Yükle (2.00 Mo)

Transkript

Yükle (2.00 Mo)
Makroekonomik Değerlendirme ve Ülke Risk Görünümleri
Ekonomik
Görünüm
No:1205-1206
Mayıs-Haziran 2014
www.eulerhermes.com
Sıcak, cazip ve
kırılgan noktalar:
Küresel büyümeyi kim sürükleyebilir,
kim frenleyebilir?
Ekonomik
Görünüm
No:1205-1206
Mayıs-Haziran 2014
Euler Hermes
Ekonomik Görünüm No:1205-1206
I Mayıs-Haziran 2014 I
Makroekonomik Değerlendirme ve Ülke Risk Görünümleri
Editoryal
Game of Thrones
Taht
Oyunları
Dünya liderlerinin ve ekonomi
yorumcularının belki de G zirvelerinden çok dizi izlemeye
zaman ayırmaları gerekiyor çünkü
“Taht Oyunları” dizisindeki kurgu
dünya belki de hiç olmadığı kadar
günümüzün gerçeklerini yansıtıyor.
Euler Hermes
Dizide - birçok açıdan Batı Avrupa’yı andıran Westeros kıtasındaki kraliyet aileleri arasında sonu
gelmez entrikalar ve savaşlar dönüyor. Ancak,
Avrupa Komisyonu ya da Avrupa Merkez Bankası’na
benzer kurumlar yok. Güney’de Daenerys Targaryen
Westeros’u ele geçirip “taht”a yeniden oturma
planları yapmakta. BRICS ile benzerlik aşikar:
“ejderhalar” ve “ak yürüyenler ” rekabet avantajları
ve sanayi atılımlarıyla dünya ekonomisine yeniden
egemen olmaya çalışan gelişmekte olan ülkeleri
temsil ediyor. Gerçek dünyada, Amerika -Westeros
gibi- Essos’da (Doğu’da) olanlara kayıtsız. Ukrayna
ve Rusya’da son zamanlarda yaşanan gelişmeler
ve Westeros’un bu gelişmeler karşısındaki tutumu
bunun bir göstergesi.
Hikaye oldukça basit: Dünya ekonomisi iyileşmeye
ve ekonomik riskler azalmaya başladıkça politik
riskler tırmanışa geçiyor ve kendilerini daha çok;
müdahalecilik, kur savaşları ve korumacılık olarak
gösteriyor. Buna bir de birbirinin ticaretini, döviz
rezervlerini ve nüfuzunu yakından gözleyen - ve
dizide “Krallıklar” olarak geçen - “bölgesel blok”ların
oluşumunu eklediğinizde tam bir realite şovuna şahit
oluyorsunuz.
Bu sayıda ele aldığımız siyasi sıcak noktalar, ekonomik
kırılgan noktalar ve güvenilir cazip noktalar dizinin en
iyi bölümlerinden alıntılanabilir.
“Oyun Değiştiriciler”i ele aldığımız 2014 yılına ait
ilk sayımızda bu oyun değiştiricilerin hemen yılın ilk
çeyreğinde etkili olmasını beklemiyorduk.
Bazı gelişmekte olan ülkelerdeki kırılganlık, Çin’in
dönüşümü, gelişmiş ülkelerde düşük enflasyon
riskinin artması ve bariz olarak artan siyasi riskler
büyüme ve ticaretin seyrinin temel belirleyicileri
olarak bugün karşımızda duruyor.
Başlıca süper güçlerin egosantrik yaklaşımlarından
hızla değişen ve özel sektöre etkisi tam olarak
kestirilemeyen yeni iş modellerine ve güven
tazeleyicilere (çalkantılı ekonomik ortamdaki kısa
molalar) Taht Oyunları gelecek bölümlerle ilgili ilham
almak için izleyicilerinin dünyasına göz atabilir.
Ekonomik Görünüm No:1205-1206
I Mayıs-Haziran 2014 I
Makroekonomik Değerlendirme ve Ülke Risk Görünümleri
Genel
Değerlendirme
Sıcak, cazip ve kırılgan noktalar:
Küresel büyümeyi kim sürükleyebilir, kim frenleyebilir?
Makroekonomik Araştırmalar ve Ülke Risk Takımı
Risklerin devam etmesine rağmen küresel büyüme
toparlanıyor (2014 yılı için %2,9)
Batı Avrupa
2.3%
2.1%
Doğu Avrupa
2
Asya Pasifik
1
Afrika ve Orta doğu
Dünya İthalatı
0
-1
12
13e 1
Sources: IHS Global Insight, Euler Hermes
Euler Hermes
4f
15f
Türkiye
Brezilya
Endonezya
Hindistan
Güney Afrika
Filipinler
Kolombiya
Şili
Meksika
-100
Sources: IHS Global Insight, Euler Hermes
Kırılgan 10lu”nun yerel para birimlerinde
Ocak sonunda görülen değer kaybı
USD/LCU, %
60
21 Mayıs 2013 tarihinden itibaren değer kaybı (Fed’in parasal
genişlemede kesintiye gideceğinin ilk sinyali)
50
17 Aralık 2013 tarihinden itibaren değer kaybı
(Fed’in parasal genişlemede kesintiye gideceğinin duyurusu)
40
30
20
10
0
Sources: IHS Global Insight, Euler Hermes
Şili
3
Latin Amerika
0
Meksika
4
100
Filipinler
Kuzey Amerika
Gelişmekte olan ülkelerde
ayrışan talihler
200
Gelişmiş ülkelerde deflasyon
Küresel ekonomik yavaşlama 2012 yılından
bu yana gelişmiş ülkelerdeki fiyatlar üzerinde
aşağı yönlü bir baskı oluşturuyor. Enflasyon;
Amerika ve İngiltere’de ama daha da bariz
şekilde Güney Avrupa ülkelerinin başı çektiği
Euro Bölgesi’nde hızlı bir şekilde geriledi.
Çevrimsel ve yapısal faktörler fiyatlar üzerinde
ağır bir baskı oluşturdu. Çevrimsel faktörlerin
başında; zayıf talep, yüksek işsizlik oranları,
azalan kredi imkanları, ayarlama sürecindeki
iş gücü maliyetleri, sanayi sektöründeki aşırı
kapasite ve daha düşük gıda ve enerji fiyatları
gelirken, yapısal faktörler arasında; rekabet
(telekomünikasyon ve otomotiv sektörleri) ve
offshoring (tekstil) yer alıyor. Avrupa Merkez
Bankası’nın bu konuyla ilgili olarak daha
fazla aksiyon alması bekleniyor. Örneğin;
Haziran ayından sonra faiz oranlarında
küçük indirimler ve 3. ve 4. çeyrekte AMB
Varlık Kalitesi İncelemesi ve Stres Testleri
sonrasında alınacak geleneksel olmayan
(özel varlık alımları ve KOBİ’lere özel likidite
imkanları gibi) önlemler gibi.
300
Kolombiya
4.5%
400
Hindistan
5
2014 yılının ilk sayısında ele aldığımız “oyun
değiştiriciler”den 3 tanesi önemli hale
geldi: (1) Gelişmiş ülkelerdeki deflasyon,
(2) gelişmekte olan ülkelerin kırılganlığı, (3)
2014 yılında özellikle gelişmekte olan ülkelere
yönelik eski ve yeni (jeo) politik riskler.
Brezilya
5.5%
500
Güney Afrika
6
Baz Puan
Türkiye
%
Oyun değişti mi?
Arjantin
Dnya ithalatı ve blgesel katkılar
Mayıs 2013’ten bu yana politika faiz
oranlarındaki değişimler
Endonezya
Gelişmekte olan ülkeler küresel
büyümeyi sürüklemeye devam
ediyor olsa da (+1,6 baz puan)
beklentilerde değişiklikler
yapıldı. Rusya’yla ilgili büyüme
öngörülerinin aşağı yönlü
revizyonu (%0.7) ve Brezilya,
Türkiye ve Güney Afrika’nın
büyümelerindeki yavaşlama
tahminleriyle (sırasıyla; %2, %3
ve %2,8) beklentiler değişti.
Gelişmiş ülkelerde büyümenin 2014
yılında 2010 yılından itibaren görülen
en yüksek seviyede olması ve %2 olarak
gerçekleşmesi bekleniyor. İngiltere
(%2,4) ve Euro Bölgesi’nde (%1)
büyümeye yönelik iyileşme kaydedilirken
Amerika’da sert kışın yarattığı etki
büyümeyi biraz sınırladı (%2,8). Euro
Bölgesi’ndeki büyüme de özellikle
Güney Avrupa ülkelerinin ekonomik
durumlarından dolayı kırılganlık
gösteriyor. Japonya’da ise büyüme (%1,2)
Abenomics ile devam etmekle birlikte
daha fazla cephaneye ihtiyaç duyuluyor.
