Mart 2014 - Petinfo Dergi

Transkript

Mart 2014 - Petinfo Dergi
PET SAĞLIĞI DERGİSİ
MART 2014 SAYI 61
Dr.Bayer artık
her sayımızda
farklı bir
konuyla
sizlerle 16
eukanuba ve
Iams mama
sektördeki
eski gücüne
kavuşuyor 20
KANSER & KEMOTERAPi
70
Prof. Dr.
Paolo
Buracco
Veteriner
Onkolog
PETLERDE Renal Replasman Tedavisi hakkında detaylar / HASVET TOPLANTIsı’nDA HERŞEY
LÖSEV İÇİNDİ / ANIMALIUM VETERİNER kliniği İLE SÖYLEŞİ / Petlimanı’nda lenfoma üzerine
KONUŞTUK / Köpeklerde kalp hastalıklarına yaklaşım İLKELERİ / Obezite ve dostlarımız
ANKARA ÜNİVERSİTESİ’NDE İLK Kariyer GÜNLERİ / Türkiye’de yeni bir marka:Meradog
İÇİNDEKİLER
8 > Pet dünyasının nabzı PETİNFO
DERGİDE atıyor
Evcil hayvanlara yönelik en güncel
haberler ve bilimsel araştırmaları
sizlerle paylaşıyoruz.
16 > Dr. Bayer, özel sayfasında
sizin için BİLGİLER VERİYOR
Toksokarozis konusundaki bilinç ve
farkındalığı artırmayı hedefleyen
Dr. Bayer, Petinfo’daki köşesinde
hastalığa ilişkin bilgiler veriyor.
32 > Veteriner hekimlerin
yeni silahı: MetabolIc
Nutrigenomik teknolojisi ile üretilen
Hill’s Metabolic Advanced ile
obezite, siz ve hastalarınız için artık
sorun değil!
34
16
20 > Eukanuba&Iams, DBM Firması
güvencesiyle sizlerle
Dünyanın bir numaralı kedi köpek
maması markalarından Eukanuba
ve Iams’ın distribütörü DBM Firması
yetkilileri ile projelerini konuştuk.
26 > AnImalIum’da her şey
prosedürüne uygun
Animalium Veteriner Kliniği’nin
genç hekimleri, kliniklerinin
kapılarını bizlere açtı.
sayfa
26
Animalium’un genç, güleryüzlü
ve dinamik ekibi ile birlikteydik
30 > Bayer’den tüm dünyaya
CVBD Web Konferansı
Küresel halk sağlığını destekleyen
Bayer Hayvan Sağlığı, dünyaca ünlü
bir konferansa imza atıyor.
82
34 > Renal Replasman Tedavisi:
Pratikte gerçekten etkili ve
yardımcı mı?
Akut böbrek yetmezliğinin tedavisi
için klinikte gereksinim duyulan
uygulamalardan biri de renal
replasman tedavisi.
sayfa
sayfa
sayfa
40 > Eukanuba&FCI birlikteliği
devam ediyor
Uluslararası Kinoloji Federasyonu
ve Eukanuba 7 yıllık birlikteliklerine
yapılan anlaşma ile 3 yıl daha
devam etme sözü verdiler.
44 > Hasvet’den LÖSEV’e destek
Veteriner tıp teknolojisinin
ülkemizdeki önemli temsilcilerinden
Hasvet “Lazer, akupunktur ve
endoskopi” eğitimi ile beğeni topladı.
sayfa
60 > Petlimanı’nda lenfoma
üzerine konuştuk
Veteriner Hekim Aslı Uğur Tekinel
ile lenfomalı hastası Shadow’a
uygulanan tedavi prosedürleri
hakkında konuştuk.
66 > Kalp hastalıklarının
değerlendirilmesi
Makalemiz, köpeklerde kalp
hastalıklarının değerlendirilmesi
ve teşhisi aşamasında sizlere
yardımcı bilgiler veriyor.
70 > Donanım ve tecrübesiyle
Petivet sizlerle
Veteriner Hekim Alp Yılmaz ve
ekibini ziyaret ederek, hayvan
sahiplerini bilinçlendirme
konusunda neler yaptıklarını ve
hizmetlerini konuştuk.
74 > Türkiye’de yeni bir mama
markası MERADOG
Türkiye pet pazarına yeni giren
Meradog’un Almanya Satış ve
Pazarlama Müdürü Günter Kalf
Türkiye’deki stratejilerini anlattı.
Hasvet Medikal Genel Müdürü
Veteriner Hekim Hidayet Şimşek
76 > öğrencilere Kariyer
yolunda önemli tavsiyeler
A.Ü bünyesinde bu yıl ilki
düzenlenen Kariyer Günleri,
öğrencilere değişik sektörlere
yaklaşım konusunda farklı bir bakış
açısı getirdi.
50 > Kanser ve kemoterapi
Evcil hayvanlarda ortaya
çıkabilecek kanser türleri, kanserin
ortaya çıkışındaki etmenler
ve kemoterapi üzerine önemli
noktaları sizlerle paylaştık.
82 > Egzotik kuşlarda
acil müdahale ve tedavi
Egzotik kuşlarda karşılaşılan acil
durumlar için ne gibi tedaviler
uygulanması gerektiğini ve
hastanızın acil müdahaleye ihtiyacı
olup olmadığını biliyor musunuz?
44
PETİNFO 2014/03 02-03
EDİTÖR
Öğrenmek, hele ki veteriner sağlık
sektöründe, hiç sona ermeyecek
bir yaklaşım. Fakat fakültelerdeki
uygulamalı eğitimin kalite ve
süresi artırılmalıdır.
Veteriner Hekim
YAĞMUR AĞCAOĞLU
ANKARA
ÜNİVERSİTESİ’NDE
KARİYER GÜNLERİ
Ankara Üniversitesi
bünyesinde bu yıl ilki
düzenlenen Kariyer
Günleri, öğrencilere
değişik sektörler
konusunda farklı bir
bakış açısı sunuyor.
Eğitim açığı seminerlerle kapanıyor
Veteriner tıp sürekli gelişiyor,
ortaya çıkan yeni yöntem ve buluşlarla
hayvanların uzun yıllar, bizlerle birlikte
sağlıklı bir şekilde yaşamalarına fırsat
doğuyor. Hayvan sağlığına katkıları en
sevindirici yanı elbette fakat yanı sıra
veteriner hekimlerin başarısını da oldukça
artıran uygulamalar bu bahsettiklerimiz.
Bu harika gelişmeler ülkemizde veteriner
hekimliğin gelişimi için kurulan dernek
ve özel sektördeki girişimciler ile
meslektaşlarımıza ulaşıyor. Buraya kadar
her şey güzel ama öğrenmenin asıl yeri
olan fakültelerde neden yeterli uygulama
olanakları hala mevcut değil. Uzun
süren bir eğitim süreci söz konusuyken
öğrenciler zamanlarının büyük bir kısmını
neden teorik bilgi almakla geçiriyorlar?
petinfo
Mart / Sayı: 61
Pet Sağlığı Dergisi
Ayda bir yayımlanır.
YAYIN TÜRÜ
SÜRELİ YEREL
SAHİBİ
Mat Medya Tanıtım
Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.
MEHMET AKTOP
GENEL KOORDİNATÖR
BARIŞ KOLGU
[email protected]
Yapılan, dinlenenden daha kolay
öğrenilir mantığı ile yaklaşırsak veteriner
fakültelerindeki (hepsini aynı kefeye
koymak mümkün değil elbette) eski
usul tekniklerin yerini yenilerinin alması
ve öğrencilere yeterli saatlerde, yeterli
sayıda ve sahada kullanılan ekipman
ve tekniklerle uygulama yaptırılması
yerinde bir hareket olacaktır. Son 10
yılda eğitim bütçesinin 5 kat arttığını
dile getiren yöneticilerden Türkiye
Hayvan Sağlığı Sektörünün geleceği olan
meslektaşlarımıza daha fazla yatırım
yapmalarını, şu anki tek tesellimiz olan
meslek içi eğitimlerin sayı ve nitelik
olarak artmasını diliyorum.
Veteriner Hekim Aslıhan Cebecioğlu
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
VE YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
VET. HEKİM ASLIHAN CEBECİOĞLU
[email protected]
YAZI İŞLERİ SORUMLUSU
Vet. Hekim YAĞMUR AĞCAOĞLU
[email protected]
ART DİREKTÖR
EBRU DERELİ
[email protected]
> syf 76
DANIŞMA KURULU
PROF. DR. AHMET ERGÜN
PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ
PROF. DR. TAMER DODURKA
Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin
Dr. Banu Dokuzeylül
VET. HEKİM RAHŞAN EROL
BASKI
Gezegen Basım San.
Ve Tic. Ltd. Şti.
100 YIL MAH. MASSİT MATBAACILAR
SİTESİ 2. CADDE GEZEGEN BİNASI
NO: 202/A BAĞCILAR/İST
Sertifika No: 12002
KATKIDA BULUNANLAR
DOÇ. DR. HÜSEYİN CİHAN
Dr. Banu Dokuzeylül
DR. EKREM ÇAĞATAY ÇOLAKOĞLU
ADRES
YAYINCILAR SK. 10/4
34414 SEYRANTEPE - İSTANBUL
TEL: 0212 324 50 56 - 324 50 59
www.matmedya.com
GRAFİK TASARIM
EMEL VURAL
[email protected]
ABONE
BANU SAYINÇ
[email protected]
Dergimizde yayınlanan röportaj ve ilanların sorumluluğu sahiplerine aittir. Fotoğraflar izinsiz kullanılamaz.
Petinfo Dergisi veteriner hekimlere ve ecza depolarına yönelik bilimsel içerikli, mesleki, ücretsiz, sektörel bir yayındır.
PETİNFO 2014/03 06-07
BASF’ten sokak hayvanları için proje
Dünyanın lider kimya şirketi BASF, Plastik Sanayicileri
Derneği’nin (PADGER) başlattığı ‘Sıcak bir yuva her canlının
hakkıdır’ projesiyle hem sokak hayvanlarının korunmasına
hem de geri dönüşüm bilincinin yaygınlaşmasına destek
veriyor. Proje kapsamında, ülke genelinde tüm hayvan
severlerin katılımıyla, yerinde ayrıştırılarak toplanacak
plastiklerin geri dönüşümü sağlanarak sokak hayvanları için
plastik hayvan yuvaları yapılacak. BASF’in sponsorluğunda
hayata geçen proje, plastiklerin, daha uzun ömürlü olmasını
sağlayan katkılarla sokaktaki canlılar için hayat kurtaran bir
yuvaya dönüşebildiğini göstermeyi hedefliyor.
9. KHVHD Kongresi için kolları sıvayın
KHVHD Sürekli Eğitim Kongresi tanıtımlarında
kullanılacak görsellerin veteriner hekim ve meslektaş
adayları tarafından
belirlenmesi için bir
görsel tasarım yarışması
düzenleniyor. Yalnızca
veteriner hekimler
ve veteriner fakültesi
öğrencilerinin katılabileceği
yarışmada khvhdernegi@
gmail.com mail adresine
gönderilen özgün eserler
1-4 Mayıs tarihleri arasında
değerlendirmeye alınacak.
www.kucukhayvanveterinerhekimlerdernegi.
org.tr adresinden detaylı bilgi alabilirsiniz.
Kediler için umut ışığı
CalIfornIa Davis
Veteriner Tıbbi Eğitim
Hastanesi’nde sağ
üreterinde doğumsal
obstrüksiyon teşhisi konan
Oki, deri altı ürethral
bypass operasyonu geçirdi.
Prosedür Massachusetts
Tufts Üniversitesi ve
İskoçya’da Edinburgh
Üniversitesi’nde geçen
yıl yapılan uygulamalara
göre nispeten yeni. Teknik
mesane ile böbrek arasında
bağlantıyı sağlayacak yeni
bir üreter oluşturmayı
içeriyor. Bu yeni tekniğin,
üreter sorunları olan kediler
için büyük bir umut vaat
ettiği belirtiliyor.
Şehir içinde yolculuk onların da hakkı!
Büyük evcil
köpeklerle metro ve
tramvayla seyahat
edemeyen hayvanseverler
internet üzerinden bir
kampanya başlattı. İBB ve
İETT’nin köpekler için bir an
önce gerekli düzenlemeleri
yapması isteniyor. Hayvan
sahipleri, www.change.
org adresinde yürüttükleri
kampanyayla köpekleriyle
birlikte seyahat edebilme
özgürlüğü istiyor. Kampanya
için toplanan imzalar 12
bin 500’i geçti. Ülkemizde
ağızlık takma koşuluyla
vapur ve deniz otobüsü
gibi toplu taşıma araçları
serbestken, raylı toplu
taşıma araçlarında ve
otobüslerde köpeklerle
birlikte seyahat etmek
hala yasak. Umarız
hayvanseverler şehir
içinde dostlarıyla özgür
ulaşım hakkına bir an önce
sahip olurlar.
NOTLAR
Evde tek başına olmak
depresyon nedeni
Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi
Hastane Başhekimi Prof. Dr. Sezgin Şentürk,
kedi-köpek gibi evcil hayvanların yalnız
bırakılmasının, depresyon ve davranış
bozukluğuna neden olabileceği uyarısında
bulundu. Hastanelerine bağlı “Davranış
Bozukluğu Kliniği”ne son zamanlarda gelen
hasta sayısında artış yaşandığını belirten
Şentürk, insanların sosyal hayattan koptukça
kendisine ait dar bir alan oluşturmaya
çalıştığını ve bunu yaparken elinin altındaki
hayvanları da bu alana dahil ettiklerini
belirtti. Bu durum sonucunda ise mikrobik
hastalıkların yerini psikolojik veya kronik
rahatsızlıkların aldığını ve anksiyete ile sıklıkla
karşılaştıklarını ifade etti.
Bu kongre çok farklı
Evcil hayvan
besleyen insanların, kedi ve
köpeklerin yanı sıra egzotik
hayvanları da evlerinin bir
bireyi gibi görmesi ve yaban
hayatına yönelik tehditlerin
artmasına paralel olarak
veteriner kliniklerine tedavi
için bu tür hayvanları daha
fazla getirmeleri, veteriner
hekimler için bir takım bilgi ve
tecrübe gereksinimlerini de
beraberinde getiriyor. İVHO
ise bu anlayışla kapsamlı
bir kongreye imza atıyor.
İngiltere, Çek Cumhuriyeti,
Almanya, Bulgaristan ve
Azerbaycan gibi ülkelerden
gelecek alanında uzman
davetli konuşmacılar; reptiller,
kemirgenler ve egzotik kuşların
yanı sıra yabani ruminantlarla
ilgili olarak da geniş bilgiler
verecekler. Radisson Blu
Airport Otel’de düzenlenecek
seminer ile ilgili bilgiye www.
egzotikvetkongre.com
adresinden ulaşabilirsiniz.
Sniper® işinizi kolaylaştırır
Hammaddesi Amerika’dan gelen
ve Türkiye’de Ar-En firması tarafından
ürün haline getirilen AR-DEZ SNIPER®;
geniş spektrumlu dezenfektan, üstün
koku giderici ve çok amaçlı temizleyici
olarak veteriner hekimlerin hizmetinde.
SNIPER®, zararlı ve hayatı tehdit eden
bakteri, virüs, en dirençli küfler ve
PETİNFO 2014/03 12-13
sporları yok ederek idrar, dışkı ve benzeri
tüm kötü kokuları ortadan kaldırıyor.
Çevre dostu ürün kategorisine giren
bu mucize ürün, kliniklerdeki her türlü
tıbbi cihaz ve cerrahi aleti dezenfekte
etmek için son derece uygun. SNIPER®’la
ellerinizi de dezenfekte edebilirsiniz. Daha
ayrıntılı bilgi için www.sniper-turkey.com
Ankara Veteriner Hekimler Odası tarafından başlatılan
eğitim serisi öğrencilerden büyük ilgi gördü.
kariyer’eVET
Ankara Bölgesi
Veteriner Hekimleri
Odası Eğitim ve Kariyer
Seminerleri; kariyer’eVET
kapsamında gerçekleştirilen
Ücretsiz Beden Dili
Kariyer Semineri, 21
Şubat tarihinde Ankara
Üniversitesi Veteriner
Fakültesi Prof. Dr.
Satı Baran Konferans
Salonu’nda 161 katılımcıya
gerçekleştirildi. Hasvet
ve Patimax firmalarının
Ana sponsoru olduğu
kariyer’eVET Seminerleri
kapsamında tüm
katılımcılara katılım belgesi
verildi. Seminerin ikinci
ayağı 7 Mart tarihinde “Cv
Hazırlama ve Mülakat
Teknikleri” başlığı altında
Doç. Dr. Ahmet Koluman
tarafından anlatıldı.
Seminerler, 23 Mart’ta
Ankara Demora Hotel’de
Yrd. Doç. Dr. Zeynep
Pekcan’ın anlatımıyla
“Küçük Hayvanlarda
Anestezi ve Analjezi”
üzerine, 4 Nisan’da A.Ü
Veteriner Fakültesi Prof.
Dr. Satı Baran Konferans
Salonu’nda TRT HABER
Spikeri Sezen Yüce
tarafından verilecek “Etkili
iletişim ve Diksiyon” ve 3
Mayıs’ta Ankara Demora
Hotel’de, Doç. Dr. Cenk
Yardımcı’nın “Küçük
Hayvanlarda Uygulamalı
External Fikzasyon”
uygulamaları konulu
eğitimleri ile devam edecek.
Toksokara’yı
göz önünde
ama gözden
uzakta tutmak
Veteriner hekimler ve sağlık profesyonelleri
olarak rolümüz, kamuoyunu Toksokarozis
konusunda bilgilendirmek, endişelerini gidermek
ve bu hastalığa karşı farkındalığı artırmaktır.
Toksokarozis’den
etkili ürünler ve
hijyen kriterlerine
uyarak korunmak
mümkün.
PETİNFO 2014/03 16-17
Toksokara hem yaygın hem
de yüksek kamu bilinirliğine sahip bir
parazittir. Toksokara köpeklerin (T.
canis) ve kedilerin (T. cati) intestinal
nematodudur. Küçük hayvan
pratiğinde en sık görülen nematoddur
ve genel anlamda kamuoyu
tarafından adıyla tanınır. Parazitin
kötü şöhreti, evcil hayvanlarda
neden olduğu hastalıktan dolayı
değil, zoonotik potansiyele sahip
olmasından ileri gelir. Ancak bu
durum, insanların bu zoonotik
hastalık veya nasıl bulaştığı hakkında
yeterli bilgiye sahip olduğunu
göstermez. Veteriner hekimler ve
sağlık profesyonelleri olarak rolümüz,
kamuoyunu bilgilendirmek ve
endişelerini gidermektedir. Yayınlanan
yeni makaleler kamuoyundaki
Toksokara’ya olan farkındalığı
arttırmıştır. Bunun sonucu olarak,
veteriner hekimlere Toksokara’nın
insana bulaşması sonucu
oluşturacağı riskler hakkında birçok
soru gelebilir.
Toksokariazis olarak bilinen
İnsan Toksokarozis’i; Toxocara spp.
larvalarının (köpeklerde T.canis
ve kedilerde T.cati) akciğerler ve
karaciğer (viseral larva göçü), göz
(oküler larva göçü) ve sinir sistemine
(nörolojik larva göçü) göçü yoluyla
meydana gelen bir sendromdur.
Bu durum insanlarda letarji, nöbet,
kaşıntı ve ilerleyen görme kaybını da
içeren geniş çapta klinik belirtilere
önderlik etmektedir. Her ne kadar
insanların yaban av hayvanları gibi
paratenik konakların pişmemiş
etlerini yiyerek enfekte olabileceği
belirtilse de, insanlarda görülen
enfeksiyonların en yaygın sebebi
embriyonlu yumurtaların oral yolla
alınmasıdır. İnsanların % 2-31’i
parazite karşı antikora sahip olmasına
rağmen, klinik hastalığın insidansı
neyse ki nispeten düşüktür. Kedi/köpek sahibi olmanın tarifsiz
keyfini çıkarın!
Veteriner hekimler olarak
konuyu ele almamız gerekirse,
Toksokarozis’e ilişkin iki genel yanlış
kanı vardır. Bunlardan ilki taze
köpek dışkısı ile temasın bulaşmada
bir tehdit oluşturmasıdır. Enfektif
embriyonlu aşamaya ulaşmak için
en azından birkaç günlük süreye
ihtiyaç duyan henüz saçılmış
Toksokara yumurtaları, hiçbir risk
oluşturmamaktadır. Embriyonlu
yumurtalar, sindirim sistemine
topraktan (jeofaji), oyuncak gibi
kontamine objelerden (pika) veya
kontamine meyve ve sebzelerle
alınabilir. Şimdi yumurtaların
köpeklerin tüyleri üzerinde de
embriyonlu hale gelebildiği
bilinmektedir. Köpekleri severken
içinde bulunulan riskin miktarı
belirlenememiş ve ilk keşfedildiğinde
basın tarafından yüksek ölçüde dile
getirilmiştir. Şu anda yüksek bir
risk olarak değerlendirilmezken,
köpeklerin (ve muhtemelen kediler)
enfektif yumurtaları taşıdığı kabul
edilmeli ve yaşadıkları çevrede hijyen
önlemlerinin alınması gerekmektedir.
