Işıl Barlan Hocamızın Bilimsel Zekâsı ve Akademik Hayatta Bizlere

Transkript

Işıl Barlan Hocamızın Bilimsel Zekâsı ve Akademik Hayatta Bizlere
Turk J Immunol 2015;3(2):34-35
Turkish Journal of Immunology - Online Dergi
www.turkishimmunology.org
Işıl Barlan Hocamızın Bilimsel Zekâsı ve Akademik Hayatta Bizlere
Öğrettikleri
Aslında bu yazıyı kaleme almayı planladığımda,
yaşanmışlıkları olduğu gibi aktaracağımı düşünerek nispeten çok zorlanmayacağımı düşünmüştüm. Ancak uzun
bir düşünme dönemi sonrası bunun hiç de kolay olmadığını anladım. Hocamız Işıl Barlan hakkında bilimsel bir
yazı yazmak herkese nasip olabilecek bir iş değil oysaki.
Böylesine değerli bir insanın bir yönünü bile anlatmanın
tarif edilemez zorluğunun içine düşmüş durumdaydım.
Hocamız her zaman bilimsel olmak, kanıta dayalı tıp
esaslarını uygulamak için gereği neyse yapmak isterdi.
Marmara Üniversitesine başladığım ilk günlerden beri
kendisinde var olan merak dürtüsünün ne denli güçlü
olduğuna şahit oldum. Hep beraber makale okurken veya
çalışmaları tartışırken, en basit soruları bile sormaktan
çekinmeyen Hocamızla ilk yaptığımız immünoloji çalışmasının çıkış mantığı oldukça basit bir sorudan doğmuştu. 2008 yılında konjenital nötropeni alanında yeni
genler tanımlanıyordu. Bunlar arasında ELENA, HAX1
gibi genler vardı. Hocamızın merak ettiği, hastalarımızda akraba evliliğinin sık olması nedeniyle hem var olan
genetik profilin saptanması hem de yeni genler varlığının
olup olmamasıydı. Bu soruların cevabını ararken aslında
bizler yurt dışı işbirliğinin nasıl yapılabildiğini öğrenmek
için büyük bir fırsat elde etmiş olduk. Işıl Hoca’nın desteği ve sağladığı imkanlar sayesinde Kaan Boztuğ hoca ile
tanıştım ve bu işbirliği sayesinde hastalarımızın verilerini Kaan hocanın Avusturya Viyana’daki laboratuvarında
çalışma imkanı buldum. Yayımlamış olduğumuz olgu
serisinin dördünde HAX1 geninde, ikisinde ise G6PC3
geninde mutasyonlar saptandı. Bu mutasyonların ikisi
daha önceden tanımlanmamış olan mutasyonlardı. Bu
deneyim sayesinde, nötropeni olgularında klinik verilere bakarak tanıya yaklaşımı öğrenmiş olduk. Örneğin
zeka geriliği olan olgularda ilk etapta HAX1 mutasyonu
düşünmemiz gerekir iken, sistemik tutulumu olan (atipik
yüz, kardiyak anomaliler, endokrinolojik problemler ve
yüzeyel deri venlerinde belirginleşme) G6PC3 gen mutasyonları için anlamlı olduğunu yaşayarak gözlemledik.[1]
Hocamız, bu genlerin Türkiye’de çalışılması için büyük
gayret göstererek, İstanbul Üniversitesi Deneysel Tıp ve
Araştırma Enstitüsü’nde genetik analizlerinin yapılması
için destekleyici olmuştur.
Işıl Hocamız akademik hayatı boyunca Allerji dalının spesifik konusu olan immünoterapi (IT) ile uğraş-
mıştır. Çocuklarda, IT etkinliğini ve güvenirliğini araştıran öncü bilim insanlarındandı.[2] İmmünoterapi’nin
zaman içinde allerjik hastalıkların seyrini değiştirmedeki yegane gücü ortaya konulduktan sonra, bu
tedavinin yan etkisi artmadan nasıl daha da etkin
uygulanabilirliği tartışılmaya başlanmıştı. Bölüm içinde yaptığımız bilimsel tartışmalar sırasında, vitamin
D uygulamasının IT üzerine nasıl etki doğuracağını
düşünmeye başladık. Vitamin D, hem doğal hem de
edinsel immün sistem üzerine olumlu yönde etkileri
olan bir molekül idi. Antijen sunucu hücreler üzerinde
tolerasyon oluşturucu, interlökin 10 (IL-10) sekresyonunu artırmanın yanında, majör doku uygunluk
kompleksi (MHC) II ekspresyonunu baskılayıcı güce
