Münih - İstanbul Sanatçılar Projesi

Transkript

Münih - İstanbul Sanatçılar Projesi
Kasım 2010 2 ytl /1 avro www.art.homes.de
Münih - İstanbul Sanatçılar Projesi
İçindekiler
”art.homes” Alışılmadık Bir Sanat Projesinin
Doğuşu (Mehmet Dayı) ........................................... 2
Münih ve Beyoğlu Belediye Baskanları (Ahmet
Misbah Demircan ve
Christian Ude) ........................................................... 3
Von München nach İstanbul - İstanbul’dan
Münih’e (Prof.Dr. Burcu Doğramacı)...................... 4
art homes Uluslar ve Kültürlerarası Sanat İçin
Bir Ev (Marcus Graf) ................................................ 5
Kültür Vakıfları ve Enternasyonal Sanat Projeleri
(Michael M.Thoss) .................................................... 5
Proje Sanatçıları ..................................................6 -10
art.homes Evleri .............................................. 11 - 15
Redaksiyon ............................................................ 16
Grafik: Andreas Ohrenschall
art.homes - Sanatçılar Projesi
İstanbul (2010) - Münih (2011)
art.homes, “Kültür Paylaşım” temelini ilke alarak, arkadaşlık ve misafirperverlik platformunda sanat eseri ortaya
çıkarmayı, genç sanatçıları desteklemeyi
ve teşvik etmeyi amaç edinmiş bir sanat
projesidir.
10 İstanbullu ve 10 Münihli sanatçı
buluşturularak Beyoğlu (2010) ve Münih
Merkez Semtinde (2011) bulunan dayalı
döşeli 10 eve yerleştirileceklerdir. Her evden birine bir İstanbullu ve bir Münihli
sanatçı partner olarak yerleştikten sonra
evlerin içinde bulundukları durumlardan hareketle mekana yönelik deneysel
çalışmalarını hazırlayacaklardır.
Sergi hazırlığı boyunca konakladıkları ve
çalıştıkları evler sanatçıların arkadaşlık
kurmaları açısından da önemli yer
tutmaktadır. Sanatçıların birbirlerine bu
düzeyde yakınlaşmaları birlikte üretecekleri proje ve çalışmalara büyük katkı
sağlayacaktır.
art.homes sadece sanatçıların interaktif
bir çalışma içerisinde bulunmalarına imkan sunan bir proje değil, deneysel bir
sergi konseptidir. Amaç; genç sanatçıları
üretmeye teşvik etmek ve bununla birlikte sanatın ve sanatçıların sınırlarının
zorlanmasıdır.
İki farklı kültürden gelen sanatçılar bildikleri mekanlara yönelik algılarını bozarak, onlara verilen mekana yönelik ortak
çalışmalarıyla biraraya gelecek ve farklı
bir sinerji yakalayacaklardır. Bu noktada
sanatçıların kişisel yaklaşımları önemli
bir rol oynamaktadır.
art.homes projesi iki kent halkı arasında
kültürel bir diyaloğun güçlendirilmesi
doğrultusunda yeni imkanlar sunan bir
interaktif sanat projesidir.
Katalog Yerine Gazete
Elinizdeki bu dökümantasyonu klasik
bir katalog yerine bir gazete formatında
hazırlamayı uygun bulduk. Çünkü ancak
bu şekilde deneysel bir çalışma olan ev
sergilerini bu sergilerin akabininde sergilerin açılışında ve süresince sunabilirdik.
Katalog çeşitli konuları ele alan Prof.
Dr. Burcu Doğramacı (Ludwig Maximilian Üniversitesi, Münih), Marcus
Graf (Yeditepe Üniversitesi, İstanbul) ve
Michael M. Thoss´un
(Allianz Kültür Vakfı) yazıları dışında, art.homes
sanatçılarıyla birer söyleşi içermektedir.
Mehmet Dayı
„Projenin deneysel olmasına karşılık, güncel sanata dair güçlü referanslara sahip olması
ilgi çekicidir. Gündelik yaşam pratikleri içine yerleştirilmiş, katılımcı, tüketilebilir ve
dönüştürülebilir sanat projesi art.homes, sanatı ve sanatçıların sınır(ları)/sız(lığı) üzerinde
gezinmektedir. Kültür alışverişini küreselleşme bağlamında yersiz yurtsuzlaşma, göçebe,
kimlik/siz gibi günümüz kavramları üzerinden sorunsallaştırmaktadır.“
Sevil Dolmacı / ArtIst
art.homes - Sanatçılar Projesi
İstanbul (2010) - Münih (2011)
Mehmet Dayı
Mehmet Dayı, Küratör ve art.homes ev sahibi
İstanbul’da dayalı döşeli evleri sergi
mekanlarına dönüştürme düşüncesi Şubat
2009’da Beyoğlu´nda altı Münihli sanatçıyla
yapılan bir karma sergiyi ziyaretimden
sonra oluştu. Münihli sanatçıları hem çok
yakından tanıyor, hem de gerçekten başarılı
birer sanatçı olduklarını biliyordum. Bu karma serginin sunuluşundaki yetersizlikler ve
sanatçıların güçlerini yeterince gösterememeleri beni yeni yöntemler aramaya teşvik
etti. İşte art.homes projesi böyle bir istek
doğrultusunda doğdu. Projenin içeriğinde
Beyoğlu’nda bulunan 10 dayalı döşeli eve,
10 Münihli ve 10 İstanbullu sanatçıyı partner olarak yerleştirmek bulunuyordu.
Arzum, Münihli ve İstanbullu genç
sanatçıların
üretim
metodlarının
birleşimiyle olusacak güçlü potansiyelini
gösterebilmekti.
art.homes projesi yaratıcı ve ileriye yönelik
yeni projelerin önünü açabilecek bir yapıya
ve içeriğe sahiptirtir. Münih ve İstanbul
arasında gerçekleşen bu farklı kaynaşma
sadece sanat alanında değil, onun da ötesindedir. Belki bundan sonraki aşamada
sanatçılar arasında bambaşka bir diyalog,
iletişim ve arkadaşlık başlayacak yeni ve
farklı projelere yönlenebileceklerdir. Belki
de aralarındaki farklılıklar sebebiyle birbirlerinden etkilenecek ve bu da ilerideki
çalışmalarına yansıyacaktır.
sanatçı ve insan olarak güçlerini ve zayıf
yönlerini nasıl tanıma şansı bulabileceklerdi? Bu sorular ve karşıma çıkabilecek zorluklar karşısında bana en büyük destek hem
Münih’te hem de İstanbul’da karşılaştığım,
tanıdık tanımadık insanların projeye
olumlu bakışlarıydı. Diğer yandan projeye müracaat eden sanatçıların sayısının
beklediğimin üstünde olmasıydı.
art.homes projesi kapsamında sanatçıları
seçen jürilerin sorumluluğu elbette çok
büyüktü. Münihli ve İstanbullu sanatçıları
seçecek olan jüriler birbirlerinden farklı
olmalıydı. Böylece her iki şehirde iki ayrı jüri
oluşturmaya kara verdim. Sanatçıların seçimi ve daha sonra partnerlerin eşleştirilmesi
bu çalışma sonuçunda ortaya çıktı.
İstanbul jüri toplantısından sonra projenin İstanbul koordinasyon işlerini üstlenen Burçin Ayebe de o zamana kadar
tanımadıklarımdandı. Dilerim projenin
Münih ayağı gerçekleşene dek hep birlikte
olabileceğiz.
Projenin asistanları Ahmet Yusuf Aygeç ve
Hasan Ozan Uysal ile övündüğümü vurgulamadan geçemeyeceğim.
Projenin önemli faktörlerinden bir diğeri
ise aynı sanatçı çiftlerinin 2011 yılında yine
dayalı döşeli Münih evlerini işgal edecek
olmalarıdır. Sanatçılar İstanbul evlerinde
ortaya çıkan çalışmalardan daha farklı, yeni
ortam içerisinde hazırlayacakları yepyeni
deneysel işler yaratacaklardır.
Projenin Münih ayağında ortaya çıkacak
yeni projeler İstanbul’daki çalışmalardan
farklı olacağını biliyor ve bunları heves ve
heyacanla bekliyorum.
Ekip
Herşeyden evvel Münih’te bana eşlik eden
projenin gelişmesi ve gerçekleşmesinde
büyük katkıları olan sevgili Maresa Bucher’i
hatırlatmak isterim.
Projenin başından itibaren hiç tanımadığım
insanlarla tanışmak, onları projeye katmak
istedim. Bu kararımda yanılmadım. Murat
İnan ilk tanıştıklarımdan. Yine onun saye-
Münihlir sanatcilar bir toplanti yaparken
Teşekkür
İstanbul jüri üyeleriyle tanışmama sebep
olan Esra Nilgün Mizre Hanım’a, Aysegül
Sönmez´e ve diger bütün jüri üyelerine bu
özverili desteklerinden dolayı teşekkür ederim.
Ailemin bana verdiği gücü ve desteği burada anmalıyım.
Sponsorlar
Münih’teki jüri üyem sanatçı Leyla Aktaş
Rosenberger ve eşi Peter Rosenberger’in
projemin başlayabilmesi için yapmış
oldukları o güzel desteklerini her zaman
hatırımda tutacağım.
Yine maddi katkılarından dolayı aşağıdaki
partnerlerime teşekür ederim:
Allianz Kültür Vakfı
Dükkan Kulturplanungsbüro
Erwin und Gisela von Steinerstiftung
Münih Yabancılar Meclisi
Münih Kültür Dairesi
art.homes
projesini
oluştururken
karşılaştığım çeşitli güçlükler zaman zaman
bu projenin gerçekleşememesi yönünde hislere kapılmama neden oldu. Fakat bir şeyler
beni sürekli tetikliyor ve projenin peşinden
gitmemi ve yeni fikirler, yeni yöntemler aramama zorluyordu.