Sonuç olarak, ekonomik aktivite gelişmiş
ve gelişmekte olan ülkeler arasında
dengeli bir şekilde dağılmaya devam
ediyor.
Geçen senenin sonunda da bahsedildiği
üzere gelişmekte olan ülkelerin Fed’in parasal
genişleme yönünde muslukları kısmaya
gitmesiyle başa çıkma kabiliyetleri finansal
temelleriyle paralel gidiyor. Bu ülkelerdeki
politika yapıcıların gerekli önlemleri esnek ve
hızlı şekilde almaları gerekiyor. Bu noktada
izlenen yollar ülkeler bazında hayli ayrışmış
durumda. Şili gibi geleneksel olarak güçlü
makroekonomik politikaları takip eden ülkeler,
piyasaya rezervlerinden ciddi oranlarda döviz
pompalamak veya gösterge faiz oranlarında
bariz artışlara gitmek zorunda kalmadan
ülkelerinden büyük sermaye çıkışlarının
önüne geçebildi ve kurlarını sabit tutabildi.
Yani, istikrar için büyümeden taviz vermek
zorunda kalmadı. Aynı nedenle, çok fazla
önlem almak mecburiyetinde de kalmadı.
İkinci bir grup sayılabilecek Hindistan ve
Brezilya’da sermaye çıkışlarının önüne
geçmek, döviz kurundaki artışları önlemek
ve enflasyonu kontrol altında tutmak için
bazı önlemlere başvuruldu. Bu ülkelerde
politika otoritelerinin gelişmeler karşısında
önlem alma ivediliği en önemli faktördü. Bu
bağlamda; Hindistan, Endonezya ve Brezilya
2013 yılının ikinci yarısından itibaren politika
faiz oranlarını düzenli olarak arttırarak bu
artışların reel ekonomi üzerindeki etkilerini
sınırladılar. Ancak, Türkiye’de Merkez Bankası
Ocak 2014’te tek seferde 550 baz puanlık faiz
artırımına gitmek durumunda kaldı ve bu
nedenle 2014 yılı için Türkiye’nin büyüme
görünümü revize edildi. Son olarak, Arjantin
ve Venezuela gibi ülkeler geleneksel olmayan
makroekonomik politikalara başvurmak
suretiyle Fed’in kesintiye gitmesiyle
problemleri artan ülkeler arasında yer aldı.
Bu ülkelerin zorlu ekonomik durumları halen
yurt içi kaynaklı.
(Jeo) politik riskler devam ediyor
Suriye’de halen devam eden çatışmaların
–Lübnan ve Ürdün başta olmak üzerekomşu ülkeler üzerindeki etkileri ağırlaşıyor.
Mısır’da Müslüman Kardeşlere karşı alınan
sert önlemler toplum içinde daha fazla
bölünmeye neden oluyor.
Ekonomik Görünüm No:1205-1206
I Mayıs-Haziran 2014 I
2012
2013
2014f
100
2.5
2.3
2.9
3.2
62
1.4
1.2
2.0
2.4
38
4.4
4.1
4.3
4.6
Kuzey Amerika
25
2.7
1.9
2.7
3.1
ABD
23
2.8
1.9
2.8
3.2
2015f
Kanada
3
1.7
2.0
2.6
2.7
Latin Amerika
8
2.7
2.6
2.6
3.0
Brezilya
3
1.0
2.3
2.0
2.5
Batı Avrupa
23
-0.3
0.1
1.3
1.3
3
0.3
1.7
2.4
2.5
3
1.3
1.5
2.4
2.8
17
-0.6
-0.4
1.0
1.4
Almanya
5
0.9
0.5
1.7
1.9
Fransa
4
0.0
0.3
0.7
1.2
3
-2.5
-1.8
0.4
0.9
2
-1.6
-1.2
0.6
1.2
Hollanda
1
-1.3
-0.8
0.9
1.3
Yunanistan
0
-7.0
-3.9
-0.1
0.6
0
0.2
-0.3
1.6
1.8
0
-3.2
-1.4
1.0
1.3
6
2.1
1.8
1.6
2.5
3
3.4
1.3
0.7
2.0
1
2.2
4.0
3.0
4.2
1
1.9
1.6
3.0
2.4
29
4.6
4.7
4.7
4.7
Portekiz
Rusya
Polonya
Asya
11
7.7
7.6
7.5
7.3
Japonya
8
1.4
1.5
1.2
1.1
Hindistan
3
3.2
4.4
5.3
5.8
Okyanusya
2
3.5
2.4
2.8
3.0
Avusturalya
2
3.6
2.4
2.8
2.8
4
3.2
2.6
3.6
4.2
Suudi Arabistan
1
5.8
3.8
4.5
5.0
BAE
1
4.4
3.5
4.0
4.0
Afrika
2
6.1
4.0
4.4
5.1
1
2.5
1.8
2.8
3.5
0
2.7
4.5
4.5
5.0
Fas
Gn itibariyle yıllık rakamlar, milyar dolar
5
4
3
2
1
Sources: Bloomberg, Euler Hermes
Euler Hermes
Hindistan
Endonezya
Güney Afrika
Türkiy e
Brezilya
Filipinler
-1
Taylan d
0
Makroekonomik Değerlendirme ve Ülke Risk Görünümleri
USD Bn
1,500
Rusya
GIPS
1,000
+0.7%
Rusya için 2014 yılı
büyüme tahmini
500
Asya
Almanya
in
Kırılgan 10
Almanya
0
ABD
Kırılgan 10lu
Gney Avrupa
Avrupa
-500
Japonya ve Güney Kore
ABD
-1,000
-1,500
00
02 0
4
06
08
10
12
14
Sources: IHS Global Insight, Euler Hermes
İran ise uluslararası bağlarını yeniden kurma
çabasında. Tüm bunlar, Orta Doğu’da siyasi risklerin devam edeceğine işaret ediyor.
Tayland, siyasi karışıklıklar ve Thaksin rejimi
destekçileri ve Suthep Thaugsuban liderliğindeki karşıtları arasındaki bölünmeye sahne.
Ülke ekonomisi şu ana kadar yaşanan politik
karmaşadan çok fazla etkilenmiş olmasa da
karmaşanın bu kadar uzun sürmesi ve bölünmenin derinleşmesi büyüme görünümü için
risk oluşturuyor. Şiddetli gösterilerin sürdüğü
Venezuela’da ekonomik büyüme baş aşağı
dönmüş durumda ve bu gidişattan somut bir
çıkış yolu da henüz ortaya atılmış değil. Türkiye’de ise siyaset ve ekonominin iç içe olması
büyümeyi olumsuz yönde etkiliyor. Önemli
bir kısmı sürekli olarak kısa vadeli sermaye
ile finanse edilen büyük cari açık yüzünden
ekonomi yatırımcıların ruh haline aşırı duyarlı
halde. Ağustos ayında gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı seçimi yakından takip edilmesi
gereken bir süreç olarak öne çıkıyor. Son olarak, Kırım meselesiyle politik risk Avrupa için
de geri dönmüş durumda. Kargaşa, Rusya’nın
2014 yılı büyüme tahminlerini çoktan aşağı
çekti ve %0,7’ye düşürdü. Gerilim daha fazla
tırmanmazsa ekonomik zararın Rusya ve Ukrayna dışındaki etkilerinin sınırlı kalacağı tahmin ediliyor. Ancak, Rusya’nın Ukrayna’nın
doğu bölümünü kendine bağlamaya çalışmasıyla ilgili riskler devam ediyor. Kısacası
2014 yılında, siyasi risklerin ekonomik gelişmelere devamlı eşlik edeceği söylenebilir.
Fed politikalarına uyum sağlamak
Gelişmekte olan ülkelerden hangilerinin kısa
dönemde yüksek kırılganlığa sahip olduğunu tespit edebilmek için ülkeleri Fed’in kesinti süreciyle ilgili hassasiyetlerine ve Çin’e
ihracat bağımlılıklarına göre sınıflandırdık
(Çin’in ekonomik dönüşümünden ve büyüme hızındaki olası yavaşlamadan en çok etkilenebilecek ülkeler). Kısa dönemde yüksek
kırılganlığa sahip 10 ülke tespit ettik (Arjantin,
Endonezya, Türkiye, Brezilya, Güney Afrika,
Hindistan, Şili, Kolombiya, Filipinler ve Meksika) ve “Kırılgan 10lu” olarak adlandırdığımız
bu gruptaki ülkeleri yakından takip ediyoruz.
