Ocak 2013 - Bilişim Uzmanları Derneği

Transkript

Ocak 2013 - Bilişim Uzmanları Derneği
Bilişim Uzmanları
Bülteni
Cilt 2, Sayı 8
10 Ocak 2013
Sunuş

Bir Seyyahın Ardından

Fütürizm

Hava Tahmini
Nasıl Yapılıyor?

Bilişim Uzmanları
Bülteninin İçeriği
Hakkında

Hayatın Peşinde

Ayın Konuğu:
Abdullah Raşit
Gülhan
20. sayımızla merhaba,
2013 yılının ilk sayısı ile karşınızdayız. Ankara bu hafta çok soğuk ve
kar yağışlı. Çocukların gözü kulağı
Ankara Valiliğinden gelecek tatil
haberinde. Eriyen karlar bir süre
sonra buza çektiği için yolda yürürken dikkatli olmak gerekiyor. Ama
dışarıda kar yağıyorsa, sıcacık
evinizde pencerenin kenarına oturmuş ve çayınızı yudumluyorsanız,
keyfinize diyecek yok.
Bu bültende yer alan yazılarda ifade edilen yorum ve
görüşler yazarlarına ait
olup, Bilişim Uzmanları
Derneği’nin görüşlerini
yansıtmamaktadır.
Bu ay 7. promosyon uzman yardımcılarımız göreve başladılar. Kendilerine hayırlı olsun diliyorum. Bugün
ayrıca 2. Ulusal Siber Güvenlik
Tatbikatının açılış töreni yapıldı.
Çok başarılı bir çalışma olmuş,
özellikle tanıtım filmi çok etkileyici
idi. Başta Sacit Sarıkaya ve Barış
Yaslan olmak üzere emeği geçen
tüm arkadaşlarımızı tebrik ediyorum, hakikaten gurur duydum.
Yeni yılın ilk röportajında biraz
değişiklik yapıp, Kurum dışına
açılalım istedik. Abdullah Raşit
Gülhanla, biraz anılarımızı ama
özellikle SİNERJİTÜRK Vakfını
konuştuk. Tüm Dünyadaki Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşları arasında
bir bağ kurma heyecanına ortak
olduk,
Kurumumuz personeline
selamlarını getirdik. Abdullah Raşit
Gülhan Beye konuk olduğu için çok
teşekkür ediyoruz. Umarım bu
röportaj sizin için de yeni ufuklar
açar, belki yurtdışında yaşayan
tanıdıklarınızın da bu oluşuma
katılmasına vesile olur.
Yönetim Kurulumuz da bu arada
epey hareketli günler geçiriyor.
Mart 2013’te yapılacak olan 2.
Genel Kurulun hazırlıkları devam
ediyor. Önümüzdeki günlerde üyelerimize Genel Kurul daveti gönderilecek. Anlayacağınız daha yapılacak çok iş var.
Derneğimiz Yönetim Kurulu olarak
hep değişim ve yenilik arayışı içinde olduk. Birlikten kuvvet doğacağına inandık. Birbirimizi olduğumuz
gibi kabul etmeye çalıştık. İstişarede hayır vardır diyerek, konuştuk,
tartıştık, ölçtük, tarttık. Neticede
birbirimizden çok şey öğrendik. En
güzeli de birbirimizi daha iyi tanıdık,
Elif Özdemir, BiliĢim Uzmanları Derneği BaĢkanı
tüm farklılıklarımıza rağmen bir
olup, birlik olabildik. Şimdi, bir
daha görüşememe ihtimaline
karşı, hakkınızı helal edin. Bu
sayının belki de bu köşenin son
sözü yine umutla ilgili olsun.
Hayatta başınıza ne gelirse gelsin, yıkılmazsınız, yeter ki umudunuz var olsun.
Selam ve saygılarımla.
Sayfa 2
Bir Seyyahın Ardından…
Harun BaĢaran
BiliĢim Uzman Yrd.
SRD, BTK
Gobi çölünün
bitiminde çekilen
bir fotoğraf
12 ayda 11 ülke,
950 şehir, kasaba,
köy ve 12500 km
yol… Türkiye’den
Japonya’ya…hem
de bisikletle,
Bir salı akşamı, eve vardığımda çalıyor telefonum, arayan bir arkadaş.. Hadi diyor
dışarıya çıkalım… Bari işten çıkmadan arasaydı ya… Bakıyorum kendime söyle
bir, üzerimde sürekli işyeri koltuğunda oturmanın vermiş olduğu bir memur yorgunluğu. Verdiğim cevap malum, ya kardeş şimdi eve geldim yorgunum daha sonra görüşsek hafta sonu falan olmaz mı? Olur deniyor telefon kapanıyor ve evde
kendimi dinlenmeye bırakıyorum.
Ertesi gün bir şeyler karıştırırken daha öncesinden tanıdığım fakat üzerinde çok
fazla durmadığım bir ismi tekrar görüyorum. Bu isim bana kendimi sorgulatıyor
yine. Uzun bir süredir ev ve iş arasında geçen hayatımı hayali bir google maps
haritasının üzerine koyup koordinatları hayali bir kırmızı kalemle boyayarak geçiyorum. Off, doğrultu hafta içi için hep aynı. Hafta sonu için de bakıldığında bulunduğum dairenin çevresi çok küçük, çok sıradan ve sıkıcı. Hala sevemedim şu Ankara’yı. Neyse bu kadar karamsarlık yeter sanırım. İsmini duyduğum kişi Gürkan
Genç’ti. Duydunuz mu bilmem ama kısaca anlatayım.
Ankara, Filistin Caddesinde lokanta işletmeciliği yapan ve işine bisikletle gidip gelen Gürkan, bir gün çocukluk hayali olan bisikletle dünyayı gezme hayalini hatırlar,
dükkânını kapatır, çantasını toplar ve yola çıkar. Hedef Türkiye ile 120’nci dostluk
yılını kutlayacak olan Japonya’dır. Hem de bisikletle…
İlk duyduğumda çok hayret etmiştim. Adam sonuçta çocukluğumuzdaki gibi evimizin arkasındaki boş arazide bisiklet sürmeye çıkmıyordu. Fakat Gürkan insanın
inanınca, azmi ile neler başarabileceğini on iki ay sonra Japonya’nın Kushimato
şehrinde yer alan Türk şehitliğine, tur boyunca geçtiği on bir ülke, dağ, bayır, çöl
boyunca dalgalanan bayrağımızı hediye edince kanıtlamış oluyordu. On iki ay, on
bir ülke, on iki bin beş yüz kilometre. Türkiye, Gürcistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan, Çin, Moğolistan, Güney Kore, Japonya…
Biriken binlerce anılar, yaşanılan güzellikler, görülen yerler… Neyse ki Gürkan her
şeyi not ediyor, videolar, resimler çekiyor yol boyunca ve bunları paylaşıyor. İlk
projesine “Doğa için Pedalla” ismini takan Gürkan, bize bisikletin aslında bir ulaşım aracı olduğunu, bisiklete binince karbon salınımını azaltarak doğaya ve fazla
kilolarımızı atarak kendi sağlımıza yapacağımız katkıyı hatırlatmaya çalışıyor.
Cilt 2, Sayı 8
Sayfa 3
Bir Seyyahın Ardından…
Aslında bu yazıyı yazmamın nedeni Gürkan’ın yapmış olduğu işi anlatmak değildi,
amacım yapacak olduğu işi anlatmak ve belki de kendimi de bir nebze Ankara’nın
monotonluğu içerisinde ferahlatmaya çalışmak. Gürkan “Gelecek İçin Pedalla”
mak için yollarda yine. Gobi Çölünde iken çadırında çektiği bir videoda kendini
orada ne yaptığına dair sorgularken, imkanım olsa tüm dünyayı dolaşırdım diyordu. Ben bu yazıyı yazarken de, Bulgaristan, Romanya, Moldovya’yı geçmiş, Ukrayna ile Moskova arasında bir yerlerde -41 derecede Demir Atının üzerinde
ağustos ayında başlamış olduğu Dünya Turunda yoluna devam ediyor. Bu sefer
hedef ise,7 sene, 7 kıta, 84 ülke, 115000 km. ve Türkiye… Dünyanın en büyük
beş çölünü ve en yüksek beş araç geçiş noktasını geçerek. Hem de bisikletle…
Harun BaĢaran
BiliĢim Uzman Yrd.
SRD, BTK
Gürkan’ın 1 senede
bitirmeyi planladığı
Gürkan’ın dünya turu sırasında geçmeyi
hedeflediği araç geçiĢ noktalarından
birisi: Güney Amerika, Peru’daki Abra
Huayraccasa Geçidi (5059 metre)
İnsana ilk duyduğunda çok ütopik geliyor, kendisi de ifade ediyor zaten Gürkan.
Yolda onu destekleyen sponsorları için “Hayal Ortaklarım” tabirini kullanıyor çünkü
ütopik olan bir şeyin peşinden gelenler ancak hayal ortağı olur diyerek… Hepsinden önemlisi belki de şu ifade insanın bir şeylere inanmasının ne kadar önemli
olduğunu gösteriyor: “Dünya turunu bitirebilir miyim bilmiyorum, ……..bitiririm çünkü ben bisikletle Japonya’ya gidip geri döndüm”.
Yazının sonunda anlıyorum tarihin her döneminde insanların kalplerinin ritmini
hızlandıran insanlar, hayatın tadını arttırıp, insanların yaşam enerjileri çoğaltıyorlar. Dünya turu boyunca karşılaştıklarını yazdığı yazıları, fotoğrafları, videoları ile
beni heyecanlandıran bir gezgini sizlere de tanıtmak, duyurmak istedim. Hayallere
ortak olmak isteyenler, Gürkan’ın Kuzey Asya Turu’nda yaşadıklarını ve dünya
turu boyunca paylaştıklarını www.gurkangenc.com adresinde bulabilirler.
Avrupa rotası
Sayfa 4
Fütürizm
Gültekin Sefi
BiliĢim Uzman Yrd.
ETD, BTK
Fütürizm, 20. Yüzyıl başlarında İtalya’da bir tür sanat akımı olarak ortaya çıkmıştır. Future kelimesinden esinlenerek kavramsal ifadesine kavuşmuştur. Ancak günümüzde Fütürizm, “olumlu gelecek tasarımı” olarak adlandırılmaktadır. Yakın
zamanda ülkemiz literatüründe de yerini alan fütürizm, olumlu gelecek tasarımına
ve geleceği şekillendirmeye odaklanmış bakış açısı, düşünme biçimi ve bir tür
çalışma yöntemidir. Gelecek planlaması olarak da bilinmektedir.
Fütürizm; bir anlamda gelecekte olabilecek sistemlere, teknolojilere ve yaşam tarzına sıra dışı yaklaşım biçimi olarak da algılanabilir. Bazı fütüristlere göre kişi ve
kurumların özgeçmişlerinin artık bir anlamı yoktur. Bunun yerine kendilerine
“özgelecek” oluşturmaları gerektiği ifade edilmektedir. Fütürist düşüncenin vizyon
geliştirmeyle de yakından benzeştiği söylenebilir. Kişiler ve kurumların gelecekte
ulaşmak istedikleri yeri ve konumuna odaklanmasına vizyon diyoruz. Buradan
