maviology • say› 34

Transkript

maviology • say› 34
2006 • 34
issn: 1301-7683
3 YTL
www.mavi.com
15 mavi y›l
rakamlar›n sihiri
15. yüzy›l
genlerin son 15 y›l›
alaçat›
15 soruda elbow
fas günlü¤ü
afrika remiks
kuzey kore
giyilebilir organizma
palazzo grassi
mozart
niki diyar›
15 mavi y›l
1991-2006
1991
Mavi Jeans markas›n›n do¤uflu
2000
2003
2005
‹ngiltere pazar›na girildi.
New York’ta ilk defile gerçeklefltirildi.
ABD ve Kanada’da “Made in Maviland”
reklam kampanyas› yap›ld›.
Avustralya ve Danimarka pazarlar›na girildi.
New York Union Squire’de flagship store
ma¤azas› aç›ld›.
Almanya’n›n Frankfurt ve Berlin kentlerinde
ma¤azalar aç›ld›.
Bread & Butter Berlin Fuar›’na kat›l›nd›.
Time Mavi'yi haber yapt›.
Jeans dünyas›n›n efsanelerine yer veren
Jeans Legends kitab›nda yer ald›.
Zagat, New York ma¤azas›n› en
be¤enilenler aras›nda gösterdi.
‹talya, Hollanda, Fransa pazarlar›na girildi.
Almanya merkez olmak üzere Avrupa
pazarlar› Mavi Europe çat›s› alt›nda
birlefltirildi.
2002
2004
DNR, “Erkek Giyiminde En Güçlü 100” kifli
aras›nda Mavi Amerika Baflkan› Ersin
Akarl›lar’a yer verdi.
Vancouver’da ilk flagship store aç›ld›.
Montreal’de ma¤aza aç›ld›.
US Cosmogirl okurlar› taraf›ndan
“en seksi jeans” seçildi.
Mavi Organic Division koleksiyonuyla
çevreye ve insan sa¤l›¤›na duyarl› jeansler
pazara sunuldu.
15. y›la özel “R›fat Özbek for Mavi” projesi
ile bir ilk’e daha imza at›ld›.
Time Dergisi Style&Design say›s›nda Mavi’yi
dünyan›n en iyi 16 jeans’i aras›nda gösterdi.
2001
1993
Ulusal lansman kampanyas› yap›ld›.
2006
Mavi sat›fl noktalar› 4600
Y›ll›k sat›fl adedi 7.000.000
Marka tescili olan ülke say›s› 89
‹hraç edildi¤i ülke say›s› 50
Personel say›s› 910
1994
Avrupa ülkelerine ilk ihracat gerçekleflti.
1996
ABD ve Kanada pazarlar›na girmek üzere, New York’ta Mavi America
kuruldu.
Almanya pazar›na girildi.
Çerkezköy’de Türkiye’nin en büyük blue jeans konfeksiyon
fabrikalar›ndan biri kuruldu.
Ulusal pazarda lider oldu.
1997
Kuzey Afrika, Ortado¤u ve Do¤u Avrupa pazarlar›na girdi.
Los Angeles ve Vancouver showroomlar› aç›ld›.
“Çok Oluyoruz” reklam kampanyas› yap›ld›.
1998
‹hracat say›s› 1 milyon adet oldu.
ABD, Kanada ve Almanya’da Mavi Jeans’in bilinirli¤i h›zla artt›.
Molly modeli, Amerika’da büyük baflar› kazand›.
ABD'de Nordstrom ve Bloomingdale’s zincir ma¤azalar›nda sat›lmaya
baflland›.
1999
Chelsea Clinton, Cher ve MTV dj’leri, Mavi Jeans k›yafetleriyle dikkat
çekti.
Montreal’de Mavi Jeans ofisi aç›ld›.
New Jersey’de yeni bir depo aç›ld›.
foto¤raf U¤ur Bektafl
3
Üçüzler
Baba/O¤ul/Kutsal Ruh,
Cennet/Araf/Cehennem,
Günefl/Ay/Dünya.
maviology
2006 say› 34
Düzen
Dört Mevsim, Dört
Element: Toprak,
Hava, Atefl ve Su.