Fed’in parasal genişleme sürecinde kesintiye gitmesine ve (jeo) politik risklerin artışına
karşı uygulamaya koyulan ekonomi politikalarının kalitesi ve önlem alma çabukluğu bakımından bazı ülkelerin diğerlerine göre olumsuz gelişmelere karşı daha dayanıklı olduğu
görülüyor. Bu bağlamda, 4 ülkenin giderek
daha fazla dayanıklılık kazandığını (“İyileşen
4’lü”: Şili, Meksika, Kolombiya ve Filipinler) ve
5 ülkenin halen riskli kategoride (“Riskli 5’li”:
Hindistan, Endonezya, Brezilya, Güney Afrika
ve Türkiye) olduğunu söylemek mümkün.
“İyileşen 4’lü”nün politika faizlerinde önemli bir artışa gitmeden ülkelerinden sermaye
çıkışlarını engelleyebildiği ve döviz rezervlerini neredeyse sabit tutarak kur artışlarını
önleyebildikleri görülüyor. Ayrıca, söz konusu
gelişmelerin ekonomi üzerindeki olumsuz
etkileri de sınırlı kalmış durumda. Sağlam
makroekonomik politikaların iyi itibara sahip otoritelerle birleştiği (Şili), iş ortamını
destekleyen reformların yapıldığı (Meksika)
dış borç ve kamu borcunun düşük olduğu
(Kolombiya) ve yüksek döviz rezervlerine
sahip güçlü bir merkez bankasının yer aldığı (Filipinler) bu ülkelerde piyasada güven
ya çok fazla yıpranmadı ya da hemen geri
kazanılabildi. Bu 4’lünün bundan sonra da
yola aynı şekilde devam etmesi bekleniyor.
Yüksek cari açıkların, kısa vadeli sermayeye
bağımlılığının, enflasyonun ve iş ortamında
zorlukların devam ettiği “riskli 5’li”nin piyasalarında ise ciddi güven kayıpları yaşandı.
Dolayısıyla bu ülkeler pozisyonlarını sağlamlaştırmak için (değişen başarılarla sonuçlanan) yeni önlemler almak zorunda kaldı. Bu
ülkelerin hepsinde bu yıl seçim olması belirsizlikleri arttıran diğer bir faktör oldu. Hindistan, son dönemde enflasyonla mücadelede
kararlılık sergileyen merkez bankası, artan iş
ortamı güveni ve sanayi üretimi, daralan cari
açık ve yaklaşan seçimlerle olumlu yönde
önemli yol kat etti. Endonezya da (yolsuzluk
skandallarına rağmen) sağlam makroekonomik politikalara geçiş yaptı. Ancak, gidişattan
tam olarak emin olmak için Temmuz ayında
gerçekleştirilecek seçimi beklemek lazım.
Brezilya ve Güney Afrika için durum daha
karışık. Büyüme rölantide ve yeniden hızlanması için ciddi politika değişikliklerine ihtiyaç
var. Enflasyona yönelik daha kararlı bir duruş
ve yatırım odaklı bir yaklaşım gerekiyor. Brezilya için sanayide çeşitlilik ve rekabet gücü
anahtar faktörler. Güney Afrika içinse; iş gücü
ilişkilerinin iyileştirilmesi, yönetimin iyileştirilmesi ve daha yatırımcı dostu bir iş ortamı
yaratılması önem kazanıyor. Türkiye’nin de
yılın ilk iki ayında yaşanan sermaye çıkışlarının önüne geçecek önlemler alması gerekiyor ama siyasi çalkantılar bu önlemlerin
alınmasını zorlaştırıyor. Özetle, tüm bu 5 ülke
için –önlemler hız kazanmaya başladığı içinen kötüsünün geride kaldığını düşünüyoruz
ama halen riskler masada. Tüm bu ülkeler
içinde sadece Arjantin için en azından 2015
yılında yapılacak seçimlere kadar olumsuz
gidişatın kesin olduğunu söyleyebiliriz. Bu
da, ülkedeki zayıf makroekonomik politikalar ve yurtiçi problemlerden kaynaklanıyor.
Gelecek - Kim Sıcak
ve Kim Canlı?
Her ne kadar ekonomi politikaları ve siyaset,
gelişimin temel taşlarını oluşturuyor olsa da
algı ve güven ortamının da gelişim üzerindeki etkileri hafife alınmamalıdır. Küresel güven,
Çin ve Ukrayna’dan gelen haberlere rağmen
iyileşmeye devam ediyor. Bu iyileşmenin ardında daha çok Amerika ve Euro Bölgesi var.
Sermaye piyasalarında da güven duygusu
küresel risklerin azalması ve gelişmekte olan
ülkelere yönelik algıların iyileşmesine paralel
olarak artmaya başladı. Özellikle, gelişmekte
olan ülkelerin finansal göstergeleri Ocak ayının sonundan beri yükselişte. Doğu Avrupa’ya
yönelik algılar kötüleşmiş olsa da Asya ve Latin
Amerika’daki gelişmekte olan ülkeler için tersi
bir algı söz konusu olduğundan genel olarak
olumlu yönde bir gidişattan bahsedilebilir.
Bu gelişmeler çerçevesinde bazı ülkelerin
durumları “sıcak”, “kırılgan” ve “cazip” olarak
sınıflandırılabilir. Rusya, Ukrayna ve çok daha
küçük oranda Türkiye –negatif bulaşıcılık da
yaratabilecek- (jeo) politik risklerden dolayı
“sıcak” noktalar olarak görülebilir. Brezilya,
Güney Afrika ve daha az şekilde Hindistan yatırımcıların artık gelişmekte olan ülkeleri cazip bulmadığı yeni koşullara uyum sağlamak
üzere harekete geçmesi gereken “yumuşak”
noktalar. Ancak, iş modellerini değiştirmek
zorunda kalacak olanlar sadece gelişmekte
olan ülkeler değil. Fransa’nın bunu çoktan yeniden düşünmeye başlamış olması gerekirken Almanya da Euro Bölgesindeki deflasyon
baskısı ve güçlü Euro tarafından zorlanacağa
benziyor. Diğer yandan, büyümenin yeniden
ivme kazandığı Amerika ve İngiltere “canlı”
noktalar olarak karşımıza çıkıyor. Bu bölgelerde amaç ivmeyi korumak olacak. Güney
Avrupa’da da ekonomik görünümde iyileşme
söz konusu. Bu bölgede de zor geçen son
yılları takiben güvenin yeniden kazanıldığını
görmeye başlıyoruz. Büyümenin canlandığı, yurtiçi harcamaların yüksek seyrettiği ve
iş ortamının iyileştiği Körfez İşbirliği Konseyi ülkelerinin de küresel büyümeyle birlikte
“canlı” noktalar arasına katılma ihtimali var.
Son olarak Çin’in de “canlı” noktalar arasında
olduğunu eklemek gerekir. İş modellerindeki
değişime rağmen dönüşümün olumlu sinyalleri hissedilebiliyor. Ülkenin, dönüşüm süreci
kapsamında bugüne kadar gerçekleştirdiği
ciddi değişikliklerin üzerinden rahatça gelmesi herhangi bir zorluğun üstesinden de kolayca gelebileceğinin bir göstergesi değil mi?
Ekonomik Görünüm No:1205-1206
I Mayıs-Haziran 2014 I
Makroekonomik Değerlendirme ve Ülke Risk Görünümleri
ÜLKE RİSK
GÖRÜNÜMÜ
2014 Q1
Filipinler
Ülke risk derecelendirmelerinde
C3
B2
Ülkenin dış şoklara karşı dayanıklı olması
son 10 yılda büyümeyi arttırdı. Güçlü dış
pozisyon, kamu finansmanındaki bariz
iyileşme ve daha güçlü bir iş ortamı çok
daha iyi bir makro çerçevenin işaretleri
6 değişiklik
2014 Q1
Makroekonomik Araştırmalar ve Ülke Risk Takımı
Risk notu gelişen
6
ülke
Hollanda
AA2
Malta
AA1
Ekonomik görünüm son aylarda iyileşti
ve büyümenin 2014 ve 2015 yıllarında
sırasıyla %0,9 ve %1,3 olması bekleniyor.
2014 yılında –rekor seviyelerde olmasına
rağmen- iflas sayısının stabilize olacağı
tahmin ediliyor. Kamu açığının ve faiz
harcamalarının kontrol altında olması,
yüksek cari işlemler fazlası ve bankacılık
sektörünün sağlığının iyileşmesi sayesinde
kısa dönemde finansman riski düşük.
