MEMENİN YAPISI Meme göğüs ön duvarında, 2. ile 6. interkostal

Transkript

MEMENİN YAPISI Meme göğüs ön duvarında, 2. ile 6. interkostal
MEMENİN YAPISI
Meme göğüs ön duvarında, 2. ile 6. interkostal aralıklar arasında;
medialde sternum, lateralde ön aksiller çizgi arasında aksillaya doğru uzantısı
olan bir bezdir. Memeler erkeklerde görev yapmayan bezler olarak yer alırken
kadınlarda ön hipofiz ve overlerin etkisi altında gelişir ve aktivite gösterirler.
Kadın Memesi (Mamma Feminina)
Yetişkin bir kadında meme toraksın önünde faysa superfisyalis içinde yer alan
bir kabartı şeklindedir. Memeler m.pektoralis majör, m. serratus anteriör ve m. oblikus
abdominus eksternus kaslarının üzerine oturmuşlardır Şekli ırklara ve kişilere göre
farklı olabildiği gibi aynı kişide farklı yaşlarda değişiklik gösterebilmektedir. Meme
dokusunun büyük bölümünü laktasyon dönemi dışında yağ dokusu oluşturur. Şekli ve
sertliği yağ dokusunun hacmine bağlıdır. Yetişkin bir kadında meme yuvarlak, küresel
ya da koni şeklindedir; 35 cm yüksekliği ve 10-12cm çapı vardır. Normalde 150-200gr
ağırlığındadır, ancak laktasyonda ağırlığı 400-500gr’a ulaşabilir.
Meme glandüler, fibröz ve yağ dokudan oluşur. Fibröz doku; glandüler dokuyu
destekler; meme altındaki fasyayı ve cildi birleştiren suspansör ligamentlerdir. Yağ
dokusu; meme dokusunu hem yüzeysel hem de periferal olarak donatan baskın
dokudur. Bu üç dokunun dağılımı yaş, beslenme, hamilelik ve diğer etmenlere bağlı
olarak değişiklik gösterir. Her bir meme bezinde 20- 40 lobül bulunur. Her lobül; 10
ile 100 arasında alveol (asinus) barındırmaktadır. Lobüllerin birleşiminden loblar
oluşur ve memede 15- 20 lob vardır. Loblar üzüm salkımı görünümündedir ve
kendilerine ait kanallarla meme başına açılırlar.
Meme Başı (Papilla mammae)
Genellikle 4. kosta hizasında ve memenin merkezinde bulunmaktadır. Sinir
uçlarından çok zengin olup yağ ve ter bezleri de barındırmaktadır. Tepesinde
“apertura duktuli laktiferi” denilen 15- 20 delik bulunmaktadır. Derisi kahverengi
pigmentli ve buruşuktur. Papillanın etrafındaki koyu renkli yuvarlak bölüm “areola
mamma” olarak adlandırılır. Yüzeyinde yağ bezleri olarak görev yapan montgomery
bezleri vardır. Bu bezler deriye küçük kabartılar şeklinde görülen morgagni
tüberkülleri ile açılırlar. Montgomery bezlerinin salgıları emzirme sırasında derinin
kuruyup çatlamasını önlerler. Areolanın rengi gül pembesi ile açık kahverengi
arasındadır. Ancak hamilelik sırasında koyu kahverengiye döner. Meme dokusu dış
yüzeyden meme ucunu yatay ve dikey olarak kesen hayali iki çizgi ile dört kadrana
ayrılır. Bunlar üst dış, üst iç, alt dış ve alt iç kadranlar olarak adlandırılırlar. Meme
dokusunda bulunan herhangi bir lezyon ya da kitle bu ayırıma göre saat kadranı
yönünde tanımlanır.
Memenin Arterleri: Memeyi besleyen damarlar arteria interkostalis, arteria
torasika interna ve arteria torasika lateralisten gelen rami mammariadır.
Memenin Venleri: Vena torasika interna, vena aksillaris, vena interkostalis.
Memenin Sinirleri: 4.,5, ve 6, interkostal sinirlerin kutaneus lateralis ve
anteriorlarından gelirler. Vena interkostalisler; vertebral venöz sistemle bağlantıda
olduklarından bu yol meme tümörlerinin kemiklere ve sinir sistemine metastaz
yapmasına neden olurlar.
Memenin Lenf Yolları: Lenf yolları deri lenf yolları ve parankimal lenf yoları
olmak üzere ikiye ayrılırlar. Memenin lenfleri kanserin yayılımı açısından oldukça
önemlidirler. Lenf akımının %75’i aksillaya, %25’i internal mammaria lenf nodüllerine
olur. Meme lenf nodları 6 gruba ayrılırlar.
1. Mammaria eksterna lenf nodülleri: 2.kostadan 6. kostaya değin a.torasika
lateralis boyunca 1-2 adet lenf nodülüdür.
2. Skapular lenf nodülleri: Skapulanın lateral kenarında yer alırlar; posterior
aksiller çukurda çok derinde hissedilebilirler, 8-10 tanedirler.