hareketle olumlu bir vizyon geliştirmiş tüm kişi ve kurumların fütürist olduğunu
söylemek yanlış olmaz sanırım.
“… fütürizm,
olumlu gelecek
tasarımına ve
geleceği
şekillendirmeye
odaklanmış bakış
açısı, düşünme
biçimi ve bir tür
çalışma
yöntemidir.”
Giacoma Balla, Abstract Speed
and Sound, 1913-1914
Umberto Boccioni, The City Rises,
1910
Geleceğimi tahmin edemem ama tasarlayabilirim görüşü fütüristleri kahinlerden
ayıran ince bir çizgidir. Gelecekte olabilecek gelişmeleri tahmin etmekle, gelecekte olacak değişim ve dönüşümü tasarlamak arasında fark vardır. Gelecek tahmini
kehanete dayalı bir olgudur; hatta kehanete dayanmasa bile tahmin etmeye çalıştığımız şey oluşacaktır ve orada bizi bekliyordur. Oysa ki gelecek tasarımında ise
daha müdahaleci, esnek ve bizim onu yapılandırabileceğimiz bir durum söz konusudur. Gelecek tasarımında bir akışkanlık ve süre yaklaşımı vardır. Esnek olmak,
esnek düşünmek ve sorgulamak üzerine kurulmuş bir düşünce sistemidir fütürizm.
Örneğin kanun haline gelmiş kuramların günümüzde doğruluğunun sorgulanır olması bu düşüncenin esnek olmasının ne kadar isabetli olduğunu göstermektedir.
Fütürizme göre bilimde kesinlik yoktur, esneklik vardır. Ayrıca Fütürizmde gelecekle ilgili ortaya atılan sistemsel ve bilimsel hiçbir düşünceye ve yaklaşıma olumsuz yaklaşılmıyor.
Cilt 2, Sayı 8
Sayfa 5
Fütürizm
Fütürizm, öngörüden ziyade uzgörüyü kabul etmektedir. Uzgörülü olmak; uzağı
görebilmek, uzlaşmacı yaklaşabilmek ve uzmanca bakabilmek kelimelerini içerisinde barındırıyor (3U yaklaşımı):
1.
Uzağı görebilmek; bildiğimiz anlamıyla olumsuz ifade olan miyopyanın tersidir. Yani rasyonel bir tavırla ileriyi görebilmektir.
2.
Uzlaşmacı yaklaşabilmek; Fütürizme göre uzlaşmacı yaklaşım da kendi
içinde üçe ayrılıyor. İnsanlar arası uzlaşma, disiplinlerarası uzlaşma,
zamanlararası uzlaşma. Uzlaşmacı yaklaşımın temeli türler arası ittifaka
dayanıyor. Türler arası ittifak, hiçbir makineyi, insanı, grubu, sistemi, teknolojiyi ötekileştirmeden uyumlu bir şekilde yaşamaya çalışmaktır. Buna da
mutluluk tasavvuru deniyor. Fütüristler bir tür evrilme, değişim ve dönüşüm
içerisinde olduğumuzu uzgörüyorlar. Yeni çözümler ve yeni koşullara ayak
uydurmak zorunda olduğumuzu benimsiyorlar. Örneğin günümüzde teknolojinin sosyalleşmeyi bitirdiği ifade ediliyor. Oysa ki teknolojiyle birlikte sosyalleşmenin şekli değişmiş olamaz mı? Zamanlararası uzlaşmada da dünden geleni alalım (alabileceklerimizi yani bize yarayanları alalım) bugüne
taşıyalım ve bugünü yaşayarak yarını tasarlayalım yaklaşımı vardır.
3.
Uzmanca bakabilmek; bilgiyi kullanarak değerlendirmek gerektiğini ifade
ediyor. Günümüzde sorunumuz bilgiye ulaşmak değil aslında, o bilgiyle
neler yapabileceklerimizdir. Bilgiye ulaşmanın ne kadar kolay ve kısa süreli
olduğunu görüyoruz ve yaşıyoruz. Aslolan, o bilgilerle neler yapabiliriz, nerelere ulaşabiliriz.
Günümüz şartlarında sürekli olarak bir evrilme içerisindeyiz. Üstelik bu evrilme o
kadar hızlı yaşanıyor ki bazı zamanlar evrildiğimizin farkına varamıyoruz bile.
Bundan dolayı hayatımızla ilgili sürekli revizyonlar yapmalıyız. Fütürizme göre,
gelecekle ilgili olabileceklere karamsar ve olumsuz yaklaşmanın aksine olumlu
yaklaşmak esastır. Su kaynaklarımız yok oluyor, bu gidişle havada oksijen kalmayacak, dünyamız yaşanamayacak bir hal alacak gibi yaklaşımları kabul etmeyen
fütüristler, bu görüşleri tersine çevirmenin mümkün olduğuna inanıyorlar. Kaynakların kıt olduğundan ziyade, sınırsız olabileceğinin mümkün olduğunu savunuyorlar. Burada kaynakların anlamsız ve hesapsız tüketildiğinden bahsetmeye gerek
bile yok. Gelecekte olacakları beklemektense, geleceği tasarlamak için çalışmalar
yapılması gerektiğini savunuyorlar. Geleceğin bizi değiştireceği kesin olduğuna
göre, biz kendimizi gelecek gelmeden önce değiştirebiliriz.
2013 yılını en iyi şekilde tasarlamanız ümidiyle…
Gültekin Sefi
BiliĢim Uzman Yrd.
ETD, BTK
“Geleceğin bizi
değiştireceği kesin
olduğuna göre, biz
kendimizi gelecek
gelmeden önce
değiştirebiliriz.”
Sayfa 6
Hava Tahmini Nasıl Yapılıyor? - 1
Yusuf Özcan
Candemir
Mühendis, PGM, BTK
Geçenlerde evimin penceresinden gökyüzüne bakarken bulutların hareketlerini
gözlemledim. O esnada birden hava tahmini yapan halkın yaklaşımları ile bilimsel
metotlar aklıma geldi. Eski çağlarda Kızılderililer kendilerine göre bazı ilkel metotlarla uzun vadeli hava tahmini yaparak, kışa hazırlık için gerekli gördükleri kadar
odun toplarlarmış. Eskiden dedelerimiz cemrenin toprağa düşme zamanlarını izler
veya bazı ağaçların çiçek açma ve yaprak dökme dönemlerine göre kısa ve uzun
vadeli hava tahminleri yaparlardı. Bazıları, önemini hiç kaybetmeyen hava tahmini
konusunda meteoroloji uzmanlarının hava tahmin raporlarını gözlerini gökyüzüne
dikerek veya hala eski ilkel metotlarla hazırladıklarını düşünebilir. Ancak; meteoroloji uzmanları havaya bakarak değil, tahmin edemeyeceğiniz kadar çok ölçüm verisini kullanarak, son derece yüksek performanslı süper bilgisayarlar ile bazı gelişmiş profesyonel sayısal simülasyon yazılımlarını kullanarak konusunda uzmanlaşmış personelin katkıları ile birlikte hava tahmin bültenlerini hazırlıyorlar.
Belirli bir ülke, bölge veya merkezde, bir zaman dilimi içinde görülebilecek meteorolojik olayların gözlem ve analizlere dayanılarak subjektif veya objektif yöntemler
kullanılarak önceden öngörülme çalışmaları hava tahmini olarak adlandırılır.
Hava tahminleri
tutarlılığında
Ülkemiz
meteorolojisi, tüm
Avrupa ülkeleri
içerisinde %89’luk
oranla birincidir.
Hava tahmini yapabilmek için ilk önce, meteorolojik ölçümler yaparak havanın hali
hazırdaki durumunu çok iyi belirlemek gerekiyor. Bugünün bilimsel hava tahmini,
yer ve yüksek seviye haritaları kullanılarak ileriye dönük tahminler yapmayı amaç
edinen sinoptik meteoroloji kavramının temel esasları üzerinde gelişmiştir. Yer ve
yüksek seviye haritaları, atmosferin fiziksel elemanlarının uzaydaki dağılımını gösterir. Bu dağılımın olduğu yer, atmosferik alan diye isimlendirilir. Atmosferik alan
yerçekimi ve dünyanın dönüşünden etkilendiği gibi hassas termal hareketleri de
yansıtır. Atmosferin hali hazır koşulları verildiğinde, gelecekteki bir durumu belirlemek için tahmin yapmanın en bilimsel yolu, atmosferik hareketleri açıklayan termodinamik ve hidrodinamik denklem sistemlerinin uygulanmasıdır. Fakat bu denklemlerin yapısı ve açıkladığı işlemlerin karmaşıklığı net bir analitik çözüm elde
edilmesini zorlaştırır. Bu nedenle hava tahmini yapılırken bazı ayrıntılı teknikler
uygulanır. Bu teknikler, atmosferik hareketin teorik ve deneysel özelliklerinin bir
modellemesidir.
1.
Otomatik Ġstasyon
AĢama Meterolojik Bilgilerin Toparlanması
Milli amaçlı tüm meteoroloji ofisleri kendi sınırları içinde hava, su ve iklim bilgilerini
toparlayabilmek için çeşitli istasyonlar kurmuşlardır; yer istasyonu, yüksek seviye
bilgisi ölçüm istasyonu, otomatik istasyonlar, hava radarları, uydu yer istasyonu ve
şamandıralar vb. Bunların dışında yüzen şamandıralar, uçak, gemi gibi hareket
halinde olup, ölçüm yapan cihaz veya taşıtlar da vardır. Bu kadar çeşitli meteorolojik gözlem birimlerinde ölçülen meteorolojik parametreler, çeşitlilik arz edebildiği
gibi, ölçülen bu bilgilerin merkeze iletilmesinde kullanılan iletişim yolları da çok
Cilt 2, Sayı 8
Sayfa 7
Hava Tahmini Nasıl Yapılıyor? - 1
farklılık gösterebilmektedir. Karasal istasyonlarda veri iletişiminde karasal hatlar,
telefon hatları, internet, GPRS, uydu vb. kullanılırken, gemi, uçak ve şamandıralardan meteorolojik bilgiler toparlanırken uydu haberleşmesi kullanımı kaçınılmaz
olmaktadır.
Yusuf Özcan
Candemir
Mühendis, PGM, BTK
a-
Yer Gözlemleri
Hava tahmininde kullanılan gözlemlere sinoptik gözlemler denir. Sinoptik gözlemler bütün dünyada meteoroloji istasyonlarında Greenwich Mean Time (GMT) saatine göre aynı anda yapılır. Meteorolojide Yer gözlemleri olarak yüzlerce Otomatik
Gözlem İstasyonları vasıtasıyla;

Rüzgar yönü, hızı ve hamlesi,

Hava sıcaklığı, Deniz suyu sıcaklığı, İşba sıcaklığı (yağışın başlaması için
gerekli soğutma sıcaklığı), ıslak termometre sıcaklığı, nisbi nem ve su buharı basıncı, Toprak üstü minimum sıcaklığı, 5,10,20,50 ve 100 cm derinliklerindeki toprak sıcaklıkları, Toprak bağıl nemi,

