haziran - KKTC Başbakanlık Avrupa Birliği Koordinasyon Merkezi

Transkript

haziran - KKTC Başbakanlık Avrupa Birliği Koordinasyon Merkezi
KKTC BAŞBAKANLIĞI
AVRUPA BİRLİĞİ KOORDİNASYON
MERKEZİ
AYLIK BÜLTEN
HAZİRAN 2014 / Sayı: 88
ARNAVUTLUK AB'YE ADAY OLUYOR
Arnavutluk'ta siyasi
istikrarsızlıklar demokratik
reformların yıllar boyunca yerine
getirilememesine ve ülkenin, AB
sürecinde diğer Balkan ülkelerinin
gerisinde kalmasına yol açtı.
Geçtiğimiz Eylül ayında yaşnan hükümet
değişikliğiyle Arnavutluk'taki reform çabaları da
yeniden hız kazandı. Avrupa Komisyonu'nun
genişlemeden sorumlu üyesi Stefan Füle, yaptığı
açıklamalarda 'Adaylık statüsü kararı için tebrikler. Bu,
reform çabalarının kabulü, teşvik edilmesi ve daha
fazlasıdır' dedi. Üç milyon nüfuslu NATO üyesi
ülkenin, AB ile müzakerelere başlayabilmesi için
gereken formları yerine getirmesi birkaç yılı alabilir.
Arnavutluk'un aynı zamanda; ekonomik maliyetler, AB
karşıtlığındaki artış ve en yeni üyelerdeki demokratik
reformların yarattığı hayalkırıklığı sebebiyle AB'nin
daha fazla genişlemesine karşı çıkan üye ülkeleri ikna
etmesi gerekecek. Yolsuzluk ve organize suç, AB'ye
2007 yılında katılan Romanya ve Bulgaristan'da
olduğu gibi Arnavutluk'ta da ciddi bir sorun olarak öne
çıkıyor. Arnavutluk, 1990'larda sosyalizmin
çökmesinin ardından Yugoslav komşularının aksine
savaşa girmemiş, ancak ülkedeki dönüşüm sürecinin
iyi yönetilememesi yaygın yoksulluk ve yolsuzluğa yol
açmıştı. Diğer Balkan ülkelerinden Sırbistan, katılım
müzakerelerine bu yılın başında başlamıştı. Karadağ da
AB ile katılım müzakereleri yürüten ülkeler arasında
yer alıyor. AB'ye adaylık statüsü bulunan Makedonya,
komşusu Yunanistan ile yaşadığı 'isim anlaşmazlığı'
sebebiyle henüz müzakerelere başlayamadı. BosnaHersek ve Kosova'ya ise henüz adaylık statüsü
verilmedi. Slovenya 2004 yılında, Hırvatistan ise
geçtiğimiz yıl AB üyesi olmuştu.
ÜÇ ESKİ SOVYET ÜLKESİ, AB İLE ORTAKLIK
ANLAŞMALARINI İMZALADI
Ukrayna Devlet Başkanı Petro
Poroşenko, anlaşmayı üzerinde
'AB-Ukrayna Ortaklık
Anlaşması, 29 Kasım Vilnius'
yazan kalemle imzaladı.
Kiev'in Ortaklık Anlaşması'nı 29 Kasım 2013'te
Vilnius'ta düzenlenen Doğu Ortaklığı zirvesinde
imzalaması bekleniyordu. Ancak dönemin Devlet
Başkanı Viktor Yanukoviç, Moskova'nın baskısıyla
anlaşmayı imzalamaktan son anda vazgeçmişti.
Anlaşmanın imzalanmaması sebebiyle patlak veren
protestolar Yanukoviç'in devrilmesine yol açmış,
Rusya da buna karşılık Ukrayna'ya ait Kırım
yarımadasını ilhak etmişti. İmza töreninde yaptığı
konuşmaya 'Bu belki de ülkem için, bağımsızlık
gününden sonra en önemli gün' diyerek başlayan
Poroşenko, imzaların nihayet atılmasının 'tarihi
olayların kaçınılmaz olduğunu gösterdiğini' söyledi.
Moldova, Gürcistan ve Ukrayna'nın bu anlaşmaya imza
atmak ve Avrupa'daki yerini almak için büyük bedeller
ödediğini belirten Poroşenko, Avrupa'dan da
Ukrayna'nın bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü
korumasını beklediğini belirtti. Üç eski Sovyet ülkesini
siyasi ve ekonomik olarak Avrupa Birliği'ne daha yakın
hale getiren ortaklık anlaşmalarında AB üyeliğine
ilişkin bir hüküm ise bulunmuyor. Ortaklık
Anlaşması'nı AB üyeliğine giden yolda bir adım olarak
gördüklerini belirten Poroşenko, şunları kaydetti:
'Bunun bir değeri olmalı. Örneğin AB tarafından
nihayet yapılacak basit bir açıklama: 'Ukrayna hazır
olduğunda, [AB'ye] üye olacaktır.' Bunun AB'ye hiçbir
maliyeti olmaz, ancak ülkem için dünyalara bedeldir.
Bu sebeple bugünkü imza töreninde tek taraflı bir
açıklamada bulunmak istiyorum:
Demokrasi ve
hukukun üstünlüğü gibi ortak değerleri paylaşan ve bir
Avrupa ülkesi olan Ukrayna, Avrupa Birliği ile bu
anlaşmayı imzalayarak [Lizbon Antlaşması'nın] 49.
Avrupa BirliğiAvrupa
Koordinasyon
Birliği Koordinasyon
Merkezi
Merkezi Tarafından Hazırlanmıştır
Sayfa 1
HAZİRAN 2014
maddesi uyarınca gelecekte AB üyesi olmayı tercih
etmiştir.' AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy, AB
olarak Ukrayna'nın her zamankinden de daha fazla
yanında olduklarını söyledi. Avrupa Komisyonu Başkanı
José Manuel Barroso ise isim vermeden Rusya'ya işaret
ederek üç ülkeyle imzalanan anlaşmaların 'kimseye karşı
olmadığını', söz konusu ülkelerin mevcut uluslararası
ilişkileriyle rekabet etmek veya onlara karışmak gibi bir
amaç taşımadığını belirtti. Barroso, 'Ortaklarımızın daha
da ilerlemek istediğinin farkındayız ve Avrupa'yı
seçtiklerini görüyoruz. Daha önce de söylediğimiz gibi
bu anlaşmalar, AB'nin ortaklarıyla işbirliğindeki son
noktayı teşkil etmiyor' dedi. Ortaklık Anlaşması'nı
imzalamaması için Moldova'ya da baskı uygulayan
Rusya, 2008 yılında kısa süreyle savaşa girdiği
Gürcistan'ın anlaşmayı imzalamasına ise engel
olmayacağını açıklamıştı.
