Indir / Oku - Bizim Aachen

Transkript

Indir / Oku - Bizim Aachen
bizim aachen
www.bizimaachen.de
regıon
Aachen, Düren, heınsberg ve euskırchen İçİn türkçe dergİ | 14
Bir Konu & Bir Konuk > 22
Necla Demirci
İçimizden Biri > 6
Ahmet Özdemir
Başka işler yapanlar > 8
Sibel Güleç
Kültür & Sanat > 12
Ahmet İhsan Tolunalp
ÖlçülebİlİR Güzellİk
Sizden gelenler > 11
Esra Cenkiz
Ücretsİz
Ağustos / Eylül 2015
3
İçindekiler
4 aktüel | Üstün Gözler
• Almanya’daki vergi denkleştiriminde
yurtdışındaki gelirler ve Türkiye’den alınan
emekli maaşlarının durumu
• Türkiye’den emeklilik borçlanması
günlük 13,58 TL’ye çıktı
• Stolberg’de müslümanların defin işlemleri
5 Fikir fırtınası | Muhsin Ceylan
• Birlikte yaşamın anahtarı
6 içimizden biri
• Ahmet Özdemir: “Uyum yerine tedirginlik”
8 başka işler yapanlar
• Sibel Güleç: “İyi bir barmen, iyi bir sanatçı olmalıdır.”
9 ne? nerede? ne zaman?
• Ağustos ve Eylül aylarındaki bazı önemli etkinlikler
10 sudoku sayfası
11 Sizden Gelenler | Esra Cenkiz
• Evlilik yoluyla Türkiye’den Almanya’ya...
12 Kültür & Sanat
• Ahmet İhsan Tolunalp: “Amacım, Avrupa’daki
Türklerin estetik zevkleri ile de burada
olduklarını gösterebilmek.”
Yalnız
değilsin! | Dr. Sıla Yüce Çıtır
14
• Özgül fobi
15 bunları biliyor muydunuz?
16 bir konuda fikrinizi alalım
• Bu resimde ne görüyorsunuz?
17 kapak konusu
• Ölçülebilir güzellik
20 Bilmece sayfası
21 çevre sayfası | Hakan Tuc
• Arıların yok oluşu
22 bir konu & bir konuk
• Necla Demirci & eğitimdeki sorunlar
24 siz ve bURcunuz
• Meslekler ve burçlar
25 KADIN sayfası
• Yaz için güneş gözlüğü alacaksanız,
yüz şeklinize uygun seçim yapın
• Saçları düzelmek için süt maskesi
• Buz ve cilde faydaları
26 Yaşama dair | Füsun Özdemir
• İnsan neden okur?
28 KİŞİSEL GELİŞİM | Hasan Erdal
• Uyku
29 Yemek Kültürü
• İç baklalı enginar, kabak pizzası, karnabahar sote,
hamsili pilav, sarımsaklı domates kebabı
30 Bulmaca sayfası
31 bunları biliyor muydunuz?
• Yarım kalan konuların neden unutulmadığının
bilimsel nedeni: Zeigarnik etkisi
32 sağlıklı YAŞLANMA
• Demans nedir? Alzheimer nedir? Farkları nedir?
• Saat testi
• Region Aachen Bölgesi‘nde yaşlılık, bunama,
yardım ve bakım sigortası gibi konularda bilgi
almak için başvurabileceğiniz yerler
33 önce sağlık | Dr. Murat Kopuk
• Sıcak havalara dikkat!
• Sağlıklı Su Tüketimi
34 ÇözümLER safası
• Bulmaca, sudoku ve bilmecelerin çözümleri
• Bizim Aachen dergisi reklam, ilan, tanıtım fiyatları
Başlarken
Değerli Okurlarımız,
14. sayımızla yine karşınızdayız. Yaz aylarında okunacak
biraz sevimli, ilginç ve değişik bir konu olsun istedik.
Her sayımızda olduğu gibi, yine ilginç konu ve konuklara
yer verdik bu sayıda da. Hatta bu konuklarımızın bazıları,
bize ulaşıp, dergimizi çok beğendiklerini belirterek, dergimize kendi alanlarında katkı sunmak istediklerini söylediler. Biz de, öncelikle sizlerin bu değerli insanları tanımanızı istedik ve birer röportaj gerçekleştirdik. Umarız
keyifle okursunuz.
24 Eylül 2015’de, dört gün sürecek olan Kurban Bayramı
başlıyor. Gelecek sayımız bayramdan sonra çıkacağı için,
şimdiden tüm İslam aleminin Kurban Bayramı’nı kutlayalım. Etin ucuz olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Burada
kurban kesmeyi düşünenlere, kurban kesme yerine, bu
parayı yoksullara vermelerini veya hayır kurumlarına bağışlamalarını öneririz.
Yakında sizlere yeni sürprizler yapmayı planlıyoruz. Bunlardan biri Türkçe-Almanca olacak gençlik dergisi ve bir
de internet üzerinden yayın yapacak, yerel bir Türkçe
radyo. Hazırlıkları ne kadar sürer, önceden kestirmek zor.
Güneşli güzel günlerin tadını çıkarın ve kendinize iyi bakın. Tatile gideceklere de şimdiden iyi tatiller dileyelim.
Gelecek sayımız 2 Ekim 2015 Cuma günü,
yeni konu ve konuklarla çıkacaktır.
Sağlıcakla kalın...
Günal Günal
KÜNYE
Sahibi: FACTOR: G MEDIEN & IDEEN
G. Günal, Goerdelerstr. 9, 52066 Aachen
Tel.: 0241 / 990 78 68 Fax: 0241 / 990 787 44
E-Mail: [email protected]
Internet: www.bizimaachen.de
Yayın Yönetmeni: Günal Günal
Yayın Ekibi: Muhsin Ceylan, Füsun Özdemir,
Dr. Sıla Yüce-Çıtır, Dr. Murat Kopuk, Üstün Gözler,
Funda Şen, Sadık Toraman, Serpil Erdemir,
Selim Atasever, Abdullah Yaşar, Emrah Güngör,
Hasan Erdal, Mine Nart, Aykut Kurşuntel, Hakan Tuc.
Baskı: Mainz Druck & Verlag | Aachen
Dergi adeti: 7.000
Yasal uyarılar: Yayınlanan tüm yazı ve fotoğrafların
yasal hakkı firmamıza aittir. Yazılı izin alınmadan hiçbir yerde kullanılamaz; aksi durumlarda yasal işlem
başlatılır. İsim belirtilerek yazılan yazıların, gönderilen fotoğrafların sorumluluğu o kişilere aittir.
Büro saatleri: Hafta içi hergün saat 10 ile 14 arası.
4
aktüel
Almanya’daki vergi
denkleştiriminde yurtdışındaki
gelirler ve Türkiye’den alınan
emekli maaşlarının durumu
Stolberg Mezarlığı ve
müslümanların defin işlemleri:
Stolberg’de bulunan Bergstrasse mezarlığında müslümanlar
için tahsis edilmiş bir alan bulunmaktadır. Bu alanda islami usullere göre defin işlemi yapılabilir.
Sıra mezar (Reinengräber) olarak
tanımlanan bu bölümde kefenle defin işlemi yapılabilmektedir.
Mezarın kullanım süresi 30 yıldır.
Stolberg’deki bu mezarlıkta cenazelerin yıkanması için bir gasilhane
bulunmamaktadır. Gerekli durumlarda Aachen civarında bulunan
diğer kasaba camilerinin gasilhanelerinden istifade edilebilir.
© www.ard.de
Türkiye’den emekli maaşı alan emekliler, eğer Almanya’da ikamet ediyorlarsa, maaşlarını mutlaka buradaki
maliye müdürlüğüne (Finanzamt) bildirmek mecburiyetindedirler.
Senenin 6 ayından fazla Almanya’da
kalıyorsanız, burada vergi mükellefisiniz demektir. Yurtdışındaki tüm gelirlerinizi; Türkiye’den almış olduğunuz
emekli maaşınız da dahil olmak üzere
“Vergi Denkleştirme Formu”nda belirtmeniz gerekmektedir.
Almanya’daki emeklilere, 2005 yılından itibaren, vergi denkleştirme bildirim mecburiyeti getirildi. Emekli aylıkları emekli kişinin emekli olduğu yıl
Stolberg Belediyesi - FB 2 / A 68
Mezarlıklar Müdürlüğü
Okurlarımıza sağlıklı bir yaşam ve
huzurlu, imanlı ölüm diliyorum.
Selam ve
saygılarımla...
Üstün Gözler
0178 / 849 05 25
Roermonder Str. 77
52072 Aachen
Training: Di./Do. 18.30
Sa. 13.30
Stolberg
Türkiye’den emeklilik
borçlanması günlük
13,58 TL’ye çıktı
Hesaplanan ödeme miktarının, bildirim tarihinden itibaren üç ay içinde
ödenmesi gerekiyor.
2008 yılından itibaren asgari ücretle
orantılı olarak, günlük emeklilik borçlanmaları her altı ayda bir artan asgari ücretlerle birlikte 01.01. - 01.06.2015
tarihleri için 12,82 TL iken, 01.07.2015
tarihinden itibaren 13,82 TL’ye çıkarılmış yani 76 Kuruş artırılmıştır.
Türkiye’den emekli olmayı düşünen
vatandaşlarımıza vakit geçirmeden
müracaatlarını yapmalarını öneririz.
Yeni kurulacak bir hükümetin bu tür
emeklilik ödemelerini kaldırma ihtimali de her zaman mümkün.
Üstün Gözler
Avci Escrima
Stock- und Waffenkampf zur
Selbstverteidigung mit und gegen
Hieb-, Stich- und Schnittwaffen
– übertragbar auf diverse
Alltagsgegenstände.
ei en ses g !
Zwochnlo inin
W ste t r a
e
ko o b
Pr
Aachen
Kişi başına yılda 8.472 €, evli çiftlerde
ise 16.944 €’ya kadar olan gelirler vergi denkleştirmesinde vergiden muaf
(Grundfreibetrag) tutulur. O yıl içinde
bu miktarın üzerinde bir gelir edinilmişse, bu fazla olan kısım vergiye tabidir. Aklınızda bulunsun...
Üstün Gözler
1 Temmuz 2015’den itibaren:
3.600 iş günü borçlanması 48.888 TL
5.000 iş günü borçlanması 67.900 TL
5.400 iş günü borçlanması 73.332 TL
7.200 iş günü borçlanması 97.776 TL
9.000 iş günü borçlanması 122.220 TL
ödeme öngörülüyor.
Bu konuda daha ayrıntılı bilgileri
almak için başvurulacak yerin iletişim bilgileri şöyledir:
Willi Philippengracht
Telefon: 02402 / 122 317
[email protected]
dan itibaren yıllara göre belirli oranda hesaplanır. Buna bir örnek verecek
olursak şöyle izah edebiliriz basitçe:
2005 yılından önce emekli olanların
aylıklarının % 50’si vergi denkleştirmesinde dikkate alınır. Bu oran her
yıl % 2 artırılır.
Avci WingTsun
Waffenlose Selbstverteidigung in allen
fünf Kampfdistanzen – direkt, effektiv,
realistisch und funktionell.
Prämienstr. 249
52223 Stolberg
Training: Mo./Mi. 18.30
Eschweiler
Röthgener Str. 57
(Eingang Mittelstr.)
52249 Eschweiler
Training: Mi./Fr. 18.30
Tel.: 0177/4552191
SELBSTVERTEIDIGUNG
für Frauen, Männer,
Jugendliche und Kinder
pur
www.aachen.wteo.org
5
fikir fırtınası
olma zahmetine katlanmadan, politikaları ve siyasileri eleştirmek faydasızdır, kelime israfıdır. İspatı ise yakın
geçmişte yaşadıklarımızdır. Beş dakikanızı ayırıp düşünün lütfen...
Beş dakikanızı ayırıp düşünün lütfen...
Birlikte yaşamın anahtarı
Sosyal statümüz, ekonomik durumumuz ve kültür durumumuz ne olursa olsun, politik uygulamaların hayatımızı doğrudan etkilediği tartışma
götürmez bir gerçek. Peki, bu politik kararların alındığı veya verildiği
mahfillerde toplum gerçek manada
ne oranda temsil ediliyor? Uygulamalardan haklı olarak şikayet eden bizler,
bu politikaların oluşturulma aşamalarında ya sağırız ya da ilgisiz. Ta ki, uygulamaların menfi tesirlerini hissetmeye başlayınca ilk işimiz şikayet olur.
Oysaki, bu kararların olgunlaşma aşamasında vatandaşlıktan bağımsız
olarak katkı sağlamak, hedefleneni
desteklemek veya değiştirmek için
teklif ve tenkitlerimizi ortaya koymak
mümkündür. Bunun için partili olmak
da gerekmiyor. Sizlerin de bildiği bu
fırsat ve imkanları hayata geçirmede
oldukça tembel ve problem çözme
çalışmalarında da tarifsiz cimriyiz.
Bizler, üretmekten ziyade tüketmeyi tercih etme alışkanlığına sahibiz.
Bunu sürdürmekte de ısrar ediyoruz.
Birlikte yaşamımızın sinir merkezlerine dokunan her konu, başta mahalli
idarelerin komisyonlarında konuşulur,
tartışılır ve kararlaştırılır. Sonuç olarak
da bizlerde uygulanır. Şayet biz, bu
ülkenin yeni yerlileri, o komisyonlara
ilgisiz kalıp uzak durursak, ki onu yapıyoruz, politik kararlara nasıl renk verebilir, tesir edebiliriz? Bu işi yapmaya
çalışanların sayıları giderek azalıyor.
Bu da demektir ki; yarınlar, birlikte yaşam noktasında bugünlerden daha
iyi olmayacak. Üzgünüm ama gidişat
bunu gösteriyor. Bu durumu değiştirmek bizlerin elinde. Yapmamız gereken, sadece ve sadece ayda bir iki saatimizi bu işlere ayırmaktır. Katılımcı
Aachen’daki
Yeminli Mali
Müsaviriniz
.
Eyalet koalisyon hükümetinin bütçe
denkleştirme ve borçsuz bütçe politikasının faturaları biz düz vatandaşlara
çıkmaktadır. O tasarruflar; bizler için ya
hizmet kısıtlaması veya zaten zar zor
denkleştirebildiğimiz cebimizden katkı
paylarının çıkmasıdır. Kütüphane hizmet saatlerine, havuzların açık olduğu
vakitlere, Halk Yüksek Okulu’nun (VHS)
sunduğu kurs çeşitlerine bir bakarsak,
tasarruf politikalarının ne olduğunu
basitçe görürüz. Kim bana oturduğu
mahalledeki yolda yolların bozuk olmadığını söyleyebilir?
Şehrimiz Aachen, Almanya’da reşit
olmayan mültecileri en yoğun ağırlayan ilk sıradaki şehirlerden. Bunların eğitimleri en insani haklarıdır. Fakat, zaten hep parlatıcı araştırmalarla
durumu idare eden eğitim politikası bunun üstesinden gelemez. Talebeler artarken, gerekli eleman istihdamsızlığı ve maddi imkansızlıklar,
zaten ülke eğitim listesinin sonunda
olan eyaletimiz NRW’yi, daha kalitesiz bir eğitim veren eyalet durumuna
düşürecektir.
Tecrübeli
Güvenilir
Profesyonel
bir anlayıs. ile
sizlere hizmet
vermeye hazırız!
Evet, değerli Bizim Aachen okuyucuları, gerek Avrupa Birliği gerekse
Federal Hükümet ile eyalet hükümetinden şehrimizin payına düşen
yardımlar nedir? Nerelere ve ne kadar harcanır, harcandı? Hangi okula
kaç eleman verildi veya planlanıyor?
Hangi kreşte eğitmen sayısı çoğaldı,
kaç yeni bakıcı alındı? Hangi yolun tamiri yapıldı veya yapılacak?
Dipl.-Kauffrau (FH)
RukIye Alper
Steuerberaterin
Daha çoğaltabileceğimiz bu ve buna
benzer soruların cevaplarını merak
ediyorsak, mutlaka ama mutlaka katılımcı olmak mecburiyetindeyiz. Aksi
halde özne yerine nesne, yani dolgu
malzemesi olmaktan kurtulmamız
mümkün değildir.
Şayet yanılıyorsak, bunu birileri bize anlatsın lütfen. Bekliyoruz
efendim...
Muhsin Ceylan
Heinrichsallee 68
52062 Aachen
Tel: +49 241 990 215-0
Fax: +49 241 990 215-29
[email protected]
Korrektur2-RukiyeAlper-Kanzleischild.indd 1
17.04.14 13:24
www.steuerkanzlei-alper.de
6
içimizden biri:
Kitabın içeriğini biraz özetler
misiniz? Kronojik bir seyir mi
izliyor? Yoksa aklınıza gelen
anıları rastgele mi ele aldınız?
Kitap, benim Almanya’daki hayatımı anlatıyor. Anaokulundan, okul zamanımdan, üniversitede ve iş hayatımda pozitif ve negatif edindiğim
tecrübelerimden bahsediyor. Yani,
Almanya’da kendi başımdan geçen
olumsuz olayları konu alıyor.
Bir çok yerli insana (Almanlar) göre,
yabancılar çoğunlukla devlet yardımı ile geçiniyor ve tembel tembel
oturuyorlar.
Uyum yerine
tedirginlik
Kamuoyundan ne tür tepkiler
ve eleştiriler aldınız?
Hangimiz şu veya bu biçimde, gündelik yaşamda ayrımcılığa uğramadı?
Almancayı tam konuşamamaktan tutun da, kılık kıyafetine varana kadar...
Aachen doğumlu Ahmet Özdemir “Yeter artık!” dedi ve bir kitap yazdı. Onu
tanımak ve bu kitabı neden yazdığını anlamak için kendisine sorular yönelttik.
Ahmet Özdemir kimdir?
Bize önce biraz kendinizi
tanıtır mısınız?
Aachen doğumluyum, evliyim ve bir
kız çocuk babasıyım.
Üniversitede İletişim Bilimleri (Kommunikationswissenschaften) bölümünü okudum ve mezun oldum. Mesleğimi, Pazarlama yöneticisi (Marketing
Manager) olarak tanımlayabiliriz. Yüksekokulda (Fachhochschule) doçentlik
yapıyorum. Bunun yanında Köln’deki
eyalet mahkemesinde eğitmen (Ausbilder) ve jüri üyesi (Schöffe) olarak
çalışmaktayım.
Hobilerim ise seyahat etmek, spor, yemek yapmak ve yazmak.
Yakın bir tarihte Almanca bir
kitap yazdınız ve yayınlandı.
Bu kitabı yazmaya ne zaman
ve nasıl karar verdiniz?
Ben Almanya doğumluyum, meslek
ve yüksekokul öğrenimimi başarılı
olarak sonuçlandırdım.
Almancayı anadilim gibi konuşuyorum ve Almanya’da, birkaç istisnai durum dışında, kendimi iyi hissettiğimi
söyleyebilirim.
Fakat bazı durumlarda işyerinde olsun, yolculuklarda veya bazı eğlence
yerlerinde, yabancı kökenli oluşumdan dolayı gördüğüm tepkiler, bana
karşı nefret ve ayrımcılık yapıldığı
duygusu hissetiriyor.
Sürekli olarak bir uyumdan (Integration) bahsedilip durulur. Fakat biz yaten bu toplumun bir parçasıyız; yani
bu topluma aitiz. Onun için bu kelime
(uyum) negatif anlamlı ve kullanılması
bile çok gereksiz bence. Bizler Almanya toplumunun bir parçasıyız.
Bence, Almanya’da şimdiye kadar pılitikacıların uyguladığı uyum politikaları da hep olumsuzdu. Ne ana okullarında, ne de okullarda bunu olumlu
olarak gerçekleştirebildiler.
Bu sebepten dolayı, bu kitabı yazmaya karar verdim. Sürekli ön yargılarla, genellemelerle ve ayrımcılıklarla
karşılaşmak, beni “Yeter artık!“ deme
noktasına getirdi. Her alanda olumsuz
genellemeler yapılıyor: “Siz zaten şöylesiniz...” ile başlayan. Sanki tüm kötü
ve olumsuz şeyleri biz yapıyoruz. Bütün bu tür toptancı genellemeleri bir
tarafa bırakıp, yabancı olmanın pozitif
taraflarını da görmeli ve bunlar hakkında da konuşulmalıdır. Çünkü “iyi
veya kötü“ her tarafta var.
Kitabım, medyanın büyük dikkatini
çekti. Ünlü Stern dergisi, internet sitesinde beni ana sayfasına koydu. Böylece, kitabımın daha geniş kitlelere
ulaşması konusunda büyük bir destek
sağlamış oldular. Bundan sonra, Kölner
Stadtanzeiger, Super Mittwoch, Hufflington Post ve Burda Verlag gibi diğer
medya kuruluşları da kitabım hakkında çok olumlu yazılar yazdılar. Radyolarda da kitabım hakkında çok olumlu
yayınlar yapıldı. Bunlar arasında ilk aklıma gelenler: 100,5 das Hitradio, Antenne AC, Funkhaus Europa (Köln Radyosu), Radio Köln ve Radio Bonn.
Pek çok insandan da pozitif ve saygı dolu haberler geldi. Cesaretim ve
açık bir şekilde her şeyi dile getirdiğim için teşekkürler aldım. Fakat bunun yanında negatif mailler de geldi.