Hava basıncı; aktüel basınç, deniz seviyesine indirgenmiş basınç ve tandans durumu ile miktarı,

Hava hadiseleri; halihazır ve geçmiş hava,

Yatay görüş uzaklığı,

Bulutluluk; kapalılık miktarları, cinsleri ve bulut taban yükseklikleri,

Toplam ve taze kar kalınlığı,

Günlük buharlaşma, güneşlenme ve radyasyon miktarları,

Yağış miktarı,
ölçülür, kodlanır, işlenir ve hata oranı en aza indirilmiş bir halde Kurum merkezine
iletilir.
Devamını önümüzdeki sayıda okuyabilirsiniz.
Hava tahmini
yapabilmek için en
temel şart, çok
sayıda ölçüm
verisine sahip
olmaktır.
Yüksek Atmosfer
Gözlem Aleti/Balon
Sayfa 8
Bilişim Uzmanları Bülteninin İçeriği Hakkında
AyĢe Gül Mirzaoğlu,
BiliĢim Uzmanı
BTD, BTK
Bültenimiz 2011 yılının Haziran ayından itibaren aylık olarak yayımlanıyor. Sizlerin
emek ve katkılarıyla şekillenen bültenimizin bu ay 20’nci sayısına ulaştık. Bu vesileyle, sizlere önceki 19 sayı ile ilgili bazı istatistikler sunmak istiyoruz. Bültenimizde şimdiye kadar yayımlanan yazıların konu kategorilerine göre dağılımını aşağıda ki şekilden görebilirsiniz. Buna göre, ilk sayılarda bültenimize sizler tarafından
ağırlıklı olarak kurum ve dernek faaliyetlerine ilişkin yazı gönderilirken, daha sonraki sayılarda gönderilen yazıların daha ziyade deneme, genel kültür, gezi-anı ve
şiir kategorilerinde yer aldığı görülmektedir. Diğer bir deyişle, yazarlarımızın ilgisinin zaman içerisinde kurum ve dernek faaliyetlerinden daha farklı alanlara yöneldiği söylenebilir.
Bültenimize yazı gönderen yazarların ve gönderilen yazıların sayıları ile bültenin
toplam sayfa sayısının zaman içerisinde değişimi ise aşağıdaki şekilden görülmektedir. Bültende yayımlanan yazı sayıları ile bültene yazı gönderen yazar sayılarının aylık ortalaması birbirine eşit olup yaklaşık 9 adettir. Bültenin toplam ortalama sayfa sayısı ise 28,4. Bu sayılar bülten bazında incelendiğinde, bültenimizin ilk
cildinde, bir başka ifadeyle Haziran 2011 – Mayıs 2012 arasında yazı ve yazar
sayılarının çoğunlukla aylık ortalamanın üzerinde olduğu, Mayıs 2012 sonrasındaki aylarda ise her iki sayının da ortalamanın altında olduğu görülmektedir. Ayrıca,
zaman içerisinde bültenin ortalama sayfa sayısının arttığı da söylenebilir.
Cilt 2, Sayı 8
Sayfa 9
Bilişim Uzmanları Bülteninin İçeriği Hakkında
AyĢe Gül Mirzaoğlu,
BiliĢim Uzmanı
BTD, BTK
Bilişim Uzmanları Bülteni yayıncılık grubu olarak bültenimizin içeriğini sizlerden
gelen katkılara göre oluşturuyoruz. Dolayısıyla, Bültenin içeriği ve seçilen konuları
farklı bir boyuta taşımak yine sizlerin elindedir. Örneğin, Bilişim Uzmanları Derneği üyeleri olarak Kurumda yürütmekte olduğunuz projeler hakkındaki bilgileri bize
ileterek diğer üyelerle paylaşmamıza imkân vermeniz bizi son derece memnun
edecektir. Ayrıca, bültene ilişkin olarak gerek görünüm gerekse içerikle ilgili her
türlü görüş ve önerinizi doğrudan bize iletmeniz bizim için son derece yararlı olacaktır. Bültene katkılarınızın artarak devam etmesini diliyor, şimdiye kadar katkı
sunan tüm yazarlarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz.
A. Çetin KoçbaĢ A. Hicabi Erdinç Abdurrahman Er Ahmet ÇavuĢoğlu
Ahmet Darıcı Ahmet Emin Turgut Ali Feyyaz Uygur Ali Nazmi Uzun Ali Rıza
Özdemir Almıla Özgür Baysan Arzu Cihan Ayfer Aydın AyĢegül Bolat Bayram Aslan Bekir Öztürk Beytullah KuĢçu Bilal Ünver Birol Bakay
Burhaneddin Karagöz Cavidan Can Çiğdem Bakar Demet Kabasakal Elif Özdemir Emin Öztürk Enver Temel Ali Rıza Özdemir Erdinç TekbaĢ Fatih Tezel
Gökhan Evren Gökhan Tok Gönül Güler M. Salim Ketevanlıoğlu GüneĢ Koca
Harun BaĢaran Ġsmail Karayılan Kazım Erbay Köksal Özenç M. ġefik
Güleryüz Mahmut Esat Özek Mehmet Bıyıklı Mehmet Özcan Meral Öztarhan
Mesut Tekkoyun Muammer ġeylan Muhammet Kasım Cantekinler Muhammet ġimĢek Murat Özkan Mustafa GüneĢ Mustafa Ünver Müberra Güngör
Nadide EriĢ Necati Uğurlu Nigar Samsa Nihat ArslantaĢ Nur Saygı Osman
Özdemir Ramazan Yılmaz Serkan Ayhan Serkan Sevinç Sinan Sarı ġemsettin Süer ġükran Aytekin Tahir Çitçi Tuncay Sürücü Yahya Emre Gülersoy
Yusuf Korhan Selek Yavuz Göktaylar Yusuf Özcan Candemir
Sayfa 10
Hayatın Peşinde...
Yavuz Göktaylar ,
BiliĢim BaĢuzmanı,
SAD, BTK
Europa, Jüpiter gezegenin en yakın altıncı uydusu. Jüpiterin çevresinde dönen ve
Galileo Galilei tarafından 1610 yılında keşfedildikleri için Galilean uyduları adı verilen dört uydunun en küçüğü. Io, Europa, Ganymede ve Callisto adlı bu uyduların
isimleri ise antik Yunan mitolojisindeki tanrı Zeus’un sevgililerinden geliyor. Yine
de Europa Güneş Sistemimizin en büyük uydularından biri. Aslına bakılırsa
Galilean uydularının, sistemimizdeki Güneş ve sekiz gezegen dışındaki en büyük
kütleli gök cisimleri olduklarını da söylemeliyim. Europa özelinde ise fiziksel büyüklük 3100 km’lik çapla Dünyamızın ayından biraz ufak olarak tarif edilebilir.
Jüpiterin uydusu Europa
Europa’nın oksijenden oluşan bir atmosferi var. Yüzeyi ise donmuş su ile kaplı.
Ancak uydunun yüzeyindeki buz tabakasının altında bir su okyanusu olduğundan
şüpheleniliyor. Tabi bu durumda Europayı dünya dışında hayatın oluşmuş olabileceği potansiyel bir yer haline getiriyor. Diğer bir deyişle, Dünyamızdaki derin okyanuslarda veya Antartika buzullarının altındakine benzer bir şekilde mikroskobik bir
yaşam oluşmuş olabilir.
1977 yılında derin okyanus sularında yapılan araştırmalar sonucunda elde edilen
bulgular bilim insanlarının hayatın oluşması için güneş ışığının zorunlu olduğu
yönündeki düşüncelerini değiştirdi. Denizaltındaki volkanlarda güneş ışığına ihtiyaç duymayan ve tamamen bağımsız bir besin zincirinden oluşan canlılar bulundu. Bu besin zincirinde temel unsur bitkiler değil dünyanın derinliklerinde çıkan
hidrojen veya hidrojen sülfat gibi kimyasalların oksidasyonundan ortaya çıkan
enerjiyi absorbe eden bir bakteri formuydu. Diğer bir deyişle, hayatın ortaya çıkması için su ve bir enerji kaynağı gerekliydi ama bu enerji kaynağının güneş ışığı
olması şart değildi.
Cilt 2, Sayı 8
Sayfa 11
Hayatın Peşinde...
Bilim insanlarının Europa hakkında elde ettiği bilgilerin önemli bir kısmı robotik
keşif araçlarından veya uzay sondalarından geliyor. Pioneer 10 ve Pioneer 11
araçları 1973 ve 1974 yıllarında Jüpiteri ziyaret ettiler. Daha sonra Voyager 1 ve
Voyager 2 araçları 1979 yılında Jüpiter sistemine uğrayarak Europa’nın buzlu yüzeyinin fotoğraflarını dünyaya iletti. Galileo uzay aracı ise 1995 ile 2003 yılları arasında Jüpiter’in yörüngesine girerek Galilean ayları üzerinde ki en ayrıntılı incelemeyi gerçekleştirdi. Son olarak 2007 yılında robotik uzay sondası New Horizons
Pluto’ya doğru giderken Europa’nın fotoğraflarını çekti.
Europa’nın Pioneer 10 tarafından 1973 yılında çekilen bir
fotoğrafı
Europa’nın Voyager 1 tarafından 1979 yılında çekilen bir
fotoğrafı
Europa’nın Galileo uzay aracı tarafından gerçek rengine yakın
çekilen bir yüzey fotoğrafı
Nature dergisinde 2011 yılında yayımlanan bir makaleye göre Europa’da sıvı okyanusun üzerinde bu kabuğunun içinde gizlenmiş dev bir göle ilişkin kanıtlar var.
Güneşten bu kadar uzakta su sıvı halde nasıl bulunabilir? Bilim insanları Jüpiter’in
ve diğer ayların Europa’nın kayalık çekirdeği üzerinde gel-git etkisi yarattığını ve
bunun da ısı ürettiği yolunda bir açıklama yapıyorlar. Yüzeye yakın göller hayatın
oluşması için gerekli organik kimyasalların hidrokarbon yönünden zengin kuyruklu
yıldızların çarpmasının ardından bir şekilde yüzey altındaki sıvı okyanusa iletmesini de sağlamış olabilir. Önümüzdeki sayılarda da hayatın peşinde koşmaya devam edeceğiz.
Kaynaklar:
1.
http://en.wikipedia.org/wiki/Europa_(moon)
2.
http://www.time.com/time/health/article/0,8599,2099643,00.html
Yavuz Göktaylar ,
BiliĢim BaĢuzmanı,
SAD, BTK
Sayfa 12
Ayın Konuğu: Abdullah Raşit Gülhan
Elif Özdemir
BUD BaĢkanı,
YED Dai. BĢk.V.
BTK
Abdullah RaĢit Gülhan
SĠNERJĠTÜRK Platformu BaĢkanı
Yavuz Göktaylar
BiliĢim BaĢuzmanı,
SAD, BTK
Bu sayımızın
konuğu olduğu için
SİNERJİTÜRK
Platformu Başkanı
Sayın Abdullah
