Romanya: İkinci Dünya Savaşı Sırasında Casusluk Faaliyetleri ve

Transkript

Romanya: İkinci Dünya Savaşı Sırasında Casusluk Faaliyetleri ve
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2014, Cilt:14, Yıl:14, Sayı:2, 14: 263-278
ROMANYA: İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI SIRASINDA
CASUSLUK FAALİYETLERİ VE PETROL
MÜTTEFİKLER VE ALMANYA, ROMANYA’NIN “KARA
ALTIN”I PETROL İÇİN MÜCADELE EDİYOR (1939-1944)
Liliana Elena BOSCAN
Ömer METİN
ROMANIA: SPY AND OIL DURING THE SECOND
WORLD WAR
ALLIES’ AND GERMANIA FIGTING FOR “BLACK
GOLD” OF ROMANIA (1939-1944)
Öz
Romanya'nın dönüşümü, doğrudan, İkinci Dünya Savaşının başından sonuna
kadar savaşan tarafların bir numaralı stratejik hedefi haline gelen petrolün
kaderine yansımıştı. Bu makale, Romanya’nın en önemli zenginliklerinden olan
petrol ve onun politik, diplomatik, ekonomik, finansal ve askeri alanlardaki
etkileriyle ilgili temel gerçekler üzerinde durmaktadır. Aynı zamanda, “kara
altın” olan petrolün, savaş sırasındaki olayları belirlemedeki rolü incelenmiştir.
Makale bundan başka Müttefiklerin Alman savaş makinesini durdurmak için
sabotaj veya petrol alanlarının bombalanması gibi karşı girişimlerini de analiz
etmiştir.
Anahtar Kelimeler: Petrol, Casusluk, Diplomasi, Savaş Ekonomisi, Romanya,
2. Dünya Savaşı.
Abstract
Romania's evolution reflected directly on the fate of oil, which has become a
strategic objective no. 1 of all the belligerents from the beginning of hostilities
until the end of World War II. This article insisted on the essential facts related
to oil, one of the major wealth of Romania in the past, with implications on
political-diplomatic, economic, financial and military fields. Also the role of
"black gold" in determining the events of the war. Additionally the article
analyzed the counter-action of Allies, their plans include sabotaje or bomb oil
fields of Romania to stop to supply the German war machine.
Keywords: Oil, Spy, Diplomacy, War Economy, Romania, World War II.

Doç. Dr., Bükreş Üniversitesi, Tarih Fakültesi, [email protected]
Yrd. Doç. Dr., AİBÜ, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü,
[email protected]

263
AIBU Journal of Social Sciences, 2014, Vol:14, Year:14, Issue:2, 14: 263-278
1. Giriş
1939-1945 yılları arasındaki büyük küresel felaketin arifesinde ve ilk
aşamasında, Avrupalı büyük güçler (İngiliz, Fransız ve Almanlar)
Romen petrolü konusunda Ploiești bölgesinin yok edilmesi veya
Romanya’nın işgali gibi bazı radikal çözümleri işaret ettiler. 1
Romanya’nın bu “kara altını” için yapılan mücadele aynı zamanda İkinci
Dünya Savaşı sırasında da devam etmiştir.
Birinci Dünya Savaşı, savaş ekonomisi ile bir ülkenin silahlı
kuvvetlerinin savaşma kapasitesinin arasındaki bağımlılığın, uzun bir
savaş sürdürebilme stratejisi içerisinde kendisini hayati bir ilişki olarak
konumlandırdığını göstermişti. Bu nedenle Müttefikler, II. Dünya Savaşı
sırasında uygulanan senaryoyu tekrar etmek istemişti (Buzatu,
1981:31,39); amaçları ise aynıydı: 1916 yılındaki gibi Almanya’yı “tam
bir blokaj” altına almak ve bu ülkenin Romanya’nın petrol ürünleri
kaynaklarından faydalanma kabiliyeti kazanmasını engellemekti. 19
Kasım 1916 tarihinde, Romen Dış İşleri Bakanı, Emil Porumbaru,
Başbakan Brătianu’ya Romanya’daki İngiliz Bakan Sir Barclay’in petrol
şirketlerinin “kendilerine ait petrol kuyuları ve rafinerilerini yok
etmeleri” gerektiği talebinde bulunduğunu iletmiştir.
Müttefikler [İngiltere ve Fransa], bu hareketin sonucu olarak her türlü
ekonomik zararı Romanya Hükümeti’ne ödeyeceklerdi (Buzatu,
1998:365).
Petrolün sıra dışı önemini göz önüne alırsak, Almanya Şubat 1917
tarihinden itibaren bu petrol kuyularını işletmeye başlayacaktı. Bu
nedenle Müttefiklerin istediği fedakârlık Romen hükümeti tarafından
kabul görmüş ve petrol kuyuları kapatılarak 827.000 ton ham petrol
türevi yok edilmiştir. Romen Hükümeti, Dünya Savaşı bittikten sonra,
komiteler oluşturmuş ancak Müttefiklerin sözünü ettiği Romen ekonomik
zararını ödemeye yönelik düzenlemeler her hangi bir sonuca
ulaşmamıştır2.
Birinci Dünya Savaşı tecrübesi, 1939-1940 yıllarında Bükreş
Hükümeti’ni petrol bölgelerinin yok edilmesi yönündeki Anglo-Fransız
Müttefikler ve Almanya; Romanya’nın petrol, demiryolları, telefon-telgraf
şebekeleri, Köstence limanı, askeri hareketleri gibi önemli stratejik alanlarında
casusluk faaliyetleri gerçekleştirmişlerdir.
2
Romen Devlet adamı I.G. Duca, Romanya’nın kaybının 5 milyon sterlin
olduğunu belirtmiştir. Bkz., Arhiva MAE, fond 71/ Anglia (1921-1929), vol.
15/Presă, s. 48-49.
1
264
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2014, Cilt:14, Yıl:14, Sayı:2, 14: 263-278
önerileri konusunda son derece dikkatli olmaya itmiştir; diğer yandan
Almanya böyle bir sonucu önlemek yönünde istekliydi ve hatta
Romanya’nın planlı işgalinden kaçınma peşindeydi.
