Sayı 2 - Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Derneği

Transkript

Sayı 2 - Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Derneği
ANKARA
AKUPUNKTUR
ANKARA ACUPUNCTURE AND COMPLEMENTARY MEDICINE JOURNAL
Yıl 2014, Cilt 2, Sayı 2
ISSN 1304-690X
Açık Erişim / Open Access
www.ankaraakupunkturdernegi.org
İnmeli Bir Olguda Gelişen Nöropatik Ağrının Akupunktur Tedavisine Dramatik Yanıtı: Olgu Sunumu
Sibel MANDIROĞLU, Hülya ŞİRZAİ, Fatma YUMUŞ, Canan ÇULHA.......................................................................................................................... 1
İrritabl Barsak Sendromunun Akupunktur İle Tedavisi: Olgu Sunumu
Betül BATTALOĞLU İNANÇ...................................................................................................................................................................................... 5
The Evaluation of The Reviews On Acupuncture In The Literature (Cochrane Database)
Hülya UZKESER, Fatih AKÇAY................................................................................................................................................................................. 9
Yaşlı Sağlığında Kaplıcanın Önemi
Ramazan GÖKBUNAR, Turan GÜNDÜZ................................................................................................................................................................. 14
İskeminin Akupunkturla Kontrol Altına Alınması
Cemal ÇEVİK........................................................................................................................................................................................................ 21
Çin’de Akupunktur Noktası Özgüllüğünün Araştırılmasıyla İlgili Derleme: Mevcut Durum ve Beklentiler
Çeviren: Didem AKÇALI........................................................................................................................................................................................ 28
Akupunktur Hizmetinin SGK Tarafından Ödenmesinde Güncel Durum
Ahmet DÖKER...................................................................................................................................................................................................... 45
Tibet’in Zen Kaseleri
Ayfer KUZULUGİL.................................................................................................................................................................................................. 48
İstanbul’dan Bir ICMART Geçti: XVI. ICMART Dünya Medikal Akupunktur Kongresi İzlenimleri
Saliha KARATAY.................................................................................................................................................................................................... 50
Belkemiğindeki Geyşa Noktası
H. Volkan ACAR.................................................................................................................................................................................................... 55
Güncel Haber........................................................................................................................................................................................................ 57
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
ANKARA AKUPUNKTUR VE TAMAMLAYICI TIP DERNEĞİ
DANIŞMA KURULU
Yönetim Kurulu (Asil)
Uzm. Dr. M. Fuat ABUT
Serbest Hekim, İstanbul
Doç. Dr. Didem Tuba AKÇALI
Gazi Ün. Tıp Fak. Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD, Algoloji BD, Ankara
Prof. Dr. Fatih AKÇAY
Atatürk Ün. Tıp Fak. Biyokimya AD ve Akupunktur ve
Tamamlayıcı Tıp Yöntemleri Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü, Erzurum
Prof. Dr. Afitap ANIL
Gazi Ün. Tıp Fak. Anatomi AD, Ankara
Doç. Dr. Deniz ASLAN
Gazi Ün. Tıp Fak. Çocuk Sağ. ve Hst. AD, Ped. Hematoloji BD, Ankara
Prof. Dr. Sefer AYCAN Gazi Ün. Tıp Fak. Halk Sağlığı AD, Ankara
Prof. Dr. Avni BABACAN
Gazi Ün. Tıp Fak. Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD, Algoloji BD, Ankara
Prof. Dr. Ayşe BİLGEHAN
Gazi Ün. Tıp Fak. Tıbbi Biyokimya AD, Ankara
Prof. Dr. Mustafa BİRİNCİOĞLU
Adnan Menderes Ün. Tıp Fak. Tıbbi Farmakoloji AD, Aydın
Prof. Dr. Hayrünnisa BOLAY BELEN Gazi Ün. Tıp Fak. Nöroloji AD, Ankara
Doç. Dr. M. Tuğrul CABIOĞLU
Başkent Ün. Tıp Fak. Fizyoloji AD, Ankara
Prof. Dr. Özlem COŞKUN
Gazi Ün. Tıp Fak. Nöroloji AD, Ankara
Doç. Dr. Yusuf Özgür ÇAKMAK
Koç Ün. Tıp Fak. Anatomi AD, İstanbul
Prof. Dr. Baha ÇELİK Kafkas Ün. Tıp Fak. Fiziksel Tıp ve Rehab. AD, Kars
Prof. Dr. Cemal ÇEVİK
Gazi Ün. Tıp Fak. Tıbbi Biyokimya AD, Ankara
Uzm. Dr. Bülent ÇİVİTÇİ
Özel Gümüşiğne Fizik Tedavi Merkezi, Ankara
Prof. Dr. Sibel DİNÇER Gazi Ün. Tıp Fak. Fizyoloji AD, Ankara
Uzm. Dr. Baki DÖKME
Serbest Hekim, İstanbul
Prof. Dr. Yakup GÜMÜŞALAN
Fatih Ün. Tıp Fak. Anatomi AD, İstanbul
Prof. Dr. Ahmet KALAYCIOĞLU
Karadeniz Ün. Tıp Fak. Anatomi AD, Trabzon
Prof. Dr. Ahmet KAVAKLI
Fırat Ün. Tıp Fak. Anatomi AD, Elazığ
Prof. Dr. Mustafa KAVUTCU
Gazi Ün. Tıp Fak. Tıbbi Biyokimya AD, Ankara
Dr. Ayfer KUZULUGİL
Serbest Hekim, Ankara
Doç. Dr. Ahmet MAHLİ
Özel Koru Hastanesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Bölümü, Ankara
Prof. Dr. Tuncay PEKER
Gazi Ün. Tıp Fak. Anatomi AD, Ankara
Prof. Dr. Fatma SARICAOĞLU
Hacettepe Ün. Tıp Fak. Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD, Ankara
Prof. Dr. Kemal Nuri ÖZERKAN
İstanbul Ün. Beden Eğitimi ve Spor YO, Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği AD, İstanbul
Prof. Dr. Osman ÖZCAN
Fatih Ün. Tıp Fak. Histoloji ve Embriyoloji AD, Ankara
Prof. Dr. Kaya ÖZKUŞ
İstanbul Ün. Cerrahpaşa Tıp Fak. Anatomi AD, İstanbul
Doç. Dr. İlhan ÖZTEKİN
Trakya Ün. Tıp Fak. Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD, Algoloji BD, Edirne
Prof. Dr. Adnan ÖZTÜRK
İstanbul Ün. İstanbul Tıp Fak. Anatomi AD, İstanbul
Prof. Dr. Birsen SAYGIN
Ankara Ün. Tıp Fak. Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD, Ankara (Emekli)
Prof. Dr. Vesile SEPİCİ
Gazi Ün. Tıp Fak. Fiziksel Tıp ve Rehab. AD, Ankara (Emekli)
Prof. Dr. Ayşe SERDAROĞLU
Gazi Ün. Tıp Fak. Çocuk Sağ. ve Hst. AD, Çocuk Nörolojisi BD, Ankara
Prof. Dr. Ekrem SEZİK Gazi Ün. Eczacılık Fak. Farmakognozi AD, Ankara
Prof. Dr. Nedim SULTAN
Gazi Ün. Tıp Fak. Tıbbi Mikrobiyoloji AD, Ankara
Prof. Dr. Mustafa ŞARE
Gazi Ün. Tıp Fak. Genel Cerrahi AD, Ankara
Prof. Dr. İbrahim TEKEOĞLU
Sakarya Ün. Tıp Fak. Fiziksel Tıp ve Rehab. AD, Sakarya
Dr. Murat TOPOĞLU
Serbest Hekim, İstanbul
Prof. Dr. Hüseyin UYSAL
Necmettin Erbakan Ün. Tıp Fak. Fizyoloji AD, Konya
Prof. Dr. Erdem YEŞİLADA
Yeditepe Ün. Eczacılık Fak. Farmakognozi ve Fitoterapi AD, İstanbul
Uzm. Dr. Nüzhet ZİYAL
Serbest Hekim, İstanbul
Başkan
: Cemal ÇEVİK
Başkan Yrd.
: Tuğrul CABIOĞLU
Muhasip
: Ersel GEÇİOĞLU
Genel Sekreter
: H. Volkan ACAR
Genel Sekreter Yrd. : Ahmet DÖKER
Denetim Kurulu (Asil)
Bülent ÇİVİTÇİ
Tayfun BALIM
Z. Işıl BİRKAN
Yönetim Kurulu (Yedek)
Osman ÖZCAN
Saliha KARATAY
Ayfer KUZULUGİL
Setenay MİT
Bilge GEÇİOĞLU
Denetim Kurulu (Yedek)
Neşe ÇAKIROĞLU
Kamil KASABALI
Abdurrahman AKSOY
web adresi
: www.ankaraakupunkturdernegi.org
e-posta: [email protected]
twitter:
@AkupAnkara
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi,
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Derneği’nin yayın organıdır
Yaygın süreli yayın
SAHİBİ
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Derneği adına
Cemal ÇEVİK
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya AD, Ankara
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
H. Volkan ACAR
EDİTÖR
Prof. Dr. Cemal ÇEVİK
EDİTÖR YARDIMCILARI
Doç. Dr. H. Volkan ACAR
Dr. Ahmet DÖKER
[email protected]
[email protected]
19. Sokak (Eski 60. Sok.) No:36/2 Emek-ANKARA
Telefon/ Faks: 0312-213 99 00 GSM: 0541-731 57 52 (hafta içi 09.00–19.00)
KAPAK FOTOĞRAFI: Dr. M. Noyan KESKİN
DİZGİ-BASKI
Kuban Matbaacılık Yayıncılık - İvedik Organize Sanayi
Matbaacılar Sitesi 1514. Sokak No: 20 Ankara
Tel: 0 312 395 20 70 Faks: 0 312 395 37 23
www.kubanmatbaa.com
Baskı Tarihi : Kasım 2014
Yayın Aralığı : Yılda iki kez basılır
ii
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
EDİTÖRDEN
Değerli Meslektaşlarım,
Uzun bir aradan sonra yeniden yayınlamaya başladığımız Dergimizin yeni sayısıyla karşınıza çıkıyoruz.
Önceki sayımızın gördüğü büyük ilgi, bizi çok heyecanlandırdı ve mutlu etti. Gördük ki Türk akupunktur
camiası, düzenli yayınlanacak yerli bir Dergiyi okumaktan büyük keyif alıyor.
Önceki sayıda bazı hatalarımızın ve eksikliklerimizin olmasına rağmen, sizlerden aldığımız olumlu tepkiler
bizim için önemli bir itici güç oldu. Bu nedenle, bu yeni sayıda Dergimizin içeriğine bazı eklemeler de yaptık.
Bir yenilik olarak, bundan böyle Dergimizde çeviri makaleler de yer alacak. Dünya literatüründe kendine yer
bulmuş, akupunktur ve diğer tamamlayıcı tıp yöntemlerine hem teorik hem de pratik anlamda katkı sağlayan
önemli makalelerin çevirilerini artık Dergimizin sayfalarında okuyabileceksiniz.
Bir önceki sayıda da belirttiğim gibi, Dergimiz sizlerin ilgisi ve katkısıyla devamlılığını sağlayacaktır. Bu nedenle
Dergiyle ilgili görüş, öneri ve eleştirilerinizi bize iletmenizi bekliyoruz.
Dergimizin akupunktur ve tamamlayıcı tıbbın diğer yöntemleriyle ilgili her tür bilimsel yazıya açık olduğunu
tekrar hatırlatıyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Prof. Dr. Cemal ÇEVİK
iii
Yazarlara Bilgi
YAZARLARA BİLGİ
1- Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp
Dergisi, Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp
Derneği’nin bir yayın organı olup akupunktur ve
tamamlayıcı tıp konularında bilimsel birikime katkısı
olan araştırmaları ve bilimsel içerikli yazıları yayınlar.
2- Dergide yayınlanacak makale tipleri şunlardır:
Editöryal yazı, klinik ve deneysel araştırma, derleme,
olgu sunumu/olgu serisi, (kaynak belirtilmek
koşuluyla) yabancı dilde basılmış makale çevirisi,
eğitim yazısı, kitap tanıtımı, bilimsel toplantı
(kongre, sempozyum, kurs, vb.) izlenimi, bilimsel
toplantı sunum özetleri, güncel, editöre mektup
vb.
3- Dergi altı ayda bir, yılda iki kez yayınlanır.
4- Gönderilen yazılar daha önce başka bir dergide
yayınlanmamış olmalıdır. Herhangi bir kongrede
ya da bilimsel toplantıda özet olarak sunulmuş
ise toplantının adı, tarihi ve düzenlendiği şehir
belirtilmelidir.
5- Yazıların tüm bilimsel ve etik sorumluluğu yazarlara
aittir.
6- Dergi yazım dili Türkçe ve İngilizcedir. Teknik
terimler Türkçe, Latince ve Türk tıp terminolojisine
yerleşmiş sözcüklerle yazılmalıdır.
7- Yazarların, akupunktur meridyen (kanal) ve nokta
isimleri kullanımında 1989’da Dünya Sağlık Örgütü
tarafından belirlenmiş kısaltmalara uyulması
beklenir (Akciğer-LU, Kalın barsak-LI, Mide-ST,
Dalak-SP, Kalp-HT, İnce barsak-SI, Mesane-BL,
Böbrek-KI, Perikard-PC, Üçlü ısıtıcı (Sanjiao)-TE,
Safra kesesi-GB, Karaciğer-LR, Yönetici Kanal (Du)GV, Üreme Kanalı (Ren)-CV).
iv
8 - Metne eşlik eden görsel materyal için şu özelliklere
dikkat edilmelidir:
Tablolar, Excel veya Word programlarından birinde
hazırlanmalıdır.
Şekiller, Grafikler, Excel, Word veya çizim
programlarından
(Corel,
Freehand,
Adobe
illustrator) birinde sayısal olarak hazırlanmalıdır.
Fotoğraflar, 300 dpi çözünürlüğünde olmalıdır.
9 - Gönderilen yazılarla birlikte, YAYIN HAKLARI
DEVİR FORMU da gönderilmelidir. Dergide örneği
bulunan ve tüm yazarlarca imzalanmış olan bu
form, tarayıcıdan geçirildikten sonra yazıyla birlikte
e-posta yoluyla Dergiye iletilmelidir.
10- Gönderilen tüm yazılar, önce Editörün ön
incelemesinden geçer ve daha sonra hakem(ler)
e gönderilir. Editör, yazıyı doğrudan reddetme,
hakem(ler)e gönderme, hakem incelemesinden
sonra kabul ya da reddetme hakkına sahiptir. Editör,
yayın koşullarına uymayan yazıları yayınlamamak,
düzeltmek üzere yazarına geri vermek veya
yazarın izni ile düzeltmek, biçimce düzenlemek
ya da kısaltmak yetkisine sahiptir. Derginin,
kabul edilmeyen yazıların bütününü ya da bir
bölümünü (tablo, şekil, fotoğraf vb) geri gönderme
zorunluluğu yoktur.
11- Yazım kuralları:
a) Dergiye gönderilecek yazılar, Word dosyasında 12
punto, çift aralıklı olarak, Times New Roman ya da
Arial fontunda yazılmalı ve sayfalar ilk sayfadan
itibaren numaralandırılmalıdır.
b) İlk sayfada sadece şu bilgiler bulunmalıdır:
Başlık, İngilizce başlık
Akupunktur nokta kısaltmaları şu örneklere uygun
olmalıdır: BL 56, LR 3, GV 20 vb.
Yazar(lar)ın adı, soyadı, unvanı ve (varsa) görev
yaptığı kurum, şehir
Çince kökenli deyimler italik yazılmalıdır (de qi,
Yin, Yang, Yintang vb.).
Sıradışı (ekstra) noktaların yazımında pinyin yazılımlı
Çince isim de kullanılmalı ve yazım şu örneğe uygun
olmalıdır: Yintang (EX-HN3), Taiyang (EX-HN5) vb.
(http://aim.bmj.com/content/7/1/21.full.pdf+html)
Sorumlu yazarın iletişim bilgileri (Adı, soyadı, (varsa)
görev yeri, adres, telefon ve e-posta bilgileri). Ayrıca
varsa yazı ile ilgili bilgi (Kongre sunumu, kurum
desteği, vb.) yazılmalıdır. Yazar(lar)ın yazıyla ilgili
herhangi bir çıkar ilişkisi söz konusu ise (ticari ilişki,
sponsorluk sağlama vb.) bu durum,
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
belirtilmelidir. Böyle bir durum mevcut değilse,
“Yazar(lar)ın, bu yazıyla ilgili herhangi bir çıkar
ilişkisi bulunmamaktadır” ibaresi eklenmelidir.
dır. Dergi adları Index Medicus dizinindeki tarza uy-
c) İkinci sayfada Türkçe ve İngilizce özet ile Anahtar
Sözcükler bulunmalıdır
Yazar sayısı, altı ve daha az olan makalelerde tüm
•
* Klinik ve deneysel çalışmaların özeti için alt
başlıklar: Giriş, Gereç ve Yöntem, Bulgular, Tartışma
* Olgu sunumu/olgu serisi özeti için alt başlıklar:
Giriş, Olgu(lar), Tartışma.
•
İngilizce özet (Abstract) (En fazla 250 sözcük) ve
“Key Words” (Kaynak olarak www.nlm.nih.gov/
mesh/MBrowser.html adresi kullanılmalıdır).
* Klinik ve deneysel çalışmaların özeti için alt
başlıklar: Introduction, Materials and Methods,
Results, Discussion)
* Olgu sunumu/olgu serisi özeti için alt başlıklar:
Introduction, Case(s), Discussion.
d) Metin, 3. sayfadan itibaren başlamalıdır. Sözcük
sayısı, (özet hariç, kaynaklar dahil olmak üzere)
olgu sunumu/olgu serisi’nde 1500’ü, diğer tüm
yazılarda 6000 sözcüğü geçmemelidir.
•
Index Medicus’da yoksa tam adı ile belirtilmelidir.
yazarların adı yazılır; yazar sayısı yedi ve daha fazla
ise, ilk altı yazarın adından sonra “et al.” ilave edilir.
Özet (En fazla 250 sözcük) ve Anahtar Sözcükler
(3-6 arası).
gun olarak kısaltılmış olmalı ve eğer verilen kaynak
Kaynak sayısı, derlemelerde 80’i, klinik ve deneysel araştırmalarda 40’ı, olgu sunumu/olgu serisinde
15’i, diğer tür yayınlarda 10’u aşmamalıdır.
Kaynak yazım örnekleri:
Dergi makalesi
•
Mandıroğlu S, Cevik C, Aylı M. Acupuncture for
neuropathic pain due to bortezomib in a patient
with multiple myeloma. Acupunct Med 2014,
32(2), 194-196.
Kitap
•
Deadman P, Al-Khafaji M, Baker K. A manual of
acupuncture. JCM Publications, 1998.
Kitap bölümü
•
Jane JA, Persing JA. Neurosurgical treatment of
craniosynostosis. In: Cohen MM, Kim D (eds).
Craniosynostosis: Diagnosis and management. 2
nd edition. New York: Raven Press;1986, 249-95.
Klinik ve deneysel çalışmaların başlıkları şu şekilde
olmalıdır:
Elektronik Ortam Kaynağı
* Giriş, Gereç ve Yöntem, Bulgular, Tartışma
•
Olgu sunumu/olgu serisi için başlıklar şu şekilde
olmalıdır:
•
Giriş, Olgu(lar), Tartışma.
e)
Kaynaklar, metinde yer alma sırasına göre
numaralandırılmalıdır. Kaynak, metinde cümle
içinde ya da sonunda, noktalama işaretinden önce,
parantez içinde Arabik rakamlarla, aralarında virgül
ya da çizgi ile belirtilmelidir. Örnek: (1, 2) ya da (1,
2-4) şeklinde…
13-Dergide yayımlanması istenilen tüm yazıların,
Tablo, grafik ve resim altyazılarında kaynaklar da,
parantez içinde Arabik rakamlarla numaralandırılır.
Kaynakların doğruluğu yazarların sorumluluğunda-
görüşüdür, Editör ya da Yayın Kurulu’nun görüşü
•
World Health Organization. A Proposed Standard
International Acupuncture Nomenclature: Report
of a WHO Scientific Group. http://apps.who.
int/medicinedocs/en/d/Jh2947e/
(erişim
tarihi
25.04.2014)
e-posta yoluyla info@ankaraakupunkturdernegi.
org adresine gönderilmesi gerekmektedir.
12- Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi’nde
yayınlanan tüm yazılardaki içerik, yazar(lar)ın kişisel
değildir. Editör ya da Yayın Kurulu bu yazılar için
herhangi bir sorumluluk kabul etmez.
v
Yayın Hakları Devir Formu
YAYIN HAKLARI DEVİR FORMU
Sayın Editör,
Aşağıda başlığı ve yazar(lar)ı belirtilen ve yayınlanması dileğiyle gönderdiğimiz yazımızın, yayına
kabul edildiği takdirde her tür yayın haklarını ANKARA AKUPUNKTUR VE TAMAMLAYICI TIP DERGİSİ’ne
devrettiğim(iz)i beyan ederiz. Yayın hakları kapsamında, yazının her türlü formunun basımı, çoğaltılması, dağıtılması ile mikrofilm ya da elektronik ortamda yayını (online) veya benzer reprodüksiyonlar bulunmaktadır.
Yazı, Dergi yayın kurallarına ve etik kurallara uygun olarak hazırlanmıştır. İnsanlar üzerinde yapılan
çalışmalarda hastaların ya da vasilerinin izni alınmıştır. Bilimsel toplantılarda bildiri özeti olarak sunumu hariç
olmak üzere, tam metin olarak daha önce başka herhangi bir yerde Türkçe ya da yabancı bir dilde yayınlanmamıştır ya da yayın için değerlendirme aşamasında değildir. Yazının tüm bilimsel ve etik sorumluluğu tarafım(ız)
a aittir. Yazı içeriğindeki tüm bilgiler, tüm yazarlar tarafından onaylanmış durumdadır. Yazı içeriğindeki bilgilerin tümü doğru ve gerçektir, ortaya çıkabilecek yanlışlık ve eksikliklerin sorumluluğu tarafım(ız)a aittir.
Yazının başlığı:…………………………………………………………………………………………........………
…………………………………………………………………………………………………………...……………
Yazar adı, soyadı
İletişimden sorumlu yazar
Ad, soyad:
Yazışma adresi:
Tel:
e-posta:
vi
İmza
Tarih
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
İÇİNDEKİLER
İnmeli Bir Olguda Gelişen Nöropatik Ağrının Akupunktur Tedavisine Dramatik Yanıtı: Olgu Sunumu
Sibel MANDIROĞLU, Hülya ŞİRZAİ, Fatma YUMUŞ, Canan ÇULHA.............................................................. 1
İrritabl Barsak Sendromunun Akupunktur İle Tedavisi: Olgu Sunumu
Betül BATTALOĞLU İNANÇ.......................................................................................................................... 5
The Evaluation of The Reviews on Acupuncture In The Literature (Cochrane Database)
Hülya UZKESER, Fatih AKÇAY..................................................................................................................... 9
Yaşlı Sağlığında Kaplıcanın Önemi
Ramazan GÖKBUNAR, Turan GÜNDÜZ..................................................................................................... 14
İskeminin Akupunkturla Kontrol Altına Alınması
Cemal ÇEVİK............................................................................................................................................ 21
Çin’de Akupunktur Noktası Özgüllüğünün Araştırılmasıyla İlgili Derleme: Mevcut Durum ve Beklentiler
Çeviren: Didem AKÇALI............................................................................................................................ 28
Akupunktur Hizmetinin SGK Tarafından Ödenmesinde Güncel Durum
Ahmet DÖKER.......................................................................................................................................... 45
Tibet’in Zen Kaseleri
Ayfer KUZULUGİL...................................................................................................................................... 48
İstanbul’dan Bir ICMART Geçti: XVI. ICMART Dünya Medikal Akupunktur Kongresi İzlenimleri
Saliha KARATAY........................................................................................................................................ 50
Belkemiğindeki Geyşa Noktası
H. Volkan ACAR........................................................................................................................................ 55
Güncel Haber............................................................................................................................................ 57
vii
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
Ankara Akupunktur 2014; 2 (2): 1-4
İNMELİ BİR OLGUDA GELİŞEN NÖROPATİK AĞRININ
AKUPUNKTUR TEDAVİSİNE DRAMATİK YANITI: OLGU SUNUMU
DRAMATIC RESPONSE OF NEUROPHATIC PAIN TO ACUPUNCTURE TREATMENT
IN A STROKE PATIENT: CASE REPORT
Uzm. Dr. Sibel MANDIROĞLU, Uzm. Dr. Hülya ŞİRZAİ, Dr. Fatma YUMUŞ, Doç. Dr. Canan ÇULHA
Ankara Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesi,
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği, ANKARA
Özet
Giriş: İnmeli hastalarda kranialde ve vücutta sık görülen nöropatik ağrı uyku problemlerine neden olmakta,
rehabilitasyon programına katılımı engellemekte ve yaşam kalitesini olumsuz olarak etkilemektedir. Temporooksipital bölgede nöropatik ağrısı olan ve akupunktur tedavisine dramatik yanıt veren inme geçirmiş bir
olgumuzu sunmayı amaçladık.
Olgu: 65 yaşında bayan hasta tromboembolik serebrovasküler hastalığa bağlı sol hemipleji tanısı ile kliniğimize kabul edildi. Olgumuzun sağ temporooksipital bölgede yanıcı tarzda ağrısı mevcuttu. Ağrı nedeni ile
geceleri uyku kalitesi bozulmuştu. Servikal direk grafilerinde hafif düzeyde dejeneratif değişiklikler mevcuttu.
Servikal her yöne eklem hareket açıklığı normaldi, servikal traksiyon ve kompresyon testleri negatifti. Olgumuzun mevcut yakınması nöropatik ağrı ile uyumluydu. Ağrısı VAS (Visual Analague Scale 1-10 mm) ile
8/10, LANSS (Leeds Assessment of Neuropathic Symptoms and Signs Pain Scale) ağrı skalasına göre ise 13/24
olarak değerlendirildi. Mevcut protokol, önceki deneyimlerimiz ve olgumuzun Geleneksel Çin Tıbbı ilkelerine
göre değerlendirilmesi sonucunda, sağda GB 20, GB 21, LI 4, ST 36, SP 6, SP 9, LR 3, solda LI 4 ve LR 3 vücut
akupunktur noktalarına tedavi başlandı. Her seansta 20 dakika olmak üzere haftada 2 kez toplam 10 seans
akupunktur uygulandı. İkinci seans sonrasında ağrı tamamen geçti (VAS:0, LANSS:0). Uyku düzeni normale
döndü. Akupunktur tedavisi esnasında herhangi bir yan etkiye rastlanmadı.
Tartışma: Akupunktur, inmeli olgularda görülen nöropatik ağrı üzerine etkili ve güvenli bir tamamlayıcı tıp
metodudur. İleri yaşta, komorbid hastalıkları mevcut olan ve çoklu medikal tedavinin riskli olduğu olgularda
tedavi seçenekleri arasında bulundurulmalıdır.
Anahtar sözcükler: Akupunktur, inme, nöropatik ağrı
Abstract
Introduction: Neuropathic pain, which can be seen in the cranium and the body of stroke patients, causes
sleep disorder, prevents participation in rehabilitation programs and negatively affects quality of life. Here
we aim to present a stroke case with temporooccipital pain which dramatically responded to acupuncture
treatment.
İletişim Bilgileri: Dr. Sibel MANDIROĞLU, Ankara Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesi,
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği, ANKARA
Tel: 0 312 310 32 30 - 1345 GSM: 0 532 763 71 55 [email protected]
1
Sibel MANDIROĞLU, Hülya ŞİRZAİ, Fatma YUMUŞ, Canan ÇULHA
Case: 65 years old woman diagnosed with left hemiplegia due to serebrovascular disease was admitted
to our clinic. She had right temporoocipital burning pain. Due to pain at night her quality of sleep was
disturbed. There were mild degenerative changes in cervical x-ray. Cervical range of motion was normal
in every direction and cervical traction and compression tests were negative. Her complaint was consistent
with neuropathic pain. When evaluated according to VAS (0-10), pain was 8/10 and 13/24 when evaluated
according to LANSS. Treatment was administered to GB 20, GB 21, LI 4, ST 36, SP 6, SP 9, LR 3 points on the
rightside and LI 4 and LR 3 points on the leftside in accordance with current protocol, our former experience
and evaluation of the case according to traditional Chinese medicine principles. Acupunture treatment was
administered 10 sessions, two times a week, each time lasting 20 minutes. After the second session, her pain
was totally disappeared and her sleep pattern was back to normal. There was no sign of side effect during
the treatment.
Discussion: Acupuncture is an effective and safe complementary medical method for neuropathic pain in
stroke cases. It should be included among the treatment alternatives for older cases with comorbid diseases
and where multiple medical treatment is risky.
Key words: Acupuncture, stroke, neuropathic pain
Giriş
Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımlamasına göre inme;
vasküler nedenler dışında görünür bir neden olmaksızın, fokal serebral fonksiyon kaybına ait belirti ve
bulguların hızla yerleşmesi ile karakterize bir klinik
sendromdur (1). İnmeli olgularda santral ağrı serebral vasküler lezyonlara bağlı olarak gelişmektedir
(2). Bu olgularda ağrı tedavisinde çoğu kez medikal
tedavi yetersiz kalmaktadır. Burada temporooksipital bölgede nöropatik ağrısı olan ve akupunktur
tedavisine dramatik yanıt veren inme geçirmiş bir
olgumuzu sunmayı amaçladık.
Olgu
65 yaşında bayan hasta tromboembolik serebrovasküler hastalığa bağlı sol hemipleji tanısıyla kliniğimize
rehabilitasyon tedavisi için kabul edildi. Olgumuzun
sağ temporooksipital bölgeden boyuna yayılan yanıcı
tarzda ağrı şikayeti mevcuttu. Ağrı nedeni ile geceleri uyku düzeni ve kalitesinin bozulduğunu ifade
ediyordu. Ayrıca klinisyen gözlemiyle rehabilitasyon
programına katılımını da olumsuz etkilemekteydi.
Lokomotor sistem muayenesinde servikal diskopati lehine yapılan kompresyon ve traksiyon testleri
negatifti. Servikal direk radyografide minimal de2
jeneratif değişiklikler mevcuttu. Ağrısı VAS (0-10)’a
göre 8, LANSS (Leeds Assessment of Neuropathic
Symptoms and Signs Pain Scale)’a göre ise 13/24
olarak değerlendirildi (3). Olgumuza medikal ve fizik
tedavi uygulandı. Ancak ağrı durumunda düzelme
olmaması nedeni ile akupunktur tedavisi açısından
değerlendirildi. Daha önceki deneyimlerimiz ve geleneksel Çin tıbbı prensiplerine uygun olarak tedavi
protokolü belirlendi. Tek kullanımlık steril akupunktur iğneleri (0,25x25 mm, Shangai Kangnian Medical Device Co, China) kullanıldı. İğneleme hastamız
künt bir ağrı ya da akupunktur hissi (de qi) hissedinceye kadar 10-20 mm derinliğe yerleştirildi. Sağda
GB 20, GB 21, LI 4, ST 36, SP 6, SP 9, LR 3, solda LI 4, LR 3 vücut akupunktur noktalarına tedavi
başlandı. Her seansta 20 dakika olmak üzere haftada
2 kez toplam 10 seans akupunktur uygulandı. İkinci
seans sonrasında ağrı tamamen geçti (VAS:0/10,
LANSS:0/24) (Şekil 1). Uyku düzeni normale döndü.
Akupunktur tedavisi sırasında herhangi bir yan etkiye
rastlanmadı.
Tartışma
Nöropatik ağrı periferal nosiseptörlerin uyarımı olmaksızın santral veya periferik sinir sisteminin yapısal lezyonları ve fonksiyon bozukluğuna bağlı olarak
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
14
12
10
8
VAS
6
LANSS
4
2
0
1.seans
2.seans
3.seans
4.seans
5.seans
6.seans
Şekil
Şekil1. Akupunktur seansna göre VAS ve LANSS skorlarndaki değişim. 1. Akupunktur seansına göre VAS ve LANSS skorlarındaki
gelişmektedir (4, 5). Nöropatik ağrının bir alt grubu
olan santral ağrı, santral sinir sistemi lezyonu veya
disfonksiyonu sonucu ortaya çıkan ağrıdır. Santral nöropatik ağrı serebral veya spinal kord lezyonları sebebiyle oluşabilir. İnmeli olgularda görülen
santral ağrının nedeni sinir sisteminin inme lezyonu
sebebiyle hasara uğramasıdır. Santral ağrı medulla
spinalisten serebral kortekse kadar uzanan santral
sinir sisteminden kaynaklanmaktadır. Santral ağrının
oluşmasında santral sinir sisteminin duyusal yollarının inhibisyonu, sempatik sistem disfonksiyonu, hipotalamik bozukluklar, nosiseptif götürücü sistemin
inhibisyon bozukluğu, sekonder ileti yolları oluşması,
paleospinotalamik sistemle ilgili polisinaptik yolların
aktivasyonu, deafferente santral duyusal nukleusların anormal paterni, deafferente talamik yolların hiperaktivitesi rol oynayabilir (6).
İnmeli olgularda santral ağrı, rehabilitasyon programına katılımı ve yaşam kalitesini ve olumsuz olarak
etkilemektedir (7). Güncel tedavi seçeneklerinde trisiklik antidepresanlar, gabapentin gibi ilaçlar ilk sırayı
almaktadır. Ancak genellikle hastaların ileri yaşta olması, inmeli olgularda komorbid hastalıkların mevcudiyeti ve çoklu ilaç kullanımı bu ilaçların potansiyel
yan etkileri bu tür ilaçların uzun süreli kullanımını engellemektedir (8).
Akupunkturun analjezik etkisi üzerine yapılan çalışmalar daha çok nosiseptif ağrı ile ilgili olmasına
değişim.
rağmen son yıllarda diyabete ve kemoteropatik ajanlara bağlı periferik nöropatik ağrıda da etkinliğini
gösteren çalışmalar mevcuttur (9-12). Akupunkturun analjezik etkisi hayvan deneyleri ile gösterilmiştir.
Kasları innerve eden sinirlerin uyarılması, spinal kord,
orta beyin ve hipotalamo-hipofizer aksı uyararak endorfin ve enkefalin gibi nörotransmitterlerin salınımına neden olmaktadır (13). Akupunkturun analjezik
etkisinden sorumlu diğer bir mekanizma ise inhibitör
inen ağrı yollarının aktivasyonu, limbik sistem deaktivasyonu, kortikal serebral vazodilatasyon sonucu
inflamatuar faktörlerin inhibe edilmesiyle oluşmaktadır. Bizim olgumuzda da akupunkturun etkisi benzer
mekanizma ile endorfin salınımını arttırıp, proinflamatuar sitokinleri azaltması ile açıklanabilir.
