Türk Dili Ders Notları

Transkript

Türk Dili Ders Notları
Dil Nedir? Dilin Temel Nitelikleri Nelerdir? 







Dil bir anlaşma aracıdır. Dil doğal bir araçtır. Dilin kendine ait kanunları vardır. Dil canlı bir varlıktır. Dil milleti birleştirir ve korur. Dil sesler sistemidir. Dil bilinmeyen zamanlarda oluşmuştur. Dil gizli bir sözleşmedir.  Dil olmasaydı?  Dili geliştirmek için ne yapılmalı?  Gelişmiş ülkelerdeki dil kullanımı nasıldır?  TV, sinema, tiyatronun dile katkısı nelerdir?  Dilin kendine göre kanunları nelerdir?  Dil çağımıza ayak uydurur mu? Nasıl?  Kültür nedir? Maddi ve manevi yönlerini açıklayınız.  Dil ile kültür arasındaki ilişki nedir?  Kültürü yansıtan nelerdir?  Kültür olmazsa ne olur?  Konuşma dilini yazı diline aktarmak doğru mu?  Türkçe kelimelerde vurgu nerede? KÜLTÜR Bir toplumun tarihsel süreç içinde ürettiği ve kuşaktan kuşağa aktardığı her türlü maddi ve manevi özelliklerin bütününe kültür denir. Kültür, bir toplumun kimliğini oluşturur, onu diğer toplumlardan farklı kılar. Kültür, toplumun yaşayış ve düşünüş tarzıdır. Kültür, genel olarak iki öğeden oluşur a) Maddi Kültür Öğeleri: Binalar, her türlü araç‐gereç, giysiler vb. b) Manevi Kültür Öğeleri: İnançlar, gelenekler, normlar, düşünce biçimleri vb. Kültürün maddi ve manevi öğeleri arasında sürekli bir etkileşim vardır. Birinde meydana gelen bir değişim diğerini de etkiler. Kültür, toplumun doğal çevresinden yani coğrafi koşullardan etkilenir. Örneğin, dağlık bölgelerde yaşayan toplumların kültürüyle verimli ovalarda yaşayan toplumların kültürü birbirinden farklıdır. KÜLTÜRÜN ÖZELLİKLERİ * Kültür görelidir. Yani her toplumun kendine özgü kültürü vardır. * Kültür tarihseldir. Yani geçmişten günümüze süregelmektedir. * Kültür insan eseridir. İnsanlar hem kültürü oluştururlar hem de kültürden etkilenirler. * Kültür durağan değildir. Zaman içinde değişir. Maddi öğeler daha hızlı değişir. Ayrıca her toplumda kültürel değişim hızı birbirinden farklıdır.
KÜLTÜRÜN İŞLEVLERİ * Birey davranışlarını yönlendirerek toplumsal düzeni sağlar * Topluma kimlik kazandırır. Toplumu diğer toplumlardan farklı kılar * Toplumsal dayanışma ve birlik duygusu verir. “Biz bilinci” * Toplumsal kişiliğin oluşmasını sağlar. “sosyalleşme” KÜLTÜRÜN KAZANILMASI İnsanların toplumları, ülkeleri birbirinden farklı da olsa biyolojik olarak birbirlerine benzerler, ama inanç, düşünce, tutum ve olayları algılayış tarzı bakımından farklıdırlar. Bu farklılığı ortaya çıkaran etkenlerin başında içinde yetiştikleri kültürel yapıdır. Bireyler, kültürü sosyalleşme süreciyle kazanırlar. Sosyalleşme (Toplumsallaşma), (Sosyalizasyon): Birey, içine doğduğu kültürel ortamın özellikleri ana‐babasından, yakınlarından, arkadaşlarından, okuldan, sokaktan ve iş ortamından öğrenir. Ömür boyu süren bu öğrenme ve uyma sürecine sosyalleşme denir. Birey sosyalleşme süreciyle içinde yaşadığı toplumun bir üyesi olur. Olayları algılayış tarzından giyim tarzına, düşünüş tarzından davranış biçimine kadar her konuda kültürden etkilenir. Sosyalleşme süreci, aynı toplumdaki bireyleri genel olarak birbirine benzetir. Ancak aynı kültürel ortamda da yaşasa her insanın yaratılış özellikleri farklı olduğu için kişilikleri birbirinin aynısı değildir. KÜLTÜRLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR 1‐ Üst Kültür: Bir toplumda geçerli olan genel kültür özellikleridir. Toplumun her kesiminde bilinir ve benimsenir. Örnek: Genel Türkiye kültürü, Genel Çin kültürü, Genel İtalyan kültürü gibi… 2‐ Alt kültür: Üst kültür içindeki din, dil, töre ve etnik köken bakımından kendine özgü özelliklere sahip toplulukların kültürüdür. Örnek: Türkiye’deki Kürt, Laz, Alevi, Yörük kültürü, Amerika’daki Kızılderili, Zenci, Göçmen kültürü gibi… 3‐ Kültürleme: Toplumun, kendi kültürel özelliklerini yeni kuşaklara sosyalleşme yoluyla aktarmasıdır. Örnek: Türk toplumunda yetişen bir kişi Türk gibi düşünür, davranır ve giyinir. 4‐ Kültürleşme: Farklı kültürlerin karşılıklı etkileşime girmesiyle gerçekleşen kültür alış‐