3. Santral lenf nodülleri: Aksilla çukuru içinde bulunan 18-20 adet lenf
nodülüdür. En kolay palpe dilebilen ve metastazların en sık olduğu lenf nodlarıdır.
4. Aksillar ven lenf nodüleri: Aksillar venin lateral bölümünün alt ventral
yüzünde bulunan 10-15 lenf nodülüdür
5. İnterpektoral lenf nodülleri: M.pektoralis major ve minör kasları arasında
bulunan 1-4 tane lenf nodülüdür. Palpe edilemezler.
6. Subklavikular lenf nodülleri: Aksiller venin alt yüzü boyunca bulunan 4-5
adet lenf nodülüdür.
Memenin lenfleri solda duktus torasikusa, sağda duktus lenfatikusa
boşaldığı gibi; her iki yanda boynun lenfatiklerine bazen de doğrudan vena subklavia
ve vena jugularis birleşim yerine açılırlar.
MEME KANSERİNİN GÖRÜLME SIKLIĞI
Meme kanseri, dünyada cilt kanseri dışında en yaygın olan kanser türüdür ve
kanserden ölümler arasında akciğer kanserinden sonra ikinci sırayı almaktadır
(National Breast Cancer Coalition 2004). Meme kanserinin görülme sıklığı ülkeden
ülkeye değişiklik göstermektedir. Amerika Birleşik Devletlerinde her 3 kadından
birinin yaşamı süresince kansere yakalanacağı ve kanser türünün de meme, akciğer
ya da kolon/rektum kanseri olacağı tahmin edilmektedir. 1960’lı yıllarda her 14
kadından meme kanseri riski altında iken, günümüzde bu risk yedi kadından biri için
geçerlidir. Türkiye’de meme kanseri kadınlarda en yaygın görülen kanser türüdür ve
1980-1995 yılları arasında görülme oranı %11,5’den %14,9’a yükselmiştir. Meme
kanseri kadınlarda tüm kanser türlerinin ¼’ünden daha fazlasını oluşturmaktadır.
Sağlık Bakanlığı 1999 yılı istatistiklerine göre tüm kanser türleri içinde meme
kanserinin görülme oranı %24.1dir. Meme kanserinden ölüm oranı kadınlarda
%5,94’tür ve meme kanseri en fazla 55-64 yaşlar arasında ölüme neden
olmaktadır(Fırat 1995, Sağlık Bakanlığı İstatistikleri 1999).
Kadınlarda en çok görülen on kanser türü, 1999
ORGANLAR
TOPLAM
Meme
Mide
Yumurtalık
Deri
Kolon
Akciğer
Serviks
Beyin
Kemik iliği
Rektum
Diğerleri
VAK'A
9.919
2.390
693
556
684
419
404
310
349
391
381
3342
%
100
24,1
6,99
5,61
6,9
4,22
4,07
3,13
3,52
3,94
3,84
33,69
İNSİDANS(Yüzbinde)
30.38
7.32
2.12
1.70
2.10
1.28
1.24
0,95
1.07
1.20
1.17
10.24
MEME KANSERİNDE ETYOLOJİ
Meme kanseri etyolojisi tam olarak bilinmemekle birlikte aşağıdaki
etmenlerin meme kanseri oluşumunda rol oynadığı ileri sürülmektedir (
1. Cinsiyet: Kadın olmak meme kanseri için başlı balına bir etmendir. Tüm
meme kanserlerinin %99’u kadınlarda, %1’i erkeklerde görülür
2.Yaş. Yaş ilerledikçe meme kanseri riski artmaktadır. Yeni meme kanseri
tanısı konan hastaların %77’si, meme kanserinden ölümlerin %84’ü 50 yaş ve
üzerindeki kişilerdir.
3. Daha önce memede maling yada bening tümör olması: Bir memede kanser
varlığı diğer memede kanser riskini 2-6 kez; atipik hiperplazi ise 4-5 kez
artırmaktadır. Bening meme hastalığının (Fibrokistik meme hastalığı) meme kanseri
oluşturma riski tartışmalıdır.
4. Genetik: Ailede meme kanseri öyküsü olması, BRCA-1 ve BRCA-2
genlerinde ve P53 geninde mutasyon olması meme kanseri riskini artırmaktadır.
Meme kanseri olan bir kişinin annesinde hastalığın ortaya çıkma riski 8,8 iken; bu
oran kız kardeşinde 2,7, kızında ise 4,6 dır.
Tüm meme kanserlerinin sadece %10-15’i kalıtsal kaynaklıdır. Kalıtımsal meme
kanserinde mutasyona uğrayan genler ve bu genlerin meme kanseri oluşturma
oranları şu şekildedir:
BRCA1
%50-60
BRCA2
%10-30
P53
%1-5
PTEN
%1
P16 ve diğerleri
%8-20
BRCA1;
östojen
reseptör
aktivitesini
düzenler,
meme
dokusunda
proliferasyona neden olan östrojeni kontrol eder, DNA hasarlarını onarır ve
kromatinin yeniden şekillenmesini sağlar. BRCA2 ise DNAyı onarır ve kromatinin
yeniden şekillenmesini sağlar. BRCA1 geninde mutasyon olması durumunda meme
kanseri ile birlikte %20-40 oranında over kanseri gelişme riskinin artmaktadır. BRCA2
mutasyonunda bu risk %27dir.