Sonuç olarak; akupunktur, inmeli olgularda görülen
nöropatik ağrı üzerine etkili ve güvenli bir tamamlayıcı tıp metodudur. İleri yaşta, komorbid hastalıkları
mevcut olan ve çoklu medikal tedavinin riskli olduğu
olgularda tedavi seçenekleri arasında bulundurulmalıdır.
Kaynaklar
1. Utku U. İnme Tanımı, Etiyolojisi, Sınıflandırma ve
Risk Faktörleri. Türk Fiz Tıp Rehab Derg 2007, 53
(Özel Sayı 1), 1-3.
2. Krause T, Brunecker P, Pittl S, Taskin B, Laubisch
D, Winter B, Lentza ME, Malzahn U, Villringer K,
3
Sibel MANDIROĞLU, Hülya ŞİRZAİ, Fatma YUMUŞ, Canan ÇULHA
Villringer A, Jungehulsing GJ. Thalamic sensory
strokes with and without pain: differences in lesion
patterns in the ventral posterior thalamus. J Neurol
Neurosurg Psychiatry 2012, 83(8), 776-84.
3. Yücel A, Şenocak M. Results of the Leeds assessment
of neuropathic symptoms and signs pain scale in
Turkey: a validation study. Pain 2004, 5(8), 427432.
4. Bebek N., Ertaş M. Nöropatik ağrı. Ağrı 2007, 19,
3.
5. Hansson P. Neuropathic pain: clinical characteristics
and diagnostic workup. Eur J Pain 2002, 6 (supple
A), 47-50.
6. Nicholson BD. Evaluation and treatment of central
pain syndromes. Neurology 2004, 62, 30-36.
4
9. MacPherson H, Altman DG, Hammerschlag R, Li Y,
Wu T, White A, Moher D; STRICTA Revision Group.
Revised STandards for Reporting Interventions in
Clinical Trials of Acupuncture (STRICTA): extending
the CONSORT statement. Acupunct Med 2010, 28,
83-93.
10.Xu LB, Long SJ, Chen XL. Clinical observation on
treatment of diabetic peripheral neuropathies
by tapping collaterals with skin needles. Chin
Acupunct Moxibus 2003, 23(6), 329–331.
11.Han BX, Zhou L Acupuncture and Chinese
Herbal Medicine Treatment of Diabetic Peripheral
Neuropathy Clinical Observation. Guangming
Journal of Chinese Medicine 2009, 24(8), 1521–
1522.
7. Gonzales GR. Central pain: Diagnosis and treatment
strategies. Neurology 1995, 45(Suppl 9), S11-36.
12.Zhang C, Ma YX, Yan Y. Clinical effects of
acupuncture for diabetic peripheral neuropathy. J
Tradit Chin Med 2010, 30(1), 13-4.
8. Chen B, Stitik TP, Foye PM, Nadler SF, DeLisa JA.
Central poststroke pain syndrome: Yet another use
for gabapentin? Am J Phys Med Rehabil 2002, 81,
718-20.
13.
Han JS. Acupuncture: neuropeptide release
produced byelectrical stimulation of different
frequencies. Trends in Neurosciences 2003, 26(1),
17–22.
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
Ankara Akupunktur 2014; 2 (2): 5-8
İRRİTABL BARSAK SENDROMUNUN
AKUPUNKTUR İLE TEDAVİSİ: OLGU SUNUMU
TREATMENT OF IRRITABL BOWEL SYNDROME WITH ACUPUNCTURE: A CASE REPORT
Yard. Doç. Dr. Betül BATTALOĞLU İNANÇ
Mardin Artuklu Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu, MARDİN
Özet
Bu çalışma, irritabl barsak sendromunun (IBS) akupunktur ile tedavisini içermektedir. 29 yaşında, sağlık çalışanı, ishal semptomlu IBS hastası. Tanısı Üniversite Hastanesi Gastroenteroloji bölümünce koyulmuş. Hasta
verilen ilaçlarını kullanmış, ancak yarar görmemiş. Semptomları devam etmiştir. Hastaya, akupunktur tedavisi
planlandı. Kulak ve vücut akupunkturu, hastaya 12 seans uygulandı. Tedavi bitiminden bu yana şikayetleri
tekrarlamadı.
Anahtar Kelimeler: İrritabl barsak sendromu, akupunktur
Abstract
This report describes a case of irritable bowel syndrome (IBS) as a result of acupuncture treatment. A 29 year
old woman with a long history of irritabl bowel syndrome with diarrhea. Diagnosed revealed by University
Hospital Gastroenterology clinic. Patient had used drugs, but had not seem benefits. Symptoms had continued. Acupuncture treatment was planned for the patient. Treated patient 12 sessions with ear and body
acupunture. Complaints were not repeat for 4 years.
Key Words: Irritable bowel syndrome, acupuncture.
Giriş
İrritabl barsak sendromu (IBS), genellikle alt abdominal lokasyonlu, kronik veya rekürren karın ağrısı ve
rahatsızlık hissi, barsak fonksiyonundaki düzensizlik,
rahatsızlık, abdominal distansiyon ve sık sık dışkılama
ile karın distansiyonunun olduğu, fonksiyonel gastrointestinal bir hastalıktır. Kuzey Amerika’da yetişkinlerin yaklaşık %10-15’i IBS’dan muzdariptir ve yaşam
kalitesinde önemli bir azalma ile birliktedir. IBS, iş ve
okul devamsızlıklarının en yaygın nedenlerinden bi-
ridir. Büyük sanayileşmiş ülkelerde, IBS ile ilgili doğrudan ve dolaylı harcamaların yıllık maliyet tahmini
41 milyar doları aşmaktadır. IBS’nun patofizyolojisi
intestinal motilite, visseral aşırı duyarlılık, anormallikler ve visseral bilgilerin işlenmesindeki değişiklikleri
içerir. Yakın zamana kadar, IBS’na yönelik olan tedaviler, belirli barsak semptomlarına (ishal, kabızlık ya
da karın ağrısı) ve IBS ile ilişkili diğer semptomlara
yönelikti, kesin tedavi etkinliği olmamaktaydı. Sözü
edilen yeni tedaviler de, IBS’nun tedavi seçenekleri
için sınırlı kalmaktadır. Bu nedenle, birçok IBS’lu has-
İletişim Bilgileri: Dr. Betül BATTALOĞLU, Mardin Artuklu Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu, Meydanbaşı-MARDİN
Tel: 0482 2121395, GSM: 0505 2685539 [email protected]
18-22 Mayıs 2011 tarihleri arasında Fethiye’de gerçekleştirilen 10. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi’nde sunulmuştur
5
Betül BATTALOĞLU İNANÇ
tanın akupunktur gibi tamamlayıcı ve alternatif tıp
(TAT) yöntemleri denemesi şaşırtıcı değildir (1).
Olgu
29 yaşında, evli, sağlık çalışanı (Hemşire). Karın ağrısı,
ishal ve artan barsak hareketleri sebebiyle Üniversite Hastanesi’ne başvurdu. Araştırmaların sonunda
hastaya gastroenteroloji bölümünde tanısı konuldu.
Antispazmodiklerle gastrointestinal motilitenin normalleşmesine çalışıldı, selektif serotonin geri alım
inhibitörü ve bir opioid reseptör agonisti loperamit
ile hastanın tedavisi planlandı. Hasta iki yıl boyunca
tedavi gördü, ama semptomlarında bir değişme olmadı. Ani dışkılama ihtiyacı gerekliliği de, hastanın
sosyal hayatını etkilemeye başladı. Kendisine olan
güveni azaldı. Hastaya, bu aşamada, akupunktur
tedavisi planlandı. Kulak dedeksiyonu, noktaları tespit etmek için yapıldı. Anti-depresyon noktası, antiagresyon noktası, ana omega hattı noktaları, şüphe
noktası ve barsak noktası, hastanın dominant sağ
kulağı üzerinde işaretlendi. Ve LI 11, ST 36, ST 25,
LR 3, LI 4 tedavi süresince kullanılan vücut noktaları
oldu. Tüm tedavi süresince, kulak dedekte edilerek ve
sadece sinyal veren noktalar iğnelenerek yapıldı. Hastanın şikayetleri seanslar süresince geriledi. Ve hasta,
hastalığının tedavi olabiliceğine inanmaya başladı. 12
seans sonunda hastanın tüm semptomları yok olarak, akupunktur tedavisi sonlandırıldı. Hastanın bu
güne kadar (4 yıl) şikayetleri tekrarlamadı.
Tartışma
IBS’nun patogenezi bilinmemekle birlikte, beslenme,
gen mutasyonları, psikososyal faktörler ve immün
süreçlerin çok faktörlü bir tutulumu varsayılmaktadır.
IBS’nun patofizyolojisi ile ilişkili bir teori ise, merkezi
sinir sistemi (MSS) ile barsak arasındaki nörotransmisyon girişimini içermektedir. Bir dizi MSS yapısının,
enterik sinir sistemi olarak adlandırılan, serotonerjik
ve kolinerjik sinirlerle barsak bağlantısı mevcuttur
(2). Wu ve ark. bir hayvan modelinde, iç organ hiperaljezisinin iyileştirilmesinde, akupunkturun etkisini
değerlendirdiler. Ve elektroakupunktur (EA) ile, beyin-barsak ekseninde, merkezi (santral) serotonerjik
aktivitelerin (down regülasyon) aşağı düzenlenmesi
yoluyla visseral hiperaljezi zayıflatıldı (3). Chu ve ark.
akupunkturun IBS’daki ağrı düzenlemesini açıklaya6
bilecek teoriyi destekleyecek iki yol açıklamaktadırlar; 1) İnsulada serotonin yolunun modülasyonu 2)
Yüksek kortikal merkezin, talamusun pulvinar ve
medial çekirdek yolu aracılığıyla duygu ve sevgi modülasyonu (4). Çeşitli çalışmalar, akupunktur stimülasyonunun, otonomik boyutunu, hipotalamus, medulla oblongata, ventrolateral periakuaduktal gri ve
dorsomedial prefrontal cortex alanlarının katıldığı, bir
mezensefalik ve beyin ağı tarafınca oluşturulduğunu
göstermiştir. Tüm bu alanlar, otonomik regülasyonu
gerektirmektedir (5). Zusanli (ST 36) noktasının stimülasyonu ile, dorsal sütun medial lemniscus yolunun modülasyonu, kısmen de visseral fonksiyonların
regülasyonu olmaktadır, bu akupunktur etkisidir. Bu
mekanizma, dorsal sütun yolu aktivasyonunun bilinen temel yoludur (6). ST 36 ve LR 3 noktalarının
akupunktur ile uyarılması, P maddesi, vazoaktif intestinal peptid ve somatostatin düzeylerinin, down
regülasyon yolu ile, ishalin ön planda olduğu IBS
(IBS-D)’lu ratlarda, IBS-D semptomlarının rahatlatmasına katkıda bulunmaktadır (7). IBS’nun tedavisi için,
yaygın olarak kullanılan ST 25 ve ST 37 noktalarının
uyarımı ile, kolon dokusundaki 5-hidroksitriptamin
(5-HT) konsantrasyonları, 5-HT3 reseptörü (5-HT3R)
ve 5-HT4 reseptörü (5-T4R) kantitatif olarak, enzimbağlantılı (enzyme-linked) immunosorbent yöntem
ile analiz edilmiştir. Ancak 5-HT3R konsantrasyonu
üzerinde bir etki göstermemiştir (8). Bir başka çalışmada, ST 25’in EA ile uyarımı abdomende gastrik
motiliteyi etkin biçimde azaltıyor iken, LI 11 ve ST
37’nin üst ve alt ekstremitelerde EA ile uyarımı, mide
hareketi üzerinde uyarıcı bir etkiye neden olmaktadır;
çiftler halinde uygulandığında ST25 ve ST37, mide
hareket kabiliyeti üzerinde supresyon gösterirken, LI
11 ve ST 37 gastrik aktiviteyi teşvik etmektedir, bu
durum farklı akupunktur noktalarının stimülasyon etkisinin özgüllüğünü düşündürür (9). Biz de çalışmamızda, akupunktur noktalarının stimülasyonunun,
lokal ve sistemik sinir ve cilt, kas, bağ dokuları, beyin
ve iç organlardaki nöroaktif bileşenlerinin uyarılarak
düzenlendiğini ve tedaviye yardımcı olduğunu düşündük. Diğer yandan, kronik hastalıklar, hemen hemen her zaman depresyon ile beraber görülmektedir.
Birkaç randomize kontrollü çalışmalarda, psikojenik
bozuklukların akupunktur tedavisi için olumlu sonuçlar gözlenmiştir, ancak çalışmaların kalitesi nispeten
zayıf ve örnek boyutları yetersiz bulunmuştur. Ancak,
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
titiz deneysel tasarım ve yeterli örnek boyutlarını kullanarak daha fazla klinik çalışmanın gerekliliği görülmektedir (10). Ancak, çalışmamızda biz duygusal
durumunu iyileştirmek için akupunkturun etkili olduğunu düşündük. Çünkü, IBS ve bu tür kronik hastalıklar, depresyon, anksiyete ve şüpheyi hastalıkla beraber getirmektedir. Psikolojik sıkıntı, IBS hastalarında
sık görülen bir belirti ve aynı zamanda IBS belirtilerini
artıran da bir faktördür. Ve biz bu semptomun, hastanın tedavi edilmesiyle birlikte, gerilediğini görerek,
hastalıklardaki psikolojik semptomların akupunkturla
tedavi edilebileceğini düşündük.
IBS’nun, nedensel faktörleri arasında, bağırsak hareketliliği ve bağırsak düz kasının fonksiyonel bozukluğu, viseral parestezi, beyin - bağırsak eksenindeki
değişiklikler, psikolojik faktörler, gastrointestinal hormonlar ve bağırsak enfeksiyonu bulunmaktadır (11).
IBS için geçerli farmakolojik tedavi yaklaşımları, sadece semptom azalmasına dayalı olduğundan, birçok
hasta yeterli tedavi olamamakta ve yaşam kalitelerinde memnuniyetsizlikler olmaktadır. Buna ek olarak,
birçok farmakolojik tedavi yaklaşımları da, küçük bir
hasta grubunda, minimal yan etkiler ile ilişkili olarak,
tedavi oluşturmaktadır (12). Bu hastalık hayatı tehdit
edici değildir, sağlıkla ilgili hayat kalitesinin düşük algılanmasına, fiziksel sınırlılıklara hem ağrı, hem de
genel sağlık algısında sınırlamalara neden olmaktadır
(11). Doktorların ve sağlık personelinin hastalarını en
iyi şekilde desteklemek için tamamlayıcı tıp eğitimi
ya da bilgilerini almaları gerekmektedir. Bitkisel tedaviler, probiyotikler, diyet değişiklikleri, akupunktur,
yoga, hipnoterapi, bilişsel ve davranışsal tedaviler
gibi, TAT tedavileri, kronik IBS koşullarında bir dizi
yüksek plasebo tepkisi ile faydalı gözükmektedirler
(12). İnsan kıymetlidir. Doktorlar, hastaların zihinsel
sıkıntı ve hastalık gelişim süreçlerini anlamaya çalışmalıdırlar. Yani, doktorlar ellerindeki tüm bilgi ve
becerileriyle hastalıkla mücadele etmelidirler. Hastalarına, potansiyel tedavi seçeneklerini, sonuçları
ve iyileşme süreçlerini gerçekçi hedeflerle, sevecen
ve destekleyici bir ortam sağlayarak açıklamalıdırlar.
Bu hastalar için, umutsuzluğun üstesinden gelmek
önemlidir. Daha fazla çalışmalarla, IBS için akupunkturun tedavi edici etkisinin net ortaya konması gerekebilir. Ancak, önemli olan sadece ilaç, sadece alternatif tedavi yöntemleri değil, hastanın mutluluğu,
hastalığının tedavisi için kombine yöntemlerin etkili
kullanımı daha akılcı gözükmektedir.
Kaynaklar
1. Lembo AJ, Conboy L, Kelley JM, et al. A treatment
trial of acupuncture in IBS patients. Am J Gastroenterol 2009; 104(6): 1489–97.
2. Yoon LS, Grundmann O, Koepp L, et al. Management of irritable bowel syndrome (IBS) in adults:
Conventional and complementary/alternative approaches. Alternative Medicine Review 2011; 16(2):
134-51.
3. Wu CYJ, Ziea TCE, Lao L, et al. Effect of electroacupuncture on visceral hyperalgesia, serotonin and
fos expression in an animal model of irritable bowel
syndrome. J Neurogastroenterol Motil 2010; 16(3):
306-14.
4. Chu CWC, Wu CYJ, Yew TWD, et al. Does acupuncture therapy alter activation of neural pathway
for pain perception in irritable bowel syndrome? A
comparative study of true and sham acupuncture
using functional magnetic resonance imaging. J
Neurogastroenterol Motil 2012; 18(3): 305-16.
5. Li QQ, Shi GX, Xu Q, et al. Acupuncture effect
and central autonomic regulation. Evidence-Based
Complementary and Alternative Medicine 2013;
267959: 1-6.
6. Zhang ZJ, Wang XM, McAlonan GM. Neural acupuncture unit: A new concept for interpreting effects and mechanisms of acupuncture. EvidenceBased Complementary and Alternative Medicine
2012; 429412: 1-23.
7. Liu MR, Xiao RF, Peng ZP, et al. Effect of acupuncture at “Zusanli” (ST 36) and “Taichong” (LR 3) on
gastrointestinal hormone levels in rats with diarrhea type irritable bowel syndrome. Zhen Ci Yan Jiu
2012; 37(5): 363-8.
8. Liu HR, Wang XM, Zhoe EH, et al. Acupuncture at
both ST25 and ST37 improves the pain threshold
of chronic visceral hypersensitivity rats. Neurochem
Res 2009; 34(11): 1914-8.
7
Betül BATTALOĞLU İNANÇ
9. Yu Z, Xia YB, Lu MX, et al. Influence of electroacupuncture stimulation of “tianshu” (ST 25), “quchi”
(LI 11) and “shangjuxu” (ST 37) and their pairs on
gastric motility in the rat. Zhen Ci Yan Jiu 2013;
38(1): 40-7.
10.Kawakita K, Okada K. Acupuncture therapy: mechanism of action, efficacy, and safety: a potential intervention for psychogenic disorders? BioPsychoSocial Medicine 2014; 8: 4.
11.Chao GQ, Zhang S. Effectiveness of acupuncture
to treat irritable bowel syndrome: A meta-analysis.
World J Gastroenterol 2014; 20(7): 1871-77.
12.Grundman O, Yoon SL. Complementary and alternative medicines in irritable bowel syndrome: An
integrative view. World J Gastroenterol 2014; 20(2):
346-62.
8
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
Ankara Akupunktur 2014; 2 (2): 9-13
THE EVALUATION OF THE REVIEWS ON ACUPUNCTURE IN THE
LITERATURE (COCHRANE DATABASE)*
Assist. Prof. Dr. Hülya UZKESER1, Prof. Dr. Fatih AKÇAY2
Department of Physical Medicine and Rehabilitation, Medical Faculty, Ataturk University, Erzurum-TURKEY
Director, Research and Practice Center for Acupuncture and Complementary Therapy Modalities,
Ataturk University, Erzurum-TURKEY
1
2
ABSTRACT
We aimed to evaluate the published review articles related to acupuncture up to now. There were 12343
recorded topics about acupuncture by the date of April 2014. Especially within the last 10 years, there was a
fast increment in the number of publications leading to several fold increases. When we refined publications
as title, we could find 7904 publications. These publications and citations were increased especially from
2000s. In this paper, we have focused particularly on the reviews. There were a total of 512 reviews. When
we searched the source titles of the reviews, we found 50 reviews in Cochrane database on acupuncture
of these 31 reviews were reported from China. Others were from England (n=12), Australia (n=10), USA
(n=10) and Canada (n=5). All were classified in the field of general internal medicine and were in English. Ten
reviews were from Sichuan University, 10 from University of Hong Kong and 5 from University of Maryland.
Authors could not reach confident conclusions about the efficacy and safety of acupuncture in the most of
the reviews in Cochrane database. They concluded that more high-quality researches are needed. Anyway, it
has been observed that the number of reviews increases in the recent years on acupuncture.
Key words: Acupuncture, Review, Cochrane database
Acupuncture has about 5000 years of history with
a very wide range of indications. The number of
articles on acupuncture increases markedly especially
in the last ten years, and recently such papers find
places in the western journals with good impact
factors in addition to journals of complementary and
alternative medicine (CAM).
Although the five-thousand-year history, in 1800s
the acupuncture has been recognized in western
countries and was appeared in western literature
source (1). Acupuncture has been replaced in
modern scientific medicine practices by the World
Health Organization in 1976 (2). In the recent years,
the popularity of CAM increases markedly in the USA
and Europe. For example, there are over 300.000
CAM providers (more than half are nonmedical
professionals). This suggests up to 65 CAM (35
nonmedical and 30 medical persons) per 100.000
inhabitants compared to the European Union figures
for general practitioners (95 per 100.000 inhabitants).
On the other hand, acupuncture (nearly 100.000)
is the most provided method for both physicians
(80.000) and nonmedical practitioners (~20.000).
In USA, National Institute of Health established
Corresponding author: Dr. Hülya UZKESER, Ataturk University, Faculty of Medicine,
Department of Physical Medicine and Rehabilitation, 25240 Erzurum, Turkey
Tel: +90 505 889 39 32 [email protected]
* Presented in XVI. World Congress on Medical Acupuncture (ICMART) 06-08-June, ISTANBUL, TURKEY
9
Hülya UZKESER, Fatih AKÇAY
the office of alternative medicine in 1992 with the
initial budget of about $ 2 million then in 1998,
national Center for Complementary and Alternative
Medicine (NCCAM) war opened with its budget
being increased to approximately $ 20 million and
the budget increased over $ 100 million by 2002.
Meanwhile, some universities established some
master and doctorate programs on CAM including
acupuncture. CAM has a considerable economic and
social impact accounting for up to 1% of service,
sales and percentage of gross domestic products in
the Europe. In Turkey, Gazi University opened regular
acupuncture courses with scientific content and
curriculum by the approval of Ministry of Health in
2002. Such developments naturally led to increased
numbers of publications related to acupuncture by
2000s (3).
When we analyzed publications on acupuncture,
previously we could see generally side effects and
negative results in the western medical literature.
A lot of acupuncture research projects and
acupuncture publications occurred in the literature
with the interest of university centers in the recent
years. Especially, increasing in the allocated budget
to the CAM by the National Institute of Health may
also have considerable impacts in the number of
publications (4).
METHOD
We aimed to evaluate the published review articles
related to acupuncture up to now. Publications were
investigated using “Web of Science” internet search
engine with the keyword “acupuncture”. There
were 12.343 recorded topics about acupuncture by
the date of April 2014.
LITERATURE
When we refined publications as title, we could find
7.904 publications. These publications and citations
were increased especially from 2000s. Most of the
publications were in the article format. Others were
letter, meeting abstract, review, editorial material
and book report, respectively.
There were a total of 512 reviews; the highest
number (n= 139) was from the USA. The significant
10
number of the reviews was in the field of integrative
complementary medicine; neurology, internal
medicine and anesthesiology were the following
ones. Reviews about obstetrics, pharmacology,
oncology, psychiatry, orthopedics and rheumatology
were in low numbers (Figure-1). Ninety-four percent
of reviews were written in English, followed by
German and Russian. Edzard Ernst is the author
having the highest number of reviews (n= 43) in the
literature among the authors.
Figure. 1
COCHRANE DATABASE
When we search the source titles of the reviews, we
could find 50 reviews in Cochrane database about
acupuncture by the date of April 2014. Thirty-one
reviews were reported from China. Others were
from England (n=12), Australia (n=10), USA (n=10)
and Canada (n=5), respectively. All were classified in
the field of general internal medicine and were in
English.
In Cochrane database, 10 reviews were from Sichuan
University and 10 reviews were from University
of Hong Kong and 5 from University of Maryland
(Table-1). Cheuk and Wong have the most number
of reviews in Cochrane database that each of them
has 8 reviews (5-8).
FEW EXAMPLES FROM COCHRANE
DATABASE
The first review “Acupuncture and dry-needling
for low back pain’’ was published in 2005 in the
Cochrane database and has been cited 116 times up
to now. Also this review was the most cited article
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
Table-1: Organizations Of The Cohrane Reviews
Organization
n
SICHUAN UNIVERSITY
10
UNIVERSITY OF HONG KONG
10
BEIJING UNIVERSITY OF CHINESE MEDICINE
5
UNIVERSITY OF MARYLAND BALTIMORE
5
UNIVERSITY OF WESTERN SYDNEY
5
UNIVERSITY SYSTEM OF MARYLAND
5
UNIVERSITY OF PLYMOUTH
4
CHINESE ACADEMY OF MEDICAL SCIENCES
3
TECHNICAL UNIVERSITY OF MUNICH
3
in the Cochrane database on these subjects (9). In
this review, thirty-five randomized controlled trials
were examined. Authors updated the searches from
1996 to February 2003. They could not comment
the confident conclusions, because of small sample
sizes and low methodological quality of the studies.
There were only three trials for acute low-back
pain. Besides this, it was stated that there was pain
relief and functional improvement in acupuncture
for chronic low-back pain when compared to no
treatment or sham therapy. These effects were only
observed immediately after the end of the sessions
and at short-term follow-ups. Anyway, it can be
stated that acupuncture is useful when adding to
other conventional therapies, than the conventional
therapies alone.
“Acupuncture for acute stroke’’ and “Acupuncture
for migraine prophylaxis” were also among the high
cited reviews. Both of them have been cited 65 times
(10,11). Fourteen trials involving 1208 patients were
included in the review of acupuncture for acute stroke
(10). Compared with sham acupuncture or open
control acupuncture was shown to have a borderline
effect in decreasing death rates from stroke. Also the
global neurogical deficit score changed significantly,
favoring acupuncture, concluding that acupuncture
is safe but without clear evidence of benefit. The low
number of cases is probably an important limitation
in demonstrating the benefits of acupuncture.
The study of “Acupuncture for migraine prophylaxis’’
conducted with 4419 participants (11). In fourteen
trials, true acupuncture was compared with sham
acupuncture and pooled analyses revealed no
significant superiority of true acupuncture, although
the finding of single trials revealed quite different
results. In four trials, acupuncture compared
with prophylactic drug treatment. In two trials,
acupuncture compared with relaxation and no
significant interpretation was caught. In other 12
trials, acupuncture had an additional benefit to the
migrane attacks and as an overall conclusion most
of these studies reviewed that acupuncture is at
least as effective as sometimes more effective than
prophylactic drug treatment and it has also fewer
side effects. In the light of these findings, it can be
said that acupuncture is effective and can be safely
applied in individuals willing to undergo this modality.
In another study conducted on the subject of nausea
and vomiting. The study of Stimulation of the wrist
acupuncture point P6 for preventing postoperative
nausea and vomiting were cited 47 times up to
now (12). The authors evaluated 40 trials including
4858 participants. When compared with sham
acupuncture, true acupuncture on P6 significantly
lowered nausea (RR 0.71, 95% CI 0.61 to 0.83);
vomiting (RR 0.70, 95% CI 0.59 to 0.83), and the
need for rescue antiemetics (RR 0.69, 95% CI 0.57
to 0.83). No significant difference was detected
between childhood and adulthood groups and
11
Hülya UZKESER, Fatih AKÇAY
between invasive and noninvasive acupuncture
application in terms of effectiveness (12).
Smoking cessation was the other popular issue in
acupuncture. Acupuncture and related interventions
for smoking cessation were cited 42 times (13).
Thirty-eight studies were included in this review.
In this review, it was stated that acupuncture was
not more effective than sham acupuncture for short
and long-term follow-ups. Also, it was reported that
there was no evidence that acupuncture is superior
to psychological interventions in the short- or longterm. However, limited superiority was found in
acupressure when compared to sham acupressure
for short-term results. This effectiveness could not
be observed in long term. In fourteen trials, it was
stated that continuous auricular stimulation has
short-term benefit compared to sham stimulation. In
this study, the numbers of publications investigating
the subject of laser stimulation were 6 trials for
short-term and 2 trials for long-term, follow-ups. It
was shown that electrostimulation was not superior
to sham electrostimulation (13).
Reviews were not about only these issues. There
were wide varieties of titles such as shoulder pain,
osteoarthritis, tinnitus, asthma and sleep disorders
(14,15). Reviews in Cochrane database were
cited 800 times in total (figure- 2). The citation of
the reviews was correlated with the number of
publications. While the numbers of citations in 2007
were 30, that number was increased to 170 in 2012.
subsequent years (Figure-3). The reviews related to
acupuncture increased markedly especially in the
last ten years, and recently such papers find places
in the western journals with good impact factors
in addition to journals of CAM. However, a quality
difference between articles was fairly significant. We
observed that the standardization in acupuncture
research was needed.
Figure. 3
CONCLUSION
Authors could not reach confident conclusions about
the efficacy and safety of acupuncture in most of the
reviews in Cochrane database. We concluded that
more high-quality researches are needed to reach
clear results in the future.
REFERENCES
1- Aktürk Z, Akcay F. Acupuncture in Scientific Studies:
The Review of Literature between1970-2010.
Turkiye Klinikleri J PM&R-Special Topics 2010;
3(1):29-34
2- Bonnerman RH. [The WHO view point on
acupuncture]. Rev Med Interna Nerol Psihiatr
Neurochir Dermatovnerol Neurol Psihiatr Neurochir
1982; 27(2):103-8.
3-http://www.cambrella.eu/home.php
Figure. 2
When we were looking at the distribution by the
year, the mean numbers of reviews were about five
until 2011; this number was increased to ten in 2011.
Descending and ascending course was continued in
12
4- Berman BM, Hartnoll S, Bausell B. CAM evaluation
comes in to the mainstream: NIH specialized
Centers of research and the University of Maryland
Center for Alternative Medicine Research in
Arthritis. Complement Ther Med2000; 8(2):11922.
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
5- Wong V, Cheuk DK, Lee S, Chu V. Acupuncture for
acute management and rehabilitation of traumatic
brain injury. Cochrane Database Syst Rev. 2013
Mar 28; 3:CD007700
11-Linde K, Allais G, Brinkhaus B, Manheimer E,
Vickers A, White AR. Acupuncture for migraine
prophylaxis. Cochrane Database Syst Rev. 2009 Jan
21;(1):CD001218.
6- Wong V, Cheuk DK, Chu V. Acupuncture for hypoxic
ischemic encephalopathy in neonates. Cochrane
Database Syst Rev. 2013 Jan 31; 1:CD007968.
12- Lee A, Fan LT. Stimulation of the wrist acupuncture
point P6 for preventing postoperative nausea and
vomiting. Cochrane Database Syst Rev. 2009 Apr
15;(2):CD003281.
7- Cheuk DK, Yeung WF, Chung KF, Wong V.
Acupuncture for insomnia. Cochrane Database
Syst Rev. 2012 Sep 12; 9:CD005472
8- Cheuk DK, Wong V. Acupuncture for epilepsy.
Cochrane Database Syst Rev. 2008 Oct
8;(4):CD005062.
9- Furlan AD, van Tulder M, Cherkin D, Tsukayama H,
Lao L, Koes B, Berman B. Acupuncture and dryneedling for low back pain. Spine (Phila Pa 1976).
2005 Apr 15; 30(8):944-63
10- Zhang SH, Liu M, Asplund K, Li L. Acupuncture for
acute stroke. Cochrane Database Syst Rev. 2005
Apr 18 ;(2):CD003317
13- White AR, Rampes H, Liu JP, Stead LF, Campbell J.
Acupuncture and related interventions for smoking
cessation. Cochrane Database Syst Rev. 2011 Jan
19;(1):CD000009.
14- Green S, Buchbinder R, Hetrick S. Acupuncture for
shoulder pain. Cochrane Database Syst Rev. 2005
Apr 18;(2):CD005319.
15-Manheimer E, Cheng K, Linde K, Lao L, Yoo
J, Wieland S, van der Windt DA, Berman BM,
Bouter LM. Acupuncture for peripheral joint
osteoarthritis. Cochrane Database Syst Rev. 2010
Jan 20;(1):CD001977.
13
Ramazan GÖKBUNAR, Turan GÜNDÜZ
Ankara Akupunktur 2014; 2 (2): 14-20
YAŞLI SAĞLIĞINDA KAPLICANIN ÖNEMİ
THE IMPORTANCE OF THERMAL WATERS IN THE CARE OF THE ELDERLY
Prof. Dr. Ramazan GÖKBUNAR1, Doç. Dr. Turan GÜNDÜZ2
1
Celal Bayar Üniversitesi, İİBF, Uncubozköy Yerleşkesi-MANİSA
2
Celal Bayar Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri MYO, Uncubozköy Yerleşkesi-MANİSA
ÖZET
Sağlıklı olma durumu, fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan kendine yetebilme ve bağımsız hayat sürmeyi ifade
ederken; yaşlılık ise fizyolojik bir süreç olup bireylerin fiziksel ve ruhsal yeterliliklerini geri dönüşümsüz olarak yitirmeleri olarak tanımlanabilir. Dünya nüfusunun hızla yaşlanması, yaşam sürelerinin uzaması, daha iyi
yaşama ve yaşlanma arzusu için son yıllarda termal su bulunan bölgelerde, yaşlıların sürekli veya aralıklı olarak
kalabileceği yaşam alanları (tatil ve bakım amaçlı) yapılmakta ve hızla da yaygınlaşmaktadır. Gerek önleyici
tedavi gerekse zinde kalma ihtiyacında yaşlanan nüfusun, daha fazla termal kür (tedavi) ve alternatif tedavi
arama gereksinimlerini ortaya çıkmaktadır.
Günümüzde kentler, markalaşarak farklılıklarını pazarlama ihtiyacı duymakta, başka kentlerden sahip olduğu
olanakları ayıracak kendilerini simgeleştiren sembolleri bulma uğraşı içindedirler. Kitlelerin kent adını duyduklarında ne düşündüklerinin toplamı olan kent markası imajı giderek önem kazanmaktadır. Bu bağlamda,
dünyada ve ülkemizde yaşlı nüfusun sağlık ihtiyaçlarının giderilmesinde sağlık turizmi çekicilikleri bakımından
yüksek değerlere sahip Termal Turizm Merkezleri önem kazanmaktadır.
Bu çalışmada, genel olarak yaşlılık ve yaşlı sağlığında kaplıca konusu ele alınmaktadır.
Anahtar Sözcükler: Sağlık Turizmi, Destinasyon, Tamamlayıcı Tıp ve Akupunktur
ABSTRACT
While the state of being healthy refers to sustainability of one’s self at a physical, social and spiritual level
coupled with the capacity to live one’s life independently, old age state being a physiological process is the
gradual loss of individuals’ physical and mental capacities. By the advent of factors such as the ageing of the
world population at a rapid pace, the extension of life expectancy rate, the desire to ageand live at a better
level, living areas to compliment and respond to the needs of aged population at a both care and resort level
have been developed and on the rise to get popular. Both preventative care and healthy life concern shave
brought about the need for the thermal water cure treatment.