Diğer bir yanlış kanı,
Toksokarozis riski nedeniyle köpek
sahibi olmak istenmediğidir. Biz
veteriner hekimler olarak, bir kedi
veya köpek sahibi olmanın keyfini
ve bir evcil hayvanın hayatımıza
getirebileceği harika zihinsel ve
fiziksel yararlara odaklanmak
istiyoruz. Toksokarozis’in riskleri
petlerin düzenli ilaçlanması ile
meyve ve sebzelerin yıkanmasının
dışında, jeofaji ve pikayı önleyerek;
evcil hayvanlarla dışarıda oynadıktan
sonra hijyen kriterlerine dikkat
ederek güvenli bir şekilde kontrol
altına alınabilir. Veteriner hekim
olarak sorumluluğumuz, enfeksiyon
riskini en aza indirmek için, hayvan
sahiplerinin etkili ürünlerle doğru
frekansta koruma sağladığından emin
olmaktır. Birçok kişi Toksokarozis’in
nadir görülen bir hastalık olduğunu
ve veteriner hekimlerin bu konuda
konuşarak korku tellallığı yaptığını
ya da insanları köpekleri sevmemeye
teşvik ettiğini söyleyebilir. Ama
kolayca korunma sağlanabileceği
halde körlük veya hastalık nedeniyle
insanların güçten düşmesine göz
yumamayız. Tek yol kamuoyuna
bilgi vermeye devam etmektir.
Toksakaryozu halkın gözü önünde
ama gözünden uzak tutmak biz
hekimlerin sorumluluğudur.
T. canIs’in yaşam döngüsü
Toxocara canis, köpeklerde,
özellikle de yavru köpeklerde
hastalığa neden olan bir nematod
türüdür. Toxocara canis yumurtaları
köpeklerin dışkısına geçtiği sırada
enfektif değillerdir. Öncelikle
olgunlaşma aşamasına geçer
ve hücre bölünmesi sonucunda
embriyonlu hale gelir. Bu proses
yaklaşık iki hafta kadar sürer ve
yumurtalar daha sonra (L3 larva
içeren) enfekte etme özelliğine sahip
olur. Bir kez köpek tarafından alınan
Toxocara canis’in barsak
ve barsak dışındaki
görünümleri.
Toxocara yumurtaları
köpeklerin dışkılarında
bulunabilir fakat enfektif
aşamaya ulaşmaları bir
kaç gün alır.
Bulguların çok
çeşitli olması
nedeniyle, her yıl
tanısı konmayan
birçok olası vaka
söz konusudur.
embriyonlu yumurtalar duodenumda
açılır ve larva sonrasında iki farklı
göç yolundan birini yani trakeal veya
somatik göç yolunu takip eder. Trakeal göç – Yumurtadan çıkan
L3 larvaları duodenumun duvarına
penetre olur ve lenf damarları,
hepatik portal ven, kalp ve pulmoner
arter üzerinden geçerek akciğerlere
ulaşır. Bu larvaların bir kısmı daha
sonra kan dolaşımına salınarak
alveoller, bronşiyoller ve trakea ile
solunum sisteminden yukarı çıkar. Köpek daha sonra öksürerek solunum
yolundan çıkan larvaları yutar. Daha
ileri gelişim safhasında L4 meydana
gelir ve ince barsaklara ulaşırlar, bu
larva olgunlaşmamış erişkin şekline
dönüşür ve daha sonra erişkinler,
köpeğin dışkısı ile etrafa saçılan
yumurtaları üretir.
Somatik göç – L3 duodenal
duvara penetre olmasının ardından
kanda aynen kalır ve vücut dokuları
boyunca yayılır. Bu larvalar özellikle
de kas dokularını hedef alırlar.
Larvaların bu alternatif yollar
arasındaki dağılımı, konağın yaşına ve
cinsiyetine bağlıdır. Genç yavrularda
hemen hemen tüm yeni çıkmış
larvalar barsaklara ulaşmak için
trakeal yola devam eder.
Yetişkin bir köpekte ve yavru
büyüdükçe, çoğu larva dokulara
ulaşmak için somatik göç yolunu
takip eder. Somatik larvalar uyku
halinde kalır, değişmeyen şartlar
altında sadece yaşam döngüsünü
tamamlar. Bu tipik olarak dişi köpek
hamile olduğunda veya yalancı
gebelik sırasında meydana gelir.
Gebeliğin yaklaşık altıncı haftasından
sonra, uyuyan larvaların bir kısmı
dolaşıma yeniden girer ve fetusta
gelişimine devam etmek için
plasentaya geçer; böylece yavru
doğmadan T. canis ile enfekte
olmaktadır. Uyuyan larvalardan
geriye kalan popülasyon, dişi köpeğin
somatik dokularında kalabilir. Bunlar
sonraki gebelikler sırasında aktif
hale gelecektir. Fetustaki L3 larvası
karaciğere ulaşır ve postnatal
yaşamın ilk haftasında kalacağı
akciğerlerde doğum sırasında
mevcuttur. Bu larvalar öksürme
PETİNFO 2014/03 18-19
sonrasında yutularak trakeaya
göç eder. İkinci haftadan beşinci
haftanın sonuna kadar, barsaklarda
erişkin parazitler haline gelirler,
ilk yumurtalar 3 haftalık genç
yavruların dışkılarında görünür. Yanı
sıra hamilelik sırasında fetüse geçen,
aktive olmuş üçüncü evredeki larva,
anne köpeğin meme bezlerine ulaşır.
Bu larvalar süt ile yavrulara aktarılır
ve direkt olarak yavru köpeklerin
barsaklarında erişkin forma geçerler.
Sütle bu geçiş, yavrular 3-4 haftalık
yaşa ulaşana dek devam edebilir.
Gerek prenatal yolla kazanılmış
gerekse emzirme sırasında veya
çevreden yumurtaların oral yolla
alınması ile olsun, erişkin parazitler
genellikle yavrular 12-16 haftalık
yaşta olunca dışarı atılır.
Buna ek olarak, ortamdaki
embriyonlu yumurtalar örneğin, fare ya
da kuş gibi diğer hayvanlar tarafından
da sindirim yoluyla alınabilir. Bu
paratenik konaklar bir köpek tarafından
yenirse, larvalar ince bağırsakta
doğrudan erişkin forma gelişecektir.
T. canis’in zoonotik karakterli bir
parazit olduğunu hatırlamak önemlidir.
Eğer bir insan embriyonlanmış
yumurtaları sindirim yoluyla alırsa,
İnsan Toksokarozis’ine yakalanabilir.
Bu hastalık, oküler larval göçü takiben
görme bozukluğu veya hatta körlük gibi
çeşitli belirtiler meydana getirebilir. 
SÖYLEŞİ
DBM Firması
Ortakları Doruk
Hatipoğlu ve
Müjde Coşkun
Super Premium demek,
Eukanuba&Iams demektir
Dünya markaları üzerinde yükselen başarılı evcil hayvan sağlığı firması DBM’in,
Türk Pet Sektörü için hayallerini, kurucu ortaklar ve aynı zamanda pet sektörünün
iki başarılı ismi olan Müjde Coşkun ve Doruk Hatipoğlu ile konuştuk.
Tüm dünyanın kalbinde yer
edinerek güven kazanmak hiç de
kolay değil. Hele ki kedi ve köpeklerini
ailelerinin birer üyesi gibi gören
ve onlar için en iyisini isteyen pet
sahiplerinin güvenini kazanmak daha
da zor. İşte bunu başarmış ve dünya
evcil mama sektörüne adını kalıcı
bir şekilde kazımış Eukanuba&Iams
markaları ile Alman teknolojisinin
sektöre kazandırdığı Trixie gibi Avrupa
devi markaları, veteriner hekimler ve
pet sahiplerinin hizmetine sunan DBM
Firması’nı yakından tanıyalım istedik.
Yıllardır pet sektörünün nabzını tutan
ve Eukanuba&Iams markalarını
geçmişten bu yana çok yakından
tanıyan Müjde Coşkun ve yaklaşık 6
PETİNFO 2014/03 20-21
yıldır sektörün gelişimi adına birlikte
uyumla çalıştığı DBM Firması ortağı
Doruk Hatipoğlu ile birlikteyiz.
DBM firması ve ortaya çıkan
ortaklığınız konusunda bilgi
verebilir misiniz?
DH: Müjde Hanım ile 2008
tarihinden itibaren beraber çok
uyumlu ve sürekli gelişen bir ortaklık
yapmaktayız. Pet sektörü bizim için
ancak Müjde Hanım rehberliğinde ve
ortaklığıyla yapılabilecek çok özel
bir sektör. Bu sektörde ticaret ikinci
planda. Önce hayvan sevgisi ve onlar
için en doğru olan ürünler var. Müjde
Coşkun, 18 yıldan daha fazla bir
süredir pet sektörü içerisinde aktif rol
oynamış bir isim. Birçok tecrübeye
ve çok değerli bilgilere sahip bir
kişi ve gerçekten sektörün duayeni.
Hepimize ilk öğrettiği şey doğa ve
hayvan sevgisidir. Birçoğumuzun
göremediğini göstermiştir. Gerçek
duayendir çünkü her zaman
geliştirdiği proje ve stratejilerle
sektörün ve rakiplerinin vizyonunu
geliştirmiş gerçek bir “Pet İnsanı”dır.
Bu noktadan hareketle firmamızın
felsefesi çok nettir; sadece yüksek
kaliteli ve dünya markası ürünleri
en doğru satış kanalları ile kedi ve
köpek sahipleriyle buluşturmak. En
doğru ürünü, doğru noktada, doğru
tüketiciye sunmak.
Eukanuba&Iams gibi dünyanın
önde gelen mama markaları ile
çalışıyorsunuz. Türkiye’de de bir
dönem pazar liderleri arasında olan
bu iki marka eski günlerine geri
dönecek mi?
Sizin de belirttiğiniz gibi
Eukanuba & Iams markaları
sektörümüzün gerçek lider
markalarıdır. Çünkü Eukanuba ve
Iams demek inovasyon demektir.
Eukanuba&Iams demek dünya
perakende devi Procter&Gamble
(P&G) bilgisi ve tecrübesi demektir.
Bizim diğer tüm rakiplerimize
göre çok temel bir farklılığımız
var; ürünlerimizin tamamı sadece
bir tek fabrikada Coevorden/
Hollanda üretilmektedir. Bugün
Almanya’da, Fransa’da, İtalya’da,
İspanya’da, Rusya’da rafta duran
Eukanuba&Iams ile Türkiye’de
rafta duran Eukanuba&Iams
aynı fabrikanın ürünleridir. Tek
fabrika yaklaşımı her paketin içinin
istisnasız aynı mükemmellikte
Hatipoğlu ve Coşkun
Eukanuba&Iams’ın
öncü teknolojisiyle
dünyaya liderlik
ettiğini belirtiyor.
olması anlamına gelmektedir.
Eukanuba&Iams’ın farklı ülkelerde
fabrikaları bulunmamaktadır.
Coevorden/Hollanda’da yer alan
Procter&Gamble Pet Care Fabrikası
çevre ve doğayla dost bir fabrikadır.
Enerjisinin büyük bir kısmını
fabrikaya ait rüzgar tribününden
elde etmektedir. Her sene üretim
süreçlerini ve teknolojisini
güncelleyerek CO salınımını minimize
etmektedir. Hammadde girişten, ürün
paketlenip çıkıncaya kadar uygulanan
120’den fazla kalite kontrol testleri
sayesinde ürünlerimize bu kadar
güveniyor ve inanıyoruz. Bizim
“Super Premium” unvanımız yıllardır
belgelidir; American Institute of
Baking (Aynı zamanda çoğunlukla
insan gıdalarını bağımsız olarak
kontrol ederek sertifikalandırılan
gıda endüstrisi için çok önemli bir
SÖYLEŞİ
kurumdur.) tarafından Eukanuba
yıllardır aralıksız “Super Premium”
belgesi ile sertifikalandırılmaktadır;
işte bu sebeplerle Super Premium
demek Eukanuba & Iams demektir.
Nedir bu dünya markalarının
benimsediği felsefe?
1946 yılından beri yani tam
69 yıldır Eukanuba ve Iams’ın
temel felsefesi hiç değişmemiştir:
“Kediler ve Köpekler etoburdur.”
İşte bu sebeple tüm mamalarımızın
içerisinde bulunan protein
kaynağı %100 biyolojik değeri
yüksek “Hayvansal Protein”dir.
Mamalarımızın hiçbirinde
gluten (Endüstriyel protein)
bulunmamaktadır. Kedi ve köpek
mamalarında ilk kez pancar küspesi
kullanımı (1968), ilk prebiyotik
kullanımı (FOS)(1994), ilk Omega
3 ve Omega 6 kullanımı (1994),
ilk kez ve sadece Eukanuba
Veteriner Diyeti Renal (Kronik
Böbrek Yetmezliği vb.) içerisinde
protein seviyesini %18,8’de tutarak
Eukanuba’ya patentli Nitrojen Tuzağı
Lif Sistemi kullanımı (Nitrojen
Yakalama Sistemi) sayesinde
nitrojen eksekresyonunun gaita
ile atılımını stimüle etmek (1996),
ilk kez L-Karnitin içeriğiyle vücut
ağırlığını azaltmaya ve kondisyonunu
arttırmaya yardımcı olmak
(1998), ilk kez özel karbonhidrat
karşımları (köpekler için sorum ve
arpa – kediler için sorgum ve mısır)
ile postprandial glukoz artışını
dengelemeye yardımcı olmak (1998),
ilk kez MOS kullanımı ile patojen
bakterilerin bağırsak duvarına
aderansını önlemek (1998), ilk kez
ve sadece Eukanuba’da olan tartar
oluşumunu engelleyen DentalCare
Sistemi (2004), ilk kez yavru köpek
mamalarında DHA kullanımı (2005)
gibi tüm yeniliklerin yaratıcısı ve
tüm mamalarında kullanıcısıdır. Her
Eukanuba&Iams paketi içerisinde
tüm bu bilimin ortaya çıkardığı
olağanüstü mama bulunmaktadır.
İşte bu sebeplerle gerçek liderdir.
HER PAKETİN İÇİNDE BİLİM SAKLI
Biz çok iyi biliyoruz ki
sorumlu ve koruyucu veteriner hekimlik yapan her
veteriner hekim, sattığı
gerçek Super Premium
mamalarda içeriklere,
besin değerlerine ve besleme miktarlarına özellikle
dikkat ediyor. Veteriner
hekim için Super Premium
mama, Veteriner Diyet
Skalası tam ve eksiksiz
olan mamadır. Aynı zamanda tüm veteriner hekim dostlarımızın özellikle
son yıllarda distribütör
firmalar tarafından yapılan mal fazlalı kampanyalardan, hacme dayalı ileri
vadeli ödeme evrakı bazlı
anlaşmalardan ve tüm
bunlara bağlı piyasada
ortaya çıkan fiyat dengesizliklerinden rahatsız
olduklarını, eski iş hacmini
yakalayamadıklarını çok
iyi biliyoruz ve görüyoruz.
Bizim inancımıza göre her
paketinin içerisinde bilim
saklı olan Eukanuba&Iams
hem olağanüstü ürün
içeriği hem de net satış
stratejisi ile veteriner
hekimlerimizin arzuladığı
güvenilir alternatif olacak
ve veteriner hekimlerimizin beklentilerini
fazlasıyla karşılayacaktır.
Eukanuba Veteriner
Diyetleri sadece veteriner
polikliniklerinde satılmaktadır. Bunun yanında Eukanuba Veteriner Diyetleri
devamı niteliğinde olan,
hassas olan köpekler
için özel geliştirilmiş
Eukanuba Daily Care
serisi de sadece veteriner
polikliniklerinde satılmaktadır. Ayrıca Eukanuba
kedi mamaları da sadece
veteriner kliniklerinde
satılacaktır. Veteriner
hekimlerimizin mesleki ve
ticari gelişimlerine katkı
için birçok program ve
sürpriz hazırlamaktayız.
Eukanuba, insan gıdalarını da kontrol edip
sertifikalandıran AmerIcan Instıtute of Bakıng
tarafından yıllardır, aralıksız olarak “Super Premium”
belgesi ile sertifikalandırılmaktadır.
PETİNFO 2014/03 22-23
SÖYLEŞİ
Doruk Hatipoğlu ve
Müjde Coşkun için
herşeyden önemlisi
hayvan sevgisi...
aynı zamanda Herm Sprenger ve Schweıkert gibi
avrupa’nın öncü markalarının temsilciliklerini de
yürüten dbm firması’nın lokomotİF markalarını
eukanuba&ıams ve trıxıe oluşturuyor.
Elinizde aynı zamanda Trixie gibi
önemli bir silahınız daha var.
Trixie ile ne kadar süredir birlikte
çalışıyorsunuz ve bu birliktelikte
markanın sizi en çok etkileyen
yanları neler oldu?
Trixie sizin de belirttiğiniz
gibi çok önemli ve kıymetli bir
marka. Çok emek verdiğimiz, ciddi
yatırımımız olan bir marka. Trixie aynı
zamanda Avrupa Pet Sektörü’nde de
büyüyen bir dev. Ürün çeşitliliği ve
yaratımının Alman metodolojisiyle
birleşmesi sonucu ortaya çıkmış
çok önemli bir değer. Bizim Trixie
Türkiye distribütörlüğümüzün
başlangıç tarihi 2008. O günden
bugüne her yıl işimizi büyüttük ve
PETİNFO 2014/03 24-25
ürün çeşitliliğimizi arttırdık. Bugün
2.200’den fazla ürün çeşidiyle
müşterilerimize hizmet vermekteyiz.
Hiçbir müşterimize Trixie ile ilgili
bir satın alma ve hacim baskısı
yapmıyoruz. Bizim için önemli olan
satılan malın veteriner hekimlerce
satın alınması ve sergilenmesi. Bunun
için tüketiciye ürün çeşitliliğinin
hissettirildiği bir stant olması tabii ki
kaçınılmaz. İnanır mısınız 2008’den
bugüne bir kere bile Trixie ile ilgili
bir mal fazlası, ekstra iskonto vb
aksiyon yapmadık. İşte bu yüzden
her zaman fiyat istikrarını hem
veteriner hekim tarafında hem de
tüketici tarafında muhafaza ediyoruz.
Trixie’deki disiplinli çalışmamız tüm
piyasa için Eukanuba&Iams için
önemli bir referans niteliğinde, hani
meşhur bir söz var ya; “Yaptıklarımız
yapacaklarımızın teminatıdır.” diye…
Pet sektörü ile tanıştırdığınız diğer
markalar ve ürünlerinden de kısaca
bahseder misiniz?
Marka portföyümüz içerisinde en
büyük yeri Eukanuba&Iams ve Trixie
teşkil etmektedir. Bunun yanında
piyasanın ihtiyacı olan markaları da
portföyümüzde bulunduruyoruz.
Herm Sprenger Alman menşeili
paslanmaz çelik tasma ve tekne
ekipmanları üreticisi. Çok meşhur
ve kaliteli paslanmaz çelik ürünlere
sahipler. Biz Herm Sprenger Türkiye
distribütörüyüz. Aynı şekilde köpek
sporları ve profesyonellerinin
çok yakından tanıdığı Schweikert
markasının da Türkiye distribütörüyüz.
Türk pet sektörü için yeni markaları
gündeme taşımanız söz konusu mu?
Bizi yenilikler bekliyor mu?
Önceliğimiz ve tüm dikkatimiz
Türkiye Temsilciliğini yapmakta
olduğumuz Eukanuba & Iams
ve Trixie markaları üzerindedir.
Bu markaların pazar paylarının
arttırılması ve pazarın büyütülmesine
yönelik birçok proje ve yeniliği
sırası geldikçe hayata geçireceğiz.
Ziyaretiniz için teşekkür ederiz. 
KLİNİK
Veteriner Hekim
Özge Güngörmüş,
Veteriner Hekim
Erşat Özöğretmen
ve Veteriner Hekim
Melike Alcan
Halkın algısını
değiştirmeliyiz
“Sürekli gelişmekte olan bir sektörde uzun
soluklu faaliyet göstermenin tek yolu, kendimizi
sürekli eğitmek ve yenilemekten geçmektedir.”
