Kongre Kitabı - Spor Bilimleri Derneği

Transkript

Kongre Kitabı - Spor Bilimleri Derneği
SPOR BİLİMLERİ
DERNEĞİ
MERSİN
ÜNİVERSİTESİ
BİLDİRİ ÖZETLERİ
14 - 16 Mayıs 2015
Mersin Üniversitesi
Yer: Mersin Üniversitesi
Prof. Dr. Uğur Oral Kültür Merkezi
www.osbk2015.org
ʻGELECEK SİZSİNİZʼ
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
2
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Mersin Üniversitesinin çok değerli Rektörü,
Rektör yardımcıları, dekanlar, yüksekokul müdürleri, kongre başkanı ve sekreteri, derneğimizin
değerli üyeleri, değerli meslektaşlarım, sevgili öğrenciler, basın mensuplarımız…
Spor Bilimleri Derneği şemsiyesi altında organize edilen 8. Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi’ne
hepiniz hoş geldiniz. Hepinizi, Spor Bilimleri Derneği Yönetim Kurulu üyeleri ve üyelerimiz adına
sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Sokrates’in çok fazla sözü vardır ama ikisi bu toplantının içeriğine çok uygundur:
-
Hiç bir şey bilmediğimi biliyorum.
-
Sorgulanmamış hayat, yaşanmaya değer değildir.
Mevlana ise şöyle der:
-
Bilgi, sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi dileyense denizlere dalan bir dalgıçtır
Bilim de spor da çok fazla çaba ve alın teri gerektirir. Salonlarda, sahalarda yarışanlar ve sağlık
amaçlı yaşam boyu spor yapanlar bunu çok iyi bilirler. Ömrünü bilimsel çalışmalara adayıp sadece ve
sadece merak ve problem çözmeyi odağa koyarak süreci öne çıkarıp, ihtiyaç olduğunda ve zamanı
geldiğinde akademik unvan sahibi olanlar da iyi bilirler. Kastettiğim; ömrünü meraka ve insanlığın
sorunlarını çözmeye ve onları olumlu yönde geliştirmeye adayıp sadece sepet doldurma amacıyla değil,
bilim gibi bilim yapan insanlar ve onların çabalarıdır. Bilim tarihi böyle diyor. Bilim epistemolojisi ve
etiği de…
Neden buradayız?
Buradayız çünkü ülkemiz ve dünyada gerek performans, gerek sağlıklı yaşam, gerekse bireyin
bütünsel gelişimi boyutunda alanımızın insanlığa önemli katkılarda bulunduğunu ve bulunmaya
devam edeceği iddiasındayız.
Öğrencilik yaşamınız boyunca bir çok şey öğrendiniz. İçerik, yöntem, problem çözme becerisi
vb. Bunları birleştirerek araştırmalar yaptınız ve sonuçları paylaşmak için buraya geldiniz. Bunları
paylaşıp eleştiri almak alacaksınız ve bulgularınızı sorgulatacaksınız. İşte bunun için buradayız ve
buradasınız. Kongre süresince hep birlikte sorgulayan, geliştiren, derin düşünmeye ve geliştirmeye
teşvik eden sorular soracağız. Sunum yaparken nezaketi, alçak gönüllüğü, zaman yönetimini, saygıyı,
sevgiyi elden bırakmayacağız ve geliştireceğiz.
Yerelde çalışıyoruz. Amacımız buradan dünyaya açılmak. Bunun için meraklıyız, tutkuluyuz,
cesuruz, sorumlu davranışlara sahibiz, akıllıyız ve zekiyiz. Aynı zamanda uyumluyuz, pozitif
uyarıcıyız, başkalarına saygılıyız, normal dışı yollarla ders geçme, yayın yapma, başarı kazanma ve
unvan elde etme peşinde değiliz. Amaç sadece okumak ve unvan elde etmek değildir. Bunlar, amaca
ulaşma yolunda ortaya çıkan ürünlerdir. Bu nedenle, öncelikle kendimizi bilmek, özümüzü iyi
tanımamız gerekir. Bu konuda Yunus Emre şöyle der: “İlim ilim bilmektir, İlim kendin bilmektir,
Sen kendini bilmezsen, Ya nice okumaktır.“
Entelektüel birikim yaratmak ama pratikten kopmamak, araştırma sonuçlarını kayıt altına
almak ve raporlaştırmak, nezaket içerisinde gerçeği kürsüden yüksek sesle söylemek, vergilerinden ve
kaynaklarından beslendiğimiz halkımız ve insanlık için bir şeyler üretmek, nitelikli ve derinlikli yazılar
yazmak, bilgiye olan saygıyı yüceltmek ve dünyadaki hak ettiğimiz ligde yer almak için buradayız.
3
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Bütün bunları yapmak için aklımızı ve yüreğimizi en iyi şekilde kullandık ve kullanmaya da
devam edeceğiz çünkü temel amacımız mükemmele ulaşma sürecinde en iyisini yapmak ve daha ileriye
gitmektir.
Ülkemizin yetiştirdiği önemli fotoğrafçılardan birisi olan Ara Güler ile yapılan bir söyleşinin bir
yerinde sayın Güler şöyle der (http://arsiv.sabah.com.tr/2009/02/02/tamer.html):
“Ne adamlar var!.. Bana soruyorlar. “Sen ne marka makineyle fotoğraf çekersin?” diye.
Fotoğraf makineyle mi çekilir! Şimdi en iyi, en gelişmiş daktilo bende olsa en büyük yazar ben
mi olurum! Roman daktiloyla mı yazılır! Arkadaş (gözleriyle kalbini göstererek), fotoğraf burayla,
burayla çekilir. Ben Singer dikiş makinesiyle bile fotoğraf çekerim… Şunlara bak. Alıyorlar
Leica’yı, Canon’u, Nikon’u ellerine, yola düşüyorlar. Bir köylü mü gördüler. Dur! İki şipşak, tamam…
Koyun sürüsü mü gördüler. Dur! İki şipşak, tamam… Çadır mı gördüler. Dur! İki şipşak, tamam…
Ben bir çobanın fotoğrafını çekeceksem, onunla oturmalıyım, birlikte yemek yemeliyim, gece çadırında
kalmalıyım… Onu tanımalıyım. Fotoğrafını ancak ondan sonra çekebilirim.”
Sayın Güler’in ifadelerini bilimsel çalışmalara uyarlarsak; bilim insanlarının, bilime ve bilimsel
çalışmalara bakışlarının son derece içten, tutkulu, titiz, sevgi dolu ve derinlemesine olması gerektiği
anlamı çıkar.
Sevgili öğrenciler. Kürsüye çıkınca çok şey söylenebilir ama zaman değerlidir. Buradaki asıl
zaman size ait. Sözümü yüce Atatürk’e ait bir paragraftan alıntı bir cümle ile bitirmek istiyorum:
“Benim manevi mirasım bilim ve akıldır.” Bu, açık ve anlaşılır bir mesajdır ve kongrenin amacına
çok uygundur.
Sonuçta, başta kongrenin mutfağında yer alanlar olmak üzere, herkese teşekkür ederek başarılı
ve keyifli bir kongre geçirmenizi dilerim.
