2009 Yılı - 1. Sayı - Ocak - Şubat - Mart

Transkript

2009 Yılı - 1. Sayı - Ocak - Şubat - Mart
rak görmediğimiz için öndeki aracın ani duruşunu biraz
geç algılar ve fren yaparız ve aradaki mesafe güvenli duruş
mesafesinden ve takip mesafesinden kısaysa öndeki araca çarparız. Kural basittir; öndeki araç hızımızın yarısı kadar
metre mesafeden daha yakın takip edilmemelidir. Yani 50
km/saat hızla gidiyorsak 25 metre güvenli takip mesafesidir.
“YAĞMUR YAĞDI BÖYLE OLDU…”
B
u yıl kış, kışlığının hakkını veriyor. Küresel ısınma fobisinin hepimizi etkilediği bir dönemde ilaç gibi yağışlar tüm yurtta hatta dünyada yüreklere su
serpmeye devam ediyor. Barajlar doluyor, büyük şehirlerde su sıkıntısı ihtimali azalıyor. Eğer bu tempoda devam ederse İstanbul’da %50 seviyesinin üzerine çıkan
su seviyesi Ankara, İzmir, Adana gibi şehirlerdeki barajlarda da makul seviyelere çıkar ve önümüzdeki yıl bu
açıdan rahat geçer. Yağışlar sadece şehirleri değil, kırsal
kesimleri, tarım ve hayvancılığı da olumlu etkileyecektir. Ancak, şimdi de küresel ısınmanın yerini küresel kriz,
yani ekonomik kriz aldı ki kuraklığı filan aratacak gibi…
Hepimiz her zaman gözlemleriz; iki damla yağmur yağsa özellikle kent içi trafik kazalarında anormal artışlar meydana gelir. Trafik kilitlenir ve saatlerce hareket durur. Can
kaybı, özellikle de maddi hasarlı kazalar nedeniyle büyük
kayıplar ortaya çıkar. Neden böyle olduğunu herkes düşünür ve eminim kendince bir sonuca varır. Gerçekte nedeni
son derecede basittir; iki nedeni bulunmaktadır ve bu ikisi birlikte gerçekleşirse kazalar kaçınılmaz olur. Bunlardan
birincisi, güvenli takip mesafesi kavramını bilmediğimiz ya
da uymadığımız, ikincisi de güvenli durma mesafesi kavramını bilmediğimiz ya da uygulamadığımız gerçeğidir.
Güvenli takip mesafesi kısaca; önümüzde seyreden araçla aramızdaki mesafenin, şartlar değişip öndeki araç durduğunda güvenle, ona çarpmadan durabileceğimiz uzaklıkta
olmasıdır. Öndeki aracın önüne aniden çıkacak bir yaya
vb. onun ani fren yapmasına neden olur. Biz olayı tam ola-
Güvenli duruş mesafesi ise sürücünün eğitimine, zeka
seviyesine, yolun eğimine, sürtünme özelliklerine, kuru ya
da ıslak olmasına, araçların lastik kalitesine ve fren sistemine bağlı olarak değişir. Ayrıca, intikal süresiyle de ilgilidir.
Öncelikle intikal süresi ve bu sürede kat edilen mesafeyi,
yani intikal mesafesini açıklamak gerekecektir. Aracı kullanan sürücünün gözü yolda herhangi bir nesneyi gördüğünde önce bunu beynin ilgili merkezine bildirir. Beyin
bunun bir tehlike kaynağı olduğuna karar verirse ayaklara
emir vererek frene basması gerektiğini bildirir ve ayak frene gider. Gözün nesneyi gördüğü anla ayağın frene bastığı an arasında geçen süreye intikal süresi denir ki normal
insanlarda 0.6-0.7 saniye kadardır. Bu süre normal insanlar için geçerlidir ve örneğin telefonla konuşmak bu süreyi
%50 artırır. İşte bu süre içinde kat edilen yola da intikal mesafesi denir. Ayağın frene basması ile fren sistemi devreye
girer ve araç belli bir süre ve bu sürede aldığı mesafenin
sonunda durur. Bu mesafeye de fren mesafesi adı verilir.
İntikal mesafesiyle fren mesafesinin toplamına güvenli
duruş mesafesi adı verilir. Yukarıda da belirtildiği gibi bu
mesafeye pek çok faktör etki eder ancak, bunlardan en
önemlisi yolun ıslak olup olmamasıdır ki eğer ıslak ise güvenli duruş mesafesi yaklaşık olarak %50 artar. Yani normal
şartlarda 25 metrede durabilen bir araç, yol ıslaksa ancak
37.5 metrede durabilir. İşte biz bu farkı dikkate almadığımız
için yağmur yağdığı zaman çok sayıda trafik kazası meydana gelir. Her işte olduğu gibi hep başkasını suçlamak
adetimiz olduğu için hemen suçluyu buluveririz; “yağmur
yağdı, böyle oldu…” Biz trafik kurallarını tam olarak bilsek ve bildiğimiz bu kurallara uysak hiç “böyle” olur mu?..
Hava şartlarının trafik güvenliğine etkileri bu sayıda
enine boyuna irdelendi. Umulur ki okunsun ve bu kış
kazalar daha az olsun…
Prof. Dr. Süleyman Pampal
Genel Yayın Yönetmeni
Ocak - Şubat - Mart 2009
Ankara Trafik Vakfı
1
SAYI 32 / YIL 7 / Ocak - Şubat - Mart / 2009
ISSN 1304-4842
Yönetim Yeri ATESTAŞ
Ankara Trafik Eğitim ve Sağlık Hizmetleri A.Ş.
8. Cadde 86. Sokak No:2/1 Öveçler - ANKARA
Tel: 0312 472 37 37 - 473 04 23
Faks: 0312 473 04 28
www.ankaratrafikvakfi.org
KURUM
4
Ankara Trafik Vakfı Dergisi
Yayın No: 3304
Yayın Türü
Yerel Süreli Yayın
ATESTAŞ adına
İmtiyaz Sahibi
Mümtaz Fahri AYKIRI
Genel Yayın Yönetmeni
Süleyman PAMPAL
ANKARA VALİ YARDIMCISI
MÜMTAZ FAHRİ AYKIRI
Genel Koordinatör
Hüseyin KILAVUZ
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Hüseyin BEKTAŞ
Yayın Kurulu
Ahmet ÇİÇEK
Ahmet KUŞGÖZ
Timuçin ONURSAN
Zeki AYDIN
Yapım/Organizasyon
CAST GRAPHIC
Tokdemir Ajans Prodüksiyon - Organizasyon Yayıncılık Ltd. Şti.
Turan Güneş Bulvarı 4. Cad. 90. Sok. 1/3
Yıldız - Çankaya/ANKARA
Tel: 0312 440 87 07(Pbx)
Faks: 0312 440 12 92
www.tokdemirajans.com
Baskı
Üner Yayıncılık ve Basım San. Tic. A.Ş.
www.uneryayincilik.com
Ankara Trafik Dergisi, ATESTAŞ adına Cast@Graphic
Ajans tarafından yayınlanmaktadır.
YÖNETİM YERİ (ATESTAŞ) ÜCRETSİZ
YAYIN ORGANIDIR.
Reklamların sorumluluğu reklam veren
firmaya ait olup, Cast@Graphic Ajans
hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Dergide yayınlanan yazılar
yazarların düşüncelerini kapsamaktadır.
DOSYA
10
HAVA ŞARTLARININ TRAFİK
GÜVENLİĞİNE ETKİLERİ
Prof. Dr. Süleyman PAMPAL
Araş. Gör. Ayşegül ERCAN
DOSYA
Gençlerde Rİsklİ Sürücü Davranışlarının
Psİkolojİk Nedenlerİ
Prof. Dr. Nebİ SÜMER
BİLGİLENDİRME
30
ALKOL VE TRAFİK
GEZELİM - GÖRELİM
40
KIZILCAHAMAM
içindekiler
22
TRAFİK
k u ru m
Mümtaz Fahri AYKIRI
Ankara Vali Yardımcısı
Kendinizden ve çalışma hayatınızdan söz eder misiniz?
1958 Fethiye doğumluyum. İlkokul ve liseyi Fethiye’de bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi
Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye İktisat Bölümü’nden 1979/1980 döneminde mezun oldum.
Sonra, kısa bir süre Ankara İl Planlama ve Koordinasyon Müdürlüğü, akabinde stajyer kaymakamlık görevlerinde bulundum. 1983 sonu kaymakamlık kursunu derece ile bitirmemin
ardından Sakarya Karasu Kaymakamlığı, 1987 sonu Elazığ Keban Kaymakamlığı,1990-1994
yılları arasında Ağrı Vali Yardımcılığı, sonrasında Bursa Yenişehir Kaymakamlığı, Bursa Nilüfer
4
Ankara Trafik Vakfı
Ocak - Şubat - Mart 2009
Kaymakamlığı, İzmir Vali Yardımcılığı görevlerindeydim ve sonuçta da 9 Eylül 2008 itibari ile Ankara Vali Yardımcısıyım. Bu arada
1987/1989 döneminde İstanbul Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Turizm mastırını tamamladım. 1990 yılında Genel Kurmay
Başkanlığı İstihbarat ve 1991-1992 yıllarında
da ABD’de görev yaptım. Evliyim; iki çocuğum var, eşim Silahlı Kuvvetler’de kıdemli
albay olarak şu anda görevine devam ediyor. Kısaca çalışma hayatım bu.
Başkent Ankara’da Vali Yardımcılığı gö-
lamalar, toplantılar... Bütün bu yoğunluk
revinde bulunmanın, diğer illerde görev
nasıl yönetiliyor?
yapıyor olmaktan ne gibi farkları var?
Tabii yoğun bir tempo. Ankara’da bu yoğun
Tabii Ankara’da yetiştim; 25 yıl sonra da
tempoyu yürüten çok farklı kurumlar var.
Ankara’ya döndüm. Diğer illere göre Ankara
Ancak, başkent oluşu ile ilgili çok yoğun
mutlaka çok farklı. İstanbul çok büyüktür, İz-
gündemi bizatihi Başbakanlığın kendisi ve
mir ile Ankara eşit büyüklüktedir ancak, üçü-
Dışişleri Bakanlığı ağırlıklı olmak üzere ya-
nü kıyaslayacak olursanız Ankara’da görev
şıyor. Fakat neticede ev sahibi olmak vasfı
yapmak, neticede başkentte görev yapmak
ile Ankara Valiliği ve Ankara Valisi bu yo-
demek. Yani her suyun buraya aktığı, bura-
ğunluğun tam göbeğinde. Havaalanındaki
dan paylaşıldığı ve buradan karar verildiği
karşılamalardan ve uğurlamalardan tutun
düşünüldüğünde, böyle bir şehirde görev
mutlaka katılınması gereken resepsiyon
yapmak elbette tüm kamu görevlileri için
ve törenlere varıncaya kadar bu, yoğun bir
bir şereftir; o yüzden başkentte görev yapı-
şekilde devam ediyor. Biz de Vali Bey adına
yor olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Bura-
bu görevlerin bir bölümüne yoğun bakı-
da da görev süremiz belli, inşallah 5 yıllık süreyi en iyi şekilde değerlendirir, buradan da
bir başka yere başkentte çalışarak gitmenin
mutluluğu ve hazzı içerisinde gideriz diye
yor, dönem dönem havaalanında karşılama
ve uğurlamalara, dönem dönem yine Vali
adına, Bakan düzeyindeki toplantılarda bulunmaya veya yine mutlaka valinin olması
de bekliyoruz.
gereken ama bir nedenle olamadığı resep-
Ankara, Başkent olması itibariyle yoğun
almaya çalışıyoruz. Bu da bizim tempomuzu
bir gündemle yaşıyor, uluslararası siyasi
bir hayli arttırıyor, tabii bu arada valimize de
konukların ağırlanması; törenler, karşı-
Allah kolaylık versin. Bir de şunu görüyo-
siyonlara Ankara Valiliği adına mutlaka yer
Ocak - Şubat - Mart 2009
Ankara Trafik Vakfı
5
TRAFİK
k u ru m
rum, geçmiş dönemlerde çok fazla seyahat
zümre demek. Örneğin, şu saatte mesaiye
etmeyen devlet büyüklerimiz vardı. Ama
gideceksiniz, mesaiden şu saatte çıkacaksı-
bu dönem gerek Cumhurbaşkanımız gerek
nız; bunlar şehri düzenli bir hale getiriyor.
Başbakanımız inanılmaz hareketli ve yine
Ona göre trafiği yönlendirebiliyorsunuz;
mevzuat gereği de Ankara valisi mutlaka
ona göre güvenlik önlemlerini alabiliyorsu-
Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve Başba-
nuz; ona göre insanların yaşamında da bir
kanın uğurlanmasında ve karşılanmasında
düzen sağlanabiliyor. Örneğin, sabah işe
bizatihi havaalanında bulunmak zorunda.
gideceksiniz, muhtemelen öğlen yemeğini
Bunun dışında, son iki üç yıldır Ankara’ya,
bir yemekhanede yiyeceksiniz, hangi kurum
dış devletlerin başbakan ve devlet başkanı
olursa olsun akşam üzeri ama 17 ama 18 çı-
düzeyinde, çok yoğun, inanılmaz bir ziyaret
kacaksınız, servisiniz varsa servise binecek-
trafiği var. Bazen aynı günde iki-üç tane baş-
siniz, eve gidecek, yemek yiyecek, dinlene-
bakanın geldiği anları yaşıyoruz, bir devlet
cek ve yatacaksınız. Bu, bir anlamda bazen
başkanı gidiyor başka bir devlet başkanı
asayiş yönünden de kolaylaştırıcı oluyor;
gelebiliyor. Dolayısıyla Ankara valisi olarak
alkol, aşırı tehlikeli araba kullanma gibi bizi
orada bulunmak, yoğun tempoya ayak uy-
asayişte rahatsız edebilecek hadiseler azalı-
durmak zorundasınız. Dolayısıyla bazen Sa-
yor ve belli bir rahatlık oluyor.
yın Vali’nin günde üç beş defa Esenboğa’ya
gidip geldiğine şahit oluyoruz. İşte bizler de
bu yoğunluğun bir bölümünde mutlaka yer
alıyoruz. Gün boyu, Cumartesi, Pazar, gecegündüz diye de bir şey yok.
Ankara’nın bürokrasiyle uğraşanların,
bir diğer deyişle memurların kenti olması, sizin işinizi kolaylaştırıyor mu?
6
Ankara, her ne kadar yoğun bir gündemle yaşasa da turizm açısından pek tanıtılmayan bir kent. Bu konuda ilgili kurumlarla yapmayı düşündüğünüz çalışmalar
var mı?
Turizm, Ankara’nın bir çıkmazı. Şimdi, çok
enteresan bir şeydir. Hepiniz hatırlarsınız
Türkiye’de turizmin gelişmesi hep Anka-
Bürokrasi ile uğraşanların ve memurların
ralılar sayesinde olmuştur. Bakın şöyle bir
kenti olması, bazen işlerimizi kolaylaştırıyor
dönün, 1960’lı yıllarda turizm merkezlerini
bazen ise zorlaştırıyor. Bazen, memur ya-
şöyle bir düşünün; Amasra, Akçakoca, Ay-
şantısının getirdiği, haklarını sonuna kadar
valık, Erdek, Kuşadası. Başka, yok. Akçakoca,
arama zihniyeti, gereksiz hak aramalar oldu-
Amasra, Ayvalık’ı Ankaralılar oraya giderek
ğunda işleri zorlaştırırken, hangi işin nerede
iç turizme açmıştır, kökünde hep Ankara
biteceğini ya da bitmeyeceğini önceden
vardır; İstanbul yoktur. Çünkü İstanbul’un
kestiren memur zihniyeti ise işlerimizde bir
o tarihlerde yapısı gereği bir başka yerde
hızlanma sağlıyor. Bir de bürokrasi demek,
turizmi hareketlendirmeye ihtiyacı yok; o
devlet memuru demek, bir şekil şemaya,
tarihlerde İstanbul’un her yerinden denize
belli şartlara uymayı baştan kabul eden
girebiliyorsunuz. Ankaralılar bu ihtiyaçla
Ankara Trafik Vakfı
Ocak - Şubat - Mart 2009
buralara gittiler ve buraları şekillendirdiler
ve ne zaman İstanbul kirlenmeye başladı,
önce Ankara hareketlendirdi sonra İstanbul
Bodrum’u Bodrum yaptı. Dolayısıyla iç turizmde Ankaralı turizm yaratır, ama Ankaralı
turizmi kendi memleketinde yaratamadı bir
türlü. Şimdi tabii Ankara’da bunun sıkıntısını
yaşıyoruz ama başkent olmasının getirdiği iç
turizm ve dış turizm ağırlıklı ziyaretlerle ilgili
işlevsel bir özelliği var. Otelleşme açısından
Ankara son yıllarda çok ciddi bir adım atıyor.