Urban centers feel the need to differentiate trademarks to meet the need of marketing and find themselves in
the process of finding symbols to differentiate themselves from other cities trademarks. The urban trademark
İletişim Bilgileri: Dr. Turan GÜNDÜZ, Celal Bayar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Uncubozköy Yerleşkesi C Blok, MANİSA
Telefon: 0236 2371378; GSM: 0536 3398688; [email protected]
Bu çalışma, 15-18 Ekim 2014 tarihlerinde gerçekleştirilen Marka Kent Sandıklı Sempozyumu’nda sunulan bildiriden derlenmiştir.
14
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
a combination of what people think about a certain locality gets more and more important. In such context,
Thermal Waters Centre occupies an important place in the fulfilling the needs of the global and country’s
need to meet the needs of elderly population.
In this study, the age and general health of the elderly subjects are discussed in the spa.
Keywords: Health Care Tourism, Destination, Complemantary Medicine and Acupuncture.
I- GİRİŞ
Sosyoekonomik gelişmeler ve hijyen şartlarındaki iyileşmeler insan ömrünün uzamasına katkıda bulunmaktadır. Bu durum, insanın sağlığını koruma ve
daha sağlıklı yaşlanma isteğini ön plana çıkarmaktadır.
Yaşlanma biyolojik bir süreç olup fizyolojik, biyokimyasal ve ruhsal işlevlerde azalma ve kayıplara eşlik etmektedir. Toplam nüfusun % 10’unun yaşlıların oluşturduğu toplumlar “yaşlı toplum”, % 10’dan daha
fazla nüfusa sahip toplumlar da “çok yaşlı toplum”
sayılmaktadır. Dünyada nüfus hızla yaşlanmakta,
2000 yılında gelişmiş ülkelerde 60 ve üzerindeki yaştaki bireyler toplam nüfusun 1/5’ini oluştururken gelecek 50 yıl içinde bu oranın toplam nüfusun 1/3’üne
çıkacağı öngörülmektedir (1-3).
2030 yılında dünya nüfusunun 1,4 milyarlık bölümünün yaşlı nüfus olacağı öngörülmektedir. Dünyanın
en yaşlı üç ülkesi sırayla % 24,4 ile Japonya, % 21,1
ile Almanya ve %20,8 ile İtalya’dır. Tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de yaşlı nüfus sayısı
giderek artma eğilimindedir. Ülkemizde yaşlı nüfus
oranı 2013 yılında yaklaşık % 7,7 iken bu oranın
2023’de10,2 olması, 2050 yılında bugünkünün yaklaşık üç katı olacağı (% 17.32) öngörülmektedir. 10
milyonu aşan yaşlı nüfusun, 2050 yılında 14 milyona
ulaşması öngörülmektedir. Bu öngörüler şimdiden
“çok yaşlı toplum” olma yolunda hızla ilerlediğimizi
göstermektedir. Türkiye, yaşlanma hızı bakımından
en yüksek ülkelerden birisi olmasına karşılık yaşlı bakım hizmetleri bu hızın çok gerisinde kalmaktadır (1,
2, 4).
50 yaş ve üstü insanlar, sağlıkta önleyici tedavi ve
zinde kalma arzusu ile sürekli artan yüksek kaliteli
sağlık hizmeti olanaklarına yönelik talep oluşturmaktadırlar. Gerek tedavi gerekse zinde kalma ihtiyacında
yaşlanan nüfusun, daha fazla termal kür gereksinimi
ortaya çıkmaktadır. İklim avantajları nedeniyle özellikle romatizmal hastalıkların görüldüğü Kuzey Avrupa ve İskandinav ülkelerinde, bu talep daha yoğun
hissedilmektedir. Ayrıca, coğrafi yakınlık faktörü de
göz önünde bulundurulduğunda, Ortadoğu ülkeleri
için Türkiye önemli bir termal destinasyon ülkesi konumundadır (5).
Çok eski zamanlardan beri termal ve mineralli sular
sağlıkta tedavi veya dinlenme amaçlı kullanılmaktadır. Başlangıçta hastalarına şifa arayan insanların ve
savaş yorgunu askerlerin sağlıklarına kavuşmaları
amacıyla hizmet sunan kaplıcaların hedef kitlesi sürekli olarak genişlemektedir (6).
Son yıllarda mineralli suların sağlık turizmi kapsamında sağlığı koruma/geliştirme, tedavi edici ve iyileştirme etkisi bilimsel yayınlarla da desteklenerek giderek
yaygınlaşmaktadır.
II- YAŞLI SAĞLIĞINDA KAPLICA TURİZMİ VE
TAMAMLAYICI TIP UYGULAMALARI
Günlük yaşantının getirdiği stres ve yorgunluklardan
uzak bir kaplıca ortamı; kişide fiziksel, bedensel, ruh
sağlığını koruma ve iyileştirmek, ağrısız günlük yaşam, sağlıklı yaşlanma için de ideal bir ortam oluşturmaktadır. Mineralli su banyoları, inhalasyonlar
(soluma) ve çamur uygulamaları, sıcak su havuzları
gibi kaplıcalara özgü tedavi yöntemlerin yanı sıra egzersiz, masaj, diyet ve beslenme, oksijen tedavisi, güzellik ve bakım uygulamaları, diğer doğal ve tamamlayıcı tedavi yöntemleri kaplıcaları sağlığın korunması
ve sürdürülmesinde ilgi çekici ortamları haline getirmektedir. Su ile iyileştirmede suyun sıcak, soğuk ve
15
Ramazan GÖKBUNAR, Turan GÜNDÜZ
farklı şekillerde akıtılması ya da püskürtülmesi kişide
dinlenme, rahatlama, ağrıda azalma gibi tedavi edici
etkisini göstermektedir (7). Uygulanan tedavi kürleri,
kronik rahatsızlıkları olanların tedavisinde yararlı olduğu kadar yaşlıların başkalarının yardımına ihtiyaç
duymadan günlük yaşantılarını sürdürebilmelerinde
de önemlidir.
Yılda birkaç kez ya da kısa süreli (10 -14 günlük) kaplıca veya termal su tedavisinin, insan sağlığı üzerinde
olumlu etkilerinin olmasının yanı sıra ruhsal zindelik
ve iyi bir tatil geçirme imkânı da vardır.
Kaplıca Turizmi (8-11).
(i) Dinlenme amaçlı kaplıca turizmi: Turistlerin
bir kısmı, özellikle yaşlı kesimi jeotermal kaynaklarından dinlenme amaçlamaktadırlar. Burada
kaplıcanın bulunduğu coğrafik bölge, jeotermalin kalitesi ve tesisin ambiyansı önemlidir. Asıl
amaç dinlenme ve eğlence ikinci amaç rahatlama
ve iyilik halini sürdürebilmektir.
(ii) Tedavi amaçlı kaplıca turizmi: Devam eden
kronik hastalıkları olan ve sağlık otoriteleri tarafından teşhisi ve endikasyonu konmuş hastalıkların tedavisi için kaplıcalardan faydalanılmasının
yaralı olacağı düşünülen kişiler gelmektedir.
Avrupa (özelikle Doğu Avrupa’da) ülkelerinde genellikle tedavi amaçlı (kür terapisi) kaplıca hizmetleri ön
plandadır. ABD, Kanada ve birçok Asya ülkelerinde
kaplıca hizmetleri genellikle tatil amaçlı kaliteli sağlık hizmeti (wellness/iyi hissetme-restness/rahatlama)
sunulmaktadır (12).
Yaşlılarda kas ve iskelet sistemi rahatsızlıkları ve hareket kısıtlılığı gibi günlük yaşamlarını sınırlandıran
durum sık görülmektedir. Yaşlıların günlük yaşamlarını sürdürebilmelerine yardımcı olmak için sıcak su
tedavileri ve masaj yapılır iken bu kişilere ağrının akut
veya kronik oluşuna, ağrının şiddetine göre değişmekle beraber haftada 2 ya da 3 kez tamamlayıcı tıp
yöntemlerinden olan akupunktur uygulaması yapılarak ağrıları hafifletilerek sosyal aktiviteleri artırılabilir.
Bireyin günlük yaşam aktiviteleri artırılarak dışa bağımlılığı azaltılabilir. Uygulanan bu tedavi yönteminde kişiye her hangi bir ilaç ya da kimyasal madde ve16
rilmeden kuru iğneler, elektriksel uyaranlar veya laser
uyarımlar ile yapılabilmektedir (13,14).
Dünya nüfusunun hızla yaşlanması, yaşam sürelerinin uzaması, daha iyi yaşama ve yaşlanma arzusu
için son yıllarda termal su bulunan bölgelerde yaşlı
ve özürlülerin sürekli veya aralıklı olarak kalabileceği
yaşam alanları (tatil ve bakım amaçlı) yapılmakta ve
hızla da yaygınlaşmaktadır (7). Hatta son yıllarda her
türlü sağlık ve sosyal imkanların sunulduğu tatil köyü
konsepti yaygınlaşmaktadır.
Kaplıca Tedavisinde:
(i) Islak terapiler
Hidroterapi: Su ile yapılan bütün tedavi yöntemlerini içerir. Mineral içeriğinden çok mekanik bir miktarda termik etkiden yararlanılır.
Balnetermal Terapi: Termo-mineral sularla, peloid
ve gazların banyo, içme ve inhalasyon şeklinde uygulanan tedavi yöntemidir.
(ii) Kuru Terapiler (masajlar, vücudun sarılıp sarmalanması)
(iii) Zindelik Terapileri (oksijen tedavisi)
(iv) Güzellik Terapileri
(v) Spa Tedavisi (Spa; Su ile gelen sağlık)
(vi)Aquaterapi
Kaplıca Tedavisinin Yararları:
• Su ile yapılan tedavide bireyin bedensel ve ruhsal
açıdan iyileştirilmesi,
• Kan dolaşımının düzenlenmesi,
• Toksinlerin vücuttan atılmasını (detoks) hızlandırma,
• Sindirim sisteminin düzenli çalışmasına yardımcı
olma,
• Romatizma hastalıkların iyileşmesine yardım
olma,
• Kasları yumuşatıp gevşetip kas spazmlarının çözülmesine yardımcı olma ve var olan hareket kısıtlılığını açma,
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
• Kemik ve eklemlerdeki ağrıları azaltma,
• Vücudun biyoenerjisinin düzenlenmesi ve doku
yenilenmesini yardımcı olma,
• Stresten kurtulma ve zihinsel zindelik sağlama,
• Gerginlik ve uyku bozukluklarını iyileştirici etki
yapma,
• Yağların eritilip vücudun forma girmesine yardımcı olma,
• Cilt dokusu üzerinde pürüzsüzleşmesine, güzelleşme ve anti-aging etkisi oluşturma,
• Var olan hastalığını tedavi etme,
• Günlük yaşam aktivitelerinde yeterliliği sağlamak
ve fonksiyonel kapasiteyi koruma,
• Sosyal yaşamdaki engelliği aşarak yaşamını kolaylaştırma, topluma kazandırma,
• Kişinin kendisini iyi hissetmesini sağlayan endorfin salınımında artış sağlama,
• Ağırlığın azalması ağrılı ve güçsüz kaslara destek
olur ve hareketi kolaylaştırma,
• Hidrostatik basınç etkisiyle vücuttaki ödemin
azaltılması ve eklem içi yapıların gerginliğinde ve
eklem kapsülündeki artmış basıncın azaltılması,
• Ilık suyun etkisi ile özel ve genel kas gruplarında
gevşeme oluşması, ağrı azaltılması,
• Hastanın yakınmalarında rahatlama sağlanması.
Tüm bu uygulamalar kişinin yaşlanması üzerinde
olumlu etki yaparak dinç ve başarılı yaşlanmaya katkıda bulunmaktadır.
Thoron içeren sıcak su kaynaklarının şeker hastalığı
ve hipertansiyon hastalığı olan hastaların büyük yarar gördükleri, dokularda kan dolaşımını artırdığı ve
insülüne olan bağımlılığı azalttığı (15), sülfür içeren
suların anti inflamatuvar ve anti-oksidan etkiyle enfeksiyon hastalıklarından koruduğu ve immun sistemi güçlendirdiği (16), balneoterapinin psoriasisli
hastaların tedavisinde rahatlıkla kullanılabileceği (17)
çalışmalarda belirtilmektedir. Yine bir çalışmada diz
osteoartriti olan yaşlılarda SPA ve balneoterapi birlikte uygulamasında yaşlıların hareket fonksiyonlarının
attığı ve ağrılarının azaldığı bildirilmektedir (18,19).
Ağrı tedavisinde akupunkturun etkinliği bilenmektedir. Bu tur kronik şikâyeti olan yaşlılara termal tedavini yanı sıra akupunktur tedavisi uygulanmasıyla ağrısı
azaltılacak ve yasam konforu artırılabilir. Bu tedavinin
yaşlı sağlığı üzerinde herhangi bir yan etkisi de yoktur
(20,21).
Kronik kas iskelet sistemi ağrı şikâyetleri olan yaşlılar
termal tedaviler uygulanmaktadır. Termal tedavi, ağrı
tedavisinde başarılı olan tamamlayıcı tıp yöntemleriyle birlikte uygulandığında etkisi daha kısa sürede
görülmekte ve daha uzun süre devam etmektedir.
Uzun süreli sırt ve bel ağrısı olan yaşlılara termal tedavinin yanı sıra akupunktur tedavisinin uygulandığı
bir çalışmada iyileşmenin kısa sürede olduğu, etkinliğin uzun sürdüğü ve istatistiksel olarak anlamlı sonuç
aldığı bildirilmektedir (22).
Yaşlı hastada termal tedavi uygulamaları:
Suların özellikleri, ideal su sıcaklığı genelde 34-36 derecedir. Bu sıcaklıktaki suda uygulanacak banyonun
süresi günlük bir defada 20 dakikadır. Banyolar 2-4
hafta süreyle, günde bir ya da gün aşırı bir banyo
şeklinde yapılır. Haftada bir gün ara verilmeli, termal
krize dikkat edilmeli, termo-indifferent ya da hipotermal banyolar tercih edilmeli, hipertermal banyolar
kardio-vasküler yüklenme açısından öncelikle düşünülmemeli, yaşlı hastalarda özellikle boyuna kadar
immersiyon uygulamaları yerine lokal uygulamalar
yapılmalıdır.
Yaşlı hastada termal tedavinin uygulanamayacağı durumlar:
• Kalp ve Solunum sistemi hastalıkları
• Ciddi periferik damar hastalıkları
• Kanama bozuklukları
• Atopik egzema
• Akut inflamatuvar artritler
• Ateşli hastalıklar
• Üriner sistem enfeksiyonları
• Açık yaralar
• Yanıklar
17
Ramazan GÖKBUNAR, Turan GÜNDÜZ
III-SAĞLIK TURİZM MARKALAŞMASINDA
KENTLER İÇİN ÖNERİLER
Türkiye, kaplıcaları bakımından dünyanın en önemli
merkezlerinden biri olmasına rağmen profesyonelleşmiş hizmet sunumu yapan işletme sayısının azlığı, termal turizm pazarından aldığı payın artmasını
engellemektedir. Kaplıca potansiyelini keşfeden
yabancılar yatırımcılar, kendi işletmelerini kurmaya
başlamışlardır. Bir İngiliz şirketin Pamukkale’de kaplıca merkezi satın alması dikkat çekici ve uyarıcı bir
gelişmedir (23).
dan yararlanma biçimleri, sağlığına kavuşmuş insanların hikâyelerinin yer aldığı filmler çekilmelidir.
-
Kür merkezi ve tedavi amaçlı hizmet veren klinik
ve benzeri birimlerin işletilmesinde uzman kurum
ve kuruluşlardan sürekli destek alınmalıdır.
-
Termal turizm diğer turizm türleriyle entegrasyonu sağlanarak çevredeki diğer kültürel ve doğal
değerlerle de ilişkilendirilmelidir. Termal kaynaklı
(konaklama, kür-tedavi merkezi ve kür parkı gibi)
tesisler başta olmak üzere golf, dağ ve doğa turizmi, su sporları, eğlence merkezleri v.b. turizm
türleri ile bütünleşmesi yönündeki çalışmalar
artırılmalıdır. Bu bağlamda, sağlık, zindelik, rekreasyon, eğlence, dinlence ve spor tesisleri gibi
imkanların yer aldığı ve 12 ay boyunca hizmet
verebilen tesislerin sayısı artırılmalıdır.
-
Konaklamalarda, yemeğinden, yatağına, kahvaltısından çocuk mamasına kadar her şey sağlık ve
şifa konsepti üzerine kurulmalıdır.
-
Ana yollar üzerinde “Sağlık bir adım ötede, şifa
bir adım ötede” v.b. sloganlarla billboardlar reklam amacıyla kullanılabilir. Uygun giriş noktalarına kademeli olarak “hoş geldiniz Tanıtım Ofisleri” kurulabilir.
-
Google sistemi ve 3G sistemi ile uyumlu çalışan
bir Dijital Kent Tanıtımı sistemi kurulabilir. Yine
sosyal ağlar etkin kullanılabilir.
Termal Turizm Merkezilerinin markalaşmasında:
-
Sağlık turizm markası olabilmesine yönelik vizyon
ve misyon açıkça belirtilmelidir.
-
Avrupa’nın termal sağlık merkezi olarak konumlandırılan özelikle yaşlı Avrupalılar için vazgeçilmez sayılan Karloy Vary (Karlsbad) Termali gibi
yerlerdeki iyi uygulamalar örnek alınmalıdır.
- Markalaşma sürecinde, termal turizm bölgeleri
ile özdeşleşecek tamamen gerçek bir imaj özellikle termal turizmde şifa bulma amacıyla katılan
veya katılacak turistlerde “güvenli bir termal turizm” algısı oluşturmak önemlidir.
-
Uygun, sevimli, akılda kalıcı kent logosu ve çarpıcı slogan geliştirilmelidir. Termal turizm bölgelerini tanıtırken sahip olduğu özellikleri, markada
sunulacak bileşenleri, hedef kitle göz önünde
bulundurarak hazırlanmalıdır.
- Sağlık turizm hizmeti sunan/sunacak kurum ve
kuruluşlarda sağlığa uygunluk, alt yapı hizmetleri, yeterli tıbbi teknolojiler, uluslararası ortak tedavi protokolleri, yeterli bilgi teknolojileri, yeterli
uzmanlığa sahip personel gibi beşeri ve teknik
standartlara ulaşma gereklidir.
- Sağlık turizm markası haline gelmesinin etkinleştirilmesi amacıyla tanıtım programları ve kampanyalar sürekli düzenlenmelidir. Bu kapsamda
termalde uygulanacak olan tedavilerin ne şekilde kürler olduğu, kaç gün gerekli olduğu, hangi
hastalıkların tedavisi için kullanıldığı ve kaplıca18
- Otellere gelen turistlerin tutum ve davranışları,
memnuniyet düzeyleri, şikâyet ve önerileri sürekli
alınmalı ve değerlenmelidir.
IV- SONUÇ
Son olarak, her 4 yaşlıdan en az birinin bakıma muhtaç olduğu ülkemizde az sayıdaki bakım merkezlerinin çoğu üç büyük ilde yoğunlaşmış durumdadır.
Dolayısıyla ülkemizdeki termal turizm merkezleri yaşlı
bakım evleri/huzurevlerinin kurulacağı en mükemmel
yerlerdir.
Termal turizm merkezlerinde yaşlı turizmine ve yatırımına uygun olan bölgelerde yaşlının günlük aktivite-
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
lerine ve yaşamasına uygun olarak altyapısına önem
verilmelidir. Yaşlı turizmi için kentsel mobilyalar, altyapı, yürüme yolları, yaya geçitlerinin sesli olması
gibi yaşlılara kolaylık sağlayacak imkânlar sürekli geliştirilmelidir. Yine yaşlı turizmi ile ilgili sağlık ve ambulans hizmetleri, acil ve yoğun bakım ünitelerinin
varlığı sağlanmalıdır.
13- Çevik C. Medikal Akupunktur, 2. Basım, Ankara:
Promat A.Ş, 2001.
14- Vickers AJ, Linde K. Acupuncture for Chronic Pain.
JAMA 2014; 311: 955-6.
KAYNAKLAR
1- Çakır Ö. Yaşlanan Türkiye’de Barınma ve Kakım
Sorununa Bakış. Aydın, 2014.
2- Tufan İ. Türkiye Yaşlılık Raporu, http://www.
itgevakif.com/pdfs/I..T%C3%BCrkiyeYa%C5%9
Fl%C4%B1l%C4%B1kRaporu_itufan_sicher.pdf,
(7.08.2014).
3- Hablemitoğlu Ş, Özen E. Yaşlı Refahı Yaşlılar İçin
Sosyal Hizmet, Ankara: Kilit Yayınları, 2010.
4- TÜİK. İstatistiklerle Yaşlılar, 2013, Sayı: 16057.
http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.
do?id=16057, (19.03.2014).
5- Samsun İl İdaresi. Samsun Ekonomisine Yön Veren
Sektörler Rekabet Analizi, Samsun: Sİİ Ar-Ge Daire
Başkanlığı Yayını, 2011.
6- Sandıkçı M. Alternatif Tatilden Alternatif Tedaviye
Termal Turizmde İnovasyon Süreci: Afyonkarahisar
Örneği.14. Ulusal Turizm Kongresi (5-8 Aralık
2013-Kayseri), Kayseri: Erciyes Ün. Turizm Fakültesi
Yayını, ss.236-248.
7- Sağlık Bakanlığı. Türkiye Medikal
Değerlendirme Raporu 2013, Ankara.
12- Arısoy R. Dünya Ülkelerinde Kaplıca ‘Thermal’
Turizmin
Önemi.
http://www.turizmguncel.
com/makale/dunya-ulkelerinde-kaplica-thermalturizmin-onemi--m152.html, (21.07.2014).
Turizm
8- Sağlık Bakanlığı.Turizm ve Sağlık, 2013, http://
www.saglik.gov.tr/SaglikTurizmi/belge/1-10592/
turizm-ve-saglik.html, (5.08.2014).
9- Kültür ve Turizm Bakanlığı. Türkiye’de Sağlık ve
Termal Turizm. http://www.ktbyatirimisletmeler.
gov.tr/TR,11479/turkiyede-saglik-ve-termal-turizm.
html, (5.08.2014).
10- Karagülle Z. Kaplıca Turizmi ve Yaşlılık, Özel Sayı,
Türk Geriatri Kongresi 2012.
11- Aydın D. Kaplıca Turizmi. dursunaydin.com/theme/
images/kaplıca %20sunum.ppt, (5.08.2014).
15- Kataoka T, Aoyama Y, Sakoda A, Nakagawa
S, Yamaoka K. Basic Study on Biochemical
Mechanism of Thoronand Thermal Therapy. Physiol
Chem Phys Med NMR 2006; 38(2):85-92.
16- Prandelli C, Parola C, Buizza L, Delbarba A, Marziano
M, Salvi V, Zacchi V, Memo M, Sozzani S, Calza
S, Uberti D, Bosisio D. Sulphurous Thermal Water
Increases the Release of The Anti-inflammatory
Cytokine IL-10 and Modulates Antioxidant Enzyme
Activity. Int J Immunopathol Pharmacol, 2013;
26(3): 633-46.
17- Zumiani G, Tasin L, Urbani F, Tinozzi CC, Carabelli
A, Cristofolini M. Clinico-Statistical Study on
Hydropinic and BalneothermalTherapy of Psoriatic
Patients Using the Low Mineral-Content Waters of
the Comano Springs. Minerva Med 1986; 77(16):
627-34.
18- Cutović M, Jović S, Konstantinović L, Lazović
M, Jovanović T, Vesović V. Theeffects of
balneotherapy on knee osteoarthritis. Med
Pregl 2006; 59 Suppl1: 47-50.
19- Yurtkuran M, Alp A, Nasircilar A, Bingöl U, Altan
L, Sarpdere G. Balneo-therapy and tap water therapy
in the treatment of kneeosteoarthritis. Rheumatol
Int 2006; 27(1): 19-27.
20- Hinman RS, McCrory P, Pirotta M, Relf I, Forbes
A, Crossley KM, Williamson E, Kyriakides M, Novy
K, Metcalf BR, Harris A, Reddy P, Conaghan
PG, Bennell KL. Acupuncture for chronic knee pain:
a randomized clinical trial. JAMA 2014; 312(13):
1313-22.
21- Vickers AJ, Cronin AM, Maschino AC, Lewith
G, MacPherson H, Foster NE, Sherman KJ, Witt
CM, Linde K. AcupunctureTrialists’ Collaboration.
19
Ramazan GÖKBUNAR, Turan GÜNDÜZ
Acupuncture for Chronic Pain: Individual Patient
Data Meta-analysis. Arch Intern Med 2012; 172:
1444-53.
22- Kulisch A, Bender T, Németh A, Szekeres L. Effect
of thermal water and adjunctive electrotherapy on
chronic low backpain: a double-blind, randomized,
follow-up study. J Rehabil Med 2009; 41(1): 73-9.
23- Taşkın E, Şener HY. Sağlık Turizm Markası: Kütahya.
Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi
2013; 36. http://birimler.dpu.edu.tr/app/views/
panel/ckfinder/userfiles/17/files/DERG_/36/253260.pdf, (9.08.2014).
20
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
Ankara Akupunktur 2014; 2 (2): 21-27
İSKEMİNİN AKUPUNKTURLA KONTROL ALTINA ALINMASI
CONTROL OF ISCHEMIA WITH ACUPUNCTURE
Prof. Dr. Cemal ÇEVİK
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı ve Akupunktur Birimi, ANKARA
Abstract
Stroke is the third leading cause of death and a major cause of disability in industrialized countries. At present, although progress has been made in understanding the molecular pathways that lead to ischemic cell
death, the current clinical treatments remain poorly effective. Brain ischemic injury is comprised of two major
pathophysiological processes, a loss of oxygen and glucose supply induced by vascular occlusion is followed
by a series of acute metabolic changes. This consequently causes the collapse of energy-producing processes
resulting in the disintegration of cell membranes and neuronal death at the center/core of infarction. In the
center or core of the ischemic territory, cell death progresses within minutes as a result of acute blood flow
deficits, low ATP levels, ionic disruption and severe metabolic failures. Recently, it has been proven to have
a positive effect on post-stroke patients in multi-center studies involving large datasets of clinical observations and evidence-based literature analyses. However, the underlying mechanism of this relationship is still
unclear. There are numerous methods to study the mechanisms of treating stroke by acupuncture. Cerebral
functional imaging has been successfully combined with acupuncture researches. Needling at acupoints can
activate particular cerebral areas under physiological conditions in humans. In addition, the response of the
brain to needling at a single acupoint and needling at acupoints in different meridians or different regions has
been studied and compared with true, sham and different manipulations of needling. We focused to collect
and discuss given studies related acupuncture and efficacy of the brain ischemia.
Key Words: Acupuncture; Ischemia; Stroke
Giriş
İskemi mevcut Batı tıbbı uygulamaları ile yeteri kadar
kontrol altına alınamayan ve bu yüzden kişilerin hayatını ve işgücünü kaybettiren patolojik bir durumdur.
Gelişmiş ülkelerde inmeler, kalp hastalıkları ve kanserden sonra üçüncü sırada ölüme sebep olmaktadır(1). Bu sıklığı dolayısıyla beyin iskemileri oluşumları üzerine moleküler düzeyde yapılan çalışmalarla bir
çok bilgi elde edilmiş ancak klinik olarak henüz etkin
bir tedavi metoduna ulaşılamamıştır. İskemi oluşma-
dan önce koruyucu tıp uygulaması şeklinde ve iskemi
oluştuktan hemen sonra akut olarak, iskemi yerleşip
kronik hale geldikten sonra da akupunktur uygulamaları söz konusudur. İnme geçiren hastaların sadece çok azı tamamen iyileşirken çoğunluğu iskemik
beyin tahribi ile beraber gözüken orta veya ileri derecede nörolojik bozukluklar yaşamlarını sürdürmektedirler. Kısmi paraliz, hafıza bozukluğu, düşünmede,
konuşmada zorluk, hareketlerde bozukluk şeklindeki
nörolojik bozukluklar sık görülmektedir.
İletişim Bilgileri: Prof. Dr. Cemal Çevik, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı ve Akupunktur Birimi, ANKARA
Tel: 0312 2024607 [email protected]
21
Cemal ÇEVİK
Pratikte inme, beyini sulayan kan damarlarının tıkanmasıyla veya kanama ile ortaya çıkan belirtilerin tümüne verilen addır (1, 2, 3).
Bugünlerde akupunktur uygulamaları daha çok iskemiden sonra ortaya çıkan felçler, hafıza kayıpları,
konuşma kayıpları gibi kalıcı duruma geçmiş durumlarda çaresiz kalınınca “bir de akupunktur yaptıralım” şeklinde akupunktur tedavisine hastalar yakınları tarafından getirilmektedir. Ülkemizde henüz
akupunkturla iskemi tedavilerine hastane ortamında
geçilememiştir. Bu vakalarda etkinliğini izlediğimiz
akupunktur uygulamalarına geçilmedeki gecikme
hayatının en verimli devrelerinde insanlarımızın hayatlarını kaybetmelerine veya toplum yaşamından
dışlanmalarına sebep olmaktadır. Yurt dışında bazı
merkezlerde iskemide akupunkturun etkinliği kabul
görmüş ve mekanizmaya yönelik çalışmalardan elde
edilen verilere göre klinik uygulamalara başlanmıştır.
Son zamanlarda akupunkturun iskemiyi yönetmedeki etki mekanizması üzerine deneysel çalışmalar yoğunlaşmıştır (4, 5). Çalışmaların çoğu deneysel olarak
iskemi oluşturulmuş hayvanlar üzerinde yapılmıştır.
Artan deneysel çalışmaların bir kısmında akupunkturun extra meridyenlerinden olan Ren (conception
vessel) ve Du (governer vessel) meridyenlerinden seçilen noktaların iğnelenmesiyle nöral rejenerasyon
üzerine olumlu etkilerin ortaya çıktığı gösterilmiştir
(6). Bu çalışmalar bize klinikte akupunkturun uygulanması isteğimizin gerekçelerini oluşturmaktadırlar.
Klinik pratiklerle de bu meridyenlere ait noktaların etkin oldukları ve kullanmada elde edilen faydalar ispat
edilmiştir (5, 6).
İskemik Atak
İskemi, dokuların yeteri kadar kanlanamamaları dolayısıyla tahrip olmalarına denir. Dokulara kan girişinin
azalması sonucunda hücresel metabolizma için gerekli olan oksijen ve glukoz temin edilemez. Hücreler
oksijensiz ve substratsız (glukoz) kaldıklarından yeteri
kadar enerji üretemezler. Oksijenin temin edilemediği durumlarda hücrelerde anaerobik glukolizis olur,
glukoz pirüvik aside kadar yıkıldıktan sonra Krebs siklusuna giriş olmadığından laktata dönüşür ve laktat
birikimi olur. Biriken laktat, ortamın pH’sını düşürür.
Düşen pH ile beraber lizozamal enzimler aktive olur
22
ve hücre zarı ve proteinleri parçalanır, hücrelerde
nekroz ve ölüm oluşur.
İskemi, çoğu kez kan damarları ile ilgili bir problemden doğar. Damarlardaki tıkanmalar dolaysıyla dokular yeteri kadar kanlanamazlar. İskemiye vücudun bir
bölgesinde oluşan lokal anemi olarak da bakılabilir.
Bu anemi, NO eksikliği ile endotelin hakimiyetine
bağlı vazokonstriksiyon, trombosit agregasyonları,
emboli gibi sebeplerle oluşan konjesyon sonucudur.
Kalp ve beyin gibi aerobik dokular olarak 3-4 dakika
gibi bir sürede iskemi ile geriye dönüşsüz olarak tahrip olabilirler. Beyine 10 saniye kan girişi olmadığında
şuur kaybı olur. Böbreklerde tahribat 20 dakika sonra
olur.
Beyin iskemisi, iskemik strok, serebral iskemi, serebrovasküler iskemi gibi isimler de alır. Beyine yeteri
kadar kan girişi olmadığında gözükür. İskemi kısa
süreli olursa tahribat geriye dönüşlüdür, uzun süreli
ve ilerleyici ise tahribat kalıcı olarak ortaya çıkar. İskemi akut veya kronik olabilir. Akut iskemik strok’ta
hızla müdahele yapılırsa geriye dönüş olur, kronik
iskemi demansla veya vasküler demansla sonuçlanır.
Çok kısa süreli beyin iskemisi transiyent iskemik atak
olarak isimlendirilir. İskemi fokal veya global olabilir.
Fokal beyin iskemisi, serebral damarların kan pıhtısı
ile tıkanması sonucu oluşur. Tıkanan damarın beslediği bölgelerde hücre ölümleri olur. Damarlardaki bu
tıkanıklık trombosiz veya emboli ile olur. Bu olaylar
sonucu global iskemi beyine giren kan miktarının aniden düşmesiyle olur. Bu azalma çoğu kez kardiyak
arrest yüzünden artış gösterir. İskemi kısa süreli olursa tahribat geriye dönüşlüdür, uzun süreli ve ilerleyici
ise tahribat kalıcı olarak ortaya çıkar, infarktüs oluşur,
nekroz meydana gelir ve hücreler ölürler. Böyle bir
durumda nekroz sınırlı olmaz, iskemik hücrelerden
salınan eksitatör nörotransmittörlerle (glutamat) nekroz alanı genişler.
Beyin iskemisinde ana belirtiler
Belirtiler tutulan yerle ilgili olarak değişir. Genel olarak değişiklikler, görüş bozulması, vücut hareketlerinin değişmesi, konuşmada değişiklik şeklindedir.
İnternal karotid arterde tek taraflı bir tıkanma varsa
bir gözde körlük oluşur. Tutulan taraftaki kolda veya
bacakta güçsüzlük, vücudun bütün bir yan tarafında
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
güçsüzlük olur. Vertebral arterlerin dallanma yerinde
bir tıkanıklık varsa kulak çınlaması, vertigo, çift görme, vücudun iki tarafında güçsüzlük görülür. Konuşmada zorluk ve koordinasyon kaybı görülebilir.
Patofizyoloji
İskemi boyunca beyin, aerobik metabolizmayı yürütemez. Aeorobik metabolizma için olmazsa olmaz olan
oksijen ve sübsrat yeterli değildir. Bu yüzden anaerobik metabolizmaya yönelir. Ancak beyin glukoz
azlığından dolayı anaerobik metabolizmayı da uzun
süre yürütemez, bu yüzden yeterince ATP üretemez.
