Üçüncü Cilt

Transkript

Üçüncü Cilt
ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGELERĠNDE DOĞAL VE
KÜLTÜREL DEĞERLERE UYUMLU YERLEġĠM VE YAPI
MODELLERĠNĠN GELĠġTĠRĠLMESĠ
3. KĠTAP
GÖLBAġI ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESĠ BALLIKPINAR YERLEġĠMĠNĠN
DEĞERLENDĠRĠLMESĠ
T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı
Özel Çevre Koruma Kurumu BaĢkanlığı
ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGELERĠNDE DOĞAL VE
KÜLTÜREL DEĞERLERE UYUMLU YERLEġĠM VE YAPI
MODELLERĠNĠN GELĠġTĠRĠLMESĠ
3. KĠTAP
GÖLBAġI ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESĠ BALLIKPINAR YERLEġĠMĠNĠN
DEĞERLENDĠRĠLMESĠ
T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı
Özel Çevre Koruma Kurumu BaĢkanlığı
HAZIRLAYAN
KONTROL
ONAY
Koordinatör:
Adnan GÖDEK
(ĠnĢaat Mühendisi, 1983, Dokuz Eylül Üniversitesi)
Editör:
S. Uygar ATAMAN
(Peyzaj Mimarı ve Kentsel Tasarımcı, 2000, Bilkent Üniversitesi)
ġehir Plancısı:
Ozan ERDOĞAN
(ġehir Plancısı, 2002, ODTÜ)
Mimar:
Hale HÖKELEKLĠ
(Mimar, 2004, Süleyman Demirel Üniversitesi)
Çevre Mühendisi:
Prof. Dr. AyĢenur UĞURLU
(Çevre Mühendisi, 1992, University Of Birmingham)
Biyolog:
Uzm. HaĢim ALTINÖZLÜ
(Biyoloji, 1990, Hacettepe Üniversitesi)
Sosyolog:
Prof. Dr. Suavi AYDIN
(Sosyoloji, 1988, Hacettepe Üniversitesi)
1.
1.1.
1.1.1.
1.1.2.
1.1.3.
1.1.3.1.
1.1.3.2.
1.1.3.3.
1.1.3.4.
1.1.3.5.
1.1.4.
1.1.5.
1.1.6.
1.1.7.
1.1.8.
1.1.9.
1.1.10.
1.1.11.
1.2.
1.2.1.
1.2.2.
1.2.3.
1.2.4.
1.2.5.
1.2.6.
1.2.7.
1.2.8.
1.2.9.
1.2.10.
1.2.11.
1.2.12.
2.
2.1.
2.2.
2.3.
3.
3.1.
3.2.
4.
ĠÇĠNDEKĠLER
MEVCUT DURUM ANALĠZĠ
1
FĠZĠKĠ YAPININ ĠNCELENMESĠ
1
KISA TARĠHÇE VE YÖNETĠM
1
PLANLANAN ALANIN KONUMU
5
JEOLOJĠK VE JEOMORFOLOJĠK YAPI
6
FORMASYONLAR
11
MADENLER
13
AKARSULAR
16
GÖLLER
19
DAĞLAR VE TEPELER
23
BALLIKPINAR‘IN DEPREMSELLĠĞĠ
23
ĠKLĠM VERĠLERĠ
30
TOPRAK YAPISI (TOPRAK KABĠLĠYETĠ)
37
DOĞAL BĠTKĠ ÖRTÜSÜ
40
ULAġIM
61
YERLEġĠM DOKUSU VE MĠMARĠ KARAKTER
64
MEVCUT ONAYLI ĠMAR PLANLARI
81
ÇEVRESEL ALTYAPININ ĠNCELENMESĠ
VE ĠHTĠYAÇLARIN BELĠRLENMESĠ
81
BALLIKPINAR‘IN SOSYO EKONOMĠK YAPISI
95
DEMOGRAFĠK YAPI
95
BALLIKPINAR KÖYÜ‘NÜN EĞĠTĠM SEVĠYESĠ
95
ĠKTĠSADEN FAAL NÜFUS
97
NÜFUS HAREKETLERĠNĠN ĠRDELENMESĠ
97
AĠLE YAPISI VE ÖLÇEĞĠNĠN TESPĠTĠ
99
HEDEF GRUPLARIN TESPĠTĠ
100
KALKINMIġLIK DURUMU
100
BÖLGENĠN GEÇĠM KAYNAKLARI
101
HALKIN BECERĠLERĠ VE YÖRESEL MUTFAK KÜLTÜRÜ 108
YEREL KONUT, KOMġULUK VE ÜRETĠM ÖZELLĠKLERĠNĠN
KAZANDIRACAĞI OLASI AVANTAJLAR
116
ALTERNATĠF GEÇĠM KAYNAKLARI
117
MEVCUT SORUNLAR, BASKILAR,
TEHDĠTLER VE OLANAKLAR
119
TASARIM
121
YERLEġĠM
121
YAPI
123
PEYZAJ
124
ALTYAPI VE ENERJĠ
127
ALTYAPI
127
ENERJĠ
137
ULAġTIRMA ALTYAPISI
139
i
ALANIN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ
1.
MEVCUT DURUM ANALĠZĠ
1.1. FĠZĠKĠ YAPININ ĠNCELENMESĠ
1.1.1. KISA TARĠHÇE VE YÖNETĠM (ĠDARĠ YAPI)
Cumhuriyet‘in ilanından önce, 1882 yılında ―Yabanhamamı‖
mevkiine Haymana Hükümet Konağı yapılır ve GölbaĢı köylerinin
çoğunluğu Haymana kazasına bağlanmıĢtır. 1
1902 yılında kurulan Ballıkpınar Köyü de çevresindeki köyler gibi
idari olarak ―Haymana‖ ilçesine bağlanmıĢ ancak, Haymana Hükümet
Konağında çıkan yangın nedeniyle köyün kuruluĢuna dair resmi bilgiler yok
olmuĢtur.
1907 yılında Gerder (Yurtbeyi) ve Virancık (Örencik) köyleri, 1914
yılında da Çakal (Oğulbey) Köyü Haymana kazasından ayrılarak, Ankara
Merkez, ―Ġç‖ nahiyeye bağlanırken, Ballıkpınar gene Haymana‘da kalmıĢtır.
1907 yılı Ankara Salnamesi‘ne göre Ankara Sancağı‘nda dokuz kaza
ve dokuz nahiye bulunmaktadır. Bunlar Ankara Merkez (Çubuk ve Zir
nahiyeleri), AyaĢ (Güdül nahiyesi), Beypazarı (KaraĢar nahiyesi), Nalluhan,
Mihalıççık, Sivrihisar (Günyüzü nahiyesi), Haymana, Balâ (Tabanlı nahiyesi),
Kalecik (Konur ve Ġnallu Ballı nahiyeleri) ve Yabanabad‘dır. (ġorba nahiyesi).2
Resim 1-1. 1900’lü yılların baĢlarında Ankara.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
1
Alptekin Müderrisoğlu, KurtuluĢ ġavaĢında Ankara, Ankara BüyükĢehir Belediyesi,
Yay. , Ankara 1993, s. 18-27, 206,270; A. Erdoğan-G. Günel, Ġstiklal SavaĢı‘nda
Ankara, ABB Yayınları, Ankara, 2007,s. 11-38. DurmuĢ Yılmaz, Osmanlı‘nın Son
Yüzyılı, 2. Baskı, Ġstanbul, 2004, s. 270-282.
2
1907 tarihli Ankara Vilayeti Salnamesi, Ankara Enstitüsü Vakfı Yay, (Haz. Kudret vd.)
1995, s. 67-73.
1
Birinci Meclis tarafından 1921 yılında çıkartılan ve ilk Anayasa
hükmünde olan ―TeĢkilatı Esasiye Kanunu‖ nun 10. maddesinde ―Türkiye
coğrafi vaziyet ve iktisadi münasebet noktai nazarından vilayetlere,
vilayetler kazalara münkasim olup, kazalar da nahiyelerden terekküp eder.‖
Hükmü; 24 Mayıs 1340 (1924) tarih ve 71 numaralı ikinci ―TeĢkilatı Esasiye
Kanunu‖nun 89. maddesinde; ―Türkiye vaziyet ve iktisadî münasebet noktai nazarından vilayetlere, vilayetler kazalara, kazalar nahiyelere münkasımdır
ve nahiyeler de kasaba ve köylerden terekküp eder‖ Ģekline dönüĢtüğü
görülmektedir.
Böylece Kanunun bu maddesine göre, Cumhuriyetin ilk yıllarında
―liva‖( Mülki idarede kaza-vilayet arasında bir derece, sancak) teĢkilatı
kaldırılmıĢtır.
Resim 1-2. Mustafa Kemal PaĢa, GölbaĢı’nda devecilerle sohbet ederken.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
10 Haziran 1926 tarihinde ―Polatlı‖ adında yeni bir ilçe kurulur.
Dâhiliye Vekâleti (ĠçiĢleri Bakanlığı)‘nın 1928 yılında yayınladığı ―Son
TeĢkilatı Mülkiyede Köylerimizin Adları‖ isimli neĢriyatında ise Ankara
Merkez kazaya bağlı Merkez, Zir (Sincan) ve Asiyozgat (Elmadağ) nahiyeleri
mevcut olduğu görülmektedir.
2
Resim 1-3. Ġkinci Türkiye Büyük Millet Meclisi Binası.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
Söz konusu idari yapılanmaya göre:

Ballıkpınar, Çakal (Oğulbey), Hacılar, Ġncek Çiftliği, Karaoğlan,
KızılcaĢar, Koparan, Virancık (Örencik), TaĢpınar, TolundaĢ (TuluntaĢ),
Yavrucak, Bursal (Yaylabağ), Gerder (Yurtbeyi) köyleri Ankara Merkez
kazasının Merkez nahiyesine,

Emirler, CimĢid, Bezirhan, Zivre (Bağiçi), Holos (Günalan), Mahmadlı
ve Mahmadlıbahçe köyleri Bala kazası Merkez nahiyesine,

Ahiboz, Bezirhane, Çeltik, Çayırlı, Hacımuradlı, Halaclı (Hallaçlı),
Selametli,
Topaklı,
Karacaviran
(Karacaören),
Karagedik,
Çerkezhöyük (Gökçehüyük), Gölbek, Velihimmetli, Kırıklı, Yağlıpınar
köyleri Haymana kazası Yabanhamamı nahiyesine,

Kötek (SubaĢı) Köyü ise Polatlı kazasına bağlıdır.
1928 yılında 50 Haneye ulaĢan Ballıkpınar köyü yeni düzenleme ile
Ankara Merkez kazası Merkez nahiyesine bağlı bir köy olmuĢtur.
Ankara Vilâyeti 1932 yılında idari yapılanma yönünden; 11 ilçe, 30
nahiye ve 1,065 köyden oluĢtuğu, Ankara Merkez kazasına ise Zir, Bağlum,
Etimesgut, GölbaĢı, Karalar ve Küçük Yozgat nahiyelerinin bağlı olduğu
görülmektedir.
9 Haziran 1936 tarihinde kabul edilen 330 sayılı Kanunla da Ankara
Merkez kazası ―Çankaya‖ adını almıĢ ve GölbaĢı nahiyesi Çankaya ilçesine
bağlanmıĢtır.
Mülki teĢkilatlanmada yapılan değiĢiklikler neticesinde, kasaba
durumunda olan GölbaĢı‘nda 1965 yılında Belediye teĢkilatı kurulmuĢtur.
Bu tarihte merkezde 3,351, köylerde ise 18,177 nüfus bulunmaktadır. 1964
yılından itibaren E-5 karayolu üzerine kurulmaya baĢlayan sanayi tesisleri
3
ile bölge oldukça yoğun dıĢ göç almaya baĢlamıĢ, özellikle Bayburt, Artvin,
Kars ve KırĢehir illerinden göç almıĢtır.
1975 yılında, GölbaĢı nahiyesine bağlı olan 29 köy; Ballıkpınar,
Ahiboz, Bezirhane, CimĢit, Gökçehüyük, Günalan (Holoz), Hacılar,
Hacımuratlı, Hallaçlı, Ġncek, Karagedik (Belediyelik), Karaoğlan, Kırıklı,
KızılcaĢar, Koparan, Mahmatlı, Mahmatlıbahçe, Oğulbey, Örencik, Selametli,
Soğulcak, TaĢpınar, Tepeyurt (Germeyik), TuluntaĢ, Velihimmetli, Yağlıpınar,
Yavrucak, Yaylabağ (Bursal), Yurtbeyi‘dir (Gerder).
GölbaĢı nahiyesi 29.11.1983 gün ve 2963 sayılı Kanunla ilçe merkezi
olmuĢ ve Kaymakamlığa bağlı birimler kısa sürede teĢekkül ettirilmiĢtir.
Moğan Gölü kıyısına Resmi Kamu KuruluĢlarının dinlenme tesislerinin
yapılmasıyla birlikte, 1970 yılında toplam 21,633 nüfusa sahip olan nahiye,
1985 yılında 31,671 nüfuslu bir ilçe haline gelmiĢtir.
Resim 1-4. GölbaĢı Ġlçesi.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
22.10.1990 tarih ve 90/1117 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 2872
sayılı Çevre Kanunu‘nun 9. maddesine dayanılarak ―GölbaĢı Özel Çevre
Koruma Bölgesi‖ ilan edilmiĢtir. Söz konusu bölge, Proje alanını da
kapsamaktadır.
Askeri tesislerin ve okulların, resmi sağlık kuruluĢlarının, resmi ve
özel eğitim kurumlarının, özel sanayi tesislerinin, hafta sonu dinlenme
amaçlı sitelerin, resmi ve özel dinlenme tesislerinin bulunduğu GölbaĢı
4
Belediyesi, 1991 yılında Ankara BüyükĢehir Belediyesi sınırları içerisine
alınmıĢtır.3
Ballıkpınar‘ın yönetim idari yapısı; yaklaĢık 100 yıllık tarihi süreç
içerisinde köy konumundan çıkamadığı için bağlı bulunduğu nahiye ve
ilçeye göre değiĢiklik göstermiĢtir.
Ballıkpınar, 2004 yılında yürürlüğe giren BüyükĢehir Belediyesi
Kanunu ile mahalle olmuĢ ve köy statüsünden çıkmıĢtır.
1.1.2. PLANLANAN ALANIN KONUMU (COĞRAFĠ YAPI)
Ballıkpınar Mahallesi Ankara ili, GölbaĢı ilçesine bağlı olup,
BüyükĢehir Belediyesi Mücavir alanı içerisinde yer almaktadır. Ankara Ģehir
merkezine 32km., GölbaĢı ilçe merkezine 12km. mesafede olup, Ankara –
Haymana karayoluna 4km‘lik asfalt yol ile bağlanmıĢtır.
Köy kurulmadan önce bugünkü yerinde Koparan Köyü‘nden ―DerviĢ
Ali‖ adındaki kiĢinin arı kovanları ve büyük bir su kaynağı bulunmaktaymıĢ.
Kovanlardan dolayı ―ballık‖, su kaynağından dolayı ise ―pınar‖ kelimelerinin
birleĢmesiyle BALLIKPINAR adını almıĢtır.
Ballıkpınar; kuzeyinde Hacılar köyü, kuzeydoğusunda Hacı Hasan
köyü, kuzeybatısında TuluntaĢ köyü, batısında Koparan köyü,
güneydoğusunda Yavrucak köyü ile komĢu bulunmaktadır.
Resim 1-5. GölbaĢı Ballıkpınar Mahallesi Çevresinde Tarım Alanları.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim ERDOĞAN, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
Yurtluk mevkiinde eski yerleĢme yeri izleri bulunan Ballıkpınar,
―Virancık (Örencik) Gölselleri‖ jeolojik özelliklerini taĢımakta ve ikinci sınıf
tarım arazine sahip bulunmaktadır. Ballıkpınar‘ın; Kıbladere, Çorakpınar,
3
Resmi Ceride, Numara: 404, 26 Haziran 1926.
5
Akbayır, Kırmızıbayır, Asırcı, YavĢanözü, Telgrafüstü, Kavurmatepe, Topkaya
mevkileri bulunmaktadır.
Enlem: 39,7333 Kuzey (39° 43' 60)
Boylam: 32,7136 Doğu (32° 42' 49)
Rakım: 1,018m.
Resim 1-6. GölbaĢı Ballıkpınar Mahallesi Çevresinde Tarım Alanları.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim ERDOĞAN, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
Resim 1-7. GölbaĢı Ballıkpınar Mahallesi Çevresinde Tarım Alanları.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim ERDOĞAN, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
1.1.3. JEOLOJĠK VE JEOMORFOLOJĠK YAPI
Proje alanının jeolojik ve jeoformolojik yapısı, Ballıkpınar‘ın konum
itibari ile içerisinde yer aldığı GölbaĢı ve yakın civarı ele alınarak
irdelenmiĢtir.
6
Mogan ve Eymir göllerinin yer aldığı GölbaĢı havzası, bu iki gölü
akaçlayan Ġmrahor Deresi ile Ankara Ovası‘na bağlanmaktadır. Kuzeykuzeydoğu ve güney-güneybatı yönünde geniĢ ve uzun bir oluk Ģeklinde
uzanım gösteren GölbaĢı havzası, havzanın kuzey bölümündeki Eymir
Gölü‘nden baĢlayarak Mogan Gölü ve onun çevresindeki Çölova Deresi
vadisinin yer aldığı geniĢ bir alüviyal ova tabanına sahiptir. Bir bölümü
sonradan Mogan ve Eymir gibi sığ göllerle kaplanmıĢ olan bu ova alanının,
havzayı doğudan ve batıdan çevreleyen ana su bölümü çizgilerine paralel
uzandığı görülür. GölbaĢı yöresinde ana su bölümü çizgisinin en yüksek
bölümleri, alanın kuzeydoğu ucundaki Elmadağ doruğu ile çevresindeki dar
sırtlar üzerinde yer almaktadır. ―Ankara Melanjı‖na ait metamorfitler,
volkanitler ve ofiyolitler üzerinde güney yönde yükselti kaybederek uzanan
doğudaki su bölümü, kuzey-kuzeydoğu, güney-güneybatı yönlü GölbaĢı
havzasının uzanımına paralel konumdadırlar.
Resim 1-8. Mogan Gölü ve Hacılar Tepesi yamaçları.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
Havzanın batısındaki ana su bölümü, Çölova (Ġmrahor) Deresi ile ana
akarsu Ankara Çayı drenajını ayırmaktadır. Bu ana su bölümünde,
metamorfitlerle birlikte yer alan bloklu kireç taĢları iyi karst geliĢimli zengin
yeraltı su rezervuarlarını oluĢturmuĢtur.
Havzada, bu iki ana su bölümü arasında kalan genç aĢınım
yüzeylerinin kalıntıları, kuzey yönünde akıĢlı Ġmrahor Deresi drenajına genel
hatlarıyla uyan erozyonal-denüdasyonal süreçlerle geliĢmiĢ çok basamaklı
bir morfoloji sunmaktadır. Yüzey eğimleri, genelde ana akarsuyun yerleĢtiği
havza tabanı yönündedir. YaklaĢık Üst Miyosen‘den baĢlayarak geliĢimi
gözlenebilen ve günümüzde yan derelerle parçalanmıĢ plato kalıntıları
olarak görülen aĢınım yüzeyleri, havza ortasına doğru yerini Kuvaterner
yaĢlı akarsu Ģekillerine bırakmakta, havza tabanı ise kuzey bölümde
Holosende oluĢan iki alüvyon set gölünün (Mogan ve Eymir) bulunduğu
alüvyal akarsu ovası yer almaktadır.
7



Yüksek Plato Yüzeyi: Ankara ve GölbaĢı ovaları arasındaki ana su
bölümünün yer aldığı, 1,250-1,300 metre yükseltili geniĢ düzlükler,
alandaki yüksek plato düzeyinin (Dil) kalıntılarıdır. Miyosen sonunda
akarsularla yarılmaya baĢlayarak platoya dönüĢmüĢ olan bu yüzeyin
en geniĢ kalıntıları, GölbaĢı havzası batısındaki ana su bölümünün
geçtiği TaĢpınar, Ġncek-TekintaĢ-Hallaçlı ve Çayırlı köyleri arasıdır.
Orta Yükseklikteki Plato Yüzeyi: YaklaĢık 1,200-1,250 metre
dolayında yükseltiye sahip olan plato yüzeyleri, havzanın batısında
ve kuzeyinde önemli bir alan kaplar. 1,200-1,300 metrelerdeki etek
düzlüklerini (Dil) çevreleyen ve vadiler boyunca etek düzlükleri
içerisine sokulmuĢ olan bu yüzeyler, metamorfik temelli volkanitleri,
ofiyolitleri ve Üst Miyosen yaĢlı göl-akarsu çökellerini keserler.
Yüzeyler, genelde, kaim bir toprağa sahiptir. Bugünkü havza
tabanına yakın düzlükler üzerinde gözlenen Pliyosen yaĢlı akarsu
çökelleri bu yüzeylerin korrelanıdır. Pliyosen‘deki vadi köklerinde ise,
her iki sistemin yamaç geçiĢi oldukça belirsizdir (Hallaçlı, TulumtaĢ,
Ġncek, TaĢpınar köyleri). Kuvarterner‘de akarsularla derince yarılmıĢ
olan yüzey, genellikle kırmızı renkli kalın bir toprak örtüsüne
sahiptir.
Alçak Plato Yüzeyi: GölbaĢı havzasındaki temel (metamorfık ve
volkanik) ve üzerindeki Neojen çökellerini kesen alçak plato yüzeyi,
1,100-1,200 metre arası yükseltide ve havza tabanı yönünde belirgin
eğimlidir. Yüzeyin en geniĢ kalıntıları, güneybatıda Gökçehöyük,
Yağlıpınar, Hacılar, Oğulbey, Ballıkpınar köyleri arasındadır.
Buradaki geniĢ plato, en batıdaki DevetaĢı Höyüğü-Çaldüzü mevkii
arasında temele ait kireç taĢlarını, doğuya eğimli düzlükler Ģeklinde
keser. Burada yer yer kırmızı yelpaze gereçleri dolgu yüzeyi
Ģeklindedir ve genç kuru derelerle yarılmıĢtır. Oğulbey- Yağlıpınar
köyleri arası genellikle volkanitler üzerinde geliĢmiĢ olan plato
yüzeyi, akarsularla yarılmanın Pleyistosen‘de ileri aĢamaya ulaĢması
sonucu, birbirlerinden kopuk ada düzeylerine benzeyen volkanik
sertgenler üzerinde kalabilmiĢtir. Alçak plato yüzeyleri, genelde kalın
bir toprak örtüsüne sahiptir. Birbirlerine koĢut vadilerle yarılmıĢ
kısımlarda, Neojen‘e ait çakıl, kum, kil ve kireç taĢlarından oluĢan
ana kaya, toprağın erozyona uğraması sonucu açığa çıkmıĢ
durumdadır. YerleĢme yönünden önemli özelliklere sahiptir.
8
Resim 1-9. Eymir Gölü.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)


Pleyistosen Vadileri ve Seki Sistemleri: Ana çizgileriyle Pliyosen
içerisinde belirginleĢmeye baĢlayan akarsu ağı, Alt Pleyistosen‘de
yüzey sistemi geliĢiminin ardından, kısa aralıklı duraklamalar ve
gömülmeler sonucunda bugünkü genç vadileri oluĢturmuĢtur.
Havzadaki ana akarsu, Çölova Deresi, Mogan ve Eymir göllerinin
ayağında Ġmrahor Deresi adını alarak Ankara Çayı‘na bağlanır.
Akarsuyun GölbaĢı havzası içerisinde aldığı en önemli kollar
Elmadağ doruklarını akaçlayan derelerdir. Bu dereler Eymir Gölü‘ne
boĢalan Alicin Deresi ve Mogan Gölü‘ne boĢalan Sukesen (Özdere)
Deresi‘dir. Ana akarsu Ġmrahor Deresi vadisi (Eymir Gölü çanağı),
kanyon Ģeklinde geliĢmiĢ epijenik yarma vadi özelliği Ģeklindedir. En
dik vadi yamaçları bu kesimdedir.
Alçak plato yüzeyini oluĢturan akarsuların Alt Pleyistosen‘den
baĢlayarak plato yüzeyine dönemsel olarak gömülmesi arasında
oluĢan seki sistemleri, Pleyistosen ve Holosen‘deki eski vadi
tabanlarına ait düzlük kalıntılarıdır.
Yüksek Sekiler: GölbaĢı havzasındaki akarsu Ģekilleri, YaĢlı
Pleyistosen‘e ait olan eski akarsu ovaları, vadi tabanları ve bu taban
araziler çevresinde geliĢmiĢ olan Glasi yüzeylerin kalıntılarıdır.
Yüksek seki yüzeyleri, alanda izlenen geniĢ yayılımıyla genellikle,
geniĢ tekne biçimli vadi tabanları Ģeklinde plato yüzeylerine
sokulmaktadır. Alçak plato ile yamaç geçiĢleri fazla belirgin değildir.
1,030-1,070 metre arası yükseklikte olan yüksek seki yüzeyleri
çoğunlukla Neojen çökelleri, yer yer de volkanitler ve metamorfik
temel üzerinde geliĢmiĢ Glasiler Ģeklindedir. Gökçehöyük, Yağlıpınar,
Oğulbey, Ballıkpınar köyleri yüksek sekiler üzerinde kurulmuĢtur.
Yüksek sekileri kesen vadilerin tabanı, yeraltı su rezervi yönünden
9


zengin alanlardır. Karaoğlan ve Velihimmetli köyleri bu tip sulak vadi
tabanlarında yerleĢmiĢtir.
Alçak Sekiler: Yüksek sekilerle büyük benzerlik gösteren alçak
sekiler, yaklaĢık 1,000 metre dolayında yükseltide olan eğimli
düzlüklerdir. Seki yüzeyleri üzerinde kalın ve verimli topraklar yer
alır. Derelerin yüksek sekilere oranla daha az derinde yer aldığı alçak
sekiler, nispeten daha yumuĢak eğimli, geniĢ yüzeylere ve pekiĢmiĢ
zeminlere sahiptir.
Birikinti Konileri ve Glasiler (Holosen): Alçak sekilerden ova ve
vadi tabanlarına geçiĢte, genellikle, glasiler ve birikinti konileri yer
alır. Her iki morfolojik birim, Holosen‘de, genellikle, bölgedeki step
karakterli iklim özelliğinin sağlandığı fluviyal süreçler etkisinde
geliĢmiĢtir. Bunlar vadi tabanları çevresinde farklı geniĢlikte ve
eğimde geliĢmiĢ yüzeylerdir. Glasiler, vadi tabanı çevresinde kurak
mevsimlerde yeterli ayrıĢma-ufalanma; yağıĢlı mevsimlerde, yeterli
sellenme-taĢınma-aĢındırma süreçleriyle geliĢmiĢtir. Birikinti konileri,
yan derelerin taĢıyarak ova tabanı kenarında eğim azalmasına bağlı
olarak yığdığı kum ve çakıldan oluĢmuĢtur. Mogan ve Eymir gölleri
çevresinde genelde küçük boyutlu koniler geliĢmiĢtir. En büyük
birikinti konisi, GölbaĢı yerleĢkesinin kurulduğu alandır. Burada
Yurtbeyi ve Örencik köylerinin yer aldığı vadide akan Sukesen
Deresi, taĢıdığı gereçleri Mogan Gölü‘nün kuzeyine yığarak doğal bir
set oluĢturmuĢtur. Burada Alicin Deresi, taĢıdığı gereçlerle
oluĢturduğu birikinti konisiyle Ġmrahor Deresi‘nin kanyon Ģekilli
vadisinin tabanını doldurmuĢtur. Glasiler ve birikinti konileri eğimli
yüzeyleriyle iyi drene olabilen, genellikle üzerinde derin toprak
katmanının geliĢtiği verimli tarım alanlarıdır.
Ova ve Vadi Tabanları: GölbaĢı ilçesinde en geniĢ alüviyal dolgu
alanı, Mogan Gölü güneyinde gölün yerleĢtiği olgun profilli vadi
tabanında, gölün uzantısı durumundaki bataklık ve yarı bataklık
alandır. YaklaĢık 20km. uzunluğunda ve 1-2km. geniĢliğinde olan bu
olgun vadi tabanı, güneyde Çölova Deresi tarafından kuzeydeki
Gölcük ve Çökek bataklıkları ile Mogan Gölü‘ne akaçlanmaktadır.
Kuzey-güney doğrultusunda uzanan bu dar-uzun akarsu ovasında
güncel alüvyon birikimi devam etmektedir. Özellikle, Mogan Gölü
yakınındaki bataklık alanlar ve çevresinde alüvyon boğulmasına
uğramıĢ alanlar yer almaktadır. Burası kil-mil gibi ince akarsu
gereçlerinin taĢınarak biriktiği alanlardır. Geçirimsiz killer nedeniyle
drenajları çok zayıftır. Bu nedenle, tuzun yüzeye çıktığı ve tarım
olanağının bulunmadığı çorak sahalardır. Çölova Deresi‘nin 1-2km.
geniĢliğe sahip olan olgun vadi tabanı ovasında, Mogan Gölü‘nün
çekilmesinden artakalan Çökek ve Gölcük bataklıkları, taban arazide
10km. uzunlukta bir yer kaplamaktadır.
10
Mogan ve Eymir Gölleri (Holosen): Ġmrahor Deresi vadisinin orta
kesiminde, vadi tabanında yer alan bu iki göl, yöredeki en genç
morfolojik birimlerdir. Ana vadi tabanına yan derelerin yığarak doğal
set oluĢturduğu birikinti konileriyle yaĢıttırlar. Her iki göl, yerleĢtikleri
vadi kesimlerinin morfolojisine göre farklı özellikler göstermektedir.
Mogan Gölü yayvan vadi tabanını yaklaĢık 1km. geniĢliğinde
kaplamıĢtır. Doğal set gerisinde akarsuyun barajlanmasıyla oluĢan
göl, daha sonra ana dere veya derelerin göle kavuĢan ağız
kesimlerinde alüvyon birikiminin ilerlemesiyle daralmıĢtır. Alüvyon
birikimi sonucu gölün dolarak çekildiği dere ağızları bataklık alanlara
dönüĢmüĢtür. Gölün en derin yeri 2,5-5 metre dolayındadır. Çok sığ
oluĢu, gölün ömrünü kısaltan ve kirlenme hızını artıran en önemli
faktörlerden biridir. Mogan Gölü‘nün suları bir regülâtörle kontrol
edilen kanal vasıtasıyla GölbaĢı‘nın kuzeyindeki bataklık alana,
oradan da Eymir Gölü‘ne boĢalmaktadır. Eymir Gölü, Ġmrahor
Deresi‘nin kanyon Ģeklindeki vadisinin Elmadağ doruklarından
kaynaklanan Alicin Deresi‘nin vadi ağzında oluĢturduğu birikinti
konisiyle setlenmesi sonucu oluĢmuĢtur. Gölün ―S‖ Ģeklinde
bükümlü oluĢu ve kanyon vadi yamacındaki akarsu Ģekillerinin
korelâsyonu, akarsuyun grovaklardan oluĢan temele bir gömük
menderes morfolojisinde yerleĢerek bükümlü kanyon vadisini
oluĢturduğunu ortaya koymaktadır. 100-200 metre derinlikte olan
kanyon, epijenik yarma vadi özelliği göstermektedir. Orta Doğu
Teknik Üniversitesi (ODTÜ) yönetimindeki orman alanı içerisinde
kalan Eymir Gölü, çevresindeki dik vadi yamaçları, ağaçlandırma
çalıĢmalarıyla, özellikle, gölün dolmasını hızlandıracak erozyona karĢı
güvenceye alınmıĢtır. 4
1.1.3.1. FORMASYONLAR:
Jeomorfolojik verilere göre GölbaĢı Havzası, Kuvaterner‘de
(Dördüncü Zaman‘daki (Kuvaterner) buz çağlarında) Ġmrahor deresi ve
kollarının sağladığı akarsu süreçleri etkisinde geliĢmiĢ, yaklaĢık 250 metre
derinlikte bir akarsu havzasıdır. Çok sığ olan Mogan ve Eymir Gölleri ile
bataklıklar; ana vadi tabanına yan derelerin taĢıdığı kolüvyal gereçlerin
birikmesiyle geliĢen doğal set arkasında akarsuyun yığılmasıyla oluĢmuĢtur.
GölbaĢı çevresinde genelde sedimanter ve metamorfik kayaçlar yer
almaktadır. Yörede yüzeylenen en yaĢlı birim, Emir Formasyonu olup yeĢil
Ģist fasiyesinde metamorfizma geçirmiĢtir. Bunun üzerine genelde uyumlu,
kısmen metamorfik Elmadağ formasyonu gelmektedir. Bu formasyon, üst
zonlarda yoğun kireç taĢı blokları içerir. Her iki formasyonda, Triyas yaĢlıdır.
Bu formasyonlar üzerinde açılı diskordan olarak Jura yaĢlı marn, kumtaĢı ve
4
II. Uluslararası GölbaĢı Göller-Andezit ve Sevgi Çiçeği Festivali 17-19 Haziran 2005,
Prof. Dr. AyĢe BoĢgelmez, Ankara, 2006, s. 344-345.
11
kireçtaĢı ardalanmasından oluĢan Lalelik formasyonu yer almaktadır. Lalelik
formasyonu üzerinde; tektonik dokunaklı, ofiyolitik melanjdan ibaret
Dereköy formasyonu izlenir ve yukarıya doğru alta volkanitler, üste doğru
gölsel çökellerle geçiĢli Üst Miyosen yaĢlı birimler uyumsuz olarak
gelmektedir. Alanda gözlenen tüm bu birimleri GölbaĢı formasyonu
uyumsuz olarak örtmektedir.
Resim 1-10. GölbaĢı formasyonu.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
GölbaĢı çevresinin en önemli akifer kayası, Elmadağ formasyonu
içindeki kireçtaĢı mercekleridir ve bol debili kaynaklar, ayrıca Dereköy
formasyonu içindeki kireçtaĢları ve Gerder Volkanitleri, orta debili kaynaklar
içermektedir.
Mogan Gölü Havzası, genel olarak Paleozoyik yaĢlı metamorfikler,
Triyas yaĢlı kristalize kireçtaĢları, Jura-Kretase yaĢlı killi kireçtaĢı, kırmızı ve
sarı kumtaĢları, Miyosen yaĢlı karasal ve gölsel çökellerden oluĢmaktadır.

Eymir Formasyonu: Eymir Gölü çevresi ve TaĢpınar köyü
güneyinde, KızılcaĢar köyü güneyi ile Hacılar köyü kuzeyi ve batısında ve
Yaylabağ köyü batısında kalan Kaplum derede oldukça geniĢ alanlarda
yayılım göstermektedir. Tip yeri, formasyonun adının alındığı Eymir Gölü
dolaylarıdır.

Lalelik Formasyonu: Gökçehöyük köyü kuzeyi ve TopaklıGökçehöyük arasında olmak üzere sınırlı alanda mostra verir. Tip yeri,
yaklaĢık Gökçehöyük köyünün 1km. kuzeyinde Kötü ÇeĢme mevkiidir.

Dereköy Formasyonu: ÇalıĢma alanının güney doğusunda Beynam
köyü dolaylarında yaklaĢık 5km‘lik alanda yayılma göstermektedir. Tip yeri,
Haymana yolu üzerindeki Dereköy dolaylarıdır.

Gerder Volkanitleri: Eymir ve Mogan gölleri doğusunda kalan
Yaylabağ, Yurtbeyi, Karaoğlan, Oğulbey, Yağlıpınar köylerini birleĢtiren
hattın doğusunda geniĢ alanlarda yayılım göstermektedir. Tip yeri, Yurtbeyi
köyü ve yakın doğusudur.
12

Virancık Gülselleri: Örencik‘in doğusunda, KamıĢyolu deresi
dolaylarında, Beynam köyünün kuzeybatısında, Oğulbey ve Yağlıpınar
köylerinin doğusunda kalan geniĢ alanda ve Ballıkpınar, Hacımuratlı,
Velihimmetli ve Topaklı köyleri dolaylarında geniĢ alanlarda mostra verir.
Tip yeri Örencik köyü doğusunda, Yurtbeyi köyü yolu üzerindedir. Oğulbey
Dasitleri: Yağlıpınar ve Oğulbey köyü dolaylarında yayılım gösterir. Tip yeri
Oğulbey‘in güneyidir.

GölbaĢı Formasyonu: Eymir Gölü güneyi ile Mogan Gölü
çevresinde, Çölova deresi boyunca kuzey-güney yönlü bir Ģerit halinde
geniĢ alanlarda yayılım gösterir. Tip yeri, formasyon adının uygulandığı
GölbaĢı dolaylarıdır. Alüvyon: Eymir ve Mogan gölleri ile Çölova deresinin
geniĢ yatağında gözlenir. Kil, mil, kum çakıl depoları Ģeklindedir. Çevredeki
formasyonların farklı boyuttaki parçalan ile kayaç yapıcı minerallerin
karıĢımından oluĢmuĢtur.

Elmadağ Formasyonu: TaĢpınar, Hacılar köyü civarında, Elmadağ‘ın
batısında kalan Servi dere ve Sorguncuk derede, Koparan köyü dolayları ile
Gökçehöyük köyü batısında geniĢ alanda mostra verir. Tip yeri, adının
uygulandığı Elmadağ dolaylarıdır.5
Ballıkpınar Alçak platoda ve Virancık Gülselleri formasyonuna sahip
olup, yeraltı suları açısından fakirdir.
1.1.3.2. MADENLER:

Andezit TaĢı: GölbaĢı‘nın doğusunda Yurtbeyi, Örencik ve
Karaoğlan civarındaki ocaklardan çıkartılan Andezit TaĢı (Ankara
TaĢı) GölbaĢı‘ndaki fabrikalarda iĢlenmektedir.
Resim 1-11. Andezit TaĢı Ocakları.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
5
Ankara-GölbaĢı Sevgi Çiçeği, Editör Prof. Dr. AyĢe BoĢgelmez, Bizim Büro Basımevi,
Ankara, 2005, s. 325-362.
13
Resim 1-12. Andezit TaĢı Ocakları
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
Mermer:
Hallaçlı Köyü sınırları içinde iyi kalite, mermer (Mr) yatakları
bulunmaktadır. Rezervi henüz belirlenmemiĢtir. Ayrıca Topaklı Köyü‘nde
iĢletmeye açılmıĢ mermer ocakları vardır.

Resim 1-13. Çayırlı Köyü Kaletepe mermer ocakları.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
14
Manganez:
Çayırlı manganez cevherleĢmesi, Çayırlı Köyü‘nün 500m. batısındaki
1,230 rakımlı Küçük Tepe üzerinde yer alır. 150,000 ton mümkün rezerv
tespiti yapılmıĢtır. Yatak 1952 yılında iĢletmeye açılmıĢtır, önceleri yeraltı
üretimiyle cevher çıkarılırken, daha sonra açık iĢletmeye geçilmiĢtir. Eldeki
bilgilere göre iĢletme 1963 yılında durdurulmuĢtur.
Yatakta, kuzey ve güneyde olmak üzere iki bölümde açık iĢletme
çalıĢmaları yürütülmüĢtür. Kuzey bölümü oluĢturan I ve II no.lu ocaklar
bugün su altında kalmıĢtır.

