edak gazete - EDAK ECZA KOOP.

Transkript

edak gazete - EDAK ECZA KOOP.
gazeteedak
EDAK
ECZA
KO O P .
KURUM
HABERLERİ
www.edak.org.tr • [email protected]
Şeker gibi
bir bayram olsun
Temmuz 2013 • Sayı 73
EDAK 34 Yaşında!
Nice senelere sağlıkta özgür ve el ele!
Ecz. Tuncay Sayılkan
İzmir Eczacı Odası Başkanı
Ecz. Emre Bacanak
EDAK Ecza Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı
Reçetesiz ilaç satışı
yasaklanıyor mu?
Halkın gündemine bir anda bomba gibi düşen İstanbul
Taksim Gezi Parkında yaşananlar ve ardından diğer illerimizde de ardı ardına gelen protesto gösterileri yer almadan önce ulusal basında sektörümüzü ilgilendiren bir
gelişme yaşandı. Artık eczanelerden “Reçetesiz İlaç Satışı” yapılamayacağı, bu yönde eczanelerin gizli müşteri
olarak denetlendiği ve cezalar uygulandığı yazıldı. Halk
ve eczacı bu yasakların ne olduğu konusunda tedirginlik
yaşamaya başladı.
İzmir Eczacı Odası Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı Tuncay
Sayılkan’a bu gelişmeleri sorduk. Sayılkan, sorularımızı
yanıtlamaya başlarken bununla ilgili yeni bir resmi düzenlemenin mevcut olmadığını belirtti. Türkiye’de ilacın
yaklaşık yüzde doksanını devletin satın aldığını ve suiistimalleri önlemek için ülkemizde ilaçta karekod sisteminin uygulandığının da altını çizen Sayılkan, kalan yüzde
onluk dilim için de “yıllardır hastasına ilacını temin eden
ona danışmanlık hizmetini sunan eczacının danışmanlığına güvenilmelidir” dedi.
Saha Yönetmeni Ersoy Güzgülü ile birlikte İzmir Altındağ’daki eczanesinde ziyaret ettiğimiz İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan konuyla ilgili yaptığımız söyleşide özetle şunları söyledi.
İlaç Dışı Sağlık Ürünleri ve
Eczacılık Tanımı
Değerli meslektaşlarım,
Gazetemizin bu sayısında İlaç dışı sağlık ürünlerine ağırlık
verdik. Konuyu faklı bir açıdan değerlendirmek ve ilginizi çekeceğini düşündüğüm bazı tanımlardan bahsetmek
istiyorum.
Hepinizin bildiği gibi ilaç dışı sağlık ürünleri, ilaç fiyatlarının aşırı düşmesi ile beraber hayatımızda ağırlık kazanan
bir konu. Bu konunun bir de “Artık ilaçtan para kazanamıyoruz” söylemiyle bütünleşmesi de eczacılık mesleği
açısından ayrı bir utanç konusudur. Çünkü halk sağlığını
ilgilendiren her ürün eczacının görev ve sorumluluk alanı
içerisindedir. Geçmişimizde ilaçtan yeterince para kazanıldığı gerekçesi ile diğer ürünler için gerekli özenin gösterilmemiş olması mesleki sorumluluklarımızın yeterince
yerine getirilmemesi anlamını taşır ki, bugün meslek itibarımızı yavaş yavaş kaybetmek suretiyle bunun bedelini
ödüyoruz.
Biz eczacıların ilaç dışı sağlık ürünlerine yaklaşımı, bu
ürünlerin halk sağlığının korunması açısından eczacı danışmanlığında verilmesi gereken ürünler olması gerekçesiyle olmalıdır. Aksi halde ne olur?
Devamı sayfa 4’de
Devamı sayfa 3’de
Editörden
Merhaba,
Türkiye’de yılda yaklaşık 6-7 ton pil cep telefonundan saate, oyuncaktan televizyon kumandasına kadar pek çok alanda kullanılmaktadır. Piller şarj edilenler
ve edilmeyenler olarak iki gruba ayrılmaktadır. ‘Nikel kadmiyum, nikel metal hidrit ve lityum içeren pillerin geri dönüşümü yapılabilmektedir. Örneğin dünyada
rezervleri oldukça azalan kobalt, atık pillerden geri kazanım yoluyla elde edilmektedir. Atık pillerin çöpe, toprağa, denize, akarsu ve kanalizasyona atılması
ya da yakılması durumunda içerdikleri ağır metaller, çevrenin kirlenmesine yol
açmaktadır. Ör: Kadmiyumlu pil, olimpik havuzun üçte birini doldurmaya yeterli
600 bin litre suyu kirletebilmektedir. Bu da gelişmiş ülkelerde yaklaşık 11 kişinin
yıllık su ihtiyacına karşılık gelmektedir. Pil ya da bataryaların yakılarak bertaraf
edilmemesi gerekir. Çünkü yanma sonucunda kurşun, cıva ve kadmiyum daha da
zehirli gaz haline dönüşür ve soluduğumuz havaya karışır. Bu nedenle EDAK Taşınabilir Pil Üreticileri ve İthalatçıları Derneği (TAP) ile birlikte, “Atık Pil toplama
Kampanyası”nı sürdürüyor. Çevre için yapabileceğimiz daha çok şey var.
Devamı sayfa 23’de
En büyük
gücümüz
bilgimiz
Ecz. Çağdaş Ceylan
Her ilaç
bir
zehirdir!
Ecz. Ayşem Jale Kıhtır
Atık Pil Toplama Kampanyasında
2. Olduk!
“Engelsiz İlaç” Projesi basın toplantısı
Neden ilaç,
neden
parafarmasi?
Ecz. Hüsnü Kaya
Türkiye’deki Ecza Kooperatifçiliğinin öncü kuruluşu EDAK, kuruluşunun 34. yılını
İzmir Işıkkent’teki merkez binasında gerçekleşen bir törenle kutladı. EDAK çalışanları ve yönetiminin hazır bulunduğu törende, kooperatifteki çalışma süreleri
10-20-30 yılı dolduran çalışanlara plaket ve”Babalar günü Tavla Turnuvası”nda
dereceye girenlere kupa ve ödülleri takdim edildi.
Devamı sayfa 22’de
Devamı sayfa 22’de
İlaç Dışı
Sağlık
Ürünü
Ecz. Nuri Korkmaz
Devamı sayfa 24’de
“Herşeye rağmen hayata gülümseyerek
bakabilmek ve gülmek…J ”
Gazeteedak 73. sayısına hoş geldiniz. Yaz aylarına çok hareketli bir şekilde girdik. 31 Mayıs’ta İstanbul Taksim Gezi Parkı’nda başlayan olaylar kısa sürede tüm yurda
yayıldı. Ve Etkileri hala sürüyor. Ve maalesef ne dünya da ne de Türkiye gündeminde şiddet hız kesmedi. Dünya’da Mısır’da yaşanan katliam, Türkiye’de gezi parkı
olaylarının yansımaları ve ‘kadın’a şiddet her alanda devam etti. Ama her şeye rağmen hayata gülümseyerek bakmanın ve gülebilmenin en büyük değer olduğunu
görmek ve Z kuşağımız bizlere umut ve moral verdi. İlaç -Eczacılık gündemimizde ise eczanelerimizde reçetesiz ilaç satılamayacak mı? Sorusu kafaları karıştırdı.
EDAK’ın gündeminde ise İletişim merkezimizde daha kaliteli hizmet verebilmek amacıyla, görüşmeler kayıt altına alınmaya başlandı. Ortaklarımız ile yönetimimizin
daha sık bir araya geldiği Bölge Meclislerimiz önemli adımlardan biri oldu. Yeni projemiz EDAK Rafı’mız ve Raf’a destek yeni dergimiz EDAKTÜEL
5. Sayı eczanelerde yerini aldı. Bölgelerimizde devam eden Medikal Ürün eğitimlerimiz ile eczacılarımıza bu ürünlerin önemi aktarılmaya
devam edildi. Gazeteedak gündemimizi ise; İlaç dışı sağlık ürünleri oluşturdu. Bu konuda Yönetimimize, ortaklarımıza ve tüketicilere de mikrofonlarımızı uzattık. Konuyla ilgili; Cumhuriyet tarihimizin tek eczacı sağlık bakanı olan Ecz. Kazım Dinç ile görüştük. Ayrıca bu sayımızda
EDAK ormanlarımız ve sevgili eczacı büyüğümüz Mümtaz Öktem ile Homeros Mümtazi’de gerçekleştirdiğimiz söyleşimiz de yer aldı ve biz
bu söyleşiden çok ayrı bir keyif aldık… Sizin de aynı keyifle okuyacağınız ve hatta oraya gideceğinizi düşünerek yer veriyoruz…
[email protected]’a yazılarınızı her zaman beklediğimizi de hatırlatarak, sizlere kocaman bir gülümseme ile “MERHABA” diyor
ve şeker bayramınızı kutluyoruz... 74. Sayımızda görüşmek üzere, Hoşçakalın…
Yeşim Erdemir / Gazeteedak Editörü
EDAK Ecza Kooperatifi, Çevreci Eczacılar Kooperatifi (ÇEKOOP), İzmir Kent
Konseyi, Çağdaş Görme Engelliler Derneği ve Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
iş birliğinde başlatılan proje Kent Konseyi’nde düzenlenen basın toplantısıyla
tanıtıldı. İlk etapta 200 gönüllü eczanenin yer alacağı projede yurtdışından
getirilen özel bir aparat ile eczacılar, ilaçların üzerine kabartma yazıyla ilacın
ismini, kullanım şeklini ve son kullanma tarihini yazacak. Böylece görme engellilere ilacın kullanımında kolaylık sağlanacak. Kabartmalı yazıyı bilmeyen görme
engelliler için ise sesli kutu verilecek. Eczacılar, görme engelli hastalara, 10 ilaç
bilgisinin girilebileceği sesli kutuyu ücretsiz olarak verecek.
Ecz. Hülya Bostancıoğlu ile Söyleşi
“Engelliler Sanat Evi”
Marmaris Serdar Eczanesinde Atık İlaç
Toplama Noktası Oluşturuldu
MEDİKAL ÜRÜNLER Eğitimlerimiz
Salihli ve Aydın’daydı
Eski Sağlık Bakanı Ecz. Kazım Dinç
İlaç Dışı Ürünleri Değerlendirdi...
Ecz. Mümtaz Öktem’le Söyleşi
gazeteedak
Engelleri kaldırıyoruz!
2
EDAK
Görme ve işitme engelli
hastaların ilaca ulaşmadaki
engellerini kaldıracak
Engelsiz İlaç Projesinin
tanıtımı yapıldı
EDAK Ecza Kooperatifi, Çevreci Eczacılar Kooperatifi
(ÇEKOOP), İzmir Kent Konseyi, Çağdaş Görme Engelliler
Derneği ve Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi iş birliğinde başlatılan proje Kent Konseyi’nde düzenlenen basın
toplantısıyla tanıtıldı. Projeyle görme engelli hastaların
ilaç kullanımına yönelik yaşadığı sorunların en aza indirgenmesi amaçlandığı bilgisi verildi. İlk etapta 200 gönüllü eczane yer alacağı projede yurtdışından getirilen
özel bir aparat ile eczacılar, ilaçların üzerine kabartma
ECZA
KO O P .
KURUM
HABERLERİ
yazıyla ilacın ismini, kullanım şeklini ve son
kullanma tarihini yazacak. Böylece görme
engellilere ilacın kullanımda kolaylık sağlanacak. Kabartmalı yazıyı bilmeyen görme engelliler için ise sesli kutu verilecek.
Eczacılar, görme engelli hastalara, 10 ilaç
bilgisinin girilebileceği sesli kutuyu ücretsiz
olarak verecek.
ÇEKOOP Başkanı Şule İlkkurşunlu,
Türkiye’de ilk defa böyle bir projeyi hayata geçirdiklerini belirterek, “Görme engellilerin daha
çok uğradığı ve gönüllü eczanelerde projemizi hayata geçireceğiz. İzmir’den başlayan bu proje, Atık İlaç
Projesi’nde olduğu gibi tüm Türkiye’ye yayılacağını
umut ediyorum. Projede Engelsiz İlaç Projesi’nde yer
alan cihazların devlet tarafından geri ödeme kapsamına alınmasını hedefliyoruz” dedi. EDAK Yönetim Kurulu
EDAKOM İzmir Teknoloji
Zirvesi’ndeydi
Başkanı Emre Bacanak ise, Türkiye’de 700 bin görme
engelli olduğunu ifade ederek, “Kooperatif olarak sosyal sorumluluk projelerine destek veriyoruz” dedi. Kent
Konseyi Başkanı Güman Kızıltan, proje destek vermekten büyük mutluluk duyduklarını belirterek, konsey olarak bin sesli kutu alarak, gönüllü eczanelere dağıtacaklarını bildirdi.
* DHA Cihan Durak
Köy Okullarına Ecza Dolabı*
İzmir Eczacı Odası Köy okullarının ecza dolabı gereksinimlerini karşılıyor. Eczacılık günü etkinlikleri kapsamında sosyal sorumluluk projelerine
odaklanan eczacılar, 220 köy okuluna ecza dolabı kuracak.
İzmir Eczacı Odası başkanı Eczacı Tuncay Sayılkan, merkez dışındaki okullarımızda
ecza dolaplarına büyük gereksinim olduğunu gördük. EDAK da bu dolapların içinde
gereksinim duyulacak malzemeleri verdi” diye konuştu.
*15 Mayıs 2013 Cumhuriyet Gazetesi -Hicran Özdamar
23 Mayıs 2013 tarihinde Turkcell tarafından organize edilen, İzmir’in önde gelen firmalarının katılım sağladığı Teknoloji Zirvesi’nde EDAKOM’u Şirket Müdürü Taner Altan
temsil etti.
Taner Altan organizasyona “Mobil Teknolojilerle Fark Yaratan Şirketler” konulu söyleşide panelist olarak konuk oldu. Altan; EDAKOM, EDAK Ecza Kooperatifi ve ısı-nem
takip sistemi olan Edakometri’nin tanıtımını yaparak sağlık sektöründe soğuk zincir
ürünlerinin muhafazasının öneminden bahsetti.
Konuyla ilgili yaptığı açıklamada EDAK Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. Emre Bacanak
da özetle şunları söyledi: “İzmir Eczacısının düzenlediği bir proje… Eczacılar olarak
tüm kurumlarımızla halkımızın yanında olmak bizim için bir keyif. Ekonomik anlamda
yeterli olmayan okullarımıza kendi mesleğimizin gereği olan sağlık yardımını yapmak
hem odalarımızın hem diğer meslek gruplarımızın önem verdiği bir konu. EDAK olarak,
okullarımıza gönderilen ecza dolaplarının içeriğini hazırladık. Biz de eczacı odamıza
böyle bir destek vermekten dolayı mutluyuz.”
gazeteedak
Reçetesiz ilaç satışı yasaklanıyor mu?
EDAK
ECZA
KO O P .
KURUM
3
HABERLERİ
landığı ilacı için örneğin tansiyon hastası biri gelecek
eczanenize ve siz “hayır ben sana bunu veremem, git
reçete yazdır gel” diyemezsiniz. Bu ülkemizde kabul
görecek, pratikte de pek mümkün bir uygulama değildir.
Bu işin doğrusu, Türkiye’de satılan ilaçların yaklaşık
yüzde doksanını devlet satın alıyor. Ve ülkemizde İTS
gibi ilacın takip edildiği bir sistem de var. Yani öyle
sanıldığı gibi bir suistimal de yok. Geriye yüzde onluk
bir dilim kalıyor. Bu noktada da ilacın uzmanı eczacıya
güveneceksiniz.
Peki, ilaçta bunlar yaşanırken, ilaç dışı sağlık
ürünleri olarak eczane dışı mı kastediliyor?
Kaldı ki, sadece reçeteli ve reçetesiz ilaçlar değil ilaç
dışı sağlık ürünlerinin de sadece eczanelerden sunulması insan sağlığı için çok önemli bir konudur. İnsan
sağlığını doğrudan ilgilendiren tüm ürünlerin doğru
adresi eczacı danışmanlığı da sunulan eczanelerdir.
Halkın gündemine bir anda bomba gibi düşen İstanbul Taksim Gezi Parkında yaşananlar ve ardından diğer illerimizde de ardı ardına gelen protesto gösterileri yer almadan önce ulusal basında sektörümüzü
ilgilendiren bir gelişme yaşandı. Artık eczanelerden
“Reçetesiz İlaç Satışı” yapılamayacağı, bu yönde eczanelerin gizli müşteri olarak denetlendiği ve cezalar uygulandığı yazıldı. Halk ve eczacı bu yasakların
ne olduğu konusunda tedirginlik yaşamaya başladı.
İzmir Eczacı Odası Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı
Tuncay Sayılkan’a bu gelişmeleri sorduk. Sayılkan,
sorularımızı yanıtlamaya başlarken bununla ilgili yeni
bir resmi düzenlemenin mevcut olmadığını belirtti.
Türkiye’de ilacın yaklaşık yüzde doksanını devletin
satın aldığını ve suiistimalleri önlemek için ülkemizde
ilaçta karekod sisteminin uygulandığının da altını çizen Sayılkan, kalan yüzde onluk dilim için de “yıllardır
hastasına ilacını temin eden ona danışmanlık hizmetini sunan eczacının danışmanlığına güvenilmelidir”
dedi.
Saha Yönetmeni Ersoy Güzgülü ile birlikte İzmir Altındağ’daki eczanesinde ziyaret ettiğimiz İzmir Eczacı
Odası Başkanı Tuncay Sayılkan konuyla ilgili yaptığımız söyleşide özetle şunları söyledi.
Eczanelerimizde reçetesiz ilaç satışı yapılamayacak demek mi oluyor bu?
Eczanelerimizde reçeteli reçetesiz ilacın tanımını içeren yasal düzenlemeler 80 küsür sene önce yapıldı.
Buna göre eczanede kontrollü satılması gereken, özel
reçeteleri olan ve reçeteleri saklanması gereken belli
ilaçlar var. Kırmızı, yeşil, mor ve turuncu reçeteler gibi
il sağlık müdürlüklerine bildirilen özel reçeteler var.
Bunun yanı sıra Sağlık Bakanlığı tarafından bildirilen
reçetesi alıkonulacak ya da daha dikkatli satılması gereken ürünler de olabiliyor. Örneğin geçtiğimiz günlerde yayınlanan ve psödoefedrin etken maddesini içeren
ilaçlar hakkındaki uyarılarda olduğu gibi. Ama neden
şimdi ve neden bir kısım medya bu işin üstüne bu kadar
gitti derseniz. Eczacılık camiasında günlerdir bu gelişmelerle ilgili çeşitli fikirler ve farklı görüşler konuşuluyor.
Resmi bir yazı yok değil mi?
Sağlık Bakanlığından gelen ve yeni bir uygulamayı gerektiren yeni bir resmi yazı yok. Buna rağmen medya
tarafından ısrarla bu kadar çok gündemde tutulmasının nedenleri arasında sektörde konuşulan şu olasılıkları sayabiliriz.
* Bazılarına göre, 2011-2012 yılları kıyaslandığında yıllık reçete sayısında ciddi oranda düşüş olduğu söyleniyor. Yaklaşık 30 milyon reçetenin sistemde eksilmesi
ve bunun doğal yansıması olarak muayene ücreti bakımından da bir kayıp anlamına gelir. Bu nedenle kamuoyu üzerinde reçete zorunluluğu algısı yaratılması bir
senaryo olarak düşünülmekte…
* İkinci senaryo ise, ilaç fiyatları çok fazla düştüğü için
fiyat anlamında cazip hale gelen bu ilaçlar başka ülkelere transfer ediliyor ve buna yönelik bir müdahale ve
yurt dışına ilaç çıkışını engellemek için bir hamle yapıldığı da konuşulanlar arasında.
* Üçüncü ve en gerçekçi senaryo, ülkemizde reçeteli reçetesiz ilaçların, yani OTC dediğimiz ürünlerin mevcut
bir tanımı yok. Bunlar ile ilgili listeler hazırlanıp eczane
dışında satılmasının önü açılır mı diye de bir senaryo
var. Uzun zamandır bu grup ilaçları belirleyip, ödeme listesinden de çıkmasını takiben eczane dışında
satılabilmesini bekleyen çevrelerin varlığı hepimizce
bilinmekte. Bu beklenti de gerçekleştiriliyor, altyapısı
hazırlanmak isteniyor olabilir.
* En son ve en fazla ihtimal dahilinde gördüğüm senaryo ise bilindiği gibi bundan bir süre önce ülkemizde reçetesiz ilaçta reklamı serbest kılan bir yasal düzenlemeye imza atıldı. Ama medyaya baktığınızda
bununla ilgili çok fazla reklam göremiyorsunuz. Çünkü
Türkiye’de reçetesiz ilaç tanımı ve listesi yok. Bunun altında yatan çok büyük hacimli reklam geliri nedeniyle
bir kısım medya bunun üstüne fazlaca gidiyor olabilir.
Hadi, reçetesiz ilaçların ne olduğu belirlensin. Nedir
onlar? Hepimizin bildiği ve yurt dışında örnekleri var
olan ağrı kesiciler, soğuk algınlığı ilaçları, bazı mide
ilaçları, antiasit çiğneme tabletleri, göz damlaları v.s.
Bunları reçetesiz hale getirdiğinizde insan sağlığı için
oluşan riskler unutulup bu ilaçların rahatlıkla reklamı
yapılabilecek.
Reklam geliri neden olabilir mi?
Medya öncelikli olarak reklam gelirini önemsiyor olabilir. Ama sağlığın şakası olmaz. Sağlık hizmeti ile ilgili
insanlar gece nöbetçi olduğunuzda reçete yazdırmaya
gidememiş ama kullanması da gereken ve yıllardır kul-
Eğer en kolay ulaşılan sağlık merkezi olan eczanelere ve
eczacıya güvenmeyip reçetesiz bir tane Ağrı kesici bile
sattırmam diyorsanız, bu ülkede Tarım Bakanlığı’ndan
onay veya ruhsat alarak, Televizyonlarda ve internette
de sıklıkla gördüğümüz; ilaçla ilgili hiçbir eğitimi ve bilgisi olmayan insanlarca, kalp hastalarına çok iyi gelir,
romatizmaya iyi gelir, şeker hastalığını yok eder diyerek bitkisel adı altında değişik ürünler ile ilgili yapılan
reklam içeren umut satıcı ve yanıltıcı programların
yanı sıra, yılardır değişik isimler ile piyasaya sunulan
ve her yıl birçok insanımızın ölümüne ya da sağlığını
kaybetmesine neden olan zayıflama ilacı adı altındaki
ürünlere gerekli önlem alınmazken, yani insan sağlığını
tehdit eden bu uygulamalar fütursuzca sürerken şimdi
ne oldu da, bu işin uzmanı olan eczacılara bu ilaçları
reçetesiz satamazsınız deniliyor, bu yaklaşım bize hiç
de samimi gelmiyor. Bu işlerin ve rant hesaplarının insan sağlığını hiçe sayarak yapılmaması gerekir.
İnsanlarımızın sağlığını daha fazla riske atmadan, insan sağlığı ile ilgili ürünlerin sadece sağlık bakanlığından ruhsatlandırılması ve halkı aldatan reklamlarla
insan sağlığını riske atanlara ise ağır yaptırımlar uygulanmalıdır.
Sağlık Bakanlığının Açıklaması
“Ülkemizde 26.5.1928 tarihli 1262 İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanunu ile reçetesiz ilaç satışı yasaktır. Reçete mukabili verilmesi gereken ilaçların reçetesiz satılması, hem hasta sağlığı açısından hem de ilaçlara güvenli erişim açısından önemli bir sorun
teşkil etmektedir.
Özellikle büyüme hormonları, antibiyotikler, antihistaminikler ve
antidepresanların reçetesiz olarak satıldığı yönünde şikâyetlerin
artması üzerine, bu ilaçların bilinçsizce ve amacı dışında kullanımını önlemek amacıyla Bakanlığımız Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz
Kurumu tarafından, illere bir genelge gönderilerek gerekli denetimlerin yapılması istenmiştir.
Bakanlık olarak en önemli amacımız vatandaşlarımızın ilaca güvenli şekilde erişimini sağlamaktır. Zira basit gibi görünen ilaçların
dahi, besin ve ilaç etkileşimleri, hamilelik ve emzirme dönemlerine etkileri, çocuklarda, yaşlılarda, böbrek ve karaciğer yetmezliği
olanlarda, ilaç alerjisi bulunanlarda vb. çok ciddi ve beklenmedik
yan etkileri olabilmektedir. DSÖ verilerine göre gelecek 10 yıl içerisinde bilinçsiz kullanılan antibiyotiklere direnç gelişmesi nedeniyle basit enfeksiyonlar da dahi ölümler yaşanabileceği anlaşılmaktadır.
Bu sebeple Bakanlık olarak halkımızın sağlığını tehdit eden her
türlü yanlış uygulama ile mücadeleye kararlılıkla devam edeceğiz. Ancak halkımızın da spekülasyonlara kapılmadan hem kendilerinin hem de yakınlarının sağlıklarını korumak amacı ile hekim
tavsiyesi almadan ilaç kullanmamaları konusunda hassas davranmalarını istiyoruz.”
4
gazeteedak
İlaç Dışı Sağlık Ürünleri ve Eczacılık Tanımı
EDAK
Değerli meslektaşlarım,
Gazetemizin bu sayısında
ilaç dışı sağlık ürünlerine
ağırlık verdik. Konuyu faklı
bir açıdan değerlendirmek ve ilginizi çekeceğini
düşündüğüm bazı tanımlardan bahsetmek istiyorum.
Hepinizin bildiği gibi ilaç
dışı sağlık ürünleri, ilaç
fiyatlarının aşırı düşmesi
ile beraber hayatımızda
ağırlık kazanan bir konu.
Ecz. Emre Bacanak
Bu konunun bir de “Artık
EDAK Ecza Kooperatifi
ilaçtan para kazanamıyoYönetim Kurulu Başkanı
ruz” söylemiyle bütünleşmesi de eczacılık mesleği
açısından ayrı bir utanç konusudur. Çünkü halk sağlığını ilgilendiren
her ürün eczacının görev ve sorumluluk alanı içerisindedir. Geçmişimizde ilaçtan yeterince para kazanıldığı gerekçesi ile diğer ürünler
için gerekli özenin gösterilmemiş olması mesleki sorumluluklarımızın yeterince yerine getirilmemesi anlamını taşır ki, bugün meslek
itibarımızı yavaş yavaş kaybetmek suretiyle bunun bedelini ödüyoruz.
Biz eczacıların ilaç dışı sağlık ürünlerine yaklaşımı, bu ürünlerin halk
sağlığının korunması açısından eczacı danışmanlığında verilmesi
gereken ürünler olması gerekçesiyle olmalıdır. Aksi halde ne olur?
Medikal Ürünler de SGK tarafından düzenleme
yapılırken, eczacılık camiasında henüz yeterli
bir yol kat edilemedi…
Bildiğiniz gibi Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) “Medikal Ürünler”
sektöründe aynı ilaçta olduğu gibi bir standardizasyon getirmek
niyetinde. Bu nedenle yine izlenebilirlik ve akreditasyon üzerine
kurulu bir takip sistemi ve buna dayalı olarak da bir maliyet yönetimi tasarlamaktadır. Buna karşın eczacılık camiası medikal ürünler
sektöründe kooperatiflerin bu ürünleri ürün gamı içerisine alması
ve eczanelerde bu ürünleri var edebilmek üzere pazarlama faaliyetlerinde bulunmasından daha ileri bir yol kat edebilmiş değildir.
Çünkü biz eczacıların bununla ilgili bir meslek politikası bulunmamaktadır. Neden? Diye sorduğumda ise bu günlerde bunun cevabını bulduğumu söyleyebilirim.
Bildiğiniz gibi bundan birkaç ay önce Ticaret Odalarında seçimler
yapıldı. Bu seçimlerde Ticaret Odası yönetiminin seçimi dışında
ayrıca bir de meslek komiteleri seçilmektedir. 30.Meslek komitesi
ise tıbbi cihazlar, medikal ürün ve sarf malzemeleri ile ilgilidir. Sektörümüzün sanayi tarafında faaliyet gösteren iki meslektaşımızın
Ecz. Enver OLGUNSOY ve Ecz. Atilla SEVİNÇLİ’nin önerisi ve desteği ile bu yıl 30.meslek komitesinde görev aldım. Buradaki amacım
EDAK ve EDAK eczacıları lehine medikal sektörünü takip etmek ve
gerektiğinde söz sahibi olmaktır. Burada komiteye ve bizlere nasıl
bir katkı koyabileceğimi henüz tam olarak kestiremiyorum. Ancak
geçtiğimiz günlerde buradaki oluşumdan ilk faydayı elde ettiğimizi
söyleyebilirim.
TOBB Meslekler Rehberindeki Eczacılığın
Tanımı
Türkiye İş Kurumu tarafından “Türkiye Meslek Bilgi Dosyaları”nın
hazırlanması için TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği) tarafından meslek komitemizden mail yoluyla görüş talep edildi. Bu mailde mesleklerle ilgi tanımlar ve görevleri yer almakta ve meslekler
rehberi niteliğindeki bu dosyadaki bilgilerin meslek komitesi tarafından gözden geçirilmesi isteniyordu. Bugüne kadar bu rehberdeki “Eczacı” tanımı aynen şu şekildedir;
Eczacı; “Doktorlarca düzenlenen reçetelerde
yer alan hazır ilaçları müşteriye satan, hazırlanması gerekli ilaçları hazırlayan, laboratuarda, ilaçların geliştirilmesi ve analiziyle ilgili
araştırmalar yapan kişidir.”
Türkiye’deki meslekleri tanımlayan bir dosyada kendi mesleğime dair böyle bir tanımla karşı karşıya kalınca son 30 yılda neleri
kaybettiğimizi daha iyi anlamış oldum. Ve o an elime meslek adına
inanılamayacak kadar yanlış olan bir durumu düzeltme fırsatı geçmişti. Eğer başarabilirsek oraya koyacağımız tanımı, dayanak göstererek gelecekte mesleğimize değer katacak işleri yapmak üzere
ECZA
KO O P .
KURUM
HABERLERİ
bir referans noktası tesis etmiş olabiliriz. Bu nedenle meslekler rehberine ve daha önemlisi yasaya ve yönetmeliklere konulacak tanımların mesleğimizi ve mesleğimizin geleceğini son derece iyi tarif
etmesi gerekmektedir. Çünkü gelecekte meslek adına talep edeceğimiz işler ve katma değerler bu tanımlardan dayanak alacaktır.
Hemen SECOF ‘ta yaptığımız çalışma notlarımı taradım ve orada
gelecekteki eczacılık mesleği için ön görülen fonksiyonlara göz attım. Gelecekte eczane eczacılığı için 4 ana fonksiyon üzerine çalışmaktayız;
1) Bilgi merkezi fonksiyonu
2) Diagnostic fonksiyon
3) Klinik fonksiyon
4) Marketing fonksiyonu
Dolayısıyla buraya koyacağımız tanımın bu dört fonksiyonu da tanımlaması gerekir. Bunun üzerine 6197 sayılı yasadaki tanıma baktım. Orada eczacılık şöyle tanımlanıyor;
Madde 1 –
(Değişik: 17/5/2012-6308/1 md.)
Eczacılık; hastalıkların teşhis ve tedavisi
ile hastalıklardan korunmada kullanılan
tabii ve sentetik kaynaklı ilaç hammaddelerinden değişik farmasötik tipte ilaçların hazırlanması ve hastaya sunulması;
ilacın analizlerinin yapılması, farmakolojik etkisinin devamlılığı, emniyeti, etkinliği ve maliyeti bakımından gözetimi;
ilaçla ilgili standardizasyon ve kalite güvenliğinin sağlanması ve ilaç kullanımına
bağlı sorunlar hakkında hastaların bilgilendirilmesi ve çıkan sorunların bildiriminin yapılmasına ilişkin faaliyetleri yürüten sağlık hizmetidir.
Eczane açmak ve işletmek ile ecza deposu mesul müdürlüğü yapmak için eczacı olmak şarttır. Eczacı; ilaç üretim tesisi, kozmetik
imalathanesi, ilaç Ar-Ge merkezi gibi müesseseleri açabilir veya bu
tür resmî ya da özel müesseselerde mesul müdürlük yapabilir.
Bu tanım sizlerinde görebileceği gibi biz eczane eczacılarını sadece ilaçla ilgilenen bir meslek olarak tanımlamaktadır. Bir miktar
“Bilgi merkezi fonksiyonu” çok sınırlı olarak da “Klinik fonksiyon”
tanımlanıyor ancak son derece yetersiz. Bu tanım bizi ilacın dışındaki sağlık ürünlerinin sahibi yapmayacağı gibi gelecekte meslek
hakkı talep edebileceğimiz hiçbir klinik ve diagnostik görev ve sorumluluğu bize vermiyor. Bizi sadece ilacın otoritesi olarak görüyor
ancak hayatın gerçeklerine bakıldığında ilaç sektörü üretimden
başlar üretim ise ciddi bir sermaye ve işletme bilgisi gerektirir. Dolayısı ile biz eczacıların ilaca dair bir otoriteyi temsil etmesi şu haliyle mümkün değildir. Bu durum ancak klinik bir onay mercii haline
dönüştüğümüzde mümkün olabilir.
Bu durumda eczacılık tanımımızda çok önemli 3 eksik vardır. Bu tanıma göre;
1) Biz eczacılar birer klinisyen değiliz,
2) Ürün anlamında ilaç dışında bir ilgi alanımız yoktur,
3) Eczanelerde hiçbir diagnostik görev ve sorumluluk tanımlanmamıştır.
Bu durumda “Meslek Bilgi Dosyasına” koymak üzere daha kapsamlı
bir tanıma ihtiyacım olduğunu düşünerek Değerli hocamız Prof. Dr.
Levent ÜSTÜNES’in hazırladığı “Eczacılık Yeterlilik Standartları” kitabı aklıma geldi ve oradaki tanımın bu fonksiyonları ne kadar karşıladığını inceledim. Hocamızı telefonla arayarak konuyu müzakere
ettim. Tabi ki mesleğimize ait bir tanımı böyle bir rehbere kendi istediğimiz gibi koydurabilmek için verdiğimiz tanımın sağlam bir referansı olmalıdır. Hocamızın koyduğu eczacılık tanımı Uluslararası
Çalışma Örgütü(ILO) ‘nun Uluslararası Standart Meslek Sınıflaması
(ISCO-08)deki görev tanımıdır. Bu tanım aşağıdaki gibidir;
TANIM:
Eczacılar; tıbbi ürünleri**** depolar, muhafaza eder ve ilaç hazırlar, tıp doktorları ve diğer sağlık uzmanları tarafından yazılan reçetelere göre verilen ilaçların yan etkileri ve doğru kullanımı hakkında
bilgi verirler. İnsan sağlığını en iyi hale getirmeye yönelik*** ilaçla
tedavilerin araştırılmasına, test edilmesine, hazırlanmasına, reçetelenmesine ve izlenmesine katkı sağlarlar.
GÖREVLER:
1) Tıp doktorları ve diğer sağlık profesyonellerinin tıbbi ürünler için
yazdığı reçeteleri almak, hastaların ilaç kullanım geçmişlerini kontrol etmek, ilaçları hazırlamadan önce uygun dozaj, uygulama yöntemleri ve ilaç uyumluluğunu sağlamak;
2) Reçetedeki ilaçları vermek amacıyla sıvı ilaçlar, merhemler, tozlar, tabletler ve diğer ilaçları hazırlamak veya hazırlanışını ve etiketlenmesini denetlemek;
3) İlaç etkileşimleri, uyumsuzluk ve kontrendikasyonları, yan etkileri, doz ve uygun ilaç depolama konuları ile ilgili olarak hekimlere ve
hastalara bilgi ve danışmanlık hizmeti*** vermek;
4) Bireysel hastaların ilaç tedavisinin kalite ve etkinliği ile belirli ilaç
veya tedavilerin etkinliğini planlamak, gözlemlemek, incelemek ve
değerlendirmek için diğer sağlık profesyonelleri ile işbirliği yapmak*;
5) Yasal ve mesleki gereklilikleri yerine getirmek için reçete dosyalarını tutmak, uyuşturucular, zehirler ve bağımlılık yapan ilaçlar ile
ilgili kayıt düzenlemek;
6) Aşılar, serumlar ve diğer ilaçların bozulmasına karşı önlem almak
ve depolamak;
7) Genel sağlık durumları ile ilgili olarak hastalara danışmanlık yapmak, reçetesiz ilaçlar ile teşhis ve tedavi yardımları sağlamak**;
8) Eczacılık teknisyenleri, intörnleri ve eczane yardımcı satış elemanlarının çalışmalarını denetlemek ve koordine etmek;
9) Eczacılık, kozmetik ve ilgili kimyasal ürünleri geliştirmek ve iyileştirmek için araştırmalar yürütmek;
10) Üretim teknikleri ve ilaç içerikleri hakkında kimyacılar, mühendisler ve diğer profesyoneller ile görüşmek;
11) Belirtilen standartlar ile ilgili olarak ilaçların kimlik bilgisini, saflık ve etkisini belirlemek için test ve analiz etmek;
12) İlaç ürünlerinin etiketlerini hazırlamak, paketlemek ve tanıtımını yapmak;
13) Belirli ilaçlar ile ilgili bilgi ve riskleri belirlemek.
Değerli meslektaşlarım,
Bu tanımlardaki ayrıntılar ile bizim gelecekte kendimizi görmek istediğimiz yerlerin eşleşmesi gereklidir. Bu eşleşmeleri (*) işaretleri
koyarak göstermeye çalıştım.
Buna göre;
(*) Bilgi merkezi fonksiyonu
(**) Diagnostic fonksiyon
(***) Klinik fonksiyon
(****) Marketing fonksiyonu ile eşleşmektedir.
Eğer bu tanımı bürokrasinin tüm kademelerine yerleştirmeyi başarabilirsek, gelecekte bu tanımları dayanak göstererek mesleğimiz
için yeni kazanımlar elde edebiliriz. Çünkü bahsettiğimiz işlerin
birçoğunu zaten aslında eczanelerimizde yapıyoruz. Ancak bu işleri hiçbir standardı olmaksızın ve ücretsiz gerçekleştiriyoruz. Bir
hizmetten hak talep edebilmek için o hizmetin yazılı olarak yasa
ve yönetmeliklerde yerinin olması ve belli standartlar çerçevesinde
gerçekleştiriliyor olması gerekmektedir.
İlaç dışı sağlık ürünlerinde de durum aynıdır.
Tüm tıbbi ürünlere eczacılık değeri yükleyemediğimiz takdirde serbest piyasa kuralları
gereği biz sadece fiyat rekabetini konuşmak
zorunda kalacağız. Bu nedenle her birimiz ilaç
dışı sağlık ürünlerine “Halk Sağlığını Korumak”
gerekçesiyle bir satıcı olarak değil “ECZACI”
olarak sahip çıkmalıyız.
gazeteedak
EDAK Toplanan 615 kg Atık Pille 2. Oldu
EDAK
ECZA
KO O P .
KURUM
5
HABERLERİ
Atık Pil ödül töreninde EDAK’ın da yer aldığı “Firmalar/ Kurumlar” kategorisinde ilk üç’ü
sağlık sektörü oluşturdu.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin TAP işbirliğiyle bu yıl 16.sını düzenlediği ‘Atık
Pil Toplama Kampanyası’nda en başarılı okul, sivil toplum kurumu ve şirketlere ödülleri törenle verildi. Büyükşehir
Belediyesi’nin ‘çevre dostu’ kampanyasında bu yıl rekor kırılarak 29.1 ton
pil toplandı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Taşınabilir Pil Üreticileri ve İthalatçıları Derneği (TAP) işbirliğiyle düzenlediği Atık Pil Toplama Kampanya’sının ödül töreni,
Kültürpark’daki İzmir Sanat sahnesinde gerçekleştirildi. 1998 yılından bu yana sürdürülen kampanya, bu
yıl okullar, muhtarlıklar, yetişkinler, gençler, firmalar/
kurumlar, çocuklar ve anaokulları olmak üzere toplam 7 kategoride düzenlendi. Toplanan pil miktarının her yıl artış gösterdiği kampanyada, geçtiğimiz
yıl 27.6 olan rakam bu yıl 29.1 tona ulaştı.
Gençler ümit veriyor
Rekor getiren kampanyanın ödül töreninde konuşan
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanvekili Sırrı Aydoğan, kampanyanın özellikle gençlerde çevre bilinci
oluşturduğunu söyledi. 16 yıl önce 8 tonla başlanan
kampanyada 30 tona yaklaşılmasının memnuniyet
verici olduğunun altını çizen Aydoğan, “Son yıllarda dünyanın en önemli sorunlarının başında çevre
geliyor. Tüm doğal kaynaklarda yaşanan sorunların
temelinde çevre kirliliği bulunmaktadır. Çevre kirliliğiyle mücadelede geç kalınmıştır. Tedbir ve önlem
almazsak, gençlerimiz çok büyük sorunlar yaşayabilir. Anaokulunda başlayan çevre eğitimiyle çocuklarımız bilinç sahibi olacak ve çevreyi koruyacak” dedi.
toğraf makinası, dijital fotoğraf çerçevesi, bisiklet,
ipod, klima, projeksiyon makinesi, psp oyun konsolu,
masa tenisi, satranç takımı ve DVD player gibi teşvik
ödülleri kazandı. Ayrıca Büyükşehir şirketlerinden
İZBETON’un, okullar kategorisi birincisinin bahçe
ve çevre düzenlemesini gerçekleştireceği açıklandı.
Ödül töreninin ardından İZELMAN Anaokulu öğrencileri tarafından dans gösterileri sunuldu.
timi (642 kg.)
EDAK Ecza Kooperatifi (615 kg.)
Dokuz Eylül Üniversite Hastanesi (470 kg.)
Toplam 29 bin 189 kg
atık pil toplandı
ANAOKULLARI
Vilayetler Hizmet Birliği 2 Anaokulu (829 kg.)
Karşıyaka Anaokulları (426 kg.)
İZELMAN Anaokulları (217 kg.)
*Kaynak: İZMİR/STAR
7 kategoride düzenlenen kampanya kapsamında
ilçe belediyelerince toplam 21 bin 293 kg, lisanslı
firma olan EXİTCOM tarafından 2 bin 916 kg. ve üç
günlük kampanya süresinde vatandaşlardan da 4
bin 980 kg. olmak üzere toplam 29 bin 189 kg. atık pil
toplandı. Kampanyada 2007 yılında 8 ton, 2008 yılında 8.6 ton, 2009 yılında toplam 13.4 ton, 2010 yılında
21.1 ton, 2011 yılında 25 ton, 2012 yılında ise 27.6 ton
atık pil toplanmış ve bu piller uygun şartlarda doğaya zarar vermeden bertaraf edilmişti.
16. Atık pil toplama kampanyası’nda ödül almaya
hak kazananlar şöyle:
OKULLAR
Yıldırım Beyazıt İlköğretim Okulu (2337 kg.)
Kurtuluş İpek İlköğretim Okulu (1979 kg.)
Hakkı Oğuz Tabaoğlu İlköğretim Okulu (528 kg.)
MUHTARLAR
Atakent Mahalle Muhtarı / Karşıyaka (129 kg.)
Kızılay Mahalle Muhtarı / Bornova (120 kg.)
Tınaztepe Mahalle Muhtarı / Konak (90 kg.)