Fakat yeter mi; yetmez. Ben çok kısaca şunu
söylemek istiyorum. Bugün Türkiye’de gurur
duyulan bir havaalanımız var ama dış hatlar
açısından boş. Büyük bir yatırım var dış hatlarımızda ancak, Ankara gibi 4 milyon nüfuslu metropolle hiç bağdaşmayacak kadar
az bir yurtdışı bağlantımız var, uçuşlar hep
İstanbul üzerinden yapılıyor. Buradan direkt
seferler açılması lazım. Ankara çok ciddi bir
tarih merkezi. Yeni yeni gün ışığına çıkartılıyor ama tam olarak dünya kamuoyuna
Ankara’nın bir tarihi merkez olduğu sunulamıyor. Bir başka yanı, Ankara çok enteresan
bir şekilde kaplıcalara sahip. Ama kaplıcayı
hala hamam kültürü ile devam ettirmeye
çalışıyor. Bu hamam kültürünün yerine dün-
kongre turizminin farkına varıyor. İkibin kişilik, iki bin beşyüz kişilik gerekirse dört bin
kişilik kongre yapılacak ve aynı zamanda
onları barındırabilecek otellere ihtiyacımız
var. Çünkü İstanbul doldu. Sadece fuar da
değil, kongrelerin yapılması lazım. Ankara
bu konuda zayıf, bunu toparlamak lazım.
Ben çok iddialı bir şey söylüyorum: Ankara aynı zamanda Türkiye’nin iki üç tane tıp
ya niteliği ve kalitesinde termal tedavi ile
merkezinden bir tanesi, yani bir Hacettepe,
beraber fizik rehabilitasyon olanağına sahip
bir Ankara Üniversitesi, bir Gazi Üniversitesi,
merkezlerinin açılması lazım. Çünkü entere-
özellerden bir Başkent Üniversitesi tıp ko-
san sularımız var ve Ankara’ya indirdiğiniz
nusunda artık dünya ile yarışıyor. Dünyada
her yabancıyı en fazla 45 dakikalık bir yolcu-
ve özellikle çok gelişmiş ülkelerde ve yanı-
luk ile ilgili ünitelere gönderebiliyorsunuz.
mızdaki Avrupa ülkelerinde aynı tedavi bize
Haymana’sı ile Ayaş’ı ile her yeri ile bunu bir
göre yaklaşık olarak bire dört mal ediliyor.
türlü yaşatamamış, hamam ilkelliğinde bı-
Biz aynı tedaviyi yüzde 25 daha ucuz yapa-
rakmışız. Bunun derlenmesi toparlanması
biliyoruz. Biz Avrupa’dan hatta Amerika’dan
lazım. Bunun dışında, Ankara daha yeni yeni
ve Kanada’dan bile gelen insanların medikal
Ocak - Şubat - Mart 2009
Ankara Trafik Vakfı
7
TRAFİK
k u ru m
hizmetlerini verebilmeliyiz. Houston, sade-
gidecekken aman dikkat et diye bir korkuyla
ce tıp turizminden yılda yedi buçuk milyar
uğurlarız. Bu, Türkiye’ye ve az gelişmiş ülke-
dolar para kazanıyor. Yani biz de bir anlam-
lere mahsus bir hadise. O yüzden Ankara
da bu bölgenin Houston’uyuz; bunu orga-
Trafik Vakfı bu anlamda ciddi işler yapıyor
nize etmemiz lazım. Örneğin, İzmir Balçova
daha da artırarak yapması gerekiyor. Çün-
Termal Tesisleri’nin sekiz ayını Norveç hükü-
kü, kamu bazı hizmetleri yapmada, bir ta-
meti kapatıyor ve İsveç Hükümeti ısrarla yer
kım evraktı doneydi, bazı şeylere müsaade
istiyor, yer veremiyoruz, yerimiz yok. Dün-
etmiyor. Aracı, gereci vesaire... İşte Ankara
yada romatizma hastalıklarının en yoğun
Trafik Vakfı’nın kamunun bu hizmetlerinin
olduğu ülke Norveç’tir. 21 günlük kürler halinde geliyorlar oraya hem fizik tedavi alıyorlar hem termal tedavi alıyorlar ve paralarını
tamamen Norveç Sosyal Güvenlik Kurumu
ödüyor. Ankara bu anlamda gerçekten çok
önemli bir yer, bunun farkında değiliz; yani
turizmde Ankara’nın çeşitlenmesi, elindeki
imkanları hayata geçirmesi, hantallığından
biraz kurtulması lazım.
Ankara Trafik Vakfı ile Ankara’daki trafik
sorunlarına ilişkin ne gibi çalışmalar yapmayı hedefliyorsunuz?
Bir kere dünyanın en önemli problemlerinden, Türkiye için de olmazsa olmaz üç
önemli problemden bir tanesi trafik. Şu an
ezbere konuşuyorum ama yılda binlerce insanı trafik kazasına kurban ediyorsunuz ve
milyar dolarlarca maddi hasarlı kazada, bu
O yüzden inşallah Ankara Trafik Vakfı önümüzdeki günlerde gücünü arttırarak devam
eder. Emniyetin, jandarmanın ve sivil vatandaşın trafik ile ilgili rahatlamasının, insanca
yaşamasının devamı için güzel hizmetler verir diye düşünüyoruz.
Kent içi trafik düzeninin sağlanmasında
Ankara’nın geleceğine dair ne gibi projeler üretilmesi gerekiyor?
Toplu taşımadan başka hiçbir şeye gerek yok!
Dünyanın gelişmiş ülkeleri trafik problemini
eğer toplu taşıma ile hallettiyse başka bir
kaynağa da gerek yok. Ankara’nın dört bir
tarafı da buna son derece müsait. Kaldı ki
yeraltı balçık bile olsa, bugün dünya bunu
halletmiş. Örneğin St. Petersburg; balçık
memleketin paraları bir tarafa doğru uçup
çamur ama kırk metre aşağıya inanılmaz
gidiyor. Yaralananlar hariç, sakat kalanlar
bir metro
örmüş. 1700’lerde başlatmış
hariç, korku hariç... Bir de insanların beyin-
1800’lerde
devam
lerindeki trafik korkusunu yenmek gere-
Ankara’nın mutlak tek çözümü, ikinci bir
kiyor. Hayatında hiç kaza yapmamış veya
çözüm düşünmüyorum, toplu taşım ve
hiçbir kazaya karışmamış da olabilir ama
metrodur. Buna ister hafif raylı sistem deyin,
insanların beyninde bir korku var; hatta bi-
ister yeraltı metro deyin, adına ne derseniz
risini şuradan uğurlarken -diyelim ki çocu-
deyin; toplu taşım.
ğumuz kardeşimiz yakınımız-arabaya binip
8
artmasında çok ciddi bir payı var, katkısı var.
Ankara Trafik Vakfı
Ocak - Şubat - Mart 2009
etmiş.
Dolayısıyla
LÜTFEN TRAFİK KURALLARINA UYALIM, UYMAYANLARI UYARALIM!
TRAFİK
d osya
HAVA ŞARTLARININ
TRAFİK GÜVENLİĞİNE
ETKİLERİ
Prof. Dr. Süleyman PAMPAL, Araş. Gör. Ayşegül ERCAN
GAZİ ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
TRAFİK PLANLAMASI VE UYGULAMASI ABD
Giriş
Trafik güvenliği, meteorolojik ve çevresel
etkenler ile ilişki içindedir. Ayrıca, yolların yapısına ve karakteristiğine de bağlıdır. Yolun
standardı, güzergahı gibi özellikler teknik
açıdan önem taşımaktadır. Karayolları; planlama, yapım, işletim ve bakım aşamalarında
çevre ile daima etkileşim içerisindedir.
Karayollarının güvenliğini etkileyen deprem dışındaki doğal etkenler; sel, çığ, heye10
Ankara Trafik Vakfı
Ocak - Şubat - Mart 2009
lan, kar sürüklenmesi, buzlanma ve sis olarak
sıralanabilir. Ayrıca, yolların trafiğe açılışından
sonra üzerindeki trafik yükü nedeniyle oluşan
toz, gaz, katı atıklar, taşıtların oluşturduğu
hava kirliliği, yol boyu bitkilerin ilaçlanmasının çevreye etkileri, gürültü, kış mevsiminde
buzlanmayı gidermek için kullanılan tuz ve
çevreye etkileri gibi konular karayollarını, dolayısıyla sürücüleri buna bağlı olarak da trafik
güvenliğini olumsuz etkilemektedir [1].
Kışın, dağlık yüksek bölgelerdeki yollarda
karşılaşılan en büyük problemlerden biri aşırı
kar yağışından dolayı yolların kapanmasıdır.
Türkiye’de yollar normal olarak kar yağışından çok, rüzgar ile taşınan karın yarmalarda
birikmesinden etkilenmektedir. Tipiler, yollarda görüş kaybına ve yol üzerinde buzlanmalara neden olur ve yolların zamanında temizlenmesini engeller. Taşınan karın yamaçlarda
birikmesi çığ oluşumuna da sebep olmakta
ve yolların daha uzun süreler kapanmasına
yol açmaktadır. Havaların ısınmasıyla yolun
üzerinde eriyen kar suyu ise asfaltın altına sızarak yol üst yapısında çeşitli tahribata neden
olmaktadır [2].
Hava Şartlarının Trafik Kazalarına
Etkileri
Karayollarında kış bakım çalışmalarının
temel amacı, karayolundan beklenen hizmet düzeyinin ve seyir güvenliğinin sağlanmasıdır. Karayolu ağındaki mevcut yollarda
Ocak - Şubat - Mart 2009
Ankara Trafik Vakfı
11
TRAFİK
d osya
yeterli ve etkili bir kış bakım programı uygulanmadığı takdirde hizmet düzeylerinde çok
önemli kayıplar oluşmakta, hatta hizmet kesintilerine neden olmaktadır. Ayrıca, güvenli
seyir sağlanamadığı durumlarda önemli can
ve mal kayıplarının görüldüğü trafik kazaları
oluşmaktadır.
Trafik kazalarını etkileyen unsurlar şu şekilde sıralanabilir:
1.
2.
3.
İnsan
Araç
Yol ve Çevre
Trafik kazalarında yüzde 4 oranında hava
şartlarının da etkileri bulunmaktadır. Meydana gelen trafik kazalarında araçları, sürücüleri
ve karayolunu etkileyen iklimsel parametreler şu şekilde sıralanmaktadır:
- Nem
- Sıcaklık
- Sis
- Yağış
- Rüzgar
- Buharlaşma
- Çiğ Yağışı
- Kar
- Sel
- Heyelan
- Çığ Düşmesi
- Buzlanma
Nem
Belli bir hava hacmi içindeki buhar, katı
veya sıvı haldeki toplam su miktarı veya atmosferdeki su buharı miktarına nem denir [3].
Özellikle şehirlerarası yollarda meydana gelen trafik kazalarının sebeplerinden biri nemli
havalardır. Havadaki nem miktarı arttığında
rutubet de artar. Böyle durumlarda sürücülerde yorgunluk hissi oluşmakta, dikkatleri dağılmaktadır. Ayrıca nem, araçlarda korozyona
neden olur. Bu olay araç güvenliğini azaltarak
sürüş güvenliğini tehlikeye sokmaktadır.
Sıcaklık
Sıcaklık, bir maddenin çevreyle ısı iletişimidir, yani sıcaklığın veya soğukluğun bir ölçü-
12
Ankara Trafik Vakfı
Ocak - Şubat - Mart 2009
südür. Cisim, çevresine ısı yayıyorsa sıcak, ısı
alıyorsa soğuktur [3].
Sıcak Hava
Sürücülerin uyuklamasına, dikkatlerinin
dağılmasına, reflekslerinin yavaşlamasına ve
reaksiyon zamanının uzamasına neden olur.
Sıcak hava en çok araç motorunu ve lastikleri
etkilemektedir. Taşıt imalatçıları ürettikleri taşıt lastiklerine uygulanacak lastik hava basınç
değerlerini kataloglarında belirtirler. Sıcak
havalarda lastik hava basınçlarının katalog
değerinden az veya çok olması, aracın istiap
haddinin üzerinde yüklenmesi, aşırı hız yapılması lastik iç basınçlarının anormal yükselmesine hatta lastiğin gümleme diye tabir edilen
patlamasına yol açabilir. Aşırı sıcaklarda asfalt
yollarda güneş ışınlarının dik geldiği ve ağır
yük taşımasının yoğun olduğu kesimlerde
yolun kayganlaşması sonucu trafik güvenliği
tehlikeye girmektedir [4].
Soğuk Hava
Vücuttaki troksin salgısını arttırarak kalp
ve sinir sistemini etkiler. Ayrıca, romatizmal
ağrıların artmasına neden olur, bu da sürücünün hareket kabiliyetinin azalmasına yol açarak sürüş güvenliğini olumsuz yönde etkiler.
Camların buğulanması veya buzlanmasına
neden olarak görüşü kısıtlar. Hava takviyeli
fren sistemi olan araçların hava ve fren sistemi içindeki suyun donması nedeniyle frenlerin işlevini yerine getirmesini engeller. Karlı
ve tipili havalarda hava filtresinin tıkanması
veya ıslanması, mazot filtrelerinin donması, motorun stop etmesine neden olur. Karlı,
buzlu veya ıslak yollarda araç lastikleri ile yol
arasındaki sürtünme katsayısının azalması
sonucu fren mesafesi uzayacağı gibi direksiyon hakimiyeti de azalır. Genellikle kazadan
sonra anlaşılabilen soğuk havanın en önemli
etkilerinden birisi, gece veya günün ilk saat-
Rüzgar
lerinde çiğ düşmesi Karayollarında kış bakım çalışmalarının
Yeryüzü ile ilişkisonucu yol üzerin- temel amacı, karayolundan beklenen
li olarak, genellikle
de şeffaf ince bir hizmet düzeyinin ve seyir güvenliğinin
yatay olarak gelitabaka halinde buz sağlanmasıdır. Güvenli seyir
oluşturmasıdır. Gizli sağlanamadığı durumlarda önemli can ve şen hava hareketine rüzgar denir [3].
buzlanma denilen
mal kayıplarının görüldüğü trafik kazaları
Rüzgar; estiği yöne
bu durum gün booluşmaktadır.
ve hıza bağlı olarak
yunca güneş almayan, yüksek rakımdan geçen vadilerin kuzey taşıtın hareket doğrultusunu ve aerodinamik
yamaçlarındaki yol satıhlarında oluşur, ilk açıdan taşıtın kararlılığını etkileyen bir unsuranda fark edilmediği için trafik güvenliği açı- dur. Rüzgarın taşıtın hareket doğrultusunu
etkilemesi ile lastikle zemin arasındaki bağsından çok tehlikelidir [4].
lantı azalmaktadır. Bu olay sürücüyü olumsuz
yönde etkileyerek kaza yapmasına neden olSis
Atmosferik su buharının çok küçük su dam- maktadır. Köprülerde rüzgar normalden daha
laları şeklinde yoğunlaşarak yerde yatay gö- kuvvetli esmektedir. Bunun sebebi, köprülerin
rüşü engelleyen (yatay görüş 1000 metrenin sürekli rüzgar akımının etkisinde kalmasıdır.
altında olacak) bulut oluşturması olayına sis Karayollarında ise durum, hakim rüzgar yödenir [3]. Sis, far ışıklarının işarete doğru akı- nüne ve yolun kırmızı kotunun çevreye göre
şını soğurup dağıtmaktadır. Bu yüzden sürüş konumuna bağlıdır. Çünkü yola gelen rüzgar
esnasında yatay görüş mesafesi 3-6 m’nin akımı o bölgedeki hakim rüzgar yönüne göre
altına kadar düşmekte, karşı şeritten gelen değişir. Yapılanma, bitki örtüsü ve bunların
taşıtın algılanması zorlaşmaktadır [5]. Aşırı yolun konumuna göre durumlarına bağlı oladikkatli olunması gereken sisli havalarda sü- rak rüzgarın yönü ve hızı değişebilmektedir.
rücüler yorulurlar, ayrıca görme problemleri
Buharlaşma
de yaşandığından karşı şeride geçme, karşıSıvı maddenin gaz haline dönüşme sürecidan gelen araçla çarpışma, yoldan çıkma gibi
ne buharlaşma denir [3]. Özellikle şehirlerarası
durumlar meydana gelebilir.