verişidir. Kültürleşme süreci sonunda her iki toplum da yavaş ya da hızlı değişir. Örnek: Aynı mahallede oturan Türk ve Kürt toplulukların zamanla birbirini etkilemesi, Avrupa birliğine üye ülkelerin kültürel etkileşime girmesi 5‐ Kültürel Yayılma: Bir kültürde ortaya çıkan maddi veya manevi kültür öğesinin dünyadaki başka kültürlere yayılmasıdır. Örnek: Spagettinin İtalya’dan, ulusçuluk fikrinin Fransa’dan, tütünün içmenin Kuzey Amerika yerlilerinden, yoğurdun Türklerden dünyaya yayılması gibi… 6‐ Kültürel Gecikme: Bir toplumdaki maddi kültür öğelerinde meydana gelen değişim hızına, manevi kültür öğelerinin ayak uyduramaması oluşan uyumsuzluk ve görgüsüzlük durumudur. Örnek: Cep telefonu (maddi kültür) hızla yaygınlaşmaktadır ancak onu kullanma görgüsü (manevi kültür) aynı hızda gelişmemektedir. Bunun sonucu olarak toplu mekânlarda yüksek sesle konuşulmakta, tiyatro, cami gibi yerlerde kapatmaya özen gösterilmemektedir. Ayrıca, apartman, kredi kartı, belediye otobüsü, sonradan görme zenginlik vb. 7‐ Kültürel Şok: Kendi kültür ortamından başka bir kültür ortamına katılan bireylerin yaşadıkları bunalım ve uyumsuzluk durumudur. Örnek: Almanya’ya giden ilk Türk işçilerin uyum sorunları, kentten köye gelin olan bir kızın uyum sorunu, Doğuda bir köye atanan yeni İzmirli öğretmen vb… 8‐ Kültür Emperyalizmi: Emperyalizm, bir ülkenin başka bir ülkenin kaynaklarını sömürmesi demektir. Kültür emperyalizmi, gelişmiş ülkelerin az gelişmiş diğer kültürleri özellikle kitle iletişim araçlarıyla etkilemesi ve kendine benzetmesidir. Kültür emperyalizmi, sömürgeciliği kolaylaştırır. Örnek: Batı kültürü, TV programları ve filmleriyle diğer kültürleri giyim, eğlence ve tüketim alışkanlıkları bakımından kendine benzetmektedir. Böylece Batı, ürettiği ürünlere daha çok pazar bulacaktır. 9‐ Kültürel asimilasyon: Bir kültürün, kendi içindeki azınlık kültürü eritmesi ve kendine benzetmesidir. Asimilasyon normal bir süreçle olabildiği gibi devlet eliyle zorla da olabilir. Örnek: Bulgar Türklerinin zamanla Slavlar içinde erimesi, Anadolu’daki Türklerden önceki eski halkların Türk kültürü içinde erimesi, Azteklerin Meksika kültürü içinde erimesi vb… 10‐ Kültürel Yozlaşama: Yabancı kültürlerin olumsuz etkisi ve toplumun kendi öz değerlerine yeterince sahip çıkmaması sonucu meydana gelen kültürel bozulmadır. Örnek: Gençlerin batı kültürüne özenmesi, yardımlaşmanın yerini çıkarcılığın ve duyarsızlığın alması, anadilin yabancı kelimelerle yozlaşması, dini bayramların özünden uzaklaşıp tatile dönüşmesi, işyeri isimlerinin yabancı kelimelerden seçilmesi. Dilin İşlevleri 1) Göndergesel İşlev: Nesnel cümlelerde kullanılan cümlelerdir. 2) Coşku ve Heyecana Bağlı İşlev: Öznel cümlelerde kullanılan cümlelerdir. 3) Alıcıyı Harekete Geçirme:Daha çok reklam panolarında,tanıtım cümlelerinde kullanılan cümlelerdir. 4) Kanalı Kontrol İşlevi: İletişimin sağlanıp sağlanmadığını kontrol amaçlı kurulan cümlelerde karşımıza çıkar. “Sesimi duyan var mı?” 5) Dil Ötesi İşlev: Herhangi bir dilin dil bilgisi yapısıyla bilgi veren cümlelerdir. 6) Şiirsel İşlev : Daha çok şiirlerde ve söz sanatı bulunan cümlelerde kullanılan cümlelerdir. İletişim En çok kullanılan iletişim aracı dildir. İletişimin unsurları Gönderici (kaynak) İleti (mesaj) Kanal Alıcı Geri Bildirim (dönüt) Bağlam Özdeyiş 




