsan ferden
ba¤›ms›z yaflamak arzusunda oldu¤u gibi
hem mensubu oldu¤u millet ve devletinin
de istiklâlini arzu eder. Mâzi, nice istiklâl
savafllar›na flahit olmufltur. Bu f›trî arzu
bilhassa Türk milletinde en coflkun seviyelerdedir.
Konumuz olan “ev”lerin istiklâl fikri ile
münasebetine gelince; Türk mesken ananesinde ev daima “müstakil” ön ekiyle
>>
Müstakil ev kavram› mutlaka ve
mutlaka küçük de olsa bir bahçe
bölümünü ihtiva etmektedir. Esas
itibariyle Türk-Müslüman evi
olarak ifade edilen ev, biri kapal›
di¤eri aç›k toplam iki mekândan
meydana gelmektedir.
birlikte kullan›lagelmifltir. Yani arsa s›n›rlar› tayin edilmifl alan içerisinde yap›lan
evlerde yaflayanlar›n istiklâlini ve hürriyetini ifade etmek üzere “müstakil ev” denilmifltir. Müstakil ev sahibi bu arsa içinde
komfluluk haklar›na ve yaz›l› olmayan hukuk ve ahlâk kaidelerine ayk›r› olmamak
flart›yla arsan›n istedi¤i yerinde, istedi¤i
mesafede, istedi¤i ebatlarda evini yapar
ve orada yaflard›. ‹mar kanunu ve bina yönetmeli¤inin olmad›¤› eski zamanlarda
bu iflin ölçüsünü vicdan, insaf ve dinin
emretti¤i komflu haklar› tayin ediyordu.
Müstakil ev kavram› mutlaka ve mutlaka
küçük de olsa bir bahçe bölümünü ihtiva
etmektedir. Esas itibariyle Türk-Müslüman evi olarak ifade edilen ev, biri kapal›
di¤eri aç›k toplam iki mekândan meydana gelmektedir. Evlerin odalarla oluflturulan k›sm› “kapal› alan”› temsil ederken,
bahçe ve avlular gö¤e bakan “aç›k alan”›
temsil ederler. Ev budur, biri olmadan di¤eri eksik kal›r. ‹nsanlar ancak bu bahçeli
müstakil evlerde a¤açlar, bitkiler, çiçekler
ve hayvanc›klar gibi di¤er tabiat unsurlar›yla dostça yaflamay› ö¤renebilir ve flahsiyetlerini gelifltirebilirler.
Bugün içine t›k›ld›¤›m›z apartmanlar ne
yaz›k ki böyle yüce duygular›n tekâmülüne ve flahsiyetlerin geliflimine izin vermemektedir. O kibrit kutusu misali oturdu-
Üç ülkenin nüfus yo¤unluklar›
Yüzölçümü-Km2
Almanya
Hollanda
Türkiye
357.021
41.526
779.452
Nüfus-Kifli
82.100.000
16.500.000
72.000.000
Yo¤unluk Km2/Kifli
Tunceli
Konya
Bursa
‹zmir
Kocaeli
‹stanbul
11
50
234
311
398
2420
¤umuz dairelerde üst kat ne der, yan daire duyar m›, alt daire rahats›z olur mu gibi endiflelerle her bir faaliyetimiz k›s›tlanmakta, komflular›m›z› rahats›z etmeme
düflüncesiyle âdeta hürriyetlerimiz elimizden al›nmaktad›r.
Bilhassa tacize u¤rama endiflelerimizden
dolay› d›flar› ç›kartmad›¤›m›z çocuklar›m›z apartman dairelerinde neredeyse
mahpus hayat› yaflamakta, çimen ve toprakta kofluflturaca¤›na ekran bafl›nda pineklemektedir. Apartman çocuklar› hayat› tan›yamadan gençli¤e ad›m atmaktad›r. Buralardan kazanmas› gereken özgü-
Yo¤unluk-Km2/Kifli
23
397
92
ven eksikli¤ini ne yaz›k ki ilerideki hayatlar›nda yo¤un bir flekilde hissetmektedirler. Çocuklar›n hayat› ve zorluklar›, arkadafll›¤› ve dostlu¤u, ihaneti ve merhameti
ö¤renece¤i tek yer bahçeler ve sokaklard›r. Çocuklar› bahçelerden ve sokaklardan koparmak onlara yapabilece¤imiz en
büyük kötülüktür. E¤er bahçeli müstakil
ev konseptini yurt sath›nda yayg›nlaflt›rabilirsek bahçelerimiz, okullar kadar etkili
e¤itim ve ö¤retim yerleri olacakt›r.
Müstakil bir ev hayal mi?
Ülkemizde müstakil ev konusunda itiraz›
olanlar›n temel düflüncesi “Türkiye kalabal›k bir ülke, bu topraklara s›¤amay›z,
apartman yapmaya mecburuz.” noktas›nda dü¤ümlenmektedir. Anl›yoruz ki bu iddia sahipleri dünyay› tan›m›yorlar, bir hesap yapmam›fllar ve hiç düflünüp tartmadan bu sözü söylemifller. Bak›n›z bir misal vereyim; Almanya’n›n yüzölçümü Türkiye’nin 2 kat›ndan daha az, buna mukabil nüfusu bizde 10 milyon daha fazla ve
67
DOSYA > ŞEHRLEŞME AMA NASIL?
MAKALE
>>
Türkiye’nin halletmesi gereken
öncelikli meselesi; “Arazimiz
yetmez” yalan›na son vermek,
sonra; ziraat, sanayi, güvenlik,
e¤itim, enerji, flehirleflme gibi
temel meselelerde ulusal makro
plânlar yapt›rmak ve halk›
inand›rarak bu plânlara kat›l›m›n›
sa¤lamak, nüfusunu ülke
sath›nda homojen hale getirecek
ulusal plânlar› uygulamak
olmal›d›r.
halk›n % 75’i müstakil ve bir-iki katl› evlerde oturmaktad›r. Hollanda’y› ele al›rsak,
topraklar› bizim Konya vilâyetimiz kadar,
fakat nüfusu Konya’n›n tam 8 kat›, yani
16 milyon. Yine buna ra¤men flehir merkezlerindeki tarihi apartmanlar› saymazsak halk›n büyük ço¤unlu¤u müstakil evlerde ikamet ediyor. A.B.D.’deki rakamlar›
verdi¤imde daha da flafl›racaks›n›z. Amerika halk›n›n % 95’i müstakil evlerde yaflamaktad›r sadece bir k›s›m muhtaçlar zaruret sebebiyle eski apartmanlarda ikâmet etmektedirler. Amerika’da ekranlarda s›kça gördü¤ümüz gökdelenler, ev ve
apartman de¤ildir, ifl merkezi, otel ve hizmet binalar›d›r, bu binalar da flehirlerin
belirli bölgelerinde özel izinlerle infla edilebilmektedir.
Tabloda da görüldü¤ü üzere ülkemizde
nüfus yo¤unlu¤u çok düflüktür. Türkiye
Almanya’dan 2.5 kat, Hollanda’dan 4 kat
daha az düflük yo¤unluktad›r. Bir baflka
ifadeyle topraklar›m›z genifl ve büyüktür,
bu topraklar müstakil ev yapmakla tükenecek de¤ildir. Ülkemizde temel mesele
nüfusun birkaç büyük flehirde toplanm›fl
olmas›ndad›r. Baz› flehirlerimizin yo¤unluklar›n› verelim.
Ülkemizde yo¤unluk birkaç büyük flehirde ve bilhassa ‹stanbul’da toplanm›flt›r.
Türkiye geneli ortalama yo¤unlu¤u 92
68 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
Aile Say›s›
14.000.000
On dört milyon
Parsel
Toplam Alan
250 m2
‹ki yüz elli
3.500.000.000 m2
üç milyar befl yüz milyon
iken, ‹stanbul Türkiye ortalamas›n›n tam
26 kat› bir yo¤unlu¤a sahiptir.
2420 / 92 = 26
Dolay›s›yla sadece ‹stanbul’a bakarak, Ankara ve ‹zmir’e bakarak ülke geneli için
yorumlarda bulunmak yanl›fl olur. Demek
ki yap›lacak ifl kendili¤inden ortaya ç›k›yor. Hem konut, iflyeri, fabrika, yol gibi
bütün yat›r›mlar› büyük flehirlerden
uzaklaflt›rarak göç bask›s›ndan kurtarmak, yeni yat›r›mlar› mutlaka nüfusu az
olan flehirlere yönlendirmek olmal›d›r.
Demek ki herkese müstakil ev arsas› verilirse ihtiyaç sadece 3500 km2 dir, bu büyüklü¤ü zihinlere bir fikir verme gayesiyle söylersek Van Gölü büyüklü¤ü kadar
bir alana tekâbül etmektedir.
Türkiye yüzölçümü düzlemsel olarak
779.452 km2 dir. Buradan baraj ve göl
alanlar›n› düflelim, kalan miktar 770.000
km2. fiimdi de 70.000 km2 kayal›k gibi
hiçbir fley yap›lmas› mümkün olmayan
alanlar› düflelim. Kalan miktar net
700.000 km2 dir. Son olarak topraklar›m›z›n yüzde kaç›n›n ev parsellerine gitti¤ini
hesap edelim. 700.000 / 3.500 = 200
Evet, flafl›rmayal›m, ülkemizin sadece
200’de 1’i ev yerleflmeleri için yetmektedir. 200’de 1, di¤er bir ifadeyle 100’de
0,5’i (yar›m) ev yerleflmelerine gitmektedir.
fiehircilik hesaplar› yap›l›rken tecrübî bir
bilgi olarak yollar›n ev parselleri kadar bir
alan tutu¤u kabul edilmifltir. Demek ki
100’de 0.5’i de parsel aras› yollara (sokak
ve caddelere) veriyoruz. Evlerin kendisi,
bahçesi, sokaklar ve caddelerin tamam›
bu flekilde 100’de 1’lik bir alan kaplamaktad›r. Ayr›ca dikkatinizi çekerim, parselin
tamam› bina olmuyor, ev bafl›na en az
150-190 m2 lik bir bahçe ve yeflil alan kal›yor.
Devam ediyoruz, arazilerimizin kalan;
3100‘de 1’i de sanayi ve üretim
(fabrika,atölye ve ifl merkezleri)
100‘de 1’i de hizmet sektörü
(turizm, sa¤l›k, e¤itim binalar›)
100‘de 1’i de kara ve demir yollar›na ayr›ld›¤›n› hesap edelim, her hâlükârda topraklar›m›z›n % 4’ü binalara ve yollara ay-
r›lmakta geri kalan % 96’s› ziraat, hayvanc›l›k ve orman alanlar›na kalmaktad›r. Nerede arazi yetmez diyenler!
Peygamberimiz (s) buyuruyor ki : “Bizi aldatan, bizden de¤ildir.” Kütüb-ü
Sitte’den Müslim, ‹man bahsi, 164
Avrupa ve Amerika’ya seyahat etmifl olanlar görmüfllerdir, halk›n ekseriyeti 1-2 katl› müstakil evlerde oturmaktad›r. Üstelik
Fransa ve Almanya gibi ülkeler devâsa endüstri alanlar›na ra¤men hâlâ büyük zirâi topraklara sahiptir ve dünyan›n say›l› tar›m ürünü ihraç eden ülkeleri aras›ndad›rlar. Lütfen baflka hesaplar› olanlar halk›m›z› aldatmas›n, halk›m›z da bu yalanlara kanmas›n.
Türkiye’nin halletmesi gereken öncelikli
meselesi; “Arazimiz yetmez” yalan›na son
vermek, sonra; ziraat, sanayi, güvenlik,
e¤itim, enerji, flehirleflme gibi temel meselelerde ulusal makro plânlar yapt›rmak ve
halk› inand›rarak bu plânlara kat›l›m›n›
sa¤lamak, nüfusunu ülke sath›nda homojen hale getirecek ulusal plânlar› uygulamak olmal›d›r.
Teklif ve tavsiye; 1 – 2 katl› evler
21. asra girdi¤imiz flu y›llarda önermifl oldu¤umuz az katl›, müstakil, bahçeli, standart üretime uygun, sade ve yal›n, tabiata
zarar vermeyen ve geri dönüflüme elverifl-
li malzemelerden yap›lm›fl yeni ev konsepti asla bir macera ve hayal ürünü de¤ildir. Önerilerimizi eski Türk-Osmanl› evlerinin günümüzde tekrar uygulanmas›
fleklinde anlayanlara flunu söylemek isterim, geleneksel mimarimizden yararlanmak düflüncesi ile bundan 300–400 sene
evvel yap›lm›fl evlerin tekrar edilmesi düflüncesi ayn› fley de¤ildir. Çünkü devirler,
flartlar ve imkânlar de¤iflmifltir. Bugün
16.yy. evinin ayn›s›n› yaparsak yanl›fl olur
ve taklitçi durumuna düfleriz. Lâkin devirlerinin en iyisi olan bu evlerden fikren istifade edelim diyoruz.
Ortalama 5 nüfuslu bir aile için taban alan› 60 mÇ, üst kat› da 60-70 mÇ olan ve
toplamda 120-130 mÇyi bulan bir ev tasarlayal›m, bu evleri de 250 mÇlik parsellere yerlefltirelim.
Her aileye 250-60=190 mÇ bahçe alan› kal›r. Kifli bafl›na ise 190/5=38 mÇ yeflil alan
düfler ki flimdiki flehirlerimizde kifli bafl›na 6 mÇ olan yeflil alan›n 6-7 kat›d›r.
Böyle bahçeli bir evde neler yap›labilir? 1
adet erik a¤ac›, 1 adet dut a¤ac›, 1 adet kiraz a¤ac› dikilebilece¤i gibi ayr›ca domates, biber, maydanoz, marul gibi ailenin
y›ll›k ihtiyac›n› karfl›layabilecek birçok
ürünün yetifltirilme imkân› sa¤lan›r. Böyle bir bahçeli ev modeli, ailelerin hafta so-
nu k›r gezileri için ya da bazen bir a¤aç
gölgeli¤inde mangal sefâs› yapmak için
70-80 km araba ile uzaklara gitme saçmal›¤›ndan, masraf›ndan, eziyetinden kurtulma imkân› getirmektedir.
Bat›da olsun do¤uda olsun bütün dünyada geçerli olan ev modeli bir iki katl› evlerdir, apartmanlara bir dönemin hatalar›
olarak bak›lmaktad›r. Bu hatalar›n telafisi
için bat›da her y›l birçok eski apartman
y›k›lmaktad›r. Hatta dört y›l çal›flt›¤›m komünist Rusya’da dahi halk›n müstakil evlere yöneldi¤ine flahit oldum. Apartmanda ›srar eden bir biz kald›k. Apartman tipi yerleflme modeli ülke kaynaklar›n›n israf edilmesi noktas›nda büyük rol oynamaktad›r. Birçok aile apartman ve flehir
hayat›ndan bunald›¤› için deniz k›y›lar›nda ve orman alanlar›nda kendisine ikinci
bir ev yapt›rmakta, y›l›n sadece bir kaç
ay›nda kullan›lan bu evler ço¤unlukla bofl
tutulmaktad›r. Türkiye’de bu flekilde tam
rand›manl› kullan›lmayan, senenin 10-11
ay› bofl tutulan yaz›yla üç milyon konut
oldu¤u tahmin edilmektedir. Bu miktar
üç yüz altm›fl milyar dolar olarak Türkiye’nin iç ve d›fl borç toplam›na denk gelmektedir. Bu israfl› yap›laflma biçimini
terk ederek borçsuz yaflamay› tercih etmez misiniz?
69
KENT VE YAŞAM
Sureti tafl, sireti hoflgörü olan flehir:
Mardin
Mardin… Medeniyetlerin, dinlerin ve kültürlerin befli¤i olan Mezopotamya’n›n boynunda bir inci
gerdanl›k… Binlerce y›ld›r, nice uygarl›klara yurt olmufl uçsuz bucaks›z Mezopotamya Ovas›n›n, önünde
diz çöktü¤ü memleket. Bir flahin edas›yla bu topraklar›n bekçili¤ine soyunmufl eflsiz bir flehir. Tarihi
ipek yolu ve verimli Mezopotamya topraklar› üzerinde yükselen bir medeniyet an›t›, bir dünya kenti…
> Yavuz Sar›
Mimar
70 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
günefl bir baflka do¤ar. DaM ardin’de
ha hofl bir seda ile ayd›nlat›r hoflgö-
rülü insanlar toplulu¤unu. Güneflin bat›fl›
ise ilham olur flairlere. En güzel na¤meler
dökülüverir ta yüre¤in derinliklerinden.