üç
dört
mavi giyim ve san. tic. ad›na
imtiyaz sahibi
sait akarl›lar
sorumlu genel yay›n yönetmeni
elif akarl›lar
editör
izzeddin çal›fllar
tasar›m
eray makal
rakamlar›n
sihiri
yaz› Alper Ça¤lar, ilüstrasyon Yavuz Ayd›n
kapak foto¤raf›
martin parr
düzelti
nihal boztekin
katk›da bulunanlar
asl› aktunal›, yavuz ayd›n, birep aygün, u¤ur
bektafl, serpil berkan, alper ça¤lar, sarp
dakni, burcu denizer, cavit erginsoy, berna
gençalp, yavuz gündüz, gülizar güven, tarkan
okçuo¤lu, baflar önal, necmi sönmez, banu
taylan, nihan vural, kenan vural
merkez ofis ve yaz›flma adresi
mavi jeans
gümüflsuyu caddesi, fatih flehitleri sokak,
no: 3/2 topkap› zeytinburnu istanbul 34020
tel: (0212) 467 17 00
faks: (0212) 554 07 86
Derler ki, toplumsal evrimimiz sonucu binlerce, hatta belki de on binlerce y›l sonra tek bir
evrensel dil ile iletiflim kuraca¤›z: matematik. Matematiksel gerçekler hiçbir zaman sallant›da
olmad›¤›ndan, inkar edilemez do¤rular› ifade etmemizi mümkün k›lar. E¤er ileride bir gün
olas› uzayl› komflular›m›zla iletiflime geçersek, etkileflim için tek umudumuz say›larla olacak.
Zaten bugün bile kimse matemati¤in evrensel bir dil oldu¤unu inkar etmiyor.
alt›
Güzellik
Yarad›l›fl›n Alt› Günü,
‹blis’in Say›s›.
Garip ve Okült
Binlerce y›ll›k tarihinde, say›lar teknik semboller olmaktan çok daha ileriye gitmifllerdi.
Toplum ve kültürün temel yap›tafllar›ndan biri oldular. Özellikle de sihirli say›lar.
on
‹nsanl›k do¤du¤undan beri, belli say›lar do¤al simgesellikleri sayesinde bireyleri etkileri alt›na
ald›. Kim 3 say›s›n›n ruhani önemini, 13 say›s›n›n yaratt›¤› gerilimi hafife alabilir ki? Elbette
tüm bu sembollerin bir listesi buraya s›¤amaz, ancak kehanet ve gizem dolu birkaç say›y›
ele alabiliriz:
Tümleme, On Emir, Romal› On
Rakam›; X tamamlama ve uyum
ifade ediyor, Hindu Mitolojisindeki
Vishnu’nun On Avatar›.
s›f›r
Boflluk
bir
Mutlakl›k
Tek Hayat, Tek Tanr›,
Tek Hükümdar.
on befl
Olgunlaflma
on yedi
iki
‹kilem
mas matbaac›l›k a.fl.
dereboyu cad. za¤ra ifl merkezi
b1 blok no: 1 34389 maslak istanbul
tel: (0212) 285 11 96
faks: (0212) 276 59 55
[email protected]
Hayat/Ölüm, Yin/Yang, Sevgi/Nefret,
Gündüz/Gece, ‹yi/Kötü, Tanr›/fieytan,
Erkek/Kad›n, Zerdüfltlükteki Ahura Mazda
ve Ahriman rekabeti.
Kötü fians, ‹hanet,
On Üçüncü Havari
Yahuda,
Olimpus’un On
Üç Tanr›s›.
Erkek/fiövalye/Süvari Olma
Yafl›, Tarot Kartlar›nda
fieytan›n Say›s›.
Transmutasyon
bask›
on üç
Kötü Kader
Hiçlik, ‹lahi Öz.
da¤›t›m DDP A.fi.
Yedi Ölümcül Günah,
Cennetin Yedi Kat›,
Yedinci O¤ullar›n
Yedinci O¤ullar›.
Mükemmellik
[email protected]
www.mavi.com
yedi
Sabit Simya De¤eri, Fermat
Asal›, Eski Türklerin On Yedi
Tanr›s›
Böylece liste devam eder. Ancak hat›rlamam›z gerek ki bizim
yükleyebildi¤imiz anlamlar beyinlerimizin iflleyebildi¤i say›larla s›n›rl›. Elbet
s›n›rl› bir miktarda rakama anlam ve simge yükleyebiliriz. Bu yüzden hiç
cennetin 20400654 kat›, veya bilmem ne mitolojisinin onyüzbinmilyar›nc›
tanr›s› yok. Muhtemelen bir insan bu sembolizmi 100 say›s› ile
s›n›rland›rmak isteyebilir, çünkü kendi ömrü nadiren bu rakam kadar
seneye ulafl›r.