Raşit Gülhan’a
teşekkür ederiz.
Soğuk bir günde OSTİM Organize Sanayi Bölgesi’nin İdari Binasına doğru yola koyulduk. Google
Map güzel bir uygulama. Ne yazık ki Türkiye’de her zaman aradığınızı kolayca bulmanızı sağlayamıyor. Bu sefer kabataslak gitmek istediğimiz yere bizi yönlendirdi gerçi. Yine de yanlış bir dönüş ve bir yol sorma durumunda
kaldık. Ankara gerçekten büyük
bir kent ve gittikçe büyüyor anlaşılan. Nihayet hedefimize ulaşıyoruz. Bu ayki konuğumuz Sayın
Abdullah Raşit Gülhan. Kendisiyle başta SİNERJİTÜRK olmak
üzere dolu dolu bir sohbet yapıyoruz:
Sayın Gülhan Röportaj talebimizi kabul edip bize vakit ayırdığınız için öncelikle teĢekkür ediyoruz. Bildiğiniz gibi köĢemizde konuklarımızı kamuoyunda fazla bilinmeyen farklı yönlerini de ortaya koyup keyifli bir sohbet yapmaya çalıĢıyoruz. Bilgi Teknolojisi ve ĠletiĢim Kurumu’nun veya eski adıyla
Telekomünikasyon Kurumu’nda kurucu Kurul Üyesi ve Kurum II. BaĢkanı
olarak görev yaptınız. Ayrıca ARG DanıĢmanlık ve SĠNERJĠTÜRK gibi Ģirketlerin kurucusu olduğunuzu biliyoruz. Okuyucularımıza kısaca kendinizi tanıtabilir ve profesyonel iĢ yaĢamınızdan bahsedebilir misiniz?
Çok sevinerek tabi. Ben 1983 yılında Fizik mühendisi olarak kariyerime başladım. Bir yandan çalışırken diğer yandan
yüksek lisansımı tamamlayarak Fizik
Yüksek Mühendisi ünvanıyla iş hayatıma
devam ettim. Telsiz Genel Müdürlüğü
adıyla bilinen Ulaştırma Bakanlığı’na
bağlı önce Genel Bütçeli daha sonra Katma Bütçeli Kuruluş haline gelen Genel
Müdürlükte ilk çalışma hayatıma başladım. İlk olarak TİP onay laboratuvarını
yani şu an ki elektronik ölçüm
laboratuvarının kuruculuğunu yaptım. O
laboratuvarın ilk mühendisi ve bilahare
müdürü oldum. Uzun dönem sadece benim laboratuvarda ölçtüğüm cihazlar Türkiye’ye girebiliyordu. Telsiz cihazları, uydu cihazları, pager cihazları ve artık kullanılmayan veya çok az kullanılan NMT
cihazları yani araç telefonları gibi her türlü telsiz haberleşme cihazlarının tek geçiş noktası o laboratuvardı.
Cilt 2, Sayı 8
Ayın Konuğu: Abdullah Raşit Gülhan
Daha sonra yine Telsiz Genel Müdürlüğü’nde Radyo Televizyon Yayınları Şube
Müdürlüğü, Elektronik Ölçüm Laboratuvarları Şube Müdürlüğü işleri yaptım. Amerika’ya gittim. Amerika’da çalıştım. Amerika’da SCA World Wide Marketing adlı bir
şirket kurdum iki Filipinli hanımefendiyle birlikte. Sonra Türkiye’ye döndüm ve
Sony’nin Türkiye Temsilcisinde çalıştım. Sony’de Radyo-Televizyon Vericileri ve
Radyo Stüdyoları Grup Direktörü olarak görev yaptım. Ama o arada monitör sistemi çalışmaları başlamıştı. Beni eski Genel Müdür Yardımcımız Hüseyin Güler
Telsiz Genel Müdürlüğü’ne Nikahımda kulağıma eğilerek göreve çağırdı. Gelmediğim takdirde hakkını helal etmeyeceğini söyledi. Bende balayı dönüşü yaklaşık
15-20 gün içinde özel sektördeki görevimi bırakarak Monitör Sistemi Projesi için
Telsiz Genel Müdürlüğü’ne döndüm. Daha sonra Motorola’nın Türkiye Distribütörü’nün çeşitli şirketlerinde teknik müdür ve genel koordinatör olarak görev yaptım.
2000 yılında Kurul Üyesi olarak Telekomünikasyon Kurumunu kurmakla görevlendirilen ekibin içinde yer aldım ve Kurul II. Başkanı olarak görevimi tamamladım.
Bu görevimden sonra ARG Danışmanlık Şirketini ve SİNERJİTÜRK Platformunu
kurdum. Gördüm ki SİNERJİTÜRK ülkemize çok yarar sağlayacak. O yüzden
ticari faaliyetlerimi bitirdim. ARG Danışmanlık şirketimi kapattım. Artık danışmanlık hizmeti vermemeye başladım. Elimdeki birkaç işi tamamladıktan sonra tamamen son vereceğim. 9 Kasım 2012 tarihinde SİNERJİTÜRK VAKFI Resmi Gazetede yayımlanarak kuruluş tamamlandı ve ben sadece ülkem için hizmette bulunacak SİNERJİTÜRK Vakfında çalışmalarımı sürdürüyorum.
Profesyonel iĢ yaĢamında 25 yılı doldurdunuz sanırım.
Emekli olduğuma göre… 1983’de başladığımı düşünürsek 30 yıla yaklaşıyor nerdeyse.
Biraz SĠNERJĠTÜRK’ten bahsedelim. Bu organizasyonun ortaya çıkma hikâyesini paylaĢabilir misiniz.
Tabi. SİNERJİTÜRK aslında bugünkü haliyle değilse bile daha basit bir yaklaşımla 1994 yılında Ankara’da Ulaştırma Bakanlığı’nın DLH salonlarında 110 akademisyene verdiğimiz bir konferans sırasında ortaya çıktı. O zaman Uluslararası
Telekomünikasyon Birliği’ne küçük “m” başlığı altında özel sektöründe girmesi
kabul edildi. Bu toplantıda 110 akademisyene genç bir Şube Müdürü olarak ben
bir konuşma yaptım. Bunun ne kadar önemli olduğunu, bu konudaki işbirliğinin
Sayfa 13
Sayfa 14
Ayın Konuğu: Abdullah Raşit Gülhan
ülkemiz için gerekli olduğunu, bir
şemsiye altında uluslararası toplantılara akademisyenler ve şirket yetkilileriyle birlikte gitmek arzusunda
olduğumuzu ifade ettim. Bu konuşma çok büyük bir alkış aldı. Ama
arkası gelmedi. Daha sonra o zaman NETAŞ’ın AR-Ge Direktörü,
Türk Telekom’un Ar-GE Direktörü
ve ben Avrupa Telekomünikasyon
Standartları Enstitüsü’nün o zamanki 8-10 üyesiyle birlikte Türkiye’de
ilk kamu ve özel sektör arasında bir
işbirliği ETSİ Daimi İşbirliği Kuruluşu
çalışmalarını yaptık.
Ama daha sonra Türk Telekom buna bazı hukuksal nedenlerle karşı koydu. Dolayısıyla iş yarım kaldı. Bunların hepsinde başarısız oldum ve çok önemsediğim için
bu başarısızlıklardan ders aldım. Amerika’da çalıştığım dönemlerde insanlarla
yaptığım konuşmalardan gördüm ki ben Türkiye eğer ileride 2023’de dünyanın
önde gelen ilk 10 ekonomisinden biri olacaksa eğer bütün kaynaklarını kullanmalıdır. Bütün beşeri kaynaklarını kullanmalıdır. Bu beşeri kaynaklar heba edilemez
önemdedir. Dünyanın birçok yerinde bizim akademisyenlerimiz, birçok iş adamımız, birçok profesyonel yöneticimiz var ve biz onların yaptığı başarılı çalışmalardan haberdar bile değiliz. Onların birçoğunun hatta varlığından bile haberdar değiliz diye düşünerek SİNERJİTÜRK Platformu’nu kurdum. DPT’nin, 5 Yıllık Kalkınma Planlarında çeşitli görevlerde aldığım için SİNERJİTÜRK kapsamında hangi
sektörler önemlidir diye düşünerek ve çeşitli dostlardan, arkadaşlardan öneriler
alarak 8 ileri teknoloji alanında çeşitli ülkelere dağılmış Türk iş kadınlarını, iş
adamlarını, akademisyenleri ve profesyonel yöneticileri bir araya getirecek, Türkiye’yi muasır medeniyetler üstünde bir seviyeye çıkartacak, Başbakanımızın ifadesi ile Türkiye’yi lider ülkeler arasına sokacak bir çalışmanın yapılmasının elzem
olduğuna inandım. SİNERJİTÜRK bu düşünce üzerine bina edildi.
2006 yılında yolladığım bir mail ile, 830
kişiye yollamıştım o maili, bunu nasıl
kurarızı tartışmaya başladım. 2007 yılında Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanımız Sayın Binali Yıldırım
Beyinde katıldığı 30-35 kişilik bir yemekte bu fikrimi anlattım. Çok büyük bir
ilgi ve kabul gördü. Onlara gerçekten
şükranlarımı sunuyorum. Tayfun
Acarer Beyde, Galip Zerey Beyde vardı
bu toplantı da. Daha sonra biz bu çabamızı başlattık ve bugün o kadar büyük
bir ilgi ve destek görmeye başladık ki
bugün sosyal ağlarda her yerde varız.
Linkedin, Facebook, Twitter, Xing,
Google+ gibi birçok ağlarda varız.
Cilt 2, Sayı 8
Sayfa 15
Ayın Konuğu: Abdullah Raşit Gülhan
Bugün biz 81 ülkede 260 bini aşan
yurttaşımıza erişiyoruz. Çok spesifik
alanlarda bile çok önemli insanlarımıza
erişebildiğimizi gördük. Örneğin geçen
gün ben bir mail yolladım. Dedim ki toz
metalurji, seramik ve balistik alanında
yetişmiş bir uzman, mühendis arıyoruz.
Amerika, Singapur, Almanya’dan olmak üzere 43 vatandaşımız başvurdu.
Çok dar bir alanda bile önemli bir insan
kaynağımız var. Ona artık erişebiliyoruz. Bu bizi çok mutlu etti. Gelecek içinde
çok
um utlandırdı.
Ama
SİNERJİTÜRK; tabii kıt kanaat şahsi
bütçem ile ve bu birkaç yıllık süreçte
sadece günde birkaç saatlik uyku ile bu
günlere gelebildi. SİNERJİTÜRK’ün
kısaca kuruluş tarihçesi bu. İsterseniz
SİNERJİTÜRK’ün içindeki alanları da
hemen özetleyeyim.
Tabi.
Sinejitürk kapsamında şu an 8 alan var. Bunlar; haberleşme-bilişim, savunmauzay-havacılık, nano-teknoloji, endüstriyel tasarım, gemi inşa, otomotiv, sağlık
teknolojileri ve enerji alanlarında çalışan bilim adamlarını sektörel etkinliklerde bir