Bülbülün güle olan aflk›n› an›msat›r dudaklarda hayat bulan m›sralar. Gece ise
bir baflkad›r bu flehir. Görüntüsü semadaki y›ld›zlar› bile k›skand›r›r.
Bu co¤rafyada hayat bulmufl her uygarl›ktan bir iz tafl›r Mardin. Bu topraklar hoflgörü vatan›d›r. Farkl› inançlardan, farkl›
kültürlerden insanlar›n huzur içinde, kardeflçe yaflad›¤› bu memleket, insanlar›n
gönüllerine sevgi tohumlar›n› ekmifl, Mevlana hoflgörüsüyle onlara kucak açm›fl ve
sinesinde harmanlam›flt›r. Müslüman›,
Hristiyan›, Süryanisi, Yezidisi, birlikte, iç
içe, kardeflçe, hayat ve huzur bulur bu diyarda. Cami minaresinin yan›nda kilise
kulesi yükselir arfla do¤ru. Ezan sesi ile
çan sesi harmanlan›r semalar›nda. ‹mam
ile papaz›n hofl sohbetleri yank›lan›r sokaklar›nda…
Mardin yöresinde yerleflik hayata dair ilk
izlere Neolitik Dönem’de rastlanmaktad›r. Kentin kurulufl tarihinin ise, M.Ö.
4500–3500 y›llar›nda Mezopotamya’da
yaflayan Subariler zaman›na kadar dayand›¤› arkeolojik kaz› ve araflt›rmalardan anlafl›lmaktad›r. M.Ö.3 binli y›llarda
Hurri ve Mitanni kültürü etkin olmufl,
özellikle Nusaybin’in 4 km kuzeyindeki
G›rnavaz Tepesi bu kültürün merkezi olmufltur. M.Ö. 2850’de Sümerlerin egemen
oldu¤u Mardin, flehircilik, sulama ve tar›m aln›nda ileri bir düzeye ulaflm›flt›r.
M.Ö.2500 y›llar›nda Akad-Sümer Devleti’nin, M.Ö. 2200–1925 y›llar›nda da Babil
Devleti’nin egemenli¤i alt›nda kalan Mardin ve çevresinde, ‹ran dolaylar›ndan gelen Midiller 500 y›l kadar hüküm sürmüfl,
M.Ö. 1367 y›l›nda da Asurlar kenti topraklar›na katm›flt›r. M.Ö. 1200’lerde bafllayan
Deniz Kavimleri göçünün meydana getirdi¤i kargaflay› f›rsat bilen, Sami soyundan
Aramiler kuzeye göç etmeye bafllam›fllar
ve bu göçler M.Ö.11.ve 10.yy.lar boyunca
da sürmüfltür. Bu durum, Güneydo¤u
Anadolu’nun etnik ve kültürel yap›s›n› da
büyük ölçüde etkilemifltir. Sonraki dönemlerde Mardin, s›ras›yla Asurlular,
Urartular, Persler, Büyük ‹skender ve Roma ‹mparatorlu¤unun himayesi alt›nda
kalm›flt›r. Persler zaman›nda Aramice’nin
resmi dil olmas›, yörede Arami kültürünün güç kazanmas›na neden olmufltur.
Roma döneminde ise bölgenin kültürel
geliflmesini etkileyen en önemli unsur ise
H›ristiyanl›¤›n yay›l›fl›d›r. 7.yy da Araplar›n yöreye gelifliyle, ‹slam uygarl›¤› yay›lmaya bafllam›flt›r. 12.yy da Selçuklu ve Ar-
>>
Mardin, Venedik ve Kudüs ile birlikte dünya üzerinde tamam› S‹T alan›
olan, yap› dokusu bozulmam›fl üç kentten biridir. UNESCO Dünya Miras
Listesi’ne aday olan bir aç›k hava müzesidir.
tuko¤ullar› hâkimiyeti ile Türkmenler yörede etkin hale gelmifltir. Bu dönemi, Akkoyunlu ve Safevi egemenli¤i izlemifl, Yavuz Sultan Selim zaman›nda, 1517’de
Mardin ve yöresi Osmanl› yönetimine
ba¤lanm›flt›r. Osmanl› Dönemi’nde Diyar› Bekr eyaletine ba¤l› bir sancak merkezi
olan Mardin ilinin bilinen ilk ad› “Marida”d›r. Süryani dilinde flehrin ad› “Marde” iken, Arap ve Türkler taraf›ndan “Mardin” ad› verilmifltir.
Mardin, Venedik ve Kudüs ile birlikte dünya üzerinde tamam› S‹T alan› olan, yap›
dokusu bozulmam›fl üç kentten biridir.
UNESCO Dünya Miras Listesine aday olan
bir aç›k hava müzesidir. Kalenin taçland›rd›¤› bir yamaç üzerinde kurulan flehir,
tafl›n aflka geldi¤i, bir dantel gibi ifllendi¤i
eflsiz bir tablo gibidir. Çeflitli semavi dinlere ait yap›lar›n yan›nda, yo¤un olarak konut yap›lar›n›n yer ald›¤› lineer bir kent
oluflumu görürüz bu diyarda. ‹nsanlar›n
birbirine olan sayg›s›n›n bir göstergesi
olarak, yap›lar birbirinin güneflini, rüzgâr›n› ve manzaras›n› kesmeyecek flekilde
konumland›r›lm›flt›r. Bu hususta topografya çok ciddi bir avantaj sa¤lamaktad›r.
Bölgedeki tafl ocaklar›ndan elde edilen sar› kalker tafl›, mimarideki bask›n malzeme unsuru olmufltur ve bu da Mardin’e
has bir flehir karakterinin oluflmas›n› sa¤lam›flt›r. Karasal iklimin mimariye etkisi
sonucunda, flehir dar sokaklardan müteflekkil, korunakl› bir yap›ya bürünmüfl, sokaklar yer yer “Abbara” denilen tünel geçifllerle birbirine ba¤lanm›flt›r. Mardin’de
konut yap›s›n›n süreç içersinde olufltu¤unu görürüz. Önce yap›n›n ihtiyaç duyulan
kadar k›sm› yap›lm›fl, daha sonra ataerkil
toplum yap›s›nda, aile büyüdükçe yap›ya
yeni k›s›mlar eklenmifltir. Topografyan›n
elverdi¤i ölçülerde yap›lar, öncelikle zemin kotunda yatayda, sonras›nda da düfleyde büyümüfltür.
Tarihi ipek yolu üzerinde bulunan Mardin, birçok han ve kervansaraya ev sahip71
KENT VE YAŞAM
naresi, alt› payeli kubbesi, görkemli yap›s›yla nadide bir sanat eseri hüviyetindedir.
Mardin Müzesi
1895 y›l›nda Antakya Patri¤i ‹gnatios Benham Banni taraf›ndan Meryem Ana Kilisesi’ne ba¤l› Süryani Katolik Patrikhanesi
olarak yapt›r›lan yap›, asl›na uygun restore edilmifl; günümüzde müze olarak ifllevini sürdürmektedir. Müzede, MÖ
4000’den günümüze de¤in gelmifl geçmifl
uygarl›klardan, Asur, Urartu, Helenistik
dönem, Pers, Roma, Bizans, Selçuklu, Artuklu ve Osmanl›lardan kalma keramikler, damga ve silindirik mühürler, sikkeler, kandiller, figürinler, gözyafl› flifleleri,
tak›lar sergilenmektedir.
Kas›miye Medresesi
Mardin’in en büyük medrese yap›s›d›r.
Güneybat›daki tepelerin alt›nda yer alan
yap›n›n inflas›na Artuklular döneminde
bafllanm›fl, Akkoyunlular döneminde inflaat tamamlanm›flt›r. ‹ki katl›, tek avlulu,
kubbeli medresede düzgün kesme tafl
kullan›lm›flt›r. Tafl iflçili¤i ve süsleme bak›m›ndan ilgi çeken yap›n›n avlusunda büyük bir de havuz yer almaktad›r. Bu yap›
yak›n bir geçmiflte, Dinler Aras› Diyalog
toplant›s›na ev sahipli¤i yapm›flt›r.
>>
Tarihi ipek yolu üzerinde bulunan Mardin, birçok han ve kervansaraya
ev sahipli¤i yapm›flt›r. Ayr›ca bünyesinde toplad›¤› medreselerle de bir
“e¤itim flehri” kimli¤ine bürünmüfl, önemli bilginler yetifltirmifltir.
li¤i yapm›flt›r. Ayr›ca bünyesinde toplad›¤› medreselerle de bir “e¤itim flehri” kimli¤ine bürünmüfl, önemli bilginler yetifltirmifltir. Yörede çeflitli inanç ve kültürlere
ait çok say›da cami, kilise, manast›r ve
kültür yap›lar› yer almaktad›r. Bu yap›lar›n her biri ayr› birer sanat eseri niteli¤indedir.
Mardin Kalesi
fiehrin kuruldu¤u yamac› taçland›ran ve
yap›lar› bir ana flefkatiyle kucaklayan kale, 975–976 y›llar›nda Hamdaniler tara-
72 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
f›ndan infla edilmifltir. Rak›m› 1200 m, geniflli¤i 30–150 m olan kalenin içersinde,
çeflitli zamanlarda yap›lm›fl ambar, sarn›ç, hamam gibi çok say›da eserin yer ald›¤› anlafl›lmaktad›r.
Ulu Cami
Mardin’in en eski camisi olan Ulu Cami’nin 11.yy.da Selçuklular taraf›ndan
kuruldu¤u, Artuklu Dönemi’nde de bugünkü fleklini ald›¤› düflünülmektedir. Minaresi, Artuklu Hükümdar› Necmeddin Ilgazi zaman›nda infla edilmifltir. Yivli mi-
Deyrulzafaran Manast›r›
Mardin’in 3 km do¤usunda bulunan yap›,
bir günefl tap›na¤› iken, Romal›lar taraf›ndan ele geçirilince bir kale yap›s› olarak
kullan›lm›fl ve içine kiliseler infla edilmifltir. Romal›lar bölgeden çekilince, 5.yy. da
Aziz fileymun, baz› azizlerin kemiklerini
buraya getirterek kaleyi manast›ra çevirmifltir. Süryani Ortodoks Cemaati için çok
önemli bir merkez olan manast›r içersinde, kiliseler, kabul odalar›, yatakhane, sunaklar, okul, mezarlar ve inziva yerleri olmak üzere çok say›da yap› vard›r.
Medeniyet tarihinin görsel bir sunumu,
eflsiz bir panaromas› olan Mardin’de, bu
bahsetti¤imiz yap›lar gibi daha birçok hazine yer almaktad›r. ‹çersinde Peygamberimiz (sav) in ayak izinin bulundu¤u Hatuniye Medresesi, bir zamanlar gözlemevi
olarak da kullan›lan Zinciriye Medresesi,
Mor Behnam ve Mor Yakub Kiliseleri, Dara Sarn›c›, sivil mimarinin eflsiz örnekleri
ve daha niceleri… Bu eflsiz güzellikleri anlatmak için kelimeler kifayetsiz kal›r… En
iyisi görmek, yaflamak ve hissetmek gerek…
Yararlan›lan Kaynaklar:
T.C. Kültür ve Turizm Bakanl›¤›
GEZ
Yitik hazineler Gülhane’de
‹stanbul Büyükflehir Belediyesi taraf›ndan Gülhane Park›’nda kurulan dünyan›n ilk “‹slam
Bilim Teknoloji Tarihi Müzesi ayn› zamanda kendi türünde dünyada bir ilk olmufltur. Müze
ile ‹slam kültür çevresinin bilim dünyas›na ve modern bilimin oluflumuna katk›lar›
hakk›nda genel bir bak›fl sunmak amaçlanmaktad›r.
> Yaz› ve Foto¤raf: Osman Ar›
Makina Mühendisi
M
üslümanlar bat› karfl›s›nda askeri
alanda yenilmeye ve toprak kaybetmeye bafllay›nca “bize ne oluyor ?” sorusunu sormaya bafllam›fllard›. Asl›nda askeri alandaki yenilgiler bir sebep de¤il sonuçtu.
Bilim, sanat ve teknikte muazzam geliflmeler kaydetmifl bir medeniyet mensuplar›n›n “küffar›n” karfl›s›nda yenilgiye u¤ramalar› kolay bir hadise de¤ildi. “Nerede
yanl›fl yapt›k?” sorusu her alanda sesli olarak sorulmaya baflland›.
74 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
Fakat verilen cevaplar›n kahir ekseriyeti
bizim art›k bat› medeniyetini taklit etmekten baflka ç›kar bir yolumuzun olmad›¤›
fleklindeydi. Bu öylesine marazi bir hal alm›flt› ki; ifl kendimizi inkâr noktas›na kadar vard›. Art›k bat› medeniyeti tek, yegâne medeniyetti. Selametimiz ve gelece¤imiz bu de¤erleri almak ve her alanda uygulamaktan geçiyordu.
Yaklafl›k 200 y›ll›k bat›l›laflma serüvenimizin geldi¤i nokta ortadad›r. Kendi de¤erlerini tan›mayan -hatta bat›y› da tan›ma-
yan- dolay›s›yla kendine güveni olmayan
hastal›kl› nesiller yetifltirdik.
Orta ö¤retim ve üniversitelerde ‹slam medeniyetinin 8. ve 16. yy. aras›nda yaklafl›k 800 y›l boyunca t›p, astronomi, matematik, co¤rafya, mimarl›k, teknik ve felsefe alanlar›nda ortaya koyduklar› muazzam eserler adeta yok say›ld›, görmezden
gelindi. Böyle bir e¤itim sisteminin yetifltirdi¤i insanlar›n özgün bir eser ortaya
koymalar›n› beklemek, beyhude bir beklenti olurdu.
Modern bilim ve teknolojinin bir din gibi
kabul ettirilmeye çal›fl›ld›¤› günümüzde,
Rönesans ve sanayi devrimi öncesi bilimsel geliflmeler adeta yok say›lmaktad›r.
1960 ihtilalini yapanlar›n sak›ncal› görüp
142’liklerle üniversiteden uzaklaflt›rd›klar›
Prof. Dr. Fuat Sezgin hocan›n bir kuyumcu
titizli¤iyle yapt›¤› çal›flmalar bilim tarihinin yeniden yaz›lmas›n› gerekli k›lm›flt›r.
Fuat Sezgin hoca Müslümanlar›n bilim
dünyas›na yapt›klar› muazzam katk›y› ortaya koymas›yla ne büyük bir hazineye sahip oldu¤umuzun fark›na vard›k. Fuat
Sezgin hoca yazd›¤› 11 ciltlik dev eserle yetinmedi. Önce Almanya’da Frankfurt Enstitüsü’nde ard›ndan ‹stanbul Gülhane’de
‹slam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi’ni
kurdu. Bu müzelerde Müslüman bilim
adamlar›n›n icat ettikleri araç gereçlerin
benzerlerini yap›p sergileyerek, Bize yutturmaya çal›fl›lan pek çok fleyin asl›nda
öyle olmad›¤›n› önce bize sonra da bütün
dünyaya göstermifl oldu. Yüzlerce y›l önce
icat edilmifl ve kullan›lm›fl saatler, usturlaplar, teraziler, haritalar, pompalar, savafl
teknolojileri, ameliyat aletleri, astronomide kullan›lan aletler ve daha pek çok ürün
yeniden keflfedilmeyi beklemekte.
E¤er Müslümanlar olarak bir medeniyet
tasavvurundan bahsediyorsak sahip oldu¤umuz de¤erlerin fark›nda olmam›z gerekir. Fuat Sezgin hoca ‹slam Medeniyeti’nin
ortaya koydu¤u göz kamaflt›r›c› hazineyi
çok çarp›c› bir biçimde Gülhane’deki “‹stanbul ‹slam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi”ne getirmifl.
