iSLAM ÜNiVERSiTESİ RESMEN TANINDI

Transkript

iSLAM ÜNiVERSiTESİ RESMEN TANINDI
iSLAM ÜNiVERSiTESİ
RESMEN TANINDI
1 Eylülden itibaren öğrencilerimiz OV kartı ve
400-800 euro arasında burs alabilecek. Bu Allah’ın
bir lütfu. Bunu biz de bilmiyorduk. Biz kara kara
lobici arıyorduk çünkü bu siyasi bir karar, engellenebilirdi ama Cenab-ı Hak bizi yormadı.
Sayfa 12
Yaşamak için iki yol var.
‘Vurdum ona, vurdu bana’
anlayışı akıl yolu değil.
Veya ikinci yol birlikte yaşamayı öğrenmek. Bunun için
de, eğitim esas alınmalı ve
‘cehalet’ yok edilmeli.
Burası Den Haag. İsrail’in barbarlığını protesto etmek maksadıyla, Buitenhof’daki İsrail Büyükelçiliği’nin karşısında İsrail
devletinin terörist tutumlarına karşı Hollanda kamuoyunun dikkatini çekmek üzere yaklaşık 3000 kişinin toplandığı bir an...
1
İsrail’i tel’in mitinginde
duyguların yükseldiği anda
lalettayn örtünme tarzıyla,
Hollandalı olduğu anlaşılan
bir kadın sağa sola bağırarak
dikkat çekiyor.
HABER
JUNI/JULI
2010
HAZiRAN/TEMMUZ
Yıl:1 Sayı: 7
haber•nl
ISSN:1879-9981
BESTE KRANT VAN NEDERLAND
GAZETESİ
İ
Y
İ
N
IN E
3
Görgü tanıklarının polis
olduğunu söyledikleri kadın
kimliğini göstererek, resmi
kıyafetli polisten kendisini
kalabalıktan çıkarmasını
istiyor.
NEW YORK
TIMES’A
GÖRE
AMERiKA
AFGANiS
TAN’DA
MiNERAL
PEŞiNDE
Sayfa 16
N
H O L L A N D A’
2
Meydandakilerden bazıları,
bilhassa Türk medyası
mensupları, çok geçmeden
kuşkulu bakışlarla, kadını
izlemeye başlıyorlar. Kadın
polise yöneliyor.
4
Durumu kavrayan bisiklet
üzerindeki üniformalı polis,
kadının hemen kendisini
izlemesini istiyor.
5
Bisiklet üzerindeki üniformalı
polis, kadını; o anda kendilerini çevreleyen medyanın
arasından alelacele uzaklaştırıyor.
ayfer kargın:
“Risk almadan ne
yapabileceğini
bilemezsin”
16 yıl boyunca 2 farklı şirkette
çalışıp, daha sonra aniden işinden
ayrılan ve Hong Kong’a gidip
kendi şirketini kuran Ayfer Kargın,
modaya duyduğu ilgisini bu
şekilde iş hayatına dönüştürmek
istemiş. Yanına sadece bir valizini alıp
uzak doğuya giderek, orada hiç kimseyi tanımasa da, hayatına yeni bir ufuk
açmayı planlamış.
Sayfa 23
VURULDUK EY HALKIM
UNUTMA BiZi
SEÇiMLERDE DE VURULDUK
DiSCRiMiNAZi YÜKSELiŞTE
Komşumuz, meslekdaşımız, patronumuz, işçimiz, hocamız,
kısacası nereye baksan bir PVV’li görmemiz mümkün.
9 Ca
şeh n
old it
u
SEÇİLEN TÜRK KÖKENLİ
MİLLETVEKİLLERİ
Uluslararası sularda
seyrederken sabah saat
04:30 civarında İsrail
ordusunun denizaltı,
gemi, helikopterler ve
komandolarla saldırısına maruz kalan filoda 9
sivil öldürüldü ve 30 civarında sivil yaralandı.
Sürgündeki Kudüs Başpiskoposu
Hilarion Capueci gemideyken
Mavi Marmara isimli
yolcu gemisinden 24
saat canlı yayın yapılırken İsrail’in saldırı
sırasında canlı yayın,
internet bağlantıları ve
telefon bağlantılarını
ANNE DE JONG
kesmesi ile saldırı anındaki olayların ekrana yansıması kesintiye uğradı.
Ancak bir Türk yazılım
şirketinin geliştirdiği
sistemle kesintili de olsa
alternatif kanallardan ula-
YEMEKNAME Sebzeli Mengen Kayığı
HABER Gazetesi’nin bu sayısında siz değerli okurlarımız için yeni ve özel bir
köşe başlıyoruz. YEMEKNAME adını
verdiğimiz bu sayfada hem aşama
aşama bir yemek tarifi veriyoruz, hem de davet ettiğimiz
davetlilerin, yemek konusundaki görüşlerini alıyoruz.
Her sayımızda farklı aşçılar
tarafından farklı zevkleri beğeninize sunacağız. İlk aşçımız Birgül Ekiz.
Birgül Hanım, Rotterdam Meram Restoran’daki ünlü Hasan Usta’nın
yardımıyla Sebzeli Mengen Kayığı yemeğini misafirlerine hazırlarken, biz de yemeğin farklı
aşamalarını sizler için görüntüledik. Sayfa 20
Fatma Koşer Kaya
D66 - 5. sıra
Nebahat Albayrak
PvdA - 2. sıra
Metin Çelik
PvdA - 25. sıra
EN BÜYÜK ZENGİNLİĞİMİZ İNSAN
Gazze'ye giden
Challenger'da
İsrail askerlerinin
teslim aldığı
Anne de Jong
ile yaptığımız
röportaj
İsrail askerleri saldırırken
Coşkun Çörüz
CDA - 18. sıra
Ciddi araştırma kuruluşlarından Synovate’in seçim
günü yaptığı ankette PVV seçmenlerinin profili
şöyle ortaya çıkmakta: Bu seçimlerde PVV’ye oy
verenlerin geçen seçimlerde % 24’ü CDA’ya, %
23 SP’ye, % 17’si PvdA’ya ve % 12’si de VVD’ye
oy vermiş. % 18’i ise ilk defa oy kullanan yeni
seçmenler, yani gençler! Seçmenlerin eğitim ve
gelir durumuna baktığımız zaman da bir yükseliş
trendi görüyoruz. Daha önceki seçimlerde daha
çok az gelirli ve düşük seviyede eğitim almış
seçmenlerin protesto oylarını alan PVV, şimdi her
meslek ve gelir grubundan oy alabilmektedir.
Bu da bu hareketin kitleselleştiğine işarettir ki;
asıl kaygı duymamız gereken de budur. Komşumuz, meslekdaşımız, patronumuz, işçimiz, hocamız,
kısacası nereye baksan bir
PVV’li görmemiz mümkün.
İşte tam bu noktada asıl
eleştiriyi sandığa gidip PVV’ye
oy veren Hollandalılara değil
de; sandığa gitmeyerek
onlara dolaylı destek veren
kendi insanımıza yöneltmeSadet Karabulut
miz lazım.
SP - 7. sıra
Sayfa 3
Türkiye’nin yanı sıra Amerika’dan
Ürdün’e, dünyanın çeşitli ülkelerindeki, 25 şirketiyle faaliyetlerini sürdüren
Şahinler Holding’in başarısının sır-
Kemal Şahin, Şahinler Holding Yönetim
Kurulu Başkanı
sayfa 25'te
şan canlı yayın sırasında
gemidekilerin “İsrail bize
gerçek silahlarla saldırıyor, lütfen bize yardım
edin” seklindeki çığlıkları
kayıtlara geçti.
Sayfa 3
rını, Yönetim Kurulu Başkanı Kemal
Şahin’le konuştuk. Şahin, en önemli
değerin çalışanları olduğunun altını
çizerek, sorularımızı cevapladı... Sayfa 6
A. SUAT ARI
Enseyi
Karartmayalım
» 5’te
NAFİZE ŞENER
Mavi Mavi
Masmavi
» 7’de
Böyle bir tatil Kenan Baydar yazdı...
geçirmeye ne dersiniz?
Okuyucularımızdan
On seneden fazla oldu, ama bu sene Türkiye’yi
tekrardan ziyaret etmeyi düşünüyorum. Hakettim sanıyorum. Yaylalara çıkıp biraz dolaşacağım. Müsait
olursalar, biraz da memleketin çobanları ile sohbet
edeceğim. Herkesin gibi benim de etrafımda biraz
gönlü ferah olan insanlara ihtiyacım var... Sayfa 6
VEYİS GÜNGÖR
Türkler, Siyaset
ve Yönetmek
» 11’de
AYHAN TONCA
Seçimler ve
sonuçlar
» 15’de
HABER
JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010
2
3
HABER
JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010
VURULDUK EY HALKIM UNUTMA BiZi
Gazze filosunu ve olayları İngilizce olarak www.freegaza.org adresinden,
Türkçe olarak www.ihh.gov.tr adresinden takip edebilirsiniz. İHH’nın bir de
Facebook adresi var: İHH İNSANİ YARDIM VAKFI - IHH HUMANITARIAN
RELIEF FOUNDATION.
PvdA
SP
-2,5
-0,6
+7
+3,8
Zoetermeer
Nüfus: 121.500
Zaanstad
Nüfus: 145.800
Tilburg
Nüfus: 205.100
Utrecht
Nüfus: 306.500
Rotterdam
Nüfus: 593.700
Nijmegen
Nüfus: 163.200
Maastricht
Nüfus: 118.500
+9
16,1 17,5 18,2 8,9
24
+4,9
+10,4
+4,8
10
+2,6
+2,6
+1,7
+1,7
+3,3
+2,6
+2,0
+3
CU
2,1 6,0 0,9 4,6
2,1 0,7 0,9
1,5 4,8 10,0
1,4 2,9 3,8 4,3
1,4 2,2
1,9 0,7 1,0 2,3 2,2
0,7
1,8 2,7 9,8
5
-0,69
-1,0
-0,7
-0,79
-0,5
-0,9
-1,0
-0,4
-0,6
-0,8
-1
6,4
9,1 11,9
--0,6
+4,7
+6,5
+7,4
-0,7
-0,7
-0,4
-0,7
-0,7
-0,8
-0,9
-1,1
-0,9
-0,6
-0,6
+2,6
-0,5
-0,7
+10,2
+7,1
+2,1
+4,1
+5,0
+6,7
GL
+1,4
+10,9
+4,2
+15
+1,5
+7,9
+4,9
+5,5
+3,2
+14,7
+3,5
7,4 6,0 8,9
+2,6
+8,2
+3,4
7,7
+2,2
+9,8
+2,9
7,8 14,5 7,6 15,4
+2,0
+7,0
+7,6
7,6 6,9 4,8 8,0 4,8 6,8 12,6 11,4 5,3 11,5
+2,9
+10,3
+4,5
7,4 12,1 16,4 13,2 22,9 11,6 19,4 9,6
+9,9
+1,4
+12,6
+3,4
+11
+2,7
+10,2
+5,2
7,9
+3,0
+8,6
+4,8
7,6
+2,3
+10,5
+4,7
-7,2
+8,7
0,0
+7,8
+6,0
-10,3
-2,1
+8,9
+2,6
+4,9
+4,9
-9,8
+0,6
6,5 9,3 12,5 6,4 10,6
D66
+9,4
+4,0
-9,4
-1,0
PVV
+5,3
-7,9
-0,5
17,9 11,5 9,4 12,6 13,6 14,3 17,8 17,7 17,6 12,4 16,1 17,3 15,5
+7,3
-12,1
-2,3
-10
+4,6
-9,9
0,0
31
+5,3
-8,4
-4,5
-7,8
+2,9
-5,5
-1,5
25,5 22,0 16,8 20,4 17,2 24,7 20,5 21,6 18,4 19,3 18,3 13,8 17,1 15,3 19,0 31,6 17,8 14,6 13,5 16,8 18,5 19,7 19,7 24,9 16,2
+6,4
-9,8
+2,1
-13,8
-11,2
-8,3
-0,3
-13,9
-7,3
-7,0
-5,4
-10,5
-11,2
-9,8
-7,4
-8,3
-3
-3,6
0,0
-10,0
15
-7,5
-1,1
-10,2
-0,1
-9,2
-1,3
-10,0
9,1 6,8 8,6 10,9 13,2 9,8 6,8 13,0 11,5 9,3 9,5
-9,7
-1,9
-16,5
7,3 11,3 5,5 13,8 11,1 10,8 11,6
-10,2
-1,4
-7,0
7,3 9,3 12,3 10,4 12,6
-6,7
-1,2
-8,8
VVD
+7,2
-7,0
-1,1
-7,8
Leiden
Nüfus: 117.100
Milletvekili
sayısı
-7,8
+5,1
-13,1
Haarlemmermeer
Nüfus: 142.800
30
0,0
-14,9
Haarlem
Nüfus: 149.600
-20
23,8 20.7 35,2 20,8 24,4 19,0 19,1 24,4 20,1 12,6 20,5 29,0 24,1 28,8 25,6 16,1 23,4 21,6 24,9 26,7 24,3 20,5 25,0 19,2 24,0
9,5 8,3
-10,2
Groningen
Nüfus: 187.300
-10,0
-1,69
-10,1
Enschede
Nüfus: 157.200
21
-9,7
-13,5
Emmen
Nüfus: 109.500
7,5 8,8 12,3
-10,4
-13,7
Eindhovem
Nüfus: 213.800
7,2 11,0 6,5 10,8 8,2 6,3 6,5 10,9
-9,9
-11,7
Ede
Nüfus: 107.800
7,4 11,4 10,2 6,9 9,4 17,8 10,6 14,5 11,2 6,4
-6,3
Den Haag
Nüfus: 498.300
5,1 10.1 3,3 13,4
-12,2
-13,7
Den Bosch
Nüfus: 139.600
çok çalışma konusunda görüşbirliği
sergiliyorlar. Ancak bunun önündeki
en büyük engelin, seçimlere ve kendi
haklarını aramaya yönelmeyen duyarsız bir Türk kitlesi olduğunda da hemfikirler. Aşağıda verdiğimiz seçim sonuçları yüzdeleri, Hollanda'da nüfusu
100bini aşan 25 ili kapsıyor. Buradaki
istatistiksel bilgilere bakarak, çok yakında yeniden gündeme gelebilecek
olan yeni bir erken seçime şimdiden
hazırlık yapmak gerekiyor. Stratejik
olarak şu an PVV'nin en kırılgan olduğu bir noktadayız. Bay Geert ve yandaşları, içleri doldurulamayacak olan çağdışı politikalarıyla daha polarize olup
bölünecekler ya da sistemin gücü onları da adam edecek. Sistemin gücü dediğimiz alanda en çok görev de bize, yani;
sivil toplum kuruluşlarımıza, cami ve
derneklerimize düşüyor. Duyarsızlık
duvarını yıkarak, asgari müştereklerde
birlikte düşünebilen ve ortak eylemler planlayıp gerçekleştirebilen toplum
önderlerine ihtiyacımız var.
Zwolle
Nüfus: 119.100
CDA
Sıra
5
2
18
25
7
Breda
Nüfus: 173.400
Parti
D66
PvdA
CDA
PvdA
SP
Arnhem
Nüfus: 147.100
Seçilen milletvekili
Fatma Koşer Kaya
Nebahat Albayrak
Coşkun Çörüz
Mehmet Çelik
Sadet Karabulut
proğramlarında daha rahat konuşabilen liderler, kalabalıklar karşısında ne
biçim retorik fakiri olduklarını gözler
önüne serdiler. Hollanda halkı, Türkiye halkı kadar politikayla içiçe değil.
Hollanda'da seçimler öncesi inilecek
meydanların olmaması da, liderlerin
bu hitabet özelliklerini etkiliyor anlaşılan. Sadece medyatik özellikleriyle
öne çıkmayı bilen ve Hollanda halkının
son yıllarda tekrar yöneldiği nasyonalizm akımının öncülüğünü yapan
Geert Wilders, içi boş ve somut hiçbir
gelecek vadetmeyen söylemiyle en çok
atılım yapan parti durumuna geldi ve
tabi ki bu onlara bir zafer sarhoşluğu
da vermiş durumda. Ancak olayın ters
tarafından baktığımız zaman, Hollanda'daki halkın %85'inin Bay Geert'in
ayrımcı ve kışkırtıcı politiAldığı oy
kalarını benimsemediğini
18837
de söyleyebiliriz. Görüşle129.005
rini aldığımız Türk kökenli
2110
7560
politikacılar, tekrar azimle
10007
geleceğe bakma ve daha
Dordrecht
Nüfus: 118.500
Ekonomik krizin getirdiği zorluklar
son yıllarda Hollanda politikacılarının
vizyonlarını da etkiledi. Yıllardır çok
parçalı koalisyonlarla ülkenin önü açılmazken; stratejik, vizyoner ve açılımcı
politikacıların siyasi arenaya çıkmamasından dolayı günübirlik, şovenist
ve oportünist politikacılar prim yapmaya başladı. 11 Eylül krizi ve ulusal
birtakım olumsuzluklar sıkışan havayı
ve gündemi rahatlatamadı ve IV. Balkenenende koalisyonunun sonunu
getirdi. 9 Haziran'da yapılan seçimler,
ülkenin önünü açmak şöyle dursun,
daha da çıkmaza götürdü. Seçim gecesi
sonuçlar açıklanır açıklanmaz kameralar karşısında partililerin önüne çıkan
parti liderleri inanılmaz derecede mesaj verme yoksunluğu içindeydiler. TV
Apeldoorn
Nüfus: 155.500
olayları anlatırken insanları uyarıyor: “İsrail bizim hakkımızda
terörist olduğumuz iddialarını
yaymaya başladı. Bundan sonra
bize karşı yapacakları komplolara hazırlıklı olmalıyız. Biz uluslararası bir insani yardım vakfıyız. Azerbeycan’dan Afrika’ya,
Haiti’den Sri Lanka’ya kadar kadar yardım götürüyoruz.
Diğer taraftan Filistin Kuşatmasına Son (End the Siege on
Gaza) adlı kuruluşun sözcüsü
Mazen Kahel Uluslar arası Komite tarafından Temmuz ayında
Gazze’ye 6 gemiden oluşan yeni
bir filo göndereceklerini açıkladı.
Yeni filoya Türkiye, Yunanistan
ve İsveç gibi ülkelerden gönüllüler destek verecek.
ve otopsiyi yapan Adli Tip Kurumu buna benzer mermi yaralarına daha önce hiç rastlamadıklarını ifade ediyor.
Olayın yaşandığı gün Türkiye
başta olmak üzere Avustralya’ya
kadar, dünyanın her yerinde
protesto gösterileri ile Gazze’deki ambargonun kaldırılması
çağrıları yapıldı. Dünya liderleri
olayın araştırılması için bağımsız bir araştırma komisyonu
kurulması çağrılarını yaparken,
bu konudaki oylamaya ABD ve
Hollanda karşı oy kullandı. Den
Haag, Amsterdam ve Almere'de
düzenlenen mitinglerde, İsrail
askerlerinin sergiledikleri insanlık dışı vahşet sert bir şekilde
kınandı. Den Haag'da düzenlenen
geniş katılımlı gösteriye Hollanda Filistin Komitesi, Uluslararası İnsani Yardım Vakfı (IHH)
ve Kuzey Hollanda Milli Görüş
Teşkilatının yanı sıra bazı Türk
kuruluşları da destek verdi.
Öte yandan Amsterdam'ın ünlü
Museum Meydanı'nda, ' İsrail
Yönetiminin Barbarlığını Kınama
Mitingi için toplanan ve aralarında HTIB, DSDF, HTKB, HAK-DER,
HTKSF, SICN, UETD, EMCEMO,
AMF, MVVN, Landelijk Netwerk
Marokkanen, UMMON, Palestina
Comite, Milli Görüş NH ve Een
Ander Joods Geluid adlı çok çeşitli sivil toplum kuruluşlarına mensup yaklaşık 3000 kişi katıldı.
HOLLANDA'DAKi PARÇALANMIŞLIKTA BAY GEERT ARADAN SIYRILDI
Amsterdam
Nüfus: 776.500
Saldırı sırasında eşini kaybeden Çiğdem Topçuoğlu hakkında anlatılanlar ise şahitleri ve
dinleyenleri hayrete düşürüyor.
Eşi kucağında son nefesini teslim eden Çiğdem hanım eşinin
şehit olmasından sonra yerinden
kalkıp yaralılara yardım etmeye
koşuyor.
Güvertede elleri arkalarına
bağlı, diz üstü oturtulmuş şekilde İsrail askerleri tarafından
tutulurken bir genç kızın ufukta
bir gemiyi görünce Türk gemisi
zannedip şöyle dediğini aktarıyor şahitlerden bir tanesi: “Abi
bak Türk gemileri geliyor. Bizi
kurtarmaya geliyorlar!”
İHH genel başkanı Bülent
Yıldırım çeşitli TV kanallarında
canlı yayın sırasında gemidekilerin “İsrail bize gerçek silahlarla
saldırıyor, lütfen bize yardım
edin” seklindeki çığlıkları kayıtlara geçti.
Saldırı sonrasında gemilere,
yardım malzemelerine ve tüm
kamera, cep telefon, bilgisayar
ve görüntülere el koyan İsrail
tutukladığı insanları Türkiye’nin
baskıları sonucu 3 gün içinde bırakmak zorunda kaldı. Gazetecilerin tüm görüntülerine el koyan
İsrailli yetkililer, sadece kendi
görüntülerini medyaya vererek
askerlerin kendilerini savunmak
için ateş açtığını söylüyor. Olayı
bizzat yaşayanlar ise ”İsrail haklı
ise neden bizim görüntülerimize
el koydu ve yayınlamamıza izin
vermiyor?” sorusunu soruyor.
Daha sonra şahitlerin anlattıklarına göre tutukluluk sırasında
fiziksel ve psikolojik baskı ve
işkencelere uğrayan insanlara
anlamadıkları belgeleri imzalatmak için de baskı uygulanmış. Bu
baskıları bizzat yaşayan ve halen
İngiltere'de tahsiline devam eden
Hollandalı aktivist Anne de Jong
ile yaptığımız 24. sayfamızdaki
röportaj dehşet bilgileri ortaya koyuyor. Otopsi sonrasında
ortaya çıkan gerçek ise tüyler
ürpertici: şehit edilen 9 kişiye
başlarına ve vücutlarının çeşitli bölgesine 30 defadan fazla,
yakın mesafeden ateş edilmiş
HOLLANDA'NIN %85'i WILDERS'A KARŞI
Amersfoort
Nüfus: 145.000
koyulmuştu. İrlanda ve Yunanistan gibi Avrupa ülkelerinin gemilerinin yanı sıra Türkiye’den de
iki gemi bu filoya katılmıştı. Gemilerde inşaat malzemeleri, okul
gereçleri, tıbbi malzemeler ve
oyuncaklar olmak üzere 10.000
ton insani yardım malzemesi bulunuyordu.
Daha önce
Gazze’ye birçok
kere gemi seferi
düzenleyen Free
Gaza Movement
adlı kuruluş bu
defa uluslararası
bir organizeye imza
atarak Türkiye’den
Uluslararası İnsan
Hak ve HürriyetleAmsterdam'daki gösteride onlarca özörgüt birlikte hareket etti ri Vakfı (İHH)’nın
Almere
Nüfus: 188.100
İsrail’in Gazze şeridine 4 yıldır
uyguladığı ambargoyu kaldırmak
ve büyük bir açık hava hapishanesine dönüşen Gazze’ye insani
yardım götürmek amacıyla düzenlenen filoya çeşitli ülkelerden
6 gemi katılmış ve 30 Mayıs’ta
Kıbrıs açıklarında birleşerek yola
PARTİLER
Den Haag'daki mintingde yaklaşık 2000 kişi elele verdiler
yanısıra Malezya gibi uzak doğu
ülkeleri yardım kuruluşları
ile birlikte uluslararası bir filo
organize ettiler. Gemilerde 60
farklı milletten 700’e yakın insani yardım gönüllüsü ve aktivist
Gazze’yi bir toplama kampına
dönüştüren ambargoya dünyanın
dikkatini çekmek ve insanlara
yardım ulaştırmak üzere bulunuyordu. Yolcular arasında müslümanların yanında Kudüs’ün
sürgündeki başpiskoposu, Yunan,
İrlanda ve Hollanda vatandaşlarının bulunması Gazze’de yaşanan
insani drama duyarlılığın din ve
ırk sınırlarını aşmasının ve insanlığın ortak vicdanı olarak ortaya
çıkmasının gelecek için umut
verici bir adım olduğuna vurgu
yapılıyor.
Uluslararası sularda seyrederken sabah saat 04:30 civarında
İsrail ordusunun denizaltı, gemi,
helikopterler ve komandolarla
saldırısına maruz kalan filoda 9
sivil öldürüldü ve 30 civarında
sivil yaralandı. Mavi Marmara
isimli yolcu gemisinden 24 saat
canlı yayın yapılırken İsrail’in
saldırı sırasında canlı yayın,
internet bağlantıları ve telefon
bağlantılarını kesmesi ile saldırı
anındaki olayların ekrana yansıması kesintiye uğradı. Ancak
bir Türk yazılım şirketinin
geliştirdiği sistemle kesintili de
olsa alternatif kanallardan ulaşan
+10,9
+2,0
-1,0
+3,1
7,3 9,4 9,4 8,4 9,7 6,2
5,1 8,8
4,1 8,4 10,8 10,8
7,5 14,0
7,8 10,8 7,7 14,2
8,6 6,3
7,4
7,6
10
+5,1
+3,6
+3,2
5,7
+5,5
+6,3
+5,4
+5,6
+7
+6,2
+7,2
+6,3
+6,1
+3,8
+6,2
+5,7
+7,5
+7,6
+9,5
+7,6
+4,4
+9,4
+4,1
HABER
4
JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010
Seçim sonuçları için ne dediler?
ABDULLAH GÜVEN
TUĞBA HARMANKAYA
FİKRİ DEMİRTAŞ
Hollanda Türk-İslam Kuruluşları Birliği Başkanı Genel Başkanı
Avukat
VVD - PVV uzlaşmaya varamazlar
Lobi faaliyetlerimizi artıracağız
Yine suyun akışına yön veren olamadık. Suyun akışına kapıldık. Bu sonuç
burada yaşayan göçmen toplum arasında da büyük belirsizlikleri ortaya
koyacaktır. Irkçı ve İslam düşmanlığı
söylemleriyle prim yapan bir partinin
bu kadar siyasi revaç bulmasında buradaki göçmen toplumunun çok büyük
sorumluluğu vardır. Bizler siyasete
yön verebilecek kadar toplum gücüne sahip olmamıza rağmen, isteksiz
, desteksiz, çabasız, gayretsiz beklerken suyun akışına kapıldık. Sonuç
Hollanda’yı yine siyasi kriz bekliyor.
Her ikisi de VVD kökenli olmalarına rağmen
Rutte, Wilders’i frenleyebilecek kişi midir? Aralarındaki büyük farklılıklara
rağmen VVD ilk olarak PVV
ile koalisyon görüşmelerine
başladı. Benim kanaatimce
bu görüşmeler herhangi
bir sonuca varmayacaktır
ve Rutte koalisyon ortaklığının ve iktidara gelmenin
PVV için imkansız olduğunu
gösterecektir. Umarız bu
sonuç da bir dahaki seçimlerde tepki oylarının PVV’ye
gitmesini önleyecektir.
Sızlanmak en son yapacağımız iştir. Bu ülkenin Türk kökenli vatandaşları ve yeni Hollandalılar olarak artık ortağı ve sahipleriyiz.
Ülkemizin siyasi hayatında lehimize olmayan
bir değişim söz konusudur. Demokratik hak
ve hürriyetimizi kullanarak, genel kabul
edilmiş enstrümanlara başvuracağız, lobi
faaliyetlerimizi artıracağız ve bu sürecin
aleyhimize işlemesi için önlemler alacağız. Türk kökenli tabana hitap eden kuruluş temsilcileri, düşünürler, entelektüeller, müteşebbisler, siyasetçiler ve
yazar-çizerlerden oluşan bir düşünce
grubu oluşturarak bir durum değerlendirmesi yapmamız gerekir.
Suyun akışına kapıldık. Hollanda’yı
yine siyasi kriz bekliyor
Çocuktan Al Haberi...
Seçimden bir hafta kadar önce oğlumla araba içerisinde bir yere giderken bana şöyle bir soru sordu? Baba
sen oyunu kime vereceksin? Bir afallama geçirdikten sonra hayırdır oğlum
neden sordun diye cevap verdim. Öğretmenimiz okulda bu konuyu işledi
ve bize seçim yaptıracak ta kime oy
vereyim dedi. Bende benim vereceğim partiyi doğallıkla belirttim. Peki
baba dedi bende ona vereyim. Neyse
aradan bir kaç gün daha geçti. Oğlum
okula gitmiş ve mini seçim yapmışlar.
Devamında yine bana: Baba Wilders hep bize küfür mü ediyor? Bir
afallama daha... Bu arada oğlum 8
yaşında. Onuda nerden çıkarttın gibi
toparlama mahiyetinde bazı cümleler
kurmaya çalıştım ama nafile, her şeyin farkındalar...
Aslında bizim bazı toplum içerisinde yaşayan ve durumların ciddiyetini
bile tahmin edemeyen bir çok yetişkinden daha bilgililer. Neden mi?
-Wilders sürekli müslümanlara küfür ediyor baba!..
- Bizleri Hollanda’dan atacakmış
baba!..
-Biz teröristmişiz baba!..
-Onların paralarını bizler yiyormuşuz baba!..gibi daha da eklediği ama
benim yeter artık sen yaşına göre davranmaya çalış, cümlelerimden sonra
sona eren bir görüşmeydi bu baba ve
oğul arasında...
Gelelim şimdi 9 haziran 2010 seçim gününe...
O gün ve öncesinde yapılan tartışma progrmalarının hepsini izlemeye
çalıştım. Siyasi parti liderlerinin farklı
farklı görüşleri ve hazırladıkları programları var. Ama içlerinden birinin tek
programı: Suç işleyen müslümanları
ülkeden kovmak, müslümanlara hakaret etmek, aynı toplumu rencide
etmek vs. Bu adamın yaptığı konuşmaların her cümlesinde bunlara raslamak mümkün. Yani
kısacası
bölücülük,
ırkçılık, eyyamcılık
yapmakta. Ama
her nasıl oluyorsa
b u
adam %15 civarında bu ülke toplumundan oy alabiliyor. Toparladığımızda yaklaşık 1,5 milyon insan bu
adama oy veriyor. Çoluk çocuğu eşi
dostu derken bu rakam ortalama 3
milyon civarında. Yani demem o ki selam verdiğimiz 5 Hollandalıdan 1’i bizi
bu şahsın tabir ettiği gibi görmekte.
Adamlar seçim döneminde yememişler içmemişler ve çalışmışlar. Çalışmalarının karşılığını da 24 milletvekili
çıkartarak aldılar.
Gelelim bizlere...
Seçim günü yabancıların nüfusa
göre çıkartabilecekleri milletvekili sayısının 15 olduğunu söylüyordu bir
bilir anketör. Ama kullanılan oylara
göre 6 milletvekili çıkartabilecek oy
kullanıyorlar. Yani 9 milletvekili evde
ve kahvehanelerde duyarsız bir şekilde olacaklara razı olan toplum sayesinde yüksek oy alan partilere hediye
edilmiş oluyor. O doğrultuda az önce
bahsini ettiğimiz partinin en az 2 ya
da 3 milletvekilini ‘oy kullanmayan’
bizler seçmiş oluyoruz.Oy kullanmayan halkımız kullanmadıkları oy karşılığında Wilders’a oyumu verdim diye
rahat olabilirler.
Seçimden bir gün önce ileride bakan ya da başbakan olursanız ilk ziyaret edeceğiniz ülke neresi diye soran
programcıya Wilders’ın cevabı şuydu: ‘Son zamanlarda İsrail’e yapılan
haksızlıklar yüzünden önce İsrail’e
gideceğim ve yalnız olmadıklarını belirteceğim.’
Yine yaşadığım olaylardan biri...
Seçim günü duyarlı olması için
bazı kahvehanelere gittim. Arkadaşlar oylarınızı kullandınız mı? Ses yok!
Kimi ya bugün mü? Kimisi de: Amaaan boşver oy kullanılınca ne oluyor
ki! Ellerinde pişti kağıdı akılları oynadıkları oyunda. Ne geleceğini ne çocuklarını ne de egemenliğini düşünen
var. Kimi de ya Yusuf sen onu bırak
ta sence CHP bu sefer başa gelebilir
mi? AKP sence oy kaybetti mi sorularını soruyor? Elinin körü. Sen önce
yaşadığın toplumun hissiyatını anla
ondan sonra Türkiye’deki siyasete
yorum yap.
Senaryo:
Wilders savunma bakanı olur.
Ali daha yeni 18 yaşına girmişti. Arkadaşlarıyla gezerken kız arkadaşını
başka bir erkekle gördü. Buna sinir-
Yusuf Öztürk
lenen Ali gitti, hem kızla hem de kızın
yanında gördüğü erkekle kavga etti.
İkisini de dövdü. Aşk bu ya yaptırır mı
yaptırır. Polis geldi Ali’yi aldı karakola
götürdü. Adam yaralamadan dolayı 6
ay hükmüm giydi. Ali hapisten çıktığında bir kağıt aldı.Toplum kurallarına
uymadığın ve yabancı olduğun için
ülkeden kovuluyorsun...
Yukarıdaki bir senaryo... Ama’sı var
anlayana...
Gelelim 8 yaşındaki çocuğumun
olayını anlatırken yine yakınım olan
birinin çocuğunun başına gelenlere... Kaldıkları muhit Hollandalıların
ağırlıklı yaşadığı bir yer. O çocuk ta 10
yaşlarında. Futbol oynamak istiyor arkadaşlarıyla. Ama maalesef Türk olduğu ya da yabancı olduğu için çocuklar
tarafından istenmiyor. Neden mi? Bizim çocuklarımız nasıl ki evlerimizde
konuşulanlara kulak misafiri oluyor ve
tepki veriyorsa; onların çocukları da
kendi ebeveynlerinin verdikleri tepkilere göre davranıyor.
Ey yaşı kemal’e ermiş duyarsız toplum... Sen kahve köşelerinde, ya da
faydasız yerlerde duyarsızlığını devam
ettirdiğin sürece çocukların o yaşlarda kendilerine yapılan haksızlıklarla
mücadele etmeye çalışıyor. Bu denli
ırkçılık ve tepki gören çocuk ergenlik
çağlarında doğal olarak agresifleşiyor.
Sen duyarsız oldukça seni yönetenleri
senin oyların belirlemiyor... Sen duyarsız oldukça ah’ların vah’ların bitmiyor.
Sen duyarsız oldukça senin yüzünden
duyarlı vatandaşlar da zarar görüyor.
Toplumun bilinçlenmesi için yaşadığın toprakların herşeyinden haberdar olman gerekiyor. İlk gelen nesille
birbirimizi kıyaslamayın. Onlar ilk’ti
ve ne yapacaklarını bilmiyordu. Ama
bizler öyle değiliz toplumun hemen
hemen her yerinde her bölümünde
varız. Ve bu güçlerimizin daha da artması için toplum bilinci gerekiyor.
Sonuç olarak,
Ya bu defa ya da bundan sonra sağ
tabanlı bir hükümet koalisyonu oluşabilir. Bu duruma şimdiden hazırlıklı
olalım. Bu oluşumlara birey olarak
demokratik haklarımızı sonuna kadar
kovalayalım. Ama bunları yaparken bir
çuval inciri mahvederek değil, toplum
içerisinde duyarlı ve yön gösterecek
sivil toplum örgütleri, dernekler çatısı
altında onlara destek vererek.
SİCN Genel Başkanı
5
YUSUF ALTUNTAŞ
ISBO Direktörü
Bir parti gelip tek başına
istediğini yapamaz
Öncelikle çıkan sonuç demokratik bir ortamda doğal bir
sonuçtur. Yabancılar tabiî ki son secim sonuçlarını dikkate
alırlarsa sıkıntı geliyor diyebilirler, ama bu erken ve çok da
spontane bir reaksiyondur. Çünkü Hollanda’daki sistemde
öyle her parti gelip tek başına istediğini yapamaz. Buradaki
sistem uzlaşma veya konsensüs ilkelerine bağlı. Dolayısıyla her parti kendine göre oynayamaz.
Bunun haricinde PVV ile her parti koalisyon yapmak istemez, bu koalisyonun ne kadar zayıf olduğunu bildikleri
için. Aynı süreci 2000 yılında yaşadık.
Lijst Pim Fortuyn (LPF) o zaman VVD
ve CDA ile koalisyon kurdu ve bir kaç ay
sonra bu koalisyon dağıldı. Dolayısıyla herkes işini yapsın ve bu
yaşadığımız topluma artı olarak
ne verebiliriz düşüncesiyle işe
koyulsun, bunu yapamadığımız
takdirde kara kara düşünmemiz lazım!
SONGUL MUTLUER
Zaandam belediye meclis üyesi
Hollanda politikasının ve halkının ne
denli bölünmüş olduğu ortaya çıktı
Son seçim sonuçları Hollanda politikasının ve
halkının ne denli bölünmüş olduğunu göstermektedir. Liberal ve aşırı sağın kazanması, Hükümet
partisi CDA’nın tarihinin en kötü sonucunu alması
bu secime damgasını vuran bir gerçek. Yabancıların çoğunlukla oy verdiği PvdA sanılandan da daha iyi bir sonuç aldı.
Belki seçimler daha geç yapılsaydı
kazanma ihtimali daha büyük olurdu. PVV’li bir koalisyon Hollanda’da
yaşayan yabancılar için kötü sonuçlar doğurabilir. Fakat PVV’nin
bu seçimlerdeki başarısını göz
ardı ederek ve onu yeni kurulacak hükümetten dışlamakla
bence PVV ileriki yıllardaki
seçimlerde daha da çok oy
artırabilir.
ADNAN YILMAZ
Mozaiek Zorg
Sonuçlar az gelirliler
için çok üzücü
BEKİR AKBULUT
Vatandaş
Sonuçlar az gelirli Hollandalılar için çok üzücü. Aşırı
sağcıların bu denli, oy alması
ayrıca düşündürücü. PVDA
ve VVD köklü bir parti oldukları için Wilders ve PVV
milletvekilleriyle bir oluşum içerisinde olacaklarını
düşünmüyorum.
Bundan sonra yapılacak olan koalisyon
görüşmelerin sonucu önemli
Seçim sonuçlarına göre bizler için
endişe veren bir sonuç ortaya çıktı. Fakat, bundan sonra yapılacak
olan koalisyon görüşmelerin sonucu önemli. Eğer sağ partilerin kuracağı bir koalisyon olursa; ömrünün uzun olmayacağını
düşünüyorum.
MURAT DOĞANER
Sultan Fırını
HABER
JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010
Seçim sonuçları beni şaşırtmadı
Seçim sonuçları beni şaşırtmadı.
Son yıllarda artan ekonomik sıkıntılar yüzünden halk farklı arayışlara girdi. Bunun ilk tepkilerini
de sandık başında gösterdi. Artan ırkçılık ve sağa eğilim kaygı
veriyor.
NİLAY KÜLCİ
KVK danışmanı ve Renkum belediye meclis üyesi
PVV’nin muhalefet partisi
olması daha da tehlikeli
PVV'nin yükselmesi üzücü bir durum olsa da, sonucun üzerinde fazla durmamamız gerektiğini
düşünüyorum. Hollanda içinde ve dışında özellikle müslümanlara yönelik yapılan ayrımcılık,
bununla birlikte insanların ekonomik ve sosyal
sıkıntılarını, tek cümle ile siyaset
yapan Wilders'e oy vermelerini sağladı. PVV'nin şu anki
durumda muhalefet partisi
olması daha da tehlikeli, ülkedeki sıkıntı dönem devam
ederse 4 sene sonra PVV, 24
değil 48 sandalyenin sahibi
olur. Bırakalım sorumluluk
alsın hükümet ortağı olsun,
kimbilir aralıkta yine sandık
başında oluruz.
AYHAN ATEŞ
Vatandaş
Seçim sonuçları hiç bir partiye yaramadı
Bence seçim sonuçları hiç
bir partiye yaramadı. Yine belirsizliğin hakim olması bence
tekrardan bir erken seçim
sinyalleri veriyor. Seçim
öncesinde yapılan anketler doğrultusunda Wilders beklenen
oyu aldı.
ABDURRAHMAN SELAM
Gurbet Lahmacun Salonu
Vatandaşlarımızın yeterince oy
vermemesi üzüntü kaynağı
Seçim sonuçları kaygı verici.
Vatandaşlarımızın yeterince oy vermemesi de ayrı bir
üzüntü kaynağı. Umarım
bu sonuçlar doğrultusunda
gelecek seçimlerde
şapkamızı başımızın
önüne alır düşünürüz.
Barbaros Bulutlu
Müzik yapımcısı
Çevremdeki çoğu kişinin seçimlerde oy
kullanmadığını gözlemledim
Hollanda’da bulunalı yaklaşık 2 sene oluyor, bu
kısa süre içinde çok şey gözlemledim ve yaşadım.
Çevremde gördüğüm ya da duyduğum,
birçok kişinin son seçimlerde oy
kullanmadığıydı. Ben bu konularda
kendime sorabiliyorum ve birey olarak elimden ne geliyorsa (oy hakkım
olduğunda oy kullanmak dahil)
her şeyi uyguluyor ve yapmaya
çalışıyorum. Biliyorum ki sustukça sıra bir gün bana da gelecek! Sessiz çığlıkların kendi
içinizdeki yankısı sizden fazla
uzağa gitmeyecek ve bir işe
yaramayacaktır.
MEHMET POLATLI
Roteb Çalışanı
Aşırı sağın yükselmesi
yabancılar için kaygı verici
Sonuçlar beklenildiği gibi oldu.
Hani denilir ya bağıra bağıra
geldi adamlar. Bu denli sağ
partilerin oy alması biz yabancı kökenli insanlar için
kaygı verici. Parti tüzüklerinin içerisinde bulunan farklı
isteklerini umarım gerçekleştiremezler.
Enseyi Karartmayalım
Bazan üzerinize bir karamsarlık
çöker. İçinizden bir şey söylemek
gelmez. Zaten bu durumda kelimeler yüreğinizde hissettiğiniz
çalkantıyı anlatmakta kifayetsiz
kalacaklardır. En iyisi inzivaya
çekilip her şeyden elinizi eteğinizi
çekmek dersiniz. En azından kısa
bir süreliğine de olsa. Ama yapamazsınız, zira sizin fıtratınızda
enseyi karartmak yoktur.
Enseyi karartmak deyimini şu bir
kaç gün içinde, hem kendime hem
de çevremdeki insanlara moral
vermek için, farkında olmadan bir
kaç defa kullandım. Bununla her
ne olursa olsun yılgınlığa kapılmamayı, başı öne eğik gezmemeyi
ifade etmeye çalıştım. Nitekim öyle
de olmalı. Her zaman başımız dik,
gelecekten umutlu olmak zorundayız. Hem kendimiz için hem de
bizden sonraki nesiller için.
Lafı fazla dolaştırmadan saadete
gelip 9 Haziran seçimlerini analiz
etmeye çalışalım. Seçim sonuçlarını doğru analiz etmeden ilerisi
için bir strateji belirlemenin çok
zor olacağından yola çıkarak, hem
mensubu olduğumuz Türk toplumu hem de vatandaşı olduğumuz
Hollanda toplumu için bir takım
tespitlerde bulunacağız. Dost acı
söyler deyimini de hesaba katarak.
Üç ay önce Wouter Bos’un PvdA
liderliğinden istifa edip yerine Job
Cohen’in gelmesiyle kendimce bir