Ocak - Şubat - Mart 2009
Ankara Trafik Vakfı
13
TRAFİK
d osya
yollarda ön plana çıkan yol üzerindeki buharlaşma gündüz saatlerinde seyreden trafikte
sorun yaratmaktadır. Yol üzerinde meydana
gelen buharlaşma, görüş mesafesinde yanıltıcı sonuçlar oluşturmaktadır. Sürücülerin
belli bir mesafe sonrasını görmelerini engelleyen buharlaşma olayı karşıdan gelen aracın
görülmesini engellemekte ve sollama hatalarına sebep olmaktadır. Buharlaşma kuru
havalarda ve yağmur yağmasından hemen
sonra meydana gelebilmektedir. Bunun için
yağmurdan hemen sonra veya yağdığı sırada
sollama yaparken emin olmadan hareket etmemekte fayda vardır.
Çiğ Yağışı
Havanın çok soğuk olduğu zamanlarda serpinti kar yağışı şeklinde görülen yağış biçimidir. Çiğ yağışı görüş mesafesini önemli ölçüde
azaltır. Yolların kar tutmasının görülmediği çiğ
yağışında, uyarı levhaları ve yol ince kaygan
bir tabaka ile örtülür. Böylece taşıt kontrolü
zorlaşır, sürücülerin levhaları görmesi engellenir, yol çizgileri görünürlüğünü kaybeder.
Yağış
Bulutlardan düşen, yere kadar ulaşan suyun
sıvı veya katı haldeki yağmur, kar, çisenti, dolu,
buz parçacıkları ile bunların değişik şekillerini
de içeren biçimine yağış denir [3]. Özellikle
yağmur ilk başladığında yol yüzeyinde bulunan toz parçacıkları ıslanarak buz gibi kaygan bir hal alır. Islanan ve çamur haline gelen
toz tabakası lastiklerin dişleri arasına girerek
orayı doldurur. Bu sırada tekerleğin yoldan
alacağı sürtünme kuvveti azalır. Devam eden
yağmurla yol üzerinde biriken su tabakası kalınlığı artar ve tekerlekle yol arasında bir su
kayması olayı gerçekleşir. Aşırı miktarda yağan yağmur görüş mesafesini azaltarak karşı
şeritten gelen taşıtların görülmesini engeller.
Yağışlı havalarda görüş mesafesinin azalma-
14
Ankara Trafik Vakfı
Ocak - Şubat - Mart 2009
sı, yağış nedeniyle fren mesafesinin uzaması,
direksiyon hakimiyetinin azalması, bir tehlike
karşısında müdahale etmede geç kalınmasına, karar vermede gecikmelere ve tereddütlü davranışlara yol açabilir, bu gibi durumlar
sürüş güvenliğini azaltan önemli faktörlerdir.
Yağışlar sonucu oluşan heyelanlar, seller, sanat yapılarının yıkılması, platformda daralmalar sürüş güvenliğini olumsuz yönde etkilediği gibi yolun tamamen trafiğe kapanmasına
da neden olurlar [4].
Sel
Bir bölgede toprağı belirli bir süre için tamamen veya kısmen su altında bırakan; ani,
büyük ve düzensiz su akıntılarına sel denir [6].
Aşırı yağışlar sonucu oluşan sel afeti yol platformunda daralmalara yol açar. Bu da trafik
güvenliğini olumsuz yönde etkilediği gibi yolun tamamen trafiğe kapanmasına da neden
olmaktadır.
Kar
Kar yağışı ve buzlanma, trafik güvenliğini
olumsuz yönde etkileyen ve yoldan beklenen
hizmet düzeyini büyük ölçüde düşüren en
önemli etkenlerden biridir.
Yol Drenajı
Herhangi bir yapıdan yapıya zarar verebilecek suyun doğal veya yapay yollarla uzaklaştırılmasına yönelik yapılan çalışmalara drenaj
denir. Kışın oluşabilecek don etkisi sonucunda
yol zemini içine sıkışmış su, donduktan sonra
hacim değiştirerek yol üst ve altyapısına zarar
verebilmektedir. Ayrıca, su ile karşılaştığında
fiziksel değişim gösteren malzemelerin varlığı (örnek; kil su alınca şişer) yol üst ve altyapısına zarar verir. Zemin taneleri arasına dolan
su, boşluk suyu basıncının doğmasına da neden olabilir.
Bu tip etkileri ortadan kaldırmak için inşası
yapılacak yoldan suyun uzaklaştırılması için
drenaj çalışmaları yapılmaktadır [6].
Heyelan
Zeminin kaya veya yapay dolgu malzemesinden oluşan bir yamacın yerçekimi, eğim, su
ve benzeri diğer kuvvetlerin etkisiyle aşağı ve
dışa doğru hareketine heyelan ya da toprak
kayması denir [6]. Heyelanlar, yamaçta mevcut ve yüzeye yakın olan yeraltı ve yüzey altı
suyunun yeterince drene edilmemesinden
kaynaklanmaktadır. Öncelikle yamaçtaki görünen ve görünmeyen su noktalarının ortaya
çıkarılması ve akışın başka tarafa yönlendirilmesi gereklidir [2].
Gündüz saatlerinde güneşin etkisiyle yol
yüzeyinde biriken karın eriyip, akşam saatlerinde tekrar kar yağışı ve sıcaklığın eksi değerlere düşmesiyle eriyen kısım üzerine yağmasıyla zemini kayganlaştırır ve bu da kaza riski
oluşturur. Eğer bu olay köprülerde gerçekleşirse durum biraz daha ciddidir. Çünkü köprüler sürekli olan rüzgar akımlarıyla karşı karşıya
olduklarından buzlanma çok daha kolay bir
şekilde gerçekleşir. Kara buz denilen bu olay
en çok kaza riski oluşturan durumdur.
Yağış ve sürüklenme ile yola gelen karın kalınlığı 5 cm’yi aştığında, yoldaki trafik akışı bu
durumdan etkilenir ve seyir zorlaşır. Kalınlık
10 cm’ye ulaştığında ise, otomobil ve benzeri araçların yolda kalması ve yolu kapatması
olasıdır.
Ulaşım ve trafik güvenliği açısından bakıldığında kar, yolun üzerine dört farklı şekilde
gelerek yolu olumsuz etkiler.
• Kaba kar
• Tipili kar
• Kuvvetli Fırtına (bora)
• Sürgün Kar
Ocak - Şubat - Mart 2009
Ankara Trafik Vakfı
15
TRAFİK
d osya
kuru ve durmakla
Kaba Kar
Karayolu ağındaki mevcut yollarda
ağırlaşmış kar taKaba kar; daha
yeterli ve etkili bir kış bakım programı
nelerinin rüzgarın
çok havanın soğuk
uygulanmadığı takdirde hizmet
etkisiyle yola süolmadığı yumuşak
düzeylerinde çok önemli kayıplar
rüklenmesi duruhavalarda her yere
oluşmakta,
hatta
hizmet
kesintilerine
mudur.
eşit miktarda yağan
neden
olmaktadır.
Karın yol yüzekardır. Lapa lapa
yinde birikmesi en
denilen iri taneli bir
şekilde yağdığından yolu fazla sıkışık olmayan çok sürgün kar durumunda olur. Eğer zamagevşek bir tabaka halinde örter. Bu tip karlar nında müdahale edilmezse yollar uzun süre
yarı sulu halde iken hava aniden soğursa buz kapanır. Ayrıca, yol üzerindeki karın temizlenmesi esnasında yolun yapısında bozulmalar
tutarak yolu tehlikeli bir biçime sokar.
meydana gelmektedir.
Tipili Kar
Kışın genelde 0 derecenin altında sıcaklığı
Havanın çok soğuk olduğu durumlarda
kuvvetli rüzgarla birlikte yağan kar şeklidir. olan yol üzerine düşen yağmur taneleri anınÇok kısa sürede yolu kapatır ve görüş mesa- da soğuyacağından bu parlak bir buz tabakası oluşmasına sebep olur. Bir diğer durumda,
fesini önemli ölçüde azaltır.
karın içerisinde oldukça fazla su içermesi durumunda sulu kar / sulu buz söz konusu olur.
Kuvvetli Fırtına (bora)
Kar yağmadığı halde daha önce yağan yu- Bunun engellenmesi için de yol üzerine tuz
muşak karın, kuvvetli rüzgarla yerden belli bir ve/veya eritici solüsyon serilir.
yüksekliğe kadar kalkması durumudur. Tipili
Türkiye koşullarında tipi şeklinde yağan
karda olduğu gibi görüş mesafesi azalır ve yotoz kar hakim rüzgar yönüne göre savrulur
lun buzlanması aniden olur.
ve özellikle karayollarının yarmalarında biSürgün Kar
riken bazen 10-12 m derinliğindeki kar, yol
Kar yağmadığı halde daha önce yağan kapanmalarına sebep olur. Kara ve demiryol-
16
Ankara Trafik Vakfı
Ocak - Şubat - Mart 2009
larında kar birikmesini engellemek ve biriken
kar (kürtün) konumunu kontrol altına almak
amacıyla kar perdeleri (siperleri) de kullanılabilir.
Karın yoldan temizlenmesi aşamasından
hemen sonra bir kar yağışı olması durumunda ise karın birikmesine yer kalmamaktadır.
Bu gibi durumlarda yolların rotatif denilen kar
püskürtme makineleri ile kardan temizlenmesi gerekmektedir. Bu işlem de hem maddi
açıdan külfetlidir hem de yola ciddi şekilde
zarar vermektedir. Karla mücadele yol dışında
olursa hem ekonomik olur hem de yola zarar
verilmemiş olur. Bunun için yolların sürgün
karla kapanması muhtemel olan yerlerine yeterli sayıda kar siperleri konularak sürüntü ile
gelen karların yola gelmesi engellenir.
Kar birikmesini önlemenin diğer bir yolu
da canlı kar siperleri oluşturulmasıdır. Ağaç
ve çalılardan oluşan canlı kar perdelerinde
yükseklikleri sabit tutulan türler seçilmelidir.
Ayrıca, genel olarak canlı kar perdelerinin yoldan 20-25 m uzaklıkta inşa edilmeleri uygun
olmaktadır.
Kazalara sebep olan kar birikimini önlemek
amacıyla yapılacak olan canlı kar perdeleri,
ağaç ve çalıların yolun iki yanına uygun bir şekilde dikimi ile sağlanır. Bitkisel kar perdeleri,
yazın kaldırılan ahşap perdelere göre daha
ekonomik, sürekli ve estetiktir. Rüzgar yönüne dik ağaç, ağaççık ve çalılıklarla oluşturulurlar. Kimi zaman ise yol kenarında dikili olan
ekinler anlaşmalı olarak kesilmeyerek sürgün
karla yola gelen kar engellenmiş olur.
Çığ
Kar çığları, dağların üst kısımlarında kar
kütlelerinin hızla kayması ya da düşmesi sonucu oluşurlar. Çığlar yerleşim birimleri, tarım
arazileri, haberleşme, ulaşım ve enerji iletim
hatları, sanayi, askeri ve diğer benzeri tesisler
için büyük tehlikeler oluşturmaktadır. Çığ nedeniyle yola inen kar tabakasının yoğunluğu
sıkışmadan dolayı normal karın yoğunluğundan birkaç misli daha fazla olduğundan (yoğunluk 600- 700 kg/m3e erişir), çığ mücadelesi kar mücadelesine nazaran daha pahalı, zor
ve zaman alıcıdır. Çığ bölgelerinin tanınması,
kar örtüsünün durumu ile meteorolojik koşulların incelenmesi gibi yöntemler yardımıyla çığ oluşumunun önceden tahmin edilebilmesi çığdan korunmayı sağlamaktadır.
Olumsuz Hava Koşullarında Trafik Güvenliğinin Artırılması İçin Alınabilecek
Tedbirler
• Sürücülerin alabileceği tedbirler
• Araçta alınabilecek tedbirler
• Karayolunda alınabilecek tedbirler
Sürücülerin alabileceği tedbirler
• Sıcak havalarda yola çıkmadan önce ağır
ve fazla yemek yenmemelidir.
• Giysiler mümkün olduğunca hafif ve rahat
olmalıdır.
• Uyku getirici, refleksleri azaltıcı ilaçlar alınmamalıdır.
• Şehir içinde araç kullanacak sürücüler ise
kötü hava koşulları (kar, buz, yağış, sis gibi)
nedeniyle fren mesafesinin uzayacağını düşünerek takip mesafesini arttırmalı, ani duruşlardan ve manevralardan kaçınmalı, şerit
değiştirmelerde ve dönüşlerde mutlaka işaret vermeli ve hızlarını azaltmalıdırlar.
• Yağışlı havalarda, yayaların daha dikkatsiz, telaşlı ve aceleci davranacakları göz önüne alınarak daha aktif ve etkin durumda olan
sürücüler yayalara karşı biraz daha anlayışlı
davranmalıdır.
• Kışın soğuk havalarda yolda gizli buzlan-
Ocak - Şubat - Mart 2009
Ankara Trafik Vakfı
17
TRAFİK
d osya
ma olacağı tahmin edilen yerlere yaklaşırken
hız mutlaka azaltılmalı, ani duruş ve manevralardan kaçınılmalıdır.
• Yarma şevlere yaklaşırken heyelan olabileceği, yola taş, kaya parçası düşmüş olabileceği düşünülerek yakın ilerisi görülmeyen
virajlara girerken hız azaltılmalıdır.
• Aşırı sıcak havalarda asfalt sathi kaplamalarda asfalt terlemesi nedeniyle kaygan hale
gelen yol kesimlerinde hız azaltılarak ani manevralardan kaçınılmalıdır.
• Yetkili kurumların yol durumu ve trafik
akışı ile ilgili yaptığı uyarılar dikkate alınmalı
ve trafik kurallarına kesinlikle uyulmalıdır.
Araçta alınabilecek tedbirler
• Özellikle yağışlı havalarda görüş mesafesi
azalmaktadır. Sürüş güvenliği açısından silecekler önemli yer tutmaktadır. Bu yüzden her
yıl düzenli olarak silecekler değiştirilmelidir.
• Yağışlı ve sisli havalarda görüş mesafesi kadar, görünmek de önemlidir. Hem yolu rahat
görebilmek hem de yolu kullananlar tarafından görünmek amacıyla farlar yakılmalıdır.
• Aşırı yıpranmış ve diş derinliği azalmış lastikler fren mesafesini artırır, bu da kaza riski
oluşturur. Ayrıca karlı, buzlu veya ıslak yollarda aracın kaymasına neden olur. Bu sebeplerden lastik bakımına özen gösterilmelidir.
• Özellikle yağışlı havalarda, ıslak zeminde
fren mesafesinin artması nedeniyle fren sisteminin bakımı ve kontrolüne dikkat edilmelidir.
Yolda Alınabilecek Tedbirler
• Türkiye’de mevcut yönetim altyapısında,
yol kış bakımı ve kar–buz mücadelesi yerleşim yerlerinde yani il ve ilçelerin içinde yerel
yönetimlerce, şehirlerarası yollarda ve ana arterlerde KGM, köy ve kasaba yollarında il özel
18
Ankara Trafik Vakfı
Ocak - Şubat - Mart 2009
idarelerince yapılmaktadır. Kış programına
dahil olan yolların açık tutulması için yapılan
çalışmaların tümüne birden ‘Kar Mücadelesi’
denilmektedir. Kar Mücadelesi; yolda karın birikmesini önlemek, biriken karı yoldan uzaklaştırmak ve buz tutan kesimlerde araçların
kaymasını engellemek amacıyla yol üzerinde
yapılan çalışmaları kapsar.
• Kar tutması ve buzlanmaya karşı temizleme ve tuzlama çalışmaları zamanında ve gerektiği sıklıkta yapılmalıdır.
• Ayrıca, özellikle aşırı kar yağışına maruz
kalan doğu bölgelerindeki yollarda kar birikmesi ve kar savruntusuna önlem olarak yol
kenarlarına kar perdeleri yapılmalıdır.
• Taşkın, sel ve aşırı yağışlardan ötürü meydana gelecek yol tıkanmalarına karşı yolun
drenajının iyi yapılması gerekmektedir.
• Türkiye’de yollar genellikle asfalt kaplamadır, asfalt da olumsuz hava koşullarında
çabuk deformasyona uğradığından bu yollarda düzenli olarak bakım ve onarım işlemleri
yapılmalıdır.