‹slam Medeniyeti’nin “yitik hazine”si art›k
Gülhane’de…
‹bn-i Sina ve Razi orada, tedavisi olmayan
amans›z bir hastal›¤›n tedavisiyle meflgul…
Pir-i Reis, Kâtip Çelebi, Süleyman el-Mahri
yeni kefliflerin peflindeler…
Ulu¤bey Semerkand’tan, Kutbeddin fiiraz-
i fiiraz’dan, ‹bn-i Yunus Kahire’den alet
edevatlar›n› toplay›p gelmifller, Jüpiter’e
gitmenin hesab›n› yap›yorlar…
Nasiruddin Tus-i, Ebu Cafer el-Hazin, G›yaseddin Cemflid el-Kaflani, Ömer Hayyam,
Ebu Sehl el-Kufi yeni bir matematik problemi üzerine kafa yoruyorlar…
Birun-i, ‹bn-i el-Heysem, iklim de¤iflikli¤i
ve küresel ›s›nma üzerine yeni tezler gelifltiriyorlar…
Bütün bunlar ve daha fazlas› ‹slam Bilim
ve Teknoloji Tarihi Müzesi’nde sizleri bekliyor. Bütün ortaö¤renim ve üniversite ö¤rencilerinin, bilumum mühendis ve mimar meslektafllar›m›z›n en k›sa zamanda
bu müzeyi gezmelerini ve “yitik hazine”nin ihtiflam›na tan›kl›k etmelerini tavsiye ederim.
Müzeyi gezmeden önceki düflüncelerinizle müzeyi gezdikten sonraki düflüncelerinizin çok farkl› olaca¤›ndan ad›m gibi eminim.
75 75
TANITIM
Koruma Uygulama ve Denetim
Bürosu (KUDEB) üzerine
K›salt›lm›fl ad›yla KUDEB, tarihi doku yönüyle önem tafl›yan binalar›n bak›m›n› yapmak,
kolaylaflt›rmak ve bu yap›lar› yaflatmak amac›yla kurulmufl olan kurum ‹stanbul
Büyükflehir Belediyesi bünyesinde 11 Haziran 2005 tarih ve 5226 say›l› Kültür ve Tabiat
Varl›klar›n› Koruma Yasas›’n›n 13. maddesine dayan›larak oluflturulmufl. Bu yasa sayesinde
bürokratik ifllemleri k›salt›p tek bir merkezde toplayarak tarihi binalar›n bak›m ve onar›m›
çok daha h›zl› ve kolay gerçekleflmesi sa¤lan›yor.
> Fatih Göksu
‹
stanbul Büyükflehir Belediyesi, Koruma Uygulama ve Denetim Müdürlü¤ü,
yapm›fl oldu¤u faaliyetler kapsam›nda
toplam 6 adet birimden oluflmaktad›r. Bu
bölümler, Bak›m-Onar›m ‹zinleri ve Denetim Bölümü, Otomasyon - Tescil ve Öneri
Eser Haz›rlama Bölümü, Restorasyon ve
Konservasyon Laboratuvar›, Proje Birimi,
Ahflap E¤itim Atölyesi ve Tafl E¤itim Atölyesi olarak tan›mlanmaktad›r.
Bak›m-Onar›m ‹zinleri Ve Denetim Bölümü KUDEB Yönetmeli¤i hükümleri gere¤ince, KUDEB Müdürlükleri koruma
amaçl› imar plan› olan sit alanlar› ve onlar›n koruma alanlar›nda, tafl›nmaz kültür
ve tabiat varl›klar› olan yerlerde, bak›m
onar›m izinlerini vermekle ve denetim
yetkisini yerine getirmekle yükümlüdürler. KUDEB’in görev ve yetkileri aras›nda,
tarihî eser olarak tescillenmifl yap›lar ile
komfluluklar›nda yer alan tescilsiz yap›lar›n bak›m ve onar›mlar›na izin vermek
bulunmaktad›r.
‹stanbul Kültür ve Tabiat Varl›klar›n› Koruma Bölge Kurulu Müdürlü¤ü’nün onayl› projeleri ile yap›lan ifller için iskân görüflü de KUDEB taraf›ndan verilmektedir.
Gelen baflvurular d›fl›nda, sit alanlar›nda
denetimler yap›lmaktad›r. Arazide yap›lan denetimlerde, sit alanlar›nda ve tescilli eski eser yap›larda yasal olmayan katlar, terk edilen yap›lar, y›k›lma tehlikesi
olan yap›lar, izinsiz yap›lan onar›mlar tespit edilmektedir.
Otomasyon - Tescil ve
Öneri Eser Haz›rlama Bölümü
KUDEB Müdürlü¤ü kültür miras›n›n kaybolmadan sahip ç›k›lmas›na yönelik olarak KUDEB ve Koruma Kurulu arflivlerindeki dökümanlar›n say›sallaflt›r›lmas›
ak›lland›r›lmas› faaliyetlerini gerçeklefltir
mektedir. KUDEB Müdürlü¤ü taraf›ndan
76 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
bu amaçla ayr›ca fiile, Çatalca, Arnavutköy ve Silivri ‹lçeleri ile köylerindeki geleneksel yerleflme ve mimari özelliklerini
günümüze kadar tafl›m›fl özgün mimari
eserlerin korunmas›, yaflat›lmas› ve kültür varl›¤› olarak tescile önerilmesi amac›yla öneri tescil dosyalar› tamamlanm›fl,
sonuç raporu ve yap›lara ait foto¤raf albümleri haz›rlanm›flt›r.
Restorasyon ve
Konservasyon Laboratuvar›
KUDEB taraf›ndan, hem il içinde hem de
il d›fl›nda bulunan tarihi miras›m›z›n laboratuar ortam›nda kimyasal analizleri
yap›lmakta ve uygulamaya esas teflkil
edecek bilimsel raporlar yay›nlanmaktad›r. Restorasyon ve konservasyon laboratuar›’n›n verdi¤i hizmetler, onar›m, kon-
servasyon uygulamalar› ya da yenileme
öncesinde; yap›y› incelemek- örnek almak, analizleri yapmak ve de¤erlendirmek, yap›n›n geçirdi¤i onar›mlar› ve hasarlar›n› tespit etmek, malzeme bozulmalar›n› ve nedenlerini tespit etmek, müdahale yöntemlerini ve özgüne uyumlu onar›m malzemelerini belirlemek, tafl›nmaz
kültür ve tabiat varl›klar›, bunlar›n koruma alanlar› ve sit alanlar›nda, yap›lan
müdahalelerin özgün ya da özgüne
uyumlu olarak önerilen malzeme ve biçimde olup olmad›¤›n› denetlemektir. Bu
amaçla Restorasyon ve Konservasyon Laboratuar› bünyesinde, Islak Kimya Laboratuvar›, Aletli Analiz Laboratuvar›, Petrografi Laboratuvar›, Fiziko-Mekanik Laboratuvar› ve Ahflap Konservasyon Laboratuvar› oluflturulmufltur.
>>
KUDEB Müdürlü¤ü kültür miras›n›n kaybolmadan sahip ç›k›lmas›na
yönelik olarak KUDEB ve Koruma Kurulu arflivlerindeki dökümanlar›n
say›sallaflt›r›lmas› - ak›lland›r›lmas› faaliyetlerini gerçeklefltirmektedir.
Onar›m ‹zin Belgesi Verilen Yap› Örne¤i (BÜYÜKADA)
mimiz, KUDEB bünyesinde yer alan di¤er
birimlerle koordineli olarak, bak›m onar›m izinleri konusunda da çal›flmaktad›r.
KUDEB kullan›m›nda bulunan iki adet
tescilli eski eserin restorasyon projelerini
haz›rlam›flt›r. Proje birimimiz dan›flman
akademisyenlerle birlikte, özellikle geleneksel ahflap yap›m yöntemleriyle yap›lm›fl olan eserlerin projelendirilmesi konusunda standart oluflturabilmek için, örnek proje ve uygulama çal›flmalar› yapmaktad›r.
Restorasyon ve konservasyon laboratuar örnek faaliyetleri
E¤itim kapsam›nda uygulama yap›lan örnek sokak uygulamas›
(Süleymaniye - Ayranc› Sokak)
>>
‹stanbul’da bulunan ilçe belediyelerinde faaliyet gösteren ilçe KUDEB
personeli için seminer ve e¤itim çal›flmalar› düzenlenmektedir. Bu
kapsamda il-ilçe KUDEB’lerinde çal›flan personel baflta olmak üzere,
di¤er ilgililere yard›mc› olmak üzere temel yay›nlar› haz›rlamaktad›r.
Proje Birimi
‹BB KUDEB birimleri aras›nda yer alan
proje birimimiz, eski eser koruma-restorasyon konular›nda uzman mimar, restoratör ve iç mimarlardan oluflan bir ekiple
çal›flmalar›n› devam ettirmektedir. Proje
birimi, bak›m onar›m izni alm›fl mülk sahiplerine, kamu kurulufllar›na ve KUDEB
Ahflap ve Tafl E¤itim Atölyeleri kapsam›nda yap›lan e¤itim ve uygulama çal›flmalar›na çizim ve teknik bilgi deste¤i vermek-
tedir. ‹stanbul’da bulunan ilçe belediyelerinde faaliyet gösteren ilçe KUDEB personeli için seminer ve e¤itim çal›flmalar› düzenlenmektedir. Bu kapsamda il-ilçe KUDEB’lerinde çal›flan personel baflta olmak
üzere, di¤er ilgililere yard›mc› olmak üzere temel yay›nlar› haz›rlamaktad›r.
Ayr›ca KUDEB Restorasyon ve Kon¬servasyon Laboratuvar› bünyesinde haz›rlanmakta olan raporlar için gerekli çizim
ve teknik destek verilmektedir. Proje biri-
Ahflap E¤itim Atölyesi
Ahflap E¤itim Atölyesi, sivil mimari ahflap
yap› örneklerinin gelecek nesillere aktar›labilmesi için asl›na en uygun flekilde restorasyon ve onar›m çal›flmalar›n›n yap›lmas›nda çal›flacak ahflap ustalar›n›n yetifltirilmesi amac›yla KUDEB bünyesinde
kurulmufl olup, atölyede, konusunda uzman akademisyen ve sahas›nda y›llarca
çal›flm›fl ustalarla birlikte, teorik ve uygulamal› e¤itim verilmektedir.
Ahflap ustas› yetifltirilmesi amac›yla, meslek liseleri, meslek yüksek okullar› ve ilgili
üniversitelerin mimarl›k, a¤aç iflleri teknikerli¤i ve restorasyon bölümleri, ö¤renci
ve mezunlar›n›n oluflturdu¤u kursiyer
gruplara farkl› süre ve içeriklerde e¤itimler verilmektedir. E¤itim çal›flmalar›na paralel olarak, örnek uygulamalar gerçeklefltirilerek usta adaylar›n›n deneyim kazanmalar› ve böylece ülkemizin bu konudaki
yetiflmifl kalifiye eleman ihtiyac›n› gidermede katk›s› olmas› amaçlanmaktad›r.
Tafl E¤itim Atölyesi
KUDEB Tafl E¤itim Atölyesinde, çeflme,
türbe vb. an›t eserlerin onar›mlar› yap›larak bu eserlerin gelecek nesillere aktar›lmas› faaliyetleri yürütülmektedir.
Amac›, Kentimizin “Kültürel De¤erleri”nden, eski eser niteli¤i kazanm›fl an›tsal ve sivil mimarî tafl yap›lar›n yürürlükte olan mevzuatlar ve uluslar aras› restorasyon ilkeleri do¤rultusunda tarihi bir
belge olarak kal›c› nitelikte korunmalar›,
sürekliliklerinin sa¤lanmas›, bütün bilim
ve tekniklerden yararlan›larak gerekti¤inde tadilat, tamirat ve esasl› onar›mlar›n›n
yap›labilmesine yard›mc› olmak üzere; ilgili meslek liseleri ve meslek yüksek okullar›n›n restorasyon, inflaat teknolojisi ve
yap› ressaml›¤› bölümlerinden ö¤renci ve
mezunlar›n oluflturdu¤u gruplara, farkl›
süre ve içeriklerde “Geleneksel Tafl ‹flçili¤i” uygulamal› e¤itimlerini vererek yeni
nesil tafl ustalar› yetifltirmek ve kültürel
miras›m›z›n korunmas›na katk› sa¤lamakt›r.
77
KTAPLIK
fiehir kitaplar›na dair
Türk edebiyat›nda tema olarak flehir kitaplar› son y›llarda dikkat çekici bir flekilde öne ç›kmaktad›r.
Eski yazarlar›n flehir kitaplar› ilgi gördü¤ü gibi yeni yazarlar da bu alana yak›nl›k duymakta, do¤up
büyüdükleri flehirleri hat›ralar eflli¤inde kaleme almaktad›rlar. ‹lk bafllarda yaz›lar halinde ortaya
ç›kan bu edebî faaliyet, daha sonra kitaplaflmaya do¤ru ciddi bir e¤ilim göstermeye bafllam›flt›r. Bu
da flüphesiz ki flehir edebiyat›m›z›n kökleflmesine, zenginleflmesine ve yay›lmas›na yol açm›flt›r.
> Mehmet Nuri Yard›m
K
lâsik edebiyat›m›zda seyahatnameler, rûznâmeler (günlükler) ve hât›rat, flehir kitaplar›n›n ilk nüvelerini teflkil
etmifltir diyebiliriz. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde ne çok flehir anlat›l›yor de¤il mi? Gezip dolaflt›¤› flehirleri en ince ayr›nt›lar›na kadar ve perde arkalar›n› da ihmal etmeyerek, zaman zaman da mizaha
kaçan bir flekilde tasvir eden sevgili seyyah›m›z, bize bir de¤il birçok flehir monografisi sunuyor asl›nda.
Tanzimat’tan sonraki yazarlar aras›nda
Hâce-i Evvel Ahmet Midhat Efendi ve Ahmet Rasim bu vadide öne ç›kan yazarlar›m›z. Ahmet Rasim’in fiehir Mektuplar› art›k klâsik olmufl bir eser olarak kütüphanelerimizi süslüyor.
Esasen ‘flehir kitab›’ diyebilece¤imiz ve
bugün art›k neredeyse bir milat kabul
edilen kitap ise Ahmet Hamdi Tanp›nar’›n Befl fiehir’idir.
Befl fiehir’in cazibesi
Tanp›nar’›n en önemli kitaplar›ndan biri
olan eserde befl flehrimiz, yani ‹stanbul,
Ankara, Konya, Er¬zurum ve Bursa ele al›n›yor. Yazar, eseri için, “Hayat›m›zda kaybolan fleylerin ard›ndan duyulan üzüntü
ile yeniye karfl› beslenen ifltiyakt›r.” demiflti. Tanp›nar’›n sürükleyici anlat›m›,
etkileyici üslûbu ve mükemmel intibalar›
bir araya gelince edebiyat›m›z›n en mühim eserlerinden biri gün yüzüne ç›km›fl
78 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
oldu. Befl fiehir, edebiyat›m›z›n en de¤erli
deneme kitaplar›ndan biri kabul edilmektedir.
Befl fiehir’de sayfalarca tasvir edilen flehirlerimizin bafl›nda elbette ‹stanbul geliyor.
Dünyan›n en güzel flehirlerinden biri kabul edilen ‹stanbul hakk›nda yazar flöyle
diyor: “As›l ‹stanbul, yani surlardan beride olan minareyle cami¬lerin flehri, Beyo¤lu, Bo¤aziçi, Üsküdar, Erenköy taraflar›, Çekmeceler, Bentler, Adalar, bir flehrin
içinde âdeta baflka baflka co¤rafyalar gibi
kendi güzellikleriyle bizde ayr› ayr› duygular uyand›ran, hayalimize baflka türlü
yaflama flekilleri ilham eden peyzajlard›r…. Bugün mahalle kalmad›. Yaln›z flehrin fluras›na buras›na da¤›lm›fl, eski, fakir
mahalleliler var. Birbirlerinin hat›r›n›
sor¬mak, bir kahvelerini içmek, geçmifl
zaman› beraberce anmak için zaman zaman gömüldükleri köfleden ç›kan, bin türlü zah¬mete katlanarak semt semt dolaflan ihtiyar mahalleliler…”
Tanp›nar’›n sevdal› oldu¤u semtlerin bafl›nda elbette Bo¤aziçi ve çevresi gelir. ‹flte
o tespitlerden bir bölüm: “Beylerbeyi’nde,
Emirgan’da, Kandilli veya ‹stinye’de
gü¬nün her saati birbirinden ayr› fleylerdir. Beykoz, Çubuklu, a¤açlar›n›n serin
gölgesinde henüz son rüyalar›n› üstlerinden atmaya çal›fl›rken Yeniköy ve Büyükdere gözlerinin ta içine batan güneflle erkenden uyan›rlar. Kuzguncuk’ta sular, sa-
hil boyunca, aras›na tek tük sümbül kar›flm›fl bir menekfle tarlas› gibi mahmur külçelenirken, ince bir sis tabakas›n›n büyük
zambaklar gibi kesti¤i ‹stanbul minareleri
kendi hayallerinden daha beyaz bir ayd›nl›¤a benzer.”