öngörüde bulunmuştum. Öngörüme göre Cohen’le PvdA tırmanışa
gececek, buna mukabil de CDA
ona alternatif olarak fırlayacak
demiştim. Ancak yanıldım.
CDA değil VVD alternatif olarak görüldü. Bunda şüphesiz,
kurduğu dört hükümetin
sonunu getiremeyen
CDA lideri Jan Peter
Balkenende’nin CDA
tarafından yeniden
başbakan adayı olarak
ilan edilmesinin payı
çok büyük. Kalitesine ve
kapasitesine çok güvendiğim Balkenende’nin seçmenler nezdinde bu kadar
güven kaybına uğrayacağını tahmin edememiştim.
Bence seçimlerin en
dikkat edilmesi gereken
tarafı ne VVD’nin bir asır
sonra birinci parti olmasıdır ne de CDA’nın tarihi
yenilgi almasıdır. Zira bu
kaymaların olması her zaman muhtemeldir ve sonucu
toplumu derinden etkilemez.
Ancak PVV gibi parti bile
olmayan, söylemlerini islamofobi ve Türk düsmanlığı
eksenine oturtan, bölücü,
ayrımcı ve ırkçı bir hareketin % 16’ya yakın oy alarak
Hollanda’nın Mecliste temsil
edilen üçüncü büyük partisi
olmasıdır. Daha da kötüsü
koalisyon için adının ciddi
ciddi telaffuz edilmesidir. Bundan
daha kaygı verici ne olabilir?
Peki bu, toplumu kamplara bölmek isteyen, iktidar olması halinde
büyük bir toplumsal huzursuzluğun ortaya çıkacağı her aklı selim
tarafından bilinen harekete kimler
oy verdi? Her altı seçmenden birisi
diyerek başlarsak işim vehameti
belki daha iyi anlaşılır. Ciddi araştırma kuruluşlarından Synovate’in
seçim günü yaptığı ankette PVV
seçmenlerinin profili şöyle ortaya
çıkmakta: Bu seçimlerde PVV’ye
oy verenlerin geçen seçimlerde %
24’ü CDA’ya, % 23 SP’ye, % 17’si
PvdA’ya ve % 12’si de VVD’ye oy
vermiş. % 18’i ise ilk defa oy kullanan yeni seçmenler, yani gençler!
Seçmenlerin eğitim ve gelir durumuna baktığımız zaman da bir
yükseliş trendi görüyoruz. Daha
önceki seçimlerde daha çok az
gelirli ve düşük seviyede eğitim almış seçmenlerin protesto oylarını
alan PVV, şimdi her meslek ve gelir
grubundan oy alabilmektedir. Bu
da bu hareketin kitleselleştiğine
işarettir ki asıl kaygı duymamız gereken de budur. Komşumuz, meslekdaşımız, patronumuz, işçimiz,
hocamız, kısacası nereye baksan
bir PVV’li görmemiz mümkün.
İşte tam bu noktada asıl eleştiriyi
sandığa gidip PVV’ye oy veren Hollandalılara (duyumlara göre Türkler de oy vermiş) değil de sandığa
gitmeyerek onlara dolaylı destek
veren kendi insanımıza yöneltmemiz lazım. Bu kadar hassas bir dönemde
bu kadar sorumsuz
olunca insanın o meşhur
‘develi’ sözü söyleyesi
geliyor.
Her şeye rağmen
biz enseyi karartmadan
önümüze bakmalıyız.
Geçmişten ders
alarak, geleceğe yön
vermeye
çalışacağız. Daha
yapacak
çok iş,
kat edilecek çok yol
var...
[email protected]
Ahmet Suat ARI is groepsleerkracht en onderbouwcoördinator op een VSO ZMLschool te Enschede. Hij schrijft columns in diverse bladen en is o.a. secretaris van
UETD-Nederland.
HABER
İzincilerimize iyi tatiller!..
Havayoluyla, karayoluyla ya da denizyoluyla Türkiye’ye tatile giden tüm vatandaşlarımıza okurlarımızdan Kenan Baydar’ın içtenlikle yazdığı satırları armağan ediyoruz...
Kemal Şahin, Şahinler Holding Yönetim Kurulu Başkanı
tercih ediyor. Tekstil alanında,
Aachen Bölgesi’nde mesleki eğitim alan en başarılı gençler de
Şahinler’den çıkıyor.
Bence, çeşitli kolları olan
eğitim ağacının ana gövdesi;
işyerinde verdiğimiz ve aldığımız eğitimdir. Belki de ömürleri
boyunca meşgul olacakları, zamanlarının neredeyse tümünü
harcayacakları kendi konu ve
uğraşılarında insanları mutlaka
eğitmemiz, mutlaka yetiştirmemiz gerektiğine inanıyoruz. Bu
nedenle, bütün şirketlerimizin,
kendi elemanları için, gençler
için birer okula dönüşmesine
gayret ediyoruz.
Şahinler’in başarıyı korumasının sırrı nedir?
Şahinler Holding personelini, bizden para alıp evine giden
insanlar olarak görmüyoruz.
Çünkü, onlara verdiklerimizin
bize yansıyacağını biliyoruz. Şahinler, tahsili ne olursa olsun
kendisinde çalışan insanları yetiştiriyor. Onlara, kendisini başarıya ulaştıracak, ve ulaşılmış
olanı koruyacak felsefeyi, yani
kurum kültürünü aşılıyoruz. Şahinler Holding, kuruluşundan
itibaren kademe kademe, insanları harekete geçirecek ilkeleri
yerleştirdi. Şahinler felsefesinin
odak noktasını insan ve insan
ilişkileri oluşturur. Bizi başarıya
götüren kurum kültürümüzün
dürüstlük, güleryüzlülük, verimlilik gibi ilkeleri hep insan ve
onun ilişkileri üzerine geliştirilmiş kavramlardır ve en önemli
değerlerimizdendir.
On seneden fazla oldu ama bu
sene Türkiye’yi tekrardan ziyaret
etmeyi düşünüyorum. Hak ettim sanıyorum. Yaylalara çıkıp biraz dolaşacağım. Müsait olursalar biraz
da memleketin çobanları ile sohbet
edecem. Herkes gibi benim de, etrafımda gönlü ferah olan insanlara
ihtiyacım var. Köyümün ünlü Kıblekaya isimli bir dağı var, onun başına
çıkıp orda biraz oturup havasından,
suyundan ve bulutlarından bir yudum alıp, kenardan dünyanın dönüşünü izleyerek, biraz dinlenip biraz
da kendime geleyim diyorum.
Namaz vaktine denk gelirse ve
çevredeki köylerin cami minarelerinden okunan ezan sesi kulağıma
ulaşırsa akan sularda abdest alırım
ve o dağ başında belki de bir namaz
da kılarım. İnsanlığın ve dünyanın
haline dua etmeyi unutmam. Mezarlıklar da var, onları ziyaret etmeden olmaz. Üzerinde yürüyecek
olacağım topraklar onlara aittir.
Olur ya bir gün sen de orada bulunursun ve sana dönüp bakmadan
geçen olursa sen nasıl hissedersin
kendini. Bundan dolayı birbirimizi
yalnızlıklar içinde bırakıp unutmamak ve geçmişlerimiz için, bir de o
mezarlıkların başında dua etmek
niyetindeyim. Tabiî ki memleketin
bir ucundan öbür ucuna gideceğim;
yol üzerinde senelerden beri bekleyen ve merakta kalan sevgi dolu
insanlarım da var. Müsait olursalar
onlara da, yanımda sizin selamınızı
taşıyarak, ayaküstü uğrayacam. Belki araya birşeyler girer ve ben hiç
te gidemem ama siz giderseniz, o
zaman benim göndermiş olduğum
selamı umarım unutmazsınız.
Kimliğimden hariç yanıma birşey almayacam. Etrafımı saracak
olan ve belki de benden birşeyler
bekleyen oradaki yavrular için
oyuncak, şeker ve kendime bir adet
ayakkabı orada alırım. Nedense
oradaki ayakkabılar daha dayanıklı
oluyor. Belki dayanıklı değil de; o
topraklar beni yerden süründürmüyor da, havalardan uçurduğundandır. Birbirimize rastlarsak oradaki yıldızların vermiş olan ışıklar
altında sohbet keyfi içinde beraber
Kenan Baydar
bir demlik çay içeriz. Elbette geri
dönüşüm de var; çünkü ben buralı olmuşum, şimdiden söyleyeyim
peynir falan getiremem.
Unutmadan ve geç kalmadan
bütün izincilerimize güzel tatiller
diliyorum. Yolunuz açık olsun.
GÜVENLİK
SİSTEMLERİNDE
DOĞRU ADRES
BEVEILIG UW WONING OF KANTOOR MET HET
BEVEILIGINGSSYSTEEM VAN ADACAMS
Maak vrijblijvend een afspraak met één van onze beveiligingsadviseurs. Hij helpt u bij het
samenstellen van een ADACAMS beveiligingssysteem dat specifiek is afgestemd op uw
werk en/of woonsitutatie.
2010 yılında
da güvenlik
sistemlerinde
devlet desteği
devam
ediyor. Resmi
işlemlerinizin
kolayca
yürütülmesi
için
bizi arayabilirsiniz.
Subsidie-aanvraag voor uw
veiligheidsystemen kunt U via ons regelen.
Bel Hüseyin Kızgın, onze expert op dat gebied
voor alle informatie: GSM: 0624-367064
Schiedamseweg 213
3026 AN Rotterdam
MottoMedia
RÖPORTAJ | SELMAN KARAMAN
EN BÜYÜK
ZENGİNLİĞİMİZ
İNSAN
Türkiye’nin
yanı
sıra
Amerika’dan Ürdün’e, dünyanın çeşitli ülkelerindeki, 25 şirketiyle faaliyetlerini sürdüren
Şahinler Holding’in başarısının
sırrını, Yönetim Kurulu Başkanı
Kemal Şahin’le konuştuk. Şahin,
en önemli değerin çalışanları olduğunun altını çizerek, sorularımızı cevapladı:
Şahinler Holding’in en
önemli gücü nedir?
İnsana yapılan yatırımı teknolojiye yapılanla eşdeğer, hatta
belli açılardan baktığımda ise
daha da önemli görüyorum. Teknoloji harikası bir yığın makineyle doldurulmuş o devasa fabrikalar, hünerli insanların elinde
olmadıktan sonra, birer beton
ve çelik yığınından farksızdır
diye düşünüyorum. Bu nedenle
benim en büyük zenginliğim iş
arkadaşlarımdır; kurum kültürümüzü benimsemiş, o çelik ve
beton yığınlarını hünerle işletip başarıdan başarıya koşmuş
10 bin çalışanımdır. “En büyük
zenginliğimiz insan” derken, bu
zenginliğe zenginlik katacak olan
şeyin de “sürekli eğitim” olduğunun altını çizmek gerekir. Bunu
büyük çapta da uyguluyor ve başarıyoruz.
Eğitim konusunu biraz
açar mısınız?
Örneğin, Almanya’da gençlere meslek eğitimi veriyoruz; 2 –
3 yıl okulla birlikte bizde eğitim
görüyorlar. Çoğunu, daha sonra
işe alıyoruz. Aachen Bölgesi’nin
başarılı gençlerinin çoğunluğu,
Şahinler Holding’de çalışmayı
6
JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010
naar onze
Vraag nu
biedingen
zomeraan
www.adacams.nl
010-462 35 69
7
HABER
JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010
Deniz yolu nakliyatı
MAVi MAVi MASMAVi
Hava yolu nakliyatı
Karayolu nakliyatı
Depolama
Gümrükleme
“It’s Always Prime Time”
Tekstil bakımı ve
satış öncesi işlemleri
HAFTALIK PARSİYEL
TIR ÇIKIŞI
İrtibat: Levent Sarılmışer
[email protected]
www.primecargo.nl
[email protected]
Tel.:+31 (0) 10 2451051
Fax:+31 (0) 10 4158101
´s-Gravelandseweg 365
3125 BJ Schiedam
Huidkliniek şimdi Utrecht
ve Arnhem’de
ZBC:
Zelfstandig
BehandelCentrum
anlığı
d, Sağlık Bak
Huidkliniek Zui
atoloji
rm
nmış bir de
tarafından tanı
şması
la
an
rtalarla
go
si
üm
T
ir.
id
kliniğ
ldiğinde
alar buraya ge
vardır ve hast
alarımız
şm
la
ezler, an
em
öd
ra
pa
t
rşılar.
kontan
ri sigortalar ka
gereği ücretle
Kliniğimizin başka kliniklerden farkı
şu: Bu klinik Hollanda Sağlık
Bakanlığı tarafından tanınmış
bir dermatoloji kliniği. Aynı zamanda diğer
kozmetik hizmetleri de veriyoruz. Asıl önemli olan bütün
tedavilerin ziekenfonds tarafından karşılanması, bu önemli bir
özellik. Böyle bir klinik, şu ana kadar Hollanda’da Türk kökenli
olarak sadece biz varız ve üç senelik deneyimimizle herbiri
kendi alanında uzman doktorlarla hizmet veriyoruz...
Eko aleti
Lazer
Eko ile varislerin yerini ve şiddetini ölçüyoruz ve ona göre tedavi
planlıyoruz. Dışarıdan lazerle mi yapılacak, yoksa endolazer ile mi yapılacak,
fon terapi mi yapılacak, sade iğneleme tedavi mi yapılacak, önce muhakkak bu
yapılması gerekiyor. Sağlık bakanlığınca da zaten bu şart koşuluyor.
Endolazer nedir?
Endolazer içten lazer demektir. Önceden varis tedavilerinde eko yapılır. Eko yapılınca en içteki damarlarda
varis var mı yok mu ona bakarız. Dıştan bunu göremezsiniz. Eğer onda varis varsa kasık bölgesinden ve
diz bölgesinden bir kesik açılır, hasta narkoza yatırılıp
ameliyat yapılırdı. Bu teknik artik geride kaldı. Şimdi
bize hasta geliyor, yatağa yatıyor, görülen şekliyle
damara giriliyor, damar içerisinden fiber, yani lazerin
ucu, buraya kadar geliyor, daha sonra burası lokal
olarak uyuşturuluyor, daha sonra lazer ile yakılarak
çekiliyor. Hasta birşey hissetmiyor. Bunun tedavinin
ismine endolazer diyoruz, hasta ameliyattan kurtulmuş oluyor. Bu tekniği Hollanda’da en iyi yapanlardan birisi Dr. Daan der Kinderen’dır ve kendisi halen
Utrecht şubemizde görev almaktadır.
UZMANLARIMIZ:
Dermatolog Dr. Coşkun Birinci: Akne ve kozmetik tedavi
Dr. Daan der Kinderen: Endolazer uzmanı, deri kanseri uzmanı
Dr. Van Wateren: Deneyimli ve kıdemli dermatolog
Dr. İbro Beciri: Varis tedavisinde uzman
ROTTERDAM:
Utenhagenstraat 187
3083 VP Rotterdam
Tel: 010-293 90 91
HUIDKLINIEK ZUID’TE
YAPILAN TEDAVİLER
• Varis tedavisi
• Cilt hastalıkları
• Lazerle epilasyon
• Alerji testleri
• Botox
Müşterilerimize Türkçe,
Hollanda, Boşnakça, Sırpça,
Arnavutça, İngilizce ve Almanca
olarak da yardımcı oluyoruz.
Toplam 16
kişilik ekibimizle
Rotterdam, Utrecht
ve Arnhem gibi
şubelerimizde
kaliteli hizmet
veriyoruz
Utrecht:
Dr. Max Euwestraat 60
3554 Utrecht
030 –244 27 81
Arnhem:
Raapopseweg 82
6824 Arnhem
026 –443 35 00
Internet: www.huidkliniekzuid.nl
E-mail: [email protected]
Dermatolog
Coşkun Birinci,
Türkiye’de 1998 yılında
Ankara Hastanesi’nde
dermatoloji uzmanı oldu.
Ankara Hastanesi’nde 4 yıl
çalıştıktan sonra Hollanda’ya
yerleşti ve Rotterdam’da
HUIDKLINIEK ZUID’ü kurdu.
The Netherlands is masmavi, bir
gördüm ŞOK OLDUM bu Hollanda
kimlerin y(g)ari?
Hollanda mavi (VVD) ve açık mavi
(PVV) rengini aldı. Fotoğrafı çekilince kanıtlandı. PVDA ise koalisyon için
durmadan, önce PVV ile göruşülsün
diye tutturuyor. Ne umuyor acaba?
Jan Marijnissen (SP): ‘ PVV’nin
liste başını çeken hakkında, ‘Kuzu
kıyafetindeki kurt’’, diye adlandırırken, diğerleri PVV’nin arkasında cok
kişi var diye onunla ciddi ciddi masaya oturuyor. Zamanında Hitler’in
peşinden de çok insan yürüdü, aralarında aklı selim zannedilen takım
elbiseli insanlar’da vardı. Almanlar
sonradan, ‘’Biz bilmiyorduk böyle
olacağını’’ demişlerdi.
Bir başka ses ise PVV’ ye bir şans
verilsin, ispat etsin yapamayacağını
diyor. Şimdi başa çıkartırılmaz ise
kitlesi ilerde daha çok büyürmüş.
Hadi bir göstersin derken, yolunu
açmış olmayalım?. Bu esnada parti
programında her durumda kimlik
sorulmasını isteyen, yabancı kökenli gençler hakkında TV’de, radyoda,
gazetede ileri geri anti-sosyal söylemlerde bulunanin görüşleri diğer
gençlerimizin kendilerine bakış açısını ters yönde etkilemiyecek mi?
Büyüme çağında olanlara nasıl bir
damga vuracak? Şans verelim diye
tutup başımızın üstüne mi koyalım,
göz göre göre din ayrımı yapan bir
insanı? Kurt olan kuzunun oyununa
mı gelelim? Sonradan da, ‘Bu kadar
ileri gideceğini bilmiyorduk eyvah’
mı diyelim.
Tum küçük partiler PVDA’ ya oy
kullansaydı, PVDA kazanırdı diye bir
düşünce var bazı insanlarda.
Yeni partilerin tüm oyları (50
bin) PvDA’ya gitseydi bile gene yarış bire bir olurdu. Üstelik sağda
olan Rita Verdonk’un oy kitlesi de
50 bindi ve dengeyi saglardı. Yine
görüntü aşağı yukarı aynı olacaktı. Yani PVDA’ nin bir veya iki oy
kazanması ile şimdiki manzara
değişmeyecekti. PVDA kazansaydı , ilk olarak o da PVV ile
konuşacaktı. Sebep olarak
ta 15 sandalye kazandıkları öne sürülerek, demokrasi
bu denilecekti. İstediğiniz
kadar stratejik oy kullanın
manzara bu olacaktı!
Hollanda’ da 12 milyon
seçmen var ise, oyların, kaba
hesap, 2 milyon’u VVD ‘ye,
ondan biraz azı ise PVDA’ya
gitmiş. CDA 1.3 milyon , PVV
ise 1.5 milyon oy almış. D’66
ve Groen Links beraber 1,3.
SP’ye ise 1 milyon’dan biraz
az gitmiş. Diğerlerinin tamamına yarım milyon, Rita
Verdonk ise 50 bin ve yeni
partilerin hepsi beraber 50 bin
oy almis.
17 milyon kişi var ise, 9.5 milyon
civarı insan oy kullanmış. Bu seç-
me hakkı olanların %75’idir. Geri
kalan 2,5 milyon hakkını kullanmamış. Kalan 4 milyon insan ise henüz
degişik sebeplerden dolayı seçme
hakkı yok.
Şu anda koalisyon imkanları görüşülüyor ve seçenekler şunlar:
VVD, PVV, CDA birlikte,
VVD, PVDA, groen links, D’66,
veya
VVD, PVDA, CDA ile.
Söylentilere göre bu koalisyon
uzun sürmeyecek ve gene erken seçim olacağı tahmin ediliyor.
Her şeye rağmen durumu bir de
pozitif olarak değerlendirmek istersek, bu her zaman mümkündür. 1,5
milyon PVV’ ye oyunu verdiyse, 10
milyon insan PVV’ yi tercih etmemiş.
Gelecek seçimlerde diğer potansiyellerle beraber ulaşılması gereken ,
işlenilmesi gereken kitle de budur.
Bir aksiyona karşı tepki vermek
yerine, biraz ileri gidip, aksiyon için
insiyatif alalım. Futbol terimiyle,
savunmadan cikip, atak futbol oynayalım.
Her zamanki gibi düşünürsek,
her zamanki gibi sonuç alırız. Yeni
düşüncelere bir şans verelim. Başkalarından ziyade, kendimizi dinleyelim, sağlıklı düşünebileceğimize
inanalım.
Önümüzdeki dönem Hollanda’nın
resmini yeniden çizeceğiz. Ayrımcılık
yapan lider konumundakilere bırakmayız meydanı.
Sadece seçim esnasında değil ve
sadece politikacılardan veya hükümetten medet
umma yerine,
sorumluluğu
hep beraber
ve şimdiden
alacağız.
Politika
biziz, Hollanda biziz!
[email protected]
Nafize Şener consultancy (danışmanlık) ve proje yöneticiliği yapmaktadır. Şu an
Çalışma Bakanlığı’nın finanse ettiği Landelijk Netwerk Diversiteitsmanagement
projesinde çalışmakta. İş ve ticarette paylaşım için kurulan The NetworKing Turkey
uluslararası organizenin lisans sahibesidir.
HABER
TAZİYE
8
JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010
TAZİYE
T.C. Rotterdam
Başkonsolosu Esen
Altuğ Hanım'ın muhterem
babası Oğuz Baygın'ın
vefatını teessürle
öğrenmiş bulunuyoruz.
Merhuma Allah’tan
rahmet, ailesine ve
yakınlarına başsağlığı,
geride kalan dostlarına
sabır ve iyilikler dileriz.
Rotterdam Charlois daimi
encümen üyesi ve Zaman
Gazetesi Editörü Alaattin
Erdal Bey'in muhterem
babası Mehmet Erdal'ın
vefatını teessürle öğrenmiş
bulunuyoruz. Merhuma
Allah’tan rahmet, ailesine
ve yakınlarına başsağlığı,
geride kalan dostlarına
sabır ve iyilikler dileriz.
HABER Gazetesi çalışanları
HABER Gazetesi çalışanları
Tüm fırınlara
en uygun fiyatlarla
her türlü un ve
un mamülleri veriyoruz
Moon Star’ın kalitesi,
20 yıllık birikim ve
tecrübesiyle sabittir
ÇATAKLILAR ŞÖLENDE BULUŞTU
H
ollanda Çataklılar
Derneği, kurulduğu 2007 yılından
beri, her yıl tertip ettikleri
‘GELENEKSEL YAZ ŞÖLENİ’
organizasyonunun 4.üncüsünü geçtiğimiz günlerde
Rotterdam’da gerçekleştirdi.
Rottermeren parkında,
Hollanda başta olmak
üzere, Fransa, Belçika ve
Almanya gibi birçok ülkeden katılan 300 Çataklı,
hava şartlarının olumsuzluğuna rağmen, coşkulu ve
eğlenceli bir Piknik Şöleni
gerçekleştirdiler.
Halat-çekme, yoğurtyeme, sandalye-kapmaca,
yumurta-taşıma gibi yarışmalar başta olmak üzere
ayrıca ‘Enişteler Yarışıyor’
bölümünde ‘damatlar’
yarıştırıldı. Katılımcılara
yemek ikramının yapıldığı
şölende, programı gerçekleştirmede emeği geçenlere
“buket çiçek” ve derneğin faaliyetine destek ve
katkıda bulunan Hollanda
Karamanlılar Vakfı Başkanı Uğur Şen başta olmak
üzere emeği geçen gönüllülere “plaket” takdim edildi.
Şehirler arası mini ‘Futbol
Turnuvası’nın da düzenlendiği günde, dereceye giren
takımlara kupa verildi.
www.moonstarbv.nl
[email protected]
Servis ağı ve kalitemizle
hizmetinizdeyiz...
Adres:
Contactweg 40
1014 AN Amsterdam
Telefoon:
(+31) 020 616 94 78
(+31) 06-24801072
9
HABER
JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010
MEDYA
Yusuf Ziya ERARSLAN
0 530 363 55 91
Türkiye’deki
şifa kapınız
Yurtdışı:
ETLİK DAHİLİ:
1115
SİNCAN DAHİLİ: 3994
444 9 911
2)
(031
IS
G
A
a
t
Baş üzere
olmakortalarla
ig
özel s şmalıyız
anla
0090 312 444 9 911
www.lokmanhekim.com.tr
HABER
10
JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010
IV. Maastricht Ekonomi Zirvesi
400 Yıllık Dostluk…
400 Jaar Vriendschap…
Maastricht Provinciehuis
19-20 Haziran 2010 • MAASTRICHT
IV. AVRUPA TÜRK İŞ ADAMLARI
MAASTRICHT EKONOMİ ZİRVESİ
H
ollanda pazarında etkinlikleri ve nicelikleri
artan Tűrk Girisimciler bu gücünü ortak bir
çatı altında birleştirilerek daha kalıcı amaclara
hizmet etmesini arzu etmişler ve bu doğrultuda 2004
yılında kısa adı HOTİAD olarak bilinen Hollanda-Tűrk
İşadamları Derneği’nin temelini atmışlardır.
Yukarıdaki amaçları gerçekleştirmek ve Avrupa’daki
gücümüzü geliştirmek için Avrupa ülkelerine ve Türkiye’ye
yönelik görev ve beklentilerimizi ele alacagımız “IV.
Avrupa Türk Iş Adamlari Maastricht Ekonomi Zirvesi”ni
19-20 Haziran 2010 tarihinde Hollanda’nin Maastricht
kentinde düzenliyoruz.
Günümüzde Avrupa’nin çesitli ülkelerinde yüzlerce
sektörde, yüz bine yakın Türk iş adamımız yüz binlerce
işçi çalıştırmakta ve milyarlarca Euro ciro yapmaktadırlar.
Bu rakamlar da gösteriyor ki; Türk iş adamları olarak
Avrupa ekonomisine ciddi bir katkı saglamaktayız.
Türkiye, Hollanda ve diger AB üyesi hükümet
yetkililerinin en yüksek düzeyde katılacagı zirvemize
Avrupa’daki tüm iş adamlarımız ve kurum yöneticileri
davetlidirler.
Ama bu yetmez. Yaşlanan nüfus ile gerileyen Avrupa
ekonomisine içinde yaşadıgımız bu toplumun bir
parçası olarak daha fazla nasıl katkı saglayabiliriz?
Genç girisimcilere bu konuda nasil öncülük yapabiliriz?
Üniversite çagındaki gençlerin egitimleriyle birlikte
ticarete yönlendirilmelerinde rolümüz neler olabilir?
AB’ye giriş sürecinde birlik üyesi ülkelerin kamuoyunun
Türkiye’ye bakış açılarının olumlu olması yönünde
üzerimize düşen görevler nelerdir ve bunları nasıl birlikte
yerine getirebiliriz?
2010 Maastricht Ekonomi Zirvesine katılarak, bizleri
onurlandırmanızı rica ederiz.
IV. Maastricht Ekonomi Zirvesine katılımın çok yogun
olması dolayısı ile katılıp katılamıyacağınızın en geç
01 Haziran 2010 tarihine kadar bildirilmesi rica olunur.
Saygılarımızla,
Turgut Torunoğulları
Hotiad Yönetim Kurulu Başkanı
Daha geniş bilgi için: www.hotiad.nl
11
HABER
JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Hollanda'daki Türklere çağrıda bulundu:
"Bulunduğunuz ülkenin dilini öğrenin ve topluma katılın"
H
ollanda Genç İşadamları
Federasyonu (HOGİAF)
tarafından düzenlenen ve
bu yıl 2.si gerçekleşen 'Top 100 Türk
işadamı' isimli programa katılan Maliye
Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye'nin
son dönemlerde büyük açılımlar yaptığını
ve bunun da ekonomiye ciddi bir ivme
kazandırdığını söyledi.
Utrecht Rabobank merkez binasında gerçekleşen programa Hollanda Maliye Bakanı Jan Kees de Jager, Lahey Büyükelçisi Uğur Doğan,
Türkiye İşadamları ve Sanayicileri
Konfederasyonu (TUSKON) Başkanı Rızanur Meral, HOGİAF Başkanı
Mehmet Kabakyer, Hollanda'nın
Türk asıllı milletvekilleri Coşkun Çörüz, Fatma Koşer Kaya ile 400 Türk
ve Hollandalı işadamı
katıldı.
Mehmet Şimşek ve Kees de Jager
S
Maliye Bakanı Şimşek şöyle
konuştu: "2001 yılında Türkiye' de
yaşanan kriz ciddi tecrübe kazandırdı
bize. Bu yüzden son uluslararası
krizi diğer ülkelere oranla hafif atlattık. Şu anda Avrupa'nın 6. büyük
ekonomik gücüyüz ama bu daha da
yükselecektir" dedi. Önümüzdeki
on yıla baktığımızda Türkiye'nin
geleceğinin oldukça parlak göründüğüne de değinen Şimşek, "Şu
anda Avrupa'nın 6. büyük ekonomik
gücüyüz ama bu daha da yükselecektir" dedi. Hollanda Maliye Bakanı Kees de Jager ise, Türk asıllı
işadamlarının Hollanda ekonomisine
önemli katkılar yaptığı üzerinde
durdu. "Sizler önderlik yapıyorsunuz
bize ve ekonomimize önemli katkılarınız var. Ekonomimiz zor durumda,
bunu kabul ediyoruz. Ama büyümemiz de var ve ihracatımız da artıyor.
Krizden güçlenerek çıkacağız. Ben
size güveniyorum. Her zaman güvendim siz de bize güvenebilirsiniz."
TUSKON Başkanı Rızanur Meral
ise, bu bağlamda HOGİAF'ın böylesi
bir program düzenlemesinin önemi
üzerinde durdu. Programda daha
sonra Hollanda' da iş yapan ve başarılı olmuş üç Türk asıllı işadamı,
Corendon'un sahibi Atilay Uslu,
Rabobank Kennemerland müdürü
Uğur Pekdemir ve Recep Bakırcı
başarılarının altında yatan temel
etkenleri anlattı.
Top 100 Türk işadamı sempozyumuna 400 işadamı katıldı
EL HÜNERLERİNİ SERGİLEDİLER
pijkenisse kentinde düzenlenen ‘Ahşap Desenleme’ sergisi,
merkez kütüphanesinde açıldı.
Elele Vakfı ile Ressam ve Sanat eğitimcisi
Dr. Yasemin Sözer -Saraç tarafından
düzenlenen kursa 10 kursiyer katıldı.
Kursiyerler tarafından yapılan 100 obje
Spijkenisse kentindeki kütüphanede 14
Haziran tarihine kadar sanatseverlerin
beğenisine sunuldu.
Sergi ile ilgili olarak konuşan Ressam
ve Sanat Eğitimcisi Dr. Yasemin Sözer-Saraç şunları söyledi: “4 yıldır Hollanda’da
yaşıyorum. Hollanda sanatçılar grubu
üyesiyim. Buraya geldikten sonra kendi
kültürümüze sahip çıkmanın önemine
inandım. Bu anlamda Hollandalı ve Türk
hanımlarını evlerinden çıkarabilecek ve
onların da rahatça katılabileceği bir takım kurslar düzenledik. Hanımlar bu kursumuza çok ilgi gösterdiler." dedi. Daha
sonra konu ile ilgili olarak Spijkenisse
Elele Vakfı Başkanı Fatma Kebapçı da,
bayanlarımızın kendi ayakları üzerinde
bayanların daha ön plana çıkması için
durabilmeleri için bu tür eğitici kurslar
çalışmalarda bulunduklarını belirterek,
düzenlediklediklerini söyledi.
Bülent Şenay NIF’i ziyaret etti
HABER/FOTO:
Rotterdam/ Adnan Şahin
T.C. Lahey din
hizmetleri müşaviri
ve Hollanda Diyanet
vakfı başkanı Doç.
Dr. Bülent Şenay
kısa adı NIF olan
Hollanda İslam
federasyonuna bir
nezaket ziyaretinde
bulundu. NIF’in
Rotterdam Zuid’deki
merkez binasını ziyaret eden Şenay’ı
federasyon başkanı Yaramış ve
çalışma arkadaşları karşıladı.
Yaramış Şenay’a NİF’in bir yıl önce
satın alarak hizmet açtığı binayı
gezdirirken çalışmaları hakkında
bilgi verdi. Birlikte yemek yiyen
heyet daha sonra hem çay içip
hem de; Hollanda’da Müslümanları ilgilendiren bazı konularda
fikir alışverişinde bulundular. IOT
ve CMO konularında bir durum
değerlendirilmesi yapılarak her
iki kurumunda kuruluş amacına
uygun olarak daha iyi işlemesi
gerektiği konusunda fikir birliğine
vardılar.
HOLLANDA’DAKi HUZURLU ALKOLSÜZ HELAL KONSEPTLi AiLE RESTORANINIZ
Restoranımız 200 kişilik kapasiteye sahip olup düğün, nişan ve özel
günlerinize ve iş toplantılarınıza hizmet verebilmektedir.
RESTAURANT OTTOMAN SARNIC
Tarihin ve farklı kültürlerin batıda buluŞtuĞu mekan
Ramazan ayı için grup
rezervasyonlarınızı şimdiden yaptırınız...
Haftanın
3 Günü
Canlı
Müzik
Vijf werelddelen 105
3071 PS - Rotterdam
Tel: 010 2900 3800
Website: www.sarnic.nl
Türkler, Siyaset ve
Yönetmek
Seçimler ülkesi Hollanda’da
bir milletvekili seçimlerini daha
geride bıraktık. Sonuçlar malum.
Türkler için, Hollanda için hatta
insanlık için pek iç açıcı değil.
Irkçı Parti’nin oylarını olağanüstü katlaması ve yüz elli kişilik
mecliste yirmi dört sandalyeye
sahip olması Hollanda açısından
kaygı verici. Daha zor şartlara
alışmamız gerekiyor. Müslümanların Hollanda’da sorun olduğunu siyasi bir görüş olarak ortaya
koyan ve seçimlere ayırımcılığı ve
bir grup insanı dışlayarak giren
bir partinin bu kadar oy alması
nasıl açıklanabilir bilemiyorum.
Suçu kime yıkarsak yıkalım, nerede ararsak arayalım ortada bir
gerçek var ki, o da ırkçı partinin
oylarını arttırmasıdır. Öyle ki bu
partinin oylarının arttığı şehir
ve yerleşim birimlerinin bazılarında, sorun olarak lanse edilen
Müslümanlar yok denecek kadar
azlar. Yani oy verenlerin bir çoğu
Müslümanlarla günlük içli dışlı
değiller. O zaman bu partinin oylarını arttırmasının arka planında
başka Saikler ve gelişmeler de
bulunmaktadır. Her neyse. Bizim
konumuz Türkler ve siyaset. Ve
tabii ki Türklerin siyasette yönetici olarak yer almalarıdır.
9 Haziran seçimlerinde çeşitli
siyasi partilerden bir çok Türk
kökenli vatandaşımız aday adayı
oldu. Örneğin sadece PvdA’da
60’ın üzerinde Türk kökenli
arkadaşımız Hollanda’da siyaset
yapmak için milletvekilliği adaylığına niyetlendi. Diğer taraftan CDA’da 12 Türk kökenli
arkadaşımızı milletvekilliği
için partisine müracaat
ettiler. SP, Partij Een, Groen
Links, VVD gibi diğer partilerde de muhtemelen 10, 15
kişi milletvekilliği için
müracaat etmiştir.
Çeşitli partilerde
milletvekilli olmak için müracaat eden Türk
kökenli siyasetçilerin sayısı
çok kaba bir
tahminle 100’ü
aşıyor. Bu ne
demektir? Çok
açık. 150 sandalyeli Hollanda meclisinde
100 tane Türk
siyaset yapmak
istemektedir.
Hollanda’yı yönetmek istemektedir. Siyasete yeni
bir can ve kan vermek demektir. Bu kadar
sayıda insanımız, yetişmiş
ve yaşadığı ülkenin kalkınması için yarışmaya katılacak demektir. Bütün bunlar
elbette güzel gelişmelerdir.
Bireylerin siyaset yapmaları, ülkeye hizmet etmeleri
muhakkak kutsaldır.
Ancak hemen aklımıza
bir de şu sorular gelmektedir:
100’ü aşkın bir sayıda milletvekilliği düşünen vatandaşımız
mensup oldukları partilerde
her hangi bir görev almışlar
mıdır? Milletvekilliğine aday
olmadan kongrelerde ya da yerel yönetimlerde siyasi tecrübe
edinmişler midir? Her hangi bir
meslek biriminde, sivil toplum
örgütünde, mahalle derneğinde,
eğitim veya öğretim kurumlarında, toplumsal ve siyasi hareketlerde bulunup sosyal ve insani
ilişkilerini geliştirmişler midir?
Bu benzeri soruları uzatabiliriz
elbette.
Şüphesiz, milletvekilliği için
partilerine müracaat edenler
arasında yukarıda saydığımız
alanlarda çalışıp, uzun soluklu
bir mücadele vererek bir yerlere
gelen insanımız mutlaka vardır.
Bu arkadaşlara diyecek her hangi
bir sözümüz olamaz. Hollanda
Türk toplumunun siyasi konumu
göz önüne alındığında milletvekilliği için aday olan bir çok
kişinin, ne yazık ki, terlemeden,
her hangi bir toplumsal mücadele
vermeden, tırnağıyla kazımadan,
o mevkilere gelmek istediklerini
düşünüyoruz. Keşke bu düşüncemizde yanılsak. Haksız çıksak.
Keşke, sosyal ve siyasi alanda 100
kişi değil, 50 aktif ve etkin Türk
kökenli olsa Hollanda’da. Hollanda siyasetinde, medyasında, sosyal alanda ortalığı alt üst etseler.
Ortalığı karıştırsalar. Biz de böyle
düşünüyoruz. Biz de şunları istiyoruz deseler. Üye oldukları siyasi
partilerde, yaptıkları açıklamalarla dikkatleri üzerlerine çekseler.
Hollanda gazetelerinde yazdıkları yazılarla toplumsal alanda
gündem oluştursalar. Bütün
bunları kim istemez?
Bütün bu süreçler
yaşanmadan, Hollanda’yı
yönetmeye aday olmak
gerçekten cesaret işi. Her
nedense, uzun soluklu
bir siyasi mücadele yerine,
siyasetin farklı
kademelerinde tecrübeyle
ilerlemek yerine, hemen
siyasetin
son perdesi
olan milletvekilliğine aday
oluyoruz.
Milletvekili,
bakan, belki
başbakan
olmak istiyoruz. Bütün
bunlar güzel
hayallerdir.
Ama öncelikle siyasette de
terlememiz,
emek sarf etmemiz gerekir. Ya
değilse 100 kişi
milletvekilliği
için müracaat
ederiz, adamlar 11 kişiyi
listede seçilecek yerlere
kayarlar, 5
kişi seçilir…
[email protected]
Veyis Güngör is advisuer van SMHO (Samenwerkende Moslims Hulp Organisaties)
in Amsterdam. Tevens is hij voorzitter van UETD Nederland (Union of European
Turkish Democrats).
HABER
12
JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010
ViZYONUMUZ; DEĞERLERİMİZDEN TAVİZ VERMEDEN
BATININ METODOLOJİSİNİ BiLEN UZMANLAR YETİŞTİRMEK
Hangi yılda bu üniversitenin rektörü oldunuz?
Üniversitemiz 1997 yılında Süleyman Damra tarafından kuruldu. Ben
2000 yılının son aylarında geldim.
2001 yılından itibaren Islamic University Of Roterdam’ın rektörüyüm ama
2001 yılının Eylülüne kadar formalite
bir rektördüm. Esas rektörlüğüm eski
idarenin tamemen istifa edip yeni bir
mütevelli heyetin oluşturulmasıyla
başladı.
2003’te tanınmak için başvuru
yaptınız ve 2010’da NVAO tarafından resmen tanındınız. Bize bu
süreci özetler misiniz?
Hollanda’da bir özel üniversitenin
tanınması için 4 safha var. Bunlardan
ilki üniversitenin resmi uluslar arası
şartları tamamlamasıdır. Bu aşama
tamamlandığı takdirde uluslararası
bir akreditasyon organına, bir şirkete
veya yerel bir organa (NVAO) müracaat ediliyor. Okulun kullanım alanları,
öğrenciden öğretim üyesine kadar her
şeyiyle 121 konuda değerlendirilip 10
başlıkta özetleniyor. Bu süreç şimdiye
kadar Hollanda üniversitelerinde 10 ila
53 yıl arasında bir zaman almış.
Biz tanınmak için 2003’te başvuru
yaptık. 2006’da ilk safhada gelen rapor
%85 olumluydu. Nihai rapor ise net bir
sonuç ifade etmedi, ne müspet ne menfi idi. Utrecht Üniversitesi ile şartlı bir
tanınma gerçekleştirdik, fakat Utrecht
Üniversitesi bir süre sonra imzadan
vazgeçti. Bu anlaşma ile kendi diplomamızı dahi onların onayı ile verebili-
yorduk. Bu şart çok ağırdı. Anlaşmanın
bozulmasıyla tekrar boşluğa düştük,
ama ümidimizi hiç yitirmedik. 2008’de
adeta başa döndük, üniversite kapanma tehlikesi geçirdi. QANO’ya müracaat
ettik ve 2009’un 9 Ekim’inde birinci
safha olumlu geldi. Sevindik fakat bunu
duyuramadık. 2010’da ise NVAO’ya
müracaat edildi. Üniversitemiz 4 Mayıs
2010’da resmen tanındı ve sonunda
resmi karar 20 Mayıs’ta çıktı. Üçüncü
aşamada da yeni bir kararla IUR lehine
gelişmeler oldu ve nihayet son aşama
