Windows İadesi - Tilkinin Dilinden

Transkript

Windows İadesi - Tilkinin Dilinden
.
HABERLER
Özgürlüg-ün Sınırlarını Sen Belirle !
Ubuntu Tablet Geliyor!
i-Phone'a Ubuntu Darbesi
Ubuntu Netbook Remix Yenilikleri
Linux ile Çalışan Robot
ROOT'un İlk Sayısı Yayımlandı
Ubuntu 10.10 Çalışmaları Başladı
Windows İadesi
Satın Alacağınız Bilgisayarlar ile
Windows İşletim Sistemi de Satın Almak Zorunda Değilsiniz!
Pardus Derneği Başkanı
Avukat Nihad Karslı,
Coşkun Aktaş,
Engin Karadoğan
ile Windows İşletim Sitemi iadelerini konuştuk.
Ve Köşelerimizde...
Ubuntu'da Fstab
Fdisk ile Disk Yönetimi
F ve Q Klavyeler
Güvenli Sistem Yapısı
Linus Benedict Torvalds
UltraStar Deluxe
Ubuntu Kurulumundan Sonra 20 İş Günü
Linux Dünyasından Haberler
Y IL :
2
SAYI: 20
TARİH: 19 HAZİRAN 2010
Windows İadesi Röportajı
Ubuntu'da FSTAB
/Arda DÜLGER
Sahibi:
Fdisk ile Disk Yönetimi
/Ebubekir SARICAOĞLU
F ve Q Klavye
/Okan AKINCI
Güvenli Sistem Yapısı
/Okan AKINCI
Ubuntu Kurulumundan Sonra 20 İş Günü
/Mustafa GÖÇEN
UltraStar Deluxe
/Okan AKINCI
Yardımcı Programlar
/Şükrü SOYLU
Linus Benedict Torvalds
/Ayfer KAYA
Koala
/Semetey COŞKUN
Proje Sorumlusu:
Ayfer KAYA
Proje Kordinatörü:
Okan AKINCI
Dergi Tayfası / Yazarlar:
Arda DÜLGER
Semetey COŞKUN
Şükrü SOYLU
Feyyaz ÖZEN
Dergi Tayfası / Tasarım:
Ramazan GÜRBÜZ
SUDO Dergisi,
Ayın Masaüstü Yarışması
Ayın İp Uçları
UBUNTU TÜRKİYE
GNU/GPL lisansı ile dağıtılmaktadır.
/Semetey COŞKUN
Not: SUDO İçeriğindeki firma isimleri, logo ve amblemleri özel lisanslara sahip olabilirler.
SUDO Dergi Tasarımında
Tamamen Özgür Yazılımlar Kullanılmaktadır.
web: http://sudo.ubuntu-tr.org
e-posta: [email protected]
Kendinize Şans Tanıyın!
Pers Sultanı iki adamı ölüme mahkum eder. Sultanın atını çok sevdiğini
bilen mahkumlardan biri hayatını bağışlaması karşılığında bir yıl içinde ata
uçmayı öğretebileceğini söyler. Kendisini dünyadaki tek uçan ata binerken
hayal eden sultan, bunu kabul eder. Diğer mahkum şaşkın gözlerle
arkadaşına bakar ve;
-Atların uçamayacağını biliyorsun. Nasıl olur da böylesine delice bir fikirle
çıkabilirsin ortaya? Yanlızca kaçınılmazı geciktiriyorsun hepsi bu! Diyerek
duygularımıza tercüman olur;
-Pek değil der birinci mahkum. Kendime dört özgürlük şansı tanıyorum;
1.si:
2.si :
3.sü:
4.sü.
Sultan bu yıl ölebilir.
Ben ölebilirim.
At ölebilir.
Kimbilir belki de ata uçmayı öğretebilirim.
Her şeyin mümkün olduğu bir dünyada yaşıyoruz! Kendinize şans tanıyın
ve biraz da sınırlarınıza sınır koyun ya da tamamen kaldırın, kazançlı çıkan
siz olacaksınız, dedikten sonra,
Bu ay neler hazırladığımıza bakalım;
Artık bir dayatma şeklinden çıkıyor Windowslu bilgisayarlar! Pardus
Derneği Başkanı Avukat Nihad Karslı, Coşkun Aktaş ve Engin Karadoğan
ile Windows İşletim Sitemi iadelerini konuştuk.
Akıncı, birçok tartışmaya konu alan F ve Q klavyelere de değiniyor
bu ay. F klavyedeki deneyimlerini bizimle paylaşan Tansel Tanyel'e de
teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Ayın nasıl belgesinde bu ay, Ebubekir Sarıcaoğlu hazırladığı belge
ile disklerimizi yönetmeyi gösteriyor. Bu güzel belge için ayrıca teşekkür
ediyoruz.
Mustafa Göçen, Ubuntu'daki ilk yirmi gününü anlatarak yeni Ubuntu
kullanıcılarına yol gösteriyor. Yararlı olmasını diliyoruz.
Aramıza bu ay katılan Şükrü ye de hoş geldin diyor, alatımını yaptığı
Ubuntu'da kullanılan kullanışlı ve küçük program tanıtımlarının faydalı
olacağını düşünüyoruz.
Semetey Coşkun ayın ipuçlarıyla Ubuntu'muzu kolaylaştıracak püf
noktalar sunmaya devam ediyor. Ayrıca Ubuntu'da kullanılan hayvanlardan
da sıra tembel koalaların.
Arda Dülger, Fstab'a elle girdi ekleyerek disk bölümlerini nasıl
bağlayacamızı gösteriyor.
GNU ve Stallman'dan sonra bu ay Linux çekirdeğiyle devrim açan
Linus B. Torvalds'ın hayatını anlatıyoruz.
Ayın en güzel masaüstü Ramazan Gürbüz'e ait bu ay. Tebrik
ediyoruz.
Şans sizinle olsun ve unutmayın bu yalnızca sizin elinizde!
Okan Akıncı bu ay da Linux dünyasından haberler sunmaya devam ediyor.
Güvenlik yazı dizisini de, Güvenli Sistem Yapısı ile sürdürüyor. UltraStar
Deluxe; hem oyun hem müzik severlerin yüzünü güldürecek.
Ayfer KAYA
3
Ubuntu Tablet Geliyor!
i-Phone'a Şimdi de Ubuntu Darbesi..
Özellikle son bir yıl olmak üzere dünyanın sayılı bilişim
şirketi tablet bilgisayar piyasasına girdi. Hali hazırda birkaç tablet
bilgisayar piyasaya çıkmışken, pek çoğu da yolda. Önümüzdeki
yıl piyasaya çıkacak Android kurulu Google Tablet'i saymazsak
bunların pek çoğunda hazır kurulu sistemin Linux olmayacağını
söyleyebiliriz.
iPhone'un başı Linux ile dertte diyebiliriz. Geçtiğimiz aylarda Android'in
pazar payının iPhone'u geçtiğini, iPhone'a Android kurulduğunu, Flash
geliştiricilerinin Android'i iPhone'a tercih ettiğini yazmıştık. Android'ten ardı
ardına gol yiyen iPhone, bir gol de Ubuntu'dan yedi.
Bu konudaki açığı ise Ubuntu kapatacak gibi görünüyor.
Ubuntu'nun sponsoru Canonical şirketi de tablet işine girdiğini
ve Ubuntu kurulu tabletler üreteceğini açıkladı. Ubuntu
geliştiricileri, tabletlerin işlemci ve sistem yapısına uygun,
dokunmatik ekranları destekleyen ve buna uygun bir masaüstü
düzeni kullanan bir Ubuntu sürümü geliştirecekler. Canonical,
bu yolla mobil sektördeki etkinliğini arttırmayı hedefliyor.
Ubuntu Tabletin neye benzeyeceği, ne gibi özellikleri
olacağı ise henüz kesin değil. Sadece yeni versiyonun ara
biriminde çoklu dokunmatik desteği sunulacağı ve uzun bir pil
ömrü olacağı biliniyor.
Ubuntu kurulu tabletlerin 2011'de satışa sunulması bekleniyor.
Eğer, şubat ayına yetişebilirse tabletler için özel olarak üretilecek
Ubuntu türevinin 10.10 Maverick Meerkat üzerinde geliştirilmesi
bekleniyor.
Yeni Ubuntu türevinin hazır kurulu tabletlerin yanı sıra,
diğer tabletlere yüklenebilmesi için ayrıca yayınlanması da
muhtemel. Canonical'ın bu alanda, HP, Dell, Google, Microsoft,
Apple, Nokia gibi çok güçlü rakipleri var ama şu ana kadar
yapılan yorumlar bu projenin başarılı olmasının mümkün olduğu
yönünde birleşiyor.
iPhone'un en son serileri de
dahil olmak üzere bütün iPhone'lar,
Ubuntu 10.04 Lucid Lynx kurulu bir
bilgisayara bağlandığında içindeki
bütün bilgilere ulaşılabiliyor. Üstelik
iPhone kilitli durumdayken bile bu
engellenemiyor. Kullanıcı bilgilerini
koruması için kullanılan Pin kodları
da bunu engelleyemedi.
Ubuntu 10.04'ün sağladığı erişim sayesinde iPhone'daki çok ciddi bir
güvenlik açığı keşfedildi. iPhone, son zamanlarda Linux'un gerisinde kalması ve
güvenlik açıkları nedeniyle Android'e göre daha az tercih ediliyor, daha çok tepki
topluyor. İphone, Andriod'e iPhone 4.0 ile cevap vermeye hazırlanıyor.
Linux Desteğinin Kesilmesinin Yankıları Sürüyor
Sony'nin Playstation3'teki Linux desteğine son vermesin ardından
başlayan gelişmeler tüm hızıyla devam ediyor. PS3 Slim modelinde Linux
desteği en başından itibaren yoktu. Diğer PS3 modellerinde ise önceden var
olan Linux desteği bir güncelleme ile kaldırılmıştı. Bu durum daha önce PS3'üne
Linux kuran pek çok insanı mağdur duruma düşürdü.
4
Linux
kurulu
PS3'lerin içindeki veriler,
söz konusu güncelleme ile
kullanılamaz
hale
gelip
kayboldu. Bunun ardından
Amerika ve Avrupa'da bir
takım davalar açıldı ve bu
davalar devam ediyor.
Mağdur
olanlardan
birisi de Birleşmiş Milletler
Hava Kuvvetleri. BM Hava
Kuvvetleri, bilgisayarlardan
daha güçlü ve daha iyi
sonuç verdiği gerekçesiyle
2000 adet PS3 alıp işletim
sistemi kurarak kullanmaya
başlamıştı. Fakat desteğin kesilmesiyle birlikte bu PS3'lerin
içindeki veriler kullanılamaz hale geldi.
Önümüzdeki aylarda Sony'e daha çok davanın açılması,
şikayetlerin daha da artması bekleniyor.
Linux ile Çalışan Robot!
Mitsubishi tarafından Wakamaru adında, sarı renkli bir
robot üretildi. Wakamaru, belki de (süper bilgisayarları
saymazsak) Linux'un şu ana kadar kullanıldığı en yüksek
teknoloji.
Bir metre boyundaki bu sevimli robotun tam bir ev ve aile
robotu olduğunu söyleyebiliriz. Wakamaru günümüz
teknolojisine göre oldukça gelişmiş bir
robot.
On
taneye
kadar
yüzü
tanıyabiliyor,
10.000
kelimeyi
anlayabiliyor. İnternete de bağlanabiliyor.
Ayrıca size çeşitli konularda tavsiyeler
sunabiliyor. Wakamaru, kendi başına
yaşıyor, kendi kendini şarj ediyor. Sizin
bu konularda müdahale etmenize gerek
kalmıyor.
Şu an sadece Japonya'da piyasaya sürülen robotun fiyatı ise oldukça
yüksek: 14.000 dolar. Her gün Linux'un farklı bir cihazı çalıştırdığını görüyoruz.
Robotlarda da Linux kullanılabiliyor olması, Linux'un gelecekte öneminin daha
da artacağını gösteriyor.
Netbook Remix'te Çarpıcı Değişiklikler
Ubuntu'nun netbooklar için özel olarak geliştirilen türevi Ubuntu
Netbook Remix, önemli değişikliklere gidiyor.
Netbook Remix'de üst panelin Mac-OS X sistemlerindeki gibi daha
kompleks menülerle donatılması ve o an etkin olan pencerenin bu menünün en
soluna yerleşmesi planlanıyor. Böylece ekranı küçük Netbook'larda panelden
tasarruf edilmesi hedefleniyor.
Bir başka önemli değişiklik ise öntanımlı web tarayıcının Chromium
olarak değiştirmesi. Ubuntu Netbook Remix'in Google'ın açık kaynak web
tarayıcısı Chromium'u tercih edecek olması belki de en çarpıcı değişiklik.
5
Chromium, Mozilla Firefox'a göre oldukça hafif ve hızlı.
Netbookların kapasitesini daha az zorlayacak, menüleri ve genel
görünümüyle ekrandan tasarruf ettirecek ve kullanılışlığı
arttıracak.
Netbookların ekranının diğer bilgisayarlara göre küçük
olduğu, gücünün daha az olduğu düşünülürse Ubuntu Netbook
Remix'in, daha çok netbook dostu olacağını söyleyebiliriz.
ROOT'un İlk Sayısı Yayımlandı!
Türkiye'deki özgür yazılım e-dergileri ailesi büyümeye
devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde ailenin en küçük üyesi hayata
gözlerini açtı. Linux Mint Türkiye topluluğunun hazırladığı Root
adlı e-derginin ilk sayısı yayımlandı.
Root başta Linux Mint dağıtımı olmak üzere özgür yazılım hakkında
yayın yapıyor ve özgür yazılımlar kullanılarak hazırlanıyor. Root'a yayın
hayatında başarılar diliyoruz.
Root'u, Linux Mint Türkiye sitesinden indirebilirsiniz.
http://root.linuxmint.org.tr/
Ubuntu 10.10 Çalışmaları Başladı
Ubuntu 10.04 Lucid Lynx'in yayımlanmasının üzerinden uzun bir süre
geçmeden Ubuntu geliştiricileri Ubuntu 10.10 Maverick Meerkat'ın geliştirme
çalışmalarına atıldılar ve Alpha 1 sürümünü duyurdular.
10.10 Alpha 1 sürüm, Linux kernel 2.6.34, Gnome 2.31, Kde 4.5 beta 1
ve Qt 4.7 içermekte.
Ubuntu 10.10'un geliştirilmesi altı ay sürecek ve bu süre için Alpha, Beta
ve RC sürümler yayımlanacak ve sürekli güncellenecek.
Yeni sürüme aşağıdaki adresinden ulaşabilirsiniz.
http://www.ubuntu.com/testing/maverick/alpha1
6
Windows İşletim Sistemi İadesi
Yıllardır tüm bilgisayarlar Windows İşletim Sistemi ile birlikte
satılıyor ve bu durumun kaçınılmaz sonuçlarından biri de Windows'un
bilgisayarın ayrılmaz bir parçası olabileceğinin düşünülmesi. Ancak bu
durum yavaş yavaş değişiyor. Özellikle de Pardus Kullanıcıları Derneği
Başkanı Avukat Nihad Karslı'nın 2008'te açtığı davanın Windows
aleyhine sonuçlanmasıyla pek çok bilgisayar kullanıcısı artık daha bilinçli
hareket ediyor ve haklarını aramaktan geri durmuyorlar. Biz de SUDO
ekibi olarak Windows İşletim Sistemi iadesi ile ilgili bilgisayar
kullanıcılarının haklarından haberdar olmaları ve onları koruyabilmeleri
için bu iadeyi gerçekleştiren Avukat Nihad Karslı, Coşkun Aktaş ve
Engin Karadoğan ile dava sürecini ve detaylarını konuştuk:
Merhaba. Öncelikle bize kendinizden bahseder misiniz biraz?
N.K: Hukukçu, bilişimci, özgürlükçü, Atatürkçü, Solcu ve daha
birçok şey.
C.A: 1972 yılında İzmir'de doğdum. Liseye kadar İzmir'de
öğrenim gördüm. Anadolu Üniversitesi Kütahya İktisadi ve İdari bililimler
Fakültesi İşletme Bölümünde bailadığım üniversite yaşantım Dokuz Eylül
Manisa İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü'nde sona
ermiştir. 2002 yılında Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ruhsatına sahip
oldum. İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesinde Muhasebe şefi olarak
çalışmaktayım. Evliyim ve bir kızım var.
E.K: Merhaba. Ben Engin KARADOĞAN. 27 yaşındayım. Evliyim
ve Samsun'da bir ilköğretim okulunda bilgisayar öğretmeni olarak
çalışmaktayım.
Özgür yazılımla ne zaman ve nasıl tanıştınız?
N.K: Aslında Özgür yazılımla erken tanışanlardan biriyim. r-3.org
diye Türkiyenin ilk internet topluluklardan birinin sunucusu için redhat
ile tanıştım.1995-96 yıllarında. Kişisel kullanımım ise ABD'nin Irak'ı işgal
ettiği günlerdedir.
C.A: Özgür yazılım adını yanılmıyorsam 2001 yılında yedi CD,
bir DVD'den oluşan Suse setini satın aldığım zaman duymuştum.
Bilgisayarım o tarihlerde çok eski olduğu için bir türlü kurmayı
becerememiştim. Fakat asıl tanışmam Pardus 2007 ile oldu. 2008 yılında
virüslerin cirit attığı bir bilgisayarda elim kolum bağlı kalmıştım. Kızım
bilgisayar kullanmak istiyor aman virüslerden kullanamıyordu. Önce
Suse kurmak istedim fakat işyeri hekimimiz Pardus’tan bahsetti. Ben de
denemekten zarar gelmez diyerek bilgisayarıma kurdum. O günden beri
özgür yazılım kullanıyorum. Bilgisayarımda Pardus, Ubuntu, Mandriva
işletim sistemleri kullanıyorum. Bir ara Debian da kurmuştum. Fakat
nedense ilk kurmak ve incelemek istediğim Suse’yi hala kurabilmiş
değilim. Belki kısa bir süre sonra onu da kurarım.
E.K: Özgür yazılımı 2006 yılında (öğretmenliğimin ilk yılında)
bilgisayar öğretmenlerine verilen Pardus semineri ile merak etmeye
başladım ve o tarihten itibaren ara sıra ikinci işletim sistemi olarak
kullanmaya çalıştım. Son bir yıldır sadece Linux işletim sistemini
kullanıyorum.
7
Sizi Windows işletim sistemi iadesi ile ilgili davayı açmaya iten