5. Irk: Beyaz kadınlarda meme kanseri gelişme riski daha yüksek olmasına
rağmen Afrika kökenli Amerikalı kadınların bu hastalıktan ölme riski daha yüksektir
6. Menarş Yaşı: Erken menarşın meme kanseri gelişiminde bir risk faktörü
olduğu gösterilmiştir. Genel olarak menarşın her bir yıl gecikmesi ile meme kanseri
riskinin %20 oranında azaldığı kabul edilmektedir. Menarşı takiben düzenli
menstruasyonun
başlama
süresi
de
önemlidir.
Menarşı
takiben
düzenli
menstruasyonların bir yıl içinde başlaması geç başlayanlara göre riski 2 katına
çıkarmaktadır. Menarşı erken (12 yaş öncesi) başlayan ve düzenli menstruasyonları
kısa sürede geçen kişilerde meme kanserine yakalanma riski diğerlerine göre 4 kat
daha fazladır. Bu veriler kadınlarda düzenli ovulatuar dönemlerin meme kanseri
riskini artırdığını düşündürmektedir.
7. Menopoz Yaşı: Meme kanseri riski ile meanopoz yaşı arasında ilişki
bulunmaktadır. 45 yaşından önce menopoza giren kadınlarda meme kanseri riski 55
yaşından sonra bu döneme giren kadınların yarısı kadardır. Aktif menstruasyon
dönemi 40 yıl ya da daha fazla süren kadınlarda risk aynı dönemi 30 yıl ya da daha
az olan kadınların iki katıdır.
8. Hamilelik Yaşı: Hiç doğum yapmamış olma ve ilk doğumu 30 yaşın üzerinde
yapmış olma meme kanseri riskini artırmaktadır. 30 yaşından sonar doğum yapan
kadınlarda kanser riski ilk doğumunu 20 yaşından önce yapan bir kadına göre 4 kat
daha fazladır.
9. Laktasyon Öyküsü: Emzirmenin meme kanseri üzerindeki etkisi henüz tam
olarak anlaşılamamıştır. Ancak laktasyonla birlikte ovulatuar dönemin kısalmasının
meme kanseri riskinin azalmasında rol oynadığı düşünülmektedir. Çin’de yapılan bir
çalışmada 5 yıllık emzirme süresinin meme kanseri riskini %30 oranında azalttığı
bildirilmiştir.
10. Dışarıdan Hormon Alınması: Hayvanlarda yapılan çalışmalarda dışarıdan
östrojen
verilmesinin
kanser
riskini
artırdığı
belirlenmiştir.Östrojenler
meme
dokusundaki normal ve kanserli hücrelerin büyümesini uyarırlar. Östrojen tümör
hücreleri üzerine daha da etkili olup bölünerek çoğalmalarını sağlamaktadır. Östrojen
ve progesteron içeren oral kontraseptif kullanımı ile meme kanseri arasındaki ilişkiye
bakıldığında 10 yıl boyunca oral kontraseptif kullanan kadınlara meme kanseri riski
%36 artmaktadır.
Hormon replasman tedavisi alan kadınlarda da aynı şekilde
meme kanseri riski artmaktadır (10 yıl süreli kullanımda 1.3 oranında artış
söz
konusudur).
11. Beslenme: Yağdan zengin beslenmenin meme kanseri riskini artırdığı
belirtilmektedir, liften fakir beslenme konusunda ise tartışma söz konusudur.
12. Vücut Ağırlığı: Premenapoz döneminde düşük vücut ağırlığı, post
menopoz döneminde ise artmış vücut ağırlığı meme kanseri riskini artırmaktadır.
13. Vitaminler: A vitamininin koruyucu etkisi varken;
E ve C vitaminlerine
ilişkin kesin veri bulunmamaktadır.
14. Alkol Alımı: Alkol meme kanseri riskini artırmaktadır.
15. Egzersiz: Adolesan ve erişkin dönemlerde yapılan egzersizlerin 40 yaşın
altındaki kadınlarda meme kanseri riskini azalttığı belirlenmiştir.
16. Radyasyona Maruz Kalma: Özellikle 30 yaş’ın altında ve puberteden önce
radyasyona maruz kalma meme kanseri riskini artırmaktadır.
17. Sigara: meme kanseri ile sigara arasında ilişki gösterilmemiştir.
MEME KANSERİNDE RİSK FAKTÖRLERİ
Major Risk Faktörleri
1- Kadın olmak
2- İleri yaşta olmak
3-Birinci derece yakınlarda meme kanseri öyküsü olması
4-Memede daha önceden kanser ya da atipik hiperplazi olması
5-BRCA-1 ve BRCA-2 genlerinde mutasyon olması
Minör risk Faktörleri
1-Menarşın 12 yaşın altında olması
2. Menopoz döneminin 55 yaşın üzerinde başlaması
2-İlk doğumun 30 yaşın üzerinde yapılması
3-Günlük alkol alımı
4-Yağlı diyet
MEME KANSERİNİN BELİRTİ VE BULGULARI
1. Ağrı: Ağrı çoğunlukla meme kanserine eşlik eden bir bulgu değildir ve
ağrıya daha çok kanserin geç evrelerinde rastlanır.