Kaynaklar
[1]. Gürer, İ., Gürer, N., “Trafikte Yol, Çevre ve
Meteorolojik Faktörler”
[2]. Avcı, E., 2006, “Doğu Anadolu Bölgesinde Karla Mücadele Karakter ve Stratejilerinin
Trafik Güvenliği ve Çevresel Etkileri Açısından
Analizi”, DSİ Kar Hidrolojisi Konferansı, Bildiri,
2006
[3]. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, Meteoroloji Sözlüğü, 2002
[4]. Coşkun, A., “İklim Koşullarının Sürüş Güvenliğine Etkileri”, II. Ulaşım ve Trafik Kongresi”, Ankara, 1999
[5]. Işık, M., “Reflektif Yol İşaretlerinin Gece
Görünürlüğü”, Trafik ve Yol Güvenliği II. Uluslararası Kongre Sergisi, 2004
[6].http://tr.wikipedia.org/wiki/Drenaj, 2008
Trafİk kazalarında yüzde 4 oranında hava
şartlarının da etkİlerİ bulunmaktadır.
Ocak - Şubat - Mart 2009
Ankara Trafik Vakfı
19
TRAFİK
d osya
yol öyküleri
Selahattin EKREMOĞLU
E. Ankara Vali Yardımcısı
20
Ankara Trafik Vakfı
Ocak - Şubat - Mart 2009
Kasım ayının yarı bulutlu, yarı güneşli bir gününde, Ankara’ya bağlı ilçelerden birisine meşe
fidanı ve palamudu dikmeye gidiyoruz. İlçe belediye başkanlığı, sivil toplum örgütlerinden birisiyle anlaşmış, gönüllülerin davetiyle ben de bu
etkinliğe katılıyorum.
Yaşıma ve sıfatıma hürmeten, belediyeye ait
otobüste, sürücünün arkasındaki koltuğa oturuyorum. Tüm yolcular geldiğinde yola çıkıyoruz.
Sürücü deneyimli birisine benziyor. Otobüs en
az 15 yaşında, gözüm ister istemez göstergelere takılıyor. Hız gösteren, motor devrini gösteren
ve yakıt durumunu gösteren göstergelerin hiçbirisi çalışmıyor. Arabanın modeli ve yaşı nedeniyle olabilir diyorum ama kafama da takılıyor
doğrusu… Bir belediye, göstergeleri bozuk bir
arabayı nasıl trafiğe çıkarır?.. Haydi, çıkardı diyelim, yollarda hiç mi denetlenmiyor ya da denetimden nasıl sıyrılıyor? Bu sorularla meşgul
olurken, Ankara’nın dışına doğru yol alıyoruz. Bir
dönemeçte aracın, sürücüsünün kontrolü dışında hem titrediğini hem de sağa sola kaydığını
görüyorum.
Ne oluyor? Lastiklerden birisi mi patladı? Dur
da bakalım, diyorum.
Bu arada yolcu almak için otobüs duruyor ve
şoför lastiklere bakıyor.
Serinkanlı bir şekilde gülümseyerek,
- Lastikler sağlam beyim, lastiklerde bir şey yok.
diyor. Yola koyuluyoruz. Biraz sonra araba yine
sağa sola titreyerek kayıyor. Aklıma rot başlarının
gevşek olabileceği geliyor. Sorduğumda, sürücü
düşüncemi doğruluyor. Tüm yolcular gibi ben de
korkuyorum doğrusu…
Bir ara sarsıntısız epey yol alıyoruz. Bir dönemeçte otobüs yeniden kısa bir sallantı geçiriyor.
Sürücünün yüzüne bakıyorum iç aynadan…
Sakin sakin gülümsüyor…
Kendisine baktığımı görünce,
- Beyim, ben bu arabayla Çanakkale’ye şehitlerimizi ziyarete, öğrenci ve velilerini götürdüm, getirdim. Evvelallah hiçbir şey olmaz. Böyle dernek
çalışmaları olduğunda, bu arabayı kullanıyoruz.
Demez mi?
Sağ salim ilçe merkezine geliyoruz. Hoş beşten
sonra Belediye başkanına aracın durumundan
söz ediyorum. Önemsemiyor… Ya öyle mi? diyor
ve başka konulara geçiyoruz.
Bir süre sonra, aynı otobüsle fidan dikim alanına hareket ediyoruz. Bu kez Belediye başkanı yanıma oturuyor. Araç bir ara sağa sola kaçıyor ve
titriyor. Başkan, sürücüye ne olduğunu soruyor.
Sürücü aynı pişkinlikle arabanın rotlarında boşluk olduğunu; bundan dolayı aracın titrediğini
söylüyor.
Dikim alanına kadar gidiyoruz. Fidanların dikiminden sonra belediyenin düzgün bir pikap aracıyla Ankara’ya dönüyorum.
Otobüste birlikte yolculuk yaptığım gönüllüler
inşallah yeni bir araçla dönerler diye dua ediyorum…
Ve düşünüyorum kim kabahatli diye…
1- Otobüsün bakımını yaptırmadan trafiğe çıkartan Belediye yönetimi mi?
2- Çoluk çocuk sahibi, her an kaza yapma ve hayatını kaybetme riskine rağmen, kamudaki görevine devam edebilmek için, direksiyona çıkmaya
kendini zorunlu duyumsayan sürücü mü?
3- Fidan dikimine geç kalmamak için, düzensiz
araçla yola devam etmeyi kabullenmiş olan ben ve
gönüllü insanlar mı?
4- Uzunca zamandır yoğun trafikte gezen otobüsün hiç farkında olmayan trafik denetleme görevlileri mi?
5- Ya da bizi yeterince korkutmayı başaramayan
trafik canavarı mı?
6- Ya da hepsi mi?
Bilgi Notu
Karayolları Trafik Kanunu’nun 30 ve 31. maddelerine göre donanımları eksik taşıtla trafiğe çıkan sürücülere 61,00-YTL-125,00-YTL para cezası ve ihtar, tekrarı halinde Trafikten men cezası uygulanır.
Ocak - Şubat - Mart 2009
Ankara Trafik Vakfı
21
TRAFİK
d osya
Gençlerde
Riskli Sürücü
Davranışlarının
Psikolojik Nedenleri
Prof. Dr. Nebi Sümer
Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Psikoloji Bölüm Başkanı
22
Ankara Trafik Vakfı
Ocak - Şubat - Mart 2009
D
ünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 2004
yılında yayınladığı kapsamlı rapora
göre bütün dünyada 40 yaşın altındaki insanlar için birinci ölüm ve yaralanma nedeni
trafik kazalarıdır. Aynı raporda, son yıllarda
gelişmiş ülkelerde trafik kazaları ve bununla ilişkili ölümlerde ciddi oranlarda azalma
gözlendiği; buna karşın Türkiye’nin de içinde bulunduğu, gelişmekte olan ülkelerde
ise artışın devam ettiği belirtilmektedir.
Trafik kazalarına yol açan çok sayıda faktör olmasına karşın, en önemli faktörün
riskli sürücü davranışları olduğu konusunda dünyadaki bütün araştırmacılar hemfikirdir. Gelişmiş ülkeler, trafik kurallarına
uyma alışkanlığını “genel norm” düzeyine
çıkararak başta hız kontrolü ve emniyet kemeri kullanma konuları olmak üzere, sürücü davranışlarını kalıcı olarak değiştirmede
başarı kazandıkları için, kazaları belirgin
olarak azaltabilmişlerdir. Bunun yanında
trafik mühendisliği uygulamaları, denetimde ileri teknoloji araçlarının kullanımı,
yolların ve araçların ulaşım kolaylığı ve güvenliği bakımından mükemmelleştirilmesi
gibi faktörlerin de kazaların azaltılmasında
dolaylı ya da doğrudan katkıda bulunduğu
bilinmektedir. Ancak, kazaların azalmasında temel etmen, riskli sürücü davranışlarının değiştirilebilmiş olmasıdır. Riskli sürücü
davranışları alışkanlıklara, yerleşik tutumlara ve toplumda genel kabul gören yaygın
davranış normlarına dayandığı için, değiştirmesi oldukça zordur ve değişime direnç
gösterirler. Bu yazıda genel olarak riskli sürücü davranışlarının nedenlerine ve neden
değişime direnç gösterdikleri konusuna
değinmek istiyorum.
Ocak - Şubat - Mart 2009
Ankara Trafik Vakfı
23
TRAFİK
d osya
Yüzde 60’a varan oranlarda trafik kazalarında temel etmen hızdır ve riskli sürücü
davranışlarının başında hızlı araç kullanma gelmektedir. Bütün dünyada hızlı araç
kullanma, özellikle genç erkekler arasında
yaygındır. Gençlik döneminin (özellikle
16-21 yaşları arasındaki gençler için) en
temel özelliklerinden birisi “uyaran ve heyecan arama” eğilimidir. Daha çok ergenlik dönemine özgü biyolojik ve psikolojik
özellikler nedeniyle yüksek olan bu eğilim,
riskli, yeni, sıradan olmayan, heyecan ve
zevk verici davranış ve faaliyetleri sürekli
olarak yapma isteği olarak tanımlanabilir.
Araştırmalar, risk almayla yakından ilişkili
olan heyecan ve uyaran arama güdüsüne
yüksek oranda sahip olanların, kaza yapma
olasılığının da görece yüksek olduğunu
göstermektedir. Erkeklerde kızlardan daha
yüksek olan bu eğilimi daha da tehlikeli
ve riskli hale getiren ise genç sürücülerin
genellikle aynı zamanda deneyimsiz ya da
acemi sürücü olmalarıdır.
Araştırmalar, çoğunluğu 18-25 yaşları
arasında gençler olan deneyimsiz (acemi)
sürücülerin ehliyetlerini aldıktan sonraki
ilk altı ay içinde, deneyimli sürücülerden
yaklaşık altı kat daha fazla kaza yaptıklarını
göstermektedir. Deneyimsizlerin çok kaza
yapmaları genellikle tehlike algısı eksikliği
olarak bilinen ve yoldaki muhtemel tehlikeleri önceden kestirme ve zamanında
uygun önlem alma becerisindeki eksiklikten kaynaklanır. Yol okuma becerisi olarak da tanımlayabileceğimiz bu özelliğin
kazanılması sadece yeterli araç kullanma
deneyimiyle mümkündür. Riskli genç sürücü davranışların değiştirilmesi ve gençlere
kendilerini (ve heyecan arama eğilimleri24
Ankara Trafik Vakfı
Ocak - Şubat - Mart 2009
ni) kontrol edebilmeyi öğretebilmek için
en kritik dönem, tehlike algısı becerisinin
de kazanıldığı, araç kullanmaya başlama
dönemidir. Gelişmiş ülkelerde stajyer sürücülük vb. olarak adlandırılan yeni uygulamalarla, acemiler yol okuma becerisini
kazanırken, aynı zamanda güvenli sürücülük için gerekli olan olumlu davranışları da
kazanmalarına yönelik önlemler alınmaktadır. Burada temel amaç, hız sınırlarına ve
diğer trafik kurallarına uymayı yerleşik bir
alışkanlık haline getirmektir.
Erken dönemde kazanılması gereken
en önemli iki davranış; aşırı hızlı araç kullanmaktan kaçınmak ve emniyet kemeri
kullanma alışkanlığı kazanmaktır. Trafik
güvenliği karnesi iyi olan Avrupa ülkelerinde bile, sürücülerin yarıdan fazlasının
sürekli olarak hız sınırlarının üzerinde araç
kullandığı bilinmektedir. Ancak, bu oran
ülkemizde çok daha yüksektir. Araştırmalar hız bakımından en üst yüzde 10 dilime
giren sürücülerin, alttaki yüzde 10 dilime
girenlerden iki kat daha fazla kaza yaptıklarını göstermektedir. Özellikle ölümlü ve
ağır yaralanmalı kazalarda aşırı hızın en
temel neden olduğu dikkate alındığında,
aşırı hızı engellemeye yönelik önlemlerin
önceliği ortaya çıkmaktadır.
Batı ülkelerindeki uygulamalardan biri,
ehliyetin gençlere başlangıçta bir ya da iki
yıllığına geçici olarak verilmesi ve bu sürede belirli bir sayının (ya da ceza puanının)
altında ceza alan ve birden fazla kaza yapmayanlara, yani güvenli sürücü olduğunu
kanıtlayanlara, ehliyetlerinin kalıcı olarak
verilmesidir. Bunun dışında ehliyetin ilk
aylarında sadece ebeveyn ya da deneyim-
li bir yetişkinin refakati altında
araç kullanmaya izin vermek, şehirlerarası yollarda ve gece araç
kullanmanın sınırlandırılması vb.
çok sayıda riski ve/veya riskten
kaçınmayı öğretmeyi amaçlayan
uygulamalar mevcuttur. Bu tür
uygulamalarla gençler sürücülük deneyiminin başında güvenli
sürücülük alışkanlığı kazanarak,
gelecekteki olumsuz sürücü davranışlarına karşı da bir nevi aşılanmış olurlar.
Gençler arabayı ulaşım dışında
bir amaç ve motivasyonla, daha
çok kendilerini ifade etmek amacıyla kullanma eğilimindedirler.
Kendilerini duygusal olarak iyi
hissetmek, gelişen yeteneklerini
başkalarına ve kendilerine kanıtlamak, akranları arasında kabul görmek ve onların onayını
alabilmek ergenlik ve ilk gençlik
yıllarında çok önemlidir. Bu da
araç kullanmaya duygusal bir anlam katmakta ve istediği izlenimi
arkadaşlarına aktarabilmek için
gençleri daha fazla risk almaya
sevk etmektedir. Bu duygusal
ihtiyaç, hızlı araç kullanırken, sürekli cep telefonuyla konuşma
ve heyecanlı yüksek seste müzik
dinleme gibi dikkat ve konsantrasyon üzerinde olumsuz etkisi
olan “ikincil görevlerle” birleştiğinde, risk katlanarak artar. Bütün bu risk faktörlerinin bir arada
olması, yani deneyimsiz genç bir
sürücünün yüksek seste müzik
Ocak - Şubat - Mart 2009
Ankara Trafik Vakfı
25
TRAFİK
26
d osya
Ankara Trafik Vakfı
Ocak - Şubat - Mart 2009
dinlerken telefonda konuşarak aşırı hızda araç kullanması, araç kullanmayı riskli olmaktan öte bir tehlike boyutuna taşımaktadır.
Heyecan arama ve duygusal amaçla araç kullanma
dışında “antisosyal” ve dürtüsel” kişilik özelliklerinin de
kaza yatkınlığı ile ilişkili olduğu bilinmektedir. Genel
olarak erkekler arasında daha yaygın olan antisosyal
kişiliğin en belirgin özellikleri kurallara uymama, başkalarının haklarına sürekli saygısızlık ve kişisel çıkar
ve zevk için başkalarını kullanmaktır. Antisosyal kişilik
özelliğinin, diğer dönemlere oranla gençlik döneminde daha sık görüldüğü ve saldırganlık eğilimi ile suça
karışmada en önemli etkenlerden birisi olduğu bilinmektedir. Bazı gençler antisosyal eğilimlerini daha çok,
sürücülük davranışlarına yansıtarak gösterirler. Toplumumuzda trafik ihlallerinin genellikle ciddi bir suç olarak algılanmaması da antisosyal eğilimi olanların bunu
araba sürerken “tatmin” etmelerini kolaylaşmakta ve
kısmen kabul görmektedir.
Dürtüsel kişilik herhangi bir zamanda aklına estiği
gibi davranma ve bir davranışı olası olumsuz sonucunu
dikkate almadan gösterme olarak tanımlanabilir. Dürtüsel kişilik özelliği gösteren gençler güvenlik yerine
hızı tercih ederler ve genellikle kızgın ve yarışmacı bir
motivasyonla araç kullanırlar. “Çılgın sürücü” olarak da
adlandırılabilen bu gençler, trafikte en riskli davranışları gösteren kişilerdir.