İki Dünya Savaşları arasında petrol, savaşçı devletler için hayati role
sahipti; orduların motorizasyon sürecinin yarattığı koşullar altında ve
asker sayısının inanılmaz derecede artmasından dolayı son derece önemli
hale gelmişti. 1938 yılından sonra, bir başka Dünya Savaşı riskinden
dolayı, petrol rezervlerinin stratejik önemi artmıştı. Büyük güçlerin petrol
ithalatına büyük ölçüde bağımlı olmaları onları savaş ekonomisi için
hayati önemdeki ham maddeye karşı özen göstermeye zorlamıştı.
2. Almanya ve Müttefiklerin Romen Petrolü İçin Mücadeleleri
Avrupa’daki jeopolitik dönüşümler, rekabette diğer Büyük Avrupalı
güçlere karşı Almanya’ya petrol rezervlerinde üstünlük kazandırmıştı. O
dönemde Romanya’daki petrol rezervleri Avrupa’nın ikinci büyük
miktarı olarak değerlendiriliyordu. Bunun sonucunda, 1938 – 1940 arası
dönemde, Almanya bütüncül saldırgan bir strateji geliştirmiş, sahip
olduğu savaş ekonomisi içerisinde temel stratejik ham madde olan
Romen petrolü üzerinde hâkimiyet kurmaya yönelik birkaç cephede aynı
anda harekete geçmişti: politik-diplomatik, askeri ve ekonomik.
Romanya, Almanya’yı dengeleyebilmek için kendi karşı stratejisini
şekillendirmeyi başarmış ve kendi bölgesel güvenlik ve bütünlüğünü
sağlamaya yönelik harekete geçerken aynı zamanda 'petrol' silahını
kullanmaya başlamıştı.
Fransız-İngiliz ortaklığı, Romanya petrol bölgesini 1916 yılında yok
etmeyi hedefleyen çeşitli projeler üretmişlerdi. Buna benzer girişimlerin
II. Dünya Savaşı’nda başarıya ulaşması, Almanların restorasyon için
uzun bir süre harcamalarına neden olacaktı.
Bu koşullar altında, genel olarak bilindiği adıyla “Léon Wenger Planı” 18
Ekim 1939 tarihinde Fransız Hükümeti’ne Fransız Genel Kurmay
Başkanı, General Maurice Gamelin tarafından tavsiye edilmişti (Brestoiu,
1986:95-96)
. Wenger Planına göre, petrol kuyularının yok edilmesi ve
Tuna’ya giden yolun kesilmesi Romanya-Almanya bağlantısını sağlayan
nehir yolunu kesintiye uğratacak veya önemli ölçüde kısıtlayacaktı
(Buzatu, 1998:368). Alman ordusu Fransız arşivlerini ele geçirdikten
sonra, Fransız planlarını 1940 yılında Paris yakınlarında Alman ve
Romen basınına deşifre etmiş; bundan başka Nisan 1940 başlarında
Demir Geçitte Tuna’yı bloke etmeye yönelik İngiliz girişimleri de Alman
265
AIBU Journal of Social Sciences, 2014, Vol:14, Year:14, Issue:2, 14: 263-278
ve Romen basınınca kamuoyuna duyurulmuştur (Brestoiu,
Moisuc, 1971:289).
1973:163-164
;
SOE3 operasyonlarına ithaf edilen kitabında M.RD. Foot, başarılı
olmayan bir sabotaj girişimi olduğundan bahsetmiştir: Buna göre kod adı
Sezar olan yerel ajan Julius Hanau, Yugoslav-Romen sınırı üzerindeki
Orşova’nın altında Demir Geçit olarak anılan ana sabotaj hedefi olan
Tuna Geçidi üzerine yönelik saldırı için planlar hazırlamıştı. Hanau’nun
gizli olması gereken girişimleri, yerel polisin çok fazla dikkatini çekmiş
ve planı işe yaramamıştı. Aynı hedef üzerine, korsan Merlin Minshall
tarafından yapılan ilave girişim aynı zamanda başarısız olmuştu. Kendisi
Tuna Kanalını, savaştan önce hasta olduğu bir dönemde keşfettiği bir
noktasından tıkamayı umuyordu. Almanlar, Minshall’ın elindeki çalıntı
yakıt stokuna el koyarak kendisini köşeye sıkıştırmıştı. Kendisi ve
denizcileri yaşadıkları için şanslı sayılırdı. Profesyonel olmayan bu
girişimler, İngilizlerin düzensiz bir savaşa nasıl hazırlıksız olduğunu
gösteren anlamlı bir delilini ortaya koymaktaydı (Foot, 1999:12).
Bundan başka Giurgiu keşfi, " Romen petrolünün Almanya’ya naklini
engellemeye yönelik" planlı bir girişimin olduğunu bariz şekilde ortaya
koymaktaydı. Paris ve Londra’dan gelen gizli servis planları Canaris
amirali Abwehr tarafından önlenmişti. Romanya Gizli Servisi Şefi Mihail
Moruzov, Ekim 1939’un sonunda Berlin’de Wilhelm Canaris tarafından
idare edilen Alman Ordusu bürosuyla (Abwehr) ilgili “işbirliğine dayalı
istihbarat” çalışmasını başlatan kişiydi. İşbirliği genellikle tüm Doğu
Avrupa’yı kapsıyor ama Reich’in ilgi duyduğu alanlar temel olarak tarım
ürünleri, Romanya’nın yer altı zenginlikleri, Giurgiu Limanı ve Ploiești
bölgesiydi (Troncotă, 1996:177, 302-303). 8 Aralık 1939’de, Bükreş’te
Amiral Canaris’i görmek, Romen Gizli Servis Şefi Moruzov’u
şaşırtmıştı. Moruzov, bu büyük misafirin hemen Romanya’dan ayrılması
üzerine şunları kaleme alacaktı:
The Special Operations Executive (SOE): İkinci Dünya Savaşında İngiltere’nin
Özel Harekât Yönetimidir. İngiliz Hükümetinin onayıyla 12 Temmuz 1940
tarihinde Mihver devletlerine karşı Avrupa’da işgal altında bulunan bölgelerde
casusluk, sabotaj, keşif yapmak ve yerel direniş hareketlerine yardım etmek gibi
faaliyetler için kurulmuştur. Bkz., M.R.D.Foot, SOE : The Special Operations
Executive 1940-1946, London, 1999; Süleyman Seydi, „The Intelligence War in
Turkey During the Second World War: A Nazi Spy on British Premises in
İstanbul”, in Middle Eastern Studies, Vol.40, No.3, May 2004; Süleyman Seydi,
„The Activities of Special Operations Executive in Turkey”, Middle Eastern
Studies, Vol.40, No.4, July 2004.