Karşılaşabileceğim en büyük zorluk
sanatçıların projelerini üretecekleri evleri
bulabilmekti. Peki ev sakinleri sanatçıların
evlerini
kullanmalarına,
evlerinde
konaklamalarına ve hatta kendilerinin
de evlerini geçici olarak terketmelerine
evet diyecekler miydi? Ayrıca sanatçıların
yerleştikleri evlere ne gibi bir müdahale edeceklerini ve bu evleri birer sanat
labarotuarına nasıl dönüştüreceklerini
düşünüyordum. Birbirlerini hiç tanımayan
iki sanatçı birlikte yaşayıp, birlikte ortama uygun eserler yaratabilecekler miydi? Farklı kültürlerden gelen, farklı dilleri
konuşan sanatçılar sanat dili ile ne kadar
anlaşabileceklerdi? Bu süreçte birbirlerinin
Andreas Ohrenschall, Monika Renner,
İrmela Fürst, Dr. İnci Siebl, Luise Ramsauer, Ayhan Demircan, Tuğba Gürsoy, Bülent
Tulay, Aydın Yeşilyurt, Alev Dayı, Nevay
Sam, Abdülkadir Akkuş, Faik Yufkayürek, Gerd Zerhusen, Michele Onnis, Semra
Doğan, Özgül Koç Kahraman, Marc Landau, Coletta Ehrmann, Ray Moore, Lisa Erb,
Dr. Alduild Fürst, Şükrü Akçelik, Berkan
Karpat, Klaus von Gaffron, Özgür Karakoyunlu, Abbas Özpınar.
Bana desteklerini esirgemedikleri için Münih Belediye Başkanı Sayın Christian Ude’ye,
Beyoğlu Belediye Başkanı Sayın Ahmet
Misbah
Demircan’a
ve
Beyoğlu
Belediyesi‘ne, Türkiye Cumhuriyeti Münih Başkonsolosu Sayın Ali Rıfat Köksal’a
ve İstanbul Alman Başkonsolosluğu‘na
teşekkürlerimi sunarım.
Leyla Aktas-Rosenberger, Peter Rosenberger, Mehmet Dayı, Burçin Ayebe (soldan)
sinde Okan Oflaz ve Burcu Çarıkçıoğlu ile
tanıştım. İstanbul’daki jüri toplantıma kadar
projeyi onlar taşıdılar. Kendileriyle birlikte
çalışmaktan mutluluk duydum.
Yine katkılarından dolayı teşekkür etmek
istediklerim:
Burcu Burcu, Özlem Sarıkaya, İpek Yeğinsu,
Hüsnü Demircan, Murat Demircan,
2
Dünya`yı insan için
vatan kılan sanattır.
Türk - Alman
Dostluğu
Ahmet Misbah Demircan
Christian Ude
Dünyayı insan için vatan kılan sanattır.
Yeryüzü maceramızla başlayan gurbeti,
biz insanoğlu sanat vasıtasıyla aşmaya
çalıştık. Yazılan tüm romanlarda, işlenen
her bir heykelde, her bir tabloda, her bir
notada dünyayı insanın vatanı kılma süreci
devam etmektedir. Sanatçılar böyle büyük
bir metafizik misyonun temsilcileridir.
Beyoğlu Belediyesi olarak biz sanatın
alanını
genişletmek,
güzeli,
güzel
olanı paylaşmak, insanın yalnızlığını,
insanın insana, insanın dünyaya olan
yabancılığını hafifletmek için art.homes
projesini kültürlerarası sanat diyalogları
kapsamında destekliyoruz.
Amaç aydınlanma, yaratıcılık ve görüş
alış verişinde bulunmak ve ayrıca kültürel
farklılıkları aynılaştırma değil, her iki taraf için daha verimli hale getirmek üzere
buluşmalar yaratmaktır.
Bu nedenle kültürel değiş tokuş
kültürlerarası diyalogtan başka bir anlam taşımıyor. Kültürler arası diyaloğu
Münih‘te uzun zamandır içten gelen bir
duygu ve angaje ile sürdürüyoruz.
Kentimizde nüfusun üçte birini 180 ülkeden gelen göçmen kökenli vatandaşlar
oluşturuyor. En büyük grubu oluşturan 43
bin dolayında Türk, kentimizin ekonomik
bunun yası sıra kültürel yaşantısına önemli
katkılar sağlıyor. Türk Film Festivali‘nden
Bayram Şenliği‘ne ve Türk Alman Kültür
Haftaları‘na kadar bir çok etkinlik, takvimimizde yer alan kültür zirvelerinden sadece birkaç tanesidir.
art.homes projesi ile evlerimizi, yani hayatımızı, yani dünyamızı paylaşıyoruz. Kültür ve
medeniyet temelinde arkadaşlığımızı, ve
dostluğumuzu paylaşıyoruz. Beyoğlu’nda tüm
dünya için bir model oluşturan ortak yaşama
kültürümüzü çok renkli, çok katmanlı toplum yapımızı Almanya’dan gelecek misafirlerimizle paylaşıyoruz. Bu paylaşım
çok boyutlu ve derinlikli sanatsal verimler için bereketli bir zemin oluşturacaktır.
“art.homes” sanat projesi ile sanatsal ve
kültürel yakınlaşma ve diyaloğu teşviki
destekleme açısından çok önemli yeni bir
adım daha atılıyor. Sanat metropolü Münih ve bu yılın Avrupa Kültür Başkenti
İstanbul‘dan sanatçılar karşılıklı olarak
ortak projeler geliştirmek ve sergilemek
üzere her iki kentte de yaşama ve çalışma
beraberlikleri kuracaklardır. Deneysel sanat aktiviteleri yaratmanın ötesinde kişisel
dostluklar oluşturmayı hedefleyen ve Türk
Alman dostluğunu pekiştirmeyi amaç
edinen bu projenin himayesini üstlenmiş
olmaktan onur duyuyorum. İstanbul ve
Münih‘teki kültürlerarası art.homes projesinin başarılı geçmesini diliyorum.
Bu çerçevede, 10 İstanbullu ve 10 Münihli
sanatçı dostum Beyoğlu’nda 10 aynı evde
kalacak. Her evden birine bir İstanbullu
ve bir Münihli sanatçı yerleştikten sonra
mekanlara yönelik deneysel çalışmalar
hazırlayacak.
Sanatçılarımız hem sağlam dostlukların temelini atacak hem de İstanbul gibi evrensel
bir mirastan ilham alma şansını yakalayacaklar. İstanbul güneşi altında Beyoğlu
ışığı ile yıkanacaklar.
İnsanın
yalnızlığını
ve
dünyaya
yabancılığını azaltacak art.homes proje
si ile bize yeni bir ufuk açan, dünyayı
bizim için gurbet olmaktan çıkaran tüm
sanatçı dostlarıma, projede emeği geçen
herkese teşekkür ediyorum.
Christian Ude
Münih Belediye Başkanı
Ahmet Misbah Demircan
Beyoğlu Belediye Başkanı
„Herkes kültürlerarasi dialogtan behsediyor. Münihli küratör bu tür kavramları içi boş olarak
nitelendiriyor. art.homes projesi ile bu tür ifadelerin ötesinde, Münihli ve Istanbullu olmak
üzere 20 sanatçıyı insanın ortak değerlerinden olan “arkadaşlık“ odaklı birleştirmek istiyor.“
Katharina Fuhrin, Münchner Merkur, 08.09.2010
3
Von München nach İstanbul - İstanbul’dan Münih’e
Kültürler arası bir deneyim olarak art.homes
Prof.Dr. Burcu Doğramacı
LMU-Münih
30 yılı aşkın bir zaman
önce sanat tarihçisi
Jan Hoet, Flaman bölgesinin bir şehri olan
Gent’te, o zamanların
efsanevi sanat projesi
Chambres d’amis’i organize etti. 50 sanatçı
Gent halkının evlerine yerleştirdi ve 3 ay
boyunca çalışmalarını
Prof.Dr. Burcu Doğramacı
oralarda üretti. Hoet’in
Fotoğraf: Simone Scardovelli
gayesi o zamanlarda
sadece “müzenin1 vesayetinden“ kaçınmak
ve sanatı daha fazla halkın içerisine ve himayesine getirmek değildi. O’nu daha çok
ilgilendiren birlikte yaşarken geçen ortak
zamanın, sanat yaratma sürecine ne kadar etkide bulunabileceğiydi. Hoet’e göre
sanatçı ev sakinlerinin yaratıcısı, ev sakinleri ise sanatçının münafıklarıydı.
Roma’daki Villa Massimo gibi Tarabya’da
da düşünülen Sanatçılar Evi projesinin
bütçe kısıtlamaları nedeniyle suya düştüğü
görülüyor. Ama art.homes gibi projelerin ülkeler arasında yeni işbirliklerinin
oluşturulmasında teşvik edici bir rol oynayabilmesi umut vermektedir.
art.homes, her ne kadar bir Alman – Türk
girişimi olarak görünse de aslında iki
şehir arasındaki alışverişle ilgili bir proje-
oturtmuyor. Farklı materyallerle, araç
ve tekniklerle deneysel çalışmalar da
ortaya koyuyorlar. Köklü Münih akademisinin Türkçe‘deki karşılığı 1882
yılında kurulmuş olan Türkiye’nin ilk
ve uzun süren tek sanat okulu olarak kalan İstanbul’daki Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’dir. Buna rağmen bu
okul çok da uzun bir geçmişe dayanan
bir sanatsal gelenek inşa edememiştir.
