VE R. levent Aysever Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bmmler

Transkript

VE R. levent Aysever Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bmmler
AtRAM SORUNU
VE
JOHN R. SEARlE"ÜN ÇÖZÜMÜ
R. levent Aysever
Hacettepe Üniversitesi
Sosyal Bmmler Enstitüsü
lisansüstü Eğ itlm-Öğ retlm ve Sınav Yönetmeliğ inin
felsefe Anabmm Dah için Öngördüğ ü
DOKTORA TEzi
Olarak Heztr'lanrm ş t r
Ankara
Aralık, 1994
vi
içirmEKiLER
TEŞ EKKÜR
ÖZET _
_ __
ıi
SUt1t1ARV
ÖNSÖZ
GıRiş :
_
.o._
_
_. __
_
.o .. .o
_.........................
.o .......•.•.•.........
.o
.o
_
iv
vHi
.
ANLAt1 SORUNU.
ı. BÖLÜt1:
ANLAı-l SORUNUNA ÖNERiLEN çÖZÜr·ilER "_
26
1.1. Zihinei Çözüm
1.1_1.
.
Çözümün Eleş tirisi
!.2. Göndergeei Çözüm
.____...
.o .......•.
39
.o ...•.•...••...........•.•.....•..
L2_ L Çözümün Eleş tirisi
ı.3. üevremscı
29
__ .
43
.
çözüm
.
1.3.1. Çözümün Eleş tirisi
47
.
49
lA. Anlam Sorunu ve Zihinci, Göndergeei,
Devram ş çı Çözüm 1er
_._.
__
.
54
.
58
1.5.!. H_ P. srtce'ın Çözümü ........................_
.
62
i .5.2. Anlam Sorunu ve H. P. srtca'ın Çözümü
.
65
1.5. Kullanımbilimsel
ii. EiöıÜrt J. L. AUSTiN
2.
ı. Yaygın
Çözüm
_
.
6B
iki Vanı ış ...........
.
2.2. Edimsel Türnceler
2.3. Söz Edtmlsrt
2.3.1. Düzsöz Edimi
2.3.2.
.
_
Enimsöz Eotrm ."
_
_......
""
""
"
"
75
.
.
.
Bl
01
Lll
ô5
vii
2.3.3. Etkisöz E,jirrıi
2.4. Anlam Sorunu ve Austtn'in
Çözümü
iii. BÖLÜr'1: JOHN R. SEARLE
3. i. D11
.
90
.
95
.
98
.
3.2. Edimsöz Edimi
ve
99
Öteki Söz Eotmieri
105
3.3. Edimsöz Edirninin Baş arı Koş ulları ..
122
3.3.1. Edirnsöz Ereğ i
3.3.2.
Edımsöz
125
Ereğ inin
Ş iddet Derecesi..........
126
3.3.3. Edimsöz Ereğ ine Uiaş nıôYolu
3.3.4. Önerme içeriğ i
126
Kosullerı
127
3.3.5. Ön Kopıllar
127
3.3.6. Içtenlik
Koş ulu.
129
3.3.7. içtenlik
Koş ulunun Ş iddet Dececesi
3.4. Beş Temel Edtmsöz
130
Edimi ya ,:laBeş TemelEdirr'lsöz
Gi.lci.l.......................................................................
3.5. ünerme Edirnleri
.
.
153
3.5.2. Yükleme Edimi ve Baş arı Koş ulları
.
158
i63
3.6.1. Yönelmisltk
3.6.2. Edimsôz Edimlerinin
'Yönelmiş 1iğ i
3.7. Anlam Sorunu ve Searle'On Çözümü
KAVNAKÇA
i53
3.5.1. Gönderme E,jirni ve Baş arı Koş ulları
3.6. 'Yönelmiş lik ve Edimsöz Edirnleri
SONUÇ
131
.
164
.
174
.
172
.
185
.
EK 1: John R. seerıeun ltapıt1an
EK 2: Sözlük....................... ..
.
191
.
201
.
214
98
lll. Bölüm
JOHN R _ SE ARlE
Bir süre Austin'tn
öğ rencisi
Oxford Üniversitesinde
tezini
de olen John R. Searle,
verdiğ i "lclem ve Gönderme"
beş lenqıç etecek olursak,
zihin felsefesine
iş e, Austin'in
baş lar.
Bunu 60'1 ı yıııar
ediminden
Speech
attığ ı
Acts'ı
70'li
kuramından
yı llarda,
daha sonra
bir kitapta
yola çıkarak,
sınıflandırır.
ardından,
edimsöz
Bunun
kuramından
yola
(FoundııUons
gücünün yapısını,
temel edtmsöz ediminden
edimlerinin
yapısını
geliş tirmekle
söz-verme
ortaya
1979 yılında
topladığ ı
bir eğ r-etilerne
söz edimleri
geliş tirir
bir düş ünürdür.
kuramını
yapar ve 1969 yılında,
edimlerinin
(fl"etictıı), bir dolaylı
Himeler
vermiş
koyduğ u
yayımlar.
baş lıklı
Meaning
söz
yapıtlar
söz edimleri
içerisinde
yola çıkarak
konulu doktora
o günden bugüne, dil felsefesinden
uzanan bir çizgide
temellerini
1959 yılındtı
Daniel
l1locutionary
ve edimsöz
ile
Logic,
nesıl türetilebileceğ ini,
beseri kesullertm
bir kurmaca
birlikte,
edimleri
edirmert
and
edirnlert
söz edimlerini
Vanderveken
bir adimsöz
bütün sdimsôz
söz
ı metstmor),
kurerm geliş tirir;
çıkarak
of
Expression
yazılarında,
mantığ ı
1965)
kümesinin
ve
birkaç
bu temel edimsöz
gücü
ile
tümeelerin
99
anlamları arasındaki iliş kiyi araş tırır. Bunu yaptığ ı sıralarda, bir
yöndım da, söz edimleri kuramını genel bir yönelmiş lik kuramı
1953) ye dil felsefesinin
içerisine yerleş tirir (lntenHonahty,
temellerinin bulunduğ u bir zihin felsefesi (pIll]t?soplly ol mindı
ortaya
koyar (Ninds,
Br atns
and Science,
1984; The
Rediscover!:! of the Nind, 1992).
seerte, geliş tirdiğ i söz edimleri kuremtnce. anlam ile
edimsöz gücünü (/lloct/t/oJlC!ry' rorce ı, Austirı'den farklı olarak, iki
ayrı ş ey diye gör-mez. Ona göre, bu ikisi bir Ile aynı ş eyin iki farklı
görünümüdür. Bunun için, çağ daş dil felsefesinde yapılan anlam
soruş turması ile edimsöz gücü soruş turması, iki ayrı soruş turma
değ il, iki farklı bakış açısrqle Yôpılan bir ve aynı soruş turma
sayılmalıdıt-. Bir tümcenin anlamının bileş enleri tarafından nasıl
belirlendiğ i sorusu ile konuserı kiş iierin türnceler sözcelerken
yerine getirdikleri farklı edimsöz edirnlertmn neler olduğ u sorusu
bütüncül bir dil felsefesi
için yanı tl anrnası gereken sorulardır.
Bunun ötesinde, bu iki soru t1iribiriyle bağ lantılı iki serudur.
Olanaklı her edimsöz edirni için, o edimi tamı terrime karş ılayan bir
türnce bulrnek otsnekhdır. (seerıe 1974: 16-19)
Bu Bölümde, seerteün yola çıktığ ı dil anlayış ından
baş layarak, Austın'oen alıp geliş tirdiğ i söz edimleri kuramını ele
alacağ ız. Bunu yaparken, onun Austfn'e getirdiğ i eleş tiriler üzerinde
de duracağ ız.
3.1.
on.
seerle'e
vermek,
göre, bir dili konuş mak demek, söz
soru sormak,
bildirimde
bulunmak
vermek, emir
gibi Austin'in
100
"edirnsöz edimleri" dediğ i türden birtakım edimlerde bulunmak
demektir. K, belli bir iletide bulunrnek için bir türnce sözeelediğ i
her durumda, bu edimlerden birini ya da birkaçını yer-ine getir-ir. Bu
setmler. o edimleri gösteren dilsel araçların kullanım kurallarına
göre gerçekleş tirilen
edimlerdir. (Seat-le 1974: 16)
seerle, söz konusu dilsel araçların hangi koş ullar altında
kullanılabileceklerini
belirleyen kurallenn belli özellikleri olan
kurallar olduğ una dikket çeker ve oluş turucu ı constrtottve)
kurallar dediğ i bu kuralları, düzenleyici
(regtıkd.ive) dediğ i
kuralların karş ısına koyar. Ona göre, kendi yarattıkları
-ya da
tanımladıklarıyeni davranış biçimlerini düzenlemeleri, oluş turucu
kuralların en önemli özelliğ idir. Söz geliş i, bu kure IIarı n tipik
örnekleri ol an futbol kurall arı i le satranç: kurall arı, kendi leri ni n
ürünü olan futboloyunu ile satranç oyununu düzenlerler. Baş ka bir
deyiş le, bu oyunları oynamanın olanağ ını yar-atırler. Buna karş ılık,
düzenleyici kurallar, kendilerinden bağ ımsız olar-ak varolan davranış
biçimlerini
düzenlertsr.
Örneğ in, ahlak kuralları
böyledir:
kendilerinden
bağ ımsız olarak varolan insanlarareısı
iliş kileri
düzenlerter.
Kısaca söylemek
gerekirse,
oluş turucu
kurallar
veroluş lerı bu kuralların verolusune bağ lı birtakım yeni etkinlikler
yaretıp onları oüzerlerken,
düzenleyici kurallar veroluslerı
bu
kuralların
varoluş una
bağ lı olmayan etkinlikleri düzenlerler.
Düzenleyici kureuer, geneIlHde, 'Xi yap!" ya da "Y ise x'ı yep!"
btçimtndedirler,
ya da rahatlıkla
bu biçime çevrilebilirler.
Oluş turucu kurallar ise, qenetltkle. "X, V sayılır" biçiminde olurlar,
ya da bu biçime çevrilebilirler.
(Searle 1974: 34-35)
Oluş turucu kuralların söz konusu olduğ u yer-de, kurala
uygun davranış , bu kuraller olmadan betirnlenerneyecek bir tıiçimde
tıetimlentr. Örneğ in, futboloyununu
ye bu oyumın kureuenm
düş ünelim. Futbol kuralları olmasaydı, Oldunalanında bır top peş inde
101
koş uş turup duran kişieri
i n devre nı Ş lan nı "Futboloynuyorlar"
di ye
betimlememiz olanaksız olurdu. Futbol kurallerı olduğ u içindir ki,
oyun alanındaki kiş ilerin "futbol ognedıktenm" söyleyebiliyoruz.
Düzenleyici kuralların söz konusu olduğ u yerde ise, kurala uygun
davranış , bu kurallar dikkate eımse da alınmasa da aynı biçimde
betimlenir. Söz geliş i, içerisinde yer aldığ ımız sosyal çevrede,
davetiyelerin davet tarihinden en az iki hafta önce gönderilmeleri
gerektiğ ini söyleyen toplumsal bir kuralolduğ unu düş ünelim. Davet
sahibinin davetiyeleri en az iki hafta önceden gönderdiğ ini söylemek
için bu kuralın dikkate alınması, ya da verolmesi. gerekmez. Bu
kura! olsa da olmasa da, dikkate alınsa da alınmasa da, davet
salıibinin cevremsım bu biçimde nettmlernek olenekltdır. Elbette,
burada, bir noktanın gözden kecmtmeması gerekir: Düzenleyici
kurallar, genellikle,
düzenledikleri
davranış
otctmtne iliş kin
birtakım değ er biçmelere olanak sağ larter. Örneğ in, söz konusu
davet kuralı, bu kurala aykırı bir davranış ı n "görgüsüzlük" diye
değ erlendirilmesine
olanak sağ lar. Aynı ş ekilde, küçükleri n
büyüklerin yanında sigara içmernesi gerektiğ ini söyleyen ahlak
kuralı da, bu kurala aykırı davranış ların
"saygısızlık"
diye
değ erlendirilmesine
fırsat verir. Çünkü, davet kuralı, kendisine
aykırı devreruş lertn görgusuzluk olduğ u; sigara içmek ile llgili
kural ise, kendisine aykırı devrernstenn
saygısızlık
olduğ u
yargılarını da içermektedir,
Bu bakımdan, düzenleyici kurallar
dikkate ehnmedıkce, olanağ ını
verdikleri
değ erlendirmelerin
yapılamayacağ ını
da unutmamak gerekir. Ancak, unutulmemesı
gereken bir nokta daha vardır: Davet kuralına aykırı davranan kiş inin
davranış ının görgüsüzlük, sigara içmekle ilgili kurala aykırı
davranan
kiş inin
davranış ının
ise
saygısızlık
olduğ unu
söylediğ imizde,
bu davranış ları
betimlemiş
olmeqız, onları
değ erlendirmiş
oluruz. (Secırle 1974: 35-36)
102
Searle'egöre,
oluş turucu kuralların, genellikle, "X, B
bağ lamında, V sayılır" biçiminde olduğ unu söylediğ imizde"
bu
kuralları düzenleyici kurallardan ayıran temel bir ölçüt getirmiş
olmeqrz. Düzenleyici bir kural da bu biçimde dile getirilebilir,
Nitekim, yukarıdaki kurallar, "Davetiyeleri en az iki hafta önceden
göndermernek qörqüsüzlük sayılır," "Büyükleri n yanında sigara içmek
saygısızlık sayılır" diye ds, pekala, dile getirilebilir, Ancak, burada
'sayılır' ifadesinden önce gelen V terimi bir betimlams değ il, bir
Dolayısıyla,
bir kural bu biçimde
dile
değ er btçmectr.
getiriletıiliyon;;a ve 'saidılır'dan önce gelen V terimi bir deı~er biçme
değ il de bir nettmlerne ise, nu kuralın oluş turucu bır kuralolması
beklenir. Fakat, burada iki noktaya dikkat edilmelidir.
ilkin,
oluş turucu kurallar dizgeler oluş turduğ u için, söz konusu biçimi
alan dizge içerisindeki kureller değ il, dizgenin kendisi olebüır.
Nitekim, futbol un tek bir kureline. diyelim, "Dyun onbirer kiş ilik iki
takımla ognsmr" kuralına uygun davranış lar
futbol oldnarnak
sayılmaz; ancak futbol kurallarının
hepsine ya da yeterince
geniş likteki
bir bölümüne uygun davranış larda
bulunrnek futbol
oynamak sayılır. ikinci olarak, dizge içerisinde V terimi olan deyim,
yalnızca bir betimleme değ ildir. Sonuçları elen bir ş eye iş aret eder.
Örneğ in, 'kornsr' ile 'ş ah-mat' terimleri ('I terimi), X terimleri ile
belirtilen olguların yalnızca bir betimlernesi değ ildir. Bunlar, ôynı
zamanda "köş e vuruş u," "yenilgi" gibi sonuçları da beraberinde
getirir. (Searle 1974: 36)
Searle'e
göre, söz vermek, soru sormak gitıi edimleri ..
kısaca, sdtmsöz sdimlertnt, balık tutmak gibi oluş turucu kurellere
tıağ lı olmayan birtakım insan etkinlikleriule karış tırmamak gerekir,
seerle için bu, kendi dil anlayış ının anlaş ılabilmesi eçisınden çok
önemlidir. Elbette, her iki edtm türünün payıaş tığ ı kimi ortek yanlar
vardır: her ikisi de insan etkinliğ idir;
her ikisi de amaçlı
103
devrernş nr: her ikisinde de IJanlış lıklar ~apıJabilir. Ama, bu iki tür
edimi birbirinden ayıran çok önemli bit- nokta vardır. Balık tutmak
söz konusu olduğ unda, balık tutan kiş inin amacına ulesmak için
~ôptıklarıyla, sonunda bunlar anıcılığ ıyla ulaş tığ ıemeç (yani, bitbelık yakalamar.:) arasında nedensel bir iliş ki vardır. Örneğ in.,
oltesınde
solucan kullanmesıyla
sonunda bir belık tutması
erasındaki bağ ıntıyı düş ünelim. Balık tutar, ç:ünf<ü
behk, qenellikle,
solucene gelir, boş oltega gelmez. Dolaldısıldla, balık tutmak söz
konusu olduğ unda, belli koş ullar-da belli ş eyler yapıp balık tutmak
bir uylaş ım konusu değ ildir. BUM karş ılık, söz vermek, soru sormak
gibi edtrnler söz konusu olduğ unda, bellt koş uller altında belli
sözleri söyleyip sonunda söz vermek, ya da sonunda soru sorrnek bir
uylaş ırn (coııveııtioil) konusudur. Çünkü bu tür edimlerde, belli
koş ullarda belli sözleri söylemek ile sonunda oeıu bir edimde
bulunmuş sayılmak arasındaki iliş ki nedensizdir. (Searle 1974: 37)
Söz vermek gibi edimler ile oluş turucu kurallar ve
uylôş ırnlar, yani adtmsöz edimleri ile dil ve diller arasında sıkı tur
iliş ki vardır. Herş eyden önce, belli bir dil konuş ulurken. ya da
kullanılırken o dilin uulesrmterı dikkôte alınır. Örneğ in, ben burada
Türkce'rnn, Seat-le de kitapltınnda ingilizce'nin uylôş ımlôrına göre
yazıyoruz. Sonra, edimsöz edimlerinde bulunulurken belli btrtekım
uqlasımset araçlar kulanılır. Elbette, ~:imi çok yalın edtrnsöz
sdtmleri herhangi bir uylaş ınısal at-aç kullanılmadan da yerine
getirilebilir. örneğ in kitabının nerede olduğ unu soran D'ye, kitetnn
bulunduğ u yeri permekıe gösteren K'nın yaptığ ı budur. Ancak bu
durum, bu tür edtmlertn genelde uylaş ımsal araçlara baş vurarak
yerine getirilebi leceğ i gerçeğ ini değ iş tirmez. Çok özel
durum: arda
hernenqt bir uylaş ımsal araç kulternlmeden, birisinden odadan
çıkması ricasında butunuletıtltr: ama belli tıir uylaş ırrı dizgesi
. kuuennmeoen,
birtnden, söz geliş i, Ameriken üniversitelerinde
öğ rencilerde öpusme-nesteuğ rmn tesnts ve tedavisi konulu bir
104
erestırme
projesının
sorumluluğ unu üstlenrnesi rica edilemez.
için, ortada
Kısaca, btrçok edirnsöz edirninin yerine getirilebilmesi
uqleş ımsel
bir aracın olması gerekir,
çünkü ancak bunlar
eıreıcılığ ıyla yerine getirilebilirler.
(seerte 1974: 36-39, 40)
Uylaş ımlar ile oluş turucu kurallar, yani diller ile dil
arasındaki iliş kiye gelince: Searle, bu iliş kiyi açıklamak için iki
kurmaca örnek kullanır. ilk örnekte, iki farklı ülkede, farklı
uylaş ımlarla oynanan bir satranç oyunu söz konusudur. Bir ülkede
ş ah yerine kullenılen taş , bütün taş lardan
büyük bir tasksn,
ikincisinde kaleden büyCik bir testır. Bir ülkede oyun bildiğ imiz
satranç tentası üzerinde ounenmektedır. ikincisinde ise satranç
tahtası üzerinde birbirini izleyen 1'den 64'e dek sayılar yer etmekte
ve bu sayılar taş ların hamle elenlerını göstermektedir.
Bu örnekte,
farklı uylaş ımlara göre oynandığ ı halde oynanan oyun aynı oyundUr.
Çünkü oyunun dayandığ ı uqleş ımlerın altında yatan oluş turucu
kurallar aymdır: Bu iki ülkede oynanan iki oyunda da ş ah yerine
kullanılan bir taş vardır; iki oyun da 64 alana ayrılmış bir tahta
üzerinde oynanmaktadır. (Searle 1974:39)
verdiğ i
ikinci
örnekte
ise birbirlerine,
kulaklarına bağ ırarak acı vermekten zevk duyan ve bu amaca
ulaş mak için BÖÖldiye bağ ırmak konusunda uylaş ıma varmış sadist
bir toplum söz konusudur. Seerle'e göre, satranç örneğ i gibi bu
örneğ in de bir uylaş ım içerdiğ ini söyleyebiliriz.
Fakat satranç
örneğ inden farklı olarak, buradaki uylaş ımın altında herhangi bitoluş turucu kuralın bulunduğ unu, onun bir oluş turucu kuralın yerine
getiril mesi 01 duğ unu söylemek oianeklı değ iidi r: "BÖÖldi ye bağ ı rmek
acı vermek sayılır" diyen herhangi bir kural yoktur. Yine satranç
örneğ tnden farklı olarak, buradaki uylaş ırnsôl ereç("ôÖÖI" diye
bağ ırmak) doğ al bir etkiye ulaş mak için kullanılan bir araçtır
seerts'ün
105
Uylôş ım bilinse de bilinmese de BÖÖ! diye tıağ ırrmık aC1 verebilir.
oenesı. herhangi bir uylaş ırnsal
erec kuueruımeuen
dô acı
verilebilir. (seerta 1974: 39)
Seôrle'e göre, diller hem satranç örneğ indeki türden, hem
de BÖÖ! örneğ indeki türden uylôş ımlar içerir. Bir dili konuş mak ile
edımsöz edirnlerinde bulunmak ise satrenc oynamak gibidir. Farklı
insan dilleri ertte yatan aynı kureuenn
farklı gerçel(]eş imleridir.
ingilizcede "I promıse" denerek söz verilmesi, Türkçeds ise aynı
ş eyin "Söz veriyorum" denerek yapılması uylôş ırrılarıa ilgili bir
konudur.
Buna kerş ı lik.
bu sözlerin
uygun
koş ullarda
sözceıenrnestntn bir yükümlülük altına girtrıek sôldılması kurallarla
ilgili bir konudur. Nasıl, yukarıdaki satranç örneğ inde, söz konusu
ülkelerin birinde oynanan setane oyununu, aynı kuralları paylaş tığ ı
için, öteki ülkede oynanan santaç Oldununa "tercüme" edebilirsak;
tıpkı bunun gibi, bir dilin sözcelemlertm
de, aynı kuralları
paylaş tığ ı için, baş ka bir dilinsözcelernlerins çeviretıihrtz. (seerts
1974: 39-40)
3.2.
EDiMSÖZ EOiMi VE ÖTEKi
söz
EDiMLERi
Austin, edimsöz edimi dış ında biri düzsöz edirnt (i<IClıtif.7/18rlI8Ci)
öteki etkisöz adİ mi (perlowtjtl/18r.!/ eel) olmak üzere iki söz
edimi daha olduğ unu söylüyordu. Searle, bunlardan düzsöz edirnini ve
düzsöz sdtmt ile edimsüz edi mi erasınde yaptığ ı ayrımı pek IJerinıje
bulmaz. Austin'in düzsôz/edimsöz
ayrımı, belli bit- anlarnla bir
türnce sözcelemek(l)
(tıltBr)
ile belli bir güçle bir türnce
sözcelernek arasında yapıları ayrıma denk düş en bir eunmoır. Bu
ayrıma göre, K'nın D karş ısında SÖZGelediğ ;
(1) Yani, belli bir içıeml~
(,-".~,<') \;e
belli bir qöndermeyıe
bir tümce sozcelernek.
106
Bunu IJ apoc.ğ ım
tümcesi,
bir söz verme,
taş ıyabilir.
vardır:
bir tehdit,
Ama, butürncenin her iletiş im
'Yapmak'
ile
enletılmek
aynıdır. Farklı iletiş im
yeni hepsinde
koş uluyla,
düzsöz
bir bildirim,
bu tümcenin
ortamınde
istenen
ortamlarında
'bu' sözcüğ üyle
her
tek
göndermesinin
aynı eyleme
sözcelendiğ i
ortamında
de aynı olması,
göndermede
her durumda
edim, aynı düzsöz ediminin
gucu
bir telemi
iletiş im
edi mi de aynı olur. Baş ka bir deyiş le,
kerş ımızoakt
bir uyarı
bulunulması
yerine
getirilen
böyle bir durumda
farklı bir örneğ idir.
(Searle
1966:406-407)
Ancak, seerıe:e göre, Austin'in
en azınden
kimi
birbirinden
ayırmak
Bunu yapiıcogvna
elelım.
biçimiyle
bu ayrım,
türnceler söz konusu olduğ unda bu iki edimi
elenekli olmadığ ı için, her dururnde geçerliğ i
olan bir ayrım değ ildir.
tümcesini
çizdiğ i
Örneğ in,
söz ve-riyorum
Bu türnce sözcelendiğ i
her dururnde
bir ve aynı
gücü taş ır: söz verme gücü. Çünkü tümcenin düzsöz anlamı (tümcenin
içlemleri
edimi
ile göndermeleri)
ile
edimsöz
scqutlemeterötr.
ediminin
bınıkarak
anlamını,
Ancak,.
bütününden
çekip
bunu gerektirir.
euımt,
söz
bu türnce
düzsöz
cıkermenın
tümcsntn taş ıdığ ı
Austin'e
ediminin
söz
göre, düzsöz
bütününden
konusu
yapılan
olduğ unda,
söz
edimini,
edtmsöz
edimini
dış arda
olanağ ı
yoktur.
Tümcsmn
düzsöz
güçten
ayırmak
da olanaklı
değ ildir.
(Searı e 1966: 407-406)
Searle,
düzsöz
belli
edimi kavramının)
sözeelem kavramının (yani,
belli bir güçlü sözeelem kavramından
bir anlamlı
107
(yani edirnsöz edimi kavramından) farklı bir kavram olduğ unu kabul
eder. Ancak, ona göre, taş ıdığ ı güç tümcenin düzsöz anlamı
tarafından belirlenen birçok tüm ce olduğ u için, bu iki kavram, farklı
ama birbiriyle
örtüş en
edim örneklerini
gösterir.
"Bunu
yapacağ ı ma söz veriyorum" örneğ inde olduğ u gibi, yerine getirilen
edimsöz ediminin ne olduğ unu gösteren fiillerin (kısaca, edimsöz
fillerinin) geçtiğ i sözeelemlerde tümcenin taş ıdığ ı anlamı, taş ıdığ ı
güçten; yerine getirilen düzsöz sdirntnt, yerine getirilen sdtmsöz
ediminden ayırmeğ a çeusmek, evlenmemiş leri bekerlerden ayırmağ a
benzer. (ssert e 1966: 40ô)
Seerle'e
göre., Austtn'in
düzsöz/edtmsöz
ayrımının
ayrıntılarına
iniJdiğ inde, bu ayrımın karş ımıza çıkardığ ı sorun
kendini iyice belli eder. O, seslendirme,
dillendirme
ve
anlamlanaırma olmak üzere üç alt-edi me ayırdığ ı düzsöz edtmim,
edimsöz edimiyle karş ılaş tırırken
(Austin 1964: LO1-1 02) ş u
örnekleri kullanmaktadır.
ile bir stlehla ateş etmemi kastedip
'onu' ile A gibi belli bir bireye göndermede
bulunerek bene "Onu kursurıle" dedi.