“Dilini kaybeden bir millet, her şeyini kaybetmiş demektir.” Peyami Safa “Dilimin sınırları, dünyamın sınırlarıdır.” Leibniz “Kendi dilini tam olarak bilmeyen, başka dilleri de bilemez.” Bernard Show “Bir ülkenin kanunlarının çiğnenmesinden sonra en büyük suç, dilinin çiğnenmesidir.” WalterLanoor “Ben insanlara yalnız anadillerini bilmedikleri zaman dayak atılmasına taraftarım.” Churchill Türkçenin Ses Özellikleri  Türkçe kelimelerde “o, ö” sesleri ilk hecede bulunmaz. Bunun tek istisnası “‐yor” ekidir.  Türkçe kelimelerde uzun ünlü yoktur. (hakim, namert, mana)  Türkçe kelimelerde iki ünlü yan yana gelmez.  Türkçe kelimelerde hece başında iki ünsüz bulunmaz. ( spor, plan, telgraf)  Türkçe kelimelerde “f,s,h” sesi yoktur. Ses değişikliği, yansıma ve ünlemler istisnadır.  Türkçe kelimelerin başında “c,ğ,l,m,n,r,v,z” sesleri bulunmaz. Yansımalar ve ünlemler istisnadır.  Türkçe kelimelerin sonunda “b,c,d,g” bulunmaz.  Türkçe kelimelerin köklerinde, istisnalar hariç, aynı ünsüz tekrar etmez. (tüccar, seyyah, millet)  Türkçe kelimelerde ince “a” yoktur. Lehçe Bir dilin takip edilemeyen tarihi bir devrinde o dilden ayrılan ve hem ses, hem şekli hem de kelime farkı gösteren kollarıdır. Çuvaşça ve Yakutça, Türkçenin lehçeleridir. Örnek: Türkiye Türkçesi=Karga karganın gözünü oymaz. Çuvaş Türkçesi=Kurak küşne saksan çavmast. Yakut Türkçesi=Suorsuorunksaragınongpoz Şive Bir dilin takip edilebilen tarihi seyri içinde ayrılan ve hem ses hem de şekil farkı gösteren kollarıdır. Azeri, Türkmen, Kırgız, Özbek, Kazak, Kırım, Kumuk Örnek: Türkiye Türkçesi: Karga karganın gözünü oymaz Gagavuz Türkçesi: Gargagarganın gözün çikarmas. Azerbaycan Türkçesi: Karga karganın gözünü çıkhartmaz. Ağız Bir dilin en yakın zamanda ayrılmış mahalli bölgelerde kullanılan konuşma dili için geçerli sadece ses farkı gösteren küçük kollarıdır. (Erzurum ağzı, Ankara ağzı, Rize ağzı, İstanbul ağzı) DÜNYA DİLLERİNİN SINIFLANDIRILMASI 1) Yapı Bakımından Diller 2) Köken Bakımından Diller Yapı Bakımından Diller 