Herşey gönlünüzce olsun.
Prof. Dr. Gıyasettin DEMĐRHAN
Spor Bilimleri Derneği Başkanı
4
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Değerli katılımcılar ve sevgili öğrenciler,
Hepinizi en içten duygularımla selamlıyorum. Spor Bilimleri Derneği ve Mersin Üniversitesi Beden
Eğitimi ve Spor Yüksekokulu işbirliği ile düzenlenen 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongremize
göstermiş olduğunuz ilgi ve destekten dolayı teşekkür ediyor, Mersin’e ve üniversitemize hoş geldiniz
diyor, saygılar sunuyorum.
Değerli katılımcılar, bildiğiniz gibi “spor” birleştirici ve bütünleştirici özelliğinden dolayı bütün
toplumların önemle üzerinde durduğu bir alandır. Sporun sadece toplumsal özelliklerinin yanı sıra
insani özelliklerden sevgi, hoşgörü, işbirliği, adalet ve erdem gibi kavramların yaşam bulmasında da
işlevsel bir özelliğe sahiptir. Diğer yandan “spor” bedensel sağlık ve ruh sağlığı açısından da insan
yaşantısına ciddi katkıları olan bir etkinlik alanıdır. Sporun insan ve toplum sağlığı açısından ortaya
çıkan bu yararını bilimsel anlamda araştırmalarıyla kanıtlayan bilim insanları, bu araştırmalarını her
geçen gün artırmakta ve toplum yararına sunmaktadırlar. 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi de
bu amaca hizmet etmek üzere Spor Bilimleri Derneği’nin sahipliği ve Mersin Üniversitesi’nin ev
sahipliğinde bu görevini yerine getirmeye çalışacaktır.
Değerli katılımcılar, “GELECEK SĐZSĐNĐZ!” temasından hareket eden 8. Ulusal Spor Bilimleri
Öğrenci Kongresi, bu temanın hedef kitlesi olarak gençliği ve genç spor bilimcilerini hedef almaktadır.
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK nasıl ki Cumhuriyeti gençliğe ve genç
düşünenlere emanet etmiş ise, spor bilimlerinin geleceği de siz genç spor bilimcilere emanet ederek,
sizleri desteklemek, cesaretlendirmek ve yardımcı olmak görev ve sorumluluğumuzun da bilincindeyiz.
Değerli katılımcılar, bu görev anlayışı ve sorumluluk duygusuyla; büyük çaba harcayarak “Bilimin ve
çağdaşlığın ışığında, bir dünya üniversitesi” olma vizyonuyla hareket eden üniversitemizin organize
ettiği kongremizin haz ve mutluluğunu siz değerli katılımcılarla birlikte paylaşmak fırsatı verdiğiniz
için de tekrar teşekkürlerimi iletiyorum. Umarım bu mutluluk duygusunu sizler de bizimle beraber
yaşar ve paylaşırsınız.
Değerli katılımcılar, birazda kongremizin içeriği hakkında bilgi vermek istiyorum. Kongremiz boyunca
4 konferans, iki panel ve bir adet gösterinin yanı sıra lisans ve lisans üstü öğrencilerin toplam 24 adet
sözel ve poster sunumlarıyla gerçekleşecektir. Kongremizin son günü olan 16 Mayıs Cumartesi günü ise
Mersin’in yakın çevresindeki tarihi, kültürel ve turistik bölgeler ziyaret edilerek kongre süreci
tamamlanmış olacaktır.
Değerli katılımcılar, kongremize destek veren kurum ve kuruluşlara da buradan teşekkürlerimi iletmek
istiyorum. Bu kurum ve kuruluşlar, Mersin Valisi Sayın Özdemir ÇAKACAK’a; Mersin Büyük Şehir
belediye Başkanı Sayın Burhanettin KOCAMAZ’a; Üniversitemiz’in Rektör’ü Sayın Prof. Dr. Ahmet
ÇAMSARI’ya;Herkes Đçin Spor Federasyonu Başkanı Sayın Prof. Dr. Erdal ZORBA’ya; Mersin Toroslar
Belediye Başkanı Sayın Hamit TUNA’ya; Mersin Yenişehir Belediye Başkanı Sayın Đbrahim GENÇ’e;
Mersin Akdeniz Belediye Başkanı Sayın Fazıl TÜRK’e; Mersin Mezitli Belediye Başkanı Sayın Neşet
TARHAN’a; Mersin Uluslararası Liman Đşletmesi Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Hamdi AKIN’a;
Mersin Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Cihat LOKMANOĞLU’na; TEKĐR Su
Đşletmeleri Genel Müdürü Sayın Hakan TURAN’a; SPESĐFĐCA Genel Müdürü Sayın Ersin
ĐLKĐLĐROĞLU’na; Zuhal Ofset Đşletme Müdürü Sayın TÜLĐN ŞAHĐN’e ve Deniz Kızı Pastanesine
teşekkürlerimi iletiyorum.
5
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Ayrıca kongremize destek veren Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu çalışanları ve öğrencilerine
teşekkürlerimi iletiyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle kongrenin spor bilimleri alanına ve toplumumuza yarar sağlaması
umuduyla, kongrenin başarılı geçmesini diler, tekrar sizleri saygıyla selamlıyorum.
Prof. Dr. Murat ÖZEREN
Kongre Başkanı
6
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
KURULLAR
Onur Kurulu
Özdemir ÇAKACAK (Mersin Valisi)
Burhanettin KOCAMAZ
(Mersin Büyükşehir Bld. Bşk)
Prof. Dr. Ahmet ÇAMSARI
(Mersin. Ü. Rektörü)
Kongre Sahibi
Spor Bilimleri Derneği (SBD)
Kongre Başkanı
Prof. Dr. Murat ÖZEREN
Kongre Genel Sekreteri
Doç. Dr. Zekai PEHLĐVAN
Düzenleme Kurulu
Doç. Dr. Manolya AKIN
Doç. Dr. Turhan TOROS
Doç. Dr. Leyla SARAÇ
Yrd. Doç. Dr. Taner ERDOĞAN
Yrd. Doç. Dr. Dursun KATKAT
Yrd. Doç. Dr. Fatma ÇEPĐKKURT
Yrd. Doç. Dr. Elif Nilay ADA
Yrd. Doç. Dr. Nevzat DEMĐRCĐ
Organizasyon Kurulu
Prof. Dr. Murat ÖZEREN
Doç. Dr. Zekai PEHLĐVAN
Doç. Dr. Manolya AKIN
Doç. Dr. Turhan TOROS
Doç. Dr. Leyla SARAÇ
Yrd. Doç. Dr. Taner ERDOĞAN
Yrd. Doç. Dr. Dursun KATKAT
Yrd. Doç. Dr. Fatma ÇEPĐKKURT
Yrd. Doç. Dr. Elif Nilay ADA
Yrd. Doç. Dr. Nevzat DEMĐRCĐ
Öğr. Gör. Ali AKTAŞ
Öğr. Gör. Nejat ÇEVĐRMECĐ
Öğr. Gör. Erdal GÖKÇE
Öğr. Gör. Ali DEMĐRCĐ
Öğr. Gör. Serdar YAKUPOĞLU
Öğr. Gör. Sadık ĐNEL
Öğr. Gör. Güneş ÖZDAMAR
Öğr. Gör. Onur KAYA
Okt. Gökçe GÜRBÜZ
Okt. Necat TOPRAK
Okt. Erkan GÜLGÖSTEREN
Okt. Eda MUŞTU
Arş. Gör. Gökhan UMUTLU
Yük. Ok. Sek. Filiz KAYA
Şef. Resul ÇINKIR
Cezmi ÇOM
DANIŞMA KURULU
Danışma Kurulu (Đsim Sıralı)
Danışma Kurulu (Đsim Sıralı)
Dr. Aysel PEHLĐVAN (Marmara Ü)
Dr. Azmi YETĐM (Gazi Ü)
Dr. Birol DOĞAN (Girne Amerikan Ü)
Dr. Cengiz ARSLAN (Fırat Ü)
Dr. Erdal ZORBA (Gazi Ü)
Dr. Füsun ÖZTÜRK KUTER (SBD)
Dr. Gazanfer DOĞU (Abant Đzzet Baysal Ü)
Dr. Gıyasettin DEMĐRHAN (H.Ü)
Dr. Gürbüz BÜYÜKYAZI (Dokuz Eylül Ü)
Dr. Hasan KASAP (Gedik Ü.)