Edimsöz: Beni onu kursunlemeğ e zorladı (ye da bene onu
kurş unlamarnı önerdi, emretti v.b.)
Düzsöz
Kurş unle'
Düzsöz. Bana "Yepernezsm" dedi.
Edimsöz: veememe karş ı çıktı.
Austin, burada. düzsöz adimlerini
ömektsnotrtrken
dolaysız
enlanrne, edirnsöz edimlerini örneklendirirken ise dolay11 entetırne
besvurmektadtr. Beş kebir deyiş le, düzsözü örneklendirirken tırmık
imini kullenmekte, ama ectrnsözü örneklendirirken kullanmamaktadır.
106
Austin, bu örneklendirme
yolunlı, baş ka bir yerde daha (Austin
1964:
95), ancak bu kez, düzsöz ediminin iki alt-edi mini, yeni dillendirme
enıemıendırme edimini
edimiyle
kersılestmrken
kullanır.
kecmtmemesı
gereken nokta ş udur: Bu defa,
edtmtnın ett-emmtertnuen
nırt olan entemıencırme
tıpkı eotmsöz
edimini örnekıendtrtrken
yaptığ ı gibi,
enleumle dile getirmektedir:
gözden
Burada
düzsöz
edimini,
dolaysız
Dillendirme:
"üreda oleceğ tm"
An iamıand: rme:
Orada olacağ ını söyıedi.
Di Ilendtrme:
"Defol!" dedi.
Anlemlanmrme:
Bıma, defoımamı ernretti.
Dill endi rrne:
"uxtord'de mı, yok~;a Cambridge'te mi?"
dedi,
dedi.
Bana Oxford'da mı, yoksa Cambri dqe'te
An1arniandırme:
mi olduğ unu sordu,
seerıe'e göre, burada sorun" düzsözün bir yerde dolaysız
erılettmle,
bir baş ka yerde ise dolaylı
düzsöz ediminin
enimsöz fiili
bir
parçası
kullanılarak
enleumte
verilmesinden
olan enlemlendrrme
edimininin
çok,
bir
verilmesidir.
Orada olacağ ını söyledi,
Bana, defolmamı söyledi,
Bana Oıdord 'da mı, yok"'" Cambridge 'te mi olduğ unusordu,
Kısaca,
düzsöz
asıl
sorun,
edimlertntn
1966: 411-412)
özelde
nırer
enlemıencırme
eotrnsöz
edimi olarak
edimlerinin,
genelde
ehnmesunr.
(Searle
109
Ancek, Searle'e göre, bir enlernlendtrme, ya da bir düzsöz
ediminin herhangi tıir edtmsöz fiili kullamlmaden anlatılması, zaten
olanaksızdır. Çünkü, aynı zernende bir edimsöz edimi de olmayan
hiçbir anlamıandırma yeı de düzsöz edi mi yof(tur. Düzsöz!edimsöz
ayrımı, aslında, sözcelenen tümeelerin. deyim yerindeyse, güç
bakımından boş olduğ udüş ünülen durumlerı -uem türnce içerisinde,
tümcenin taş ıdığ ı edimsöz gücünü term termns gösteren hiçbir
belirtil< ögenin bulunmadığ ı durumları- açıklamak için çok iyi
düş ünülmüş bir ayrımdır. Ancak, güç bakımından bes olan hiçbir
tümce yoktur. Her türnce. örtük bile olsa, sözcelendiğ inde
taş ıyacağ ı edtrnsöz gücünü, ya datestmesi olası edimsöz güçlerini
gösteren birtakım ögeler içerir. Örneğ in, annenin çocuğ a sert bir
ıonlı:ımayleı sözcelediğ i
içet-igir!
tümcesi, encek ve ancak emir gücü taş ır. Bune karş ılık, bağ lamın pek
açık olmadığ ı bir durumda sözcelenen
tümcesi, önce de belirtiidiğ i gibi, bir söz, geleceğ e iliş kin bir
bildirim, bir tehdit, ya da bir uyarı olabilir. Çünkü dilbilgisel yapısı
gereğ i btmlardan biri olması olasıdır. Dolayısıyla, Austin'in ileri
sürdüğ ünün tersine,
bir edimsöz
ectmtncen
ayrı olarak
düş ünülebilecek hiçbir düzsöz ya de hiçbir enlernlendırme edimi
clemsz. Belli sesler çıkarma edimi olarak seslenctrme edtrnleri
vardır; belli sözcükleri ya da sözleri sözeeleme sdimlert elerak
dillendirme edirnleri vardır; bildirmek, soru sormak, emir vermek
gibi enimsöz edirnleri vardır; erne sdlmsöz edimlerinden ayrı olarak
düş ünülebilecek hiçbir erılernlendırrna edimi, yani o sözleri bir
--_ .••...~
--
-
110
türnce içerisinde
belli bir içlemle
edimt yoktur. (Searle
seerıe.
ve belli bir göndermeyle
kullanma
1968: 412)
Austin'e
yönelttiğ i
ş u üç dilsel
bu itirazları
ilkeye dayandırır:
(1)
Anlatılması
olanaklı
olanaklıdır
Bir
bileş enlerince
naltrlenir.
(3)
Sözcelemlerin
ecimsöz
isteriz.
Örneğ in, "Okula gidecek
anlatmak
"Evet,
gideceğ im"dir.
okule
bir vaatte
veriyorum"
enietmek
Elbette,
derken
içtn:
istediğ imi
ereçler olmadığ ı
dile
ya
anlatmak
sağ layacak
olabilir.
dili zenginleş tirme
"Evet" karş ılığ ını
"Geleceğ im"
olduğ um
Ancak,
olanağ ım
vardır.
ya da anlatmak
olanaklardan
yoksunsa,
vardır.
gerekli
sözcükler
dila getirebilecek
olanağ ım
diyerek
söz
enletmeğ ı emeçleqebtttrtm.
llkece, pek iyi bilmediğ im
zengin değ ilse,
sağ lôyacak
anlatmak
yani "Geleceğ ime
bile, anlatmak
her an tamamlama
dil, yeterince
getirmemi
konuş makta
anlar
olanak dahilindedir.
bilgilerimi
sorusuna
bir dili konuş urken
istediğ imi
vardır.
fazlasını
ş ekilde,
istediğ imi
için, istesem
getiremediğ im
ilkece,
da
dile getirmemi
ilkeler
"Evet, çok güzel bir gün" değ il,
bulunebtttrtm,
pek iyi bilmediğ im
bilmediğ im
misin?"
Aynı
kerş ımdeki kiş iye
az çok belli
birbirinden
farklı
daha
istediğ imiz
de
anlamlı
edimlerini
sdtmsöz
söylediğ imizden
verdiğ imizde
bütün
güçleri
baş vurulacak
dökmek
ilkesi).
anlamı,
tümcemn
ayırırken
Genellikle
dile
(Dile Getirilebilirlik
(2)
olabilir;
(1)
herş eyi
Dillerin
sözcükleri
dilde
anlatmak
ya da baş ka dilsel
istediğ imi
her
iki
tem olarak
durumda
bir duruma
o dile iliş kin
Konuş makta
isteğ im
eksik
olduğ um
ş eyleri
en cnnden ilksce,
söz dağ arı,
de,
gelmem
dile
o
dizimsel
111
elenaklen sınırlıdır.
Ancak, dilleri zenqtntesttrmenın,
nkece,
hiçbir sınırı yoktur. kısece, ortada entatumek istenen bellj bir ş ey
olduğ u her durumda, tlkece, o ş eyi tam olarak dile getiren dilsel bir
anlatım da vardır. (seerıe 1968: 415; 1974: 19-20)
(2)
Bir tümcerun anlamının, onun bütün enlernn parçalarının
anlamlarınca belirlendiğ i .. herkes için apaçık bir hekıketttr. Ama, bir
tümcemn anlamlı ögelerinin, içerisinde
geçen sözcüklsrle ve bu
sözcüklerin diziliş sırasıyla sınır-lı olmadığ ı, herkes için apaçık bir
hakikat değ ildir. Bir tümcsmn derin dtztmseı yapısı, vurgusu,
tonlaması da onun anlamını belirleyen ögeler arasında yer alır.
(Searle 196ô: 416)
(3)
Sözcelemlerin
hangi sctrnsöz gücünü taş ıdıkları az cuk
belli, ya da, tersinden söyleyecek olursak .. az çok belirsiz olabilir.
Örneğ in, sizden benim için birş ey yapmanızı istediğ imi düş ünün.
Sözcelemim rica gücünde olabileceğ i gibi, ytıkarı, ya da bir emir
gücünde de olabilir. Ama, hangisi olursa olsun, bulunduğ um sdtmsöz
edimini. sizden benim için ş unu-ş unu
yapmanızı
ist.e1jiğ irni
söyleyet-ek t1etimleyebilirim.
Daha da önemlisi, bu belirli sdtmsöz
edimlerinden hangisinde ouıuncuğ um konusu benim için de belli
olmayabilir. Örneğ in .. size
Bana biraz yardım ~t
dediğ imi düsünün. Bu sözcelemtmte sizden benim için birş ey
yapmanızı istediğ im benim için de, sizin için de açıktır. Ancak, öyle
dururnlar olabilir ki, bunu söylerken nutunouğ um edirnsöz ectrntntn,
bir emir mi, bir rica mı, yoksa bir yalvon mı olduğ u, sizin için
olduğ u kadar benim için de açık olmayabilir. Nitekim, bu isteğ imi
geri çevirdiğ inizde .. "Emrediyorum" diyerek, yine geri çevirdiğ inizde
"Rica ediyorum" diyerek,
bir kez daha get-j çevirdiğ inizde
112
"Yalvanyorum"
değ iş tirrrıemi
diyerek sözeelemimin sdimsöz gücünü art arda
engelleyen herhangi bir ş ey yoktur.(sesrte 1968: 416)
Bulunulan edimsöz ediminin türünün belll olmadığ ı
durumlarda, enimsözün türünü belirlemek için baş vurulacak noktalar
her zaman aynı olamaz. Örneğ in, bulunulan edirnin ereğ i ya da hedefi,
söz geliş i, emir ile bildiritn edimsözleri
gibi erekleri farklı
edtmsözleri
btrbtrinden
ayıran en önemli noktalardan
olan(2)
biridir; ama emir ile rica gibi ereğ i aynı olan(3) edtmsöztert
birbirinden ayırmak için uygun değ ildiL Bu iki sdimsözü birbir-inden
ayıran ş elJ, konuş an ile dinleyen kiş ilerin birbirleri karş ısındaki
Bunlardan baş ka ölçütler de vardır. Ör-neğ in,
konumlanıjırC4)
üstlenilen sorumluluğ un dereçesi (söz geliş i, birş ey yapacağ ına söz
vermek ile yemin etmek erasırıdeki ayrım buna dayanır); bulunulan
edirnin o anki söz alış -veriş inin
içerisindeki
yeri (söz geliş i,
söyleneni onaqlemek ile söqlsnens karş ı çıkmak arasındaki ayrım
buna dayanır). (Searle 1968: 416)
Searle'e göre, Austtntn eüzsöz/edtmsöz gibi pek yerinde
olmayan bir sınıflandırmaya
gitmesinin nedeni bu üç ilkeyi gözden
kaçırmış
olmasıdır.
Austtn
tıirtnci
ilkeyi,
yani Dile
GetirHebiHrHk iıkesini qözden ktıçırdığ ı için, türncenın düzsöz
tınlarm ile edimsöz gücünü birbirinden cıyırma yoluna gitmiş tir.
OYStı,her ıümcentn, örtük ytı da beltrttk, bir edimsöz gücü belirteci
içerdiğ i olgusuyla birlikte birinci ilke dikkate alındığ ında., bundan,
enlem ile güç sorusturmesırun
iki tıyrı sorusturme olmayıp, iki
farklı bakış noktasından yapılan bir ve aynı soruş turma olduğ u çıkar.
(2) Emirm ereğ i,D'IJe K iı;in birş ey yaptırmak; bildirimin •.,-eğ i birş eyin
olduğ u gibi oıduğ lJou
D'y •. bildirrnektjr .
(3) ikisinin de et-eqi, D'y•. birş •.y yaptırmakbr.
(4) Emir edimsözünü emir edimsözü 'daparı ş ey. K'nın, D'ye yapmasını istediğ i ş eyi
yarıtırabiıecek güç,!•. ve konurnda oımasıdır; rica edimsözürıde ise K il•. D'nin birbirıeri
karş tsmdakikonumlart aynıdır.
i 13
Buna göre, yerine getirilmek istenen her olanaklı edimsöz edimi
için, uygun koş ullardaki sözeelemi o edimin yerine getirirni olan bir
türnce ya da türnce dizisi bulmak otenekhcır. Dolayısıyla tümcelerin
düzsöz anlamı ile edımsöz gücü birbirini dış arda bırakan iki farklı
ş ey değ ildir istenen edimsöz gücü, belli bir düzsöz anlamı oları bir
türnce içerisinde belli bir anlatım aracılığ ıyla verilebilir. Ayrıca,
her türncenın düzsöz anlamı, zetsn, bazı edimsöz gücü belirteçlerini
içerir. (Searle 1966: 416)
Austtrı'In birinci ilkeyi gözden kecırmesı,
tümeelerin
düzsöz anlamı ile edirnsöz gücünü birbirinden ayırmasına yol
açarken, ikinci ilkeyigözardı
etmesi de edimsöz gücünün tümcenin
anlamının bir parçası olduğ u olgusunu gözden kaçırmasına yol
açmış tır.
Anlernlencırme edimini, belli bir ıçlemle ve belli bir
göndermeyle bir türnce sözeelernek olarak görmesi, onun, tümcernn
taş ıdığ ı sctmsöz gücünü ya da tıış ıyat1ileceğ i edimsöz güçlerini
belirleyen en önemli ögeleri (derin dizimsel yapı, vurgu, tonlema
gibi anlam ögelerini) gözden kecırmesme yol açmış tır. Tümcenın
anlamı sorunu, bir içlem ve gönderme sorunu clerek görüldüğ ünde"
içlem ile gönderme sözcüklere ve battmlere özgü ş eyler olarak
alındığ ında" sözcüklsrl e ya da betimlerle bağ lantılı olmayan anlam
ögelerinin, dolayısıyla
da, çoğ u durumda birer edimsöz gücü
belirteci olan ögelerin gözden kaçırılması kaçınılmazdır. Son ilkeye
gelince, Searle'e göre, bu ilkeyi gözden kaçırmış olması, Austin'in,
'ş öyle-ş öyle olacağ ını söylemek', 'olduğ unu söylemek', 'yapacağ ını
söylemek', 'yapmasını söylemek' ya da 'olup olmadığ ını sormak' gibi
enleumıenn,
en az, 'olduğ unu bildirmek', 'yapmasını smretrnek',
yapacağ ımı söz vermek' anlatımları kadar birer edimsöz anlatımı
olduğ unu görmemesine yol açmış tır, (Searle 1966: 417-419)
Searle'e göre, herş eye rağ men, Austtrı'in düzsöz/sdtrnsöz
114
ayrımının
altınde
üç önemli eqrun yatmaktetdır. ilki, yalnızcet bir
edirninde bulunmeğ e çalış mak ile bu
edimsöz ediminde
bulunmağ ı baş armak
aynrnı; tktncisl, bir
türncenin anlattığ ı ş ey ile o tümceqı sözcalerken k'mn anlatmış
olabileceğ i ş ey (ya daş eHler) aynmı; üçüncüsü ise önerme edtmi ile
edirnsöz edi mi ôynrnıdır. seerıe. ilk iki ayrımın Austm'in ketesınce
olen bir ayrım olduğ undôn emindir. Fakat, üçüncü ôyrırn konusunda o
kadar emin değ ildir; Austin'in kimi sözlerinden(5) onun böyle bir
ayrım yapmış olabileceğ ini çıkarır. Bu ayrım, birenimsöz edirninin
içeriğ i ile bulunulan adtmsöz sdtmtmn türü arasındaki ayrımdır.
Seerls'e göre, asıl dikkate alınması gereken de budur. Gerçekten de,
örneğ in
türnca sözceleqip bir edimsöz
hd.n
gid~c.ğ irrı
biçimindeki bir önerme, farklı edimsöz güçlü farklı sözcelemlerin
ortak içeriğ i olabilir: Bu tümceqi sözeelegerek
evden gitmekle
tehdit edebilirim, evden gideceğ im konusunda uyarıda bulunetıütrim,
evden gideceğ imi bildit-ebilirim, evden gideceğ ime sözverebütrtm.
Bunun için, sctmsöz ediminin bütünü içerisinde
edimin türünü
edimin içeriğ inden ôyırrnak gereğ iverdır. Daha doğ ru bir deyiş le,
edimsöz edimini önerms edirninden (yôni, edirnsöz gücü bakımından
yansız olan bir söz tekırmrn dile getirme ediminden) ayırmamız
gerekir. Çünkü önerme edlminin özdssltk koş ulları ile edimsöz
edimi ni n bütününün özrıest ik koş ulları aynı değ ildir. Austln hekh dır:
Betimleyici
süzcelarnlers
baktığ ımızda,
dtkketirnizi.
edimsöz
gücünden çok önerme boyutu üzerinde toplar-ız; çünkü enimsöz
edirninin "algulerte karş ılıklılık"
iliş kisi içerisinde olan parçası
önermedir.
Edimsel sözcelernlere
baktığ ımızda
ise görrneğ e
(5) "B~timı~IJici sozcelernler söz konusu oıduğ urıd~, söz edimini edirnsczel yönlerinden de
bütün dikkkatimizi düzsözeı olanlar üzerinde toplarız ... Edimsel sczceleroler söz
konusu olduğ unda, olanaklı olduğ u iiıçü~,
dikk.timizi
sözceıernin edirnsöz gücü üzerinde
onu,
kerş thkhhk büyutundan
1984: 144-145)
soyutJayıp
topıayıp
oıguıarı"
soyutl.anz,"(Ausbn
ı15
çalış tığ ımız,
sözeelerninadımsöz
qücüncen baş ka bir ş ey değ ildir.
Söz geliş i, o gün saat beş gibi geleceğ ini söyleyen
erkadaş
Geleceğ lrıi söylüyorsun;
ma.
tamam da, söz yeriyor musun?
diye soran kiş inin yôptığ ı budur. (seerte196ô: 419-420)
Edimsöz edirninden tıldrı bir düzsöz
savunan Searle's göre, belli bir iletiş im
edirni olamayacağ ını
ortamında, D'ye, söz geliş i
diyen K, ş u dört tür söz edimini yerine getirir:
(a)
Bit- süzcaleme
Türkçe
sözcüklerden
Austtn'tn
t uttersoce set
euımtnue
kurulu
seslendirme
bir
türnce
ı
bulunur
sözeeler.
edimi ile dillendirme
(Bu,
edimlerini
içeren bir adtmdtr.)
(b)
Bir
önerme
nenmat
(propositi{lfio/
euımtnae
diye
birine
set
gönderrnede bulunup
ı
gönderme1je
bulunduğ u bu kiş iye 'yarın gelecek' anlatımını
(c)
Bir edirnsüz
edıminde
Geleceğ e iliş kin
(d)
(i//{,atli{lfiory
bir bildirimde
bulunur:
yükler.
8Ct)
bulunur:
bulunur.
Bu türnceyi söyleyen kiş i, her zernan olmamakle birlikte.,
bir
etkisöz
bulunabilir:
inançlarını
eutmınue
Söz geliş i
etkilernek
de
(p811oClltiolltiry set
D'nin eylemlerini,
isteyetıHir(6)
ı
düş üncelerini,
(seerıe
1974: 22-
24,25)
Bu dört tür söz edirni arasında sıkı bir iliş ki
(6) K'mn sözcelediğ i tümce ile bulunmak istediğ i
hiçbir dilsel bağ ıntı yoktur. Bunun için onları inc.leme
vardır:
etkisöz edirni arasmda,
dış ı bırakır.
Searle'e
qore ,
116
1.
edtmlen.
Sözceleme
edimleri,
yürüyen
konuş ması
birinin
anlamında,
önerrne
yürürken
K'run ayrı
edimleri
sigara
ayrı
ve
içip
edimsöz
yanındakiyle
gerçekleş tirdiğ i
edimler
değ ildir. Elir edimsöz ediminde oulunulcuğ unde, bir sözceleme edimi
ile
bir
önerme ediminde
geleceğ i
bildiriminde
de bulunulur.
bulunan kiş i,
Örneğ in, Mehmet'in yarın
bunu yaparken,
hem Türkçe
sözcüklerden kurulu bir tümce sözcelemis, hem de rıenmet adındaki
kiş iye göndermede bulunup ona 'yarın gelecek' anlatımını
yüklemiş
olur. (Searle 1974: 24)
2.
sözeeleme
edimleri
karş ısındaki
yolculuğ una
sdimleri
çıkmak
ile
durumu,
önerme
bilet
karş ısındaki
edimlerinin
alıp
durumu
edimsöz
trene
binmenin
gibi
değ iidir
tren
Tren
yolculuğ una çıkmanın yolu, bilet alıp trsns binmekten geçer. Oysa,
sözcalerne edin'ıleri ile örıerme edirnleri.
anlamda, araçları
durumunu
değ ildir.
resmetmek
sözeelerne ediminin,
durumu,
oy
için
bir
uleş memn,
birbirleri
benzetme
bu
karş ısındaki
yapmak
gerekirse,
örıerrne edimi ile edimsöz edimi kersısınceki
pusulesıne
karş ısındaki
bir amaca
Bu üç edimin
mührünü
'evet'
durumuna benzetilebilir:
oy
basmanın
verme
Nasıl o mührü basmak oy
vermek yerine geçerse, K'nın [l'IJe "Mehmet yarın gelecek" demesi de
(yani sözeelerne ediminde
göndermede bulunup
bulunması da) rtehmst
ona 'yarın
gelecek'
adındaki kiş iye
anlatımını
yükleyerek,
göndermede bulunduğ u kiş inin yarın geleceğ i bildiriminde
bulunması
yerine geçer. (Searle 1974: 24)
3.
K, bir ectmsöz ediminde bulunduğ unda bir önerme edirninde
de bulunur.
Önerme edimleri
yerine getirilen
bir
ettimsöz
söz edimlert
edimsöz
değ ildir.
edimlerinden
ayrı
Önerme edirnleri
ediminin parçası olarak yerine getirilir.
olarak
her zaman
Buna karş ılık,
ı 17
ender olmakla
bir-likte,
kimi
hernanqi
durumlarda
önsrms
bir
edtrntnde bulunulmadan edtrnsöz edtmlertnde bulunuletnltr.
Örneğ in,
Yaş a !
Arn<ın !
sözcelemlerinde
durum budur. (Searle 1974: 25, 30; 196ge: 9)
4.
enimsöz
Farklı
edimlerinde
oıebnır.
önsrme edimlari aynı
bulunulurken gerçekleş tirilen
Örneğ in
t1~hrnet ~arın ge lecek mi?
t1~hmet, yarın gE' 1!
M~hmet keş ke IJ arın ge ıse !
sözcelemlertnde
göndermede bulunulan kiş i
ile o kiş iye
yüklenen
anlatım aynıdır, erne bu tümeeleri uygun koş ullarda sözeelegen
bulunduğ u edimsöz edimi ise her birinde farklıdır.
iliş kin
bir btldtrtmue
bulunur, ikincisinde
emir verir, dördüncüsünde bir dileğ ini
kmn
ilkinde geleceğ e
soru sorar, üçüncüsünde
dış avurur (ya da dile getirir).
(5earl e ı974: 24)
5.
ünerme euımıert
belli tür anlatımlar
biçimi tümcedir.
olabilir.
ectmlertnce
bulunulurken
özel dilbilgisel
Bu, örneğ in, "GeJt" git1i tek sözeüklü
Önerme edimlerininki
vukıeme için
sdtmsöz
ile
sözcelenir. Edirnsöz edtmlertmn
yüklemıer, gönderme için
ttenrnet'.
adlar, 'bu', 'ş u', 'burası', 'burada' gibi gibi adıller
annesi', 'Zeynep·in babası' gibi
tekil
Ancak, kimi durumlarda, biçimselolarak
gönderme anlatımı
Dir türnce de
ise türncenin ulusturucu
belgili
perçelertdır:
'Zeynep' gibi özel
ya da 'ttehmet'tn
tıettmler
kullanılır.
ortada bir tekil belgili
olduğ u halde, göndermede bulunulan
bir
herhangi
115
birş eyolmayabilir.
Örneğ in,
gönderme entetırmmr.
Türkçede
edtllur
biçimselolarak
bir
ama, söz geliş i,
1"1~hmeiş ur ay. bIJraya koş uş turdu
sôzcelemtnde geçen
'ş ureue' ile
bulunduğ u belli yerler yoktur.
6.
Edimsöz
tümeelerin
gücü
edimi
dizimsel
baHriecı
önermentn
alınması
birer
içeriğ inin,
rorce
fiilin
ile
!/Jdicetor)
fiilleri
genellikle
sorulerı
'rice
genellikle
edimsöz
kimi durumlerde.
en önemli
edin'ısöz
gücü
soru kıpinde fill1erle
sorulur.
hangisi
olduğ u, sözeelem
'llI~anrım/uyanyonım'
sözcelenen
gösterir.
fiillerle
ediminin
emir
da açık seçik bir biçimde
gücü ile önsrme içeriğ ini
sözeelerken
olduğ unu
kipınde
ederim/ediyorum',
kullemlerek
beltrteci,
K'nın tümceyi
hangisi
kipi ile edimsöz
bulunulan
edirnsöz fiilerl
ediminin
Örneğ in,
evet-hayır
Aynı ş ekilde,
önerme
gücü
sözeelernin taş ıdığ ı edtrnsöz
baş ka bir deyiş le,
emir-ler
sözealenen
vardır: adtmsöz
karş ılığ ı
gerektiğ ini,
olduğ u sdimsöz
belirteçleridir.