araya getirerek onlar arasında aslında bir işbirliği platformu oluşturmaya çalışıyoruz.
Yani gördüğünüz bir ihtiyacı
gidermeyi hedeflemiĢsiniz.
Evet. Yani Türkiye’de bazı projeler
oluşsun istiyoruz. Türkiye’de daha
fazla Ar-Ge oluşsun istiyoruz. Türkiye’de araştırma ve innovasyon
kültürünü güçlendirmeyi arzu ediyoruz. Bu bağlamda daha önce
size bahsetmiş olduğum
OSTİM’de ki proje bunlardan biri
olmakla birlikte toplamda 37
önemli projenin doğum yeri, başlangıç yeri SİNERJİTÜRK olmuştur. Bundan dolayı da çok gurur
duyuyoruz.
Daha önce bahsettiğiniz gibi SĠNERJĠTÜRK’ün Kasım ayında vakıf haline
geldi. Bu adımı daha fazla KurumsallaĢma yolunda atılan bir adım olarak
değerlendirebilir miyiz?
Çok doğru.
Sayfa 16
Ayın Konuğu: Abdullah Raşit Gülhan
SĠNERJĠTÜRK’ün geleceğine iliĢkin nasıl bir vizyonunuz veya beklentiniz
var?
İnsanların beklentileri ve umutları
her zaman çok büyüktür. Ama gerçek hayatta her zaman o umut ve
beklentileri net bir şekilde karşılayamayız, gerçekleştiremeyiz. Bu şahsi
hayatınızda da böyledir, iş hayatında da böyledir. Bizim de tabii umutlarımız çok büyük. Ama gerçekçi
olmak gerekirse biz şu anda 81 ülkede 260 bin yurttaşımızı temsil
ediyoruz. 24 ülkede 37 gönüllü temsilciliğimiz var.
Bunları önümüzdeki yıllarda 60-65 ülkeye kadar çıkarmayı arzu ediyoruz. Bunlara
da yönetim kurulumuzca alacağımız bir kararla kurumsal bir kimlik vermek istiyoruz. Artı üniversitelerde, şu anda 7 üniversite de hazırız, öğrenci toplulukları oluşturmayı planlıyoruz. SİNERJİTÜRK öğrenci topluluklarıyla hedeflerimizi öğrencilerimiz çerçevesinde de kovalamak istiyoruz. Türkiye’yi geliştirecek aslında tüm ülkeleri geliştirecek kaynaklar gençlerdir. Bu anlamda bu röportaj vesilesi ile daha
önce Telekomünikasyon Kurumunda birlikte çalışmaktan keyif aldığım iki genç
arkadaşımla bir arada bulunmaktan da ayrıca keyif duyuyorum.
TeĢekkür ederiz.
Ama biz öğrenciler için ne yapalım. Öğrenciler için
bir şeyler yapmak zorundayız. Bunu planladık. Bunu planlarken de dünya da akademik anlamda yaygınlaştığımızı büyük bir memnuniyetle gördük. Şu
anda üniversitelerden mezun olacak genç arkadaşlarımızın yüksek lisans ve doktora projeleri için
Türk bilim adamlarından yararlanmayı hedefliyoruz. Dünyanın çeşitli ülkelerinde, iyi üniversitelerde
o üniversitelerin şartlarına, ön seçim kriterlerine
uygun yeni mezun arkadaşlarımızı oralara göndermek ve onlara burs bulmayı arzu ediyoruz.
Onlara daha önce de ifade ettiğim gibi uygun işler bulma konusunda da destek
olmayı arzu ediyoruz. Çünkü Türkiye bu gençlerle kalkınacak. Biz bunlara sadece
bir yardım bir itme sağlamayı hedefliyoruz. Yoksa çok büyük bir gücümüz yok.
Keşke daha büyük bir gücümüz olsa daha büyük bir şeyler yapabilsek. Elimizdeki
imkânlarla bütün bunları sağlamaya çalışacağız. Ben bunların ön yazışmalarının
çoğunu akademisyenlerle yaptım. Çoğundan da önem veren ve kabul gören cevaplar aldım. Gelecekte bunları yapacağız. Bunun dışında tabi bazı şirketler kuracağız. Vakfa ait bu şirketler ile daha uygun daha iyi işler yapacağız. Bunlardan
bazıları Ar-Ge’yi kolaylaştırmayı hedefleyecek. Bazıları strateji araştırma merkezimiz olacak. Göreceksiniz, umut ediyorum ki SİNERJİTÜRK ülkemize hizmet yolunda belki çok zengin olmadığı için çok büyük adımlar atmayacak ama önemli ve
nitelikli adımlar atacak.
Cilt 2, Sayı 8
Ayın Konuğu: Abdullah Raşit Gülhan
ġimdiden hayırlı olsun diyoruz. Bu arada çok ciddi bir emek de sarf etmiĢsiniz.
Sağolun. Bu arada tabi hukuksal kimlikte çok önemli. Eski Milli Savunma Bakanımız Vecdi Gönül Bey bizimle ilk konuştuğunda hukuksal kimliğinizin olmaması
çok önemli bir dezavantajınız olur demişti. Bu gerçekten de geçtiğimiz dört yılda
bizi çok yordu. O yüzden hukuksal kimliğimizi kazanmak bize sanıyorum ayrı bir
güç verecek.
Gerçi biraz bahsettiniz ama SĠNERJĠTÜRK çatısı adlında yaptığınız ve önümüzdeki dönemde yapmayı planladığınız etkinliklerden kısaca bahsedebilir
misiniz?
Tabi. SİNERJİTÜRK bugüne kadar beş etkinlik gerçekleştirdi. Bu beş etkinlikten iki
tanesi haberleşme ve bilişim alanında gerçekleşti. Üç tanesi de savunma-uzay ve havacılık alanında gerçekleşti. Şimdi önümüzdeki dönemde 14-17 Şubatta yine Ulaştırma
Bakanlığımız, Bilgi ve İletişim Teknolojileri
Kurumumuz ile birlikte SİNERJİTÜRK ve
Bilişim’i Antalya’da gerçekleştireceğiz. Bilahare sağlık teknolojileri, otomotiv ve endüstriyel tasarım etkinliklerimizi de gerçekleştirerek 2013 yılı etkinliklerimizi tamamlayacağız.
Ama 2013’te belki 2013’ün sonunda ya da 2014’te özellikle üniversiteler ile ilgili
bir çalışmayı YÖK ile birlikte yapmak istiyoruz. Çünkü biz inanıyoruz ki Türkiye’nin
iyi üniversiteleri daha iyi olmak zorunda. Bütün üniversitelerin belirli bir seviyenin
üzerine çıkması lazım. Bunun için neler yapabileceğimizi düşüneceğiz ve eğer
YÖK kabul ederse YÖK, ÖSYM ve Milli Eğitim Bakanlığı ile büyük bir ihtimalle,
belki Sanayi Bakanlığı ile birlikte bir çalışma yapacağız. Dünyayı 8 bölgeye ayırdık. Türkiye’ye gelemeyen yurtdışında insanlarımız var. Daha sonra 2014’te buralara biz gideceğiz. O 8 bölgede SİNERJİTÜRK etkinlikleri yaparak oradaki insanlarımızla daha samimi daha sıcak ve daha geniş kapsamlı bir kucaklaşmayı sağlamaya çalışacağız. Tabi işbirliğinin de temellerini atmaya çalışacağız. İnanın bugüne kadar çok dar olan savunma sektöründe bile Türkiye’ye hiç gelmemiş ve
Türkiye tarafından hiç bilinmeyen savunma uzmanlarıyla karşılaştık. Eğer o bölgelere o ülkelere gidersek, gidebilirsek daha fazla sayıda insanımızla daha güçlü
temaslar kurmuş olacağız. Bununda Türkiye’ye çok pozitif bir geri dönüşü olacağına inanıyoruz.
Bir anlamda tersine beyin göçünü de kolaylaĢtırmıĢ olacak bu giriĢimleriniz.
Çok kolaylaştırmış olacak. Bunu Türk Telekom’un Ar-Ge müdürü Enis Erkel Bey
bir ara söylemişti zaten. Enis Erkel Bey LG ve Nortel’in ortak araştırma merkezinde Başkan Yardımcısı olarak çalışırken Güney Kore’de, 1600 araştırmacı vardı
orada, bizim konferansımıza gelerek bir sunum yaptı. Arkasından Türkiye’den tabi
çok fazla talep geldi. Enis Bey zaten muazzam bir birikime sahipti. Onun Türkiye’ye gelmesi o vesile ve baskılar nedeniyle belki de kolaylaştı. Benzer durumlar
belki bu toplantılarda da olabilir.
Sayfa 17
Sayfa 18
Ayın Konuğu: Abdullah Raşit Gülhan
Sonuçta her Ģey kitaplarda yazmıyor. Bazı bilgi ve becerilerinde birisinin
gelip buraya aktarması gerekiyor.
Tabi. Bir de şunun altını çizmek lazım. Dün Sayın Cumhurbaşkanımızın himayesinde TÜBİTAK tarafından gerçekleştirilen Bilim Özel Hizmet ve Teşvik Ödül Töreni vardı. Ben de oradaydım ve Sayın Cumhurbaşkanımıza SİNERJİTÜRK’ü aktarma fırsatı doğmuş oldu. Cumhurbaşkanımızın orada çok güzel bir sözü vardı.
Eğer Türkiye’de ki zemin, laboratuvar olarak sosyal zemin olarak yurtdışında çalışan insanlarımız için uygun bir hale gelmedi ise insanlarımızı buraya getirmek
mümkün değil demişti. Gerçekten de öyle. Getirseniz bile yazık da olabilir. Yani
ona uygun araştırma laboratuvarı vermediğiniz takdirde yapacak bir şeyi yok. İnsanlarımız arasında güçlü bağları kullanmak. SİNERJİTÜRK olarak bizim yapmak
istediğimiz bu. 2008 yılından beri Beyin Göçümüzü Beyin Gücümüze Dönüştürmek diyoruz. Biz onlarla güçlü bağlar kuralım diyoruz. Onların bilgilerinden ve tecrübelerinden biraz önce sizin bahsettiğiniz gibi istifade edelim. Buraya aktarmalarını sağlayalım. Bu zaten bize çok büyük bir ivme kazandırır. Aksi halde onu buraya getirip eline hiçbir şey vermezseniz yazık olur. O yüzden biz SİNERJİTÜRK
olarak onu söylüyoruz. Mottomuz bu: Beyin Göçümüzü Beyin Gücümüze Dönüştürmek. Bu linki kurmak.
Elif Özdemir: Güzel Ģeyler anlatıyorsunuz. ĠnĢallah bunları gerçekleĢtirebiliriz.
İşte siz anlattıkça, etrafınıza yaydıkça 260 binlere ulaşabiliyoruz. Sizlerin sayesinde. Çevremizdeki dostlarımızın yani sizlerin sayesinde gelişiyoruz.
Elif Özdemir: Rakam hakikaten çok yüksek. ĠnĢallah daha da artar diyelim ve
tabi 2013’te size uğurlu gelsin.
İnşallah. Tabi sizlerde bu bilgileri etrafınızda paylaşın. Dergi bu anlamda önemli