İ T A L Y A ' D A N
A B
D Ö N E M
BAŞKANLIKLARINDA AVRUPA'DA DEĞİŞİM
SÖZÜ
İtalya'nın Brüksel'deki Daimi Temsilcisi Stefano
Sannino, 'Maliyeyi dizginlemek ve yapısal reformlar
için yaptıklarımıza devam edeceğiz. Ancak ortada,
AB'de yatırımların artmasını destekleyecek özel bir
politika bulunmuyor' dedi.
Pragmatik iddia
İtalya Başbakanı Matteo Renzi başkanlık programlarını
yeni Avrupa Parlamentosu'nun Strasbourg'da
düzenlenecek ilk oturumunda açıklayacak, ancak
konuya yakın isimler büyümeye odaklanan minimalist
bir başkanlık gündemi bekliyor. 'AB'nin bazı alanlarda
ihtiyaç duyduklarına bakarsanız, özellikle enerji,
güvenlik, enerji verimliliği ve genişbant internet gibi,
paranın yatırılabileceği bazı alanlar var' diyen İtalyan
diplomat, sahip oldukları 'pragmatik iddianın' Avrupa
Yatırım Bankası'nda ve/veya özel sermayede halihazırda
mevcut olan parayı bir araya getirmek olduğunu
söyledi.Sannino, İtalya'nın yeni Maliye Bakanı Pier
Carlo Padoan'ın mümkün olan en iyi yatırım planını
görüşmek için çeşitli Avrupa başkentlerini ziyaret
ettiğini ve Ekonomik ve Mali İşler Konseyi'nde bir
sunum yapacağını söyledi.
Daimi Temsilci'ye göre AB liderleri arasında, ciddi bir
yatırım programı gerektiği konusunda fikir ayrılığı
bulunmuyor. 'Bu bir kazan-kazan programıdır' diyen
Sannino'ya göre istikrar ve büyüme anlaşmasının doğal
bir şekilde uygulanması için
gereken şartlar bir kez
oluşturulduğunda, bu kuralları
değiştirmeye de gerek yok. AB
kuralları çerçevesinde bütçede
Sayfa 2
daha fazla esneklik isteyen Renzi,
Avrupa Komisyonu başkanlığında
Jean-Claude Juncker'e destek
vermek için bunu bir şart olarak
öne sürmüştü. İtalya Başbakanı,
verimli yatırımların bütçe açığı hesaplamalarının
dışında tutulmasını istiyor. Padoan geçtiğimiz
haftalarda, bütçe açığı hesaplanırken gerçekleştirilmiş
reformların da hesaba katılması gerektiğini söylemişti.
'Esneklikle ilgili ideolojik bir tartışmaya girersek
kendimizi kaybederiz' diyen Sannino, yeni bir
başlangıç çağrısında bulundu. Renzi'nin de daha önce
AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy'a, Birlik
için yeni bir yol teklif ettiği bir belge ilettiği
bildirilmişti. Van Rompuy, önümüzdeki beş yılın
önceliklerini belirleyecek bir planın taslağı üzerinde
çalışıyor. Renzi aynı zamanda Avrupa Komisyonu'nun
yeni başkanının, Avrupa Birleşik Devletleri'ne giden
yolu hazırlayabilecek 'cesur ve yenilikçi' bir siyasetçi
olmasını istiyor.
Avrupa'yı değiştirmek için İtalya'yı değiştirmek
AB seçimlerinde aldığı galibiyetle cesaretlenen Renzi,
bir reform gündemi izlediği için 1950'lerden bu yana bir
İtalyan hükümetinin aldığı en önemli yetkiyi aldığının
farklında. Şimdi ise Başbakan'ın bu sözlerini hem
ulusal düzeyde, hem de Avrupa düzeyinde yerine
getirmesi gerekiyor. Sannino bu durumu 'her zamanki
gibi hikayeyi satmak yerine yeni bir iş yapma biçimi
getirmek, İtalya'da başlayıp daha sonra bu fikirleri
Avrupa'da uygulamak' olarak tanımlıyor. Renzi, Avro
Bölgesinin en büyük üçüncü ekonomisini elden
geçirmek için bir dizi reform sözü vermişti. Başbakan,
ekonomiyi yeniden harekete geçirmek amacıyla daha
fazla yatırım yapabilmek için daha fazla esnekliğe
ihtiyacı olduğunu söylüyor.
IMF geçtiğimiz hafta İtalya'ya, ülkenin büyüme
potansiyelini artırma ve borç yükünü azaltmaya
yönelik adımları bir an önce atma çağrısında
bulunmuştu. 'Ekonomide iyileşme halen zayıf ve
işsizliğin halen kabul edilemez seviyelerde olması,
kararlı ve hızlıca adım atma gerekliliğine işaret ediyor'
diyen IMF, 2013 sonunda iki yıllık durgunluktan çıkan
ekonominin bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 0.1 oranında
küçüldüğüne işaret etti. İtalya dönem başkanlığının
diğer iki temelini de enerji güvenliği ve Akdeniz'deki
krizin ardından uyum içinde bir AB göç politikası
hazırlamak oluşturuyor. İtalya'ya bu yıl teknelerle 50
bin göçmen geldi.