2. Kitle. Meme kanseri olan hastaların yaklaşık olarak %70’inde ilk bulgu
kitledir. Kitle sert ve hareketsizdir; ancak etrafındaki meme dokusu ile birlikte hareket
ettirilebilir. Kitlenin sınırları zor belirlenir ve ağrısızdır.
3. Deri retraksiyonu: Cooper bağlarına infiltre olan tümörlerde görülür.
Başlangıçta hasta normal durumda iken görülmez ancak hasta kollarını yukarıya
kaldırdığında fark edilir.
4. Deride ödem: Bu belirti tümör hücrelerin lenf damarlarını tıkaması sonucu
oluşur. Lenf akımı yavaşlayınca deri kalınlaşır ve kıl folikülleri içeri çekilir; bu durum
derinin portakal kabuğu gibi görünmesine (peau d’orange belirtisi) neden olur.
5. Eritem: Lenfatiklerin tıkanması ile derinin beslenmesi bozulur ve deride
eritem oluşur.
6. Meme derisinde ülserasyon: Meme derisinin beslenmesinin gittikçe daha
çok bozulması sonucu ülserasyonlar meydana gelir.
7. Retraksiyon: Meme başında içe batma, ya da bir yana çekilme olmasıdır.
Tümörün yerine göre santral tümörlerde meme başı içe batar, üst dış kadran
tümörlerinde yukarı ve dışa döner.
8. Meme başında akıntı: Meme kanseri olan hastaların %10’unda meme başı
akıntısı ilk belirti olarak karşımıza çıkar. Spontan, tek taraflı ve kanlı ya da kanlıserözdür.
9. Kol ödemi. Tümör hücrelerinin koltuk altında bulunan lenf nodlarına
yerleşmesiyle bölgenin lenfatik drenajının kesilmesi sonucunda ortaya çıkar.
10. Enflamasyon bulguları: Hastaların %4’ünde kanser kendini enflamasyon
bulguları ile ortaya koyar. Meme bütünü ile büyür, derisi kızarır ve ödemlidir. Deride
portakal kabuğu görünümü hakimdir. Kitle bu belirtilere eşlik edebilir de etmeyebilir
de.
MEME KANSERİNDE YERLEŞİM ve YAYILIM
Primer meme kanseri lezyonlarının kadranlara göre görülme oranı, üst dış
kadranda %50, areola bölgesinde %18, üst iç kadranda %15, alt dış kadranda %11,
alt iç kadranda %6’dır (12).Meme kanseri yayılımını kan ve lenf yolu ile yapar. En sık
metastaz yaptığı organlar; kemik (%71), akciğer (%69), karaciğer (%65), plevra
(%51), adrenal bezler (%49), deri (%30), beyin (%20) dir (11).
MEME KANSERİNDEN KORUNMA
Meme kanserinin etyolojisi çok kesin olmadığı ve majör risk faktörleri kontrol
edilebilir etmenler olmadığı için meme kanserinden tam korunma söz konusu değildir.
Ancak aşağıdaki önlemlerin meme kanseri riskini azaltabileceği düşünülmektedir.
1-Emzirme
2- İlk çocuğun 30 yaş öncesinde doğması
3-Haftada 3 kez egzersiz yapma; Haftada 3 kez yapılan düzenli egzersiz,
adipos dokuyu azaltmakta dolayısıyla endojen östrojen salınımı azaldığından risk
%35-%40 oranında azaltmaktadır (13).
4.Tamoksifen
Kullanımı:
Meme
kanserinin
önlenmesinde
başvurulan
yöntemlerden biride tamoksifen kullanımıdır. Yapılan çalışmalar Tamoksifen
kullanımının özellikle menapoza girmiş kadınlar ve meme kanseri yönünden yüksek
risk taşıyanlarda uygun olduğunu göstermektedir. Meme kanserinin ilaçla önlenmesi
için menapoza girmiş kadınlarda günde 20 mg dan 5 yıl tamoksifen, yüksek riskli
olanlarda ise günde 60 mg ve 6 yıl süreyle Raloks kullanımı önerilmektedir.
5. Profilaktik mastektomi: Bir diğer yöntem ise profilaktik mastektomidir. Bu
yöntemin yüksek riskli kadınlarda meme kanseri gelişimini % 90 azalttığı
belirtilmektedir. BRCA1 geni mutasyona uğramış olanlarda meme kanserinin
önlenmesi için profilaktik ooferektomi yapılmasının; özellikle ilk 5-10 yıl içinde meme
kanseri gelişimini %50-75 azalttığı, BRCA2 geni mutasyona uğrayanlarda ise bu
oranın %60-75 olduğu ancak yaşam süresi üzerindeki etkisinin net olmadığı ifade
edilmektedir.