1) Tek Heceli (Yalınlayan) Diller Genellikle her kelimesi tek hece durumunda olan ve kelimeleri ek almayan dillerdir. Bu dillerde kelime türetimi ve çekimi yoktur. Kelimeler kök durumundadır. Cümle çekimsiz kök durumundaki kelimelerin dizilişinden ibarettir. Bu dillerde kelimelerin diziliş şekli cümle anlamı için belirleyicidir. Bu dillerde şeklen birbirine benzeyen kelimeleri ayırt edebilmek için çok zengin bir vurgu sistemi vardır. Çince, Tibetçe, Vietnamca 2) Eklemeli (Bağlantılı) Diller  Kelimeleri ya önüne ya da sonuna ek alan dillerdir.  Sözcüklere ek getirildiğinde kökte ses değişikliği olmaz.  Ural‐Altay dilleri bu gruba girer Türkçe, Japonca, Korece, Fince, Moğolca 3) Çekimli (Bükümlü) Diller  Bu dillerde kelime köklerinde değişim görülür.  Sözcükler türetilir veya çekimlenirken kökte ünlü değişimi olur, fakat ünsüzler korunur.  Hami‐Sami Dilleri ve Hint‐Avrupa Dilleri bu gruba girer. Örnek: H, K, M ünsüzlerinin temel sesi olduğu “hüküm” kelimesinin Arapça kurala göre türetimi “hakim”. KÖKEN BAKIMINDAN DİLLER Köken bakımından birbirine yakın olan diller aynı kök dilden çıkmış dillerdir. Bu diller arasında akrabalık söz konusudur. Akraba dillere dil ailesi adı verilmektedir. Başlıca Dil Aileleri 1) Hint‐Avrupa Aileleri  Hint Dilleri Hintçe, Afganca, Farsça (İran), (Pakistan), Bengalce (Bangladeş ve Hindistan) 
Avrupa Dilleri Germen Kolu: Almanca, İngilizce, Felemenkçe (Hollanda), İsveççe, Norveççe, Danca (Danimarka) Roman Kolu: İtalyanca, Fransızca, İspanyolca, Portekizce, Romence Islav Kolu: Rusça, Bulgarca, Sırpça, Lehçe (Polonya), Çekçe (Çek Cumhuriyeti), Slovakça, Hırvatça Hint‐Avrupa dil ailesi, dünyanın en kalabalık dil ailesidir. Asya’daki pek çok dil bu ailede yer alır. 2) Hami‐Sami Dilleri Arapça, İbranice (İsrail), Süryanice (Suriye ve Filistin), Habeşçe (Etiyopya), Somalice, Berberice (Kuzey Afrika’da Berberi halkı). Hami‐Sami dil ailesi, adını Hz. Nuh’un oğulları olarak Tevrat’ta geçen Ham ve Sam’dan alır. 3) Çin‐Tibet Dilleri Çince, Tibetçe, Siyamca (Tayland), Malayca (Malezya), Bahasaca (Endonezya), Tagalogca (Filipinler). 4) Bantu (Afrika) Dilleri Swahilice (Kenya, Tanzanya), Malgaşça (Madagaskar), Sudan‐Gine Dilleri Bantu dil ailesinde Orta ve Güney Afrika’da konuşulan diller vardır. Kuzey Afrika’da hakim olan dil Arapçadır. Orta ve Güney Afrika ülkelerinin resmi dilleri genellikle Fransızca, İngilizce ve Portekizcedir. Bu durum uzun süre sömürge olmalarının sonucudur. 5) Ural‐Altay Dilleri  Ural Kolu Fin‐Ugor: Fince (Finlandiya, İsveç), Macarca, Ugorca (Kuzeydoğu Avrupa) Samoyet: Samoyetce (Kuzey Sibirya) 