sebepler nelerdi? Nasıl ve ne oldu da davayı açmaya karar verdiniz?
Hissettiklerinizi anlatır mısınız?
N.K: Bu konu zaten gündemde olan ve tartışılan bir konu idi.
Mandasoft vergisi olarak özgür yazılım camiasında sürekli konuşulan ve
yakınılan bir durumdu. Fakat bir kişi de gelip hukukçu olarak yardımımı
istemedi.
Sonunda karar verdim kendi adıma boyle bir davayı açmaya.
Bilgisayar sektöründe adımı bildikleri için hangi satıcıya sorsam olmaz
ama size istisna yaparız yanıtını aldım. Neyse ki Casper ve Teknosa asla
olmaz dediler. Ve bu değerli firmalarımıza biraz para kazandırıp bir tablet
PC aldım. Ve bilinen süreci başlattım.
C.A: Günümüzde özgür yazılımın önündeki en büyük
engellerden birisi bilgisayarların Windows işletim sistemi ile birlikte
satılmasıdır. Bu özgür yazılımın gelişmesini önlemek için bilerek ve
isteyerek yapılıyor. Tüketicilere bilgisayarın Windows olmadan
kullanılamayacağı düşündürülüyor. Tüketicinin gözünde bilgisayar eşittir
Windows. Bu bir zamanlar margarin eşittir sana yağ olması gibi bir
durum. Özgür yazılımla tanıştığım günden sonra aklımda bilgisayarların
işletim sistemsiz satılması gerektiği düşüncesi oluştu. Bu konuda bir
adım atılması gerektiğini düşündüm. Özgür yazılıma yakın olan
arkadaşlarla görüştüm fakat nedense bu konuda ilgisiz kalıyorlardı.
Birgün Pardus kullanıcı listesine Sayın Nihad Karslı’nın açmış olduğu
dava ile ilgili mahkeme kararı haberi geldi. Böyle bir karar elde
edilmesine sevindim. Ben de bu mahkeme kararını ek yaparak hakem
heyetine başvurdum. Mahkeme kararı olmasaydı da ben ilk bilgisayar
aldığımda dava açacaktım. Nihad Bey’i benden önce davrandığı için
kıskanıyorum. Ayrıca kendisine mahkeme kararını bizlerle paylaştığı için
de teşekkür ediyorum.
E.K: Uzun zamandır kendime yeni bir dizüstü bilgisayar almayı
düşünüyordum ama bilgisayarla birlikte satılan Windows işletim
sistemini artık kullanmadığım için bu işletim sistemine para vermek
istemiyordum. Kullanmadığım işletim sistemine para vermemek için
yaptığım araştırmalar sonucunda Sayın Av. Nihad KARSLI'nın açtığı ve
kazandığı davayı duyunca, bu davayı emsal göstererek Windows iadesi
yapabileceğimi öğrendim ve eşimin de desteğiyle harekete geçtim.
Dava sürecinden, işleyişinden söz eder misiniz? Zor oldu mu,
merak ettiğim bu davayı herkes açabilir mi?
N.K: Evet çeşitli zorluklar oldu. İlk başta insanlara bilgisayarın,
işletim sisteminin ne olduğunu sonrasında özgür yazılımın ne olduğunu
defalarca anlatmak zorunda kaldım. Aslında bir yandan da zevk aldım,
zorunlu seminer gibi bir şeydi. Her duruşma bir duruşma salonu dolusu
insanlara ve mahkemeye özgür yazılımı anlatmak öğretmek güzeldi.
Bu dava artık tekrar bu şekilde açılamaz. Nedeni de içinde
gömülü bir işletme sisteminin bedeli yanında işletim sisteminin
bilgisayarın ayrılmaz parcası olmadığının tespiti istemi idi. Artık bu tespit
yapıldığına göre bundan sonra insanlar direk tüketici heyetlerine
başvurmalılar. Ancak direnen satıcı olursa itiraz mercii olarak yine
Tüketici mahkemesine gelebilir.
C.A: Dava süreci tahmininden çok kısa sürdü. Çünkü Vatan
Bilgisayar hakem heyetinin kararına göre işletim sistemi bedelini iade
etti. Hakem heyeti kararına itiraz ederek sorunu Tüketici Mahkemesine
götürebilirdi. Bunu yapmış olsaydı dava bir yıldan uzun sürebilirdi. Bu
durumda mahkeme masraflarına da katlanması
8
gerekirdi (Kaybeden masrafları öder). Tahminime göre Teknosa’nın
kaybetmiş olduğu davanın etkisi burada kendini gösterdi. Teknosa’nın
davasında bilirkişi raporları bilgisayarların işletim sistemi olmadan
satılabileceğini işaret ediyordu. Bu tespit tüketicinin davayı kazanmasını
sağlıyor.
İsteyen herkes hakkını arayabilir, zor olan bir şey yok. Tüketicide
eksik olan şey cesaret. Biraz cesaretle hakkınızı arayabilirsiniz. Çekinecek
hiçbir şey yok.
E.K: Bilgisayarı satın alırken satış sorumlularına Windows işletim
sistemini kullanmadığımı ve alacağım bilgisayarla birlikte gelen Windows
işletim sistemine para ödemek istemediğimi söyledim. Satış
sorumlularına Av. Nihad KARSLI'nın açtığı davanın gerekçeli kararının
fotokopisini göstermeme rağmen bunun mümkün olmadığı konusunda
beni ikna etmeye çalıştılar. Tabii ki ikna olmadım. Nihad Bey'in önerdiği
gibi bilgisayarı o haliyle satın aldım.
Evde bilgisayarımı açtım ve Windows kullanıcı sözleşmesini kabul
etmeden Ubuntu kurdum. Recovery'i de sildim. Sonra bilgisayarı satın
aldığım elektronik markete gittim ve müşteri hizmetleriyle işletim sistemi
iadesini tekrar görüştüm. Gerekçeli kararı tekrar göstermeme rağmen
sonuç değişmedi. İşletim sisteminin bilgisayar ile birlikte geldiğini ve bu
iadeyi aldıkları taktirde bu işletim sistemini ayrı olarak satamayacaklarını,
bu yüzden iadenin mümkün olmadığını yinelediler.
Ertesi gün elektronik markete iadeli taahhütlü gönderdiğim
dilekçeyle kullanmadığım ve kullanmayacağım işletim sistemini iade
etmek ve işletim sistemine ödediğim parayı geri almak istediğimi
belirttim. Onlar da dilekçemi bilgisayarı satın aldıkları firmaya fakslamış
olacaklar ki, birkaç gün sonra o bilgisayar firmasından telefon geldi.
İadenin mümkün olduğunu ve gerekli birkaç prosedürü uyguladıktan
sonra para iadesinin gerçekleşeceğini söylediler. Söyledikleri prosedürleri
uygulayarak Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurmaya gerek
kalmadan işletim sistemini iade etmiş oldum. Bu süreç içerisinde benden
desteğini ve yardımlarını esirgemeyen Sayın Coşkun AKTAŞ'a da buradan
çok teşekkür ederim.
Vazgeçmeyi düşündünüz mü hiç? Neden?
N.K: Asla. Mizac olarak tam bir Kemalistim diyebilirim.
Başladığım işi sonuna kadar götürürüm. Sonu ne olursa olsun.
C.A: Vazgeçmeyi hiç düşünmedim. Kaybetseydim mahkeme
masraflarını ben karşılamak zorunda kalacaktım. Buna da razıydım. Bu
konu kafamda soru işareti olmaktan çıkacaktı. Şeriatın kestiği parmak
acımaz derler.
E.K: Vazgeçmeyi hiç düşünmedim çünkü bu benim yasal
hakkımdı.
Ülkemizdeki bilgisayar satışı ile diğer ülkelerdeki bilgisayar
satışları arasında bir fark var mı? Yoksa diğer ülkelerden de mi
bilgisayar alındığında aynı zamanda bir Windows alınmış oluyor? Bu
konuda bilginiz varsa paylaşır mısınız?
N.K: Diğer ülkelerde de durum bizimkinden çok farklı değil.
Ancak Amerika ve Avrupa son yıllardaki gelişmeler nedeni ile bizden
daha öndeler. İnsanlar daha bilinçli ve haklarını arıyorlar. Bu nedenle
benim yürüttüğüm davalar gibi süreçler oralarda
9
daha fazla yaşanıyor. Ancak Macaristan ve Fransa bu aşamada en fazla
ilerleme sağlamış ülkeler olarak görünüyor. E marketlerde her türlü
işletim sistemi ve ayrı fiyatları ile seçim hakkı tanımışlar tüketiciye.
C.A: Diğer ülkelerde bilgisayar satışları nasıl yapılıyor pek bilgim
yok. Fakat Fransa’da bir tüketicini benzer bir dava açtığını okumuştum.
O da parasını geri almış. Bazı ülkelerde ise işletim sistemi seçme
özgürlüğü var diye duydum.
Söz konusu dava, geçen süre zarfında bilgisayarların Windows'la
satılmasıyla ilgili değişikliklere sebep oldu mu? Olduysa ne gibi
değişiklikler söz konusu, elle tutulur sonuçları var mı bunun?
C.A: Büyük firmalarda hâlâ tüketiciye saygısızlık devam ediyor.
Dilekçe yazıp hakkınızı aramadığınız sürece size bilgisayarla birlikte
Windows satıyorlar. Hangi işletim sistemini kullanacağınızı sormuyorlar.
Fakat dilekçeyi alınca durum değişiyor. Hele de kararlı olduğunuzu
hissettirirseniz iade işlemini yapıyorlar. Bir arkadaş bu şekilde iade alma
sürecini başlattı. Burada dikkatinizi işletim sisteminin tutarına çekmek
istiyorum. Bilgisayar satıcıları faturalarında işletim sistemi bedelini
belirtmiyorlar. Kendilerine kesilen faturada da işletim sistemi bedeli
ayrıca yazılmıyor. Bu durumda fiyatı tespit etmek için Windows’un
perakende satış fiyatına bakmak gerekiyor. Ben bu şekilde iade aldım.
Fakat bazı arkadaşlara 70-100 TL arası bir iade yapmak istiyorlar. Bunu
belgeye dayandırmadıkları sürece perakende tutardan iade alabiliriz diye
düşünüyorum. Yakında buna bir çözüm bulabilirler.
N.K: Çok fazla teşekkür telefonu ve hayır dua aldığıma göre bir
etkisi olmuş olmalı.Aynı zamanda teşekkürlerin yanında tarif ettiğim
yolu izleyip parasını geri alan 14 kişi oldu ve bunlar beni arayıp teşekkür
yanında bilgi de verdiler.
İzmir’de bazı bilgisayar satışı yapan firmalar ithal ettikleri
bilgisayarları Linux işletim sistemi kurulu getiriyorlar. Üstelik aynı
bilgisayarın Windows’lu olanı da var. Aradaki fark 46$. Bu olması
gereken örnek bir davranış.
Ama asıl değişim direnmeye çalışan bilgisayar satıcı
ithalcilerinde ve de malum kapalı kaynak kot tekeli firmasında oldu.
Konuyu Ubuntu, Pardus ve Mandriva forumlarında belgeleriyle
birlikte duyurmaya çalıştım. Bazı arkadaşlar benden yardım istedi.
Elimden geldiği kadar yardım ettim. Şimdi bu yardım ettiğim
arkadaşlardan süreç hakkında geri bildirimler bekliyorum. Bunlar
geldikçe ne kadar başarılı olduğumuzu göreceğim. Onlardan da ricam
gelişmeleri forumdaki arkadaşlara duyurmaları.
ve
5 mayıs 2010'da Büyük Patron Merkez Temsilcisi ve Hukuk
Müşaviri İstanbul'da tüm Türkiye'deki satıcı ve ithalcilerini ve bunların
avukatlarını ve de tercümanlarını ağırlayarak tüketiciye karşı
direnmemelerini, istek halinde işletim sistemini değiştirmelerini öneren
bir toplantı seminer yaptı.
Son teşekkür telefonlarından anladığım kadarı ile artık direnmiyor
satıcılar.
Ubuntu ve Mandriva forum yöneticilerine konuyu sabitledikleri
için teşekkür ederim. Bu sayede konunun forum sayfalarında
kaybolmasını önlediler. Fakat Ubuntu forum sayfalarında daha çok
okunması için; sabitlendiği yerin değiştirilmesi
gerektiğinibu vesile ile bir kez daha iletmiş olayım.
10
E.K: Şu an için elle tutulur bir sonuç görmüyorum. Fakat bu
yöndeki talepler arttıkça firmaların aynı marka bilgisayarların farklı
işletim sistemleriyle satışına yöneleceğine kesin gözüyle bakıyorum.
Buradaki en önemli unsur insanların bu konuda bilinçlendirilmesidir. Bu
noktada yaptığınız röportajlar ve bilgilendirme yazılarınızla bu bilinci
sağlamaya yardımcı olduğunuz için kendi adıma çok teşekkür ederim.
Dava işleyişini, dilekçe ve gerekçeleri hakkında bilgi verir
misiniz?
C.A: Dava süreci şu şekilde işliyor?
a- Satıcı firmaya iade talebini belirten bir dilekçe yazıp, iadeli
taahütlü posta ile gönderiyoruz.
b- Firmadan birkaç gün içerisinde bir yanıt gelmezse ikâmet
ettiğiniz yerin Kaymakamlığına bağlı Hakem heyetine konuyu bir dilekçe
ile bildiriyoruz.
c- Hakem heyetinden gelen karar olumlu ise firmadan iade mi
edeceğini yoksa Tüketici Mahkemesine mi gideceğini öğreniyoruz.
(Olumsuz bir karar çıkarsa siz Tüketici Mahkemesine başvuru
yapıyorsunuz.)
d- Firma Tüketici
başvurmasını bekliyoruz.
Mahkemesine
e- Mahkeme sonucuna
düzeltilmesini talep edebilirler.
göre
gidecekse,
taraflar
mahkemeye
mahkeme
Bu süreç bir-iki yıl sürebilir. Dilekçem de şu şekilde;
kararının
20.01.2010
SAYIN VATAN BİLGİSAYAR SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
17.01.2010 tarihinde İzmir şubenizden almış olduğum Lenova marka
dizüstü bilgisayarla birlikte verdiğiniz Windows 7 Home Premium Tr
işletim sistemini Müşteri hizmetleri bölümünde görevli arkadaşa ve
yöneticisine iade etmek istediğimi belirttim. Kendileri işletim sistemini
iade almadılar. Konuyla ilgili Ankara 1.Tüketici mahkemesinde açılmış ve
sonuçlanmış bir mahkeme kararı olduğunu belirttim. Linux Kullanıcıları
Derneğinin internet sayfasında yayınlanan haberi okumaları için
kendilerine verdim. Buna rağmen iade almadılar.
18.01.2010 ve 19.01.2010 tarihinde internet sayfanızdan size iki mesaj
daha göndermeme rağmen bir yanıt vermediniz. Windows sözleşme
koşulları çok ağır olduğundan sözleşmeyi kabul etmediğimi bildirir ve
satın aldığım bilgisayarla birlikte vermiş olduğunuz işletim sistemini
kullanmayacağımı belirtirim. Bilgisayara yapıştırmış olduğunuz lisansı
çıkaramadığım için (yırtılacak olması ve lisans bilgilerinin okunamaz
duruma geleceği için) lisans bilgilerini aşağıdadır. Her zaman bir
personeliniz gelip lisans bilgilerini iptal edebilir.
Windows işletim sistemini iade almanızı ve işletim sistemine ödemiş
olduğum 226 TL’nin tarafıma iadesini rica ederim.
Saygılarımla
Coşkun Aktaş
Adres :……………………………………… İZMİR
Lisans bilgileri :
Windows 7 Home Prem OA MEA
Product Key …………………………………. Microsoft
11
BUCA KAYMAKAMLIĞI
Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığı
TÜKETİCİ ŞİKAYET FORMU
TÜKETİCİ :
Adı Soyadı : COŞKUN AKTAŞ
Adresi :……………………………………… İzmir
Telefon no : ……………………………….
Mal veya Hizmet Adı : Windows 7 Home Premium Türkçe İşletim Sistemi
Bedeli : 226 TL
Satış Şekli : Taksitli Satış
ŞİKAYETÇİ OLUNANIN :
Ünvanı : Vatan Bilgisayar Sanayi Ve Ticaret A.Ş.
Adresi : Ankara Caddesi 282/1 Sokak No:6
3. Sanayi Sitesi/Bornova
İZMİR
Telefonu : ………………………..
Faks: ………………………….
UYUŞMAZLIK KONUSU : 17.01.2010 tarihinde Vatan Bilgisayar A.Ş.’den
Lenovo marka 59-028166 kodlu dizüstü bilgisayarı beş taksitle satın
aldım. Bu bilgisayarla birlikte Windows işletim sistemini şahsıma zorla
sattılar. Kendilerinden işletim sistemini geri almalarını ve 226 TL
tutarındaki işletim sistemi bedelini geri iade etmelerini rica ettim.
Müşteri hizmetleri bölümünde çalışan memur arkadaş ve yöneticisi
bunun mümkün olmadığını belirtti. Kendilerine aynı konuyla ilgili Ankara
1. Tüketici Mahkemesinde 2008 yılında Av. Nihad Karslı tarafından açılan
ve 14 Aralık 2009 saat 10.25’te sonuçlanan mahkeme kararı olduğunu
ve buna dayanarak iade istediğimi belirttim. Bunu da dikkate almayıp
paramı iade etmediler. 18.01.2010 ve 19.01.2010 tarihinden Vatan Bilgisayar
