Üçüncü Cilt
Transkript
Üçüncü Cilt
ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGELERĠNDE DOĞAL VE KÜLTÜREL DEĞERLERE UYUMLU YERLEġĠM VE YAPI MODELLERĠNĠN GELĠġTĠRĠLMESĠ 3. KĠTAP GÖLBAġI ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESĠ BALLIKPINAR YERLEġĠMĠNĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı Özel Çevre Koruma Kurumu BaĢkanlığı ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGELERĠNDE DOĞAL VE KÜLTÜREL DEĞERLERE UYUMLU YERLEġĠM VE YAPI MODELLERĠNĠN GELĠġTĠRĠLMESĠ 3. KĠTAP GÖLBAġI ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESĠ BALLIKPINAR YERLEġĠMĠNĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı Özel Çevre Koruma Kurumu BaĢkanlığı HAZIRLAYAN KONTROL ONAY Koordinatör: Adnan GÖDEK (ĠnĢaat Mühendisi, 1983, Dokuz Eylül Üniversitesi) Editör: S. Uygar ATAMAN (Peyzaj Mimarı ve Kentsel Tasarımcı, 2000, Bilkent Üniversitesi) ġehir Plancısı: Ozan ERDOĞAN (ġehir Plancısı, 2002, ODTÜ) Mimar: Hale HÖKELEKLĠ (Mimar, 2004, Süleyman Demirel Üniversitesi) Çevre Mühendisi: Prof. Dr. AyĢenur UĞURLU (Çevre Mühendisi, 1992, University Of Birmingham) Biyolog: Uzm. HaĢim ALTINÖZLÜ (Biyoloji, 1990, Hacettepe Üniversitesi) Sosyolog: Prof. Dr. Suavi AYDIN (Sosyoloji, 1988, Hacettepe Üniversitesi) 1. 1.1. 1.1.1. 1.1.2. 1.1.3. 1.1.3.1. 1.1.3.2. 1.1.3.3. 1.1.3.4. 1.1.3.5. 1.1.4. 1.1.5. 1.1.6. 1.1.7. 1.1.8. 1.1.9. 1.1.10. 1.1.11. 1.2. 1.2.1. 1.2.2. 1.2.3. 1.2.4. 1.2.5. 1.2.6. 1.2.7. 1.2.8. 1.2.9. 1.2.10. 1.2.11. 1.2.12. 2. 2.1. 2.2. 2.3. 3. 3.1. 3.2. 4. ĠÇĠNDEKĠLER MEVCUT DURUM ANALĠZĠ 1 FĠZĠKĠ YAPININ ĠNCELENMESĠ 1 KISA TARĠHÇE VE YÖNETĠM 1 PLANLANAN ALANIN KONUMU 5 JEOLOJĠK VE JEOMORFOLOJĠK YAPI 6 FORMASYONLAR 11 MADENLER 13 AKARSULAR 16 GÖLLER 19 DAĞLAR VE TEPELER 23 BALLIKPINAR‘IN DEPREMSELLĠĞĠ 23 ĠKLĠM VERĠLERĠ 30 TOPRAK YAPISI (TOPRAK KABĠLĠYETĠ) 37 DOĞAL BĠTKĠ ÖRTÜSÜ 40 ULAġIM 61 YERLEġĠM DOKUSU VE MĠMARĠ KARAKTER 64 MEVCUT ONAYLI ĠMAR PLANLARI 81 ÇEVRESEL ALTYAPININ ĠNCELENMESĠ VE ĠHTĠYAÇLARIN BELĠRLENMESĠ 81 BALLIKPINAR‘IN SOSYO EKONOMĠK YAPISI 95 DEMOGRAFĠK YAPI 95 BALLIKPINAR KÖYÜ‘NÜN EĞĠTĠM SEVĠYESĠ 95 ĠKTĠSADEN FAAL NÜFUS 97 NÜFUS HAREKETLERĠNĠN ĠRDELENMESĠ 97 AĠLE YAPISI VE ÖLÇEĞĠNĠN TESPĠTĠ 99 HEDEF GRUPLARIN TESPĠTĠ 100 KALKINMIġLIK DURUMU 100 BÖLGENĠN GEÇĠM KAYNAKLARI 101 HALKIN BECERĠLERĠ VE YÖRESEL MUTFAK KÜLTÜRÜ 108 YEREL KONUT, KOMġULUK VE ÜRETĠM ÖZELLĠKLERĠNĠN KAZANDIRACAĞI OLASI AVANTAJLAR 116 ALTERNATĠF GEÇĠM KAYNAKLARI 117 MEVCUT SORUNLAR, BASKILAR, TEHDĠTLER VE OLANAKLAR 119 TASARIM 121 YERLEġĠM 121 YAPI 123 PEYZAJ 124 ALTYAPI VE ENERJĠ 127 ALTYAPI 127 ENERJĠ 137 ULAġTIRMA ALTYAPISI 139 i ALANIN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ 1. MEVCUT DURUM ANALĠZĠ 1.1. FĠZĠKĠ YAPININ ĠNCELENMESĠ 1.1.1. KISA TARĠHÇE VE YÖNETĠM (ĠDARĠ YAPI) Cumhuriyet‘in ilanından önce, 1882 yılında ―Yabanhamamı‖ mevkiine Haymana Hükümet Konağı yapılır ve GölbaĢı köylerinin çoğunluğu Haymana kazasına bağlanmıĢtır. 1 1902 yılında kurulan Ballıkpınar Köyü de çevresindeki köyler gibi idari olarak ―Haymana‖ ilçesine bağlanmıĢ ancak, Haymana Hükümet Konağında çıkan yangın nedeniyle köyün kuruluĢuna dair resmi bilgiler yok olmuĢtur. 1907 yılında Gerder (Yurtbeyi) ve Virancık (Örencik) köyleri, 1914 yılında da Çakal (Oğulbey) Köyü Haymana kazasından ayrılarak, Ankara Merkez, ―Ġç‖ nahiyeye bağlanırken, Ballıkpınar gene Haymana‘da kalmıĢtır. 1907 yılı Ankara Salnamesi‘ne göre Ankara Sancağı‘nda dokuz kaza ve dokuz nahiye bulunmaktadır. Bunlar Ankara Merkez (Çubuk ve Zir nahiyeleri), AyaĢ (Güdül nahiyesi), Beypazarı (KaraĢar nahiyesi), Nalluhan, Mihalıççık, Sivrihisar (Günyüzü nahiyesi), Haymana, Balâ (Tabanlı nahiyesi), Kalecik (Konur ve Ġnallu Ballı nahiyeleri) ve Yabanabad‘dır. (ġorba nahiyesi).2 Resim 1-1. 1900’lü yılların baĢlarında Ankara. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) 1 Alptekin Müderrisoğlu, KurtuluĢ ġavaĢında Ankara, Ankara BüyükĢehir Belediyesi, Yay. , Ankara 1993, s. 18-27, 206,270; A. Erdoğan-G. Günel, Ġstiklal SavaĢı‘nda Ankara, ABB Yayınları, Ankara, 2007,s. 11-38. DurmuĢ Yılmaz, Osmanlı‘nın Son Yüzyılı, 2. Baskı, Ġstanbul, 2004, s. 270-282. 2 1907 tarihli Ankara Vilayeti Salnamesi, Ankara Enstitüsü Vakfı Yay, (Haz. Kudret vd.) 1995, s. 67-73. 1 Birinci Meclis tarafından 1921 yılında çıkartılan ve ilk Anayasa hükmünde olan ―TeĢkilatı Esasiye Kanunu‖ nun 10. maddesinde ―Türkiye coğrafi vaziyet ve iktisadi münasebet noktai nazarından vilayetlere, vilayetler kazalara münkasim olup, kazalar da nahiyelerden terekküp eder.‖ Hükmü; 24 Mayıs 1340 (1924) tarih ve 71 numaralı ikinci ―TeĢkilatı Esasiye Kanunu‖nun 89. maddesinde; ―Türkiye vaziyet ve iktisadî münasebet noktai nazarından vilayetlere, vilayetler kazalara, kazalar nahiyelere münkasımdır ve nahiyeler de kasaba ve köylerden terekküp eder‖ Ģekline dönüĢtüğü görülmektedir. Böylece Kanunun bu maddesine göre, Cumhuriyetin ilk yıllarında ―liva‖( Mülki idarede kaza-vilayet arasında bir derece, sancak) teĢkilatı kaldırılmıĢtır. Resim 1-2. Mustafa Kemal PaĢa, GölbaĢı’nda devecilerle sohbet ederken. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) 10 Haziran 1926 tarihinde ―Polatlı‖ adında yeni bir ilçe kurulur. Dâhiliye Vekâleti (ĠçiĢleri Bakanlığı)‘nın 1928 yılında yayınladığı ―Son TeĢkilatı Mülkiyede Köylerimizin Adları‖ isimli neĢriyatında ise Ankara Merkez kazaya bağlı Merkez, Zir (Sincan) ve Asiyozgat (Elmadağ) nahiyeleri mevcut olduğu görülmektedir. 2 Resim 1-3. Ġkinci Türkiye Büyük Millet Meclisi Binası. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Söz konusu idari yapılanmaya göre: Ballıkpınar, Çakal (Oğulbey), Hacılar, Ġncek Çiftliği, Karaoğlan, KızılcaĢar, Koparan, Virancık (Örencik), TaĢpınar, TolundaĢ (TuluntaĢ), Yavrucak, Bursal (Yaylabağ), Gerder (Yurtbeyi) köyleri Ankara Merkez kazasının Merkez nahiyesine, Emirler, CimĢid, Bezirhan, Zivre (Bağiçi), Holos (Günalan), Mahmadlı ve Mahmadlıbahçe köyleri Bala kazası Merkez nahiyesine, Ahiboz, Bezirhane, Çeltik, Çayırlı, Hacımuradlı, Halaclı (Hallaçlı), Selametli, Topaklı, Karacaviran (Karacaören), Karagedik, Çerkezhöyük (Gökçehüyük), Gölbek, Velihimmetli, Kırıklı, Yağlıpınar köyleri Haymana kazası Yabanhamamı nahiyesine, Kötek (SubaĢı) Köyü ise Polatlı kazasına bağlıdır. 1928 yılında 50 Haneye ulaĢan Ballıkpınar köyü yeni düzenleme ile Ankara Merkez kazası Merkez nahiyesine bağlı bir köy olmuĢtur. Ankara Vilâyeti 1932 yılında idari yapılanma yönünden; 11 ilçe, 30 nahiye ve 1,065 köyden oluĢtuğu, Ankara Merkez kazasına ise Zir, Bağlum, Etimesgut, GölbaĢı, Karalar ve Küçük Yozgat nahiyelerinin bağlı olduğu görülmektedir. 9 Haziran 1936 tarihinde kabul edilen 330 sayılı Kanunla da Ankara Merkez kazası ―Çankaya‖ adını almıĢ ve GölbaĢı nahiyesi Çankaya ilçesine bağlanmıĢtır. Mülki teĢkilatlanmada yapılan değiĢiklikler neticesinde, kasaba durumunda olan GölbaĢı‘nda 1965 yılında Belediye teĢkilatı kurulmuĢtur. Bu tarihte merkezde 3,351, köylerde ise 18,177 nüfus bulunmaktadır. 1964 yılından itibaren E-5 karayolu üzerine kurulmaya baĢlayan sanayi tesisleri 3 ile bölge oldukça yoğun dıĢ göç almaya baĢlamıĢ, özellikle Bayburt, Artvin, Kars ve KırĢehir illerinden göç almıĢtır. 1975 yılında, GölbaĢı nahiyesine bağlı olan 29 köy; Ballıkpınar, Ahiboz, Bezirhane, CimĢit, Gökçehüyük, Günalan (Holoz), Hacılar, Hacımuratlı, Hallaçlı, Ġncek, Karagedik (Belediyelik), Karaoğlan, Kırıklı, KızılcaĢar, Koparan, Mahmatlı, Mahmatlıbahçe, Oğulbey, Örencik, Selametli, Soğulcak, TaĢpınar, Tepeyurt (Germeyik), TuluntaĢ, Velihimmetli, Yağlıpınar, Yavrucak, Yaylabağ (Bursal), Yurtbeyi‘dir (Gerder). GölbaĢı nahiyesi 29.11.1983 gün ve 2963 sayılı Kanunla ilçe merkezi olmuĢ ve Kaymakamlığa bağlı birimler kısa sürede teĢekkül ettirilmiĢtir. Moğan Gölü kıyısına Resmi Kamu KuruluĢlarının dinlenme tesislerinin yapılmasıyla birlikte, 1970 yılında toplam 21,633 nüfusa sahip olan nahiye, 1985 yılında 31,671 nüfuslu bir ilçe haline gelmiĢtir. Resim 1-4. GölbaĢı Ġlçesi. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) 22.10.1990 tarih ve 90/1117 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 2872 sayılı Çevre Kanunu‘nun 9. maddesine dayanılarak ―GölbaĢı Özel Çevre Koruma Bölgesi‖ ilan edilmiĢtir. Söz konusu bölge, Proje alanını da kapsamaktadır. Askeri tesislerin ve okulların, resmi sağlık kuruluĢlarının, resmi ve özel eğitim kurumlarının, özel sanayi tesislerinin, hafta sonu dinlenme amaçlı sitelerin, resmi ve özel dinlenme tesislerinin bulunduğu GölbaĢı 4 Belediyesi, 1991 yılında Ankara BüyükĢehir Belediyesi sınırları içerisine alınmıĢtır.3 Ballıkpınar‘ın yönetim idari yapısı; yaklaĢık 100 yıllık tarihi süreç içerisinde köy konumundan çıkamadığı için bağlı bulunduğu nahiye ve ilçeye göre değiĢiklik göstermiĢtir. Ballıkpınar, 2004 yılında yürürlüğe giren BüyükĢehir Belediyesi Kanunu ile mahalle olmuĢ ve köy statüsünden çıkmıĢtır. 1.1.2. PLANLANAN ALANIN KONUMU (COĞRAFĠ YAPI) Ballıkpınar Mahallesi Ankara ili, GölbaĢı ilçesine bağlı olup, BüyükĢehir Belediyesi Mücavir alanı içerisinde yer almaktadır. Ankara Ģehir merkezine 32km., GölbaĢı ilçe merkezine 12km. mesafede olup, Ankara – Haymana karayoluna 4km‘lik asfalt yol ile bağlanmıĢtır. Köy kurulmadan önce bugünkü yerinde Koparan Köyü‘nden ―DerviĢ Ali‖ adındaki kiĢinin arı kovanları ve büyük bir su kaynağı bulunmaktaymıĢ. Kovanlardan dolayı ―ballık‖, su kaynağından dolayı ise ―pınar‖ kelimelerinin birleĢmesiyle BALLIKPINAR adını almıĢtır. Ballıkpınar; kuzeyinde Hacılar köyü, kuzeydoğusunda Hacı Hasan köyü, kuzeybatısında TuluntaĢ köyü, batısında Koparan köyü, güneydoğusunda Yavrucak köyü ile komĢu bulunmaktadır. Resim 1-5. GölbaĢı Ballıkpınar Mahallesi Çevresinde Tarım Alanları. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim ERDOĞAN, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Yurtluk mevkiinde eski yerleĢme yeri izleri bulunan Ballıkpınar, ―Virancık (Örencik) Gölselleri‖ jeolojik özelliklerini taĢımakta ve ikinci sınıf tarım arazine sahip bulunmaktadır. Ballıkpınar‘ın; Kıbladere, Çorakpınar, 3 Resmi Ceride, Numara: 404, 26 Haziran 1926. 5 Akbayır, Kırmızıbayır, Asırcı, YavĢanözü, Telgrafüstü, Kavurmatepe, Topkaya mevkileri bulunmaktadır. Enlem: 39,7333 Kuzey (39° 43' 60) Boylam: 32,7136 Doğu (32° 42' 49) Rakım: 1,018m. Resim 1-6. GölbaĢı Ballıkpınar Mahallesi Çevresinde Tarım Alanları. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim ERDOĞAN, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Resim 1-7. GölbaĢı Ballıkpınar Mahallesi Çevresinde Tarım Alanları. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim ERDOĞAN, GölbaĢı Belediyesi, 2008) 1.1.3. JEOLOJĠK VE JEOMORFOLOJĠK YAPI Proje alanının jeolojik ve jeoformolojik yapısı, Ballıkpınar‘ın konum itibari ile içerisinde yer aldığı GölbaĢı ve yakın civarı ele alınarak irdelenmiĢtir. 6 Mogan ve Eymir göllerinin yer aldığı GölbaĢı havzası, bu iki gölü akaçlayan Ġmrahor Deresi ile Ankara Ovası‘na bağlanmaktadır. Kuzeykuzeydoğu ve güney-güneybatı yönünde geniĢ ve uzun bir oluk Ģeklinde uzanım gösteren GölbaĢı havzası, havzanın kuzey bölümündeki Eymir Gölü‘nden baĢlayarak Mogan Gölü ve onun çevresindeki Çölova Deresi vadisinin yer aldığı geniĢ bir alüviyal ova tabanına sahiptir. Bir bölümü sonradan Mogan ve Eymir gibi sığ göllerle kaplanmıĢ olan bu ova alanının, havzayı doğudan ve batıdan çevreleyen ana su bölümü çizgilerine paralel uzandığı görülür. GölbaĢı yöresinde ana su bölümü çizgisinin en yüksek bölümleri, alanın kuzeydoğu ucundaki Elmadağ doruğu ile çevresindeki dar sırtlar üzerinde yer almaktadır. ―Ankara Melanjı‖na ait metamorfitler, volkanitler ve ofiyolitler üzerinde güney yönde yükselti kaybederek uzanan doğudaki su bölümü, kuzey-kuzeydoğu, güney-güneybatı yönlü GölbaĢı havzasının uzanımına paralel konumdadırlar. Resim 1-8. Mogan Gölü ve Hacılar Tepesi yamaçları. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Havzanın batısındaki ana su bölümü, Çölova (Ġmrahor) Deresi ile ana akarsu Ankara Çayı drenajını ayırmaktadır. Bu ana su bölümünde, metamorfitlerle birlikte yer alan bloklu kireç taĢları iyi karst geliĢimli zengin yeraltı su rezervuarlarını oluĢturmuĢtur. Havzada, bu iki ana su bölümü arasında kalan genç aĢınım yüzeylerinin kalıntıları, kuzey yönünde akıĢlı Ġmrahor Deresi drenajına genel hatlarıyla uyan erozyonal-denüdasyonal süreçlerle geliĢmiĢ çok basamaklı bir morfoloji sunmaktadır. Yüzey eğimleri, genelde ana akarsuyun yerleĢtiği havza tabanı yönündedir. YaklaĢık Üst Miyosen‘den baĢlayarak geliĢimi gözlenebilen ve günümüzde yan derelerle parçalanmıĢ plato kalıntıları olarak görülen aĢınım yüzeyleri, havza ortasına doğru yerini Kuvaterner yaĢlı akarsu Ģekillerine bırakmakta, havza tabanı ise kuzey bölümde Holosende oluĢan iki alüvyon set gölünün (Mogan ve Eymir) bulunduğu alüvyal akarsu ovası yer almaktadır. 7 Yüksek Plato Yüzeyi: Ankara ve GölbaĢı ovaları arasındaki ana su bölümünün yer aldığı, 1,250-1,300 metre yükseltili geniĢ düzlükler, alandaki yüksek plato düzeyinin (Dil) kalıntılarıdır. Miyosen sonunda akarsularla yarılmaya baĢlayarak platoya dönüĢmüĢ olan bu yüzeyin en geniĢ kalıntıları, GölbaĢı havzası batısındaki ana su bölümünün geçtiği TaĢpınar, Ġncek-TekintaĢ-Hallaçlı ve Çayırlı köyleri arasıdır. Orta Yükseklikteki Plato Yüzeyi: YaklaĢık 1,200-1,250 metre dolayında yükseltiye sahip olan plato yüzeyleri, havzanın batısında ve kuzeyinde önemli bir alan kaplar. 1,200-1,300 metrelerdeki etek düzlüklerini (Dil) çevreleyen ve vadiler boyunca etek düzlükleri içerisine sokulmuĢ olan bu yüzeyler, metamorfik temelli volkanitleri, ofiyolitleri ve Üst Miyosen yaĢlı göl-akarsu çökellerini keserler. Yüzeyler, genelde, kaim bir toprağa sahiptir. Bugünkü havza tabanına yakın düzlükler üzerinde gözlenen Pliyosen yaĢlı akarsu çökelleri bu yüzeylerin korrelanıdır. Pliyosen‘deki vadi köklerinde ise, her iki sistemin yamaç geçiĢi oldukça belirsizdir (Hallaçlı, TulumtaĢ, Ġncek, TaĢpınar köyleri). Kuvarterner‘de akarsularla derince yarılmıĢ olan yüzey, genellikle kırmızı renkli kalın bir toprak örtüsüne sahiptir. Alçak Plato Yüzeyi: GölbaĢı havzasındaki temel (metamorfık ve volkanik) ve üzerindeki Neojen çökellerini kesen alçak plato yüzeyi, 1,100-1,200 metre arası yükseltide ve havza tabanı yönünde belirgin eğimlidir. Yüzeyin en geniĢ kalıntıları, güneybatıda Gökçehöyük, Yağlıpınar, Hacılar, Oğulbey, Ballıkpınar köyleri arasındadır. Buradaki geniĢ plato, en batıdaki DevetaĢı Höyüğü-Çaldüzü mevkii arasında temele ait kireç taĢlarını, doğuya eğimli düzlükler Ģeklinde keser. Burada yer yer kırmızı yelpaze gereçleri dolgu yüzeyi Ģeklindedir ve genç kuru derelerle yarılmıĢtır. Oğulbey- Yağlıpınar köyleri arası genellikle volkanitler üzerinde geliĢmiĢ olan plato yüzeyi, akarsularla yarılmanın Pleyistosen‘de ileri aĢamaya ulaĢması sonucu, birbirlerinden kopuk ada düzeylerine benzeyen volkanik sertgenler üzerinde kalabilmiĢtir. Alçak plato yüzeyleri, genelde kalın bir toprak örtüsüne sahiptir. Birbirlerine koĢut vadilerle yarılmıĢ kısımlarda, Neojen‘e ait çakıl, kum, kil ve kireç taĢlarından oluĢan ana kaya, toprağın erozyona uğraması sonucu açığa çıkmıĢ durumdadır. YerleĢme yönünden önemli özelliklere sahiptir. 8 Resim 1-9. Eymir Gölü. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Pleyistosen Vadileri ve Seki Sistemleri: Ana çizgileriyle Pliyosen içerisinde belirginleĢmeye baĢlayan akarsu ağı, Alt Pleyistosen‘de yüzey sistemi geliĢiminin ardından, kısa aralıklı duraklamalar ve gömülmeler sonucunda bugünkü genç vadileri oluĢturmuĢtur. Havzadaki ana akarsu, Çölova Deresi, Mogan ve Eymir göllerinin ayağında Ġmrahor Deresi adını alarak Ankara Çayı‘na bağlanır. Akarsuyun GölbaĢı havzası içerisinde aldığı en önemli kollar Elmadağ doruklarını akaçlayan derelerdir. Bu dereler Eymir Gölü‘ne boĢalan Alicin Deresi ve Mogan Gölü‘ne boĢalan Sukesen (Özdere) Deresi‘dir. Ana akarsu Ġmrahor Deresi vadisi (Eymir Gölü çanağı), kanyon Ģeklinde geliĢmiĢ epijenik yarma vadi özelliği Ģeklindedir. En dik vadi yamaçları bu kesimdedir. Alçak plato yüzeyini oluĢturan akarsuların Alt Pleyistosen‘den baĢlayarak plato yüzeyine dönemsel olarak gömülmesi arasında oluĢan seki sistemleri, Pleyistosen ve Holosen‘deki eski vadi tabanlarına ait düzlük kalıntılarıdır. Yüksek Sekiler: GölbaĢı havzasındaki akarsu Ģekilleri, YaĢlı Pleyistosen‘e ait olan eski akarsu ovaları, vadi tabanları ve bu taban araziler çevresinde geliĢmiĢ olan Glasi yüzeylerin kalıntılarıdır. Yüksek seki yüzeyleri, alanda izlenen geniĢ yayılımıyla genellikle, geniĢ tekne biçimli vadi tabanları Ģeklinde plato yüzeylerine sokulmaktadır. Alçak plato ile yamaç geçiĢleri fazla belirgin değildir. 1,030-1,070 metre arası yükseklikte olan yüksek seki yüzeyleri çoğunlukla Neojen çökelleri, yer yer de volkanitler ve metamorfik temel üzerinde geliĢmiĢ Glasiler Ģeklindedir. Gökçehöyük, Yağlıpınar, Oğulbey, Ballıkpınar köyleri yüksek sekiler üzerinde kurulmuĢtur. Yüksek sekileri kesen vadilerin tabanı, yeraltı su rezervi yönünden 9 zengin alanlardır. Karaoğlan ve Velihimmetli köyleri bu tip sulak vadi tabanlarında yerleĢmiĢtir. Alçak Sekiler: Yüksek sekilerle büyük benzerlik gösteren alçak sekiler, yaklaĢık 1,000 metre dolayında yükseltide olan eğimli düzlüklerdir. Seki yüzeyleri üzerinde kalın ve verimli topraklar yer alır. Derelerin yüksek sekilere oranla daha az derinde yer aldığı alçak sekiler, nispeten daha yumuĢak eğimli, geniĢ yüzeylere ve pekiĢmiĢ zeminlere sahiptir. Birikinti Konileri ve Glasiler (Holosen): Alçak sekilerden ova ve vadi tabanlarına geçiĢte, genellikle, glasiler ve birikinti konileri yer alır. Her iki morfolojik birim, Holosen‘de, genellikle, bölgedeki step karakterli iklim özelliğinin sağlandığı fluviyal süreçler etkisinde geliĢmiĢtir. Bunlar vadi tabanları çevresinde farklı geniĢlikte ve eğimde geliĢmiĢ yüzeylerdir. Glasiler, vadi tabanı çevresinde kurak mevsimlerde yeterli ayrıĢma-ufalanma; yağıĢlı mevsimlerde, yeterli sellenme-taĢınma-aĢındırma süreçleriyle geliĢmiĢtir. Birikinti konileri, yan derelerin taĢıyarak ova tabanı kenarında eğim azalmasına bağlı olarak yığdığı kum ve çakıldan oluĢmuĢtur. Mogan ve Eymir gölleri çevresinde genelde küçük boyutlu koniler geliĢmiĢtir. En büyük birikinti konisi, GölbaĢı yerleĢkesinin kurulduğu alandır. Burada Yurtbeyi ve Örencik köylerinin yer aldığı vadide akan Sukesen Deresi, taĢıdığı gereçleri Mogan Gölü‘nün kuzeyine yığarak doğal bir set oluĢturmuĢtur. Burada Alicin Deresi, taĢıdığı gereçlerle oluĢturduğu birikinti konisiyle Ġmrahor Deresi‘nin kanyon Ģekilli vadisinin tabanını doldurmuĢtur. Glasiler ve birikinti konileri eğimli yüzeyleriyle iyi drene olabilen, genellikle üzerinde derin toprak katmanının geliĢtiği verimli tarım alanlarıdır. Ova ve Vadi Tabanları: GölbaĢı ilçesinde en geniĢ alüviyal dolgu alanı, Mogan Gölü güneyinde gölün yerleĢtiği olgun profilli vadi tabanında, gölün uzantısı durumundaki bataklık ve yarı bataklık alandır. YaklaĢık 20km. uzunluğunda ve 1-2km. geniĢliğinde olan bu olgun vadi tabanı, güneyde Çölova Deresi tarafından kuzeydeki Gölcük ve Çökek bataklıkları ile Mogan Gölü‘ne akaçlanmaktadır. Kuzey-güney doğrultusunda uzanan bu dar-uzun akarsu ovasında güncel alüvyon birikimi devam etmektedir. Özellikle, Mogan Gölü yakınındaki bataklık alanlar ve çevresinde alüvyon boğulmasına uğramıĢ alanlar yer almaktadır. Burası kil-mil gibi ince akarsu gereçlerinin taĢınarak biriktiği alanlardır. Geçirimsiz killer nedeniyle drenajları çok zayıftır. Bu nedenle, tuzun yüzeye çıktığı ve tarım olanağının bulunmadığı çorak sahalardır. Çölova Deresi‘nin 1-2km. geniĢliğe sahip olan olgun vadi tabanı ovasında, Mogan Gölü‘nün çekilmesinden artakalan Çökek ve Gölcük bataklıkları, taban arazide 10km. uzunlukta bir yer kaplamaktadır. 10 Mogan ve Eymir Gölleri (Holosen): Ġmrahor Deresi vadisinin orta kesiminde, vadi tabanında yer alan bu iki göl, yöredeki en genç morfolojik birimlerdir. Ana vadi tabanına yan derelerin yığarak doğal set oluĢturduğu birikinti konileriyle yaĢıttırlar. Her iki göl, yerleĢtikleri vadi kesimlerinin morfolojisine göre farklı özellikler göstermektedir. Mogan Gölü yayvan vadi tabanını yaklaĢık 1km. geniĢliğinde kaplamıĢtır. Doğal set gerisinde akarsuyun barajlanmasıyla oluĢan göl, daha sonra ana dere veya derelerin göle kavuĢan ağız kesimlerinde alüvyon birikiminin ilerlemesiyle daralmıĢtır. Alüvyon birikimi sonucu gölün dolarak çekildiği dere ağızları bataklık alanlara dönüĢmüĢtür. Gölün en derin yeri 2,5-5 metre dolayındadır. Çok sığ oluĢu, gölün ömrünü kısaltan ve kirlenme hızını artıran en önemli faktörlerden biridir. Mogan Gölü‘nün suları bir regülâtörle kontrol edilen kanal vasıtasıyla GölbaĢı‘nın kuzeyindeki bataklık alana, oradan da Eymir Gölü‘ne boĢalmaktadır. Eymir Gölü, Ġmrahor Deresi‘nin kanyon Ģeklindeki vadisinin Elmadağ doruklarından kaynaklanan Alicin Deresi‘nin vadi ağzında oluĢturduğu birikinti konisiyle setlenmesi sonucu oluĢmuĢtur. Gölün ―S‖ Ģeklinde bükümlü oluĢu ve kanyon vadi yamacındaki akarsu Ģekillerinin korelâsyonu, akarsuyun grovaklardan oluĢan temele bir gömük menderes morfolojisinde yerleĢerek bükümlü kanyon vadisini oluĢturduğunu ortaya koymaktadır. 100-200 metre derinlikte olan kanyon, epijenik yarma vadi özelliği göstermektedir. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) yönetimindeki orman alanı içerisinde kalan Eymir Gölü, çevresindeki dik vadi yamaçları, ağaçlandırma çalıĢmalarıyla, özellikle, gölün dolmasını hızlandıracak erozyona karĢı güvenceye alınmıĢtır. 4 1.1.3.1. FORMASYONLAR: Jeomorfolojik verilere göre GölbaĢı Havzası, Kuvaterner‘de (Dördüncü Zaman‘daki (Kuvaterner) buz çağlarında) Ġmrahor deresi ve kollarının sağladığı akarsu süreçleri etkisinde geliĢmiĢ, yaklaĢık 250 metre derinlikte bir akarsu havzasıdır. Çok sığ olan Mogan ve Eymir Gölleri ile bataklıklar; ana vadi tabanına yan derelerin taĢıdığı kolüvyal gereçlerin birikmesiyle geliĢen doğal set arkasında akarsuyun yığılmasıyla oluĢmuĢtur. GölbaĢı çevresinde genelde sedimanter ve metamorfik kayaçlar yer almaktadır. Yörede yüzeylenen en yaĢlı birim, Emir Formasyonu olup yeĢil Ģist fasiyesinde metamorfizma geçirmiĢtir. Bunun üzerine genelde uyumlu, kısmen metamorfik Elmadağ formasyonu gelmektedir. Bu formasyon, üst zonlarda yoğun kireç taĢı blokları içerir. Her iki formasyonda, Triyas yaĢlıdır. Bu formasyonlar üzerinde açılı diskordan olarak Jura yaĢlı marn, kumtaĢı ve 4 II. Uluslararası GölbaĢı Göller-Andezit ve Sevgi Çiçeği Festivali 17-19 Haziran 2005, Prof. Dr. AyĢe BoĢgelmez, Ankara, 2006, s. 344-345. 11 kireçtaĢı ardalanmasından oluĢan Lalelik formasyonu yer almaktadır. Lalelik formasyonu üzerinde; tektonik dokunaklı, ofiyolitik melanjdan ibaret Dereköy formasyonu izlenir ve yukarıya doğru alta volkanitler, üste doğru gölsel çökellerle geçiĢli Üst Miyosen yaĢlı birimler uyumsuz olarak gelmektedir. Alanda gözlenen tüm bu birimleri GölbaĢı formasyonu uyumsuz olarak örtmektedir. Resim 1-10. GölbaĢı formasyonu. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) GölbaĢı çevresinin en önemli akifer kayası, Elmadağ formasyonu içindeki kireçtaĢı mercekleridir ve bol debili kaynaklar, ayrıca Dereköy formasyonu içindeki kireçtaĢları ve Gerder Volkanitleri, orta debili kaynaklar içermektedir. Mogan Gölü Havzası, genel olarak Paleozoyik yaĢlı metamorfikler, Triyas yaĢlı kristalize kireçtaĢları, Jura-Kretase yaĢlı killi kireçtaĢı, kırmızı ve sarı kumtaĢları, Miyosen yaĢlı karasal ve gölsel çökellerden oluĢmaktadır. Eymir Formasyonu: Eymir Gölü çevresi ve TaĢpınar köyü güneyinde, KızılcaĢar köyü güneyi ile Hacılar köyü kuzeyi ve batısında ve Yaylabağ köyü batısında kalan Kaplum derede oldukça geniĢ alanlarda yayılım göstermektedir. Tip yeri, formasyonun adının alındığı Eymir Gölü dolaylarıdır. Lalelik Formasyonu: Gökçehöyük köyü kuzeyi ve TopaklıGökçehöyük arasında olmak üzere sınırlı alanda mostra verir. Tip yeri, yaklaĢık Gökçehöyük köyünün 1km. kuzeyinde Kötü ÇeĢme mevkiidir. Dereköy Formasyonu: ÇalıĢma alanının güney doğusunda Beynam köyü dolaylarında yaklaĢık 5km‘lik alanda yayılma göstermektedir. Tip yeri, Haymana yolu üzerindeki Dereköy dolaylarıdır. Gerder Volkanitleri: Eymir ve Mogan gölleri doğusunda kalan Yaylabağ, Yurtbeyi, Karaoğlan, Oğulbey, Yağlıpınar köylerini birleĢtiren hattın doğusunda geniĢ alanlarda yayılım göstermektedir. Tip yeri, Yurtbeyi köyü ve yakın doğusudur. 12 Virancık Gülselleri: Örencik‘in doğusunda, KamıĢyolu deresi dolaylarında, Beynam köyünün kuzeybatısında, Oğulbey ve Yağlıpınar köylerinin doğusunda kalan geniĢ alanda ve Ballıkpınar, Hacımuratlı, Velihimmetli ve Topaklı köyleri dolaylarında geniĢ alanlarda mostra verir. Tip yeri Örencik köyü doğusunda, Yurtbeyi köyü yolu üzerindedir. Oğulbey Dasitleri: Yağlıpınar ve Oğulbey köyü dolaylarında yayılım gösterir. Tip yeri Oğulbey‘in güneyidir. GölbaĢı Formasyonu: Eymir Gölü güneyi ile Mogan Gölü çevresinde, Çölova deresi boyunca kuzey-güney yönlü bir Ģerit halinde geniĢ alanlarda yayılım gösterir. Tip yeri, formasyon adının uygulandığı GölbaĢı dolaylarıdır. Alüvyon: Eymir ve Mogan gölleri ile Çölova deresinin geniĢ yatağında gözlenir. Kil, mil, kum çakıl depoları Ģeklindedir. Çevredeki formasyonların farklı boyuttaki parçalan ile kayaç yapıcı minerallerin karıĢımından oluĢmuĢtur. Elmadağ Formasyonu: TaĢpınar, Hacılar köyü civarında, Elmadağ‘ın batısında kalan Servi dere ve Sorguncuk derede, Koparan köyü dolayları ile Gökçehöyük köyü batısında geniĢ alanda mostra verir. Tip yeri, adının uygulandığı Elmadağ dolaylarıdır.5 Ballıkpınar Alçak platoda ve Virancık Gülselleri formasyonuna sahip olup, yeraltı suları açısından fakirdir. 1.1.3.2. MADENLER: Andezit TaĢı: GölbaĢı‘nın doğusunda Yurtbeyi, Örencik ve Karaoğlan civarındaki ocaklardan çıkartılan Andezit TaĢı (Ankara TaĢı) GölbaĢı‘ndaki fabrikalarda iĢlenmektedir. Resim 1-11. Andezit TaĢı Ocakları. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) 5 Ankara-GölbaĢı Sevgi Çiçeği, Editör Prof. Dr. AyĢe BoĢgelmez, Bizim Büro Basımevi, Ankara, 2005, s. 325-362. 13 Resim 1-12. Andezit TaĢı Ocakları (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Mermer: Hallaçlı Köyü sınırları içinde iyi kalite, mermer (Mr) yatakları bulunmaktadır. Rezervi henüz belirlenmemiĢtir. Ayrıca Topaklı Köyü‘nde iĢletmeye açılmıĢ mermer ocakları vardır. Resim 1-13. Çayırlı Köyü Kaletepe mermer ocakları. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) 14 Manganez: Çayırlı manganez cevherleĢmesi, Çayırlı Köyü‘nün 500m. batısındaki 1,230 rakımlı Küçük Tepe üzerinde yer alır. 150,000 ton mümkün rezerv tespiti yapılmıĢtır. Yatak 1952 yılında iĢletmeye açılmıĢtır, önceleri yeraltı üretimiyle cevher çıkarılırken, daha sonra açık iĢletmeye geçilmiĢtir. Eldeki bilgilere göre iĢletme 1963 yılında durdurulmuĢtur. Yatakta, kuzey ve güneyde olmak üzere iki bölümde açık iĢletme çalıĢmaları yürütülmüĢtür. Kuzey bölümü oluĢturan I ve II no.lu ocaklar bugün su altında kalmıĢtır. Resim 1-14. Çayırlı Köyü manganez ocakları. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Cevherin kimsayal bileĢimi incelenmiĢ, cevherleĢmenin denizaltı volkanizmasına bağlı olarak Hidrotermal oluĢumlu olduğu belirlenmiĢtir. Gerek Mn, Fe, Si, Al, Ti gibi esas elementlerin birbirleriyle olan oranları doğrultusunda, gerekse Ni, Co, Cu ve Ba gibi tali elementlerin cevher içindeki miktarlarına bağlı olarak Çayırlı manganez yatağının normal deniz suyundan yavaĢça çökelen hidrojenetik yataklardan ve kırıntılı yataklardan belirgin bir biçimde farklı olduğu gösterilmiĢtir. Deniz suyunun kırıklardan aĢağı süzülmesi ve volkanik kayalar içerisindeki dolaĢımıyla oluĢan hidrotermal eriyikler, dolaĢım sürecinde metal içeriklerini çevre kayalardan kazanmıĢlardır. Daha sonra kırıklar boyunca yükselen bu hidrotermal eriyikler deniz tabanına boĢalarak Çayırlı manganez yatağını oluĢturmuĢlardır. 