Resim 1-14. Çayırlı Köyü manganez ocakları.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
Cevherin kimsayal bileĢimi incelenmiĢ, cevherleĢmenin denizaltı
volkanizmasına bağlı olarak
Hidrotermal oluĢumlu olduğu belirlenmiĢtir. Gerek Mn, Fe, Si, Al, Ti
gibi esas elementlerin birbirleriyle olan oranları doğrultusunda, gerekse Ni,
Co, Cu ve Ba gibi tali elementlerin cevher içindeki miktarlarına bağlı olarak
Çayırlı manganez yatağının normal deniz suyundan yavaĢça çökelen
hidrojenetik yataklardan ve kırıntılı yataklardan belirgin bir biçimde farklı
olduğu gösterilmiĢtir. Deniz suyunun kırıklardan aĢağı süzülmesi ve
volkanik kayalar içerisindeki dolaĢımıyla oluĢan hidrotermal eriyikler,
dolaĢım sürecinde metal içeriklerini çevre kayalardan kazanmıĢlardır. Daha
sonra kırıklar boyunca yükselen bu hidrotermal eriyikler deniz tabanına
boĢalarak Çayırlı manganez yatağını oluĢturmuĢlardır. 6
6
Vedat Oygür ‗‘Çayırlı (Ankara-Haymana) Manganez Yatağının Jeolojisi, OluĢumu ve
Köken Üzerine GörüĢler‘‘ MTA Dergisi 110,29-43, 1990.
15
Genel olarak manganez cevherinin en çok kullanıldığı sektör %9095‘e yaklaĢan bir oranla demir ve çelik endüstrisidir. Geri kalan %5-10,
kimya ve batarya endüstrisine düĢmektedir (R.Tschoepke, 1969).
Metalurjideki manganez kullanılıĢı arıca, ham demir, Ģpigel demiri,
ferromangan ve manganez metali olmak üzere ayrıma tabi tutulmaktadır.
 Linyit Yatakları:
Kırıklı ve Mahmatlıbahçe köylerinde bulunan linyit kömürü yatakları
iĢletme ocakları günümüzde kapalıdır. GeçmiĢ yıllarda iĢletmeye açılmıĢ ve
bir müddet iĢletilmiĢtir.
Resim 1-15. Kırıklı Köyü linyit ocakları.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
1.1.3.3. AKARSULAR:
GölbaĢı ilçe hudutları dahilinde bulunan dereler düzensiz akıĢ
rejimine sahiptir. Yaz aylarında tamamen kuruyan bu derelerin kıĢ ve
ilkbaharda debileri yükselir. Derelerin çoğunluğu kireçtaĢlarından çıkan
kaynak ve sızıntı suları ile beslenir. Ġlçe hudutları dahilinde bulunan önemli
dereler Ģunlardır:

Sukesen Deresi: Elmadağ yamaçlarından beslenen dere Yurtbeyi ve
Örencik köylerinden geçerek Mogan Gölüne ulaĢır. Dere yatağında
sebze ve meyve bahçeleri bulunmaktadır.
16
Resim 1-16. Sukesen Deresi ile Gerder ve Örencik Köyleri.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)

BaĢpınar Deresi: Beynam Ormanlarından beslenir ve Oğulbey
Köyünü geçerek Gölova Deresine karıĢır.
Resim 1-17. BaĢpınar Deresi.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)

Kurtboğazı Deresi: SubaĢı Köyü hudutları içinde beslenen dere,
Babayakup Deresine ulaĢır ve Ankara Çayı‘na karıĢır. Dere yatağı
bağlık ve bahçeliktir.
17
Resim 1-18. Kurtboğazı Deresi.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)



Ağıliçi Deresi: Karacaören Köyü yakınından Sulakiye Göl yatağında
kaybolmaktadır.
Kuzuhüyük Deresi: Karacaören Köyü yakınında Ağıliçi Deresi ile
birleĢir ve Sulakiye Göl yatağında kaybolmaktadır.
Çayır Deresi: Çayırlı, Topaklı, Ġkizce, Selametli, DikiltaĢ, Kırıklı,
Tepeyurt ve Karagedik‘ten gelen küçük dereciklerle beslenir. Çölova
Deresi‘ne karıĢarak Mogan Gölü‘ne ulaĢmaktadır.
Resim 1-19. Çayır Deresi ve Ġkizce Göleti.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
18


Kaldırımçayırı Deresi: Soğulcak, Bezirhane ve Bağiçi arazinden
beslenen dere, Balaban Deresi‘ne karıĢarak Kızılırmak‘a ulaĢmaktadır.
Akarkaya Deresi: Çayırlı Köyü hudutlarında bulunan, kaynak
sularından beslenen dere, Velihimmetli arazisinden Çayır Deresi‘ne
ulaĢmaktadır.
Resim 1-20. Akarkaya Deresi
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
Kocagemez Deresi: Halaçlı Köyü kaynak sularından beslenir. Çayır
Deresi‘ne ulaĢmaktadır.

TaĢlıbayır Deresi: Koparan Köyü hudutları içinden beslenir ve Çayır
Deresi‘ne ulaĢmaktadır.
Ayrıca Alicin Deresi, Dedekuyu Deresi, Ulugüney Deresi, Ġğdeli Dere,
Bağ Deresi, Yayla Deresi, Çayır Deresi ve Yağlıpınar Deresi, Gölcük ve Tatlım
dereleri vardır.

1.1.3.4. GÖLLER:
GölbaĢı ilçesi adından anlaĢılacağı üzere, Ankara ilinin göller
bölgesidir. Bölgede Mogan (Gökçe), Eymir (Emir) ve Sulakiye (Kuruçöl,
Çalıkdüzü) gölleri bulunmaktadır.
 Mogan (Gökçe) Gölü:
Mogan diğer adıyla ―Gökçe‖ Gölünün suları 1910 yılında kabarmıĢ ve
Eymir Gölü ile birleĢerek Ġncesu Deresinin taĢmasına yol açmıĢ, YeniĢehir ve
Ġstasyon civarı sular altında kalmıĢtır.7
7
Seyyah Kandemir, Türkiye Seyahatnamesi I, Ankara Vilayeti, Ankara, s.81
19
Mogan Gölü yakın çevresinde bulunan sulak-bataklık alanlar,
ekolojik ve rekreasyonel önemleri nedeniyle, Çevre Kanunu‘nun 9.
maddesine dayanılarak 22.10.1990 tarih ve 90/1117 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararı ile ―GölbaĢı Özel Çevre Koruma Bölgesi‖ olarak tespit ve ilan
edilmiĢtir. Mogan Gölü havzası genelde düzgün yer yer orta engebeli bir
havzanın güney alt ucunda alüvyoner setlerin arkasında oluĢmuĢ doğal
baraj gölüdür. Mogan Gölü‘nün ortalama yüzey alanı 5km².dir. Gölün
güneyinden itibaren 2km.lik bir mesafede, sulak-bataklık alan nitelikli bir
geçiĢ zonu ile yer altı ve yer üstünden kuzey doğusundaki Eymir Gölü‘ne
ortalama 5 metrelik kot farkıyla boĢalım sağlamaktadır. Böylelikle Eymir
Gölü‘nün su girdisinin %98‘i Mogan Gölü tarafından sağlanmaktadır. GeniĢ
bir havzadan drene olan yeraltı ve yerüstü suları Mogan-Eymir göllerinden
geçerek havzanın kuzeydoğu ucundan Ġmrahor Vadisi‘ne boĢalmaktadır.
Resim 1-21. Mogan Gölü.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
Mogan gölünün su girdisi düzensiz rejimli, yazları genelde kuruyan
dereler vasıtasıyla olmaktadır. Bu derelerin en önemlileri havzanın doğugüney-batı kesimlerinde yer alan Sukesen, BaĢpınar, Gölova, Yavrucak,
Çolakpınar, Tatlım, Kaldırım ve Gölcük dereleridir.
Mogan Gölü‘nü besleyen derelerin göle ulaĢtığı düĢük eğimli alanlar
ile Mogan-Eymir bağlantısını sağlayan alanda, hidrojeolojik, hidrolojik,
klimatik ve biyolojik açıdan çok büyük önem arz eden ―Sulak-Bataklık
Alan‖lar geliĢmiĢtir. Bu alanlar; göller için yeraltı suyu depolama ve kurak
mevsimlerde göle su sağlama, fırtınadan korunma ve sel etkisini
yumuĢatma, sediment kontrolü, suyun fiziksel kimyasal kirleticilerinin
tutulması, yerel iklim Ģartlarının düzenlenmesi gibi özelliklere sahiptir.
―Sulak-Bataklık Alanlar‖, sayısız bitki ve hayvan türünün
yaĢayabilmesi için, bağımlı olduğu suyu ve birincil üretimi sağlayan, canlı
tür ve çeĢitliliğinin beĢiğidir. Bu nedenle birçok canlı türünün yaĢamını
devam ettirebilmesi için stratejik öneme sahiptirler.
20
Mogan Gölü ve çevresinde çok sayıda kuĢ türü barınma, üreme ve
konaklama yapar. Ülkemizde, Ramsar‘a aday gösterilen önemli kuĢ
alanlarından biridir. Bu kuĢ türlerinin 40‘ı bölgede üremekte, 30‘u bütün yıl
gözlenmekte diğerleri göç zamanı veya sadece göl çevresinde
görülmektedir. Balık türleri olarak turna balığı, pullu sazan, kadife balığı,
yayın balığı, gümüĢ balığı ve kerevit bulunur.
 Eymir (Emir) Gölü:
Eymir Gölü, Mogan Gölü ile aynı havzada ve çok yakın
bulunduklarından, havza özellikleri Mogan Gölü ile aynıdır. Su girdisi yağan
yağmur ve kar sularının yanında, Mogan Gölü‘nden gelen su ile KıĢlakçı
Deresi suyudur. Mogan Gölü ile arasında 3 metre civarında bir kot farkı
vardır. Bu sebeplede su akımı daha alçak seviyede olan Eymir Gölü‘ne
doğrudur.
Resim 1-22. Eymir Gölü ve yamaçları.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
Mogan Gölü‘nden çıkan akımlar iki göl arasındaki beton kaplamalı
bir kanalda akar ve Eymir Gölü‘ne girer. Göl suları kuzeydoğu ucundan
Ġmrahor Deresi‘ne karıĢarak Ankara Çayı‘na ulaĢır. Ortalama derinliği 6-10
metre dolaylarındadır. Normal su kotunda gölün alanı 1,25km², uzunluğu
ise 4,2km‘dir. Göl çevresinin uzunluğu 9km. olup, normal su seviyesinde
gölün hacmi 3,88 milyon m³‘dür. 968,5 metrelik bir kota sahip, doğal baraj
gölüdür. Çevre Kanunu‘nun 9. maddesine dayanılarak 22.10.1990 tarih ve
90/1117 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile ―GölbaĢı Özel Çevre Koruma
Bölgesi‖ olarak tespit ve ilan edilmiĢtir. Günümüzde ODTÜ arazisi içinde
bulunan göl çevresinde dinlenme tesisleri, kuĢ gözlem evleri ve su sporları
tesisleri bulunmaktadır. Bunların yanısıra çeĢitli su sporları, sportif balık
avcılığı, yelken-kürek yarıĢmaları gerçekleĢtirilmektedir.8
8
kygm.kulturturizm.gov.tr
21
 Sulakiye (Kuruçöl) Gölü:
Çöl Gölü, Altınçanak Gölü ve Kuruçöl Gölü adı ile de bilinen göl,
Ankara-Konya karayolunun 75.km.sinde, yolun 3km. batısında yer alır.
1,050 metre rakımlı, 600 hektar alana sahip olan Çöl Gölü, güneyinde ve
batısında yer alan birkaç pınarın suyu ve yazın kuruyan dereciklerle
beslenir. Tamamen tarım alanlarıyla çevrilmiĢ olan gölün doğu kesiminde
az miktarda sazlık alanlar mevcuttur.
Resim 1-23. Sulakiye Göl yatağında bulunan gölcükler.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
Tuz Gölü çevresinde yer alan göllerden biri olması sebebiyle, alanda
üreyen ve konaklayan kuĢlara Çöl Gölü‘nde de rastlanılmaktadır. Ankara‘ya
yakın olması nedeniyle özellikle hafta sonlarında ağır av baskısına maruz
kalan göl ve çevresinde herhangi bir koruma statüsü bulunmamaktadır.
Bu bölgede Flamingo, Dikkuyruk, Sakarca, Angıt, Çamurcun, Küçük
Kerkenez, Toy, Büyük Cılıbıt ve Uzunbacak kuĢlarına rastlanmaktadır.
―Çalıkdüzü‖ olarak adlandırılan bölgede Gölbek, Çeltek, BalâAltınçanak ve Kulu-Gökler köyleri bulunmaktadır.
Günümüzde tamamen kuruyan göl yatağına Aselsan tesisler
yapmaktadır. Bir kısmı da tarım alanı olarak açılmaktadır.9
9
kygm.kulturturizm.gov.tr
22
1.1.3.5. DAĞLAR VE TEPELER:
Bölgenin en önemli dağı 1,862 metre rakımlı olan Elmadağ‘dır.
Ayrıca Kepez Dağı (1,181), Hasan Dağı (1,137) ve Emir Dağı (1,175)
bulunmaktadır.
GölbaĢı ilçe hudutları dahilinde bulunan tepeler ise Ģunlardır:
Kalbur tepe (1,561m.), Merdivenlikaya tepesi (1,347m.), Gölyeri tepe
(1,340m), Kartal tepe (1,300m.), Hacılar tepesi (1,280m.), Bostan tepe
(1,245m.), Nohut tepe, UmuĢek tepe (1,235m.), Topakkaya tepesi (1,198m.),
KuyubaĢı tepesi (1,120m.), Kızılkırma tepesi, Çatalarkaç tepe, Büvelek tepe,
Canavartepe (1,150m.), Çobanöldüren tepesi, KurukamıĢ tepesi (985m.),
Tuzlukaynak tepesi, Kepekli Boğazı‘nın batısında Koçuman tepesi (1,015m.),
Gümgüme tepesi (1,003m.), Çelikgüney tepesi (1,020m.) ve Karacaoğlan
tepesi (1,001m.). 10
1.1.4. BALLIKPINAR’IN DEPREMSELLĠĞĠ
Ballıkpınar‘ın depremselliği, Ankara ili sınırları içerisinde yer alması ve
Ankara Ģehir merkezine mesafe yönünden yakınlığı nedeniyle Ankara
Depremselliği kapsamında irdelenmiĢtir.
Resim 1-24. Ankara Kentinin Jeolojisi.
(Ankara’nın Depremselliği, Bülent Özmen, Afet ĠĢleri Genel Müdürlüğü)
Ankara‘nın depremselliğini değerlendirmek için öncelikle Ankara ve
çevresindeki Neotektonik döneme ait faylar incelenmiĢtir.
Neotektonik olaylar, Ankara ve çevresinde Geç Miyosen‘den beri
devam etmektedir. Neotektonik dönem; fay denetimli karasal
10
Harita Genel Komutanlığı, Ankara paftaları.
23
sedimantasyon, kalkalkalin-alkalin volkanizma ve karmaĢık jeolojik yapılar
olmak üzere üç ana unsurla belirginlik kazanmıĢtır.
Jeolojik yapılar genç ve yeniden etkinlik kazanmıĢ eski yapılardan
oluĢmuĢ ve bunların baĢlıcaları kıvrımlar, küçük ve büyük açılı bindirme
fayları, doğrultu atımlı faylar, normal faylar ve faylara paralel uzanımlı
çizgisel çöküntüler olmuĢtur.
Ankara bölgesinin 32°—33° boylamları ve 39°—41° enlemleri
arasında kalan bölgenin hazırlanan neotektonik haritasında jeolojik yapılar,
yaĢlarına göre iki ana gruba ayrıldığı görülmektedir.
1Geç Pliyosen öncesi yaĢlı yapılar,
2Geç Pliyosen-Kuvaterner yaĢlı yapılar.
Birinci grup jeolojik yapılar, KD doğrultulu, yeniden etkinlik kazanmıĢ
bindirme fayları ve bindirme faylarıyla kesilmiĢ tek kanatlı kıvrımlardan
(monoklinlerden) oluĢmuĢtur. Birinci grup yapılar daha önceki çarpıĢma
rejiminin ürünüdür ve bunlar, Geç Pliyosen öncesinde (Geç EosenPonsiyen),
Ankara bölgesinde, yaklaĢık KB-GD doğrultulu bir sıkıĢma-daralma
deformasyonunun etkili olduğu anlaĢılmaktadır.
Buna karĢın, baĢlıca KD ve KB doğrultulu normal faylar, DKD
doğrultulu bindirme fayları ve kıvrımlardan oluĢan ikinci grup yapılar ise,
yaklaĢık K-G doğrultulu bir sıkıĢma daralma deformasyonunun aynı
bölgede Geç Pliyosenden beri etkin olduğunu göstermektedir.
Koçyiğit (1991) birinci ve ikinci grup yapıları esas alarak, sıkıĢmadaralma türündeki kıta içi sürekli deformasyon doğrultusunun, neotektonik
dönem sırasında, KBdan K-G doğrultusuna değiĢmiĢ olduğu sonucuna
varmıĢtır. 11
Ankara kent merkezi, Bayındırlık ve Ġskân Bakanlığı tarafından
yayımlanan ve halen yürürlükte bulunan Türkiye Deprem Bölgeleri
haritasında IV. derece deprem bölgesinde yer almaktadır (Şekil 1). Ankara
il sınırları içindeki alanın
ġekil 1:
% 8’i
I. derece,
% 21’i
II. derece,
% 32’si
III derece,
% 38’i
IV derece
Deprem bölgesindedir.
11
Koçyiğit, A., 1991, Changing Stres Orientation in Progressive Intracontionental
Deformation as Indicated by the Neotectonics of the Ankara Region, TPJD Bülteni,
c.3/I, 43-55.
24
Resim 1-25. Ankara Ġli Deprem Bölgeleri Haritası.
(Afet Bölgelerinde yapılacak Yapılar Hakkında, 1998)
Ankara‘nın büyük bir çoğunluğu (%70‘i) III. ve IV. derece deprem
bölgesinde, geri kalan %30‘u ise I. ve II. derece deprem bölgesinde yer
almaktadır.
Proje konusu olan Ballıkpınar, haritadan da görüleceği üzere IV.
Derece deprem bölgesinde yer almaktadır.
Ankara‘nın depremselliği; Ankara il merkezini 140km. çevreleyecek
Ģekilde çizilen bölge içine düĢen, 1900-2005 yılları arasında oluĢmuĢ ve
manyitüdü M 2 olan depremlerden yararlanarak belirlenmiĢtir. Deprem
verileri Afet iĢleri Genel Müdürlüğü Deprem AraĢtırma Dairesi tarafından
hazırlanmıĢ olan katalogdan alınmıĢtır.
Deprem episantırlanının dağılımı incelendiği zaman bunların bir
kısmının ġaroğlu vd. (1992) tarafından hazırlanan ve MTA tarafından
yayınlanan Diri Fay haritası ile uyumlu olduğu, bazılarının ise uyumlu
olmadığı görülmektedir.12
Özellikle, Çankırı civarında birçok deprem olmasına rağmen diri fay
olmaması, bu bölgede daha detaylı çalıĢmalar yapılarak diri fayların tespit
edilmesinin gerektiği yönündeki görüĢler, genel kabul gören görüĢ haline
gelmiĢ durumdadır.
12
ġaroğlu, F., Emre, Ö., Boray, A., 1992 Türkiye Diri Fay Haritası, MTA.
25
Ankara, gerek tarihi olarak ve gerekse yakın zamanımızda, yıkıcı ve
ciddi ölçüde can-mal kaybına neden olabilecek depremlere ev sahipliği
yapmamıĢtır. Bununla birlikte, 100-120km. kuzeyinde bulunan ve
yeryüzünün en aktif zonlarından olan Kuzey Anadolu Fay Zonu'nun neden
olduğu depremlerden ve 90-100km. güneydoğusunda bulunan KırĢehirKeskin Fay Zonu'nun neden olduğu depremlerden etkilendiği
görülmektedir.
Kuzey Anadolu Fay Zonu'nun batı uzantısında ve KırĢehir-Keskin
Zonu'nda 7 ve daha fazla büyüklükte (M>7) depremler olabilmekte ve
Ankara'daki sert zeminler için hesaplanan en büyük ivmeler 100-150gal
dolayında bulunmaktadır. Bu büyüklükteki depremlerin neden olduğu
100gal değerindeki ivmenin Ankara için dönüĢüm süresi 40 yıl olarak
hesaplanmıĢtır. Bu ivmenin bir yılda aĢılma olasılığı %2.5, aĢılmama olasılığı
%97.5'dır. Ankara'da bulunan yapıların kullanım sureleri ortalama 50 yıl
kabul edildiğinde, 100gal'lik ivmenin gerçekleĢme olasılığı %64,
gerçekleĢmeme olasılığı %36‘dır. Bu varsayıma göre, Ankara'daki sert
zeminler için 100gal değerindeki yer ivmesi, yapıların kullanım süreleri
içerisinde en az bir kez aĢılma olasılığı gösterebileceği söylenebilir.
Ankara bölgesinin, kuzey batı ve güney batı bölgesinde oluĢan
depremlerin çok az sayıda olması nedeni ile bu bölgede sismik aktivitenin
yok denecek kadar az olduğu söylenebilir.
YaĢanan Depremler
Tarihsel Döneme Ait Depremler
Tarihsel Döneme (1900 öncesi) ait Hasar Yapan Depremler Ankara ve
civarında 1900 yılı öncesinde oluĢmuĢ tarihsel depremlere ait veriler
oldukça az sayıdadır.
Soysal vd. (1981)nin derlediği verilere göre tarihsel dönemde
Ankara‘yı etkileyen aĢağıdaki depremler olmuĢtur. 13
03 Temmuz 1668 günü meydana gelen depremin maksimum
Ģiddeti VIII, episantırı 40.70K ve 31.60D dir. Bolu ve Kastamonu
civarında hasara neden olmuĢtur.
12 Ağustos 1668 tarihinde, Beypazarı‘nda ağır hasara neden olan
bir deprem meydana gelmiĢtir.
15 Ağustos 1668 tarihinde, saat 15:00 olduğunda Ankara‘daki taĢ
duvarları, evleri ve Ģehir surlarının bir kısmını, kentin yukarısındaki
kaleyi yerle bir eden ve iki kiĢiyi öldüren ve halkta korku ve paniğe
neden olan büyük bir deprem meydana gelmiĢtir.
17 Ağustos 1668 sürekli yer sarsıntılarının olduğu bir dönemde, 16
ile 18 Ağustos arasında bir zamanda muhtemelen 17 Ağustosu 18

13
Soysal, H., Sipahioğlu, S., Kolçak, D., Altınok, Y., 1981, Türkiye ve Çevresinin Tarihsel
Deprem Kataloğu, TÜBĠTAK.
26
-
-
-
Ağustosa bağlayan gece, Ģiddetli bir deprem olduğu ve bunun daha
önce meydana gelen ve Kuzey Anadolu‘nun çok geniĢ bir kısmını
etkileyen depremlerin tümünden daha güçlü olduğu belirtilmiĢtir.
Ankara‘daki depremin 3-4 dakika aralıklarla meydana gelen bir
dizi güçlü sarsıntıdan oluĢtuğu ve bunun kentin yukarısındaki
tepenin üzerinde bulunan kayalıkları kırdığı ve devasa taĢ
parçalarının düĢtüğü belirtilmiĢtir.
Ayrıca kentte muhtemelen sıvılaĢma sonucunda yer yarılmıĢ ve
öncü görmüĢ olan birçok ev harabeye dönmüĢtür.
28 Eylül 1881 günü meydana gelen depremin maksimum Ģiddeti
VIII, manyitüdü M6.1, episantırı 40.60K ve 33.60Ddır. Çankırı
yöresinde etkili olmuĢ ve 12 kiĢinin ölmesine neden olmuĢtur.
1883 yılında meydana gelen depremin maksimum Ģiddeti VI.
episantırı 41.00K ve 33.70E dir. Kastamonu-Çankırı civarında hasara
neden olmuĢtur.
Aletsel Döneme (1900 — 2007) ait Hasar Yapan Depremler ise:
09 Mart 1902 Çankırı Depremi: Maksimum Ģiddeti lo=IX,
manyitüdü Ms=5.6, episantırı 40.65K, 33.60D dir. Ambraseys ve
Finkel (1987) tarafından depremin birçok ön ve art sarsıntıları
olduğu ve deprem nedeniyle Çankırı ve çevresindeki yerleĢim
yerlerinde ağır hasarların oluĢtuğu, Çankırı merkezinde 3000 evin
hemen hemen tümüyle yıkıldığı, 4 kiĢinin öldüğü ve 100 kiĢinin
yaralandığı belirtilmiĢtir.
Sarsıntı Orta Anadolu‘da geniĢ çapta algılanmıĢtır.
-
19 Nisan 1938 KırĢehir-Keskin depremi: Ankara kent merkezine
uzaklığı 98km.'dir. Bu deprem, Ankara kent içinde de çok Ģiddetli
hissedilmiĢtir.
YeniĢehir tarafı baĢta olmak üzere yapılarda çatlama ve baca
yıkılmalarına neden olmuĢtur.
-
1 ġubat 1944 Bolu-Gerede Depremi; ġiddeti X, aletsel büyüklüğü
M=7.2 olan bir depremdir. 3,958 kiĢinin ölümüne, 3,513 kiĢinin
yaralanmasına, 20,865 yapının tamamen yıkılmasına ve 20,000
civarında yapının hasar görmesine neden olmuĢtur. Kocaeli,
Zonguldak, Kastamonu, Ankara 'yı içine alarak etkili olmuĢtur. Bu
depremden Ankara‘nın kuzeyinde kalan Beypazarı, Kızılcahamam,
Çamlıdere, AyaĢ kasabaları ve bağlı köyleri önemli ölçüde hasar
görmüĢlerdir. Ankara ili için hasar 125 ölü, 158 yaralı, 1,450 yıkık ve
2,716 hasarlı yapı ve 1,829 hayvan kaybı Ģeklinde sonuçlanmıĢtır.
ġehir içerisinde de bazı alanlar hasar görmüĢ, özellikle YeniĢehir‘de
ve Kale civarındaki eski evlerde hasar daha fazla olmuĢtur. Meydan
27
Palas oteli, DDY IĢletme Müdürlüğü binası, Vilayet binasında önemli
çatlaklar oluĢmuĢ ve yıkıntılar genellikle bacalar, Ģehir dıĢındaki tek
katlı bağ evleri ile kerpiç binalarda görülmüĢtür. ġehirdeki tüm resmi
ve özel yapıların duvarlarında küçük çatlaklar ve sıva dökülmeleri
gözlenmiĢtir.
-
13 Ağustos 1951 KurĢunlu (Çankırı) Depremi: 13 Ağustos 1951
günü 18:33:34‘de (GMT) meydana gelmiĢ olup maksimum Ģiddeti lo
= IX, manyitüdü Ms 6.9 ve episantırı 40.88K ve 32.87D dir. Pınarve
Lahn (1952), bu deprem nedeniyle KurĢunlu ve Ilgaz ilçe merkezleri
ve köylerinin önemli derecede etkilendiğini, 50 yurttaĢın yaĢamını
yitirdiğini, toplam olarak 8,000 evin hasar gördüğünü belirtmiĢlerdir.
Ambraseys (1988), bu deprem sırasında 60km uzunlukta ve sağ
yönlü doğrultu atımlı bir fay oluĢtuğunu öne sürmüĢtür.
Fayın doğu-batı doğrultulu iki ana parçadan oluĢtuğu, birinin
KurĢunlunun hemen kuzeyinden geçtiği, diğerinin ise AfĢar-DolaĢlar
arasında konumlandığı belirtilmiĢtir.
-
07 Eylül 1953 ÇerkeĢ (Çankırı) Depremi: 7 Eylül 1953 günü
03:59:40 da meydana gelmiĢ olup maksimum Ģiddeti lo=Vil,
manyitüdü Ms=6 episantın 41.09K, 33.01D dir. Bu deprem ile ilgili
ayrıntılı bilgi olmamakla beraber, depremin Düzce‘den Ġnebolu,
Çorum ve KırĢehir‘e kadar algılandığı belirtilmiĢtir. Fay oluĢumu
konusunda bir bilgi yoktur (Eyidoğan, vd., 1991).14
-
21 Nisan 1983 KöĢker Depremi: 21.04.1983 günü meydana gelmiĢ
olup Mb=4,8, Ms=4,1 dir. Episantırı 39.31 N ve 33.06E dir. Üç köyde
hasar yapmıĢtır.
-
17 Ağustos 1999 Körfez Depremi: Yerel saatle 03.02‘de meydana
gelen 7.4 Ģiddetindeki depremden Ankara‘nın merkezi ile tüm ilçe ve
köylerinde hissedilmiĢ, ancak can kaybı ve maddi hasar
oluĢmamıĢtır.
-
24 Ağustos 1999 Haymana Depremi; 4.7 büyüklüğündeki bu
deprem Ankara‘ya yaklaĢık 70km. uzaklıkta olmuĢtur. Bu deprem
küçük bir deprem olmasına rağmen, bu depreme neden olan fayın
hareket doğrultusu Ankara'ya paralel konumda olması nedeniyle,
olması gerekenden daha fazla hissedilmiĢtir.
14
Eyidoğan, H., Güçlü, U., Utku, Z., Değirmenci, E., 1991, Türkiye Büyük Depremleri Makro
Sismik Rehberi (1900-1988) Ġ.Ü.
28
-
12 Kasım 1999 Düzce Depremi: Yerel saatle 18.57‘de meydana
gelen 7.2 Ģiddetindeki depremden Ankara‘nın merkezi ile tüm ilçe ve
köylerinde hissedilmiĢ, ancak can kaybı ve maddi hasar
oluĢmamıĢtır.
-
06 Haziran 2000 Çankırı-Orta Ġlçesi Depremi; Aletsel büyüklüğü
M=5.9 olan ve Ankara'ya uzaklığı yaklaĢık 80km. olan bu depreme
neden olan fay "Normal Fay" mekanizmasına sahip olup, Haymana
depremi gibi Ankara kentine paralel geliĢmiĢtir. Bu bakımdan
Ankara kent sınırları içerisinde kuvvetli hissedilmiĢtir. Bu depremde
bundan önceki depremler gibi kent içerisinde önemsenecek hasar
ve can kaybına neden olmamıĢtır.
-
31 Temmuz 2005 Bala-Ankara Depremi: Yerel saatle 00.45 te
meydana gelmiĢ olup büyüklüğü Md=4.9 ve derinliği 8.9km dir.
Episantırı 39.42N ve 33.12E dir.
-
06 Haziran 2006 Dodurga Depremi: Yerel saatle 05.42 de
meydana gelmiĢ olup büyüklüğü Md = 6.1 ve derinliği 10km dir.
Episantırı 40.69N ve 32.99E dir
-
20 Aralık 2007 Bala-Ankara Depremi: Yerel saat ile 11.48‘de
Ml=5.6 büyüklüğünde,
-
27 Aralık 2007 Bala-Ankara Depremi: Yerel saat ile 01.47‘de
Ml=5.5 büyüklüğünde Bala-Ankara merkezli depremler meydana
gelmiĢtir.
Depremlere ait parametreler çeĢitli kuruluĢlarca aĢağıdaki gibi
hesaplanmıĢtır.
20 ARALIK
2007
KURULUġ
ZAMAN
(T.S)
ENLEM
BOYLAM
DERĠNLĠK
(km)
MAGNĠTÜD
Ml=5.6
Mw=5.7
Ml=5.7
Mw= 5.5
DAD
11:48:27.21
39.417N 33.045E
02.8
KOERĠ
EMSCCSEM
11:48:27
11.48:28.9
39.404N 33.046E
39.43N 33.16E
5.0
10
Bala-Ankara Depremleri (2007 yılı), orta büyüklükte olup,
Ankara‘nın merkez ilçelerinde Ģiddetlice hissedilirken, KırĢehir,
Kırıkkale, Niğde ve Yozgat gibi çevre illerde de hissedilmiĢtir.
Bölgeden alınan ilk bilgilere göre deprem Bala‘nın güneyindeki
29
Sırapınar, Yeniyapan köyleri ve AfĢar beldesinde hasara neden olmuĢ
ve can kaybı meydana gelmemiĢtir. Afet ĠĢleri Genel Müdürlüğü
Hasar Tespit Dairesince yapılan çalıĢmalarda bölgede; 834 konut, 63
ağıl ve 3 iĢ yerinin ağır, 5 konutun ise orta hasarlı olduğu tespit
edilmiĢtir.
Sonuç olarak; Ankara, geçmiĢ yıllardaki kayıtlara göre yıkıcı
depremlerin merkezi olmamıĢtır. Fakat 100-110km. kuzeyinde bulunan
Kuzey Anadolu Fayı üzerinde meydana gelen Bolu-Gerede (1944) ve
100km. güney doğusunda bulunan Akpınar Fayı (Parejas ve Pamir, 1939)
üzerinde meydana gelen KırĢehir (1938) depremlerinden ve tarihsel
dönemde de 1668 yılları içinde meydana gelen depremlerden önemli
ölçüde etkilenmiĢtir.
GeçmiĢ yıllara göre her geçen yıl biraz daha büyüyen ve geniĢleyen
Ankara‘nın olası bir depremden daha fazla etkileneceği gayet açıktır.
Ankara kenti zemin özellikleri açısından; zayıf zeminler (alüvyon),
orta zayıf zeminler (GölbaĢı formasyonu) ve sağlam zeminler (Söğüt
Metamorfitleri, Karakaya karıĢığı) olarak üç gruba ayrılabilir. Kentin yoğun
yerleĢme bölgelerinin büyük çoğunluğu ise zayıf ve orta sağlam zeminler
üzerinde kurulmuĢtur.
Deprem sonucu oluĢan ivme değerlerini büyütme ve depreme daha
uzun süre devam etme özelliği kazandıran bu tip zeminlerde; zemin
özellikleri ve inĢaat teknikleri dikkate alınmadan yapılmıĢ olan yapıların
büyük bir risk altında olduğu söylenebilmektedir.
1.1.5.
ĠKLĠM VERĠLERĠ
Ġnsanların günlük yaĢamlarını, çalıĢma, üretim, rekreasyon ve
dinlenme etkinliklerini ve psikolojik durumlarını; bitki ve hayvanlarda ise,
ekolojik iliĢkileri etkileyen iklim özellikleri; yağıĢ, rüzgar, sıcaklık, oransal
nem, mevsimlere göre değiĢkenlik kriterlerine göre incelenmiĢtir.
Devlet Meteoroloji ĠĢleri Genel Müdürlüğünce köylere göre iklim
bilgileri tutulmadığından Ballıkpınar Köyünün iklim bilgileri, GölbaĢı‘nın
iklim bilgileri çerçevesinde değerlendirilmiĢtir.
GölbaĢı‘na ait iklim verilerinin incelenmesinden; vadiler ve vadi
tabanlarının çevre alanlara nazaran daha ılık, sıcak ve az rüzgârlı kesimler
olduğu, platoların aynı yükseklikteki sivri tepelerden daha sıcak olduğu,
güney yamaçların aynı yükseklikteki kuzey yamaçlardan daha sıcak olduğu,
yamaçların gündüzleri ısınması sonucu yükselen hava ile birlikte rüzgârlar
yamaç boyunca yukarı tırmanırken, aynı yamaçların geceleri soğuması ile
birlikte serin havanın geceleri vadiye doğru aktığı görülmüĢtür.
30
Resim 1-26. Eymir Gölü’nde Sonbahar.
(Ankara’nın Depremselliği, Bülent Özmen, Afet ĠĢleri Genel Müdürlüğü)
Ballıkpınar Köyü ve köy sınırları içerisindeki proje alanı genel
hatlarıyla Orta Anadolu‘nun karasal iklim koĢullarına sahiptir. Yarı kuraklık,
yörenin genel iklim özelliği durumundadır. YağıĢ, Akdeniz rejimini andırsa
da bol yağıĢlar ilkbahardadır. En bol yağıĢ alan ay Mayıs ayıdır. Yıllık yağıĢ
miktarları bakımından ise Akdeniz ikliminden çok daha az yağıĢ almaktadır.
31
Resim 1-27. GölbaĢı Dağlarında Ġlkbahar
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
Yörede kıĢ sıcaklıkları düĢük, yaz sıcaklıkları yüksektir. En sıcak ay
Temmuz, en soğuk ay ise Ocak ayıdır.
YağıĢlar: Bölgede çok değiĢik bir yağıĢ rejimi görülmektedir. Bu değiĢik
karakterdeki yağıĢa, kıĢ aylarında bölgeye yerleĢen yüksek basınç alanı etki
etmektedir.
Ġlkbaharın gelmesiyle bölgedeki sıcaklık yavaĢ yavaĢ yükselmektedir.
Toprak Doğu Anadolu‘ya oranla daha çabuk ısındığından yüksek basınç
üstünlüğü doğuya doğru çekilir. Bu çekiliĢ ilkbaharda özellikle Mayıs ayında
yağıĢların meydana gelmesine neden olur. Nisan, Mayıs ve Haziran
aylarının ilk 15 günü içinde öğleye kadar hava açık ve az bulutlu, rüzgâr
hafiftir. Öğleden sonra ise kırkikindi yağmurları adı verilen, bazen sağanak
halinde fakat kısa süren, bazen de sürekli olan yağıĢlar beklenir. Bu yağıĢlar
birbiri ardınca üç-beĢ gün devamlı olmaktadır.
Ankara‘nın yıllık ortalama yağıĢ miktarı 373mm. olup, yağıĢın en
fazla olduğu aylar, 50.6mm. ile Mayıs, 46mm. ile Aralık aylarıdır. YağıĢın en
az olduğu ay ise 8.5mm. ile Ağustos ayıdır. Günlük en fazla yağıĢ Aralık
ayında (69.8mm.), en az yağıĢ Ağustos ayındadır (47.3mm.).
Yörede, ortalama yağıĢlı günler sayısı 102‘dir. YağıĢlı günlerin en çok
olduğu ay 13 gün ile Aralık ve Ocak, en az olduğu ay ise 2 gün ile
Ağustos‘tur.
Ortalama kar yağıĢlı günler sayısı 14 gündür. Karın en fazla yağdığı
ay 5 gün ile Ocak ayıdır. Ocak ayının karla örtülü gün sayısı 8‘dir.
32
Yıllık ortalama sisli gün sayısı 25.7 dir. Sisin en fazla olduğu ay 5.6
gün ile Ocak ayı, en az olduğu ay 0.1 gün ile Ağustos ayıdır.
Rüzgârlar: Bölge, genellikle kuzeydoğu rüzgârlarının etkisi altındadır.
Kuzeydoğu rüzgârları mevsimlere göre değiĢkenlik göstermekte ve yaz
aylarında rüzgârların esme sayısı ve Ģiddeti kıĢ aylarına oranla artmaktadır.
Kuzey rüzgârlarının esme sayısının fazla oluĢuna karĢın Ģiddetleri azdır.
Ayrıca mevsimlere göre farklılık göstermez. Güney rüzgârlarının esme
sayıları az olmakla birlikte özellikle bahar aylarında Ģiddetleri fazladır.
Güneybatı rüzgârları Ģiddet bakımından kuzeydoğu rüzgârları kadar
etkilidir.
Resim 1-28. Türkiye Rüzgar Atlası.
(www.elektrikburada.com)
Yörede, rüzgârların günlük hareketi incelendiğinde kuvvetli olmayan
bir dağ ve vadi meltemi sisteminin var olduğu göze çarpmaktadır. Günün
serin olduğu sabah ve akĢam saatlerinde genel olarak kuzey-doğu (NEPoyraz), öğle saatlerinde batı veya güney-batı (SW-Lodos), rüzgârları
üstündür. Hâkim rüzgâr yönü ise mevsimlere göre; Ġlkbahar ve yaz güneybatı, sonbahar güney ve güney-doğu, kıĢın ise güney rüzgârları Ģeklindedir.
Ortalama rüzgâr hızı saniyede 3.3 metredir. En hızlı rüzgâr yönü
güney-batıdan olup hızı saniyede 29.6m. olarak saptanmıĢtır.
Bölgede, kuvvetli rüzgârlar en çok Mart ve Nisan aylarında esmekte
ve bu esiĢ ( fırtınalı günler) adını almaktadır. Fırtınalı günler sayısı, 10 metre
yükseklikteki hızı 17.1m.den fazla olan rüzgârların kaydedildiği günlerin
33
ortalama sayısıdır. Fırtınalı günler sayısı ortalama 8 gündür. En çok fırtına
Mart ve Nisan, en az ise Ağustos ve Eylül aylarındadır.
Sıcaklık: 45 yıllık ortalamalara göre yörede en sıcak ay Ağustos (23.3C°), en
soğuk ay Ocak‘tır (0.3C°). En büyük sıcaklık düĢüĢü Ekim‘den Aralık‘a
geçerken görülmektedir (10.4C°).
Sıcaklığa en çok etki eden etmenler; yağıĢ, bağıl nem güneĢlenme
süresi ve bulutluluktur. Bulutluluk, yağıĢ ve bağıl nem azalmasına karĢın
güneĢlenme süresinin artması ısı artıĢlarına neden olur. Yıllık ortalama
bulutluluk oranı 5/10‘dur. En fazla bulutluluk 7/10 ile Aralık ayı, en az
bulutluluk 2/10 ile Temmuz ve Ağustos aylarıdır.
Oransal Nem: Yöredeki oransal nem, miktarı sıcaklık ve yağıĢa bağlı olarak
mevsimlere göre farklılık göstermektedir. YağıĢların azaldığı buna karĢın
güneĢlenme süresi ve ısının arttığı yaz aylarında oransal nem yüzdesi
düĢmektedir. Ortalama oransal nemin en yüksek olduğu aylar Aralık ve
Ocak (%77-78), en düĢük olduğu aylar ise Temmuz ve Ağustos (%40-42).
Yıllık ortalama oransal nem ise %60‘dır.