Bunların dışında çok sayıda psikolojik faktör nedeniyle gençlerin riskli davranışları objektif olarak algılamaları mümkün değildir. Bir sürü psikolojik yanlılık
nedeniyle sürücüler gerçekte önemli bir risk olan ve
sonuçta kazaya yol açan çoğu davranışı riskli olarak algılamaz. Bunların birkaç tanesine daha değinelim. Riski
doğru algılamayı engelleyen psikolojik engellerin başında, kendini yüceltme yanlılığı olarak isimlendirebileceğimiz, sürücülerin kendilerini başkalarından daha
iyi bir sürücü olarak görmeleri gelir. Araştırmalar, bu
eğilimin evrensel olarak yaygın olduğunu göstermekOcak - Şubat - Mart 2009
Ankara Trafik Vakfı
27
TRAFİK
d osya
tedir. Örneğin İngiltere’de Steve McKenna,
hız yaparken yakalanan 20.000 sürücü ile
yaptığı bir araştırmada, sürücülerin sadece
yüzde 4’ünün kendilerini diğer sürülerden
daha az yetenekli gördüklerini ve büyük bir
çoğunluğun ise kendilerini başkalarından
daha iyi sürücü olarak değerlendirdiğini
bulmuştur. “Bana bir şey olmaz” anlayışı olarak özetlenen bu yanlılık, özellikle trafik kurallarına uyma alışkanlığı olmayan ülkelerde
daha yaygın görülmektedir. Ayrıca, trafikte
alınan her risk bir kazayla sonuçlanmadığı
için, sürücülerin kafalarında, risk yaygınlığı
ile kaza sıklığı arasındaki ilişkiyi kurmaları
zordur. Kendini becerikli olarak algılayan sürücüler kendi riskleri sonucu kaza yapsalar
bile, yanlı algıları nedeniyle bunu kolayca
diğer sürücülere ya da koşullara atfetmekte;
böylece olumsuz tecrübeden ders çıkarma
fırsatını da kaçırmaktadırlar.
Araç kullanma becerisine aşırı güven bir
başka risk faktörüdür. Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Psikoloji Bölümü’nde yürüttüğümüz araştırmalar, çok kaza yapan ve trafik
suçu işleyen sürücülerin kendilerini en becerikli ya da “iyi” sürücü olarak tanımlayanlar olduğunu göstermiştir. Güvenlik algısı ve
riskten kaçınma motivasyonu ile dengelenmemiş, becerikli ya da cevval sürücü algısı,
kaza yatkınlığı için ciddi bir risk faktörüdür.
Araç kullanma becerisine aşırı güven, aslında bir anlamda genel bir aşırı güvenle
birleşerek risk algısını olumsuz yönde etkilemekte ve özellikle deneyimsiz oldukları
aşamada, acemi sürücüler için ciddi bir tehlike oluşturmaktadır.
Aşırı iyimserlik ve kontrol yanılsaması da
riskli araç kullanma davranışı ve kaza yatkınlığı ile ilişkili diğer önemli faktörlerdendir.
28
Ankara Trafik Vakfı
Ocak - Şubat - Mart 2009
Hayatı ve geleceği aşırı iyimser olarak
değerlendiren gençler yoldaki tuzakları
ve tehlikeleri de nesnel olarak algılayamazlar ve onları hep olduğundan daha
küçük ve savuşturulabilecek tehlikeler
olarak görürler. Bu özellik, kontrol yanılsaması dediğimiz “başıma gelecek
olayları her koşulda kontrol edebilir ve
onlarla baş edebilirim” gibi bir algıyla
birleşince, gençleri tehlikeleri görme
konusunda yanıltmaktadır.
Trafik suçlarının gerçek suç olarak algılanmaması, trafik denetiminin sadece ceza kesmek ve para toplamak olarak görülmesi, özellikle ticari sürücüler
arasında denetime karşı dayanışma
duygusuyla bir tepki ve direncin olması da risk algısı üzerinde olumsuz etkisi
olan diğer faktörlerdir. Gençler trafik
güvenliği için gerekli olan trafik ve
güvenlik denetimini kazaları azaltan,
kendi yararlarına bir uygulama olarak
değil; daha çok özgürlüklerini sınırlayan “otoriter” bir yaptırım olarak algılamakta ve bu dönemde her türlü sınırlamaya tepki gösterdikleri gibi, trafik
denetimine de tepki göstermektedir.
Bu durumda da denetiminin psikolojik
etkisi ve yaptırım gücü azalmaktadır.
Genç nüfus oranımızın yüksekliği ve
gençlerin ehliyet alma oranlarındaki
hızlı artış dikkate alındığında genç sürücülerin trafik güvenliğinde “hedef”
grup olarak görülmesi gerekir. Gençlerin olumlu sürücü davranışlarını araç
kullanma kariyerlerinin başında kazanmaları için gerekli uygulamalara bir an
önce başlanması, tüm toplumun yararına olacaktır.
Ocak - Şubat - Mart 2009
Ankara Trafik Vakfı
29
TRAFİK
b i l gi l endi rme
Alkol ve
Trafİk
“Bir kadeh içtim bir şey olmaz. Yahu alkol sınırını geçmez bu kadarcık içki! ” diyenlerden misiniz? O zaman sizi bir kez daha düşünmeye davet
ediyoruz. Güzel eğlendiğiniz bir gece hüsranla
sonuçlanabilir, kendinize, sevdiklerinize zarar
verebilir hatta can kayıplarına neden olabilirsiniz. Ama öte yandan, bilinçli bir birey ve sürücü
olarak, alkolün bedeniniz üzerindeki etkilerinin
farkında olmalı, trafikte sürüş güvenliğiniz açısından alkolün ne gibi riskler teşkil ettiğini bilmeli
ve alkollü araç kullanmamalısınız. Gelin alkolün
vücudumuz üzerindeki etkilerine yakından bakalım.
Alkolün vücudumuzda etki göstermesi için
yüksek miktarda alkol tüketmek gerekmiyor.
Sağlık açısından riskli olmayacağını düşündüğünüz miktarlar da alkolün zararlı etkilerinin görülmesi için yeterli. Kandaki alkol oranının on binde
bir düzeyine çıkması bile bu etkilerin görülmesi
açısından yeterlidir. Alkolün fiziksel ve psikolojik
etkileri bulunmakta, alkol alımıyla birlikte çekingenliğin azalmasıyla, kişide korkunun azalması,
kendine aşırı güven, risk almaya yatkın olma gibi
etkiler görülmektedir. Bu etkilerin görüldüğü alkollü sürücü, yalnızca kendi hayatını riske atmakla kalmaz, araç içinde bulunan diğer yolcuların
ve trafikte bulunan diğer insanların da hayatını
riske sokacak tehlikeli manevralarda bulunur,
aşırı hız yapmaktan çekinmez.
Bunun yanı sıra alkol, kişinin kontrolünü yitirmesine de neden olur. Gündelik hayatında kurallara uyan, saygılı bir insan alkol aldığı zaman
bambaşka biri gibi davranabilir. Alkolün etkileri
yalnızca davranış bozukluğu olarak görülmez,
aynı zamanda sürücünün araç kullanma beceri30
Ankara Trafik Vakfı
Ocak - Şubat - Mart 2009
leri üzerinde de alkolün etkisi büyüktür. Alkollü
sürücülerin sebep olduğu pek çok kazanın nedeni yitirilmiş kontrol becerisidir.
Alkolün risklerini değerlendirirken, alınan alkol miktarı üzerinde de durmamız gerekir. Ne
yazık ki bu konuda yanlış inançlar bulunmaktadır. Yukarıda da söz ettiğimiz gibi, alınan alkol
miktarının araç kullanma becerisi üzerinde etkisi
olmayacağı düşünülmektedir. Bu da riski arttırmaktadır.
Kimi sürücüler, alkollü araç kullanırken polis
tarafından yakalandıklarında sadece birkaç duble alkol aldıklarını, bunun bir tehlike yaratmayacağını iddia ederler. Dilerseniz, gelin bu iddiaların ne derece doğru ne derecede yanlış olduğunu hep birlikte görelim.
Kandaki alkol miktarı promil olarak ifade edilir.
Peki promil ne anlama gelir? Promil; 100 mililitre kandaki alkol miktarının, miligram cinsinden
gösterilmesidir.
Yaklaşık 0,5 promil değerinden sonra kaza ihtimalinde artış eğilimi görülmektedir. Bu ani artış
sonucunda ise kanında 1.00 promil alkol saptanan sürücülerin ise yüzde 70’inin çeşitli suç ve
kazalara neden olduğu saptanmıştır. Farklı ülkelerde sürücüler için farklı alkol limitleri belirlenmiştir ancak, ülkemizde sürücüler için konulmuş
yasal alkol sınırı 0,5 promildir.
Peki 0,5 promil ne kadar alkole denk gelmektedir? Hiçbir zararı olmayacağını düşündüğünüz
1 duble rakı, bir duble vodka veya 2 kadeh şarap içildiğinde kandaki alkol oranı yasal limitlere
ulaşmaktadır. Yani, alınan alkol miktarı hakkındaki kanılar yanlıştır.
Bir küçük bira 0,33 litre • Bir büyük bira 0,50 litre
Bir küçük şişe rakı 0,33 litre • Bir büyük şişe rakı 0,75 litre
Bir tek içki 0,02 litre • Bir duble içki 0,04 litre
Alkol alan kişi sarhoş olmasa da bedensel
olarak alkolden etkilenmeye başlamıştır. Gelin
promil düzeyi ve alkolün etkilerine bakalım, aşa-
ğıdaki tabloda alınan alkol miktarı ve gözlenen
değişiklikler verilmiştir:
Ölçüm değeri Alkol etkisi
(promil)
0.2
0.5
1
1.5
2
3
Ölçüm değeri
(ml/dl)
Ruh halinde değişiklik, dav- Sıcaklık hissi, yüzde kızarma, 50
ranış kontrolünde azalma algı yavaşlaması, düşüncede
açıklık, kendine güven, atılganlık, konuşkanlık
Belirgin gevşeme, dikkat Algılama yavaşlığı, dikkat 100
azalması, koordinasyon ve bozulması, reflekslerde yamuhakeme bozukluğu
vaşlama, kontrol güçlüğü,
fazla konuşma, gülme, duygusallaşma
Ruh halinde dalgalanma Hareketlere hakim olamama, 150
konuşma ve yürüme bozukluğu, çift görme
Yürüme ve konuşmada Ayakta duramama, kusma, 250
zorluk, denge ve koordi- sızma
nasyon kaybı
Ağrı ve diğer fiziksel du- Bilinç kaybı, idrar kaçırma, 350
yumlarda azalma
hipotansiyon, solunum yavaşlaması, terleme
Bilinçte bulanıklık- kayıp Ölüm ihtimali
500
Ülkemizde, uyuşturucu, uyutucu ve keyif verici gibi özelliklere sahip doğal ve sentetik psikotrop maddeleri almış olanlar ile alkollü içki almış
olması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini
kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri
yasaktır.
Bu maddeleri almış olarak araç kullandığı denetimlerde tespit edilenler, sürücülerin aldıkları
miktara bakılmaksızın trafikten men edilirler. Bu
maddelerin alınıp alınmadığının tespiti yeterli
teknik ve tıbbi imkanlara sahip sağlık kuruluşlarında, kan ve idrar analizleri yapılmak üzere tespit edilirler. Sürücüler, kanlarındaki alkol miktarı
0,5 promilin üzerindeyse araç kullanamazlar. Bunun tespiti teknik cihazlarla yapılabilir. Dikkatini-
zi, becerinizi, muhakeme ve karar verme yeteneğinizi, refleks ve aktivite hızınızı etkileyen alkol,
sürücülükle bir araya geldiğinde tehlikedir.
Alkollü araç kullanmak, bile bile kendinizi, sevdiklerinizi ve diğer insanları tehlikeye atmaktan
başka bir şey değildir. Böyle bir riski neden alasınız? Sanıldığı üzere, birçok insan tarafından yasal
alkol sınırını geçmeyeceği düşünülen miktarlar
vücudunuzda hasar oluşturabileceği gibi, trafik
kazaları riskini arttırır.
Bile bile kazaya davetiye çıkarmak neden?
Kaynakça:
Prof. Dr. Hancı, İ. Hamit, Alkol ve Trafik Kazaları
Emniyet Genel Müdürlüğü
Ocak - Şubat - Mart 2009
Ankara Trafik Vakfı
31
32
Ankara Trafik Vakfı
Ocak - Şubat - Mart 2009
TRAFİK
vakı f haber
Ankara Trafik Vakfı 15 Adet Hyundai
Marka Ekip Otosunu Düzenlenen Törenle
Hizmete Verdi
ANKARA TRAFİK VAKFI, trafik sorunlarını önlemek ve toplumda trafik bilinci oluşması konusunda ciddi bir çaba harcamaktadır. Vakfımızın
başlıca gelir kaynağı olan çekme-kurtarma ve
yed-i emin otopark işletmeciliği olup, bu hizmetler titiz ve gayretli çalışmalar ile yürütülmektedir.
Kanunlar ve yönetmeliklere uygun olarak elde
edilen gelirler ile vakfın asli görevleri gerçekleştirilmekte ve Ankara’da trafik hizmetlerinin daha
iyi yürütülmesi için araç-gereç ve teçhizat desteği sağlanmaktadır. Böylece trafik hizmetlerinin
aksaksız yürütülmesine yardımcı olunmaktadır.
Vakfımız, kuruluş amaç metninde ayrıntıları ile
tanımlanan sosyal görevleri sorunlar oluşmadan
eğitim süreci ile çözebilmeyi ilke edinmiştir.
ANKARA TRAFİK VAKFI şu anda okumakta olduğunuz TRAFİK dergisini yayınlayarak toplumun her kesimine ulaşmayı hedeflemektedir.
Başta çocuklar olmak üzere veliler ve eğitmenleri
de güvenli trafik kavramının ögesi haline getirmeye çalışmaktadır. Aynı zamanda, Vakıf kuruluş amacına uygun olarak pek çok sosyal projeyi
desteklemekte bazılarını ise bizzat gerçekleştirmektedir.
Aralık 2008 ayı içerisinde bu projelerden bir
tanesi daha uygulamaya konulmuştur. Emniyet
Müdürlüğü çalışmalarını desteklemek ve trafik
denetimlerine katkı sağlamak amacı ile 15 adet
ekip otosu, yapılan sade bir törenle yetkililere
teslim edilmiştir.
Ocak - Şubat - Mart 2009
Ankara Trafik Vakfı
33
TRAFİK
b i l gi l endi rme
CEP
TELEFONU
KULLANMAK
ve KAZA RİSKİ
Araç kullanırken cep telefonuyla arama yapmak,
çalan telefona cevap vermek, numara çevirmek gibi
davranışlar sürücünün dikkatinin dağılmasına, konsantrasyonunun bozulmasına neden olarak kazaya
yol açabilir. Aracın güvenli bir biçimde yol alması
her şeyden önce sürücünün sorumluluğu altındadır. Bu nedenle bütün sürücüler aracı kontrol etmesini güçleştiren bu durumları öğrenerek kaza riskini
azaltmaya yönelik önlemler alabilirler. Araç içinde
cep telefonunu kapalı tutmak bu açıdan en etkili
önlemdir.
Cep telefonlarının kullanımı sırasında sürücüler
daha fazla hata yapmakta, bazı tehlikeli durumların
ya hiç farkına varamamakta ya da önlem almakta
geç kalmaktadırlar. Yapılan bir araştırmaya göre bu
gecikme çevresel koşullara, aracın o andaki hızına
ve sürücünün yaşına bağlı olarak 0.6 saniyeden 0.9
saniyeye kadar artabilmektedir. Saatte 60 km hızla
giden bir otomobilin sürücüsünün frene basmasının bu kadar gecikmesi durma mesafesinin 15 metre daha artması demektir.
34
Ankara Trafik Vakfı
Ocak - Şubat - Mart 2009
Aynı araştırmada cep telefonuyla konuşan bir sürücünün çevresindeki tehlikeli
durumların bazılarını hiç fark
edemediği görülmüştür. Buna
göre sürücülerin basit bir arama yaparken yüzde 20, zihni
çok fazla meşgul eden bir görüşme yaparken ise yüzde 29
olasılıkla tehlikeli bir durumu
gözden kaçırabileceği bulunmuştur.
Cep telefonu kullanımı yalnızca numara çevirirken ya da
konuşurken değil, telefon bek-
lirtilen tehlikeleri ortadan kaldırmak için yeterli
lerken ve görüşme bittikten sonraki süre içinde
olmamaktadır. Cep telefonu kullanan sürücüle-
bile kaza riskini arttırıcı bir etki yapmaktadır. 699
rin tehlikeli bir durumda hiç tepki vermeme ola-
sürücü üzerinde yapılan bir başka araştırmada
sılığı da bulunmaktadır. Bu da yüzde 12’ye kadar
görüşme bittikten sonraki 5 dakika içinde kaza
ulaşabilen ve trafik güvenliği açısından göz ardı
olasılığının 4,8 kat, 15 dakika içinde ise 1,3 kat
edilmemesi gereken yüksek bir orandır.
daha fazla olduğu bulunmuştur.
