23 nisan tarihçesi

Transkript

23 nisan tarihçesi
BAS YAZI
2
Nisan / 2013
3
BAS YAZI
Nisan / 2013
Mutluluğun güzel havalarla bir ilgisi olmalı! Hepimize iyi geldi bahar.
Güneş yüzünü tam olarak göstermese de arada bir göz kırpması bile yetti
bize. Yaza sayılı günler kala baharın umudu ve güzellikleri bizimle olsun…
Facebook’un önlenemez yükselişi, ardından twitter’la gelen 140 karek-
terli diyolaglarımız iletişimin artık eskisi gibi olmayacağının mesajlarını
vermişti seneler önce bizlere. Foursquare ve instagram çılgınlığının ardından artık tüm dünya emin oldu “yeni iletişim dönemi”nin başladığınPamukkale Turizm
Yönetim Kurulu Üyesi
Sadık BABABALIM
dan. Bu yeni medyanın doğduğu günlerde herkes biraz temkinli olmak-
la beraber, büyük keyif aldı fotoğraflarını, videolarını, dinlediği müzikleri
paylaşmaktan. Ardından birçok tartışma geldi. Acaba “sosyal medya
aslında bizi asosyal mi yapıyor?
“Tekil sosyallik” gibi onlarca tezin
üzerine antitezler sunuldu. Bu tartışmaların elbette sonu gelmeyecek.
Sosyal medya artık hayatımızda ve onunla yaşamayı öğrenmekten ve
onunla yaşamaya alışmaktan başka seçeneğimiz kalmadı. Pamukkale
ailesi olarak ilk ortaya çıktığı günlerden beri benimseyerek odak nok-
tamız haline getirdik bu yeni medyayı. Yolcularımızla interaktif ve şeffaf iletişimimiz bizlere epey keyif verdi. 2009 yılında 3 arkadaşımızla
kurduğumuz Pamukkale Sosyal Medya Ekibi, bugün 16 yeni üyesiyle
beraber yolcularımızla sürekli iletişim halinde. Sosyal medya sayesinde
yolcularımızın ihtiyaçlarına ve önerilerine sürekli kulak vererek Pamukkale’nin son dönemdeki gelişimine en önemli katkıyı sağlayan projelerinin temellerini de attık. Geçtiğimiz ay daha önce aldığımız ödüllerin
yanına Pamukkale Üniversitesi İşletme Kulübü ve Endüstri Mühendisliği
Kulübü tarafından bize layık “Sosyal Medyayı En İyi Kullanan Firma” ve
“Sosyal Medyayı En Aktif Kullanan Firma” ödülleri mutluluğumuza mutluluk kattı. Bizi sosyal medya aracılığıyla takip eden, övgülerini, eleştirini,
önerilerini paylaşan yolcularımıza sonsuz teşekkürlerimizi iletiyorum.
2013 itibariyle sektörümüze yeni bir fiyat anlayışı olarak kazan-
dırdığımız dinamik fiyatlandırma döneminin bir kampanya ürünü olan ve
artık çok daha fazla yolcumuzun ekonomik seyahat etmesini sağlayan
“hemen al” kampanyasının tarihini uzatıldığının müjdesini de sizinle ilk
olarak Pamukkale Dergi’den vermek istiyoruz.
Demokratik, aydınlık, çağdaş bir Türkiye’nin ancak ulusun egemenliğiyle mümkün olabileceğini 93 yıl önce biliyordu ulu önder. Ve şunu
söylüyordu: “Türk milletinin geleceği, bugünkü çocuklarının doğru
görüşü ve yorulmak bilmeyen çalışma azmi ile büyük ve parlak olacak-
tır.” Yanılmadı da. Bir ulusun milli egemenliğine ve çocuklarına atfed-
ilmiş bayramı, tüm dünya uluslarının çocuklarının bayramı haline geldi.23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı kutluyor, atamızı
saygıyla anıyorum...
Güzel bir Nisan ayı dilerim…
4
18
Moda
Nisan / 2013
E
rkeklerin en güçlü kıyafeti sayılan takım
elbise 1666 ‘da Fransa’da a XIV. Louis,
İngiltere’de de II. Charles saraylarında
giyilmeye başlandı. 1860’ta ise günlük giysi
olarak tarihe geçti. O zamandan bu yana
erkekler için de kadınlar için hem iş hayatının
hem de günlük hayatın en güçlü kıyafeti olarak
kabul edildi. Özellikle çalışan erkekler için
günümüzde kumaşlarıyla, kesimleriyle, renkleriyle
ve stilleriyle bir çok model bulunduruyor.
Burada erkeklere düşen en önemli görev ise
en ciddi yatırımlarını biraz özenle seçerek
zamana uygun tercihler yapmaktır.
Öncelikle takım elbisenin kalını sizin stilinizi
en çok belirleyen şeydir. Eğer göbeğiniz varsa
ve bol takım elbise seçiyorsanız bu sizi daha da kilolu
gösterir. Her zaman bedeninize tam olan şeyleri seçmeniz
en altın kural.
Ceketinizin kol boyu ise sizin karakterinizi bile belirleyecek
kadar güçlü bir detaydır. Ceketinizin kol boyu baş parmağınızın
üstüne geldiği an sizi ürkek ve silik bir karahter yapar. Kol
boyunuz mutlaka bileğinizin bir yada iki parmak altında
bitmelidir.
Ceketinizin omuzları ise mutlaka vatkalı olmalıdır. Sönük
omuzlar sizi olduğunuzdan daha silik gösterir. Dik ve vatkalı
omuzlar sizi her zaman güçlü gösterir.
Takım elbisenin yanında gömlek yakasının seçimi de önemli
detaylardandır..
6
Dar düz yakaya sahip gömlekler daha aykırı bir görünüş sergiler ve
dikkati kravata yönlendirir. İnce bir yüze sahip erkeklerin bu yaka
çeşidini kullanmaması gerekir.
Düğmeli yakaya sahip gömleklerde tüm düğmeler mutlaka iliklenmelidir.
Bu tipteki gömlekler genellikle günlük giyim için uygundur.
İtalyan yakaya sahip gömlekler özellikle beyaz yakalar için ve büyük
düğümlü kravatlar için uygundur.
İtalyan yakaya sahip gömlekler özellikle beyaz yakalar
için ve büyük düğümlü kravatlar için uygundur. Daha
şık bir görüntü oluşturur. İnce yüzlü ve ince kemikli
erkekler için ideal bir seçimdir.
Yarı açık yakaya sahip gömlekler genellikle kapalı ve
kravatla kullanılır. İtalyan yakaya göre daha klasik bir
görüntü oluşturur fakat dikiş detayları onu modaya
uygun bir şıklık getirir.
Bu tip dik yakaya sahip gömlekler kravatı daha dik bir
konuma getirerek ilgiyi kravata çeker. Bu yaka çeşidi
kravatsız kesinlikle kullanılmamalıdır. Uzun boyunlu
kişiler için idealdir.
Bu tip açık yakaya sahip gömlekler modayı takip eden
erkekler için idealdir. Hem günlük giyim hem de gece
giyimi için kullanılabilir.
Takımınızı renklendirecek bir kaç ayrıntıyla stilinizi
güçlendirebilirsiniz.
7
&SOUL BY OZGURMASUR
8
Tony & Guy’ın sponsorluğundaki Elif Cığızoğlu
defilesinde bordo ve siyah ve antrasit renklerinin
yanında kürk ve kalın tafta kumaşlar izleyenleri
hayran bıraktı.. Yaptığı işlemeler ve tasarımlarıyla
da izleyicilerden tam not aldı.
10
MUZIK
Nisan / 2013
Ne “Akdeniz Akşamları”, ne “Fabrika Kızı”,
ne de şimdi adı aklıma gelmeyen yüzlerce
La minör’le başlayan dört akorlu şarkılardan
bahsediyorum.
Songs in A Minor tipik bir Afrika kökenli
görünüşüne sahip olmasa da, tipik Afrika
kökenli seslerin en güzellerinden birine sahip
25 Ocak 1981 doğumlu Alicia Keys’in 2001
yılında çıkan ilk albümünün adı.
Albümdeki şarkıların hepsi, albümün adından
da anlaşılacağı gibi, La minör başlangıç akorlu
şarkılar olmasına rağmen, hiçbiri, yazının
girişinde belirttiğim şarkılar gibi birbirinin
aynısı değil. Zaten albümün adından dolayı
oluşabilecek herhangi bir önyargı da, albümü
dinlemeye başladığımız anda ortadan kalkıyor.
12
Alicia Keys, gerçek adıyla Alicia AugelloCook, sanat yaşamına daha 4 yaşındayken
80’li yılların tek kanallı döneminde beğeniyle
izlediğimiz The Cosby Show dizisinde rol
almasıyla başladı. Küçük yaşta bu kadar
popüler bir oluşumda yer alan Alicia için
şöhret basamakları o zamandan itibaren
açılmış oluyordu. Tek bir farkla, annesinin
Alicia daha 8 yaşındayken piyano derslerine
yönlendirmesi sonucunda 11 yaşında Chopin
ve Bach eserlerini çalabilme seviyesine
gelmesiyle aktör olarak değil müzisyen olarak...
12 yaşında eyaletin en önemli müzik okulu
olan Professional Performing Art School’a
burslu giren sanatçı, 14 yaşına geldiğinde
kendi bestelerini, kompozisyonlarını yazmaya
başlamıştı. Henüz okul yıllarında müzikteki
üstün yeteneği ve güzelliğiyle Amerikan
müzik endüstrisinde yer alan yapımcıların
ilgisini çeken Alicia Keys, 18 yaşını bitirir
bitirmez ilk menejerlik anlaşmasını yaptı.
Gerçi Alicia Keys, daha ilk albümü çıkmadan 2
ayrı menejerle çalışıp, ilk albümü için 3 farklı
plak şirketiyle anlaşma yaptı fakat Songs in A
Minor ilk çıktığında dünya çapında 12 milyon
adet satarak, hak ettiği bir başarı olan, en çok
satan debut albüm (ilk albü) ünvanına sahip
oldu. Bununla beraber yine R&B tarihinde en
çok satılan albüm ünvanı da bir diğer başarıydı.
Bu da menejerler ve plak şirketlerinin sanatçı
üzerindeki iştahının sebebini gösteren ve
Alica Keys’in 18 yaşını doldurur doldurmaz
neden bu kadar ok menejer ve plak şirketiyle
anlaşma yaptığının çok net bir şekilde
açıklaması oluyor.
4 yaşında Tv dizilerinde, hem de en popüler olanında yer almışken şöhreti yakalamak aslında
hiç de zor değil gibi görünse de müzik alanında bu adımı atmak gerçekten önemli bir cesaret ve
yetenek göstergesi olduğun ispatıdır kanımca. Küçük yaşta kameralar karşısında ne yapacağını
öğrenen biri neye güvenip de tüm hayatını müziğe göre yönlendirebilir ki?
Elbette bir takım yerlere ulaşmakta ya da birtakım yerlerin kendisine ulaşmasında TV dünyasının
yardımı olmuştur. Örneğin Alicia Keys daha lise öğrencisiyken “Men in Black” filminde yer alan
Sexy Thing adlı şarkı dışında “Shaft” ve “Dr. Doolittle” filmlerinin soundtracklerini seslendirmişti.
Buna rağmen bu eserlerin hiçbiri, herhangi bir albümünde yayınlamadı. Yani anlaşılabileceği üzere
sanatçı ünlü olma yolunda birçok avantajlara sahipken, bunları minimum derecede kullanmıştır.
Nedenini tabi ki bana sormayın. Birgün yüz yüze gelirsek kendisine bizzat ben kendim soracağım.
“Songs in A Minor” tek bir pianoyla kaydedilmiş
R&B, Soul, Jazz türlerini kapsayan bir albüm.
Buba rağmen Alicia Keys’in çok iyi Hip Hop ve
Dance Pop performe edebildiği daha önceki
soundtracklerden de anlaşılabiliyor. Albüm
yayınlanmadan önce “Fallin” adlı şarkısıyla
single çıkışı yapan sanatçının “Bu kadar
kabiliyetliyken neden bu kadar basit ve sade
13
MUZIK
Nisan / 2013
bir tarzda piyasaya çıktınız?” şeklindeki sorulara, “Fallin single’ı ile beraber tüm
müzikseverlerin kalbinin içine işleyebilecek bir basitlik yakalamaya çalıştım. Amacım
birçok enstruman ve sample ile müziğimi çok sesli yapmak yerine çok güvendiğim ses
tonuma piyanoyu eşlik ettirmek suretiyle beni dinleyen herkesin iddalı olduğum ses
tonumu tam anlamıyla hissedebilmesi…” şeklinde olmuştur. Albümden çnce “A Woman
Worth” ve “How Come You Don’t Call Me” adlı iki single daha yayınlayan sanatçı,
bu singlelların başarısıyla bile çıkacak albümün nasıl bir etki yaratacağını herkese
gösteriyordu. Albümün yakaladığı satış grafiği 2002 Grammy Ödüllerinde aldığı; Yılın en
iyi şarkısı, En iyi Bayan R&B Vocal, En iyi R&B şarkısı, En iyi çıkış yapan sanatçı ve En iyi
R&B albümü olmak üzere 5 ayrı dalda ödül almasıyla perçinlenmişti.
Aradan iki yıl geçtikten sonra “The Dairy of Alicia Keys” adlı albümle adından da
anlaşılacağı üzere dinleyiciyle sıcak bir ilişki kurmak istediğini bize bir kere daha göstrdi
sanatçı. Bu kadar samimi, sıcak bir çalışmayla bile Billboard 200’ye 1. sıradadan girmeyi
başaran ve ilk haftada 600.000’i geçen bir rakam yakalayan albüm, Alicia Keys’in ne
kadar kendinden emin işler yaptığını ve bu işlerde ne kadar başarılı olduğunu bize bir
kere daha göstermiş oluyordu. The Dairy of Alicia Keys ile MTV ödüllerinde, en iyi
R&B performancı ödülüyle beraber, 2005 yılındaki Grammy ödüllerinde, En iyi R&B
vocal performansı, en iyi R&B şarkısı (You Don’t Know My Name), En iyi R&B albümü
ve Usher’la sahnelediği performansla da En iyi performans ödülü olmak üzere 4 ödül
daha kazanıyordu. Alicia Keys, MTV ödülleri gecesinde Steve Wonder’la gerçekleştirdiği
performans sonrasında “Bu yaşta hayallerimdeki şeyi gerçekleştirmek, idolüm olan
Steve Wonder ile aynı sahneyi paylaşmak benim için inanılmaz bir duygu…” diyerek
kendisi için hedeflerin ne kadar gerçekçi ve mütevazi olduğunu göstermiştir. Bu kadar
gerçekçi ve mütevazi ideallere göre sizce de biraz fazla yetenekli değil mi?