3
266
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2014, Cilt:14, Yıl:14, Sayı:2, 14: 263-278
"Birinci olarak, Alman Hükümeti’nin bu üst komuta kademesindeki
kişinin, Romanya’ya yönelik muhtemel sabotaja verilen ciddi öneme
bağlı olarak oldukça sinirli olması, bu ülkenin şu anki durumda, üçüncü
Reich’e özellikle petrol konusunda, tedarik sağlayacak tek güvenli yer
olmasıyla ilişkilendirilebilir. İkinci olarak, benim düşüncem, Romen
otoriteleri tarafından sabotajların önlenmesi konusunda alınan önlemler
içtenlikle alınmış olsun ya da olmasın, Almanya’nın bu bağlamdaki
huzurunu ve güvenliğini sağlamak için gerekliydi…" (Buzatu, 1998:370).
Muhtemel İngiliz-Fransız saldırısına karşı ortak Romanya – Alman
planının yürütülmesi sırasında Romanya Gizli Servisi’nin yardımının ne
kadar önemli olduğu Tuna’daki sabotajın önlenmesinde veya rafinerilerin
korunması için gereken silahların Almanlar tarafından taşınması sırasında
görmezden gelinmesinde kendisini ispatlamıştı. Her şey normal şekilde
gerçekleşmiş ve M. Moruzov, Berlin’in güvenini kazanmış; kalıcı
birliktelik, Haziran 1940 tarihinde beklenmeyen bir olay ortaya çıkana
kadar devam etmişti: Fransızlarla devam eden uzun süren bir savaş
sırasında, Alman askerler Paris’te önemli bir politik-diplomatik ve askeri
arşiv ele geçirdiler. Paris’te ele geçirilen evrakların araştırılması
sonucunda, Almanlar M.Moruzov’un ikili oynadığına dair bir delil ele
geçirdiler: Buna göre Moruzov, 1939 – 1940 dönemi kış mevsiminde,
Abwehr’e (Alman gizli servisi) askeri operasyonlarda yardımcı olmuş,
ama Deuxième Bureau (Fransız gizli servisi) ve Intelligence Service
(İngiliz gizli servisi) ile çalışmayı durdurmuştur. I. Antonescu rejiminin
kuruluşu sırasında Kasım 1940 tarihinde kendisi tutuklanacak ve Jilava
Cezaevindeki Lejyonerler tarafından idam edilecekti (Troncotă,
1996:407).
Avrupa’nın Sovyet Rusya haricindeki büyük güçleri, bir şekilde petrol
ithalatına bağımlıydı. Bu ülkelerin petrole bağımlılık seviyesi değişkenlik
göstermekteydi. İngiltere ve Fransa kendi ulusal bölgelerinde önemli
petrol kaynaklarına sahip değildi, ama kendi imparatorluk kolonilerinde
büyük miktarlardaki petrol rezervlerinden faydalanıyordu. Almanya ve
İtalya, yerel petrol kaynağının eksikliğini büyük ölçüde duyuyor ve
özellikle diğer kıtalardan büyük miktarlarda ithalata mecbur kalıyordu.
Yerel petrol üretimi ve tüketimi arasındaki asimetri, büyük güçleri bu
stratejik ham maddenin ithalatına karşı zayıf duruma düşürüyordu.
Sovyet Rusya hariç bu ülkelerin toplam yerel üretimi, kendi yerel
tüketimlerine kıyasla oldukça önemsiz kalıyordu. İngiltere ve Fransa’ya
267
AIBU Journal of Social Sciences, 2014, Vol:14, Year:14, Issue:2, 14: 263-278
karşı itilaf açısından, Almanya'nın diğer kıtalardan petrol ithalatı
kabiliyeti oldukça sınırlıydı4.
Büyük Avrupalı güçlerin Romen Petrolüne karşı ilgileri iki savaş arası
dönemde eşit seviyede değildi. Avrupa seviyesinde, Romanya ikinci
büyük üreticiydi ve kendisinin petrol rezervlerini sadece Rusya’nın
rezervleri geçebilmekteydi. Bu bakış açısından, Almanya’nın Romen
petrolüne yönelik ilgisi hayati düzeydeydi çünkü dünyanın diğer
yerlerindeki önemli petrol kaynaklarına erişim ve buraların kontrolü
neredeyse imkânsızdı. Almanların Romen petrolü üzerinde kontrol sahibi
olmaya yönelik girişimi, Üçüncü Reich’in jeopolitik projesinde,
Lebensraum‘un (yaşam alanı) yaratılması bağlamında önemli bir
aşamaydı. Savaşlar arası dönemdeki Romanya-Almanya ilişkileri politik
seviyede, Almanya tarafından desteklenen sınırların revizyonu
politikasına yönelik konumla ilgili olarak ağır basıyordu (Chiper,
2000:34).