AnImalIum Veteriner Kliniği etik
kurallara saygılı ve meslektaşlarla
iletişime son derece değer veren
veteriner hekimlerin bir arada
olduğu, modern bir klinik. Animalium,
veteriner fakültesi zengini Türkiye’de,
öğrencilerine verdiği eğitim kalitesi
ve başarıları açısından en iyi
fakültelerimiz arasında yer alan;
İstanbul, Ankara ve Uludağ gibi
3 farklı ekolden veteriner hekimi
bünyesinde barındırıyor ve bu
anlamda da aslında hastalarının
alacakları hizmet açısından oldukça
şanslı olduğunu söylememiz
mümkün. Bu ayki konuklarımızdan
Animalium Veteriner Kliniği’nin bilgiye
son derece değer veren hekimlerini
tanıyalım ve mesleki anlamda neleri
önemsediklerini birlikte görelim...
PETİNFO 2014/03 26-27
Sizleri tanıyabilir miyiz?
Ben Özge Güngörmüş, 1977
Ordu doğumluyum, 2000 senesinde
İstanbul Üniversitesi Veteriner
Fakültesi’nden mezun oldum. 2005
yılından itibaren Animalium Veteriner
Kliniği’nde küçük dostlarımızın sağlığı
ve refahı için hizmet vermekteyiz.
Animalium Veteriner Kliniği’nin
diğer bir hekimi Erşat Özöğretmen
bizimle kısa bir aradan sonra tekrar
çalışmaya başlıyor. Erşat Bey
1982 Ankara doğumlu ve Ankara
Üniversitesi Veteriner Fakültesi
mezunu. Melike Alcan 2012 yılından
beri bizimle çalışmaktadır, kendisi
Uludağ Üniversitesi Veteriner
Fakültesi mezunudur.
Kliniğinizin olanaklarından kısaca
bahseder misiniz?
Kliniğimizde teşhis ve tedavi
amacıyla hemogram, biyokimya, kan
gazları analizi, hasta başı monitörü,
yoğun bakım ünitesi, CR, ultrason,
dijital oftalmoskop
KLİNİK
YAPTIĞIMIZ İŞE SAYGI GÖSTERMELİYİZ
Veteriner Hekimler Odası’nın faaliyetlerinin yerinde ve ilerlememize katkı
sağlayıcı yönde olduğunu düşünüyorum. Eğitimler bizim için çok önemli,
sürekli kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Ayrıca veteriner kliniklerinin
ve hekimlerin insanlar üzerindeki algısının değiştirilmesi gerektiğini
düşünüyorum. Bunun için de hem insanların bilinçlendirilmesi hem de
bizim yaptığımız işe daha fazla saygı göstermemiz gerekiyor.
Özge Güngörmüş,
Animalium’da
tüm olanakların
mevcut olduğunu
belirtiyor.
ANIMALIUM VETERİNER KLİNİĞİ, Veteriner hekimler arasındaki yetersiz iletişimin
getirdiği olumsuzlukları aşmanın en iyi yoluNUN, YAPILAN çalışmalarıN etik
kurallar çerçevesinde devam etTİRİLMESİ OLDUĞU İNANCIYLA YOL ALIYOR.
gibi bir çok ekipmandan rutin
olarak yararlanmaktayız. Operatif
müdahalelerde de gaz anestezi
kullanmayı tercih ediyoruz. Kliniklerde uygulanan ücret
tarifelerindeki uçurumun etkilerini
nasıl değerlendiriyorsunuz? Siz
bu konuda nasıl bir uygulama
yapıyorsunuz?
Biz İstanbul Veteriner Hekimler
Odası’nın tarifesini uyguluyoruz.
Klinikler arasındaki ücretlendirme
farklılıklarının haksız rekabete yol
açtığını düşünüyorum. Aslında
hekimlerin odalar tarafından
belirlenen fiyatların altına düşmeleri,
daha fazla hasta çekebilmek için
yapılıyor ve İstanbul şartlarında
kendilerinin de sıkıntıya girmesine
sebep oluyor. Ben bu tür
uygulamaları etik bulmuyorum.
Hasta sahipleri ve meslektaşlarınız
ile iletişim konusunda sosyal
medyayı ne ölçüde kullanıyorsunuz?
Sosyal medya konusunda
hastalarımızla facebook üzerindeki
sayfamızdan iletişimde kalabiliyoruz.
Meslektaşlarımızla da yine facebook
üzerindeki veteriner hekimlerin üye
olabildiği grup ve sayfalarla iletişimde
oluyoruz. Yeni uygulamalardan,
eğitimlerden haberdar olmaya,
uygulamaları günlük hayatımızda
kullanmaya ve elimizden geldiğince
bütün eğitimlere katılmaya
çalışıyoruz. Sürekli gelişmekte olan
bir sektörde uzun soluklu faaliyet
göstermenin tek yolunun kendimizi
sürekli eğitmek ve yenilemekten
geçtiğinin farkındayız. Ayrıca yakın
zamanda web sitemiz de yayına
girecek. Orada hasta sahiplerimizin
kullanabileceği bir forum
PETİNFO 2014/03 28-29
bulunacak. Bu şekilde iletişimimizi
geliştirebileceğimiz kanaatindeyim.
Mesleğe saygı ve rekabet faktörünü
göz önünde bulundurursak en sık
karşılaşılan ilk üç sorun sizce nedir?
Farklı kliniklere gidip fikir almak
isteyen hasta sahipleri zaman zaman
yanlış yönlendirilebiliyorlar. Burada
esas sorun hekimler arasındaki
iletişimsizlikten kaynaklanıyor.
Uygulanan tedavilerden haberdar
olmayan hekim, hasta sahibine
bilgi verirken önceki klinikte eksik
uygulamalar yapılmış izlenimi
yaratabiliyor. Bu durumda her iki
meslektaşımız da zor durumda
kalabiliyor. Aslında çözümü basit
olan böyle durumlar yaşamamak için
hasta sahiplerinin bilinçlendirilmesi ve
hekimlerin etik kurallar çerçevesinde
çalışmalarını sürdürmeleri gerekiyor. 
Dünya bu
hastalıkları
konuşacak
Dünya nüfusunun hemen hemen
yarısı, en az bir vektör kaynaklı
hastalık türü ile enfekte durumda
(1). Bu hastalıklar parazitlerden
hayvanlara ve insanlara geçmekte,
kamu sağlığı ile küresel ekonomimizi
önemli derecede etkilemektedir.
Sırf Lyme hastalığının bile ekonomik
etkisinin yılda 3 milyar doların çok
üzerinde olduğu tahmin ediliyor
(2). Bununla birlikte, uluslararası
seyahatler hastalığın yayılmasını daha
da hızlandırdığı için, veteriner hekimler
ve kamu sağlığı uzmanlarının yaygın
vektör kaynaklı hastalıkları anlaması
giderek daha da önemli hale geliyor.
Bugün, Bayer HealthCare’in
Hayvan Sağlığı Departmanı,
çevrimiçi kayıtlarını açıyor; veteriner
Bayer vektör kaynaklı
hastalıklarla
mücadele ederek
küresel halk sağlığının
desteklemesinde en
ön sırada yer alıyor.
hekimleri, doktorları ve halk sağlığı
uzmanlarını hayvandan insana
geçen, vektör kaynaklı hastalıklara
ilişkin, ağ üzerinden gerçekleştirilen
küresel konferansa çağırıyor. Çayır
keneleri (Lyme hastalığı), pireler
(Canine bartonellosis) ve tatarcıklar
(Layşmanyoz) yoluyla bulaşan
hastalıklar gibi parazitik hastalıklara
ilişkin farkındalığı arttırmak amacıyla,
bu yıl 3. Kanin Vektör Kaynaklı
Hastalık (CVBD) Web Konferansı 20
Mart 2014 Perşembe günü yapılacak.
Web üzerinden gerçekleşecek bu
konferansta iki oturum olacak:
Veteriner hekimlere yönelik vaka
çalışması oturumunun yanı sıra
veteriner hekimlere, doktorlara ve
yardımcı hekimler ile kamu sağlığı
uzmanlarına yönelik bir yuvarlak masa
oturumu da yapılacak.
Katılımcı sayısının 5 binin
üzerine çıkması bekleniyor
Bristol Üniversitesi Veteriner
Fakültesi’nden (İngiltere) Profesör
Michael Day, “Vektör kaynaklı
hastalık, küresel halk sağlığı için
kritik öneme sahip bir konudur”
diyerek şunları kaydetti: “Bu hastalık
hem hayvan hem de halk sağlığı
alanlarını kapsıyor ve web üzerinden
gerçekleştirilecek bu konferans, bu
hedef kitle ile bakış açılarını bir araya
getirmesi bakımından benzersiz.”
2014 CVBD Konferansı’na vektör
kaynaklı hastalığın bulaşması
hakkında farkındalık yaratmak
üzere uluslararası bir küresel
uzmanlar ekibi katılacak ve kamu
sağlığı çevrelerini bilgilendirmek
için mevcut zorlukları, fırsatları ve
gözetim bilgilerini ele alacak. İnternet
üzerinden konferans kayıtları başladı.
Veteriner hekimler hedef kitleyle
paylaşılması düşünülmek üzere
klinik vaka çalışmalarını internet
sitesi üzerinde paylaşmaya davet
ediliyor. Bayer HealthCare Hayvan
Sağlığı, Ev Hayvanları Birimi Global
Veteriner Teknik Servis Başkanı Dr.
Norbert Mancke, “Hastalık Kontrol
Merkezi, Ulusal Yeni Ortaya Çıkan
ve Hayvandan İnsana Geçen Bulaşıcı
Hastalıklar Merkezi ile Dünya Küçük
Hayvan Veterinerleri Derneği’nden
onaylı uzmanların katılımlarıyla,
bu 2014 konferansı çok daha geniş
bir hedef kitleye ulaşarak geçmiş
yılların başarısının kat be kat üzerine
çıkacak şekilde planlandı. 2012 ve
2013 yıllarında, canlı web konferansı
sempozyumlarına gerçek zamanlı
olarak 40 farklı ülkeden 5000’in
üzerinde katılımcı katılmıştı.”
şeklinde konuştu.
İspanya’dan dünyaya yayın
Barcelona’dan (İspanya)
canlı yayınlanan web konferans
toplantılarının, eş zamanlı olarak
İngilizce, İspanyolca, İtalyanca,
Fransızca, Almanca ve Rusça dillerine
çevrilerek küresel bir hedef kitleye
CVBD WEB KONFERANSI
CVBD Web Konferansı, parazit önleme alanında uzman olan Bayer HealthCare Hayvan
Sağlığı Departmanı tarafından desteklenmektedir. Bu 3. CVBD Web Konferansı,
bilgi arayanlara, uzmanlara ve veteriner hekimlere, insan sağlığı ve kamu sağlığı
uzmanlarına yönelik olarak, hayvandan insana geçen hastalıklara, “Tek Sağlığa” ve
bunun küresel etkilerine olan farkındalığı arttırmak için tasarlanmıştır. Daha fazla
bilgi için www.cvbdwebconference.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
ulaşması sağlanacak. 2014 ağ
konferansında, sosyal medya da canlı
twitter bildirimleri ve destekleyici
konferans etiketleri ile CVBD’ya
farkındalığı arttırmada hayati bir rol
üstlenecek. Uluslararası Veterinerlik
Öğrencileri Derneği (IVSA) Başkanı
Pim Polak, “Tüm dünyadan veterinerlik
öğrencileri CVBD Web Konferansı’na
katılma mutluluğunu yaşayacak,
çünkü bilgiler güncel, yüksek kaliteli
ve ağ konferansı formatı yoluyla bu
genç uzmanların kolayca erişimine
açık.” şeklinde konuştu.
CVBD ağı tüm dünyada binlerce
veteriner hekimi bünyesinde
bulunduruyor. 2014 yılında, halk
sağlığının odağına veteriner hekimlik
konusunun da eklenmesiyle, patojen
ve vektör dağılımının karakterizasyonu
ve değerlendirmesinin yanı sıra
ektoparazit-patojen-konak etkileşimi
hakkında bilgi ve bulgu değişimini
mümkün kılacak CVBD Web
Konferansının daha büyük bir etkisi
olacak. İlgilenen tüm veteriner
hekimler, doktorlar, doktor asistanları
ve halk sağlığı uzmanlarının,
www.cvbdwebconference.com
adresinden kayıt yaptırmaları gerekiyor.
Kanin Vektör Kaynaklı Hastalık
(CVBD)
Kanin vektör kaynaklı hastalıklar
(CVBD), uluslararası kamu sağlığına
yönelik giderek büyüyen bir tehdittir.
Kanla beslenen ektoparazitlerden
kaynaklanan bu hastalıklar
arasında çayır keneleri (Lyme
hastalığı, Babeziyoz, Anaplazmoz
ve Hemoplazmoz), pire (Canine
bartonellosis ve Feline rickettsiosis)
ve tatarcık (Layşmanyoz) kaynaklı
hastalıklar bulunuyor. Bu hastalıklar
tüm dünyada veteriner hekimler ve
halk sağlığı uzmanlarınca bilinen
hastalıklar olup, bazı vakalarda
hayvandan insana geçme durumları
ile de sonuçlanabilmektedir. 
REFERANSLAR
1 Vektör Aracılı Hastalıklar: Çevre, İnsan Sağlığı
ve Ekolojik Bağlantıları Anlamak, Atölye Çalışması
Özeti (Mikrobik Tehditler Forumu)(2008)/Özet ve
Değerlendirme. Ulusal Akademiler Tıp Enstitüsü.
2 Lyme Disease.org (2013)
ADVERTORIAL
Obezite ve
dostlarımız
Obezite; WHO (Dünya Sağlık Örgütü)
tarafından, sağlığı bozacak ölçüde
vücutta aşırı yağ birikmesi olarak
tanımlanan, günümüzde insan ve
evcil hayvanların yaşama kalitesini
önemli ölçüde düşürdüğü gerçek
olan bir beslenme kâbusudur!
YAZI: Veteriner Hekim Hale Yetkin
Mopsan Veteriner Ürünleri Ürün Müdürü
En az kendi sağlığımız kadar değer
verdiğimiz, hayatı paylaştığımız sevimli
dostlarımız yani evcil hayvanlarımızın yaşamında
obezitenin yeri nedir? Kilo alma ve obezite,
insanlarda olduğu gibi evcil hayvanlarda da
salgın niteliğinde yaygınlaşmaktadır. Yapılan
araştırmalar göstermektedir ki; köpek ve kedilerin
% 50’si aşırı kilolu veya obezdir. Kilo problemleri;
evcil hayvanlarda şeker hastalığı, eklem
rahatsızlıkları, hipertansyion ve kalp rahatsızlıkları
gibi birçok önemli rahatsızlığa sebep olabilmekte
ve ne yazık ki ideal ağırlıktaki bir evcil hayvan ideal
ağırlığın üzerindeki bir evcil hayvana oranla 2 yıl
daha fazla yaşayabilmektedir.
Obezite ile mücadele etmenin en etkin yolu;
beslenme ile kombine edilen egzersiz programı ve
hasta sahibinin bilinçli yaklaşımıdır. Bunları kısaca
yandaki diyagramdaki gibi özetleyebiliriz.
Fakat yapılan araştırmalar göstermektedir
ki; kilo kaybetmeye yönelik programların % 90’ı
başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. Programların
başarısız olmasının nedenleri ise şunlardır:
Obezite ile mücadele etmenin en etkin yolu
beslenme ile hayvan sahibinin bilinçli olması
ve egzersiz kombinasyonudur
PETİNFO 2014/03 32-33
> Enerji metabolizmasının etkinliği
> Kalori kısıtlaması, metabolizmanın yavaşlamasına yol
açarak kilo vermeyi son derece güçleştirir.
> Kedi ve köpek sahiplerinin davranışları
Evcil hayvan sahipleri kedi & köpeklerinin
bu program dahilinde mama yönünden yoksun
bırakıldığını düşünebilir ve bu sebeple programa tam
olarak uyamayabilirler. İşte bu noktada ‘’Farklı Bir
Şey Hayal Edin’’ sloganı ile yola çıkan Hill’s Metabolic
Advanced Weight Solution, kilo problemine sahip evcil
hayvanların tedavisinde en büyük destekçiniz olacaktır.
Nutrigenomik teknolojisi kullanılarak formüle edilen
Hill’s Metabolic Advanced Weight Solution;
> Yağsız vücut kütlesini korurken, her kedi ve köpeğe
özel, doğal yağ yakımı mekanizmalarını ideal oranlara
çekerek; aktive eder.
> İçerdiği benzersiz besin maddeleri ile de obez evcil
hayvanların gen profillerini ideal ağırlıktaki evcil
hayvanların gen profillerine yakın hale getirir.
Yapılan klinik araştırmalar göstermektedir ki, Hill’s
Metabolic Advanced Weight Solution vücut yağ oranını
köpeklerde iki ay gibi kısa bir sürede % 28, kedilerde
ise % 29 oranında azaltmaktadır ve yine yapılan bir
araştırma ile kilo kaybı programını takiben evcil hayvanın
tekrar kilo almasını önlediği de klinik olarak kanıtlanmıştır.
% VÜCUT YAĞI (DEXA ÖLÇÜMÜ)
Kilo kaybı programını takiben
tekrar kilo alınmasını önlediği
klinik olarak kanıtlanmıştır
50
40
30
20
10
0
KEDİLERDE BESLENME PROTOKOLÜ
KÖPEKLER
KİLO KAYBI
0. GÜN 1 AY
2 AY
KİLONUN KORUNMASI
3 AY
TEST GRUBU 1
4 AY
1 AY
2 AY
3 AY
KÖPEKLERDE BESLENME PROTOKOLÜ
4 AY
TEST GRUBU 2
İşte bu nedenledir ki; Hill’s Metabolic Advanced
Weight Solution obezite ile mücadelede biz veteriner
hekimler için beslenmede devrim yaratacak bir çözüm
olacaktır. Çünkü Metabolic;
> Evcil hayvan sahiplerinin kedi ve köpeklerini besleme
şekline uygundur.
> Kedi ve köpekler kilo verme sırasında aç kalmaz ve
mamayı severek tüketir.
> Kilo kaybı programının ardından tekrar kilo alımının
önlenmesine yardımcı olur.
> Etkinliği klinik olarak kanıtlanmıştır. 
KEDİ&KÖPEK
PETLERDE Renal
Replasman Tedavisi:
Pratikte gerçekten etkili ve yardımcı mı?
Akut böbrek yetmezliği gibi böbrek fonksiyonlarının kısa sürede kaybedildiği bir
olgunun tedavisi için, renal replasman tedavilerine gereksinim duyulmaktadır.
Yazı: Claudıo Brovıda, DVM, PhD ANUBI Hayvan Hastanesi, İtalya
Çeviri: Araş. Gör. Dr. Banu Dokuzeylül / İ.Ü. Vet. Fak. İç Hast. ABD.
Üremik sendrom, renal
yetmezlikle sonuçlanan kümülatif
metabolik bozuklukların oluşturduğu
bir klinik hastalık tablosudur. Bu
değişiklikler hastalıklı böbrekler
tarafından temizlenemeyen geniş
spektrumlu çözünen maddelerin,
üremik toksinlerin progresif
retensiyonunun sonucu olarak ortaya
çıkmaktadır ve klasik olarak gözden
geçirilmelidir. Üreminin sistemik
klinik sonuçlarının çoğu endojen
intoksikasyon durumu ile sabittir,
ancak hiç benzeri olmayan çözünen
bir maddenin üremi ile ilişkili tipik
klinik belirtilerini açıklamak için
ortaya konulmuştur.
Üremik toksisite konsepti
hemodiyaliz ile tedavi edilen üremik
hastalardan küçük moleküler ağırlıklı
maddelerin uzaklaştırılmasından
sonra gözlenen klinik iyileşme ile
desteklenmektedir. Sadece bazı
üremik çözünmüş maddeler (üre,
kreatinin, fosfor ve potasyum)
klinik değerlendirmede rutin
olarak ölçülmektedir. Su da ayrıca
retensiyonu pulmoner ödem,
kardiyovasküler aşırı yüklenme
ve ölümü içeren çeşitli sonuçlara
neden olduğu düşünülen üremik bir
inin amacı
sman tedavis
Renal repla
ansplantasyonu
(RRT) diyaliz ve tr
ri
le
vi
da
terli
te
an
m
visinin amacı ye
Renal replas
replasman teda
l
na
re
e,
ld
ne
ar
nl
Ge
plikasyo ını
içermektedir.
da tedavinin kom
ya
ı
as
m
an
ğl
sa
çözünmüş
renal replasman
ir. RRT süresince
id
es
nm
le
ek
st
ar
ın de
mel mekanizmal
azaltarak hastan
ştırılmasındaki te
la
ak
üş
uz
nm
rin
le
zü
de
çö
Difüzyon
haldeki mad
tu içermektedir.
or
sp
an
tr
at
tif
liz
ek
ya
di
difüsif ve konv
ilişkilidir ve kan ve
delerin geçişi ile
ad
m
n
mektedir.
til
na
lu
ne
bu
yö
e
n
hald
ti tarafında
en
iy
ad
gr
n
yo
as
antr
arasındaki kons
toksindir. Üremik sendrom toksik,
metabolik, endokrin ve inflamatuvar
bozukluklarla birlikte çeşitli sistemik
klinik sonuçlara neden olduğundan,
daha kapsamlı olarak gözden
geçirilmelidir. Bu global anlayışa,
üremik hayvanlara kapsamlı terapötik
yaklaşımı tanımlamak için gereksinim
duyulmaktadır. Veteriner pratiğinde,
bu tip hastalara ilk terapötik
yaklaşımı tanımlamak ihtiyaç ile
PETİNFO 2014/03 34-35
ilişkilidir, eğer mümkünse primer
neden, spesifik bir tedavi oluşturmak
ve ayrıca renal yetmezlikten
kaynaklanan olası su-elektrolit
dengelerini kontrol etmeye çalışmak,
hastayı kompanze etmek için
destekleyici tedavi yapmaktır. Buna
rağmen, sıklıkla geleneksel tedavi
akut böbrek hasarından etkilenen
üremik hastaların iyileşmesinde
başarısız olmaktadır ve hastanın
Sürekli renal replasman
tedavisinde amaç
hastanın hemodinamik
dengesini, asit-baz
dengesini ve elektrolit
dengesini sağlayarak
akut böbrek yetmezliğini
tedavi etmektir.