Sanatçı bundan sonra Tv işlerine biraz daha yoğunlaşmış ve çocuklara yönelik
programlara müzik yapmış, yine çocuklara yönelik bir anime filmde seslendirme
yapmıştır. Bu sırada anneannesinin ölümüyle gerçekten çok büyük yıkıntıya uğrayan
Alicia Keys, bir süre her şeyden uzaklaşmış ve Mısır’da yaşamaya başlamıştır. Mısır
fikri için “Bu hayatımda verdiğim en doğru ve en büyük karardı. Buna ne kadar ihtiyaç
duyduğımu Mısır’a gidince anladım.” Sözlerini söylemiştir.
14
MUZIK
16
Nisan / 2013
MUZIK
Nisan / 2013
Son zamanlarda yerli rock ya da
alternatif kategorideki boşluktan epey
bir rahatsız müzikseverler. Alarmın rengi
kırmızı! Neredeyse 4-5 grubun ekseninde
döner oldu bu piyasa. Eskisi gibi
üretilmiyor; üretilenlerde eskisi
gibi keyif vermiyor.
Neyse ki güzel haberlerim var. PUL’un albümü piyasada! Uzunca süredir birlikte müzik yapan
PUL, Yasin Aydın (Vokal/Söz yazarı), Onur Çelik (Gitar), Mehmet Karagöz(Bas gitar), Samet Erbil(Davul)’den oluşuyor. Albümü dinlemeye başladığınızda her birinin ayrı ayrı iyi müzisyenler olduğunu
anlamakta zorlanmayacaksınız. Duman’dan tanıdığımız Alen Konakoğlu’nun dokunuşlarıyla da
oldukça iyi bir sound yakalanmış. Vurucu sözlere sahip olan albümün tüm şarkılarının grubun kendisine ait olması ise takdire şayan. Çıkış şarkıları “hayal”le beraber, “daimi tekil şahıs”, “yanlış hikaye”
barut gibi şarkılar. Teoman’dan tanıdığımız Ayşegül İnci’yle yaptıkları “gitme” düeti ise bence son
dönemin en iyilerinden. Bu arada ‘’yorulmadan’’ ve ‘’şanslı suçlu’’yu da yazmadan geçemiyorum.
PUL ve Pul gibileri yaşayalım; yaşatalım…
PUL elemanlarını ve grubun kuruluş
sürecini merak ediyoruz.
Yasin: Grup Davulda Samet, Gitarda Onur, Bas
gitarda Mehmet ve Vokalde benden oluşuyor.
Onur: Yasin’le müzik mağazasında tanıştık,
yetmedi bi de grup kuralım dedik ve vaziyet bu
işte (Yasin gülüyor)
Ne zaman albüm yapmalıyız dediniz?
Onur: Yaptığımız çalışmaları grubun sayfasında yayınladık ve çok iyi tepkiler aldık. Bu arada
beste çalışmaları da tam gaz devam ediyordu,
düzenlemelerini ve kayıtlarını da yaptıktan sonra artık zamanı çoktan geldi dedik.
İlk albüm çoğu zaman en zorudur. Hiç pes
etmeyi düşündünüz mü? Albümün basım
sürecinde ne tür hikayeler yaşandı.
(herkes gülüyor)
Mehmet: Bizde biraz bedevi şansı vardı galiba.
(gülüyor)
Onur: Evet biraz zorlandık diyebiliriz. Çok ilginç
olaylar da yaşadık.
18
Bir yapımcı -isim vermek istemiyorum çok
tanınan bir kişi- bizi 2 defa saatlarce bekletti ve
gelmedi. İlkinde kızmıştık ve üzgündük ama ikincisinde artık umursamıyor ve sadece gülüyorduk. Pes etmeyi ciddi düşünmedik ama gerçekten çok yorulduğumuz zamanlar oldu.
MUZIK
Nisan / 2013
Albümün söz ve müziklerinin tamamı
size ait. Nasıl oluşuyor bu şarkılar?
Yasin: Albümdeki şarkıların sözleri bana
ait, müzikler de öyle.Yaşamımdan ya da bazen okuduğum bir kitaptan da esinlenip çıkabiliyor sözler ve melodiler. Onur şarkıların
üstünde çalışıyor, bazen yürüyüşü değiştiriyor, bazen bir parti ekliyor-çıkarıyor, gitarlarını düzenliyor. Çoğu zaman ortaya çok
başka bir şey çıkıyor. 3. aşamada grup olarak
birlikte çalıyoruz, Samet parçanın davullarına, Mehmet de baslarına kabaca şekil vermiş
oluyor. Çalıştıkça ve üzerinde düşündükçe
albümdeki hallerini alıyor.
20
Albümün adı “sana şarkılar yazdım” Peki
bu şarkılar kime yazıldı?
Yasin: Eski ya da hiç var olmamış bir sevgili
veya bir dost hatta anneme yazdığım şarkılar
bile var albümde.
Sadık bir dinleyici kitleniz olduğunu biliyoruz. Albüm sonrası bu kitleden ne tür reaksiyonlar aldınız
Onur: Biraz beklettik dinleyicimizi galiba
üzdük ama çok iyi bir album hazırladık ve dinleyicimiz albüme tam not verdi. Bu da bizim
için çok önemli.
Müzik yapan gençlere, sizin kendine
örnek alan, sizin gibi albüm yapmak isteyenlere önerileriniz var mı?
Yasin: Sigortalı bi işe girsinler uğraşmasınlar
hiç (herkes gülüyor yine)
Samet: Çok çalışmak gerekiyor, bi de
vazgeçmesinler yeter.
Dinleyiciler size nasıl ulaşabilirler?
Samet: www.pul.com.tr ve www.facebook.
com/pulrock sayfalarından ulaşabilirler.
Söylemek istedikleriniz?
Mehmet: Bizi takip etsinler ve dinlesinler.
Yasin: Dinleyicilerimize teşekkür ediyorum,
en kısa zamanda buluşmak üzere kendinize
iyi bakın.
Röp: Alper Şahin
gezi
Nisan / 2013
Kelebekler Vadisi, Muğla’nın Fethi-
ye ilçesinde Ölüdeniz belde sınırları
içerisinde bulunan doğal bir hazinedir.
Kelebekler vadisine Ölü denizden bineceğiniz
teknelerle
ulaşılabiliyor
ancak. Karadan yolu yok! Çünkü kelebekler vadisinin kara tarafı çetin ve
yüksek bir vadi. Karayoluyla vadinin
üstünden dolaşabiliyorsunuz. Vadinin
üstünde birkaç küçük köy var. Vadinin
manzarasının bu köylerden kuş bakışı
izleyebilirsiniz. Buradan aşağıya vadiye inmek ancak dağcılara mahsus!
Vadiye ulaşmak için tekne turlarına katılmanız gerek. Ancak size tavsiyemiz, sabah erkenden oraya varmanız. Çünkü öğleye doğru tur tekneleri yanaşıyor ve sahili çok kalabalık ve denizi mazot kokulu oluyor ve
yüzmek için açılmanız gerekebiliyor. Bunun dışında sahilden içeriye kısa bir yürüyüş yapabilirsiniz. Bunun
için ayakkabılarınızı terlik ve mayonuzu da yanınıza almayı unutmayın. zira yürüyüş ve tırmanış sonunda sizi
küçük bir şelalenin altında serinlemek ödülü bekliyor! Gerçi biz terliklerimizle oraya kadar gittik. Ama spor
ayakkabınızın olması daha iyi. Bu arada şelaleye giderken pek çok kelebek de görebilirsiniz. Unutmadan
hatırlatalım; sahilden içeriye yürüyebilmek için bir tarladan geçmeniz gerek. İşin ilginç yanı bu tarla özel
mülk ve sahibi geçiş için para alıyor: 5 TL. Adam oturduğu yerden turistlerden geçiş parası alıyor, ne ilginç!
Sahip olduğu endemik türler nedeniyle dünya mirası olarak korunması önerilmiş 100 dağdan biri olan Babadağ’ın eteklerinde bulunan Kelebekler Vadisi,
8 Şubat 1995’de 1. derecede doğal SİT ilan edilmiş ve her türlü yapılaşmaya kapatılmıştır. 350 metreye ulaşan sarp kayalık duvarlarla çevrili olan Vadi
ismini, barındırdığı 80’den fazla kelebek türünden ve özellikle kaplan kelebeğinden almıştır. Kaynağı Faralya köyünde bulunan ve 50 metre yükseklikten
dökülen şelale, Vadi’nin ortasından geçen bir dere ile Akdeniz’e ulaşır.
22
18
Kelebekler Vadisi’nin özgün coğrafi yapısı, bitey ve direyi bilim
çevrelerinin, özellikle botanikçilerin ve entomologların inceleme ve
laboratuar çalışmalarına konu olmakta; ulusal ve uluslararası çevre
örgütlerinin ve ekolojik oluşumların dikkatini çekmektedir.
Kelebekler Vadisi’ne ulaşım Ölüdeniz’den kalkan teknelerle sağlanır. Faralya (Uzunyurt) köyünden bir patika
Vadi’ye ulaşır; fakat ipli tırmanış rotaları ve değişken yüzeyi nedeniyle, bir rehber eşliğinde yapılmalıdır.
Kelebekler Vadisi’nde doğal yaşamı korumak ve bunun için gereken önlemleri
alarak projeleri hayata geçirmek amacıyla bir tesis meydana getirilmiştir. Zi-
yaretçilere çadır ve ağaç evlerde konaklama imkanları sunan işletme günlük 500
konuk kapasitesine sahiptir ve Kelebekler Vadisi’nin 100 dönümlük arazisi üzerinde ekolojik tarım yapmanın yanı sıra; arıtma, deniz temizliği ve temiz enerji
hususlarında projeler gerçekleştirmektedir.
24
Kelebek Vadisi’nin geçmişi MÖ IV. yüzyıla kadar uzanır. Likya’nın
“Perdicia” isimli yerleşim yerinin bazı kalıntıları Kelebek Vadisi
Kanyonu’nun hemen üstünde yer alır. Buradaki köy “Faralya”
ismiyle anılmaktadır. Köyün günümüzdeki adıysa Uzun yurttur. Bizans ve Yunan uygarlığından Osmanlı’nın son zamanlarına kadar sürdürülen, yamaçların teraslanmasıyla oluşturulan
bahçecilik kültürü bugüne kadar gelmiştir.
Koleksiyoncu-fotoğrafçı Rıfat Kılar 70’li yılların
sonlarında vadi kelebeklerinden etkilenerek buraya “Kelebekler Vadisi” demek lazım diyerek
“Güdürümsu” diye bilinen koyun ismini, ilk defa
farklı şekilde telaffuz etmiş oldu. Arkadaşı olan
H. Deniz Bayramoğlu 1987’de bu ismi kullanarak “Kelebek Vadisi” nin doğmasına neden
olan işletmeyi başlattı. Amaç doğayla uyumlu
bir yaşam modelinin temellerini atmak ve bunu
tüm dünyayla paylaşmaktı. Başta müzisyen
Nezih Topuzlu ve H. Deniz Bayramoğlu olmak
üzere, doğasever bir grup vadiyi koruma misyonu üstlendi. Yoğun bir kampanyayla gereken ilgiyi çekmekte gecikmediler. Bölgedeki
imar yasaklarının sürdürülebilir bir koruma için
yetersiz olduğundan hareketle, aktif koruma
adını verdikleri doğayla uyumlu farklı düşünce
ve etkinlikleri bir araya getiren bir merkez
oluşturmaya çalıştılar.
25
Kamp ve doğa turizminin Türkiye ve dünyadaki en iyi adreslerinden biri olarak gösterilen Kele-
bekler Vadisi’nde, her yıl 1 Mart- 1 Kasım tarihleri arasında hizmet veren işletmenin bilgisi dışında
konaklamak mümkün değildir. Su ve elektrik enerjisi devlet tarafından değil, işletme tarafından
sağlanmaktadır. Bu sebeple Kelebekler Vadisi’ne günde 3 kere elektrik verilmektedir. Sıcak su güneş
panelleri aracılığıyla sağlanmaktadır. Kumsal veya toprak zemin üzerine kurulan çadırlarda, bungalovlarda veya teraslarda kalışın yanı sıra, işletme ziyaretçilere doğal ve ekolojik açık büfe kahvaltı ve
akşam yemeği; ortak kullanıma açık tuvalet ve duşlar sunmaktadır. Vadi’nin izole yapısı nedeniyle,
işletme, ziyaretçi ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli bütün düzenlemeleri yapmıştır ve konukların
güvenliğinden sorumludur.
Aktiviteleri açısından da dikkat çekici olan Kelebekler Vadisi’nde, sezon boyu bir çok eğitmen ve
uzman dersler ve seminerler düzenlenir. “Kelebekler Okulu Projesi” olarak adlandırılan projeyle, sanatsal, zihinsel ve bedensel disiplinler yoluyla doğal duyarlılığı arttırarak çevre bilincini uyandırmak ve
eğlence ve dinlence anlayışını geliştirerek doğa ile uyumlu yaşam düsturunu kitlelere ulaştırabilmek
hedeflenmektedir. Ücretsiz olarak düzenlenmiş atölyeler arasında bu yıla kadar, sanatsal aktivite ve
atölye çalışmaları, denizcilik, balıkçılık, mutfak, ziraat, el becerileri kursları ile kişisel gelişim, yoga,
meditasyon, tasavvuf, doğu felsefesi (kadim bilgelik öğretileri) vb. bulunmaktadır.
Kelebekler Diyarı gezintisi size çok şey katacak; çok güzellik sunacak… Eliniz boş dönmeyeceğinize,
güzel anılar ile şehrinize geri döneceğinize biz eminiz!