bir işlev görecektir. Ama şahsi destekler burada çok önemli. Facebook gruplarımıza girin bakın. Orada inanamazsınız. İsveç’ten Ufuk Hanımı, BTK’nın eski çalışanlarından Eda Hanımı, Muzaffer Beyi İzmir’den, Japonya’dan Sadi Beyi, Çin’den
Zafer Beyi gördüğünüzde inanamazsınız. Onlar öyle etrafa yayıyorlar ki öyle güçlendiriyorlar ki.
Cilt 2, Sayı 8
Sayfa 19
Ayın Konuğu: Abdullah Raşit Gülhan
Buradan hemen baĢka bir soruya geçelim. Eskiden Türk firmalarının araĢtırma geliĢtirme ve yenilik yapmaya pek hevesleri yok gibiydi. Son yıllarda ise
bu talep biraz var gibi. Siz firmalardan bu yönde bir talep görüyor musunuz?
Firmalardan bu yönde bir talep var.
ġunun için sordum. Biraz önce yurtdıĢından yetiĢmiĢ insanlarımızı getirsek
bile eğer burada onların bilgi ve becerilerine talep yoksa ve uygun imkânları
sağlamazsak onlara yazık olacağından bahsetmiĢtiniz.
Bakın son yıllarda, son on-onbeş yılda
Türkiye’de büyük bir dönüşüm yaşıyoruz ve Ar-Ge projelerinin artışını hep
beraber görüyoruz. Hükümetlerin verdiği teşviklerdeki önemli artış büyük rol
oynuyor. Örneğin son zamanlarda
Ulaştırma Bakanlığı tarafından çıkartılan elektronik haberleşme ve savunma
ve havacılık alanındaki Ar-Ge teşviklerine bakınız.Tamamıyla hibe olarak
verilecek teşviklere bakınız.
Bütün bunlar Hükümetin önemli bir çaba sarf ettiğini gösteriyor. Ama hala biz ArGe payı bakımından %1’in altındayız.
Doğru sanırım %0,9 gibi bir rakam olacaktı.
Hatta %0,9 bile değil %0,89’du galiba. Bunu bizim hep beraber artırmamız lazım.
Yani bu işler sadece Hükümetin, sadece şirketlerin işleri değil birey olarak bizim
de bunu talep etmemiz lazım. Keşke yanımda olsaydı size verebilseydim. Sanayileşmenin Gizli Tarihi diye Cambridge ya da Oxford’tan Güney Koreli bir akademisyenin kitabı var. Burada bizlere de vatandaşlara da görev düşüyor. Biz kendi
malımızı kullanmaya gayret etmeliyiz ve kendi malımızı kullanırken de şunu istememeliyiz: “Kötüsü olsun bizim olsun” dememeliyiz. İyisini talep etmeliyiz. Onun
Ar-Ge yapmasını daha iyiye yönelmesini de teşvik etmeliyiz. Vatandaşlar olarak
bizim görevimiz de bu. Bunu yapmazsak o zaman işte saç ayağının bir bölümü
eksik kalıyor. Hükümet üstüne düşeni yapıyor. Kamu sektörü üstüne düşeni yapıyor. Şirketler elinden geleni yapıyor ama vatandaşların bu konuda ilgisi ve talebi
yok. Öncelikle kaliteli ürünleri bizim talep etmemiz ve almamız lazım ki daha sonra o firmalarda onları İngiltere’ye, Çin’e ve Almanya’ya satsın.
Sofistike talebi olan bilinçli tüketiciler lazım diyorsunuz. Türk firmalarından
kaliteli ürünler talep etsinler.
Gayet güzel ifade ettiniz, aynen öyle diyorum.
Sayfa 20
Ayın Konuğu: Abdullah Raşit Gülhan
Son 30 yıla bakıldığında Türkiye üretim ve
ihracat konusunda belli bir noktaya geldi.
Artık Türkiye’de ki firmaların katma değeri
daha yüksek ürün ve hizmetlerin olduğu sermaye ve teknoloji yoğun sektörlere yönelmesi, yeni ürün ve hizmetler tasarlaması ve geliĢtirmesi kısacası firmalarımızın sürekli yenilik yapma kapasitesine sahip olmaları gerekiyor. SĠNERJĠTÜRK olarak bu konuda aktif
katkı sağlamaya çalıĢıyorsunuz. Bu anlamda
ülkemiz adına gelecek açısından iyimser misiniz?
Ben Türkiye açısından çok iyimserim. Türkiye’nin sadece bizim değil
bu tür projeksiyonları bilimsel temelde yapan birçok yurtdışındaki akademisyenin, kurumların yaptığı araştırmalarda da gerçekten ön plana çıkan
birkaç ülkeden biri olduğunu görüyorum. Ama bunların daha iyi olması
gerekiyor. Bizim daha hızlı adımlar
atmamız gerekiyor. Biz bir yarıştayız
ve bu yarışta daha hızlı olmanın yollarını bulmak zorundayız.
Burada da kamuya büyük görevler düşüyor. Özel sektöre büyük görevler düşüyor.
Hükümete çok büyük görevler düşüyor. Sivil toplum örgütlerine de çok büyük görevler düşüyor. SİNERJİTÜRK olarak biz bunun bilincindeyiz. Daha iyi şeyler yapmak yolundayız. En azından bu insan kaynakları arasındaki bağlantıları kurmak,
teknoloji alanındaki bir şirketimize özel bir alanda yurtdışından insan kaynağı temin edebilmek bu yönde yapılmış çabalardır. Ama dikkat edin bizim GSMH’da bir
büyüme var. Ama sadece bizim GSMH’mız büyümüyor. Japonya’nın GSMH’sı
daha büyük. Güney Kore’nin ki bizden daha hızlı büyüyor. Çin’in ki eksponansiyel
büyüyor. O zaman bizim de GSMH’da eksponansiyel büyüme sağlamak için çaba
sarf etmemiz gerekiyor.
Evet. Sadece kendimizi geçmiĢe bakarak kıyaslamamak lazım. Çünkü geçmiĢe baktığımızda tabi sürekli bir iyileĢme var ama diğerleri sizden daha iyi
bir noktaya geliyorsa demek ki geride kalıyorsunuz.
Bu yarış kendinizle yaptığınız bir yarış değil. Kendinizle yaptığınız bir yarışta hızınızı bir gün öncesine göre artırmış olabilirsiniz. Ama diğerleri sizden daha hızlı
koşuyorsa hala geridesiniz.
Klasik Güney Kore örneği verilir bu durumu anlatmak için. 1950’lerde Güney
Kore’de kiĢi baĢına gelir düzeyi Türkiye’nin yarısı kadarken günümüzde Türkiye’nin iki üç katı düzeyine geldi sanırım.
Cilt 2, Sayı 8
Sayfa 21
Ayın Konuğu: Abdullah Raşit Gülhan
Bakın biliyorsunuz ben dört yıl boyunca Güney Kore Hükümeti’nin Haberleşme ve Bilişim Bakanlığı’na
bağlı KIPA Ajansı’na danışmanlık
yaptım. 2004 ve 2009 yılları arasında. 1960’lı yıllarda Güney Kore’liler,
onların tek yumurtayla yapılan bir
yemekleri vardı, üzerine yumurta
koyamıyorlardı. O derece fakru zaruret içerisindeydiler.
BiliĢim sektöründe uzun yıllar çalıĢmıĢ ve bu iĢe gönül vermiĢ biri olarak
2013 baĢında Türk Elektronik HaberleĢme Sektörü’nü nasıl görüyorsunuz?
Elektronik Haberleşme Sektörü’ne 30 yılımı verdim. Türkiye’de ve dışarıda bu
alanda çalışma fırsatım oldu. Biraz önce söylediğim gibi başka ülkelerde de bu
konuda destek olmaya çalıştım. Bizim aslında elektronik haberleşme sektörü piyasasını hala net olarak ölçebildiğimizi düşünmüyorum. Aslına bakarsanız hiçbir
sektörümüzü ölçemiyoruz galiba. Bu yönde sahada ve akademik esaslara uygun
bir çalışma yapılması gerekiyor. Çünkü bilmediğiniz bir şeyi doğru tahmin etmeniz
ve politika geliştirmeniz zor. 2012 yılında büyümenin yaklaşık yüzde 10 mertebesinde olduğunu düşünüyorum.
Bizim potansiyelimizi daha fazla
büyütmemiz lazım. Bizim aslında
50 – 55 milyar dolarlar çerçevesinde bir büyüklüğe sahip olmamız gerekiyor. Bu noktada değiliz gözüküyor. Mevcut durumu bu
hale getirecek çabalar içinde
olmamız lazım. Bu çabalardan
bana göre en önemlisi son çıkan
Ar-Ge teşviği. Yani Ulaştırma
Bakanlığı’nın aldığı bu teşvik
paketi tedbirini ben çok önemsiyorum.
Aynı şekilde Evrensel Hizmet Fonu’nun ve bunun Fatih Projesi’nde kullanılmasını
önemsiyor ve bunların hepsinin Türkiye’nin geleceğine katkıda bulunacağını düşünüyorum.
Sayfa 22
Ayın Konuğu: Abdullah Raşit Gülhan
Bunların sektöre katkı sağlayacak faktörler olduğunu düşünüyorum. Ancak sektörün özellikle GSM operatörlerinin ve Türk Telekom’un, belki alternatif operatörlerin
de uluslararası faaliyetlerini artırıcı yönde tedbirler almak gerekiyor. Özellikle Geçiş Hakları Yönetmeliği taslağı yayımlanmadı henüz sanırım.
Elif Özdemir: Dün yani PerĢembe günkü Resmi Gazete de yayımlandı.
Tamam. Bu gibi şeylerin önemli ve pazarı büyütücü tedbirler olduğunu düşünüyorum. Bunların hepsi tamamlandıktan sonra gelecek hakkında daha iyimserim.
2013’te %10’dan daha fazla veya kabaca %15’e yakın bir büyümeyi bekliyorum.
Peki. Geleneksel olarak telekomünikasyon sektöründe vergilerin yüksek
olduğu söylenir Türkiye’de. Avrupa’da sadece %18 oranında bir KDV varken burada KDV’nin ötesinde Özel
ĠletiĢim Vergisi gibi bir takım Ģeyler
var. Bu vergi yükünün de düĢürülmesi sektörün büyümesi için pozitif
olurdu. Türkiye’de haberleĢme hala
lüks tüketim olarak mı görülüyor acaba?
Ben size bir şey hatırlatayım. Sizlere sormuştum sanırım. Siz Kuruma ilk uzman
yardımcısı olarak geldiğinizde özellikle iktisatçılara ve işletmecilere çağırdığımda
vergi konusunda bir ödev hazırlatmıştım diye hatırlıyorum. Sende vardın galiba
içlerinde.
(Gülümsemeler)
Olabilir. Üzerinden epey bir zaman geçti. Gerçi benim cevabım bu konuda