Bütün bunlara ra¤men kainat hala devasa bir yer ve bafl a¤r›tan
derecede say›ya ihtiyac›m›z olacak. ‹nsan› ürkütecek kadar karmafl›k
mate- matik sadece kendi evrenimizi anlamak için bile zorunlu.
Galaksimizde iki yüz milyar (200,000,000,000) y›ld›z oldu¤unu biliyoruz.
Ve evrende görebildi¤imiz kadar›yla bu galaksi gibilerinden yüz milyar
(100,000,000,000) tane daha var. Bu da tüm varoluflta bizim bildi¤imiz
kadar›yla en az yirmi bin katrilyon (20,000,000,000,000,000,000) y›ld›z
sistemi anlam›na geliyor!
Tüm bu insanüstü rakamlara ra¤men, ça¤lar sonra, bu sayfadaki
mürekkep çoktan uçup gitti¤inde bile, Alpha Centauri sisteminde
yaflayan s›radan birisi aynen sizin gibi 13. cumada huzursuz olabilir...
11
10
‹lk defa on beflinci do¤umgünümde Dimitri Sostakoviç dinledim.
O güne kadar tüm be¤endi¤im klasik müzik eserleri Y›ld›z Savafllar›
müziklerinden ibaretti. Bu yüzden de müzisyenlerin ulaflabilece¤i ilham
ve yarat›c›l›ktan bihaberdim.
O günü gayet net hat›rl›yorum, kendi bafl›ma oturmufl, s›k›nt›dan
patlarken evde buldu¤um CD’sini stereoya yerlefltirmifltim. Genelde
tempolu, hareketli Hollywood senfonik parçalar›n› kitap okurken veya
bir fleyler yazarken dinlemek hofluma giderdi.
Eski püskü müzik setinden yay›lan rahats›z edici ama usulca huzur
veren müzi¤i duydu¤um an, uça¤› düflmekte olan birinin hissetti¤i
rahats›zl›¤› hissettim. Çünkü duydu¤um melodi hem ulu hem de
nevrotik olabilecek kadar karmafl›kt›. Baz›lar›n›n “fiostakoviç romantik
ve melodik eserler yazar” demesine ra¤men, dinledi¤im müzik hem
merak uyand›racak hem de rahats›z edecek kadar sakindi. Film
dünyas›n›n bol patlamal›, kreflendolu müziklerine al›flm›fl ben, bu
huzursuzluk yaratan sükunet taraf›ndan hapsedilmifltim. Dinledi¤im
parça hem da¤›n›k ve pasakl› hem de planl› ve disiplinli,
anlafl›labilecek kadar karmafl›k ve derindi. Kafamda canlanan görüntü,
storyboard, senaryo veya dekupaj kullanmay› reddeden ama yine de
seyircilerinin be¤endi¤i do¤açlama filmler yapan bir yönetmendi.
Tarihle ilgilenen biri olarak, fiostakoviç’in Yedinci Senfonisi'nin
Leningrad kuflatmas› s›ras›nda yaz›ld›¤›n› ö¤rendi¤imde pek flafl›rd›m.
fiimdi bile bu eseri üst üste birkaç kez dinledi¤imi ve o ac›mas›z
günlerde müzi¤in içine yerlefltirdi¤i gizli nüanslar› anlamaya çal›flt›¤›m›
hat›rl›yorum.
fiostakoviç s›rad›fl› bir dönemde yaflayan s›rad›fl› bir adamd›. ‹kinci
Dünya Savafl›'ndan ve tüm korkunçluklar›ndan canl› ç›k›p otoriter ve
müzikal eserlerin kat› kontrolünü elinde tutan bir yönetimin yer ald›¤›
So¤uk Savafl’a ad›m›n› att›. Halk›ndan ve liderlerinden övgü almas›na
karfl›n, baz› zamanlarda Stalin’e hakaret eden, düzensiz, disiplinsiz bir
müzisyen olmakla suçland›.