Avrupa Birliği Koordinasyon Merkezi Tarafından
Avrupa Birliği
Hazırlanmıştır
Koordinasyon Merkezi
HAZİRAN 2014
FİNLANDİYA'DA BAŞBAKANLIKTAN İSTİFA
EDEN KATAINEN, AB EKONOMİSİNİN
BAŞINA GEÇİYOR
Avrupa Komisyonu Başkanı José
Manuel Barroso, 'Şu ana kadar Olli
Rehn'in yürüttüğü tüm görevleri
Jyrki Katainen'e devretme kararı
aldım' dedi. Başbakanlıktan istifa
edeceğini ve siyaset hayatına
Brüksel'de devam edeceğini açıklayan Katainen, JeanClaude Juncker üzerinde uzlaşmaya varılamazsa
Avrupa Komisyonu başkanlığını da üstlenebileceği
mesajını vermişti. Katainen, Komisyon'daki görevini,
yeni Komisyon'un göreve başlayacağı 1 Kasım'a kadar
sürdürecek. Katainen'in yeni Komisyon'da da görev
alması bekleniyor. AB'nin yürütme organı olan
Komisyon'da üye ülkeler birer kişiyle temsil ediliyor.
Katainen'in ekonomi politikalarının sorumluluğunu
devralması, zaman zaman yavaş büyüme ve yüksek
işsizliğin sorumlusu olarak gösterilen AB bütçe
kurallarının tartışıldığı bir döneme denk geliyor.
Barroso, hiçbir hükümetin AB bütçe kurallarında
değişiklik istemediğini, bazı ülkelerdeki ekonomik
zorlukların sorumluluğunun haksız bir şekilde
Komisyon'a yüklendiğini söyledi. Barroso, 'Bazı
insanlar haksızca, durumu sanki Brüksel'den birileri
kendi görüşlerini empoze ediyormuş gibi göstermeye
çalışıyor' dedi. Finlandiya'da başbakanlık görevini,
Katainen'in partidaşı ve eski Dışişleri Bakanı
Alexander Stubb devraldı
CAMERON'IN GRUBU, YENİ AP'DE DENGE
MERKEZİNE YERLEŞMEK İÇİN
LİBERALLERLE YARIŞIYOR
AB seçimlerinin ardından ilk defa bir araya gelen
ECR'li parti liderleri, üye adaylarını oylamak için
Brüksel'de bir toplantı düzenledi. Alman Aile Partisi,
Slovak Sokaktaki Vatandaş partisi, Bağımsız
Şahsiyetler partisi, Slovak Yeni Çoğunluk ve Bağımsız
Yunanlar partilerinin her biri gruba birer sandalye
kazandırdı. Ancak Muhafazakarların grubundaki yeni
üyeler arasında en tartışmalı olanlar, Danimarka Halk
Partisi (DPP) ve Finler partisi (eski Gerçek Finler) oldu.
Bu iki parti, gruba toplamda altı sandalye kazandırdı.
Parti kaynakları, genişlemenin burada bitmeyeceğini
söyledi. AP'nin Hollandalı üyesi Bas Belder’de gruba
katılacak. Belder'in mensup olduğu SGP partisi beş yıl
önce ECR üyesi olmak istemiş, ancak
SGP'nin kadın üyelerine parti
yönetiminde rol verilmemesi
sebebiyle kapılar 2013'e kadar
kendilerine kapalı tutulmuştu.
Avrupa Birliği Koordinasyon Merkezi
Almanya için Alternatif'in (AfD) başvurusu da onay
bekliyor. Parti, gruba yedi sandalye kazandırarak
grubun profilini daha da yükseltebilir. Flaman
milliyetçisi N-VA da gruba katılmayı düşünüyor.
Belçika'da seçimleri kazanan parti dört sandalye
almıştı, ancak bir taraftan liberal ALDE grubuyla da
üyelik müzakereleri yürütüyor. Yeni üyelerle birlikte
ECR grubunun toplam sayısı 55 milletvekiline ulaştı.
Müzakerelerin başarılı sonuçlanması halinde bu sayı
67'ye kadar çıkabilir. Bu da ECR'ye yasamada etkili
olmak için, sağ kanatta güçlü bir blok ve Avrupa
Parlamentosu'ndaki üçüncü büyük parti olarak kayda
değer bir ağırlık kazandıracak. İngiliz Muhafazakarlarn
AP'deki lideri Syed Kamall, yaptığı açıklamada 'Başta
AB'de reform olmak üzere fikirlerimizi paylaşan diğer
partilerle de görüşmeye açığız' dedi.
Grup liderliği için Kamall'ın adı geçiyor
Şu ana kadar denge merkezinde yer alarak sonucu
belirleme rolünü liberal ALDE grubu üstleniyordu.
Liberaller geçtiğimiz beş yıl boyunca belirli yasalar
kabul edilirken çoğunluğa ulaşılmasında büyük rol
oynamış ve iki büyük grup, sosyalist S&D ve merkez
sağ EPP için kilit bir ortak olmuştu. ALDE, dört
sandalyeye sahip Çek ANO partisini kendisine
katarken liberallere katılma ihtimali bulunan başka
küçük partiler de var. Ancak ECR'den gelen
açıklamanın ardından ALDE'nin üçüncü büyük grup
olarak kalma şansı giderek zayıflıyor. ECR'nin önde
gelen milletvekillerinden Struan Stevenson, seçim
gecesi yaptığı açıklamalarda önümüzdeki beş yıl
boyunca denge merkezinde bulunabileceklerini
söylemişti. Stevenson, 'Bu sonuçlara bakarsak ortada
kalmış bir Parlamento olacak ve biz de kilit bir
pozisyonda yer alacağız' demişti. ECR'deki en güçlü iki
üye parti İngiltere Başbakanı David Cameron'ın
Muhafazakar Partisi ve Polonya Hukuk ve Adalet
Partisi (PiS). İngiliz Muhafazakar milletvekillerinden
Syed Kamall ve Charles Tannock, parlamento
grubunun başkanlığı için adaylıklarını sundu. ECR
kaynakları, favorinin Syed Kamall olduğunu söylüyor.
Londralı milletvekilinin İngiltere Başbakanı David
Cameron ile iyi ilişkileri bulunuyor. Şu ana kadar
başkanlığı sürdüren Martin Callanan, seçimlerde
sandalyesini kaybetmişti. Grup bir yandan büyürken ve
yeni Parlamento'da daha görünür hale gelirken, yeni
başkan da kilit bir rol oynayacak.