KEDİ&KÖPEK
Diyaliz ile tedavi gören
akut böbrek hasarı olan
köpeklerde ve kedilerde
hayatta kalma oranı
%50’dir ve bu oran
insanlarınkiyle benzerlik
göstermektedir.
hayatta kalma süresini uzatmak için
yapılabilecek şey renal replasman
tedavisinin düzenlenmesidir.
Sürekli tedaviler
Sürekli renal replasman
tedavileri ekstrakorporeal diyaliz
tedavisi olarak tanımlanmaktadır,
burada hastaya çok daha uzun
periyotlarda, eğer gerekliyse günlerce
süren tedaviler yapılmaktadır. Sürekli
yapılan renal replasman tedavisi
standart intermitan hemodiyalizden
daha iyi şekilde tolere edilmektedir.
Intermitan hemodiyaliz ile
kıyaslandığında, süreki yapılan
renal replasman tedavisi kan
volümü ve kan basıncının minimal
deviyasyonu ile birlikte mükemmel
sıvı uzaklaştırılmasını sağlamaktadır.
Daha uzun süren tedavi süresi daha
esnek sıvı dengesinin yönetimine
izin vermektedir. Devamlı renal
replasman tedavisi intermitan
hemodiyaliz ile karşılaştırıldığında,
metabolik asidoz ve elektrolit
bozukluklarının daha iyi bir şekilde
kontrol edilmesini sağlamaktadır.
Devamlı renal replasman tedavisinin,
intermitan hemodiyalizden ayırt
edilmesini sağlayacak çok sayıda
işlevsel karakteristiği bulunmaktadır.
Kan akış hızı ve diyalizat akış hızı
genellikle daha yavaştır. Daha düşük
kan akış hızından dolayı, diyalizat
çabuk satüre olur ve diffüsif klirens
kapasitesinde sınırlayıcı bir faktördür.
Devamlı ultrafiltrasyon plazma
su volümünde belirgin derecede
kayıplara neden olduğundan,
replasman sıvılarının uygulanması
gereklidir. Intermitan hemodiyaliz
ve devamlı renal replasman
tedavisi arasındaki farkı, değişik
tekniksel ayarlar oluşturmaktadır.
Özellikle intermitan hemodiyaliz
fikse edilmiş suyun temizlenmesine
bağlıdır, intermitant hemodiyaliz
ekipmanlarının yönetimi daha
pahalıya mal olmaktadır. Oysa
Aralıklı hemodiyaliz beşeri tıpta 40 yıldan daha uzun
bir süredir kullanılmakta, günümüzde ise veteriner
hekimlikte köpeklerde ve kedilerde en sık uygulanan
yöntemler arasında karşımıza çıkmaktadır.
PETİNFO 2014/03 36-37
devamlı renal replasman tedavisinde
makineyle direkt bağlantısı olan sıvı
torbaları kullanılmaktadır. Bu bakış
açısı, kanın temizlenme sistemi
özelliği ile birlikte devamlı renal
replasman tedavisinin daha kolay
olduğunu özellikle ilk sefer için
diyalize yaklaşımda göstermektedir.
Hem sahibi ve hem de sağlık bakımını
sağlayan ekip için renal replasman
tedavisini gerçekleştirmek büyük bir
sorumluluktur. Gerçekçi olmayan
umudu tanımlamak, hem hasta
sahipleri, hem de veteriner ekibi için
de hayal kırıklığına sebep olmaktadır.
Diyaliz ile tedavi gören akut böbrek
hasarı olan köpeklerde ve kedilerde
hayatta kalma oranı %50’dir, bu
değerler insan hekimliğinde ne
KEDİ&KÖPEK
Geleneksel intermitan
hemodiyaliz, haftada
3 kere gün aşırı
yapılmaktadır.
İNTERMİTAN
HEMODİYALİZ
Intermıtan hemodiyaliz ile kıyaslandığında, sürekli
yapılan renal replasman tedavisi kan volümü ve kan
basıncının minimal deviyasyonu ile birlikte mükemmel
sıvı uzaklaştırılmasını sağlamaktadır.
olup bittiğine dair, biraz benzerlik
göstermektedir. Bunlardan yaşamını
sürdürenlerin yarısı normal renal
fonksiyonlarına yeniden kavuşmakta,
diğer yarısında ise kalıcı renal
fonksiyon bozukluğu meydana
gelmektedir, buna rağmen geleneksel
tedavi protokolü uygulanmasına
devam edilmektedir.
Bazı hastalar bir hafta
içerisinde belirgin iyileşme belirtileri
göstermektedir. Bu hastalarda tam
anlamıyla iyileşme ise 3-4 hafta
içerisinde meydana gelmektedir.
Bu nedenden dolayı, evcil hayvan
sahiplerine diyalizden sonra en
azından 3-4 hafta süre ile hastalarını
düzgün bir şekilde takip etmeleri
tembih edilmelidir. Çoğu hasta
tedavinin ilk günlerinden sonra
daha kötü gözükürler, ancak klinik
belirtilerdeki iyileşmenin bir hafta
içerisinde olacağı unutulmamalıdır.
Kateter yerleştirilmesi sırasında
oluşabilecek anestezi riskleri,
antikoagülan tedavisine bağlı
şekillenen kanamalar, yetersiz
antikoagülasyon durumunda
tromboz, diyaliz dengesizlikleri
sendromu, hipotansiyon,
iyileşmede aksamalar gibi tedavi
komplikasyonları bulunmaktadır.
Hastaların büyük bir çoğunluğu
minimum 1-2 hafta süre ile
hospitalize edilmektedir. Eğer
hasta hala bu süre zarfında
diyalize bağımlıysa, o zaman hasta
taburcu edilir ve ayakta tedavi şekli
düzenlenir. Tedaviler haftada 3 gün,
kediler için 4 saat, köpekler içinse
5 saat sürmektedir. Bunun yanı sıra
işlemin kurulumu için genellikle
1 saat ve işlemin sonlandırılması
içinse 1 saatten daha kısa bir süreye
gereksinim duyulmaktadır. 
Kaynak: Bu makale 8. Küçük Hayvan Veteriner
Hekimleri Derneği Sürekli Eğitim Kongresi’nde
tebliğ edilmiştir.
PETİNFO 2014/03 38-39
Konveksiyon plazma suyunun membran
vasıtasıyla sevkinden oluşmaktadır
ve beraberinde çözünmüş halde
bulunan maddeleri almaktadır. Aralıklı
hemodiyaliz, aralıklı tedavi bir hastanın
birkaç saat içerisinde tedavisinin
yapıldığı ekstrakorporeal diyaliz tedavisi
olarak tanımlanmaktadır. Günümüzde
aralıklı hemodiyaliz köpeklerde ve
kedilerde en sık uygulanan yöntemdir.
İntermitan hemodiyalizin büyük
miktarda çoğunluğu diyalizatın tek
geçişinin akış oranı kanınkine göre daha
fazla kullanılarak gerçekleşmektedir.
Teknolojik ilerlemeler bu prosedürü akut
böbrek hasarı olan hastalarda nispeten
güvenli ve uygun duruma getirmiştir.
Geleneksel intermitan hemodiyaliz
tedavisinin dezavantajı günlük total
tedavinin süresinin sınırlı (genellikle 4-5
saat) olmasıdır. Bunun sonucu, hastalar
günün büyük bir kısmında renal destek
olmadan sürdürürler, ki bu durumda
sıvı regülasyonu, asit-baz dengesi
ve elektrolit homeostazı mümkün
olmamaktadır. Buna ilaveten, bazı
hastalar sınırlı tedavi süresi içerisinde
yeterli seviyede diffüsiv klirensi
sağlayabilmek için ihtiyaç duyulan kan
akım oranlarını tolere edememektedir.
güncel
Kazanan birliktelik
devam ediyor...
Fédération Cynologique Internationale (FCI) ve
Eukanuba 2006 yılından bu yana sürmekte olan
birlikteliklerini yeniden yaptıkları bir anlaşma ile
3 yıl daha devam ettireceklerini açıkladılar.
Uluslararası Kinoloji
Federasyonu Başkanı
Rafael de Santiago
şekilleniyor. Yeni anlaşma duyuruları
ve ortaklık hakkındaki kişisel görüşleri
için Uluslararası Kinoloji Federasyonu
Başkanı Rafael de Santiago ve
Eukanuba Yetiştirici Direktörü Jose
Luis Ibanez’le görüştük.
Uluslararası Kinoloji
Federasyonu (FCI) ve Eukanuba
Şubat 2014 itibarıyla, ortaklaşa
çalışmalarını 3 yıllık işbirliği anlaşması
imzalayarak devam ettireceklerini
açıkladırlar. Başarı dolu bu birliktelik,
2006 yılından bu yana sürmekte
ve aralarında Eukanuba World
Challenge’ın da bulunduğu pek çok
başarının doğuşuna tanık olmakta.
Eukanuba ve FCI’ın devam
eden müşterek çalışmaları, aynı
zamanda her iki oluşumun safkan
köpek ırkları dünyasına bağlılıklarını
da yansıtmakta. Eukanuba ve FCI,
gelecek yıllarda yetiştiricilerin
çalışmalarını kutlamak üzere yeni
fırsatların da sunulacağının sinyallerini
veriyor. Eukanuba’nın Yetiştiriciler
Kulübü’nün gittikçe artan üyelikleri
ve FCI’ın dünya çapındaki güçlü
bağlantılarının birleşimiyle safkan
köpek ırkları dünyasının kalbi de
FCI ve Eukanuba yedi yılı aşan
müşterek çalışmalarından mutlaka
gurur duyuyorlardır. Bu birliktelik
nasıl başladı ve zaman içerisinde
nasıl gelişti?
RdS: Bizim asıl amacımız
pazardaki en iyi ve en kaliteli pet
mamasını bularak bir ortaklık
oluşturmaktı ve bu araştırmalarımız
sonucunda Eukanuba’nın en iyisi
olduğuna karar verdik. Ortaklığımız
pek çok katmanda başarı gösterdi ve
bizim inancımız FCI ve Eukanuba’nın
kolektif çalışmalarının artık
yetiştiricilerin de zihninde ayrılmaz
iki parça olarak görüldüğüdür.
Olağanüstü bir iş ortaklığının yanında
aynı zamanda bireysel ilişkiler
bakımından da sıkı bir dostluk
geliştirmiş bulunmaktayız. Bütün
FCI organizasyonlarında birlikte boy
göstermekteyiz ve bu ortaklığımızdan
son derece memnunuz.
PETİNFO 2014/03 40-41
köpek şovlarının
aranan markası
FCI logosu 89 köpek kulübünün ön
yüzündedir ve bu da Eukanuba’nın
bu kulüplerde ağırlanmasına olanak
sağlamıştır. Ayrıca bu kulüpler de
Eukanuba’nın beslenme üzerindeki
uzmanlığından, ulusal ve uluslararası
organizasyonlardaki desteklerinden
yararlanmaktadır. Eukanuba köpek
şovları topluluklarına verdiği desteği
sürekli sergilemekte ve sahip oldukları
modern, ileri teknoloji olanaklarını, canlı
yayınlar dâhil seferber etmektedirler.
JLI: Bu anlaşmamızı üçüncü
kez yeniliyoruz ve bu mükemmel
birlikteliği sürdürdüğümüz için
çok mutluyuz. Bu ortaklığın her
iki organizasyon için de çok yararlı
olduğunu ve her geçen yıl daha da
büyümekte olduğumuzu görüyoruz.
FCI’ın da katılımıyla Eukanuba,
yetiştiricilerin dünyasında etkili
Hem FCI hem de
Eukanuba’nın
kalbinde safkan
köpek ırklarına
karşı bir tutku
bulunmaktadır.
P&G Pet Care EMEA & Asya Bşk.
Yardımcısı Hounaida Lasry ve
Rafael de Santiago partnerliklerini
sürdüreceklerini müjdeliyor.
ve vizyon sahibi marka konumunu
oldukça sağlamlaştırdı.
Ortaklığınız meyveleri arasında
“Eukanuba World Challenge”
da bulunuyor. Bu organizasyon
hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
RdS: Organizasyon gerçekten
de küresel boyuta ulaştı. Üyelerimiz
için artık olmazsa olmazlardan
biri haline geldi ve oldukça kısa
sayılabilecek bir süredir var olduğu
düşünülürse bu olağanüstü bir
başarı. Organizasyonun konsepti
tam anlamıyla eşsiz ve hepimiz
farkındayız ki Eukanuba’nın
yardımları olmasaydı bu noktaya
ulaşabilmek imkânsız olacaktı. Bu
dünya klasındaki gösterinin büyük bir
parçası olmaktan gurur duyuyoruz.
JLI: EWC’nin, bizim kolektif
çalışmalarımızı taçlandırdığını
düşünüyorum. FCI bu organizasyonun
ilk gününden beri bizimleydi. Birlikte,
her yıl daha da gelişen ve büyüyen bir
organizasyon ortaya çıkardık. Bugün,
köpek yarışması denilince akla gelen
ilk isim “Eukanuba World Challenge”
ve bundan gurur duyuyoruz. Bizim
için kıvanç kaynağı olan bir başka
nokta da ödül kazanan köpeklerin
büyük çoğunluğunun Eukanuba ile
besleniyor oluşu. Her şeyi anlamlı
kılan da zaten bu.
FCI ve Eukanuba’yı kazanan bir ekip
haline getiren faktörler nelerdir?
JLI: Kazanan bir ekip olarak
görülmemizin sebebi yalnızca
ortaklığımız neticesinde aldığımız
harika sonuçlar değil, aynı zamanda
bu birliktelikte görev alan görevini
seven insanlardır. FCI ile hem
mükemmel bir müşterek çalışma
zemini hem de samimi bir iletişim
inşa ettik. Buna yalnızca Rafael
değil, ayrıca yıllar içinde tanıdığımız
Hans ve diğer üyeler de dâhildir.
Hepimiz köpekler ve köpek severler
için en iyisini amaçlıyor ve istiyoruz.
Canlı yayınlara gelince, bizler
bunun yalnızca başlangıç olduğunu
düşünüyoruz. Dijital dünyanın
potansiyelini bir bütün olarak ele
alıyoruz ve online dünyada çığır
açacak yenilikler de üretmekteyiz. 
EUKANUBA VE
FCI MÜŞTEREK
ÇALIŞMANIN ÖRNEĞİ
Eukanuba %100 ve dengeli beslenmeyi
temsil etmekte. Bu anlayışla FCI’ın
safkan köpek ırklarının küresel
boyutta topluluklarıyla ilişkileri ve
aktivitelerinin birlikteliğinden, dünya
çapında bütün köpeklerin ve köpek
severlerin arasındaki bağın daha
da güçlendiği bir oluşum ortaya
çıkmakta. FCI Başkanı “Eukanuba ve
FCI, köpek dünyasının bütün konuları
bakımından birbirine yakın ve sıkıca
bağlıdır.” şeklinde konuşuyor. P&G Pet
Care EMEA & Asya Başkan Yardımcısı
Hounaida Lasry ise “Eukanuba’da kalite,
yaptığımız her şeyin temelini oluşturur
ve bu ortaklıklarımız için de geçerlidir.
FCI’la olan birlikteliğimiz bunun en üst
seviye örneklerinden biridir. Kolektif
deneyimlerimizi bir araya getirdiğimiz
bu birliktelik her iki organizasyonun en
iyi yanlarını ortaya çıkarmakta ve bizleri
kazanan bir ekip yapmaktadır.” diyor.
seminer
BU TOPLANTIDA
HERŞEY
LÖSEV İÇİNDİ
Hasvet Medikal, Lazer, Akupunktur ve Endoskopi
Eğitim Semineri’nden elde edilen tüm geliri LÖSEV’e
bağışlayarak sektörde bir ilke imza attı.
Hasvet Medikal Firması
Genel Müdürü Hidayet Şimşek
Veteriner sağlık sektörüne,
yazılım ve medikal ekipmanlar
konusunda dünyadaki yenilikleri
takip etme şansı yaratan Hasvet
Medikal, 8-9 Şubat tarihlerinde
düzenlediği Lazer, Akupunktur
ve Endoskopi Eğitim Semineri ile
şimdiye dek gerçekleştirilmeyen
bir ilke imza attı. Elde edilen
gelirlerin tümünün LÖSEV Lösemili
Çocuklar Vakfı’na bağışlandığı
eğitim semineri, hem mesleki
hem de manevi anlamda veteriner
hekimlerin takdirini kazandı. Teorik
ve uygulama içerikli olan iki günlük
seminerde, Endoskopi Eğitim
sunumunu Prof. Dr. Tamer Dodurka
gerçekleştirirken, Kedi ve Köpeklerde
Teorik&Uygulamalı Lazer ve
Akupunktur sunumunu Dr. Peter
Rosin yaptı. İlk gün İstanbul Dedeman
Otel’de yapılan teorik sunumların
PETİNFO 2014/03 44-45
ardından, ertesi gün İstanbul
Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde
gerçekleştirilen uygulamalı
eğitimle program tamamlandı.
Hasvet Medikal Firması, veteriner
hekimlerden alınan eğitim bedelini
LÖSEV’e bağışlayarak katılımcıların
takdirini toplamanın yanı sıra bundan
sonraki eğitim toplantılarında da
benzer yaklaşımlarda bulunulması
konusunda sektöre öncülük etti.
seminer
TAKDİR EDİLECEK
BİR UYGULAMA
Prof. Dr. Tamer Dodurka
İ.Ü. Vet. Fak. Emekli Öğr. Üyesi
Sunumlar ilgiyle izlendi
Eğitim seminerinin ilk
sunumu Dr. Peter Rosin tarafından
gerçekleştirildi. Düşük düzey lazer
terapisinin çalışma mekanizması
konusunda bilgi veren Rosin, lazerle
tedavinin etkilerini ve biyofiziğini
değerlendirdi. Lazer ekipmanlarının
tanıtımını yapan Dr. Rosin, lazer
terapinin avantaj, endikasyon
alanlarını veteriner hekimlerle
paylaştı ve lazer terapinin özellikle
yara iyileştirmesi üzerine olumlu
etkilerini değerlendirdi. Sonrasında
düşük düzey lazer terapi hakkında
çarpıcı bilgiler verdi.
Öğleden sonraki sunumda
veteriner hekimlere bilgi vermek
üzere Prof. Dr. Tamer Dodurka
sunumuna başladı. Öncelikle
endoskopi hakkında veteriner
hekimleri bilgilendiren Dodurka,
sonrasında çeşitli sistemlerdeki
uygulama alanlarına yer verdi.
Endoskopinin teşhisin yanı
sıra uygun teçhizat ile biyopsi,
operasyon, perkutan sondaların
takılması ve daha birçok durumda
uygulanabileceğini ifade etti.
Endoskopi için endike olmayan
durumlardan bahseden Dodurka,
endoskopi cihazlarında olması
gereken özelliklere de değindi.
Solunum yollarının incelenmesi
konusunda, detaylı bilgiler veren
deneyimli bilim adamı, solunum
yolunda karşılaşılabilen olağan ve
olağan dışı bulgulardan bahsetti.
Sunumunu görsel öğeler üzerinden
gerçekleştiren Prof. Dr. Tamer
PETİNFO 2014/03 46-47
Toplanan ücretlerin LÖSEV’e
bağışlanması bu organizasyonun
kar amacı gütmediğini göstermesi
bakımından önemli. Ama şunu
da biliyoruz ki bu tür eğitimlerde
katılımcıların bir bedel ödemesinin
çok büyük önemi var. Bu, hem
katılımın ciddiyetini artırıyor hem
bilgiye değer verilmiş oluyor. Tüm
dünyada bu sistem böyledir. Ama
bu organizasyonu düzenleyen
firmanın büyük nezaket gösterip
tüm geliri LÖSEV’e bağışlaması çok
takdir edilecek bir uygulama. Her
bakımdan yerine oturan bir sistem.