Mütevaz› bir flekilde itiraz etmek istiyorum. fiostakoviç düzensiz de¤ildi
ama da¤›n›kt›. Grotesk eserlerin sevgilisiydi, çünkü mutsuz ve
korkutucu distopyalar›n duygu yo¤unlu¤u aç›s›ndan toz pembe
ütopyalardan çok daha zengin oldu¤unun fark›ndayd›. Yürekten bir
romantik olarak devletle yo¤un ve karmafl›k bir iliflkisi vard›. Çünkü tüm
elefltrilere ve hakaretlere ra¤men bu az bilinen müzisyen Stravinski,
Mravinski ve Oyfltrah gibi devlerle k›yaslanacakt›.
Bütün bunlara ra¤men, benim ona sayg› duymam›n en büyük sebebi
onun ayn› anda ç›lg›n, sakin, duru, yalap çalap, engin katmanl›
anlafl›lmaz, muhteflem olabilen eserleri de¤ildi. Ya da efsanevi,
kulaklar için ziyafet sanat eserleri...
Tam aksine, benim fiostakoviç’i bu kadar be¤enmem basit bir
tesadüften ibaretti. Çünkü on beflinci do¤umgünümde, tatl› bir
süprizle bu sanatç›n›n besteledi¤i toplam on befl senfoni ve kuartet
oldu¤unu ö¤renmifltim.
on beflincide
on befl
yaz› Alper Ça¤lar, ilüstrasyon Eray Makal
21
20
alaçat›’y› keflfetmek için 15 ad›m
Ege’nin Anadolu k›y›s›nda Akdeniz’in geleneksel dokusunu koruyan bir
sörf cenneti. Küçük, kendi halinde, sakinleriyle misafirlerini sadece yaz
aylar›nda buluflturan, naif stiliyle her ziyaretçisini cezbeden Alaçat›,
farkl›, yerel tatlar arayanlar için bire bir. Bu yaz herkesin gözü kula¤›
orada oldu. Herkes ondan bahsetti.
Sak›z: Çeflme ve Alaçat›'n›n sembolü olan sak›z›n geçmifli 6 bin y›l
öncesine dayan›yor. Di¤erlerinden daha bol oksijen üreten bu a¤aç,
Eski Yunan'da ilaç yap›m›nda kullan›l›rm›fl. Akdeniz ikliminde hemen her
yörede yetiflebilen sak›z a¤ac›n›n ürün vereni sadece Alaçat›, Çiftlikköy,
Çeflme ve Sak›z Adas›'n›n Türkiye'ye bakan taraf›nda k›rm›z› toprakta
yetifliyor. Tatl›lara ve içkilere rahiya katmaya devam ediyor.
"Alaçat›": Bu isimle ilgili yayg›n olan iki tez var. Biri eski zamanlarda
buralarda kimse taraf›ndan geçilemeyen bir "alaca at" oldu¤unudan
söz ediyor. Di¤eri ise Lidyal›lar döneminde sandal a¤açlar›ndan kurulan
alac›k çad›rlar›n›n günümüzdeki Alaçat› ismine esin kayna¤› oldu¤u
üzerine. Her iki halde de yeni bir fleyler ö¤remeye aday bir nokta.
kavunmufl. Sert ve çok tatl›, hormonsuz, do¤al lezzeti insan›n içinde
canlan›yor. Eylül ay›nda iplere as›lan kavunlar çürümeden aylarca
saklanabiliyor.
Tarih: 16. yüzy›la kadar Anadolu'nun ticaret kap›s› olmufl. Cenevizliler
fiarap: Adalardan gelen Rumlar ba¤c›l›¤a bafllam›fl ve limana yak›n
Sak›z Adas›'nda yaflarken Çeflme ve çevresinde ticaret yaparm›fl.
Sonra Osmanl› istilas›yla adadan ayr›lm›fllar ve ticaret ‹zmir'e kaym›fl.
1850’lerde do¤al liman ile kasaba aras›ndaki batakl›k kurutma
çal›flmalar› için gelen Rumlar buraya yerleflmifl. 19. yüzy›lda
Makedonya'dan gelen göçmenler ve 1920’lerde de Selanik, Girit ve
Kos göçmenleri gelmifl.
flarap imalatheneleri kurmufllar. Baflta Rodos olmak üzere di¤er pek çok
adaya flarap buradan gidermifl. Özellikle Merlot inan›lmaz lezzetli.