Dr. Hatice ÇAMLIYER (Celal Bayar Ü)
Dr. Haydar DEMĐREL (H. Ü)
Dr. Hülya AŞÇI (Marmara Ü)
Dr. Kadir GÖKDEMĐR (Gazi Ü)
Dr. Kamil ÖZER (Gedik Ü)
Dr. M. Akif ZĐYAGĐL (19 Mayıs Ü)
Dr. M. Levent ĐNCE (ODTÜ)
Dr. Mehmet GÜNAY (Gazi Ü)
Dr. Muzaffer ÇOLAKOĞLU (Ege Ü)
Dr. Nefise BULGU (H. Ü)
Dr. Nevzat MĐRZEOĞLU (Abant Đzzet Baysal Ü)
Dr. Ömer ŞENEL (Gazi Ü)
Dr. Sadettin KĐRAZCI (ODTÜ)
Dr. S. Sadi KURDAK (Çukurova Ü)
Dr. Selhan ÖZBEY (Celal Bayar Ü)
Dr. Suat KARAKÜÇÜK (Gazi Ü)
Dr. Şefik TĐRYAKĐ
Dr. Yalçın TAŞMEKTEPLĐGĐL (19 Mayıs Ü)
Dr. Yavuz TAŞKIRAN (Kocaeli Ü)
7
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
HAKEM KURULU(Đsim sıralı)
Beden Eğitimi ve Spor Öğretimi (BEÖ)
Editör: Dr. Leyla SARAÇ
Rekreasyon
Editör: Dr. Nevzat DEMĐRCĐ
Dr. Cenk TEMEL (Đnönü Ü)
Dr. Deniz HÜNÜK (Pamukkale Ü)
Dr. Dilşad MĐRZEOĞLU (Abant Đzzet Baysal Ü)
Dr. Elif Nilay ADA (Mersin Ü)
Dr. Gökçe ERTURAN (Pamukkale Ü)
Dr. Mehmet GÜLLÜ (Đnönü Ü)
Dr. Murat KANGALGĐL (Cumhuriyet Ü)
Dr. Nurgül ÖZDEMĐR (Adnan Menderes Ü)
Dr. Yunus ARSLAN (Nevşehir Ü)
Dr. Alper GÜNGÖRMÜŞ (Ağrı Đbrahim Çeçen Ü)
Dr. Bülent GÜRBÜZ (Kırıkkale Ü)
Dr. Ercan ZORBA (Muğla Ü)
Dr. Kerem YILDIRIM ŞĐMŞEK (Anadolu Ü)
Dr. Murat TEKĐN (Karamanoğlu Mehmetbey Ü)
Dr. Timuçin GENÇER (Ege Ü)
Sporda Psiko-Sosyal Alanlar (PSA)
Editör: Dr. Fatma ÇEPĐKKURT
Dr. Canan KOCA ARITAN (H. Ü)
Dr. Emine ÇAĞLAR (Kırıkkale Ü)
Dr. Esen KIZILDAĞ KALE (Eskişehir Spor Kulübü)
Dr. Fatma ÇELĐK KAYAPINAR (M. Akif Ersoy Ü)
Dr. Gürol ZIRHLIOĞLU (Yüzüncü Yıl Ü)
Dr. Hakan KOLAYĐŞ (Sakarya Ü)
Dr. Đbrahim YILDIRAN (Gazi Ü)
Dr. Mehmet ŞAHĐN (M. Akif Ersoy Ü)
Dr. Zeynep DĐNÇ (Çukurova Ü)
Dr. Zişan KAZAK ÇETĐNKALP (Ege Ü)
Spor Sağlık Bilimleri (SSB)
Editör: Dr. Taner ERDOĞAN
Dr. Abdullah GÜLLÜ (Đnönü Ü)
Dr. Ayda KARACA (H. Ü)
Dr. Dilek SEVĐMLĐ (Çukurova Ü)
Dr. Emine KUTLAY (Ege Ü)
Dr. Esin GÜLLÜ (Đnönü Ü)
Dr. Gonca ĐNCE (Çukurova Ü)
Dr. Nigar KÜÇÜKKUBAŞ (Mustafa Kemal Ü)
Dr. Önder ŞEMŞEK (Abant Đzzet Baysal Ü)
Dr. Özhan BAVLI (Çanakkale Ü)
Dr. Serkan HAZAR (Niğde Ü)
Dr. Yaşar SALCI (Mustafa Kemal Ü)
Hareket ve Antrenman Bilimleri (HAB)
Editör: Dr. Manolya AKIN
Spor Yönetim Bilimleri (SYO)
Editör: Dr. Dursun KATKAT
Dr. Dilşad ÇOKNAZ (Abant Đzzet Baysal Ü)
Dr. F. Pervin BĐLĐR (Çukurova Ü)
Dr. Fatih YENEL (Gazi Ü)
Dr. Hakan SUNAY (Ankara Ü)
Dr. Đlker ÖZMUTLU (Kafkas Ü)
Dr. Mehmet BAYANSALDUZ (Muğla Ü)
Dr. Mehmet TUNÇKOL (KTÜ)
Dr. Melih Nuri SALMAN (Aksaray Ü)
Dr. Orcan MIZRAK (Atatürk Ü)
Dr. Ömür DUGAN (Adnan Menderes Ü)
Dr. Rıdvan EKMEKÇĐ (Pamukkale Ü)
Dr. Velittin BALCI (Ankara Ü)
Dr. Aksel ÇELĐK (Dokuz Eylül Ü)
Dr. Ayşe KĐN ĐŞLER (H. Ü)
Dr. Bekir YÜKTAŞIR (Abant Đzzet Baysal Ü)
Dr. Cevdet TINAZCI Yakın Doğu Ü)
Dr. Ekim PEKÜNLÜ (Ege Ü)
Dr. Erbil HARBĐLĐ (Selçuk Ü)
Dr. Erkal ARSLANOĞLU (Kafkas Ü)
Dr. Hakkı ÇOKNAZ (Abant Đzzet Baysal Ü)
Dr. Hayri ERTAN (Anadolu Ü)
Dr. Đlhan ODABAŞI (Marmara Ü)
Dr. Đlhan TOKSÖZ (Trakya Ü)
Dr. Mehmet KALE (Anadolu Ü)
Dr. Murat ÇĐLLĐ (Sakarya Ü)
Dr. Mürsel Biçer (Gaziantep Ü)
Dr. Yonca BĐÇER (Fırat Ü)
Dr. Yücel OCAK (Afyon Kocatepe Ü)
8
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
GENEL PROGRAM
14 Mayıs 2015, Perşembe
08.00
09.30-10.30
Kayıt
Açılış Seromonisi (A
Salon)
Kahve Arası
A Salon
11.00-11.45
12.00-13.00
13.00-13.30