A.Ş’nin intenet sayfasından iade için iki mesaj gönderdim. Bu mesajlara yanıt
vermedikleri için 20.01.2010 tarihinde işletim sistemini iade almaları için
dilekçemi iadeli taahhütlü olarak gönderdim.
Yukarıda adı geçen davada olduğu gibi işletim sistemleri bilgisayarların ayrılmaz
bir parçası değildir. Bilgisayarlar işletim sistemi olmadan da satılabilir. Tüketici
işletim sistemi seçme hakkını kullanarak istediği bir işletim sistemini
bilgisayarına kurabilir. Dünyada yüzlerce işletim sistemi mevcuttur. Tüketici
kendi ihtiyaçları ve zevklerine göre dilediği işletim sistemini kullanır. Bu işletim
sistemleri Windows gibi ücretli olabileceği gibi; ücretsiz de olabilir. Ben
ücretsiz olan bir işletim sistemi kullanmak istememe rağmen Vatan Bilgisayar
A.Ş. bana zorla Windows işletim sistemi satarak elimdeki parayı almaktadır.
Bu uygulama aynı zamanda diğer işletim sistemlerine karşıda haksız rekabet
ortamı yaratmaktadır. Vatan Bilgisayar A.Ş. Windows’un piyasada tekel
olmasına yapmış olduğu bu uygulamayla yardım etmektedir. Bir süre sonra
piyasa da sadece Windows kalacak ve Tüketicinin seçme özgürlüğü ortadan
kalkacaktır.
TALEP : Mağduriyetimin giderilmesi ve tutarın yasal faiziyle iadesi.
Coşkun AKTAŞ
21.01.2010
12
N.K. Davada alınan karar raporları da şu şekilde;
14
E.K:
Dediğim gibi dava açmama gerek kalmadı. Firma bana çeşitli formlar gönderdi. (Feragatname ve Windows İşletim Sistemi İade Talep Formu) Bunları
doldurdum. Faturanın da fotokopisiyle birlikte bilgisayarı firmaya kargo ile gönderdim. Onlar gerekli incelemeden sonra bilgisayarı tekrar formatlayıp
bana geri göndereceklerini söylediler.
Basında bu konuya yer verildi mi ya da verilmesi için herhangi bir şey yapıldı mı?
N.K: Tüm basılı ve internet haber sitelerinde yer aldı. Bir kaç basılı haberci de benimle röportaj yaptılar. Ancak Flaş haber değildi bunlar.
Hiçbir TV de de yer almadı. En azından ben duymadım ve de beni arayan olmadı. Aslında bu konu TV'lerde yayımlansa ülkemiz halkı daha çok
bilinçlenir.
C.A: Linux Kullanıcıları Derneği mahkeme kararından sonra bir basın toplantısı düzenleyecekti. Fakat basın toplantısı düzenlenmedi diye
biliyorum. İnternet sayfalarında böyle bir haber yer almadı.
Basında bu konuya yer verilmedi. Yer verilmesi de pek mümkün değil. Çünkü basının en büyük gelirlerinden birisi de aldıkları ilanlardır.
Düşünebiliyor musunuz! Tüketici Mahkemesinde kaybettiğiniz bir kararın, bir gazetede haber yapıldığını? Bu haberin yayımlandığı gazeteye ilan
verecek bir firma değil ülkemizde dünyada bile yoktur!
Ben mahkeme kararından sonra büyük firmalara bir elektronik posta gönderdim. Bakın ortada bir mahkeme kararı var. Bu durumu kendi
lehinize bir fırsata çevirebilirsiniz. Bundan sonra bilgisayarları işletim sistemsiz satın ve tercihi tüketiciye bırakın. Reklamlarınızda da bunu ön plana
çıkarın. "Tüketiciye duyduğumuz saygıda bir adım daha ileri gittik ve tercihi size bıraktık", diye. Hatta böyle bir davranışın özgür yazılım dünyasında
forumlar aracılığıyla birçok kişiye ulaşacağını da belirtim. Ne yazık ki dinleyen olmadı.
15
Son olarak okuyucularımıza bu konuda ve özgür yazılım hakkında bir şeyler söylemek isterseniz ne söylersiniz?
N.K: "Özgürlük benim karekterimdir" demiş bir dahinin evlatları, özgürlüğünüze sahip çıkın. Her yerde her konuda sadece yazılımda değil.
Özgürlük; düşünceyi ve üretimi artırır. Özgür yazılım ve felsefesi de aynı paralleldedir.
Özellikle Linux çekirdeğini bize armağan eden internete sahip çıkın, yasaklara direnin. Aklınıza yatmayan her şeye itiraz edin, hiçbir şeye biat
etmeyin. Mutlaka özgür düşünce ile analiz edin.
C.A: Arkadaşlar çantanızda nasıl bir CD taşıyorsanız bir tane de mahkeme kararı taşıyın. Bilgisayar mağazalarına dolaşmaya gittiğinizde ben bir
bilgisayar almak istiyorum fakat işletim sistemi olmayan diyerek söze girin ve mahkeme kararını arkadaşlara okutun. Bilgisayar eşittir Windows
olmadığını öğrensinler. Size freedos bir bilgisayar önerirlerse hayır benim almak istediğim bu bilgisayar, bunun işletim sistemsiz olanını almak
istiyorum deyin.
Özgür yazılım dünyasında iletişim kopuk. Bu iletişimsizliği birbirimizi kırmadan benim işletim sistemim seninkini döver tartışmaları içine
girmeden çözmeliyiz. Sonuçta hepimiz özgürlükten yanayız. Bazı konularda ortak hareket etmeliyiz. Forum yöneticilerine bir çağrım olacak. Özgür
yazılım dünyası önündeki engelleri kaldırmak için ortak hareket etmek gerekiyor. Forumlarda çıkan dergileri ve sürüm haberlerini duyurmaktan daha
ileri gitmelisiniz. Aramızda avukat arkadaşlar mutlaka vardır. Onlarla beraber tüketicinin işletim sistemi seçme özgürlüğünü elde etmesi için
uğraşmalıyız. Burada bazı arkadaşlar yanlış anlamasınlar lütfen. İsteyen isteği işletim sistemini kullanabilir. İster Windows, ister Linux yeter ki
bilgisayara kurulu gelmesin. Satın alınması aşamasında tüketiciye tercih hakkı verilsin. Bunun için bütün forumlarda bir imza kampanyası
düzenlenebilir. Tüketici dernekleri konudan haberdar edilebilir. Milletvekillerine yazı yazılabilir.
E.K: Linux kullanıcılarının işletim sistemi iadesi konusunda kararlı olmalarını ve haklarını sonuna kadar aramalarını, bu zamana kadar özgür
yazılımı hiç denemeyenlere de kendilerine bir şans vermelerini tavsiye ediyorum.
Biz de SUDO Ekibi olarak verdiğiniz değerli bilgiler ve ayırdığınız zaman için çok teşekkür ediyoruz..
16
Ubuntu'da Sisteme Fstab'a Elle Girdi Ekleyerek Disk Bölümü /Disk Bağlamak
Önce Fstab Nedir?
Fstab sabit disklerimizdeki bölümleri sistemimize bağlama (mount) işleminin otomatik yapılabilmesini sağlayan ayar dosyasıdır.
Mount Etmek (bağlamak) Ne Demektir?
Mount etmek (bağlamak) sabit disklerimizdeki bir bölümün, dosya sistemimizde oluşturulan bir klasör (mount point - bağlama noktası)
üzerinden erişilmesini sağlama işleminin adıdır.
Anlatımımı örnek bir fstab dosyası üzerinden yapmak istiyorum:
# /etc/fstab: static file system information.
#
# Use 'blkid -o value -s UUID' to print the universally unique identifier
# for a device; this may be used with UUID= as a more robust way to name
# devices that works even if disks are added and removed. See fstab(5).
#
# <file system> <mount point>
<type>
<options>
proc
proc
nodev,noexec,nosuid 0
/proc
<dump>
<pass>
0
# / was on /dev/sda8 during installation
UUID=c9f2e9f2-42fb-4116-85aa-08c40bed9ce1 /
ext3
errors=remount-ro 0
1
ext3
defaults
0
2
UUID=07e3bd6e-86a9-4e85-b974-2ca36463b785 /media/mandriva ext3
defaults
0
2
# /media/depo was on /dev/sda7 during installation
UUID=d99d7fa5-6ecd-4a42-aa38-87b0c9d8d80b /media/depo
# /media/mandriva was on /dev/sda5 during installation
# /media/ortak was on /dev/sda2 during installation
UUID=7415D172472ADE10 /media/ortak
ntfs
defaults,nls=utf8,umask=007,gid=46 0
0
# /media/windows was on /dev/sda1 during installation
UUID=029878E49878D79D /media/windows
ntfs
defaults,nls=utf8,umask=007,gid=46 0
0
# swap was on /dev/sda6 during installation
UUID=86c83027-ff02-4cac-b0f2-1a0addbe6fea none
swap
sw
0
0
17
Bu örnekte sıralayacak olursak;
sudo blkid
sda1: Microsoft ürünü bir işletim sistemi kurulu disk alanı
sda2: Microsoft ürünü bir işletim sistemi ile Linux arasında ortak bir
NTFS disk alanı
sda5: Bir Linux dağıtımı kurulu disk alanı
sda6: Swap alanı
sda7: Linux dağıtımları için depo alanı
sda8: Ubuntu kurulu disk alanı
komutunu verebiliriz. Böylece diskimizin yolunu öğrenebiliriz.
İlk olarak girdilerden bahsetmek istiyorum;
<file system> : Dosya sistemi adresi. Bu iki şekilde ifade edilebilir.
(/dev/sdxx ya da uuid şeklinde)
<mount point> : Dosya sisteminin bağlama noktası,
<type> : Dosya sisteminin türü,
<options> : Çeşitli ek ayarlar,
<dump> : Çok eski bir yedekleme metodu,
<pass> : Açılışta diskin kontrol edilip edilmeyeceği.
Şimdi biraz daha ayrıntılı inceleyelim:
<file system> : Bu girdi için /dev/sdxx ya da uuid ifade şekillerini
kullanabiliriz.
Bağlayacağımız diskin yolunu görebilmek için uçbrime:
Örnek:
/dev/sda1: LABEL="Windows" UUID="029878E49878D79D" TYPE="ntfs"
/dev/sda2: LABEL="Ortak" UUID="7415D172472ADE10" TYPE="ntfs"
/dev/sda5: UUID="07e3bd6e-86a9-4e85-b974-2ca36463b785" TYPE="ext3"
/dev/sda6: UUID="86c83027-ff02-4cac-b0f2-1a0addbe6fea" TYPE="swap"
/dev/sda7:
LABEL="Depo"
UUID="d99d7fa5-6ecd-4a42-aa38-87b0c9d8d80b"
TYPE="ext3"
/dev/sda8: UUID="c9f2e9f2-42fb-4116-85aa-08c40bed9ce1" TYPE="ext3"
Örnekte de görebildiğimiz gibi, komutumuzun çıktısında /dev/sdxx
şeklinde ve uuid şeklinde diskimizin yolu bulunmaktadır. Ayrıca type
kısmı da ileride işimize yarayacaktır.
<mount point>: Diskimizi bağlayacağımız adresi belirtir. Bunu daha
önceden bizim oluşturmamız gerekir. /media/ dizini içerisine
oluşturmanızı öneririm. Oluşturmak için;
sudo mkdir /media/isim
gibi bir komut kullanabilirsiniz. Tabii buradaki isim'i örnek olarak verdim.
Siz kendinize göre diski ifade edecek bir isim verebilirsiniz. Diskin etiketi
üzerinde etkili değildir.
<type> : Dosya sisteminin türünü ifade eder. Blkid çıktısında da
görünmektedir.
18
<options> : Çeşitli ayarları ifade eder. Kullanılan dil sınıfı gibi. Linux
dosya sistemlerinde çok şey ifade etmese bile, NTFS dosya sisteminde
birkaç ayar kullanacağız.
# /media/ortak --- sda2
UUID=7415D172472ADE10
/media/ortak
defaults,nls=utf8,umask=007,gid=46 0
0
<dump> : Yukarıda da belirttiğim gibi çok eski bir yedekleme
metodudur. Kullanımı pek önerilmez.
<pass> :
Sistem açılışında diskin hatalara karşı kontrol edilip
edilmeyeceğini ifade eder.
Buradaki girdiler sırası ile yukarıda anlattığım girdilerdir.
Başında # bulunan satır dosya için bir şey ifade etmez. Dosya o satırı
okuyamaz. İleride kendinize bir hatırlatma bırakmak istiyorsanız oraya
yazabilirsiniz. Eğer istemiyorsanız hiç yazmayabilirsiniz de. Ben neyi
nereye bağladığım açıkça görünsün diye o şekilde yazdım.
Yaptığımız açıklamalardan sonra yine örnek üzerinden bir disk bağlama
işlemi gerçekleştirelim:
UUID değerini sudo bklid komutu ile elde ettik. Onun yerine /dev/sda2
de kullanabilirdik.
Örneğimizi sda2 üzerinden gerçekleştirelim. Çünkü sda2 NTFS dosya
sistemine sahip bir disk alanı. Örnek üzerinden Linux dosya sistemi
türlerine sahip diskler için de anlatım yaparım.
# /media/ortak --- sda2
/dev/sda2 /media/ortak
0
İlk olarak diskimizi bağlayacağımız bir dizin oluşturalım
gibi.
sudo mkdir /media/ortak
/media/ortak dizinini bağlamak için biz oluşturduk.
Şimdi fstab dosyamızı bir editör yardımı ile düzenleyelim.
NTFS dosya sistemimiz. Blkid çıktımızda mevcut. Örneğin dosya
sistemimiz ext3 olsaydı oraya ext3 yazacaktık.
sudo gedit /etc/fstab
Kubuntu için gedit yerine kwrite, Xubuntu için mousepad, Lubuntu için
leafpad kullanılmalıdır.
Ve açılan fstab dosyamızın en alt satırına şunları ekleyelim.
ntfs
ntfs
defaults,nls=utf8,umask=007,gid=46 0
defaults,nls=utf8,umask=007,gid=46
ntfs
dosya
sistemi
için
kullanmamız gereken (tavsiye ettiğim ayarlardır) zaten sistem, kurulum
sırasında da bu ayarları kullanmaktadır. Linux dosya sistemleri için
sadece defaults kullanabiliriz. Örnek fstab dosyamızda mevcut.
19
# /media/mandriva was on /dev/sda5 during installation
UUID=07e3bd6e-86a9-4e85-b974-2ca36463b785 /media/mandriva ext3
defaults
0
2
gibi.
Dump satırındaki 0 dump özelliğinin kapalı olduğunu gösterir. Zaten çok da tavsiye edilmez.
Pass satırındaki 0 sistem açılışındaki dosya sistemi kontrolünü iptal eder. Yani o disk bölümü için kontrol yapmaz. Eğer bir Linux dağıtımı kurulu olan
disk bölümü ekliyorsak bunu 2 yapabiliriz. Linux dosya sistemine sahip bir disk bölümü ekliyorsak 1 yapabiliriz. Eğer kontrol edilsin istemiyorsak (ki
bu pek tavsiye edilmez) 0 olarak bırakabiliriz.
Tüm bu eklemeleri yaptıktan sonra, fstab dosyamızı kaydedip kapatıyoruz.
Diskimizi sistemimize bağlamak için
sudo mount /dev/sdxx /media/isim
komutunu kullanabiliriz. Bu komut bizim örneğimiz için şöyle olacaktır:
sudo mount /dev/sda2 /media/ortak
Sistemi yeniden başlattığımızda dosya sistemimiz otomatik olarak bağlı bir şekilde kullanıma hazır olacaktır.
İyi ve Linux dolu günler geçirmeniz dileği ile.
20
Fdisk Yönetimi ile Disk Yönetimi
Fdisk, kuvvetli bir disk yönetim aracıdır. Diskiniz ile ilgili bölme,
biçimlendirme, silme, yeni bölüm oluşturma gibi işlemleri Fdisk
kullanarak yapabilirsiniz. Genelde GUI tercih etmeyenler ve yaptığı
işlemlere tamamen hakim olmak isteyenler için çok kullanışlıdır.
Kullanımı
Fdisk, disklerimiz üzerinde kalıcı değişiklikler
sağladığından, root yetkileri ile açılması gerekiyor.
yapmamızı
sudo fdisk /dev/x
x yerine diskinizin ismini yazmalısınız. Eğer IDE ise hda, SCSI ise
sda şeklinde olur genelde.
Örnek çıktı;
ebubekir@spitz:~$ sudo fdisk /dev/sda
Bu disk için silindir sayısı 9729 olarak belirlendi.
Yanlış bir şey yok fakat 1024 silindirden büyük değerlerle
bazı yazılımlar sorun çıkabilir:
1) önyükleme sırasında çalışan yazılımlar (örn. LILO'nun eski sürümleri)
2) diğer işletim sistemlerinin önyükleme ve disk bölümleme yazılımları
(örn. DOS FDISK, OS/2 FDISK)
Komut (yardım için m):
fdisk başladı ve bizden komut bekliyor. Şimdi neler yapabileceğimize
bakalım;
p yazıp Enter'a bastığımızda bize bölüm bilgilerini verir.
Komut (yardım için m): p
Disk /dev/sda: 80.0 GB, 80026361856 bayt
255 heads, 63 sectors/track, 9729 cylinders
Units = silindir of 16065 * 512 = 8225280 bytes
Disk identifier: 0x00000771
Aygıt Açılış Başlangıç
/dev/sda1 *
1
/dev/sda2
970
/dev/sda3
982
/dev/sda4
6939
/dev/sda5
6939
/dev/sda6
7182
Komut (yardım için m):
Bitiş BlokSayısı Kml Sistem
969 7783461 7 HPFS/NTFS
981
96390 83 Linux
6938 47849602+ 83 Linux
9729 22418707+ 5 Ek