Yazar›m›z Ankara’ya bir ressam, daha
ötesi bir yönetmen gözüyle bakar ve flu
de¤erlendirmeyi yapar: “Belki Millî Mücadele y›llar›n›n b›rakt›¤› bir tesirdir, belki
do¤rudan do¤ruya çelik z›rhlar›n› giymifl
ortada dolaflan bir eski zaman silahfloruna benzeyen kalesinin bir telkinidir;
An¬kara, bana daima dasitani ve muharip göründü.”
Tanp›nar, “Konya, bozk›r›n tam çocu¤udur.” der ve flöyle devam eder: “Onun gibi
kendini gizle¬yen esrarl› bir güzelli¤i vard›r. Bozk›r›n kendini gizleyen esrarl› bir
güzelli¤i vard›r. Bozk›r kendine bir serap
çeflnisi vermek¬ten hofllan›r. Konya’ya
hangi yoldan girerseniz girin sizi bu serap
vehmi karfl›lar. Çok ar›zal› bir arazinin
aras›ndan ufka daima bir ›fl›k oyunu, bir
rüya gibi tak›l›r. Serin gölgeleri ve çeflmeleri susuzlu¤umuza uzaktan gülen bu rüya, yolun her dirse¤inde siline kaybola
büyür, genifller ve sonunda kendini¬zi
Selçuklu Sultanlar›n›n flehrinde bulursunuz.”
Konya’y› anlat›rken Mevlâna’dan da bahseder Tanp›nar, sonra Erzurum’a uzan›r.
Ona göre, “Erzurum Türk tarihine, Türk
co¤rafyas›na 1945 metre¬den bakar. fiehrin maceras› düflünülürse, bu yükseklik
daima göz önünde tutulmas› gereken bir
fley olur. Malazgirt Zaferi¬nin açt›¤› gedikten yeni vatana giren cedlerimizin fethettikleri büyük, merkezi flehirlerden biridir.”
Ve yeflillikler beldesi, tarih kokan Bursa…
Tanp›nar Bursa’ya vurgundur. Nitekim
“Bursa’da Zaman” fliiri onun bu flehrimize olan derin sevgisinin ve büyük aflk›n›n
aç›k bir delilidir. Evliya Çelebi’nin Bursa
hakk›nda söyledi¤i “Ruhaniyetli bir flehirdir” sözünü nakleden Tanp›nar bu sözü
teyiden, “Türk ruhunun en halis ölçülerine kendili¤inden sahiptir, denebilir.” dedikten sonra bizi Bursa’n›n sokaklar›nda
gezdirir, türbelerine, camilerine ve külliyelerine do¤ru nezih ve genifl ufuklu bir
yolculu¤a ç›kar›r.
Alt›nc› flehir Sivas
Tanp›nar’›n Befl fiehir kitab›ndan sonra
Ahmet Turan Alkan’›n kaleme ald›¤› Alt›nc› fiehir’de Sivas anlat›l›r. Üniversite y›llar› hariç ömrünü Sivas’ta geçirmifl ve sevdi¤i flehri bütün ayr›nt›lar›yla tan›m›fl Alkan, folklordaki farkl›laflman›n yan› s›ra
Türkiye’de yaflanan büyük de¤iflmeyi Sivas zaviyesinde inceler ve bize nefis bir
eser b›rak›r. Bu bak›mdan Alt›nc› fiehir,
yaln›zca Sivas’›n de¤il, bütün Türkiye’nin
hikâyesi olarak görülmüfl ve benzer flehir
kitaplar› kaleme al›nmaya bafllanm›flt›r.
Elbette kitapta Alkan’›n çocukluk ve delikanl›l›k hat›ralar›, büyük bir haz, lezzet ve
hasretle okunmaktad›r.
Yedinci flehir Amasya
Özkan Yalç›n’›n kaleme ald›¤› Yedinci fiehir, bize flehzadeler flehri Amasya’n›n
cümle güzelliklerini, zarafetini ve ihtiflam›n› anlat›yor. Aslen Sivasl› olan rahmetli Özkan Yalç›n, ömrünü geçirdi¤i ve bir
bak›ma ruhunu katt›¤› bu en çok sevilen
eserinde, son dört bin y›l› hat›rlanan flehrin, flehre can katan Yeflil›rmak nehrinin
içli, k›r›k ve hüzünlü hikâyesini anlat›r.
Yer yer sohbet, bazen de deneme tad›nda
okunan eser, okuyucuda Amasya’y› görme ifltiyak› uyand›r›r.
Ulu Çarfl›n›n Ulular›
Ulu Çarfl›n›n Ulular›, Mitat Enç’in en çok
sevilen eseridir. Kitap bir portreler flaheseri olarak dikkat çeker. fiehir kitaplar›n›n
“sekizincisi” olarak kabul edilmifltir. Tabii
bu s›ralama flahsi ve özeldir, kimseyi ba¤lamamaktad›r. Ancak edebiyat camias›nda Befl fiehir, Alt›nc› fiehir ve Yedinci fiehir’den sonra Ulu Çarfl›n›n Ulular› sekizinci kitap olarak kabul görmüfltür. Eski Antep’in kula¤› kesiklerini, kahraman esnaf›n›, meczuplar›n›, k›sacas› flehrin en renkli
kiflilerini bize tan›t›r. Ulu Çarfl›’n›n sakinleri ve müdavimleri tasvir edilirken son
derece yal›n ve sahici portreler çizilir. S›radan veya çarp›k, bazen de düflmüfl insanlar anlat›l›r. Zay›f kifliler güçlü f›rça
darbeleriyle resmedilir. Her tip âdeta zihinlere silinmemecesine kaz›n›r, birer hikâye kahraman› gibi kal›c› hâle gelir.
Mitat Enç’in Selâml›k Sohbetleri çok güzel
bir baflka flehir kitab›d›r. fiehrin ileri gelenlerinin evlerinde belli günlerde kendince kabullerin yap›ld›¤› evden k›smen
ayr› bir konuma sahip olan odalara selâml›k ad› verilmektedir. Yazar›m›z›n dedesi, selâml›¤›nda haftan›n neredeyse her
akflam› Antep’in ileri gelenlerini a¤›rlamaktad›r. Birer ilim, irfan, kültür ve medeniyet sohbeti olan bu konuflmalarda,
bir bak›ma Osmanl›’dan Cumhuriyete geçiflin hikâyesini dinliyoruz. Frans›zlar›n iflgali ve halk›n direnifli dile getiriliyor. Yazar, selâml›k akflamlar›n›, çocukluktan
gençli¤e geçifl y›llar›n›n ‘ev okul’u kabul
etmektedir. Enç o sohbetler esnas›nda in-
sanlar›n›, flehrini ve ülkesini sevmeyi ö¤rendi¤ini belirtmektedir. Bitmeyen Gece
de yazar›n bu vadide kaleme ald›¤› eserlerden biridir.
Di¤er flehir kitaplar›
Elbette flehir kitaplar› sadece zikrettiklerimizle s›n›rl› de¤ildir. Son yirmi y›lda neredeyse birçok yay›nevi flehir kitaplar› yay›nlam›flt›r. Ersin Nazif Gürdo¤an’›n Zaman› Aflan fiehirler, Mustafa Arma¤an’›n
Bursa fiehrengizi, ‹nsan Yüzlü fiehirler ve
fiehir Ey fiehir önemli flehir kitaplar›d›r.
Metin Önal Mengüflo¤lu ile fiücaettin Erdem’in Harput ve Elaz›¤’la ilgili eserleri de
çok önemli ve liriktir. Sevinç Çokum’un
Hevenk- Kay›p ‹stanbul, Beflir Ayvazo¤lu’nun Divanyolu, Emir Kalkan’›n Hoflça
kal fiehir, M. fierif Korkut’un Hayattan Çizgiler Tan›d›klar›m, Kadir Üredi’nin Bir
fiehrin Befl Hali ve fiehrin Ahflap Zaman›,
Abbas Sayar’›n Yozgat Var, Yozgatl› Yok da
çok iyi flehir kitaplar› olarak önem arzediyor. Elbette hât›rat›n› yazan bir çok yazar
do¤up büyüdü¤ü flehirlerden bahsetmifl,
kal›n ve keskin çizgilerle yaflad›klar› muhitleri son derece çarp›c› biçimde dile getirmifllerdir. Ancak biz burada daha çok
‘flehir kitab›’ olarak bilinen eserler üzerinde k›sa ve toplu bir de¤erlendirmeye yapmaya çal›flt›k. Yoksa sözünü etti¤imiz ve
edemedi¤imiz her eser hakk›nda müstakil yaz›lar yaz›labilir ve yaz›lmay› da hak
ediyor.
Son olarak flu hususu belirtmek istiyorum
ki: fiehirlerimiz çok güzel, ama bunu ço¤u
zaman iyi yaz›lm›fl, edebî yönü güçlü flehir kitaplar›yla fark edebiliyoruz. Bu gerçe¤in alt›n› çizerken do¤up büyüdükleri
flehirlerini, dolay›s›yla ülkemizi, güzel
Türkiye’mizi anlatan bütün yazarlar›m›za
flükran borçlu oldu¤umuzu unutmamal›y›z. Tabii ki vefat eden yazarlar›m›z› sayg›
ve rahmetle anmak kayd›yla…
79
KENT VE PEYZAJ
Kent Peyzaj›: fiehirlerin kompozisyonu
Yeflil, insan›n hayat›n› sürdürdü¤ü her alanda bulunmas› mutlak olan yaflam zenginli¤idir.
Bitkiler ise her biri ayr› güzelliklere sahip olan bu zenginli¤in gerçek kayna¤›d›rlar
> fiule Kader
Peyzaj Mimar›
A
¤açlar, çal›lar, çiçekler ve çimler; yani bütün ad›yla bitkiler, flehirlerin
sosyo kültürel yaflam›, ruh ve beden sa¤l›¤› üzerinde olumlu etkiler yaparken, tabiat›n ekolojik dengesinin korunmas› hususunda da çok önemli etkenlerdir. Yüzy›l›n en büyük sorunlar›ndan biri olan endüstri ve sanayi alan›ndaki kontrolsüz geliflme ve h›zl› kentleflme, ekosistemde
denge içinde bulunmas› gereken canl› hayat› üzerinde olumsuz etkilerde bulunmufl, do¤al hayat insan hayat›ndan soyutlanm›flt›r. Tam burada flehirlerin planlanmas› için; Mimarl›k, fiehir Planlamac›l›¤›,
Ziraat Mühendisli¤i, Peyzaj Mimarl›¤› gibi
birçok meslek disiplini devreye girmifl,
modern hayatla do¤ay›, birbirinden ayr›lmaz bir bütün olarak yeniden yap›land›rmay› amaçlayan tasar›mlar ortaya koymufltur. Bunlar gerek fonksiyonel gerekse
estetik aç›dan kifli veya toplumlar›n gereksinimlerini karfl›layabilen yararl› çal›flmalard›r.
A¤açlar›n as›l yetiflme ortamlar› orman
ekosistemleridir. Orman› oluflturan a¤açlar, varl›klar›n› di¤er canl› ve cans›z do¤al
faktörlerin yan› s›ra karfl›l›kl› yard›mlaflma ve savafl›m içinde sürdürmek zorundad›rlar. Orman d›fl›nda aç›k alanlarda
tek bafl›na yaflayabilen a¤açlar güçlü rüzgârlara, k›zg›n günefl ›fl›nlar›na dayan›kl›,
h›zl› s›cakl›k de¤iflmelerine uyum sa¤lam›fl, don olaylar›na karfl› dirençli, fakir
topraklarda, yo¤un egzoz ve kirli hava koflullar›nda bile yetiflebilen türler olmal›d›r. fiehir ortamlar›nda dikilmifl olan
a¤açlar genellikle orman d›fl›ndaki aç›k
alanlar›n olumsuz etkilerine benzer koflullarda yaflamak zorunda kalmaktad›rlar.( Y›lmaz, F. , 2007)
Peyzaj tasar›mlar›n›n ve beraberinde bitkilerin fiziksel ve ekolojik yararlar›n›
önemsemeyi baflaran ça¤dafl toplumlarda; bitkilendirme bir flehir planlamas› çerçevesinde sistemli bir flekilde uygulanmaktad›r. Gitgide daha çok betonlaflma
80 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
içinde yaflam›n› sürdürmek zorunda olan
flehir insan›na, mümkün olan en çok
alanda, yap›sal ve bitkisel düzenleme hizmeti sunmaya çal›flan bu sistemde ,yeflil
alanlar;
1-Yol a¤açland›rmalar›(refüjler, ana ve tali
yol kenarlar›, kavflaklar),
2- Park bahçe ve meydanlar(çocuk parklar›, temal› parklar, kent-semt ve küçük ölçekli mahalle parklar›, Meydanlar ve toplanma alanlar›, mesire yerleri veya rekreasyon alanlar›),
3-Mezarl›klar,
4-Ev ve ifl yeri bahçeleri ve kamusal alanlar›n bahçeleri, çat› bahçeleri gibi belirli
uygulama alanlar›na ayr›lm›fllard›r.
Peyzaj mimarl›¤› ve yak›n meslek gruplar›nca tasar›m, teknik ve estetik bilgilerle
biyolojik ve ekolojik unsurlar çerçevesinde sürdürülen bu flehir bitkilendirme
(kent plantasyonu) ifli do¤ay› flehre, flehir
kurallar›na uygun olarak getirmeyi amaçlar. fiehir kurallar›ndan kas›t, bir yandan
bitkinin yetiflme yeri koflullar›n›n ( kent
ekosisteminin) do¤al ortama oranla çok
daha zor olmas› bir yandan da estetik
beklentilerin yüksek olmas›d›r. Kent peyzaj›nda kent ekosisteminin olumsuz etkilerine daha az duyarl› a¤aç türlerinin yetifltirilmesine çal›fl›lmaktad›r. Ayn› flekilde
insana hizmet amaç olan bu çal›flmalarda
insan sa¤l›¤›na zararl› olmayan bitki türleri ve kaynak de¤erlerinin do¤ru kullan›lmas› esas› vard›r. Örne¤in pamuksu ya da
tüysü tohumlar› ile alerji ve solunum yolu
rahats›zl›klar›na neden olabilen bir tak›m
a¤açlar flehir içi bitkilendirmelerde kullan›lmaz ya da bu türlerin bir baflka cinsleri kullan›larak çal›flmalar sürdürülür. Kavak, baz› sö¤üt türleri ve ç›narlar›n bu
tarz etkileri görülmekle beraber (örne¤in
kavak a¤ac›nda erkek türler) do¤ru cins
kullan›m›yla bu sorun giderilebilir. Kötü
kokulu meyve döküntüleri ile rahats›zl›k
veren kokara¤aç, sert meyve yap›lar› ile
araçlara zarar veren atkestanesi, yapraklar› zehirli oldu¤u olan zakkum gibi bitkilerin kullan›m alanlar› dikkatle düflünülmelidir.
Sanayileflmenin yo¤un oldu¤u bölgelerde
bitkilendirme, Oksijeni art›rarak CO2 yi
düflürme beklentisi do¤rultusunda, gaz
zararl›lar›na dayan›kl› türlerden seçilen;
Akçaa¤aç, Atkestanesi, Gürgen, Büyük çiçekli Manolya, Ihlamur gibi a¤açlarla yap›l›r. Büyük caddelerin ve yollar›n flehir
içinde yaflama ve çal›flma mekânlar›na
yo¤un gürültü etkisini k›rmak amac›yla
ses perdesi, hâkim rüzgâr›n olumsuz etkilerinden korunmak amaçl› rüzgâr perdesi
tesisi gelifltirilmifl, ülkemizde de özellikle
‹stanbul da bu konuda ciddi çal›flmalar
yap›lm›flt›r. Akçaa¤aç, Bambu, Güren,
Defne, Kurtba¤r›, Göknar, Servi, Leylandi
ve Sedir tarz› bitkiler s›k olarak dikildiklerinde kuvvetli yap›lar› ve s›k dokular› ile
etkili yeflil bariyerlerdir.
Kentlerdeki binalar, yollar, yeflil alanlar
do¤al yüzeysel yap›y› de¤ifltirmektedir.