14.00-14.45
15.00-15.30
15.30-16.00
16.00-18.00
18.00-19.00
20.00-22.30
B Salon
Konferans 1
Dr. Adnan ERKUŞ
Sözel Sunum
Sözel Sunum
Beden Eğitimi 1
Psiko-Sosyal 1
Öğlen Yemeği (Üniversite Yemekhanesi)
Konferans 2
Dr. Cengiz AKALAN
Konferans 3
Grup Zafer
Kahve Arası
Panel 1
C Salon
Poster Salonu
Sözel Sunum
Hareket ve Antr. 1
Poster Sunum
Beden Eğitimi 1
Psiko-Sosyal 1
Hareket-Ant 1
Rekreasyon 1
Spor Yönetimi 1
Kokteyl (Yenişehir Belediyesi Kültür Merkezi)
15 Mayıs 2015, CUMA
09.00-10.15
10.30-11.00
11.00-11.15
11.15-12.15
A Salon
B Salon
C Salon
Sözel Sunum
Beden Eğitimi 2
Konferans 4
Dr. Ümit KESĐM
Kahve Arası
Sözel Sunum
Psiko-Sosyal 2
Sözel Sunum
Spor-Sağlık 1
Sözel Sunum
Beden Eğitimi 3
Sözel Sunum
Psiko-Sosyal 3
Sözel Sunum
Spor-Sağlık 2
12.30-13.00
Poster Sunum
Beden Eğitimi 2
Psiko-Sosyal 2
Hareket-Ant 2
Spor-Sağlık 1
13.00-13.30
13.30-14.45
Öğlen Yemeği (Üniversite Yemekhanesi)
Sözel Sunum
Sözel Sunum
Psiko-Sosyal 4
Spor Yönetimi 1
14.50-16.10
Sözel Sunum
Sözel Sunum
Sözel Sunum
Psiko Sosyal 5
Spor Yönetimi 2
Rekreasyon 1
Kahve Arası
Panel 2
Gösteri 1
Model Uçak Gösterisi
Ödül Töreni ve Kapanış
Gala Yemeği (Büyükşehir Belediye Başkanlığı)
16.10-16.20
16.30-18.00
18.00-18.40
18.40-19.30
20.00-22.30
Poster Salonu
Sözel Sunum
Spor-Sağlık 3
16 Mayıs Cuma: Çevre Gezisi
9
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
DAVETLĐ KONUŞMACILAR
Prof. Dr. Adnan ERKUŞ (Mersin Ü.)
Prof. Dr. Barlas Naim AYTAÇOĞLU (Mersin Ü.)
Prof. Dr. Ümit KESĐM (Marmara Ü)
Doç. Dr. Cengiz AKALAN /Ankara Ü)
Dr. Galip KIRICI (Mersin, Grup Zafer)
Konferans 1
A Salon, 11.00-11.45
“Spor Bilimleri Alanında Yapılan Araştırmalarda Yöntem ve Ölçme-Değerlendirme
Sorunları”
Moderatör: Prof. Dr. Gıyasettin DEMĐRHAN
Konuşmacı: Prof. Dr. Adnan ERKUŞ
Konferans 2
A Salon, 14.00-14.45
"Türkiye ve Dünyada Herkes için Spor ve Yaşam Kalitesi”
Moderatör: Prof. Dr. Gazanfer DOĞU
Konuşmacı: Doç. Dr. Cengiz AKALAN
Konferans 3
A Salon, 15.00-15.30
“Yaşam Boyu Spor Đçin Bir Model: Grup Zafer”
Moderatör: Prof. Dr. Azmi YETĐM
Konuşmacı: Dr. Galip KIRICI
10
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
KONGRE PROGRAMI
11
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZEL SUNUMLAR
14 Mayıs 2015 Perşembe
Beden Eğitimi ve Spor Öğretimi 1
A Salon, 12.00-13.00
Oturum Başkanı: Dr. Cenk TEMEL
SÖZ 26. Sınıf Öğretmenlerinin Görüşlerine Göre Oyun ve Fiziki Etkinlikler Dersi Öğretim
Programının Đncelenmesi
Samet SAKALLIOĞLU
SÖZ 46. Đlköğretim Öğrencilerinin Fiziksel Etkinliğe Katılım Nedenlerinin Belirlenmesi: Nevşehir
Örneği
Đrem Kübra DEMĐREZEN; Fatma Saçlı UZUNÖZ
SÖZ 71. Beden Eğitimi Öğretmenlerinin Motivasyon Düzeylerinin Öğrencilerinin Motivasyon
Düzeylerine Etkisi
Tuğba DURAN, Gökçe ERTURAN ĐLKER
SÖZ 108. Erikson’un Psikososyal Gelişim Dönemlerinin Farklı Değişkenlere Göre Beden Eğitimi ve
Spor Öğretmen Adayları Üzerinde Đncelenmesi
Güneş ÖZDAMAR, Elif Nilay ADA, Zekai PEHLĐVAN
Sporda Psiko-Sosyal Alanlar 1
B Salon, 12.00-13.00
Oturum Başkanı: Dr. Canan KOCA ARITAN
SÖZ 29. Mükemmeliyetçilik Ve Başarı Hedeflerinin Sporcuların Đçinde Bulundukları OlumluOlumsuz Duygu Durumlarını Belirlemedeki Rolü
Aysel KOLSALLAYAN, Kirami Erkan ALTOK, Ahmet KÖKSAL
SÖZ 93. Derin Beyin Egzersizleri ile Oynayarak Öğreniyorum.