Beyin ATP deposu çok azdır ve dört dakika içerisinde
sıfırlanır. Biyokimyasal olarak anaerobik yolla üretilen
enerji (ATP) yeteri kadar olmadığından hücre zarı,
elektrokimyasal gradyenti sağlayamaz. Na-K pompası gibi hücre zarından geçişleri sağlayan kompleks
proteinlerin çalışabilmeleri için de gerekli olan ATP
üretilemediğinden hücre içi ve dışı iyon geçişi (Na+,
K+, Ca+2) kontrol edilemez. Hücre membranının bu
kabiliyetinin kaybı sonunda sitozol içerisine yoğun
kalsiyum akışı olur. Bu akış dolaysıyla sinaptik veziküllerden eksitatör bir nörotransmittör olan glutamat
sızması olur. Aşırı sitozol kalsiyum yüksekliğine bağlı olarak, lipolizis (yağların parçalanması), nekrozu
ilerleten kalsiyuma bağlı aktive olan bir proteaz olan
calpain’in (kalpain) aktivasyonu ile proteinlerin yıkılımı, protein sentezinde durma, metabolik artıkların
atımı yavaşlaması gibi olaylar gözükür. Kan akışı on
saniye engellenirse şuur kaybı, yirmi saniyeyi geçerse
elektriksel aktivitede durma olur.
Biri diğerini tetikleyen bir seri olaylar (kaskad) şeklinde iskemiyi ele alırsak yani iskemik bir kaskad şeklinde incelersek çizgisel bir ilerleme görürüz iskemide.
Ancak olaylar her zaman çizgisel olur demek doğru
değildir. Bazen birden fazla sebep aynı olayı doğurur
ve dairesel bir gelişme gözükür. Bazı hücreler aldıkları
kan miktarına göre farklı cevaplar oluşturabilirler. Bu
farklılıklara rağmen ortak bir kaskaddan bahsetmek
söz konusudur ve bu kaskad aşağıdaki şekilde sıralanır:
1- Hücreler anaerobik metabolizma yoluna yönelirler ve laktik asit üretirler.
2- İyon geçiren pompaların çalışması çok yavaşlar.
3- İyon pompaları hücreden kalsiyumu dışarıya
atamaz. Hücre içersindeki kalsiyum seviyesi çok
artar.
4- Kalsiyum varlığında glutamat artar.
5- Glutamat, NMDA reseptörlerini uyarır ve Ca++ geçirgen NMDA reseptörleri, daha fazla
kalsiyum’un hücreden içeriye girmesi için açılır.
6- Fazla kalsiyum girişi hücreleri aşırı uyarır ve serbest radikaller, reaktif oksijen türevleri zararlı
kimyasalların artmasına sebep olur. Kalpain, endonüklaazlar, ATPazlar, ve phospholipazlar gibi
enzimleri aktive ederek eksitoksisiteye sebep
olur. Bu noktada kalsiyum daha fazla glutamat
salınımına sebep olur.
7- Hücre zarları fosfolipazlarca yıkıldığında membranların geçirgenlikleri artar ve hücre içersine
daha fazla iyon ve zararlı kimyasallar girer.
8- Mitokondriler parçalanarak toksinleri ve apopitotik faktörleri sitoplazmaya salarlar.
9- Kaspaz bağımlı apoptosis başlatılınca hücrelerde intihar başlar.
10- Nekroz süresince hücreler ölmeye başlarlar ve
glutamat ve toksik kimyasallar çevreye yayılır.
Yakındaki nöronlar toksinlerle zehirlenirler, glutamat nöronları aşırı uyarır.
11- Şayet beyin reperfüze edilirse, reperfüzyon harabiyeti oluşur.
12- İnflamasyon cevabı oluşur ve fagositik hücreler
tahrip olmuş ancak henüz canlı olan dokuları
yutarlar.
13-Zararlı kimyasallar kan beyin engelini tahrip
ederler.
14- Kan damarlarındaki albümin gibi büyük moleküllerin kan beyin engelini aşarak beyin dokusuna sızarlar. Ozmozla beyin dokusuna sıvı çekerler. Beyinde şişmeye sebep olurlar. Oluşan bu
vazojenik ödem dolaysıyla beyin dokusu baskı
altında kalır ve tahrip olur.
23
Cemal ÇEVİK
Beyin iskemisi ataklar halinde olur. Her atak sonucunda nöron kaybı olur. Bu kayıplar nöronların tamirleri
ile veya beyindeki kök hücrelerden (stem cell) yeni
nöron üretimiyle giderilebilirler. Bir çok nörotropik
veya growth faktörler hücre canlılığını veya proliferasyonunu arttırırlar. Böylece iskemik doku tamir edilmeye çalışılır.
İskemi belirteçleri
İskemi belirteçleri hayvanlarda araştırma yapılırken
kullanılanlar ve insanlarda klinikte akut bir atak tespitinde kullanılanlar olmak üzere iki gruba ayrılabilirler.
24
ilk yanıt veren genlerdendir (Immediate Early Gene,
IEG veya Early Responses Gene, ERG). Bu gruba giren
genler hücre büyümesi (growth), çoğalması (proliferasyonu), farklılaşması (differansiasyon) ve hücrenin
programlı ölümü (apoptosis) ile ilgili transkripsiyon
faktörleridir. IEG (Immediate Early Gene) grubundan
olan c-fos geni çekirdeksel (nükleer) bir transkripsiyon faktörüdür ve nükleer üçüncü ulak veya hücresel işlevler yönünden ana anahtar (cellular master
switch) olarak düşünülmektedir (12).
a) Araştırma amacı ile yapılan testler doku düzeyinde
yapılırlar. İskeminin mekanizmasına yönelik testlerdir. İnsanlarda klinikte yapılanlar testler ise çoğu kez
venöz kandan iskeminin teşhis ve tedavisine yönelik
olarak yapılan testlerdir.
Fos proteinleri yine bir IEG olan c-jun geninin ürettiği
Jun proteinleri ile birlikte transkripsiyon faktör kompleksi Activator Protein-1 (AP-1) in komponentleri
olarak birlikte işlev görürler. Fos proteinlerinin ekspresyonu tipik olarak geçicidir. Ancak bu ailenin bazı
üyelerinin ekspresyonundaki yüksekliğin devamının
kronik stimülasyonlar tarafından provake edildiği rapor edilmiştir (12).
b) Hayvanlarla yapılan testler veya markerlar - İskemiden sonra nöronal patolojinin gelişme basamağını
göstermede önemli markerlar (göstergeler) vardır.
Protonkogenler ve onların bilgilerine göre üretilen
çekirdek proteini olan onkoproteinler bu göstergelerdendirler. Protoonkogenler hücrede ortaya çıkan
değişikliklere çok hızlı cevap oluştururlar. Hücreleri
etkileyerek büyüme ve farklılaşmayı sağlayan etkenler tarafından hızlı ve geçici transkripsiyonu sağlanan
gen c-fos’tur. Fos proteinleri de c-fos geninin ürünü
olan çekirdek proteinleridir. Fos proteinleri çekirdeksel üçüncü ulak olarak değerlendirilir (DNA, RNA,
protein). En erken gen (Immediate Early Gene, IEG)
grubundan bir protoonkojen olan c-fos geni ve AP-1
(Activator Protein-1) ailesi üyesi onkoproteinlerden
olan Fos proteinlerinin ekspresyonu ve birikimi çeşitli uyarılara yanıt olarak hücre aktivasyonu ile birlikte
artar. Bu gen ve proteinler hücre çoğalması, farklılaşması ve programlı ölümünde (apoptosis) en önemli
rolü oynamaktadırlar. Transkripsiyonun potansiyel
aktivatörü olan c-fos geni ve Fos proteinleri bu biyolojik süreçlerle ilgisi yüzünden özellikle doğumsal
anomalilerin, onkojenik transformasyonun ve normal
gelişimin değerlendirilmesinde önemli bir anahtardır.
c-fos geninin transkripsiyonu, hücreleri etkileyerek
büyüme ve farklılaşmayı sağlayan çok sayıda etken
tarafından hızla ve geçici olarak sağlanır (12). Bu
yüzden c-fos geni hücrede herhangi bir uyarana karşı
Bir başka marker (gösterge) olarak hsp70 mRNA ve
proteini görülmektedir (13). Bir nöron popülasyonunda hsp70 mRNA tarafından kodlanan iyileşmeyi
gösteren protein sentezi iskemiden sağ kalan nöronlarla ilgili fikir vermektedir. Geçici mRNA ifadelenmesinden sonra immün reaktif hsp70 proteininin
gözükmesi iyileşme halini gösterirken uzun süreli
hsp70mRNA ifadelenmesi ileri derecede nöronal tahribatla ilgilidir. İskemiden sonra fos ve jun immünreaktiviteleri artar(13). Ve bu durum resirkülasyonun
ilk devrelerindeki gen aktivasyonunu gösterir. Fos
ve uyarılmış mRNA ile kodlanmış hsp70’in birlikte
bulunması belirli bir nöron populasyonunda protein
sentezinin başlaması ve RNA’nın bilgisinin açığa çıkması arasındaki zaman, kompleks etkileşimlere bağlıdır. Belki de saatler ve günlerce hsp 70 dolaşımının
fizyolojisi başka faktörlerle de ilişkilidir. Geçici mRNA
bilgisinin açığa çıkması ve daha sonra immün reaktif hsp 70’in gözükmesi iskemiden ve diğer travmalardan kurtulmayı gösterir. Ancak uzun süre hsp70
görülmesi ileri derecede nöronal tahribatla ilgilidir.
İskemiden sonra Fos ve Jun immunoreaktivitesi artar.
En erken yeniden sirkülasyon boyunca fonksiyonel
gen ifadelenmesinin indekslerini sağlar. Fos immünoreaktivitesinin birikmesi 1-3 saatlik resirkülasyonda
c-fos MRNA nın translasyonuna izin verildiğini gösterir. Jun-like immunoreaktivite 2 dakikalık iskemiyi
takiben CA1 nöronlarda 6 saat sonra protein sente-
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
zinde artış görülmüştür. İskemiden kısa bir süre sonra
Jun-like immunoreactivitenin hipokampustaki CA1
nöronlarda birikiminin gösterilmesi gen açılımında
geniş değişikliğin görülmesi iskemiye toleransı göstermektedir.
Serebral iskemiyi takiben c-fos geninin ifadelendirilmesinde değişiklikler olur. Protoonkogenlerden
c-myc ve s-myc ve onkosüpressör gen olan p53 bazı
hücrelerdeki apoptosizi etkilerler. Buna karşın protoonkogen olan bcl-2 apoptosizi inhibe eder.
Klinikte, iskemi teşhis ve tedavisi takibi amacıyla kullanılan birçok biyomarker (belirteç) vardır. Beyin iskemisi geçirdiğinden şüphelenilen kişilerin venöz kanları alınarak yapılan testlerdir. Bunlar, arteriyal kan pH
düzeyi, laktik asit düzeyi, Serum S100B, metalloproteinase 9 (MMP-9), D-dimer, caspase-3, CK-BB gibi
testlerdir. Testler beraberce yapıldığında teşhis etme
oranları artmaktadır. Bu testler iskemik alan genişliği
ile ilgili de fikir verirler (14, 15, 16). Klinikte akupunktur uygulandığında bu testlerle akupunktur etkinliği
takip edilebilir. Tabii FDP-PET ‘in beyin kan ve glukoz
artışını tesbitte önemli bir yeri olduğundan bahsetmek gerekir.
İskemi tedavisi
Onanmış tek tedavi trombolizisdir. İntravenöz olarak
verilen recombinant doku plazminojen aktivatörü ile
plazminojen plazmine çevrilerek pıhtı çözülmeye çalışılır. Ancak bu tedavinin uygulanma zaman aralığı çok
dardır. Az sayıdaki hasta bu tedaviden istifade edebilmektedir. Şu andaki kabüle göre inme tedavisi pıhtı
çözme tedavisinin nöroprotection (sinir koruma) ve/
veya prorejenerasyon (yenilenme) tedavisi olmaksızın
yapılması yetersiz bir uygulamadır. Bu yüzden yeni
ve etkin tedavi metodlarını araştırma önceliği devam
etmektedir. Tekrarlayacak olursak, iskemi tedavisinde hali hazırdaki durumda, Batı tıbbı uygulamaları
olarak, trombolizisi sağlamaya, inflamasyonu kontrol
etmeye yönelik ilaçlar, antioksidanlar ve nöroprotektanlar kullanılmaktadır. Yani tedavide trombolizis’in
dışında iskemik kaskatta ortaya çıkan patolojileri
düzeltmeye yönelik ilaçlar da kullanılıyor. Örnek verecek olursak nöroprotektan olarak kalsiyum kanal
blokerleri ve glutamat antagonistlerini verebiliriz. Bu
ilaçlarla kaskatın bir basamağı bloke edilerek fayda
sağlanılmaya çalışılıyor. Son zamanlarda nöroprotektan olarak NMDA reseptör antagonistlerine bel bağlandı ancak beklenilen etki elde edilemedi. Daha sonra nöroprotektan etkiye ek olarak antioksidan özellik
gösteren preparatlar hazırlandı. Amerika’da 7 Ekim
2003’te kannabinoidler bu amaçla tedaviye sokuldular. Kannabinoidlerle ilgili literatüre bir çok çalışma
bu uygulamadan sonra girdi.
Akupunkturla iskemi tedavisi
Akupunkturla beyinde bazı merkezler aktive edilebilmektedir. Bu merkezlerde kan akışının ve glukoz
kullanımının arttığı tesbit edilmiştir. FDG PET-CT
teknikleri kullanılarak SJ 5 (Waiguan, TE-5) noktası iğnelendikten sonra BA 30 (Brodmann Area 30)
bölgesinin aktivasyonu izlenmiştir. Araştırıcılar, SJ 5
noktasının beyinin görev yapan bölgelerinde glukoz
metabolizmasını düzenleyici etkisini gözlemişlerdir.
İnmeden çıkmaya yardımcı olmak üzere iğnelenen
SJ 5 sağlıklı hemisferlerde glukoz metabolizmasını
arttırırken inmeden etkilenmiş beyin hemisferinde
glukoz metabolizmasını azaltmıştır. Bu bize, etkinin
problemli bölgeye değil bütün beyine yönelik olarak oluştuğunu düşündürür. SJ 5 sağlam hemisferde
motor icra bölgesini limbik bölgeyi, görmeyle ilgili
bölgeyi aktive ederken sağlıksız olan hemisferde de
motor bölgeyi ve sağlıklı hemisferin serebellumunu
deaktive etmektedir. Ayrıca sağlıklı hemisferin glukoz
kullanımın arttırırken etkilenmiş olan hemisferin glukoz metabolizmasını azaltmaktadır. Bu mekanizma
hemiplejiden çıkmada geçerli bir mekanizma gibi gözükmektedir (11). GV 16 ve GV 9 noktalarına elektroakupunktur uygulandığında hipokampal alanlarda
c-fos’ta düşme görülmüştür. Bilindiği gibi c-fos bir
protoonkogendir. 62 kiloDaltonluk bir protein‘i kodlar. Bu protein proto-jun ile heterodimer oluşturur. Bu
birleşme ile AP-1 (aktivatör protein) oluşur. Bu protein
kompleksi özel yerinden DNA’yı bağlar. Hedef genleri
aktive eder. Böylece m-RNA ve bunlara uygun proteinler üretilir. Bu proteinlerin iskemiden çıkma, iyileşme ile beraber yükseldiği izlenmiştir. Son zamanlarda
yapılan deneysel ve klinik çalışmalar akupunkturla
iskeminin kontrol altına alınabileceğini göstermektedir. Bu iddia iskemi belirteçlerindeki değişmelerle
doğrulanmak istenmektedir. LI 4 ve ST 36 noktalarının aktivasyonu ile c-fos expresyonu baskılanarak
iskeminin tetiklediği apopitosiz azaltıldığı bildiriliyor.
25
Cemal ÇEVİK
Apopitosizin azaltılması nekroz hızının düşmesine sebep olup, alan büyümesini önleyebilir. Ancak iskemiden hemen sonra GV 20 ve GV 26 noktalarının uyarılmasıyla c-fos expresyonu arttırdığı da bildiriliyor. Bu
noktaların akut durumlarda kullanılmaları apopitosizi
arttıracaklarından mahsurlu olabilir. Sanki bazı noktaların akut devrede kullanmalarının mahsurlu olduğu
şeklinde bir kanaat oluşmasına sebebiyet veriyor bu
bulgular. Bazı noktaların uygulanmasıyla akupunktur,
iskemiden sonra artan c-fos’un aşırı ekspresyonunu
engelleyerek iskemi alanını küçültmektedir. İskemi
alanını küçültmeye sebep olan temel noktalar LI 4
ve ST 36 olarak gözükmektedir. Sanjiao kanalından
seçilen SJ 5 noktası beyin kan akımını artırmakta ve
özellikle Brodman merkezinde aktivasyona sebep olmaktadır (11).
C-jun ve c-fos iskemide artış gösteriyorlar. İskemi başında, iskemi oluşmadan önce LI 4 iğnelendiğinde
hem c-jun’da hem de c-fos’ta yükselme oluyor. Bu iki
genin transkripsiyon faktörleri hipoksik iskemik beyinlerde tahribata cevap olarak artıyorlar. Böyle genlerin hızlı ve geçici yükselmeleri ve onların üretimine
sebep oldukları proteinler hücresel iyileşmeyle, apopitosizle veya hücre ölümüyle ilgililer. Erken gen olan
c-fos farklı iskemik olaylarda farklı cevaplar oluşturuyor (14). Bu yüzden bu alanda daha çok tartışmalar
olacağı gibi bir görünüm ortaya çıkmaktadır. Serebral
iskemi akupunkturla tedavi edilen en yaygın hastalıklardan biridir. Klasik akupunktur anlayışı ile Ren ve Du
meridyenden seçilen noktalar Yin ve Yang dengesini
sağlayarak nöronal rejenerasyonu, beyindeki nöronal
stem cell’lerin nöronlara dönüşmesini ve proliferasyonunu sağlamaktadırlar (16). Growth faktörlerin
üretimini genetik ifadelenmeyi etkileyerek arttırması,
angiogenesizi arttırması ve apoptosizi inhibe etmesi
iskemi olan tarafta aktiviteyi azaltırken sağlam tarafta artırması (metabolizma üzerinden), beyin kan akımını, glukoz düzeyini arttırması (7), nitrik oksit sentezinin artması (17) iskemiyi yönetmede akupunkturun
oluşturduğu etkilerdir (5, 6, 7, 8).
26
2- Barber PA, Auer RN, Buchan AM, Sutherland GR.
Understanding and managing ischemic stroke.
Can J Physiol Pharmacol 2001; 79: 283–296.
3- Dirnagl U, Iadecola C, Moskowitz MA. Pathobiology
ofischaemic stroke: an integrated view. Trends
Neurosci 1999; 22: 391–397.
4- Luo WS, Yu HB, Yang ZX, Pi M, Diao LH, Rao
XD. Influence of Ren and Du meridian electroacupuncture on neural stem cell proliferation and
extracellular signal-regulated kinase pathway in a
rat model of focal cerebral ischemia injury. Neural
Regen Res 2010; 5: 433-438.
5- Yang ZX, Yu HB, Yang FX, Wang L, Pi M, Luo
WS, Rao XD, Ma XM. Study on the effects of
electroacupuncture at the conception vessel
on proliferation of neural stem cells in the
subventricular zone by retrovirus plasmid pLXSNEGFP tracer technique in brain ischemia rats.
Zhonghua Zhong Yi Yao Xue Kan 2010; 28: 10-12.
6- Peng JH, Yu HB, Pi M, Liu YF. Clinical observation
of acupuncture therapy of regulating the
conception vessel and unblocking the governor
vessel in combination with rehabilitation training
in treatment of ischemic stroke. Guangdong Yi
Xue 2008; 29: 1410-1411.
7- Huang Y, Tang CZ, Wang SX, Lu YJ, Shen W, Yang
JJ, Chen JQ, Lin RY, Cui SY, Xiao HL, Qu SS, Lai
XS, Shan BC. Acupuncture regulates theglucose
metabolism in cerebral functional regions in chronic
stage ischemic stroke patients—A PET-CT cerebral
functional imaging study. BMC Neuroscience
2012; 13: 75.
Kaynaklar
8- Du Y, Shi L, Li J, Xiong J, Li B, et al. Angiogenesis
and improved cerebral blood flow in the
ischemic boundary area were detected after
electroacupuncture treatment to rats with ischemic
stroke. Neurol Res 2011; 33: 101–107.
1- Lo EH, Dalkara T, Moskowitz MA Mechanisms,
challenges and opportunities in stroke. Nat Rev
Neurosci 2003; 4: 399–415.
9- Ren L, Zhang WA, Fang NY, Wang JX. The influence
of electro-acupuncture on neural plasticity in acute
cerebral infarction. Neurol Res 2008; 30: 985–989.
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
10- Tao J, Xue XH, Chen LD, Yang SL, Jiang M, et al.
Electroacupuncture improves neurological deficits
and enhances proliferation and differentiation of
endogenous nerve stem cells in rats with focal
cerebral ischemia. Neurol Res 2010; 32: 198–204.
11- Liu R. Clinical experience in acupuncture treatment
of apoplexy. J Tradit Chin Med 2005; 25: 190–192.
12-Sheng M, Greenberg M. The regulation and
function of c-fos and other immediate early genes
in the nervous system. Stroke 1995; 26: 16391648.
13- Takemoto O, Tomimoto H, Yanagihara T. Induction
of c-fos and c-jun gene products and heat shock
protein after brief and prolonged cerebral ischemia
in gerbils. Stroke 1995; 26: 1639-48.
14- Dassan P, Keir G, Brown MM. Criteria for a clinically
informative serum biomarker in acute ischemic
stroke: a review of S100B. Cerebrovasc Dis 2009;
27: 295-302.
15-Montaner J, Mendioroz M, Ribó M, Delgado P,
Quintana M, Penalba A, Chacón P, Molina C,
Fernández-Cadenas I, Rosell A, Alvarez-Sabín J.
A panel of biomarkers including caspase-3 and
D-dimer may differentiate acute stroke from
stroke-mimicking conditions in the emergency
department. J Internal Med 2011; 270: 166-74.
16-Han X, Huang X, Wang Y, Chen H. A study of
astrocyte activation in the periinfarct region after
cerebral ischemia with electroacupuncture. Brain
Inj 2010; 24: 773–779.
17-Tsuchiya M, Sato EF, Inoue M, Asada A.
Acupuncture enhances generation of nitric oxide
and increases local circulation. Anesth Analg 2007;
104: 301–307.
27
Çeviri Makale
Ankara Akupunktur 2014; 2 (2): 28-44
ÇİN’DE AKUPUNKTUR NOKTASI ÖZGÜLLÜĞÜNÜN
ARAŞTIRILMASIYLA İLGİLİ DERLEME:
MEVCUT DURUM VE BEKLENTİLER
Ling Zhao1, Ji Chen2, Cun-Zhi Liu3, Ying Li1, Ding-Jun Cai1, Yong Tang1, Jie Yang1, Fan-Rong Liang1
1
Chengdu University of Traditional Chinese Medicine, Sichuan, Chengdu 610075, China
2
Foreign Languages School, Chengdu University of Traditional Chinese Medicine, Sichuan, Chengdu 610075, China
3
Beijing Hospital of Traditional Chinese Medicine Affiliated to Capital Medical University, Beijing 100010, China
Çeviren: Doç. Dr. Didem AKÇALI
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Algoloji Bilim Dalı, ANKARA
Özet: Akupunktur noktası özgüllüğü teorisi klinikte kullanılan akupunktur noktalarının etkilerinin aydınlatılmasında önemlidir. Akupunktur ve moksibüsyonda bilim adamlarınca uluslararası araştırmalarda akupunktur
noktası özgüllüğü odak olmuştur. Çin Bilim Bakanlığı 2006’da Ulusal Temel Bilim Araştırma Programı’nı kabul
ederek başlattı (973 program); programlardan birisi de Klinik Etkinliğine Göre Akupunktur Noktası Özgüllüğü
Üzerine Temel Bilimdi. Bu tür veri bulma yaklaşımlarıyla, kanıta dayalı tıp, klinik epidemiyoloji, nörogörüntüleme, moleküler biyoloji, nörofizyoloji ve matabolomik ile literatür araştırması, klinik değerlendirme ve biyolojik çalışmalar yapıldı. Akupunktur noktası özgüllüğünün varlığı ve özelliklerinin meridyen boyunca ilerleyen,
göreceli, inatçı ve durumsal etkiler olduğu ispat edildi. Akupunktur noktası özgüllüğüyle ilgili biyolojik temelli
ön araştırmalar yapıldı.
1. Giriş
Çin’de 2500 yıldır akupunktur hastalıkların tedavisinde ve genel iyiliğin devamlılığı için kullanılmaktadır. Akupunkturla ilgili bazı geleneksel teoriler batı
tıbbi dışı konuları benimsemiştir ve dolayısıyla modern tıbbi uygulamayla uyumsuz gözükebilir. Yine
de, akupunktur batı ülkelerinde çeşitli durumlar
için alternatif ve tamamlayıcı bir yöntem olarak kabul görmüştür. Sistematik derlemeler ve randomize
kontrollü çalışmalar dahil güvenilir pek çok çalışma
akupunkturun geniş aralıkta hastalıkların tedavisinde
güvenli ve etkin olduğunu göstermiştir (1-6). Nörogörüntüleme çalışmalarında akupunkturun nöral ilişkisi ve diğer biyolojik mekanizmaları da incelenmiştir
(7-11). Son zamanlarda, klinik çalışmalarda akupunk-
tur noktası olan ve olmayan bölgelerde şüpheli akupunktur etkisi ile ilgili çalışmalar yapılmıştır (12-14) ve
nörogörüntüleme çalışmaları da akupunktur nokta
özgüllüğüyle ilgili soruları gündeme getirmiştir (1516). Akupunkur Araştırma Topluluğu (SAR), 2007
Kasım’da yapılan uluslararası toplantıda farklı ülkelerden bilim adamları arasında akupunktur nokta özgüllüğü konusunda yoğun tartışmalar yaşanmıştır ve
akupunktur uygulamasında temel bilimsel sorun olarak kabul edilmiştir. Amerikan Akupunktur Derneği
2010’da, akupunktur nokta özgüllüğünün akupunktur araştırmalarında bir paradoks olduğunu beyaz
bültenle yayınlamıştır (17).
2006’da Çin Hükümeti, Ulusal Temel Araştırma Programını kurdu (973 program) ve bir alan da akupunk-
İletişim Bilgileri: Dr. Didem AKÇALI, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Algoloji Bilim Dalı, ANKARA
Tel: 0532 7401345 [email protected]
28
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
tur nokta özgüllüğü konusunda daha kesin veri toplamak için Klinik Etkinliğe Dayalı Akupunktur Nokta
Özgüllüğü programıdır. Çoklu işbirliği ile akupunkturun klinik iyileştirmesini ve biyolojik temelini incelemek için geleneksel araştırma yöntemleriyle modern
yaklaşımlar birlikte kullanılmıştır. Sonuçta, Çin’de 5
yıl akupunktur nokta özgüllüğü araştırmasından sonra önemli ilerleme kaydedilmiştir.
2. Akupunktur noktası özgüllüğüyle ilgili
literatür araştırmalarında gelişmeler
Veri toplama ve bilgisayar- işleme teknolojileriyle
migren, fonksiyonel dispepsi (FD), uterusa bağlı hastalıklar ve dismenore konularında 2.600.000 parça
eski ve yeni yazı Çin’de bilim adamlarınca toplandı ve
sıralandı. Kanıta dayalı tıp yaklaşımı ve fikirleriyle bu
veri tabanı filtrelendi ve ulaşım sağlandı. Akupunktur
reçeteleri ana eleman olarak incelendi ve akupunkturun etkisiyle ilgili veriler çıkartıldı; bu yolla tarihi literatüre dayalı akupunktur nokta özgüllüğü temelli veri
tabanı oluşturuldu (18). Bunun temelinde, geliştirme
aracı olarak Microsoft. NET, C# dili geliştirme dili olarak ve Microsoft SQL Sunucu 2005 veri işletme sistemi olarak kullanıldı ve Akupunktur Nokta Özgüllüğü
Veri Oluşturma Ortamı hazırlandı. Bu ortamla 4 ana
fonksiyonu izleyen çok yönlü ve çok katmanlı birleştirme analizi yapılabildi: akupunktur reçetesinin standardizasyonu, moksibisyon reçetesinin standardizasyonu, akupunktur noktalarının analizi, merdiyenlerin
analizi (19).
Literatürde veri tarama Shaoyang merdiyeni üzerindeki akupunktur noktalarının esas olarak, Yangming
meridyenindekilerin de ikinci sırada migrende seçilenler olduğunu ortaya koydu. Shaoyang meridyenindeki Fengchi (GB20) ve Waiguan (TE5) migrende sıklıkla
kullanılırken Touwei (ST8) ve Zusanli (ST36) migrende
sadece doktorlar tarafından kullanılıyordu (20, 21).
Ayak footyang meridyenindeki akupunktur noktaları
FD için ilk seçenekti; bunların arasında midenin alarm
ve transport (Fu ve Mu) noktaları olan Zusanli (ST36)
ve Liangqiu (ST34) özellikle tercih ediliyordu. Ek olarak, Zhongwan (CV12) ve Weishu (BL21) noktaları
sık kullanılıyordu (22, 23). Uterusa bağlı hastalıklarda
ve dismenorede kullanılan akupunktur noktaları genellikle dalak meridyeni, Ren meridyeni, ve böbrek
meridyeni üzerindedir; bunlardan Sanyinjiao (SP6),
Guanyuan (CV4) ve Taixi (KI3) her meridyenden de
sık kullanılandı (24, 25). Bu bulgular, meridyen akupunktur nokta özgüllüğü için ön koşul olduğundan
akupunktur noktalarının özgüllüğünün meridyenlerin yoluyla yakından ilişkili olduğunu göstermektedir.
Dahası, akupunktur noktalarının özgüllüğü meridyen
kisiyle örtüşme derecesiyle koreledir.
3.Akupunktur noktası özgüllüğüyle ilgili
klinik çalışmalar
Kanıta dayalı tıp konusu ve yöntemleriyle ilişkili olarak klinik epidemiyoloji ve iyi klinik uygulamalar prensiplerine göre 2469 migren, FD, Primer dismenore
(PD) ve iskemik inmeli katılımcı toplandı. Akupunktur
noktalarının özgüllüğü için 7 çok merkezli randomize
kontrollü çalışma (RKÇ) yapıldı (Tablo 1).
Akut migrende akupunkturun hızlı etkisi üzerine bir
RKÇ’da 180 katılımcı santral olarak gerçek akupunktur grubu (Shaoyang meridyeninde), sham akupunktur grup 1 (literatüre göre uzak ve meridyen dışı noktalarda) ve sham akupunktur grup 2 (2 meridyenin
orta noktaları) olarak randomize edildi. Çalışmada 3
grupta da tedaviden 24 saat sonra olarak genel değerlendirmede ve ağrıda azalma, relaps ya da artma
şeklinde anlamlı farklar kaydedildi (p<0,05). Vizuel
analog skalada (VAS) her üç grupta tedaviden 4 saat
sonra bazale göre anlmalı fark bulundu (p<0,05).
Tedaviden 4 saat sonra VAS değerlerinde gerçek
akupunktur, sham akupunktur grup 1 ve 2’de sırasıyla medyan 1 cm, 0,5 ve 0,1 cm azalma kaydedildi.
Benzer olarak, tedaviden sonra 2. saatte bazale göre
VAS değerlerinde her 3 grupta da fark kaydedildi
(p<0,05). Benzer olarak, her 3 grupta da tedaviden 2
saat sonra VAS skorlarında bazalle karşılaştırıldığında
anlamlı fark izlendi (p<0,05). Ancak tedaviden 2 saat
sonra, VAS skorlarında bazalle karşılaştırıldığında sadece gerçek akupunktur grubunda medyan 0,7 cm
anlamlı azalma oldu (p<0,01). Bu bulgular esas akupunktur noktalarından özel fizyolojik etkinlik sağlandığı iddiasını desteklemektedir (26).
Sonraki RKÇ’de akupunkturun migrende uzun süreli
analjezik etkinliği 480 migrenli hastada, tedavi grubu 1 (Shaoyang’a özel akupunktur), tedavi grubu 2
(Shaoyang’a özel olmayan akupunktur), tedavi grubu 3 (Yangming’e özel akupunktur) ve kontrol grubu
29
Didem AKÇALI
(akupunktur noktası yok) olarak 3 gruba randomize edilerek çalışıldı. Han’ın akupunktur noktası sinir
stimulatörü (HANS, Model LH 200A TENS, Nanjing,
China) yardımıyla sağ ve sol akupunktur noktaları
sırayla 30 dakika kullanıldı. Tedaviler arka arkaya 5
gün günde 1 kez uygulandı. Akupunktur tedavi ve
kontrol gruplarındaki hastalar 4 haftada toplam 20
tedavi aldılar. Esas çıkarım, randomizasyondan 5-8
hafta sonra migren gün sayısıydı. İkincil çıkarımlar
migren atak frekansı, migren şiddeti ve Migrene Özel
Yaşam Kalitesi Anketiydi. Sonuçlara göre, kontrol
grubuyla karşılaştırıldığında akupunktur gruplarında 5-8. haftalarda daha az migrenli gün sayısı elde
edildi; ancak tedaviler arasında fark anlamlı değildi
(p> 0,05). Kontrol grubuyla karşılaştırıldığında tüm
tedavi gruplarında 13-16. haftalarda migrenli gün
sayısında anlamlı azalma kaydedildi (Shaoyang’a özel
akupunkturla kontrol, p<0,01; Shaoyang’a özel olmayan akupunktur; kontrol p<0,01; Yangming’e
özel akupunktur ve kontrol p<0,05) bulundu. Her
3 grupta kontrol grubuyla karşılaştırıldığında ikincil
çıkarımlarda anlamlı, fakat klinikte önemi olmayan
yarar izlendi. Akupunktur grupları arasında anlamlı
fark yoktu (27).
Çok merkezli randomize 6 gruptan oluşan akupunktur çalışmasında FD’si olan 712 hastada gruplar: grup
1, mide meridyenine özel akupunktur noktaları; grup
2, mide meridyenine ait olmayan akupunktur noktaları; grup 3, alarm ve transport (Fu ve Mu) noktalarına özel akupunktur; grup 4, safra kesesi meridyenine özel akupunktur noktaları; grup 5, akupunktur
noktası olmayan yerlere sham akupunktur; grup 6,
itoprid (dispepsi ilacı). her akupunktur noktası ya da
akupunktur noktası olmayan bölgenin iğne girişinden sonra 30 dakika elektroakupunkturla uyarılması
için Han’ın akupunktur sinir stimulatörü kullanıldı.