Euler Hermes
AA2
Cezayir
A1
2010 yılından beri ülke görece daha
sağlam bir yapıya kavuştu ve büyümenin
2014-15 yıllarında ortalama %2,1 olması
bekleniyor. Finansman riski gelecek 6 ila
12 ay için hafiflemiş olsa da orta-vadeli
görünüme dair riskler halen mevcut (Dış
borç ve kamu borcu, zayıf bankacılık
sektörü, turizm ve yarı iletken ihracatına
aşırı bağımlılık).
C3
Romanya
C2
Yüksek petrol ve gaz gelirleriyle artan
cari işlemler fazlası döviz birikimine de
olanak sağlıyor. Şu anda yaklaşık 190
milyar dolar olan döviz rezervi 30 aydan
fazla ithalatı karşılayacak seviyede ve
dış borç yükümlülükleri (ve oranları)
çok düşük. Euler Hermes, (büyük altyapı
projelerini kapsayan) kamu harcamalarıyla
canlanacak büyümenin 2014 ve 2015
yıllarında sırasıyla %4,5 ve %4 olmasını
bekliyor.
C3
Kenya
B2
Makroekonomik temeller iyileşmeye
devam etse de (daralan cari açık ve kamu
açığı, daha az kamu borcu) dış borç halen
yüksek düzeyde (GSYH’nin %68’i ama
düşüş eğiliminde). Azalan iflas oranlarıyla
birlikte Euler Hermes büyümenin 2014
ve 2015 yıllarında yaklaşık %3 olmasını
bekliyor.
C3
C2
Geleneksel sektörlerden farklı sektörlere
geçiş aktif şekilde teşvik ediliyor. Mobil
telefon kullanımının artması bankacılık ve
diğer finans sektörlerinde gelişimin önünü
açtı. Bölgesel olarak merkezi konumda
olması ve enerji kaynakları ülkenin orta ve
uzun vadeli görünümüne olumlu yansıyor.
Ekonomik Görünüm No:1205-1206
I Mayıs-Haziran 2014 I
Makroekonomik Değerlendirme ve Ülke Risk Görünümleri
Politik Sıcak Noktalar: Ayrışan talihler
ve negatif bulaşıcılık
Politik Sıcak Noktalar: Ayrışan talihler
ve negatif bulaşıcılık
MANFRED STAMER
MANFRED STAMER
Ukrayna : Rusya için bir
Turnusol Testi mi?
Türkiye : Deprem değil
küçük bir sarsıntı
Kriz Senaryoları
Ukrayna ve Rusya arasında tırmanan gerilim şimdiden her iki
ülkenin ekonomik görünümünü olumsuz etkilemiş durumda. Krizin Avrupa genelindeki
etkileri ise şimdilik sınırlı kalmış
görünüyor. Ekonomik etkileri
baz senaryomuz (Rusya’nın Ukrayna’nın herhangi bir bölgesini
işgal etmemesi ve böylece herhangi bir ekonomik yaptırımla
karşı karşıya kalmaması) ve şu an
için %20 olasılık verdiğimiz gerilimin tırmandığı ikinci bir senaryo (Rusya’nın Ukrayna’nın doğu
ve güneydoğu bölgelerini işgal
etmesi ve batının Rusya’ya ciddi
ekonomik yaptırımlar uygulaması) altında incelemek mümkün.
Krizin Ukrayna’ya etkileri
Baz Senaryo’da Ukrayna’nın IMF
ile (yaklaşık 27 milyar dolarlık)
bir programa başlaması ve böylece ödemeler dengesi ve kamu
temerrüdü risklerinin hemen
azalması bekleniyor. Ancak, IMF
programının gerekleri iç talebi
de zayıflatacaktır. Bu senaryoda
Euler Hermes Ukrayna ekonomisinin 2014 yılında %3 küçüleceğini öngörüyor. Dış likidite riskinin
orta vadede yüksek olması bekleniyor. Kötümser senaryonun
Ukrayna ekonomisini nasıl etkileyebileceği ise net olmamakla
birlikte çok daha kötü bir durgunluğun kaçınılmaz olacağı bir
gerçek.
Krizin Rusya’ya etkileri
Baz senaryoda Euler Hermes
Rusya için 2014 yılı büyümesini
%0,7 olarak revize etti (ilk tahmin
%2,6’ydı). Revizenin ardında krizin sermaye çıkışlarını hızlandırması, yerel para biriminin 2014
yılının başından bu yana %15
değer kaybetmesi ve para politikasında sıkılaşmaya gidilmesi
var (Mart ayından bu yana 150
baz puanlık faiz artışı). Tüketim
ve yatırım harcamalarının bu senaryoda olumsuz etkilenmeleri
bekleniyor. Kötümser senaryonun sonuçları ise Rusya için çok
ciddi olabilir. Batının ekonomik
yaptırımları Avrupa ve Rusya ara
Euler Hermes
sındaki ticareti hacminin %50
azalmasına, ülkeden 200 milyar
dolara yakın sermaye çıkışına ve
Ruble’nin 2014 yılında %30 değer kaybetmesine neden olabilir.
Böyle bir senaryoda 2014 yılında
resesyon kaçınılmaz olacak ve
GSYH yaklaşık %2,5 oranında küçülecektir.
Krizin Avrupa’ya etkileri
Kriz Avrupa’yı şu potansiyel kanallar yoluyla etkileyebilir: (1) Ticari akımlar, (2) yatırım akımları,
(3) enerji fiyatları, (4) şirketlerin
ödeme davranışları, (5) bankalar.
Baz senaryoda krizin Avrupa’ya
etkileri sınırlı olacaktır. Ancak,
kötümser senaryoda zayıflayan
ticaret ve yatırım akımları ve artan enerji fiyatları başta Almanya, Belçika, Hollanda ve Avusturya olmak üzere Euro Bölgesi
ülkelerini olumsuz etkileyecek ve
bölge büyümesinin 0,9 baz puan
düşmesine neden olacaktır.
2013 yılında her şeye
rağmen devam eden
büyümenin 2014 yılında
yavaşlaması bekleniyor
Türkiye ekonomisi 2013 yılında siyasi
arenada ve uluslararası finansal piyasalarda yaşanan çalkantılara direnç
göstererek 2012 yılında %2,1 olan reel
büyüme oranını %4’e çıkarmayı başardı. Özel tüketim harcamalarının %4,6,
kamu harcamalarının %5,9 ve yatırım
harcamalarının %4,3 artış gösterdiği
“İç talep”, geride bıraktığımız sene büyümeyi tek başına sürükleyen kalem
oldu. İhracat artışı %0,1 ile 2012 yılıyla
neredeyse aynı kalırken, ithalat artışı
%8,5 olarak gerçekleşti. Dolayısıyla, net
ihracat 2013 yılında büyümeye negatif katkıda bulundu. Daha sıkı bir para
politikasının izlendiği ve TL’nin değer
kaybettiği 2014 yılında, iç talepteki büyümenin 2013 yılına göre daha zayıf
kalacağı tahmin ediliyor. TL’deki değer
kaybının ihracata destek vermesi beklense de, ihracatın yüksek oranda ithal
ara mallarına bağımlı olması bu etkiyi
sınırlıyor. Bu nedenle, iç talepteki zayıf-
lamanın dış talepte beklenen güçlenme ile tamamen telafi edilmesi mümkün görünmüyor. Euler Hermes, 2014
yılında büyümenin %3’e gerileyeceğini
2015 yılında ise yeniden hızlanarak
%4’e çıkacağını tahmin ediyor. 2014
yılında yaşanabilecek olası politik ve
ekonomik çalkantıların artmış olması
ülke görünümüne yönelik riskleri de
arttırmış durumda. Büyümenin yavaşlıyor olması ve TL’nin değer kaybetmesi-bazı Türk şirketlerinin yabancı para
cinsinden hedge edilmemiş borçları
olduğu da varsayıldığında-2014 yılında ödeme aczi risklerini de arttırabilir.