Cameron için riskli bir durum
Yeni partiler bir yandan ECR'nin profilini yükseltirken,
diğer taraftan basında da eleştirilere maruz kaldı.
Basında yeni milletvekillerinden ikisinin sabıka kaydı
var denildi. Danimarka aşırı sağının sembol ismi
Morten Messerschmidt ve Finler milletvekili Jussi
Sayfa 3
HAZİRAN 2014
Halla-aho daha önce nefret ve etnik gerilimleri
kışkırtmaları sebebiyle hüküm giymişti. İngiliz
Muhafazkaar Parti, eleştirilere tepki gösterdi.Syed
Kamall, şunları kaydetti: 'Göçü kontrol etmekle
göçmenleri şeytanlaştırmak isteyen partiler arasında
[...] açık bir fark var. Danimarka Halk Partisi bunlardan
ilkine dahildir.' Belçikalı N-VA'nın AP'deki müstakbel
lideri ve ECR ile müzakereleri yürüten Johan Van
Overtveldt'e göre EPP ve Finler, kendilerinin üye
olması için bir engel değil. van Overtveldt, 'Bu
partilerin neye işaret ettiğine bakacağız. Şu anda bizim
için kesinlikle kabul edilemez bir durum olduğunu
zannetmiyorum. Avrupa Halk Partisi gibi diğer
grupların arasında da Viktor Orban gibi insanlar var'
dedi.
Genişleme uyumu riske sokuyor
Bu yeni partilerin katılımı, yeni bir soruyu da gündeme
getiriyor: Ulusal politika tercihlerinde ayrışmalar da
olsa ECR grubu uyumunu, milletvekilleri bir grup
çizgisini koruyabilecek mi? Veriler, ECR grubunun
geçtiğimiz parlamento döneminde yüzde 86.65
düzeyinde uyum gösterdiğine işaret ediyor. Yani
milletvekillerinin aynı doğrultuda oy kullanma oranları
yüzde 86.65. Geliştirilen bir online araçla geçtiğimiz
parlamento dönemindeki önemli oylamalara
bakıldığında, Finler partisinin 20 oylamanın beşinde
farklı yönde oy kullandığı görülüyor. Danimarka Halk
Partisi ise 12 kez farklı yönde oy kullandı. Hollandalı
SGP partisi sekiz kez farklı bir yaklaşım sergiledi. Bu
fotoğraf, sınırları hesaba katıldığında dahi, grup
liderlerinin artık toplamda 12'ye ulaşan üye partileri
Avrupa Parlamentosu'nda siyasi güçlerini artırabilmek
için çizgide tutmakta yaşacağı zorluğu ortaya koyuyor.
SCHULZ S&D GRUP LİDERİ OLDU, AP
BAŞKANLIĞINI GEÇİCİ OLARAK PITTELLA
YÜRÜTECEK
Pittella, AP'nin yeni başkanının seçileceği ilk genel
kurula kadar bu görevi yürütecek. AP'deki Sosyalistler
ve Demokratlar grubunun liderliğine seçilen Martin
Schulz, 'Bu seçimle gelecek Avrupa Komisyonu
başkanı ve politika programının yanı sıra Avrupa
parlamentosu'nun ilerideki yapısına dair müzakereleri
yürütmek için 28 ülkeden milletvekillerimizin tam
desteğini aldım' dedi. Schulz daha önce 2004-2012
döneminde de S&D grubunun liderliğini yapmış, iki
buçuk yıl önce Avrupa Parlamentosu başkanlığını
devralırken bu görevi Hannes
Swoboda'ya bırakmıştı. Schulz,
'S&D grubu Parlamento'daki
ikinci büyük siyasi gruptur ve biz
farklı, daha adil ve toplumsal
Sayfa 4
açıdan daha dengeli bir Avrupa'dan yanayız. AB'de katı
kemer sıkma önlemlerine karşı mücadelemizi
sürdürecek ve vergi kaçırmayla mücadeleye
odaklanacağız' dedi. Alman siyasetçi bununla birlikte
halkın da Avrupa'ya ve AB siyasetçilerine güvenmesi
gerektiğinin altını çizerek, 'Avrupa'yı daha dengeli hale
getirmek, yetkilerini yeniden dengelemek ve daha
etkin hale getirmek de bir diğer önceliğimiz olacak'
şeklinde konuştu. Schulz aynı zamanda Avrupa
Parlamentosu seçimlerinde S&D grubunun Avrupa
Komisyonu başkan adayı olmuştu. Seçimlerin
ardından AP'de en büyük grubu kurma hakkını elde
eden merkez sağ Avrupa Halk Partisi (EPP) ise
Lüksemburg'un eski Başbakanı Jean-Claude Juncker'i
aday göstermişti. Schulz, 'Avrupa halkının oy
kullandığı bu süreci geciktirmemeliyiz. Jean-Claude
Juncker'e, Avrupa Parlamentosu'nda tüm demokratik
gruplardan açık bir taaahhütle çoğunluk bulmak için
yetki verilmelidir' dedi. AP onayına sunulacak kişinin
öncelikle üye ülkelerin liderleri tarafından Komisyon
başkanlığına aday gösterilmesi bekleniyor. Ancak
liderler zirvesinde göreve Juncker'in aday gösterileceği
henüz kesinlik kazanmadı. İngiltere'nin başını çektiği
bazı ülkeler, Komisyon başkanlığının AP'deki en
büyük grubun adayına verilmesini öngören prosedüre
karşı çıkıyor. Schulz, yaptığı yazılı açıklamada şunları
kaydetti: 'Ancak grubumuz yalnızca AB'deki büyük
zorluklarla yüzleşmeye hazır bir Komisyon başkanına
destek olacaktır: Kemer sıkmaya son vermek, başta
gençler arasında olmak üzere işsizliğin üstesinden
gelmek, yoksulluktaki artışın ve sosyal dışlanmanın
önüne geçmek, vergi hilelerini alt etmek ve Avrupa'yı
daha fazla yatırım, modernize edilmiş altyapı ve
İstikrar ve Büyüme Sözleşmesi'nin daha esnek bir
yorumuyla daha rekabetçi hale getirmek.