için de başvurular sürüyor.
Yeni çıkan kanundan bahsettiniz.
Bu kanun tanınma sürecini nasıl
etkiledi?
Hükümete öğrencilere sağlanan
imkânlardan yararlanma konusunda
başvuru için kara kara düşünüyorduk.
Hükümete başvurma aşaması üçüncü
aşamadır. O sırada ‘İlahi lobi’
devreye girdi ve bir buçuk
ay önce bir kanun
çıktı. O kanun
bütün sistemi
değiştirdi. İki tane önemli düzenleme
getirdi. Birincisi; Bu kanuna göre 1 Eylül 2010’a kadar NVAO’dan akreditasyon kararı çıkan bütün kurumlar Yüksek Öğretim Kurumu kabul edilir, artık
bakanlığa ihtiyaç kalmamıştır. İkincisi
de, kanuna göre 1 Eylülden itibaren
hiçbir kurum NVAO’dan akreditasyon
almadan ‘Üniversite veya Yüksek Öğretim Kurumu’ unvanını kullanamayacak. Bu hüküm de bizim lehimize oldu.
Buna da yasak getirildi. Hatta YÖK
Başkan Yardımcısı ‘Akgündüz Hoca, bu
geçici madde sadece sizin üniversite
için geçerli, başka yok’ dedi. Nedir lobi
gücünüz diye sorunca ‘İlahi lobi’ dedim.
O da gülerek ‘aynen katılıyorum’ dedi.
Bu aşamada öğrencilere sağlanan
avantajlar nedir?
Biz denkliğimizi zaten mayıs ayında aldık ve bitti. Üçüncü aşamayı da
geçmiş olduk. Böylece 1 Eylülden
itibaren öğrencilerimiz OV kartı ve
400-800 euro arasında burs alabilecek. Bu Allah’ın bir lütfu. Bunu biz
de bilmiyorduk. Biz kara kara lobici
arıyorduk çünkü bu siyasi bir karar,
engellenebilirdi ama Cenab-ı Hak bizi
yormadı.
Üç aşamayı başarıyla geçtiniz.
Dördüncü aşama neyi ifade ediyor?
Dördüncü safha devletin öğrenciye
değil de bu kez üniversiteye de destek
olmasını, bütçe vermesini içerir. Devlet
nasıl ki öğrenciye OV kartı ve burs
imkânı sağlıyor, üniversiteye de öğrenci
başına 10 bin ile 15 bin Euro arasında
bütçe aktarıyor. İkinci avantajı da üniversitedeki bütün hoca ve idarecilerin
maaşlarını veriyor. Örneğin şu anda bir
profesör hocamızın brüt maaşı 2 bin
euro, fakat Hollanda’daki herhangi bir
profesörün brüt maaşı 7 bin Euro’dan
aşağı değil. Dolayısıyla bizim hocalarımız dörtte bir maaşla çalışıyor. İnşallah
bu aşamaya da ulaşırız, ama bizim
için önemli olan bu ilk iki aşamayı
geçmekti. Bu tamamen siyasi bir karardır. Müracaat edeceğiz, kayıtlarımız
sürüyor. Netice itibarıyla bu safha diğer
safhalardan farklıdır.
Tanınmanız fakülte olarak mı
üniversite olarak mı gerçekleşti?
Hayır üniversite olarak tanındık.
Üniversitelerde iki türlü müracaat var.
Bunu bazen karıştırıyorlar. Bir üniversite olarak müracaat edersiniz bir de
meslek eğitimi olarak müracaat
edersiniz, biz üniversite olarak
müracaat ettik. Bir üniversitede iki çeşit eğitim olur,
bunlardan
biri meslek
eğitimidir
ki buna
HBO
İslam Üniversitesi’nin Rotterdam Bergsingel’daki binası 500 öğrenciye kadar imkan sağlayabiliyor
www.anadoluline.nl
denir. HBO hogeschool demek değil,
hogeschool’lar HBO yani sadece eğitimi verirler ama üniversiteler hem HBO
eğitimi verir hem akademik eğitim
verir. Biz yüksek okul olarak tanınmadık. Raporda ‘Kurumun tanınması,
bölümün de akredite edilmesi’ ibaresi
geçer, bu çok önemlidir. Kurum olarak
Islamic University of Roterdam’dır ama
bu eğitimin adı Profesyonel Meslek
Eğitimi’dir. Diplomada da ‘master’
yazacaktır. İngilizcedeki ‘professional
master’a karşılık gelen profesyonel
mastırdır. Bundan sonra kurum olarak
tanındığımız için kendimizi yeterli
gördüğümüz bölümler için NVAO’ya
başvuru yapacağız. Devamı gelecek.
Önümüzdeki kısa dönemde yeni
bölümler bekleyebilir miyiz? Hangi
bölümler için başvuru yapacaksınız?
Şu anda fakültemizde İslami İlimler
Fakültemiz İslami İlimler ’bachelor’
derecesi, Manevi Rehberlik ‘master’
derecesi (müracaat ettiğimiz alan),
İmam Eğitimi ‘master’ derecesi, İslami
İlimler ‘master’ derecesi olmak üzere
dört derece sunmaktadır. Eylül ayında
İslami İlimler’in ’bachelor=lisans’ derecesine müracaat edeceğiz; yine meslek
eğitimi olarak . Meslek Eğitimi kabul
edildikten sonra akademik ’bachelor’
başvurusu yapacağız. Sanırım bu bir yıl
kadar zaman alır. Ama ’bachelor’ için
iki üç ay içinde sonuçlanması amacıyla
hemen başvuracağız; çünkü öğrencilerimizin her türlü imkandan yararlanmasını istiyoruz.
Buradan mezun olan imamlar ne
yapacak? Diyanetle bir işbirliği söz
konusu mu?
Mezun olan öğrencilerimiz için
Islami toplumlar ile de, Diyanet İşleri
Başkanligımızla da ciddi görüşmelerimiz var. Tanınma süreci bittikten
sonra Diyanetle bir ittifakta bulunmamız en önemli arzumuz. Diyanet İşleri
Başkanı’mız da ‘Böyle bir üniversite
varken bizim artık başka kurum aramamıza gerek yok’ dedi.
Şu an kaç öğrenciniz var? Resmi
tanınmışlıkla birlikte mümkün olduğunca çok başvuru olacak. Maksimum kontenjan sınırınız var mı?
Resmi öğrenci sayımız 100 civarında; ama kursiyerler ve İlahiyat Sertifika
Programı ile birlikte 450’nin üzerinde
öğrenci var. Başvuruları biz de bekliyoruz. Bu binada biz ancak şahsi kanaatimle 500 öğrenciye hitap edebiliriz.
Bu binayı satın aldınız değil mi?
Evet, 3 milyon euroya satın aldık.
Maalesef 1 milyon 350 bin Euro borcumuz var. Ayda 8 bin Euro maalesef faiz
ödüyoruz. Keşke bir hayırsever çıksa
da o borcumuzu ödesek, daha da rahatlasak. 3 aydır borcumuzu ödeyemedik.
Borcumuz olan Triodos Bank’ın ilgili
sorumlusu ‘Akgündüz hoca, biz bu kurumu manevi bir sigorta şirketi olarak
görüyoruz. Hiçbir zaman aleyhte işlem
yapmayacağız.’ dedi.
Yurtdışından ve Avrupa ülkeleri
dışından öğrenci getirmeyi düşünüyorsunuz. Gelen öğrencilerin oturum imkanı nasıl sağlanacak?
RÖPORTAJ: Sümeyye Gündüz/Abdurrahman Gündüz
FOTOĞRAF: HABER FOTO
Şu anda Bulgaristan’dan, Rusya’dan,
Azerbaycan’dan, Türkiye’den toplam 3 binin üzerinde talep var. Biz
Türkiye’den 3 haftada öğrenci getirebiliyoruz. Bütün oturum işlemlerini
üniversitemiz halledecek, devlet sadece
suistimal olup olmadığını kontrol edecek. Bu öğrenciler okul süresince burada kalabilecekler. Okul bittikten sonra
geri dönmek durumundadırlar. Bu çok
büyük bir imkân. Öğrencinin kalitesi de
bizim için çok önemli. Örneğin özellikle
Türkiye’de İmam Hatip liseleri vb okullarda derece yapmış öğrencileri almayı
düşünüyoruz. Hatta onlara bir kısım iş
adamlarından burs bulmayı düşünüyoruz. Gerçekleştirmeyi düşündüğümüz
rüyalarımız bunlar.
Dışarıdan gelen öğrencilerin ücretlendirilmesi nasıl olacak?
Dışarıdan gelen öğrenciler için belirlediğimiz miktar 5 bin euro. Kanunen
buradaki öğrenciden 1485 eurodan
fazlasını alamıyoruz. Bu bizim için
ciddi bir kaynak olacak. Avrupa içinde
1485 euro’dan fazlasını isteyemezsiniz fakat Avrupa dışından olduğunda
Hollanda’da 10 bin euro’dan aşağı olan
yok. Örneğin Erasmus, 12 bin euro
talep ediyor. Üstelik onlar OV kartı ve
burs imkanı da vermiyor.
2001’den beri 9 yıldır bu üniversitenin rektörüsünüz. Bize vizyonunuzdan bahseder misiniz?
Tabi ki. Avrupa’da resmi rakamlara
göre 24 milyonu geçen Müslüman var.
Bunu Hollandalılara da diyorum, siz
bunların tamamını öldüremezsiniz,
tamamını yurtdışına süremezsiniz;
bunlarla birlikte yaşamak mecburiyetindesiniz. Bu Müslümanlar için de
geçerli. Yaşamak için iki yol var. ‘Vurdum ona, vurdu bana’ anlayışı akıl yolu
değil. Veya ikinci yol birlikte yaşamayı
öğrenmek. Bunun için de, eğitim esas
alınmalı ve ‘cehalet’ yok edilmeli. 9
yıllık tecrübem Müslümanlar İslamiyeti
tam manasıyla bilmiyorlar. Avrupalılar
Hıristiyanlığı zaten bilmiyor, İslamiyet hakkında peşin hükümlü ve yanlış
bilgilerle dolu. Bunun bertaraf edilmesi
gerekli. Bizim vizyonumuz da bu. Hem
milli değerlerinden ve dininden taviz
vermeyen, hem de batının metodolojisini ve dilini iyi bilen burada yetişmiş
Müslüman uzmanlar yetiştirmek. Bence
bu üniversitenin en önemli vizyonu bu.
İkinci önemli varlık sebebi de
geçmişin intikamını almak isteyen
Hıristiyanların ‘Müslümanlara dinlerini
biz öğreteceğiz’ kanısını yıkmaktır.
Karşılıklı hatalarımız var, bunların bir
şekilde bertaraf edilmesi gerekiyor.
Müslümanların kendine ait bir medeniyeti var, bizim dinimizi bize öğreteceklerini iddia edenlerin aksine IUR İslam
medeniyetinin mührüdür ve İslam
medeniyetini Müslümanlara ve gayr-i
müslimlere öğretmek için vardır.
Yıldırım
Türkiye
13
HABER
JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010
500 İŞADAMINI MAASTRICHT’E GETİRİYORUZ
IV. Maastricht zirvesine katılması kesinleşmiş olan isimler kimlerdir?
Her yıl olduğu gibi yine çok önemli isimler
katılıyor zirveye. Bunlardan bazıları şu şekilde:
Den Haag Büyükelçisi Uğur Doğan, TOBB ve
DEİK Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Devlet Bakanı Faruk
Çelik, Maastricht Belediye Başkanı J.H.H.Mans,
Hollanda Senato Başkanı Rene van der Linden,
Bertha Verhoeven(KvK), Ankara Üniversitesi
Siyasal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr.
Doğu Ergil, ATİAD’dan Prof.Recep Keskin, Öger
Tours Kurucu Başkanı Vural Öger, Eyalet Valisi
L.J.P.M. Frissen, VDL Grubu Wim Van Bakel, Eski
Adalet Devlet Sekreteri Nebahat Albayrak, AP
Parlamenteri Türkiye Raportörü Ria Oomen
Ruijten, Hollanda Eğitim, Bilim ve Kültür Bakanı
J. M. van Bijsterveldt – Vliegenthart.
Zirvenin asıl amaçları nelerdir? Nihai bir
karar ya da bildirge yayınlanacak mı?
Maastricht Zirvesi’nin asıl amacı,
Türkiye’den ve dünyanın çeşitli ülkelerinden
gelen girişimcilerle Avrupa’daki Türk kökenli
ve Avrupalı girişimcileri buluşturup, ortaklıklar
kurdurmaktır. Bizim hedefimiz bu kurduracağımız ortaklıklarla, uzun vadeli projelere imza
atıp dünya şirketi olmalarına aracılık etmek.
Aynı zamanda zirve sonunda nihai karar alınan
kararlara göre açıklanacaktır.
19-20 Haziran’daki zirve öncekiler gibi
aynı formatta mı olacak yoksa farklı içerik
ya da formlar da söz konusu mudur?
Bu yılki Maastricht Ekonomi Zirvesi, daha
öncekilerden farklı bir formatta olacak. Daha
geniş kapsamlı ve bakan düzeyinde katılımların olacağı bir zirve olacak. Özelikle sayın Rıfat Hisarcıklıoglu’nun
iş dünyasının içinde
olması içerik bakımından da ek katkı
sağlayacaktır. Ayrıca 2. gün üniversitede akademisyenlerle
bir panel düzenledik.
Türk ve Avrupa iş dünyasının gözü, 19-20
Haziran’da bizim üzerimizde olacak.
Bu organizede bir
araya gelen işadamları, bürokratlar ve
girişimciler ticaret
hacmi olarak ne kadarlık bir bütçeyi yönetmekteler? Buna
bir tahmin verilebilir mi? IV.Maastricht
Zirvesi’ne katılan girişimciler, açıkça söylemek gerekir ki, hem
Türkiye’den hem de
dünyanın diğer ülkelerinden geliyorlar ve
büyük çapta şirketler. Bu konuda net bir
rakam vermek doğru
değil ama, milyarları
yönlendiren kurumların yöneticileri veya
patronları geliyor.
Tahmini rakam hayalleri zorlar.
İşkadınları için proğramda özel
bölümler
mevcut mudur?
Bayan girişimciler için
iyi haberlerimiz var. Zaten
geçtiğimiz ayTurgut Torunoğulları
larda toplanHOTİAD Başkanı
tılar yaparak
HOTİAD olarak bayan girişimcilerimizin yanında olduğumuzu özellikle vurguladık. İlerleyen zaman dilimlerinde bayan girişimcilerimiz
için yeni faaliyetlerimiz de olacaktır.
Kamuoyunda 300 kişilik ‘topondernemers’ (üst düzey girişimci) katılacağı söylenmektedir. Buna nasıl bakıyorsunuz?
Toplam katılımın 500 civarında olacağını
düşünüyoruz. İşadamı, bürokrat ve üst düzey
yönetici.
Türkiye’den önemli katılımların beklendiği bu zirve TOBB, DEIK gibi Türk işadamları ve işkadınlarını ilgilendiren kurum ve
kuruluşlar tarafından nasıl değerlendirildi?
TOBB ve DEİK, Maastricht Zirvesi’ni tam anlamıyla destekliyor ve bu gibi organizasyonların artarak devam etmesi görüşünde birleşiyor.
DEİK’in çok önemli projeleri bulunuyor. Biz de
DEİK ve DTİK’le HOTİAD olarak işbirliği içerisinde çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Zirve sonucunda yeni ticari faaliyetlerin
hayata geçirilmesi için çalışma ya da planlar
mevcut mudur?
Tabii ki vardır. Zaten Maastricht Zirvesi’nin
ana amaçlarından birisi, yeni ticari faaliyetlere
ve ortaklıklara ivme kazandırabilmektir. Bazı
projelerimiz var ve bu projelerimizden katılımcılarımız kesinlikle yararlanacaklardır.
İŞTE HOTİAD’IN A TAKIMI
İlhan Döne
Başkan Yardımcısı
Celal Oruç Turgut Torunoğulları
Başkan
İkinci başkan
Faruk Halıcı
Başkan Yardımcısı
BEZORGING MOGELIJK
Recep Doğanyiğit
Muhasip
49€
’dan başlayan
fiyatlarla
Metin Yılmaz
Üye
Ali Bekdur
Üye
Şahin Güneş
Üye
KONYA - ELAZIĞ - SİVAS
DİREKT UÇUŞLARIMIZ BAŞLAMIŞTIR
www.yildirimreizen.nl
MottoMedia
Reizen
İkram dahildir
Selçuk Öztürk
Genel Sekreter
HABER
14
JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010
IUR ilk tanınmayı muhteşem kutladı
R
otterdam İslam Üniversitesi (IUR)
nihayet ilk resmi tanınmasını
elde etti. Hollanda YÖK’ü olarak
kabul edilen, Nederlandse Vlaamse Accreditatie Organisatie (NVAO)’nun 20 Mayıs
tarihinde vermiş olduğu olumlu karar
neticesi ile Master Islamitische Geestelijke
Verzorger bölümü tanınan IUR bu güzel
haberi bir muhteşem resepsiyonla kutladı.
IUR binasında düzenlenen resepsiyona
T.C. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof.
Dr. Mehmet Görmez, Marmara Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Raşit Küçük,
IUR teftiş kurulu üyesi Prof. Dr. Jan Peters,
T.C. Lahey Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri Prof. Dr. Bülent Şenay, CDA
Milletvekilleri Coşkun Çörüz ve Kathleen
Ferrier, HOTİAD Başkanı Turgut Torunoğulları, HOGİAF Başkanı Mehmet Kabakyer,
T.C. Rotterdam Muavin Konsolosu Günay
Babadoğan, Rotterdam Din Hizmetleri
Ataşesi Fevzi Hamurcu, UETD Hollanda
Başkanı ve HABER Gazetesi yazarı Veyis
Güngör katıldılar.
T.C. Diyanet İsleri Başkanlığı Başkan
Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Görmez konuşmasına teşekkür ile başladıktan sonra
insanlar arası ilişkilerin günümüzde temellerinin sağlam olması gerektiğini söyledi.
Bu temellerin bilgi, birikim ve ahlak olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Görmez, kimya
ilminde kullanılan ve o ilimden alınan
entegrasyon, asimilasyon gibi kelimelerle
insanlar arası ilişkilerin asla düzenlenemeyeceğini vurguladı. Mehmet Görmez bu
kapsamda IUR’ye çok büyük görevler düş-
tüğünü söyledi. Sözlerini bütün yetkililere
bir çağrı ile bitiren Görmez, insanlar arası
ilişkilerin, toplumlar arası ilişkilerin ve
özellikle İslam dünyası ile Batı arasındaki
ilişkilerin çözüme kavuşturulabilmesi için
temellerin sağlam atılması gerektiğini ve
bunlarında bilgi, hikmet ve ahlak olduğunu
tekrarladı.
IUR teftiş kurulu üyesi Jan Peters,
Üniversite rektörünü ve çalışanlarını tebrik
ederek sözlerine başladı. Katolik üniversitelerinin de çok büyük badirelerden geçerek
kurulduğunu ve 100 yıl önce kabul görmediğini ama şimdi toplumun bir parçası olduğunu söyleyen Jan Peters, “Siz de onlar gibi
devam etmek zorundasınız çünkü bu toplumda böyle bir üniversiteye büyük ihtiyaç
var.” ifadesini kullandı. Jan Peters Hollanda
toplumunda tamamen kabul görebilmek için
diğer kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmak
ve Müslüman olmayan ama size sıcak bakan
insanları angaje etmek durumundasınız”
diyerek konuşmasını tamamladı.
Türkevi
Derneği’nden
Özbekistan’daki
Çocuklara okul
malzemesi yardımı
Hollanda’da yaşayan Türk soylu topluluklara yönelik zaman zaman çeşitli programlar
düzenleyen Türkevi Derneği, Özbekistan Hollanda arasında ilişkilerin geliştirilmesine katkıda bulunmak amacıyla Özbekistan’daki okul
çocuklarına çeşitli malzeme yardımı gönderdi.
Hollanda Özbekistan arasında kültürel ilişkiler
arzu edilen düzeyde değil. Zaman zaman Öz-
Bütün mutfaklarımız %50 indirimlidir.
Profesyonel montaj hizmete dahildir.
keuken
express
Beijerlandselaan 3 - 5
3074 EA Rotterdam
Telefoon: 010 291 08 44
Fax: 010 291 08 45
Service Tel: 010 291 08 46
[email protected]
www.keukenexpress.com
Tarİhte bu ay
PAZARTESİ
SALI
ÇARŞAMBA
bek sanatcıların Hollanda’da konserler vermesi Özbek kültürünün az da olsa Hollanda’da
tanınmasını sağlıyor. 31 Mart - 4 Nisan 2007
tarihleri arasında uluslararası üne sahip insan
hakları aktivisti Talib Yakubov Hollanda’ya
bir çalışma ziyaretinde bulunmuştu. Hollanda
Helsinki Komitesi ve Press Now’ın davetlisi
olarak Hollanda’ya gelen Yakupov 2005 yılında Özbekistan’dan sürgün edilmişti.
Hollanda’da sayıları çok az olan Özbek Türkler başta olmak üzere, Nogaylar,
Türkmenler, Uygurlar, Tatarlar, Azeriler ve
diğer Türkçe konuşan gruplar arasında ortak
işbirliği çalışmalarının gelişmesi doğrultusunda etkin olan Mehmet Pekcan Özbekistan’a
yapacağı ziyarette başta başkent Taşkent
olmak üzere Semerkant, Buhara, Andican gibi
kentleri izyaret edecek.
Özbekistan ziyaretiyle Hollanda-Özbekistan arasında, sivil toplum örgütlerinin olası
işbirliğini de araştıracak olan Mehmet Pekcan,
Amsterdam Türkevi Derneği’nce hazırlanan
okul malzemelerini Özbek çocuklara dağıtmak
üzere Hollanda Türk Yazarlar Kulübü başkanı
Sadık Yemni’den teslim aldı.
HAZİRAN/JunI
PERŞEMBE
CUMA
CUMARTESİ
PAZAR
01
02
03
04
05
06
2005 - De Nederlandse burgers
stemmen met een grote
meerderheid (61,6 %)
tegen het Verdrag tot vaststelling van een Grondwet
voor Europa.
1935 - Türkiye’de ilk kez pazar günü
resmî tatil uygulamasına
başlandı.
1098 - Birinci Haçlı seferi: 8 ay
süren kuşatma sonunda
Antakya haçlıların eline
geçti. Yerlilerin hepsi
olduruldu.
2006 - Jong-Oranje wordt
Europees kampioen
voetbal door het elftal
van Oekraïne met
3-0 te verslaan.
1975 - Süveyş Kanalı, Altı Gün
Savaşı’ndan sonra ilk defa
gemi trafiğine açıldı.
1982 - İsrail Galile’de Barış adlı
operasyonuyla Lübnan’ı
işgal etti.
07
08
09
10
11
12
13
1557 - Mimar Sinan tarafından inşa
edilen Süleymaniye Camii
açıldı.
1951 - Türkiye’de ilk kalp
ameliyatı Gülhane Askeri
Hastanesi’nde yapıldı.
2004 - Venüs, Güneş`in önünden
223 yıl sonra ilk defa geçti.
1921 - İstiklal Savaşı’nda kullanılacak
cephane İnebolu’dan karaya
çıkartılmaya ve cepheye götürülmeye başlandı.
1950 - Adnan Menderes Demokrat Parti
genel başkanlığına seçildi
1916 - Osmanlı yönetimindeki
Mekke, Arap isyanı sırasında
Arapların eline geçti.
1940 - II. Dünya Savaşı: İtalya,
Fransa ve İngiltere’ye savaş
ilan etti.
1919 - Mustafa Kemal, kendisini İstanbul’a geri
çağıran Vahdettin’e geri
dönmeyeceğini bildirdi.
1958 - Ankara’da Kıbrıs için yapılan
mitinge, 150 binden fazla
kişi katıldı.
1989 - Bulgaristan’dan göç eden
Türklerin sayısı 90 bin kişiyi
buldu.
1550 - Mimar Sinan’ın eseri Süleymaniye Camii’nin temeli atıldı.
2000 - Papa II. Jean Paul’e suikast
girişiminden İtalya’da cezaevinde
yatan Mehmet Ali Ağca,
Türkiye’ye iade edildi.
14
15
16
17
18
19
20
1940 - Alman birlikleri Paris’e girdiler.
1985 - Fransa, Almanya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg, Schengen
Antlaşması’nı imzaladılar.
1930 - Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk dış
kredisi olan 10 milyon doları
Amerikan Yardım Bankası’ndan
alındı.
1941 - II. Dünya Savaşı: Savaş Baltası
Harekâtı başladı.
1950 - TBMM, Türkçeleştirilmiş ezanın
eskiden olduğu gibi Arapça
okunmasına dair kanunu kabul
etti.
1991 - ANAP Genel Başkanı Mesut
Yılmaz, Cumhurbaşkanı Turgut
Özal tarafından yeni hükümeti
kurmakla görevlendirildi.
1815 - Napolyon Bonapart, Waterloo
Savaşı’nda İngiliz ve Prusya ordularına yenildi. Yenilgi, Fransa
ile Avrupa devletleri arasında
23 yıl süren savaşa son verdi.
Napolyon, 22 Haziran’da ikinci
kez tahttan çekildi.
1965 - Eskişehirspor kuruldu.
1972 - Dünya çapında ilk uluslararası pilot grevi gerçekleşti.
1943 - Adapazarı’nda meydana
gelen 5,6 şiddetindeki
depremde 346 kişi öldü.
21
22
23
24
25
26
27
1934 - Soyadı Kanunu kabul edildi.
1941 - Hitler geceleyin Sovyetler
Birliğini işgale girişti.
2006 - Makedonya’nın Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü’ne
kabulü.
1954 - İstanbul Üniversitesi Fen
Fakültesi Dekanlığına seçilen
Prof.Dr. Nüzhet Gökdoğan,
Türkiye’nin ilk kadın dekanı
oldu.
1645 - İstanbul’dan 348 harp ve
nakliye gemisiyle hareket
eden Osmanlı donanması,
Girit adasına çıktı.
1963 - Anayasa Mahkemesi,
ilk duruşmayla görevine
başladı.
1993 - Tansu Çiller, Türkiye’nin ilk
kadın başbakanı oldu.
1924 - Verem aşısı keşfedildi.
1967 - Dünyanın ilk bankamatiği
Londra’da hizmete girdi.
1984 - TBMM, askerlik süresini 18 aya
indiren yasa tasarısını kabul etti
28
29
30
31
1967 - İsrail, Doğu Kudüs’ü ele geçirdi. 1934 - Bitlis’te yaşayan Zaro Ağa 157
2000 - Amerika Birleşik Devletleri,
yaşındayken yaşamını yitirdi. İç
Küba’ya karşı 41 yıldır uyguladığı
organları inceleme için alındı.
ambargoyu yumuşatma kararı
1971 - TBMM’de çıkan bir yasayla
aldı.
Türkiye’de haşhaş ekimi
yasaklandı.
1960 - Belçika Kongosu,
Belçika’dan bağımsızlığını
kazandı
2002 - Brezilya, FIFA Dünya
Kupası’nı kazandı.
15
HABER
JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010
İŞTE BAŞARILARIN KİTABI
Yeni kitap Türk kökenli 47 örnek kişiyi sunuyor 1
2
3
1
2
3
4
5
6
7
4
5
6
8
9
10
11
12
13
7
14
8
9
10
15
16
17
18
19
20
11
21
12
13
14
22
23
24
25
26
27
28
15
16
17
29
30
31
32
33
34
18
35
19
20
21
36
37
38
39
40
41
22
42
23
24
25
43
44
45
46
47
48
49
26
27
28
29
30
31
32
33
Girişimci Erdinç Saçan "Geçmişimize değil, geleceğimize bakın”
Medyada daha çok topluma uyum
sağlayamayan yabancılara ilgi veriliyor. Bu nedenle Yeni Nesil Vakfı ‘Turkse afkomst, Nederlandse toekomst’
(Türk geçmişli, Hollanda gelecekli)
adlı kitabında yerli olsun yabancı
olsun, herkese örnek olabilecek 49
başarılı Türk’e söz hakkı veriyor.
Kitap 27 Mayıs 2010 tarihinde saat
18.30’da Utrecht Üniversitesinde Deventer başkonsolosu Nihat Erşen’in açılış
konuşmasıyla sunulup, üniversite yönetim başkanı Yvonne van Rooy tarafından
işadamı Atilla Aytekin’e takdim edildi.
Bu başarılı akşamda kitaba ilgisi olan
kişilere kitapta söyleşi yapılan gençlerle
konuşma olanağı verildi. Kitap sosyal
açıdan örnek olabilecek kişiler hakkındadır, ancak bu kişilerin zamanında örnek
alabileceği kimsesi yoktu. Kitapta Gülhan
34
Akdemir (1983) “Örnek alabileceğim
kimse olmadığından, elimden gelenden
fazlasını yaptım” diyor.
İşadamları, bilimciler ve yüksek
seviyede memurlar
Söyleşilerden kariyerlerinin kolay olmadığı anlaşılıyor. Bu nedenle toplumda
yer edinmekte zorlanan yabancı kökenli
kişilere kendi hayat hikayelerini paylaşarak ilham vermek istiyorlar. Kitapta
profesör Mehmet Akşit, parlemento üyesi
adayı Yeşim Candan, müzisyen Karsu
Dönmez, savcı Ayla Ekiz, miss Hollanda Deniz Akkoyun, banka müdürü Uğur
Pekdemir, ünlü işadamı Atilay Uslu ve
olumlu ayrımcılığa karşı olduğu için iki
yüz bin avroluk bir bursu reddeden mali
analist Mustafa Soykan gibi 49 adet kariyer sahibine söz hakkı veriliyor.
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
http://www.turkseafkomstnederlandsetoekomst.nl/
49
Gülhan Akdemir
Deniz Akkoyun
Mehmet Akşit
Fatma Alakay
Fatma Bahadin
Rıza Bahadin
Mustafa Bal
Emir Barhan
Raziye Baysal
Abdullah Çakır
Serpil Taşçıoğlu
Yeşim Candan
Nilüfer Çetinkaya
Yalçın Cihangir
Esra Koçak
Büşra Çoban
Güneş Çobanoğlu
Seren Dalkıran
Karsu Dönmez
Ayla Ekiz
Sercan Engin
Sevinç Göksen
Günay Güvendi
Emine Hanedar
Ufuk Kahya
Seval Kaplan
Halil Karaaslan
Ömer Kaya
Uzay Kaymak
Yasin Keskin
Özlem Keskin
Murat Kıran
Hüsnü Kocabaş
Armağan Koçer
Songül Mutluer
Muslu Nalbantoğlu
Nurgül Özkanlı-Kaşıkçı
Çiğdem Öztürk
Hüseyin Öztürk
Uğur Pekdemir
Esme Solak
Mustafa Soykan
Öznür Taşkın
Atilay Uslu
Cihan Vural
Canan Yorulmaz
Sezayi Zanlıer
Erhan Çoban
Erdinç Saçan
Rotterdam Başkonsolosu Esen Altuğ
başarılı Türk gençleri ile buluştu
T
ürk kökenli Hollanda vatandaşı başarılı gençler geçtiğimiz günlerde Rotterdam
Başkonsolosu Esen Altuğ’un özel
davetlisi oldular. Davetliler arasında Yeni Nesil Vakfı başkanı Erdinç
Saçan ve yönetim kurulu üyeleri
Özlem Keskin ve Hakan Yalçın vardı. Ayrıca psikolog Sercan Engin,
genç politikacı Gülhan Akdemir
ve mali analist Mustafa Soykan
gibi Yeni Nesil Vakfı’nın çıkardığı
‘Turkse afkomst, Nederlandse
toekomst’ (‘Türk geçmişli, Hollanda gelecekli’) adlı kitabında bulunan başarılı gençler de davetliydi.
Gençlerle sohbet edip, başarılarını konuşan Esen Altuğ, Rotterdam
Başkonsolosluğu’nun başarılı gençlere verdikleri desteği vurguladı.
Daha sonra Yeni Nesil Vakfı’nın
çıkardığı ‘Turkse afkomst, Nederlandse toekomst’ adlı kitap Erdinç
Saçan tarafından Esen Altuğ’a takdim edildi. Kitapta değişik alanlarda
Hollanda’da kariyer yapmış örnek
47 Türk kökenli Hollanda vatandaşına söz hakkı veriliyor, ilham veren
mücadeleler ve göğüs kabartan başarılar ele alınıyor. Esen Altuğ proje
yöneticileri Özlem Keskin ve Yasin
Keskin’i de tebrik ederek, bu kitabı
okuyan genç neslin eğitime ve başarıya teşvik edilmesinin çok önemli
olduğunu vurguladı.
SeÇİMLER ve SONUÇLAR
Hollanda’da seçim sonuçları açıklandı. Sandıktan VVD birinci parti,
PvdA ikinci ve PVV üçüncü parti
olarak çıktı. CDA ise büyük bir yenilgiye uğrayarak dördüncü parti oldu. PVV’nin birbuçuk milyona
yakın oy alarak 24 milletvekili çıkartmasını hiç kimse beklemiyordu.
Hollanda’da müslümanlara karşı tutumuyla bilinen PVV Hollanda’daki
her altı seçmenden birini oyunu aldı.
Bu çok korkunç bir olay. Hem de en
çok oylarını müslümanların hiç yaşamadıkları belediyelerde aldıığını
görüyoruz. Hollanda’da demek çok
çiddi bir şekilde İslama karşı bir
korku ve düşmanlık var. Bu partinin bazı önerilerini sizlere sunmak
istiyorum: Kaynak (PVV verkiezing
programma)
• De islam is vooral een politieke
ideologie en kan dus op geen enkele
manier aanspraak maken op de voorrechten van een godsdienst
• Geen moskee er meer bij
• Alle islamitische scholen dicht
• Geen subsidies meer voor islamitische media: Marokko.nl, Maroc.nl etc.
• Geen hoofddoekjes in de zorg, het
onderwijs, het gemeentehuis of waar
dan ook bij de overheid, en evenmin
bij welke gesubsidieerde organisatie
dan ook
• EU: Turkije er in, Nederland er uit
• Dubbele nationaliteit stoppen.
Wie een andere nationaliteit behoudt, kan geen Nederlander worden
• Verbied de boerka en de koran,
belast hoofddoekjes
• Verbod op koranlessen op school,
evenals in gebouwen die door schoolbesturen worden beheerd, dus ook
geen koranlessen ‘na schooltijd’ of in
het gebouw van de school
• Assimilatiecontracten. Niet tekenen of niet naleven = het land uit
• Voor vreemdelingen geldt: werken of wegwezen. Geen baan = geen
plaats in Nederland
• Criminelen na bestraffing eruit
als zij alleen een verblijfsvergunning hebben of een dubbele nationaliteit
• Inburgeringsexamen
in het land van herkomst,
tot het zover is: inburgeringscursus in Nederland niet gehaald, dan
het land weer uit
• Zelf taalcursussen
en inburgeringscursussen betalen
En vooral: volledige immigratiestop voor mensen uit
islamitische landen
bu federasyondan. Bu federasyon
Hollanda’da geçmişte saygın ve sayılır bir yeri vardı. Her konuda etkin
ve yetkin bir kurumdu. Büyük olayların önderliğini yapmıştı. IOT, IOS,
ISNO, CMO, NIO gibi kuruluşların
kurulmasında liderlik ve önderlik
yapmıştı. Şimdi ise yok bir şey. Hele
hele bu zamanda en çok ihtiyaç olduğumuz günlerde. Tam tersine IOT
de etkisiz ve yetkisiz. Yayın hakkını
kaybetmiş, CMO’da da büyük iç kaygalar ve koltuk sevdası. Ne önderlik
var ne liderlik. Tabii iyi niyetli arkadaşlarımız var içlerinde ama bunlar
da yetersiz kalıyorlar. Ve bu arkadaşlara söylecek bir sözüm yok. Esesan
bu arkadaşları oraya şeçen şeçtirenlere sözüm. Neden hiç bir ses yok
sizlerden. Bu kadar olaylar oluyor
Hollanda’da neden bu federasyonun sesi çıkmıyor da sizler sessiz
kaliyorsunuz. Eğer bu federasyona
ihtiyaç yoksa, bu da tabii bazı kurumların işine gelir, o zaman bunun
adını koyup bu federasyonu kapatın
da ne ismi kalsın ne de cismi.
Ama ben bu müsluman topluma
liderlik yapacak bir kurum olması
gerektiğine inanıyorum. Hele dünyada ve Hollanda’da İslam fobisi
kök saldığı, dünyada müslümanların ezildiği günlerde müslümanların uyanıp kendi seslerini tek açıdan
duyuracak bir lider bulmaları gerekir. Bunu Türkiye çok iyi bir şekilde yapmaya çalışıyor. Bu liderliği
Hollanda’da Türk Islam Kütür Federasyonu yapmalı. Bunu geçmişte
en iyi bir şekilde yapmıştı ve yine
yapabileceğine inanıyorum. Yeter ki
koltuk seydasını, güç kavgalarını bir
kenara bıraksınlar ve
müslümanların haklarını ve hukuklarını
savunmayı düşünsünler.
Söz şimdi bu
federasyonun tabanında!
Böyle müslümanlara ve
İslama karşı olan bir parti
seçimlerde en çok kazanan
parti oldu. Tabii demokrasilerde halk sandık başında konuşur ve buna saygı
göstermek gerekir. Bu da
Hollanda’nın bir gerçeği.
Biz müslümanlar ne
yaptık bu seçimlerde? Bizi
temsil eden müslüman kuruluşları neler yaptı? Hele
Hollanda’daki en büyük kitleyi temsil eden Türk İslam
Kültür Federasyonu bu konuda neler yaptı? Bir buçuk
yıldır ne ses var ne de seda
[email protected]
Drs. Ayhan Tonca is Programmaleider Grote Steden Beleid Provincie
Overijssel. Tevens is hij CDA raadslid Gemeente Apeldoorn. Daarnaast
actief (geweest) in vele landelijke zelf organisaties.
Obis dolupta volor ab in eressum earunti volupta quiandi cimodi conet officiam ut ut que porepta
esciistetur, sunt, audisti bereiusam
ea velecum, cus reicia que voluptation consequunt.
Re nonsed quis explam ut que
raeruntibus eicitemod ma ipidel
exercitat.
Eprepero consendit es cullabo
rehenda ndania del ipienihil ipsam
im quodisciur aut esti ut laut est qui
susamentem. Uriat.
Iquis eosant volum velessincia
porro tenis et od maximol uptaquam dolum eiciam, cus aspedit auda
dus, ab illibuscit imust et, con num
apis si ut odis con restempost andipsani blandae cum, ut as rernatissi apissume ducidio. Itat.
Meturec turionem sequi blam
laboruntibus in pla voluptaqui unt
ressitat.
Totate pe nisquunt reperi cuptius volectur, tem natemperibus
aspe la quiduci istotat quiasperiam
quam ut faccullorem. Tassimos ipsant, et laudantio. Nem fugiti comniat quistiorisim idis est exped quibus aut quisimusam, omnis sit ut
et utemque volupie nimagnam re
dusam elibus sum exera il eicium
ex eatur?
Facculpa delliciur? Sa vitat.
Est, sam quae ad quam sum et
et plique nimus verum facimendenit hit laut fugia vide pelecae rupture, quidi quidessit esti consequostis
suntis dest, qui beaquatiat.
Tur? El ilit occum ipiendicate
nobisci cusam faccab ipic tem accum harum cum voluptia ipsum il
il et fugit qui omnitiist, quam as delest, custem que assum elit omnia
nonseque evel modist ium qui nem
invendae officiatur reriae volorep
tatem. Ipid expliquam ate omni ulparum ant ulpa idus a voluptur?
Equaeprate quatempostin num
evento vitiunt fuga. Eque poris mi,
quisqui officidelia doluptas explici
tasperum si volorro ommolor endit, nostrum, inias dolestr umquia
aditaquam cullabo. Itatquae nonet
odion pedisitias doluptate vellesto
blate lab is consedi rempor aspe
corpore posae. Ut volorae pernamus unt rempediti omnistis rem
am rerum quassinulpa dolore sini
nobis inissequo tem volorum a qu-
Orro snapt dat ik
pas om 18:00 uur
kan bellen met
een vraag over
energie
Servis hattımız hafta içi 09:00 - 21:00
Onze servicelijn is bereikbaar
arası, hafta sonu 10:00 - 16:00 arası
van 09:00 tot 21:00 uur
hizmetinizde
Yeni enerji firmanız Orro Energy, sizlere en kolay ve en hesaplı hizmeti sunmaya
devam ediyor. Her türlü sorunlarınız için Orro Energy’yi mesai saatleri dısında
,
Cumartesi ve Pazar günleri dahil arayabilirsiniz.
Daha fazla bilgi için www.orro.nl veya tel.: 088-123 67 76
Bel 088 123 67 76
www.orro.nl
Goed voor elkaar
Sondan başlamamız gerekirse, biz gaz ve
Toplam
Tarife
Toplam
elektrik satıyoruz.
Elektrik: “Orro Energy’deki avantajınız” hakkında daha fazla bilgi mi istiyorsunuz?
Ne bir eksik, ne de bir fazla. Gaz ve elektriğiniz
Tüketim O zaman sizi
 0,2042