Avusturya’nın 12 Mart 1938 tarihinde Almanya ile birleşmesi, Orta
Avrupa’daki güç dengesini mahvetmiş ve bölgedeki tüm devletlerin
uluslararası konumunda temel bir değişime neden olmuş, kaynakları ele
geçirmeye yönelik Tuna’ya doğru Alman genişleme planının bir
aşamasını temsil etmekteydi. Romanya hükümeti, ülkenin yerel ve
uluslararası konumunu iyileştirmek için önlemler almıştı. Ulusal
seviyede, Alman yanlısı politik parti olan Lejyoner Hareketinin politik
aktivite seviyesi yasaklanmıştı. Fransız ve İngiliz hükümetleriyle
görüşmeler başlatılmıştı çünkü Romanya yeni uluslararası statükoyu
hesaba katmalıydı. Askeri bakış açısından, Sovyet Rusya aynı önem
seviyesinde bir düşman olarak bulunsa da, ilk başta gelen tehlike
Macaristan’dan ve özellikle Almanya’dan gelmekteydi.
Bükreş ve Berlin arasındaki Kasım 1938 ve Mart 1939 tarihlerini
kapsayan politik kriz, 10 Aralık 1938 tarihindeki, Almanya ile imzalanan,
14 ayrı protokolü ve konvansiyonu içeren ticari anlaşma konusundaki
yeni anlaşmaya yönelik pazarlıkları etkilemişti.
13 Şubat ve 23 Mart 1939 tarihleri arasında, uzun dönemli ekonomik
anlaşma ortaya koymak ve gerilen politik, diplomatik ve askeri ilişkilerde
süreklilik sağlamak için Romanya-Almanya pazarlıkları yürütülmüştü.
Almanya’nın Macaristan’la birlikte Çekoslovakya’ya karşı girişimlerinin
Ayrıntılı bilgi için bkz., I. Chiper, România şi Germania nazistă. Relațiile
româno-germane între comandamente politice si interese economice (ianuarie
1933- martie 1938), Editura Elion, Bucureşti, 2000.
4
268
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2014, Cilt:14, Yıl:14, Sayı:2, 14: 263-278
koordinasyonu ve Macar askerlerinin Romanya’nın batı sınırında
toplanması, Bükreş Hükümeti’ne karşı, Romanya-Almanya Ekonomik
Anlaşmasının Bükreş’te imzalandığı tarih olan 23 Mart 1939 tarihinde bir
tehdit ve baskı anlamına geliyor ve barışçıl araçlarla bir Wirtschaftsraum
(ekonomi-pazar alanı)yaratmaya yönelik jeopolitik bir projenin son
aşamasını temsil ediyordu. Öyle ki bu anlaşma, sahip olduğu
maddelerinden ötürü uluslararası ekonomik ilişkilerin uygulamasında
yenilikler içermekteydi.
Anlaşma, iki bakış açısından ötürü Almanya için bir başarıydı: petrol
endüstrisi de dâhil olmak üzere Romen ekonomisine giriş için hukuki bir
çerçeve yaratmış ve Romanya ile sınır bütünlüğü garantisiyle ilgili her
hangi bir politik oluşuma girişmemişti. Fransa ve İngiltere, Almanya’nın
Romen zenginliğini, özellikle petrolü kullanarak savaşı sürdürmek için
ihtiyaç duyduğu kendi ham madde tedarik kabiliyetini geliştirmek
istediğini anlamışlardı (Moisuc, 1971:137-144).
Romen-Alman anlaşmasının 23 Mart 1939 tarihinde imzalanmasından
sonra, İngiltere ve Fransa politik-diplomatik ve ekonomik önlemlerle
harekete geçmişti. 31 Mart 1939 tarihinde Fransa, Romanya ile ekonomik
anlaşma imzalarken, 11 Mayıs ve 12 Haziran 1939 tarihinde İngiltere,
Romanya ile bir protokol ve ekonomik anlaşma imzalamıştı. Batılı
güçler, Romanya’dan petrol ve tahıl almayı ve bunun karşılığında
İngiltere ve Fransa’dan mühimmat almak üzere krediler vermeyi kabul
etmişlerdi.
Alttaki tabloda, Almanya ve diğer ülkelere giden petrol ihracatını
görebiliriz: (Marguerat, 1977:173; Hillgruber, 1994:291-292 )
Yıl
1939
Eylül
Ekim
Kasım
Aralık
1940
Ocak
Şubat
Mart
Almanya
İngiltere
69.691 ton
83.713 ton
88.835 ton
81.923 ton
33.578 ton 8.859 ton
34.049 ton 32.567 ton
39.088 ton 25.011 ton
145.699 ton 58.203 ton
28.246 ton
30.778 ton
44.797 ton
123.180 ton 59.533 ton
81.516 ton 15.160 ton
130.398 ton 18.556 ton
Fransa
269
AIBU Journal of Social Sciences, 2014, Vol:14, Year:14, Issue:2, 14: 263-278
Ekonomik yardımların dışında İngiltere ve Fransa; Romanya, Türkiye ve
Yunanistan’a tek taraflı garantiler de vermiş bulunmaktaydı. Bu
garantiler kuşku götüren, askeri seviyede uygulanamayacak türdendi ve
Romanya için Almanya ve İtalya ile olan ilişkilerinde zorluklar
çıkarmıştı. Bu garantilerin kabulü Berlin’de hiç de iyi bir izlenim
bırakmadı(Quinlan, 1977:57).
23 Ağustos 1939 tarihli Ribbentrop-Molotov Anlaşması 5Romen dış
politikası için şok ediciydi. İttifaklar arasında bağlantı ve Orta-GüneyDoğu Avrupa’daki hâkim güçler arasındaki denge stratejisi temelinde
Romanya’nın güvenlik sistemi işlevsiz kalmıştı. Geleneksel müttefikleri
olan Fransa ve İngiltere’den uzaklaşan Romanya, güçlü Alman ve Sovyet
Rusya baskısına maruz kalmıştı. İkinci Dünya Savaşı 1 Eylül 1939
tarihinde başlamış ve petrol hem kanunsuz hem de legal muharip güçler
için bir savaş silahı haline gelmişti. Romanya, tarafsızlığını 6 Eylül 19396
tarihinde ilan etmişti.
3. Romen Petrolü Üzerinde Alman Baskısı
Romanya tarafsızlığını ilan etmesine rağmen kendi aralarında husumet
olan Büyük Güçler, petrol üzerinden bu ülkeye baskılarını savaş boyunca
devam ettirecektir. Petrol arzı sorunu, Polonya istilası tecrübesinin
ardından Almanya için son derece baskı yaratan bir sorun haline gelmişti.