Mesela, “Bütün yabancılar cehenneme gitsin.”, “Burada hiç bir şey söylemeye hakkınız yok.”, “Hitler, keşke geri
gelse ve hepinizi gaz odalarına yollasa.” gibi elektronik postalar (E-Mail)
aldım maalesef.
Kitabınızın Türkçe çevirisi
yapılacak mı? Böyle bir
düşünceniz var mi?
Evet, kitabımı Türkçe olarak da çıkarma gibi bir niyetim var ve umarım kısa
bir zamanda da gerçekleştirebilirim.
Son dönemde özellikle
üniversite okumuş/kalifiye genç
neslimizin, Türkiye’deki iş ve
yaşam koşullarının buraya göre
7
ahmet özdemir
daha iyi olduğu gerekçesiyle
yavaş yavaş dönüş yaptığı bir
döneme girdik. Bu konuda
siz ne düşünüyorsunuz?
oluşturmak. Örneğin, Kerpen şehrinde yaptığım bir okuma toplantısında,
bu konuları açık ve çözüme odaklı, etkili bir şekilde tartıştık.
Ben, burada, Almanya’da yaşamak istiyorum; hem de burada misafirmişiz
gibi dayatmalarla ve ayrımcılıkla mücadele ederek. Bizler, kayıtsız ve şartsız olarak bu topluma aitiz ve bu kitap
bir başlangıç oldu benim için.
Kitap tanıtım ve okuma toplantıları
yapmaya devam edeceğim. Hatta bazıları planlandı bile.
Kitabınızı alıp okumak isteyenler
nereden bulabilirler?
Kitabım tüm kitabevlerinde satışa sunuldu. Örneğin, Aachen’daki Mayerische Buchhandlung’da bulabilirler.
Bunun yanında internetten de sipariş verebilirler. amazon.de, thalia.de,
buch.de, bücher.de gibi internet portalarında satışa sunuldu.
21 Ekim 2015 tarihinde, saat 19:30’da
Aachen’da bir okuma düzenledik fakat yeri henüz tam belli değil. Etkinliklerin yeri ve zamanı facebook’dan
takip edilebilir.
Yeni bir kitabın hazırlığına da başladım. Sadece bunu söyleyeyim.
Son olarak söylemek istediğiniz
başka bir şey var mı?
IRRITIERT statt integriert
eitet in
haften
und arAusbilschen.
3 Ekim 2015’de Kerpen’de düzenlenen ve binden fazla insanın gelmesi
düşünülen Kültürler Festivali’nde kitabımla birlikte sahneye çıkacağım.
2016’da, Köln’de her yıl düzenlenen
Birlikte - Sanat ve Kültür Festivali’ne
davet edildim; oraya katılacağım.
rsucht,
durchoch mit
ens in
n, seien, die
nt. Von
espekt
folgen,
uf, was
ten für
9 Eylül 2015’de, saat 19:00’da Baesweiler/Setterich’teki Haus Setterich’de
okuma yapacağım.
Ahmet Özdemir
Her türlü inşaat işi için
İHTİYACINIZ olacak
inşaat makineleri
ve özel aletleri
KİRALIYORUZ.
Aralarında Türklerin
de olduğu
çalışanlarımızdan
güler yüzlü hizmet ve
PROFESYONEL
DANIŞMANLIK
alabilirsiniz.
Konumuzla ilgili olarak iki tarafa da
seslenmek istiyorum.
Ahmet Özdemir
er.
Her türlü inşaat işiniz
için üstün kalite
aletleri UYGUN
FİYATLARA
sunuyoruz.
IRRITIERT
statt
integriert
Öncelikle bazı “yabancılara” şunu söylüyorum: Alman dilini öğrenin, okulunuzu bitirip mezun olun; Almanya’da
her türlü olanağa sahipsiniz. Kaba güç
yerine, aklınızı kullanın. Kendinize güvenin ve karşınızdakine önyargı oluşturma fırsatı vermeyin.
Geleceğe yönelik
planlarınız neler? Yeni bir
kitap var mı sırada?
Bazı “Almanlara” da şunu söylemek istiyorum: Bizlere karşı güttüğünüz kin
ve nefreti yok edin ve özellikle Pegida
gibi Nazi örgütlerinin kışkırtıcı gösteri lerine katılıp destek olmayın. Bence
Pegida gibi örgütün savunduğu görüş açısı, sadece ırkçı, ayrım yaparak
insanları hor görmek. Umarım sizler
de Nazilerle beraber hareket ettiğinizin bir gün farkında olursunuz. Yabancı kökenliler arasında da harika insanlar var, hepsini bir görüp, toptan
yargılamayın.
Amacım bu kitap ve bu konuyla ön
yargılı olan insanlarda ilgi ve duyarlılık
Görüşme için teşekkür eder,
başarınızın devamını dileriz.
Sizinle tanışmak isteyenler
size nasıl ulaşabilirler?
Benimle iletişim kurmak isteyenler ya
facebook üzerinden iletişime geçebilirler; orada Ahmet Özdemir olarak
kayıtlıyım veya mail adresime yazabilirler: [email protected].
Schönebergstraße 9
52068 Aachen
Telefon: 0241/ 96 820-0
8
başka işler yapanlar: Sibel Güleç
Sibel Güleç:
“İyi bir barmen,
iyi bir sanatçı
olmalıdır.”
Sibel hanım bize biraz
kendinizden bahseder misiniz?
1964’de Konya/Ereğli’de doğdum.
1974’de işçi ailesi çocuğu olarak Almanya’ya geldim. İkinci sınıfa kadar
Türkiye’de okudum. Daha sonra burada okula devam ettim ve 18 yaşında
görücü usulüyle beni tanımadığım birisi ile evlendirdiler. Tabii ben, okumayı çok seviyordum ve eşime şart koştum; ben evlendikten sonra da okula
devam edecektim. Ailem ve eşim kabul edince evlendim.
Arkadaşlarım, okul bitince hangi
fabrikaya çalışmaya gideceğim diye
düşünürken, ben hangi okula gideyim diye düşünüyordum. Annem-babam çalıştığı için, bize bir Alman komşumuz bakıyordu ve bu nedenle ben
Almanca’yı çok çabuk öğrendim. Bize
bakan ailenin çocukları yoktu ve bu
nedenle biz üç kardeşle çok iyi ilgilendiler; derslerimize yardım ettiler. 4
kardeşim burada Almanya’da doğdu.
İş hayatına nasıl başladınız?
Hem okudum hem üç tane çocuk
büyüttüm. Sonra Düsseldorf’ta üniversiteye gittim. 1984’de evlendim ve
90’lı yıllarda üniversiteyi “Engelliler
için Eğitimci” olarak bitirdim. Okulu
bitirdikten sonra direk işe başladım ve
5 senesi mecburi hizmet olmak üzere
20 sene o klinikte çalıştım.
Klinikte çalıştığım zamanlarda boş
durmadım. Kendi ayaklarımın üstünde
durmayı çok seven bir insandım; kimse
bana patronluk yapmasın istiyordum.
Birilerinin bana birşeyler yaptırmasından hoşlanmıyordum. Onun için belli
bir yerlere gelmeliydim ki, ben insanları idare edeyim. İnsanlarla bereber
olmayı ve konuşmayı seviyordum. Bu
nedenle hem meslek hayatıma devam
ettim hem de iş hayatına atıldım.
İlk olarak, ev kiralama işleriyle ilgilendim, yani emlakçılığa başladım.
Hem kendi mesleğimi hem de emlakçılık yapıyordum. Tabii ki bu arada
çocuklarla da ilgileniyordum. Emlakçılık işleriyle uğraşırken, kendime altı
restaurant olan bir apartman satın
aldım. Evin altındaki restoranı kiraya
verdim. Ancak, kiracım bir gün aşyaları alıp kaçtı ve bunun üzerine zoru
seven ben, restoranı kendim işletmeye karar verdim. Her şeyiyle kendim
ilgilenerek istediğim tasarımla bir restorant açtım. Kendim rahat olduğum
zaman, müşterimin de rahat olacağını
düşünen birisi olarak, kendimin rahat
edebileceği gibi bir restaurant yaptım
yani. Restauranta gelen müşteriler işletmeciye de dikkat ediyorlar; rahat mı,
sinirli mi, insanlarla ilişkileri nasıl? Tabii bunlar işletmecilikte önemli şeyler.
Bu kokteyl barı açmak
nereden aklınıza geldi?
Çok iyi işleyen bir restoranım varken, eşimden ayrılınca bu binayı satmam gerekti ve ben kendi sahibi olmadığım bir iş yerinde iş yapmak istedim ve böylece restorant maceram
da bitmiş oldu. 43 yaşındayken rahatsızlandım, çalışamadım ve malunen
emekli oldum. Tabii, görünen bir rahatsızlığım olmadığı için, boş duramadım ve kendime yapacak bir iş aramaya
başladım. Daha önce restaurantı kızıma açmıştım ama evlenince çalışamadı. Kapatınca, yeni yapacağım işi de
oğluma yapayım, o devam etsin istedim ve yapacak iş aramaya başladık.
Büyük şehirlerde bir iş yapmak istedik; Duisburg, Düsseldorf gibi yerlerde kokteyl bar gibi bir yer aradık olmadı. Oğlum, kendi genç olduğu için,
yapacağımız işimizin de gençlere yönelik olsun istedim. Küçük erkek kardeşim, Eschweiler’de Markplatz’da bir
dükkan var kiralık dedi. Biz büyük şehirlere bakarken, yolumuz buraya düştü.
Eschweiler’e geldim dükkana bakmak
için ama dükkana bakmadan bu meydana aşık oldum; tam istediğim gibi bir
yer olduğu için. Burası bana göre dedim ve ev sahibi ile görüşüp kiraladım.
Burası boş bir kaç tane dükkandan oluşuyordu ama evsahibi tek dükkan yapmış, içi sıfır ve hiç bir şey yoktu.Kokteyl
bar açacağız ama bu işten hiç anlamıyoruz. Evet dükkanın içtasarımını gene
bir ölçüde restorant tecrübemden biliyorum ama o kadar. Tabii bu arada
oğlumla barları ve bu işlerleler uğraşan yerleri gezdik, fikir edindik.Kokteyl
kartlarına bakıp neler yapıyorlar tek tek
öğrendik. Kokteyl barların kendilerine
has kokteyleri vardır.
Böylece kokteyl barı açtık ve ismini
TIMEOUT koyduk. İçtasarımı tamemen
kendime ait. İçeride kullandığım resimler de bana ait; hepsini kendim yaptım.
Dükkanı açmadan önce yaptığım resimler ve siyah-beyaz resimler. 2010
yılında burayı açtım ve çalıştırıyorum.
Kokteyller için ne söyleyeceksiniz?
Şuruplar, alkoller ve meyve suları
çok önemli ve kaliteleri tabii. Timeout
adında kendi özel bir kokteylimiz var.
Stardart kokteylerin yanı sıra, kendimizin yaptığı kokteyller de var. Ayrıca
müşteriye özel, istenildiği gibi yaptığımız kokteyler var ve bunlar sadece
o müşteriye ait oluyor.
Başka hangi hizmetleriniz var?
Salsa bachata dansı canlı müzik
yapıyoruz DJ’lerle. Yani kokteyle uygun olan latin amerika dansları.
Arada bir nişan ve düğün gibi özel
günler de oluyor burada. 150 kişiye
kadar kiralanabiliyor.
Son olarak ne söylemek istersiniz.
Kadınlarımız eskiden aktif değillerdi ama şimdi bir ilerleme var. Kadınlarımızın bağımsız olması ve kendi
ayaklarının üstünde durmaları güzel
bir şey. Fakat kadınlarımızın iş hayatında daha aktif olmalarını temenni
ediyorum. Yani, kendilerini göstersinler diyorum.
Bize zaman ayırdığınız için size teşekkür eder ve başarılarınızın devamını dileriz.
9
ne? nerede? ne zaman?
Ağustos ve eylül aylarındaki bazı önemli etkinlikler
Samia ist
dabei.
Und Du?
| FOTO: A. SCHMITTER
Öcher Bend
AACHEN GELENEKSEL LUNAPARKI
7 - 17 Ağustos 2015
Tag der
9. Tag
derIntegration
UYUM GÜNÜ
Integration
23 Ağustos 2015
Sonntag, 23. August 2015 | 11.30 - 17.30 Uhr
Eurogress Aachen | Eintritt frei
Bu yıl dokuzuncu kez düzenlenen
“Uyum Günü” 23 Ağustos pazar günü
Eurogress’te gerçekleştirilecek. Saat
tagderintegration-aachen.de
11:30 ile 17:30 arasında genç-yaşlı her
yaştan insana ilginç gelebilecek kültürel, sanatsal etkinlikler var. Uyumla
ilgili çalışma yapan kurum ve dernekler de stant açarak, yaptıkları çalışmaları tanıtma fırsatı bulacaklar.
Schirmherr
Oberbürgermeister
Marcel Philipp
Ehrenwert
Aktionstag der
Aachener Vereine
27. September 2015
11 bis 18 Uhr
Aachener City
AKTIONSTAG
DER AACHENER VEREINE
www.aachen.de/ehrenwert
Derneklerİn Etkİnlİk Günü
27 Eylül 2015
Bu yıl dördüncüsü düzenlenen Aachen’daki Derneklerin Etkinlik Günü,
bu yıl 27 Eylül 2015 Pazar günü saat
11:00 ile 18:00 arasında Aachen şehir
merkezinde yapılacaktır.
Aachen Katedrali (Dom) ve Aachen
Belediye binasının (Rathaus) çevresinde, dernekler standlar açarak kendilerini ve yaptıklarını tanıtma fırsatı bulacaklar. Geçen yıl bu etkinliğe
160’dan fazla dernek katılmıştı.
Eğer siz de gönüllü çalışmalar yapmak istiyor ama kiminle neler yapabilirim diyorsanız, işte size fırsat!
Aachen em spezıal 2015
Avrupa Şampİyonası Özel
11 - 23 Ağustos 2015
Aachen
Bendplatz
Atlıkarıncadan,
dönme dolaba bir
çok şey var. Saat 14-24 arası açık o9. - 19.
lan lunaparka girişler ücretsiz.
August
Täglich ab 14 Uhr
At yarışlarına paralel düzenlenen etkinlikte bir çok konser, film gösterimi
yer alıyor. www.aachenspecial2015.de
EUROPAMARKT AACHEN
TASARIM VE ELSANATLARI PAZARI
5 ve 6 Eylül 2015
Aachener Kunstroute 2015
AACHEN SANAT TURU 2015
26 ve 27 Eylül 2015
Avrupa‘nın değişik ülkelerinden katılan sanatçıların, eserlerini sergilediği
etkinlik, Aachen şehir merkezinde
kuruluyor. 10 ile19 saatleri arası gezilebilir. 39. kez düzenlenen Tasarım
ve Elsanatları Pazarı‘nda 300‘e yakın
tezgah ziyaretçileri bekliyor.
Bu yıl 18. kez düzenlenen etkinlikte
müzeler ve sanat galerileri kapılarını sanatseverler için açıyor. Yapılan
çalışmaları, sergileri görebileceğiniz
gibi, düzenlenen toplantılara katılmak da mümkün. Toplam 43 katılımcı sanat galerisi ve müze gezilebilir.
www.bend-aachen.de
10
sudoku sayfası
Sudokuda boş kareler 1 ile 9 arasındaki rakamlarla doldurulur. Bu rakamları yerleştirirken dikkat etmeniz gerekenler:
1’den 9’a kadar her rakam her sütunda, her satırda ve her bölgede sadece bir kez kullanılabilir.
basit
4
2
3
7
9 2
1
4
9
8
9
5
8
1
7
3
normal
2
5
3
1
4
9
8 3
5
7
4
6
Conceptis Puzzles
2
4 1
9
7
1
6
4
7
1
5
6
8
2
5
8
9
3
3
4
6
1
9
5
4 9
7 8
Conceptis Puzzles
2
2
8
4
3
7
2
1
6
8
06010016213
Conceptis Puzzles
2
7
9
8 2 5 3 6
6
2
9
4
9
6
1
2
4
6 9
3
6
1 7
5
9
6
5
3 2 1
6
8
7 1
5 8
8
1
9
2 3
7 4
7
4 3 8
9
9
1
Conceptis Puzzles
3
2
4 7
8
6
5
9
6
5
7
4
8
7
8 1
4
1 3
5
4
3
9
8
9
8 6
Conceptis Puzzles
6
1
1
3
9 2
5
7
5
6
3
9
2
9
5 2
1 9 7
8
8
7
2
1 5 7
2
9
9
6
4 3 5
4
6
8
7
4
1
3
1
9
1
8 9
5
2
3
4
06010014512
2
6
2
7
9
4
3
06010014513
2
1
3
5 6 1
7
3
5
6 9 2
Conceptis Puzzles
6
3
7
Conceptis Puzzles
4
7
2
6
Conceptis Puzzles
4
06010015015
4
3 2 9
5
3
3
9
9 8 1
5
6
5
1
7
8
5
06010015014
2
6 3
2
3
Conceptis Puzzles
4
Conceptis Puzzles
7
06010016215
9
6
06010015013
3 5 6 8 9
4
06010016214
1
1
8
3 7 1
3 7
06010015012
Conceptis Puzzles
8
7
Conceptis Puzzles
3
3
06010016212
6
8
5
1 9 4
2
5
1
9
6
7
8
9 2
7
4 2
5
4
8
2
2 7
5
9 4 3 8
3
7
4
9
1
6
2
9
4
7
4 2 9 7
3
5
2
1
8
4 6
3
4
5
4
8 1
zor
06010014514
6
1
6
7 3
4
1
8
06010014515
11
sizden gelenler
Almanya yolunda
Aile Birleşimi Vizesi
Evlilik Yoluyla
Türkiye’den Almanya’ya...
Beynimde sürekli 'Almanca öğrenmeliyim, buraya alışmalıyım' sesiyle yaşıyorum. İnanın, hiç de kolay değil.
Bir sabah 'İki seçeneğin var' dedim
kendime... Ya varolan durumu tamamen rededip, bu ülkeden nefret ederek ve Türkiye özlemiyle yaşayacaksın
ya da Almanya'yı kabul edip, burada
bir hayat kuracaksın'.
Eşimle tanıştığım zaman, Almanya kelimesini duyar duymaz düşünmeden
itiraz etmiştim. Dedem, 32 sene burada işçi olarak kalmış ama ailesini getirmemişti. Sanırım dedeme özlemden, Almanya, hep olumsuzluklarla
bağdaştırdığım yer olarak benim kafamda yeretmiş. Sonunda evlendik ve
ben burada bir hayat kurmaya karar
verdim. Burayı, kurallarını, kültürünü,
insanlarını ve dilini sevmeyi öğrenmeyi seçtim. Hem böylece işler daha
kolay yürüyecek hem de ben söylenmeyle geçecek bir hayat geçirmeyeceğim. Kimliğimizi, değerlerimizi, kültürümüzü, dilimizi unutmadan!
Elbette buraya kadar olan süreç hiç
de kolay olmadı. Açıkçası, bundan
sonrası da hala kolay yürümüyor.
Bu işin birinci adımı, her ne kadar kaldırıldığı söylense de, hala Türkiye'de
bulunan Alman Konsolosluklarının israrla istediği A1 seviyesinde Almanca
dil bilgisi ve bunun ispatlanmasıydı.
Almanya'da Auslanderamt'ta (Yabancılar Dairesi) sınavın kaldırıldığı bilgisi
veriliyor, ancak Türkiye'de konsolosluklar ille de istiyorlar. Mutlaka bunu
gözönünde bulundurarak tüm süreci
planlamanızı öneririm. Avrupa Adalet
Divanı tarafından 2014 yılında, Avrupa Birliği ülkesi olmayan ülkelerden
eşinin yanına gelmek isteyen kişiler
için A1 sınavının zorunluluğunun kaldırılması kararı çıkmıştır. Ancak, belirttiğim gibi, konsolosluklar tarafından henüz yürürlüğe girmemiş. Tabii
Avrupa Adalet Divanı'na başvurarak
itiraz etme hakkıniz var ama bence
sınava girip, sertifikayı almak daha kolay olacaktır.
Kişisel görüşüm, bir başka ülkede yaşayacaksanız, o ülkenin dilini öğrenmek zorundasınızdır. Bunun, Almanya vizesi için zorunlu tutulmasına ise
tamamen karşıyım. Sınavı gözlerinde
büyütmesinler. Sorular oldukça kolay
ve tamamen günlük hayatta işlerinizi
yürütebilecek kadar Almanca bilgisine yönelik en basit düzeyde hazırlanıyor. Eşini Türkiye'den getirecek arkadaşlara tavsiyem, Goethe Institut'ü
tercih etmeleridir. Türkiye'de vize sürecinde sınav belgesinin satıldığını
bile gördüm. Kesinlikle bunlara kanmayın. Son değişikliğe göre, sınav yetkisi sadece Goethe Enstitüsü'ndedir.
Diğer sertifikaların geçerliliği yoktur.
Bu adımı atlattıktan sonra, konsolosluğun sizden istediği diğer belgeleri
hazırlayarak, konsolosluktan randevu alıp, vize başvurusunu yapacaksınız. Randevu sırasında istenen tüm
evraklar e-mail ile gönderilmektedir.