Mevsimlere Göre Ġklim Durumu
KıĢ: Hava ve toprak sıcaklığı arasında fark az ve genellikle toprak daha
sıcaktır. Rüzgâr yönü kuzey ve kuzeydoğudur. YağıĢlar genellikle kar
Ģeklindedir. Don olayı ve sis en fazla kıĢ aylarında görülür. Oransal nem
yüzdesi fazladır.
Bahar: Sıcaklık yavaĢ yavaĢ artmaya baĢlar. YağıĢlı günler sıcaklığın artıĢını
yavaĢlatır veya duraklatır. Bazı günler kıĢın soğuk günlerini andırır. Bahar,
sonbahardan daha serindir. YağıĢın azlığı oranında sıcaklık fazla olur.
Baharda don tehlikesi %63‘dür. Rüzgâr doğrultusu kuzeydir.
Yaz: Sıcaklık, Temmuz ortalarına, bazı yıllarda Ağustos ortalarına kadar
artar. Ağustos yılın en sıcak ayıdır. Temmuz-Ağustos en kararlı ay olmakla
birlikte sıcaklığın 6.8C°‗ye kadar düĢtüğü görülür.
Yazın ender görülen bulutlu ve yağıĢlı günler bulutsuz ve yağıĢsız
günlerden daha az sıcaktır. Oransal nemin en düĢük olduğu ve en az
değiĢtiği mevsim yazdır. YağıĢlar çok verimli olmakla birlikte yağıĢlı günler
sayısı azdır.
Kuzeydoğu yönlü rüzgârlar mevsimin hâkim rüzgârlarıdır. Rüzgâr
öğleden sonra kuvvetlenir, akĢama doğru zayıflar, gece ise çok hafif eser.
Yaz mevsiminin karakteristik rüzgârları olan doğu rüzgârları yaz ortasından
sonra eserler.
34
Sonbahar: Toprak hızla ısı kaybeder. Hava kararsız bir durum alır. Ekim
ayında ısının düĢüĢü hızını kaybeder ( Pastırma yazı ). Ancak Kasım‘da kıĢ
mevsimi özellikleri görülmeye baĢlanır. YağıĢlar artar ( Yıllık artıĢın %21‘i ).
Sıcaklık bahardakinden fazla, don tehlikesi azdır. Ortalama rüzgâr
kuzeydoğu yönlüdür. Doğu rüzgârları hâkim rüzgârlardır.
Son üç yıllık veriler doğrultusunda iklim durumuna göre ise:
Aylık ortalama sıcaklık; en düĢük 2008 yılı ġubat ayında (-0.2C°),
en yüksek 2008 yılı Ağustos ayında (24.8C°) görülmüĢtür.
Aylık minumum sıcaklık; en düĢük 2009 yılı Ocak ayında (-18.4C°),
en yüksek 2009 yılı Temmuz ayında (13.2C°) görülmüĢtür.
Aylık maksimum sıcaklık; en düĢük 2008 yılı Ocak ayında (8.6C°),
en yüksek 2007 yılı Temmuz ayında (37.2C°) görülmüĢtür.
Aylık Ortalama Nisbi Nem; en düĢük 2007 yılı Temmuz ayında
(%31,6), en yüksek 2008 yılı Aralık ayında (%87.7) görülmüĢtür.
Aylık Ortalama Rüzgâr Hızı; en düĢük 2008 yılı Aralık ayında
(1.6m_sec), en yüksek 2007 yılı Ağustos ayında (5.7m_sec)
görülmüĢtür.
Aylık Maksimum Rüzgâr Hızı ve Yönü; en düĢük 2007 yılı ġubat
ayında (11,0m_sec/Kuzey Kuzeydoğu), en yüksek 2009 yılı ġubat
ayında (26,7m_sec/ Güneybatı) görülmüĢtür (Devlet Meteoroloji
ĠĢleri Genel Müdürlüğü verilerine göre Ek-1).
Türkiye Ġçin Ġklim DeğiĢikliği Senaryoları
Ülkemizin geleceğe yönelik iklim tahminlerinde "TÜBĠTAK KAMAG
Projesi Sonuçları‖ esas alınmıĢtır.
A2 senaryosu için ECHAM5 küresel iklim modeli çıktılarının RegCM3
bölgesel iklim modeliyle ölçek küçültülmesi sonucunda elde edilmiĢ,
"Türkiye için beklenen muhtemel mevsimlik sıcaklık değiĢimleri (C°)".
Beklenen sıcaklık değiĢimlerine, gelecek dönem (otuz yıllık ortalamalar
halinde, 2011-2099) model sonuçlarının referans dönem (1961-1990)
model sonuçlarından farklarının alınmasıyla ulaĢılmıĢtır
B1 senaryosu için ECHAM5 küresel iklim modeli çıktılarının RegCM3
bölgesel iklim modeliyle ölçek küçültülmesi sonucunda elde edilmiĢ
"Türkiye için beklenen muhtemel mevsimlik sıcaklık değiĢimleri (C°)".
Beklenen sıcaklık değiĢimlerine, gelecek dönem (otuz yıllık ortalamalar
halinde, 2010-2099) model sonuçlarının referans dönem (1961-1990)
model sonuçlarından farklarının alınmasıyla ulaĢılmıĢtır.

35
Resim 1-29. Senelere göre ısı tablosu.
(Devlet Meteoroloji ĠĢleri)
B1 senaryosu için ECHAM5 küresel iklim modeli çıktılarının RegCM3
bölgesel iklim modeliyle ölçek küçültülmesi sonucunda elde edilmis
"Türkiye için beklenen muhtemel mevsimsel toplam yagıs degisimleri
(mm/gün)". Beklenen toplam yagıs degisimlerine, gelecek dönem (otuz
yıllık ortalamalar halinde, 2010-2099 dönemi) model sonuçlarının, referans
dönem (1961-1990) model sonuçlarından farklarının alınmasıyla
ulaĢılmıĢtır.
36
Resim 1-30. Senelere göre ısı tablosu.
(Devlet Meteoroloji ĠĢleri)
1.1.6. TOPRAK YAPISI (TOPRAK KABĠLĠYETĠ)
Yeryüzünün dıĢ tabakasını oluĢturan toprak, canlıların yaĢamları için
en temel kaynağı oluĢturmaktadır. Ġnsan nüfusu giderek artıĢ gösterirken
toprağın amaç dıĢı kullanımlara açılması, sınırlı miktardaki verimli
toprakların sürekli azalması nedeniyle canlıların yaĢamlarını sağlayan en
temel kaynağın da giderek azalmasına neden olmaktadır.
37
Resim 1-31. GölbaĢı havzası tarım alanları.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
Yoğun ve plansız yerleĢkeler ve toprak kullanımları, toprakta çeĢitli
tahriplere yol açmaktadır.
Verimli tarım arazileri; ilk yatırım maliyeti açısından ekonomik, su
kaynaklarına yakınlık, ulaĢım ve geliĢim açısından uygun oldukları için her
zaman yerleĢke, sanayi ve madencilik gibi yoğun etkinliklerin baskısı altında
kalmakta ve I. sınıf tarım arazileri sanayi alanlarına dönüĢmektedir.
Özellikle eğimli yüzeylerde toprağın verimli üst tabakası, kolayca
taĢınarak erozyona uğramaktadır.
Bu durum; doğal bitki örtüsünün yok olmasının yanı sıra, taĢınan bu
topraklar, taĢındıkları yol boyunca ve son çökelim alanlarında yeni çevre
sorunlarına da neden olmaktadır.
GölbaĢı sınırları içerisinde yer alan toprak grupları, kahverengi
topraklar, koluvyal topraklar ve hidromorfikalüvyal (tuzlualkali) topraklardır.
En çok alanı kahverengi topraklar (%90) kaplamakta olup, ikinci
sırada alüvyol topraklar (%4), üçüncü sırada ise azalan oranlarda kalüvyol,
Kırmızımsı Kahverengi, Hidromorfik Alüvyal, Kireçsiz kahverengi ve Tuzlu
Alkali topraklar (%2) kaplamaktadır.
38
Resim 1-32. GölbaĢı çevresinde tarım.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
GölbaĢı Özel Çevre Koruma Bölgesi sınırları içerisinde yer alan
Ballıkpınar Ekolojik YaĢam Alanı Bölgesi kahverengi topraklarla kaplıdır.
Ana madde kireçtaĢı, marn, killi Ģist ve Ģist ara tabakalı killerden oluĢan ABC
profili zonal topraklar olup, erozyona uğrayan kısımlarında yalnızca A ve C
horizonu görülmektedir. Bu topraklar yaz aylarında kuru kalırlar ve bu
dönemde kimyasal ve biyolojik etkinlikleri yavaĢtır.
Resim 1-33. GölbaĢı çevresi
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
39
Orta derecede organik maddeye ve nötr Ph özelliğine sahiptir. Seki
üstleri ve plato düzlüklerinde derinliği iyi olmasına karĢın eğimli alanlarda
aĢınmıĢ durumdadır.
Hafif meyillilik; orta derecede erezyona maruz kalma, ara sıra orta
derecede taĢkınlara uğrama ve kolayca giderilebilecek orta derecede
ıslaklık ihtiva etme gibi sınırlayıcı faktörlerden bir veya birkaçına sahip
bulunmaktadır. 15
Proje kapsamındaki 25 dekarlık alan arazi yetenek sınıflaması
açısından II. Sınıf arazi sınıflaması içerisinde yer almaktadır.
II. sınıf arazilerin, alıĢılmıĢ tarım metodları uygulanabilen düz ve düze
yakın, derin, verimli ve kolayca iĢlenebilir toprakları ihitiva eden I. Sınıf
arazilerden farkı; hafif meyilli, orta derecede erozyona maruz kalmıĢ olması,
arasıra orta derecede taĢkınlara uğramıĢ ve kolayca giderilebilecek orta
derecede ıslaklık ihtiva etmesi gibi sınırlayıcı faktörlerin bir veya birkaçına
sahip olmasıdır.
1.1.7. DOĞAL BĠTKĠ ÖRTÜSÜ

Flora
Proje sahasının tamamında step vejetasyonu hâkim durumda olup,
geçmiĢte bu alanlar tarım arazisi olarak kullanılmakla birlikte daha sonra
doğal haline bırakılmıĢtır. Çevresinde bulunan alanların tarım arazisi ile
çevrili olması, bu alanında potansiyel olarak tarım alanı ve bu alanların
muhtemel step alanlarından açılmıĢ olması ihtimalini güçlendirmektedir.
Türkiye‘de özellikle step alanları günden güne azalmakta, doğal alanların
kaybı artmaktadır.
Step alanlarının azalmasının en büyük nedeni ise tarım alanı
kazanmak için doğal alanların ıslah edilmesi, aĢırı otlatma yapılması ve
zamanla türlerin populasyon yoğunluğunun azalmasına nenden
olamaktadır. Türkiye Florasında yaklaĢık olarak 11,014 bitki türü
bulunmaktadır. Bu türlerin %35‘i endemik olup (3,500 tür), yani dünyda
sadece Türkiye‘de değiĢik lokasyonlarda bulunmaktadır.
Ankara ilinin geneline baktığımız zaman ise 1,455 bitki türü
bulunmakta; bunu ise yaklaĢık 300 türü endemiktir. Yani endemizm oranı
%20 dir. GölbaĢı Özel Çevre Koruma Bölgesinde özellikle son zamanlarda
habitat kaybolmalarından kaynaklanan ve aĢırı otlatma gibi antropojenik
etkilerden dolayı tehdit altında olan Centaurea tchihatcheffii Fisch. & Mey.
(Yanardöner) türü bulunmaktadır. Proje sahamızda bu tür tespit
edilememiĢtir.
15
ÇED Raporu 2005
40
Resim 1-34. Sevgi Çiçeği (Yanardöner Peygamber Çiçeği).
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
Resim 1-35. Sevgi Çiçeği (Yanardöner Peygamber Çiçeği).
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
41
Metodoloji
Ankara Ġli, GölbaĢı Ġlçesi sınırları içerisinde kalan Ballıkpınar yerleĢim
örneğinde; Doğal ve Kültürel Değerlere Uyumlu YerleĢim ve Yapı
Modellerinin GeliĢtirilmesi Projesi kapsamında alanın floral yapısını ve
florayı oluĢturan bileĢenlerin karĢı karĢıya bulundukları riskler ve koruma
statülerini belirleyebilmek amacıyla 2010 yılı içerisinde tarafımızdan
(Uzman Biyolog HaĢim ALTINÖZLÜ, AraĢtırma Görevlisi BarıĢ ÖZÜDOĞRU,
Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü) açık alan çalıĢmaları
gerçekleĢtirilmiĢtir.
Açık alan çalıĢmaları sırasında alandan bitki örnekleri toplanmıĢtır.
Toplanan bu yaĢ bitki örnekleri yönteme uygun olarak kurutulmuĢtur.
Kurutulan bitki örneklerinin tanımlanmasında "Flora of Turkey And East
Aegean Islands" adlı kaynaktan yararlanılmıĢtır. 16 17
TeĢhis edilen bitkilerin listesi Tablo I de verilmiĢtir. OluĢturulan
floristik listede alanda mevcut olduğu belirlenen bitkilerin sistematik
konumları kontrollerde kolaylık sağlaması bakımından alfabetik olarak
verilmiĢtir.
Birinci sütunda familya, Ġkinci takson, üçüncü sütunda endemizm
durumu, dördüncü sütunda biliniyor ise fitocoğrafik bölgesi, beĢinci
sütunda bitkinin Türkçe adı verilmiĢtir.
Bitkilerin Türkçe adlarının belirlenmesinde ġevki Akalın tarafından
hazırlanmıĢ olan "Büyük Bitkiler Kılavuzu" 18 ve Prof. Dr. Turhan Baytop
tarafından hazırlanmıĢ olan "Türkçe Bitki adları" adlı kaynaklardan
faydalanılmıĢtır. 19
Tablonun altıncı ve son sütununda taksonun tehlike kategorisi
verilmektedir. Bitkilerin tehlike kategorileri IUCN Komisyonunun 20 tespit
ettiği kriterlere göre ve Ekim v.d. tarafından hazırlanmıĢ ve Türkiye Tabiatını
Koruma Derneği tarafından yayınlanmıĢ olan "Türkiye Bitkileri Kırmızı
Kitabı" adlı kaynaktan faydalanılmıĢtır. 21
16
Davis, P.H., Flora of Turkey And The East Aegean Islands, Vol.1-10, Edinburg (1965 1988).
17
Güner, A., Flora of Turkey And The East Aegean Islands, Vol.11, Edinburg (2000).
Akalın, ġ., Büyük Bitkiler Kılavuzu, Ankara (1952).
19
Baytop, T., Türkçe Bitki Adları Sözlüğü, Ankara (1997).
20
IUCN Red List Categories, IUCN Species Surrival Commision, 40 th Meeting of
the IUCN Council, Gland, Switzerland (1994).
18
21
Ekim, T., Koyuncu, M., Vural, M., Duman, H., Aytaç, Z., Adıgüzel, N., Türkiye
Bitkileri Kırmızı Kitabı, Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Yayın No: 18,
Ankara (2000).
42
Bitki türlerinin tehlike kategorilerinin tesbitinde kullanılan
kısaltmalar ve açıklamaları:
EX: TükenmiĢ
LC: Az tehdit altında
EW: Doğada tükenmiĢ
DD: Veri yetersiz
CR: Çok tehlikede
NT: Tehlike altına girmeye aday
EN: Tehlikede
NE: Değerlendirilemeyen
VU: Zarar görebilir
Floristik Analiz
Proje sahasının floristik yapısı ile ilgili olarak yapılan inceleme
sonucu proje alanında 24 familyaya ait 61 cins, 71 tür, 9 alttür ve 2 varyete
tespit edilmiĢtir. Bu alandan tespit edilen bitkilerin fitocoğrafik bölgelere
göre dağılımı ise Ģöyledir; Akdeniz elementi 2, Avr.-Sib. elementi 1 ve Ir.Tur. elementi 15, Ģeklindedir.
53 tür ise fitocoğrafik bölgesi bilinmeyen ya da birden fazla
fitocoğrafik bölge elementidir. ÇalıĢma alanından tespit edilen bitki
türlerinin 71‘i de LC (Az tehdit altında) kategorisindedir. Proje sahasından 7
endemik bitki türü tespit edilmiĢtir. Bu türler; Alyssum pateri Nyar. subsp.
pateri, Erysimum lycaonicum (Hand.-Mazz.) Hub.-Mor., Astragalus
campylosema Boiss. subsp. campylosema, Astragalus condensatus Ledeb.,
Anthemis wiedemanniana Fisch. & Mey., Phlomis armeniaca Willd. ve
Thymus leucostomus Hausskn & Velen var. argillaceus Jalas‘dır.
Koruma Önlemleri
Proje sahasından tespit edilen; Alyssum pateri Nyar. subsp. pateri,
Erysimum lycaonicum (Hand.-Mazz.) Hub.-Mor., Astragalus campylosema
Boiss. subsp. campylosema, Astragalus condensatus Ledeb., Anthemis
wiedemanniana Fisch. & Mey., Phlomis armeniaca Willd. ve Thymus
leucostomus Hausskn & Velen var. argillaceus Jalas endemik bitki türlerinin
hepsi IUCN‘e göre LC kategorisindedir.
IUCN kriterlerine göre türlerin tehlike kategorilerine göre koruma
önlemleri tespit edilmiĢtir. Bu kriterlere göre tehlike kategorisi LC (Az tehdit
altında olan) türler için koruma önlemi alınması Ģart değildir. GeniĢ yayılıĢlı
endemik (birçok lokasyondan bilindikleri için) in situ ya da ex situ koruma
önlemi alınmasına gerek yoktur. IUCN kriterlerine göre tehlike kategorisi
NT (tehdit altına girmeye aday) türler için ex situ koruma yöntemi
uygulanmaktadır.
IUCN e göre tehlike kategorisi EN (Tehlikede), VU (Zarar görebilir),
CR (Çok tehlikede) ve DD (Veri yetersiz) olan türler için hem ex situ hemde
insitu koruma yöntemi uygulanmaktadır. Hangi koruma yöntemninin
uygulanacağı ise türün alandaki populasyon durumuna bakılarak karar
verilmektedir.
43
Türün populasyon yoğunluğu faaliyetten aĢırı bir Ģekilde zarar
görecek durumda ise ex situ koruma yöntemi, faaliyetten zarar görme
ihtimali az ise in situ koruma yöntemi de uygulanabilmektedir.
-
EX Situ Koruma Yöntemi:
Tehdit altında bulunan bitki türlerinin, tespit edildiği alanın dıĢında,
habitatına uygun, aynı özellikleri gösteren, toprak yapısı aynı olan ortama
taĢınması ve orada yaĢamını devam ettirmesi ile sağlanan koruma
yöntemidir.
Bu yöntemde, inĢaat alanı dıĢına taĢınacak bitki türünün, çevresinde
yaklaĢık 0.5m. çapında, 50cm. derinliğinde (türün kök derinliğine göre
derinlik değiĢebilir) bir çukur açılır ve köklerine zarar verilmeden
bulunduğu habitattan alınır, çevresindeki topraktan alınarak köklerin etrafı
kendi toprağıyla beraber jüt torbalara sarılır ve dikileceği alana götürülür.
Habitatına dikilir ve etrafı toprakla doldurulduktan sonra 1–2lt can suyu
ilave edilir.
Dikilen bitki her 2-3 günde bir, solma, su ihtiyacı için kontrol edilir,
gerekiyor ise ihtiyaç kadar su ilave edilir.
TaĢınamayacak kadar büyük, kökleri derinde olan bitki türleri için
önerilen koruma yöntemi, tohumlar olgunlaĢtıktan sonra, tohum
torbalarına alınarak, gölgede, oda ısısında nemini alması sağlanır.
Nemini alan tohumların üzerine etiket bilgileri (etiket bilgisinde
tohumun toplandığı lokalite, toplandığı ―km‖ cinsinden bilgi, toplama
tarihi, tohumun ait olduğu bitkinin tür adı) yazılır. Bu tohumlar tespit
edildiği lokaliteye en geç 1 yıl gibi bir süre sonra dikilecekse, oda ısısında
muhafaza edilir. Tohum tespit edildiği lokaliteye 2 yıl ya da daha fazla bir
zaman sonra dikilecekse tohumların muhafaza edilebilmesi için, Ankara,
Tohum ve Gen Kaynakları AraĢtırma Merkezi‘ne muhafaza edilmek üzere
gönderilmesi, dikim zamanında bu merkezden alınarak dikim yapılması
gerekir.
Ġn Situ Koruma Yöntemi:
In situ koruma yönteminde, tehdit altında bulunan bitki türleri, tespit
edildikleri habitatta koruma altına alınırlar. Nüfusun geniĢleme sınırı tespit
edilir ve etrafı tel örgü ile çevrilir.
Bu alana iĢ makineleri, otlatılan hayvanların giriĢi engellenir. Bu
koruma yöntemine yerinde koruma ya da ―in situ‖ koruma yöntemi denir.
Bu yöntemlerin dıĢında türlerin korunmasına yönelik her hangi bir
derecelendirme ya da farklı bir yöntem bulunmamaktadır.
Vejetasyon
Proje sahasının vejetasyon tipi steptir. Alanda bulunan bitki
türlerinin boyu 10-50cm. arasında değiĢmektedir. Bu alanlarda baskın
olarak; Bromus japonicus Thunb. subsp. japonicus, Bromus sterilis L.,

44
Elymus elongatuıs (Host) Runemark subsp.ponticus (Podp.) Melderis,
Festuca vealesiaca Schleicher ex Gaudin, Poa bulbosa L. ve Triticum
aestivum L. türleri baskın olarak tespit edilmiĢtir.
Resim 1-36. Step Bitki Örtüsü.
Resim 1-37. Step Bitki Örtüsü.
(HaĢim ALTINÖZÜ’nün arĢivinden)
(HaĢim ALTINÖZÜ’nün arĢivinden)
Uluslararası SözleĢmeler Açısından Proje Sahasının Değerlendirilmesi
Ankara Ġli, GölbaĢı Ġlçesi sınırları içerisinde proje sahası floristik listesi
değerlendirildiğinde; 3 Mart 1978‘de Washington da imzalanan CITES
(Nesli tehlikede olan hayvan ve bitki türlerinin uluslararası ticaretine ilişkin
sözleşme) gereği koruma altına alınan ve ticareti yasaklanan bitki türlerinin
hiçbiri alanda bulunmamaktadır. Proje sahası içerisinde, 09.01.1984
tarihinde Türkiye‘nin resmen taraf olarak onayladığı Avrupa‟nın Yaban
Hayatı ve Yaşam Ortamlarını Koruma Sözleşmesi (BERN)22 gereği koruma
altında olan bitki türü bulunmamaktadır.
22
BERN, Avrupa Yaban Hayatı ve YaĢama Ortamlarını Koruma SözleĢmesi (1984).
45
Tablo I: Ballıkpınar; Doğal ve Kültürel Değerlere Uyumlu YerleĢim ve Yapı Modellerinin GeliĢtirilmesi Projesi Floristik Listesi
Takson
Habitat
Endemizm
Fitocoğrafik
Durumu
Bölge
__
__
Türkçe Adı
Tehlike
Koordinat
Kategorisi
SPERMATOPHYTA
ANGIOSPERMAE
DICOTYLEDONES
Ranunculaceae
Adonis aestivalis L. subsp.
aestivalis
Adonis flammea Jacq.
Step,
Hava cıva otu
LC
1,009m,
Step,
36 477621 D
4398513 K
__
__
Hava cıva otu
LC
1,009m,
36 477621 D
4398513 K
Ceratocephalus falcatus (L.)
Step,
__
__
__
LC
Pers.
1,009m,
Ranunculus argyreus Boiss.
Step,
__
__
Düğün çiçeği
LC
Ranunculus sericeus Banks.
Step,
__
Ir.-Tur. ele.
Düğün çiçeği
LC
& Sol.
1,011m,
36 477524 D
4398454 K
36 477271 D
4398376 K
Papaveraceae
Hypecoum pendulum L.
Step,
__
__
Boynuzlu
LC
36 476473 D
46
1,024m,
Papaver commutatum Fisch.
Step,
& Mey.
1,023m,
gelincik
__
__
Gelincik
4398444 K
LC
36 476473 D
4398466 K
Brassicaceae
Alyssum hirsutum Bieb. var.
Step,
hirsutum
1,009m,
Alyssum pateri Nyar. subsp.
Step,
pateri
1,009m,
Cardaria draba (L.) Desv.
Yol
subsp. chalepensis (L.) O. E.
kenarlar,
Schulz
1,015m,
Diplotaxis tenuifolia L.
Yol
__
__
Uyuz otu
LC
36 477621 D
4398513 K
Endemik
Ir.-Tur. ele.
Uyuz otu
LC
37 477621 D
4398513 K
__
__
__
LC
36 477271 D
4398587 K
__
__
LC
kenarları,
36 477621 D
4398513 K
1,009m,
Erysimum lycaonicum
Step,
(Hand.-Mazz.) Hub.-Mor.
1,005m,
Sinapis arvensis L.
Yol
kenarları,
Endemik
Ir.-Tur. ele.
Erysimum
LC
36 477670 D
4398444 K
__
__
Hardal
LC
36 477621 D
4398513 K
47
1,009m,
Thlaspi perfoliatum L.
Step,
__
__
Akça çiçeği,
LC
1,011m,
36 477271 D
4398567 K
Resedaceae
Reseda lutea L. var. lutea
Step,
__
__
1,009m,
Muhabbet
LC
çiçeği
36 477621 D
4398513 K
Caryophyllaceae
Cerastium dichotomum L.
Step,
subsp. dichotomum
1,009m,
__
__
LC
36 477621 D
4398513 K
Boynuz otu
Chenopodiaceae
Noaea mucronata (Forssk.)
Step,
Aschers. & Schweinf. subsp.
1,005m,
__
__
__
LC
36 477653 D
4398477 K
mucronata
Linaceae
Linum austriacum L. subsp.
Step,
austriacum
1,008m,
__
__
Keten
LC
36 477621 D
4398513 K
Geraniaceae
Erodium cicutarium (L.)
Step,
__
__
Turna gagası
LC
36 477621 D
48
L‘Herit. subsp. cicutarium
1,009m,
Geranium tuberosum L.
Yol
subsp. tuberosum
kenarları,
4398513 K
__
__
Turna gagası
LC
36 477621 D
4398513 K
1,009m,
Fabaceae
Astragalus campylosema
Step,
Boiss. subsp. campylosema
1,022m,
Astragalus condensatus
Step,
Ledeb.
1,005m,
Astragalus nanus DC.
Step,
Endemik
Ir.-Tur. ele.
Geven
LC
4398470 K
Endemik
Ir.-Tur. ele.
Geven
LC
Step,
Koch
1,009m,
Trifolium campestre Schreb.
Step,
__
__
Geven
LC
Step,
stenophylla
1,009m,
36 477345 D
4398283 K
__
__
__
LC
36 477626 D
4398435 K
__
__
Üç gül
LC
1,009m,
Vicia cracca L. subsp.
36 477670 D
4398444 K
1,011m,
Coronilla scorpioides (L.)
36 476539 D
36 477626 D
4398415 K
__
__
Fiğ
LC
36 476539 D
4398470 K
Rosaceae
49
Pyrus elaeagnifolia Pallas
Step,
subsp. elaeagnifolia
1,023m,
Sanguisorba minor Scop.
Step,
subsp. muricata (Spach) Briq.
1,009m,
__
__
Ahlat
LC
36 476530 D
4398451 K
__
__
Küçük çayır
LC
düğmesi
36 477621 D
4398513 K
Apiaceae
Eryngium campestre L. var.
Step,
virens
1,005m,
Scandix iberica Bieb.
Step,
__
__
Çakır dikeni
LC
4398444 K
__
__
Fesçi tarağı
LC
1,009m,
Scandix pectn-veneris L.
Step,
36 477670 D
36 476539 D
4398470 K
__
__
Fesçi tarağı
LC
1,009m,
36 477626 D
4398415 K
Valerianaceae
Valrianella coronata (L.) DC.
Step,
__
__
Kedi otu
LC
1,004m,
36 477626 D
4398415 K
Dipsacaceae
Scabiosa argentea L.
Step,
__
__
Uyuz otu
LC
1,004m,
Scabiosa rotata Bieb.
Step,
36 477626 D
4398415 K
__
__
Uyuz otu
LC
36 477626 D
4398437 K
50
1,009m,
Asteraceae
Achillea wilhelmsii C.Koch
Step,
__
Ir.-Tur. ele.
Civan perçemi
LC
1,009m,
Anthemis wiedemanniana
Step,
Fisch. & Mey.
1,009m,
Artemisia scoparia Waldst. &
Step,
Kit.
1,025m,
Centaurea patula DC.
Step,
4398595 K
Endemik
__
Papatya
LC
Step,
urvillei
1,024m,
Centaurea virgata Lam.
Step,
__
__
YavĢan otu
LC
Step,
__
Ir.-Tur. ele.
Yanar döner
LC
Step,
rhoeadifolia (Bieb.) Celak.
1,009m,
36 477271 D
4398391 K
__
Akd. ele.
Yanar döner
LC
36 476530 D
4398451 K
__
Ir.-Tur. ele.
Yanar döner
LC
36 477271 D
4398391 K
__
Ir.-Tur. ele.
Hindiba
LC
1,007m,
Crepis foetida L. subsp.
36 476459 D
4398486 K
1,011m,
Cichorium intybus L.
36 477621 D
4398513 K
1,011m,
Centaurea urvillei DC. Subsp.
36 477460 D
36 477673 D
4398422 K
__
__
__
LC
36 477613 D
4398529 K
51
Echinops sp.
Yol
__
__
Kirpi baĢı
LC
kenarları,
36 477635 D
4398493 K
1,004m,
Senecio vernlis Waldst. & Kit. Step,
__
__
Kanarya otu
LC
1,009m,
Xanthium spinosum L.
Yol
36 477613 D
4398529 K
__
__
Pıtrak
LC
kenarları,
36 476459 D
4398486 K
1,011m,
Primulaceae
Androsace maxima L.
Step,
__
__
Androsas
LC
1,009m,
36 477524 D
4398454 K
Boraginaceae
Anchusa leptophylla Roemer
Yol
& Schultes subsp.
kenarları,
leptophylla
1,011m,
Buglossoides arvensis L.
Step,
__
__
Sığır dili
LC
4398283 K
__
__
__
LC
1,009m,
Moltkia coerulea L.
Step,
36 477345 D
36 477524 D
4398454 K
__
Ir.-Tur. ele.
__
LC
36 477621 D
52
1008 m,
4398513 K
Scrophulariaceae
Verbascum cherianthifolium
Yol
Boiss. var. cherianthifolium
kenarları,
__
__
Sığır kuyruğu
LC
36 477653 D
4398477 K
1,005m,
Veronica pusilla Kotschy var.
Step,
pusilla
1,009m,
__
Ir.-Tur. ele.
YavĢan otu
LC
36 477613 D
4398529 K
Euphorbiaceae
Euphorbia macroclada Boiss.
Step,
__
__
Sütleğen
LC
1,007m,
36 477677 D
4398437 K
Lamiaceae
Ajuga chamaepitys (L.)
Step,
Schreber subsp. chia var.
1,004m,
__
__
Mayasıl otu
LC
36 477653 D
4398477 K
chia
Lamium amplexicaule L.
Step,
__
Avr.-Sib. ele.
Ballıbaba
LC
1,024m,
Marrubium parviflorum
Step,
Fisch. & Mey. subsp.
1,007m,
36 476444 D
4398463 K
__
__
Ġt sineği
LC
36 477677 D
4398437 K
53
oligodon (Boiss.) Seybold.
Phlomis armeniaca Willd.
Step,
Endemik
Ir.-Tur. ele.
Kudus ada çayı
LC
1,011m,
Phlomis pungens Willd. var.
Step,
hirta Velen.
1,011m,
Salvia aethiopsis L.
Step,
4398376 K
__
__
Kudus ada çayı
LC
Step,
subsp. syspirense (C.Koch)
1,009m,
36 477271 D
4398391 K
__
__
Ada çayı
LC
1,007m,
Teucrium chamaedrys L.
36 477271 D
36 477677 D
4398437 K
__
Ir.-Tur. ele.
Kısa mahmut
LC
36 477621 D
4398513 K
Rech.
Thymus leucostomus
Step,
Hausskn & Velen var.
1,009m,
Endemik
Ir.-Tur. ele.
Kekik
LC
36 477621 D
4398513 K
argillaceus Jalas
Wiedemania orientalis L.
Yol
__
__
__
LC
kenarları,
36 476444 D
4398463 K
1,024m,
Plumbaginaceae
Acantholimon acerosum
Step,
__
Ir.-Tur. ele.
Kar dikeni
LC
36 47738 D
54
(Willd.) Boiss. var. acerosum
1,012m,
4398257 K
Plantaginaceae
Plantago lanceolata L.
Step,
__
__
Sinir otu
LC
1,014m,
36 477219 D
4398283 K
Rubiaceae
Galium verum L.
Step,
subsp.verum
1,009m,
__
__
Yoğurt otu
LC
36 477613 D
4398529 K
MONOCOTYLEDONES
Liliaceae
Muscari comosum (L.) Miller.
Step,
__
Akd. ele..
Misk
LC
1,004m,
36 477639 D
4398493 K
Poaceae
Agropyrum cristatum (L.)
Step ,
Gaertner subsp. pectinatum
1,009m,
__
__
__
LC
36 476444 D
4398463 K
(Bieb.) Tzvekleb var.
pectinatum
Bromus japonicus Thunb.
Step,
subsp. japonicus
1,009m,
__
__
Brom
LC
36 477677 D
4398437 K
55
Bromus sterilis L.
Step,
__
__
Brom
LC
1,009m,
Elymus elongatuıs (Host)
Step,
Runemark subsp.ponticus
1,011m,
36 476444 D
4398463 K
__
__
Elym
LC
36 477677 D
4398437 K
(Podp.) Melderis
Festuca vealesiaca Schleicher Step,
ex Gaudin
1,005m,
Poa bulbosa L.
Step,
__
__
Fetük
LC
4398420 K
__
__
Pütüren
LC
1,024m,
Triticum aestivum L.
Step,
1,011m
36 477673 D
36 477621 D
4398513 K
__
__
Buğday
LC
36 477621 D
4398513 K
56
Resim 1-38. Veronica pusilla Kotschy var. Resim 1-39. Adonis aestivalis L. subsp.
pusilla
aestivalis
(HaĢim ALTINÖZÜ’nün arĢivinden)
(HaĢim ALTINÖZÜ’nün arĢivinden)
Resim 1-40. Centaurea patula DC.
(HaĢim ALTINÖZÜ’nün arĢivinden)
Resim 1-42. Ajuga chamaepitys (L.) Schreber
subsp. chia var. Chia
(HaĢim ALTINÖZÜ’nün arĢivinden)
Resim 1-41. Moltkia coerulea L.
(HaĢim ALTINÖZÜ’nün arĢivinden)
Resim 1-43. Wiedemania orientalis L.
(HaĢim ALTINÖZÜ’nün arĢivinden)
57
Resim 1-44. Adonis flammea Jacq.
(HaĢim ALTINÖZÜ’nün arĢivinden)
Resim 1-45. Cardaria draba (L.) Desv. Subsp.
chalepensis (L.) O. E. Schulz
(HaĢim ALTINÖZÜ’nün arĢivinden)
Resim 1-46. Reseda lutea L. var. Lutea
(HaĢim ALTINÖZÜ’nün arĢivinden)
Resim 1-47. Anchusa leptophylla Roemer &
Schultes subsp. Leptophylla
(HaĢim ALTINÖZÜ’nün arĢivinden)
Resim 1-48. Buglossoides arvensis L.
(HaĢim ALTINÖZÜ’nün arĢivinden)
Resim 1-49. Anthemis wiedemanniana Fisch.
& Mey.
(HaĢim ALTINÖZÜ’nün arĢivinden)
Fauna
Step alanlarda küçük memeli canlılar barınabileceği birçok yer
olduğu gibi, tarlalar ve tarla kenarları da bu canlılara ev sahipliği
yapmaktadır. Su kuĢları açısından Mogan Gölü ile birlikte Çökek Bataklığı,
Sulakiye Göl yatağı, DikilitaĢ ve Ġkizce Göletleri önemli habitatlardır. Sulak
alanlar ayrıca balık ve amfibilere de habitat oluĢturmaktadır. Civarda tarla
kuĢları ve yırtıcılar için step ve kayalık araziler mevcuttur. Bilhassa havzayı
çevreleyen yüksek tepeler, yırtıcı kuĢlar için uygun habitatlardır. Karasal
omurgasızlar ve reptiller için step ve tarlalar uygun alanlardır.