7181 1951866 82 Linux takas / Solaris
9729 20466778+ 83 Linux
d ile bölümleri silebiliriz.
Command (m for help): d
Partition Number (1-6): 6
Bizden, silmesini istediğimiz bölümün numarasını istedi. 6 yazarak
/dev/sda6'yı sildik.
n ile yeni bölüm oluşturabiliriz.
21
Command (m for help):n
Command action
e extanded
p primary partition (1-6)
0
Boş
1e
Gizli W95 FAT16 80
Eski Minix
1
FAT12
24
NEC DOS
81
Minix / eski Li bf
Solaris
2
XENIX root
39
Plan 9
82
Linux takas / S c1
DRDOS/sec (FAT-
3
XENIX usr
3c
Disk Bölümü
83
Linux
c4
DRDOS/sec (FAT-
4
FAT16 <32M
40
Venix 80286
84
OS/2 gizli C: a c6
DRDOS/sec (FAT-
burada birincil ya da uzatılmış disk bölümü tercihimizi soruyor.
5
Ek
41
PPC PReP Önyü
85
Linux ek
c7
Syrinx
6
FAT16
42
SFS
86
NTFS bölüm k
da
DS-olmayan veri
p ile birincil bölüm oluşturmak istediğimizi belirttik.
7
HPFS/NTFS
4d
QNX4.x
87
NTFS bölüm k
db
CP/M / CTOS / .
8
AIX
4e
QNX4.x 2. böl
88
Linux saltmetin de
Dell Uygulamas
9
AIX önyüklene
4f
QNX4.x 3. böl
8e
Linux LVM
df
BootIt
a
OS/2 Önyüklem
50
OnTrack DM
93
Amoeba
e1
DOS erişimi
b
W95 FAT32
51
OnTrack DM6 Aux 94
Amoeba BBT
e3
DOS R/O
c
W95 FAT32 (LBA) 52
CP/M
BSD/OS
e4
SpeedStor
e
W95 FAT16 (LBA) 53
OnTrack DM6 Aux a0
IBM Thinkpad hi eb
BeOS fs
f
İlk silindir (7182-9729, öntanımlı 7182): enter'la geçtik
Öntanımlı değer 7182 kullanılıyor
Son silindir, +size, +sizeM veya +sizeK (7182-9729, öntanımlı 9729):
+1024M
Burada 1024M yazarak 1GB'lık bir bölüm oluşturmuş olduk. Eğer
burayı da boş bırakarak enter'larsak, müsait olan tüm alanı kullanarak bir
disk oluşturur.
Şimdi oluşturduğumuz diskin türünü belirleyelim. Bunun için t
komutunu kullanmamız gerekiyor;
Komut (yardım için m): t
Disk bölümü numarası (1-6): 6 (6.bölümün türünü değiştirelim)
Onaltılık kod (kod listesi için L tuşlayın): L (Burada disk türünün kodunu
istiyor. Kod listesi için L yazdık)
9f
be
Solaris boot
W95 Ext'd (LBA) 54
OnTrackDM6
a5
FreeBSD
ee
EFI GPT
10
OPUS
55
EZ-Drive
a6
OpenBSD
ef
EFI (FAT-12/16/
11
Gizli FAT12
56
Golden Bow
a7
NeXTSTEP
f0
Linux/PA-RISC
12
Compaq teşhis
5c
Priam Edisk
a8
Darwin UFS
f1
SpeedStor
14
Gizli FAT16 <32 61
SpeedStor
a9
NetBSD
f4
SpeedStor
16
Gizli FAT16
GNU HURD veya S ab
Darwin boot
f2
DOS ikincil
17
Gizli HPFS/NTFS 64
Novell Netware
b7
BSDI ds
fd
Linux raid otos
18
AST SmartSleep
Novell Netware
b8
BSDI takas
fe
1b
Gizli W95 FAT32 70
DiskSecure Mult bb
1c
Gizli W95 FAT32 75
PC/IX
63
65
Önyükleme sih ff
LANstep
BBT
Onaltılık kod (kod listesi için L tuşlayın): 83 (Linux olarak belirledik)
22
Tüm değişiklikleri onaylayıp çıkmak için w, vazgeçip çıkmak için ise q komutunu kullanabilirsiniz. Ek olarak m komutu ile yardım
menüsünü açabilirsiniz. Kullanılan tüm komutların listesini verir.
Komut (yardım için m): m
Komut yaptığı iş
a açılış flamasını indirir/kaldırır
b bsd disk etiketini düzenler
c dos uyumluluk flamasını indirir/kaldırır
d bir disk bölümünü siler
l bilinen disk bölümü türlerini listeler
m bu menüyü gösterir
n yeni bir disk bölümü ekler
o yeni bir DOS disk bölümü oluşturur
p disk bölümleme tablosunu gösterir
q değişiklikleri kaydetmeden çıkar
s yeni bir Sun disk etiketi oluşturur
t disk bölümünün sistem kimliğini değiştirir
u gösterme/girdi birimini değiştirir
v disk bölümleme tablosunu doğrular
w tabloyu diskteki yerine yazar ve çıkar
x fazladan işlevsellik (uzmanlar için)
23
F ve Q Klavyeler..
Türkiye'de yıllardır F klavye mi, Q klavye mi tartışması var olup,
bu konuda sürekli yazılıp çizilmiş, karşılaştırmalar yapılmıştır. Bu
karşılaştırmaların çok büyük bir çoğunluğunda çıkan sonuç F klavyenin
üstünlüğüdür. Ben de bu yazıda her iki klavyeyi karşılaştırmaya
çalışacağım. Bunun için önce her iki klavyenin nasıl ortaya çıktığını, genel
yapılarını ve başarıları/başarısızlıklarına değineceğim.
Q Klavyenin Tarihi
19.yüzyılda ve 20. yüzyılın başlarında daktiloların ilkel bir
tasarıma sahip olması nedeniyle, hızlı bir şekilde yazı yazıldığı zaman
tuşlar kilitleniyor, sıkışabiliyordu. Bu da hem daktiloya zarar veriyor hem
de tuşu düzeltmek için fazladan zaman harcanmasına neden oluyordu.
O dönemin teknik imkânları doğrultusunda bu soruna bir çözüm
bulundu, daha doğrusu sorun, ilginç bir yöntemle hasır altı edildi. Teknik
olarak daktiloların bu hatası düzeltilemediğine göre yapılacak şey, daktilo
kullanan kişinin daha yavaş yazmasıydı. Bunu sağlamak için yeni bir
klavye dizilimi yaratıldı. Bu, öyle bir klavye düzeniydi ki kullanıcıyı
gerçekten çok yavaşlatıyordu. Harfler, tamamen düzensiz dağıtılmış
olup, en gerekli harfler en az ulaştığımız yere, en gereksizler en kolay
ulaştığımız yere konulmuş, eller arasında denge de oluşturulmamıştı.
Böylece daktilo sorununa “çözüm” getiren Q klavye ortaya çıkmış
oldu ve hızla önce Amerika'ya ardından dünyaya yayıldı ve standart hale
geldi. Diğer ülkelerde farklı klavyeler yerine Q klavye standart hale geldi,
yapılan tek değişiklik o ülkenin dilinde bulunan ama İngilizce’de
bulunmayan harfleri eklemekti.
Zaman içinde Q klavyenin yaratılmasına neden olan sorunlar
aşıldı ama piyasada önemli bir yer edinen Q klavye, piyasa koşullarının
dayatması sayesinde varlığını devam ettirebildi.
F Klavyenin Tarihi
1950'li yıllardan önce Türkiye'de standart bir daktilo
bulunmuyordu, çok sayıda farklı klavye standardı kullanılıyordu. Bunların
tamamı da Türkçe için kullanışsız tasarımlardı. Buna bir son vermek
isteyen İhsan Sıtkı Yener, Türkçe'ye özel, bilimsel bir klavye geliştirmeye
karar verdi.
Türkçe'deki en yaygın 25.000'den fazla sözcük (bazı kaynaklara
göre 30.000'den fazla) derlendi, bunların içinde hangi seslerin ne kadar
kullanıldığı hesaplandı, sözcüklerin sesli ve sessiz harfleri ne şekilde
barındırdığı belirlendi. Ayrıca el hareketleri ve ideal bir klavye düzeninin
ne şekilde olması gerektiği belirlendi ve harfler el hareketlerine göre
dağıtıldı.
F klavye olarak adlandırılan bu yeni dizin, 20 Ekim 1955 tarihinde
Standart Türk Klavyesi olarak onaylandı. 1963 yılında Gümrükler
Kanunu'nda yurt dışından yapılacak alımlarda F klavye mecburi standart
belirtildi.
1975'te Hacettepe Üniversitesi ve Milli Eğitim Bakanlığı
tarafından yapılan birbirinden habersiz iki araştırma 200.000 kök sözcük
üzerinde en uygun klavye düzeninin F klavye olduğunu ortaya koydu.
Sonradan yapılan araştırmalar da aynı sonuçlara ulaştılar.
24
Teknik Bir Karşılaştırma
Q klavyede asıl amacın insanı yavaşlatmak olduğunu yukarıda
söylemiştim. Örneğin çok yaygın kullanılan A, S, D, E, R, F, C ile
İngilizce'de yer bulan Q, W, X harfleri sol tarafa yerleştirilmiş olup, sol
elin yükü muazzam derece arttırılmış, dengesizlik doğmuştur. A, S, D, İ
harfleri son derece yaygın kullanılan harfler olmasına rağmen daha zayıf
olan serçe parmaklarına düşmekte. İşaret parmağınızı oraya götürmeye
kalkıştığınızda ise yazım stiliniz on parmak olmaktan çıkmaktadır. Elinizi
daha fazla hareket ettirmeniz ve zaman kaybetmeniz bunun bir
sonucudur.
F klavye ise Türkçe'de en çok kullanılan harfleri ortaya alarak, en
güçlü parmaklar olan işaret parmaklarının önüne koymakta, elinizin
uzaklara
gitmesini
engelleyerek,
zaman
kazandırmakta,
sizi
hızlandırmaktadır. Türkçe'de az kullanılan harfler ile Türkçe'de
bulunmayan X, Q, W harfleri serçe parmaklarına verilmiştir, çünkü
onlara daha az ihtiyaç duyulmaktadır.
Ayrıca, Türkçe'deki sözcüklerde sesli ve sessiz harflerin eşit
dağılımı ile bilgisayar kullanan kişi için her iki ele eşit ağırlık verilmesi
nedeniyle başta sesli harfler olmak üzere en sık kullanılan harflerin
dağılımı %51 sağ el, %49 sol el şeklindedir.
Q Klavye Hiçbir Dile Uygun Değildir!
Yukarıda görüldüğü gibi Q klavye Türkçe için uygun bir klavye
değil. Fakat bu, Q klavyenin başka bir dil için uygun olduğu anlamına
gelmiyor. İngilizce de dahil olmak üzere Q klavye dünya üzerindeki
hiçbir dile uygun değil. Zaten üretilme amacının herhangi bir dile uygun
olmak değil, kullanıcıyı yavaşlatmak olduğunu bu konuyla ilgili herkes
biliyor.
Amerika'da da bu konu tartışılmış ve çözüm çalışmaları olmuştur.
1932 yılında Washington State Üniversitesinden Prof. Dr. August
Dvorak, Q klavyeye alternatif, İngilizce'ye uygun bir klavye geliştirdi. Bu
klavyenin
geliştirilmesinde
kullanılan
yöntem
F
klavyenin
geliştirilmesinde kullanılan yönteme çok benziyordu.
Dvorak Klavyesi olarak anılan bu klavyenin, yapılan araştırmalar
sonucu Q klavyeden 16 kat daha hızlı olduğu ortaya çıkmıştır. Fakat
ABD'de Q klavye milyonlarca satmış ve piyasaya yerleşmişti. Ülkedeki
bütün daktiloları değiştirmenin maliyeti dolayısıyla çok yüksek olacaktı.
Bu nedenle Dvorak klavyesi ilgi görmedi ve tarihe karıştı.
Türkiye'de ise o dönemlerde daktilo sayısı az olduğu için F
klavyeye geçiş sorun olmadı, maliyeti yüksek çıkmadı. Sorunun da bu
noktada olduğunu söyleyebiliriz: Bilimsel olmayan, hatta kullanıcı
düşmanı bir klavyenin tüm dünyada standart olmasının ve
değiştirilememesinin nedeni piyasa koşullarının dayatmasıdır.
Uzun bir süredir piyasa koşullarının bu dayatması F klavyeyi de
etkilemeye başlamış durumda. Geçmişte F klavye resmi olarak kabul
görmesine, hatta ithalatta zorunlu standart olmasına rağmen Q klavye,
Türkiye pazarına girmiş ve çok önemli oranda yer edinmiştir. Eskiden
Türkiye'de F klavyeden başka model satmayan Apple gibi şirketler de şu
an Q klavyenin satışını yapmaktadır. Q klavyenin satışının önündeki
engeller kaldırılmış durumda. Bunun nedenleri ise başka bir konu olduğu
için burada değinmeyeceğim.
25
F Klavyenin Başarısı
Her yıl dünyanın pek çok ülkesinin katıldığı Dünya Klavye Olimpiyatları düzenlenmekte. Bu yarışmada, yarışmacılar kendi dillerinde verilmiş
belirli sayıdaki sözcükleri hızlı şekilde yazmaya çalışmaktalar. Türkiye bu yarışmaya her yıl F klavye ile katılmakta.
Türkiye, F klavye ile ilk katıldığında rekor kırarak birinci olmuştu. Fransa, buna “kendi dillerine özel klavye yapmışlar, bu hiledir” itirazı
sonucunda yapılan altı saatlik toplantının ardından Fransa'ya “öyleyse siz de Fransızca'ya özel bir klavye geliştirin” denildi.
Ardından her yıl F klavye ile katılan Türkiye, yarışmanın her zaman favorisi haline geldi. Bu yıla kadar Türkiye, 25'i rekor olmak üzere 56 kere
şampiyon oldu. Bu da neredeyse her yıl Türkiye'nin kazanması demek. En son şampiyonluk ise 2009 yılında kazanıldı. Ayrıca son yıllarda bir de Dünya
İnternet Klavye Şampiyonası düzenlenmeye başlandı ve F klavye orada da rekordan rekora koşuyor.
ABD ve İngiltere ise bugüne kadar bu yarışmayı bir kez olsun kazanabilmiş değil. Nedeni ise bildiğiniz gibi Q klavye. Bu klavyeyi kullandıkları
sürece kazanmaları mümkün görünmüyor.
Sonuç
F klavyenin, Q klavyeye karşı tartışmasız bir üstünlüğü söz konusu. Özellikle de Türkçe için durum böyle. Elbette kişisel olarak sadece
Türkiye'de değil dünyada bilimsel olmayan Q klavyeye karşıyım. Dünyada tek bir dil konuşulmuyor, uluslar arası bir standart olması mümkün değil.
Her dilin kendine özel klavyesi olması gerektiğini düşünüyorum.
26
Yeni bir sayıyla birlikte güvenlik yazı dizisinin ikinci bölümüne geçiyoruz. Bu
yazının konusu, Linux'un dosya sistemi ve sistem izinleri yapısı. Linux'u az da olsa bilen
herkesin bildiği bir konu. Fakat, ben burada bunun güvenliğe ne gibi etkileri olduğunu
anlatacağım.
Kendi kendisine çalışabilme, kendi kendisini kopyalayabilme özelliğine sahip
yazılımlar virüslerdir. Bildiğimiz yazılımlarda ise böyle bir durum söz konusu değil ya da
en azından böyle olmamalı. Kendi kendine çalışan bir yazılım, kullanıcıdan bağımsız
olup, istediği her şeyi yapma iznine sahiptir. Gerisi bu yazılımın nasıl yazıldığına, bu izni
nasıl kullanacağına bağlıdır.
Windows 7'deki bazı gelişmeleri saymazsak Windows'ta her yazılım, hatta
sistemin geneli her türlü izne sahip olupr Bilgisayardaki her şey şifreye ihtiyaç
duymadan değiştirilebilir, Windows klasörünün içeriğiyle oynanabilir, yazılım kurulup
kaldırılabilir. Bu tarz bir yapı, sistemin kontrolsüz çalışmasına ve dışarıdan sizden
habersiz müdahalelere olanak veriyor. Sistemin genelini etkileyecek yazılımların da
hiçbir onaya ihtiyaç olmadan çalışabilmesi virüslerin önünü açan bir şey.
Linux'un yapısı ise bu konuda oldukça farklı. Linux'ta sıradan kullanıcı hakları
ve yönetici(root) hakları olmak üzere iki farklı izin sistemi var. Günlük hayatta
kullanılacak yazılımlar (e-posta, internet, müzik, video, anlık ileti ve benzeri)
çalıştırılmak için sıradan kullanıcıya ihtiyaç duymakta.
Fakat, sistem dizinlerinde oynamak, sistem ayarları ile oynamak, yazılım kurma
ve kaldırmak yönetici haklarını istemekte. Dolayısıyla şifrenizi bilmeyen birisi sadece
günlük hayatta ihtiyaç duyulan yazılımları kullanabilmekte. Elbette bu izinler
değiştirilebiliyor.
Günlük hayatta kullanılan bu yazılımların izinleri de önceden ayarlanmıştır bu
iş için. Yani onlara kendiliğinden çalışma ya da şifresiz çalışma izni de yine kullanıcı
tarafından verilmiştir, kendiliğinden bu izinlere sahip değiller. Yazılımların kendiliğinden
çalışamaması, dışarıdan müdahalelere, sistemin sahibi olmayanların değişikliklerine ve
virüslere karşı güvenliği sağlıyor. Eğer sisteme bir hack saldırısı olsa veya virüs
girse bile sisteme zarar vermesi için sistemin derinliklerine ulaşması gerekiyor ama
bunun için root hakları lazım ki virüsler kendi kendilerine şifreyi giremez, bu haklara
sahip olamazlar. Elbette burada kullanıcının işini zorlaştıran bir şey yok. Ubuntu da
dahil olmak üzere Linux dağıtımları sıradan yazılımlara çalışma iznini önceden ayarlamış
durumdalar.
Geçtiğimiz haftalarda Ubuntu Türkiye forumunda bir arkadaş sık sık şifre
girme, izinleri ayarlama meselesinden sıkıldığını belirtip, her şeyi Windows'taki gibi