Romen petrollerini kontrol altına almak isteyen Almanya, Bükreş
Hükümeti üzerindeki baskı araçlarını yoğunlaştırmış ve çeşitlendirmiştir.
Eylül 1939 ile Haziran 1940 tarihleri arasında Almanya, Avrupa’nın en
büyük gücü haline gelmişti.
Almanya ve Romanya arasında ekonomik antlaşmalar imzalanmış ve
bunlar sayesinde Alman tarafı Almanya’ya ihraç edilen petrol ürünleri
üzerindeki sınırlayıcı hükümleri elimine etmişti. Romanya ise bu
değişiklikleri kabul etmiş ve böylece mühimmat alma imkânına
kavuşmuştu. 29 Eylül 1939 tarihinde, Gizli Protokol imzalanmış ve bu
anlaşmaya göre Romanya, Almanya’ya petrol ihraç ederken savaş
Alman-Sovyet Antlaşması ve Romanya’ya etkileri hakkında ayrıntılı bilgi için
bkz., Florin Constantiniu, Între Hitler şi Stalin. România şi pactul RibbentropMolotov, Editura Danubius, Bucureşti 1991.
6
Romanya tarafsızlığı ve Romen-Alman ilişkileri için bkz., Andreas Hillgruber,
Hitler, Regele Carol şi Mareşalul Antonescu. Relaţiile germano-române. 19381944, Editura Humanitas, Bucureşti 1994; Vasile Arimia, Ion Ardeleanu, Ştefan
Lache, Antonescu-Hitler. Corespondenţă şi întâlniri inedite, 1940-1944, II,
Editura Cozia, Bucureşti 1991.
5
270
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2014, Cilt:14, Yıl:14, Sayı:2, 14: 263-278
malzemeleri satın almaya başlamıştı. Aralık 1939 tarihinde, yeni bir
karşılıklı ticari anlaşma imzalanmış ve Almanya tarafı için, döviz kuru
oranının değiştirilmesiyle önemli bir avantaj sağlanmıştı. Alman
hükümeti ekonomik ve ticari ilişkileri derinleştirme yönünde istek
duymaktaydı ve bu bağlamda Mart-Mayıs 1940’da, iki taraflı yeni
ekonomik pazarlıklar yapılmıştır. 6 Mart 1940 ve 27 Mayıs 1940 tarihli
görüşmelerden sonra Almanya ve Romanya arasında gerçekleşen en
önemli anlaşmalardan biri olan Mühimmat-Petrol Paktı imzalanmıştı. Bu
anlaşmada mühimmat ve petrol fiyatları arasında sabit bir oran
belirlenmişti. Mühimmat fiyatı, bir önceki savaşın (I. Dünya Savaşı) yarı
fiyatı olarak belirlenirken, petrol fiyatı Temmuz- Ağustos 1939
seviyesine sabitlenmişti
Tablo 1’de gösterildiği üzere, imzalanan anlaşmanın etkisi, Almanya’ya
ihraç edilen petrol ürünlerinin miktarında sürekli bir artışa neden olmuştu
(Moisuc, 1971:291-294).
Almanya'ya Romanya'dan petrol sevkiyatı
Ton
Ton
Yıl
Yıl
187 000
1 272 000
1933
1939
255 000
1 177 000
1934
1940
688 000
2 963 000
1935
1941
900 000
2 192 000
1936
1942
532 000
2 406 000
1937
1943
450 000
1 043 000
1938
1944
Almanya’nın 1940 bahar dönemindeki son derece güçlü askeri gücü,
karşıt komşu ülkelerin düşmanlığı ve her hangi bir Fransız-İngiliz
yardımının olmayışı, Romanya’yı sahip olduğu petrollerle ilgili olarak
Almanya’ya karşı önemli ekonomik tavizler vermek zorunda bırakmıştı.
Kabul edilen ekonomik değişimlerin karşılığında, Romanya,
Almanya’nın desteğini Sovyet Rusya, Macaristan ve Bulgaristan
revizyonizmine karşı kendi bölgesel bütünlüğünü ve bağımsızlığını
korumak için kullanmıştı. Takip eden aylarda iki taraflı ilişkilerin
dönüşümü, Almanya’nın sadece Romen petrolüyle ilgili kendi jeopolitik
çıkarlarının peşinde olduğunu göstermiştir. Almanya, Romen petrol
endüstrisinin güvenliğini tehlikeye atacak her türlü görüş ayrılığından
imtina etmek için büyük çaba harcıyordu. Bu yüzden MolotovRibbentrop anlaşmasında Sovyetler Birliği’ne Romanya bölgesi
Baserabya’yı ilhak etme (28 Haziran 1940) ve Macaristan’ın Romen
271
AIBU Journal of Social Sciences, 2014, Vol:14, Year:14, Issue:2, 14: 263-278
topraklarına saldırarak 43.000 km2 alanı (30 Ağustos 1940) sınırları içine
dâhil etmesine izin verilmişti. Fakat Almanya, Sovyet Rusya’ya verdiği
bu iznin karşılığında anlaşmaya gizli bir madde koydurarak, Alman
askerlerinin Romen petrol sahalarının 80 km yakınına yaklaşması
mümkün kılmış oluyordu7.
Ciddi bölgesel kayıplardan sonra, Romanya’da ortaya çıkan yerel politik
krizle Eylül 1940’da karşılaşılmıştı. Alman yanlısı bir hükümet, General
Ion Antonescu tarafından ülkeyi yönetiyordu. Ion Antonescu hükümeti,
tarafsızlıktan vazgeçmiş, Almanya ile ekonomik ve politik işbirliğini
seçmişti. Böylece Romanya Devleti’nin varlığını sürdürmeyi
amaçlamıştı. Romen Hükümeti’nin talebi üzerine, Führer’in onayı ile 19
Eylül 1940 tarihinde seçkin Alman askeri misyonunu Romanya’ya
eğitimci olarak gönderilmiş ama aynı zamanda petrol bölgelerinin her
hangi bir yıkıma karşı korunması da amaçlamıştı. Alman askerleri,
Romanya’ya Ekim 1940 tarihinde ulaşmıştı. Alman askerlerinin
Romanya’daki stratejik bölgelere yerleştirilmesiyle Romanya, 23 Kasım
1940’da Mihver devlerinin safına katılmış oluyordu.