58
Ayrıca, bölgedeki ―Sulak-Bataklık Alanlar‖ sayısız bitki ve hayvan
türünün yaĢayabilmesi için, bağımlı olduğu suyu ve birincil üretimi
sağlayan, canlı tür ve çeĢitliliğinin beĢiğidir. Bu nedenle birçok canlı
türünün yaĢamını devam ettirebilmesi için stratejik öneme sahiptirler.
Mogan-Eymir Gölleri ve sulak-bataklık alanları; 227 kuĢ türü
tarafından barınma, üreme, konaklama amaçlı kullanılan ve ülkemizde
Ramsar‘a aday gösterilen önemli kuĢ alanlarındandır. Bu kuĢ türlerinin 40‘ı
bölgede üremekte, 30‘u bütün yıl gözlenmekte diğerleri göç zamanı veya
sadece göl çevresinde görülmektedir.
Resim 1-50. Ankara ve GölbaĢı çevresinden çeĢitli hayvanlar.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
59
Türkiye‘nin taraf olduğu Bern SözleĢmesi Annex II‘de (Kesinlikle
Korunması Gerekli Türler Listesi) yer alan Alaca Balıkçıl ve Küçük Balaban,
Dikkuyruk ve Küçük Kerkenez bu alanda korunması gereken mutlak
türlerdir.
Resim 1-51. GölbaĢı Çevresinde Korunması Gereken KuĢlar.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008.)
Alanda üreyen ve nesli tehlike altında olan kuĢ türleri arasında Alaca
Balıkçıl, Balaban, Küçük Balaban, Macar Ördeği, ElmabaĢ Patka, PasbaĢ
Patka ve Dikkuyruk yer alır. Alan, Nesli tehlike altında olan diğer kuĢ
türlerinden Küçük Kerkenez için göç döneminde büyük önem taĢır.
Bölgede kartal, akbaba, keklik, bıldırcın, karga, baykuĢ, leylek ve bıldırcın
gibi kuĢların yanında tavĢan, tilki ve kurt gibi hayvanlar barınır.23
Resim 1-52. GölbaĢı Çevresinde Korunması Gereken KuĢlar.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
23
ÇED Raporu 2005.
60
1.1.8. ULAġIM
Proje alanına (Ballıkpınar) eriĢim mevcut durumda sadece karayolu
ile sağlanabilmektedir. Ballıkpınar‘dan Ankara Ģehir merkezine özel araba
ile 30 dakikada gidilebilmektedir. Ballıkpınar Köyü mücavir alan içerisine
alınıp, mahalle haline dönüĢtürüldükten sonra Ankara merkezine belediye
otobüsleri ile de ulaĢım imkânı sağlanmıĢ durumdadır.
Ballıkpınar‘dan ülkenin diğer kesimlerine ulaĢmak için Çevik Bir
Caddesinde 4km. ilerledikten sonra Ankara-Haymana yoluna çıkılmaktadır.
Söz konusu sapaktan güneye dönüldüğünde Haymana‘ya, kuzeye
dönüldüğünde ise 8km. sonra GölbaĢı merkezine ve Ankara-Adana
karayoluna eriĢimi de sağlamaktadır. GölbaĢı merkezinden geçen AnkaraAdana karayolu ile GölbaĢı-Haymana yolunun kesiĢtiği noktadan itibaren
güneye gidildiğinde Aksaray, Konya ve Adana‘ya, Kuzeye dönüldüğünde
ise Ankara merkezine (20km.) eriĢilebilmektedir. Kuzey yönüne
dönüldüğünde ayrıca yaklaĢık 1km. mesafeden sonra Ankara Çevre
Otoyoluna da girilebilmektedir. Çevre Otoyolunun doğu aksı KayaĢ
üzerinden
Resim 1-53. GölbaĢı Ballıkpınar Mahallesi GiriĢi.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
Kırıkkale yönüne ve Havaalanına (47km.), batı yönünde ise Ġstanbul
ve EskiĢehir yönüne kolayca gidilebilmektedir.
Proje alanının bitiĢiğinde yer alan Çevik Bir Caddesinde, batı
yönünde ilerlenildiğinde ise Ballıkpınar Köyü Camisinin yanından sağa
61
sapılan köy yolunda TuluntaĢ Köyüne, oradan da tekrar Ankara Çevre
Otoyoluna ve Ġnceğe daha kısa yoldan eriĢilebilmektedir. Ballıkpınar‘ın
Koparan ve Hallaçlar köy yoları üzerinden de TuluntaĢ‘a eriĢimi
bulunmaktadır.
Resim 1-54. Ballıkpınar Mahallesi GiriĢi – Çevik Bir Caddesi.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
Ballıkpınar‘ın ana ulaĢım yolları konumundaki gerek Çevik Bir
Caddesi, gerekse bölünmüĢ yol olan Ankara-Haymana karayolunda Ģimdilik
trafik yoğunluğu açısından GölbaĢı Ģehir merkezi dıĢında önemli bir
tıkanma olmamasına rağmen, yakın gelecekte sıkıntı yaĢanabileceği
görülmektedir. Çünkü Ballıkpınar Köyünün çevresi de GölbaĢı ve Ġncek‘te
olduğu gibi yoğun bir yapılaĢma ile karĢı karĢıyadır.
Bahar ve yaz ayları ile hafta sonlarında yeni yerleĢkeler ile Ankara
merkezi arasında daha Ģimdiden tarfik yoğunluğuna neden olmaktadır.
Hallaçlı köyü civarında son yıllarda oluĢturulan piknik alanlarına gidiĢgeliĢler de dikkate değer ölçüde hareketlilik yaratmaktadır.
Çevik Bir Caddesinde Ģimdiden yaĢanmaya baĢlayan karayolu trafiği,
Ballıkpınar Ekolojik YaĢam Alanını emisyon ve ses kirliliği yönünden tehdit
unsuru oluĢturmaktadır.
Proje alanı ile Ballıkpınar köy merkezi arasındaki ulaĢım için de Çevik
Bir Caddesi dıĢında çevreye duyarlı bisiklet yolu ve/ya yaya yolu ile eriĢim
olanağı yaratılmadığı takdirde, sıkıntı yaĢanacaktır.
62
UlaĢtırma altyapısının incelenmesi ve değerlendirilmesi
Proje alanının ulaĢım altyapısı, Ballıkpınar Mahallesinin ulaĢım
olanakları ile birlikte ele alınarak incelenmiĢ ve değerlendirilmiĢtir.
Ballıkpınar‘ın mevcut ulaĢım altyapısı, ekolojik kırsal veya kentsel
alanlar için öngörülen ulaĢım alt yapısı ile birlikte ele alınarak, incelenmiĢtir.
Ekolojik yerleĢkelerde ulaĢımda ses ve hava kirliliğine yol açmayacak
sistemler tercih sebebi olmaktadır.
Tercih;
Birim taĢıma baĢına enerji tüketimi az olan (demiryolu, karayoluna
göre 1/4-7 oranında daha az),
Benzin yerine, sürdürülebilir enerji (elektrik vb.) tüketen, (Dizelli
çekimde havayı kirletme payı demiryolunda %5, karayollarında %85
iken, elektrikli çekimde hava kirlenmesi olmamakta),
Güvenli olan, (trafik kazalarında her yıl karayolundaki yaklaĢık 6.000
kiĢi, demiryollarında 3-5 kiĢi hayatını kaybetmektedir),
Gürültü Ģiddeti düĢük olan (Ağır taĢıtlarda 103 desibel, Hızlı trende
65-75 desibel),
Yolun kapladığı alanın darlığı, (eĢdeğer yolda platform geniĢliği
karayolunda 37.5m., demiryolunda 13.7 metre),
Altyapı maliyetlerinin düĢük olması (eĢdeğer kapasiteli karayolu,
demiryoluna göre yaklaĢık 3 kat daha fazla),
Bakım-onarım süresinin uzunluğu, (demiryolunda 25 yıl,
karayolunda her yıl).
Kriterlerine göre yapılmaktadır.

Proje alanına eriĢimde, raylı sistem olanağı bulunmamaktadır.
BaĢkent Ankara‘ya iliĢkin raylı sistem projeleri içerisinde GölbaĢı
bulunmamaktadır. Ancak, GölbaĢı Ankara‘nın en hızlı yapılaĢan ilçeleri
arasında yer almaktadır. Özellikle TaĢpınar-KızılcaĢar-TuluntaĢ kesimi son
10 yıl içerisinde tahmin edilenin üzerinde hızla yapılaĢmıĢtır. Ġncek‘in
yapılaĢması, TOKĠ‘nin de çabaları ile orta vadede Hallaçlar ve Koparan‘dan
Ballıkpınar‘a, oradan da Mogan Gölünü saran yerleĢkeler ile birleĢmesi
beklenmektedir.
GölbaĢı‘da yaĢanan geliĢimin devam etmesi halinde, ulaĢım
yönünden sıkıntı yaĢanmaması için geliĢmiĢ metropollerde olduğu gibi
kent planlamasının ulaĢım planı ile birlikte yapılarak, planlanacak raylı
sistem güzergâhlarının özenle korunması gerekmektedir. Bu amaçla
‗GölbaĢı Raylı Sistem Projesi‘ vakit geçirilmeden baĢlanılması gereken bir
proje olarak görülmektedir. Söz konusu proje planlamasında Ballıkpınar da
dikkate alınarak, Ballıkpınar GölbaĢı Metrosuna Tramvay, hafifraylı sistem
vb. raylı sistemler ile bütünleĢmesi gerekli görülmektedir. Çünkü, raylı
sistemle ulaĢımı sağlanacak ekolojik yaĢam merkezi, Ankara‘nın yanı sıra
ülkemizde yaygınlaĢması düĢünülen projelere de önderlik yapacaktır.
63
Ekolojik yaĢam alanlarında kendi içinde ve alanlar arasındaki
hareketlilik bisikletle sağlanması konusu söz konusu alanların planlama
aĢamasında göz önünde tutularak gerekli altyapının yapılması
gerekmektedir. Ekolojik yaĢam alanlarında bisiklet yolları yapılmadığı
takdirde, ulaĢımda çevreyi kirletici sistemlere yönelinmesi kaçınılmaz olacak
ve bu durumda da ulaĢımın olumsuz etkilerini gidermek için katlanılacak
maliyetler, bisiklet yolu için yapılacak harcamalar ile kıyaslanmayacak
ölçüde fazla olacaktır.
Ballıkpınar‘ın ulaĢım altyapısı yönünden yukarıda belirtilen
nedenlerden dolayı dezavantajlı gibi gözükmesine karĢın, BaĢkent
Ankara‘nın sınırları içerisinde olması kendisi için avantaj yaratmaktadır.
BaĢkentin ulaĢım altyapısı sorunları ‗Kentsel GeliĢim Projesi‘ kapsamında ele
alınmıĢ olup, bir plan çerçevesinde çözüme kavuĢması beklenmektedir.
Ballıkpınar‘ın ulaĢım altyapısını da yakından etkilemesi beklenen söz
konusu çalıĢmalar ‗Ballıkpınar Çevreye Duyarlı YaĢam Alanı‘ için olumlu bir
geliĢme olarak değerlendirilmiĢtir.
1.1.9. YERLEġĠM DOKUSU VE MĠMARĠ KARAKTER

Ören Yerleri
GölbaĢı ve çevresinde insanoğlunun ilk yaĢam izlerine Moğan
Gölü‘nün kuzeyinde, Örencik, Yurtbeyi (Gerder) ve Yaylabağ (Bursal) köyleri
civarında rastlanmıĢtır. Mogan ve Eymir gölleri, bu göllere karıĢan akarsu
yatakları ve etrafında bulunan düzlükler, Elmadağ yamaçlarında bulunan
andezit taĢı yatakları ve günümüze ulaĢmayan ormanlar, Yurtbeyi Köyü
sınırları içinde bulunan mağaralar bu dönem insan hayatı için önemli bir
faktör olmuĢtur.
Karaoğlan Köyü içinde bulunan höyükte, 1937-41 yılları arasında,
Remzi Oğuz Arık tarafından yapılan kazı çalıĢmasında beĢ iskân tabakası
ortaya çıkmıĢtır. GölbaĢı bölgesinde bulunan bu yerleĢmeler genel olarak
tipik köy kültürünü temsil eder. Evler yüzyılımızdaki basit köy evlerinde
olduğu gibi taĢ temel üzerine kerpiç duvarlarla inĢa edilmiĢtir. Sadece
Ahlatlıbel‘deki madeni buluntular geliĢmiĢ bir kültür seviyesini gösterir.
Diğer merkezlerde ise kullanılan araç gereçler taĢtan yapılmıĢtır. Ankara
yöresinde ilk kez Karaoğlan Höyük‘te çarkta yapılmıĢ seramikler
bulunmuĢtur.
64
Resim 1-55. Karaoğlan Höyüğü.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
Yaylabağ, TaĢpınar, Ġncek, TuluntaĢ, Hacılar, Gökçehöyük, Topaklı,
Çayırlı, Gölbek, ÇimĢit, Kırıklı, Karacaören köylerinde ve Bezirhane
Beldesi‘nde bulunan höyüklerde yapılan yüzey araĢtırmalarında Ġlk Tunç
Çağı izlerine rastlanmıĢtır. YerleĢmelerin boyutu da köy tipi ve taĢ temel
üzerine kerpiçle yapılan mimari yapılardır. Ġlk Tunç Çağı‘nın ilk
dönemlerinin en belirgin özelliği de içi siyah astarlı, dıĢı kırmızı ve çok iyi
perdahlanmıĢ çanak-çömlek çeĢitleridir. Orta ve Son Tunç Çağı‘nda mevcut
höyüklerde iskânın devam ettiğini görürüz.
Helenistik dönemin ortalarında, Orta ve Batı Avrupa‘nın Ren-Tuna
havzasındaki yurtlarını terk ederek Anadolu‘ya üç kabile halinde gelerek
Sakarya ve Kızılırmak havzasına yerleĢen Galatlar, yerleĢik hayatı sevmeyen
ve savaĢçı bir kavim olmalarına rağmen zaman içinde surlarla çevrili
olmayan köyler kurmuĢlardır.
Resim 1-56. Selametli Beldesi, Mağaralar.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
65
Horasan, Türkistan ve Azerbeycan‘dan Ankara bölgesine gelen Oğuz
Türkmen boyları konar-göçer olarak, ―yazlık‖ ve ―kıĢlak‖larda yaĢamaya
baĢlarlar. Türkmen boylarının Ankara ve civarında yerleĢik köy hayatına
geçmesi zaman içinde olur. Ankara ve civarında Oğuz Türkmen boyları
isimlerini taĢıyan köyler kurarlar.

Mimari
YerleĢik köy hayatına daha ziyade akarsu yataklarında, korunmaya
ve savunmaya elveriĢli dağ yamacı dere içlerinde, vadilere hâkim tepe
yamaçlarında, eski ören yerlerinde, ulaĢım yolları üzerinde ve birleĢme
noktalarında, Ankara Ģehir merkezine yakın olan bölgelerde geçilmiĢtir.
Ballıkpınar Köyüne komĢu TuluntaĢ, Hallaçlı (HalaĢlı), Koparan,
Topaklı, Ġncek (Göllü yerleĢmesi), Selametli, Zıva (Bağiçi) ve Deli Himmetli
(Velihimmetli) köyleri bölgede ilk kurulan köylerdir.
Ballıkpınar; yol kenarına karĢılıklı dizilmiĢ, kireç badanalı, kiremit
çatılı olan tipik Kırım Tatar köylerindendir. Her evin duvar ile çevrilmiĢ
―azbar‖ denilen bahçesi bulunmaktadır. Her Kırım Tatar köyünde olduğu
gibi, azbarın içinde 3 odalı ev, evin hemen yakınında ―aĢqana‖ diye
adlandırılan mutfak bulunmaktadır. Eve uzak bölgelerde bazen de bir duvar
ile de ayrılan bölümde kümes, ahır, ağıl, samanlık, anbar, kiler ve tuvalet
bulunmaktadır.
Ankara‘nın yanı sıra ülkemizin birçok yöresinde bina ve yol
tasarımları Andezit TaĢı göz önünde bulundurularak yapılmaktadır. Andezit
taĢı; kaydırmaz nitelikte olması, sıcaklık-rüzgâr-yağmur-kar gibi iklimsel
faktörlere karĢı beton taĢlara göre 20-30 kat daha dayanıklı, tuzlu/asitli
sularda etkileĢiminin az olması, ısı-ses izolasyonu sağlaması, taĢ ocağında
ve fabrikada kolayca kesilebilmesi nedeniyle, çeĢitli sektörlerde
değerlendirilmektedir.
Andezit taĢı yüzyıllar boyu tarihin hemen her döneminde, her
medeniyetin taĢ ustalarınca yapı malzemesi olarak kullanılmıĢtır. Ankara
civarında Friglerle baĢlayan andezit taĢı kullanımının en güzel örneği
Ankara Kalesi‘dir. Anadolu Selçukluları ve Osmanlı döneminde önemli
yapılarda da andezit taĢı kullanılmıĢtır.
66
Resim 1-57. Atatürk Sahil YürüyüĢ Yolu.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
Son 10 yıl içinde Ankara‘nın çehresini değiĢtiren Altınpark, Dikmen
Vadisi, Hacı Bayram Veli Camii, Vedat Dalokay Parkı, Harikalar Diyarı, Susuz
Göleti gibi birçok eserin çevre düzenleme projesinde kaplama ve döĢeme
taĢı olarak andezit taĢı kullanılmıĢtır.
Dekoratif amaçlı apartman giriĢ basamakları yapımı, binaların dıĢ
cephe kaplamaları, cadde ve sokaklarda yaya yürüyüĢ yollarının
kaplanması, bordur yapımı, park ve bahçelerde yürüyüĢ yollarında parke
taĢı, bina içi alanlarında ise ocak, barbekü, Ģömine yerlerinde mimari ve
dekoratif olarak kullanılması Andezit taĢının önemini arttırmıĢtır.
Resim 1-58. Mogan Park.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
67
Kültürel ve Mimari Formlar
Ballıkpınar ve çevresindeki yerleĢkelerin (GölbaĢı ilçesi ve köyleri)
hikâyesi yaklaĢık 80-90 yıl önce baĢlasa da, sahip olduğu coğrafyanın
yaĢanmıĢ tarihi ise antik çağlara tanıklık eden arkeolojik istasyonlara
sahiptir. Ayrıca sahip olduğu coğrafyanın jeolojik ve ekolojik özellikleri de
çeĢitlilik göstermektedir.
Malazgirt Zaferi‘nden sonra bölgeye gelen ve konar-göçer olarak
yaĢayan Oğuz Türkmen boyları, yerleĢik köy hayatına geçerek günümüzde
mevcut olan köyleri kurmuĢlardır.
Bölgeye 1850 yılından itibaren Doğu Anadolu‘da konar-göçer olarak
yaĢayan Türkmen Yörük, Türkmen Ekrad boyları ile Balkan ve Kafkasya‘dan
gelen Kırım Türkleri ile Çerkez ailelerinin yerleĢtiğini görüyoruz.
1930‘lu yıllardan itibarende Doğu Anadolu ve Karadeniz
bölgesinden gelen ailelerin ilçe merkezine yerleĢmesi ile bölgede kültürel
yapı zenginleĢmiĢtir.
Kültürel ve Mimari Formlar konusuna tarihsel süreç içerisinde daha
detaylı baktığımızda; GölbaĢı ilçesi hudutları dahilinde bulunan
yerleĢmelerde, Anadolu Selçukluları dönemine ait yapı ve bu yapılara ait bir
iz kalmadığı görülmektedir. Sadece Bağiçi Köyü‘nde bulunan ―Seyyid Yusuf
Zaviyesi‖nin bulunduğu mekân tespit edilebilmiĢtir.
Resim 1-59. Bölgede ilk zaviye kuran derviĢlerden Seydi Yusuf hazretlerinin Bağiçi Köyü’nde
bulunan viran olmuĢ türbesi.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
Günümüzde ilçe sınırları içinde bulunan Osmanlı dönemi eserleri ise
cami, köprü ve çeĢmelerdir. Belgelerde zikredilen ―Gölhan‖, ―subendi‖,
―suyolu‖, ―misafirhane‖ ve ―zaviye‖ yapılarından hiç bir iz kalmamıĢtır.
Günümüze intikal eden Osmanlı eserleri de özgün özelliğini kaybetmiĢtir.
Belgelerde ismi geçen ancak günümüzde bulunmayan yapılar Ģunlardır:
Göl Hanı (Ġlçe merkezinde), Ġsfahani su bendi,
Bursal Köyü‘nde bulunan su bendi, suyolu ve çeĢme,
68
Suyolu ve çeĢmesi (Yaylabağ Köyü),
Oğulbey Zaviyesi (Oğulbey),
Seyyid Yusuf Zaviyesi (Bağiçi),
SeyyidMuslihiddin Zaviyesi (Bağiçi),
Bezir Hanı (Bezirhane),
Mustafa Kethüda Camii (Topaklı),
Abdullah BeĢe Camii(Koparan),
Hasan Ağa Camii (Çayırlı),
Havva Hatun Camii (Hacımurat),
Hacı Hüseyin Camii (Yurtbeyi),
Abdullah Efendi b. Mehmed Camii (Karaoğlan),
Muhaciroğlu Ali b. Mehmed Camii (Ahiboz),
Abdülvahhab Efendi Misafirhanesi (TuluntaĢ). 24
Günümüze intikal eden Osmanlı dönemi eserleri ise Ģunlardır:
Bezirhane Camii:
Bezirhane Beldesi‘nde bulunan caminin ilk olarak kimin tarafından
yapıldığını bilmiyoruz. Kuzey cephede, giriĢ kapısının sağında, duvara
yerleĢtirilen Osmanlıca kitabeden, 1901 yılında Ahmedoğlu Hasan
tarafından caminin onarımının yapıldığını öğreniyoruz.
Dikdörtgen planlı, alçı mihraplı, ahĢap tavanlı, minareli, kargir ve
çatılı bir yapıdır. Alçı mihrap üzerinde bulunan ―Kelime-i Tevhid‖ kufi yazı
ile yazılmıĢtır. AhĢap minber ise özgündür. Tavan kare çıtalı olup,
merkezinde altıgen kalem iĢi süsleme bulunan altıgen bir rozet vardır. Bu
rozetteki süslemeler oldukça güzel ve Ankara merkez camilerinde bulunan
süslemelerle benzerlik gösterir. Mahfel kısmı ahĢap olup, giriĢ kapısı basık
kemerlidir. Son cemaat yeri sonradan ilave edilmiĢtir. Tuğladan yapılan
minare tek Ģerefelidir. Avlu kapısında antik mermer parçalar bulunmaktadır.
Resim 1-60. Bezirhane Beldesi Camii ve tavan süslemeleri.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
24
Vakıflar Genel Müdürlüğü ArĢivi, 588 numaralı defter s.80
69
Emmizade Ġbrahim Ağa Odası:
Çayırlı Köyü‘nde bulunan ―köy odası‖, 1880 yılında Emmizade Ġbrahim Ağa
tarafından yaptırılmıĢtır. Güney cephe duvarı köĢesinde bulunan
Osmanlıca kitabede: “Sahib‟ül hayrat vel-hasenat, Haymana kazası
eşrafından Emmizade İbrahim Ağa. Sene 1309 (1880). Oflu Mehmed
Efendi” ibaresi yazılıdır. Bölgede bulunan değiĢik renklerde andezit
taĢından yapılan yapı, çatılı ve harap bir vaziyettedir. Köy sakinleri
tarafından ―Ġbogilin odası‖ adı ile anılmaktadır.25
Resim 1-61. Emmizade Köy odası.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
Resim 1-62. Emmizade Kitabesi.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
25
A.Erdoğan, Tarih Ġçinde GölbaĢı, s 52.
70
-
Ali Efendi Konağı:
Çayırlı Köyü‘nde bulunan iki katlı konak, 1891 yılında Mehmed oğlu
Ali Efendi tarafından yaptırılmıĢtır. Alafranga kiremit örtülü çatısı ve kargir
yapısı ile harap bir durumda bulunan konak Sakarya SavaĢı‘nda hastane
olarak kullanılmıĢtır.
Resim 1-63. Çayırlı Köyü Ali Efendi Konağı.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
-
ġerif Mehmed Bey Camii:
Hallaçlı Köyü‘nde bulunan cami, Hacı ġerif Mehmet Bey tarafından
yaptırılmıĢtır. Vakıflar Genel Müdürlüğü ArĢivi‘nde bulunan Ģahsiyet
kaydından, 1210 (1795) yılında Bayramzâde Ġbrahim Halife bin Mustafa‘nın
bu camiye imam ve hatip olarak atandığını öğreniyoruz. Dikdörtgen planlı,
taĢ ve kerpiç kullanılan yapı çatılı olup, ahĢap tavanlıdır. Günümüzde depo
olarak kullanılan mabed, ibadete kapalıdır.
Resim 1-64. ġerif Mehmed Bey Camii.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
71
-
Ġncek Camii:
Ġncek Köyü‘nde bulunan cami, kargir, çatılı, minaresiz, ahĢap tavanlı,
ahĢap mahfeli bulunan, dikdörtgen planlı bir yapıdır. Temelde ve mahfelde
antik mermer sütunlar ile devĢirme malzeme kullanılmıĢtır. Sekizgen ahĢap
tavan merkezinde bir rozet bulunmaktadır. 1325 (1907)‖ yazılıdır. Cami
günümüzde ibadete kapalıdır.
Resim 1-65. Ġncek Camii.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
-
Karacaören Camii:
Karacaören Köyü‘nde bulunan caminin kuzey cephesinde bulunan
mermer Osmanlıca kitabede:―Sahib‘ül hayrat ruhiçün Fatiha. Sene 1300
(1883)‖ yazılıdır.
Vakıflar Genel Müdürlüğü ArĢivi‘nde kayıtlı bulunan 29
Cemaziyelahir 1302 (1885) tarihli, ―Mehmed oğlu Bekir ÇavuĢ Vakfı‖
vakfiyesinden de caminin bu tarihten daha önce yapıldığını öğreniyoruz.
Dikdörtgen planlı, kesme taĢtan yapılmıĢ, ahĢap tavanlı, çatılı, minareli bir
yapı olup, onarıma ihtiyacı vardır.
Resim 1-66. Karacaören Camii güneybatı dıĢ cephe.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
72
-
Karagedik Beldesi Eski Cami:
Karagedik Beldesi‘nde bulunan cami, dikdörtgen planlı, çatılı ve
kâgir bir yapıdır. Moloz taĢ kullanılarak yapılan caminin çatısı dıĢa taĢkın
saçaklı ve Marsilya kiremitle kaplıdır. Güney cephede iki, doğu ve batı
cephelerde ise üçer adet kemerli penceresi vardır.
Caminin içinde ahĢap tavanı ve duvarlarda kalem iĢi yazı ve
süslemeler vardır. Karagedik Camii‘nin yapım kitabesi olmayıp, giriĢ kapısı
üzerinde Arapça harflerle yazılı 1327 (1909) tarihi vardır. Bu tarih ―Hasan
Nadir Efendi Vakfiyesi‖ne göre caminin onarım tarihidir.
Caminin alçı mihrabının yuvarlak niĢinin üstü mukarnaslarla süslü
olup, niĢin çevresini ―Kelime-i Tevhid‖ tekrarı yazı ve bitkisel süslemeli
kuĢaklar çevirir.
Resim 1-67. Karagedik Beldesi Eski Camii ve içi.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
-
Karaoğlan Köyü ÇeĢmeleri:
Karaoğlan Köyü‘nde, camiin karĢısında bulunan çeĢme aslında iki
ayrı çeĢmedir. Andezit taĢından yapılan çeĢmelerden kemerli olan çeĢmede
iki Osmanlıca kitabe vardır. Kemer üstünde bulunan kitabede ―Tamirat,
sene 1322 (1904)‖ ibaresi yazılıdır. Ġkinci dört satırlık kitabede ise: ―Sahibül
hayrat velhasenat, eĢraf-ı kuzat-ı kiram, zül‘ihtiramdan Harizade Abdülhadi
Efendi bin es-Seyyid Mehmed Efendi hazretleri gafarallahü lehü ...
ihsan......... 1205 (1791)‖ ibaresi yazılıdır.
73
Resim 1-68. Karaoğlan Köyü çeĢmeleri.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
Resim 1-69. Karaoğlan Köyü Kitabeleri.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
Sol tarafta bulunan ikinci çeĢme kitabesinde ise: ―Hüve‘l-Baki, ... oğlu
Ġsmail ve Süvari Halil Ağa.....1315 (1897)‖ ibaresi yazılıdır. Günümüzde her
iki çeĢmeninde suyu akmamaktadır.
Abdullah BeĢe Camii:
Koparan Köyü‘nde bulunan cami, dikdörtgen planlı, ahĢap tavanlı,
çatılı ve minareli bir yapıdır. Alçı mihrabı özgün olup, ahĢap minberi ise
ahĢap ve sadedir. Minare sonradan yapılmıĢtır. Yapım kitabesi bulunmayan
cami, Vakıflar Genel Müdürlüğü ArĢivi‘nde ―Abdullah BeĢe Camii‖ adı ile
kayıtlıdır. 21 Receb 1294 (1877) tarihli bir belgede
Musa Efendi‘nin bu camiye hatip olarak atandığı zikredilir.
74
Resim 1-70. Abdullah BeĢe Camii.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
-
Ġsmail Efendi ÇeĢmesi:
Ġsmail Efendi tarafından 1814 yılında yaptırılan çeĢme, Koparan
Köyü‘nde bulunmaktadır. Andezit taĢından yapılmıĢ ve Osmanlıca yazılmıĢ
bir kitabesi vardır. Güzel bir hatla yazılan kitabede Ģu beyit yazılıdır: Değil
külli noksan, İlahi Ente Rahman. Reca-i mengi Gufran, “Vela te‟hüzü
bağziyan” İki âlemde Ya Allah, Aziz eyle İsmail‟i Sene 1229 (1814).
Resim 1-71. Ġsmail Efendi Kitabesi.
Resim 1-72. Ġsmail Efendi ÇeĢmesi.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı
Belediyesi, 2008)
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı
Belediyesi, 2008)
-
Cebecizade Hacı Efendi Camii:
Oğulbey Köyü‘nde bulunan cami, dikdörtgen planlı, ahĢap tavanlı ve
çatılı bir yapıdır. Alçı mihrabı özgün olup, alınlığında “Ketebe (yazdı) elfakir, el-hakir, es-Seyyid Ahmed Tevfik el-Ankaravi, 1312” yazılıdır.
Bu ibareden mihraptaki yazıları yazan hattatın Seyyid Ahmed Tevfik
Ankaravi olduğunu öğreniyoruz.
75
Resim 1-73. Oğulbey Köyü Cebecizade Hacı Efendi Camii.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
Caminin batı cephesinde bulunan, 1308 (1891) tarihli ve altı satırlık
Osmanlıca kitabeden camiyi tamir ettirenin Cebecizade Hacı Efendi olduğu
yazılıdır. Sene 1308 (1891) Cami daha sonraki yıllarda onarım görmüĢ ve
kuzey cepheye ilave yapılmıĢtır. 26
Selametli Beldesi Camii:
Selametli Beldesi‘nde bulunan cami, dikdörtgen planlı, ahĢap tavanlı
ve kesme taĢtan, tek Ģerefeli olan minaresi ise tuğladan yapılmıĢtır. Alçı
mihrabı özgün olup, sonradan ―Ayet el-Kursi‖ yazılı çini döĢenmiĢtir.
―Kelime-i Tevhid‖ ise kufi hatla yazılmıĢtır. Ayrıca duvarlar tavana kadar çini
kaplıdır. Mermer mihrap ise sonradan yapılmıĢtır.
Resim 1-74. Selametli Beldesi Camii.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
26
A.Erdoğan, Tarih Ġçinde GölbaĢı, s 59. .
76
-
Hacı Ebubekir Ağa Camii:
SubaĢı Köyü‘nde bulunan cami, Haymana kazasına bağlı ġerefli Köyü
ahalisinden es-Seyyid el-Hac Ebubekir Ağa ibni Mustafa bini Ebubekir
tarafından 1872 yılında yaptırılmıĢtır.
Cami, düz bir alanda, kaba yonu taĢı ile yapılmıĢ, dikdörtgen planlı,
çatılı bir yapıdır. Minaresi ve son cemaat yeri sonradan eklenmiĢtir. Kabarık
derzli duvarlarda köĢelerde ĢaĢırtmalı kesme taĢ ve pencerelerin üstünde
yapıyı dolaĢan yuvarlak bir silme, yöreye göre farklı uygulamalardır.
Resim 1-75. SubaĢı Köyü ÇeĢmesi.
Resim 1-76. Hacı Ebubekir Ağa Camii.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim
Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim
Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
Kuzey hariç her cephede ikiĢer adet kemerli pencere vardır.
Doğudaki betonarme son cemaat yeri içindeki basık kemerli bir kapı ile
girilen cami hariminin kuzeyinde, sonradan eklenen mahfel yer alır.
Çıtalı ahĢap tavanın ortasında kare bir göbek vardır. Tavan,
kenarlardan silmelerle yükseltilmiĢtir. AhĢap minber sade olmakla birlikte
aynı dönemin ürünü, cami içi ile uyumludur. Caminin alçı mihrabı dıĢtan
yazı ve bitkisel motiflerle çevrilmiĢtir.
NiĢin üstü mukarnaslı olup, tepesinde palmet Ģeklinde çıkıntılar
vardır. Duvarlar düz sıvalıdır. Cami daha sonraki yıllarda onarım
görmüĢtür.27
TaĢpınar Köyü Camii:
TaĢpınar Köyü‘nde bulunan cami, dikdörtgen planlı, ahĢap tavanlı ve
çatılıdır. Alçı mihrabı özgün olup, Ankara bölgesinde ender rastlanan
örneklerden biridir.
Yapım tarihi ve yaptıranı bilinmeyen cami ile ilgili ilk belge, 6 Zilhicce
1329 (1911) tarihli “Osman Ağa ibni Kasım ibni Abdulğaffar Vakfı”na aittir.
27
A.Erdoğan-G.Günel-A.Kılcı, Osmanlıda Ankara, s. 217.
77
Vakfiyede “malımızdan bina ve inşâ eylediğimiz camii” ifadesinden, caminin
köylülerce yapıldığını anlıyoruz.
Resim 1-77. TaĢpınar Köyü Camii.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
-
TuluntaĢ Köyü Camii:
TuluntaĢ Köyü‘nde bulunan cami dikdörtgen planlı, ahĢap tavanlı,
çatılı ve minareli bir yapıdır. GiriĢ kapısı üzerinde bulunan kitabeden,
Caminin önceki yıllarda var olduğunu ve 1900 yılında yıkılarak yeniden
yapıldığını kitabeden anlıyoruz.
Resim 1-78. TuluntaĢ Köyü Camii Güneydoğu cephesi.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
78
-
TuluntaĢ Köyü ÇeĢmesi:
TuluntaĢ Köyü‘nde bulunan çeĢme düzgün kesme andezit taĢından
yapılmıĢtır. Duvarlarında devĢirme malzeme bulunmakta olup, (L) planlıdır.
ÇeĢmenin her iki yüzünün önünde ikiĢer musluğu bulunan iki yalağı vardır.
YapılıĢ tarihi sene 1327 (1909)-1325 (1907)” yazılıdır.28
ÇeĢme daha sonraki yıllarda onarım görmüĢ ve ilaveler yapılmıĢtır.
Resim 1-79. TuluntaĢ Köyü çeĢmesi kitabesi.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
-
Abide Hatun Camii:
Velihimmetli Köyü‘nde bulunan cami, Dikdörtgen planlı, ahĢap
tavanlı ve minareli olan yapı sonradan yapılan onarımlarla özgün mimari
özelliklerini kaybetmiĢtir.
Resim 1-80. Velihimmetli Köyü Abide Hatun Camii.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
28
A.Erdoğan, Tarih Ġçinde GölbaĢı, s.64.
79
-
Bağiçi Köyü Seydi Yusuf Türbesi:
Türbenin yapımında çok sayıda antik memer yapı malzemesi
kullanılmıĢtır.
Sakarya Meydan Muharebesi‘nde bölge önemli bir ikmal merkezi
olmuĢ ve o günlere tanıklık eden yapılar ve mekânlar mevcut olup, bu
yapılar da harap durumdadır.
-
HalaĢlı Köyü Fırını:
HalaĢlılı Mehmet Ağa tarafından HalaĢlı Köyünde KurtuluĢ SavaĢı
sırasında kurulan üç fırın; askeri birliklerin ekmek ihtiyacını karĢılamıĢtır.
Köyün yakınlarındaki meĢelik ormanından kesilen odunlar
deveboyu ve konvoyboyu kağnılarla bu fırınlara taĢınmasında, Mehmet
Ağa‘nın yardımı olmuĢtur.
HalaĢlı Köyü Fırını mimari özelliğinden çok, GölbaĢı ve yöresinin
gurur abidesidir.
-
HalaĢlılı Mehmet Ağa Konağı:
1880 yılında HalaĢlı Köyü‘nde doğan Mehmet Ağa; 27 Aralık 1919‘da
Mustafa Kemal PaĢa‘yı karĢılayan yüz Haymana atlısı özel süvari birliğine
kardeĢi Hüseyin Ağa ile birlikte katılmıĢ ve bu birliğin konaklama ihtiyacını
da karĢılamıĢtır.
Mehmet Ağa, Sakarya Meydan Muharebesi‘nde Haymana
cephesinde bulunan askeri birliklerimize maddi ve manevi yardımlarda
bulunur.
Resim 1-81. Hallaçlı Köyü Mehmet Ağa Konağı.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
80
Haymana ilçesinde seçilmiĢ meclis üyeliği görevinde de bulunur ve
Cumhuriyetin 10. yıldönümü törenlerine katılan 400 Haymana Atlısı
arasında yer alır.
HalaĢlılı Mehmet Ağa‘nın 1923 yılında Halaçlı Köyü‘nde yapımını
baĢlattığı konak halen durmaktadır. Mehmet Ağa (Atak)‘ın mezarı Halaçlı
Köyü‘ndedir.29
1.1.10. MEVCUT ONAYLI ĠMAR PLANLARI
Proje alanı, 22.10.1990 tarih ve 90/1117 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı
ile ―GölbaĢı Özel Çevre Koruma Bölgesi‖ olarak tespit edilen alan içerisinde
yer almaktadır.
1.1.11.
ÇEVRESEL ALTYAPININ ĠNCELENMESĠ VE ĠHTĠYAÇLARIN
BELĠRLENMESĠ
Proje alanının çevresel altyapısı, Ballıkpınar Mahallesi ve komĢu köy
ve mahalleler ile birlikte ele alınmıĢtır.
Proje alanının bitiĢiğinde yer alan Ballıkpınar Mahallesinde içme
suyu ve kanalizasyon Ģebekesi bulunmaktadır. Ġçme suyu, Ankara
BüyükĢehir Belediyesince mahallenin hemen üzerindeki alana yapılmıĢ olan
su deposundan sağlanmaktadır.
Kanalizasyon için arıtma tesisi bulunmamaktadır. Yağmur sularının
değerlendirilmesine yönelik te herhangi bir toplama ve arıtma tesisi yoktur.
Enerji olarak elektrik enerjisi kullanılmaktadır.
UlaĢım altyapısı eski köy yolu ile sınırlıdır. Ancak imar planında yolun
geniĢletilmesi öngörülmüĢtür. Proje alanının hemen bitiĢiğinde yer alan
yoldan geçen araçların ses ve emisyon kirliliğine karĢın herhangi bir önlem
alınmıĢ değildir. Çevik Bir Caddesi olarak adlandırılan yolda, özellikle hafta
sonlarında Ballıkpınar ve Koparan Mahellesi sınırları içerisinde yer alan
kooperatif evleri ile Ballıkpınar‘daki At Binme Çiftliğine ve Hallaçlar
Mahallesinde giderek artan piknik yerlerine gelen gidenler trafik
yoğunluğunu artırmaktadır. Diğer taraftan, Haymana yönünden gelip,
Ankara Çevre Yoluna çıkmak isteyenler de kestirim olması sebebiyle Çevik
Bir Caddesini kullanarak, trafik yoğunluğunun artmasına neden
olmaktadırlar.
Proje alanı ve bitiĢiğindeki Ballıkpınar Mahallesi ile GölbaĢı Ģehir
merkezi arasında kalan alan az eğimli düz bir arazi yapısına sahip olması
nedeniyle bisiklet ulaĢımına elveriĢli konumdadır. Ancak, mevcut durumda
bisiklet için düzenlenmiĢ yol bulunmamaktadır.
Proje alanının doğusunda yer alan ―Spor Kompleksi Alanı‖ nda
Ģimdilik sadece kros sporu yapılmaktadır. Özellikle hafta sonları kros
sporuna yoğun talep olmaktadır. Motosikletlerin çevreye verdiği kirliliğe
karĢı da herhangi bir önlem alınmamıĢtır.
29
Halil Ġbrahim Uçak, age. , s. 118.
81
Enerji potansiyelinin incelenmesi ve değerlendirilmesi
Enerji potansiyelinin değerlendirilmesi ülke bazında değerlendirme
çerçevesinde ele alınmıĢtır. Ülkemizdeki enerji potansiyelinin mevcut
durumu incelenerek proje alanının enerji potansiyeline yönelik öneriler
geliĢtirilmeye çalıĢılmıĢtır.
Türkiye’deki Mevcut Durum
Türkiye‘nin enerji politikası ana hatlarıyla:
DıĢa bağımlılığın azaltılması,
Kaynak çeĢitliliğine ve yerli, yenilenebilir enerji kaynaklarına önem
verilmesi,
Çevre üzerindeki etkilerin en aza indirilmesi,
Enerjinin verimli üretilmesi ve kullanılması,
Kamu yararının ve tüketici haklarının gözetilmesi,
Serbest piyasa uygulamaları içinde kamu ve özel kesim imkânlarının
harekete geçirilmesi baĢlıklarını içermektedir.
2008 yılı itibariyle Türkiye‘nin toplam enerji arzı 106 milyon ton
eĢdeğer petrol (milyon tep) olarak gerçekleĢmiĢtir. Bu değerin %32‘si
doğalgaz, 29.9‘u petrol, %29.5‘i kömür ve geri kalan %8.6‘lık bölüm ise
hidrolik dâhil olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarından karĢılanmıĢtır.
Toplam arzın %74‘lük kısmı ithalatla karĢılanmıĢtır.