714,60
 davet
0,2224 ediyoruz.

778,40
 0,2365
 ile 827,75
www.orro.nl
web
sitemize
Elemanlarımızdan
biri
Temel ücret

67,80

23,85

24,99
için adil ve düşük bir fiyat ödeyeceksiniz.
konuşabilirsiniz.
Hatta
sorularınızı
farklı
dillerde
yanıtlayabiliriz.
Vergi indirimi
-
379,16
-
379,16
-
379,16
Bunu, biraz daha basitleştirilmiş gibi görünen
Sizin nasıl hoşunuza giderse.
Toplam elektrik

403,24

423,09

473,58
Yeni enerji firmanız Orro Energy, sizlere en kolay ve en hesaplı hizmetihesap ekstrenizde göreceksiniz.
Tarife
Vergi indirimi
,05
� 53
1.017,78
987,90
29,88
 1.425,50



379,16
407,72
0,2183
956,91
,46
� 40
AKİ IZ
O’D RIN
ORR TAJLA
N
A
V
k
A
Yıllı
Orro Energy Nederland B.V
A5 ORRO Voordelen folder_TR.indd 2
*
İmza
www.orro.nl
Seçiminizi yapın. Sadece bir seçenek. Not: Müşteri olarak kayıt yaptırdıktan sonra size yazılı bir onay gönderilecektir.
Tarih
Şu andaki enerji tedarikçisinin adı
Posta kodu
Orro Energy’ye
Şehir
geçtiğinizde hangi E-posta adresi
Telefon numarası
Doğum tarihi
avantajlarınız olacak?Banka hesap no
Cadde
❏ Bay ❏ Bayan İsim
❏ Daha ayrıntılı bilgi için benimle irtibata geçiniz*.
Orro Energy’nin şimdiki sözleşmemi devir almasını kabul ediyorum.
12-04-2010 11:43:44
CEVAP KARTI
JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010
2600 VB Delft
Antwoordnummer 10159
• Toplamlara KDV ve enerji vergisi dahil olup nakliye masrafları hariç tutulmaktadır.
1.004,17
980,32
23,85
408,74
 1.412,91



• Karşılaştırma, direct, Eneco, Essent, Nuon ve Oxxio’nun bulunduğu enerji web sitesinin 1 Ocak 2010
referans tarihindeki tarifelere dayanmaktadır.
• Tüketim tarifeleri tek fiyat ve 3. gaz bölgesine dayanmaktadır.
764,05
23,85
379,16
Orro Energy’ye müşteri kaydınızı yaptırmak için lütfen aşağıdaki bilgileri eksiksiz olarak
doldurunuz. Kayıttan sonra başka hiçbir şey yapmanıza gerek yoktur. Geçişinizi kolayca
ve sorunsuz bir şekilde gerçekleştiriyoruz.
Opzetkenmerk?Code?BC01
❏ Evet, Orro Energy’deki* “Avantajımdan” yararlanmak istiyorum.


-
Toplam
Pul gerekli değildir
nodig


Tarife
889,11
 0,5299
Postzegel niet
67,80
456,54
 1.413,45




767,90
67,80
379,16
• Karşılaştırma değişken tarifeler bazında yapılmaktadır.
Bunlar her takvim yılında 1 Ocak ve 1 Temmuz tarihinde uyarlanmaktadır.
,00
0,4806
� 41

AKİ IZ
O’D RIN
ORR TAJLA
N
A
V
k
A
Yıllı
Hesaplamalar aşağıdaki hususlara dayanmaktadır:
Yıllık TOPLAM
0,5340
AKİ IZ
O’D RIN
ORR TAJLA
N
A
V
A
k
Yıllı




-
Toplam
şekilde yani çevre bilinci ve sosyal
sorumluluk dahilinde işletilebilecek mi?” Afganistan’ın maden işlet-
Toplam gaz
Tüketim
Temel ücret
Gaz (3. Bölge):
Toplam elektrik
-
Ziyaretçi adresi: Poortweg 10, 2612 PA Delft
AP Delft
Tüketim Posta adresi:
 Postbus
0,2180 629,
 2600
763,00
 0,2194
Temel ücret

23,88 I www.orro.nl
T 088 123 67 76 E [email protected]
meubelen exclusief
Elektrik:
k
Yıllı
Orro Energy konuları farklı bir şekilde ele
almaktadır. Daha basit ve daha sempatik
bir şekilde. Çünkü insanların bir enerji
tedarikçisinden bekledikleri budur. Birbirimizle
karşılıklı dayanışma içinde.
Hollanda bu şekilde yeni enerji alacak.
Orro Energy enerjisi.
Walvis
Orro EnergyTarife
Nederland B.V.
Açıklama
Toplam
k
Yıllı
,
95,
118
Birbirine
karşı
iyi
Daha fazla bilgi için www.orro.nl veya tel. : 088-123 67 76
088 - 1230,4873
67devam
76 numaralı
telefondan
arayabilir
aşağıdaki
cevap
kartını
Tüketim Bizisunmaya

901,41
 0,5644
 veya
1.044,18
 için
0,5241
 Energy’yi
969,59
ediyor;
Her
türlü sorunlarınız
Orro
mesai
Dahası da var. Ayrıca, saygı ve en iyi servise
Temel ücret
67,80 olduğu kadar çabuk

23,85

24,99
kullanabilirsiniz. Sizinle mümkün
temasa
geçeceğiz!
ve Pazar günleri
dahil arayabilirsiniz.
de hakkınız olduğunu düşünüyoruz.
Toplam gaz saatleri dışında
 Cumartesi
969,21
1.068,03

994,58
İ
İ
AK IZ
AK IZ
Biz bunu çeşitli şekillerde gerçekleştiriyoruz.
O’DLARIN
O’DLARIN
R
R
 1.372,45