İzmir farkını ortaya koydu
TAP Genel Sekreteri Neslihan Bahar ise bugüne kadar 500’ün üzerinde belediye ile işbirliği yaptıklarını ancak hepsinin kağıt üzerinde kaldığını kaydetti.
İzmir’in atıl pil toplama kampanyasında da farkını
gösterdiğini ifade eden Bahar, “İzmir Büyükşehir
Belediyesi ve ilçe belediyeler, çevreye yönelik duyarlı çalışmalarıyla çok ciddi katkılar sağladı. Başkan
Aziz Kocaoğlu’na teşekkür ediyorum” diye konuştu.
YETİŞKİNLER
Rukiye Urgancı (470 kg.)
Hüseyin Sevgi (212.85 kg.)
Sezgin Gencer (181 kg.)
Konuşmaların ardından plaket ve katılım dağıtıma geçildi. Her kategoride dereceye girenler, cep
telefonu, notebook, LCD televizyon, bilgisayar, fo-
FİRMALAR&KURUMLAR
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çevre Yöne-
GENÇLER
Buğra Kömürcü (80 kg.)
Melek Dede (31.7 kg.)
Refikcan Mustafa Esmer (13.1 kg.)
ÇOCUKLAR (İlköğretim)
Çağdaş Görer (270 kg.)
Haktan Gencer (103.7 kg.)
Alihan Çoban (80 kg.)
Firmalar kurumlar kategorisinde ilk
üçü sağlıkçılar paylaştı
EDAK Ecza Koop, İnsan ve çevre sağlığını korumaya
yönelik sosyal sorumluluk projelerine 2008 yılında Taşınabilir Pil Üreticileri ve İthalatçıları Derneği (TAP)
ile işbirliği ile Atık pil toplama kampanyasını da ekledi. Kampanyaya destek veren ortak eczanelerimize
dağıtılan atık pil toplama kutularına eczacılarımızın
yönlendirmesi ile halkımızın getirdiği kullanılmış piller doğaya zarar vermeden imha ediliyor. Bu sene 6.
kez katıldığı Atık Pil toplama kampanyasında 2. olan
EDAK, kampanyaya gösterdikleri duyarlılıkları için
tüm ortaklarına ve halkımıza teşekkür ediyor. Eczacılarımızın ve halkımızın desteği ile kampanya önümüzdeki dönemlerde de devam edecek.
Bu seneki ödül töreninde firmalar/kurumlar kategorisinde ilk üçü sağlıkçılar paylaştı. Ege Üniversitesi
Tıp Fakültesi Hastanesi Çevre Yönetiminin ilk sırada
yer aldığı kampanya da EDAK Ecza Koop ikinci, Dokuz Eylül Üniversite Hastanesi de üçüncü oldu. Bu da
İlimizin sağlık kurumlarının bireylerin sağlığına olduğu kadar çevre sağlığına da duyarlı olduğunun bir
göstergesi olarak kabul edildi. Pil atıkları, içerdikleri
cıva, kurşun, çinko, kadmiyum gibi zararlı maddelerle toprağı kirletiyor ve insan sağlığına zarar veriyor.
Toplanan piller, kısa adı Taşınabilir Pil Üreticileri ve
İthalatçıları Derneği’ne (TAP) teslim edildikten sonra geri dönüşüme katılacak bölümleri ayrılarak bertaraf ediliyor. Doğaya ve insan sağlığına zarar vermeden yapılan bu işlem ile gelecek nesillere daha
yaşanılabilir bir dünya bırakma amaçlanıyor.
6
gazeteedak
EDAK Rafı Antalya ve Aydın’da
EDAK
EDAK Ecza Koop. ortaklarına sunduğu hizmetlere EDAK Rafı projesini de ekledi. Bu kapsamda hazırlanan“EDAK Rafı” toplam 120 eczaneye yerleştirildi.
EDAK eczanelerinin son tüketici gözünde farklılaşması
ve bu farkındalığı artırıcı çalışmalara EDAK Rafı projesi ile bir adım daha atıldı. Proje kapsamında ilk olarak
İzmir’deki 68 eczaneye EDAK Rafı kurulumu yapıldı. Antalya bölgesi için de ilk etapta 30 eczaneye Mayıs ayında kurulumu yapılacak olan EDAK Rafı ile EDAK markası
tüketicilerin beğenisine sunulmaya hazırlanıyor. Aydın,
Manisa, Balıkesir, Muğla bölgelerinde yer alan eczaneler ile birlikte EDAK Rafı kurulumu yapılan eczane sayısı
toplamda 125’i oldu.
ECZA
KO O P .
KURUM
HABERLERİ
tüm EDAK ailesi eczacısıyla, teknisyeniyle ve profesyonel kadrosuyla çok çalışmak mecburiyetindedir” Dedi.
EDAK Ecza Kooperatifi’nin “EDAK size iyi bakar” sloganıyla yılbaşından itibaren uygulamaya başladığı projesi
ile hasta ve son tüketiciye EDAK markası ile ulaşmak hedefleniyor. Rafların pazarlama ve tanıtım faaliyetlerinin
EDAK tarafından yürütüleceği proje kapsamında özel
olarak yaptırılan EDAK Rafları, EDAK Eczanelerinde yer
almaya başladı. EDAK Raf ürünleri toplam 10-15 çeşit
üründen oluşacak ve iki ayda bir yenilenecek.
EDAK Rafı’nı destekleyici 30 bin tirajlı EDAKTÜEL dergisi de rafa paralel olarak 2 ayda bir yayınlanıp EDAK
Rafı’nın bulunduğu eczanelerden son tüketiciye sunuluyor olacak. Bir sağlık aktüel dergisi EDAKTÜEL Dergisinde rafa giren yeni ürünler ve akılcı ilaç kullanıma yönelik
bilgiler de yer alacak. EDAK Rafı projesinden sorumlu
profesyonellerden Özel Ürünler Pazarlama Yöneticisi
Hakan Tolunay, kooperatif ortağı eczacıların saha yönetmenleri aracılığıyla EDAK Rafı taleplerini iletebileceklerini söyledi.
EDAK Raf’larının İzmir’deki eczanelere yerleştirilmesine
bizzat eşlik eden Başkan Emre Bacanak yaptığı açıklamaya, kooperatif çatısı altında biraraya gelerek mesleğe ve mesleki kazanımlara sahip çıkan eczacı kitlesinin
bir ferdi, bir EDAK eczacısı olarak, EDAK Rafı projesine
destek veren tüm meslektaşlarına teşekkür ederek başladı. Açıklamasında projenin asıl kurgusunun ürünlere
eczacılık değeri katmak üzerine kurgulanmış bir ortak
satış pazarlama kanalı olduğunu belirten Bacanak,
“mesleğin doğru icrasıyla yarınlarımızı garanti altına
alınabiliriz. Bu nedenle sadece iyi eczacılar olmamız
yetmez aynı zamanda halkımıza mesleğimizi doğru şekilde sunuyor da olmalıyız. O nedenle bu projedeki temel
prensip sadece raf içindeki ürünlerin değil mesleğimizin
icrasının da aynı ölçüde pazarlanmasıdır. Bu nedenle
EDAK RAFI ile Farkedilirsiniz!
EDAK RAFI, sadece stratejisi değil görüntüsü
ve uygulamaları ile de son tüketicinin dikkatini eczanenize çekmeye ve kaliteli hizmet
noktası olarak algılanmanıza yeter…
EDAK RAFI ile takip edilirsiniz!
EDAK RAFI, periyodik işleyeceği temalara
paralel olarak temin edeceği ürünlerle eczanenizi sürekli dinamik tutacak ve değişimin
habercisi olacak!
EDAK RAFI ile satışlarınız artar!
Çünkü EDAK RAFI içeriğindeki ürünler, hem
size hem de son tüketiciye avantajlı olması
içinözel olarak seçilir.
Soldan sağa Burdur Eczacı Odası Başkanı Ecz. Ali Orkun Ercengiz,
Saha Yönetmeni Ercüment Muallaoğlu, Ecz. Esra Gürpınar ve Burdur
Eczaci Odasi Yönetim Kurulu Üyesi Ecz. Ferdi Demirol hep birlikte. Ecz.
Esra Gürpınar’ın eczanesine kurulan EDAK Rafı’nı kutladılar.
“Sadece iyi eczacılar olmak yetmez, mesleği
de doğru şekilde sunuyor olmalıyız”
EDAK’ tan Eczanelere Yepyeni Bir Kanal:
EDAK RAFI, eczaneleriniz için özel olarak ve
son tüketicinin ilgisini çekecek şekilde tasarlanmış, eczanenizin en güzel yerinde yer
alacak yepyeni bir pazarlama kanalıdır.
Ecz. Esra Gürpınar-Merkez-Burdur
“EDAK Rafı eczanemde ne zaman yer alacak
diyordum…”
Merhaba, ben kooperatifi bir depo olmaktan çok yaşam
tarzı olarak gören bir eczacıyım. EDAK Rafı projesini ilk
duyduğumda eczanemde ne zaman yerini alacağını
düşünmeye başlamıştım. Çünkü bu projenin sadece, bir
grup ürünü daha iyi şartlarda temin edip daha uygun
fiyatlarla satışını sağlayacak bir proje olmadığını düşünüyorum. Bence bu raf, eczacının birlikteliğinin getireceği gücün ve yaratacağı değerlerin araçlarından biri
olacaktır. Dayanışmanın önemini daha iyi hissettiğimiz
şu günlerde tüm meslektaşlarımı, böylesi güzel projelerle bir arada olmaya davet ediyorum. Sevgiler…
EDAK RAFI varsa tavsiye ve danışmanlık da
var! EDAK RAFI, eczanenizden son tüketiciye ulaşmanız için çok önemli bir araç niteliğinde olup, danışman eczacı olarak görevinizi en iyi şekilde yerine getirmenize imkan
ve olanak sağlar.
EDAK RAFI ile eczanenizde yalnız değilsiniz!
Siz ve personelinizin yanında, EDAK saha
yönetmeniniz de EDAK RAFI’nı en iyi şekilde
yönetir, değerlendirir ve satışlarınızın artmasına katkı sağlar. EDAK RAFI’nda bulunacak ürünlerin özellikleri ve pazarlanması ile
ilgili ha-zırlayacağımız kısa eğitim videoları
ile raftaki ürünler hakkında
hazırlıklı olursunuz.
EDAK RAFI ile her eczane bir marka!
EDAK RAFI ile birlikte bir “EDAK eczanesi”
olarak sadece sizin eczanenizden sunulan
hizmetlere yenilerini eklersiniz: www.edakrafi.com ve EDAKTÜEL Dergisi...
EDAK RAFI ile uzmanlaşırsınız! EDAK RAFI
ile eczanenizde dönemsel ve etkili çalışmalar yapma pratiği kazanır, deneyim sahibi
oldukça eczanenizin geri kalan kısmını da
aynı etkinlikle yönetme alışkanlığı
kazanırsınız.
Aydın saha yönetmenimiz Özgür Yılmaz Eczacı Ufuk Kalıpçı’nın eczanesinde EDAK Rafı’nın yerleştirilmesine eşlik etti.
gazeteedak
EDAK Ecza Koop. Kuruluşunun 34. Yılını Kutladı!
EDAK
ECZA
KO O P .
KURUM
7
HABERLERİ
Türkiye’deki Ecza Kooperatifçiliğinin öncü kuruluşu EDAK, kuruluşunun 34. yılını İzmir Işıkkent’teki merkez binasında gerçekleşen
bir törenle kutladı. EDAK çalışanları ve yönetiminin hazır bulunduğu törende, kooperatifteki çalışma süreleri 10-20-30 yılı dolduran çalışanlara plaket ve”Babalar günü Tavla Turnuvası”nda dereceye girenlere kupa ve ödülleri takdim edildi.
EDAK’ın 34. Kuruluş yıldönümü töreninde açış konuşmasını yapan Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. Emre Bacanak,
sektördeki sorunların bir arada ve sağlam durarak çözüleceğine duyduğu inancı dile getirerek, bu yolda başta
EDAK’ın kurucularından Ecz. N. Işık Boyacıgiller olmak
üzere tüm kooperatifçi büyüklerine, meslektaşlarına ve
kooperatif çalışanlarına katkılarından ötürü teşekkür
etti. Bacanak; “Hep birlikte aynı dayanışma, aynı ruh ve
aynı heyecanla, daha nice 34 yıllara” temennisinde bulundu. Konuşmaların ardından plaket ve ödüllerin takdimine geçildi.
EDAK babalar günü nedeniyle düzenlediği tavla turnuvasına 90 EDAK’lı katıldı. İzmir merkez başta olmak üzere, Manisa, Aydın Denizli, Muğla, Afyon, Adana illerinde
internet üzerinden eş zamanlı gerçekleşen turnuva hayli
çekişmeli geçti. Yarışmaya başta EDAK Yönetim Kurulu
Başkanı Ecz. Emre Bacanak ve yöneticiler olmak üzere,
her bölümden ve iştiraklerimizden çalışanlar ilgi gösterdi. Tavla turnuvasına katılan sadece 4 kadın yarışmacı
arasından, yarışmanın galibi Tek sigorta Ltd. şti’nden
Sinem Horozlar oldu. Horozlar’a ödül sonrası görüşlerini
sorduk.
“Babalar gününde aldığım bu kupa anlamlıydı”
Kurumsal bir kimliğin çatısı altında, çok sevdiğim oyun olan tavla da turnuvaya katılmak öncelikle çok keyifliydi. Hepimize farklı bir motive ve sinerji sağladığını gördüm. Turnuva adının babalar gününe özel olması ayrıca anlamlıydı.
Yarışma sonucunda bir bayanın kazanmış olması da turnuvaya ayrı bir güzellik kattı diye düşünüyorum. Turnuva da
86 erkek 4 bayan yarışmacı vardı ve bayanların yani bizlerin oyuna öylesine katıldığımızı düşünen birçok kişi vardı.
Tavlanın erkek oyunu olduğu düşüncesi böylelikle biraz değişmiş oldu. Bu yüzden aldığım kupa daha bir anlamlı
oldu.
Zekâ ve sansın birleştiği bu oyunu herkes rahatlıkla keyifle oynayabilir. Çok heyecanlı ve zevkli 2 günün geçtiği kurumumuzda böyle organizasyonların devamını diliyorum, emeği geçen herkese, oyunlarım sırasında bana eşlik eden
heyecan dolu taraftar gurubuma ve ben oyundayken işyerinden desteklerini ileten Tek Sigorta’daki arkadaşlarıma
teşekkür ederim. Babama da güzel bir babalar günü hediyesi vermenin gurunu ve mutluluğunu yaşamış oldum…
Sinem Horozlar - Tek Sigorta Sigorta İşlemleri Sorumlusu
EDAK Babalar Günü Tavla Şampiyonu
Bunları Biliyor musunuz?
MEDİKOOP, LEAFY, FORSANTE, MEDİKA markalarının
patentine sahiptir.
Bu yazıyı yazmaktaki amacım (bilenleri ve farkında
olanları ayrı tutarak) sahip olduğunuz bu şirketi sizlere
hatırlatmak. Evet, yanlış okumadınız sevgili EDAK ortakları sizler Çağdaş Eczacılar Laboratuvarı AŞ ‘nin ortağısınız. EDAK Ecza Kooperatifi ve dolayısıyla ortağı olan
5000’e yakın üyemiz, Bursa Ecza Koop ve Güney Ecza
Koop ile üyeleri de aynı şekilde bu kuruluşun ortaklarıdır.
Ecz. Engin Dünyaoğulları
Çağdaş Eczacılar Laboratuvarı Yönetim Kurulu Başkanı
Gücümüzün farkında değiliz!
Çağdaş Eczacılar Lab. 1985 yılında eczacının üretimde yer alması gerektiği inancıyla kurulmuş, 28 yıldır bu
düşünce doğrultusunda çalışmalarına devam etmiş,
varlığını korumuştur. İlk yıllarda ilaç üretimi de yapan
şirketimiz, şu an galenik, farmasotik ürünler; medikal
malzemeler; bitkisel çaylar; droglar, testler ve bez grubu olarak birçok ürünü tüketiciye sunmaktadır.
*Sizlere her gün Çağdaş Eczacılar Lab. Ürünü satmalıyız
diye hatırlatmama,
*EDAK internet ana sayfasından ve mavikasa’dan Çağdaş ürünlerine ve web sayfasına kolaylıkla ulaşabileceğinizi söylememe
*size ait olan bu yapıya, dört elle sarılmamız gerektiğini
uyarmama
*sizin sahip çıktığınız ölçüde bu yapının gelişip, var olacağını anlatmama
gerek olmadığını bunları zaten bildiğinizi düşünüyorum.
Ama satışlara dönüp baktığımızda eczanelerimizde
günlük sorunlarımız içerisinde ya da bireysel beklentilerle, sıklıkla bu gerçeğin unutulduğunu gözlemliyoruz.
Siparişlerimizde benzerleri arasından kendi markamızı
seçmeyi atlıyoruz, Çağdaş Eczacılar Laboratuvarının
kendimize ait olduğunu unutup herhangi bir firmaymış
gibi sıradanlaştırıyoruz.
Gücümüzün farkında değiliz; hergün sadece bir adet
Çağdaş markalı ürünümüzü satarsak, binlerce kooperatif ortağı eczacı olarak bu kurumu hangi noktalara taşıyabilir ve daha neler yapabiliriz lütfen bir hayal edin.
Böylelikle satışında olduğu gibi ilacın üretiminde de, varız diyebilir, eczacı olarak kendi ürettiğimizi sunmanın,
birlikte kazanmanın keyfini ve onurunu yaşayabiliriz.
Sevgili meslektaşlarım gün dayanışma günü, birlikte başarma günü.
gazeteedak
Serdar Eczanesinde Atık İlaç Toplama Noktası Oluşturuldu
8
EDAK
ECZA
KO O P .
KURUM
HABERLERİ
Marmaris Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu, Atık
İlaçların çevreye verdiği zararları engelleyebilmek için
‘Atık İlaç Toplama Noktası’ oluşturdu.
Projemizin bu ayağında atık ilaçların toplama noktasını
oluşturduk. Artık Marmarislilerin atık ilaçlarını ulaştırabileceği bir nokta var” dedi.
bir şekilde ilaç kullanmayarak ilacımızı akılcı kullanmış
oluyoruz. İlaçlarımızı akılcı kullanarak hep birlikte dünyamızın geleceğini korumuş oluruz” dedi.
Son kullanma tarihi geçmiş veya kullanılmayan ilaçların toplanabilmesi için Marmaris’te bulunan Serdar
Eczanesi’nde ‘Atık İlaç Toplama Noktası’ kuruldu.
Şayak atık ilaçların doğada çok büyük yıkıcı etkilerinin olduğunu söyleyerek sözlerine şöyle devam etti, “
Atık ilaçlar doğada çok büyük yıkıcı sonuçlara neden
olabilmektedir. Çöpten veya kanalizasyondan doğaya
karışarak bazı bitkilerin yok olmasına veya zararlı hale
gelmesine, bazı hayvanların mutasyona uğramasına
(iki başlı, 3 ağızlı, 2 gözlü olmaları gibi), ve insanlarda
da günümüzün en büyük problemlerinden biri olan hormon bozukları ve kısırlık gibi bir çok zararlı sonuçlar doğurmaktadır. Peki bizler atık ilaçların çevreye zararlarını
önlemek için ne yapabiliriz. İlaçlarımızı akılcı kullanarak
atık ilaçların varlığını büyük oranda azaltmış oluruz. Öyleyse akılcı ilaç kullanımı nedir? Doktorumuzun yazdığı
doğru ilacı, doğru şekilde (yani zamanında ve önerilen
miktarlarda)kullanarak ve doktor tavsiyesi dışında hiç-
Serdar Eczanesi Sahibi Serdar Karaağaç da ilaçların insan sağlığını koruması açısından önemli bir yere sahip
olduğunu ancak yanlış şekilde atıldığı takdirde zehirli
etkiye sahip olabileceğinin altını çizdi. Karaağaç,” İnsan sağlığında çok önemli bir yere sahip olan ilaçlarımız
yanlış şekilde atıldığı takdirde bir zehire dönüşebilmektedir. Çevreye zarar verebilecek kimyasallar içermektedir. Bu konuya duyarsız kalmamız mümkün değildir.
Burada oluşturduğumuz atık ilaç toplama merkezine
bütün vatandaşlarımız kullanmadığı veya tarihi geçmiş
ilaçlarını getirebilirler” diye konuştu.
Konuyla ilgili açıklama yapan Tıbbi Tanıtım ve Pazarlama Programı Öğretim Görevlisi Neşe Şayak, amaçlarının
atık ilaçların doğayı ve sağlığı nasıl etkilediğini ve akılcı
ilaç kullanımı hakkında vatandaşları bilgilendirmek olduğunu belirtti.
Şayak yaptığı konuşmasında, “Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu olarak
atık ilaçların çevreye zararları hakkında Marmaris halkını bilinçlendirmek için bir proje düzenledik. Geçtiğimiz
günlerde bu konu üzerine bir seminer düzenlemiştik.
Konuşmaların ardından öğrenciler yanlarından getirdikleri kullanılmayan ilaçları ‘Atık İlaç Toplama Noktası’ na
bıraktı.
14 Mayıs Eczacılık Bayramı Ata’nın Huzurunda Kutlandı
lık ile ilgili sorumlu müdür ve yardımcıları, İzmir Eczacı
Odası Yönetimi ve çalışanları ile EDAK Ecza Kooperatifi, Çevreci Eczacılar Kooperatifi, Çağdaş Eczacılar
Derneği Yönetimi hazır bulundu.
Törende açış konuşmasını yapan İzmir Eczacı Odası
Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı Tuncay Sayılkan “mesleğimizin akademik yılının 174.Yıl dönümü olması
nedeniyle bugün bizim için çok özel bir gün, Uluönder Atatürk’ün huzurunda, Türkiye’nin aydınlık yüzü
İzmir’den Cumhuriyet’in değerlerine ve ülkemizin bölünmez bütünlüğüne olan bağlılığımızı bir kez daha
ifade ederek, ülkenin neresinde ve hangi konumda
olursa olsun eczacılık mesleğini sürdüren, eczacı kimliğini isminin önüne yazmış olarak hangi kuruluşta
görev yaparsa yapsın tüm meslektaşlarımın eczacılık
gününü kutluyor ve hepinize nice sağlıklı yıllar diliyorum.” diye konuştu.
Bilimsel eczacılığın 174. Yılı tüm yurtta olduğu gibi
İzmir’de de törenle kutlandı. 14 Mayıs eczacılık günü
kutlama programı bu yılda İzmir Eczacı Odası, EDAK,
Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Mezunlar Derneği ile
ortaklaşa olarak hazırlandı. İzmir’deki ilk tören Cumhuriyet Meydanı’ndaki Atatürk Anıtına çelenk konulması,
saygı duruşu ve istiklal marşı okunması ile başladı.
Törende, CHP İl Başkan Yardımcısı Dr. Ülkümen Rodoplu,
E.Ü. Eczacılık Fakültesi Dekanı, Öğretim üyeleri, İzmir İl
Sağlık Müdürü ve müdür yardımcıları ile SGK ilaç eczacı-
EDAK Ecza Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Ecz.
Emre Bacanak da akademik kuruluşu kutlanan bir mesleğe sahip olmak bizim için çok gurur verici diyerek başladığı konuşmasında özetle şunları söyledi: “Eczanelerimizde gerçekten de akademik bir mesleği icra edip
etmediğimizi sorgulamanın zamanı geldi. Mesleğimizi
icra ederken de akademik kimliğimizi ortaya koymak ve
bunun üzerinden bir meslek politikası üretmek, hepimizin geleceği için son derece kıymetli ve hayati olacaktır.
Burada bu kadar meslektaş ve kurumumuzun bir arada
olduğu bir platformda bunun üzerinde durmak gerekti-
ğini düşünüyor ve akademimizin bu anlamda bize öncülük yapmasını istiyorum” diyerek meslektaşlarının eczacılık gününü kutladı.
Fakültede Tören
Anıttaki törenin ardından ilaç eczacılık sektörü, eczacılık meslek örgütleri temsilcileri ve akademisyenlerin
katılımı ile Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesinde de
tören yapıldı. Fakültenin Konferans Salonundaki törende açış konuşmasını yapan Dekanı Prof. Dr. Ulvi Zeybek,
Ülkemizde ilk eczacılık eğitiminin akademik takviminin
başlangıcı olarak kabul edilen 14 Mayıs 1839’un bu sene
174. Yıl dönümünü hep birlikte kutlamaktan duyduğu
memnuniyeti dile getirerek başladı. Ülkemizde sayıları
37’i bulan eczacılık fakülteleri ile birlikte eczacı eğitiminin kalitesi ve istihdam sorununun bilincinde olduklarını belirttiği konuşmasında Zeybek, eczacılık eğitimiyle
ilgili standartların/ kriterlerin belirlenmesi gerektiğine
dikkat çekti. Bu sorumluluk bilinci ile öğrencilerin daha
donanımlı ve farklı alanlara da dönük, etkin bireyler olmasını sağlamaya çalıştıklarını ifade eden Zeybek, bu
amaçla meslek içi eğitimlerin yanı sıra öğrencilerin daha
katılımcı olduğu sosyal sorumluluk çalışmalarına da yer
verdiklerini söyledi. Zeybek, bunlar bizim için çok önemli değerler diyerek bu sene fakülte öğrencilerinden Yasin Doğan’ın “Hasta Bilgilendirme Yarışması”nda aldığı
birincilik ödülü ile fakültenin genç öğretim üyelerinden
Prof. Dr. Arzum Erdem’in 2013 Bilim Ödülü’nü kazanmasından ötürü duyduğu memnuniyeti ayrıca dile getirdi.
gazeteedak
ÇEKOOP 3. Olağan Genel Kurulu Yapıldı
EDAK
ECZA
KO O P .
KURUM
HABERLERİ
“Çevreci Eczacılar Kooperatifi
gönüllüleri ile büyüyor”
Çevreci Eczacılar Kooperatifi (ÇEKOOP)’un 3.
Olağan Genel Kurul Toplantısı 25 Mayıs 2013 tarihinde İzmir’de yapıldı. Çevreci Eczacılar Kooperatifi (ÇEKOOP) Yönetim Kurulu Başkanı Ecz.
Şule İlkkurşunlu atık ilaçlar konusunda her ilde
etkin olmayı amaçladıklarını ve bunun çözüm
noktası olarak ÇEKOOP’un görülmesi gerektiğinin altını çizerek, meslek örgütlerini bu konuda
daha duyarlı olmaya çağırdı. İlkkurşunlu, “Atık
ilaç konusunda yetkili merci ÇEKOOP olmalı, eczacı olmalıdır. Bu alanı da meslek dışına kaçırmayalım “ mesajını verdi. Toplantıda söz alan
eczacı örgütü temsilcileri ve davetliler, eczacı
kooperatiflerinin çevreye ve ülke ekonomisine
bulundukları alanlarda öncülük yaparak katkı
koymaya devam ettiklerinin altını çizdiler.
Çevreci Eczacılar Kooperatifi – ÇEKOOP’ un 3. Olağan
Genel Kurulu, 25 Mayıs 2013 tarihinde İzmir Buca Belediyesi Meclis Salonu’ nda yapıldı. ÇEKOOP Başkanı Ecz.
Şule İlkkurşunlu, 2. Başkan Ecz. Adnan Aygan, Yönetim
Kurulu Sekreter Üyesi Ecz. Birsel Gültekin ve Yönetim
Kurulu Üyeleri Ecz. İldeniz Şahin, Ecz. Gülen Alkan, Ecz.
Seval Ünlüerler ve Ecz. Cemaleddin Saraç, üyelerin oyları ile güven tazeledi. Toplantıya, İzmir Eczacı Odası ve
EDAK Ecza Kooperatifi Yönetim Kurulu Üyeleri ile ÇEKOOP ortakları ve gönüllüleri katıldı.
Açılış konuşmalarını ÇEKOOP Başkanı Ecz. Şule İlkkurşunlu, İzmir Eczacı Odası ve Çağdaş Eczacılar Derneği
İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Ecz. Barış Özgen ve
EDAK Ecza Kooperatifi Yönetim Kurulu Üyesi Ecz. Ayşem Jale Kıhtır yaparak Divan Başkanlığı’ na Ecz. Vecihi
Özerdemli, kâtip üyeliğine ise Ecz. Arzu Tan ve Ecz. İlknur
Aras oy birliği ile seçildi. Yönetim Kurulu faaliyet raporu Yönetim Kurulu üyesi Ecz. Seval Ünlüerler, denetleme
kurulu raporu Denetleme Kurulu üyesi Ecz. Eda Çağında,
2012 yılı gelir – gider farkı ve taslak bütçe ise Sekreter
üye Ecz. Birsel Gültekin tarafından okundu. Okunan raporlar ile bilanço, gelir – gider farkı hesapları ve 2013
taslak bütçesi genel kurula katılan 26 ÇEKOOP ortağı
tarafından, ayrı ayrı yapılan oylama sonucunda oy birliğiyle kabul edildi.
ÇEKOOP Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. Şule İlkkurşunlu toplantıda açış
konuşmasını yaparken…
“Sadece atık ilaç değil, dünyada sürdürülebilir
ekoloji hedefimiz…”
Açış konuşmasında İlkkurşunlu, ÇEKOOP’un üç yıl önce
atık ilaç ile yola çıktığını ve atık ilaç çalışmalarını yurdun
tüm kurumlarına yaygınlaştırarak bu konuda yetkilendirilmiş kuruluş olmak için çalışmalarına devam ettiklerini
belirtti. Bugün 360 üyemiz var ve bu 360 üyenin yarısından fazlası diğer illerimizde diyen İlkkurşunlu; üye sayısının her geçen gün artmasından duyduğu memnuniyeti
dile getirerek “Diğer illerdeki eczacılarda atık ilaç konusunda bir şeyler yapmaya çalışıyor bu eczacılar arasında çok önemli bir olgu oldu. Kurumlar arasında da ciddi
bir bilgi birikimi oluştu. İlaç ve tıbbi cihaz kurumu da artık eczacıların tüm ilaçlarını imha ettirdiğine dair belge
isteniyor. Bu da bizce çok önemli’ diye konuştu.
Ecz. Barış Özgen/ İzmir Eczacı Odası Yönetim Kurulu Üyesi
“meslek örgütlerimizin çevre ayağının da olması gurur verici”
Açış konuşmalarının ardından söz alan İzmir Eczacı Odası ve Çağdaş Eczacılar Derneği İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Ecz. Barış Özgen, mesleki örgütlerin önemine
değinerek, eczacıların büyük bir camia olduğunun altını
çizdi. Böylesine büyük bir camianın içinde çevre ayağının da olması ayrıca gurur verici diyen Özgen, “ben de
bu nedenle ÇEKOOP’a üye oldum” dedi.
Atık Kâğıtlar Çağdaş’a
Genel Kurul Toplantısında ÇEKOOP’un yeni projelerinden de söz eden İlkkurşunlu, ÇEKOOP’un Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ile işbirliği içinde burs
bağışında bulunduklarını da belirterek, “Atık kâğıttan
kazandığımız parayı ÇYDD’ne aktarıyoruz. Ne kadar
olduğu hiç önemli değil, önemli olan ne kadar çok olduğumuz. Bu konuda siz de atık kâğıt toplayarak, Çağdaş
aydın çocukların yetişmesinde katkıda bulunabilirsiniz”
dedi.
“Teknolojik gelişmeler ile daha iyi ama daha
bilinçsiz bir hayata doğru gidiyoruz…”
Oylama bitiminden sonra ortaklardan gelen sorular yanıtlandı. ÇEKOOP’ un son bir senede hızla devam eden
eğitim çalışmaları ve gelinen nokta, Yönetim Kurulu üyesi Ecz. Cemaleddin Saraç tarafından kısaca anlatıldı.
Genel Kurul sonunda ortaklardan gelen dilek ve temenniler alınarak fikir alışverişleri yapıldı. Genel Kurul bitiminde ise ÇEKOOP genel kurullarında geleneksel bir hal
almış olan el yapımı ikramlar, gelen ortak ve misafirlere
sunuldu.
bilinçsiz bir hayata doğru gidiyoruz. Biliyoruz ki, teknoloji kullanmak sosyal gelişmişliğin bir göstergesi değil
artık çünkü 2011 senesindeki rakamlara göre teknoloji
kullanımı ile havaya 38.2 milyar ton karbon salınmış,
Çin yılda 10 milyar ton, ABD 5.9 milyar ton karbon salmış
yani daha bilinçsiz bir tüketime doğru gidiyor dünya ve
daha fazla kirleniyor. Malum biz de eczacıyız ve maalesef yaşadığımız ülkede ilaçta da aynı bilinçsizlik devam
ediyor o nedenle bu kooperatifin yaptığı iş çok önemli.
Daha temiz bir dünya bırakmak fark etmek den geçiyor.
Bu konuda kooperatifimiz büyük bir görev edinmiştir.
Umarım etrafındaki halkayı genişleterek aydın insanlar
olduğumuzu ve toplumu aydınlatmak görevimizin de olduğunu unutmamamız gerekir”
ÇEKOOP Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. Şule İlkkurşunlu
toplantıda yaptığı açış konuşmasında ÇEKOOP’un kuruluşunda emeği geçen meslektaşlarına ve kooperatif yöneticilerine teşekkür etti. İlkkurşunlu, ÇEKOOP denince
artık 3. Yılımızı dolduran bir kooperatif olarak, sadece
atık ilaç ile değil, “Dünyada sürdürülebilir ekoloji” kavramı ile de yolumuza devam edeceğiz” diye konuştu.
Divan Kurulu Başkanı Eczacı Vecihi Özerdemli konuşmasını yaparken…
ÇEKOOP Yönetim Kurulu Üyeleri bir arada…
9
Divan Başkanlığına seçilen Ecz. Vecihi Özerdemli yaptığı teşekkür konuşmasında Hürriyet gazetesi yazarlarından İsmet Berkan’in bir yazısına değindi. Bu yazıda
Berkan’den alıntı yapan Özerdemli, özetle şunları söyledi. “Hep Türkiye’nin yarını bugününden daha iyi olacağına ve gelecek kuşakların anne babalarından daha
müreffeh bir hayat süreceğine inanılır. Ama TEPAV İktisatçısı Bilge Aslankurt’un derlediği rakamlara göre gelecek kuşakların yüzde 60’ının eğitim seviyesinin kendi
anne babasından daha yüksek olmadığı görülüyor. Bu
da gelişen teknolojiler ile daha bilinçli hale gelemeyeceğimizi gösteriyor yani daha iyi bir hayat ama daha
EDAK Yönetim Kurulu Üyesi Ecz. Ayşem Jale Kıhtır
“Gelecekte ÇEKOOP mesleğimiz için ayrı bir
marka değeri olacak…”
Özgen’in ardından kürsüye gelen EDAK Yönetim Kurulu Üyesi Ecz. Ayşem Jale Kıhtır da, “eczacı camiasında
hala ÇEKOOP olarak çok fazla adımız duyulmasa da,
toplumsal farkındalığın yaratılmasın da ÇEKOOP’un çok
büyük bir yeri var” dedi. Kıhtır, “bugün atık ilacın tehlikeli atıklardan çıkıp diğer atıkların içinde yer almasında
ÇEKOOP’un çok önemli bir katkısı var. Bunu toplumumuz
için yapıyoruz. Ve gelecekte de ÇEKOOP’un mesleğimize çok itibar kazandıracağına ve ayrı bir marka değeri
oluşturacağına inanıyorum.” diye konuştu.
Toplantıda daha sonra, Çevreci Eczacılar Kooperatifinin 2012 yılına ait Çalışma Raporu, Finansal Raporlar
ve Denetleme Kurulu Raporu’nun okunmasını ardından
raporlara ilişkin müzakerelere geçildi. Söz alan delegeler, ÇEKOOP faaliyetlerine ilişkin görüş ve önerilerini dile
getirdiler. Yapılan oylamada yönetim ve denetim kurulu üyeleri oybirliği ile ibra edildiler. 2012 yılı bütçesinin
görüşülüp oylanmasının ardından Genel Kurul Toplantısı
sona erdi.
10
gazeteedak
EDAK
ECZA
KO O P .
KURUM
HABERLERİ
şırken 3. kuşak çok kısa bir zaman sonra kültürleri ve tüm
kurumları devralmaya geleceğinin sinyallerini vermektedir. Bu son derece önemlidir. Çünkü 3.kuşak bilgi teknolojilerini çok iyi kullanan çok hızlı düşünen ve hayata
global bakmayı iyi bilen muhteşem bir nesil. Dünya da
ve özellikle de ülkemizde birçok kurum 1.kuşağın kontrolündedir. Bunların başında da siyasi partiler gelmektedir. Gezi olaylarında 1.kuşak ile 3.kuşak karşı karşıya
gelmişlerdir. Ve birbirlerini anlayamamışlardır. Çünkü Siyasi partilerin içinde kuşak çatışmasını absorbe edebilecek 2.kuşaktan insanlar yoktur. Olan gençlik kollarının
da etkinliği yoktur.
İşte bu nedenle kısa bir süre sonra ülkemizdeki tüm kurumlarda 1.kuşaktan 3.kuşağa geçiş yaşanacaktır. Ve
bu geçişler sert kuşak çatışmalarına sahne olacaktır. Bu
kuşak çatışmalarının akabinde ise devirerek idareyi ele
alma kaçınılmazdır. Böyle bir yöntemin tabi ki ciddi yan
etkileri olacaktır.
Ecz. Emre Bacanak /
EDAK Ecza Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı
“Diren Gezi, Çabuk Ol EDAK!..”
Değerli Meslektaşlarım,
Dünyamız bir süredir Gezi Parkı direnişine şahitlik ediyor. Hepimiz bu olayları çok yakından takip ettik ve sayısız açıdan değerlendirdik. Bu olayın sadece bir doğayı
koruma direnişi olmadığını, tüm dünyaya tokat gibi çarpan sosyolojik olguları içinde barındırdığını anlamayan
yoktur sanıyorum. Anlamayanlar varsa büyük ihtimalle
işlerine gelmiyordur.
Gezi direnişinin ilk günlerinde konuyu siyasi algılayıp
kendi lehine siyasileştirme çabasına giren tüm siyasetçilerin siyaset anlayışının nasıl çöktüğünü gördük. Konuyu medyatik görmediği ya da görmezden geldiği için
daha önemlisi medyanın gücünün tarafsızlıktan geldiğini unutan Türk medyasının tek siyaseti mizah olan sosyal
medyanın saflığı karşısında nasıl ezildiğini de hep birlikte izledik.
Eminim ki Gezi direnişi hakkında söylenecek sayısız söz
ve anlatılacak sayısız hikâye vardır. Ama bana kalırsa
Gezi; ülkemizdeki hatta dünyadaki herkesin ve her kurumun ciddi dersler çıkarması gereken tarihi bir tokattır.
Ülkeleri yöneten partiler siyaseti, geçen yıllar içerisinde sadece devletleri yönetir olmuşlardır. Toplumları bir
şeyin arkasında toplayabilmek için mutlak surette ortak
ideolojilere ihtiyaç vardır. Bu günkü siyasi partilerin temsil ettiği ideolojilerin tamamen içi boşalmış durumdadır.
Çünkü hükümetler devletleri sadece bir işletme gibi
görmekte ve halkın ise bu işletmenin ekonomik varlığının sürdürülebilmesi için gerekli olan iş gücü olduğunu
var saymaktadır. Bu tür bir devlet yönetim anlayışının
dayanağı siyasetin finansmanının halk tarafından değil
sermaye grupları tarafından sağlanıyor olmasıdır. Yani
bunun anlamı parayı veren için siyaset yapılmasıdır. Bu
anlayışın var oluşunun ispatı ise Gezi olaylarında da yakından şahit olduğumuz medyanın taraflı yayın politikası ve gün geçtikçe ciddiyetini kaybeden ve imaj danışmanlarının cirit attığı bir sahne şovuna dönüşen siyasi
parti seçimleridir.
İşte tam bu noktada Gezi direnişi ile genç nesil bütün
Türk siyasetçilerine iki tane tokat patlatıvermiştir. Sadece insani normları baz alarak yaptıkları partiler üstü
eylemlerle sanki bir ideolojileri varmışta bu ideolojiler
çerçevesinde ülkelerine hizmet ediyorlarmış gibi davranan siyasi partilere “Kral çıplak” demişlerdir.
Yani “Biz siyasi partilerin aslında geçerli bir ideolojisinin olmadığının farkındayız. Sizlerin bizim direnişimize
takacağı isim ne olursa olsun biz halk için üretilmeyen
her türlü siyasete ve özellikle de dayatmaya karşı duracağız. Ve satılabilen ya da satın alınabilen medya ise bilişim zekâsı karşısında sadece kâğıttan birer aslandır.”
demişlerdir.
Değerli meslektaşlarım,
Bence Gezi direnişinin anlamı budur. Ve bu yüzden tüm
dünya için son derece önemli sosyolojik bir algılama biçimin ilk kıvılcımıdır. Peki, bu sosyolojik tokattan biz EDAK
ve EDAK eczacıları olarak nasıl bir ders çıkarmalıyız?
Sektörümüzde ve mesleğimizde tarihi bir dönüşüm sürecini yaşıyoruz. Bildiğimiz tüm ezberler bozuldu. Gerek
eczacılık mesleğini, gerek eczanelerimizi, gerek depoculuk işini, gerekse kooperatifçilik anlayışını yeniden
sorguluyor, yeniden yorumluyor ve yeniden inşa etmek
üzere hep birlikte çalışıyoruz.
EDAK ve EDAK eczacıları özelinde bu yeniden yorumlama ve yeniden modelleme süreci, aslında son altı-yedi
yılına benim de şahitlik ettiğim ve içinde bulunduğum
bir kültürel devir teslim sürecini de ifade etmektedir.
EDAK kültürünün 2. Kuşağa devir teslim süreci aslında
ülkemizde pek sık göremediğimiz tüm kurumlara örnek olacak bir yöntemle başlamıştır. Bu yöntem EDAK
yönetiminin belli bir süre iki kuşağın birlikte çalışmasını
takiben 2.kuşağa bırakılmasıdır. Ancak bu sadece bir
başlangıçtır. Çünkü bahsettiğimiz konu 35 yıllık kültür
birikimine sahip dev bir kurumdur. Devir teslim sadece
yöneticilerin değişmesi ile değil devamında kurumun
tüm paydaşlarının yani çalışanlarından ortaklarına, ortaklık anlayışından iş yapış şekline kadar her konunun
yeniden yorumlanması ve gerekiyorsa ana omurgası
sarsılmadan yeniden modellenmesini dahi gerektirebilecek bir kültürel devir teslim sürecidir.
Bu sürecin en sağlıklı ve en başarılı şekilde geçirilebilmesi için kurumun her noktasında son derece yavaş ve hassas davranılmıştır. 30 yılda edinilen ve EDAK’ın temelini
oluşturan kültürel kazanımlar korunmuştur ve daima da
korunmalıdır. Ancak Gezi olayları bizim içinde son derece ciddi bir tokattır.
3. kuşak geliyor
Gezinin EDAK için anlamı şudur; bizler kültürel devir teslim sürecinin sağlıklı geçirilmesi ile aynı anda sektörel
yeniden modellemeyi gerçekleştirmek konusunda çalı-
Bu nokta da EDAK son derece şanslı ve avantajlı bir konumdadır. Çünkü EDAK şu anda yöneticiler bazında
1.kuşaktan 2.kuşağa görev teslimi yapılmış ve kültürel
devir teslim sürecini yaşamaya devam etmektedir. Bizler ise son derece hızlı bir biçimde bu süreci tamamlamalı ve derhal 1.kuşaktan öğrendiğimiz yöntemle 3.kuşağa devretmek üzere hazırlıklara başlamalıyız. Kurumu
buna hazır hale getirmek mecburiyetindeyiz. Çünkü
1.vitesten önce 2’ye sonra 3’e geçmek aracın sarsılmadan yol alması için son derece önemlidir. Ancak çok yol