6 6 Vedat Oygür ‗‘Çayırlı (Ankara-Haymana) Manganez Yatağının Jeolojisi, OluĢumu ve Köken Üzerine GörüĢler‘‘ MTA Dergisi 110,29-43, 1990. 15 Genel olarak manganez cevherinin en çok kullanıldığı sektör %9095‘e yaklaĢan bir oranla demir ve çelik endüstrisidir. Geri kalan %5-10, kimya ve batarya endüstrisine düĢmektedir (R.Tschoepke, 1969). Metalurjideki manganez kullanılıĢı arıca, ham demir, Ģpigel demiri, ferromangan ve manganez metali olmak üzere ayrıma tabi tutulmaktadır. Linyit Yatakları: Kırıklı ve Mahmatlıbahçe köylerinde bulunan linyit kömürü yatakları iĢletme ocakları günümüzde kapalıdır. GeçmiĢ yıllarda iĢletmeye açılmıĢ ve bir müddet iĢletilmiĢtir. Resim 1-15. Kırıklı Köyü linyit ocakları. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) 1.1.3.3. AKARSULAR: GölbaĢı ilçe hudutları dahilinde bulunan dereler düzensiz akıĢ rejimine sahiptir. Yaz aylarında tamamen kuruyan bu derelerin kıĢ ve ilkbaharda debileri yükselir. Derelerin çoğunluğu kireçtaĢlarından çıkan kaynak ve sızıntı suları ile beslenir. Ġlçe hudutları dahilinde bulunan önemli dereler Ģunlardır: Sukesen Deresi: Elmadağ yamaçlarından beslenen dere Yurtbeyi ve Örencik köylerinden geçerek Mogan Gölüne ulaĢır. Dere yatağında sebze ve meyve bahçeleri bulunmaktadır. 16 Resim 1-16. Sukesen Deresi ile Gerder ve Örencik Köyleri. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) BaĢpınar Deresi: Beynam Ormanlarından beslenir ve Oğulbey Köyünü geçerek Gölova Deresine karıĢır. Resim 1-17. BaĢpınar Deresi. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Kurtboğazı Deresi: SubaĢı Köyü hudutları içinde beslenen dere, Babayakup Deresine ulaĢır ve Ankara Çayı‘na karıĢır. Dere yatağı bağlık ve bahçeliktir. 17 Resim 1-18. Kurtboğazı Deresi. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Ağıliçi Deresi: Karacaören Köyü yakınından Sulakiye Göl yatağında kaybolmaktadır. Kuzuhüyük Deresi: Karacaören Köyü yakınında Ağıliçi Deresi ile birleĢir ve Sulakiye Göl yatağında kaybolmaktadır. Çayır Deresi: Çayırlı, Topaklı, Ġkizce, Selametli, DikiltaĢ, Kırıklı, Tepeyurt ve Karagedik‘ten gelen küçük dereciklerle beslenir. Çölova Deresi‘ne karıĢarak Mogan Gölü‘ne ulaĢmaktadır. Resim 1-19. Çayır Deresi ve Ġkizce Göleti. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) 18 Kaldırımçayırı Deresi: Soğulcak, Bezirhane ve Bağiçi arazinden beslenen dere, Balaban Deresi‘ne karıĢarak Kızılırmak‘a ulaĢmaktadır. Akarkaya Deresi: Çayırlı Köyü hudutlarında bulunan, kaynak sularından beslenen dere, Velihimmetli arazisinden Çayır Deresi‘ne ulaĢmaktadır. Resim 1-20. Akarkaya Deresi (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Kocagemez Deresi: Halaçlı Köyü kaynak sularından beslenir. Çayır Deresi‘ne ulaĢmaktadır. TaĢlıbayır Deresi: Koparan Köyü hudutları içinden beslenir ve Çayır Deresi‘ne ulaĢmaktadır. Ayrıca Alicin Deresi, Dedekuyu Deresi, Ulugüney Deresi, Ġğdeli Dere, Bağ Deresi, Yayla Deresi, Çayır Deresi ve Yağlıpınar Deresi, Gölcük ve Tatlım dereleri vardır. 1.1.3.4. GÖLLER: GölbaĢı ilçesi adından anlaĢılacağı üzere, Ankara ilinin göller bölgesidir. Bölgede Mogan (Gökçe), Eymir (Emir) ve Sulakiye (Kuruçöl, Çalıkdüzü) gölleri bulunmaktadır. Mogan (Gökçe) Gölü: Mogan diğer adıyla ―Gökçe‖ Gölünün suları 1910 yılında kabarmıĢ ve Eymir Gölü ile birleĢerek Ġncesu Deresinin taĢmasına yol açmıĢ, YeniĢehir ve Ġstasyon civarı sular altında kalmıĢtır.7 7 Seyyah Kandemir, Türkiye Seyahatnamesi I, Ankara Vilayeti, Ankara, s.81 19 Mogan Gölü yakın çevresinde bulunan sulak-bataklık alanlar, ekolojik ve rekreasyonel önemleri nedeniyle, Çevre Kanunu‘nun 9. maddesine dayanılarak 22.10.1990 tarih ve 90/1117 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile ―GölbaĢı Özel Çevre Koruma Bölgesi‖ olarak tespit ve ilan edilmiĢtir. Mogan Gölü havzası genelde düzgün yer yer orta engebeli bir havzanın güney alt ucunda alüvyoner setlerin arkasında oluĢmuĢ doğal baraj gölüdür. Mogan Gölü‘nün ortalama yüzey alanı 5km².dir. Gölün güneyinden itibaren 2km.lik bir mesafede, sulak-bataklık alan nitelikli bir geçiĢ zonu ile yer altı ve yer üstünden kuzey doğusundaki Eymir Gölü‘ne ortalama 5 metrelik kot farkıyla boĢalım sağlamaktadır. Böylelikle Eymir Gölü‘nün su girdisinin %98‘i Mogan Gölü tarafından sağlanmaktadır. GeniĢ bir havzadan drene olan yeraltı ve yerüstü suları Mogan-Eymir göllerinden geçerek havzanın kuzeydoğu ucundan Ġmrahor Vadisi‘ne boĢalmaktadır. Resim 1-21. Mogan Gölü. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Mogan gölünün su girdisi düzensiz rejimli, yazları genelde kuruyan dereler vasıtasıyla olmaktadır. Bu derelerin en önemlileri havzanın doğugüney-batı kesimlerinde yer alan Sukesen, BaĢpınar, Gölova, Yavrucak, Çolakpınar, Tatlım, Kaldırım ve Gölcük dereleridir. Mogan Gölü‘nü besleyen derelerin göle ulaĢtığı düĢük eğimli alanlar ile Mogan-Eymir bağlantısını sağlayan alanda, hidrojeolojik, hidrolojik, klimatik ve biyolojik açıdan çok büyük önem arz eden ―Sulak-Bataklık Alan‖lar geliĢmiĢtir. Bu alanlar; göller için yeraltı suyu depolama ve kurak mevsimlerde göle su sağlama, fırtınadan korunma ve sel etkisini yumuĢatma, sediment kontrolü, suyun fiziksel kimyasal kirleticilerinin tutulması, yerel iklim Ģartlarının düzenlenmesi gibi özelliklere sahiptir. ―Sulak-Bataklık Alanlar‖, sayısız bitki ve hayvan türünün yaĢayabilmesi için, bağımlı olduğu suyu ve birincil üretimi sağlayan, canlı tür ve çeĢitliliğinin beĢiğidir. Bu nedenle birçok canlı türünün yaĢamını devam ettirebilmesi için stratejik öneme sahiptirler. 20 Mogan Gölü ve çevresinde çok sayıda kuĢ türü barınma, üreme ve konaklama yapar. Ülkemizde, Ramsar‘a aday gösterilen önemli kuĢ alanlarından biridir. Bu kuĢ türlerinin 40‘ı bölgede üremekte, 30‘u bütün yıl gözlenmekte diğerleri göç zamanı veya sadece göl çevresinde görülmektedir. Balık türleri olarak turna balığı, pullu sazan, kadife balığı, yayın balığı, gümüĢ balığı ve kerevit bulunur. Eymir (Emir) Gölü: Eymir Gölü, Mogan Gölü ile aynı havzada ve çok yakın bulunduklarından, havza özellikleri Mogan Gölü ile aynıdır. Su girdisi yağan yağmur ve kar sularının yanında, Mogan Gölü‘nden gelen su ile KıĢlakçı Deresi suyudur. Mogan Gölü ile arasında 3 metre civarında bir kot farkı vardır. Bu sebeplede su akımı daha alçak seviyede olan Eymir Gölü‘ne doğrudur. Resim 1-22. Eymir Gölü ve yamaçları. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Mogan Gölü‘nden çıkan akımlar iki göl arasındaki beton kaplamalı bir kanalda akar ve Eymir Gölü‘ne girer. Göl suları kuzeydoğu ucundan Ġmrahor Deresi‘ne karıĢarak Ankara Çayı‘na ulaĢır. Ortalama derinliği 6-10 metre dolaylarındadır. Normal su kotunda gölün alanı 1,25km², uzunluğu ise 4,2km‘dir. Göl çevresinin uzunluğu 9km. olup, normal su seviyesinde gölün hacmi 3,88 milyon m³‘dür. 968,5 metrelik bir kota sahip, doğal baraj gölüdür. Çevre Kanunu‘nun 9. maddesine dayanılarak 22.10.1990 tarih ve 90/1117 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile ―GölbaĢı Özel Çevre Koruma Bölgesi‖ olarak tespit ve ilan edilmiĢtir. Günümüzde ODTÜ arazisi içinde bulunan göl çevresinde dinlenme tesisleri, kuĢ gözlem evleri ve su sporları tesisleri bulunmaktadır. Bunların yanısıra çeĢitli su sporları, sportif balık avcılığı, yelken-kürek yarıĢmaları gerçekleĢtirilmektedir.8 8 kygm.kulturturizm.gov.tr 21 Sulakiye (Kuruçöl) Gölü: Çöl Gölü, Altınçanak Gölü ve Kuruçöl Gölü adı ile de bilinen göl, Ankara-Konya karayolunun 75.km.sinde, yolun 3km. batısında yer alır. 1,050 metre rakımlı, 600 hektar alana sahip olan Çöl Gölü, güneyinde ve batısında yer alan birkaç pınarın suyu ve yazın kuruyan dereciklerle beslenir. Tamamen tarım alanlarıyla çevrilmiĢ olan gölün doğu kesiminde az miktarda sazlık alanlar mevcuttur. Resim 1-23. Sulakiye Göl yatağında bulunan gölcükler. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Tuz Gölü çevresinde yer alan göllerden biri olması sebebiyle, alanda üreyen ve konaklayan kuĢlara Çöl Gölü‘nde de rastlanılmaktadır. Ankara‘ya yakın olması nedeniyle özellikle hafta sonlarında ağır av baskısına maruz kalan göl ve çevresinde herhangi bir koruma statüsü bulunmamaktadır. Bu bölgede Flamingo, Dikkuyruk, Sakarca, Angıt, Çamurcun, Küçük Kerkenez, Toy, Büyük Cılıbıt ve Uzunbacak kuĢlarına rastlanmaktadır. ―Çalıkdüzü‖ olarak adlandırılan bölgede Gölbek, Çeltek, BalâAltınçanak ve Kulu-Gökler köyleri bulunmaktadır. Günümüzde tamamen kuruyan göl yatağına Aselsan tesisler yapmaktadır. Bir kısmı da tarım alanı olarak açılmaktadır.9 9 kygm.kulturturizm.gov.tr 22 1.1.3.5. DAĞLAR VE TEPELER: Bölgenin en önemli dağı 1,862 metre rakımlı olan Elmadağ‘dır. Ayrıca Kepez Dağı (1,181), Hasan Dağı (1,137) ve Emir Dağı (1,175) bulunmaktadır. GölbaĢı ilçe hudutları dahilinde bulunan tepeler ise Ģunlardır: Kalbur tepe (1,561m.), Merdivenlikaya tepesi (1,347m.), Gölyeri tepe (1,340m), Kartal tepe (1,300m.), Hacılar tepesi (1,280m.), Bostan tepe (1,245m.), Nohut tepe, UmuĢek tepe (1,235m.), Topakkaya tepesi (1,198m.), KuyubaĢı tepesi (1,120m.), Kızılkırma tepesi, Çatalarkaç tepe, Büvelek tepe, Canavartepe (1,150m.), Çobanöldüren tepesi, KurukamıĢ tepesi (985m.), Tuzlukaynak tepesi, Kepekli Boğazı‘nın batısında Koçuman tepesi (1,015m.), Gümgüme tepesi (1,003m.), Çelikgüney tepesi (1,020m.) ve Karacaoğlan tepesi (1,001m.). 10 1.1.4. BALLIKPINAR’IN DEPREMSELLĠĞĠ Ballıkpınar‘ın depremselliği, Ankara ili sınırları içerisinde yer alması ve Ankara Ģehir merkezine mesafe yönünden yakınlığı nedeniyle Ankara Depremselliği kapsamında irdelenmiĢtir. Resim 1-24. Ankara Kentinin Jeolojisi. (Ankara’nın Depremselliği, Bülent Özmen, Afet ĠĢleri Genel Müdürlüğü) Ankara‘nın depremselliğini değerlendirmek için öncelikle Ankara ve çevresindeki Neotektonik döneme ait faylar incelenmiĢtir. Neotektonik olaylar, Ankara ve çevresinde Geç Miyosen‘den beri devam etmektedir. Neotektonik dönem; fay denetimli karasal 10 Harita Genel Komutanlığı, Ankara paftaları. 23 sedimantasyon, kalkalkalin-alkalin volkanizma ve karmaĢık jeolojik yapılar olmak üzere üç ana unsurla belirginlik kazanmıĢtır. Jeolojik yapılar genç ve yeniden etkinlik kazanmıĢ eski yapılardan oluĢmuĢ ve bunların baĢlıcaları kıvrımlar, küçük ve büyük açılı bindirme fayları, doğrultu atımlı faylar, normal faylar ve faylara paralel uzanımlı çizgisel çöküntüler olmuĢtur. Ankara bölgesinin 32°—33° boylamları ve 39°—41° enlemleri arasında kalan bölgenin hazırlanan neotektonik haritasında jeolojik yapılar, yaĢlarına göre iki ana gruba ayrıldığı görülmektedir. 1Geç Pliyosen öncesi yaĢlı yapılar, 2Geç Pliyosen-Kuvaterner yaĢlı yapılar. Birinci grup jeolojik yapılar, KD doğrultulu, yeniden etkinlik kazanmıĢ bindirme fayları ve bindirme faylarıyla kesilmiĢ tek kanatlı kıvrımlardan (monoklinlerden) oluĢmuĢtur. Birinci grup yapılar daha önceki çarpıĢma rejiminin ürünüdür ve bunlar, Geç Pliyosen öncesinde (Geç EosenPonsiyen), Ankara bölgesinde, yaklaĢık KB-GD doğrultulu bir sıkıĢma-daralma deformasyonunun etkili olduğu anlaĢılmaktadır. Buna karĢın, baĢlıca KD ve KB doğrultulu normal faylar, DKD doğrultulu bindirme fayları ve kıvrımlardan oluĢan ikinci grup yapılar ise, yaklaĢık K-G doğrultulu bir sıkıĢma daralma deformasyonunun aynı bölgede Geç Pliyosenden beri etkin olduğunu göstermektedir. Koçyiğit (1991) birinci ve ikinci grup yapıları esas alarak, sıkıĢmadaralma türündeki kıta içi sürekli deformasyon doğrultusunun, neotektonik dönem sırasında, KBdan K-G doğrultusuna değiĢmiĢ olduğu sonucuna varmıĢtır. 11 Ankara kent merkezi, Bayındırlık ve Ġskân Bakanlığı tarafından yayımlanan ve halen yürürlükte bulunan Türkiye Deprem Bölgeleri haritasında IV. derece deprem bölgesinde yer almaktadır (Şekil 1). Ankara il sınırları içindeki alanın ġekil 1: % 8’i I. derece, % 21’i II. derece, % 32’si III derece, % 38’i IV derece Deprem bölgesindedir. 11 Koçyiğit, A., 1991, Changing Stres Orientation in Progressive Intracontionental Deformation as Indicated by the Neotectonics of the Ankara Region, TPJD Bülteni, c.3/I, 43-55. 24 Resim 1-25. Ankara Ġli Deprem Bölgeleri Haritası. (Afet Bölgelerinde yapılacak Yapılar Hakkında, 1998) Ankara‘nın büyük bir çoğunluğu (%70‘i) III. ve IV. derece deprem bölgesinde, geri kalan %30‘u ise I. ve II. derece deprem bölgesinde yer almaktadır. Proje konusu olan Ballıkpınar, haritadan da görüleceği üzere IV. Derece deprem bölgesinde yer almaktadır. Ankara‘nın depremselliği; Ankara il merkezini 140km. çevreleyecek Ģekilde çizilen bölge içine düĢen, 1900-2005 yılları arasında oluĢmuĢ ve manyitüdü M 2 olan depremlerden yararlanarak belirlenmiĢtir. Deprem verileri Afet iĢleri Genel Müdürlüğü Deprem AraĢtırma Dairesi tarafından hazırlanmıĢ olan katalogdan alınmıĢtır. Deprem episantırlanının dağılımı incelendiği zaman bunların bir kısmının ġaroğlu vd. (1992) tarafından hazırlanan ve MTA tarafından yayınlanan Diri Fay haritası ile uyumlu olduğu, bazılarının ise uyumlu olmadığı görülmektedir.12 Özellikle, Çankırı civarında birçok deprem olmasına rağmen diri fay olmaması, bu bölgede daha detaylı çalıĢmalar yapılarak diri fayların tespit edilmesinin gerektiği yönündeki görüĢler, genel kabul gören görüĢ haline gelmiĢ durumdadır. 12 ġaroğlu, F., Emre, Ö., Boray, A., 1992 Türkiye Diri Fay Haritası, MTA. 25 Ankara, gerek tarihi olarak ve gerekse yakın zamanımızda, yıkıcı ve ciddi ölçüde can-mal kaybına neden olabilecek depremlere ev sahipliği yapmamıĢtır. Bununla birlikte, 100-120km. kuzeyinde bulunan ve yeryüzünün en aktif zonlarından olan Kuzey Anadolu Fay Zonu'nun neden olduğu depremlerden ve 90-100km. güneydoğusunda bulunan KırĢehirKeskin Fay Zonu'nun neden olduğu depremlerden etkilendiği görülmektedir. Kuzey Anadolu Fay Zonu'nun batı uzantısında ve KırĢehir-Keskin Zonu'nda 7 ve daha fazla büyüklükte (M>7) depremler olabilmekte ve Ankara'daki sert zeminler için hesaplanan en büyük ivmeler 100-150gal dolayında bulunmaktadır. Bu büyüklükteki depremlerin neden olduğu 100gal değerindeki ivmenin Ankara için dönüĢüm süresi 40 yıl olarak hesaplanmıĢtır. Bu ivmenin bir yılda aĢılma olasılığı %2.5, aĢılmama olasılığı %97.5'dır. Ankara'da bulunan yapıların kullanım sureleri ortalama 50 yıl kabul edildiğinde, 100gal'lik ivmenin gerçekleĢme olasılığı %64, gerçekleĢmeme olasılığı %36‘dır. Bu varsayıma göre, Ankara'daki sert zeminler için 100gal değerindeki yer ivmesi, yapıların kullanım süreleri içerisinde en az bir kez aĢılma olasılığı gösterebileceği söylenebilir. Ankara bölgesinin, kuzey batı ve güney batı bölgesinde oluĢan depremlerin çok az sayıda olması nedeni ile bu bölgede sismik aktivitenin yok denecek kadar az olduğu söylenebilir. YaĢanan Depremler Tarihsel Döneme Ait Depremler Tarihsel Döneme (1900 öncesi) ait Hasar Yapan Depremler Ankara ve civarında 1900 yılı öncesinde oluĢmuĢ tarihsel depremlere ait veriler oldukça az sayıdadır. Soysal vd. (1981)nin derlediği verilere göre tarihsel dönemde Ankara‘yı etkileyen aĢağıdaki depremler olmuĢtur. 13 03 Temmuz 1668 günü meydana gelen depremin maksimum Ģiddeti VIII, episantırı 40.70K ve 31.60D dir. Bolu ve Kastamonu civarında hasara neden olmuĢtur. 12 Ağustos 1668 tarihinde, Beypazarı‘nda ağır hasara neden olan bir deprem meydana gelmiĢtir. 15 Ağustos 1668 tarihinde, saat 15:00 olduğunda Ankara‘daki taĢ duvarları, evleri ve Ģehir surlarının bir kısmını, kentin yukarısındaki kaleyi yerle bir eden ve iki kiĢiyi öldüren ve halkta korku ve paniğe neden olan büyük bir deprem meydana gelmiĢtir. 17 Ağustos 1668 sürekli yer sarsıntılarının olduğu bir dönemde, 16 ile 18 Ağustos arasında bir zamanda muhtemelen 17 Ağustosu 18 13 Soysal, H., Sipahioğlu, S., Kolçak, D., Altınok, Y., 1981, Türkiye ve Çevresinin Tarihsel Deprem Kataloğu, TÜBĠTAK. 26 - - - Ağustosa bağlayan gece, Ģiddetli bir deprem olduğu ve bunun daha önce meydana gelen ve Kuzey Anadolu‘nun çok geniĢ bir kısmını etkileyen depremlerin tümünden daha güçlü olduğu belirtilmiĢtir. Ankara‘daki depremin 3-4 dakika aralıklarla meydana gelen bir dizi güçlü sarsıntıdan oluĢtuğu ve bunun kentin yukarısındaki tepenin üzerinde bulunan kayalıkları kırdığı ve devasa taĢ parçalarının düĢtüğü belirtilmiĢtir. Ayrıca kentte muhtemelen sıvılaĢma sonucunda yer yarılmıĢ ve öncü görmüĢ olan birçok ev harabeye dönmüĢtür. 28 Eylül 1881 günü meydana gelen depremin maksimum Ģiddeti VIII, manyitüdü M6.1, episantırı 40.60K ve 33.60Ddır. Çankırı yöresinde etkili olmuĢ ve 12 kiĢinin ölmesine neden olmuĢtur. 1883 yılında meydana gelen depremin maksimum Ģiddeti VI. episantırı 41.00K ve 33.70E dir. Kastamonu-Çankırı civarında hasara neden olmuĢtur. Aletsel Döneme (1900 — 2007) ait Hasar Yapan Depremler ise: 09 Mart 1902 Çankırı Depremi: Maksimum Ģiddeti lo=IX, manyitüdü Ms=5.6, episantırı 40.65K, 33.60D dir. Ambraseys ve Finkel (1987) tarafından depremin birçok ön ve art sarsıntıları olduğu ve deprem nedeniyle Çankırı ve çevresindeki yerleĢim yerlerinde ağır hasarların oluĢtuğu, Çankırı merkezinde 3000 evin hemen hemen tümüyle yıkıldığı, 4 kiĢinin öldüğü ve 100 kiĢinin yaralandığı belirtilmiĢtir. Sarsıntı Orta Anadolu‘da geniĢ çapta algılanmıĢtır. - 19 Nisan 1938 KırĢehir-Keskin depremi: Ankara kent merkezine uzaklığı 98km.'dir. Bu deprem, Ankara kent içinde de çok Ģiddetli hissedilmiĢtir. YeniĢehir tarafı baĢta olmak üzere yapılarda çatlama ve baca yıkılmalarına neden olmuĢtur. - 1 ġubat 1944 Bolu-Gerede Depremi; ġiddeti X, aletsel büyüklüğü M=7.2 olan bir depremdir. 3,958 kiĢinin ölümüne, 3,513 kiĢinin yaralanmasına, 20,865 yapının tamamen yıkılmasına ve 20,000 civarında yapının hasar görmesine neden olmuĢtur. Kocaeli, Zonguldak, Kastamonu, Ankara 'yı içine alarak etkili olmuĢtur. Bu depremden Ankara‘nın kuzeyinde kalan Beypazarı, Kızılcahamam, Çamlıdere, AyaĢ kasabaları ve bağlı köyleri önemli ölçüde hasar görmüĢlerdir. Ankara ili için hasar 125 ölü, 158 yaralı, 1,450 yıkık ve 2,716 hasarlı yapı ve 1,829 hayvan kaybı Ģeklinde sonuçlanmıĢtır. ġehir içerisinde de bazı alanlar hasar görmüĢ, özellikle YeniĢehir‘de ve Kale civarındaki eski evlerde hasar daha fazla olmuĢtur. Meydan 27 Palas oteli, DDY IĢletme Müdürlüğü binası, Vilayet binasında önemli çatlaklar oluĢmuĢ ve yıkıntılar genellikle bacalar, Ģehir dıĢındaki tek katlı bağ evleri ile kerpiç binalarda görülmüĢtür. ġehirdeki tüm resmi ve özel yapıların duvarlarında küçük çatlaklar ve sıva dökülmeleri gözlenmiĢtir. - 13 Ağustos 1951 KurĢunlu (Çankırı) Depremi: 13 Ağustos 1951 günü 18:33:34‘de (GMT) meydana gelmiĢ olup maksimum Ģiddeti lo = IX, manyitüdü Ms 6.9 ve episantırı 40.88K ve 32.87D dir. Pınarve Lahn (1952), bu deprem nedeniyle KurĢunlu ve Ilgaz ilçe merkezleri ve köylerinin önemli derecede etkilendiğini, 50 yurttaĢın yaĢamını yitirdiğini, toplam olarak 8,000 evin hasar gördüğünü belirtmiĢlerdir. Ambraseys (1988), bu deprem sırasında 60km uzunlukta ve sağ yönlü doğrultu atımlı bir fay oluĢtuğunu öne sürmüĢtür. Fayın doğu-batı doğrultulu iki ana parçadan oluĢtuğu, birinin KurĢunlunun hemen kuzeyinden geçtiği, diğerinin ise AfĢar-DolaĢlar arasında konumlandığı belirtilmiĢtir. - 07 Eylül 1953 ÇerkeĢ (Çankırı) Depremi: 7 Eylül 1953 günü 03:59:40 da meydana gelmiĢ olup maksimum Ģiddeti lo=Vil, manyitüdü Ms=6 episantın 41.09K, 33.01D dir. Bu deprem ile ilgili ayrıntılı bilgi olmamakla beraber, depremin Düzce‘den Ġnebolu, Çorum ve KırĢehir‘e kadar algılandığı belirtilmiĢtir. Fay oluĢumu konusunda bir bilgi yoktur (Eyidoğan, vd., 1991).14 - 21 Nisan 1983 KöĢker Depremi: 21.04.1983 günü meydana gelmiĢ olup Mb=4,8, Ms=4,1 dir. Episantırı 39.31 N ve 33.06E dir. Üç köyde hasar yapmıĢtır. - 17 Ağustos 1999 Körfez Depremi: Yerel saatle 03.02‘de meydana gelen 7.4 Ģiddetindeki depremden Ankara‘nın merkezi ile tüm ilçe ve köylerinde hissedilmiĢ, ancak can kaybı ve maddi hasar oluĢmamıĢtır. - 24 Ağustos 1999 Haymana Depremi; 4.7 büyüklüğündeki bu deprem Ankara‘ya yaklaĢık 70km. uzaklıkta olmuĢtur. Bu deprem küçük bir deprem olmasına rağmen, bu depreme neden olan fayın hareket doğrultusu Ankara'ya paralel konumda olması nedeniyle, olması gerekenden daha fazla hissedilmiĢtir. 14 Eyidoğan, H., Güçlü, U., Utku, Z., Değirmenci, E., 1991, Türkiye Büyük Depremleri Makro Sismik Rehberi (1900-1988) Ġ.Ü. 28 - 12 Kasım 1999 Düzce Depremi: Yerel saatle 18.57‘de meydana gelen 7.2 Ģiddetindeki depremden Ankara‘nın merkezi ile tüm ilçe ve köylerinde hissedilmiĢ, ancak can kaybı ve maddi hasar oluĢmamıĢtır. - 06 Haziran 2000 Çankırı-Orta Ġlçesi Depremi; Aletsel büyüklüğü M=5.9 olan ve Ankara'ya uzaklığı yaklaĢık 80km. olan bu depreme neden olan fay "Normal Fay" mekanizmasına sahip olup, Haymana depremi gibi Ankara kentine paralel geliĢmiĢtir. Bu bakımdan Ankara kent sınırları içerisinde kuvvetli hissedilmiĢtir. Bu depremde bundan önceki depremler gibi kent içerisinde önemsenecek hasar ve can kaybına neden olmamıĢtır. - 31 Temmuz 2005 Bala-Ankara Depremi: Yerel saatle 00.45 te meydana gelmiĢ olup büyüklüğü Md=4.9 ve derinliği 8.9km dir. Episantırı 39.42N ve 33.12E dir. - 06 Haziran 2006 Dodurga Depremi: Yerel saatle 05.42 de meydana gelmiĢ olup büyüklüğü Md = 6.1 ve derinliği 10km dir. Episantırı 40.69N ve 32.99E dir - 20 Aralık 2007 Bala-Ankara Depremi: Yerel saat ile 11.48‘de Ml=5.6 büyüklüğünde, - 27 Aralık 2007 Bala-Ankara Depremi: Yerel saat ile 01.47‘de Ml=5.5 büyüklüğünde Bala-Ankara merkezli depremler meydana gelmiĢtir. Depremlere ait parametreler çeĢitli kuruluĢlarca aĢağıdaki gibi hesaplanmıĢtır. 20 ARALIK 2007 KURULUġ ZAMAN (T.S) ENLEM BOYLAM DERĠNLĠK (km) MAGNĠTÜD Ml=5.6 Mw=5.7 Ml=5.7 Mw= 5.5 DAD 11:48:27.21 39.417N 33.045E 02.8 KOERĠ EMSCCSEM 11:48:27 11.48:28.9 39.404N 33.046E 39.43N 33.16E 5.0 10 Bala-Ankara Depremleri (2007 yılı), orta büyüklükte olup, Ankara‘nın merkez ilçelerinde Ģiddetlice hissedilirken, KırĢehir, Kırıkkale, Niğde ve Yozgat gibi çevre illerde de hissedilmiĢtir. Bölgeden alınan ilk bilgilere göre deprem Bala‘nın güneyindeki 29 Sırapınar, Yeniyapan köyleri ve AfĢar beldesinde hasara neden olmuĢ ve can kaybı meydana gelmemiĢtir. Afet ĠĢleri Genel Müdürlüğü Hasar Tespit Dairesince yapılan çalıĢmalarda bölgede; 834 konut, 63 ağıl ve 3 iĢ yerinin ağır, 5 konutun ise orta hasarlı olduğu tespit edilmiĢtir. Sonuç olarak; Ankara, geçmiĢ yıllardaki kayıtlara göre yıkıcı depremlerin merkezi olmamıĢtır. Fakat 100-110km. kuzeyinde bulunan Kuzey Anadolu Fayı üzerinde meydana gelen Bolu-Gerede (1944) ve 100km. güney doğusunda bulunan Akpınar Fayı (Parejas ve Pamir, 1939) üzerinde meydana gelen KırĢehir (1938) depremlerinden ve tarihsel dönemde de 1668 yılları içinde meydana gelen depremlerden önemli ölçüde etkilenmiĢtir. GeçmiĢ yıllara göre her geçen yıl biraz daha büyüyen ve geniĢleyen Ankara‘nın olası bir depremden daha fazla etkileneceği gayet açıktır. Ankara kenti zemin özellikleri açısından; zayıf zeminler (alüvyon), orta zayıf zeminler (GölbaĢı formasyonu) ve sağlam zeminler (Söğüt Metamorfitleri, Karakaya karıĢığı) olarak üç gruba ayrılabilir. Kentin yoğun yerleĢme bölgelerinin büyük çoğunluğu ise zayıf ve orta sağlam zeminler üzerinde kurulmuĢtur. Deprem sonucu oluĢan ivme değerlerini büyütme ve depreme daha uzun süre devam etme özelliği kazandıran bu tip zeminlerde; zemin özellikleri ve inĢaat teknikleri dikkate alınmadan yapılmıĢ olan yapıların büyük bir risk altında olduğu söylenebilmektedir. 1.1.5. ĠKLĠM VERĠLERĠ Ġnsanların günlük yaĢamlarını, çalıĢma, üretim, rekreasyon ve dinlenme etkinliklerini ve psikolojik durumlarını; bitki ve hayvanlarda ise, ekolojik iliĢkileri etkileyen iklim özellikleri; yağıĢ, rüzgar, sıcaklık, oransal nem, mevsimlere göre değiĢkenlik kriterlerine göre incelenmiĢtir. Devlet Meteoroloji ĠĢleri Genel Müdürlüğünce köylere göre iklim bilgileri tutulmadığından Ballıkpınar Köyünün iklim bilgileri, GölbaĢı‘nın iklim bilgileri çerçevesinde değerlendirilmiĢtir. GölbaĢı‘na ait iklim verilerinin incelenmesinden; vadiler ve vadi tabanlarının çevre alanlara nazaran daha ılık, sıcak ve az rüzgârlı kesimler olduğu, platoların aynı yükseklikteki sivri tepelerden daha sıcak olduğu, güney yamaçların aynı yükseklikteki kuzey yamaçlardan daha sıcak olduğu, yamaçların gündüzleri ısınması sonucu yükselen hava ile birlikte rüzgârlar yamaç boyunca yukarı tırmanırken, aynı yamaçların geceleri soğuması ile birlikte serin havanın geceleri vadiye doğru aktığı görülmüĢtür. 30 Resim 1-26. Eymir Gölü’nde Sonbahar. (Ankara’nın Depremselliği, Bülent Özmen, Afet ĠĢleri Genel Müdürlüğü) Ballıkpınar Köyü ve köy sınırları içerisindeki proje alanı genel hatlarıyla Orta Anadolu‘nun karasal iklim koĢullarına sahiptir. Yarı kuraklık, yörenin genel iklim özelliği durumundadır. YağıĢ, Akdeniz rejimini andırsa da bol yağıĢlar ilkbahardadır. En bol yağıĢ alan ay Mayıs ayıdır. Yıllık yağıĢ miktarları bakımından ise Akdeniz ikliminden çok daha az yağıĢ almaktadır. 31 Resim 1-27. GölbaĢı Dağlarında Ġlkbahar (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Yörede kıĢ sıcaklıkları düĢük, yaz sıcaklıkları yüksektir. En sıcak ay Temmuz, en soğuk ay ise Ocak ayıdır. YağıĢlar: Bölgede çok değiĢik bir yağıĢ rejimi görülmektedir. Bu değiĢik karakterdeki yağıĢa, kıĢ aylarında bölgeye yerleĢen yüksek basınç alanı etki etmektedir. Ġlkbaharın gelmesiyle bölgedeki sıcaklık yavaĢ yavaĢ yükselmektedir. Toprak Doğu Anadolu‘ya oranla daha çabuk ısındığından yüksek basınç üstünlüğü doğuya doğru çekilir. Bu çekiliĢ ilkbaharda özellikle Mayıs ayında yağıĢların meydana gelmesine neden olur. Nisan, Mayıs ve Haziran aylarının ilk 15 günü içinde öğleye kadar hava açık ve az bulutlu, rüzgâr hafiftir. Öğleden sonra ise kırkikindi yağmurları adı verilen, bazen sağanak halinde fakat kısa süren, bazen de sürekli olan yağıĢlar beklenir. Bu yağıĢlar birbiri ardınca üç-beĢ gün devamlı olmaktadır. Ankara‘nın yıllık ortalama yağıĢ miktarı 373mm. olup, yağıĢın en fazla olduğu aylar, 50.6mm. ile Mayıs, 46mm. ile Aralık aylarıdır. YağıĢın en az olduğu ay ise 8.5mm. ile Ağustos ayıdır. Günlük en fazla yağıĢ Aralık ayında (69.8mm.), en az yağıĢ Ağustos ayındadır (47.3mm.). Yörede, ortalama yağıĢlı günler sayısı 102‘dir. YağıĢlı günlerin en çok olduğu ay 13 gün ile Aralık ve Ocak, en az olduğu ay ise 2 gün ile Ağustos‘tur. Ortalama kar yağıĢlı günler sayısı 14 gündür. Karın en fazla yağdığı ay 5 gün ile Ocak ayıdır. Ocak ayının karla örtülü gün sayısı 8‘dir. 32 Yıllık ortalama sisli gün sayısı 25.7 dir. Sisin en fazla olduğu ay 5.6 gün ile Ocak ayı, en az olduğu ay 0.1 gün ile Ağustos ayıdır. Rüzgârlar: Bölge, genellikle kuzeydoğu rüzgârlarının etkisi altındadır. Kuzeydoğu rüzgârları mevsimlere göre değiĢkenlik göstermekte ve yaz aylarında rüzgârların esme sayısı ve Ģiddeti kıĢ aylarına oranla artmaktadır. Kuzey rüzgârlarının esme sayısının fazla oluĢuna karĢın Ģiddetleri azdır. Ayrıca mevsimlere göre farklılık göstermez. Güney rüzgârlarının esme sayıları az olmakla birlikte özellikle bahar aylarında Ģiddetleri fazladır. Güneybatı rüzgârları Ģiddet bakımından kuzeydoğu rüzgârları kadar etkilidir. Resim 1-28. Türkiye Rüzgar Atlası. (www.elektrikburada.com) Yörede, rüzgârların günlük hareketi incelendiğinde kuvvetli olmayan bir dağ ve vadi meltemi sisteminin var olduğu göze çarpmaktadır. Günün serin olduğu sabah ve akĢam saatlerinde genel olarak kuzey-doğu (NEPoyraz), öğle saatlerinde batı veya güney-batı (SW-Lodos), rüzgârları üstündür. Hâkim rüzgâr yönü ise mevsimlere göre; Ġlkbahar ve yaz güneybatı, sonbahar güney ve güney-doğu, kıĢın ise güney rüzgârları Ģeklindedir. Ortalama rüzgâr hızı saniyede 3.3 metredir. En hızlı rüzgâr yönü güney-batıdan olup hızı saniyede 29.6m. olarak saptanmıĢtır. Bölgede, kuvvetli rüzgârlar en çok Mart ve Nisan aylarında esmekte ve bu esiĢ ( fırtınalı günler) adını almaktadır. Fırtınalı günler sayısı, 10 metre yükseklikteki hızı 17.1m.den fazla olan rüzgârların kaydedildiği günlerin 33 ortalama sayısıdır. Fırtınalı günler sayısı ortalama 8 gündür. En çok fırtına Mart ve Nisan, en az ise Ağustos ve Eylül aylarındadır. Sıcaklık: 45 yıllık ortalamalara göre yörede en sıcak ay Ağustos (23.3C°), en soğuk ay Ocak‘tır (0.3C°). En büyük sıcaklık düĢüĢü Ekim‘den Aralık‘a geçerken görülmektedir (10.4C°). Sıcaklığa en çok etki eden etmenler; yağıĢ, bağıl nem güneĢlenme süresi ve bulutluluktur. Bulutluluk, yağıĢ ve bağıl nem azalmasına karĢın güneĢlenme süresinin artması ısı artıĢlarına neden olur. Yıllık ortalama bulutluluk oranı 5/10‘dur. En fazla bulutluluk 7/10 ile Aralık ayı, en az bulutluluk 2/10 ile Temmuz ve Ağustos aylarıdır. Oransal Nem: Yöredeki oransal nem, miktarı sıcaklık ve yağıĢa bağlı olarak mevsimlere göre farklılık göstermektedir. YağıĢların azaldığı buna karĢın güneĢlenme süresi ve ısının arttığı yaz aylarında oransal nem yüzdesi düĢmektedir. Ortalama oransal nemin en yüksek olduğu aylar Aralık ve Ocak (%77-78), en düĢük olduğu aylar ise Temmuz ve Ağustos (%40-42). Yıllık ortalama oransal nem ise %60‘dır. Mevsimlere Göre Ġklim Durumu KıĢ: Hava ve toprak sıcaklığı arasında fark az ve genellikle toprak daha sıcaktır. Rüzgâr yönü kuzey ve kuzeydoğudur. YağıĢlar genellikle kar Ģeklindedir. Don olayı ve sis en fazla kıĢ aylarında görülür. Oransal nem yüzdesi fazladır. Bahar: Sıcaklık yavaĢ yavaĢ artmaya baĢlar. YağıĢlı günler sıcaklığın artıĢını yavaĢlatır veya duraklatır. Bazı günler kıĢın soğuk günlerini andırır. Bahar, sonbahardan daha serindir. YağıĢın azlığı oranında sıcaklık fazla olur. Baharda don tehlikesi %63‘dür. Rüzgâr doğrultusu kuzeydir. Yaz: Sıcaklık, Temmuz ortalarına, bazı yıllarda Ağustos ortalarına kadar artar. Ağustos yılın en sıcak ayıdır. Temmuz-Ağustos en kararlı ay olmakla birlikte sıcaklığın 6.8C°‗ye kadar düĢtüğü görülür. Yazın ender görülen bulutlu ve yağıĢlı günler bulutsuz ve yağıĢsız günlerden daha az sıcaktır. Oransal nemin en düĢük olduğu ve en az değiĢtiği mevsim yazdır. YağıĢlar çok verimli olmakla birlikte yağıĢlı günler sayısı azdır. Kuzeydoğu yönlü rüzgârlar mevsimin hâkim rüzgârlarıdır. Rüzgâr öğleden sonra kuvvetlenir, akĢama doğru zayıflar, gece ise çok hafif eser. Yaz mevsiminin karakteristik rüzgârları olan doğu rüzgârları yaz ortasından sonra eserler. 