Altay Kolu Türkçe, Moğolca, Mançuca (Kuzey Çin), Japonca, Korece. URAL‐ALTAY DİL AİLESİNİN ORTAK ÖZELLİKLERİ 1) Ural‐Altay dil ailesinin diğer dillerden ayrılan en önemli özelliği “ses uyumunun” bulunmasıdır. 2) Bu dillerde sözcük yapımı eklerdir. Bu dillerde türetme ve çekim eklerde yapılmakta, kelime kökünde değişiklik olmamaktadır. 3) Hint‐Avrupa dillerindeki “ön ek” yerine, bu dillerde “son ek” kullanılır. 4) Sıfatlar isimlerden önce gelir ve isim çekiminde iyelik ekleri kullanılır. 5) Arapça, İngilizce, Rusça gibi dillerde görülen gramatikal (bir kelimenin önüne veya sonuna gelen ekle cinsiyet yapılır.) cinsiyet bu dillerde bulunmaz. 6) Sayı sıfatlarından sonra çokluk eki kullanılmaz. 7) Yardımcı fiil olarak “i‐“ kullanılır. 8) Soru eki bu dillerin hepsinde kullanılır. 9) Fiil çekimleri zengindir. Ural‐Altay dil ailesi alanında yapılan ilk çalışma StrahlenbergveMesserchmidt’in birlikte yapmış olduğu araştırmalar sonucunda yayınladığı “Asya ve Avrupa’nın Kuzey ve Doğu Kısımları” adlı eser kabul edilir. TÜRK DİLİNİN TARİHİ GELİŞİMİ Türk dili, yapısı bakımından Eklemeli diller grubuna girmektedir. Köken bakımından da Ural‐Altay dil ailesinin Altay koluna mensuptur. Ural‐Altay dil ailesinin en köklü ve en büyük temsilcisi Türk dilidir. Türk dili, konuşan sayısı bakımından da dünyanın beşinci büyük dilidir. Dönemleri 1)
2)
3)
4)
Ana Altay Dil Birliği Dönemi ( Tarihi bilinmiyor) Ön Türkçe Dönemi (M.Ö. 3200’den önce) İlk Türkçe Dönemi (M.Ö. 3200‐M.S. 6.yy) Eski Türkçe Dönemi (7.yy‐12.yy)  Köktürkçe (7.‐8.yy)  Eski Uygurca (8.‐12.yy)  Tuna Bulgarcası (9.‐11.yy)  Karahanlıca (11.‐12.yy) 5) Orta Türkçe Dönemi  Harezm Türkçesi (14.yy)  Kıpçak Türkçesi (13.‐16.yy)  Eski Anadolu Türkçesi (13.‐15.yy’ın 2. Yarısı)  Volga Bulgarcası (13.‐14.yy)  Çağatay Türkçesi (15.‐16.yy) 6) Yeni Türkçe Dönemi (16.‐20.yy) 7) Çağdaş Türkçe Dönemi (20.yy’dan bugüne) 1) Ana Altay Dil Birliği Dönemi En eski dönemdir. Tarihi bilinmiyor. 2) Ön Türkçe Dönemi Türk dilinin Altay dil birliğinden sonra tek bir ana dil olarak yaşadığı ve bağımsız bir dil olarak gelişmeye başladığı dönemdir. Bu dönem Çuvaşcadahil bütün Türk lehçe ve şivelerin ana dönemidir. 3) İlk Türkçe Dönemi Bu dönemin en önemli özelliği, Türk dilinin en eski ses olayı kabul edilen bulanık fonemlerin ayrışarak bir yanda “l” ve “r” (LİR) diğer yanda “ş” ve “z” (ŞAZ) olarak koyulaşmasıdır. Bunun sonucunda Türk dili, Ana Batı Türkçesi (LİR Türkçesi) ne Ana Doğu Türkçesi (ŞAZ Türkçesi) olarak iki kola ayrılmıştır. 