Konsoloslukta, vize başvuru randevusu sırasında kısa bir Almanca sözlü
mülakat yapılıyor. 'Adınız nedir? Nelerden hoşlanırsınız?' tarzında, tamamen basit sorulardan oluşmaktadır.
Stres yapmasınlar, kendilerine güvensinler ve bundan sonrasında da
yaşamayı planladıkları ülkenin dilini
öğrenmenin zaten bir zorunluluk olduğunu hatırlayıp, dili öğrenmeye çalışsınlar. Tabii tüm bu süreçte burada yaşayan eşlere büyük sorumluluk
düşüyor. Mümkün oldukça yardımcı
olmanızı ve cesaretlendirmenizi öneririm. İnanın, Türkiye'de bulunan ve
burayı tanımayan birisi için herşey
çok daha zor oluyor.
Vize başvurusunun sonuçlanması, ortalama olarak 8 hafta sürmektedir. Bu
süreçte bulunan arkadaşlara yardımcı olabilmesi umuduyla; herkese kolaylık, sabır ve mutluluklar diliyorum.
“Yeni Vatanım” Ön Uyum Projesi:
Almanya'ya geliş sürecinde, her konuda yardım alabileceğiniz, tamamen
ücretsiz hizmet veren harika bir ekip:
www.almanya-danismanlik.eu
Türkiye'de, bu sınava yönelik birçok
kurs merkezi bulunmaktadır. Ücretler genelde 1.500 TL'den başlıyor ve
kurslar ortalama 3 ay sürüyor. Burada yine sınav merkezi olan Goethe
Enstitüsü’nü tercih etmelerini öneririm. Eğer bulundukları şehirde kurs
merkezi yoksa, enstitünün kitaplarını
kullanarak eğitim veren kurs merkezleri seçilebilir.
Goethe Institut: A1 sınavı ve kursları
için, Alman Konsoloslukları tarafından
yetkilendirilmiş kurs ve sınav merkezi:
www.goethe.de/ins/tr/tr/lp.html
Vize başvurusu: Randevu ve bilgi alınabilen resmi tek yetkili kurum:
www.idata.com.tr/tr/
Esra Cenkiz
12
kültür & Sanat:
“Amacım, Avrupa’daki Türklerin
estetik zevkleri ile de burada
olduklarını gösterebilmek.”
Ahmet bey Köln’de yaşayan bir sanatçı.
Bölgemize yaptığı bir ziyarette dergimizi
görmüş ve bize mail yazarak tebrik etti
ve bize katkı sunmak istediğini belirtti.
Biz de öncelikle kendisini ve sanat çalışmalarını daha yakından tanımak için
kendisiyle bir röportaj gerçekleştirdik.
Ahmet bey bize biraz
kendinizi tanıtır mısın?
Memleketim Kütahya’nın Emet ilçesidir. Babamın memuriyeti sebebiyle
Anadolu’muzun pek çok yerini görme,
insanımızı yakından tanıma fırsatı buldum. Emet çok bilinen bir yer olmadığı
için belki kısaca ifade etmekte fayda
var. Çünkü nerelisin, sorusunun cevabı
olarak “Emetliyim” deyince muhatabınız ya sizin emekli olduğunuzu, ya da
Ankara’nın Emek semtini kasdettiğinizi düşünüyor. Anadolu’muzun pek çok
şehrine, köyüne, kasabasına, İstiklal ya
da Kurtuluş Harbi esnasında gösterdikleri kahramanca mücadelelerden dolayı ünvanlar verilmiştir. Ne hikmetse,
belki de bütün memleket çapında ilk
mücadeleyi başlatan yerlerden biri olmasına rağmen Emet, bu ünvanı resmi
olarak alamamıştır. Sadece bu yönüyle değil, termal kaplıcalarıyla, dünyadaki bor madeni rezervinin önemli bir
kısmını bağrında barındırması ile de
önemlidir. Şimdi siz nerelisiniz deyince, ben de bunları anlatmamın üzerime bir vazife olduğunu düşündüm.
Sorunuza tekrar gelirsek, kendi öğrenim hayatımla ilgili olarak da farklı şehirlerde bulundum. En son durağım
İstanbul’dan halihazırdaki ikametgahım Almanya’nın Köln şehrine geleli
15 seneden fazla bir zaman oldu.
Türkiye’de, Anadolu Üniversitesi İktisat bölümünü bitirdikten sonra vakıf yöneticiliği, yayıncılık, grafikerlik,
editörlük vb. gibi asıl mesleğimle ilgisi olmayan, ama bana hayatı öğreten
farklı iş kollarında çalıştım.
Almanya’ya geldikten sonra uzun yıllar
Türkçe kitap satış-dağıtım sektöründe
çalıştım. Ayrıca grafiker, çizgi-roman çizeri ve ressam olarak da çalıştım.
Sanatla ilgilenmeye
ne zaman başladınız?
Benim yazı-çizi işleri ile ilgim çok küçük yaşlardan başlar. Ailemde güzel
resim çizebilen kimse yoktur. Kendimde resme, yazı-çizi işlerine bir meyil
olduğunu keşfetmem ilkokul yıllarıma dayanır. O zaman evimize günlük
gazete alınırdı. Televizyon Türkiye’ye
henüz gelmemişti. Şimdi sanal, dijital
olan şeyler henüz yoktu. İşte ben de
okuma-yazmayı seven bir çocuk olarak gazetede çıkan günlük çizgi roman bantlarını takip eder ve her gün
bunlara bakarak çizimler yapardım.
Zannediyorum bir yeteneğim olmasa bile o dönemde her gün kendimi
zorladığım için çizim yapabilme alışkanlığım ortaya çıkmıştır.
Lise yıllarımda İstanbul’da ikamet ettiğimizden ve bu işlere olan merakım nedeniyle Babiali’de çeşitli yayınevlerinde mizanpaj elemanı, dizgici,
matbaalarda ayakçı olarak çalıştım. Bu
dönemler, gerçek manada mürekkep
yaladığım ve bu mürekkep kokusunu ruhuma sindirdiğim dönemlerdir.
Sonraları bazı karikatür yarışmalarında birinciliklerim oldu.
Kaligrafiye ne zaman
ve nasıl başladınız?
Kaligrafi sanatına olan merakım da
yine aslında İstanbul yıllarında oldu.
80’li yılların başlarında kaligrafi sanatı henüz yeni yeni filizlenmeye, kitap
fuarlarında bu tip yazı yazan bir kaç
kişi görünmeye başladı. O zamanlar
merak ederdim, bu nasıl bir sanattır,
nasıl öğrenilir, diye... Bu işi yapan bir
avuç insan da ketum davranırlardı; tabir caizse ser verip, sır vermezlerdi. Bu
hep içimde bir ukde olarak kalmıştı.
Daha sonra Almanya’ya geldiğimde
çalıştığım işimden arta kalan zamanlarda bu işi, acaba nasıl öğrenebilirim diye düşünmeye ve araştırmaya
başladım. Son dönem hattatlardan
Mahmud Bedrettin Yazır’ın “Medeniyet Aleminde Yazı ve İslam Medeniyeti’nde Kalem Güzeli” isimli üç
ciltlik oldukça hacimli eserinin tamamını olmasa da, bir kısmını buldum.
Esasen, bu kitabı üniversite yıllarımda üniversitede bir hocam da tavsiye etmişti. Ancak öğrencilik yıllarımda bu kitabı almak mümkün olmadı.
Daha sonraki yıllarda da kitap tekrar
basılmadı. Artık antika eser gibi muamele görmeye ve her sahafta bulunmamaya başladı.
Bu kitaptan boş zamanlarda çalışmaya başladım. Tabii, kitap “Aklam-ı Sitte” denen hat sanatının temeli olan
altı yazı çeşidini (Rik’a, Sülüs, Nesih,
Tevkii, Reyhani, Muhakkak) anlatıyor.
Kitapta bütün arabi harflerin yazılış
şekilleri, nokta usulleri, kalem çeşitleri
ve yazı örnekleri bütün ayrıntısıyla anlatılıyor. Bu kitapta anlatılan yazi tekniğini bugün kullandığımız harflere
uygulamaya çalıştım. Hat sanatında
Elif harfi, 7 veya 8 nokta uzunluğunda
yazılır. Her harfin farklı nokta ölçüsü
vardır. Bu nokta ölçüsünü bugünkü
harflere uygulamaya çalıştım. Mesela
A harfi 3 nokta yüksekliğinde, 2 nokta enindedir ve her harf böyle nokta
ölçülerine sahip olmalıdır.
13
ahmet ihsan tolunalp
Nokta ölçüsünün faydası şudur: Bütün
harfler, elinizi bu ölçüye göre alıştırdıktan sonra, sanki matbaada basılmış, bir
makinadan çıkmışçasına düzgün, aynı
hizada, aynı ölçüde yazılmış olur.
Burada bu işi yapmak, öğrenmek isteyen arkadaşlarımıza bir tavsiyede
bulunmak isterim. Artık bu işi yapan
çok insan var ama bu işi bu nokta ölçülerine göre yapan, tekniğine uygun
olarak çalışan fazla kimse yok. İnternette bununla ilgili bir hayli video var.
Ancak bu iş, videoya bakarak öğrenilemiyor, maalesef. Mutlaka ya bu işin
bir ustasını bulmalı ya da usulü anlatan bir kitaptan öğrenmelisiniz.
Nokta ölçüsü eski Türk veya Osmanlı
hattatlarının ortaya koyduğu bir ölçüdür. Bizans İmparatorluğu zamanında
kral, Arap yarımadasında bir kiliseye
bir gemi kereste ve inşaat malzemesi gönderir. Kilisenin tamir ve restore edilmesi gerekiyordur. Gemi açık
denizde fırtınaya tutulur ve Cidde
açıklarında karaya oturur. Gemi artık
kullanılmaz hale geldiği ve malzemeleri götüremeyeceği için, malzemeleri
müslümanlara verirler. Müslümanlar
da o sırada Kabe’yi tamir etmek, onarmak istemektedirler. İşte, bu malzeme ile Kabe’ye yeniden bir şekil verilir.
Bu şekil kuşbakışı bakıldığında aynen
hat sanatında kullanılan nokta ölçüsünün şeklidir. Bu bakımdan hat sanatının usullerini, tekniğini oluşturan
hattatlar, nokta ölçüsünü bu manasını
düşünerek ortaya koymuşlar ve ortaya harika sanat eserleri çıkarmışlardır.
“Kuran-ı Kerim Mekke’de indi, Mısır’da
okundu, İstanbul’da yazıldı” denilir
ki, çok doğrudur. Hat ya da bugünkü
adıyla kaligrafi sanatı Türk hattatlar
eliyle bugünkü metodolojisine, tekniğine ve kıymetine kavuşmuştur.
Acizane benim yapmaya çalıştığım da
bu kuralları bugünkü harflere uygulayarak yeni ve belki günümüze ait bir
estetik zevki geliştirmeye çalışmak,
bu yüksek estetik zevki insanlarımızla paylaşmak ve belki de böylece Avrupa’daki Türklerin sadece çalışmak,
para kazanmak için değil, aynı zamanda estetik zevkleri ile de burada
olduklarını gösterebilmek.
Almanya’da bu alanda çalışan
sanatçı sayımız ne kadar?
Bunu tesbit etmek tabii ki mümkün
degil ama, öyle zannediyorum ki,
Almanya’da bu sanatı ilk defa büyüklü küçüklü bir çok organizasyonda tanıtan, icra eden insanlardan biriyim.
Bugün bu işi yapan pek çok arkadaşımız var. Tabii, bunu meslek olarak yapıp, bu işten para kazanmak mümkün
ama çalakalem yapılmayıp usulüne
göre olursa, çok daha fazla kimseye
bu yüksek sanat zevki aşılanmış olur.
Katıldığım organizasyonlarda, bu sanatla ilgili bana yöneltilen her soruya ayak üstü de olsa, ayrıntılı şekilde
cevap vermeye çalışıyorum. Az önce
de bahsettiğim gibi, bu işi yapan ar-
kadaşlarımız genelde ketum davranırlar; bilgi vermezler. Ben inanıyorum
ki, bilgi paylaşıldıkça mutluluk verir.
Kaldı ki, ilmin de bir zekatı vardır. İlmin zekatı da, onu öğretmektir.
Kaligrafi konusunda başka
neler yapıyorsunuz?
Bu işi öğrenmek isteyen arkadaşlarımız için bir kitap hazırlığı içerisindeyim. Kitapta sadece kaligrafi sanatını
değil, aynı zamanda hat sanatı usullerinden Sülüs yazı metodunu da örnekleri, usulleri ve tekniği ile anlatmak istiyorum. Yani, kaligrafiyi bugün
kullandığımız harflerle, Sülüs metodunu da önceden kullanılan Arap
harfleriyle öğreten, ikisini birden anlatan bir kitap... Halen, ikisini birden
öğreten bir kitap mevcut değil. Belki
böylece ben de, kendi öğrendiğimin
zekatını vermiş, bu yolla insanlarımıza faydalı olmuş olurum.
Kaligrafinin yanısıra çizgi-roman, Almanya’da Wandbildmalerei olarak
bilinen duvar ressamlığı, portre ve
karikatür çalışmaları, grafik ve logo
tasarım ilgilendiğim diğer alanlar.
Okurlarımıza son olarak
neler söylemek istersiniz?
Bana bu fırsatı verdiğiniz için, daha
doğrusu beni, kendisiyle röportaj yapılmaya değer bir sanatçı olarak gördüğünüz için teşekkür ederim. Kaligrafi ve diğer çalışmalarımı görmek
için, okurlarınız internet sitemi ziyaret
edebilirler. www.kaligrafiksanat.com
Biz, size teşekkür eder,
çalışmalarınızda başarılar dileriz.
14
yalnız değilsin!
reddetmiş, yaşadığı koma nedeniyle birkaç kez acil servise kaldırılmıştı.
Görüldüğü üzere kişinin yaşam kalitesini önemli ölçüde bozan bu duruma
kişilik özelliği ya da huy demek veya
„herkeste olabilir böyle korkular, boşver“ düşüncesiyle yardım aramaktan
kaçınmak doğru değildir.
Özgül fobi
Merhaba değerli okuyucular,
Bu sayıda anksiyete bozukluklarına
özgül fobi ile son vereceğiz.
Özgül fobinin en önemli özelliği sanırım psikiyatriye başvuru oranının çok
az oluşudur, çünkü çoğunlukla bir kişilik özelliği gibi değerlendirilir. Hastalık olarak düşünülmemesi tedavisinin de olmadığı yanılgısına yol açar.
Bu nedenle özgül fobi genellikle başka sorunları nedeniyle başvuran kişilerde öykü alımı sırasında tesadüfen
farkedilir.
Peki nedir özgül fobi?
Özgül fobi, bazı durumlar veya nesnelerden duyulan mantıksız, aşırı
korkudur. Korku, fobik durum veya
nesnelerle karşılaşarak ya da bu durumların resmi veya görüntüsünün
zihinde canlandırılmasıyla ortaya çıkar. Kişi korktuğu durum veya nesne ile karşılaştığında nefes almakta
güçlük, kalp çarpıntısı, baş dönmesi,
bedeninde uyuşma, titreme, terleme
ve bayılma hissi yaşar. Kişi korkusunu
abartılı bulsa da buna engel olamaz.
Yükseklik, kapalı alan, araba, gök gürültüsü ve fırtına, hayvan, iğne, kan,
uçak, dişçi, karanlık fobisi bunlardan
bazılarıdır. En sık görülen fobi türü ise
hayvan fobileridir. En çok korkulan
hayvanların başında da köpek, kedi,
böcek, kuş ve yılan gibi hayvanlar gelir. Toplumda her 100 kişiden yaklaşık 3’ünde vardır. Genellikle çocukluk
ya da ergenlik dönemlerinde başlar
ve kadınlarda erkeklere oranla daha
sıktır.
Bu hastalığı örnekler
üzerinden anlatmak belki
daha açıklayıcı olacaktır...
Örneğin, depresyon nedeniyle başvuran bir hastam, işe geç kaldığı için
patronuyla yaşadığı bir tartışmadan
bahsetti. Neden işe geç kaldığını
sorguladığımda sabahları yürüdüğü
kaldırımda bir köpek görürse karşı
kaldırıma geçtiğini, yaşadığı korku nedeniyle köpeğin uzaklaşmasını beklediğini, bu yüzden otobüsü kaçırdığını anlattı. Hatta bir defasında bahçeli
bir evin önünden geçerken bahçede
bir köpek olduğunu fark eder etmez
kendini düşünmeden yola attığını, bu
nedenle ayağını kırdığını ekledi. En
yakın arkadaşı evinde köpek beslediği
için ziyaretine gidemiyor, her zaman
kendi evine gelmesini rica ediyordu.
Bunun bir hastalık olduğunu o zamana kadar farketmediği için tedavi arayışına da girmemişti.
Bir başka hastam işi nedeniyle sık sık
seyahat etmesi gereken ama uçağa
binemediği için saatlerce otobüs ya
da tren yolculuğu yapan ve şirkete yaşattığı zaman ve nakit kaybı nedeyle
işi tehlikeye giren bir kişiydi. Diyabetik bir hastam ise iğne ve kan fobisi
nedeniyle insulin iğnelerini yapmayı
Özgül fobi neden olur sorusuna ise
net bir yanıt vermek zordur. Bazen yaşanan travmatik bir olay sonrası, örneğin bir köpek tarafından kovaladıktan
sonra köpek fobisi, dişçide yaşanan
ağrılı bir girişimden sonra dişçi fobisi
başlayabilir. Bazen de anne ya da babamızdan kalan genetik bir mirastır.
Araştırmalar, fobisi olan kişilerin çocuklarında da benzer fobilerin olduğunu göstermiştir.
Peki kişi bu hastalıktan
kurtulabilir mi?
Bir kez daha belirtmek isterim ki özgül
fobinin tedavisi vardır ve başarı oranları da oldukça yüksektir. Tedavide ilk
seçenek davranışçı tedavilerdir. Davranışçı tedavide alıştırma tekniğinden
faydalanılır. Bildiğimiz üzere özgül fobisi olan kişi, korktuğu nesne ve durumdan kaçınır. Alıştırma tekniğinde,
kişinin yaşadığı korkulu durumla gitgide artan derecede karşılaşması sağlanır. Tahmin edileceği üzere bu durum başlarda hasta için oldukça sıkıntı
verici olacaktır. Ancak kişi bu sıkıntılı
ortama yeteri kadar katlanabilirse, yaşadığı korku bir müddet sonra azalacak, üzerinde yeterli süre çalışılırsa
tama yakın bir iyileşme sağlanacaktır.
Saygılarımla
Tıp Dr. Sıla Yüce-Çıtır
Alexianer Krankenhaus
Aachen
Tel: (0241) 47701 15000
15
bunları biliyor muydunuz?
Şampiyonlara kupa verme adeti
Pilot ve yardımcı pilota farklı yemek Karpuzun iyisi nasıl anlaşılır?
Antik yunan olimpiyatlarında yarışmaları en iyi bitirenlere, kupalar içinde altın değerinde olan zeytinyağı verilirmiş. İşte nedeni bu!
Bir uçuş sırasında, uçaklarda, olası bir
yemek zehirlenmesinden aynı anda
etkilenmemeleri için, pilot ve yardımcı pilota farklı yemekler verilir.
Erkekler neden kısa saçlıdır?
Kendi sesimizi neden farklı duyarız Güneşe bakınca neden hapşırılır?
İlk defa, Roma İmparatorluğu zamanında, savaşlarda hareketi kısıtlamasın,
rakibe avantaj vermesin diye erkeklerin saçları kısa kesilmeye başlanmış.
Video veya ses kayıtlarında kendi sesimiz bize farklı gelmesi, konuşurken
kendi sesimizi kulaklarımızla değil, kemiklerimizin titreşimiyle duymamızdır.
Ilık su, kepek sorunun çözümüdür
Sivrisinekler neden kanımızı emer? Beynimiz ne kadar enerji kullanır?
Saçların kepeklenmesinin sebebi şampuanlar değil, kafanın sıcak suyla yıkanması sonucu, derinin kurumasıdır.
Sivrisinekler bitki özleriyle beslenir.
Sadece dişi sivrisinekler yumurtalarını beslemek için kanımızı emerler.
Karpuz seçerken vurmak ne kadar
zevkli olsa da, asıl bakmanız gereken
yeşil çizgilerdir. Koyu çizgiler daha kalınsa, karpuzunuz daha lezzetlidir.
Nefes yollarının temizlenmesi için
hapşırılır. Bu bilgi beyne burundaki
bazı sinirlerce iletilir. Aşırı güneş ışığı,
bu sinirleri tetiklediği için de harşırırız.
% 75’i sudan oluşan beyin, vücuda giren kalorinin % 25’ini kendi kullanır.Performansı, alınan su miktarına bağlıdır.
Bunlar ve daha fazlasını uygun fiyatlarla bizde bulabilirsiniz!