almak istiyorsak 3.vitese mümkün olduğunca çabuk
geçmeliyiz.
Bu noktada genç kuşağın mesajı son derece açıktır;
“Diren Gezi,
Çabuk Ol EDAK!..”
11
gazeteedak
Soğuk Zincir Uygulamalarımız Dünya Sağlık Örgütü’ne
Örnek Oluyor!
EDAK
ECZA
KO O P .
KURUM
Bu yıl dördüncü kez EDAK’ı eğitim programı içine dahil eden WHO katılımcıları ile birlikte “hastalıkta, sağlıkta sizinleyiz!”
dedik…
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Parenteral
Drug Association (PDA) ve Tıp Kurumu tarafından düzenlenen “İlaç’ta Soğuk Zincir Yönetimi Gezici Eğitimi” kapsamında
EDAK Ecza Kooperatifini ve kooperatif
ortağı 4 eczaneyi ziyaret etti.
3-8 Haziran tarihlerinde İstanbul, Bursa, Balıkesir ve
İzmir’de Türkiye’nin aşılama ve ilaç depolarıyla ilgili
üniteleri, soğuk hava depoları ziyaret eden Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nun kurs direktörü Dr. Ümit Kartoğlu
yaptığı açıklamada ziyaret ettikleri kurumlarda katılımcılarının işleyiş ve uygulamalar hakkında deneyim
kazandıklarını belirtti. Ziyaretlerinin asla bir denetim olmadığını altını çizerek vurgulayan Kartoğlu, “kurumlar
HABERLERİ
Eczacı Tülay Naras Yeşilyurt’taki eczanesinde Dünya Sağlık Örgütü (WHO) kursiyerlerini ağırladı.
Soğuk zincir uygulamaları eczane ayağı hakkında bilgiler verdi.
da yaptığımız değerlendirmelerden yararlanıyor” dedi.
EDAK’ı, kooperatif olmasının avantajları ile ortaklarına
ilaç satışı yapan özel birim olarak seçtiklerini ifade eden
Kartoğlu “EDAK’ı dört yıldır ziyaret ediyoruz. Soğuk
zincir kurallarının güzel uygulandığı, katılımcıların uygulamayı yerinde görerek deneyim kazandığı bir ziyaret
oluyor.” diye konuştu.
Eğitim, ilaçların bozulmadan uygulama noktalarına
ulaştırılması, soğuk zincir koşullarının bir ülke ölçeğinde
diğer ülke katılımcıları tarafından incelenmesi; tartışılması ve var olan bilgilerin, pratik uygulamaların yerinde
görülerek tazelenmesi, ilaç ve aşı naklinde ülkeler arası
karşılıklı bilgi ve deneyim paylaşımını sağlamayı amaçlıyor.
7 Haziran Cuma günü EDAK Ecza Koop.’un İzmir Işıkkent’teki merkez binasında Mali İşler Direktörü Fikret
Çolak’ın EDAK sunumunun ardından eğitimlerini gerçekleştiren WHO Katılımcıları EDAK ziyaretlerinin ardından
EDAK ortağı eczanelerden 4 tanesini de ziyaret ederek,
eczanelerde soğuk zincir uygulamalarını yerinde izlediler.
EDAK Ecza Koop. 34. Olağan Genel Kurul Toplantısı Gerçekleşti
28 Nisan 2013 Pazar günü, E.Ü. Atatürk
Kültür Merkezi’nde ortaklarının katılımı
ile gerçekleşen EDAK Ecza Kooperatifi
Olağan Genel Kurul Toplantısında, gündemde yer alan maddeler görüşülerek
karara bağlandı.
1979 yılından beri eczacı ortaklarına üretim, temin ve
dağıtım konularında hizmet götüren EDAK Ecza Kooperatifi 34. Olağan Genel Kurul Toplantısı, meslek örgütleri
üst birliklerinin yönetimleri, birim kooperatiflerin yönetimleri ve faaliyet bölgesindeki kooperatif ortaklarının
katılımları ile gerçekleşti. 28 Nisan 2013 Pazar günü,
İzmir’de E.Ü. Atatürk Kültür Merkezi’nde, 182 ortağın
asaleten ve 1095 ortağın
temsilen katılımı ile toplam
1277 kooperatif ortağının
katılımı ile gerçekleşen EDAK
Ecza Koop. 34.Olağan Genel
Kurul toplantısı Başkan Ecz.
Emre Bacanak’ın açış konuşması ile başladı. Ardından
Divan Heyeti seçimi yapıldı.
Genel Kurul Divanı’nın seçiminin ardından Atatürk ve
Türk büyükleri adına yapılan
saygı duruşu ile toplantı başladı. Divan Başkanlığı’na Ecz.
Mustafa Akif Sezen, II. Divan
Başkanlığı Ecz. Eda Çağında, Yazmanlıklara Ecz. Seval Ünlüerler ve Ecz. Hikmet
Taştan oy birliğiyle seçildi. Divan’ın oluşturulmasından
sonra kürsüye gelen Türk Eczacıları Birliği(TEB) Merkez
Heyeti Saymanı Eczacı İsmail Başdil, İzmir Eczacı Odası
Başkanı Eczacı Tuncay Sayılkan, Milli kooperatifler Birliği Yöneticisi Eczacı Ali Ünal, Tüm Eczacı Kooperatifleri
Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı Abdullah Özyiğit
birer konuşma yaptı.
Açış konuşmalarının ardından gündem maddelerine geçildi. Yönetim Kurulunun EDAK gelecek stratejilerini anlattığı sunumun ardından söz alan EDAK üyeleri görüşlerini bildirdiler; ardından 2010-11-12 yılına ait bilanço ve
gelir gider hesapları ile yönetimin ibrası Genel Kurul’un
onayına sunularak oy çokluğu ile kabul edildi.
Genel Kurul sırasında, EDAK kuruluşları Çağdaş Eczacılar Laboratuvarı ve Edakom Ltd. Şti ve Tek Sigorta Ltd.
Şti. stantları ile ortaklarımıza aydınlatıcı bilgiler verdiler.
Genel kurul fuaye alanından güzel enstanteneler yakaladık.
İşte bunlardan biri…
12
gazeteedak
“Güvenli ve Sağlıklı Cinsel Yaşam”
Projesi’nde Eğitimcinin Eğitimi
EDAK
ECZA
KO O P .
KURUM
HABERLERİ
Özgür Köşe
Benzeri olmayan ilginç bir ata mesleği,
Beyaz önlüklü eczacılar çarşı pazarın meleği…
Hastalar çeşitli, ihtiyarı genci, ak, kara saçlısı,
Eli çantalı satıcılar, eczanenin sevimli belası…
Sabah akşam neler görüyoruz, neler…
Yazdırmadan ödünç ilaç almak isteyenler,
Doktorun lafını, değiştirip taşıyanlar,
Hastalığının hikâyesini saatlerce anlatanlar,
Şöyle geçerken beş dakika uğrayanlar,
iki saat çene çalıp zamanımızı çalanlar…
Reçete getirip ‘aman aynısı olsun’ diyenlere alıştık.
Zaman zaman eşdeğeri zehir sayanlarla kapıştık…
EDAK ve Bayer İlaç Firmasının işbirliği
ile düzenlenen “Güvenli ve sağlıklı cinsel yaşam” konulu eğitim toplantısının
ikinci ayağı olan ve tamamı gönüllü eczacılardan oluşan katılımcılara yönelik
‘eğitimcinin eğitimi’ İzmir’de gerçekleşti.
Katılımcılar, önümüzdeki dönemde İzmir
dışındaki meslektaşlarına eğitim verecekler.
EDAK Akademi eğitimleri kapsamında Bayer Firması ile
işbirliği içinde gerçekleştirilen “Güvenli ve Sağlıklı Cinsel Yaşam” hakkındaki eğitimlerin ikinci ayağı 8 Haziran
Cumartesi günü İzmir Kaya Otel’de gerçekleştirildi. 23
Mart’ta düzenlenen ve 100’ü aşkın eczacının katıldığı
ilk eğitimin ardından proje kapsamında gönüllü olan 18
eczacıya yönelik düzenlenen“eğitimci eğitimi” 2 oturum olarak gerçekleşti. Halkımızı özellikle üniversite çağındaki gençlerimizin “Güvenli ve sağlıklı cinsel yaşam”
konusundaki bilgi eksikliklerini giderebilmek amacıyla
gerçekleştirilen eğitimi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın
Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.
Dr. Sezai Şahmay sundu. Eğitime ülkemizin kanayan yarası istenmeyen gebeliklere, çocuk gelinlere ve anne-çocuk ölümlerine dikkat çekerek başlayan Şahmay, planlı
ve istenen gebelikler ve tedavi yöntemleri, kadın ve
çocuk sağlığı, doğum kontrol yöntemleri, doğru ilaç kullanımı ve ilaç etkileşimleri hakkında eczacılara detaylı
bilgiler verdi. Özellikle üniversite öğrencilerinin yoğun
olduğu bölgelerdeki eczacıların sık karşılaştıkları, ertesi
gün haplarının bilinçsiz ve yanlış kullanımlarının artması
ile ilgili bir soru üzerine Şahmay, “gençler doğum kontrol
yöntemleri hakkındaki en doğru bilgileri hekim ve eczacılarından alabilirler ve onlara danışmadan ilaç kullanmamalılar” dedi.
Zevklerimiz uymayınca, sabrımıza sığınırız,
yasaklama - doğruyu göster
yasaklamak çözüm değil - doğrusunu öğret
yasaklama - doğru olanı anlat
Kulüpçüler gelir, tartışma başlar, la havle çekeriz,
yatıştırıp onları, biraz rahat ederiz.
Kaynanalar gelir, gelinlerden yakınırlar,
gelinler ise bildiklerini söylemeye sıkılırlar.
Biz ilaç kadar moral destek de veriyoruz,
sosyal yardımı bu suretle sağlıyoruz.
‘günde üç defa tok karına yutulacak’
durma tekrarla, ne yapsan unutulacak.
Malını satmak için çırpınan firmalar,
söylenenler tekrar ise kulakları tırmalar.
Ne mutlu bazı eczanelere, almıyor, ne yüzdeyi,
ne farkı,
Ecz. Meryem Karadeniz –Muğla
Sevgili Ailem, bu sene EDAKAKADEMİ eğitimlerinin eksikliğini hissederken Bayer işbirliği ile düzenlenen bu
eğitim bir nebze özlemimizi giderdi. Eczacılar olarak
sağlık danışmanlığı rolümüzün kültürel yapımızdan ileri
gelen en üstü örtülü yanı cinsel sağlık konusu idi... Hasta çekinir, soramaz, eczacılar ve teknisyenler tereddüt
eder soru sormaya ve sorun ilerleyerek yaşam kalitesini
düşürmeye devam eder... Bu eğitim biz eczacıları taşın
altına elimizi atmamızın gerekliliğini kanıtladı. Sayın Sezai Hocamızın oral kontraseptifler hakkındaki bilgilendirmeleri ve kimlere ne tip ilaç önerebileceğimiz, neyi
ne zaman kullanacağımız, olası yan etkiler yani kısaca
klinik eczacılık adına güzel katkı sağladı. Bu eğitimin sadece İzmir Merkez ile sınırlı kalmaması ve erkek sağlığı
için de bir eğitim düzenlenmesi ümidindeyim... Emeği
geçen tüm ailemin ellerine sağlık...
Ecz. Engin Dünyaoğulları “Gençler ertesi gün
haplarını yanlış kullanıyor”
nasıl dönüyor acaba, böyle eczanelerin çarkı.
Eskiden, biz, nice cömert eczaneler gördük,
sonunda böylelerini törenle tarihe gömdük.
Masraflar gün geçtikçe durmadan artmaktadır,
ödeyemeyen eczacılar, işyerinden kaçmaktadır.
Çok şükür bilinçli hastalar da geliyorlar,
yöneltilen sorular ile bizi mutlu ediyorlar.
Keşke her meslek, eczacılık gibi düzgün olsa,
başkaları, onları örnek almıyor oysa.
Eczacılar halkımızla daima haşır neşir,
gariban yurttaşım, ilgi ile bile iyileşir.
Muayene borcunu duyan hasta baş kaldırıyor,
açıkgöz devlet alacağını bize aldırıyor.
Her gün başkasının parasını alıvermekten usandık,
olduk bir tahsildar,
Devletimiz düzeltir sandık…
EDAK ortaklarından, İzmir Buca’da eczanesi bulunan
Eczacı Engin Dünyaoğullarının fikir öncülüğünde başlayan proje kapsamında; gençler doğru doğum kontrol yöntemleri üzerine bilgilendirilecek. Dünyaoğulları,
“Gençler ertesi gün haplarını yanlış kullanıyor, çok mecbur kalındığında kullanılması gereken bu ürünü doğum
kontrol ilacı yerine ve sık aralıklarla kullanmak ileride
başka hastalıklara davetiye çıkarabilir. Bu konuda her
başvuranı uyarmalı ve bilgilendirmeliyiz, reçeteli hale
getirilmesi çözüm değil” dedi.
İzmir dışındaki bölgelerimizde gerçekleştireceğimiz eczacı eğitimlerine gönüllü eczacılar ile devam edilecek.
bir de, herşeyi çok bilenlerden sıkılırız.
Eczacı sadece güvenilir bir ilaç uzmanı değildir,
vatandaşın dert ortağı, sırlarının belleğidir.
Bu meslekte kırk yıldır acı tatlı günler geçirdik,
bize inananlara şifalı ilaçlar içirdik.
Ey eczacı, bu meslek, bilesin, daima var olacak.
Bilgi, hizmet ve kaliten, herkese örnek olacak.
Ecz. Halit Karaman - 05.2013
Denizli’de eczanesi bulunan Eczacı Feriha Bahçıvan da eğitim toplantımıza katıldı.
gazeteedak
İstanbul Ecza Koop Güneydoğu Şube açıldı
EDAK
İstanbul Ecza Koop’un Malatya, Elazığ, Diyarbakır ve Mardin illerine hizmet verecek olan
Güneydoğu Şube’si, 9 Mart 2013 Cumartesi
günü, Diyarbakır’da düzenlenen törenle hizmete girdi. Yoğun bir katılımın olduğu açılış töreninde buluşan bölge eczacıları, kooperatif
yöneticileri ve davetliler, Güneydoğu Şube’yi
daha yakından tanıma fırsatı bulurken; ilaç eczacılık alanındaki son gelişmeler ve kooperatif
çalışmaları konusundaki bilgileri paylaşma fırsatı buldular.
Diyarbakır’ın merkez Kayapınar İlçesi’nde bulunan
Şube’nin açılış kurdelesi, davetliler ve kooperatif yöneticileri tarafından birlikte kesildi. Açılışta kısa bir konuş-
ECZA
KO O P .
KURUM
13
HABERLERİ
ma yapan İstanbul Ecza Koop Yönetim Kurulu Başkanı
Ecz. M. Sait Yücel, uzun yıllardır bölge illerinde bulunan
eczacı ortaklarına düzenli olarak Ankara’dan hizmet
götürdüklerini hatırlatarak “ ancak, bölgedeki eczacılarımızdan gelen istekler ve kooperatif hizmetlerine olan
talepler doğrultusunda, dört ilimize de hizmet vermesini planladığımız Güneydoğu Şubemizi Diyarbakır’da
açtık dedi. Ecz. Sait Yücel, İstanbul Ecza Koop’un şube
açmasıyla eczacıların ilaca daha hızlı ve sağlıklı ulaşacağını, kooperatif hizmetlerinden daha fazla yararlanacağını dile getirerek “ilacın eczanelere daha hızlı ve
sağlıklı ulaşması demek; hastanın, yani halkın da ilaca
daha hızlı ve sağlıklı ulaşması demektir” dedi.
İstanbul Ecza Koop’un yeni şubesi Güneydoğu’nun açılış
töreni; başta bölge eczacıları olmak üzere, Eczacı Odaları yöneticileri, Eczacı Kooperatifi yöneticileri ile Diyarbakır ve çevre illerden çok sayıda davetliyi buluşturdu.
Açılış törenine, Eski Parlamenter Ecz. Osman Özçelik,
İl Sağlık Müdürü Sait Avar, Kayapınar Belediye Başkan
Vekili Mahmut Dağ, , DİTAM Başkanı Ecz. Mehmet Kaya,
TB Merkez Heyeti Üyesi Ecz. Yavuz Tatar, İstanbul Eczacı Odası Başkanı Ecz. Semih Güngör, Diyarbakır Eczacı
Odası Başkanı Ecz. Ferat Değer, Malatya Eczacı Odası
Başkanı Ecz. Tahir Özelçi, Elazığ Eczacı Odası Başkanı
Ecz. Hakkı Sönmez, Mardin Eczacı Odası Başkanı Ecz.
Cengiz Bingül ve bölge oda yöneticileri ile birlikte çok
sayıda bölge eczacısı katılırken: Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği II.BaşkanıEcz. Mustafa Turunç, İstanbul Ecza
Koop Yönetim Kurulu Başkan ve üyeleri: Ecz. M. Sait Yücel, Ecz. Rafet Şahin, Ecz. Sami Paslı, Ecz. Ruşen Dündar,
Ecz. Levent Şadi Alemdar, Ecz. Rana Çoruh, Ecz. Özgür
Haras ile Denetleme Kurulu üyeleri: Ecz. Turgay Korkmaz, Ecz. Alper Gürsoy, Ecz.Yavuz Yılmaz, TEKB Delegeleri Ecz. Sevgi Kavak, Ecz. Bişar Demirkapu ve Genel
Müdür Levent Üzün katıldı.
Eczacı Kooperatifleri Eczacı Odası Yöneticileri ile Buluştu
Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği (TEKB) çatısı
altında faaliyet gösteren eczacı kooperatifleri, Türk Eczacıları Birliği (TEB) yöneticileri ve
eczacı odası başkanları ile 2012 yılının son günlerinde Ankara’da düzenlenen bir toplantıda
bir araya geldiler.
21 Aralık 2012 tarihinde Ankara, Mövenpick Otel’de gerçekleşen toplantının açılışında konuşan TEKB Yönetim
Kurulu Başkanı Ecz. Abdullah Özyiğit, 34 yıl önce, eczacı
odaları yöneticilerinin önderliğinde kurulan kooperatiflerin, eczane ekonomisine önemli katkılar sağlayarak
günümüze kadar ulaştığını söyledi.
Abdullah Özyiğit, konuşmasında, 2012 yılında ilk defa
yayınlanan Türkiye Kooperatifçilik Strateji Belgesi ile eczacı kooperatiflerinin ülkemizde uygulanan en başarılı
kooperatif modeli olarak ilan edildiğine vurgu yaparak
“zor bir dönemden geçen, eczacılık mesleğinin geldiği
noktada, eczacı kooperatiflerinin çok daha güçlü hale
gelmesi için tüm eczacılar işbirliği ve dayanışma içinde
olmalıdır” diyerek toplantınıda bu amaçla düzenlendiğini söyledi.
Açılış konuşmasının ardından söz alan, TEB Başkanı Ecz.
Erdoğan Çolak, eczacı kooperatiflerinin önemi ve işlevine vurgu yaptığı konuşmasında; kooperatiflerin eczacıların yapacağı işbirliği ile daha güçlü hale getirilmesi
gerektiğini söyledi.
Toplantıda daha sonra eczacı odası başkanlarına Eczacı Kooperatifleri Bilgilendirme sunumu yapıldı. Bursa
Eczacılar Kooperatifi Başkanı Ecz. Ebubekir Beyri tarafından yapılan sunumda; eczacı kooperatiflerine ait
rakamsal veriler ve pazar bilgileri ve mevcut faaliyetler
eczacı odası başkanları ile paylaşıldı.
Eczacı Kooperatifleri, TEB ve Eczacı Odası yöneticilerinin toplantısı;Geleceğe ışık tutan ve eczacılık mesleğinin her yönü ile ele alındığı bu tür toplantıların tekrarlanması ve eczacı kooperatif dayanışması ile daha sık
bir araya gelinmesi dilekleriyle son buldu.
gazeteedak
14
EDAK
ECZA
KO O P .
KURUM
HABERLERİ
Ecz. Hayati Yalçın Çocuk Resimleri Yarışması Ödül Töreni Yapıldı
Çocuklar Gibi Şendik!
resimleri ile yarışmaya katılan ve başarılı olan çocuklarımızı görüyorum ve bu beni çok mutlu ediyor. Çocuklarımızın mutluluğunu ve gelecek hayallerini bizimle
paylaştıkları için çok mutluyuz. Sizleri gelecekte de
çevresine, sanata ve ülkesine karşı duyarlı, farkındalığı
yüksek bireyleri olarak görmek en büyük dileğimizdir”
dedi. Bacanak, yarışmada son dört yıldır jüri üyeliği yapan Ressam Eczacı Nazan Abacıoğlu’na teşekkür plaketi vererek, mesleğe ve sanata yaptığı katkılardan ötürü
teşekkür etti.
Ecz. Hayati Yalçın Özel Ödülü Gülsüm Beyza Özen’in oldu.
EDAK tarafından bu yıl 17.si düzenlenen “Ecz.
Hayati Yalçın Çocuk Resimleri Yarışması”nda
ödül alan 13 ve sergilenmeye değer görülen 86
eserin sahipleri miniklere ödül ve başarı sertifikaları törenle verildi.
Türkiye’nin öncü ecza kooperatifi EDAK’ın 17 yıldır düzenlediği Ecz. Hayati Yalçın Çocuk Resimleri Yarışması
ödül töreni İzmir Konak’ta bulunan Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. Törene, resimleri
ödül alan ve sergilenmeye hak kazanan çocuklarımız
ve aileleri ile öğretmenleri ve EDAK yönetimi, yöneticileri ve eczacı ortaklarından oluşan çok sayıda davetli katıldı. Çocukların renk renk giysileri ve neşeleri ile
göz kamaştırdıkları törende, 11-14 yaş kategorisinde
ödül alan ve Adapazarı’ndan tören için gelen Sevdiye
Cerrahoğlu’nun yanında getirdiği Türk Bayrağını açması
ile salonda duygulu anlar yaşandı.
günü, saat 19.00’da “E.Ü. Atatürk Kültür Merkezi”nde
açılan “Yarışma Sergisi” öncesinde verildi. Buna göre
Ecz. Hayati Yalçın Özel Ödülü 450 TL, birincilik 300 TL,
ikincilik 200 TL, üçüncülük 150 TL ve mansiyon ödülü
olarak 100 TL hediye çeki olarak belirlendiği yarışmada
ödüle layık görülen resimler EDAK Hayati Yalçın Çocuk
Resimleri Takvimi’nde sergilenmeye hak kazanıyor.
Yarışmada ödül alan 4-6 yaş kategorisine ödül ve başarı sertifikalarını EDAK Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi
Eczacı Uğur Uçar, 7-10 Yaş kategorisine Yönetim Kurulu
Başkanı Eczacı Emre Bacanak, 11-14 yaş kategorisine
Kurumsal İletişim Ve Pazarlama Direktörü Murat Pilavcı
ve Ecz. Hayati Yalçın Özel Ödülü, eşi Ecz. Ülkü Yalçın tarafından takdim edildi.
Ödül töreninde EDAK’tan Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı Emre Bacanak, Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Eczacı
Uğur Uçar, Pazarlama ve Kurumsal İletişim Direktörü
Murat Pilavcı, Üye İlişkileri Yöneticisi Sevgi Elibüyük ve
Kurumsal İletişim Sorumlusu Yeşim Erdemir, Organizasyonlar Sorumlusu Saim Köse ve Üye İlişkileri Sorumlusu
Burcu Yaylacık hazır bulundu.
Ecz. Hayati Yalçın Özel Ödülü
Jürinin yaptığı değerlendirme sonucu;
Kurumsal İletişim ve Pazarlama Direktörü Murat Pilavcı’nın ödülünü
takdim ettiği 11-14 yaş kategorisinde ikincilik ödülüne layık görülen
Sevdiye Cerrahoğlu’nun Türk bayrağını açması salonda duygulu anlar
yaşattı
Türkiye’nin dört bir yanından gelen 689 eserin değerlendirilmeye alındığı, “İçimdeki Mutluluk ve Gelecek
Hayallerim ” konulu yarışmada jüri; Ressam Eczacı Nazan Abacıoğlu ve EDAK Üye İlişkileri Yöneticisi Sevgi
Elibüyük’ten oluştu. Jüri’nin 4-6,7-10,11-14 olmak üzere
3 ayrı yaş kategorisinde değerlendirdiği yarışmada ayrıca “Eczacı Hayati Yalçın Özel Ödülü” de sahibini buldu. Buna göre yarışmaya 7-10 yaş kategorisinden Denizli, Atatürk İlköğretim Okulu’ndan katılan Gülsüm Beyza
Özen Ecz. Hayati Yalçın Özel Ödülüne layık görüldü.
Resimleri ödül alan 13 ve sergilenmeye hak kazanan
86 öğrenciye başarı sertifikaları, 10 Mayıs 2013 Cuma
EDAK Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı Emre Bacanak “çocuklar mutlu
ise biz de mutluyuz” dedi.
EDAK Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı Emre Bacanak ödül
töreninde yaptığı açış konuşmasına yarışmaya katılan
tüm çocuklara teşekkür ederek başladı. Konuşmasında
çocuklara sanat ile uğraşmalarını sağlık veren Bacanak,
“Burada önemli olan katılım göstermek ve sanatla ilgilenmek. Sanatı meslek olarak seçen daha çok insan ile
kentimiz daha yaşanır hala gelecek” dedi. EDAK’ın bu
yarışmayı 17 senedir düzenlediğini belirttiği konuşmasında Bacanak özetle şunları söyledi:“ Kooperatifler
sosyal yönü olan kurumlardır. Ve çocuklarımız bizim için
çok önemli onlar ne kadar mutlu olursa, çevrelerine de o
kadar mutluluk taşırlar. Bugün burada Muğla, İstanbul,
Adapazarı, Osmaniye, Adana, Şanlıurfa, Denizli’den
4-6 yaş kategorisinde
Birincilik Ödülü: Rana Akyıldız - Karşıyaka Ortaokulu AnaokuluKarşıyaka-İzmir
İkincilik Ödülü: Karya Sanver - Özel Ata İlköğretim Okulu-FethiyeMuğla
Üçüncülük Ödülü: Doğa Uzelli – Akıllı Çocuk Anaokulu-İzmir
Mansiyon ödülü- Kamil Özdemir – Acıpayam Anaokulu-Denizli
7-10 yaş kategorisinde
Birincilik Ödülü: İrem Dingil – ODTU G. V. Özel Denizli İlköğretim
Okulu-Denizli
İkincilik Ödülü: Sinem Efe – Solaklar ilköğretim Okulu-Kiraz-İzmir
Üçüncülük Ödülü: Yağmur Sena Akaplan- Mimar Sinan İlköğretim
Okulu-Zeytinlik-İzmir
Mansiyon ödülü- Elif Uzluer- Şehit Kom. Er Fatih Özcan İlköğretim
Okulu-Karabağlar-İzmir
11-14 yaş kategorisinde
Birincilik Ödülü: Lal Mersin- ODTU G. V. Özel Denizli İlköğretim
Okulu-Denizli
İkincilik Ödülü: Sevdiye Cerrahoğlu –Sabiha Hanım İlköğretim
Okulu-Adapazarı-Sakarya
Üçüncülük Ödülü: Nilay Işıkan – Sabiha Gökçen ilköğretim OkuluGaziemir-İzmir
Mansiyon ödülü- Zeynep Çelik – Cemil Atlas Ortaokulu- Bayraklıİzmir
Ecz. Hayati Yalçın Özel ödülü
Gülsüm Beyza Özen- Atatürk İlköğretim Okulu-Denizli ödüle layık
bulundu.
gazeteedak
EDAK
ECZA
KO O P .
KURUM
15
HABERLERİ
Yarışma hakkında:
EDAK Ecza Koop. bir mesleki kuruluş olarak ortakları ve diğer paydaşlarının ekonomik kazanımlarına yönelik projelerin yanı sıra
sosyal anlamdaki beklentilerini de karşılamak, çocuklarının ilgi
duyduğu alanları teşvik edebilmek ve hayatın her alanında ortak
paylaşımlar yaratabilmek adına 1997 yılında EDAK ortaklarının ve
çalışanlarının çocuklarına yönelik çocuk resimleri yarışmasını başlatmıştır. Yarışma, EDAK’ın kuruluşunda önemli role sahip eczacı
Hayati Yalçın’ın 1999 yılında vefatının ardından 2000 yılından itibaren Ecz. Hayati Yalçın Çocuk Resimleri Yarışması adını almıştır.
Yarışma giderek İzmir geneline ve ardından yarışma duyurularının
basında yer alması ve www.edak.org.tr kurumsal internet sitesinde
duyurulması ile yurdumuzun her bölgesine yayılmıştır.
4 ila 14 yaş arasındaki çocukların farklı yaş kategorilerinde yarıştığı yarışmaya kooperatif tarafından belirlenen temalarda resimler
gönderilmektedir. EDAK Yetkilileri ve profesyonel eğitmenlerden
oluşan jüri tarafından ödüle layık görülen resimler, Hayati Yalçın
Çocuk Resimleri Takvimi’nde sergilenmeye hak kazanmaktadır.
Ayrıntılı bilgi için facebook.com/edakeczakoop ve www.edak.org.tr
Kod: 23901 - Geleneksel Zeytinyağlı Sabun
Kod: 56121 - Geleneksel Defneli Sabun
Kod: 56122 - Geleneksel Bıttım Sabunu
Ecz. Hayati Yalçın
17. Çocuk Resimleri Yarışması
Kod: 56123 - Geleneksel Lavantalı Sabun
eki
lerim ve İçimd
“Gelecek Hayal
ulu
mutluluk” kon
ına
resim yarışmas
hazır mısınız?
İletişim ve detaylı bilgi için;
Çağdaş Eczacılar Laboratuvarı Ürün Danışmanı
Pınar Aşkan: Tel: 0.232.488 19 98
16
gazeteedak
2. Uluslararası İzmir Sanat Bienal’i
EDAK
İzmirli ressam Ecz. Nazan Abacıoğlu’nun
onur misafiri olarak katıldığı ‘2. Uluslararası İzmir Sanat Bienal”in de, 54 ülkeden
450 sanatçı biraraya geldi.
Kent’te ikinci kez düzenlenen ‘Uluslararası İzmir Sanat
Bienali’ bu sene 30 Nisan-5 Mayıs 2013 tarihleri arasında 54 ülkeden 450 sanatçının 2 bin eserine ev sahipliği
yaptı. Bineal’de İzmirli ressam eczacı Nazan Abacıoğlu
da onur misafiri olarak yer aldı.
ECZA
KO O P .
KURUM
HABERLERİ
nun “Çember” isimli şarkısından esinlenerek eserlerini
oluşturduğunu anlatan Abacıoğlu, öykünün sonunda
yorumu sanatseverlere bırakıyor ve uzun bir arayış sürecinden sonra -şimdi ne olacak?.. Sorusuna verdiğiniz
yanıt her birinizin kalbinden gelenler ile yanıtlanır. O
nedenle herkesin eserde gördüğü farklıdır ve ben bu yorum anını seviyorum diyor.
“Sanatın gücüyle, İnsan” olduğumuzu hatırlarız. Sanatın gücüdür, idrakimizi ve hayallerimizi geliştiren…
İzmir’imizin hoşgörülü, özgürlükçü
kimliği ile sanatın ruhu buluşmuş, birleşmiştir.
Bienal, İzmir Fuar alanındaki 2, 3 ve 4 No’lu hollerde ve
7 ayrı sanat merkezinde gerçekleşti. Kent’te Uluslararası Sanat Bienali kazandıran Seba Sanat Galerisi sahibi
İzmirli Sanatçı Seba Uğurtan ile gazeteedak için bienal hakkında görüştük. Uğurtan, on yıllık bir çalışmanın
meyvesi olarak ilki 2011 yılında gerçekleştirilen İzmir
Bienal’inin, bu sene ikincisini düzenlemekten onur duyduğunu ifade ettiği konuşmasında, Expo sürecindeki
bir Türkiye için bu organizasyonun çok önemli olduğuna
inandığını belirterek “bu bir eğitim süreci ve buranın bir
okul olduğuna inanıyorum. Sanat insanların susturulamayan tek dili. Burada farklı kültürlerden insanların,
ortak dil olarak sanatı kullanarak bir arada olduklarını
görüyorum ve bunun için çalışıyorum.” dedi.
Bienal’de Abacıoğlunun 5 eseri yer aldı
İki yılda bir düzenlenen kültürel veya sanatsal faaliyet
olan Bienal, ülkenin tanıtılmasına, ekonomiye, kültürlerarası iletişim ve etkileşime sağlayacağı katkı, sanata ve
sanatçıya vereceği destek ile önemli kültürel ve sanatsal
etkinlikler arasında yer alıyor. 30 Nisan-5 Mayıs 2013 Tarihleri arasında düzenlenen 2. Uluslararası İzmir Kültür
ve Sanat Bienali’nde, 54 Ülke ve 2000 eser yer aldı.
Ecz. Nazan Abacıoğlu
“İzmir bir Sanat kenti olma yolunda ilerliyor,
bunun içinde bir eczacı olarak yer almak çok
gurur verici. Sanatta yer almak insan ruhuna hitap etmek çok güzel. Eczacılık mesleğimle bağdaştırdığımda sadece ilaçla insan tedavi edilmiyor. İnsan ruh ve beden olarak bir bütündür.
Ruhunu iyileştirdiğiniz insanın mutlaka ilaçlar
ile uygun tedavi ile bedeni de iyileşecektir”
EDAK Ecza Koop ortaklarından Ressam Eczacı Nazan
Abacıoğlu da “Alabalık ve metafor” olarak adlandırdığı eserleri ile Bienalde yer alarak, geçmişten bugüne
ve yarınlara taşıdığı umudu ve iyimserliği, resim severlerin beğenisine sundu. Bienal için özel çalışma yapan
Abacıoğlu, 3 aylık bir emeğin ürünü olarak ortaya çıkan
tablolarını yağlıboya ve ebruli tekniği birlikte kullanarak özel bir teknik ile yapıyor. Abacıoğlu eserlerine ilham kaynağı olarak da sanattan yararlanıyor. Murathan
Mungan’ın “Alabalık” adlı şiirinden ve Yeni Türkü grubu-
ülkeden 439 sanatçının katılımı ile 2. Uluslararası Bienali
gerçekleştirilmiştir. Farklı ülkelerden gelen, farklı kültürlere, farklı dillere mensup olan sanatçılar, hoşgörünün,
sevgi ve saygının hakim olduğu İzmir’in ev sahipliğinde
plastik sanatlar, şiir, müzik, söyleşi, konferans gibi kültür
ve sanatın her alanında aynı dili konuşmanın heyecanı
ve güzelliğini yaşamış ve yaşatmıştır.
Sanat sadece estetik obje ya da ortamları yaratırken yetenek ve hayal
gücünün kullanılması değildir. İnsanların kalplerindeki bu coşku yaşama
sevincini uyandırır; onların ırk kültür
ayrımı gözetmeksizin birbiriyle iletişim kurmalarını sağlar. Toplumların,
her türlü sanatsal organizasyonlar
içersinde daima özveri ve samimiyetle yer alması gerekir. Bu desteği
veren
Ressam Eczacı
Nazan Abacıoğlu ile Söyleşi
İzmir’in saygıdeğer eczacılarından Nazan
Abacıoğlu’nun adını, gerek meslektaşları,
gerek sivil toplum örgütleri ve gerekse sanat
camiasından birçok kişi duymuş, kendilerinin
muhtelif zaman ve mekânlardaki söyleşilerinde mesleki ve sanatçı kimliğinden, sanata
bakışımızın aslında hayata bakışımız ve duruşumuzla paralel olduğunu görmüş ve öğrenmişizdir.
Ressam ve eczacı kimliklerini birlikte, büyük bir
başarıyla taşıyan Abacıoğlu ile bazı mesleki
konularda fikir teatisinde bulunduk. Kendileri
halkımızın güven dolu bakışından, saygınlığından hiçbir şey yitirmeyecek, eczacılık mesleğinin “ortak akılla” yarınlara taşınacağına inancının tam olduğunu belirtmişlerdir.
Nazan Hanim sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
1955 Samsun/Terme doğumluyum. 1977 yılda Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesinden başarıyla mezun oldum. 1978 yılında eşim Armağan Abacıoğlu ile evlendim. Eşimin görevleri nedeniyle, ülkemin muhtelif il ve
ilçelerinde ki hastanelerimizde her türlü imkânsızlığın
üstesinden gelerek, eczacı, bakanlık müfettişi ve baş
eczacı olarak görevler yaptım. 1993-1995 yıllarında Romanya Sağlık Bakanlığı bünyesinde sürdürdüğüm doktora çalışmalarımı tamamladım. Emekli olduğum 2001
yılından bugüne kadar İzmir’in Bayraklı
İlçesinde “ Yeni Ceren” isimli sahibi ve sorumlu müdürü
olduğum eczanemde çalışmalarımı sürdürmekteyim.
Biri avukat, diğeri mimar iki kız annesiyim.
Kültür ve sanat alanında gerçekleştirdiği etkinlikler ve
yetiştirdiği sanatçılarla ülkemizin öncü kentlerinden
olan İzmir, 30-Nisan-5 Mayıs 2013 tarihleri arasında 53
Toplumlar sanatın birlileştirici ve ilham verici ruhunu
canlı tutar. Sanatın eşsiz enerjisi dünya barışına büyük
katkıda bulunur. Toplumdaki sanatsal etkinliklerin sayısı, o toplumun kültürel gelişim’in seviyesi ile konuşma ve
ifade özgürlüğünü destekleme çabalarının en iyi göstergelerinden biridir. Önemli ve büyük çapta uluslararası
bir sanatsal organizasyon, ev sahibi şehir ya da ülkenin
ekonomik kalkınmasına katkıda bulunurken, o şehir ya
da ülkenin dünya çapında tanınırlığını ve itibar görmesini sağlar. 53. Ülkeden 439 Sanatçının katılımıyla gerçekleşen bu Bienal ile İzmir’imizin dünya çapında organizasyona ev sahipliği yapması, bir yandan da kentimizin
benzersiz tarihsel kültürel ve doğal zenginliğini dünyaya
tanıtmada; katılımcı sanatçılardan biri olarak üzerime
düşen sorumluluğu yerine getirdiğim için mutluyum.
İzmir için söylenen “Doğunun batısı, batının doğusu” tanımı ve bu konuma uygun olarak dünyanın doğusundan
batısına, kuzeyinden güneyine 53 ülkeden 439 sanatçının katılımı ve sanatın aydınlık gücüyle İzmir’imizin,
Uluslararası 2. Sanat Bienali ile bir dünya kenti
olma yolunda bir adım daha atmıştır. Sanatın birleştirici
ve ilham verici ruhu İzmir’de hayat bulmuştur.
Ben Eczacı- Ressam olarak şimdiye kadar icra ettiğim 7
kişisel – 30 karma sergimde bu yoğunluğu- emeği yoğun
yaşadım. Bu sergilerimde satılan resimlerimin tüm getirisini “Şehit Aileleri derneği“ne bağışladım, bundan
sonra da bağışlayacağım. Bu benim için en büyük onur
ve gurur olmaya devam edecektir.
2013 Yılı içinde başka hangi sanatsal etkinlikleriniz olacak?
8-9 Haziran 2013 Tarihinde 2.Uluslararası Akdeniz Sulu
Boya Festivali, 16-26 Temmuz 2013 Tarihlerinde Balkanlar’daki kültürel etkinlik çerçevesinde Yunanistan
ve Makedonya’nın Negotino ve Prilep şehirlerinde canlı
performans sanatsal etkinlikleri takvimimde yer aldı.
Bu vesile ile vatanımız uğruna canlarını feda eden şehitlerimizi rahmetle anıyor. Gazilerimize ve yakınlarına
en derin sevgi ve hürmetlerimizi arz ediyor, saygı değer
meslektaşlarım ve sanatçı arkadaşlarıma sağlık ve mutluluklar diliyorum.
gazeteedak
Eczacı Ne Diyor?
EDAK
ECZA
KO O P .
KURUM
17
HABERLERİ
ğimizde evet, 24 bin eczaneden 10 bini belki gidecek.
Geri kalan zaten çok diyalektik bir sonuç: gerçek yeniden doğacak.
Eczacılığı yenilememiz gerek…
Hayat kendi doğrusunu doğuracak. Önemli olan bütün bunları görerek şimdiden örgütlü olabilmekten,
projelere destek vermekten geçiyor. Tüm yöneticilerimizden tutun tüm ortaklarımıza kadar hepimizin samimice bunu hedefleyerek aynı masada birleşmemiz
gerekiyor.
Ecz. Ayşe Küçükosmanoğlu/ Adana
Ecz. Sevgi Öcal-Denizmen-İzmir
“Sistemin ekonomik dayatmalarına
karşı işletmelerimizi kooperatifimizin
birer satış noktası haline getirmeye
ihtiyacımız var”
“Biz eczacıların elindeki en büyük koz:
Güven ve Hizmet!”
1978 den beri eczacıyım o zamandan beri hem kamu
eczacılığı hem serbest eczacılık yaptım. Ankara Eczacılık Fakültesi mezunuyum.
Eczacılık nereye gidiyor? Meslektaşlarınıza neler söylemek istersiniz?
Aslında eczacılığın ve ilacın yeniden tanımının yapılmasına ihtiyaç var. Eczacılık nereye gidiyor dendiğinde sistemle ilişkisinin doğru analiz edilmesi lazım
çünkü bütün bunlara bakılmadan bunu çözmemiz
mümkün değil. Bizler insan sağlığı için çalışan, insan
sağlığının iyileşmesinde ilacı sunan kişiler olduğumuz
için aslında mesleğimizi yapmamız gerekiyor. Ama
ilaç endüstriyel bir ürün olmaya başladıktan sonra biz
hastaya tedavi aşamasında mesleğimizi yapamaz
hale gelmeye başladık. Dolayısıyla sistemin parçası olmak durumunda kaldık. O zamanda eczacılığın tanımı
değişti. Geçtiğimiz yıllarda eczacı enflasyon ekonomisinden yararlanarak iyi bir işletmeci olduğunu sandı.
Ama son yaşadığımız 3-4 yılda sağlığın özelleşmesiyle
beraber, sağlıkta tasarruf tedbirleri ile eczacılık farklılaşmaya başladı. Ve eczacı ilk defa “-Evet, ben iyi
bir işletmeci değilim” demeye başladı. Bunu görmeye
başladı.
Şimdi eczacı dediğimizde eczane eczacılarının eczanelerini işletme teknikleri çok ayrı konuşulması gereken bir konu. Ama bizim asıl olan sistemin dayattığı
ilaç taşımacılığından tamamen ayrılıp, hastaya sunduğumuz ilacın hastadaki biyoyararlanımını takip
eden noktaya geldiğimiz zaman asıl işimizi yapıyor
olacağız. Onun için meslek örgütlerimizin politikalarının buna göre plan bulması lazım. Ama biz hala eski
geleneklerle eczacılığı tanımladığımızda bugüne uymuyor. Zaten eski tanımla yarını kucaklamanın mümkünü yok. Eğer biz eczalığımızı o şekilde yapacaksak;
evet, eczacılık bitti.
Bitmesin…
Bitmesin evet ama hayat hiçbir şekilde durmaz insan
varolduğu sürece, eczacılık varolacaktır. Asıl olan bizim yeniden sorgulayarak toplum sağlığında görev alır
noktaya gelmemiz lazım ve talebimizin de bu olması
gerekiyor. İşin ekonomik boyutuna baktığımızda eğer
eczanelerimiz birer işletmeyse, o zaman tek bir çıkış
yolumuz var: Sistemin ekonomik dayatmalarına karşı
işletmelerimizi kooperatifimizin birer satış noktası haline getirmeye ihtiyacımız var. Bu biz istesek de böyle
cereyan edecek istemesek de… Buna direnç gösterdi-
Foto içi: Ecz. Evren Şanal Ülker /İzmir
“Sektör değişiyor, Türkiye değişiyor,
bizler değişiyoruz”
Sektör değişiyor, Türkiye değişiyor, bizler değişiyoruz.
Eczacılık insanoğlu varoldukça varolacak diyoruz ama
nasıl varolacağı ve niteliği de bizim bu değişimimize
bağlı.
Bizler bu geleceği ister bilgimiz ve teknoloji ile donatır,
hasta odaklı olarak işin içinde yer alırız. Eczanelerimizi ilaç dışı ama sağlıkla ilgili potansiyelimize göre her
ürünün bulunduğu birer sağlık merkezi ve bizleri de
birer vazgeçilmez sağlık danışmanı olarak gören halkımızın içinde yerimizi alırız. Belki yeni iş alanları yaratırız; Her hastane de, her sağlık ocağında, her okulda,