Dini sebeplerden ötürü burada serbest
de katılan sanatçılar bu ortak çalışmalarda
kendilerini bu kalıpların “ağırlığından“
birazcıkta olsa kurtarıp birbirlerine
yakınlaşabileceklerdir. Çünkü art.homes
projesinde birlikte yaşamak ve çalışmak
sanat eserleri üretimi için bir kiriter ve
bu birlikteliğin daha yakın tanışmayan
daha sağlam dostluğa dönüşebilecegini
sosyolog Georg Simmel5 100 yıl önce
şöyle ifade ediyor: “Arkadaşlık tanışma
anında karşılıklı var olmanın bilinciyle
sanat, Batı Avrupa’ya kıyasla daha farklı
bir zaman anlayışıyla ve farklı alanlarda
gelişmiştir. Güzel Sanatlar Akademisi’nin
ve modern disiplinlerin inşa edilmeleri
ilk olarak Mustafa Kemal Atatürk’ün 20’li
ve 30’lu yıllardaki reformları sayesinde
hızlanmıştır4. Günümüzde heykel, resim,
fotografçılık, tekstil tasarımı ve sahne dekorasyonu gibi farklı eğitim dalları da Mimar Sinan Üniversitesi’nde bulunmaktadır.
Aynı zamanda Güzel Sanatlar Fakültesi 1955 yılında kurulmuş olan Marmara
Üniversitesi’nde de okunabilmektedir.
İlginç olan her iki kurumda da halen kaligrafi ve halıcılık gibi klasik Türk sanatları
da öğrenilebilmesidir. Örneğin Sabancı
Üniversitesi gibi İstanbul’daki bazı diğer
Akademi ve Üniversiteler de “Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı“ gibi
çeşitli öğrenim programları sunmaktadır.
Bu spesifik akademik eğitimlerin art.
homes’un sanatçı birliğinde ne gibi roller
oynayacağı bizi heyecanlandırıyor. Belki
oluşur. Bu durum daha sonra içiçe girmelerini sağlar.“ art.homes katılımcılarının
arasında bu açıdan bir arkadaşlığın oluşup
oluşmayacağını iki yıllık bu projenin bitiminde anlayabileceğiz.
Mehmet Dayı tarafından ön ayak olunan
bu proje, Chambres d’amis’in bir torunu
gibi ve aynı zamanda yenilikler de içermekte. Dayı burada 20 sanatçıyı ikişerli
grublar halinde ilk olarak İstanbul’da
(2010) ve sonrasında da Münih’de (2011)
evlere yerleştirmeyi amaçlıyor. Ardından
ortak üretilen eserler sergileniyor. Burada
projenin arka planındaki özel fikir, bu iki
uluslu sanatçı birlikteliğinin bir süreliğine
bir araya getirilmesidir.
art.homes projesi sadece bu yaratıcı enerjiyi serbest bırakması fikri üzerine değil, her
iki tarafın da birbirlerine eleştirel bakışlar
yöneltebileceği, ülkeler arasında köprüler
kurulabileceği ve sanatın herhangi bir dile
ihtiyaç duymadığı fikirleri üzerine de kuruluyor.
Tarihsel ve şu andaki durumdan hareketle
Alman-Türk dostluğunun kültürel bazda
gerçekleşmesi, bir ütopya gibi görünse ve
gerçekleşemese de, art.homes projesinin
en azından bu doğrultuda ön ayak olması
içtenlikle temennimdir.
1916 yılında Wilhelm İmparatorluğu
ve Osmanlı İmparatorluğu “Dostluk
Evi“ yolu ile bir savunma ve ekonomi
dostluğu kurma kararı aldılar. Alman
İmparatorluğu Fransa ya da İngiltere
gibi rakip ülkelere boğazlardaki varlığını
göstermek için öncelikli olarak emperyal bir ilgi ile hareket etti. Osmanlı Sultanı
tarihi İstanbul’un kalbindeki bir araziyi
kendilerine hibe etti. Wilhelm İmparatoru
projeye tüm iyi niyetiyle rehber oldu
ve Alman Werkbund üyeleri arasında
bir yarışma düzenledi2. Mimar German
Bestelmeyer‘in 1.lik ödülünü aldığı ve
projenin temelleri atıldığı halde bu proje
bu iki dost ülkenin ikisinin de yanyana
kaybettiği I. Dünya Savaşı’nın karmaşası
yüzünden başarısızlığa uğradı. 10 yıllar
sonra yeniden bir Türk – Alman projesi başarısızlığa uğrama tehtidi altında.
dir. Projeye Katılan sanatçılar Münih’ten
ve İstanbul’dan geliyorlar ve çoğu da bu
şehirlerin en büyük sanat okullarında
eğitim görmüşler. Bireysel spesifik iş
ilişkilerinin, mesleki değiş-tokuş gibi
kişisel karşılıklı yakınlaşmaların yanısıra
ve belki de bu yüzden farklı sanatsal
eğitim almış olmaları bu ortak çalışmayı
etkileyecektir. İstanbul ve Münih’teki
enstitülerin gelenek ve öğretim teknikleri
acaba sanatçıların pratik çalışmalarına ne
kadar yansıyacak?
art.homes projesindeki Alman sanatçıların
çoğu yakın zamanda 200. yılını kutlamış
olan Münih Güzel Sanatlar Akademisi’nden
gelmektedir. Burada hala 20 – 30 kişilik
sınıflardaki
eğitimin
bir
profesör
tarafından verildiği klasik bir eğitim sistemi uygulanmaktadır3. Eğitim alanları da
resim, heykel ve grafik dallarının klasik disiplinleri şeklinde. Yine de öğrenciler
kendilerini bu kalıplara pek de kolay
Tercüme: Özgür Karakoyunlu
1. chambres d’amis, Ausst.-Kat. Museum van Hedendaagse Kunst
1986, S. 331.
2. Vgl. Theodor Heuss: Das Haus der Freundschaft in Konstantinopel.
Ein Wettbewerb deutscher Architekten, hg. v. Deutschen Werkbund
und der Deutsch-Türkischen Vereinigung, München 1918.
3. Nicolaus Gerhart, Walter Grasskamp und Florian Matzner (Hg.):
200 Jahre Akademie der Bildenden Künste München. „…kein bestimmter Lehrplan, kein gleichförmiger Mechanismus“, München
2008, S. 408.
4. Vgl. Güzel Sanatlar Eğitimde 100 Yıl, Mimar Sinan Üniversitesi
1983 yayını, Istanbul 1983.
5. Vgl. Georg Simmel: Soziologie. Untersuchungen über die Formen
der Vergesellschaftung, Leipzig 1908, S. 268ff.
„…aslında küratörü ilgilendiren sanatçıların
şimdiye kadarki çalışmalarından kopmaları,
birbirleriyle kaynaşarak yeni çıkışlar
yapmalarıdır…
Evelyn Pschak
Süddeutsche Zeitung, 11.03.2010
4
art.homes
Michael M. Thoss
Sanat İçin Uluslar ve Kültürler Arası Bir Ev
Yeditepe Üniversitesi
Marcus Graf
Günümüzün
sanat
dünyası
interaktif
aynı
zamanda farklı
disiplinleri
ve
farklı
araçları
kullanmaktadır.
Sanal ya da gerçek sanatçı çoğu
zaman
durmadan
seyahat
Marcus Graf
eden bir gezgine
benzemekte, heterojen ve çoğulcu gerçekliklerimizin durumlarını alternatif yollar ile araştırmaktadır. Bu sayede Dan
Cameron’un da belirttiği gibi didaktik olmadan ve polemiğe girmeden angaje bir
aktivist olmak için politika ve şiirsellik ile
birlikte ideal bir küresel vatandaş tipini ortaya koymaktadır. Sanat küresel vatandaş
olarak onun için dünya üzerindeki tüm
insanların etrafında “küresel insanlık“
bazında toplandığı evrensel ve insancıl bir
davayı içermektedir.
Tam da bu yüzden art.homes gibi residens
ve değişim programları, farklı ülkelerdeki sanatçılar arasında ilişkiler kurmalari için önemli bir süreç ve hızlandırıcısı
durumundadır.
Uluslararası
sanatçı
değişimlerine katılabilmelerini zorlaştıran
bu tarz programların ve kamu desteğinin
az olması ve aynı zamanda pasaport ve
vize işlemlerindeki büyük engellerden
dolayı kültürler ve uluslararası böyle
değişimlere her şeyden önce Türkiye genç
sanatçıları ihtiyaç duymaktadır.
art.homes bildik değişim programlarına
göre heyacan verici alternatif bir model
geliştirmiştir. Sanatçılar yaşadıkları alanı,
sanatsal üretim ve sunumun eş zamanlı
şekilleneceği ve normalde kesin çizgilerle ayrılan özel ve aleni alanın ortadan
kalkacağı, İstanbul’daki bir apartman
dairesinde çalışacak ve sonrasında sergileyeceklerdir. Bu sayede art.homes 20.
yüzyıldan beri şekilsel ve konseptsel sanat
düzleminde ağırlık kazanan tarihsel bir
tartışmayı da ortaya koymaktadır. Bu düzlem sanatın üretilmesinin ve sunulmasını,
kurumsal sanat mekanlarının baskılarından
kurtarılmasıdır.