belli ama önemli olan burada tabi sizin görüĢünüzü almak.
Şimdi orada herkesin cevabında, birbirlerinden kopya mı çektiler bilmiyorum gerçi,
Laffer eğrisine bir atıf vardı. Türkiye’de vergi telekomünikasyon ve özellikle mobil
telekomünikasyon sektöründe ki vergiler artık bu konuda öldürücü etki yaratabilir
seviyededir. Yani bunu evirip çevirmeye gerek yok. Herkes diyor ki vergi yükünde
biz Uganda’dan sonra ikinciyiz. Galiba Ugandaydı birinci ülke. Üçüncü ülke ile de
aramızda %100’lük bir fark var. Onda oranlar %30 bizde %60 mertebesinde. Kabaca söylüyorum. Şimdi onu öyle veya böyle yorumlamanın nasıl imkânı var ki.
Bu tabi ki çok ağır bir vergi sistemi. Bu vergi sistemi konusunda Sayın Ulaştırma
ve Haberleşme Bakanımızın ben bizzat yanındayken yaptığı telefon görüşmesini
biliyorum. Onunda bu konuda iyileştirme yönünde çok önemli bir istek içinde olduğunu biliyorum. Zaten denizcilikte ve havacılıkta da yapılan indirimlerle o sektörlerde elde edilen büyüme belli.
Cilt 2, Sayı 8
Ayın Konuğu: Abdullah Raşit Gülhan
Elif Özdemir: Evet. Maalesef Türkiye’de vergi konusunda bir adım atıldıktan
sonra geri dönmek çok
mümkün olmuyor. Bunun
sıkıntısını yaĢıyoruz aslında. Özel ĠletiĢim Vergisi
geniĢletilirken Kurumun
verdiği görüĢte bu verginin eĢitlenmesi, indirilmesi ve hatta kaldırılması
önerilmiĢti.
Benim dönemimde de bizim hazırladığımız Hazine Payı, bakın sadece vergi değil
Hazine Payı ve Kuruma Katkı Payı’nında tedricen azaltılması yönünde görüş verdik. Kuruma gelecek paranın da azaltılmasını önerdik. Çünkü aslında buda bir
nevi vergidir. Devlet alıyorsa eğer bunun adı odur budur toplamda vergidir.
Elif Özdemir: Tabi bunlar oran olarak oldukça az.
Bütün bu kesintileri topladığınız
zaman elde ettiğiniz rakama bakmak lazım. Şimdi bizim yapmamız
gereken şeyler bu vergi sistemini
düzeltmek. Bakın ikinci el cep telefonuyla ilgili olarak ben MOBİSİAD
genel sekreterliğini yaptığım dönemde hazırladığımız bir çalışma
vardı. Prof. Dr. Şükrü Kızılot ile
Prof. Dr. Metin Taş tarafından hazırlandı.
Onların yaptığı analize göre ikinci elde Türkiye sıfır lira vergi elde etmiş. Sıfır Lira!
KDV ne %18. Biz bu konuyu benimde içinde bulunduğum heyetle birlikte Gelirler
İdaresi’ne götürdük. Biz “bunu %1’e indirin, hiç olmazsa bu iş legal hale gelsin ve
ülke olarak vergi kazanalım” dedik. KDV kazanacaksınız, gelir vergisi kazanacaksınız ve kurumlar vergisi kazanacaksınız. Bu kitapta da onun analizi var. Bunu
bize ispatlayın öyle gelin dendi. Yani aldığınız toplam vergi zaten sıfır lira. Adama
para vermeyecekseniz daha eksisi yok.
Elif Özdemir: Sanırım iktisat teorisine göre de vergi oranlarının çok yüksek
olması aslında vergi kaybına yol açıyor.
Doğru.
Elif Özdemir: Verginin tabana yayılması daha fazla gelir elde edilmesini sağlıyor.
Çok doğru. Vergi esnekliği ile ilgili bir durum bu.
Sayfa 23
Sayfa 24
Ayın Konuğu: Abdullah Raşit Gülhan
Belli bir optimum vergi oranı var. Bunu aĢtığınızda getirdiğiniz her ek vergi
oranı mutlak elde edeceğiniz vergi miktarında azalmaya yol açıyor. Ya da
her vergi oranındaki indirim elde edeceğiniz mutlak vergi miktarını artırıyor.
Bu hatırlayacağınız gibi fıkradaki gibi halkın gülme eşiği sınırı. Halk gülmeye başladığında burada korkulacak bir noktaya gelmişiz demektir.
Bu konuda geçtiğimiz zamanlarda bir araĢtırma yapmıĢtım. Bu sektörde ki
her 100 TL’lık harcamanın 51 – 52 TL’sı devlete gitmiĢ. Oldukça yüksek bir
oran.
Bu sadece haberleşme sektörüne
özgü bir durum değil. Bakın ben küçük bir danışmanlık şirketine sahipken bile gelirimin %50’sini abartısız o
veya bu ad altında vergi olarak veriyordum. Muhtasarı, Sigortası, KDV,
Gelir Vergisi, Oda kesintisi, şusu busu. O sizde kalmadığı sürece o sizin
açınızdan vergi.
Tabi bu sistem sermaye birikimini ve firmaların büyümesini de engelliyor.
Tabi. En önemli nokta da budur. Ben
hep şunu söylerim. Bizim övüneceğimiz şey Türk Telekom’un, Avea’nın,
Vodafone’un, Turkcell’in ve diğer operatörlerin yurtdışında şirket satın almasıdır. Benim A şirketim burada satılıyorsa benim ülkemden bir kayıptır.
Satın almanın en önemli unsuru nedir?
Cebinizde para olması. Cebinizde para
yoksa satın alamazsınız. Yani sizin
biraz önce söylediğiniz sermayenin
birikimi.
Sermaye birikimini ve derinliğini sağlayamıyorsanız siz kaynaklarınızı kaybediyorsunuz demektir. Benim arzum Türk şirketlerinin sermaye birikiminin ve derinliğinin
güçlenmesidir. Hepsinin bu hat üzerinde dünya devi olmasıdır. Dünya devi olmalarını arzu etmeliyiz.
Biraz daha farklı konulardan bahsedelim. ĠĢ hayatında elde ettiğiniz deneyimleri göz önüne aldığınızda kariyerinin baĢlarındaki genç arkadaĢlarımıza
ne tavsiye verirdiniz?
Ben bunu çok düşündüm, çokta söyledim. Bakın üniversiteden mezun olduğumda
ve Kuruma başladığımda yani Telsiz Genel Müdürlüğüne otuz kişiydik. Bunların
birçoğu benden çok daha parlaktı. Ben elektronik ölçüm laboratuvarına girdiğimde
bir buçuk yıl boyunca Cumartesi ve Pazar günleri de dâhil olmak üzere günde 16
Cilt 2, Sayı 8
Sayfa 25
Ayın Konuğu: Abdullah Raşit Gülhan
saat çalıştım. Sadece evime yatmaya gittim. Bekârdım, rahattım huzurluydum
vesaire.
(Gülümsemeler)
O 18 aylık yani bir buçuk yıllık çalışma
bana çok şey kazandırdı. Arkasından
ben çok matematik çalışmasını seven,
çok teorik düzeyde çalışmasını seven
bir insandım. Çok çalıştım, çok okudum. Ama sadece okumadım. Kitaplar
önerdim arkadaşlara. Bunları asansörlere astım. Bazı arkadaşlarım benimle çok dalga geçtiler. Aklını kitapla
bozdu falan diye hatta asansöre koyduğum duyuruların altına notlar yazdılar. Sonra akademisyenleri de davet
ederek kurumda dersler verdirdim,
ben de vermeye çalıştım. Öğretmeye
çalıştıklarımı aslında ben öğrendim.
Çünkü insan en çok öğretirken öğreniyor. Sonra üniversitede yarı zamanlı akademisyenlik yaptım. Üç yıl boyunca elektronik haberleşme teknolojileri teorisi dersi
verdim Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü
öğrencilerine. Şimdi bütün bunlara baktığımda başarılı olmamda en önemli şey
çalışmam. Kendimi kimi zaman yıpratarak çalışmam. Çünkü benim elektronik ölçüm laboratuvarında bir taburem vardı. Bar taburesi. Yani rahat bir koltuğum bile
yoktu. O taburenin üzerinden her tarafım ağrırdı. Öyle çalışmak zorundaydım.
Öyle çalışırdım.
Biraz da cesaret. Yani inisiyatif alabilmek. Kendinizi biraz ön plana çıkartabilmek. Çalışmanızı etrafınızla paylaşabilmeniz. Sanırım tüm bunlar benim
kariyerimde eğer bir başarı varsa bu
başarının göstergeleridir. Ben buna
inanıyorum. Yani ben çalıştığım için
olduğunu düşünüyorum. Arkadaşlarıma da söyleyebileceğim şey durmadan çalışmaları, okumaları. Son bir
şey daha söyleyeyim bu konuda. İnsanlar büyüklerine saygı duysunlar.
Vefa duyguları olsun.
Ahde vefa diyorlar ya bu boşa söylenmiş bir laf değil galiba. Bana öyle geliyor.
İnsan ilişkilerinin güçlü olması. Size bir harf öğretene kul köle olmayın ama ona
vefa duyun. Saygı duyun. Bu hocanız olabilir. Yanınızdaki bir arkadaşınız olabilir.
Üstünüz olabilir. Altınız olabilir. Hiç önemli değil. Onun yaptığına saygı duyun.
Şimdi bilim adamlarına ilişkin bir kitap okuyorum. Bilim adamları önemli. Ben üniversitedeki derslerimde hep bunu söylerdim. Bir adam Maxwell’e saygı duymuyorsa aslında mesleğine saygı duymuyor derdim.
Sayfa 26
Ayın Konuğu: Abdullah Raşit Gülhan
GeçmiĢe dönüp baktığınızda neleri
farklı yapmak isterdiniz?
İnsanların keşke dememesi gerektiğini
söylerler. Ama ben diyorum galiba. Bunu
bilsem de diyorum. Dönüp baktığımda
liseye kadar gidiyorum hatta ilkokula kadar gidiyorum ve acaba şunu öyle değil
de böyle yapsaydım bugün Cumhurbaşkanı ben mi olurdum dediğimde oluyor.
(Gülümsemeler)
Artık geçmiş olsun tabi. O yüzden belki
daha fazla çalışabilirdik veya daha farklı
okuyabilirdik tabi.
Elif Özdemir: Örneğin daha farklı bir
bölümde okumak ister miydiniz.
Yok yok. Üniversiteye oldukça iyi bir puanla girdim. Okumak derken kastettiğim
çok daha farklı literatürler de okuyabilirdim. Üniversitede fiziği çok sevdim. Fizik