4) Eski Türkçe Dönemi Türkologlar, Türk yazı dili tarihinin başlangıç noktası olarak bu dönemi işaret ederler. Bu dönem, Türk dilinin yazılı ürünleri ile tarih sahnesine çıktığı ve yapısının ayrıntıları ile tespit edilebildiği ilk dönemdir. a) Köktürkçe Dönemi Türk dilinin bugüne kadarki bilgiler ışığında tarihlendirilmiş en eski yazıtı, 7.yy’a ait Çoyren yazıtıdır. Sadece 6 satırdan ibaret olan bu yazıt; KölTigin, Bilge Kağan ve Tonyukuk gibi mezar taşı olarak dikilmiştir. Köktürk kağanlığına ait bir kişinin İlteriş Kağan’a katılışını anlatan bu yazıt Köktürk İşaretleri ile yazılmıştır. Türk tarihinin ve Türk dilinin en önemli belgeleri hiç şüphesiz Orhun Abideleridir. Bugünkü Moğolistan sınırları içinde bulunan Orhun Nehri kıyısında dikildikleri için “Orhun Abideleri” diye anılırlar. 3’e ayrılır. 1) KölTigin Abidesi; Bilge Kağan tarafından dikilmiş. (732.) 2) Tonyukuk Abidesi; Vezir Tonyukuk kendi adına diktirmiştir. (732‐734) 3) Bilge Kağan Abidesi; TenriTigin tarafından babası için dikilmiştir. (735) Orhun Abideleri, 1. Köktürk Kağanlığından başlayarak Köktürk devletinin ve Türk milletinin öyküsünü destansı bir üslupla anlatır. Ayrıca bu yazıtlar, Türk dilinin bütün gramer unsurlarının tespit edilebileceği uzunluktadır. Türk adının, Türk milletinin isminin geçtiği ilk Türkçe metindir. İlk kez Türk devlet adamlarının millete hesap verdiği metindir. b) Eski Uygurca Dönemi 745‐1212 yılları arasında Uygur Türkleri tarafından kullanılmıştır. Uygur Türkçesi ile daha çok dini (Budist, Manihaist) metinler yazılmıştır. Bu eserlerin bir kısmı tercümedir. Uygurların yerleşik bir hayata geçmeleri Uygur Türkçesinin Köktürkçeden daha zengin ve gelişmiş olmasını sağlamıştır. Eski uygurca el yazmalarının başlıcaları şunlardır: 1)
2)
3)
4)
AltunYaruk (Altın Işık) Sekiz Yükmek (Sekiz Yığın) IrgBitig (Fal Kitabı) Kalyanam Kara ile Papam Kara (İyi düşünceli prens ile kötü düşünceli prens) c) Tuna Bulgarcası Bugünkü Bulgaristan’a yerleşen ve orada bir devlet kuran Bulgar Türklerinin dilidir. En önemli özelliği Köktürkçe ve Uygurcadaki “ş‐z” esasına karşı burada “l‐r” esasının yaygın olmasıdır. Bu dönem üzerinde en çok çalışan bilim adamı Talat Tekin’dir. d) Karahanlıca Dönemi Bu dönemde Türkler İslam dini ile tanışmış ve bu dinin etkisi ile Arapça ve Farsça kelimeler Türkçe eserlerde kullanılmaya başlanmıştır. Bu dönemde kaleme alınan başlıca eserler: *DivanüLügati’t Türk* “Türk Dilleri Sözlüğü” anlamına gelen eser Kaşgarlı Mahmud tarafından kaleme alınmıştır. Eserin yazılış tarihi 1073‐1074’dür. Eser Türkçeden Arapçaya bir sözlüktür. Bu sözlükte madde başları Türkçe olarak sunulmuştur. Açıklamalar (örnek cümle, atasözleri) ise Arapçadır. Eserin asıl yazılış amacı Türkçenin de Arapça kadar büyük bir dil olduğunu kanıtlamaktır. Eserde 290 tane atasözü, 4 mersiye, 4 destan, 300 dörtlük bulunur. Eserde kelime etimolojilerine ve halk inançlarından bilgilere de yer verilmiştir. Eserde Türkçenin o dönemdeki lehçe ve şiveleri hakkında bilgi verilir. Ayrıca eserde Türklerin yerleşim bölgelerini gösteren bir harita bulunur. 