Oğuzhan GÖZEK
SÖZ 70. Kocaeli Üniversitesi BESYO Son Sınıf Öğrencilerinin Đstihdam Sorunu Açısından
Umutsuzluk Düzeylerinin Đncelenmesi
H. YILMAZ, M. SON, B. BAYAZIT, Canan Gülbin ESKĐYECEK, Y. TAŞKIRAN
SÖZ 127. Hentbolcularla Sedanterlerin Uzanma Becerisi Sırasındaki Sağ-Sol El Performansları Görsel Bilgi Elimine Edildiğinde
Kübra AKCA, Selçuk AKPINAR
SÖZ 128. Hentbolcularla Sedanterlerin Uzanma Becerisi Sırasındaki Sağ-Sol El Performansları Görsel Bilgi Sunulduğunda
Duygu Tuğba BAYSAL, Selçuk AKPINAR
Hareket ve Antrenman Bilimi 1
C Salon, 12.00-13.00
Oturum Başkanı: Dr. Manolya AKIN
SÖZ 41. Wingate All-Out Güç Testinde Yeni Nesil Göstergelerin Güvenilirliği ve Geçerliliği
Emre VARDARLI; Hakan AS; Refik ÇABUK; Şafak TEMUR; Özgür ÖZKAYA
SÖZ 65. Amatör Futbolcuların Görsel Ve Đşitsel Reaksiyon Zamanının Mevkilere Göre
Değerlendirilmesi
Mustafa ÖZDAL, Mehmet Recep SERÇE, Mürsel BĐÇER
SÖZ 104. Elit Yüzücülerin Performans Düzeyleri Đle Bioritm Evrelerinin Đncelenmesi
Benil KISTIK, Đlhan ODABAŞ, Turgay TURAN
SÖZ 136. 12 – 14 Yaş Grubu Bayan Hentbolculara Uygulanan 8 Haftalık Pliometrik Antrenmanların
Anaerobik Güç, Denge ve Sprint Performansı Üzerine Etkis
Zarife PANCAR, Mürsel BĐÇER
SÖZ 177. Kangoo Jump Antrenmanının Adölesan Kız Atletlerin Denge Ve Durarak Uzun
Atlama Gelişimine Etkisi
Derya SELDA SINAR, Manolya AKIN
12
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
15 Mayıs 2015 Cuma
Beden Eğitimi ve Spor Öğretimi 2
A Salon, 09.00-10.15
Oturum Başkanı: Dr. Nurgül ÖZDEMĐR
SÖZ 27. Satranç Oynamayı Bilen Ve Bilmeyen 5.Sınıf Öğrencilerinin Problem Çözme Beceri
Puanlarının Karşılaştırılması
Dilek GAZĐOĞLU; Yüksel YAMAN; Hakkı ÇOKNAZ
SÖZ 50. Yedinci, Sekizinci Ve Dokuzuncu Kalkınma Planlarında Eğitimde Hedeflenen Amaçlar Ve
Gelişmelerinin Đncelenmesi
Resul AĞIRTAŞ, Yüksel SAVUNCU, M. KARADAĞ, Y. S. BĐÇER, O. KIZAR
SÖZ 94. Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokulunda Öğrenim Gören Öğrencilerin Karar Verme Ve
Duygusal Zekâ Düzeylerinin Đncelenmesi
Ayşegül Funda ALP, K. NAS, F. GÖKALP, B. AKBAY, Y. S. DĐN
SÖZ 97. Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokulunda Öğrenim Gören Öğrencilerin Eğlendirerek Eğitim
Anlayış Düzeylerinin Đncelenmesi
Burcu TAŞDÜGEN, H. Mehmet GÜNEL, M. Nur KAYA
SÖZ 132. Öz-Güven Ölçeği’nin Ortaokul Düzeyindeki Beden Eğitimi Dersi Öğrencileri Đçin
Geçerlilik Ve Güvenirlik Çalışması
Đlke BAL, E. Nilay ADA, Ahmet AKIN
Sporda Psiko-Sosyal Alanlar 2
B Salon, 09.00-10.15
Oturum Başkanı: Dr. Mehmet ŞAHĐN
SÖZ 43. Taraftarlık Ve Holiganizm Arasındaki Fark
Sevban DÖNMEZ
SÖZ 75. Türkiye Futbol Spor Toto 2.Lig Ve 3.Lig’inde Bulunan Takımlardaki Sporcuların
Antrenörlerinin Yeterlilik Düzeyi (Ankara Đli Örneği)
Gözde GÜZELGÖZ, Osman YILMAZ, Yusuf SOYLU, Melih SALMAN
SÖZ 80. Futbolcularda Algılanan Antrenörlük Davranışı, Takım Sargınlığı ve Kollektif Yeterlik
Đlişkisi
Dilek SALTIK, Turhan TOROS, Ali Burak TOY
SÖZ 123. Engellilerde Düzenli Yapılan Sportif Faaliyetlerin Depresyon Üzerine Etkisi
Gizem DĐK, K. KAYA, Y. KAYACAN, Y. MAKARACI
SÖZ 152. Öğretmen Adaylarının Mükemmeliyetçilik Ve Öfke Eğilimleri Arasındaki Đlişkinin
Đncelenmesi
Ebru DEMĐRCĐ, F. ÇEPĐKKURT, E. KIZILDAĞ KALE, E. GÜLER
SÖZ 72. Spor Yapmayan Bireylerin Spor Yapmama Nedenlerinin Araştırılması
Yunus Emre BÜYÜKBASMACI
13
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Spor-Sağlık Bilimleri Alanı 1
C Salon, 09.00-10.15
Oturum Başkanı: Dr. Önder ŞEMŞEK
SÖZ 79. ODÜ Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu ile Diğer Fakültedeki Öğrencilerin Sağlıklı
Yaşam Bilgi Düzeylerinin Karşılaştırılması
Burak BÜYÜKGÜLLÜ, Fetullah ÖZDEMĐR, Hasan SÖZEN
SÖZ 113. Sensewear Armband ile Ölçülen Dinlenik Enerji Harcaması ve Kestirim Formülleri
Arasındaki Đlişkiler
Kutay CAKA, Tahir HAZIR
SÖZ 119. 3-5 Yaş Çocuklarda Sağlıklı Besin Bilgisi
Gülşen MERTYÜZ
SÖZ 133. 15-18 yaş Balerinlerde Kas Fibril Tipi ve Pik Güç ve Yorgunluk Đndeksi Đlişkisi
Yağmur ARINLI, G. UMUTLU, E. ĐLKĐLĐROĞLU, E. ÖZDOĞAN, A. T. ERDOĞAN
SÖZ 166. Erkek Hentbol Ve Voleybol Sporcularının Dominant Omuz Ekstansiyon Ve Fleksiyon Pik
Tork Değerlerinin Karşılaştırılması
Ersin ĐLKĐLĐROĞLU, Gökhan UMUTLU, E. ÖZOĞUZ, U. CAN, A. Taner ERDOĞAN
SÖZ 170. Badmintoncularda Sağ ve Sol Omuz Đzokinetik Kuvvetlerinin Karşılaştırılması
Đnanç DUMAN, Gökhan UMUTLU, A. Taner ERDOĞAN
Beden Eğitimi ve Spor Öğretimi 3
A Salon, 11.15-12.15
Oturum Başkanı: Dr. Levent ĐNCE
SÖZ 55. Orta Öğretim Öğrencilerinin Empatik Eğilim Düzeylerinin Çeşitli Değişkenlere Göre