Tüm firmalarımızdan buna benzer
bir yaklaşım içerisinde olmalarını
temenni ediyoruz.
Dodurka, daha sonra sindirim
sistemi endoskopisi üzerinde durdu.
Perkutan sondayı çok önemsediğini
belirten Dodurka, hayvanın yemek
yemesinin mutlaka gerekli olduğu
kronik durumlarda oldukça önemli
bir yeri olduğunu belirtti. Dodurka,
besin maddelerinin içerisinden
geçebileceği genişlikte sondaların
nadir olduğunun altını çizerek, diğer
sondalarla beslemenin zorluklarına
değindi. İlk gün sunumlarının
ardından, eğitim semineri Pazar
günü İstanbul Üniversitesi
Veteriner Fakültesi’nde düzenlenen
uygulamalı eğitimle sona erdi.
AYNI YAKLAŞIMLA
DEVAM ETMELİYİZ
Prof. Dr. Suphi Erdem Acar
Klivet Derneği Başkanı
LÖSEV şu anda ülkemizde gerekli
desteği bulamıyor. O nedenle böyle
organizasyonları bir fırsat olarak değerlendiriyorum ve bağış yönüyle desteklemeyi güzel bir uygulama olarak
görüyorum. Şahsen ben de internetten
bu görevimi yerine getirdim. Umarım
bundan sonraki organizasyonlarda da
aynı yaklaşım devam eder.
EKİPMANI DOĞRU
KULLANMAYI
BİLMELİYİZ
TOPLANTI BAŞARISINI
HER ALANDA
GÖSTERDİ
Veteriner Hekim İnci Güzel
Veteriner Hekim SeLen AKsoy
Veteriner hekimler için bu toplantılar
alınan ekipmanların doğru kullanımını
öğrenmek anlamında çok önemli. Bir
aleti doğru kullanmadıktan sonra
sahip olmanız bir anlam kazanmıyor.
Ticari beklentilerden uzak bu tür toplantılarda katılımın daha da yüksek
olacağını düşünüyorum. Emeği geçen
ve bu düşünceye öncülük edenlere
teşekkür ediyorum.
Öncelikle hem teknik anlamda verilen
bilgiler ve klinisyen hekimlerin başarısı için önemli ekipmanların tanıtımı
hem de elde edilen gelirin LÖSEV
gibi önemli bir vakfa bağışlanması
açısından çok önemli bir toplantıydı.
Umarım bu yardım anlayışı diğer
toplantılara da örnek olur.
Animalia Hayvan Hastanesi
ÖRNEK BİR TUTUM
Dr. Sinem Ülgen
İ.Ü Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı
Seminerden elde edilen tüm gelirin
LÖSEV gibi önemli bir vakfa bağışlanması yerinde bir karar olmuş. Kar
maksatlı düşünmeden yapılan bu tür
yardım girişimlerini oldukça mantıklı
buluyorum. Yanı sıra düzenlenecek
gelecek bilimsel etkinliklerde de diğer
firmaların aynı doğrultuda hareket
edebileceğini gösteren örnek bir
tutum sergilenmiş. Tüm emeği geçenlere teşekkür ediyorum.
YARDIM ETMENİN
MUTLULUĞU
PAHA BİÇİLMEZ
Veteriner Hekim Alper Alaçamlıoğlu
Sante Veteriner Kliniği
Bu tür bilimsel bir organizasyondan
elde edilen gelirlerin bağışlanması,
katkısı olan herkes için paha biçilmez
derecede mutluluk verici bir duygu.
Bu yardım girişimlerinin kesinlikle
sonraki organizasyonlarda da devam
ettirilmesi gerekir.
Bahçelievler Belediyesi Veteriner İşleri
VERİLEN DESTEKLERİ
BİZ DE BENİMSEDİK
Veteriner Hekim Edip Kocaman
Vethouse Veteriner Kliniği
İnsanın çocukları olduktan sonra LÖSEV
gibi vakıflara daha farklı bir duyguyla
yaklaşıyor. Aslında bizim de Klivet
olarak önümüzü açan bir proje oldu. İşin
açıkçası ilk defa böyle bir yaklaşımla
karşı karşıya kaldım. Belki de mayıs
ayında düzenleyeceğimiz kongremizde
de benzer bir yaklaşımda bulunabiliriz.
LÖSEV veya benzeri yardım kurumlarına
destek vermeyi isteriz.
seminer
HASVET TARAFINDAN GERÇEKLEŞTİRİLEN BU
ÖNEMLİ TOPLANTI, HEM VERİLEN TEORİK BİLGİLER
HEM DE EKİPMANLARIN DOĞRU KULLANIMININ
GÖRÜLMESİ AÇISINDAN WORKSHOPUYLA
HEKİMLERDEN BÜYÜK BEĞENİ TOPLADI.
PETİNFO 2014/03 48-49
GÜZEL BİR DÜŞÜNCE
Veteriner Hekim Erkut Gören
KHVHD Yönetim Kurulu Başkanı
Tüm gelirin bir yardım vakfına bağışlanması bildiğim kadarıyla yapılan
ilk uygulama. Firmaların bu eğitim
seminerlerini düzenlemelerindeki
amaçlardan biri de satışa sundukları
malzemelerin tanıtımını yapabilmek.
Buradan yola çıktığımızda bu tür toplantıların bütçesi kendi bünyelerinde
oluşturuluyor. Genel masrafları firma
tarafından karşılanmış bir organizasyonda, toplanabilecek ücretlerin
de bir yardım kuruluşuna bağışlanması güzel bir düşünce. Umuyorum
önümüzdeki günlerde diğer firmaların
yaklaşımları açısından da bir kapı
açılmış olur.
FİKİR SAHİPLERİNE
TEŞEKKÜRLER
Veteriner Hekim Uğur Sığırcı
Petstop Veteriner Kliniği
Son yıllarda başka kongre, organizasyon ve büyük etkinliklerde yapılan
katkıların yardım kurumlarına bağışlandığını görmüştüm. Bu uygulamaya
meslek dalımda şahit olmak beni
sevindirdi. Bu gün seminere gelmek
benim için çok mümkün görünmüyordu fakat buna rağmen LÖSEV için
bağışımı ve kaydımı önceden yaptım.
Dolayısıyla seminere katılamasam
bile bir iç huzurum oldu. Bu konuda
HASVET ve fikir sahiplerine teşekkür
ediyorum. Yine mesleki anlamda
düzenlenecek diğer organizasyonlara
da örnek teşkil etmesini diliyorum.
HASVET BAŞARISINI
YARDIM İLE
TAÇLANDIRDI
Veteriner Hekim Erkan Morgül
Anaconda Veteriner Kliniği
Kliniklere böylesine önemli teknik
donanımlar sağlayıp güçlenmesini
sağlayan firmaların sektörde olması
çok güzel. Böyle seminerleri düzenlerken de maddi kaygı gözetmeyip
yardım amacı gütmesi, bu başarıyı
daha da taçlandırmış oluyor. Veteriner hekimler olarak ne kadar bilgili
ve donanımlı olur, Hasvet gibi firmaları da destekler ve dünya çapında
AR-Ge çalışmalarını ona göre yapar,
sektörümüze yeni cihaz ve teknik
donanımları katarak bu yolda daha
kuvvetli şekilde yürümüş oluruz.
LÖSEV’E YAPILAN YARDIMLAR YERİNİ BULDUĞU İÇİN SON DERECE MUTLUYUZ
Ayça Sağ Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi İntörn Öğrenci, Dilruba Parvaz İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi İntörn Öğrenci
Ayça Sağ Bu tarz yardım kuruluşları insanların önyargılarına ve “Yardım-
larımız gerçekten yerine gidiyor mu?” şeklinde spekülasyonlara sahne
oluyor. Vakfın sitesinden de incelenirse lösemili çocuklar için hastane,
okul, köy… vb. birçok projenin hayata geçirildiği görülür. Lösemi hastalarının tedavisi çok fazla maddi imkan gerektiriyor. Hem bu nedenle
hem de veteriner hekimlik ve beşeri hekimliğin kesişme noktasında
burada yapılan organizasyonun çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Dilruba Parvaz Veteriner hekimlerin bu tür hastalıklar ve kurumlar
açısından bilinçlendirilmesi ve bir duyarlılık oluşturulması çok önemli.
Kaldı ki, bu tür yardımlar kliniklerde de devam ettirilebilir. Hocalarımızın
da dikkat çekmek açısından, hasta sahiplerini yardım kuruluşlarına
yönlendirmeleri iyi olur. Aynı zamanda kliniklerde pratik yapma imkanımız
olmadığı için bu tür seminerlerin sıklaştırılması hem bizim gibi meslektaş
adayları açısından hem de klinisyen hekimler açısından önemli. 
KEDİ&KÖPEK
Evcillerin ortalama
ömürleri ve
beraberinde kanser
gibi hastalıklara
yakalanma riski
artış göstermektedir.
Kanser
kemoterapi &
Kanser; türüne ve yerine, erken tanı ve yapılan
tedavilerin biçimi ile bireyin durumuna göre farklı
bir seyir göstermektedir. Bu genellikle uzmanların
çeşitli faktörleri değerlendirerek karar verebilecekleri
kritik bir süreçtir ve net konuşmak doğru değildir.
Kanser çoğu insanın kafasında
“Sevdiğim birini kaybedeceğim.” imajı
yaratır ve bizi çoğu kelimeden daha fazla
korkuya sevk eder. Yaşam tarzımızdaki
değişikliğin bizlerde yarattığı etkilere
benzer etkiler, ne yazık ki kedi ve
köpeklerimizde de meydana geliyor ve
maruz kaldığımız kanserojen maddelerin
sayısı gün geçtikçe artıyor. İnsanlar
gibi evcil hayvanlarda görülen kanser
vakalarında son yıllarda büyük artış söz
konusu. Özellikle orta yaş üzerindeki kedi
ve köpeklerde, yüksek oranda kanser
vakaları rapor edilmekte ve bu nedenle
4-5 yaşından sonra veteriner hekim
tarafından yapılan rutin muayenelerin
yanı sıra hayvan sahibinin gözlemleri de
önem kazanmaktadır. Günümüzde evcil
hayvanlar daha uzun yıllar yaşıyor ve
ailelerinin yaşamında önemli bir rol oynuyor.
Bu nedenle hayvan sahipleri herhangi bir
kanser sürecinde hayvanları için sunulan
tedavi yöntemlerine sıcak bakıyor ve
onlardan vazgeçmek istemiyorlar.
Petlerdeki bazı kanser çeşitleri
Deri: Deri tümörleri yaşlı köpeklerde
çok yaygın olmakla birlikte kedilerde daha
az görülür. Buna karşın kedilerdeki çoğu
deri tümörü malign karakterli, köpeklerdeki
ise genellikle iyi huyludur.
Meme: Meme bezi tümörleri
köpeklerde çok yaygın şekilde ortaya
çıkar ve kısırlaştırılmamış dişilerde meme
tümörü riski %26 düzeylerindedir. Bu
kadınlardaki göğüs kanseri riskinden 3 kat
daha fazla risk anlamına gelir. Çoğu meme
bezi tümörü (ortalama 10 yaş) 6 yaşından
sonra ortaya çıkar. %45’i kötü huyludur.
Poodles, Boston Terrier ve Dachshunds
gibi sporcu ırklarda insidensin daha
yüksek olduğu görülür. Eğer dişi köpekte
bir tümör varsa bir ikincisinin ortaya
çıkması muhtemeldir. Cerrahi bu kanser
türü için tercih edilen tedavi yöntemidir.
Kanser cerrahisi sırasında eğer hayvan
kısırlaştırılmamış ise kısırlaştırmanın
prognozu iyileştireceği belirtilmektedir.
Baş ve Boyun Bölgesi: Ağız kanseri
de köpeklerde yaygın olarak görülen
KEDİ&KÖPEK
Evcillerde akciğer
kanseri nadir olmakla
birlikte sigara dumanı
risk unsurudur.
Kanserin evcil hayvanlarda görülme sıklığı yaşla
birlikte artar ve kanser 10 yaşın üzerindeki hayvan
ölümlerinin neredeyse yarısının nedenidir. Köpekler
insanlarla aynı oranda kansere maruz kalırken
kedilerde bu oran daha azdır.
Testisler: Testis tümörleri
kedilerde köpeklerden daha nadir
bir şekilde ortaya çıkar özellikle de
inmeyen testislerde. Bu kanserlerin
çoğu kastrasyon ile önlenebilir ve erken
hastalık sürecinde yapılması halinde
cerrahi yöntemle tedavi edilebilir.
Abdomen Bölgesi: Tümörler
karın içinde yaygın olarak bulunabilir
ancak erken tanı koymak zordur. Kilo
kaybı ya da abdominal genişlemeler
bu tümörlerin belirtileri arasındadır.
Yukarıdaki belirtilerin birçoğu
kanserle ilişkisi olmayan vakalarda
da ortaya çıkabilir. Ancak yine
de veteriner hekimlerin sistemik
kontrolünü gerektirir.
Kanser hücresinin
evrimleşmesi
Bir süreç olarak kanseri anlamak
için, tümör gelişimine bir bakalım.
Kanserlerin çoğunun aşamalı
karsinogenezis denilen bir süreçte
ortaya çıktığına inanılıyor. Bu teori
kanserlerin çoğunda, malignansi
öncesinde en az iki genetik değişiklik
meydana geldiği gerçeğine dayanır.
Aşamalı karsinogenezisin üç temel
adımı vardır. Bu adımlar en sonunda
normal bir hücrenin, bir kanser
hücresine evrimine yol açar.
1
kanser çeşitlerindendir. Diş etleri
üzerindeki kitleler, kanama, kötü
koku ve yemek yemede zorlanma
gibi belirtiler önemlidir. Birçok
şişlik malign karakterli olduğundan
erken agresif tedavi gereklidir.
Tümör aynı zamanda köpeklerin
burun içi bölgesinde de gelişebilir.
Burun kanaması, zor solunum ya da
yüzde şişme kanser belirtisi olabilir
ve veteriner hekimlerin kapsamlı
kontrolünü gerektirir. Tespiti, MRI
gibi teknikler gerektiğinden beyin
tümöründen etkilenen yaşlı kedi ve
köpekler sıklıkla karşımıza çıkmaz. Bu
da tanısı konmamış vakalar olabileceği
anlamına gelir. Bunun yanı sıra genç
köpeklerde ve özellikle Boxer veya
Boston terrier gibi ırklarda beyin
tümörüne bir yatkınlık görülür. Beyin
tümörü gelişimi ciddi komplikasyonlara
yol açabilir. Ancak bu tümörlerin
malignitelerinin düzeyi değişir ve
bazıları etkin şekilde tedavi edilebilir.
PETİNFO 2014/03 52-53
Başlangıç: Kanseri
başlatan maddeler,
etkilenmiş hücrenin DNA’sında
kalıcı ve geri dönüşü olmayan bir
değişime neden olur. Kendisinde ve
içinde bulunan kanseri başlatıcı olay,
neoplastik dönüşümünün uyarılması
için önem teşkil etmez. Başlatıcı
hücre onu çevreleyen ortamda diğer
hücrelerden ayırt edilemez.
2
Promosyon (Artırıcı):
Teşvik edici maddeler
geri dönüşümlü doku ve hücresel
değişikliklere neden olur. Artırıcılar
sellüler morfoloji, mitotik aktivite
oranı ve terminal farklılaşma
derecesinde değişikliklere neden
olabilir. Promosyon evresi, kanseri
başlatan hücre popülasyonunu
Prof. Dr. Paolo Buracco
Veteriner Onkolog
DÜNYACA
ÜNLÜ ONKOLOG
İSTANBUL’A GELİYOR!
genişletir ve geri dönüşü olmayan
değişimlerin meydana gelme
olasılığını artırır.
3
İlerleme: İlerletici
ajanlar, bir başlangıç veya
2. safhadaki bir hücreyi, olgun bir
neoplazm içinde gelişim yeteneğine
sahip bir hücreye dönüştürebilir.
Sonuç olarak bir tümörün
oluşumu için, etkilenmiş hücrenin
geri dönüşümsüz olarak en az iki kez
değiştirilmiş olması gerekir. Hücre
başlangıç ​​aşamasında ve bir kez de
ilerleme safhasında değiştirilir.
Onkolojide kullanılan
yöntemler değişebilir
Kanser tedavilerinde; kanserin
tipi, bulunduğu yer ve büyüklüğü,
idrar yapma, dışkılama, soluk alıp
verme gibi fonksiyonel bir engele
neden olup olmadığı, hastanın
durumu ve üzerinden geçen zamana
göre bir veya birkaç yöntem kombine
olarak kullanılabilir. Veteriner
onkolojide tedavi amacıyla cerrahi,
kemoterapi, immunoterapi ve
radyoterapi gibi tedavi yöntemleri
kullanılmaktadır. Kemoterapi
aşamasında hasta sahibine
verilecek yaşama umudu tedaviyle
eşit derecede zordur. Anti-kanser
kemoterapi ilaçlarının çalışması
ve tedaviden ne beklendiğinin
anlatılması, bu tedavinin olası
sonuçlarının hayvan sahibine
benimsetilmesi gerekir. Kemoterapi
tedavi seçeneği olarak yalnız
başına kullanılabileceği gibi cerrahi
ve radyoterapi gibi yöntemlerle
kombine olarak da kullanılabilir.
Kemoterapinin; vücudun diğer
bölümlerine yayılan metastazik
kanser türlerinde, birden fazla tarafta
görülen multisentrik hastalıklarda
ve rezeke edilemediği için operatif
müdahale uygulanamayan tümör
Mart ayı sonunda kendinizi yeni
bir deneyime hazırlayın! Veteriner
Onkolog Prof. Dr. Paolo Buracco,
29 Mart Cumartesi günü, İlk 50
Seminerleri kapsamında, N&D
Mamaları ve Farmina Vet Life
sponsorluğunda düzenlenen
“Veteriner Onkoloji Semineri” ile
ülkemize konuk oluyor. Akademik
kariyerini yumuşak doku cerrahisi
ve onkolojik cerrahi üzerine
tamamlayan Prof. Paolo Buracco,
yayınladığı 240’dan fazla makalesi
ve kongre sunumları ile adını tüm
dünyaya duyurdu. Profesörün,
İstanbul’daki eğitim seminerinde
ise, kedi ve köpeklerdeki tümöral
hastalıkların epidemiyoloji ve
etiyolojisi, tanısal protokolü,
paraneoplastik sendromlar ve
prognostik faktörler, rekonstrüktif
cerrahi prensipleri, onkolojik cerrahi
ve multimodal tedavi prensipleri
ile seçilmiş bazı tümörlerde tedavi
(oral ve gastro-intestinal tümörler)
yolları üzerinde durulacak. Silence
Hotel’de düzenlenecek seminerle
ilgili ayrıntılı bilgiye, www.ilk50.
com ve www.bigithalat.com web
adreslerinden ulaşabilirsiniz.
KEDİ&KÖPEK
Boxer, Boston Terrier,
Cocker Spaniel ve
Border Collie gibi ırklar
kansere daha yatkındır.
Malign hücreler, genetik yapıları bozulmuş olduğu
için anormal proteinler üretirler ve hızla çoğalabilme
özelliğine sahiptirler. Bu şekilde mikroskobik olarak
diğer hücrelerden ayırt edilebilirler.
çeşitlerinde önerilme olasılığı
yüksektir. Bazı vakalarda kemoterapi,
ameliyat öncesi büyük bir tümör
kitlesini küçültmek veya cerrahi
yöntemle tamamıyla çıkarılamayacak
mikroskobik kanser hücrelerinin
belirli türlerini yok etmeye yardımcı
olmak amacıyla kullanılabilmektedir.
Kemoterapi metastaz riski yüksek
kanser türleri için hastalığın erken
döneminde, cerrahi veya radyoterapi
sonrası vücudun diğer bölgelerindeki
kanser hücrelerinin büyümesini
yavaşlatmaya yardımcı olur.
Kemoterapotikler farklı
mekanizmalarla hareket eder
Kemoterapi ilaçları büyüme
ve bölünme evresindeki hücrelere
saldırır. Bireysel ilaçlar, örneğin bir
PETİNFO 2014/03 54-55
hücrenin genetik materyaline (DNA)
zarar vermek veya bölünmesini
engellemek şeklinde birçok farklı
mekanizma aracılığıyla çalışabilirler.
Bununla birlikte, kemoterapötik
ilaçlar malign kanser hücreleri ve
normal hücreler arasındaki farkı
ayırt edemezler. Tüm hızlı çoğalan
hücreler kemoterapiye duyarlıdır.