Çanak Antenler
65 cm 19,90 €
80 cm 29,90 €
100 cm 39,90 €
120 cm 59,90 €
DiseqC şalter
2-1 6,90 €
4-1 7,90 €
LNB
Tek çıkışlı 6,90 €
Çift çıkışlı 9,90 €
Dört çıkışlı 19,90 €
Kelepçeli dirsek
25 cm 15,90 €
40 cm 17,90 €
50 cm 19,90 €
Dirsek
25 cm 9,90 €
35 cm 13,90 €
45 cm 18,90 €
50 cm 19,90 €
HD
Digital Receiver
39,90€’dan
başlayan
fiyatlarla
Adalbertsteinweg 263, 52066 Aachen
Balkon direği
29,90 €
Kablo
100 metre 120dB
19,90 €
Tel.: 0241 / 56 84 245
www.satboerse24.de
16
bir konuda fikrinizi alalım
Bu sayımızda farklı birşey yapalım istedik ve facebook hesabımızdan yanda
gördüğünüz resmi yayınladık ve oradaki arkadaşlarımıza şu soruyu sorduk:
“Bu fotoğraf için ne yorum yapardınız? (Ciddi bir soru bu!) Lütfen sadece ciddi ve samimi cevaplar alalım...” İşte orada yapılan yorumlar.
(Oradaki profil isimlerini aynen aldık.)
• Vehbi Yildirim: Biraz saçı uzun olsa
daha da güzel olacak. Yine de çok güzelsin; sadece maşallah derim. Allah
nazardan esirgesin.
• Can Bahar: Robotlaşmış bir yüz
görüyorum.
• Urfali Bekir Kacar Kısa saç olmamış
ama uzun olsaydı çok güzel olurdu.
• TC Nihal Tekce: Saçı; evet bir de soğuk bi yüz.
• Deniz Dagdelen: Sanırım hasta ve
bilgisayarla saç yapılmış.
• Ufuk Cevik: Kızın hiç bir yüz hattı
yok; çok fazla retüş yapılmış!
• Sendogan Yangin Gerçeğe benzemiyor. Bilgisayar yardımıyla yapılmış
bir resme benziyor.
• Mustafa Akbulut: Bu canlı, capcanlı, sanki fotografın dışına çıkmış, birşey anlatıyor.
• Hilmi Durakoglu: Pasfoto
• Ayten Solak: Çok üzgün bakıyor.
• Mavi Kelebek: Bilgisayarrr...
• TC Ali Nazmi Kumlar Bu kızcağız,
kanser hastası olan bir insanın Kemoterapi sonrası saçları dökülmüş, yüzü
solmuş ama yine de hayata sarılmış
bir görüntüyü sergiliyor...
• Can Bahar: Görüntü doğallığını kaybetmiş. Her kısa saçlıyı lütfen kanser
teşhisiyle yargılamayalım.
• Sükür Aydin: Resmi tam açıp, yavaşça sağa veya sola ya da aşağı yukarı
bir deneyin.
• Nurdan Kosan Karaogullarindan:
İlk bakışta güleryüz, sakin, içten birisi. Sonradan ama gözlerine baktıkça
boçluk oluşuyor.
• Nusret Akdogan: Güzel yüzlü robot.
• Sendogan Yangin: Daha uzun baktığımda fotomontaj görüyorum. Yani
görünen bir bayan ama gerçekte bir
erkek sanki.
• Birsel Aras: Saçları kendinden değil
gibi, yüz tamam herşeyiyle.
• Yilmaz Gulperi: Bi b..k görmüyom
vallahi tam 10 dakikadır bakıyorum.
• Murat Erdinc: Asker, amerikan askeri.
• Sendogan Yangin: Bayan-erkek karışımı bir fotomontaj.
• Sevim Bektas: Gayet güzel bir kız
bence.
Bu resimde ne görüyorsunuz?
• Can Bahar: Tanıdığımız insanlara
hele hiç yorum yapmayalım bence.
“Perfect 365” şimdiki bilgisayar sistemi bütün bayanlara fırsat oldu. Yüzlerini pürüzsüz ve aşırı güzelleştiren
botox etkili program.
• Pelin Yigit: Bakışlarında canlı bir ifade görüyorum. Doğal ve güzel bir yüz.
• Kubilay Baydar: Sahte bir resim
• Damla Kılıç: İnsan
• Aliye Akin: Peki niye yorum yapmamızı istiyorsunuz ki? Yani bu sorunun
amacı ne? Tam olarak neye yorum yapılsın ki? Sonuçta normal, Allah’ın yarattığı bir insan, “frown”-Emoticon.
• Neset Sariyürek: Saçlar başta olmak üzere resim fotoşoplanmış. Bu
yüzden göz aldatmacası olmuş, kız
görünümlü erkek resmine dönmüş.
• Neset Sariyürek: İki resim de aynı
kişi değil mi?
Bu resmin, kadın mı, erkek mi olduğu
karmaşasını önlemek için “bu da erkek
versiyonu” diyerek, bu resmi ekledik.
• Sermin Tan Kaya: Gözleri soru, hüzün ve boşluk dolu. Robot resim.
• Neset Sariyürek: Doğrudur ama
benim ilk resimdeki algım o şekilde.
• Dilek Kizkapan: Konu ön yargı
olabilir.
• Melis Tsv: Martin Gründl ve ekibinin ideal güzelik adına yaptığı bir
prototip bu resim. Erkek versiyonu da
aynı şekilde ideal erkek güzeli olarak
tanımlanıyor. Büyük gözler, küçük
burun, prüzsüz bir cilt vesaire, ama
ilerdeki yıllarda ideal güzelliğin tanımının değişeceğinden emin Gründl.
Örneğin, eskiden beyaz ten idealken,
bugün esmer ten daha çekici.
• Köksoy Ihsan: Bence ortadan bölünmüş bir resmin sırf sağ ya da sol
tarafı birleştirilerek ve foto-montajla pürüzler giderilerek düzenlenmiş
bir resim. Yani gördüğümüz, iki gözburun. Kulak da aynı gibi geliyor.
• Özlem Gül: Ben biometrik vesikalik
fotograf görüyorum „smile“-Emoticon
• TC Müfide Basegmez: Güzelliğin
formülü, bilgisayarla gerçekleştirilmiş
model yüzü.
• Ümit Aksoyek: Photoshop sağolsun.
• Feridun Mese: Bu bir erkek mi, yoksa bayan mı? Ne dersiniz!
• Devran Dogan: Muhteşem birşey.
İnsan mı, melek mi? Bu kadar saf, temiz bir yüz; kim çekmiş resmi?
• Paparazi Abdullah Yasar: İyi bir
stüdyo çalışması bence.
• Berkant Koç: Biyometrik foto..
• Murat Aslan: Kadın-erkek karışımı
bir fotoğraf bence. Kadına çok benzese de, erkeğe de benziyor.
• Özlem Bozkurt Akbas: Gözlerde var
birşey! Sanki resim değil, gerçek gibi.
• T Yavuz Özdemir: İkiz mi bunlar?
• Yusuf Kizkapan: % 100 hatasız.
• Bülent Dagli: Saçlar peruk!
• Kamil Yıldırım: Güzel olmuş.
• Özlem Edanur Bicakci: Resim hem
erkeğe, hem kadına benziyor.
• Emredenizyigit Özcan: Saç ve kaş
boyanmış gibi, doğal durmuyor.
• Can Dağdur: Kusursuz güzellik.
• Ali Uzeyir Afyon: Çok güzel. Efsane
ama kadına da benziyor erkeğe de.
• Toprak Zekai: Güzellik budur işte.
• Hatice Mutlu-Erdinc: Güzel ve sade
bir genç bayan.
• Melek Kizkapan: Kızın saçlarına
uzun bir süre baktığımda, sanki saç
rengi ve yüz şekli değişiyor. Saç renginin ve şeklinin insanın yüzünde
nasıl değişiklikler ortaya çıkardığını
görebiliyorum.
Facebookta, resimlere yapılan yorumlar böyleydi. Gerçekten ilginçti verilen
cevaplar. Şimdi buyrun kapak konumuzu okuyun! “Ölçülebilir Güzellik”.
17
kapak konusu
Ölçülebilir Güzellik
Güzellik kavramı kişiden kişiye, toplumdan topluma değişir gibi gelir bize.
Fakat bir de değişmeyen bir güzellik
kavramı ve oranı vardır. Mümkün olduğunca teknik ve karmaşık olan bu
konuyu basitçe ele alacağız.
Altın oran (İlahi oran)
Altın oran, çeşitli bilim dallarında, mimari ve sanatsal alanlarda yararlanılan, belirli bir tutarlılık üzerine kurulu,
parçalar arasındaki uyumu yansıtan
geometrik ve sayısal değerlere verilen isimdir. Hesaplanması ise aşağıda
gösterilmiştir. Virgülden sonraki sayılar sonruza kadar tekrarlamadan gider
ve bu fi (phi) sayısı olarak adlandırılır.
(Bunu pi sayısı ile karıştırmamalıyız.)
Temel olarak bölünen bir bütünün
yan yana getirilen iki parçasının diğer büyük parçayı oluşturması prensibine dayanır ve altın oranın sayısal
değeri 1,618'dir.
Doğada bir çok canlıda ve yapıda gözlemlenebilen altın oranın insanlar tarafından ne zaman ve nasıl bulunduğu
tam olarak bilinmemekle birlikte bu
konudaki en ünlü eser Leonardo da
Vinci'nin 1492 yılında tamamladığı insan vücudundaki altın oranları gösteren Vitrivius Adamı isimli çalışmasıdır.
İtalyan matematikçi Fibonacci de altın
orana uygun olarak dizilen sayılar topluluğunu keşfetmiştir. Bu diziliminde
arka arkaya gelen her sayının toplamı
bir sonraki sayıya eşittir. Örneğin; 0, 1,
1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55 gibi.
Doğada altın oran
Bu oran doğada hemen her yerde
karşımıza çıkar. İstiridye, salyangoz
gibi canlıların kabuklarında, insan
vücudundaki uzuvlar ve organlarda,
DNA'da, uzayda ve daha bir çok farklı
alanda altın orana rastlamak mümkündür. Örneğin; ayçiçeğinin merkezinden
dışarıya doğru sağdan sola ve soldan
sağa doğru tane sayılarının bir birine
oranı, altın oranı verir. Çam kozalağındaki taneler kozalağın altındaki sabit
bir noktadan kozalağın tepesindeki
başka bir sabit noktaya doğru spiraller
(eğriler) oluşturarak çıkarlar. İşte bu eğrinin eğrilik açısı altın orandır. Salyangozun Kabuğu bir düzleme aktarılırsa,
bu düzlem bir dikdörtgen oluşturur ve
bu dikdörtgene altın dikdörtgen denir.
İşte bu dikdörtgenin boyunun enine
oranı yine altın oranı verir.
çizildiğinde bu yuvarlığın büyüklüğü
birbirleri ile eşit olmaktadır. Yunanlılar da tapınak ve heykel yapımlarının çoğunda bu orandan yararlanmışlardır. Rönesans Döneminde ise
bir çok sanatçı tablolarında altın oranı kullanmıştır.
Mimar Sinan da bir çok eserinde bu
oranı kullanmıştır. Örneğin; Süleymaniye ve Selimiye Camilerinin minarelerinde altın oran görülmektedir.
İnsan vücudunda altın oran
Mimari ve sanatta altın oran
İlk kez Mısırlılar ve Yunanlar tarafından mimari yapılarda, heykellerde
ve diğer sanatsal alanlarda kullanılmıştır.Keops Piramidi’nin kare şeklindeki tabanının ölçüsü ile üçgen şeklindeki yüzeyine uygun bir yuvarlak
İnsanın vücudunun tamamında altın
oranla hesaplanabilecek bölgelere
rastlanır. Örneğin; ağız boyu ile burun genişliği oranı, yüz boyu ile yüzün
genişliği oranı, burun genişliği ile burun delikleri oranı, göz bebekleri arası ile kaşlar arası oranı hep aynı oranı
vermektedir; yani altın oranı.
Yeni açılış
01.08.2015
Neueröffnung
Herşey unutulur, kokunuz asla!
Vergessen kann man vieles, jedoch niemals ihren Duft!
City-Passage Aachen
18
kapak konusu
Dr. Stephen R. Marquardt tarafından
geliştirilmiş olan sistemdir.
Bu sistemde yüzde estetik noktalar,
açılar ve hat ile ilgili değerlendirmeler
yapılmaz. Daha önce hazırlanmış ırklara göre belirlenmiş şablon-maskeler
bulunmaktadır. Bunlar kişilerin ön ve
yan fotoğrafları ile karşılatırılmaktadır.
Örneğin; insan elindeki ilk 2 parmak boğumunun toplam uzunluğu 3. boğumun uzunluğuna eşittir veya iki ayağın toplam ölçüsü, yerden diz bölgesine kadar olan kısmın ölçüsüyle
aynıdır. Başın üst kısmından boynun
bitimine kadar olan ölçü iki kez alt
alta dizildiğinde ortaya çıkan ölçü
tam olarak kişinin vücudundaki merkez olan karın kısmına denk gelmektedir. Yüzde dudak bitimleri ile, göz
bebekleri aynı çizgide olduğu takdirde altın oranı oluştururken bu çizginin tam ortası burnun ucuna denk
gelmektedir. Akciğerde ise asimetrik
şekilde gelişen kısa bronşların toplamı uzun bronşa eşittir.
Marquardt, estetik maskelerinde altın oranı kullanılmıştır (1:1.618). Marquardt altın orana sahip iki 5 köşeli
pentagonu birleştirerek 10 köşeli altın orana sahip bir yapı elde etmiştir.
Bunun içerisine 42 adet fi (phi) sayısı ile orantılı bir ongen (decagon)
çizilmiştir. Böylece iç içe geçen ongenlerden oluşan bir kompleks elde
edilmektedir.
Geometride altın oran
Altın oranın geometride de var olduğu keşfedilmiştir. Başta beşgen, yıldız ve üçgen şekli olmak üzere bir
çok şekilde bu oran mevcuttur, hatta
1,618 ölçüsüne dayanan dikdörtgen
ve üçgen şekilleri altın üçgen ve altın
dikdörtgen olarak anılmaktadır. Altın
üçgende tıpkı Fibonacci diziliminde
olduğu gibi iki üçgenin toplam ölçüsünün bir sonraki üçgeni oluşturması
şartı ile iç içe geçen üçgenlerin üst kısımlarından dışarıya doğru çizilen spiral şekli bize altın oranı vermektedir.
Keops Piramidi ile benzerlikler gösteren Kepler Üçgeni ve Pentagram
olarak bilinen çizgileri içten birleştirilmiş şekilde çizilen, güzelliği, estetiği ve şansı simgeleyen yıldız şekli de
bir çok farklı alanda yararlanılan simgelerdir ve her iki şekil de altın oranla uyumlu geometrik şekillerdendir.
İnsan yüzündeki altın oran
Bir çok bilimadamı, insan yüzündeki
altın oranları araştırmış ve sanatçılar
da bu oranları kullanmıştır.
Bunlardan en ilginç olanı ise, kendisi
bir ağız ve çene cerrahi uzmanı olan
Bu maskelerin kadın ve erkek formları
ve farklı etnik kökenler için de varyasyonları bulunmaktadır.
Bu maskeler ön ve yan profil resimleri
üzerine bilgisayal fotoğraf programları ile yerleştirilmekte ve Marquardt,
yüzün bu maske ile uyumuna ve eğer
uyumsuzluklar varsa nasıl bir estetik
yöntem izleneceğine karar vermeyi
amaçlamıştır.
Marquardt, bu maskeyi geçmişte yapılmış tablolardaki insanların ve ünlü
sanatçıların yüzlerinde uyguladığında
ise aşağıda örneklerini gördüğünüz
gibi maskeler tıpa tıp o yüzlere denk
gelmiştir. Yani tablodaki kişilerin ve
bu sanatçıların “güzel” olarak tanımlanmaları tesadüf değil, yüzlerinin altın orana uygun olmalarındandır.
Peki ama bizim yüzümüz bu maskelere uymuyorsa ne yapacağız? Dünyanın sonu değil elbette, fakat yapılacak
uygun bir makyajla yüz görünümünüzü da değiştirmeniz elinizde.
Altta, altın oran kuralına göre yapılmış
bir makyajın etkisini görebilirsiniz.
Bu kompleks üzerine insan yüzü yerletirildiğinde ve bazı çizgiler ve dış
hatlar silindiğinde maskesi elde edilmektedir. Bu maskedeki tüm alt şekiller ve açılar ve oranlar tamamen altın
oran ile ilşkilidir.
öncesi
kadın
erkek
sonrası
Tüm estetik cerrahlar ve güzellik uzmanları bu kurala uygun olarak mesleklerini yapmaktalar...
19
kapak konusu
Bir sonraki aşamada, hazırlanan bir ölçekle “hoşsohbet, memnun, çalışkan,
akıllı, yaratıcı, sempatik, başarılı, heyecan verici, erişilebilir ve dürüst” gibi kriterlere dayanan bir anket oluşturulur.
1’den (çok çirkin) 7’ye (çok çekici) kadar
olan bir ölçekte, ankete katılanların her
bir resmi değerlendirmesi istenir.
Yapılan bu anketlerden sonra, verilen
cevaplardan hareket edilerek, ortalama bir kadın ve erkeğin yüzü tespit
edilir (Facebook sayfamızda paylaştığımız kadın ve erkek resmi) öncelikle.
Kapaktaki resim
Öncelikle hemen şunu belirtelim ki,
bu gerçek bir insanın resmi değil; bilgisayarda karmaşık işlemlerden sonra ortaya çıkan bir sonuç. Şimdi bunu
anlatalım.
2001 yılında, Regensburg Üniversitesi’nde, Martin Gründl’ün başı çektiği,
üç psikolog ve bir biyologtan oluşan
genç bir ekip “Çekiciliğin Neden ve
Sonuçları” adında bir araştırma yaparlar. Aylarca süren bu araştırmanın
sonunda 400 sayfayı aşan çok detaylı bir rapor hazırlarlar ve aynı yıl,
Almanya’da bir vakıf tarafından verilen araştırma yarışmasında ikincilik
ödülünü kazanırlar.
Çalışma için, yaşları 17 ile 29 arası (bunların 8 tanesi model) 64 kadın ve 32
erkeğin yüzünü fotoğraflarlar. Bu fotoğrafları çekerken, o kişilerin gözlük
ve takılarını çıkarmalarını, hatta bayanlardan saçlarını arkada toplamalarını
isterler. Amaç, tamamen tarafsız bir
ifade ile yüzlerin fotoğraflarının çekilmesidir. Hatta, farklı kıyafetlerin bile
yanıltıcı olabileceğini düşünerek, herkese beyaz bir tişört giydirilir.
Daha sonra, bu fotoğraflar, özel bir
bilgisayar programı ile kaydedilerek
belirli referans noktaları alınır ve bu
noktalar yardımıyla, karmaşık matematiksel işlemlerden geçen resimler,
birbirleriyle karıştırılarak, daha fazla
sayıda bir çok farklı resim elde edilir. Hatta bununla da yetilmeyerek,
aynı fotoğrafların beş farklı derecede gençleştirilmiş resimleri de oluşturulur; yani, çok karmaşık işlemler sonucu elde edilen tüm olasılıklar.
normal bir kadın
normal bir erkek
Kadında da, erkekte de dikkati çeken
noktalar şunlar olmuştur: Kahverengi
bir ten, daha dar bir yüz, az yağ depolanması, koyu kaşlar, koyu kirpikler, çıkık elmacık kemikleri, daha dar
bir burun, daha dolgun dudaklar ve
daha dar bir boyun.
içi eğitim de sunuyoruz.
2002 yılından
yana
Allianz’da
Güveniniz
içinbu
size
teşekkür
olmak
üzere,
2006
yılından
ediyoruz!
itibaren de bağımsız bir temsilci
olarak
ekibimlebubirlikte
3000
2002 yılından
yana Allianz’da
müşterinin
güvenini
kazanmayı
olmak üzere,
2006 yılından
başardık.
itibaren de bağımsız bir temsilci
olarak ekibimle birlikte 3000
Güçlü
olduğumuz
yönlerimiz
müşterinin
güvenini
kazanmayı
müşterilere
başardık. hizmet vermekle
ve uzmanlığımızla sınırlı değil;
aynı
zamanda
iş hayatına
yeni
Güçlü
olduğumuz
yönlerimiz
başlayanlar
ve
genç
müşterilere hizmet vermekle
meslektaşlarımız
yükselme
ve uzmanlığımızlaiçin
sınırlı
değil;
olanakları
sağlayan
meslek
aynı zamanda iş hayatına yeni
eğitimi,
sürekli
eğitim ve hizmet
başlayanlar
ve genç
içi
eğitim de sunuyoruz.
meslektaşlarımız
için yükselme
olanakları sağlayan meslek
Güveniniz
için size
teşekkür
eğitimi,
sürekli
eğitim
ve hizmet
Erdinc Dincer
ediyoruz!
içi
eğitim de sunuyoruz.
Generalvertretung
Talstraße 15için size teşekkür
Güveniniz
52249 Eschweiler
ediyoruz!
Telefon 0 24 03.78 55 45
Telefax 0 24 03.83 93 85
[email protected]
www.ed-allianz.de
Anket sonucu elde edilen veriler yardımıyla, tüm resimler kadınlarda da,
erkeklerde de “en çekiciden, çok çirkine” kadar sıralanmıştır.
Kapakta paylaştığımız resim, bu kategorilere dayanarak, en çekici bayan
olarak tanımlanmıştır. Normal olarak
kabul edilen erkek ise, aynı zamanda
en çekici erkek ünvanının da sahibidir.