ġekil 1-1. 2008 yılı enerji arzının kaynaklara göre dağılımı.
(EÜAġ, Sektör Raporu, 2010)
Petrol ve doğalgazın tümü ve kömürün 1/5‘lik kısmı ithal
edilmektedir. Bu durum Türkiye‘nin enerjide ne kadar dıĢa bağımlı bir ülke
olduğunu gözler önüne sermektedir. Yine toplam arzın %19‘u elektrik
üretimi için kullanılmıĢtır. 2009 yılında elektrik üretiminin %48.6‘sı
doğalgaz, %21.7‘si yerli kömür, %18.5‘i hidrolik, %6.6‘sı ithal kömür, %3.4‘ü
82
sıvı yakıt, %0.76‘sı rüzgâr ve %0.34‘ü jeotermal ve biyogaz gibi enerji
kaynakları kullanılarak gerçekleĢtirilmiĢtir. 30
ġekil 1-2. 2009 yılı elektrik üretiminin kaynaklara göre dağılımı.
(EÜAġ, Sektör Raporu, 2010)
Cumhuriyetin ilk yıllarından beri geliĢen ve büyüyen endüstriye
paralel olarak enerji ve elektrik talebi de giderek büyümüĢtür. 2008 yılı
itibariyle toplam elektrik tüketimi 198,1 milyar kWh, 2009 yılı itibariyle ise
193.3 milyar kWh olarak gerçekleĢmiĢtir. Küresel çaptan yaĢanan ve
Türkiye‘ye kadar ulaĢan ekonomik krizin etkisiyle elektrik tüketiminde
%2.42‘lik bir azalma yaĢanmıĢtır. 31
ġekil 1-3. 1970 - 2000 yılları arasında gerçekleĢen elektrik tüketimi.
(ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010)
30
31
EÜAġ, Sektör Raporu, 2010.
ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010.
83
ġekil 1-4. 2000-2007 yılları arasında gerçekleĢen elektrik tüketimi.
(ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010)
Enerji Kaynakları:
Kömür
Türkiye yaklaĢık 10.5 milyar ton kömür rezervine sahiptir. Bunun 9
milyar tonu düĢük kalite linyitten oluĢmakta, 7 milyar tonluk kısmı ise
ekonomik açıdan çıkarılabilir olarak sınıflandırılmaktadır. Ülkemiz linyitleri
oldukça düĢük alt ısıl değere (AID) sahip, çoğunlukla kül ve nem içeriği
yüksek kömürlerden oluĢmaktadır. Çoğu sınıflandırmada 1500kcal/kg AID
değeri linyit olarak adlandırılmamaktadır. Türkiye‘deki kömür rezervi
alanları ġekil.5‘te görülmektedir. 32
ġekil 1-5. Türkiye’deki kömür rezervi alanları.
(ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010)
32
ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010.
84
DüĢük AID değerine sahip yakıtlar üretilen kWh elektrik baĢına veya
Joule baĢına daha çok kg karbondioksit (CO2) veya kg sera gazı (SG)
salınmasına sebep olmaktadır. Türkiye kömürleri için mutlaka tam
yanmanın mümkün olduğunca sağlanabilmesi ve daha az zararlı yanma
ürünü oluĢması için verimli yanma teknolojileri geliĢtirilmesi Ģarttır.
Yanmanın yeterince hava/oksijen (O2) varlığında gerçekleĢmesi en önemli
Ģartlardandır. Türkiye linyitlerinin içerdiği yüksek kükürt (S) nedeniyle baca
gazında özellikle enerji üretim santralleri için desülfürizasyon ünitesinin
çalıĢtırılması Ģartı doğmaktadır. Uçucu kül probleminin yanısıra cüruf olarak
atılan kül miktarı da yadsınamayacak kadar çoktur. Kül, bertarafı dikkatlice
yapılması gereken önemli bir yanma ürünüdür.
Petrol
Türkiye kömürde olduğu gibi petrol rezervleri açısından da oldukça
fakirdir. Ülkede kullanılan tüm petrol ithalat yoluyla karĢılanmaktadır. Buna
rağmen sondaj çalıĢmaları devam etmekte ve ekonomik değere sahip
olmasa da çıkarılan petrol değerlendirilmektedir. ġekil.6‘da Türkiye‘deki
petrol arama kuyuları görülmektedir. Bu kuyular aynı zamanda doğalgaz
aramak için de kullanılmaktadır.
ġekil 1-6. Türkiye’deki petrol arama kuyuları.
(ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010)
-
Bor
Bor, alternatif enerji kaynaklarının baĢında gelmektedir. Uzay mekiği
yakıtı olarak kullanılan bor, hibrit arabaların yakıt pillerinde de
kullanılmaktadır. Özellikle iĢlenmiĢ hali çok değerli bir malzemedir.
Ülkemiz, dünyanın en geniĢ bor yataklarına sahiptir. Fakat ne yazıkki yakıt
pili veya farklı alanlarda iĢleyecek ve kullanacak teknolojiye henüz sahip
85
değildir. Hammadde Ģeklinde yurtdıĢına ithal edilmektedir. ġekil.7‘de
ülkemizdeki bor yatakları görülmektedir.
ġekil 1-7. Türkiye’deki bor yatakları.
(ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010)
▪
Elektrik Üretimi
Hidroelektrik Santraller
ġekil 1-8. Türkiye’deki EÜAġ’a bağlı hidroelektrik santraller.
(ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010)
Türkiye oldukça yüksek su rezervine sahip ülkeler arasındadır.
Topraklarından doğup denizlere, göllere veya baĢka ülke topraklarına
dökülen pek çok akarsuya ev sahipliği yapmaktadır. Debisi yüksek nehirler
üzerinde büyük baraj setleri inĢaa edilerek hidroelektrik santraller
86
kurulmuĢtur. Bu hidroelektrik santraller Türkiye‘nin baz elektrik yükünü
karĢılamaktadır. Baz yük minimumda ihtiyaç duyulan yük anlamında
kullanılmaktadır.
Bu
santrallerde
sürekli
elektrik
üretimi
gerçekleĢtirilmektedir. Debisi daha küçük olan akarsuların üzerine kurulan
türbin - jeneratör sistemi sayesinde daha küçük kurulu güce sahip akarsu
tipi hidroelektrik santraller kurulmaktadır. Tüm ülkenin ihtiyacı için değil
daha çok yerelde ihtiyaç karĢılamak için kurulmaktadırlar. Ancak akarsu tipi
hidroelektrik santraller kurulurken çevresel etkiler göz önünde
bulundurulmalı, yöre için değerli olan su bütçesinin en az seviyede zarar
görmesine çalıĢılmalıdır. Yetersiz can suyu ve inĢaat sırasında çevrede
oluĢan olumsuz koĢullar, yöredeki canlı hayatını tehdit etmekte,
ekosistemde geri dönüĢü zor hasarlar meydana getirmektedir.
▪
Termik Santraller
ġekil.9‘da
Türkiye‘deki
EÜAġ‘a
bağlı
termik
santraller
gösterilmektedir. Hamitabat ve Ambarlı(1ünite) dıĢındaki santraller kömürle
çalıĢmaktadır. Türkiye‘deki tüm termik santraller bu resimde görüldüğü gibi
16 adetten ibaret değildir. Kamu ve özel sektöre ait 2009 yılı itibariyle
yaklaĢık 300 kadar üretim lisansına sahip termik santral faaliyet
göstermektedir.
ġekil 1-9. Türkiye’deki EÜAġ’a bağlı termik santraller.
(ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010)
Baca gazı desülfürizasyon üniteleri ve elektro filtreler çalıĢtırıldığında
emisyonlardan bertaraf yöntemleri ile kül ve uçucu küllerden kurtulmak
mümkünken, CO2 emisyonlarında kurtulmak pek de mümkün
olmamaktadır. OluĢan emisyon, yakıtın kalitesine ve yanma verimine bağlı
olarak değiĢiklik göstermektedir. Öyle ki aynı kömürü yakan iki santraldeki
87
teknoloji farkından farklı miktarda emisyon oluĢmaktadır. Ayrıca aynı
kömür bile kendi içinde zaman zaman çeĢitlilik gösterebilmektedir. Büyük
soğutma kuleleri ve uyüksek bacaları ile görüntü kirliliği de
yaratmaktadırlar. Soğutma kuleleri otoyol yakınlarında ise, çöken nem
yüzünden otoyollar tehlikeli hale gelebilmektedir. KıĢ aylarında bu nem
buzlanmaya sebep olmaktadır. Bu nedenle Otoyol kenarlarında termik
santral soğutma kulesi bulunduğuna dair trafik uyarı levhalarının konulması
gerekmektedir. Ayrıca emisyonların, meteorolojik olaylarla taĢınıp sadece
bulundukları yöreyi değil, kilometrelerce uzakları bile etkiledikleri akıldan
çıkarılmaması gereken önemli bir unsurdur.
▪
Rüzgâr Santralleri
ġekil 1-10‘da Türkiye‘de faaliyet gösteren ―sıfır‖ CO2 emisyonuna
sahip rüzgâr santralleri görülmektedir. ġekil üzerindeki yoğunluktan
Türkiye‘de rüzgâr santrali kuracak kadar verimli rüzgârların hangi yörelerde
estiği açıkça görülmektedir.
ġekil 1-10. Türkiye’deki rüzgâr santralleri.
(ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010)
88
ġekil 1-11. Türkiye’deki Trafo Merkezleri.
(ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010)
ġekil 1-12. GölbaĢı Trafo Merkezi.
(ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010)
Trafo merkezi elektrik üreten santral ile tüketici arasında bir köprü
görevini görmektedir. Voltaj eĢitlemesi yapılıp, yük alıĢveriĢi yapılması
sağlanabilmektedir. TEĠAġ Türkiye‘yi 9 adet yük dağıtım bölgesine
ayırmıĢtır. Bunlar: Adapazarı(ADA), ÇarĢamba(ÇAR), Erzurum(ERZ),
GölbaĢı(GÖL), Ġkitelli(ĠKĠ), Ġzmir(ĠZM), Keban(KEB), Kepez(KEP) ve
Seyhan(SEY) bölgeleridir. Milli Yük Tevzii Merkezi (MYTM)‘nin de gölbaĢı
bölgesinde bulunması nedeniyle Ankara ve çevresinde, özellikle GölbaĢı
bölgesinde hayli trafo merkezi mevcuttur. Elektrik iletimi konusunda sıkıntı
yaĢanmamaktadır.
▪
Yenilenebilir ve Alternatif Enerji Üretim Teknolojilerine
Örnekler
◊
GüneĢ Enerjisi
Türkiye orta kuĢakta bulunması nedeniyle güneĢlenme açısından
kuzey ülkelerinden daha Ģanslıdır. Bireysel kullanım için uygunluk kuzey
89
bölgelerde daha az olabilirken, güney bölgelere gidildikçe özellikle Güney
Doğu Anadolu ve Akdeniz Bölgelerinde termik santral kurma Ģansı bile
gündeme gelebilmektedir.
ġekil 1-13. Türkiye güneĢlenme haritası.
(ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010)
ġekil 1-14. Türkiye’de PV tipi üretilebilecek enerji ve güneĢlenme süreleri grafikleri.
(ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010)
ġekil
1-13‘te
Türkiye‘nin
yıllık
güneĢlenme
değerleri
ortalamalarından oluĢturulmuĢ güneĢlenme haritası görülmektedir.
Görüldüğü gibi kuzey bölgeler, özellikle Karadeniz Bölgesi güneĢlenme
süresi ve Ģiddeti anlamında en Ģanssız bölgelerdir. Türkiye‘deki en verimli
güneĢ enerjisine sahip bölge Güney Doğu Anadolu, daha sonra da Akdeniz
Bölgesidir. Güney Doğu Anadolu Bölgesi‘ne gelen yıllık güneĢ enerjisi
miktarı 1460kWh/m2 ve yıllık güneĢlenme süresi 2,993 saattir.
ġekil 1-14‘te yıllık güneĢlenme süreleri ve yıllık alınan enerji aylık
bazda Türkiye ortalamasında ayrıntılı bir Ģekilde verilmektedir.
ġekil 1-15‘te ise photovoltaic (PV) yapımında kullanılan malzeme ve
teknolojiye göre toplanabilen enerji miktarları verilmektedir. Görüldüğü
gibi monokristalin silikon verimi en yüksek olan PV hücre sistemidir. Daha
90
sonra ise polikristalin silikon, sırasıyla ince bakır film Ģerit, Kadmium
Tellerium ve Ģekilsiz silikon gelmektedir. Enerji verimi arttıkça maliyet de
artmaktadır. PV teknolojileri halen geliĢmeye ve yeni sistemler bulmaya
devam etmektedir.
ġekil 1-15. Malzeme çeĢitlerine göre PV enerji verimleri.
(ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010)
Bölge
Güney Doğu Anadolu
Akdeniz
Doğu Anadolu
Ġç Anadolu
Ege
Marmara
Karadeniz
Enerji(kWh/m2-yıl)
1460
1390
1365
1314
1304
1168
1120
GüneĢlenme Süresi
2993
2956
2664
2628
2738
2409
1971
Çizelge 1-1. Bölgelere göre enerji miktarı ve güneĢlenme süreleri.
(EĠE, 2010)
Çizelge 1-1‘de Türkiye‘nin coğrafi bölgelerine ait yıllık güneĢ enerjisi
miktarları ve güneĢlenme süreleri görülmektedir. Buradan hareketle en
Ģanslı bölge Güney Doğu Anadolu, en Ģanssız olanı da Karadeniz tabirini
kullanmak yanlıĢ olmayacaktır.
91
Duruma Ankara özelinde bakacak olursak; ġekil 1-16‘da Ankara ili
için hazırlanmıĢ güneĢ radyasyonu haritası görülmektedir. Haritadan da
görüleceği gibi Ģehrin güney kesimleri ve merkeze yakın birkaç bölgesi,
orta düzeyde enerji verimine sahiptir. Kuzeye gidildikçe güneĢlenme
Ģiddeti oldukça azalmakta, verim düĢmektedir.
ġekil 1-16. Ankara ili güneĢ enerjisi haritası.
(EĠE, 2010)
ġekil 1-17‘de ise biraz daha detaya inilerek, güneĢ termik santrali
kurulamayacak bölgeler belirtilmiĢtir. Ankara‘nın coğrafi konumu itibariye
kullanılamaz alanların geniĢliği göze çarpmaktadır.
ġekil 1-18‘de ise Ankara ili için yıllık güneĢ enerjisi miktarı ve
güneĢlenme süresi aylık bazda verilmiĢtir. ġekilden de anlaĢılacağı gibi,
Tüm Türkiye değerleri ile karĢılaĢtırırsak Ankara‘nın ortalamayı düĢüren
illerden birisi olduğu ortaya çıkmaktadır.
ġekil 1-17. Ankara ili güneĢ termik santrali kurulamaz alanlar haritası.
(EĠE, 2010)
92
ġekil 1-18. Ankara Ġli yıllık güneĢlenme süreleri ve yıllık güneĢ enerji miktarları.
(EĠE, 2010)
◊
Isı Pompası Sistemleri
Isı pompalarının maliyeti ve ilk kurulum bedeli genelde diğer ısı
sistemlerine göre daha pahalıdır. Fakat uzun dönem iĢletme maliyetleri
incelendiğinde, en hesaplısı demek yanlıĢ olmaz. Yüksek ilk yatırım
maliyetlerine rağmen, ısıtma giderleri oldukça düĢüktür. BirleĢik
Devletler‘de özellikle müstakil evlerin yaklaĢık 1/3‘ünde ısı pompası
sistemleri kullanılmaktadır. 33
Isı pompaları için toprak ve suyun yanında, en genel enerji kaynağı
atmosferik havadır. Hava kaynaklı sistemin en büyük sorunu hava
sıcaklığının 2–5oC‘nin altına düĢtüğü zamanlarda nemli iklimlerde don
olayının meydana gelmesidir. BuharlaĢma sargılarındaki donma, ısı
transferini engelleyen, olması Ģiddetle istenmeyen bir durumdur. Çevrimi
tersine çevirerek, örneğin ısı pompasını havalandırıcı gibi çalıĢtırarak, bu
sorunu çözmek mümkündür. Bu Ģekilde ısı transferi yardımıyla donmuĢ
moleküller tekrar akıĢkan hale geçecektir. Hava kaynaklı sistemler için en
büyük verim düĢürücü etkendir. Su kaynaklı sistemler, donma tehlikesine
karĢı genelde 80m derinlikteki ve 5-18oC sıcaklığa sahip iyi su kullanılır.
Tipik olarak yüksek verim seviyelerine sahip olmalarına rağmen, yüksek
miktarda suya örneğin yeraltı suyuna ihtiyaç duymaktadır. Yer kaynaklı
sistemler göreli olarak biraz daha geliĢmiĢ sistemlerdir. Yeraltında toprak
sıcaklığının sabit olduğu noktaya inebilmek için uzun borulama yapılarına
ihtiyaç duymaktadırlar. Isı pompalarının verimi (COP) genelde ısı kaynağına
ve kullanılan sisteme bağlı olarak, 1.5 ile 4 arasında değiĢmektedir. Yeni
33
Y.A. Çengel and M.A. Boles, Thermodynamics An Engineering Approach 5th Edition, Mc
Graw Hill, 2006.
93
geliĢtirilen yüksek sınıf ısı pompaları, değiĢebilen hızlara sahip elektrik
motorları ile tasarlanmaktadırlarlar. Bu da en az iki katı kadar enerji
verimini arttırmaktadır. 34
Isı pompalarının kapasite ve verim hataları belirgin bir Ģekilde düĢük
sıcaklıklarda gerçekleĢir. Bu nedenle çoğu hava kaynaklı ısı pompası
elektrik rezistansı veya benzin, gaz fırını gibi yardımcı bir ısıtma sistemine
ihtiyaç duymaktadır. Su ve toprak kaynaklı sistemlerde ek ısıtmaya ihtiyaç
duyulmamaktadır. ġekil.19‘da yazlık ve kıĢlık ısı pompası sistemi
görülmektedir. Burada: 1. Kompresör, 2. Kondansatör, 3. BuharlaĢtırıcı, 4.
Fan, 5. Terse çevirme valfini ifade etmektedir.
ġekil 1-19. Yazlık ve kıĢlık ısı pompası sistemi.
(SRP, http://www.srpnet.com/energy/graphics/heatpumpdiagram06.gif&imgrefurl, 2010)
Yukarıda belirtilen bulgular ıĢığında proje bölgesi için güneĢ enerjisi
ve atıklardan elde edilecek enerjinin kullanılması önerilebilmektedir.
34
Y.A. Çengel and M.A. Boles, Thermodynamics An Engineering Approach 5th Edition, Mc
Graw Hill, 2006.
94
1.2.
BALLIKPINAR’IN SOSYO-EKONOMĠK YAPISININ
DEĞERLENDĠRĠLMESĠ:
Ballıkpınar‘ın sosyo-ekonomik değerlendirmesi amacıyla, Hacettepe
Üniversitesi iletiĢim Fakültesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Suavi AYDIN
tarafından köy genelinde bir alan araĢtırması yapılmıĢtır. Alan araĢtırmasına
iliĢkin ―Ballıkpınar Çevreye Duyarlı YaĢam Alanı Projesi Toplumsal
Etkiler Raporu‖ ve alan araĢtırmasında kullanılan ―Soru Kağıtı‖ Ek:2’de
sunulmuĢtur.
1.2.1. DEMOGRAFĠK YAPI
Yıllar
Toplam
Erkek
Kadın
1965
320
160
160
1970
243
115
128
1975
210
101
109
1980
232
106
126
1985
180
90
90
1990
333
169
164
1997
403
2000
522
320
202
2009
629
Ballıkpınar köyündeki evlilik çağı öncesi 120 ve evlenme çağında
olup ta evlenmemiĢ 119 kiĢi olmak üzere çocuk kategorisinde toplam 239
kiĢi bulunmaktadır. Diğer taraftan, 357 kiĢinin evli olduğu dikkate
alındığında 178 çiftin bulunduğu, evli çiftlere 19 boĢanmıĢ ve 14 de eĢi
ölmüĢleri hane sahibi olarak kabul edersek toplam 211 hane halkı olduğu
görülmektedir. BoĢanmıĢ 19 kiĢi ailelerinin yanında kaldığı varsayılırsa
köyde 192 hane olduğu kabul edilebilecektir.
Köyde yaĢayanların %62‘nin medeni hali evli iken, %38‘inin medeni
durumu bekâr olup, hane baĢına ortalama 1.2 çocuk düĢmektedir. Köyde
genelde ihtiyarlar kalmaktadır. Köyde yaĢayanların %30‘unun yaĢı 50 yaĢın
üzerindedir. Kalan nüfusun %34.2‘si çocuk ve öğrenci, %35‘i de 25 ile 50
yaĢ arasındadır. Diğer bir ifade ile her 3 kiĢiden biri çocuk ve öğrenci, biri
yaĢlı, biri de orta yaĢlıdır. Çocuk sayısının düĢük olması, okumaya ve iĢ için
köy dıĢına çıkanların köye dönmemelerinden kaynaklanmaktadır.
1.2.2. BALLIKPINAR KÖYÜNÜN EĞĠTĠM SEVĠYESĠ
Ballıkpınar‘lılar 1935 yılında kerpiçten bir bina inĢa etmiĢler ve okul
olarak bu bina 1936 yılından günümüze kadar kullanılagelmiĢtir. Okulun ilk
eğitmenliklerini köy halkından Ġbrahim Akay (Candemir) ve Mustafa Akay
yapmıĢtır. Günümüzde 3. sınıfa kadar eğitim yapılmakta, ileri eğitim ise
TuluntaĢ Köyü‘nde taĢımalı olarak sürdürülmektedir.
95
Mustafa Kemal Atatürk ve Celal Bayar, Köyü ziyaret etmiĢ, Atatürk‘ün
ziyareti sırasında Köy Ġhtiyar Heyetinde aza olan Fazile Hanım, Atatürk‘ün
övgüsünü alır. Örnek köy ilan edildiği yıllarda yabancı heyetler tarafından
da ziyaret edilir.
Ballıkpınar ahalisinden Ġstiklal SavaĢı‘na katılmıĢ pek çok kiĢi
bulunmaktadır. Abdurrahman Akay Bandırma da Ģehit düĢmüĢ, Kadir Akay
4 yıl Yemen‘de savaĢmıĢtır. Garp Cephesi‘nde savaĢan ġevki Save kendisine
verilen gazi madalyasını ve gazi aylığını, ―para için savaĢmadım‖ diyerek
kabul etmemiĢtir.
Köyde konuĢulan Kırım Tatar lehçesi, ―çöl‖ lehçesi olup, genç
yaĢtakiler ise Kırım Tatarcasını anlamakla birlikte, konuĢamamakta ya da
konuĢmamaktadır.
Cumhuriyetimizin kurulduğu yıllarda kendine özgü tarzı ve sokak
planıyla örnek köy statüsü kazanmıĢtır. At ve pullukla tarım yapmayı çevre
köylere de öğretmiĢlerdir.
Ballıkpınar Köyündeki 6 yaĢ ve üzerindeki toplam 581 kiĢinin
%5.1 okuryazar değil,
%16.3 okuryazar ama okul bitirmemiĢ,
%29.6 ilkokul mezunu,
%14.2 ortaokul ve ilköğretim mezunu,
%20 lise mezunu,
%14.8 üniversite mezunudur.
Kaynak: (TÜĠK, 01.12.2009 adrese dayalı nüfus istatistiği) Ek-3
Ballıkpınar Köyündeki okur-yazar olmayanlar, köy sınırları içerisinde
yer alan 4 adet kooperatif sitelerinde çalıĢan güvenlik görevlisi, bahçıvan
vb. görevlerde istihdam edilen ve köy nüfusuna sonradan dâhil edilenlerdir.
Ballıkpınar Köyünün yerlilerinden okuryazar olmayan yoktur.
1935 yılında kerpiçten bir bina inĢa etmiĢler ve okul olarak bu bina
günümüze kadar kullanılagelmiĢtir. O yıllarda Atatürk, Celal Bayar gibi
devlet büyüklerimiz köye gelmiĢlerdir. Köyde Atatürk‘ü karĢılayanlar
arasında kadınların çokluğu Atatürk‘ü duygulandırmıĢtır.
Geçim kaynakları tarım ve hayvancılığa dayanan köy halkı tarımı
modern usullerle yapmaktadır. Köyde okur-yazar olmayan yoktur. Daima
örnek köy olmuĢtur. Köy Kalkınma Programları, Nüfus Planlama ÇalıĢmaları
ilk kez Ballıkpınar köyünde uygulanmıĢtır.
Ballıkpınar Köyünün eğitim düzeyi düĢük olup, %51‘i zorunlu olan
ilköğretim eğitimini tamamlamamıĢ durumdadır. Söz konusu oran,
ülkemizin baĢkenti olan Ankara‘nın 32km. mesafedeki bir yerleĢim için
dikkat çekici bulunmuĢtur. Eğitim düzeyinin düĢük olmasında köy halkının
tarım ve hayvancılıkla uğraĢması etkili olmuĢtur.
96
Köyde zorunlu temel eğitimi alanların oranı %14.2 olup, söz konusu
oranı zorunlu eğitim düzeyinin altındakilerle topladığımızda köyün
%65,2‘sinin eğitim düzeyi düĢük durumdadır.
Günümüzde zorunlu temel eğitimi bitirenler de istihdam açısından
düĢük eğitim seviyesindekiler ile aynı kategoride değerlendirilmektedir.
Köydeki nüfusun %20‘si lise ve dengi okul mezunudur. Lise ve dengi
okulu bitirenler daha çok GölbaĢı ve Ankara merkezde çeĢitli iĢ kollarında
çalıĢmaktadırlar.
Köyün ancak %14.8‘i yüksek okul ve üniversite mezunu olmasına
rağmen, Ekonometri bilim dalını Türkiye‘ye tanıtan, eski CumhurbaĢkanları
Kenan Evren ile Turgut Özal‘ın dönemlerinde, 1985-1989 yılları arasında
CumhurbaĢkanlığı Ekonomi BaĢdanıĢmanlığı görevini yapan merhum Prof
Dr. Ahmet Kılıçbay ve oğlu Prof. Dr. Mehmet Ali Kılıçbay, Prof. Dr. Nihal
Berk (Veteriner Hekim), Prof. Dr. Güven Ünal (Mimar), Maden Tetkik Arama
Enstitüsü‘nde Genel Müdür Yardımcılığı yapmıĢ olan Rıfat Baybörü bu
köyden yetiĢen Ģahsiyetlerden bazılarıdır.
1.2.3. ĠKTĠSADEN FAAL NÜFUS:
Ballıkpınar mahallesinin
%7.6‘sı 0-5 yaĢ arası çocuk,
%10.4‗ü ilköğretim öğrencisi,
%5.5‘i lise ve dengi okul öğrencisi,
%10.7‘si yüksek okul ve üniversite öğrencisi,
%53.8‘i iktisaden faal,
%12.0‘da 65 yaĢ üzeri emekli.
Kaynak: TÜĠK (31.12.2009 adrese dayalı nüfus istatistiği)
Ballıkpınar köyünün %53.8 çalıĢabilir durumda iken, %46.2‘si çocuk,
öğrenci ve yaĢlı nüfusu oluĢturması nedeniyle çalıĢamaz durumdadır.
1.2.4. NÜFUS HAREKETLERĠNĠN ĠRDELENMESĠ:
Ballıkpınar köyü 1902 yılında, Koparan Köyü ahalisinin ―Ballık‖ olarak
adlandırdığı mevkide, göçmen Kırım Türk ailelerinin iskânı ile kurulmuĢtur.
Köye yerleĢen ilk göçmenlerin Kırım‘ın ―Kerç‖ bölgesinden oldukları
ve Romanya‘da da birkaç yıl kaldıktan sonra Ballıkpınar köyüne yerleĢtikleri
rivayet edilir.
Gerek iklim Ģartlarına adapte olmaları, gerekse Köyün aĢağısında
bulunan ―AĢağı çeĢme‖den (Karasu) içilen su neticesinde baĢ gösteren
sıtma hastalığı sonucu köy kurucularından sadece iki hane kalır. Bunlar
―Dinislam‖ ve ―Selim‖ aileleridir.
Hastalık sonucu boĢalan köye, 1914 yılında Romanya‘dan bir grup
Kırım Tatar göçmeni daha yerleĢir. Ayrıca Bulgaristan‘ın Silistre bölgesinden
gelen bu grupta yer alır.
97
Daha sonraki yıllarda ise yine Dokuzsofu köyünden bir grup Kırım
Tatar göçmen ailesi daha gelir. 1940‘lı yıllarda Sivas veya Tokat ilinden
gelerek köye yerleĢenler de Kırım Tatarıdır.
Ballıkpınar Köyünün nüfusu; gençlerin çalıĢmak için GölbaĢı ve
Ankara merkezine, okuyanların ise okuldan sonra Köye dönmemeleri
nedeniyle sürekli azalma göstermiĢtir.
1965 yılından 1985 yılları arasında köy nüfusunda çok hareketlenme
olmayıp 1985 ile 1990 arası nüfus yoğunluğunun ve hane büyüklüğünün
en düĢük olduğu yıllardır.
Ballıkpınar‘ın nüfusundaki azalmada nüfus artıĢ hızının düĢük olması
da etkili olmuĢtur.
1990 yılında köyün aĢağısında bulunan ―Çayırlık‖ denen hazine
arazisi köy gençlerine dağıtılmıĢ ve bu sayede köy boĢalmaktan
kurtulmuĢtur.
DıĢarıdan gelen kimseler gibi Kırım Tatarları da köye, bir sayfiye yeri
gözüyle bakmakta ve o Ģekilde de değerlendirmektedirler. Köyde, her
ailenin Ankara‘da kendine ait bir evi bulunmaktadır.
Resim 1-82. Ballıkpınar Köyü yakınlarında yapılan özel bir site.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
1990 yılından sonra ise dıĢarıdan gelip köyde ev yapan emekli üst
düzey bürokratlar, köy sınırları içerisindeki inĢaatları tamamlanan yapı
kooperatifleri ve Kamu Kurum Binalarının hizmete açılması Köyün nüfusunu
tekrar artırmıĢtır.
98
1.2.5. AĠLE YAPISI VE ÖLÇEĞĠNĠN TESPĠTĠ
Ballıkpınar Köyü ve (1975 yılında kooperatif Ģeklinde kurulan Hacı
Hasan köyü dıĢında kalan) diğer komĢu köylerin halkı Manav diye
adlandırılmaktadır. Birbirlerine komĢu olmamakla birlikte GölbaĢı‘nın diğer
iki Kırım Tatar köyü olan TaĢpınar ve Günalan (Holus) köyleri ile yoğun
iliĢkiler sürmektedir.
Köy halkını oluĢturan ailelerin menĢei kırım tatarlarından
oluĢmaktadır. Çoğunluk 1855-1860 yıllarında Osmanlı padiĢahı Abdülmecit
döneminde, Kırım‘dan Romanya‘ya göç etmiĢ kiĢilerden oluĢmaktadır.
Bu aileler Balkanlardaki siyasi karıĢıklıklar ve dini rahatsızlıklar
nedeniyle Osmanlı döneminde Anadolu‘ya göç etmiĢlerdir. Özellikle tarım
konusunda becerileri nedeni ile Osmanlı tarafından Ġstanbul- Bursa ve
Ankara hattına yerleĢtirilmiĢlerdir. Köy halkı Tatar Türkü olup, dili
Tatarca‘dır.