HAYATINIZI YAŞAMAYA DEĞER KILIN…
İYİ GEZİNTİLER…
KAYNAK: http://www.tatilgezisi.com
26
Tarih Nisan / 2013
23 NİSAN TARİHÇESİ
Canım ülkemiz bizim… Ve ülkemize bahşedilen o güzel, biz insanları çocuk gibi sevindiren, her
biri birbirinden anlamlı ve özel milli bayramlarımız… İşte 23 Nisan, işte
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’ mız…
23 Nisan 1920’de ilk Türkiye Büyük Millet Me-
Türk Halkının Egemenliğini ilân ettiği tarihtir.
liğinde bağımsız ve kendi kendini yönetir bir halde
bayram olarak kutlanmasına karar vermiştir. Bu
clisi’nin açılması ile Türk milleti, Atatürk’ün önderyaşamak için olanca gücüyle verdiği kurtuluş mü-
cadelesindeki en büyük adımlardan birisini atmıştır.
Türk halkı, millet iradesini esas alan bu önemli
adım sayesinde bağımsızlık savaşını kazanmış,
Atatürk’ün önderliğinde uygulamaya konulan ye-
nilik hareketleri sayesinde çağdaş ve teknolojiden
faydalanmasını bilen bir toplum haline gelmiştir.
23 Nisan ülkemizde Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramı olarak kutlanmakta olup, bu bayrama
birçok yabancı ülke çocukları da iştirak etmektedir.
23 Nisan 1920, Türk Milletinin iradesini temsil
eden Birinci Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı ve
28
Atatürk, 23 Nisan 1924’te ‘23 Nisan’ gününün
tarihten 5 yıl sonra 23 Nisan 1929’da Atatürk
bu bayramı çocuklara armağan etmiştir ve 23
Nisan ilk defa 1929 yılında Çocuk Bayramı olarak
da kutlanmaya başlanmıştır. 1979’da, yine
ilk olarak altı ülkenin katılmasıyla uluslararası
boyuta taşıdığımız bu millî bayramımıza, ortala-
ma olarak her yıl kırkın üzerinde ülkeden gelen
ve Türk çocuklarının misafiri olan yabancı ülke
çocukları da katılmaktadır. Dünya’da çocuklarına
bayram hediye eden ve bu bayramı bütün dünya
ile paylaşan ilk ve tek ülke Türkiye’dir.
Türk milletinin gönlünde, onun bağımsızlığının sarsılmaz ifadesi olarak en önemli yeri işgal eden 23 Nisan
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, her yıl yurdumuzda ve yurtdışındaki temsilciliklerimizde,
bütün kurumlarımızda, okullarımızda ve her evde çeşitli etkinliklerle kutlanarak millî birliğimizin
kenetlenmiş ifadesini temsil etmektedir.
Büyük Önder Atatürk’ün düşüncesinde çocuk-
önemli bir günü haline gelmiştir.
güvenin ve büyük sevginin ifadesi olarak, millî
özümseyecek ve de benimseyecek daha neler var-
lar, milletin geleceğidir. Onlara duyduğu sarsılmaz
bayramımız olan 23 Nisanları çocuklara armağan
etmiştir. Tarihimizin gurur dolu sayfalarının yeni
Bu güzel günün tarihinden başka, bahsedilecek,
mış bakalım bakalım…
Egemenliğin milletin elinde olduğunu ifade eden
nesillerce öğrenilmesi ve Türk Devleti’nin devamını
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı gün olan 23
bu bilinçle yetişmesi amacıyla 23 Nisanlar, önemli
katılımı ile birlikte kutlanmaya başlanan 23 Nisan
emanet edeceğimiz yeni Cumhuriyet bekçilerinin
birer vesiledir ve bugün sadece Türk çocuklarının
bayramı olmaktan çıkmış, dünya çocuklarının da
Nisan 1920 ve daha sonra tüm dünya çocuklarının
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile ilgili özlü sözlere de değinmek burada yerinde olacaktır.
29
Tarih Nisan / 2013
Ülkemizde her yıl kutlanmakta olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
ile ilgili en güzel sözler bakınız şimdi sizlerle…
Bağımsızlığın kıymetini bilen çocuklarımız geleceğimizin en büyük teminatıdır.
23 Nisan bağımsızlık; Bağımsızlık 23 Nisan’dır.
Her çocuğun doyasıya yaşaması gereken 23 Nisan, Türkiye’nin tek ulusal bayramıdır.
Egemenlik verilmez, alınır. (Atatürk)
Türk çocuğu Atatürk’ün armağanı olan bu bayramı doyasıya yaşamalıdır.
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. (Atatürk)
Özgürlüğün ve eşitliğin teminatı ulusal bağımsızlıktır.
Ulusal egemenlik, ulusun namusudur, onurudur, şerefidir. (Atatürk)
Yurdumuzun temeli çocuklarımızdır.
Temelini bağımsızlık üzerine kuramayan bir ülke yıkılıp yok olmaya mahkumdur.
Bugünün küçükleri, yarının büyükleridir.
Zaman bu coşkuyu yaşama zamanıdır! Haydi, verelim el ele; en güzel 23
Nisan’ lar bizimle olsun… Çoluk, çocuk, genç, yaşlı herkes; bugününde bahar
sevinciyle dolsun..
23 NİSAN HEPİMİZE KUTLU, ÇOCUKLARIMIZA YARINLARINDA UMUTLU OLSUN!
30
lezzetibol.com
Nisan / 2013
Öğrenci mutfağında yenilen yemekler genelde sınırlı
sayıdadır. Hazır çorba, hazır yemekler, yumurtanın her hali
(omlet,kızartma,menemen) vs çok sık yapılır.
Çünkü bu yemekleri hazırlamak daha kolay gelir :)
Aslında zor gibi görünen ama pratik ve öğrencilerimizin tercih
edecekleri o kadar güzel lezzetler var ki… Bu lezzetleri 1
kere yaparsanız bıkmadan hep hazırlamak ve ikram etmek
isteyeceksiniz. Bu ay ki sayımızda sevgili öğrenci arkadaşlarımız
için süper 4 tarif veriyorum. Hem pratik hemde çok lezzetli. Az
malzeme ve az mutfak tecrübesi ile bu yemekleri rahatlıkla
hazırlayabileceksiniz. Neşesi, enerjisi bol bir Nisan ayı
geçirmeniz dileğiyle.
MUZLU ÇİK
OLATALI MİL
FÖY (2 kişili
k)
Yapılışı
M a lze me
M
ilföyü derin
2 ade t M il fö
dondurucud
y
20 dk bekle
an çıkarıp çö
tin. Milföyü
zülmesi için
1 muz
n yarısına in
muzu ve kı
ce
rd
d
ığ
ilimlediğiniz
ınız çikolata
100 g r çi k o
da yumurta
ları ekleyin.
lat a
a
D
kı
iğ
sürün ve çi
1 y umu rt a
katlayıp ke
kolatalı bölü er yarısına
a kı
n
a
m
rl
a
ün üzerine
rını sıkıca ka
Üze r ine
aynı işlemi
patın. Diğe
uygulayın. Y
r milföye de
a
50 g r file fın
ğlı kağıt se
yağladığınız
rd
dık (i s teğe b
ağlı) isteğe ba fırın tepsisine milföyleri iğiniz veya
Pu dra şe k e r
ğlı olarak y
dizin. Üzeri
i
umu
ne
rta akı sürü
serpin. Önce
p file fındık
den ısıtılmış
180-200 d
kızarıncaya
erecelik fırın
kadar (10-1
da
5 dk) pişirin
gittikten so
. İlk sıcaklığ
nra üzerine
ı
p
udra şekeri
olarak serv
serpip sıcak
ise sunun. Malzeme
½ paket makarna (spagetti vb.)
2 çay bardağı domates püresi
6-7 çeri domates
2 diş sarımsak
1 çay kaşığı kuru fesleğen
½ çay bardağı zeytinyağı
+ 1 yemek kaşığı zeytinyağı
1 çay kaşığı toz şeker
Tuz, karabiber
32
Yapılışı
Makarnayı dişe gelecek şekilde haşlayın. Suyunu
süzüp tekrar tencereye alın. Sosu için sos tenceresine
½ çay bardağı zeytinyağını ve yemeklik doğradığınız
sarımsakları ekleyip 1 dk soteleyin. Üzerine domates
püresini ve fesleğeni ilave edip 5-6 dk orta ateşte pişirin.
Toz şekeri, tuzu ve karabiberi de ekleyip karıştırın. 2-3
dk daha pişirdikten sonra ocaktan alın. Ayrı bir taya
1 yemek kaşığı zeytinyağını ve yarıya böldüğünüz çeri
domatesleri ekleyip çok az soteleyin ve ocaktan alın.
Hazırladığınız sosu ve domatesleri makarnanın üzerine
ekleyip karıştırın. Orta ateşte 3-4 dk daha pişirip
makarnayı servis tabağın alın.
Not: İsteğe bağlı olarak üzerine rendelenmiş kaşar
peyniri de serpebilirsiniz.
33
Sosyal medya
Nisan / 2013
Günümüzde süregelen teknolojik değişimlere, hayata bakış
açısının zaman içinde genişlemesine biz insanlar duyarsız
kalamıyoruz… Adeta, sosyal medya patlamasının yaşandığı
dünyamızda biz de günden güne teknolojik yaşamaya,
düşünmeye, yatmaya hatta kalkmaya başladık; buna alışmış
görünüyoruz ki; hayatımızdan gayet memnunuz öyle değil mi?
En yeni teknolojiden sizlere haberler var sevgili okuyucu-
lar… Vine uygulaması bir süre önce Twitter severler ile bu-
luştu. İphone ve İpod’ lar üzerinden ilk olarak hizmete giren
uygulama; Twitter’ in video versiyonu olarak adlandırıldı.
Bu uygulama, Twitter’ a benzer bir işleyişe sahip, ama önem-
li bir farkı var; yazı yazmak yerine 6 saniyelik videolar çekiyorsunuz ve bunları paylaşıyorsunuz. Videolarınızın altına
yorum yapanlar olabiliyor, siz de diğer videolar hakkında
konuşabiliyorsunuz. Twitter’ in video versıyonu denmesinin
sebebini de burada açıkça görebiliyoruz…
Tüm video paylaşımı severler ve sosyal medyada aktif şekil-
de yer alanlar için başlatılan bu uygulamada keyifli zamanlar
geçirmeniz dileklerimizle…
Mobil cihazların en çok indirilen uygulamaları arasında anlık
mesajlaşma yazılımlarının yeri ayrıdır. Bu konuda en popüler
anlık mesajlaşma yazılımları bugüne kadar WhatsApp ve
Facebook Messenger olurken artık tahtları MessageMe
tarafından yavaş yavaş sallanmaya başladı.
Çok kısa bir zamanda uygulama mağazalarında bir nu-
maraya yükselen yazılım özellikle ücretsiz oluşu ve farklı
fonksiyonları ile dikkat çekerken 1 milyon kullanıcı sayısını
şimdiden aştı. Saniyede 500’den fazla iletinin gönderildiği
uygulama her kullanıcıya bir pin adresi veriyor. Uygulamada arkadaşlarınızla mesajlaşabildiğiniz gibi konum, fotoğraf,
video, dosya da gönderebiliyor, hatta isterseniz çizerek de
derdinizi anlatabiliyorsunuz.
34
MessageMe; hızlı yükselişi ve herkesin
beğenisini kazanmasıyla çok kısa sürede popüler olan bir uygulama olmasının
yanında kullanıcılarına özgürce paylaşma
seçeneği de sunuyor…
MARKALARIN bASARI OYKUSU
Nisan / 2013
Yarışlarda çok sevdiği kızı Mercedes’in ismini kul-
lanan Emil Jellinek, Daimler-Motoren-Gesellschaft
(DMG) şirketinin ürettiği Phonenix marka bir otomobille Nice-La Turbie arasındaki bir yarışa katıldı.
Bu yarışta bir kaza yapan Jellinek, daha güçlü ve
daha güvenli bir otomobil hayali kurdu. Jellinek’in bu
arayışı, onu Daimler-Motoren-Gesellschaft’in kurucusu Gottlieb Daimler ve Daimler’in şef mühendisi ve yöneticisi Wilhelm Maybach ile tanışmasına kadar sürdü.
Otomobil tasarımları konusunda ciddi çalışmalar yapan Maybach, Jellinek’in hayallerini gerçekleştirebilecek tek
isimdi. Bu tanışma sonrasında, Mercedes’in ilk tohumları atıldı. Jellinek ve Maybach, 4 silindirli, daha hızlı, daha
güçlü ve güvenli bir otomobil üretimi için konuştular. Jellinek, bu yeni otomobil için DMG’ye 5.5 milyon mark
değerinde 36 adetlik bir sipariş verdi. Ancak bir şartı vardı; otomobilin markası 10 yaşındaki kızının adı yani
Mercedes olacaktı. İkinci şartı ise, Fransa, Avusturya-Macaristan, Amerika’da Mercedes marka otomobillerin
temsilciliğini yapmaktı.
Jellinek’in siparişi o günkü şartlarda oldukça büyük boyutlu bir siparişti.
Daimler-Motoren-Gesellschaft 1900 yılında toplam 96 adet araç üretim
kapasitesine sahipti. Fabrikada toplam 344 kişi çalışıyordu. Jellinek’in
siparişi DMG’nin toplam üretimin rakamının 3′te 1′iydi.
Bugünkü şartları göz önüne alındığında Jellinek’in ödediği
parayla 36 adet Mercedes Benz S 500 ya da 100 den
fazla Mercedes Benz C 200 almak mümkün.
36
MARKALARIN bASARI OYKUSU
Nisan / 2013
Bugünkü şartları göz önüne alındığında Jellinek’in ödediği parayla 36 adet Mercedes
Benz S 500 ya da 100 den fazla Mercedes Benz C 200 almak mümkün.
4 silindirli yeni bir otomobilin tasarımı için çalışmalara başlayan Maybach, 1899 yılında
bu otomobili Jellinek’e teslim etti.
21 Mart 1899 yılında, Nice’de düzenlenen bir otomobil yarışına
ilk Mercedes otomobille katılan Emile Jellinek, bu yarışı kazandı. Bu
otomobil 4 silindirli, 35 beygir gücünde, daha hızlı, daha güçlü bir
otomobildi.
DMG, 1902 yılında Mercedes otomobillerin üretimini iki katına
çıkardı. Aynı yılın eylül ayında ise Mercedes markasının isim hak-
kını aldı. Ardından, Mercedes’in 100 yıllık macerası başladı. Bugün
dünyada 19 milyon adet Mercedes marka otomobil yollarda
dolaşıyor.