1.491,12

1.468,16
Yıllık TOPLAM
R
R
O TAJ
O TAJ
N
N
Örneğin Orro Energy’ye geçiş çok kolay ve
AVA
AVA
71
67
�
sorunsuzdur. Ayrıca bize hiçbir şekilde bağlanıp
�
kalmak zorunda kalmıyorsunuz.
Ayrıca Orro Energy’de istediğiniz gibi
ödeyebilirsiniz. Bu, gerekirse semtinizde nakit
olarak da olabilir.
Böylece size mümkün olduğunca iyi bir şekilde
hizmet etmeye çalışıyoruz.
ması nedeniyle olayın daha da karmaşık bir hal aldığını ifade ediyor:
“Asıl soru bu madenler sorumlu bir
Gaz (3. Bölge):
Sorularınız olduğunda bize her tür şekilde
ulaşabiliyorsunuz. Telefon, e-posta veya kısa
mesajla. Siz neyi tercih ederseniz.
Sorularınızı farklı dillerde yanıtlayabiliriz.
Orro Energy’ den
sadece enerji değil,
aynı zamanda en iyi
servisi de alıyorsunuz!
Biz Orro Energy’yiz. Yeni bir enerji tedarikçisi.
Bu kaçıncı oluyor, diyeceksiniz.
Bu doğru, ama bizim benzersiz bir hikayemiz
var. Biz enerjiyi daha kişisel ve daha kolay
yapıyoruz.
mineral kaynaklarını görüşmelerinin zamanlamasının olumsuzluğuna
dikkat çekiyor gazete. Bir taraftan
Karzai hükümeti hakkında usulsüzlük ve rüşvetçilik iddiaları devam
ederken, Karzai’nin de Amerika’ya
karşı kırgın olduğu bilgileri ulaşıyor.
Gazeteye göre Obama hükümeti
Afganistan’dan gelecek olumlu haberlere susamış durumda ve yetkililer bu keşfin çok çeşitli etkileri
olacağını düşünüyor. Yetkililere göre
bu keşif Taliban’ın iştahını kabartabilir ve ülkeye barış getirmek yerine
daha çetin bir savaşa sürükleyebilir.
Diğer taraftan ABD yetkilileri Afganistan hükümetinin madenlerden
sorumlu bakanının Çin’e bazı madenleri usulsüz olarak işletme hakkı
verdiği iddialarını da dile getiriyor.
Çin’in Afganistan madenleri üzerinden güç ve para kazanması ABD’yi
rahatsız ediyor.
Madenleri keşfeden Pentagon
takımının başkanı ve ticaret savunma sekreteri Paul Brinkley
Afganistan’ın maden kaynaklarını
işletme konusunda tecrübesiz oluşu
ve çevre bilincinin de gelişmemiş ol-
Hesaplama ortalama yıllık tüketim bazında: 3.500 kWh elektrik
1.850 m3 gaz
Kendimizi biraz tanıtabilir miyiz?
endanduntem et rerro magnam et
aut quuntur miliquas excernatur?
Gendit maionsequia sinctiatem id
qui doluptatem eum quunt, venis
pero quas nonsequi velignam venestor aspitatiunt pos molorrum
la dolupti aepero maio videbitatem
et excepudae. Vitis autem velis sero
te cus aut ex eatiur soluptaspid et
quature inum fuga. Nam reicimene nobis dolorem res inis quamus
resequam, occulpa net a voluptam
ratest et quistis aditi officiur as
modis in placian diorepror sunto
tenditatem sint aut vendit endigenda volor molorporis volupti rem.
Aximaxima necta con pro qui blab
idionsed essequis et quae ra eatusci
tota volesci isquossint odipsam, sapienim faccull eniet, enis nis reius
illiquam res dest, sequo doluptatur
sanihicia soloritasit, sim qui quodita tectatibus sitas consenderio
volum quid quo tem derum reperi
que same pa nonseditaest et que
a vitatem utemqua tioreped ut vel
il ipsuntet ulluptia que od que velit aut ese num anis sum, quat evel
experem et, et explaccum vendaes
et licit aboriae si nossi omnihit, sim
N
Orro Energy
ile sorularınıza
anında cevap!
Bir bakışta
avantajlarınız
sa ium a dellam ipis est, que rerit,
se rem aceaque oditas desciti imi,
volorerum qui dolorum quam velit,
que que venimpos re, odis rest, que
vendige nitemol uptasim pedicabo.
Duntiur aut unt.
Ab inciducil mo eius, cor molest, quosametur, nonse expliat is
minum que volorec aessuntium
estem quid erorro qui accaborum
et am incte que nonsequ iasperi
aestistia iunt.
Cae nonsent, sectemo luptam,
omnis el enimusam vel magnam
estrum rempost ibusciet plibus et
veliquis eum exerepudis nis ea qui
nectem que molorum hita dolecum
apicius et aut as voluptaquas essumque coriori anderchil ilit hic tet
et, ipsum quid magnam, solorum
as re vit arum re, quibus, sam, sero
et in cuscia prerupta dolupta quidus ut ium sum dis sa verest volesti
istiasp iendere nume omni solest,
sanimus ciiscim venimin iminiasit
volutet ut venis molenimpero molupta tionsernam, sit escidentur,
audande ndiatem nonsene mpelit aut esequatum endem aut la
commolu ptusciumet, occume nis
ew York Times’ın verdiği
bir haberde Afganistan’da
şimdiye kadar bilinenin
dışında yer altında bir trilyon dolar değerinde maden ve mineral
kaynakları olduğu bildirildi. Bu yer
altı kaynakları arasında demir, bakır,
kobalt, altın ve çağın en değerli madenlerinden olan lityum bulunuyor.
Lityum günümüzde laptopların ve
cep telefonlarının pillerinde kullanılıyor. Bu kaynakların değerlendirilmesi halinde Afganistan dünyanın
en önemli maden kaynaklarından
bir tanesi olacak.
ABD’li askeri yetkililer ve Amerikan jeologları tarafından keşfedilen
kaynaklar Pentagon’un raporuna
göre Afganistan'ı lityumun Suudi
Arabistan'ı haline getirebilir. General David H. Petraeus bir röportajında “Burada müthiş potansiyel var.
Çok alternatifler var ama potansiyel
gerçekten inanılmaz” dedi. Yeni keşfedilen bu kaynaklar Afganistan’ın
toplam bütçesi olan 12 milyar doların neredeyse on kat fazlasına tekabül ediyor.
Amerikalı ve Afgan yetkililerin
Servis hattımız hafta içi
09:00 - 21:00 arası, hafta
sonufazla
10:00bilgi
- 16:00
Daha
miarası
istiyorsunuz?
Açıklama hizmetinizde
Tarife
Toplam
Tarife
ate derum simi, tor aliquam hilita
debissunt, conseque volorum que
nos deliqua ssequis quiatem volesti
onsequat re omnis volore vit atur,
consequi accaborro ipsumqui ommolest, solorio ernaturibus, consequ isitem reri dolor sum lautae.
Nem quam, voluptas autaeperibea
sinvenis vollabo. Nisciae latiatur a
dolorem il es est, occuptusam audite net hillige ndebist aceari con
consent aut aruptatum in rerum et
volorpos dolor sitet aut quatemp
orecum fugia quiae. Quias aut qui
cus aut volenti asitia voluptatem
aris molupta et facepta sitatur remquos volupturio to iuntota spelestiberi delectisint maio inctatur?
Vitiber isincto comnimo luptur
modipis ex est excerum fuga. Sunt
dolorem est volo doluptat eicte
cullacc ullenis re mo quisinuscid
que sunt qui tenis sam hilloriatus,
cusdae ne excestibusam sequatecus qui iur sit ratet ommo cone
ipsum vollantem invellaut aut ex
etur aut quiam accusandel maximillabo. Itatemo inctior epudignis
volum quas aut amusciatia qui odi
aut aspero ducius veleseque molor
NEW YORK TIMES’A GÖRE AMERiKA
AFGANiSTAN’DA MiNERAL PEŞiNDE
HABER
16
rla
a
l
t
a
y
fi
Şok
e
d
z
i
n
i
t
e
hizm
meciliği konusunda hiç bir tecrübesi
ve maden endüstrisi olmadığını belirtiyor Amerikalı yetkililer. Ancak
sorumluluk ve çevre bilincinin gerekliliğine vurgu yapan ABD’li yetkililerin Meksika sahili açıklarındaki
BP petrol kaçığı ile ilgili henüz bir
çözüm bulunamaması konusunda
sıkı bir sınavdan geçtikleri konusuna da değinilmiyor haberde.
Grote Visserijstraat 8 • 3026 CJ • Rotterdam • 010 - 476 76 46
17
HABER
JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010
KAMPANYA
KAMPANYA
SERi iLANLAR
Türk Kahvesi Makinesi
Nature of Land BV
Singaporestraat 63
3047 BE Rotterdam
Tel: (+31) 10 462 36 30
www.natureofland.nl
e-mail: [email protected]
www.marketim.eu
sitesinden sipariş verebilirsiniz.
€33 per les 60 min.
€50 per les 90 min.
Gratis Intake Proefles
Bel: 0646-27 21 84
www.autorijschoolorhan.nl
Bel voor meer info
ücretsiz, SU arıtma cihazı
tanıtımı için arayınız.
Hollanda’nın her yerinde
sunum yapılır.
Saadet Hanım
0644-653 961
[email protected]
Deuren
Ramen
Kozijnen
KLUSSENBEDRIJF Wand- &
Plafondafwerking
Meerpunt sluiten
Aan- & opbouw
Aftimmeren
Renovatie
Murat Özkurt
Dakkapel
MUFA
Tel: 0653 87 58 19
H 268
HACCP
GE
29 mayıs 2010 Cumartesi günü gerçekleştirmiş olduğumuz, oğlumuz Murat ve gelinimiz Seda’nın
düğün törenlerinde bizleri yalnız bırakmamak için, uzaktan yakından gelen eş-dost akrabalarımıza en
içten teşekkürlerimizi sunmak istiyoruz. Sayın Prof. Dr. Salim Öğüt’e, sayın Ahmet Özden Bey’e, sayın
Ramazan Başlık Bey’e ayrı ayrı teşekkür ediyoruz. Adnan Şener, Bayram Başalan, Zübeyir Ünver,
Ufuk Çelik, Fuat Nurlu ve Almanya’dan misafirleri Osman Çoban, Ahmet Yücel, Hüseyin Yanmaz,
Yusuf Baloğlu ve eşine, Tahir Karademir, Mehmet Tokoğlu, Mustafa Kayak ve Doğuş gazetemizin
idarecilerinden Ahmet Şengönül ve Zeynel Abidin Kılıç’a teşekkür ediyor, daha güzel düğünlerin
sizlerin çocuklarınıza nasip olmasını diliyoruz.
Şahin ve Bulut Aileleri
RTIFICEE
CE
RD
Düğünümüze şeref verdiniz… Teşekkürler…
ODTÜ’den
Anadolu Siyaset
Bilimi & Kamu
Yönetimi, yandalı
Uluslararası
İlişkiler okuyarak
mezun olup Leiden
Universitesinde
aynı alanda masterımı başarı
bursuyla tamamlamış olan azimli
bir Türk genci olarak, yakın
geleceğim için Hollanda’daki
kariyer planlarıma adım atmaya
hazırım. Bu anlamda bana yardımcı
Zafer Apak & Cengiz Şimşek
Etap Financieel Advies
www.etapfinancieeladvies.nl
Evinizde, işyerinizde
Wij repareren alle soorten
fietsen voor lage prijzen. Wij komen uw fiets
ophalen,repareren en terug
brengen. U kunt voor nieuwe en gebruikte fietsen bij
ons terecht. U bent zondag
ook welkom.
tel:0313-419163/0642048297
Adres: Dr.kuyperstr.7 Dieren
voor meer info kijk naar
www.galaxybike.com
NACE 51.3
CE
RD
ZOMER AKTIE!!!
Bel voor een afspraak:
0653 53 33 58
www.itnt.nl
Temiz SU hayattır.
GALAXYBIKE FIETS
REPARATIE
RTIFIC E
E
AUTORIJSCHOOL ORHAN
Websites vanaf €399
Webshops vanaf: €999
Etap Financieel Advies,
”koopsubsidie” hakkında
bütün bilmek istediklerinizi
sorabileceğiniz güvenli
bir finansal danışma
kuruluşudur.
SU ARITMA CİHAZI
GE
sadece
€105,-
BETAALBARE
WEBSITE MET
WEBSHOP
Koopsubsidie
Kampanya boyunca 2010
Yaz ayına kadar, her türlü
ilanınızı ücretsiz yayınlıyoruz.
Mail: [email protected]
olabilirseniz çok sevinirim.
Akademik geçmişimin yanısıra
Türkiye’deki çeşitli bakanlıklarda,
Hollanda büyükelçiliğinde, değişik
araştırma enstitülerinde, sivil
toplum kuruluşlarında staj ve burslu
olarak seçilip gittiğim uluslararası
konferans deneyimlerim var. Şu
anda çalışma dili İngilizce olan bir
iş pozisyonu aramaktayım. Çalışma
iznim var.
Simay Petek
[email protected]
06 42 66 84 32
Bir önceki sayımızda yaklaşık 90 adet HABER Gazetesi’ni etrafındaki insanlara dağıtarak sevdirmeye çalışan, emeğe ve yazıya saygısını öğrendiğimiz,
Rotterdam Birlik Camii müdavimlerinden, mütevazi kişiliğinden dolayı
kimliğini öğrenemediğimiz, Bulut soyadlı vatandaşımıza bol teşekkürlerimizi
iletiyoruz. HABER Gazetesi çalışanları.
SV Mozaik nodigt jullie uit voor:
Een diepzinnige man die tovert met woorden...
Sunay Akin (48) is een dichter,
natuurkundige en publicist. Hij is
oprichter van verschillende literaire
bladen en schrijft columns, artikelen
en essays voor verschillende landelijke kranten en bladen in Turkije. Deze
man die tovert met woorden valt op
door het veelvuldig gebruik maken
van symboliek in zijn poëzie. Mede
dankzij deze symboliek heeft hij nati-
onaal veel faam opgedaan. In Turkije
heeft Akin verschillende welbekende
poëzieprijzen in ontvangst genomen
waaronder de Halil Kocagöz prijs en de
Orhon Ariburnu prijs.
Grandcafé Nazar en Studentenvereniging Mozaik zijn vereerd om
Sunay Akin op maandag 28 juni op het
podium van de Erasmus Universiteit te
mogen verwelkomen.
Entree (Incl. hapjes): Leden SV Mozaik: Gratis, Niet leden: 5,- EURO
Datum: maandag 28-06-2010
Aanvang: 19:00 uur
Locatie: Erasmus Universiteit Rotterdam, Gebouw C, C-Hal zaal CB-037
Adres: Burgemeester Oudlaan 50, 3062 PA Rotterdam
Voor meer info: Murat Bayka: 0629551021 /Selman Ince: 0641334757
Fast Food - Catering - Gedroogde producten
Groente & Fruit - Vlees Verpakkingen - Pizza dozen
Bedrukte Verpakkingen - Horeca Artikelen
Aliminium Bakjes & Schalen - Zuivelverpakkingen
Ei dozen & schalen en Isolatiemateriaal
Waalhaven N.z 65 3087 BJ Rotterdam The Netherlands
Tel.: +31 (0)10 495 35 03 Fax.: +31 (0)10 495 53 30
www.lmctrade.com [email protected]
HABER
18
JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010
Tersİne Göç
BURHAN CARLAK
“Dr. Kadir Canatan’la
yapılan ilk geri dönüş
röpörtajı değil bu. Yarım milyona yakın çoğu
muhafazakar çevre içerisinde bir elin parmakları
kadar az olan okumuş,
akademik bakışla sosyolojik, felsefik eleştiriler
getirmiş nadir insanlardan biridir Canatan.
Oldukça sakin, oturaklı
görüntüsü ile sürekli
düşünen, okuyan, sorgulayan bir tavrı vardır.
Sohbet esnasında sakin
sakin derinlikli konulara
girmek istersiniz.
Aydın sorumluluğu ve sürekli toplumsal, teorik meselelerle
meşguliyeti yüzünden
iş kariyerini düşünmeyecek kadar fedakarlığı
vardır Canatan’ın. Kadir
Canatan, taşra kökenli,
kalem-kitap bilmeyen,
değerlerini koruma içgüdüsü ile içine kapanan
bir topluma yeni ufuklar
açabilme çilesi içindedir.
Göçmen Türkler olarak
donanımsızlığımıza rağmen, gitmeden değerini
bilemediğimiz, gereğince
yararlanamadğımız kimselerden. Kendisi Şimdi
Balıkesir’de üniversite
ögretim görevlisi”
Bazen rüyalarımı Hollanda’da yaşıyor gibi görüyorum
KADİR CANATAN:
“Bir daha Hollanda’ya dönmemek üzere gittim”
Hollanda’ya kaç yaşında geldiniz ve nasıl bir eğitim aldınız? Hollanda’ya tam 20 yaşında
iken geldim. Türkiye’de ilk askerlik muayenesini olduktan sonra
yurt dışına çıktım. Eğer biraz daha
gecikseydim, Hollanda’ya gitme
imkânım olmazdı.
Hollanda’ya ilk geldiğimizde
aklımızda okumak diye bir fikir
vardı. Fakat çevremdeki insanlarla
konuşmalardan sonra bunun pek
kolay olmadığı sonucuna vardım
ve çalışma hayatına atıldım.
Gözümün açılıp yeniden eğitim
imkanlarını araştırmam birkaç yıl
aldı. Biraz da dil öğrendikten sonra
lise diplomasıyla Hollanda’da
sosyal akademilere doğrudan
girme imkânı olduğunu öğrendim.
Bir arkadaşla (Mehmet Akbulut)
Rotterdam Sosyal Akademisi’ne
başladık ve orada Sosyal Hizmetler
Bölümü’nü bitirdik. Sözünü ettiğim
yıllar seksenli yılların ikinci yarısı..
Ben alanımda iş bulamayınca
Amsterdam Vrije Universiteit’de
Kültürel Antropoloji okumaya
yöneldim. O zaman yabancı
öğrenci sayısı son derece azdı. Ben
söz konusu bölümü okurken, o
zaman Hasan Yar da politikoloji
okuyordu. Daha önceden başlamış
olan arkadaşlığımız eğitim boyunca
ve eğitimden sonra da devam etti.
1993 yılında bu üniversiteden mezun oldum. Okul sonrası
dönemde sürekli bir iş bulmam
mümkün olmadı. Birçok projede ve
kısa süreli işlerde çalıştım. Özellikle
araştırmacı olarak. 1996 yılında
Erasmus Üniversitesi’nde Anton
Zijderveld yanında doktoraya
başladım, 2000 yılında savunmamı
yaparak dr. ünvanını aldım. Fakat
iş yaşamında bunun bana pek
faydası olmadı. Bilakis benden
daha düşük eğitimli insanlar tercih
ediliyordu. Aynı işi daha düşük
seviyede insanlara daha az paraya
yaptırıyorlardı. 2005 yılına kadar
istikrarsız bir şekilde, bir projeden
diğerine koştum.
Türkiye’ye dönme kararını
nasıl aldınız? Kesin dönüş kararı
verirken iç dünyanızda neler
yaşıyordunuz?
Türkiye’ye dönme kararım
2004 yılı içinde şekillendi. Daha
önce böyle bir fikir aklımın ucundan bile geçmiyordu. Hatta bu
kararı alınca pek çok arkadaş buna
bir anlam veremedi. Çünkü ben
yıllarca Türklerin Hollanda’da kalıcı
olduğunu ve buna göre burada
yatırımlar yapması gerektiğini
savunuyordum.
Hatırlarsanız 2004 yılında geri
dönüş konusunda yoğun tartışmalar yaşandı. Liberal partili bir bakan
geri dönüş yasasını kaldırmak istedi. Bunun üzerine kendi ülkesine
dönmek isteyen göçmenler yoğun
bir şekilde başvurularda bulundu.
Yasa kalkmadan bu imkândan yararlanmak istiyorlardı. Bu tartışmalar içinde ben de, hiç düşünmediğim bir konuyu ailede ve çevremde
tartışmaya başladık. Sonuç olarak
dönüş kararı aldık ve o sene başvurumu yaptım. Benim geri dönüş
kararımda birkaç etken etkili oldu.
Hollanda’da anti-İslami ve antiçokkültürlü toplumsal atmosfer ilk
başta geliyor. Hollanda’da çokkültürlü bir toplum yaratma ideali,
2000 yılından sonra terk edildi.
Irkçı ve aşırı sağda önemli gelişmeler oldu. Buna tepki olarak iki
siyasal nitelikli cinayet yaşandı.
İkinci etken, iş yaşamımla ilgiliydi. 2 yüksek okul ya da üniversite okumuş, hatta doktora yapmış
bir kişi olarak sürekli bir iş bulamıyordum. Yaşım 40’ın üzerindeydi.
Bu yaşlardan sonra Hollanda’da
insanların iş bulma şansı azalıyor. Benim konumum, ilginç bir
vakıadır. Şu açıdan: “Hollanda’da
imkanlar vardır ve bu imkanlar-
dan yararlanan kişiler başarılı bir
şekilde entegre olur” şeklinde bir
propaganda vardı. Ben bu propagandanın temelsiz olduğunu şahıs
olarak yaşayarak gördüm. Siz ne
kadar göçmen olarak gayret sarf
ederseniz sarf edin, toplum ve
kurumlar size açık olmadığı sürece
entegrasyon başarılı olmaz. Hollanda, entegrasyonun başarısızlığının
faturasını göçmenlere çıkartmıştır.
Üçüncü olarak çocuklar hızla
büyüyordu ve istikrarsız Hollanda
pek gelecek vaat etmiyordu. Bir
an önce çocuklarımın Türkiye’ye
gitmesini ve orada eğitimlerine
devam etmesini istiyordum.
Bu faktörler itici faktörlerdi. Bunun bir de öteki yüzü var.
Türkiye’de de 2000li yıllarda
önemli ve positif gelişmeler oldu.
Bunlardan biri devlet ve vakıf
üniversitelerinin yaygınlaşması ve
nitelikli akademik personele duyulan ihtiyaçtır. Ben bu alanda bana
iş olduğunu düşünerek Türkiye’ye
bu zaman aralığında dönmenin
yerinde bir karar olacağını düşündüm. Giderken tüm gemileri yaktınız mı?
Yerleştiğiniz ülkede başarılı
olmak istiyorsanız tüm gemileri
yakmalısınız. Ya değilse insan
hayatında farklı kuvvetlerin etkili
olması istikrarsızlığa neden oluyor.
Biliyorsunuz, bu istikrarsızlığı birinci kuşak tüm vahametiyle yaşamıştır. Bu anlamda ben giderken bir
daha Hollanda’ya dönmemek üzere
gittim. Şüphesiz bu Hollanda’ya
başka amaçlarla gelip gitmeyeceğim anlamına gelmiyor. Döndükten sonra birçok kez geldim.
Çocuklarım zaman zaman gelip
gidiyorlar. Burada yaşanmış 30 yıla
yakın bir zaman var, arkadaşlarınız
var. Tüm bunları bir tarafa itmeniz
kolay değil. Hollanda arkaplanı bizi
hala meşgul ediyor. Zaman zaman
konuşmalarımızda atıflar yapıyoruz, bazen rüyalarımı Hollanda’da
yaşıyor gibi görüyorum.
Ne umdunuz, ne buldunuz
Türkiye’de?
Bir kere şunu hemen söylemeliyim. Türkiye size “hoş geldin,
ne iyi ettin de geldin” demiyor.
Bilakis çok kişi “neden geldin?”
diye soruyor. Sizin yaşadığınız
süreci yaşamamış insanlara bazı
şeyleri anlatmanız da kolay değil.
Ben Türkiye’de düzenli bir iş ve aile
hayatı bekliyordum. Bunu geçen
5 yıl içinde kurduğumu düşünüyorum. Ama bu kolay olmadı. İlk
1,5 yıl istikrarsız bir uyum süreci
yaşadık Ankara’da. Bir yandan benim iş bulamamam, diğer yandan
çocukların okul yaşamına uyum
sağlayamamaları bizi strese soktu.
Zaman zaman acaba yanlışlık mı
yaptık şeklinde sorular kafamızda
belirdi. Burada tanıdığımız dostlar ve arkadaşlar fazla yardımcı
olamadılar. Özellikle iş konusunda
sıkıntılar çektim. İş olmadığı için
değil, etkili bir çevreniz olmadığı
için iş alamıyorsunuz Türkiye’de.
İşin doğrusu, Türkiye’de sizin
hangi bilgi ve becerilere sahip olduğunuz ikincil bir mesele. Önemli
olan sizin politik olarak nerede
durduğunuz. Benim döndüğümde
Ahmet Necdet’in atadığı rektörler
iş başındaydı. Pek çok üniversiteyle görüşmelerim oldu, ama hiç biri
malum politik tercihlerim nedeniyle göreve almadı. Türkiye’de iş
olanaklarının paylaşılması politik
bir süreçtir. Bu özellikle üniversitelerde böyledir. Aradan 1,5 yıl
geçtikten sonra üniversitede görev
aldım. Bu arada çocuklarda okul
yaşamına uyum sağladılar.
Uyum siz veya aileniz için
zor oldu mu?
Ben ve eşim yeniden uyum
yaşadık Türkiye’ye. Ama çocuklar adeta sıfırdan başladılar ve
onlar için kolay olmadı. Türkiye’ye
gelirken çok istekli oldukları halde
Türkiye imajları ilk altı ay içinde
değişti. Birden Hollanda onlar için
önemli hale geldi. Arkadaşlar önem
kazandı. Sanırım, göçmen kökenli
çocukların böyle bir tecrübe yaşamaları Hollanda’da daha başarılı
olmalarını sağlayabilir. Yani şu Faslı
milletvekili Üsame Şeribi’nin Faslı
çocukları çöle gönderme projesi
hiç de yabana atılmaması geren
bir fikir.
‘Burada işler sizin bildiğiniz
gibi yürümez’ türünden dışlanmışlıkla karşılaştınız mı?
Tabi ki. Özellikle resmi kurumlar –devlet kurumları,
okullar, belediye,
polis vs.- yabancı ülkelerden gelip
Türkiye’ye yerleşen Türklere sıcak
bakmıyor. Biraz kıskançlık, biraz da
yetkiyi kötüye kullanma birleşince
hızla ayrımcılığa dönüşüyor. Memurların küstah tavırları yeterince
itici olabiliyor ve sizde acaba bana
ayrımcılık mı yapıyorlar duygusunu harekete geçirmeye yetiyor.
Türkiye’nin en çok nesini
beğeniyorsunuz?
Türkiye’de şikâyet ettiğimiz
konuları bir tarafa bırakırsak bu
ülke hakikaten çok güzel ama pek
çok insan bu güzelliğin farkında
değil ve güzelliklerimizi hoyratça kullanıyoruz. Köşeyi dönme
kültürü ahlaki yaşamı felç ediyor.
Kısır politik tartışmalar Türkiye’nin
önünü tıkıyor.
Büyük kentleri bir tarafa
bırakırsak stressiz bir yaşam beni
en fazla mutlu eden şeylerden biri.
Birkaç arkadaşla bir çay bahçesinde oturup derinlikli sohbetler
yapmak insana büyük bir haz
verebiliyor. Kanaatkârlığı ve eski
kültürü temsil eden bir insanla karşılaşmanız, modern kültürün insanı
insanlığından çıkaran yönünü size
hemen fark ettiriyor. Daha nice
küçük şeyler bu ülkede beni mutlu
etmeye yetiyor…
Hollanda’nın sizin düşünüş,
olaylarınıza bakışınızda katkısı
nedir?
Hollanda çok organize bir toplum. Bu yönüyle Türkiye’yi biraz
düzensiz ve hatta kaotik görüyorum. Hollanda’nın etkisini birçok
şeyde görüyorum. Benim için
bir kıyas imkanı oluyor.
19
HABER
JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010
Bazen eleştirel olmamı sağlıyor,
bazen de anakronik olmama yol
açıyor. Bu noktada dikkatli olmak
gerekiyor. Türkiye’ye ilk geldiğim
günlerde ajanda kullanıyordum ve
kullanmayanları eleştiriyordum.
Şimdi ben de ajanda kullanmıyorum. Hollanda’da cep telefonu
kullanmıyordum. Buraya gelince
bunun bir gereklilik olduğunu kavradım. İlginç olaylar yaşıyorum. İki
ülkede yaşıyorum gibi hissediyorum kendimi. Hollanda deyince aklınıza neler geliyor, özledikleriniz ve hiç
özlemeyecekleriniz neler var?
Hollandalıların yabancılara
bakışı ve onlar hakkındaki tartışmaları artık beni rahatsız etmiyor.
Bu yönüyle Hollanda’yı olumsuz olarak hatırlıyorum. Şu an
Wilders’in parladığı bir dönemde
sizleri iyi günler beklemiyor. Sizin
adınıza üzülüyorum.
Öte taraftan Hollanda bana
akademik bir formasyon, verimli
bir çalışma ve düşünme becerisi sağladı. En azından aldığım
eğitimlere borçluyum bunları.
Hollanda’nın elindeki akademik
imkânları kıskanıyorum. Burada
elimdeki kaynaklar kısıtlı, ama her
şeye rağmen üretmeye devam
ediyorum. Hollanda’daki dostlarımı ve arkadaşlarımı özlüyorum.
Onlarla geçirdiğimiz zamanı
hatırlıyorum.
Hollanda’daki gündemi takip
ediyor musunuz?
İlk geldiğimiz günlerde ve
aylarda Hollanda’yı daha sıkı takip
ediyordum. Doğuş Gazetesi’ndeki
köşemde de epey bir süre yazdım.
Hatta sevgili yönetmenim Zeynel
Abidin Kılıç’ın söylediğine göre
pek çok Doğuş okuyucusu beni
Hollanda’da zannediyormuş. Ama
zamanla burada odaklandığım
işler beni Hollanda’dan kopardı.
Şimdi Jan Beerenhout’ın bana
gönderdiği maillerle neler olup
bittiğini anlamaya çalışıyorum. En
son öğrendiğime göre Rotterdam
İslam Üniversitesi tanınmış. Yine
son habere göre seçimlerde aşırı
sağa doğru bir kayma oldu.
Ben 11 eylül sonrası
Hollanda’da oluşan havayı bir
konjünktür mü yoksa yapısal bir
durum mu diye bir yazımda sorgulamıştım. Konjünktür dediğimiz
şey bir veya birkaç yıllık bir süre
olabilir en fazla. Oysa bugün gelinen noktada Wilders’in başarısı, 11
eylül konjünktürünün yapısallaştığını gösteriyor. Aşırı sağcılaşma,
Fortuyn ile başlamıştı ve halen bu
süreç devam ediyor.
Yine bana son gelen maillerden Türk örgütleri başta olmak
üzere birçok Arap ve göçmen
örgüt İsrail’i kınamak için bir
yürüyüş tertip ettiler. Bu çok uzun
zamandan sonra galiba ilk kez gerçekleşen örgütsel bir dayanışma.
Ben göçmenlerin bu örgütsel birliği ve dayanışmayı, aşırı sağcılaşan
bir ortama tepki olarak değerlendiriyorum. Bu kaçınılmaz bir şey.
Keşke olumsuz gelişmeler karşısında birleşmek yerine olumlu işler
yapmak için de bir araya gelmeyi
öğrenebilsek. Azınlık çıkarlarının
göçmenleri daha fazla dayanışma
içine sokacağına inanıyorum. Bu
süreçte Türklere başarı dileklerimi
ve selamları gönderiyorum.
A
AD
ACCOUNTANCY
HAMİT KARAKUŞ YENiDEN ROTTERDAM
BELEDİYE BAŞKAN YARDIMCISI
Rotterdam Büyükşehir Belediye
Meclisi; Sosyal Demokrat İşçi Parti
(PvdA), Demokratlar 66 (D66), Liberal
parti (VVD) ve Hıristiyan Demokrat
Parti (CDA)’ dan oluşan yeni koalisyonun 8 yeni daimi encümen üyesini
onayladı. İmar ev İskân’dan sorumlu
belediye başkan yardımcılığına Hamit Karakuş (45) tekrar getirildi.
Sosyal Demokrat İşçi Partisinden (PvdA) Dominic Schrijer, Jantine
1965 Kır
şe
kent Bele hir doğumlu ola
n
d
kuş, 198 iye Başkan Yard Rotterdam Anaım
6
Sosyal D yılında Hollanda cısı Hamit Kara’ya geld
em
i. Karaku
il başkan okrat İşçi Part
ş,
i (P
yardımc
ılığı göre vdA) Rotterdam
Rotterda
vini 2 yıl
m Büyük
şehir Be
sürdürdü
dımcılığı
lediy
.
g
sahip Ha örevine getirilen esi Başkan Yarmit Kara
kuş, evli, ilk Türk unvanın
a
2 çocuk
babası.
Kries ve
Hamit Karakuş,
Hıristiyan Demokratlar Partisi
(CDA)’dan Hugo de Jonge, Demokratlar 66’dan (D66) Alexandra van
Huffelen ve Korrie Louwers, Liberal
Partisi (VVD)’den Jeannette Baljeu
ve Antoinette Laan önümüzdeki 4
yıl Rotterdam kentinde encümen
ve başkan yardımcılığı görevine
getirildiler.
45 sandalyeli Rotterdam belediye meclisinde Hamit Karakuş’un yanı sıra
Zeki Baran, Tunahan Kuzu ve Muzaffer Çetin adlı Türk siyasetçiler de önümüzdeki 4 yıl görev yapacaklar.
Kökene bakma, geleceğe bak
D66 milletvekili Fatma Koşer Kaya
tarafından organize edilen ‘Niet de
afkomst, maar de toekomst’ (‘Kökün değil, geleceğin’) adlı toplantı
Utrecht’te, Cecil Penso, Rob Slagmolen, Tom Fadrhonc ve Ahmet Talan’ın
panel konuşmalarıyla interaktif bir
şekilde gerçekleşti.
Fatma Koşer Kaya açılış konuşmasında yabancı öğrencilerin iş bulmakta
zorluk çektiğini ve bu toplantı aracılığı
ile yabancılara yardımcı olmak iste-
diklerini ifade etti. Konuşmalardan
sonra Cecil Penso katılımcılara yaklaşık
bir saat süren ve ‘networking’ başlığı
altında, geniş çevre edinme hakkında
bir workshop verdi.
Rotterdam’da anlamlı gece
“Bizim gücümüz sizin gücünüzdür”
ADA ARNHEM
Broekstraat 32
6826 PZ Arnhem
T +31 (0) 26 389 53 77
F +31 (0) 26 443 71 52
[email protected]
ADA DEN HAAG
Zichtenburglaan
Hoefkade 875 31 -6
2544
EA DEN
Den Haag
2525 HC
HAAG
T:
070(0)
– 427
5743 57
T +31
70 –43427
F:
070(0)
– 363
9780 97
F +31
70 –80363
[email protected]
Hollanda Sivaslılar
Platformu’nun organize ettiği “Yardıma
Muhtaç ve Engelliler Yararına Dayanışma Gecesi” Rotterdam Abacando
Restoran’da yapıldı.
Gelirin tamamının Sivas ve yöresinde yaşayan engelli
ve yardıma muhtaç vatandaşlarımıza
gönderilmek üzere Rotterdam’da düzenlenen gecenin amacına ulaştığı ve
10.000 Euro gelir elde edildiği belirtildi.
Hollanda Sivaslılar Platformu Başkanı İbrahim Çitil, “Her birey, engelli
adayıdır. Bu bakımdan herkes yardımda bulunmalı. Yardım kampanyamız
Temmuz ayına kadar devam edecektir.” dedi.
Hollanda Kızılhaç Kurumu’nda proje
Geleneksel El Yapımı Oyuncakları tanıtıldı
ADA AMSTERDAM
t.t. Vasumweg 18
1033 SC AMSTERDAM
T +31 (0) 20 – 694 66 00
F +31 (0) 20 – 694 18 00
[email protected]
www.ada-accountancy.nl
sorumlusu olarak görev yapan Sonja
Çınar ise şunları söyledi: “Hollanda Sivaslılar Platformu ile birlikte organize
edilen yardım gecesine bizde elimizden
gelen yardımı vermeye çalıştık. Bizim
asıl amacımız, daha geniş ve büyük
projeler geliştirerek, daha fazla insanımıza yardımda bulunmaktır. Önemli
olan herkesin kendi gücü ve yetkisi oranında, bu tür organizasyonlara katkı
yapmasıdır.”
Hollanda’nın bazı kentlerinde sergilenen “Geleneksel El Yapımı Oyuncaklar
Sergisi” özellikle Hollandalılar tarafından yoğun ilgi gördü. Koleksiyon sahibi ve uzun yıllar Karaman’da Müze
Müdürlüğü yapan Arkeolog M.Vehbi
Uysal tarafından derlenen oyuncaklar
Amsterdam, Den Haag, Rotterdam,
Nijmegen ve Vlaardingen kentlerinde
sanatseverlerin beğenisine sunuldu.
Uzun uğraş ve emeğin biraraya getirdiği bu değerli eserlerin Hollanda’da
sergilenmesini sağlayan M. Vehbi Uysal, “Bugün itibariyle 1000 civarından
oyuncak koleksiyonu kazandırdık. Günümüzde fabrikasyon oyuncakları çocuklara kişiliklerini kazandırmak yerine
ruh sağlığını bozuyor. Oysa, çocuğun
kendi hayal dünyasının ürünü olan
mekanik oyuncakların ise çocuğun
kişiliğinin gelişimine katkı sağladığı bilinmektedir” dedi.
HABER
20
JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010
YEMEKNAME Sebzeli Mengen Kayığı
HABER Gazetesi’nin bu sayısında siz değerli
okurlarımız için yeni ve özel bir köşe başlıyoruz. YEMEKNAME adını verdiğimiz bu
sayfada hem aşama aşama bir yemek tarifi
veriyoruz, hem de davet ettiğimiz davetlilerin (jüri üyelerinin), yemek konusundaki
görüşlerini alıyoruz. Her sayımızda farklı
aşçılar tarafından farklı zevkleri beğeninize
sunacağız. YEMEKNAME, aynı zamanda bir
network event gibi farklı sektördeki insanlarımızı buluşturup tanışmaları için bir aracı olacak. İlk aşçımız Birgül Ekiz. Birgül Hanım, Rotterdam Meram Restoran’daki ünlü
Hasan Usta’nın yardımıyla Sebzeli Mengen
Kayığı yemeğini misafirlerine hazırlarken,
biz de yemeğin farklı aşamalarını sizler için
görüntüledik. “Ben de iyi yemek yaparım”
diyorsanız, [email protected] adresine
maillerinizi bekliyoruz.
Mekan: MERAM Restoran Rotterdam
MALZEMELER
pul biber, kara biber, ke- Mantar ve maydonoz
kik, sarımsak, tuz, sumak.
1
2
Kayıklar (kabak, domates, patates)
Domates ve patateslerin içleri kayık şeklinde oyulup hazır hale
getirilir. Daha sonra kızartılan iç malzemesi, bunların içine konulur.
3
Beşamel sos
Beşamel sos için sıvı yağ, un ve süt (sevgi ve şefkati eksik etmeyin!
Hasan Usta’nın tavsiyesi) 5 dakika kadar kaynatılır. Koyuluğu isteğe göre ayarlanır. Yağ kızardıktan sonra süt katılır ve yavaş yavaş
kaynatılır. Beşamel sosu karıştırarak kaynatın. Hem tadına, hem
koyuluguna parmak ucuyla bakabilirsiniz; çok hafif süt dökerek. Köpüklenmeye başlayınca kıvamına geliyor. Beşamel sosa zenginlik
katmak için üstüne pul biber ve kekik serpiştirilebilir.
Kayıklar: Domates, kabak
ve patatesler oyulmuş
halde
Soğan ve yeşil biber
Hazırlaması kolay
Sebzeli Mengen Kayığı
Ana yemek olarak da ön yemek olarak da sunulabilinir. Ana yemek olursa arpa
şehriye Mengen pilavı ile servis yapılabilinir.
VE YEMEK ANI...
İç malzemesi
Soğan, sarımsak, mantar, kırmızı biber ve domates
kavrulur. Kavrulduktan sonra diri kalması için maydonoz eklenir. Beşamel sos yerine üzerine kaşar
rendesi de konulabilir.
5
Beşamel sos hazırlanmış kayıkların üzerine dökülür
ve fırına sürmek için hazır hale getirilir.
4
Birgül Ekiz: Haşlanmasının sebebi şöyle: Fırına koyduğunuz zaman, sırf üzeri hafif kızarsın
diye koyuyoruz, 5-10 dakika kalması yeterli oluyor, zaten pişmiş olduğu için. Bu yemeğin bir kolay yönü de, bilhassa çalışan çiftler için, bir gün öncesinden haşlayıp hazır hale getirip, bir gün
sonra işten geldiğinizde, sadece 10 dakika fırına koymanız yeterli oluyor.
Kabağın yeşil kalması için 1 litre suya yarım çay kaşığı karbonat ilave edilir. Karbonatlı kabakları haşladıktan sonra
soğuk suya batırın. Böylece daha diri kalır. Haşlanıp haşlanmadıklarını bıçak batırıp anlayabilirsiniz.
AŞÇIMIZ BİRGÜL EKİZ’i TANIYALIM
Davetlilerimiz Murat Ersoy, Serap Torremans, Emel Aktan, Nur Öztürk bu sayımızdaki aşçımız
Birgül Hanım’ın, MERAM Restaurant’ın masterı Bolu Mengenli Hasan Usta’nın desteğiyle ortaya
koyduğu Sebzeli Mengen Kayığı’nı hem afiyetle yediler, hem de neşeli bir sohbet çıkardılar.
6
Birgül Hanım Hollanda’da doğmuş ve 10 yaşında
Türkiye’ye dönmüş. Türkiye’de orta okul ve liseyi okuduktan sonra tekrar Hollanda’ya geri gelmiş. Burda
kreş öğretmenliği bölümünü okumuş. Halen 10