Yaklaşık 250 yıl önce sanatın sosyal bir
sisteme (Siegfried J Schmidt) doğru
gelişmesinden bu yana sanatçılar, sergileme alanlarını değiştirmek ve zarar
vermek yoluyla kurumsal baskılardan
nihai olarak kurtulmaya çalışmışlardır.
20. yüzyılda sanat, bir çalışma sisteminden (Thomas Wulffen) sosyal yaşam
alanlarına (Nina Möntmann) ve kendi kendine üreten bir sistemin (Humberto Maturana) oluştuğu sosyal bir yapıya doğru
gelişmistir. Buna mukabil olarak sergileme
işi sanatsal sistemin, sanatın sunumunu,
üretimini ve benimsenmesini etkileyen
ve ayrıca bunun da ötesinde, kültürel ve
toplumsal politik bir etkiyi barındıran
önemli bir parçası haline gelmistir.
art.homes’daki apartman daireleri bu
tartışmaya çok iyi bir şekilde eklenmektedirler. Çünkü bu yerler sözlü ve
görsel değiş tokuşun ve aynı zamanda
görsel tartışmanın ve sunumun mekanları
olmaktadırlar. Proje 1950’lerden beri Avrupa ve Kuzey Amerika’da var olan sanat
üretimi ve sanatın sergilenmesinin alternatif şekillerine yönelik arayışı ile de ilişkiler
içermektedir. O zamandan beri günümüz
sanatında bugün hala var olan ve sergileme mekanını kendi biçimsel ve kavramsal çalışma alanı olarak gören ve ilerleyen
mekan ilişkisine doğru bir ilgi ortaya
çıkmaktadır. Evler ve özel yaşam alanları
o zamandan beri her daim sanat mekanları
olarak kullanılmışlardır. Örneğin Marcel
Broodthaers 1969’da Brüksel’deki kendi dairesinde kendi müzesini (Musée
d’Art Moderne, Département des Aigles)
kurarak müze kavramını sorgulamıştır.
Keza 1960’larda Fluxus, Happening ve
Performance gibi sanat akımları bir çok
sosyokritik tema yolu ile yeni bir kamuoyu yaratmaya ve muhafazakar sanat
bağlamından kopmaya çalışmışlardır.
Sergileme alanı özel ve sınırlı bir mekan
olduğundan
ötürü
sanatçılar
daha fazla kişiye ulaşabilmek için bunun dışarısına çıkmak zorundadırlar.
70’li
yıllarda
sanatçılar
sanat
kavramını ve sergi alanını genişleten
ve şehrin sosyal bağlamı ile ilişkiye
geçen kurumsal kritikten etkilenmislerdir. Sanatçılar 80’li yıllarda ise daha ziyade şehirde olmaya kendilerini zorlamış
ve kapalı galeri mekanlarından daha farklı
alternatif alanlar elde etmişlerdir. Bu sebepten ötürü postmodern Anything Goes
(Paul Feyerabend), sanatın hem üretim
hem de sergileme olanakları ile ilişkilidir.
Bundan ötürü sanat alanı kendisini sosyal
alana gitgide daha fazla bağlamıştır. Yine
80’lerden itibaren günümüz sanatının üretim, sunum ve iletişimini mümkün kılan
Off Space alternatif bir sergileme alanı
olarak kabul edilmiştir. Burada sergilenen
sanat çoğunlukla Site-Specifity kavramı ile
anılmıştır. 90’larda Nina Möntmann’a göre
sergileme alanı günümüz sanatının sosyal
ve politik angajmanı ve aynı zamanda mekana özdeşliği ve farklı kentsel ve sosyal
durumlara bağımlılığı sayesinde bir sosyal
alana dönüşmüştür. Sosyal bir alan olarak
sanat, 90’lı yıllardan günümüze popüler
genişlemesini sanat ve konteksin geleneksel özetini yıkmak isteyen küçük gerilla
gruplarının işlerinde edinmiştir.
İstanbul Sanat Ortamının
Durumu
Yeni bin yılın başından beri Türk kültür
ve sanat sahnesine başta Almanya‘dan ve
biraz daha az olmakla birlikte diğer batı
ülkelerinden artan bir ilgi görülmektedir.
Çağdaş sanat sahnesinin kentsel tema-
“Böyle bir projenin gerçekleşmesi bir kaç yıl öncesine kadar imkansızdı. 90’li yılların
ortalarına kadar serbest sanattan söz edilemazdi ve sadece Türk motifli resimler bir nevi Franz
von Stuck, Cézanne, Kandisky gibi sanatçıların kopya edilmiş biçimde sunulduğu görünmektedir.“
Nadja Mayer, Abendzeitung, 27./28.03.2010
larla uğraşmak şeklindeki genel eğilimi
İstanbul’a karşı olan bu eğilimin önemli
bir sebebidir. Türk metropolünün içerisinde batılı büyük şehirlerde olmayan
kentsel ve sosyal yapılar içeren özel karakteri İstanbul’u özellikle cazibeli hale getirmektedir.
Türkiye’nin baltık komşularında 1989
yılından itibaren meydana gelen jeopolitik
değişimler ve Sovyetler Birliği‘nin çöküşü,
İstanbul’un Balkanlar ve Batı Avrupa, aynı
zamanda Yakın/Orta Doğu ve Batı Avrupa
arasındaki merkez metropol olarak pozisyonunu sağlamlaştırmıştır. 1980’lerde
başlayan neo-liberal ekonomi çabalarından
sonra Türkiye hem komşularıyla alışveriş
imkanlarını hem de Avrupa Birliği ile
birleşmeyi aramaya başlamıştır. Benzer bir
dinamiği ve olumlu havayı sanat sahnesinde de görmek mümkündür.
1990’lardan bu yana İstanbul’da ilk defa
Apartman Projesi, İstanbul Yeni Sanat
Müzesi, İstanbul Contemporary Art Projects gibi Off-Space-Galeriler’de sergiler
düzenlendiği görülmektedir Bunlar modern sanatın genç kitlelere aktarılması
için
platformlara
dönüşmektedirler.
Aynı zamanda bunlar sanatsal sistemin
demokratikleşmesinde ve farklılaşmasında
çok önemli bileşenler ve özellikle genç
sanat öğrencileri arasında büyük yankı
uyandırmaktadır. Yeni bin yılın başından
bu yana Off-Space galerilerin ve aktivitelerin sayısı 20’nin üzerine çıkmıştır.
Bunlar sponsorların etkisi altında bulunan ve bu nedenle Türk kültür ve sanat
hayatınada eleştirilere yol açan, özel ya da
firmalara ait galerilere ve müzelere göre
sayı olarak çok azda olsa kalite olarak
anlamlı bir karşı kutup oluşturmaktadırlar.
İstanbul’un sergilerinin niteliği her ne kadar topluma yeterli entegre olamamış olsa
da, son 10 yılda kayda değer gelişmeler
görülmektedir.
Her
şeyden
önce
politikacıların ilgisizliği, zayıf toplum bilinci ve sergi alanlarındaki alt yapı eksiklikleri, Türk sanat dünyasının sosyal bir
sisteme dönüşmesinin önündeki engellerdir. Sergileme niteliği burada Kuzey Amerika kültür modeline benzemektedir.
Tam bu noktada genç Türk sanatçılarının
yaşadığı bu zorluklardan ötürü art.
homes gibi bir proje onlar için kendi işlerine pozitif etki edebilecek
uluslararası bir diyaloğa girebilmeleri
şansını getirdiğinden ötürü çok önemli
bir yere sahiptir. art.homes’un organizasyonel yapısı kayda değer bir oluşumdur. Benim düşünceme göre; Münihli ve İstanbullu
sanatçıların bir arada yaşayabilmeleri ve
çalışabilmeleri zor olacak. Çünkü birbirlerini ne insan olarak, ne de sanatçı olarak
tanımıyor olacaklar. art.homes tarafından
kiralanan evlerde sürtüşmeler yaşanacak.
Fakat bu böyle iyi! Sürtüşme enerji üretir ve bu da bizi ileriye götürür. Daha
şimdiden beni heyecanlandıran bu projenin katılımcılarına hem birbirlerinden
hem de şehirden kalıcı etkiler elde edebilecekleri eğlenceli ve üretici bir süreç dilerim.
5
“Sanatçılar içinde bulunduğumuz zamanda tanrının dikeysel gerçeğinden
değil, eşit ölçüde resimlerin yataysal
sonsuzluğundan hareket ediyorlar.“
Boris Groys: “Eşitliğin mantığı“
Tercüme: Özgür Karakoyunlu
Av r u p a ’ n ı n
partner şehirleri
arasında sanatçı
residansları
oluşturarak
sanatçıların bireysel
yaratıcı
potansiyellerini
sınırlar ötesinde
değerlendirmek,
dünya çapında
Michael M. Thoss,
yapılacak olan
Allianz Kültür Vakfı
büyük birlik projeleri için en verimli yöntemlerden biridir.
Ulusal kültür sınırlarını aşarak kıtaların
içiçe kaynaşması... art.homes projesi bu
konuda bir adım daha öteye gitmektedir.
Çünkü farklı kültürlerden gelen dolayısıyla
farklı kültürel yapıya sahip olan sanatçılara
Münih ve İstanbul kentlerinin merkezlerinde birlikte yaşayabilecekleri, eşit bir
şekilde çalışmaları arasında değiş tokuş
yapabileceleri bir ortam sunmaktadır.