Hastalar 4 haftada toplam 20 tedavi aldılar. Tedavi
ardısıra 5 tedavi gününü takiben 2 gün dinlenme
şeklinde uygulandı. Bu çalışmada hem 4 hafta, hem
de 12 hafta takipleri yapıldı. Sonuçlar, hastanın yanıtı, Dispepsi Semptom İndeksi (SID), Nepean Dispepsi
İndeksi’ne (NDI) bağlı yaşam kalitesinde (QOL) iyileşme ölçeklerinde semptomlarda iyiye gidişle ölçüldü
(28). Sonuçlara göre, akupunktur FD tedavisinde etkiliydi ve akupunktur noktası olmayan bölgelere yapılan uygulamadan daha başarılıydı. Tedavinin sonun30
da SID ve QOL’de 4 ve 12 hafta devam eden iyileşme
kaydedildi. Toplam yanıt akupunktur grup 1’de en
iyi, sham akupunkturda itropirid ve diğer akupunktur
gruplarından daha kötüydü (p<0,05). Benzer olarak,
semptomlar ve QOL iyileşmesinde grup 1 ve diğer
gruplar arasında anlamlı fark vardı (p<0,05) (29).
Akupunkturun PD üzerine etkisini araştırmak için 3
klinik çalışma yapılmıştı. Birinci çalışmada PD’si olan
66 hasta, gelişigüzel sayı tablosu kullanılarak 2 gruba ayrıldı. Menstrüel ağrı sırasında tedavi grubuna
bilateral akupunktur noktalarına Sanyinjiao (SP6)
iğnelenme (deqi) hissi alındıktan sonra 5 dk uygulama yapıldı; kontrol grubuna bilateral Xuanzhong
(GB39) noktasına 5 dk akupunktur uygulandı. Tedavi
grubundaki hastalarda, kontrol grubuyla karşılaştırıldığında tedaviden 5 dk sonra anlamlı olarak menstrüel ağrıda azalma (p<0,001); pulsatilite indeksinde (p<0,001); direnç indeksinde (p<0,01) ve uterin
arterlerde sistolik / diastolik tepe nokta oranında
(A/B) fark p<0,01) bildirildi. Bu çalışma SP6’nın iğnelenmesinin PD olan hastalarda hemen uterin kan
akımını artırdığını, GB39’un bu etkisi olmadığını gösterdi (30). İkinci RKÇ’da PD’si olan uygun 200 hasta seçildi. Hastalar akupunktur noktası, akupunktur
noktasıyla ilişkili olmayan nokta veya akupunktur
olmayan şeklinde gruplandırıldılar. Akupunktur ve
sham akupunktur PD’yi tedavi etmek için günde 1
kez 3 gün elektroakupunkturla akupunktur ve sham
akupunktur Sanyinjiao (SP6)’ya, ilişkisiz akupunktur
noktasına (Xuanzhong, GB39) veya akupunkturla
ilişkisiz bölgeye uygulandı. Esas sonuç, bazal ve uygulamanın başlamasından itibaren 5, 10, 30 ve 60 dk
VAS skorlarıyla ölçülen ağrı şiddetiydi. İkincil sonuçlar
Cox retrospektif semptom skalası, verbal derecelendirme skalası, ağrının toplam süresi ve katılımcıların
3 menstrüel siklus süresince analjezik kullanım oranıydı. Akupunktur uygulanan hastalarda VAS karşılaştırıldığında akupunktur grubunda (p<0,001); ilgisiz akupunktur noktasında (p<0,001) ve akupunktur
noktası olmayan yerde (p<0,01) akupunktur noktası olmayan gruba göre anlamlı iyileşme kaydedildi.
İkincil sonuçlar açısından 4 grup arasında fark yoktu
(p>0,05). Bu çalışmalar, dismenore ağrısını geçirerek
akupunkturun akupunktur yapılmamasına üstünlüğünü gösterdi. Ancak, akupuktur noktasına akupunktur ve ilgisiz akupunktur noktasına akupunktur
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
uygulaması arasında fark yoktu; benzer şekilde akupunktur noktası uygulaması ile akupunktur noktası
olmayan yere uygulama arasında da fark bulunmadı
(31). Üçüncü RKÇ, ikinci çalışmanın sonuçlarına daynarak planlandı. PD olan hasta sayısı 501’e çıkartıldı;
hastalar akupunktur grubu (Sanyinjiao, SP6), ilgisiz
akupunktur noktası (Xuanzhong, GB39) ve akupunktur noktası olmayan yere uygulama yapılacak 3
gruba randomize edildi (31, 32). Menstruasyonun 1.
gününde VAS skoru 40 mm’nin üstünde olduğunda
30 dk elektroakupunktur uygulandı. Tedavi günde 1
kere olmak üzere 3 ardısıra gün uygulandı. Tedavinin 1. seansında tedavi öncesi ve Han’ın akupunktur sinir stimulatörüne bağlandıktan 5, 10 dk sonra,
iğneler çıkartıldıktan hemen sonra ve 30 dk sonra
VAS değerlendirilerek hızlı analjezik etki kaydedildi.
Tedavinin 2. ve 3. seanslarında VAS tedaviden önce
sorularak kümülatif analjezik etki belirlendi; benzer
ölçüm metodu tedavinin son gününde ve sonraki
menstruasyondan önce değerlendirilerek kümülatif
ve süregiden analjezik etki değerlendirildi. Sonuçlara
göre, 1.,2.,3. tedavi seansları Sanyinjiao (SP6) uygulanan hastalarda, hızlı, kümülatif ve süregiden analjezik etki Xuanzhong (GB39) ve akupunktur noktası
kullanılmayan gruplarından anlamlı olarak daha üstündü (p<0,05).
Yedinci RKÇ’da 4 klinik merkezden toplanan 290 iskemik inme hastası akupunktur noktası ve akupunktur noktası olmayan tedavi uygulamalarına göre randomize edildi. Akupunktur noktalarına resusitasyon
tedavisi (‘Xing Nao Kai Qiao’) ve akupunktur noktası
olmayan noktalara 4 hafta boyunca günde 1 kez devamlı uygulama yapıldı. Tedavi sonuçlarını değerlendirmede Barthel indeksi, Ulusal Enstitü Sağlık İnme
Skalası ve Çin İnme Skalası kullanıldı. Akupunktur
noktası olmayan grupla karşılaştırıldığında akupunktur grubunda 6 aya kadar Barthel indeksinde ortalama değerlerin anlamlı olarak yüksek olduğu (p<0,01)
ve tekrarlama hızının akupunktur grubunda anlamlı
olarak azaldığı (p<0,001) kaydedildi. Ancak her iki
grubun ölüm oranları benzerdi (p>0,05). Ek olarak
akupunktur her iki grupta Ulusal Enstitü Sağlık İnme
Skalasında 2. haftada değil (p>0,05) ancak 4. haftada (p<0,01) anlamlı farka yol açtı. Akupunktur noktası olan ve olmayan bölgelerin tedavisi sonucunda
Çin İnme Skalasında 4. haftada (p<0,001) ve İnmeye
Özel Yaşam Kalite İndeksinde (p<0,01) anlamlı iyileşme ortaya çıktı (33, 34) (Tablo 1).
4. Biyolojik yapılarda akupunktur noktası
özgüllüğüyle ilgili gelişmeler
Akupunktur nokatalarında etkide ana temel anatomik yapılardır. Meridyenler ya da akupunktur noktalarına eşdeğer yapılar bulunmamış olsa da noktalar
her zaman sinir, lenf ve kan damarlarından zengin
bölgelerdedir. Burası sinir uçlarının, sinir reseptörlerinin, kan damarlarının, mukopolisakkaritlerin ve mast
hücrelerinin yoğun dağıldığı bölgedir.
Histolojik yöntemlerle, Çinli araştırıcılar akupunkturun analjezik etkisini araştırmak için hayvan çalışmaları yapmışlar, akupunktur noktaları ve diğer noktalardaki mast hücre sayısı ve degranulasyon oranını
incelemişlerdir. Ek olarak, mast hücreleriyle akupunktur nokta etkisi ilişkisini belirlemek için morfolojik
ve moleküler biyolojik metodlar kullanılan yoğun
sistematik araştırmalar yapılmıştır; bu çalışmalar diğer tekniklere ek olarak akupunktur noktasına lokal
anestezik enjeksiyonu, patch klemp ve konfokal lazer
tarayıcı mikroskopiden oluşmaktadır.
4.1. Mast hücre degranulasyonu - akupunktur
nokta özgüllüğüyle pozitif korelasyon. Akupunktur alanlarında mast hücre degranulasyonunda
artış kaydedilmiştir (35). Bu granüllerin analjezik sinyal oluşturmak için akupunktur reseptörünü uyardığı,
granüllerin perifere diffüze olduğu ve merdiyen boyunca yayılan his fenomenine katkıda bulunduğu sanılmaktadır. Mast hücre degranülasyonunu önlemek
için kromolin sodyum kullanıldığında, akupunkturun
analjezik etkisi belirgin olarak azalır. Dolayısıyla, degranule mast hücreleri akupunktur analjezisiyle ilişkili
görünmektedir; bu da akupunktur nokta özgüllüğüyle pozitif koreledir. Mast hücre degranülasyonu
akupunktur analjezisinin başlangıcı için başlatıcı sinyallerden biridir (35-37).
4.2. Mast hücre aktivasyonu- akupunktur noktalarındaki kollajen liflerle ilişkili. Akupunktur
noktalarında kollajen lifler içiçe geçer ve 3 boyutlu
ağ benzeri bir doku oluşturur. Bu noktaya akupunktur iğnesi kaldırma, itme ya da döndürme tekniğiyle
batırıldığında iğne dermisin yoğun tabakasındaki bağ
31
Didem AKÇALI
TABLO 1: Çin’de akupunktur nokta özgüllüğüyle ilgili RKÇ
Çalışma
Araştırma objesi
Örneklem
büyüklüğü
Gruplar
Esas sonuç
Li ve ark (26)
Akut migren
atak hastaları
180
Gerçek akupunnktur grubu: Waiguan (TE5), Yang- Ağrı (VAS)
lingquan (GB34), Quixu (GB40), Jiaosun (TE20), Fengchi (GB20)
Sonuç
+
Sham akupunktur grup 1: (1) Kolun medyalinde deltoid ve biseps kaslarının birleşiminde deltoid kasının
başlangıç noktasının ön kenarında; (2) Dirseğin ucuyla aksillanın orta noktasında; (3) ulnar tarafta humerusun epikondilus medialisi ile el bileğinin ulnar tarafının orta noktası; (4) Zusanli (ST36) yatay olarak 1-2
cm lateralinde tibia kenarında; (5) Orta uyluk bölgesinin içinde anterior superio iliak çıkıntıyla patellanın
rektus femoris üzerinde lateral üst köşesi orta noktasının 2cm laterali;
Sham akupunktur grup 2: (1) Üçlü ısıtıcıyla Waiguan
(TE5)’in lateralindeki ince barsak noktalarının yatay
olarak orta noktasında; (2) Qiuxu (GB40) ve Jiexi
(ST41) arasındaki çizginin orta noktası; (3) Yanglingquan (GB34)’ün lateralindeki safra kesesi ve mesane
meridyenlerinin orta noktası yatay olarak; (4) Jiaosun
(TE20) ile Shuaigu (GB8) arasındaki çizginin orta noktası; (5) Fengchi (GB20) ile Anmian (ekstra nokta) arasındaki çizginin orta noktası, bilateral
Li ve ark (27)
Migren hastaları
480
Grup 1: Waiguan (TE5), Yanglingquan (GB34), Qiuxu Migrenli gün sayısı
(GB40), Fengchi (GB20)
Grup 2: Luxi (TE19), Ganyangluo (TE8), Xiyangguan
(GB33), Diwuhui (GB42)
Grup 3: Touwei (ST8), Pianli (LI6), Zusanli (ST36),
Chongyang (ST42)
Grup 4: (1) Kolun medyalinde deltoid kasının insersiyosunun ön kenarında deltoid ve biseps kaslarının
birleşim yerinde; (2) Dirsek ucu ile aksillanın orta
noktasında ; (3) Ulnar tarafta, humerusun epikondilis
medyalisiyle el bileğinin ulnar tarafı arasında orta noktada; (4) Tibianın kenarında yatay olarak Zusanli’nin
(ST36) 1,2 cm lateralinde
Ma ve ark (29)
FD hastaları
712
Grup 1: Chongyang (ST42), Fenglong (ST40), Liang- SID skoru
qiu (ST36)
+
Grup 2: Tiaokou (ST38), Dubi (ST35), Yinshi (ST33),
Futu (ST32)
Grup 3: Weishu (BL21), Zhongwan (CV12)
Grup 4: Qiuxu (GB40) Guangming (GB37), Yanglingquan (GB34), Waiqiu (GB36)
Grup 5: Migren çalışmasındaki grubun aynısı (örneklem: 480)
Grup 6: İtoprid oral
Yu ve ark (30)
PD hastaları
66
Tedavi grubu: Sanyinjiao (SP6)
Kontrol grubu: Xuanzhong, (GB39)
32
PI, RI, A/B
+
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
Liu ve ark (31)
PD hastaları
200
Akupunktur noktası grubu: Sanyinjiao (SP6)
Ağrı (VAS)
-
Ağrı (VAS)
+
İlgisiz akupunktur noktası: Xuanzhong (GB39)
Akupunktur noktası olmayan grup: bacağın lateral
kenarı, dış malleolun 3 inch yukarısı, tibianın ön çıkıntısının 1,5 inch arkası
Akupunktur yapılmayan grup
Liu, Ma
PD hastaları
501
Akupunktur noktası grubu: Sanyinjiao (SP6)
İlgisiz akupunktur noktası: Xuanzhong (GB39)
Akupunktur noktası olmayan grup: bacağın lateral
kenarı, dış malleolun 3 inch yukarısı, tibianın ön çıkıntısının 1,5 inch arkası
Akupunktur yapılmayan grup
Shen ve ark
(34)
İskemik inme
hastaları
290
Akupunktur noktası grubu: Temel akupunktur nokta- Genel semp- +
(BI,
ları- Neiguan (PC6), Shuigou (DU26), Sanyinjiao (SP6), tomlar
ek akupunktur noktaları- Jiquan (HT1), Weizhong relaps hızı)
(BL40), Chize (LU5)
Akupunktur noktası olmayan grup: yukarıda bahsedilen akupunktur noktalarının 3 mm uzağı
dokuyu uyararak kollajen lifleri deforme eder; bu da
mast hücre degranulasyonunu ortaya çıkartır. Ancak,
kollajen liflerin hasarlanırsa iğne manipulasyonuyla
lifler üzerinde bu etki oluşturulamaz; dolayısıyla akupunktur analjezisi mast hücre degranulasyonunun
azalmasına bağlı olarak azalır (38).
Analjezik etki, ratlarda Zusanli (ST36) noktasına el
akupunkturu ve elektroakupunktur arasında afferent
mekanizmada karşıtlık bazında çalışıldı. Tip I kollajenaz ya da kromolin sodyum önceden verilerek el
akupunkturunun analjezik etkisini anlamlı olarak
azalttı (p<0,05); ancak elektroakupunkturda değişiklik olmadı (p>0,05). Yukarıdaki yöntemlerle el akupunkturu ve elektroakupunkturla indüklenen mast
hücre degranulasyon hızı anlamlı olarak inhibe oldu
(p<0,05) (39). Sonuçlar, el akupunkturunda mekanik
kuvvetin alıcısı olan kollajen liflerin periferik sinyal iletiminde öneli rol oynadığını gösterdi. El akupunktur
iğnesinin uyarısıyla oluşan başlatıcı sinyal, kollajen
lifler ve mast hücre aktivasyonuyla ilişkili olabilir; bu
yolla akupunktur bilgisi santral sinir sistemine iletilir.
Ancak, elektroakupunktur iğnesiyle oluşan sinyal direkt sinirler aracılı periferik sinir reseptörlerin aktive
olmasıyla iletilir.
4.3. Bölgesel elamanların yeri- akupunktur nokta özgüllüğü. Bir çalışmada araştırıcılar 4 akupunktur noktasında: Jianshi (PC5), Ximen (PC4), Tiaoku
(ST38) ve Xiajuxu (ST39) ve çevre dokularda Ca, Fe,
Cu ve Zn’nun tipik direkt grafisini araştırmışlardı. İnsan doku örneklerinin çalışılmasında X-ışını floresans
analizi ve protonla indüklenen X-ışını emisyonu ve
sinkroton X-ışını floresans analizi doku bileşimini incelemek için uygulandı. Çalışmada akupunktur noktaları ve akupunktur noktası olmayan bölgeler arasındaki yapı farkları belirlendi. Akupunktur noktalarında
mast hücre konsantrasyonu ve mikrodamarlarda birikim daha fazlaydı. Ca, Fe, Cu ve Zn, incelenen 4
akupunktur noktasından 3’ünde akupunktur noktası
olmayan bölgelere göre anlamlı olarak yüksekti. Cu/
Fe oranı Jianshi (PC5), Tiaoku (ST38), Xiajuxu (ST39)
noktalarında benzerdi, ancak Ximen (PC4) noktasında farklıydı. Her akupunktur noktası, uzun ekseni
meridyen boyunca olan eliptik şekildeydi. Dolayısıyla, akupunktur noktalardan çevreye doğru mineral
içeriğinin azalmasının meridyen yönünde daha yavaş
olacağı farzedildi (40).
33
Didem AKÇALI
5. Akupunktur noktalarının özel reaksi
yonları ve biyofizyolojik özellikleri
Biyofiziksel özellikleri, elektrik ve sıcalık özelliklerini
inceleyen çalışmalarla akupunktur nokta özgüllüğü
çalışılmıştır. Bir çalışmada insanda akupunktur noktalarında volt-amper (V-A) özellikleri, karakteristik lineer olmayan V-A eğrisinin bu noktalarda olduğunu
gösterdi. Kontrol noktalarla karşılaştırıldığında akupunktur noktalarında sıklıkla düşük elektriksel direnç
bulunuyordu. Sağlıklı gönüllülerde, 6 yin meridyende
akupunktur noktalarında kosin analizinde ve amplitüd testinde akupunktur noktalarının sirkadyan ritme
göre vücut ısı değişiklikleriyle açık sirkadyan değişkilikler gösterdiği kaydedildi (41).
Sağlıklı 49 üniversite öğrencisi bayanda, menstrüasyonun 1. gününde ve menstrüasyondan 3 gün sonra
üç ayak yin meridyeninde uterusla ilgili akupunktur
noktalarında ve akupunktur noktası olmayan bölgelerde akupunktur noktalarındaki menstruasyona yanıt karşılaştırıldı (Tablo 2). Uterusla ilgili akupunktur
noktaları Xuehai (SP10), Diji (SP8), Zhongdu (LR6),
Sanyinjiao (SP6), Taixi (K13), Taibai (SP3), Taichong
(LR3) ve Shuiquan (KI5), uterusla ilgili olmayan akupunktur noktaları Xuanzhong (GB39) ve yakındaki
meridyen dışı nokta Xuanzhong (GB39) seçildi. Sonuçlar, menstrüasyonun 1. gününde 3. gününe göre
böbrek meridyeninin yuan kaynak noktası olan Taixi
(KI3), Sahoyin anlamlı olarak sıcaklığın düşük olduğunu gösterdi (p<0,001). Bu 2 gün arasında diğer
ölçüm noktaları ararsında fark yoktu (p>0,05) (42)
Tablo 2.
Sağlıklı 100 üniversite öğrencisi 10 gruba randomize
edildi; Zusanli (ST36), Fenglong (ST40), Chongyang
(ST42), Yinlingquan (SP9), Gongsun (SP4), Taibai
(SP3), Guangming (GB37), Qiuxu (GB40) akupunktur noktalarına 20 dakika akupunktur uygulandı ve
elekrogastrogramla akupunktur öncesi ve sonrasında
gastrik fonksiyon monitorize edildi. Sonuçlar, gastrik elektriksel alanın değişim oranında akupunktur
noktaları ve akupunktur noktası olmayan yerlerin ve
farklı meridyenlerde akupunktur noktalarının iğnelenmesinin anlamlı fark olduğunu gösterdi (p<0,05).
Zusanli (ST36), gastrik fonksiyonla ilgili en güçlü etkiyi yaptı (p<0,05) (43).
34
Pulmoner fonksiyona etkinin incelenmesi için 104
gönüllüde bilateral Taiyuan (LU9), Neiguan (PC6),
Daling (PC7) noktalarına ve akupunktur noktası olmayan yerlere kızılötesi ışınım yapıldı. Sonuçlar kızılötesi ışınımla pulmoner fonksiyon arasında 10 noktadan 6’sında korelasyon olduğunu gösterdi. Kızılötesi
ışınım düzeyi ve 1. saniye zorlu ekspitasyon hacminde ve sol Taiyuan’da (LU9) kızılötesi ışınım düzeyi ve
maksimum gönüllü ventilasyonda korelasyon bulundu (p<0,001 veya p< 0,01). Dolayısıyla sol Taiyuan’da
(LU9) kızılötesi ışınım pulmoner fonksiyonu en iyi
yansıtıyordu (44).
6. Akupunktur noktası özgüllüğüyle fonk siyonel durumun korelasyonu
Akupunktur noktaları, tanısal olarak patojen varlığını
teşhis ve hastalığı iyileştirmek için kullanılabilir. Vücudun bileşiminde değişikliklerle tanı gücü değişebilir;
bu fizyolojik olarak ‘sessiz’ ve patolojik olarak ‘aktif’
olmak şeklinde ortaya çıkar. Bir kısım araştırmacılar, iç
organlar hastalıktan etkilendiğinde akupunktur nokta duyarlılılığının potansiyel olarak dinamik fonksiyonel değişikliklere yol açarak akupunktur nokta özgüllüğünü yansıttığını göstermişlerdir (45).
Ratlarda intragastrik mukoz membrana hardal yağı
verilmesi, histolojik incelemeye göre intragastrik mukozada ödem ve kan damarlarında dilatasyonla ve
endogastrik kaplamada ülserasyonla gösterilen masif
mukoz inflamasyona yol açar. İntragastrik mukozaya
hardal yağı verilen 7 ratta da, karın cildinin tamamında, özellikle orta hat çevresinde karın üst ve altında
ve sırtın ortasında, birkaç tane de uylukta ve kasıkta
küçük mavi noktalar ortaya çıktı. Mavi noktaların sayısı ve dağılımı ratlar arasında oldukça farklıydı. Noktalar enjeksiyondan 20 dk sonra belirmeye başladı ve
50 dakikada çoğu nokta görülüyordu. Noktalar 1-3
mm çapta, oldukça küçüktü. Ancak, bazı noktalar
daha uzun ve 3-6 mm uzunluğundaydı. Aksine, 4
kontrol ratın 2’sinde intragastrik mukoz membrana
serum fizyolojik enjeksiyonu sonrasında ciltte renk
değişikliği olmadı. Kalan 2 kontrol ratta sadece karın
ortasında 3-5 küçük mavi nokta belirdi; bu ratlarda
karın cildine sınırlı ekstravazasyon abdominal cerrahi
insizyona bağlı olabileceği düşünüldü. Mavi noktaların ciltte dağılımı gastrik segmental innervasyona
uyuyor diye spekulasyon yapılabilir (46).
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
Tablo 2: Çin’de akupunktur nokta özgüllüğüyle ilgili biyolojik temelli çalışmalar
Çalışma
Uygulanan
Örneklem
büyüklüğü
Gruplar
Birincil gösterge
Sonuçlar
She ve ark
(42)
Sağlıklı
kadınlar
49
Xuehai (SP10), Dij, (SP8), Zhongdu
(LR6), Sanyinjiao (SP6), Taixi (KI3),
Taibai (SP3), Taichong (LR3), Shuiquan (KI5), Xuanzhong (GB39),
akupunktur noktası olmayan:
Menstruasyonun 1. Taixi’nin (KI 3) menstruasyona
gününde ve mens- özel yanıtı var
truasyon bittikten 3
gün sonra akupunktur noktası olan ve
olmayan yerlerde cilt
sıcaklığı
Chen ve
ark (43)
Sağlıklı
öğrenciler
100
Zusanli (ST36), Fenglong (ST40), Ortalama
Chongyang (ST42), Yinlingquan elektriksel
(SP9), Gongsun (SP4), Taibai (SP3), değişiklik
Guangming (GB37), Qiuxu (GB40)
ve akupunktur noktası olmayan: tibia kenarında yatay olarak
Zusanli’nin (ST36) 1-2 cm laterali
Deng ve
ark (44)
Gönüllüler
104
Bilateral Taiyuan (LU9), Neiguan FEV1, MVV
(PC6), Daling (PC7), akupunktur
noktası olmayan 1: Taiyuan (LU9)
ve Daling’in (PC7) orta noktası;
akupunktur noktası olmayan 2:
Neiguan (PC6) lateralinde kalan
perikard ve akciğer meridyenleri
ortasında
Liu ve ark
(49)
Koroner
arter hastalığı olan
hastalar
50
Bilateral Taiyuan (LU9), Shenmen 1,5-16µm aralığında Shenmen (HT7) ve Daling
(HT7), Daling (PC7)
kızılötesi radyasyonun (PC7) miyokard iskemiside patolojik durumu yansıtır
belirlenmesi
Sağlıklı
Lai ve ark
(50), Zhang gönüllüler
ve ark (51),
Huang ve
ark (52)
36
Waiguan (TE5); sham TE5 iğnelem; PET-CT veya fMRI ile
yanıtların
açık olasebo TE5 iğneleme; aku- serebral
punktur noktası olmayan: Waigu- alınması
an (TE5) düzeyinde elin Shaoyang
Üçlü ısıtıcı meridyeniyle elin Taiyan
ince barsak meridyeninin orta noktası
Waiguan (TE5) kulak bozukluklarında,
kardiyovasküler
hastalıkalrda, üst ekstremite
paralizisi ve kan basıncında
dalgalanmalar
Huang ve
ark. (53,
54)
İskemik
inme
hastaları
55
Waiguan (TE5) iğneleme grubu, PET-CT veya fMRI ile
Waiguan (TE5) sham iğneleme serebral
yanıtların
grubu, sham nokta sham iğneleme alınması
durumu ve iğnelenmeyen grup
Waiguan (TE5) sağlıklı hemisferde motor hareket ve görmeyle ilişkili serebral bölgelerde ve etkilenen hemisferde
limbik sistemi özel olarak aktive eder; iskemik inmeli hastalarda motor hareketle ilişkili
beyin bölgesini, etkilenen hemisferin duygu ve bilişle ilgili
bölgelerini belirgin olarak deaktive eder.
Zeng ve
ark (56)
FD hastaları
20
Mide meridyenindeki akupunktur Serebral glukometa- Homeostatik afferent ağın
noktaları. Liangqui (ST34), Feng- bolizma değişir; PET- modulasyonunda insula, ACC
long (ST40) ve Chongyang (ST42); CT ile incelenir
ve hipotalamus dahil daha
çarpıcı modulasyon FD hastalarında mideye özel akuAkupunktur noktası olmayanlar:
punkturun özel mekanizması
(1)Deltoid kasının insersiyosunun
olabilir
deltoid ve biseps kasları birleşiminde kolun medyalinde; (2) Dirsek
ucu ve aksillanın orta noktası; (3)
Ulnar tarafta humerusun medyal
epikondiliyle ulnar tarafta el bileğinin orta noktası; (4) tibia kenarında yatay olarak Zusanli’nin (ST36)
1-2 cm laterali
gastrik Gastrik fonksiyona Zusanli
aktivitede (ST36) etkisi fazla. Mide ve
dalak meridyeni mideyle yakın
ilişkidedir
Sol Taiyuan (LU9) pulmoner
fonksiyonu yansıtabilir
35
Didem AKÇALI
Akut gastrik mukozal hasar (AGMI) ratta modellendi ve tüyler traş edildikten sonra tüm vücut cildinde
plazmadan ekstravaze olan Evans mavisi (EB) noktalarına bakıldı. Ekstravaze EB noktaları dağılımı: %47,5
Geshu (BL17), %58,82 Jizhong (GV6), %88,23 Pishu
(BL20), %82,35 Weishu (BL21), %17,64 Zhongwan
(CV12) ve %5,88 Shangwan (CV13) şeklindeydi. EB
noktalarının plazma ekstravazasyonu nadiren normal
kontrol ratlarda da gözlendi ve %0,9 serum fizyolojik
verilen ratlarda az sayıdaydı. Model ve normal kontrol gruplarında ve model ve serum fizyolojik gruplarında ekstravaze EB nokta sayısında anlamlı fark vardı
(p<0,01, p<0,05). Ekstravaze EB nokta sayısı gastrik
mukoza hasarı fazına bağlıydı ve AGMI’nin doğal tamiri ile yavaş yavaş kayboluyordu (47).
Koroner arter hastalığı olan 31 hasta ve sağlıklı kişilerde sol Neiguan’ın (PC6) kızılötesi ışınımı karşılaştırıldığında 1,5-3,3 µm, 10,7-12,5 µm ve 14,115,9 µm dalga boyunda anlamlı farklar kaydedildi
(p<0,01) (48). Başka bir çalışmada 47 sağlıklı kişi ve
50 koroner arter hastasında elin yin meridyenlerinde
yuan-kaynak akupunktur noktasının kızılötesi ışınımı 1,5-16 µm aralığında karşılaştırıldı. Spektral şekil
analizi ve kızıl ötesi şiddeti karşılaştırıldığında sağlıklı
gönüllülerde aynı bilateral akupunktur noktasının her
iki yanında kızıl ötesi şiddetinde anlamlı fark yoktu
(p>0,05).; ancak koroner arter hastalarında Daling
(PC7) ve Shenmen (HT7) noktalarında kızıl ötesi ışınımda anlamlı fark kaydedildi (p<0,05) (49).
7. Akupunktur noktası özgüllüğünün
nörogörüntülenmesi
Bir çalışmada sağlıklı gönüllülere, sağ elde Waiguan
(TE5) iğnelendikten sonra serebral yanıtların değerlendirildiği 2 nörogörüntüleme deneyi uygulandı.
Çalışmanın birinci kısımda Waiguan’ın (TE5) gerçek,
sham ve açık plasebo iğnelenmesinin pozitron emisyon tomografisi (PET) ile beyin bölgelerinde metabolik değişiklikler incelendi. Bu çalışmada, sham akupunkturla karşılaştırıldığında gerçek akupunkturda
sol temporal lobda (Broadmann 42, BA42), insula
(BA13) ve serebellumun aktive olduğu kaydedildi.
Plasebo iğnelemeyle karşılaştırıldığında gerçek akupunktur ile her iki parietal lobda, oksipital lobda ve
kuneusta BA 13, 7, 42 aktivasyon gözlendi. Serebral
glukoz metabolizması plaseboyla karşılaştırıldığında
36
sham akupunktur grubunda özellikle primer ve sekonder motor kortekste (BA4, BA6) ve assosiyatif
görme korteksinde (BA19) değişti (50, 51). Çalışmanın ikinci kısmında Waiguan’ın (TE5) gerçek, sham
ve plasebo iğneleme sonrasında fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) ile rejyonel serebral
aktivasyonu çalışıldı. Sonuçlar sham iğnelemeyle karşılaştırıldığında gerçek iğnelemenin superior frontal
girusu (BA8) ve serebellumu aktive ettiği gösterildi.
Sham noktayla karşılaştırıldığında gerçek iğneleme
sağ pariyetal lobu, serbellumu ve sağ inferior semilunar lobu aktive etti (52). Bu sonuçlar, Waiguan’da
(TE5) gerçek iğnelemeye beyin yanıtının sham yerlere uygulama ya da gerçek akupunktur noktalarına
sham iğnelemeden anlamlı olarak farklı olduğunu
gösterdi. İnsula dürtüsel ve agresif davranışı ve temporal lob da işitsel fonksiyonları düzenler. Parietal lob
vücudun karşı tarafından duyuları alır ve yazma ve
üst ekstremitenin hareketi gibi aktivitelerde superior
frontal girus rol oynar. Serebellum, gövde kaslarının
hareketini düzenler; denge ve postur sağlanmasında önemli rol oynar. Bu ilk sonuçlar kulak fonksiyon
bozukluklarında, kardiyovasküler hastalıklarda, üst
ekstremite paralizilerinde ve kan basıncı sorunlarında
tedavide Waiguan (TE5) için kanıt oluşturur.
Bir çalışmada, sağ hemisferinde hasar olan 43 iskemik
inme hastası, Waiguan (TE5) iğneleme grubu, sham
iğneleme grubu, sham nokta iğneleme grubu, sham
nokta sham iğneleme grubu ve iğnelenmeyen grup
olarak randomize edildi. İğneleme sırasında serebral
fonksiyonu belirlemek için PET kullanıldı. İğnelenmeyen grupla karşılaştırıldığında akupunktur noktası
iğneleme grubunda BA30’da aktivasyon kadedildi.
Sham noktanın sham iğnelenmesi BA6’da deaktivasyon yaptı. Akupunktur noktasının sham iğnelenmesiyle karşılaştırıldığında TE5’in iğnelenmesi BA13, 19
ve 47’yi aktive etti. Sham noktanın iğnelenmesiyle
kıyaslandığında akupunktur noktasının iğnelenmesi BA9’da deaktivasyona neden oldu (53). Tipik sağ
taraflı hemiplejisi olan 12 iskemik inme hastasında
yapılan çalışmada, hastalar 2 gruba randomize edildi: bir gruba sham iğneleme ve sağlıklı ekstremiteye
Waiguan (TE5) uygulandı; diğer gruba sham noktaya
sham ve gerçek iğneleme yapıldı. TE5’te sham iğnelemeyle karşılaştırıldığında TE5’in gerçek iğnlenmesi
BA4, 6, 24 ve 32 alanlarını deaktive etti. Ek olarak
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
sham noktayla karşılaştırıldığında TE5’in iğnelenmesi bilateral hipotalamusu deaktive etti (54). Genelde
inme hastalarında TE5, sağlıklı hemisferde ve etkilenen hemisferin limbik sisteminde motor hareket ve
görmeyle ilişkili serebral bölgeleri aktive etti; etkilenen hemisferin de motor hareket ilişkili serebral bölge, duygu alanı ve bilişsel bölgeyi deaktive etti. Bu,
iskemik inme hastalarının klinik tedavisinde anahtar
mekanizma gibi görünmektedir.
Migreni olan 6 hasta, shaoyang merdyeninde Fengchi (GB20), Waiguan (TE5) ve Yanglingquan (GB34)
noktalarına akupunkturla tedavi edildi. taramada PET
ve istatisitiksel Parametrik Haritalama yazılımı 2 veri
analizinde ve sağlıklı beyin fonksiyonel görüntülemesiyle karşılaştırmada ve migren hastalarında atak
öncesi ve sonrası beyin glukoz metabolizmasında
değişikliklerin araştırılmasında kullanıldı. Sonuçlar,
akupunkturdan sonra, beyinde eksite olan beyin sapı
ve insula gibi alanların belirgin olarak azaldığını ve
glikoz metabolizması düşük beyin alanlarının sağ
temporal lobdan her iki temporal loba değiştiğini
gösterdi (p<0,005). Pons, insula ve anterior frontal
girus gibi alanlar kronik migrende shaoyang meridyeninde akupunkturun indüklemesiyle analjeziklerin
olası hedef bölgesidir. Bilateral temporal loblarda
metabolizmanın azalması, olasılıkla shaoyang meridyeninde akupunkturun migren tedavisinde etkisini
göstermektedir (55).