7500 Türkçe kelimenin Arapçadaki karşılığı verilmiştir. *Kutadgu Bilig* “Kutlu Olma Bilgisi” anlamına gelen bu eser 1070 yılında Balasagunlu Yusuf Has Hacib tarafından aruz ölçüsüyle yazılmıştır.6645 beyitten oluşan ahlaki, öğretici (didaktik) bir eserdir. Eser; adalet, akıl, devlet ve kanaati temsil eden 4 şahıs üzerine kurulmuştur. Sembolik bir eserdir. Eserde işlenen asıl tema “ideal insan”dır. Kutadgu Bilig hem bir siyasetname hem de bir öğüt kitabıdır. Devlet adamlığı, ahiret inancı, eğitim, aile kavramlarıyla ilgili bilgi verir. *Atabetü’lHakayık* “Gerçeklerin Eşiği” anlamına gelen eser Yüknekli Edip Ahmed tarafından 12.yy’da yazılmıştır. Aruz vezniyle 102 beyit olarak yazılan bu manzum eser dini, ahlaki, tasavvufi bir eserdir. Eser, latin harfleriyle yayımlanmıştır. *Divan‐ı Hikmet* İlk Türk tarikatı olan Yesevilik tarikatının kurucusu Hoca AhmedYesevi tarafından 12.yy’da yazılmıştır. Dil ve edebiyat açısından önemli bir eserdir. Hikmet adı verilen dörtlüklerden oluşur. 5) Orta Türkçe Dönemi Eski Türkçe dönemi ile Yeni Türkçe dönemi birbirine bağlayan geçiş dönemidir. a) Harezm Türkçesi Harezm Türkçesi Batı Türkistan’daki yazı diline verilen isimdir. Edebi gelenekler bakımından Karahanlı Türkçesine dayanan bu yazı dili, Oğuz ve Kıpçak lehçelerinden de etkilenmiştir. Bu dönem Karahanlı Türkçesinden Çağatay Türkçesine geçiş olarak değerlendirilir. Başlıca önemli eserleri; Nehcü’l‐Feradis (Cennetlerin Açık Yolu), Kısasü’l‐
Enbiya(Peygamber Hikayeleri), Muhabbetname(Sevgi Yazısı). b) Kıpçak Türkçesi Avrupalı yazarlar tarafından Kuman adı ile anılan Kıpçak Türkleri Karadeniz’in kuzeyine yerleşmişlerdir ve buradaki Peçenek unsurları ile karışmışlardır. Kıpçak Türklerinden bugüne sadece CodeyCumanicus adlı dil malzemesi kalmıştır. Kıpçak Türkçesi, Batı Türkçesinin kuzey yolunu temsil etmesine rağmen asıl gelişmesini güneyde göstermiştir. Bu dönemdeki başlıca eserler; CodexCumanicus(İtalyanlar ve Almanlar tarafından düzenlenmiş), Gülistan Tercümesi, Hüsrevü Şirin(Ferhat ile Şirin). c) Eski Anadolu Türkçesi Oğuz lehçesine dayalı ilk edebi yazı dilimiz olarak kabul edilen Eski Anadolu Türkçesi, Anadolu’da kurulup gelişmiştir. Bu dönem 1453’te İstanbul’un fethedilmesi ile son bulur. Bu dönemdeki eserlerden bazıları; Çarhname(Ahmet Fakih), Dede Korkut Kitabı, Garibname(Aşık Paşa), Yunus Emre Divanı, Harname(Hiciv). d) Volga Bulgarcası Dönemi Tuna Bulgar Türkçesi gibi bir LİR Türkçesi olan Volga Bulgarcası, Volga Bulgar devletini kuran ve İslam dinini kabul eden Bulgar Türklerinin dini olup, 14.yy’a kadar kullanılmıştır. Bu