şifresiz yapmak istediğini söylemişti. Elbette bu mümkün ama umarım kendisi ne
yaptığını biliyordur ve bunun sonucunda doğacak güvenlik zafiyetlerinin farkındadır.
Zaten Windows geliştiricileri bile Unix benzeri sistemlerdeki gibi yönetici hakları
uygulamasına geçiyorlar.
Şunu da eklemek gerek: Linux'un dosya sistemi de güvenli bir yapıda olup hem
dışarıdan izinsiz açılamıyor hem de verileri düzenli bir şekilde tutuyor. Windows
cephesinde bu konuda henüz yeni adımlar atılmaya başlandı. Windows işletim
sistemleri, donanımları etkin bir şekilde kullanamadıkları, karmaşık ve dolambaçlı
algoritmalar kullandıkları için son derece ağırlar ve her sürümde daha da ağırlaşıyorlar.
Hal böyle olunca birkaç yıl içinde bilgisayarlarımızı yenilemek zorunda kalıyoruz. Zaten
bizden istedikleri de bu. Ayrıca Windows'un yine çöplüğe dönüşmüş altyapısı ve dosya
sistemini hatalı kullanması nedeniyle sistem zaman içinde yavaşlıyor, dosyalar sabit
diskin içinde dağılıyor. Bir yerden sonra disk birleştirme işlemleri de yetersiz kalabiliyor.
Linux için aynı şeyi söylemek mümkün değil, açık kaynak olduğu için gereksiz
kodlar sistemde bulunmuyor, hatalar düzeltiliyor. Bu nedenle aynı şeyler Linux'ta
yaşanmıyor.
Bu konuya gelecek ay Linux'ta virüsler, anti-virüsler ve güvenlik duvarları
konusunda devam edeceğim için bu ay ayrıntıya
girmemeyi tercih ettim. Gelecek ay görüşmek üzere...
27
Bir Linux sever olarak Ubuntu'da 20 iş günümdeki değişiklikleri ve
yaptıklarımı anlatmak istiyorum:
1. Uygulamalar >> Donatılar'ı açıp uçbirimi seçip sürükleyerek panele
ekledim.
2. Güncelleştirme yöneticisi açıldı ve güncelleştirmeleri yükledim.
3. Sistem >> Yönetim >> Donanım Sürücüleri'nden ekran kartının
sürücüsünü etkinleştirdim.
4. Uygulamalar >> Ofis >> Kelime İşlemciyi seçip bu dökümanı
oluşturmaya başladım.
5. Yerler >> Başlangıç Klasörü'nü açtım, araç çubuğundaki oka basarak
root'a geldim. Buradan sık kullandığım /etc /home /media /opt /usr /var
klasörlerini tutup çekerek yan tarafa kısayol oluşturdum.
6. Sistem >> Tercihler >> Ana Menü'yü seçip Oyunlar menüsünün
tikini kaldırdım. Ayrıca Sistem Araçlarını seçip ordan da Yapılandrıma
Düzenleyici'yi tikledim. Artık Uygulamalar menüsünün altında oyunlar menüsü
gelmeyecek ve Sistem Araçları menüsü görünecek.
7. Sistem >> Tercihler >> Güç Yönetimi >> Genel'i seçip, her zaman
bir simge göster, seçeneğini işaretledim, böylelikle pilin doluluk oranını panelde
görmeye başladım.
8. Yukarıda yaptığım şeyi size göstermek için Uygulamalar >>
Donatılar >> Ekran Görüntüsü Al'ı seçtim. Gezilen pencereyi al seçeneğini
işaretledim ve “şu kadarlık bir zamandan sonra al” kısmını da 1 saniye olarak
değiştirdim. Aşağıdaki pencereyi seçtim ve ekran görüntüsünü aldım.
9. Uçbirimi çalıştırdım ve
sudo chmod 700 /boot/grub/grub.cfg
komutunu vererek grub.cfg dosyasının erişim haklarını yazma ve okuma
olarak değiştirdim.
10. Daha sonra;
sudo gedit /boot/grub/grub.cfg
komutunu vererek bu dosyayı açtım (Makine ilk
boot yaptığında gelen seçenekler bu dosyanın içinde).
28
11. Aşağıdaki satırların başına # ekleyerek comment içine aldım.
menuentry "Ubuntu, Linux 2.6.31-20-generic (recovery mode)" {
linux
/vmlinuz-2.6.31-14-generic
c82fbe0d1076 ro
root=UUID=556f7bbe-a9b3-48bb-b721-
single
initrd /initrd.img-2.6.31-14-generic
recordfail=1
}
if [ -n ${have_grubenv} ]; then save_env recordfail; fi
### END /etc/grub.d/10_linux ###
insmod ext2
### BEGIN /etc/grub.d/20_memtest86+ ###
set root=(hd0,5)
search
--no-floppy
--fs-uuid
--set
65842f52-a590-4d65-a628-
linux16 /memtest86+.bin
dd13fe96eb2f
linux
menuentry "Memory test (memtest86+)" {
/vmlinuz-2.6.31-20-generic
c82fbe0d1076 ro
root=UUID=556f7bbe-a9b3-48bb-b721-
}
menuentry "Memory test (memtest86+, serial console 115200)" {
single
initrd /initrd.img-2.6.31-20-generic
linux16 /memtest86+.bin console=ttyS0,115200n8
}
}
menuentry "Ubuntu, Linux 2.6.31-14-generic" {
recordfail=1
if [ -n ${have_grubenv} ]; then save_env recordfail; fi
set quiet=1
insmod ext2
set root=(hd0,5)
search
--no-floppy
--fs-uuid
--set
65842f52-a590-4d65-a628-
dd13fe96eb2f
linux
/vmlinuz-2.6.31-14-generic
c82fbe0d1076 ro
root=UUID=556f7bbe-a9b3-48bb-b721-
quiet splash
initrd /initrd.img-2.6.31-14-generic
}
menuentry "Ubuntu, Linux 2.6.31-14-generic (recovery mode)" {
recordfail=1
if [ -n ${have_grubenv} ]; then save_env recordfail; fi
insmod ext2
Böylelikle bilgisayarı ilk açtığımda sadece ubuntu ve windows diye iki
seçenek gelecek (bu yaptığım ne kadar doğru bilmiyorum ama şimdiye kadar
bir zararını görmedim).
12. Sıra geldi program indirmeye, Uygulamalar >> Ubuntu Yazılım
Merkezi'ni açıp Search kısmına “Ftp Client” yazdım ve FileZilla isminde bir
program çıktı. Programı seçip kur dedim ve FileZilla programı Uygulamalar
>> İnternet'in altına geldi. Gördüğünüz gibi program yüklemesi gayet kolay ve
zevkli.
13. Ctrl Alt Sağ tuş yaparak sağdaki masaüstüne geçtim. Uygulamalar
>> Ses ve Video'dan Film oynatıcıyı açtım, sağ üstteki seçeneklerden
youtube'u açtım, oradan kendime bir video seçip dinlemeye başladım. Sonra
Ctrl Alt Sol tuş yaparak önceki masaüstüne döndüm (Ubuntu'nun en çok
sevdiğim özellikerinden biri de bu multiple desktop olayı).
set root=(hd0,5)
search
dd13fe96eb2f
--no-floppy
--fs-uuid
--set
65842f52-a590-4d65-a628-
29
14. Uygulamalar >> Sistem Araçları >> Yapılandrıma Düzenleyici'yi seçtim. Oradan /apps/nautilus/desktop/computer_icon_visible 'a home_icon_visible
tikledim. Artık masaüstünde bilgisayar ve ev dizini ikonları görünür durumda.
15. Sistem >> Tercihler >> Başlangıç Uygulamaları'nı açtım. Bluetooth Yöneticisi, Ekran koruyucu, Evolution Alarm Bildirimi gibi başlangıçta açılmasını
istemediğim programların tikini kaldırdım.
16. Sistem >> Tercihler >> Görünüm >> Tema'dan Temiz Bakışlar temasını seçtim.
Sistem >> Tercihler >> Görünüm >> Artalan'dan arkaplan resmini seçtim (Bence artalan garip bir çeviri olmuş).
Sistem >> Tercihler >> Görünüm >> Görsel Efektler'den Normal veya Ekstrayı seçmek isterdim ama ekran kartım ATI olduğu için yapamıyorum.
17. Sistem >> Yönetim >> Dil Desteğini'ni seçtim. Dil desteği kurulu değilmiş bu nedenle ben de kur dedim. Menülerim ve pencerelerim için kullanılacak
dili Türkçe olarak değiştirdim.
18. Sistem >> Yönetim >> Kullanıcılar ve Gruplar'ı açtım. Kilit butonuna tıklayıp Ubuntu'yu kurarken belirlediğim şifreyi yazdım. Root kullanıcısını tıklayıp
özelliklere bastım. Buradan bir root parolası belirledim. Bu parola terminale su komutunu verdiğimizde bizden isteyeceği parola.
19. Şimdi de interneti kullanmaya başlayalım. Firefoxu açtım. Araçlar >> Eklentiler menüsünden ABP, DownloadHelper, FoxTab gibi çok kullandığım
eklentileri yükledim.
20. Son olarak da adres çubuğuna http://sudo.ubuntu-tr.org/yazar-ol/ yazıp bu belgeyi size gönderiyorum.
30
Geçtiğimiz sayıda bir müzik oyunu olan Frets On Fire'ı incelemiştik.
Yine bir müzik oyunu ile devam edelim istedik. Aynı şekilde Playstation
oyununa alternatif bir oyunu ele alıyoruz bu ay. Geçtiğimiz ay şu ana kadar beni
en çok eğlendiren oyunun Frets On Fire olduğunu söylemiştim, sözümü geri
alıyorum, bu ayki oyunumuz UltraStar Deluxe'den daha çok zevk aldım. Şarkı
söylemek, gitar çalmaktan daha eğlenceliymiş. Tabii bu kişisel bir görüş. Fakat
ben bu oyundan ne kadar keyif aldıysam çevremdeki insanlar da bir o kadar
eziyet çektiler: Sesim çok kötüdür.
Oyuna Başlangıç
Şimdi sözü fazla uzatmadan oyuna geçelim, nedir UltraStar Deluxe?
Playstation'daki SingStar oyununu biliyorsunuzdur, elimize mikrofonu alıp o an
çalan şarkıya eşlik ediyor, doğru söylersek puanları topluyorduk. UltraStar,
onun açık kaynak bilgisayar versiyonu diyebiliriz.
oynayamazsınız. Çünkü bu bir şarkı söyleme oyunu. Oyunun ayarlarında pek
çok dil seçeneği var ama ne yazık ki Türkçe yok. Çünkü UltraStar ile SingStar
Türkiye'de yeterince ilgi görmedi. Elbette UltraStar Deluxe, GPL bir oyun
olduğu için çevirisini yapmak mümkün, ama bunun için önce biraz tanınması
gerekiyor. Yine de oyunun menüleri herhangi bir İngilizce yazılımın
menülerinden daha karmaşık değil.
Oyunu kurduktan sonra oynamak için şarkılara ihtiyacımız olacak,
şarkıları torrent ile indirebilirsiniz. Ayrıca SingStar şarkılarını da ekleyebilirsiniz.
İndirdiğiniz şarkıları ise /home/kullanıcı_adınız/.ultrastardx/songs dizinine, dizin
olarak yapıştırmanız yeterli. Ayrıca şarkı dizinin içine farklı şeyler eklemek ve
şarkının gedit belgesiyle oynayarak şarkının ayarlarını yapmak mümkün.
Ubuntu depolarında UltraStar ve onun aşağı yukarı aynısı Performoum
bulunuyor ama ben size en yeni sürüm olan UltraStar Deluxe'ü öneririm.
Çünkü yeni sürüm, oyun seçenekleri ve yapısı bakımından oldukça gelişmiş.
Her ne kadar Beta olarak yazsa da ben bir kararsızlığını görmedim.
https://launchpad.net/~tobydox/+archive/ultrastardx?field.series_filter
Adresini kullanarak Ubuntu 9.10 Karmic veya Ubuntu 10.04 Lucid için
oyunun deposunu ekleyebilirsiniz. (Sourceforge sitesinde ise diğer dağıtımlar
için paketler de mevcut) Ekledikten sonra sistemi güncellediğinizde ultrastardeluxe paketi depoya eklenmiş olacak. Eğer Lucid kullanıyorsanız depoda birkaç
tane de şarkı ekleyen paketini de bulabilirsiniz. Synaptic ile oyunu kurabilirsiniz.
UltraStar Deluxe oldukça zayıf sistemlerde bile oynanabiliyor,
ihtiyacınız olan tek şey bir mikrofon. Eğer mikrofonunuz yoksa oyunu
31
Gelişmiş Özellikler
Oyuna girdiğimiz zaman, menülerin
arasında dolaşırken kullanıcıya oldukça fazla
sayıda seçenek sunulduğunu görebilirsiniz.
Görüntü ve ses ayarları, dil ayarları, oyun modları
var. En önemlisi ise tema seçebiliyor olmak.
Resimlerde mavi ağırlıklı bir tema görmektesiniz,
bu öntanımlı tema.
Parti Modu, birkaç şarkıyı ardı ardına
sıralıyor ve biri bittiğinde kendiliğinden diğerine
devam etmenizi sağlayarak kesintisiz eğlence
sağlıyor. Sing(Şarkı) Modu ise bildiğimiz oyun
modu oluyor, buraya girdiğimizde şarkılar
lisanslarına göre sınıflandırmış, bu ekranı
geçtikten sonra karşımıza şarkı seçimi çıkıyor.
Şarkının bulunduğu albümün kapağı bu ekranda
görülüyor, aynı zamanda şarkı kendiliğinden
çalmaya başlıyor. Kısaca şarkıyı dinlemiş
oluyoruz. Enter'a basınca oyun başlıyor.
32
Oynanış
Oyun ekranına girdiğimizde şarkıcının
resmini görebilirsiniz, hatta onun yerine klibi bile
görebilirsiniz. Eğer yoksa şarkıyı klasörüne
ekleyip, gedit belgesini düzenleyerek eklemeniz
mümkün. Alt tarafta şarkı sözleri, ilerleme çubuğu
görülüyor, onların üstünde ise bir takım çubuklar
var. Şarkı çalarken tam o anda söylemeniz
gereken sözler parlıyor ve sizin yapmanız gereken
bunları doğru bir şekilde ve tonda, doğru ses
seviyesinde ve uzunlukta söylemeye çalışmak.
Bunu doğru yaptınız mı sözlerin üstündeki
çubuklar da dolacak ve yazılar parlayacak.
Puanınız artacaktır. Eğer sözlerin olduğu yerlerde
bir de – işaretlerine rastlarsanız sesinizi
titretmeniz gerekiyor, ne kadar – görürseniz o
kadar titretmelisiniz.
Şarkı bittikten sonra tıpkı Frets On
Fire'daki gibi puan ekranı karşınıza çıkacak ve
derecenizi söyleyecek.
33
Son Söz
SUDO'da incelediğim oyunları seçerken
Windows veya Playstation oyunlarına alternatif
olabilecek ve Linux'un oyun konusunda eksiği
olmadığını
gösterecek
oyunları
seçmeye
çalışıyorum. Önümüzdeki sayılarda da bu şekilde
oyun seçmeye devam edeceğim.
UltraStar Deluxe de buna örnek bir oyun.
Playstationlardaki SingStar oyunundan eksiği yok
fazlası var. Torrent ile indirilebilecek yüzlerce
şarkı, ayrıca SingStar şarkıları, eklenebilecek yeni
temalar ve gelişmiş özelleştirme seçenekleri ile
son sürümden itibaren mükemmel bir oyun
ortaya çıkmış. Üstelik sistemi fazla zorlamaması
önemli bir artısı.
Peki bu oyun için Türkçe şarkı yok mu diye
sorabilirsiniz. Elbette var, indirip oynayabilirsiniz,
fakat doğal olarak İngilizce şarkılar kadar çok
değil. Ayrıca kendiniz de şarkı düzenleyebilirsiniz,
ne de olsa ihtiyacınız olan şey, bir arka plan resmi
veya klip, ogg veya mp3 biçimde şarkı ve
düzenlenmesi gereken bir gedit belgesi. Ya da
sadece
İngilizce
şarkılara
eşlik
ederek,
İngilizce'nizi geliştirebilirsiniz.
Böylece müzik oyunları konusuna son veriyoruz, önümüzdeki aylarda daha farklı oyunları tanıtacağız. Herkese iyi eğlenceler.
34
Bu ayki yazımızda özgür yazılımlarımızı daha özgür bir hâle
getirebilmek için Ubuntu'nun bize sağladığı velinimetlerinden
faydalanacağız. Tabii ki bunlar tamamen ücretsiz ve zahmet
gerektirmeden elimizin altında kolayca ulaşılabilir durumda. Linux
türevlerinin en güzel tarafı da kısıtlama olmadan, bilindiği gibi ücretsiz ve
kullanım kolaylığı olması. Ubuntu sistemimizi kurunca kullanım kolaylığı
sağlayan birkaç küçük araçtan bahsetmeye başlayalım.
Program Karşımıza basit
bir arayüz ile geliyor. Bu kullanıcı
için gösterişten uzak ve basit bir
kullanım
sağlıyor.
Programı
kullanabilmek için öncelikli olarak
kullandığınız
blog
sistemi
bilgilerinizi girmeniz gerekiyor.
Blog Entry Poster (Blog Girdisi Gönderici)
İlk tanıtacağımız program blog yazarlarının hoşuna gidecek bir
program. Bloglarla sürekli olarak ilgilenen ve günlük yazı gönderenler
için birebir. Bloga girmeden, zahmetli birkaç adım atlamadan direkt
olarak bloga gönderim yapabiliyor.
Programımızı Uygulamalar >> Ubuntu Yazılım Merkezi >> İnternet
programları arasından indirebiliyoruz.
Bunu da; Preferences düğmesine tıklayarak blogumuzu
tanımlıyoruz ve kullanıcı bilgilerimiz kaydediyoruz. Sonrasında program
hemen kullanıma hazır hale geliyor.
Program üzerinde otomatik olarak dört blog tanımlanmış olarak
geliyor. Ben en yaygın Blogger ve Blogspot olarak geçen Google amcanın