1926 yılında Mercedes otomobillerinin önünü
açan bir gelişme oldu. Dünyada ekonomik kriz
yaşanırken,
birbirlerinden
habersiz
otomobil
üretimi yapan Gottlieb Daimler ve Karl Benz,
bugün ‘‘füzyon’’ olarak nitelendirilen bir birleşme
gerçekleştirdiler. Yapılan anlaşma ile şirketin adı
Daimler-Benz AG olurken, Mercedes markası ise
Mercedes-Benz olarak değiştirildi.
38
Bugün Mercedes-Benz markası sadece binek
otomobiller için anılmıyor. Dünyanın en büyük
ticari araç üreticisi olan DaimlerChrysler AG.
Mercedes-Benz markasının yanı sıra; Freifhtliner, Sterling, Thomas Buil Buses, Setra, Western
Star, Orion, American LaFrance gibi markaları da
bünyesinde bulunduruyor. Mercedes’in 94′lük
kızkardeşi ‘Tutkunun Hikâyesi’ne katıldı.
DAIMLER-Benz, Mercedes’in 100 yıldönümü
nedeniyle Almanya’nın Stutgart kentinde The
Story Passion (Tutkunun Hikayesi) adıyla bir toplantı düzenledi. Mercedes’in ilginç hikayesinin
anlatıldığı bu toplantıya katılanlar arasında yaşlı
bir kadın herkesin ilgi odağı oldu. 94 yaşındaki
Andree Jellinek-Mercedes, Emil Jellinek’in kızı;
adını Mercedes otomobillere veren Mercedes Jellinek’in de küçük kardeşiydi. Andree Jellinek-Mercedes, toplantıya, Daimler Chrysler AG. binek
otomobillerden sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi
Prof. Jürgen Hubbert ile birlikte katıldı. Mercedes
otomobillerinin doğum hikayesi kadar, adı da ilginç. Mercedes, aslında Almanca bir ad değil. Ama
bugün, Alman otomotivi denince, akla gelen ilk
isimlerden biri… Mercedes, İspanyolca konuşulan
Latin Amerika ülkelerinde yaygın olarak kullanılan
bir kadın adı; ‘‘lütuf’’ anlamına geliyor.
İYİ SÜRÜŞLER...
39
SOSYA L SORUMLULUK Nisan / 2013
HAYATA
PAS
VER
Denizli Emniyet Müdürlüğü tarafından yürütülen güvenlik hizmetlerinin verimliliğinin ve
etkinliğinin yükseltilmesine yönelik gerçekleşen bir çok yeni projenin son halkası
“Hayata Pas Ver” oldu.
Proje, maddi açıdan kısıtlı imkanlara sahip, aile bütün-
lüğü bozulmuş veya sosyal faaliyetlerden yoksun,
özgüven eksikliği bulunan, akranlarına göre hayatın fırs-
atlarından yeterince faydalanma şansı bulamamış, 1015 yaş grubunda bulunan çocuklarımızın sportif aktivi-
telerle serbest zamanlarını daha verimli ve bilinçli şekilde
kullanmalarını sağlamayı, fiziksel ve ruhsal gelişimlerine
katkıda bulunmayı, yetenek, beceri ve yaratıcı güçlerini geliştirmeyi, çalışma başarısı ve iş verimini yükselt-
meyi, suç mağduru olmaları ve suça karışmalarını önlemeyi amaçlıyor. Toplumsal dayanışma ve bütünleşmeyi
artırmak amacıyla sosyo-ekonomik durumu zayıf olan
ailelerden 43 Okuldan toplam 220 öğrenci aileleri ve okul
idaresi ile yapılan görüşmeler neticesinde seçimler yapıldı.
Hayata Pas Ver projesi 18.02.2013 günü Pamukkale Üniversitesi Kon-
gre ve Kültür merkezinde çocuklarımızın tamamının katıldığı , çok sayıda
il dışından gelen tanınmış spor adamı, Ulusal ve yerel basının katılımları
ile şölen havasında tanıtım ve kura çekimiyle başladı.
Kura çekiminin sunuculuğunu Oktay KAYNARCA yaparken,
İstan-
bul Millet vekilleri Hakan ŞÜKÜR, Enver YILMAZ, Denizli Millet vekilleri
Nihat ZEYBEKÇİ, Bilal UÇAR ,Mehmet YÜKSEL ve TFF Başkanı Yıldırım
DEMİRÖREN, Beşiktaş Kulübü başkanı Fikret ORMAN ,Galatasaray kulübü
temsilcisi Celal GÜRCAN ,Eski milli futbolculardan Rüştü REÇBER, Okan
BURUK, Rıdvan DİLMEN, Hakan ÜNSAL , Tayfur HAVUTÇU katılımları ile
projeye destek verdiler. 26.02.2013 günü start alan müsabakalara,
zaman zaman tanınmış spor adamları ve spor yazarları katılım gösterdi.
40
18
SOSYA L SORUMLULUK Nisan / 2013
Hayata Pas Ver projesi öğrencileri İstanbul’da Em-
inönü, Sultanahmet Meydanı, Topkapı Sarayını gezisinin ardından sabah kahvaltılarını Beşiktaş Nevzat
DEMİR tesislerinde yaparken, Beşiktaş takımının antrenmanını takip ettiler ve abileriyle fotoğraf çektirip
sohbet etme imkanı buldular.
NTV binasına geçen Hayata Pas Ver Sporcuları Halit
Kıvanç’ın sunduğu Spor Aşkı Program Çekimine katıldılar.
220 öğrenci, Takım Başkanları, Koordinatör
Müdürler, ve Antrenörlerinde katılımıyla Antalya gezi gerçekleştirerek, 4.Vodafone Uluslar
arası Manavgat Evren Seki
Futbol turnuvası
izlediler. Suriyeli çocuklar ile Hayata Pas Ver
çocuklarımız dostluk maçı yaptılar.
22.04.2013 günü Denizli Atatürk Stadında final maçı yapılarak turnuva tamamlandı.
Pamukkale Ailesi olarak bu sosyal projenin
içerisinde yer almamızı sağlayan Denizli Emniyet Md. Sn. Zeki Bulut başta olmak üzere
projede emeği geçen tüm Emniyet Teşkilatı’na
teşekkür ediyoruz.
42
Bayraklarin anlamlari
Nisan / 2013
Bayrakların anlamları… İşte birbirinden ilginç hikayeler,
yapılan çağrışımlar, geçmişle olan bağlantılar ve sembolize
edilen özellikler! Buyrunuz Afrika kıtası ülkeleri ve de bu
ülkelerin bayrakları…
Cezayir bayrağı; zemini ortadan ikiye bölen iki dikey şerit ve
bayrağın tam ortasında kalacak şekilde yerleştirilmiş bir hilâl
ve yıldızdan oluşur. Cezayir`in bugün kullanımda olan bayrağı
3 Haziran 1962 yılındaki yasa ile kabul edilmiştir. Bayrağın ana
şekillerinin kökeni 19. yüzyıla dayanır. Hilâl ve yıldızın eklenmesi
Osmanlı Devleti`ne bağlı özerk bir eyalet iken olmuştur. Cezayir
bayrağının ortadan ikiye bölünmüş bayrağındaki, bakan kişinin
sağında kalan beyaz bölümü barışı, solda kalan yeşil kısım ise
Cezayir askerlerinin Cezayir Bağımsızlık Savaşı için yaptıkları
mücadeleler sırasında döktükleri `şehit` kanlarını temsil eder.
Cezayir`in donanma bayrakları ise ulusal bayraktan biraz
değişiktir. Sol kısımda, yeşil zeminin sol üst köşesinde iki küçük
çapraz çapa bulunur.
Mısır bayrağındaki kırmızı, beyaz ve siyah renkleri Arap halkını
ifade eder. Ortadaki amblem(altın kartal) ise Selahaddin
Eyyubi`nin simgesi olarak bilinir.
Somali bayrağı; açık mavi (turkuaz) zeminin ortasındaki büyük beyaz ve beş kollu bir yıldızdan oluşur.
Beş kollu yıldız eski ve daha geniş olan Somali sömürge bölgesinin şimdilerde kendi başlarına ülkeler
olan iç bölgelerini temsil eder: Cibuti, Etiyopya, Somali, Eritre ve Kuzey Kenya Somalisi.
Angola bayrağındaki semboller; ülkenin yönetim
şeklinden de etkilenerek orak ve çekiç formunda
dizilmiştir ve bu simgeler tarım ve endüstri işçilerini
ifade eder. Sarı renk ise; yeraltı zenginliklerinden
kaynaklanan ekonomik refahı; kırmızı ve siyah ise
özgürlük ve ölümü simgelemektedir.
Antigua ve Barbuda bayrağındaki sarı güneş, doğan yeni günü; kırmızı ada, halkının enerjisini; siyah,
ada halkının Afrika ile olan tarihi bağlarını ifade eder. Ayrıca biçimsel olarak sarı, mavi ve beyaz alanlar
güneş, kum ve denizi simgeler.
44
18
Bayraklarin anlamlari
Nisan / 2013
Güney Afrika bayrağı, üstte kırmızı altta mavi renkli olan eşit büyüklükteki yatay çizgilerden oluşur. Bu
mavi ve kırmızı çizgiler, etrafında ince beyaz şeritler bulunan Y şeklindeki yeşil bir şeritle birbirinden
ayrılır. Ayrıca bayrağın sol tarafında sarı ince bir şeritle çevrilmiş siyah bir üçgen bulunur. Renklerin
resmi bir anlamı olmamasına rağmen siyah, yeşil ve sarı renkler Nelson Mandela’nın siyasi partisini
belirtirken; kırmızı, beyaz ve mavi renkleri aynı zamanda Afrika Ulusal Kongresi ve eski Boer
cumhuriyetleri bayraklarında da bulunmaktadır. Güney Afrika bayrağı eski Güney Afrika bayraklarının
renklerinden ve anlamlarından esinlenilerek oluşturulmuştur. Burada, kırmızı renk; çatışmalarda akan
kanları, mavi;gökyüzünü,yeşil; ülkenin topraklarını, siyah; Afrika’daki siyah halkı, beyaz; Avrupalı halkı,
sarı; doğal kaynaklardan olan altını sembolize eder.
Botsvana bayrağı; açık mavi bir zemin üzerine
oluşturulmuştur. Bayrağın orta kısmında yatay
olarak konumlandırılmış etrafı beyaz ince şerit ile
çevrelenmiş siyah kalın şerit mevcuttur. Bayrakta
bulunan açık mavi renk hem gökyüzünü hem de
ülke için büyük önem arz eden su ve yağmuru
simgelemektedir. Afrika kıtasında çöl sıcaklarının
yaşandığı ülkede suya verilen önem ayrıca devlet
armasında da yerel dilde yağmur anlamına gelen
Pula ile gösterilmektedir. Yatay olarak konumlanan
siyah ve beyaz şeritler ise ülke içerisindeki çeşitli
etnik grupların uyum içerisindeki birlikteliğinin yanı
sıra, devlet armasında bulunan ve armayı hem sağdan
hem de soldan tutan zebrayı temsil etmektedir.
Cibuti bayrağı; yatay olarak bayrağı iki eşit
parçaya bölen iki şeritten oluşmaktadır. Bu iki
yatay şeridin üstüne göndere çekilen tarafta
oluşturulan ve bayrağın yarıdan fazlasına kadar
uzanan ikizkenar üçgen gelmektedir. İkizkenar
üçgenin içerisinde bir ucu üst bölüme bakacak
şekilde konumlandırılan kırmızı renk beş köşeli
yıldız konumlandırılmıştır.
46
Bayrağın üst bölümündeki yatay şeridi oluşturan
mavi renk ülkede bulunan Issa halkının yanı sıra
gökyüzünü ve denizi, yeşil renk ise Afar halkını
ve dünyayı temsil etmekte ve üçgene rengini veren
beyaz barışı simgelerken, kırmızı beş köşeli yıldız ise
ülkenin beş bölgesinin birliğini ifade etmektedir.
Libya bayrağı yatay olarak konumlandırılan kırmızı,
siyah ve yeşil şeritlerden oluşmaktadır. Siyah
şerit bayrağın orta kısmında bütününde yarısını
kaplayacak şekilde konumlandırılmış olup, dörtte
bir oranda yer kaplayan kırmızı renk bayrağın
üst bölümünde, yeşil renk ise alt bölümünde
bulunmaktadır. Bayrağın orta bölümünde siyah
şeridin üzerine gelecek şekilde konumlandırılmış
olan beyaz ay-yıldız bulunmaktadır.
Lübnan bayrağının sahip olduğu renklerin farklı
anlamları vardır. Kırmızı renk ülkenin bağımsızlığı
için akmış insanların kanlarını temsil ederken
beyaz renk barışı ve Lübnan’ın dağlarında bulunan
karı temsil eder. Bayrağın ortasında bulunan sedir
ağacı tasviri ebediyeti ve istikrarı simgeler.
Afrika kıtasında yaptığınız bu bilgilendirici
gezintinin sizlere yararlı olduğunu düşünüyor,
daha doğrusu; böyle olmasını umuyor ve her
zaman dediğimiz gibi; keyifli zamanlar diliyoruz…
18
BIR NISAN
Nisan / 2013
1 NİSAN
ŞAKA GÜNÜ
TARİHÇESİ
1 Nisan günü insanlar neden şaka yaparlar? Acı bir tarihi olmasına rağmen insanlar tarafından bir
eğlence günü olması ilginç. Tabi bu inan ülkemizin adet ve örflerinden gelen bir şey değildir. Tamamen
özentiden kaynaklanmaktadır. Neden mi? Buyrunuz tarihini okuyunuz…
15. yüzyılın sonlarında, Haçlı ordusu Endülüs
Müslümanlarının son kalesini kuşatır. Uzun
süren
bir
kuşatma
olmasına
rağmen,
kış
aylarının da etkisi ile, kale korunabilmektedir.
Durumun zorluğunu anlayan Haçlı ordusunun
komutanı değişik taktikler düşünmektedir.
En sonunda 31 Mart gecesi Kalenin önüne
giderek bir elinde Kur’an bir elinde İncil ‘Şu
iki kitap üzerine yemin ederim ki, teslim
olursanız bu akşam size bir şey yapmayacağım’
der. Gerekli görüşmelerden sonra canlarının kurtarılması karşılığında
Müslümanlar kaleyi teslim ederler.