Elbette,
1974 25-26)
önerme
(jlll?cEltiofleıy
nasıl
bulunmakta
içerisinde
ile
yapılarında
gücünCm ne olduğ untı,
verilir,
(seerte
qöndermeds
etnllerımn
(proposiNa.17f1l Ji.~d/c§t(Jr). Edimsöz
belirtecİ
Türkçe'de
'buraya'
gibi
belirtilebilir.
türncenin yüzey yapısı edimsöz
yansıtmeyabilir.
Örneğ in,
[r- Söz mü?
K- Söz, gelet~ğ im.
gibi bir konuş ma
içerisinde,
yapısında
edimsöz
kolaylıkla
ôyırôbilmekteyiz.
k'nın sözcelediğ i
gücü belirteci
ile önerme
Buna karş ılık,
sontümcanın
belirtecini
söz geliş i
yüzey
birbirinden
119
K- Yarın ge ıeceğ im.
[)-
SÖZ:
mü?
K- Söz.
gibi bir karş tl ıkla konuş mada
ögeyi birbirinden
belirteci
ile önsrms
(seerte
K'nın sözcelediğ i
ôyırmeımız
oleneksızdır.
belirteci
sontümcads bu iki
Böyle curumterde,
tümcenin
derin
özetlemek
gerekirse,
en
yerine getirilen
her adtmsöz
yôpısında
güç
gizlidir
vent,
1974: 30-31).
SözL IJarm geı~ceğ imJ.
kısece
alındığ ında,
gücü ile P gibi bir önerme içeriğ inden
ediminde
olmasa
bulunmak
için sözcelenen
bile, derin yapısında
gibi bir önerme belirteci
7.
deyiş le,
bir türnce
sözeelegerek
ertiminde
sdimsôz
her türncenin.
bir edirnsöz
yerine
F(P) gibi bir edirnsöz
Vani hiçbir
edirni, F gibi bir adimsöz
yüzey yapısında
gücü belirteci
ile p
bulunur.
P içerikli
sözeelerne
biçiminde
oluş ur. F(P
) gibi bir edimsöz
f gibi bir sdtmsöz
K, F gücünde
biçiminde
yalın
de bulunur.
edimini
edtmtni.
getirebilir.
yerine
getiren
Ancak, bunun tersi
edtrntnde
bulunulmadan
arıcek f(p)
Baş ka
kiş i,
bir
bir
doğ ru değ ildir-.
da bir
sözeeleme
edirninde bul unuletıt i ir. Örneğ in,
Geıeç.,;kıeı' yarın diı ~1ehrnet
diyen kiş i bir SÖZGelerne editrıinde
ettimsöz ediminde
bulunmuş
bulunmuş
olmaz. (Searle
olur, ama herhangi
1974: 24; 198ge: 9)
bir
120
Ô.
K, iki farklı
sözeelerne edimiyie
aynı sdtmsöz ediminde
bul unebütr. Örneğ in, aynı il eUş i m ortamında
'(;,ğ rnur yağ ıııor
It is rairıin9
sözcelemlerinin
ikisiyle
de
yı.ığ mur
bulunulebtlir.
Hatta aynı dil kullanılarak
aynı iletiş im
ortamında sözcelenebilecek
yağ dığ ı
bildiriminde
ce bu yapılabilir.
Örneğ in
t·1ehrnet IJ<inn ge lecek
t1ehrrıet oğ uıIJann burada olacak
tümcelertnt
düş ünelim. Her iki durumda K'nın buıunduğ usözealeme
edimlerinin
farklı olduğ u ortadadır: Bu iki durumda K'nm sözcelediğ i
TÜrkçe sözcük zinciri
edimsöz edimleri
terkudır.
Ama iki
ile önerme edimleri
geleceğ e iliş kin
bir bildirimde
durumda da bulunulan
aynıdır: Her iki durumda da K
bulunmakta ve aynı kiş iye gönderme
yaprmıktadır. Gönderme yapılan kiş iye yüklenen anlatım, ilk bakış ta,
terklıdtr:
fakat
o kiş iye ttk
durumda
yüklenen
'yarın
gelecek'
enletırm ile ikinci durumda yüklenen 'yarın burece olacak' anlatımı
eş enıemu anlsttmlerdır.
Bunun için, iki durumda da
qönderme
gibi yükleme edim1nin de aynı olduğ unu söylemek
'Iükleme
eoımtmn
aynı olması
olması zorunlu değ ildir;
edinlinde bulunulmuş
9.
ortamında
lu
farklı
yerine
için
eş anlemlı
yanlış
yüklenen anlatımıarın
olduklarında
edi mi
olmaz.
özces
da aynı ldüklema
olur. (seerıe 1974: 24, 25 dn.I: 1959a: 9)
kiş inin
ya da aynı kiş inin
getirdiğ i
önerme edimi yerine getiriletıilir.
Kardeş im yarın gelecek
aynı
sözeelerne
Örneğ in,
iki
farklı
eıjimiyle,
iki
iletiş im
farklı
121
tümcesinin H:i farklı kiş i tarafından iki farklı iletiş im ortsmmoe
sözcelendiğ ini düş ünelim. Böyle bir durumda bulunulan sözeelerne
edi mi ôynı,jır: eum söz zinciri sözcelenmektedir. Ama önerrne edimi
aynı değ ildir: 'Kardeş im' enletırmgte iki farklı kiş iye göndermede
butunulmekternr. Aynı ş ekilde, iki farklı kiş inin ya da aynıktş lntn
iki f erklı iletiş im ortemtnde yerine getirdiğ i aynı sözeeleme
edimiyle iki farklı edimsöz ediminde nulunuteoütr.
Örneğ in, aynı
kiş i, biriletiş im
ortamında bu tümceyi sözeelegerek kardeş inin
ertesi gün geleceğ i nuutrtmtnne
bulunurken, bir baş ka iletiş im
ortamında kardeş inin ertesi gün geleceğ i uyarısında bulunabilir.
(seerte 1974: 24; 193ge: 9-10)
10.
Edirnsöz edimi baş arılı ve kusursuz bir edimsem, D k'mn
bu edimde bulunmak için kullandığ ı sözeelemt anlar. Bu, sözeelemin
O'de yol açtığ ı edtmsözel bir etkidir. Fakat sözeelamin D'de yol
açtığ ı baş ka etkiler de vardır: sözcelem, ayrıca, D'nln duygularını.,
tutumlerrm, daha sonraki davranış larını etkileyebilir. Hatta, kimi
durumlarda K özellikle böyle bir etkiyi amaçlar. Bunlar etkisözel
etkilerdir;
etkisöz edimleri de iş te böyle etkiler oluş turma
edimleridir. Örneğ in, K bir bildirimde bulunerek (edlmsöz edirni) D'yi
(stktsöz edimi): söz vererek
ikna edebilir, ya da kandtretıilir
(eoimsöz edtmt) D'nin endiş elerini
siletnltr ya de onda belli
beklentiler uuancıretnltr.
K bu etkilere isteıolerek olduğ u gibi
istemeyerek de yol ecebütr. Örneğ in, k'mn D ile birlikte ziı:ıaret
amacıyla evine gittikleri Jciş iyi kastederek sözcelediğ i
Eviod~ kepek bes ıiy or
tümcesi, K istemediğ i
(7) Bkz.: Böıüm 3.3.
halde, D'yi huzursuz edebilir. Zaman zaman da
bunun tersi oletıillr. vem K sözcelemtute
utesemeuebntr. Örneğ in,
D'de istediğ i
etkiye
sözeelemi K istediğ i halde D'yi huzursuz etmeyebilir. (5earle
198ge:
Evinde tirrıs~h bes liy or
11-12)
11.
Etkisöz edimleri, edimsöz edimlerinden farklı olarak
özünde dilsel değ ildir. Çünkü, hiçbir söz edıminde bulunmadan
etkisözel etkilere ulaş mak oleneklunr. Edimsöz edimleri anlamayla
ilgili oldukları için uqlesımsel bir nale getirilebilirler:
Ş öyle ş ÖIJle
bir sözeelernin ş öyle bir edirnsöz edimi olarak kabul edildiğ ini
belirten bir uylaş ımın olması geneııikle cleneklımr. Buna karş ılık,
etkisöz edimleri daha sonra ortaya çıkacak etkilerle ilgili olduğ u
için bu olanaklı değ ildir: Ş öyle ş öyle bir
sözeelemin kar-ş ıdaki kiş iyi
ikna etmek, kenrhrrnek, huzursuz etmek, ya de kızcırmek olduğ unu
belirten bir tlylaş ımın olması olanaksızdır. (sser!e 195ge: 12)
3.3.
EDiMSÖZ miMLERiNiN
BAŞ ARI KOŞ ULLARI
seerts'e göre, önemıeler belli koş ullarda doğ ru, t'elli koş ullarda da
yanlış olurken, sdtmsöz edimleri tıesentı ya da baş arısız olurlar.
Örneğ in, emir verme edtmtnın baş arılı olması için, emir veren
kiş inin (K'nın), emir vet-diğ i kiş iye (D'ye), emir verebilecek güçte ve
konumda olması, söz geliş i emir verdiğ i kiş inin amiri, kornutem,
bebası v.tı olması gerekir. Yoksa emir verme sdtmı beş arısiz olur.
Baş ka bir deyiş le verdiğ i emir, "emir" olmaz. Ancak, kimi
durumlarda edimsöz edimleri, baş arılı oldukları halde kusurlu
olabilirler. Örneğ in, K emir verirken içten değ ilse, yani yapılmasını
123
emrettiğ i ş eyin yapılmasını aslında ıstsmtqorse, ya da D bu emri
yerine getirebilecek durumda ya da konumda değ ilse, ectmı baş arılı,
ama kusurlu olur. Aynı ş ekilde, K yapacağ ına söz verdiğ i ş eyi aslında
yapmak niyetinde değ ilse, ya da bu ş eyi yapabilecek durumda
değ ilse, söz verme edimi baş arılı, ama kusurlu olur. Va da, kitabı
ortak arkadaş ları nenmettn aldığ ı konusunda Mklı bir gerekçesi
olmadığ ı halde, K'nın D'ye
Kihbı M~hmet "ıd ı
diyerek, kitabı rtehmetin aldığ ı yollu bir bildirimde bulunduğ unu
düş ünelim. Böyle bir durumda da, k'mn yerine getirmiş
olduğ u
sotmsöz edimi baş arılı, ama kusurlu bir edim olur. Setırle, bunun
için, edımsöz edimlerinin ya baş arısız, ya baş arılı ama kusurlu, ya
da hem
baş arılı
hern
kusursuz
bir
biçimde
yerine
getit-ilebileceklerini
ileri sürer. Ona göre, Austın, kimi durumlerde
adımsöz edimlerinin baş at-ılı olduğ u halde kusurlu alebileceklerini
gözden kaçırdığ ı için, onları yerinde (fBllcilfoııs) sdtmsöz
edtmlsrt ile yerinde olmayan (jl1fBlfcflit7ils) enimsöz edimleri
diye ikiye ayınmı yoluna gitmiş tir. (seerle 19ôge: 12-13)
Peki, bir edirnsöz ediminin hem baş arılı hem kusursuz
olmasını sağ layan nedir? K, bir edimsöz edimini hangi koş ullarda
baş arılı ve kusursuz bir biçimde yerine getirmiş olur? Örneğ in,
diyen K, hangi koş ullarda baş arılı ve kusursuz bir biçimde ertesi gün
orada olacağ ına söz vermiş sayılır?
seerıe'e göre, öncelikle iletiş imi baş arısız ya da baş arılı
ama kusurlu kılacak maddi bir engelin olmaması gereklidir. Vani,
124
hem K hem D iletiş im
da D'nin sağ ırlık,
için kullanılan
dilsizlik
bir engeli
olmamalıdır.
iletmesi,
D'nin
otenekstzlesır.
bilincinde
gibi iletiş imi
vokse,
de
K'nın
Bunların
olmalıdır;
iletmek
bir baskı
kılacak vücutçe
elenaksız
K'nın iletmek
dış ında,
olmalıdır; krnn ya
dili biliyor
istediğ i
jstediğ i
K ile
altında
ş eyi
ş eyi
D o anda
olmamalıdır.
D'ye
anlaması
yaptıklarının
K söylediğ ini
oyun ya da ş aka olsun diye söylüyor olmamalıdır.
SQz, yarın geı~çeğ im
örneğ ini elecek'ulursek,
bu tümceqi
bilmiyorsa,
ne anlama geldiğ ini
Türkçe bir türnce olarak
ezberlediğ j
olsa bile, ertesi
biliyor,
K da D de Türkçe biliyor
sözcelediğ inde,
söz vermiş
sayılmaz.
vermiş
dış ında,
biliyor
olmaz. K, Türkçe
biliyor
olması
sağ ır biri
hi!.aben yazdığ ında
K, butümceut, diyelim
sözcetıqorse. yine söz
1974: 57)
Bunlar, iletiş imin
seerts'e
bir vesileyle
olmaz. K, bu tümceyi,
ya da diyelim uykusunda
K Türkçe
D Türkçe
bilmediğ ini
ya da kör birine
Bütün bunların
altında,
olmaz. (Searle
kusullerdır.
D'nin Türkçe
yine böyle bir söz vermiş
karş ısında
silah tehditi
bilmediğ i,
sözceuqorse,
gün orada oleceğ me söz vermiş
ama D bilmiyorsa,
koş uluyla,
olmalıdır.
baş arılı ve kusursuz
olması
için gerekli
göre, bir enimsöz eınmtnin baş arılı
ve kusursuz
olması için gerekli dört koş ul verdır. (Searle
1974: 57-62,
66-67)
( 1) Terne 1 koş ul (85se/JI i81 conattto» )
(2) Önerrne
içeriğ i
koş ulu(propo$"/tiI.7/ltrl conteat
conaıtto» )
(3) Ön koş ul (prep{fr{flo.r!/
(4) içtenlik
conaütoa)
kuş ulu (sf;'J"Cerit!/ co,'1ditfoJ7)
da
125
Bu dört koş ul, edirnsöz gücünün ş u yedi bileş eninin
belh-ıediğ i
dört
koş uldur. (seerıe 198ge: 12 v.d.)
ereğ i (ilh1ctltioii5ri!poftJ!)
1. Edimsôz
2. Edimsöz
ereğ inin
strB-'7gM ol tse jlMeııt
3.
jtJl)8rl/
ereğ tne
Edtrnsüz
(]yM8Y8mMt
ş iddet
derecesi
ol
(d8gr88
pmht )
ulaş ma
yolu
al
(lTh7de
)
4. Önerme içeriğ i knş ul lart
5. Ön koş ullar
6 içtenlik
koş ulları
7. içtenlik
strMgM
kuş uf ler ımn ş iddet derecesi
of tlıe sIharHi!
3.3. L
Edımsöz
Ereğ i
Her tür
edirnsöz
edirninin
o
ol
(d8gr88
cona/ttaos )
sotmsöz
tür
edimi
olmasından
kaynaklanan bir ereğ i, bir hedefi var-dır. Örneğ in, bir ş ey yapacağ ına
söz vermek ile yemin etmenin edimsöz ereğ i ya da he1jefi, K'ya o
ş eyi yapma sorumluluğ u
ş eylerin
anlatmak;
yaptırmağ a celısmektır.
ereklerine
emeç
yüklemek;
nasılolduklarını
ulaş mış
ya da hedefleri
rahatlatmak
Bôş ôrılı
de olabilir.
bunlar, söz verme ediminin
~iedefler değ 1idir. Bundan
içeriğ i
bildirimde
Elbette,
[ı'ye
D'ye bir ş ey
bu
K'mn baş ka birtakım
Örneğ in, söz verirken,
D'ye beğ endirmek
isteyebilir.
özünden kaymıklônan erneçler
baş ka, edi rnsöz
üzerinden utesılabtltr.
Söz geliş i,
sorumluluğ unu yüklenir,
bulunmanınki
ve kusursuz edimsöz edimleri
olan edimlerdir.
ya da kendini
bildirimde
emir vermeninki
K, D'yi
Ancak
ya da
ereğ i ne, edi mi n önerms
söz veren kiş i P yapma
emir veren kiş i D'ye P yaptırrneğ çeehş
ır,
bulunan kiş i D'ye P olduğ unu anlatır. (Searle
198ge: 14-15)
126
3.3.2.
Kimi
Edimsöz Ereğ inin
edimsöz
ettiğ ini,
edimleri
ulaş etriltr.
dereceleriyle
Ş iddet Derecesi
aynı
edimsöz
Örneğ in
K
1'in
ereğ i ne
Kı'nin ise P yapması için ısrar ettiğ ini
Kı K1'den daha güçlü bir çaba içerisindedir.
P yapacağ ina söz verdiğ ini,
Kı'nin
Burada da Kı P yapma sorumlululqunu
yüklenrnektedir.
Ş i,jdet
fell'klı
ş iddet
D'ye P yapmasını
rica
düş ünelim. Bun:ıdô
Va da örneğ in, Kı'in O'ye
ise yemin ettiğ ini
düş ünelim.
Kı 'den daha güçlü bir biçimde
derecelerinin
kaynaklön
farklı
olabilir.
Örneğ in, hem yôlvarrnak hem emretmek rica etmekten dene güçlüdür.
Fakat yalvarmönın
elmesi,
ş iddetinin
cış evurulsn
emretmenin
otoritesini
3.3.3.
rica etmenin ş iddetinden
arzunun
ş iddetinin
kullanıyor
döhô güçlü
büyüf<ıüğ ünden kayna~(]anır;
daha büyük
olması
oyse
D üzerinnekt
K'nın
olmasından kôynaklanır. (Searle 198ge: 15)
Edimsöz Ereğ ine Ulaş ma Yolu
Kimi edirnsöz edimleri,
kullanılmasını
edimsöz ereğ i ne ulaş mak için özel bir yolun
ya da özel
Örneğ in, emir vermek ile
bir
koş ullar
kümesini
gerekli
rica etmenin edimsöz erekleri
kılar.
aynıdır,
fakat emir vermek söz konusu ol,juğ unda K bu ereğ e D üzerindeki
otoritesine
bildirimde
bildirimde
dayanarak Ulaş abilir.
Aynı ş ekilde,
tanıklık
etmek ile
bulunmanın edimsöz ereğ i aynıdır, ama tanıklık eden kiş i,
bulunan
kiş iden
farklı
olduğ unu, onun öyle olduğ una iliş kin
olarak,
O'ye bir
tanıklığ ına
ş eyin
öyle
dayanarak entetır.
Kimi zaman, edimsöz ereğ i ne ulaş ma yolu, edimsöz ereğ inin ş iddet
derecesinietkiler. Ömeğ in,K'nın,D üzerindeki otoritesini kullanarakD'yebirş ey
yaptırmağ açalış ması,buçabasınıngücünüarttırır.
(seerle 196g
e: 15-16)
127
3.3.4.
Önerme içeriğ i Koş ullan
çoğ u durumde, edımsöz gücü önerme içeriğ i ile ilgili belli kosuuerı
gerekli kılar. Örneğ in söz vermek, K'mn, gelecekte
bir eylemde
buıune ca ğ ı yollu bir önerme içeriğ ini gerekli kılar. u'mn ya da
üçüncü
bir
kiş inin
birş ey
yapacağ ı
konusunda
söz
verilemeyeceğ i(8)
gibi, geçmiş te yapılmış
birş ey için de söz
vernemez. Aynı ş ekilde. K birş ey için özür diliyor'sa, bu ş ey (yani
özür dilemenin önerme içeriğ i) ya K'nın yaptığ ı t1irş ey olmalıdır, ya
da üçüncü bir- kiş inin, ama bir biçimde K'nın sorumlu olduğ u birş ey
olmalıdır. (seerle 195ge: 16)
3.3.5.
Ön Koş ullar
Her edimsöz edimi kendine özgü birtakım varsayımlar
içerir.
Örneğ in, söz verme edirninde K, yapacağ ına söz verdiğ i ş eyin D'nin
yararımı olduğ unu; ü'nin bu ş eyi yapmasını kendisinden istediğ ini;
söz verdiğ i ş eyi yapabilecek durumda olduğ unu verseger. Özür
dilernede K, özür dilediğ i ş eyin kötü ya da ayıplanacak birş ey
olduğ unu verseger. k'mn bu varsayımlarının
yanlış
olması
durumunda, K edımsöz ereğ ine ulesrr, yani edim baş arılı olur. Ancak,
bu durum K'nın yerine getirdiğ i edirnsöz ediminin kusurlu olmasına
qol eçer. Kimse, aykırı düş meğ i göze etmeden, söz verip ardından de
söz verdiğ i ş eyi yapabilecek durumda olmadığ ını ilerisüremsz Bir
çok ön koş ulu, edirnin ereğ i belirler. Bunun için, ereğ i aynı olan
bütün edimsöz edimleri ortak bir ya da bir dizi ön koş ulu gerekli
kılar. Örneğ in, edimsöz ereğ i D'ye birş ey yaptırmak olan bütün
(8) Eıb.tt~, uygun koş ullerde 'sö~,Mehmet yarın geıecek" dediğ imizde d. bir söz vermiş
oluruz. Ancak, bu sozcelernde K'rıın söz verdiğ i ş ey tvlehmet'in gelmesi değ il, f"1.hmet'in
ge1mesi için kendisine düş eniIJ apacağ ıdıt" .
126
edimsöz edimleri (yani emir vermek, rıce etmek, yôllr'armak türüne
giren edimlerin tamamı), bir ön knş ul olerek, K'nın, D'dsn yapmasını
istediğ i ş eyi yapabilecek durumda olduğ unu verseqmesırn gerektirir.
Fakat, bazı ön koş ulları
edimsöz ereğ ine ulaş ma tıiçimi
belirlediğ inden, kimi ön koş ullar ancak belli edimsöz edimleri için
gerekli ön koş ullar olur-o Örneğ in, emir de rica da yukıındaki ön
kosulu gerekli kılar; erne emir ricadan farklı olarak, aynı edimsöz
ereğ ine kendine özgü bir ulaş ma yolu ile ulaş tığ ından, yani K, D
üzerindeki gücünü ya da otoritesini
kullanarak D'ye birş ey
yaptırmağ a çalış tığ ı için, bir ön kosuı oterak, K'nın D üzerinde
otoritesi olan biri olmasını da gerekli kılar. Ancak bu ön koş ulun
geçerli olması durumunda K D'ye besarıh ve kusursuz bir biçimde
emir vet-miş sôyılır. (seerte 196913: 17-1ô)
seerte'a göre, ön koş ullar ernmsöz qucune özgü birtakım
seuıttuennr, kabu1lerdir-. Feket , bir de, önerme içeriğ ine özgü
birtakım seuıınter, kebuüer vardır. Örneğ in,
Fransa kralı keıdir
bildirimi, bir Fransa kralı olduğ unu verseuer:
Krjp"ijinni? zaman öıdü?
sorusu, D'nln bir köpeğ i olduğ unu ve onun öldüğ ünü verseger. Bu tür
sayıltılar edimsöz gücünden çıkan sayıltılarla
kanş tınlmarna1ıdır.(9)
(seerıe 19ôge: 16)
(9) il~rid~, edirnsoz edirnlerinin onerrne içeriğ i üz~rinde dururken, bu tijr sayııtııar ijzerinde
daha ayrıntılı olarsk durulaoaktıt·. Bkz.: Bolüm 3.5.
129
3.3.6.
içtenlilc Koş ulu
K, belli bir önerme içeriğ i olan belli bir edimsöz ediminde bulunduğ u
her durumda, bir de aynı içerikli belli bir ruhsal durumu
(ps!!c:!lOlogicol stste) ya da belli bir ztnın durumunu (maıiiM
stste ı dış avurmuş
olur. Örneğ in, P sözü verdiğ inde P yapma
niyetini,
P olduğ unu bildit-diğ inde P olduğ uinancını, emir
olur. K'mn, asunce
verdiğ inde P yapılması isteğ ini dış avurmuş
içerisinde bulunmadığ ı ruhsal bir durumu dış evurmesı her zaman
oleneklıdır. K bir edimsöz ediminde bulunurken, eğ er aslında
içerisinde bulunmadığ ı bir ruhsal durumu rnş evuruqorse, edimi içten
olmayan bir edim olur. Örneğ in, K, P yapma niyetinde olmadığ ı bal de
P yapacağ ına söz veriyorsa, .•.erdiğ i söz içten değ ildir-; P olduğ una
inanmadığ ı halde P olduğ unu söulüqorse söylediğ i içten değ ildir; P
yapılmasını istemediğ i t·,alde P yapılmasını ernredlqorse emri içten
değ ildir. içten olmayan edimsöz edimleri, baş arısız değ il,beş erıh
ame kusurlu edirnsöz ernrnleridir. K böyle bir edimsöz ediminde
bulunduğ unda o edimin ereğ ine ulaş mış sayılır. Yani,
K; P yapma
niyetinde olmadığ ı halds P yapacağ ına söz verse de, D karş ısında P
yapma sorumluluğ unu üstlenmiş sayılır; P olduğ una inanmadığ ı halde
P olduğ unu söqless bile, D'ye P olduğ unu söylemiş sayılır; D'den P
yapmasını istemediğ i halde D'ye P yapmasını emretse de, D'ye P
!:iaptırmağ eı çalış ıyor sayılır. Kusurlu da olsa, beserrlı heredimsöz
edimiyle, K, o edimin içtenlik koş ulunun belirlediğ i ruh durumunu da
dış avurmuş sayılır. Biredimsöz edirntnde bulunup hemen ardından o
enimsöze karş ılık
gelen ruhset durum içerisinde
olunduğ unun
yadsınmasının
aykırılığ ı,
bunu gösterir. Hiçbir K, örneğ in, P
yapacağ ına söz verip ardından P yapmak niyetinde olmadığ ını; P
olduğ unu söyleyip ardından P olduğ UM imınmadığ ını; P yapılmasını
emredip ardından P yapılmasını istemediğ ini, eıykır1 düş rneyi göze
almadan söleyemez. (seerıe 195ge 18-19)
130
içtenlik Koş ulunun Ş iddet Derecesi
3.3.7.
Aynı edimsöz ereğ i ne farklı
ş iddetderacaleriqle
gibi,
de
aynı
ruhsal
msevurulebütr,
durum
Örneğ in, rica
ya da arzusunu dtş
isteğ ini
rerklı
ş iddet
eden de, yalııaran
evurur.
qüçtüdür.