Bu araştırma Almanya’da yapılmıştır. Başka bir ülkede yapılsaydı, belki de farklı bir sonuç elde edilebilirdi.
Araştırmayı yapanlar bunu belirtiyor
zaten.
İşin ilginç tarafı, bu araştırmanın yapıldığı 2001 yılındaki Almanya Güzellik Yarışması’nda birinci olan bayan,
bu resme çok benziyor ama bu resim
ondan daha güzel kabul ediliyor. Yan
sayfada bahsettiğimiz altın oran kuralı da, tam olarak uyuyor bu resme.
Şöyle veya böyle, güzellik ölçülebiliyor!
Resimler: © wikipedia.de, beautycheck.de
Erdinc Dincer
Generalvertretung
Talstraße 15
ErdincEschweiler
Dincer
52249
Generalvertretung
Telefon 0 24 03.78 55 45
Talstraße
15 03.83 93 85
Telefax
0 24
52249 Eschweiler
[email protected]
Telefon 0 24 03.78 55 45
www.ed-allianz.de
Telefax 0 24 03.83 93 85
[email protected]
www.ed-allianz.de
20
bilmece saYfası
Üçgen işlemi
İşlemleri yapın
Sağdaki kırmızı sayıları kutulara doğru yerleştirerek işlemleri yapın.
X
X
X
X
300
=
462
=
378
3
4
5
6
9
10
11
13
14
X
X
X
X
=
X
X
X
X
=
=
=
910
120
594
Aşağıdaki sayıları, dairelerin içine
öyle yerleştirmelisiniz ki, her kenardaki sayıların toplamı 45 olsun.
7 x 7’lik kareye 7 sayısı yerleştirme
Ok işareti sorusu
Aşağıdaki kutulara 7 sayılarını öyle bir
yerleştirin ki, her satır ve her sütunda
sadece 3 adet 7 sayısı olsun. Tek birkural var: Her satır ve sütunda sadece
iki adet 7 sayısı yanyana olabilir.
Soru işaretli yere hangi ok gelecektir?
7
7
3
12
?
7
c
7
Sadece birer kibritin yerini değiştirerek eşitlikleri sağlayabilir misiniz?
10
Sayıları yerleştirin
Dört işlemi kullanarak size verilen 2, 2, 2, 4, 4, 5, 10, 10, 10, 25 sayılarını uygun
yerlere koyarak eşitliği sağlayınız. Bir de ipucu verelim: İlk sayı 2.
x
Kibrit çöpü sorusu - 1
6
22
Sadece 3 kibrit
çöpünün yerini
değiştirerek 5
adet kare elde
edebilir misiniz?
b
7
5
19
Kibrit çöpü sorusu - 2
a
7
5
18
-
+
+
x
-
x
= 2
:
Saat kaç olmalı? Aşağıda soru işaretli yerde sizce saat kaçı göstermeli?
11
12
1
10
2
9
11
12
1
10
9
6
5
1
4
6
5
12
12
?
6
1
2
3
4
5
1
10
3
7
8
7
11
2
8
a
9
5
6
9
4
7
12
10
4
10
3
8
8
7
11
2
2
3
5
6
11
9
4
7
1
10
3
5
6
2
8
12
11
9
4
7
1
10
3
8
12
11
2
9
3
8
4
7
b
6
5
c
Resimdekiler ne olabilir? Aşağıda nesnelerin sadece küçük bir bölümleri görülmektedir. Bunlar sizce ne olabilir?
a
b
c
d
e
21
çevre sayfası
Arıların yok oluşu
Bu sayımızda arıların neden azalmaya
başladığını, arıların bizim için önemini
ve bunun sebeplerini araştıralım dedik.
çıkmasına ve koloni çökmesi durumuna sebebiyet vermektedir. Gün geçtikçe kullanılan hormon ilaçlarının
artması ve araba sayısındaki artışla
ortaya çıkan egzos gazlarının ve sera
gazlarının ani artışı tüm arıları ve tabiî
ki öteki canlıları da olumsuz etkiliyor.
Tabii ki aşağıda sayacağım nedenler
bu yok oluşun sadece birkaç nedeni.
Cep telefonlarının yaydığı radyasyon,
küresel ısınma, tarım ilaçları ve genetiği değiştirilmiş organizmalar (özellikle
bitkiler). Peki bu etkenler nasıl arıların
yok oluşunun sebepleri olabiliyorlar?
Cep telefonlarının etkisi
Artık dünyamızda cep telefonu olmayan insan kalmamıştır. Tabii ki radyasyon çekici ve yayıcı olarak düşünüldüğünde ne kadar doğaya (hissetmeden
kendimize de) negatif etkiler bıraktığı
yapılan son araştırmalarla gün yüzüne çıkıyor. En son bilim adamları bu
radyasyonun arılara da etki edebileceğini hipotez olarak ortaya attı. Bu
ilginç teoriye göre, arıların yok oluş
nedeni cep telefonunun yaydığı radyasyon. Cep telefonlarından yayılan
dalgalar arıların yön bulma sistemlerini karıştırdığı gibi, aynı zamanda telefonların kullanımı sırasında arıların
kovanlarına dönmeyi reddettikleri de
gözlenmiştir. Arı kovanlarındaki canlıların yok olması veya ortadan kaybolması ve geriye sadece kraliçe arı,
yumurtalar ve birkaç olgunlaşmış işçi
arının kalması kovan sönmesi sendromu olarak adlandırılmaktadır.
Küresel ısınmanın
yol açtığı sorunlar
Genetiği değiştirilmiş
organizmalar, özellikle bitkiler
Bu teknolojide bitkinin genetik yapısı
içerisine o bitkinin doğal zararlısını öldürecek bir gen yerleştiriliyor. Örneğin
mısır bitkisinin içerisine Bacillus thrungiensi (Bt) adlı mikroorganizmanın zehiri, DNA kodu olarak koyuluyor. Bu
durumda bitkiyi yiyen böcek, Bt zehrini de yemiş oluyor. Zehir bağırsak
hücrelerinin patlamasına yol açıyor ve
böcek ölüyor. Normalde Bt toksini ekolojik tarımda spreyleme şeklinde kullanılıyor. Uygulamadan kısa süre sonra
da doğada yıkanmaya uğrayıp ortadan kalkıyor. Meyveyi yıkamakla da
tamamen temizlenmiş oluyor. Lakin
arı kolonilerinin ortadan kalkmasından
bu toksin ve mısır sorumlu tutuluyor.
Bt toksini bitkiden arının sindirim sistemine alındığında ya doğrudan ya da
zararsız parazitlerle etkileşerek arılar
için zararlı hale geliyor.
Arıların faydalarından bir
kaçını şöyle açıklayabiliriz:
Çiçek ve bitki türlerinin tüm polenleri
arıların ayaklarına yapışıyor. Arılar 130
bin farklı bitki türüne konarak onların
üremesini sağlar. Sadece bir kovandaki arılar bir gün içinde bir milyon
çiçeği döller. Kısaca arı olmazsa döllenme, bitki, hayvan ve insan olmaz.
Arıların yok olmasının bal üretimini ve
dolayısıyla fiyatlarını olumsuz etkilemesinden endişe ediliyor. Arıların ani
yok oluşu ilk olarak ABD’de görülmüş
ardından kıta Avrupasına geçerek Almanya, İsviçre, İngiltere, İspanya, Portekiz, İtalya, Yunanistan ve Türkiye’de
de rastlanmıştır. Araştırmalarda
ABD’de bahar mevsiminin gelişiyle birlikte 2,5 milyon kovanın 600 bininin
aniden boşaldığı, Türkiye’de ise arı nüfusunun % 30 oranında azaldığı belirtilirken, Hırvatistan’da 5 milyon arının
48 saat içinde öldüğü, İspanya’da kolonilerin yok olduğu ve Polonya’da da
% 60 azaldığı belirtiliyor. Yazımıza son
vermeden önce şunu belirtmek isterim; her zaman olduğu gibi değerlerin
farkına, onları kaybetmeye başlayınca
varıyoruz. Bu olayların biz insanoğlunu arılar hakkında daha duyarlı ve bilinçli olmaya sevk edeceği kesin. Artık
insanlar arıları küçük bir böcek değil,
yaşamın devamı için görevlendirilmiş
kutsal bir canlı olduğunu anlamak zorundayız.
Hakan Tuc
Araştırmalar, 40 yılın en yüksek sıcaklıklarının içinde olduğumuzu göstermektedir. Her canlıya küçükten büyüğe etkisi olabildiği gibi, küresel
ısınmanın arıların kovanlarını terk etmesini sağladığı, aşırı sıcaklar altında
fazla dayanamadıkları öne sürülüyor.
Kurak ve ılık geçen kış ayları, arıların
biyolojik dengesini bozuyor ve koloni
düzeninin dağılmasına sebep oluyor.
Tarım ilaçlarının ve zehirli
gazların negatif etkileri
Arılara zarar veren tarım ilaçları, uçakların ve otomobillerin havayı kirletmeleri, bir çok arı hastalığının ortaya
AUTOWÄSCHE • INNENPFLEGE • POLITUR • AUFBEREITUNG
.
Ali Imdat Akkaya
22
Bir konu & bir konuk:
Artık 4. kuşaktan söz ediliyor
Necla Demirci kimdir?
1988 yılında Köln şehrine aile birleşimi nedeniyle geldi. Dil öğrenmek ve
iyice kendini anlayana kadar iki senesi geçti.
Yeni nesillerin Almanya’ya uyumlarında ve onlarla eşit imkanlara sahip
olmalarında ve imkanlardan yararlanmalarında en temel etken, “iyi bir
eğitim” almalarıdır.
Göçmen ve kadın olmanın verdiği
zorluklar, ayrıca öğretmen kökenli
bir aileden gelmesi, onu eğitim alanında çalışmaya yönlendirdi.
Sosyal Pedagoji Meslek Yüksek Okulunu bitirip, Köln Belediyesi bünyesinde farklı grup formlarında, grup
yöneticisi olarak çalıştı. Göçmen kökenli çocukların dil açısından teşviki
ve ebeveynlerle işbirliği, çalışmasının
ağırlık noktasını oluşturmaktaydı. Bu
çalışma dönemi 15 yıl sürdü ve göçmen çocukların eğitimde ne kadar
zorlandıklarını ve eğitim şanslarının
ne kadar az olduğunu gördü.
Ana okulunda çalışmaları devam ederken, 2003 yılında Kuzey Ren Vestfalya Uygulamalı Bilimler Katolik Üniversitesi Köln Bölümü - Sosyal Hizmetler Anabilim Dalında okumaya
başladı ve “Göçmen kökenli çocuklar için dil desteği. Aile merkezlerinde ebeveyne dayalı eğitim taslakları”
isimli bir lisans tezi hazırladı.
2009’da Sosyal Çalışma Bilimdalı’nı
bitirip, Sosyal çalışmacı ve sosyal pedagog ünvanını aldı. Bu arada sosyal
çalışmalarına devam ederek, göçmen
kökenli olan yaşlı, kadın ve gençlere
ana dillerinde danışmanlık, çocuklar
için dil teşviki ve ebeveylerin desteklenmesi gibi konularla ilgilendi.
2009 ile 2012 yılları arasında bir katolik ilkokulunda sosyal çalışmacı olarak görev aldı. Ağırlıklı olarak,
Türkçe danışmanlık, ebeveynlerin/
velilerin bireysel terbiye sorumluluklarının güçlendirilmesi, problemli çocukların davranışlarıyla ilgili olarak
öğretmenlere danışmanlık ve destek
hizmeti, sosyal pedagojik grup çalışması, problemli çocukların okul verimlerinin iyileştirilmesi, ev ziyaretleri,
okul harici kurumlarda ebeveynlere
refakatçilik gibi işleri üstlendi.
2012’de ilkokuldaki görevini bıraktı
ve halen gönüllü ve bireysel olarak,
ailelere yönelik çalışmalarına devam
etmektedir.
Şimdiki durum, Türk çocuklarının ve
gençlerinin eğitim bakımından çok
iyi bir konumda olmadıklarını ortaya
koymaktadır. Bu ülkenin eğitim imkanlarından olabildiğince yararlanarak Alman çocuklarıyla eşit şartlara
gelmeleri gerekmektedir.
Necla hanım ile bölgemizde verdiği
bilgilendirme toplantıları sayesinde
tanıştık. Yaptığı çalışmalar bizim için
de çok önemli. Bu nedenle, eğitimde
yaşanan sorunlar, fırsat eşitsizliği ve
neler yapılabileceği konularında
fikrini aldık. Okumanızı öneririz.
Türkler, Almanya’ya bundan 53 yıl
önce işgücü olarak gelmeye başladılar. Günümüzde sayıları üç milyona ulaşmaktadır. Bu insanların büyük
bölümü ya burada doğmuş ya da çok
küçük yaşlarda gelerek burada sosyalizasyonlarını gerçekleştirmişlerdir.
Artık sokakta yürürken insanlarımızın
Almanca konuştuklarını duyuyoruz.
Çocukları ile kısa cümlelerle Almanca
konuşuyor ve çocuklarından kısa cevaplar alıyorlar. Gitgide dil erozyonuna uğruyoruz. İşte bu nedenden dolayı da, çocuklarımız okullarda başarısız
olup, geleceğe, doğru hazırlanamıyor.
Bizlere, senelerce, Almanca konuşmamız tavsiye edildi. Bizlere evimizde,
günlük konuşma dilimizin Almanca
olması gerektiğini söylediler ve buna
teşvik ettiler. Bizim farklı bir kültürden
geldiğimizi ve çok güzel bir dilimizin
olduğunu hiçe saydılar. Bu konuda
Türkiye’den ve çeşitli Türkiye kökenli
sivil toplum kurumlarından da destek
alamadık. Bizi bize bırakarak, bizleri
bu hale getirdiler. Bundan dolayıdır
ki, çocuklarımız eğitimin dışında kaldı
ve kalmaya da devam edecek.
Bazı Alman bilim insanları anadil hakkında güzel çalışmalar yaptılar. Okullara ve eğitim kurumlarına anadilinin
teşviki için tavsiyede bulundular. azda
olsa anadili hakkında çok güzel çalışmalar oldu, lakin hedefine ulaşamadı.
Alman Eğitim Sistemi içinde, öncelikle yabancı öğrenciler dezavantajlı
konumdadırlar. Alman okul sistemi,
toplumsal yönden yardıma gereksinimi olan çocukları ve gençleri eğitmeyi başaramamaktadır. Alman ve diğer yabancılarla kıyaslandığında, Türk
öğrenciler oldukça elverişsiz konumdadırlar. Bu gerçek, PISA araştırması
sonuçlarından açıkça anlaşılmaktadır.
PISA şokundan kurtulmanın arayışları
içinde olan Alman yetkililer, yabancı
öğrencilerin eğitim sorunlarına daha
gerçekçi ve kalıcı bir çözüm maalesef
bulamamış ve çocuklarımız ortada sahipsiz kalmışlardır.
Eğer çocuğun dil problemi, sosyal
davranışlarında uyumsuzluk ya da
dilden ötürü öğrenme zorluğu çekmesine sebep oluyorsa, bu durumda
olan çocuklar ve gençler kısa yoldan
engelliler okuluna gönderilmektedir. Şimdiki rakamlara baktığımızda
Almanya’da bu tür okullara giden Türkiye kökenli göçmen çocukların sayısı
bazı bölgelerde % 70’lere kadar çıkmaktadır. Son zamanlarda bu sayı ne
yazık ki git-gide yükselmektedir.
01.08.2014 tarihinden itibaren Inklusion yasası yürürlüge girdi. Alman
kökenli aileler engelli çocuklarını, engellilere yönelik okullardan alarak birleştirilmiş okullara vermeye başladılar.
Engelliler okulunda öğrenci azalınca,
Türkiye kökenli göçmen çocuklarını
bu okullara yönlendirmeye başladılar.
Bizlere büyük görevler düşüyor
Çocuklarımızın durumunu düzeltmek, geleceğe donanımlı şekilde hazırlamak için bizlere büyük görevler
düşmektedir.
23
necla demirci & eğitimdeki sorunlar
2014 yılında Mittendrin Derneği ve
Türkiye Cumhuriyeti Yurt Dışı Akraba
Toplulukları desteği ile danışmanlık
hizmetlerim kurumsal bir şekilde devam etmeye basladı. Almanya genelinde, aileler bana gelip ,eğitim alanında, benden destek almaya başladılar.
Aileler tarafından
öne çıkan sorunlar
Danışmanlık hizmeti almak isteyen ailelerin büyük bir kısmının çocukları ilkokul 1., 2. ve 3. sınıfa gitmektedirler.
Ailelerin bize gelme nedenlerini şöylece sıralayabilirim:
• Çocukların engelliler okuluna gönderilmek istenmesi. (Buraya gönderilmek istenen çocuklara konulan tanı
daha çok; Sprache (Dil), lernen (öğrenme) ve Sozial-Emotional (sosyal duyarlılık) oluyor.
• Engelli olmayan çocuklara, engelli
tanısı konulması ve engelli olan çocuklarla aynı çatı altında eğitim verilmesi.
• Sorunları olan ailelerin bilgilerinin
çok az olması. Doğru ve güvenilir bilgi
alabilecek mercilerin bulunmaması.
• Dilden kaynaklanan sorunlardan
dolayı, ailelerin kendilerini doğru ifade edememeleri; kendi yasal haklarını
yeteri kadar bilmemeleri.
• Alman makamlarına güven duyulmaması. İnsanımızın okullara, öğretmenlere, eğitim müdürlüğüne ve
gençlik dairesine karşı aşırı derecede
korku beslemeleri; kendini dışlanmış
hissetmeleri.
• Okul problemlerini konuşmaktan
utanıyorlar ve saklıyorlar. Bu problemlerin duyulması durumunda, toplum
tarafından dışlanmaktan korkuyorlar.
• Çocuklarda özgüven yetersizliği
oluşuyor; kendilerini aşağılanmış ve
değersiz hissedebiliyorlar.
• Psikolojik hastalıklar, depresyon ve
buna bağlı hastalıklar. Gelecek kaygısı
ve sosyal hayattan soyutlanma.
Çocukların eğitimindeki
problemlerin ana temelleri
• Almanyadaki eğitim sistemi ortaçağdan kalma olup, çocuğun etnik
kökenine ve statüsüne göre ayrıştırmaktadır. Bu sistem sadece tek dilli ve
tek kültürlü çocuklara hitap etmektedir. Eğer aile işçi ise, çocuk eğitim seviyesi düşük, fazla geleceği olmayan
okullara yönlendirilmektedir. Elbette
bu sistem göçmenlere olumsuz etki
yapmaktadır.
• Göçmenlere karşı değişmeyen bir
önyargının olması. Çocuğun isminden, kimliğinden ötürü belirli katagoriye konulması. Son zamanlarda
İslamofobi’nin yayılması bu önyargının artmasına daha fazla zemin
hazırlamaktadır.
• Çocuğun gelişmesinde önemli rol
oynayan alt yapının ve desteğin aileler tarafından verilememesi ve Alman eğitim sisteminin bilinmemesi.
Bunların başında çocuğun anadilini
unutması, anadili ve Almancayı yarım
konuşması ve özgüven yetersizliği.
• Ailelerin toplumdan uzak paralel
bir toplum oluşturması.
• Ailelerin gelecek korkusu ve maddi
sıkıntı içinde olmaları.
Verilen danışmalık
hizmetleri ve hedefleri
• Göçmen kökenli aileleri Alman eğitim sisteminde hukuksal ve sosyal
alanda haklarını bilmeleri ve devlet
kurumlarını yakınen tanımalarını sağlamak ve çocuklarını geleceğe doğru
hazırlamak.
• Eğitimde yaşanan sorunları, eğitim
sistemi içindeki bilirkişi desteğiyle takip etme ve çözüme kavuşturmak.
• Aileleri, veli olarak okul sisteminde
etkin rol almalarının önemi hakkında bilinçlendirmek ve devamında çocukların okul başarısının yükselmesini
sağlamak.
• Çocukların eğitiminde Türk kültürü, anadilin önemi, bilinçli ve sistemli
olarak verilebilmesini sağlamak.
• Aile Danışmanlığı ve meslek seçiminde destek.
• Ailelere okullarda, devlet kurumlarında uzman ve tercüman desteği
sağlamak ve bireysel danışmanlık.
• Çocukların ihtiyacına göre ilgili kurumlardan destek talebinde bulunmak ve yönlendirmek.
• Okul müdürlüğü ve öğretmenlerle
birlikte çalışma ortamı oluşturmak.
• Derneklerde ve camilerde seminerler vermek.
Seminerlerde ağırlıklı
olarak işlenen konular:
Eğitimde fırsat eşitliği ve Alman eğitim sistemi; Alman eğitim sistemindeki yanlışlar ve ailelerin alması gereken
önlemler; anadilin önemi; çocuğun
okul başarısında ailenin desteği; sağlıklı beslenme; Inklusion yasası ve çocuk istismarı.
Dernekleşerek hizmet vermek
Politik ve toplumsal sorunlardan kaynaklanan, eğitimdeki dışlanmalar ve
sorunları, benim bireysel olarak başarabilmem imkansız; bu nedenle dernekleşmeye karar verdik.
2015 yılı başlarında Sevgi Derneğini (Sozial Engagierter Verein für Gemeinschaftliche Integrationsarbeit e.V.)
kurduk.