Tütüncülük: Selanik ve Giritli göçmenler burada tütün yetifltirmeye
bafllam›fl. Bu gelenek yaklafl›k yirmi y›l öncesine kadar sürmüfl.
yaz› ve foto¤raflar Kenan Vural
bilmez rüzgara dönmüfl bu devasa metal hayaletler rüzgar›n gücünü
elektrik enerjisine çeviriyor. Cervantes bu devleri görseydi Don Kiflot'u
nas›l yazard› acaba?
Tango Geceleri: Agrilia Cafe'de cumartesileri tango geceleri
düzenleniyor. Oldukça ferah olan bu mekan eski bir tütün deposu.
Yüksek tavanlar› ve geniflli¤i ile zaten çok davetkar.
Kavun: Alaçat› pazar›nda dolafl›rken etraf› mis gibi kokutan me¤er
Rüzgar Sörfü: Gerçek bir sörf cenneti. Rüzgar ihtirasla esiyor adeta.
Tüm gün gerçek bir festival havas›nda geçiyor. K›y›da sörf okullar›,
hemen arkalar›nda yiyecek içecek bulunabilecek mekanlar. Üstelik hiç
de pahal› da de¤il. Tamamen güvenli bir koy. K›y›dan yetmifl metre
a盤a kadar bir buçuk metreyi geçmeyen derinlik. Güzel meltem
rüzgarlar› esiyor. Özellikle poyraz flahane. Bir de oran›n meflhur
Gerence rüzgar› varm›fl. Alaçat›'da sörf yapmadan ayr›l›rsan›z oraya
gitmifl say›lmazs›n›z...
Antika pazar›: Cuma günleri cami avlusunda kuruluyor. Bu kadar küçük
bir kasabada böylesine zengin bir antika pazar› görmek flafl›rt›c›. Çeyiz
sand›klar›ndan ç›kan el ifllerinden tutun da lambalara, gümüfl tak›lara
kadar varan zengin bir çeflitlilik var pazarda.
Rüzgar de¤irmenleri: Alaçat› s›rtlar›na yerlefltirilmifl ve yüzlerini dinmek
Midyeci Pamuk: Alaçat›'n›n sembolü olmufl bir zat-› muhterem.
Neredeyse on befl y›ld›r elinde tepsisi ile akflamüzerleri gelip yorgun
sörfçüleri besliyor. Tepsisinde özenle yap›lm›fl midye dolmalar.
Hayat›m›zda böylesini tatmam›fl›zd›r. Midyeler Alaçat›'n›n güney
taraf›ndaki Mersin koyundan ç›k›yormufl. Minicikler. Her biri birer lokma.
Babylon: Downbeat’e göre dünyan›n en iyi 50 caz kulübü aras›nda olan
Babylon, bu yaz Alaçat›'da aç›ld›. Aç›l›fl BoneyM ile oldu. Ertesi gece
Burhan Öcal çald›. Bu yaz Nil Karaibrahimgil'den Rashid Taha'ya kadar
pek çok sanatç›y› a¤›rl›yor.
Gelincik Votkas›: "‹çinde ne var abi bunun?" Ald›¤›m›z tatlar gelincik
flerbeti, votka, fesle¤en, nane, fleker ve ince k›r›lm›fl buz.
Sanat Galerileri: Resim sergilerinden atölye çal›flmalar› yap›lan
galerilere, heykel sergilerinden mozaik çal›flmalar› yap›lanlar›na kadar
genifl bir yelpazede etkinlik gösteren galerilerin ilki daha üç sene önce
aç›lm›fl. Aktif turizm sezonu iki ayla s›n›rl› bir belde için hiç de
küçümsenmeyecek bir hareketlilik.
Kalacak Yerler: ‹ster butik otel, deyin isterseniz pansiyon, farkl› ücretlere
kalacak birçok yer var. ‹steyen kumsalda da uyuyabilir tabii…
74
75
bir zamanlar
Tokyo’day›m. Kaybolman›n bin bir yolu var bu flehirde. Ama ben
Hideko’ya teslim olmuflum. O gerekmedikçe konuflmuyor, ben de
sormuyorum. Çünkü konuflmadan, deflmeden bile bu kültür insan›
çepeçevre sar›yor. Tokyo’nun kuzeyine do¤ru yol ald›kça kar sar›yor
etraf›m›z›. Termalleri ile meflhur Nasu’ya gidiyormufluz. Neyle
karfl›laflaca¤›m› bilmiyorum; biraz da müze gezecekmifliz. 180 km’lik
yolumuz varm›fl. Manzaran›n ve müzi¤in keyfini ç›karsam iyi edermiflim.