bloglarını kullanıyorum.
Blog Type: ile kullanılan blog seçilir. Eğer listedeki bloglardan
başka bir blog kullanıyorsanız kullandığınız blogun protocol ve yayımcı
bilgilerinizi bilmeniz gerekli. Blog tipini seçtikten sonra blogunuza
girerken kullanmış olduğunuz kullanıcı adı ve şifrenizi girerek Lookup
Blogs ile birden fazla blogu olanlar için blog tercihini yaparak kullanıma
geçebilir. Program açılışındaki sayfa ile Title kısmına konu başlığı ve
altına yazısını ekleyerek Post Entry düğmesine tıklayarak yazı gönderilmiş
oluyor. Bu kadar kolay ve basit.
35
Docky
İkinci güzel programcığımız da DOCKY isminde Windows'ta
kullanılan ObjectDock programı benzeri tamamen ücretsiz ve çok
kullanışlı bir program. Programa, Yazılım Merkezi >> Donatılar
iyolundan ulaşabilirsiniz.
Tahmin ettiğiniz üzere aktif bulunan programları ve sizin
istediğiniz ulaşım kolaylığı olarak sık kullanılanlar için kullanabileceğiniz
çekmece niteliğinde güzel bir programcık.
Docky programına güzel dokunuşlar yapabileceğimiz Ayarlar ile
programcığımızı zevkimize göre tasarlayıp daha kullanışlı hale
getirebilmekteyiz.
ChmSee (Yardım Dosyası Görüntüleyici)
Bu programcığımızda da hızlı bir şekilde yardım dosyalarını
görüntüleyebileceğimiz basit bir arayüzü ile kullanıcıyı uğraştırmayacak
güzel bir program. Programa, Yazılım Merkezi'nde Donatılar altından
ulaşabilirsiniz.
Program görüldüğü
gibi kullanıcı dostu ve
sadelikte, birebir güzel bir
yardımcı
niteliğinde.
Programımızın en güzel
özelliklerinden
biri
de
açtığı dosyanın boyutu ne
olursa
olsun
görüntülemede
yavaşlık
bile yapmadan işini ustaca
görebilmesi.
Uget
Bu programımız da güzel bir indirme yöneticisi olup, programa Yazılım
Merkezi >> İnternet içerisinden ulaşabilirsiniz.
Programımız da görüldüğü üzere çok kullanışlı ve basit bir arayüze sahip
İnternet Download Manager tarzı bir program. Programımızın
özelliklerinden bahsedecek olursak
*Yarıda kalan indirmelere kaldığı yerden devam edebilme,
*Url ile liste oluşturarak indirme yapabilme,
*İndirmeleri kuyruğa ekleyerek sıra ile indirebilme,
* Tamamlanan indirmeleri ayrı olarak gösterebilme,
*İndirilenleri kategorize edebilme ve tam bir indirme yönetimi
sağlayabilme.
Bir indirme yöneticisinden daha başka ne istenebilir ki!
36
"Kimi insanlar milyonlara önderlik yapmak için doğar. Kimileri
dünyaya, onu değiştiren yazılımlar yazmak için gelir. Tek bir insan
bunların ikisini birden yaptı: Torvalds."
Time dergisinin bu şekilde söz ettiği emsali az hackerı vakit
kaybetmeden daha yakından tanımaya başlayalım o hâlde. O da tıpkı
Stallman gibi hak ediyor bunu..
Çocukluğu;
Linus, Kuantum mekaniğinin kimya üzerindeki etkileri
konusundaki çalışmalarıyla Nobel Ödülü alan Linus Carl Pauling'ten alır
ismini. 28 Aralık 1969'da Finlandiya'nın en büyük ve de başkenti
Helsinki'de, Anna ve Nills Torvalds'ın oğulları olarak dünyaya gelir.
Babası kömünist olduğu ve kendileri Finlandiya'da İsveççe konuşan
azınlığa dahil oldukları için çocukluk döneminde alay konusu olan Linus
yine bu sebepten sosyal hayattan uzaklaşır ve kendisine, kendi
dünyasında bilgisayarıyla başka bir dünya kurar. Bu arada anne ve
babasının ayrılmış olmasının da sosyal hayattan uzaklaşması üzerinde
etkisi büyük olur. Bunlara rağmen mutlu bir çocukluk dönemi geçirir.
Çocukluğunu daha çok annesiyle geçiren Linus zaman zaman büyükanne
ve büyükbabasıyla da birlikte yaşar.
Özellikle
anne
tarafından
büyükbabasından çok etkilenir.
Büyükbaba
Leo
Toerngvist,
Helsinki
Üniversitesi'nde
istatistik
profesörüdür. Ancak ailenin diğer bireyleri
daha
çok
gazete
ve
televizyon
sektörlerinde çalışır: Baba Nills radyo
muhabiri, anne bir Finlandiya gazetesinde
çevirmen, baba tarafından büyükbaba
yine bir Finlandiya gazetesinde yazı işleri müdürü ve amcası da bir Fin
televizyonu için çalışır.
Linus'un erken yaşlardan itibaren okuma alışkanlığı kazanması
ailenin bu gazetecilik yönünden gelir.
Linus'un en çok etkilendiği isim İstatistik profesörü büyükbaba
Leo Toerngvist, Linus'u henüz yedi yaşındayken kucağına oturtup ona
klavyeden bilgisayara yazılması gereken istatistikî bilgileri girdirtir. O
zamanlar hazır programlar yoktur ve bilgisayarı olanlar için bu verilerin
birileri tarafından bilgisayara girilmesi gerekir. Büyükbaba Linus'u
kendisine yardımcı olarak seçmiştir.
Matematik ve programlama, büyükbabanın Linus için
Commadore VIC20 model bir bilgisayar almasıyla, Linus bilgisayara
giderek daha fazla bağlı hâle gelir. Zamanla da tek eğlencesi hâline
gelecektir. Alınan bu bilgisayar, büyük bir gelişmedir çünkü Linus
zamanla kullanabileceği yalnızca birkaç programa sahip olan bu
bilgisayardan sıkılacağı için yeni programlar yazmaya başlayacaktır.
Henüz onlu yaşlarda iken bütün dikkatini bu alana vermeye başlar. Daha
o zamandan programlama ile ilgili birçok kitabı olur ve bunları bir çırpıda
bitirir. 12 yaşına bastığında artık basit oyunlar yazabilir hâle gelir.
Sonrasında programlama dillerinden, bilgisayar üzerine etkinliği arttıran
makine dili olan Assembly dilini kullanmaya başlar. Matematik ve
programlamaya olan ilgisi Linus'u diğer bütün konulara ilgisiz bırakır.
Çocukluğunu bilgisayar başında oturarak, üniversitede asistan olana
kadar kız arkadaşı olmadan geçirir. Babası, Linus'un sportif faaliyetlerle
ya da kızlarla ilgilenmesi ve biraz olsun diğer konularda aktif olması için
çok uğraşır fakat bu beyhude bir uğraştır, Linus'un ilgi alanı bellidir artık.
Teknolojiye takıntılı biri haline gelmiştir. Hatta annesi:
"O dolabında bilgisayarıyla sürekli haşir-neşirdi.
Arada bir içeri makarna atarsanız mutlu oluyordu."
37
diyecektir Linus için, onu yetiştirmek bu kadar kolay ve rahattır. Linus o
yaşlarda gece gündüzü ayırt etmeden, günleri birbirine karıştıracak kadar
bağlıdır bilgisayara.
18 yaşına bastığında artık dedesinden kalma bilgisayar Linus'un
ihtiyaçlarını karşılamaz hâle gelir ve Linus yeni bir bilgisayar için para
biriktirmeye başlar. 1987'de bir Sinclair QL alır: Dünyanın ilk 32 bit ev
bilgisayarı, 7.5 Mhz hızında, Motorola 68008 işlemciye ve 128 KB
RAM'e sahiptir. Yalnız Linus'un bilgiayarın yeniden programlamaya
kapalı olduğunu gördüğünde sevinci fazla sürmeyecektir.
1988'de Linus Helsinki Üiversitesi'ne kayıt yaptırır ve beklendiği
gibi bilgisayar bilimleri bölümünü seçer. Ciddi projelerde yer alır.
1990'da daha sonra kernel yazılımında kullanacağı ilk C programlama
dersini alır. Unix İşletim Sistemi'ni de bu yıl kullanmaya başlar. Artık 22
yaşındadır ve Linux çekirdeğini kodlamaya başlamıştır bile -tabii farkında
olmadan!
Unix, çok kullanıcılı, çok görevli yapıyı destekleyen bilgisayar
işletim sistemleridir. Ders kitabı Hollandalı profesör Andrew
Tanenbaum'un işletim sistemleri ile ilgili yazdığı bir kitaptır ve Linus bu
kitabı bir dönem önceden alıp okumaya başlamıştır bile. Kitapta Unix
benzeri bir akademik çalışma sistemi olan Minix de anlatılmaktadır.
Böylece Linus, Unix felsefesini ve bu işletim sistemiyle neler
yapabileceğini öğrenerek hayran kalır. Yalnız evindeki bilgisayar Minix
çalıştıramadığı için bir yıl boyunca para biriktirip taksitle Intel-386
işlemcili bir IBM PC alır. Tabii ki ilk yaptığı şey yeni bilgisayarına Minix
kurarak bir taraftan i386 işlemcisini ve PC mimarisini anlamaya
çalışırken, diğer taraftan da Minix sayesinde Unix'e olan ilgisini
gidermeye çalışır.
Minix
son
kullanıcıya
hitap
etmediği
için
kullanıcının
araştırıp
öğrenmesini
teşvik
amacıyla bilinçli olarak
bazı noktalarda eksik
bırakılmış bir yapıya
sahiptir. Bu noktada,
Minix üzerindeki bazı
yazılımlar Linus'a çok da kullanışlı gelmez. Özellikle de Unix sistemine
bağlanmasını sağlayan uçbirim benzeri (Terminal Emulator) yazılım
sebebiyle yeni bir uçbirim yazılımı yazmaya karar verir, bunu
yapmasındaki amaç yeni aldığı bilgisayar sisteminin nasıl çalıştığını
kavramak. Bu arada Linux'a hafiften girmiş olalım:
Linux;
Çok geçmeden Linus artık üniversitedeki bilgisayarına kendi
yazdığı uçbirim benzeri yazılım ile bağlanabilir hâle gelir. Başarmıştır,
uçbirim benzeri yazılımının bir işletim sistemine ihtiyacı da yoktur artık
ve bilgisayarını Minix'le değil disketteki yazılımıyla kolaylıkla
açabiliyordur! Yalnız eksikleri de yok değildir bu programın, bilgisayarına
kaydetmek istediği bazı dosyalar olduğunda bunu yapamaz. Bunu
düzeltmenin yollarını ararken yazdığı uçbirim benzeri yazılımının aslında
bir işletim sistemine doğru gittiğinin farkına varır. Bu gerçekten eğlenceli
olduğu kadar da heyecan vericidir. Daha iyisinin olmaması için hiçbir
sebep yoktur!
38
Sonunda Linus daha iyisini yapmaya karar verir. Kolay olmayan
bir karardır bu ancak üniversitenin ücretsiz ve zorlayıcı olmaması
sebebiyle ara verip sadece bu projeye odaklanmaya karar verir. Tek
istediği bir an önce Minix'in kötü, eksik ve sınırlayıcı yönlerinden
kurtulmak. Bunu yapmayı kafasına koyar, yapacaktır da. Yılın en güzel
ayında verdiği karar aylar süren bir çalışmaya sebep olacak, penceresini
kapattığı siyah perdesi dış dünya ile bağlantısını kesecek, gece ile
gündüzün birbirine karıştığı, yemek-kod-uyku eksenli günler Linus için
yalnızca çok eğlenceli bir dönemin başlangıcı olur.
25 Ağustos 1991'de, başlangıç düzeyindeki işletim sistemi
çalışmalarını comp.os.minix adresli Minix haber grubunda:
"Minix kullanan herkese selam . 386 AT clone'ları için bedava bir
işletim sistemi geliştiriyorum. Nisan'dan beri üzerinde çalışıyorum ve
artık neredeyse hazır. Sizlerden Minix'te sevdiğiniz ya da sevmediğiniz
şeylerle ilgili bilgi almak istiyorum çünkü geliştirdiğim işletim sistemi
Minix'e, dosya sisteminin yapısı, bazı pratik nedenler ve diğer birkaç
özelliklerden dolayı çok benziyor. Son olarak bash (1.08) ve gcc (1.40)
ekledim ve şimdilik her şey yolunda görünüyor. Bu da bir kaç ay
içerisinde gözle görülür bazı sonuçlara varacağımı gösteriyor. Bu yüzden
insanların en çok hangi özellikleri istediğini bilmek istiyorum. Tüm
önerilerinize açığım ama hepsini uygulayacağıma söz veremem :-) Linus.
Not: İşletim sistemim muhtemelen AT-hard diskler dışında hiçbir
şeyi desteklemeyecek çünkü elimden gelen sadece bu :-( " sözleriyle
duyurur. Daha sonra 17 Eylül 91'de, Linux'un ilk sürümü olan 0.01'i
İnternet'te yayımlar. Kısa bir süre sonra yani 5 EKim 91'de temel
özellikleriyle birlikte ilk resmi Linux sürümü olan 0.02'yi de yayımlar.
Bunu da teşvik ve birleştirici bir mail ile duyurur:
"Minix 1.1'in güzel günleri için özlem mi duyuyorsunuz?
Erkeklerin erkek olduğu ve kendi aygıt sürücülerini yazdıkları
zamanların? Kendi ihtiyaçlarınıza göre geliştirip değiştirebileceğiniz bir
işletim sisteminiz olmasına rağmen, yapacak bir projeniz yok mu? Her
şeyin Minix üzerinde çalışıyor olması sinirlerinizi mi bozuyor? Yaklaşık 1
ay önce belirttiğim gibi AT-386 bilgisayarları için Minix'in özgür bir
versiyonu
üzerinde
çalışıyorum.
Çalışmalarım
en
sonunda
kullanılabilecek seviyeye ulaştı ve daha geniş dağıtım için kaynakları
açıklamak istiyorum. Daha sadece versiyon 0.02, fakat bash/gcc/gnumake/gnu-sed/compress vb. altında başarıyla çalıştırdım. Projemin
kaynakları nic.funet.fi (128.214.6.100) adresindeki /pub/OS/Linux
klasöründe bulunabilir. Bunun yanında klasörde bazı READ-ME dosyaları
ve Linux altında çalıştırmak için birkaç binary bulunuyor. (Kabuk,
güncelleme ve gcc, daha başka ne isteyebilirsiniz =) ) . Çekirdek
kodlarının tamamını görebilirsiniz, hiç Minix kodu kullanılmadı.
Kütüphane kaynakları kısıtlı seviyede özgür kullanıma açık, bu sebeple şu
an dağıtımı olanaksız. sistem "as-is" olarak derlenebiliyor ve çalıştığı
biliniyor."
Özetle;
91'in Eylül'ünde Linus'un işletim sistemi nihayet çalışır hale gelir,
Linus, önceleri bu işletim sistemine Linux (Linus'un Minix'i) adını
vermeyi düşünür ancak bunun egoistçe bir davranış olacağını düşünüp
vazgeçmesi üzerine, özgür anlamındaki free; sefiller, garip, acayip gibi
anlamlara gelebilecek freak ve Minix karışımı Freax'te karar kılar. İşletim
sisteminin ismi Freax olacaktır yalnız Linus'un arkadaşı Lemmke, FTP'de
Linux isminde bir dizin oluşturmuştur bile. Bu yüzden isim Linux olarak
kalır. Bir işletim sisteminin oluşması için gerekli en temel prensipleri ve
kuralları kodlayan sistem şimdilik sadece kullanıcı girişi yapıp komut
girilmesini sağlayan bir kabuk yazılımıdır ve tabii bir de
C programlama dili derleyicisi çalışabilir durumdadır.
Sistem kararsızdır ve sürekli çöker. Bu nedenle Linus
39
geliştirmeler için Minix'i bir süre daha kullanmaya devam eder. Sonra
Linux radikal bir karar daha alır ve geliştirdiği programı üniversitenin
bilgisayarı üzerinden internette yayımlamak ister. Linux olarak internette
duyurusu yapılır. Oldukça başarılı bir karardır bu ve çok geçmeden
Linus'a düzeltme önerileri, hata bildirimleri gelmeye başlar. Ancak
hatalarla uğraşmak pek de eğlenceli bir iş değildir ve yaptığı bir hata ile
de bilgisayarındaki Minix kurulu bölüm zarar görür. Elinde çalışan tek
sistem olarak Linux kalır ve burada bir karar daha alır; artık yalnızca
Linux üzerinden çalışmalarına devam eder. 92'nin başlarında Minix'te
olmayan özellikler de Linux'a eklenmiş, birçok uzmanın katkı yaptığı ve
çok sayıda kullanıcısı olan Unix sistemi tarzında bir yazılımdır artık Linux.
Kopyalama serbesttir.
GNU /Linux Buluşması;
Linus bunları yaşarken Stallman cephesinde neler oluyordu, ona
göz atalım:
Hatırlayacaksınız geçen ayki yazmızda MIT'te çalışan Richard M.
Stallman GNU Pojesi'ni 1983'te başlatmıştı ve yazılımların özgür ve açık
kaynak olması gerektiğine inanıyor ve bunun için çalışıyordu. 1990