34 Sonbahar: Toprak hızla ısı kaybeder. Hava kararsız bir durum alır. Ekim ayında ısının düĢüĢü hızını kaybeder ( Pastırma yazı ). Ancak Kasım‘da kıĢ mevsimi özellikleri görülmeye baĢlanır. YağıĢlar artar ( Yıllık artıĢın %21‘i ). Sıcaklık bahardakinden fazla, don tehlikesi azdır. Ortalama rüzgâr kuzeydoğu yönlüdür. Doğu rüzgârları hâkim rüzgârlardır. Son üç yıllık veriler doğrultusunda iklim durumuna göre ise: Aylık ortalama sıcaklık; en düĢük 2008 yılı ġubat ayında (-0.2C°), en yüksek 2008 yılı Ağustos ayında (24.8C°) görülmüĢtür. Aylık minumum sıcaklık; en düĢük 2009 yılı Ocak ayında (-18.4C°), en yüksek 2009 yılı Temmuz ayında (13.2C°) görülmüĢtür. Aylık maksimum sıcaklık; en düĢük 2008 yılı Ocak ayında (8.6C°), en yüksek 2007 yılı Temmuz ayında (37.2C°) görülmüĢtür. Aylık Ortalama Nisbi Nem; en düĢük 2007 yılı Temmuz ayında (%31,6), en yüksek 2008 yılı Aralık ayında (%87.7) görülmüĢtür. Aylık Ortalama Rüzgâr Hızı; en düĢük 2008 yılı Aralık ayında (1.6m_sec), en yüksek 2007 yılı Ağustos ayında (5.7m_sec) görülmüĢtür. Aylık Maksimum Rüzgâr Hızı ve Yönü; en düĢük 2007 yılı ġubat ayında (11,0m_sec/Kuzey Kuzeydoğu), en yüksek 2009 yılı ġubat ayında (26,7m_sec/ Güneybatı) görülmüĢtür (Devlet Meteoroloji ĠĢleri Genel Müdürlüğü verilerine göre Ek-1). Türkiye Ġçin Ġklim DeğiĢikliği Senaryoları Ülkemizin geleceğe yönelik iklim tahminlerinde "TÜBĠTAK KAMAG Projesi Sonuçları‖ esas alınmıĢtır. A2 senaryosu için ECHAM5 küresel iklim modeli çıktılarının RegCM3 bölgesel iklim modeliyle ölçek küçültülmesi sonucunda elde edilmiĢ, "Türkiye için beklenen muhtemel mevsimlik sıcaklık değiĢimleri (C°)". Beklenen sıcaklık değiĢimlerine, gelecek dönem (otuz yıllık ortalamalar halinde, 2011-2099) model sonuçlarının referans dönem (1961-1990) model sonuçlarından farklarının alınmasıyla ulaĢılmıĢtır B1 senaryosu için ECHAM5 küresel iklim modeli çıktılarının RegCM3 bölgesel iklim modeliyle ölçek küçültülmesi sonucunda elde edilmiĢ "Türkiye için beklenen muhtemel mevsimlik sıcaklık değiĢimleri (C°)". Beklenen sıcaklık değiĢimlerine, gelecek dönem (otuz yıllık ortalamalar halinde, 2010-2099) model sonuçlarının referans dönem (1961-1990) model sonuçlarından farklarının alınmasıyla ulaĢılmıĢtır. 35 Resim 1-29. Senelere göre ısı tablosu. (Devlet Meteoroloji ĠĢleri) B1 senaryosu için ECHAM5 küresel iklim modeli çıktılarının RegCM3 bölgesel iklim modeliyle ölçek küçültülmesi sonucunda elde edilmis "Türkiye için beklenen muhtemel mevsimsel toplam yagıs degisimleri (mm/gün)". Beklenen toplam yagıs degisimlerine, gelecek dönem (otuz yıllık ortalamalar halinde, 2010-2099 dönemi) model sonuçlarının, referans dönem (1961-1990) model sonuçlarından farklarının alınmasıyla ulaĢılmıĢtır. 36 Resim 1-30. Senelere göre ısı tablosu. (Devlet Meteoroloji ĠĢleri) 1.1.6. TOPRAK YAPISI (TOPRAK KABĠLĠYETĠ) Yeryüzünün dıĢ tabakasını oluĢturan toprak, canlıların yaĢamları için en temel kaynağı oluĢturmaktadır. Ġnsan nüfusu giderek artıĢ gösterirken toprağın amaç dıĢı kullanımlara açılması, sınırlı miktardaki verimli toprakların sürekli azalması nedeniyle canlıların yaĢamlarını sağlayan en temel kaynağın da giderek azalmasına neden olmaktadır. 37 Resim 1-31. GölbaĢı havzası tarım alanları. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Yoğun ve plansız yerleĢkeler ve toprak kullanımları, toprakta çeĢitli tahriplere yol açmaktadır. Verimli tarım arazileri; ilk yatırım maliyeti açısından ekonomik, su kaynaklarına yakınlık, ulaĢım ve geliĢim açısından uygun oldukları için her zaman yerleĢke, sanayi ve madencilik gibi yoğun etkinliklerin baskısı altında kalmakta ve I. sınıf tarım arazileri sanayi alanlarına dönüĢmektedir. Özellikle eğimli yüzeylerde toprağın verimli üst tabakası, kolayca taĢınarak erozyona uğramaktadır. Bu durum; doğal bitki örtüsünün yok olmasının yanı sıra, taĢınan bu topraklar, taĢındıkları yol boyunca ve son çökelim alanlarında yeni çevre sorunlarına da neden olmaktadır. GölbaĢı sınırları içerisinde yer alan toprak grupları, kahverengi topraklar, koluvyal topraklar ve hidromorfikalüvyal (tuzlualkali) topraklardır. En çok alanı kahverengi topraklar (%90) kaplamakta olup, ikinci sırada alüvyol topraklar (%4), üçüncü sırada ise azalan oranlarda kalüvyol, Kırmızımsı Kahverengi, Hidromorfik Alüvyal, Kireçsiz kahverengi ve Tuzlu Alkali topraklar (%2) kaplamaktadır. 38 Resim 1-32. GölbaĢı çevresinde tarım. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) GölbaĢı Özel Çevre Koruma Bölgesi sınırları içerisinde yer alan Ballıkpınar Ekolojik YaĢam Alanı Bölgesi kahverengi topraklarla kaplıdır. Ana madde kireçtaĢı, marn, killi Ģist ve Ģist ara tabakalı killerden oluĢan ABC profili zonal topraklar olup, erozyona uğrayan kısımlarında yalnızca A ve C horizonu görülmektedir. Bu topraklar yaz aylarında kuru kalırlar ve bu dönemde kimyasal ve biyolojik etkinlikleri yavaĢtır. Resim 1-33. GölbaĢı çevresi (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) 39 Orta derecede organik maddeye ve nötr Ph özelliğine sahiptir. Seki üstleri ve plato düzlüklerinde derinliği iyi olmasına karĢın eğimli alanlarda aĢınmıĢ durumdadır. Hafif meyillilik; orta derecede erezyona maruz kalma, ara sıra orta derecede taĢkınlara uğrama ve kolayca giderilebilecek orta derecede ıslaklık ihtiva etme gibi sınırlayıcı faktörlerden bir veya birkaçına sahip bulunmaktadır. 15 Proje kapsamındaki 25 dekarlık alan arazi yetenek sınıflaması açısından II. Sınıf arazi sınıflaması içerisinde yer almaktadır. II. sınıf arazilerin, alıĢılmıĢ tarım metodları uygulanabilen düz ve düze yakın, derin, verimli ve kolayca iĢlenebilir toprakları ihitiva eden I. Sınıf arazilerden farkı; hafif meyilli, orta derecede erozyona maruz kalmıĢ olması, arasıra orta derecede taĢkınlara uğramıĢ ve kolayca giderilebilecek orta derecede ıslaklık ihtiva etmesi gibi sınırlayıcı faktörlerin bir veya birkaçına sahip olmasıdır. 1.1.7. DOĞAL BĠTKĠ ÖRTÜSÜ Flora Proje sahasının tamamında step vejetasyonu hâkim durumda olup, geçmiĢte bu alanlar tarım arazisi olarak kullanılmakla birlikte daha sonra doğal haline bırakılmıĢtır. Çevresinde bulunan alanların tarım arazisi ile çevrili olması, bu alanında potansiyel olarak tarım alanı ve bu alanların muhtemel step alanlarından açılmıĢ olması ihtimalini güçlendirmektedir. Türkiye‘de özellikle step alanları günden güne azalmakta, doğal alanların kaybı artmaktadır. Step alanlarının azalmasının en büyük nedeni ise tarım alanı kazanmak için doğal alanların ıslah edilmesi, aĢırı otlatma yapılması ve zamanla türlerin populasyon yoğunluğunun azalmasına nenden olamaktadır. Türkiye Florasında yaklaĢık olarak 11,014 bitki türü bulunmaktadır. Bu türlerin %35‘i endemik olup (3,500 tür), yani dünyda sadece Türkiye‘de değiĢik lokasyonlarda bulunmaktadır. Ankara ilinin geneline baktığımız zaman ise 1,455 bitki türü bulunmakta; bunu ise yaklaĢık 300 türü endemiktir. Yani endemizm oranı %20 dir. GölbaĢı Özel Çevre Koruma Bölgesinde özellikle son zamanlarda habitat kaybolmalarından kaynaklanan ve aĢırı otlatma gibi antropojenik etkilerden dolayı tehdit altında olan Centaurea tchihatcheffii Fisch. & Mey. (Yanardöner) türü bulunmaktadır. Proje sahamızda bu tür tespit edilememiĢtir. 15 ÇED Raporu 2005 40 Resim 1-34. Sevgi Çiçeği (Yanardöner Peygamber Çiçeği). (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Resim 1-35. Sevgi Çiçeği (Yanardöner Peygamber Çiçeği). (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) 41 Metodoloji Ankara Ġli, GölbaĢı Ġlçesi sınırları içerisinde kalan Ballıkpınar yerleĢim örneğinde; Doğal ve Kültürel Değerlere Uyumlu YerleĢim ve Yapı Modellerinin GeliĢtirilmesi Projesi kapsamında alanın floral yapısını ve florayı oluĢturan bileĢenlerin karĢı karĢıya bulundukları riskler ve koruma statülerini belirleyebilmek amacıyla 2010 yılı içerisinde tarafımızdan (Uzman Biyolog HaĢim ALTINÖZLÜ, AraĢtırma Görevlisi BarıĢ ÖZÜDOĞRU, Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü) açık alan çalıĢmaları gerçekleĢtirilmiĢtir. Açık alan çalıĢmaları sırasında alandan bitki örnekleri toplanmıĢtır. Toplanan bu yaĢ bitki örnekleri yönteme uygun olarak kurutulmuĢtur. Kurutulan bitki örneklerinin tanımlanmasında "Flora of Turkey And East Aegean Islands" adlı kaynaktan yararlanılmıĢtır. 16 17 TeĢhis edilen bitkilerin listesi Tablo I de verilmiĢtir. OluĢturulan floristik listede alanda mevcut olduğu belirlenen bitkilerin sistematik konumları kontrollerde kolaylık sağlaması bakımından alfabetik olarak verilmiĢtir. Birinci sütunda familya, Ġkinci takson, üçüncü sütunda endemizm durumu, dördüncü sütunda biliniyor ise fitocoğrafik bölgesi, beĢinci sütunda bitkinin Türkçe adı verilmiĢtir. Bitkilerin Türkçe adlarının belirlenmesinde ġevki Akalın tarafından hazırlanmıĢ olan "Büyük Bitkiler Kılavuzu" 18 ve Prof. Dr. Turhan Baytop tarafından hazırlanmıĢ olan "Türkçe Bitki adları" adlı kaynaklardan faydalanılmıĢtır. 19 Tablonun altıncı ve son sütununda taksonun tehlike kategorisi verilmektedir. Bitkilerin tehlike kategorileri IUCN Komisyonunun 20 tespit ettiği kriterlere göre ve Ekim v.d. tarafından hazırlanmıĢ ve Türkiye Tabiatını Koruma Derneği tarafından yayınlanmıĢ olan "Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı" adlı kaynaktan faydalanılmıĢtır. 21 16 Davis, P.H., Flora of Turkey And The East Aegean Islands, Vol.1-10, Edinburg (1965 1988). 17 Güner, A., Flora of Turkey And The East Aegean Islands, Vol.11, Edinburg (2000). Akalın, ġ., Büyük Bitkiler Kılavuzu, Ankara (1952). 19 Baytop, T., Türkçe Bitki Adları Sözlüğü, Ankara (1997). 20 IUCN Red List Categories, IUCN Species Surrival Commision, 40 th Meeting of the IUCN Council, Gland, Switzerland (1994). 18 21 Ekim, T., Koyuncu, M., Vural, M., Duman, H., Aytaç, Z., Adıgüzel, N., Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı, Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Yayın No: 18, Ankara (2000). 42 Bitki türlerinin tehlike kategorilerinin tesbitinde kullanılan kısaltmalar ve açıklamaları: EX: TükenmiĢ LC: Az tehdit altında EW: Doğada tükenmiĢ DD: Veri yetersiz CR: Çok tehlikede NT: Tehlike altına girmeye aday EN: Tehlikede NE: Değerlendirilemeyen VU: Zarar görebilir Floristik Analiz Proje sahasının floristik yapısı ile ilgili olarak yapılan inceleme sonucu proje alanında 24 familyaya ait 61 cins, 71 tür, 9 alttür ve 2 varyete tespit edilmiĢtir. Bu alandan tespit edilen bitkilerin fitocoğrafik bölgelere göre dağılımı ise Ģöyledir; Akdeniz elementi 2, Avr.-Sib. elementi 1 ve Ir.Tur. elementi 15, Ģeklindedir. 53 tür ise fitocoğrafik bölgesi bilinmeyen ya da birden fazla fitocoğrafik bölge elementidir. ÇalıĢma alanından tespit edilen bitki türlerinin 71‘i de LC (Az tehdit altında) kategorisindedir. Proje sahasından 7 endemik bitki türü tespit edilmiĢtir. Bu türler; Alyssum pateri Nyar. subsp. pateri, Erysimum lycaonicum (Hand.-Mazz.) Hub.-Mor., Astragalus campylosema Boiss. subsp. campylosema, Astragalus condensatus Ledeb., Anthemis wiedemanniana Fisch. & Mey., Phlomis armeniaca Willd. ve Thymus leucostomus Hausskn & Velen var. argillaceus Jalas‘dır. Koruma Önlemleri Proje sahasından tespit edilen; Alyssum pateri Nyar. subsp. pateri, Erysimum lycaonicum (Hand.-Mazz.) Hub.-Mor., Astragalus campylosema Boiss. subsp. campylosema, Astragalus condensatus Ledeb., Anthemis wiedemanniana Fisch. & Mey., Phlomis armeniaca Willd. ve Thymus leucostomus Hausskn & Velen var. argillaceus Jalas endemik bitki türlerinin hepsi IUCN‘e göre LC kategorisindedir. IUCN kriterlerine göre türlerin tehlike kategorilerine göre koruma önlemleri tespit edilmiĢtir. Bu kriterlere göre tehlike kategorisi LC (Az tehdit altında olan) türler için koruma önlemi alınması Ģart değildir. GeniĢ yayılıĢlı endemik (birçok lokasyondan bilindikleri için) in situ ya da ex situ koruma önlemi alınmasına gerek yoktur. IUCN kriterlerine göre tehlike kategorisi NT (tehdit altına girmeye aday) türler için ex situ koruma yöntemi uygulanmaktadır. IUCN e göre tehlike kategorisi EN (Tehlikede), VU (Zarar görebilir), CR (Çok tehlikede) ve DD (Veri yetersiz) olan türler için hem ex situ hemde insitu koruma yöntemi uygulanmaktadır. Hangi koruma yöntemninin uygulanacağı ise türün alandaki populasyon durumuna bakılarak karar verilmektedir. 43 Türün populasyon yoğunluğu faaliyetten aĢırı bir Ģekilde zarar görecek durumda ise ex situ koruma yöntemi, faaliyetten zarar görme ihtimali az ise in situ koruma yöntemi de uygulanabilmektedir. - EX Situ Koruma Yöntemi: Tehdit altında bulunan bitki türlerinin, tespit edildiği alanın dıĢında, habitatına uygun, aynı özellikleri gösteren, toprak yapısı aynı olan ortama taĢınması ve orada yaĢamını devam ettirmesi ile sağlanan koruma yöntemidir. Bu yöntemde, inĢaat alanı dıĢına taĢınacak bitki türünün, çevresinde yaklaĢık 0.5m. çapında, 50cm. derinliğinde (türün kök derinliğine göre derinlik değiĢebilir) bir çukur açılır ve köklerine zarar verilmeden bulunduğu habitattan alınır, çevresindeki topraktan alınarak köklerin etrafı kendi toprağıyla beraber jüt torbalara sarılır ve dikileceği alana götürülür. Habitatına dikilir ve etrafı toprakla doldurulduktan sonra 1–2lt can suyu ilave edilir. Dikilen bitki her 2-3 günde bir, solma, su ihtiyacı için kontrol edilir, gerekiyor ise ihtiyaç kadar su ilave edilir. TaĢınamayacak kadar büyük, kökleri derinde olan bitki türleri için önerilen koruma yöntemi, tohumlar olgunlaĢtıktan sonra, tohum torbalarına alınarak, gölgede, oda ısısında nemini alması sağlanır. Nemini alan tohumların üzerine etiket bilgileri (etiket bilgisinde tohumun toplandığı lokalite, toplandığı ―km‖ cinsinden bilgi, toplama tarihi, tohumun ait olduğu bitkinin tür adı) yazılır. Bu tohumlar tespit edildiği lokaliteye en geç 1 yıl gibi bir süre sonra dikilecekse, oda ısısında muhafaza edilir. Tohum tespit edildiği lokaliteye 2 yıl ya da daha fazla bir zaman sonra dikilecekse tohumların muhafaza edilebilmesi için, Ankara, Tohum ve Gen Kaynakları AraĢtırma Merkezi‘ne muhafaza edilmek üzere gönderilmesi, dikim zamanında bu merkezden alınarak dikim yapılması gerekir. Ġn Situ Koruma Yöntemi: In situ koruma yönteminde, tehdit altında bulunan bitki türleri, tespit edildikleri habitatta koruma altına alınırlar. Nüfusun geniĢleme sınırı tespit edilir ve etrafı tel örgü ile çevrilir. Bu alana iĢ makineleri, otlatılan hayvanların giriĢi engellenir. Bu koruma yöntemine yerinde koruma ya da ―in situ‖ koruma yöntemi denir. Bu yöntemlerin dıĢında türlerin korunmasına yönelik her hangi bir derecelendirme ya da farklı bir yöntem bulunmamaktadır. Vejetasyon Proje sahasının vejetasyon tipi steptir. Alanda bulunan bitki türlerinin boyu 10-50cm. arasında değiĢmektedir. Bu alanlarda baskın olarak; Bromus japonicus Thunb. subsp. japonicus, Bromus sterilis L., 44 Elymus elongatuıs (Host) Runemark subsp.ponticus (Podp.) Melderis, Festuca vealesiaca Schleicher ex Gaudin, Poa bulbosa L. ve Triticum aestivum L. türleri baskın olarak tespit edilmiĢtir. Resim 1-36. Step Bitki Örtüsü. Resim 1-37. Step Bitki Örtüsü. (HaĢim ALTINÖZÜ’nün arĢivinden) (HaĢim ALTINÖZÜ’nün arĢivinden) Uluslararası SözleĢmeler Açısından Proje Sahasının Değerlendirilmesi Ankara Ġli, GölbaĢı Ġlçesi sınırları içerisinde proje sahası floristik listesi değerlendirildiğinde; 3 Mart 1978‘de Washington da imzalanan CITES (Nesli tehlikede olan hayvan ve bitki türlerinin uluslararası ticaretine ilişkin sözleşme) gereği koruma altına alınan ve ticareti yasaklanan bitki türlerinin hiçbiri alanda bulunmamaktadır. Proje sahası içerisinde, 09.01.1984 tarihinde Türkiye‘nin resmen taraf olarak onayladığı Avrupa‟nın Yaban Hayatı ve Yaşam Ortamlarını Koruma Sözleşmesi (BERN)22 gereği koruma altında olan bitki türü bulunmamaktadır. 22 BERN, Avrupa Yaban Hayatı ve YaĢama Ortamlarını Koruma SözleĢmesi (1984). 45 Tablo I: Ballıkpınar; Doğal ve Kültürel Değerlere Uyumlu YerleĢim ve Yapı Modellerinin GeliĢtirilmesi Projesi Floristik Listesi Takson Habitat Endemizm Fitocoğrafik Durumu Bölge __ __ Türkçe Adı Tehlike Koordinat Kategorisi SPERMATOPHYTA ANGIOSPERMAE DICOTYLEDONES Ranunculaceae Adonis aestivalis L. subsp. aestivalis Adonis flammea Jacq. Step, Hava cıva otu LC 1,009m, Step, 36 477621 D 4398513 K __ __ Hava cıva otu LC 1,009m, 36 477621 D 4398513 K Ceratocephalus falcatus (L.) Step, __ __ __ LC Pers. 1,009m, Ranunculus argyreus Boiss. Step, __ __ Düğün çiçeği LC Ranunculus sericeus Banks. Step, __ Ir.-Tur. ele. Düğün çiçeği LC & Sol. 1,011m, 36 477524 D 4398454 K 36 477271 D 4398376 K Papaveraceae Hypecoum pendulum L. Step, __ __ Boynuzlu LC 36 476473 D 46 1,024m, Papaver commutatum Fisch. Step, & Mey. 1,023m, gelincik __ __ Gelincik 4398444 K LC 36 476473 D 4398466 K Brassicaceae Alyssum hirsutum Bieb. var. Step, hirsutum 1,009m, Alyssum pateri Nyar. subsp. Step, pateri 1,009m, Cardaria draba (L.) Desv. Yol subsp. chalepensis (L.) O. E. kenarlar, Schulz 1,015m, Diplotaxis tenuifolia L. Yol __ __ Uyuz otu LC 36 477621 D 4398513 K Endemik Ir.-Tur. ele. Uyuz otu LC 37 477621 D 4398513 K __ __ __ LC 36 477271 D 4398587 K __ __ LC kenarları, 36 477621 D 4398513 K 1,009m, Erysimum lycaonicum Step, (Hand.-Mazz.) Hub.-Mor. 1,005m, Sinapis arvensis L. Yol kenarları, Endemik Ir.-Tur. ele. Erysimum LC 36 477670 D 4398444 K __ __ Hardal LC 36 477621 D 4398513 K 47 1,009m, Thlaspi perfoliatum L. Step, __ __ Akça çiçeği, LC 1,011m, 36 477271 D 4398567 K Resedaceae Reseda lutea L. var. lutea Step, __ __ 1,009m, Muhabbet LC çiçeği 36 477621 D 4398513 K Caryophyllaceae Cerastium dichotomum L. Step, subsp. dichotomum 1,009m, __ __ LC 36 477621 D 4398513 K Boynuz otu Chenopodiaceae Noaea mucronata (Forssk.) Step, Aschers. & Schweinf. subsp. 1,005m, __ __ __ LC 36 477653 D 4398477 K mucronata Linaceae Linum austriacum L. subsp. Step, austriacum 1,008m, __ __ Keten LC 36 477621 D 4398513 K Geraniaceae Erodium cicutarium (L.) Step, __ __ Turna gagası LC 36 477621 D 48 L‘Herit. subsp. cicutarium 1,009m, Geranium tuberosum L. Yol subsp. tuberosum kenarları, 4398513 K __ __ Turna gagası LC 36 477621 D 4398513 K 1,009m, Fabaceae Astragalus campylosema Step, Boiss. subsp. campylosema 1,022m, Astragalus condensatus Step, Ledeb. 1,005m, Astragalus nanus DC. Step, Endemik Ir.-Tur. ele. Geven LC 4398470 K Endemik Ir.-Tur. ele. Geven LC Step, Koch 1,009m, Trifolium campestre Schreb. Step, __ __ Geven LC Step, stenophylla 1,009m, 36 477345 D 4398283 K __ __ __ LC 36 477626 D 4398435 K __ __ Üç gül LC 1,009m, Vicia cracca L. subsp. 36 477670 D 4398444 K 1,011m, Coronilla scorpioides (L.) 36 476539 D 36 477626 D 4398415 K __ __ Fiğ LC 36 476539 D 4398470 K Rosaceae 49 Pyrus elaeagnifolia Pallas Step, subsp. elaeagnifolia 1,023m, Sanguisorba minor Scop. Step, subsp. muricata (Spach) Briq. 1,009m, __ __ Ahlat LC 36 476530 D 4398451 K __ __ Küçük çayır LC düğmesi 36 477621 D 4398513 K Apiaceae Eryngium campestre L. var. Step, virens 1,005m, Scandix iberica Bieb. Step, __ __ Çakır dikeni LC 4398444 K __ __ Fesçi tarağı LC 1,009m, Scandix pectn-veneris L. Step, 36 477670 D 36 476539 D 4398470 K __ __ Fesçi tarağı LC 1,009m, 36 477626 D 4398415 K Valerianaceae Valrianella coronata (L.) DC. Step, __ __ Kedi otu LC 1,004m, 36 477626 D 4398415 K Dipsacaceae Scabiosa argentea L. Step, __ __ Uyuz otu LC 1,004m, Scabiosa rotata Bieb. Step, 36 477626 D 4398415 K __ __ Uyuz otu LC 36 477626 D 4398437 K 50 1,009m, Asteraceae Achillea wilhelmsii C.Koch Step, __ Ir.-Tur. ele. Civan perçemi LC 1,009m, Anthemis wiedemanniana Step, Fisch. & Mey. 1,009m, Artemisia scoparia Waldst. & Step, Kit. 1,025m, Centaurea patula DC. Step, 4398595 K Endemik __ Papatya LC Step, urvillei 1,024m, Centaurea virgata Lam. Step, __ __ YavĢan otu LC Step, __ Ir.-Tur. ele. Yanar döner LC Step, rhoeadifolia (Bieb.) Celak. 1,009m, 36 477271 D 4398391 K __ Akd. ele. Yanar döner LC 36 476530 D 4398451 K __ Ir.-Tur. ele. Yanar döner LC 36 477271 D 4398391 K __ Ir.-Tur. ele. Hindiba LC 1,007m, Crepis foetida L. subsp. 36 476459 D 4398486 K 1,011m, Cichorium intybus L. 36 477621 D 4398513 K 1,011m, Centaurea urvillei DC. Subsp. 36 477460 D 36 477673 D 4398422 K __ __ __ LC 36 477613 D 4398529 K 51 Echinops sp. Yol __ __ Kirpi baĢı LC kenarları, 36 477635 D 4398493 K 1,004m, Senecio vernlis Waldst. & Kit. Step, __ __ Kanarya otu LC 1,009m, Xanthium spinosum L. Yol 36 477613 D 4398529 K __ __ Pıtrak LC kenarları, 36 476459 D 4398486 K 1,011m, Primulaceae Androsace maxima L. Step, __ __ Androsas LC 1,009m, 36 477524 D 4398454 K Boraginaceae Anchusa leptophylla Roemer Yol & Schultes subsp. kenarları, leptophylla 1,011m, Buglossoides arvensis L. Step, __ __ Sığır dili LC 4398283 K __ __ __ LC 1,009m, Moltkia coerulea L. Step, 36 477345 D 36 477524 D 4398454 K __ Ir.-Tur. ele. __ LC 36 477621 D 52 1008 m, 4398513 K Scrophulariaceae Verbascum cherianthifolium Yol Boiss. var. cherianthifolium kenarları, __ __ Sığır kuyruğu LC 36 477653 D 4398477 K 1,005m, Veronica pusilla Kotschy var. Step, pusilla 1,009m, __ Ir.-Tur. ele. YavĢan otu LC 36 477613 D 4398529 K Euphorbiaceae Euphorbia macroclada Boiss. Step, __ __ Sütleğen LC 1,007m, 36 477677 D 4398437 K Lamiaceae Ajuga chamaepitys (L.) Step, Schreber subsp. chia var. 1,004m, __ __ Mayasıl otu LC 36 477653 D 4398477 K chia Lamium amplexicaule L. Step, __ Avr.-Sib. ele. Ballıbaba LC 1,024m, Marrubium parviflorum Step, Fisch. & Mey. subsp. 1,007m, 36 476444 D 4398463 K __ __ Ġt sineği LC 36 477677 D 4398437 K 53 oligodon (Boiss.) Seybold. Phlomis armeniaca Willd. Step, Endemik Ir.-Tur. ele. Kudus ada çayı LC 1,011m, Phlomis pungens Willd. var. Step, hirta Velen. 1,011m, Salvia aethiopsis L. Step, 4398376 K __ __ Kudus ada çayı LC Step, subsp. syspirense (C.Koch) 1,009m, 36 477271 D 4398391 K __ __ Ada çayı LC 1,007m, Teucrium chamaedrys L. 36 477271 D 36 477677 D 4398437 K __ Ir.-Tur. ele. Kısa mahmut LC 36 477621 D 4398513 K Rech. Thymus leucostomus Step, Hausskn & Velen var. 1,009m, Endemik Ir.-Tur. ele. Kekik LC 36 477621 D 4398513 K argillaceus Jalas Wiedemania orientalis L. Yol __ __ __ LC kenarları, 36 476444 D 4398463 K 1,024m, Plumbaginaceae Acantholimon acerosum Step, __ Ir.-Tur. ele. Kar dikeni LC 36 47738 D 54 (Willd.) Boiss. var. acerosum 1,012m, 4398257 K Plantaginaceae Plantago lanceolata L. Step, __ __ Sinir otu LC 1,014m, 36 477219 D 4398283 K Rubiaceae Galium verum L. Step, subsp.verum 1,009m, __ __ Yoğurt otu LC 36 477613 D 4398529 K MONOCOTYLEDONES Liliaceae Muscari comosum (L.) Miller. Step, __ Akd. ele.. Misk LC 1,004m, 36 477639 D 4398493 K Poaceae Agropyrum cristatum (L.) Step , Gaertner subsp. pectinatum 1,009m, __ __ __ LC 36 476444 D 4398463 K (Bieb.) Tzvekleb var. pectinatum Bromus japonicus Thunb. Step, subsp. japonicus 1,009m, __ __ Brom LC 36 477677 D 4398437 K 55 Bromus sterilis L. Step, __ __ Brom LC 1,009m, Elymus elongatuıs (Host) Step, Runemark subsp.ponticus 1,011m, 36 476444 D 4398463 K __ __ Elym LC 36 477677 D 4398437 K (Podp.) Melderis Festuca vealesiaca Schleicher Step, ex Gaudin 1,005m, Poa bulbosa L. Step, __ __ Fetük LC 4398420 K __ __ Pütüren LC 1,024m, Triticum aestivum L. Step, 1,011m 36 477673 D 36 477621 D 4398513 K __ __ Buğday LC 36 477621 D 4398513 K 56 Resim 1-38. Veronica pusilla Kotschy var. Resim 1-39. Adonis aestivalis L. subsp. pusilla aestivalis (HaĢim ALTINÖZÜ’nün arĢivinden) (HaĢim ALTINÖZÜ’nün arĢivinden) Resim 1-40. Centaurea patula DC. (HaĢim ALTINÖZÜ’nün arĢivinden) Resim 1-42. Ajuga chamaepitys (L.) Schreber subsp. chia var. Chia (HaĢim ALTINÖZÜ’nün arĢivinden) Resim 1-41. Moltkia coerulea L. (HaĢim ALTINÖZÜ’nün arĢivinden) Resim 1-43. Wiedemania orientalis L. (HaĢim ALTINÖZÜ’nün arĢivinden) 57 Resim 1-44. Adonis flammea Jacq. (HaĢim ALTINÖZÜ’nün arĢivinden) Resim 1-45. Cardaria draba (L.) Desv. Subsp. chalepensis (L.) O. E. Schulz (HaĢim ALTINÖZÜ’nün arĢivinden) Resim 1-46. Reseda lutea L. var. Lutea (HaĢim ALTINÖZÜ’nün arĢivinden) Resim 1-47. Anchusa leptophylla Roemer & Schultes subsp. Leptophylla (HaĢim ALTINÖZÜ’nün arĢivinden) Resim 1-48. Buglossoides arvensis L. (HaĢim ALTINÖZÜ’nün arĢivinden) Resim 1-49. Anthemis wiedemanniana Fisch. & Mey. (HaĢim ALTINÖZÜ’nün arĢivinden) Fauna Step alanlarda küçük memeli canlılar barınabileceği birçok yer olduğu gibi, tarlalar ve tarla kenarları da bu canlılara ev sahipliği yapmaktadır. Su kuĢları açısından Mogan Gölü ile birlikte Çökek Bataklığı, Sulakiye Göl yatağı, DikilitaĢ ve Ġkizce Göletleri önemli habitatlardır. Sulak alanlar ayrıca balık ve amfibilere de habitat oluĢturmaktadır. Civarda tarla kuĢları ve yırtıcılar için step ve kayalık araziler mevcuttur. Bilhassa havzayı çevreleyen yüksek tepeler, yırtıcı kuĢlar için uygun habitatlardır. Karasal omurgasızlar ve reptiller için step ve tarlalar uygun alanlardır. 58 Ayrıca, bölgedeki ―Sulak-Bataklık Alanlar‖ sayısız bitki ve hayvan türünün yaĢayabilmesi için, bağımlı olduğu suyu ve birincil üretimi sağlayan, canlı tür ve çeĢitliliğinin beĢiğidir. Bu nedenle birçok canlı türünün yaĢamını devam ettirebilmesi için stratejik öneme sahiptirler. Mogan-Eymir Gölleri ve sulak-bataklık alanları; 227 kuĢ türü tarafından barınma, üreme, konaklama amaçlı kullanılan ve ülkemizde Ramsar‘a aday gösterilen önemli kuĢ alanlarındandır. Bu kuĢ türlerinin 40‘ı bölgede üremekte, 30‘u bütün yıl gözlenmekte diğerleri göç zamanı veya sadece göl çevresinde görülmektedir. Resim 1-50. Ankara ve GölbaĢı çevresinden çeĢitli hayvanlar. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) 59 Türkiye‘nin taraf olduğu Bern SözleĢmesi Annex II‘de (Kesinlikle Korunması Gerekli Türler Listesi) yer alan Alaca Balıkçıl ve Küçük Balaban, Dikkuyruk ve Küçük Kerkenez bu alanda korunması gereken mutlak türlerdir. Resim 1-51. GölbaĢı Çevresinde Korunması Gereken KuĢlar. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008.) Alanda üreyen ve nesli tehlike altında olan kuĢ türleri arasında Alaca Balıkçıl, Balaban, Küçük Balaban, Macar Ördeği, ElmabaĢ Patka, PasbaĢ Patka ve Dikkuyruk yer alır. Alan, Nesli tehlike altında olan diğer kuĢ türlerinden Küçük Kerkenez için göç döneminde büyük önem taĢır. Bölgede kartal, akbaba, keklik, bıldırcın, karga, baykuĢ, leylek ve bıldırcın gibi kuĢların yanında tavĢan, tilki ve kurt gibi hayvanlar barınır.23 Resim 1-52. GölbaĢı Çevresinde Korunması Gereken KuĢlar. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) 23 ÇED Raporu 2005. 60 1.1.8. ULAġIM Proje alanına (Ballıkpınar) eriĢim mevcut durumda sadece karayolu ile sağlanabilmektedir. Ballıkpınar‘dan Ankara Ģehir merkezine özel araba ile 30 dakikada gidilebilmektedir. Ballıkpınar Köyü mücavir alan içerisine alınıp, mahalle haline dönüĢtürüldükten sonra Ankara merkezine belediye otobüsleri ile de ulaĢım imkânı sağlanmıĢ durumdadır. Ballıkpınar‘dan ülkenin diğer kesimlerine ulaĢmak için Çevik Bir Caddesinde 4km. ilerledikten sonra Ankara-Haymana yoluna çıkılmaktadır. Söz konusu sapaktan güneye dönüldüğünde Haymana‘ya, kuzeye dönüldüğünde ise 8km. sonra GölbaĢı merkezine ve Ankara-Adana karayoluna eriĢimi de sağlamaktadır. GölbaĢı merkezinden geçen AnkaraAdana karayolu ile GölbaĢı-Haymana yolunun kesiĢtiği noktadan itibaren güneye gidildiğinde Aksaray, Konya ve Adana‘ya, Kuzeye dönüldüğünde ise Ankara merkezine (20km.) eriĢilebilmektedir. Kuzey yönüne dönüldüğünde ayrıca yaklaĢık 1km. mesafeden sonra Ankara Çevre Otoyoluna da girilebilmektedir. Çevre Otoyolunun doğu aksı KayaĢ üzerinden Resim 1-53. GölbaĢı Ballıkpınar Mahallesi GiriĢi. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Kırıkkale yönüne ve Havaalanına (47km.), batı yönünde ise Ġstanbul ve EskiĢehir yönüne kolayca gidilebilmektedir. Proje alanının bitiĢiğinde yer alan Çevik Bir Caddesinde, batı yönünde ilerlenildiğinde ise Ballıkpınar Köyü Camisinin yanından sağa 61 sapılan köy yolunda TuluntaĢ Köyüne, oradan da tekrar Ankara Çevre Otoyoluna ve Ġnceğe daha kısa yoldan eriĢilebilmektedir. Ballıkpınar‘ın Koparan ve Hallaçlar köy yoları üzerinden de TuluntaĢ‘a eriĢimi bulunmaktadır. Resim 1-54. Ballıkpınar Mahallesi GiriĢi – Çevik Bir Caddesi. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Ballıkpınar‘ın ana ulaĢım yolları konumundaki gerek Çevik Bir Caddesi, gerekse bölünmüĢ yol olan Ankara-Haymana karayolunda Ģimdilik trafik yoğunluğu açısından GölbaĢı Ģehir merkezi dıĢında önemli bir tıkanma olmamasına rağmen, yakın gelecekte sıkıntı yaĢanabileceği görülmektedir. Çünkü Ballıkpınar Köyünün çevresi de GölbaĢı ve Ġncek‘te olduğu gibi yoğun bir yapılaĢma ile karĢı karĢıyadır. Bahar ve yaz ayları ile hafta sonlarında yeni yerleĢkeler ile Ankara merkezi arasında daha Ģimdiden tarfik yoğunluğuna neden olmaktadır. Hallaçlı köyü civarında son yıllarda oluĢturulan piknik alanlarına gidiĢgeliĢler de dikkate değer ölçüde hareketlilik yaratmaktadır. Çevik Bir Caddesinde Ģimdiden yaĢanmaya baĢlayan karayolu trafiği, Ballıkpınar Ekolojik YaĢam Alanını emisyon ve ses kirliliği yönünden tehdit unsuru oluĢturmaktadır. Proje alanı ile Ballıkpınar köy merkezi arasındaki ulaĢım için de Çevik Bir Caddesi dıĢında çevreye duyarlı bisiklet yolu ve/ya yaya yolu ile eriĢim olanağı yaratılmadığı takdirde, sıkıntı yaĢanacaktır. 62 UlaĢtırma altyapısının incelenmesi ve değerlendirilmesi Proje alanının ulaĢım altyapısı, Ballıkpınar Mahallesinin ulaĢım olanakları ile birlikte ele alınarak incelenmiĢ ve değerlendirilmiĢtir. Ballıkpınar‘ın mevcut ulaĢım altyapısı, ekolojik kırsal veya kentsel alanlar için öngörülen ulaĢım alt yapısı ile birlikte ele alınarak, incelenmiĢtir. Ekolojik yerleĢkelerde ulaĢımda ses ve hava kirliliğine yol açmayacak sistemler tercih sebebi olmaktadır. Tercih; Birim taĢıma baĢına enerji tüketimi az olan (demiryolu, karayoluna göre 1/4-7 oranında daha az), Benzin yerine, sürdürülebilir enerji (elektrik vb.) tüketen, (Dizelli çekimde havayı kirletme payı demiryolunda %5, karayollarında %85 iken, elektrikli çekimde hava kirlenmesi olmamakta), Güvenli olan, (trafik kazalarında her yıl karayolundaki yaklaĢık 6.000 kiĢi, demiryollarında 3-5 kiĢi hayatını kaybetmektedir), Gürültü Ģiddeti düĢük olan (Ağır taĢıtlarda 103 desibel, Hızlı trende 65-75 desibel), Yolun kapladığı alanın darlığı, (eĢdeğer yolda platform geniĢliği karayolunda 37.5m., demiryolunda 13.7 metre), Altyapı maliyetlerinin düĢük olması (eĢdeğer kapasiteli karayolu, demiryoluna göre yaklaĢık 3 kat daha fazla), Bakım-onarım süresinin uzunluğu, (demiryolunda 25 yıl, karayolunda her yıl). Kriterlerine göre yapılmaktadır. Proje alanına eriĢimde, raylı sistem olanağı bulunmamaktadır. BaĢkent Ankara‘ya iliĢkin raylı sistem projeleri içerisinde GölbaĢı bulunmamaktadır. Ancak, GölbaĢı Ankara‘nın en hızlı yapılaĢan ilçeleri arasında yer almaktadır. Özellikle TaĢpınar-KızılcaĢar-TuluntaĢ kesimi son 10 yıl içerisinde tahmin edilenin üzerinde hızla yapılaĢmıĢtır. Ġncek‘in yapılaĢması, TOKĠ‘nin de çabaları ile orta vadede Hallaçlar ve Koparan‘dan Ballıkpınar‘a, oradan da Mogan Gölünü saran yerleĢkeler ile birleĢmesi beklenmektedir. GölbaĢı‘da yaĢanan geliĢimin devam etmesi halinde, ulaĢım yönünden sıkıntı yaĢanmaması için geliĢmiĢ metropollerde olduğu gibi kent planlamasının ulaĢım planı ile birlikte yapılarak, planlanacak raylı sistem güzergâhlarının özenle korunması gerekmektedir. Bu amaçla ‗GölbaĢı Raylı Sistem Projesi‘ vakit geçirilmeden baĢlanılması gereken bir proje olarak görülmektedir. Söz konusu proje planlamasında Ballıkpınar da dikkate alınarak, Ballıkpınar GölbaĢı Metrosuna Tramvay, hafifraylı sistem vb. raylı sistemler ile bütünleĢmesi gerekli görülmektedir. Çünkü, raylı sistemle ulaĢımı sağlanacak ekolojik yaĢam merkezi, Ankara‘nın yanı sıra ülkemizde yaygınlaĢması düĢünülen projelere de önderlik yapacaktır. 63 Ekolojik yaĢam alanlarında kendi içinde ve alanlar arasındaki hareketlilik bisikletle sağlanması konusu söz konusu alanların planlama aĢamasında göz önünde tutularak gerekli altyapının yapılması gerekmektedir. Ekolojik yaĢam alanlarında bisiklet yolları yapılmadığı takdirde, ulaĢımda çevreyi kirletici sistemlere yönelinmesi kaçınılmaz olacak ve bu durumda da ulaĢımın olumsuz etkilerini gidermek için katlanılacak maliyetler, bisiklet yolu için yapılacak harcamalar ile kıyaslanmayacak ölçüde fazla olacaktır. Ballıkpınar‘ın ulaĢım altyapısı yönünden yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı dezavantajlı gibi gözükmesine karĢın, BaĢkent Ankara‘nın sınırları içerisinde olması kendisi için avantaj yaratmaktadır. BaĢkentin ulaĢım altyapısı sorunları ‗Kentsel GeliĢim Projesi‘ kapsamında ele alınmıĢ olup, bir plan çerçevesinde çözüme kavuĢması beklenmektedir. Ballıkpınar‘ın ulaĢım altyapısını da yakından etkilemesi beklenen söz konusu çalıĢmalar ‗Ballıkpınar Çevreye Duyarlı YaĢam Alanı‘ için olumlu bir geliĢme olarak değerlendirilmiĢtir. 1.1.9. YERLEġĠM DOKUSU VE MĠMARĠ KARAKTER Ören Yerleri GölbaĢı ve çevresinde insanoğlunun ilk yaĢam izlerine Moğan Gölü‘nün kuzeyinde, Örencik, Yurtbeyi (Gerder) ve Yaylabağ (Bursal) köyleri civarında rastlanmıĢtır. Mogan ve Eymir gölleri, bu göllere karıĢan akarsu yatakları ve etrafında bulunan düzlükler, Elmadağ yamaçlarında bulunan andezit taĢı yatakları ve günümüze ulaĢmayan ormanlar, Yurtbeyi Köyü sınırları içinde bulunan mağaralar bu dönem insan hayatı için önemli bir faktör olmuĢtur. Karaoğlan Köyü içinde bulunan höyükte, 1937-41 yılları arasında, Remzi Oğuz Arık tarafından yapılan kazı çalıĢmasında beĢ iskân tabakası ortaya çıkmıĢtır. GölbaĢı bölgesinde bulunan bu yerleĢmeler genel olarak tipik köy kültürünü temsil eder. Evler yüzyılımızdaki basit köy evlerinde olduğu gibi taĢ temel üzerine kerpiç duvarlarla inĢa edilmiĢtir. Sadece Ahlatlıbel‘deki madeni buluntular geliĢmiĢ bir kültür seviyesini gösterir. Diğer merkezlerde ise kullanılan araç gereçler taĢtan yapılmıĢtır. Ankara yöresinde ilk kez Karaoğlan Höyük‘te çarkta yapılmıĢ seramikler bulunmuĢtur. 64 Resim 1-55. Karaoğlan Höyüğü. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Yaylabağ, TaĢpınar, Ġncek, TuluntaĢ, Hacılar, Gökçehöyük, Topaklı, Çayırlı, Gölbek, ÇimĢit, Kırıklı, Karacaören köylerinde ve Bezirhane Beldesi‘nde bulunan höyüklerde yapılan yüzey araĢtırmalarında Ġlk Tunç Çağı izlerine rastlanmıĢtır. YerleĢmelerin boyutu da köy tipi ve taĢ temel üzerine kerpiçle yapılan mimari yapılardır. Ġlk Tunç Çağı‘nın ilk dönemlerinin en belirgin özelliği de içi siyah astarlı, dıĢı kırmızı ve çok iyi perdahlanmıĢ çanak-çömlek çeĢitleridir. Orta ve Son Tunç Çağı‘nda mevcut höyüklerde iskânın devam ettiğini görürüz. Helenistik dönemin ortalarında, Orta ve Batı Avrupa‘nın Ren-Tuna havzasındaki yurtlarını terk ederek Anadolu‘ya üç kabile halinde gelerek Sakarya ve Kızılırmak havzasına yerleĢen Galatlar, yerleĢik hayatı sevmeyen ve savaĢçı bir kavim olmalarına rağmen zaman içinde surlarla çevrili olmayan köyler kurmuĢlardır. Resim 1-56. Selametli Beldesi, Mağaralar. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) 65 Horasan, Türkistan ve Azerbeycan‘dan Ankara bölgesine gelen Oğuz Türkmen boyları konar-göçer olarak, ―yazlık‖ ve ―kıĢlak‖larda yaĢamaya baĢlarlar. Türkmen boylarının Ankara ve civarında yerleĢik köy hayatına geçmesi zaman içinde olur. Ankara ve civarında Oğuz Türkmen boyları isimlerini taĢıyan köyler kurarlar. Mimari YerleĢik köy hayatına daha ziyade akarsu yataklarında, korunmaya ve savunmaya elveriĢli dağ yamacı dere içlerinde, vadilere hâkim tepe yamaçlarında, eski ören yerlerinde, ulaĢım yolları üzerinde ve birleĢme noktalarında, Ankara Ģehir merkezine yakın olan bölgelerde geçilmiĢtir. Ballıkpınar Köyüne komĢu TuluntaĢ, Hallaçlı (HalaĢlı), Koparan, Topaklı, Ġncek (Göllü yerleĢmesi), Selametli, Zıva (Bağiçi) ve Deli Himmetli (Velihimmetli) köyleri bölgede ilk kurulan köylerdir. Ballıkpınar; yol kenarına karĢılıklı dizilmiĢ, kireç badanalı, kiremit çatılı olan tipik Kırım Tatar köylerindendir. Her evin duvar ile çevrilmiĢ ―azbar‖ denilen bahçesi bulunmaktadır. Her Kırım Tatar köyünde olduğu gibi, azbarın içinde 3 odalı ev, evin hemen yakınında ―aĢqana‖ diye adlandırılan mutfak bulunmaktadır. Eve uzak bölgelerde bazen de bir duvar ile de ayrılan bölümde kümes, ahır, ağıl, samanlık, anbar, kiler ve tuvalet bulunmaktadır. Ankara‘nın yanı sıra ülkemizin birçok yöresinde bina ve yol tasarımları Andezit TaĢı göz önünde bulundurularak yapılmaktadır. Andezit taĢı; kaydırmaz nitelikte olması, sıcaklık-rüzgâr-yağmur-kar gibi iklimsel faktörlere karĢı beton taĢlara göre 20-30 kat daha dayanıklı, tuzlu/asitli sularda etkileĢiminin az olması, ısı-ses izolasyonu sağlaması, taĢ ocağında ve fabrikada kolayca kesilebilmesi nedeniyle, çeĢitli sektörlerde değerlendirilmektedir. Andezit taĢı yüzyıllar boyu tarihin hemen her döneminde, her medeniyetin taĢ ustalarınca yapı malzemesi olarak kullanılmıĢtır. Ankara civarında Friglerle baĢlayan andezit taĢı kullanımının en güzel örneği Ankara Kalesi‘dir. Anadolu Selçukluları ve Osmanlı döneminde önemli yapılarda da andezit taĢı kullanılmıĢtır. 66 Resim 1-57. Atatürk Sahil YürüyüĢ Yolu. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Son 10 yıl içinde Ankara‘nın çehresini değiĢtiren Altınpark, Dikmen Vadisi, Hacı Bayram Veli Camii, Vedat Dalokay Parkı, Harikalar Diyarı, Susuz Göleti gibi birçok eserin çevre düzenleme projesinde kaplama ve döĢeme taĢı olarak andezit taĢı kullanılmıĢtır. Dekoratif amaçlı apartman giriĢ basamakları yapımı, binaların dıĢ cephe kaplamaları, cadde ve sokaklarda yaya yürüyüĢ yollarının kaplanması, bordur yapımı, park ve bahçelerde yürüyüĢ yollarında parke taĢı, bina içi alanlarında ise ocak, barbekü, Ģömine yerlerinde mimari ve dekoratif olarak kullanılması Andezit taĢının önemini arttırmıĢtır. Resim 1-58. Mogan Park. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) 67 Kültürel ve Mimari Formlar Ballıkpınar ve çevresindeki yerleĢkelerin (GölbaĢı ilçesi ve köyleri) hikâyesi yaklaĢık 80-90 yıl önce baĢlasa da, sahip olduğu coğrafyanın yaĢanmıĢ tarihi ise antik çağlara tanıklık eden arkeolojik istasyonlara sahiptir. Ayrıca sahip olduğu coğrafyanın jeolojik ve ekolojik özellikleri de çeĢitlilik göstermektedir. Malazgirt Zaferi‘nden sonra bölgeye gelen ve konar-göçer olarak yaĢayan Oğuz Türkmen boyları, yerleĢik köy hayatına geçerek günümüzde mevcut olan köyleri kurmuĢlardır. Bölgeye 1850 yılından itibaren Doğu Anadolu‘da konar-göçer olarak yaĢayan Türkmen Yörük, Türkmen Ekrad boyları ile Balkan ve Kafkasya‘dan gelen Kırım Türkleri ile Çerkez ailelerinin yerleĢtiğini görüyoruz. 1930‘lu yıllardan itibarende Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgesinden gelen ailelerin ilçe merkezine yerleĢmesi ile bölgede kültürel yapı zenginleĢmiĢtir. Kültürel ve Mimari Formlar konusuna tarihsel süreç içerisinde daha detaylı baktığımızda; GölbaĢı ilçesi hudutları dahilinde bulunan yerleĢmelerde, Anadolu Selçukluları dönemine ait yapı ve bu yapılara ait bir iz kalmadığı görülmektedir. Sadece Bağiçi Köyü‘nde bulunan ―Seyyid Yusuf Zaviyesi‖nin bulunduğu mekân tespit edilebilmiĢtir. Resim 1-59. Bölgede ilk zaviye kuran derviĢlerden Seydi Yusuf hazretlerinin Bağiçi Köyü’nde bulunan viran olmuĢ türbesi. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Günümüzde ilçe sınırları içinde bulunan Osmanlı dönemi eserleri ise cami, köprü ve çeĢmelerdir. Belgelerde zikredilen ―Gölhan‖, ―subendi‖, ―suyolu‖, ―misafirhane‖ ve ―zaviye‖ yapılarından hiç bir iz kalmamıĢtır. Günümüze intikal eden Osmanlı eserleri de özgün özelliğini kaybetmiĢtir. Belgelerde ismi geçen ancak günümüzde bulunmayan yapılar Ģunlardır: Göl Hanı (Ġlçe merkezinde), Ġsfahani su bendi, Bursal Köyü‘nde bulunan su bendi, suyolu ve çeĢme, 68 Suyolu ve çeĢmesi (Yaylabağ Köyü), Oğulbey Zaviyesi (Oğulbey), Seyyid Yusuf Zaviyesi (Bağiçi), SeyyidMuslihiddin Zaviyesi (Bağiçi), Bezir Hanı (Bezirhane), Mustafa Kethüda Camii (Topaklı), Abdullah BeĢe Camii(Koparan), Hasan Ağa Camii (Çayırlı), Havva Hatun Camii (Hacımurat), Hacı Hüseyin Camii (Yurtbeyi), Abdullah Efendi b. Mehmed Camii (Karaoğlan), Muhaciroğlu Ali b. Mehmed Camii (Ahiboz), Abdülvahhab Efendi Misafirhanesi (TuluntaĢ). 24 Günümüze intikal eden Osmanlı dönemi eserleri ise Ģunlardır: Bezirhane Camii: Bezirhane Beldesi‘nde bulunan caminin ilk olarak kimin tarafından yapıldığını bilmiyoruz. Kuzey cephede, giriĢ kapısının sağında, duvara yerleĢtirilen Osmanlıca kitabeden, 1901 yılında Ahmedoğlu Hasan tarafından caminin onarımının yapıldığını öğreniyoruz. Dikdörtgen planlı, alçı mihraplı, ahĢap tavanlı, minareli, kargir ve çatılı bir yapıdır. Alçı mihrap üzerinde bulunan ―Kelime-i Tevhid‖ kufi yazı ile yazılmıĢtır. AhĢap minber ise özgündür. Tavan kare çıtalı olup, merkezinde altıgen kalem iĢi süsleme bulunan altıgen bir rozet vardır. Bu rozetteki süslemeler oldukça güzel ve Ankara merkez camilerinde bulunan süslemelerle benzerlik gösterir. Mahfel kısmı ahĢap olup, giriĢ kapısı basık kemerlidir. Son cemaat yeri sonradan ilave edilmiĢtir. Tuğladan yapılan minare tek Ģerefelidir. Avlu kapısında antik mermer parçalar bulunmaktadır. Resim 1-60. Bezirhane Beldesi Camii ve tavan süslemeleri. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) 24 Vakıflar Genel Müdürlüğü ArĢivi, 588 numaralı defter s.80 69 Emmizade Ġbrahim Ağa Odası: Çayırlı Köyü‘nde bulunan ―köy odası‖, 1880 yılında Emmizade Ġbrahim Ağa tarafından yaptırılmıĢtır. Güney cephe duvarı köĢesinde bulunan Osmanlıca kitabede: “Sahib‟ül hayrat vel-hasenat, Haymana kazası eşrafından Emmizade İbrahim Ağa. Sene 1309 (1880). Oflu Mehmed Efendi” ibaresi yazılıdır. Bölgede bulunan değiĢik renklerde andezit taĢından yapılan yapı, çatılı ve harap bir vaziyettedir. Köy sakinleri tarafından ―Ġbogilin odası‖ adı ile anılmaktadır.25 Resim 1-61. Emmizade Köy odası. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Resim 1-62. Emmizade Kitabesi. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) 25 A.Erdoğan, Tarih Ġçinde GölbaĢı, s 52. 70 - Ali Efendi Konağı: Çayırlı Köyü‘nde bulunan iki katlı konak, 1891 yılında Mehmed oğlu Ali Efendi tarafından yaptırılmıĢtır. Alafranga kiremit örtülü çatısı ve kargir yapısı ile harap bir durumda bulunan konak Sakarya SavaĢı‘nda hastane olarak kullanılmıĢtır. Resim 1-63. Çayırlı Köyü Ali Efendi Konağı. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) - ġerif Mehmed Bey Camii: Hallaçlı Köyü‘nde bulunan cami, Hacı ġerif Mehmet Bey tarafından yaptırılmıĢtır. Vakıflar Genel Müdürlüğü ArĢivi‘nde bulunan Ģahsiyet kaydından, 1210 (1795) yılında Bayramzâde Ġbrahim Halife bin Mustafa‘nın bu camiye imam ve hatip olarak atandığını öğreniyoruz. Dikdörtgen planlı, taĢ ve kerpiç kullanılan yapı çatılı olup, ahĢap tavanlıdır. Günümüzde depo olarak kullanılan mabed, ibadete kapalıdır. Resim 1-64. ġerif Mehmed Bey Camii. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) 71 - Ġncek Camii: Ġncek Köyü‘nde bulunan cami, kargir, çatılı, minaresiz, ahĢap tavanlı, ahĢap mahfeli bulunan, dikdörtgen planlı bir yapıdır. Temelde ve mahfelde antik mermer sütunlar ile devĢirme malzeme kullanılmıĢtır. Sekizgen ahĢap tavan merkezinde bir rozet bulunmaktadır. 1325 (1907)‖ yazılıdır. Cami günümüzde ibadete kapalıdır. Resim 1-65. Ġncek Camii. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) - Karacaören Camii: Karacaören Köyü‘nde bulunan caminin kuzey cephesinde bulunan mermer Osmanlıca kitabede:―Sahib‘ül hayrat ruhiçün Fatiha. Sene 1300 (1883)‖ yazılıdır. Vakıflar Genel Müdürlüğü ArĢivi‘nde kayıtlı bulunan 29 Cemaziyelahir 1302 (1885) tarihli, ―Mehmed oğlu Bekir ÇavuĢ Vakfı‖ vakfiyesinden de caminin bu tarihten daha önce yapıldığını öğreniyoruz. Dikdörtgen planlı, kesme taĢtan yapılmıĢ, ahĢap tavanlı, çatılı, minareli bir yapı olup, onarıma ihtiyacı vardır. Resim 1-66. Karacaören Camii güneybatı dıĢ cephe. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) 72 - Karagedik Beldesi Eski Cami: Karagedik Beldesi‘nde bulunan cami, dikdörtgen planlı, çatılı ve kâgir bir yapıdır. Moloz taĢ kullanılarak yapılan caminin çatısı dıĢa taĢkın saçaklı ve Marsilya kiremitle kaplıdır. Güney cephede iki, doğu ve batı cephelerde ise üçer adet kemerli penceresi vardır. Caminin içinde ahĢap tavanı ve duvarlarda kalem iĢi yazı ve süslemeler vardır. Karagedik Camii‘nin yapım kitabesi olmayıp, giriĢ kapısı üzerinde Arapça harflerle yazılı 1327 (1909) tarihi vardır. Bu tarih ―Hasan Nadir Efendi Vakfiyesi‖ne göre caminin onarım tarihidir. Caminin alçı mihrabının yuvarlak niĢinin üstü mukarnaslarla süslü olup, niĢin çevresini ―Kelime-i Tevhid‖ tekrarı yazı ve bitkisel süslemeli kuĢaklar çevirir. Resim 1-67. Karagedik Beldesi Eski Camii ve içi. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) - Karaoğlan Köyü ÇeĢmeleri: Karaoğlan Köyü‘nde, camiin karĢısında bulunan çeĢme aslında iki ayrı çeĢmedir. Andezit taĢından yapılan çeĢmelerden kemerli olan çeĢmede iki Osmanlıca kitabe vardır. Kemer üstünde bulunan kitabede ―Tamirat, sene 1322 (1904)‖ ibaresi yazılıdır. Ġkinci dört satırlık kitabede ise: ―Sahibül hayrat velhasenat, eĢraf-ı kuzat-ı kiram, zül‘ihtiramdan Harizade Abdülhadi Efendi bin es-Seyyid Mehmed Efendi hazretleri gafarallahü lehü ... ihsan......... 1205 (1791)‖ ibaresi yazılıdır. 73 Resim 1-68. Karaoğlan Köyü çeĢmeleri. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Resim 1-69. Karaoğlan Köyü Kitabeleri. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Sol tarafta bulunan ikinci çeĢme kitabesinde ise: ―Hüve‘l-Baki, ... oğlu Ġsmail ve Süvari Halil Ağa.....1315 (1897)‖ ibaresi yazılıdır. Günümüzde her iki çeĢmeninde suyu akmamaktadır. Abdullah BeĢe Camii: Koparan Köyü‘nde bulunan cami, dikdörtgen planlı, ahĢap tavanlı, çatılı ve minareli bir yapıdır. Alçı mihrabı özgün olup, ahĢap minberi ise ahĢap ve sadedir. Minare sonradan yapılmıĢtır. Yapım kitabesi bulunmayan cami, Vakıflar Genel Müdürlüğü ArĢivi‘nde ―Abdullah BeĢe Camii‖ adı ile kayıtlıdır. 21 Receb 1294 (1877) tarihli bir belgede Musa Efendi‘nin bu camiye hatip olarak atandığı zikredilir. 74 Resim 1-70. Abdullah BeĢe Camii. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) - Ġsmail Efendi ÇeĢmesi: Ġsmail Efendi tarafından 1814 yılında yaptırılan çeĢme, Koparan Köyü‘nde bulunmaktadır. Andezit taĢından yapılmıĢ ve Osmanlıca yazılmıĢ bir kitabesi vardır. Güzel bir hatla yazılan kitabede Ģu beyit yazılıdır: Değil külli noksan, İlahi Ente Rahman. Reca-i mengi Gufran, “Vela te‟hüzü bağziyan” İki âlemde Ya Allah, Aziz eyle İsmail‟i Sene 1229 (1814). Resim 1-71. Ġsmail Efendi Kitabesi. Resim 1-72. Ġsmail Efendi ÇeĢmesi. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) - Cebecizade Hacı Efendi Camii: Oğulbey Köyü‘nde bulunan cami, dikdörtgen planlı, ahĢap tavanlı ve çatılı bir yapıdır. Alçı mihrabı özgün olup, alınlığında “Ketebe (yazdı) elfakir, el-hakir, es-Seyyid Ahmed Tevfik el-Ankaravi, 1312” yazılıdır. Bu ibareden mihraptaki yazıları yazan hattatın Seyyid Ahmed Tevfik Ankaravi olduğunu öğreniyoruz. 75 Resim 1-73. Oğulbey Köyü Cebecizade Hacı Efendi Camii. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Caminin batı cephesinde bulunan, 1308 (1891) tarihli ve altı satırlık Osmanlıca kitabeden camiyi tamir ettirenin Cebecizade Hacı Efendi olduğu yazılıdır. Sene 1308 (1891) Cami daha sonraki yıllarda onarım görmüĢ ve kuzey cepheye ilave yapılmıĢtır. 26 Selametli Beldesi Camii: Selametli Beldesi‘nde bulunan cami, dikdörtgen planlı, ahĢap tavanlı ve kesme taĢtan, tek Ģerefeli olan minaresi ise tuğladan yapılmıĢtır. Alçı mihrabı özgün olup, sonradan ―Ayet el-Kursi‖ yazılı çini döĢenmiĢtir. ―Kelime-i Tevhid‖ ise kufi hatla yazılmıĢtır. Ayrıca duvarlar tavana kadar çini kaplıdır. Mermer mihrap ise sonradan yapılmıĢtır. Resim 1-74. Selametli Beldesi Camii. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) 26 A.Erdoğan, Tarih Ġçinde GölbaĢı, s 59. . 76 - Hacı Ebubekir Ağa Camii: SubaĢı Köyü‘nde bulunan cami, Haymana kazasına bağlı ġerefli Köyü ahalisinden es-Seyyid el-Hac Ebubekir Ağa ibni Mustafa bini Ebubekir tarafından 1872 yılında yaptırılmıĢtır. Cami, düz bir alanda, kaba yonu taĢı ile yapılmıĢ, dikdörtgen planlı, çatılı bir yapıdır. Minaresi ve son cemaat yeri sonradan eklenmiĢtir. Kabarık derzli duvarlarda köĢelerde ĢaĢırtmalı kesme taĢ ve pencerelerin üstünde yapıyı dolaĢan yuvarlak bir silme, yöreye göre farklı uygulamalardır. Resim 1-75. SubaĢı Köyü ÇeĢmesi. Resim 1-76. Hacı Ebubekir Ağa Camii. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Kuzey hariç her cephede ikiĢer adet kemerli pencere vardır. Doğudaki betonarme son cemaat yeri içindeki basık kemerli bir kapı ile girilen cami hariminin kuzeyinde, sonradan eklenen mahfel yer alır. Çıtalı ahĢap tavanın ortasında kare bir göbek vardır. Tavan, kenarlardan silmelerle yükseltilmiĢtir. AhĢap minber sade olmakla birlikte aynı dönemin ürünü, cami içi ile uyumludur. Caminin alçı mihrabı dıĢtan yazı ve bitkisel motiflerle çevrilmiĢtir. NiĢin üstü mukarnaslı olup, tepesinde palmet Ģeklinde çıkıntılar vardır. Duvarlar düz sıvalıdır. Cami daha sonraki yıllarda onarım görmüĢtür.27 TaĢpınar Köyü Camii: TaĢpınar Köyü‘nde bulunan cami, dikdörtgen planlı, ahĢap tavanlı ve çatılıdır. Alçı mihrabı özgün olup, Ankara bölgesinde ender rastlanan örneklerden biridir. Yapım tarihi ve yaptıranı bilinmeyen cami ile ilgili ilk belge, 6 Zilhicce 1329 (1911) tarihli “Osman Ağa ibni Kasım ibni Abdulğaffar Vakfı”na aittir. 27 A.Erdoğan-G.Günel-A.Kılcı, Osmanlıda Ankara, s. 217. 77 Vakfiyede “malımızdan bina ve inşâ eylediğimiz camii” ifadesinden, caminin köylülerce yapıldığını anlıyoruz. Resim 1-77. TaĢpınar Köyü Camii. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) - TuluntaĢ Köyü Camii: TuluntaĢ Köyü‘nde bulunan cami dikdörtgen planlı, ahĢap tavanlı, çatılı ve minareli bir yapıdır. GiriĢ kapısı üzerinde bulunan kitabeden, Caminin önceki yıllarda var olduğunu ve 1900 yılında yıkılarak yeniden yapıldığını kitabeden anlıyoruz. Resim 1-78. TuluntaĢ Köyü Camii Güneydoğu cephesi. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) 78 - TuluntaĢ Köyü ÇeĢmesi: TuluntaĢ Köyü‘nde bulunan çeĢme düzgün kesme andezit taĢından yapılmıĢtır. Duvarlarında devĢirme malzeme bulunmakta olup, (L) planlıdır. ÇeĢmenin her iki yüzünün önünde ikiĢer musluğu bulunan iki yalağı vardır. YapılıĢ tarihi sene 1327 (1909)-1325 (1907)” yazılıdır.28 ÇeĢme daha sonraki yıllarda onarım görmüĢ ve ilaveler yapılmıĢtır. Resim 1-79. TuluntaĢ Köyü çeĢmesi kitabesi. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) - Abide Hatun Camii: Velihimmetli Köyü‘nde bulunan cami, Dikdörtgen planlı, ahĢap tavanlı ve minareli olan yapı sonradan yapılan onarımlarla özgün mimari özelliklerini kaybetmiĢtir. Resim 1-80. Velihimmetli Köyü Abide Hatun Camii. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) 28 A.Erdoğan, Tarih Ġçinde GölbaĢı, s.64. 79 - Bağiçi Köyü Seydi Yusuf Türbesi: Türbenin yapımında çok sayıda antik memer yapı malzemesi kullanılmıĢtır. Sakarya Meydan Muharebesi‘nde bölge önemli bir ikmal merkezi olmuĢ ve o günlere tanıklık eden yapılar ve mekânlar mevcut olup, bu yapılar da harap durumdadır. - HalaĢlı Köyü Fırını: HalaĢlılı Mehmet Ağa tarafından HalaĢlı Köyünde KurtuluĢ SavaĢı sırasında kurulan üç fırın; askeri birliklerin ekmek ihtiyacını karĢılamıĢtır. Köyün yakınlarındaki meĢelik ormanından kesilen odunlar deveboyu ve konvoyboyu kağnılarla bu fırınlara taĢınmasında, Mehmet Ağa‘nın yardımı olmuĢtur. HalaĢlı Köyü Fırını mimari özelliğinden çok, GölbaĢı ve yöresinin gurur abidesidir. - HalaĢlılı Mehmet Ağa Konağı: 1880 yılında HalaĢlı Köyü‘nde doğan Mehmet Ağa; 27 Aralık 1919‘da Mustafa Kemal PaĢa‘yı karĢılayan yüz Haymana atlısı özel süvari birliğine kardeĢi Hüseyin Ağa ile birlikte katılmıĢ ve bu birliğin konaklama ihtiyacını da karĢılamıĢtır. Mehmet Ağa, Sakarya Meydan Muharebesi‘nde Haymana cephesinde bulunan askeri birliklerimize maddi ve manevi yardımlarda bulunur. Resim 1-81. Hallaçlı Köyü Mehmet Ağa Konağı. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) 80 Haymana ilçesinde seçilmiĢ meclis üyeliği görevinde de bulunur ve Cumhuriyetin 10. yıldönümü törenlerine katılan 400 Haymana Atlısı arasında yer alır. HalaĢlılı Mehmet Ağa‘nın 1923 yılında Halaçlı Köyü‘nde yapımını baĢlattığı konak halen durmaktadır. Mehmet Ağa (Atak)‘ın mezarı Halaçlı Köyü‘ndedir.29 1.1.10. MEVCUT ONAYLI ĠMAR PLANLARI Proje alanı, 22.10.1990 tarih ve 90/1117 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile ―GölbaĢı Özel Çevre Koruma Bölgesi‖ olarak tespit edilen alan içerisinde yer almaktadır. 