Bunun sonucu olarak; günefl ›fl›nlar›n›n
yans›t›lmas› ve s›cakl›k kapasitesi de¤iflmekte, yer yüzeyi daha pürüzlü bir yap›
kazanmakta, rüzgâr›n h›z› azalmakta,
konveksiyon olay› artmakta, buharlaflma
yüzeyleri azalmaktad›r. Is›tma ve endüstriyel ifllemler sonucu ek s›cakl›k üretimi
söz konusu olmakta ve özellikle k›fl›n radyasyon yüzeyleri artmaktad›r. Böylece
kentler çevrelerine göre daha s›cak adalar› oluflturmaktad›r. Ayr›ca kent içine düflen ya¤›fl sular› asfalt yol ve meydanlarda
çabucak akarak kanalizasyona giderler.
Bu nedenle günefl radyasyonu bu yüzeylerde, aç›k alandaki nemli bir topra¤a k›yasla daha etkili olur ve bu yüzeyleri daha
çok ›s›t›r. Kent içindeki beton, tafl, asfalt
gibi kat› cisimler ›s›y›, kent çevresindeki
yeflil alanlara k›yasla 10 kez daha çok iletti¤inden gündüzleri çok ›s›n›r. Gece de yap› yo¤unlu¤una göre ›s› kayb› o derece az
olur. Çünkü kent üzerindeki yo¤un (kirli)
hava karasal radyasyonu çok azalt›r (Çepel 1994).
Kent üzerindeki kirli havan›n günefl radyasyonunu yüzde 15–20 oran›nda azaltt›¤› belirlenmifltir. E¤er kent yeflillendirilirse, özellikle a¤açlar kirli havay› süzdü¤ü,
tozlar›n büyük bir k›sm›n› tepe taçlar› ile
tuttu¤u için, dolayl› olarak kente gelen
günefl enerjisi miktar›n› artt›r›rlar (Çepel
1994).
Kent içi yeflil alanlardaki toprak s›k›flt›r›lm›fl oldu¤undan su tutma kapasitesi azalm›flt›r. Toprak yüzeyi kapl› oldu¤undan
a¤açlar ya¤mur suyundan yeterince yararlanamaz. Toprakta yeterli su olmazsa
a¤aç kökleri geliflemez, mikroorganizmalar aktivite göstermez ve organik madde
ayr›flamaz .( Y›lmaz, F. , 2007)
Kentlerde a¤açlar›n insanlara en yak›n ve
yararl› olduklar› yerler yol mekânlar›d›r.
(Çepel 1994). Kent içi cadde ve yol a¤aç-
land›rmalar›; etraftaki yap›lar, ön bahçeler, ayd›nlatma, alt yap› donat›mlar› gibi
çeflitli tesisler ve bunlar›n ilerdeki geliflme
hedefleri ve çevre ile iliflkileri dikkate al›narak estetik ve peyzaj esaslar›na göre
planlan›r ve düzenlenir.2–2,5m ile yol geniflli¤ine göre daha da yüksek tijlendirilerek bitkinin tepe çap› büyüklü¤ü dikkate
al›narak 3–5-7m ve daha fazla aral›klarla
dikimler yap›l›r. Genelde yapra¤›n› dökmeyen türler tercih edilmekle beraber
kullan›lan türlerden baz›lar›; Çoban püskülü, Prunus türleri, kurtba¤r›, Diflbudak,
Oya, Akasya, Manolya vb.
Refüj ve kavflaklarda ise bu yaprakl› türlerle beraber yine yo¤un bak›ma ihtiyaç
duymayan kanaatkâr ibreli türler (Sedir,
Ladin ve Çam türleri)ve çal› gruplar›(Güller, Ard›çlar, Kartopular, Lavantalar, Yerörtücüler vb)da kullan›lmakta, böylece
kente girifl ve seyir halindeyken bitkilendirme görsel bir flova dönüflmektedir.
Özellikle flehirlerimizde çok fazla estetik
ve fonksiyonel beklentilerle planlad›¤›m›z, bitkisel tasar›m ve uygulamalar›m›z›n kendilerinden bekledi¤imiz görevleri,
en iyi flekilde gerçeklefltirebilmeleri için,
kulland›¤›m›z materyalin canl› bir varl›k
oldu¤unu unutmamam›z gerekmektedir.
Materyalimizin (a¤aç, çal›, çiçek, çim) ilerleyen zamanlarda alaca¤› form ve ebatlar›, kök yap›s›, çiçek açma zaman› ve rengi,
yaprak dökme ve yaprakta renk de¤iflmesi gibi pek çok özelli¤inin iyi bilinmesi gerekmektedir. Bu sayede hem tasar›mda
baflar›ya ulaflm›fl hem de bu yolda harcanan bütçe ve zaman› do¤ru de¤erlendirmifl oluruz.
Kaynak:
Y›lmaz, f. , 2007. Cumhuriyet Caddesi, Halaskargazi
Caddesi ve Büyükdere Caddesi örne¤inde kent içi
yol bitkilendirmesinin de¤erlendirilmesi. Yüksek lisans tezi. ‹stanbul:
Çepel, n. 1994: peyzaj ekolojisi. ‹.ü. orman fakültesi,
yay›n no:429 istanbul
Suad Ürgenç,s.2008: flehir a¤açland›rmalar›nda
a¤aç türlerini bilinçli olarak kullan›m›.çevre koruma
dergisi
fiule Kader Peyzaj Mimar› ‹stanbul A¤aç ve Peyzaj
A.fi.
81
MAKALE
Co¤rafi bilgi sistemi tabanl›
3 boyutlu flehir modelleri
> Hüseyin Kotil
Harita Mühendisi
3B flehir modellerinin gereksinimleri, uygulama alanlar›na göre farkl›l›klar
göstermektedir. Söz konusu uygulaman›n amac› imar plan› yap›lan bir bölgenin
modelini sunmak ise 3B modelin kalitesi görsel flehir modeli ve planlama
uygulamas› sonucu ile do¤rudan iliflkilidir.
3
B flehir modelleri co¤rafi olarak konumland›r›lm›fl flehir verisinin say›sal arazi modeli, bina, arazi örtüsü,
yol ve ulafl›m sistemlerine iliflkin modelleri
içeren sistemler kullan›larak görsellefltirilmesidir. Genel olarak bu modeller flehir verisinin sunulmas›, araflt›r›lmas›, analiz edilmesi ve yönetilmesi amac›yla kullan›lmaktad›r. 3B flehir modeli uygulamalar› günümüzde flehir planlamas›, kentsel geliflim,
hizmet yönetimi, lojistik, güvenlik, iletiflim,
afet yönetimi, konuma dayal› hizmetler, tafl›nmaz de¤erleme, pazarlama ve kentsel
e¤lence ve e¤itim amaçl› sistem ve uygulamalar›n önemli bir bilefleni olmufltur. Dolay›s›yla 3B flehir modellerinin çok say›da etkin kullan›m alan› ve kullan›c› grubu bulunmaktad›r.
3B flehir modellerinin gereksinimleri, uygulama alanlar›na göre farkl›l›klar göstermektedir. Söz konusu uygulaman›n amac› imar
plan› yap›lan bir bölgenin modelini sunmak ise 3B modelin kalitesi görsel flehir
modeli ve planlama uygulamas› sonucu ile
do¤rudan iliflkilidir. Di¤er yandan analiz ve
keflfe dayal› bir fonksiyonu amaçlayan uygulamalarda binalar›n görsel ayr›nt›lar›na
gerek duyulmamaktad›r. Bu tür uygulama-
larda gösterimler genellikle tematik bilgilerden faydalan›larak yap›labilmektedir.
2B co¤rafi bilgi sistemi uygulamalar›nda tematik özellikleri içeren mekansal nesneler
ve bunlara ait bilgiler ile analiz ve sorgulama ifllemleri kolayl›kla yap›labilirken 3B
ortamlarda bu ifllemlerin yap›lmas›na imkan sa¤layan yaz›l›mlar ise her geçen gün
artmaktad›r.
Co¤rafi bilgi sistemi tabanl› 3B flehir modelleri birbirinden ba¤›ms›z veri kaynaklar›ndan oluflturulmaktad›r. Bunlar; say›sal arazi modelleri, ortofoto haritalar, fotogrametrik haritalardan sa¤lanan bina geometrileri, e¤ik fotogramerik yöntem ile çekilen hava foto¤raflar›, mimari modeller, LIDAR
(Light Detection And Ranging) verileri, kadastral ve mülkiyet verileri, adres bilgi sistemi verileri ve adrese dayal› nüfus kay›t
sistemi (TU‹K) verileridir. Burada önemli
olan hem grafik hem de sözel içerikli verilerin sistematik ve do¤ru olarak kullan›lmas›n› sa¤lamakt›r. 3B flehir modelleri yukar›da
bahsedilen mekansal verilerden baflka vektör veri kaynaklar›n› (yol a¤lar›n›, toplu ulafl›m a¤lar›) da içerirler. Bu veri setleri say›sal arazi modelleri üzerine görüntü tabakas› olarak 3B modele eklenebilir.
Fotorealistik görsellefltirmede detayl› gösterimlerin kullan›lmas› önemlidir. Detay miktar› artt›kça modelin kalitesi de artmaktad›r. Büyük bölgeleri içeren 3B flehir modellerinde yüksek çözünürlüklü ve sürekli görüntü sa¤lanmas› gerekmektedir. Fotorealistik gösterimin kapsam›n› geniflletmek
için günümüzde kullan›lan güncel yaz›l›mlar 3B bitkilerden oluflan özel kütüphanelere sahiptir. Bitkiler modellenmesi zor olan
nesnelerdir. Bu nedenle gerçekçi gösterimler için iyi modellenmifl bitkilere gereksinim vard›r. fiekil-3’te Fotorealistik olarak
görsellefltirilmifl 3B flehir modeli örne¤i görülmektedir.
Tematik bilgilerin 3B gösterimi mekansal
görsellefltirmeye genifl ve kapsaml› bir araç
ve ortam sa¤lam›flt›r. Tematik verilerin gösterimi ile ilgili uygulamalar›nda binalar›n
detayl› olarak gösterilmesine gerek yoktur.
Modelin ayr›nt› düzeyi modelin yap›l›fl
amac›na uygun seçilmelidir. Ayr›ca detayl›
gösterimler bilgisayar ortam›ndaki ifllemlerin yavafllamas›na neden olmaktad›r. Bu
nedenle tematik verilerin 3B modellenmesinde mekansal veriler 3B basit geometrik
flekiller ile gösterilir. fiekil-4’te Tematik olarak görsellefltirilmifl 3B flehir modeli örne¤i
fiekil -1: Farkl› uygulamalar için haz›rlanm›fl
3B flehir modelleri
fiekil -2: 3B fiehir Modeli Oluflturma ‹fllem Ak›fl›
82 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
fiekil 3: Fotorealistik olarak görsellefltirilmifl
3B flehir modeli örne¤i
fiekil 6: 3B Sorgulanabilir flehir modeli örne¤i
fiekil 4: Tematik olarak görsellefltirilmifl
3B flehir modeli örne¤i.
fiekil 7: Kentsel Tasar›m
Projelerinde Cephe
Tasar›m Uygulama
fiekil -5: 3B fiehir Modellemede detay
seviyeleri (LoD)
görülmektedir. 3B flehir modellerinin oluflturulmas› kapsam›nda çeflitli amaçlar için
gerekli olan farkl› içerik ve detay seviyesindeki gösterimlere olan gereksinim ve bu ihtiyaçlar›n farkl› kaynaklardan farkl› veri
türleri kullan›larak karfl›lanmas› zaman içerisinde 3B flehir modelleme konusunda da
belirli standartlar›n gelifltirilmesine neden
olmufltur. Bu ihtiyaç günümüzde CityGML
(GML – Geographic Markup Language) olarak adland›r›lan 3B flehir objelerini gösterimlerinde kullan›lan ortak bilgi modeli ile
sa¤lanmaktad›r. XML (Extensible Markup
Language) tabanl› aç›k bir veri modeli olan
CityGML, Open Geospatial Consotium (OGC)
ve ISO TC211 (ISO – International Organization for Standardization) standartlar› kapsam›nda gelifltirilen GML3 flemas› ile uygulanm›flt›r. Bu geliflme ile uluslararas› bir
standart haline gelen CityGML 3B flehir modellerini içeriklerine göre 5 farkl› detay seviyesinde (LoD – Levels of detail) incelemifltir. Detay seviyelerinin ilki topografyay›
temsilen 3 boyutlu arazi modelini (LoD-0),
ikinci seviye ise binalar›n geometrik olarak
3. boyuta yükseltilmifl blok bina modellerini içerir (LoD-1). Blok modelde (LoD-1) binalar›n çat› yap›lar› ya da cephe kaplamalar›na iliksin gösterimler yer almamaktad›r.
Çat› yap›lar›n›n ve cephe kaplamalar›n›n
modellendigi üçüncü seviyede (LoD-2) ayn›
zamanda flehir bitki örtüsü de modellenir.
CityGML’de dördüncü seviyede (LoD-3) ise
detayl› mimari modeller oluflturulmufltur.
Balkonlar ve cephe ifllemeleri gibi detaylar
bu seviyede modele dahil edilir. Son seviyede ise (LoD-4) ayr›nt›l› iç mekan modellerini
içermektedir.
Oluflturulan 3B flehir modellerine grafik veriler ile birlikte sözel veriler de veritaban›na dahil edilebilmektedir. CBS ortam›ndaki her türlü sorgu ve analiz sonuçlar› 3B flehir modelleri üzerinde gösterimleri yap›labilmektedir. Örne¤in bina kat adetlerinin
3B flehir modeli üzerinde gösterimi veya
imar plan›na uygun olmayan yap›lar›n tes-
piti ve gösterimleri gibi uygulamalar yap›labilmektedir. 3B flehir modelleri ayn› zamanda kentsel tasar›m projelerinde de uygulama alanlar› bulabilmektedir. Temiz,
yaflanabilir ve görüntü kirlili¤inin engellendi¤i bir çevre oluflturmak ad›na gerçeklefltirilen kentsel tasar›m projelerinde yap›lar›n
d›fl cephelerine ait mevcut durumun mimari yönden iyilefltirilmesi ile tasar›m projeleri gerçeklefltirilebilmektedir.
Sonuç olarak, kentsel faaliyetlerin yerine
getirilmesinde en do¤ru karar› verebilmek
için ihtiyaç duyulan, afet, planlama, mühendislik, e¤itim, sa¤l›k, emniyet, turizm gibi temel hizmetler ile, yönetimsel bilgileri
h›zl› ve sa¤l›kl› bir flekilde irdeleyen, bilgisayar teknolojisine dayal› sistemler olarak bilinen 3B flehir modelleri ile kentin sosyokültürel gelifliminin izlenerek gerekli fiziksel planlama çal›flmalar›n›n yönlendirilmesine, kentin alt ve üst yap› tesislerinin incelenmesinde, tafl›nmaz mal varl›klar›n›n envanterine, buna ba¤l› olarak vergi haritalar›n›n oluflturulmas›, v.b. analizlerin yap›lmas›na ve bunlardan elde edilen istatistiksel verilerin de¤erlendirilmesine ça¤dafl bir
anlay›flla yard›mc› olmaktad›r.
83
MAKALE
Sanayileflmeden sonra:
Bilgi toplumu
> Dr. ‹lhami F›nd›kç›
Davran›fl Bilimleri Uzman›
Toplumsal geliflim dönemleri bak›m›ndan insanl›k; kas gücüne dayal› ilk insanlar,
topra¤a dayal› tar›m toplumu, makineye dayal› sanayi toplumundan sonra, temel
güç ve ana sermayesinin bilgi oldu¤u bilgi toplumuna geçiflin sanc›lar›n› yafl›yor.
Yüksek sanayi ve teknoloji, h›zla bilgi teknolojilerine dönüflüyor. Böylece sanayi
toplumuna ulaflan insan yeni, h›zl›, kuflat›c› bir dönüflüm süreciyle karfl› karfl›ya.
B
u dönüflüm sürecinin baflat kavramlar›ndan birisi de bilgi toplumu. ‹lerlemifl toplumlar bilgi egemenli¤i
yolunda h›zla ilerlerken di¤erleri yine takipçi olmak zorunda kal›yorlar. Sözü fazlaca uzatmay›p yine kendi özelimize gelmek istiyoruz. Biz bilgi toplumuna katk›da bulunmak için ne yap›yoruz? Di¤er
bir ifade ile elektronik postan›n, elektronik ticaretin, elektronik e¤itimin h›zla
yay›ld›¤› günümüzde biz bu geliflmelerden kifli, kurum ve toplum olarak nas›l
ve ne ölçüde etkileniyoruz?