yıldır 0-4 yaş arası kreş öğretmeni olarak çalışıyor.
Yemek yapmayı ise annesi Gülizar
Hanım’dan öğrenmiş. Annesinin eli çabukmuş
ve güzel yaparmış yemekleri. (Trabzon) kara
lahana ve hamsi, İçanadolu yemeği (kebap), yaptığı en güzel yemeklerden sadece
bir kaçı. Annesi Gülizar hanım elde olan
mevcut malzemeden bir yemek oluştururmuş ama Birgül Hanım daha çok,
önceden planlayıp ona göre
malzeme alıp yemek yapıyor.
Taze fasülye, brokoli gibi
sebze yemekleri yapıyor ve
Hazırlanmış olan kayıklar bir tepsiye dizilir
aynı zamanda yeni yemekleri
ve fırında 200 derecede 10 dakika üzeri
de tariflerden deniyor.
kızarıncaya kadar pişirilir.
Murat Ersoy:
Yapılması çok
pratik! Her
damak tadına
uygun. Şu andaki prezante
yapıldığı gibi.
Vejetaryenler
için de birebir, isterseniz
yanına et türü
bir yemek te
ekleyebilirsiniz.
Emel Aktan: Ben de
eşim de, haftada 40 saat
çalışıyoruz, aksam 6-7’de
eve geldiğinde insan düşünüyor ne pişirsek diye.
En kolayından makarna,
tost böyle kolay şeyler
olabiliyor o zaman
veya “annemler!”.
Ama böyle bir
yemek gördüğüm
kadarıyla kolay ve
pratik. Biz Tatar
olarak, mutfağımızda sebzeden
ziyade et çeşitlerini yaparız, bu tür
yemekler pek fazla
yapılmaz.
Meram Restoran’dan
Mengenli Hasan
Usta ve tüm Meram
çalışanlarına, HABER
ekibine gösterdikleri
kolaylıklar için teşekkür ediyoruz. Hasan
Usta yemek pişirme
esnasında bazı
püf noktalarını
bizimle paylaştı
ve pratik el becerileriyle göz
kamaştırdı.
21
HABER
JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010
BULMACA
Hazırlayan: Abdurrahman Gündüz
25 EURO
KAZAN
€19,- euroya abkaonzaen!ol
yarışmaya hak
Sportif
Evin bir
bölümü
Avusturya’nın
plakası
Cumadan önce
çağrı
Kalıtımsal öge
Hollandaca
yaz tatili
Gürbüz,
bakımlı çocuk
Yarı
Leke
Basit, bayağı
Göç edenler
topluluğu
Tanju ....
Bir şeyi vücuda
getirmek
Uzaklık belirtir
Şan, şöhret,
nam
Ekonomiksel
bir araya gelmek
Brom’un
simgesi
PvdA Parti
lideri
Bulmacayı çözün,
anahtar kelimeleri
bulun, ödülü
kazanın!
Yandaki bulmacayı
çözdükten sonra
çember işaretli
numaraları uygun
yerlerine yerleştirin.
bulduğunuz anahtar
kelimeyi
[email protected]
adresine yollayın.
Yapılacak olan
çekilişte,
aboneyseniz
25 EURO
kazanabilirsiniz...
Hollanda’nın
prensesi
Aslında,
esasında
BULMACA
USTALARI
İŞ BAŞINA!
Bembeyaz
Calvin Klein
Vakit, zaman
Bir binek
hayvanı
Antre
Kırmızı
Orası
2
Avusturya’da
ünlü bir
kale
Çok az kalmak
Oval, beyzi
3. tekil şahıs
Kır koşusu
Daha iyi
Konya’da bir
baraj
Sert, kava
İnce urgan
Bir anda
Birden
Savaşçı prenses,
kızıl elma
Ekmek
Taklit
Mustahkem
mevki
4
1
Bir uzvumuz
Fiziksel bir
değişim
Nikel’in
simgesi
Hazır, tetik
Kısmi, cüz’i
6
Lityum’un
simgesi
Hollandaca
parti
Gösterişli,
çalımlı
Kalay’ın
simgesi
Fikir,
düşünce
Mısır’ın plakası
Elevator
İlave
Erkek keçi
Milatla ilgili
olan
Dolaylı anlatım
Yapma,
yapım
Modern şehir
Büro
Söz, ahit
Nispet
Geçen sayımızdaki
bulmacanın anahtar kelimeleri
YAZ TATİLİ idi. Doğru cevap
gönderen abonelerimiz
arasındaki çekilişte Venlo’dan
Büşra Bozaslan 25,- EURO’yu
almaya hak kazandı. Tebrikler!
Almanya’nın
plaka imi
Bir cetvel
türü
Kısaca Rolls
Royce
3
Eğreti, ödünç
Fransa’da bir
kent
Azot’un
simgesi
Büyük
atardamar
Akustik ses,
avaz
Rütbesiz asker
Milattan sonra
Bir nota
Esas, temel
Kısaca Edge
Önceki gün
En alt, alçak
İridyum’un
simgesi
Yemek listesi
Bir renk
5
Hristiyan
araplar
Abone olmak çok kolay!
Abone formunu doldurun,
e-maille ya da postayla
bize ulaştırın.
1
2
3
4
5
6
[email protected]
5
Toplamda 9x9 = 81 kare olan kümelere 1’den 9’a kadar
rakamlar yerleştirilir. Her bir rakam, her bir satırda ve
her bir sütunda sadece bir kez kullanılabilir. Her bir
rakam, 3x3=9 kareden oluşan mini bloklarda da sadece
bir kez kullanılabilir. Bulmacayı tamamlamak için tabloyu öyle bir şekilde doldurmalısınız ki; dokuz kareden
oluşan her satır, her sütun ve her blok 1’den 9’a kadar
bütün rakamları içersin, hiçbir rakam tekrarlanmasın ve
eksik kalmasın.
6
1
1
Kolay
Sudoku
Nasıl Oynanır?
4
4
8
4
2
8
3
9
6
7
7
1
4
3
7
6
4
1
4
9
5
6
7
3
5
6
7
1
1
8
2
8
2
5
3
7
8
5
8
5
2
2
3
7
Zor
1
5
5
8
1
4
9
1
HABER
JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010
HOLLANDA’NIN İLK TÜRK HAKEMİ
Aynı zamanda en genç hakem
22
SPOR • MAGAZiN • KÜLTÜR •SANAT
SERDAR GÖZÜBÜYÜK: TÜRKİYE’DEN DAVET GELİRSE GİDERİM Hollanda’da
RÖPORTAJ: Serap Torremans
FOTOĞRAF: Fatih Karaman
Merhaba Serdar Bey, öncelikle
futbola olan ilginizle başlamak istiyorum. Futbola kaleci olarak başladınız, hakem olarak devam etme
fikri nasıl oluştu?
Ben zaten genç takım maçlarında
hakemlik yapıyordum. Hem hakem
hem kalecilik yaptım, bir süre sonra
hakemliğe karar verdim.
Hakemlik için nasıl bir eğitim aldınız?
Eğitim anlamında bir sene kursa gittim. Futbolu sevdiğim ve amatör olarak
futbol oynadığım için aldığım kurs yeterli oldu.
Futbolculuktan hakemliğe geçiş
yaptınız. Karşılaştırma yaparsak
zorlukları ve kolaylıkları nerelerde?
İkisinin arasında çok fark var tabi,
çoğu kişi futbolcu olarak başlar. Ben de
bütün futbolcular gibi çoğu zaman maçı
yönetmek isterdim.
Ailede futbolla ilgilenen başka
kimse var mı?
Evet, ağabeyim profesyonel futbolcuydu, hatta Feyenoord’da oynama şansı vardı ama iyi değerlendiremedi. Evde
her zaman maç seyredilirdi zaten. Ben
de eldimden geldiği kadar hem Hollanda hem Türkiye hem de diğer Avrupa
liglerindeki önemli maçları seyretmeye
çalışıyorum.
Hollanda’da profesyonel en genç
hakem oldunuz. Amatörlük ve profesyonellik arasında nasıl farklılıklar var?
Çok fark var tabi, başta on – onbeş
bin kişinin önüne çıkıp maç yönetiyorsunuz, oyuncular bu işi profesyonel yapıyorlar. Medya ilgisi ve taraftar baskısı
kaçınılmaz. Puan durumu ve puan mücadelesi var. Her takımın Euroleauge’e
gitme hayali maçları daha da önemli
hale getiriyor.
Bu sene Twente’nin şampiyonluğunu bekliyor muydunuz?
Twente sezon başından beri iyi bir
takımdı ve bu görülüyordu. Bütün sene
iyi oynadılar. Twente’nin yönetici kadrosu da çok iyidir.
Futbolda yeteneklerin, güzelliklerin ve başarıların yanında hakem
hataları da çok konuşuluyor.UEFA
hakem hatalarını azaltmak için dördüncü ve beşinci hakem uygulaması
başlatmak istiyor, sizce katkısı nasıl
olur?
Televizyonda sadece hatalar, yanlışlar gösteriliyor ama hatalar kuralların
içinde. Kimse hatasız maç yönetemez.
Denge çok önemli, iki tane hata yaptı
diye kimse için karar verilmemelidir.
Bugün çok iyi forvetler bile penaltı kaçırabiliyorlar, bu onların kötü oynadığını
göstermez. Ben beşinci hakemin olmasını istiyorum. O zaman futbolcular bir
hakemin daha izlediğini bilerek daha
dikkatli olacaklar.
Zaman içinde futbol değişti, kurallar da değişti. Benim sormak istediğim bir kural var; gol sonrası
forma çıkartılınca sarı kart veriliyor.
Bunun sebebi nedir?
Saygı. Bazı futbolcularda haç dövmesi var, UEFA bunu karşı takıma saygısızlık olarak görüyor. Formayı yukarı
kaldırabilirsin, altına başka birşey giyebilirsin ama forma çıkartmayı abartı
olarak görüyor. Bazı kurallar görecelidir. Mesela her penaltı kartlık değildir.
Adam adam kaldığı zaman kart veririm
ama her penaltıdan sonra kart vermem.
Türk ligini izliyorsunuz. En beğendiğiniz hakem kim?
Cüneyt Çakır.
Burada o konuya girmek istiyorum. Hollanda’da futbol Türkiye’den
farklı olduğu kadar, hakemlerin maç
yönetiminde de farklar var mı?
Ben Türkiye’de maç yönetmenin
Hollanda’dan daha zor olduğunu düşünüyorum. Tükiye’de medya futbola daha
çok ilgili, fanatik taraftar daha çok var.
Evet, futbolu seviyoruz, ilgileniyoruz. Ama başarı açısından baktığımızda UEFA ve şampiyonlar liginde maç
yöneten hakemimiz yok. Neden?
Bu aslında hakem komiteleriyle ilgili çünkü bu komiteler 4-5 yılda bir
değişiyor. Mesela Hollanda’da Jaap Uilenberg vardı şimdi o Türkiye’de. Jaap
UEFA’da hakem kurulunda. Jaap şimdi
Türkiye’de eğitim konusunda onlara
yardım ediyor. Burada Hollanda Federasyonu gayet profesyonel, tüm eğitimlere ve yeni kurallara dikkat ediyorlar.
Mesela UEFA’da Şenez Erzik Türkiye
için çok önemli. Jaap Türkiye’de çalışmaya devam ederse, Türk hakemleri
Avrupa’da daha şanslı olurlar. Bu meslekte başarı konuşulduğu kadar dedikodu da yapılır. Ama raporlara göre
değerlendirme yapıldığı için başarının
ölçüsü yönettiğin maçtır.
En genç hakem olarak kariyere başlamak size bir farklılık kazandırdı mı?
Hayır, bence bunun bir önemi yok, tabi güzel bir başlangıç oldu ama üstüste iki maçta
hata yaparsam bu başlangıç unutulur. Ben
Türkiye’de benim
yaşımda bir hakem
görmedim. Belki
şans verilmemiştir. Ben senelik
plan yapıyorum,
sezona bakıyorum,
hakemlikte yükselmek istiyorum.
Türkiye’de kamplara
gittim, yarın Türkiye beni
davet ederse gitmeyi düşünürüm maç yönetmek
için ve eğitim için. Şuan
bana Hollanda şans
verdi ve kariyerime
devam ediyorum. Mesela burada Hollandalı hakemlerle Belçikalı hakemler
değişiyor, birbirlerinin tecrübelerinden faydalanıyorlar. Bu Türkiye’de de
yapılabilir. Özellikle tecrübe paylaşımı
olarak katkısı olacaktır. Türkiye’de insanların futbola düşkünlüğünü seviyorum, ileride federasyon izin verirse bir
Fenerbahçe- Galatasaray maçı yönetmek isterim.
Genç bir hakem olarak sizin eksik
gördüğünüz ya da olmasını istediğiniz kurallar var mı?
Şuan hakemler Dünya Kupasına
gidiyor, orada bir toplantı olacak. Biz
Hollanda’da kale çizgisinde kamera
istiyoruz. Bunu isteyen başka ülkeler
de var henüz FIFA’dan böyle bir karar
çıkmadı. Saha içinde pozisyonu basketbol, teniste olduğu gibi yeniden görme
şansımız yok. O yüzden kale çizgisinde
kamera uygulaması olursa daha doğru
karar verebileceğiz.
Hakemlik dışında neler yapıyorsunuz?
Federasyonda calışıyorum. HBO
okuyorum, son 1 senemi dondurdum. Şu an benim için spor daha
önemli, antrenörlük kursu da
almak istiyorum çünkü futbolu
antrenör gözünden de anlamak
isterim.
Bu sezon seyrettiğiniz maçlar içinde en güzel, neredeyse hatasız
dediğiniz maç hangisi?
Pietervink
ve
Kuipers’in yönettiği
maçlar güzeldi.
Son olarak Türk
futbolu için ne söylersiniz?
Türkiye’de çok yetenekli futbolcuların,
hakemlerin, antrenörlerin ve yöneticilerin olduğuna inanıyorum. Yeter
ki şans verilsin. Bugün
Bursaspor’u şampiyon
yapan Ertuğrul Sağlam
ve kadrosu buna en güzel
örnektir.
23. HİLALSPOR TURNUVASINDA
AMERSFOORT KUPAYI ALDI
AAN- EN VERKOOP WONINGEN
TAXATIES
HYPOTHEKEN
SPAREN EN BELEGGEN
VERZEKERINGEN
aldem
Makelaardij OG
www.aldem.nl
[email protected]
Vleutenseweg 230
3532 HR Utrecht
tel : 030 - 66 68 168
fax: 030 - 66 68 167
23. Hilalstılarla Boco
por EindhoJuniors,
ven futbol
Merkez
turnuvası 21
takımın katıRotterdam’ı
lımıyla, 3 ayrı
geçerek
adını
grupta oynan
Dortm
e
und Selimiy
finale yazdırmamaçlarla tamamsını bildi.
landı. Guruplarında ilk
Final maçını 3-0 kazanan
iki sırayı alan takımlar direkmen
Amersfoort MGT 23. Hilalsçeyrek finallere giderken, sıralapor Eindhoven turnuvasının
mada üçüncü olan takımların en
birincisi olarak kupanın sahibi
iyi derece yapan iki takım daha
olurken, kupayı Hollanda İslam
çeyrek finallere çıktılar.
Federasyonu Gençlik teşkilatlaÇeyrek final maçları sonucunrı adına Yusuf Baloğlu takdim
da yarı finale kalan dört takımettiler.
dan Amersfoort MGT, Ayyıldız
Turnuvanın en değerli kupaRotterdam’ı 2-1 yenerek adını
sı olan centilmenlik kupasını ise,
finale yazdırırken, diğer finalist
ise normal süresi berabere biten
Dortmund Selimiye kazandı.
çekişmeli maçın ardında penalEindhoven • Ali Yücel
Mehter Takımı
Kuruluyor
Amsterdam- Mavi Yaprak
İlim Kültür ve Sanat vakfı Itri
Sanat Merkezi Mehter takımı
kurma çalışmalarına başladı.
16 ila 30 yaş gurubu arasında
olup takıma katılmak iseyen
herkes ön kayıt yaptırabiliyor.
Ancak katılmak isteyenler
boylarının en az 1,70 olması
gerektiğini hesaba katmak
zorunda. Sağlık problemleri olmamak da en önemli
şartlardan bir tanesi. Vakıf
başkanı Mücahit Batman yaptığı açıklamada, “hollandada
hiç mehter takımı olmadığını,
vakıf olarak bu çalışmayı hem
bir hizmet hemde bir sanat
çalışması olarak yapmaya
azimli olduklarını dile gitirdi.
Ayrıca enstrüman icra edecek
kişileri özellikle aradıklarını
ifade eden başkan, eğitim süreclerinin en az 6 ay alacağını
ve bu çalışmanın içinde özellikle gençleri görmek istediğini söyledi.
1. Avrupa Öykü
Yarışması
Sonuçlandı
12 yıldır Hollanda’da aylık yayımlanan Platform Dergisi ve Kadın
Dergisi’nin birlikte organize ettiği
yarışmaya bir yenisi eklendi. 6 senedir
Avrupa genelinde düzenlediği şiir
yarışması ile bir marka haline gelen
Platform Dergisi, Avrupa Öykü Yarışması da düzenleyerek bir ilke daha
imza attı.
Platform Dergisi ve Kadın
Dergisi’nin 1. Avrupa Öykü Yarışmasına Avrupa, Türkiye ve dünyanın
çeşitli ülkelerinden 115 öykü ile
büyük bir katılım oldu. Birinciliği Az
Pişmiş Gerçeklik ve Çorba Ruhu adlı
öyküsüyle Nazan Bilen (Hollanda)
kazandı. İkinciliği Tütün Kolonyası
adlı öyküsüyle Kadriye Bakşi (Almanya)kazandı. Üçüncülüğü Birinci
Cümle adlı öyküsüyle Ezgi Gürçay
(Türkiye)kazandı. 3 kişiye mansiyon
ödülü verildi.
Öte yandan bu yıl 6.sı düzenlenen
ve bu yıl dünyanın farklı ülkeleriden
toplam 168 şiirin yarıştığı, Avrupa
Şiir Yarışması’nda da ödüller sahiplerini buldu. Derece alan şiirler:
Dedim Dedin Şiiri ile İdris Günaydın,
Anneme bayram Masalları Şiiri ile
Fatih Öztürkoğlu, Gurbet Kadını Şiiri
ile Mehmed Toker.
23
HABER
JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010
ayfer kargın: “Risk almadan ne yapabileceğini bilemezsin”
16 yıl boyunca 2 farklı şirkette çalışıp, daha sonra aniden işinden ayrılan ve Hong Kong’a gidip orda kendi
şirketini kuran Ayfer Kargın, modaya
duyduğu ilgisini bu şekilde iş hayatına dönüştürmek istemiş. 1993 yılında
Garanti Bankası’nda çalışmaya başlayan
Ayfer, burada 6 yıl çalıştıktan sonra,
1999 yılının sonlarında buradan ayrılıp,
2000 yılında Robeco şirketinde çalışmaya başlamış. Robeco’da 9 yıl kadar
bir süre çalışan Ayfer, 2007 yılında 4 ay
süreliğine işten izin alıp, dünya gezisine çıkmış. Bu sürede Avustralya, Amerika, Japonya, Çin ve Hong Kong’a giden
Ayfer Kargın, bu gezilerinde aslında
hayalindeki işinin Robeco’da çalışmak
olmadığını anlamış ve buradan ayrılma
hissiyatına kapılmış. Robeco’dan ayrıl-
ması 2 yılını almış olsa da, 2009 yılının
eylül ayında, buradan ayrılma kararını
almış ve 2009 ekim ayında Hong Kong’a
gitmiş. İlk başta ne yapmak istediğine
karar vermek için, Hong Kong’da kaldığı
2 ayını orayı keşfetmeye, dinlenmeye ve
yeni insanlarla tanışmaya ayırmış. Bu
dönemde bol bol yoga yaptığını belirten
Ayfer, böylelikle ruhunu rahatlatmayı
amaçlamış.Neden Hong Kong’a gittiğini
sorduğumuzda, gezmeyi çok sevdiğini ve
geçtiğimiz yıllarda çok sayıda çeşitli ülkelere gezmeye gittiğini söyleyen Ayfer Kargın,
yurtdışında yaşamayı ve çalışmayı çok istiyormuş. Hong Kong çok hoşuna gittiği için
oraya gitmeye karar vermiş. Yanına sadece
bir valizini alıp uzak doğuya gidip, orada
hiç kimseyi tanımasa da hayatına yeni bir
ufuk açmayı planlamış.
Modaya
çocukluğundan
beri bir ilgisi
varmış Ayfer’in
ve bu konuda kendisini geliştirmek
için çeşitli kurslara
katılmış. Özellikle
‘Styling’ ve ‘Artemis’
konularında kendisini
eğitmeyi uygun görmüş.
Hong Kong’daki ilk 2 aylık
süre zarfında yaptığı bir
diğer şey ise bol bol fuarlara
katılıp, kıyafet konularında bilgi edinmek olmuş.
Sonunda kıyafet ticaretine
cevap veriyor: “Bir yıl içerisinde Hong
soyunmaya karar veren Ayfer, kendine özel günlerde giyilebilmesine dikkat
Kong’da dili bilen ve bana asistanlık
çekiyor. Farklı giyim tarzlarıyla hem
ait ilk şirketini kurup, Hong Kong’a
yapabilecek olan part-time bir eleman
gittikten 6 ay sonra Hollanda’ya tekrar ‘casual’ (gündelik) hem de şık olabilialmak istiyorum”. Çinceyi bilmenin
gelmiş, ama bu kez bir iş kadını olarak. yor kıyafetleri.
önemini anlatıyor sonra, çünkü ileriye
Bütün işleri kendisinin yaptığını
29 Mayıs’ta Rotterdam’da yanında
yönelik yapmak istediği işlerde Çince
sample (örnek) olarak getirdiği kıyafet- söylüyor Ayfer. Kıyafetlerin seçiminleri, 100’e yakın davetliye sunan Ayfer, den, şirketinin reklamına, web sitesine çok önem kazanıyor ve Çin pazarına
açılmasının da böylelikle daha kolay
bu davetlilerden aldığı pozitif enerjiden kadar hepsiyle kendisi birebir ilgileniolacağını soyluyor. 5 yıl sonra ise kenyor. “Risk almadan ne yapabileceğini
kendine daha çok güvenmeye başlamış. Amaç olarak Hollanda’daki giyim bilemezsin” diyor. Önümüzdeki 1 ila 5 dini geliştirip, Hong Kong’daki ofisini
yıl içerisinde kendini ve şirketini nerde büyütmeyi ve bu konuda büyük bir
mağazalarına kıyafetlerini satmak
import/export şirketi olmak istiyor.
istemiş. Bunu gerçekleştirmenin yolunu gördüğünü sorduğumuzda, içtenlikle
da farklı giyim mağazalarına
gidip, bunlarla konuşup, iş
Ayfer Kargın’a aşağıdaki web sitesinden ulaşabilir, web site üzerinden
anlaşması yapmakta bulmuş.
beğendiğiniz kıyafetleri satın alabilirsiniz.
Kıyafetlerinde özellikle
a•reborn
www.ayferkfashion.com
hem günlük giyimde hem de
Ne olursan ol, yine gül
Rotterdam TSM Korosu
Sezon Finali’nde büyüledi
Amatör ruhla 2004 yılında kurulan
Rotterdam Türk Sanat Müziği Korosu, sezonu muhteşem bir konserler
kapattı. Her geçen gün kadrosunu
genişleten ve Hollanda'nın çeşitli
kentlerinde sahne alan koronun
Rotterdam İmmanuelkerk Kültür
Merkezi'ndeki konserini 150 dolayında konuk izledi.
Programın birinci bölümünde sevilen şarkılardan oluşan bir
repertuar sunan Şef Utku Aşuroğlu
yönetimindeki Ayfer Ataman, Ayten
Keskin, Adnan Şahin, Erhan Günbu-
lut, Mehmet Demirbaş, Hatice Şahin,
Şehriban Polat, Taylan Polat, Deniz
Sezer, Ebru Sürücü, İnci Van Vliet,
Leyla Köseoğlu, Mehmet Nuri Alkan,
Öznur Sarı, Tuncay Tarımcı, Zeliha
Doğan ve Zeynep Yıkılmaz’den
oluşan Rotterdam Türk Sanat Müziği
Korosu, birbirinden güzel eserler
seslendirdi.
İki bölüm halinde süren konserin
ilk bölümünde, ‘Havada Bulut Yok’,
‘Fikrimin İnce Gülü’, ‘Bir Kızıl Goncaya Benzer’, ‘Çeçen Kızı’, ikinci bölümde ise ‘’Kimseye Etmem Şikayet’,
Kıyafetlerinde hedef grubu olarak 3540 yaş arası, modayı
takip eden, çalışan
ve ekonomik bağımsızlığı olan bayanları
hedef alıyor Ayfer.
Bu yüzden kıyafetlerinin özel seçilmiş
butik mağazalarda
satılmasını istiyor. Bu
mağazaların kendi stiline ve tarzına
yakın olmasına da ayrıca özen gösteriyor,
kendi değimiyle “Az
olsun ama öz olsun”
‘İnleyen Nağmeler Ruhumu Sardı’,
‘Yıldızların Altında’gibi parçaları
seslendiren Rotterdam Türk sanat
Müziği Korosu, salonda bulunan
davetlilerden tam puan aldı.
150 civarında davetlinin arasında
bazı Hollandalıların da olduğu konserin
müzisyenleri şu isimlerden oluştu:
Ahmet Sürmeli (Ud), Ali Alkhafaji (Tef), Aziz Sürmeli (Darbuka),
Emirhan Tuga (Klarnet), Goran Kamil
(Keman), Kamil Şen (Ney), Lütfi Peşket (Ud), Mikail Erdoğan (Kanun) ve
Orhan Şahan (Bendir).
6 ve 11 haziran tarihlerinde
Vedat Gültekin önderliğinde “Ne
olursan ol, yine gül” adında Dildade Tiyatro Grubunun sergilediği
oyunda, 200e yakin izleyici salonu
tamamen doldurdu. Rotterdam Zuidplein Theater’da sergilenen oyun,
oyuncuların kendilerinin yazdığı
çeşitli skeçlerle, izleyicilerin büyük
beğenisini topladı. Hayattan farklı
kesitleri (traji)komik bir halde oyun
halinde sergileyen oyuncular, ikinci
oyunları olmasına rağmen sahnenin
duayenleri gibiydiler. Dildade grubunun kurucusu olan Cengiz Bahadır Murt, oyun hakkında şunları
söyledi: Bu bizim ikinci sezonumuz,
uzun bir sureden sonra “Ne olursan
ol, yine gül” ile tekrar seyirciyle buluşmuş olduk. İlk gostermizin başarılı bir şekilde
sergilenmesinden sonra, bu
gösteriye çıkmak bizim için
büyük bir anlam taşıyordu.
Tabiî ki bizim hedefimiz yerimizde saymak değil, her
zaman ileriye doğru adım
atmak. Bunu yazarlığımızla
ve oyunculuğumuzla gösterdiğimizi inanıyorum. Üç saat
boyunca sosyal mesaj içerikli
skeçlerle seyircimizi güldürüp eğlendirdik. Bizim amacımız Dildade grubu olarak, tiyatroyu sevdirmek ve tiyatroyla hiç ilgisi olmayanı
yakınlaştırmak, ve bunu da yavaş yavaş başardığımızı inanıyorum.
Skeç aralıklarında sanatçılar Ege
ve Samet Turan’ın canlı şarkılarıyla eğlenen seyirciler, 3,5 saat süren
oyunda ilgilerini hiç eksik etmediler.
12 oyuncuyla, özellikle gençlerden,
kalabalık bir kadrodan oluşan Dildade Tiyatro Grubunun oyuncuları
ise söyle: Cengiz Bahadır Murt, Bilal Dalkıran, Derya Eraslan, Turgut
Özel, Sema İlhan, Mesut Hoscan,
Esra Abdioğlu, Gözde Yılmaz, İffet
Subaşı, İrem Özdemir, Zerin Akilli,
Emre Pınarbaşı.
HABER
24
JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010
Anne de Jong was als één van de twee Nederlanders aanwezig op
de Gaza vloot die door het Israëlische leger werd aangevallen. Van
begin tot eind heeft Anne alle gebeurtenissen meegemaakt en kan
het gelukkig nog navertellen. HABER is benieuwd naar haar
verhaal. Waarom was zij daar en hoe heeft zij alles ervaren? Wat
zijn haar drijfveren voor Gaza?
INTERVIEW: GÖKHAN ÇOBAN
Wie is Anne de Jong?
Ik ben Anne de Jong, 29 jaar oud en
opgegroeid in Amsterdam als jongste
in een gezin met 3 kinderen. Als kind al
was ik betrokken bij Greenpeace en in
mijn tienerjaren raakte ik steeds meer
betrokken bij ongelijkheid op de wereld,
oorlog in Afrika, honger en dat soort
dingen. Ik ben uiteindelijk via Sociaal Pedagogische Hulpverlening antropologie
gaan studeren omdat ik op een positieve
manier wilde bijdragen aan een rechtvaardige en eerlijke wereld.
Momenteel ben ik aan het promoveren aan de universiteit in Londen.
Daarnaast geef ik les aan de afdeling
Antropologie en de afdeling Politicologie
waaronder introductie in het Midden
Oosten.
Merk je iets van je omgeving als
het gaat om het Midden Oosten?
Als het over Israël en het MiddenOosten gaat, zijn mensen zeer gevoelig.
Het is geen onderwerp zoals andere
conflicten in de wereld. Iedereen heeft
hier een mening over en iedereen is een
specialist als het gaat om het IsraëlischPalestijns conflict. Als je les geeft is dat
lastig omdat je over heel veel vooroordelen moet stappen.
Met welk doel ging je mee met de
vloot naar Gaza?
Als antropoloog heb ik 17 maanden
in Gaza, Israël en de Westelijk Jordaan
oever doorgebracht. Ik vond de humanitaire crisis in Gaza enorm. Op grote
schaal worden mensenrechten structureel geschonden. Ik vond het niet langer
voldoende hierover te doceren, naar
conferenties te gaan en om academische
artikelen te schrijven. Ik dacht, zoiets
gebeurt terwijl de internationale gemeenschap toekijkt. Als antropoloog heb
je het privilege om langdurig onderzoek
te mogen doen, mensen te leren kennen
en veel tijd met ze te mogen door te
brengen. Dan komt daarbij de plicht hun
leed niet alleen binnen de universiteit
maar ook naar het grote publiek te communiceren.
Ik ben op de boot gestapt om aandacht te vragen voor de mensen in Gaza
die op dit moment leven in de grootste
openluchtgevangenis ter wereld waarbij
mensenrechten worden geschonden.
Wat had de vloot precies aan
boord?
We hadden 7 boten met meer
Anne de Jong
dan 5000 ton aan hulpgoederen. Die
hulpgoederen hadden eigenlijk twee
thema’s: opbouw en educatie.
We hadden voorgebouwde huizen
aan boord die ook in Haïti worden gebruikt. Mensen wonen daar nog steeds
in tenten naast hun verwoeste huizen.
Ook al is het ruim 1,5 jaar verder na de
aanval op Gaza door Israël. Daarnaast
medische apparatuur uit ziekenhuizen
die bijvoorbeeld in Nederland niet langer
meer gebruikt worden. Medische apparatuur is voor Gaza heel hard nodig.
En we hadden heel veel schoolboeken
en schriftjes aan boord. Israël houdt dat
ook tegen.
Hoeveel mensen bevonden zich
op de vloot?
We waren in totaal met 700 mensen
aan boord. Zowel de mensen aan boord
als de goederen zijn uitvoerig gecontroleerd door politie van de lokale havens
en autoriteiten. Met snuffelhonden zodat
het duidelijk was, ook voor Israël, dat wij
absoluut niets aan boord hadden wat
enige bedreiging kon vormen voor Israël
of de Israëlische populatie.
En jullie zijn vertrokken vanuit
Turkije?
Nee, mijn boot is vertrokken vanuit
Griekenland. We hadden verschillende
boten die vanuit verschillende plekken
zijn vertrokken. De Mavi Marmara is
vanuit Turkije, de Rachel Corry vanuit
Ierland en onze boot is vanuit Griekenland vertrokken.
Hoe heb je de afgelopen periode
ervaren?
De afgelopen periode was heel
bizar voor mij. Ik heb veel ervaring met
Israël maar dit had niemand kunnen
voorzien. Natuurlijk hadden we bedacht
dat ze ons eventueel zouden tegenhouden of onze boot zouden enteren. Maar
niemand had serieus verwacht dat ze
dodelijk geweld zouden gebruiken.
Ik hoor signalen dat er vooraf
waarschuwingen waren dat de boot
zou worden geënterd.
Ja, geënterd. Geënterd is heel wat
anders dan ongewapende mensen
vermoorden.
Hoe interpreteer je de beelden die
vrijgegeven zijn door Israël?
Die beelden zijn gemaakt door
Israël. We hadden meer dan 60 journalisten aan boord. Ik zat op de Challanger
wat de vlagboot was en die het contact
met de Israëlische marine onderhield.
Die heeft de eerste contacten, dus ook
de hele aanval op de Mavi Marmara
gefilmd. Dat materiaal is volledig in
beslag genomen door Israël en tot op
de dag van vandaag niet vrijgegeven.
Ondanks het feit dat het Australische
journalisten waren die vorig jaar de
internationale prijs voor de journalistiek
hebben gewonnen.
Was Israël daarvan op de hoogte?
Ja absoluut.
Ze zijn ook direct naar de journalisten toe gegaan. De journalisten hebben
uitgelegd dat zij internationale journalisten waren en hun werk deden. Een journaliste wilde haar camera niet afgeven.
Toen is zij met een teaser geraakt en
onschadelijk gemaakt.
Alle journalisten zijn net als wij vastgehouden in een gevangenis en zijn niet
eerder vrijgelaten. Wat hoogst ongebruikelijk is want zij doen hun werk.
Even over de gevangenis. Ik had
begrepen dat Amin Abou Rached ook
met jou in de gevangenis heeft gezeten. Zat hij samen met jou op de boot?
Nee, Amin zat op de Europese
Campagne boot. Aangezien ik via mijn
onderzoek veel in contact was met de
Free Gaza Movement waar onze boot
voornamelijk uit bestond, zaten we
op twee verschillende boten. En in de
gevangenis zijn we ook apart gehouden
want mannen en vrouwen werden
gescheiden. Dus wij hebben elkaar pas
voor het eerst in Turkije ontmoet.
Tot dat moment wist je niet of hij
ok was?
Precies. Er was geen informatie.
Zelfs vrouwen in de gevangenis die
hadden gezien hoe hun echtgenoot,
broer gewond was geraakt kregen geen
informatie.
Kan je iets vertellen over de situatie in de gevangenis en de behandeling door Israël?
De aanval op de boot was zeer
heftig met heel veel geweld. Een
vriendin van mij uit België is daarbij
gewond geraakt. Ze zat onder het bloed.
Ik mocht niet naar haar toe en werd van
de rest van de groep gescheiden samen
met een Israëlisch Palestijns meisje.
We moesten op onze knieën, geboeid
en met een kap over ons hoofd. In de
gevangenis waren we fysiek veilig maar
werden we psychisch mishandeld. We
zijn geïntimideerd om te tekenen. Eerst
Hebreeuwse documenten die de meeste
van ons niet konden lezen of begrijpen.
Daarna documenten in het Engels. Het
eerste beweerde dat wij willens en wetens naar Israël waren gekomen en op
een illegale manier Israël waren binnengedrongen. Dat konden we niet tekenen
want wij wilden niet naar Israël.
Onze bestemming was Gaza. Ze
hebben ons tegen onze wil en met veel
geweld naar Israël gebracht. Uiteindelijk
hebben ze ons een keuze gegeven om
een vrijwillige deportatie te tekenen.
Omdat zij de Palestijnse passagiers die
optie niet gaven, heb ik ook geweigerd
te tekenen.
Je bent onder druk gezet om te
tekenen. Had je een advocaat waar je
over kon beschikken?
Israël liet niet toe dat de advocaten
toegang kregen tot ons. We zijn meerdere malen ondervraagd zonder een advocaat of een ambassade. Op dinsdagmiddag hebben we een kort bezoekje
gekregen van een klein deel van onze
advocaten. Dit waren tien advocaten
voor meer dan honderd vrouwen die in
minder dan 10 minuten bij ons mochten
blijven. Daar hebben we eigenlijk alleen
onze naam door kunnen geven zodat de
familie wist waar we zaten. Voor de rest
mochten we geen contact meer met ze
hebben
Werden jullie geconfronteerd met
uitspraken?
Vooral de laatste dag. Toen werden
we geïsoleerd van de andere gevangenen. Ze zeiden; je hebt als enige nog niet
getekend, we zullen alles op jou gooien.
Dat klopte niet?
Nee, absoluut niet.
Heel manipulatief?
We zijn uiteindelijk met 3 grote
vliegtuigen naar Turkije gebracht. De
meesten hebben niet getekend. De
mensen die wel hebben getekend hebben alleen het laatste deel getekend
voor de vrijwillige deportatie. Dat neem
ik ze absoluut niet kwalijk. De solidariteit
onder de passagiers was enorm en heel
hartverwarmend. Iedereen heeft zo zijn
eigen grenzen. Vooral van de mensen
die familieleden hebben verloren kunnen
we dat goed begrijpen.
Die zijn dan ook wat kwetsbaarder in dit soort dingen?
Ja absoluut…
Hoe heb je de ontvangst in Turkije
ervaren?
De vlucht was heel dubbel. Ik zat in
het laatste vliegtuig en daar zaten ook
alle gewonden en lijken in. We hadden
geen ‘overwinningsgevoel’ en voelden
we ons absoluut nog niet veilig. Toen we
echter in Turkije landden, beseften we
dat we daadwerkelijk de wereld hadden
bereikt. Daarvoor hadden we geen
contact met de buitenwereld gehad. We
beseften dat we niet waren vergeten en
hoewel onze missie misschien anders is
verlopen dan we hadden gewild, is het
niet voor niets geweest.
Besefte je op dat moment wat
voor aandacht er in de wereld was
voor jullie?
Nee, dat besefte ik pas in Turkije
door de mensen die ons kwamen bedanken. Zij stonden met bloemen in de
straten. In de bus van het vliegveld naar
het ziekenhuis waar we werden opgevangen, werd er vuurwerk ter verwelkoming afgestoken. We schrokken eerst
van het vuurwerk, pas toen we door
hadden dat er geen gevaar was, konden
we het gebaar waarderen.
Het wordt anders geassocieerd
ook?
Ja, en ik moet zeggen dat de mensen en de autoriteiten in Turkije enorm
goed met ons zijn omgegaan. De Nederlandse ambassade in Turkije werd er bij
gehaald die heel vriendelijk een vlucht
naar huis heeft geregeld. De opvang was
heel professioneel en menselijk.
Je komt terug naar Nederland.
Kan je vertellen hoe je dat hebt ervaren?
In Turkije kregen we al te horen dat
het op het nieuws was geweest en dat
het niet stilzwijgend aan de wereld is
voorbij is gegaan. In Nederland was het
eerste onthaal ook heel vriendelijk. Het
was zo fijn om familie weer te zien.
Daarna vond ik het heel moeilijk
hoe de Nederlandse pers met deze situatie is omgegaan. Wij zijn namelijk een
geweldloze organisatie die van haar doel
is afgehouden en in een hoek is gedrukt.
Hoe bedoel je dat?
Amin, de andere Nederlandse passagier, werd als extremist afgeschilderd.
Ik als een naïef meisje dat mee werd
gevoerd door Turkse Extremisten. We
waren één groep mensen die voor het
zelfde stonden. En ik vind het schandelijk
dat ze daar onderscheid in proberen te
maken.
En dan het woord ‘meisje’, ik ben
29. Ze proberen me neer te zetten als
activiste terwijl het heel duidelijk is dat ik
dit vanuit een professionele overtuiging
25
doe. Hetzelfde geldt voor Amin en ik
vind dat onprofessioneel.
Wordt het bewust gedaan in jouw
beleving?
Dat zou je aan journalisten moeten
vragen, dat weet ik niet.
Maar wat zegt jouw gevoel? Of
ben je daar voorzichtig mee…
Ik zou dat niet durven zeggen maar
het is wel een trend die je in Nederland
ziet en niet in het buitenland. In het
buitenland is de pers stuk genuanceerder. In de Nederlandse pers en de
Nederlandse publieke opinie wordt er
nog steeds erg zwart wit gedacht over
Israël en Palestina.
Wat is je het meest bijgebleven
van de afgelopen periode?