Anadilde eğitimin büyük bir kazanım
olduğunu ve bu doğrultuda ailelerin
ve çocukların farklı metodlarla adapte edilmesi ve anadilin güçlendirilmesi gerekmektedir. Dar gelirli ailelerın mutlaka desteklenmesi, gelecek
kaygısının üzerlerinden atılması için
takviye seminerlerin verilmesi temel
amacımızdır.
Yaşadığınız herhangi bir sorunda
veya derneğinizde bir seminer talebi
için bize ulaşabilirsiniz.
Necla Demirci
Mobil: 0157 397 196 17
E-Mail: [email protected]
mittendrin e.V.
Luxemburger Str. 189
50939 Köln
24
siz Ve BURcunuz
Hangi meslek hangi burç için? Hangi burç, hangi meslekte daha başarılı olur?
Gerçekten de burcumuzla, işimiz arasında çok kuvvetli bir bağlantı var.Hatta bazı firmalar, alım yapacakları işin
niteliğine göre uygun burçlara öncelik
veriyorlar.
Koç (21 Mart / 20 Nisan)
Burçlar kuşağının en genç üyesi olan
koç burcu, içinde bitmek bilmeyen bir
enerji taşır. Bu enerji kimi zaman insanlara ilham kaynağı olur. Koçlar için
uygun meslekler arasında gazetecilik,
reklam ve halkla ilişkiler bulunur. Aynı
zamanda cesareti ve dürtüsellikleri
nedeniyle itfaiyeci, polis memurları,
girişimci, asker, kurtarma görevlileri
genelde yine koç burcundandır.
Boğa (21 Nisan / 21 Mayıs)
Bir boğa düzeninin bozulmayacağı
her işte mutlu olacaktır, yeter ki saatleri belli olsun, fazla bedensel iş yapmak zorunda kalmasın. Sakin, huzurlu, çalışkan boğa için uygun meslekler
arasında bankacılık, avukatlık, mimarlık bulunur. Boğa, güzel ve estetik olanı seçer. Damak zevki gelişmiştir. Bunun için gıda, mücevher ve lüksle ilgili
işlerde çalışmaktan zevk alır.
İkizler (22 Mayıs / 21 Haziran)
İkizleri mutlu etmek ister misiniz?
Ona yaratıcılığını kullanacağı bir iş
verin! İkizlerle çalışmak iki insanla
meşgul olmak demektir. Bu sebeple
o iki kat fazla düşünecek, fazla konuşacak ve belki de az çalışacaktır. Çünkü pratik yolu bilir. İkizler için uygun
meslekler arasında rehber, borsacı,
santral operatörü, öğretmen, mimar,
halkla ilişkiler bulunur. Aynı yerde sürekli kalmaktan sıkılır, arada bir hava
alması gerekir.
Yengeç (22 Haziran / 23 Temmuz)
Burçlar kuşağının annesi olan yengeçler, anaç yapıları nedeniyle, yuva
ve çocuklarla ilgili işleri yüklenmenin
haricinde daha büyük sorumluluk gerektiren alanlarda da başarılı olurlar.
Mükemmel yöneticiler olabilirler. Sorumluluk gerektiren işleri rahatlıkla
halleder, yaratıcı çözümler sunabilirler. Uygun meslekler arasında; insan
kaynakları, aşçı, öğretmen, yönetici,
avukat bulunur.
Aslan (24 Temmuz / 23 Ağustos)
İhtişamlı aslan, şov yapabileceği alan
ister. Organizatörlük, yöneticilik, tur
rehberliği, moda ve tasarım ile ilgili alanlarda çalışabilir. Ekip olmaktan
ziyade tek olmak ister. Gittiği yerde
oldukça sevilir ve önünde sonunda
istediğini alır. İkna yeteneği çok gelişmiştir, iyi avukatlar yine aslan burcundan çıkar.
Yay (23 Kasım / 20 Aralık)
Eline valizini tutuşturun ve bırakın o
istediği yere gitsin, emin olun döndüğünde ihtiyacınız olandan fazla bir
donanımla gelecektir. Yaylar için bir
yerde sabit kalmak işkenceyle eş değerdir. Felsefik yaylar çok babacan bir
yöneticidir. Kimsenin kötülüğünü istemez. Manevi yanları çok gelişmiştir,
sürekli ilham almak ister. Umutlu ve
pozitiftir. Seyahat ile ilgili bütün işler,
eğitmenlik, spor ile ilgili işler yayların
ilgi alanlarındandır.
Oğlak (21 Aralık / 18 Ocak)
Meslekler
ve
Burçlar
Başak (24 Ağustos / 23 Eylül)
Mükemmeliyetçilik ve titizliği ile bilinen başaklar, detay gerektiren işlerde başarılı olurlar. Gezegeni Merkür
olduğundan, yazar, araştırmacı, öğretmen, eleştirmen, çevirmenler de
başak burcundan çıkar. Ayrıca hizmet sektöründe de başaklara sıkça
rastlanılır.
Terazi (24 Eylül / 22 Ekim)
Hassas terazilerin sürekli denge arayışı mesleklerine de yansır. İyi birer ara
bulucu olduklarından elçiliklerde çalışanlar, adalete önem verdikleri için
ise mahkemelerde görev alanlar terazi burcundan çıkar. Romantik ve aşka
aşık terazilerden düşünceli söz yazarlarının da çıkması muhtemel. Güzel
olanı seven terazi moda alanında da
oldukça başarılı olabilir.
Akrep (23 Ekim / 22 Kasım)
Bir akrebin iyileştirme ve şifa verme
gücü olduğu söylenir. O ölüm ve yeniden doğuşun simgesidir. Yoğun hislere sahip olan akrep burcu için uygun
mesleklerin başında psikiyatrist, dedektif, avukat, eğitimci, bilim adamı
gelir. O oldukça fazla yoğunlaşabilmesi sebebi ile istediği her alanda başarılı
olabilir. Güvenilir bir çalışandır.
Burçlar kuşağının babası olan oğlak
burcunu nasıl bilirsiniz? Otoriter, gelenekçi ve kuralları çok önemseyen
yapıları nedeniyle çok iyi bir yöneticidir. Nerede neyin olması gerektiğini
bilir. O günler sonrasını tasarlar, adımların ötesini hesaplar ve öyle kararlar
alır ve inanın birçoğu, büyük başarılara imza atar. Oğlak bu özellikleri
nedeniyle iyi bir liderdir. Para yönetimi konusunda da başarılı olduğu için
bankacı olabilir. O sorumluluk insanıdır ve herkesten en iyi şekilde yapmak ister.
Kova (19 Ocak / 20 Şubat)
Kendini günümüze ait hissetmeyen
kovanın yapmak istediği meslek,
muhtemelen sıra dışı olacaktır. O kendi tuhaf meslek alanını bile yaratabilir. Farklı çalışan kafaları, onları bilim
adamı yapabilir veya çalışmaya bile
gerek duymadan dünyayı keşfe çıkıp
çadırıyla istediği yerde konaklayabilir.
Kısacası kovanın alanı herkesin harcı
değildir. Bir kadın kova, sıradan bir
erkekten daha fazla elektronik bilgiye sahip olabilir. Kovalar için uygun
meslekler: havacı, mucit, bilim insanı, elektrik-elektroniktir.
Balık (20 Şubat / 21 Mart)
Düşlere sıkça dalmalarıyla bilinen balıklar, yaratıcılık gerektiren işlerde başarılı olabilir. O sezgiseldir ve bu yanını kullanacağı işer onu yukarılara
rahatlıkla taşıyacaktır. Bir balık maddiyatçı değildir. Fotoğrafçı, müzisyen,
denizci, sanatçı, hemşire, veteriner,
psikolog olabilirler.
Gelecek sayıda: Burçların Huysuzluk Sıralamaları
25
kadIn saYfasI
Saçları düzelmek için süt maskesi
Yaz için güneş gözlüğü alacaksanız, yüz şeklinize uygun seçim yapın
Doğru güneş gözlüğünü nasıl seçerim diye soruyorsanız, işte size bazı ipuçları:
Saçınıza zarar vermeden düzleştirmek istiyorsanız süt maskesini deneyebilirsiniz. Bunun hazırlanması için
malzemeler: 1/2 bardak süt, 1 çay kaşığı bal, 2-3 adet püre haline getirilmiş
çilek ve bir sprey şişesi.
Yuvarlak yüzler: Çok keskin hatları olmayan, köşeli ve hafif çekik gözlükler
tercih etmelisiniz. Bu tip gözlükler yüz hatlarınızın daha keskin görünmesini
sağlayacaktır. Yuvarlak ve aşağı doğru genişleyen gözlükler kullanmamanızda yarar var.
Oval yüzler: Diğer yüz tipine sahip kişilere göre daha şanslısınız. Bu yüz tipine sahipseniz hemen hemen her gözlük tipi yüzünüzde hoş duracaktır. Köşeli
ve daha büyük camlı gözlükler de size oldukça yakışacaktır.
Kare yüzler: Oval ve yuvarlak gözlükler tam size göredir. Ayrıca küçük çerçeveli gözlükler yüzünüzü daha uzun gösterir ve suratınızın daha yumuşak görünmesini sağlar. Çok köşeli ve gözlerinize oturmayan gözlükler, bakış açınızı
bozacağı için bu tip gözlüklerden uzak durmanız gerekir.
Uzun yüzler: Gözlük seçerken daha dikkatli olmalısınız. Tercihinizi yüzünüzü
daha dolgun gösterecek yuvarlak ve büyük gözlüklerden yana yapmalısınız.
Köşeli gözlüklerden uzak durmanızda fayda var.
Üçgen yüzler: Kalın çerçeveli gözlükler size çok yakışacaktır. Eğer geniş bir çene
ve dar bir alın bölgesine sahipseniz, kedi gözü şekilli çerçeveler seçmelisiniz.
Buz ve Cilde Faydaları
Aşırı sıcak cilde zarar verebilir.
Cilde uygulanan buz küpleri,
kan dolaşımını hızlandırarak
teninize sağlıklı ve doğal bir
parıltı verir. Cildinize daha ışıl
ışıl bir görünüm vermek için,
dondurulmuş meyve küpleri
de kullanabilirsiniz. Buz teninizdeki iltihaplanmaların, sivilce ve lekelerin hafifletilmesinde kullanılır. Akneli bölgelerin üstüne doğrudan uygulanarak cildin uyuşması
beklenir ve bu yöntem iki günde bir geceleri tekrarlanabilir. Gözlerinizin altındaki mor halkalar ve şişkinlikler için
dondurulmuş salatalık ve gül suyu karışımı çok etkilidir.
Makyaj yapmadan önce kullanıldığı takdirde, cildinizdeki gözenekleri ufaltır ve fondötenin pürüzsüz bir biçimde uygulanmasına olanak verir. Makyaj yapacak vaktiniz
yoksa bir bezin içine dolduracağınız buz kalıplarını suratınıza uygulayarak hiç makyaj yapmadan canlı ve taze bir
görünüm elde edebilirsiniz. Buz uygulaması kırışıklıkların
görünümünü azaltır ve yaşlanma belirtilerini hafifletir.
Şunlara da dikkat etmelisiniz: Buzu bir kumaş ya da bez
içinde uygulayın. Cildin altındaki kılcal damarları çatlatabileceğinden, buzu doğrudan buzluktan alıp kullanmayın. Çatlamış kılcal damarları olan cilde buzu doğrudan
uygulamayın ve çok uzun süre ciltte tutmayın. Soğuk sizi
rahatsız ederse, uygulamayı hemen kesin. Buzu tek bir
bölgeye 15 dakikadan fazla uygulamayın.
Sprey şişesinin içine süt, bal ve püre
haline getirilmiş çileği koyun. Şişedeki malzemeleri iyice çalkalayın. Karışımın içinde bulunan çilek saçınızı hem
besleyecek hem de güzel kokmasını
sağlayacak. Saçınıza hazırladığınız karışımı püskürtün. Saç diplerinize de sıkabilirsiniz. Ardından saçınızı tarayın
ve maskeyi yarım saat bekletin. Sonra
da saçınızı yıkayıp durulayın.
Dalgalı saçlarda bu yöntem işe yarıyor ancak çok kıvırcık saçlarda etkisini
göstermeyebilir. Saçınız düzleşmese
bile en azından beslenecektir.
26
yaşama dair
İnsan neden okur?
Aslında hepimizin farklı farklı cevapları vardır bu soru için. Mesela benim
birden çok cevabım var.
Ben bazen sırf hayatın gerçekliğinden,
günün yorgunluğundan kurtulmak
için okurum. Evet, gerçeğin gerçekliği
beni bazen o kadar yorar ki, düşüncelerimi alıp, gerçek olmayan bir yere gitmek isterim. İşte tam o noktada kitap
devreye girer. O sayfaları parmaklarımın arasına aldıktan sonra, ne ben gerçek ben olurum, ne de dünyam gerçek
dünya . Elimdeki sayfalar arasında kaybolup giderim, saatlerce o dünyadan
ayrılmak istemem, yeri gelir tasımı tarağımı toplayıp, yaşamımın geri kalanını orada geçirmek isterim. Ama böyle
bir şey elbette mümkün değil, çünkü
belli bir süre sonra kafanızı o büyülü
kelimeler arasından kaldırmak zorunda kalıyorsunuz.
Bence insan , insanlar için ve kendisi
için okur . Okumak oldukça yalnız ve
tekil gözükse de siz okuduğunuz zaman , başkalarının okumasına ön ayak
olmuş oluyorsunuz .Ben okuduklarımı
paylaşmaktan müthiş keyif alan bir insanım. Okuduğum her kitabın da, ötekinin okumasına öncülük ettiğini görüyorum. Mesela, öğrencilerime kitap
önerilerim böyle bir işlev görür .Onun
için okuduğunuz her kitap , biraz da
başkası için okunmuştur aslında .Okuyan İnsan istese de istemese de toplumsal bir misyonu olduğu ve sahip
olduğu bilgileri paylaşması gerektiği
duygusunu benimser. Diğer bir deyişle
okumak özü itibariyle bencilliğe yatkın
insanı, paylaşımcı bir insana çevirir. İnsan için öğrendiği her yeni bilgi, tabiri
caizse başkalarıyla paylaşılması gereken bir yük halini alır. Hem bu yükten
kurtulmak hem de okumanın kazandırdığı toplumsal misyonu yerine getirmek ihtiyacı kişiyi paylaşmaya iter.
Bunun için kendi sosyal medya hesaplarımdan kitaba ve edebiyata dair görselleri ve düşüncelerimi paylaşıyorum.
İnsan, yaşamak için de okur .Hayat ve
kitap ayrılmaz iki dosttur . Okudukça
yaşadığınızı, yaşadıkça okuyacağınızı hissedersiniz . Yaşamak için okumak esastır, yani okudukça yaşama
da bağlılık hissederiz . Onu anlamlı ve
donanımlı yaşar hale geliriz
İnsan, anlatmak ve anlamak için de
okur. Anlamak, okumanın sonucu olduğuna göre , iyi bir kitap okuru , aynı
zamanda anlama işini gerçekleştirmiş
olur. Anlatmak için de okumalıyız. İyi
okuyorum ama , anlamıyorum diyen
birisini duymadım .
Geçmişi anlamak ve geleceği kurmak
için de okumalıyız Geçmişine ilgi duymayan okur, geleceğini iyi kuramaz .
Gelecek yine de geçmiş üzerine kurulan bir yapının adıdır.
İnsan değişmek ve dönüşmek ihtiyacı
için de okur. Okumayan insanda değişme olmaz. Halbuki okur değişen
insandır. Dönüşmek isteyen insan,
mutlaka okumalıdır. Okuyan insanın
değiş tiğini ve dönüştüğünü anlık görebilirisiniz. Bu entelektüel değişiminiz için ,entel dantel kelimeleriyle sizi
aşağılamaya çalışan kişiler olacaktır.
Bunlara takılmayınız. Okumak değişimdir. Değişmeden, dönüşmek de
mümkün değildir. Okuyan her insan
da bir parça dönüşmeye taliptir.
Öğrenim hayatımızda, uğraşı alanlarımızda ve zevk için okumada, okumanın önemli bir nedeni zihnin yetenek
ve gücünü, kuvvetli düşüncelere karşı kullanmak suretiyle geliştirmektir.
Çok okuyarak deneyim kazanırsak, zihindeki bilgi yapıları çeşitlenir ve esnekleşir, elimize aldığımız kitabı kolay anlarız. Söylenenleri ve okunanları
kolayca yorumlamayı, anlamayı, daha
önce edindiğimiz bilgilere dayanarak
sağlarız. Okuma ilk başlarda insanı
sıksa bile, yavaş yavaş anlamaya çalışırsak okuma isteğimiz artar. Anlama
zevki okumanın anahtarıdır. Anladıkça, okudukça okuma deneyimi artar.
Sözcük dağarcığı zenginleşir, ufkumuz genişler,dikkatimiz yoğunlaşır. Bilgiler çoğaldıkça, çeşitlendikçe ve yapılandıkça düşünceler de esnekleşir,
bildiklerimize dayanarak yeni okunanlardan sonuç çıkarma yeteneğimiz artar. Türkçeyi, akıcı ve etkili konuşmanın
ana unsurlarından birisi de etkili ve iyi
okuma sanatını bilmektir.
André Maurois, gençler için yazılmış
en güzel kitaplardan birisi olan “Yaşama Sanatı” adlı o güzel kitabının bir
bölümünü, okuma sanatına ayırmıştır.
Maurois’ya göre genelde üç tip okuyucu vardır.
Birinci tip okuyucular, durmadan okuyan, ne bulursa okuyanlardır:“Bunlar
okumakta ne düşünce ne gerçekleri ararlar, ancak dünyayı ve ruhlarını
maskeleyen o sözcükler dizisinin peşindedirler. Okuduklarının özünden,
ana düşüncesinden pek azını akıllarında tutarlar; bilgi kaynakları arasında hiçbir değerlendirme yapmazlar. Onların yaptığı okuma, tamamen
edilgendir; sadece yazılara boyun
eğerler, okuduklarını yorumlamazlar, akıllarında bunlara yer açmazlar,
bunları sindirmezler.”
İkinci tip okuyucular, zevk için okuyanlardır. Bu daha aktif bir okumadır.
“Bu tür okuma meraklısı romanları,
güzel ifadeleri ya kendi duygularının
uyanışını ve heyecana gelmesini ya
da yaşamda bulamadığı serüvenleri
aradığı için yani zevki için okur.” İnsan dertlerinin, yüz yıllardır aynı kaldığını görmek onu rahatlatır. Bu tür,
zevk için okuma, sağlıklı bir okumadır.
Üçüncü tip okuma, iş için okumadır.
“Bu, bir kitapta belirli bilgileri, ana hatlarını tasarladığı hâlde zihinde bir yapıyı tamamlayabilmek için gereken ham
maddeleri bulmak için okuyan adamın
okumasıdır.” Bu tip okumaya girişenlerin mutlaka not tutması gerekir.
Birkaç yazarı ve birkaç konuyu eksiksiz bilmek, birçok yazarı ve birçok konuyu üstünkörü bilmekten daha iyidir: “Bir eserin güzellikleri ilk okuyuşta
hiçbir zaman tam olarak anlaşılamaz.
Gençlikte, tıpkı yaşamda olduğu gibi,
kitapların arasında dost aramak için
dolaşmalıdır; ama bu dostlar bulunup, seçilip, benimsenince onlarla
baş başa kalmak gerekir. Montaigne,
“Saint-Simon’un, Retz’in, Balzac’ın veya Proust’un yakını olmak, bir yaşamı
zenginleştirmeye yeter.” der.
27
yaşama dair
Peki ama ne okuyacağız?
Bizi zenginleştirecek
eserleri nasıl seçeceğiz?
Yaşam, yeterince kısa olduğu ve bütün eserleri okuma imkânı bulunmadığı için eleştiri süzgecinden geçmiş
olan baş yapıtları, şaheserleri öncelikle okumalı; “Şaheserlerin sayısı zaten o kadar çoktur ki, hepsini tanımamıza asla imkân olmayacaktır.“ Biz de
yüzyılların yaptığı seçime güvenelim.
Sanat kitaplarının seçiminde de, bilim
kitaplarının seçiminde de bu görüş
işe yarayabilir.
Size seslenen yazarları bulun. Sizin yazarlarınızın kimler olduğunu tanımayı
öğrenin. Sizin yazarlarınızın, arkadaş
larınızın yazarlarından farklı olduğunu göreceksiniz. Maurois, bu konuda “Edebiyatta da, aşkta olduğu gibi
başkalarının seçimi insanı şaşırtır.” diyor. Size uygun gelen yazarları bir defa
bulduktan sonra, onları kendinize birer
düşünce merkezi yapabilirsiniz.
okumayın. Okuma işlemini dinamik
bir oturuşla yapın.
• Belleğinizi geliştirmek için bol bol beyin fırtınası yapın.
• Kavrama ve anlama yeteneklerinizi
geliştirmek için söz dağarcığınızı, bilgi ve kültür düzeyinizi geliştirin.
• Zihin ve beden olarak son derece uyanık ve dinamik olarak okuyun. Bütün
duygularınızla, okunan yazıya yönelin. Asla dalgın biçimde okumayın.