Bilindi¤i gibi "Bilgi Toplumu" kavram›,
hem dünyada hem son zamanlarda Türkiye'de güncel bir konu. Siyasilerden yöneticilere, ö¤retmenlerden iflçilere kadar
hemen herkes yerli veya yersiz bu kavram› kullan›yor. K›sacas› bilgi toplumuna
geçifl süreci hemen her iddian›n gerekçesi olarak bafl s›ralarda belirtiliyor. Peki,
ama "Bilgi Toplumu" nedir? Ne de¤ildir?
Bilgi insan› - bilgi organizasyonu - bilgi
toplumu ba¤› ile ö¤renen insan - ö¤renen organizasyon - ö¤renen toplum ba¤›
aras›ndaki iliflki nedir? Bilgi toplumu, iletiflim toplumu, post-modern toplum, diyalog toplumu, infotech, sanayi sonras›
toplum kavramlar›n›n temelde iflaret ettikleri fley nedir? Bu kavramlar›n ortak
noktas› nedir? Bize göre “insan”d›r bu ortak nokta. Ve insanl›k 21. yüzy›l›n efli¤inde "insan"› yeniden keflif etmifl, insani
de¤erleri, toplumsal dönüflümün dinami¤i olarak görmeye bafllam›flt›r. Ne kadar ilerlerse ilerlesin teknolojinin y›ld›z›,
bir kaynak olarak "insan"›n y›ld›z›ndan
giderek daha az parlayacakt›r. Çünkü bil-
84 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
gi, çünkü sanayileflme ve teknoloji "insan"›n eseridir. Nitekim geliflme dinamikleri salt teknolojiye dayanan ve Asya
Kaplanlar› olarak bilinen ülkelerin günümüzde ''insan''› öne ç›karma e¤ilimine girifltikleri gözlenmektedir.
Ev sofralar›nda bile konu olan "Bilgi Toplumu"nun felsefi ve kültürel yönleri kadar pratik ve günlük hayata yans›yan,
yans›mas› gereken yönlerinin de gündeme getirilmesi gereklidir. Örne¤in bir yönetici, bir tekstil iflçisi, bir anne, bir polis,
bir genç için ne anlam tafl›r bilgi toplumu? Ülke olarak bilgi toplumu olman›n
neresindeyiz? Bilgi toplumunun gerektirdi¤i, sürekli ve sistemli ö¤renme al›flkanl›¤›n› edinmifl “Bilgi ‹nsan›” olmak, sadece ülkeyi idare edenler ya da konuyla ilgili akademisyenleri mi ilgilendirmelidir? Mesela bir K‹T iflçisi, ülkenin bilgi
toplumu olmas›na katk›da bulunabilir
mi?
Bu ve benzeri sorular›n cevaplar›n› k›sa
sürede bulmak, aktarmak ve kiflilerde bir
davran›fl de¤iflikli¤i beklemek elbette kolay de¤ildir. Ancak toplumun hangi kesiminde hangi statüde ve meslek grubunda olursa olsun kiflileri bu konuda düflündürmek ve bilgi toplumu ile aralar›nda bir iliflki kurmaya yöneltmek çok
önemlidir. Sanayileflmenin en ileri noktalar›nda, dönüfltü¤ü yo¤un teknoloji ve
özellikle bilgi teknolojisini güncel tutmaya iliflkin sistemati¤i oluflturamam›fl toplumlar, yok olma tehlikesi ile karfl› karfl›ya bulunmaktad›rlar. Ayn› tehlike, sözü
edilen güncelli¤i yakalayamayan kurumlar›n ve tek tek insanlar›n da bafl belas›
olmufltur.
Toplumsal geliflmenin dinami¤inin kiflisel ve örgütsel (kurumsal) geliflmeden
geçti¤i unutulmamal›d›r. Hangi konumda olursa olsun kiflilerin, kendilerini gelifltirmeleri, kendilerine yat›r›m yapmalar› k›sacas› birer “ö¤renen” olmalar› zaman› çoktan gelmifltir. Bilginin temel
güç ve sermaye oldu¤u, makine gücüne
dayal› sanayi savafllar›n›n yerini iletiflim
teknolojisine dayal› bilgi savafllar›na b›rakt›¤› günümüzde herkesin bilginin yol
göstericili¤ine öncelik vermesi, gereklili¤in ötesinde bir zorunluluk halini alm›flt›r. Tüm bu gerçekler, bilginin insan›n
eseri oldu¤u ve insan için oldu¤u gerçe¤ini unutmamal›d›r. Dolay›s›yla ça¤›m›za ad›n› veren bilginin egemenli¤i insan
ve insani de¤erlerden uzaklaflmay› de¤il
aksine insan› temel kaynak alarak daha
büyük özenle de¤erlendirmeyi gerektiriyor.
MAKALE
fiehir Ekonomisi ve Bilimsel
Belediyecilik üzerine düflünceler
> Prof. Dr. ‹. ‹lhami Karayalç›n
Makina Yüksek Mühendisi
Belediye Yönetimi ve ‹flletmecili¤i; amaçlar, kaynaklar, koflullar, hizmet
çeflidi ve toplum özellikleri aç›s›ndan, en fazla bilimsel yönetim ve
iflletmecilik gerektiren olaylardan birisidir.
G
ünümüzde sosyo-ekonomik sistemlerin planlanmas› ve gelifltirilmesi
özel bilimsel yöntemleri gerekli k›lmaktad›r. Belediyecilikte; flehircilik, sosyal
geliflme, her yaflta insan gruplar›n›n fiziksel ve kültürel ihtiyaçlar›n›n temini,
iklim flartlar›n›n kontrolü, ulafl›m gibi
her biri ayr› bilim konusu olan olaylar,
birlikte yaflanmaktad›r. Belediyeler bu
bak›mdan; dinamik, çok de¤iflkenli, çok
etkenli karmafl›k sistemlerdir. Bu sistemlerin demokratik düzene dayal› olmas›
belli seçim dönemlerinde, önemli eserlerin yap›m› ile birlikte tatmin edici hizmet üretimini de gerektirmektedir.
Bu sistemlerde bir yandan bütün kente,
öte yandan tek tek her aileye, hatta herkese hizmet götürmek do¤al bir beklentidir. Sa¤lam ve sa¤l›kl› belediyecilikte,
hem günümüzü, hem gelece¤imizi düflünme zorunlulu¤u vard›r. K›sa, orta ve
uzun vadeli hatta uzak vadeli yat›r›mlar›n birlikte planlanmas› ve kaynaklar›n
amaçlara uyacak optimum bir plan içinde da¤›t›lmas› gerekmektedir. ‹lçe belediyelerinde olay, baflka boyutlar da göstermektedir. Hükümetin, Büyük fiehir
Belediyesi’nin, ayr›ca di¤er devlet kurulufllar›n›n faaliyetleri ile ‹lçe Belediye faaliyetlerinin sa¤lam biçimde koordine
edilmesi gereklidir. Bu büyük iflletmecilik olay›nda, Belediye kadrolar›n›n temel
amaçlar etraf›nda birleflmesi kaynaklar›n planl› biçimde kullan›lmas›, özellikle
faaliyetlerinin en etkili flekilde organize
edilmesi zorunlulu¤u vard›r.
Böyle dinamik, çok amaçl›, çok say›da k›s›tlar› olan bir sistemin sa¤l›kl› ve etkili
çal›flt›rabilmesi için;
1, Mevcut durumun bütün yönleri ile bir
86 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
envanteri ç›kart›lmal›, durum de¤erlendirmesi yap›lmal›d›r.
2. Amaçlar, hedefler, kaynaklar ve k›s›tlar›n hassas bir analizi yap›larak bunlar›n
a¤›rl›klar›, öncelikleri, ba¤lant›lar› ortaya
konulmal›d›r.
3. Bir ve ikinci maddede belirtilen bilgilerle, ekonomik ve sosyal rantabilitesi
yüksek, s›n›rl› zaman içerisinde gerçeklefltirilebilir. Yat›r›m, iflletme ve gelifltirme planlar› haz›rlanmal›d›r.
4. ‹lk üç aflamaya gereken verilerin toplanmas› bunlar›n kararlarda kullan›labilecek bilgilere dönüfltürülmesi için, bilgi
ifllem sistemleri ve bilgi bankalar› oluflturulmal›d›r.
5. Bütün bu çal›flmalar› plan ve programlara uygun olarak yürütecek kadro gelifltirilmeli ve bu kadronun yönetim iliflkilerini belirleyen organizasyon modeli kurulmal›d›r.
6. Bu dinamik sistemin beklenen sonuçlar› verip vermeyece¤ini, nerelerde hangi aksakl›klar olabilece¤ini kestiren ve
yeni durumlar için yeni çözümler gelifltiren, bir Stratejik Kontrol Sistemi gelifltirilmelidir.
Yap›lmas› gereken faaliyetlerin, Yönetim
ve Sistem Bilimleri, Endüstri Mühendisli¤i ve Yöneylem Araflt›rmas› yöntemleriyle de¤erlendirilmesi zorunlulu¤u vard›r.
Ça¤dafl belediyecilikte, kamu yönetimi
ile iflletme yönetiminin ba¤daflt›r›lmas›,
özel hüner ve liderlik gerektiren, bilimsel
yaklafl›m› da zorunlu k›lmaktad›r. Bu
gerçekleri gören geliflmifl ülkelerin belediyeleri çok iyi sonuçlar almaktad›rlar.
Siyasi tercihler bilimsel sonuçlarla birlikte de¤erlendirilerek, kaynaklardan maksimum yarar ve hizmet üretilmektedir.
Son y›llarda bu tür çal›flmalar›n iyi ör-
neklerini görmekteyiz. Türkiye’nin önde
gelen sanayi, ticaret, inflaat, finansman
kurulufllar›nda kullanarak iyi sonuçlar
ald›¤›m›z planlama ve organizasyon yöntemlerini sözünü etti¤imiz bilimsel yöntemlere a¤›rl›k ve önem veren belediyelerde kullanmak, yöneticiler kadar bu konular›n uzmanlar› için de zevkli bir hizmet f›rsat› olmaktad›r.
Bir flehrin temel altyap›lar› gibi ça¤dafl
belediyecili¤in altyap›lar› da etkili organizasyon, bilimsel araflt›rmalar, bilgi ifllem merkezleri, çok amaçl› planlama
modelleridir. Bilimsel belediyecili¤e h›zla geçifl, yönetim kadrolar›n›n çok yönlü
gelifltirilmesi ile sa¤lanacakt›r. Belediyecilik, yeni, zevkli ve gelecek vadeden bir
meslektir. Çok say›da sosyal ve teknolojik
bilim yöntemlerini bir arada kullanan
bir davran›fla sahiptir. Bu aç›dan siyaset
adamlar›n›n, belediye yöneticilerinin,
belediyecilik uzmanlar›n›n ve çok say›da
disipline mensup bilim adamlar›n›n, iflbirli¤i yapmas› gereken bir dönemdeyiz.
Bilimsel belediyecili¤in gelifltirilmesi çabalar› 3 ayr› merkezde birden yürütülmelidir.
1. Üniversitelerin özel enstitüleri; bu üniversite belediyecilik enstitülerinde; yerel
yönetim, kamu yönetimi, uygulamal›
sosyal bilimler, flehircilik, çevre teknolojisi, yöneylem araflt›rmas›, endüstri mühendisli¤i, iflletmecilik gibi disiplinler bütünlefltirilmelidir.
2. Büyükflehir Belediyeleri, Devlet Planlama Teflkilat›, Turizm Bankl›¤›, çevre gelifltirme kurulufllar›, yerel yönetim birimleri kendi aralar›nda birleflerek Büyükflehir Belediyesi’nin önderli¤inde kuracaklar› “Belediyecilik Araflt›rma, Gelifltirme
ve Uygulama Merkezleri”.
3. Belediyecilik araflt›rma ve gelifltirme
çal›flmalar› yapan; yönetim, sistem tasar›mlar›, ana (master) planlar haz›rlayan
dan›flmanl›k kurulufllar›.
Son 20 y›lda geliflmifl ülkelerde çok say›da yönetim ve sistem gelifltirme dan›flmanl›k bürolar› faaliyet göstermekte ve
belediyelere önemli destek hizmetleri
vermektedirler. Her flehrin uzun vadeli,
çok yönlü geliflme planlar› yukar›da belirtilen 3 merkezin iflbirli¤i yapaca¤› projelerle ele al›nabilir. Bu amaçla özellikle
büyük flehirlerin belediyelerinde uzun
vadeli-stratejik planlama merkezlerinin
kurulmas› gerekmektedir. Bu merkezler;
flehrin geliflmesindeki temel amaçlar›, k›sa, orta ve uzun vadeli hedefleri uygulamada izlenecek strateji ve politikalar› belirleyerek yola ç›kabilirler.
Bu amaç ve hedefler metniyle;
a. fiehrin flu andaki durumunu belirleyen parametre ve de¤iflkenler,
b. fiehrin sahip oldu¤u veya yaratabilece¤i kaynaklar birlikte de¤erlendirilerek
ana plan modeli ortaya ç›kart›l›r.
Daha sonra yerel yönetimlere hâkim
olan siyasal partilerin görüfl ve programlar›yla bu ana planlar›n ba¤daflt›r›lmas›
sa¤lanabilir.
Bu yaklafl›mla; yöneylem araflt›rmas›n›n
optimizasyon, sosyal fayda, yat›r›m rantabilitesi, maliyet-fayda, maliyet-katk›
modelleri ve teknikleri kullan›labilir. Makalenin yazar› yukar›da sözü edilen bilimsel iflletmecilik, sistem mühendisli¤i,
yöneylem araflt›rmas› endüstri mühendisli¤i model, yöntem ve tekniklerini ülkemizin çeflitli kurulufllar›nda uygulama
imkân› bulmufltur. 60’tan fazla sanayi
kuruluflunda, Atatürk Baraj› gibi büyük
inflaat projelerinde, ‹stanbul Büyükflehir
>>
Türkiye’nin önde gelen sanayi, ticaret, inflaat, finansman kurulufllar›nda
kullanarak iyi sonuçlar ald›¤›m›z planlama ve organizasyon yöntemlerini
sözünü etti¤imiz bilimsel yöntemlere a¤›rl›k ve önem veren belediyelerde
kullanmak, yöneticiler kadar bu konular›n uzmanlar› için de zevkli bir
hizmet f›rsat› olmaktad›r.
Belediyesi, ‹stanbul Su ve Kanalizasyon
‹daresi’nde, Bak›rköy Belediyesi’nde, pazarlama ve hizmet kurulufllar›nda projeler haz›rlam›fl ve bu kurulufllar› inceleme
f›rsat›n› de¤erlendirmifltir. Sürekli olarak
hizmetleri istenen kalitede yürütme çabas›, sanayi kurulufllar›nda oldu¤u gibi
belediyelerde de yöneticileri fazlas›yla
yüklemektedir.
Yeni faaliyetlere, yat›r›mlara ve davran›fllara ›fl›k tutacak araflt›rma, gelifltirme,
planlama çal›flmalar›, bunlara vakit ay›ramayan yöneticiler ve icraat kadrolar›ndan beklenemez. Bu tür araflt›rma, planlama ve sistem gelifltirme çal›flmalar›n›n
yukar›da sözü edilen üç merkezin iflbirli¤iyle yine belediyelerin öncülü¤ünde yap›lmas›nda zorunluluk ve yarar görülmektedir. Üniversiteler bu konuda sürekli araflt›rmalar yaparak belediye yöneticili¤i ve iflletmecili¤i disiplininin geliflmesini sa¤lar. Devletin ilgili organlar›,
merkezi yönetim ile yerel yönetim aras›ndaki iflbölümü ve iflbirli¤inin siyasi,
idari ve yasal çerçevelerini ortaya koyar.
Özellikle Büyükflehir belediyeleri ve ge-
nelde tüm belediyeler, sorunlar› tasnif
ederek, sorunlara öncelik ve a¤›rl›k vererek ihtiyaçlar›n› belirler.