LITVANYA, AVRO BÖLGESİ'NE KATILMAYA
BIR ADIM DAHA YAKLAŞTI
Av r u p a K o m i s y o n u ' n u n ,
Litvanya'nın Avro Bölgesi'ne
katılmak için kur istikrarı, düşük
enflasyon, faiz ve borç yükü
şartlarını yerine getirdiğini
açıklamasının ardından AB bakanları beklendiği üzere
ülkenin ortak para birimine geçmesine yeşil ışık yaktı.
Litvanya Maliye Bakanı Rimantas Sadzius, 'Bu,
Litvanya için yolun sonu değil, başlangıcı. Litvanya
Avro Bölgesi'nin sorumlu bir üyesi olacaktır.
Zorluklarla yüzleşeceğimizi biliyoruz ve kulübün
sorumluluklarını da taşıyan, yalnızca faydalarından
yararlanmakla kalmayan bir üyesi olacağız' dedi.
AB ülkelerinin, gereken kriterleri yerine getirdikten
Avrupa Birliği Koordinasyon Merkezi Tarafından
Avrupa Birliği
Hazırlanmıştır
Koordinasyon Merkezi
HAZİRAN 2014
sonra nihai olarak Avro Bölgesi'ne katılması
öngörülüyor. Yalnızca İngiltere ve Danimarka'nın
katılım antlaşmalarında ortak para birimine geçmeme
konusunda imtiyaz bulunuyor. Ancak geriye kalan yedi
AB ülkesinin hiçbiri yakın zamanda Avro'ya katılmayı
düşünmüyor ve öncelikle büyüme ve istihdamın
önündeki engellerin üstesinden gelinmesini bekliyor.
Avro Bölgesi maliye bakanlarından oluşan
Eurogroup'un Başkanı Jeroen Dijsselbloem, 'Bu, göz
alıcı bir uyum süreci ve mali krizden çıkışın ardından
Litvanya için hak edilmiş bir başarıdır' dedi.
Avrupa Komisyonu'nun ekonomik ve parasal işlerden
sorumlu üyesi Olli Rehn de Litvanya'nın üyeliğiyle
birlikte tüm Baltık ülkelerinin Avro Bölgesi'ndeki
yerini alacağına işaret etti ve gelişmeyi 'hem Litvanya
vatandaşları, hem de Avro Bölgesi'nin tamamı için iyi
bir haber' olarak niteledi. Litvanya'nın katılımının AB
liderleri ve daha sonra Avrupa Parlamentosu tarafından
resmen onaylanması gerekiyor.
Ç E K C U M H U R İ Y E T İ : 2 0 1 7 ' D E AV R O
BÖLGESİ'NE KATILABİLİRİZ
Katılım anlaşmalarında istisnalar bulunan İngiltere ve
Danimarka dışındaki tüm Avrupa Birliği ülkelerinin,
hazır olduklarında Avro'ya geçmesi öngörülüyor. Şu
anda 28 AB ülkesinin 18'i ortak para birimini
kullanıyor. Avrupa Komisyonu son olarak,
Litvanya'nın önümüzdeki yıl Avro Bölgesi'nin 19.
üyesi olmaya hazır olduğunu açıklamıştı. Ancak
Zeman'ın selefi, AB karşıtı eski Cumhurbaşkanı Vaclav
Klaus döneminde Avro'ya katılım konusu Çek
Cumhuriyeti'nde gündemin arka sıralarına itilmişti.
Ülkenin doğrudan seçilen ilk cumhurbaşkanı olan
Zeman, geçtiğimiz yıl göreve gelmesinden bu yana
daha AB yanlısı bir yaklaşım benimsedi. Zeman,
[Avro'ya katılmayı] 2017'de başarabileceğimizi
düşünüyorum. Umarım bunu başarabiliriz' dedi.
Cumhurbaşkanı, iktidardaki Sosyal demokratlar ve
koalisyon ortakları ANO'nun yanı sıra muhalefetteki
TOP 09 partisinin de Avro Bölgesi'ne katılmayı
destekleyeceğini düşündüğünü aktardı. Zeman,
'Üretimimizin yüzde 80'ini ihraç ediyoruz ve dört
ihracatçımızdan biri, kurdan kaynaklanan risklerin
önüne geçmek için Avro'ya
geçmeyi destekliyor' dedi.
Çeh hükümeti, selefinin imza
atmayı kabul etmediği AB mali
sözleşmesine katılmayı da kabul
etmişti
Avrupa Birliği Koordinasyon Merkezi
AVRO BÖLGESI'NDE ISTIHDAM VE DIŞ
TICARET FAZLASI ARTTI
Avro Bölgesi'nde istihdam yılın ilk
üç ayında, 2013'ün son çeyreğine
göre yüzde 0.1 oranında arttı.
İstihdam oranı geçtiğimiz yılın aynı
dönemine göre yüzde 0.2 artarak,
2011'den bu yana yıl bazında ilk kez
artmış oldu. Almanya'da istihdam artışı çeyrek bazında
yüzde 0.3, yıl bazında yüzde 0.3 oldu. Mayıs ayında
mali kurtarma programından çıkan Portekiz'de
istihdam oranı çeyrek bazında yüzde 0.3 düşerken, yıl
bazında yüzde 1.8 arttı. Buna karşın dört çeyrek üst üste
büyüyen Avro Bölgesi'nde 18.7 milyon kişi halen işsiz
ve işsizlik oranı, geçtiğimiz yıl kaydedilen rekor
düzeye yakın seyrediyor. Öte yandan Avro Bölgesi'nin
Nisan ayında verdiği dış ticaret fazlası, 2013'ün aynı
ayındaki 14 milyar Avro seviyesinden 15.7 milyar
Avro'ya yükseldi. AB-Rusya ilişkilerinde Ukrayna
krizi sebebiyle yaşanan krize paralel olarak Avrupa'nın
Rusya'ya yaptığı ihracat, yılın ilk üç ayında yüzde 12
düştü. Rusya'nın AB'ye yaptığı ihracat da yüzde 9
oranında düştü.