1.1.11. ÇEVRESEL ALTYAPININ ĠNCELENMESĠ VE ĠHTĠYAÇLARIN BELĠRLENMESĠ Proje alanının çevresel altyapısı, Ballıkpınar Mahallesi ve komĢu köy ve mahalleler ile birlikte ele alınmıĢtır. Proje alanının bitiĢiğinde yer alan Ballıkpınar Mahallesinde içme suyu ve kanalizasyon Ģebekesi bulunmaktadır. Ġçme suyu, Ankara BüyükĢehir Belediyesince mahallenin hemen üzerindeki alana yapılmıĢ olan su deposundan sağlanmaktadır. Kanalizasyon için arıtma tesisi bulunmamaktadır. Yağmur sularının değerlendirilmesine yönelik te herhangi bir toplama ve arıtma tesisi yoktur. Enerji olarak elektrik enerjisi kullanılmaktadır. UlaĢım altyapısı eski köy yolu ile sınırlıdır. Ancak imar planında yolun geniĢletilmesi öngörülmüĢtür. Proje alanının hemen bitiĢiğinde yer alan yoldan geçen araçların ses ve emisyon kirliliğine karĢın herhangi bir önlem alınmıĢ değildir. Çevik Bir Caddesi olarak adlandırılan yolda, özellikle hafta sonlarında Ballıkpınar ve Koparan Mahellesi sınırları içerisinde yer alan kooperatif evleri ile Ballıkpınar‘daki At Binme Çiftliğine ve Hallaçlar Mahallesinde giderek artan piknik yerlerine gelen gidenler trafik yoğunluğunu artırmaktadır. Diğer taraftan, Haymana yönünden gelip, Ankara Çevre Yoluna çıkmak isteyenler de kestirim olması sebebiyle Çevik Bir Caddesini kullanarak, trafik yoğunluğunun artmasına neden olmaktadırlar. Proje alanı ve bitiĢiğindeki Ballıkpınar Mahallesi ile GölbaĢı Ģehir merkezi arasında kalan alan az eğimli düz bir arazi yapısına sahip olması nedeniyle bisiklet ulaĢımına elveriĢli konumdadır. Ancak, mevcut durumda bisiklet için düzenlenmiĢ yol bulunmamaktadır. Proje alanının doğusunda yer alan ―Spor Kompleksi Alanı‖ nda Ģimdilik sadece kros sporu yapılmaktadır. Özellikle hafta sonları kros sporuna yoğun talep olmaktadır. Motosikletlerin çevreye verdiği kirliliğe karĢı da herhangi bir önlem alınmamıĢtır. 29 Halil Ġbrahim Uçak, age. , s. 118. 81 Enerji potansiyelinin incelenmesi ve değerlendirilmesi Enerji potansiyelinin değerlendirilmesi ülke bazında değerlendirme çerçevesinde ele alınmıĢtır. Ülkemizdeki enerji potansiyelinin mevcut durumu incelenerek proje alanının enerji potansiyeline yönelik öneriler geliĢtirilmeye çalıĢılmıĢtır. Türkiye’deki Mevcut Durum Türkiye‘nin enerji politikası ana hatlarıyla: DıĢa bağımlılığın azaltılması, Kaynak çeĢitliliğine ve yerli, yenilenebilir enerji kaynaklarına önem verilmesi, Çevre üzerindeki etkilerin en aza indirilmesi, Enerjinin verimli üretilmesi ve kullanılması, Kamu yararının ve tüketici haklarının gözetilmesi, Serbest piyasa uygulamaları içinde kamu ve özel kesim imkânlarının harekete geçirilmesi baĢlıklarını içermektedir. 2008 yılı itibariyle Türkiye‘nin toplam enerji arzı 106 milyon ton eĢdeğer petrol (milyon tep) olarak gerçekleĢmiĢtir. Bu değerin %32‘si doğalgaz, 29.9‘u petrol, %29.5‘i kömür ve geri kalan %8.6‘lık bölüm ise hidrolik dâhil olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarından karĢılanmıĢtır. Toplam arzın %74‘lük kısmı ithalatla karĢılanmıĢtır. ġekil 1-1. 2008 yılı enerji arzının kaynaklara göre dağılımı. (EÜAġ, Sektör Raporu, 2010) Petrol ve doğalgazın tümü ve kömürün 1/5‘lik kısmı ithal edilmektedir. Bu durum Türkiye‘nin enerjide ne kadar dıĢa bağımlı bir ülke olduğunu gözler önüne sermektedir. Yine toplam arzın %19‘u elektrik üretimi için kullanılmıĢtır. 2009 yılında elektrik üretiminin %48.6‘sı doğalgaz, %21.7‘si yerli kömür, %18.5‘i hidrolik, %6.6‘sı ithal kömür, %3.4‘ü 82 sıvı yakıt, %0.76‘sı rüzgâr ve %0.34‘ü jeotermal ve biyogaz gibi enerji kaynakları kullanılarak gerçekleĢtirilmiĢtir. 30 ġekil 1-2. 2009 yılı elektrik üretiminin kaynaklara göre dağılımı. (EÜAġ, Sektör Raporu, 2010) Cumhuriyetin ilk yıllarından beri geliĢen ve büyüyen endüstriye paralel olarak enerji ve elektrik talebi de giderek büyümüĢtür. 2008 yılı itibariyle toplam elektrik tüketimi 198,1 milyar kWh, 2009 yılı itibariyle ise 193.3 milyar kWh olarak gerçekleĢmiĢtir. Küresel çaptan yaĢanan ve Türkiye‘ye kadar ulaĢan ekonomik krizin etkisiyle elektrik tüketiminde %2.42‘lik bir azalma yaĢanmıĢtır. 31 ġekil 1-3. 1970 - 2000 yılları arasında gerçekleĢen elektrik tüketimi. (ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010) 30 31 EÜAġ, Sektör Raporu, 2010. ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010. 83 ġekil 1-4. 2000-2007 yılları arasında gerçekleĢen elektrik tüketimi. (ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010) Enerji Kaynakları: Kömür Türkiye yaklaĢık 10.5 milyar ton kömür rezervine sahiptir. Bunun 9 milyar tonu düĢük kalite linyitten oluĢmakta, 7 milyar tonluk kısmı ise ekonomik açıdan çıkarılabilir olarak sınıflandırılmaktadır. Ülkemiz linyitleri oldukça düĢük alt ısıl değere (AID) sahip, çoğunlukla kül ve nem içeriği yüksek kömürlerden oluĢmaktadır. Çoğu sınıflandırmada 1500kcal/kg AID değeri linyit olarak adlandırılmamaktadır. Türkiye‘deki kömür rezervi alanları ġekil.5‘te görülmektedir. 32 ġekil 1-5. Türkiye’deki kömür rezervi alanları. (ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010) 32 ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010. 84 DüĢük AID değerine sahip yakıtlar üretilen kWh elektrik baĢına veya Joule baĢına daha çok kg karbondioksit (CO2) veya kg sera gazı (SG) salınmasına sebep olmaktadır. Türkiye kömürleri için mutlaka tam yanmanın mümkün olduğunca sağlanabilmesi ve daha az zararlı yanma ürünü oluĢması için verimli yanma teknolojileri geliĢtirilmesi Ģarttır. Yanmanın yeterince hava/oksijen (O2) varlığında gerçekleĢmesi en önemli Ģartlardandır. Türkiye linyitlerinin içerdiği yüksek kükürt (S) nedeniyle baca gazında özellikle enerji üretim santralleri için desülfürizasyon ünitesinin çalıĢtırılması Ģartı doğmaktadır. Uçucu kül probleminin yanısıra cüruf olarak atılan kül miktarı da yadsınamayacak kadar çoktur. Kül, bertarafı dikkatlice yapılması gereken önemli bir yanma ürünüdür. Petrol Türkiye kömürde olduğu gibi petrol rezervleri açısından da oldukça fakirdir. Ülkede kullanılan tüm petrol ithalat yoluyla karĢılanmaktadır. Buna rağmen sondaj çalıĢmaları devam etmekte ve ekonomik değere sahip olmasa da çıkarılan petrol değerlendirilmektedir. ġekil.6‘da Türkiye‘deki petrol arama kuyuları görülmektedir. Bu kuyular aynı zamanda doğalgaz aramak için de kullanılmaktadır. ġekil 1-6. Türkiye’deki petrol arama kuyuları. (ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010) - Bor Bor, alternatif enerji kaynaklarının baĢında gelmektedir. Uzay mekiği yakıtı olarak kullanılan bor, hibrit arabaların yakıt pillerinde de kullanılmaktadır. Özellikle iĢlenmiĢ hali çok değerli bir malzemedir. Ülkemiz, dünyanın en geniĢ bor yataklarına sahiptir. Fakat ne yazıkki yakıt pili veya farklı alanlarda iĢleyecek ve kullanacak teknolojiye henüz sahip 85 değildir. Hammadde Ģeklinde yurtdıĢına ithal edilmektedir. ġekil.7‘de ülkemizdeki bor yatakları görülmektedir. ġekil 1-7. Türkiye’deki bor yatakları. (ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010) ▪ Elektrik Üretimi Hidroelektrik Santraller ġekil 1-8. Türkiye’deki EÜAġ’a bağlı hidroelektrik santraller. (ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010) Türkiye oldukça yüksek su rezervine sahip ülkeler arasındadır. Topraklarından doğup denizlere, göllere veya baĢka ülke topraklarına dökülen pek çok akarsuya ev sahipliği yapmaktadır. Debisi yüksek nehirler üzerinde büyük baraj setleri inĢaa edilerek hidroelektrik santraller 86 kurulmuĢtur. Bu hidroelektrik santraller Türkiye‘nin baz elektrik yükünü karĢılamaktadır. Baz yük minimumda ihtiyaç duyulan yük anlamında kullanılmaktadır. Bu santrallerde sürekli elektrik üretimi gerçekleĢtirilmektedir. Debisi daha küçük olan akarsuların üzerine kurulan türbin - jeneratör sistemi sayesinde daha küçük kurulu güce sahip akarsu tipi hidroelektrik santraller kurulmaktadır. Tüm ülkenin ihtiyacı için değil daha çok yerelde ihtiyaç karĢılamak için kurulmaktadırlar. Ancak akarsu tipi hidroelektrik santraller kurulurken çevresel etkiler göz önünde bulundurulmalı, yöre için değerli olan su bütçesinin en az seviyede zarar görmesine çalıĢılmalıdır. Yetersiz can suyu ve inĢaat sırasında çevrede oluĢan olumsuz koĢullar, yöredeki canlı hayatını tehdit etmekte, ekosistemde geri dönüĢü zor hasarlar meydana getirmektedir. ▪ Termik Santraller ġekil.9‘da Türkiye‘deki EÜAġ‘a bağlı termik santraller gösterilmektedir. Hamitabat ve Ambarlı(1ünite) dıĢındaki santraller kömürle çalıĢmaktadır. Türkiye‘deki tüm termik santraller bu resimde görüldüğü gibi 16 adetten ibaret değildir. Kamu ve özel sektöre ait 2009 yılı itibariyle yaklaĢık 300 kadar üretim lisansına sahip termik santral faaliyet göstermektedir. ġekil 1-9. Türkiye’deki EÜAġ’a bağlı termik santraller. (ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010) Baca gazı desülfürizasyon üniteleri ve elektro filtreler çalıĢtırıldığında emisyonlardan bertaraf yöntemleri ile kül ve uçucu küllerden kurtulmak mümkünken, CO2 emisyonlarında kurtulmak pek de mümkün olmamaktadır. OluĢan emisyon, yakıtın kalitesine ve yanma verimine bağlı olarak değiĢiklik göstermektedir. Öyle ki aynı kömürü yakan iki santraldeki 87 teknoloji farkından farklı miktarda emisyon oluĢmaktadır. Ayrıca aynı kömür bile kendi içinde zaman zaman çeĢitlilik gösterebilmektedir. Büyük soğutma kuleleri ve uyüksek bacaları ile görüntü kirliliği de yaratmaktadırlar. Soğutma kuleleri otoyol yakınlarında ise, çöken nem yüzünden otoyollar tehlikeli hale gelebilmektedir. KıĢ aylarında bu nem buzlanmaya sebep olmaktadır. Bu nedenle Otoyol kenarlarında termik santral soğutma kulesi bulunduğuna dair trafik uyarı levhalarının konulması gerekmektedir. Ayrıca emisyonların, meteorolojik olaylarla taĢınıp sadece bulundukları yöreyi değil, kilometrelerce uzakları bile etkiledikleri akıldan çıkarılmaması gereken önemli bir unsurdur. ▪ Rüzgâr Santralleri ġekil 1-10‘da Türkiye‘de faaliyet gösteren ―sıfır‖ CO2 emisyonuna sahip rüzgâr santralleri görülmektedir. ġekil üzerindeki yoğunluktan Türkiye‘de rüzgâr santrali kuracak kadar verimli rüzgârların hangi yörelerde estiği açıkça görülmektedir. ġekil 1-10. Türkiye’deki rüzgâr santralleri. (ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010) 88 ġekil 1-11. Türkiye’deki Trafo Merkezleri. (ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010) ġekil 1-12. GölbaĢı Trafo Merkezi. (ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010) Trafo merkezi elektrik üreten santral ile tüketici arasında bir köprü görevini görmektedir. Voltaj eĢitlemesi yapılıp, yük alıĢveriĢi yapılması sağlanabilmektedir. TEĠAġ Türkiye‘yi 9 adet yük dağıtım bölgesine ayırmıĢtır. Bunlar: Adapazarı(ADA), ÇarĢamba(ÇAR), Erzurum(ERZ), GölbaĢı(GÖL), Ġkitelli(ĠKĠ), Ġzmir(ĠZM), Keban(KEB), Kepez(KEP) ve Seyhan(SEY) bölgeleridir. Milli Yük Tevzii Merkezi (MYTM)‘nin de gölbaĢı bölgesinde bulunması nedeniyle Ankara ve çevresinde, özellikle GölbaĢı bölgesinde hayli trafo merkezi mevcuttur. Elektrik iletimi konusunda sıkıntı yaĢanmamaktadır. ▪ Yenilenebilir ve Alternatif Enerji Üretim Teknolojilerine Örnekler ◊ GüneĢ Enerjisi Türkiye orta kuĢakta bulunması nedeniyle güneĢlenme açısından kuzey ülkelerinden daha Ģanslıdır. Bireysel kullanım için uygunluk kuzey 89 bölgelerde daha az olabilirken, güney bölgelere gidildikçe özellikle Güney Doğu Anadolu ve Akdeniz Bölgelerinde termik santral kurma Ģansı bile gündeme gelebilmektedir. ġekil 1-13. Türkiye güneĢlenme haritası. (ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010) ġekil 1-14. Türkiye’de PV tipi üretilebilecek enerji ve güneĢlenme süreleri grafikleri. (ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010) ġekil 1-13‘te Türkiye‘nin yıllık güneĢlenme değerleri ortalamalarından oluĢturulmuĢ güneĢlenme haritası görülmektedir. Görüldüğü gibi kuzey bölgeler, özellikle Karadeniz Bölgesi güneĢlenme süresi ve Ģiddeti anlamında en Ģanssız bölgelerdir. Türkiye‘deki en verimli güneĢ enerjisine sahip bölge Güney Doğu Anadolu, daha sonra da Akdeniz Bölgesidir. Güney Doğu Anadolu Bölgesi‘ne gelen yıllık güneĢ enerjisi miktarı 1460kWh/m2 ve yıllık güneĢlenme süresi 2,993 saattir. ġekil 1-14‘te yıllık güneĢlenme süreleri ve yıllık alınan enerji aylık bazda Türkiye ortalamasında ayrıntılı bir Ģekilde verilmektedir. ġekil 1-15‘te ise photovoltaic (PV) yapımında kullanılan malzeme ve teknolojiye göre toplanabilen enerji miktarları verilmektedir. Görüldüğü gibi monokristalin silikon verimi en yüksek olan PV hücre sistemidir. Daha 90 sonra ise polikristalin silikon, sırasıyla ince bakır film Ģerit, Kadmium Tellerium ve Ģekilsiz silikon gelmektedir. Enerji verimi arttıkça maliyet de artmaktadır. PV teknolojileri halen geliĢmeye ve yeni sistemler bulmaya devam etmektedir. ġekil 1-15. Malzeme çeĢitlerine göre PV enerji verimleri. (ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010) Bölge Güney Doğu Anadolu Akdeniz Doğu Anadolu Ġç Anadolu Ege Marmara Karadeniz Enerji(kWh/m2-yıl) 1460 1390 1365 1314 1304 1168 1120 GüneĢlenme Süresi 2993 2956 2664 2628 2738 2409 1971 Çizelge 1-1. Bölgelere göre enerji miktarı ve güneĢlenme süreleri. (EĠE, 2010) Çizelge 1-1‘de Türkiye‘nin coğrafi bölgelerine ait yıllık güneĢ enerjisi miktarları ve güneĢlenme süreleri görülmektedir. Buradan hareketle en Ģanslı bölge Güney Doğu Anadolu, en Ģanssız olanı da Karadeniz tabirini kullanmak yanlıĢ olmayacaktır. 91 Duruma Ankara özelinde bakacak olursak; ġekil 1-16‘da Ankara ili için hazırlanmıĢ güneĢ radyasyonu haritası görülmektedir. Haritadan da görüleceği gibi Ģehrin güney kesimleri ve merkeze yakın birkaç bölgesi, orta düzeyde enerji verimine sahiptir. Kuzeye gidildikçe güneĢlenme Ģiddeti oldukça azalmakta, verim düĢmektedir. ġekil 1-16. Ankara ili güneĢ enerjisi haritası. (EĠE, 2010) ġekil 1-17‘de ise biraz daha detaya inilerek, güneĢ termik santrali kurulamayacak bölgeler belirtilmiĢtir. Ankara‘nın coğrafi konumu itibariye kullanılamaz alanların geniĢliği göze çarpmaktadır. ġekil 1-18‘de ise Ankara ili için yıllık güneĢ enerjisi miktarı ve güneĢlenme süresi aylık bazda verilmiĢtir. ġekilden de anlaĢılacağı gibi, Tüm Türkiye değerleri ile karĢılaĢtırırsak Ankara‘nın ortalamayı düĢüren illerden birisi olduğu ortaya çıkmaktadır. ġekil 1-17. Ankara ili güneĢ termik santrali kurulamaz alanlar haritası. (EĠE, 2010) 92 ġekil 1-18. Ankara Ġli yıllık güneĢlenme süreleri ve yıllık güneĢ enerji miktarları. (EĠE, 2010) ◊ Isı Pompası Sistemleri Isı pompalarının maliyeti ve ilk kurulum bedeli genelde diğer ısı sistemlerine göre daha pahalıdır. Fakat uzun dönem iĢletme maliyetleri incelendiğinde, en hesaplısı demek yanlıĢ olmaz. Yüksek ilk yatırım maliyetlerine rağmen, ısıtma giderleri oldukça düĢüktür. BirleĢik Devletler‘de özellikle müstakil evlerin yaklaĢık 1/3‘ünde ısı pompası sistemleri kullanılmaktadır. 33 Isı pompaları için toprak ve suyun yanında, en genel enerji kaynağı atmosferik havadır. Hava kaynaklı sistemin en büyük sorunu hava sıcaklığının 2–5oC‘nin altına düĢtüğü zamanlarda nemli iklimlerde don olayının meydana gelmesidir. BuharlaĢma sargılarındaki donma, ısı transferini engelleyen, olması Ģiddetle istenmeyen bir durumdur. Çevrimi tersine çevirerek, örneğin ısı pompasını havalandırıcı gibi çalıĢtırarak, bu sorunu çözmek mümkündür. Bu Ģekilde ısı transferi yardımıyla donmuĢ moleküller tekrar akıĢkan hale geçecektir. Hava kaynaklı sistemler için en büyük verim düĢürücü etkendir. Su kaynaklı sistemler, donma tehlikesine karĢı genelde 80m derinlikteki ve 5-18oC sıcaklığa sahip iyi su kullanılır. Tipik olarak yüksek verim seviyelerine sahip olmalarına rağmen, yüksek miktarda suya örneğin yeraltı suyuna ihtiyaç duymaktadır. Yer kaynaklı sistemler göreli olarak biraz daha geliĢmiĢ sistemlerdir. Yeraltında toprak sıcaklığının sabit olduğu noktaya inebilmek için uzun borulama yapılarına ihtiyaç duymaktadırlar. Isı pompalarının verimi (COP) genelde ısı kaynağına ve kullanılan sisteme bağlı olarak, 1.5 ile 4 arasında değiĢmektedir. Yeni 33 Y.A. Çengel and M.A. Boles, Thermodynamics An Engineering Approach 5th Edition, Mc Graw Hill, 2006. 93 geliĢtirilen yüksek sınıf ısı pompaları, değiĢebilen hızlara sahip elektrik motorları ile tasarlanmaktadırlarlar. Bu da en az iki katı kadar enerji verimini arttırmaktadır. 34 Isı pompalarının kapasite ve verim hataları belirgin bir Ģekilde düĢük sıcaklıklarda gerçekleĢir. Bu nedenle çoğu hava kaynaklı ısı pompası elektrik rezistansı veya benzin, gaz fırını gibi yardımcı bir ısıtma sistemine ihtiyaç duymaktadır. Su ve toprak kaynaklı sistemlerde ek ısıtmaya ihtiyaç duyulmamaktadır. ġekil.19‘da yazlık ve kıĢlık ısı pompası sistemi görülmektedir. Burada: 1. Kompresör, 2. Kondansatör, 3. BuharlaĢtırıcı, 4. Fan, 5. Terse çevirme valfini ifade etmektedir. ġekil 1-19. Yazlık ve kıĢlık ısı pompası sistemi. (SRP, http://www.srpnet.com/energy/graphics/heatpumpdiagram06.gif&imgrefurl, 2010) Yukarıda belirtilen bulgular ıĢığında proje bölgesi için güneĢ enerjisi ve atıklardan elde edilecek enerjinin kullanılması önerilebilmektedir. 34 Y.A. Çengel and M.A. Boles, Thermodynamics An Engineering Approach 5th Edition, Mc Graw Hill, 2006. 94 1.2. BALLIKPINAR’IN SOSYO-EKONOMĠK YAPISININ DEĞERLENDĠRĠLMESĠ: Ballıkpınar‘ın sosyo-ekonomik değerlendirmesi amacıyla, Hacettepe Üniversitesi iletiĢim Fakültesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Suavi AYDIN tarafından köy genelinde bir alan araĢtırması yapılmıĢtır. Alan araĢtırmasına iliĢkin ―Ballıkpınar Çevreye Duyarlı YaĢam Alanı Projesi Toplumsal Etkiler Raporu‖ ve alan araĢtırmasında kullanılan ―Soru Kağıtı‖ Ek:2’de sunulmuĢtur. 1.2.1. DEMOGRAFĠK YAPI Yıllar Toplam Erkek Kadın 1965 320 160 160 1970 243 115 128 1975 210 101 109 1980 232 106 126 1985 180 90 90 1990 333 169 164 1997 403 2000 522 320 202 2009 629 Ballıkpınar köyündeki evlilik çağı öncesi 120 ve evlenme çağında olup ta evlenmemiĢ 119 kiĢi olmak üzere çocuk kategorisinde toplam 239 kiĢi bulunmaktadır. Diğer taraftan, 357 kiĢinin evli olduğu dikkate alındığında 178 çiftin bulunduğu, evli çiftlere 19 boĢanmıĢ ve 14 de eĢi ölmüĢleri hane sahibi olarak kabul edersek toplam 211 hane halkı olduğu görülmektedir. BoĢanmıĢ 19 kiĢi ailelerinin yanında kaldığı varsayılırsa köyde 192 hane olduğu kabul edilebilecektir. Köyde yaĢayanların %62‘nin medeni hali evli iken, %38‘inin medeni durumu bekâr olup, hane baĢına ortalama 1.2 çocuk düĢmektedir. Köyde genelde ihtiyarlar kalmaktadır. Köyde yaĢayanların %30‘unun yaĢı 50 yaĢın üzerindedir. Kalan nüfusun %34.2‘si çocuk ve öğrenci, %35‘i de 25 ile 50 yaĢ arasındadır. Diğer bir ifade ile her 3 kiĢiden biri çocuk ve öğrenci, biri yaĢlı, biri de orta yaĢlıdır. Çocuk sayısının düĢük olması, okumaya ve iĢ için köy dıĢına çıkanların köye dönmemelerinden kaynaklanmaktadır. 1.2.2. BALLIKPINAR KÖYÜNÜN EĞĠTĠM SEVĠYESĠ Ballıkpınar‘lılar 1935 yılında kerpiçten bir bina inĢa etmiĢler ve okul olarak bu bina 1936 yılından günümüze kadar kullanılagelmiĢtir. Okulun ilk eğitmenliklerini köy halkından Ġbrahim Akay (Candemir) ve Mustafa Akay yapmıĢtır. Günümüzde 3. sınıfa kadar eğitim yapılmakta, ileri eğitim ise TuluntaĢ Köyü‘nde taĢımalı olarak sürdürülmektedir. 95 Mustafa Kemal Atatürk ve Celal Bayar, Köyü ziyaret etmiĢ, Atatürk‘ün ziyareti sırasında Köy Ġhtiyar Heyetinde aza olan Fazile Hanım, Atatürk‘ün övgüsünü alır. Örnek köy ilan edildiği yıllarda yabancı heyetler tarafından da ziyaret edilir. Ballıkpınar ahalisinden Ġstiklal SavaĢı‘na katılmıĢ pek çok kiĢi bulunmaktadır. Abdurrahman Akay Bandırma da Ģehit düĢmüĢ, Kadir Akay 4 yıl Yemen‘de savaĢmıĢtır. Garp Cephesi‘nde savaĢan ġevki Save kendisine verilen gazi madalyasını ve gazi aylığını, ―para için savaĢmadım‖ diyerek kabul etmemiĢtir. Köyde konuĢulan Kırım Tatar lehçesi, ―çöl‖ lehçesi olup, genç yaĢtakiler ise Kırım Tatarcasını anlamakla birlikte, konuĢamamakta ya da konuĢmamaktadır. Cumhuriyetimizin kurulduğu yıllarda kendine özgü tarzı ve sokak planıyla örnek köy statüsü kazanmıĢtır. At ve pullukla tarım yapmayı çevre köylere de öğretmiĢlerdir. Ballıkpınar Köyündeki 6 yaĢ ve üzerindeki toplam 581 kiĢinin %5.1 okuryazar değil, %16.3 okuryazar ama okul bitirmemiĢ, %29.6 ilkokul mezunu, %14.2 ortaokul ve ilköğretim mezunu, %20 lise mezunu, %14.8 üniversite mezunudur. Kaynak: (TÜĠK, 01.12.2009 adrese dayalı nüfus istatistiği) Ek-3 Ballıkpınar Köyündeki okur-yazar olmayanlar, köy sınırları içerisinde yer alan 4 adet kooperatif sitelerinde çalıĢan güvenlik görevlisi, bahçıvan vb. görevlerde istihdam edilen ve köy nüfusuna sonradan dâhil edilenlerdir. Ballıkpınar Köyünün yerlilerinden okuryazar olmayan yoktur. 1935 yılında kerpiçten bir bina inĢa etmiĢler ve okul olarak bu bina günümüze kadar kullanılagelmiĢtir. O yıllarda Atatürk, Celal Bayar gibi devlet büyüklerimiz köye gelmiĢlerdir. Köyde Atatürk‘ü karĢılayanlar arasında kadınların çokluğu Atatürk‘ü duygulandırmıĢtır. Geçim kaynakları tarım ve hayvancılığa dayanan köy halkı tarımı modern usullerle yapmaktadır. Köyde okur-yazar olmayan yoktur. Daima örnek köy olmuĢtur. Köy Kalkınma Programları, Nüfus Planlama ÇalıĢmaları ilk kez Ballıkpınar köyünde uygulanmıĢtır. Ballıkpınar Köyünün eğitim düzeyi düĢük olup, %51‘i zorunlu olan ilköğretim eğitimini tamamlamamıĢ durumdadır. Söz konusu oran, ülkemizin baĢkenti olan Ankara‘nın 32km. mesafedeki bir yerleĢim için dikkat çekici bulunmuĢtur. Eğitim düzeyinin düĢük olmasında köy halkının tarım ve hayvancılıkla uğraĢması etkili olmuĢtur. 96 Köyde zorunlu temel eğitimi alanların oranı %14.2 olup, söz konusu oranı zorunlu eğitim düzeyinin altındakilerle topladığımızda köyün %65,2‘sinin eğitim düzeyi düĢük durumdadır. Günümüzde zorunlu temel eğitimi bitirenler de istihdam açısından düĢük eğitim seviyesindekiler ile aynı kategoride değerlendirilmektedir. Köydeki nüfusun %20‘si lise ve dengi okul mezunudur. Lise ve dengi okulu bitirenler daha çok GölbaĢı ve Ankara merkezde çeĢitli iĢ kollarında çalıĢmaktadırlar. Köyün ancak %14.8‘i yüksek okul ve üniversite mezunu olmasına rağmen, Ekonometri bilim dalını Türkiye‘ye tanıtan, eski CumhurbaĢkanları Kenan Evren ile Turgut Özal‘ın dönemlerinde, 1985-1989 yılları arasında CumhurbaĢkanlığı Ekonomi BaĢdanıĢmanlığı görevini yapan merhum Prof Dr. Ahmet Kılıçbay ve oğlu Prof. Dr. Mehmet Ali Kılıçbay, Prof. Dr. Nihal Berk (Veteriner Hekim), Prof. Dr. Güven Ünal (Mimar), Maden Tetkik Arama Enstitüsü‘nde Genel Müdür Yardımcılığı yapmıĢ olan Rıfat Baybörü bu köyden yetiĢen Ģahsiyetlerden bazılarıdır. 1.2.3. ĠKTĠSADEN FAAL NÜFUS: Ballıkpınar mahallesinin %7.6‘sı 0-5 yaĢ arası çocuk, %10.4‗ü ilköğretim öğrencisi, %5.5‘i lise ve dengi okul öğrencisi, %10.7‘si yüksek okul ve üniversite öğrencisi, %53.8‘i iktisaden faal, %12.0‘da 65 yaĢ üzeri emekli. Kaynak: TÜĠK (31.12.2009 adrese dayalı nüfus istatistiği) Ballıkpınar köyünün %53.8 çalıĢabilir durumda iken, %46.2‘si çocuk, öğrenci ve yaĢlı nüfusu oluĢturması nedeniyle çalıĢamaz durumdadır. 1.2.4. NÜFUS HAREKETLERĠNĠN ĠRDELENMESĠ: Ballıkpınar köyü 1902 yılında, Koparan Köyü ahalisinin ―Ballık‖ olarak adlandırdığı mevkide, göçmen Kırım Türk ailelerinin iskânı ile kurulmuĢtur. Köye yerleĢen ilk göçmenlerin Kırım‘ın ―Kerç‖ bölgesinden oldukları ve Romanya‘da da birkaç yıl kaldıktan sonra Ballıkpınar köyüne yerleĢtikleri rivayet edilir. Gerek iklim Ģartlarına adapte olmaları, gerekse Köyün aĢağısında bulunan ―AĢağı çeĢme‖den (Karasu) içilen su neticesinde baĢ gösteren sıtma hastalığı sonucu köy kurucularından sadece iki hane kalır. Bunlar ―Dinislam‖ ve ―Selim‖ aileleridir. Hastalık sonucu boĢalan köye, 1914 yılında Romanya‘dan bir grup Kırım Tatar göçmeni daha yerleĢir. Ayrıca Bulgaristan‘ın Silistre bölgesinden gelen bu grupta yer alır. 97 Daha sonraki yıllarda ise yine Dokuzsofu köyünden bir grup Kırım Tatar göçmen ailesi daha gelir. 1940‘lı yıllarda Sivas veya Tokat ilinden gelerek köye yerleĢenler de Kırım Tatarıdır. Ballıkpınar Köyünün nüfusu; gençlerin çalıĢmak için GölbaĢı ve Ankara merkezine, okuyanların ise okuldan sonra Köye dönmemeleri nedeniyle sürekli azalma göstermiĢtir. 1965 yılından 1985 yılları arasında köy nüfusunda çok hareketlenme olmayıp 1985 ile 1990 arası nüfus yoğunluğunun ve hane büyüklüğünün en düĢük olduğu yıllardır. Ballıkpınar‘ın nüfusundaki azalmada nüfus artıĢ hızının düĢük olması da etkili olmuĢtur. 1990 yılında köyün aĢağısında bulunan ―Çayırlık‖ denen hazine arazisi köy gençlerine dağıtılmıĢ ve bu sayede köy boĢalmaktan kurtulmuĢtur. DıĢarıdan gelen kimseler gibi Kırım Tatarları da köye, bir sayfiye yeri gözüyle bakmakta ve o Ģekilde de değerlendirmektedirler. Köyde, her ailenin Ankara‘da kendine ait bir evi bulunmaktadır. Resim 1-82. Ballıkpınar Köyü yakınlarında yapılan özel bir site. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) 1990 yılından sonra ise dıĢarıdan gelip köyde ev yapan emekli üst düzey bürokratlar, köy sınırları içerisindeki inĢaatları tamamlanan yapı kooperatifleri ve Kamu Kurum Binalarının hizmete açılması Köyün nüfusunu tekrar artırmıĢtır. 98 1.2.5. AĠLE YAPISI VE ÖLÇEĞĠNĠN TESPĠTĠ Ballıkpınar Köyü ve (1975 yılında kooperatif Ģeklinde kurulan Hacı Hasan köyü dıĢında kalan) diğer komĢu köylerin halkı Manav diye adlandırılmaktadır. Birbirlerine komĢu olmamakla birlikte GölbaĢı‘nın diğer iki Kırım Tatar köyü olan TaĢpınar ve Günalan (Holus) köyleri ile yoğun iliĢkiler sürmektedir. Köy halkını oluĢturan ailelerin menĢei kırım tatarlarından oluĢmaktadır. Çoğunluk 1855-1860 yıllarında Osmanlı padiĢahı Abdülmecit döneminde, Kırım‘dan Romanya‘ya göç etmiĢ kiĢilerden oluĢmaktadır. Bu aileler Balkanlardaki siyasi karıĢıklıklar ve dini rahatsızlıklar nedeniyle Osmanlı döneminde Anadolu‘ya göç etmiĢlerdir. Özellikle tarım konusunda becerileri nedeni ile Osmanlı tarafından Ġstanbul- Bursa ve Ankara hattına yerleĢtirilmiĢlerdir. Köy halkı Tatar Türkü olup, dili Tatarca‘dır. Köye gelen aileler 1903: ġevki Akay ve ailesi 1905: Dinislam Akay ve çocukları (Nasibullah ve Ġbadullah Baybörü)— 1783 yılında Kırım, Ruslar tarafından iĢgal edilince 1880‘li yıllarda Romanya-Dobruca‘ ya göç etmiĢtir. 25-30 sene burada yaĢadıktan sonra 1905‘li yıllarda Anadolu‘ya göç etmiĢ ve köye yerleĢmiĢlerdir. 1907: Kutmollaoğulları olarak anılan Ġnal ve Kutlubay aileleri; KırımBahçesaray-Üçkuyular Köyü‘nde yaĢamıĢlardır. 1855-1860 yıllarında Kırım‘ın, Ruslar tarafından iĢgal edilmesi ile birlikte; Romanya-KöstenceToksufu Köyü‘ne yerleĢmiĢlerdir. Toksufu Köyü‘nden gelenlere ‗Toksufulular‘ denmektedir. Toksufu; ―aç olmayan dindar kiĢi anlamına gelmektedir‖.- Kırk yıl kadar burada yaĢadıktan sonra gerek dinsel baskılar, gerekse balkanlardaki karıĢıklıklar sonucu Anadolu‘ya göç etmek zorunda kalmıĢlardır. Yunus, Veyis, Hüseyin, Hasan kardeĢler aileleriyle birlikte önce Ġstanbul, daha sonra Ankara- GölbaĢı- Ballıkpınar köyüne göç etmiĢlerdir. Yunus Akay‘ ın çocukları Kazım, Ferhat, Rahmi, Hatice, Emine, Hüsniye, Nezire Kutlubay‘dır. Veyis Akay‘ın çocukları ġevket, Arif ve Naime‘ dir. Hüseyin Akay‘ın çocukları Zekeriya, Ġsmail, Ġbrahim ve Halil Ġnal‘dır. Hasan Akay‘ın çocuğu ise YaĢar‗dır. 1910: Abil Akay ve çocukları (Abdurrahman Akay, Kadir Akay ve Ġzzet Akay‘dır). Romanya – Köstence‘den gelmiĢlerdir. 1925- 1927: Bu yıllarda 8-10 hane daha köye gelmiĢtir. Gelenler arasında Mehmet Akay ve çocukları (Mustafa Öğretmen, Pehlivan Ahmet, Osman Akay), Gaybullah Akay ve çocukları (Zekeriya Akay, Yahya Akay ve Ġbrahim Öğretmen), Yahya Akay ve Bekir Akay bulunmaktadır. Daha sonraki yıllarda devam eden göçlerle köy 40-45 haneye ulaĢmıĢtır. 1950 yıllından sonra Bulgaristan‘dan köyümüze Tevfik Kartal ve Ahmet Engin aileleri ile birlikte göç etmiĢlerdir. 