Üniversite Enstitüleri ve Özel Dan›flmanl›k Kurulufllar› da belediyelerin finanse
edece¤i projelerde, belediye görevlileriyle de s›k› iflbirli¤i içinde çal›flma yapabilirler. H›zla büyüyen flehirlerde ulafl›m,
su, kanalizasyon, g›da, enerji, kültürel faaliyet, sa¤l›k, sosyal geliflme, ö¤renim ve
e¤itim, ticaret, üretim, hizmet, turizm,
rekreasyon, kriz dönemlerinde özel hizmet gibi faaliyetlerin büyük ölçülerde
birlikte verilmesi söz konusudur. Belediyeler hemflerilere; devlet vatandafllara
sahip ç›kmak ve hizmet vermek durumundad›r.
fiehir ekonomisi, belediye iflletmecili¤i
ile birlikte ele al›nmal›d›r. Uluslar aras›
ekonomi, ulusal ekonomi ürünlerini flehir ekonomisinde ortaya koymaktad›r.
fiehir ekonomisinin yukar›da belirtilen
yöntem ve tekniklerle, flehir zenginli¤i ve
hemfleri refah›n› birlikte de¤erlendirecek modellerle incelenmesi gerekmektedir.
87
KENT VE MMAR
Kent ve kent mimarisinin
oluflumu ve Safranbolu örne¤i
‹nsano¤lunun birlikte yaflama iste¤i ile beliren yerleflik yaflam olgusu ile kentleflme
bafllam›flt›r. Her kent bulundu¤u toplumun aynas› oldu¤u için kültürünü yans›tmaktad›r.
> Dr. Necdet Aksoy Safranbolu Belediye Baflkan›
Zülfiye Eraslan Özcan
Y
aflayan insano¤lunun kimli¤ine bürünen kent, kendini baz› yöntemlerle ifade etmeye bafllar. Yaflama ve insanlar›n birbirine olan sayg›s›n› ön planda tutarak birlikte yaflam›n oluflum evrelerinde kent mimarisi devreye girmektedir. Bu
evrelerin sonucu oluflan kent mimarisi
yaflam kalitesini vurgulayan kent kültürü
88 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
ile bir bedene bürünmüfltür. Bu da kent
mimarisinin, kent kültürünün son halkas›
oldu¤u ve yerleflkedeki insanlar›n birbiri
ile olan iliflkileri ve geçmiflinden gelen örgün hayat biçimini temsil etmektedir.
Yerleflkedeki insanlar›n tarihi haritas›, an›
defteri olarak bilinen kent kültürü ile kent
mimarisi oluflur ve yorumlanabilir. (folk-
lorik, gelenek ve görenek)
Kültür ve folklorun yaflam tarz›na yans›d›¤› yerleflik hayatta kent mimarisi insana
sayg›y› ön planda tutarak oluflmufltur. Bu
mimarinin en güzel örne¤i Osmanl› mimarisidir. Osmanl› mimarisi; zarif, basit,
ergonomik bir o kadar da ihtiflaml› bir yap›ya sahiptir. ‹mar konusunda titiz ve
mükemmeliyetçi davranan Osmanl›, hâkimiyetinin bulundu¤u her noktada en
küçük detay›na kadar imar› kullanm›flt›r.
Toplumsal yaflay›fl bak›m›ndan hem kültürel hem de mimari olarak zengin bir yap›ya sahip olan bu kültür yaflam›n her
alan›n› düflünerek kendini gelece¤e tafl›yan nesillere yaflayan flehir müzeleri arma¤an edecek flekilde yap›laflm›flt›r. Günümüzde bunun birçok örne¤ini görmek
mümkündür.
Osmanl› sivil mimarisinin en güzel örneklerinden biri de Safranbolu’dur. Osmanl›
saray›n›n arka bahçesi olarak nitelendirilen, ipek yolunu Sinop’a ba¤layan ticaret
merkezi olmas›n›n da etkisiyle zengin bir
mimari ifllenmifl, heybetli duruflunun ard›nda bir gizem sakl›d›r. Osmanl›’n›n saray›nda birçok Safranbolulunun görev almas›, saraydan önemli kiflilerin gelip Safranbolu’da hizmette bulunmalar›n›n da
Osmanl› saray mimarisinden izler tafl›mas›n›n rolü büyüktür. 18. yüzy›l›n bafllar›nda yap›laflmaya bafllam›fl Safranbolu’da
geleneksel Türk evi örnekleri flehrin geneline hâkim, her ayr›nt›s› düflünülerek tasarlanm›fl yüzy›llarca Osmanl›’y› aln›n›n
ak› ile temsil edebilecek bir kalitede kendini sergileyebilmektedir. Günümüzde
mevcut halde bulunan yaklafl›k 2000 evin
800 civar›ndaki k›sm› Kültür ve Tabiat
Varl›klar›n› Koruma Kurulu taraf›ndan
tescillenerek koruma alt›na al›nm›flt›r.
Yaklafl›k olarak 3000 y›l›k bir geçmifle sahip olan Safranbolu ev sahipli¤i yapt›¤›
uygarl›klardan özellikle de; çeflme, cami,
köprü, han, hamam ve her biri ayr› harika
olan konaklardan oluflmaktad›r.
Yaflam›n her alan›n›n düflünülerek tasarland›¤› Safranbolu’da kent, idari merkezinin ve al›flverifl alan›n›n bulundu¤u çarfl›
ve civar›ndaki semtlerden oluflmaktad›r.
Kent ve civar›nda bulunan 19 irili ufakl›
kanyonlardan 3 büyük kanyonun üzerine
kurulan mimari harikas› bu kentte arazi
kullan›m› bile düflünülmüfltür. Rak›m› düflük olan iki vadi aras›na kanyonlar üzerine kurularak olumsuz hava koflullar› da
diskalifiye edilmifltir. Tar›m arazileri de
düflünülerek kentleflmenin olmad›¤› Ba¤lar mevkii havadar bir yap›ya sahip oldu¤u için yazl›k olarak nitelendirilebilecek
ba¤ ve bahçelerin içine ba¤ evleri yap›larak yaz›n kullan›lmak üzere de¤erlendirilmifltir. Tar›ma elveriflli topraklar›n kentleflmede kullan›lmamas›; arazi koruma,
tar›m-hayvanc›l›k ve ticarete gösterilen
sayg›n›n ifadesidir.
Kent genelinde bulunan tüm evler merkezdeki yap›lara dönük yap›lm›flt›r. Birbirinin manzaras›n› ve ›fl›¤›n› engellemeyen
bu yap›laflma Safranbolu’ya özgü insan
hayat›na sayg› örneklerinden biridir. Evlerin kendine yak›n olan komflu yap›lara yap›lan cepheleri kör yap›l›p merkeze ya da
manzaraya bakan uzak cepheleri ise pencere ve balkonlu olacak flekilde tasarlanm›flt›r. Ayr› bir estetikli¤in kazand›r›ld›¤›
kenttin her soka¤›nda kullan›lan Arnavut
kald›r›mlar›; ya¤mur ve sel sular›n›n yolda tutunamayaca¤› flekilde tasarlanarak
ortaya meyil verilerek yap›lm›flt›r. Tafllar
aras›nda b›rak›lan boflluklar ile nem oran›
düflürülmüfl, yolun yap›s›n›n bozulmas›
da engellenmifltir.
Safranbolu’da uygulanan Osmanl› sivil
mimarisinde evlerin yap›m›n›n üç temel
unsuru bulunmaktad›r. Bunlardan ilki ailelerin sahip oldu¤u ekonomik statüsüdür. Osmanl› döneminde kentte ticaret ve
üretimin üst düzeyde olmas› halk›n refah
seviyesinin yükselmesine neden olmufltur. Bu ekonomik statü evlerin mimarisine yans›m›flt›r. ‹kincisi büyük aile yap›s›d›r. Osmanl› döneminde aile ba¤lar›n›n
güçlü olmas› ve hiyerarflik düzen nedeni
ile aile bireyleri tek konakta yaflamlar›n›
sürdürürlerdi. Bu yaflam tarz› göz önünde bulundurularak konaklar› büyük, çok
katl› ve çok odal› tasarlanm›flt›r. Üçüncü
etken ise bölgenin sahip oldu¤u iklim koflullar›d›r. Safranbolu konum itibariyle
bol ya¤›fl alan bir kenttir. Bu ya¤›fll› iklimden ötürü konaklar›n çat›lar› genifl ve çok
köflelidir.
Osmanl› mimarisinin hakim oldu¤u kentte yap›laflmada kullan›lan yap› malzemesi civarda kolayca temin edilebilecek do¤al malzemeler seçilerek yap›lm›flt›r. Evlerin yap›m›nda civarda s›kça bulunan
çam, di¤er yap› malzemesi olarak ta kerpiç, alaturka çat› kiremiti ve tafl kullan›lm›flt›r.
Bu tarzda yap›lan evlerde bahçe duvarlar› gelenek ve göreneklere uygun flekilde
yüksek yap›lm›flt›r. Balkonlarda kullan›lan muflabak sistemi de yine ayn› amaca
hizmet eden, haremlik selaml›k gelene¤ini yans›tmaktad›r. Yaflama sayg› ön planda tutulan Safranbolu evlerinin sokak köflelerine denk gelen k›s›mlar› pahlarla yumuflat›lm›fl kesiflen sokaktaki trafi¤in birbirini görmesini sa¤lar flekilde tasarlanm›flt›r. Yine sokakta trafik sirkülasyonu
sa¤lanmas› için zemin katlar dar yap›l›p
ikinci katlar payandalar ile ç›kma yap›larak insanlara genifl ev hacimleri sa¤lanm›flt›r. Zemin katta bulunan evin günlük
ifllerinin yap›ld›¤› günün büyük bir k›sm›n›n geçti¤i yere HAYAT denmektedir. E¤er
zemin tafl ile kapl› ise TAfiLIK olarak da
adland›r›labilir. Zemin katta ayr›ca ah›r
ya da ambarlarda bulunur. Çok odal› olan
Safranbolu evleri her odas› ayr› bir aileye
tahsis edilecek flekilde yap›lm›fl. Hayat›n
üstünde bulunan kat k›fll›k, son kat ise
>>
Osmanl› sivil mimarisinin en güzel örneklerinden biri de Safranbolu’dur.
Osmanl› saray›n›n arka bahçesi olarak nitelendirilen, ipek yolunu Sinop’a
ba¤layan ticaret merkezi olmas›n›n da etkisiyle zengin bir mimari
ifllenmifl, heybetli duruflunun ard›nda bir gizem sakl›d›r.
89
KENT VE MMAR
>>
Safranbolu evleri her odas› ayr› bir
aileye tahsis edilecek flekilde
yap›lm›fl. Hayat›n üstünde bulunan
kat k›fll›k, son kat ise yazl›k olarak
kullan›labilmektedir. Kiler ve mutfak serin bir koruma sa¤lans›n diye
orta katta düflünülmüfltür.
yazl›k olarak kullan›labilmektedir. Kiler ve
mutfak serin bir koruma sa¤lans›n diye
orta katta düflünülmüfltür. Serin olan orta
kat k›fl›n kolay ›s›t›labildi¤i için k›fll›k olarak tercih edilmektedir. Son kat ise mimari çal›flmalarda sözün bitip sadece yaflanabilir bir nefasetin bulundu¤u k›s›md›r.
Bu kat yazl›k olarak kullan›ld›¤›ndan tavanlar› daha yüksektir. Tavan tahtalar›ndaki ifllemeler ve tavan göbe¤inin büyüklü¤ü ailenin ekonomik statüsünü ve ayn›
zamanda esteti¤inde unutulmad›¤›n›n
göstergesidir. Son kattaki odalara girifl kap›lar› köflelere denk getirilmifltir. Odalara
aç›lan kap›lardan içeriye direk girifl yoktur. Giriflte do¤rudan girifli kesen bir bölme bulunmakta özel hayata duyulan sayg›n›n bir göstergesidir. Çünkü her oda çekirdek bir ailenin tüm ihtiyaçlar›na cevap
verecek biçimde tasarlanm›flt›r. Odalar›n
duvarlar› gömme dolap ile kaplanm›fl, aile bireylerinin yüklük olarak kulland›¤›
dolab›n taban tahtas› kald›r›ld›¤›nda gusülhaneye (banyoya) dönüflecek flekilde
tasarlanm›flt›r. Evlerin baz›lar›nda serinlik vermesi amac› ile havuzlar bulunmaktad›r. Yap›lan bu havuzlar ahflap sistemdeki evde oluflabilecek her hangi bir yang›n tehlikesinde müdahale etme imkân›n›
da sa¤lamaktad›r. Toplant›lar›n da yap›ld›¤› büyük odalarda bulunan havuzlar
akustik yönüyle de kullan›lmaktad›r. Ya90 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
>>
Yaflam›n her alan›n›n düflünülerek tasarland›¤› Safranbolu’da kent,
idari merkezinin ve al›flverifl alan›n›n bulundu¤u çarfl› ve civar›ndaki
semtlerden oluflmaktad›r. Kent ve civar›nda bulunan 19 irili ufakl›
kanyonlardan 3 büyük kanyonun üzerine kurulan mimari harikas› bu
kentte arazi kullan›m› bile düflünülmüfltür.
p›lan toplant›larda havuzun farkl› cephelerinde bulunan insanlar birbirlerinin sesi duyulmas›n diye görevli taraf›ndan havuzun suyu aç›l›r, toplant› bittikten sonra
da tekrar kapat›lmaktad›r. Geleneksel
toplum yaflant›s›n›n tüm özelliklerini
bünyesinde bar›nd›ran Safranbolu 1994
tarihinde UNESCO taraf›ndan Dünya Miras Listesi’ne al›nm›flt›r. Bir bütün halinde kendini korumay› baflarm›fl ve sivil Os-
manl› mimarisini günümüze kadar hakk›n› vererek getirmifl bu kent aç›k hava müzesidir. Osmanl› Mimari harikas› olan bu
nadide kent Safranbolu UNESCO taraf›ndan tescillenmifl olmas› bir kentin mimarisini oluflturan kültür, folklör ve yaflam
tarz›n›n da tescillenmifl oldu¤unun ispat›d›r. Koruman›n baflkenti olan bu Osmanl›
mimarisinin temsili kent kültürü ile de
kendini dünyaya duyurmufltur.
FOTOĞRAF
Tarakl›, Sakarya
Foto¤raf Asman Ar›
91
SNEMA
MÜHENDSLK
BZDENVE
HABERLER
Büyük flehre göç
hikâyesi:
Gurbet
Kufllar›
Zengin olma hayaliyle
‹stanbul’a gelen Marafll›
Bak›rc›o¤lu ailesi,
girifltikleri iflte baflar›l›
olamay›p, çocuklar› büyük
flehirde çözülüp,
da¤›ld›ktan ve büyük
ac›lar yaflad›ktan sonra
tekrar Marafl’a dönmeye
karar verirler. Kemal: “Bu
flehri fethetmek hayaline
kap›lmak hatan›n
bafllang›c›. S›rt s›rta verip
çal›flaca¤›m›za herkes
kendi havas›na dald›.
Kendimizden hiçbir fley
katmadan bu flehrin
nimetlerinden istifadeye
kalkt›k. ‹flte bunun için
baflaramad›k.”
> Erol Mermer
Senarist - Yazar
92 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
A
nadolu’nun gözü hep ‹stanbul’dad›r. ‹fli bozulan esnaf, hiçbir mesle¤i olmayan iflsiz, yaflad›¤› tek düze hayattan s›k›lan macerac›, zengin olmak
isteyen, meflhur olmak isteyen, evden
kaçan herkes solu¤u ‹stanbul’da al›r.
Çünkü filmlerde, romanlarda o kadar
renkli, tantanal›, cazibeli bir hayat sunulmaktad›r ki, bu efsunlu flehir herkesi
kendine çeker. Üstelik tafl› topra¤› da alt›nd›r bu flehrin.
Marafl’ta y›llard›r oto tamir atölyesi iflleten Tahir Bak›rc›o¤lu da iflleri bozulunca atölyeyi satar, 4 o¤lu, 1 k›z› ve efliyle
birlikte ‹stanbul’un yolunu tutar. Haydarpafla gar›nda trenden inerken bütün
aile fertlerini tek tek sayan Tahir usta
hepsini s›raya dizerken “Dikkat edin,
birbirimizi yitirmeyelim. ‹stanbul’da flakaya gelmez bu ifl.” derken hepsinin
gözlerinde umut vard›r. Vapurla karfl›ya
geçerken karfl› sahilleri süzerek “Eee, Allah’›n izniyle ‘flah’ olaca¤›z ‹stanbul’a
‘flah’. S›rt s›rta verdik mi, kolay.. Da¤lar›
bedesten ederiz, vallahi.”