her kurumda nasıl ki, işyeri hekimi varsa artık işyeri danışman eczacısı olarak da kendimizi benimsetiriz. Belki de eczanelerimizi uzmanlaştığımız kategorilerde sınıflandırırız. Dermokozmetik eczane, medikal eczane,
danışman eczane ( akılcı ilaç kullanımını, hastalık ilaç
etkileşimlerini iyi takip edebilen, belki diyabet hastalığında ve ürünlerinde uzman ve her ilaçta farmakovijilansı önemseyen, hasta ilaç takibini bioyararlanımını
yapabilen eczane,) gibi…
Sonuç olarak, sadece eczane eczacılığında ilaç fiyat
düşüşlerinde görüş alınan kişi değil, toplumda sağlık
konusunda belli uzmanlığı belli sertifikaları olan kişiler olarak da referans alınan görüşleri alınan meslek
gruplarından oluruz. Öncelikle bunu istememiz ve gelecek planlamamızı buna göre yapmamız gerekiyor.
Ve bunlarda da ümitliyim.
Eczacı Sevgi Öcal ile Denizmen’deki eczanesine görüştük... Sevgi hanım, hem semt eczanesi niteliğinde
hem de aile hekimi yakınında bulunan eczanesinde
2001’den beri hizmet veriyor. Semt halkı ona o semtine o kadar çok alışmış ki... Bir hastasını kaybettiğinde onun da ciğeri yanıyor, bir hastası iyi olduğunda onun da gözlerinin içi gülüyor. Evet, size de çok
tanıdık geldi değil mi? Tıpkı sizler gibi… Bizler gibi…
Aynı hisleri paylaştığınız binlerce meslektaşınız, hastanız gibi… Hastaları artık evden birinin yanına gelir
gibi ilaçları, hastalıkları hakkında hekim önerisinden, kişisel bakımlarına, ailelerindeki rahatsızlıklara
kadar her konuda rahatlıkla ona soru sorarak danışabiliyorlar. Öyle ki, dolmuşlarını beklerken eczanede vakit geçirmek ve eczacı hanımla sohbet etmek
onlar için rutin bir durum. Eczacı hanım güleryüzü ve
sempatikliği ile sıkılmadan soruları yanıtlıyor ve arada bir de “çay ister misiniz?” diye sormadan edemiyor. Ev sahibeliğini de çok güzel yapıyor. Yine tıpkı
sizler gibi…
Eczacılık halktan uzaklaşıyor, hak ettiği itibari göremiyor serzenişlerine ve meslekle ilgili neler bekliyoruz soruma eczacılıkla ilgili çok aydınlık bir gelecek
beklemiyoruz diyor. Sevgi Hanım, insanların artık
eczanelerin de büyük marketler, kozmetikler gibi
ürün çeşitliliği bulundurması ve uygun alan yönetimi ile bu ürünleri doğru yerde sergilemesini beklediklerini söyleyerek “market sistemine yani bu tarz
sunuma insanlar çok alıştı” diyor. Ama inanmadığım ürünü örneğin zayıflama ürünlerini eczanemde
bulundurmam diyor. Bunların yanısıra asıl önemli
olanın insanlara sunulan sağlık hizmeti olduğuna
inandığını belirten Öcal, “Biz eczacıların elindeki en
büyük koz hizmet... O hizmeti iyi verdiğiniz sürece,
insanlara saygı duyduğunuz sürece, güvenilirliğinizi
yitirmediğiniz sürece mesleğe devam edersiniz” diyor.
Gazeteedak 72. Sayısında sayfa 33’de yer
verdiğimiz “ÇEKOOP Şubeleşiyor” başlıklı
haberimizde, Mersin’den gönderilen atık
ilaçların bütçesinin Çekoop tarafından
karşılandığı yazılmıştır. Atık ilaç bertarafı
Mersin Eczacı Odası’nın bütçesinden karşılanmıştır. Düzeltir Özür Dileriz.
18
gazeteedak
Bu Ürünleri İlaç Dışı Ürün ya da OTC Değil;
“Sağlık Ürünleri” Olarak Telaffuz Ediyoruz.
EDAK
ECZA
KO O P .
KURUM
HABERLERİ
da ilaç firmaları da fakirleşiyor yani nöbetçi bir eczane
nöbetçi olduğu gün 300 tane reçete karşılıyor. 300 tane
reçetenin karşılığında da 2000 lira topluyor. Nasıl ayakta kalacaklar değil mi? Birincisi; eczanelerin güçlendirilmesi ve bunun için ne gerekiyorsa yapılması lazım. İkincisi; ilaç firmaları çok sıkıntı içerisindeler. Bu yüzdende
ileriye dönük yeni tedbirler almak gerek.
Ecz. Kazım Dinç
SURDER Yönetim Kurulu Başkanı
SURDER Sağlık Ürünleri Derneği
Sağlık Bakanı (T.C. 50. Hükümeti-1993-94)
Eczanelerimizin geleceğini nerede
görüyorsunuz?
Gelelim bizim halimize, yani eczacının haline… Eczacının sıkıntısı çok fazla... Ülkemizde 24.800 tane eczane
ve 33 tane Eczacılık Fakültesi var. Bu fakülteler her yıl
bir önceki seneye göre sürekli artarak öğrenci mezun
etmektedir. Bunun sonucu olarak da eczacı sayısı her
geçen gün artacaktır. 24.000 eczanenin aşağı yukarı
8000 tanesi 30.000 liraya kadar ciro yapan eczanelerdir.
Bu eczaneler; ödeme güçlüğü çeken ve kendilerini idame ettirmeye çalışan eczaneler demek oluyor. Kısacası
sıkıntı içerisinde mesleklerini icra etmeye çalışıyorlar.
Ya babası dükkân satın almıştır ya da başka bir yerden
geliri vardır. Adres belli olsun diye duranlar da vardır.
İyi çalışan eczane Türkiye’de olsa olsa 2000-3000 tane
civarındadır. Bunlarda sizleri üzmeyen eczaneler olarak
kabul edilebilir diğerleri ise ödemeyi zamanında yapmayacak, parası yetişmeyecek, senedi dönecek gibi
sıkıntılar yaşatacaklardır. Kısacası eczacının durumu
her geçen gün kötüye gidiyor. Dağıtım kanalları olarak
sizler, güçlü eczacılar ve eczaneler yoksa sektör de sıkıntıdadır. Bakanlığım süresince; eczacıların ve ilaç şirketlerinin kalkınması için ne gerekliyse yaptım. İlaç sanayicilerine dedim ki “ Bakın ben sizden birisiyim Türkiye’ye
yatırım yapın. Benden ne istiyorsanız isteyin. Yerli sanayiyi kalkındıralım. Yabancı sanayicilere gelin, Türkiye’de
ilaç üretin ve ihraç edin” dedim.
Bazı firmalar yaptı galiba ama.
Sektör ürettiğini ihraç etmek zorundadır... Ben eczanelerin güçlenmesi için benim dönemimde meslek hakkı adı
altında %10 kar hakkı verdim. Fakat onu son dakikada
yine kendi meslektaşlarımızdan gelen bazı itirazlardan
dolayı kararnameyi çıkartamadık. İptal etmek zorunda
kaldık. Şimdi bu imkânlarda yok. Eczacının rafındaki ilaç
tutarı bir gecede 20.000 lira birden düşebiliyor, fakirleşebiliyor. Bu durumda eczacı fakirleşirse ecza depoları
Sanayici kendine bir yol buluyor bulduğu yolda doğru
bir yoldur. Bizim derneğin savunduğu kişinin bireysel
sağlığını korumak için kullanacağı reçetesiz ürünlerdir.
Bu ürünler; kozmetik, dermokozmetik, gıda takviyesi,
tıbbi cihazlar ve gelecekte çok yoğunluk kazanacak homepatik ürünlerdir. SÜRDER olarak bunların savunuculuğunu yapıyoruz. Türkiye’de yeni ufuklar bunlar. Eczacılar için de yeni ufuklar 33 tane eczacılık bölümü varsa
üniversitelerde kendilerine yeni müfredatlar seçecekler
ve eczacı için yeni ufuklar açmalıdırlar. Eczacıyı sadece
eczane eczacısı olarak yetiştirmeyecekler. Eczacıyı yetiştirirken eczanede çalışacak eczacı, sanayide çalışacak eczacı veya klinikte çalışacak eczacı olarak ayırmak
gerekmektedir. Bugün sanayide çalışan 600 tane eczacı
var. Bu sayı çok az. Eczacıya verilen ücretler arttırılmalıdır. Eczacılar aylık 1000 liraya 1500 liraya çalışacağıma
gider eczanemi açarım diyorlar. 1 sene açıyorlar eczaneyi sonra olmadı kapatıyorlar. Birçok eczacı bu şekilde
borçlanarak kapatıyor. İlaç firmaları da aynı şekilde;
yerli ilaç sanayi bizim yabancı ilaç sanayi de gelsin yatırım yapsın ülkemizde. Neye yatırım yapıyorsun demeyiz. Gelip yatırım yapsınlar hem de istihdam sağlasınlar.
Eğitim çok önemli. O yüzden Türkiye’nin yeni baştan
eczacılık fakültelerinin kendi müfredatlarına çeki düzen vermeleri gerekmektedir. Kontenjanlarını ona göre
sınırlandırmak, Eczacı teknisyenlerimizin de 2 yıllık okullardan mezun olmaları, bilinçli bilgili olarak eczanelerimizde çalışması gerekmektedir. Eczacıların artık sağlık
danışmanı olarak görev yapması… Kamuda eczacılara
daha çok görev verilmelidir. ARGE bölümlerinde eczacılar çalıştırılmalıdır. Klinik eczacılığı desteklemeleri lazım… Klinik eczacılığın içerisinde onkoloji eczacılığı gibi
diğer branş eczacılıklarının olması, artı akılcı ilaç kullanımında eczacıların görev alması gerek. Çok acil olarak
hemen bekletmeden bunlar yapılmalı. Yoksa zaman
çok çabuk geçiyor, her geçen gün eczacılık biraz daha
eriyor ve sektör zarar görüyor. Bence ilaç sanayi ülkenin
lokomotif sektörü olmalıdır.
Yeni pazarlar aramalıyız…
Öyle bir coğrafyadayız ki bu coğrafyada ilaç sektörümüzün bu durumda kalmasını hem aklım almıyor hem de
kendime yediremiyorum. Çevremizde çok geniş bir ilaç
pazarı var. Bu pazara çıkamıyoruz ve maalesef başkalarına fırsat vermiş oluyoruz. Onun için bu sektörde kendimize dışarıda yeni pazarlar aramamız lazım.
Türkiye’ de ilaç devletin uygun gördüğü fiyatlardan alınacaktır. Devlet ilacı mümkün olduğunca en ucuz fiyata
almaya çalışacaktır. Sektör de bu duruma ayak uydurmak zorunda kalacaktır. Burada gelecek bence reçetesiz ürünlerde ve bundan dolayı da ben kendi derneğimi
önemsiyorum. Reçetesiz ilaç kavramı yeniden tasnif
edilmeli reçetesiz ürün ona göre tasnif edilmeli. Aktif
hızlı bir derneğimiz var, çalışma gruplarımız her biri kendi alanında uzman ekiplerden oluşmakta ve sürekli
toplantılar düzenleyerek yönetmelikleri takip ederek
çalışmalarını aksatmadan layığıyla yerine getiriyorlar.
Çalışmalarımız; gıda takviyesi, tıbbi cihaz, fiyatlandırma, dermokozmetik ve bireysel sağlık konuları üzerinde
ayrı ayrı komisyonlar haline getirilerek toplantılarına
devam ediyor ve sektöre faydalı olabilmek adına faaliyetlerini sürdürüyorlardır. Dernek olarak en son yayınlanan gıda takviyesi ile ilgili yönetmeliğin çıkışında ve
sonrasında bir toplantı daha düzenliyoruz.
Peki, ilaç eczanede satılır. İlaç dışı
denince eczane dışı mıdır?
İlaç dışı denilen ürünler bizim derneğimizi ilgilendiren
ürünlerdir. OTC lafını telaffuz etmeyeceğiz çünkü OTC
lafı başından beri ters, yanlış anlaşılmıştır. Bu ürünler;
kozmetik, dermokozmetik, gıda takviyesi, tıbbi cihazlar,
gelecekte çok yoğunluk kazanacak homepatik ürünlerdir ve hepsi kendi mevzuatına tabidir. Biz bunlara
Bireysel Sağlık Ürünleri diyoruz. Dünyada gelişen yeni
bir kavram: Bireysel Sağlık ve Bireysel Sağlık Ürünleri…
Bireysel sağlığı ve bireysel sağlık ürünlerini biz de savunuyoruz. İşte, bireysel sağlığın korunmasına yönelik bu
ürünlerin doğru kullanımı ve halkın bilinçlendirilmesinde
en önemli rol eczacılara düşmektedir. Bireysel sağlık
Avrupa’da ve dünyada da çok önem kazanıyor. AESGP
Association of the European Self-Medication Industry
“Avrupa ve Dünya Bireysel Sağlık Ürünleri Derneği” ne
biz de dernek olarak üye olmak için temaslarımızı sürdürüyoruz.
Bu sağlık ürünleri de sadece eczanelerde satılır diyebilecek miyiz?
Ürünlerin nerede satılacağı niteliklerine göre değişecektir. Örneğin; reçetesiz ilaçlar sadece eczanelerde
satılmak zorunda iken gıda takviyeleri, kozmetikler
eczane ile birlikte bakanlıklar tarafından yayınlanan
yönetmeliklerin belirleyeceği uygun şartları taşıyan yerlerde de satılabileceğini düşünüyoruz. İyi üretim şartları mutlaka aranmalıdır. Bunun için de derneğimiz ilgili
yönetmelikler hazırlanırken bu dengeyi gözetlemekle
birlikte konunun da hassasiyeti nedeni ile yakın bir takipçisi olacaktır.
Ağrı kesiciler bile artık reçetesiz verilmeyecek deniyor. Bu konuyla ilgili
ne düşünüyorsunuz?
Biliyorsunuz yasa gereği reçete ile satılan ilaçlar vardır.
Öncelikle halkımıza reçeteli ilaçların sadece reçete ile
satılması gerektiğini öğretmemiz gerek. Reçeteli satılan ilaç ve reçetesiz satılan ilaçlar tasnif edilerek halkın
eczanelerden erişimi, eczacının bilgilendirmesi ile kolay
olmalıdır. Bu konuda 4 tane toplantı yaptık geçen sene
ve bu toplantılar sektörde çok ses getiren toplantılar
oldu. Bazı şeyler hala daha soru işareti bırakıyor kafalarda, bunların da üzerinde çalışmaya aynı özen ve dikkatle devam ediyoruz. Derneğimiz önümüzdeki sene
de toplantılarına daha fazla ivme katarak başarılarını
katlamaya devam edecek ve sektöre fayda sağlayan bir
dernek olacak. Ben de eski dönem Sağlık Bakanı olarak
sektörün dışında kalmamaya özen gösteriyor ve güncel
olayları takip etmeye çalışıyorum. Mesleğimize ve ülkemize yararlı olmaya çalışıyorum açıkçası yararlı olduğumu da düşünüyorum. Kenarda oturup anılarımı yazmaktansa anılarıma yenilerini eklemeye çalışıyorum. Benim
için buraya gelmek de çok önemli mesela anılarıma bir
yenisini daha ekledim.
gazeteedak
EDAK
Meslektaşlarınıza neler söylemek istersiniz?
Meslektaşlarımız, eczacılarımız toplumun en iyi eğitim
almış fertlerimizdendir. Daha iyi yerlerde daha güzel
yerlerde olmaları icap eder. Bu bakımdan geleceğe
yönelik projelerin desteklenmesi ve yeni projeler üretilmesi gerekir. Eczacı odalarımız var. Onların ön plana
çıkarak… Eczacılarımızın lehine olabilecek konuları, yetkili kurumlarla gerekli görüşmeleri yaparak eczacının
haklılığını savunmak suretiyle eczacının sorunlarını ve
ECZA
KO O P .
KURUM
19
HABERLERİ
isteklerini en üst mercilere kadar iletmeli ve sesimizi duyurmalıyız. Bu bakımdan gelecekte eczacılık mesleğinin
çok iyi yerlerde olacağına inanıyorum. Yeter ki üniversitelerimiz hem müfredatlarını günün şartlarına uydursunlar, hem de kontenjanlarını mantık dahilinde revize
ederek güncellesinler.
Kooperatifler hakkında bir şey söylemek ister misiniz? Kooperatifle çalıştınız mı daha önce?
Kooperatifi nasıl söyleyeyim… Örneğin Bursa Ecza
Koop’ un 322. üyesiyim. Eczanem olduğu sürece genelde ticaretimi kooperatiflerden yapmaya çalıştım.
Kooperatifler aslında eczacılarımızın rağbet etmeleri
gereken, kooperatiflerinde eczacılarına itimat gösteren
kurumlar olması gerekir. Bir ticaret erbabı olarak değil
de, varlıklarının sebebi olarak görmeleri lazım. İyi ki varsınız diyorum. Kooperatiflerimiz çok önemli.
Medikal Ürün Eğitimleri Bölgelerimizde Devam Ediyor...
Manisa Eczacı Odası işbirliği ile Salihli Ticaret Odası’nda gerçekleşen eğitimde, eczacılarımıza en çok ihtiyaç
duyulan Medikal Ürünler tanıtıldı ve UBB Bayilik Bilgileri aktarıldı.
Birçok medikal ürün firmasının da yer aldığı eğitimde, ürünleri yakından tanıma ve satış koşulları hakkında
bilgi edinme şansına da sahip oldular.
Ecz. Mustafa Akar
Evren Kundakçı’ya Plaket takdim etti
Ecz. Okan Seyrek
Sinem Kaya’ya Plaket takdim etti
“İlaç dışı ürün pazarının parlayan yıldızı, medikal ürünler!”
2008 yılı Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesinden mezun oldum. Ve aynı yıl Ekim ayından beri İl merkezinde Manisa
Sağlık Eczanesinin sahibi ve mesul müdürü olarak hizmet veriyorum.
İlaç pazarının günden güne daralması ve azalan karlılık bizleri farklı arayışlar içine sürükledi. İlaçta azalan karlılık
geri döndürülemez olduğu için ilk hedef ilaç dışı ürünler oldu. Son yıllarda artan “ilaç dışı ürün furyası” bizleri yabancı olduğumuz bir ortama itti. Bilgi eksikliğimiz ve panik havasıyla, Eczacılarımız duyduğu gördüğü her ürünü alıp
rafına koymaya başladı. Geldiğimiz noktada birçok eczane “atıl ürün deposu” haline döndü.
İlaç dışı ürün pazarının parlayan yıldızı medikal ürünler, belki de eczaneler için bir can simidi olacak. Bu pazara
hâkim olmanın yolu ise doğru bilgi ve kaliteli üründen geçiyor. Bize bu olanakları sağlayan EDAK ‘a teşekkür ederiz.
Bitmeyen mücadelemizde, dün olduğu gibi bugünde EDAK’ı yanımızda görmek bizlere onur ve gurur veriyor.
Ecz. A. Aslı Kocabaş /Aslı Eczanesi / Sarıgöl/ Manisa
“Mesleğimizin danışmanlık kısmına bir artı daha ekledik”
İlaçtaki karlılık oranlarının gün geçtikçe azalması
biz eczacıları ilaç dışı ürünlere yöneltti. Hepimiz
elimizden geldiğince ve eczanelerimiz el verdiğince bu ürünlere eczanelerimizde yer ayırıyoruz.
Medikal malzemeler de ilaç dışı ürünler arasında
önemli bir paya sahip. Bu eğitim sayesinde ortez
ve protezlerin nasıl kullanılacağını, reçeteli gelen
medikal malzemelerin nasıl faturalanacağını ve
bu konularda hastalarımıza nasıl daha yardımcı
olabileceğimizi öğrendik. Mesleğimizin danışmanlık kısmına bir artı daha eklemiş olduk. Emeği
geçen herkese çok teşekkürler.
* Medikal ürün satış pazarlama sorumlusu Sinem Kaya 19 Temmuz 2013
tarihinde Ege Üniversitesi Kalp Damar Cerrahisi’nde ameliyat olmuştur,
yoğun bakımdayken ikinci kez ameliyata alınmıştır. İkinci ameliyat sonrası
gelişmeler olumlu olunca, 22 Temmuz 2013 tarihinde taburcu edilmiştir. Şua n
durumu gayet iyi olup, eski enerjisine bir an evvel kavuşabilmesi için evinde
dinlenmektedir. Kendisine bir kez de buradan geçmiş olsun diyor, onu en kısa
zamanda aramızda görmeyi diliyoruz.
20
gazeteedak
Medikal Ürün Eğitimimiz Salihli’de
EDAK
ECZA
KO O P .
KURUM
HABERLERİ
Manisa Eczacı Odası ile işbirliği için- Sanırım birçok medikal ürün sizde de var?
de gerçekleştirdiğimiz Salihli’de Sa- Medikal ürünlerin %98’i elimde var diyebilirim. Hastanın
lihli Ticaret Odası’nda gerçekleşen ancak bir medikal mağazada bulabileceğini düşündüğü
hepsi eczanemizde var. Hem de daha uygun
Medikal Ürünler Eğitimimizde mik- ürünlerin
fiyatlara ve üstelik ilacıyla birlikte güvenle alabilecek.
rofonlarımızı eczacılarımıza ve eği- Size güvenle ilgili bir olaya tanık olduğum bir olayı anisterim. Hasta önce Medikal mağazaya sonra
tim toplantımızda stant açarak bize latmak
bizime eczaneye geldi. Bizdeki fiyatın daha uygun oldestek veren medikal firmaların yet- duğunu gördü ve ‘’Size güvenebilir miyim?’’ dedi. “Evet,
Ecz. Okan SEYREK / Salihli-Manisa
güvenin tabi… Benden de isterseniz çıkın başka bir
kililerine uzattık… İşte, medikal ürün- bize
medikale sorun ama güvendiğiniz yerden eczanenizden
lerin eczanelerimizde eczacının sağ- alın hem de yarı fiyatına…” dedim.
“Eğitimler çok faydalı…”
lık danışmanlığı ile daha güçlü yer
“Bir manken ve bir de tekerlekli sandalalması hakkındaki düşünceleriniz…
Odasının Salihli Temsilcisi olan Ecz. Okan Seyrek de;
ye” Artık bu iki obje bu eczanede medi- Eczacı
“Bu eğitimlerin çok faydalı olduğuna inanıyorum çünkü gükal var demek için sanki şart oldu gibi bir
şey değil mi?
Tabi tabi. Esasında halk görmüyor ve bilmiyor. “Biz burada medikal olduğunu bilmiyorduk” diyorlar. Mankenimiz var ama bir medikal mağaza ile aynı gibi gidiyorlar.
Tabi bu yavaş yavaş kırılacak. Eczanedeki insanların çalışması, elemanların bu ürünleri anlatması bunlar da çok
önemli.
nümüz eczacılık uygulamaları artık malum çok farklı alanlara doğru yönelmekte değişen bu koşullarda olması gerektiği gibi… Sağlık ürünleri yelpazesi oldukça genişlemekte...
EDAK’ ta bu uygulama içerisinde bize yeterli desteği sağladığını düşünüyorum. En belirgin örneklerinden birisi, daha önce
bu eğitimlere katılmamıştım ama şimdi bunun büyük bir kayıp olduğunu düşünüyorum. Eğitim sonunda yanlış bildiğim
veya hiç bilmediğim bazı şeylerin olduğunu fark ettim. Tüm
meslektaşlarımızın gerekli ilgiyi göstererek eczanelerinde
olması gereken şeyleri olması gerektiği şekilde sunmalarına
eğitimlerin yardımcı olacağını düşünüyorum.” Diye konuştu…
Gülbin Fahran / SOLES /OFA MEDİKAL/ Müşteri Temsilcisi
“Eczacıların medikal ürünlere olan
yabancılığı bu eğitimler ile bitti…”
Biz medikal ürünler eczanelerde satılsın eczanelere nakit giriş sağlansın istiyoruz ve sonuçta bu da sağlık ürünü ve sağlıkla ilgili uzman olan eğitim almış kişiler bunu sunsun istiyoruz.
Bütün çabamızda bu yönde… EDAK ile daha önce de ortak
eğitimler yaptık. Eğitime çok önem veriyoruz. İlk zamanlarda
eczacılarımız için konular biraz yabancı gibi gelse de verilen
eğitimlerle bu da ortadan kalktı. Artık eskisi gibi değil eczacılarımızda daha emin ve bu ürünlere eczanelerinde yer verme
konusunda daha istekliler. İlerleyen dönemde eminiz daha
da iyi olacak.
Ecz. Emine VEZİROĞLU/ Salihli / Manisa
“Hekimlerimiz medikal ürünlerin eczanelerde yer aldığını bilmeli…”
Meslek hayatında 20 yılını devlet memuru, 13 yılımı serbest
eczacı olarak geçiren Veziroğlu, Geçtiğimiz yıldan bu yana
ise kendini “medikal eczacılık yapıyorum” diyerek tanımlıyor. “Medikal ürünlerin eczanelerde olması çok iyi ama
halkın bu ürünler ile bize sahip çıkması da çok önemli” diye
konuşan Veziroğlu; “Bunu sağlamak içinde eczacıların biraz
daha mesleklerine katkıda bulunması lazım.”diyor.
“Medikalların eczanelerimizin hemen yanında olması ve hekimlerin de hastaları medikal mağazalara yönlendirmesi eczacıları biraz zor duruma düşürüyor” diye konuşan Ecz. Emine
Veziroğlu; “Bu konuda hekim arkadaşlarımızdan bir sağlık
ürünü olan medikal ürünler de eczacılara biraz daha yardımcı
olmalarını bekliyoruz “dedi...
Ecz. Mustafa AKAR /Salihli-Manisa
Ecz.Devrim BALİ-Manisa Eczacı Odası Yönetim Kurulu Üyesi
“Eğitime gerçekten çok ihtiyacımız
İlaç dışı ürün pazarının parlayan yılvar; EDAK’a çok teşekkür ederiz…”
dızı medikal ürünler
Eczanede bulunması gereken her sağlık ürününde karşımıza çıkan temel sorunlardan birinin de eczanenin
iç tasarımı olduğunu söyleyen Akar, “Bizler tamamen
reçete ağırlıklı çalışan bir eczane stilindeyiz. Banko düzenimiz var mesela bir şey teşhir edemiyoruz. Bir de bu
ürünleri depolama alanımız, ona uygun raf sistemimiz
yok. “Mutlaka bir değişim yapmamız gerek “diye konuşmasına başladı. Birçok eczanenin bu değişime ayak
uydurarak, kendini yenilediğini de söyleyen Akar; “artık
çevremizde dermatolojik ürünler, medikal ürünler, anne
bebek ürünleri… vb gibi bölümleri ile görsele de hitap
eden eczaneler var” diyor. Eczanedeki karlılık oranlarının düştüğünü ama giderlerin artmaya devam ettiğini
söyleyen Akar, “bu ürünler de sağlık ürünleri o halde eczanelerimizde olmalı” dedi.
“Eğitimi nasıl buldunuz? “ dediğimizde; gayet iyi ve
faydalı bulduğunu söyleyen Akar; bu konuda çok büyük
bir eksikliğimiz vardı gerçekten de daha önce yapmamız gerekiyordu. Ama biraz daha genişletilerek ve süre
olarak biraz daha uzun şekilde de tekrarlanabilir. Şimdi sıkıştırılmış oldu, bundan da fayda bulduk ama daha
uzunu olursa daha faydalı olabileceğine inanıyorum.
Çünkü gerçekten de çok ihtiyacımız var bu bilgilere…
EDAK’ ta bu konuda çok başarılı, EDAK’a çok teşekkür
ederiz” dedi.
2008 yılı Ege Üniversitesi Eczacılık Fak. mezunuyum. Ve aynı
yıl Ekim ayından beri Manisa merkezde eczanem var. İlaç
pazarının günden güne daralması ve azalan karlılık bizleri
farklı arayışlar içine sürükledi. İlaç’ta azalan karlılık geri döndürülemez olduğu için ilk hedef ilaç dışı ürünler oldu. Son yıllarda artan “ilaç dışı ürün furyası” bizleri yabancı olduğumuz
bir ortama itti. Bilgi eksikliğimiz ve panik havasıyla, eczacılarımız duyduğu gördüğü her ürünü alıp rafına koymaya başladı. Geldiğimiz noktada bir çok eczane “atıl ürün deposu”
haline döndü.
İlaç dışı ürün pazarının parlayan yıldızı medikal ürünler, belki
de eczaneler için bir can simidi olacak. Bu pazara hakim olmanın yolu ise doğru bilgi ve kaliteli üründen geçiyor. Bize bu
olanakları sağlayan EDAK ‘a teşekkür ederiz. Bitmeyen mücadelemizde , dün olduğu gibi bugünde EDAK’ı yanımızda
görmek bizlere onur ve gurur veriyor.
Medikal Firmalarımız da stant açarak eczacılarımıza ürünler hakkında
detaylı bilgi verdi.
gazeteedak
Ecz. Neş’e Gülersoy Anıldı
EDAK
34 yıl önce yitirdiğimiz dönemin İzmir Eczacı Odası Genel Sekreteri,
Türkiye’nin ilk Ecza Kooperatifi olan
Manisa Eczacılar Üretim ve Tüketim
Kooperatifi’nin (MEDAK) kurucularından Ecz. Neş’e GÜLERSOY, meslektaşları ve sevenlerinin katılımıyla
Manisa’daki kabri başında anıldı.
27 Haziran 1979 yılında dönemin İzmir Eczacı Odası Genel Sekreteri iken, eczanesinde görevi başında uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Gülersoy’un
kabri başında bir araya gelen, meslektaşları ve sevenleri, terör ve şiddet olaylarının çözüm olmadığını belirterek, terörü bir kez daha kınadılar. Neşe Gülersoy’un
mesleğe ve kooperatifçiliğe yaptığı katkıları ve hayata
bakışının anlatıldığı törende, dostları onunla ortak anılarını paylaştılar. Törende ayrıca, EDAK Yönetim Kurulu
Sekreter Üyesi Ecz. Uğur Uçar ve Yönetim Kurulu Üyesi
Ecz. Meltem Kortel ve EDAK kurucularından Denetim Kurulu Üyesi Ecz. Hüsnü Kaya ile Manisa yönetiminde yer
alan meslektaşlarının yanı sıra CHP’nin Manisa İl Başkanlığı da hazır bulundu.
Bugün de görüyoruz ki, Türkiye’de
Neş’elere daha çok ihtiyaç var!...
Törende açış konuşmasını yapan Manisa Eczacı Odası
Başkanı Ecz. Meliha Nalân Can; Ecz. Neş’e Gülersoy’un o
günkü zor koşullar içinde mesleki ve siyasi açıdan bir kadın olarak liderlik yapması, eczacılık alanına ışık tutan
kooperatifin kurulmasında önder olmasıyla Türkiye’de
örnek olduğunu söyledi. Can; “Bugün de görüyoruz ki,
Türkiye’de Neş’elere daha çok ihtiyaç var. O zamanlar
tevzi ve dağıtım amacıyla kurulmuş olan o kooperatifleri
onun adını anmak ve yaşatmak adına yeni atılım ve hedeflerde bulunarak ileriye taşımanın biz meslektaşlarının görevi olduğunu düşünüyorum” dedi. Diğer taraftan
da Siyasi anlamda da o günkü dönemi düşünürseniz bir
kadın olarak hem Manisa’da, hem ülke bazında, hem de
yurtdışında bir örnek olduğunu da ifade eden Can; “O,
şimdiki gençlerimize de bir örnektir ve şuan yanımızda
olmasa da yaptıklarıyla hep aramızda...” Diye konuştu.
Manisa Eczacı Odası II. Başkanı Ecz. Burçin Kurtuluş da
yaptığı konuşmada Gülersoy adına hazırladığı belgesel nedeniyle onun kısa hayatını ve mesleki çabalarını
yakından bilenler ile görüşerek onu anlamanın hazzına
eriştiğini bu nedenle, konuya biraz daha hassas yaklaştığını belirterek, “ona olan hayranlığım bir kat daha
arttı.” Dedi. Ardından Gülersoy için yazdığı aşağıdaki
metni okudu.
ECZA
KO O P .
KURUM
21
HABERLERİ
Ben Ecz. Neş’e GÜLERSOY’ u yaşamında tanıma
şerefine maalesef sahip olamadım. Ama Ecz. Neş’e
GÜLERSOY’ un biz eczacılar için en kutsal dayanışmamızın temsili olan Ecza Kooperatifimizin ilk kurucularından, Eczacılık mesleğine, halkına, hayatını
adamış, cesur, yürekli, çağdaş, aydın bir Atatürk
kızı, örnek bir meslektaş, örnek bir insan olduğunu,
belgeselini hazırlarken yaptığım araştırmalarda,
onunla ilgili bulduğum her kaynakta hayranlığım bir
kat daha artarak öğrendim.
Onun yazar olduğunu öğrendim.
‘’Topal’’ adında bir öykü kitabı olduğunu,
Gazete köşe yazarı olduğunu öğrendim.
CHP Manisa İl Kadın Kolları üyesi,
Dönemin Belediye Başkan Adayı olduğunu öğrendim.
Çevresinin aydın kişilerle dolu olduğunu öğrendim.
Kooperatif tutkum onun sayesinde daha da perçinlendi.
Kooperatiflerin varlığında önemini anlamak gerektiğini öğrendim.
Zor dönemden geçen mesleğimizin, tutunulacak en
sağlam dal olduğunu öğrendim.
Neş’e GÜLERSOY’ u görmeden ondan birçok şey
öğrendim.
Ecz. Uğur Uçar
“Türkiye tekrar yükselişe geçecek…”
Kurtuluş’un ardından söz alan EDAK Ecza Koop Yönetim
Kurulu Sekreter Üyesi Ecz. Uğur Uçar yaptığı konuşma
da EDAK’ta son 7 yıldır yöneticilik yaptığına değinerek,
“Neş’e ablam yattığı yerde rahat ve huzurlu uyusun çünkü o zamanlar insanlar birbirlerini sırf bir söz yüzünden
katlederken şimdi düşünen, yargılayan, değişik fikirlere
açık olan bir nesil geliyor. Türkiye’nin böyle bir nesile sahip çıkacağını tekrardan Türkiye’nin yükselişe geçeceğine inanıyorum.” diye konuştu.
Şimdi de onun bizlere, halka öğretmek istediklerini
kendi kaleminden dökülenleri aynen okuyorum:
‘’İnsanı, doğayı, tüm evreni seven kamuoyuna sesleniyoruz. Terör şebekelerinin üzerine hep birlikte
yürüyelim.
Yoksa bugün seni sokmayan yılan yarın sivri dilindeki zehrini sana akıtacaktır. Biz 3. Bölge İzmir
Eczacı Odası olarak terörü lanetliyoruz. İnanıyoruz
ki emekçi halkımız, ağır ve sağır yöneticilerden, bu
terörü yaratıp ülkemizi dışa bağımlı hale getiren
ağababalarından hesap soracaktır. Terör yarattığı
kan gölünde mutlak boğulacaktır.’’
Türk Eczacıları Birliği
3. Bölge İzmir Ecz. Odası
Yönetim Kurulu Adına Gn. Sekreter
Ecz. Neş’e GÜLERSOY
Şahsım ve Odam adına hepinize saygılar sunarım.
29. Bölge Manisa Eczacı Odası
Yönetim Kurulu Adına II. Başkan
Ecz. Burçin KURTULUŞ
Ecz. Hüsnü Kaya
“34 yıl sonra bile insanlar böyle toplanıyorsa oraya bakmak gerekir…”
Uçar’ın ardından söz alan EDAK kurucu üyelerinden Ecz.
Hüsnü Kaya da;
34 yıl sonra bile insanlar böyle toplanıyorsa oraya bakmak gerekir. Dikkat edilmesi gerekir. Çünkü çok sevdiğimiz bir insanın anılmasıdır bu. Neş’e aydın bir insandı.
Neş’e’nin birçok yönü vardı. Yazardı, politikaya ilgisi
vardı. Bugün aramızda olsaydı. Çok güzel şeylere adım
atardı. Kooperatifçilik yanıyla tanıdık biz ama şunu çok
rahatlıkla söyleyebilirim, kooperatifçilik bir sonuçtur. O
gün bir araya gelen el ele tutuşan insanlar aslında dünyaya daha iyi ne verebiliriz diye düşünenlerdir. Benden
önce biz kavramını kullanmışlardır. Neş’e’nin bu değerlerini ben Manisalı dostlarımdan da dinlemek istiyorum.
Lütuf ederlerse eğer çok mutlu olurum.
MEDAK da yol arkadaşı olan Ecz. Gürdal Güven’de yaptığı konuşmada; “Neş’e bu toplum için, mesleği için
elinden geleni yapmıştır. Hiçbir zaman kendi çıkarları
doğrultusunda çalışmalar yapmamıştır. Daha önceki
arkadaşlarımızın da söylediği gibi hakikaten biz eczacı
meslektaşlarımızın kucaklaşmasını ve kooperatifçiliğin
tüm Türkiye’ye yayılmasını sağlamıştır” dedi.
22
Gündem Özel
gazeteedak
EDAK
ECZA
KO O P .
KURUM
HABERLERİ
kadar taşınmıştır. Bugün kronik hastalıkların başlıca ölüm nedeni olması ve bu hastalıkların seyrinde
bilinen koruma, tanı, tedavi yollarında tam başarı
sağlanamaması gibi nedenlerle hem hastalar, hem
de biz sağlık profesyonelleri zaman zaman değişik
arayışlar içine girmekteyiz. Yine sağlık hizmetlerine
ulaşmadaki güçlükler bu tür arayışları artırmaktadır.
Ecz. Ayşem Jale Kıhtır
EDAK Yönetim Kurulu Üyesi
Her ilaç bir zehirdir!
Günümüzde Hekimlik, koruyucu ve tedavi edici uygulamaları içeren kanıta
dayalı çağdaş hekimlik olarak tanımlanmaktadır.
Bilimsel teknolojik ve toplumsal gelişim süreçleri ve
buna paralel olarak sağlık ve hastalık kavramlarının
tarihsel gelişimi sırasıyla mistik, polifarmasi, etyolojik tedavi süreçlerinden geçerek geleneksel ve çağdaş hekimlik uygulamaları ortaya çıkmıştır.
Halen günümüzde hekimlik uygulamalarının tarihsel
gelişim sürecinin ilk dönemlerine ait izlerine rastlamaktayız. Özellikle alternatif tıp (doğal, geleneksel) uygulamalarının pek çok aşamaları günümüze
Bitkileri kullanarak hastaları tedavi etme yaklaşımı
M.Ö 3000 yıllarına kadar, Mezopotamya’da kurulan
eski medeniyetlere kadar dayanmaktadır. Modern
tıbbın temeli kabul edilen Hipokrat’ın kitaplarında
400’e yakın bitkisel ürün anlatılmıştır.Günümüze geldiğimizde 19. ve 20. yüzyıllarda kimya ve biyokimya
bilimindeki gelişmeler ilaç sanayine büyük ivme kazandırmıştır. Bu sayede etkinlik, zararsızlık ve kalite
prensipleri benimsenerek analitik, toksikolojik, farmakolojik ve klinik çalışmalar sonucu laboratuvarda
tıbbın gereksinimine cevap veren pek çok ilaç geliştirilmiştir. Mevcut ilaçların ¼’ü bitkisel kökenlidir. Ve
bunların çoğunda bitkiden elde edilmek istenilen etken madde laboratuvar ortamında kopya edilmektedir.
Son yıllarda sentetik ilaçlarla tedavide meydana gelen ciddi yan etkilerin yol açtığı sağlık sorunları ve
ekonomik zararlar, sentetik ilaçların tedavide yetersiz kalması bitkisel ürünlere ve gıda takviyesi denilen
birçok koruyucu tedaviye olan talebi artırmaktadır...
Bunun sonuncunda günümüzde Amerika Birleşik
Devletleri (ABD)’n de bitkisel ilaç ve gıda takviyelerinin kullanım oranı bir önceki yıla göre % 59 oranında
artarken, bu ülkede hastaların %5’lik gibi bir oranı
tedavi ve koruyucu tedavi yöntemlerinde yalnızca
bu ilaçları kullandıklarını açıklıyorlar.
En büyük gücümüz bilgimiz
Başta biz eczacılarda ve hastalarımızda geçmişten
kalma bir yanlış algılama; sosyal güvenlik kurumu-
Ülkemizde şu anda bitkisel ürün ve gıda takviyeleri
konusunda inanılmaz bir bilgi ve ürün kirliliği yaşamaktayız. Her gün gazete, dergi, internet vb. ortamlarda obezite, şeker, mantar, hipertansiyon gibi
kronik birçok hastalığı tedavi ettiğini iddia edilen,
çoğu merdiven altı olan ürünler hiç bir kontrole tabi
tutulmadan kolayca satılmaktadır.
Ülkemiz insanının sağlığı tehlikeye
atılmaktadır.
Bu konuda ilacın sahibi bir meslek grubu olarak, halkımızı hastalarımızı bilinçlendirmek ve bu konuda
farkındalık yaratmak için çalışmalar yapmalıyız.
İster kimyasal, ister sentetik, ister bitkisel, ister gıda
olsun tedavide kullanılan her şey ilaçtır. Ve her ilaç
bir zehirdir. Ancak doğru dozlarda, doğru zamanda
ve doğru kişiye verilirse tedavi edebilir yoksa öldürür. O yüzden biz eczacılar mesleğimize sahip çıkıp,
önce bu konudaki bilgi eksiğimizi giderip, hastalarımıza danışmalık rolümüzü tam olarak yerine getirip,
sonra bu konuda toplumda farkındalık yaratmaya
çalışmalıyız.
Ayrıca meslek örgütlerimizle lobi faaliyetleri oluşturarak bu konuda ki yasal boşlukların ortadan kaldırılmasını sağlayıp, ismi ne olursa olsun tedavi amaçlı
kullanılan tüm ürünlerin eczaneden hastaya ulaştırılmasını sağlamalıyız...
Her işin başı sağlık ve sağlık bizim işimiz...
ABD’ da bu ilaçlar için yapılan harcama geçen yıl 3.5 milyar dolarken, İngiltere’de bu
rakam 40 milyon sterlindir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) insanların %80’nin bu tedavilere inandıklarını açıklamaktadır.
nun ödediği ürünler ilaç, kendi paramızla aldığımız
ürünler ilaç dışı ve ihtiyaçtan öte ‘lüks’ tüketim. Bu
algı ilaç dışı ürünlerin ikinci plana atılmasına, hatta
ilaç özelliği taşısa dahi etki ve yan etkilerinin ciddiye
alınmamasına neden olmuştur. Medikal ürünler, besin takviyeleri, kozmetik ve dermokozmetik ürünler,
eczanelerde gerekli önemi ve özeni bulamamıştır.
Son dönemlerde, özellikle ilaçta kâr düşüşünden
kaynaklanan ekonomik sebepler başta olmak üzere;
SGK’nın ödeme listesinin daralması, toplumun tüketim hacminin arttığını geç de olsa fark etmemiz başta belirttiğim tabloyu değiştirmiştir. İlaç dışı ürünler
eczanelerimize hızla girmiştir. Bu noktada önemli
olan bizim bu ürünlere ne kadar sahip çıktığımız, ne
kadar önem verdiğimizdir. ‘Eczanede sadece ilaç
satılır’ algısını yıkıp, ‘Eczanede eczacı danışmanlığında verilen her ürün güvenilirdir’ algısını yaratmak
zorundayız ki doğru olan da budur. Aksi halde bizi ve
sorumlu olduğumuz toplum sağlığını bir takım tehlikeler beklemektedir.
Ecz. Çağdaş Ceylan
EDAK Yönetim Kurulu Üyesi
Ülkemizde de ( tarım bakanlığından ruhsatlandırılmasına rağmen ) ilaç pazarında bu ilaçların payı her
geçen gün artmaktadır.
İlaç dışı ürünler, çağımızın en güçlü propaganda aracı olan televizyonlar başta olmak