AB JAPONYA ILE SERBEST TICARET
GÖRÜŞMELERINE DEVAM KARARI ALDI
Avrupa Birliği, Japonya'nın pazarını
dışa daha çok açmada yeterli ilerleme
kaydettiğine ve serbest ticaret
anlaşması için altıncı tur
müzakerelerin önümüzdeki ay
düzenlenmesine karar verdi. Avrupa
Komisyonu'ndan yapılan açıklamada, AB üyesi
ülkelerin müzakerelerin devam etmesine karar verdiği
ve gelecek turun 7 Temmuz'da Tokyo'da düzenleneceği
kaydedildi.
Japonya'nın ticaret önündeki engelleri kaldırma
konusundaki istekliliğinden şüphe duyan AB ülkeleri,
müzakerecilerine Tokyo'nun yeterli aşama ilerleme
kaydetmemesi halinde görüşmeleri bir yıl içinde askıya
alma talimatı vermişti.
Komisyon'dan yapılan açıklamada bazı üye ülkelerin,
demiryolu sektöründe kamu alımlarıyla ilgili
endişelerini dile getirdiği belirtildi. AB, Japonya
demiryolları ve kent içi ulaşım operatörlerinin
uyguladığı bir 'operasyonel güvenlik maddesinin',
dışarıdan tedarikçiler önünde engel teşkil ettiğini
söylüyor. Komisyon'un 2009'da hazırladığı bir rapora
göre AB demiryolu ekipmanı üreticilerinin önünün
açılması, Japonya'ya ihracatı 600 milyon Avro'ya
çıkarabilir. Tüm dünyada demiryolu ekipmanlarının
yüzde 60'ını Avrupa Birliği üretiyor.
Komisyon'un tahminlerine göre AB-Japonya serbest
ticaret anlaşmasının başarıyla tamamlanması, iki
Sayfa 5
HAZİRAN 2014
tarafın da ekonomisine neredeyse yüzde 1 büyüme
sağlayabilir. Japonya, AB'den ithal ettiği pek çok ürün
için zaten gümrük vergisi uygulamıyor. Ancak Avrupa,
sektörel düzenlemelerin ticaretin önünde engel teşkil
ettiğini söylüyor.
İŞ DÜNYASINDAN KIBRIS'TA TARİHİ ZİRVE
Kıbrıs, Ada ekonomisi açısından
tarihi önem taşıyan bir Zirve'ye ev
sahipliği yaptı. Toplantıya, Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)
Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu,
Yunanistan Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği Başkanı
Constantine Michalos, Kıbrıs Türk Ticaret Odası
Başkanı Fikri Toros ve Kıbrıs Ticaret ve Sanayi Odası
Başkanı Phidias Pilides ile beraberlerindeki işadamları
katıldı. TOBB'dan yapılan açıklamaya göre
Hisarcıklıoğlu, zirvede yaptığı konuşmada tarihi bir
ana şahitlik ettiklerini vurgulayarak, 'İlk defa iki Kıbrıs
toplumundan, Yunanistan'dan ve Türkiye'den odalar
Kıbrıs konusunu konuşmak için bir araya geliyor.
Sadece bu bile Kıbrıs görüşmelerinden ne kadar umutlu
olduğumuzun bir göstergesi' dedi.
TOBB'dan tam destek
Kıbrıs Ticaret ve Sanayi Odası'na ve Kıbrıs Türk
Ticaret Odası'na katkıları için teşekkür eden
Hisarcıklıoğlu, Yunan Odalar Birliği Başkanı Mihalos
ile birlikte bu sürece ellerinden gelen desteği
vereceklerini söyledi. Hisarcıklıoğlu, 'Burada olmak
benim için büyük bir gurur kaynağı. Umarım bugün
attığımız bu adım, iş dünyası arasında oyunun
kurallarını değiştiren bir diyalog mekanizmasının
oluşmasını sağlar. TOBB olarak bu süreci sonuna kadar
destekliyoruz' diye konuştu.
Ortak deklarasyon
Zirve sonunda, toplantının ikincisinin İstanbul'da
yapılması kararlaştırılırken, ortak bir deklarasyon
yayımlandı. Deklarasyonda sürece katkı yapma
konusunda tarafların katkısına vurgu yapılırken,
çözümsüzlüğün devamının tüm taraflar için olumsuz
sonuçlar doğuracağı ifade edildi. Ortak deklarasyonda
şu görüşlere yer verildi: 'Odalar, Kıbrıs sorununa son
vermeyi hedefleyen kapsamlı çözüm müzakereleri
öncesinde imzalanan Ortak Metni desteklemektedirler.
Çözümün, ada ekonomisine önemli faydalar
sağlayacağı, Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumların refah
ve zenginliğini artıracağına inanmaktadırlar. Odalar
ayrıca, kapsamlı çözümün, tüm bölgeye özellikle
demokratik değerler, insan hakları ve temel
özgürlüklerin hakim olduğu, refah içinde ortak bir
geleceğin sağlandığı genişlemiş bir Avrupa Birliği
içinde Kıbrıs, Yunanistan ve Türkiye'nin de yer alacağı
Sayfa 6
coğrafyaya da önemli yararlar sağlayacağına
inanmaktadırlar. Odalar özellikle de olumlu bir
atmosferin yaratılması ve güven artıran önlemlerin
uygulanmasına katkı yapmakla kalmayıp, ekonomik ve
ticari işbirliğinin önünün açılmasına katkı
sağlayabilirler. Önümüzde Kıbrıs sorununu doğru bir
şekilde çözmek için büyük bir fırsat vardır ve Odalar bu
fırsatın kaçırılmaması için ellerinden geleni
yapacaklardır.
TÜRKİYE AB'NİN YENİ ARAŞTIRMA
PROGRAMI HORIZON 2020'YE KATILDI
Avrupa Birliği'nin araştırma destek
programlarından Horizon 2020'nin
(Ufuk 2020) ulusal açılış etkinliği,
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Fikri Işık'ın katılımıyla, İstanbul'da
başladı. 79 milyar Avro bütçeli
programdan Türk araştırmacılar da yararlanabilecek.
Avrupa Komisyonu'nun bilim ve teknoloji alanındaki
çalışmaları desteklediği 30 yıllık Çerçeve Programları,
Horizon 2020 ile devam ediyor.