Natuurlijk zal ik de aanval altijd met
me meedragen en ik zal de mensen die
hun leven hebben gegeven nooit vergeten. Maar wat mij het meest bijgebleven
is, zijn de positieve reacties van de honderden mensen die nooit eerder over
Israël en Palestina hadden nagedacht.
Dit zijn reacties uit Nederland?
Ja, dan heb ik het niet over de
pers en de politiek. Dit zijn reacties
van mensen die niet wisten dat er een
blokkade van de Gazastrook was en die
spontaan zelf een inzamelingsactie op
touw zetten.
Was dat ook een doel op zich voor
jou om dat stukje bewustwording daar
te krijgen?
Absoluut. Vooral in Nederland
wordt heel erg zwart-wit gedacht over
Palestina en Israël. Ik wil de aandacht
vestigen op mensenrechtenschendingen
en dat je niet A of B hoeft te zijn. Mensenrechten liggen vast in internationale
wetten. Als je die richtlijnen volgt, kun je
alle mensen in dat gebied ondersteunen.
Zou je het nog eens doen?
Ik hoop dat het niet nodig is. Ik
hoop dat Israël de blokkade van Gaza
opheft, dat is uiteindelijk ons doel. Echter
als dit niet gebeurt,, zullen wij nog een
keer uitvaren.
Tijdens de persconferentie heb
je aangegeven dat er beeldmateriaal
was die door jullie zelf en door jullie
collega journalisten zijn gemaakt. Wat
is daarmee gebeurd?
Israël heeft al onze bezittingen
afgenomen. Van de journalisten zijn
alle materialen, satelliettelefoons en
camera’s afgenomen. Zelfs persoonlijke
spullen: mijn portemonnee, mijn pasjes,
mijn toilettas. Alles.
Het beeldmateriaal van de journalisten is wat ons het meest dwars
zit. Van meerdere kanten is de aanval
van Israël op de boot Mavi Marmara
gefilmd waarbij er helikopters boven
de Marmara hingen en dat er Zodiacs,
grote rubberen boten, arriveerden met
gemaskerde commando’s die traangas
en geluidbommen afvuurden en ‘live
ammunition’ schoten voordat ze de
boot hadden bereikt.
Aangezien Israël nu beweert dat het
zelfverdediging was, of een reactie van
wat er op de boot gebeurde, vinden wij
het uitermate belangrijk dit materiaal
met de rest van de wereld te delen.
We hebben geen idee wat er met het
materiaal is gebeurd of dat we het ooit
weer terug zien.
Wat vind je er van dat dit aspect
wordt achtergehouden?
Eigenlijk het zelfde als van de hele
aanval, dat Israël een kant van zich laat
zien die de meeste mensen niet kennen.
Israël profileert zich als enige democratie
in het Midden-Oosten. Een democratie
zou de journalisten hun werk laten doen.
Na de aanval heeft de internationale gemeenschap gevraag om
een internationaal onafhankelijke
onderzoek. Amerika, Italië en Nederland vinden dat niet nodig. Wat vind
je van de houding van de Nederlandse
regering?
Ik begrijp dat absoluut niet. Als er
negen doden en tientallen gewonden
zijn gevallen is het minste wat je kunt
verwachten een onafhankelijk onderzoek. Israël kan toch het onderzoek niet
zelf doen?
Waarom denk je dat Nederland
niet voor een onafhankelijk onderzoek
gaat?
Geen idee. Ik heb het Maxime Verhagen gevraagd. Ik wilde een gesprek
tussen hem en mij en Amin persoonlijk.
Daar heeft hij het helaas veel te druk
voor. Het zijn politieke belangen tussen
Israël en Nederland en ik vind het heel
HABER
JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010
erg dat het letterlijk over de lijken van
burgers gaat.
Onlangs kwam in de media dat
Clinton om een onafhankelijk internationaal onderzoek heeft gevraagd.
Dat is een andere visie van Amerika als
grote bondgenoot van Israël. Zal dat
van invloed zijn op Nederland na de
nieuwe verkiezingen?
Ik hoop het van harte. Nederland
bevindt zich in een rijtje van landen die
enorm conservatief zijn. Daar ben ik niet
trots op. Ik heb Nederland altijd hoog in
het vaandel gehad als land van tolerantie en mensenrechten. Nu schaam ik me
voor deze Nederlandse houding en vind
ook dat wij gezichtsverlies lijden in het
buitenland tot wij daadwerkelijk voor
de mensenrechten opkomen. Nederland
profileert zich enerzijds als land van de
mensenrechten met het Hooggerechtshof in Den Haag. Anderzijds stelt ze zich
zo op wat ik onbegrijpelijk vind.
In de media zie je dat de Turkse
premier heel scherp heeft uitgehaald
naar Israël. Het bondgenootschap tussen Turkije en Israël kan niet worden
hersteld als de blokkade niet wordt
opgeheven. Wat vind je van deze
uitspraak van de premier?
Hartstikke goed. Ik vind dat elke
land en elke politieke entiteit het zelfde
zou moeten doen. Niet alleen voor de
mensen in Gaza, hoewel die natuurlijk
voorop staan, maar ook voor de Israëliërs. Je helpt de Israëlische bevolking er
niet mee door hen immuniteit te geven.
Daarnaast echter vind ik het
belangrijk om te zeggen dat we het niet
aan de politiek moeten overlaten. In
ieder geval falen onze overheden om
de mensenrechten toe te passen. Dan
vind ik het de plicht van de burgers om
solidair te zijn met 1,5 miljoen mensen.
Ik roep individuen en buurtcentra op
om daarover te praten. Organiseer
debatten, roep op tot boycot. Er is veel
wat men zelf kan doen. Je hoeft hier niet
machteloos toe te kijken.
Wat vind je dat Turkije als land
nog meer zou kunnen doen om in het
conflict te acteren en daar een oplossing voor te vinden?
Dit zou voor iedereen in de wereld moeten gelden. Iedereen, individu, overheid,
zou de internationale verdragen en de
mensenrechten die daarin zijn vastgesteld moeten respecteren. Die richtlijnen
zijn er en handelen over gelijke rechten
voor iedereen, daarmee sta je niet aan
de kant van de Palestijnen of aan de
kant van Israel. Ik vind dat iedereen, elk
land; ook Turkije, ook Nederland, ook
Amerika achter de verdragen die zij hebben getekend moeten gaan staan.
Het klinkt zo vanzelfsprekend. We
hebben er voor getekend dus houd je
er aan. Maar op de een of een andere
manier ontkomt Israel continu aan dit
soort verantwoordelijkheden. Hoe zou
dat komen, heb je daar een idee van?
Ik heb daar natuurlijk wel ideeën
over maar dat is speculatie. Helaas is de
politiek daar in Nederland, en andere
landen,niet transparant over. Niet transparant over economische, politieke en
ideologische belangen. Dat is jammer.
Er is opgeroepen tot een boycot
tijdens de persconferentie. Kan je daar
iets over vertellen?
Wij roepen op tot BDS. Dat staat
voor Boycot, desinvestments and sanctions. Dat is eigenlijk een geweldloze
manier om Israel onder druk te zetten
zich aan mensenrechten te houden. Het
is een methode die al vaker is toegepast,
voornamelijk in Zuid-Afrika in India en in
Amerika tijdens de Civil Rights Movement. Het werkt eigenlijk tweekanten
op. Aan de ene kant isoleer je Israël.
Willen ze met de rest van de wereld
mee blijven doen, dan moeten ze hun
positie en daden tegenover Palestina
veranderen. Aan de andere kant is het
ook een economische sanctie. Bezetting
van zowel de Westelijke Jordaan Oever,
als Gaza als Oost-Jeruzalem kost heel
veel geld. En door Israëlische settlement
producten te kopen werk je mee aan
een onderdrukkend systeem.
Ok, je zegt eigenlijk: Er zijn producten in Nederland verkrijgbaar die
uit die regio komen. Koop dat niet en
zorg dat je zo op die manier invloed
kan uitoefenen.
Absoluut. Beloon ze niet voor het
schenden van mensenrechten. En neem
je verantwoordelijkheid door hun in die
zin op een geweldloze manier econo-
misch te straffen.
Ik heb iets gelezen in de media
over jullie oproep. Merk je daar iets
van zoals reacties?
Het is een begin maar het is een
lange strijd. Geweldloze strijd is nooit in
één dag gedaan. Het kost veel energie
en vraagt om een actieve houding van
mensen. Daarentegen zijn er heel veel
mensen die niet door hebben dat ze
dadels van Israël kopen bijvoorbeeld. Je
merkt dat de boodschap overkomt als
mensen het gevoel hebben dat ze iets
kunnen doen. En dat is ook zeker zo. Je
staat niet machteloos in “het grote Midden- Oosten conflict” Er zijn kleine stappen zoals BDS die heeft laten zien dat ze
werken. Daardoor kunnen mensen op
een positieve manier zelf een steentje
bijdragen.
Je hebt het over dadels. Om welke
producten gaat het precies?
Dadels maar ook verschillende
schoonheidsproducten en sinaasappels
van Jaffa. Je kunt een lijst vinden op de
website van www.bdsnederland.nl, daar
staan alle producten op.
Ook kan je op de verpakking kijken.
Als er Israël of Westelijke Jordaan- Oever
op staat, zijn het Israëlische producten.
Alleen als er staat Palestijns of Palestina,
gaat het geld daadwerkelijk naar Palestijnse organisaties.
Een jaar geleden is er een wet
door de Europese Unie aangenomen
die Israël gebiedt te zeggen of de
producten uit Israël komen of uit de
settlement. De settlements zijn daar slim
mee omgegaan door alleen Westelijke
Jordaan-Oever er op te zetten waardoor
heel veel mensen juist denken dat ze de
Palestijnen steunen.
De Turkse gemeenschap volgt de
situatie vooral vanuit de Turkse media.
Wat zou je de Turkse gemeenschap in
Nederland willen meegeven?
Ik zou iedereen, dus ook de Turkse
gemeenschap, graag willen meegeven
te nuanceren. Je helpt de Palestijnen niet
om aan één kant te staan en je helpt
Israël niet door aan één kant te staan.
De enige manier in mijn mening om
echt verandering te brengen en op een
positieve manier bij te dragen is door
mensenrechten te kiezen, ongeacht
afkomst religie of etniciteit. Niet alleen
hiervoor kiezen maar ook daarnaar
handelen. Door bijvoorbeeld BDS of
debatavonden te organiseren. Er zijn
een heleboel mensen in de academische
wereld, inclusief ik, die heel graag in
buurthuizen komen spreken. Word actief
en draag een steentje bij.
Tijdens de persconferentie heeft
je moeder even het woord genomen.
Je moeder heeft haar onvoorwaardelijke steun voor jou uitgesproken. Met
name als het gaat om het geweldloos
oplossen van conflicten. Dat inspireerde mij heel erg. Misschien dat je
daar wat over je missie daarin kunt
vertellen?
Ik ben gespecialiseerd in Popular
Protest (dat zijn populaire protesten) en
daar gaat mijn promotie-onderzoek ook
over.
Wat ik heel jammer vind is dat
mensen geweldloosheid afdoen als een
pacifistisch ideologie of als slechts rebellen die op een plein staan te demonstreren. Als je kijkt naar de geschiedenis zijn
de grootste conflicten beslecht op een
geweldloze manier. Ik vind het onbegrijpelijk dat boeken, films, tijdschriften volstaan met geweld, oorlog en
aanslagen. Terwijl geweldloze manier
in de geschiedenis bewezen is, amper
onderzocht is of serieus wordt genomen. In dat opzicht zou ik willen zeggen:
geweld creëert geweld. Laten we naar
andere manieren kijken. Geweldloosheid
is amper onderzocht of serieus genomen
in de geschiedenis.
Wanneer verwacht je het onderzoek af te ronden?
Binnen een half jaar.
Ik verwacht dat daar ook wat
media-aandacht voor zal zijn.
Ik hoop het. Ik zou het erg fijn vinden. In dat opzicht ben ik ook blij met de
aandacht die het heeft gevestigd op het
feit dat er heel veel geweldloos verzet is
in Palestina en in Israël en op de mensen
die daar samenwerken.
Ik kom nu op een vraag over de
goederen die jullie hebben vervoerd.
Die zijn ook in beslag genomen. Jullie
weten niet waar die zijn. Wat is daarmee gebeurd?
Alle goederen, persoonlijk als
hulpgoederen maar ook de boten zijn
door Israël in beslag genomen. Sommige
zijn beschadigd en van andere weten we
niet waar zij zijn. Die zijn gestolen.
Daar komt het dan eigenlijk op
neer. Ze zijn niet meer te traceren. Is
er een instantie of iemand vanuit de
regering die daar achteraan gaat? Het
zijn andermans bezittingen namelijk.
Absoluut, het zijn andermans bezittingen die ook heel hard nodig zijn in
Gaza. We zullen daar via onze advocaten
achteraan gaan maar als Israël zelf het
onderzoek doet heb ik daar een hard
hoofd in.
LIJNDEN
Corendon vliegt naar
Noord-Cyprus
Luchtvaartmaatschappij Corendon
Airlines is op 16 mei met een nieuwe
route naar Noord-Cyprus begonnen.
De vakantieroute zal één keer per
week worden uitgevoerd, aldus Corendon. Op de chartervlucht naar de
luchthaven Ercan International Airport
bij Nicosia wordt een Boeing 737-400
ingezet. Corendon mikt voornamelijk
op passagiers die een pakketreis
boeken, waarbij de vlucht gekoppeld is aan een hotel. De luchtvaartmaatschappij biedt echter ook losse
vliegtickets naar het noordelijk deel
van Cyprus aan.
Den haag
Identificatie slachtoffers
vliegramp voltooid
De identificatie van Nederlandse
slachtoffers van de vliegramp in
Tripoli zijn voltooid. De laatste 3 stoffelijke overschotten zijn aangekomen
in Nederland. “Het is goed dat alle
nabestaanden nu zekerheid hebben”,
aldus minister Verhagen (Buitenlandse Zaken). Hij prijst de goede samenwerking bij de afwikkeling van de
ramp: “De identificatie en overbrenging van het grote aantal slachtoffers
is voorspoedig gegaan. Dit is ook te
danken aan de Libische autoriteiten,
die steeds
volledige
medewerking hebben
verleend”.
De vliegramp
vond plaats
op woensdag
12 mei. Hierbij kwamen
103 passagiers en bemanningsleden
om het leven, onder wie 70 Nederlanders.
Heerlen
Minder nieuwe bedrijven
in 2009
In 2009 zijn er 35,4 duizend nieuwe
bedrijven bijgekomen. Dit is 9 procent
minder dan in 2008. De afname van
het aantal opgerichte bedrijven is
vooral toe te schrijven aan de bouw.
In deze branche zijn ruim 3 duizend
bedrijven minder opgericht dan in
2008. Met name het aantal nieuwe
zzp-ers daalde fors. Daarnaast zijn er
ook fors minder nieuwe cafébazen,
eigen rijders, organisatieadviesbureaus en uitzendbureaus dan een jaar
eerder.
Rotterdam
Een half miljoen ouders
ontvangen toeslag voor
kinderopvang
Steeds meer ouders ontvangen kinderopvangtoeslag. In 2009 betrof het
ruim een half miljoen ouders. Dat is
11 procent meer dan een jaar eerder.
Het aantal kinderen in de formele
opvang waarvoor de toeslag ontvangen werd, nam toe met 12 procent.
Vooral het gebruik van buitenschoolse
opvang steeg fors. In 2009 ontvingen
ruim 500 duizend ouders kinderopvangtoeslag voor de formele opvang
van een of meerdere kinderen tot 13
jaar. In totaal keerde
de Belastingdienst
2,9 miljard euro aan
kinderopvangtoeslag uit, ruim 5600
euro per aanvrager.
Hiermee werd 77
procent van de
opvangkosten gecompenseerd.
26
JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010
Kulsan: ruim 20 jaar
brug tussen culturen
Tekst: Elko Westervaarder
Fotografie: Elko Westervaarder/Fatih Karaman
Stichting Kulsan brengt sinds
1989 Turkse cultuur op Nederlandse podia, het hele jaar door
kun je genieten van het aanbod
van concerten, dansvoorstellingen
en films uit Turkije, met daarnaast
de laatste drie jaar Turkey Now!
Festivals. Directeuren Veronica Divendal en Adnan Dalkiran houden
sinds enige jaren kantoor in het
Muziekgebouw aan ’t IJ, gelegen in
het culturele hart van Amsterdam
rond de IJ-oevers.
Adnan legt uit hoe Kulsan tot
stand kwam en wat de beweegredenen waren om deze stichting in
het leven te roepen:
‘De eerste opzet van Kulsan was
erop gericht om de autochtone
Nederlanders meer te informeren over de Turkse cultuur. Rond
1985 werd duidelijk dat de meeste
Turkse gastarbeiders niet naar hun
vaderland terugkeerden en gezinshereniging volgde. Nadat praktische problemen rond huisvesting,
werk en taal wat op de achtergrond waren geraakt, bleken er
andere behoeften te bestaan onder
migrantenfamilies. Een van deze
behoeften bleek hun eigen Turkse
cultuur te zijn. Enerzijds om zich
te kunnen identificeren met hun
eigen achtergrond. Anderzijds konden niet-geschoolde Turken mede
door hun taalprobleem niet goed
aan Nederlanders duidelijk
maken wat er in hun eigen
cultuur speelde.
Toen bleek dat kunst en
cultuur een goed middel was voor Turken
om een band op
te bouwen met
Nederlanders.
Dit middel konden we gebruiken om op een
positieve manier
integratie te bevorderen en drempels
tussen Turkse
en Nederlandse
gemeenschappen
weg te halen’.
Veronica
vervolgt: ‘Wij
wilden ook
bewerkstel-
ligen dat autochtone Nederlanders
het Turkse cultuuraanbod te zien
kregen dat zich afspeelt op andere
plekken dan in “Turkse”gebouwen
als buurthuizen en verenigingsgebouwen, namelijk in concertzalen
en theaters. Op deze wijze kregen
de Nederlanders eens niet alleen
de problemen van de allochtonen
onder ogen, maar zagen ze een
breed scala van cultuur die ook bij
Turken hoort. Wij wilden deze rijke
cultuur onder de
aandacht van Nederland brengen
op een dusdanige
manier, dat niet alleen Turken maar
ook Nederlanders
in aanraking kwamen met Turkse
muziek, dans, film
en literatuur. Een
van onze doelen was om daarmee
het contact tussen Nederlanders en
Turken te stimuleren.
Toen Stichting Kulsan in 1987
net was opgericht, bestond onze
organisatie inclusief Adnan en
mij uit idealistische vrijwilligers
die allen hetzelfde doel voor ogen
hadden, namelijk de Turkse cultuur naar Nederland brengen.
Maar kunst en cultuur is een breed
begrip, in de loop der jaren zijn wij
ons voornamelijk op muziek gaan
richten. Ons aanbod van concerten bestond uit traditionele
Turkse muziek uit alle gebieden,
waaruit de Turken die in ons
land woonden afkomstig waren.
Wij brachten klassieke
muziek, volks- en bijvoorbeeld Soefimuziek’.
Dalkiran: ‘Ons aanbod
van muziek is meegegroeid met de veranderde wensen van de
Turkse gemeenschap. Onze
traditionele concerten hebben we bewust uitgebreid
met cross-overs, waarmee we een mix van
Nederlands en Turks
publiek hopen te trekken. Vooral in een tijd
waarin spanningen
in de wereld toenemen, is samenkomen
van diverse stromingen zeer welkom. Ook merken we in de reacties
van onze concertbezoekers dat er
in de loop der jaren kennistoename
van elkaars culturen is ontstaan.
In de afgelopen jaren zijn we
naast onze incidentele concerten
en theatertours grote festivals gaan
organiseren. Het eerste twee maanden durende succesvolle Turkey
Now! Festival vond plaats in 2007
en de tweede editie in
2008 kon ondanks de kredietcrisis als
zeer geslaagd
worden beschouwd. Ons
derde Turkey
Now! Festival
–in het teken
van Istanbul,
culturele hoofdstad van Europais net achter de rug’.
Adnan en Veronica, terugblikkend op Turkey Now! 2010: ‘Het
festival had in zijn algemeenheid
een goed niveau. In het kielzog
van Istanbul, culturele hoofdstad
van Europa, benutten wij de kans
alle facetten van het hedendaagse
culturele leven in deze metropool
te belichten. Dit vertaalde zich
bijvoorbeeld in een uniek concert
‘Istanbul Sacrée’, caleidoscoop van
het spirituele Istanbul. Niet de
tegenstellingen tussen de ook
nu nog in Istanbul aanwezige
religies, maar wederzijdse beïnvloeding en overeenkomsten
kwamen in dit concert tot uitdrukking. Naast de hymnes
en psalmen uit de moskeeën, synagogen en kerken
was ook het muzikale
nachtleven van Istanbul
ruimschoots vertegenwoordigd. Turkey Now!
2010 bracht muziek uit
concertzalen, taverna’s,
jazzclubs, meyhanes en
türkübars. Hiervoor haalden we onder anderen
Coşkun Sabah en Musa
Eroğlu naar Nederland.
Fasılmuziek, in vroegere tijden gespeeld in
de paleizen en nu weer
populair, werd vertolkt
INTERVIEW | SONGÜL ARSLAN
Turkey Now! Is een begrIp geworden
FOTOGRAFIE | MEHMET FATİH KARAMAN
HABER
Adnan Dalkiran en Veronica Divendal
door het Pera Fasıl Ensemble uit
Istanbul, bestaande uit topartiesten als Halil Karaduman, Nurettin Çelik en leden van de muzikale familie Yarkın. Muziek uit de
zigeunerwijken was te horen in
de concerten van het Ahırkapı
Orkestra. Een niet weg te denken
component van ieder Turkey Now!
Festival waren cross-overs zoals
Kibariye met het Rosenberg Trio,
Serkan Cagrı en Yıldız Ibrahimova.
Voor de jongere generatie waren
optredens van Duman, Şevval Sam
en Rojin zeer geliefde en druk
bezochte onderdelen van
het muzikale aanbod.
Turkey Now! 2010
telde 66 activiteiten, naast
concerten bijvoorbeeld film en toneel.
Het stuk “Eleni en
Roos”, opgevoerd
door theatergroep Rast, was
een gewaardeerd onderdeel
waarvoor grote
publieke belangstelling bestond.
Het gehele festival
trok beduidend meer bezoekers
dan de voorgaande twee edities.
Voorpublicaties en goede recensies
in de Nederlandse en Turkse media
droegen aan dit succes in belangrijke mate bij. Turkey Now! is een
begrip geworden.
Inmiddels zijn we druk bezig
met de voorbereidingen van Turkey Now! 2012, dat in het teken
staat van 400 jaar diplomatieke en
culturele betrekkingen tussen Nederland en Turkije. Opzet is dan in
méér steden (niet alleen Rotterdam
en Amsterdam) voorstellingen te
realiseren, waarbij we ook andere
organisaties betrekken. Hoewel het
economisch gezien geen gemakkelijke tijd is om een en ander van
de grond te krijgen -ook Kulsan
werkt met een bescheidener budget-, gaan we met volle energie
door. Het is immers belangrijk dat
mensen samenkomen om cultuur
te delen. Als iedereen komt en de
unieke kans aangrijpt om deze programma’s te zien, dan kunnen wij
ook doorgaan. We rekenen op een
uitbreiding van onze in de loop der
jaren opgebouwde trouwe schare
bezoekers!’
Voor achtergronden en info over komende concerten en
festivals: www.kulsan.org en www.turkeynow.nl
Videofilms van concerten Turkey Now! 2010:
youtube-kanaal turkofiel
Tel: 030-8890206
E-fax: 0847-292120
E-mail: [email protected]
Website: www.profa.nl
Lid van College
Belastingadviseurs
Tafelbergdreef 36
3564 AB Utrecht
Belastingadvies
Opstellen jaarcijfers
Aangiften inkomstenbelasting
Aangiften vennootschapsbelasting
27
HABER
JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010
Al NISA BEGINT NIEUWE
LANDELIJKE CAMPAGNE
M
oslimvrouwenorganisatie Al Nisa is ın het kader
van Tweede Kamerverkiezingen een nieuwe landelijke
campagne begonnen. Het is volgens Al Nisa een statement om de
kracht van diversiteit zichtbaar
te maken in het land. Overal in
Nederland waren voor de Tweede
Kamerverkiezingen beelden te
zien, waarop de nieuwe realiteit
van het Nederlanderschap zichtbaar is. De organisatie vindt dat
er door het negatieve politieke
klimaat waar Nederland zich in
bevindt, mensen steeds meer het
vertrouwen verliezen in de samen-
leving en dat mensen niet meer
geloven in positieve verandering.
‘Het maatschappelijk debat en
de beeldvorming worden vooral
gevoed door wederzijdse angst en
wantrouwen. In dit debat wordt
altijd gesproken over moslimvrouwen, maar het geluid van
moslimvrouwen zelf wordt niet of
nauwelijks gehoord’, aldus Al Nisa.
De campagne wordt door Al
Nisa alsvolgt beschreven: ‘Moslimvrouwenorganisatie Al Nisa
staat voor zelfbewuste Moslima’s.
Zij zorgt voor verandering door
vrouwen letterlijk zichtbaar te
maken en een
podium te bieden. Vrouwen die
misschien ook haring, drop en een
plakje kaas lusten, van kamperen
en gezelligheid houden, en genieten van een kopje thee met een
koekje. Vrouwen die naast Moslim
ook Nederlands zijn. Al Nisa geeft
het maatschappelijk debat een
gezicht door overal in het land
posters op te hangen met daarop
beelden van verschillende Moslima’s. Beelden waaruit de kracht
van Moslima’s spreekt en waarop
zij ook als echt Nederlands worden gepresenteerd’.
Ik lust ze
Deze foto is niet
r au w
theee?e
Kodpeje
mosk
Deze foto is niet
om aan te plakken
in
İÇ VE DIŞ MEKAN REKLAM TASARIMI YAPILIR
uitgebracht
campagne ECHT NEDERLANDS
Deze poster is in het kader van de
door:
door Al Nisa en mede mogelijk gemaakt 0 Speesjaal | www.speesjaal.nl
k.nl
.nl
0 Drukkerij Vanedruk | www.vanedru
i 0 Studyo-n | Yon Prüst | www.studyo-n
0 WatchThis | Claudia Kamergorodsk
om aan te plakken
S tudyo - n
grafische en
illustratieve
vormgeving
S tudyo - n
uitgebracht
campagne ECHT NEDERLANDS
Deze poster is in het kader van de
door:
door Al Nisa en mede mogelijk gemaakt 0 Speesjaal | www.speesjaal.nl
k.nl
.nl
0 Drukkerij Vanedruk | www.vanedru
i 0 Studyo-n | Yon Prüst | www.studyo-n
0 WatchThis | Claudia Kamergorodsk
grafische en
illustratieve
vormgeving
:0
T
el
00
Hollanda’nın si
en iyi künefe nir
Ancyra’da ye
1 0 - 2 41 0
4
Westelijk Handelsterrein
Van Vollenhovenstraat 15
(unit 30)
3016 BE Rotterdam
010-241 04 00
——
——
——
——
——
——
——
——
——
——
Süpermarket, Döner Dükkanları, Elektronik ve ——
Tekstil Mağazaları için Aradığınız Tüm Malzemelerin Gerçek Adresi
[email protected]
www.aclass.nl
Metal raflar / Ahşap raflar
Vitrinler – vitrin tezgahları
Pasta / ekmek reyonları
Barkodlu elektronik kasa sistemleri
Duvar soğutucuları (sütlük-paket et)
Freezer / Meşrubat dolapları
Soğutuculu meyve/sebze dolapları
Et doplaları ve kasap malzemeleri
Döner ve mutfak ekipmanları
Klimalar, motor ve motor grupları
Soğuk ve derindondurucu odaları
Tel: 06 30 - 35 60 40
De man met het
vreemde kapsel
Max Westerman (1958) is
journalist. Tussen 1991 en
2006 was hij Amerika-correspondent voor RTL Nieuws.
Hij heeft een documentaire
gemaakt waarbij hij de Verenigde Staten doorkruiste. In
een van zijn afleveringen zien
we een Amerikaanse rechter in Brooklyn die dagelijks
driehonderd immigranten
naturaliseert tot Amerikaan.
Hij zegt het volgende: “Geef
je tradities, je cultuur en je
geloof niet op. Houd ze levend. Koester ze. Dat is goed
voor jou, goed voor je kinderen en uiteindelijk goed voor
Amerika.” Zo gaat Amerika
om met haar immigranten.
Stel je eens voor dat dit in
Nederland zou gebeuren. De
gehele Nederlandse politiek en de media zouden
over die rechter heen vallen. Er heerst zoveel onwetendheid en er zijn zoveel
vooroordelen die maar niet
weg te krijgen zijn. Discussies
over dubbele nationaliteit
worden telkens opgerakeld.
We krijgen binnenkort een
Koningin met een dubbele
nationaliteit! De man met
het vreemde kapsel heeft
nu 24 zetels bemachtigd.
Een op de zes mensen heeft
op een man gestemd die het
woord “tolerantie” uit zijn
woordenboek heeft geschrapt. Wat is er gebeurd in
Nederland sinds mijn vader
met een fanfare op Schiphol
werd verwelkomd door honderden enthousiaste werkgevers?
Max Westerman schrijft
het volgende:
“Zie immigranten niet als
een bedreiging, maar als
een verrijking van je land.
Zo zagen wij Nederlanders
dat ook ooit”, vertelt Fareed
Zakaria, een van Amerika’s
knapste koppen op dit gebied.
”Holland was zo’n beetje de
geboorteplek van verlichte
idealen als vrijheid, tolerantie
en openstaan voor andere culturen. Die idealen hebben wij
van jullie overgenomen. Jullie
dreigen ze nu te vergeten!”
Ik geloof nog steeds in een
Nederland waar verlichte
idealen als vrijheid, tolerantie en het openstaan voor
andere culturen hoog in het
vaandel staat. Alleen daar
moeten wij, met zijn allen,
hard voor werken.
[email protected]
Erdinç Saçan was werkzaam als internet coördinator bij Corendon / Gomundo.
Momenteel is hij in dienst bij Olezo als e-commerce manager. Daarnaast is hij
voorzitter van Stichting De Nieuwe Generatie.
HABER
It’s the creativity,
stupid!
De afgelopen verkiezingen
stonden in het teken van de
economie en de bezuinigingen.
Hoewel populistische onderwerpen als de “tsunami van
moslims” en hoofddoekjes de
gemoederen en de onderbuik
flink bezig hebben gehouden en
voor zetelwinst hebben gezorgd,
is de portemonnee toch weer
belangrijk geworden in het
publieke debat. Bill Clinton wist
het al toen hij met zijn frase “It’s
the economy, stupid!”zo’n beetje
de stemming bepaalde tijdens de
verkiezingen van 1992 en won
van Bush senior.
De crisis van 2008 heeft
diepe sporen nagelaten in de
wereldeconomie. Alle landen
hebben een stoot van de crisis
gekregen omdat alle economieën
met elkaar verbonden zijn. Het is
opvallend dat de economie van
de landen waarvan traditioneel
gedacht werd dat die bij het
minste of geringste in zouden
storten, zich verrassend snel uit
de crisis hebben ontwikkeld.
Brazilië en Turkije zijn twee van
die landen. Beide landen hadden
aan het begin van het millennium
hun bankensector hervormd
met strengere kapitaaleisen.
Dat was pijnlijk voor die landen
maar die ingrepen hebben
in deze barre tijden wel
hun dienst bewezen.
De Verenigde Staten
en Europa zijn nog
steeds in de greep
van de crisis.
Inmiddels is
er naast de
economische
en financiële
crisis ook
een schuldencrisis
en is de
positie van
de euro aan
het wankelen.
Er gaan
geluiden op
dat deze crises de tijd rijp
hebben gemaakt
voor veranderingen. We waren
gewoon geraakt aan onze
welvaart en
aan ons niveau
van welzijn. Die
kunnen door
de crises en bezuinigingen in
het vooruitzicht
misschien niet
meer gehandhaafd worden.
Maar welke
veranderingen
28
JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010
zijn dan nodig? Spanje verlaagt
de salarissen van haar ambtenaren met vijf procent. Het is
een actie maar is die voldoende?
Verder hoor je uit een bepaalde
hoek dat men bijvoorbeeld minder moet consumeren en minder
hebzuchtig moet zijn. Hoe wordt
een mens minder hebzuchtig?
Hebzucht is een menselijke karaktertrek en probeer maar eens
een karaktertrek te veranderen.
Dat lijkt een onbegonnen zaak.
Er is niets belangrijkers dan
het menselijk denken. De creativiteitsgoeroe Edward de Bono
beweert dat het allemaal begint
met het veranderen van het
menselijke denken. Volgens hem
is er de afgelopen twee en een
half eeuw maar bar weinig gedaan aan het menselijke denken
sinds de grote Griekse filosofen
Socrates, Plato en Aristoteles.
Natuurlijk hebben we de Verlichting gehad, maar we zijn alles
vanzelfsprekend gaan vinden. De
grootste problemen en conflicten
in de wereld worden veroorzaakt door ‘slecht denken’. Goed
denken, kwalitatief denken is
eigenlijk creatief denken en zou
deze problemen en conflicten in
de wereld kunnen oplossen.
Daar heb je geen universitaire graad voor nodig. Hoewel
logica onderdeel is van de
wetenschap en technologie,
kom je met logica alleen
niet tot de beste oplossingen. Er is ook een bepaalde mate van creativiteit
en inventiviteit nodig.
Helaas wordt dat
niet altijd onderwezen en moeten
we het ons zelf
aanleren. Gelukkig is creatief
denken overal
en door iedereen
mogelijk. Zo kan
men tot de beste
oplossingen komen.
Dat is wat we nodig
hebben, niet alleen
in de politiek maar
ook op het niveau
van onze eigen en persoonlijke omgeving.
[email protected]
Songül Arslan heeft een achtergrond in internationale en financiële projecten,
marketing en communicatie en is nu werkzaam als beleidsmedewerker op de afdeling
Buitenlandse Economische Betrekkingen van het ministerie van Economische Zaken.
WERK EN NETWERK
Naam: Tugba Çavuşoğlu-Xhemaili
Contact: www.linkedin.com/TugbaCavusoglu
Twitter: @TugbaCavusoglu
Mini C.V.
2008-heden
2006-2008
2003-2008
2002=heden
Mini C.V.
Ambtelijk ondersteuner Saluti, Stedelijk
Adviesorgaan Interculturalisatie
Office manager Intus IT Management
Secretaris Turks Ouder Comité Zuilen,
Utrecht
Incidenteel column schrijver
Ik ben 29 jaar en woon in Utrecht. Sinds 2008 ben
ik werkzaam bij Saluti, na een leuke baan bij Intus IT
management. Ik wilde een andere stap maken vanuit
mijn maatschappelijke betrokkenheid en ben zo bij
Saluti terecht gekomen. Saluti is een onafhankelijk adviesorgaan, ingesteld door de Gemeente Utrecht. Saluti
adviseert het college van B&W op diversiteit- en integratievraagstukken. Als ambtelijk ondersteuner ben ik
verantwoordelijk voor het optimaal functioneren van
de raad op alle gebieden en ondersteun ik het dagelijks
bestuur bij de werkzaamheden. Het uitdagende van
mijn werk is dat je midden in de dynamiek van de politieke en ambtelijke omgeving fungeert, allerlei mensen
uit diverse hoeken van de samenleving ontmoet en
een podium biedt voor andere gedachten. Wat ik de
lezers wil meegeven is: luister naar jezelf, luister naar
wat je echt gelukkig maakt en breng dat in de wereld.
Want de wereld heeft zijn mensen nodig die tot leven
zijn gekomen!
Kenmerken: Kies jouw 5 sterkste punten!
Nauwkeurig