Đncelenmesi
Ü. TÜRKÇAPAR, Ö. EKĐZ, E. ŞENOL, Yavuz YASUL, M. DAL, Đ. KUYULU
SÖZ 56. Üniversite Öğrencilerinin Đletişim Beceri Düzeylerinin Çeşitli Değişkenlere Göre
Đncelenmesi
Đhsan KUYULU , Fatih BÜYÜKÇAPAR , Emel ŞENOL , Abdulselam ERDĐMEZ , Onur
OKÇUOĞLU , Ozan ĐLKUTLU
SÖZ 74. Beden Eğitimi Öğretmen Adaylarının Sınıf Değerlendirme Atmosferi Algılarının
Đncelenmesi
Şeyma GÜÇCÜK, Yunus ARSLAN
SÖZ 115. Spor Yapan Ve Yapmayan Ortaokul Öğrencilerinin Kendi Kendine Öğrenmeye
Hazırbulunuşluk Düzeylerinin Đncelenmesi
Raşit ÖZ, M. Ş. SAVAŞ, Đ. DOĞAN, F. YENMĐŞ, M. YAYLACI
SÖZ 139. Yedinci, Sekizinci Ve Dokuzuncu Kalkınma Planlarında Eğitimde Hedeflenen Amaçlar
Ve Gelişmelerinin Đncelenmesi
Resul AĞIRTAŞ, Y. SAVUCU, M. KARADAĞ, Y. S. BĐÇER
Sporda Psiko-Sosyal Alanlar 3
B Salon, 11.15-12.15
Oturum Başkanı: Dr. Yunus ARSLAN
SÖZ 18. Büyükler Türkiye Taekwondo Şampiyonasına Katılan Sporcularda Egzersiz Bağımlılık
Düzeyinin Araştırılması
Atahan DOYRAN
SÖZ 52. Ortaokul Öğrencilerinde Spor Takımlarında Yer Almanın Cesarete Etkisinin Araştırılması
Mustafa ADAMCI
SÖZ 57. Güreşçilerin Yaşam Doyumlarının Yaş Ve Deneyim Açısından Đncelenmesi
Ali Burak TOY, Turhan TOROS
SÖZ 77. Karate Ve Tekvandocuların Duygusal Zeka Ve Yaşam Doyumu Đlişkisi
Đbrahim Efe ETĐLER, Turhan TOROS, Berna ÖZCAN, Cihat KORKMAZ, Erol TÜREDĐ
SÖZ 81. Dövüş Sporları Antrenörlerinde Duygusal Zeka Ve Yaşam Doyumu Đlişkisi
Burcu ÖZCAN, Turhan TOROS, Ender BEKTAŞ, Abdurrahman DEMĐR, Mehmet MĐMAN
14
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Spor-Sağlık Bilimleri Alanı 2
C Salon, 11.15-12.15
Oturum Başkanı: Dr. Muzaffer ÇOLAKOĞLU
SÖZ 34. Egzersize Katılmayan 8-13 Yaş Erkek Çocuklarının Yağ Yüzdeleri ve Maksimum Oksijen
Kullanım Kapasiteleri Arasındaki Đlişki
Mehmet Ümit YURUL, Çiğdem ÇELĐK, Pelin BAKIR, Hakkı ÇOKNAZ
SÖZ 53. Bingöl Üniversitesindeki Öğrencilerin Fiziksel Aktivite Düzeylerinin Đncelenmesi
, Cengiz ARSLAN, Oktay KIZAR, Bahadır SANDIKÇI; Deniz ÇAKAROĞLU
SÖZ 167. Sualtı Hokey Sporcularının Bilateral Omuz Đzokinetik Kuvvet Değerleri Arasında Fark var
mıdır?
Buse ARGUN, G. UMUTLU, N. DEMĐRCĐ, A. Taner ERDOĞAN
SÖZ 129. Ritmik Cimnastik Sporcularında Dinamik Denge Yeteneği ile Bacak Uzunluğu, Yaş ve
Boy Arasındaki Đlişki
Đnci KESĐLMĐŞ, M. M. KESĐLMĐŞ, A. T. ERDOĞAN
SÖZ 182 Genç Elit Sporcularda Demografik, Antropometrik, Anaerobik Güç ve Diz Fleksiyon Ekstansiyon Đzokinetik Kuvvet Değerleri
Uğur CAN, G. UMUTLU, B. ARGUN, A. AYTÜN, Đ. DUMAN, N. DEMĐRCĐ, A. T. ERDOĞAN
Sporda Psiko-Sosyal Alanlar 4
A Salon, 13.30-14.45
Oturum Başkanı: Dr. Turhan TOROS
SÖZ 37. Ağrı Đbrahim Çeçen Üniversitesinde Öğrenim Gören Spor Yapan Ve Yapmayan
Öğrencilerin Benlik Saygıları Đle Atılganlık Düzeylerinin Đncelenmesi
Onur MACĐT, B. KAL, Ö. ÇAKMAK, A. POLAT
SÖZ 120. Üniversite Öğrencilerinin Bazı Değişkenler Açısından Umutsuzluk Düzeylerinin
Đncelenmesi
Tolga CEYLAN, V. TEMEL, S. FISTIK, G. N. DOĞRU, E. PUSMAZ
SÖZ 121. Öğretmenlerin Sürekli, Durumluk Kaygılarının Bazı Değişkenler Açısından Đncelenmesi
S. Ş. BĐROL, V. TEMEL, Hüseyin KAYA, R. KAVURUCU, M. TEKELĐ
SÖZ 144. Yabancı Futbolcular Gözüyle Türkiye
Mehmet ONUR VURMAZ
SÖZ 150. Üniversite Öğrencilerinin Bazı Değişkenler Açısından Sürekli Öfke Ve Öfke Đfade
Tarzlarının Đncelenmesi
Gülfidan URAT, K. NAS, S. AKPINAR, B. DÖNMEZER, R. KARHAN
Spor Yönetimi 1
B Salon, 13.30-14.45
Oturum Başkanı: Dr. Mehmet TUNÇKOL
SÖZ 54. Amerikan Ve Avrupa Profesyonel Basketbol Lig Yapılanmalarının Karşılaştırmalı Analizi
Burçak AKANSEL
SÖZ 59. Futbol Müsabakalarındaki Elektronik Bilet Sisteminin Đncelenmesi
Ayhan BAYKARA; Dursun KATKAT
SÖZ 116. Antrenörlerin Çatışma Yönetimi Stillerinin Farklı Değişkenler Açısından Đncelenmesi
Pelin GÖNKEK
SÖZ 142. Spor Federasyonlarında Đnsan Kaynakları Planlaması: Türkiye Muaythaı Federasyonu
Đnsan Kaynakları Planlaması Rehber Önerisi
Tayfun ERCAN, Zülbiye KAÇAY, Neslihan GÖKMEN
15
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Spor-Sağlık Bilimleri Alanı 3
C Salon, 13.30-14.45
Oturum Başkanı: Dr. Cengiz ARSLAN
SÖZ 24. Egzersize Katılmayan 8-13 Yaş Kız Çocuklarının Yağ Yüzdelerinin ve Maksimum Oksijen
Kullanım KapasitelerininYaşlara Göre Karşılaştırılması
Pelin BAKIR, Osman ĐMAMOĞLU, Hakkı ÇOKNAZ
SÖZ 157. Erkek Hentbolcularda Bilateral Omuz Ekstansiyon ve Fleksiyon Pik Tork Değerlerinin
Karşılaştırılması ve Kas Fibril Tipi Dağılımları ile Đlişkisi
Ahmet AYTÜN, G. UMUTLU, E. ĐLKĐLĐROĞLU, B. ARGUN, N. DEMĐRCĐ, Y. ARINLI, A.