yılında da işletim sistemi çekirdeği dışında her şey tamamlanmıştı.
Görsel arayüzler tamamdı ancak bilgisayar programlarını biraraya
getirecek bir kernel'ın olmaması, diğer her şeyi anlamsız kılıyordu.
Stallman da arayıştaydı.
Eğer istenen olur da büyük buluşma gerçekleşirse Linux, GNU
lisansıyla korunarak, açık kaynak /özgür yazılım işletim sistemi olacaktı;
kodları açık, geliştirilebilir, değiştirilebilir, dağıtılabilir bir işletim sistemi!
Stallman bu arayışlardeyken Linus'un da aklında sürekli lisans
meselesi vardı. Birinin Linux kodlarını ticari bir üründe kullanıp kodlarını
gizleme tehlikesine karşı Linus 0.12 sürümünü Genel Kamu Lisansı (GPL)
lisansı ile dağıtmaya karar verir. Böylece Linux kodlarını ticari olarak
kullanmak isteyenler yaptıkları değişiklikleri ve geliştirmeleri herkesin
göreceği şekilde açmak zorunda kalacaklardı, bu da Linus'un tam olarak
istediği şeydir.
GNU ve Linux, sanırım birbirleri için yaratılmışlardı: Doğru
zamanda alınan en doğru karar.
Sonuç:
En büyük sonuç /başarı GPL lisansıyla Linux çok kısa bir sürede
birçok programcı tarafından geliştirilmeye başlar.
Helsinki Üniversite'sinden bilgisayar
mezunu olan Linus şu an, Açık Kaynak
Geliştirme Laboratuarlarında tam zamanlı
olarak Linux çekirdeği üzerinde çalışmalar
yapmakta. Tove Torvalds ile evlidir ve
Patricia, Daniela, Celeste adlarında 3
çocukları vardır.
Eğlence için yazılan Linux'un kullanıcı
sayısı şu an milyonları buluyor. Hızla
gelişmekle birlikte IBM gibi şirketlerce de
kullanılmakta.
40
Linus Hakkında Birkaç Not;
Alçakgönüllülüğünün yanı sıra oldukça da esprili. Sanırım bilmeyen yoktur. Örneğin ses sürücülerinin testlerinde, “Merhaba, benim adım
Linus Torvalds ve ben Linux'u "Linuks" olarak telaffuz ediyorum”, diyerek çevresindekileri kahkahalara boğmuştur.
Linus'a göre hayatı anlamlandıran üş şey vardır; yaşamda var olmak, bir saygınlık kazanmak ve
eğlence. Ayrıca toplumlar geliştikçe eğlence amacını edinmişlerdir.
Zamanında Linux için, “Sadece bir hobi, GNU gibi büyük ve profesyonel olmayacak”, demiş
ancak bu noktada yanıldığını söyleyebiliriz. Onlar ayrılmaz birer parça şimdi.
Şu anki güncel kernel'da Linus'un katkısı %3lerden daha az. Ancak önemli olan fikirse, bu bir şey
ifade etmeyecektir. Üstelik de buna bakılarak Linux'un ne kadar geliştiği de kıyas edililebilir.
Linux'u ilk gelistirdigi zamanlarda kullandigi 486 islemcili makine Helsinki Üniversitesi Bilgisayar
Bilimleri bölümünde vitrinde diğer tarihi eserlerle birlikte sergilenmekte.
"Gerçek programcı dosyaları yedeklemez, tüm dosyaları büyük bir FTP sunucusuna yollayıp diğerlerinin yansı oluşturmasını bekler." der.
Taksitle aldığı bilgisayarın 3 yıllık taksitleri, birinci yılın sonunda Linux çıktığında Linux severler arasında toplanan parayla ödenmiştir.
Tüm zamanların en ünlü on hacker'ından biridir.
Yalnızca Eğlenmek İçin, isimli bir de kitap yazmıştır.
Gelecek sayıda yeni bir isimle görüşmek üzere. Linux'lu günlere..
Kaynaklar: http://tr.wikipedia.org/wiki/Linus_Torvalds
http://e-bergi.com/2007/Temmuz/Biyografi-Linus-Torvalds
http://sozluk.sourtimes.org/
Yalnızca Eğlenmek İçin!
41
Ubuntu dağıtımının sürüm isimlendirme politikasında hayvan
isimlerinin kullanıldığını bir önceki yazıda belirtmiştik. Ubuntu'nun sürüm
isimlerinde kullandığı hayvanları anlatacağımız yazı dizisinde vaşaktan sonra bu
ay koalayı anlatacağız. Geriden gidiyoruz ve Ubuntu 10.04 Lucid Lynx'ten sonra
sıra 9.10 Karmic Koala'da. İnsanların sayılardan ziyade isimlere olan yatkınlığı
nedeni ile bu şekilde bir isimlendirmeye gidildiğini belirtmiştik. Verilen
isimlerin, bir sıfat ve sıfat ile aynı baş harfi taşıyan bir hayvan isminden
oluşturuğunu da söylemiştik. Karmic Koala gibi.. Verilen sıfatlar ile sürümler
arasındaki ilişki için resmi bir açıklama olmasa da kullanıcılar arasında bu
şekilde de yorumlanabildiğini söylemiştik...
Ayrıca genel olarak yaygın bir kanı olan “soyu tükenen hayvanlara
dikkat çekilmesi” fikrinden yola çıkarsak koalalar bu durum ile birebir
örtüşüyor. Okaliptüs ormanlarında yaşayan koalaların popülasyonu tam olarak
bilinmiyor. Koalaların doğal hayatlarında hiç düşmanları olmamasına rağmen,
soyu tükenen memeliler arasında yer alıyor. Nedeniyse kürklerinin insanlarca
değerli olması. Koalaların kürklerine olan bu rağbet nedeni ile sadece 1927
yılında 2 5000 000 koala öldürüldü, hatta bu rakam için “katledildi” demenin
daha uygun olacağını belirtelim..
Koalaların su geçirmeyen kürkleri nedeni ile katledilmesi, Avustralya'nın
1936 yılında çıkarttığı bir yasa ile engellendi ve koala avının önüne geçildi.
Günümüzde sayılarının artmasına rağmen, yavaş hareket etmeleri nedeniyle
hızla yayılan orman yangınlarının sürekli tehdidi altındalar...
Koala kelimesi, Avustralya yerlileri Aborjinler'in dilinde “su içmeyen”
anlamına gelen kelimelerden türetilmiştir. Fakat bu konu hakkında herhangi bir
resmi bir bilgi yoktur. Yanlış bir kanı olarak; koalalar bazen ayı olarak
anılıyorlar, koalalar aslında ayı olmadığı gibi ayılarla bir akrabalığı da
bulunmuyor. Oyuncak ayılara çok benzeseler de aslında keseli
memelilerdir. Canlılar alemindeki yerine bakarsak (tr.wikipedia.org):
Alem:
Şube:
Sınıf:
İnfra sınıf:
Takım:
Alt takım:
Familya:
Cins:
Tür:
Animalia (Hayvanlar)
Chordata (Kordalılar)
Mamamlia (Memeliler)
Marsupialia
Diprotodontia
Vombatiformes
Phascolarctidae
Phascolarctos
P. cinereus
Fiziki olarak bol tüylü ve kuyruksuz olması, büyük ve siyah bir
burun ile geniş kulaklar koalaların en genel ve belirgin özelliklerinden bir
kaçı. Boyları bir metreyi geçmez (60 – 80 cm) ve ağırlıkları da ortalama
8–12 kg arasındadır.
Karikatürlere malzeme olan bir diğer bilindik özelliği ise tembel
olmaları ve günde 20 saat uyumalarıdır.
Vücutları yaşadıkları ortam için gerekli bütün özelliklere sahiptir.
Kol ve pençeleri geniş okaliptüs dallarına tutunabilmelerini mümkün
kılmaktadır. Ön ayaklarındaki iki parmak, diğer üç parmaklarına göre
daha ayrık durur (insan eline göre, işaret parmağının baş parmak yanında
olması gibi). Ayaklarında da aynı şekilde ilk iki parmak, diğer üç
parmaktan ayrıdır. El ve ayak pençelerindeki bu adaptasyon sayesinde
daha küçük ve ince dallara da tutunabilirler. Çevreleri ile uyum adına bir
başka özellikleri de sırtlarında çok kalın kürk bulunmasıdır. Bu sayede çok
rüzgarlı ağaç tepelerinde de vücut ısılarını koruyabilirler.
Koalalar ekim – ocak ayları arasında çiftleşirler. Otuz beş günlük bir
gebelikten sonra doğum gerçekleşir. Yeni doğduklarında
parmaktan bile küçük olurlar. 0.3 gr ağırlığında ve
ortalama 2.5 cm uzunluğunda olurlar.
42
Buna rağmen anne koala, sadece iki senede bir doğum yapar ve her doğumda
bir yavru dünyaya getirir. Yavru bir aylık olduğunda artık sadece süt ile değil
anneden aldığı yarı sindirilmiş okaliptüs yaprakları ile de beslenmeye başlar.
Koalalar gelişimlerini geç tamamlarlar. Yavru koalalar ancak 6 aydan sonra
kürklenmeye başlar ve dışarıya olan ilgileri artar. Bu zaman zarfında da
yeterince büyüyerek kese içinden anne sırtına terfi eder. Anne sırtında da olsa,
ara ara kese içine sarkarak süt emmeye devam eder. Yavru bir yaşında
geldiğinde bile hâlâ anne sırtında yaşamını sürdürür ve anne tarafından
beslenir. Bu durum ebatları anneninkine ulaşana kadar devam eder. Yavrular 4
sene sonunda tam erişkinliğe ulaşabilirler. Koalaların ömrü yaklaşık 20 sene
civarındadır.
Avustralya'nın okaliptüs ağacı bol olan ormanlarında yaşayan koalaların
yaşam alanı aşağıdaki resimde (www.nationalgeographic.com/animals)
gösterilmiştir. Resimdeki sarı alanlar koalaların habitatını göstermektedir.
Koalalar ile ilgili bir
başka
yanılgı
ise
su
içmedikleridir. Koalalar yağmur
sularının biriktiği çukurlardan su
içerler
ve
iyi
yüzücü
sayılabilirler. Fakat ana besin
kaynağı olan okaliptüs yaprakları
2/3 oranında su ihtiva ettiği için
normalde
nadir
olarak
(yaprakların yeterli nem oranına
sahip olmadığı dönemlerde)
Koalalar ile ilgili bir başka yanılgı ise su içmedikleridir. Koalalar yağmur
sularının biriktiği çukurlardan su içerler ve iyi yüzücü sayılabilirler. Fakat ana
besin kaynağı olan okaliptüs yaprakları 2/3 oranında su ihtiva ettiği için
normalde nadir olarak (yaprakların yeterli nem oranına sahip olmadığı
dönemlerde) ya da hasta oldukları zaman su içme ihtiyacı duyarlar. Zehirli
okaliptüs yapraklarından günde yaklaşık olarak 1 kg yerler. Bu besin kaynağı
çeşitli yağlar ve fenolik bileşimler içerir. Bu maddeler bir çok memeli için
yenilemez hatta zehir niteliği taşır. Koalalar sahip oldukları değişik fizyoloji de
sindirim sistemi ile bu maddelerin zehir etkisini kendi bünyelerinde giderirler.
Karaciğerde zehirli yağlar zararsız maddelere dönüştürülür.
Okaliptüs yaprakları yüksek miktarda lif ve çok az da olsa protein içerir.
Her otçul gibi koalalar da yapraktaki selülozu sindiremezler. Fakat kör
bağırsaklarında yaşayan mikro organizmalar zaten koalalar için bu görevi
üstlenmiştir. Kör bağırsakları, bağırsağın 1/5'ini oluşturur. Yapraklarım sindirim
sistemindeki dolaşımı bu bölgede geciktirilir. Bu sırada mikro organizmalar,
koalalar için selülozu yararlı bileşenlerine ayırırken, yağ ve zehirli bileşimler de
karaciğerde arındırılmaya gönderilir. Bütün karbonhidrat ihtiyacını bu şekilde
sağlayan koalaların, kör bağırsaklarında yaşayan mikro organizmalara bağımlı
olduğunu da buradan çıkartabiliriz.
İşte koalalar bu tarz beslenme sonucu, çok fazla enerji sağlayamadığı
için günün ortalama 18 – 20 saatini uyuyarak geçirirler.
Okaliptüs ağaçları koalalar için hem besin, hem barınak hem de ilaç
olmaktadır. Nasıl besin olduğunu zaten anlattık. İlaç olarak kullanılmasından
kasıt ise koalalar yaklaşık 600 çeşit okaliptüs ağacının sadece 30 – 40 tanesi ile
ilgilenirler. Fakat bu ilgilendikleri kadarını da çok iyi kullanırlar. Hatta vücut
ısılarını korumak için hangi yapraktan yemeleri gerektiğini biliyor gibi
davranırlar. Örneğin üşüdükleri zaman phellandren yağı içeren yaprakları, vücut
ısılarının yüksek olduğu zamanlarda ise cineol içeriği yüksek yaprakları yerler.
Ayrıca yaprakların içerdiği yağ ve çeşitli bileşimler koalaların tipik kokusunun ve
bu kokuda haşerelerin(pire gibi) neden koalaları rahatsız edemediğinin nedenini
açıklar niteliktedir.
Her açıdan yararlandıkları okaliptüs ağaçlarında, koru değiştirdiklerinde
uyum sağlayamayabilirler. Hatta bu durum ölüme kadar giden sorunlara yol
açabilir.
43
Haziran ayının en güzel masaüstü AlmaMorena'ya ait. Tebrik ederiz.
Masaüstü:
WallpaperClock ScreenLet
/ Infinity 2 Gold
Diğer Widget'lar:
Sysmonitor
Windowlist
Tema:
Passion V2
Pencere Kenarlıkları:
Emerald
/ Scaled Black Mod
Simgeler:
LaGaDesk - BlackWhite III
Dergimizin bu bölümünde basit ama işinize yarayacak ya da
işinizi kolaylaştıracak bilgiler bulacaksınız. Doğrudan konuya girelim...
1) Bir önceki sayıda Lucid'e geçip yeni pencere düzenine alışmak
istemeyenler için pencere düzeni ile ilgili ip ucu vermiştik. Şimdiyse
benzer bir ayar ile masaüstüne istenilen simgeyi koyma ile ilgili bir takım
işlemlerden bahsedeceğiz. alt+F2 kombinasyonu ile açtığımız pencereye
"gconf-editor" yazıyoruz. Karşımıza çıkan yerde; "apps" sekmesi altındaki
"natulius"dan "desktop" u tıklıyoruz (apps -> natulius -> desktop).
Burada "computer_icon_visible"; masaüstüne koyacağımız "bilgisayar"
simgesini, "home_icon_visible"; masaüstüne koyacağımız kullanıcı
başlangıç dizinini, "network_icon_visible"; "ağ bağlantıları" simgesini,
"trash_icon_visible" ise aynı şekilde "çöp kutusu" simgesini temsil ediyor.
Yanına tik koyduğunuz simge masaüstünüzde yerini alacaktır.
"volumes_visible" ayarından ise bilgisayara takacağınız birimlerin,
masaüstünüzde görünüp görünmeyeceğini ayarlayabilirsiniz.
2) Vekil sunucular çok tavsiye edilmese de zaman zaman işinizi
görebilmeniz açısından önemli bir alternatif olabilir. Bu nedenle
sistemden sisteme değişiklik göstermeyen ayarlar ile tarayıcı
düzenlemeleri yardımıyla yasaklı sitelere girebilme ayarından bahsedelim
istiyoruz. Ana fikir; tarayıcınızın proxy ayarlarını değiştirerek
"http://go.navige.com" adresine yönlendirmek.
Firefox için: "Düzen -> Seçenekler -> Gelişmiş -> Ağ -> Ayarlar"
dedikten sonra çıkan bölümde en aşağıdaki "Otomatik vekil sunucu
ayarları (URL)" kısmını aktive ederek ilgili bölüme "http://go.navige.com/"
yazmalısınız .
Chromium için; “Chromium Ürününü özelleştir ve Denetle ->
Seçenekler -> Gelişmiş Seçenekler -> Proxy Ayarlarını Değiştir ->
Kendiliğinden Vekil Ayarı” bölümünü aktive edip ilgili adresi
yazmalısınız.
Diğer tarayıcılar için de aynı işleve sahip bölüme ilgili adresi yazıp
aynı sonucu elde edebilirsiniz.
Not: Vekil sunucu sistemini zorunlu kalmadığınız sürece
kullanmamanızı öneriyoruz çünkü güvenlik ve tarayıcınızın hızı açısından
verimli olamayabiliyor.
3) Çabuk erişim ile ilgili bir ip ucu olarak; kök dizine ulaşmak için,
masaüstünüzde "Shift+7" tuşuna, ardından "Enter" tuşuna basmanız
yeterli. Bunu sadece kök dizin için değil, doğrudan istediğiniz dizine
ulaşmak için de kullanabilirsiniz.
4) Sık kullandığımız terminalde alışkanlık haline getirebildiğimiz
zaman işimizi kolaylaştıracak bir kaç kısa yol daha vermek adına; Ctrl+h
kombinasyonu satırda, harf harf imlecin gerisinde kalan karakterleri
siler, Ctrl+d ise Ctrl+h'a zıt görev yapmakta. Bu ikisi için aslında Del ve
Backspace tuşları mevcuttur fakat bilmekte fayda var. Bunların yanında
klavyede alternatifi bulunmayan ve zaman zaman çok kullanışlı olan;
Ctrl+u kombinasyonu, imlecin gerisinde kalan tüm satırı silmektedir.
Ctrl+b ise imleçten sonraki karakterleri, boşluk ya da satır sonunu
görene kadar siler.