Nörogörüntüleme çalışmaları, akupunktur noktası
olmayan bölgelerle karşılaştırıldığında akupunktur
noktalarının FD hastalarında beyin fonksiyonlarına
daha geniş etkisi olduğunu ve akupunktur nokta
özgüllüğünün santral sinir sistemiyle düzenlendiğini
gösterdi. Bir çalışmada FD olan 40 hasta ve 20 sağlıklı gönüllüde PET- bilgisayarlı tomografi (BT) uygulandı. Sonuç, sağlıklı gönüllülerle karşılaştırıldığında
FD hastalarında bilateral insula, anterior singulat
korteks (ACC), orta singulat kortex (MCC), cerebellum, talamus, prefrontal girus, postsantral girus, orta
temporal girus, superior temporal girus, putamen,
sağ parahipokampal girus, klaustrum ve sol prekuneusta glikoz metabolizma düzeyleri daha yüksekti
(p<0,001). ACC, insula, MCC ve serebellumda sinyal
artışı semptom indeksinin dispepsi skorlarıyla pozitif
(p<0,01) ve NDI skorlarıyla negatif koreleydi (p<0,01).
Dolayısıyla, ACC, insula, talamus, MCC ve serbellum
FD şiddetiyle yakından ilişkilidir (57). Bir başka çalışmada, 20 FD hastası akupunktur ya da sham akupunktur alacak şekilde randomize edildi; tedaviden
önce ve sonra PET-CT ile incelendi. Tedavi etkinliği
için NDI ve SID kullanıldı. Akupunktur, mide meridyenindeki noktalar uygulandı: Linagqiu (ST34), Zusanli
(ST36), Fenglong (ST40) ve Chongyang (ST42) idi.
Sham akupunktur, yukarıdaki FD klinik deneyindeki
gibi akupunktur noktası olmayan 4 bölgeye uygulandı.Sonuçlara göre, akupunktur ve sham akupunktur
beyinde farklı yanıtlar ortaya çıkarttı. Akupunktur
grubunda, tedavi sonrasında beyin sapı, ACC, insula, talamus ve hipotalamusta deaktivasyon SID skorunun düşmesi ve NDI skorunun artmasıyla ilişkiliydi
(p<0,05, düzeltilmiş). Sham akupunktur grubunda,
beyin sapı ve talamustaki deaktivasyon NDI skorunda
artışla korleydi (p<0,1, düzeltilmiş) (56).
8. Akupunktur noktası özgüllüğünün
metabolomik çalışması
FD olan hastalarda, tedavi sonrasında mide meridyenine özel noktalarda, mide meridyeninin özel olmayan noktalarında, safra kesesi meridyeni noktalarında ve akupunktur noktası olmayan yerlerde 1H
nükleer manyetik rezonans (NMR) spektroskopiyle
plazma metabolitlerinin ölçüldüğü bir çalışmada yapıldı. Akupunktur ve diğer noktaların seçimi yukarıda
FD çalışmasındaki gibiydi. FD hastalarında, latent biomarkerlar plazma fosfatidilkolin ve lösin/izolösin, NDI
skorlarıyla ilişkiliydi. Akupunktur noktaları, akupunktur noktası olmayan yerlere göre anahtar metabolik
maddeleri düzenlemekte daha etkiliydi ve hastalıkla
ilişkili meridyene ait özel akupunktur noktaları (mide
meridyeni), özel olmayan akupunktur noktaları, başka meridyene ait özel noktalar (safra kesesi meridyeni) ve akupunktur noktası olmayanlardan üstündü
(58, 59). Metabolik terimlerle, sonuç akupunktur
noktalarının regulator etkiler için güçlü, hedefe yönelik düzenleyici etkisi olduğu, ancak akupunktur
noktası olmayan yerlerin daha zayıf etki ve daha dar
düzenleyici kapsama sahip olduğudur.
9. Tartışma
Kritik teorik yapıya göre, akupunktur nokta özgüllüğü klinikte akupunktur nokta seçiminde çok önem37
Didem AKÇALI
lidir ve klinik etkide, biyolojik yapıda ve biyofizik
özellik arz eder. Klinik etkinin özgüllüğü, akupunktur
nokta özgüllüğüne bağlıdır ve dolayısıyla Çin’de ve
deniz aşırı yerlerde tartışılmaktadır. Akupunktur nokta özgüllüğü belirtilen aralıkta ve tedavi etkinliğinde
gerçek akupunktur noktaları ve akupunktur noktası
olmayanlarda farklara odaklanır. Akupunktur noktası olan ve olmayanlarda farklı akupunktur nokatları
ve meridyen tropizmine bakılmıştır. Böylelikle, temel
araştırmalarla aynı meridyene ait akupunktur noktalarının farklı etkileri incelenmiştir. Özellikleriyle bir
meridyendeki akupunktur noktaları ilişkili oldukları
organla ilgili farklı etkiler ortaya çıkartabilirler. Farklı
klinik durumlarda, doktorlar meridyen, bölgesel ya
da visseral farklılıkları değerlendirip ilgili bölgedeki
akupunktur terminalleriyle ilgili veya özel tedavi etkileri olan akupunktur noktalarını dikkatlice seçerler.
Merdiyenlerin gidişi ve akupunktur noktalarının özellikleri dikkate alındığında akupunktur klinik tedavilerde etkilidir. Ancak, Çin kaynaklı olmayan çalışmalarda akupunktur noktası dışında vücüdün her yerinde
tedavi etkisi olabileceğinden akupunktur nokta özgüllüğü olmadığı belirtilmişti. Bu hipoteze göre, akupunktur noktası olmayan noktalar da uyarıldıklarında
akupunktur noktalarındakiyle aynı tedavi etkinliğini
gösterir.
Son yıllarda Çin dışı klinik ve deneysel çalışmalarda akupunktur nokta özgüllüğü önem kazanmış ve
karışık sonuçlar elde edilmiştir. Akupunktur nokta
özgüllüğünün incelendiği bir ssitematik derlemede
1998-2009 arsındaki 12 çalışmanın 6’sı akupunktur
noktalarını pozitif göstermiş, kalan 6 çalışma, akupunktur noktalarının varlığını kanıtlayamamış ve klasik akupunkturun sham akupunkturdan farklı olmadığını bildirmişlerdir (60). Çin’den akupunktur nokta
özgüllüğüyle ilgili pozitif çalışmaların diğer ülkelerden
fazla olması tartışmasızdır. Çin ve denizaşırı ülkelerde
çalışmalarda farklı yanıtlara güvenmek taraf tutma ve
çalışmanın kalitesi incelenmeden zordur.
9.1. Kontrollerin Hazırlanması. Yazarların görüşüne göre, akupunktur noktaları etkilerini 3 yolla gösterirler: akupunktur noktalarının esas fonksiyonu ve
endikasyonları, doktor- hasta ilişkisi gibi plasebo etkiler, hastaların beklentileri.
38
Akupunktur nokta özgüllüğü incelenirken akupunktur noktaları ve ilgili meridyenler değerlendirilmelidir.
Dolayısıyla mevcut klinik etkilerin tam analizi şu 3
düzeyde yapılmalıdır: akupunktur noktasına karşılık
akupunktur noktası olmayan nokta, farklı merdiyenlerdeki aynı etkiyi gösteren farklı akupunktur noktaları, bir meridyendeki farklı akupunktur noktaları.
Günümüzde akupunktur nokta özgüllüğüyle ilgili çalışmalar 3 gruba ayrılır: akupunktur noktası olmayan,
minimal akupunktur (yüzeysel iğneleme); plasebo
iğneleme (invazif olmayan iğneleme). Aynı merdiyendeki akupunktur noktalarının ve farklı merdiyenlerdeki aynı etkiyi gösteren farklı akupunktur noktaları
karşılaştırılması nadirdir.
Minimal akupunktur akupunktur nokta özgüllüğü
çalışmalarında sıklıkla kullanılsa da, kontrol olarak
kullanılıp kullanılamayacağı sorgulanmalıdır. Minimal
akupunkturun uzun bir geçmişi vardır ve iğnelerin
epidermis, dermis veya subkutan dokuya sınırlı yerleştirilmesidir. Akupunktur teorisine göre, minimal
akupunktur 12 meridyen sistemine göre kesin ayrımı olan etkisini kutanöz bölgede gösterir (pi bu).
Bazı çalışmalar, kutanöz bölgeyi uyarmanın özel tedavi etkileri yapabileceğini bildirmiştir (12, 61, 62).
Bazı temel çalışmalar, gerçek akupunktur ve minimal
akupunkturun minimal akupunkturun klinik etkisinin objektif kanıtı olan duyusal afferentlerin aktivasyonu etkisini göstermiştir (63-66). Ancak, minimal
akupunkturun kardiyovasküler yanıtı üzerine yapılan
çalışmada, bazı araştırmacılar geçerli bir kontrol yöntemi olarak kullanmışlardır (67). Bu çalışmaların incelenmesi aşağıdaki soruların yanıtlanmasında önemlidir. Minimal akupunktur kontrol grubunda düzgün
uygulandı mı? Minimal akupunktur ve hastalığın tedavisi ve uyarılan vücut bölümü arasında korelasyon
var mıdır? Ancak, minimal akupunktura akupunktur
nokta özgüllüğü çalışmalarındaki diğer kontrol yöntemlerinin yanında öncelik verilemez.
9.2. Çalışmanın Amacı. Sağlıklı gönüllülerde akupunktur nokta özgüllüğüyle ilgili çalışmalar, özellikle
deniz aşırı nörogörüntülemeyle yapılmıştır (11, 15,
68-70). Akupunktur noktalarının durumu ve özgüllüğü arasındaki korelasyonla ilgili çalışmalar şunları
göstermiştir: Akupunktur noktaları, normal fizyolojik
koşullarda genellikle ‘sessizdir’; ancak patolojik du-
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
rumda göreceli olarak ‘duyarlıdır’ (71). Patojenlerin
geçişinde, belirgin sendromlarda, düzenleyici organlarda ve yin ve yang dengelemede akupunktur, fizyolojik durumda değil patolojik durumlarda terapötik
etkilidir. Sonuç olarak, fizyolojik durumdaki akupunktur çalışmalarında patolojik durumlarda olmayan kısıtlılıklar vardır.
Akupunkturun ağrı tedavisinde sık kullanıldığı bilinmektedir; migrende (6, 12, 26, 61, 72), fibromiyaljide (62, 75-77), osteoartritte (1, 78, 79) ve diğer ağrılı hastalıklarda akupunktur nokta özgüllüğüyle ilgili
pek çok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmaların sonuçları
karmaşıktır. Ağrı bireysel değişkenliği olan, objektif
olmayan bir duyudur; çalışmada yanlılığa neden olabilir. Bazı çalışmalar, akupunktur ağrı çalışmalarında
güvenilmez sonuçlarının yanıtların ölçümlerinde değişkenliği bildirmişlerdir (80).
Migren ve FD hastalarında etkilenen merdiyende
iğnelenen akupunktur noktaları, etkilenmeyen meridyenlere akupunktur uygulaması ve akupunktur
noktası olmayan yerlere uygulamaların yapıldığı çalışmalar yapılmıştır. Sonuçlara göre, FD hastalarında, ilk
4 haftada akupunktur grubunda tedavi etkisi en yüksekti. 8. haftada ve etkilenen meridyende (mide meridyeni) diğer meridyenlerde (safra kesesi meridyeni)
uygulama yapılan hastalardan daha iyi yanıt alındı.
Dahası, akupunktur noktalarının etkilenen meridyende (mide meridyeni) iğnlenmesi, o meridyende akupunktur noktası olmayan yerlerin iğnelenmesine göre
daha etkiliydi (29). Migrende esas sonuç, 8. haftada
akupunktur grubunun akupunktur noktası olmayan
gruba göre daha iyi tedavi olduğuydu. Akupunktur
grubunda, 16. haftada etkilenen meridyende (Shaoyang meridyeni), diğer meridyene (mide meridyeni) göre tedavi etkisi daha iyiydi. Ek olarak, etkilenen
meridyende (Shaoyang meridyeni), özel akupunktur
noktaları akupunktur noktası olmayan yerlere göre
daha duyarlıydı (72). Buna göre, akupunktur noktalarının özgüllüğü ve etki edecekleri zaman hastalık
türüne göre değişiyordu.
Dahası, lokal tedavilerde kullanılan A-shi noktaları sıklıkla ağrı tedavisinde kabul görmüştür. Ancak,
A-shi noktaları, klasik akupunktur teorisine göre klasik akupunktur noktaları değildir ve hastalığı iyileştiremezler. Dolayısıyla, akupunktur nokta özgüllüğü
hastalığın kendisinden de etkilenir. Ancak, bu etkinin
nasıl olduğunu anlamak için yeni çalışmalar gereklidir.
9.3. Klinik Çalışmaların Planlanması. Akupunkturda Çin ve diğer ülkelerde 2 tip klinik RKÇ yapılmaktadır- yarar ve etkinlik çalışmaları. Bu 2 çalışma
tipinde amaç ve yapılanlar oldukça farklıdır. ‘Yarar’
özel uygulamanın kontrollü ortamda faydalı olup olmadığını inceler. Yarar çalışması, çalışmanın kontrollü
deney ortamında açıklayıcı tipte bir çalışmadır. Yarar
çalışması, tedavinin etki sebebine yoğunlaşır; örneğin plaseboyla karşılaştırır. ‘Etkinlik’ tedavinin rutin
koşullara benzer durumda etkili olup olmadığıyla
ilgilenir ve daha pragmatik bir yaklaşım sağlar (81,
82). Çin’de akupunktur nokta özgüllüğü çalışmaları, her zaman akupunktur noktaları ve akupunktur
noktası olmayan noktaların güçlü hipotezlerle ve katı
uygunluk kriterleriyle uygulanan yarar çalışmalarıdır
(26, 29-32, 72). Ancak, diğer ülkelerde araştırmacılar
rutin tedavi ve sham akupunkturu karşılaştıran etkinlik çalışmalarıdır (83).
Yarar ve etkinlik çalışmalarının amaçlarına, girişime
göre, tedavi prensibi değişir. Kural olarak yarar çalışmasında tedavi protokolü sıklıkla standart veya yarı
standart yöntemler ve her katılımcının aynı akupunktur nokta tedavisi veya özel semptomlarına yönelik
ek noktalar ile yapılır. Etkinlik çalışmasında, klinik çalışma ardından daha gerçekçi sonuçlar elde edilir ve
genellikle akupunkturistin bireye yönelik tek tedavi
uygulayabileceği daha esnek bir tedavi protokolune
sahiptir (81, 83). Çin’de çalışmalar standart tedavilerle yapılan çalışmalar (26, 29, 31, 72) yarı standard
tedavilere (6, 34) göre daha azdır. Deniz aşırı ülkelerde her iki çalışma tipi de kullanılır (84, 85) ve birkaç
deniz aşırı çalışmada bireysel tedaviler uygulanmıştır
(86).
Bu çalışma, akupunktur nokta özgüllüğünün güvenilirliği ile ilgili olduğundan, yarar çalışmasının düzeni
önemlidir. Girişim olarak, standart tedavi, eşlik eden
faktörleri elemek için iyidir ve sonucun güvenilirliğini
destekler. Standart tedavi, bir sendrom farklılaşmasınyla başa çıkmakta zayıf olsa da, Geleneksel Çin
Tıbbıyla (TCM) uyumsuz değildir, çünkü akupunktur
tedavisi meridyen farklılığını esas, bölgesel farklılığı
39
Didem AKÇALI
önemli ve visseral farklılığı ek olarak alır (87). Bu standart tedavi protokolü, gelişigüzel planlanan özellikler
değildir; hastalığın özelliklerine dayanır; bu da akupunktur noktalarının neden kullanılması gerektiğini
ortaya koyar. Örneğin, migren Shaoyang meridyeninin hastalığıdır; Shaoyang meridyenindeki akupunktur noktaları tedavide ilk seçenektir. FD, visseral organlarla ilgilidir; böylece tedavi protokolu merdiyen
farklılaşmasını değil visseral bakışla tedavi edilir; uygulama alarm ve transport (Fu ve Mu) noktaları veya
diğer mide meridyen noktalarına yapılır.
Akupunktur nokta özgüllüğü ve sendromların ayırdedilmesi, klinik akupunktur tedavisinde esastır.
Akupunktur nokta seçimi sendroma göre çeşitli akupunktur noktalarının etkilerine göre yapılır. Yukarıda
belirtildiği gibi, akupunktur nokta seçimi, meridyen
farklılaşması, bölgesel farklılıklar ve visseral farklılaşmayla ilişkilidir. Birincisi, merdiyen farklılaşması, noktaların meridyenle yürüyen etkisini ve akupunktur
tedavisinde visseral farklılaşmayı yansıtır. İkincisi, eski
literatürde belirtildiği gibi, bölgesel farklılaşma noktaların lokal etkisini yansıtır: ‘nokta yeri hastalıklarda endikedir’. Visseral farklılaşma, akupunktur noktalarının visseral özgüllüğünün back-shu, front-mu,
lower-he ve kaynak-yuan noktaları gibi organlara
özgül noktaları yansıtır. Dahası, ampirik kabul edilen
bazı akupunktur noktaları bazı hastalıklarda etkilidir.
Tipik örnekler burada gebelikte yanlış fetal pozisyon
için Zhiyin (BL67), hemoroid için Chengshan (GB57)
ve mide ağrısı için Lianqiu’dur (ST40).
9.4. Akupunktur Nokta Özgüllüğünü Etkileyen
Faktörler
9.4.1. Manipulasyon Teknikleri. Yukarıda belirtildiği gibi, iğnenin manipulasyonu, akupunktur noktalarının tedavi etkisinde en önemli faktörlerden biridir;
derinlik, şiddet ve süreyle (akupunktur tedavisi) ilgilidir. Pek çok çalışmada, akupunkturda farklı derinliklerin santral sinir sisteminde farklı etkiler ve farklı
klinik sonuçlar ortaya çıkartabildiğini göstermiştir;
akupunktur şiddeti etkide önemlidir (88-95). Etkin
tedavide de qi (iğne hissinin ortaya çıkması), önemli
bir faktördür ve hem derinlik hem de şiddeti içerir.
Klasik akupunktur teorisinde de qi tedavi etkisinin ortaya çıkması için ön şarttır. De qi, nahoşluk, uyuşma,
40
gerginlik ve ağırlık hissi gibidir; varsa, iğneledikten
sonra klasik meridyen yolu ve kollateraller boyunca
ilerleyebilir. De qi, akupunktur sırasında olan ağrıdan
tamamen farklıdır. Bazı fMRI çalışmalarında beynin
akupunktura yanıtının iğneleme hissi ortaya çıkan ve
sadece ağrı duyusu olan kişilerde farklı olduğu gösterilmiştir (96, 97).
Günümüzde, akupunkturla tedavi süresi Çin’de ve
deniz aşırı ülkelerde farklıdır. Çin’de hastalar, kültürel
fark ve tedavi beklentisi nedeniyle haftada 3-5 kez
tedavi almak isterler. Deniz aşırı hastalar, haftada
1-2 kez tedavi olmayı tercih ederler (4, 12, 66). Akupunkturun birikici ve devamlı etkisi haftalık sık iğnelemeyle ilişkilidir. Ancak, şimdiye kadar akupunktur
tedavisinin tedavi sıklığı araştırılmamıştır.
Akupunkturda doz-etki ilişkisi 3 ana faktörle ilişkilidirderinlik, şiddet ve zaman aralığı. Bazı bilim adamları
parametreler ve akupunktur özgüllüğüyle ilgili tanımlayıcı çalışmalar yapmıştır. Önce, orta serebral arterde
iskemi olan ratlarda akupunktur noktalarının tedavi
etkisinin akupunktur noktası olmayan yerlerden daha
başarılı olduğu gösterildi; ratlar farklı araştırıcılar tarafından farklı uyarı parametreleriyle çalışılıyordu
(frekans ve süre). Bu yolla, araştırıcılar akupunktur
noktaları için ideal uyarıyı buldular (98). Bu çalışma,
akupunktur çalışma prensiplerinin akupunktur nokta
özgüllüğüyle ilişkili olduğunu göstermiştir. Bu alanlara akupunktur nokta özgüllüğü için en iyi uyarı yöntemleri araştırılmıştır; Bu parametreler akupunktur
nokta özgüllüğü ile mi ilgilidir ve bunların özgüllüğe
tam etkisi nedir?
Akupunktur, akupunktur noktalarının tedavisi ciddi
klinik durumları etkilediğinden yüksek klinik beceri
gerektirir: akupunktur nokta seçimi, kaldırma, itme
ve döndürme uygulamaları; iğneleme derinliği. Frekans ve şiddet göreceli olarak sabitlenebilse de, yine
de uygulayıcıların noktaları uygun seçmesi ve elektroakupunktur uygulamadan önce iğneleme yapması
gereklidir. Ancak, hiç bir sistematik derlemede akupunktiristin klinik becerisinin akupunkturun klinik
yanıtına etkisi çalışılmamıştır. Akupunktur nokta özgüllüğüyle ilgili Çin’de ve Çin dışı çalışmalarda elde
edilen sonuçlardaki farklar profesyonel deneyim farkı
ve eğitim düzeyiyle etkilenmiş olabilir (60, 99).
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
9.4.2. Akupunktur Noktalarının Birlikte Kullanımı. Akupunktur noktalarının birlikte kullanımı,
akupunkturda önemli bir konudur. Klasik akupunktur teorisinde, back-shu ve front-mu noktalarının birlikte kullanılması ve kaynak ve bağlantı noktalarının ve 8 meridyenin konfluens (kavşak) noktaları
klinisyenlerin nokta seçimini yönlendirir. Uygun akupunktur noktalarının birlikte kullanılmasıyla sinerjistik
etki elde edileceği çalışmalarda gösterilmiştir.
9.5. Yayın Önyargısı. İlginç olarak Çin’de yapılan
pek çok akupunktur noktası özgüllüğü araştırması
etkinliğe dair olumlu sonuçlanmamıştır. Batılı araştırmacılar arasında akupunktur nokta özgüllüğüyle ilgili
uzlaşma yoktur. Bazı araştırmacıların kişisel olarak pozitif sonuçlar yazmaya eğilimi olduğu reddedilemez.
Ancak, bu fenomen araştırmacının temelini yansıtır;
örneğin akupunktur noktası özgüllüğü etkisiyle ilgili
temel inancı olması, akupunktur tedavisine güvenmesi, kişilerin uyumu ve bazı sosyal faktörler. Diğer
yandan yayın önyargısı, kontrollerin planlanması, çalışmanın tipi ve klinik çalışmaların çalışma düzeni gibi
sebeplere bağlı olabilir.
10. Sonuçlar
Akupunktur noktası özgüllüğüyle ilgili araştırmalar
akupunktur teorisini zenginleştirmek ve geliştirmek
için özellikle anlamlıdır ve pratiğin klinik tedavi edici
değerinin artırılması için de eğitici yönden değerlidir.
Günümüzde Çin’de bu konuda yapılan çalışmalar
akupunktur nokta özgüllüğünü ve temel prensiplerini kanıtlamıştır, ancak akupunktur nokta özgüllüğünü araştırmak için genomik, epigenetik ve moleküler
görüntüleme ve ilgili modern teknolojinin tam olarak
kullanılması gereklidir. Akupunktur noktası özgüllüğünün dünyada yoğun, sistemli ve tam anlamıyla
uygulanması için çok düzeyli araştırmalar yönetilmesi gereklidir. Akupunktur nokta kombinasyonlarının,
iğneleme tekniklerinin ve akupunktur nokta özgüllüğüyle ki oluşmasının altta yatan mekanizmalarının
etkisini anlamak için akupunkturun bilimsel yapısını
genişletmek gereklidir.
Ek olarak, akupunktur noktası özgüllüğü akupunktur çalışmalarında uluslararası ilgi çekmiştir ve çoğu
yenilikçi üniversitede araştırma ekipleri bu alanda
çalışmaktadır. Uluslararası araştırma ekiplerinde fark-
lı disiplinlerden işbirliği ve iletişim güvenilir bilimsel
dil ve akupunkturun gelişimi için kaynakların entegre
edilmesinde yararlı olacaktır.
[1] B. M. Berman, L. Lao, P. Langenberg, W. L. Lee, A. M. K. Gilpin, and M. C.
Hochberg, “Effectiveness of acupuncture as adjunctive therapy in osteoarthritis
of the knee. A randomized, controlled trial,” Annals of Internal Medicine, vol.
141, no. 12, pp. 901–910, 2004.
[2] K. Linde, G. Allais, B. Brinkhaus, E. Manheimer, A. Vickers, and A. R. White,
“Acupuncture for migraine prophylaxis,” Cochrane Database of Systematic Reviews, no. 1, Article ID CD001218, 2009.
[3] A. Lee and L. T. Fan, “Stimulation of the wrist acupuncture point P6 for preventing postoperative nausea and vomiting,” Cochrane Database of Systematic
Reviews, no. 2, Article ID CD003281, 2009.
[4] A. F. Molsberger, T. Schneider, H. Gotthardt, and A. Drabik, “German Randomized Acupuncture Trial for chronic shoulder pain (GRASP)—a pragmatic,
controlled, patientblinded, multi-centre trial in an outpatient care environment,” Pain, vol. 151, no. 1, pp. 146–154, 2010.
[5] H. Cao, X. Pan, H. Li, and J. Liu, “Acupuncture for treatment of insomnia: a
systematic review of randomized Controlled trials,” Journal of Alternative and
Complementary Medicine, vol. 15, no. 11, pp. 1171–1186, 2009.
[6] L. P. Wang, X. Z. Zhang, J. Guo et al., “Efficacy of acupuncture for migraine prophylaxis: a single-blinded, doubledummy, randomized controlled trial,”
Pain, vol. 152, no. 8, pp. 1864–1871, 2011.
[7] W. Qin, J. Tian, L. Bai et al., “FMRI connectivity analysis of acupuncture effects on an amygdala-associated brain network,” Molecular Pain, vol. 4, article
55, 2008.
[8] F. Beissner, R. Deichmann, C. Henke, and K. J. Bar, “Acupuncture—deep
pain with an autonomic dimension?” Neuroimage, vol. 60, no. 1, pp. 653–660,
2012.
[9] T. Witzel, V. Napadow, N. W. Kettner, M. G. Vangel, M. S. Hamalainen, and
R. P. Dhond, “Differences in cortical response to acupressure and electroacupuncture stimuli,” BMC Neuroscience, vol. 12, article 73, 2011.
[10] B. J. Na, G. H. Jahng, S. U. Park et al., “An fMRI study of neuronal specificity of an acupoint: electroacupuncture stimulation of Yanglingquan (GB34)
and its sham point,” Neuroscience Letters, vol. 464, no. 1, pp. 1–5, 2009.
[11] K. K. S. Hui, O. Marina, J. D. Claunch et al., “Acupuncture mobilizes the
brain’s default mode and its anti-correlated network in healthy subjects,” Brain
Research, vol. 1287, pp. 84–103, 2009.
[12] K. Linde, A. Streng, S. J¨urgens et al., “Acupuncture for patients with migraine: a randomized controlled trial,” Journal of the American Medical Association, vol. 293, no. 17, pp. 2118–2125, 2005.
[13] N. E. Foster, E. Thomas, P. Barlas et al., “Acupuncture as an adjunct to exercise based physiotherapy for osteoarthritis of the knee: randomised controlled
trial,” British Medical Journal, vol. 335, no. 7617, pp. 436–440, 2007.
[14] N. P. Assefi, K. J. Sherman, C. Jacobsen, J. Goldberg, W. R. Smith, and D.
Buchwald, “A randomized clinical trial of acupuncture compared with sham
acupuncture in fibromyalgia,” Annals of InternalMedicine, vol. 143, no. 1, pp.
10–19, 2005.
[15] J. Kong, T. J. Kaptchuk, J. M. Webb et al., “Functional neuroanatomical investigation of vision-related acupuncture point specificity—a multisession fMRI
study,” Human Brain Mapping, vol. 30, no. 1, pp. 38–46, 2009.
[16] J. Pariente, P. White, R. S. J. Frackowiak, and G. Lewith, “Expectancy and
belief modulate the neuronal substrates of pain treated by acupuncture,” NeuroImage, vol. 25, no. 4, pp. 1161–1167, 2005.
[17] H. M. Langevin, P. M. Wayne, H. Macpherson et al., “Paradoxes in acupuncture research: strategies for moving forward,” Evidence-Based Complementary and Alternative Medicine, vol. 2011, Article ID 180805, 11 pages,
2011.
41
Didem AKÇALI
[18] Y. L. Ren and F. R. Liang, “Review of literature on the specificity of therapeutic effects of acupoints on the basis of data mining,” Acupuncture Research,
vol. 34, no. 3, pp. 199–201, 2009.
[36] D. Zhang, G. H. Ding, X. Y. Shen et al., “Influence ofmast cell function on
the analgesic effect of acupuncture of ”Zusanli” (ST 36) in rats,” Acupuncture
Research, vol. 32, no. 3, pp. 147–152, 2007.
[19] Y. L. Ren, L. Zhao, Q. Chen, and F. R. Liang, “Application of data mining on
selection and specificity of acupoints,” Journal of Traditional ChineseMedicine,
vol. 51, no. 1, pp. 47–51, 2010.
[37] H. Huang, R. Zhan, X. J. Yu, D. Zhang, W. M. Li, and G. H. Ding, “Effects of
acupoint-nerve block on mast cell activity, manual acupuncture- and electroacupunctureinduced analgesia in adjuvant arthritis rats,” Acupuncture Research,
vol. 34, no. 1, pp. 31–35, 2009.
[20] L. Zhao, F. R. Liang, Y. Li, F.W. Zhang, H. Zheng, and X.Wu, “Improved
quality monitoring of multi-center acupuncture clinical trials in China,” Trials,
vol. 10, article 123, 2009.
[21] Q. Chen, X. Wu, S. Lu et al., “Characteristics and related factors analysis
on fourteen meridian Acupoints in migraine treatment,” Liaoning Journal of
Traditional Chinese Medicine, vol. 36, no. 9, pp. 1477–1480, 2009.
[22] Y. L. Ren, L. Zhao, M. L. Liu, and F. R. Liang, “Data mining-based study
on characteristics of Acupoints selection on ancient acupuncture treatment of
functional dyspepsia,” Liaoning Journal of Traditional Chinese Medicine, vol.
36, no. 2, pp. 259–262, 2009.
[39] X. J. Yu, R. Zhan, H. Huang, and G. H. Ding, “Analysis on the difference of
afferentmechanism of analgesic signals from manual acupuncture and electroacupuncture of ”Zusanli” (ST 36),” Acupuncture Research, vol. 33, no. 5, pp.
310–315, 2008.
[40] X. Yan, X. Zhang, C. Liu et al., “Do acupuncture points exist?” Physics in
Medicine and Biology, vol. 54, no. 9, pp. N143–N150, 2009.
[23] X. Xie, H. Zhu, X. Wu, Q. Chen, and F. LIang, “Regularity of acupoints’ application in acupuncture and moxibustion clinical trials for functional dyspepsia,”
Journal of Chengdu University of TCM, vol. 31, no. 1, pp. 1–4, 2008.
[41] X. Y. Shen, J. Z. Wei, Y. H. Zhang et al., “Study on Voltampere (V-A) characteristics of human acupoints,” Chinese Acupuncture&Moxibustion, vol. 26,
no. 4, pp. 267–271, 2006.
[24] X. Chen, J. P. Xie, J. Zhu et al., “Acupoint selection rules in dysmenorrhea
treatment,” Shanghai Journal of Acupuncture and Moxibustion, vol. 27, no. 6,
pp. 45–46, 2008.
[42] Y. She, C. Qi, L. Ma et al., “A comparative study on skin temperature response to menstruation at uterine-related acupoint,” Zhong Hua Zhong Yi Yao
Za Zhi, vol. 26, no. 5, pp. 897–901, 2011.
[25] X. Chen, J. Zhu, J. Xie et al., “Rules of selection points on treating diseases
related to uterus by acupuncture and moxibustion,” Chinese Archives of Traditional Chinese Medicine, vol. 26, no. 9, pp. 1905–1906, 2008.
[43] T.Chen, X. Yu, andX. Liu, “Study on the effect of acupunctur different acupoints on area of gastric electrical activity of healthy people,” Chines Archives
of Traditional Chinese Medicine, vol. 28, no. 10, pp. 2054–2058, 2010.
[26] Y. Li, F. Liang, X. Yang et al., “Acupuncture for treating acute attacks of
migraine: a randomized controlled trial,” Headache, vol. 49, no. 6, pp. 805–
816, 2009.
[44] H. Deng, X. Shen, G. Ding, H. Zhang, L. Zhao, and J. Ying, “Study on the
speciality of the infrared radiation at LU9,” Chinese Archives of Traditional Chinese Medicine, vol. 26, no. 10, pp. 494–495, 2008.
[27] Y. Li, F. Liang, S. Yu et al., “Randomized controlled trial to treat migraine
with acupuncture: design and protocol,” Trials, vol. 9, article 57, 2008.
[45] P. Rong, B. Zhu Y, X. Li, H. Gao, L. Ben, Li et al., “Mechanism of acupuncture regulating visceral sensation and mobility,” Frontiers of Medicine, vol. 5,
no. 2, pp. 151–156, 2011.
[28] H. Zheng, X. P. Tian, Y. Li et al., “Acupuncture as a treatment for functional
dyspepsia: design and methods of a randomized controlled trial,” Trials, vol.
10, article 75, 2009.
[29] T. T. Ma, S. Y. Yu, Y. Li, F. R. Liang et al., “Randomised clinical trial: an
assessment of acupuncture on specific meridian or specific acupoint vs. sham
acupuncture for treating functional dyspepsia,” Alimentary Pharmacology &
Therapeutics, vol. 35, pp. 552–561, 2012.
[30] Y. P. Yu, L. X. Ma, Y. X. Ma et al., “Immediate effect of acupuncture at Sanyinjiao (SP6) and Xuanzhong (GB39) on Uterine arterial blood flow in primary
dysmenorrhea,” Journal of Alternative and Complementary Medicine, vol. 16,
no. 10, pp. 1073–1078, 2010.
[31] C. Z. Liu, J. P. Xie, L. P. Wang et al., “Immediate analgesia effect of single
point acupuncture in primary dysmenorrhea: a randomized controlled trial,”
Pain Medicine, vol. 12, no. 2, pp. 300–307, 2011.
[32] Y. X. Ma, L. X. Ma, X. L. Liu et al., “A comparative study on the immediate
effects of electroacupuncture at sanyinjiao (SP6), xuanzhong (GB39) and a nonmeridian point, on menstrual pain and uterine arterial blood flow, in primary
dysmenorrhea patients,” Pain Medicine, vol. 11, no. 10, pp. 1564–1575, 2010.