Ertesi sabah, yani 1 Nisan sabahı, Haçlı ordusu komutanı bütün
Müslümanların öldürülmesi için emir verir. Bunun üzerine Müslümanlar
‘Yemin etmiştiniz, bize söz vermiştiniz dediklerinde Haçlı ordusu
komutanı ‘Benim sözüm size dün akşam içindi, bugün için size bir
sözüm yoktur’ diye cevap verir ve bütün Müslümanlar orada Şehit edilir.
İşte o gün bugündür 1 Nisan Hıristiyanlar arasında ‘Hile Günü’
olarak kutlanmaktadır.
Maalesef Hıristiyanları taklit etmeyi modernleşme sanan
gafil Müslümanlar arasında da yaygınlaşmış, yüzlerce,
binlerce Müslümanın katliam günü olan 1 Nisan’lar, bir
şaka günü olarak kutlanmaktadır.
Dilerseniz
şimdi
1
Nisan
şakalarının
belli
başlı
olanlarından sizlere bahsedelim… Kim bilir belki siz
de sevdiklerinize bu şaka gününde çeşit çeşit şakalar
yapmak, onlarla günün stresini atmak, gülmek ve de
eğlenmek isterseniz… Gelenekselleşmiş bu günün
gelsin en güzel şakaları…
48
BIR NISAN
Nisan / 2013
3-4 kişi bir araya gelinir, kalabalık bir sokakta yürüm- Çok az bilinen bir şakadır bu. Masada oturuyoreye başlanır tam birileriyle karşılaşıldığı zaman sanki sunuzdur. 1 bardak cay ya da su gelmiştir. Yoksa gidip
önünde ip varmış da sanki üzerinden geçiliyormuş gibi alin gelmesini beklemeyin. Kurbana denir ki; iki başparbacaklar kaldırılır. Çok kişi olması inandırıcılığı arttırır. mağını masanın kenarına koyacaksın, ben de bardağı
veya ip yerine sanki bir şey varmış gibi bir yerde bir iki parmağının üstüne koyacağım hadi bakalım devir-
noktaya odaklanarak ayni anda bakılır. Bu arada şaka meden alabilecek misin. Tamam demesi için entereyapılan kişilerin tepkisini gözlemlemek için bir kişi san gaz vermeler de yapılabilir. Bardağı koyun o biraz
görevlendirilir. Hep birlikte yukarı bir yere bakmak da uğraşacak ve alamayacak hadi çek sunu diyecek. Siz
ise tabii ki çekmeyeceksiniz, çekip gideceksiniz o ise
olabilir ancak çok bilinen bir şakadır.
Söylediğimiz şakayı bilmeyen birini bulursanız uygu- çırpınıp duracak.
layabilirsiniz. Bir borunun ağız kısmı siyaha boyanır. Bir Kibrit kutusunun içerisine siyah tüylü küçük 1 iplik
Uygulama alanında kendiniz gözünüze değdirmeden yumağı koyacaksınız. Buna ince görünmez bir sicim
bakarsınız. Aaa! ne enteresan bir de sen baksana şun- bağlayıp alttan çevirerek kibrit kutusunun en uzak
dan dersiniz. O kişi alır bakar “ee ne olmuş bir şey yok köşesine bantla yapıştıracaksınız. Kibrit kutusunu
ki” der fakat gözünün etrafındaki halkadan habersizdir. açarken ip siyah yumağı çekecektir. Ve böylece yuBu şakayı birde reçel sürerek deneyin isterseniz o da mak kutudan fırlayan acayip bir böcek hissi verecektir.
Uygulaması size kalmış…
çok hoş olur.
Mandalinanın altından para büyüklüğünde küçük bir
kapak açın . Kapak daha sonra yerine yerleştirileceği
için dikkatli kesilmelidir. Bu delikten içerideki etli
meyve kısmı çay kasığı ya da başka bir şey yardımıyla
itinayla çıkarılır. İçerideki boşluğa mayonez, reçel ya
da un gibi şeyler doldurulur. Kapak uygun bir şekilde
yapıştırılır. Kurban mandalinayı soymak için eliyle bir
basınç uygular; bu basınç meyveyi pörtletip içini dışına
çıkarır.
İşte böyledir 1 Nisan şakaları… Karşıdaki kişinin yüreğini hoplatan, sonra da ; ‘ Bugün 1 Nisan, şakaydı hepsi, şaka! ‘ diye arkanızdan gelen sesler ile canlanıverir
birden hayatlar…
1 NİSAN COŞKUNUZ HİÇ BİTMESİN DİLEKLERİMİZLE
DAHA NİCE 1 NİSANLAR SİZİNLE OLSUN!
50
10 ınch
spor Nisan / 2013
5 Şubat 1992 yılında Brezilya’da doğan Neymar; küçük yaşlarda futbola
başlayan ve Santo altyapısında kendisini geliştiren, forvet mevkiinde görev
yapan, yetenekli ve azimli bir futbolcudur.
2003 yılında Santos alt yapısında futbola başlayan Neymar 2009 sezonun
profesyonel oldu ve görev yapmaya başladı.
Neymar, 2010 sezonundaki performansıyla Manchester City, Inter, Real
Madrid gibi birçok kulüplerin ilgisini çekmeye başladı. Başta Real Madrid ve
Chelsea olmak üzere büyük kulüpler Neymar’ın temsilcisi Wagner Ribeiro ile
görüşmelere başladı.
Chelsea’ yi, genç yıldızı Neymar’ ı ayartmaya
çalışmakla suçlayan Santos, 30.000.000
£ dan aşağı bir teklif kabul etmediğini
açıkladı. Neymar için çok ısrarlı olan Chelsea’ nin yaptığı teklifin düşük olması sebebiyle transfer gerçekleşmedi.
Chelsea’ nin yaptığı 17 milyon £ ilk
teklifi yeterli bulmayan Santos, genç
futbolcunun sözleşmesindeki fesih bedeli olan 30 milyon £’da ısrarcı olmuştu.
Siyah-beyazlı kulüp, teklifine olumsuz
yanıt verilmesine rağmen Neymar’ la görüşmeleri
sürdüren Chelsea’ yi de FIFA’ ya şikâyet etmekle tehdit etmişti.
Brezilya futbolunun efsane ismi Pelé ve eski takım arkadaşı Robinho ve Brezilya Milli Takımı’nın yeni teknik
direktörü Mano Menezes de, Chelsea hakkında olumsuz görüş bildirdi. Menezes;
“Neymar’ ın içinde bulunduğu durumu anlayabiliyorum.
Ancak hem kendi açısından hem de Brezilya futbolu
açısından Santos’ ta kalması daha akıllıca olacaktır.
Santos şu anda iyi durumda ve kulübünde kendini geliştirebilir.” dedi.
52
Genç futbolcu Neymar da, büyüklerinin
tavsiyelerini dikkate alacağını söyledi ve
“Ne yapacağımı bilmiyorum, ama Santos
gibi şampiyon bir takımı bırakıp Chelsea
ya da bir başka kulübün rezerv takımına
gitmem. Böyle bir durumda kalmak daha
akıllıca olur. Karar vermeden önce Menezes’in tavsiyesini de dikkate alacağım.” ifadelerini kullandı.
Neymar bu tavsiyeleri dinleyerek bir yıl
daha takımdan ayrılmama kararı aldı. Santos yönetiminin 18 yaşındaki yıldız oyuncusunu kadroda tutmak için bütün imkânlarını seferber ettiğini belirten menejer
Riberio, “Santos’ un önerdiği sözleşme
mükemmeldi. Antrenman sürelerinden ailevi konulara kadar çok kapsamlı ve tatmin edici bir sözleşme imzaladık” dedi.
Aynı takımın 30 milyon Euro değer biçilen
20 yaşındaki futbolcusu Ganso’ nun
peşinde de başta Manchester City olmak
üzere Avrupa’nın dev kulüpleri koşuyor.
Hem Neymar hem de Ganso’ nun kısa süre
içinde Avrupa’ya transfer olması bekleniyor…
Futbol kariyerinden sonra, Neymar’ ın milli
takm kariyerinden de bahsedilecek olursa; 2009 da ilk defa U-17 katagorisinde
Brezilya milli takım formasını giydiği ile
söze başlanabilir. Burada gösterdiği performansla 2010 FIFA Dünya Kupası finallerine alınması istendi. Brezilya futbolunun
efsane ismi Pelé ve eski ünlü futbolcu
Romário ve Formula pilotu Felipe Massa
Neymar’ ın Dunga tarafından 2010 Dünya
Kupası’na çağırılmasını istedi. Fakat Dunga Tunga tarafından açıklanan 23 kişilik
kadroda kendine yer bulamadı.
2010 FIFA Dünya Kupası’ndan sonra Brezilya Milli Takımı’nın başına geçen Menezes,
Neymar’ a 10 Ağustos’ta Amerika Birleşik
Devletleri ile oynanan hazırlık maçında ilk
kez forma verdi. 11 numaralı forma ile sahaya çıkan Neymar bir de gol attı.
Kulüp Takım Başarıları
Brezilya Copa Santander Libertadores Şampiyonluğu • 2011 - Santos
Brezilya Campeonato Paulista Şampiyonluğu • 2010 - Santos
Brezilya Copa do Brasil Şampiyonluğu • 2010 - Santos
Bireysel Başarıları
FIFA Puskás Ödülleri 2011 yılının en güzel golü
Brezilya Campeonato Paulista En iyi genç futbolcu ödülü • 2010 - Santos
Brezilya Campeonato Paulista En iyi futbolcu ödülü • 2010 - Santos
Brezilya Copa do Brasil Gol Kralı • 2010 - Santos
BU GENÇ YETENEĞE DAHA NİCE BAŞARILI ZAMANLAR DİLİYORUZ…
53
saglik
Nisan / 2013
Ellerdeki uyuşmaya dikkat!
Uzmanlar,emek yoğun sektörlerde çalışan kesimin
en önemli şikayetleri arasında el bilekleri ve dirseklerde yaşanan sinir sıkışmalarının olduğunu söyledi.
Medical Park Bursa Hastanesi Nöroloji Uzmanı Uzm.
Dr.Nermin Çalışır, gazete,matbaa, paketleme,otomobil ve yedek parçaları üretimi ve montajı, el
aletleri kullanılan işler, titreşimle çalışan el aletleri
kullanalar, taş kırıcı makineyle çalışanlar ev temizlik
işleri yapanlarda genellikle Karpal tünel sendromu
ve Ulnar tuzak nöropati (dirseklerde sinir sıkışması)
şikayetlerinin görülme ihtimalinin yüksek olduğunu
ifade etti karpal tünel sendromunun işitme kaybı ile
birlikte en çok iş gücü kaybına yol açan hastalıkların
başında geldiğini söyleyen çalışır’’el bileklerindeki sinir sıkışıklıklarını ifade eden karpal tünel sendromu
riskli iş kolunda çalışılan süre ve gün içinde geçirilen sürenin artmasıyla risk katlanarak artıyor. Her
yüz kadından 6’sında her yüz erkekten 1’inde görülüyor.Hastalık kadınlarda ve baskın kullanılan elde
daha sıktır. Kadınlarda karpal kanal çapı erkeklerden
küçük olduğundan kadınlarda daha fazla rastlanıyor.
Elin bilekten aşağı-yukarı, sağa-sola hareketini sık
yapmasıyla riskin arttığı kanıtlanmıştır.bu yüzden
baskın kullanılan elde ilk önce başlıyor kadın olup
birde el gücü el ile yapılan işlerde çalışıyor ise risk
en fazla bu gurupta artıyor.Bahçe, tarla işleri temizlik işleri, örgü, dikiş, hamur açma,gıda paketleme her türlü üretim sektörü için geçerli bu durum.
Genellikle 50 yaşından sonra artsa da, gebelik ve
meslekle ilişkili olarak daha genç yaşlarda da karşılaşıyoruz ‘’dedi. Hastalığın her zaman meslek nedeni
ile ortaya çıkmayacağını ifade eden Çalışır anatomik yapı nedeni ile doğuştan kanalın dar olmasının da
önemli olduğunu; kemik, kas ve tendonların anormal
yapıları,bilekte kemik kırıkları, bilekte kist-ganglion gibi
yer kaplayan yapıların olmasının da hastalığa yol açabileceğini kaydetti. Çalışır ayrıca basınca karşı sinirin
hassasiyetini arttıran,şeker hastalığı,tiroid bezinin
az çalışması, romatizmal hastalıklar ve gebelik gibi
durumlarında hastalığı tetikleyebileceğini söyledi.
Ellerdeki Uyuşmaları
Hafife Almayın!
Hastalığın en sık görülen belirtisinin genellikle gece
ortaya çıkan elin ilk 3 parmağında uyuşma ve ağrı
olduğunu belirten Çalışır. Elin uzun süre aynı pozisyonda kalması şikayetleri ortaya çıkartabilir.
Tamirat,temizlik ve ev işleri yaptıktan sonra şikayetler artabilir.Gece uykudan uyanıp eli sallamak,açıp
kapamak gibi hareketlerle ağrı ve uyuşma biraz azalır.Elin parmak uçlarına yayılan ağrı ve uyuşma kola,dirseğe doğru da çoğu zaman yayılır sabah uyanınca ‘elin odun gibi,külçe gibi’hissedilmesi parmakları
hareket ettirmekte zorlanma da sık gördüğümüz yakınmalardır’’ diye konuştu.Elin tekrarlayıcı bilek hareketleri ve dolayısıyla baskı artmaya devam ederse sinirdeki hasarlanma sürecinin de devam edeceğini
söyleyen Çalışır ,”aynı şikayetler birkaç ay içinde yeniden başlar.Sinirdeki hasar devam ettikçe ağrı ve
uyuşmalar azalmaya başlar.çünkü artık sinirin içinde duyuları taşıyan lifler ölmeye başlamıştır bu aşamadan sonra avuç içinde baş parmak tarafındaki bombe olan kaslarda erime bir şeyi tutmakta taşımakta
zorluk eldeki eşyaları düşürme başlar.” diye konuştu.