Yüksek cari işlemler açığı
halen en önemli endişe
kaynağı
2012 yılında GSYH’nin %6,2’sini oluşturan cari işlemler açığı 2013 yılında 65 milyar dolara, yani GSYH’nin
%7,9’una ulaştı. Net yabancı doğrudan
yatırım girişleri 2013 yılında 6,9 milyar
dolar (GSYH’nin %1,5’i) ile sınırlı kalarak cari işlemler açığının ancak %15’ini
karşılayabildi. Açığın kalan büyük kısmı
kısa vadeli sermaye girişleriyle finanse
edilmeye devam edildi. Net portföy yatırımları 23,7 milyar dolara (GSYH’nin
%2,9’u) ve bankaların net dış borçları
30,5 milyar dolara (GSYH’nin %3,7’si)
ulaştı. Böylece, kısa vadeli dış borç
2013 yılında %28 artarak 129 milyar
dolara tırmandı ve toplam dış borcun
neredeyse üçte birini oluşturdu (GSYH’nin %16’sı). TL’nin değer kaybetmesi ihracata sınırlı da olsa bir destek
sağlayacağı için Euler Hermes 2014
yılında cari işlemler açığının bir miktar daralmasını, ancak, yine de hayli
büyük bir oran olan GSYH’nin %6,5’i
seviyesinde kalmasını bekliyor. Cari
açığın finansman kompozisyonunda
da önemli bir değişiklik öngörülmüyor.
Politika duyarlılığı kırılganlık
kaynağı olmaya devam
edecek gibi görünüyor
Büyük kısmı kısa vadeli sermaye girişleriyle finanse edilen yüksek cari
işlemler açığının oluşturduğu riskler
politika önlemlerinin tepkisel olarak
yavaş kalmasıyla birleşince Türkiye
ekonomisinde son dönemde yaşanan
çalkantılara neden oldu. Fed’in parasal
genişleme sürecinde kesintiye gideceğini resmi olarak açıkladığı 2013 yılı
Aralık ayı ortasında gelişmekte olan
ülkelerin çoğundan-kısmen sağlam
makroekonomik temeller, kısmense
doğru ekonomi politikalar nedeniyle- ikinci kez bir sermaye çıkışı görülmez ve para birimlerinde ikinci kez
bir değer kaybı yaşanmazken Türkiye
için durum böyle olmadı. 2013 yılında hem politik kararlılığın eksik olması
hem de siyasi gerilimin tırmanmasıyla
Aralık ayının ortasından Ocak ayının
sonuna kadar TL Euro karşısında %13
değer kaybetti (önceki 7 aylık dönemde bu kayıp %18’di). Bu değer kaybı
karşısında Ocak ayında Merkez Bankası
geç de olsa politika kararlığını gösterecek bir hamle yaparak gösterge faiz
oranını 550 baz puan arttırdı ve %10’a
çıkardı. Böylece, değer kaybı durdu
ve hatta üçte iki oranında telafi edildi.
TCMB Başkanı Başçı da yakın zamanda
kademeli olarak parasal gevşemenin
başlayacağı yönünde sinyaller verdi.
Ancak, para politikasının gereğinden
önce gevşetilmeye başlanması TL’nin
yeni sermaye çıkışları karşısında kırılganlığını arttırabilir.
Ekonomik Görünüm No:1205-1206
I Mayıs-Haziran 2014 I
Makroekonomik Değerlendirme ve Ülke Risk Görünümleri
Kırılgan Noktalar :
İş Modelini yeniden değiştirme zamanı
Kırılgan Noktalar :
İş Modelini yeniden değiştirme zamanı
DANIELA ORDOÑEZ
MAHAMOUD İSLAM
Brezilya : Yüksek bütçeli organizasyonlar,
düşük büyüme, yüksek enflasyon - yanlış
bileşim Yüksek bütçeli organizasyonlar
büyümeyi arttırmayacak
Hindistan :
Büyümenin önünü açmak
Yüksek bütçeli
organizasyonlar
büyümeyi arttırmayacak
Eski deneyimler yüksek bütçeli organizasyonların ülke GSYH’si üzerinde her zaman olumlu bir etki
bırakmadığını gösteriyor. Bir değil 3 mega organizasyona (2013
Konfederasyonlar Kupası, 2014
Dünya Futbol Kupası ve 2016
Olimpiyatları) birden ev sahipliği
yapacak olan Brezilya buna bir istisna olabilir. Ekim 2014’te ülkede
yapılacak seçimleri de unutmamak gerekiyor. Yine de tüm bu etkinliklerin Brezilya’nın kısa ve orta
vadede büyümesini çok etkileyeceği düşünülmüyor. Ülkenin talebe dayalı ama kronik eksik yatırım
Euler Hermes
probleminin olduğu iş modelinin sonuna geldiği söylenebilir.
Euler Hermes büyümenin 2014
ve 2015 yıllarında (büyümenin
yaklaşık %5 olduğu) kriz öncesi
yıllara göre çok daha yavaş kalarak sırasıyla %2 ve %2,5 olmasını
öngörüyor.
Büyümeyi yeniden
canlandırmak için yapısal
reformlara ihtiyaç var
Büyümedeki yavaşlamanın temel
sebebi yapısal zayıflıklar. Kamu
politikalarının, düşük işsizlik oranlarının, reel maaş artışlarının ve
ciddi miktarda sermaye girişlerinin desteklediği iç talebe rağmen
yatırımlarda artış sağlanamıyor.
Bu da arz talep dengesizliği yaratıyor. Yatırımları teşvik etmek
için ihracata teşvik ve büyük altyapı yatırımları planlar arasında
olsa da yerel sanayinin rekabet
gücünü arttıracak, iş ortamını
iyileştirecek ve altyapı yatırımlarını sağlamlaştıracak daha derin
yapısal reformlara ihtiyaç var. Bu
reformlar hayata geçirilmediği
sürece Brezilya ekonomisinin iç
(enflasyon) ve dış (cari işlemler
açığı) makroekonomik dengesizlikleri devam edecek ve büyümesi
düşük kalacak.
Yüksek enflasyon ve cari
işlemler açığı
Reform tıkanıklığı devam ettikçe Brezilya ekonomisinde para
politikası ne kadar sıkılaştırılırsa
sıkılaştırılsın enflasyonist baskılar
da devam edecek. Merkez Bankası’nın Nisan 2013’ten beri gittiği
375 baz puanlık faiz artırımı (faiz
oranı şu an %11’de) büyümeyi de
olumsuz etkileyecek. Cari işlemler açığının da yakın gelecekte
hemen daralması beklenmiyor
(2013 yılında GSYH’nin %3,6’sı,
2014 için tahmin %3,5). Bu da
ülkeyi dış finansmana mecbur
bırakıyor ve dış şoklar karşısında
kırılgan bir hale getiriyor.
Kamu finansmanına
yakın takip
2011 yılından beri ekonomik yavaşlamayı önlemek için yapılan
kamu harcamaları bütçe açığının genişleyerek 2011 yılındaki
GSYH’ya oranla %2,5 seviyesinden 2013 yılında %3’e çıkmasına
neden oldu. Bu nedenle ihtiyatlı
kamu politikalarıyla ilgili belirsizlikler arttı ve güvensizlik oluşmaya başladı. 2014 yılı için sıkı bir
maliye politikası ortaya koyulmuş
olsa da hedefler yakalanamayabilir. 2014 yılında mali yapıyı iyileştirmek başlıca zorluklardan biri
olacak gibi görünüyor.
2014 ve 2015 yıllarında
yeniden oyunda
4.4
milyar
USD
2014 yılı Ocak-Şubat
aylarında sermaye
girişleri
Hindistan ekonomisinde büyüme
oranları son iki yıldır %5’in altında gelen rakamlarla potansiyel büyüme ortalaması olan %7’nin çok altında kaldı.
Yüksek enflasyonun satın alma gücünü tıraşlaması ve özel harcamalar üzerinde baskı oluşturması yurtiçi talebin
zayıf olmasıyla sonuçlanmış ve bu da
üretimi olumsuz etkilemişti. Daralan
finansman koşulları ve zayıf talep yatırımları da yavaşlattı. Yüksek emtia
fiyatlarıyla artan ithalat faturası ve ana
ihracat ortaklarının ekonomilerindeki
durgunluk (ABD ve Çin) net ihracatın
da kötüleşmesine neden oldu. 2014
ve 2015 yıllarında, ihracat artışlarının
da etkisiyle büyümenin yeniden toparlanması ve %5,3 seviyesinde gerçekleşmesi bekleniyor.