MEME KANSERİNDE ERKEN TANI
Meme Kanserinde Amerikan Kanser Birliği Tarafından Önerilen Meme Kanseri
Tarama Rehberi
Yaş Grubu
Yöntem
Uygulama Sıklığı
20-39
KKMM
Her ay
Klinik Muayene
3 yılda bir
KKMM
Her ay
Klinik Muayene
Her yıl
Mamografi
1-2 yılda bir
50 yaş
KKMM
Her ay
ve üzeri
Klinik Muayene
Her yıl
Mamografi
Her yıl
40-49
1.Mamografi: Mamografi üç boyutlu meme yapılarının X ışını kullanarak iki
boyutlu olarak görüntülenmesidir. Mamografi memede ele gelen lezyonlara göre çok
daha erken bir evrede olan, klinik olarak gizli durumdaki, palpe edilemeyen meme
kanserlerini belirlemeye yarar. Meme kanseri palpe edilebilir durumuma gelmeden iki
yıl önce mamografi ile belirlenebilir. Mamografinin kanser tanısında duyarlılığı
ortalama olarak %83 tür. Mamografi ile taranan grupta hiç mamografi çekilmeyen
gruba göre mortalitede 1/3 oranında azalma belirlenmiştir. Bunun yanı sıra
mamografi aksiller bölgeye metastaz yapmış ancak memedeki yeri ortaya
konulamayan primer lezyonu bulmaya yarar. Ayrıca biyopsi alanını belirleme ve
kanser taramalarında asemptomatik devredeki kanserli hastaları belirlemede
kullanılır.
Mamografi meme kanseri belirtisi ve bulgusu olan olgularda, klinik olarak
yüksek risk taşıyan kadınlarda ve meme ile ilgili yakınması olsun ya da olmasın 50
yaşın üstündeki tüm kadınlarda klinik muayeneye ek olarak yılda bir çekilmelidir.
Çalışmalara göre düzenli mammografi meme kanseri mortalitesini %25-45 oranında
azaltmaktadır (Frisell ve ark. 1997, Vandijk 1996, Jatoi 1999). Ancak 40-49 yaşları
arasındaki etkisi tartışmalıdır ve 35 yaşın altında da önerilmemektedir. Ülkemizde
mamografi çektirme durumuna baktığımızda; Özkahraman ve ark.’nın çalışmasında
(2003)
kadınların
%32.4’ünün
mamografiye
ve
%29,4’ünün
klinik
meme
muayenesine başvurdukları belirtilmektedir. Oran ve ark.’nın çalışmalarında 280
üniversite öğretim elemanı ile görüşülmüş ve tamamının hiç mamografi yaptırmadığı
belirlenmiştir.
2. Klinik Meme muayenesi (KMM): KMM memenin değerlendirilmesinin en
önemli kısmıdır. Genellikle 1cm den küçük derin lezyonların elle belirlenmesi güçtür,
ancak yüzeysel olan 0,5 cm ya da daha küçük lezyonlar KMM ile belirlenebilir. KMM
mümkünse menopoz öncesi kadınlarda menstruasyonun ilk gününden 7.ile 10.
günleri arasında yapılmalıdır. Muayene gözlem ve elle muayeneyi kapsamalıdır. Elle
muayene hem ayakta hem yatarak yapılmalıdır. Klinik meme muayenesinin meme
kanserinin erken tanısı ve mortaliteyi azaltmadaki etkisi literatürde 50 yaşın
üzerindeki kadınlar için iyi açıklanmıştır (Tang ve ark. 2000].
3. Kendi Kendine Meme Muayenesi(KKMM)
Amerikan Kanser Topluluğu kendi kendine meme muayenesine (KKMM) 20
yaşında başlanması gerektiğini ve aynı zaman da hemşirelerin kadınları KKMM
konusunda eğitmekten sorumlu olduğunu belirtmektedir (15, 16, 17)
Meme
kanserlerinin
yaklaşık
%90’ı
hastaların
kendi
tarafından
belirlenmektedir (16,18,19, 20). Bu nedenle 20 yaşın üzerindeki kadınlarda klinik
meme muayenesi ile desteklen kendi kendine meme muayenesi meme kanserinin
erken tanısında önemli yöntemlerdir (Funng ve ark.
).