Benzer belgeler

- Full Circle Magazine

- Full Circle Magazine Ubuntu Tabletin neye benzeyeceği, ne gibi özellikleri olacağı ise henüz kesin değil. Sadece yeni versiyonun ara biriminde çoklu dokunmatik desteği sunulacağı ve uzun bir pil ömrü olacağı biliniyor....

Detaylı

How to Quad Boot a x86 PC to

How to Quad Boot a x86 PC to Eğer grafik ekranda sorun yaşarsanız, CD'den yeniden başlatın ve Kipler (F4) - Güvenli Grafik Kipi ile tekrar deneyin (eğer benim gibi TI4200 veya 4600 ekran kartınız var ise bunu yapmanız gerekece...

Detaylı

Hydrogen - Tilkinin Dilinden

Hydrogen - Tilkinin Dilinden başlayan gelişmeler tüm hızıyla devam ediyor. PS3 Slim modelinde Linux desteği en başından itibaren yoktu. Diğer PS3 modellerinde ise önceden var olan Linux desteği bir güncelleme ile kaldırılmıştı...

Detaylı

Full Circle Magazine

Full Circle Magazine Eğer, şubat ayına yetişebilirse tabletler için özel olarak üretilecek Ubuntu türevinin 10.10 Maverick Meerkat üzerinde geliştirilmesi bekleniyor. Yeni Ubuntu türevinin hazır kurulu tabletlerin yanı...

Detaylı