[33] L.-W. Ni, P.-F. Shen, Z.-L. Zhang, J.-K. Guo, and J. Xiong, “Effect on neural
function of Xingnao Kaiqiao and nonacupoint in treating acute cerebral infarction,” China Journal of Traditional Chinese Medicine and Pharmacy, vol. 26, no.
5, pp. 891–897, 2011.
[34] P. Shen, L. Kong, L. Ni et al. et al., “Acupuncture intervention in ischemic
stroke: a randomized controlled prospective study,” The American Journal of
ChineseMedicine, vol. 40, no. 4, pp. 685–693, 2012.
[35] D. Zhang, G. Ding, X. Shen et al., “Role of mast cells in acupuncture effect:
a pilot study,” Explore, vol. 4, no. 3, pp. 170–177, 2008.
42
[38] X. Yu, G. Ding, H. Huang, J. Lin,W. Yao, and R. Zhan, “Role of collagen
fibers in acupuncture analgesia therapy on rats,” Connective Tissue Research,
vol. 50, no. 2, pp. 110–120, 2009.
[46] Y. Q. Li, B. Zhu, P. J. Rong, H. Ben, and Y. H. Li, “Effective regularity in modulation on gastric motility induced by different acupoint stimulation,” World
Journal of Gastroenterology, vol. 12, no. 47, pp. 7642–7648, 2006.
[47] B. Cheng, H. Shi, C. F. Ji, J. H. Li, S. L. Chen, and X. H. Jing, “Distribution of
the activated acupoints after acute gastric mucosal injury in the rat,” Acupuncture Research, vol. 35, no. 3, pp. 193–197, 2010.
[48] Y. Ding, G. Ding, X. Shen et al., “Observation on the characters of infrared
radiation spectrum of acupoints in normal humans and CHD patients,” Journal
of Biomedical Engineering, vol. 23, no. 2, pp. 309–312, 2006.
[49] H. Liu, X. Shen, H. Deng, and G. Ding, “The faint infrared radiation spectrum study on source-points of the three Yin meridian of hand in coronary heart
disease,” Liaoning Journal of Traditional Chinese Medicine, vol. 33, no. 5, pp.
519–520, 2006.
[50] X. Lai, G. Zhang, Y. Huang et al., “A cerebral functional imaging study by
positron emission tomography in healthy volunteers receiving true or sham acupuncture needling,” Neuroscience Letters, vol. 452, no. 2, pp. 194–199, 2009.
[51] G. Zhang, Y. Huang, C. Tang et al., “Study on cerebral functional images
after puncturing Waiguan (TE5),” Journal of Traditional Chinese Medicine, vol.
50, no. 4, pp. 324–332, 2009.
[52] Y. Huang, X. Lai, B. Shan et al., “Specific cerebral activation following true
and shamWaiguan (SJ 5) needling: functional magnetic resonance imaging evidence,” Neural Regeneration Research, vol. 5, no. 22, pp. 1712–1716, 2010.
[53] Y. Huang, C. Tang, S. Wang et al. et al., “Acupuncture regulates the glucose metabolism in cerebral functional regions in chronic stage ischemic stroke
patients—a PET-CT cerebral functional imaging study,” BMC Neuroscience, vol.
13, no. 1, article 75, 2012.
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
[54] Y. Huang, H. Xiao, J. Chen et al., “Needling at the Waiguan(SJ5) in healthy
limbs deactivated functional brain areas in ischemic stroke patients,” Neural
Regeneration Research, vol. 6, no. 36, pp. 2829–2833, 2011.
[71] X. Yu, B. Zhu, J. Gao et al., “The scientific basis of the dynamic process
of acupoints,” Journal of Traditional Chinese Medicine, vol. 48, no. 11, pp.
971–973, 2007.
[55] X. Z. Li, X. G. Liu, W. Z. Song, Y. Tang, F. Zeng, and F. R. Liang, “Effect
of acupuncture at acupoints of the Shaoyang Meridian on cerebral glucose
metabolism in the patient of chronic migraine,” Chinese Acupuncture & Moxibustion, vol. 28, no. 11, pp. 854–859, 2008.
[72] Y. Li H Zheng, C. M. Witt et al., “Acupuncture for migraine prophylaxis: a
randomized controlled trial,” Canadian Medical Association Journal, vol. 184,
no. 4, pp. 401–410, 2012.
[56] F. Zeng, W. Qin, T. Ma et al. et al., “Influence of acupuncture treatment
on cerebral activity in functional dyspepsia patients and its relationship with
efficacy,” The American Journal of Gastroenterology, vol. 107, no. 8, pp. 1236–
1247, 2012.
[57] F. Zeng, W. Qin, F. Liang et al., “Abnormal resting brain activity in patients
with functional dyspepsia is related to
symptom severity,” Gastroenterology, vol. 141, no. 2, pp. 499–506, 2011.
[58] Q. Wu, Q. Zhang, B. Sun et al., “1H NMR-based metabonomic study on
the metabolic changes in the plasma of patients with functional dyspepsia and
the effect of acupuncture,” Journal of Pharmaceutical and Biomedical Analysis,
vol. 51, no. 3, pp. 698–704, 2010.
[59] Q. F. Wu, S. Z. Xu, S. Yu, X. Z. Yan, Y. Tang, J. Liu et al., “Yangming Meridian specificity on 1H NMR-based metabonomics,” Lishizhen Medicine and
Materia Medica Research, vol. 21, no. 10, pp. 2674–2676, 2010.
[73] C. Deluze, L. Bosia, A. Zirbs, A. Chantraine, and T. L. Vischer, “Electroacupuncture in fibromyalgia: results of a controlled trial,” British Medical Journal,
vol. 305, no. 6864, pp. 1249– 1252, 1992.
[74] R. E. Harris, X. Tian, D. A. Williams et al., “Treatment of fibromyalgia with
formula acupuncture: investigation of needle placement, needle stimulation,
and treatment frequency,” Journal of Alternative and Complementary Medicine, vol. 11, no. 4, pp. 663–671, 2005.
[75] B. Brinkhaus, C. M. Witt, S. Jena et al., “Acupuncture in patients with
chronic low back pain: a randomized controlled trial,” Archives of Internal Medicine, vol. 166, no. 4, pp. 450– 457, 2006.
[76] C. F. Meng, D. Wang, J. Ngeow, L. Lao, M. Peterson, and S. Paget, “Acupuncture for chronic low back pain in older
patients: a randomized, controlled trial,” Rheumatology, vol. 42, no. 12, pp.
1508–1517, 2003.
[60] H. Zhang, Z. Bian, and Z. Lin, “Are acupoints specific for diseases? A systematic review of the randomized controlled trials with sham acupuncture controls,” Chinese Medicine, vol. 5, article 1, 2010.
[77] A. D.Wasan, J. Kong, L. D. Pham, T. J. Kaptchuk, R. Edwards, and R. L.
Gollub, “The impact of placebo, psychopathology, and expectations on the
response to acupuncture needling in patients with chronic low back pain,”
Journal of Pain, vol. 11, no. 6, pp. 555–563, 2010.
[61] H. C. Diener, K. Kronfeld, G. Boewing et al., “Efficacy of acupuncture for
the prophylaxis of migraine: a multicentre randomised controlled clinical trial,”
The Lancet Neurology, vol. 5, no. 4, pp. 310–316, 2006.
[78] C.Witt, B. Brinkhaus, S. Jena et al., “Acupuncture in patients with osteoarthritis of the knee: a randomised trial,” The Lancet, vol. 366, no. 9480, pp.
136–143, 2005.
[62] M. Haake, H. H.M¨uller, C. Schade-Brittinger et al., “German Acupuncture
Trials (GERAC) for chronic low back pain: randomized, multicenter, blinded,
parallel-group trial with 3 groups,” Archives of Internal Medicine, vol. 167, no.
17, pp. 1892–1898, 2007.
[79] B. Brinkhaus, C. M. Witt, S. Jena et al., “Physician and treatment characteristics in a randomised multicentre trial of acupuncture in patients with
osteoarthritis of the knee,” Complementary Therapies inMedicine, vol. 15, no.
3, pp. 180– 189, 2007.
[63] I. Lund and T. Lundeberg, “Are minimal, superficial or sham acupuncture
procedures acceptable as inert placebo controls?” Acupuncture in Medicine,
vol. 24, no. 1, pp. 13–15, 2006.
[64] H. Johansen-Berg, V. Christensen, M. Woolrich, and P. M. Matthews, “Attention to touch modulates activity in both primary and secondary somatosensory areas,” NeuroReport, vol. 11, no. 6, pp. 1237–1241, 2000.
[65] H. Olausson, Y. Lamarre, H. Backlund et al., “Unmyelinated tactile afferents
signal touch and project to insular cortex,” Nature Neuroscience, vol. 5, no. 9,
pp. 900–904, 2002.
[66] I. Lund, J. N¨aslund, and T. Lundeberg, “Minimal acupuncture is not a valid
placebo control in randomised controlled trials of acupuncture: a physiologist’s
perspective,” Chinese Medicine, vol. 4, article 1, 2009.
[67] W. Zhou, L. W. Fu, S. C. Tjen-A-Looi, P. Li, and J. C. Longhurst, “Afferent
mechanisms underlying stimulation modality-related modulation of acupuncture-related cardiovascular responses,” Journal of Applied Physiology, vol. 98, no.
3, pp. 872–880, 2005.
[68] V. Napadow, R. Dhond, K. Park et al., “Time-variant fMRI activity in the
brainstem and higher structures in response to acupuncture,” NeuroImage, vol.
47, no. 1, pp. 289–301, 2009.
[69] D. D. Dougherty, J. Kong, M. Webb, A. A. Bonab, A. J. Fischman, and R.
L. Gollub, “A combined [11C]diprenorphine PET study and fMRI study of acupuncture analgesia,” Behavioural Brain Research, vol. 193, no. 1, pp. 63–68,
2008.
[70] C. E. Zyloney, K. Jensen, G. Polich et al., “Imaging the functional connectivity of the Periaqueductal Gray during genuine and sham electroacupuncture
treatment,” Molecular Pain, vol. 6, article 80, 2010.
[80] E. M. Choi, F. Jiang, and J. C. Longhurst, “Point specificity in acupuncture,”
Chinese Medicine, vol. 7, article 4, 2012.
[81] C. M. Witt, “Efficacy, effectiveness, pragmatic trials— guidance on terminology and the advantages of pragmatic trials,” Forschende
Komplement¨armedizin, vol. 16, no. 5, pp. 292–294, 2009.
[82] Z. Deng, S. Zhou, Y. Li, and L. Zhao, “Thinking on the design scheme of
clinical trial with the example of migraine treated by acupuncture,” Zhongguo
Zhen Jiu, vol. 32, no. 6, pp. 559– 562, 2012.
[83] J. Vas, A´ . Rebollo, E. Perea-Milla et al., “Study protocol for a pragmatic
randomised controlled trial in general practice investigating the effectiveness of
acupuncture against migraine,” BMC Complementary and Alternative Medicine, vol. 8, article 12, 2008.
[84] M. Fink, E.Wolkenstein, M. Karst, and A. Gehrke, “Acupuncture in chronic
epicondylitis: a randomized controlled trial,” Rheumatology, vol. 41, no. 2, pp.
205–209, 2002.
[85] A. Vincent,D. L. Barton, J.N.Mandrekar et al., “Acupuncture for hot flashes: a randomized, sham-controlled clinical study,” Menopause, vol. 14, no. 1,
pp. 45–52, 2007.
[86] E. Facco, A. Liguori, F. Petti et al., “Traditional acupuncture in migraine: a
controlled, randomized study,” Headache, vol. 48, no. 3, pp. 398–407, 2008.
[87] F. R. Liang, F. Zeng, and Y. Tang, “Thinking about building a clinical syndrome differentiation system of acupuncture and moxibustion,” Chinese Acupuncture & Moxibustion, vol. 28, no. 8, pp. 551–553, 2008.
[88] J. S.Han, X. H. Chen, S. L. Sun et al., “Effect of low- and highfrequency
TENS onMet-enkephalin-Arg-Phe and dynorphin A immunoreactivity in human
lumbar CSF,” Pain, vol. 47, no. 3, pp. 295–298, 1991.
43
Didem AKÇALI
[89] W. Y. Zhou, A. L. S. C. Tjen, and J. C. Longhurst, “lation of cardiovascular
responses in rats,” Journal of Applied Physiology, vol. 99, no. 3, pp. 851–860,
2005.
of different acupoints and different tissue layers of acupoint area in hypotension plus bradycardia rats,” Acupuncture Research, vol. 35, no. 6, pp. 422–428,
2010.
[90] W. T. Zhang, Z. Jin, G. H. Cui et al., “Relations between brain network activation and analgesic effect induced by low vs. high frequency electrical acupoint stimulation in different subjects: a functional magnetic resonance imaging
study,” Brain Research, vol. 982, no. 2, pp. 168–178, 2003.
[96] K. K. Hui, J. Liu, N. Makris, R. L. Gollub, A. J. Chen et al., “Acupuncture
modulates the limbic system and subcortical gray structures of the human brain: evidence from fMRI studies in normal subjects,” Human Brain Mapping, vol.
9, no. 1, pp. 13–25, 2000.
[91] D. L. Somers and F. R. Clemente, “Contralateral high or a combination of
high- and low-frequency transcutaneous electrical nerve stimulation reduces
mechanical allodynia and alters dorsal horn neurotransmitter content in neuropathic rats,” Journal of Pain, vol. 10, no. 2, pp. 221–229, 2009.
[97] A. U. Asghar, G. Green, M. F. Lythgoe, G. Lewith, and H. MacPherson,
“Acupuncture needling sensation: the neural correlates of deqi using fMRI,”
Brain Research, vol. 1315, pp. 111–118, 2010.
[92] J. H. Lee, K. H. Kim, J. W. Hong, W. C. Lee, and S. Koo, “Comparison of
electroacupuncture frequency-related effects on heart rate variability in healthy
volunteers: a randomized clinical trial,” Journal of Acupuncture and MeridianStudies, vol. 4, no. 2, pp. 107–115, 2011.
[93] E. Kim, J. H. Cho,W. S. Jung, S. Lee, and S. C. Pak, “Effect of acupuncture
on heart rate variability in primary dysmenorrheic women,” American Journal
of Chinese Medicine, vol. 39, no. 2, pp. 243–249, 2011.
[94] M. T. Wu, J. C. Hsieh, J. Xiong et al., “Central nervous pathway for acupunture stimulation: localization of processing with functional MR imaging of the
brain—preliminary experience,” Radiology, vol. 212, no. 1, pp. 133–141, 1999.
[95] B. Xu, X. C. Yu, C. Y. Chen et al., “Relationship between efficacy of electroacupuncture and electroacupuncture stimulation
[98] Y. Y. Wei, X. N. Fan, S. Wang, S. Yang, and X. M. Shi, “Specificity effect of
acupuncture at ”Shuigou” (GV 26) on brain infarction area in MCAO rats and
the influence of acupuncture parameter,” Chinese Acupuncture & Moxibustion, vol. 30, no. 3, pp. 221–225, 2010.
[99] L. Zhao, F. W. Zhang, Y. Li et al., “Adverse events associated with acupuncture: three multicentre randomized controlled trials of 1968 cases in China,”
Trials, vol. 12, article 87, 2011.
[100] S. Kong, Q. Shan, and A. Dong, “Synergetic and antagonistic effects of
Shu-point andMu-point of the lung on pulmonary functions,” Chinese Acupuncture & Moxibustion, vol. 24, no. 12, pp. 840–842, 2004.
[101] Y. Wang, “Clinical study on the synergic and antagonistic effects of
pericardial Back-Shu and Front-Mu point compatibility,” Shanghai Journal of
Ac puncture and Moxibustion, vol. 24, no. 6, pp. 29–32.
Not: Türkçe çevirisi yapılan bu makalenin özgün hali, 2012 yılında Evidence-Based Complementary and Alternative Medicine
dergisinde yayımlanmıştır.
Ling Zhao, Ji Chen, Cun-Zhi Liu, et al., “A Review of Acupoint Specificity Research in China: Status Quo and Prospects,” Evidence-Based Complementary and Alternative Medicine, vol. 2012, Article ID 543943, 16 pages, 2012. doi:10.1155/2012/543943.
44
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
Ankara Akupunktur 2014; 2 (2): 45-47
AKUPUNKTUR HİZMETİNİN
SGK TARAFINDAN ÖDENMESİNDE GÜNCEL DURUM
Dr. Ahmet DÖKER
Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü, ANKARA
Özet:
Akupunktur, Dünya Sağlık Teşkilatı tarafından 1979 yılında bilimsel bir tıbbi tedavi yöntemi olarak kabul edilmiş ve tedavi kapsamındaki hastalıklar da yayınlanmış bulunmaktadır. Ülkemizde ise Akupunktur uygulamaları bu tarihten çok daha önce yapılmakla birlikte, 1991 yılında Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı Akupunktur
Yönetmeliği sonrasında anılan Bakanlıkça Akupunktur Eğitimi’ne başlanılması, Akupunktur Bilim Kurulu kurularak uygulayıcıların sertifikasyon standartlarının belirlenip Bakanlık onayına tabi tutulmasıyla birlikte resmiyet
kazanmıştır. Bugün için birçok üniversite ve Sağlık Bakanlığı Hastanesi ile özel sağlık kurum ve kuruluşunda
Akupunktur hizmeti başarıyla hastalarımıza ulaştırılmaktadır. Ancak 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel
Sağlık Sigortası Yasasına göre akupunktur, Sosyal Güvenlik Kurumunca finansmanı sağlanılacak sağlık hizmetleri kapsamında yer almasına rağmen halen Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nin ödeme
kalemleri arasında yer almamaktadır. Akupunktur hizmetinin ödeme listesinde yer almasının sağlayacağı yarar
ve sakıncalar, ödeme listesinde yer alması halinde hangi hastalıklarda uygulanacağı, fiyatlandırmanın ne şekilde olacağı, faturalamanın nasıl yapılacağı ile bu konuda Akupunktur camiasının aynı dili kullanarak birlikte
hareket etmesinin önemi gibi konuların değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bilindiği üzere Akupunktur, Dünya Sağlık Teşkilatı tarafından 1979 yılında bilimsel bir tıbbi tedavi yöntemi
olarak kabul edilmiş ve tedavi kapsamındaki hastalıklar da yayınlanmış bulunmaktadır.
Ülkemizde ise Akupunktur uygulamaları bu tarihten
çok daha önce yapılmakla birlikte, 1991 yılında Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı Akupunktur Yönetmeliği
sonrasında anılan Bakanlıkça Akupunktur Eğitimi’ne
başlanılması, Akupunktur Bilim Kurulu kurularak uygulayıcıların sertifikasyon standartlarının belirlenip
Bakanlık onayına tabi tutulmasıyla birlikte resmiyet
kazanarak hızla yaygınlaşmaya başlamıştır.
17 Eylül 2002 tarih ve 24879 sayılı resmi gazetede
yayınlanan Akupunktur Yönetmeliği ile de Akupunk-
tur Eğitimlerinin hangi eğitim kurumlarında ve nasıl
verileceği ile Akupunktur uygulamalarının usul ve
esasları belirlenmiştir.
Bugün için bazı üniversiteler ve Sağlık Bakanlığı Eğitim Hastaneleri’nde söz konusu eğitimler verilmekte
ve yine birçok Üniversite ve Sağlık Bakanlığı Hastanesi ile özel sağlık kurum ve kuruluşunda Akupunktur
hizmeti başarıyla hastalarımıza ulaştırılmaktadır.
Sağlık Bakanlığı’nca tıbbi tedavi yöntemlerinden birisi olarak kabul edilerek Yönetmelik ile usul ve esasları
belirlenen Akupunktur, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar
Ve Genel Sağlık Sigortası Yasasına göre Sosyal Güvenlik Kurumunca finansmanı sağlanılacak sağlık
hizmetleri kapsamında yer almasına rağmen halen
İletişim Bilgileri: Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü, ANKARA
Tel: 0 505 950 03 51 [email protected]
45
Ahmet DÖKER
Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nin
ödeme kalemleri arasında yer almamaktadır.
meslek mensubu sayılanların hekimlerin kararı üzerine yapacakları tıbbî bakım ve tedaviler…
Bu durum, Akupunkturun ülke çapında yaygınlaşamayıp gelişememesi ve bir çok hastanın bu tedavi
yönteminden yararlanamaması sonucunu doğurmaktadır.
Kurumca finansmanı sağlanmayacak sağlık hizmetleri
Bu nedenle, Akupunkturun ödeme listesinde yer
almasının sağlayacağı yarar ve sakıncalar, ödeme
listesinde yer alması halinde hangi hastalıklarda uygulanacağı, fiyatlandırmanın ne şekilde olacağı, faturalamanın nasıl yapılacağı ile bu konuda Akupunktur
camiasının aynı dili kullanarak birlikte hareket etmesinin önemi gibi konuların değerlendirilmesi gerekmektedir.
Akupunktur SGK’ nın sağladığı sağlık hizmetleri
arasında yer almakta mıdır?
Bu konuda belirleyici ana mevzuat olan yasanın ilgili
maddeleri şu şekildedir.
Finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri ve süresi
MADDE 63- Genel sağlık sigortalısının ve bakmakla
yükümlü olduğu kişilerin sağlıklı kalmalarını; hastalanmaları halinde sağlıklarını kazanmalarını; iş kazası
ile meslek hastalığı, hastalık ve analık sonucu tıbben
gerekli görülen sağlık hizmetlerinin karşılanmasını,
iş göremezlik hallerinin ortadan kaldırılmasını veya
azaltılmasını temin etmek amacıyla Kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetleri şunlardır:
a) Kişilerin hastalanmalarına bakılmaksızın kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile insan sağlığına zararlı madde bağımlılığını önlemeye yönelik koruyucu
sağlık hizmetleri.
b) Kişilerin hastalanmaları halinde ayakta veya yatarak; hekim tarafından yapılacak muayene, hekimin
göreceği lüzum üzerine teşhis için gereken klinik muayeneler, laboratuvar tetkik ve tahlilleri ile diğer tanı
yöntemleri, konulan teşhise dayalı olarak yapılacak
tıbbî müdahale ve tedaviler, hasta takibi ve rehabilitasyon hizmetleri, organ, doku ve kök hücre nakline ve hücre tedavilerine yönelik sağlık hizmetleri,
acil sağlık hizmetleri, ilgili kanunları gereğince sağlık
46
MADDE 64- Kurumca finansmanı sağlanmayacak sağlık hizmetleri şunlardır:
a) Vücut bütünlüğünü sağlamak amacıyla yapılan ve
iş kazası ile meslek hastalığına, kazaya, hastalıklara
veya konjenital nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan
durumlarda yapılacak sağlık hizmetleri dışında estetik amaçlı yapılan her türlü sağlık hizmeti ile estetik
amaçlı ortodontik diş tedavileri.
b) Sağlık Bakanlığınca izin veya ruhsat verilmeyen
sağlık hizmetleri ile Sağlık Bakanlığınca tıbben sağlık
hizmeti olduğu kabul edilmeyen sağlık hizmetleri.
c) (Ek: 17/4/2008-5754/41 md.) Yabancı ülke vatandaşlarının; genel sağlık sigortalısı veya genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi sayıldığı tarihten önce mevcut olan kronik hastalıkları…
Görüldüğü üzere Akupunktur, hem 63. Maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamına girmekte hem de
Sağlık Bakanlığı tarafından bir tedavi yöntemi olarak
kabul edilmesi nedeniyle finansmanı sağlanmayacak
olan sağlık hizmetlerinin dışında tutulmaktadır. Dolayısıyla Akupunktur, SGK tarafından finansmanı karşılanabilecek sağlık hizmetleri arasında bulunmaktadır.
Fiyatlandırma mevzuatı ve bu konuda izlenilmesi gereken yol nasıl olmalıdır?
Yasanın ilgili maddeleri şöyledir.
Sağlık hizmetlerinin ödenecek bedellerinin belirlenmesi
MADDE 72- (Değişik birinci fıkra: 17/4/20085754/44 md.) 65 inci madde gereği ödenecek
gündelik, yol, yatak ve yemek giderlerinin Kurumca
ödenecek bedellerini belirlemeye Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu yetkilidir. Komisyon, tıp
eğitimini, hizmet basamağını, alt yapı ve kaynak kullanımı ile maliyet unsurlarını dikkate alarak sağlık hizmeti sunucularını fiyatlandırmaya esas olmak üzere
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
ayrı ayrı sınıflandırabilir. Komisyon, 63 üncü madde
hükümlerine göre finansmanı sağlanan sağlık hizmetlerinin Kurumca ödenecek bedellerini; sağlık hizmetinin sunulduğu il ve basamak, Devletin doğrudan
veya dolaylı olarak sağlamış olduğu sübvansiyonlar,
sağlık hizmetinin niteliği itibarıyla hayati öneme sahip olup olmaması, kanıta dayalı tıp uygulamaları,
maliyet-etkililik ölçütleri ve genel sağlık sigortası bütçesi dikkate alınmak suretiyle, her sınıf için tek tek
veya gruplandırarak belirlemeye yetkilidir.
üst sınırı (bu sınır hizmet fiyatının bir katını geçemez)
aşmayacak şekilde SGK tarafından belirlenen bir ilave
ücret de bu fiyatlara eklenilebilmektedir. Şu an için
Bakanlar Kurulunca belirlenen üst sınır sağlık hizmeti
fiyatının %70’ i dir.
Sağlık hizmetlerinin sağlanma yöntemi ve sağlık giderlerinin ödenmesi
SGK’ nın şu an ki uygulamasına göre; Genel sağlık
sigortası kapsamındaki kişilere sağlık hizmeti verebilmek için, SGK ile sözleşme yapılması gerekmekte
olup yalnızca acil sağlık hizmetleri sözleşme dışında
da karşılanmaktadır. SGK şu an için muayenehaneler
ile sözleşme yapmamakta olup, resmi ve özel sağlık
kurum ve kuruluşları ile sözleşme imzalamaktadır.
MADDE 73- (Değişik: 17/4/2008-5754/45 md.)
Ortak hareket etmenin önemi!
Bu Kanuna göre sağlık hizmetleri, Kurum ile yurt içindeki veya yurt dışındaki sağlık hizmeti sunucuları arasında yapılan sözleşmeler yoluyla ve/veya bu Kanun
hükümlerine uygun olarak genel sağlık sigortalısı ve
bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucularından satın aldıkları sağlık hizmeti giderlerinin ödenmesi suretiyle sağlanır.
Sağlık Uygulama Tebliği incelendiğinde hekimlerin el
emeğine uygulanan ücretlerin dünya ortalamalarının
çok altında kaldığı ve uzun yıllardır da artırılmayıp
sabit kaldığı görülmektedir. Akupunkturun adı geçen tebliğ kapsamına alınması halinde gerçekçi bir
fiyatlandırma ile başlanılması için, camia olarak ortak
hareket edilmesi önem taşımaktadır. Zira Akupunktur, diğer poliklinik hizmetlerine göre, iki üç kat daha
uzun süreli ve daha zahmetli olabilmektedir.
Kamu idaresi sağlık hizmeti sunucuları dışındaki
vakıf üniversiteleri dahil sözleşmeli sağlık hizmeti
sunucularınca, Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunca belirlenen sağlık hizmetleri bedeline ek
olarak, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü
oldukları kişilerden sağlık hizmeti sunucularının giderleri ve ürettikleri sağlık hizmetlerinin maliyetleri,
yapılan sübvansiyonlar gibi kriterler dikkate alınarak
bu bedellerin bir katına kadar alınabilecek ilave ücretin tavanını belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Bu tavan dahilinde alınabilecek ilave ücret oranları
Kurumca belirlenir.
Kamu idaresi sağlık hizmeti sunucuları ise otelcilik
hizmeti ile dördüncü fıkrada belirtilen istisnai sağlık
hizmetleri dışında, sağladıkları sağlık hizmetleri için
genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu
kişilerden ilave ücret talep edemez. (Mülga ikinci
cümle: 21/1/2010-5947/19 md.)
Yukarıdaki hükümlerden anlaşıldığı üzere, Sağlık
Uygulama Tebliği’nde yer alan sağlık hizmetlerinin
fiyatları, Fiyatlandırma Komisyonu tarafından belirlenmekte ve ayrıca Bakanlar Kurulunun belirlediği
Ortak hareket edilmesi gereken daha önemli diğer
konu ise akupunkturun uygulanabileceği hastalıkların neler olacağı hususudur.
SGK her iki konuda da üniversiteler, Sağlık Bakanlığı
Eğitim ve Araştırma Hastaneleri ve ilgili derneklerden
görüş alarak çalışmalarını yürütmektedir.
Bu iki konuda da camia olarak gereken çalışmalar
şimdiden yapılarak ortak tek bir görüş oluşturulmalı
ve süreç başladığında hazırlıksız yakalanmamalıyız.
Diğer yandan, Akupunkturun SGK Sağlık Uygulama
Tebliği ödeme kalemleri arasında yer almasının sağlayacağı yarar ve sakıncalar da tartışılması gereken
konular arasında yer almaktadır.
Kaynaklar:
1. 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Yasası.
47
Ayfer KUZULUGİL
Ankara Akupunktur 2014; 2 (2): 48-49
TİBET’İN ZEN KASELERİ
TİBETAN SINGING BOWLS
Dr. Ayfer KUZULUGİL
Serbest Hekim, ANKARA
Abstract
Tibetan singing bowls have been used in Far East for hundreds of years. Primary effects of singing bowls are
to regulate chakras, to support health, to stimulate immune system and to alleviate stress and pain. Original
singing bowls are composed of seven metals including cupper, tin, iron, lead, gold, silver and mercury. Singing bowls can be considered as one of the complementary and alternative therapies with its stress relievening effect.
Batı’da Tibet, Zen veya Himalaya “Singing Bowls’’,
Japonya’da “Suzu gong” olarak adlandırılan metal kaseler 2500 yıl önce Buddha Shakyamuni (İ.Ö.
560-480) döneminde meditasyonu derinleştirmek ve
aydınlanmaya yardımcı olarak kullanılmıştır. Tibet’in
eski animistik dininden köken almış olup tantrik Budist ritüel aracıdır. Ayrıca Tibet, Nepal, Hindistan,
Butan, Çin, Japonya, Kore, Vietnam gibi ülkelerde
yüzyıllar boyunca migren, eklem, sırt ve bel ağrılarını
tedavi etmede de kullanılmıştır.
kürü temsil etmektedir. Bunlar el yapımı olup çekiçle
dövülerek yapılmıştır.
Bu kaseler günümüzde modern tekniklerle, tornada
ve pirinç alaşımından üretilmektedirler. Keçe tokmaklarla vurularak veya deri sarılmış ağaç tokmaklar sürtülerek çalınan bu kaseler, ebat ve ağırlıklarına göre
farklı multifonik ve poliharmonik sesler çıkarırlar. El
yapımı olanlar, özellikle dolunayda yapılmış olanlar
özel kalitede ses frekansları üretirler.
Günümüzde Batı ülkelerinde de tanınmış olan Zen
kaseleri, meditasyon, müzik, masaj, Reiki ve yoga terapistler tarafından vücudun enerji sistemini (çakraları) düzenlemek, sağlığı desteklemek, sağ ve sol beyni
senkronize etmek, immün sistemi uyarmak, stres ve
ağrı gidermek amaçlı kullanılmaktadır.
İşlenmemiş 7 ayrı metali içeren özel bir kombinasyondan yapılmaktadır. Oxford Üniversitesi tarafından
antik kaselerde yapılan metalürjik analizde, ağırlıklı
olarak bakır ve kalay alaşımı yanında demir, kurşun,
çinko, altın, gümüş ve civa tespit edilmiştir. Geleneksel olarak altın Güneşi, gümüş Ayı, demir Marsı, kalay
Jüpiteri, bakır Venüsü, çinko Satürnü ve civa da Merİletişim Bilgileri: Dr. Ayfer Kuzulugil, Meşrutiyet Caddesi No: 29/19 Ali Bey Apt. Kat:7 Kızılay - ANKARA
Tel: 0312 419 55 71/72 [email protected]
48
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
Bazıları dini karakterde ikonografi, spritüel motifler
ve semboller, “Om Mani Padme Hum” gibi mantralarla süslenmektedir. Geleneksel bir sanat olarak
Nepal’de halen elde yapılmaktadır.
Mevcut az sayıdaki çalışmalardan biri Research in
Complementary Medicine’de, 2008’de yayınlanmıştır. Kronik omurga ağrısı olan 54 hastaya altışar seans
Zen kase tedavisi uygulanmıştır. Çalışma sonunda, bu
grupla birlikte plasebo grubunda da ağrıların azaldığı
saptanmıştır. Araştırmacılar, ağrıdaki azalmanın stresin azalmasıyla ilişkili olduğu sonucuna varmıştır. Dolayısıyla ağrı üzerine doğrudan bir etkisi olmasa da
Zen kaseleri, stresi azaltarak dolaylı yoldan analjezik
etki sağlayabilirler.
Sağlığı korumak ve iyileştirmek amacıyla her kültürden kadim tedavilerin yaygın olarak kullanılmaya
başladığı günümüzde, Zen kaselerinin bu amaçla
kullanılabileceği düşünülmektedir.
Zen kaseleri ile ilgili günümüze kadar gelen yazılı bir
metin bulunmamaktadır. Ancak eski Tibet resimlerinde ve heykellerinde tasvir edildiği görüldüğü ve dünyanın çeşitli ülkelerinde 15. yüzyıldan kalma antika
kaselerin koleksiyonlarda mevcut olduğu bilinmektedir.
Zen kaselerinin sağlık üzerine olan etkileri konusunda çeşitli görüşler mevcuttur. Zen kaseleri zengin ses
tonları ve titreşimler üretmektedirler. Bu titreşimlerin
hücreler içindeki inbalansı düzelttiği, beyinde teta
dalgalarını artırarak derin rölaksasyon sağladığı öne
sürülmüştür. Ancak bu konuda yeterli bilimsel çalışma yoktur.
49
Kongre İzlenimi
İSTANBUL’DAN BİR ICMART GEÇTİ:
XVI. ICMART DÜNYA MEDİKAL AKUPUNKTUR KONGRESİ
İZLENİMLERİ
AN ICMART PASSED FROM ISTANBUL:
OBSERVATIONS OF XVI. ICMART WORLD CONGRESS ON MEDICAL ACUPUNCTURE
Prof. Dr. Saliha KARATAY
Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü, ANKARA
XVI. ICMART kongresi bu yıl 6-8 Haziran tarihleri
arasında İstanbul’da yapıldı. İstanbul biz katılımcıları,
şanına ve kongreye yakışır tarzda akupunktur felsefesine uygun bir şekilde ağırladı. Sabahları bulutlu ve
bol yağmurlu saatleriyle Yin olan hava öğleden sonra güneşin açmasıyla tam bir Yang’a dönüşüyordu.
Kongrenin yapıldığı Harbiye Askeri Müzesi’ne
gelirken ve giderken İstanbul’un serin meltemlerinin
getirdiği ıhlamur ağaçlarının kokuları ve hanımeli
kokuları bizleri mest ediyordu.