Türkiye, ilk kez 2002-2006 yıllarında TÜBİTAK
koordinatörlüğünde 6. Çerçeve Programı'na üye
olmuştu. Şimdi ise 7. Çerçeve Programı'nın (20072013) devamı olan Horizon 2020 Programı'nda yer
alacak. 2014-2020 yılları arasında yürütülecek
program, Avrupa çapında araştırmacı ve araştırma
kuruluşları arasındaki işbirliği faaliyetlerini
destekleyecek, geleceğin teknolojilerine uluslararası
ortaklıklar yoluyla yön verecek. Bakan Işık, Horizon
2020'nin bütçe büyüklüğünün Avrupa'da bilim,
teknoloji ve yenilik alanına her geçen gün daha fazla
kaynak ayrıldığının bir göstergesi olduğunu belirterek,
'Çünkü yaşlı kıta, yenilik ve teknoloji alanında arzu
edilen seviyenin şu an için gerisinde. Elbette belli
ülkeler klasik diyebileceğimiz sektörlerde güçlü
konumlarını sürdürüyorlar. Ancak yeni nesil
sektörlerde bir erozyon olduğunu da kabul etmeliyiz'
dedi. Avrupa Komisyonu'nun araştırma, inovasyon ve
bilimden sorumlu üyesi Máire Geoghegan-Quinn,
yaptığı yazılı açıklamada 'Türkiye çok değerli bir
ortağımız. Dinamik iş ortamı, yenilikçi ürün ve
hizmetler için mükemmel bir test ortamı oluşturuyor,
işbirliğini iki tarafta da araştırmacı ve işletmeler için
kazan-kazan durumuna getiriyor. Horizon 2020'de
küçük işletmelere inovasyon için her zamankinden çok
finansman sağlanıyor. Bu sebeple Türkiye, programa
katılımını artıma kontasında iyi bir pozisyonda' dedi.
Horizon 2020'nin ilk çağrıları açıldı
TÜBİTAK'tan yapılan açıklamaya göre Horizon 2020
Programı kapsamında belli aralıklarla proje çağrılarına
Avrupa Birliği Koordinasyon Merkezi
HAZİRAN 2014
çıkılacak ve başarılı projelere maddi destek sağlanacak.
Programın 2014-2015 dönemi ilk çağrıları 11 Aralık
2013'de açıldı. Çağrılara bilim insanları, KOBİ'ler,
sanayi kuruluşları, kamu kurumları, bireysel
araştırmacılar ve sivil toplum örgütleri başvuruda
bulunabiliyor. Çağrılar kapsamında toplam 15 milyar
Avro'luk fon başarılı projelere dağıtılacak.
Araştırmacılar ve kuruluşlar, bilgi iletişim
teknolojileri, nanoteknoloji, biyoteknoloji, ileri üretim
teknolojileri, robot ve uzay teknolojileri, sağlık, tarım
ve gıda, denizcilik ve biyo-ekonomi, enerji, ulaştırma,
iklim, çevre, kaynak verimliliği ve hammadde, sosyal
bilimler ve güvenlik alanlarında Avrupalı paydaşları ile
bir araya gelerek proje başvurusunda bulunabilecekler.
Ulusal Koordinasyon Ofisi
TÜBİTAK AB Çerçeve Programlar Ulusal
Koordinasyon Ofisi (UKO), Türkiye'nin Horizon 2020
Programı'ndan en üst düzeyde faydalanabilmesi için
çalışmalarda bulunacak. Türk araştırmacılara
kılavuzluk yapacak UKO, araştırmacı ve iş dünyası
temsilcilerine proje hazırlama, sunma, hukuki ve
finansal konularda yardım sağlayacak ve Avrupalı ArGe ve yenilik aktörleri ile bir araya gelmelerine
yardımcı olacak. Tüm bu süreçlerde araştırmacılara
maddi destek sağlamak adına yeni bir teşvik
mekanizması da oluşturuldu. Bu mekanizma ile
araştırmacılara seyahat, organizasyon, proje yazma,
ön-değerlendirme hizmetleri sunulacak. Bunun
yanında, Horizon 2020 Programı'nda başarı sağlayan
araştırmacılara projedeki rolleri ve bütçelerine paralel
olarak başarı teşvik ödülleri verilecek.
AB'DEN 'YOUTUBE HAKKINDA REKABET
SORUŞTURMASI' MESAJI
Almunia yakın zamanda, dünyanın en popüler internet
arama motoru Google hakkında bir diğer rekabet
soruşturmasını tamamlamıştı. Düzenlediği bir
konferansta konuşan Almunia, 'Google'ın arama
motorunu destekleme biçimleriyle ilgili yeni şikayetler
alıyoruz. Örneğin YouTube da Google'ın arama
motorlarındaki pazar gücünü kullanabileceği başka bir
faaliyet alanı ve belki burada başka bir soruşturmanın
önü açılacak' dedi. Almunia, bu durumda vermeleri
gereken kararlardan birinin de yeni şikayetler üzerine
Google hakkındaki soruşturmayı genişletmek mi yoksa
ayrı bir soruşturma mı açmak olacağını söyledi. Müzik
sektörü örgütü Impala, YouTube'un planladığı ücretli
müzik dinleme hizmetinde talep
ettiği bazı şartların haksız rekabete
yol açtığını söylemiş ve Avrupa
Birliği'nin devreye girmesini
istemişti. YouTube ise bu yeni
Avrupa Birliği Koordinasyon Merkezi
hizmetinin müzik sektörüne ek gelir sağlayacağını
söylüyor.