• Okumalarınızda esnek olun. Her yazıyı aynı hızla okumayın, koşullara göre
okuma hızınız da, “esnek okuma, görme, görme / duyma ağırlıklı okuma
hızları” uygulayın.
• Okuma alıştırmalarınızda, önce kısa
ve kolay metinler, sonra zor ve uzun
metinlerde uygulamalar yapın.
• Okuma olayının, aynı zamanda düşünmek olduğunu unutmayın.
• Öğrenme ağırlıklı okuma yaparken
dinlenme gereksinimi duyar duymaz,
okuma hızınızı düşürün; çünkü, bu durumda ilgi azalacak, aklınız işlevini yerine getiremeyecektir. Bu tür yazıları
uygun koşullarda, dingin bir kafayla
okuyun.
• Ön yargılarınızı atın. Kendi düşüncelerinizi yitirmeksizin, başkalarının düşüncelerine açık olun. Düşüncelerinize
ters gelen veya düşüncelerinizi zorlayan metinleri yılmadan, mutlaka bir
şeyler öğreneceğim diye okuyun..
• Zaman zaman ara verin, okuduklarınızı aklınızdan özetleyin ve tekrar okumaya devam edin. Verilen aralarda,
zihninizde kıyaslar ve yorumlar yaparak, bilgileri özümlemeye çalışın.
• Önemli yerlerin altını çizin, sayfa kenarlarına notlar alın veya kendi yönteminizle hatırlatmalar çıkarın. Önemli
yerlerin önce, ayrıntıların sonra geldiğini unutmayın.
• Her okunanı ezberlemeye kalkmayın.
• Okuma işlemi bittiği zaman, mutlaka
yazılanlarla uyum ya da çelişkide olduğunuz yerleri net olarak belirlemeye çalışın. Kısa kısa notlar alın.
C
M
Y
CM
A
medi ktif
Aktif medya hizmetleri...
www.mediaktif.com
A firmalara özel e-radyo kurulumu
Aktif yayın ve tanıtımınızı yapabileceginiz,
kullanımı son derece kolay olan
internet radyosu kurulumu ve
teknik takip hizmeti sağlıyoruz.
İnternet radyonuzda,başarılı bir
reklam ve yayın planlaması ile hem kurumiçi
müzik yayınını özgün ve eğlenceli bir şekilde
gerçekleştireceksiniz hem de tüm bu olanakları
değerlendirerek hedef kitlenizi kolaylıkla
yönlendirebileceksiniz.
W W W.
A website tasarım & güncelleme
Firmanızın imajını temsil edecek olan web
siteniz için alacağınız web tasarım hizmetinin
ihtiyaçlarınızı en iyi şekilde karşılaması gerekir.
Mediaktif profesyonel web tasarım hizmeti ile
firmanızın kimliğini internet üzerinde de etkili
bir biçimde tanıtın.
.C OM
MY
CY
CMY
K
Bir sayfaya göz atmak, telefona yanıt
vermek, sonra, aklı başka yerdeyken
kitabı tekrar eline almak, sonra ertesi
güne kadar bir yere bırakmak, okumak değildir. Gerçek okuyucu, kendisine uzun, yalnızlık içinde akşamlar
hazırlar; çok sevdiği şu yazara, bir pazarının öğleden sonrasını ayırır.
İyi Okuma Konusunda
Bazı Öneriler
• Göz sağlığınıza dikkat edin. Okuyacağınız yazı ile gözleriniz arasında 30
- 35 cm aralık olsun ve sayfayı kuş bakışı bir açı ile tutun.
• Işık gözlerinize değil, doğrudan okuduğunuz yazıya gelsin. Parlak kâğıtlardaki yazıları loş, mat kâğıtlardaki
yazıları parlak ışıkta okuyun.
• Sırtüstü yatarak, yüzüstü uzanarak
Konuyu yine Maurois’nın şu cümlesiyle bitirelim: “Okuma sanatı, her şeyden önce, yaşamı kitaplarda bulmak
ve kitaplar sayesin de onu, daha iyi
anlamak sanatıdır.”
Kitapsız kalmamanız
dileğiyle…
Füsun Özdemir
A grafik tasarım
Grafik tasarım çalışmaları her türlü basılı
medyada kullanabileceğiniz görsel tasarılardır.
Dergi ve gazete reklamları, katalog, broşür,
bülten ve şirket tanıtım dosyaları matbaa öncesi
tüm tasarımları grafik tasarım ekibimizce
hazırlanmaktadır.
A multimedya çalışmaları
Firmalar artık uzun ve sıkıcı düz
metinler yerine kendilerini,
yaptıkları işi, ürünü, hizmeti, imajı,
prestiji yansıtacak görseller, tasarım
ürünleri kullanmaktadırlar.
Mediaktif olarak bütün video-foto
metaryellerinin işlenmesi konusunda,
son teknolojiyle çalışıp, işe duyulan
saygı ve sevgiyi, araştırmacılığı ve
tecrübeyi birleştirip sizlerle
buluşturuyoruz.
A
medi ktif
+49 151 47928739 • +49 151 47052922
www.mediaktif.com
[email protected]
28
KİŞİSEL GELİŞİM
Rem uykusu: Uykunun rüya görülen
evresidir. Non-rem uykusunun dört
evresinden sonra gelir. Rüya insanların uyurken deneyimlediği olaylardır. Nedenleri, kaynakları ve anlamları üzerine geliştirilmiş farklı anlayışlar
bulunsa da, genel olarak iki kolda gelişen rüya çalışmalarından bahsedilebilir. Bunlar psikiyatri gibi bilim dallarının teorileri ile metafizik açıklama
çabalarıdır.
Uyku
Evrenin pozitif enerjileriyle ve içinde
bulunduğumuz bahar aylarının bütün
güzelliğiyle sizleri selamlıyorum...
Uyku, tüm memelilerde, kuşlarda ve
balıklarda doğal dinlenme biçimidir. Bu canlılar günlük işlevlerini gerçekleştirebilmek için uykuya ihtiyaç
duyarlar. Uyku tam anlamıyla şuursuzluk olarak nitelendirilemez. İnsanlarda yeterli uyku alınmaması unutkanlık, asabiyet, dikkat dağınıklığı gibi
sorunlara neden olabilir. Ayrıca gereğinden fazla uyku, depresyon gibi
rahatsızlıklardan kaynaklanıyor olabilir. Uyku bozukluğu kimi insanlarda kronik hale gelip, çok büyük sorunlara neden olabilmektedir. Uyku,
insan ömrünün en az 1/3’ünü oluşturur. Vücudun dinlenmesini ve beynin
bir gün önce aldığı bilgiyi işlemesini
sağlar. Uyku, 24 saatlik döngüde doğal olarak yerini almaktadır. Kişinin
kolaylıkla uyandırılabildiği, değiştirilmiş bilinçlik halidir. Kişilerin uykudaki
davranışlarını ve EGG kullanarak onların beyin dalgalarını inceleyen bilim
insanları, uyku sırasında gerçekleşen
olaylara dair kanıtları ortaya koyarlar.
Uyanıkken ya da uyurken beyin dalgaları, beyindeki milyarlarca nöronlar
arasındaki elektrik trafiği sonucunda
üretilir. Uyku aynı zamanda hafızanın
yeniden yapılandırılması ve psikolojik
yenilenme için gereklidir.
Melatonin hormonu ve tyrophonin
aminoasiti uykuyu etkileyen önemli faktörlerdendir. Bunları içeren besinler, uykuyu olumlu yönde etkiler. İç organların herbirinin dinlenip,
onarılması, gece saatlerinde gerçekleşmektedir.
Uyuduğumuz esnada, adrenalin düzeyi ve kortikostereoid seviyeleri düşer. Büyüme hormonları ve yenileyici
hormonların düzeyi ise yüksektir. Melatonin hormonu ise uykuyu tetikleyici olarak bilinir.
Uyurken kişi “non-rem uykusu” ve
“rem uykusu” olmak uzere, iki uyku
tipi arasında gidip gelir. Non-rem uykusu elektroensefalografik dalgaların
değişimine göre 4 ayrı evreden oluşur.
Birinci evre: Uykuya dalma durumudur, bu evrede uyanılırsa kişi etrafında
olup bitenden haberdar olmamasına
rağmen, uykuya daldığının da farkında değildir.
İkinci evre: bu evrede uyandırılan kişi
uykuda olduğunu hatırlayacaktır.
Üçüncü ve dördüncü evreler: yavaş
dalgalı (en derin) uyku evresidir.
Uyku süresi genelde 8 saat olarak belirlenmesine karşı, kişiye, cinsiyete, yaşam tarzına göre değişebilmektedir.
Derin, yavaş uyku ve REM evresi yeterli düzeyde uyunmalıdır. Bu uyku
evrelerinin kalitesini genler haricinde
şu etmenler de etkiliyor:
• Stres, depresyon.
• Her gün eşit miktarda ve aynı saatlerde uyumaya çalışın.
• Amfetamin, steroid, antidepresan
türü ilaçlardan uzak kalmaya çalışın.
• Yüksek ses (Odada hiçbir elektronik eşya bulundurulmamalı )(Elektromanyetik alan) sessiz bir ortam
sağlanmalıdır.
• Açlık, tokluk (Yatmadan en az 2 saat
önce hafif bir akşam yemeği (sebze,
meyva) yenmelidir.
• Işık (Melatonin hormonu sadece karanlık ortamda vücut tarafindan gece
23.00-05:00 arasında üretilmektedir.)
• Sigara, çay, kahve vb. içecekler ve
uyku ilaçlarını uykudan önce almamaya çalışın.
• Bir önceki günden kalan uykusuzluk
(Ne kadar eksik uyuduysanız, ertesi
gün tamamlamaya çalışın.)
• Zihnin meşgul olması (mümkün oldukça günlük yaşananları gece değil, ertesi günün sabahında düşünün).
• Derin, yavaş uyku süresini uzatan seratonin (mutluluk) hormon miktarının
eksikliği. (Pozitif düşünün.)
• Yatmadan önce , zencefilli ve karanfilli ılık suyunuzu yudumlayıp, taze
oksijen dolu yatak odanızda, ortapedik yastıkta, sağ yanınıza yatıp, nefes terapisi yaparak, derin ve kaliteli,
renkli rüyalar görebileceğiniz bir uykuya dalın.
Sağlıcakla ve sevgiyle,
daima pozitif kalın.
Hasan Erdal
Yaşam Koçu
29
Yemek kültürü
Yaza özel basit tarifler seçtik sizler için. Hoşunuza gideni deneyin deriz. (SB/ÇB: Su/çay bardağı, YK/ÇK: Yemek/çay kaşığı)
İç Baklalı Enginar
Kabak Pizzası
Karnabahar Sote
Malzemeler: 6 adet enginar çanağı, 1 SB dolusu iç bakla, 1 büyük kuru
soğan, 1/2 SB taze bezelye, 1 portakal suyu, yarım limon suyu, dereotu,
zeytinyağı, tuz.
Hazırlanışı: Yayvan bir tencereye enginar çanaklarını dizin. Üzerine küp
küp doğranmış soğanları, bezelye ve
iç baklaları paylaştırın. Tuzunu serpip,
portakal ve limon suyunu dökün. Çok
az da kaynar su ekleyebilirsiniz. Enginarlar yumuşayana kadar pişirin. Piştikten sonra üzerine zeytinyağını gezdirip, dereotu ile süsleyin.
Malzemeler: 2 adet kabak, 1 kuru soğan, 1 yeşil biber, dereotu, rendelenmiş peynir, sıvı yağ.Sosu için: 2 adet
domates, 3 baş sarımsak, tuz, karabiber, kırmızı biber, kekik, kimyon.
Hazırlanışı: Rendelenmiş sarımsak
domates ve baharatları kısık ateşte
pişirin. Kabakları uzunlamasına incecik dilimleyin ve yağlı kağıt serilmiş
fırın tepsisine dizin. Üzerine sırasıyla,
pişen domates sosunu, ince dilimlenmiş biber ve soğanları ve dereotu ve
peynir rendesini koyarak, 180o fırında
25 dakika kadar pişirin.
Malzemeler: 1/3 baş karnabahar, 2
çorba kaşığı zeytinyağı, tuz, karabiber.
Hazırlanışı: Karnabaharı yıkadıktan
sonra, çiçeklerini minik minik doğrayın. Çiğden veya biraz buharda pişirdikten sonra üzerine tuz, karabiber ve
yağını gezdirip tavaya koyun. Rengi
hafif dönünceye kadar kavurun. İsterseniz üzerine sarımsaklı yoğurt ve kırmızı toz biber ilave edebilirsiniz.
Hamsili Pilav
Pembeleşince üzerine fıstıkları ve kuşüzümünü ekleyin. Karabiber, yenibahar, tarçın, nane, tuz, fıstık, kuş üzümü,
rendelenmiş domates, limon suyun ve
şekeri ekleyip, en son pirinci katın ve
kavurmaya devam edin. Kavurma işleminin sonuna doğru rendelenmiş domatesi ve limon suyunu ilave edip, üzerine kaynamış suyu ekleyip kısık ateşte
pişirin. Sonra 20 dakika dinlendirin. Fırına dayanıklı cam kabı yağlayıp, balıkların yarısını tüm zemine dizin. Hamsilerin üzerine demlenmiş pilavı yayın.
Sonra da kalan hamsileri dizin. 180o ısıtılan fırında 15 dakika pişirin.
Malzemeler: 1 kg kılçıksız hamsi, 2,5
SB sıcak su, 2 SB pirinç, 1 ÇB sıvı yağ, 2
kuru soğan, karabiber, yenibahar, tarçın,
nane, tuz, şeker, fıstık kuş üzümü, limon.
Hazırlanışı: Tencereye yağ koyarak
küp küp doğramış soğanları kavurun.
Sarımsaklı Domates Kebabı
Malzemeler: 1 kg kuşbaşı et, 1 kg domates, 1 baş sarımsak, 100 gr tereyağı, 3 ÇK tuz, 1 ÇK kırmızı tozbiber.
Hazırlanışı: Domatesleri rendeleyin ve sarımsakları soyun. Tencereye eti koyup üstüne sarımsakları serpin. Üstüne domatesleri yayın. Tuzu,
tozbiberi ve tereyağını da koyup kısık
ateşte et pişene kadar kapağı kapalı
olacak şekilde kaynatın.
pizzeriapontpascha
türkisch - italienische küche
AB 4,00 € GROSSE
STUDENTENPIZZEN
immer dauer- &
menüangebote
PONTSTRasse 114-116, 52062 AACHEN, TEL.: 0241 / 40 25 57
ÖFFNUNGSZEITEN: So.-Do. 11:00-01:00, FR. & SA. 11:00-03:00
www.pontpascha.de
30
bulmaca saYfasI
© www.wikipedia.de
31
bunları biliyor muydunuz?
Yarım kalan konuların neden unutulmadığının bilimsel nedeni: Zeigarnik Etkisi
Sorumluluk Duygusunu Tetikliyor
Geçmiş dönemde planlayıp da gerçekleştiremediğimiz projelerimize ait başarısızlıklar bize, Zeigarnik Etkisi olarak
ve “keşke” şeklinde geri döner. Bitmemiş ilişkilerimizi neden sürekli hatırladığımızı, yarım kalan aşklarımızı neden unutamadığımızı, ortasında eve
geri dönmek zorunda kaldığımız tatillerin neden daha çekici gözüktüğünü
nedenselleştirir bu etki.
Zeigarnik Etkisinin Çıkış Noktası
1920’lerin ortalarında bir grup psikolog, Berlin Üniversitesinin restoranına gider. Kalabalık grup, siparişlerini
verir. Siparişi, tek bir garson alır. Ancak, hiçbir siparişi kaydetmez. Grup,
yemeklerini yer ve restorandan çıkar.
Daha sonra, gruptan bir psikolog, geri
dönerek, aynı garsonu bulur ve bunca
siparişi aklında nasıl tuttuğunu sorar.
Garson, üniversitenin kalabalık restoranındaki biraz evvel aldığı siparişi bırakın, psikologlardan oluşan grubu bile hatırlamamaktadır. Garsonun
psikoloğa söylediği tek şey, siparişleri
aklına yazıp, yemeklerin ilgili kişilere
ulaştırılmasını sağladıktan sonra siparişleri aklından sildiğidir. Zeigarnik ve
ekibi, bitirilmemiş, sonlandırılmamış
işlerin, zihni meşgul ettiğini görürler.
Tamamlanmamış Yaşantı
Doygunluğa Ulaşmamıştır
Bu etkinin çıkış noktası: İnsanların tamamlanmamış yaşantılarını, tamamlanmış olanlardan daha önce ve daha
net bir şekilde anımsama eğilimidir.
Tamamlanmamış yaşantının doymamış olması ile alakalıdır bu, rahatlama gerçekleşmemiştir, sonuca gidilmemiştir. Yaşantının tamamlanması
veya sonuca gidilmesi sonucunda bir
rahatlama ve doymuşluk elde edilir.
Dolayısıyla tamamlanmamış yaşantılar daha açık ve net anımsanır.
Bir Örneği:
Eski Sevgilinin Unutulmaması
Günlük hayattan örnek verecek olursak “eski sevgilinin unutulmaması”
güzel bir örnektir, hedefe gidilmemiş, sonuca ulaşılamamıştır. Bu etki
doğrultusunda eski sevgili, ayrılığın
ilk zamanlarında fazlasıyla hatırlanır.
Ama zamanın unutturma ve duyarsızlaştırma etkisi uzun vadede Zeigarnik
etkisinden çok daha baskın olduğu
için, anımsamaların veya hatırlamaların gücü azalır.
Bir Başka Sonucu:
Evlilik Aşkı Öldürüyor
Öte yandan, yaygın olarak inanılan
“evlilik aşkı öldürüyor” düşüncesi de
bu etkinin sonuca gidilmesi sonucunda oluşmuştur. Bireyler, yaşantılarını
tamamlamış, sonuca gidilmiş bir rahatlama ve doygunluk yaşanmıştır.
Evlilik aşamasında, çeşitli aktiviteler
ile bireylerin birbirini tanımaya ve
anlamaya çalışması, birbirlerine saygı göstermesi ve evliliğin değer önceliklerinin belirlenmesi evliliği canlı
tutabilir ve evliliği sağlam temellere
oturtabilir.
Dizilerdeki
‘’Devam Edecek’’ Olgusu
Zeigarnik etkisi televizyon dizilerinde
de bolca kullanılıyor. “Devam edecek”
şeklinde yarım bırakılan bir dizi finali, yarım kalmışlık etkisiyle seyircinin
aklında kalıyor. Bu etkiyi geniş izleyici kitlelerine konuşan veya sunum
yapan kişiler de kullanıyor. Konuşmayı kişisel bir anı ile açan sunucu, bu
anının nasıl sonlandığını anlatmadan
konuşmanın diğer kısımlarına geçiyor. İzleyici hikayenin nasıl bittiğini
bilmek istediğinden dikkatle konuşmayı dinliyor.
Öncelikle, “Sorumluluk” denen duygu
durumu ile Zeigarnik Etkisi arasında
bir bağ kurabiliriz. Genlerimizle gelen
ve beyne ait bir mekanizmanın (limbik
sistem), içinde yaşadığımız topluluk ve
çevre koşulları ile beraber işlenen bu
sorumluluk duygusunu, çoğunlukla
farkında olmadan (bilincimiz dışında)
edinmiş olmalıyız. Bir başka deyişle,
sorumluluk duygusu, beynimizin düşünen kısmına ait değildir.
Etkisi Kişiliğinize Bağlı
Zeigarnik etkisinin sizi ne kadar etkileyeceği ise kişilik özelliklerinize
bağlı. Örneğin yargılayıcı-algılayıcı
ölçeğinde ne tarafa daha yatkın olduğunuz gibi. Daha yargılayıcı iseniz,
bir hikayenin sonunu duymak sizin
için önemlidir, çünkü netice ihtiyacınız yüksektir. Daha algılayıcı iseniz de,
hikayenin sonunu duyup duymamak
sizin için çok önemli olmayabilir.
Borçsuz bir hayat mümkün!
Telefon:
0241 / 903 94 04
ınternet:
www.schuldnerberatung-ac.info
e-mail:
[email protected]
Büro adresimiz:
Dennewartstr. 17 (3. kat)
(Europaplatz’da
Technologiezentrum’un yanı.
Jülicher Str. tarafından gelenlerin
Ludwig Museum durağında
inmeleri gerekmektedir).
Büro saatlerimiz:
Pazartesi 0900 -1200 ve 1500 -1600
Salı
0900 -1200 ve 1400 -1600
Çarşamba 0900 -1200 ve 1400 -1600
Perşembe 0900 -1200 ve 1400 -1600
Cuma
0900 -1200
32
SAĞLIKLI YAŞLANMA
21 Eylül Dünya
Alzheimer Günü
Demans (Bunama) nedir? Alzheimer nedir? Farkları nedir?
Demans ileri yaşlarda en sık karşılaşılan sağlık sorunları arasında yer alır. Almanya’da toplam olarak 1,5 milyon kişide demans vardır. Tıpta “demans”, gittikçe daha fazla sinir hücresinin ve sinir hücreleri arası bağlantıların yok olduğu bir durum olarak tanımlanır. Bundan
dolayı hafıza, düşünme, yön bulma ve dil yetenekleri giderek daha olumsuz şekilde etkilenir. Çoğunlukla davranış ve motivasyonda değişiklikler meydana gelir. Demans hastalığının birçok nedeni olabilir. Alzheimer ise demans hastalığının en sık görülen türüdür. Demansların yaklaşık %60’ının nedeni Alzheimer hastalığıdır. Dünyanın bir çok ülkesinde bu
hastalığa dikkat çekmek ve bilgilendirmek için her yıl 21 Eylül tarihinde etkinlikler yapılır.