KKMM kolay, herkes tarafından uygulanabilen ve maliyeti olmayan bir tarama
yöntemdir. Her ay düzenli olarak KKMM yapan kadınların memelerindeki bir kitleyi
daha erken dönemde tespit ettiklerine ilişkin kanıtlar bulunmaktadır (American
Cancer Society, 2000b). Yine Nystrom’un (2000) çalışmasında KKMM ile meme
kanseri mortalitenin azaldığı belirtilmektedir. Literatürde bu durumun aksini gösteren
çalışmalarda bulunmaktadır. Weiss’in (2003)belirttiğine göre ise KKMM’nin etkililiği
üzerine yapılan iki geriye dönük çalışmada KKMM’nin meme kanser mortalitesi
üzerine etkili olmadığı aksine KKMM yapan grupta benign biyopsi oranının daha fazla
olduğu saptanmıştır. Bu da KKMM ‘nin erken tanıda etkinliği ve öğretilmesinin
gerekliliği üzerine tartışmalar başlatmıştır. Bazı yayınlarda KKMM’nin kadınlarda
anksiyeteye ve gereksiz biyopsilere yol açtığı bu nedenle de öğretilmemesi gerektiği
ifade edimektedir (Lars Holmberg Napoli, Nekhlyudov ve Fletcher, Kosters ve
Gotzsche, Hackshaw ve Paul, Weiss, Harris ve Kissinger 2002). Ancak KKMM’nin
kadının memesinde oluşan bir değişikliği erken dönemde farketmesini sağladığı; bu
yolla kadının sağlık sorumluluğunu aldığını öne süren yayınlar da bulunmaktadır
(Madan, A. K. Et all, Nekhlyudov et all 2002, Austoker, Tang et all,. Tüm tartışmalara
karşın American Cancer Society halen KKMM’ yi bir sağlık davranışı olarak
önermeye devam etmektedir). Anderson ve ark. (2003) her ülkenin koşullarının farklı
olacağını ve KKMM eğitimi konusunda ülke koşulları gözönüne alınarak bir strateji
saptanması gerektiğini belirtmektedir. Lerner (2002) da KKMM’nin kendisine
uygunluğuna kadının karar vermesi gerektiğini iafade etmektedir
Ülkemizde erken tanı ile ilgili yapılan çalışmalar daha çok KKMM bilgisi ve
uygulama durumuna yöneliktir. Ancak çalışma sonuçları ve gözlemler kadınların
erken tanı yöntemlerini yeterli oranda kullanmadıklarını göstermektedir KKMM’ ne
ilişkin çalışmaların sonuçları ise kadınların bu konuda yeterli ve doğru bilgiye sahip
olmadıklarını ve meme muayenesi yapan kadın oranının çok düşük olduğunu
göstermektedir. Yapılan çalışmalarda KKMM yapan kadın oranı, en düşük %2,66(
n=150) ve en yüksek %28,8 (n=160) dir (Karayurt ve Dramalı 2003, Oran et all 2003,
Çeber et all 2003). Erken tanı yöntemlerini etkili şekilde kullanmamada en önemli
etmen meme kanseri riski ve erken tanı yöntemleri konusunda bilgi eksikliği
olmasıdır. Bu konuda gerek ülke dışında (La et all, Petro-Nustus ve Mikhail, Ali
Montazeri et all,
Fung , Stamler et all 2000; Al-Abadi, 2001).gerekse ülkemizde
yapılan çalışmalar( Aydemir 1990, Sevil et all 2003, Malak 2003, Bahar et all).
kadınların KKMM’ne ilişkin bilgilerin yetersiz olduğunu göstermektedir.
Kendi Kendine Meme Muayenesi Nasıl Yapılır?
KKMM’nin ayın herhangi bir gününde yapılmaması gerekir. Menstruasyonu
devam eden kişilerde; menstruasyonun ilk gününden sonraki 5., 6., ve 7. günler
kendi kendine meme muayenesi için en uygun dönemdir Diğer zamanlarda memede;
adete hazırlık nedeniyle oluşan değişiklikler yanılgılara yol açabilir. Menapoz ve
hamilelik döneminde olanlarda ise ayın herhangi bir gününde kendi kendine meme
muayenesi yapılabilir.
KKMM gözlem yaparak muayene ve elle muayene olmak üzere iki basamakta
gerçekleştirilir.
A. Gözlem Yaparak KKMM:
1. Belden yukarısı çıplak ve kollar yanda olacak şekilde bir aynanın önünde
ayakta durulur (Şekil 1) ve daha sonra kollar kaldırılarak eller başın arkasına konur
(Şekil 2). Şekil 1 ve Şekil 2’deki pozisyonda aşağıdaki belirtilerden herhangi birinin
olup olmadığını kontrol edilir:
•
Memelerin birinde anormal büyüme olması,
•
Bir memenin diğerinden anormal şekilde sarkık olması
•
Meme üzerinde kızarıklık, renk değişikliği, yara olması
•
Meme cildinde buruşukluk, gözenekler olması (portakal kabuğunda
olduğu gibi)
•
Meme ucunda çukurlaşma, renk değişikliği olması
•
İki meme ucunun farklı yönlere dönük olması
•
Meme üzerinde ya da koltukaltında şişlikler olması
•
Kolun dirsekten yukarı kısmında anormal şişlik olması
2. Eller bele konur (Şekil 3) ve iki meme birbirine yaklaştırılmak isteniyormuş
gibi göğüs kasları sıkıştırılır. Kasları sıkıştırıldığında memelerde içe çökme ve meme
uçlarında farklı yönlere dönme olup olmadığını kontrol edilir. Şekil 3’deki pozisyonda
öne doğru iyice eğik pozisyonda her iki memenin aynı şekilde aşağıya sarkıp
sarkmadığına bakılır.
B- Elle Muayene
Elle muayene için öncelikle muayene edilecek bölgenin belirlenmesi gerekir.
Muayene edilecek bölge yatay olarak göğüs kemiğinin ortasından koltukaltının orta
hattına kadardır Dikey olarak ise köprücük kemiği ile meme altının birkaç santimetre
alt kısmının arasında kalan bölgedir.