dönemden kalan belgeler Arap harfli mezar taşlarıdır. e) Çağatay Türkçesi Dönemi Karahanlı ve Harezm Türkçelerinin devamı olarak, 13.yy’dan itibaren gelişmeye başlayan ve Timurlular döneminde İslamiyetin etkisi altında zengin bir edebiyat meydana getiren Türk yazı diline Çağatay Türkçesi adı verilmektedir. Bu dönemin gelişme dönemleri genel olarak: ‐İlk Çağatayca ‐Klasik Çağatayca ‐Klasik sonrası Bu dönemin en önemli ismi hiç şüphesiz Ali ŞirNevai’dir. Ali ŞirNevai, içinde; Mecalisü’n‐nefais, Mizanü’l‐evzan, Muhakemetü’l‐lugateyn gibi eserlerin de bulunduğu 30 eserin sahibidir. Bu dönemin Ali ŞirNevai dışındaki temsilcileri; Emiri, Hüseyin Baykara, Babür Şah, Sekkaki, Lütfi. Muhakemetü’l – lugateyn Ses ve biçim bilgisi bakımından Farsça ve Türkçeyi karşılaştıran bir eserdir. Eserde imla konusuna da değinilmiştir. Özellikle söyleyiş bakımından Türkçenin temel kuralları verilmiştir. Kelime öğretimi karşılaştırmalı olarak yapılmıştır. Türkçenin Farsçadan daha üstün bir dil olduğunu kanıtlamak için kaleme alınmıştır. 6) Yeni Türkçe Dönemi Batıda Eski Anadolu Türkçesinden gelişen Osmanlı Türkçesinin doğuda ise Çağatay Türkçesinin kullanıldığı dönemdir. Osmanlı Türkçesi 15.‐20.yüzyıllar arasında Osmanlı Devletinin hakim olduğu üç kıtadaki topraklarda kullanılan yazı dilinin adıdır. Türkçeye bu dönemde Arapçadan ve Farsçadan birçok kelime girmiştir. 7) Çağdaş Türkçe Dönemi Anadolu’da verilen Kurtuluş mücadelesinin ardından 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuştur. Atatürk önderliğinde başlatılan dil seferberliği sonucunda Latin harflerine geçilmiştir. Osmanlı Türkçesi dönemindeki dilin ağır ifadeleri yerini daha sade bir söyleyişe bırakmıştır. Harf inkılabı 1 Kasım 1928 tarihinde gerçekleşmiştir. 

Benzer belgeler

dillerin sınıflandırılması ve türkçenin dünya dilleri

dillerin sınıflandırılması ve türkçenin dünya dilleri     Türk dilinin Altay dil birliğinden sonra tek bir ana dil olarak yaşadığı ve  bağımsız bir dil olarak gelişmeye başladığı dönemdir. Bu dönem Çuvaşcadahil  bütün Türk lehçe ve şivelerin ana dönem...

Detaylı

dillerin sınıflandırılması - Your Pocket Library

dillerin sınıflandırılması - Your Pocket Library Sosyalleşme süreci, aynı toplumdaki bireyleri genel olarak birbirine benzetir. Ancak aynı  kültürel ortamda da yaşasa her insanın yaratılış özellikleri farklı olduğu için kişilikleri 

Detaylı

horasan ağızları - Journals of Qafqaz University

horasan ağızları - Journals of Qafqaz University  Türkçe kelimelerde iki ünlü yan yana gelmez.   Türkçe kelimelerde hece başında iki ünsüz bulunmaz. ( spor, plan, telgraf)   Türkçe kelimelerde “f,s,h” sesi yoktur. Ses değişikliği, yansıma ve ü...

Detaylı