çoğ u
edimsöz
zernan.
ereğ inin
cısevurcuqu
içtenlik
ş iddet
dtş evurduqu
istek
koş ulunun
derecesi
cısevuruten
dtsevurulen istek
arzunun gücü aynı değ ildir: vetveren kıstntn
eden kiş inin
dereceleriyle
da, P yapılması
Ancak, rica edilirken
istek ya da arzunun gücü ile yalvôrılırken
erzu, nce
ulaş ılabileceğ i
birlikte
ya da
istek ya de
ya da arzudan
ş iddet
daha
derecesi
değ iş ir.
ile
Örneğ in, rica
etmek ile !dalveırmok söz konusu olduğ unda durum budur. Çünkü, cene
gibi, bir adtmsöz
önce de belirtildiğ i
ş iddet
derecesinin
derecesini de arttmr.
birlikte
ertması.
ediminin
onun
içtenlik
edimsöz
edımsöz
değ iş mez. Örneğ in, emir vermenin
koş ulunun
büyüktür; ama içtenlik
ş iddet
derecesinin
ereğ inin ş iddet
ş iddet derecesinden daha
ş iddet derecesinin
daha büyük olması zorunlu değ ildir.
ş iddet
ereğ ininin
Ama kimi durumlarda bu iki ş iddet derecesi
derecesi, rica etmenin edimsöz ereğ inin
ereğ inin
koş ulunun
Bunun nedeni, emrin edirnsöz
büyük olması,
ulaş ma yolundan kaymıklanmasıdır:
ricanınkinden
onun edimsöz ereğ ine
Emrin edimsöz ereğ inin ş iddet
derecesi büyüktür, çünkü emir veren kiş i D üzerindeki
otoritesi
da gücü aracılığ ıyla
19ô98:
(seerts
D'ye birş ey yaptırmağ a çalış ır.
ya
19-20)
Sonuç olarak,
seerte'e
göre, edimsöz
gucunun bu yedi
bileş eni dikkate alınarak, bir eoımsöz ediminin baş arılı ve kusursuz
etmesım sağ layan dört koş ul ş öyle dile getirilebilir:
türnce sözceleyen K gibi biri,
dinleyen
biri
karş ısında,
!
git1i bir iletiş im
f(p) gibi bir
ortamında, D gibi
ancak ve ancak ş u dört
kosuı yerine
131
geliyorsa, baş arılı ve kusursuz bir biçimde FCP) gibi bir enimsöz
ediminde bulunmuş sayılır,
(ı)Temel
Koş ul:
K,F edimsöz gücünün P ile bağ lantılısdımsöz ereğ ine, F'ninkendine
özgüulaş ma yoluyla ve ş iddet derecesiyle ulaş ıyor ise;
(2) Önerme içeriğ i
koş ulu:
K, P önemıesini dile getiren bir önerme ediminde bulunuyor, bu P
önermesi de Fnin gerektirdiğ i önerme içeriğ i kosullerırn yerine
getiriyor ise;
(3) Ön Koş ul:
HP) edımsöz ediminin gerektirdiğ i ön koş ullar ile P önermesiyle
ilgili önerme sayıltılan geçerli ise;
(4) içtenlik
koş ulu:
K,F(P)edimsöz ediminin içtenlik koş ulunun belirlediğ i ntısal dunım
içerisinde bulunuyor ve bu ruhsel dunımu F edimsöz gücüne özgü
ş iddet derecesiyle dış avuruyor ise, (Searle 196g
e:75-76)
3.4.
BEŞ
TEMEL
miMSÖZ
EDiMSÖZ
mi Mi
ya
da
BEŞ
TEMEL
GÜCÜ (10)
Ferklı iletiş im
ortamlarında, birbirinden ş u ya da bu ölçüdeıerku.
btrçok sotmsöz ediminde bulunulatnlir. Sözlüklerde yer alan, bir
edimsöz edimini ya da gücünü adlandıran fiillerin (yani, söz vermek,
emretmek, yalvarmak, soru sormak, bildirmek gibi fiillerin) sayısı,
(10) Edirrısöz~dimi, K'nın y~rirıe getirdiğ i b&l1ibir tür ~ylerrıdir, Edimsoz gü"üise, u eyıemdo.
bulunmak için kullanılan \ümcerıin taş ıdığ ı eylemsel deijerdir,
132
çeş itli
adimlarinin
sayısı
belirtildiğ i
bunları
ortamtennce
iletiş im
konusunde
gibi, Austin,
açıklamağ a
mıyız?
edımsöz
Acts'ta,
çalış ırken
belirtir
"binlerce"
Daha önce de
olduğ unu
Türlerine
ayıramöz
edimleriyle
ilgili
söyler.
mıyız?
kimi
Peki,
Searle,
noktaları
(s. 65 v.d.), bunun zorlu bir iş olduğ unu, çünkü
beili bir edimsöz edimini
besvurulebüscek
enimsöz
getirilebilecek
bize bir fikir verebilir.
bunların
sımttencıremez
Speectı
yerine
baş ka bir edımsöz edtrninden ôyırrnôk için
sınıflandırma
ölçütlerinin
ve bunları yedi noktece
çok Iarkh
olduğ unu
topler (s. (0):
(1) Edirnin ereğ i yô ce emecındekı
fôrklılıklôr,
karş ısındaki
durumlenmn
(3) I!üklenil en sorumluluğ un derecestndekı
f erkl ıIıkler.
(2) K ile
D'nin
birbirleri
fôrklılıkllJrl,
(4) ÖnetTne içeriğ indeki
(5)
ünermentn,
terklrhkler.
K ile
D'ntn ilgileriyle
iliş kisindeki
terklrhkler.
(6) üısevuruten ruhsal durumlerdeki
(7) Sözeelemin,
konuş manın
farklılıklar,
geri kôlônıylô iliş kistndekt
farklılıklar.
Seôrle,
beş hkh yazısında
deha sonra,
(Seerle
Dmı göre, herş eyden
(dolayısıyla
"A Texnnorng
fiilleri
fiilleri
ile ecimsöz
ile edimsöz
kerış t ırmemermz
gerekir.
edimsöz
edimine
bir euimsöz fiili karş ılık
deyiş le,
bir diide yerine
bir
adı olmayabilir.
yerine getirilen
bir iletiş im
ortamında
güçlerini)
adimlerini
birbirine
Çünkü, bir dilde yerine getirilebilecek
getirilebilecek
Örneğ in,
kullanılarak
Acts"
19ô9b: 1-29), bu konuyu yeni1jen ele alır.
önce, enimsöz
da edirnsöz
of lllocuttonerq
gelmeyebilir.
Baş ka bir
her edimsôz edımtmn a1drl
Türkçe'ce.
bildirimlerin
her
miş li
geçmiş
zaman
ayrı bir adı yoktur. Uygun
133
~'lehrn~t dün geIdi
diyen K'nın yerine getinjiğ i
bulunmak' fiiliyle adlandırınz;
ortemince
edimi Türkçe'de 'bir bildirimde
ama, yine uygun bir tlattsim
t1ehme\ dün gelmiş
diyen K'mn yerine getirdiğ i edirne kflrş ılık gelen Türkçe bir fiil
yoktur. Gözden kecırılmernest
gereken nokta, adtmsöz edirnimin
dilin
bir ögesi, edtmsöz fiilinin ise tek tek dillerin (yani
Türkçemn. ingilizce'nin vb.) bir ögesi olduğ udur. Elbette, edimsöz
fiileri eresmoakı terkter. edimsöz ernmleri eresincekt terklerı
gösteren iyi bir kılavuzdur. erne tam olarak güvenilebilecek bir
kıtevuz değ ildir. (seerts 1969b: 2)
seene, speecn Acts'te saY,jığ ı sımüendırme
ölçütlerini
"A Texonorng of Illocutior.ary Acts" baş lıklı yazısında yeniden
gözden geçirir ve onlara yenilerini ekleyerek yeniden düzenler:
1.
Edimin
(tütünün)
ereğ indeki
(ya
da neuettncekt)
seerle.
temel koş ulun. enimsöz edimlerini
sınıflandırmak için tam bir ölçüt olduğ u tnencindernr. Ona göre,
burada 'erek' yô da 'hedef' denütnce. akla, her edirnsöz edirninin,
tanımının {Jatirdiğ i bir etkisöz niyeti taş ıdığ ı gibi yanlış bir
düş ünce gelmemelidir. Çünkü, en önemli enimsöz edimlerinin çoğ u
için tanımının getirdiğ i bir etkisöz niyetiyoktur.
Örneğ in,
bildirimde bulunmak ile söz vermek edimlerinin tanımında D'de bir
etkisöz etkisi oluş turma niyeti yer almaz. Bundan baş ka, sctmsöz
ereğ i edimsözgücünOn
bir ögesidir, edtmsöz gücü ile aynı ş e1j
farklılıklar.(l1)
(11) Speech Acts 'ta ilk olçut.
134
değ ildir. Nitekim, rica ile ernrtn edirnsöz erekleri aynı1jır: her
ikisinin de ereğ i, D'ye birş ey yaptırmaktır; ama bu ikisinin eaimsöz
güçleri farklıdır. Edlmsüz gücü, sdimsöz ereğ inin de içerisinde yer
aldığ ı birçok ögenin bir bileş kesidir Ileecımsöz ereğ i bunlerın en
önemlistdir. (seerte 19ô9b: 2-3)
2,
Söz ile dünyaY1 birbirine
uydurma doğ rultusundtlld
Kimi edirnsöz edimleri, adimsöz erekleri gereğ i, sözü
(yani önerme içeriğ ini) dünyaya uydurmak, kimileri ise ıjünyayı söze
uydurmeık zorundadır. Bildirimde bulunmak ilkine, rica etmek ile
söz vermek ise ikincisine girer. seerte, bu ayrımı açıklamak için
Elizabeth Anscombe'un tntenttnns
adlı kitabında yer verdiğ i bir
örneğ i kullanır. Kerrsımn verdiğ i, üzerinde "fasulye, yağ , selarn
ekmek" yazılı bir alış -veriş
listesiyle süpermarkete giden bir adam
düş ünelim. Bu adam ratlar areısırıda listede yazılanları sece seçe
dolesirken onun aldığ ı her ş eyi bir kağ ıda yazan bir dedektifin onu
izlediğ ini varsayalım. Dış arı çıktıklarında her ikisinin elinde de
aynı liste olacaktır. Feıkat bu iki listenin iş levleri çok farklıdır.
Alış -veriş yepan adamın elindeki listenin amacı, deyim yer-indeyse,
dünyayı söze
uqdurmektrr.
eylemlerini
listeye
uydurduğ u
düş ünülebilir. Buna karş ılık, dedektifin elindelci listenin emecı sözü
dünyaya uydurmaktır: listeyi alış veriş yapan adamın eylemlerine
Bu, ner iki durumda da birer nete
uydurduğ u düş ünületnltr.
yapıldığ ındeı olup bitecağ e cekerek daha iyi görülebilir. Söz geliş i,
dedektifin eve gittiğ inde, birden, edemın sal am yerine kuş baş ı et
aldığ ını farkettiğ ini düş ünelim. Böyle bir durumda onun yapacağ ı tek
ş ey, elindeki listede yer alan 'selam' sözcüğ ünü çtzip yerine 'kuş besı
et' yazmak olacaktır. Ama, eve gidince salem yerine kuş baş ı et
aldığ ı ortaya çıktığ ında, adamın lJI.lptığ ı bu hateıyı aynı yolla
düzeltmesi olanaklı olmayacaktır. (Searle 1989b: 3-4)
ftırkhlıkltır(12)
(12)
S"""",h
"",ts'ta yer verilmeyen
bir ijlçü\.
135
Bu örnekte,
dedektifin
eldeki
YBptıkJôrı
listeler
edimsöz
ise
Burada, nasıl yapılan iş lerin
markette
bulunan mallar
içeriğ i)
ile
arasındaki
bu farklılığ a,
farklılık
karş ılık
edimsöz edimleri
iliş kinin
iliş kinin
yazılanlarla
yönünü beltrltuorse.
iliş kinin
kısaca, uydurma
de, söz (yani
yönünü belirler.
yönü bakımından ortege
doğ ruıtusu
(differe,'7ce ir! direct/on af lil)
erıern ile
gelmektedir.
eldeki listelerde
dıJnyô erssmdeki
seerıe, söz ile dünya arasındaki
çıkan
gücüne
niteliğ i
tıpkı bunun gibi, yerine getirilen
önarme
önerme içeriğ ine.,
bakımından
der. Ona göre, bildirimde
bulunrnek. betim1emek,
açıklamak
gibi
yapmasında
edimsöz
olduğ u
yalvi:wmak, emretmek,
tıpkı
edimlerinde,
gibi, söz
tıpkı
dünyaya
dedektifin
uydurtılur;
söz vermek gibi edirnsöz
adamın listedekileri
almasında
rtangisi olduğ unu onun edimsöz ereğ i belirler.
üısevuruten
olduğ unu bildiren,
dış evurur:
edimlerinde
ise,
söze
bunleruen
(Searle 19ô9b: 4)
ruhsal durumlarnekt fıırlchlılclar(13)
ileri süren kiş i
açıklayan,
P
P olduğ u inancını
P yôpt1'li'lğ i'lsöz veren, yemin eden, P Yi'lpacağ ı konusunda
güvence veren, P yapmakla
diş evurur.
etmek,
Olduğ u gibi, dünya
uydurulur. Bir edimsöz ediminin uydurma doğ rultusunun
3.
liste
rica
P yapılmasını
yalvaran kiş i
tehdit
rica
eden kiş i,
P yapma niyetini
eden, emreden, P yapılması
(yane arzusunu)
P Yi'lpı1ması isteğ ini
dış avurur.
için
P
yaptığ ı ya da yapıldığ ı için özür dileyen kiş i, P olmesinden duyduğ u
üzüntüqü dısevurur. Kısaca, P içerikli
K, aynı zamanda, P ile ilgili
nurumu da diş evurur.
ruhsal
durum
bir
etmese
bile,
bulunduğ u her durumrıa K, i) edirnin
(13) Speeclı Acts'tii
ediminde bulunan
bulunduğ u ruhsal bir
içten olmasa bile, yani aslında dış avurduğ u
içerisinde
durumu da dış avurmuş
entmsöz
olarak içerisinde
bir
ereğ inin
edtmsöz
beJirle.jiğ i
sayılır. (Seflrle 1959b: 4-5)
altıncı öıçHt.
ediminde
ruhsal
136
seerte'e
sımüandmrken
göre,
baş ka sınıflandırma
4.
bu
ilk
ölçütleri
Edimsöz
üç
ölçüt
en önemli üç
kullemlebüecek
edımsöz
edimlertni
ölçüttür.
Fakat daha
de vardır-o
eregımn
ş iddetteki
Önermek ile ısrar etmek edimsözlerinin
farklılıklaL(14)
ereğ i aynıdır: ikisincte deK
D'ye birş ey yaptırmağ a çalış ır. Arna
P yapılmasında ısrar eden K, P
yapılmasını
öneren
daha
k'den
bir
güçlü
biçimde
O'ye P
yaptırmağ a çalış ır. Aynı ş ekilde,
K, P olduğ una yemin ettiğ inde
Olduğ u tahmininde
de,
P
bulunduğ unda da O'ye
P olduğ unu söyler; amaP
O'ye P, olduğ u tahmininde bulunduğ undan
olduğ una yemin ettiğ inde
daha güçlü bir biçimde P olduğ unu söyler. (seans 1969b: 5)
5.
kiş iler
sözcetemtn
olarak:
durumlarının
edimsüz
K
ile
ya do konumlarının
odayı temizlemesini
isterse
üzerinde
etkisi
birbirleri
olan
i<arş ısındaki
fBrkhhğ 1.(t5) Üst estten
bu büyük bir olasılıkla
Ast üstten odayı temizlemesini
cletıiltr.
gücü
D'nin
bir emir olur.
isterse bu ancak bir öneriya de rica
Bu Ölçüt, daha önce sözü edilen ön kosullenn bize verdiğ i
bir ölçüttür, (Searle 1989b: 5-6)
6.
sözcetemtn,
K He D'mn Hgileriyle
iliş kisindeki
fı:ırlchl1klur.(16) Örneğ in övünmek ile yerınmek, tetırik
etmek ile
teziyede bulunmak arasındaki farkı düş ünelim. Buenimsöz
edimlari,
kerş ısmdek!
tutumları
K ile O'nin bu edimlerin
farklı
olduğ u için
önerme içerikleri
birbirinden
farklıdır.
Baş ka bir
adimler. K ile D'rnn gözünde önerme içeriklerinin
olduğ u için birbirinden
farklıdır:
(14) SpeeGb AGts't" üy-iincü (;}ç-iit
(1 5) SpeeGh Acts' ta ikinci öı"üt.
(j 6) SpeeGb Aııls't" beş inci i:iıç'üt.
deyiş le,
değ erleri
bu
farklı
P olmasıyla övünen K, P olmasından
137
hoş nutkan
P olduğ u için yerinen K, P olmasından hoş nut değ ildir.
Aynı ş ekilde, KD'yi
ediyor, D de bunu kabul
P olduğ u için tebrik
ediyor-sa, P olması D açısından mutluluk verici bir ş eydir; K P olduğ u
eutunugor,
için D'ye taziyede
D de bunu kabul ediyorsa, P etmesi D
açısından mutsuzluk verici
birş eydir,
Bu da, bir önceki ölçüt gibi,
çıkan
daha önce sözü edilen ön koş ullardan
tıtr
ölçüttür.
(seerte
1969b: 6)
7.
kenuş memn geri Imltımyla iliş kisindeki
Sözcelemin,
farlchhl<lar(17)
Özellikle
biidirim
türüne giren edirnsöz edimleri
söz konusu olduğ unda, K'nınsözcetemtmn
iliş kisindeki
farklılıklar
için beş vuruletıilecek
sonuç
cıkermek.
bakımdanOS)
konuş mernn
da,edirnsöz edimlerini
ölçütlerden
kabul
get-i kalanıyla iliş kisi,
ortamının
verdiğ i
sözealem
içerisinde
ecık ipuçları
ôyırmak
edirnsözleri
edimlerdir.
gibi euimsöz fiilerinin
'öyleyse' gibi anlatımlar
birbirinden
Örneğ in, yanıtlamak,
reddetmek
ayrılan
Bundan baş ka, yine sözealem
'üstelik',
biri olabilir.
etrnek,
birbirinden
etmek', 'reddetmek'
konuş manın geri kelanıyiô
bu
Sözeelemin
içerisinde
geçen 'kııbul
yarıjımıyle
kurulebiltr.
geçen 'bununla birlikte',
ile sözealemin geçtiğ i
da bu iliş kiyi
iletiş im
ortalde koyebilir.
(seerıe 1989b: 6)
Önerme
ô.
dllsel
ögelerin
fıırkhhkhır.(19)
belirlediğ i
yemin etmek ile P öndeyisinde
yatôr: Bir bildirim
olarak
ş imdi
bir
ile
sınırlı
gelecekle sınırlı
(17)Speeeh
Acts'ta
edimsüz
içeriğ indeki,
Örneğ in P olduğ una
bulunmak eresındeki. terk burada
kullanıldığ ında
önerme
gucunu belirten
içeriğ ini
bir önerme içeriğ ini.
yernin(20) geçmiş
gerekli
kiler,
yô da
öndeyi ise
Bu, edirnsöz ediminin
önerme
yedin'oi ölçüt.
(18) Eıbette, daha baş h bakıml.rdan
da birbirlerinden
ayrılırlar.
(19) Speech Acts 'ta dördüncü olçüt
(20) Türk,~'de 'yemin
edimiminin de adıdır.
etmek'
fiili,
aIJ01
zamanda,
$01: verme
WrUrıe
giren
bir edirnsoz
13ô
içeriğ i
knş ullermın
9.
verdiğ i bir ölçüttür.
Her zaman
böyle olabilen
gerekmeyen
(Seerle 19590: 6)
söz edim.i olması
ama bır söz adtmt
edtmlerle,
yerine
getirilmesi
farkı ıı1kI6r(21)
eresmcekı
edi mler
gereken
ularak
Örneğ in,
önümde duran bir öbek nesneyi,
Ş unları A diye, ş unları da B diye $ımflarıdınyorum
stmüenmrebıttrtm.
diyerek
Fakat, bu nesneleri herhangi bir
sözeelemeden de sınıflandırabilirirn:
B'leri
B kutusuna atarak
türnca
Bütün A'ları A kutusuna, bütün
da bunu yapabilirim.
etmek, tanı koyrnak, sonuç çıkarmak edimleri
Bu durum tahmin
için de söz konusudur:
... olduğ unu tahmin ediyorum
... olduğ u tamsını koyuyorum
... olduğ u sonucunu çık3r'liJvfiJfrı
diyerek
bir
çıkarabilirim
türncenin
tahminde
koyabilir,
bir
sonuç
Feket bütün bunları yapmak için bu ya da benzeri bir
tahmin
cıkeretıütrtm.
edebilirirn;
Yeni
sözeelemeden. hatta içsel
yapabilirim.
sessizce
bütün
birine
adarnın sarhoş
bunları
bir- söz edirninde
hiçbir
bile
ş izofreni
olduğ u
türnce
bulunmeden
(Seari" 1959b: 6-7)
Gerçekleş UrHebiJmesı
dizyeler yo do kurumlar
edimler
tanı
kOY1'lt1ilirim; ya da yanımda oturan
sonucunu
10.
bir
sözcelenmesi de ş art değ ildir. Bir binanın yalnızca önünde
durup yüksekliğ ini
tanısı
bulunabilir,
erasındakt
gerektiren
ıçın
birtakım
edimlerle
f6rkJ111k16r.(22) Baş arılı
(2l) Spl.'l.'ch Acts'ta ı~er 'lerilmeyen bir ölçüt.
aHdış ı
gerektirmeyen
'18 kusursuz
bir
139
biçimde
yerine
getirilebilmelari
için
dildış ı
bir
dizgeyi
kurumu, K ile D'nirı bu dizge ya da kurum içerisinde
yeı de
özel bir yeri
olmasını gerekli kılen çok sôyıdô edirnsöz edirni verdır. Söz geliş i,
eıoroz etmek, mahkum etmek, savaş ilan etmek böyle edimlerdendtr.
Bu edimlerds bulunrnek için K'rnn, söz geliş i,
S~nistcror ediyorum
Seni beş yıı haps. mahkum .diyorum
Amerika'ya sa~taşilan ediyorurl!
tümcelerini
sözeelemesi yeterli değ ildir, Morın
etmek için ortada
bir eterez kurumunun, hapse mahkum etmek için ortede bir yeırgı
kurumunun, savaş
kurumun olması
getiren
kiş i
ilan
etmek
qsrsktr.
olarak
için
de crtede
Daha da önemlisi,
K'nın, bu kurumler
devlet
bu edimleri
içerisinde,
Buna karş ılık,
bulunrnek ya da söz vermek gibi edtmsöz
konusu olduğ unda bu tür dizge ya da kurumlarm
'tôğ mur yeığ ıjığ ı l:Jollu bir bildirimde
kurum gerektirme
söz
olması gerekmez,
uymam yeterli
bu 'dönü, yani dildış ı
yönü, yukarıda
edimleri
bulunmak, yeı ce yeırın gelip sizi
göreceğ ime söz verrnek için dil kurallarına
Ancak, edimsöz edimlerinin
yerine
bu edirnlerde
bulunabilecek yetki ve konurnde olması da gereklidir,
bildirimde
denen bir
beş inci
karş ımıza erken yönüyle kerıstmtmemeucır.
ölçütü
ulacektır.
bir dizge ya da
dile
getirirken
Söz konusu kurumlar, K
ile D'ninbirbirleri ki'lrş ısındakikonumlannı da Ilerir Fakat,K ile D'ninkonumlan
arasındaki fi'irklılıkli'ir, her zaman, içerisinde yer aldıklan bir kururndan
kayni'iklanrrıaz,Örneğ in,kırtıemna elindeki silahı doğ rultup bütün parasını
kendisine vermasint söyleyen soyguncunun,sözeelemiyle yerine getirdiğ i
edimsöz edimi ne rıcenr,
ne yalvandır, Soyguncu kurbanına bir emir
vermektedir, Ancak, bunldo soyguncunun (yani, Krnn) kurbanı (yeıni, D)
karş ısındakikonumu,içerisinde yer aldıklan herhangibir dildış ı kurumundeğ il,
(22) Speech Acts'h yer v•.ri1m~yerıbir öıçüt.
140
elinde silôh olmasının verdiğ i bir konumdut-.(Searle l'~9b: 7)
1L
Edimsel bir kullanımı olan mnerla
edimleriyle,
edimsöz
edlendırılen
edimsel bir kunenımı olmayan fiilierle
edimlari
flirl<l1lllchır.(B) Edimsöz
arasındaki
enımsöz
adlandmlan
edimlerini
tidlandıran fiillerin çoğ unun edimsel bir kullanımıveröır. Ömeğ in, Türkçe'de, 'rica
etmek', 'söz vermek', 'emretmek' edimsel kullanımı elen edimsöz fiileridir:
Gelmerıi rica ediyorum
GE'l€'c-egimE< söz vE'riyorum
Gelmeni emrediyorum
denerek rica etme, söz verme, emretme edimlerinde bulunulabilir. Buna karş ılık,
ı~ineTürkçe'de, söz geliş i, 'övCmrnek',yti da 'tehdit
etmek' sdimsöz fiillerinin
edimsel kullernrm yoktur:
Sına'tdan tam not aldığ ım için bc;bUrieni'JorlJm
denerek böbürlenme
ediminde
bulunmak;
Seni tehdit ediyorum} sınevdan zal~lf not
denerek birini tehdit etmek, Türkçe'ye
12.
'f"E't"l:?cı?ğ im
aykırıdır.
(Searle
Edimsöz ediminin gerçekleş tirildi ğ i deyiş
fBrl<hhklar.(24) Edimsöz fiilletinin
kirni, adlandırdığ ı
19ô9b: 7)
biçimindeki
eoımsöz ediminin
gerçekleş tirildiğ i deyiş biçiminigösterir. Ömeğ in, 'res etmek' ile 'ilan etmek'
arasındaki
terktürkten
baş vurulan
fark,
sdimsüz ereğ indeki
kaynaklanmaz;
edimsöz
ya da önerme
içeriğ indeki
edimi
getirilirken
yerine
deyiş biçimindeki fôtidılıktatl kaynaklanır. (Seat-le 19ô9b: 8)
(23) Spl!l!clı Acts'ta yer v.rilm~yerı bit' ölçüt.
(24) Spl!l!ch Acts'ta yer verilmeyen bit· ölçüt.