54
Ellerinizi dinlendirin
Şikayetleri ve muayenesi sonucu şüphe edilen hastalarda nörofizyolojik
tetkik (EMG) de uygulanırsa rahatsızlığın kolaylıkla teşhis edilebileceğini
kaydeden Çalışır’’ sinir sıkışmasına yol açabilecek mesleklerde çalışanlara
bu durumu anlatmalıyız ellerini nasıl koruyacaklarını göstermeliyiz;gündüz yufka açma işinde çalışan bir hanım akşam eve dönünce uyuyana
kadar da çeyizi için dantel örüyordu peki el ne zaman dinlenecek ? sadece bunu anlattık ve 6 ay sonraki kontrolünde tüm şikayetleri geçmişti”
dedi.Tedavinin son derece kolay ve ucuz olduğunu vurgulayan Çalışır
“öncelikle kişileri bu hastalık konusunda bilgilendirmeliyiz ve elini koruma
yollarını anlatmalıyız.Hafif derecede olan sinir sıkışmalarında bileklik-dirseklik takılması,ağrı kesici ve enflamasyon giderici ilaçlar,fizik tedavi uygulamaları bilek ve dirsek kanalının lokal olarak kortizon uygulanması gibi
yöntemlerle tedaviye başlanır.Cerrahi müdahale kararında ,hastanın şikayetleri ve hayati kalitesini,işini etkileme oranı önemlidir.EMG deki verilere
göre hafif-orta-ileri dereceli olarak sinirdeki etkilenmeyi belirliyoruz buda
ameliyat kararında yol gösterici oluyor.Genel kural olarak orta ve ileri
derecedeki sinir sıkışmasında ameliyat önerilir” diye konuştu.
55
OYUN
Nisan / 2013
TEMPLE RUN
Şimdilerde elden düşmeyen, bırakılamayan bir oyun daha…
Temple Run oyunu; evrensel ve ücretsiz olduğu için her türlü
cihazda deneme imkânınız var. Öncelikle oyundaki amacınız
engellere takılmadan gidebildiğiniz kadar ileri gitmek. Bu sırada
toplayabildiğiniz kadar da altın toplamaya çalışıyorsunuz.
Oyunda koşmanın ve engellerden atlamanın yanı sıra bir de
ekstra özellikler yer alıyor. Bunlar hızlı koşma, altınları çekme,
ekstra puan tarzı şeyler. Oyun esnasında gelen bu özelliklerin
gücünü de oyunda topladığınız altınlar ile Store bölümünden
arttırabiliyorsunuz, ne muhteşem değil mi?
Yine Store bölümünden satın
alabileceğiniz ve oyun sırasında
ekrana iki kez tıklayarak aktif hale
getirebileceğiniz kanat isimli özellik
sayesinde, 30 saniye içerisinde
ölürseniz tekrar canlanıyorsunuz
ve kaldığınız yerden devam
ediyorsunuz. Oyunda bölüm tarzı
bir şey olmadığından amaç; sadece
ve sadece sürekli olarak rekor
kırmak ve yüksek puan yapmaya
çalışmak. Hazırsanız başlayalım…
JENGA
Jenga eşit parçalara bölünmüş
tahtaların dizimi ile oluşturulan
bir kuledir. Bu tahtaları teker
teker çekerek kuleyi küçültürüz.
En son kule’nin düşmesine
sebep olan parçayı çeken
oyuncu oyunu kaybetmiş olur.
Jenga isterseniz 10 kişiyle bile
oynanabilir fakat en zevkli 2 kişi
ile oynanandır. Bunun sebebi ise
2 kişiyle oynanırken 1 kaybeden
ve 1 kazananın olmasıdır.
En önemli nokta ise nasıl
oynandığıdır. 3 adet tahtamızı
bir sehpa gibi sert bir zemin
üzerine yanyana diziniz. Daha
sonra bir üç tahtayıda onun
üstüne tersi yönde koyunuz.
Yani ilk koyduğumuz tahtaların
ucu saat yönünde 3 ve 9 u
gösteriyorsa diğer 3 parça’nın
ucu 12 ve 6 yı göstermelidir. Bu
şekilde devam ederek 18 katlı
bir kule oluşturmuş olacaksınız.
Çıkardığımız parçaları en
üste koyarak çıkarma işlemine
devam edilir. İki kişi oynadığımızı
56
düşünürsek bir parçayı çıkaran
oyuncu o parçayı en üst kata
gene tersi yönünde koyar.
Koyduktan sonra aynı işlemi
diğer oyuncu yaparak oyunu
devam ettirir.
Başka önemli bir nokta ise
oyuncunun bir tahtaya dokunma
hakkı olmasıdır. Bu sebepten
dolayı kuleyi iyi analiz etmeniz
gerekir. Dokunduğunuz parçayı
almak
zorundasınız
eğer
alamazsanız oyunu kaybetmiş
olursunuz. Bir parçanın alımı
çok zor ise birde eliniz titrerse
işiniz çok zor. Oynayan iki kişi
acemilerse başta anlaşarak iki
parçaya dokunma gibi bir kural
getirebilirler, aman dikkat!
SİZE İYİ OYUNLAR VE DE BOL
KEYİFLİ ZAMANLAR…
Tarih
Nisan / 2013
İki kıtayı birbirine bağlayan ince bir çizgi, bulutlara
iletişimi ve manzarayı tamamlayan etkin bir unsur
nundan çıkarmadığı kolyesi… Boğaz Köprüsü’nden
yerimizdir” duyarlılığıyla sahiplenen diğer şehirlerin
düğümlenmiş bir ip, geceleri kararan denizimizin boybahsediyorum.
Hem tarihimizin hem de hayallerimizin İstanbul’unun
kenar süsü Boğaziçi Köprüsü bundan tam 43 yıl önce
20 Şubat 1970’te düştü Marmara’nın rahmine. 30
Ekim 1973′de büyük bir törenle doğdu. İstanbul’un
iki yakasını bir araya getiren bu sağlam ilik, bugün 40
yaşında.
Geçen yıllar onun ilk günkü görkemi ve çekiciliğinden
hiçbir şey eksiltmedi. Belki biraz yordu şehr-i İstanbul
ama ikisi de birbirinden hiç vazgeçmedi…
Boğaz Köprüsü, İstanbulluların hayatlarında ulaşımı,
iken, İstanbul’u “gitmesek de görmesek de o yer bizim
sakinleri için ise hayranlık uyandıran gizemli bir figür,
fantastik filmlerden fırlamış bir görsel efekt gibidir.
Boğaziçi Köprüsü; Avrupa ve Asya kıtalarını ayıran
İstanbul Boğazı’ndan karşıdan karşıya geçişi sağla-
mak için yapılmış ilk köprüdür. Ortaköy ile Beylerbeyi
arasındadır. 29 Ekim 1973′te zamanın cumhurbaşkanı
Fahri Korutürk tarafından hizmete açılmıştır. Boğaziçi
Köprüsü’nün yapımına 1970 yılında başlandı ve 29
Ekim 1973 tarihinde tamamlanarak hizmete açıldı.
Köprünün toplam uzunluğu 1560 metre, iki kule arası
uzunluğu 1073 metredir. Köprünün deniz yüzeyinden
yüksekliği 64m.dir.
Temel Atma Töreni, 20 Şubat 1970 Beylerbeyi’nde
yapıldı. Mart 1970′de Ortaköy ayaklarının kazısı
başladı. Hemen ardından da Beylerbeyi ayaklarının kazısı başladı.
Mayıs 1971′de Ortaköy çelik kulelerinin montajına
başlandı. Beylerbeyi kulelerinin montajına ise Temmuz 1971′de başlandı. Ocak 1972′de iki çelik kule
de yükseldi. Ocak 1972′de kuleler tamamlanınca Or-
taköy’den Beylerbeyi’ne kadar denizin yüzeyine, birbirine paralel 2 adet kılavuz halat serildi ve bunlar
58
Tarih
Nisan / 2013
kulelerden aynı anda çekilerek ilk birleşim sağlandı. 21 Şubat 1972′de kılavuz halatlar çekildi. Şubat 1973′de
Ortaköy ve Beylerbeyi üzerinden geçen yaklaşım viyadüklerinin inşasına başlandı. Mayıs 1973′de bitirildi… 26
Mart 1973′de son tabliye de montajlandı. Ardından 60 adet tabliye birbirine kaynaklandı. Böylece ilk kez yürüyerek Asya’dan Avrupa’ya geçildi… Nisan 1973′de kauçuk alaşımlı çift kat asfaltın dökümüne başlandı. 1 Haziran
1973′de asfalt döküm işlemi sona erdi… Kulelerin altındaki geçiş noktalarına, köprüdeki genleşmeye uyum sağlaması amacıyla dönen levhalar monte edildi. 8 Haziran 1973′de ilk defa araçla geçiş tecrübesi yapıldı. 15 Mart
1974′de Çevreyolu’nun önemli geçişlerinden olan Haliç Köprüsü’nün iki yakası birleştirildi ve yaya olarak geçildi.
10 Eylül 1974′de de Haliç Köprüsü açıldı.
Boğaz Köprüsü Cumhuriyetin 50. yıldönümü olan 30
Ekim 1973′de törenle açıldı… bu ilk gün yaya yürüyüşü
büyük bir kalabalıkla yapıldı. Yoğun yaya geçişi nedeni-
yle salıncak gibi sallanmaya başlayınca çökme tehlike-
si doğabileceği düşüncesiyle derhal yaya geçişlerine
son verildi. İlk 24 saat içinde 28 bin 126 motorlu araç
köprüden geçti. Bu rakam 402 araba vapurunun taşıyacağı araç adedine eşitti. Köprü 440 milyon liraya mal oldu…
Mühendisler, Boğaz’ın bir köprüyle geçilme-
si konusunda zaman zaman değişik projeler
üretse de bunlar tasarı halinde kaldı. Örnek
olarak 1940 yılında Nuri Demirağ’ın girişimiyle Türk mühendisler ve Amerikalı uzmanlar
tarafından boğaz köprüsü projelendirilmiş
ve bu işe talip olunmuştur ama o zamanki iktidar tarafından “boğaza köprü olmaz,
yıkılır” diye bu teklif reddedilmiştir.
20. yüzyıl’ın ikinci yarısında İstanbul’un
hızla gelişmesi ve Avrupa-Asya arasındaki
trafiğin artışı Boğaz’a köprü yapılmasını zorunlu hale getirdi. Bunun üzerine Boğaziçi
Köprüsü tasarlandı ve 1970 yılında da
yapımına başlandı, 29 Ekim 1973 yılında
tamamlanarak hizmete açıldı.
Avrupa ve Asya ile sabit bağlantı olarak
Türkiye
ulaşım
ağının
çok
önemli
bir
halkasını oluşturan köprüde, o dönemden
bugüne beklenen trafik artışı beklenenin çok
üstünde gerçekleşti. Köprünün ilk hizmete
60
açıldığı yıl günlük ortalama araç geçişi 32
bin iken 1987′de bu sayı 130 bine, 2004
yılında ise 180 bine çıktı. Açıldığı ilk yıllarda bir kıtadan diğerine yürüyerek geçmenin
mümkün olduğu köprü, 1978′den beri
yaya trafiğine kapalıdır.
İstanbul Boğaziçi Köprüsü’nün yeni aydınlatma ve ışıklandırma sisteminden de ayrıca
bahsedilecek olursa; 22 Nisan 2007 tari-
hinde düzenlenen tören ve ışık gösterisiyle
faaliyete geçirildiği bu noktada söylenebilmektedir.
Köprünün tamamı 16 milyon renk
değiştirebilen led armatürlerle aydınlatıldı.
Boğaziçi
Köprüsü’nün
aydınlatılmasında
kullanılan renk değiştirebilen led armatürler,
uzun ömürlü, düşük enerji tüketimine sahip
ve çevre dostu olma özelliği taşıyor.
ADETA BU BİR TARİHİ ESER… SİZE KEYİFLİ
GEZİNTİLER VE DE İYİ SÜRMELER…
REKLAM OburlarI Nisan / 2013
62
63
YOLCULUKLARIN KAHRAMANLARI
Nisan / 2013
RÖPORTAJ - Mehmet Sevi
Kabin Memurluğu Mesleğine Nasıl Başladınız?
Yollarda olmanın hayali ile başladım. Seyahat etmek; yeni yerler görmek, yeni insanlarla tanışmanın
heyecanıyla. Bu işe girmemde en önemli sebep oldu
İlk yola çıktığınız günü hatırlıyor musunuz?
İşi öğreninceye kadar yola yalnız çıkmıyoruz. Uzun süredir bu işte olan tecrübeli, hem teknik hem
iletişim becerisi yüksek arkadaşlarımızla staj yapıyoruz.
Staj süresince neler öğreniyorsunuz?
Daha çok teknik anlamda bilgilendirme alıyoruz, bardağı tutuşunuz, ikram yaparken vücudunuzun du-
ruş şekli, araç gerecin kullanımı, güzergah, yolcu listesi yapma, yolcu indirme bindirme durakları vb.
konularda. Bu bilgi ve beceriler herkesin kolaylıkla öğrenebileceği konular. Asıl önemli konu “ İletişim
ve Davranış” . Çünkü sürekli insanlarla, değişik psikolojide ve beklentide insanlarla iletişim halindeyiz.
Herkes aynı hizmeti alsa bile bazen, beklenti yüksek olabiliyor.
Nasıl Bir Beklenti Bu?
İnanılmaz ama aslında gurur veren bir beklenti. Büyük bir
marka olmanın bizim üzerimizde yarattığı sorumluluk da
diyebiliriz. Otobüs tünele girdiğinde Televizyonun çekmesi
beklentisi beni çok şaşırtmıştı. Otobüsünüzün tekeri nasıl
patlar diyen, trafiği nasıl hesap edemezsiniz diyen yolcu-
larımız da olabiliyor. Bu beklentilere son derece hak veriyorum. Çünkü ben de markalı bir ürün ya da hizmet satın
aldığımda beklentim en üst düzeyde oluyor.
Mesleğinizin zorlukları neler?