Rajanomics: İstikrarlı fiyatlar,
azalan dış dengesizlikler ve
iyileşen güven ortamı
Mayıs 2013’ten beri Hindistan yatırımcıların ve finansal piyasaların radarında. Mayıs ve Eylül 2013 ayları arasında
yerel para %16 değer kaybetti. Çifte
açığın yaşandığı ülkede ekonomisinden negatif sinyaller gelmeye başlamıştı. Ancak, Merkez Bankası yeni
Başkan R. Rajan’ın da başa geçmesiyle
çok hızlı kararlar almaya başladı. Eylül
2013 – Ocak 2014 döneminde kurum,
yerel paranın değerini korumak ve
enflasyon baskılarını kontrol altında
tutmak için politika faiz oranlarını 75
baz puan arttırarak %8’e yükseltti. Ayrıca, banka sözlü yönlendirme (forward
guidance) ve enflasyon hedeflemesi
uygulamalarına da geçti (2015 yılı için
hedef %8). Böylece 2014’ün ilk çeyreği
itibariyle Hindistan’da ekonomik görünüm iyileşmeye başladı.
Makro-finansal temelleri iyi
oturtmak
Ekonomik iyileşmenin devamı için
portfolyo yatırımlarının oynaklığını
azaltacak ve doğrudan yabancı yatırımlarını ülkeye çekecek yapısal reformların gerçekleştirilmesi gerekiyor.
Rajan’ın ortaya koyduğu politikalar
finansal istikrarın korunması yönünde
piyasalara önemli bir sinyal yollamış
durumda. Buna ek olarak finansal sektörün yabancı yatırımlara açılarak ve
yeni araçlarla zenginleştirilerek daha
serbest hale getirileceği açıklandı. Bu
hamle ülke için en önemli oyun değiştiricilerden biri olarak görülebilir. Mevcut hükümet perakende ve altyapı sektörlerine doğrudan yabancı yatırımları
çekmek için önemli reformlar başlattı.
Ancak şu anda geçerli olan düzenleyici
çerçeveler bu reformların gerçek etkilerinin hissedilmesine engel oluyor.
Ne yazık ki söz konusu düzenleyici çerçevelerin değişiminin zaman alması
bekleniyor. Bu nedenle ülkede finansal
istikrar orta vadede daha çok para politikası otoritelerince sağlanacak gibi.
Ekonomik Görünüm No:1205-1206
I Mayıs-Haziran 2014 I
Makroekonomik Değerlendirme ve Ülke Risk Görünümleri
Kırılgan Noktalar :
İş Modelini yeniden değiştirme zamanı
Kırılgan Noktalar :
İş Modelini yeniden değiştirme zamanı
ANDREW ATKINSON
FR�D�RIC ANDRES
Güney Afrika : Zirveye veda mı?
Almanya ve Fransa :
Senkronizasyon ihtiyacı
Büyüme çok canlı değil
(2014 ve 2015 yılları için
sırasıyla %2,8 ve %3,5) ve
bazı riskler devam ediyor
2013 yılı son çeyreğinde imalat
sanayindeki canlanmayla birlikte
üçüncü çeyrekteki yıllık %0,7 seviyesinden %3,8’e tırmandı. Ancak,
para politikası, ZAR’ı ve uluslararası rezervleri korumak amacıyla
sıkı tutulmaya devam ediyor. Altın
fiyatları zayıf seyrediyor ve özellikle platin madenciliği gibi bazı
sektörlerde işgücüyle iletişimin
endişe verici. Sosyal gelişimi destekleyecek %5’lik büyüme oranlarını yakalamak şimdilik zor görünüyor. Madencilik sektörünün
toptan kamulaştırılacağı endişelerini hafifletmek, ancak devletin
bazı maden varlıkları üzerindeki
kontrolünü kolaylaştırmak için
hazırlanan tasarıyı parlamento
Mart ayında kısmen onayladı. Bu
tasarı devletin daha fazla popülist politikalara yöneleceği endişelerini arttırıyor ve gelişmekte
olan ülkelerden halihazırda zaten
sermaye çıkışlarının yaşandığı bir
dönemde ülkeyi daha kırılgan
hale getiriyor.
Nijerya zirveyi kaptı
Nijerya’nın revize edilen GSYH
hesapları ülkenin 2013 yılı GSYH’sinin 510 milyar dolar civarınEuler Hermes
da olduğunu gösteriyor. Güney
Afrika’nın geçtiğimiz yılki GSYH’si
ise 350 milyar dolardı. Gana ve
Kenya gibi diğer Afrika ekonomilerinin GSYH hesapları da revize
edilmeye başlandı. Bu durum, yatırımcıların Afrika’da Güney Afrika
dışındaki ülkelere de yönelmesini
sağlayacak. Her ne kadar Güney
Afrika, iş yapma kolaylığı ve daha
iyi altyapı koşulları nedeniyle diğer ülkelere göre ticari avantajlara sahip olsa da yatırımcılar daha
yüksek büyüme rakamlarına sahip diğer ülkeleri de yoklamak
isteyecek ve yatırımlarını Güney
Afrika dışındaki ülkelere de kaydırmak isteyebilecektir. Özellikle
de kamulaştırmaya yönelik endişelerin arttığı bir tabloda.
Sıkı bütçe yönetimine
rağmen açık
Seçim yılında harcamaları arttırmanın cazibesine rağmen bütçe
açığı kontrol altında görünüyor.
Hatta 2013 ve 2014 yıllarında GSYH’ye oranı %4 olan bütçe açığının 2016 ve 2017 yıllarında %2,8’e
gerilemesi ve kamu borcunun
da GSYH’nin %44,3’ü seviyesinde
sabit kalması öngörülüyor. Euler Hermes, mali disiplin ve düşük dış borcun ülke derecesinin
korunmasına olanak vereceğini
düşünüyor. Ancak, sınırlandırılmış kamu harcamaları nedeniyle
(yüksek işsizlik, kırsal fakirlik, çarpık gelir dağılımı ve zayıf eğitim
koşulları gibi) bazı yapısal sorunların çözümü de ertelenmiş görülüyor.
Seçimler formalite
icabı olabilir ama politik
dinamikler değişiyor
Başkan Jacob Zuma’nın Mayıs
ayında yapılacak seçimler sonrasında başkanlık koltuğuna bir
kez daha oturması bekleniyor.
Ancak, Başkanın popülaritesi yolsuzluk iddiaları ve hayat koşullarında kayda değer bir iyileşme
kaydedilemediği için zayıflamış
durumda. Ayrıca, Afrika Ulusal
Konseyi, Güney Afrika Sendikalar
Birliği (COSATU) ve Güney Afrika Komünist Partisi’nin (SACP)
oluşturduğu üçlü ittifakta bazı
bölünmeler gözlenirken başka
parti organizasyonlarının destek
bulmaya başladığı görülüyor. Bu
gelişmeler, uzun vadede siyasi
dinamiklerde ciddi değişiklikler
olabileceğinin işareti olabilir.
510
milyar
USD
Nijerya’nın revize
edilmiş 2013 yılı
GSYH’si
Mükemmel talep savaşçısı
Cumhurbaşkanı Hollande’nin verdiği
sözlere rağmen 2013 yılında ülkenin
bütçe açığı yine GSYH’nin %3’ü seviyesinde tutulamadı. Nisan ayındaki
görev değişikliklerinin ardından yeni
hükümet hanehalkının satınalma gücünü ve şirketler kesiminin rekabet
gücünü arttırmaya kararlı görülüyor.
Bu da bütçe açığının bir süre daha
%3’ün üzerinde kalacağına işaret ediyor (2014 ve 2015 yılları için tahminler sırasıyla -%3,9 ve -%3,3) Bu durum
Fransa ile Almanya ve Avrupa Komisyonu’nun arasını açacak gibi. Ancak,
birliğin bütçe hedeflerine uymasa da
Fransa Euro bölgesindeki komşularını
artan ithalatıyla ihya ediyor. Komşular
için durum iyiyken Fransa için artan
ithalat (yani artan ticaret açığı) artan
cari işlemler açığı demek. İkiz açıklarına (bütçe açığı ve cari işlemler açığı)
bakılacak olursa ülke bir süre daha sermaye girişlerine bağımlı olacak.
İhracat savaşçısının zırhında
delikler mi oluştu?
Fransa’nın tersine güçlü ihracatçı konumuyla ciddi cari işlemler fazlasına
sahip olan Almanya için de gelecek
çok parlak görünmüyor. Son veriler,
ihracatın Euro Bölgesi ve diğer ülkelerden gelen tehditlerle karşı karşıya
olduğunu gösteriyor. Diğer ülkelerin
başında ise Almanya ile benzer ihraç
ürünlerine sahip Japonya ve Amerika
geliyor. Yen’in uzun süredir değer kaybediyor olması ve düşen reel ücretlerle
firmaların karlılığının artması Japonya’ya Almanya karşısında avantaj sağlayan etkenler. Almanya’da ise maaşlar
ABD’dekinden de çok artıyor. Almanya’nın Amerika’ya göre çok daha pahalı enerji kullanması da cabası. Ülkenin ihracatının %40’ını oluşturan Euro
Bölgesi’nde ise sorun deflasyon süreci.