Elle muayenede elin işaret, orta ve yüzük parmaklarının iç kısımları
kullanılır.Memenin elle muayenesine ayakta durur pozisyonda başlanır. Sol memenin
muayenesi için sol kol başın üzerine kaldırılır. Sağ elin orta üç parmağının iç yüzü ile
muayene edilir. Aynı işlem sağ meme içinde tekrarlanır ve sonra sırtüstü yatar
pozisyonda memeler tekrar muayene edilir. Daha sonraya muayeneye yatar
pozisyonda devam edilir. Sırtüstü uzanılır ve muayene edilecek memenin olduğu
taraftaki sırtın altına ince bir yastık yerleştirilir ve aynı taraftaki kol başın altına konur
(Şekil 4).Bitişik olarak parmak uçlarının iç kısımları ile önce dairesel (Şekil 5), sonra
dikey (Şekil 6)
ve son olarak dıştan meme ucuna doğru (Şekil 7) hareketlerle
bastırarak memenin her yeri muayene edilir. Hareketler sırasında parmaklar
memeden hiç kaldırmadan meme üzerinde kayıyormuş gibi hareket ettirilir. Böylece
memenin her yeri muayene edilmiş olur. Parmaklarla meme sertlik, ağrı ve kitle
(tümör, yumru) yönünden kontrol edilir. Aynı parmaklarla Şekil 5 ve Şekil 6’da
gösterilen hareketlerle koltuk altında şişlik olup olmadığına bakılır. Yastık aksi tarafa
konarak tüm işlemler diğer meme için tekrar edilir.
Meme başı parmak uçlarının arasına alarak nazikçe sıkılır ve akıntı gelip
gelmediğine bakılır. Kişi muayenenin elle yapılması gereken bölümünü banyoda da
yapabilir (Şekil 8). Sıcak suyun kasların gevşemesini sağlar. Ayrıca su ve sabun
parmakların kayganlığını artırarak muayeneyi kolaylaştırır. Banyoda yapılmayan elle
muayenelerde kayganlığı sağlamak için losyon kullanılabilir. Muayene süresi her
meme için en az 5 dakika olmalıdır.
Yararlanılan Kaynaklar
http://www.saglik.gov.tr/extras/istatistikler/apk2001/092.htm
Karayurtuın kaynakçası
1-Hossfeld D.K., Sherman C.D., “Klinik Onkoloji” , Uluslararası Kanserle
Savaş Birliği-5, Ed. Kars A, Sarıalioğlu F, Fırat D., Ankara,Başbakanlık Basım Evi,
1992, s:236.
2-Harris J., Morrow M., Norton L., “Malingnant Tumors of the Breast Cancer
Principles. Practice of Oncology, Ed: Devita J., Vircent t., at all, Phidelphia, 1997, s:
1557.
3-Koçak S., “Kimler Meme Kanseri Olur?”, Klinik Bilimler ve Doktor, Ocak, 6
(1), 2000,
s:68-72
4-Tuncer S., “Jinekolojik Kanserlerde Tarama”, Hacettepe Tıp Dergisi, 31 (2),
2000, s.113-120
5-http. sağlik.gov.tr., “Sağlık Bakanlığı, Ana ve Çocuk Sağlığı ve Aile
Planlaması Genel Müdürlüğü, Meme Kanser ve Erken Tanı, 1997
6-http://saglik.gov.tr/istatistikler.html,
“T.C.
Sağlık
Bakanlığı,
Sağlık
İstatistikleri”, 1997
7-Lemone P., Burke K:M., “Medical Surgial Nursing -Criitical Thinking in
Client Care”, California, 1996, s 2039-2057
8-Carpenter L.C., “Nursing Care of Clients with Breast Disorders” Clinical
Management for Continuity of Care-5,Edi: Black J.M., Jacobs E.M., W.B. Saunders
Comopany, London 1998
9- Black J.M., Jacops E.M., “Clinical Manegement for Continuo of Care”
Five Edition, W.B. Saunder Company, Phdelphia, 1997
10-Ignatavicius D. D., Wormen M.N., Mishler M.A., “Medical Surgical
Nursing”, A Nursing Process Aproach”, Second Edition, W.B. Saunder Company,
Phidelphia, 1995
11-Smeltzer S.C., Bare B.G., “Medical Surgical Nursing”, Eight Edition,
Lippincott, 1996
12-Doizer K.J., Mahon S.M., “Cancer Prevention, Detection and Control, A
Nursing Perspective”, Oncology Nursing Society Pittsburg, PA, 2002, s:389-444
13-Gross R.E.,”Breast Cancer: Risk Factors, Screening and Prevention”,
Seminars in Oncology Nursing, Vol;16, No:3, 2000, s176-184
14-Baird S., McCorkle R., Grant M., “Cancer Nursing- A Comprehensive
Apporoach, Philedelphia, WB Saunders, 1991
15-http://www.cancer.org/ American Cancer Society
16- Baughman D.C. Havkley J.C., “Cancer of Breast” Handbook for
Brunner and Suddarth’s textbook of Medical- Surgical Nursing, Lippincott,
Newyork, 1996
17- Varan A., “Meme Kanserinde Tarama Yöntemleri ve Erken Tanı” Türk
Kanser Haberleri, 125,Ankara, 1995
18-Barcley V., “Kanser Hemşireliğinde Temel Kavramlar” Ed:Platin N., UICC,
Ankara 1987, s:78
19-Stilman M.J., “Women’s Health Beliefs about Breast Cancer and Breast
self-Examination”, Nursing Research March-April, 26 (2), 1977, s:121-127.