üzere, internet, gazete ve dergilerde mutlaka yer bulan sağlık pazarlama objeleri halini almaktadırlar.
Her ne kadar ‘kamu spotu’ adı altında uyarılarda
bulunulsa da sistemdeki başıboşluğu fırsat bilen
‘sağlık’ şarlatanları, kendilerine sağlık sektöründe
yer bulma çabasındalar. Bu çaba, insan sağlığına ve
sağlık sektörünün güvenirliliğine karşı tehdit oluşturmaktadır. Bilinçsizce yapılan pazarlama öğeleri ve beraberinde oluşan bilgi kirliliği çok tehlikeli
boyutlara ulaşmaktadır. Burada yapılması gereken
sağlık ürünlerinin ticari meta gibi görülüp serbest
ve kontrolsüzce pazarlanmasının önüne geçilmesi,
yeterli donanıma sahip biz eczacılar kontrolünde bu
ürünlerin kullanımının sağlanmasıdır.
Bazı ilaçların reçetesiz satılıp satılamayacağının tartışıldığı bu günlerde, iletişim mecralarında ‘ilaç olmadığı’ hatta ‘her derde deva’ olduğu iddia edilen
ürünlerin satışının kolaylıkla yapılması; sağlıkla ilgili
herhangi bir ehliyete sahip olmayan kişiler tarafından işletilen ‘Bitkisel Ürün Marketleri’nin her geçen
gün artması, bir şeylerin yanlış olduğunun en büyük
göstergesidir.
Bizler sağlık danışmanlarıyız, pazarlama uzmanları
değiliz. Sattığımız kutudan para kazanıyor olabiliriz,
fakat oluşturduğumuz güven şemsiyesi altında, bilgimizi kullanarak fark yaratmak ve mesleğimizi icra
etmek zorundayız.
gazeteedak
EDAK
ECZA
KO O P .
KURUM
Yaşam sürekli değişim içeriyor. Ancak
bu değişimlerin kesin çizgileri zaman
eğrisinde hemen derin bir iz bırakmıyor. Uzun bir zaman içerisinde billurlaşıp, gözümüze giriyor.
İşte, öyle zamanlardayız. Çağdaş eczacı, çağdaş eczane olma kriterlerinin tartışıldığı günlerdeyiz. Bu konudaki
standartlar oluşuncaya kadar el yordamı ile yürüyeceğiz.
Bu belli. Ancak ilk işaretler de yok değil. İlaç, ekonomik değerini yitirdi. Eczacı ekmeğini aramak zorunda. Ki; nerede
araması gerektiği çok açık…
Neden ilaç, neden parafarmasi?
Hep aynı örneği veriyorum;
1935 - 45 arasındaki zamanlarda olsaydım, eczacılar arasındaki şu konuşmayı
duyardım sanırım.
- Havan eczacılığı bitiyorsa, eczacılık bitmiş demektir.
- Hadi canım… Hazır kutuları al- ver, bu eczacılık değildir.
- Bu halde bu meslek artık yapılmaz.
Bunu dillendirenler, meslekten el – etek çekmek zorunda
23
HABERLERİ
kaldılar. İstense de, istenmese de müstahzarlar her yeri
kapladı. Ve o yıllardan beri kullanılıyor. Havan eczacılığı
ise sembolikleşti.
Ecz. Hüsnü Kaya
EDAK Denetleme Kurulu Üyesi
Gündem Özel
İnsana değen sağlık ile ilgili her ürün eczacının ilgi alanına
giriyor. Örneğin bit sorunumuz var ülkece ve de özellikle
okullar açılınca alevlenir. Çaresi eczacının bilgisinde... Biberiye yağı… Kulak arkasına bir damla veya ütü suyuna
beş damla. Bunların hepsi birer bilgi… Eczacı bu bilgilere
sahip… Ve son yıllarda geleceği okuyabilen eczacı bilgisini
artırma peşinde.
Veya… Koltuk altına bir damla lavanta yağı ve sonrasında
deodorant, inatçı ter kokusu için çare. Bu bilgi kırıntıları
eczacıyı bilgili kılar. Ve insanlara daha rahat bir hayat sunar. Günümüzde eczacı daha fazla bilgiye ihtiyaç duyuyor.
Çünkü sermayesi artık bilgi… Bunu bilen eczacı, 35 – 45
yıllarındaki “Havan eczacılığı biterse eczacılık da biter”
diyen eczacının yanılgısına düşmez. Gün, eczacılık mesleği
için eczaneyi ayakta tutma vaktidir. Bunun için insana değen, sağlıkla ilgili her konuda eczacı ön almalıdır.
Eczacı, eczanesinde iki alanın olduğunu bilmelidir.
• İlaç Alanı
• Parafarmasi Alanı
İlaç alanı, prestij alanıdır. Güvenilirlik alanıdır. Parafarmasi alanından daha önemlidir. Çünkü mesleğin geleceği asıl
bu sahadaki etkinliğe bağlıdır. Eczacılık denilince serbest
eczane eczacılığı akla gelmekte böylelikle mesleğin özü
uçup gitmektedir. Oysa eczacılık sadece eczane eczacılığı
demek değildir.
Eczane eczacılığının sorunları mesleğin tümünün sorunları
gibi algılanmamalıdır. Eczacının, ekonomik değeri kalmasa bile ilaçtan uzaklaşması düşünülemez. Aksine daha da
sahiplenmesi gerekir. Eczacı bu alana sahip çıktıkça prestiji ve güvenilirliği artar.
Parafarmasi alanı ise “Maişet motoru”nun döndüğü alandır. Bu alanın da kuralları vardır. Hem de bilimsel. Eczacı bu
bilime kulak verip anlamaya çalışmalıdır. Tanzim – Teşhiri,
Alan ve Kategori Yönetimini, iletişimi, karşılama/uğurlama,
stres yönetimi, renklerin etkileri, satış destek elemanları,
P.O.P. kofre, bundle… Vs. vs.
İlacın ekonomik değerinin olduğu yerler; hastane ve sağlık
kuruluşlarının yakınındaki yerlerdir. O da yoğunluğa bağlıdır. Yoğunluk olması durumunda ekonomik fayda sağlanabilmektedir. Bunun dışındaki eczanelerin ayakta kalabilmeleri için parafarmasi uygulamalarına ihtiyaçları vardır.
Kaldı ki 6308 sayılı yeni yasa eczanede bulundurulacak ürünleri 12 kalemde
saydıktan başka “Diğer sağlık ürünleri”
diyerek vurgu yapmaktadır.
Yani sağlık ile ilgili ürünlere eczacının sahip çıkmasını öngörmüştür. Bu öngörüye rağmen “parafarmasi uygulaması eczacılık değildir” diyenler, tıpkı “Havan eczacılığı
biterse eczacılık da biter” diyenler gibi tarih olacaklardır.
Eczacılık, dibe vurdu ve artık yükselişe geçme vakti geliyor. Tabi-i ki bunu doğru okuyanlarca.
“İlaç Dışı Sağlık Ürünü”
Sağlık, bugüne kadar biz insanoğluna çok farklı yerlerden geldi ya da getirildi. Bilmem farkında mısınız? Tabiattan, aloeden, kilden, gölden… vb daha birçok yerden insanoğlu şifa buldu.
İşin özü sağlık, bize kadar geldi gelmesine ama gerçekten doğru yollarla mı geldi, bu yazıda
onu tartışmak istiyorum.
kazanmak ya da devam ettirebilmek için sağlık ürünleri kapsamında piyasa da çok farklı ürünlerle karşımıza
geliyorlar. Bunların başlıcası ilaç -ki biz asli vazifemiz
olarak zaten onunla ilgileniyoruz-.
Ecz. Nuri Korkmaz
EDAK Yönetim Kurulu Üyesi
Öncelikle Merhaba,
Gazete EDAK’ın bir başka sayısında daha yer bulabilmek onur verici, emeği geçenlere teşekkür ederek
elimden geldiğince yazıma devam etmek istiyorum.
Başta da söylediğim gibi sağlıklı durumumuzu yeniden
Eczanelerimizde ilacın kapladığı yerin dışında kalan
alan ise ilaç dışı ürünlerden oluşuyor. Bu yakın zamana
kadar yaptığımız tanımken yakın geçmişte bir ortağımızın söylemi bizleri çok etkiledi ve eksiğimizi kapattı. Eğer ki bizler sağlık zincirinde birer halka isek ilacın
dışında eczanelerimizde yer verdiğimiz ürünlerde ilaç
dışı sağlık ürünleriydi. Bu tanım için kendisine buradan
bir kez daha teşekkürü bir borç biliriz. Geçenlerde bir
sohbette sektör dışından bir arkadaşa bu kavramdan
bahsettim. Daha doğrusu kendisi sordu. “Artık zannedersem ilaçtan kazandığınız yetmiyor ki farklı ürünleri
eczanede görür olduk” dedi. Kendisine şu örneği verdim: “Bakınız dönem itibariyle içinde bulunduğumuz
yaz aylarında denize gidiyorsunuz. Güneşin en etkili
olduğu öğlen saatlerinde denize gitmeyi seçtinizse
ya da bronz bir tene sahip olabilmek için güneşte kalış sürenizi uzattınız ise vücudunuz da güneş yanığı
oluyor ve aynı günün akşamında eczane arıyorsunuz.
Eczaneye gelme amacınız bozulan sağlığınız ve yaşam
konforunuzun artmasına çare bulmak... Evet, bu bizim
işimizin bir parçası burada hemfikiriz ancak güneş sizi
bu denli etkilemeden önce sağlıklı iyi halinizin devamını sağlayıcı önlemleri sunmak da bizim işimiz. İşte, bu
yüzden güneşe çıkmadan önce güneş kremi ve sağlıklı
bir cilt için gerekli önerileri sizlere sunuyoruz” dedim.
Önce biraz garipsedi ve olaya bu açıdan bakmadığını
kremini öncesinde marketlerden aldığını orada da danışacak kimseyi bulamadığından bahsetti. Arkadaşım
güneş kremini eczaneden almasının önemini, bense
daha ulaşmamız gereken çok insan olduğunu anladım.
Özetle; Sağlık, bugüne kadar insanoğluna pek çok yerden geldi ama asıl uğraması gereken yerde artık daha
fazla zaman geçiriyor yani eczanelerimizde... Bu tarz
ürünler artık uzmanı tarafından adresleniyor doğru
amaç için doğru miktarda ve zamanda kullanıma sunuluyor. Tıpkı olması gerektiği gibi… Eczacı olarak,
toplumsal bilinci oluşturmak için zaman ve profesyonel desteğe ihtiyaç elbette var. İşte burada, EDAK eczacısına gereken desteği vermek için devreye giriyor.
Eczacının bireysel olarak yapabileceklerinin ötesinde
kurumsal bir güç olarak ortağının arkasında duruyor
ve gereken desteği verebilmek için çalışıyor. O yüzden
EDAK size iyi bakıyor ve bakmaya da devam edecek...
24
Gündem Özel
gazeteedak
EDAK
ECZA
KO O P .
KURUM
HABERLERİ
pılmak suretiyle satışa sunulmasında sadece ürünü
üretip piyasaya arz edenlerin değil, eczacılarımızın
da ürünün satışı konusunda müteselsilen sorumlu
oldukları ve idari yaptırımlara maruz kalabilecekleri
anlaşılmaktadır. Belirtilen hususlar ışığında, ilaç dışı
ürünlerin stoğa dahil edilme sürecinde güncel mevzuat yönünde uygunluk denetimine tabi tutulmasının önemi ve gereği daha net görülmektedir.
Ecz. Kazım Özgür
EDAK Mesul Müdürü
Eczanelerimizde ilaç dışı olsun, doğru adres ‘EDAK’ olsun!
Gerek ilaç dışı, gerekse parafarmasötik kelimeleriyle sınıflandırdığımız ürünler, bünyesinde farklı birçok
grubu içeren geniş yelpazeye sahip ürün çeşitliliğini
barındırmaktadır. Belirtilen ürünler kozmetik ürünler, gıda takviyeleri (Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı iznine tabi ürünler), medikal (tıbbi cihaz yönetmeliği) yönetmelik kapsamında EC sertifikasına
sahip ürünler olmak üzere 3 ana grupta kategorize
etmemiz mümkündür. Her gün daralan ilaç pazarı
ile eczane karlılıklarının olumsuz etkilenmesi sonucu
belirtilen ürün grubunun eczane için değeri ve önemi daha da artmaktadır.
EDAK olarak, ilaç dışı ürünlerin stoklarımıza dahil
edilmesi noktasında pazarda faaliyet gösteren diğer rakip depoların belki de uygulamadığı; yeni
ürünlerin bağlı bulunduğu mevzuat açısından uygunluk denetimini yapmaktayız. Önceliğimiz, eczacılarımızın halkımızın en yakın sağlık danışmanı
olduğu gerçeğiyle güvenilir ve doğru ürünlerin ortaklarımıza ulaştırılmasını temin etmektir. İlaç dışı
ürünler, bağlı bulundukları mevzuatın gerekliliklerini
yerine getirmelidir.
Bu konuda özellikle 1262 sayılı “ispençiyari ve
tıbbi müstahzarlar Kanunu”;
Madde 19 - (Değişik madde: 04/01/1943 4348/1 md.; Değişik madde: 23/01/2008-5728
S.K./43.mad.)
Ruhsatsız olarak müstahzar imal edenler
veya bu suretle imal edilen müstahzarları bilerek satan, satışa arz eden veya sattıranlara, müstahzar imaline salahiyet sahibi
oldukları takdirde, beşyüz Türk Lirasından
onbin Türk Lirasına kadar; müstahzar imaline salahiyet sahibi olmadıkları takdirde,
binbeşyüz Türk Lirasından yirmibin Türk
Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Bu
müstahzarlar kendilerine atfedilen tedavi
vasıflarını haiz olmadığı veya bu vasıfları
azaltacak veya kaybedecek şekilde veya saf
olmayan maddelerden imal edildiği anlaşıldığı takdirde 18 inci maddede yazılı ceza
tatbik olunur.
İlgili kanun maddesi dikkatle incelendiğinde; özellikle kozmetik ve gıda takviyesi olarak piyasaya sürülen ürünlerin endikasyon belirtilerek tanıtım ya-
EDAK olarak yapmış olduğumuz
mevzuat uygunluk denetiminin
daha iyi anlaşılması adına ürün
grupları için örneklendirmeler
yapar isek;
Kozmetik ürünler
Kozmetik ürünler ambalaj özellikleri açısından Kozmetik Yönetmeliği 10.Maddesinde zikredilen özelliklere haiz olup olmadığı (Türkçe kullanım etiketi,
bileşen listesi, üretici unvan adres bilgileri, ürün seri
lot-imal tarihi- miad bilgisi veya M sembol değerleri
) kontrol edilmektedir.
-Kozmetik ürün ambalajında miad veya açıldıktan
sonra güven ile kullanılacak süre belirtilmelidir. M
sembolü İlgili bilgileri içermeyen kozmetik ürün mevzuata uygun güvenli ürün değildir. Stoklara kabul
edilmez.
-Kozmetik ürün yönetmelik EK2 kısmında zikredilen
yasaklanmış maddeleri içermemelidir. Daha önce
kooperatifimize yeni kozmetik ürün olarak müracaatı yapılan Acne Free (Terminatör) markalı akne karşıtı kullanımı olan ürün, bileşiminde yer alan benzoil
peroksit nedeniyle reddedilmiştir. (Ek2- 382. Benzoyl
peroxide)
-Akne tedavi etme iddiasında olan kozmetik ürünler
mevzuata uygun bulunmamaktadır.
(Akne oluşumunu önlemeye yardımcı iddia ve tanıtımı şeklinde mevzuata uygun olacaktır.)
Ambalajında endikasyon zikredilen masaj ürünleri
(antienflamatuvar, analjezik, osteoartrit) kozmetik
mevzuatına uygun bulunmadığı için kabul edilmemektedir.
-Kozmetik bildirimi ile depomuza müracaatı yapılan hiçbir geciktirici kullanım amaçlı (ejekülasyon
retart) ürün kabul edilmemektedir. İlgili kullanım
amacı tıbbi ürün kategorisine girmekte ve Sağlık Bakanlığından tıbbi ürün ruhsat/izni alınmasını gerekli
kılmaktadır.
Kozmetik yönetmeliği son güncel yayımlanan kılavuzlar ile çok detaylandırılmış sürekli gelişme potansiyeli olan aktif bir mevzuattır. Özellikle 2012 yılı
içerisinde yayımlanan “Kozmetik Ürünlerin Tanıtım
Faliyetleri Hakkındaki Kılavuz” ile bu alanda faaliyet gösteren tüm oyuncuların ( üretici,ürünü tüketiciye sunumu noktasında tüm mecra kuruluşları)
ürün tanıtım ve sunumlarında uymaları gereken kurallar net olarak ifade edilmektedir.
Kozmetik ürünler için bildirim ve piyasa gözetim ve
denetim mekanizması işletilmektedir. Sağlık Bakanlığı tarafından ürünler için herhangi bir izin belgesi
düzenlenmemektedir. Ürünlerin mevzuata uygun
olması noktasında tüm piyasa oyuncularına sorumluluklar yüklenmektedir.
Diğer önemli grupta yer
alan “Gıda Takviyeleri”
Gıda takviyeleri son güncel yayımlanan “Gıda Takviyeleri Hakkındaki Yönetmelik” Ağustos 2013 tarihi ile yürürlüğe girecektir İlgili yönetmelikte birçok
eksiklikler olmasına rağmen (yönetmelikte eczacı ve
eczane kelimesinin geçmemesi gerçekten çok üzüntü verici) bu alandaki çok büyük boşluk ve açıkları
kısmen doldurabileceği aşikârdır.
Mevcut durumda, 17 Aralık 2011 tarihi itibariyle yürürlüğe giren Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşletmelerine Dair Yönetmelik Geçici 1. Maddesi ile
Gıda Sicil belgesi uygulaması kaldırılmış, firmalar
daha önce her bir üretmiş oldukları gıda takviyesi ürünleri için ayrı ayrı izin belgesi alırken mevcut
değişiklik ile faaliyet alanı uygun tek işletme kayıt
belgesi ile sınırsız sayıda gıda takviyesi üretmeleri
mümkün hale gelmiştir.
EDAK olarak mevcut konjektürde
yapmış olduğu mevzuat denetimiyle, bahsi geçen ürünler için
filtreleme görevi görmüştür.
Gıda takviyesi formundaki ürünler için yapmış olduğumuz mevzuat denetiminde, ürün ambalaj ve
tanıtımında endikasyona yönelik sağlık beyanı olup
olmadığı; ambalajında yer alan sağlık beyanlarının
Türk Gıda Kodeksi Ambalajlama ve Etiketleme Yönetmeliği Yönetmelik Ek-15’de belirtilen kısıtlama
ve sınırlamalar dahilinde olup olmadığı kontrol edilmektedir. İçeriğinde bitkisel ekstrat içeren gıda takviyeleri için her bir bitkisel bileşenin Bakanlığın yayınlamış olduğu Pozitif Bitki listesinde olup olmadığı
kontrol edilmektedir.
Medikal mevzuatı kapsamında ürünler
Ürünün ambalajı konusundaki temel gereklilikler ile
birlikte UBB kaydının olup olmadığı UBB kaydı yok
ise ürünün risk grubuna göre olması gereken EC sertifikası veya CE uygunluk beyanı kontrol edilmektedir. Medikal ürünler sadece cihaz mantığı ile değerlendirilmeyip yönetmelikte tanımlandığı şekliyle;
Tıbbi cihaz (cihaz): İnsanda kullanıldıklarında aslî
fonksiyonunu farmakolojik, immünolojik veya metabolik etkiler ile sağlamayan, fakat fonksiyonunu
yerine getirirken bu etkiler tarafından desteklenebilen. Şeklinde diye devam eden tanım ile medikal
ürünler için devasa bir alan oluşturmaktadır. Dolayısıyla başlangıçta ilaç gibi düşünebileceğimiz birçok
ürün medikal yönetmelik kapsamında karşımıza çıkabilmektedir.( Örneğin Colinox gtt, Atopiclair krem,
Synvisc Enj.)
İlaç dışı sağlık ürün grubunun eczanelerde daha çok
talep görmesi noktasında, meslektaşlarımızın danışman kimliğinin ve eczane güvenilirliği algısının
büyük rol oynayacağı, EDAK olarak doğru ve güvenilir ürünlerin ortaklarımıza ulaştırılması noktasında
çalışmalarımızı sürdüreceğimizi vurgulamak isteriz.
gazeteedak
Eczacı Ne Diyor?
EDAK
ECZA
KO O P .
KURUM
Öncesinde sizi tanıyabilir miyiz?
Yunanistan vatandaşıyım. Ege Üniversitesi Eczacılık
Fakültesi Mezunuyum. İzmir’deki yabancı uyruklu tek
eczacı herhalde benim ( gülüyor). Eczanemi açarken
bayağı zor oldu. Ama şuan her şey yolunda bir problem
yok. Eczaneme yakın bir sağlık ocağı var. Bir yandan
da yerleşim merkezinin içindeyim.
“Bazen bir şey oluyor. Hastanıza
yardımcı oluyorsunuz bir bakıyorsunuz ki, arkadan bir tabak bir şeyle
Nasıl görüyorsunuz mesleği?
İsteyerek okudum. İlk tercihim tıp, ikinci tercihim eczacılık idi ama eczacılık olduğu için memnunum. Severek
yapıyorum işimi. Hastayı memnun ettiğiniz sürece o da
sizi mutlu ediyor. Bazen bir şey oluyor. Yardımcı oluyorsunuz bir bakıyorsunuz ki, arkadan bir tabak bir şeyle gelmiş. Siz işinizi yapıyorsunuz aslında ama bunlar
güzel şeyler oluyor. Ama üyelerimiz arasındaki iletişim
yaklaşık 2-3 yıldır zaten yapmaya başlamıştım. Neden
yapmaya başlamıştım? Çünkü reçeteyle ilgili işlemler
azalmaya başlamıştı. Bizim kendi mesleğimizi yapmak
adına mademki eczanemize giren reçete miktarı oturdu. Hastamızla/müşterimizle sohbet etmeye de vaktimiz var. Artık hastalarımız ile aramızda sağlanan bir
güven de var. Hastalarımızla birebir konuşurken “şu
olursa daha iyi, şunu kullanırsanız daha iyi” diyebiliyoruz...
Ecz. Tuba Üstün Karaova- Üçyol - İzmir
“Ticari kaygıya değil, işin manevi
olarak tatmin edici yönüne bakıyorum… Son 2 yıldır mesleğimi yaparken daha keyifliyim…”
İlaç dışı ürünleri hastalarıma tavsiye etme durumunu
25
HABERLERİ
tekrar gelmiş. Siz işinizi yapıyorsunuz aslında ama böylesi güzel şeyler de oluyor.”
Ecz. Ayfer Memiş- Çamdibi / İzmir
Gündem Özel
Peki, genel anlamda nedir bu? Ürün çeşidini arttırma
durumu. İlaç dışı sağlık ürünlerine eczanemde yer vermem ben de açıkçası ticari kaygıdan dolayı olmadı.
Bu işin tatmin edici tarafına baktım. Çünkü bu durum
beni manevi olarak tatmin etmeye başladı. Günüm çok
güzel geçiyor hastam geliyor ben ona bir şey öneriyorum. Sürekli bir talep var, o talebi karşılamaya yönelik
ben de kendimi geliştirdim. Geliştirmeye de devam
ediyorum. İnsanlar daha iyi yaşamak ve daha sağlıklı
yaş almak istiyorlar. Daha sağlıklı beslenmeye çalışıyorlar. Ve bunlarla ilgilide danışmanlık hizmeti alarak,
bir uzmana danışmak istiyorlar. Biz burada bu hizmeti
vermeye çalışıyoruz ve bu çok zevkli oluyor. Akşam eve
mutlu gidiyorum.
Açıkçası son 2 yıldır mesleğimi yaparken daha keyifliyim. Eczanelerimizde ilaç dışı ürünlere en az ilaç kadar
biraz zayıf. Meslektaşlarımızdan birlik olanda var, tabi
rakip olarak görende var. Tabi ki, anlaştıklarımız da
var. Bazıları ile zaten irtibata geçiyoruz. Mesela olmayan ilaç vardı geçenler de bana yönlendirmiş tanıdığım
eczacı, “oraya da bir sorun” demiş. Hasta geldi, bu ilaç
var mı diye konuşurken bir tane elimde vardı şans eseri
verdim. “Ondan sonra caddedeki eczane yönlendirdi”
dedi.
İlaç dışı ürünler hakkında ne düşünüyorsunuz?
İlaç dışı ürünlerin marketlerde de satılması bizi biraz
engelliyor. Markette şu kadar siz de niye daha fazla
deniyor. Bazen biz de ucuz oluyor bizden alıyorlar. Devamlı bizden alanlarda var. Müşteri memnuniyeti çok
önemli…
Mesajınız var mı?
Ben kooperatifle çalıştığım için memnunum. Depolarla
çalışan eczanelerden şikâyetler duyduğum oldu. Şimdiye kadar kooperatifle ilgili bir şikâyet duymadım.
Ben de bir sorun yaşamadım. Teşekkür ederim.
yer ayrılması gerekmektedir. Böyle düşünüyorum. Çünkü bu da bizim işimiz ve hastalarımız bizim önerdiğimiz
ürünleri kullanmalılar. Dışarıda da pek çok ürün var fakat eczaneye gelen ürün elenerek gelmiş üründür. Hiç
eczaneler arasında kıskançlık olmadan ister mahalle
arasında olsun ister cadde de olsun ilaç dışı ürünleri
bulundurmak gereklidir. Bize şunu bile danışıyorlar;
“deterjanın hangisini kullanıyorsun?” Burası çok farklı
bir ortam, eczane çok sıcak bir ortam… Herkesin yaşamından parçalar var. Hiç görmesem hastamı en azından ayda 4 defa görüyorum. Bu çok önemli bir rakam
yani sık sık görmek bir kişiyi, bu onun hayatında varsın demek. Hem reçete ürünlerimiz var ama neredeyse
bizim ilaç dışı ürünlerimiz reçeteli ürünlerimizi yakalamakta. Şu an %60’ına geldi. Bunda hedefimiz birebir
tutturmak. Olacak gibi geliyor bana. Benim çok ümidim var. Hiçbir ticari kaygım yok kendimi mutlu etmek
için bu işi yapıyorum. Ama bu arada ürün çöpe atılsın
da istemiyorum.
EDAK’tan beklentiniz var mı?
EDAK’tan beklentimiz çok. Şimdi şöyle ilaç dışı ürünlerde EDAK’ın da en çok kar yaptığı ürünler onlar. Ama
EDAK biraz kâr’dan feragat ederse kampanyalar yapıp
ürün adetlerini artırıp bunu uzun süre sürdürürse çok iyi
olur.
“Eczanelerde gelecek fedakârlık istiyor”
28 yıllık eczacıyım. Ege üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden mezun olur olmaz 1985 yılında Denizli’nin ilçesinde ilk
eczanemi açtım ve 9 sene bu bölgede kaldım. Bu bölgede eczacılığın kırsal kesim de nasıl olduğunu ve halkın eczacıya güvenini gördüm. 1994 yılında İzmir’e geldim. Yeşilyurt semtinde eczanemi açtım. Sağlık merkezi yakınında
ve iş merkezleri ile semt eczanesi de sayılabilecek bir konumda olan eczanem de bu sene başlarında yeniden tadilat yaptırarak, ilaç dışı sağlık ürünlerine daha fazla yer vermeye başladım. Bunun için eczane dekorumu yeniledim. Ama eczacılığın geleceği nasıl diye soracak olursanız, tabi kooperatif çatısı altında olarak, bir arada durarak
başaracağız. Ama geleceği çok parlak görmüyorum. Eğer yeni bir yol, yeni bir bakış yeni bir hitap getiremezsek
kendimize ve hastamıza müşterimize eczacılığın geleceği çok iyi görünmüyor. Çok fedakârlık yapmamız ve çok
çalışmamız gerek. Kendimizi de çalışanımızı da, hastamızı da geliştirerek, eczanelerimizde neler bulabileceklerini
göstermek ve onları bilinçlendirmek durumundayız. Artık eczanemize gelen müşterimize şu ürünlerde kampanyamız var yararlanmak ister misiniz diye sormamız da gerekiyor… Ve eczacılığın geleceği için bir çıkar yol bulmak bu
yolda önümüzü açanlara da destek olmamız gerekiyor.
Ecz. Nazlı Güler Tepe-Yeşilyurt/İzmir
26
Gündem Özel
gazeteedak
EDAK
ECZA
KO O P .
KURUM
HABERLERİ
raporlu hastalarıma yeri geldiğinde spor yapın, beslenme alışkanlıklarınızı değiştirin, yaşam tarzınızda
bu şekilde çok küçük bir değişiklik yaparsanız bile bu
ilaçlarınızın kullanımı daha etkili olur gibi önerilerde
bulunuyorum.
Ecz. Gözde Özdemir – Yeşilyurt-İzmir
Eczacılığı isteyerek okudum
Saha Yönetmeni Erman Akcan ile yaptığımız eczane
ziyaretlerinde bu kez karşımızda genç bir eczacımız var. Gözlerindeki ışıkla, gülümseyerek “eczacılık
mesleğini isteyerek seçtim” diyen Ecz. Gözde Özdemir ile İzmir Yeşilyurt’taki eczanesinde görüştük.
Eczanesindeki EDAK Rafı’ndaki ürünleri heyecanla
hastalarına anlattığını söyleyen Özdemir, eczanesinde yaptığı her değişiklikte hastalarından gördüğü
ilgi ile sevindiğini söylüyor. Saha Yönetmeni Erman
Akcan ile birlikte eczanesine medikal standını düzenlerken “önemli olanın insanlara bu ürünlerin de
eczane de olduğunu gösterebilmek ve eczacının bu
ürünlere bilinçli yaklaşımı ile hastalarına/müşterilerine soru sordurabilmek” diyor…
Merhaba, önce sizi kısaca tanıyarak birkaç soru sormak isterim. Daha önce başka bir yerde çalıştınız mı?
87 doğumluyum. İzmir’de yaşıyorum. Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesinden 2011 yılında mezun oldum
ve aynı yıl Kasım ayında eczanemi açtım. Daha önce
başka bir yerde çalışmadım ama 5. Sınıfta iken; 3 aylık bir süre ile hastane bölgesinde bir eczanede staj
yaptım. Meslekte çok tecrübeli olduğumu düşünmüyorum. Hatta eksiklerimi dışarıdan çok rahat fark
edebiliyorum. Ama bunları fark edebilmekte önemli
diye düşünüyorum ve sürekli kendime öğrenecek yeni
bir şeyler buluyorum, bunu en çok da tecrübeli eczacıların yanına gidince anlıyorum. Ama gerçekten de
bu mesleği isteyerek okudum. Hatta üniversite sınavına girdiğim ilk sene eczacılık fakültesini olmadı diye
başka tercih yapabileceğim yerler olmasına rağmen
tercih bile yapmadım. Eczacılık fakültesi için kendimi
hazırladım.
Peki, eczanemizde ilaç dışı sağlık ürünleri de bulunduruyorsunuz son günlerde eczacılık camiasında da
“İlaç dışı eczane dışı mı demek? oluyor” diyerek bu
konu tartışılıyor. Siz, bu ürünler hakkında ne düşünüyorsunuz?
İlaç dışı ürün demek istemiyorum. Ben aslında genel
olarak itriyat diyorum. Eczanemi ilk açtığımda bu konuyla ilgili hiç bir şeyim yoktu ama istiyordum daha
sonra oldu. Henüz tam olduğunu da düşünmüyorum.
Bu alanda daha çok şey yapılabilir, çeşitlendirilebilir
diye düşünüyorum. Eczaneye de faydası da oluyor
tabi, bazen sadece bu ürünler için bile gelenler oluyor. Örneğin, EDAK Rafını görüyorlar, acaba bu ürün
de var mıdır diye merak ederek eczaneye gelenler ve
giderek sadık hastalarımız olanlar bile oluyor. Hastalarımızın market yerine bizi biraz daha fazla tercih
etmeleri gerekiyor. Onun için çaba sarf ediyoruz.
çalışıyorum. Kozmetik / dermokozmetik konusuna
çok eğilmedim ama bizlerin akademik eğitimini aldığımız bir konu olduğu için eğer eczanenizin konumu
da uygunsa mutlaka yer almalı diye düşünüyorum...
kozmetik dermokozmetik konusun da ciddi anlamda
ürün eğitimi ve bu ürünlere destek olacak bir uzman
ile birlikte eczanemde yer almasını düşünebilirim.
Çünkü işimiz sağlık ve sağlık ciddi bir iş. Adı kozmetik
olunca her köşe başında rastlanacak ve denetimden
geçmemiş ürünler eczanede yer almamalı seçici olmalıyız diye düşünüyorum.
Özetle şuna inanıyorum; 20 yıldır eczacılık yapıyorum
ve eğer hastanızın /müşterinizin güvenini, güleryüzünüzle sempatisini kazandınızsa istedikten sonra her
şeyi onlara önerebiliriniz. Ve “bu ürünü hastalarıma
anlatacağım ve beğendireceğim” dersem, bunu mutlaka yaparım ( gülüyor) fakat bu neyse onu önce benim beğenmem gerekli. Hep şöyle düşünürüm; benim
kullanmayacağım bir ürünü eczaneme almam ve onu
hastalarıma da önermem.
Eczacıya sağlık ile ilgili konularda danışmak hepimize daha kolay gelir.
Tabi, hastalarınıza vakit ayırmanız gerekiyor. Bu çok
önemli… Örneğin, dün bir hastam çocuğunun vücut
direncini nasıl arttırabileceğini soruyor. Siz eğer mesleğinizi ve insanları seviyorsanız zaten bunları yaparsınız. Ben de bir konuyla ilgili bilgim varsa tecrübeliysem bunu karşımdakine anlatmaktan hiç yüksünmem.
Tek tek anlatır, örnekler veririm. Bazen doktor bunları
hiç anlatmıyor siz anlatır mısınız? derler, en baştan
anlatırım. Akılcı ilaç kullanımına dönük bilgilendirmeler ile ilaç etkileşimlerine varıncaya kadar …
Ecz. Gözde Özdemir Saha Yönetmenimiz Erman Akcan’dan çok
memnun olduklarını ve onun önerilerine sonuna kadar açık olduklarını
iletiyor.
Meslektaşlarınıza söylemek istediğiniz. Yaşamla ilgili, eczacılıkla ilgili bir mesajınız var mı?
Genel anlamda dediğim gibi ben daha çok tecrübeli
bir eczacı değilim. O nedenle, bir tavsiyede bulunmak değil niyetim. Genç bir eczacı olduğum için onlar
benden çok daha tecrübeli. Ama konu ilaç dışı ürünse eczanede muhakkak bulunmalı hatta kalitesini de
göz önünde bulundurarak ne kadar çeşitli ürün tutabilirsek elimizde eczanemize çok fazla yararı olduğunu düşünüyorum.
Ailede eczacı var mıydı?
Ailede de yok. Hatta amca, dayı gibi ikinci kuşakta
da eczacı yok. O zamanlarda İçimden bir istek geldi.
Nasıl görüyorsunuz peki mesleği, eczane açtıktan
sonra durum nasıl oldu? Öğrenciyken ne bekliyordunuz beklentinizi buldunuz mu?
Beklentilerim çok yüksek değildi. Zaten biliyordum
işlerin pekiyi gitmediğini. 4. 5. sınıfta staj yaparken
çok yüksek bir şeyler beklemememiz gerektiğini anlamaya başlamıştım. Ama yine de yeni bir eczaneye
göre iyi gidiyoruz şuanda. Hem semt eczanesi gibi
hem de yan tarafta sağlık ocağı var. Hastalarımızla
iletişimimizde yavaş yavaş oturuyor. Artık sabit hastalarımızda olmaya başladı. Bardağın dolu kısmından
bakmayı tercih ediyorum.
Ecz. Necla (Özgür) Koçar (en sağda) Eczane ekibi ve Saha Yönetmenimiz Ersoy Güzgülü ile birlikte objektifimize gülümsedi…
Sağlık danışmanlığınızı uygulayabiliyor musunuz?
Gelip soru soranlar hatta telefonla arayanlar oluyor
bazı ilaçların kullanımı konusunda. Ama genelde hastalarımızda ilaç ile ilgili soru sorma kültürü çok oluşmamış elimden geldiğince genel olarak destek olmaya çalışıyorum. Soran oldukça yönlendiriyorum ya da
yardımcı olmaya çalışıyorum. Özellikle iyi tanıdığım
İlk eczanemi açtığım yıllarda ilaç dışı sağlık ürünlerim
çeşit olarak da çoktu ve bunlara talep de vardı. Ama
çok yakın yerlerde bu ürünlerin bulunması ve çok ucuza satılması bizim için bir engel oldu. Bizim eczanenin arka sokağında var mesela. Gerçekten çok ucuza
satılıyor. O yüzden kâr’ı göz önünde bulundurmadan
insanların ilgisini çekebilecek ürünleri bulundurmaya
Bizim bir de çevreci yönümüz, Çevreci Eczacılar Kooperatifimiz var. ÇEKOOP’la ilgili ne düşünüyorsunuz?
Gördüğüm en bakımlı“Atık İlaç” bidonlarımızdan birisi eczanenizde…
(Gülüyor) eczanemin içinde tuttuğum için sürekli temiz. Ben de ÇEKOOP’a üye oldum. Ve bütün eczacıların ÇEKOOP üyesi olmalarını istiyorum. Çünkü ilaç
bizim işimizse sadece ilaç yapmak ve ilacı hastaya
sunmak değil, süresi geçmiş, kullanılmayan ilaçların
insanlara ve doğaya zarar vermeden toplanması
gibi görevlerimiz de var. Çocuklarıma ve torunlarıma
çok güzel bir dünya kalsın istiyorum ve eczaneme gelen herkese de yıllardır hiç bıkmadan “Atık ilaçlarınızı çöpe atmayın bize getirin” diye söylerim. Sadece
atık ilaç da değil, atık kağıt, atık pil, atık elektroniklerinizi de bize getirin. Bunun için çok gayret sarf ediyorum. Bütün sağlık personellerinin sadece eczacılar
değil, doktorlar eczacılar, ilaç firmaları ve diğer bütün sağlıkçıların da en öncelik verdikleri, görev olarak
ele aldıkları işlerden biri de bu olmalı diye düşünüyorum. Bunu özellikle söylüyorum lütfen belirtin, bizim
risturnlerimizden bir miktar da bu iş için ayrılabilir.
Ben gönüllü olarak bunu feda ederim. Hiç sorun değil. Çünkü olması gereken de bu diye düşünüyorum.
Biz poşetlerimizi de geri dönüşümü olanlardan kullanıyoruz.
Çünkü dünya çok değerli ve gidiyor elden...
“Ekonomi düzelir, her şey düzelir
ama o ağaçlar gelmez yerine…”
Ekonomi düzelir her şey düzelir ama o ağaçlar gelmez
yerine. Evet, bugün İzmir- Manisa karayolundaki yangını duydum mesela çok içim acıdı. Çünkü o ağaçlar
kolay mı yetişiyor? O ağaçların büyüdüğünü görmek
için nesiller geçiyor. Ormanların içindeki binlerce, yüz
binlerce canlı yandı gitti. Çok yazık… Onun için doğayı sevmeli, çevreci olmalıyız hepimiz.
gazeteedak
EDAK
ECZA
KO O P .
KURUM
Gündem Özel
27
HABERLERİ
“İlaç dışı ürünlerde öncelikle kaliteye bakıyor güvenilir olduğuna inanırsam
eczaneme alıp hastalarıma tavsiye ediyorum.”
İlaç dışı ürünler eczanenin bulunduğu semt, müşterilerin ekonomik düzeyi, nüfus yapısı ( Çocuk, genç, yaşlı nüfus)
gibi özellikleri dikkate alınarak çeşitlilik oluşturulmalıdır. Benim çevremde marketler çok olduğu için bu konuda
fazla şansım yok ama yine de çeşit bulundurmaya çalışıyorum. Eczanemde ağız sağlığı ürünlerini daha çok bulunduruyorum. İlaç dışı ürünlerin çoğunu EDAK’ ın “Merhaba Yaz Satış Etkinliği”nden karşılıyorum. Onun dışında
hastaların televizyon reklamları ve internetten görüp sordukları ürünlerin ne derece sağlıklı, güvenilir olduklarını araştırıp EDAK kanalı ile bulmaya çalışıyorum. Hastalara istedikleri bilgileri araştırıyorum. Anne bebek bakımı
ürünlerinde onlara yol gösteriyorum. Ben bu ürünlerde öncelikle kaliteye bakıyor güvenilir olduğuna inanırsam
eczaneme alıp hastalarıma tavsiye ediyorum.
Bu konuda TEB bünyesinde oluşturulan İLAÇ DIŞI ÜRÜNLER KOMİSYONU’ nun da amaçlarından biri olduğu gibi; insanımızın sağlığı ve geleceği için aldığımız eğitim ve ettiğimiz yeminin gereği olarak halkımıza sağlıkla ilgili gerçek
danışmanlık hizmetini en iyi şekilde sunmak görevimizdir.
Ecz. Selma Akaltun/ Yeşilyurt-İzmir
Tüketici Ne Diyor?
Kurumsal İletişim ve Pazarlama Bölümü stajyerlerimizden Kocaeli Üniversitesi Halkla ilişkiler ve Tanıtım Bölümü
1. Sınıf Öğrencisi Nihal Baydemir ile gençlerin çevreye ve sosyal sorumluluk projelerine bakışını ve eczanelerimizi
konuştuk.
Gençler çevrenin ve sosyal sorumluluk projelerinin dışında değil bizzat tam
ortasında yer alıyorlar
Artık işletmeler, büyük firmalar çalışmalarının yanı sıra bulundukları projelerle de biliniyorlar. Çünkü toplum sadece
çalışmalarıyla yetinmiyor ve bulundukları projeleri araştırıyor. Eski tarihlerde sadece çalışmalar yeterli gelirken yeni
nesil artık bir tek çalışma istemiyor. Daha fazla şey istiyor. Çünkü düşünüyor, araştırıyor ve yardımlaşmanın ne kadar
gerekli olduğunun farkına varıyor. Bunlarla ilgili sadece firmalardan bir beklenti olmuyor tabi ki. Gençler bir grup
oluşturarak kendileri de projeler oluşturuyor, bunları uygulamaya çalışıyor. Buna örnek olarak üniversitelerde öğrenciler böyle şeylere eğilerek sadece kendileriyle kalmayarak, bu projeleri duyurmaya çalışıyorlar. Mesela engellilerle
Nihal Baydemir
ilgili dergiler oluşturarak bunların satımında toplanılan para derneklere yardım amaçlı gönderiliyor. Ya da çevrenin
Kocaeli Üniversitesi Halkla ilişkiler ve Tanıtım Bölümü
bizden sonrakilere de yeşil kalmasını sağlayabilmek amacıyla fidan dikimleri yapılabiliyor. Somut bir örnek vermek
1. Sınıf Öğrencisi
istersek okuduğum Kocaeli Üniversite’sinin ‘’Güldürmek Senin Elinde’’ adlı bir projesi var. Bu projede çocuk esirgeme
yurdundaki çocuklar ziyaret edilerek, yalnız olmadıklarını hissettirmek amaçlıdır. Yani gençler çevrenin ve sosyal sorumluluk projelerinin dışında değil bizzat tam ortasında
yer alıyorlar.
Peki, eczaneye bakışın EDAK ile değişti mi? Staj öncesi eczanelerde ne bulmayı beklerdin? Şimdi nasıl görüyorsun?