FÜLE: UKRAYNA, MOLDOVA VE GÜRCİSTAN
AB'YE ÜYE OLMALI
Rusya, Kazakistan ve Belarus
arasında 'Avrasya Ekonomik
Birliği'ni oluşturan anlaşmanın
imzalanmasının ardından
açıklamalarda bulunan Avrupa
Komisyonu'nun genişlemeden
sorumlu üyesi Stefan Füle, uzun vadede Ukrayna,
Moldova ve Gürcistan için de Avrupa Birliği'ne tam
üyelik kapısının açık olması gerektiğini söyledi. Füle,
'Eğer Doğu Avrupa'daki ülkeleri dönüştürme
konusunda ciddiysek, dönüşüm için en ciddi ve güçlü
aracımızı, yani genişlemeyi kullanmalıyız' dedi. Füle,
Avrupa perspektifinin, genişlemenin beraberinde
getirdiği tüm şartlara rağmen Doğu Avrupa'da gereken
reformları gerçekleştirmek için en iyi teşvik olduğunu
söyledi. Komisyon üyesi, 'AB ülkeleri birkaç ay önce,
Ortaklık Anlaşması'nın Ukrayna ile işbirliğimizdeki
nihai hedef olmadığını belirtti. Bu yaklaşımın,
Gürcistan ve Modova gibi AB ile Ortaklık Anlaşması'nı
imzalayacak doğudaki komşularımıza karşı da
benimsenmesi gerekir' dedi. Füle aynı zamanda yeni
ülkelerin de katılabilmesi için AB'de bazı değişiklikler
gerektiğini, kendisinin 'çok katmanlı bir Avrupa
Birliği'nden yana olduğunu' söyledi.
Ukrayna'nın eski Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç'in
Kasım ayında AB ile Ortaklık Anlaşması'nı
imzalamaktan vazgeçmesi Soğuk Savaş'tan bu yana
Rusya ile Batı dünyası arasında yaşanan en büyük krize
giden olaylar zincirini başlatmış, Yanukoviç'in
devrilmesinin ardından Kiev'de Batı yanlısı yeni bir
yönetim kurulmuştu. Eski Sovyet ülkelerinden
Ermenistan da Ortaklık Anlaşması'nı imzalamaktan
vazgeçtiklerini ve Rusya öncülüğündeki Gümrük
Birliği'ne katılacaklarını açıklamıştı
İSVİÇRE, YENİ GÖÇ KANUNUNDA AB
VATANDAŞLARINA ESNEKLİK GETİRECEK
İsviçre'de düzenlenen referandumdan çıkan sonuç
sebebiyle göçmenlere kota uygulanmaya başlayacak.
Ancak İsviçre, Brüksel'den gelebilecek misillemelerin
önüne geçmek için AB'ye daha esnek kurallar
uygulayacak. İsviçre AB'de yer almıyor, ancak Avrupa
Serbet Ticaret Birliği (EFTA)
üyesi olarak AB ile işgücünün
serbest dolaşımına ilişkin
a n l a ş m a l a r ı b u l u n u y o r.
Hükümetten yapılan
Sayfa 7
HAZİRAN 2014
açıklamada, 'Üçüncü ülkelerin vatandaşlarının aksine
AB ve EFTA vatandaşları, uzmanlık vasıfları olmasa da
kabul edilecek. İsviçre, çift yönlü bir kabul sistemini
sürdürecek' denildi. İsviçre aynı zamanda,
referandumdan çıkan sonuç doğrultusunda
hazırladıkları ve 2017'de yürürlüğe girecek yasada
sabit bir hedef belirlemekten kaçındıklarını açıkladı.
Serbest dolaşımı temel ilkelerinden biri olarak kabul
eden AB, daha önce İsviçre'ye yükümlülüklerini yerine
getirmeden pazara erişimden faydalanamayacakları
konusunda uyarmıştı. Brüksel, İsviçre'deki
referandumun ardından ülkeyle araştırma ve öğrenci
değişim programları üzerindeki görüşmeleri askıya
almıştı.
AB, GIDA BAZLI BIYOYAKIT ÜRETIMINE
SINIR ÜZERINDE ANLAŞMAYA VARDI
Avrupa Birliği enerji bakanları, gıda bazlı biyoyakıtlara
sınır getirme üzerinde anlaşmaya vardı. Bu tür
biyoyakıtlar, gıda fiyatlarını artırmakla ve çevreye
faydadan çok zarara yol açmakla eleştiriliyor.
Avrupa Birliği liderleri mısır veya kanola gibi bitkilerin
biyoyakıt üretiminde kullanımına yüzde 5'lik sınır
getirmek istemiş, ancak görüşmeler geçtiğimiz yıl
sonuçsuz kalmıştı.
Cuma günü üzerinde varılan
anlşama, gıda bazlı biyoyakıtların
ulaşımda kullanımının payına yüzde
7'lik sınır getyiriyor. Düzenlemenin
y a s a l a ş m a d a n ö n c e Av r u p a
Parlamentosu'nun da onayını alması
gerekiyor.
Avrupa Komisyonu'nun enerjiden sorumlu üyesi
Günther oettinger, anlaşmayı 'hiç yoktan iyi' şeklinde
değerlendirdi ve gıda kullanımı gerektirmeyen
biyoyakıt türlerine işaret ederek 'Gelişmiş biyoyakıtlar
üzerinde Ar-Ge'yi desteklemeliyiz ki birinci jenerasyon
[yakıtlardan] ikincisine, ikincisinden üçüncüsüne
geçebilelim' dedi.
AB, sera gazı emisyonlarını azaltmak ve enerjide dışa
bağımlılığını azaltmak için 2020'de, ulaşımda
kullandığı yakıt ihtiyacının yüzde 10'unu yenilenebilir
kaynaklardan karşılamak istiyor.
AB önceleri iklim değişikliği için biyoyakıtlara destek
vermişti. Ancak daha sonra araştırmalar, mısır gibi gıda
bitkilerinin biyoyakıt üretiminde kullanılmasının tarım
alanı açmak için ormanlık alanların temizlenmesine ve
gıda fiyatlarının artmasına yol açabildiğini ortaya
koymuştu.
Atık veya yosun gibi malzemelerden elde edilen
gelişmiş biyoyakıtlar ise benzer sorunlara yol açmıyor,
ancak daha fazla yatırım gerektiriyor.
İplik Pazarı Sokak No: 28 Büyük Hamam Karşısı
Surlar içi - Lefkoşa
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Tel: +90 392 228 3423 /
+90 392 228 3424
Faks: +90 392 228 3448
Http://www.eucoordination.org
Avrupa Birliği Koordinasyon Merkezi Tarafından Hazırlanmıştır.