Bu gelişmeler, Almanya’yı zor bir ikilem içinde bırakıyor: Piyasa paylarını
korumak için daha düşük kar marjlarını göze alarak fiyatları mı düşürmeli
yoksa sanayisini daha düşük kalitede
ve dolayısıyla düşük fiyatlı ürünlerin
üretileceği bir yapıya mı kavuşturmalı?
Yakınsama
Fransa ve Almanya’nın ekonomik
modellerinin birbirlerine yakınsaması gerektiğine inanıyoruz. Bu durum
zaman alabilecek olsa da halihazırda
yapılanlar umut verici. Fransa’daki reformlar ve maaşların düşmeye başlaması Almanya’daki daha yüksek maaşlarla birlikte iki ekonominin de yeniden
dengeye gelebileceğine işaret ediyor.
Avrupa Merkez Bankası da bu süreci
ülkeler arasında daha fazla enflasyon
farklarına izin vererek kolaylaştırabilir.
Ekonomik Görünüm No:1205-1206
I Mayıs-Haziran 2014 I
Makroekonomik Değerlendirme ve Ülke Risk Görünümleri
Güvenilir Cazip Noktalar:
İvmeyi koruyanlar
Güvenilir Cazip Noktalar:
İvmeyi koruyanlar
DAN NORTH
MAHAMOUD İSLAM
Amerika: Zorlu kış, baharda
ekonomik sıçrayışa zemin oluşturdu.
Çin :
Dönüşümde ikinci perde
Amerika’da 2014 yılında
büyümenin - halen
potansiyelin altında
olsa da- %2,8’e ulaşması
bekleniyor.
Amerika’nın büyük bir kısmı zor
bir kış geçirdi ve bu durum ilk
çeyrekte büyümenin yıllık %2’yle
sınırlı kalabileceğini gösteriyor.
Ama aynı durum ikinci çeyrek büyümesinde görülebilecek bir artış
için de zemin oluşturdu. Yine de,
2014 yılı genelinde büyümenin
(%2,8) potansiyelin altında kalacağı tahmin ediliyor. Büyümeyi
daha fazla desteklemek için hem
güven ortamında hem de gelirlerde iyileşme sağlanması gereki-
Euler Hermes
yor ama işgücü piyasalarının zayıf
olması bu etkenlerin önüne set
çekiyor.
İmalat sanayiinde
toparlanma devam
edecek gibi ama konut
sektörü halen risklerle
karşı karşıya
Birim işgücü maliyetlerinin düşmeye devam ettiği ve Şubat ayında sanayi üretiminin, dayanıklı
mal siparişlerinin ve ISM endeksinin arttığı imalat sanayiinde güçlü
bir toparlanma olduğu söylenebilir. Sektörde son 7 aydır istihdam
da kesintisiz olarak artmaya devam ediyor. Ancak, konut sektö-
ründe durum o kadar parlak değil.
Mevcut ve yeni ev satışları son 4
ayın 3’ünde düşüş gösterdi. Buna
ek olarak sektör; daha yüksek
mortgage oranları, artan fiyatlar
ve kısıtlı stoklarla karşı karşıya ve
ne yazık ki iyileşen hava koşulları
tüm bunlara çare olamayabilir.
Fed destekleyici tavrını
sürdürecek
Fed’in parasal genişleme programını 2014 sonunda tamamen
bitirmesi bekleniyor. Ancak bu
durumda bile Fed’in bilançosu
resesyon öncesi döneme nazaran
neredeyse 5 kat şişmiş oluyor ve
piyasa sürülmeye hazır ciddi bir
rezerv fazlası oluşturuyor. Ayrıca, Fed Başkanı Janet Yellen faiz
oranlarının yükseltilmeye başlanabileceği %6,5’lik işsizlik oranıyla
ilgili eşik kuralını terk ettiklerini
ve 2015 yılının ortasına kadar faiz
oranlarının düşük kalabileceğini
ima etti. Ciddi miktardaki likidite
ve %0’lık faiz oranları önümüzdeki dönemde de destekleyici olmaya devam edecek. Kamu maliyesi
tarafındaysa federal bütçenin ana
kalemleri üzerinde anlaşma sağlanmış olmasına rağmen bütçenin hemen uygulamaya konması
beklenmiyor. Bu durum, Kasım
ayındaki seçimler için belirsizliği
arttıran bir faktör.
Büyüme 2014’ün ikinci
yarısında sabitleniyor
2013 yılında büyüme hızını koruyan
(%7,7) Çin ekonomisinde büyümenin
2014 yılında yavaşlayan yatırımlarla birlikte hafif gerilemesi bekleniyor
(2014 için %7,5). Yavaşlamanın önemli
bir kısmının yılın ilk yarısında gerçekleşeceği öngörülüyor. Bunun nedenleri:
(1) bu dönemdeki veri sapmaları (Lunar yeni yıl tatillerinin istatistiki etkileri
ve fazladan faturalama) (2) finansal
düzenlemelerin özel yatırım harcamalarını yavaşlatması ve (3) ihtiyatlı
hanehalkı davranışları. Yılın ikinci yarısında destekleyici makroekonomik politikalar (hızlanan altyapı yatırımları ve
yeterli para arzı) ve artan özel tüketim
harcamalarıyla ekonomik faaliyetlerin
belli bir trende oturması bekleniyor.
Yükselen yurtiçi pazar
Ekonomik dönüşümle ilgili ilk olumlu
sinyaller gelmeye başladı bile. Öncelikle, hükümet sadece büyüme odaklı
ekonomi politikasını, istihdam, enflasyon ve büyümenin daha dengeli olmasını amaçlayan yeni bir programla
değiştirdi. Bu çerçevede, istihdam hedefinin sağlanması için (11 milyon iş)
büyümeden küçük fedakarlıklar yapılabilecek. İkinci olarak, son veriler güçlü temellere sahip bir tüketici pazarının yükselişte olduğuna işaret ediyor.
Hatta, geçen sene ilk defa hizmet sektörü üretimi, sanayi üretiminin önüne
geçti. Son olarak, kredi kalitesindeki
iyileşmeyle birlikte finansman koşullarında da bir iyileşme görülüyor. Veriler,
hükümetin gölge bankacılığı azaltma
girişimlerinde şimdilik başarılı olduğunu gösteriyor. Kredi onay süreçleri sıkılaştırılmış olsa da bankalardan kredi
talebinde artış var.
Büyüme için yeni motorlar
Rekabet gücünün azalmaya başlaması ihracata dayalı büyüme motorunun
teklemeye başlamasına neden oluyor.
Bu da büyümenin devamı için yeni yolların aranmasını zorunlu kılıyor. Bunun
bir yolu, bankacılık sektörünün borç verebilmesini kolaylaştırarak ve istihdamı
arttırarak yurtiçi talebi canlandırmak.
Diğeri ise, bilgiye ve yüksek katma değerli endüstrilere yatırım yapmak. Bu
doğrultuda, merkezi hükümet 2013
yılı sonunda doğal kaynaklar dışındaki
sektörlerde yurtdışında yatırım yapmayı kolaylaştıracak önemli adımları
attı ve Çin merkezli firmaların yüksek
teknolojili sektörlerden ve otomotiv
sektöründen birçok batılı firmayı satın
aldığını görmeye başladık. Bu da Çin’li
yatırımcıların ilgilerinin ilk kez emlak
ve enerji yatırımlarından yüksek katma
değerli endüstrilere kaydığının bir göstergesi.
Ekonomik Görünüm No:1205-1206
I Mayıs-Haziran 2014 I
Makroekonomik Değerlendirme ve Ülke Risk Görünümleri
Güvenilir Cazip Noktalar:
İvmeyi koruyanlar
Güvenilir Cazip Noktalar:
İvmeyi koruyanlar
ANDREW ATKINSON
ANA BOATA
Körfez İşbirliği Konseyi :
Çarkları yağlamak
Güney Avrupa ve İngiltere :
Kriz sonrası yaşam
2014 ve 2015
yıllarında büyüme
kamu harcamalarıyla
canlanacak
KİK ülkeleri küresel petrol rezervlerinin %29’undan gaz rezervlerinin de %23’ünden fazlasına sahip.