Kongre 6 Haziran cuma sabahı, başta ICMART başkanı Dr. Helena Pinto Ferreira, onursal başkan Dr.
François Beyens, genel sekreter Dr. Walburg MarićOehler, kongre başkanı Dr. Mehmet Fuat Abut ve
Dr. Nüzhet Ziyal olmak üzere bir çok kişinin, kongre
ve akupunkturun geleceği hakkında çeşitli dilek ve
temennilerinin yer aldığı açılış konuşmalarıyla başladı. Konuşmalar sırasında arka planda, sonradan ICMART adını alacak olan ilk dünya bilimsel akupunktur kongresini düzenleyen Dr. Johannes Bischko’yu
ve Akademik Akupunktur Derneği başkanı Dr. Mehmet Fuat Abut’u tanıtan videolar gösterildi.
Kongre başkanı Dr. Mehmet Fuat Abut yaptığı açılış
konuşmasının sonunda, XVI. ICMART kongresi adına yaptırılan bir sanat tasarımını sunmak istediğini
söyledi. Sahneye getirilen kapalı perdelerin altından,
ışık ve sis efektleri arasında bir kolunu ileriye doğru
uzatmış estetik duruşlu bir erkek heykeli çıktı (Şekil
İletişim Bilgileri: Prof. Dr. Saliha Karatay, Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü, ANKARA
Tel: 0312 2162611 e-mail: [email protected]
50
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
Ankara Akupunktur 2014; 2 (2): 50-54
1). Siyah renkli bu heykelin öne, ileriye doğru uzanmış elinde kalp meridyeninin noktaları kırmızı küçük
ampullerle gösterilmişti. Kırmızı ve siyahın uyumlu birlikteliği kalp meridyeniyle de birleşince ortaya
akupunktur adına etkileyici bir tablo çıktı. Heykelin
akupunktur kongresi adına hiçbir ücret alınmadan
yapıldığının belirtilmesi ve sahneye davet edilen heykeltıraşın “Sanat ve bilim el ele” şeklindeki ifadesi
etkilenen izleyicilerden bol alkış aldı. Bu güzel sanat
tasarımı kongre boyunca XVI. ICMART kongresinin
simgesi olarak ana salonu süsledi. Ardından dört kişilik küçük bir orkestra tarafından 1 saatlik bir klasik
müzik dinletisi sunuldu.
Şekil 1. XVI. ICMART kongresine atfedilen sanat
tasarımı ve sol kolunda gösterilen kalp
meridyeni
Kongre oturumları Dr. Mehmet Fuat Abut’un tek salon olarak yaptığı “Akupunktur ve elektriksel nötralite” başlıklı sunumuyla başladı. Ardından 3 ayrı salonda eş zamanlı sunumlar yapıldı. Eş zamanlı çeviri
yapılması nedeniyle sunumlar İngilizce ya da Türkçe
olarak yapılabildi. İlk günkü oturumlarda genel olarak akupunkturla santral sinir sisteminin ilişkisi, nöroimmün mekanizmalar, ağrı, nöroendokrin mekanizmalar gibi konularda çeşitli konuşmalar yapıldı.
Anatomist Dr. Ahmet Kalaycıoğlu izleyicilere kendi
deyimiyle akupunkturun anatomisini, biraz da santral
sinir sistemini anlattı. Dr. Tuğrul Cabıoğlu “Akupunkturun otonom sinir sistemine etkisi” ve “Akupunktur
ile ağrı kontrol sistemi” şeklinde iki derin fizyolojik
konuyu peş peşe sunarak yüksek bir performans
sergiledi. Öte yandan, kongrede Türk katılımcılar
tarafından deyim yerindeyse bir depresyon halkası
oluşturuldu. Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp
Derneği başkanı Dr. Cemal Çevik “Akupunktur ve
depresyon” konulu bir sunum yaparak depresyonun
etyopatogenezi ve akupunkturun etki mekanizmaları
üzerinde durdu. Salona sığmayan katılımcıların çoğu
konuşmayı ayakta izledi. Dr. Ayfer Kuzulugil “Depresyon tedavisinde aurikuloterapi” başlıklı sunumuyla depresyonun kulak akupunkturuyla tedavisini ele
aldı. Dr. Elif Mirza’nın literatürde depresyon tedavisinde akupunkturun etkilerini araştıran çalışmaların
sonuçlarını sunmasıyla depresyon ve akupunktur halkası tamamlanmış oldu.
Kongrede akupunkturun yanında ilgi çeken değişik
uygulama ve tekniklerden de bahsedildi. Hipnoz,
kupa çekme, rezonans terapisi, geleneksel Çin bitkileriyle fitoterapi, nöral terapi, proloterapi gibi farklı uygulamaların ele alınması, katılımcılar ve kongre
açısından bir zenginlik oldu. Çeşitli workshoplarda değişik teknikler hakkında bilgi verilerek uygulamalar gösterildi. Dr. Asuman Kaplan Algın intra
dermal iğneleme tekniğini anlatarak ağrılı, kronik
hastalıklarla pre-operatif ve post-operatif durumlarda, kozmetik cilt problemlerinde iğnelerin cilt içinde
tutulduğundan bahsetti. Dr. Michael Weber tıpta
lazer tedavilerinin lazer akupunktur, intravenöz, interstisyel, intraartiküler ve fotodinamik lazer terapileri şeklinde yeni metodlarını anlattı. Bu ilginç sunuma göre vücut, skalp ve kulağa uygulanan lazer
akupunkturla akupunkturun tüm endikasyonlarında
ağrısız ve etkili bir tedavi yapmak mümkündü. Konuşmacı, intravenöz lazer tedavisinin lazer ışığının
sistemik uygulanması şeklinde yapıldığını, bununla
immün sistemin stimüle edildiğini, mikrodolaşımın
51
Saliha KARATAY
iyileştirildiğini, sporcularda enduransın arttırıldığını
belirtti. İnterstisyel lazer terapisinin injüri bölgesine
yakın derin dokulara, farklı lazer tiplerinin bir fiberoptik kateter şeklinde uygulanmasıyla yapıldığını ve
disk hernilerinin, sinir injürilerinin tedavisinde kullanıldığını anlattı. İntraartiküler lazer terapisinin ise eklemin içine yerleştirilen bir fiberoptik lazer kateterle
osteoartritlerde uygulandığını belirtti. Böylece farklı,
yeni lazer tedavi metodları gündeme gelmiş oldu.
Dr. Kemal Nuri Özerkan ABD’deki Dr. Yoshiaki Omura tarafından geliştirilen Holiterapi metodunu bir
workshopta tanıttı. Bu yöntemde bir aracı kişi kullanılarak Bi-Digital O-Ring testinin yapılışı, bu halkanın
açılabilmesine göre kullanılacak akupunktur noktalarının belirlenmesi ilgi çekti. Ancak Dr. Özerkan’ın
da belirttiği gibi, hekim kendisi için uygun nesnelerin
ya da uygun tedavi noktalarının belirlenmesinde de
bir aracı vücuda ihtiyaç duyuyordu. Bu izlediğimiz sunum bizlere akupunktur noktalarının belirli bir enerjiye sahip olduğunu, noktaların bu enerjilerinin ister
Bi-Digital O-Ring testi, ister nabız teşhisi, ister V.A.S.
nabız cevabı alınması, ister sarkaç kullanımı, isterse
de başka yöntemler kullanılarak tespit edilebileceğini
düşündürdü.
Kongrede adı geçen bir diğer teknik Wolfram Stör
tarafından sunulan “very point” tekniğiydi. Bu teknik kronik ağrısı olan hastalarda, akupunktur iğnesiyle kulaktaki noktalara ya da hastada bulunan tüm
skarların çevrelerine akupunktur iğnesiyle tek tek
dokunarak, hasta hangi noktada daha çok irkilirse o
noktayı iğnelemeyi içeriyordu. Bu en hassas skar noktası ya da kulak noktası iğnelendiğinde hastanın yakındığı kronik ağrısının da iyileştiği anlatıldı. Bazen bu
odak noktası iğnelendiğinde, hastada ağlama krizleri
gibi emosyonel boşalma reaksiyonları da görülebildiği belirtildi.
Kongrede hem ülkemizden hem de diğer ülkelerden
iyi dizayn edilmiş, bilimsel kalitesi yüksek bir çok çalışma da sunuldu. Dr. Yusuf Özgür Çakmak tarafından
sunulan iki güzel çalışma vardı. Bunlardan birinde,
Parkinson hastalığının tedavisinde son zamanlarda
popüler olan ve beyine implante edilen elektrotlarla
uygulanan derin beyin stimülasyonunu taklit eden,
ancak dışarıdan uygulanan bir elektroakupunktur cihazı geliştirdiklerini anlattı. Bu cihazla yapılan elekt52
roakupunktur tedavisinin Parkinson semptomları
üzerinde faydalı etkilere neden olduğunu belirtti. Bu
hem akupunktur adına hem de Parkinson hastaları
adına ümit verici bir sonuçtu. Diğer çalışma ise bir
hayvan çalışmasıydı. Bu ilginç araştırmada altışar rat
içeren iki grubun birer testisine torsiyon uygulanarak
iskemiye sokulmuş, sonra da bir gruba manuel akupunktur, diğer gruba elektroakupunktur uygulanmıştı. Elektroakupunktur grubunda unilateral torsiyona
rağmen bilateral testi kan akımı anlamlı şekilde düzelirken, manuel akupunktur grubunda hiçbir tarafta
anlamlı değişiklik olmadığı belirtildi.
İngiltere’den David J Carr ise yapmayı planladıkları
bir çalışma protokolünü kongrede sundu. Buna göre,
fetal gelişme geriliğine yol açan azalmış uterin kan
akımını arttırabilmek için, 22-24 haftalık gebe olan
130 kadını içerecek 2 gruplu bu çalışmada, uterusun segmental inervasyonuna karşılık gelen (T12-L2,
S2-S4) noktalardaki kaslara elektroakupunktur uygulanacaktı. Sonuçta elektroakupunkturun kontrol
grubuna göre uterus kan akımını ve fetal büyüme
parametrelerini etkileyip etkilemediği, güvenli olup
olmadığı araştırılacaktı. Bu sunum katılımcılara, planladıkları çalışmaların protokollerini bu şekilde uluslar
arası kongrelerde sunabilecekleri fikrini vermesi açısından faydalı oldu.
Kongrede sunulan ve yeni bilimsel sonuçlar ifade
eden çalışmalar arasında ilk üçte denebilecek bir
çalışma, Marcus Beacker’in akupunkturda psikofizyolojik gevşeme cevabını araştırdığı çalışmasıydı.
Akupunkturun gevşeme etkisinin mekanizmasını
inceleyen bu ilginç çalışmada 48 sağlıklı gönüllü 4
gruba ayrılarak sessiz bir odada yatırılmıştı. Grup A’ya
vertekste bulunan dörtlü Sishencong (EX-HN1) noktalarına akupunktur, grup B’ye gevşemeleri için sözel
telkin, grup C’ye hem akupunktur hem sözel telkin
uygulanırken, grup D’nin hiçbir şey yapılmadan sadece yatması sağlanmıştı. Gevşeme cevabını ölçmek
için arteriyel kan basıncı, kalp hızı, elektrodermal aktivite (EDA) ve kişilerin kendi duygu durumunu skorladıkları bir skala değerlendirilmişti. Konuşmacı, merakla sonuçları bekleyen izleyicilere dönüp “sonuçlar
korkunçtu!” deyince salonda bir kahkaha koptu.
Gerçekten de araştırmacılar için hayal kırıklığı olabilecek şekilde, tüm gruplarda başlangıca göre sempatik
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
sinir aktivitesinde ve psikolojik aktivasyonda azalma
şeklinde anlamlı bir gevşeme cevabı alınmıştı. Bu
sonuçlar üzerine konuşmacının 2 yorumu oldu. İlk
yorumu, deneklerin sağlıklı olmasının, düzenleyici
etkisi olan akupunkturun gerçek gevşeme cevabının
gösterilememesine yol açmış olabileceğiydi. Diğer
akla gelebilecek açıklama ise, kişilerin bir şey yapmadan 20-30 dakika yatabilmesinin bile önemli bir
gevşeme oluşturabilmesiydi. Bu çalışmada kullanılan
EDA ölçümü, başka çalışmalarda da kullanılabilecek
güzel bir yöntem olarak katılımcılarca bir köşeye not
edildi (Şekil 2).
Şekil 2.
Marcus Beacker’in çalışmasında yapılan
elektrodermal aktivite (EDA) ölçümü
Kongrede benim bilimsel yönden en beğendiğim çalışma, İsviçre’den Dr. Brigitte Ausfeld-Hafter’ın sunduğu, postmenopozal kadınlarda sıcak basması ve
yaşam kalitesi üzerine akupunkturun ve geleneksel
Çin bitki tedavisinin etkilerinin çift plasebo kontrolle araştırılmasıydı. Çalışmanın tek kısıtlılığı hasta
sayısının az olmasıydı. 40 hasta 4 gruba bölününce
her gruba 10’ar hasta gibi az sayıda hasta düşüyordu. Bunun farkında olan konuşmacı ülke nüfusunun az olduğunu, bu çalışmayı tamamlamanın bile
yıllarını aldığını belirtti. Bu bilgi, ülkemiz şartlarının
bilimsel çalışmalar için bizi ne kadar şanslı kıldığını
düşündürdü. Araştırmada 4 grubun birine akupunktur, 2. gruba sham (yalancı) akupunktur, 3. gruba Çin
bitki tedavisi, 4. gruba da plasebo bitki tedavisi 12
hafta uygulanmıştı. Hastalar tedavi bitiminden sonra
3 ay izlenmişti. Değerlendirmelerde sıcak basma sıklığı ve oranı ile Menopoz Rating Skalası kullanılmıştı. Sham akupunktur grubunda meridyen üzerinde
bulunmayan ve akupunktur noktası olmayan noktalar seçilmişti. Sonuçta akupunktur grubu diğer tüm
gruplardan anlamlı derecede farklı şekilde tüm parametrelerde düzelmeye neden olmuştu. Bu düzelme 3
aylık takipte de sürüyordu. Bitki tedavisi ile plasebo
bitki tedavisi arasında ise hiçbir fark bulunamamıştı.
Bu çalışmanın en güzel tarafı akupunktur tedavisinin
dizaynıydı. Bilindiği gibi akupunktur çalışmalarında,
uygulanan akupunktur protokolünün belirlenmesi
hep tartışma konusu olmaktadır. Akupunkturistlerin bir kısmı akupunktur tedavisinin etkili olması için
hastanın ihtiyaçlarına, meridyenlerdeki enerji bozukluğuna göre düzenlenmesi gerektiğini savunmakta,
bu nedenle tüm hastalara aynı tedavi protokolünü uygulayan çalışmaların yapılamayacağını belirtmektedir. Ancak akupunkturun etkinliğinin kanıta
dayalı tıp alanında bilinmesi ve kabul görmesi için,
objektif ölçütlerin kullanıldığı, kontrol gruplarının olduğu, başka araştırmacıların da tekrarlayabileceği,
katılımcıların ve tedavilerin homojen olduğu bilimsel çalışmaların yapılarak sonuçlarının yayınlanması
gerekmektedir. İşte Dr. Hafter’in sunduğu bu çalışma,
bu iki görüşü aynı potada birleştirmiş ve sonraki çalışmalar için yol gösterici olmuştur. Bu çalışmanın akupunktur grubunda, tüm hastalar için hem standart
bazı noktalar kullanılmış, hem de hastaya göre değişen noktalar seçilmişti. Akupunktur felsefesine göre
menopoz semptomlarının biri Karaciğer-Böbrek Yin
eksikliği, diğeri de Dalak-Böbrek Yang eksikliği olmak
üzere iki tip bozukluğa bağlı meydana geldiği düşünülmüş. Gruptaki hastalar bu iki bozukluktan hangisine uyuyorsa ona dahil edilerek kendi içlerinde ikiye
ayrılmış. Karaciğer -Böbrek Yin eksikliği olan her hastaya, standart, herkese uygulanan noktalara ek olarak, eksikliğe özel belli sayıda nokta da iğnelenmişti.
Eklenen noktalar tüm Karaciğer -Böbrek Yin eksikliği
olan hastalarda aynıydı. Dalak-Böbrek Yang eksikliği olanlara da standart noktalara ek olarak, kendi
içlerinde özel birkaç nokta ilave edilmişti. Böylece
akupunktur grubundaki hastaların hepsi, hem aynı
noktalardan hem de kendi semptomuna özel ancak
benzer semptomlu hastalarla aynı noktalardan tedavi
almıştı ve hasta grupları yine homojenize edilmişti.
53
Saliha KARATAY
Akupunktur protokolünün hem standardize hem de
hastaya özel yapılması başarılmış, akupunkturun etkinliği de arttırılmıştı. Akupunkturun etkisinin tedavi
bitiminden sonra 3 aylık takipte de hala sürüyor olması etkileyici bir sonuçtu ve bu sonuç ülkemizden
sunulan başka bir çalışmayla da örtüşüyordu. Tarafımdan sunulan çalışma fibromiyalji sendromunda
akupunktur tedavisinin hem klinik parametreler,
hem de serotonin ve substans-P düzeylerine etkisini
araştırmıştı. Çalışmada biri sham diğeri de plasebo
olmak üzere 2 kontrol grubu vardı. 75 hasta 3 gruba ayrılarak 4 haftalık 8 seans tedavi uygulanmıştı.
Akupunktur grubunda 18 nokta, plasebo akupunktur grubunda aynı 18 noktaya iğne batmayıp flaster üzerinde batmış görünecek şekilde simülasyon,
sham grubunda ise 18 akupunktur noktası olmayan yere iğne batırma şeklinde uygulama yapılmıştı.
Akupunkturun plasebo etkilerini ölçmek için plasebo
grubu, cilde iğne batmasıyla oluşan değişiklikleri değerlendirmek için de sham akupunktur grubu alınmıştı. Hastalar tedavi bitiminden sonra 1. ay ve 3.
ayda da tekrar değerlendirilmişti. Tedavi sonunda, en
çok akupunktur grubunda olmak üzere her 3 grupta
da klinik parametrelerde anlamlı düzelmeler bulundu. Ancak bu iyileşmeler, akupunktur grubunda 3.
ayda da devam ederken sham akupunktur grubunda 1 ay sürmüş, plasebo grubunda ise tedavi bitişinden sonra kaybolmuştu. Serum serotonin düzeyleri
akupunktur ve sham gruplarında anlamlı derecede
artarken, substans-P düzeyleri akupunktur ve plasebo gruplarında azalmıştı. Bu araştırmanın sonuçları,
fibromiyaljide akupunkturun serotonin ve substans-P
düzeylerine etkisini araştıran ilk çalışma olması açısından önemliydi.
Sunulan diğer bir kaliteli çalışma, Dr. Yasemin Çayır’ın
migren hastalarında akupunktur tedavisinin Matriks
Metalloproteinaz-2 aktivitesine etkisini inceleyen
araştırmasıydı. 27 migren hastasında, 5 haftalık 10
seans akupunktur tedavisinin ağrı ve yaşam kalitesini iyileştirmenin yanında, Matriks Metalloproteinaz-2
aktivitesini de anlamlı şekilde azalttığı bulunmuştu.
Matriks Metalloproteinaz-2 konsantrasyonları ise değişmemişti.
Kongrede bir çok yerli ve yabancı medikal firmasının
stantları ilgi odağı oldu. Ancak medikal bir kong54
rede bir medya kuruluşunun da stand açması Türk
katılımcılarda rahatsızlık uyandırdı.
Kongrenin son günü, üzerinde “A needle a day keeps the pain away” yazan güler yüzlü yaka iğneleri
biz katılımcıları da gülümsetti (Şekil 3).
Şekil 3. Gülen yüzlü yaka iğneleri
Yüzümüzdeki tebessümlerle İstanbul’daki ICMART
kongresinden ayrıldık (Şekil 4).
Şekil 4. İstanbul’a veda
Ankara Akupunktur 2014; 2 (2): 55-56
Tarih Köşesi
BELKEMİĞİNDEKİ GEYŞA NOKTASI
Doç. Dr. H. Volkan ACAR
Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği, ANKARA
İğneleme, dağlama, kanatma gibi yöntemler Türk
halkı tarafından bilinmiş ve halk tıbbı uygulamalarının
bir parçası olarak kabul edilmiş olsa da, 20. yüzyılda
akupunktur sözcüğü geniş kitlelerce çok duyulmuş
değildi. Bu anlamda akupunktur sözcüğünün tanınıp
yaygınlaşmasında, sağlık çalışanlarından çok kitle iletişim araçlarının önemli bir rol oynadığı söylenebilir.
Buna örnek olarak da çeşitli gazete ve dergilerde çeviri yoluyla yapılmış olan bazı haberler verilebilir.
İğne Batırarak Sağlığımızı Düzenliyor şeklindedir.
Alt başlıkta ise şu ifadeler yer almaktadır: Belkemiğindeki “Geyşa” noktası iğnelendiği takdirde,
eşlerini cinsel bakımdan tatmin edemiyen erkekler kudret kazanmaktadırlar.
Şimdi, (yazım yanlışları ve matbaa hatalarına dokunmadan) gazetede yer alan yazıyı aynen alıntılayalım.
VİCUDUMUZDAKİ 800 ESRARLI NOKTA
Bu sayıda vereceğimiz örnek, Kıbrıs’ta yayınlanan
BOZKURT gazetesinin 7 Haziran 1962 tarihli sayısından alınan bir haber olacak.
AKÜPUNKTUR İLMİ BU NOKTALARA İĞNE
BATIRARAK SAĞLIĞIMIZI DÜZENLİYOR
Bu haberin üst başlığı Vicudumuzdaki 800 Esrarlı
Nokta, başlığı da Aküpunktur İlmi Bu Noktalara
”TARİH” bir tekerrürden ibarettir derler. Bu sözler her
konu için muteber olmamakla beraber bilhassa dok-
İletişim Bilgileri: H. Volkan ACAR, Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Anestezi Kliniği, Altındağ-ANKARA
Tel: 0312-59533184
[email protected]
55
Volkan ACAR
torluk ilmi için çok doğrudur. Bir taraftan vitaminler,
hormonlar, antibiotikler, radyoaktif izotoplarla çeşitli
dertlere çareler bulunurken öte yandan da otlar ve
köklerden çıkarılan eski kocakarı ilaçlarına binlerce
yıl öncesine ait tedavi metodlarına dönülmektedir.
Mesala bugün “Trankilizan” tabir edilen ilaçların en
gözde olanı Hintlilerin asırlardan beri faydalandıkları
“Rouwolfia – Serpentina” adlı bitkinin köklerinden
çıkarılmaktadır. Şimdi Avrupa üniversitelerinde doktor namzetlerine mecburen öğretilen “Aküpunktür”
(İğne batırarak tedavi” de Çinlilerin 5000 yıldır kullandıkları bir metodtur.
“YAŞAMANIN TADI” NOTASI NEREDE?
Akupunktür’ün tesir şekli, Batılılar için pek kolayca
kavranılacak bir şey değildir. Derialtına, bacağa, dizkapağına iki milimetre batırılan bir altın ya da gümüş
iğnenin, karaciğerimizin iyi işlemesini sağlayabileceği
bizlere hayli tuhaf gelir.
Oysa ki, Çinlilere sorarsak bunun izahı çok basittir.
Onlara göre Vücudumuzda bir takım enerji anaforları vardır. Bu enerjiler “King” denilen kanallar yoluyla
bütün uzuvlarımıza yayılırlar. Her king belirli bir uzvu
besler. Bu enerji ceryanları bazı “starateji noktalara
batırılan iğnelerle düzenlenirler. Kullanılan madene
göre (Atılan veye gümüş) ceryanların şiddeti artırılır.
İğne batırma tedavisi, daha ziyade organların çalışma
bozukluklarını düzenler. Çinlilerin tespit etmiş oldukları bazı noktalar pek şairane isimler taşır.
Kiminin adı “İlahi kayıtsızlık” kiminin “İkinci gençlik”
kiminin “Yaşamanın tadı” dır.
İĞNELER KENDİ KENDİNE DÜŞÜYOR
Ayrıca “pi-tchoun” isimli burun üstünde bir nokta
vardır ki, iğnelenince sarhoşluğu açar.
Belkemiğindeki “geyşa” noktası ise, iğnelendiği
takdirde eşlerini cinsel bakımdan tatmin edemeyen
kocalara kudret ve zindelik sağlar. Bunların dışında,
daha az önemli “800” stratejik nokta daha mevcuttur. Vücuduğumun, erbabı tarafından bilinen bu
Akupuntür iğneleri 2-3 santim uzunluğundadır ve
sadece 2 milimetre kadar batırılır. Hiç acı vermez.
56
Burada enteresan olan bir husus, iğnelerin belirli bir
süre sonunda kendi kendine vücuttan ayrılıp düşmeleridir. Bu basit iğneler sankikarışık bir elektronik
beyne sahipmişler gibi vücut içinde ne kadar duracaklarını hesaplamaktadırlar. Eski masalların sihirli eşyaları gibi bilinmeyen bir kuvvet bu iğneleri hareket
ettirmektedir.
AVRUPA ÜNİVERSİTELERİN DE KÖKSÜLERİ VAR
500 yıllık Aküpunktür ilmi sadece yeniden itibar kazanmakla kalmayıp birçok Batı memleketlerinin tıp
fakültelerinde mecburi kur halide okutulmaktadır.
Bir “Anatomi” ya da ‘farmakodinami” kürsüsü gibi
şimdi bu üniversitelerde Aküpunktür kürsüleri ihdas
edilmiş bulunmaktadır. Bilhassa Sovyetler BirliğindeTıp Fkültelerinin son sömestrinde 6 ay Aküpunktür
okutulmakta bu branşta ehliey alamıyana mezuniyet
belgesi verilmemektedir.
Fransa’da Akupunktür sanatını münhasıran hekimler icra edebilmektedir ve halen bu memlekette 350
Akupunktürcü mevcuttur.
İğne tedavisi özellikle “psikosomatik” (ruh ile ilgili organlara iyi gelmektedir.
3 yıllık psikanaliz tedavisinin veremediği netice 2-3
iğne ile alınmaktadır. “Stress” halleri de nilen sebepsiz endişeler de Aküpunktürün tesir alanına girmektedir.
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014
Güncel
Haber
Güney Kore’den konuklarımız vardı
Türkiye’de bazı resmi temaslarda bulunan Güney Kore heyeti Derneğimizi de ziyaret etti. Sağlık Bakanlığı’nca
yürütülmekte olan ve geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının yasal bir zemine oturtulması çalışmaları kapsamında Türkiye’ye gelen Güney Kore heyeti, 24 Ekim 2014 tarihinde ANKARA AKUPUNKTUR VE
TAMAMLAYICI TIP DERNEĞİ’ne bir ziyarette bulundu. Heyette, Güney Kore Dongguk Üniversitesi Hastanesi
Başhekimi Prof. Dr. Kim Dong-Il, Dr. Yun Jung-Min, Medipol Üniversitesi Hastanesi’nde eğitim vermekte olan
Dr. Eun Sang-Jeon ve Türk-Kore Kültür İletişim Derneği Yönetim Kurlu Başkanı Park Yong-Durk yer aldı.
Türkiye ve Güney Kore’deki akupunktur ve diğer tamamlayıcı tıp uygulamalarının mevcut durumunun görüşüldüğü ziyarette Dernek Başkanımız Prof. Dr. Cemal ÇEVİK ve bazı dernek üyeleri hazır bulundu.
Görüşmede, karşılıklı eğitim olanaklarının ve olası ortak çalışma alanlarının neler olabileceği konuşuldu ve iki
ülke akupunktur ve tamamlayıcı tıp camiaları arasındaki ilişkilerin artarak sürdürülmesi dilekleri iletildi.
Prof. Dr. Mustafa BİRİNCİOĞLU, Üniversitelerarası Kurul Başkanı oldu
Üyelerimiz arasında bulunan, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Rektörü Mustafa BİRİNCİOĞLU, Türkiye ve KKTC’deki toplam 184 üniversitenin bağlı bulunduğu Üniversitelerarası Kurul’un başkanlığına getirildi.
Üniversitelerarası Kurul Başkanı seçilen ADÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa BİRİNCİOĞLU, Tıbbi Farmakoloji uzmanı ve 2007’de Gazi Üniversitesi’nde Akupunktur eğitimi almıştı.
1 Ağustos 2014 tarihinde göreve başlayan Prof. Dr. Mustafa BİRİNCİOĞLU’na yeni görevinde başarılar diliyoruz.
57
Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği yayınlandı
Çalışmaları uzun bir süredir Sağlık Bakanlığı’nca yürütülmekte olan Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği, 27 Ekim 2014 tarihli ve 29158 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Yönetmeliğin getirdiği en büyük yenilik, akupunktur dışındaki diğer tamamlayıcı tıp uygulamalarını da yasal
bir zemine oturtuyor olmasıdır. Bilindiği gibi bu zamana kadar, tamamlayıcı tıp uygulamalarından sadece akupunkturun kendine ait bir yönetmeliği vardı.
Yönetmeliğin tamamı Derneğimizin web sitesinden okunabilir www.ankaraakupunkturdernegi.org
Dernek Genel Kurulu yapıldı
ANKARA AKUPUNKTUR VE TAMAMLAYICI TIP DERNEĞİ’nin Olağan Genel Kurulu, 18 Ekim 2014 tarihinde
gerçekleştirildi.
İstiklal Marşı’nın okunması ve saygı duruşu ile başlayan Genel Kurul’da önce, geçen döneme ait Faaliyet Raporu okundu. Rapor üzerine yapılan görüşmelerden sonra, yeni Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu üyelikleri
için seçim yapıldı. Genel Kurul’da son olarak, gelecek dönem gerçekleştirilmesi düşünülen faaliyetlerle ilgili
görüşler ve öneriler dile getirildi.
Derneğimizin geçtiğimiz dönemde yürüttüğü etkinliklerden bazıları şunlardır:
* Türkiye’deki diğer akupunktur dernekleri ile ortak yürütülen çalışmalar kapsamında, 12-14 Ekim 2012
tarihlerinde Ankara-Kızılcahamam’da 7. Uluslararası Katılımlı Ulusal Akupunktur Kongresi düzenlenmiştir.
* Derneğimizin iki yılda bir organize ettiği sempozyumlara devam edilmiş ve 27-29 Eylül 2013 tarihleri
arasında Ankara-Kızılcahamam’da 3. Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Sempozyumu düzenlenmiştir.
* Uzun bir süredir atıl halde bulunan Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi yeniden yayımlanmaya başlanmıştır.
* Dernek bünyesinde Nöral Terapi, Mezoterapi, Fitoterapi, Auriküloterapi, Kupa Tedavisi (Hacamat),
Hirudoterapi, Manuel Terapi ve İleri Düzey Akupunktur kursları düzenlenmiştir.
* Derneğimize ait bir Twitter hesabı (@AkupAnkara) oluşturulmuştur.
19.10.2011 tarihinde gerçekleştirilen Olağan Genel Kurul ile göreve başlayan ve üç yıl süreyle bu görevleri
başarıyla sürdüren Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu üyelerine teşekkür ediyor, Kurul üyeliklerine yeni seçilenlere başarılar diliyoruz.
58
BERK BÜLBÜL
Tel: 0533 525 25 54
E-mail: [email protected]
www.berkmed.com
www.rayonex.com.tr
Berkmed Medikal
https://twitter.com/berkmedrayonex
İletişim
KUANTUMSAĞLIK
Kuantum Sağlık Hizmetleri Tic. ve Turizm Ltd. Şti
SUNRİSESUNSET MANYETİK ALAN YATAĞI - Kapiller dolaşımı ve oksijenasyonu artırır,
Sinir rejenerasyonu sağlar, ağrı tedavisinde kemik erimesinde uykunun düzenlenmesinde,
yara iyileşmesinde, bağışıklığın desteklenmesinde ve anti-aging’de başarıyla kullanılır.
AYAK DETOX CİHAZI OKYANUSUN ŞİFASI AYAĞINIZIN ALTINDA
Aynı anda 2 kişinin kullanabileceği bir cihaz,Toksinlerinden arınan hücreler fonksiyonlarını geri
kazanırken enerji metabolizması da düzelmeye başlar. Birçok metabolik hastalıkta, kilo vermede,
eklem ağrılarında, lenf dolaşımı ile ilgili problemlerde faydalıdır.
KRİSTAL IŞIK Theragem Füzyon dielektrik rezonans teknolojisi
Safir - Pırlanta & Akik – Zümrüt – Yakut ve benzeri taşlar
1- Teta terapi ile mutlu bir bedende mutlu bir zihin,
2- Dalağın dengelenmesiyle güçlü bir bağışıklık
3- Assamblaj noktasının düzeltilmesi ile zihinsel, duygusal, ruhsal açıdan vücudun rahatlaması.
BİOREZONANS BİOFEEDBACK
Batı tıbbından daha ileri düşünenler ve daha fazlasını bekleyenler için. Geleceğin teknolojisi daima bir adım önde.
Enerji tıbbı canlılık, uyum enerji. Kuantum tıbbı ile yaşama tekrar merhaba deyin
SCİO
EDUCTOR
POLAT İŞ MERKEZİ CEMAL SAHİR SOK NO:29/19 MECİDİYEKÖY İST Tel: 0212-3583635
www.kuantumsaglik.com
8. Uluslararası Katılımlı
Ulusal Akupunktur Kongresi
16-19 Mayıs 2015’de Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde Gerçekleştirilecektir.
Ayrıntılar Belirlendikten Sonra Gerekli Duyurular Yapılacaktır.
İrtibat: Prof. Dr. Fatih AKÇAY
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi, Biyokimya AD ve Akupunktur ve Tamamlayıcı
Tıp Yöntemleri Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü, ERZURUM.
[email protected][email protected]
Gsm: 0 532 386 99 46
60

Benzer belgeler

Sayı - Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Derneği

Sayı - Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Derneği Fatih Ün. Tıp Fak. Anatomi AD, İstanbul Prof. Dr. Ahmet KALAYCIOĞLU Karadeniz Ün. Tıp Fak. Anatomi AD, Trabzon Prof. Dr. Ahmet KAVAKLI Fırat Ün. Tıp Fak. Anatomi AD, Elazığ Prof. Dr. Mustafa KAVUTC...

Detaylı

çin`de akupunktur noktası özgüllüğünün araştırılmasıyla ilgili derleme

çin`de akupunktur noktası özgüllüğünün araştırılmasıyla ilgili derleme Kasım’da yapılan uluslararası toplantıda farklı ülkelerden bilim adamları arasında akupunktur nokta özgüllüğü konusunda yoğun tartışmalar yaşanmıştır ve akupunktur uygulamasında temel bilimsel soru...

Detaylı

lazerle kulak akupunkturu - Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp

lazerle kulak akupunkturu - Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp herhangi bir çıkar ilişkisi söz konusu ise (ticari ilişki, sponsorluk sağlama vb.) bu durum,

Detaylı