Marshal Antonescu, doğuda savaşı devam ettirebilme faktörü olarak
petrolün önemini anlamıştı. Antonescu, Hitler’den bazı kolaylıklar elde
etmeye yönelik petrol kartını masada çok sık oynamamıştır. Ploiești
böylece genel olarak bilindiği haliyle Hitler’in Avrupa kalesi olan, en iyi
savunulan ve en önemli düşman hedefi olan ve bu yüzden en hassas
stratejik noktaya dönülen bir odak noktası halini almıştır.
Hitler kuvvetli bir hava savunma sistemine sahipti: her biri 88 namluya
sahip 40 gömülü uçak savar, bunlara, yüzlerce makineli tüfek, 109
uçaklık ve 52 ekipmandan oluşan devriye uçak filosu Messerschmidt’a
daha hafif bataryalar ve komşu konumda uçak pisti ve diğer 60 uçak da
eşlik ediyordu (Brestoiu, 1986: 292).
Bu dönemde, savaş ortamına Amerika Birleşik Devletleri’nin
katılmasından sonra, sadece politik ve askeri liderlik değil, aynı zamanda
Sovyet-Alman cephesinden ziyade mihver ordularına karşı büyük
kapsamlı operasyonların koordinasyonu ve uygulanması bekleniyordu.
Buna bağlı olarak, Romanya, Sovyetler Birliği içlerine askerlerini
göndermiş ve ülke 1942-1944 Amerikan destekli hava saldırısına maruz
kalmıştı.
Romanya petrolleri üzerinde Alman-Sovyet antlaşması için bkz., Florin
Constantiniu, Între Hitler şi Stalin. România şi pactul Ribbentrop-Molotov,
Editura Danubius, Bucureşti 1991.
7
272
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2014, Cilt:14, Yıl:14, Sayı:2, 14: 263-278
Romanya Dış İşleri Bakanı Mihai Antonescu, Eylül 1942’de Jitomir ve
Vinnitsa’da Adolf Hitler ve Joachim von Ribbentrop ile yaptığı
toplantılardan sonra, mihver devletleri savaşına ülkesinin askeri ve
ekonomik “katkı” konusunu vurgulamak için iyi bir fırsat yakalamıştı.
Romanyalı diplomat özellikle petrol tedarikine vurgu yapmıştı.
Almanya’nın söz verdiği silahlarla kıyaslanınca, Mihai Antonescu,
mihver devletleri için 6,7 milyon ton ve Almanya için 5,5 milyon ton
olmak üzere inanılmaz derecede büyük petrol ihracatı miktarlarına
ulaştıklarını ifade etmiştir. 23 Eylül 1942 tarihinde Vinnitsa’daki
toplantıda, Mihai Antonescu, Stalingrad bölgesindeki askerlerin
durumunun “çok tehlikeli” olduğunu belirtmişti. Buna karşılık Adolf
Hitler, Bulgaristan’ın Karadeniz kıyıları ile Ploiești bölgesinin güvenliği
için Alman askerleri eşliğinde güçlü bir ağın oluşturulacağı yönünde
birçok güvence ve söz vermişti (Buzatu, 1998: 394).
4.Müttefikler Harekete Geçiyor
Winston Churchill göre, Hitler’in Avrupa’daki kalesi (Festung Europa),
Ploiești petrol sahaları Alman gücünün kaynak noktasıydı. Romanya,
Yugoslavya, Yunanistan ve Macaristan; Mihver devletleri için ciddi
öneme sahipti. Çünkü bu ülkelerin malları (petrol, bakır ve krom, nikel ve
gıda) öncelikle Almanya’ya gidiyordu. Bu ülkelerin kayıpları Mihver
devletler için ekonomik bir sıkıntıya yol açacaktı, ama Romanya
petrolünün olmaması, Alman savaş makinesine vurulmuş ciddi bir darbe
olacaktı. Romanya, Almanya’nın Avrupa’daki ilk petrol tedarikçisiydi ve
Mihver devletlerin ihtiyaçlarının üçte birini karşılıyordu. Bundan dolayı,
Romanya petrol arzını "kesmek" ve Ploieşti bölgesini bombalamak
Müttefiklerin Alman askeri girişimlerinin hayat damarlarını kesmesi
anlamına gelecekti.
Ploiești’nin A.B.D. tarafından bombalanmasına yönelik hazırlıkların
detaylı olarak incelenmesine Karadeniz ve Akdeniz’deki bazı Müttefik
üslerinde ( Sivastapol-380 mil, El Adem-900 mil, Fuka-1050 mil gibi)
başlanmıştı. 12 Haziran 1942 tarihinde, B-24 tipi 13 uçak, 1300 milden
uzak bir başlangıç noktasından (Fayid, Mısır) Köstence ve özellikle
Ploiești’ye (Astra Romanya rafinerisi) kod adı Halpro8 olan bir
Operasyonun ismi Amerikan Hava Kuvvetleri Komutanı Henry (Hap) H.
Arnold (1886-1950)’dan gelmekteydi. Bkz.,James Dugan, Carroll Stewart,
Ploeşti. The Great Ground-Air. Battle of 1 August 1943, New York, Random
House, 1962, s. 62-64.
273
8
AIBU Journal of Social Sciences, 2014, Vol:14, Year:14, Issue:2, 14: 263-278
operasyon düzenlendi fakat Müttefikler başarılı olamadı. Bir sonraki
“Tidal Wave” adındaki operasyon ancak bir yıl sonra yapılabilmişti.