Hızlı büyüyen ya da vücutta kendi
kendine yenilenen dokular için
toksisite normaldir ve kemoterapinin
en çok görülen yan etkisidir. Normal
hücreler çoğalmaya ve kendilerini
yenilemeye devam ederler, bu
nedenle de kemoterapinin neden
olduğu hasar nadir olarak kalıcıdır.
Kemoterapiden beklentiler
Kemoterapi, bir tümör nedeniyle
meydana gelen rahatsızlıkları en aza
indirmek veya hastalığın ilerlemesini
yavaşlatmak için kullanılabilir.
Tümörlerin tüm türleri için,
onkologların tedavi ile veya tedavi
uygulamadan, ortalama bir yaşam
süresi beklentisi vardır. Kemoterapi
tedavisine devam edip etmeme
kararı karmaşık olabilir. Tıbbi bilgi,
pratik kaygılar (örneğin tekrarlanan
ziyaretlere gereksinim, evcil hayvanın
mizacı vb…) ve mali sorumluluk hepsi
tümüyle bu kararı almakta önemli bir
rol oynar.
Görülebilecek yan etkileri
İlk belirtilerinden biri
gastrointestinal sistem için ortaya
çıkanlardır. Azalmış iştah, kusma
ve ishal; hafif, orta şiddetli veya
şiddetli olabilmektedir. Çoğu vakada
bu belirtiler hafiftir ve genellikle
evde verilen oral ilaçlarla veya
kendiliğinden çözülebilmektedir.
Seyrek de olsa bazı köpeklerde (ve
kedilerde) hastanede yatmayı ve
sıvı tedavisini gerektiren şiddetli
ishal gelişebilir. Bazı vakalarda ise
kemoterapinin, gastrointestinal
sisteme yönelik olarak gelişen
yan etkileri tedavi gününde değil
genellikle 3-5 gün sonra görülür.
Yanı sıra görülebilecek diğer etkileri
KEDİ&KÖPEK
Tüy folikülleri bazı ırklarda kemoterapiye
karşı hassas olabilir. Terrıer ve kaniş
gibi köpeklerde genellikle yüz ve kuyruk
bölgesinde, kedilerde ise bıyık ve gözlerin
üzerindeki tüylerde dökülme meydana gelir.
arasından kemik iliğinin baskılanması
ve enfeksiyona duyarlılığın artmasına
yol açan beyaz kan hücrelerinin
sayısında bir düşüşle karşılaşılabilir.
Bir kemoterapötik ilaç kullanıldığında,
kemik iliğini baskılamak için yüksek
bir potansiyele sahip olduğu
bilindiğinden, tedaviden birkaç gün
sonra tam kan sayımı yapılmalıdır.
Kemoterapide uygulanacak bir
sonraki doz, tam kan sayımı
sonuçlarına göre ayarlanır. Tüy
dökülmesi de özellikle Alman Tel
Tüylü Pointer, terrier ya da poodle ırkı
gibi belirli ırka mensup köpeklerde
değişken miktarlarda yaşanabilir.
Tüy dökülmesi çoğunlukla yüz ve
kuyrukta meydana gelmektedir.
Kedilerde de özellikle bıyık ve
gözlerinin üzerindeki uzun kıllarda
bozulma görülebilir. Tüyler
kemoterapi sona erdiğinde yeniden
çıkacaktır. Ancak başlangıçta, tüylerin
renk veya yapısında küçük değişimler
göze çarpabilir.
ortaya çıkacaksa ve ne zaman
çıkabileceği tahmin ediliyorsa, bu
durumlarda ne yapılacağını bildiren
gerekli talimatları hasta sahibine
vermesi gereklidir. Kemoterapi
alan tüm evcil hayvanlar içerisinde,
neredeyse %5’inden daha az oranda
bir hayvan popülasyonunun, yukarıda
belirtilen ciddi yan etkileri yaşadığı
görülmektedir. Uygun bir idare ile
çoğu hayvanlar birkaç gün içinde
olaysız bir şekilde iyileşir.
Kemoterapi uygulaması
Kanserin tipi, hastalığın yaygınlığı
ve hayvanın genel sağlık durumu,
onkologlara hasta hayvan için uygun
bir tedavi protokolü (ilacın türü, doz
ve kullanım zamanı) hazırlamasında
yardımcı olacaktır. Bazı oral ilaçlar
10 yaş üzeri kedilerin
%32’si çeşitli kanser
tipleri nedeniyle hayatını
kaybetmektedir.
Önlem alınabilir
Eğer evcil hayvan yan etkileri
kesin olacağı bilinen ilaçlar ile
tedavi edilirse, bu komplikasyonları
önlemeye yardımcı olmak için,
örneğin kusmayı önlemek amacıyla
antiemetik ilaçlar gibi bazı ilaçlar
reçete edilebilir. Bununla birlikte
veteriner hekimlerin eğer problem
PETİNFO 2014/03 56-57
evde uygulanabilmektedir. Diğerleri
ise klinikte uygulanması gereken
kısa enjeksiyonlar şeklinde yapılır.
Bazı durumlarda, gün boyunca
yavaş infüzyon veya tekrarlanan
tedaviler, hayvanın gününü hastanede
geçirmesine neden olabilir. Tedaviler
genellikle haftalıktan her üç haftada
bire değişen şekillerde olmak üzere
tekrarlanır. Kan testlerinin yapılması,
kemoterapinin etkilerini izlemek için
ilaç tedavileri arasındaki haftalarda
gerekli olabilir. Kemoterapinin
süresi, kanserin tipine ve hastalığın
derecesine bağlıdır. Bazı hayvanlar
hayatlarının geri kalan sürecinde
kemoterapi almak zorunda kalırlar.
Diğerlerinde ise, tedavi zamana
yayılmış olabilir veya haftadan aya
değişen süreçte kanser belirtisinin
KEDİ&KÖPEK
kaybolması, yani vücutta kanserin
herhangi bir kanıtına rastlamamak
koşuluyla durdurulur. Kemoterapiye
kanser nüks ettiği zaman devam
edilebilir.
Veteriner hekimler, genellikle
her hasta için kemoterapiyi en az 2
kür uygulamanın ve sonra tedaviye
devam etme kararı vermeden,
ilaç değiştirmeden veya tedaviyi
kesmeden önce yanıt için bir
değerlendirme yapmanın daha uygun
olacağını belirtmektedirler. Veteriner
hekimler, evcil hayvan sahiplerine
tedavide kararlı olduklarını ve
petlerini tedavi programı dahilinde
aksatmadan kliniğe getirmelerinin
şart olduğunu önemle söylemelidir.
Kansere yönelik ajanlar
KANSERİN EN ÖNEMLİ
10 SİNYALİ
Kanserin belirtileri bulunduğu bölgeye
göre değişmekle birlikte en önemli
sinyalleri arasında; yumrular ve kitleler,
anormal kokular, anormal salgılar,
iyileşmeyen yaralar, kilo kaybı, iştahtaki
azalmalar, öksürme ve nefes alıp
vermede zorluk, halsizlik ve depresyon,
tuvalet alışkanlığının değişmesi ve ağrı
bulguları yer almaktadır.
Köpeklerin kemoterapi tedavileri
için kabul edilebilir 50 farklı
kemoterapi ilacı bulunmaktadır.
Biraz daha yaygın kemoterapi
ilaçları aşağıdaki gibidir. Her farklı
ilaç uygulamasında farklı yan
etkilerle karşı karşıya kalınabileceği
göz önünde bulundurulmalıdır. Bu
nedenle veteriner hekimin, köpek için
kullanacağı en iyi kemoterapi ilacının
hangisi olduğunu özenle belirlemesi
gereklidir.
Azathioprine: Bağışıklık
sisteminin uygunsuz bir şekilde aktif
Riskli ilaçlar
aseptik koşullarda,
uzmanlar
tarafından
hazırlanmalıdır.
PETİNFO 2014/03 58-59
olduğu ve vücudun zarar gördüğü
hastalıklarda kullanılır.
Carboplatin: Malign kanser
tedavisi için kullanılan ve platin içeren
bir ilaçtır.
Chlorambucil: Kanserin
kemoterapi ile tedavisinde en
yaygın kullanılan ilaçlardan biridir
ve pemfigus veya yangısal barsak
hastalığı gibi bazı immün aracılı
hastalıkların tedavisinde kullanılır.
Cisplatin: Kansere karşı
güçlü bir silah olmasına karşın
komplikasyonlara neden olabilir.
Cyclophosphamide: Hızla
bölünebilen hücreleri öldürebilme
yeteneğinden dolayı immün aracılı
hastalıkların tedavisi için kullanılan
en başarılı ilaçtır.
Cytarabine: En önemlisi
löykemi gibi belirli kanser türlerinde
kullanılıyor olmasıdır.
Dexamethasone: Lenfoma
tedavisinde kullanılır.
Doxorubicin: DNA sentezini
bozan ve bu anlamda da hücre
bölünmesini engelleyerek kanser
hücresine zarar verme gücü yüksek
ciddi potansiyeli olan bir ilaçtır.
Fluorouracil: Bir antineoplasti
veya sitotoksik kemoterapi ilacıdır.
L-Asparaginase: Asparajinin
lenfatik kanser hücreleri için önemli
bir aminoasit ve ilaç olmasından
dolayı, lenfatik kanser tedavisinde
oldukça yardımcıdır. Bununla birlikte
sadece kanser hücreleri üzerine etki
etmesi söz konusudur.
Lomustine: Normal DNA işlevini
engelleyen bir yan ürün üreten bu
ilaç, bir DNA iplikçiğinin diğer DNA
ipliğine bağlanmasını engeller veya
çift sarmal oluşamaz.
Piroxicam: Mesanenin
transisyonel hücre karsinomu için
kullanıldığı gibi, meme kanserini,
skuamoz hücre karsinomasını ve
bulaşıcı veneral tümörleri önlemek
için de kullanılır
Vincristine: Birçok ilaç
kombinasyonundan oluşan bu ilaç,
lenfoid ve yuvarlak hücreli tümörlere
karşı kullanılır. 
KLİNİK
Petlimanı’nda
lenfoma üzerine
Veteriner Hekim Aslı Uğur Tekinel ile kedi ve
köpeklerde lenfomayı konuşarak, Petlimanı’nda
lenfoma teşhisi konulan Shadow’a uygulanan
tedavi prosedürleri hakkında bilgi aldık.
Kanser kelimesinin
bulunduğumuz ortamda telaffuzu
bile bizde anında bir irkilmeye neden
olur. Organizmanın her yerini etkisi
altına alabilen bu mutant hücrelerle
baş etmek, çok çeşitli etmenlerle
ilintili bir şekilde bazen kolay bazen
de imkansız bir hal almaktadır.
Günümüzde tedavi seçenekleri eskiye
göre daha başarılı sonuçlar vermekle
birlikte, kemoterapi için kullanılan
ilaçlara ülkemizde hem beşeri hem
de veteriner tıpta zor ulaşılabiliyor
olması, hekimleri tedavi sürecinde
zora sokmaktadır. Lenfosarkoma
köpeklerde malign karakterli kanser
türleri arasında ilk sıralarda yer
almakta ve genellikle ırk bağlantılı
olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kedilerde ise durum biraz daha
farklıdır. Lenfoma kısaca nedir ve
kedi/köpeklerde hangi durumlarda
ortaya çıkar, nasıl bir yaklaşım
benimsenmelidir gibi önemli konuları
Veteriner Hekim Aslı Uğur Tekinel
ile İstinye’deki huzur dolu kliniği
Petlimanı’nda buluşarak konuşma
fırsatı yakaladık. Yanı sıra ziyaretimiz
sırasında, lenfoma teşhisi konarak o
gün tedavisi için kliniği ziyarete gelen
Rottweiler ırkı hastası Shadow için
gerçekleştirdiği tedavi prosedürü
üzerine konuştuk.
Bizi kısaca lenfoma hakkında
bilgilendirebilir misiniz?
Lenfoma genellikle lenf
düğümleri, dalak ve kemik iliği gibi
lenfoid dokulardan köken alan bir
kanser çeşitidir. Lenfomalı kedilerin
yaklaşık %70’i FeLV (kedi lösemi
virüsü) pozitiftir. Lenfoma teşhis
edilen genç yaştaki kedilerin FeLV
pozitif, yaşlı kedilerin ise FeLV
negatif olduğu saptanmıştır. Ayrıca
FIV (feline immunodeficiency virus),
kedilerde lenfoma insidansını
artırmaktadır. Köpeklerde genetik
Kanser vakalarında
hastanın yaşına, genel
durumuna, kanserin
tipine ve çoğu zamanda
hasta sahibinin maddi
imkanlarına göre bir
yol çiziliyor.
PETİNFO 2014/03 60-61
Veteriner Hekim Aslı Tekinel,
lenf yumrularının rutin
kontrolünün hasta sahipleri
tarafından yapılmasının
önemine vurgu yapıyor.
faktörler etiyolojide rol oynar.
Lenfoma açısından riskli olan ırklar;
Boxer, Basset Hound, Rottweiler,
Cocker Spanial, Scottish Terrier,
St. Bernard, Airedale Terrier, İngiliz
Bulldog ve Golden Retriever’dır.
Kedilerde lenfoma görülme yaşı
gençlerde ortalama 3 yaş, yaşlılarda
ise 7 yaş ve üzeridir. Lenfoma
köpeklerde ise genellikle orta yaş
veya sonrası dönemlerde ortaya
çıkmaktadır (6-12 yaş).
Lenfoma hangi formları ile
karşımıza çıkıyor?
5 anatomik formu bulunuyor:
Multisentrik Form: Köpeklerde en
sık rastlanılan formdur, %84 oranında
görülür. Lenf düğümlerindeki
büyüme ile karakterizedir ve sistemik
belirtilerin varlığına göre safhalara
ayrılır. Hasta sahipleri genellikle bir
ya da birden fazla subkutenöz kitle
(büyüyen lenf yumruları) fark eder.
Spesifik olmayan klinik belirtiler
mevcuttur; kilo kaybı, iştahsızlık,
letarji, poliüri/polidipsi, kusma gibi.
Etkilenen lenf yumrularının boyutları
normalden 2-10 kat daha büyük
ve ağrısızdır. Karaciğer ve dalakta
büyüme görülür. Kedilerde bu forma
pek sık rastlamıyoruz.
Alimenter Lenfoma: Bu formda
hayvanların gastrik, intestinal veya
mezenterik lenf yumruları etkilenir.
Köpeklerde ikinci en sık görülen
lenfoma formudur. Klinik belirtiler
arasında anoreksiya, kusma, ishal
ve kilo kaybı yer almaktadır. Fiziksel
muayenede intraabdominal kitle
(büyümüş mezenterik lenf yumruları)
palpe edilebilir.
Tedavide üç genel faz vardır
İyileşmenin başlaması, devamı ve kurtarma. İyileştirme fazı 8 -10 hafta
kadar sürer, kemoterapi ile hastada tamamıyla iyileşme sağlandıysa devam
fazına geçilir ve ilaçların bazıları yenisiyle değiştirilir. Devam fazındaki birçok
vakada nüksler görülür ve bu aşamada da kurtarma tedavisine geçilir.
Lenfomalı hastaların sahiplerine lenf yumrularının kontrolü öğretilmelidir.
Mediastinal Form: Cranial ya da
caudal mediastinal lenf yumrularının
büyümesi ile karakterizedir.
Köpeklerde üçüncü en sık görülen
form olmakla birlikte kedilerde en
sık rastlanılan formdur. Mediastinal
lenfomalı kedilerin çoğu genç ve FeLV
pozitiftir. Büyüyen lenf yumrularının
üst solunum yoluna baskısı nedeniyle
ortaya çıkan dispne, egzersiz
intoleransı ve öksürük, baş ve boyun
bölgesinde ödem oluşabilir.
Kutanöz Form: Köpeklerde seyrek,
kedilerde ise çok nadir rastlanan bir
formdur. Belirtiler değişkendir ve
birincil ya da ikincil olarak oluşan deri
lezyonlarını taklit eder. Alopesiya,
deride pullanma ve eritamatöz
plaklar görülür.
Ekstranodal Form: Bahsedilen
lenfoma katagorilerinin hiçbirine
uymayan, köpek ve kedilerde
yaklaşık %4 ve %5 oranında görülen
lenfomaları kapsar. En sık oküler,
nöral, renal ve kardiyak formlar
görülür. Fiziksel belirtiler etkilenen
sisteme göre son derece değişkendir.
Lenfomadan şüphe edilen vakalarda
teşhis için ne gibi yöntemlerden
yararlanıyorsunuz?
Total kan sayımı, serum
biyokimyası profili, idrar tahlili ve
kedilerde FeLV ve FIV testlerinin
yapılması önerilmekle birlikte
sonuçlar teşhise yönelik bilgi
vermeyebilir. Kliniğimizde radyolojik
ve ultrason incelemelerden fayda
KLİNİK
Ülkemizde kanser tedavisinde
kullanılan ilaçlara ulaşımın
zor olması ve bunun tedavi
sürecini aksatması hekimleri
çaresizliğe sevk ediyor.
sağlıyoruz ve mevcut lenfoma
formuna göre farklılıklar tespit
ediyoruz. Teşhiste uyguladığımız en
önemli tetkik ise iğne aspirasyon
biyopsisidir. Lenf yumrularından,
abdominal ya da torasik kitlelerden
alınan iğne aspirasyon biyopsi
örneklerinin sitolojik ve histopatolojik
incelenmesi ile teşhis mutlaka
onaylanmalıdır. Lenfoma teşhisinin
ardından prognozu saptamak için
hastalığın safhasının belirlenmesi ise
oldukça önemli bir süreçtir.
Tedavide ne gibi yaklaşımları
benimsiyorsunuz?
Tedavide lenfoma sistemik bir
hastalık olarak ele alındığından,
sistemik kemoterapi uygulaması
önerilir. Literatürde birçok
kemoterapi protokolü mevcuttur
ve literatürlere bakıldığında
araştırmacıların çoğu çoklu ajan
kemoterapisini önermektedir. Çoklu
ajan kemoterapisinde lenfomanın
ve tedavinin safhalarına göre farklı
ilaçlar, farklı zaman dilimlerinde,
farklı uygulama şekillerinde
(deri altı, damar içi ve ağızdan)
kullanılmaktadır. Kemoterapi
uygulanan hayvanlarda yan etki
olarak karşımıza en sık kusma, ishal
ve iştahsızlık çıkmaktadır. Bunların
önüne geçmek için ise yine çeşitli
ilaçlardan yararlanmaktayız. Ayrıca
hastanın bağışıklık sistemine destek
olmak için multivitamin preparatları
ve baskılanan bağışıklık sistemi
sonucu sekonder hastalıkların
önlenmesi adına yeni nesil antibiyotik
tedavisini de kemoterapiye paralel
olarak uyguluyoruz. Köpeklerin
çoğu kemoterapiyi iyi tolere
eder. Genellikle kliniğimizde her
intravenöz kemoterapi uygulaması
öncesinde tam kan sayımı yapıyoruz.
Miyelosüpresan (kemik iliğini
PETİNFO 2014/03 62-63
baskılayan) ilaçların kullanımı
nedeniyle kemoterapinin 7. ila 8.
gününde nötrofil nadir (kandaki
nötrofil sayısının normalden aşağı
düşmesi) oluşabilir. Bu durumda
tedavinin durdurulması ve nötropeni
tablosu düzelince tedaviye devam
edilmesi gerekir.
Shadow size hangi aşamada geldi?
Kliniğimizde yaklaşık 14 hafta
önce dişi, kısırlaştırılmış, 6 yaşındaki
Rottweillerımız Shadow’a lenfoma
teşhisi konuldu. Shadow kliniğimize
boynunda ve kürek kemiklerinin
önünde iki taraflı şişlik şikayetiyle
getirildi. Yapılan fiziksel muayenede
submandibular ve prescapuler lenf
yumrularının normalden yaklaşık
8-10 kat daha büyümüş olduğu
KLİNİK
VETERİNER HEKİM ASLI UĞUR
TEKİNEL, insektisitlere
ve tarım ilaçlarına Uzun
süreLİ maruz kalan
köpeklerde, NE YAZIK Kİ
lenfoma insidensinin daha
fazla ORTAYA ÇIKTIĞINA
dikkat çekiYOR.
saptadık. Yapılan tam kan sayımı
ve serum biyokimyası analizlerini
takiben lenf yumrularından yapılan
iğne aspirasyon biyopsisinin sitolojik
incelemesi sonucunda Shadow’a
lenfoma teşhisi koyduk. Teşhisi
takiben lenfomanın multisentrik form
ve ikinci safhada olduğunu belirledik.
Shadow’un tedavisinde nasıl bir
protokol izlediniz?