Aynı zamanda sunulan bu deneysel ortam sanatsal deneyselciliği de yeniden
akıllara getirmekte. Sanatçıların her biri
bir diğerinin yaşamı içerisine girecek ve
bu durum birbirlerini daha iyi anlayabilmeleri, kendilerine özgü yöntemler
yakalamalarını kolaylaştıracaktır. Böylece sıkça sözü edilen “kültürlerarası
diyaloğu“ bir yaşam zorunluluğuna ve her
gün canlı tutulması gereken bir gerçeğe
dönüştürecektir. Karşılıklı saygı temeline
dayanan böyle bir iletişim kültürü (ki partner sanatçılar arasında yeniden ve farklı
bir şekilde yakalanması gerekecek olan
bu kültürlerarası diyalog, hem başarılı
hem de başarısız sonuçlar doğurabilir.)
geleceğin Avrupa kültür projesi için çok
iyi bir baz oluşturmaktadır. Çünkü hiç
bir ‘’meslek’’ grubu çağdaş sanatçılar kadar çevresine karşı duyarlı bir algılama
gücüne ve olguları kendi içinde değiştirme
kabiliyetine sahip değildirler. Bu nedenle art.homes projesine katılma şansına
sahip olduğumuz ve projeyi mütevazi
bir çerçevede destekleyebildiğimiz için
mutluluk duyuyoruz. Allianz Kültür
Vakfı’nın kültürler arası programlarla
genç sanatçıları ve küratörleri kendi ulusal sınırları ötesine taşıyarak birleştirme
ve bununla Avrupa’nın kültürel entegrasyonuna katkıda bulunma amacı art.homes
projesiyle birlikte bir kez daha kendini
doğrulamıştır.
Öte yanda art.homes projesi vakfımızın Berlin Binali’nde uluslararası küratörler sempozyumunun ve yakında gerçekleşecek
olan Brüksel’in Wiels kenti, Leipzig’in
Halle 14, Lizbon’un Maumaus kasabaları
ile birlikte yürüttüğü uluslararası sanatçılar
ve residans projesi REX’in mükemmel
bir tamamlayıcısıdır. Sanatsal üretim sürecinde sıkça vurgulanan, politikacılar
tarafından ise sürekli sözü edilen diyaloglar arasında ilişki sağlayan temellerin oluşmasında art.homes’un Münih’in
merkez semti Lehel’de ve İstanbul’un
en önemli merkezlerinden biri olan
Beyoğlu’nda gerçekleşmesi önemli bir rol
oynamaktadır. Projeyi gerçekleştirenlere
tebriklerimizi böyle bir sanat ve yaşam
deneyimine katılan sanatçılara en içten
teşekkürlerimizi iletiriz.
Sanatçı Çiftler
Siyoung Kim (M) - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Elif Süsler (İ)
Kore‘de resim okuduktan sonra Berlin‘e
geçtim, orada kolaj tekniğini kendim
için yeniden keşfettim. Böylece kolaj ana
malzemem oldu.
İşlerimde değindiğim sosyo-politik konular ve özellikle üzerinde durduğum
eleştirel bir biçimde gözlemlediğim memleketimin ve batı kültürünün farklılıkları.
Kullandığım öğeler çizim, yerleştirme,
medya kolajı ve stop-motion-video.
Benim için sanat her zaman kültürlerarasıdır. Kişisel durumuma bakılırsa başka
bir bakış açısı göremiyorum.
Farklılıklar ve çatışmalar her zaman bir ilham kaynağım olmuştur. Türk kültürünü
hiç tanımıyor olmam benim için büyük
bir avantaj. Bunu artı bir değer olarak
kullanabileceğime inanıyorum.
Partnerim ile biçimsel anlamda olmasa da
ortak sosyo- eleştirel yaklaşımlarımızdan
yola çıkarak birlikte çok iyi işler ortaya
çıkarabileceğimiz düşüncesindeyim.
Siyoung Kim, doğ. 1976, Berlin, Görsel Sanatlar Akademisi, Münih
Sabancı Üniversitesi Görsel Sanatlar lisans
ve lisansüstü programlarını bitirdim. Bir
dönem Fransa’da Ecole Supérieure d’Art de
Grenoble’da eğitimime devam ettim. İşlerim
daha çok enstalasyonlardan oluşuyor, işleri
bir mekan dahilinde düşünüyorum. Bu enstalasyonlarda yaptığım resimlerden fotoğraf ve
videoya kadar farklı ortamlar kullanıyorum.
Son zamanlardaysa dikiş ve kumaşlarla haşır
neşirim. Bireylerin, durumların, olayların
korunaksızlığı, savunmasızlığı ve bu zayıflığı
örtmek için oluşturdukları kılıflar üzerine
çalışıyorum. İşlerimde, güçlü görünmek için
oluşturulan bu kılıflarla, kılıfların içindekinin
kırılganlığının zıtlığı bir bütünlüğü olmayan,
yapay fiziksellikler oluşturuyor. art.homes
projesini, öncelikle Türkiye dışında da ayağı
olduğu ve 20 sanatçının birarada çalışacağı
bir proje olduğu için heyecan verici buldum.
Evim değil, bir ev ve aynı zamanda atölyemsi
bir yer. Proje süresi çok uzun değil ve bence
bu süre hep alışma evresi şeklinde geçecek.
Beraber yaşamak da, iş üretmek de bana
zor gelmiştir, zordur yani o uyumu yakalamak. Ama bence biz o uyumun peşinde
olmayacağız, her şey çok hızlı gelişecek ve biz
farklılıklarımızdan, uyumsuzluklarımızdan
memnun kalacağız. Günlük ihtiyaçlarımız,
yaşantımız ve çalışmamız arasında gidip
geleceğiz.
Elif Süsler, doğ. 1983, Ankara, Sabnaci Üniversitesi, İstanbul
- - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kaori Nakajima (M) - - - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Deniz M. Örnek (İ)
Genellikle resim alanında çalışıyorum. Geleneksel Japon çizimlerine ilgi duyuyorum.
Zaman içerisinde resim parçalarını bir tür
„cam-sandviç“ şeklinde kompoze ederek
kendime özgü bir kolaj tekniği geliştirdim.
Birleştirmeyi çağrışımsal bir şekilde
yapıyorum ve motiflerin nesneselliği ile
zıtlıkların çarpışmalarını sağlıyorum. Bu
tür çalışmalarımı mekanların durumlarına
göre yerleştiriyorum. Bu sergide benim
için yeni olan serigrafi ve video animasyon
tekniklerini kullanmak istiyorum.
2005 yılında geleneksel bir Türk düğününü
ziyaret etme ve bu sayede Türk kültürü ile
tanışma şansım oldu. Partner sanatçım ile
çalışmak bana yeni deneyimler ve görüşler
kazandıracak. Parnerimle elektronik posta
yoluyla çalışmalarımızı karşılaştırdık ve
bir çok benzerlik yakaladık.
Kaori Nakajima, doğ. 1971 in Niigata / Japonya Görsel Sanatlar Akademisi, Münih
Algı, boyutlar, oranlar, malzeme bilgisi ve çeşitli teknikler açısından geliştiren
değişik işler yaptım. Ahşap ve gazbeton
gibi değişik malzemelerle heykeller yapmaya, yerleştirmeler düşünmeye başladım.
Öte yandan belgeleme ve kurgulama
yardımcısı olarak fotoğraftan yararlanmayı
sevdiğimi de eklemeliyim. Beyaz Küp‘ün
dışında yer alan, izleyicisi ile dolaysız
ilişkiler kurabilen işlerin insanlara daha
kolay ulaştığını düşünüyorum. Ayrıca
yaşam ortamımda oluşan veya çeşitli
yaşam ortamlarında oluşan durum/işlere
de özel bir ilgi duyuyorum. Çok temiz
ve rahat bir kavramsallık barındırıyorlar.
Hırgürden, kalabalıktan uzakta insanın
kendi beyninin içindeymişcesine bir mekanda art.homes afişini ilk gördüğümde
gülüp „süpermiş“ dedim, “tam da benim
için üretmişler bu projeyi“.
Partnerim Kaori Nakajima‘nın yaptığı
işlere internet üzerinden ulaştım, nelerle
ilgilendiğini gördüm. Sakin işleri severim.
Sakin ve garip bir şekilde kendinden emin
işleri. Onun işleri işte tam olarak böyle,
gösterişsiz. Doğal bir kokusu var .
Henüz, iletişim dili ve şekli dışında bir
problem görmüyorum; eh olmadı çizerek
anlaşabilirim diyorum.
Deniz Örnek, doğ. 1986, İstanbul, Mimar Sinan Üniversitesi, İstanbul
- - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
6
Michael Grudziecki (M) - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Dünya Atay (İ)
İşlerimin konusu mimarlık ve göç. Tuval çalışmalarımda içerik ön plandayken,
mekan içinde yaptığım çalışmalarımda
ise biçimsel konuları ele alıyorum. Bu
çalışmalarım arasındaki sınırlar gayet
akıcı. 2009 yılında İstanbul’u ziyaretim
esnasında bu şehrin göçmenlik ve mimari yapısından ne kadar da etkilenmiş
olduğunu farkettim. Kesinlikle daha uzun
bir süre için dönmeliydim İstanbul‘a.
Partnerim Dünya ile oldukça kısa bir süre
içinde elektronik-posta üzerinden iletişime
geçtik. Bir çok fikir alışverişinde bulunduk.
Streetart İstanbul Festivali‘nde onu çok
atık ve açık bir sanatçı olarak tanıdım. Dilerim ufkumuzu biraz daha açabilir ve bu
sayede kendi çalışmalarımıza yeni bakış
açıları katabiliriz.
Michael Grudziecki, doğ. 1977 in Breslau/Polonya, Görsel Sanatlar Akademisi,
Karlsruhe
Çeşitli ajans, organizasyon ve festivallerde çalışıyorum. Çeşitli sergilere katıldım.