Sürücünün deneyimli olması veya cep telefoBirçok araştırmada doğrulanan başka bir bul-
nu kullanmaya alışkın olması da riski azaltmaya
gu ise ele alınmadan kullanılan araca bağlı tele-
yetmemektedir. Hem telefon kullanmaya alışkın
fonların kaza riski açısından hiçbir yarar sağlama-
hem de deneyimli sürücüler oldukları halde bu
masıdır. Çünkü sürücü için dikkat dağıtıcı olan
kişilerin iki-üç kat daha fazla hata yaptıkları göz-
yönü, telefonun fiziksel özellikleri değil, konuş-
lenmiştir.
manın yoğunluğudur.
Son yıllarda yapılan araştırmalar cep telefonu
Araştırmalarda sıkça rastlanan bir başka bulgu
kullanımının kişiyi fiziksel olarak meşgul etme-
ise sürücülerin cep telefonu kullanırken hızlarını
sinden çok, artan zihinsel faaliyet ve buna bağlı
azaltmalarıdır. Bir anlamda sürücüler aracı kont-
olarak dikkatin dağılması, konsantrasyonun bo-
rol etmek amacıyla olabilecek hataları telafi et-
zulması nedeniyle kaza riskini arttırdığına işaret
meye çalışmaktadırlar. Ancak, bu daha önce be-
etmektedir. Bu nedenle:
EN ETKİLİ ÖNLEM, ARAÇ KULLANIRKEN CEP TELEFONUNU KAPALI TUTMAKTIR.
Kaynak: Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Hizmetleri Başkanlığı
Ocak - Şubat - Mart 2009
Ankara Trafik Vakfı
35
TRAFİK
h a ber
TRAFİK SORUNU VE
TELEVİZYON DİZİLERİ
ve tutum kalıplarını, görüş ve düşünce akımlarını yaygınlaştıran en etkin iletişim araçları olduğudur. 1
Türk televizyonlarında bir ilk: Kırmızı Işık
Cezai yaptırımların tek başına çare olamadığı trafikte,
toplumsal bilinçlenmeyi sağlayacak reklam çalışmaları,
sinema ve dizi projelerinin problemin çözümüne dair
önemli adımlar olacağı düşünülmektedir. Özellikle trafik
güvenliği alanında yetki ve sorumluluk üstlenmiş kamu
kurum ve kuruluşlarının trafik güvenliğiyle ilgili çalışmalar yürütmesi önem arz etmektedir. Bu çerçevede denetim ve halkın bilinçlendirilmesi alanlarında yetkili ve
sorumlu iki ayrı kurum olan Emniyet Genel Müdürlüğü ve TRT Genel Müdürlüğü’nün ortaklaşa yürüttüğü dizi film çalışması “Kırmızı Işık” trafikte mutlu sona
ulaşmayı sağlayacak bilgileriyle halkımıza, trafik kazalarının basit kural ihlalleri sonucunda meydana geldiğini
anlatmayı amaçlamaktadır. Modern hayatla tanışmış her toplumda trafik kazaları
acil çözüm gerektiren önemli bir sorun olarak karşımıza
çıkmaktadır. Sosyal ve ekonomik alanda birçok kayıplara
ve travmalara sebep olan trafik kazalarında, her yıl binlerce vatandaşımızı kaybettiğimiz gerçeğinden yola çıkarak bu konuda pek de bilinçli bir toplum olmadığımız
gerçeğine ulaşmak mümkündür.
Günümüzde toplumsal bilinçlenmenin en önemli basamağını eğitim oluşturmaktadır. Trafiğin büyük kitleleri
ilgilendiren bir sorun olduğundan yola çıkarak, bu kitlelere ulaşmak için en uygun yolun kitle iletişim araçlarından geçtiğini söylemek yerinde bir tespit olacaktır. Kitle
iletişimi alanında yapılan araştırmalardan çıkan ortak sonuç; kitle iletişim araçlarının, insanın öğrenme ve eğitim
görme gibi temel ihtiyaçlarını karşılayan, yeni davranış
TŞOF (Türkiye Şoförler ve Otomobilciler
Federasyonu)’nun sponsorluğunda genel izleyici kitlesine hitap etmek amacıyla, 13 bölüm olarak tasarlanan
dizi filmin çekimleri Nisan ayında başlayarak İstanbul ve
İzmir’de gerçekleştirilmiştir. Birbirinden bağımsız her bölümde, trafik kazalarına sebebiyet veren kural ihlallerinin
sonucunda oluşan kazalar ve yaşanan aile dramları izleyiciyle buluşacaktır. Trafik kazalarının meydana getirdiği
yıkımları vurgulamayı ve caydırıcılığı ön plana çıkarmayı
amaçlayan bu projede, toplumda düzenli ve güvenli bir
trafik ortamı oluşturmak, trafik kurallarına uymayı alışkanlık haline getirmek dolayısıyla trafik kazalarını azaltma amacına hizmet edilmektedir.
Etkileyici anlatımıyla izleyenleri TRT ekranlarına bağlayacak olan dizide, alkollü, uykusuz ve yorgun araç kullanımı, trafikte saygı ve hoşgörü kuralları, trafik işaretleri ve
işaretçilerine uyma, araçları takip kuralları, hız limiti, yaya
ve yolcu güvenliği, emniyet kemeri ve hava yastığı gibi
güvenlik donanımları ve hatalı sollama gibi temel trafik
kuralları eğitici bir yaklaşımla izleyiciye sunulacaktır.
Toplumda saygınlıkları bulunan; Cüneyt ARKIN, Cihan
ÜNAL, Tamer KARADAĞLI, Engin ÇAĞLAR, Murat SOY-
USLUATA, Ayseli: İletişim, İstanbul, İletişim Yayınları, 1984, s:84 36
Ankara Trafik Vakfı
Ocak - Şubat - Mart 2009
DAN, Serdar GÖKHAN, Tolga SAVACI, Salih KIRMIZI, Halil
ERGÜN, Aydan ŞENER, Oktay KAYNARCA, Davut GÜLOĞLU, Meral ORHONSAY, Fatma BELGEN, Sevtap PARMAN,
Şebnem ÖZİNAL gibi değerli sanatçılar ve deneyimli
oyuncuların özverili çalışmalarını gösteren dizi film her
hafta TRT ekranlarından; sürücü ve sürücü adaylarına,
trafikte bilinçli olmayı ve trafik kurallarına uymama ve bilinçsiz davranışların faturasını, gerçekleşmesi muhtemel
üzücü olayları örneklerle gözler önüne sermektedirler.
Toplumu aydınlatma misyonunu bireysel bazda yüklenen sanatçılarımız, trafikte bilinçlenmeyi sağlayan
önemli olaylar ile trafik sorununun altında yatan gerçeklere ışık tutmaya çalışıyorlar.
Dizi oyuncularının Kırmızı Işık Projesi, Trafik Kazaları ve Türk Polisi’ne ilişkin görüşleri
Sosyal sorumluluk projesi olan bu dizi film ile halkın
trafik kuralları konusunda eğitilmesi ile trafik kazalarından doğan kayıpların azaltılması amaçlanmaktadır. Diziye destek veren sanatçılara göre “Kırmızı Işık” projesi, trafik kuralları konusunda bilinçlenmeyi sağlayacak
önemli bir adım olacaktır. “Kırmızı Işık” dizisinde izleyeceğimiz sanatçılar da trafikte zaman zaman çeşitli sorunlarla karşılaştıklarını, bu sebeple trafik eğitiminde öncü
olabilecek bu projede yer almaktan dolayı son derece
mutlu olduklarını dile getirmişlerdir. Türk sinemasının
deneyimli isimlerinin ortak kanaatlerine göre de trafik
sorununun ancak eğitim ve toplumsal bilinçlenme yoluyla ortadan kaldırılabileceği ifade edilmiştir. Diğer yandan, TRT ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün ortaklaşa gerçekleştirdiği bu çalışmanın önemini vurgulayan
oyuncular, Türk Polisinin toplumu oluşturan her bir birey
için ne kadar özverili çalıştıklarına da dikkat çekiyorlar.
Sanatçılarımızın görüşlerine göre: Serdar GÖKHAN, “Türkiye Radyo ve Televizyon
kurumu ile Emniyet Genel
Müdürlüğü’nün
“Kırmızı
Işık” adı altında halkımızı
Trafik konusunda bilinçlendirme adına çekimlerine
başladığı eğitici ve öğretici
kısa metrajlı dizi filmlerin bir
bölümünde oynamam teklif edildiğinde hiç tereddüt
etmeden kabul ettim. Uzun
yıllardan beri toplumumuzun kanayan bir yarası olmaya devam eden trafik kazalarını ancak halkı ve sürücüyü
bilinçlendirerek önlemenin önemine inanan biri olarak
böyle bir projeye destek vermekten de gurur duymakta-
yım. İnşallah bundan sonra vatandaşlık görevi olarak kurallara sadık kalmayı ilke edinir, bizim için gece gündüz
üstün hizmet anlayışıyla canla başla görev yapan Emniyet güçlerimizi ve Trafik polislerimizi mutlu ederiz.”
Aydan ŞENER, “Araçla trafiğe çıkmak bazen bilinmez
bir tehlikeli maceraya başlamak gibi. Düşünsenize, yola
çıktığınızda asla neyle karşılaşabileceğinizi önceden
kestiremiyorsunuz.
Alkol
almış bir insanın kullandığı
araçla, freni sağlam olmayan
bir kamyonla, ne bileyim ehliyetsiz bir şoförle karşılaşma
olasılığınız her zaman var.
İnsan bunları aklına getirince araca binmekten imtina
ediyor. Fakat polisimizin varlığı, onların görev başında
olduklarını bilmek, bu olumsuz düşünceleri yok ediyor.
İyi ki polis var… Onların olmadığı bir toplumun nasıl olacağını, ne hale geleceğini düşünmek bile istemiyorum.”
Cihan ÜNAL, trafikte hatanın küçüğü büyüğü olmadığını ve küçük olarak görülen
bir hatanın geniş kitleleri derinden sarsabilecek sonuçlara yol açabileceği gerçeği
üzerinde duruyor ve görüşlerini şöyle ifade ediyor: “Birey
olarak bize basit gelen hataların nelere yol açabileceğinin en fazla bilincinde olan
kesim polislerimizdir. Onlar
bizim için, bizim adımıza görevlerinin başındadırlar. Can
ve mal güvenliğimiz için bizleri uyarırlar, korurlar. Hepsine yürekten teşekkür ediyorum.”
Murat SOYDAN, “İzmir’de
1970 senesinde şehir içinde
160 km hız yapan ticari taksi
sağ taraftan arabama çarptı.
Şoföre nasıl bu kadar sürat
yapıyorsun deyince bana
verdiği cevap “Bugün işe yeni
başladım arabayı deniyordum” olmuştu. Şaşkına dönmüştüm… “Kırmızı Işık”
dizisine trafikteki sorumsuz
sürücülerin gözünü açmak
için destek verdim… Türk polisinin her zaman yanlarındayım. Polisimizin, vatandaşımızın yanında var gücüyle
Ocak - Şubat - Mart 2009
Ankara Trafik Vakfı
37
TRAFİK
h a ber
yardımcı olduğunu birçok defalar gördüm ve şahit oldum. Allah onların yardımcısı olsun.”
nınmış oyuncu da bu projede vardı. İnsanlara faydalı bir
iş yapacağımıza inandım ve içinde olmak istedim.”
Salih KIRMIZI, “Kendi arabamla gece görüşü olmayan
virajlı bir yolda güneye doğru seyrediyordum. Aniden
arkamdan uzunlarını yakmış
bir araç süratle benim yanımdan geçti ben korkudan
aniden frene basıp durdum
sonra yola devam ettim 2
veya 3 km sonra adeta bombayı andıran bir patlama
sesi duydum. Olayın olduğu
yere yaklaştığımda her yer toz duman içindeydi sonra
araçtan indim. Olay yerinde bir traktör ve beni sollayan
araç vardı. Şok oldum. Yardım etmeye çalıştık. Telefonla
jandarmaya ve polise ulaştık. Kısa zaman içinde gerekli
yardımlar olay yerine ulaşarak yaralılara gerekli müdahaleler yapıldı… TRT’nin yapmış olduğu ortak projede
benim de olmam gerektiğini düşünmeme sebep olan,
her gün trafikte gördüğüm trafik ihlalleridir. Ölümlü kazalar ve polisimizin bu gibi durumlarda nasıl can hıraş
uğraş verdiğini görmemdir. Toplumumuzun trafik kazalarında neye, nasıl ve ne şekilde müdahale etmesi gerektiğini temel eğitim projeleri ile verilmesi gerektiğini gördüm. “Kırmızı Işık” projesi içinde bulunma sebebim
budur… Biz toplum olarak polisimize güvenir ve onlarla
her zaman gurur duyarız. Askerlerimiz gibi polisimiz de
bizim gurur ve güç kaynağımızdır. Şunu iyi bilmeliyiz ki
devletler güçlerini iyi yetişmiş, eğitimli ve disiplinli güvenlik güçlerinden alırlar. Türk polisi bu belirtilen özelliklerle örtüşmektedir.”
Tolga SAVACI, trafik kazalarında verdiğimiz kayıpların
neredeyse terör sonucunda
verdiğimiz
şehitlerimizin
sayısına ulaştığına dikkatleri çekiyor. “1990 senesi tatil
için Kaş’a gidiyorduk, bayram olduğundan yollar çok
kalabalıktı. Arkadaşlarımdan
bir tanesi, trafikten kurtulmak için, bildiği bir dağ
yoluna bizi soktu. Keskin
virajlarla dolu daracık dağ yolunda ilerlerken yukarıdan
bir station arabanın geldiğini gördük. Araba biraz yaklaşınca, bagajı dahil insan dolu olan aracın sadece direksiyonunda insan gözükmediğini farkettik. Araç yanımızdan geçerken gördük ki direksiyonda 10–12 yaşlarında
bir çocuk ve sanırım o ufacık, direksiyonu zaptetmekten
aciz, çocuğun bütün ailesi de arabada tıklım tıklım ve
keyifle gidiyorlardı. Hepimizin sinirleri bozulmuştu ve ilk
müsait yerde durup kendimize gelmeye çalıştık. O manzara gazetelerde okuyup mana veremediğimiz çok ölü
ve yaralısı olan kazaları anlamamıza yardımcı olmuştu.
Onlara dua edip yola devam etmiştik. Maalesef o manzarayı hiç unutamıyorum.”
Engin ÇAĞLAR, “En son
trafik ekibiyle karşılaşmam
İstanbul’dan Tekirdağ tarafına giderken oldu. Tatile
biraz daha erken gitmek için
hızlanmışken radara yakalanmıştım. Az ileride ekip
durdurdu. Gelen memur
ehliyetimi ve ruhsatımı aldı
ve arabada oturan komisere
götürdü. Ben de ceza ödeyip
evraklarımı almak için komiserin yanına gittim. Komiser bir ehliyete baktı bir bana
baktı. “Çok hızlı gitmişsiniz” dedi. Evet, dedim. “Engin Bey
siz çok sevilen bir kişisiniz, Türk halkına acınızı göstermeyin” dedi. Ehliyeti ve ruhsatı bana verdi. Dondum kaldım.
Bir daha trafikte istenen hızın üzerine hiç çıkmadım…
TRT’nin “Kırmızı Işık” projesini öğrendim. Birçok ta38
Ankara Trafik Vakfı
Ocak - Şubat - Mart 2009
Halil ERGÜN, “Ülkemizde,
bulunduğumuz şehirde güven ve huzur içinde yaşayabiliyorsak bunu polisimizin
varlığına borçluyuz. Onlar 24
saat, gece-gündüz demeden görevlerinin başındalar.
Ben Türk polisinin, modern
çağın sağladığı imkanlarla
daha donanımlı hale getirilmesi için, hiçbir özveriden
kaçınılmaması gerektiğini
düşünüyorum. Çünkü polisimize yapılacak her yatırım
aslında toplumun huzuru ve barışına yapılacaktır.”