Bu uzun yolda Nigel Kennedy’nin “East meets east” albümünü
keflfediyorum; hakikaten de Do¤u kendi içinde bin bir “Do¤u”yu
besliyor. Birazdan cüretkar renkleri, devasa heykelleri, k›flk›rt›c› formlar›
ile kendi kozmosunu, mitlerini yaratm›fl Niki’nin dünyas› ile tan›flaca¤›m,
haberim yok. Soyutlaman›n egemen oldu¤u bir dönemde -1960’lar›n
sanat ortam›nda- figüratif çal›flacak kadar cesur Frans›z as›ll› Amerikal›
sanatç› Niki de St Phalle.
Yoko Masuda, Niki’nin sanat›nda kendini kaybetti¤ini ve insan›n
kendisini bulmak için kayboldu¤u noktaya geri dönmesi gerekti¤ini
söylüyor. ‹flte bu sebeple 1980 y›l›nda oluflturmaya bafllad›¤› kiflisel
koleksiyonunu, 1994 y›l›nda Nasu’nun müthifl do¤as›nda bir müzeye
dönüfltürüyor. Müzenin kurucusu ve direktörü, Masuda Niki’nin tarihte
2000 y›ld›r kad›na empoze edilen ikincil role nokta koymak için Nana’ya
hayat verdi¤ini belirtiyor. Bu yüzden müzenin sembolü olarak “Nana”y›
kullanma izni istiyor; Niki de Masuda’n›n bu ricas›n› k›rm›yor.
1930 do¤umlu Niki de Saint Phalle, s›k› bir Katolik e¤itiminden
geçtikten sonra çok genç yaflta modellik yaparak Life, Vogue gibi
dergilere kapak oluyor. 20’li yafllar›nda geçirdi¤i ruhsal bunal›m, onun
bir dönemi hastanede geçirmesine ve rehabilitasyon ve iletiflim biçimi
olarak sanat› tercih etmesine yol açacakt›r. Hayat›n›n kilit noktalar›ndan
biri 1955 y›l›. ‹leride hayat arkadafl› olacak sanatç› Jean Tinguely ile
tan›flmas› bu y›la denk düflüyor. “Düfllemek her fley, teknik hiçbir fleydir”
diyerek akademik e¤itim almam›fl Niki’nin sanatla u¤raflmas›n›
destekleyen heykelt›rafl J. Tinguely, Niki için hem bir hayat arkadafl› hem
de sanat›nda ona meydan okuyan bir partner olmufltu. Bir di¤er olay da,
‹spanya seyahati esnas›nda Tarot bahçesi için kendisine ilham veren
Gaudi’nin eserlerini keflfetmesi. Barcelona’da Gaudi’nin heykel bahçesi,
Güell Park, Niki’ye kendi bahçesini kurmak için esin kayna¤› oluyor.
Roma’n›n kuzeybat›s›ndaki Toskana’da ald›¤› topraklarda Tarot heykel
bahçesini oluflturmaya bafll›yor. 20 y›l emek verdikten sonra 1998’de
aç›l›yor bahçe. Teknik, renk ve form aç›s›ndan bahçedeki heykellerde ve
‘Nanalar’da Gaudi’nin izlerini yakalamak mümkün. Alacal› bulacal›
renkler, mozaik tekni¤i, iri fakat yumuflak formlar ortak özellikleri. Teknik
bir yana, di¤er eserlerinde oldu¤u gibi bu heykellerde de antik M›s›r
mitolojisinin etkisi görülüyor. Nitekim, bahçeye ismini veren tarot kartlar› ilk
defa antik M›s›r’da ortaya ç›km›flt›r. Bahçedeki heykeller, “majör arkana”
diye adland›r›lan 22 ana tarot kart›n›n gelece¤i okuma özelli¤inden ziyade
hayat deneyimlerine, kiflilik özelliklerine gönderme yap›yor.