Ambitieus
2005 – heden
1999 – 2004
vennoot – administrateur bij
DRN Accountancy
salaris- en financieel medewerker bij
diverse bedrijven
Na mijn MBO opleiding ben ik begonnen met
werken als salaris- en administratief medewerker
bij een groot uitzendbureau. Na een jaar ben ik
in de avonduren ook begonnen aan HBO bedrijfsadministratie waar ik twee jaar later mee ben gestopt. Van 2001 tot en met 2004 heb ik bij administratiekantoren als financieel medewerker gewerkt.
Begin 2005 ben ik samen met mijn toenmalige
compagnon een administratiekantoor begonnen.
In oktober 2007 heb ik DRN Accountancy opgericht. Ik richt me voornamelijk op ondernemers,
maar ook particulieren behoren tot mijn clientèle.
Mijn motto is om financiële oplossingen te bieden
aan mijn klanten.
Kenmerken: Kies jouw 5 sterkste punten!

Nauwkeurig
Ambitieus
Vriendelijk
Flexibel
Vriendelijk
Flexibel
Teamplayer
Zelfstandig
Teamplayer
Zelfstandig
Maatschappelijk betrokken
Leidinggevende capaciteiten
Flexibel
Doorzettingsvermogen
Flexibel

Doorzettingsvermogen
Resultaatgericht
Organisatietalent
Resultaatgericht

Organisatietalent
Leidinggevende capaciteiten



Maatschappelijk betrokken
Humor
Representatief
Waarnemer
Ondernemend
Waarnemer
Denker
Innovatief
Denker
Zelfverzekerd
Beslisser
Simpel/Makkelijk
Beslisser
Ondersteunend
creatief en schrijver
Doener ..............................
Representatief

Naam: Havva Harmankaya
Contact: [email protected]
Doener 

Zoekt nieuwe podia voor het publiceren van columns en komt graag in
contact met mensen die mee willen denken over diversiteitsvraagstukken.
Humor

Ondernemend
Huidige status: DRN Accountancy
29
HABER
JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010
Interview | SONGÜL ARSLAN
Fons Trompenaars: De man leidt
de vrouw waar zij naar toe wil
gegeven moment de loyaliteiten met elkaar kunnen
afstemmen. U bent enorm internationaal georiënteerd.
Hoe is dat ontstaan?
Dat komt door
mijn Franse moeder
en Nederlandse
vader. Daarnaast
heb ik het voordeel gehad dat ik
door goede mensen
ben geadviseerd om
naar Wharton in Amerika
te gaan. Dat was een zeer
interessante periode voor
mij. Toen heb ik Riding the
Waves of Culture geschreven en dat werd een bestseller. Dit boek is met een
derde editie bezig en het
is net in het Vietnamees
vertaald. Het boek is een
klassieker op managementgebied geworden.
De internationale oriëntatie heeft ook met het
onderwerp te maken, het
onderwerp is internationaal en van toepassing op
allerlei soorten organisaties. Ik ben veel aan het
vliegen en reizen voor mijn
onderwerp. Dat reizen en
het onderwerp versterkt de
internationale oriëntatie. Wat vindt u van de cultuur van het Nederlandse
bedrijfsleven in vergelijking
tot andere culturen?
Wat me opvalt is dat er in
Nederland veel minder respect
voor autoriteit is. Daar zitten
positieve kanten aan, want door
autoriteit uit te dagen komen me-
► Hoe gaat het met u en uw organisatie Trompenaars HampdenTurner?
Heel goed. Ook onze organisatie
heeft last gehad van de crisis, maar
we slaan ons er goed doorheen. We
hebben nog steeds hetzelfde team
en we hebben niemand hoeven
laten gaan. U wordt de ‘cultuurexpert’ van
het internationale bedrijfsleven
genoemd. Wat vindt u het belangrijkste aan het cultuuraspect?
Zakelijk gezien is cultuur belangrijk. Culturele diversiteit kan tot iets
moois leiden, net als het verschil
tussen man en vrouw tot hele
mooie resultaten kan leiden. Daar
kunnen prachtige dingen uit voortkomen. Diversiteit is de essentie van
het leven en diversiteit is het ook
mooie van cultuurverschillen.
Soms kan cultuur ook als een
last worden ervaren. Ik ben zelf het
product van een Frans-Nederlands
huwelijk. Toen ik een jaar of zestien
of zeventien was, gingen de meeste
van mijn vrienden het huis uit. Voor
mij was het heel moeilijk om uit huis
te gaan omdat ik een bepaalde loyaliteit ten opzichte van mijn moeder
voelde, maar ik had ook een bepaalde loyaliteit ten opzichte van mijzelf
om te doen wat ik wilde. Mijn moeder wilde dat ik eerst ging trouwen
voordat ik het huis uit ging. Dat is
niet anders in de Turkse cultuur. Dat
was dus lastig. Maar je moet op een
ningen op tafel. Iedereen kan zijn
mening geven, ook al ben je niet de
baas. Het negatieve daaraan is dat
het lang duurt voordat besluiten
genomen worden omdat iedereen
gehoord moet worden. Daarnaast
zijn Nederlanders vrij pragmatisch,
niet-ideologisch, het is een beetje
de mengeling tussen dominee en
koopman. Dat sijpelt overal doorheen, ook in de politiek. Wat zouden wij van andere
culturen moeten leren?
We moeten beseffen dat er
andere benaderingen en nadrukken zijn. Verder zouden onze talen
kunnen verbeteren. Dan denk ik
aan hoe we in Nederland Engels
spreken. We denken dat we perfect
Engels spreken. More or less spreken we het, maar we zouden het
zoveel beter kunnen. Verder zouden we diepgang moeten leren, dat
kunnen de Fransen goed. Politiek
manoeuvreren kunnen we vaak ook
niet, dat is iets wat we van de Turken kunnen leren. Nederland is vrij
apolitiek. Machtsdenken past niet
in Nederland terwijl we daar best
iets aan hebben. We moeten leren
nuanceren. Daarnaast kunnen we
subtiliteit en diplomatie van andere
culturen leren, waardoor we minder koppig en star overkomen. Kunt u iets vertellen over de
cultuur van het Turkse bedrijfsleven?
Tien jaar geleden was ik voor
het eerst in Istanbul. Ik was verrast
door het energieniveau. Ik dacht:
“Wat is het bedrijvig hier!” Het is zo
entrepreneurial, het energieniveau
was zo hoog dat het bijna swingend
op me overkwam. Ik had het idee
dat alles kon wat ondernemen betreft. Dat vond ik opvallend. Turken hebben een orale traditie om dingen over te brengen
U had een Turkse mentor toen u in Amerika studeerde. Wat heeft u van
hem geleerd?
iets persoonlijks. Hij gaf niet alleen
Van Hasan Özbekan heb ik veel,
les aan grote groepen, maar hield
heel veel geleerd. Ik heb zelfs mijn
ook bijeenkomsten bij hem thuis.
boek Business across Cultures aan
Het belang van filosofie bracht hij
hem opgedragen. Hasan was een
over op zijn studenten, filosofie
zeer belangrijke man in mijn leven
kan ook belangrijk zijn in het beop Wharton en daarna. Hij was
drijfsleven. Achter praktische zaken
daar hoogleraar, maar ook mijn
kunnen vaak diepere processen
leermeester. Hasan was enorm beschuilen en het begrijpen van die
lezen en had een gave om verhalen
processen kan verbeteringen tot
te vertellen. Hij kon alle disciplines
stand brengen. Dat wordt wel eens
bij elkaar brengen zonder dat het
vergeten. Ik kon uren naar hem
vlak werd en dat is een kunst. Boluisteren, het was prachtig om zo’n
vendien ging het nooit ten koste
mentor te hebben.
van de verschillende disciplines
Vorig jaar is hij overleden. Dat
of van de diepgang. Ik wilde heel
hij niet alleen voor mij van betekegraag dat hij mijn mentor werd en
nis was bleek uit de ascheidsredes
heb hem dit zelf gevraagd .
die aan hem opgedragen werden.
Turken hebben een orale traHier is een fragment uit een afditie om dingen over te brengen.
scheidsrede van een kennis van mij
Dat had Hasan ook, hij kon prachtig
die hem typeert: “Hem kennen is
vertellen. Hoewel hij veel
van hem houden. Hij was een liefschreef, publiceerde hij
hebbende leraar en een genereuze
bijna nooit. Toch zitten
vriend. Hij was galant, wellevend
Hasan’s verhalen nog in
en beschaafd. Een “gentleman” en
mijn hoofd omdat wat
meer, een prins. Een prins die
hij vertelde je bijlevendig was en vol leven
bleef. Hij heeft
zat. Het koken en eten van
mij geleerd
fantastische maaltijden
dat je niet
omringd door vrienden
alleen door te
en familie, hoe meer, hoe
schrijven een
beter, staat me bij Hij was
verhaal kunt
als een magneet voor allervertellen. Daarlei soorten mensen, jong
naast maakte
en oud.”
Hasan leren tot
Hoe kun je creativiteit en inspiratie ten goede brengen aan je
werkomgeving?
Ik denk dat je als leider cruciaal bent. Als leider van een team
kun je dingen effectueren om de
creativiteit van je team omhoog te
brengen. Creatieve leiders houden
van tegenstellingen. Slechte leiders
of minder creatieve leiders proberen met een argument een ander
te killen.
Je hebt mensen die ideeën genereren en anderen die ideeën killen. Als leider kun je een cultuur
creëren zodat beide types het beste
uit elkaar halen via “synectics”. Je
mag dan een idee bekritiseren,
maar eerst moet je twee goede
dingen over dat idee zeggen. De essentie is hoe je het idee verder kunt
helpen. Dat is de rol van een leider.
Verder moet je als leider benadrukken dat fouten maken mag. Een
niet-creatieve leider zou zeggen dat
je geen fouten meer mag maken.
Een creatieve leider zou zeggen dat
het niet leuk is dat die fout is gemaakt, maar dat je het goede moet
blijven doen en dat het belangrijk is
dat je van je fouten leert. Hoe ziet de ideale werkomgeving eruit?
In een ideale werkomgeving
moet je de dingen in discipline
kunnen doen. Het gaat niet alleen
om creativiteit. Creativiteit is zeer
belangrijk, maar je hebt ook mensen nodig die dingen in discipline
kunnen doen. Je hebt beide nodig.
Alleen creativiteit staat gelijk aan
inventie. Maar als je die creativiteit
met discipline kunt uitvoeren, dan
wordt inventie innovatie. Heeft u advies voor starters of
jonge ondernemers?
Leer een vak. Het is altijd fijn als
je ergens goed in bent, later kun je
je altijd nog verbreden. Leer eerst
hoe de werkelijkheid in elkaar zit.
Doe iets waar je goed in bent. Er
is altijd nog tijd om dingen erbij
doen waar je (nog) niet zo goed in
bent. Kies ergens voor en ga dan
uitwaaieren. Laat je ook mentoren
door mensen die je vertrouwt. Ik
had Hasan en anderen die met me
de diepte in gingen en waar ik wat
van kon leren. Dat heeft me verder
gebracht. Heeft u een leuke quote over
leiderschap?
Dat is de definitie van een tango: “De man leidt de vrouw waar zij
naar toe wil.”
HABER
30
JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010
amsterdam
den haag
Google introduceert gratis navigatie
Kinderbijslag kwijt na
spijbelen kind
Google is sinds kort in Nederland
de nieuwe concurrent van navigatiediensten als TomTom en Garmin.
Google introduceert zijn gratis dienst
Google Maps Navigatie voor mobiele
telefoons met het besturingssysteem
Android.
Ouders van spijbelende kinderen
kunnen hun kinderbijslag verliezen.
Volgens staatssecretaris Marja van
Bijsterveldt is het één van de nieuwste
maatregelen om schooluitval bij
jongeren tegen te gaan. Het gaat om
de vaders en moeders van kinderen
van 16 en 17 jaar die geen onderwijs
volgen maar nog wel leerplichting zijn.
De Eerste Kamer heeft de maatregel
vorige maand goedgekeurd. Jongeren die veel spijbelen, kunnen in het
uiterste geval ook naar bureau Halt
worden gestuurd. Ze kunnen daar
trainingen volgen in bijvoorbeeld sociale vaardigheid. Het ministerie van
Onderwijs maakte donderdag bekend
dat sinds het schooljaar 2008/2009 12
procent meer spijbelaars zijn geregistreerd dan in het jaar ervoor. Volgens
Van Bijsterveldt betekent dat niet dat
het aantal spijbelaars toeneemt, maar
dat scholen het spijbelen juist beter
registreren. Ze is blij met de stijging.
"Om schoolverzuim goed aan te kunnen pakken, moet je eerst weten wie
hoe vaak afwezig is bij lessen." aldus
staatssecretaris Marja van Bijsterveldt.
De dienst geeft stapsgewijze routeinstructies als gratis functie binnen
Google Maps. De toepassing maakt
gebruik van de internetverbinding van
de mobiele telefoon en geeft toegang
tot actuele kaarten en informatie.
Hierdoor heeft de gebruiker volgens
Google altijd de beschikking over de
meest actuele gegevens van Google
Maps.
den haag
Tarief leges Turkse ondernemers aangepast
Turken die in Nederland als zelfstandige of werknemer willen werken,
betalen straks €60 voor een inreisvergunning en €41 voor een verblijfsvergunning. Dat geldt ook voor hun
gezinsleden. Dat heeft de ministerraad besloten na een uitspraak van
het Europese Hof. Het Hof oordeelde
dat de leges voor Turken niet onevenredig hoger mogen zijn dan de leges
die burgers uit EU-landen betalen.
De zaak was
aangespannen
door de Europese
Commissie. De
inkomstenderving
wordt geschat
op ongeveer €2
miljoen per jaar.
Een ruk naar rechts
Met het ineenstorten van de
Sovjet-Unie zochten bepaalde
machthebbers naar een nieuwe
vijand. Waarom? Om hun grip en
macht op de massa te handhaven
of te versterken.
Volgens sommigen is 11/9
een vooropgezet plan van onder
andere de inlichtingendiensten.
Volgens anderen keken de inlichtingendiensten juist weg terwijl
ze het hadden kunnen
voorkomen. Google
maar
naar "Loose
Change". Het
officiële verhaal is
an-
ders. Vergelijkbaar met de dubieuze rol die de inlichtingen diensten hebben gespeeld in aanloop
naar de inval in Irak. De sterke
bewijzen die ze zogenaamd hadden voor het bestaan van massavernietigings wapens. Verrassend
genoeg, of juist helemaal niet verrassend, wordt er zo een nieuwe
vijand gecreëerd: de moslim-terrorist.
Omdat moslims het 'moslim
zijn' gemeenschappelijk hebben,
zijn zij op z'n minst potentieel een
vijand. En daarmee onbetrouwbaar. Iedere wetsovertreding van
een moslim, of van iemand die
zich voor moslim uitgeeft, is extra verdacht en een bevestiging
van dit vermoeden.
De media dient de misstanden
van moslims eruit te lichten en
te vergroten. De goede verhalen
vooral niet, en als het niet anders
kan dan maar kort vermelden. Op
een gegeven moment gelooft de
massa het wel.
Primair veroorzaakt dit angst.
Eenmaal geslaagd kan men de
massa alles laten geloven en accepteren.
De ruk naar rechts in Neder-
den haag
21 procent jonge allochtonen werkloos
Uit cijfers van Forum blijkt dat in het
voorgaande jaar 2009, 21 procent
van de allochtone jongeren werkloos
was. Deze percentage lag onder de
autochtone jongeren iets lager met
10 procent. Van alle allochtonen in
Nederland in 2009 was onder meer
11 procent werkloos, wat neerkomt
op een aantal van 82.000 mensen.
Daarentegen was de percentage van
de autochtone werkloze op 4 procent.
21%
Deel vmbo´s wordt tweetalig
Biologie of zelfs een deel van
de beroepsgerichte lessen in
het Engels. Dat gaat binnenkort gebeuren. Het tweetalig
onderwijs (tto) doet binnenkort intrede op álle leerwegen
van het vmbo. Staatssecretaris
Van Bijsterveldt gaf de aftrap
op het Anna van Rijn College in
Nieuwegein, waar vmbo-leerlingen vanaf komend schooljaar zelfs in alle leerwegen een
Betaalbare website
met webshop?
deel van hun lessen in het Engels krijgen. Steeds meer middelbare scholen in Nederland
bieden tweetalig onderwijs
aan. In 2000 waren er 26 ttoscholen, inmiddels is het aantal
opgelopen tot meer dan 110. In
totaal volgen circa 25.000 leerlingen tweetalig onderwijs. Tot
op heden werd het tweetalig
onderwijs voornamelijk gegeven op vwo- en havo.
Bel ons
voor een
afspraak!
website v.a. € 399
webshop v.a. € 999
www.itnt.nl
0653-53 33 58
Word
abonnee en
ontvang een
jaar lang
HABER voor
maar 19,EURO
Wie nu een
abonnement van
1 jaar neemt, krijgt
HABER elke maand
naar zijn/haar (post)
adres per post
verstuurd.
Ook is het via de
website mogelijk om
abonnee te worden.
HABER
Gazetesi'ne yıllık
19,- EURO’ya
abone olabilirsiniz.
Sadece bir defa
ödeyeceğiniz
bu miktarla
HABER her ay
posta adresinize
ulaşacaktır.
Dr. Kürşat Bal
land, onder aanvoering van de
PVV, is een teken dat deze strategie goed aanslaat.
Twee vragen heb ik. Wanneer
komt er nou een echt antwoord op
deze strategie, op alle niveaus?
Hoe lang zal het duren voor men
door heeft dat deze strategie
een destructieve weg is, die alleen maar goed kan zijn voor een
kleine groep machtswellustelingen en slecht voor de rest?
Kijk maar naar de Tweede Wereldoorlog. Daarmee verloor Europa haar machtspositie aan Amerika en de Sovjet- Unie.
Als deze strategie, om de moslims tegen de niet-moslims op te
zetten en vice versa, versterkt
door gaat, zal deze destructiviteit
het verlies van de machtspositie
van het westen aan China alleen
maar versnellen.
We zitten op een enkel schip:
Nederland. Om onze toekomst te
behouden zijn alle hens aan dek
nodig. En dat kan alleen als we elkaar vertrouwen. Dit begint met
door de ander proberen beter te
leren kennen, en door niet alles te
geloven wat de media je wil laten
geloven over de ander.
COLOFON
HABER
Laan op Zuid 474
3071 AB Rotterdam
010 - 2 900 900
website:
www.haber.nl
abonnementen:
[email protected]
Hoofdredactie:
Ibrahim Karaman
Redactie:
Songül Arslan
Mehmet Güzelyurt
Dr. Hüseyin Keleş
Art Direction & fotografie:
Mehmet Fatih Karaman
Advertenties
Nur Öztürk
[email protected]
0684-02 04 03
Correspondenten:
Suna Floret
Burhaneddin Carlak
Serap Torremans
Repr. Amsterdam
Murat Taş
Repr. Eindhoven
Ali Yücel
Repr. Arnhem en Nijmegen
Kürşat Bal
Repr. Limburg
Muzaffer Bozaslan
Rafjes:
Rafih Berkane
HABER verschijnt maandelijks
HABER
Tel:010- 2 900 900
[email protected]
www.haber.nl
31
HABER
JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010
SIMDI
TURKIYE’YE
UCUN €59
5
herşey
dahil
5
Haftada 4 gün
İstanbul
Pazartesi, Perşembe,
,-
başlayan fiyatlarla
Corendon.com da otel
rezervasyonunuzu da yapabilirsiniz
Otellerimizden biri:
Cuma, Pazar
başlayan
fiyatlar
€25,tek gece
kişi başi
İstanbul
Titanic City
*****
.com
Telefonla rezervasyonunuzu yapabilirsiniz +31
(0)23 751 06 06
It’s the creativity,
stupid!
De man met het
vreemde kapsel
De afgelopen verkiezingen stonden in
het teken van de economie en de bezuinigingen. Hoewel populistische onderwerpen als de
“tsunami van moslims” en
hoofddoekjes de gemoederen en de onderbuik flink
bezig hebben gehouden
en voor zetelwinst
hebben gezorgd, is
de portemonnee
toch weer belangrijk geworden in
het publieke debat.
Bill Clinton wist het
al toen hij met zijn
frase “It’s the economy,
stupid!”
p. 28
Max Westerman (1958) is journalist. Tussen 1991 en 2006 was hij Amerika-correspondent voor RTL Nieuws.
Hij
heeft een documentaire
gemaakt waarbij hij de
Verenigde Staten doorkruiste.
In een van zijn afleveringen zien we een
Amerikaanse rechter
in Brooklyn die
dagelijks driehonderd immigranten
naturaliseert tot
Amerikaan. Hij zegt
het volgende: “Geef je
tradities, je cultuur en
je geloof niet op.
p. 27
HABER
JUNI/JULI
2010
Karsu
HAZiRAN/TEMMUZ
Jaar:1 Nr: 7
haber•nl
Fons Trompenaars: De man leidt
de vrouw waar zij naar toe wil
Van Hasan Özbekan heb ik veel, heel veel
geleerd. Ik heb zelfs mijn boek Business across
Cultures aan hem opgedragen. Hasan was een
zeer belangrijke man in mijn leven op Wharton
en daarna. Hij was daar hoogleraar,
maar ook mijn leermeester. Hasan
was enorm belezen en had een
gave om verhalen te vertellen.
Hij kon alle disciplines bij elkaar
brengen zonder dat het
vlak werd en dat is een
kunst. Bovendien ging
het nooit ten koste
van de verschillende
disciplines of van de
diepgang. Ik wilde
heel graag dat hij
mijn mentor werd en
ISSN:1879-9981
DOnmez:
D E B E S TE KRA
EDERLAND
N
N
A
NT V
Anne de Jong
Als antropoloog
heb ik 17 maanden
in Gaza, Israël en de
Westelijk Jordaan oever
doorgebracht. Ik vond
de humanitaire crisis in
Gaza enorm. Op grote
schaal worden menINTERVIEW: GÖKHAN ÇOBAN
senrechten structureel
geschonden. Ik vond het niet langer
voldoende hierover te doceren, naar
conferenties te gaan en om academische
artikelen te schrijven. Ik dacht, zoiets
gebeurt terwijl de internationale gemeenschap toekijkt. Als antropoloog heb je het
privilege gehad om langdurig onderzoek
te mogen doen, mensen te leren kennen
en veel tijd met ze te mogen door te
brengen. Dan komt daarbij de plicht komt
hun leed niet alleen binnen de universiteit
maar ook naar het grote publiek te communiceren.
Ik ben op de boot gestapt om aandacht te vragen voor de mensen in Gaza
die op dit moment leven in de grootste
openluchtgevangenis ter wereld waarbij
mensenrechten worden geschonden.
We waren in totaal met 700 mensen aan
boord. Zowel de mensen aan boord als
de goederen zijn uitvoerig gecontroleerd
door politie van de lokale havens.
Anne de Jong was
als één van de twee
Nederlanders
aanwezig op de
Gaza vloot die door
het Israëlische leger
werd aangevallen.
Van begin tot eind
heeft Anne alle
gebeurtenissen
meegemaakt en kan
het gelukkig nog
navertellen. HABER
is benieuwd naar
haar verhaal.
Waarom was zij daar
en hoe heeft zij alles
ervaren? Wat zijn
haar drijfveren voor
p. 24
Gaza?
heb hem dit zelf gevraagd .
Turken hebben een orale traditie om dingen over te brengen. Dat had Hasan ook, hij
kon prachtig vertellen. Hoewel hij veel schreef,
publiceerde hij bijna nooit. Toch zitten Hasan’s
verhalen nog in mijn hoofd omdat wat hij
vertelde je bijbleef. Hij heeft mij geleerd dat
je niet alleen door te schrijven een verhaal
kunt vertellen. Daarnaast maakte Hasan leren
tot iets persoonlijks. Hij gaf niet alleen les aan
grote groepen, maar hield ook bijeenkomsten
bij hem thuis. Het belang van filosofie bracht
hij over op zijn studenten, filosofie kan ook belangrijk zijn in het bedrijfsleven. Achter praktische zaken kunnen vaak diepere processen
schuilen en het begrijpen van die processen
kan verbeteringen tot stand brengen.
p. 29
VROUWEN ZIJN HOOGVLIEGERS BIJ CORENDON
Op donderdag 17
en vrijdag 18 juni
wordt bij Corendon
geschiedenis geschreven. Dan staan er namelijk
vier vluchten in de planning die
worden uitgevoerd door een volledig vrouwelijke crew. Van piloot tot
stewardess: tijdens deze vluchten
is geen man in functie te bekennen.
Het gaat om een retourvlucht Amsterdam-Izmir op 17 juni en een
retourvlucht Amsterdam-Bodrum
op de 18e. Bij Corendon zijn vrouwen duidelijk hoogvliegers, zowel
letterlijk als figuurlijk. Piloot,
co-piloot, purser, stewardess – als je geen dame
bent zit je niet in deze
Corendon crew. Hoewel
er steeds meer vrouwelijke piloten
toetreden, blijft deze functie gedomineerd door mannen. Hetzelfde
geldt voor co-piloten. Juist daarom
is deze geheel vrouwelijke bemanning zo uniek. Niet alleen het
cabinepersoneel bestaat uit louter
dames, ook de cockpit wordt beheerst door vrouwelijk schoon.
Een aantal mooie vluchten naar
mooie bestemmingen: Bodrum en
Izmir aan de Turkse Rivièra.
Kulsan: ruim 20
jaar brug tussen
culturen
Stichting Kulsan brengt sinds 1989
Turkse cultuur op Nederlandse podia, het hele jaar door kun je genieten van het aanbod van concerten,
dansvoorstellingen en films uit Turkije, met daarnaast de laatste drie
jaar Turkey Now! Festivals. Directeuren Veronica Divendal en Adnan
Dalkiran houden sinds enige jaren
kantoor in het Muziekgebouw aan ’t
IJ, gelegen in het culturele hart van
Amsterdam rond de IJ-oevers. p. 26
Özel günlerinizi film
setine çevirebilirsiniz.
Başrolde gelin ve damat!
Veronica Divendal en Adnan Dalkiran
Bruiloft fotografie
[email protected] 0628-596961
TIKLAYIN, HESAPLAYIN...
2010 Ana
sponsorlarındanız!
BenimsigortaM.nl bir PMF Moerenburg Adviesgroep kuruluşudur

Benzer belgeler