Zorluk derecesi sizin bakış açınıza ve kendinizi nasıl geliştird-
iğinize bağlı olarak değişiyor. Ben yola çıkmadan önce ha-
yatımın içindeki tüm zorlukları evimde bırakırım. Bilirim ki, benim özel hayatımda yaşadığım bir sorun, bizimle seyahat
eden yolcumuza yansımamalı. Eğitimlerde bize öğretildiği
üzere, her ne sorunum olursa olsun işime gelmiş isem onu
işim bitinceye kadar unuturum. İşimin gerektirdiklerini yerine
getirmez isem öncelikle bu benim kendime olan saygıma
zarar verir, bir insanın kendisine saygısı yok ise başkasın-
dan saygı duymayı da bekleyemez. Yaptığım işten ekmek
kazanıyorum, ekmek kutsal bir varlık ekmeğime saygısızlık
edemem. Hepimiz insanız empati dediğimiz bütün kutsal
kitaplarda yazan ortak cümle “ sana nasıl davranılmasını
istiyorsan öyle davran” , kendime yapılmasını istemediğim
bir davranışı başkasına sergileyemem. İnsanlara olan saygım-
dan dolayı “güler yüzümle, hoşgörümle, sevgimle, saygımla,
yardımseverliğim” ile hizmetimi yerine getiririm. ” Kendimize,
ekmeğimize ve insanlara olan saygımızdan dolayı, her ne olursa olsun işimizi yaparken ‘GÜLERYÜZLÜ’ olmak zorundayız”
64
18
YOLCULUKLARIN KAHRAMANLARI
Nisan / 2013
Onur Esen
Yaz ayları bir başka önemli ve güzeldir kabin memurluğu mesleğinde çalışan bizler için. Tatilciler için başlayan
bir yaz bizim için uzun soluklu bir maceranın da başlangıcıdır. Üniversite sınavına girip sonucunu dört gözle
bekleyen, üniversiteye gitmek için ailesine yük olmadan okumak isteyen onlarca yeni arkadaşımız da katılır
aramıza. Tatiline bizimle seyahat ederek başlayan yolcularımız için, tatillerinin güzel ve unutulmaz anılarla
başlayacağı ilk yeridir otobüslerimiz. Onların anılarında hoş kareler, hafızalarında ve yüreklerinde silinmeyecek
yer edinmek için hepimiz nefer olur çalışırız.
Geçen yazdan hoş anılarıyla, mutlu yolculuklarıyla yeniden bizimle seyahat eden yolcularımız da; daha kapıda
tanırlar bizi. Sanki ayrı kalmış dostların tekrar buluşması gibidir. Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır; seni
nasıl unuturum diyerek seyahate başladığımız yolcumuzun yüzündeki tebessüm ve mutluluktur bizi en çok
motive eden. Verdiğimiz hizmet ile böylesi anların,
böylesi tanışmışlıkların her sefere çıktığımızda arttığını bilmek, mutlu ettiğinizi bildiğiniz insanların olması
yaptığımız işin en güzel tarafı. Otobüse binerken yol-
cularımız evine misafir edilirmişçesine kabul edilirler.
Yüzümüzdeki sıcak ve samimi gülümseme ile “ Hoş
geldiniz” deriz. Her yolcumuz benim için aynı önem ve
değere sahiptir. Yolcu listelerinden yolcumuzun ismini
öğrenip isimle hitap ettiğimde ilk zamanlar şaşıranlar
oluyordu. Bir süre sonra isimle hitap etmenin inanıl-
maz gücünün farkına varmaya başladım. Bize eğitimlerde söylenildiği üzere; insanların kulaklarına gelen en
sıcak sözcük kendi isimlerini duymaktı. Yolculuğumuz
süresince bana da isim ile hitap edildiğinde o sıcaklığın
nasıl bir şey olduğunu daha iyi anlamaya başladım.
Geçen gün yolcularımızdan birisi; en çok neyini seviy-
orum firmanızın biliyor musun? Dedi, beklediğim
cevaptı ama, ben bir kez daha duymak için soruyu
tekrarladım. Yolcularımız bizim en çok güler yüzümüz
için seviyordu. Yaptığınız ikram o kadar da önemli olmayabiliyor. Yolcularımız bizden o hizmeti satın alırken
karşılarında “Yüreğimiz ve gülümseyişimizle bal kadar
tatlı hizmet eden” bizi seviyorlar. Manzara eşliğinde
kahve sunmak, isteklerini memnuniyetle efendim di-
yerek yerine getirmek, başka bir isteğiniz var mı diye
sormak, uyumaları için yastık vermek, eşyalarını almalarına yardımcı olmak, bazen ağlayan bir çocuğun
gülümsemesi için bin bir şekle girmek, gönül almak
işimizin yolcularımızı gülümseten ve memnun kılan sadece birkaç anı.
Yaz geliyor, Nice mutlu, inanılmaz anlar için yine yollarda olacağız. Gülümseyen yüzümüz, hoş görü,
saygı ve sevgimizle…
66
TV
Nisan / 2013
Şimdi de karşınızda herkesin severek izlediği, yeni bölümlerini heyecanla beklediği Survivor yarışması…
Yeni bir sezonda daha bomba gibi ekranlarda yerini aldı.
Adeta bir yaşam mücadelesi… Aç, susuz, enerjisiz, ama kesinlikle mücadeleci, hırslı ve savaşçı özellikler
hakim bu yarışta. Herkes rakiplerinin karşısında aslan kesilmiş, kendilerini ödül kazanmaya odaklamışlar,
bu ruh haliyle yarışmaktalar…
Bu ruh hallerinin onları bazen gergin, bazen karamsar, bazen deli dolu, bazen neşeli, bazen de yemek
bulmak için telaşlı yaptıkları da bir gerçek…
Kimmiş bakalım bu seferki ünlülerimiz ve gönüllülerimiz; dilerseniz gelin her birini yakinen tanıyalım…
Ünlülerimizden başlayacak olursak;
Larissa Gacemer (Model - Oyuncu) Larissa Rodrigues Gacemer Krem dizisiyle tanınmıştır.
Erhan Yavuz (Jokey)
Erhan Yavuz Dünya Fair Play Şampiyonudur.
Bennu Gerede (Fotoğrafçı)
Bennu Gerede 4 çocuk annesi ve ünlü bir ailenin
ferdidir.
Irmak Atuk (Model - Oyuncu) Irmak Atuk özellikle Çarkıfelek programında hostes
iken tanınmıştır.
Dağhan Külegeç (Oyuncu) Kavak Yelleri’nden tanıdığımız Dağhan Külegeç de
Survivor kadrosuna dâhil oldu.
Ümit Karan (Futbolcu)
Acun Ilıcalı, defalarca milli olmuş bir futbolcunun
yarışmacı olacağını açıklamıştı. O ismin Ümit Karan
olduğu ortaya çıktı.
68
Doğukan Manço (DJ)
Acun Medya, Barış Manço’ nun oğlu Doğukan
Manço ile Survivor konusunda görüştü. Henüz
sonuç belli değil.
Cengiz Çoşkun (Oyuncu, Manken) Acun Ilıcalı, Beyaz TV’de yayınlanan Yüz Yüze pro-
gramında Cengiz Coşkun’ un da Survivor 2013’ te
yarışacağını açıkladı.
Nazenin Tokuşoğlu (Gazeteci, Muhabir) Habertürk gazetesinin muhabirlerinden Nazenin
Tokuşoğlu Survivor 2012’ de adayı ziyaret etmiş ve Survivor adasında yarışmacılar ile röpor-
taj yapmıştır. Bu süreç zarfında Acun Ilıcalı Nazenin Tokuşoğlu’ nun Survivor Ünlüler Gönüllüler
2013’te yarışmacı olmasını istedi, hatta gazetenin
genel yayın yönetmeni Fatih Altaylı’ dan izin aldı.
Gönüllü yarışmacılarımız ise;
Hilmi Cem İntepe (Dansçı) Seda Akman
Emel Erdemanar (Model)
Murat Ceylan
Mustafa Sürmen (Basketbolcu) Duygu Çetinkaya (Oyuncu)
Bozok Gören (Model)
Fatmagül Fakı (Hostes)’ dan oluşmaktadır…
Bu iki grup; ödül ve dokunulmazlık oyunlarında kıyasıya yarışıyorlar… Fakat gönüllü grubunda işler ünlülere oranla baya kötü gidiyor. Her hafta sayıları azalmakta olan gönüllülerin motivasyonu iyice düştü,
böyle giderse daha da düşecek gibi görünüyor…
Bu yarışta olması gereken en önemli şey; takım
ruhu… Ünlüler bunu çoğunlukla başarabiliyor, ama
özellikle gönüllülerde bu eksiklik şiddetle varlığını gös-
termekte. Gönüllü grubundan şimdiye kadar Emel
Erdemanar ve Seda Akman elendi. Duygu Çetinkaya
ise; bir eleme zamanında herkesten gitsin oyu aldı
ama nasıl bir strateji izlediyse, SMS oylarıyla yarışta
kalmayı başardı ve o hırsla; ‘ Ben bu yarışmadan gitmeyeceğim! Herkes gidecek, en son bu adadan ben gide-
ceğim! ‘ göreceksiniz diyerek gönüllü arkadaşlarının
bazılarının ilgisini, bazılarının tepkisini çekti. Bu yarışta olması gereken en önemli şey; takım ruhu… Ünlüler bunu çoğunlukla başarabiliyor, ama özellikle
gönüllülerde bu eksiklik şiddetle varlığını göstermekte. Gönüllü grubundan şimdiye kadar Emel Erdemanar ve Seda
Akman elendi. Duygu Çetinkaya ise; bir eleme zamanında herkesten gitsin oyu aldı ama nasıl bir strateji izlediyse,
SMS oylarıyla yarışta kalmayı başardı ve o hırsla; ‘ Ben bu yarışmadan gitmeyeceğim! Herkes gidecek, en son bu
adadan ben gideceğim! ‘ göreceksiniz diyerek gönüllü arkadaşlarının bazılarının ilgisini, bazılarının tepkisini çekti.
Survivor’ ın en gözde konumunda olan kişi aslında sizin de tahmin
ettiğiniz gibi Duygu… Asabi hareketleriyle ünlülere bile bir keresinde sataşan bu güzel oyuncunun ilerleyen günlerde neler yapacağını, olaylar
karşısında ne gibi tepkiler vereceğini göreceğiz ve haftaları, ayları Survivor’ la devireceğiz, öyle değil mi sevgili okuyucular?
Bu yarışma her zaman iddiasını koruyor, bir kere insanları sıkmıyor; çünkü
devamlı aksiyon halinde yarışmacılar. Adada oldukları süre içerisinde ya
ağaçtan hindistan cevizi toplayıp karnını doyurma çabasına giriyorlar,
ya denizde balık avına çıkıp grup halinde parçalara bölüşüyorlar, ya da
oyunlarda deli gibi yarışıyorlar…
Bu aksiyon dolu adada kim olmak istemez ki… İki grup ta devamlı hare-
ket halinde. Ünlülerde ise işler biraz daha değişik ve durgun. Fakat onlar da son günlerde aralarında gergin anlar yaşamaya başladılar. Açlığın
verdiği stres ile dedikodular, anlaşmazlıklar almış başını gidiyor… Ama
her ne olursa olsun; burası Survivor… Ve kesinlikle yarışmacıların deyişiyle; ‘ Survive etmeye değer! ‘
TÜM YARIŞMACILARIMIZA İYİ YARIŞLAR, OYUNLARINDA BAŞARILAR…
VE TABİİ Kİ SİZ DEĞERLİ OKUYUCULARIMIZA İYİ SEYİRLER…
69
AYIN FOTOGRAFI
70
Nisan / 2013
18
TEKNOLOJI
Nisan / 2013
Samsung Galaxy S4
Tanıtıldı ve Özellikleri
Tüm dünyanın merakla beklediği Samsung’un yeni amiral gemisi S4’ün resmi tanıtımı dün New York’ta gerçekleştirilen bir
etkinlik ile tanıtıldı.Büyük ilgi gören etkinlikte Samsung’un yeni
modeli ile ilgili teknik özelliklerde resmiyet kazandı.Samsung
Galaxy S4, 5 inch süper amoled ekrana, 13 MP kameraya, 2
GB RAM’e ve 4 çekirdekli 1.9 GHz işlemciye sahip olacak.
Tüm dünyanın merakla beklediği Samsung’un yeni amiral
gemisi S4’ün resmi tanıtımı dün New York’ta gerçekleştirilen bir etkinlik ile tanıtıldı.Büyük ilgi gören etkinlikte Sam-
sung’un yeni modeli ile ilgili teknik özelliklerde resmiyet
kazandı.Samsung Galaxy S4, 5 inch süper amoled ekrana,
13 MP kameraya, 2 GB RAM’e ve 4 çekirdekli 1.9 GHz
işlemciye sahip olacak.
16, 32 ve 64 GB hafıza seçenekleriyle piyasaya sunulacak olan Samsung Galaxy S4, Android 4.2 işletim
sistemine sahip olacak.Birçok yeni özelliğide beraberinde getirecek olan cihazda en belirgin özellikler
Smart Scroll ve Smart Pause teknolojisi.Smart Scroll teknolojisiyle kullanıcılar göz hareketleri ile ekranı
yönlendirebilecekler.Smart Pause teknolojisi ile de ekrana bakılmadığı zaman videoların durması sağlanacak.Bir yeni özellik ise Air View özelliği.Bu sayede kullanıcıları bazı işlemleri ekrana 1-2 cm uzaklıktan
dokunmadan dahi yapabilecek.
Şimdi herkes Samsung Galaxy S4’ün ne zaman piyasaya
çıkacağını merak ediyor.Nisan ayında 155 ülkede aynı anda
satışa sunulacak.Fakat Samsung firması cihazla ilgili herhangi bir fiyat açıklaması yapmadı.Bu yüzden ülkemizde ne
kadara satılacağı konusunda tahminde bulunmak biraz zor
görünüyor.
Samsung Galaxy S4 Özellikleri ;
•
5 inçlik Full HD Super AMOLED Ekran
•
Android 4.2 İşletim Sistemi
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
72
•
Dört Çekirdekli 1.9 GHz İşlemci
13 Megapiksel Kamera
2 GB Ram
130 Gram Ağırlık ve 7.9 mm Kalınlık
4G LTE
16 GB, 32 GB ve 64 GB Hafıza Seçenekleri
9 Dil Destekli S Translator
Smart Scroll ve Smart Pause
Sesli Fotoğraf Özelliği
Adapt Display
Story Albüm
Home Sync
S Voice Drive
TEKNOLOJI
Nisan / 2013
Sağlık Bakanlığı Cepten Randevu Uygulamasına Geçti
Sağlık Bakanlığı, yaklaşık iki yıldır hizmet veren hastane randevu sistemini
mobile taşıdı. Hastanelerdeki kuyrukların önüne geçen ve sağlık hizmetlerine
kolaylık getiren Hastane Randevu Merkezi’ne artık akıllı telefonlar ve tabletler
üzerinden de ulaşılabilecek.