sahip idi.[3] Aslında IT’nin çalışma mantığına oldukça
benzer etkileri olan bu vitaminin, çocuklarda IT üzerindeki etkisi bilinmiyor idi. Sorumuz özgün idi ama
bu sorunun yanıtlanması için iyi bir model oluşturulması gerekiyordu. Işıl Hocamız, IT alan ve beraberinde
vitamin D alan ve almayan grupların karşılaştırılması
gerektiğini vurgulamış idi.[4] Ev tozu akarlarına duyarlı
olan astımlı pediatrik olgular çalışmamıza dahil edildi. Vitamin D (650 U/gün) ilaveli IT (n=18), sadece IT
(n=16) alan hasta grupları oluşturularak her iki grup
arasında ve IT almayan sadece astım ilacı alan (n=18)
hasta grubu ile karşılaştırmalar yapıldı. Bir yıl izlenen
ve üç yıla tamamlanan IT tedavisinde, vitamin D tedavisi alan olgularda, altıncı ayda, astım semptom skorlarının sadece IT alan olgulara göre anlamlı olarak daha
fazla düştüğü (p=0.01), birinci yıl sonunda ise vitamin
D alan olgularda periferik kan mononükleer hücre
popülasyonunda T regülatör hücre yüzdesinin daha
yüksek olduğu saptandı (p=0.03). Vitamin D uygulanan
çocukların bir yıllık takiplerinde herhangi bir yan etki
saptanmadı. Çalışmamızın sonuçları oldukça ilgi çekici
idi. Böylesine kullanılması kolay, maliyeti düşük bir
vitamin uygulanması ile IT etkinliğinin arttığı ilk defa
gösterilmiş oldu. Araştırmamız ilk gönderildiği dergi
olan “Journal of Allergy” dergisi tarafından orijinal
araştırma olarak kabul edildi ve yayımlandı.[4] Bu çalışma sayesinde, Işıl Hocamdan öğrendiğim en önemli
şey, aklımıza gelen fikirlerin önemine inanmak, net
bir şekilde ortaya konmuş bir hipotez ve iyi bir çalışma tasarımı ile; eldeki bütçe kısıtlı olsa bile, değerli ve
özgün araştırmalar yapabileceğimizi görmek oldu.
Işıl Barlan Hocamızın Bilimsel Zekâsı ve Akademik Hayatta Bizlere Öğrettikleri
35
Işıl Hocamız aklından geçen fikirleri her zaman
bizimle paylaşmayı severdi. Yolda yürür iken, araba
kullanır iken, denize bakar iken… Bizlere öğütlediği
ve uygulamaya çalıştığı mantık aslında çok kolay elde
edilebilecek bir yöntem idi. Kendinize güvenin ve fikirlerinizi dile getirmekten çekinmeyin !!!. Eğer gittiğiniz
yolun doğru olduğuna inanıyorsanız sonuna kadar
savaşın…
Bütün bu öykülerden çıkardığım sonuç, fikirlerimize güvenmemiz ve haklı isek sonuna kadar bu uğurda
savaşmamız gerektiğini öğrenmem olmuştur. Karşımıza
alacağımız kişi veya kişiler bilim dünyasında çok değerli
ve saygın insanlar olsa dahi bunu yapmamız gerektiğini yaşayarak hep beraber öğrendik. Hocama bu hayat
okulunda bize vermiş olduğu bu eğitim için teşekkürler
ediyorum.
Buna canlı olarak verebileceğim en güzel örneklerden biri, Hocamızın doğumdan beri izlediği ve şu anda
15 ve 18 yaşında iki hasta çocuğu olan bir ailenin öyküsüdür. Hipogammaglobulinemi ve ağır nötropenisi olan
bu iki kardeşin erken dönemden itibaren vücutta apse
oluşumu, gingivit ve pnömoni öyküsü bulunmakta idi.
Dismorfik bir takım yüz (ince üst dudaklar, geniş burun
kökü, triangular yüz), hafif lenfopeni, hipotiroidi ve
mental retardasyon bulguları olan çocuklarda, konjenital nötropeniye neden olabilecek, HAX1, ELENA, G6PC3
genleri taranmış ve mutasyon saptanmamıştı. Yeni bir
hastalık olabileceği düşünülen bu çocukların gizemi
2014 yılında çözümlenebildi. 2014 yılında ağır konjenital nötropeniye neden olabilecek JAGN1 geni Boztuğ ve
ark. tarafından bulunmasının ardından,[5] bizim olgularımızda da bu geni kendi imkânlarımızla sekanslayarak
ekzon 2 (c.130C>T, p.His44Tyr) mutasyonunu saptadık.