Köye gelen aileler
1903: ġevki Akay ve ailesi
1905: Dinislam Akay ve çocukları (Nasibullah ve Ġbadullah Baybörü)—
1783 yılında Kırım, Ruslar tarafından iĢgal edilince 1880‘li yıllarda
Romanya-Dobruca‘ ya göç etmiĢtir. 25-30 sene burada yaĢadıktan sonra
1905‘li yıllarda Anadolu‘ya göç etmiĢ ve köye yerleĢmiĢlerdir.
1907: Kutmollaoğulları olarak anılan Ġnal ve Kutlubay aileleri; KırımBahçesaray-Üçkuyular Köyü‘nde yaĢamıĢlardır. 1855-1860 yıllarında
Kırım‘ın, Ruslar tarafından iĢgal edilmesi ile birlikte; Romanya-KöstenceToksufu Köyü‘ne yerleĢmiĢlerdir. Toksufu Köyü‘nden gelenlere
‗Toksufulular‘ denmektedir. Toksufu; ―aç olmayan dindar kiĢi anlamına
gelmektedir‖.- Kırk yıl kadar burada yaĢadıktan sonra gerek dinsel baskılar,
gerekse balkanlardaki karıĢıklıklar sonucu Anadolu‘ya göç etmek zorunda
kalmıĢlardır. Yunus, Veyis, Hüseyin, Hasan kardeĢler aileleriyle birlikte önce
Ġstanbul, daha sonra Ankara- GölbaĢı- Ballıkpınar köyüne göç etmiĢlerdir.
Yunus Akay‘ ın çocukları Kazım, Ferhat, Rahmi, Hatice, Emine, Hüsniye,
Nezire Kutlubay‘dır. Veyis Akay‘ın çocukları ġevket, Arif ve Naime‘ dir.
Hüseyin Akay‘ın çocukları Zekeriya, Ġsmail, Ġbrahim ve Halil Ġnal‘dır. Hasan
Akay‘ın çocuğu ise YaĢar‗dır.
1910: Abil Akay ve çocukları (Abdurrahman Akay, Kadir Akay ve Ġzzet
Akay‘dır). Romanya – Köstence‘den gelmiĢlerdir.
1925- 1927: Bu yıllarda 8-10 hane daha köye gelmiĢtir. Gelenler arasında
Mehmet Akay ve çocukları (Mustafa Öğretmen, Pehlivan Ahmet, Osman
Akay), Gaybullah Akay ve çocukları (Zekeriya Akay, Yahya Akay ve Ġbrahim
Öğretmen), Yahya Akay ve Bekir Akay bulunmaktadır. Daha sonraki yıllarda
devam eden göçlerle köy 40-45 haneye ulaĢmıĢtır.
1950 yıllından sonra Bulgaristan‘dan köyümüze Tevfik Kartal ve Ahmet
Engin aileleri ile birlikte göç etmiĢlerdir.
99
1.2.6. HEDEF GRUPLARIN TESPĠTĠ
Ballıkpınar Köyünden çevreye duyarlı yaĢama geçiĢi destekleyecek
grup sayısı, tarım ve hayvancılıkla uğraĢan sayısındaki azalmaya bağlı
olarak düĢük olacağı tahmin edilmektedir. Bununla birlikte Ballıkpınar
halkının kültür seviyesi çevreye duyarlı yaĢama yatkınlık göstermektedir.
Ballıkpınar, daima ―örnek köy‖ olmuĢtur. Köy Kalkınma Programları,
Nüfus Planlama ÇalıĢmaları ilk kez Ballıkpınar‘da baĢarı ile uygulanmıĢtır.
Köyün maddi durumu iyi olan kesimi ile emekli olup, Ballıkpınar‘a
yerleĢenler Hedef Gruplar arasında yer alabilecektir.
Ballıkpınar halkının ekonomik fayda sağlayacak çevre ile uyumlu her
türlü üretimi destekleyecek ve çevre ile barıĢık bir yaĢam biçimine kolaylıkla
adepte olabileceğini tarihi süreç içerisinde göstermiĢtir.
Bu nedenle Proje yer seçimi çok isabetli olmuĢ, ancak köyün eski
yerleĢik halkından köyde genelde yaĢlılar kalmıĢtır. Genç nüfus çalıĢma
hayatı nedeniyle genelde köyde yaĢamamaktadırlar. Köyde çiftçiliği
sürdürebilen hane sayısı 7‘e kadar düĢmüĢ durumdadır. Onlarda araziler
Kooperatiflere satıldığından, inĢaatlar baĢladığında çiftçiliği terk etme
durumunda kalacaklardır. Köy mahalle statüsüne geçince hayvancılık ta
yasaklanmıĢtır.
Köye dıĢarıdan gelip yerleĢenlerden de tarım ve hayvancılık ile
uğraĢmak isteyenler olmasına karĢın, onların da ekim alanları
bulunmamaktadır. Devlet desteği sağlanması durumunda organik tarımla
uğraĢabileceklerdir.
Ballıkpınar mahallesi ile yeni kurulacak çevreye duyarlı yaĢam
alanının entegresyonu; Ballıkpınar mahallesinde yaĢayanların kendi
bahçelerinde üretecekleri organik ürünleri, yeni yerleĢke içerisinde
kurulacak Organik Ürün Pazar yerinde satmalarına olanak sağlamak
suretiyle olabilecektir. Çünkü mevcut yerleĢkedeki tüm evlerde 500-1000m²
arasında bahçe bulunmaktadır. Köydeki bazı sanat dallarındaki ustalar yeni
yerleĢkenin inĢası aĢamasında yer almaları da entegrasyona katkı
sağlayabilecektir.
Ballıkpınar‘ın yaĢlı yerleĢik halkı ile genç ama iĢçi olarak çalıĢan ve
düĢük gelir seviyesindeki dıĢarıdan gelen kesimin yeni yerleĢkede hedef
kitle olma olanağı bulunmamaktadır.
Ekolojik yaĢam merkezinin hedef kitlesinin, Ankara‘nın üst düzey
bürokratları ve yüksek gelir düzeyindeki çevre bilinci geliĢmiĢ kesimlerin
olacağı tahmin edilmektedir.
1.2.7. KALKINMIġLIK DURUMU:
Ballıkpınar Köyü, Ankara‘ya yakın olmanın avantajını kullanarak,
çevre köylere göre daha geliĢmiĢ durumdadır. Ballıkpınar GölbaĢı‘nın
köyleri içerisinde tek doğalgazı olan köydür. Ġçme ve kullanma su ihtiyacı
BüyükĢehir Belediyesince yeni döĢenen isale hattından karĢılanmaktadır.
100
Belediye ayrıca kanalizasyon, arıtma, çöp toplama ve ulaĢım hizmetlerini
karĢılamaktadır.
1996 yılında açılan sağlık ocağı hizmet vermemektedir.
Ankara‘ya yakın olmasından dolayı köyün arazileri değer kazanmıĢ,
arazilerin %50‘den fazlası, hatta köy içinde önemli miktarda ev bile
satılmıĢtır.
Bu bakımdan daha önce sadece Kırım Tatarlarından oluĢan köyde
Kırım Tatar hane oranında azalma olmuĢtur. Köy son yıllarda daha çok
hafta sonları dinlenmek ve piknik için gidilen bir sayfiye yerine
dönüĢmüĢtür.
Köyün içinde ve etrafında son derece lüks olarak yapılan ev ve
villalar her geçen gün artmaktadır. Buna rağmen Kırım Tatar kültürü kısmen
de olsa devam etmektedir.
1.2.8. BÖLGENĠN GEÇĠM KAYNAKLARI
Bölgenin geçim kaynakları hakkında bilgi sahibi olabilmek için
Bölgenin üretim biçimi tarihsel bir süreç içerisinde incelenmiĢtir. 35
Fatih‘in hocası olan Ak ġemseddin hazretleri, Hacı Bayram-ı Veli‘nin
öğrencisidir. Ankara‘nın çevre köylerinde ―burçak‖ ziraatini teĢvik eden ve
zaviyesinde ―Burçak çorbası‖nı ikramı yapan Hacı Bayram-ı Veli Vakfı‘na
―Oğul Beğ‖ arazisinin yıllık gelirinin yarısı tahsis edilir ve Hacı Bayram-ı
Veli‘nin oğlu Ġbrahim Baba bu vakfa mutasarrıf olur.36
GölbaĢı ve köylerinde tarım, çok eski yıllardan beri yapılageldiği
görülmektedir.
Resim 1-83. GölbaĢı Ġlçesinde Tarım.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim ERDOĞAN, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
35
Fuat Bayramoğlu Hacı Bayram-ı Veli YaĢamı-Soyu Vakfı, Türk Tarih Kurumu Yayını, s.
74.141.164,
36
438 sayılı Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu defteri (937/1530)-I, BDAGM Yay. Ankara,
1993, s. 336-406; Vakıflar Genel Müdürlüğü, Vakıf Kayıtlar ArĢivi, Ankara Fihristi;
Cevdet Türkay, age., s. 15-16.
101
Helenistik dönemin ortalarında, Orta ve Batı Avrupa‘nın Ren-Tuna
havzasındaki yurtlarını terk ederek Anadolu‘ya üç kabile halinde gelen ve
Sakarya ve Kızılırmak havzasına yerleĢen Galatlar, yerleĢik hayatı sevmeyen
ve savaĢçı bir kavim olmalarına rağmen zaman içinde surlarla çevrili
olmayan köyler kurarak, tarım ve hayvancılıkla uğraĢırlar. Önemli ticari
malları ise tahıl ürünleri, yün ve tiftiktir.
Resim 1-84. GölbaĢı Ġlçesinde Hayvancılık.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim
Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
Resim 1-85. GölbaĢı Ġlçesinde Tarım Arazileri.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim
Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
Ankara, Romalılar döneminde Galatya‘nın baĢkenti olur. Ankara
Galatya‘nın baĢkenti olduktan sonra, Roma ile olan iyi iliĢkiler sonucunda
geliĢir ve Ġmparator Julianus Ankara‘ya gelir. Ġmparatorun adına bugün
Hükümet Meydanı‘nda bulunan ―Julien Anıtı‖ (Belkıs Sütunu) dikilir.
Romalılar askeri, idari ve ticari nedenlerle çok sayıda yol yaparak
geniĢ bir ulaĢım ağı kurarlar. Roma yollarının tarihi, ―mil taĢları‖ndan
öğrenilmektedir. Ġmparatorluktaki bütün yollara 1,485 metrede bir mil taĢı
dikilmiĢtir.
Üzerinde mesafeleri bildiren yazılar bulunan mil taĢları volkanik
taĢlardan, çoğunlukla kireç taĢından yapılmıĢtır.
Resim 1-86. Julien Anıtı.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
102
Ankara Anadolu‘nun sekiz tarafından gelen yolların kesiĢtiği yerde
bulunmaktadır. Bu kesiĢme Ģehrin ticari yönden geliĢmesini sağlarken,
askeri yönden de önemini artırmıĢtır. Romalılar komĢularına yaptığı askeri
seferleri hep Ankara‘dan baĢlatmıĢlar, bu yollara çok önem vermiĢler,
sürekli olarak tamir ve bakımdan geçirmiĢlerdir.
Roma Ġmparatorluğu döneminde yolları gösteren haritalar yapılmıĢ,
bunlar daha sonraki çağlarda kopya edilerek zamanımıza kadar ulaĢmıĢtır.
Hıristiyanların Hac yolu olarak da bilinen ―Via Tauri‖, Ġstanbul‘dan
baĢlayarak Ġzmit-Ġznik-Nallıhan güzergâhını izleyerek Ankara‘dan GölbaĢıAksaray-Kemerhisar-Tarsus-Adana- Antakya üzerinden Kudüs‘e ulaĢır.
Roma döneminde Ankara‘yı diğer yönlere bağlayan ve önemli yollardan
olan ―güney yolu‖nun ilk ―mutatio‖su ―Delemna‖ veya ―Dilimnia‖dır. Ankara
Ģehir merkezine on Roma mili uzaklıkta olan ve bir mil taĢı bulunan yer
GölbaĢı ilçe merkezidir.
GölbaĢı ve civarı Bizans döneminde, tarım ve hayvancılık yapılan bir
bölge olup, aynı zamanda ulaĢım yolları güzergâhıdır.
Köylerin kurulmasına Halk arasında ―Horasan eri‖ adı ile anılan bu
derviĢler, ―zaviye‖ler kurarak Türkmenlerin iskânını kolaylaĢtırmıĢ,
toplulukları yerleĢik hayata geçirerek cihad ruhunu canlı tutmuĢlardır.
Yol güvenliğini temin eden bu derviĢler, Türkmen gruplarının eğitim,
ticaret, zenaat, tarım ve hayvancılık konularında aydınlatarak, dini
eğitimlerini de vermiĢlerdir. GölbaĢı bölgesinde ise Seydi Yusuf ve Hacı
Tuğrul evladından Oğul Beğ Türkmen boylarının yerleĢmesine önderlik
yapmıĢlardır. Seydi Yusuf Bağiçi (Zıva) Köyü‘nde, Oğul Bey ise Çukurcak
mevkiinde zaviye kurarak, konar-göçer Türkmen Yörük cemaatlerinin tarım
ve hayvancılıkla uğraĢmasına öncülük etmiĢlerdir.37
Osmanlılar döneminde GölbaĢı ve köylerinin geçim kaynakları
hakkındaki
bilgilere
―OSMANLI
TEMETTUAT
DEFTERLERĠ‖nden
ulaĢılabilmektedir. Söz konusu Defterlerde mesleklere ait bilgiler önemli bir
yer tutmaktadır.
Temettuât sayımlarına göre düzenlenen vergi sisteminin en önemli
özelliği, vergi yükümlüğünün Ģahıs planında değerlendirilmesidir.
Bu amaçla defterlerde, vergi mükellefinin adı, vergiye esas olan gelir
kaynağı, kaynağın yıllık geliri ve bu gelire göre tarh edilen vergiyi mahsusa
ve öĢür miktarı verilmektedir.
Bu esnada öĢür vergisine tabi ürünler hınta (buğday), Ģaîr (arpa),
bağ, bahçe, bostan ve arı kovanı ayrı ayrı belirtilmiĢtir.
Temettuât defterlerinde toplam vergi yükü ve toplam hâsılat
içerisinde vergi yükünün payı, vergilerin dağılımı, Ģehir-köy, müslümangayrimüslim kesimler arasında vergi dağılımı bilgilerinin yorumlanmasıyla
iktisadi sonuçlara ulaĢmak mümkün olabilmektedir.
37
Fuat Bayramoğlu, age, s. 74,141,164,166,167,169.
103
Resim 1-87. Çayırlı Köyü 1845 yılı Temettuat Defteri’nin 3. ve 4. Sayfaları.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
Günümüzde GölbaĢı ilçesine bağlı köylerden bazılarına ait temettuat
(ML.VRD.TMT) kayıtları mevcuttur.
Ayrıca Kamil Kepeci Defterleri (KK) No: 6303 numaralı defter bütün
Ankara ile bağlı kaza, nahiye ve köylere aittir. GölbaĢı ilçesinin kurulduğu
yer olan ―Eymir‖ Köyü ile ilgili kayıtlar da mevcuttur. Fertlerin iktisadî
imkânlarını tespit etmek suretiyle kiĢinin ekonomik gücüne, senelik
kazancına göre tahsil edilecek verginin tesviyesi amacına yönelik olarak
Osmanlı Devleti‘nin önemli bir kesiminde emlâk, arazi, hayvanat ve
temettüat sayımları sonucu oluĢan ve kısaca adına ―Temettüat Defterleri‖
104
denen defter koleksiyonları Osmanlı taĢrasına iliĢkin tahlilî çalıĢmalar için
önemli istatistikî verileri kapsamaktadır.
BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivi‘nde, Maliyeden Müdevver Defterler ve
Kamil Kepeci Tasnifi içinde yer alan Temettüat Defterleri 1988 yılında tasnif
edilerek araĢtırmaya açılmıĢtır. Dokuz katalog içinde yer alan 17447
defterin büyük bir kısmı 1260/1261 (1844/1845) tarihinde yapılan tahrirlere
aittir.
Diğer taraftan, Temettuât defterlerine Ģehir, kaza, kasaba, nahiye,
köy, mezra ve çiftlik gibi tüm yerleĢim birimlerinde yaĢayan müslüman ve
gayrimüslim ahalinin emlâk, arazi ve gayrimenkulleri ile bütün cins ve
evsaftaki hayvanlar ve yetiĢtirmiĢ oldukları ürünler de teker teker yazılmıĢ
ayrıca, hane reislerinin isim ve Ģöhretleri, unvanları, lakapları, meslekleri,
resmi görevleri ve etnik yapıları gibi bütün ayrıntılar verilmiĢtir. Ġsimlerde
kiĢiyi tanıtıcı bilgi olarak verilen yer adlarından yer değiĢtirme (göç)
durumlarını tespit etme imkânı da bulunmaktadır.
Bu defterlerde köy ve mezralara kadar Müslüman ve gayrimüslim
haneler hakkında bilgi bulunmaktadır. Vergi mükellefi olarak hane reisinin
ismi yazılmıĢtır. Dolayısıyla ortalama bir hane nüfusu üzerinden yaklaĢık
toplam nüfusu bulmak mümkündür.
Sosyal amaçlı tesisler (mederese, mektep, cami vb.) hakkında
bilgilere yer verilmemiĢtir. Ancak eğitim ve din hizmeti yürüten görevliler
hakkında bilgiler mevcuttur.
Temettuât sayımlarının amacı, vergi sisteminde yapılacak düzenleme
için gerekli bilgilerin toplanmasıdır. Bu sayımlar, servet ve kazancı esas
alan, herkesin ödeme gücüne göre vergilendirilmesi için yapılan bir
çalıĢmadır. Bu nedenle defterlerde hane halkının arazi, hayvanat durumu ve
gelirleri, ticaret, zanaat gelirleri, gayrimenkullerine ait gelirleri ile vergi
çeĢitleri ve miktarları hakkında bilgiler verilmektedir. Bu bilgiler ıĢığında
ziraat alanlarının miktarı, toplam ekili ve nadas alanlar, üretim yapılan
toprakların durumu, ürün çeĢitleri ve sağlanan hâsılat toplamı, toprağın
dönüm baĢına verimliliği, ziraî iĢletmelerin büyüklüğü gibi, Ģehir ve kırsal
alanlar ölçeğinde mukayeseli değerlendirmeler yapmak mümkündür.
Hayvan çeĢitleri ve gelirleri hakkındaki bilgiler ile Ģehir-köy
ekonomisinde hayvancılığın yeri konusunda sonuçlar çıkarmak
mümkündür.
Ayrıca gayrimenkullerden değirmen, han, hamam ve dükkân gibi
gelir kaynaklarının yıllık gelirleriyle diğer özellikleri incelenebilmektedir.
6303 numaralı Kamil Kepeci Defterlerinden (KK No: 6303) alınan
aĢağıdaki örnek; GölbaĢı ve köylerinde hayvancılık ve tarımın temel geçim
kaynağı olduğunu göstermektedir. 38
38
Vakıflar Genel Müdürlüğü ArĢivi Ankara Fihristi,
105
Hane 2. Dane Ahmed oğlu Hasan (çiftçi):
80 dönüm tarla, 10 adet sağmal koyun, 8 adet yoz koyun, 10 sağmal
keçi, 6 adet kuzu, 10 adet oğlak, 5 adet sağmal kara inek, 5 adet karasığır
buzağı, 3 adet karasığır herkesi, 2 adet karasığır öküz, 1 adet kır kısrak ve 1
adet merkebi bulunmaktadır.
Osmanlı döneminde maddi durumu iyi olmayan kesimlere maddi ve
manevi yönden yardım edilmesi amacıyla Vakıflar kurulmuĢtur.
GölbaĢı‘na bağlı köylerde Osmanlı döneminde kurulan vakıflar,
genellikle dini, hayri ve sosyal amaçlıdır. Söz konusu Vakıflar toplumu bir
arada tutmada ve komĢuluk iliĢkilerinin geliĢiminde son derece etkili
olmuĢlardır. Günümüzde bu vakıflardan iĢlevini yürüten vakıf kalmamıĢtır.
BaĢbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıf Kayıtlar ArĢivi‘nde kayıtlı
bulunan vakıflar Ģunlardır:
1.
Oğul Beğ Zaviyesi Vakfı (Oğulbey Köyü).
2.
Seydi Yusuf Zaviyesi Vakfı (Bağiçi Köyü).
3.
Seyyid Muslihiddin Zaviyesi Vakfı (Bağiçi).
4.
Ali Kocaoğlu Mustafa Vakfı (Selametli Beldesi).
5.
Hasan Nadir Efendi ibni Hacı Ömer Vakfı (Karagedik Beldesi).
6.
Havvâ Hatun Vakfı (Hacımuratlı).
7.
El-Hac Mehmet Efendi ibni Abdullah Vakfı (Ahiboz).
8.
Muhaciroğlu Ali bin Mehmed Vakfı (Ahiboz).
9.
Hasan Ağa Cami-i ġerifi Vakfı (Çayırlı).
10.
Mehmed Efendi bin Hacı Mustafa Vakfı (Hacılar).
11.
El-Hac Ömer Cami-i ġerîfi Vakfı (Hacılar).
12.
Hacı Abdullah Efendi bin Mehmed Cami-i ġerifi Vakfı (Karaoğlan).
13.
Mustafaoğlu Hacı Ebubekir Ağa Vakfı (SubaĢı).
14.
Osman Ağa ibni Kasım ibni Abdülğaffar Vakfı (TaĢpınar).
15.
Mustafa Kethüda Cami-i ġerif Vakfı (Topaklı).
16.
Abdulvehab Efendi ibni Ahmed Misafirhanesi Vakfı (TuluntaĢ).
17.
Halil Ġbrahim bin ġeyh Mustafa Vakfı (TuluntaĢ).
18.
Abide Hatun Cami-i ġerifi Vakfı (Velihimmetli).
19.
Yusuf b. Abdülkadir Ġsfahani Vakfı (Yaylabağ).
20.
El-Hac Hüseyin Cami-i ġerifi Vakfı (Yurtbeyi).
21.
Bekir ÇavuĢ bin Mehmed Vakfı (Karacaören).
22.
Abdullah BeĢe Cami-i ġerif Vakfı (Koparan).
23.
Bursa Ġsa Bey Camii Vakfı (TuluntaĢ).
24.
Hacı Ömer Cami-i ġerif Vakfı (Gölbek).
25.
ġerif Mehmed Bey Cami-i ġerif Vakfı (Hallaçlı).
26.
Ahmet Efendi bin Mustafa Vakfı (Karagedik).
27.
El-Hac Ġsa Cami Vakfı (ÇimĢit).
28.
Velüyiddin Cami-i ġerif Vakfı (Bağiçi).
29.
Halil Efendi bin Ömer (Örencik).
30.
Mahmatlıbahçe Köyü Camii Vakfı.
106
31.
32.
33.
34.
35.
36.
37.
Bezirhane Köyü Camii Vakfı.
Çakal (Oğulbey) Köyü Camii Vakfı.
Bursal (Yaylabağ) Köyü Camii Vakfı.
KızılcaĢar Köyü Camii Vakfı.
TolintaĢ (TuluntaĢ) Köyü Cami-i ġerif Vakfı.
Çerkezhöyük (Gökçehüyük) Köyü Cami-i ġerif Vakfı.
Mevlânâ Celâl bin Necmüddin KuĢhisarî Vakfı. 39
Vakıfların toplumsal yaĢantıdaki etkisi halen devam etmektedir.
GölbaĢı ve çevre köylerinde modern tarımı geliĢtirmek amacıyla
1940 yılında GölbaĢı Köy Grup BaĢkanlığı (GölbaĢı Ġlçe Tarım Müdürlüğü)
kurulur. 1955 yılında E-5 karayolunun hizmete girmesiyle bölgenin önemi
iyice artar.
Köyde halen kuru tarım yapılarak, buğday, arpa, yulafın yanında,
ayçiçeği, nohut, mercimek gibi ürünler yetiĢtirilmektedir.
Ballıkpınar köyü, komĢusu Koparan Köylülerinin meĢhur ―Ankara
balı‖nı yetiĢtirdikleri yerde kurulmuĢ olmasına ve adını almasına karĢın,
arıcılık tamamen yok olmuĢtur. Köyde Ankara armudu da yetiĢtirilmediği
gibi Ankara keçisi ve tavĢanı da beslenmemektedir.
Birer ikiĢer inek ile ihtiyarlar tarafından süt inekçiliği ve birkaç hane
tarafından da koyunculuk yapılmakta iken son yıllarda hayvancılık
tamamen bırakılmıĢ durumdadır.
Maddi değeri artan tarlalara tarım arazisi gözüyle bakılmamaktadır.
Ballıkpınar Köyü‘nün Ankara‘ya çok yakın olması sebebiyle herkesin
Ankara ile bir ilgisi olup, Ankara‘da marangozluk, oto tamirciliği, taksicilik
yapmaktadırlar.
Ayrıca, GölbaĢı‘nda gübre ticareti yapan ve emlak alım-satımı ile
uğraĢanlar da vardır.
GölbaĢı‘nda, katma değer teĢkil eden ve istihdama yönelik
iĢyerlerinin açılmasını sağlayan bir kaynak teĢkil eden Andezit taĢı ocak ve
iĢletmeciliği, halkın bir diğer istihdam alanıdır.
Ankara Ġl Çevre ve Orman Müdürlüğünce hazırlanan ―Ankara Ġli 2005
Yılı Çevre Durum Raporu‖na göre GölbaĢı‘nda andezit taĢı çıkaran ve
iĢleyen 44 firma bulunmaktadır. Bu Ģirketlerde toplam 234 ortak, 1,000 taĢ
iĢçisi, 2000 iĢçi ve usta çalıĢmaktadır.
39
Vakıflar Genel Müdürlüğü, Vakıf Kayıtlar ArĢivi, Ankara Fihristi;
107
1.2.9. HALKIN BECERĠLERĠ (EL SANATLARI, ONARIM, TARIM VB.) VE
YÖRESEL MUTFAK KÜLTÜRÜ

El sanatları:
GölbaĢı çevresinde bulunan köylerde, bir asır öncesi kilim ve heybe
dokunduğu kaynaklarda zikredilir.
Günümüzde bu türde bir geleneksel el sanatı faaliyeti yoktur.
Bölgede koyun ve keçinin yetiĢmesi yün ve tiftikten örülen
kıyafetlerin çeĢidini zenginleĢtirmiĢtir.
Tek kiĢilik bir el aleti olan ―kirman‖la hazırlanan yün ve tiftik ipinden
çorap, patik, eldiven, baĢlık, kazak, kaĢkol, kuĢak, el bezi, çanta ve heybe
örülmektedir.
―Oya‖ ve ―iĢleme‖ ise geleneksel olarak günümüzde de devam
etmektedir.
Oyalar malzemeye, renge ve amaca göre değiĢmektedir.
Mendil, yazma, çamaĢır ve kese oyası. Genç kızların çeyizinde önemli
bir yer tutan iĢlemeler, mendil, peçete, baĢörtüsü (çevre), havlu, seccade,
terlik, yatak örtüsü, Kur‘an kılıfı, kuĢak, peĢkir ile kadın ve erkek giysilerinin
çeĢitli yerlerinde kullanılır.
Sırma ile iĢlenmiĢ mendil anlamına gelen çevreler, büyük kare
biçiminde olup, dörtkenarı iĢli, köĢelerinde ise ayrıca birer motif bulunan,
oya veya nakıĢlarla süslü parçalardır.
Resim 1-88. Yöresel iĢleme örnekleri.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
108
Çevrelerin mendil olarak kullanılanlarına ―Yağlık‖ adı verilip, bazı
yörelerde çevre adı ile beraber destimal, makreme-makrama isimleri de
kullanılır. Ġnce iĢlerde çok renkli nakıĢlarda kumaĢın rengi olarak genellikle
beyaz tercih edilir. ĠĢlemede kullanılan renkler ise kırmızı, yeĢil, mavi, sarı ve
beyazdır.
Bu renklerin yanı sıra altın ve gümüĢ teller de kullanılır. Geometrik
desenler, hayvan figürleri, stilize edilmiĢ bitkisel formlar iĢleme sanatında
genellikle desen olarak kullanılmıĢtır.
Anadolu‘nun birçok yerinde genç kızlar ve kadınlar, kasnaklarındaki
bezlere sevgilerini, özlemlerini, isteklerini dokuyarak, bunları motif ve
renklerle anlatırlar.
Resim 1-89. Yöresel iĢleme örnekleri.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
Çömlekçilik:
Mogan ve Eymir gölleri çevresinde balçıklı toprakların bol miktarda
bulunması ilçede tuğla, testi ve kiremit üretimini artırmıĢ ve geliĢtirmiĢtir.
Halkın ticaret kaynağı olan bu üretim, son yıllarda hammaddenin alındığı
bölgenin kapatılması ve ilçe merkezinde bulunan fırın ve ocakların üretime
son vermesiyle tamamen yok olma durumuna gelmiĢtir. Günümüzde ilçe
merkezi dıĢında birkaç atölyede çömlek, tuğla ve kiremit üretimi
yapılmaktadır.
GölbaĢı ilçesinde uzun yıllardan beri üretimi yapılan çömlekçilik,
günümüzde yok olmakla yüz yüze kalmıĢtır.
Resim 1-90. GölbaĢı’nda bir testi atelyesi.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
109
Kültürel Yapı
Yöresel Mutfak:
―Tatar hamursuz doymaz‖ sözü Tatar yemek kültürünün hamur iĢi
yemek çeĢitlerinin zenginliğini gösterir.
―PeĢ‖ denilen fırınlar kerpiç, tuğla ve kiremit parçalarından
yapılmaktadır. PeĢ, evin içinden bir odanın duvarına bitiĢik olarak yapıldığı
gibi, dıĢarıda ayrı olarak da yapılmaktadır. Yakacak olarak saman
kullanılmaktadır. Bu fırınlarda hamur iĢleri yapılmaktadır. KıĢın da soba
yerine kullanılmaktadır. SürgüĢ, senek ve ĢiĢ gibi malzemeler kullanılır.

◊
Resim 1-91. MeĢhur Tatar Ekmeği.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008.)
Tatar mutfak kültürünün önemli yemekleri Ģunlardır: Oğmaç Çorbası,
Mercimekli LakĢa Çorbası, Kartoplu AliĢke Çorbası. Kuzu Sorpa yemeği,
Üyken Börek, KaĢık Börek, Çiğbörek, Göbete (Köbete), Kırma (Saraylı),
Sarıburma, Cantık, Kıyık, Kavurma Börek, Katlama ve KıygaĢa.
Resim 1-92. Oğmaç Çorbası.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
110
Kırım Tatar adetlerinin 1970‘li yıllara kadar uygulandığı köyde,
günümüzde ise geleneksel tatar kültürü diğer köylerimizde olduğu gibi
unutulmuĢtur.
Çiğbörek, köbete, kalakay, sarburma, kıvırma, tava lokum, peĢ
lokum, tabak börek, öqüz börek, kaĢık börek, aliĢke çorbası, lakĢa çorbası,
omaĢ çorbası bilinen ve yapılan yemeklerdir.
Resim 1-93. Tatar Mutfağından ―Çi-Börek‖ Yapımı.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
Resim 1-94. Tatar Çi-Böreği.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
Geleneksel tatar kültürünün az da olsa yaĢatıldığı köyde, ―Bademlik
Piknik Sahası‖nda meĢhur Kırım Tatar böreği olan ―çiğbörek‖ yapılmaktadır.
Kırım‘dan kalma hamur teknesi, çöğün kazanlar, kavkaz kemerler,
döküm kumanlar, semaverler günümüzde bazı ailelerde hatıra olarak
saklanmaktadır.
YaĢanan gelenek ve görenekler:
Bölgede aslına uygun olmasa da, bazı gelenek ve görenekler
uygulanmaktadır.
111
Çocuğa isim koyma, diĢ bulguru, sünnet olma, asker uğurlama, söz
kesme, niĢan, düğün yemeği, gelin alma, gelin ve damat kınası, beĢik
görme, el öpme, kırklama, cenaze yemeği ve yağmur duası.
GölbaĢı çevre köylerde Ankara kıyafetleri ile Tatar ve Çerkes
kıyafetleri hâkimdir. Günümüzde ise bu kıyafetler tamamen unutulmuĢtur.
◊
Düğün:
Düğünler dört ya da beĢ gün sürmektedir. Genellikle PerĢembe
günleri baĢlanmakta ve PerĢembe günü ilk olarak soğum olarak
adlandırılan et kesimi yapılmaktadır. Daha sonra ise komĢularla birlikte
kahve döğülmektedir.
Okuntular (davetliler) Cuma günü düğün evine gelirler. Çalgıcılar ve
saz ekibi de Cuma günü getirilmektedir. Okuntulara yemek verildikten
sonra ―muhabbet‖ denilen sazlı-sözlü-içkili eğlencelere baĢlanılmaktadır.
Cuma akĢamı önce kız evinde, sonra da oğlan evinde Telli-ġırak
oyunu oynanmaktadır.
Cumartesi günü gündüz içkili-sazlı-sözlü eğlenceler devam edilip,
akĢam da bir yandan kız ve oğlan evinde eğlencelere devam edilirken bir
yandan da ‗‘KonuĢma Gecesi‘‘ yapılmaktadır. Kız evindeki Ģenliklere ‗‘kına
gecesi‘‘ adı denilmektedir.
Pazar günü kafile halinde gelin almaya gidilmektedir.
Gelin almaya gelenlerin yolu akrabaların yolu tarafından kesilerek ‗‘
toprak bastı‘‘ parası ve ‗‘kaburga kolu‘‘ denilen et alınnaktadır. Kız evine
gelindiğinde gelinin kadın akrabaları kapıyı kapatarak bir bahĢiĢ de onlar
ister. Bu bahĢiĢin adı ise ‗‘ gelin görme parası‘‘dır.
Gelin alınırken çalgı çalınır. Gelin alınarak gelin arabasına bindirilir.
Gelinle birlikte akrabalarından iki kadınla bir çocuk da gelir. Bu kadınlara
‗‘yenge‘‘ denir. Bu kadınlar(yengeler) damat gerdeğe girinceye kadar geline
arkadaĢlık ederler.
Gelin damadın evine girerken baĢına fıstık, fındık ve bozuk
paralardan oluĢan bir sakçı saçılır. Gelin geldikten sonra oğlan evinde tokus
oyunu oynanır. Daha sonra okuntular evlerine döner.
Damat ise sağdıcı ile birlikte akrabalarından birinin evinde gerdeğe
kadar oturur. Sağdıca ‗‘Kiyev Ağası‘‘ denir. Damadın yanına arkadaĢları da
gelir. Bu arada damadın ve gelinin vekâletleri alınarak dinsel nikâhları
kıyılır.
Gerdek yatsıdan sonradır. Damat sağdıcı ve arkadaĢları tarafından
yumruklanarak gerdeğe girer. Köyün geleneklerine göre yedi göbeğe
kadar akraba evliliği yapılmamaktadır.
◊
Oyunlar:
Telli ġırak Oyunu: Cuma gecesi oynanır. Bir sopanın her iki ucuna renkli
kâğıtlardan süsler yapılır. Erkekler bu iĢlemi tamamladıktan sonra kız evine
gelirler. Telli Ģırakla kız evinde oyun oynayanlara kız evi tarafından mendil
takılır. Daha sonra oğlan evine gidilerek bu oyuna orada devam edilir.
112
KonuĢma Gecesi: Cumartesi gecesi kız evinde kına gecesi devam ederken
delikanlılar ve damat bir evde toplanırlar. Aralarından bir kiĢiyi ‗‘kart ağası‘‘
seçerler. Ġki kiĢi de kart ağasına yardımcı olarak seçilir. Bunlara da ‗‘sağ bey‘‘
ve ‗‘sol bey‘‘ denilir. Bir kiĢi de ‗‘kapıcı‘‘ olur.
Kapıcının görevi kimseyi izinsiz içeri almamak ya da dıĢarı
çıkarmamaktır. Bunlardan baĢka bir kiĢi de ‗‘küregeci‘‘ olur. Küregecinin
görevi içki ve mezeleri dağıtmak ve bahĢiĢ tepsisini gezdirmektir. Kart
ağasının görevi düzeni sağlamak ve konuĢmayı yaptırmaktır. Sağ ve sol
beyler baĢkana yardımcı olurlar.
Önce içki masası kurulur. Küregeci içki ve mezeleri dağıtır. Bu arada
damat traĢı yapılır. BaĢkanın emriyle hareket edilir, her Ģey kart ağasının
iznine bağlıdır. Bir yandan içkiler içilir, bir yandan da muhabbet edilir.
Kart ağası küregeciye tepsiyi dolandırmasını söyler. Küregeci tepsiyi
gezdirir. KonuĢmaya katılanlar tepsiye bahĢiĢ atarlar. Damadın akrabaları
daha çok bahĢiĢ verir. Eğer bahĢiĢ az bulunursa tepsi tekrar gezdirilir.
Burada toplanan bahĢiĢler damada verilir.
Zaten bu oyunun amacı hem eğlenmek hem de damada yardımcı
olmaktır. BahĢiĢ olarak sadece para verilebilir. KonuĢma esnasında
cezalandırılanlar içki ve meze getirme cezası alırlar.
Bütün bunların tamamlanması gece yarısını bulur. Gece yarısından
sonra herkes evlerine dağılır. Okuntu ile baĢka yerlerden gelenler
paylaĢılarak konuk edilir.
Tokus Oyunu: Gelin geldikten hemen sonra oğlan evinde oynanır. Gelin
evinde bir bohça hazırlanır. Bu bohça kız evinde hazırlanır ve gelinle birlikte
getirilir.
Püsküllü bir bohçanın içine çorap, mendil, gömlek, eĢarp gibi çeyiz
malzemeleri konulur. Gelin geldikten sonra bohçanın iki ucundan iki
delikanlı tutarak oğlan evinde oynar. Bu oyun delikanlılar tarafından el
değiĢtirerek devam eder. Oyunun sonunda bohça içindekilerle birlikte oyun
oynayan delikanlıların olur.
◊
Taziye:
Cenaze köyde olursa cenaze gömüldükten sonra topluca cenaze
evine gidilir. Orada Kur‘an okunduktan sonra baĢsağlığı dilenir. Cenaze evi
yemek verir. Cenaze evinde akĢam ve yatsı namazı arasında 7 gün Yasin ve
Tebareke okunur. Ayrıca cenazenin 3, 7 ve 40 ında cenaze evi tarafından
Kur'an okutulur.
KomĢu köylerdeki cenazeler için baĢsağlığına topluca gidilir. Kur‘an
okunup baĢsağlığı dilendikten sonra dönülür. Taziyeler kısa tutulur.
Kıyafetler
◊
Kadın kıyafetleri:
En meĢhuru takım halinde ―holta‖ ve ―salta‖ ile birlikte veya tek
giyilen sırmalı ―entari‖lerle, düz ve kalın münakkaĢ ipekli kumaĢlardan
113
yapılan ―etek-ceket‖ Ģeklindeki elbiselerdir. Mekâna, yaĢa ve mevsime göre
kıyafetler değiĢir.
Resim 1-95. Tatar Giysisi.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
Genç kızların kıyafeti genellikle sade ve basit olup, basma, pazen
veya yünlü kumaĢlardan dikilir. ―Çinti donu‖ denilen dıĢ donu üzerine
basmadan bir içlik, içlik üzerine de basmadan içi pamuklu ve üstü parmak
dikiĢli ceket Ģeklinde düz hırka giyerler, baĢlarına yaĢlılar kalıpsız iki parmak
yüksekliğinde fes giyip, üzerine oyasız ―yemeni‖ örterler.
Resim 1-96. Geleneksel Kıyafetlere Örnekler.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim ERDOĞAN, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
114
Gençler ise biraz daha yüksekçe kalıplı fes giyip yemeniyi üçgen
Ģeklinde üç köĢe katlayarak fesin üzerine örterler. Sokağa çıkacakları
zaman, yakın komĢuya giderlerken damarlı ―çar‖ dedikleri bir örtü ile
baĢlarını örterler daha uzak bir yere giderken de damarlı veya kareli uzun
çarlara bürünürler.
Gelin elbiseleri ile düğün elbiseleri aynıdır. Yalnız gelinleri farklı kılan
Ģey, baĢlarındaki tel ve duvaklardır. Ağır elbise olarak addedilen bu
elbiseler sadece düğün ve düğünle ilgili törenlerde (niĢanlar, kına geceleri,
paça günleri vb.) giyilir, bunun dıĢında kesinlikle giyilmez.
Üç etek entariler, iki etek denilen harbalı ve holtalı elbiseler, holtalar,
holtasız düz elbise ve entarilerdir. Günümüzde bu kıyafetlerden sadece
çinti, fistan ve holta giyilmekte, yemeni, yazma ve çar örtülmektedir.
◊
Erkek kıyafetleri;
ġalvar ve iĢlik, fermani veya gazekiden oluĢan kıyafetler ile baĢlıktır.
Kıyafet Kanunu‘ndan sonra ―Ģapka‖ ve ―foter‖ giyilmektedir. Okuyan
çocuklar üç etek entari üzerine çuhadan mintan giyer, bellerine Ģal kuĢak
sararlardı.
Daha sonra pazen veya kumaĢtan içi astarlı uzun Ģalvarlar ile iĢlik ve
pamuklu hırkadan ibaret takımlar, elifiyeler ve setre pantollar giymeye
baĢlamıĢlardır.
Günümüzde bu kıyafetlerin hiç birisi giyilmemektedir. Yeni yetiĢen
ve okumayan çocuklardan efeliğe hevesli olanlar tıpkı efelerinki gibi iĢlik,
yelek, fermani giyer, bele geniĢçe bir kuĢak ile isteyenler silâhlık kuĢanırdı.
Efe olmak istemeyen gençler ise yaĢlıların giydiği takımların daha
dar ve gösteriĢlisini giyerlerdi. Bunlar dizlik, iĢlik, camadan veya cepken ve
bellerinde geniĢçe sarılı kuĢak, kuĢak üzerinde çeĢitli silâhlarla dolu bir
silâhlıktan ibarettir.
Resim 1-97. Geleneksel Kıyafetlere Örnekler.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
115
Düğünlerde; ―Seğmen‖ ve ―Zeybek‖lerin oynadığı ―misket‖,
―hüdayda‖ ve ―zeybek havaları‖ oynanmaya devam edilmesine rağmen,
yukarıda da belirtildiği üzere ―Üç etek‖ ve ―bindallı‖ gibi yöresel giysiler
artık giyilmemektedir.
Köylerde ―tandır‖ evleri genelde depo olarak kullanılmakta,
―aĢeneler‖in yerini mutfak dolapları, ―bazlama‖nın yerini fırın ekmeği,
―gözleme‖nin yerini pasta, ―höĢmerim‖in yerini paket tatlılar, ―süt‖, ―ayran‖
ve ―hoĢaf‖ın yerini asitli meĢrubatlar almıĢ durumdadır.
1.2.10.
YEREL KONUT, KOMġULUK VE ÜRETĠM (TARLA, BOSTAN,
BAHÇE, EL SANATLARI VS.) ÖZELLĠKLERĠNĠN
KAZANDIRACAĞI OLASI AVANTAJLAR
Ekolojik yaĢam merkezinin oluĢturulması ve oluĢturulacak merkezin
Ballıkpınar Mahallesi ile enteğrasyonunun sağlanması, Ankara dıĢında tüm
illere örnek teĢkil edecektir.
Söz konusu proje; özellikle hızlı nüfus artıĢı ve köylerden Ģehirlere
göçün hızlandığı, Ģehirlerin yaĢanamaz hale geldiği bir süreçte, yaĢanan
sorunlara köklü ve kalıcı bir çözüm getirecektir.
Ekolojik merkezler, beton yığınları arasına sıkıĢmıĢ yaĢamların önünü
açabilecek bir proje niteliği taĢımaktadır.
Plansız bir Ģekilde hızla büyüyen Ģehirlerdeki yaĢam, doğa ile bağları
kopmuĢ bir yaĢam haline gelmiĢtir. ġehirlerde yaĢayan genç kuĢaklar
tabiattaki canlıları ancak internetten görebilmektedirler.
ġehirlerdeki konutlar, aileler arasındaki bağları koparmıĢ,
toplumsallıktan, bireyselliğe taĢımıĢ durumdadır. Aynı apartmanda
oturanlar bile birbirini tanımaz durumdadırlar. Apartmanlarda ortak yaĢam
alanları bulunmamaktadır.
Aileler, yılda bir kez yapılan apartman toplantılarına dahi katılım
sağlamamaktadırlar. KomĢuluk iliĢkileri tamamen yok olmuĢ durumdadır.
ġehirlerdeki bahçeler özellikle son yıllarda yer darlığı nedeniyle araç
park alanlarına dönüĢmüĢ durumdadır.
―Evin bahçesi‖ kavramı yok olmuĢtur. ġehirlerde yoğun bahçe özlemi
çekenler, özlemlerini balkonlarında saksı içerisine diktikleri süs biberleri ile
gidermeye çalıĢmaktadırlar.
ġehirlerde yaĢayanların el becerilerini geliĢtirme Ģansları da
kalmamıĢ durumdadır. Belediyelerce açılan kurslara uzaklık veya mali
problemler nedeni ile sınırlı sayıda kiĢi katılma imkânı bulmaktadırlar.
Çevreye Duyarlı Köy veya Kent YerleĢkesinde:

Çocuklar:
Köy meydanında her çocuk her oyunu büyüklerinden öğrenebilecek
ve topluca oynayabilecekler,
Bisikletlerine ezilme korkusu olmadan binebilecekler,
116


Kendi aralarında kaynaĢma sağlayacaklar ve kalıcı dostluklar
edinecekler,
Birlikte yaĢamanın temelini öğrenecekler,
Köy Odasında büyüklerinden folklor, müzik vb. kültürlerini öğrenip,
gelecek nesillere aktaracaklar,
Köy ortak alanında veya evlerinin bahçesinde tüm enerjilerini deĢarj
etme olanağına kavuĢacaklar,
Çevre bilinci oluĢacak ve gelecek kuĢaklara yaĢanabilir bir dünya
bırakacaklar,
Çocukluklarını yaĢayacaklardır.
Kadınlar:
Özlemini çektiklikleri komĢuluk iliĢkilerini yeniden yaĢamaya
baĢlayacaklar,
Bahçelerinde yetiĢtirecekleri domates, biber patlıcan vb.ni
yiyebilecekler, unuttukları domatesin kokusunu yıllar sonra tekrar
duyabilecekler,
Mutfağa kapalı kalmaktan kurtulacaklar,
Kedi, köpek besleyebilecekler,
Yumurtaya ve belki de süte yoğurda para vermeyecekler, kendileri
üretecekler,
Köy Odasında el becerilerini geliĢtirecekler,
Hayatı dolu dolu yaĢayacaklar,
Erkekler:
Çocukları ve eĢlerinin yanısıra köy halkından oluĢacak büyük bir
ailede stresten uzak, rahat bir yaĢama olanağına kavuĢacaklardır.
Ürettikleri ürünlerini rahatlıkla satabileceklerdir.
1.2.11. ALTERNATĠF GEÇĠM KAYNAKLARI
Ekolojik yaĢam alanı için önerilebilecek geçim kaynaklarının baĢında;
tüyü çok kıymetli olan Tiftik Keçisi ve Angora TavĢanı gelmektedir.
GölbaĢı, gölleri, ovaları ve tepeleri ile doğa turizmine uygun bir
coğrafyaya sahiptir. Özellikle Eymir ve Mogan göllerinde yapılan su sporları
ve yelken yarıĢmaları, Bala ilçe sınırında bulunan Beynam Ormanı, ilçenin
Konya sınırında bulunan Sulakiye Göl yatağı, TuluntaĢ Mağarası, Elmadağ
yamaçları, ÇimĢit, Koparan, Yurtbeyi, Gölbek ve Karacaören köyleri ile
Bezirhane, Selametli ve Karagedik Beldesinde bulunan doğal mağara ve
sığınaklar bu zenginliklerden bazılarıdır.
117
Resim 1-98. Ankara Keçisi.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
GölbaĢı, Ankara‘daki üniversite havacılık kulüplerinin Yamaç
ParaĢütü eğitimi verdikleri bir bölgedir. Özellikle Yağlıpınar ve Ahiboz
bölgesindeki tepelerde yamaç paraĢütü yapılmaktadır. Türk Hava
Kurumu‘nun Yamaç ParaĢütü Merkezi geniĢ bir ovaya bakan eğitim tepesi
ile uygun irtifası ve rüzgârı her yönden karĢılaması nedeniyle yamaç
paraĢütü eğitimleri için çok elveriĢlidir.
Resim 1-99. Ankara TavĢanı.
(Tarih Ġçinde GölbaĢı, Abdülkerim Erdoğan, GölbaĢı Belediyesi, 2008)
118
 GölbaĢı, Ģehir hayatından uzaklaĢmak isteyen Ankaralılar‘ın hafta
sonlarını değerlendirdikleri bir mesire yeri olarak ta ilgi görmektedir.
GölbaĢı ve çevresinin yukarıda belirtilen turizmden Ekolojik yaĢam
merkezinin de pay alabilmesi için Ekolojik yaĢam merkezinde üretecekleri
organik ürünlerini, el iĢlerini ve piĢirecekleri yöresel yemekleri merkezde
oluĢturacakları ―Köy Pazarı‖ ve AĢevi‖nde satmak suretiyle alternatif geçim
kaynağına kavuĢabileceklerdir.
Ekolojik köyde baĢlatılacak çilek üretimi de alternatif gelir kaynakları
arasında yer almaktadır.
GölbaĢı‘nın doğusunda kalan andezit taĢı ocakları ve GölbaĢı ilçe
sınırları içerisindeki andezit taĢı fabrikaları, Ballıkpınar‘a yakın olması
sebebiyle alternatif istihdam olanağı yaratmaktadır.
1.2.12. MEVCUT SORUNLAR, BASKILAR, TEHDĠTLER VE OLANAKLAR

Sorunlar:
Proje alanı çevresinde modern kentleĢme planlamasına uymayan
hızlı yapılaĢma,
Tarım ve hayvancılık sektöründe yaĢanan sıkıntıların çiftçiyi olumsuz
yönde etkilemesi ve bu etkilenmenin giderek derinleĢmesi,
çiftçilikten elde edilen gelirin azalmıĢ olması,
Genç kuĢakların tarla iĢleri yerine, GölbaĢı ve Ankara merkezde
çeĢitli iĢlerde çalıĢma istekleri (mobilyacılık, taksicilik vb.),
Köylünün tarımda baĢta iklim koĢulları olmak üzere, ürün
çeĢitlemesine gidememesi,
Köyün BüyükĢehir mücavir alanı içerisine alınması nedeniyle, köy
içinde yapılan hayvancılığa müsaade edilmemesi,
Köylünün köy dıĢına modern besi çiftlikleri kurmak için yeterli
kaynağa sahip olamaması,
Hızlı yapılaĢmaya bağlı olarak ekim-dikim alanlarına yoğun talep
olması, nedeniyle Ballıkpınar köylüsünün arazilerini satmak zorunda
kalmaları,
Tarım ve hayvancılıkta girdi maliyetlerinin yüksekliği,
Çevrenin tahrip edilmiĢ olması,

Baskılar:
Köylünün yüksek fiyatlarla arazisini satmaya zorlanması,
DıĢarıdan gelip köye yerleĢen üst düzey eski bürokratların köy
içindeki damları kapatmaya zorlamaları,
Kültürel erozyon,

Tehditler:
AB‘ye üyelik sürecinde tarım ve hayvanclıkta sübvansiyonun
kaldırılmasına devam edilecek olaması,
Toprağın satılmasına yönelik baskıların artarak devam edecek
olması,
119

Gençlerin köy yerine kentlerde yaĢama isteklerinin devam etmesi,
Olanaklar:
Çevre bilincinin yavaĢta olsa giderek yaygınlaĢması,
Hormonlu besinlere karĢı toplumdaki bilinçlenme,
Organik beslenme kültürünün oluĢmaya baĢlaması,
Ankara‘ya mesafe yönünden yakınlık,
Çevre Koruma Alanı içerisinde bulunmak,
Kamu kuruluĢları ile Yüksek Öğretim Kurumlarının kampüslerini
GölbaĢı‘na kaydırmaları
120
2.
TASARIM
2.1. YERLEġĠM
GölbaĢı, Ballıkpınar mevkiinde gerçekleĢtirilen tasarım çalıĢması,
‗çevreye duyarlılık‟ ilkesinden hareketle düzenlenen tasarım rehberinin
örnek bir alanda hayat geçirilmesi için yapılan bir proje olarak ele alınmıĢtır.
Mevcut yerleĢik düzen öğeleri yapılaĢma, ulaĢım-dolaĢım olarak iki
ana grupta ele alınmıĢ, planlama yapılan geliĢim bölgesinin ana hatları bu
tespitler sonucunda ĢekillendirilmiĢtir.
ARAZĠ KULLANIM:
 YEġĠL MERKEZ /ORTA YOĞUNLUKLU TAMPON ÇEPER
Kullanım dağılımında bugüne kadar süregelen ‗geometrik merkeze
ticari merkez konuşlandırma‟ ilkesi benimsenmemiĢ, bunun yerine çevreye
duyarlılık ilkesi ıĢığında merkezi yeşil ve açık alanlardan oluşan bir
rekreasyon odağı olarak ele almak uygun bulunmuĢtur.
Planlama alanının çeperine, ana ulaĢım aksları ile yakın temas
nedeniyle oluĢacak yoğunluğu bastırmak amacıyla daha yoğun konut
planlaması yapılmıĢ, ticaret öğeleri yine ulaĢım aksları üzerinde
bulunmasının olumluluğu kabulüyle her komĢuluk adasının yola cepheli
birer parselinde birer adet olarak tasarlanmıĢtır.
Planlama bölgesi kullanıcılarının yanı sıra yakın çevre ve hatta
Ankara halkının kullanımına da sunulması planlanan büyük ölçekli
yeĢil/rekreatif alanlar, alanın güneydoğusunda, topografyanın sıklaĢtığı
bölgede tasarlanmıĢtır. Çevreye duyarlılık vizyonu doğrultusunda bu alt
bölgede pazar yeri, panayır alanı gibi kullanılabilecek ortak açık alan, tema
bahçeleri, fidanlık, koru ve endemik fauna merkezi gibi farklı kullanımlara
açık rekreatif alanlar planlanmıĢtır.
ULAġIM:
 ÇOK YAYA+BĠSĠKLETLĠ/AZ ARAÇ
YerleĢim yakın çevresindeki ana aksların düzenlenmesini müteakip,
alınan birincil ulaĢım kararı yerleĢim içi araç yollarının asgari düzeyde
tutularak tasarım yapılması olmuĢtur. Bu bağlamda yapılaĢma düzeninin
uluslararası yazında „cluster‟ olarak adlandırılan mahalle/komĢuluk düzeni
planlamasına uygun biçimde planlama gerekliliğini doğurmuĢtur.
Her ne kadar araç kullanımını asgariye çekmek vizyonu ile hareket
edilse de araç sahipliği ve kullanımının çok uzun vadede asgariye
çekilebileceği gerçekliğini kabul etmek gereklidir. Bu nedenle otopark
ihtiyacının karĢılanması için yeter niteliklere ve niceliğe haiz bir düzenleme
geliĢtirilmiĢtir. Her konutun en az bir araçlık otopark yerinin yanı sıra
kamusal kullanıma açık alanlara yakın eriĢilebilirlikte otopark alanları da
tasarıma eklenmiĢtir.
121
ToplutaĢım kullanımını etkin bir hale getirmek bölgenin yerel
yönetiminin bu proje ile ele alması gerekli bir konudur. Gerek planlama
alanına gerekse baĢta köy merkezi olmak üzere yakın çevreye toplu taĢım
ile eriĢilebilirlik azamiye çekilmelidir. Bu ilke doğrultusunda planlanan
geliĢim alanın her kenarına bir toplu taĢım durak noktası planlanmıĢ, yaya
ve bisiklet yolları aracılığıyla bu noktalara eriĢimin sağlıklı bir Ģekilde
gerçekleĢmesi tasarlanmıĢtır.
Bir diğer ulaĢım stratejisi, çevreye duyarlılık ilkesi gereğince
kaçınılmaz olan yaya yolları konusunda oluĢturulmuĢtur. Kentlerimizde
kaldırım kavramı ile sınırlandırılmıĢ ve yitirilmekte olan yaya yolları,
planlama alanının baskın öğesi olarak ele alınmıĢ komĢuluk adalarının
ayrıĢtırılırken birleĢtirilmesinde temel unsur olarak ele alınmıĢtır. Her konut
biriminin ve tüm ortak alanların yaya yolları ile eriĢilebilirliği sağlanarak
planlama yapılmıĢtır.
Çevreye duyarlı yerleĢim ilkesinden hareketle alternatif ulaĢım modu
olan bisiklet kullanılıcılığı için planlama alanı içi ve yakın çevresinde bisiklet
yolları ve bisiklet park yerleri de planlanmıĢtır.
ENERJĠ:
 PASĠF TASARRUFUN AKTĠVASYONU/AKTĠF TASARRUFUN
ARTIRIMI
Hazırlanan tasarım rehberinde de sıkça ifade edildiği gibi çevreye
duyarlılığın en önemli unsurlarından biri olan enerji tasarrufu, planlamada
yapı konuĢlandırılmasında doğu batı eksenine paralel yapılaĢma düzeni
peyzaj öğelerinin süslemeden öte korunma öğeleri olarak kullanılması
biçiminde plana yansıtılmıĢtır.
Planlama alanı 450–500 kiĢilik bir alan olarak tasarlandığından tüm
yerleĢime hizmet edecek merkezi enerji altyapı öğeleri yerine aktif enerji
tasarruf öğelerinin konut ölçeğinde kullanımı planlama ilkesi olarak
benimsenmiĢtir.
Rakamlarla kısaca özetlemek gerekirse planlama alanında;
• 9 yapı kümesi
7 konut kümesi
2 rekreasyon odak kümesi
• 143 parsel
134 konut parseli
7 ticari parsel
2 rekreasyon ada/parseli
• 134 konut parseli
60 konut bağ/bahçe nizamı
2 katlı, 151m2 taban alanı,
74 konut ikiz nizam
2 katlı, 96m2 taban alanı,
• 7 ticari parsel
Tek katlı, 100m2 taban alanı,
447 otopark
268 araçlık konut otoparkı
(2 otopark/konut)
122
100 araçlık konut kümesi misafir otoparkı
37 araçlık ticaret parsel otoparkı
39 araçlık rekreatif alan otoparkı
•
162 bisiklet otoparkı
•
4 otobüs durak noktası tasarlanmıĢtır.
2.2.
YAPI
GölbaĢı Özel Koruma Bölgesi, Ballıkpınar yerleĢiminde yapı ünitesi
olarak kentsel ünite öngörülmemektedir. Kırsal yapı ünitesi fikir projesi
kapsamında, tasarım rehberinde belirtilen kriterler göz önüne alınarak
bitiĢik düzende ve ayrık düzende olmak üzere 2 tasarım çalıĢması
yapılmıĢtır.
Yapı ünitelerinde, farklı bir form arayıĢı yerine kullanıcının ihtiyacını
karĢılayacak verimli mekânlardan oluĢan, basit geometrik biçimli bina
planlanması ön planda tutulmuĢtur. Ballıkpınar yerleĢiminde en etkin
kullanılabilecek enerji kaynağı olan güneĢ enerjisinden olabildiğince
yararlanmak amaçlı güney yönüne yönlenmek, iç mekân düzenini ve çatı
formunu belirlemede etkili olmuĢtur.
Doğa ile uyumlu, dayanıklı bir malzeme olan doğal taĢ yapı
malzemesi olarak tercih edilmiĢtir. Teras üst örtüsünde ve pencerelerde
gölgelik ve ıĢık rafı olarak kullanılan yapı elemanlarında, malzeme olarak
yine doğal malzeme olan ahĢap kullanılmıĢtır.
GüneĢ enerjisi maksimum kullanılması amacıyla zemin katlarda
güney cepheli trombe duvar kullanımı ile birlikte kıĢ bahçeleri
tasarlanmıĢtır. Zemin kattaki bu kullanımın yanı sıra üst kat balkonlarında
da kıĢ bahçesi etkisi kazandırılmak istenmiĢtir. Bu amaçla dıĢ cephede
ahĢap payandalarla desteklenmiĢ cam ve ahĢap malzemenin birlikte
kullanıldığı balkonlarla güneĢten alınan ısının gün boyunca iç mekânlara
iletilmesi hedeflenmiĢtir.
Örtü elemanı olarak kiremitin tercih edildiği çatıda güney yönünde
belli bölümlerde kaplama olarak bina elektrik ihtiyacının karĢılamak için
fotovoltaik paneller kullanılmıĢtır. Binanın sıcak su ve ısıtma ihtiyacının bir
kısmının sağlanması için kullanılan güneĢ kolektörlerinin ve kaplama
fotovoltaik panellerin yerleĢimi, Ankara‘nın en uygun çatı eğimi olan 400 ‗
lik açı göz önünde bulundurularak planlama yapılmıĢtır.
Doğal havalandırmanın en uygun Ģekilde gerçekleĢmesi için bütün
pencereler açılır kanat olarak tasarlanmıĢtır. Pencere boyutlarında ve
motiflerinde geleneksel mimari özellikler etkili olmuĢtur.
Yağmur suyunun depolanmasını sağlamak amacıyla eğimli ve geniĢ
yüzeylere sahip çatı alanları oluĢturulmuĢtur. Bina içi kullanım suyu ve
bahçe sulama suyu ihtiyacı karĢılanması amacıyla ayrı borulama sitemi
tasarlanmakta ve dolayısıyla gri suyun kullanılması gerçekleĢtirilmektedir.
Atıkların toplanması için bodrum katlarda belirli bir mekân tasarlanmıĢtır.
123
2.3.
PEYZAJ
GölbaĢı Ballıkpınar‘da oluĢması planlanan çevreye duyarlı yerleĢim
alanında, peyzaj, genel kanının aksine, görsel değil fonksiyonel olarak
düzenlenecektir. Alanın sınırlarını belli eden, trafikten oluĢabilecek gürültü
ve görüntü kirliliğini en aza indirmesi hedeflenen yeĢil kuĢak olarak
niteleyebileceğimiz, herdem yeĢil ağaçlarla oluĢan bir tampon bölge
alanımızı sarmaktadır. Yapıların güneĢ gören açıklıklarına, yazın gölge
yapması ve ısınmayı engellemesi, kıĢın ise güneĢten faydalanmanın en üst
seviyeye çıkarılabilmesi amacıyla yaprak döken ağaç ve çalılar
önerilmektedir. Alanların belirtilmesi ve bölümlerin ayrıĢtırılması için çalılar,
koku ve renk etkileri ile çiçek ve yer örtücü bitkilerin kullanılması peyzaj
tasarımının öğeleri olarak planlamada yerlerini almıĢlardır. AĢağıda listesi
verilen ve bu bölgeye uyumlu bitkiler, alan içerisinde ayrılan bir bölümde
bitki temini ve üretimi için yetiĢtirilecektir.
BĠTKĠ LĠSTESĠ
Botanik Ġsmi
Türkçe Ġsmi
Yapraklı Ağaçlar
Acer platanoides
Çınar Yapraklı Akçaağaç
Aesculus carnea
Kırmızı Çiçekli Atkestanesi
Aesculus hippocastaneum
Atkestanesi
Betual alba
HuĢ
Betual alba pendula youngii
HuĢ
Catalpa bignonioides
Buz Ağacı
Cercis siliquastrum
Erguvan
Crataegus laevigata pauls scarlet
Alıç
Crataegus monogyna
Alıç
Eleagnus angustifolia
Ġğde
Fraxinus excelsior
DiĢbudak
Gingko biloba
Mabed Ağacı
Koelrotaria paniculata
Güvey Kandili
Laburnum vulgare
Sarısalkım
Malus floribunda
Süs Elması
Morus alba pendula
Sarkık Dut
Platanus orientalis
Çınar
Prunus cerasifera piss.
Süs Eriği
Prunus dulcis
Badem
Prunus serrulata kanzan
Kanzan
Pyrus Sp.
Armut Ağacı
Quercus robur
MeĢe
Quercus rubra
MeĢe
Robinia pseudoacacia
Top Akasya
124
umbraculifera
Salix babylonica
Sophora japonica
Tilia americana
Tilia tomentosa
Salkım Söğüt
Sofora
Ihlamur
Ihlamur
Ġbreli Ağaçlar
Abies bornmulleriana
Göknar
Cedrus atlantica glauca
Mavi Atlantik Sediri
Cedrus atlantica glauca pendula
Ağlayan Sedir
Cedrus deodora
Himalaya Sediri
Cedrus libani
Lübnan Sediri
Chamaecyparis law. elwoodii
Yalancı Servi
Cupressocyparis leylandii
Melez Servi
Cupressus arizonica glauca
Mavi Servi
Cupressus macrocarpa goldcrest
Limoni Servi
Cupressus sempervirens stricta
Servi
Juniperus virginiana skyrocket
Sütun Ardıç
Picea conica
Konik Ladin
Picea excelsa
Batı Ladini
Picea pungens
Ladin
Picea pungens var. glauca
Mavi Ladin
Picea pungens var. Glauca
Mavi Ladin
hoopsii
Taxus baccata conica
Konik Porsuk
Taxus baccata fastigiata
Sütun Porsuk
Thuja orientalis pyramidalis
Sütun Mazı
Thuja orientalis pyramidalis
Altuni Sütun Mazı
aurea
Çalılar
Berberis thunbergii atr.
Hanım Tuzluğu
Buddleia davidii
Kelebek Çalısı
Cornus alba sibirica
Kızılcık Çalısı
Cotoneaster franchettii
DağmuĢmulası
Cotoneaster salicifolia
HerdemyeĢil DağmuĢmulası
Cydonia japonica
Süs Ayvası
Forsythia intermedia
Altın Çanak
Juniperus horizontalis
Yayılıcı Ardıç
Ligustrum japonica
Kurtbağrı
Mahonia aquifolium
Mahonya
Pyracantha coccinea
AteĢ Dikeni
Rhus typhina
Sumak
Rosa sp.
Gül
125
Sambucus nigra
Spireae bumalda
Spireae vanhouetti
Syringa vulgaris
Thuja orientalis
Viburnum opulus sterile
Viburnum tinus
AteĢ Dikeni
Keçi Sakalı
Keçi Sakalı
Leylak
Mazı
Kartopu
HerdemyeĢil Kartopu
126
3.
ALTYAPI VE ENERJĠ
Altyapı
Çevresel altyapının incelenmesi ve ihtiyaçların belirlenmesi sonucu;

Su Tüketimi
Su tüketimi toplumların alıĢkanlıklarına, kültür, suya ulaĢılabilirlik,
geliĢmiĢlik, teknolojinin kullanımı gibi birçok faktöre bağlı olarak
değiĢkenlik göstermektedir. Amerika BirleĢik Devletlerinde bu rakam 500
litre/kiĢi/gün civarında olurken, Türkiye‘de bu rakam köylerde ve Ģehirlerde
değiĢkenlik göstermektedir (60-225 litre/kiĢi/gün). Ankara‘da kiĢi baĢına su
tüketiminin 225 litre/gün olduğu ASKĠ tarafından belirtilmektedir. Ancak,
bu rakam içinde bahçe sulama, Ģebekedeki su kayıpları, ticari aktiviteler
gibi faktörler de eklenmektedir. Ankara Ģehrinde su kayıplarının %40
civarında olduğu tahmin edilmektedir. KiĢi baĢına su tüketimi Ballıkpınar‘da
kurulacak çevreye duyarlı bir yerleĢimdeki su tüketiminin Ģehirlerdeki su
tüketiminden daha farklı olmaması beklenmektedir. O nedenle burada su
tüketiminin 120 litre/kiĢi gün alınması uygun olacaktır.

Su Tüketiminin azaltılmasına yönelik stratejiler ve Ġçme suyu
tüketiminin azaltılmasının sağlayacağı avantajlar:
Evlerde kiĢi baĢına su tüketiminin azaltılmasın yönelik olarak yağmur
suyunun depolanması, gri suyun ayrı toplanarak arıtıldıktan sonra evlerde
tek baĢına ya da yağmursuyu ile beraber sulama ve tuvaletlerin sifonlarında
vb. kullanımı yapıldığında azalması beklenebilir. Ayrıca, sifonlarda düĢük
miktarda su kullanımı, düĢük tazyikli tesisat vb. önlemler ve bilinçlenme ile
daha da azalabileceği düĢünülebilinir.
Ġçme suyu ihtiyacında 1 milyon galonluk (3,785m3) azalma, elektrik
kullanımını yaklaĢık 1500 kWh azaltabilmektedir. Bu da fosil yakıtlardan
enerji üretiminden kaynaklanan karbondioksit emisyonlarının da 1 ile 1.5
ton azalmasını sağlayacaktır (Tablo 3-1 ve 3-2).
3.1.
Aktivite
Enerji Tüketimi (kWh/MG)
Su temini ve getirilmesi
150
Su arıtımı
100
Dağıtımı
1,200
Toplam
1,450
Tablo 3-1. Ġçme suyu arıtımı ve Ģebekede dağıtımı için gerekli enerji maliyetlerinin tahmini değerleri.
127
Yakıt Tipi
CO2 salınımı
Pound CO2/kWh
CO2 salınımı/MG su geri kazanımı
(x 1,450 kWh)
Kömür
2.117
3,070 lbs
Petrol
1.915
2,775 lbs
Doğal Gaz
1.314
1,905 lbs
Tablo 3-2. DeğiĢik yakıtların oluĢturdukları CO2 salınımlarının suyun geri dönüĢümünün sağlanması
ile azalması.

Ġçme suyu temin edilecek kaynaklar
Proje alanındaki yerleĢimin, içme suyu için Ģehir Ģebekesinden
baĢkaca bir kaynağı bulunmamaktadır. Ballıkpınar, Ankara BüyükĢehir
Belediyesi sınırları içerisinde yer aldığından, kaynak olsa bile, gerek içme
suyu, gerekse sulama suyu için su kaynağının kullanabilme olanağı
bulunmamaktadır.

Mevcut içme suyu Ģebekesine bağlantı
Proje alanı, Ģehir su Ģebekesine bağlı olan Ballıkpınar mahallesi bitiĢiğinde
olması
sebebiyle
mevcut
içme
suyu
Ģebekesine
bağlantı
olanağı
bulunmaktadır. ġematik çizim aĢağıda gösterilmiĢtir.
128
15.140/ĠB8
36.02109
36.04761
36.08909
36.11315
36.11516
B. FĠATI
( TL. )
14.1700
Her cins zem. (0-2 m.) iksasız hen.
kazısı yapılması
Paçal hendek ve temel dolgusu
yapılması
Tuvenan kum -çakıl'ın el ile
sıkıĢtırılarak taban ıslah, yatak.
Gömlek. ve dolgu yapılması
DıĢ çapı 160mm. HDPE ND 10
Boru ve özel parça baĢlarının
ALIN KAYNAĞI ile eklenmesi
DıĢ çapı Ø 160mm. HDPE
boruların kesilmesi ve
traĢlanması
DıĢ çapı 160mm. HDPE boru
döĢenmesi
DıĢ çapı Ø 160mm. HDPE Boru
dirseklerinin
( PE-D)
o
döĢenmesi ( 45 )
DıĢ çapı Ø 250mm. HDPE Boru
dirseklerinin
( PE-D)
o
döĢenmesi (90 )
MĠKTA
RI
14.160030
ĠġĠN ADI
BĠRĠM
POZ NO
m³
8,554
7.70
65,865.80
m³
5,346
5.41
28,921.86
m³
3,029
7.91
23,959.39
Ad
673
31.99
21,529.27
Ad
18
5.15
91.77
m
8,910
2.45
21,829.50
Ad
6 147.58
885.48
Ad
1 118.00
118.00
ĠNġAAT ĠġLERĠ TOPLAMI
TUTARI
( TL.)
163,201.07
NAKLĠYELER
07.06117
HDPE Boru Nakli ( Fabrika )
to
n
141.7
40.45
8
5,735.20
NAKLĠYELER TOPLAMI
5,735.20
ĠNġAAT ĠġLERĠ GENEL TOPLAMI
168,936.27
BORU ALIM BEDELĠ
m
8,910
112,266.0
0
12.60
112,266.0
TOPLAM TUTAR
0
1 MT. FĠYATI 12.60
129
YerleĢimin atık su debisi (Evsel Atık Sular)
BuharlaĢma ve diğer kayıplardan (borulardan sızmalar, bahçe
sulama gibi) dolayı oluĢan toplam atık su miktarının toplam tüketimin %9080‘i civarında olması, oluĢacak atık su miktarının da 60m3/gün civarında
oluĢması beklenebilir. Kayıplar oluĢmadığında ise atık su miktarı toplam su
tüketimine yaklaĢık olarak eĢit olabilir. Ayrıca, gri suların yeniden
kullanılması ve kanalizasyona iletilmemesi durumunda kanalizasyona
iletilecek atık su miktarı da yaklaĢık %50 oranında azalacaktır.

Atık suların yeniden kullanımına yönelik alternatifler
Atık suların yeniden kullanımı; gri suların arıtımı ve yağmur suların
toplanıp kullanılması Ģeklinde olacaktır.

130

Atık suların arıtım yöntemleri
Gri suyun toplanması ve kullanılması;
Tuvaletlerden oluĢan atık sular ―karasu‖, evlerde oluĢan atık sulardan
tuvaletler dıĢında olanlar ise gri su olarak adlandırılmaktadır. Gri su bir atık
değil bir kaynak olarak değerlendirilmektedir. Ġçerdiği nutrientlerden (N ve
P) dolayı yararlı bir kaynaktır. Ġçinde nutrientler bulunan gri su ile sulama
yapmak, musluk suyu ile sulama yapılmasını ve artan nüfus ve su.
Gri su ekolojik bir çok problemin temel çözümünün bir parçasıdır.
Gri suyu yeniden kullanmak özellikle suyun kıt olduğu yerlerde sulama için
önemlidir. Evlerde kullanımı için ise ev dıĢında bahçe sulama için olurken
ev içinde ise tuvalet sifonlarında kullanılması söz konusudur. ġehirlerde atık
suyun en yaygın kullanımı içme suyunun dıĢındaki kullanımlardır.
Bunlar;
Parkların, rekreasyon alanlarının, okul bahçeleri ve çocuk
bahçelerinin, karayollarının kenarlarının, refüjlerdeki yeĢil alanların
sulanması
Evler, siteler, ticari ve endüstriyel yapıların etrafındaki yeĢil alanlar
Golf sahalarının sulanması
Fıskiyeler, yapay Ģelale ve göletler gibi su alanlarında
Yangın söndürme amacıyla
Ticari ve endüstriyel binalarda tuvaletlerin temizlenmesi için
ġekil 3-1. Konvansiyonel atık su arıtma sistemleri ve ECOSAN yaklaĢımında madde.
döngüleri (BB Baykal, 2007)
131
Lavabolar, banyo, bulaĢık ve çamaĢır makinelerinden oluĢan gri
suyun toplam evsel atık su miktarındaki yüzdesi %50-80 arasındadır.
Toplam su tüketiminin 120 litre/kiĢi/gün olduğu varsayıldığında toplam gri
su miktarının da 60 ilE 90 litre/kiĢi/gün olacağı tahmin edilebilinir. Buna
göre toplam 150 hane için planlanan Ballıkpınar yerleĢiminde yaklaĢık 600
kiĢinin yaĢaması planlanmaktadır. Günlük su tüketiminin ise (faturalara
yansıyan) 72m³ olacağı tahmin edilmektedir. Bu suyun yaklaĢık %50‘si ise
gri su olacağı varsayıldığında günlük 36m³ gri su oluĢacaktır. Gri su
özellikle yeĢil alanların sulanması amacıyla yeniden kullanılabilmektedir.
Gri suyun kullanımı:
Bu suların Ballıkpınar yerleĢiminde yeĢil alanların sulamasında
kullanılması durumunda, yeĢil alanlar için m² baĢına 10-20 litre sulama
suyu ihtiyacından hareketle 1,800-3,600m² alanın sulanmasının mümkün
olacağı görülmektedir. Sulama suyu ihtiyacı Ankara için Mayıs-Ekim ayları
arasında oluĢmaktadır. Ancak, mevsime ve iklim koĢullarının değiĢimine
bağlı olarak bu ihtiyaç azalabilmektedir. Sulama suyu ihtiyacı olmadığı
durumlarda ise yerleĢimin içinde ya da yakınında bir depolama alanı (gölet)
yapılarak bu suların biriktirilmesi, ayrıca burada yağmur suyu ile
harmanlanmasının sağlanması da gerçekleĢtirilebilinir.
Mayıs
15.6
Ortalama
Sıcaklık (o C)
Maksimum
34.4
o
Sıcaklık ( C)
En Yüksek
1.1
o
Sıcaklığın >30
C Olduğu Gün
Sayısı
Ortalama YağıĢ 53.5
(mm)
Haziran
19.9
Temmuz Ağustos Eylül
23.1
23.1
18.0
Ekim
12.6
36.4
38.8
40.0
35.7
33.3
5.6
15.8
16.6
4.6
0.2
33.6
13.2
9.0
19.0
24.1
Tablo 3-3. Ankara‘da yaz ayları sıcaklıkları ve yağıĢ (uzun yıllar değerleri).
Yağmur suyunun kullanımı
Yağmur suyunun toplanıp biriktirilerek değiĢik amaçlar için
kullanılması ile içme suyu (Ģebeke suyu) tüketimi %20 azalması beklenebilir.
Böylece, kiĢi baĢına ortalama tüketim mevcut olan günlük kiĢi baĢına 120
litreden 100 litreye azaltılabilir. Evlerde yağmur suyu kullanımı ile kiĢi
baĢına günde yaklaĢık 25 litre tasarruf edilebilir.
Yağmur suyunu değerlendirmek için yerel yönetimlere de önemli
görevler düĢmektedir. Bunların en önemlilerinden biri yerleĢimin
kanalizasyon ve atık suyunun bağlı olduğu altyapıya yağmur suyunun
karıĢması, yanlıĢ ve kaçak bağlantılar önlenmelidir.
132
ġekil 3-2. Yağmur suyunun evlerde kullanımı.

Atık suların mevcut arıtma tesisine verilmesi
Proje alanı GölbaĢı ilçesinin bir mahallesi olup, kanalizasyon sistemi
yerleĢkenin bitiĢiğinden geçmektedir. GölbaĢı Ġlçesinin Ankara BüyükĢehir
Belediyesi
sınırları
içinde
kalmasından
dolayı,
ilçenin
atık
suları
kanalizasyon sistemi ile toplanarak Ankara‘nın atık sularının arıtıldığı Tatlar
Atık Su Arıtma Tesisine iletilmekte ve burada arıtılmaktadır.
Ballıkpınar yerleĢimi için de GölbaĢı atık sularını taĢıyan kollektöre
bağlanarak atık sularının Tatlar‘da arıtılması söz konusudur. Atık sular
muhtemelen GölbaĢı Ġlçesi atık suları ile birlikte aynı kollektör hattı ile
Tatlar‘a iletilerek burada bertarafı sağlanacaktır.
Sulama suyu temin edilebilecek yer üstü ve ve yer altı sularının
yeri ve miktarı
Sulama suyu temin edilebilecek yer üstü kaynağı bulunmamaktadır.
YerleĢkenin bulunduğu bölge yer altı suyu açısından da fakir olduğu için yer
altı suyu ile de sulama sıkıntılı ve masraflı olacaktır.

Basınçlı sulama yöntemlerine göre sulama sisteminin
belirlenmesi ve maliyeti
Sulama yöntemi olarak damla sulama ve otomatik sulama sistemleri
önerilmektedir. Tarım ve üretim alanlarında damla sulama, park ve konut
bahçeleri gibi alanlarda da otomatik sulama sistemleri uygun sulama
sistemleri olarak karĢımıza çıkmaktadır. Maliyetleri için uygulama
projelerinde bitkilerin yerlerinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu sebeple bir
maliyet hesaplanamamıĢtır.