Tahir Usta daha önce o¤lu Selim ile ‹stanbul’a gelmifl mütevaz› bir ev kiralam›fl, ayr›ca bütçesine uygun bir oto tamir atölyesini devral›p kaporas›n› ödemiflti. Her fleyi en ince ayr›nt›s›na kadar
planlam›flt›. Tamir atölyesini büyük o¤lu
Selim ve Murat ile yürütecek. Henüz liseyi yeni bitirmifl olan Kemal’i üniversi-
tede okutacak, k›z› Fatma ise evde annesine yard›m edecekti.
Kenar mahallede eski ahflap bir eve yerlefltikten sonra ilk hayal k›r›kl›¤›n› devrald›klar› tamir atölyesine gidince yaflarlar. Bir doland›r›c› kendini atölye sahibi
gibi tan›t›p, uygun bir fiyata atölyeyi
devredip, ald›¤› kaporayla s›rra kadem
basm›flt›r. Kalan parayla zar zor bir atölye açarlar. Ama inançlar› tamd›r. S›rt
s›rta verince da¤lar› bedesten edeceklerdir.
Bu kural› ilk bozan büyük o¤lu Selim
olur. Dükkân komflular› Rum Panoyat
Ustan›n genç ve güzel kar›s› Despina kocas›na ö¤le yeme¤i getirmektedir. Despina gelip giderken Selim’i ince ince süzüyor, göz göze gelince de daha bir al›ml› yürümeye bafll›yordu. Selim daha fazla kendini tutamaz ve Despina’n›n yoluna ç›kar. Gündüzleri gizli gizli Despina’n›n evinde buluflurlar. Tabi atölyede
ifller aksamaya bafllar. Durumu ö¤renen
kardefli Murat atölyeden ayr›larak taksi
floförlü¤üne bafllar. Bafllar ama taksi
müflterilerinden gazinoda dansözlük yapan Sevda’ya gönlünü kapt›r›r. Onu o
hayattan kurtararak mutlu bir yuva kurmay› düflünmektedir. Sevda ise gözü
yükseklerde, zengin biriyle evlenip rahat bir hayat yaflamak istemektedir. Küçük kardeflleri Kemal üniversitede zengin bir aile k›z› ile arkadafl olurlar. Niyet-
F‹LM‹N KÜNYES‹
Ifl›k fiefi
GURBET KUfiLARI
Reji Asistan›
Sinema Filmi / 1964
103 dakika (Siyah/Beyaz)
Kamera Asistan›
*Eser Turgut Özakman’›n “Ocak” adl› tiyatro
eserinden uyarlanm›flt›r.
Teknik Ekip
Eser
Turgut Özakman
Yap›mc›
Recep Ekicigil
Yönetmen
Halid Refi¤
Senaryo
Halid Refi¤
Diyaloglar
Orhan Kemal
Görüntü Yönetmeni Çetin Gürtop
Prodüksiyon Amiri Vecdi Benderli
Set Amiri
Zeki Tezcan
Sanat Yönetmeni Danyal Topatan
Ald›¤› Ödüller
1964 Antalya Film Festivali
> En iyi film ödülü
> En iyi yönetmen ödülü
leri ciddidir.
K›z kardeflleri Fatma ise bakkala gidip
gelirken tan›flt›¤› dul komflusu Mualla ile
tan›fl›r. Kötü niyetli komflusu Fatma’y›
makyaj yapmay› ö¤retir, fl›k k›yafetler
giydirir. “Hep böyle eve mi kapanacaks›n, hayat›n› yafla k›z›m” der ve bir gün
onu arkadafllar›yla düzenledikleri partiye gitmeye ikna eder. Partide genç k›zlar› tuza¤a düflürmekte usta olan Orhan’la
tan›fl›r. Orhan önce Fatma’n›n güvenini
kazan›r. Birkaç kez buluflurlar. Bir gün
arabas›yla Fatma’y› evine b›rak›rken
a¤abeyi Murat görür ve Fatma’y› feci flekilde döver. Ama Fatma Orhan’a âfl›k olmufltur. Kendi aralar›nda evlenme karar› al›rlar. Birlikte yaflayacaklar› evi görme bahanesiyle evine götürür. Evin ihtiflam›ndan bafl› dönen Fatma içkinin de
tesiriyle kendini teslim eder. Eve geldi¤inde a¤abeysi “Seni yine biriyle görmüfller. Bak bafl›m›z› derde sokma, bu
iflin sonu çok kötü olur bilesin” diye sert
bir flekilde ikaz eder. Fatma bafl›na gelenleri ailesi ö¤renecek korkusuyla bir
not b›rakarak evden kaçar. Orhan’›n evine var›nca hizmetçi bir not uzat›r Fatma’ya “Ailevi sebeplerden dolay› seninle
evlenemeyiz. Beni unut” demektedir.
Setci
Kurgu
Ses Kay›t
Senkron
Seslendirme
Negatif Kurgu
Laboratuar fiefi
Laboratuar
Yap›m
Ifl›k Toraman –
‹lhan Özakova
Kemal ‹nci –
Birsen Kaya
Hüseyin
Kar›ndoyuran
Himmet Kurgun
Mehmet Bozkufl
Tuncer Ayd›no¤lu
Arif Özalp
Acar Film
Stüdyolar›
Ali Berkan –
Osman Bilen
Mihail Skarpedis
Erdo¤an Kaya
Artist Film
Sokakta tek bafl›na kalan Fatma intihar›
düflünür beceremez. Bir daha görmeyiz
onu. Ailesi her yerde onu aramaktad›r.
Nihayet Murat izini bulur. A¤abeyi Selim ile bask›n yaparlar. Oras› bir randevu evidir. Odalardan birinde bir erkekle
yar› ç›plak yakalar. Fatma aradan kaçmay› baflar›r ve binan›n dam›na ç›kar.
A¤abeyleri de arkas›ndan ç›karlar. Art›k
kaçacak yeri kalmam›flt›r. Pani¤e kap›l›r
ve kendini afla¤›ya atar.
Aile büyük bir ac› içinde k›zlar›n› topra¤a verirler. Baba Tahir Usta bütün aileyi
toplar ve istiflare ederler. Kemal bir tespitte bulunur “Bu flehri fethetmek hayaline kap›lmak hatan›n bafllang›c›. S›rt
s›rta verip çal›flaca¤›m›za herkes kendi
havas›na dald›. Kendimizden hiçbir fley
katmadan bu flehrin nimetlerinden istifadeye kalkt›k. ‹flte bunun için baflaramad›k.” Karar verirler. Kemal üniversitede okumaya devam edecek ama onlar
memleketi Marafl’a geri döneceklerdir.
Büyük bir umutlarla geldikleri ‹stanbul’dan, büyük ac›larla geri dönmektedirler. Kemal ve Ayla ailesini geçirdikten
sonra merdivenlere do¤ru ilerlerken ‹stanbul’a yeni gelmifl bir taflral› gruba gözü tak›l›r. Heyecan ve umut içinde yürüyorlar. En önde giden babalar› bavulunu
havaya kald›rarak “Gözünü sevdi¤imin
‹stanbul’u, tafl›na topra¤›na kurban. Allah’›n izniyle ‹stanbul’da flah olaca¤›z
flah” Kemal ve Ayla önce göz göze gelirler sonra da kafilenin arkas›ndan flaflk›nl›kla bakakal›rlar.
Oyuncu Kadrosu
Cüneyt Ark›n
Filiz Ak›n
Tanju Gürsu
Pervin Par
Mümtaz Ener
Sevda Ferda¤
Özden Çelik
Muadelet Tibet
Gülin Erbay
Hüseyin Baradan
Muzaffer Nebio¤lu
Mualla Sürer
Önder Somer
Danyal Topatan
Muammer Gözalan
Mahmure Handan
Tunç Oral
Selim
Ayla
Murat
Fatma
Tahir Usta
Seval (Naciye)
Kemal
Hatice
Despina
Haybeci
Mualla
Ev Sahibi
Orhan
Randevu Evi Sahibi
Saim Bey
Ayla’n›n Annesi
,
Bülent
Halid Refi¤ Kimdir?
1934 y›l›nda ‹zmir'de do¤du. Robert Kolej'de okudu. 1956 y›l›nda dergi ve sinema
yaz›lar› yazmaya bafllad›. 1957 y›l›nda
At›f Y›lmaz'›n asistanl›¤›n› yaparak, sinemaya bafllad›. ‹lk filmi “Yasak Aflk”›
1960'da yönetti. 1974-75 y›llar›nda TRT
Kurumu ad›na “Aflk- › Memnu” dizi filmini
çekti. Ayn› kurum ad›na 1978-83 y›llar›nda “Yorgun Savaflç›” dizisini çekti ama bu
filmin yak›ld›¤› ilan edildi. Bilahare yay›nland›. 1976-77 y›llar›nda ABD'de Wisconsin Üniversitesi'nde, 1984 y›l›nda da Ohio
Denison Üniversitesi'nde e¤itim çal›flmalar›na kat›ld›. Yönetmenin yurtiçi ve yurtd›fl›nda yay›mlanm›fl makalelerinin yan› s›ra, Ulusal Sinema Kavgas›, Do¤u, Bat› ve
Türkiye, Gerçe¤in De¤iflkenli¤i /Kemal Tahir adl› kitaplar› var.
Önemli filmleri:
fiafak Bekçileri (1963), Gurbet Kufllar›
(1964), Haremde Dört Kad›n (1965), Bir
Türke Gönül Verdim (1969), Aflk-› Memnu
(TV), Yorgun Savaflç› (TV - Gösterime girmedi), ‹htiras F›rt›nas› (1983), Teyzem (1986)
Kurtar Beni (1987)
93
TEKNOLOJ
Sudaki hidrojeni ayr›flt›r›p
enerji üretecekler
Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Hidrojen Teknolojileri Araflt›rma ve Uyulama Merkezi (H‹TEM), Türkiye'nin enerjide d›fla ba¤›ml›l›¤›n› azaltacak ve dünya bilimine ›fl›k tutacak “Günefl enerjisinden hidrojen sentezi için fotokatalitik yolla suyun ayr›flt›r›lmas›” projesi bafllatt›.
Suyun hidrojen ve oksijen bilefleninden olufltu¤unu hat›rlatan Özek, günefl ›fl›nlar›n›n yard›m›yla suyun içindeki hidrojen ve oksijeni ayr›flt›rarak, her iki farkl› depolama yapacaklar›n› ve hidrojenden enerji üretimini sa¤lamaya çal›flacaklar›n›
bildirdi.
Sudan hidrojen üretimini, laboratuvar ortam›nda üretilecek fotokatalitik hücreler
(reaksiyonu sa¤layan levha) ile gerçeklefltireceklerini vurgulayan Özek, flunlar›
söyledi: “Günümüzde günefl enerjisinden hidrojen üretmenin bir yolu, fotovoltaik günefl gözeleri art› suyun elektrolizi sistemidir. Çal›flmalar›na bafllanacak bu
proje ile bu iki sistemin yapt›¤› ifli tek bafl›na yapacak, taraf›m›zdan üretilecek fotokatalitik hücreler suyun içerisine b›rak›lacak ve üzerine günefl enerjisi geldi¤i
sürece hidrojen üretilecek. Üretilen hidrojen, istenirse daha sonra kullan›lmak
üzere özel tanklarda saklanabilir ve ihtiyaç oldu¤unda yak›t hücresi sisteminde
depolanan hidrojen kullan›labilir.”
Sonuçta ortaya yeniden su ve elektri¤in ç›kt›¤›n› belirten Özek, günefl içindeki
hidrojen ile sudaki hidrojenin yer de¤ifltirdi¤ini, su konusunda herhangi bir de¤ifliklik olmayaca¤›n› savundu. Projede çevreye de zarar verilmedi¤ini vurgulayan
Özek, “Sürdürülebilir çevre dostu, girdi olarak su art› günefl ve ç›kt› ürünü olarak
da su art› elektri¤in oldu¤u günefl enerjisi olan hidrojen teknolojisini ülkemizde
oluflturmay› hedefliyoruz” dedi.
‹slam âleminden
1001 icat
Londra Bilim Müzesi’nde aç›lan sergide,
700–1700 y›llar› aras›ndaki bin y›ll›k döneme
ait, Ortaça¤'da Arap doktorlar›n, gökbilimcilerin kulland›¤› araç gereçten, 13. yüzy›lda bugün Türkiye'de bulunan Cizre'de yap›lm›fl bir
saate kadar birçok ilginç tasar›m yer al›yor.
Serginin hem fikren do¤uflunda hem fiilen gerçekleflmesinde önemli rol oynayan Profesör Salim el Hasani sergiyi flu flekilde anlat›yor:
Bizim burada vurgulamak istedi¤imiz, tarih boyunca, dini inançlar› ile bilimsel araflt›rma aras›nda herhangi bir çeliflki görmemifl çok say›da
Müslüman bilim adam› oldu¤udur. Bilim, Çinli,
Hintli, Yunan, Müslüman, Hristiyan, Musevi
herkesçe gelifltirilmifl ve birbiriyle uyum içinde
al›p verilmifltir. Bu serginin ana fikri de bu. O
nedenle belki sergiye, "‹slamî bilim" de¤il, "‹slam âleminde bilim" demek daha do¤ru olacakt›r."
Serginin bir amac› da genç nesilleri bilime yönelmeye teflvik etmek, bu nedenle eserlerin
hem e¤itici hem de e¤lendirici olmas›na çal›fl›lm›fl. 21 Ocak - 25 Nisan aras›nda devam edecek
ücretsiz sergiye 25 fiubat - 12 Mart aras›nda
ara verilecek.
Görüntü cihazlar›nda Türk imzas›
ODTÜ'lü araflt›rmac›lar, katlanabilir özellikteki esnek görüntü cihazlar›n›n yap›m›nda
gerekli binlerce rengi tek bir plastik malzemeyle elde eden teknoloji gelifltirdi.
"Yeflil renk" oluflturulamad›¤› için bugüne kadar yap›lamayan esnek malzemeler için literatürdeki eksiklikleri iki y›l önce tamamlayan araflt›rmac›lar, son çal›flmalar›n› çok
daha ileriye tafl›yarak "üstün özellikli" tek bir plastik malzemeyle binlerce tondaki rengi
elde etti.
Yeni nesil polimer tabanl› malzemeler, maliyetleri düflük organik tabanl› günefl pilleri
ile LED yap›m›nda da kullan›lacak.
ODTÜ, çal›flman›n uluslararas› patent baflvuru ifllemlerini tamamlad›. ODTÜ Kimya
Bölümü ö¤retim üyesi Prof. Dr. Levent Toppare, görüntü cihaz› ekranlar›n›n katlanabilir gibi esneme özelliklerine sahip olabilmesi için her renk için ayr› ve onlarca
say›da polimer de¤il, gelifltirdikleri tek bir polimerin yeterli olaca¤›n› söyledi.
Toppare, çal›flmalar› ile televizyon, bilgisayar gibi görüntü cihazlar›n›n bu malzemelerle yap›labilmesi için renk geçiflleri aras›ndaki zaman› mikron seviyelerine düflürme yolundaki çal›flmalar›n›n da sürdü¤ünü bildirdi.
94 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010
AJANDA
>>
3.Günefl Enerjisi Teknolojileri
Günefl Termal ve PV Teknolojileri Fuar›
>>
LIGHTECH 2010
Ayd›nlatma, Tesisat, Elektrik, Proje ve
Bina Otomasyon Teknolojileri Fuar›
Tarih
Yer
Web
Tarih
Yer
Web
: 11.03.2010 – 14.03.2010
: ‹stanbul Fuar Merkezi
: www.ihlasfuar.com
>>
Motoshow 2010
Motosiklet, Bisiklet, Aksesuar ve Ekipmanlar›
Tarih
Yer
Web
: 18.03.2010 – 21.03.2010
: ‹stanbul
: www.aresfuarcilik.com
: 11.03.2010 – 14.03.2010
: CNR ‹stanbul
: www.sen-expo.com
>>
Private Label
‹stanbul 9.Uluslararas› Özel Markal›
Ürünler ve Market Markalar›
Tarih
Yer
Web
: 25.03.2010 – 27.03.2010
: ‹stanbul
: www.sinefuarcilik.com
95
ÇZG YORUM
96 Mimar ve Mühendis Ocak-Şubat 2010

Benzer belgeler