99 1.2.6. HEDEF GRUPLARIN TESPĠTĠ Ballıkpınar Köyünden çevreye duyarlı yaĢama geçiĢi destekleyecek grup sayısı, tarım ve hayvancılıkla uğraĢan sayısındaki azalmaya bağlı olarak düĢük olacağı tahmin edilmektedir. Bununla birlikte Ballıkpınar halkının kültür seviyesi çevreye duyarlı yaĢama yatkınlık göstermektedir. Ballıkpınar, daima ―örnek köy‖ olmuĢtur. Köy Kalkınma Programları, Nüfus Planlama ÇalıĢmaları ilk kez Ballıkpınar‘da baĢarı ile uygulanmıĢtır. Köyün maddi durumu iyi olan kesimi ile emekli olup, Ballıkpınar‘a yerleĢenler Hedef Gruplar arasında yer alabilecektir. Ballıkpınar halkının ekonomik fayda sağlayacak çevre ile uyumlu her türlü üretimi destekleyecek ve çevre ile barıĢık bir yaĢam biçimine kolaylıkla adepte olabileceğini tarihi süreç içerisinde göstermiĢtir. Bu nedenle Proje yer seçimi çok isabetli olmuĢ, ancak köyün eski yerleĢik halkından köyde genelde yaĢlılar kalmıĢtır. Genç nüfus çalıĢma hayatı nedeniyle genelde köyde yaĢamamaktadırlar. Köyde çiftçiliği sürdürebilen hane sayısı 7‘e kadar düĢmüĢ durumdadır. Onlarda araziler Kooperatiflere satıldığından, inĢaatlar baĢladığında çiftçiliği terk etme durumunda kalacaklardır. Köy mahalle statüsüne geçince hayvancılık ta yasaklanmıĢtır. Köye dıĢarıdan gelip yerleĢenlerden de tarım ve hayvancılık ile uğraĢmak isteyenler olmasına karĢın, onların da ekim alanları bulunmamaktadır. Devlet desteği sağlanması durumunda organik tarımla uğraĢabileceklerdir. Ballıkpınar mahallesi ile yeni kurulacak çevreye duyarlı yaĢam alanının entegresyonu; Ballıkpınar mahallesinde yaĢayanların kendi bahçelerinde üretecekleri organik ürünleri, yeni yerleĢke içerisinde kurulacak Organik Ürün Pazar yerinde satmalarına olanak sağlamak suretiyle olabilecektir. Çünkü mevcut yerleĢkedeki tüm evlerde 500-1000m² arasında bahçe bulunmaktadır. Köydeki bazı sanat dallarındaki ustalar yeni yerleĢkenin inĢası aĢamasında yer almaları da entegrasyona katkı sağlayabilecektir. Ballıkpınar‘ın yaĢlı yerleĢik halkı ile genç ama iĢçi olarak çalıĢan ve düĢük gelir seviyesindeki dıĢarıdan gelen kesimin yeni yerleĢkede hedef kitle olma olanağı bulunmamaktadır. Ekolojik yaĢam merkezinin hedef kitlesinin, Ankara‘nın üst düzey bürokratları ve yüksek gelir düzeyindeki çevre bilinci geliĢmiĢ kesimlerin olacağı tahmin edilmektedir. 1.2.7. KALKINMIġLIK DURUMU: Ballıkpınar Köyü, Ankara‘ya yakın olmanın avantajını kullanarak, çevre köylere göre daha geliĢmiĢ durumdadır. Ballıkpınar GölbaĢı‘nın köyleri içerisinde tek doğalgazı olan köydür. Ġçme ve kullanma su ihtiyacı BüyükĢehir Belediyesince yeni döĢenen isale hattından karĢılanmaktadır. 100 Belediye ayrıca kanalizasyon, arıtma, çöp toplama ve ulaĢım hizmetlerini karĢılamaktadır. 1996 yılında açılan sağlık ocağı hizmet vermemektedir. Ankara‘ya yakın olmasından dolayı köyün arazileri değer kazanmıĢ, arazilerin %50‘den fazlası, hatta köy içinde önemli miktarda ev bile satılmıĢtır. Bu bakımdan daha önce sadece Kırım Tatarlarından oluĢan köyde Kırım Tatar hane oranında azalma olmuĢtur. Köy son yıllarda daha çok hafta sonları dinlenmek ve piknik için gidilen bir sayfiye yerine dönüĢmüĢtür. Köyün içinde ve etrafında son derece lüks olarak yapılan ev ve villalar her geçen gün artmaktadır. Buna rağmen Kırım Tatar kültürü kısmen de olsa devam etmektedir. 1.2.8. BÖLGENĠN GEÇĠM KAYNAKLARI Bölgenin geçim kaynakları hakkında bilgi sahibi olabilmek için Bölgenin üretim biçimi tarihsel bir süreç içerisinde incelenmiĢtir. 35 Fatih‘in hocası olan Ak ġemseddin hazretleri, Hacı Bayram-ı Veli‘nin öğrencisidir. Ankara‘nın çevre köylerinde ―burçak‖ ziraatini teĢvik eden ve zaviyesinde ―Burçak çorbası‖nı ikramı yapan Hacı Bayram-ı Veli Vakfı‘na ―Oğul Beğ‖ arazisinin yıllık gelirinin yarısı tahsis edilir ve Hacı Bayram-ı Veli‘nin oğlu Ġbrahim Baba bu vakfa mutasarrıf olur.36 GölbaĢı ve köylerinde tarım, çok eski yıllardan beri yapılageldiği görülmektedir. Resim 1-83. GölbaĢı Ġlçesinde Tarım. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim ERDOĞAN, GölbaĢı Belediyesi, 2008) 35 Fuat Bayramoğlu Hacı Bayram-ı Veli YaĢamı-Soyu Vakfı, Türk Tarih Kurumu Yayını, s. 74.141.164, 36 438 sayılı Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu defteri (937/1530)-I, BDAGM Yay. Ankara, 1993, s. 336-406; Vakıflar Genel Müdürlüğü, Vakıf Kayıtlar ArĢivi, Ankara Fihristi; Cevdet Türkay, age., s. 15-16. 101 Helenistik dönemin ortalarında, Orta ve Batı Avrupa‘nın Ren-Tuna havzasındaki yurtlarını terk ederek Anadolu‘ya üç kabile halinde gelen ve Sakarya ve Kızılırmak havzasına yerleĢen Galatlar, yerleĢik hayatı sevmeyen ve savaĢçı bir kavim olmalarına rağmen zaman içinde surlarla çevrili olmayan köyler kurarak, tarım ve hayvancılıkla uğraĢırlar. Önemli ticari malları ise tahıl ürünleri, yün ve tiftiktir. Resim 1-84. GölbaĢı Ġlçesinde Hayvancılık. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Resim 1-85. GölbaĢı Ġlçesinde Tarım Arazileri. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Ankara, Romalılar döneminde Galatya‘nın baĢkenti olur. Ankara Galatya‘nın baĢkenti olduktan sonra, Roma ile olan iyi iliĢkiler sonucunda geliĢir ve Ġmparator Julianus Ankara‘ya gelir. Ġmparatorun adına bugün Hükümet Meydanı‘nda bulunan ―Julien Anıtı‖ (Belkıs Sütunu) dikilir. Romalılar askeri, idari ve ticari nedenlerle çok sayıda yol yaparak geniĢ bir ulaĢım ağı kurarlar. Roma yollarının tarihi, ―mil taĢları‖ndan öğrenilmektedir. Ġmparatorluktaki bütün yollara 1,485 metrede bir mil taĢı dikilmiĢtir. Üzerinde mesafeleri bildiren yazılar bulunan mil taĢları volkanik taĢlardan, çoğunlukla kireç taĢından yapılmıĢtır. Resim 1-86. Julien Anıtı. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) 102 Ankara Anadolu‘nun sekiz tarafından gelen yolların kesiĢtiği yerde bulunmaktadır. Bu kesiĢme Ģehrin ticari yönden geliĢmesini sağlarken, askeri yönden de önemini artırmıĢtır. Romalılar komĢularına yaptığı askeri seferleri hep Ankara‘dan baĢlatmıĢlar, bu yollara çok önem vermiĢler, sürekli olarak tamir ve bakımdan geçirmiĢlerdir. Roma Ġmparatorluğu döneminde yolları gösteren haritalar yapılmıĢ, bunlar daha sonraki çağlarda kopya edilerek zamanımıza kadar ulaĢmıĢtır. Hıristiyanların Hac yolu olarak da bilinen ―Via Tauri‖, Ġstanbul‘dan baĢlayarak Ġzmit-Ġznik-Nallıhan güzergâhını izleyerek Ankara‘dan GölbaĢıAksaray-Kemerhisar-Tarsus-Adana- Antakya üzerinden Kudüs‘e ulaĢır. Roma döneminde Ankara‘yı diğer yönlere bağlayan ve önemli yollardan olan ―güney yolu‖nun ilk ―mutatio‖su ―Delemna‖ veya ―Dilimnia‖dır. Ankara Ģehir merkezine on Roma mili uzaklıkta olan ve bir mil taĢı bulunan yer GölbaĢı ilçe merkezidir. GölbaĢı ve civarı Bizans döneminde, tarım ve hayvancılık yapılan bir bölge olup, aynı zamanda ulaĢım yolları güzergâhıdır. Köylerin kurulmasına Halk arasında ―Horasan eri‖ adı ile anılan bu derviĢler, ―zaviye‖ler kurarak Türkmenlerin iskânını kolaylaĢtırmıĢ, toplulukları yerleĢik hayata geçirerek cihad ruhunu canlı tutmuĢlardır. Yol güvenliğini temin eden bu derviĢler, Türkmen gruplarının eğitim, ticaret, zenaat, tarım ve hayvancılık konularında aydınlatarak, dini eğitimlerini de vermiĢlerdir. GölbaĢı bölgesinde ise Seydi Yusuf ve Hacı Tuğrul evladından Oğul Beğ Türkmen boylarının yerleĢmesine önderlik yapmıĢlardır. Seydi Yusuf Bağiçi (Zıva) Köyü‘nde, Oğul Bey ise Çukurcak mevkiinde zaviye kurarak, konar-göçer Türkmen Yörük cemaatlerinin tarım ve hayvancılıkla uğraĢmasına öncülük etmiĢlerdir.37 Osmanlılar döneminde GölbaĢı ve köylerinin geçim kaynakları hakkındaki bilgilere ―OSMANLI TEMETTUAT DEFTERLERĠ‖nden ulaĢılabilmektedir. Söz konusu Defterlerde mesleklere ait bilgiler önemli bir yer tutmaktadır. Temettuât sayımlarına göre düzenlenen vergi sisteminin en önemli özelliği, vergi yükümlüğünün Ģahıs planında değerlendirilmesidir. Bu amaçla defterlerde, vergi mükellefinin adı, vergiye esas olan gelir kaynağı, kaynağın yıllık geliri ve bu gelire göre tarh edilen vergiyi mahsusa ve öĢür miktarı verilmektedir. Bu esnada öĢür vergisine tabi ürünler hınta (buğday), Ģaîr (arpa), bağ, bahçe, bostan ve arı kovanı ayrı ayrı belirtilmiĢtir. Temettuât defterlerinde toplam vergi yükü ve toplam hâsılat içerisinde vergi yükünün payı, vergilerin dağılımı, Ģehir-köy, müslümangayrimüslim kesimler arasında vergi dağılımı bilgilerinin yorumlanmasıyla iktisadi sonuçlara ulaĢmak mümkün olabilmektedir. 37 Fuat Bayramoğlu, age, s. 74,141,164,166,167,169. 103 Resim 1-87. Çayırlı Köyü 1845 yılı Temettuat Defteri’nin 3. ve 4. Sayfaları. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Günümüzde GölbaĢı ilçesine bağlı köylerden bazılarına ait temettuat (ML.VRD.TMT) kayıtları mevcuttur. Ayrıca Kamil Kepeci Defterleri (KK) No: 6303 numaralı defter bütün Ankara ile bağlı kaza, nahiye ve köylere aittir. GölbaĢı ilçesinin kurulduğu yer olan ―Eymir‖ Köyü ile ilgili kayıtlar da mevcuttur. Fertlerin iktisadî imkânlarını tespit etmek suretiyle kiĢinin ekonomik gücüne, senelik kazancına göre tahsil edilecek verginin tesviyesi amacına yönelik olarak Osmanlı Devleti‘nin önemli bir kesiminde emlâk, arazi, hayvanat ve temettüat sayımları sonucu oluĢan ve kısaca adına ―Temettüat Defterleri‖ 104 denen defter koleksiyonları Osmanlı taĢrasına iliĢkin tahlilî çalıĢmalar için önemli istatistikî verileri kapsamaktadır. BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivi‘nde, Maliyeden Müdevver Defterler ve Kamil Kepeci Tasnifi içinde yer alan Temettüat Defterleri 1988 yılında tasnif edilerek araĢtırmaya açılmıĢtır. Dokuz katalog içinde yer alan 17447 defterin büyük bir kısmı 1260/1261 (1844/1845) tarihinde yapılan tahrirlere aittir. Diğer taraftan, Temettuât defterlerine Ģehir, kaza, kasaba, nahiye, köy, mezra ve çiftlik gibi tüm yerleĢim birimlerinde yaĢayan müslüman ve gayrimüslim ahalinin emlâk, arazi ve gayrimenkulleri ile bütün cins ve evsaftaki hayvanlar ve yetiĢtirmiĢ oldukları ürünler de teker teker yazılmıĢ ayrıca, hane reislerinin isim ve Ģöhretleri, unvanları, lakapları, meslekleri, resmi görevleri ve etnik yapıları gibi bütün ayrıntılar verilmiĢtir. Ġsimlerde kiĢiyi tanıtıcı bilgi olarak verilen yer adlarından yer değiĢtirme (göç) durumlarını tespit etme imkânı da bulunmaktadır. Bu defterlerde köy ve mezralara kadar Müslüman ve gayrimüslim haneler hakkında bilgi bulunmaktadır. Vergi mükellefi olarak hane reisinin ismi yazılmıĢtır. Dolayısıyla ortalama bir hane nüfusu üzerinden yaklaĢık toplam nüfusu bulmak mümkündür. Sosyal amaçlı tesisler (mederese, mektep, cami vb.) hakkında bilgilere yer verilmemiĢtir. Ancak eğitim ve din hizmeti yürüten görevliler hakkında bilgiler mevcuttur. Temettuât sayımlarının amacı, vergi sisteminde yapılacak düzenleme için gerekli bilgilerin toplanmasıdır. Bu sayımlar, servet ve kazancı esas alan, herkesin ödeme gücüne göre vergilendirilmesi için yapılan bir çalıĢmadır. Bu nedenle defterlerde hane halkının arazi, hayvanat durumu ve gelirleri, ticaret, zanaat gelirleri, gayrimenkullerine ait gelirleri ile vergi çeĢitleri ve miktarları hakkında bilgiler verilmektedir. Bu bilgiler ıĢığında ziraat alanlarının miktarı, toplam ekili ve nadas alanlar, üretim yapılan toprakların durumu, ürün çeĢitleri ve sağlanan hâsılat toplamı, toprağın dönüm baĢına verimliliği, ziraî iĢletmelerin büyüklüğü gibi, Ģehir ve kırsal alanlar ölçeğinde mukayeseli değerlendirmeler yapmak mümkündür. Hayvan çeĢitleri ve gelirleri hakkındaki bilgiler ile Ģehir-köy ekonomisinde hayvancılığın yeri konusunda sonuçlar çıkarmak mümkündür. Ayrıca gayrimenkullerden değirmen, han, hamam ve dükkân gibi gelir kaynaklarının yıllık gelirleriyle diğer özellikleri incelenebilmektedir. 6303 numaralı Kamil Kepeci Defterlerinden (KK No: 6303) alınan aĢağıdaki örnek; GölbaĢı ve köylerinde hayvancılık ve tarımın temel geçim kaynağı olduğunu göstermektedir. 38 38 Vakıflar Genel Müdürlüğü ArĢivi Ankara Fihristi, 105 Hane 2. Dane Ahmed oğlu Hasan (çiftçi): 80 dönüm tarla, 10 adet sağmal koyun, 8 adet yoz koyun, 10 sağmal keçi, 6 adet kuzu, 10 adet oğlak, 5 adet sağmal kara inek, 5 adet karasığır buzağı, 3 adet karasığır herkesi, 2 adet karasığır öküz, 1 adet kır kısrak ve 1 adet merkebi bulunmaktadır. Osmanlı döneminde maddi durumu iyi olmayan kesimlere maddi ve manevi yönden yardım edilmesi amacıyla Vakıflar kurulmuĢtur. GölbaĢı‘na bağlı köylerde Osmanlı döneminde kurulan vakıflar, genellikle dini, hayri ve sosyal amaçlıdır. Söz konusu Vakıflar toplumu bir arada tutmada ve komĢuluk iliĢkilerinin geliĢiminde son derece etkili olmuĢlardır. Günümüzde bu vakıflardan iĢlevini yürüten vakıf kalmamıĢtır. BaĢbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıf Kayıtlar ArĢivi‘nde kayıtlı bulunan vakıflar Ģunlardır: 1. Oğul Beğ Zaviyesi Vakfı (Oğulbey Köyü). 2. Seydi Yusuf Zaviyesi Vakfı (Bağiçi Köyü). 3. Seyyid Muslihiddin Zaviyesi Vakfı (Bağiçi). 4. Ali Kocaoğlu Mustafa Vakfı (Selametli Beldesi). 5. Hasan Nadir Efendi ibni Hacı Ömer Vakfı (Karagedik Beldesi). 6. Havvâ Hatun Vakfı (Hacımuratlı). 7. El-Hac Mehmet Efendi ibni Abdullah Vakfı (Ahiboz). 8. Muhaciroğlu Ali bin Mehmed Vakfı (Ahiboz). 9. Hasan Ağa Cami-i ġerifi Vakfı (Çayırlı). 10. Mehmed Efendi bin Hacı Mustafa Vakfı (Hacılar). 11. El-Hac Ömer Cami-i ġerîfi Vakfı (Hacılar). 12. Hacı Abdullah Efendi bin Mehmed Cami-i ġerifi Vakfı (Karaoğlan). 13. Mustafaoğlu Hacı Ebubekir Ağa Vakfı (SubaĢı). 14. Osman Ağa ibni Kasım ibni Abdülğaffar Vakfı (TaĢpınar). 15. Mustafa Kethüda Cami-i ġerif Vakfı (Topaklı). 16. Abdulvehab Efendi ibni Ahmed Misafirhanesi Vakfı (TuluntaĢ). 17. Halil Ġbrahim bin ġeyh Mustafa Vakfı (TuluntaĢ). 18. Abide Hatun Cami-i ġerifi Vakfı (Velihimmetli). 19. Yusuf b. Abdülkadir Ġsfahani Vakfı (Yaylabağ). 20. El-Hac Hüseyin Cami-i ġerifi Vakfı (Yurtbeyi). 21. Bekir ÇavuĢ bin Mehmed Vakfı (Karacaören). 22. Abdullah BeĢe Cami-i ġerif Vakfı (Koparan). 23. Bursa Ġsa Bey Camii Vakfı (TuluntaĢ). 24. Hacı Ömer Cami-i ġerif Vakfı (Gölbek). 25. ġerif Mehmed Bey Cami-i ġerif Vakfı (Hallaçlı). 26. Ahmet Efendi bin Mustafa Vakfı (Karagedik). 27. El-Hac Ġsa Cami Vakfı (ÇimĢit). 28. Velüyiddin Cami-i ġerif Vakfı (Bağiçi). 29. Halil Efendi bin Ömer (Örencik). 30. Mahmatlıbahçe Köyü Camii Vakfı. 106 31. 32. 33. 34. 35. 36. 37. Bezirhane Köyü Camii Vakfı. Çakal (Oğulbey) Köyü Camii Vakfı. Bursal (Yaylabağ) Köyü Camii Vakfı. KızılcaĢar Köyü Camii Vakfı. TolintaĢ (TuluntaĢ) Köyü Cami-i ġerif Vakfı. Çerkezhöyük (Gökçehüyük) Köyü Cami-i ġerif Vakfı. Mevlânâ Celâl bin Necmüddin KuĢhisarî Vakfı. 39 Vakıfların toplumsal yaĢantıdaki etkisi halen devam etmektedir. GölbaĢı ve çevre köylerinde modern tarımı geliĢtirmek amacıyla 1940 yılında GölbaĢı Köy Grup BaĢkanlığı (GölbaĢı Ġlçe Tarım Müdürlüğü) kurulur. 1955 yılında E-5 karayolunun hizmete girmesiyle bölgenin önemi iyice artar. Köyde halen kuru tarım yapılarak, buğday, arpa, yulafın yanında, ayçiçeği, nohut, mercimek gibi ürünler yetiĢtirilmektedir. Ballıkpınar köyü, komĢusu Koparan Köylülerinin meĢhur ―Ankara balı‖nı yetiĢtirdikleri yerde kurulmuĢ olmasına ve adını almasına karĢın, arıcılık tamamen yok olmuĢtur. Köyde Ankara armudu da yetiĢtirilmediği gibi Ankara keçisi ve tavĢanı da beslenmemektedir. Birer ikiĢer inek ile ihtiyarlar tarafından süt inekçiliği ve birkaç hane tarafından da koyunculuk yapılmakta iken son yıllarda hayvancılık tamamen bırakılmıĢ durumdadır. Maddi değeri artan tarlalara tarım arazisi gözüyle bakılmamaktadır. Ballıkpınar Köyü‘nün Ankara‘ya çok yakın olması sebebiyle herkesin Ankara ile bir ilgisi olup, Ankara‘da marangozluk, oto tamirciliği, taksicilik yapmaktadırlar. Ayrıca, GölbaĢı‘nda gübre ticareti yapan ve emlak alım-satımı ile uğraĢanlar da vardır. GölbaĢı‘nda, katma değer teĢkil eden ve istihdama yönelik iĢyerlerinin açılmasını sağlayan bir kaynak teĢkil eden Andezit taĢı ocak ve iĢletmeciliği, halkın bir diğer istihdam alanıdır. Ankara Ġl Çevre ve Orman Müdürlüğünce hazırlanan ―Ankara Ġli 2005 Yılı Çevre Durum Raporu‖na göre GölbaĢı‘nda andezit taĢı çıkaran ve iĢleyen 44 firma bulunmaktadır. Bu Ģirketlerde toplam 234 ortak, 1,000 taĢ iĢçisi, 2000 iĢçi ve usta çalıĢmaktadır. 39 Vakıflar Genel Müdürlüğü, Vakıf Kayıtlar ArĢivi, Ankara Fihristi; 107 1.2.9. HALKIN BECERĠLERĠ (EL SANATLARI, ONARIM, TARIM VB.) VE YÖRESEL MUTFAK KÜLTÜRÜ El sanatları: GölbaĢı çevresinde bulunan köylerde, bir asır öncesi kilim ve heybe dokunduğu kaynaklarda zikredilir. Günümüzde bu türde bir geleneksel el sanatı faaliyeti yoktur. Bölgede koyun ve keçinin yetiĢmesi yün ve tiftikten örülen kıyafetlerin çeĢidini zenginleĢtirmiĢtir. Tek kiĢilik bir el aleti olan ―kirman‖la hazırlanan yün ve tiftik ipinden çorap, patik, eldiven, baĢlık, kazak, kaĢkol, kuĢak, el bezi, çanta ve heybe örülmektedir. ―Oya‖ ve ―iĢleme‖ ise geleneksel olarak günümüzde de devam etmektedir. Oyalar malzemeye, renge ve amaca göre değiĢmektedir. Mendil, yazma, çamaĢır ve kese oyası. Genç kızların çeyizinde önemli bir yer tutan iĢlemeler, mendil, peçete, baĢörtüsü (çevre), havlu, seccade, terlik, yatak örtüsü, Kur‘an kılıfı, kuĢak, peĢkir ile kadın ve erkek giysilerinin çeĢitli yerlerinde kullanılır. Sırma ile iĢlenmiĢ mendil anlamına gelen çevreler, büyük kare biçiminde olup, dörtkenarı iĢli, köĢelerinde ise ayrıca birer motif bulunan, oya veya nakıĢlarla süslü parçalardır. Resim 1-88. Yöresel iĢleme örnekleri. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) 108 Çevrelerin mendil olarak kullanılanlarına ―Yağlık‖ adı verilip, bazı yörelerde çevre adı ile beraber destimal, makreme-makrama isimleri de kullanılır. Ġnce iĢlerde çok renkli nakıĢlarda kumaĢın rengi olarak genellikle beyaz tercih edilir. ĠĢlemede kullanılan renkler ise kırmızı, yeĢil, mavi, sarı ve beyazdır. Bu renklerin yanı sıra altın ve gümüĢ teller de kullanılır. Geometrik desenler, hayvan figürleri, stilize edilmiĢ bitkisel formlar iĢleme sanatında genellikle desen olarak kullanılmıĢtır. Anadolu‘nun birçok yerinde genç kızlar ve kadınlar, kasnaklarındaki bezlere sevgilerini, özlemlerini, isteklerini dokuyarak, bunları motif ve renklerle anlatırlar. Resim 1-89. Yöresel iĢleme örnekleri. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Çömlekçilik: Mogan ve Eymir gölleri çevresinde balçıklı toprakların bol miktarda bulunması ilçede tuğla, testi ve kiremit üretimini artırmıĢ ve geliĢtirmiĢtir. Halkın ticaret kaynağı olan bu üretim, son yıllarda hammaddenin alındığı bölgenin kapatılması ve ilçe merkezinde bulunan fırın ve ocakların üretime son vermesiyle tamamen yok olma durumuna gelmiĢtir. Günümüzde ilçe merkezi dıĢında birkaç atölyede çömlek, tuğla ve kiremit üretimi yapılmaktadır. GölbaĢı ilçesinde uzun yıllardan beri üretimi yapılan çömlekçilik, günümüzde yok olmakla yüz yüze kalmıĢtır. Resim 1-90. GölbaĢı’nda bir testi atelyesi. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) 109 Kültürel Yapı Yöresel Mutfak: ―Tatar hamursuz doymaz‖ sözü Tatar yemek kültürünün hamur iĢi yemek çeĢitlerinin zenginliğini gösterir. ―PeĢ‖ denilen fırınlar kerpiç, tuğla ve kiremit parçalarından yapılmaktadır. PeĢ, evin içinden bir odanın duvarına bitiĢik olarak yapıldığı gibi, dıĢarıda ayrı olarak da yapılmaktadır. Yakacak olarak saman kullanılmaktadır. Bu fırınlarda hamur iĢleri yapılmaktadır. KıĢın da soba yerine kullanılmaktadır. SürgüĢ, senek ve ĢiĢ gibi malzemeler kullanılır. ◊ Resim 1-91. MeĢhur Tatar Ekmeği. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008.) Tatar mutfak kültürünün önemli yemekleri Ģunlardır: Oğmaç Çorbası, Mercimekli LakĢa Çorbası, Kartoplu AliĢke Çorbası. Kuzu Sorpa yemeği, Üyken Börek, KaĢık Börek, Çiğbörek, Göbete (Köbete), Kırma (Saraylı), Sarıburma, Cantık, Kıyık, Kavurma Börek, Katlama ve KıygaĢa. Resim 1-92. Oğmaç Çorbası. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) 110 Kırım Tatar adetlerinin 1970‘li yıllara kadar uygulandığı köyde, günümüzde ise geleneksel tatar kültürü diğer köylerimizde olduğu gibi unutulmuĢtur. Çiğbörek, köbete, kalakay, sarburma, kıvırma, tava lokum, peĢ lokum, tabak börek, öqüz börek, kaĢık börek, aliĢke çorbası, lakĢa çorbası, omaĢ çorbası bilinen ve yapılan yemeklerdir. Resim 1-93. Tatar Mutfağından ―Çi-Börek‖ Yapımı. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Resim 1-94. Tatar Çi-Böreği. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Geleneksel tatar kültürünün az da olsa yaĢatıldığı köyde, ―Bademlik Piknik Sahası‖nda meĢhur Kırım Tatar böreği olan ―çiğbörek‖ yapılmaktadır. Kırım‘dan kalma hamur teknesi, çöğün kazanlar, kavkaz kemerler, döküm kumanlar, semaverler günümüzde bazı ailelerde hatıra olarak saklanmaktadır. YaĢanan gelenek ve görenekler: Bölgede aslına uygun olmasa da, bazı gelenek ve görenekler uygulanmaktadır. 111 Çocuğa isim koyma, diĢ bulguru, sünnet olma, asker uğurlama, söz kesme, niĢan, düğün yemeği, gelin alma, gelin ve damat kınası, beĢik görme, el öpme, kırklama, cenaze yemeği ve yağmur duası. GölbaĢı çevre köylerde Ankara kıyafetleri ile Tatar ve Çerkes kıyafetleri hâkimdir. Günümüzde ise bu kıyafetler tamamen unutulmuĢtur. ◊ Düğün: Düğünler dört ya da beĢ gün sürmektedir. Genellikle PerĢembe günleri baĢlanmakta ve PerĢembe günü ilk olarak soğum olarak adlandırılan et kesimi yapılmaktadır. Daha sonra ise komĢularla birlikte kahve döğülmektedir. Okuntular (davetliler) Cuma günü düğün evine gelirler. Çalgıcılar ve saz ekibi de Cuma günü getirilmektedir. Okuntulara yemek verildikten sonra ―muhabbet‖ denilen sazlı-sözlü-içkili eğlencelere baĢlanılmaktadır. Cuma akĢamı önce kız evinde, sonra da oğlan evinde Telli-ġırak oyunu oynanmaktadır. Cumartesi günü gündüz içkili-sazlı-sözlü eğlenceler devam edilip, akĢam da bir yandan kız ve oğlan evinde eğlencelere devam edilirken bir yandan da ‗‘KonuĢma Gecesi‘‘ yapılmaktadır. Kız evindeki Ģenliklere ‗‘kına gecesi‘‘ adı denilmektedir. Pazar günü kafile halinde gelin almaya gidilmektedir. Gelin almaya gelenlerin yolu akrabaların yolu tarafından kesilerek ‗‘ toprak bastı‘‘ parası ve ‗‘kaburga kolu‘‘ denilen et alınnaktadır. Kız evine gelindiğinde gelinin kadın akrabaları kapıyı kapatarak bir bahĢiĢ de onlar ister. Bu bahĢiĢin adı ise ‗‘ gelin görme parası‘‘dır. Gelin alınırken çalgı çalınır. Gelin alınarak gelin arabasına bindirilir. Gelinle birlikte akrabalarından iki kadınla bir çocuk da gelir. Bu kadınlara ‗‘yenge‘‘ denir. Bu kadınlar(yengeler) damat gerdeğe girinceye kadar geline arkadaĢlık ederler. Gelin damadın evine girerken baĢına fıstık, fındık ve bozuk paralardan oluĢan bir sakçı saçılır. Gelin geldikten sonra oğlan evinde tokus oyunu oynanır. Daha sonra okuntular evlerine döner. Damat ise sağdıcı ile birlikte akrabalarından birinin evinde gerdeğe kadar oturur. Sağdıca ‗‘Kiyev Ağası‘‘ denir. Damadın yanına arkadaĢları da gelir. Bu arada damadın ve gelinin vekâletleri alınarak dinsel nikâhları kıyılır. Gerdek yatsıdan sonradır. Damat sağdıcı ve arkadaĢları tarafından yumruklanarak gerdeğe girer. Köyün geleneklerine göre yedi göbeğe kadar akraba evliliği yapılmamaktadır. ◊ Oyunlar: Telli ġırak Oyunu: Cuma gecesi oynanır. Bir sopanın her iki ucuna renkli kâğıtlardan süsler yapılır. Erkekler bu iĢlemi tamamladıktan sonra kız evine gelirler. Telli Ģırakla kız evinde oyun oynayanlara kız evi tarafından mendil takılır. Daha sonra oğlan evine gidilerek bu oyuna orada devam edilir. 112 KonuĢma Gecesi: Cumartesi gecesi kız evinde kına gecesi devam ederken delikanlılar ve damat bir evde toplanırlar. Aralarından bir kiĢiyi ‗‘kart ağası‘‘ seçerler. Ġki kiĢi de kart ağasına yardımcı olarak seçilir. Bunlara da ‗‘sağ bey‘‘ ve ‗‘sol bey‘‘ denilir. Bir kiĢi de ‗‘kapıcı‘‘ olur. Kapıcının görevi kimseyi izinsiz içeri almamak ya da dıĢarı çıkarmamaktır. Bunlardan baĢka bir kiĢi de ‗‘küregeci‘‘ olur. Küregecinin görevi içki ve mezeleri dağıtmak ve bahĢiĢ tepsisini gezdirmektir. Kart ağasının görevi düzeni sağlamak ve konuĢmayı yaptırmaktır. Sağ ve sol beyler baĢkana yardımcı olurlar. Önce içki masası kurulur. Küregeci içki ve mezeleri dağıtır. Bu arada damat traĢı yapılır. BaĢkanın emriyle hareket edilir, her Ģey kart ağasının iznine bağlıdır. Bir yandan içkiler içilir, bir yandan da muhabbet edilir. Kart ağası küregeciye tepsiyi dolandırmasını söyler. Küregeci tepsiyi gezdirir. KonuĢmaya katılanlar tepsiye bahĢiĢ atarlar. Damadın akrabaları daha çok bahĢiĢ verir. Eğer bahĢiĢ az bulunursa tepsi tekrar gezdirilir. Burada toplanan bahĢiĢler damada verilir. Zaten bu oyunun amacı hem eğlenmek hem de damada yardımcı olmaktır. BahĢiĢ olarak sadece para verilebilir. KonuĢma esnasında cezalandırılanlar içki ve meze getirme cezası alırlar. Bütün bunların tamamlanması gece yarısını bulur. Gece yarısından sonra herkes evlerine dağılır. Okuntu ile baĢka yerlerden gelenler paylaĢılarak konuk edilir. Tokus Oyunu: Gelin geldikten hemen sonra oğlan evinde oynanır. Gelin evinde bir bohça hazırlanır. Bu bohça kız evinde hazırlanır ve gelinle birlikte getirilir. Püsküllü bir bohçanın içine çorap, mendil, gömlek, eĢarp gibi çeyiz malzemeleri konulur. Gelin geldikten sonra bohçanın iki ucundan iki delikanlı tutarak oğlan evinde oynar. Bu oyun delikanlılar tarafından el değiĢtirerek devam eder. Oyunun sonunda bohça içindekilerle birlikte oyun oynayan delikanlıların olur. ◊ Taziye: Cenaze köyde olursa cenaze gömüldükten sonra topluca cenaze evine gidilir. Orada Kur‘an okunduktan sonra baĢsağlığı dilenir. Cenaze evi yemek verir. Cenaze evinde akĢam ve yatsı namazı arasında 7 gün Yasin ve Tebareke okunur. Ayrıca cenazenin 3, 7 ve 40 ında cenaze evi tarafından Kur'an okutulur. KomĢu köylerdeki cenazeler için baĢsağlığına topluca gidilir. Kur‘an okunup baĢsağlığı dilendikten sonra dönülür. Taziyeler kısa tutulur. Kıyafetler ◊ Kadın kıyafetleri: En meĢhuru takım halinde ―holta‖ ve ―salta‖ ile birlikte veya tek giyilen sırmalı ―entari‖lerle, düz ve kalın münakkaĢ ipekli kumaĢlardan 113 yapılan ―etek-ceket‖ Ģeklindeki elbiselerdir. Mekâna, yaĢa ve mevsime göre kıyafetler değiĢir. Resim 1-95. Tatar Giysisi. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) Genç kızların kıyafeti genellikle sade ve basit olup, basma, pazen veya yünlü kumaĢlardan dikilir. ―Çinti donu‖ denilen dıĢ donu üzerine basmadan bir içlik, içlik üzerine de basmadan içi pamuklu ve üstü parmak dikiĢli ceket Ģeklinde düz hırka giyerler, baĢlarına yaĢlılar kalıpsız iki parmak yüksekliğinde fes giyip, üzerine oyasız ―yemeni‖ örterler. Resim 1-96. Geleneksel Kıyafetlere Örnekler. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim ERDOĞAN, GölbaĢı Belediyesi, 2008) 114 Gençler ise biraz daha yüksekçe kalıplı fes giyip yemeniyi üçgen Ģeklinde üç köĢe katlayarak fesin üzerine örterler. Sokağa çıkacakları zaman, yakın komĢuya giderlerken damarlı ―çar‖ dedikleri bir örtü ile baĢlarını örterler daha uzak bir yere giderken de damarlı veya kareli uzun çarlara bürünürler. Gelin elbiseleri ile düğün elbiseleri aynıdır. Yalnız gelinleri farklı kılan Ģey, baĢlarındaki tel ve duvaklardır. Ağır elbise olarak addedilen bu elbiseler sadece düğün ve düğünle ilgili törenlerde (niĢanlar, kına geceleri, paça günleri vb.) giyilir, bunun dıĢında kesinlikle giyilmez. Üç etek entariler, iki etek denilen harbalı ve holtalı elbiseler, holtalar, holtasız düz elbise ve entarilerdir. Günümüzde bu kıyafetlerden sadece çinti, fistan ve holta giyilmekte, yemeni, yazma ve çar örtülmektedir. ◊ Erkek kıyafetleri; ġalvar ve iĢlik, fermani veya gazekiden oluĢan kıyafetler ile baĢlıktır. Kıyafet Kanunu‘ndan sonra ―Ģapka‖ ve ―foter‖ giyilmektedir. Okuyan çocuklar üç etek entari üzerine çuhadan mintan giyer, bellerine Ģal kuĢak sararlardı. Daha sonra pazen veya kumaĢtan içi astarlı uzun Ģalvarlar ile iĢlik ve pamuklu hırkadan ibaret takımlar, elifiyeler ve setre pantollar giymeye baĢlamıĢlardır. Günümüzde bu kıyafetlerin hiç birisi giyilmemektedir. Yeni yetiĢen ve okumayan çocuklardan efeliğe hevesli olanlar tıpkı efelerinki gibi iĢlik, yelek, fermani giyer, bele geniĢçe bir kuĢak ile isteyenler silâhlık kuĢanırdı. Efe olmak istemeyen gençler ise yaĢlıların giydiği takımların daha dar ve gösteriĢlisini giyerlerdi. Bunlar dizlik, iĢlik, camadan veya cepken ve bellerinde geniĢçe sarılı kuĢak, kuĢak üzerinde çeĢitli silâhlarla dolu bir silâhlıktan ibarettir. Resim 1-97. Geleneksel Kıyafetlere Örnekler. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) 115 Düğünlerde; ―Seğmen‖ ve ―Zeybek‖lerin oynadığı ―misket‖, ―hüdayda‖ ve ―zeybek havaları‖ oynanmaya devam edilmesine rağmen, yukarıda da belirtildiği üzere ―Üç etek‖ ve ―bindallı‖ gibi yöresel giysiler artık giyilmemektedir. Köylerde ―tandır‖ evleri genelde depo olarak kullanılmakta, ―aĢeneler‖in yerini mutfak dolapları, ―bazlama‖nın yerini fırın ekmeği, ―gözleme‖nin yerini pasta, ―höĢmerim‖in yerini paket tatlılar, ―süt‖, ―ayran‖ ve ―hoĢaf‖ın yerini asitli meĢrubatlar almıĢ durumdadır. 