İlüstrasyon
yapıyorum. Rüyalar ile
gerçeği karıştırmaktan, gerçeği sorgulamaktan, gerçek olarak sunulanı çarpıtıp
süslemekten büyük keyif alıyorum.
Esas amacı paylaşımı desteklemek olan
bu projede aşılan sınırların bir takım fiziki
sınırlar ile kısıtlı kalmamasını umuyorum.
Micheal ile internet üzerinden konuştuk,
anladığım kadarı ile sahip olduğum tarih görüşünden oldukça farklı bir görüşe
sahip. Her ikimiz de bu farklılığın iyi ve
besleyici olduğunu düşünüyoruz.
art.homes
uzun
zamandır
içinde
bulunmayı istediğim türden bir proje. Daha önce yerel sanatçılar ile birebir
iletişim ve paylaşımdan doğan benzer projeler yürüttüm; art.homes ile uluslararası
boyutta
bir
paylaşım
platformu
oluşacağını düşünüyorum. Engel olarak
algılanabilecek dil ve kültür farklılıklarının
ise tam tersine, paylaşımı daha saf bir boyuta taşıyacağını düşünüyorum.
Dünya Atay, doğ. 1986, İstanbul, Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul
- - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Matthias Männer (M) - - - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Hera Büyüktaşçiyan (İ)
Çalışmalarımın çoğunu mekana özel
yapıyorum, amacım mevcut olan mekanı
bir şekilde genişletmek. Benim için önemli
olan beden ve mekan arasındaki ilişki ve
bundan çıkan sorular. Nasıl alğılıyoruz?
Gerçek nedir? Çoğu çalışmalarım, organik varlıklar ve makine benzeri nesnelerin
karışımından oluşuyor.
Kendi çalışmalarımın yanında, başka
sanatçılar ile birlikte işbirliği yapabilmek
için sanat projeleri düzenliyorum. İşbirliği
yapmak ve bağımsız projeler düzenlemek
benim için çok önemli ve sanatsal işlerimin
bir parçasını oluşturuyor.
Temennim bu projede yeni arkadaşlar edinmek ve bundan dolayı başka işbirliklerinin
doğmasıdır.
Matthias Männer, doğ. 1976, Mitterteich, Görsel Sanatlar Akademisi, Münih
İstanbul doğumlu, yarı Ermeni yarı
Rum kökenli bir sanatçıyım. İşlerimde
ağırlıklı olarak kültürel kimlik, ötekilik ve bellek gibi konseptler üzerinde
çalışmaktayım. Yaptığım enstalasyon ve
fotoğraf çalışmalarımda ikonografik bir dil
kullanmamın yanı sıra, bir çoğunda belirli
mitolojik, teolojik, tarihsel ve kişisel hikayeler, semboller üzerinden yola çıkarak
‘şimdi’ ve içinde bulunduğm mekan/şehir
ile bağlantı kurmaya çalışıyorum .
Daha önceden benzer bir çalışmaya Salzburg Görsel Sanatlar Yazakademisi’nde
de katılmam, benzer bir şekilde partner
bir sanatçı ile iş üretme ve geliştirme sürecini yaşamam da art.homes proejsine
katılmamda etkili olmuştur. Şu ana kadar partner sanatçım olan Matthias ile
yapacağımız proje üzerinde çok tartışma
olanağımız olmadı. Fakat şunu diyebilirm
ki; Matthias‘ın heykel/enstelasyonları,
gözlemlediğim kadarı ile uzayan ve mekanı
bölen veya bir birine bağlayan plastik formlar halindeler. Benim çalışmalarım da gündelik hayatta kullanılan objeler, fotoğraf
vs. gibi elemanları bir araya getirip uzayan ve mekanın bir noktasını bir diğeri ile
bağlayan, ya da bir mozaik gibi bir araya
gelip bir bütün olarak mekanı kaplayan
formlar halindeler. Bu açıdan bir ortak dil
kurulabileceğini düşünüyorum.
Hera Büyüktaşçiyan, doğ. 1984, İstanbul Marmara Üniversitesi, İstanbul
- - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
7
Patricia Wich (M) - - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Orhun Erdenli (İ)
Çalışmalarımda içerik olarak toplumsal sorunları ve bu sorunların biçimsel
yansımalarını konu ediyorum. İzleyicilerin
çalışmalarımla içiçe girmesi benim için
önemli bir rol oynuyor. Mekan ve buna dayali konsept, çalışmalarımın hangi sonuca
varacağını ortaya koyuyor.
Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesi Heykel Bölümü ve Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Plastik
Sanatlar Bölümü‘nde okudum. Yeditepe Üniversitesi İletişim Fakültesi Görsel
İletişim Tasarımı Bölümü‘nde yüksek lisans yapmaktayım.
Daha önce de başka bir sanatçıyla ortak
bir proje yürütmüştüm. Bu ortaklıktan
oldukça verimli sonuçlar ve kazanımlar
elde ettim. art.homes projesinin benzer kazanımlar için oldukça verimli bir
kültürlerarası alan oluşturabileceğini
düşündüğüm için katıldım.
Sergi konsepti gerek yöntemindeki
sıradışılığı, gerekse öne sürdüğü olasılıklar
ve olası kazanımlarla zaten sorular yaratmak ve bu sorulara alternatif yanıtlar bulmak üzerine kurulu. Projenin aynı zamanda uluslar (ve dolayısıyla kültürler) arası
bir karşılaşmaya dayanması her durumda
sanatçıların ötesinde sanat adına bir meydan okuma. Dolayısıyla sonucu ben de
merak ediyorum.
Partner sanatçımla yaptığım yazışmalar ve
onun sanat görüşü hakkında edindiğim izlenimler mekana uygulayacağım işin neye
benzeyebileceği ve partner sanatçımın
Partnerim Orhun ile aramızda her hangi bir
sınır görmüyorum. Elektronik posta ile hemen iletişime geçtik ve karşılaştırdığımız
öngörülerimizle bir konsept oluşturduk.
Birlikte çalışacağım ev tesbit edildikten
sonra konseptimizde bir kaç değişiklik
yaptik. Yeni imkanlar gündeme geldi.
Birlikte yapacağımız çalışmamızdan hareketle izleyicilerle bir diyaloğa gireceğimizi
umarım. Biraz da Türkçe öğrenebileceğimi
düşünüyorum.
Patricia Wich, doğ. 1978, Asunciòn/Paraguay, Görsel Sanatlar Akademisi, Münih
işiyle ne gibi bir ilişki kurarak eserlerin
anlamlarının nerelere kayabileceği, nasıl
daralıp nasıl zenginleşebileceğine dair pek
çok olasılık doğurdu. Dediğim gibi, sonucun şaşırtıcı ve heyecan verici olacağını
düşünüyorum.
Orhun Erdenli, doğ. 1975, İstanbul, Yeditepe Üniversitesi / Dokuz Eylul Üniversitesi,
İstanbul
- - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Patricija Gilyte (M) - - - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Pelin Güre (İ)
Çalışmalarımın konusu mekan ve bağlam
ile ilgili. Kullandığım öğeler video ve
heykel. Beni ilgilendiren bu iki medyanın
içiçe girmesi. Örneğin sergilerimde bir video
çalışmamdan bazı unsurları sergi için yeniden inşa ediyorum.
İstanbul‘un tarihi, edebiyatı ve kültürü ile
uzun süredir ilgileniyorum. Bu projenin
sunduğu zaman ve içerik bağlamındaki
çerçeve sanatsal anlamda da bu şehirle
kaynaşmamı sağlayacaktır.
Benim projem için iletişim çok önemli bir
unsur değil. Edindiğim deneyimlerde fark
ettim ki, zorla iletişim kurmanın pek bir
anlamı yok. Eğer anlaşırsak kendiliğinden
ortak bir çalışma mümkün olabilecektir. Benim için başka sanatçıların işlerini
merakla ve ilgiyle gözlemlemek sanatın
temel yönlerinden biridir.
Patricija Gilyte, doğ. 1972, Litvanya, Görsel Sanatlar Akademisi, Münih
Berlin‘de liberal sanatlar eğitimi aldım. Şu
anda Sabancı Üniversitesi Görsel Sanatlar bölümünde yüksek lisans eğitimimi
tamamlamak üzereyim. Heykel ve
yerleştirme alanında sanat işleri üretmekteyim ve kullandığım malzemeler her
spesifik işin fikrine uygun olarak değişiklik
gösteriyor. Daha çok hazır malzemeleri manipüle ederek elde ettiğim çalışmalarımda,
yiyecek malzemelerinden cam kırıklarına
ve saç gibi organik malzemelere kadar
organik ve inorganik tezatını, yaşayan ve
üretilmiş arasındaki farkı vurgulayacak
çeşitlilikte malzemeler kullanıyorum.
Almanya‘ya karşı özel bir sempatim var.
Ama art.homes‘a asıl başvurma sebebim
projelerin herhangi bir sanat kuruluşuna
ait bir galeri yerine, sanatçıların beraber
yaşayacağı evlerde gerçekleşecek olması.
Tebdil-i mekanda ferahlık vardır. Farklı
bir kültürel yapıda üretmenin getirdiği
artılardan biri de bu ferahlık.