Saat
testi
Hafıza bozukluğu mu,
bunama veya Alzheimer mı?
Zihinsel verimliliğimizde aksaklıklar olduğunda, çoğu insan endişelenir ve bunuyor
muyum, Alzheimer’a mı yakalandım acaba
diye kaygıya kapılır. Unutkanlık başka bir
hastalığın işareti de olabilir. Zihinsel aktiviteyi test etmek için çeşitli deneyler var.
Altdaki test bunlardan biri ama unutmayın,
tam teşhis için yeterli değildir. Bunun için
aile hekiminize başvurmalısınız.
Nasıl uygulanır?
• Test edeceğiniz yakınınıza vs., üzerinde
bir dairenin çizili olduğu kâğıdı verin, alt
ve üstü işaretleyin.
• Ona bu dairenin bir saat olduğunu ve
önce sayıları yazmasını, sonra da saati “11’i
10 geçiyor” olarak çizmesini söyleyin.
• Sonra bu çizimi aşağıdaki kriterlere göre
değerlendirin.
• Sonuç 1 veya 2’deki gibiyse, henüz herşey
yolunda demektir.
• 3. seviyeden itibaren mutlaka bir hekime
görünüp daha kapsamlı testler yaptırılmalı.
Älter werden in Aachen
Hackländerstr. 1, Aachen
Tel.: 0241 / 432-50 28
Pflegestützpunkt / StädteRegion
Zollernstr. 10, 52070 Aachen
Tel.: 0241 / 51 98-50 67
Pflegestützpunkt / AOK
Karlshof am Markt, Aachen
Tel.: 0241 / 46 41 18
DemenzNetz StädteRegion
Aachen e. V.
Löhergraben 2, Aachen
Tel.: 0241 / 51 00 21 21
Pflegestützpunkt / AOK
Frankentalstr. 16, Stolberg
Tel.: 02402 / 10 41 25
1: Mükemmel
• 1 den 12 ye kadar olan
sayılar doğru yerleştirilmiş
• Akrep ve yelkovan doğru
pozisyonda ( 11:10 )
2: Hafif hatalar
• Rakamlar arasındaki
boşluklar eşit değil
• Rakamlar daire dışında
• Yazarken kâğıt çevrilmesinden
dolayı sayılar ters
• Kişi yön bulmak için
çizgiler ile çalışıyor
3: Hatalı zaman
• Çizim aşağı yukarı doğru
• Tek ibre var
• Vakit yazı olarak yazılmış
• Akrep ve yelkovan eksik
4: Doğru çizmek mümkün değil
• Rakamlar arasındaki
boşluklar orantısız
• Bazı rakamlar unutulmuş
• 12 den büyük sayılar kullanılmış
• Sağ sol karıştırılmış, sayılar
saat yörüngesinde degil
• Sayılar okunmuyor
5: Yüksek derece bozukluk
- Seviye 4 deki gibi,
ancak daha vahim
6: Tamamen başarısız
• Saat yapmaya hiç bir teşebbüs yok
• Saate benzer bir taraf yok
• Kişi kelime ya da isim yazıyor
1
2
3
4
5
6
Region Aachen Bölgesi‘nde yaşlılık, bunama, yardım ve bakım
sigortası gibi konularda bilgi almak için başvurabileceğiniz yerler:
Demenz-Servicezentrum
Regio Aachen/Eifel
Bahnhofstr. 36-38, Alsdorf
Tel.: 02404 / 94 83 47
Pflegestützpunkt Kreis Düren
Bismarckstr. 16, Düren
Tel.: 02421 / 22 15 17
Pflegestützpunkt / AOK
Aachenerstr. 30, Düren
Tel.: 02421 / 95 62 99
Pflegestützpunkt / AOK
Promenadenstr. 1-3, Jülich
Tel.: 02461 / 68 22 99
Beratungs- und
Vermittlungsstelle
Kreis Heinsberg
Valkenburgerstr. 45, Heinsberg
Tel.: 02452 / 13 55 03
Pflegestützpunkt
Kreis Euskirchen
Jülicher Ring 32, Euskirchen
Tel.: 02251 / 15 521
Pflegestützpunkt / AOK
Kaplan-Kellermann-Str. 2-6,
Euskirchen
Tel.: 02251 / 70 31 17
33
önce sağlık
Bu sayımızda yoğun sıcaklar altında
kronik hastalığı olanların dikkat etmesi gereken hususlar hakkında sizleri bilgilendirmek istiyoruz.
ani şeker düşüşlerine karşı önlem alabilmek için, yanlarında şeker içeren
bir besin ile sokağa çıkmaları unutulmaması gereken bir detaydır.
Kalbinizi koruyun
Hava sıcaklıklarının artması, özellikle kalp hastaları açısından önemli
riskleri de beraberinde getirir. Sıcaklıklarla birlikte artan su ve tuz kaybı
kanın pıhtılaşma oranının yükselmesine neden olur. Vücut ısısını sabit
tutan en önemli mekanizmalardan
biri cildin kan dolaşımıdır. Cildi besleyen damarlar sıcakta genişleyerek
vücuttaki ısı kaybını artırmaya çalışır.
Bu durum kalbin daha fazla çalışmasını gerektirir.
Tansiyon ilaçlarınıza dikkat edin
Aşırı sıcaklar ve yüksek nem tansiyon
hastalarını olumsuz etkilemektedir.
Havanın nemli olduğu durumlarda
vücut ısısını dengeleyemediğinden
kan basıncı da olumsuz etkilenecektir. Tansiyon ilaçlarının birçoğunda idrar söktürücü özelliği bulunması vücutta sodyum ve potasyum kaybına
neden olur. Tansiyon ilacı kullananların doktorlarına danışarak sıcak havalarda idrar söktürücü özellikte olmayan ilaçları kullanmaları uygun
olacaktır. Tuzsuz diyet yapan hipertansiyon hastaları tuz kaybını önlemek için doktorlarına danışarak tuz
tüketimini belirlemelidir. Durumlarına
göre bir miktar tuz tüketimini artırabilirler. Bunların yanı sıra ishal gibi sıvı
kaybına yol açan hastalıklarda ortaya
çıkabilen ciddi tansiyon düşüklükleri
hayati tehlikeye yol açabilir.
Klimalara dikkat
Uzun süre sıcak ortamda kaldıktan
sonra aniden klimalı soğuk bir ortama girmek kalp krizine davetiye çıkartabilir. Serinlemek için kullanılan klimaya direkt maruz kalmak yerine farklı
bir odada çalıştırılarak serinlemeyi tercih etmek daha sağlıklı bir seçenektir.
Ani sıcaklık geçişleri kalp damarlarında spazm etkisi yaparak büzülmelere
ve kalp krizlerine neden olmaktadır.
Tatil bölgelerinde seçici olun
Tatil planı yaparken nem oranının
daha düşük olduğu bölgelerin seçilmesi kalp hastalarının ihmal etmemesi gereken bir detaydır. Yüksek sıcaklıklara rağmen nem oranının düşük
olduğu karasal iklim bölgeleri tatil de
ön plana çekilmelidir.
Su, insan yaşamı için oksijenden sonra
gelen en önemli öğedir ve beslenmemizin vazgeçilmez bir parçasıdır. Yetişkin
insan vücudunun ortalama % 60’ı sudur. Yazın çok sıcak ve nemli havalarda
vücut terleyerek sıvı kaybını arttırır. Bu
nedenle, sıcaklık artışının başladığı şu
günlerde sıvı tüketiminin arttırılmasına
özen gösterilmelidir.
•Sabah kalkıldığında ilk yapılması gereken işlerin başında 1 bardak su içmek de olmalı,
•Her tuvalet sonrası, kaybedilen sıvıyı
yerine koymak için 1 bardak su içilmeli,
•Egzersiz yaparken ve çalışırken su
tüketimi arttırılmalı,
•Özellikle hava ve deniz yolculuklarında su tüketimi arttırılmalı,
• Suyu her zaman görünür bir yerde
bulundurmalı, susama hissi beklenmeden içilmelidir.
Sıcak havalara dikkat!
Astımlılar dikkat
Astımlı hastalarda nefes darlığına yol
açan nedenlerin başında viral enfeksiyonlar ve alerjenlere maruziyet gelmektedir. Bununla birlikte özellikle
aşırı sıcak hava ve solunum yollarında gelişen ani ısı değişiklileri astım
bulgularının başlamasına yol açabilmektedir. Düzenli bakımı yapılmayan klimalar, soğutma sistemlerindeki küf mantarları, bakterilerin ve
tozların birikmesi de astım krizlerini
tetikleyebilir. Astım hastaları için ortamdaki havanın en uygun nem miktarı yüzde 30 ile 50 arasındadır ve sıcaklıkların yükseldiği ve nem oranının
yüzde 60’ı geçtiği durumlarda evden
çıkılmamalıdır.
Yaz meyvelerine dikkat edin
Gündüzlerin daha uzun olması, mevsim dolayısıyla, kavun karpuz gibi
birçok glisemik indeksi yüksek meyvenin bolca bulunması ve çok tüketilmesi, aşırı dondurma tüketimi, belirli bir beslenme-uyku düzenine sahip
olması gereken diyabetiklerde sorun
oluşturabilir. Bunun yanı sıra uzun yürüyüş yapacak diyabet hastalarının
Sağlıklı Su Tüketimi
Her gün ne kadar su içmelisiniz?
• Genel bir kural olarak, vücutta oluşan zararlı maddelerin atımını sağlamak ve vücut sıvı dengesini koruyabilmek için günlük 8-10 bardak (2,5
litre) su tüketilmesi önerilmektedir.
• İnsanlar su gereksinimlerini genelde; içecekler, besinler ve metabolizma olmak üzere üç kaynaktan sağlarlar. Besin içerisinde bulunan besin
öğelerinin yakılması sonucunda su
Şekeri olana uyarı
Aşırı sıcaklar, şeker düzeyinde anı iniş
çıkışlar yaratabileceğinden diyabet
hastaları için ciddi risk oluşturur. Diyabetli hastalar doğrudan güneş altında kalmamalıdır. Aşırı sıcaklar nedeniyle kan şekerinin yükselmesi kan
akışkanlığını azaltır. Şekerin yükselmesiyle ortaya çıkan sıvı kaybı sıcağın
da etkisiyle inme, kalp krizi ve beyin
kanamalarına neden olabilir.
oluşur. Diyette proteine göre karbonhidrat ve yağın yüksek olması metabolik suyu arttırır. Yediğimiz besinler
ve içecekler yoluyla da vücudumuza
su sağlarız. Örneğin sebze ve meyvelerin yaklaşık % 85- 90'ı , sütün % 90'ı
sudur. Gün içerisinde içtiğimiz çay,
kahve, soda vb. içeceklerle de sıvı almaktayız. Ancak kafein içeren kahve,
çay ve diğer içecekler sıvı ihtiyacını
karşılasa da uygun su kaynakları olarak sayılmazlar. Örneğin kafein içeren
kahve içildiğinde su alırsınız ancak
diüretik etkisinden dolayı daha fazla
idrar çıkışı yaparak daha
fazla sıvı kaybedersiniz.
Dr. Murat Kopuk
Psychosomatische Medizin
Ameos Klinikum Inntal
34
çözümler Sayfası
20 Bİlmece sayfası
30 Bulmaca sayfası
İşlemleri yapın
5
10
X
X
6
X
X
14
3
X
X
4
X
300
7
X
11
X
X
13
=
7 x 7’lik kareye
7 sayısı yerleştirme
=
7
7
462
9
=
=
=
=
910
120
594
378
7
7
X
X
7
7
7
7
7
7
7
7
7
7
7
7
7
7
7
7
Kibrit çöpü sorusu - 1 Saat kaç olmalı?
Bu soru biraz saçma da görünse
tek bir bağlantı var saatler arasında. Akrep ve yelkovandaki
sayıların toplamı hep 16. Yani B
şıkkı doğru. Çünkü sadece orada
akrep ve yelkovanın gçsterdiği
sayıların toplamı 16.
Ok işareti sorusu
Soru işaretli yere gelecek ok işareti c şıkkıdır. Çünkü oklar her satırda soldan sağa doğru dönerek ilerliyor sürekli.
Her satırda okların arkalarında farklı sayıda (1,2,3) çizgiler
bulunuyor.
Kibrit çöpü
Üçgen işlemi
sorusu - 2
3 çöpün yerini değişerek 4 küçük
1 de büyük kare
elde etmiş olduk.
12
10
9
2
3
6
5
8
1
4
7
1
5
8
4
9
7
3
6
2
6
sudoku sayfası
4
6
7
3
2
1
9
8
5
3
4
2
8
7
9
6
5
1
5
8
1
2
4
6
7
3
9
7
9
6
5
1
3
8
2
4
2
3
9
7
8
5
4
1
6
6
7
5
1
3
4
2
9
8
8
1
4
9
6
2
5
7
3
3
5
4
1
7
9
8
2
6
8
9
2
5
6
3
1
7
4
1
7
6
2
4
8
5
3
9
5
3
7
8
1
4
6
9
2
6
1
9
7
5
2
4
8
3
4
2
8
9
3
6
7
5
1
2
8
1
4
9
5
3
6
7
7
6
5
3
2
1
9
4
8
06010016212
2
1
6
4
3
9
8
5
7
3
7
9
1
8
5
6
2
4
8
5
4
2
7
6
9
1
3
5
6
2
7
1
8
3
4
9
1
9
7
3
6
4
2
8
5
4
3
8
9
5
2
7
6
1
7
8
1
5
2
3
4
9
6
6
4
3
8
9
1
5
7
2
9
2
5
6
4
7
1
3
8
4
2
9
5
6
1
7
3
8
6
5
8
3
2
7
4
9
1
9
8
4
7
1
3
5
2
6
2
1
3
6
9
5
8
4
7
5
6
7
2
4
8
9
1
3
1
9
6
8
7
2
3
5
4
8
4
5
9
3
6
1
7
2
7
3
2
1
5
4
6
8
9
3
2
6
4
5
7
8
1
9
8
7
9
1
2
3
6
4
5
1
5
4
9
6
8
3
2
7
2
9
3
6
8
4
5
7
1
7
1
8
2
9
5
4
6
3
6
4
5
7
3
1
2
9
8
5
6
7
8
1
2
9
3
4
9
3
1
5
4
6
7
8
2
6
1
8
5
3
7
9
2
4
3
2
5
8
9
4
6
7
1
9
5
3
2
7
8
4
1
6
8
4
2
9
1
6
3
5
7
7
6
1
3
4
5
8
9
2
5
3
4
7
8
2
1
6
9
2
9
6
1
5
3
7
4
8
1
8
7
4
6
9
2
3
5
06010016215
5
1
3
4
2
6
8
9
7
4
8
7
3
9
1
6
5
2
9
5
1
7
6
4
3
2
8
3
6
8
2
1
9
5
7
4
2
7
4
8
3
5
1
6
9
7
4
6
1
5
2
9
8
3
1
2
5
9
8
3
7
4
6
4
8
2
3
7
9
1
5
6
6
1
2
5
4
3
9
7
8
5
9
3
2
7
8
6
4
1
7
8
4
6
1
9
5
3
2
4
2
8
1
6
7
3
5
9
9
5
7
8
3
2
1
6
4
1
3
6
9
5
4
2
8
7
2
6
5
7
8
1
4
9
3
8
4
1
3
9
5
7
2
6
3
7
9
4
2
6
8
1
5
9
6
4
8
2
3
7
5
1
8
5
3
1
6
7
9
2
4
1
7
2
5
4
9
8
6
3
5
4
9
6
3
2
1
7
8
7
3
6
4
1
8
2
9
5
2
8
1
7
9
5
4
3
6
4
1
5
2
7
6
3
8
9
6
9
7
3
8
4
5
1
2
2
3
7
1
5
4
8
6
9
6
8
9
7
3
2
1
4
5
7
9
5
6
4
1
3
2
8
1
4
8
3
2
9
7
5
6
3
6
2
5
8
7
9
1
4
8
2
6
9
1
5
4
3
7
4
7
3
2
6
8
5
9
1
9
5
1
4
7
3
6
8
2
06010015015
3
2
8
9
5
1
6
4
7
06010014513
4
1
5
9
7
2
8
3
6
9
3
8
5
6
4
7
2
1
6
7
2
3
1
8
9
4
5
8
2
6
4
5
9
1
7
3
7
5
3
1
2
6
4
8
9
1
4
9
8
3
7
6
5
2
3
6
4
7
9
5
2
1
8
5
9
7
2
8
1
3
6
4
5
4
8
3
7
6
9
1
2
1
9
3
8
5
2
7
4
6
2
7
6
9
1
4
8
5
3
4
5
7
2
9
1
3
6
8
8
6
2
7
3
5
4
9
1
3
1
9
6
4
8
5
2
7
6
2
4
5
8
7
1
3
9
9
8
5
1
6
3
2
7
4
06010015014
5
1
4
8
9
6
2
7
3
8
3
9
6
4
7
2
1
5
06010014512
06010015013
06010016214
4
7
9
6
2
1
5
8
3
6
9
2
5
7
8
4
3
1
06010015012
06010016213
3
7
1
4
8
9
2
6
5
9
4
3
6
8
7
2
1
5
2
8
1
6
4
3
5
9
7
06010014514
7
3
1
4
2
9
6
8
5
06010014515
10
5
22
5
3
19
18
Sayıları yerleştirin
2 x 10 - 10 + 10 + 5 x 4 : 25 x 2 : 4 = 2
Resimdekiler ne olabilir? a) Lego taşı, b) Balık, c) Fotoğraf makinesi film rulosu, d) Tren rayı, e) Ördek.
Reklam / İlan Fiyatlarımız *
1 kez
3 kez
6 kez
Arka Kapak
1/1 Sayfa
1/2 Sayfa
1/3 Sayfa
1/4 Sayfa
1/6 Sayfa
1/8 Sayfa
1.000 €
600 €
350 €
250 €
200 €
150 €
120 €
(% 10 indirim) (% 25 indirim)
900 €
540 €
315 €
225 €
180 €
135 €
108 €
750 €
450 €
262 €
187 €
150 €
112 €
90 €
* Bütün fiyatlar baskıya hazır haldeki reklamlar içindir
ve üstüne yasal geçerli vergi (% 19 MwSt.) eklenir.
TANITIM: Firma, işyeri, hizmet veya ürün tanıtımları (bir
kez olmak kaydıyla) 1 veya 1/2 sayfa olarak (yukarıdaki fiyatlarla) yapılır. Bize göndereceğiniz yazı, logo, resimler
ve iletişim bilgilerinizle (Telefon, faks, E-Mail, internet vb.)
sizin için sayfa tasarımını ücretsiz yapıyoruz. Daha fazla
bilgi için bizi arayabilirsiniz.
22.08.
20 Uhr
07.08.
bis 15.08.
Die Farben Brasiliens
Kunstausstellung
Vom 07.08. bis zum 15.08.2015 in der Nadelfabrik
Eröffnung am 07.08.2015 um 19 Uhr
mit freundlicher Unterstützung des brasilianischen Honorarkonsulats, Aachen
Der Eintritt ist frei!
Reigen
Ein Stück des Kleinen
Theaters Aachen
Am 22.08.2015 um 20 Uhr in der Nadelfabrik
Eintritt 10 Euro, 7 Euro ermäßigt
28.08.
und 29.08.
15.08.
15 Uhr
Fiesta Latina
Samba Show, Capoeira Show,
Latin DJ, Kabarett uvm.
Am 15.08.2015 von 15 – 22 Uhr im Kennedy-Park
Der Eintritt ist frei!
Ausblick
Park Flimmern
300 Worte Deutsch
Unterm Sternenhimmel
04.09. und 05.09.2015
20.30 Uhr
www.aachen.de/nadelfabrik
Open Air Kino
an der Bühne im Kennedy Park
Am 28.08.2015 um 20.30 Uhr:
Das Salz der Erde
Am 29.08.2015 um 20.30 Uhr:
3 Filme des Aachener Filmemachers Michael Chauvistré
Der Eintritt ist frei!
Taşfırın‘da pide ve lahmacun
Roermonder Strasse 335
52072 Aachen-Laurensberg
Grill • Restaurant • Café
Süt danası ve hindi döner
Meşhur dövme yayık ayran
Mangalda ağzınıza layık taze balık ve kebap çeşitleri
Şark Köşesi
Zengin salata çeşitleri
Taşfırın‘da pizza çeşitleri
Şelale
Çocuk Oyun Alanı
Tereyağlı baklava
Taşfırın‘da künefe
Özel toplantı ve eğlencelerinizi
kutlayabileceğiniz 80 kişilik
özel bölümümüz mevcuttur.
Telefon: 0241 / 170 11
www.marmarisgrill.de
Tüm etlerimiz
helal kesimdir!
Zengin mutfağımız ve güleryüzlü personelimizle
siz sayın müşterilerimizin her zaman hizmetinizdeyiz!
Ücretsiz Otopark