141
seerle. enimsöz edimlertm
srmt lenrnrırken
bu oniki
ölçütün yanında, Austtn'tn yaptığ ı sınıflandırmanın da iyi bir çıkış
noktası olduğ u düsüncesinoedtr. Ancak, ona göre, Austın'tn yaptığ ı
sınıflandırma
kusursuz olmadığ ı gibi uygun bır sınıflandırma
da
değ ildir. O, herş eyden
önce, entmsüz
edimlerini
değ il,
nmerini smınemnrmektauır.
Oysa, daha önce de
edtmsüz
belirtildiğ i gibi, bir dilde yerine getirilebilecek
her sdtrnsöz edimi
için ayrı bir edtmsöz fiili olması zorunlu değ ildir. Ayrıca, H;i
edimsôz fiili bir ve aynı edimsöz ediminin adı olabilir. Yapılanın bir
ectmsöz
fiilleri
sınıflandırması
olmasında,
sınıflandırmanın
uygunluğ u açısından." büyük bir sakınca görülmeyebilir.
Fakat,
aksayan baş ka uenıer da
Searle"e göre, Austtnın stmnenrnrmesmce
verdır. (seerte 1959b: 9)
(1)
Austin'in siiı~dığ ı fiillerin
kimisi edimsöz fiili bile
değ ildir. Örneğ in, "duygudaş elmek', 'diye saymak', 'keststmek',
'niyetinde olmak'P5) böyle bir fiillerdir-. Elbette, söz geli:?i
Yarın sinem.3y<ı gitmek ni'Jetindeyim
diyen kiş i bir edimsöz ediminde bulunur. Ancak, yerine ı:,ıetirdiğ i
edirnsöz ediminin karş ılığ ı olan edimsöz fiili 'niyetinde olmak'
değ il, 'bir niyeti dile qetirmek'ttr.
Bir sctm olanik birş ey YElpmEl
niyetinde olmak, asla, bir sdimsöz edimi değ ildir; bir niyeti dile
getirmek ise, her durumde, bir edirnsöz edimidir. (SeElrle 19S9b: 9)
(2)
Atıstin, stmttendırmesrrn yaparken açık ya
hiçbir ölçlite deuenmemekteeır. Yalnızcô, Yükleyiciler
olduğ unda eçık ve belirgin bir biçimde edtrnsöz ereğ i ni
Serimleyicileri,
göründüğ ü kadarıyla, yukarıdaki 7.
(25) Sırasıyla: 'surnpathize',
'regard es', 'meen lo', 'in~~nd'
de tutarlı
söz konusu
temele alır.
ölçütü, yani
142
sözcelemin, konuş manın geri kelemule olan iliş kisini temel e alarak
temmtemeğ e çalış ır. KUJlamm-belirticHeri,
hiç olemezse bir
yanıyl cı, otorite kullanı lmasına dayanarak tanı ml ar. Burada, di 1 di ş i
kurumla(26) ve i< ile D'nln birbirleri karş ısındaki konumlarıyla(2?)
ilgili ölçütleri de ayrıca kullanır. üevremş -bettrttctjere
gelince,
bu sınıfı, kendisinin de farkında olduğ u gibi, hiç de doyurucu bir
biçimde temmleuemez: ama, bu sınıf için K ile D açısından iyi olma
kııvreımı(28) ile tutumları
dış evuren anlatımları(29)
ölçüt olarak
kullanıyor gibidir. (sserte 19ô9b: 10)
Açık hiçbir sınıflandırma
ölçütline
baş vurulmadığ ı,
eetrnsöz edimleri ile edımsöz fiilleri sürekli birbirine karış tırıldığ ı
için, sınıflar iç içe qırmtş ttr. Searle'e göre, burada sorun, hangi
sınıfa girdiğ i tam olarak kestirilemeyen,
iki sınıfa ce git-ebilecek
birkaç örneğ in bulunması; ,:ıa da bir iki örnsğ tnen az üç sınıfa birden
girebilecek nitelikte olması deı~i]ıjir Sorun, verilen örnekierin
büyük bir bölümünün, sınıflandırma
ölcütlert tutarlı olmadığ ı
için, iki farklı sınıfa birden girmesidir. Örneğ in, önemli bir edtmsöz
fiili olan 'betimlemek'C3\) fiilini alalım. Austin bu fiili ham kararnetırttcüer nem de sertmıeuıcner arasında sayar. Austın açısından
bu anlaş ılmaz bir durum değ ildir. ÇDnkü biredımsöz edi mi elerak
beUmleme edimi, Austtn'in verdiğ i tanımlar dikkate alın,jığ ında, bir
kararın verilmesi edi mi de olabilir, bir serimlsme edi mi de. Sonra,
yine onun verdiğ i tammtere göre, bir sertmlerne edimi aynı zamanda
edirni de olabilir. Gerçekten de, Austtn'in
bir kerer-beurtms
sertmleuıcuer arasında saydığ ı fiil1erin çoğ u içindurumu budur:
çoğ u kerer-beltrttcüer
için verdiğ i tanıma da uyar. Örneğ in,
(3)
(26) Yukarıda., 10 .blçüt.
(27) Yukarıda, 5. öıçüt.
(28) Yukarıda, 6. ölçüt.
(29) Yu~:and<!3. öıçüt.
(30) 'descri~'
143
'onaylamak', 'IJadsımak', 'ileri sürmek', 'sımuenrnrmek', 'bir tutmak',
'sonucuna vermek '....
8 'olduğ unu
göstermek',(31) Bunların hepsi
sartmleqicüer
erasınde sııyılır; eme kerer-oeurttcuer
erasınde
sayılabilirlerdi, (seerle 1989b 10-11)
Austin'in edımsöz fiili sınıfları yalnızeıı iç içe girmiş
ourumce değ ildir, bir de kimi edimsöz fiili sınıfları içerisinde çok
Örneğ in, Austin
fıırt~lı türde edırnsöz fiillerine yer verilmiş tir,
cevrems-beurncner
arasında 'teş ekkGr etmek 'özür dilernele', 'esef
etmek' ve 'buyur etrnek{32) f iillertntn yıınında 'meydan okumak',
'düelluga devet etmek-(33) fiillerini de sayar, Fakat" bu iki fii! D'nin
sonraki eylemleriyle ilgilidir ve hem dizimsel hem enlembtltrnsel
nekımcen 'emrstmek'. 'buyurmak' ve 'yesaklarnak{34)
ile birlikte
uüsünületıütr.
Oysa, 'emretmek',
'buqurmek
ve 'zorlıırmık-(35)
fiillerine
Austtnın hangi fii1 sınıfı içerisinde
yer verdiğ ine
baf~ıldığ ındıı, Ausun'tn onları, veto etmek', 'kirelemek'. ve 'rütbestrn
in,jirmekü6) fiillerinin
yanında kuuemm-tıettrttcüer
erasında
saydığ ı görülür, Oysa, Seewle'e göre, bu iki grup fiil çok farklı iki
edimsöz edimi türüne girer, (Searle 1989b: ll)
(4)
saydığ ı beş enımsöz fiili sınıfı içerisinde yer
venjiğ i fiillerin hepsı, içerisine sokulduklert fiil sınıfının tammine
uymamaktadı r. Örneğ i n, 'aday göstermek', 'etemek' ve 'af oroz
etrnek'(37), "ş u ya da bu nedenle hekkınoe tam bir karere
verılemagen bir verlıkle, bir olguylıı ya da bir değ erle ilgili bir
bulgı18udile getirmek" (AusUn 1964: 151) demek değ ildir-.(Seat-le19ô9t,: 11)
(5)
Austm'tn,
(31) 5ır<i$lyh, 'affirrn", 'd~ny',
'stat~', 'class", 'id~rıtify', 'corıclude",'denote'.
(32) Sırasıyı,,;thank', 'appoloqize', 'deplore. 'w~ıcom~',
(33) Sınsıyla,
(34) Sırasıyı",
(35) Sırasıyla,
'dare/d~fy', 'chaııarı9~',
(37) Sırasıyıa,
'normnate", '.ppoinl', 'exccromumcate'.
'order", 'commsnd' ve 'forbid'.
'order ', 'ccmrnand' \'e 'ur9.',
(36) Sınsıyıa, 'vetc', 'hire', ye 'dernote'.
144
Austtn'in yaptığ ı sımrtenotrrneuı
seerle,
yukarıda
belirtilen
bu beş noktada eıesttren
sınıflandırma
ölçütlerinin
ücünü
ilk
(yani, edtmsöz ereğ ini, uydurma doğ rultu:;unuve rnsevurulen ruhset
durumu) temele alarak edimsöz edimlerini
(2) Vönelticiler
ı sseertıvesı
ı atrect!•.'8S)
(3) Yükleyiciler
ı commissıves)
(1) Kesinleyıcller
(4)
(5)
(1)
beş baş lık altında toplar:
Dış avurucular (8,~'flrBss/v8S)
Bildirgeler (d8c18r8titlrf:~)
Kesinleyici
sınıfına giren
bir ş eyin söyıen,jiğ i
srnmsöz
eotmlertntn
gibi olduğ u, baş kil bir deyiş le, dile getirilen
önermenın
doğ ru olduğ u konusundaf('y1 değ iş ik
kılmskttr.
Bu tür
dünyayadır.
etıtmsöz
Dolayısıyla
edırntertmn
bu
dış evurulen
uydurma doğ ruıtusu
sdimsöz
ruhsal durum ise inançtır:
bulunan K, P olıjuğ u inancını
iddia
tür
Ölçülerde sorumlu
edimlerinin
dünyaya uygun olması beklenir. Busdtmsöz
içeriğ inin
etmek,
ereğ i, belli
bildirmek,
da diş
sözden
önerme
edimlerinde
Böyle bir edirnsöz sdtminde
evurur.
yadsımak,
Örneğ in, neri
savunmak,
bilgi
sürmek,
vermek,
aktarmak, (öyle Olduğ u konusunda) ısrar etmek, versaqmek, tenmtn
etmek,
(öyle olduğ una) yernin etmek, itiraf
öndeyide bulunmak,
seerle'e
ş ikayet
göre, Austin'tn
bit-çoğ u aslında birer
etmek
bu tür
karar-belirticileri
kesinleyiei
edirndir.
ı95ge: ı62-
163)
(2)
yaptırmağ a
adımsöz
edimlerinin
çehsmektır. Uydurrna doğ rultusu
tür edimsöz
edirnlerinde,
beklenir.
Vöneltici
K terannden
etmek, tanıklık
eutmsöz
ile
etmek,
edirnleridir.
sertmleqictlerintn
(sserte
ereğ i,
19ô9b: 12-13;
D'ye
birş ey
dünyadan sözedir: Bu
bir süre sonre dünyanın söze uydurulması
dış evurulen
ruhsal
durum
ise
tstskttr.
145
Örneğ in, rica etmek, ısterne
k. (yapmasını)
emretmek,
(yepmasını)
buyurmak,
yasaklemak,
önermek, (yapması konusunda) ısrar
uqermek, yalvarmak,
izin
vermek,
etmek, (yapması konusunda)
dua etmek birer
seerıe'e göre, Austtnın
söylemek, talep etmek,
yaptırıcı
yaptıncılarının
edirnsöz edimidir.
bir çoğ u da bu sınıfa girer.
(Sesrle 196913 13-14.: 196ge: 19ô)
(3)
sserte,
AusUn'in
edimsöz sınıfını
onun tanımladığ ı
ona göre, yükleyici
tür
biçimiyle
yükümlülük
kabul eder. Dolayısıyla.,
ereğ i K'yl gelecekte
altına
sokmak
Böyle bir edimde bulumin K, bir niyetini
edimlerin
sözadir.
ternrmna karş ı çıkmaz ve bu
edimsöz edimleri,
yapma konusunda bir
edimlertdtr.
yükleyici
uydurma
doğ rultusu,
Doleıyısıldla, bu tür edimsöz
dünyanın söze uydurulması
yönelticiler
edimlerinde
olan
birş ey
edimsöz
orsevurur. Bu
gibi
dünyadan
de bir süre sonra
beklenir. Ancak, yöneltici
edimsözlerde
dünyayı söze uydurması beklenen kiş i D iken, yükleyicilerde
bu kiş i
K'dır.
etmek,
Söz vermek,
tehdit
etmek,
(yapacağ ımı)
yemin
(yaprmığ ı) kabul etmek, razı elmek, (yapmağ ı) reddetmek, (yapmağ ı)
teklif
etmek, (yôpacağ ı konusunda) güvence vermek birer yükleyici
edimsöz edimidi •. (Searle 1969b: !4-15; 196ge: !92)
Dış avurucu edımsöz
(4)
ile
ilgili
olarak
dış avurmak
kmn
edimleri,
içerisinde
olan sdtmsöz
ereğ i, edimin önerme içeriğ i
bulunduğ u ruhsal
edirnleridir.
bir
durumu
Örneğ in, teş ekkür
etmek,
tebrik etmek, özür dtlemek. taziyede bulunmak, esef etmek: gibi. Bu
tür edtmlerds,
bundan önceki
edimsöz
dısevurulen
edirne özgü ortak
dış evurulen
ruhsal durumlar çeş itlidit-.
edirnin önerine içeriğ inin
ş ükran duygusunu, tebrik
üzüntüsünü
oısevurur.
edimlerinde
olduğ u gibi.,
bir ruhsal durum yo!(tur, Bunlarda
gösterdiğ i
Nitekim K,tsş
ekkür
etmede,
olgu ya da durum karş ısındaki
etmede, sevıncmi:
tôziyede
bulunmede,
Dış avurucu edtrnlartn bii- uydLırma doğ ruıtusu
146
ecunce
olmez: Böyle bir
buluncuqunde K, ne sözü dünyaya ne de
dünyayı söze uydurmağ a çalış ır. Dile getirilen
pesinen kabul edilir.
dileyen
k'mn
bastığ ını
Söz geliş i,
durumunu
ileri
sürmek
önermenin doğ ruluğ u
ayağ ına bastığ ı
düş ünelim.
olmadığ ı
Onun amacı,
gibi,
için
D'den özür
D'mn ayağ ına
D'nin eıyağ ınô besılmesım
sağ lamek ce değ ildir. (Searle 19ô9b: 15-16)
(5)
bir
Bildirge
değ iş iklik
türüne giren edtmsöz edimlerinin
yarııtmııktır.
sözeelemesi.
tümceyi
ce dururne gerçeklik
edimsöz
edimlerinde
edirnin önerme içeriğ inin
gösterdiğ i
BIJ
yô ne varlık
tür
ereğ i dünyada
keztndırtr.
Örneğ in., istifa
iş ten kovmak, baş kan atamak böyle edimlerdir.
K'rnn
olgu ya
etmek,
k'mn, baş arılıve
kusursuz bir biçimde böyle bir edimde bulunrnesınm, edimin önerrne
içeriğ ini
dünyaı~a uygun bır hale getirmesi,
biidirgelerin
eıyıncı
özelliğ idir:
deyip, baş arılı ve kusursuz bir biçimde istifeı eden K,ıstue etmiş
olur; D'ye
S~rıi kovuq orum
deyip, baş arılı
kovmuş
ve
kusursuz
bir
kovma edirninde bulunan K, D'yi
olur; O'ye
Serıi baş kan atıyorum
deyip, cesentı
beskan
etemiş
ve kusursuz
bir eteme ediminde
olur. Doleıyısıyleı, bildirgelerin
bulunan K, D'yi
iki yönlü bir uydurma
doğ rultusu vardır: K, dünyada, dünyayı söze uyduracak bir değ iş iklik
147
!jeıreıtareıf( sözünü dünyeı!da uygun bir
edimsöz edimlerinde
ya da dildıs:
içerisinde
dildış ı
hale
qettrir.
Bildirge
türü
bunu olanaklı kılan, ortada dildış ı bir kurumun
bir iliş kiler
ağ ının olmesr. K ile ü'mn de bu kurum
özel bir yerinin olması ya da K ile D arasında söz konusu
iliş kilerin
tıelit-lediğ i
bir bağ ın olmasıdır.
Öı-neğ in, istifa
hukuku olduğK u,iş çi D iş veren
örneğ inde, ortada bir iş çi-iş veren
olduğ u içindir ki,K D'ye
istifa ediyorum
dediğ inde, dünyada edimin
yaratarak
bu
ônerme
getirebilmektedİ r.
iş ten
önerrne
içeı-iğ i
içeriğ ini
yönünde bir değ iş ikllk
dünyaya
kovma örneğ inde,
uygun
bir
yineortede
bir
hale
iş çi-
iş veren hukuku olduğ u, bu kezK iş veren D iş çi olduğ u içindir
ki,
f(
D'ye
S?oi kovuqorurn
dediğ inde, dünyeıdeı önerme içeriğ i
sözü dünyeıyeıu!dduröbilmektedir.
yönünde bir değ iş iklik
(Searie
ı9S9b: 16-16;
türü her
enimsöz
yaratarak
1976: 39-
40)
seerle'e
bir
kurum
göre, bildirge
ya da iliş kiler
olmadığ ı bildirge
ortada içerisinde
türleri
ağ ını
ectmintn
gerektirdiğ i
Amerika'da
geçerli
de vardır. Örneğ in, kimi zaman insanlar,
yer aldıkları
bir kurum olmeıdığ ı halde, böyle bir
kurum vermis gibi devrenerek dünyada bir değ iş iklik
qeliş t,
dildış ı
ilkesinin
yaratırlôr.
bundan 200 yıl önce Bağ ımsızıı~~ Bildirgesi
Söz
ile
yeıpılan bundan baş ka birş ey değ ildir: Bağ ımsızlık ilan edebilecek bir
konurnde olmayan
kurum
vermısçesme
tnsenlar,
kendilerine
devrenerek
dildış ı
bu konumu seığ layeın bir
bir
kurum
yaratmış tır.
14Ô
Sonra, doğ aüstü bildirimler
vardır-oÖrneğ in, Tanrının
Iş ık olsun !
demesi de bir büdtrtmdtr.
Bu sözeelem. x'mn D'ye
demesi gibi yöneltici
bir edim olmadığ ı gibi, bir öndeyi ya de bir
arzunun dış avurumu
değ ildir.
edilerek
ilgili
ış ık yaratıltrıaktadır.
birtakım
Busözcalemla,
Son olarak,
otr
iş ık
oıacağ ı
de, dilin
ilan
kendisiyle
tıil dir-gel er veruır. Söz geliş i,
Bundan böliıe bi1dir9~ler~ kısaca B diyec.ğ im
dediğ imde de bir bildirge edirnimle bulunurum. 'Bildirge'
sözcüğ ünü B
tıiçiminde
dildış ı
kısaıtmıs
oturum.
eme bunu yapmak için
kururnun vert ı ğ i gerek! i değ il dir;
çünkü,
yalnızca dilde kalan bir değ iş ikliktir.
dünyadaki
bir
değ iş ikli k,
(Sear-le 19ô9b: 16-19; 1975:
40-41)
Bildirgelerde
K'nın
dış avurduğ u
durumlanı gelince, Seat-le, bu konuyla ilgili
15-19; 1975: 40), bu tür edimlerde
cış evurmemğ ım
ruhsal durumu
edirnlerin
ruhsal
K'nın, genellikle,
belirtir.
durum
ilk yazılannda
ya
de
(1989tı:
herhangi bir
Ancak, daha sonra, bu tür
hepsinde K'nın bir arzusunu ve bir inancını dış avurduğ u
sonucuna verır
: Ona göre, P olduğ u bildirgesinde
önermesinin
gösterdiğ i
sözeeleminin
o olguyu ortaya çıkardığ ı
bulunan K, P
olgu ya da dururnun olması
inancını
arzusu
ile
eszemanu olarak
dış avurur (Searle 19ôge: 57).
seertee göre, bu beş tür sdtmsöz edirninin herbirinin
birer
149
temel biçimi vardır. Temel edimsöz edimlert,
ulaş ma yoluyla vermağ
ereğ ine özel bir
dereceleri
adımsöz
sıfır
ş iddet
önarme
içeriğ i
koş ullarını,
ön koş ulları
koş ulunu gerekli kılan; en önemlisi, bütün öteki enimsöz
edimlerinin
kendisinden türeti1et1ileceğ i
olan temel
edirndir.
ilkel edimlerdir.
Buna göre:
eutm, adından da anlaş ılacağ ı
Temel kesinleyie}
ereğ i K'yı dile getirdiğ i önsrmenin
kılmak
gerektirmeyen;
olan (yani, güçlü olmadığ ı gibi, zayıf da olmayan);
ereğ inin belirlediğ i
ve içtenlik
(1)
ı
kendine özgü eoımsöz
gibi,
doğ ruluğ u konusunda sorumlu
Bu edtrnde,
dile
getirilen
beklenir.
hiçbir önerme içeriğ i
kOş ulu yoktur. ıerıın, P
önermestnın doğ ruluğ u
konusunda birtakım
gerekçeleri
EditYıSÖZereğ inin
önermenin
dünyaya uygun olması
belirlediğ i
olmasını ön koş ulolarak
P
Bu edimde bulunan K, her durumda,
olduğ u inancını
özel
gerektirir.
diş evurur.
(seerts 195ge: 54-55, 59-60)
(2)
Temel
çalış ır.
Dolayısıyla,
yöneltiCi
edirnde K, D'ye birş ey
bu sdimsöz
ediminde
uydurması beklenir. P'mn, D'nin ileride
qöstermesı
edirnin önerme içeriğ i
D'nin
yerine getireceğ i
koş ulu;
yaptırrmığ a
dünyayı
söze
bir e,jimi
D'nin P'yi yapabilecek
urumda olması ise ön kosıuour. K, ü'ntn P'yi yapmôsı için duyduğ u
erzuı
(3)
ô
da isteğ i dısevurur. (Searle 198g
e 55-56,60-61)
Temel yükleyıci
Konusunda bir yükümlülük
ismet yöneltici
edimle
edtmcs erek, K'y1 ileride
altına
aynıdır,
sokmakur
birş ey yapmô
Uydurma doğ rultusu
ama bu kez dünyayı söze D'ntn
uydurması beklenir. P'nin K'nın ileride yerine getireceğ i
göstermesi gerekir. Bu, edimin önerıne içeriğ i
f('nın P'yi yapabilecek durumda olmasıdır.
durum ise niyettir:
bir edimini
kosulucur. Önkoş
k'mn dış evuruuğ u
P yapma niyeti. (Searle19Sge: 55, 60)
ulu.
ruhsal
i50
Temel msavurucu edirnin et-eğ i, k'mn P kersrsmdekt
(4)
duygu ya da tutumunu
dısevurmektır.
Edirnin bir uydurma
gibi, bir önerms içeriğ i
olmôdığ ı
üretildiğ i
iletiş im
ortermnca
edirnde K herhangi
bir
doğ ru1tusu
koş ulu da yoktur. P'nin, sözeelemin
doğ ru olduğ u edirnin
ön koş uludur.
ya da düş üncesini
dış avurabilir.
duygu
Bu
(Ssarı e ı98ge: 58-59, 62)
Temel blldırge
(5)
olduğ unu
söyleyerek
yaratmasıdır.
inanç
inancını
edimin önerme
aynı
ise sözceleminin
içeriğ i
Bu edimde
dısevurur.
anda
ş eyin
o ş eyi
olması
gerçekleş tirdiğ i
Dildış ı
bir yerinin
bir kurumun vôrlığ ı
olması
ÇOi~Ubildirgenin
bir ön koş uludur.
ama bu her bil1jirge ediminde
olması gereken
koş ul
Bu bakımdan,
ön koş ulunu
değ ildir.
getirmekte
yôrar
gö~:terdiğ i
temel
olacaktır:
K,
bir
olgu ya de durumu meydana
için
olduğ unun kabul ediliyor
koş uludur.
ve K ile ü'nin o kurum içerisinde
değ iş ikliğ i
vardır.
gösterdiğ i
doğ ru bir önerme
P önermesinin
olması
ijoi~ruıtusu
arzusunu ve bir
duyduğ u bir arzu,
bunun ereğ i, K'nın P
gösterdiğ i
P'rnrı
arzu, P önermesinin
Dış avurduğ u
tnecıcır.
dünyada
iki yönlü bir uydurma
K., bir
bulunan
gelince,
adimine
edimin
türnce
bir ön
ş öyle
sözceleyerek
getirebilecek
dile
P'rıin
güçte olmalıdır.
(seart el 9ôge: 5ö-5ô, 61)
Bütün
(Y'j da ondan türemiş
ediminin
kalan
ederek
altı
bileş eninden
türst ilebtltr.
elde etme iş lemleri
Searle,
demektedir.
olduğ unu
söylemek,
Ama bu edtrne,
herhangi
önerrne
ecımıert. bu beş
sdtmsöz
temel
bir edimtn), enimsöz ereı~i dış ında
birine
Önerme içeriğ i
(i)
kıtmaz.
ernmsöz
öteki
(ı~a da btrkecıne birden)
bu müdehalelere,
müneneıe
yeni edirrısöz
gücü
Ona göre, bu tür beş iş lem vardır:
koş ulu
ekleme
btr önerme içeriı~i
içeriğ i
iş lemi:Örneğ in,
koş ulunu
koş ulu olarak,
gerekli
"P, qalecekte
P
151
olacak bir olgu ya da durumu gösterrne1idir"
bambaş ka bir edımsöz edimi
kersırmze
koş ulunu eklediğ imizde,
çıkar: öndeyide bulunrnek.
(seen e 19ôge: 64-65)
(2)
Ön koş ul
ekleme
iş lemi: Örneğ in, temel
edirne, "K'mn, yapımı sorumluluğ unu
konusunda birtakım
eklediğ imizde
üstlendiğ i
P edimint
(yapmağ a) razı olmak edim; çıkacaktır.
temel yükleyici
edirne, "K'nın yapma sorumluluğ unu
P edirni, daha önce D ya da üçüncü bir kiş i
kendisinden
yapılması
eklediğ imizde,
yaprnama
gerekçeleı-i olmalı" koş ulunu bir ön koş ulolarak
karş ımıza,
Aynı ş ekilde,
üstlendiğ i
yükleyici
istenen
bir
edim olmehdır"
tarafından
ön koş ulunu
edtrnsözü
bu kez de karş ımıza, (yapmağ ı) kabul etmek
cıkecektır. (Seat-le 198ge: 66-67)
(3)
kuş ulu ekleme
içtenlik
ş ikayet etmek, temel kesinleyici
iş lemi: Örneğ in, P olduğ undan
edtma,"K, P olduğ u inancının yanı
sıra, P olmasından duyduğ u hosnutsuztuğ u
koş ulunu
eklediğ imizde
elde
da dış avuruyor
edebileceğ imiz sdlmsöz
olmalı"
edimidir.