Pelin Güre, doğ. 1983, Denizli, Sabancı Üniversitesi, İstanbul
- - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
8
Nyghia Nuyen (M) - - - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -Ali İbrahim Öcal (İ)
Resim çalışmalarımda seri halinde insan
yüzünü cepheden gösteriyorum. Yapmak istediğim, öznel özellikler kaybolmadan yüzün arkasındaki yüzü ortaya
çıkartmak. Dizinin tekdüzeliği karşısına
tezat olarak yüzlerin öznelliğini koyuyorum. Böylece bireyin değerini, kimliğini
ve kişiliğini „sürü topluluklara“ karşı göstermeye çalışıyorum.
Saigon doğumluyum, memleketimden bir
tekne ile kaçtım ve 20 yılı aşkın bir süredir Almanya’da yaşıyorum. Sanatçı olarak
özellikle uluslararası alanda çalışmayı seviyorum.
Beni, yabancı olan bir kültür ile tanışma
ve yeni yüzler keşfetme şansı çok
heyecanlandırıyor.
Henüz yüzyüze tanışamadığım bir
sanatçı ile sezgisel bir çalışmaya girmek
zor görünüyor. Ama bazı sürprizlerle
karşı karşıya kalacağımızdan eminim.
Çalışma sonuçlandığında kendi işlerimi
genel bağlamda görmek ilginç olacaktır.
Nghia Nuyen, doğ. 1976, Siyagon / Viyetnam Görsel Sanatlar Akademisi, Münih
Çalışmalarımın düşünsel atmosferini
oluşturan, beni üretmek adına tetikleyen
esas olgu; “teknolojinin insan yaşamını gi-
derek rahatlattığı, sanatın kendi sınırlarını
gittikçe genişleterek ortaya farklı mecralarda farklı öneriler sunduğu, yalnızlaşan bireylerin oluşturduğu topluluğun giderek
fazlalaştığı bir dönemin içinde bulunan,
„ben“in nasıl olur da bu yapı içerisinde
kendi bireyselliğini kurabilir ve bu varolma sorununu nasıl çözebilir” sorusudur.
Bireyin yaşadığı iç çatışmalar, kaotik bir
ortam içerisinde bulunmasından kaynaklanan sıkıntısı, kimliksizlik durumunun kişiye yasattığı nevrozlar; kentteki
bireyin yalnızlığı ve bu yalnızlığın nedeni olarak gösterilebilecek iletişimsizlik,
toplumsal olayların oluşturduğu travmalar,
yaptırımlar gibi küresel sıkıntılara birer
gönderme yapma amacı güden eserlerin temel kavramsalını oluşturmaktadır.
Çeşitli mecralarda karşılaştığımız, belki de günümüzün çözüme ihtiyacı olan
en önemli paradokslarından biri olan
“yerel-evrensel” sorunsalına, yerleşke
ve konumlanma parantezi içinde sorular
sormaya çalışan ve kayda değer cevaplar
alabileceğimiz art.homes projesinin, yukarıda
bahsettiğim başlıklar bağlamında önemli
çıkışlar sağlayacağına inanıyorum.
Ali Ibrahim Öcal, doğ. 1982, Aschaffenburg /Almanya, Marmara Üniversitesi, İstanbul,
S. Demirel Üniversitesi, İstanbul
- - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Motoko Dobashi (M) - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -Erkin Gören (İ)
Japonya`da doğdum, büyüdüm ve yaklaşık
10 yıldır Almanya´da çalışıyorum. Münih Akademisi‘nde kağıt üzerine çizimler
dışında duvar çalışmalarıma başladım.
Ana konum manzara. Bunu akrilik ve sulu
boya ile monoton renklerle yüzeye boyuyorum.
Grafikten esinleniyorum ve çeşitli dönemlere ait olan medya kaynakları benim ilham
kaynağım.
5 yıl evvel İstanbul´da bir karma sergide
yer aldım. Bu defa İstanbul´un ilginç mimarisi benim ilham kaynağım olacaktır.
Partner sanatçım ile çabucak iletişime
girdik. Web sitesinde işleri ile tanıştım.
Çalışmalarımızın arasında bazı benzerlikler keşfettik. Deneyimlerimden yola çıkarak
söyleyebilirim ki, iki tarafın da aktif olarak
birlikte fikirler geliştirmesi gerekecek.
Motoko Dobashi, doğ. 1976, Tokushima / Japonya, Görsel Sanatlar Akademisi, Münih
İstanbul’da yaşıyorum. Uzun yıllardır görsel ve işitsel kompozisyonlar yapmaktayım.
Kendi üretimlerimin yanısıra şimdiye kadar genç sanatçıları bir araya getirmeye
yönelik birçok proje yaptım. Bunların
arasında bir sanatçı inisiyatifi olan Mtaar,
bir çevrimiçi görsel sanatlar seçkisi olan
Horaley ve ses sanatçılarına yönelik bir
ortaklık projesi olan ReftLight isimli projeler bulunuyor. Ortak projelere olan ilgimden dolayı art.homes projesi çok ilgimi
çekti. Yabancı sanatçılarla bir arada çalışmak,
paylaşmak benim için art.homes ’un en önemli
özelliği.
Birlikte geçirilecek bu zamanın sadece
sanatsal üretim anlamında değil, kişisel
deneyimlerin de paylaşımı açısından besleyici olacağına inanıyorum. Süreçle ilgili
çalışmalarımızı birbirinin içine geçirmek,
sanatçı kimliklerimizin varlığını daha
transparan bir hale getirebilmek gibi temennilerim var.
Erkin Gören, doğ.1982, İstanbul, Mimar Sinan Üniversitesi, İstanbul
- - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
9
Basia Baumann (M) - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - İrem Tok (İ)
Bir film rejisörü olarak çalışmalarımı
resimsel diziler olarak görüyorum.
Çok özel duygularımı içeren ve genellikle „Polaroids“ şeklindeki fotoğraf
çalışmalarım, seyircinin iki kez izlemesinden sonra kendi hikayelerini anlatmaya başlıyorlar. Amacım estetiğin önemli
rol oynadığı çalışmalarımda duygularımı
konuşturmaktır.
Projeye müracaat etmemdeki önemli sebeplerden birisi İstanbul oldu. Böyle
bir milyonluk metropol şehrin dışında,
bana ilham verebilecek başka bir yer
tanımıyorum. Bu sergide sunduğum
bütün fotoğraf ve film çalışmalarımı Eylül
2010’da İstanbul’da hazırladım. Bütün
duygularımı kullanarak İstanbul’dan etkilenmeye, büyülenmeye çalıştım. Sergimiz
bu duygulara yer vermeli. İrem ile, sadece
birlikte yemek pişirmek ve konaklamak
değil, çalışmalarımızı içiçe sokabileceğimiz
konusunda hem fikiriz.
Basia Baumann, doğ. 1972, Münih, Görsel Sanatlar Akademisi, Münih
Genel olarak işlerimde, yaşadığım yere
ait sosyal dokudan olduğu kadar kendi
iç dünyamdan da besleniyorum. Konu
edindiğim bazen ekoloji veya sosyal bir
travma olurken diğer tarafta kendime,
bedenime ve doğaya olan hassasiyetim de çıkış noktalarımı oluşturuyor. Bu
karşılıklı durum aslında kendi içinde bir
denge yaratıyor. Kendimden beslendiğim
çalışmalarımın
arkasında,
yaşadığım
dünyaya ait kesitler sunan diğer
çalışmalarım hissettiklerime bir arka yüz
oluşturuyor. Deneysel çalışmayı seviyorum ve bu projeninde deneyselliği ilgimi
çekti. Öncelikle bende merak uyandırıyor.
Kuracağımız diyalogların ve Münih’li
sanatçının buraya yabancılığınında işler
üzerinde etkisi olacağını düşünüyorum.
Sanırım onlar için, bizim için olduğundan
daha etkili bir deneyim olacak. Şuan için
bir beklentim yok, kendimi beklentilerle
sınırlandırmak istemiyorum.
İrem Tok, doğ. 1982, İstanbul, Marmara Üniversitesi, İstanbul
- - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Ergül Cengiz (M) - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - H. Ozan Uysal (İ)
Almanya’da büyüdüm. 15 yaşındayken
bir süreliğine İstanbul’a yerleştim. O zamandan beri sürekli İstanbul’da işlerimi
sunmaya çalışıyorum. Istanbul`un sanat
ve müzik ortamına sahip olmasi ilgimi cekiyor ve aynı zamanda da ev kirasını ödeyemeyen garsonun içinde bulunduğu bir
şehir olmasi endisenlendiriyor. Uzun süredir oryantal sanat tarzı ve bu tarzın nasıl
gerçekleştirilebileceği ile ilgileniyorum. Bu
sanatı kuş, insanlar vs. gibi formlarla içiçe
geçirirken, batının gelenekselliğinden, Op
Art ve Barok Sanatı‘ndan ilham almaya
çalışıyorum.
İnsanlar arasında iletişim kurmaya yardım
eden bir araçtır sanat. Çalışmalarımda insanlar bu iletişim ağında kimi zaman çatışır
kimi zaman aynı noktada buluşurlar. Partnerim benden çok daha fazla tecrübeli.
Ondan öğreneceklerim, farklı ve yeni bir
sanat görüşü ile ortak çalışma yapacak
olmam beni daha çok geliştirecek. Ergül
mekana yönelik çalışmalardan zevk alan
bir sanatçı. Ben de ona ayak uydurarak
evimizi mekana yönelik çalışmalarla beslemek isterim. Eve yerleşeceğimiz günden itibaren ortamın sunduğu şartlara
göre çalışmalar yapacağız. Bu güne kadar aramızda herhangi bir zıtlaşma veya
çatışma durumu olmadı. Sabırsızlıkla
ustamı evimize bekliyorum. art.homes benim için çok farklı ve alışılmadık bir proje.