5.“Tidal Wave” Bombardıman Operasyonu
İlk hava saldırısının başarısızlığından bir yıl sonra 1 Ağustos 1943
tarihinde Müttefik hava kuvvetleri, Ploiești’ye kod adı Tidal Wave olan
saldırıda bulundular. Bu operasyon; hazırlık, uygulama, katılan kuvvetler
(her iki taraftan), darbenin önemi, askeri, politik, ekonomik ve psikolojik
gibi birçok açıdan önemli bir yere sahipti.
Sicilya Çıkarması (Husky Operasyonu, 9 Temmuz 1943) sonrasına
planlanan Tidal Wave operasyonunun uygulaması için, Lewis H. Brereton
(1890-1967) komutası altındaki, Kuzey Afrika’da Bingazi bölgesine
konuşlanmış olan A.B.D. Dokuzuncu Hava Kuvvetleri görevlendirilmişti.
Her biri farklı hedeflere sahip olan ve 5 ayrı gruptan oluşan 178
bombardıman uçağı, Romanya’nın Ploieşti şehri civarındaki rafinerileri
bombalamak üzere yola çıktılar. Bu beş Amerika uçak filosunun vuracağı
hedefler ise; White 5 (Colombia Aquila rafinerisi), Blue (Creditul
Minier – Brazi rafinerisi), White 2 (Vega rafinerisi, Concordia Şirketi),
White 3 (Orion rafinerileri, Speranța ve Standard Petrol Blok
rafinerileri), White 1 (Romanya-Amerika rafinerisi) White 4 (Astra
Romanya rafinerisi) ve Red (Steaua Română rafinerisi - Câmpina)’dan
oluşmaktaydı.9
Bombardıman sırasında kısa sürede Almanların hava gözetimi
gerçekleştiren ve hangi düşman hedefinin nereye gittiğini gösteren
büyüleyici bir “hava filosuna” sahip olduğu öğrenilecekti. Çünkü
Amerikan uçak gruplarından White I-II-III ve V (Liberando ve Traveling
Circus), Târgoviște yönünde gidip Bükreş’e dönerek “Ploieşti geçidini”
şaşırmışlar ve başarısız olmuşlardı. Amerikan bombardıman uçaklarının
Ploiești ve Câmpina rafinerilerine saldırıları yaklaşık 13.45 (yerel saat)’te
ortaya çıkmış ve 27 dakika sürmüştü. Joseph Goebbels’in ifadesine göre
Amerikalılar Standard Petrol Co.( Amerikan şirketi) mülküne
ulaşamamış, ama bunun yerine İngiliz, Fransız veya Belçika rafinerilerini
vurmuşlardı. Red ve White 4 grupları hedeflerini vurmuşlardı (%20-30
Tidal Wave bombardımanı hakkında ayrıntılı bilgi için bkz., Şerban
Constantinescu, Bombardamentele anglo-americane efectuate asupra României
în al doilea război mondial, Bucureşti, 1995; Newby, Leroy W., Target Ploesti.
View from a Bombsight, Novato, Presidio Press, 1983.
9
274
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2014, Cilt:14, Yıl:14, Sayı:2, 14: 263-278
yok edilmiş), en yüksek başarı (75%) ile Blue’da yaşanmıştı (Buzatu,
1998: 43).
Amerika’nın kayıplarına bakıldığında, 53 uçak vurulmuş, 37 tanesi ciddi
ölçüde zarar görmüş ve diğerleri müttefik veya tarafsız hava alanlarına
ulaşmayı başarmış; sadece 88 uçak Bingazi’deki üsse dönebilmişti. 1726
hava kuvvetleri mensubu petrol bölgesine yönelik operasyona katılırken,
bunlardan 310’u ölmüş, 130’u yaralanmış, 108’i esir alınmış ve 79’u
Türkiye’ye ulaşmıştır. Amerikan esirlerine çok iyi davranılmış, hatta
Romanya Kralı Michael, Prahova Vadisinde esir tutulan, şefleri Rus
tutuklular olan bu esirleri ziyaret etmiştir. (Constantiniu, 1999: 394).
6. Sonuç
“Tidal Wave” hava bombardıman operasyonundan sonraki dönemlerde
de Müttefikler, 2 Ağustos 1943 ve 4 Nisan 1944 arasında Ploeşti petrol
bölgesine yönelik bombardımanlarına ara verdiler. Ulaşılan bazı
rafinerilere yönelik saldırılarını 5 Nisan 1944’den Ağustos 1944’e kadar
sistematik olarak öğleden sonra tekrar etmek ve uzatmak zorunda
kaldılar. Alman savunma planları gerçekte Ploieşti için yapılmış ve
bunun için 1944’ün bahar ve yaz mevsimi öngörülmüştü. Bunun için Iaşi
- Chișinău Bölgesindeki 2 ve 3 numaralı Ukrayna taarruz cephelerindeki
birlikler bulunmaktaydı (20 Ağustos 1944). Alman-Romen askeri ve sivil
otoriteleri, Temmuz-Ağustos 1944 döneminde Ploiești bölgesinin
güvenliği konusunda endişelenmeye başlamıştı.
Bu arada Müttefik hava kuvvetleri petrol bölgesi hedefleri üzerine
saldırılarına devam etmekteydi. Moldova cephesindeki gelişmeler
(Sovyet Rusya ordularının başarılı taarruzu) 20 Ağustos 1944 tarihinde
patlak vermiş ve Alman yanlısı Ion Antonescu bir darbe ile
tutuklanmıştır. Antonescu rejiminin çöküşü otomatik olarak Romanya’nın
Almanya ve onun Avrupa’daki uydularıyla olan işbirliğini bozmuştu.
Sovyet ilerleyişi karşısında tedirgin olan Romanya askeri, savaşın son
aşamasında Müttefik güçleri arasında Almanya’ya karşı yer almışlardı
(Ağustos 1944 - Mayıs 1945). Güneydoğu Avrupa’daki Alman savunma
sistemi ciddi bir çözülme içerisindeydi. Almanya bu bölgede 30’a yakın
bölüğünü kaybetmiş, ama ekonomik bakış açısından bakıldığında çok
daha fazla kayıptan söz edilebilirdi: Prahova Vadisi’ndeki petroller
tamamen kaybedilmişti.