Hasta sahibimizin onayıyla
kemoterapiye başlandı. Kemoterapi
protokolü olarak COAP protokolünü
seçtik. Bu protokol dahilinde Shadow
bir tanesi haftada bir damar içi
uygulanan, dört ayrı kemoterapotik
ilaç kullanmaya başladı. İyileşme
yani lenf yumrularının normal boyuta
İLK SORU “YAŞAYACAK MI?” OLUYOR
Hasta sahiplerinin bilgi ve bilinçlilik düzeyine göre konuya yaklaşımları
değişiyor. İlk soru, yaşayacak mı ya da ne kadar yaşayacak oluyor. Sonuçta
evcil hayvanlarına olan duygusal bağlılıkları çok yoğun. Burada veteriner
hekime düşen karşısındaki kişiye hastalığı ve hastalığın getireceklerini ile
tedavi seçeneklerini kafa karıştırmadan yalın bir şekilde anlatmak oluyor.
PETİNFO 2014/03 64-65
dönmesi iki hafta içinde gerçekleşti.
Shadow’a sonraki süreçte her hafta
intravenöz kemoterapi öncesinde kan
sayımı yapıldı. Nötrofil nadir oluşmadı
ve kemoterapi esnasında beklenilen
yan etkileri görmedik. Onuncu
haftada tedavide ‘devam’ safhasına
geçildi. Devam tedavisi için gerekli
olan iki adet kanser ilacı ülkemizde bu
günlerde piyasada bulunmadığından,
ilaçlar yurt dışından hasta sahibimiz
tarafından getirtilerek Shadow’un
devam tedavisine başladık.
Shadow’un genel durumu şu an
için iyi, hayat düzeninde değişen bir
şey yok, evde ailesiyle birlikte rutin
hayatına devam ediyor.
Erken teşhisin kanser vakalarındaki
önemi nedir?
Kanserin erken safhadayken
teşhisi tedavi sürecini ve şeklini,
prognozu ve hastanın yaşam süresini
direkt olarak etkiler. Daha başlangıç
evresindeyken kanser tanısı konan
hastaların tedavi sürecine erken
safhada başlanabilir, operatif
müdahale gerektiren vakalarda
erken dönem olması kolaylık sağlar,
kemoterapi süresi kısalabilir ve
bunların tümü yaşam kalitesi ve
süresini pozitif yönde etkiler. 
KÖPEK
Köpeklerde kalp
hastalıklarına
yaklaşım
Dr. Ekrem Çağatay Çolakoğlu,
köpeklerde kalp hastalıklarının
değerlendirilmesi ve teşhisi aşamasında,
klinik bulgular ve tanı yöntemlerine
ilişkin yardımcı bilgiler veriyor.
YAZI: Dr. Ekrem Çağatay Çolakoğlu, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Hayvan Hastanesi
Günümüzde teknolojik tanı
yöntemlerinin giderek gelişmesi
ve ülkemizde de yaygın olarak
kullanılması ile edinsel ya da
doğmasal kalp hastalıkları artan
sıklıkla teşhis edilebilmektedir.
Buna rağmen kalp hastalıklarının
değerlendirilmesinde; hasta
sahibinden anamnez bilgilerinin,
alınması ve iyi bir fiziksel
muayenenin yapılması gibi hekim
bağımlı göstergeler önemini halen
korumaktadır. Teknolojik alt yapı
olanakları, mevcut ekipmanları
etkili ve doğru kullanmada hekimin
başarısı, elde edilen kardiyolojik
bulguların sentez edilerek
yorumlanmasındaki hekim yeteneği
ve kardiyoloji bilgisi, kalp hastalarının
teşhis ve yönetiminde temel
teşkil etmektedir. Köpeklerde kalp
Kalp hastalığından
şüphenilen durumlarda,
alınan anamnezin veteriner
hekim için önemi büyüktür.
PETİNFO 2014/03 66-67
hastalıklarının değerlendirilmesi,
tanınması ve teşhislerinin
yapılmasında veteriner hekimler bazı
güçlüklerle karşılaşabilmektedir.
EKG için ön hazırlıklar
Kalp hastalığı şüpheli ve acil
kardiyak müdahale gerektirmeyen
köpeklere klinik yaklaşım, öncelikle
hastalarının anamnezlerinin
alınmasıyla başlamaktadır.
Daha sonra klinik muayeneleri
gerçekleştirilmekte, elde edilen
anamnez ve muayene bulguları
kaydedilmekte, elektrokardiyografileri
(EKG) ve kan analizleri yapılmakta,
radyografileri çekilmekte ve
ekokardiyografileri alınmaktadır.
EKG işlemi; çeşitli pozisyonların
verilme zorunluluğu olan radyografi
ve ekokardiyografi ile (kalp
ultrasonografisi) kan alma işlemi
öncesi yapılmalıdır. Böylece EKG
kaydı öncesi stres en aza indirilecek,
stresin aritmiler üzerindeki baskılayıcı
ve maskeleyici etkisi engellenerek,
en uygun EKG kaydı alınmış olacaktır.
Anamnez bilgileri alınan, klinik
muayeneleri gerçekleştirilen ve
EKG’leri çekilen hastalardan kan
analizleri için örnekler alınmakta ve
sonuçlar beklenirken radyografik
uygulamalar gerçekleştirilmektedir.
Daha sonra tüm elde edilen bilgiler
gözden geçirilerek ekokardiyografik
değerlendirmeye geçilmelidir.
Gerekli görülen ve endikasyonu
bulunan hastalarda ise Holter kaydı
(elektrokar­diyografi) düşünülmelidir.
Köpeklerde klinik bulgular ve
kardiyak muayeneleri
Kalp hastalıklı erişkin köpeklerde
en sık karşılaşılan belirtiler; öksürük
ve egzersiz kapasitesinde azalmadır.
Özellikle gece öksürükleri küçük ırk
köpeklerde daha belirgin olmakta
ve köpeklerin uyku kalitesini
olumsuz etkilemektedir. Hasta
sahipleri, köpeklerinin oyun sonrası
nefes nefese kaldıklarını, öksürük
şikayetlerinin belirginleştiğini ve
merdiven çıkma gibi aktiviteleri
Kardiyak belirti
ve tanı yöntemleri
her hastada
bireye özgü olarak
değerlendirilmelidir.
yapmada zorlandıkları bilgisini
hekime vermektedir. Kalp hastalıklı
küçük ırk köpek sahiplerinin sıklıkla
şikayet ettikleri diğer belirtiler ise
daha önceleri gece sakince uyuyan
köpeklerinin artık sürekli ev içerisinde
dolandığı, yer beğenmede zorlandığı
ve aile bireylerini rahatsız ettiği
şeklindedir. Büyük ırk erişkin köpek
sahipleri ise sıklıkla; köpeklerinin
güçten düştüğü, karınlarının
gerginleştiği ve sarktığı bilgisi ile
(Asites) hekime başvurmaktadır.
Büyük ırk köpeklerde ayrıca patilerde
ödem nedenli şişkinlikler, bayılma
ve dilde morarmalar da kalp
hastalıklarının belirtileri arasındadır.
Büyük ve küçük ırk erişkin köpeklerde
görülen bu belirtiler çoğu zaman
ortak da olabilmektedir. Pediatrik
köpeklerde ise kalp hastalıklarının
belirtileri sıklıkla; dilde morarmalar,
solunum güçlüğü, gelişim geriliği
ve kilo kaybı şeklindedir. Küçük
ırk köpeklerin kapak hastalıkları,
büyük ırkların ise kalp kası
zafiyeti (Kardiyomyopati) gibi kalp
hastalıklarına yatkın oldukları
bilinmeli ve akılda tutulmalıdır.
Kalp hastalığı şüpheli köpeklerin
kardiyak muayenelerinde; vücut
ısısı ve ağız sağlığına, mukozal
yüzeylerdeki renk değişikliklerine,
kapillar dolum zamanına, juguler
KÖPEK
EKG edinsel ya
da doğmasal kalp
hastalıklarını
belirlemede altın
standarttır.
AĞIZ SAĞLIĞI
İLE YAKIN İLİŞKİ
Küçük ırk köpeklerde ağız ve diş sağlığı
ile kapak hastalıkları arasında ilişki
bulunmaktadır. Ağız ve diş sağlığı kötü
olan köpeklerde kapak hastalıkları
görülme sıklığı artmaktadır. Doğmasal
kalp hastalıklarında mukozal yüzeyler
aşırı derecede hiperemik ya da siyanotik
olabilirken; edinsel kalp hastalıklarında
ise solgun olarak belirlenmektedir. Kalp
hastalıklı köpeklerin kapillar dolum
zamanları çoğu zaman 2-3 saniyenin
üzerinde seyretmektedir. Kalp hastalıklı
köpeklerde; juguler damarda dolgunluk
şekillenebilmekte, femoral nabız
vurumu azalmaktadır. Kalp hastalarının
kalp ve solunum sayılarında değişiklik
oluşmakta ve hastalarda üfürüm de
duyulabilmektedir. Üfürüm varlığı ile kalp
hastalıkları arasında her zaman ilişkinin
olmayabileceği akılda tutulmalıdır.
dolgunluğun varlığına, femoral nabız
kalitesine, kalp ve solunum sayısı
ile üfürüm kalsifikasyonuna dikkat
edilmelidir. Muayenede Dirofilaria’nın
elemine edilmiş olması önemlidir.
Kalp hastalıklı köpeklerin teşhisi
Köpeklerde EKG uygulamaları
doğmasal ya da edinsel kalp
hastalıkları ve ritm bozukluklarının
belirlenmesinde faydalı bilgiler
vermektedir. Özellikle büyük ırk
köpeklerin kardiyomyopati gibi
kalp hastalıklarında görülebilen
çeşitli EKG anormallikleri, teşhiste
hekimlere yardımcı olmaktadır.
Aritmilerin varlığı, EKG trasesindeki
süre ve amplitütlerdeki değişimler
kalp hastalıklarında hekim tarafından
spesifik olarak değerlendirilmektedir.
Kalp hastalığı şüpheli köpeklerin
radyografilerinde kardiyomegaliye
yaygın olarak rastlanmaktadır.
Kalbin boyutunu arttırması,
mevcut hastalığa karşı yanıt olarak
ortaya çıkmakta ve köpeklerde
kalp hastalığını doğrulamaktadır.
Ekokardiyografi edinsel ya da
doğmasal kalp hastalıklarını
belirlemede altın standart olarak
kullanılmakta; kalp boyut ve
yapısındaki değişimler ile kardiyak
fonksiyonların değerlendirilmesinde
hekimler için vazgeçilmez bir yer
PETİNFO 2014/03 68-69
tutmaktadır. Yalnızca yapısal kalp
hastalığı bulunan köpeklerde değil;
yapısal kalp hastalığı bulunmayan,
impuls iletim ya da oluşum
sorunu bulunan aritmili köpeklerin
değerlendirilmesinde uzun dönem
EKG kaydı alınabilmektedir.
Köpeklerde kalp hastalıklarının
teşhis edilmesinde kullanılan tanı
yöntemlerinin tek başlarına yetersiz
kaldıkları unutulmamalıdır. Veteriner
hekimler ekokardiyografi gibi
çeşitli tanı yöntemlerini kullanarak
belirleyemedikleri yapısal olmayan
kalp hastalıklarının da olabileceğini
akılda tutmalıdırlar. Canlının yaşamını
etkileyen her türlü hastalığın kalbi de
etkileyebileceği, dolayısıyla primer
nedenin kalbi etkileyen başka bir
sorundan da kaynaklanabileceği göz
ardı edilmemelidir. 
Kaynak: *Kaynaklara yazarından ulaşabilirsiniz.
Teknolojik alt yapı ve
kullanılan ekipmanların
üstünlüğü tanıyı
derinleştirmede yol
gösterici olmakla birlikte
hiçbir zaman tek başına
yeterli değildir!
KLİNİK
Temel enstrümanımız
bilgi ve tecrübedir
Sarıyer Kilyos’un o kendine has ortamında, tecrübeli
ve dinamik ekibiyle hizmet veren Peti-Vet ve
Veteriner Hekim Alp Yılmaz ile birlikteyiz.
Günümüzde insan sağlığını olumsuz
yönde etkileyen pek çok faktör, evcil
dostlarımızın yaşamını da etkisi altına alıyor.
Kanser çeşitleri, obezite ve benzeri birçok
hastalığın oranı, çevresel şartlar dolayısıyla
artış göstermiş durumda. Bu konuda son
derece duyarlı olan Peti-Vet Kliniği hekimleri
ise özellikle kalitesiz beslenmenin sorunlara
yol açtığı konusunda hayvan sahiplerini
bilgilendirerek önemli bir görevi yerine
getiriyor. Sarıyer Kilyos’un kendine özgü sıcak
ortamı içerisinde yer alan Peti-Vet Veteriner
Kliniği sahibi Veteriner Hekim Alp Yılmaz ve
ekibini ziyaret ederek, çalışmaları hakkında
bilgiler aldık.
Sizi ve ekip arkadaşlarınızı kısaca
tanıyabilir miyiz?
Ben Veteriner Hekim Alp Yılmaz,
1996 yılı İstanbul Üniversitesi Veteriner
Fakültesi mezunuyum. Çeşitli mesleki
tecrübelerin ardından 2000 yılında daha
sonra yollarımızı ayırmak zorunda kaldığımız,
değerli meslektaşım Ayhan Yavuzcan ile
beraber kliniğimizi açtık. 2000’den günümüze
Sarıyer bölgesinde inandığımız bilimsel ve
ahlaki değerler eksenine bağlı kalarak, çok
sevdiğimiz hayvan dostlarımıza hizmet etmeyi
sürdürüyoruz. Ekibimize yeni katılan 2008
Erciyes Üniversitesi mezunu genç meslektaşım
Uğur Ergun Tunçay’ın enerjisi ve bunun getirdiği
sinerji ile kliniğimizi geliştirip hizmet kalitemizi
arttırmak en büyük hedefimiz. Bu hedefe
koşarken işletme uzmanımız Fahri Demirkol
ve yardımcısı Mülayim Şahin’in katkılarını da
unutmamak lazım.
Ekipmanların önemi tanı ve teşhiste
klinikleri bir adım ön plana çıkıyor. Sizin
düşünceniz nedir?
Türkçe de “Alet işler, el övünür”
diye, tam bu sorunuza uyan bir atasözü
vardır. Mesleğimizi icra ederken temel
enstrümanımız bilgi ve tecrübelerimizdir,
bilgi ve tecrübe ışığında bizden yardım
Fahri Demirkol,
Veteriner Hekim Alp
Yılmaz ve Veteriner
Hekim Uğur Ergun
PETİNFO 2014/03 70-71
KLİNİK
bekleyen hastalarımıza teşhis
koyabilmek ve sonrasında
tedavi seçenekleri sunabilmek
için teknolojinin nimetlerinden
faydalanmak gerekiyor. Buradaki
önemli nokta aldığımız ekipmanlar
doğru mu? Doğru ise ben bunu
faydalı bir şekilde kullanabilecek
miyim? 2014 yılında hala 1980’lerin
teknolojisi ile üretilmiş cihazlar
pazarlanıyor. Elin övünmesi için bazen
alete ihtiyaç olmuyor da denebilir.
Üzerinde özellikle araştırma yapıp,
çalıştığınız bir alan var mı?
Üzerinde özellikle çalıştığımız
bir konu olmamasına rağmen
hasta portföyünüz genel yapısı ve
yaş ortalaması ile bulunduğunuz
mikro coğrafi yapı, sizi bazı konulara
ister istemez yönlendiriyor. Bizim
bölgemizde sık gözüken Leishmania
bu konu hakkında fazla çalışma imkanı
sunmuş olup, farklı tedavi protokolleri
hakkında gelişmemize katkı
sağlamıştır. Bunun yanında köpeklerde
diabet ve diabetin monitör-idamesi ilgi
duyduğumuz ayrı bir konudur.
Hayvanlarda görülme sıklığı
giderek artan kanser, obezite vb.
hastalıkları nelere bağlıyorsunuz?
Obezite, kanser ve benzer
hastalıkların insanlarda olduğu gibi
Peti-Vet, 14 yıldır
bilimsel ve ahlaki
değerlere bağlı kalarak,
evcil hayvanlara
kaliteli hizmetin
öncülüğünü yapıyor.
PETİNFO 2014/03 72-73
hayvanlarda da arttığı bir gerçek.
Bunun birçok faktörün etkisi altında
olduğu inancındayım. Bu artışlara
küresel ısınmadan tutun da atmosfer,
içme suyu ve besin kirliliği gibi birçok
bileşen etki etmektedir. Bir hekim
ve hayvan sahibi olarak, bu faktörler
içinde müdahale edebileceğim
işin beslenme kısmıdır. Burada da
kalitesiz mamalardan kaçınma ve
bilinçli beslenme dışında yapabilecek
fazla bir şey yok.
Bugüne dek hayvanlarla ilgili
olarak yürütülen bir proje içerisinde
yer aldınız mı?
Kliniğimiz kurulduğunda beri
hayvanlarla ilgilenen birçok sivil
toplum örgütüyle beraber çalıştık
ve çalışmaya devam ediyoruz.
Bölgemizdeki sokak hayvanlarının
beslenmesi ve bakımı konusunda
elimizden gelen maddi ve manevi
tüm desteği vermekteyiz. Bizi
yetiştiren hocalarımıza teşekkür
edip, bütün meslektaşlarımı saygı
ile selamlarım.
HAKSIZ
REKABETİN ÇARESİ
DENETİMLERDİR
Özellikle İstanbul gibi büyük ve
evcil hayvan popülasyonunun
fazla olduğu şehirlerde
veteriner klinikleri arasındaki
haksız rekabetin en büyük
nedeni fiyat birliğinin
olmamasıdır. Ya da başka bir
değişle oda alt sınır ücret
tarifesine uyulmamasıdır. Fiyat
konusundaki haksız rekabetin
çaresi ise denetimlerin
artması ve bilinçlendirme için
odamızın eğitim faaliyetleri
düzenlemesiyle bulunabilir.
SÖYLEŞİ
Türkiye’de
yeni bir marka
Meradog
Türkiye pet pazarına yeni giren Alman köpek
maması Meradog’un Almanya Satış ve
Pazarlama Müdürü Günter Kalf ile görüştük.
Günter Kalf:
“Pet sektörü
Türkiye’de
büyüyen bir pazar.
Meradog olarak
biz de bu pazarın
önemli bir parçası
olmak istiyoruz.”
Dört ayaklılar için 5 yıldızlı
beslenme prensibi, Alman Aile Şirketi
MERA - Tiernahrung GmbH’in, 60 yılı
aşkın süredir, evcil hayvanlara yönelik
yüksek kalitede mama üretimindeki
hedefi olmuştur. Ultramodern üretim
tesisleri ile high premium ürünlerin
önde gelen üreticileri arasında yer alan
MERA’nın köpeklere özgü maması
MERADOG, artık Türkiye’de. Köpeklere
yaşamın her evresinde olağanüstü
MERA kalitesini sunmayı amaçlayan
Meradog’un Almanya Satış ve
Pazarlama Müdürü Günter Kalf ile firma
üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.
Bizlere MERADOG’un misyonu
hakkında bilgi verebilir misiniz?
“Yaşasın köpek.” Bu cümle Meradog
markasının felsefesini çok isabetli
bir şekilde yansıtmaktadır. 60 yıldır
Almanya’da üretilmekte olan Meradog,
her yaştaki köpeğin profesyonel ve
yüksek kalitede beslenmesini ifade
etmektedir. Meradog ürünlerinin
hepsi sağlıklıdır. Köpek beslenmesine
yapılan ve sürekli gelişmekte olan
talepleri çok yüksek bir kalite
seviyesinde karşılamaktadır. Yenilikçi
mama reçeteleri, gıda bilim adamları
tarafından geliştirilip denetlenmektedir.
Bilim adamları köpeklerin özel
ihtiyaçlarını farklı yaşlarda emin bir
şekilde karşılayan, yüksek kaliteli doğal
besin maddelerini birleştirmekteler.
Meradog ürün skalası bu kapsamda,
yavrusundan yaşlısına kadar bütün
yaşam evrelerini kapsayan, kapsamlı
ve aynı zamanda ayrıntılı bir beslenme
programı sunmaktadır. Akıllı dostlarımız
köpekleri lezzetli ürünlerle ve beslenme
bilimlerinin öngördüğü en üst seviyede
beslemek Meradog markasının esas
aldığı bir prensiptir.
MERADOG’un küresel pazar payı nasıl?
Bizim ana pazarımız Almanya’dır.
Ürünlerimizi Almanya’da örneğin
“Fressnapf” isimli 800’ün üzerinde
zincir mağazada veya yine
Almanya’da “Futterhaus” adında
sayısı 500 dolaylarında olan
Meradog, köpeklerin ihtiyaçlarını
merkeze koyarak yenilikçi beslenme
konseptleri geliştirmektedir.
başka bir zincir mağazada satıyoruz.
Biz aynı zamanda Rottweiler ya da
Alman Çoban Köpeği gibi ırkların
saygın yetiştiricileri arasında da çok
popüleriz. Meradog neredeyse tüm
Avrupa ülkelerine sunulmaktadır.