Bu sonuç başta hocamız olmak üzere ekip olarak hepimizi heyecanlandırmıştı. Hızlıca yayına hazırladığımız bu olgulara, yayın gönderdiğimiz dergiden gelen
eleştiriler kabul edilemeyecek derecede kötü ve kırıcı
idi. Değerlendirmeciler açık bir şekilde bulduğunuz
mutasyonun yanlış olabileceğini, mutasyonu bulan ekip
ile iletişime geçmemiz gerektiğini vurgulamışlardı ve
yazımızı ret etmişlerdi. Bu aşamadan sonra biz her şeyin
bittiğini düşünür iken, Işıl Hocamız yazının ilgili dergide yayınlayacağını söylüyordu bizlere… Uzun ve yorucu
bir uğraş dönemi sonrası mutasyon analizi Kaan Boztuğ
hoca tarafından tekrar çalışıldı ve aynı sonuç elde edildi, bunun üzerine dergiye sonuçlarımızı ve yaptığımız
deneyleri anlattığımız yeni bir mektup yazıldı. Editör
tarafından gönderilen bir mektupta, yazının yeniden
değerlendirildiği ve ilk değerlendirmede yetersiz bir
değerlendirme sonucu haksızlığa uğradığımızın belirtmesi ile yazımız yayına kabul edildi.[6] Tüm engellemelere rağmen, geni tanımlayan orijinal makale sonrası ilk
bağımsız olgu serisini yayınlayan Işıl Barlan Hocanın
ekibi idi.
Yazımı noktalar iken, bilimsel yaşamımın şekillenmesinde ve olgunlaşmasında iki önemli Hocamı
burada saygı ve sevgiyle bir kez daha anmak istiyorum.
Asistanlığımın başında bana araştırmanın zevkini tattıran, beraber ilk yayınımızı[7] yaptığım Değerli Hocam
Tiraje Celkan ve Yan dal Uzmanlık Eğitimimin mükemmel olması için bana her türlü fırsatı ve imkânı sağlayan, Hocam Işıl Barlan’ı hiçbir zaman unutmayacağımı,
onların gösterdiği yoldan devam edeceğimi ve kendilerini daima minnet ile anacağımı belirtmek istiyorum.
KAYNAKLAR
1. Barış S, Karakoç-Aydiner E, Kıykım A, Çağan H, Boztuğ K,
Barlan I. Doğuştan ağır nötropenide fenotip genotip ilişkisi.
Turk Pediatri Ars 2012;47:272-7.
2. Keles S, Karakoc-Aydiner E, Ozen A, Izgi AG, Tevetoglu
A, Akkoc T, et al. A novel approach in allergen-specific
immunotherapy: combination of sublinual and subcutaneous
rotues. J Allergy Clin Immunol 2001;128:808-15.
3. Urry Z, Xystrakis E, Richards DF, McDonald J, Sattar Z,
Cousins DJ, et al. Ligation of TLR9 induced on human IL-10secreting Tregs by 1alpha, 25-dihydroxyvitamin D3 abrogates
regulatory function. J Clin Invest 2009;119:387-98.
4. Baris S, Kiykim A, Ozen A, Tulunay A, Karakoc-Aydiner E,
Barlan IB. Vitamin D as an adjunct to subcutaneous allergen
immunotherapy in asthmatic children sensitized to house dust
mite. Allergy 2014;69:246-53.
5. Boztug K, Järvinen PM, Salzer E, Racek T, Mönch S, Garncarz
W, et al. JAGN1 deficiency causes aberrant myeloid cell
homeostasis and congenital neutropenia. Nat Genet
2014;46:1021-7.
6. Baris S, Karakoc-Aydiner E, Ozen A, Delil K, Kiykim A, Ogulur
I, et al. JAGN1 Deficient Severe Congenital Neutropenia: Two
Cases from the Same Family. J Clin Immunol 2015;35:339-43.
7. Celkan T, Alhaj S, Civilibal M, Elicevik M. Control of bleeding
associated with hemophagocytic syndrome in children: an
audit of the clinical use of recombinant activated factor VII.
Pediatr Hematol Oncol 2007;24:117-21.
Dr. Safa Barış
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi,
Pediatrik Allerji-İmmünoloji Bilim Dalı, İstanbul, Türkiye

Benzer belgeler

Türkiye`den Yükselen Bir Bilim Yıldızı: Prof. Dr. Işıl Barlan`ın

Türkiye`den Yükselen Bir Bilim Yıldızı: Prof. Dr. Işıl Barlan`ın Turkish Journal of Immunology - Online Dergi www.turkishimmunology.org

Detaylı