Sağlık Bakanlığı’nın “Sağlıkta Dönüşüm Projesi” kapsamında, 2009 yılında başlattığı Hastane Randevu Merkezi, sağlık sorunu yaşayan veya tedavi olmak isteyen vatandaşlara telefon ve internet üzerinden randevu alma
kolaylığı sağlıyordu. Geçtiğimiz günlerde devreye giren Hastane Randevu
Merkezi Mobil Uygulaması (MHRS) ile hastanelerden randevu almak daha da kolay hale geldi. iOS ve Android
versiyonları bulunan mobil uygulama ile Sağlık Bakanlığı’na bağlı devlet hastaneleri, ağız ve diş sağlığı hastaneleri
ve merkezlerindeki istedikleri hekimden, istedikleri tarihe randevu alabiliyorsunuz. Yakında Blackberry platformu
için de yayınlanacak uygulama, kullanıcıların gidemeyecekleri randevuları iptal etmesine de imkan tanıyor.
Basit bir arayüze sahip uygulama üzerinden ayrıca ran- • En erken 1 gün sonrası için randevu alabilirsiniz.
devu bilgilerini de istediğiniz anda kontrol edebilmeniz • Randevu aldığınız saatin en az 30 dakika öncesinde
mümkün. Buna ek olarak MHRS uygulaması ile randevu randevunuzu iptal edebilir ve dilerseniz başka tarihli
gününü, saatini, ve hekiminizin o gün hastanede görev randevu oluşturabilirsiniz.
yapıp yapmadığını öğrenebiliyorsunuz.
• Bir sağlık kurumunun belli bir polikliniğinden, bir gün
MHRS mobil uygulamasının yanı sıra internet üzerinden içinde en fazla 1 randevu alabilirsiniz.
hastanerandevu.gov.tr adresi kullanılarak ya da ALO • Bir günde bir sağlık kurumundan farklı poliklinikten
182 MHRS Çağrı Merkezi aranarak da randevu alabilir- alınmak kaydıyla en fazla 2 randevu alabilirsiniz.
siniz. Randevu alacak kullanıcıların dikkat etmesi gere- • Telefonla kendinize ve yakınlarınıza her aramada tokenler hususlar ise şu şekilde:
plamda en fazla 4 randevu alabilirsiniz.
Twitter’ın geçen yıl satın aldığı We Are Hunted sonunda bu
yatırımın karşılığını verecek gibi görünüyor. En popüler Spotify
uygulamalarından biri olan ve iOS ile Android uygulamalarıyla
geniş bir kitleye ulaşmayı başaran We Are Hunted, CNET’in id-
dialarına göre Twitter’ın yeni müzik servisinin temelini oluşturacak. Hatırlayacağınız gibi Twitter aynı zamanda Vine ile vid-
eo konusunda yakın zamanda önemli bir adım atmıştı. Kendi
müzik servisini devreye sokması Twitter’ın eğlence dünyasının
nabzını tutmak yönünde süre gelen çalışmalarının diğer önemli
bir parçası olacak. Bu ay içerisinde devreye alınacağı söylenen
Twitter Music, özellikle yeni sanatçı ve parçaları keşfetmek
adına iddialı olacak gibi görünüyor ama diğer bir iddia Twitter’ın bu servisinin sadece ses değil, görüntü de
içeriği yönünde“Konuya yakın kaynaklardan” edinilerek aktarılan bu bilgilere Twitter henüz bir yorum yapmadı,
fakat görünüşe göre Twitter Music, dört farklı bölümden oluşacak. “Öneriler” sekmesi daha çok yeni parçalar
keşfetmek için kullanılacak (ve muhtemelen Twitter için bir gelir kaynağı oluşturacak), #NowPlaying (Şu anda
çalınan) sekmesi kullanıcıların o anda Twitter üzerinden paylaşmakta olduğu şarkıları içerek, “Popüler” sekmesi
kullanıcılar arasında en çok paylaşılan parçalara yer verecek ve son olarak “Yeni Çıkan” sekmesi ağırlıklı olarak
yeni sanatçı ve parçaların oluşturduğu bir liste şeklinde sunulacak.
Müzik dinlemenin yanı sıra Twitter Music, Vevo kanalı üzerinden video yayını da yapacak gibi görünüyor. Bu
sayede Twitter 140 karaktere sadece şarkıları değil, müzik videolarını da sığdırmış olacak. Aşağıda da görebileceğiniz gibi We Are Hunted’ın kurucusu Stephen Phillips şu anda konuyla ilgili testlerini sürdürüyor.
74
18
76
Nazım Bakırcıoğlu
Sevgili Pamukkale Turizm Ailesi; Verdiğiniz Hizmetlerden ötürü ve ankara peron çalışanınız
hasan özdemir e çok teşekkür ederim.Özet olarak Ben kendim 60-65 yaşlarında kendi
halinde birinsanım.Bilgisayar kullanması doğrusu pek bilmem bunlarıda kızıma yazdırıyorum zaten .bunlarıda yazmamın nedeni ise ankara peron çalışanınız hasan özdemir ve
pamukkale ailesine teşekkürü borç bildiğim içindir. 10 nisan 2013 tarihinde ankaradan 12de
kalkcak olan eskişehir otobüse binmek üzere yaklaştığımda ankara peron çalışanınız hasan
özdemir tarafından güler yüzlü ve iyi bir karşılama inanın beni daha yolculuğa başlamadan çok mutlu etti.İlk anda ben hasan özdemir ile seyahat edeceğimi düşünüp sevinmiştim
fakat kendisine ne güzel senle gidiyoruz heralde diye sorduğumda malesef bende sizle gitmeyi çok isterdim ama ben burada görevli personelim dedi buna biraz üzüldüm ve gerçekten pamukkale turizm böyle güler yüzlü tecrübeli,sıcak kanlı,efendi saygılı işini severek
yapan daha yolculuğa başlamadan yolcusunu mutlu eden kaliteli personeller ile çalıştığı
için bir kez daha kalitesini ve farkını gösterdi.Ben burdan güler yüzlü,saygılı,efendi işinin
ehli sıcak kanlı ve daha yola çıkmadan beni mutlu eden ankara peron personeliniz hasan
özdemir e ve kalitisiyle,farkıyla,böyle iyi personelle yolcularına hizmette sınır tanımayan
PAMUKKALE TURİZM E çok teşekkür ediyorum.Artık Hep SİZİNLEYİZ pamukkale...
• 54 mb/sn internet hızıyla bu giriyi yazmamı
sağlayan otobüs firması. öperler.
• 18 mart’ın anlam ve önemine istinaden
bu güzel afişi hazırlayan otobüs firması.
‘bugün bu topraklarda özgürce
yol alabiliyorsak, sizin sayenizde.
kahraman şehitlerimizi saygıyla
anıyoruz.’
• İzmir-İstanbul arası için çok kullandığım
şirket. tekli koltuk + priz + adam gibi wireless
kombosuyla gayet tatmin etmekte.
• Otobüs firmaları içinde artık tek geçeceğim
firma. zira izmir-istanbul arası müthiş rahat
bir yolculuk yapmışlığım vardır. biraz iri ve
uzun bacaklı olduğumdan “tek kişilik olsun
abi” dedim bilet satan kişiye. artık şansımamı
nedir öyle bir otobüse bindim yerler parke
görünümlü, halılar, deri koltuklar, tv falan
zaten standart, internet var hatta koltuğun
yanında priz bile vardı. birde en arkayı
seçmişim, koltuğu da kökledim sonuna kadar,
çay kahve geldi, açtım bilgisayarı bir yandan
internet bir yandan film dönüyor tv de. hiç
bitmemesini istedim o
yolun.•20 pk 912 plakalı
otobüslerinde bulunan internet bağlantısı
evinizdeki internet
bağlantınızla yarışacak kadar iyidir. şimdiye kadar
bir otobüste gördüğüm
en iyi internet bağlantısı
olduğunu rahatça söyleyebilirim. istanbul - denizli
arası seferde bir kere bile
kopmadan youtube
üstünden tam ekran 4
tane konseri baştan sona
izlememi sağlayarak yolculuğumu şenlendirmiştir. 77
JOBS
Şimdi sinemaların keyfini çıkarma zamanı. Bakalım bu ay vizyonda neler
neler varmış? Haydi gelin görelim…
Jobs filminde Apple’ın kurucusu olan ve İphone ve İpad ile dünyanın en
iyileri arasına giren Steve Jobs’un hayatını anlatan güzel bir belgesel izleyeceksiniz. Onun ölümü ile yetim kalan bir firma var tabi ki firma sonuçta devam edecek ama onsuz bir şekilde. Bu başarının, bu büyümenin ardındakiler
neler, bu işi nasıl başarabilmiş ve nasıl bir yol almış izleyip göreceksiniz.
Sanırım bir şey icat edip dünyaca ünlü bir marka olmak gayet hoş bir şeydir.
Bu belgesel belki de sizlere yeni bir işte bir adım atmanız için fikirler verebil-
ir. Sizleri bu güzel belgeselle başbaşa bırakıp sizlere iyi seyirler dilemeden
önce eklemeleri yapmayı ihmal etmeyelim. Buyrunuz devam edelim…
Başrolünde Ashton Kutcher’ın yer aldığı film, Apple’ın kurucusu olan ve
2011 yılında kanser nedeniyle hayatını kaybeden teknoloji ve endüstri dahisi Steve Jobs’un gençlik yıllarından başlayan hayat hikayesine dayanıyor.
Filmde Jobs’un özel hayatından kesitler, kendini motive ediş şekli, onu yön-
lendiren kişiler anlatılırken özellikle Jobs’un gençlik yıllarına odaklanılıyor. Jobs’un ilk başarılarını izleyeceğimiz
filmde aynı zamanda düşüşlerini ve tekrar ayağa kalkışlarını izleyerek bu önemli mucidin mücadelesine tanık
olacağız. Yönetmenliğini Joshua Michael Stern’in üstlendiği filmin senaryosunu ise Matt Whiteley kaleme aldı.
IRON MAN
Düşmanların karşışında verilen bir mücadele; zeka, cesaret ve içgüdünün
birleşiminden oluşan bir adam ve dolu dolu bir hikaye…
Milyarder iş adamı, kahraman ve mucit Tony Stark, bu sefer gücü ondan
çok daha fazla, hatta sınırsız bir düşmanla karşı karşıya kalıyor. Üstelik bu
düşman, o çok sinirlendirecek bir hamle yaparak özel hayatını yok ediyor.
Stark şimdi bu olayların kaynağını araştıracağını zorlu bir mücadeleye
giriyor. Fakat en yakınlarını korumak için zekâsının ve cesaretinin yanı
sıra içgüdülerine de ihtiyacı var. Stark’ın bu savaşında kafasında dönüp
duran soru ise belki de tüm olayların en can alıcı yanı: Adam mıdır kıyafeti
kıyafet yapan yoksa kıyafet midir adamı adam yapan?
Yarattığı alaycı karakterlerle hayran kitlesini geliştiren Robert Downey
Jr.’ı dördüncü kez Tony Stark olarak izleyeceğimiz filmin yönetmenliğini
ise Shane Black üstleniyor.
Filmin çekimlerine Kuzey Carolina eyaletinin Wilmington kentinde
gerçekleştirilen filmin senaryosu ise Drew Pearce’e ait. Downey Jr.’a
Gwyneth Paltrow, Don Cheadle, Jon Favreau, Ben Kingsley, Guy Pearce,
Rebecca Hall, James Badge Dale ve Ashley Hamilton isimleri eşlik ediyor.
78
THE HOST (GÖÇEBE)
Dünya bir uzaylı türünün istilasına uğramış ve maalesef insanlık virütik
biçimde yayılan bu çok güçlü türe yenik düşmüştür. İnsan bedenlerine hiçbir
zarar vermeden bilinçlerini ve ruhlarını ele geçiren ve Wanderer denilen bu
tür bir şekilde dünyaya da barışı getirmiştir. İstila sonrası bedeni ve zihni
ele geçirilmeden kalan bir avuç insan grubu yakalanmadan yaşamaya çalış-
maktadır. Melanie Stryder’dan bu insanlardan biriyken Jared Hower adında
hala ‘insan’ olan bir genç ile karşılaşır ve ikili çok geçmeden aşık olur. Güvenli
bölgede olmadıkları için Melanie bir şekilde yakalanır ve istilacıların eline
geçer. Bedeni ve zihni artık ele geçirilmiştir. Melanie’nin güçlü duygularını
ve iradesini kullanarak yeryüzünde yaşayan son insanların yerini tespit
etmeye çalışan güçler, genç kıza tam anlamıyla hakim olabilmişler midir?
Alacakaranlık serisiyle dünyayı sallayan Stephenie Meyer’ın romanından bilim-kurgu ve gerilim sinemasının
başarılı yönetmeni Andrew Niccol tarafından uyarlanarak beyazperdeye aktarılan filmin başrolünü ise genç oyuncu Saoirse Ronan üstleniyor.
SABIT KANCA
Biraz da komedi filmi olsun, dediğinizi duyar gibiyiz… Buyrunuz size en
güzelinden bir komedi. 22 Mart’ ta vizyona girecek olan Sabit Kanca; tüm
komedi severler ile buluşmak için bekliyor…
Sabit Kanca köpeği ile yaşayan bekar ve yalnız bir adamdır ama zekası
zehir gibidir. Mahallede, her şeyi bilmesiyle ünlenen ve iyilerin dostu Kanca, zekasını ulusal bir kanalda yayınlanan bilgi yarışmasında ölçmek ve
büyük ödülü almak için yola koyulur. Etapta her soruyu bilir, yükseldikçe
karşısındaki program sunucusuyla da atışmaktan geri kalmaz. Bu kadar
kendisine güvenen, hazır cevap haline rağmen Kanca’nın da bir gönül
yarısı, açılıp da sevdiğini söyleyemediği bir kadın vardır...
Bir özel televizyon kanalı için yarattığı bilgi programı yarışmacısı “Sabit
Kanca” karakteri ile kısa süre içerisinde fenomenleşen İsmail Baki’nin
başrolde olduğu filmin senaristliğini ve yönetmenliğini ise Alper Mestçi
üstleniyor. Her soruya verdiği hazır cevaplarla ünlenen Sabit Kanca
öykü içerisinde keskin zekası ve bitmeyen espri yeteneği ile seyirciyi de
anılarına götürüyor. Filmin konuk oyuncuları arasında Halil Sezai, Sinan
Çalışkanoğlu, Hayri Hiçler, Burak Topaloğlu ve Feyyaz Yiğit Çakmak gibi
isimler yer alıyor.
79

Benzer belgeler