Taner ERDOĞAN
SÖZ 158. Bisiklet Ve Koşubandı Ergometresi Đle Bisikletçilerin Vo2maks Değerlerinin Belirlenmesi
Ve Yvk Đle Düzeltilmiş Vo2maks Değerleri Đle Đlişkisi
Gökhan UMUTLU, E. ÖZOĞUZ, U. CAN, E. ĐLKĐLĐROĞLU, Y. ARINLI, A. Taner ERDOĞAN
SÖZ 180. Fırat Üniversitesi Besyo'da Okuyan Kız Ve Erkek Sporcuların Bkı, Skınfold Ve Tanita Đle
Vücut Kompozisyonlarının Karşılaştırılması
Nafiye BAKIR, Emin SÜEL, Mehmet Erdi ÇĐÇEK
SÖZ 181. TOHM Sporcularının Vücut Kompozisyon, VO2maks, Anaerobik Güç ve Đzokinetik
Kuvvet Parametrelerinin Karşılaştırılması
Esra ÖZOĞUZ, G. UMUTLU, E. ĐLKĐLĐROĞLU, Đ. KESĐLMĐŞ, Y. ARINLI, N. DEMĐRCĐ, A. T.
ERDOĞAN
Sporda Psiko-Sosyal Alanlar 5
A Salon, 14.50-16.10
Oturum Başkanı: Dr. Şefik TĐRYAKĐ
SÖZ 28. Erkek Takım Sporcularında Eğitim Seviyesi Saldırganlık Đlişkisi
Serdar ŞERARE
SÖZ 78. Futbol Taraftarlarının Atılganlık Düzeyi Ve Benlik Saygısı Đlişkisi
Gülnur BĐLGĐÇ; Turhan TOROS; Ali Đlhan BARUT; Efe ETĐLER
SÖZ 160. Spor Sayfalarında Şiddeti Çağrıştıran Gazete Manşetleri
Süleyman Serhat BAŞ, F. Pervin BĐLĐR
SÖZ 165. Sosyal Görünüş Kaygısı: Gençlik Hizmetleri ve Spor Đl Müdürlüğü’nde Görev Yapan
Personeller Üzerine Bir Uygulama
Ömer Faruk YAZICI, Çağdaş CAZ, H. Mehmet TUNÇKOL
SÖZ 175. Bireylerin Đş Yaşamlarına Đlişkin Motivasyon Düzeylerine Dağcılık Sporunun Etkisi
Nuh Osman YILDIZ, Tayfun Gürkan BOSTANCI
Spor Yönetimi 2
B Salon, 14.50-16.10
Oturum Başkanı: Dr. Pervin BĐLĐR
SÖZ 05. Tedarik Zinciri ve Lojistik Faaliyetlerinin Türk Spor Endüstrisinde Uygulanması
(Fenerium, GS Store, Kartal Yuvası ve TS Clup Örneği)
Hüseyin Çağdaş BATMAZ, Oğuzhan ZĐREK; Mustafa KARADAĞ
SÖZ 73. Spor Kulüplerinin Lehim Ustası: Đnsan Kaynakları
Hasan KARTAL, Nahide ERDEM, Burak GÖRGÜN
SÖZ 103. Üniversite Öğrencilerinin Kariyer Tercihlerini Etkileyen Faktörler Üzerine Bir Araştırma:
BESYO Örneği
Tuncay ÖKTEM, Murat PALALI
SÖZ 137. Passolig Kullanıcısı Futbol Taraftarlarının Passolig Hakkındaki Görüşleri ( Đç Anadolu
Bölgesi Örneği )
Selçuk KAYA, Turan KURAL
16
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Rekreasyon 1
C Salon, 14.50-16.10
Oturum Başkanı: Dr. Bülent GÜRBÜZ
SÖZ 44. 2013 Mersin Akdeniz Oyunları Organizasyonu Etkilerine Karşı Yerel Halkın Bakış Açısı
Yeliz ŞĐRĐN, Pervin BĐLĐR, Levent SANGUN, Günseli ÖZ
SÖZ 83. Serbest Zamanda Sıkılma Sıkılma Algısının Alkol Kullanma Nedenlerini Belirlemedeki
Rolünün Đncelenmesi
Berkay AYVERDĐ, Feyza Meryem KARA
SÖZ 84. Serbest Zamanda Sıkılma Algısının Serbest Zamana Yüklenen Anlamı Belirlemedeki
Rolünün Đncelenmesi
Ali Çağrı GÜCAL, Feyza Meryem KARA
SÖZ 96. Rekreasyon Faaliyetlerinin Bir Alanı Olanı Açık Alan Rekreasyonun Đncelenmesi
Hacı Şükrü TAŞTAN, H. B. ATAMAN YANCI
SÖZ 154. Đlkokul Öğrencilerinin Rekreasyon Aktivitelerine Katılım Düzeylerinin Đncelenmesi
Gizem KARAKAŞ, Hakan KOLAYĐŞ
17
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POSTER
SUNUMLAR
18
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POSTER SUNUMLAR
14 Mayıs 2015 Perşembe
Beden Eğitimi ve Spor Öğretimi 1
Poster Salonu, 18.00-19.00
Oturum Başkanı: Dr. Deniz HÜNÜK
POS 32. Orta Öğretimde Okul Adına Spor Müsabakalarına Katılan Ve Katılmayan Öğrencilerin
Đletişim Becerilerinin Değerlendirilmesi
Okan ŞAHĐN, Ahmet GURU KURUŞOĞLU, Hakkı ÇOKNAZ
POS 61. Türkiye Futbolunda Kaleci Sorunu
Nevruz BĐLGĐN, Mehmet ŞAHĐN
POS 87 Beden Eğitimi ve Spor Öğretmen Adaylarının Tükenmişlik Düzeylerinin Farklı
Değişkenlere Göre Đncelenmesi
Musa TAŞDEMĐR, Elif Nilay ADA
POS 100 Okul Öncesi 6 Yaş Grubu Çocuklarda 8 Haftalık Oyun Ve Hareket Eğitimi Programının
Motor Gelişim Üzerine Etkisi
Tuba ŞAHĐN, Uğur ŞENTÜRK
POS 101. Spor Eğitim Modeli Đle Đşlenen (10-12 Yaş) Backhand Vuruşların Đsabet Oranı Üzerindeki
Etkisi
Muhammet YILMAZ, Kadir KOYUNCUOĞLU
POS 102. Spor Eğitim Modeli Đle Đşlenen (10-12 Yaş) Forhand Vuruşların Đsabet Oranı Üzerindeki
Etkisi
Elif ÇELEBĐ, Kadir KOYUNCUOĞLU
POS 138. Beden Eğitimi Öğretmenlerinin Öğretimsel Liderlik Davranışlarının Đncelenmesi
Necati GÜRSES, H. Mehmet TUNÇKOL
POS 61 Türkiye Futbolunda Kaleci Sorunu
Nevruz BĐLGĐN, Mehmet ŞAHĐN
Sporda Psiko-Sosyal Alanlar 1
Poster Salonu, 18.00-19.00
Oturum Başkanı: Dr. Nevzat DEMĐRCĐ