Gösterge petrol fiyatlarının varil
başına 100 dolar veya fazla olduğu 2011 yılından bu yana hidrokarbon sektörü üretimi büyümeyi
sürükleyen ana kalemdi. Petrol
ihraç gelirleri bölgenin döviz rezervlerinin ve özellikle de Ulusal
Varlık Fonlarının (UVF) yüksek
kalmasına yardımcı oldu. KİK ülkelerinin UVF’deki toplam varlıklarının 2.250 milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor. Bu
rezervlerin oluşturduğu finansal
tampon KİK ülkelerinde kamuya,
altyapı ve sosyal harcamaları arttırarak yurtiçi talebi canlandırma
imkanı veriyor. Küresel koşullar
destekleyeci olmasa bile KİK ülkeleriyle ticaret fırsatları canlı kalacak gözüküyor. Euler Hermes,
orta doğu bölgesinde büyümenin
2014 ve 2015 yıllarında sırasıyla %3,6 ve %4,2 olacağını tahmin
ederken KİK ülkelerinin bölge ortalamasını aşan büyüme rakamlarına ulaşacağını öngörüyor.
Kamu harcamalarının
harita dağılımı daha
dengeli
Bundan önceki yüksek petrol fiyatları dönemlerinde KİK ülkeleri
petrodolarlarını çoğunlukla Avrupa ve Kuzey Amerika piyasalarında emlak ve portföy yatırımlarıyla
değerlendirmişti. Arap Baharı’nın
bir uzantısı olarak (daha fazla
sosyal harcama talepleri) bu sefer
KİK ülkeleri yatırımlarını daha çok
bölge pazarlarına ve yerel pazarlara yönlendiriyor. Yurtdışı pazarlarda yatırımlar devam edecek
olsa da finansal kaynakların artık;
uluslararası, bölgesel ve yerel pazarlar arasında daha dengeli şekilde dağılacağı aşikar.
Güney Avrupa’da güven
yeniden tesis ediliyor
KİK ülkeleriyle iş yapmak
kolaylaşıyor
KİK ülkelerinin piyasalarının serbestliği ve iş regulasyonlarına
yönelik endişeler olsa da Dünya
Bankası’nın 2014 yılı iş yapma
kolaylığı (Doing Business) anket
sonuçları bu ülkeler için olumlu
sonuçlara işaret ediyor. Yatırımcıların korunması, sınır ötesi ticaret,
sözleşmelerin uygulanması, iflasın çözümü (tasfiye süreci) gibi
kriterler bazında gerçekleştirilen
anketin bu yılki sonuçlarına göre
6 KİK ülkesinden 5’i toplam 189
ülke içinde ilk 50 arasına girmeyi
başardı. 104.sıradaki Kuveyt buna
istisna oluştursa da BAE (23.sıra)
ve Suudi Arabistan (26.sırada)
çok yüksek sıralarda yer aldılar.
Canlı büyüme oranları, yüksek
yurtiçi harcamalar ve iyileşen iş
ortamı bir araya geldiğinde KİK
ülkeleri önümüzdeki yıllarda çok
cazip ticaret ve yatırım noktaları
olarak öne çıkacak görünüyor.
Uzun yıllardır resesyonda olan Güney
Avrupa ülkeleri sonunda yeniden pozitif büyüme rakamlarına ulaştı. Bu
gelişmenin ardındaki en önemli etken
rekabet gücü kazanımlarıyla desteklenen ihracat artışları. Büyüme kanadında yaşanan olumlu gelişmelere mali
disiplin çabaları ve yatırımcıların gelişmekte olan ülkelere yönelik iştah kaybı
da eklenince söz konusu ülkelere portfolyo ve doğrudan yatırım girişlerinde
artış görüldü. Buna rağmen, Portekiz
ve Yunanistan için halen tanımlanabilmiş bir çıkış planı olmadığından ve
bankacılık sektörünün sağlamlığına
yönelik belirsizlikler devam ettiğinden
kısa dönemli oynaklıklar henüz tam
olarak ortadan kalkmış değil.
İngiltere: Yurtiçi talep
büyümeye destek veriyor
İngiltere’de büyüme 2013 yılında
süpriz yaparak 2007 yılından bu yana
Enflasyon Oranı
%
2012
2013
2014f
2015f
Almanya
Fransa
Italya
Ispanya
Hollanda
Belika
Avusturya
Yunanistan
Portekiz
2.0
2.0
3.0
2.4
2.8
2.6
2.5
1.0
2.8
1.5
0.9
1.2
1.5
2.5
1.1
2.0
-0.9
0.4
1.2
0.9
1.0
0.7
1.1
1.0
1.6
-0.5
0.7
1.5
1.2
1.2
1.0
1.7
1.4
1.9
0.6
0.9
Euro Blgesi
2.3
1.3
1.0
1.3
Kaynaklar : Eurostat, Euler Hermes forecasts
Grnm
görülen en yüksek seviyede geldi. Büyümenin en büyük sürükleyicisi, istihdam piyasasında yaşanan iyileşmeye
paralel olarak artan hanehalkı tüketimi kanalıyla yurtiçi talep oldu. Para
ve maliye politikalarının büyümeyi ve
özel sektörü destekleyici şekilde devam etmesi bekleniyor. İş çevrelerinde
güven artıyor. Diğer Avrupa ülkelerine
göre mali yükün daha az olduğu ülkede yatırımcı dostu yeni önlemler de
açıklandı. Bunların arasında; kurumlar
vergisinde 2014-2015 yılları için büyük
indirimler, KOBİ’lere ve ihracatçı firmalara yönelik kredi koşullarının kolaylaştırılması, altyapı yatırımlarının arttırılması, stratejik endüstrilere yönelik
finansman ve yeni kaya gazı alanları
için izinler gibi önlemler bulunuyor.
Birincilerden sonunculara
herkes için reform zamanı
Kriz reform uygulamaları için önemli
bir etmen oldu. Reform uygulayıcılarının başındaysa AB veya IMF’nin finansal destek programlarından yararlanan
Euro Bölgesi ülkeleri (Yunanistan, İrlanda, Portekiz ve İspanya) geldi. İtalya’da halen yapılması gereken birçok
şey var ama Monti hükümeti döneminde önemli yol katedildi.
Deflasyonist baskılar Güney
Avrupa için halen en önemli risk
Uzun süreli resesyon ve gıda ve enerji
fiyatlarındaki düşüşler fiyatlar üzerin-
de aşağı yönlü ciddi bir baskı yarattı.
Uzun süreli düşük enflasyon hem özel
sektör hem de kamu kesimi için önemli bir risk. Firmaların karlılığı, artan rekabet nedeniyle tehlikeye girerken,
reel faiz oranlarındaki artış borçlanma
süreçleri üzerinde baskı oluşturuyor.
2014 sonunda enflasyon oranının %1’e
yakın veya altında olması bekleniyor.
Euro Bölgesi ihraç kompozisyonunun
genel olarak orta-teknoloji ürünlerden
oluşuyor olması Euro’nun değerini
önemli bir etken haline getiriyor. Avrupa Merkez Bankası’nın bu konuyla
ilgili olarak daha fazla aksiyon alması
bekleniyor. Örneğin; Haziran ayından
sonra faiz oranlarında küçük indirimler
ve 3.ve 4. çeyrekte AMB Varlık Kalitesi
İncelemesi ve Stres Testleri sonrasında alınacak geleneksel olmayan (özel
varlık alımları ve KOBİ’lere özel likidite
imkanları gibi) önlemler gibi.
Reel GSYH Bymesi
%
2012 2013 2014f 2015f
Euro Blgesi
Portekiz
Yunanistan
-0.6
-1.6
-2.5
-3.2
-7.0
0.2
-0.4
-1.2
-1.8
-1.4
-3.9
-0.3
1.0
0.6
0.4
1.0
-0.1
1.6
1.4
1.2
0.9
1.3
0.6
1.8
0.3
1.7
2.4
2.5
Kaynaklar : Eurostat, Euler Hermes forecasts

Benzer belgeler

Manşetlerde Haftalık İhracat Risk Görünümü

Manşetlerde Haftalık İhracat Risk Görünümü aşağı yönlü bir baskı oluşturuyor. Enflasyon; Amerika ve İngiltere’de ama daha da bariz şekilde Güney Avrupa ülkelerinin başı çektiği Euro Bölgesi’nde hızlı bir şekilde geriledi. Çevrimsel ve yapıs...

Detaylı

Türkiye Ekonomisi 2016`da Ne Bekliyor?

Türkiye Ekonomisi 2016`da Ne Bekliyor? ve Venezuela gibi ülkeler geleneksel olmayan makroekonomik politikalara başvurmak suretiyle Fed’in kesintiye gitmesiyle problemleri artan ülkeler arasında yer aldı. Bu ülkelerin zorlu ekonomik duru...

Detaylı