20-Mikhail B.I., Petro-Nustas W.I., “Transcultural Adaptation of Champion’s
Health Belief Model Scales”, Journal of Nursing Scholarship, 33 (2), 2001, s: 159165.
21-Feldmen J., Carter A., Nicastri a.et al.”Breast Self Examination:
Reletionship to Stage of Breast Cancer at Diagnosis”, Cancer 47, s: 2740-2745.
22-Foster R.Jr., Costanze M.C., “Breast Self Examination and Practices and
Breast Cancer Survival”, Cancer, 53, 1984, s: 999-1005
23-Huguley C.M., Browvn R.L., Greenberg R.S., et al., “Breast Self
Examination and Survival From Breast Cancer” Cancer, 62, 1988, s: 1389-1396
24-Rudledge D.N., “Factors Reladed to Women’s Practice of Breast SelfExamination”, Nursing Research, July, 36 (2), 1986, s: 117-121
25-Gray M.E., “ Factors Related to Practice of Breast Self-Examination in
Rural Women” , Cancer Nursing, 13 (2), 1990, s: 100-107.
26-Akyolcu N., “Kadınların Meme Kanseri ve Kendikendine Meme Muayenesi
Hakkındaki Sağlık Bilgisi Düzeylerinin Ölçülmesi”, Uluslararası Cerrahi Kongresi
Cerrahi Hemşireliği Seksiyonu Konuşmaları ve Bildirileri Kitabı, 9-11 Haziran
İstanbul, 1988, s:209-215
27-Aydemir G., ve Halk Sağlığı Stajerleri.,”15-49 yaş Evli Kadınların
Kendikendine Meme Muayene Yöntemi İle İlgili Bilgileri”, Ege Üniversitesi Hemşirelik
Yüksek Okulu Dergisi, 6(3), 1990, s: 1-10
28-Bahar Z., Özsoy S., “Determination of Self Breast Examination of Married
Women Over Fıfteen Years Old”, The European Cancer Conference, 29 Oct-2 Nov,
Paris, France, 1995
29-Bahar Z., Türkistanlı E., Ömercikoğlu Ö., “The Determination of the
Knowledge Levels of Married Womwn Between the Ages 15-49 about the Self-breast
Examination”, The European Cancer Conference, Sept14-18, Hamburg, 1997
30-Nural N., Akdemir N., “Dahiliye Servislerinde Yatan Hastalarda Kanser
Risk Faktörleri ve Erken Tanı belirtilerinin Saptanması”, Cumhuriyet Üniversitesi
Hemşirelik Yüksek 0kulu Dergisi, 4(2), 2000, s:1-13
31-Bedük T., Şen S., “Hemşirelerin Kanserin Erken Tanısında Kendi kendine
Yapılan Meme Muayenelerine İlişkin Uygulamaları ve Bu Muayeneleri Yapmama
Nedenleri”, III. Ulusal Hemşirelik Kongresi Kitabı,Cumhuriyet Üniversitesi hemşirelik
Yüksek Okulu, Esnaf Ofset Matbaacılık, Sivas, 24-22 Haziran 1992, s:448-455
32- T.C. Sağlık Bakanlığı Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel
Müdürlüğü, Hacettepe
Üniversitesi Tıp Fakültesi
Halk Sağlığı A.B.D. İnsan Sağlığını Geliştirme
Vakfı, Jhpıego, Damla Matbaacılık, Reklamcılık ve Yayıncılık Tic. Ltd.Şt, İstanbul,
1997.

Benzer belgeler

Yüksek Riskli Kadına Yaklaşım

Yüksek Riskli Kadına Yaklaşım menstruasyonların bir yıl içinde başlaması geç başlayanlara göre riski 2 katına çıkarmaktadır. Menarşı erken (12 yaş öncesi) başlayan ve düzenli menstruasyonları kısa sürede geçen kişilerde meme ka...

Detaylı

Kahramanmaraş`ta Yaşayan Bir Grup Kadının Kendi Kendine Meme

Kahramanmaraş`ta Yaşayan Bir Grup Kadının Kendi Kendine Meme ve herhangi bir araç kullanımını gerektirmeyen ve kadının mahremiyetinin korunduğu bir yöntemdir (1, 6, 7). Memedeki kitlelerin %90’ının kadının kendisi tarafından saptandığı ve bunların da %25’ini...

Detaylı

Meme Kanseri Risk De¤erlendirmesi: 5000 Olgu

Meme Kanseri Risk De¤erlendirmesi: 5000 Olgu kanseri ile birlikte %20-40 oranında over kanseri gelişme riskinin artmaktadır. BRCA2 mutasyonunda bu risk %27dir. 5. Irk: Beyaz kadınlarda meme kanseri gelişme riski daha yüksek olmasına rağmen Af...

Detaylı