Türk zeytinyağının kıymetini dünya yavaş yavaş anladı
Transkript
Türk zeytinyağının kıymetini dünya yavaş yavaş anladı
AKŞAM GAZETESİ | Nedim Atilla | 2010-06-19 Türk zeytinyağının kıymetini dünya yavaş yavaş anladı... Ne kadar ödül alırsan al, dünyanın en iyi yağlarını ürettiğinden emin ol, ama memleketinde kıymetin bilinmesin! Sevincimiz buruktu bu yüzden... Bu hafta zeytin ve zeytinyağı dünyasından iyi haberler var... Geçen hafta cuma günü sabaha karşı (saat 04:30'da), TBMM'nin görüşmeleri bittiğinde, derin bir 'Ohh!' çekti zeytinin gerçek dostları... Yıllardır bıkıp usanmadan olduğu gibi ve bir kez daha, zeytin alanlarının madencilik ve enerji yatırımlarına açılması Meclis gündemine getirilmişti. Ancak sevinerek söyleyelim ki 'akıl' galip geldi. Zeytincilik Yasası'nda yapılacak değişiklikle, ülke zeytincilik sahalarının daraltılmasının Avrupa Birliği müktesebatına da uygun olmadığından hareketle ve TBMM'deki üç partinin de anlaşmasıyla yasa çıkmadı, çıkamadı. Bizler de 'Zeytin ve zeytinyağı dostlarının gözü aydın...' dedik. Tam bu yasa Meclis'in gündemindeyken, Batı Anadolu'da üretilmiş yağlar da dünyanın gündemindeydi ve peş peşe önemli ödüller aldı. Ancak olup bitenleri takip etmemize rağmen, ne yazmak içimizden geldi, ne de sevinmek... Ne kadar ödül alırsan al, dünyanın en iyi yağlarını ürettiğinden emin ol, ama memleketinde kıymetin bilinmesin! Sevincimiz buruktu bu yüzden... Ama artık müjdeyi verebiliriz. Kendisi bir tıp profesörü olmasına ve Türkiye'nin en önemli laboratuarlarından birine sahip olmasına rağmen, Midilli'den gelen dede mesleğini yaşatmak adına zeytinyağı işine giren Prof. Dr. Yahya Laleli, ürettiği kaliteli yağlarla peş peşe Avrupa'nın ve dünyanın en önemli ödüllerini aldı. SAĞLIKLI YAĞLAR KORUNUYOR Prof. Laleli ile bu ödüller sonrasında konuşma şansımız oldu. Yahya Bey, 'Sağlıklı bir yaşamın yolu genetik miras çerçevesinde belirlenecekse de, bu kodlamanın etkisinin ortaya çıkması yaşadığımız çevre ve tükettiğimiz gıdanın kalitesiyle de doğrudan ilişkilidir. Yaşam şekli, çevre ve beslenme kalitesi, genetik mirasın iyi veya kötü etkilerinin erken veya geç ortaya çıkmasında rol alır' diye özetledi yiyip içtiklerimizin ve yaptıkları işin önemini. Laleli Ailesi, kendi söylemleriyle 'Aile köklerinden gelen dürtüyle zeytinyağı üretiyorlar.' Hedeflerini de, 'Sağlıklılığın süreğenliği için zeytinyağının oleik asit fraksiyonunun dışında sabunlaşmayan fraksiyonunda mevcut olan antioksidan / anti-inflamatuvar / anti-kanser etkisi gösteren polifenol / steroid / flavonoid karakterindeki yağlar ki bunların son üründeki miktarları, zeytinin tipi, üretildiği bölge, mevsimsel şartlar, ziraat ve üretim şekli, depolanma ve paketlenme şekline göre değişmektedir. Tüm bunları en yüksek düzeyde koruyarak üretmek... ' olarak belirlemişler. İMKANSIZI BAŞARDI, 3 YILDIZ ALDI Ailenin Burhaniye - Edremit bölgesinde ürettiği yağ, dünyanın en önemli yarışması kabul edilen Monde Selection'da birinci oldu. Hemen sonra da Avrupa'da, konunun uzmanı herkesin 'daha önemlisi yok' dediği 'International Taste and Quality Institute' ödüllerinde de 3 yıldız aldı. Yıllardır (en az 3 senedir) daha çok Avrupa Birliği tüketicisine yönelik olan bu değerlendirmede, 3 yıldız üzerinden 2 yıldızdan fazla ödül alan zeytinyağı ürünü olmamıştı! Laleli ile birlikte, Yunanistan'ın Midilli Adası'ndan bir geleneksel yağ üreticisi geçen yıl 2 yıldız alabilmişti... Ardından da İtalya'dan ünlü 'Altın Aslan' ödülü geldi. Yahya Bey'in ürettiği yağ, geçen yıl da California'da düzenlenen '2009 Los Angeles International Extra Virgin Olive Oil Competition' yarışmasında organik yağ üretiminde de 'altın' alarak, 'Sınıfının Birincisi' seçilmişti. Artık herkes kabul ediyor ki Kazdağları'ndan gelen olağanüstü oksijen, bu bölgede üretilen yağların - elbette doğru koşullarda üretilmesi şartı ile - dünyanın en iyi yağı olması için öncelikli neden... Son günlerde tadına baktığımız ve adını Kazdağı'nın antik çağdaki adından alan 'İdalyon'un da iyi bir yağ olduğunu söylemeliyim. Zaten yağ işinde de, şarapta olduğu gibi butik işler daha çok beğenilir, öne çıkar oldu. Ne demişler, küçük güzeldir... BODRUM'DAN DA GÜZEL HABER VAR! Geçen hafta zeytin dünyasına 'iyi' gelen haberin yanı sıra bir güzel haber de Bodrum'un Bitez Yalısı'ndan geldi. Hani şu türküsüyle ünlü Bitez'den... 'Zeytinyağı Bitez Buluşması' etkinliklerinin son gününde, Bodrum'un Adaboğazı'nda bir eylem düzenlendi. Adaboğazı'nda bulunan zeytin delicelerini yaşatmak için el ele veren zeytinciler, Bitez Belediye Başkanı İbrahim Çömez'in okuduğu 'Adaboğazı Delicelerinden Mektubunuz Var' başlıklı bildiriye imza koydular. Çömez, 'Zeytinin yabani atası olan delicelerle ortak yaşama alanımız olan Adaboğazı'nı, bütün dünyayı para ve kar olarak gören zihniyetin tehditlerinden korumaya kararlıyız' diyordu. Sevindik, umutlandık. Yaz başlamadan yazmıştım, Bodrum'da alıp başını giden açgözlülüğe karşı 'sürdürülebilirlik' olayına ihtiyaç var. Yerel yöneticilerin bunu kavradığını görmek çok güzel. Bodrum'da bir buçuk milyon zeytin ağacı bulunuyor. Bunların bazıları da anıt ağaç... Başkan Çömez'in dediği gibi, 'Bodrum'da doğa ile barışık yaşamak, turizmi de deniz ve kumsaldan mandalina ve zeytin bahçelerine çekmek, yani 'ekoturizm' yaratmak şart.' Doğru söze ne denir?