(Searı el 9ôge: 68-69)
(4)
Ulaş ma yolunu stmr lendırma
yaptırıcı
edimin
yaptırıcı
edimsöz
acındıranık
ereğ ine
(5)
Ş iddet
iş lemi: Örneğ in, temel
özel bir
ereğ i ne "K, ancak ısrar
ulaş abilir"
'dallletnrıak sdtmsözünü
ulaş manın
diyerek
bir
yolu
yoktur.
ederek
Arne
ve kendine
sınırlandırma
getirirsek,
elde ederiz. (seerıe 196ge: 69-70)
derecelerini
artırma
ya
iş lemleri: Örneğ in .. D'ye P yapmasını söyleyerek
da ezettme
temel yaptırıcı
edimde bulunan kiş i, O'ye P yaptırma çabasının ş iddetini,
ü'mn
ya da
P yapması için
(yapmasını)
duyduğ u isteğ in
ş iddetini
artırarak,
ısrar etmek gitıi farklı bir edtmsöz ecımtne verır. (SeôrleI98ge:71-72)
152
Veni edımsöz
güçleri
elde etme iş lemleri, genellikle ..
üzerinde etkili alen tş lemlerdir:
ama ernmsöz qücünün kimi bileş enleri arasında mantıksal bağ ıntılar
olduğ u için, zaman zaman, bu iş lemlerden tnrinin uygulanması o
ectmsöz gücünün iki bileş enini de değ iş tirebilir.
Örneğ in,
edtrnsöz
ereğ inin ş iddet derecesi ile içtenlik koş ulunun ş iddet derecesi
arasında
mantıksal
bir bağ ıntı olduğ undan, bunlardan birini
artırmak .. sonuçta ötekini de artırır. Ancak, bu iş lemlerin hiçbiri
eııtmsöz gücünün ereğ i ni değ iş tirmez:
Biremmsöz gücüne bu
iş lemlerden biri uygulandığ ında, her zaman, edimsôz ereğ i aynı olan
baş ka bir eoımsöz gücü elde edtıir. veni, örneğ in .. yöneltici bir
edimsöz gücünden bu iş lemlerle ancak Ile encek yeni bir yöneltici
edimsöz gücü, kesinıeyici ecımsöz gücünden, ancak ve ancak yeni tıir
kesinleyiei edimsöz gücü elde edilebilir. Sonra, bir ecımsöz gücüne
bu iş lemlerden birini uygulamak yeni bir eutrnsöz gücü elde etmek
için tek baş ına yeterli değ ildir. Bu iş lemlerden biri uygulanarak
eklenen yeni bir koş ulun. edimin güçlerini erurmemn, ya da ulesme
yoluna getirilen sınırlamaların
dilsel bakımdan anlamlı olması
gerekir. Söz geliş i, yöneltici temel edirne "O çok güzel biri
olmalıdır" gibi bir ön koş ul e~~lediğ imizde yeni birernmsöz gücü elde
edemeyiz; çünkü bu koş ul dilsel bakımdan anlemlı bir kosut değ ildir
Bundan baş ka, eklenen yeni kosuıun, edirnin ş iddet derecelerinde
yapılacak bir değ iş ikliğ in, ya da edirnin Ulaş ma yoluna getirilecek
bir sımrtememn.
iş lem yapılan edimsöz gücünün bileş enleriyle
tutarlı olması gerekir. DOlayısılJla, örneğ in, bir edimsöz gücünün
ulaş ma yoluna yeni bir ulaş ma yolu eklemek, eklenen bu yeni ulaş ma
yolu o ecımsöz gücünün ulaş ma yoluyla tutarn deı~ilse, yeni bir
entmsöz gücü yat-atmaz. Ya da, söz geliş i, bir edimsöz gücüne
eklenen yeni bir içtanlik koş ulu .. o edirnin içtenlik koş uluyla tutarlı
değ ilse, söz konusu edirnsöz gücüne i) yeni içtenlik koş ulunu eklemek
yeni bir edımsöz gücü yaratmaz. Son olarak, kimi edimsöz güçleri,
edlmsöz gücünün yalnız bir bileş eni
153
bir edimsöz gücüne bu iş lemlerin ikisinin ya da daha fazlasının art
arda uygul enmesı sonucunda el da edi lebil irl er. Örneğ in, (yapmasını)
önermek, temel \:löneltici sdtmsöz gücünün ş iddet derecelerini
ezelup, ona yeni bir ön koş ul (yani "P \:lapmak D'nin yararına
olmalıdır" koş ulu) eklenerek elde edilir. (Searle 19ôge: 72-73)
3.5.
ÖNERME EDiMLERI
Daha önce de belirtildiğ i gibi, en Idalın biçimiyle alındığ ında .. bir
edimsöz edimi, F gibi bir edimsöz gücü ile P gibi bir önerme
içeriğ inden oluş ur. Dolayısıyla, yalın birsotmsöz ediminde bulunan
her K, aynı zamanda bir önerme ediminde de bulunur: Belli bir kiş iye
ya da ş eye göndermede bulunup ona bir anlatım yükler. K'mn bir
sutmsöz ediminde bulunduğ u sırada yerine getirdiğ i önermsler,
olguları temsil ederler ve bir doğ ruluk değ eri taş ırlar. Bir önermeyi
anlamak demek, onun doğ ruluk değ erini, yani onu doğ nı kılan
kosullerı bilmek demektir. Her önerme doğ rUlUk koş ullarını
verseger. seertee göre, söz edirnleri kuramı çerçevesinde,
bu
koş ullar, K'nın önermeyi dile getirirken yerine getirdiğ i iki önerme
(r8ferel.rce) edimiyle
yükleme
ediminin,
yani gönderme
(pr8diCtıtlolı) adiminin baş arı koş ularından baş ka birş ey değ ildir.
3.5.
ı.
Gönderme Edlmt ve Eltış Brı Koş ulları
seerle.
gönderme edimini çözümlerneğ e cehsrrken, tekil belg11i
(sü7pIlltir de/Mi/e re/ereaces ı dikkate alır. Bunlar,
tekil belgiH gönderme antetuntertule
(sjnpEıMr definite
referinp
8x/IFessioııs), yani 'sen', "'Naterloo Savaş ı',
'dünkü
gazetenin bendeki nüshesı', 'Sezar' ve 'Orion takımyıldızı'
gibi
göndermeleri
154
anlatımlar aracılığ ıyla yapılan göndermelerdir. Bu tür anlatımların
sözcelemlert, K'mn hakkında bir ş ey söylediğ i, bir sorusoruuğ u v.b.
bir nesneyi, bir varlığ ı, ya da bir teki, öteki nesnelerden.
vertıklerden. ya da teklerden ayırıp gösterirler. Bu tür enletrmler,
"Kim?" "Ne?" "Hangi?" sorularına yanıt verirler. Ancak, bunları tekil
belgili gönderme enletırm yapan ş eyin, dilbilgisel biçimlerinden
çok, türnce içerisindeki iş levleri olduğ unu da unutmamak gerekir.
(Searle 1974: 26-27)
seerte, gönderme edimini yalnızca tekil belgili gönderme
enteumlennden yola çıkarak cözümlsrnentn, bize eksik bir gönderme
kurtımı vereceğ inin rerkmcedır.
Herş eyden önce, tekil belgi1i
olmayan gönderme anlatımları da vardır. Örneğ in,
Bir ad.am g€' Idi
geçen 'bir adam' anlatımı tekil ama belgisız bir
gönderme enletırmdır. Bu tür anlatımlar da belli bir kiş iyi seçip
qösterirler: ama bunu belgili olanlardan dene farfdı bir biçimde
ytıptırlar. Bundan baş ka,
sözeeleminde
Kitapıar masının üz~rind~
sözcelemindeki
'kitaplar'
gibi belgili ama çoğ ul;
Kitapların bazıı.,.., masanın üz~rind~
sözcelernindeki 'kitapların bazıları' gibi hem çoğ ul hem belgisiz
gönderme anlatımları da vardır. (Seat-le 1974: 27, 72)
Daha da önemlisi, tekil ya da çoğ uı, b8lgJ1i ya da balqistz
155
olsun, dilbilgisel bakımdan qörıderme anlatımı olan bir anlatım, kimi
sözeelemlerde göndermede bulunmak için kuuenumezter.
Söz geliş i,
Sokr ates Dir ir'53ndır
sözceıerntncekt
'bir insan' dilbilgisel bakımdan tam bır belgisiztekiJ-gönderme-anlatımıdır,
Ama, iş levi, onun burada bir gönderme
anlatımı olarak değ il, bir yıiklem anlatımı olarak kullanıldığ ını
göstermektedir. Ayrıca, iş levi bakımından da bir gönderme anlatımı
olan enletrmler, belli bir ş eye göndermede bulunmayabiiirler.
Söz
geliş i,
Peçasos yoktur
tümcesindeki Peqesos'
(Searle 1974: 27, 72)
özel adı bir ş eye göndermede
bulunmaz.
Searle, ayrıca, tekil belgili gönderme kevremımn.
sınırları pek belli olmayan bir kevrern olduğ unu da kabul eder: Birçok
sınır durum bulmak oteneklırnr. Söz geliş i, adını bir belgenin eıtme
imza olerek koy/m K kendine göndermede bulunur mu? Çekimli fiiler
sözeelenme zamanlarına göndermede bulunur mu? Bu durumların,
tekil belgili göndermeyi tekil belgili gönderme yapan özelliklerden
yoksun olduğ u acıknr. Ama, Searle'e göre" bundan Idola çıkıp tekil
belgili gönderme kavramını iş e yaramaz bulup bir yana etmek doğ ru
olmaz, Bunlar gibi sınır durumların ayırdında olunduğ u sürece, bu tür
durumlerde tekil belgili bir qöncermece bulunulup bulunmedıqırun
pek de bir önemi yoktur. Yapılması gereken, tekil belgili gönderme
anlatımlarının
açık seçik örneklerini bulup, bu tür anlatımların
sözcelemlerinin
edtmsöz edirni içerisinde
gördüğ ü iş levleri
açıklemek.
sonra da bu enıeumterm
kuuemmtenm
öteki
enıeumıenn kullônımhırıyıa karş ılaş tırmaktır, (seerie 1974: 2ô)
156
seerta.
bulunurken
k'mn
tekil
kullanabileceğ i
dilbilgisel
biçimleri
belgili
tekil
bir
belgili
gönderme
ediminde
gönderme anlatımıarını
bakımından dört baş lık altında toplar: (Searle
1974: B1)
( 1)
'sokretes,
't'lehmet', Türki ye'., .Ameri ka' gi bi özel adl ar.
(2)
'Çağ rılan
kiş i',
içerisinde
'dünyanın en yüksek dağ ı", Türkiye'nin
'Mehmet'in enküçük
bulunduğ u ekonomik kriz',
belgih
'kızıl saçlı adamın evli olduğ u kamn' gibi teklı
Bu tür gönderme anlatımlım
kimilerinde
birden
'ttenmetın
öteki
fazla
kullanılarak
Mehmet'in
olmak üzere iki
en
göndermelerin
gönderme söz konusu olabilir.
en küçük kardeş i' anlatımı
ikincil
yapılan
kardeş i',
beHmlef.
küçük
aracılığ ıyla
K, biri
gönderme yapar: Birincil
kardeş ine,
ikincil
Örneğ in,
birincil
gönderme
gönderme
ise
Mehmet"edir. 'Kızıl saçlı adamın evli olduğ tl kadın' anlatımında
aynı ş ekilde iki farklı
göndeme vardır:
Kızıl saçlı
da,
adarnın evH
olduğ u kadıne ve k1zıl soçlı euame.
(3)
'Bu', 'su', 'o', 'ben', 'sen' gibi edı l ler.
(4)
Bir
yanıyla
özel ediere.
bir
betimJere giren 'Baş bakan', 'içiş leri
yanıyla
da tekil
belgili
Bakanı', 'Cumhurbaş kanı' gibi
ünventar.
Peki,
birine
K'nın bir edimsöz edimi içerisinde,
giren belli
getirdiğ i
bir
bir tekil
tekil
belgili
belgili
olmasını sağ layan koş uller nelerdir?
ş u altı
koş ul yerine
sözcelediğ inde
baş arılı
ediminde bulunmuş
anlatım
gönderme ediminin
gelirse,
bu dört türden
sözceleyerek
baş arılı
yerine
ve kusursuz
Searle'8 göre, ancak ve ancak
K, G gibi
ve kusursuz
bir
olur: (Saerla 1974: 94-95)
bir
tekil
gönderme anlatımı
belgi1i
gönderme
157
1.
2.
3.
ile D'nin dili bilmemek, sağ ır ya da dilsiz olmak v.b. gibi
iletiş imi baş arısız ve kusursuz kılacak bir eksiklikleri
yoksa.
G gönderme anlatımı, sözealenen T gibi bir tümcesinin
parçası olarak sözceleniyorsa.
T türncesi sözcelendiğ inde bir edimsöz edirni yerine
getirilmekte
ise (ya da en azından böyle bir edirnde
bulunulduğ u ssvl anı yorsfı).
K
Searle'e göre, gönderme edirninin baş ar-ılı ve kusursuz bir biçimde
yerine getirilmesi, bir parçası olduğ u edimsöz edirninin baş arılı ve
kusursuz bir biçimde yerine getirilmesine bağ lı değ ildir. Edimsöz
edirni baş arısız olduğ u halde .. sözeelemin bütünüyle anlaş ılmaz birsöz yığ ını olmaması koş uluyla, belli birine ya da bir ş eye baş arılı ve
kusursuz bir biçimde göndermede bulunmak olanaklıdır.
4,
5.
6,
Ortada, G anlatımının diğ erlerinden ayırıp göstererek
betimlediğ i, ıda da K'nın bir G anlatımıyla betimleyebilecek
durumda olduğ u bir N nesnesi varsa.
K, G enlettmım, N nesnesini kersisındeki D'ntntenımestm
sağ lamaı, niyetiyle sozceliqorse.
K, G enletrmım sözceleuersk N nesnesini ü'mn tanımasını
sağ lamaf,: amacına, ü'ntn, kendisinin bu amacını anlaması
yoluyla ulaş mak niyetindeyse; bir de D'nin, kendisinin
amacını, G anlatımını yöneten kurallara ve G anlatımının
sözcelendiğ i
t1ağ lama iliş kin bilgileri
aracılığ ıyla
anlamasını istiyorsa,
seerte'e göre, bu son koş ul, bir nesneye gönderme yapmağ ı., o
nesnaıje dikkat çekmekten ayırrnamızı sağ layan bir koş uldur. Söz
geliş i, karş ımda duran kiş inin dikkatini belli bir nesneye, o nesneyi
15ô
kendisine atarak, o nesneyle kafasına vur-arak çekebilirim.
iki
durumda da o nesneye göndermede bulunmuş
istediğ im
amaçlara,
kersımdeki
kiş inin
Ancak,
etmem. Çünkü,
bu erneeterum enlemesi
yoluyle ulesmis değ ilir!!.
3.5.2.
Yükleme
Searle, öncelikle,
Edimi ye Baş arı
Koş ulları
gönder-me edimi iie edımsöz
yükleme ediminin,
ediminin olduğ u anlamda ayn bir söz entmı olmadığ ına dik~:at çeker.
r'1~hmet, git !
M.hmet,
gidecek misin?
r1ı?hme~) gi1mı:ni öneririm-.
sözcelemlerini
düş ünelim.
Herbirtnds,
'git'
yükl enrnektedi r. Dalıı:'! önce kul] anı ıen FtP)
yarôrlanarak, bu sözcalsmlert,
sırasıyla,
anlatımı
Mehmet'e
simgel esttrmesı nden
ş öyle simgeleş tirebiliriz:
Öndeyi (rtehmet git)
Emir (Metımet git)
Soru (rtenmet git)
Öneri (Mehmet git)
Bu
stmgetestrrme.
bu dört
sözeelemın
dördünde de 'Mehmet' denilen
kiş iye göndermede bulunulup ona 'git' anlatımının
görülmektedir.
yapılmaktadır.
Elbette
Ş imdi,
edimsöz gücüyle
etıımsöz
yüklendiğ i
fôrklı
ve 'git' arasında nasıl bir iliş ki
sözeelemin
gücüyle
açıkça
enımsöz
9ücüldle
busözeelemlerde.
sözcelemlerin
dört
kendimize
'rıenmet
seretım. Dikket edilirse,
sözeelemin
bu,
olduğ unu
edimsöz gücüyle 'git' arasında,
'rıehmet:
arasında olmayan farklı
bir
159
iliş ki vardır: Edimsöz güçleri., 'git' anlatımının 'Mehmet' denilen
kiş iye nasıl yükleneceğ ini
beltrtemektedlr.
Dolayısıyla,
ş unu
söyleyebiliriz:
Bir sözcelemde, edimsöz gücünü gösteren anlatım,
yüklem enlattrnımn. o sözeelernde gönderme enletimtule göndermede
bulunulan ş eyle iliş kiSini belirler.
Soru (Mehmet git)
sözcetermnce,
'soru'
gönderme anlatımının
sorulduğ unu gösterir.
terimi, 'git' yüklem enletrmımn,
'rtehmet'
gösterdiğ i ş ey için doğ ru olup olrnadığ inın
Emir (rtehrnet git)
sözcelerntnce,
'emir' terimi, 'ttebmet' anlatımının
göndermede
bulunduğ u kiş inin 'git' yüklem anlatımının
belirttiğ i
edimde
bulunacağ ını gösterir. (Searle 1974: 122)
Seerls'e göre, bütün bunler, bir sözcetemce,
edimsöz
gucunLı gösteren enletırmn, sözcelemtn yüklem anlatımı üzerinde
böyle bir etkisi olduğ u halde, gönderme enleumı üzerinde bu tür bir
etkisi olmadığ ını gösterir. Daha açık bir deyiş le, sözeelernin
edimsöz gücü, göndermede bulunulan ş eyin türünü belirleyebilir;
ama gönderme teriminin sözeelem içindeki rolünü hiçbir ş ekilde
değ iş tirmez. Dolayısıyla ş u söylenebilir: Gönderme ernmt, yükleme
ediminden ferklı olarak, sdimsöz gücü bakımınıjan yansız bir
edimdir: Yükleme ediminin biçiminden yole çıkarak, onun nesil bir
eotrnsöz ediminin parçası olduğ u konusunda birş eyler söylemek
oleneklıdir, erne böyle birş ey
gönderme edimleri için cıenekn
değ ildir. Bunun için, qöncerme edirni, enimsöz ediminden yapılan bir
soyutlema olse bile, eyrı bir söz edimidir. Bir benzetmeyle anıetmek
160
gerekirse, söz geliş i, ş ehı oynamak, satranç oynamaktan yapılan bir
(çünkü ancak ve ancak satranç
soyutlamadır
yaptığ ınız ş ey "sern oynamak" sayılır);
Yükleme
edimine gelince, yükleme edimi de..
sdimsöz ediminden yapılan
bir
enimsöz
ediminin
bir
Searle'e
göre,
belirtildiğ i
oluş ur ve yükleme
biridir.
ise;
tıpkı
bunun gibi.,
Peki, ayrı bir
duyulmasının nedeni ne?
gereklidir,
gibi., edimsöz edimleri
içeriğ inden
edirni gibi
amô., onun olduğ u
bir dilimidir.
gereksinim
bu çözümleme
sizin
Nasıl sdimsöz gücü ayrı bir
dilimi
yükleme edi mi de edimsöz ediminin
yükleme edirm çözümlemesine
qönderme
scqutlernedır:
anlamda ayrı bir söz edimi değ ildir.
edim değ il,
oynuyorsanız,
erne yine de ô1drıbir edimdtr.
çünkü,
beş ınıjan
beri
bir edimsöz gücü ile bir önerme
edi mi onu oluş turan
edimlerden
(seerte 1974: 122-123)
V gibi bir yüklem enletırm G gibi bii- gönderme anlatımının
göndermede bulunduğ u ş eye yüklendiğ inde,
gönderme anlatımının
o yüklem enleumırmn,
o
göndermede bulunduğ u ş ey için doğ ruluğ u bir
sorun olerek orteqe konur. Searle'e göre, yükleme edemini Ijükleme
edimi yapar budur. Örneğ in,
t'l~hm~~akınıdır
t'l~hmet «kıılı mı?
sözeelemlerini
düş ünaltrn.
Mehmet için
doğ ruluğ unu
K, hepsinde
bir
de.. 'akıllı'
sorun olarak
Ancak, burada sözü edilen .... sorununu ortaya
edtrnsöz
edirni
olarak
gönderme anlatımının
kOldmaktadır.
koymak" ayrı
Yüklsm
bir
enletırmmn
göndermede bulunduğ u ş ey için doğ ruluğ unun
bir sorun olarak ortaya
karş ımıza
oüş ünülmemelidtr.
anlatımının
ortaya
konulması,
adımsöz
çıkan bir durumdur. Nitekim,
edirnlerinin
Mehmet'in akıllı
hepsinde
olduğ unu
161
bildiren de, rtehmettn akıllı olup olmadığ ını soran da, Mehmet'in
akıllı olmasını emreden de 'akıllı' anlatımının onun için ıjoğ ru Olup
olmadığ ını, ya da olup olmayacağ ını bir sorun olarak ortaya koyar,
(Searle 1974: 123-124)
seerle'e göre, yükleme ile doğ ruluk erasındaki bağ ıntı
açıktır: bir yüklem anlatımının
entemım bilmek dernek, onun
göndermede outunuten ş ey için hangi koş ullarda doğ ru, hangi
koş ullarda yenlış olduğ unu bilmek demektir, K, belli bir nesneyi
ilgilendiren bir önerme dile getirdiğ inde, yükıam anlatımının o
nesne için doğ ru olduğ u bir durumun varlığ ını kabul etmiş olur.
Vükleme edirni, K'mn, o nesneyle ilgili rıangi olgunun varlığ ını kabul
ettiğ ini belirtir. (seerıe 1974: 125)
seerıe, yükleme edtmlerı söz konusu olduğ unda qözcen
kecırumeması
gereken son bir noktaya cene dikkat çeker. Söz
edimleri cözümlenırken,
içerik ile iş levayrımı
her zaman dikkate
alınması
gereken
ntr ayrımdır.
Edimsöz edimtmn
bütünü
düş ünüldüğ ünde, edimin içeriğ i, belirtildiğ i gibi,
önsrme: iş levi ise
ecımsöz gücüdür. Bu eurtrn, gönderme edtmtnde ce geçerli olan bir
eyrımdır: Onun içeriğ i, gönderme enıeummm içlemi, yeı da gönderme
anletrrmmn akla getirdiğ i, gönderme yapılan ş eyle ilgili cettmcır:
iş levi ise, betimlemenin kendisi için yeıpıldığ ı ş eyi baş kalarından
ayırmaktır, Ancak, bu içerik/iş lev ayrımı, yükleme ecımıenne tam
olarak uqqulenebüen bir ayrım değ ildir. Yükleme edimlerinin
yalnızca içerikleri olur, iş levleri bütünüyle sözeelernin entmsöz
gücü terennoen belirlenir, (Seerls 1974: 125-126)
olmesi
126-127)
Searle'e göre" bir yükleme ediminin baş er ıh Ile kusursuz
ş u yedi koş ulun yerine gelmesine bağ lıdır: (seerıe 1974:
162
1.
i( ile D'run, dili bilmemek, sağ ır ya da dilsiz olmakv.o. gibi
iletiş imi
baş arısız ve kusursuz kılecek bir eksiklikleri
yoksô.
2.
V ':lüklem anlatımı,
3.
T türncesi
sözeeterren
bir T tümcesintn
parçası
oıerek sözcetentuorse.
bit- enimsöz
sözcelendiğ inde
getirilmekte
edimi
yerine
ise (ya da en azından böyle bir
ectmce
bul unulduğ u sevl ernqorse).
4.
T tümcesi
sözcetenctğ tnde,
bir N nesnesine baş arılı
ve
kusursuz oterek göndermede ounutuqorse.
5.
N nesnesi,
't
anlatımının
kendisine
doğ ru ya da yanlış
alarcık yüklenmesi mentıkce olenaklı bir türe ycı da ulama
giriyors1l.
Göndermede
bulunulan
değ illemesinin
türrıe
yüklem
anlatımının
kendisine doğ ru ycı ne yônlış
Söz geliş i, 'ekıll:'
olmalıdır.
özelliğ ine
ş ey,
sahip
olabilecek
encek ekılh
yüklenetıilir.
yükleme
enlattrnı,
ediminde
arıcek renkli
yüklenebilir.
baş arılı
diyelim,
esal sayılar
ş ekilde,
penceresinin
kırmızı
için
söylecek
olursa
'kırmızı'
ş eylere
olduğ Unlı
olur, ama aynı
beserısız
yükleyen kist, onun Volabilecek
türda
verseger.
K, T türncesini.
bir
olur. Bu durumu, ş öyle de
balirtebtltriz:
Bir N nesnesine "t' anlatımını
birş eyolduğ unu
Aynı
olduğ unu
i, besann
sahip otebilecek
yükleme ediminde bulunmuş
yükleme ediminde bulunmuş
6.
olmaz.
BlJt1uniçin .. söz geliş i
söyleyen kiş i
ş eyi,
bulunmuş
olme özelliğ ine
olma
olur; eme
olduğ unu söyleyen ktş
oturma adasının penceresinin akıllı
onun
Dolcıyısıyla,
ya ce köpeğ inin de akıllı
söyleyen kiş i de baş arılı bir ı~ükleme edirnindebulunmuş
bir
da
olarcık yüklenebilecağ i
enletımı,
ş eylere
rtshmet'in olduğ u gibi, kedisinin
ya
V yükleme anlatımının
N nesnesi için
163
7.
3.6.
doğ ruluğ unu ya da yllnlış lığ ını bir sorun eterak
orteue
koymak niyetiyle sözcsttuorse.
K, Y enleumım. onun N nesnesi için doğ ruluğ unu ya da
yanlış lığ ın! bir sorun olarak ortaya koymak niyetiyle
sözcelediğ i bilgisine, o'ntn,
kendisinin bu niyetini
anlayarak ulesmesım: D'nin kendisinin bu niyetini ise "l
anlatımının
enıemıne
i.liş kin bilgisi
aracılığ ı1dia
anlamasını emeçlıqorse.