1.2.10. YEREL KONUT, KOMġULUK VE ÜRETĠM (TARLA, BOSTAN, BAHÇE, EL SANATLARI VS.) ÖZELLĠKLERĠNĠN KAZANDIRACAĞI OLASI AVANTAJLAR Ekolojik yaĢam merkezinin oluĢturulması ve oluĢturulacak merkezin Ballıkpınar Mahallesi ile enteğrasyonunun sağlanması, Ankara dıĢında tüm illere örnek teĢkil edecektir. Söz konusu proje; özellikle hızlı nüfus artıĢı ve köylerden Ģehirlere göçün hızlandığı, Ģehirlerin yaĢanamaz hale geldiği bir süreçte, yaĢanan sorunlara köklü ve kalıcı bir çözüm getirecektir. Ekolojik merkezler, beton yığınları arasına sıkıĢmıĢ yaĢamların önünü açabilecek bir proje niteliği taĢımaktadır. Plansız bir Ģekilde hızla büyüyen Ģehirlerdeki yaĢam, doğa ile bağları kopmuĢ bir yaĢam haline gelmiĢtir. ġehirlerde yaĢayan genç kuĢaklar tabiattaki canlıları ancak internetten görebilmektedirler. ġehirlerdeki konutlar, aileler arasındaki bağları koparmıĢ, toplumsallıktan, bireyselliğe taĢımıĢ durumdadır. Aynı apartmanda oturanlar bile birbirini tanımaz durumdadırlar. Apartmanlarda ortak yaĢam alanları bulunmamaktadır. Aileler, yılda bir kez yapılan apartman toplantılarına dahi katılım sağlamamaktadırlar. KomĢuluk iliĢkileri tamamen yok olmuĢ durumdadır. ġehirlerdeki bahçeler özellikle son yıllarda yer darlığı nedeniyle araç park alanlarına dönüĢmüĢ durumdadır. ―Evin bahçesi‖ kavramı yok olmuĢtur. ġehirlerde yoğun bahçe özlemi çekenler, özlemlerini balkonlarında saksı içerisine diktikleri süs biberleri ile gidermeye çalıĢmaktadırlar. ġehirlerde yaĢayanların el becerilerini geliĢtirme Ģansları da kalmamıĢ durumdadır. Belediyelerce açılan kurslara uzaklık veya mali problemler nedeni ile sınırlı sayıda kiĢi katılma imkânı bulmaktadırlar. Çevreye Duyarlı Köy veya Kent YerleĢkesinde: Çocuklar: Köy meydanında her çocuk her oyunu büyüklerinden öğrenebilecek ve topluca oynayabilecekler, Bisikletlerine ezilme korkusu olmadan binebilecekler, 116 Kendi aralarında kaynaĢma sağlayacaklar ve kalıcı dostluklar edinecekler, Birlikte yaĢamanın temelini öğrenecekler, Köy Odasında büyüklerinden folklor, müzik vb. kültürlerini öğrenip, gelecek nesillere aktaracaklar, Köy ortak alanında veya evlerinin bahçesinde tüm enerjilerini deĢarj etme olanağına kavuĢacaklar, Çevre bilinci oluĢacak ve gelecek kuĢaklara yaĢanabilir bir dünya bırakacaklar, Çocukluklarını yaĢayacaklardır. Kadınlar: Özlemini çektiklikleri komĢuluk iliĢkilerini yeniden yaĢamaya baĢlayacaklar, Bahçelerinde yetiĢtirecekleri domates, biber patlıcan vb.ni yiyebilecekler, unuttukları domatesin kokusunu yıllar sonra tekrar duyabilecekler, Mutfağa kapalı kalmaktan kurtulacaklar, Kedi, köpek besleyebilecekler, Yumurtaya ve belki de süte yoğurda para vermeyecekler, kendileri üretecekler, Köy Odasında el becerilerini geliĢtirecekler, Hayatı dolu dolu yaĢayacaklar, Erkekler: Çocukları ve eĢlerinin yanısıra köy halkından oluĢacak büyük bir ailede stresten uzak, rahat bir yaĢama olanağına kavuĢacaklardır. Ürettikleri ürünlerini rahatlıkla satabileceklerdir. 1.2.11. ALTERNATĠF GEÇĠM KAYNAKLARI Ekolojik yaĢam alanı için önerilebilecek geçim kaynaklarının baĢında; tüyü çok kıymetli olan Tiftik Keçisi ve Angora TavĢanı gelmektedir. GölbaĢı, gölleri, ovaları ve tepeleri ile doğa turizmine uygun bir coğrafyaya sahiptir. Özellikle Eymir ve Mogan göllerinde yapılan su sporları ve yelken yarıĢmaları, Bala ilçe sınırında bulunan Beynam Ormanı, ilçenin Konya sınırında bulunan Sulakiye Göl yatağı, TuluntaĢ Mağarası, Elmadağ yamaçları, ÇimĢit, Koparan, Yurtbeyi, Gölbek ve Karacaören köyleri ile Bezirhane, Selametli ve Karagedik Beldesinde bulunan doğal mağara ve sığınaklar bu zenginliklerden bazılarıdır. 117 Resim 1-98. Ankara Keçisi. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) GölbaĢı, Ankara‘daki üniversite havacılık kulüplerinin Yamaç ParaĢütü eğitimi verdikleri bir bölgedir. Özellikle Yağlıpınar ve Ahiboz bölgesindeki tepelerde yamaç paraĢütü yapılmaktadır. Türk Hava Kurumu‘nun Yamaç ParaĢütü Merkezi geniĢ bir ovaya bakan eğitim tepesi ile uygun irtifası ve rüzgârı her yönden karĢılaması nedeniyle yamaç paraĢütü eğitimleri için çok elveriĢlidir. Resim 1-99. Ankara TavĢanı. (Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008) 118 GölbaĢı, Ģehir hayatından uzaklaĢmak isteyen Ankaralılar‘ın hafta sonlarını değerlendirdikleri bir mesire yeri olarak ta ilgi görmektedir. GölbaĢı ve çevresinin yukarıda belirtilen turizmden Ekolojik yaĢam merkezinin de pay alabilmesi için Ekolojik yaĢam merkezinde üretecekleri organik ürünlerini, el iĢlerini ve piĢirecekleri yöresel yemekleri merkezde oluĢturacakları ―Köy Pazarı‖ ve AĢevi‖nde satmak suretiyle alternatif geçim kaynağına kavuĢabileceklerdir. Ekolojik köyde baĢlatılacak çilek üretimi de alternatif gelir kaynakları arasında yer almaktadır. GölbaĢı‘nın doğusunda kalan andezit taĢı ocakları ve GölbaĢı ilçe sınırları içerisindeki andezit taĢı fabrikaları, Ballıkpınar‘a yakın olması sebebiyle alternatif istihdam olanağı yaratmaktadır. 1.2.12. MEVCUT SORUNLAR, BASKILAR, TEHDĠTLER VE OLANAKLAR Sorunlar: Proje alanı çevresinde modern kentleĢme planlamasına uymayan hızlı yapılaĢma, Tarım ve hayvancılık sektöründe yaĢanan sıkıntıların çiftçiyi olumsuz yönde etkilemesi ve bu etkilenmenin giderek derinleĢmesi, çiftçilikten elde edilen gelirin azalmıĢ olması, Genç kuĢakların tarla iĢleri yerine, GölbaĢı ve Ankara merkezde çeĢitli iĢlerde çalıĢma istekleri (mobilyacılık, taksicilik vb.), Köylünün tarımda baĢta iklim koĢulları olmak üzere, ürün çeĢitlemesine gidememesi, Köyün BüyükĢehir mücavir alanı içerisine alınması nedeniyle, köy içinde yapılan hayvancılığa müsaade edilmemesi, Köylünün köy dıĢına modern besi çiftlikleri kurmak için yeterli kaynağa sahip olamaması, Hızlı yapılaĢmaya bağlı olarak ekim-dikim alanlarına yoğun talep olması, nedeniyle Ballıkpınar köylüsünün arazilerini satmak zorunda kalmaları, Tarım ve hayvancılıkta girdi maliyetlerinin yüksekliği, Çevrenin tahrip edilmiĢ olması, Baskılar: Köylünün yüksek fiyatlarla arazisini satmaya zorlanması, DıĢarıdan gelip köye yerleĢen üst düzey eski bürokratların köy içindeki damları kapatmaya zorlamaları, Kültürel erozyon, Tehditler: AB‘ye üyelik sürecinde tarım ve hayvanclıkta sübvansiyonun kaldırılmasına devam edilecek olaması, Toprağın satılmasına yönelik baskıların artarak devam edecek olması, 119 Gençlerin köy yerine kentlerde yaĢama isteklerinin devam etmesi, Olanaklar: Çevre bilincinin yavaĢta olsa giderek yaygınlaĢması, Hormonlu besinlere karĢı toplumdaki bilinçlenme, Organik beslenme kültürünün oluĢmaya baĢlaması, Ankara‘ya mesafe yönünden yakınlık, Çevre Koruma Alanı içerisinde bulunmak, Kamu kuruluĢları ile Yüksek Öğretim Kurumlarının kampüslerini GölbaĢı‘na kaydırmaları 120 2. TASARIM 2.1. YERLEġĠM GölbaĢı, Ballıkpınar mevkiinde gerçekleĢtirilen tasarım çalıĢması, ‗çevreye duyarlılık‟ ilkesinden hareketle düzenlenen tasarım rehberinin örnek bir alanda hayat geçirilmesi için yapılan bir proje olarak ele alınmıĢtır. Mevcut yerleĢik düzen öğeleri yapılaĢma, ulaĢım-dolaĢım olarak iki ana grupta ele alınmıĢ, planlama yapılan geliĢim bölgesinin ana hatları bu tespitler sonucunda ĢekillendirilmiĢtir. ARAZĠ KULLANIM: YEġĠL MERKEZ /ORTA YOĞUNLUKLU TAMPON ÇEPER Kullanım dağılımında bugüne kadar süregelen ‗geometrik merkeze ticari merkez konuşlandırma‟ ilkesi benimsenmemiĢ, bunun yerine çevreye duyarlılık ilkesi ıĢığında merkezi yeşil ve açık alanlardan oluşan bir rekreasyon odağı olarak ele almak uygun bulunmuĢtur. Planlama alanının çeperine, ana ulaĢım aksları ile yakın temas nedeniyle oluĢacak yoğunluğu bastırmak amacıyla daha yoğun konut planlaması yapılmıĢ, ticaret öğeleri yine ulaĢım aksları üzerinde bulunmasının olumluluğu kabulüyle her komĢuluk adasının yola cepheli birer parselinde birer adet olarak tasarlanmıĢtır. Planlama bölgesi kullanıcılarının yanı sıra yakın çevre ve hatta Ankara halkının kullanımına da sunulması planlanan büyük ölçekli yeĢil/rekreatif alanlar, alanın güneydoğusunda, topografyanın sıklaĢtığı bölgede tasarlanmıĢtır. Çevreye duyarlılık vizyonu doğrultusunda bu alt bölgede pazar yeri, panayır alanı gibi kullanılabilecek ortak açık alan, tema bahçeleri, fidanlık, koru ve endemik fauna merkezi gibi farklı kullanımlara açık rekreatif alanlar planlanmıĢtır. ULAġIM: ÇOK YAYA+BĠSĠKLETLĠ/AZ ARAÇ YerleĢim yakın çevresindeki ana aksların düzenlenmesini müteakip, alınan birincil ulaĢım kararı yerleĢim içi araç yollarının asgari düzeyde tutularak tasarım yapılması olmuĢtur. Bu bağlamda yapılaĢma düzeninin uluslararası yazında „cluster‟ olarak adlandırılan mahalle/komĢuluk düzeni planlamasına uygun biçimde planlama gerekliliğini doğurmuĢtur. Her ne kadar araç kullanımını asgariye çekmek vizyonu ile hareket edilse de araç sahipliği ve kullanımının çok uzun vadede asgariye çekilebileceği gerçekliğini kabul etmek gereklidir. Bu nedenle otopark ihtiyacının karĢılanması için yeter niteliklere ve niceliğe haiz bir düzenleme geliĢtirilmiĢtir. Her konutun en az bir araçlık otopark yerinin yanı sıra kamusal kullanıma açık alanlara yakın eriĢilebilirlikte otopark alanları da tasarıma eklenmiĢtir. 121 ToplutaĢım kullanımını etkin bir hale getirmek bölgenin yerel yönetiminin bu proje ile ele alması gerekli bir konudur. Gerek planlama alanına gerekse baĢta köy merkezi olmak üzere yakın çevreye toplu taĢım ile eriĢilebilirlik azamiye çekilmelidir. Bu ilke doğrultusunda planlanan geliĢim alanın her kenarına bir toplu taĢım durak noktası planlanmıĢ, yaya ve bisiklet yolları aracılığıyla bu noktalara eriĢimin sağlıklı bir Ģekilde gerçekleĢmesi tasarlanmıĢtır. Bir diğer ulaĢım stratejisi, çevreye duyarlılık ilkesi gereğince kaçınılmaz olan yaya yolları konusunda oluĢturulmuĢtur. Kentlerimizde kaldırım kavramı ile sınırlandırılmıĢ ve yitirilmekte olan yaya yolları, planlama alanının baskın öğesi olarak ele alınmıĢ komĢuluk adalarının ayrıĢtırılırken birleĢtirilmesinde temel unsur olarak ele alınmıĢtır. Her konut biriminin ve tüm ortak alanların yaya yolları ile eriĢilebilirliği sağlanarak planlama yapılmıĢtır. Çevreye duyarlı yerleĢim ilkesinden hareketle alternatif ulaĢım modu olan bisiklet kullanılıcılığı için planlama alanı içi ve yakın çevresinde bisiklet yolları ve bisiklet park yerleri de planlanmıĢtır. ENERJĠ: PASĠF TASARRUFUN AKTĠVASYONU/AKTĠF TASARRUFUN ARTIRIMI Hazırlanan tasarım rehberinde de sıkça ifade edildiği gibi çevreye duyarlılığın en önemli unsurlarından biri olan enerji tasarrufu, planlamada yapı konuĢlandırılmasında doğu batı eksenine paralel yapılaĢma düzeni peyzaj öğelerinin süslemeden öte korunma öğeleri olarak kullanılması biçiminde plana yansıtılmıĢtır. Planlama alanı 450–500 kiĢilik bir alan olarak tasarlandığından tüm yerleĢime hizmet edecek merkezi enerji altyapı öğeleri yerine aktif enerji tasarruf öğelerinin konut ölçeğinde kullanımı planlama ilkesi olarak benimsenmiĢtir. Rakamlarla kısaca özetlemek gerekirse planlama alanında; • 9 yapı kümesi 7 konut kümesi 2 rekreasyon odak kümesi • 143 parsel 134 konut parseli 7 ticari parsel 2 rekreasyon ada/parseli • 134 konut parseli 60 konut bağ/bahçe nizamı 2 katlı, 151m2 taban alanı, 74 konut ikiz nizam 2 katlı, 96m2 taban alanı, • 7 ticari parsel Tek katlı, 100m2 taban alanı, 447 otopark 268 araçlık konut otoparkı (2 otopark/konut) 122 100 araçlık konut kümesi misafir otoparkı 37 araçlık ticaret parsel otoparkı 39 araçlık rekreatif alan otoparkı • 162 bisiklet otoparkı • 4 otobüs durak noktası tasarlanmıĢtır. 2.2. YAPI GölbaĢı Özel Koruma Bölgesi, Ballıkpınar yerleĢiminde yapı ünitesi olarak kentsel ünite öngörülmemektedir. Kırsal yapı ünitesi fikir projesi kapsamında, tasarım rehberinde belirtilen kriterler göz önüne alınarak bitiĢik düzende ve ayrık düzende olmak üzere 2 tasarım çalıĢması yapılmıĢtır. Yapı ünitelerinde, farklı bir form arayıĢı yerine kullanıcının ihtiyacını karĢılayacak verimli mekânlardan oluĢan, basit geometrik biçimli bina planlanması ön planda tutulmuĢtur. Ballıkpınar yerleĢiminde en etkin kullanılabilecek enerji kaynağı olan güneĢ enerjisinden olabildiğince yararlanmak amaçlı güney yönüne yönlenmek, iç mekân düzenini ve çatı formunu belirlemede etkili olmuĢtur. Doğa ile uyumlu, dayanıklı bir malzeme olan doğal taĢ yapı malzemesi olarak tercih edilmiĢtir. Teras üst örtüsünde ve pencerelerde gölgelik ve ıĢık rafı olarak kullanılan yapı elemanlarında, malzeme olarak yine doğal malzeme olan ahĢap kullanılmıĢtır. GüneĢ enerjisi maksimum kullanılması amacıyla zemin katlarda güney cepheli trombe duvar kullanımı ile birlikte kıĢ bahçeleri tasarlanmıĢtır. Zemin kattaki bu kullanımın yanı sıra üst kat balkonlarında da kıĢ bahçesi etkisi kazandırılmak istenmiĢtir. Bu amaçla dıĢ cephede ahĢap payandalarla desteklenmiĢ cam ve ahĢap malzemenin birlikte kullanıldığı balkonlarla güneĢten alınan ısının gün boyunca iç mekânlara iletilmesi hedeflenmiĢtir. Örtü elemanı olarak kiremitin tercih edildiği çatıda güney yönünde belli bölümlerde kaplama olarak bina elektrik ihtiyacının karĢılamak için fotovoltaik paneller kullanılmıĢtır. Binanın sıcak su ve ısıtma ihtiyacının bir kısmının sağlanması için kullanılan güneĢ kolektörlerinin ve kaplama fotovoltaik panellerin yerleĢimi, Ankara‘nın en uygun çatı eğimi olan 400 ‗ lik açı göz önünde bulundurularak planlama yapılmıĢtır. Doğal havalandırmanın en uygun Ģekilde gerçekleĢmesi için bütün pencereler açılır kanat olarak tasarlanmıĢtır. Pencere boyutlarında ve motiflerinde geleneksel mimari özellikler etkili olmuĢtur. Yağmur suyunun depolanmasını sağlamak amacıyla eğimli ve geniĢ yüzeylere sahip çatı alanları oluĢturulmuĢtur. Bina içi kullanım suyu ve bahçe sulama suyu ihtiyacı karĢılanması amacıyla ayrı borulama sitemi tasarlanmakta ve dolayısıyla gri suyun kullanılması gerçekleĢtirilmektedir. Atıkların toplanması için bodrum katlarda belirli bir mekân tasarlanmıĢtır. 123 2.3. PEYZAJ GölbaĢı Ballıkpınar‘da oluĢması planlanan çevreye duyarlı yerleĢim alanında, peyzaj, genel kanının aksine, görsel değil fonksiyonel olarak düzenlenecektir. Alanın sınırlarını belli eden, trafikten oluĢabilecek gürültü ve görüntü kirliliğini en aza indirmesi hedeflenen yeĢil kuĢak olarak niteleyebileceğimiz, herdem yeĢil ağaçlarla oluĢan bir tampon bölge alanımızı sarmaktadır. Yapıların güneĢ gören açıklıklarına, yazın gölge yapması ve ısınmayı engellemesi, kıĢın ise güneĢten faydalanmanın en üst seviyeye çıkarılabilmesi amacıyla yaprak döken ağaç ve çalılar önerilmektedir. Alanların belirtilmesi ve bölümlerin ayrıĢtırılması için çalılar, koku ve renk etkileri ile çiçek ve yer örtücü bitkilerin kullanılması peyzaj tasarımının öğeleri olarak planlamada yerlerini almıĢlardır. AĢağıda listesi verilen ve bu bölgeye uyumlu bitkiler, alan içerisinde ayrılan bir bölümde bitki temini ve üretimi için yetiĢtirilecektir. BĠTKĠ LĠSTESĠ Botanik Ġsmi Türkçe Ġsmi Yapraklı Ağaçlar Acer platanoides Çınar Yapraklı Akçaağaç Aesculus carnea Kırmızı Çiçekli Atkestanesi Aesculus hippocastaneum Atkestanesi Betual alba HuĢ Betual alba pendula youngii HuĢ Catalpa bignonioides Buz Ağacı Cercis siliquastrum Erguvan Crataegus laevigata pauls scarlet Alıç Crataegus monogyna Alıç Eleagnus angustifolia Ġğde Fraxinus excelsior DiĢbudak Gingko biloba Mabed Ağacı Koelrotaria paniculata Güvey Kandili Laburnum vulgare Sarısalkım Malus floribunda Süs Elması Morus alba pendula Sarkık Dut Platanus orientalis Çınar Prunus cerasifera piss. Süs Eriği Prunus dulcis Badem Prunus serrulata kanzan Kanzan Pyrus Sp. Armut Ağacı Quercus robur MeĢe Quercus rubra MeĢe Robinia pseudoacacia Top Akasya 124 umbraculifera Salix babylonica Sophora japonica Tilia americana Tilia tomentosa Salkım Söğüt Sofora Ihlamur Ihlamur Ġbreli Ağaçlar Abies bornmulleriana Göknar Cedrus atlantica glauca Mavi Atlantik Sediri Cedrus atlantica glauca pendula Ağlayan Sedir Cedrus deodora Himalaya Sediri Cedrus libani Lübnan Sediri Chamaecyparis law. elwoodii Yalancı Servi Cupressocyparis leylandii Melez Servi Cupressus arizonica glauca Mavi Servi Cupressus macrocarpa goldcrest Limoni Servi Cupressus sempervirens stricta Servi Juniperus virginiana skyrocket Sütun Ardıç Picea conica Konik Ladin Picea excelsa Batı Ladini Picea pungens Ladin Picea pungens var. glauca Mavi Ladin Picea pungens var. Glauca Mavi Ladin hoopsii Taxus baccata conica Konik Porsuk Taxus baccata fastigiata Sütun Porsuk Thuja orientalis pyramidalis Sütun Mazı Thuja orientalis pyramidalis Altuni Sütun Mazı aurea Çalılar Berberis thunbergii atr. Hanım Tuzluğu Buddleia davidii Kelebek Çalısı Cornus alba sibirica Kızılcık Çalısı Cotoneaster franchettii DağmuĢmulası Cotoneaster salicifolia HerdemyeĢil DağmuĢmulası Cydonia japonica Süs Ayvası Forsythia intermedia Altın Çanak Juniperus horizontalis Yayılıcı Ardıç Ligustrum japonica Kurtbağrı Mahonia aquifolium Mahonya Pyracantha coccinea AteĢ Dikeni Rhus typhina Sumak Rosa sp. Gül 125 Sambucus nigra Spireae bumalda Spireae vanhouetti Syringa vulgaris Thuja orientalis Viburnum opulus sterile Viburnum tinus AteĢ Dikeni Keçi Sakalı Keçi Sakalı Leylak Mazı Kartopu HerdemyeĢil Kartopu 126 3. ALTYAPI VE ENERJĠ Altyapı Çevresel altyapının incelenmesi ve ihtiyaçların belirlenmesi sonucu; Su Tüketimi Su tüketimi toplumların alıĢkanlıklarına, kültür, suya ulaĢılabilirlik, geliĢmiĢlik, teknolojinin kullanımı gibi birçok faktöre bağlı olarak değiĢkenlik göstermektedir. Amerika BirleĢik Devletlerinde bu rakam 500 litre/kiĢi/gün civarında olurken, Türkiye‘de bu rakam köylerde ve Ģehirlerde değiĢkenlik göstermektedir (60-225 litre/kiĢi/gün). Ankara‘da kiĢi baĢına su tüketiminin 225 litre/gün olduğu ASKĠ tarafından belirtilmektedir. Ancak, bu rakam içinde bahçe sulama, Ģebekedeki su kayıpları, ticari aktiviteler gibi faktörler de eklenmektedir. Ankara Ģehrinde su kayıplarının %40 civarında olduğu tahmin edilmektedir. KiĢi baĢına su tüketimi Ballıkpınar‘da kurulacak çevreye duyarlı bir yerleĢimdeki su tüketiminin Ģehirlerdeki su tüketiminden daha farklı olmaması beklenmektedir. O nedenle burada su tüketiminin 120 litre/kiĢi gün alınması uygun olacaktır. Su Tüketiminin azaltılmasına yönelik stratejiler ve Ġçme suyu tüketiminin azaltılmasının sağlayacağı avantajlar: Evlerde kiĢi baĢına su tüketiminin azaltılmasın yönelik olarak yağmur suyunun depolanması, gri suyun ayrı toplanarak arıtıldıktan sonra evlerde tek baĢına ya da yağmursuyu ile beraber sulama ve tuvaletlerin sifonlarında vb. kullanımı yapıldığında azalması beklenebilir. Ayrıca, sifonlarda düĢük miktarda su kullanımı, düĢük tazyikli tesisat vb. önlemler ve bilinçlenme ile daha da azalabileceği düĢünülebilinir. Ġçme suyu ihtiyacında 1 milyon galonluk (3,785m3) azalma, elektrik kullanımını yaklaĢık 1500 kWh azaltabilmektedir. Bu da fosil yakıtlardan enerji üretiminden kaynaklanan karbondioksit emisyonlarının da 1 ile 1.5 ton azalmasını sağlayacaktır (Tablo 3-1 ve 3-2). 3.1. Aktivite Enerji Tüketimi (kWh/MG) Su temini ve getirilmesi 150 Su arıtımı 100 Dağıtımı 1,200 Toplam 1,450 Tablo 3-1. Ġçme suyu arıtımı ve Ģebekede dağıtımı için gerekli enerji maliyetlerinin tahmini değerleri. 127 Yakıt Tipi CO2 salınımı Pound CO2/kWh CO2 salınımı/MG su geri kazanımı (x 1,450 kWh) Kömür 2.117 3,070 lbs Petrol 1.915 2,775 lbs Doğal Gaz 1.314 1,905 lbs Tablo 3-2. DeğiĢik yakıtların oluĢturdukları CO2 salınımlarının suyun geri dönüĢümünün sağlanması ile azalması. Ġçme suyu temin edilecek kaynaklar Proje alanındaki yerleĢimin, içme suyu için Ģehir Ģebekesinden baĢkaca bir kaynağı bulunmamaktadır. Ballıkpınar, Ankara BüyükĢehir Belediyesi sınırları içerisinde yer aldığından, kaynak olsa bile, gerek içme suyu, gerekse sulama suyu için su kaynağının kullanabilme olanağı bulunmamaktadır. Mevcut içme suyu Ģebekesine bağlantı Proje alanı, Ģehir su Ģebekesine bağlı olan Ballıkpınar mahallesi bitiĢiğinde olması sebebiyle mevcut içme suyu Ģebekesine bağlantı olanağı bulunmaktadır. ġematik çizim aĢağıda gösterilmiĢtir. 128 15.140/ĠB8 36.02109 36.04761 36.08909 36.11315 36.11516 B. FĠATI ( TL. ) 14.1700 Her cins zem. (0-2 m.) iksasız hen. kazısı yapılması Paçal hendek ve temel dolgusu yapılması Tuvenan kum -çakıl'ın el ile sıkıĢtırılarak taban ıslah, yatak. Gömlek. ve dolgu yapılması DıĢ çapı 160mm. HDPE ND 10 Boru ve özel parça baĢlarının ALIN KAYNAĞI ile eklenmesi DıĢ çapı Ø 160mm. HDPE boruların kesilmesi ve traĢlanması DıĢ çapı 160mm. HDPE boru döĢenmesi DıĢ çapı Ø 160mm. HDPE Boru dirseklerinin ( PE-D) o döĢenmesi ( 45 ) DıĢ çapı Ø 250mm. HDPE Boru dirseklerinin ( PE-D) o döĢenmesi (90 ) MĠKTA RI 14.160030 ĠġĠN ADI BĠRĠM POZ NO m³ 8,554 7.70 65,865.80 m³ 5,346 5.41 28,921.86 m³ 3,029 7.91 23,959.39 Ad 673 31.99 21,529.27 Ad 18 5.15 91.77 m 8,910 2.45 21,829.50 Ad 6 147.58 885.48 Ad 1 118.00 118.00 ĠNġAAT ĠġLERĠ TOPLAMI TUTARI ( TL.) 163,201.07 NAKLĠYELER 07.06117 HDPE Boru Nakli ( Fabrika ) to n 141.7 40.45 8 5,735.20 NAKLĠYELER TOPLAMI 5,735.20 ĠNġAAT ĠġLERĠ GENEL TOPLAMI 168,936.27 BORU ALIM BEDELĠ m 8,910 112,266.0 0 12.60 112,266.0 TOPLAM TUTAR 0 1 MT. FĠYATI 12.60 129 YerleĢimin atık su debisi (Evsel Atık Sular) BuharlaĢma ve diğer kayıplardan (borulardan sızmalar, bahçe sulama gibi) dolayı oluĢan toplam atık su miktarının toplam tüketimin %9080‘i civarında olması, oluĢacak atık su miktarının da 60m3/gün civarında oluĢması beklenebilir. Kayıplar oluĢmadığında ise atık su miktarı toplam su tüketimine yaklaĢık olarak eĢit olabilir. Ayrıca, gri suların yeniden kullanılması ve kanalizasyona iletilmemesi durumunda kanalizasyona iletilecek atık su miktarı da yaklaĢık %50 oranında azalacaktır. Atık suların yeniden kullanımına yönelik alternatifler Atık suların yeniden kullanımı; gri suların arıtımı ve yağmur suların toplanıp kullanılması Ģeklinde olacaktır. 130 Atık suların arıtım yöntemleri Gri suyun toplanması ve kullanılması; Tuvaletlerden oluĢan atık sular ―karasu‖, evlerde oluĢan atık sulardan tuvaletler dıĢında olanlar ise gri su olarak adlandırılmaktadır. Gri su bir atık değil bir kaynak olarak değerlendirilmektedir. Ġçerdiği nutrientlerden (N ve P) dolayı yararlı bir kaynaktır. Ġçinde nutrientler bulunan gri su ile sulama yapmak, musluk suyu ile sulama yapılmasını ve artan nüfus ve su. Gri su ekolojik bir çok problemin temel çözümünün bir parçasıdır. Gri suyu yeniden kullanmak özellikle suyun kıt olduğu yerlerde sulama için önemlidir. Evlerde kullanımı için ise ev dıĢında bahçe sulama için olurken ev içinde ise tuvalet sifonlarında kullanılması söz konusudur. ġehirlerde atık suyun en yaygın kullanımı içme suyunun dıĢındaki kullanımlardır. Bunlar; Parkların, rekreasyon alanlarının, okul bahçeleri ve çocuk bahçelerinin, karayollarının kenarlarının, refüjlerdeki yeĢil alanların sulanması Evler, siteler, ticari ve endüstriyel yapıların etrafındaki yeĢil alanlar Golf sahalarının sulanması Fıskiyeler, yapay Ģelale ve göletler gibi su alanlarında Yangın söndürme amacıyla Ticari ve endüstriyel binalarda tuvaletlerin temizlenmesi için ġekil 3-1. Konvansiyonel atık su arıtma sistemleri ve ECOSAN yaklaĢımında madde. döngüleri (BB Baykal, 2007) 131 Lavabolar, banyo, bulaĢık ve çamaĢır makinelerinden oluĢan gri suyun toplam evsel atık su miktarındaki yüzdesi %50-80 arasındadır. Toplam su tüketiminin 120 litre/kiĢi/gün olduğu varsayıldığında toplam gri su miktarının da 60 ilE 90 litre/kiĢi/gün olacağı tahmin edilebilinir. Buna göre toplam 150 hane için planlanan Ballıkpınar yerleĢiminde yaklaĢık 600 kiĢinin yaĢaması planlanmaktadır. Günlük su tüketiminin ise (faturalara yansıyan) 72m³ olacağı tahmin edilmektedir. Bu suyun yaklaĢık %50‘si ise gri su olacağı varsayıldığında günlük 36m³ gri su oluĢacaktır. Gri su özellikle yeĢil alanların sulanması amacıyla yeniden kullanılabilmektedir. Gri suyun kullanımı: Bu suların Ballıkpınar yerleĢiminde yeĢil alanların sulamasında kullanılması durumunda, yeĢil alanlar için m² baĢına 10-20 litre sulama suyu ihtiyacından hareketle 1,800-3,600m² alanın sulanmasının mümkün olacağı görülmektedir. Sulama suyu ihtiyacı Ankara için Mayıs-Ekim ayları arasında oluĢmaktadır. Ancak, mevsime ve iklim koĢullarının değiĢimine bağlı olarak bu ihtiyaç azalabilmektedir. Sulama suyu ihtiyacı olmadığı durumlarda ise yerleĢimin içinde ya da yakınında bir depolama alanı (gölet) yapılarak bu suların biriktirilmesi, ayrıca burada yağmur suyu ile harmanlanmasının sağlanması da gerçekleĢtirilebilinir. Mayıs 15.6 Ortalama Sıcaklık (o C) Maksimum 34.4 o Sıcaklık ( C) En Yüksek 1.1 o Sıcaklığın >30 C Olduğu Gün Sayısı Ortalama YağıĢ 53.5 (mm) Haziran 19.9 Temmuz Ağustos Eylül 23.1 23.1 18.0 Ekim 12.6 36.4 38.8 40.0 35.7 33.3 5.6 15.8 16.6 4.6 0.2 33.6 13.2 9.0 19.0 24.1 Tablo 3-3. Ankara‘da yaz ayları sıcaklıkları ve yağıĢ (uzun yıllar değerleri). Yağmur suyunun kullanımı Yağmur suyunun toplanıp biriktirilerek değiĢik amaçlar için kullanılması ile içme suyu (Ģebeke suyu) tüketimi %20 azalması beklenebilir. Böylece, kiĢi baĢına ortalama tüketim mevcut olan günlük kiĢi baĢına 120 litreden 100 litreye azaltılabilir. Evlerde yağmur suyu kullanımı ile kiĢi baĢına günde yaklaĢık 25 litre tasarruf edilebilir. Yağmur suyunu değerlendirmek için yerel yönetimlere de önemli görevler düĢmektedir. Bunların en önemlilerinden biri yerleĢimin kanalizasyon ve atık suyunun bağlı olduğu altyapıya yağmur suyunun karıĢması, yanlıĢ ve kaçak bağlantılar önlenmelidir. 132 ġekil 3-2. Yağmur suyunun evlerde kullanımı. Atık suların mevcut arıtma tesisine verilmesi Proje alanı GölbaĢı ilçesinin bir mahallesi olup, kanalizasyon sistemi yerleĢkenin bitiĢiğinden geçmektedir. GölbaĢı Ġlçesinin Ankara BüyükĢehir Belediyesi sınırları içinde kalmasından dolayı, ilçenin atık suları kanalizasyon sistemi ile toplanarak Ankara‘nın atık sularının arıtıldığı Tatlar Atık Su Arıtma Tesisine iletilmekte ve burada arıtılmaktadır. Ballıkpınar yerleĢimi için de GölbaĢı atık sularını taĢıyan kollektöre bağlanarak atık sularının Tatlar‘da arıtılması söz konusudur. Atık sular muhtemelen GölbaĢı Ġlçesi atık suları ile birlikte aynı kollektör hattı ile Tatlar‘a iletilerek burada bertarafı sağlanacaktır. Sulama suyu temin edilebilecek yer üstü ve ve yer altı sularının yeri ve miktarı Sulama suyu temin edilebilecek yer üstü kaynağı bulunmamaktadır. YerleĢkenin bulunduğu bölge yer altı suyu açısından da fakir olduğu için yer altı suyu ile de sulama sıkıntılı ve masraflı olacaktır. Basınçlı sulama yöntemlerine göre sulama sisteminin belirlenmesi ve maliyeti Sulama yöntemi olarak damla sulama ve otomatik sulama sistemleri önerilmektedir. Tarım ve üretim alanlarında damla sulama, park ve konut bahçeleri gibi alanlarda da otomatik sulama sistemleri uygun sulama sistemleri olarak karĢımıza çıkmaktadır. Maliyetleri için uygulama projelerinde bitkilerin yerlerinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu sebeple bir maliyet hesaplanamamıĢtır. 