Birçok usta sanatçı ile kendi yolumu çizmek, farklı sanatsal görüşleri sentezlemek,
iki farklı kültürün ortak çalışma içerisinde olacak olmaları benim bu projede yer
almam için yeterli sebeplerdi. art.homes,
kendi tecrübelerime tecrübe katabileceğim
ve bir eşine daha rastlanılması zor bir proje. Nasıl faydalanırsam o kadar gelişir ve
hedefime ulaşırım.
Altı yıldır bir sanatçı grubu içinde bulunmamdan dolayı, çevreme karşı sağ duyuluyum. Bunun dışında iki dile ve kültüre sahibim. Bu nedenle birlikte çalışacağım
sanatçı
ile aramızda sınırlar görmüyorum. İçtenlikle, değiş tokuşla çok güzel
sonuçlara ulaşabileceğimize inanıyorum.
Ergül Cengiz, doğ. 1975, Moosburg, Görsel Sanatlar Akademisi, Münih /
Görsel Sanatlar Akademisi, Hamburg
Hakki Ozan Uysal, doğ. 1988, İstanbul, Marmara Üniversitesi, İstanbul
- - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
10
Ev 1
Siyoung Kim & Elif Süsler
Siyoung Kim ve Elif Süsler‘in dairesi boğazı gören, son derece
modern dizayn edilmiş bir ev. Sanatçılar, evdeki soğuk ve siteril
yapıya karşıt olarak sıcak ve daha cana yakın bir atmosfer yarattılar.
Eve, sanki evin bir parçasıymış gibi yerleştirilen bir çok sanat işini
keşfetme şansımız olacak. Politik, sosyolojik ve eleştirel olaylara bir
çeşit kara mizah ve espiri anlayışı ile yaklaşan Siyoung Kim ve Elif
Süsler, “robot evcil hayvanlar” gibi interaktif, performatif ve dinamik işleriyle karşılıyorlar bizi.
Ev 2
Michael Grudziecki & Dünya Atay
Binaya vardığımızda, kimisi kartondan kimisi gerçek bir çok ayakkabı bizi karşılıyor.
Michael Grudziecki ve Dünya Atay, güç ve suç arasındaki sosyal tutumlarla ilişki kuran ucuz ve ham bir madde olduğu için karton ile çalışıyorlar . Dünya, günlük yaşam
alışkanlıklarımızın kültürel değişimine ve iç mimariye odaklanırken, Michael eski ve
yeni İstanbul‘un mimiari yapısına odaklanıyor.
11
Ev 3
Kaori Nakajima &
Deniz M. Örnek
Bu ev Deniz M. Örnek ve Kaori Nakajima‘nın “brain space”‘i. Her oda
sanatçı beyninin düşüncelerin üretildiği ve etkilerinin dışa vurulduğu bir
fabrikanın bölmeleri gibi. Bugünün gazateleri hala on yıl öncesinin meseleleri ile doluyken ve bu kargaşa durumu gerçekten ciddiye alınıyorken,
bilgi labirentinin içinde kaybolan ruhumuz için evde org ile yapılacak olan
müzik bizi ulvi duygulara yönlendiriyor.
Ev 4
Nyghia Nuyen &
Ali İbrahim Öcal
Giriş katında asılı halde duran gazeteler bizi üçüncü kata yönlendiriyor. Üçüncü katta bizleri karşılayan
suç mahalinde, bilinmeyen insanların portrelerini görüyoruz. Yerdeki kan ve görünmeyen öldürülmüş
insan suç mahalinin diğer bulguları. Nghia Nuyen ve Ali Öcal işlerinde artık varolmayan kimliklerle ve
bireysel kimliğin bugünün toplumunda nasıl önemsizleştirildiği ile ilgileniyorlar.
12
Ev 5
Basia Baumann & İrem Tok
Dördüncü katın merdivenlerinde bizi bir video işi karşılıyor.
Yaşantımız boyunca çeşitli
durumlara göre değişen farklı
kimliklerimize işaret eden bu
işlerde, Basia Baumann ve İrem
Tok bizi toplumsal ve özel alanlardaki davranışlarımızın farklılığı
hakkında düşünmeye davet
ediyor. Evlilik gibi ya da okulda
üniforma giymek gibi toplumsal
rollerin ve kuralların etrafımızda
yarattığı “çerçeveleri” bizlere tekrar
hatırlatıyor.
Ev 6
Matthias Männer & Hera Büyüktaşçiyan
Tarlabaşı‘nda ki bu ev bize, eski ev sahiplerinin aracılığı ile tarihi, kültürel ve etnik değişimleri
gözlemleme fırsatı veriyor. Bu insanlar geçmişlerini ve hatıralarını yanlarında taşıyorlar ve bazen de
kökenlerine geri dönme ihtiyacı hissediyorlar. Hera Büyüktaşciyan, enstelasyonu ile “ben ile kökenler” arasındaki bağlantının altını çiziyor
Matthias Männer is bu konunun daha derinine iniyor ve duvarları yıkarak ardında neler olduğunu
görmemize izin veriyor.
13
Ev 7
Motoko Dobashi & Erkin Gören
Motoko Dobashi ve Erkin Gören’in evlerindeki duvar resmi iki daireyi birbirine bağlamak üzere
bir bütün olarak düşünülmüş. Ağacın giriş katındaki kökleri, birinci kattaki gövdesine ve oradaki yaşam alanına yönlendiriyor bizleri. Orada yaşıyormuş gibi gözüken hayaletler ve yaratıklar,
Tarlabaşı’nın bu eski bölgesinde geçmişte ve gelecekte olabilecekleri simgeliyor. Ayrıca yakın çevrede bulunan eski mimari öğeler de resimlerde canlandırılıyor.
Ev 8
Patricija Gilyte & Pelin Güre
Aralarındaki kültürel farklılıklara rağmen,
Pelin Güre ve Patricija Gylite kültürlerinin
hangi parçasına ait olduklarını bulmaya,
ait olmadıkları parçaların içine de kendilerini entegre etmeye çalışıyorlar. Bu
sorununu Patricija‘nın zaman ve kültürel
değişimlerle ilişki kuran İstanbul‘un farklı
görüntüleri ve Pelin‘in pişirdiği geleneksel
Türk yemekleri ile çözmeye çalışıyorlar.
14
Ev 9
Ergül Cengiz & H. Ozan Uysal
Apartmana girdiğimizden itibaren, mekanın yaşamaya uygun bir yer olmaktan çıktığını
fark ediyoruz. Camide kullanılan desenler ile yaratılmış mistik bir hava hakim eve.
Bu eski kültürün sonsuz gibi gözüken ve birbirini tekrarlamayan şekillerinin yarattığı
gölgeler tanımsız ve sınırsız gibi gözüken bir oda yaratıyor. Algıyla ve dinamiğin izlenimiyle oynayan Ergül Cengiz ve Ozan Uysal bizi boyutlar hakkında yeniden düşünmeye
davet ediyor.
Ev 10
Patricia Wich & Orhun Erdenli
Yahudi mitolojisinden bir karakter olan Golem, Orhun
Erdenli’nin çalışmasının ana temasını oluşturuyor. Golem
metaforik olarak ancak kalbindeki “büyülü kelimelerle”
yaşayabilen sanatçıyı simgeliyor. Golem oda için çok büyük,
yaşamımız için yabancı bir şekilde havada asılı duruyor. Patricia Wich, görünenin ve algıladığımız dünyanın
arkasındaki gerçekliği sorguluyor. Kekler hazırlayarak
Golem‘e – ve tabii ki izleyicilere- küçük bir iyilik yapmak
istiyor.
15
Redaksiyon, Küratör, Projekt sahibi, Konsept: art.homes, Mehmet Dayı
Asistan (Münih): Maresa Bucher
Asistanlar (İstanbul): Ahmet Yusuf Aygeç / Nur Sarsılmaz / Merve Özyılmaz
Koordinasyon (İstanbul): Burçin Ayebe
Grafik tasarım: Irmela Fürst
Webtasarım: Ray Moore
Fotoğraflar (Ahmet Misbah Demircan, Burcu Doğramacı, Christian Ude, Marcus Graf,
Michael M. Thoss sanatcilar dışında): Coletta Ehrmann
Baskı: LeMan
Baskı sayısı: 10.000
© art.homes, www.art-homes.de
Jüri Münih
Prof. Nikolaus Gerhart, Münih Güzel Sanatlar Akademisi Rektörü
Prof. Dr. Florian Hufnagl, Bavyera Pinakothek Müzesi Yeni Arşiv Bölüm Başkanı
Dr. Angelika Noller, Yeni Nürnberg Müzesi Müdürü
Dr. Cornelia Osswald-Hoffmann, Sanat Bilimcisi, Küratör
Leyla Aktaş-Rosenberger, Heykeltıraş
Beate Nagel, Küratör, Sanat Tarihçisi
Bülent Tulay, Yayınevi Sahibi
Jüri İstanbul
Anna Heidenhain, Sanatçı
Ayşegül Sönmez, AICA Türkiye Başkanı, Öğr. Görevlisi, Radikal Gazetesi Yazarı
Başak Şenova, Küratör
Bertrand Ivanoff, Sanatçı
Beste Gürsu, Küratör
Canan Beykalı, Sanat Tarihçisi, Sanat Eleştirmeni
Marcus Graf, Sanat Bilimcisi, Küratör, Öğr. Görevlisi, Yeditepe Üniversitesi
Fotoğraf: Hera Büyüktaşçıyan
Landeshauptstadt
München
DÜKKAN
KulturPlanungsbüro
16
Erwin und Gisela von Steinerstiftung