EDAK’ta staja başlamadan önce eczanelerle ilgili bilgim, düşüncem çok farklıydı. Eczaneyi sadece ilaç almak için kullanırdım. Kozmetik eşyaların, bitki çaylarının eczaneden
alınmasına önyargılı bakardım. Fakat burada çalıştığımdan beri aslında eczaneden alınmasının daha sağlıklı olduğunu daha hijyenik olduğunu öğrendim. Bununla birlikte
ecza kooperatifi ile ecza deposunun farklı şeyler olduğuyla ilgili bilgilendim. Röportajlarla ilgilenirken, doğduğum ve yaşadığım şehirle ilgili bilmediğim ve öğrendiğimde de
şaşırdığım bilgiler edindim. Bunlardan biri de İzmir’in sembolü olan “Saat Kulesi”nin Padişah II. Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. Yılı nedeniyle yapılan 100 saat kulesinden
biri olduğu ve bunun yanısıra İzmir’in sembolü olabilecek ünlü düşünür Homeros ve onun yaşadığı yer olan Homeros vadisi gibi doğal güzelliklerimiz ile aslında şehrimizin
zengin bir kültürel ve doğal güzellikleri olduğunu öğrendim.
Kod: 56131
Kod: 56132
Kod: 56133
Kod: 56134
İletişim ve detaylı bilgi için;
Çağdaş Eczacılar Laboratuvarı Ürün Danışmanı
Pınar Aşkan: Tel: 0.232.488 19 98
Kod: 56136
Kod: 56139
Kod: 56141
Kod: 56898
28
gazeteedak
Beyaz adam ağacın kıymetini anlayacak mı?
EDAK
Yerkürenin akciğerleri sayılan “ormanlar” gitgide azalıyor. Bir ağacın oksijen
deposu haline gelinceye kadar kaç yıl
geçtiği, plansız yapılanma ya da dikkatsizce atılmış bir sigara izmariti ile ne
kadar çabuk yok olabildiği düşünülürse
“ağacın kıymetini” bilmek gerekiyor.
ECZA
KO O P .
KURUM
HABERLERİ
da sevgili eczacı büyüğümüz Mümtaz Öktem’in “Işık
yolu” adını verdiği alanda yeşillikler içinde serin bir Işık
içinde yürüdük. Maalesef bir kez yangın tehlikesi atlatan bu bölgede ağaçlarımız çeşit çeşit, ama en kolay
tutunan ağaçlarımız çam ağaçları… Bazı yerlerde serviler, karaçamlar ve fıstık çamları da hakim… Öyle ki,
kimi bölgelerde ağaçlarımızın boyu benim servi boyum
kadar olmuş(!) Bazı yerler de yeni filizler de bir o kadar
neşeli ve canlı uzamaya devam ediyor…
Ünlü bir Kızılderili atasözünde yer aldığı gibi “Son ır-
Mesut Akbuğa Ege Orman Vakfı Orman Mühendisi
Peki, bizim de 2000 fidanımızın yer aldığı “Bornova Laka deresi” olarak geçen bu alanın özelliği nedir?
Akbuğa ile konuşurken yaptığı işin aynen bir öğretmenlik, doktorluk, eczacılık, hemşirelik gibi ulvi bir meslek
olduğunu düşündüm. Bu ağaçlarda tıpkı sizin çocuklarınız gibi olmuştur dediğimde, başıyla onaylayarak “evet
hatta torunlarım bile oldu” diyebilirim dedi.
Gerçekten de İzmir’de tahtalı çayı üzerinde yer alan
Tahtalı Barajının ağaçlandırma çalışmaları sırasında,
Sevgi Elibüyük EDAK Üye İlişkileri Yöneticisi
mak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık
öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.” Beyaz adamın bunu geç de olsa
anlamasını umuyoruz ama öte yandan da tüketim kültürünün bu kadar arttığı bir dünya da sömürü ve şiddetin
geldiği nokta bizleri ister istemez endişeye sürüklüyor.
Ünlü yazar Buket Uzuner’in de dediği gibi; “ağaç da bizim kadim kamanlık kültürümüzde tıpkı bizim gibi candır ve eğer bizim varsa onun da ruhu vardır!” Çorak bir
yerde yeniden filizlenen bir dal ile umudumuzu serin tutarak bu canlara sahip çıkıyoruz.
Ve IŞIK’ın Ormanlarına yolculuk…
EDAK’ın kurucularından Işık Ağabey’imizin anısına
Bornova Laka Deresinde 2 adet ve Çeşme otoban yolu
üzerinde Priştina ormanlarında da bir ormanımız yer
alıyor. Geçtiğimiz günlerde 2001 ve 2003 yıllarında dikimi yapılan fidanlarımızın durumunu görmek için Ege
Orman Vakfı Orman Mühendisi Mesut Akbuğa ile birlikte Bornova Laka Deresi mevkiine gittik.
Sel tehdidine karşı önerilen bu bölgede yapılan orman-
1995 yılında İzmir’de yaşanan sel
felaketi bizim için dönüm oldu.
Bu alan (otoban üzerinden konak istikametinden
Bornova’ya doğru gelirken folkart tower’in arka taraflarında yer alan dağın yamaçlarına bakın…) 2000 yılına
kadar bütün İzmirliler tarafından boş olarak görünüyordu. Laka yol üzerinde oluşan çukur demektir. Bilindiği
gibi; İzmir 1995 yılında büyük bir sel yaşadı. Bu felaketten sonra “ Bir daha böylesi bir felaket olmaması için
ne yapılabilir?” diyerek, İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir
Belediyesi, Orman Bölge Müdürlüğü olarak bir araya
gelindi ve o bu ekip içine o yıllarda Ege Orman Vakfı da
dâhil oldu. Geçmişte bu projelerde çalışmış Sayın Kemal
Aşk meslektaşımız da katkıda bulundu. Ve bu yamaçta
bir erozyon kontrol projesi yapalım dendi. Bu projede
Orman Bakanlığı fidan dikim işini aldı. İzmir Büyükşehir
Belediyesi de ağaçlandırma yapılacak alanın yollarının
yapım işini bir de etrafının düzenlenmesi çevre işini aldı.
Ege Orman Vakfı da o zaman ki bütçesi ile sade 50 hektarlık bir alanı kendi dozeri ile sürdü, fidanlarını dikti.
Bu projenin birinci aşamasıydı. Bu projede yapılan çalışmalar sonucunu gösterince zemin taşlık kaynak olmasına rağmen içinde toprak olan alanlarda ki ağaçların
tuttuğunu görmek, onların geliştiğini görmek insanlara
cesaret verdi. Bunun ikinci bir bölümü vardı. O da köyün üzerindeki alanın ağaçlandırması için seçilmesine
geçildi. Burada makine çalıştırılacak yerde çalıştırdık,
çalıştırılamayacak yerde işçiler ile taşları kayaları söküp
toprağın uygun olduğu yerlere fidan diktik.
Ne çeşit fidanlar dikildi?
Biz burada ne gibi fidanlar diktik, öteden beri denenmiş
ağaçlara baktık. Servi sağda birinci sırada başarılı bir
orman fidanlığından talep ettiği ek fidanların daha
önce Kavaklı bölgesinde diktiği sedir ağaçlarının fidanları olduğunu öğrenmesi nedeniyle bunu söylediğini
açıklayan Akbuğa “bu da benim için ayrı bir gurur ve
moral kaynağı oldu” dedi… Biz de orman fidanı dikelim
ve teşvik edelim, “Gelecek Kuşaklar Orman Yok demesin” diyoruz.
Sayın Akbuğa, önce sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Orman Yüksek Mühendisiyim. Üniversiteden 1972 yılında mezun oldum. Ardından 4 yıl İzmir’de orman işletme şefliği yaptım. Sonra Manisa’da görev aldım. 1991
yılında İzmir’e geri döndüm. Bu tarihe kadar hep ağaç
dikim işleriyle uğraştım. Daha sonra orman yangınları
ile mücadele de aktif rol alarak sekiz seneyi aşkın görev yaptım. Ardından 2001 yılından itibaren Ege Orman
Vakfı ekibine dâhil oldum. Ve Ayvalık’tan, Demirci’ye ve
Dikili’ye kadar pek çok yerde Ege Orman Vakfı Müdürü
Metin Gençol ile birlikte projeler gerçekleştirdik.
Yaptığımız çalışmalardan sonra
uzaktan baktığınızda bu bölgeyi yeşil
bitki örtüsü olarak görebiliyorsanız
başarılıyız demektir. Ama asıl iş
bundan sonra başlıyor. Bu alanların
korunması gerek. Özel hastane ya
da AVM yapılacak diye çok emek
harcanarak ağaçlandırılan bu
bölgeler de risk altında…
ağaç, bu yüzden servi diktik. Fıstık çamının uygun olduğu yere ise fıstık çamı. Kimi yerde kızılçam, bu zirveye
yakınlarına yine sedir ağaçları dikildi. Bugün 2000 yılında yaptığımız çalışmaların olduğu bölümlere aşağıdan
baktığımızda “yeşil bitki örtüsü” olarak görebiliyoruz.
Bundan sonra yapacağımız şey bu sahanın korunmasına
katkıda bulunmak.
gazeteedak
EDAK
Ağaçlandırılan alanlar ya da hali hazırdaki yeşil alanlar nasıl korunacak?
Bizim bunun dışında sorunlarımız da var. Biz Orman ve
Su İşleri Bakanlığına bağlı olarak yasal yollarla gidiyoruz bir yere ve burası “Ormandır” diyoruz, ağaçlarımızı
dikiyoruz. Ormanı oluşturuyoruz. Ama özel hastane ya
da AVM yapılacak diye buradan gördüğünüz dut ağaçlarının ilerisi alınmış. Biz bu bölgede çok emek harcadık
sadece ağaç dikmek değil, selle gelen erozyonu da engellemeye çalıştık. Yağmur damlası ilk dağın tepesine
düşüyorsa ilk çalışmalar tepeden başlamalı ve aşağıya
doğru inmelidir. Bu amaçla çok şeyler yapılıyor ormanlar için ama önce yaptığımızı korumamız lazım.
Ege Orman Vakfı nasıl çalışıyor?
Ege Orman Vakfı nasıl çalışıyor? Sizler gibi doğaseverler
sayesinde çalışıyor. Bağış bizim en büyük kaynağımız.
Yaptığımız çalışmaların %99’u devletindir. Sadece bir
kısmı bize aittir. Onlar da vakfın yürümesini sağlayabilmek amaçlıdır. Hiçbir maddi beklentimiz yok. Kamu
yararına çalışıyoruz. Bu kaynaklar olduğu sürece de çalışmalara devam edeceğiz.
ECZA
KO O P .
KURUM
29
HABERLERİ
Bu alanın ne kadarlık bir bölümünü Ege Orman
Vakfı düzenledi?
Ege Orman Vakfı tek başına yapmadı. Orman ve Su işleri Bakanlığı ile işbirliğiyle gerçekleştirildi. Bizim bir
bölgede çalışabilmemiz için Orman ve Su işleri Bakanlığının desteğinin mutlaka olması gerekiyor. Hatta İzmir
Büyükşehir Belediyesi de projenin ilk başlangıcında yer
aldı. Bu gördüğünüz yolların yapımını üstlendiler. Biz organizasyonunu yaptık.
Sistem şöyle işliyor; Orman ve Su İşleri Bakanlığı projeyi hazırlıyor. Sahaya uygun ağaçları seçiyorlar ve uygun
gördükleri ağaçların dikimini biz yapıyoruz. Örneğin;
bu bölge için servi ve çam ağaçları uygun dediler, biz de
buna uygun ağaçlandırma yaptık. Hatta burada ağaçlandırma yaparken çok da hoşumuza giden bir doğa
olayı da oldu. Sahayı ağaçlandırmak için etrafını çevirdiğimizde doğada bize kendi yöntemleri ile yardımcı
oldu. Ve ağaçları diktiğimizde tamamen doğal olarak
çevresinde çıkan otlarla o ağaç filizinin büyümesine, yetişmesine, korunmasına katkı verdi.
Peki, bir mesajınız var mı ağaçlar ile ilgili?
Çevre hepimizin ortak alanı, atmosfer hepimizin soluduğu havayı kapsıyor. Herkes çevresine daha çok ilgi
gösterir ve destek verirse çok daha büyük projeler yapılabilir. Ağaçlarım benim torunlarım gibi. Neden torunlarım? Onu da anlatayım size. Tahtalı barajı ağaçlandırmalarında o bölgeye sedir ağaçları diktim. Diktiğim
sedir ağaçlarını da orman fidanlığından aldım. Diktiğimiz fidanlara ilave yapmamız gerekti, yine fidan almaya gittim. Orman Fidanlığında Müdür olan Mustafa Bey
ile tanıştım ve konu sedir ağacı olunca Kavaklı’da çalışırken “sedirler dikmiştim, büyüdüler mi?”diye sordum.
Mustafa Bey’in cevabı ise “Siz geçen sene benden fidan
almıştınız hatırlarsınız. İşte o fidanları sizin diktiğiniz fidanlardan yetiştirdim” dedi. Bu yüzdende onlara torunlarım diyorum. Ve ne kadar büyüdüklerini gördükçe ayrı
bir mutlu oluyorum.
Ege Orman Vakfı Tarihçesi
Türkiye’nin batısında bulunan Ege Bölgesi, tipik bir Akdeniz iklimine ve bitki örtüsüne sahiptir.
Türkiye’nin üçüncü en büyük şehri ve ayrıca önemli
bir ticari liman olan İzmir, bölgenin baş şehridir.
Sanayici Cem Bakioğlu 1995 yılında, aşırı kentleşme
ve orman yangınları yüzünden çoraklaşan İzmir’in
görünümünü kurtarmaya girişmiştir. Bakioğlu Şirketler Grubu seferber edilerek, Adnan Menderes
Havalimanı yakınında 70 hektarlık bir alanda 40 bin
fidandan oluşan Bakioğlu Ormanı kurulmuştur. Ormanın fidan dikme törenine katılan iki bin doğa sever, Cem Bakioğlu’nun Ege Orman Vakfı’nı kurmasını
sağlayan sinerjiyi oluşturmuştur.
Ege Orman Vakfı, ağaç dikme, ormanları koruma ve
yeşil bilincini toplumun her kesimine yayma ilkesi ile
kurulmuş olan gönüllü bir vakıftır. Ağaçlandırma İşleri, Kamu Ormanlarının sınırlarında veya kamu kurumlarına ait bazı bölgelerde yürütülmektedir. Dikilen fidanlar, birer ağaç ve ormanın doğal bir parçası
haline gelene kadar korunmaktadır.
http://www.egeorman.org.tr/
Teşekkür ederiz…
Atatürk ve Orman Sevgisi
Binanın kaydırılmasını İstanbul Belediyesi yapacaktır.
Bu iş için görevlendirilen Başmühendis Ali Galip Alnar
ekibiyle Yalova’ya gelerek çalışmaya başlar. Önce binanın çevresi temel seviyesine kadar kazılır. Sonra çelik raylar binanın altına sabırla yerleştirilir. Bina 3 gün
içinde yaklaşık olarak 4,80 metre kaydırılır. Çalışmaları
başında sonuna kadar takip eden Atatürk çok mutlu ve
gururludur. Ağaçları böylesine seven Atatürk orada bulunanlarla birlikte keyifle kahvesini yudumlar.
Yürüyen Köşk…
Atatürk, 21 Ağustos 1929’da Bursa’ya gitmek üzere
İstanbul’dan Ertuğrul yatıyla yola çıkar. Yalova sahillerinden geçerken kıyıda muhteşem bir Çınar ağacı görür.
Karaya çıkarak Çınar ağacının yanına gider, ağacı okşar, sever ve gölgesinde dinlenir. Çınar ağaçlarına eskiden beri hayran olan Atatürk ağacın yakınında bir ev yapılmasını ister. Orada kısa sürede bir ev yapılır. Atamız
kaplıcalarıyla ünlü Yalova’ya zaman zaman dinlenmek
için geldiğinde o evde kalır. O evi bugün Yalova Atatürk
Köşkü adıyla biliyoruz.
Atatürk, evde dinlendiği bir gün, bahçıvanın köşkün
yanındaki Çınarın bir dalını kesmeye çalıştığını görür.
Bahçıvanın çalışmasını durdurur ve neden o dalı kesmek istediğini sorar. Bahçıvan, dalın binanın duvarına
dayandığını, daha da uzarsa içeri gireceğini söyler.
Atatürk bu cevabı beğenmez. Biraz düşünür ve der ki:
Ağacın bu dalı kesilmeyecek, bina kaydırılarak ağaçtan
uzaklaştırılacak! Oradakiler, gerçekleştirilmesi imkansız
gibi görünen bu karar karşısında şaşkına dönerler.
Yalova Atatürk Köşkü bugün müze
olarak hizmet vermektedir. Birgün
oraya yolunuz düşerse yukardaki
olayı hatırlayın.
30
Özel Röportaj
gazeteedak
Ecz. Mümtaz Öktem’le Söyleşi
EDAK
ECZA
KO O P .
KURUM
HABERLERİ
Eğitim şart…
Kırsal da ne yapabiliriz konuşurken, Akhisar da bir üniversite kurma projeleri olduğuna da değinen Öktem;
derneğin yönetim kurulunda yer alıyor. Kırsalda da
gençlerin ana derdinin okumak olduğunu söylüyor. Ve
beyin göçünü tersine çevirmek gerektiğini bölge insanına yaşadığı bölgede değer katmaya çalıştıklarını da
sözlerine ekliyor…
Ege Orman Vakfı kurucuları arasında…
Ecz. Mümtaz ÖKTEM
Eczacı Mümtaz Öktem ile Homeros vadisine hâkim konumdaki evinde yani “Mümtazi Restaurant”ta konuştuk. Tüm İzmir’i
tepeden gören eşsiz manzarası ve temiz
havasıyla, ekoturizm bölgelerimizden
biri olmaya aday olan bu bölge cennetten bir köşe gibi…
Mümtazi’ye girerken Homeros’un Troya’daki İlyada
Destanı kahramanları Agamemnon, Akhilleus, Nestor,
Paris, Menelaos, Diomedes ve Odisseas bizi kapıda karşıladılar. İçeriye girdiğimiz de Öktem’in zarif kızı Ceren
bizi karşıladı. Habersiz gittiğimiz için Öktem’i bu eşsiz
manzaraya karşı oturmuş gazetelerini okurken bulduk.
Homeros Kültür Sanat Derneği’nin de merkezi olan restoran küçük bir müze görünümünde. Kültür ve Turizm
Bakanlığının izni alınarak birebir aynı ölçülerde yapılmış
olan heykeller, objeler, duvar panoları mekanı içten dışa
süslemiş.
Hal hatır sorduktan sonra ilk olarak ağaçlardan doğadan ve bunları nasıl koruyacağımızdan konu açıldı.
Köylerimizde kimsenin kalmadığını herkesin şehirlere
kaçtığını söyleyen Öktem; Kırsalı kalkındırma projesi ile
şimdi çobanlık okullarının açıldığına dikkat çekti. Kâğıt
kalemle bir takım işleri yaparsınız ama bunun içinde
yaşayanları da dinlemeniz lazım diyen Eczacı Mümtaz
Öktem’le, yaklaşık 8 ay önce yaşadığı sağlık sorunu nedeniyle onu fazla yormadan dinlene dinlene Homeros’u,
eczacılığı ve tabi ki EDAK’ı konuştuk... Sohbetimizden
satır başları aşağıda yer alıyor…
Ege Orman Vakfı’nın kurucuları arasında… İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Rahmetli Ahmet Priştina’nın
yakın dostu. Ve Çeşme’deki Priştina Ormanlarının oluşturulmasında önayak olmuş, buradaki arazinin konumu
nedeniyle ağaç dikilemez denirken, ağaçlar yetişince
ağaçlandırma çalışmaları hız kazandı diyor…
Priştina ile babamın acısını unuttum…
Ahmet Priştina’nın vefatını babasının cenazesinde öğrendiğini söylüyor ve o an çevresindekilere “babamın
acısını unuttum” dediğini aktarıyor. “Bazıları bunu yanlış anlasa da Priştina çok özel bir insandı, İzmir için daha
çok şey yapacaktı onun kaybı, tüm şehrin kaybı oldu bu
nedenle çok içim acıdı” diyor.
Eczacılık daimi...
“Hep son nefesimi eczanemde vermek isterdim” diyor…
Ve eczacılık mesleğinin de hayat içinde ömür sürdüğünü
hiç bitmediğini söylüyor bizimle Homores’u konuşurken
bir meslektaşından gelen telefona “EDAK Mavi Kasa’ya
baktınız mı, orada vardır” derken buluyor kendini…
Her Köye Atatürk Kütüphanesi Projesi
Ege Üniversitesi Öğrenci Konseyi ile birlikte her köye bir
Atatürk Kütüphanesi projesi için Homeros Kültür ve Sanat Derneği olarak bir kitaplık oluşturulmuş ve bu projede Eczacı Ahmet Kadir Erman’a desteğinden ötürü
ayrıca teşekkür ediyor ve şükranlarını sunuyor… Atatürk Kütüphanesinin bir örneği hemen yanıbaşımızda…
EDAK’ın üyelerine gönderdiği Atatürk posteri de hemen
yanında…
Dev duvar resminde Homeros meleklerce
taçlandırılıyor
Mümtaz Öktem bize duvardaki büyük resmin öyküsünü
de şöyle anlattı; Aslı Paris Louvre Müzesi’nde olan resmin, Homeros’un Tanrılar, Krallar, Düşünürler tarafından
taçlandırılma törenini canlandırdığını söyledi. 1827’de
Juan Agusdonin tarafından yapılmış. 2010 yılında 9 Eylül
Ü. Öğr. Üyelerinden Mehmet Reşat Nasuhoğulları ve Ekibi tarafından 64 günde aslına mümkün olduğunca uygun
olarak yapılmış ama Mümtaz Bey gülerek, bazı rötüşlarının kaldığını söylüyor. Aslı ise 9 yılda tamamlanmış. Moliere, Büyük İskender, Dante, Cervantes, Mozart… Çeşitli
dönemlerde yaşamış kainat önderleri resimde yer alıyor.
Resimde Homeros, medeniyetlerin babası sayıldığı için
bütün medeniyetlerin ona bağlandığını temsil ediliyor…
İzmir’in simgesi Saat Kulesi değil Homeros Olmalı…
“İzmir’in simgesi sadece bir saat kulesi değildir. 8750 yıllık bir tarihten bahsediyorsak Homeros İzmir’in simgesi
olmalıdır.” Diyor. Saat kulesi; Padişah II. Abdülhamit’in
tahta çıkışının 25. Yılı nedeniyle imparatorluk sınırları
içinde yaptırılan 100 saat kulesinden biridir. İzmir’in değeri olabilecek onu diğer şehirlerden ayrı tutacak daha
çok değeri var diyerek bu nedenle “Homeros Kültür ve
Sanat Derneği”ni kurduğunu söylüyor.
İzmir’in simgesi Homeros, ecza kooperatifçiliğinin simgesi de EDAK’ tır!
“Kırsal da ne yapabiliriz?” düşünmek gerek…
Eczacı Mümtaz Öktem; İzmir ve Manisa Valiliğinin kırsalı
kalkındırma projesinden söz ediyor. Ve bu projeye eşiyle birlikte dâhil olduklarını, görev aldıklarını belirtiyor.
Çünkü herkes şehirde köylerde kimse kalmadı. Ülkemiz
bu kadar yüzölçümüne ve verimli topraklara sahip dünyada kendi kendine yeten yedi ülkeden biri konumundayken şimdi her şeyi ithal eder hale geldik diyen Öktem; “Dağlar sahipsiz, hayvancılık bitmiş. Çocuklarımızı
kolejlerde okutuyoruz. İyi eğitimler alıyorlar. Daha sonra
asgari ücretle bir yere işe sokmak için nüfusumuzu kullanalım seviyesindeyiz. Burada iki buçuk, üç bin liraya çoban bulamıyoruz. Şimdi devlet buna çözüm için çobanlık
okulu açıyor. Ama bu noktada ufakta olsa bir katkım var
diye de ekliyor. Öktem; Kültür Bakanımıza ve Vali Bey’e
beraber katıldıkları bir toplantıda “Ben çoban olmak istiyorum dağlar sahipsiz ” dediğini söylüyor… Yöreyi ve
insanlarını tanımanın neye ihtiyaç duyduklarını yerinde
tespit etmenin önemi büyük diye konuşuyor.
söylüyor. Bu petrol savaşları bu emperyalistler onun için
onlar Agamemnonlarla da gelirler, başka türlü de gelirler. Çünkü burası “Anadolu!” ve çok, çok önemli… Onun
için uyanık olmamız lazım, bu topraklar bizim. Bunlar evrensel insanlık miraslarıdır.”
Ekoturizm Mesajı
“Adım adım eko turizm”… Mümtazi Restaurant’ın hemen girişinde Homeros’un Truva kahramanlarının resimleri ile duvar süslenmiş. Agememnon’un tarihsel kimliğine dikkat çekiyor ve Atatürk’ün Çanakkale Savaşını
kazandığında da buna atfen “Son Truvalıyım” dediğini
aktarıyor. Atatürk’ün de tarih bilgisinin çok derin olduğunu söyleyen Öktem, “ Tarihin çok iyi araştırılması öğrenilmesi gerek. Agememnon’un sözünü ettiği aşiller,
bu emperyalistler her zaman olacaktır. Şanslı olanların
kaderi ise değişmez bir biçimde havası, suyu, toprağı
elinden alınanlara bağlıdır. Ekolojisi bu kadar bozulan
dünyamızda bunların yoksunluğu, bedeli ödenemeyecek bir hale gelmiştir. Amerikalı yazar burada çok güzel
Homeros vadisi Mümtazi Restaurant’tayız… Çok nezih
bir yer, manzara muhteşem, sanat, kültür ve leziz yemekler ile iç içe… Burası nasıl bir yer? Özelliği nedir?
Bize neler anlatmak istersiniz?
Ecz. M. Öktem: İzmir’in simgesi sadece bir saat kulesi…
Ben bu yüzden Homeros Kültür ve Sanat Derneğini kurdum. Sırf Homeros’u İzmir’in simgesi yapmak için. Çağdaş İzmir’e Homeros’un daha yakışacağına inanıyorum. Ahmet Piriştina’da İzmir kültür başkenti olacaksa
Homeros’ta simgesi olmalı demişti. Priştina’nın yeri ben
de ayrıdır. Bu sene rahatsızlığım vardı babamla bir gündür arası anmaya gidemedim. Her sene İnciraltı’ndaki
kabri başına gideriz. Babamın cenazesinde onun vefatını öğrendim ve babamın acısını unuttum o an kimi
insanlar beni yerdi ama babam 80 yaşındaydı, onun ise
daha yapacağı işler vardı. Bir gün ona sağ iken “Piriştina ormanı yapalım” dedim. “Bırak o isimde ormanı”
dedi. Ben de “Ahmet Piriştina demiyorum ki, Piriştina
diyorum. Ben Piriştinalıyım” dedim. O da bana “ne yani
ben değil miyim?” demişti. Şimdi nereden nereye biz bu
Piriştina ormanını yapacaktık gene döndü iş. Çeşme’de
gazeteedak
EDAK
Ahmet Piriştina Ormanı yapıldı. İnanılmazdı yer kalmadı. Öyle bir talep oldu. Ormancıların orası için raporu
vardır burada orman olmaz diye. Fakat şimdi o ağaçlar
yaşıyor. Bizim için en büyük mutluluk bu. İzmir de bir Kaz
Dağları, Şirince yaratmak istiyorum.
ECZA
KO O P .
KURUM
Peki, ya eczacılık istenen yerde mi?
Bir laf söylenir. Zamanımızdaki eczacıyı kümesteki tavuğa benzetiyorum. O kadar lüzumsuz şeylerle uğraşıyor
ki, sadece kümesin telinin hizasında yürüyor. Dışarıda
ne olduğunu görmüyor ekonomik kaygılarından dolayı.
Eczacı dediğimiz ki, ben eczanede doğdum büyüdüm
hep derdim ki, “ eczanede de son nefesimi vereyim.” Beceremedim onu… Eczacı sosyal etkinliklerin içinde olmalı. Eczacı yaşadığı zorluklardan dolayı güvenilirliğini
yitirmeye başladı. Mesleğiyle ilgili olarak “ben bugünü
kurtarayım yanımdaki arkadaşıma ne oluyor ne bitiyor?
“ bunları düşünmek ortadan kalktı. EDAK’ a dikkat edilmesi gerekiyor. Çünkü böyle dayanışmalar çok az kaldı
artık. O nedenle, İzmir’in simgesi Homeros, ecza kooperatifçiliğinin simgesi de EDAK’ tır.” Diyorum. Bunu da
başlık yapın…( gülüyor)
Ecz. Mümtaz ÖKTEM, Hemen girişteki bu odayı sigara içenler için
ayıralım dedik ama sonradan vazgeçtik. dedi
Hemen girişteki bu odayı sigara içenler için ayıralım dedik ama sonradan vazgeçtik. Oda ve manzara o kadar
güzel ki, sigara içmeyenlerde başlayacak ( gülüyor) …
Burada sergilenen tablolar gerçektir. Almanlar iki tane
tablo satın aldı. Yine gördüğümüz bütün heykeller de
Kültür Turizm Bakanlığından izinli birebir orijinalinden
kopyadır. Şöyle diyebilirim; Heykellerin müzedeki hali
ne ise buradaki hali de odur. Burada ilginç bir anımız
da oldu söylemeden geçemeyeceğim; İlk zamanlar yöre
halkı heykeller çıplak diye bizi şikâyet ettiler, çok tepki
aldık… Ama müzedeki hali ne ise burada da sergileneni
o diye anlatmaya çalıştık.
Homeros kimdir?
Bu tablo eczacılık ile ilgili önemlidir. Bakınız reçete hazırlanıyor. İlaç yapılıyor. En önemlisi burada her şey doğaldır. Osmanlı saraylarında olduğu gibi yerler sedirdir.
Bu ağaçlar sedirdir. En ufak bir kimyasal yoktur.
Bu tepsilerle giden kahveler garantilidir. Ve buradaki bütün objeler de Eşim Tülin Hanımın çeyizindendir (
gülüyor) Kayınpederim marangozdu o dolap ve sedir
onun anısıdır. Artık insanlar 5 yıldız, 7 yıdız otellerden
bıkmışlar. Bu tür yerlere gelmeyi tercih ediyorlar… Yer
zemini sedir dedim ve eskiden bunlar kirlendiği zaman
fırçalarla fırçalanırdı. O zamanda bu sedirin gözenekleri
çıkar ve böyle çok daha farklı renkte olur. Bu eski resimler de eşimin anne ve babasına ait. Herkesin kendinden
bir şeyler bulabildiği, yaşanmışlık olan objeler ile burası
nefes alıyor. Şimdilik 4 odamız var, bazılarını modern
döşendik.
31
HABERLERİ
Tabi yaparız…İlginize teşekkür ederiz.
Burası aynı zamanda ev otel gibi değil mi?
Ecz. M. Öktem: Tabi, “Homeros Kültür ve Sanat
Derneği”ni kurarken amacımız; öncelikli olarak tüm
dünyanın tanıdığı ve bildiği Antik Yunanistan da yaşamış İyonyalı Ozan Homeros’un doğduğu yaşadığı toprakların turizme kazandırılmasıdır. Derneğin yönetimini eşimle beraber dönemli olarak gerçekleştiriyoruz.
Bu dönem benim eşim başkan. Bir önceki dönem Eczacı
Enver Olgunsoy’un eşi başkandı. Ekoturizmin bu denli
ön planda olduğu bir dönemde İzmir turizm cenneti burası olacaktır. Şimdi size kırsalla ilgili olan odalarımızı da
göstermek isterim...
Özel Röportaj
Antik Yunanistan’da yaşamış İyonyalı bir ozan. Batı
Edebiyatı’nın ilk büyük eserleri sayılan İlyada ve Odysseia Destan’larının yaratıcısı veya derleyicisi olduğu kabul
edilir. Yaşamı hakkında çok az bilgi vardır. Kendisinden
çok sonralar gelen Klasik Çağ yazarlarınca Truva Savaş’ı
sırasında yaşadığı rivayet olunmuşsa da, destanlarında
kullandığı dilden hareketle, günümüz araştırmalarınca
Milattan Önce 8. Ve 9. Yüzyıllarda, Batı Anadolu’da büyük ihtimalle Smyrna’da (bu günkü adı İzmir) yaşadığı
ifade edilir. Ancak gerçekte Homeros isimli bir şair yaşadıysa bile bu destanları yaratan veya derleyen tek bir
ozan olmadığını düşünen araştırmacılar da vardır.
Hayatıyla ilgili bir başka rivayet ise kör olduğudur.
Fakat destanlarındaki betimlemelerin canlılığından,
destanlarını yazdığında kör bile olsa bir zamanlar gözlerinin gördüğü anlaşılır. Yazdığı destanlar Klasik Çağ
Yunan Edebiyat’ını ve Mitolojisi’ni derinden etkilemiş
ve bunların aracılığıyla da bütün batı edebiyatına etki
etmiştir. İrlandalı yazar James Joyce’un Ulysses’i, İngiliz
yazar Shakespeare’in Troilus ve Cressida’sı, Romalı şair
Virgil’in Aeneid’i Homeros’un destanlarından derin hisler taşıyan eserlerindendir.
Homeros’un Selamı var;
Dün gece düşümde gördüm Onu. Tüm görkemiyle tanrılar, krallar ve düşünürler tarafından taçlandırıldığı gün
gibi, elinde Lir, Kayadibi köyündeki yaşadığı mağaranın
yanında şarkılar söylüyordu. Bir anda müziği kesip tok
bir sesle ‘gel şöyle yanımıza otur’ dedi. Çok heyecanlandım, sanki görür gibi bakıyordu, Oysa bizler onu görmeyen olarak biliyorduk. Başladı anlatmaya ‘’Öncelikle
ben Homeros değil Homer’im. Bazılarının savına göre
yunanlı değil, Anadolulu Symrna doğumluyum. Bunu
en iyi Tübingen üniversitesinden Prof. Dr. Manfred Korfmann bilir’’ dedi.
Homer’in işaret ettiği bu kişi kimdi? Truva’yı 1998 yılında
UNESCO dünya kültür mirası listesine aldıran vasiyetine
rağmen 2005 yılında Çanakkale’de gömülmeyip apar
topar Almanya’ya götürülen bizim Osman. Benliğimi biraz zorlayınca Alman olmasına rağmen Berlin’deki Zeus
Sunağı’nın Bergama’ya geri verilmesini isteyen, parayla
tarih yazmaya kalkan güçlerle savaşan kişi.
Düşle gerçek arasında bocalarken Homer kolumdan tutup ‘’Bak hemşerim geçmişten bizim günümüze Symrna
Kültür ve ticaret şehriydi. Gemilerin biri gelip biri giderdi. Duyumlarıma göre gemilerden inen turistleri teleferikle Agora, Pagos (Kadifekale), benim doğduğum
mağaralara gruplar halinde götürüp yöre insanına çok
büyük maddi katkılar sağlıyormuşsunuz. Çok sevindim.
Az daha unutuyordum, Efes Antik Kenti’nin taşları ile
yaptığınız tarih ayıbı mendirekteki devasa heykelim
çok güzel olmuş. EXPO için çok önemli, iyi düşünülmüş
emeği geçen herkese çok teşekkür ederim. Hektor’ u
sakın unutmayın. Onun heykelini de Troya’ya dikin.
Emperyalistlere, yağmacılara ben son Truvalıyım diyen
Atatürk’ün heykelini çok önceden diktiniz. Ama onu
düşüncelerine ve ilkelerine yeterince sahip çıkmadınız.
Anadolu’nun zenginliklerini yağmalamaya gelen Agamennonlar, Akhilleus’lar başka isimlerle hep olacaklar.
Çok uyanık olun. Bu güzel Anadolu’ya sahip çıkın. Unutmayın ki Hektor’lar, Atatürk’ler kolay yetişmiyor. Beni
tanıyan tanımakta zorluk çeken tüm hemşerilerime tarihin derinliklerinden selamlar.’’ Yatakta donmuş kalmış
nefes almakta zorluk çekiyorum, düşmüydü gerçekmiydi. Gerçekti de, yoksa ben mi düş gördüm. Karışık duygular içerisinde beni tarihimle, soykırımla, barbarlıkla
yargılamaya kalkan Avrupa. Taçlandırdıkları Homer’in
İlliada Destanında barbarların yaşadığı yerler acaba
başka Avrupa mı? Diye düşünüyorum. HOMER bizler tarihin bir döngü olduğunu geçmişten günümüze hiçbir
şeyin değişmediğini bir kez daha görüyoruz. Gelecek
kuşaklar bu yapılanları unutmasın! diye seni taçlandırıp
kentimizin simgesi yapmak istiyoruz. Günümüzden tarihin derinliklerine sevgiler, saygılar.
Ecz. Mümtaz Öktem / Homeros Kültür ve Sanat Derneği
32
gazeteedak
“Medikal ürünlerin geleceği eczanelerde olacak”
EDAK
ECZA
KO O P .
KURUM
HABERLERİ
Aydın’da
Medikal Eğitim
Gerçekleşti
anti emboli çorabı mutlaka hastaya giydirilir. Gelişmekte olan bu alana zaman geçirmeden eczacının ilgisi olmak durumundadır “dedi.
Aydın Eczacı Odası -EDAK Ecza Kooperatifi işbirliğiyle Luxor firmasının eğitimci desteğiyle gerçekleştirilen
Medikal Ürünler Eğitimi 10 Temmuz 2013 tarihinde Aydın
Eczacı Odası salonunda gerçekleşti. Eğitime 64 eczacı
katıldı. Eğitim öncesi açış konuşmasını yapan Aydın Eczacı Odası Başkanı Eczacı Salih Kozalı, “Medikal ürünler
eczanelerimiz için önemli ve biz de bunun için odamız ve
EDAK ecza kooperatifimiz ile birlikte çalışıyoruz.” dedi
Medikal ve medikal ürünler ile ilgili bugün
neler anlatacaksınız?
Gazeteedak okurları için Eğitimci İsmail Karaismail ile
medikal ürün eğitimi hakkında görüştük.
Özellikle ortopedimiz son kortejler kurulu dediğimiz
kısmıyla daha çok ilgiliyim. Bununla birlikte eğitimler
veriyoruz. Bunlardan birini de sizle yapıyoruz burada.
Eğitimimiz nasıl geçecek ben size kısaca tanıtım yapayım. 3 ders yapacağız. Bu 3 ders içerisinde ortopediyle
ilgili eczacıya lazım olan bilgileri vermeye çalışıyoruz.
Elimizde sihirli bir değnek yok hepsini aktaramayız ama
elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Zamanla da tecrübelerinizin pekişeceğine inanıyorum. Peki, eğitim nasıl devam edecek? Bu 3 saat nasıl geçecek? Onla ilgilide
biraz bilgilendireyim. Ortopedi ürünleri diğer cihazlar
gibi mesela tansiyon aleti gibi ürüne bakarak anlatılacak bir şey değil. Biz ortopedi ürünlerinin genel mantığından bahsedeceğiz.
Ortopedik sorunlar için kullanılan malzemelere ortopedik malzemeler denir. Şimdi onların sınıflarından bahsedelim. Bunlardan bir tanesi protezlerdir. Protez, bir
hastanın bir bölümünün eksik yada tamamen yok ise
onun hareketlerini normalleştirebilmek için oraya uyguladığımız malzemedir. Protezler kendi içerisinde ikiye
ayrılır; vücut dışına uygulanan protezler. Gözle görülebilir protezlerdir bunlar. Diğeri ise vücut içerisine uygulanan protezlerdir. Bunlara da implant protezler diyoruz.
Başında implant geçen protezlerin hiçbiri eczacının işi
değildir. Onun yapabileceği bir şey değil. Protez malzemelerinin insan üzerinde vereceği 3 etki vardır. Bu 3 etki
için bunlar üretilir. Aslında bu mesleki bir bilgi değildir.
Hasta size geldi diyelim Uyku problemim var dedi. Bunun 3 etkisi vardır 4. Etkisi yoktur bu problemin. Sizde
buna göre bir şey verirsiniz. Eğer sorun uykusuzluk değil
de hareketsizlikse bir protez malzemenin insan üzerindeki 3 etkisinden bahsedebilirsin. 4’ten bahsedemezsin. Bir vücudun bir bölgesini hareketsiz bırakmak ve ya
hareketli bırakmak. Diğeri de hareketleri kontrol altına
almak.
Üçüncü konumuz daha var. Oda fizik tedavi ve rehabilitasyon ürünleri. Ortopedik ürünlerden ayrılan özelliği
ise, ortopedik ürünlerin vücuttaki sorunları düzeltmeye
yöneliktir. Fakat fizik tedavi ve rehabilitasyon da öyle
bir şey yoktur. Fizik tedavi ve rehabilitasyon da kişinin
herhangi bir sebeple hareket yetisinin tamamının ya da
bir kısmının, süreli veya süresiz kaybetmiş hastaların ve
yakınlarının hayatını normalleştirecek her türlü ürüne
denir. Örneğin tekerlekli sandalye yürüyemeyen bir hastayı iyi etmez. Onun ve yakınlarının hayatını normalleştirir.
Eğitime katılanlara İsmail Karaismail’in kitabı hediye edildi.
Eğitim Sonunda Aydın Eczacı Odası yönetimi ve Aydın şube ve EDAK
merkez çalışanlarıyla...
Kozalı’nın konuşmasının ardından Ortez-Protez teknikeri İsmail Karaismail’in sunduğu Medikal ürünler eğitimine geçildi. İnteraktif bir ortamda geçen eğitimde
eczacılar medikal ürünler ile ilgili sorularına da detaylı
bilgi aldılar.
Eğitimde, gelecek dönemle ilgili bu iş eczanelere kayacak diye konuşan İsmail Karaismail medikal ürünlerde
marjı en yüksek olan gruplardan birinin varis çorapları
olduğunun altını çizdi. Varis çoraplarının “kullan at”
değil, ömür boyu kullanılacak bir ürün olduğunu da belirten Karaismail, ülkemizde eczacı ilgisinin bu alanda
az olduğunu ve nerdeyse tamamen medikalcilere bırakılmış halde olduğunu söyledi. Gerekli donanım ve ilgiyle hastalarına doğru ürünü sunan eczacıların o hasta ve
yakınlarını da eczaneye çekeceklerine eczane hakkında
kulaktan kulağa olumlu bir söylem oluşacağına dikkat
çeken Karaismail, “Varis çorapları medikal ürünler alanında olmazsa olmazdır. Ve mutlaka üstünde çalışılması
gereken bir ürün grubudur. Bu ürünler hastalığı tamamen tedavi edici değil, yaşam boyu hastanın konforunu
yükseltecek ürünlerdir ve sürekli kullanımı gerekir. Hatta
gelişmiş ülkelerde her türlü cerrahi operasyon sonrası
Eğitimci İsmail Karaismail ile birlikte EDAK ve Luxor Firması yetkilileri
bir arada...
Ortopedi nedir? Kelime anlamı Orto: düzgün Pedi: çocuk
demektir; yani ortopedi düzgün çocuk anlamına gelir.
Her yaştaki insana anormalliklerle ilgili yardımcı olan bir
daldır. Ortopedinin muhatap olduğu sistem hareket sistemidir. Hareketin anlamı ise hareket beyninden aldığı
emirleri sinirler vasıtası ile kemik ve eklem yeteneklerini
bile kasların kasılması sureti ile meydana gelen olaya
verilen isimdir. Kemiklerde, eklemlerde, kaslarda oluşan
problemlere ortopedik problemler denir. Hareket sistemi içinde ikiye ayrılır. Birincisi iskelet sistemi, bu iskelet
sistemi içerisine giren kemikler, eklemler ve bağlardır.
Birde kas sistemi vardır. Yüz kas sistemlerinin ortopedi
ile alakası yoktur. Çünkü istemsiz kasılırlar.
Bir de; Klasik ortopedik hastalıklarından bahsedeceğim.
Bu bahsettiğim hastalıklar vücudun her yerinde olabilen