Özellikle de İsveç, Avusturya, İtalya,
Hollanda, Belçika ve Hırvatistan’da
güçlü bir markayız. Örneğin
Rusya, Malezya ve Endonezya
gibi ülkelerde de satışlarımızda
sürekli bir artış yaşıyoruz. Düzenli
aralıklarla yaklaşık 30 ülkeye mama
gönderiyoruz. İhracat pazar payımız
% 25 civarındadır. Türkiye’de takdir
edersiniz ki henüz herhangi bir pazar
payına sahip değiliz.
MERADOG’UN ŞU ANDA
TÜRKİYE’DEKİ ÜRÜN GRUPLARI
Lamb & Rice (Kuzu Eti & Pirinç):
Meradog Lamb & Rice beslenme
sorunu veya alerjisi olan yetişkin
köpeklerin kullanımına uygun köpek
mamasıdır ve kolostrum içerir. Bu
sayede de büyüme, bağışıklık ve yara
iyileşmeleri üzerine oldukça olumlu
etkiler gösterir.
Junior 1: Küçük ve orta boy ırk
köpeklerin büyüme periyodunun
sonuna kadar kullanımı için büyük
ırk köpeklerin ise 5. ayına kadar
kullanılan köpek mamasıdır. Tavuk
etli mamamız, içerdiği kuvvetli anti
oksidanlar ile mükemmel bir hücre
koruması sağlar.
Reference - (Odor Stop):
Aktivite seviyesi normal yetişkin
köpek maması olan Reference,
yetişkin köpeklerin istenmeyen koku
problemlerini gideren Odor Stop
formülü içeren tek köpek mamasıdır.
Aktif spor köpeklerinden yaşlı
köpeklere kadar farklı istek, ihtiyaç
ve davranışları olan yetişkin köpekler
için uygundur. 
Tüm yaşam
evreleri için
yenilikçi
formülasyon
Meradog ürünleri, yüksek
düzeydeki kalitesi ile köpekler
için artan sağlıklı ve güvenli
diyet talebini karşılamaktadır.
Yenilikçi formülasyonları,
nitelikli beslenme uzmanları
tarafından geliştirilmiş ve
test edilmiştir. Beslenme
uzmanlarımız, yüksek
kalitedeki doğal besin
maddelerini, köpeklerin
farklı yaşam evrelerindeki
gereksinimlerini karşılayacak
şekilde birleştirir. Meradog,
temel olarak yavru
dönemden yaşlı döneme
kadar, köpeklerin tüm yaşam
evreleri için gerekli tüm besin
maddelerini müşterilerine
sunar. Meradog Almanya’da,
Avrupa’nın en modern üretim
tesislerinden birinde imal
edilmektedir. Bu etkili ve
koruyucu imalat metotları
sayesinde en yüksek kalite
güvenliğini garanti eder.
Ertan Taner
MERADOG Türkiye
Distribütörü
kongre
Ankara Üniversitesi Veteriner
Fakültesi öğrencilerinin düzenlediği
“Kariyer Günleri” etkinlikleri 18-21
Şubat tarihleri arasında Prof. Dr.
Satı Baran Konferans Salonu’nda
gerçekleştirildi. Öğrenciler, genel
koordinatörlüğünü 3. sınıf öğrencisi
Hüseyin Yılmaz’ın yaptığı Kariyer
Günleri’nde, mesleğin değişik
segmentlerinde başarıya imza atmış
isimlerin tecrübelerinden faydalanma
fırsatı buldurlar. Ankara Üniversitesi
Veteriner Fakültesi Öğretim Üyeleri de
organizasyona katılarak öğrencilerinin
yanında olduklarını gösterdiler.
Şubat ayında ilki düzenlenen
ve 4 gün boyunca 4 farklı ismin
deneyimlerini aktardığı bu önemli
toplantının açılış konuşmasını yapan
Organizasyon Genel Koordinatörü
Hüseyin Yılmaz’ın ardından
“Türkiye’de veteriner hekimliğin
profili” konulu sunumuyla Genel
Koordinatörümüz Barış Kolgu,
organizasyonun ilk gün sunumunu
gerçekleştiren isim oldu. Diğer günler
sırasıyla “Büyükbaş yetiştiriciliğinde
ve hekimliğinde gelişmeler”
konusunda Uzman Veteriner Hekim
Dr. Mustafa Altuntaş, “Veteriner ilaç
sektörünün dünyadaki yeri” konulu
sunumuyla Acar Grup Genel Müdürü
Abdullah Halis Baytaz ve “Küçük
hayvan hekimliğinde çağı yakalamak”
konusu ile Dr. Ateş Barut, geleceğin
veteriner hekimleri için örnek teşkil
edecek deneyimlerini aktardı.
ZORLU BİR GELECEĞE DOĞRU
Organizasyonun açılış
konuşmasını gerçekleştiren Kariyer
Günleri Genel Koordinatörü Hüseyin
Yılmaz, veteriner hekimliğin toplum
sağlığı açısından önemine değinerek,
mesleki gelişim için Avrupa
normlarını yakalamak gerektiğinin
altını çizdi. Mesleğimizin günümüz
Türkiyesindeki durumunu, fakülte
fazlalığı ve farklı meslek gruplarının
veteriner hekimlerin çalışma koşulları
üzerinde yarattığı olumsuzlukları
irdeleyen Yılmaz, bunlarla ilintili
olarak veteriner hekimleri zorlu
Kariyer yolunda
önemli tavsiyeler
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi bünyesinde
bu yıl ilki düzenlenen Kariyer Günleri, öğrencilere
değişik sektörlere yaklaşım konusunda farklı bir
bakış açısı getirdi.
PETİNFO 2014/03 76-77
kongre
Kariyer Günleri Genel Koordinatörü
Hüseyin Yılmaz,konuşmasında belirli
bir alanda uzmanlaşmanın mesleki
önemine değindi.
bir geleceğin beklediğini ifade etti.
Meslek büyüklerinden en önemli
beklentilerinin bu konulara karşı
gereken mücadeleyi vermeleri
olduğunun altını çizen organizasyon
genel koordinatörü yanı sıra
branşlaşmanın önemine değinerek,
“Henüz bu sıralarda iken, ilerde
çalışacağımız alanı belirleyip
kendimizi bu alanda geliştirmek
ve bu alanın en iyileri arasında yer
almak zorundayız. Bu bağlamda
tecrübe ve öngörüleriyle bizlere
farklı çalışma alanlarının avantaj ve
dezavantajlarını anlatabilecek meslek
büyüklerimizden yardım almak üzere
‘Kariyer Günleri’ni düzenlemeye
karar verdik.” dedi ve sonraki
organizasyonların müjdesini verdi. Bu
güzel organizasyona imza atanların
başında yer alan isim Hüseyin Yılmaz,
davetlerini kırmayarak gelen ve
deneyimlerini aktaran konuklar ile
A.Ü Veteriner Fakültesi Dekanlığı
başta olmak üzere, öğretim üyeleri
ve öğrenci arkadaşlarına teşekkür
ederek konuşmasını sonlandırdı.
“ETİKETLE DEĞİL BİLGİYLE
REKABET edilmeli”
Kariyer Günleri’nin ilk gün
konuşmacısı olan Petinfo ve İnfovet
Dergileri Genel Koordinatörü Barış
Kolgu, veteriner hekimlik mesleğinde
etik değerlere sahip çıkmanın
önemi üzerinde durdu. Türkiye’nin
dört bir yanını gezerek, veteriner
hekimleri yerinde ziyaret eden;
çalışma şartlarını, beklentilerini ve
problemlerini aktarmalarında aracı
olan Kolgu, meslektaş adaylarını
sahada bekleyen sürprizleri ve
Türkiye’de veteriner hekimliğin
durumunu tüm açıklığı ile öğrencilere
anlattı. “Öğrencilik döneminde
merak etmezsek, mezun olduktan
sonra hiç merak etmeyiz.” diyen
Barış Kolgu, neden ve neleri merak
etmeliyiz? Mesleğimizin dünyadaki
yeri nedir? Değişen dünyada
veteriner hekimlik nerede olacak?
gibi soruların cevaplarını müstakbel
meslektaşlarımızla paylaştı.
Özellikle sahada sıklıkla şahit olduğu
deontoloji anlayışındaki farklılıklara
değinen Kolgu, veteriner hekimlerin
rekabet alanının bilgi olduğunu,
mesleğe/ meslektaşlarımıza saygıyı
ve branşlaşmanın önemini ifade etti.
20 Şubat tarihinde öğrencilerle
buluşan yapan Acar Ecza Grup Genel
Müdürü Abdullah Halis Baytaz ise
veteriner hekimliğin toplum açısından
önemini anlatarak, veteriner
tıbbi ürünler pazarı ve ekonomik
şartların etkisi hakkında bilgi verdi.
“İnsanoğlunun sosyal hayatında
çok önemli bir yer de ev hayvanları
tarafından işgal edilmektedir.” diyen
ve pet ürünleri pazarının dünyadaki
PETİNFO 2014/03 78-79
İlk gün sunumunu gerçekleştiren Genel
Koordinatörümüz Barış Kolgu bilgi,
meslektaşlarımıza saygı ve branşlaşma
gibi kavramlar üzerinde durdu.
Dr. Ateş Barut, kedi ve köpekler
hayatta oldukları sürece onların
ve ailelerinin veteriner hekimlere
ihtiyaçları olduğunu belirtti.
kongre
Acar Ecza Grup Genel Müdürü
Abdullah Halis Baytaz,
öğrencilere, veteriner hekimlerin
toplum sağlığında ne denli önemli
bir rol üstlendiklerini aktardı.
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim
Üyeleri, ilk kez düzenlenen ve 4 gün süren bu
anlamlı organizasyona katılarak, öğrencilerinin
her platformda yanında olduklarını ve başarılarını
desteklediklerini göstermiş oldular.
sıra hasta sahiplerinin mutluluğu
ve huzuru için de çalıştıklarını
önemle vurguladı. “Hayvan
Kariyer Günleri’nin ikinci gününde
besleyen her ailenin hayatında çok
konuşmasını yapan Uzman Veteriner
Hekim Dr. Mustafa Altuntaş, günümüz önemli bir yer kaplıyoruz” diyerek
veteriner hekimliğinde koruma
konuşmasını sürdüren Dr. Ateş
prosedürlerinin önemine değindi.
Barut, konuşmasının devamında
şunlara değindi: “Tüm dünyayı saran
ekonomik sorunlara rağmen, pet
sektörünün ticari hacmi her yıl biraz
daha artıyor. Bugün ABD’de 78.2
milyon sahipli köpek, 86.4 milyon
ve ülkemizdeki şartlarını ayrı ayrı
sahipli kedi bulunduğu biliniyor.
değerlendiren Baytaz; sektörün
2012’de sadece ABD’de kedi ve
hızlı gelişiminin veteriner hekimlik
köpekler için 53.3 milyar dolar
açısından önemine değindi.
harcandı ve bu rakamın 16.3 milyar
dolarını veteriner sağlık harcamaları
“SADECE TEDAVİ”DEN FARKLI
oluşturdu. Tabii ki ülkemizde küçük
BİR İŞ YAPIYORUZ
hayvan sektörü batı toplumlarıyla
Öğrencilerle 21 Şubat tarihinde
buluşan Ankara Veteriner Tıp Merkezi kıyaslandığında henüz büyümekte
olan bir çocuk, ancak Türkiye,
kurucularından Dr. Ateş Barut;
özellikle büyük şehirlerde odaklanan
klinisyenliğin veteriner hekimliğin
nüfus yoğunluğu ve toplum içinde
toplumdaki aynası olduğunu, sadece
gittikçe yaygınlaşan hayvan besleme
hayvanları tedavi etmenin yanı
PETİNFO 2014/03 80-81
kültürüyle, pet sektöründeki
tüm yabancı firmaların iştahını
kabartıyor. İnsan hayatında büyük
yer kaplayan bu küçük canlıların
aileleriyle geçirdiği her yıl, onları
dolayısıyla bizleri aileleri için daha
da vazgeçilmez kılıyor. Sonuç olarak
hayvanların insan hayatında kapladığı
yer büyüdükçe, ‘Veteriner Hekimliği
Mesleği’nin toplum içinde kapladığı
yer de büyüyor.” şeklinde konuşan
Dr. Ateş Barut “Peki, bizler bu yeri
dolduracak donanımlara sahip miyiz?
Gerekli hekimlik nosyonunu taşıyor
muyuz, bunu nasıl edineceğiz? Bu bizi
ve mesleğimizi nereye taşıyabilir?
Mesleğimiz bize neler verebilir?
Veteriner hekimliğin dünyada ulaştığı
noktayı yakalamamız mümkün
mü?” gibi soruların yanıtlarını paylaştı.
Sunumu öğrenciler tarafından ilgiyle
dinlenen Dr. Ateş Barut, geleceğin
veteriner hekimleri ile bir arada
olmaktan duyduğu mutluluğu belirtti. 
egzotik
Egzotik
kuşlarda
acil
müdahale
Grey Curious
Cockatiel, egzotik
kuşlar arasında
çokca tercih edilen
ve erkekleri daha
sesli olan çok güzel
bir kuş türüdür.
Bu makalede egzotik kuşlarda
karşılaşılan acil durumlar için
tedavi ilkeleri ve hastaların acil
müdahaleye gereksinimlerinin
olup olmadığına değinilmektedir.
YAZI: Doç. Dr. Hüseyin Cihan
Uludağ Üniversitesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı
Genellikle durumu kritik
olan kuşlar herhangi bir hastalık
belirtisi göstermeden ya da çok
az klinik belirti gösterdikten sonra
kafesin tabanında yatar veya oturur
durumda bulunurlar. Acil durumda
olmayan hastalarda anamnez ve
klinik muayeneyi takiben tanı ve
ayırıcı tanıya yönelik çalışmalar
yapılarak, uygun tedavi protokolü
oluşturulur. Ancak kuşun durumu
bazen öylesine kritiktir ki ele alınması
ya da muayenesi imkansızdır. Bu
durumda hastalığın nedeni, yaşamsal
fonksiyonları stabilize edildikten
sonra araştırılmalıdır. Travma ya da
bir toksine maruz kalıp kalmadığının,
başka kuşlarla bir arada bulunup
bulunmadığının öğrenilmesi ve kuşla
birlikte kafesin incelenmesini takiben
hemen tedaviye başlanmalıdır.
Yaşamsal fonksiyonların
stabilizasyonu gerekir
Hastanın yaşamsal
fonksiyonlarını stabilize etmek
için öncelikle destekleyici tedavi
uygulanır. Bu amaçla dehidrasyon
ve hipotermi düzeltilmelidir.
Dehidrasyonun derecesi gözler,
yüz derisi ve göğsün dikkatli
muayenesiyle anlaşılabilir. Gözler
kuru ve mat, bacaklar ve ayaklar
renksiz ve kırışık görünümdedir.
Genelde kritik durumdaki hastalarda
PETİNFO 2014/03 82-83
(travma ile ilişkili olamayan
durumlarda) dehidrasyon % 7-10’dur
ve kuş metabolik asidozdadır. Ancak
regürgitasyonu olan kuşlarda alkaloz
da şekillenebilir. % 5 oranında
dehidre olan kuşlarda gözler kurudur,
omuzlar ve tarsometatarsus
üzerindeki deri kıvrımlanmıştır.
Dehidrasyon % 10 ise hastada
kıvrımlanma süratlidir. Hafif hipotermi
şekillenmiştir ve ağız sekresyonu
koyulaşmıştır. Dehidrasyon % 15 ise
%10 dehidrasyondaki bulgulara
egzotik
ek olarak güçsüzlük, taşikardi ve
kollaps şekillenmiştir. Hipotermik
kuşlar tüylerini kabartır, tünekte
uyurlar ya da kafesin tabanında yatar
durumdadırlar. Gaga ve ayakları
soğuktur. Kuşların dolaşım durumu
medial ulnar venin dolgunluğu ile
anlaşılır. Sağlıklı bir kuşta vene
parmakla uygulanan hafif basıyı
takiben 0.5 saniyede tekrar eski
dolgunluk ve gerginliğine ulaşması
gerekir. Gecikmesi halinde dolaşım
probleminden söz edilebilir.
Egzotik kuşlarda destekleyici
tedavinin ilkeleri
Öncelikle elde tutma ve diğer
nedenlerle ilişkili stres faktörlerinin
minimize edilmesi gerekmektedir.
Hasta hemen sıcak, sessiz,
ventilasyonu iyi bir yere alınır.
Hospitalizasyonda kuşlar için özel
olarak dizayn edilmiş yoğun bakım
üniteleri veya kafesleri kullanılabilir.
Ortam 30-32°C, kafa travması,
hipotansiyon ve hipertermi söz
konusu ise daha düşük olmalıdır.
Gerekli durumlarda sıvı uygulaması
gerekli elektrolit gereksinimleri,
dehidrasyon derecesi ve kuşun ağırlığı
göz önünde bulundurularak yapılır.
İdeali 24 saate yayarak intravenöz ya
da intraosseöz yolla vermektir ancak
pratikte toplam sıvı miktarının yarısı
12 saatte verilebilir. Laktat ringerli
solüsyonlar SC yolla verilmemelidir.
Hastada şok ve zayıf vasküler
perfüzyon şekillendi ise ya da
aşırı stresli, santral sinir sistemi
travması geçirmiş ise veya toksisite
durumlarında kortikosteroid
uygulaması yapılabilir. Daha sonra
enfeksiyonun varlığı tespit edildiği
taktirde uygun antibiyotikler ile
tedaviye başlanmalıdır. Destek
terapisi için özellikle A vitamini
ve B kompleks vitaminleri ya da
multivitaminler verilebilir. Lipotropik
maddelerin eksikliği olan olgularda
hepatik lipidlerin mobilizasyonunu
arttırmak için kolin, metionin, sistein
hidroksikobalamin gibi lipotropik
ajanlar kullanılır. Yaralanmış ya da
yanmış kuşlarda ağrı kesiciler gerekli
olabilir.Buprenorfin (0.01-0.05 mg/kg
İM) ya da butorfanol tartrat (0.5-4.0
mg/kg İM) kullanılabilir.
Tedavi ve hospitalizasyon
sırasında kuş mümkünse her
gün tartılır. Sıvı uygulamalarında
vücut ağırlığının stabilize edilmesi
rehidrasyonun başarılı bir şekilde
yapıldığının da göstergesi olabilir.
Gerekliyse kursak sondasıyla
besleme uygulanmalıdır. Uygulanan
tedavilerle birlikte normal fotoperiyod
düzenlenmelidir. Genel olarak
kuşlarda kışın 11 saat gündüz, 13
saat gece; yazın 13 saat gündüz, 11
saat gece ve baharda 12 saat gündüz
ve gece gereksinimleri göz önünde
bulundurularak düzenleme yapılır.
Zorla beslemede gıda takviyesi için
başlangıçta yüksek karbonhidrat
içeren formül önerilir. Vücut ağırlığını
arttırmak için yüksek protein/ yüksek
kalorili bir formülasyon kullanılabilir.
Elle beslenen kuşlara karışım
verilmeden önce mutlaka ısıtılmalıdır.
Kanülle beslemede 50 ml/kg/gün
dozu 3-4’e bölünerek yedirilir. 
Enfeksiyon varsa
antibiyotiklerin
yanı sıra A ve
B kompleks
vitaminleri de
kullanılabilir.
KAN TRANSFÜZYONU NE ZAMAN GEREKİR?
Akut kan kaybı şekillenen, anemik
kuşlarda hematokrit değer hemen
ölçülmeli ve eğer HCT % 20’nin altında
ise kan transfüzyonu yapılmalıdır. Donör
kuştan vücut ağırlığının %1’i kadar kan
alınabilir. Alınan her mililitre kan için 0,15
ml asit sitrat dekstroz eklenir. Hastaya
hesaplanan toplam kan miktarının %
20’si verilebilir. Kan hacmi kuşun vücut
ağırlığının yaklaşık % 20’sidir. Örneğin;
80 gramlık bir kuşa 0,8-1,6 ml; 1000
gramlık bir kuşa ise 10-20 ml kan
verilebilir. Kan transfüzyonundan önce
alıcının plazmasıyla vericinin eritrositleri
karıştırılarak aglütinasyon ya da
hemoliz olup olmadığı kontrol edilir ve
daha sonra uygulama yapılır. Homolog
(psittasinden psittasine, paserinden
paserine gibi) transfüzyon uygulaması
PETİNFO 2014/03 84
idealdir. Heterolog transfüsyonlar
uzun süreli etkili olamayabilirler.
Demir dekstran uygulanması (% 6’lık,
20 ml/kg) demir eksikliği anemisi
olan olgularda ya da hemorajilerde
kullanılabilir. Ancak bazı kuş türlerinde
(tukan, minalar gibi) demir depolama
hastalığı predispozisyonu yüzünden
dikkatli olunmalıdır.

Benzer belgeler