niki diyar›nda
1960’lar›n bafl›nda, içinde birikmifl öfkeyle tuvallere atefl etmeye
bafllad›. Shooting paintings ad›n› verdi¤i bu ifllerinde, kurban rolünden
ba¤›ms›z, elinde tüfek, erkeklerin oyun sahas›na dald›; art›k erkeklerin
oyuncaklar›yla oynuyordu. Amerika ve Avrupa’da çeflitli mekanlarda
gerçeklefltirdi¤i happenings’lerde boya kutular›n› ba¤lad›¤› tuvallere 22
kalibrelik tüfe¤iyle atefl aç›yordu. Boya kutular›ndan f›flk›ran boyalar
tuvale ak›yor ve adeta kanl› bir cenaze törenine -erkeklere özgü bir
ritüele- dönüflüyordu. Tuvalleri, kad›nl›¤›n sembolü olan bigudi, topuklu
ayakkab›lar gibi nesneler takip etti. Kiflisel ba¤lamdan toplumsal
ba¤lamda bir sorgulamaya geçti¤indeyse kad›nlara bask›n›n sembolü
olan kilise, okul ve aile gibi kurumlar› temsil eden hedefler seçti kendine.
“Hayat›mda terörist olmak yerine sanat›mda terörist olmay› ye¤ledim”
diyecekti bu öfkeli ama verimli dönemi için Niki.
Eserlerinin her zaman kiflisel tarihinin bir dökümü oldu¤unu ifade eden
Niki, shooting paintings döneminden sonra yak›n arkadafl› Clarice’in
hamileli¤inden etkilenerek kad›n›n toplumsal hayattaki rollerini ifade
etmeye giriflti. Y›k›c› enerjisini d›flavurdu¤u önceki dönemin aksine
‘Nana’ serisini tasarlad›¤› bu dönemde Toprak Ana’ya ve Ana Tanr›ça’ya
gönderme yaparak kad›n›n hayat veren enerjisini ortaya koydu. Kad›n
olman›n bütün hallerini –anne, fahifle, bakire, büyücü ve bütün
niteliklerini Nana’da kucaklard›. Nana ismi, Do¤u’nun Tanr›çalar›n›
ça¤r›flt›r›yordu; Anna, Dianna vs.
yaz› ve foto¤raflar Nihan Vural
“Erkekler yanlar›nda kendilerini küçücük hissetsinler diye ‘nana’lar›m› bu
kadar büyük tasarlad›m” diyor Niki. Bu hayat›n müzi¤iyle dans eden iri
k›y›m, rengarenk kad›nlar belki de Niki’nin yetiflti¤i tutucu ortam›n yaratt›¤›
kad›nlar›n antitezi. Nana’n›n dolgun kalçalar›, yüklü göbe¤i kad›n›n
do¤urganl›¤›na gönderme yaparken, kullan›lan fiberglas, polistiren ve
papier-mache gibi hafiflik hissi uyand›ran malzemeler de kad›nlar›n
tarihsel özgürlüklerini müjdeliyor. “Fiziksel olarak her yere gidebilir ve her
fleyi yapabilirler” demifl Niki, ‘Nana’lar için. Bu akrobatik kad›nlar
uçabilecek kadar hafif ve tarihsel ve toplumsal yükümlülüklerinden
ba¤›ms›zlar. Belki de s›rf bu yüzden bu kadar hafifler.
Niki’nin kozmosu kendi kozmosuma eklemleniyor müzeden ç›karken;
geçirdi¤im ve geçirece¤im tüm kad›nl›k halleri de peflimden. D›flar›da
beni bekleyen Hideko’yu görüyorum; sonra Hideko’daki Nana’y›.
Bakt›kça belirginlefliyor Nana: toplumsal ve kültürel zorunluluklar›
çi¤neyip geçmifl bir Japon kad›n›. Japon kad›nlar›na dair bir y›¤›n
genellemenin istisnas›. Hafiflemifl ve özgürleflmifl bir kad›n.
Keflke dokunmak yasak olmasa sanat eserlerine ya da sanat eserleri
dokunulan nesneler olsa. Keflke birileri baz› eserlere bakman›n yeteri
kadar doyum vermedi¤ini daha s›k dile getirse. Toskana’da, Paris’te,
Tokyo’da ya da bilmiyorum, baflka bir yerlerde mutlaka bir Niki heykeli
görmeye çal›fl›n. Ve müze görevlilerine çakt›rmadan dokunun!
Hafifleyeceksiniz, ayaklar›n›z yerden kesilecek ve dans›n›z gelecek!

Benzer belgeler