hastalıklar. Bunlardan bir tanesi kırık. Üç çeşitte olabilir
kırık; çatlak, kemiğin bütünüyle birbirinden ayrılması,
diğeri ise kemiğin birçok yerinden kırılması parçalı kırılmasıdır. Hastalıklardan bir diğeri ise çıkıklardır. Eklem
yüzeylerinin birbirinden ayrılmasına çıkık denir. Çıkıklarda; yarı çıkık yada tamamen çıkık buna çıkıntıda denir.
Bu şekilde sınıflandırılır. Arttrid vardır. Bu da bir ortopedik hastalıktır. Kemiklerin yapılarının bozulmasıdır.
Buda kendi içerisinde ikiye ayrılır. Bunlardan biri kireçlenmeden oluşur. Bu genellikle 50 yaşından sonra veya
aşırı kilodan oluşur. Başka bir rahatsızlık fıtıktır. Omuz
da tekrarlayıcı omuz çıkıkları veya kıkırdak problemleri
çok fazla gözükür. Çünkü vücudun en çok hareket eden
kısımları kalça ve omuzdur. Bu ikisinin de özelliği aynıdır. Böyle durumlarda genellikle omuzu istirahata almak
için kol askısı kullanıyoruz veya tekrarlayıcı omuz çıkıklığı için omuzluk kullanırız.
El bileği; burada tam 8 tane kemik var. Bunlar içerisinde
düzensiz kemik, karpal kemikler var. Basketbol oynarken mutlaka herkes parmağını topa vurmuştur. Bunlar
içinde eczacı benim düşüncem bu parmak atellerini de
satmalıdır.
gazeteedak
EDAK
Medikal ürünler ile ilgili eczacılarımıza
neler söylemek istersiniz? Medikal ürünlerin geleceği nerede?
Yani gelecek dönemle ilgili bu iş eczanelere kayacak.
Çünkü bu konuyla ilgili araştırmalar var. İlk optikçilerden
başladı bu mesela. Ondan sonra işitme cihazlarından
devam etti. Son nokta artık medikaller kaldı. Gelecekte
hazır malzemeler eczaneye kanalize olacak. Bunların
içerisindeki spesifik ürünler medikalciler de kalacak.
Bu konuda SGK ile eczacılar yarış
içerisinde. Herkesin birbirlerinden
beklentileri var. Eczacılar bu konuya biraz ilgi duyup sahiplenirse,
hem kendi ticari konumları açısından hem de hasta ve hasta yakınları açısından çok pozitif bir noktaya gelecek.
ECZA
KO O P .
KURUM
33
HABERLERİ
Çünkü medikalciler bu konuda akademik kariyeri olmayan insanlar. Eczanelerin iyi kötü akademik kariyerleri
var. Neyin ne olduğunu biliyor. Yani vücut yapısını biliyor
daha bilinçli uygulayabilir. Hastanın ulaştığı ilk sağlık
kurulu olma özelliği var. Bu işi biran önce sahiplenmeleri
kendileri dışında halk sağlığı içinde çok önemlidir.
Kaç yıldır bu sektörün içindesiniz?
Protez -Ortez Teknikeriyim. 15 yıl sektördeyim. Bir de öğrencilikte geçen 5 yıl var. Onu da sayarsak yaklaşık 20 yıl
oldu. Medikal ürünler hakkında danışmanlık hizmeti veriyorum. Böylece firmalarda eczacılarla buluşturuyorlar.
Teşekkür ediyorum.
Aysun Uysal (Tek Sigorta Satış Pazarlama Bölge Temsilcisi)
Eğitim sonunda Tek Sigorta’nın SGK kesintilerine özel sigorta poliçesinin tanıtımını yaptı
Medikal İpucu
Medikal ürün satışı esnasında bayilik başvurusu yapılacak firmayı tespit etmek.
http://ubb.iegm.gov.tr
Adresine girilerek yandaki başlığa tıklanır.
Gelen ekranda
barkod bölümüne
ürünün barkod
numarasını yazarak
“listele” butonuna
tıklandığında Firma
Ticari Adı
bölümünde
görüntülenen
firmaya bayilik
başvurusu yapılır.
34
Özel Röportaj
gazeteedak
Ecz. Hülya Bostancıoğlu ile Söyleşi
EDAK
Antalya’dan çok güzel bir öykü var bu
kez gazetemizde… O eczacı, müzisyen,
hayatı engelsiz bir yaşamak için çaba
gösteren, gönüllü biri… Söyleşiyi bizim
için Saha Yönetmeni’miz Ercüment Muallaoğlu gerçekleştirdi. Ona ve tabi ki Hülya Bostancıoğlu’na çok teşekkür ediyoruz.
İlk önce bu sanat evi fikrinin nasıl oluştuğunu anlatabilir misiniz?
Hikâyenin en başı çok uzun yıllar öncesine dayanıyor. Liseyi bitirdiğim dönemde körler okulunun korosuna dâhil
olmuştum. Orada çok yetenekli bir arkadaşım vardı.
Görme engelli olduğu için konservatuara giremedi. Çok
üzülmüştüm ve o gün ona şöyle bir söz verdim. Bir gün
bu okulu okuyacağım. Senin adına bu arkadaşlarla paylaşacağım bilgimi. Yıllar geçti o gün geldi. O gün konservatuarı bitirdim. 2. yılıydı bu bilgileri bu arkadaşlarla
paylaşmaya başladım. İlk önce Antalya Engelliler Korosunu kurdum. Değişik dernek çatıları altında çalıştık. Fakat sonra gördüm ki bu arkadaşlarımız çok yetenekliler.
Sanatın diğer dallarını da paylaşabiliriz diye düşündüm.
Ayrıca diğer derneklerde işte akülü araçlarla girdiğimiz
için sıkıntılar yaşıyorduk, üzülüyorlardı. Bizim çatımız olsun istedim, bizim bir evimiz olsun. Böylece bu konuda
zamanımı ve maddi manevi birikimimi harcamaya başladım. Bu evimizi kurduk. Mütevazı bir evimiz var şuanda
çok mutlular. Sanatın her dalını paylaşıyoruz. Seramik
çalışıyoruz, takı tasarımı yapıyoruz, ingilizce öğreniyoruz, müzik çalışıyoruz. Şuanda enstrüman çalmaya
başladılar. Ritim grubu oluşturduk. Koro çalışmalarımız
sürüyor, konserler veriyoruz vereceğiz. Çok yetenekliler
ve ben onlarla çok mutluyum. Bu durum böyle sürecek
nefes aldığım sürece.
ECZA
KO O P .
KURUM
HABERLERİ
mızla kocaman bir aile olabileceğimizi düşünüyorum.
Bu düşünce içinde bu konuyu bu zor hayatları ne kadar
nerelerinden paylaşabilirsek o kadar kolaylaştıracağız.
Tebbessüm etmelerini sağlayacağız. Unutmayalım ki
onların hayatları da bir anda değişti ve bizimde hayatımız her an değişebilir. Onların yanında olabiliriz.
Kesinlikle. Bu bir yıllık süre zarfında yaptığınız faaliyetlerden bir kaç örnek verebilir misiniz?
Tabi ki. Bu bir yıl içinde takı tasarımı örneklerimiz çoğunlukta. Seramik çalıştık, hediyelik eşya çalıştık, boyama
teknikleri öğrendik. Bu arada konserler verdik.
Özellikle konserlerden de örnek verebilir misiniz?
4 önemli konser verdik. En önemlilerinden bir tanesi
Antalya Ticaret Odasının hazırladığı Türk Müziği Günlerinde ki konserimizdi. Bir tek bizim koromuz sunum
yaparken salon inanılmaz doluydu ve çok duygulu anlar
yaşandı. Çok başarılıydı. Özgüvenleri de arttı tabi. Her
şey çok güzel oldu, çok mutlu oldular. Bu arkadaşlarımız
yeteneklerini sergilediklerinde gerçekten daha özgüvenli, hayata daha güzel bakmaya başlıyorlar.
yen. Böyle bir eksikliğimiz var. Gönüllü öğretmenlerimiz
gerçekten yanımızda güzel yürekliler. Onlara hep çok
teşekkür borçluyum. Güzel yürekli annelerimiz var, ablalarımız var. Hep yanlarında hayatlarını kolaylaştırıyorlar. Evimiz tabi ki İnşallah bir merkez olsun. Şubelerimiz
olsun. Orada güzel yürekli insanlarla, bu arkadaşlarımız
hayatlarına daha çok kolaylık getirebilelim isterim. Bu
gönüllülük ruhunu daha çok taşıyan arkadaşlarımızla
birlikte olmak istiyorum. Kendimi çok yalnız hissettiğim
zamanlar oluyor ve çok üzülüyorum. Oysa inanıyorum ki
bu gönüllülükte çok arkadaşımız var. Çünkü hepimiz potansiyeliz. Hepimiz onların yanında her an buluşabiliriz.
Her an onlarla birlikte olabiliriz.
Bu sanat evinde herkes gönüllü bir şekilde çalışıyor. Hiç
kimse bir maddi beklentisi olmadan çalışıyor değil mi?
Kesinlikle öyle… Biz sanat evimizi; dernekler üstü, paralar üstü, dinler üstü olarak böyle tanımlıyoruz. Biz burada ibadet ediyoruz. İnanın arınarak geliyoruz. Burada
her şey o kadar güzel ki, herkes o kadar mutlu ki pırıl
pırıl hiç kimsenin sanki tasası yokmuş gibi hiç kimsenin
sorunu yokmuş gibi, şarkılarımızı söylüyoruz. Objelerimizi yapıyoruz, boyamalar yapıyoruz. Çok keyifli bir ev
burası… İnşallah daha büyük evlerde, arkadaşlarımızın
sayılarını daha çok arttırarak buluşmalarımızı da yaşayabiliriz.
Size ulaşmak için bir telefon numarası verebilir misiniz?
Yardımcı olmak isteyen kişiler için.
Tabi ki. Eczanemin telefon numarası 0 242 325 05 61.
Çok teşekkür ederiz…
Çok teşekkür ediyorum. Grubum adına çok teşekkür
ediyorum. Bu inceliğiniz zarafetiniz için çok teşekkürler. Ve tabi meslektaşlarıma da sesleniyorum. Onların
çok duyarlı olduklarına da inanıyorum ve çok teşekkür
ediyorum bu ilginizden dolayı. Gerçekten çok duygulandığımı söyleyeyim. Çünkü çok düşünmüyordum açıkçası
hiç zorunda değilsiniz ama yanımızda hissettik sizi ben
yanımda buldum. Yanımda hissediyorum şuan da çok
mutluyum. Ben çok teşekkür ediyorum.
Çok sağ olun kolay gelsin.
Ecz. Hülya Bostancıoğlu’nun Sanat Evi’ndeki kursiyerleri hep neşeli
Sanat eviniz ne kadar zamandır faaliyette?
Sanat evimiz bir yıllık çok eski değil ama diliyoruz ki burası bir merkez olsun ve şubelerimiz olsun. Sıkıntılarımız
da var. Hepimiz engelli potansiyeliyiz. Bunu unutmadan
bakabilirsek bu konuya çok daha duyarlı arkadaşları-
Gelecekteki planlarınız arasında neler var?
Gelecekteki planlarımız arasında; şimdi tabi ki çok ciddi sıkıntılarımız var. Öncelikle bir dernek değiliz. Burası
bir sanat evi, söz ettiğim gibi çok zor hayatlara sanatı
paylaştırmakla ilgili sürüyor yolculuğumuz. Bu arada
sıkıntılar hep var. Örneğin; ulaşım sorunumuz var. Çünkü bir aracımız yok. Hava kötü olduğunda yollarda kalıyorlar. Ben buna çok üzülüyorum ama yapabileceğim
çok şey yok ne yazık ki. Enstrüman almak istiyoruz, çok
yetenekli arkadaşlarımız var, enstrüman öğrenmek iste-
gazeteedak
E.Ü. Eczacılık Fakültesinde Mezuniyet Sevinci…
EDAK
ECZA
KO O P .
KURUM
35
HABERLERİ
Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi 20122013 döneminde mezun olan 96 eczacıyı
çalışma yaşamına törenle uğurladı. Törende konuşan Prof. Dr.Ulvi Zeybek yeni
mezunlara “Karşılaşacağınız her türlü
sorunda dimdik ayakta duracağınızı biliyorum” dedi.
Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi 2012–2013 öğretim
yılı mezunlarını törenle uğurladı. Törene Ege Üniversitesi
Eczacılık Fakültesi Dekanı, Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü, Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyeleri ve Dekan Yardımcıları, TEB Merkez Heyeti Saymanı,
İzmir Eczacı Odası Yönetim Kurulu Başkanı, EDAK Y.K.
Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi, Ege Eczacılık Mezunları Derneği Başkanı, EDAK Kurumsal İletişim ve Pazarlama Bölümü Direktörü ile yeni mezun olan eczacıların
aileleri ve yakınları katıldı.
Neden
Kooperatif?
Neden A.Ş. Değil, Neden Kooperatif?
Kooperatiflerle ilgili birkaç sayısal bilgi
• Dünyada kooperatiflere ortak olan insan sayısı 1 milyar civarındadır. Aile nüfusu
dikkate alınırsa, dünya nüfusunun yarısının geçiminde kooperatif girişimlerin katkısı
vardır;
Sayısal olarak önemli görülmesine karşılık, Türk Kooperatiflerinin ekonomiye katkılarını saptayan istatistiki bir kuruluş bulunmamaktadır. Bu konudaki veriler, bazı
akademik çalışmalarla sınır düzeyde kalmaktadır
• Kooperatifler, küresel düzeyde 100 milyondan fazla insanı iş sağlamaktadırlar; bu
sayı, dünya dış ticaretinin 2/3’ünü denetleyen çok uluslu şirketlerin istihdam ettiği
işgücünden fazladır;
( Daha geniş bilgi için bkz. Hayati Yazıcı, “Kooperatifçilik”, Dünya Gazetesi,
02.02.2012 )
• Küresel düzeyde tarım ürünlerinin yüzde 50’sinden fazlasının kooperatifler tarafından pazarlandığı kestirilmektedir;
Kaynaklar :
· M.Ü. Milas SK Meslek Yüksekokulu, “ Daha İyi Bir Dünya İçin Kooperatif Girişimler- Dünyada ve
Türkiye’de Kooperatifçiliğe Yaklaşımlar” Paneli, 17 Mayıs 2011, Milas.
· Ayhan ÇIKIN, “Daha İyi Bir Dünya İçin Kooperatif Girişimler”
• Dünyadaki en büyük 300 kooperatifin 2008 yılı cirosu, 1,6 trilyon dolar olup, dünyanın 9. büyük eşdeğerdir;
• 2008 finansal krizi süresince, pek çok geleneksel banka girişimleri varlığını sürdüremezken, kooperatif bankaları tüm dünyada tasarruf ve kredi hacmi olarak büyüme
göstermişlerdir;
• Finansal kooperatifler, 857 milyon insana (Dünya nüfusunun % 13’ü) hizmet sunmaktadırlar;
• Finans kooperatifleri, yoksulluk sınırı altında yaşayan 80 milyon insana, mikro finans
sistemi içinde, hizmet vermektedirler;
• Kore’de su ürünlerinin yüzde 70’ni, Brezilya’da tarım ürünlerinin yüzde 40’nı,
Bolivya’da tasarrufların yüzde 25’ini, Kolombiya’da sağlık sektörünün yüzde 25’ini,
Singapur’da perakende ticaretin yüzde 55’ni, vb.. kooperatifler gerçekleştirmektedirler;
• Kırsal elektrik kooperatifleri, Bengladeş’de 28 milyon insana; ABD’de elektrik hatlarının yarısına sahip olup 37 milyon insana hizmet sunmaktadırlar; (Örnekler çoğaltılabilir);
• Türkiye’de 84 bini aşan birim kooperatiflere 8,1 milyon civarında ortak kayıtlı bulunmaktadır.
“Kooperatif girişim kriz dönemlerinde güçlü kalır”
6 Temmuz 2013 tarihinde ICA ve BM tarafından kutlanan Uluslararası Kooperatifler Günü, ülkemizde de Milli Kooperatifler Birliği ve TEKB çatısı altında
kooperatifçilik olgusunu bir kez daha ön plana çıkardı.
Gününün teması “Kooperatif Girişim Kriz Dönemlerinde Güçlü Kalır” olarak
belirlenirken, diğer iş formlarının mevcut ekonomik mücadelelerle karşı karşıya
kaldığında
nasıl yeterli oldukları düşünüldüğünde bu uygun bir temadır. Yatırımcıların
sahip oldukları iş modelleri şu anda ekonomik ve sosyal ve çevresel açıdan
istikrarsızlıklar yaşarken kooperatif modeli kriz dönemlerinde dirençli olduğunu
defalarca göstermiştir. Mali kriz, uzun vadeli kalıcılık yerine kısa vadeli kazanca
değer vermenin tehlikeleri ile ilgili destansı bir örnek olmuştur. Karşı karşıya
kalmış olduğumuz küresel krizler, finansal getirileri insan ihtiyaçlarının önüne
koyan bir iş modelinden kaynaklanmış olup, bu model, kazançları özelleştirmek
ve kayıpları sosyalleştirmek isteyen bir modeldir.
Bakınız: http://www.tekb.org.tr/ da yazının tamamını okuyabilirsiniz…
gazeteedak
36
EDAK
Sigortacınız diyor ki!
Anlaşmalı tutanak sadece maddi hasarla sonuçlanan
kazalardan sonra kazaya karışan diğer sürücü ya da
sürücüler ile kazanın oluş şeklinin tutanak ile tespitinde anlaştığınız takdirde doldurulacaktır.
KO O P .
KURUM
HABERLERİ
Bunları Biliyor Muydunuz?
Aşağıdaki durumlarda bu tutanak doldurulmayacak, bu durumlarda 155 veya kaza
mahalli jandarma bölgesiyse 156 numaralı
telefondan trafik zabıtasına haber verilecek tutanağı yetkililer tutacaktır…
• Ehliyetsiz ya da yetersiz ehliyet ile motorlu araç kullanılıyor ise,
• Sürücüde yaş küçüklüğü var ise,
• Sürücüde alkol ya da akıl sağlığı şüphesi
var ise,
• Kamu aracı ise,
• Trafik kazasında sadece 3.şahısların
eşyalarına zarar gelirse,
• Kazaya karışan araçların birinin veya
birkaçının trafik sigortası yok ise
• Trafik kazası ölüm ya da yaralanma ile
sonuçlanmış ise,
Begüm Gürece (Sigorta İşlemleri Sorumlusu)
[email protected]
Trafik ve kasko hasarlarında tutulacak
tutanak ile ilgili;
ECZA
(yurtdışından gelen araçlar için düzenlenmiş yeşil
kart-green card belgesi de trafik sigortası yerine geçmektedir.)
İkiden fazla aracın karıştığı trafik kazalarında birden
fazla form kullanılabilir bu durumda her bir form tüm
sürücüler tarafından imzalanmalıdır.
Tutanak tanzimi için kaza yerinde beklenmesi gerekli
değildir mümkünse fotoğrafı çekildikten sonra araçların trafiği aksatmayacak şekilde uygun bir yere çekilerek, tutanağın düzenlenmesi imkân dâhilindedir…
Tutulmuş olan tutanağın asılları her iki taraftada
kalacaktır. (Bir tane tutanak doldurulup fotokopi ile
çoğaltılabilir çoğaltılan evrağada ıslak imza atılarak
asıl hale getirilebilir…)
Tutanak tutulduktan sonra her bir taraf diğer tarafın
ruhsat, ehliyet, trafik sigortası fotokopilerini almalıdırlar..
Tutulmuş olan tutanak, çekilmiş fotoğraflar ve alınmış olan ruhsat ehliyet trafik sigortası fotokopileri ile
servise gidilmelidir.
Eczacı Mesleki Sorumluluk Sigortaları
Tek Sigorta’da başladı!
SİGORTA
Mesleki Risklerinizi ve SGK Kesintilerinizi Sigortalatabileceğinizi Biliyor muydunuz?
Mesleki Sorumluluk Sigortası
Günümüzde pek çok meslek grubu faaliyetlerinden dolayı olaşabilecek riskleri sigortalatmaktadır. Hatta devletin zorunlu tuttuğu meslek grupları da mevcuttur. Eczacılık da artık risklerini
sigortalatabilen meslekler arasındadır.
Eczacı Mesleki Sorumluluk Sigortasıyla, Eczacı ve SGK ’lı çalışan eczane teknisyenleri mesleki
faaliyetlerini yerine getirirken yapacakları mesleki hatalardan dolayı açılacak maddi, manevi
tazminat talepleri, SGK fatura kesintileri, Avukatlık masrafları güvence altındadır.
Mesleki Sorumluluk Sigortanızı TEK Sigorta’dan temin edebilirsiniz.
Konut Sigortası Neleri Kapsar?
İster ev sahibi olun ister kiracı evinizin ya da eşyanızın uğrayabileceği zararlara karşı önemlinizi bugünden alabilirsiniz.
Evinizi , yangın ,hırsızlık , sel ve su baskını , deprem , infilak ,cam kırılması , doğal afetler ,gıda
bozulması , terör vb. gibi risklere karşı güvence altına alabilirsiniz. Konut poliçesinde bulunan
yardım paketleriyle anlaşmalı bölge dahilinde
ücretsiz çilingir, elektrik işleri , tesisat işleri
hizmetlerinden de yararlanabilirsiniz.
Konut sigortasıyla evinizin ve eşyalarınızın
yanı sıra , sorumluluk teminatlarıyla sizden
kaynaklı komşularınıza gelebilecek zararlar
da sigorta kapsamındadır.
Acenteliği Ltd. Şti.
Herkes için
Mutlu Emeklilik!
Bireysel Emeklilik Ürünleri Artık
Tek Sigorta’da!
Gelin, geleceğinizi beraber
planlayalım…
Ayrıntılı Bilgi için;
0232 472 25 00
0232 475 25 02
[email protected]
www.teksigorta.com.tr
ECZACILARIMIZA VE ECZANE ÇALIŞANLARINA ÖZEL İNDİRİMLİ KONUT SİGORTASI TEK
SİGORTA’DA.
BİR
KURULUŞUDUR
gazeteedak
EDAK
ECZA
KO O P .
KURUM
37
HABERLERİ
EDAK Ailesine Hoşgeldiniz
Eczane Adı
Eczacı Adı
İlçe
İl
OZAN ECZANESİ
Ecz. Çetin Şen
ADANA MERKEZ
ADANA
HANDENAZ ECZANESİ
Ecz. Hatice Tosun
SEYHAN
ADANA
KARACAOĞLAN ECZANESI
Ecz. Özlem Tuna Demirkıran
YÜREĞİR
ADANA
İSTANBUL ECZANESİ
Ecz. Hüseyin Yılmaz
CEYHAN
ADANA
EVGİN ECZANESİ
Ecz. Burhan Evgin
SEYHAN
ADANA
YENİHAYAT ECZANESİ
Ecz. Beyza Tapanyiğit
SEYHAN
ADANA
ÜNAL ECZANESİ
Ecz. Doğan Ünal
ÇAY
AFYONKARAHİSAR
HİLAL ECZANESİ
Ecz. Züleyha Uslu
ÇOBANLAR
AFYONKARAHİSAR
SERDAR ECZANESİ
Ecz. Bedriye Alpsar
AFYON MERKEZ
AFYONKARAHİSAR
ÖZEN ECZANESİ
Ecz. Abidin Hakan Savcıözen
AFYON MERKEZ
AFYONKARAHİSAR
ANILGAN ECZANESİ
Ecz. Erdem Anılgan
ALANYA
ANTALYA
EFE ECZANESİ
Ecz. Mehmet Fatih Urgancıoğlu
ALANYA
ANTALYA
SEVGİ ECZANESİ
Ecz. Başak Er
ALANYA
ANTALYA
KIRALAN ECZANESİ
Ecz. Kerem Tosun
ÇİVRİL
DENİZLİ
ALBAYRAK ECZANESİ
Ecz. Feridun Kozakbaş
DENİZLİ MERKEZ
DENİZLİ
YELİZ ECZANESİ
Ecz. Yeliz Gezgin
ACIPAYAM
DENİZLİ
EGE IŞIK ECZANESİ
Ecz. Muti Dönger
BUCA
İZMİR
DENİZ ECZANESİ
Ecz. Deniz Karaçolak Topsakal
BUCA
İZMİR
ERENGİN ECZANESİ
Ecz. Fatma Erengin
KONAK
İZMİR
TUTKUN ECZANESİ
Ecz. Buse Tutkun
ÖDEMİŞ
İZMİR
BAŞAK ECZANESİ
Ecz. Nihan Kılınç
BUCA
İZMİR
OGUZ ECZANESI
Ecz. Gülay Dostoğlu
MENEMEN
İZMİR
KOCABIYIK ECZANESİ
Ecz. Canan Kocabıyık
TİRE
İZMİR
GONCA ECZANESİ
Ecz. Gonca Bostan
KARABAĞLAR
İZMİR
BAŞAK ECZANESİ
Ecz. Başak Durmaz
TORBALI
İZMİR
KARTAL ECZANESİ
Ecz. Kabil Kartal
KEMALPAŞA
İZMİR
MESİR ECZANESİ
Ecz. Arif Umutlu
MANİSA MERKEZ
MANİSA
DURU ECZANESİ
Ecz. Nagihan Karadağ Otcuoğlu
MANİSA MERKEZ
MANİSA
DUYGU ECZANESİ
Ecz. Duygu Özçıkrıkcı
MANİSA MERKEZ
MANİSA
DEFNE ECZANESİ
Ecz. Gizem Köşmen
FETHİYE
MUĞLA
YÜCEL ECZANESİ
Ecz. Mert Dorukoğlu
MARMARİS
MUĞLA
ENSAR ECZANESİ
Ecz. Mehmet Çiftçi
ŞANLIURFA MERKEZ
ŞANLIURFA
KARGI ECZANESİ
Ecz. Mehmet Kargı
UŞAK MERKEZ
UŞAK
Eczane Rafı
EDAK
Kod
42581
42580
42584
42583
42582
42585
2903
EDAK
Adı
Bayer Böceksavar 400 ml
Bayer Sineksavar 400 ml
Bayer Mat Makine
Bayer Likit Yedek 60 Gece
Bayer Likit Set 60 Gece
Bayer Mat Tablet 20’li
Racumin Fare Zehiri
Birim
5.77
4.36
5.91
6.93
8.97
2.91
9.61
EDAK
MF
30+15
50+25
9+1
6+3
9+1
18+9
8+8
Dökme
Adeti
45
75
10
9
10
27
16
Sadece EDAK’a özel
677 TL”lik özel paket
Bayer Garden Stand hediyeli
Not: Ürünler dökme kesilecektir.
Lütfen satış elamanınıza danışınız.
Tavsiye Edilen
P.S.F.
5.50
4.25
7.90
6.90
11.90
2.90
6.90
gazeteedak
38
EDAK
ECZA
KO O P .
KURUM
HABERLERİ
Yeşil Köşe
G
A
Z
E
T
E
Gazete Gökkuşağı bir Çevreci Eczacılar Kooperatifi süreli yayınıdır • Üç ayda bir yayınlanır • Temmuz - Ağustos - Eylül 2013 • Sayı: 01
Merhaba
İşim gücüm budur benim,
Gökyüzünü boyarım her sabah,
Hepiniz uykudayken.
Uyanır bakarsınız ki mavi.
Deniz yırtılır kimi zaman,
Bilmezsiniz kim diker;
Ben dikerim.
O zamandan bu güne kadar ‘ÇEKOOP’ adı hep atık ilaçla anılır hale geldi. Oysa bizim, aklımızda ve programımızda hala bir sürü proje var... İnsanın olduğu her yerde
daha mutlu, daha sağlıklı, daha yeşil bir dünya yaratmak
için çalışmaya söz verdik. Bu güne kadar size en yakın
sağlık danışmanınız olan biz eczacılar, şimdi, çevre için,
eğitim için, burs için kısacası daha yaşanılır bir dünya
yaratmak için de varız.
Dalga geçerim kimi zaman da,
O da benim vazifem;
Bir baş düşünürüm başımda,
Bir mide düşünürüm midemde,
Bir ayak düşünürüm ayağımda,
Ne halt edeceğimi bilemem.
Son yıllarda tüm büyük şirketlerin, kurumsal yapıların
en önem verdiği değerlerin arasında sürdürülebilirlik
gelmekte... ÇEKOOP olarak, bizim de amacımız sürdürülebilir bir çevre, sürdürülebilir bir sağlık, sürdürülebilir
bir eğitim. Kısacası yaptığımız her işle sürdürülebilir bir
dünya yaratmak...
Böyle diyor “Dalgacı Mahmut” adlı şiirinde Orhan Veli.
Başkalarının çook önemli!! işlerinin yanında, dünyayı
güzelleştirmek için çalışmanın dalga geçmekle eş sayıldığı bir anlayışa karşı.
Bu güne kadar neler yaptık ve neler yapmaktayız;
İlk defa 2008 yılında atık ilaç hareketine başladığımızdan bugüne, bazı meslektaşlarımızdan gelen "Bunca
sorunumuz varken, bir de böyle gereksiz şeylerle mi
uğraşacağız?" eleştirileri bana hep bu şiiri anımsattı.
Eczacının kamu kurum indirimi, fiyat düşüşleri, muayene ücretleri gibi sorunlarının yanında "Eczacı olmanın
ilaca, insana ve doğaya karşı farklı sorumlulukları da
vardır. Gelin, birlikte bu sorumluluklarımızı yerine getirelim" söylemi, bazıları tarafından dalga geçmek olarak
nitelendirildi.
2008 yılında, EDAK Ecza Kooperatifi ile başlattığımız
eczanelerdeki “Atık İlaçların İmhası” projesi, 2009 yılında İzmir Eczacı Odası, İzmir Kalkınma Ajansı ile birlikte
“Evsel atık ilaçların toplanması ve imhası” projesiyle devam etti. Bu projeyle, toplumda önemli bir farkındalık
yaratmayı başardık. Öyle ki herkes atık ilaç sorununu
konuşmaya ve çözüm aramaya başladı. Bu projeden
sonra Çevre Bakanlığı’ nda, Türk Eczacıları Birliği (TEB),
dağıtım kanalları, atık ilaç proje yetkilileri ve ilaç sanayi
temsilcilerinden oluşan bir komisyon oluşturuldu. Bu
komisyonun amacı 'Atık İlaç Yönetmeliğini 'oluşturmaktı. Ama ne yazık ki bu işte büyük sorumluluğu olan ilaç
sanayi, hiç bir sorumluluk almak istemedi ve bu komisyon çalışmaları henüz bir sonuca ulaşamadı.
Atık ilaç hareketinin sona ermesinden sonra, projenin
sürdürülebilirliğini sağlayabilmek için kurumsal bir çatıya ihtiyacımız oluştu. Bu nedenle 13 eczacı arkadaşımızla birlikte 2010 yılında eczacı ve çevreci kimliklerimizi
bir araya getiren Çevreci Eczacılar Kooperatifi’ ni kurduk.
• Serüvenimize atık ilaçla başladık. Hala da ÇEKOOP’ a
üye olan eczanelerin atık ilaçlarını alma konusundaki
çalışmalarımız hızla sürüyor ve tüm yurda dağılmakta.
İzmir’ den başlayan hareket, bugün başta Aydın, Denizli, Manisa, Mersin, Adana Gaziantep, yakında Diyarbakır
ve üyemiz olan eczacıların bulunduğu diğer illerde devam etmekte.
Kooperatifi ile birlikte yola çıktık. Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, İzmir Kent Konseyi ve İzmir Çağdaş Görmeyenler Derneği’ de projemize ortak oldu. İlk olarak
İzmir’ de ve gönüllü eczaneler ile başlayacak olan bu çalışmanın ileride Türkiye’de ki diğer illere de yayılmasına
öncülük etmekten mutluluk duyacağız.
Bugün sayısı 400’ ü bulan ÇEKOOP ailesi olarak yaptıklarımızı, gelecekte yapmayı hedeflediklerimizi sizinle
paylaşmak ve önerilerinizi almak için “Gökkuşağı” adını
verdiğimiz ve üç ayda bir sizlerle buluşacak olan gazetemiz aracılığıyla iletişimimizi daha da güçlendirmek
amacımız. Bu nedenle, ilk sayımızda, çalışmalarımıza
daha fazla yer vererek bizi daha iyi tanımanızı amaçladık.
Biz, daha güzel yarınlar için
çalışmaya varız...
Hep birlikte…
• Eğitimler düzenliyoruz. İlk ve ortaokullar için çevre eğitimleri, üniversite ve özellikle eczacılık fakülteleri için
ise gençlerimizi yarınlara hazırlayan “Paramı Yönetebiliyorum”, “Eczacılıkta Mesleki Kapasite Geliştirme Günü”
başlıklı Gençlik Projeleri, Ecza Kooperatifçiliği ve Finansal Okur-Yazarlık eğitimleri.
• Çevre için bio torba kullanımını yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Biz, kooperatifçi eczacılar, hastalarımıza ilaçlarını, doğada %100’ e kadar çözünebilen bio torbalar ile
sunuyoruz. Bio torba satışlarından elde ettiğimiz kaynağı ise atık ilaçların imhasında kullanıyoruz.
• Atık kağıt, plastik ve elektronik atıkları üye eczanelerimizden ve bu konuda istekli olan diğer kurum ve kuruluşlardan topluyor, atık kağıttan elde edilen gelirin %10
unu ÇEKOOP Burs fonumuza aktararak İzmir Çağdaş
Yaşamı Destekleme Derneği’ nin de desteği ile ortaokul
ve üniversite öğrencilerinin geleceğine katkı sağlıyoruz. 2013 yılı itibari ile şuan 11 gencimiz ÇEKOOP Bursu’
ndan faydalanmakta.
• Ve yeni projemiz “Engelsiz İlaç”.
Görme engelli vatandaşlarımızın ilaç kullanımını kolaylaştırmak amacıyla başlatılan bu projeye EDAK Ecza
Çevreci Eczacılar Kooperatifi
“Gökkuşağı” ile
ortaklarına şimdi daha yakın…
Ecz. Şule İLKKURŞUNLU
ÇEKOOP Yönetim Kurulu Başkanı
Eczacı, kooperatifçi, aktivisit, Çekoop'un kurucusu... Mesleğin
evrensel dinamiklerine sıkı sıkıya bağlı.. Eylemi, değişimin
olmazsa olmazı olarak gören bir ekolün sahibi... Ülkemize
özgü "Kalamity" modeli J Hayatını projelere adamış olsa da
eczanesine, yoga yapmaya ve kitap okumaya zaman ayırıyor.
Bu aralar nehir kıyısında yeşillikler arasında bir hamakta olmayı
hayal ediyor. Fazladan zamanın olsa ne yaparsın sorusuna
"iki proje daha " diyor..."
[email protected]
Editörün Kösesi
Gökkuşağı'nı Boyamak İçin Hazır mısınız?
Hayat başlangıçlar ve sonlar ile dolu. Düşe kalka da olsa son nefese kadar mücadeleye, inadına sevmeye, keyif almaya ve üretmeye devam... Önemli olan yolda olmak çünkü... Dünyanın ekolojik dengesinin yok oluşuna her an tanık olurken "Bir ağaç öldü, bir millet uyandı" sloganları ile adeta dirildi ülkemiz. O ağacın yok oluşu bizi acıtırken,
Türkiye'nin uyanışından heyecan duyduk. İşte böyle bir zamana denk geldi bizim başlangıcımız da.
Ve "Gökkuşağı" doğdu. Eline kalemi aldı mı yazan ben ,gözünü kapattığı anda uçuşan sözcükleri yanyana dizemedi bir türlü işte. Çünkü ne yapsak az gelecek bu dünyaya,
ne yazsak eksik kalacak, ne kadar koşsak yetişemeyecekmişiz gibi zamana...
Güzel işler uğruna fedakarlık yapmaktan çoşku duyan bir avuç gönüllüyüz biz. "Ne yapıyoruz?", "Neresindeyiz davamızın?", "Eczacı kimliklerimizle neler ekleyebiliyoruz
çevremize?" Bizi duyun istedik. Renklerimizi de biraraya getirdik ki bizi görün istedik. Nurtopu gibi bir "Gökkuşağı"mız oldu. Zormuş bir yayının doğum sancılarını çekmek
ve bir o kadar da heyecan vericiymiş meğer. Yolumuz uzun. Gönlünüzde ÇEKOOP varsa , yola çıkın haydi. Yürüyelim beraberce.
Hep birlikte dünyaya Gökkuşağı'nın çerçevelediği bir fotoğraftan bakabilmek dileğiyle...
• ÇEKOOP; Gökkuşağı gazetesi ile bundan böyle her üç ayda bir ortakları ile
sektör bileşenleri ile bulaşacak. Gökkuşağında ki her rengin ayrı bir güzelliği
olduğu gibi bu yayında da gülümseyen güzel yüzler ve işler var. Evet, siz
ÇEKOOP ortakları; okuyunca iyi ki buna dâhil olmuşuz, iyi ki şu işin ucundan biz
de tutmuşuz, diyeceğiniz bir yayın geliyor eczanenize… Ama ben üye değilim
diyorsanız üye olmakta çok kolay,
siz yeter ki isteyin…
• Gökkuşağı gazetesinin yayın hayatına başlaması ile ilgili olarak; ÇEKOOP
Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı Şule İlkkurşunlu; “ biz daha güzel yarınlar için
çalışmaya varız” dedi. İlkkurşunlu; “bugün sayısı 400’ü bulan ÇEKOOP ailesi
olarak yaptıklarımızı ve gelecekte yapmayı
hedeflediklerimizi paylaşmak ve önerilerinizi almak bizim için önemli” diye
sözlerine ekledi.
Ecz. Hülya Şenoğlu
[email protected]
1| Gazete
Gökkusagı
Gökkuşağında ne var ne yok?
Ercan Tatı ile röportaj…
Buca Belediyesi Atık İlaç Hareketinin başladığı ilk günden bu yana ÇEKOOP’a desteğini sürdürmeye devam
ediyor…
“Engelsiz ilaç” ile ilaç kullanmak artık bir engel
değil
“Engelleri Kaldırıyoruz” sloganıyla kamuoyuna açıklanan proje ile başta görme engelli vatandaşlarımız olmak üzere yaşlılarımıza da hizmet vermiş olacağız…
Eczanelerimize yakışan doğal destek TABİA
Gökkuşağı gazetesinin editörü Ecz. Hülya Şenoğlu’nun
kaleminden ve objektifinden “Tabia” hakkında herşey…
ÇEKOOP bursu
Eğitim şart ve eğitim için de desteğe diyorsanız siz de
ÇEKOOP’a atık kağıt toplayarak bir çocuğun, gencin
hayatında inanılmaz bir fark yaratabilirsiniz diyor Ecz.
Güler Ünlü Alkan ve onun kaleminden ÇEKOOP Bursu’nu
gazetemiz de okuyabilirsiniz…
gazeteedak
EDAK
Kod: 56137
Otifleks Kulak Temizleme seti
ECZA
KO O P .
KURUM
39
HABERLERİ
Kod: 56138
Otifleks Kulak Kurutma Spreyi
Kod: 41782
İletişim ve detaylı bilgi için;
Çağdaş Eczacılar Laboratuvarı Ürün Danışmanı
Pınar Aşkan: Tel: 0.232.488 19 98
Kod: 23602
1 ADET 20450
6 ADET 23327
6 ADET 23328
6 ADET 23326
6 ADET 23319
6 ADET 23325
6 ADET 23320
6 ADET 23329
6 ADET 23330
6 ADET 23331
6 ADET 23332
6 ADET 23321
6 ADET 23322
6 ADET 23323
6 ADET 23324
Otifleks
Otifleks
Otifleks
Otifleks
Otifleks
Otifleks
Otifleks
Otifleks
Otifleks
Otifleks
Otifleks
Otifleks
Otifleks
Otifleks
Otifleks
Ayarlı Kulak Tık.
Silikon 2’li
Silikon 4’lü
Balmum (Doğal) 2’li
Balmum (Doğal) 4’lü
Vazelinli 2’li
Vazelinli 4’lü
Çam Tipi - S - Çocuk
Çam Tipi - M
Çam Tipi - L
Çam Tipi - XL
Çam Tipi Klasik - S
Çam Tipi Klasik - M
Çam Tipi Klasik - L
Çam Tipiİ Klasik - XL
Manisa Eczacı Odasından Vefa Örneği…
Salihli İlçe Temsilciliği Toplantı Salonuna genç yaşta kaybettiğimiz
Eczacı Meltem Hekimoğlu’nun adı verildi
Manisa Eczacı Odası Salihli İlçe temsilciliğinde yapılan törende çok genç denecek bir yaşta kaybettiğimiz Hekimoğlu’nun
meslektaşları ve yakınları bir araya geldi.
Manisa Eczacı Odası Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı Meliha Nalân Can törende yaptığı konuşmada; “Değerli meslektaşımızı
çok erken yaşta, hayatın en verimli çağında kaybettik. Onurlu, dik duruşlu, mesleğine saygılı, meslektaşlarına saygılı ve inanılmaz enerjisiyle hiç unutamayacağımız bir arkadaşımızdı. Onun adını ve değerini diğer meslektaşlarımıza da iletebilmek
amacıyla toplantı salonumuza onun resmini asıyor ve adını veriyoruz böylece ilçe temsilciliğimiz başka yere taşınsa bile Meltem Hekimoğlu toplantı salonu adıyla baki kalacak” dedi.
Söz
Fikir cereyanları cebir ve şiddet ve kuvvetle reddedilemez.
Bilakis takviye edilir. Buna karşı en müessir çare: gelen
fikir cereyanına mukabil fikir cereyanı vermek, fikre fikirle
mukabele etmektir.”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
ÖZGÜR KÖŞE
Bu köşede, üyelerimizin görüş
yazılarına yer vermeyi diliyoruz.
Eczacı kooperatifçiliği ve sektörle ilgili görüş yazılarınızı [email protected] e-mail
adresine veya 0.232.472 15 91 faks numarasına iletebilirsiniz.
Her ayın 25’ine kadar elimize ulaşan yazılar bir sonraki ayın
gazetesinde yer alacaktır.
gazeteedak
40
EDAK
ECZA
KO O P .
KURUM
HABERLERİ
AYIN İPUCU
Kişi veya Elektronik Kartvizit Kaydetme
E-posta iletisinde kişi bilgilerini bir Elektronik Kartvizit veya kişi formu (kişi
formu: Tek tek kişilerin, kişiyle birlikte depolanan tüm bilgilerini içeren bir
görünümü.) (.vcf dosyası olarak) aldığınızda, kartı veya ekli .vcf dosyasını
sağ tıklatıp seçenekleri belirtebilirsiniz. Kişi listenizde aynı ad zaten varsa,
varolan kişiyi güncelleştirebilir veya yeni bir kişi oluşturabilirsiniz.
Aldığınız bir Elektronik Kartviziti kaydetme
1. Açık iletide, kartı sağ tıklatın Outlook Kişilerine Ekle seçeneğini tıklatın.
2. Kişi sekmesinde, Eylemler grubunda, Kaydet ve Kapat seçeneğini
tıklatın.
3. Yinelenen kişi adı algılanırsa, aşağıdakilerden birini yapın:
Varolan yinelenen kişiler listelenir. Kişiyi çift tıklatın, kişi formundaki
bilgileri güncelleştirin ve kaydedin.
Yeni kişi bilgileri Kişiler’e kaydedilir ve bir Elektronik Kartvizit içerir. Kişi
bilgilerini istediğiniz zaman değiştirebilirsiniz.
Alınan .vcf dosyasını kaydetme
1. İleti üstbilgisinde .vcf dosya ekini çift tıklatın. Kart, Kişiler içinde bir kişi
formunda açılır.
2. Kişiler sekmesinin Eylemler grubunda Kaydet ve Kapat’ı tıklatın.
NOT: Aynı adda bir kişiniz zaten varsa, Kaydet ve Kapat’ı tıklattığınızda yeni
kişi eklemeyi veya varolan kişiyi güncelleştirmeyi seçebilirsiniz.
Eylemler grubunda Kaydet ve Yeni’yi tıklatabilirsiniz. Bunu yaptığınızda kişi
kaydedilir ve sonra yeni ve boş bir kişi formu açılır.
Yeni kişi ekle’yi seçin.
Yeni kişi oluşturulur.
Seçilen Kişinin bilgilerini güncelleştir öğesini tıklatın.
Sonraki sayımızda “Diğer kullanıcılara Elektronik Kartvizit gönderme”
konusuna devam edeceğiz.
iŞiTME CiHAZI
iKRAM ÜRÜNLERi
farma-ofis.com’da!
PiLLERi
· Kolay Tutuş
· Kolay Açılır Paketleme
· İşitme Cihaz Pillerinin 10, 13 ,312, 675 Numaraları Mevcuttur
· Duracell ve Oticon marka
· Fiyat: 4,93TL+KDV
STERi
O
P
K
R
Ü
T
A
T
A
+
K1625 BAYRAK
M
KUMAŞ 70X105C
K
S
i
D
D
R
A
H
i
HARiC
K4059 Verbatim USB
3.0 HardDisk 500GB
2.
12,55TL+KDV
Edak Ecza Koop. adına Sahibi:
Ecz. Emre BACANAK
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü:
Ecz. Ayşem Jale KIHTIR
gazeteedak
EDAK
ECZA
KO O P .
KURUM
HABERLERİ
Genel Yayın Koodinatörü ve Editör:
Ayşe Yeşim ERDEMİR
5inch 120TL+KDV
K3450 Verbatim USB
3.0 HardDisk 1TB 2.5i
nc
h
Yönetim Yeri ve İletişim:
EDAK Ecza Koop.
Karacaoğlan Mah. 6173 Sokak
No:4 Işıkkent - İzmir
Tel : 0 232 488 19 19
Faks : 0 232 472 15 75
[email protected]
http://www.edak.org.tr
165TL+KDV
Sektörel Gazete • Bölgesel Süreli Yayın • Üç ayda bir yayınlanır
Tüm kooperatiflere, kooperatif üyelerine, Ecz. Odalarına,
Ecz. Fakültelerine, konu ile ilgili tüm kurum ve kuruluşlara ücretsiz
gönderilir. (KAYNAK GÖSTERİLEREK ALINTI YAPILABİLİR)
Uygulama ve Baskı: METRO Matbaacılık
Yahya Kemal Beyatlı Caddesi No: 94 BEGOS 3. Bölge Buca / İzmir
Tel: 0.232 290 33 11
Baskı Tarihi : 13 Ağustos 2013