YÖNELMiş liK
VE miMSÖZ
EDiMLERi
Se1wle'e göre, yukanda sözü edilen bütün koş ullert yerine getirerek
birine bir ş ey söyleyen, bir soru soran, bir emir veren, kısaca
besenlı bir edimsöz edımtnoe bulunan kiş inin yaptığ ı ş ey,eshnde.
bir yönüyle, birtakım sesler çıkarmaktan, ya da bir ş eyin üzerine
birtakım çizgiler çizmekten baş ka bir ş ey değ ildir. Ama, iletiş im
erteminde bu sesler, bu çizgiler kendileri dış ında baş kil bir ş eyi,
yani dünyôdljki nesne ya da durumten resmederler
(r8jJresellt).
Ona göre, edimsöz edimlerinin bu gücü, zihnin (ya da beynin), inanç
ve arzu gibi zihtn durumlan ı mems) ststes ı üzerinden, özellikle
eylemıer ile algı yoluyla, canlının dünya ile iliş kisini kurma
gücünün, kısaca zihnin yönelmiş Hğ inin (ll1tentl(ltl{f/lty) bir
sonucudur. Bunun için, yönelmiş lik konusunu gözardı eden bir söz
edimleri kuramı, eksik bir kurem olmağ a menkumdur. (Searle 1979ö:
296-300; 1990b: vii)
seerıe. söz edimleri
kuramının bu yönünü Intentioi'HIjity
(19ô3) adlı kıtebı ile BBC'de verdiğ i bir dizi konrerenste
(rıtnus,
Brains ond scıence, 1964) ele alır ve söz sdimleri kuremını bir
yönelmiş lik kuremine. dil felsefesini ıje bir zihin felsefesine
164
dönüş türür (l.ecoste
3,6,1,
19ô5: 10I)
'ı'önelmiş lH:
seerta yönelmiş liğ i, birçok zthın durumu ile ztntn olayının (m8llttt.!
events), dünyadaki nesne ya da durumlar ['ıakkında almalar-ı,
dünyadaki nesne ya da durumlarla ilgili olmaları, ontere yöneltilrniş
olmaları özelliğ i oıarek belirtir. Örneğ in, ona göre, bir inencım
u
otmeucır: bir korkum varsa,
verse. bu, ş ôyıe-ş öyle Olduğinencı
bu, Dir ş eydenduyulan, ya da Mr ş eyin olacağ mdaoduyulm'ı bir
korku olmalıdır; bir arzum verse. bu, Dir ş ey yapmak:,ya da bir
ş eyin olması için duqulan bir arzu olmalıdır; bir niyetim varsa, bu,
bır ş ey yapma niyeti oımeutnr. searte, zihin durumlarının bu
özelliğ ine, uzunca bir geçmiş i olan bit- felsefe geleneğ ini izleyerek,
"IJönelmiş lik" demekle birlikte, terimi birçok bakımdan yanıltıcı
bulur. O herş eyden önce, doğ alcı bir bakış açısını bentmsaıjarek
bilinçli ve öznel ztrnn curumıenmn yad~;ınôrnôyôCfığ ını, erne onların
fotosentez
ile sindirim gibi, biyolojik yaş amın birer parçası
L.
olduğ unu ctüş ünür (ı.ecoste 196ô: 101
Ona göre, yönelmiş lik ile ilgili geleneksel tutum, kendi
içerisinde bir bütünlük gösteren bir gelenek değ ildir-. Bunun için,
hernan iş in baş ında, geleneksel tutumle arasındaki farkııııkları
ortaya koyarak, bu terimi tam olarak hangi anlamda kullandığ ını
açıklamağ a çalış ır. (seerte 1990b:t)
Birincisi, yönelmiş lik, Searle'e göre, geleneksel anlayış ın
tersine, her zihin durumunun ya de olayının bir özelliğ i değ ildir.
Evet, inançlar, korkular, umutler. arzuler yönelirnsel (117tBritfO'...18/)
zihin durumiencır: ama stmrttlik, sevinç, sıkıntı gibi kimi zihin
curumıenmn
yönelirosel etmeuan biçimleri de veroır. Eğ er bir
165
tnencınız ya da erzunuz verse. size, tnencığ rmz ya da arzuladığ ınız
ş eyin
ne olduğ u
yalnızca
bir
sorulduğ unda,
ınencımz
olduğ unu;
erzutemeuığ uuzı. yalnızca
lnecleruuz
ile erzulerımz,
zorundadır.
bir
ş eyle ilgili
olabilirsiniz;
sıkıntı
ortada
durum,
belli
sevincin
bilinçli
hatta
ş imdiye
olsa
hiç
olabilir.
çünkü
de her
olduğ unda,
gerçekten
bir yaş antıdır.
yılanlarla
yaş antısıyla
duyulan
ile
yönelimsel
yöneltildiğ i
de o yaş antım,
bilinçli
sıkıntı
durumları
kaynaklanır.
bir
ilgililikten
korku
bir
özdeş
Üçüncüsü,
Bilinçli
niyetinde
inaçlarım
aynı ş eyolduğ u,
ş eyle ilgili
olduğ u
yorumlamak,
bir sıkıntı
ileri
önemli
yaş antım
bir ş eyle, yani sıkıntı
ileilgili
yönelmiş likteki,
söz geliş i
korkurn
olduğ unda
Sıkıntı
karş ımıza
farklı ş eylerdir.
olmak
çıkan
örneğ inde .. sıkıntı
korku örneğ inde
ş eyler
kılan budur: Yönelimsel
ş ey birbirinden
getirmediğ im,
birtakım
farklıdır:
özdeş
bir
ama ş u anda sorulacak
bu ş ekilde
ilgililik,
ş eylerdir;
yılanlar
Birçok
yönelimsal
ş u anda aklıma
ile bilinçliliğ in
zaman
Ama buradaki
ilgili
bır
duyulan
Bunun gibi, birçok
göre, bilinçliliğ i
yönelmiş likteki
içerisinde
ansızın
getirebileceğ im
Yine de, yönelmiş lilik
Searle'e
olmak
aynı ş ey değ ildir.
getirmediğ im,
dile
görmemekten
ş eyi
halde nedensiz
Örneğ in,
Örneğ in,
dek hiç aklıma
sürülebilir.
duygusu
bilinçlilikle
beklenemez.
nureksemecen
bir ayrımı
ş eyle ilgili
sevinç
değ ildir.
değ ildir.
bilinçliğ in
bir
söyleyemezsiniz.
1990b: 1-2)
yönelimse]
olması
bir
bir ş eyolmadığ ı
yönelmiş lik
durum da bilinçli
hsrhenqi
sıkmtılsrtmzrn
her zaman
değ ildir: ürtece belli bir ş ey
bir
(Searle
ikincisi,
da
olduğ unu
zaman,
zorunlu
nedensiz
duyabilirsiniz.
bilinçli
her
olması
rıalde,
ya
bir erzunuz
sevınçlertntztn,
Buna kersılik.
olmadığ ı
bir ş eyetnenmernğ imzr.
herhangi
ise yılanlardan
değ ildir.
Yönelimsel
durum ile o dururnun
(1990b: 2-3)
(lıı/eMi/ıg)
ve
niyet
166
(irdentiM),
yönelmiş liğ in
biçimlerinden
yölnızcı.ı
btrtoir.
Vönelmiş liğ in bu biçiminin, yönelmiş lik kuremi içer-isinde özel bir
rolü yoktur. Söz geliş i, inanç, umut, korku ya de erzu, içerisinde
niyet kavramını bönndırdığ ı için yönelirnsel olan zihin durumları
değ ildir. (seerte 1990b: 3)
seerle'e göre, inanmak, korkrnek. umut etmek, erzuıemek.
kimilerinin sandığ ı gibi birer "zthin edirni" de değ ildir. Bire içmek,
kitap yazımık birer- suirndir: akıldan bir ar-itmetik iş lemi yapmak,
Golden Gate köprüsünü zihinde tesertemek birer zihin ecimidtr. Ama
ınenmek, korkrnek. umut etmek, ya da arzulamak birer edim olmadığ ı
gibi birer zihin edimi de değ ildir. Edimler. kiş ilerin yaptığ ı
ş eylerdir. Oysa, "Ne yôpıyorsun?" sorusuna, kalkıp da,
Yağ mury ağ acağ ına inamyorum
Wr9i1~rin dijş ~ceijini umut ediyorum
FilJatıarınyüks~1roesirıden
korkmuqorum
Sinemaya gitmeğ i arzuluqorurn
gibi bir yônıt verllsmez. Kısaca, zihin oururnlen
durumdur. (Searl e 1990b: 3)
yainızca
bir-er
Peki, yönelimseı durumlar ile bunların yöneltildikleri
ş eyler arasında nasıl bir i.1iş ki vardır? Searle'e göre, bu iliş kide
qözuerı kecrrumemesı
gereken en önemli nokta ş udur: vönelmtsltk,
yönelimsel durumlar ile onların yöneltildikleri
ş eyler arasındaki
belli bir bağ ıntıdır; erne bu bağ ıntı bir ş eyin tepesinde oturmak, bir
ş eye yumruğ uyla vurmak gibi sıradan bir bağ ıntı değ ildir Çünkü,
yönelirnseı durumun yöneıtildiğ i nesne ya da durum ortada olmasa
bile, o yönelimsel durum içerisinde olunabilir. Söz geliş i, yağ mur
yağ masa bile yağ murun yağ l'nasını umut edebilirim;Frsnse krel: diye
167
biri olmasa bile, Fransa krelırun kel olduğ una tnenebtltrtm.
1990b: 4)
(Searle
Searle bu noktaıda dikkat çektikten sonra, söz konusu
bağ ıntıyı, yönelimsel durumlar ile onlardan türemiş olan edtrnsöz
edimleri eresmdekt bağ lantılardan
yola çıkarak ortaya koymôğ a
çalış ır. Ona göre, yönelimsel durumlar ile edtrnsöz edimleri eresınds
dört noktada bir bağ lantı kurulabilir:
(1)
Söz edinıleri kuramından bildiğ imiz edimsöz qücü/önerme
ıçerıgı ııyrımı yönelimsel durumlara da uygulanabilir. Nasıl .. size
odadan çı krnemzı emrediyor,
odadan çıkacağ ınız
öndeyisinde
bulunuyor, yô da oceden çıkmenızı önertqorsam: tıpkı bunlar gibi,
odadan cıkeceğ ınıze
irıemnrn, odadan çtkeceğ ımzden korkarım,
adadan çıkmanız] isteyebilirim,
ya da odaden çıkacağ ınızı umut
edebilirim. ilk öbek örnekte yer alan enimsöz sdlmlertnde. önerme
içeriğ ini edimsöz qücünuen kolaylıkla ayırabilmekteyiz.
ikinci
öbekteki yönelimli durumlarda da, sdimsöz euimlertne kosut olerek s
kısaca
R diye
simgeleş tirilebilecek
resim
içeriğ ini
(.rf!prf!s8.fltıdi;;e
coatent ı, ya da baş ka bir deyiş le yönelim
içeriğ ini (/17t8./'Jt!O;7t1i
CMlM! ).. bu içerikle ilgili olarak içerisinde
ruhsal durumdan
bulunulan, kısaca S diye simgeleş tirilebilecek
(psyc/}oiogicıil moae ı ayırmak gerekir. (Searle 1990b: 5-6)
Searle'e göre, bir inancın, bir korkunun ya da bir arzunun
yönelimsel bir zihin durumu olabilmesi
için, onun, bir türnce
sözeelenerek dile getirilmiş
olması gerekli değ ildir. Bit-türnce ile
dile getirilmiş
olmasalar bile yönelitnsal zihin durumu olma
niteliklerini korurlar. Ancak, dile getirilmiş
yönelirnsal durumlar
ila dile getirilmemiş
elenlerı birbirinden ayırmak ve dile getirilmiş
olanların içeriğ ine "önsrme içeriğ i" dernekte yarar vardır. Bundan
16ô
inanç gibi, içeriğ i her zaman bir önerme ile dile getirilmesi
gereken yönelimsel durumter ile, sevgi ve nefret gibi içeriğ i bir
örıerme ile dila getirilmesi
gerekmeyen yönelirnsel durumları da
birbirinden ayırıp, ilk türe girenlerin içeriklerine
de "önerms
içeriğ i' demekte yaraı- vardır. Burada unutulmemesı gereken nokta
ş udur: Birztntn durumu yönelimsel bir dururo ise, tanım gereğ i, onun
bir içeriğ inin de olmesı gerekir. (seerte 1990b: 6-7)
beş ke,
(2)
Farklı uydurma doğ ruıüıları,. edlmsöz edimleri gibi,
yönelimli nururuter için de SÖZ konusudur. Dahô önce belirtildiğ i
gibi, kesinleyici edimler-in uydurma doğ ruıtusu sözden dünyaya,
yükleyici edimlerle yöneitici edtrnlertnkt tse dünyMan sözedtr.
Dolayısıyla, bilctrtmlertn
yanlış
olması durumunda, yônlış ıık
dünya,:ıa değ il, sözde erenmeıunr. Bir- emir yerine qettrürnez, bir SÖZ
tutulmaz ise, nete ne verilen emirdedir. ne de I/erilen sözoeoir.
Böyle bir durumda, nete .. emri yerine getirmeyen, WLda verdiğ i sözü
tutmayan kiş ;ilerin içerisinde bulunduğ u dünyada aranmalıdır. Bir de,
yine belirtildiğ i
gibi, ntçtıtr uydurma doğ rultusunun
olmadığ ı
edimsöz edinıleri vardır. Eğ er kötü söz söylediğ im için sizden özür
dilersem, ya da ödül kezendığ rmz için sizi kuüersem.
dile
getirdiğ im önermeıertn, yani size kötü söz söylediğ im önermesi ile
bir ödül kezencığ ımz önerrnesinin doğ ru olduğ l.inu kabul ederim; ama
bulunduğ um edirnin ereğ i, ne bunları söylemek, ne önerme içeriğ inin
gösterdiğ i ş eyi yapacağ ım konusunda bir yükümlülük altına girmek,
ne de önerme içeriğ inin gösterdiğ i ş eyi yapmônızaceıısmekur. Bu
edirnlertn ereğ i, önerrne içeriklerinin
gösterdiğ i, benim de doğ ru
oldukların
kabul ettiğ im
olqulerle
ilgili olarak içerisinde
bulunduğ um ruhsal durumları, uent duyduğ um üzüntüyle memnuniyeti
dısevurmekur.
5ear1e'e göre, edtmsöz edtmlertqle
ilgili olarak
karş ımıza çıkan bu ourumlerın çok benzerteri yönelimli durumlarda
de karş ımıza cıkar. lnencımın yanlış olduğ u ortaya çıkarsa .. hatayı
dünueue değ il, inancımda ararnam gerekir. Böyle bir durumda
169
değ iş tirmem
gereken dünya değ il, tnencımrnr. Bune karş ılık,
niyetinıi ya da erzurnu gerçekleş tirmekte
baş arısız olursam. durumu
niyetimi ya da erzumu değ iş tirerek düzelternem. Böyle durumlarda,
hata, niyeti ya da arzuyu gerçekleş tirecek
kiş i olan benim içerisinde
bulunduğ um dünyadadır. inançlar, bildirimler gibi, dağ t"u ya da yanlış
olabilir.
Bunların uqourme
doğ rultusu,
zihinden
dünyayadır;
daleyısıyıe, deyim yerindeyse zihnin dünyaya uqourulmes. beklenir.
Buna karş ılık, niyetıerıe arzuler doğ ru ya da yarılış değ il, yerine
getirilmesi
ya da gerçekleş tirilmesi
gereken ş eylerdir. Uydurma
doğ rultuları dünyadan zihnedir. Bunun için, yine deyim yerindeyse.
dünyanın zihne uydurulması beklenir. Ayrıca bir uyöurrna dağ ruıtusu
olmayan, ya de baş ka bir deyiş le, uqnurrne doğ ruitusu "boş " olan
yönelimsel durumlar da vardır. Eğ er size kötü söz söylediğ im için
üzqünssm, ya da ödül kezenrnenı zcen memnunsam. üzüntüm. si ze
kötü söz söylediğ in", tnencı ile size kötü söz söylememiş
olma
dileğ ini, memnuniyetim ödül kazandığ nız inancı ile ödül kezanmeruz
dileğ ini içerir: ema üzüntüm ile memnuniyetim ne inençler gibi
doğ ru ya de yanlış olabilir, ne de arzular gibi yerine getirilebilir
Üzüntüm ile memnuntqettrn, içerdikleri inenem dünyaya uygun Olup
olmamasına bağ lı olarak ya yerinde, ya da yersiz bir üzüntü ile
mernnuniyet olabilir, ama ikisinin de ş u ya da bu yönde bır uydurma
doğ rul tu su yoktur. (Searı e 1990b: 7-9)
(3)
Yönelirnsel durumlar ile edtrnsöz etnmleri arasındaki
üçüncü bağ lantı noktasını ..edirnsöz edtrnlerlntn içtenllle koş ulu
oluş turur: Belli bir önerms içeriğ i olan bir ecımsöz sdiminde
bulunduğ umuz her dururnce. aynı önerme içerikli yönelimsel bir
durumu dısevururuz. Söz geliş i, P olduğ u bildiriminde t1ulunduğ unıda,
P olduğ u ınencırm dtsevururum: P yapacağ ınıa söz verdiğ imde, P
yapma niyetimi dısevururum; P yı.ıpmanızi emrettığ tmde. P yapmanız
için duyduğ um arzu yı.ı da isteğ i cısevurururn: P olduğ u için sizi
170
kutladığ ırnda;
ili:;:;kiler
içkin
ile onların içtenlik
iliş kilerdir.
edimsöz ediminin
Dolayısıylö,
koş ulları
arasındaki bütün bu
Yem, bütün bu yönelimsel
yerine getirilmesine
değ ildir. Birsdtmsöz
ona karş ılık
duyduğ um rnemnuniyeti orsevururum
P olmesınden
Edimsöz edimleri
durumlar,
yalnızca eş lik eden birş ey
edimini yerine getirrnek dernek, zorunlu clerek,
gelen
yönelirnsel
hıçktmse,
aykırı
durumu
dış avurmak
demektir.
düş rneyi göze almadan, P olduğ unu
söyleyip, ardından P olduğ una inanmedıqıru: P yapılmasını
ardından P yapılmasını
dileyıp,
ardından
istemediğ ini;
P
olmasından
emrectp,
ya da P olduğ u içinÖZÜtdolayı
üzüntülü
olrnôclığ ım
söyleyemez. (seerte 1ggOb: g)
Elbette,
k'mn
enimsöz
bir
durumda, dış avurduğ u yönelimsel
değ ildir.
Yalan söylemek,
olenekhdır.
olmayan baş ka bir
edimsöz
ediminde bulunmektır.
yönelimsel
durumu
karş ılık
yakındır: Genellikle,
içtenlik
bulunmak
önermanin
için
da bir enimsöz
enimsöz
etmese bile, K, bir
dış avurmuş
seuıhr.
gelen yönelimI i ourumıer
eoimsöz
geldiğ i
ediminde
koş ulunun belirlediğ i
Edimsöz
edimleri
arasındaki iliş ki
sdtmtntn uydurma doğ rultusu
o
ile
çok
ile onun
koş ulunun uydurma doğ rultusu aynıdır. Edimsöz ediminin bir
uydurma
karş ılık
olması zorunlu
Ancak, yalan söylemek ye da içten
ediminde
bulunduğ u her durumda, o edirnin içtenlik
kendilerine
her
olmayan baş ka bir edimde
Bunun için .. gerçekten edimin karş ılık
durum içerisinde
yönelimsel
bulunduğ u
durum içerisinde
ya da içten
bulunrnek her zernan
sdtmtnde
doğ rultusunun
doğ ru
olmadığ ı
olduğ uversaqıhr,
gelen yönelimsel
durumlarda
böyle
ise
sdtmsöz
durum bir inencı içerir.
sizden özür dilediğ imde,
P olmasından
dile
getirilen
edimlerine
Örneğ in, F' olduğ u
duyduğ umüzürıtüqü
dısevururum. Özürün de üzüntünun de bir uydurma doğ rultusu yoktur.,
erne özür P olduğ unu verseuer, üzüntü
(seerte 1990b: 9-10)
de P olduğ u inancını içerir.
171
(4)
Uydur-ma doğ rultularının
olması
koş uluyla,
baş arı
koş ullan kevremı, hem edimsöz edimlerine hem de yönelirnsel
durumlara uygulanabilecek bir kavramdır-o Örneğ in, bir bildirirnin
doğ ru ya da yanlış olduğ unu, bir ernrin yerine ı~etirildiğ ini yô da
getirilmediğ ini,
verilen bir sözün tutulduğ unu ya datututmecığ ım
söglertz. Bunu, edimin örıerme içeriğ i ile dünyayı, edimsöz ereğ inin
belirlediğ i uydurma doğ ruitulôn yönünde kersılestırerek
yapanz.
Buna göre, bir büdtrtmin, ancak ve ancak doğ ru ise; bir emrin ancak
ve ancak yerine getirilirse;
bir sözün ancak ve ancak tutulutse
baş arılı olduğ unu söyleriz. Bütün bunları, yönelirnsel durumler tctn
de söylemek olenakudır. Örneğ in, inançları m, ancak ve ancak,
olduğ una inandığ ım ş eyler- gerçekten olduğ una inandığ ım gibiyse;
arzuları m, ancak ve ancak, yerine getirilmiş lerse;
niyetlerim, ancak
ve encek, qerçakleş miş lersa
beş erıu olur. (Seôrle 1990b: LO)
Saerle·e göre, burada gözden kecmlmemesı
gereken nokta
ş udur: Bir uydıırma doğ rultusu olan her söz edirm ancakve ancak
oış evurulen ruhsal durum baş arılı bir biçimde dısevurulmusse.
beserılı bir biçimde yerine getirilmiş
olur. Edirnsöz ediminin baş arı
koş ulları ile dısevurulan ruhsal durumun baş arı koş ulları bir ve
eqmcır. Söz geliş i, bildirimim, ancak ve ancak dış avurduğ um inanç
yerinde bir inanç ise doğ ru olur; verdiğ im emir, ancak ve ancak
arzum yerine getirilirse
yerine getirilmiş
olur; verdiğ im sözü,
erıcek ve ancak niyetlerimi
gerçekleş tirirsem
tutmuş
olurum.
Bundsn baş ka, beseri koş ulları nasıl edimsöz ediminde lckinss, tıpkı
bunun gibi, yönelimsel durumların baş arı koş ullarının da yönelimsel
durumda içkin olduğ unu unutmamak gerekir. P olduğ u t:ildirimirni P
olduğ u bildirimi yapan ş eylerden biri onun doğ ru kılankcş ullerdır.
Bunun gibi, P olması dileğ imi, P olması dileğ i yapan ş eylerden biri
bu dil eğ irnin gerçekI esmesim sağ layan koş ullardıdSaarle1990b: 10-11)
172
seerle. eotmsöz edirnleri ile yönelimsel durumlar arasında
olduğ unu gösterdiğ i bu dört bağ lentıden, yönelirnsel durumlarla
ilgili olarak ş u iki sonucu çıkarır: (1) Her yönelirnsel durum, belli
bir runsel durumla onun içer-iğ i oıerek bir resim içeri'Jinden oluş ur,
(2) Yönelimse1 durumlar, sdtmsöz edimlerinin nesnelerle olguları
resmetmeleriyle
aynı anlamda, nesnelerle olguları resmederler
(elbette, farklı araçlarla ve farklı tnr IJoııa) Nasıl yağ mur yağ ıjııjı
bildirimi yağ mur yağ dığ ı olgusunu resmediyor ise, yağ mw- yağ dığ ı
konusundaki tnencım da o yağ mur yağ dığ ı olgusunu resmeder. Nasıl
t'1ehmet'e odadan çıkması için verdiğ im emir" t1ebmet'le ilgili ve
onunla iliş kisinde
bir eylemi resmeotuorse.
MeMıerin odadan
çıkması için dUIJduğ um arzu da, Mehmet'le ilgilidir ve onunla
iliş kisinde bir eldlerni rssmetrnektedtr.
Searle, burada resmetme
(r8/vBs8Iitotio/ı) kevremım,
bu söylenenlerden
de enlesılecaqı
üzere, genellikle yapılandan farklı olarak, yalnızca göndetTneljle
sı nırl ı tutmaz, Onu, gönderrnenin yanı sı ra, yük 1erne il e beseri
koş ullarını ce kapsayacak bir geniş likte kullanır, Ona göre" btr
uydurma doğ ruıtusu ve bir önsrme içeriğ i olan her ':Jönelimsel
dut-um, bir uydurma doğ ru1tusu
ve bit- önerme içeriğ i olan her
sdimsöz ediminin kendi baş arı
koş unarını
rssmetmeslule
aynı
anlamda, kendi beş ert koş unarını resmeder (seerıe 1990b: 11, 13)
3,6,2_
Edimsô2 Edimlerinin
Vônelmjş lij'ji
Edimsöz emmlert ile zihin durumları arasındaki bütün kosuüuklere
rağ men, bu ikisi arasında önemli terkter vardır. Herş eyden önce,
zihin durumlan birer durum, edirnsöz edimler: ise birer edim, bir
niyetle gerçekleş tirilen
eylemlerdir.
Daha önemlisi, inançlar.
korkular umutlar. arzular, bütün bu zihin durumlerı özlerinde
uöneumseıotr. Buna karş ılık, bir yönüyle ağ zımızdan çıkan birtakım
173
sesleruen, ya da kağ ıda çizdiğ imiz bırtekım tseretlerden baske bir
ş eyolmayan edtrnsöz ecımıert. özlerinde yönelirnsel değ ildir. Peki,
özlerinde yönelimsel olmayan bu seslere, bu iseretlere nasıl bir
yönelmiş lik yOklenetıiliyor? Bu yönelmiş liğ in
kaynağ ı nedir?