Petrol zengini ülkeler, büyük devletlerin jeopolitik ihtilaf yaşadıkları
yerler haline gelmişlerdi. Bu ülkelerin mevcudiyetleri, kendi çıkarlarını
275
AIBU Journal of Social Sciences, 2014, Vol:14, Year:14, Issue:2, 14: 263-278
korumak için karşı-saldırı stratejileri geliştirmedeki gerçekçiliklerine
bağlıydı. İkinci Dünya Savaşının başında toprak bütünlüğünü korumak
amacıyla tarafsızlık ilan eden Romanya'nın dönüşümünde, savaşın
başından sonuna kadar büyük güçlerin bir numaralı stratejik hedefi haline
gelen petrol, önemli bir rol oynamıştır. Bununla birlikte Romanya, 1940
yılı sonundan itibaren Petrol endüstrisindeki konumunu korumak ve
Almanların sınırladığı kapitalist serbest piyasaya ulaşmak için Alman
eksenine kayarak petrolün dümen suyuna girmişti.
İkinci Dünya Savaşı sırasında, Marshall Antonescu, Romanya’nın
ekonomik durumunu geliştirmeye ve Almanya ile olan ilişkilerinde
“petrol” kartını kullanmaya çalıştı. İkinci Dünya Savaşı sırasında,
Mareshall Antonescu savaş mühimmatı, tarım ve endüstri makinelerini
tedarik etmek için petrolü takas olarak kullanmıştır. Romanya endüstrinin
tedarik ihtiyaçlarından sonra, petrolün geri kalanı savaşan taraflara
satılmıştır. Böyle Romanya’nın ürettiği petrol, ülke ekonomisini
zayıflatmadan Romanya topraklarına bol miktarda altın ve döviz
girmesine neden olmuştur
İronik bir şekilde, Romanya’nın “petrol laneti” 23 Ağustos 1944’den
sonra da devam etmiştir. Faşist Nazi hükümeti ile ortaklık eden Mareshall
Antonescu’nun düşmesinden sonra, Romanya’nın “sözde faydalanması”
için Sovroms olarak anılan bir Sovyet – Romen şirketi kurulmuştu.
"Sovyet modeli" Romanya petrol tarihinde tüm üretim rekorlarını kırmış,
her hangi bir kontrol olmadan Romen petrolünden faydalanmış ve
"Alman modelini" neredeyse “kabul edilebilir” duruma getirmiştir.
Kaynakça
1. Romanya Dışişleri Bakanlığı Arşivi
Arh. M.A.E(Romanya Diplomatik Dışişleri Bakanlığı Arşivi)
fond 71/Almanya
fond 71/Romanya
fond 71/İngiltere
fond 71/ Türkiye
2. Romanya Ulusal Arşivi
Fund CC of PCR (Romen Komünist Partisi Fonu)
Fund Ministerul Propagandei Naţionale (Ulusal Propaganda Bakanlığı
Fonu)
276
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2014, Cilt:14, Yıl:14, Sayı:2, 14: 263-278
Fund Preşedenţia Consilului de Miniştri (Maden Müdürlüğü Konseyi
Fonu)
3. Araştırma Eserler
Arimia, V., Ardeleanu, I., Lache, Ş. (1991), Antonescu-Hitler.
Corespondenţă şi întâlniri inedite, 1940-1944, II, Editura Cozia,
Bucureşti.
Brestoiu, H. (1986), Impact la paralela 45 : Incursiune în culisele
bătăliei pentru petrolul românesc, Iași.
Brestoiu, H. (1973), Acţiuni secrete în România. În preajma şi la
începutul celui de-al doilea război mondial, Editura Ştiinţifică,
Bucureşti.
Buzatu, Gh. (1981) , România şi trusturile petroliere internaţionale până
la 1929, Iaşi.
Buzatu, Gh. (1998), O istorie a petrolului românesc, Editura
Enciclopedică, București.
Chiper, I. (200), România şi Germania nazistă. Relațiile românogermane între comandamente politice si interese economice
(ianuarie 1933- martie 1938), Editura Elion, Bucureşti.
Constantinescu, Ş. (1995), Bombardamentele anglo-americane efectuate
asupra României în al doilea război mondial, Bucureşti.
Constantiniu, F. (1999), O istorie sinceră a poporului român, Univers
Enciclopedic.
Foot, M.R.D. (1999), SOE : The Special Operations Executive 19401946, London.
Hillgruber A. (1994), Hitler, Regele Carol şi Mareşalul Antonescu,
Humanitas.
Marguerat M. (1977), Le III-e Reich et le pétrole roumain, 1938-1940.
Contribution à l’étude de la pénétration économique allemande
dans les Balkans à la veille et au début de la Seconde Guerre
mondiale, Genève – Leiden.
Moisuc, V. (1971), Diplomaţia României şi problema apărării
suveranităţii şi independenţei naţionale în perioada martie 1938mai 1940, Editura Academiei, Bucureşti.
Newby, L.W. (1983), Target Ploesti. View from a Bombsight, Novato,
Presidio Press.
277
AIBU Journal of Social Sciences, 2014, Vol:14, Year:14, Issue:2, 14: 263-278
Quinlan P. D. (1977), Clash over România. British and American
Policies towards România: 1938-1947, Los Angeles.
Scurtu, I. (1996), România. Retragerea trupelor sovietice ( 1958), Ed.
Didactică și Pedagogică, București.
Troncata, C. (1999), Istoria serviciilor secrete românești, București.
Troncata, C. (1996), Mihail Moruzov şi Serviciul de Informaţii al Armatei
Romane. Studii şi documente, Bucureşti.
Seydi, S. (2004) „The Intelligence War in Turkey During the Second
World War: A Nazi Spy on British Premises in Istanbul”, Middle
Eastern Studies, 40(3), 75 – 85.
Seydi, S. (2004) „The Activities of Special Operations Executive in
Turkey”, Middle Eastern Studies, 40(4),153 – 170
278

Benzer belgeler