benim için ideal bir daldı. Yaptığım işten
hep mutlu oldum. Fizik bana çok şey
öğretti. Fizik ve matematik bir bilim olarak insana çok kapı açan iki dal.
Ama Kurul üyesi olduktan sonra bir pişmanlığım oldu. Hatta bunu gidermek içinde
bir çaba sarf ettim. Doktora programına başvurdum ama yapmak mümkün olmadı.
Pişmanlığımda şu: Ben iktisat okumaya başlayınca, oradaki matematiği görünce
niçin mühendis oldum diye kendimi sorguladım. Keşke iktisatçı olsaydım dedim.
İktisat muazzam bir şey. Orada matematiği o kadar güzel kullanıyorsunuz ki.
Profesyonel iĢ hayatı dıĢında ilgi alanlarınızı öğrenebilir miyiz?
Şimdilerde çok yapamıyorum ama özellikle tarih okumayı çok seviyorum. Edebiyatta aruz vezniyle yazılmış eserleri
seviyorum. O tür şiirleri okumayı seviyorum. Müzik olarak klasik batı müziğini özellikle Mozart ve Beethoven hayranıyım. Mendel ve Bach’ın da biraz hayranıyım. Aynı zamanda bir Türk Sanat
Müziği dinleyicisiyim. Yani iki tarz klasik
müzik dinlemeyi seviyorum. Bir zamanlar resim yapardım. Şimdi resim yapamıyorum.
Cilt 2, Sayı 8
Sayfa 27
Ayın Konuğu: Abdullah Raşit Gülhan
Türk Sanat Müziği ile ilgili olarak sevdiğiniz sanatçılardan örnekler verebilir
misiniz?
Benim Türk Sanat Müziği denince aklıma gelen Münir Nureddin Selçuk, Zeki
Müren, Kamuran Akkor eserlerini dinlemeyi sevdiğim sanatçılardır. Emel Sayın’ı
da severim. Zekai Tunca mesela.
Ġzlediğiniz spor dalları?
Münir Nureddin Selçuk
İyi bir izleyici değilim. Şu an basketbol
izliyorum. Ama spor yapıyorum. Yaklaşık
10-12 yıldır fitness yapıyorum, ağırlık
kaldırıyorum. Her zaman düzenli olarak
yapamıyorum ama uygun vakit buldukça
yapıyorum. Bir sokak köpeğim var ve
köpeğimle birlikte yürüyorum. Bunları
yapabileceğim iyi bir yerde oturuyorum.
ODTÜ lojmanlarında oturuyorum şimdi.
Kampüsün içinde güzel yürüyüş alanları
var.
Zeki Müren
Son olarak nasıl bir teknoloji kullanıcısı olduğunuzu öğrenmek istiyoruz.
Kendinizi nasıl bir teknoloji kullanıcısı olarak görüyorsunuz. Evinizde internet bağlantısı var mı? Akıllı telefon kullanıyor musunuz? Yeni çıkan geliĢmiĢ ürünleri hemen dener misiniz? Bir tarafta hiç kullanmıyorum bir tarafta
teknoloji bağımlısıyım yazan bir sıkala yapsak kendinizi nereye koyarsınız?
Ben her şeyde olduğu gibi orta yoldayım.
(Gülümsemeler)
Evet takip ediyorum. Ama her şeyi almıyorum. Hatta MOBİSİAD genel sekreterliği görevim sırasında cep telefonu hediye ettiklerinde bile kabul etmezdim, almazdım. Çünkü
ben insanların çok sık olarak cep telefonu
değiştirmesinin ülke için bir yük olduğunu
düşünüyorum. Bir tane akıllı telefonum var.
Turkcell T-20. Diğeri de General Mobile. Türkiye’de üretildiği için Türk malı olarak aldığım telefonum. Evimde ODTÜ’nün sağladığı
bir internet bağlantısı var. 260 bin kişi ile
bağlantıdaysanız gününüzün önemli bir kısmı belki 13-14 saati, günde 4-5 saat uyuyorum, internette geçiyor. Kabaca sabah 7’de
kalkıp bilgisayarımı açıyorum. Gece 2’ye
kadar. Tabi arada yemek, çocuklar sohbetler
falan var tabi.
Emel Sayın
Sayfa 28
Ayın Konuğu: Abdullah Raşit Gülhan
Bizim sorularımız bitti. Ekleyeceğiniz bir husus varsa onu da Ģimdi alabiliriz.
Bütün uzman, uzman yardımcısı arkadaşlarım, içinde bulunmaktan gurur duyduğum Kurumda çalışan güzide insanlar çok kıymetli işler yapıyorlar. Hepsi özel
insanlar. Hepsine saygılarımı, sevgilerimi ve şükranlarımı sunuyorum. Onların
yaptığı çalışmaların ülkeye büyük katkı sağladığına inanıyorum. O bakımdan daha da iyi şeyler yapmalarını bekliyorum.
Bizim web sayfamız üzerinden e-posta listemize herkes üye olabiliyor.
www.sinerjiturk.org.tr adlı web adresimizden hemen e-posta listemize üye olabilirler. Ama sadece üye olmakla kalmasınlar. Etraflarıyla da paylaşsınlar. Bizim gönüllü elçilerimiz olsunlar. Çünkü biz inanıyoruz ki, biz kalpten inanıyoruz ki bu ülke
için çalışıyoruz. Bu ülkeyi seven herkesinde bize katkı sağlayacağına inanıyoruz.
İstediğimiz katkıda sadece bu. Fikir desteği istiyoruz, gönül desteği istiyoruz. Başka bir şey istemiyoruz.
Son olarak, Bana vakit ayırdığınız ve tekrar sevgili arkadaşlarımla bucaklaşma
imkanı sağladığınız için size, Derneğimizin ve Derneğimizin yayın organı olan
Dergimizin yönetimine sizin nezdinizde saygılarımı, sevgilerimi ve şükranlarımı
arz ediyorum.
Sayın Gülhan konuk olduğunuz, bize vakit ayırdığınız ve sorularımıza samimi yanıtlar verdiğiniz için size teĢekkür ediyoruz.
Cilt 2, Sayı 8
Sayfa 29
Bu Ay Ankara’da Ne Var?
Sezen Aksu 2 Şubat 2013 tarihinde
Congresium Ankara’da bir konser
veriyor. Sevenlerine duyurulur.
Tolga Çevik “Arkadaşım Hoş geldin!”
adlı sahne gösterini 13 Ocak 2013
tarihinde Anadolu Gösteri Merkezinde
gerçekleştiriyor.
Jason Andrews ilüzyon gösterisi. 30 Ocak 2013
tarihinden itibaren Congresium Ankara’da.
Orijinal Vücut Dünyası sergisi bir ay
boyunca uzatılmış. Hala görmemiş
olanlar için son bir fırsat.
Sayfa 30
Bu Ay Doğan Canlarımız
Ġyi ki doğdun Burak Çağrı
“Burak Çağrı, doğum günün kutlu olsun
boncuğum”
Aynur - Selçuk Kahya
Ġyi ki doğdun Feriha Elif!
“İyi ki doğdun Feriha Elif”
Yusuf Korhan Selek
Ġyi ki doğdun Ahmet Emin!
“İyi ki doğdun Ahmet Emin ”
Ramazan Yılmaz
BĠLĠġĠM UZMANLARI DERNEĞĠ
BĠZ KĠMĠZ?
Bilişim Uzmanları Derneği, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nda çalışan bilişim uzmanları tarafından 11 Ekim 2010 tarihinde kurulmuştur.
YazıĢma Adresi
Anadolu Bulvarı Öz Ankara
Toptancılar Sitesi 1. Blok No:
41 Yenimahalle
Ankara
AMACIMIZ NEDĠR?
Amacımız, Derneğimiz üyeleri arasında sosyal, kültürel, ekonomik ve mesleki
yardımlaşmayı sağlamak; üyelerimizin meslekî gelişmesini teşvik edecek faaliyetlerde bulunmak ve ülkemizde bilgi teknolojileri ve iletişim alanlarında farkındalığın
artırılmasını sağlamaktır.
Telefon
0 (123) 456 78 90
Faks
0 (123) 456 78 90
E-posta:
BĠLĠġĠM UZMANLARI DERNEĞĠ YÖNETĠM KURULU
[email protected]
Elif
Özdemir
bilisimuzmanlari.org
Salim
Ketevanlıoğlu
Cengiz
Eken
Ahmet E.
Turgut
Beytullah
Kuşcu
Nigar
Samsa
Mehmet
Özcan
Editörün Notu
2013’e hoş geldiniz.
Bültene Katkıda
Bulunanlar
Abdullah Raşit Gülhan
Ayşe Gül Mirzaoğlu
Aynur Kahya
Elif Özdemir
Gültekin Sefi
Harun Başaran
M. Selçuk Kahya
Nur Saygı
Ramazan Yılmaz
Yavuz Göktaylar
Yusuf Korhan Selek
Yusuf Özcan Candemir
BİLİŞİM
UZMANLARI
BÜLTENİ
21 Aralık tarihini geçtik ve
hala hayattayız. Maya’lı takvim yapımcıları kıyameti
öngördükleri için değil sıkıldıkları için bu tarihte takvimlerini sona erdirmişler gibi
gözüküyor. Ne diyelim. İyi ki
böyle olmuş.
Bu sayıyla birlikte 20’nci
sayımıza ulaşmış olduk.
Doğrusu bu noktaya sizlerin
katkısı olmasa gelemezdik.
Bu kapsamda, Bültene katkıda bulunan herkese şükranlarımı sunuyorum.
Bu sayımızda da eğlenceli ve
ilgi çekici yazılarımız var.
Harun Başaran ilgi çekici bir
kişiliği, bir gün aklına esip
bisikletle dünya turuna çıkan
Gürkan Genç’i sizlere tanıtıyor. Gültekin Sefi, 20.yy’da
İtalya’da bir sanat akımı olarak başlayan Fütürizm’i kalemine konuk ediyor. Yusuf
Özcan Candemir ise şu ara-
lar hepimizin merak ettiği
hava durumu tahminlerinin
nasıl yapıldığını iki bölümlük
bir yazı dizisiyle ele alıyor.
Ayşe Gül Mirzaoğlu ciddi bir
emek sarf ederek bültenin
geçmiş sayılarını sizin için
tarayarak bulgularını sizinle
paylaşıyor. Son olarak ben
de dilim döndüğünce milyarlarca dolar dökülerek Güneş
Sistemimizde hayat arayan
çalışmaları sizlere aktarmaya
çalışıyor, günün yorgunluğu
ve rutininden sizleri iki-üç
dakika uzaklaştırmaya çalışıyorum. Ayrıca
SİNERJİTÜRK VAKFI
Kurucusu ve aynı zaman
eski adıyla Telekomünikasyon Kurumu yeni adıyla
Bilgi Teknolojileri ve İletişim
Kurumu kurucu Kurul Üyesi
ve Kurul II. Başkanı Sayın
Abdullah Raşit Gülhan Bültenimizin bu ayki konuğu.
Kendisiyle, başta
SİNERJİTÜRK olmak üzere
Yavuz Göktaylar
BiliĢim BaĢuzmanı
SAD, BTK
dolu dolu bir sohbet yaptık.
İlginizi çekeceğini umuyoruz.
Önümüzdeki sayılarda sizlerinde katkılarınızı bekliyorum. Yaratıcı olun, çekinmeyin. 2013’ün herkese sağlık
ve mutluluk getirmesini temenni ediyorum.
Saygılarımla;
Yavuz Göktaylar
[email protected]

Benzer belgeler