133

Ġller Bankası Etüd Plan ve Yol Daire BaĢkanlığı tarafından yaptırılan
altyapı proje keĢifleri sonucunda elde edilen verilere göre altyapı
için maliyet tablosu aĢağıdaki gibidir;
Altyapı Ġlk Yatırım Maliyetleri
ALTYAPI ĠġLERĠ
TAHMĠNĠ YATIRIM BEDELĠ
Ġçmesuyu ġebekesi
190.00 TL/KĠġĠ
Ġçmesuyu Arıtma
60.00 TL/KĠġĠ
Kanalizasyon ġebekesi
300.00 TL/KĠġĠ
Atıksu Arıtma
90.00 TL/KĠġĠ
Atıksu Arıtma Tesisi Ġlk Yatırım Maliyeti
Nüfus < 100,000 KiĢi
60.00 TL/KĠġĠ
100.000 < Nüfus < 500,000 KiĢi
60.00 TL/KĠġĠ
Nüfus > 500,000 KiĢi
35.00 TL/KĠġĠ
Kanalizasyon Tesisi Ġlk Yatırım Maliyeti
Nüfus < 20,000 KiĢi
110.00 TL/KĠġĠ
20,000 < Nüfus < 100,000 KiĢi
125.00 TL/KĠġĠ
Nüfus > 100,000 KiĢi
160.00 TL/KĠġĠ
Türkiye'deki Atıksu Arıtma Tesislerinin Yatırım/iĢletme Maliyetleri
Yatırım
Maliyet
ĠĢletme
Maliyeti
Konvansiyonel Aktif Çamur
28-93 TL/KĠġĠ
3-18 KRġ/KĠġĠ
Azot Gideren Aktif Çamur
65-529 TL/KĠġĠ
9-11 KRġ/KĠġĠ
Uzun Haval. Aktif Çamur
58-99 TL/KĠġĠ
6-25 KRġ/KĠġĠ
Azot Gideren Oksid. Hendeği
25-166 TL/KĠġĠ
10-30 KRġ/KĠġĠ
Arıtma teknolojisi
AB Ġhaleleri Atıksu Arıtma Tesisi Ġlk Yatırım Maliyetleri (2007)
Tokat A.A.T. (Klasik Aktif Çamur)
72.00 TL/KĠġĠ
NevĢehir A.A.T. (Azot, Fosfor Gid. Uzun Haval. Aktif
76.00 TL/KĠġĠ
Çamur)
 Alternatif su kaynaklarının geliĢtirilmesi
Alternatif su kaynağı olarak atık su ile yağmur suyundan baĢka bir
kaynak bulunmamaktadır. Atık suların geri kazanımı, su tasarrufu
134
sağlayabilecek sulama yöntemleri vb. konularda yukarıdaki paragraflarda
gerekli öneriler yapılmıĢtır.
 Arıtım stratejileri
Atık suların paket arıtma tesislerinde bertaraf edilmeleri durumunda
yatırım masrafı olarak 100USD/kiĢi gibi bir maliyet oluĢturması söz
konusudur. Bu da 60,000 USD maliyet gerektirecektir (MASS, ASM gibi Paket
Tesis Üreten Firmalar). Atık suların büyük tesislerde arıtılması durumunda bu
maliyet kiĢi baĢına 60USD‘a kadar düĢmektedir.
 Atıksu arıtma çamurlarının bertarafı ve yeniden kullanımı ve
atıksuların yeniden kullanımı
Atıksu arıtma çamurlarının kanalizasyona verilmesi önerilmiĢ olup, atık
suların sulama suyu olarak kullanılmasına yönelik öneriler yukarıdaki
paragraflarda verilmiĢtir. Proje kapsamında oluĢturulacak çevreye duyarlı
yerleĢim alanında oluĢacak arıtma çamurunun bertarafına yönelik bir tesis
kurulması alanın küçüklüğü nedeniyle önerilmemiĢtir.
 YerleĢimin katı atık bertaraf yöntemi
GölbaĢı Ballıkpınar‘da planlanan yerleĢim yakınlarında herhangi bir
arıtım tesisi veya çöplük alanı bulunmamaktadır. Bu sebepten dolayı geri
dönüĢümlü ve organik katı atıkların Belediye tarafından toplanması, eldeki
tek alternatif olarak karĢımıza çıkmaktadır. Katı atıkların değerlendirilmesi
Ankara BüyükĢehir Belediyesi Mamak Düzenli Depolama Tesisinde
yapılabilecektir.
Söz konusu tesisin kapasitesi, Ankara BüyükĢehir Belediyesi mücavir
alanları dikkate alınarak kurulduğundan kapasite yönünden bir sıkıntı
olmadığı tespit edilmiĢtir.
 Geri dönüĢümlü atıkların değerlendirilmesi
Geri dönüĢümlü atıkların değerlendirilmesi için atığın evlerde
ayrıĢtırılması esas alınmıĢtır. Evlerde ayrıĢtırılan geri dönüĢümlü atıklar
yerleĢkenin belirli yerlerinde ayrıĢık bir Ģekilde depolanıp, Ankara
BüyükĢehir Belediyesinin Mamak tesislerinde geri dönüĢümünün
sağlanması, en uygun yöntem olarak benimsenmiĢ olup, 25 hektarlık bir
yerleĢke için geri dönüĢüm tesisi kurulması önerilmemektedir.
Çevreye duyarlı yerleĢim alanı için son derece önem arz eden atık
konusunu kısaca detaylandırıp, değerlendirdiğimizde ise;
Endüstriyel Atıklar
Ekolojik yerleĢimlerde bu sınıfa giren baĢlıca atıklar biyoenerji
(yakma) üretiminden oluĢan küller, inĢaat ve hafriyat atıklarıdır.
135
Biyoenerji üretiminden oluĢan küller
Gübre olarak kullanılması ya da toprak yapı malzemesi olarak
kullanımı
Karakterizasyonunun yapılması
Metal sızmasının önlenmesi ve teknik özelliklerinin iyileĢtirilmesi
amacıyla önarıtım (yıkama, granülleĢtirme) gerekmektedir.
ĠnĢaat ve hafriyat atıkları
ĠnĢaat sahasında ayırma yapılmalıdır.
Enerji üretiminde ya da toprak iĢlerinde yeniden kullanımı
Diğer materyaller
Geri dönüĢüm tesislerine gönderilmelidir.
Ballıkpınar‘da atık yönetiminin önemli baĢlıkları;
Organik (biyobozunur) atıklar ayrı toplanmalı ve ayrı olarak iĢlem
görmelidir.
Ġnorganik atıklar kaynakta ayrılmalı ve yerleĢim içerisinde
yerleĢtirilecek kâğıt/karton/cam/plastik/metal vb. biriktirme
ünitelerinde toplanmalı ve değerlendirilmek üzere özel toplayıcı
firmalarca yerleĢim alanından alınmalıdır.
Evlerde ayırma iĢleminin kolaylaĢtırılmasını sağlayan sistemler
geliĢtirilmelidir.
Türkiye‘de katı atık bertaraf tesislerine (deponi alanı) gönderilen
atıkların kompozisyonu; %34 mutfak atığı, %22‘si diğer yanmayan
atıklar, %19 diğer yanabilen atıklar, %11 kâğıt, %6 cam, %5 karton,
%2 plastik ve %1 metal atıklardır (Çevre ve Orman Bakanlığı,
Çevresel Göstergeler 2009).
Katı atıkların sorumlu kurumlar tarafından toplanması ve
bertaraf edilmesi sağlanmalıdır. Ballıkpınar yerleĢiminde oluĢan katı
atıklardan organik atıklar Mamak Katı Atık Bertaraf tesislerine
gönderilecektir.
Bu tesisin kapasitesi 4,000 ton/gün‘dür. Türkiye‘de kiĢi baĢına
günlük katı atık üretimi ise yaklaĢık 1kg‘dır. Ayırma ve geri dönüĢüm
faaliyetleri ile bu miktarın 0.8kg‘ın altına düĢmesi (yaklaĢık %25
azalma) beklenmektedir.
Buna göre Ballıkpınar yerleĢiminden kaynaklanacak toplam
çöp miktarı 600kg/gün ile 450kg/gün arasında ya da daha az
olacağı tahmin edilmektedir.
 Mamak Katı Atık Depolama alanına getirilen hafriyat, inĢaat ve
yıkıntı atıkları da tesiste kurulan taĢ kırma ve ayıklama sistemiyle
ayrılarak ekonomiye kazandırıldığı bildirilmektedir. Tesiste günde
ortalama bin ton hafriyat atığı, kullanılacağı sektörün talebine göre
farklı boyutlarda kırılarak sınıflandırıldığı öğrenilmiĢtir.
136
 Geri dönüĢümü olmayan atıkların bertarafı
Geri dönüĢümü olmayan atıklar da evlerde ayrıĢtırılıp, ayrı bir yerde
depolandıktan sonra Belediye araçları ile Belediyenin Çöp Tesislerinde
bertaraf edilmesi en uygun yöntem olarak belirlenmiĢtir.
 Binaların
ve/ya
meskenlerin
ısıtılmasında
kullanılacak
yöntemlerin ve havaya olabilecek etkileri
Proje alanı, Ankara BüyükĢehir Belediyesi mücavir alanı içerisinde yer
aldığı için bina ve meskenlerin ısıtılmasında katı yakıt kullanımı
yasaklandığından ve söz konusu alanda doğalgaz Ģebekesi bulunduğundan
ısıtmada tek seçenek olarak doğalgaz kullanılabilmektedir. Doğalgaz
havayı ihmal edilebilecek düzeyde kirletmektedir.
 Hava kirliliğine ve iklim değiĢikliğine neden olan emisyonların
azaltılmasına yönelik stratejilerin belirlenmesi
Hava kirliliğine ve iklim değiĢikliğine yol açan emisyonların azaltılması için
ulaĢımda bisiklet ve raylı sistemlerin kullanımın yaygınlaĢtırılması, ısınmada
doğalgaz ve elektrik enerjisinin kullanımı için gerekli altyapının hızla
oluĢturulması, doğal çevrenin korunması ve yeĢil alanların oluĢturulması
temel strateji olarak önerilmektedir.
ENERJĠ POTANSĠYELĠNĠN ĠNCELENMESĠ VE
DEĞERLENDĠRĠLMESĠ
 Atıklardan enerji elde edilmesi ve uygulanabilirliği
Proje alanında oluĢacak atıklardan geri dönüĢümlü olanların
dönüĢümü için tesis kurulması, Ankara BüyükĢehir Belediyesinin aynı
amaçlı tesisi bulunması nedeniyle, atıl yatırım olarak değerlendirilerek
uygulanabilir bulunmamıĢtır. Geri dönüĢümü olmayan atıklar için de aynı
gerekçe ile bir tesis kurulması önerilmemektedir.
3.2.
 Hayvansal atık vb. konu kaynakları için koku azatlım ve önleme
tedbirleri ile yaklaĢık maliyeti
GölbaĢı Ballıkpınar mahallesinde Belediyenin yasaklaması nedeniyle
hayvancılıkla ilgili herhangi bir faaliyet bulunmamaktadır. Bu sebeple koku
ve hayvansal atık bulunmamakta ve hayvansal atıklardan enerji temini
alternatifi bulunmamaktadır.
 YerleĢimde
kullanılabilecek
sürdürülebilir
temiz
enerji
kaynakları
Planlanan çevreye duyarlı yerleĢim alanında sürdürülebilir enerji
kaynağı olarak tek alternatif, güneĢ enerjisidir. Elde edilebilecek güneĢ
enerjisi tüm ihtiyacı karĢılamaktan uzak görünmektedir. Rüzgâr ve diğer
enerji kaynakları bu bölgede, maliyet/fayda bakımından verimli
137
olmayacaktır. Bu nedenle yerleĢimin
bağlanması uygun görülmektedir.
mevcut
elektrik
Ģebekesine
 YerleĢimin mevcut elektrik enerjisinden faydalanması
Mevcut elektrik enerjisi Ģebekesi, proje kapsamında oluĢturulacak
yerleĢkenin oldukça yakınından geçmekte olup, yerleĢkenin enerjisi
Ballıkpınar Mahallesini besleyen trafodan sağlanabilecektir.
 Hayvansal atıklardan enerji temini
Yukarıda da belirtildiği üzere; Belediyece mücavir alan içerisinde
hayvancılık yapılması yasaklandığından hayvansal atıktan enerji elde
edilmesi söz konusu olamamaktadır.
 YerleĢimin aydınlatmada kullanacağı enerjiden tasarruf
sağlayabileceği sistemler ve maliyeti
YerleĢkede kendi enerjisini üretme olanağı bulunmadığı için aydınlatmada
kullanılan enerjiden tasarruf sağlanabilmesi, enerji tasarruflu ve sensörlü
ampul kullanımı ile binaların tasarımının aydınlatmada da güneĢ
enerjisinden
faydalanılacak
Ģekilde
tasarlanması
önerilmektedir.
Aydınlatmada tasarruflu ampul seçiminin maliyeti ihmal edilebilecek
düzeydedir. Ayrıca sensörlü sistem de kendisini kısa sürede amorti
edebilen bir sistemdir. Binalarda güneĢ enerjisini etkin kullanmanın maliyeti
de toplam maliyet içerisinde önemli bir yer tutmamaktadır.
Enerji ĠĢleri Etüt ĠĢleri Genel Müdürlüğünün verilerine göre enerji
tasarrufuna yönelik, ısıtma dâhil yapılan bir binanın inĢaat m2‘sinin
maliyetinin yaklaĢık 1,000TL. olduğu tespit edilmiĢ olup, güneĢli bir
bölgede yıllık toplam enerji ihtiyacının %95‘i sistemden karĢılanmaktadır.
 Etkin enerji kullanımı ve sarfiyatının azaltılmasına yönelik
stratejiler
Etkin enerji kullanımı ve sarfiyatın azaltılması için evlerde A sınıfı
enerji tüketen elektrikli araç ve gereçlerin kullanılması, kullanılmayan araç
ve gereçlerin kapalı halde tutulması temel strateji olarak önerilmektedir.
 Enerji tasarrufuna yönelik olarak binaların izolasyonunda
kullanılacak çevreye zarar vermeyen malzemeler ve yaklaĢık
maliyeti
Enerji tasarrufu için binalarda doğal yalıtım elemanı olarak taĢ,
saman balyası ve kerpiç, bunların olmaması halinde gaz beton ve bims
briket çevreye zarar vermeyen izalasyon malzemesi olarak önerilmektedir.
138
 YerleĢimde ıĢık kirliliğinin kontrolü ve azaltma stratejileri
Proje alanını çevreleyecek yeĢil bir kuĢak, trafikten kaynaklanan
görüntü ve gürültü kirliliğini önlemesinin yanında, ıĢık kirliliğini de
önleyecektir. YeĢil kuĢak sayesinde alanın dıĢarısı ile içerisi birbirinden
ayrılmıĢ olacaktır. Ayrıca ―Tasarım Rehberi‖ baĢlıklı kitapta da belirttiğimiz
gibi belli saatler arası aydınlatmanın gücünün azaltılması ıĢık kirliliğinin
önlenmesinde büyük etken olacaktır.
ULAġTIRMA ALTYAPISI

YerleĢimdeki yıldırım vb. binaların dıĢ etkilere karĢı korunma
stratejileri
YerleĢimdeki binaların yıldırım vb. dıĢ etkilere karĢı korunması için
yaygın olarak kullanılmakta olan paratoner önerilmiĢtir. Ancak, gerek
Ballıkpınar örneğinde gerekse diğer yerlerde oluĢturulacak çevreye duyarlı
alanlarda, alana yakın bir yerde paratoner bulunması ve mevcut
paratonerin koruma Ģemsiyesinin bu alanları kapsaması halinde yıldırım vb.
dıĢ etkilere karĢı önlem alınmasına gerek görülmemiĢtir.
4.
Mevcut ulaĢım ağı dikkate alınarak, yerleĢimde trafik ve gürültü
kirliliğinin önlenmesine yönelik stratejiler ve uygulanabilirlikleri
ÇağdaĢ toplumlarda ulaĢımda eğilim;
daha hızlı, daha
konforlu/rahat, daha güvenli, daha ucuz/ekonomik, daha kaliteli servisli ve
daha çevreci ulaĢıma yönündedir. Karayolu, demiryolu ve denizyoluyla
yolcu ve yük taĢımada fosil yakıtlı içten yanmalı motorlar uzak mesafelere
daha çok kiĢinin, daha hızlı ve daha kısa sürede özgürce seyahat etme
olanağını sağlamaktadır.
Ancak bu seyahat bağımsızlığı ve özgürlüğünün doğaya bir bedeli
olmuĢtur. Benzin ve dizel/motorin gibi fosil yakıtların motorda yakılması
kükürt dioksit, karbondioksit, karbonmonoksit ve kurĢun gibi zehirli
maddelerin atmosfere salınımını önemli derecede artırmıĢtır
Hava kirliliğinin kaynakları arasında olan karbon dioksit ve karbon
monoksit oluĢumunun büyük kısmı motorlu araçlardır. Her yıl milyonlarca
ton karbondioksit gazı motorlu araçlardan atmosfere salınmaktadır. Bu
gazın atmosferde oluĢturduğu katman güneĢ ıĢınlarının atmosferi terk
etmek yerine tutularak yeniden dünyaya yansımasına (sera etkisi) neden
olduğu için iklim değiĢikliğine (ısınmaya) sebep olmaktadır. Küresel ısınma
daha fazla fırtına, sel, kuraklık gibi iklim değiĢmelerine ve diğer çevre
problemlerine sebep olmaktadır. Bu değiĢimler hayati önemi olan bitkileri,
hayvanları ve su kaynaklarını olumsuz etkiler. Araçların yarattığı baĢlıca
olumsuzluklar;
Dünyada yılda milyonlarda insan, memeli canlılar, sürüngen ve kuĢ
araba kazalarında ölmektedir.

139
Her yıl yaklaĢık 300,000 insan hava kirliliğinden ölmektedir. Araçlar
tek baĢına hava kirliliği oluĢturan en büyük kaynaklardan biridir.
Yüzeysel ve yeraltı suları yağmursuyu ile taĢınma yolu ile yollardan
kaynaklı yağlı ve tuzlu akımlardan kirlenmektedir.
Trafikte insanlar oldukça uzun zaman geçirmekte, araba tamiri,
bakımı, sigorta gibi konularda hem değerli zamanlarını hem de para
harcamaktadır.
Araçlar motorları, kornaları ve alarmlarından dolayı ayrıca gürültü
kaynaklarıdır.
Araçlar ile yapılan yolculuk-seyir, sırasında cam-çelik araba yapısı
insanların doğa ve diğer insanlar iletiĢimini engellemektedir.
Birçok ülke yatırımlarını araba üretimi, araba yakıtı, otoyolların
yapımı gibi alanlarda yaparak ekonomilerini sağlamaktadırlar. Bu
yüzden araç kullanımına teĢvikler vardır.
Daha az yakıt harcayan araçlar geliĢtirilmesi insanların daha
ekonomik olarak daha fazla araç kullanmasına neden olacaktır.
Benzinden elektrikli arabalara geçiĢ, araçlardan kaynaklı hava
kirliliğini azaltacaktır. Ancak eğer elektrik üretiminde kömür, doğal
gaz, nükleer santraller kullanıldığında yine hava kirliliği emisyonları
oluĢacaktır. Ayrıca elektrik enerjisine ihtiyaç daha da artacaktır.
Rüzgâr ve güneĢ enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının
kullanılması burada önemli olmaktadır.
Bu yüzden elektrikli araçlar hala araç kullanımından dolayı ekonomik
giderlere (bakım, tamir, sigorta, vergiler, yolların yapımı vb )neden
olurken, sessiz olmasından dolayı birçok yayanın ve hayvanın
ölmesine neden olabilecektir. Bu nedenle yapay ses sağlanması
gerekebilecektir.
Araç sayısının sınırlandırılmasının ise demokratik olmadığı nı
savunanlar vardır.
Arabalar artık çok az yolcu taĢıdıkları için (herkesin araba sahip
olması ile beraber) kiĢisel ulaĢım aracı olarak tanımlanmaktadır.
Bisikletler de kiĢisel ulaĢım aracıdır. KarĢılaĢtırma yapıldığında;
Bisikletler arabaların 1/50‗si kadar ağırlıktadır,
Buna bağlı olarak araçların hızlanması, durması için de yaklaĢık 400
kat fazla enerjiye ihtiyaç vardır.
Bunun yanında sürtünme, rüzgâr direnci gibi faktörlerle de enerji
sarfiyatı artmaktadır.
Bütün bunlara göre arabaların bisikletten yaklaĢık 800 kat daha fazla
enerjiye ihtiyaçları vardır.
UlaĢım sektörü enerji tüketiminde Türkiye‘de konut ve sanayiden
sonra üçüncü sırada yer almaktadır.
Sürdürülebilir ulaĢımda en baĢta araçlarla ulaĢım ihtiyacının
kaldırılması gelmektedir. Ġkinci olarak yavaĢ bir modda ulaĢım,
140
1.
2.
3.
4.
üçüncü toplu taĢım araçlarının kullanılması ve dördüncü olarak ta
arabalarla ulaĢım gelmektedir.
Bu üç aĢamalı strateji aĢağıda verilmektedir.
Hiç ulaĢım ihtiyacı yok; çok fonksiyonlu evler ve iĢyerlerinin yaĢam
alanı, iĢ yeri ve rekreasyon için planlanması.
Yürüme ve Bisiklet kullanımı: Evler, iĢyerleri ve diğer servislere ulaĢım
için birlikte kullanımı sağlanır. Kalite faktörü olarak ise yürüyüĢ ve
bisiklet yollarının yapımı, esneklik, rahatlık çekicilik ve yüksek hız
gerektirir.
Toplu TaĢıma: Yolların yapımı ile birlikte araçların seyir sıklığı,
güvenilirliği, esnek rotalarının olması ve rahatlığı önemlidir.
Özel araba: Alan içinde düĢük hız limitleri ve temiz teknolojilerin
kullanımını gerektirir.
ġekil 4-1. Sürdürülebilir ulaĢımın basamakları.
Sürdürülebilir ulaĢım yaklaĢımında, günlük yaĢamda öncelikli ulaĢım
yürüme ve bisiklet ile olurken özel araba kullanımına ihtiyacın minimum
olması gerekir. Ayrıca, bu araçlarla olan ulaĢımının da yerleĢim içinde
yavaĢlatılması (hız sınırlamaları, kasisler vb.) gerekmektedir.
Ballıkpınar yerleĢkesi sınırları 500mx500m‘lik bir alan içinde
bulunmaktadır. En uzak mesafe 1,000m. olmaktadır. AlıĢveriĢ ve kamusal
alanlara mesafe maksimum 500m. ve 1000m. olmaktadır. Genelde, ekolojik
yerleĢimler içinde araba kullanımına olan bağımlılığın ortadan kalkması,
bunun yerine yürüme, bisiklet ve toplu taĢıma araçlarının kullanılması öne
çıkmaktadır. Bunun getireceği yararlar ise yukarıda da sıralanan
nedenlerden dolayı; insanlar için daha yaĢanabilir bir alan, hava ve gürültü
kirliliğinin azaltılması, sınırlı olan ve pahalı olan yenilenemez enerji
kaynaklarına olan bağımlılığın azaltılmasıdır (fosil yakıtlar vb.).
141
Ballıkpınar‘da da periyodik ring yapan otobüs-minibüs ile taĢımanın
yanında yaya ve bisiklet yollarının da kullanımı ile yerleĢim içinde ulaĢım
sağlanabilecektir.
Trafikten Kaynaklı Gürültü
Trafik gürültülerinin azaltılması için konut ve yolar arasında
mesafelerin artırılması ve yeĢillendirme çalıĢmaların yapılması birinci
öncelik olmalıdır. Çok yoğun olan yollarda (otoban, çevre yolu) görüntü
kirliliği oluĢturmayacak perdeleme çalıĢmaların yapılması sağlanmalıdır.
Ġmar planları kapsamında yeni yapılacak konutlarda daireler arasında ve
konutlar ile dıĢ ortamlar arsasında TSE standartlarına uygun gerekli
yalıtımların yapılması zorunlu hale getirilmelidir. Bu konutlarda yalıtım
iĢlemlerinin TSE standartlarında olup olmadığı yetkili kurumlarca
denetlenip ve gerekli ölçümler yapıldıktan sonra iskân verilmelidir.
TaĢıt hızıyla birlikte artan trafik hacmi de alıcıda hissedilen gürültüyü
arttırmaktadır. TaĢıt hızı ve sayısı gibi etkilerin yanında yolun alçakta veya
yüksekte olması da gürültü düzeyini etkilemektedir. Çevresindeki araziye
göre aĢağıda bulunan bir yoldan ne kadar uzaklaĢılırsa gürültü de o derece
azalır. Yolun yarma ile geçilen kesimleri ile zemin seviyesinde geçilen
kesimleri karĢılaĢtırıldığında gürültü seviyesinin 50-10dBA arasında azaldığı
gözlenir. Dolgu ile geçilen kesimlerde ise dolgu seviyesinin gürültüyü
azaltma da etkili olması için 2.5m‘den daha yüksek olması gerekmektedir.
Yolun düzgün bir örtme tabakası ile kaplı olduğu yüzeylerde normal asfalt
veya beton yüzeye göre gürültü daha az olmaktadır. Yol eğiminin dikliği de
özellikle ağır taĢıtların dik eğimleri çıkarken yaratacakları gürültünün
artması nedeniyle önem kazanmaktadır.
Önemli ölçüde gürültü azalması sağlamak amacıyla yol ile alıcı
arasındaki uzaklığın 30-40m. olması öngörülmektedir. Genel olarak da yol
ile alıcı arasındaki mesafenin 2 kat arttırılmasının gürültü düzeyinde
uzaklığa bağlı olarak 3dBA azalma sağlayacağını söyleyebiliriz. Gürültünün
alıcıda rahatsızlık düzeyini etkileyen önemli faktörlerden biri olan taĢıt hızı
arttıkça sebep olduğu gürültü de artmaktadır. YaklaĢık olarak çevresindeki
arazi ile aynı kotta olan bir yoldan 30.5m mesafede 32km/h hızla seyreden
bir araç 50dBA gürültü yaratırken, 64km/h hıza sahip bir araç 58dBA
gürültü yaratmaktadır.
Gürültüyü Azaltmak Ġçin Alınacak Tedbirler
Motorlu taĢıtların gereksiz korna çalmalarının önlenmesi,
Kamuoyuna açık olan yerler ile yerleĢim alanlarında elektronik olarak
sesi yükseltilen müzik aletlerinin çevreyi rahatsız edecek seviyede
olmasının önlenmesi ya da konut alanlarında bu tür faaliyetlere izin
verilmesinin yasaklanması,
142

ĠĢyerlerinde çalıĢanların maruz kalacağı gürültü seviyesinin en aza
indirilmesi (ÇalıĢma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ―Gürültü
Yönetmeliği‖ kapsamında değerlendirilmektedir),
YerleĢim yerlerinde ve binaların içinde gürültü rahatsızlığını önlemek
için yeni inĢa edilen yapılarda ses yalıtımı sağlanması,
YerleĢim yerlerinde ve konutlarda Radyo, televizyon ve müzik
aletlerinin seslerinin rahatsızlık verecek seviyede yükseltilmemesi
Trafikte ki gürültüyü azaltmak için bireysel araç kullanımı yerine
toplu taĢımanın yaygınlaĢtırılmasının sağlanması (bu durum aynı
zamanda hava kirliliğinin azalmasına katkı sağlayacaktır),
Motorlu taĢıtlarda ses yalıtımlarının yapılması sağlanmalı, özellikle
küçük motor bisiklet türü araçlarda susturucuların kullanılmasının
sağlanması gerekmektedir.
Mevcut ulaĢım ağı dikkate alınarak, yerleĢimde trafik ve gürültü
kirliliğinin önlenmesine yönelik olarak; alanda araç trafiğini
minimuma indirecek yerleĢim planlaması esas alınmıĢtır. Bu
kapsamda, yerleĢke içi ulaĢımı bisiklet ulaĢımı ile çözmek için
planlama aĢamasında gerekli düzenlemeler göz önüne alınmıĢtır.
Ayrıca, araç park yerlerinin de kirliliğe en az yol açacak yerde
konuĢlandırılması esas alınmıĢtır.
Yeni yerleĢkenin dıĢarı ile ulaĢımı ise toplu taĢım araçları ile
sağlanmak suretiyle kirliliğin önlenmesi hedeflenmiĢtir. Otobüs
durak yeri seçiminde de yürüyüĢ mesafesi dikkate alınarak
belirlenmesi ilke olarak benimsenmiĢtir. Ballıkpınar örneğinde, toplu
taĢım olarak otobüsün değerlendirmeye alınması, bölgeye yönelik
raylı sistem projesinin bulunmamasından kaynaklanmıĢtır. Çevreye
duyarlı yerleĢkelerde dıĢ ulaĢım, yerleĢkenin büyük olması halinde iç
ulaĢım da raylı sistem önceliğinde çözüme kavuĢturulması gerekli
olmaktadır.
Ballıkpınar örneğinde, yeni yerleĢkenin trafik ve gürültü
kirliliğini önlemeye yönelik olarak, ortak kullanım alanları yerleĢim
alanının uç noktalarında yer alması sağlanmıĢ ve mümkün
olduğunca düĢük yoğunluklu alanlar ortak kullanım alanlarına yakın
yerlerde konuĢlandırılmaya çalıĢılmıĢtır. Özellikle ortak kullanım alanı
içerisinde yer alan ‗Pazar Yeri‘ karayolu kenarında yer alması
sağlanmıĢtır.
YerleĢke içerisindeki gürültünün önlenmesine yönelik olarak
da, dinlenme vb. alanlar oluĢturulmuĢtur.
Bisiklet
kullanımının
yaygınlaĢtırılması
için
plan
ve
programlarının oluĢturulması
Bisiklet kullanımının yaygınlaĢtırılması için alan planlamasında
gerekli alanlar ayrılmıĢtır. Bisiklet için ayrılan alanlar, bisiklet kullanımını

143
özendirecek Ģekilde planlanmıĢtır. Bisiklet yolları ile araç yollarının kesiĢimi
önlenmeye çalıĢılmıĢtır. Bisiklet yollarının geniĢliği, yerleĢkede yaĢayacak
nüfus dikkate alınarak belirlenmiĢ, yeterli miktarda ve uygun yerde park
alanları oluĢturulmuĢtur. Bisiklet ulaĢımı sadece yerleĢke içi ile sınırlı
tutulmamıĢtır. YerleĢkenin yakındaki yerleĢimler ile arasındaki eriĢimlerinin
de bisiklet ile sağlanması için imar planlarında gerekli alanların
oluĢturulması önerilmektedir.
Bisiklet kullanımının yaygınlaĢtırılması, uygun bisiklet yollarının ve
park alanlarının oluĢturulması ile mümkün olabilecektir.
Uzak mesafelerde elektrikli araçların veya hafif raylı sistemlerin
kullanım plan ve programlarının oluĢturulması
Uzak mesafelerde elektrikli araçların veya hafif raylı sistemlerin
kullanımına yönelik olarak; ulaĢım talebinin büyüklüğü dikkate alınarak
çözümler üretilmesi önerilmiĢtir.
YerleĢkeden saatte tek yönde 20,000 kiĢilik yolculuk talebi oluĢması
halinde Hafif Raylı Sistem, 75,000 kiĢilik ulaĢım talebi olması halinde de
metro, banliyö sisteminin kurulması gerekecektir.
YerleĢkenin ulaĢım talebinin daha düĢük seviyede olması halinde ise
en uygun çözüm olarak tramvay önerilmektedir.
UlaĢım planlaması, kent planlaması ile birlikte ele alınması gereken
bir konu olarak değerlendirilmiĢtir. Kentin geliĢim planları yapılırken, ulaĢım
konusu göz ardı edilmesi durumunda ülkemizde yaygın olarak görülen
sıkıntılar yaĢanmaya devam edecektir. Kent içi ulaĢımına kalıcı ve köklü bir
çözüm üretilmesi için özellikle BüyükĢehirlerde Kentsel GeliĢim Proje
hazırlık çalıĢmalarında kent planlaması ile ulaĢım planlaması birlikte
alınması gerekli görülmektedir.
Kent planlamalarında ana arterlerin ulaĢımı, lastik tekerlekli araçlar ile
beslenmek koĢulu ile raylı sistemle çözüme kavuĢturulması gerekli
görülmektedir.

YerleĢimin telefon ve internet bağlantısı ile ilgili alternatif
çözümleri ve maliyetleri
YerleĢimin telefon ve internet bağlantısının sağlanması Ballıkpınar
mahallesinin mevcut telefon Ģebekesi üzerinden kablolu olarak bağlanma
olanağı bulunmaktadır. Ülkemizde iletiĢim sektöründeki hızlı değiĢim ve özel
sektöre açılım yönündeki geliĢmeler de dikkate alındığında ve Ballıkpınar
yöresindeki kooperatif yerleĢkelerinin yoğunluğu dikkate alındığında,
oluĢturulacak alanının telefon ve internet bağlantısı kısa sürede Ankara
içindeki maliyetlere yakın bir maliyet ile sağlanabileceği tespit edilmiĢtir.
Kablosuz internet bağlantısı ise yerleĢkeye telefon
bağlandıktan sonra, Ankara içindeki aynı iĢ ve iĢlemlere tabi olmakta ve
maliyet yönünden de bir farklılık arz etmemektedir.

144
TV yayınlarının alınması ile ilgili alternatif çözümler vw yatırım
maliyetleri
TV yayınlarının izlenebilmesi için eski antenlerin yanı sıra, çanak
antenle uydudan sağlanma olanağı bulunmaktadır. Söz konusu bağlantının
maliyeti Ankara içi maliyetler ile yaklaĢık aynı seviyede olacağı (250-300TL.)
belirlenmiĢtir.
TV yayınlarının kablolu bağlantı ile izlenebilmesi için ise çevredeki
yerleĢkeler ile birlikte baĢvuru yapılması halinde Ankara içinde olduğu gibi
yaklaĢık aynı maliyete bağlantının mümkün olduğu görülmüĢtür.

145
KAYNAKÇA
1. Alptekin Müderrisoğlu, KurtuluĢ ġavaĢında Ankara, Ankara BüyükĢehir
Belediyesi, Yay., Ankara 1993, s. 18-27, 206,270; A. Erdoğan-G. Günel,
Ġstiklal SavaĢı‘nda Ankara, ABB Yayınları, Ankara, 2007,s. 11-38. DurmuĢ
Yılmaz, Osmanlı‘nın Son Yüzyılı, 2. Baskı, Ġstanbul, 2004, s. 270-282.
2. 1907 tarihli Ankara Vilayeti Salnamesi, Ankara Enstitüsü Vakfı Yay, (Haz.
Kudret vd.), 1995, s. 67-73.
3. Resmi Ceride, Numara: 404, 26 Haziran 1926.
4. II. Uluslararası GölbaĢı Göller-Andezit ve Sevgi Çiçeği Festivali 17-19
Haziran 2005, Prof. Dr. AyĢe BoĢgelmez, Ankara, 2006, s. 344-345.
5. Ankara-GölbaĢı Sevgi Çiçeği, Editör Prof. Dr. AyĢe BoĢgelmez, Bizim Büro
Basımevi, Ankara, 2005, s. 325-362.
6. Vedat Oygür ‗‘Çayırlı (Ankara-Haymana) Manganez Yatağının Jeolojisi,
OluĢumu ve Köken Üzerine GörüĢler‘‘ MTA Dergisi 110,29-43, 1990.
7. Seyyah Kandemir, Türkiye Seyahatnamesi I, Ankara Vilayeti, Ankara, s.81.
8. kygm.kulturturizm.gov.tr.
9. kygm.kulturturizm.gov.tr.
10. Harita Genel Komutanlığı, Ankara paftaları.
11. Koçyiğit, A., 1991, Changing Stres Orientation in Progressive
Intracontionental Deformation as Indicated by the Neotectonics of the
Ankara Region, TPJD Bülteni, c.3/I, 43-55.
12. ġaroğlu, F., Emre, Ö., Boray, A., 1992 Türkiye Diri Fay Haritası, MTA.
13. Soysal, H., Sipahioğlu, S., Kolçak, D., Altınok, Y., 1981, Türkiye ve
Çevresinin Tarihsel Deprem Kataloğu, TÜBĠTAK.
14. Eyidoğan, H., Güçlü, U., Utku, Z., Değirmenci, E., 1991, Türkiye Büyük
Depremleri Makro Sismik Rehberi (1900-1988) Ġ.Ü.
15. ÇED Raporu 2005.
16. Davis, P.H., Flora of Turkey And The East Aegean Islands, Vol.1-10,
Edinburg (1965 - 1988)..
17. Güner, A., Flora of Turkey And The East Aegean Islands, Vol.11,
Edinburg (2000).
18. Akalın, ġ., Büyük Bitkiler Kılavuzu, Ankara (1952).
19. Baytop, T., Türkçe Bitki Adları Sözlüğü, Ankara (1997).
20. IUCN Red List Categories, IUCN Species Surrival Commision,
40th Meeting of the IUCN Council, Gland, Switzerland (1994).
21. Ekim, T., Koyuncu, M., Vural, M., Duman, H., Aytaç, Z., Adıgüzel,
N., Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı, Türkiye Tabiatını Koruma
Derneği Yayın No: 18, Ankara (2000).
22. BERN, Avrupa Yaban Hayatı ve YaĢama Ortamlarını Koruma
SözleĢmesi (1984).
23. ÇED Raporu 2005.
24. Vakıflar Genel Müdürlüğü ArĢivi, 588 numaralı defter s.80.
25. A.Erdoğan, Tarih Ġçinde GölbaĢı, s 52.
146
26. A.Erdoğan, Tarih Ġçinde GölbaĢı, s 59.
27. A.Erdoğan-G.Günel-A.Kılcı, Osmanlıda Ankara, s. 217.
28. A.Erdoğan, Tarih Ġçinde GölbaĢı, s.64.
29. Halil Ġbrahim Uçak, age. , s. 118.
30. EÜAġ, Sektör Raporu, 2010.
31. ETKB, Türkiye Enerji Haritası, 2010.
32. Y.A. Çengel and M.A. Boles, Thermodynamics An Engineering
Approach 5th Edition, Mc Graw Hill, 2006.
33.SRP,http://www.srpnet.com/energy/graphics/heatpumpdiagram06.gif&imgrefurl, 2010.
34. Fuat Bayramoğlu Hacı Bayram-ı Veli YaĢamı-Soyu Vakfı, Türk Tarih
Kurumu Yayını, s. 74.141.164.
35. 438 sayılı Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu defteri (937/1530)-I, BDAGM
Yay. Ankara, 1993, s. 336-406; Vakıflar Genel Müdürlüğü, Vakıf Kayıtlar
ArĢivi, Ankara Fihristi; Cevdet Türkay, age., s. 15-16.
36. Fuat Bayramoğlu, age, s. 74, 141, 164, 166, 167, 169.
37. Vakıflar Genel Müdürlüğü ArĢivi Ankara Fihristi.
38. Vakıflar Genel Müdürlüğü, Vakıf Kayıtlar ArĢivi, Ankara Fihristi.
EKLER:
Ek-1: Devlet Meteoroloji Genel Müdürlüğü Verileri
Ek-2: Doç Dr. Suavi AYDIN‘ın Raporu ve ―Soru Kağıtı‖
Ek-3: TÜĠK Nüfus Verileri
Ek-4: Kentsel Tasarım ve Mimari Paftaları
Fotoğrafların temininde katkı sunan GölbaĢı Belediyesi Turizm ve Kültür
Müdürlüğüne teĢekkür ederiz.
Hukuki her türlü alıntı, kaynak ve bilginin doğruluğundan Firma
sorumludur.
147

Benzer belgeler