Tamer KARADAĞLI, Trafik
kazalarının cezai müeyyidelerden çok eğitimle önlenebileceğini dile getirirken,
kişilere ehliyet verilmeden
önce fiziki, ruhsal ve eğitim
durumlarının titizlikle değerlendirilmesine işaret ediyor
ve bu konular üzerindeki dü-
şüncesini şöyle ifade ediyor: “İnsanlık için ciddi bir tehdit
oluşturan ve ülkemizin gündemindeki en önemli sorunlardan biri olan trafik kazaları her yıl binlerce insanımızın ölümüne neden olmaktadır. Bu olumsuz durumu
ortadan kaldırmak amacıyla, Emniyet Genel Müdürlüğü
ve TRT Genel Müdürlüğü’nün trafik güvenliğinin sağlanması amacıyla ürettikleri bu projeye davet edildiğimde
çok mutlu oldum ve seve seve içinde olmayı istedim…
İnsanlığın huzur ve mutluluğuna hizmet eden, toplumun mal, can, ırz, tasarruf emniyetini sağlayan, düzenbazlığa ve düzenbazlara karşı bizleri koruyan ayrıca zayıfı
ezilmeye ve tehdide karşı koruyan polisimize bu özverili
çalışmalarından dolayı candan teşekkür ediyorum.”
Davut GÜLOĞLU, Böyle
bir projede bulunmak bana
çok keyif verdi. Bu projede
bulunmaktaki amacım, doğruları yanlışları topluma aktarmaktı. Tahmin ediyorum
ki bu proje yayınlandığında
halka mal olmuş dostlar keşke bize de bir görev verilseydi diyeceklerdir. Ben Davut
GÜLOĞLU olarak doğru bir
iş yapıldığına inanıyorum inşallah hedefine ulaşır. Benim içimde bir gün keşke polis
olsaydım diye bir hayal vardı. Ben o elbiseyi giydiğimde
çok heyecanlandım. Küçük yaşlarımdan beri benim de
hayallerimdeki devlerdi polisler... Doğrucu adaletli ve hiç
bıkmadan vatana hizmet eden bir kuruluş için söylenecek kelimeleri seçmek gerçekten çok zor. Hep görevinin
başında, haklının ve halkın yanında Türk polisi... Eğer bir
gün sanatçı olmasaydım ne olurdum diye kendime sor-
duğumda, hep polis olmak gelir aklıma.... Gece gündüz
7/24 görev başında olan polisimize saygı ve sevgilerimi
sunuyorum...
Gülay, “Ben araba kullanamıyorum. Belki de buna bağlı
olarak trafikte kendimle ilgili
yaşadığım bir olay olmadı
Allah’a şükürler olsun ki. Ancak çok sevdiğim iki arkadaşımı, Kerim Tekin ve Vitamin
grubundan Gökhan’ı trafik
kazasında kaybettim. “Kırmızı Işık” bence bu anlamda yapılmış en çarpıcı programlardan biri, belki de ilki.
Bilinçlenmek her alanda önemli tabii ki fakat insan hayatını direkt ilgilendiren trafik gibi hassas bir konuda insanların bilinçlenmesini amaçlayan bu programa destek
vermemek imkânsız sanırım. Bunun dışında programın
müziklerini Cahit Berkay gibi bir ustanın yapmış olması
da beni çok heyecanlandırmıştı ve severek seslendirdim
bu şarkıyı… Türk polisi gerçekten zor koşullarda görev
yapıyor ülkemizde ve maalesef bu kadar meşakkatli ve
hayatlarını riske ettikleri mesleklerinde maaşlarının çok
düşük olduğunu düşünüyorum. Açıkçası hepimiz evlerimizde rahat uyuyorsak bu elbette ki polisimiz sayesinde
oluyor. Bununla birlikte her meslekte olduğu gibi emniyet işinde de muhakkak görevini suistimal edenler olabiliyor ama bu genel içinde ehemmiyet teşkil etmiyor
benim için. Kendi adıma tüm emniyet teşkilatına hem
bu projeye olan katkılarından hem de hayatlarımıza
sundukları emekleri için teşekkürü borç bilirim.”
Sonuç
Sonuçta, sosyal nitelikli bütün sorunlar gibi trafik sorununun da çözümünde eğitimin önemli bir unsur olduğunu ifade etmek gerekiyor. Her gün trafiğe milyonlarca
insanımızın çıktığını, son on yılda 100 bin vatandaşımızın trafik kazaları sonucunda öldüğünü, ülke olarak milyarlarca lira maddi zarara uğradığımızı göz önüne alırsak, kitleleri trafik konusunda eğitmek adına çalışmalar
geliştirilmelidir.
Günümüzde büyük insan kitlelerine ulaşmada en etkili
yolun, kitle iletişim araçları olduğunu ve bu araçların başında da televizyonun geldiğini vurgulamak gerekir. Bu
bağlamda, toplumu eğitmek ve bilinçlendirmeyi görev
edinmiş TRT ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün ortaklaşa gerçekleştirdiği dizi film projesi “Kırmızı Işık” ile trafikte
bilinçlenme amaçlanmıştır. Trafik kazalarının sebeplerine ilişkin etkileyici anlatımı ile ekranlarda olacak dizi film
çalışması bu alanda bir “ilk” olması açısından önemlidir.
Şener DANYILDIZ
TRT Ankara Televizyonu Drama Programları Müdürlüğü
“Kırmızı Işık” dizi filmi yapımcısı
E-posta : [email protected]
Ocak - Şubat - Mart 2009
Ankara Trafik Vakfı
39
TRAFİK
g e z e l i m - gö rel i m
Bu sayımızda
sizlere gerek yeraltı
kaynaklarıyla, termal
özellikleriyle gerekse
doğal güzellikleri ve
tarihiyle dikkat çeken
Kızılcahamam ilçesini
tanıtacağız.
40
Ankara Trafik Vakfı
Ocak - Şubat - Mart 2009
Nasıl Gidilir?
Kızılcahamam Başkent Ankara’ya 76 km uzaklıkta,
doğayla termalin buluştuğu termal turizm merkezidir.
İlçenin merkez nüfusu 16.200’dür. Coğrafi yapısıyla çok
farklı özellikler taşıyan Kızılcahamam, Ankara-İstanbul
karayolu üzerinde bulunmaktadır. Ankara ve İstanbul
E-89 karayolu üzerinden ilçeye ulaşılabilir.
Kızılcahamam Hakkında…
Geniş orman alanları ve zengin yeraltı kaynaklarıyla
şirin bir ilçe Kızılcahamam. 12.000 değişik bitki çeşidiyle,
514 km uzunluğundaki Sakarya Irmağı’na dökülen Kirmir Çayı ile suyla, bitkilerin güzellikle kaynaşmış hali…
Doğa, Kızılcahamam’a bir güzellik daha bahşetmiş. Termal özellikleriyle, günümüzde büyük ve
küçük kaplıcalarıyla hastalara şifa; sıcak suyun rahatlatıcı etkisinden yararlanmak isteyenlere termal
keyfi yaşatıyor. Şimdilik ilçede 8 tesis bulunuyor ama yeni tesisler inşa ediliyor.
Kızılcahamam yalnızca doğanın mucizeleriyle değil, tarihiyle de görülmeye değer…1915 yılında
ilçe olan Kızılcahamam’ın tarihi, Yabanabad ismiyle bundan 444-500 yüz yıl öncesine uzanıyor… Bir
çok uygarlığın izlerini taşıyor topraklarında, sularında, taşlarında… Lidyalılar, Frigler, Romalılar ve Bizanslılar…
Eğer Bizanslıların izlerini görmek istiyorsanız o döneme ait kiliseler Kızılcahamam’a 18 km, Çeltikçi Beldesi’ne ise 10 km mesafedeki Mahkeme Ağcin Köyü’nde sizleri bekliyor. Adının da bizlere
fısıldadığı gibi, cumhuriyetin kuruluş yıllarından sonra ilk mahkemenin bu köy girişindeki büyük ceviz ağacının dibinde kurulduğu söylenir. Köy, ismini de buradan almıştır. Bizans dönemine ait kiliseler,
Ocak - Şubat - Mart 2009
Ankara Trafik Vakfı
41
TRAFİK
g e z e l i m - gö rel i m
Nevşehir – Ürgüp yöresinin toprak yapısına benzeyen coğrafi özelliğiyle, görenlere görsel bir zenginlik sunmaktadır. Her ne kadar yaklaşık 10’a yakın kilise ve yerleşim yeri şu an köylülerce odunluk, ağıl
ve kiler olarak kullanılsa da bu değerli tarihi mirası
yaşatmak için geç kalınmış sayılmaz.
Romalılara dair izleri de Kızılcahamam
Belediyesi’ne ait kaplıca tesislerinin üst kısmında
bulunan belediye parkı içinde takip edebilirsiniz.
Roma dönemine ait Roma Hamamı, şifa için bilinmesinin aynı sıra tarihe adını yazdıran Aksak
Timur’un ayağını şifa için sokmasıyla da anılıyor ve
gelin görün ki Timur’un, bu hamama “Bre Kızıl Hamam” demesi, Kızılcahamam’a da ismini veriyor.
Anlaşılan o ki Aksak Timur’un Kızılcahamam tarihinde önemli bir yeri var. 1402 Ankara Meydan
Muharebesi’nde Yıldırım Beyazıt ve Aksak Timur
arasında geçen savaşta, Yıldırım Beyazıt’ın askerlerini konakladığı yerleşim yerlerinden Başköy Kalesi, 7 katlı ve sarp kayaların oyulmasıyla yapılmış;
bir kapısının dere yatağının inişinde olduğu fakat
zamanla oluşan heyelanlar sonucu kapandığı ve
şimdiye kadar bu kaleye kimsenin giremediği söyleniyor.
Sarp kayalar, Alicin Deresi’ndeki Sümela
Manastırı’na benzeyen 6 katlı mağaralarda ve
Kızılcahamam’a yaklaşık 21 km mesafede bulunan
Alicin Deresi Sümela Manastırlarında da peşimizi bırakmıyor.
Kızılcahamam efsanelere de ev sahipliği yapıyor. Geçimini hayvancılıkla sağlayan tipik bir Türk
köyü olan Taşlı Şeyhler Köyü, Taşlı Şeyhler (Taşlıca) köyü Kızılcahamam’a 17 km uzaklıkta yer alıyor.
Bu köyde Anadolu’ya isim analığı yapan “Doldurun
yavrularım, Ana dolu, Doldurun Askerlerim, Ana
DOLU “ diyerek yaşadığımız topraklara ismini veren
Türkmen kadını Kırgız Ebe’nin yaşadığı yer. Türbelerle dolu köyde geçen hikayeyse şöyle: Alaaddin
Keykubat askerleriyle Başköy Kalesi’nden seferden
dönerken askerlerinin aç, susuz olması bir orduyu
bitap düşürmüş. Bir bakraç ayranla tarlasına giden Kırgız Ebe, askerlerin bu durumunu görünce,
yanı başında bulunan yalak taşına bir bakraç ayranı dökmeye başlamış ve askerlere “İçin oğullarım.
42
Ankara Trafik Vakfı
Ocak - Şubat - Mart 2009
Mataralarınızı da doldurun. Yiğitlerim…” demiş.
Bir orduya yeten ayran, aynı zamanda askerlerin
mataralarını da doldurmuş. Bu arada askerlerle
Kırgız Ebe arasında geçen bir konuşma sonucu
bugün üzerinde yaşadığımız topraklar genel adını almış.
- İçin yiğitlerim, Doldurun yavrularım”
- Ana doldur”
- Doldurun oğullarım”
- Ana dolu”
Kırgız Ebe ve oğlu Oruç Gazi Anadolu erenlerindendir. Oruç Gazi’nin türbesi köyün girişinde,
Kırgız Ebe’nin türbesi ise köyün çıkışında Kösten
yolu üzerindedir. Sanki analı oğullu köyü iki koldan bekler gibiler…
Taşlı Şeyhler Köyü, bir hikayeyi daha bizlere
anlatıyor. Hikaye, bundan yüzyıllar evvel Rumların yaşadığı ve yerleştiği Kostantin’in hükümdarlık yaptığı zamanlardaki şu anki ismi Kösten
olan köyde yaşanmış. Kösten’de yaşayan zengin
bir ailenin Rum oğlu, Taşlıca köyündeki Nigar
Türkmen kızına aşık olmuş. Nigar gelin, yine kendi köyünde yaşayan ve hayatını çobanlık yaparak idame eden bir erkeğe gönlünü kaptırmış.
Fakat varlıklı ailenin tek oğlu olan Köstenli genç
cebren Nigar kızla evlenince, bir de nispet olsun
diye Taşlıca Köyü sırtlarında gelini alıp giderken
davul çalmaya başlayınca, Taşlıca’da yaşayan
Oruç Gazi (Kırgız Ebe’nin oğlu) “Hey ağalar, cebren kızı sevdiğinden aldınız, bari davul çalıp da
bu insanların yüreğini dağlamayın” demiş. Rum
baba gülerek “Çalarsak ne olur, biz öyle veya
böyle istediğimize sahip oluruz; varsa ki gücün
hadi engel ol” gibilerinden sözler sarf etmiş. O
arada Oruç Gazi hazretleri ellerini semaya kaldırarak “Ya Allah’ım nasıl bilirsen öyle yap” demiş
ve yalvarmaya başlamış. Birden bir fırtına, bir ışık
kopmuş ve gelin alayı köyün sırtlarındaki yamaca kervanıyla birlikte taş olmuş. Bundan sonra da
bu taşa, Gelin (Nigar) kayası denmiş. Bundan 10
yıl öncesine kadar gelin kayasında elma fidanı
filizleniyormuş. Eskiden gelinlerin heybelerine,
gittiği evde bereketli olsun diye elma koyarlarmış. Hikaye bu ya; bu taşın içinden çıkan elma
fidanının da Nigar gelinin heybesindeki elmalardan filizlendiği söylenirmiş…
Tıpkı on yıl önce kaybolan Nigar gelinin elmaları gibi, Kızılcahamam’a 1 km mesafedeki Ahiler
Köyü’nün sakinleri de bir bir kaybolmuş. Türk mimarisinin bütün özelliklerini taşıyan figürler ve
motiflere sahip köy, geriye kalan bir elin parmağını geçmeyen köylüleriyle birlikte, sahip olduğu
değerli mimari özelliklerin korunmasını ve restorasyon bekliyor.
İlçede, korunma altına alınan bir mekan da
Ferda Engürel’e ait ev. İlçe merkezinde Kazımkarabekir Caddesi’nde, Öğretmen evinin hemen
karşısındaki ufak tepecikte bulunan evin yapım
yılı 1930. Zamanında ahşap bir kasaba evi olarak
yapılan evin birinci kat üzerine tek bir odalık bir
bölümü var. Orijinal yapısından oldukça şey kaybeden evin oluklu kiremitleri, yakın bir zamanda
Marsilya kiremiti ile değiştirilmiş. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından koruma altına alınan
evin, kısa bir merdiven ile girilen zemin katında
biri ocaklıklı, mutfak olarak kullanılan, yemek yenilen ve günlük hayatın geçtiği diğeri ise misafir
veya yatak odası olarak kullanılan iki oda bulunuyor. Odalar arasında geniş bir hayat var. İleride tuvalet ve lavabo olarak kullanılan bir bölüm
bulunuyor. Hayattan bir merdivenle üst kattaki
odaya çıkılıyor. Bu odanın, buzdolabı olmadığı
devirde, yiyeceklerin saklandığı kiler olarak kullanıldığı söyleniyor.
Ocak - Şubat - Mart 2009
Ankara Trafik Vakfı
43
TRAFİK
g e z e l i m - gö rel i m
Doğal Güzellikler…
Soğuksu Millî Parkı Kızılcahamam ile birlikte anılan tabii güzelliklerden… Ankara’ya 77,
ilçe merkezine 1 km uzaklıkta bulunan Soğuksu
Milli Parkı, İç Anadolu stebinden Kuzey orman
kuşağına geçişteki karaçam ormanları ile bu ormanların sunduğu rekreasyon potansiyeli teşkil
ediyor. Alan, bu özelliğinden dolayı, 1959 yılında hükümet kararı ile Millî Park ilan edilmiş. Millî
Park içinde, 16 km’lik stabilize bir çevre yolu, dağ
turizmi meraklıları için kamp, tırmanma ve yürüyüş alanları ile oto-kros parkuru olarak kullanılabilecek yerler mevcut. 1370 hektarlık alanın
%83’ünü ormanlık alan oluşturuyor. 2003’te idaresi, Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne devredilen
Milli Park’ın anayolu asfaltlanmış, piknik masaları
bütünüyle yenilenmiş, güvenlik elemanları ile
devamlı kontrol ve gözetim altında tutulmaya
başlanmış. Ayrıca, Kuyubaşı mevkiine çocuklar
için oyun alanları yapılmış.