(seerte 1990b: 26-27)
Seeırle, edımsöz edimlerinin yerine getiriliş lerinde
çifte
bir yönelmiş lik düzeyi olduğ unu ileri sürer: Edirnin dile getiriliş i
sırasında disevurulen yönelirnsa) durum ile edirnin yerine getirilme
niyeti. Örneğ in yağ mur yağ dığ ı yollu bir bildirirnde bulunduğ umda,
hem yağ mur yağ dığ ıtnencımı
dış evururum, hem de yağ mur
yağ dığ ını bildirmek gibi birniyeti olan bir sdirnde bulunurum
(seerte 1990b: 27, 163-164)
Söz konusu ssslerle
iş erettere
yönelmiş liğ ini veren, iş te, bu ikinci yönelmiş lik düzeyidir.: yani
seerts'e
edirnin yerine getirilme niyetidir. Peki, bu nasıloluyor?
göre, özünde yönelimsel olmayan ş eylere (seslsre, iş erettere), o
ş eylerle dısevurulen ruhsal durumun gerçekleş me koş ullarını belli
bir niyetle yOkleyerek, bir yönelmiş lik ylikleriz. Baş ka bir deyi:~le,
yerine getirmekte olduğ umuz edimsöz ediminin temel koş ulunun
belirlediğ i qerçekleş ms
koş ulları olan birtakım sesleri (ya da
iş aretleri), belli bir niyetle sözceleyerek, o sesleri yönelimsel bir
hale getirir, böylece de o edimsöz edimine karş ılık gelen ruhsal
durumu dış evururuz. Bir inancı dış avurmadan
mr bildirimde
bulunmak, bir niyeti dış avurmadan tıtr söz verme edirninde
bulunmak, ya da bir arzuyu dış avurmadan bir emir vermek olanaklı
değ ildir; çünkü, sotmsöz adiminin baş arı koş ulları ile, sdimsôz
ediminin temel kuş ulunun belirlediğ i ruhsal durumun gerçekleş me
kosullerı bir ve aynıdır. (Searle 1990b: 27-26, 165)
(i
174
3.7.
ANLAM SORUNU VE SEARlE'ÜN
Giriş 'in
sonunda sorduğ umuz soruyu yineleyelim:
iletiş ini
ortamında,
sözealegerek.
karş ısında
belli
dilsel
D'nin,
duran
iletileri
zorunda olduğ u edirn kuralları
ÇÖZÜMÜ
kiş iye,
vermeğ e
nelerdir?
K'mn, belli
birtürnce
belli
çalış ırken
Aynı iletiş im
o dilsel
iletilere
zorunda olduğ u edim kuralları
açısından da sorebiltriz:
ulaş abilmek
nalsrdtr?
uymak
ortamında,
K'nın sözcelediğ i türnceden. K'nın o tümceyle
vermek istediğ i
bir
kendisine
için dikkate
almak
Bu soruyu bir" üçüncü kiş i
Söz konusu iletiş im
ortamında, üçüncü bir
kiş inin, K'run sözcelediğ itürncenin enlemını. baş ka bir deyiş le, K'nın
sözcelediğ i
türncenin
taş ıdığ ı
dilsel
baş vurması gereken edim kuralları
tvlehmet'in kereste
suqunun bitmiş
bir
çift
iletileri
nelerdir?
muhabbet
çıkarabilmek
Söz geliş i,
için
evde oğ ul
kuş u beslediğ ini;
kuş ların
olduğ unu görünce, babanın ona
Oğ ul, kuş ler ımnSUlJIl bitmiş
dediğ ini
düş ünelim
ortamında
babanın
çıkarabiliriz.
ve
kendimize
oğ ula
Elbette,
soralım:
sağ ır değ ilsek,
Böyle
bu sözterdan
söylediğ i
bir
iletiş im
biz
Türkçe biliyorsak.,
sözleri ş aka ya da oyun olsun diye söylemiyor
neler
baba bu
ve bu sözlerle baş ka
bir ş ey enletmağ eçehsmıgorse.
Böyle bir durumda yapmamız gereken ilk ş ey, becenın neye
göndermede bulunup
ediminde
olduğ unu,
septernektır.
(i
ş eye ne yüklediğ ini,
bulunduğ unu,
bir
yerine
getirdiğ i
Idani nasıl bir önerme
enimsöz
de hangi
duygu ya da tutumunu
Babanın
söylediğ i
çıkarabileceğ imizi
bu
ediminin
ne
oış evurduğ unu
sözlerden
neler
encek bu aş amadan sonra kendimizesorebütrtz.
175
Türkçe bilgimiz ile bağ lama iliş kin bilgimizden yola
cıkerek. oğ ul rıenmet:e. onun kuş terme ve o kuş ların suyuna
göndermede bulunulup o kuş ların suyuna 'bitmek' anlatımının
yükıendiğ ini söyleyet1iliriz,
\line aynı bilgilerelen yola cıkerek.
babanın oğ ul rtenmet:e, !Jalnızca kuş larının suyunun bitmiş olduğ unu
tıi1dirme~:ie kalmadığ ını., onu bu konuda uyardiğ ını da söylemek
yıınlış olmaz. Babanın bu tümceyi söylerken, dile getirdiğ i önerme
ile ilgili olarak dış avurduğ u duygu ya da tutumuna gelince; bağ ıam
ile iletiş im diline iliş kin bilgilerimiz,
bunun, kuş ların suyunun
bitmiş olduğ unu içeren bir inanç olduğ unu söylüyor: Türkçe'de bu
yapıda bir türnce sözeelenerek. ne bir niyet, ne bir arzu, ne de bir
istek dış a vuruletnur. Türkçe'ce bu yapıda bir tümceqle, encek ve
ancak bir inanç dısevurulebiltr, Peki, babanın bütün o ş eylere
göndermede bulunup kuş ların suyuna bitmiş
olmak özelliğ ini
yüklemek; bir uyarıda nulunrnek 'le bir inancını dış avurmak için
sözcelediğ i
bu tarncenın
anlamı nedir?
Baba bu tümceyi
sözceleyerekoğ ula
hangi dilsel iletilerde bulunabilir? Belirtildiğ i
gitıi, bu soruların yanıti, bütün bu edimler-de bulunmak için babanın
uymak zorunde olduğ u kurellerrıe gizlidir.
BiL kuralları
bize sserte vermektedir. Onun geliş tirdiğ i söz
edtmlen kuremine göre, K'rnn Hp) gibi bir türnce ~;özcelediğ inde
gerçekten F(P) gibi bir edimsöz edimtnde bulunmuş sayılrnası için
uyması gereken kurallar, ya da yerine getirmesi gereken koş uller
ş unlerm:
(1)
K, F emrnsöz
gücünün F' lle bağ lôntılı edımsöz ereğ ine,
özgü ulaş ma yolu ve ş iddet derecesiyle
(temel kural).
Fnin kendine
utesmandır
(2)
K, F' önermesi ni dil e get iren bi r önerrne edi rninde
bulunmalı, bu P önermesi de rmn gerektirdiğ i önerme
176
içeriğ i kosullerım
içeriğ i kuralı).
yerine getiriyor
olmalıdır (önerme
(3)
F(P) sdtrnsöz ectmintn gerektirdiğ i
önermesiyle ilgili önerme sayıltıları
(ön-koş ul kure1 ı).
(4)
K, HP) sdtmsöz ediminin gerektirdiğ i ruhsal durum
içerisinde olmalı ve bu ruhsal durumu F edimsöz gücüne
özgü ş iddet derecesiyle dış avuruyor olmalıdır (içtenlik
kuralı).
ön koş ullar ile P
geçerli olmalıdır
Aynı kurerne göre, K'nın bir gönderme anlatımı ile bir yüklem
anlatımı sözcele1jiğ inde, kısaca bir önsrme dile getirdiğ inde,
gerçekten bir önerme ediminde bulunmuş sayılması için ş u kurallara
uyması gerekir:
(1.0)
(I.tı)
(2.a)
(2.b)
(3.a)
K, G gönderme enteumtm, karş ısındaki 9 nesnesini D'mn
baş ka nesneler arasından seçip aldırmasını sağ lamak
amacıyla sözcelemelidir (temel gönderme kuralı)
K, T tümcesını, Vyükleme anlatımının 9 nesnesi için doğ ru
olup olmadığ ını bir sorun olarak koymak amacıyla
sözcelerneltdtr (temel yükleme kuralı).
G gönderme anlatımı, bir T türncesinin parçası olarak
sözcelerımelidir (önarme içeriğ i kuralı)
V yüklem anlatımı, bir T tümcesinin parçası olarak
sözcelenmelidir (önerme içeriğ i kuralı)
T türncesi :;özcelendiğ in,:le bir edimsöz sdim: yerine
getirilmiş
olmalıdır. Ortada G gönderme anlattrmrmn
177
(3b.)
göndermede bulunduğ u bir 9 nesnesi olmalıdır (ön-koş ul
kur-aIIarı)
T tümcesi sözcelendiğ inde
bir edimsöz adi mi yerine
getiriliyor ulmandır. T türncesi sözcelendiğ inde gerçekten
de bir g nesnesine göndermede bulunulmuş olmalıdır. g
gönderme nesnesi, V yü!dem anlatımının kendisine ıjoğ ru
ya da yanlış olarak yüklenmesi menukes olanaklı bir türe
ya da ulama giriyor olmalıdır (ön-koş ul kuralları)
Dış avurma edımtntn kurallarımı gelince., bu kurem, edirnsöz edimi
kurallerı ile dış avurma edimi kurallarının bir ve aynı olduğ unu ileri
sürer. Gerçekten de, P olduğ u bildirimtnde bulunan kiş i ile P olduğ u
inancını dış avuran kiş inin, P yapmôğ a söz veren kiş i ile P Yôpma
niyetini dış avuran kiş inin, P yapılmasını
isteyen kiş i ile P
yôpılması isteğ ini dış evuren kiş inin gözettiğ i temel kurul, önerme
içeriğ i kuralı ve ön-koş ul
kurallerı
bir ve eurıunr. Çünkü
diş evurdukları duygu ya da tutumlar, yerine getirdikleri edimlertn
içtenlik koş ulunu otusturmektedır.
Örneğ imize dönecek olursek, bebemn oğ ula E;özcelediğ i
'Oğ ul, kuş larının suyu bitmiş ' türncesinin enlermm, bu tümceyi
sözeelegerek babanın oğ ula verebileceğ i iletileri belirleyen bütün bu
edim kuralları olduğ una göre, türncenin anlamını ya da tôş ıdığ ı
dilsel iletileri orteya çıkarmak için, kendimize Ş lJ soruları sorun
yanıtıarını vermemiz gerekir. vemüer, bize, türncenın enlemım, ya
de taş ıdığ ı dilsel iletileri gösterecektir.
tinerme edimleri açısınden
sormermz gereken sorulerle
ve yanıtlarıyle tıaş layalım:
(I.e/b)
Elabenın, 'Oğ ul', 'kuş ların' ve 'kuş lerırun suyu' gönderme
anlatımlarını
ve 'bit mis' yükleme anlatımını
sözeeleme amacı
nedir?
ı7B
Gönderme
gönderme
entetımtenm
enleumterıule
sözceıemektekı
göndermede
ernecı. bütün bu
bulunduğ u
benzerleri arasından seçip euırmesım sağ lamaktır.
burada, 'oğ ul' entetunım sözeeterken.
sözlerini,
ş eyleri..
D'rnn,
Doıayısıyıa, nene
söz geliş i kızına ya
da cı anda orada bulunan beske birine değ il .. oğ luna söylediğ ini
etmektedir.
'Kuş ların'
derken, oğ lunun., söz geliş i
köpeğ ini değ il .. kuslertrn:
kedinin
'kuslenmn
kedtsım
ilen
ya da
suyu' derken de, söz geliş i
ya da köpeğ in de'~il, kuş ların
suyunu; ya ,ja söz geliş i
kuş ların yemini ya da baş ka tnr ş eyini değ il de sularını kastettiğ ini
ilan eder. 'Bitmiş '
suyun bitmiş
amacı ise
olmasını bir sorun olarak ortaya kOldmaktır.
sece.
(2.a/b)
yükleme anlatımını sözeelemekteki
sözceıediğ i
gönderme
anlatımları
ile
yüklem
enl at ımı m hangi tümcam n parça iarı olarak sözcs lemektedi r?
Bu sor-u, özellikle,
açık
olduğ unun
tümcelerde
bağ larnın çok açık olduğ u, ya da çok
düş ünüldüğ ü
sorulması
durumlerde sözestenen
gereken bir sorudur. Söz geliş i,
suyundan söz edildiğ i bir sırada, baba oğ luna "Bitmiş "
evde beslenmekte
olduğ unu
eksik
olan hayvanların
söyıediğ inde,
oğ ulun
bezuerımn
kuş ların
diyorsa; ya da
sularının
"HangisininkiT
bitmiş
sorusuna,
baba
"Kuş ların" diyorset.
(3.a!b)
Baba,
söz
konusu
gönderme
enlenmlertqle
yüklem
tümceyi sözeeterken
anlatımını bir percesı olarak sözcelediğ i
hangi
edimsöz ediminde bulunmaktadır?
Bu sorunun yanıtı,
diline
iliş kin
zaman,
tümcelerın
anlatımlan
bilgimizde,
yukarıda
bilirtildiğ i
yani Türkçe
gibi, sözeelem
bilgimizde
gizlidir.
yüzey ya da derin yapılann1ja birtakım
ya da ögeleri
bulunur. Bu tür anlatımların
çoğ u
edimsöz
yer aldığ ı
179
sözeelemlerde. bu anlatımıarın hangi durumlarda kullanılabileceğ i ni
gösteren kullsmm kurallarına;
sotmsöz enlettmlerıqle
ögeleri
bulanık ise bağ lama baş vurarak, o sözeelem aracılığ ıyla hangi
edimsöz edtmirıde bulunulduğ u saptanabilir. Bizim örneğ imizde fiilin
kipi ile bağ lam, bunun bir uqen olduğ unu göstermektedir. Tümceyi
sözceleyen kiş inin IJerine getirdiğ i edimsöz ediminin saptanması
tümcenin entesumesi, ya de türncenin tôş ıdığ ı iletinin alınabilmesi
için önemlidir. Çünkü aynı sözeelem birbirinden farklı edirnsöz
edimlerinde bulunmak için kullanılıyor olabilir. Söz geliş i
oğ uı, kuş lerın suy u bitmiş
sözeelemt. pekala, yalnızca bir tıildirim de olabilirdi.
(3.a)
Ortada, söz konusu gönderme anlatımlarının
bulunduğ u nesneler ver mıdır?
göndermede
Ortada, sözealenen gönderme anlatımlarının
göndermede
bulunduğ u herhangi bir ş eyin olmaması. diie getirilen önermenin
yanlış olmasına; yanlış btrünerme
içeriğ i ise yerine getirilmek
istenen edirnsöz edi mi min baş arısız ya da kusurlu olmasına neden
olur. Söz geliş i, ortada babanın oğ lu olan tıiri olmasaydı. evde kuş
bulunmuyor olsaydı, ya da kuş ların suyu olmasaydı, babanın dile
getirdiğ i önerme yanlış olurdu. Baş arılı bir gönderme ediminde
bulunan K, D ya da üçüncü kiş iler, K'nın sözcelediğ i gönderme
anlat ımı, gönderme nesnesini benzerleri anısımjan seçi payı rme ları
için yeterli olmasa büe, ortada bir bir gönderme nesnesi olduğ unu
ilan etmiş olur.
vüklem anlatımının bir perçesı olduğ utürnce sôzcelendiğ inde,
(3bj)
gerçekten de, o enletırmrı yüklendiğ i bir nesne var mı'?
lBO
\llikleme eotrm her zaman bir gönderme edimiyle
yerine getirilebilen
yükleme edimi,
bakımdan,
bir
baş arılı
sözcelediğ i
edimdir.
baş arılı
bir
bir
Baş ka bir deyiş le,
gönderme edimini
yükleme
yüklern anlatımının
ediminde
baş arılı
gerekli
bulunan
doğ ru olarak
birlikte
kıter.
bir
Bu
K, ortada,
yüklenebjleceğ i
gönderme nesnesinin bulunduğ unu da ilan etmiş
bir
olur. Bu, bağ lamın
açık olduğ u ya da açık olduğ unun düş ünüldüğ ü bir durumda eksik
türnce
olarak tek baş ına sözealenen yüklem anlatımının
anlaş ılması
açısından önemlidir.
anlamının
Örneğ in, babanın, bağ lernın açık
olduğ u düş üncesiyle bir baş ına sözcelediğ i "BitmiŞ " sözü karş ısında,
"Bitmiş
olan ş ey ne?" diye soranoğ
yükleme edimine
iliş kin
bu bilgi
yüklem anlatımı
sözceledtqtne
göre, ortada
olduğ unu ilan ediyor. Peki: "Bitmiş
(3b2)
bu sorusunun ardında,
bttmlş
suyuna, 'bitmek'
gibi bir
olan bir
ş ey
olan ş ey nedir?"
üebemn. göndermede bulunduğ u birincil
yani 'kuş ların suyu' anlatımıyle
kuş ların
utun
yatar: Babam "Bitmiş "
gönderme nesnesi,
göndermede bulunduğ u ş eye, kısaca
anlatımını
doğ ru ya da yanlış
olarak
yüklemek mentıkce olanaklı mıdır?
Bu soru, dile getirilen
anlaş ılması
önermenin saçma olup olmadığ ının
açısından önemlidir.
edimsöz edirnini
kusurlu
bir
Yanlış önermsler,
edirn haline
getirir.
yerine getirilen
Buna karş ılık,
saçma örnsrmeter, edimi baş arısız kılar. Söz geliş i, baba oğ ula,
oğ uı, kuş larnun suyu kudurmuş
demiş
olsaydı,
secmelemıe
sözcelediğ i
yanlış
bir bildirimde
olurdu. Baş arılı
yüklem
bir
enletırmmn,
bulunmuş
olmazdı.
yükleme ediminde
birincil
Düpedüz,
bulunarı kiş i,
gönderme
nesnesine
ısı
(tümcentn öznesinin gösterdiğ i
nesneye) yüklenmesinin menukes
sayı1 ı r. K'nı rı baş arıiı bi r yük] erne
olanakl ı ol duğ unu ian
i
etmiş
gönderme nesnestntrı,
edin'linde bulunduğ unu düş ünen
K da, birincil
anletırmnm
yüklem
yüklenmesi
mentıkce
olanaklı
nesnelerden
olduğ unudüsünür, Söz geliş i,
En az hızla ıraks~IJMl dizilerin seI.Jrirıe doyum olmaz
diyen bir
ev kadınının
baş arılı
bir yükıeme adimtnde bulunduğ u
düş üncesinde isem, onun, örneğ in, bir tür televizyon
dizisi
oıduğ unu
düsünmemdsn daha doğ ôl bir ş ey olarnaz.
Edimsöz
soruters
eıjirnlerildle
ve yanıtıanna
(1)
Babanın
ilgili
olarak
sormemız
gereken
gelince:
"Oğ uı,
kuş larının
sözeeleyerek yerine getirdiğ i
suyu
bıtmts"
türncesini
edimsöz ediminin, yani uuen ediminin
ve
ereğ i nedir? Baba, bu ereğ e, (varsa) hangi özel ulaş ma yoluyla
rıangi ş iddet derecesiyle uıaş ıyor?
Bu,
belirlediğ i
yerine
beş türsdtmsöz
için sorulması
ilgili
öteki
soruların)
bir
getirilen
sutmtntn.
edirnsöz
ediminden hangisine girdiğ ini
üç sm-unun (aş ağ ıcJ;:ıki ikinci,
saptamadır.
verebilmek
Örneğ imizde,
yerine
Baba, oğ ula kuş ların suqunun
emecmcecır
kesinleyici
(38) Türkçede,
edimiyie
üçüncüve
dördüncü
için önCE'dikle yapılması gereken
getirilen
konusunda) uyarmak(38) olduğ una gör-e,eoımın
vardır:
saptamak
adtmsöz
gereken bir sm-udur, Bu saptema.
yanıtlarını
seerta'un
edirn
kesinıeyiei
bitmiş
(olduğ u
bir ereğ i
olduğ unu bildirmek
Bu et-eğ e ulaş ma yolu ile ş iddet
derecesine gelince,
bir edim olarak uyarma ediminde 1<,D'nin, P önermesinin
'uyarmak' edimsöz fiili, a',nı zemanda,
Diduğ ugibi, yö, •••ıtici türe 9iren bir edimin de adıdır.
P 'J"pması
i,;in u'J.rmak
e,jjrrıinde
162
dile getirdiğ i olgu ya da durumle ilgili sorumluluğ unu enimseterek.
O'ye P olduğ unu bildirir, Bu, kesinleyici-uyarı
adimini kestnleuictuyarı edimi yapan ş eylerden biridir, Enimin ş iddet derecesi ise
sıfırdır, yani edim güçlü olmadığ ı gibi zaldıf da değ ildir,
(2)
Babanın yerine getirdiğ i uyarı edimmtn, (varsa)
içeriğ i ile ilgili olarak getirdiğ i sınırlamalar nelerdır?
önerme
Kesinleyici-uyarı
edtrninde edimin içeriğ i oları önerme,
olmuş , olmakta olan ya da olacak olan bir olgu ya da durumu
gösterebilir, Bu olgu ya da durum k'nın, D'ntn ya da üçüncü kiş inin
yapmış Olduğ u bir olgu ya da durum olabilir, Bu bakımdan,
kesinleyici-uyarı
edimlerinin
önerme içeriğ i ile ilgili olarak
herhangi bir sınırlandırma getirmediğ ini söylemek yanlış olmaz,
(3)
Babanın yerine getirdiğ i
uyarı eotmtntn, (varsa) ön
koş ulları nelerdtr? Dile getirdiğ i kuş ların suyunun bitmiş oldtığ u
önermesinin. (verse) varsaydığ ı olgu ya da durumlar nelerdir?
Bütün ~(esinleyici edi ml erin ortak ön koş ulu, K'nın P Olduğ u
konusunda birtakım gerekçelerinin
olmasıdır,
Kesinleyici-uyarı
edirntntn ön kosulu ise, P'mn, ü'ntn yapması gerekeni yapmamasının
bir sonucu olmasıdır. Nitekim, örneğ imizde de .. kuş ların bakımı
oğ ulun sorumtuluğ undadır. Kuş ların suyunun bitmiş olması, oğ ulunbu
görevini gereğ i gibi yapmamasının
bit- sonucudur, Dile getirilen
önermemn varsaydığ ı
olgu ya da durumlara gelince, bunları,
gönderme ve yükleme edimlerinin ön koş ullarından baş ka bir ş ey
değ ildir: Ortada bir oğ ul vardır, en az tktkus, bir de bu kuş ların suyu
vardır, Kuş ların suyu bitebilecek ş eylerden biridir.
(4)
olarak
Baba, kuslerın suyunun bitmiş olduğ u önermesiyle ilgili
hangi duygu ya da tutumunu, hangi ş iddet derecesiyle
1133
dı sevuruqorv
seerta.
dış avurucu
edimsöz edimleri
dış ında,
öteki dört
koş ulu
olduğ unu; bu dört tür enımsöz edimintn, kendi edimsöz ereklerinin
P
gerektirdiğ i duygu ya da tutumları oısevurouğ unu göstermiş tir:
içerikli kesinleuict bir edımsöz ediminde bulunan her k, enimsöz
ereğ inin gereğ i, P olduğ u inancını dısavurur, P içerikli yöneltici bir
edirnde bulunan her K, edimsöz ereğ inin gereğ i, P yapılması arzusunu
dış avurur. P içerikli yükleyici bir edimde bulunan her K, diğ erleriyle
aynı nedenden dolayı, P yapma niyetini dış evurur, P içerikli bir
bildirge ediminde bulunan her K da, P olması arzusu ile P Olduğ u
inancını diş evurur. Dısevurulen duygu ya da tutumun ş iddet
dereceleri ise birbirinden farklı olabilir. Buna göre, örneğ imiz1jeki
baba, her kesinleyici edim gibi P olduğ u inancını dış evurmektedır. P
olduğ u inancının ş iddet derecesi ise, edirnsöz gücünün ş iddet
derecesi gibi, sıfırdır.
edimsöz edimi türünün her-birinin kendine özgü bir içtenlik
Günlük yaş amdô, karş ımıza
genellikle daha karmaş ık
örneklerin çıktığ ı yadsınarncız. çocuğ unun nerede olıjuğ unu soran
anneye söylenen,
sözleri, görünüş te çok yalındır.: ama aslında tikel evetlemeli bileş ik
bir edimsöz ectmtns karş ılık gelmektedir. Sokakta oynayön çocuğ u
annenin söylediğ i
Girip yıkan ar1ık
sözleri
de, aynı ş ekilde,
görünüş te
yalın
ama, esunde,
tümel
184
evetlemelt
bir ecımsöz
bileş ik
karş ılık
gelmektedir.
kosull u edimsöz edi m lerini n, değ i li emeli
Bun 1ardan baş ka,
edimlerinin
edirnine
olduğ unu da unutmarnek
edirnsöz
ger-ekir. Söz geliş i,
Bab,3fıa si:i'jl€'ffıeıyeceğ ime s& veriyorum
Babana sÖyli'iy:eYi'ceğ ime söz vermiyorum
sözcelemlerin
ortamında
edirnt,
son
sonre.
aslında,
belli
perçesı
bir edimsöz
edimleri
çıkar.
Bu açıdan
bakıldığ ında,
tutarlı
Tuzu uzatır
ortemmde
olması
örnekler-
sözcslemlertn
getir-ilen
olmayacaktır.
örnekleriyle
her
edirnsöz
öteki sctmsöz
getirilen
Bir de, söz geliş i
rfıl$.1fı?
gibi bir soru ediminde
bulunulduğ u
yerine
bir zorunluluktur.
yalın olsun
zincirinin
getirilen
ôynı iletiş im
de
iletiş im
yerine
edimleriyle
üçü
bir
karş ımıza
edlmintn,
diie
edimlertne,
örnek verilebilir.
her sdtmsôz
olsun,
olarak
sdtrnsöz
edtmsöz edimlerine
değ illemeli
bileş ik
koş ullu
ilki
bulunup,
verdır.
dolaylı
olarak,
bir rica
Bu tür- sözcetemlertn
taş ıdığ ı
dilsel
edim
kureuerıne
Ama,
bu
iletileri
ortaya
besvermek
kurallar,
bu
edimsöz edi mi örneklerini
koymak
tek
tür
enlemtm,
ediminde
bu tür
için, yukôrıda
baş ına
yeterli
karmaş ık
sözeelem
içiniyi
bir çıkış
acıklemek
noktesı olabilir. Nitekim, Searle de "Dolôylı Söz Edimlerl" baş lıklı mekelssinde
(Searle
1989n: 30-57), bu kurallen
edimlerini
ı:ıçıklayôbilecek
noktası yôpôrôk böyle adımsöz
bir kurarn geliş tirmeğ e
Ş imdi artık, seerts'ün
üstünlükleri
çıkış
ile zayıf yanlarını
çalış mış tır.
çözümünun öteki çözüm önerilerine
belirlemeğ e
baş iayôbiliriz.

Benzer belgeler