133 Ġller Bankası Etüd Plan ve Yol Daire BaĢkanlığı tarafından yaptırılan altyapı proje keĢifleri sonucunda elde edilen verilere göre altyapı için maliyet tablosu aĢağıdaki gibidir; Altyapı Ġlk Yatırım Maliyetleri ALTYAPI ĠġLERĠ TAHMĠNĠ YATIRIM BEDELĠ Ġçmesuyu ġebekesi 190.00 TL/KĠġĠ Ġçmesuyu Arıtma 60.00 TL/KĠġĠ Kanalizasyon ġebekesi 300.00 TL/KĠġĠ Atıksu Arıtma 90.00 TL/KĠġĠ Atıksu Arıtma Tesisi Ġlk Yatırım Maliyeti Nüfus < 100,000 KiĢi 60.00 TL/KĠġĠ 100.000 < Nüfus < 500,000 KiĢi 60.00 TL/KĠġĠ Nüfus > 500,000 KiĢi 35.00 TL/KĠġĠ Kanalizasyon Tesisi Ġlk Yatırım Maliyeti Nüfus < 20,000 KiĢi 110.00 TL/KĠġĠ 20,000 < Nüfus < 100,000 KiĢi 125.00 TL/KĠġĠ Nüfus > 100,000 KiĢi 160.00 TL/KĠġĠ Türkiye'deki Atıksu Arıtma Tesislerinin Yatırım/iĢletme Maliyetleri Yatırım Maliyet ĠĢletme Maliyeti Konvansiyonel Aktif Çamur 28-93 TL/KĠġĠ 3-18 KRġ/KĠġĠ Azot Gideren Aktif Çamur 65-529 TL/KĠġĠ 9-11 KRġ/KĠġĠ Uzun Haval. Aktif Çamur 58-99 TL/KĠġĠ 6-25 KRġ/KĠġĠ Azot Gideren Oksid. Hendeği 25-166 TL/KĠġĠ 10-30 KRġ/KĠġĠ Arıtma teknolojisi AB Ġhaleleri Atıksu Arıtma Tesisi Ġlk Yatırım Maliyetleri (2007) Tokat A.A.T. (Klasik Aktif Çamur) 72.00 TL/KĠġĠ NevĢehir A.A.T. (Azot, Fosfor Gid. Uzun Haval. Aktif 76.00 TL/KĠġĠ Çamur) Alternatif su kaynaklarının geliĢtirilmesi Alternatif su kaynağı olarak atık su ile yağmur suyundan baĢka bir kaynak bulunmamaktadır. Atık suların geri kazanımı, su tasarrufu 134 sağlayabilecek sulama yöntemleri vb. konularda yukarıdaki paragraflarda gerekli öneriler yapılmıĢtır. Arıtım stratejileri Atık suların paket arıtma tesislerinde bertaraf edilmeleri durumunda yatırım masrafı olarak 100USD/kiĢi gibi bir maliyet oluĢturması söz konusudur. Bu da 60,000 USD maliyet gerektirecektir (MASS, ASM gibi Paket Tesis Üreten Firmalar). Atık suların büyük tesislerde arıtılması durumunda bu maliyet kiĢi baĢına 60USD‘a kadar düĢmektedir. Atıksu arıtma çamurlarının bertarafı ve yeniden kullanımı ve atıksuların yeniden kullanımı Atıksu arıtma çamurlarının kanalizasyona verilmesi önerilmiĢ olup, atık suların sulama suyu olarak kullanılmasına yönelik öneriler yukarıdaki paragraflarda verilmiĢtir. Proje kapsamında oluĢturulacak çevreye duyarlı yerleĢim alanında oluĢacak arıtma çamurunun bertarafına yönelik bir tesis kurulması alanın küçüklüğü nedeniyle önerilmemiĢtir. YerleĢimin katı atık bertaraf yöntemi GölbaĢı Ballıkpınar‘da planlanan yerleĢim yakınlarında herhangi bir arıtım tesisi veya çöplük alanı bulunmamaktadır. Bu sebepten dolayı geri dönüĢümlü ve organik katı atıkların Belediye tarafından toplanması, eldeki tek alternatif olarak karĢımıza çıkmaktadır. Katı atıkların değerlendirilmesi Ankara BüyükĢehir Belediyesi Mamak Düzenli Depolama Tesisinde yapılabilecektir. Söz konusu tesisin kapasitesi, Ankara BüyükĢehir Belediyesi mücavir alanları dikkate alınarak kurulduğundan kapasite yönünden bir sıkıntı olmadığı tespit edilmiĢtir. Geri dönüĢümlü atıkların değerlendirilmesi Geri dönüĢümlü atıkların değerlendirilmesi için atığın evlerde ayrıĢtırılması esas alınmıĢtır. Evlerde ayrıĢtırılan geri dönüĢümlü atıklar yerleĢkenin belirli yerlerinde ayrıĢık bir Ģekilde depolanıp, Ankara BüyükĢehir Belediyesinin Mamak tesislerinde geri dönüĢümünün sağlanması, en uygun yöntem olarak benimsenmiĢ olup, 25 hektarlık bir yerleĢke için geri dönüĢüm tesisi kurulması önerilmemektedir. Çevreye duyarlı yerleĢim alanı için son derece önem arz eden atık konusunu kısaca detaylandırıp, değerlendirdiğimizde ise; Endüstriyel Atıklar Ekolojik yerleĢimlerde bu sınıfa giren baĢlıca atıklar biyoenerji (yakma) üretiminden oluĢan küller, inĢaat ve hafriyat atıklarıdır. 135 Biyoenerji üretiminden oluĢan küller Gübre olarak kullanılması ya da toprak yapı malzemesi olarak kullanımı Karakterizasyonunun yapılması Metal sızmasının önlenmesi ve teknik özelliklerinin iyileĢtirilmesi amacıyla önarıtım (yıkama, granülleĢtirme) gerekmektedir. ĠnĢaat ve hafriyat atıkları ĠnĢaat sahasında ayırma yapılmalıdır. Enerji üretiminde ya da toprak iĢlerinde yeniden kullanımı Diğer materyaller Geri dönüĢüm tesislerine gönderilmelidir. Ballıkpınar‘da atık yönetiminin önemli baĢlıkları; Organik (biyobozunur) atıklar ayrı toplanmalı ve ayrı olarak iĢlem görmelidir. Ġnorganik atıklar kaynakta ayrılmalı ve yerleĢim içerisinde yerleĢtirilecek kâğıt/karton/cam/plastik/metal vb. biriktirme ünitelerinde toplanmalı ve değerlendirilmek üzere özel toplayıcı firmalarca yerleĢim alanından alınmalıdır. Evlerde ayırma iĢleminin kolaylaĢtırılmasını sağlayan sistemler geliĢtirilmelidir. Türkiye‘de katı atık bertaraf tesislerine (deponi alanı) gönderilen atıkların kompozisyonu; %34 mutfak atığı, %22‘si diğer yanmayan atıklar, %19 diğer yanabilen atıklar, %11 kâğıt, %6 cam, %5 karton, %2 plastik ve %1 metal atıklardır (Çevre ve Orman Bakanlığı, Çevresel Göstergeler 2009). Katı atıkların sorumlu kurumlar tarafından toplanması ve bertaraf edilmesi sağlanmalıdır. Ballıkpınar yerleĢiminde oluĢan katı atıklardan organik atıklar Mamak Katı Atık Bertaraf tesislerine gönderilecektir. Bu tesisin kapasitesi 4,000 ton/gün‘dür. Türkiye‘de kiĢi baĢına günlük katı atık üretimi ise yaklaĢık 1kg‘dır. Ayırma ve geri dönüĢüm faaliyetleri ile bu miktarın 0.8kg‘ın altına düĢmesi (yaklaĢık %25 azalma) beklenmektedir. Buna göre Ballıkpınar yerleĢiminden kaynaklanacak toplam çöp miktarı 600kg/gün ile 450kg/gün arasında ya da daha az olacağı tahmin edilmektedir. Mamak Katı Atık Depolama alanına getirilen hafriyat, inĢaat ve yıkıntı atıkları da tesiste kurulan taĢ kırma ve ayıklama sistemiyle ayrılarak ekonomiye kazandırıldığı bildirilmektedir. Tesiste günde ortalama bin ton hafriyat atığı, kullanılacağı sektörün talebine göre farklı boyutlarda kırılarak sınıflandırıldığı öğrenilmiĢtir. 136 Geri dönüĢümü olmayan atıkların bertarafı Geri dönüĢümü olmayan atıklar da evlerde ayrıĢtırılıp, ayrı bir yerde depolandıktan sonra Belediye araçları ile Belediyenin Çöp Tesislerinde bertaraf edilmesi en uygun yöntem olarak belirlenmiĢtir. Binaların ve/ya meskenlerin ısıtılmasında kullanılacak yöntemlerin ve havaya olabilecek etkileri Proje alanı, Ankara BüyükĢehir Belediyesi mücavir alanı içerisinde yer aldığı için bina ve meskenlerin ısıtılmasında katı yakıt kullanımı yasaklandığından ve söz konusu alanda doğalgaz Ģebekesi bulunduğundan ısıtmada tek seçenek olarak doğalgaz kullanılabilmektedir. Doğalgaz havayı ihmal edilebilecek düzeyde kirletmektedir. Hava kirliliğine ve iklim değiĢikliğine neden olan emisyonların azaltılmasına yönelik stratejilerin belirlenmesi Hava kirliliğine ve iklim değiĢikliğine yol açan emisyonların azaltılması için ulaĢımda bisiklet ve raylı sistemlerin kullanımın yaygınlaĢtırılması, ısınmada doğalgaz ve elektrik enerjisinin kullanımı için gerekli altyapının hızla oluĢturulması, doğal çevrenin korunması ve yeĢil alanların oluĢturulması temel strateji olarak önerilmektedir. ENERJĠ POTANSĠYELĠNĠN ĠNCELENMESĠ VE DEĞERLENDĠRĠLMESĠ Atıklardan enerji elde edilmesi ve uygulanabilirliği Proje alanında oluĢacak atıklardan geri dönüĢümlü olanların dönüĢümü için tesis kurulması, Ankara BüyükĢehir Belediyesinin aynı amaçlı tesisi bulunması nedeniyle, atıl yatırım olarak değerlendirilerek uygulanabilir bulunmamıĢtır. Geri dönüĢümü olmayan atıklar için de aynı gerekçe ile bir tesis kurulması önerilmemektedir. 3.2. Hayvansal atık vb. konu kaynakları için koku azatlım ve önleme tedbirleri ile yaklaĢık maliyeti GölbaĢı Ballıkpınar mahallesinde Belediyenin yasaklaması nedeniyle hayvancılıkla ilgili herhangi bir faaliyet bulunmamaktadır. Bu sebeple koku ve hayvansal atık bulunmamakta ve hayvansal atıklardan enerji temini alternatifi bulunmamaktadır. YerleĢimde kullanılabilecek sürdürülebilir temiz enerji kaynakları Planlanan çevreye duyarlı yerleĢim alanında sürdürülebilir enerji kaynağı olarak tek alternatif, güneĢ enerjisidir. Elde edilebilecek güneĢ enerjisi tüm ihtiyacı karĢılamaktan uzak görünmektedir. Rüzgâr ve diğer enerji kaynakları bu bölgede, maliyet/fayda bakımından verimli 137 olmayacaktır. Bu nedenle yerleĢimin bağlanması uygun görülmektedir. mevcut elektrik Ģebekesine YerleĢimin mevcut elektrik enerjisinden faydalanması Mevcut elektrik enerjisi Ģebekesi, proje kapsamında oluĢturulacak yerleĢkenin oldukça yakınından geçmekte olup, yerleĢkenin enerjisi Ballıkpınar Mahallesini besleyen trafodan sağlanabilecektir. Hayvansal atıklardan enerji temini Yukarıda da belirtildiği üzere; Belediyece mücavir alan içerisinde hayvancılık yapılması yasaklandığından hayvansal atıktan enerji elde edilmesi söz konusu olamamaktadır. YerleĢimin aydınlatmada kullanacağı enerjiden tasarruf sağlayabileceği sistemler ve maliyeti YerleĢkede kendi enerjisini üretme olanağı bulunmadığı için aydınlatmada kullanılan enerjiden tasarruf sağlanabilmesi, enerji tasarruflu ve sensörlü ampul kullanımı ile binaların tasarımının aydınlatmada da güneĢ enerjisinden faydalanılacak Ģekilde tasarlanması önerilmektedir. Aydınlatmada tasarruflu ampul seçiminin maliyeti ihmal edilebilecek düzeydedir. Ayrıca sensörlü sistem de kendisini kısa sürede amorti edebilen bir sistemdir. Binalarda güneĢ enerjisini etkin kullanmanın maliyeti de toplam maliyet içerisinde önemli bir yer tutmamaktadır. Enerji ĠĢleri Etüt ĠĢleri Genel Müdürlüğünün verilerine göre enerji tasarrufuna yönelik, ısıtma dâhil yapılan bir binanın inĢaat m2‘sinin maliyetinin yaklaĢık 1,000TL. olduğu tespit edilmiĢ olup, güneĢli bir bölgede yıllık toplam enerji ihtiyacının %95‘i sistemden karĢılanmaktadır. Etkin enerji kullanımı ve sarfiyatının azaltılmasına yönelik stratejiler Etkin enerji kullanımı ve sarfiyatın azaltılması için evlerde A sınıfı enerji tüketen elektrikli araç ve gereçlerin kullanılması, kullanılmayan araç ve gereçlerin kapalı halde tutulması temel strateji olarak önerilmektedir. Enerji tasarrufuna yönelik olarak binaların izolasyonunda kullanılacak çevreye zarar vermeyen malzemeler ve yaklaĢık maliyeti Enerji tasarrufu için binalarda doğal yalıtım elemanı olarak taĢ, saman balyası ve kerpiç, bunların olmaması halinde gaz beton ve bims briket çevreye zarar vermeyen izalasyon malzemesi olarak önerilmektedir. 138 YerleĢimde ıĢık kirliliğinin kontrolü ve azaltma stratejileri Proje alanını çevreleyecek yeĢil bir kuĢak, trafikten kaynaklanan görüntü ve gürültü kirliliğini önlemesinin yanında, ıĢık kirliliğini de önleyecektir. YeĢil kuĢak sayesinde alanın dıĢarısı ile içerisi birbirinden ayrılmıĢ olacaktır. Ayrıca ―Tasarım Rehberi‖ baĢlıklı kitapta da belirttiğimiz gibi belli saatler arası aydınlatmanın gücünün azaltılması ıĢık kirliliğinin önlenmesinde büyük etken olacaktır. ULAġTIRMA ALTYAPISI YerleĢimdeki yıldırım vb. binaların dıĢ etkilere karĢı korunma stratejileri YerleĢimdeki binaların yıldırım vb. dıĢ etkilere karĢı korunması için yaygın olarak kullanılmakta olan paratoner önerilmiĢtir. Ancak, gerek Ballıkpınar örneğinde gerekse diğer yerlerde oluĢturulacak çevreye duyarlı alanlarda, alana yakın bir yerde paratoner bulunması ve mevcut paratonerin koruma Ģemsiyesinin bu alanları kapsaması halinde yıldırım vb. dıĢ etkilere karĢı önlem alınmasına gerek görülmemiĢtir. 4. Mevcut ulaĢım ağı dikkate alınarak, yerleĢimde trafik ve gürültü kirliliğinin önlenmesine yönelik stratejiler ve uygulanabilirlikleri ÇağdaĢ toplumlarda ulaĢımda eğilim; daha hızlı, daha konforlu/rahat, daha güvenli, daha ucuz/ekonomik, daha kaliteli servisli ve daha çevreci ulaĢıma yönündedir. Karayolu, demiryolu ve denizyoluyla yolcu ve yük taĢımada fosil yakıtlı içten yanmalı motorlar uzak mesafelere daha çok kiĢinin, daha hızlı ve daha kısa sürede özgürce seyahat etme olanağını sağlamaktadır. Ancak bu seyahat bağımsızlığı ve özgürlüğünün doğaya bir bedeli olmuĢtur. Benzin ve dizel/motorin gibi fosil yakıtların motorda yakılması kükürt dioksit, karbondioksit, karbonmonoksit ve kurĢun gibi zehirli maddelerin atmosfere salınımını önemli derecede artırmıĢtır Hava kirliliğinin kaynakları arasında olan karbon dioksit ve karbon monoksit oluĢumunun büyük kısmı motorlu araçlardır. Her yıl milyonlarca ton karbondioksit gazı motorlu araçlardan atmosfere salınmaktadır. Bu gazın atmosferde oluĢturduğu katman güneĢ ıĢınlarının atmosferi terk etmek yerine tutularak yeniden dünyaya yansımasına (sera etkisi) neden olduğu için iklim değiĢikliğine (ısınmaya) sebep olmaktadır. Küresel ısınma daha fazla fırtına, sel, kuraklık gibi iklim değiĢmelerine ve diğer çevre problemlerine sebep olmaktadır. Bu değiĢimler hayati önemi olan bitkileri, hayvanları ve su kaynaklarını olumsuz etkiler. Araçların yarattığı baĢlıca olumsuzluklar; Dünyada yılda milyonlarda insan, memeli canlılar, sürüngen ve kuĢ araba kazalarında ölmektedir. 139 Her yıl yaklaĢık 300,000 insan hava kirliliğinden ölmektedir. Araçlar tek baĢına hava kirliliği oluĢturan en büyük kaynaklardan biridir. Yüzeysel ve yeraltı suları yağmursuyu ile taĢınma yolu ile yollardan kaynaklı yağlı ve tuzlu akımlardan kirlenmektedir. Trafikte insanlar oldukça uzun zaman geçirmekte, araba tamiri, bakımı, sigorta gibi konularda hem değerli zamanlarını hem de para harcamaktadır. Araçlar motorları, kornaları ve alarmlarından dolayı ayrıca gürültü kaynaklarıdır. Araçlar ile yapılan yolculuk-seyir, sırasında cam-çelik araba yapısı insanların doğa ve diğer insanlar iletiĢimini engellemektedir. Birçok ülke yatırımlarını araba üretimi, araba yakıtı, otoyolların yapımı gibi alanlarda yaparak ekonomilerini sağlamaktadırlar. Bu yüzden araç kullanımına teĢvikler vardır. Daha az yakıt harcayan araçlar geliĢtirilmesi insanların daha ekonomik olarak daha fazla araç kullanmasına neden olacaktır. Benzinden elektrikli arabalara geçiĢ, araçlardan kaynaklı hava kirliliğini azaltacaktır. Ancak eğer elektrik üretiminde kömür, doğal gaz, nükleer santraller kullanıldığında yine hava kirliliği emisyonları oluĢacaktır. Ayrıca elektrik enerjisine ihtiyaç daha da artacaktır. Rüzgâr ve güneĢ enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması burada önemli olmaktadır. Bu yüzden elektrikli araçlar hala araç kullanımından dolayı ekonomik giderlere (bakım, tamir, sigorta, vergiler, yolların yapımı vb )neden olurken, sessiz olmasından dolayı birçok yayanın ve hayvanın ölmesine neden olabilecektir. Bu nedenle yapay ses sağlanması gerekebilecektir. Araç sayısının sınırlandırılmasının ise demokratik olmadığı nı savunanlar vardır. Arabalar artık çok az yolcu taĢıdıkları için (herkesin araba sahip olması ile beraber) kiĢisel ulaĢım aracı olarak tanımlanmaktadır. Bisikletler de kiĢisel ulaĢım aracıdır. KarĢılaĢtırma yapıldığında; Bisikletler arabaların 1/50‗si kadar ağırlıktadır, Buna bağlı olarak araçların hızlanması, durması için de yaklaĢık 400 kat fazla enerjiye ihtiyaç vardır. Bunun yanında sürtünme, rüzgâr direnci gibi faktörlerle de enerji sarfiyatı artmaktadır. Bütün bunlara göre arabaların bisikletten yaklaĢık 800 kat daha fazla enerjiye ihtiyaçları vardır. UlaĢım sektörü enerji tüketiminde Türkiye‘de konut ve sanayiden sonra üçüncü sırada yer almaktadır. Sürdürülebilir ulaĢımda en baĢta araçlarla ulaĢım ihtiyacının kaldırılması gelmektedir. Ġkinci olarak yavaĢ bir modda ulaĢım, 140 1. 2. 3. 4. üçüncü toplu taĢım araçlarının kullanılması ve dördüncü olarak ta arabalarla ulaĢım gelmektedir. Bu üç aĢamalı strateji aĢağıda verilmektedir. Hiç ulaĢım ihtiyacı yok; çok fonksiyonlu evler ve iĢyerlerinin yaĢam alanı, iĢ yeri ve rekreasyon için planlanması. Yürüme ve Bisiklet kullanımı: Evler, iĢyerleri ve diğer servislere ulaĢım için birlikte kullanımı sağlanır. Kalite faktörü olarak ise yürüyüĢ ve bisiklet yollarının yapımı, esneklik, rahatlık çekicilik ve yüksek hız gerektirir. Toplu TaĢıma: Yolların yapımı ile birlikte araçların seyir sıklığı, güvenilirliği, esnek rotalarının olması ve rahatlığı önemlidir. Özel araba: Alan içinde düĢük hız limitleri ve temiz teknolojilerin kullanımını gerektirir. ġekil 4-1. Sürdürülebilir ulaĢımın basamakları. Sürdürülebilir ulaĢım yaklaĢımında, günlük yaĢamda öncelikli ulaĢım yürüme ve bisiklet ile olurken özel araba kullanımına ihtiyacın minimum olması gerekir. Ayrıca, bu araçlarla olan ulaĢımının da yerleĢim içinde yavaĢlatılması (hız sınırlamaları, kasisler vb.) gerekmektedir. Ballıkpınar yerleĢkesi sınırları 500mx500m‘lik bir alan içinde bulunmaktadır. En uzak mesafe 1,000m. olmaktadır. AlıĢveriĢ ve kamusal alanlara mesafe maksimum 500m. ve 1000m. olmaktadır. Genelde, ekolojik yerleĢimler içinde araba kullanımına olan bağımlılığın ortadan kalkması, bunun yerine yürüme, bisiklet ve toplu taĢıma araçlarının kullanılması öne çıkmaktadır. Bunun getireceği yararlar ise yukarıda da sıralanan nedenlerden dolayı; insanlar için daha yaĢanabilir bir alan, hava ve gürültü kirliliğinin azaltılması, sınırlı olan ve pahalı olan yenilenemez enerji kaynaklarına olan bağımlılığın azaltılmasıdır (fosil yakıtlar vb.). 141 Ballıkpınar‘da da periyodik ring yapan otobüs-minibüs ile taĢımanın yanında yaya ve bisiklet yollarının da kullanımı ile yerleĢim içinde ulaĢım sağlanabilecektir. Trafikten Kaynaklı Gürültü Trafik gürültülerinin azaltılması için konut ve yolar arasında mesafelerin artırılması ve yeĢillendirme çalıĢmaların yapılması birinci öncelik olmalıdır. Çok yoğun olan yollarda (otoban, çevre yolu) görüntü kirliliği oluĢturmayacak perdeleme çalıĢmaların yapılması sağlanmalıdır. Ġmar planları kapsamında yeni yapılacak konutlarda daireler arasında ve konutlar ile dıĢ ortamlar arsasında TSE standartlarına uygun gerekli yalıtımların yapılması zorunlu hale getirilmelidir. Bu konutlarda yalıtım iĢlemlerinin TSE standartlarında olup olmadığı yetkili kurumlarca denetlenip ve gerekli ölçümler yapıldıktan sonra iskân verilmelidir. TaĢıt hızıyla birlikte artan trafik hacmi de alıcıda hissedilen gürültüyü arttırmaktadır. TaĢıt hızı ve sayısı gibi etkilerin yanında yolun alçakta veya yüksekte olması da gürültü düzeyini etkilemektedir. Çevresindeki araziye göre aĢağıda bulunan bir yoldan ne kadar uzaklaĢılırsa gürültü de o derece azalır. Yolun yarma ile geçilen kesimleri ile zemin seviyesinde geçilen kesimleri karĢılaĢtırıldığında gürültü seviyesinin 50-10dBA arasında azaldığı gözlenir. Dolgu ile geçilen kesimlerde ise dolgu seviyesinin gürültüyü azaltma da etkili olması için 2.5m‘den daha yüksek olması gerekmektedir. Yolun düzgün bir örtme tabakası ile kaplı olduğu yüzeylerde normal asfalt veya beton yüzeye göre gürültü daha az olmaktadır. Yol eğiminin dikliği de özellikle ağır taĢıtların dik eğimleri çıkarken yaratacakları gürültünün artması nedeniyle önem kazanmaktadır. Önemli ölçüde gürültü azalması sağlamak amacıyla yol ile alıcı arasındaki uzaklığın 30-40m. olması öngörülmektedir. Genel olarak da yol ile alıcı arasındaki mesafenin 2 kat arttırılmasının gürültü düzeyinde uzaklığa bağlı olarak 3dBA azalma sağlayacağını söyleyebiliriz. Gürültünün alıcıda rahatsızlık düzeyini etkileyen önemli faktörlerden biri olan taĢıt hızı arttıkça sebep olduğu gürültü de artmaktadır. YaklaĢık olarak çevresindeki arazi ile aynı kotta olan bir yoldan 30.5m mesafede 32km/h hızla seyreden bir araç 50dBA gürültü yaratırken, 64km/h hıza sahip bir araç 58dBA gürültü yaratmaktadır. Gürültüyü Azaltmak Ġçin Alınacak Tedbirler Motorlu taĢıtların gereksiz korna çalmalarının önlenmesi, Kamuoyuna açık olan yerler ile yerleĢim alanlarında elektronik olarak sesi yükseltilen müzik aletlerinin çevreyi rahatsız edecek seviyede olmasının önlenmesi ya da konut alanlarında bu tür faaliyetlere izin verilmesinin yasaklanması, 142 ĠĢyerlerinde çalıĢanların maruz kalacağı gürültü seviyesinin en aza indirilmesi (ÇalıĢma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ―Gürültü Yönetmeliği‖ kapsamında değerlendirilmektedir), YerleĢim yerlerinde ve binaların içinde gürültü rahatsızlığını önlemek için yeni inĢa edilen yapılarda ses yalıtımı sağlanması, YerleĢim yerlerinde ve konutlarda Radyo, televizyon ve müzik aletlerinin seslerinin rahatsızlık verecek seviyede yükseltilmemesi Trafikte ki gürültüyü azaltmak için bireysel araç kullanımı yerine toplu taĢımanın yaygınlaĢtırılmasının sağlanması (bu durum aynı zamanda hava kirliliğinin azalmasına katkı sağlayacaktır), Motorlu taĢıtlarda ses yalıtımlarının yapılması sağlanmalı, özellikle küçük motor bisiklet türü araçlarda susturucuların kullanılmasının sağlanması gerekmektedir. Mevcut ulaĢım ağı dikkate alınarak, yerleĢimde trafik ve gürültü kirliliğinin önlenmesine yönelik olarak; alanda araç trafiğini minimuma indirecek yerleĢim planlaması esas alınmıĢtır. Bu kapsamda, yerleĢke içi ulaĢımı bisiklet ulaĢımı ile çözmek için planlama aĢamasında gerekli düzenlemeler göz önüne alınmıĢtır. Ayrıca, araç park yerlerinin de kirliliğe en az yol açacak yerde konuĢlandırılması esas alınmıĢtır. Yeni yerleĢkenin dıĢarı ile ulaĢımı ise toplu taĢım araçları ile sağlanmak suretiyle kirliliğin önlenmesi hedeflenmiĢtir. Otobüs durak yeri seçiminde de yürüyüĢ mesafesi dikkate alınarak belirlenmesi ilke olarak benimsenmiĢtir. Ballıkpınar örneğinde, toplu taĢım olarak otobüsün değerlendirmeye alınması, bölgeye yönelik raylı sistem projesinin bulunmamasından kaynaklanmıĢtır. Çevreye duyarlı yerleĢkelerde dıĢ ulaĢım, yerleĢkenin büyük olması halinde iç ulaĢım da raylı sistem önceliğinde çözüme kavuĢturulması gerekli olmaktadır. Ballıkpınar örneğinde, yeni yerleĢkenin trafik ve gürültü kirliliğini önlemeye yönelik olarak, ortak kullanım alanları yerleĢim alanının uç noktalarında yer alması sağlanmıĢ ve mümkün olduğunca düĢük yoğunluklu alanlar ortak kullanım alanlarına yakın yerlerde konuĢlandırılmaya çalıĢılmıĢtır. Özellikle ortak kullanım alanı içerisinde yer alan ‗Pazar Yeri‘ karayolu kenarında yer alması sağlanmıĢtır. YerleĢke içerisindeki gürültünün önlenmesine yönelik olarak da, dinlenme vb. alanlar oluĢturulmuĢtur. Bisiklet kullanımının yaygınlaĢtırılması için plan ve programlarının oluĢturulması Bisiklet kullanımının yaygınlaĢtırılması için alan planlamasında gerekli alanlar ayrılmıĢtır. Bisiklet için ayrılan alanlar, bisiklet kullanımını 143 özendirecek Ģekilde planlanmıĢtır. Bisiklet yolları ile araç yollarının kesiĢimi önlenmeye çalıĢılmıĢtır. Bisiklet yollarının geniĢliği, yerleĢkede yaĢayacak nüfus dikkate alınarak belirlenmiĢ, yeterli miktarda ve uygun yerde park alanları oluĢturulmuĢtur. Bisiklet ulaĢımı sadece yerleĢke içi ile sınırlı tutulmamıĢtır. YerleĢkenin yakındaki yerleĢimler ile arasındaki eriĢimlerinin de bisiklet ile sağlanması için imar planlarında gerekli alanların oluĢturulması önerilmektedir. Bisiklet kullanımının yaygınlaĢtırılması, uygun bisiklet yollarının ve park alanlarının oluĢturulması ile mümkün olabilecektir. Uzak mesafelerde elektrikli araçların veya hafif raylı sistemlerin kullanım plan ve programlarının oluĢturulması Uzak mesafelerde elektrikli araçların veya hafif raylı sistemlerin kullanımına yönelik olarak; ulaĢım talebinin büyüklüğü dikkate alınarak çözümler üretilmesi önerilmiĢtir. YerleĢkeden saatte tek yönde 20,000 kiĢilik yolculuk talebi oluĢması halinde Hafif Raylı Sistem, 75,000 kiĢilik ulaĢım talebi olması halinde de metro, banliyö sisteminin kurulması gerekecektir. YerleĢkenin ulaĢım talebinin daha düĢük seviyede olması halinde ise en uygun çözüm olarak tramvay önerilmektedir. UlaĢım planlaması, kent planlaması ile birlikte ele alınması gereken bir konu olarak değerlendirilmiĢtir. Kentin geliĢim planları yapılırken, ulaĢım konusu göz ardı edilmesi durumunda ülkemizde yaygın olarak görülen sıkıntılar yaĢanmaya devam edecektir. Kent içi ulaĢımına kalıcı ve köklü bir çözüm üretilmesi için özellikle BüyükĢehirlerde Kentsel GeliĢim Proje hazırlık çalıĢmalarında kent planlaması ile ulaĢım planlaması birlikte alınması gerekli görülmektedir. Kent planlamalarında ana arterlerin ulaĢımı, lastik tekerlekli araçlar ile beslenmek koĢulu ile raylı sistemle çözüme kavuĢturulması gerekli görülmektedir. YerleĢimin telefon ve internet bağlantısı ile ilgili alternatif çözümleri ve maliyetleri YerleĢimin telefon ve internet bağlantısının sağlanması Ballıkpınar mahallesinin mevcut telefon Ģebekesi üzerinden kablolu olarak bağlanma olanağı bulunmaktadır. Ülkemizde iletiĢim sektöründeki hızlı değiĢim ve özel sektöre açılım yönündeki geliĢmeler de dikkate alındığında ve Ballıkpınar yöresindeki kooperatif yerleĢkelerinin yoğunluğu dikkate alındığında, oluĢturulacak alanının telefon ve internet bağlantısı kısa sürede Ankara içindeki maliyetlere yakın bir maliyet ile sağlanabileceği tespit edilmiĢtir. Kablosuz internet bağlantısı ise yerleĢkeye telefon bağlandıktan sonra, Ankara içindeki aynı iĢ ve iĢlemlere tabi olmakta ve maliyet yönünden de bir farklılık arz etmemektedir. 144 TV yayınlarının alınması ile ilgili alternatif çözümler vw yatırım maliyetleri TV yayınlarının izlenebilmesi için eski antenlerin yanı sıra, çanak antenle uydudan sağlanma olanağı bulunmaktadır. Söz konusu bağlantının maliyeti Ankara içi maliyetler ile yaklaĢık aynı seviyede olacağı (250-300TL.) belirlenmiĢtir. TV yayınlarının kablolu bağlantı ile izlenebilmesi için ise çevredeki yerleĢkeler ile birlikte baĢvuru yapılması halinde Ankara içinde olduğu gibi yaklaĢık aynı maliyete bağlantının mümkün olduğu görülmüĢtür. 145 KAYNAKÇA 1. Alptekin Müderrisoğlu, KurtuluĢ ġavaĢında Ankara, Ankara BüyükĢehir Belediyesi, Yay., Ankara 1993, s. 18-27, 206,270; A. Erdoğan-G. Günel, Ġstiklal SavaĢı‘nda Ankara, ABB Yayınları, Ankara, 2007,s. 11-38. DurmuĢ Yılmaz, Osmanlı‘nın Son Yüzyılı, 2. Baskı, Ġstanbul, 2004, s. 270-282. 2. 1907 tarihli Ankara Vilayeti Salnamesi, Ankara Enstitüsü Vakfı Yay, (Haz. Kudret vd.), 1995, s. 67-73. 3. Resmi Ceride, Numara: 404, 26 Haziran 1926. 4. II. Uluslararası GölbaĢı Göller-Andezit ve Sevgi Çiçeği Festivali 17-19 Haziran 2005, Prof. Dr. AyĢe BoĢgelmez, Ankara, 2006, s. 344-345. 5. Ankara-GölbaĢı Sevgi Çiçeği, Editör Prof. Dr. AyĢe BoĢgelmez, Bizim Büro Basımevi, Ankara, 2005, s. 325-362. 6. Vedat Oygür ‗‘Çayırlı (Ankara-Haymana) Manganez Yatağının Jeolojisi, OluĢumu ve Köken Üzerine GörüĢler‘‘ MTA Dergisi 110,29-43, 1990. 7. Seyyah Kandemir, Türkiye Seyahatnamesi I, Ankara Vilayeti, Ankara, s.81. 8. kygm.kulturturizm.gov.tr. 9. kygm.kulturturizm.gov.tr. 10. Harita Genel Komutanlığı, Ankara paftaları. 11. Koçyiğit, A., 1991, Changing Stres Orientation in Progressive Intracontionental Deformation as Indicated by the Neotectonics of the Ankara Region, TPJD Bülteni, c.3/I, 43-55. 12. ġaroğlu, F., Emre, Ö., Boray, A., 1992 Türkiye Diri Fay Haritası, MTA. 13. Soysal, H., Sipahioğlu, S., Kolçak, D., Altınok, Y., 1981, Türkiye ve Çevresinin Tarihsel Deprem Kataloğu, TÜBĠTAK. 14. Eyidoğan, H., Güçlü, U., Utku, Z., Değirmenci, E., 1991, Türkiye Büyük Depremleri Makro Sismik Rehberi (1900-1988) Ġ.Ü. 15. ÇED Raporu 2005. 16. Davis, P.H., Flora of Turkey And The East Aegean Islands, Vol.1-10, Edinburg (1965 - 1988).. 17. Güner, A., Flora of Turkey And The East Aegean Islands, Vol.11, Edinburg (2000). 18. Akalın, ġ., Büyük Bitkiler Kılavuzu, Ankara (1952). 19. Baytop, T., Türkçe Bitki Adları Sözlüğü, Ankara (1997). 20. IUCN Red List Categories, IUCN Species Surrival Commision, 40th Meeting of the IUCN Council, Gland, Switzerland (1994). 21. Ekim, T., Koyuncu, M., Vural, M., Duman, H., Aytaç, Z., Adıgüzel, N., Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı, Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Yayın No: 18, Ankara (2000). 22. BERN, Avrupa Yaban Hayatı ve YaĢama Ortamlarını Koruma SözleĢmesi (1984). 23. ÇED Raporu 2005. 24. Vakıflar Genel Müdürlüğü ArĢivi, 588 numaralı defter s.80. 25. A.Erdoğan, Tarih Ġçinde GölbaĢı, s 52. 146 26. A.Erdoğan, Tarih Ġçinde GölbaĢı, s 59. 27. A.Erdoğan-G.Günel-A.Kılcı, Osmanlıda Ankara, s. 217. 28. A.Erdoğan, Tarih Ġçinde GölbaĢı, s.64. 29. Halil Ġbrahim Uçak, age. , s. 118. 30. EÜAġ, Sektör Raporu, 2010. 31. ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010. 32. Y.A. Çengel and M.A. Boles, Thermodynamics An Engineering Approach 5th Edition, Mc Graw Hill, 2006. 33.SRP,http://www.srpnet.com/energy/graphics/heatpumpdiagram06.gif&imgrefurl, 2010. 34. Fuat Bayramoğlu Hacı Bayram-ı Veli YaĢamı-Soyu Vakfı, Türk Tarih Kurumu Yayını, s. 74.141.164. 35. 438 sayılı Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu defteri (937/1530)-I, BDAGM Yay. Ankara, 1993, s. 336-406; Vakıflar Genel Müdürlüğü, Vakıf Kayıtlar ArĢivi, Ankara Fihristi; Cevdet Türkay, age., s. 15-16. 36. Fuat Bayramoğlu, age, s. 74, 141, 164, 166, 167, 169. 37. Vakıflar Genel Müdürlüğü ArĢivi Ankara Fihristi. 38. Vakıflar Genel Müdürlüğü, Vakıf Kayıtlar ArĢivi, Ankara Fihristi. EKLER: Ek-1: Devlet Meteoroloji Genel Müdürlüğü Verileri Ek-2: Doç Dr. Suavi AYDIN‘ın Raporu ve ―Soru Kağıtı‖ Ek-3: TÜĠK Nüfus Verileri Ek-4: Kentsel Tasarım ve Mimari Paftaları Fotoğrafların temininde katkı sunan GölbaĢı Belediyesi Turizm ve Kültür Müdürlüğüne teĢekkür ederiz. Hukuki her türlü alıntı, kaynak ve bilginin doğruluğundan Firma sorumludur. 147