Kuzcapınar ve Gölderesi mevkilerine uzanan
talî orman yolları her çeşit aracın hareketine henüz müsait değil. Ancak, günün her saatinde ayrı
güzelliklerdeki manzarasıyla Milli Park, her mevsim ziyaretçilerini bekliyor.
Doğa sevdalıları için harikalar sunan Milli
Park’ta 1100 metreden itibaren karaçam, sarıçam, köknar, ardıç, meşe, kavak, söğüt, gürgen,
akçaağaç, kızılcık, yalancı akasya, alıç, adi böğürtlen, karaçalı, ahlat, ökse otu ve it sineği gibi
türler görülüyor. Ayrıca, çeşitli çayır otları (Genel44
Ankara Trafik Vakfı
Ocak - Şubat - Mart 2009
de yonca) ve çiçekleri ile bol kekik, yabanî çilek,
yabanî gül, yabanî fındık gibi bazı bitki türlerine
de bolca rastlanıyor.
Park sahasında; yaban domuzu, ayı, tilki, çakal,
sincap, tavşan gibi hayvanların yanı sıra, 200 civarında kuş türü tespit edilmiştir. Yurdumuzda
yaşayan yırtıcı kuş türlerinin hemen hepsi bölgede görülmektedir. Hatta nadir görünen deniz
kartalı, bozkır kartalı ve atmaca kartalı yanında
kızıl şahin, küçük kartal, mısır akbabası, kara
akbaba, küçük kerkenez ve puhu baykuş da bu
bölgede bulunur. Ayrıca Milli Park’ta maskeli
ötleğen, küçük karabaş ötleğen, çizgili ötleğen,
orfeus ötleğeni, zeytin ardıcı, dağ söğüt bülbülü,
orman söğüt bülbülü, gri ağaçkakan, kaya kiraz
kuşu ve karmen şakrak kuşu gibi ötücü kuşlar da
yaşıyor. Sabah vakti, kuytu yerlerde çeşitli ötücü
kuşların koro ve solo resitalleri, meraklıları için
bulunmaz bir fırsat…
Yemekler…
Kızılcahamam’ın yöresel yemeklerine gelince,
çorba, bulgur ve hamur işleri ilk sırada yer alıyor.
Toyga, tarhana, göce ve sütlü çorbaları, ekmek
aşı, bulgur ve çeltik yetiştirilen bölgelerde pirinç
pilavı yanında, bazlama, gözleme, şebit, erişte, sübüre gibi yiyecekler; kapama (testi pilâvı),
haside, malak hamuru, pişmaniye ve düğün ve
bayramlarda yapılabilen baklava özgün yiyeceklerden. Çeltikçi, Pazar ve Güvem gibi merkezlerde pazarları yapılan “Büryan” ise halkın arada bir
tattığı bir et yemeklerinden.
TRAFİK
m i zah
Ters yol
Temel İngiltere’ye gidince bir araba almış ve
arabasıyla eve giderken radyo dinliyormuş. Radyo
yayını bir haber için kesilmiş. Spiker:
-Tüm sürücüler dikkat! Anayolda yanlış yönden
giden bir araç dehşet saçıyor.
Temel direksiyonu sağa sola çevirmekten bitkin bir
halde bağırmış:
-Ne biru, hepisu hepisu.
Trafik Canavarı
İki adam ölür ve cennetin kapısına gelirler. Cennetin kapısında sorgu meleği ve diğer görevliler beklemektedir. Sorgu meleği ilk adama sorar:
- Hayatta iken ne iş yapardın?
- İmamdım, ömrümü Allah yoluna verdim, her
gün dua ettim, insanlara yardım ettim, harama el
uzatmadım, vaazlar verdim.
- Çok iyi. İmam efendiyi cennetin kıyısında bir yere yerleştirin.
İkinci adama sorar:
- Sen ne iş yapardın?
- İstanbul’da taksi şoförüydüm.
- Çok iyi, beyefendiyi cennetin baş köşesine yerleştirin.
İmam bunu duyunca öfkelenir:
- Olamaz! Bu işte bir yanlışlık olmalı. Nasıl oluyor da benim gibi ömrünü Allah’a
adamış bir insana cennetin kıyısında bir yer gösterirken, bir taksi şoförünü baş köşeye
yerleştiriyorsunuz?
Melek gülerek:
- Bak oğlum, sen vaaz verirken herkes uyuyordu, bu adam araba kullanırken herkes dua
ediyordu!
Suçlu
“Suçun sebebi alkoldür”, demiş hakim. Temel sevinçle
onaylamış:
-Sağolun, haçim bey, herkes kazanin penum yüzumden oldiğinu,
penum suçlu oldiğimu sanacakti.
Ocak - Şubat - Mart 2009
Ankara Trafik Vakfı
45
TRAFİK
i şa ret l er
TEHLİKE UYARI İŞARETLERİ
SAĞA TEHLİKELİ VİRAJ
SOLA TEHLİKELİ VİRAJ
SAĞA TEHLİKELİ
DEVAMLI VİRAJLAR
SOLA TEHLİKELİ
DEVAMLI VİRAJLAR
TEHLİKELİ EĞİM (İNİŞ)
TEHLİKELİ EĞİM (ÇIKIŞ)
İKİ TARAFTAN
DARALAN KAPLAMA
EHLİ HAYVANLAR
GEÇEBİLİR
VAHŞİ HAYVANLAR
GEÇEBİLİR
YOLDA ÇALIŞMA
IŞIKLI İŞARET CİHAZI
HAVAALANI - HAVALİMANI
(ALÇAK UÇUŞ)
YANDAN RÜZGAR
İKİ YÖNLÜ TRAFİK
SAĞDAN DARALAN
KAPLAMA
SOLDAN DARALAN
KAPLAMA
AÇILAN KÖPRÜ
DENİZ VEYA NEHİR
KIYISINDA BİTEN YOL
KASİSLİ YOL
KAYGAN YOL
GEVŞEK MALZEMELİ
ZEMİN
DİKKAT
KONTROLSÜZ KAVŞAK
ANA YOL-TALİ YOL
KAVŞAĞI
ANA YOL-TALİ YOL
KAVŞAĞI
ANA YOL-TALİ YOL
KAVŞAĞI
ANA YOL-TALİ YOL
KAVŞAĞI
ANA YOL-TALİ YOL
KAVŞAĞI
GEVŞEK ŞEV
YAYA GEÇİDİ
OKUL GEÇİDİ
BİSİKLET GEÇEBİLİR
GİZLİ BUZLANMA
KONTROLLÜ
DEMİRYOLU GEÇİDİ
KONTROLSÜZ
DEMİRYOLU GEÇİDİ
DÖNEL KAVŞAK
DÜŞÜK BANKET
SAĞDAN ANA YOLA
GİRİŞ
SOLDAN ANA YOLA
GİRİŞ
KONTROLSÜZ
DEMİRYOLU GEÇİDİ
(TEK HAT)
KONTROLSÜZ
DEMİRYOLU GEÇİDİ
(EN AZ İKİ HAT)
DEMİRYOLU GEÇİDİ
YAKLAŞIM LEVHALARI
(SOL-SAĞ)
DEMİRYOLU GEÇİDİ
YAKLAŞIM LEVHALARI
(SOL-SAĞ)
DEMİRYOLU GEÇİDİ
KÖPRÜ BAŞI
TEHLİKELİ VİRAJ YÖN
YAKLAŞIM LEVHALARI LEVHALARI (SOL-SAĞ)
LEVHALARI
(SOL-SAĞ)
ONARIM YAKLAŞIM
LEVHALARI
ENGEL İŞARETİ
REFÜJ BAŞI EK LEVHASI
DÖNÜŞ ADASI EK
LEVHASI
ANKARA TRAFİK VAKFI 0312 479 5099 • İSTANBUL TRAFİK VAKFI 0212 275 2613 • TÜRKİYE TRAFİK GÜVENLİK VAKFI 0232 489 9535
46
Ankara Trafik Vakfı
Ocak - Şubat - Mart 2009
TRAFİK TANZİM İŞARETLERİ
YOL VER
DUR
KARŞIDAN GELENE
YOL VER
GİRİŞİ OLMAYAN
YOL
TAŞIT TRAFİĞİNE
KAPALI YOL
MOTOSİKLET HARİÇ
MOTORLU TAŞIT
TRAFİĞİNE KAPALI YOL
MOTOSİKLET
GİREMEZ
BİSİKLET GİREMEZ
MOPET GİREMEZ
KAMYON GİREMEZ
OTOBÜS GİREMEZ
TREYLER GİREMEZ
YAYA GİREMEZ
AT ARABASI
GİREMEZ
EL ARABASI
GİREMEZ
TRAKTÖR
GİREMEZ
BELİRLİ MİKTARLARDAN
FAZLA SU KİRLETİCİ MADDE
TAŞIYAN TAŞIT GİREMEZ
MOTORLU TAŞIT
GİREMEZ
TAŞIT GİREMEZ
GENİŞLİĞİ .....
METREDEN
FAZLA OLAN TAŞIT
GİREMEZ
YÜKSEKLİĞİ
..... METREDEN
FAZLA OLAN TAŞIT
GİREMEZ
UZUNLUĞU
..... METREDEN
FAZLA OLAN TAŞIT
GİREMEZ
DİNGİL BAŞINA .....
TONDAN FAZLA
YÜK DÜŞEN TAŞIT
GİREMEZ
YÜKLÜ AĞIRLIĞI
..... TONDAN
FAZLA YÜK DÜŞEN
TAŞIT GİREMEZ
ÖNCEKİ TAŞIT .....
METREDEN DAHA
YAKIN TAKİP
EDİLEMEZ
SAĞA DÖNÜLMEZ
SOLA DÖNÜLMEZ
U DÖNÜŞÜ
YAPILMAZ
ÖNCEKİ TAŞITI
GEÇMEK YASAKTIR
YÜK TAŞITLARININ
ÖNDEKİ TAŞITI
GEÇMESİ YASAKTIR
AZAMİ HIZ
SINIRLAMASI
SESLİ İKAZ
CİHAZLARININ
KULLANIMI YASAKTIR
-GÜMRÜKDURMADAN
GEÇMEK YASAKTIR
BÜTÜN YASAKLAMA VE
KISITLAMALARIN SONU
HIZ SINIRLAMASI
SONU
GEÇME YASAĞI
SONU
KAMYONLAR İÇİN
GEÇME YASAĞI SONU
SAĞA MECBURİ
YÖN
SOLA MECBURİ
YÖN
İLERİ MECBURİ
YÖN
İLERİ VE SAĞA
MECBURİ YÖN
İLERİ VE SOLA
MECBURİ YÖN
SAĞA VE SOLA
MECBURİ YÖN
İLERİDEN SAĞA
MECBURİ YÖN
İLERİDEN SOLA
MECBURİ YÖN
SAĞDAN GİDİNİZ
SOLDAN GİDİNİZ
HER İKİ YANDAN
GİDİNİZ
ADA ETRAFINDA
DÖNÜNÜZ
MECBURİ
BİSİKLET YOLU
MECBURİ BİSİKLET
YOLU SONU
MECBURİ YAYA
YOLU
MECBURİ YAYA
YOLU SONU
MECBURİ ATLI
YOLU
MECBURİ ATLI
YOLU SONU
MECBURİ ASGARİ
HIZ
MECBURİ ASGARİ
HIZ SONU
ZİNCİR TAKMAK
MECBURİDİR
ZİNCİR TAKMA
MECBURİYETİ
SONU
TEHLİKELİ MADDE TAŞIYAN TAŞITLAR
İÇİN MECBURİ YÖN LEVHALARI
Ocak - Şubat - Mart 2009
Ankara Trafik Vakfı
BELİRLİ MİKTARLARDAN FAZLA TEHLİKELİ MADDE
PATLAYICI VE PARLAYICI MADDE TAŞIYAN TAŞIT
GİREMEZ
TAŞIYAN TAŞIT GİREMEZ
47
TRAFİK
k ü l t ü r-s anat
VİZYONDAKİ FİLMLER
DESPERO
Tür: Macera / Komedi / Animasyon
Yönetmen: Sam Fell, Robert Stevenhagen
Senaryo: Will McRobb, Gary Ross, Chris Viscardi, Kate DiCamillo (Kitap)
Yapım: 2008, İngiltere / ABD, 100 dk.
Seslendirenler: Matthew Broderick (Despereaux), Dustin Hoffman (Roscuro), Emma Watson
(Princess Pea), Tracey Ullman (Miggery Sow), Kevin Kline (Andre), William H. Macy (Lester),
Stanley Tucci (Boldo)
Konu: Ufak tefek bir fare olan Despereaux, diğer farelerin aksine bıçaktan ve kediden korkmayacak kadar cesur ve hayalleri büyük olan bir faredir. Kendini bir centilmen olarak tanıtan ve
macera dolu hikayeleri okumayı öğrenen Despereaux, kendi dünyasının dışını da keşfetmek
ister ve bir insan olan Prenses Pea ile arkadaş olur. Sonunda diğerleri onun yaptıklarından
dolayı başlarına bela olacağından korkar ve Despereaux kendi dünyasından sürgün edilir. O
da onu beladan kurtaran ve onun gibi dışlanmış kedi Roscuro ile arkadaş olur. Despereaux’un
daha okuduğu hikayelerdeki gibi yaşayacak bir hayatı vardır.
GÜZ SANCISI
Tür: Dram
Yönetmen: Tomris Giritlioğlu
Senaryo: Nilgün Öneş, Etyen Mahçupyan, Yılmaz Karakoyunlu(Kitap)
Yapım: 2008 Türkiye
Oyuncular: Murat Yıldırım (Behçet), Beren Saat (Elena), Okan Yalabık, Belçim Bilgin Erdoğan (Nemika), İlker Aksum, Hüseyin Avni Danyal (Kenan Bey), Umut Kurt, Avni Yalçın, Tuncel Kurtiz
(Kamil Efendi), Zeliha Berksoy
Konu: Milliyetçi bir toprak ağasının oğlu olan Behçet, babasının bağlantıları ve isteğiyle siyasete adım atar. Bu dünyadaki bazı gelişmeleri kendi ahlak yapısına uygun bulmayan Behçet yine
de kendi milliyetçiliğinin bakış açısını doğru bulmaktadır. Kendi hayatındaki yaşadığı ağır gerilim ortamında komşu kızı Rum Elena’ya aşık olan Behçet 6-7 Eylül olaylarının panoramasında
duygularıyla ve siyasi fikirleriyle bir iç hesaplaşmaya girişir. Türk siyasi hayatının ağır yükünü
sırtlarında taşımak zorunda kalan bu iki sevgili, aşkın topraklarında “aynı”; yaşadıkları ülkenin
topraklarında “farklı” taraflardadır.
ÇOK SATAN KİTAPLAR
Luisito - Bir Sevgi Öyküsü
Susanna Tamaro
Çeviren: Eren Cendey
Can Yayınları - Ocak 2009-104 Sayfa
Yaşlı ve emekli bir öğretmen olan Anselma
Roma’daki evinde yıllardır yalnız başına yaşamakta,
artık tanıyamadığı bu dünyada kendini gereksiz
hissetmektedir. Her günü acı ve hüzün doludur.
Bir yaz gecesi çöp tenekesinin dibinde terk edilmiş
olağanüstü bir papağan bulur. Luisito adını verdiği
papağan, Anselma’nın yüreğindeki buzları eritecek,
sevgiyi yeniden keşfetmesini sağlayacaktır.
Tüm bir yaşamıyla hesaplaşmayı göze alan Anselma, Luisito sayesinde, dünyanın ona unutturmaya çalıştığı yaşama sevincini yeniden duymaya
başlayacaktır.
48
Ankara Trafik Vakfı
Ocak - Şubat - Mart 2009
Hafızanın Kutsal Kitabı
Beyninizi Genç ve Zinde Tutmanın Yolları
Gary Small
Omega Yayınları - Ocak 2009-232 Sayfa
Benim başıma gelmez mi diyorsunuz? Hiç
cüzdanınızı, çantanızı, dosyanızı ya da telefonunuzu
bir yerde unuttuğunuz olmadı mı? Yoksa bir gece
önce seyrettiğiniz bir filmi ya da daha beş dakika
önce tanıştığınız birinin adını hatırlamakta hiç
zorlanmadınız mı?
Hafızanın Kutsal Kitabı, beynin yaşlanmasının nedenleri hakkında bilgi verirken bir yandan da zihinsel
performansı artırmanın yollarını sunuyor. İyi çalışan
bir hafıza çok önemlidir
Bu kitap, hafızanızı geliştirecek, beyninizi genç ve
zinde tutmanıza yardımcı olacaktır.

Benzer belgeler