Benzer belgeler

“25 Eylül Dünya Eczacılık Günü” Olarak kutlanacak!

“25 Eylül Dünya Eczacılık Günü” Olarak kutlanacak! görmek ve Z kuşağımız bizlere umut ve moral verdi. İlaç -Eczacılık gündemimizde ise eczanelerimizde reçetesiz ilaç satılamayacak mı? Sorusu kafaları karıştırdı. EDAK’ın gündeminde ise İletişim merk...

Detaylı

Parafarmasötik Merchandising

Parafarmasötik Merchandising Projesi’nde olduğu gibi tüm Türkiye’ye yayılacağını umut ediyorum. Projede Engelsiz İlaç Projesi’nde yer alan cihazların devlet tarafından geri ödeme kapsamına alınmasını hedefliyoruz” dedi. EDAK Y...

Detaylı

Muğla`da Atık İlaç Paneli…

Muğla`da Atık İlaç Paneli… görmek ve Z kuşağımız bizlere umut ve moral verdi. İlaç -Eczacılık gündemimizde ise eczanelerimizde reçetesiz ilaç satılamayacak mı? Sorusu kafaları karıştırdı. EDAK’ın gündeminde ise İletişim merk...

Detaylı

edak gazete - EDAK ECZA KOOP.

edak gazete - EDAK ECZA KOOP. bu söyleşiden çok ayrı bir keyif aldık… Sizin de aynı keyifle okuyacağınız ve hatta oraya gideceğinizi düşünerek yer veriyoruz… [email protected]’a yazılarınızı her zaman beklediğimizi de hatı...

Detaylı

EDAK`ın gelecek stratejisini iki model üzerinden kuruyoruz

EDAK`ın gelecek stratejisini iki model üzerinden kuruyoruz daha sık bir araya geldiği Bölge Meclislerimiz önemli adımlardan biri oldu. Yeni projemiz EDAK Rafı’mız ve Raf’a destek yeni dergimiz EDAKTÜEL 5. Sayı eczanelerde yerini aldı. Bölgelerimizde devam ...

Detaylı

EDAK Bölge Meclisleri

EDAK Bölge Meclisleri bu söyleşiden çok ayrı bir keyif aldık… Sizin de aynı keyifle okuyacağınız ve hatta oraya gideceğinizi düşünerek yer veriyoruz… [email protected]’a yazılarınızı her zaman beklediğimizi de hatı...

Detaylı

Envanter Yönetimi

Envanter Yönetimi bu söyleşiden çok ayrı bir keyif aldık… Sizin de aynı keyifle okuyacağınız ve hatta oraya gideceğinizi düşünerek yer veriyoruz… [email protected]’a yazılarınızı her zaman beklediğimizi de hatı...

Detaylı