POS 40. Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokulu Öğrencilerinin Sporda Şiddet Ve Saldırganlık
Davranışlarının Đncelenmesi
Yavuz ÖNTÜRK, A. Y. KARAFĐL
POS 64 Spor Yapan Üniversite Öğrencilerinin Cinsiyete Göre Benlik Saygısı Ve Psikosomatik
Belirtilerinin Karşılaştırılması
Özlem ARAS; Erol DOĞAN
POS 66. Spor Yapma Durumunun Üniversite Öğrencilerinin Psikolojik Dayanıklılık Seviyelerine
Etkisi
Gül ÇAVUŞOĞLU; Yıldırım Eren BUYRUK; Musa AYDEMĐR
POS 68 Beşiktaş, Galatasaray Ve Fenerbahçe Spor Kulübü Taraftarlarının Fanatikliğe Ait
Tutumlarının Belirlenmesi
Gül ÇAVUŞOĞLU, Ş. ÜNVER, Đ. ĐSLAMOĞLU, B. BAYRAM
POS 98. Elit Genç Masa Tenisi Ve Güreşçilerde Benlik Saygısının Đncelenmesi
Vedat ERĐM, Musa AYDEMĐR
19
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 173. Atletlerde Đmgeleme Yeteneği Đle Sportif Güven Arasındaki Đlişki
Mustafa GÜNEŞ, E. KIZILDAĞ KALE, F. ÇEPĐKKURT, S. KOCAEKŞĐ
POS 178. Voleybolcularda Antrenör- Sporcu Đletişim Düzeyleri Đle Algılanan Güdüsel Đklim
Arasındaki Đlişkinin Belirlenmesi
Kübra Seden AVCI, Fatma ÇEPĐKKURT, Esen KIZILDAĞ KALE
Hareket ve Antrenman Bilimi 1
Poster Salonu, 18.00-19.00
Oturum Başkanı: Dr. Hakkı ÇOKNAZ
POS 17. 4 Haftalık Hazırlık Dönemi Hokey Antrenman Programının Aerobik Güce Etkisi
Mustafa ÖZDAL; Mustafa ÇILKIZ; Mehmet Recep SERÇE; Ali Kerim YILMAZ; Önder
DAĞLIOĞLU
POS 33. Türkiye’deki Bazı Basketbol Kulüplerinin Alt Yapı Takımlarında Yer Alan Sporcuların
Bağıl Yaş Etkisinin Đncelenmesi
Selin BAĐKOĞLU; Emre BEŞER
POS 67. Voleybolcularda Statik Ve Dinamik Denge Performansının Dikey Sıçramaya Etkisi
Çağla ÇATAL; Vedat ERĐM; Erkan DEMĐRKAN
POS 105. Profesyonel Erkek Voleybolcuların Farklı Yöntemler Kullanılarak Yüzde Yağ Oranlarının
Değerlendirilmesi
Kerem ERYILMAZ, Đlhan ODABAŞ, Benik KISTIK
POS 125. Bisiklet Kullanıcılarının Kask Kullanım Durumları Ve Kullanıma Yönelik Görüşlerinin
Đncelenmesi
Hale CENGĐZ, Necat TOPRAK
Rekreasyon 1
Poster Salonu, 18.00-19.00
Oturum Başkanı: Dr. Murat TEKĐN
POS 88. Kadınların Serbest Zaman Etkinliklerine Katılımlarına Göre Algılanan Özgürlük Ve
Mutluluk Đlişkisi
Esra EMĐR
POS 134. Üniversite Öğrencilerinin Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokulundan Seçtikleri Üniversite
Seçmeli Derslerinin Sosyal Uyum Üzerine Etkisi
M. GÜLERYÜZ, E. ÇOLAK, B. BAYAZIT, S. ÇOLAK, Pelin DĐZDAR
Spor Yönetimi 1
Poster Salonu, 18.00-19.00
Oturum Başkanı: Dr. Dursun KATKAT
POS 07. Küresel Rekabetin Spor Endüstrisine Etkisi
Fethi YILDIRIM; Hüseyin Çağdaş BATMAZ; Mustafa KARADAĞ
POS 30. Kalite Fonksiyon Göçeriminin Katılıma Dayalı Spor Hizmetlerinde Uygulanması
Hüseyin Çağdaş BATMAZ; Zeki COŞKUNER
POS 42. Üniversiteler Arası Türkiye Güreş Şampiyonasına Katılan Sporcuların Demografik
Özelliklerine Göre Sporcu Tatmini Düzeylerinin Belirlenmesi
Yeliz ŞĐRĐN; Pervin BĐLĐR; Günseli ÖZ; Yasemin ARGAMA
POS 131. Üniversiteler Arası Güreş Şampiyonasına Katılan Sporcuların Antrenör Liderlik Tarzı
Algılamaları Đle Spor Tatminleri Arasındaki Đlişkinin Đncelenmesi
Y. ŞĐRĐN, A. ALICI, Deniz ULUKUŞ, A. TATAR, E. ALAGÖZ, H. KEKLĐCEK, R. DENĐZ, M.
MART, Z. KARA
20
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 143. Đstanbul Üniversitesi Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokullunda Öğrenim Gören
Öğrencilerin Spor Sponsorluğuna Bakış Açılarının Đncelenmesi
Emrah SERDAR, Ataman TÜKENMEZ, Elzem DĐNÇ
POS 146. Spor Đçerikli Reklamların, Đstanbul Üniversitesi Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokulu
Öğrencilerinin Satın Alma Tutumları Üzerindeki Etkisinin Đncelenmesi
E. SERDAR, A. TÜKENMEZ, Elzem DĐNÇ, E. ŞAHĐN
POS 148. Đstanbul Üniversitesi Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokul’unda Öğrenim Gören Spor
Yöneticiliği Ve Antrenörlük Bölümü Öğrencilerinin Liderlik Özelliklerin Đncelenmesi
G. G. ERDOĞAN, K. DURU, E. SÖNMEZ, F. ÖZOLUR, Ebru ŞAHĐN
POS 149. Cumhuriyet Tarihi Boyunca Türkiye Birinci Futbol Liglerinde Mücadele Eden Takımların
Đllere Ve Bölgelere Dağılımlarının Belirlenmesi
Pelin KÜÇÜKGÖDE, Yeşim KANALKA, Funda COŞKUN
15 Mayıs 2015 Cuma
Beden Eğitimi ve Spor Öğretimi 2
Poster Salonu, 12.30-13.00
Oturum Başkanı: Dr. Elif Nilay ADA
POS 19. Çocuk ve Genç Yaştaki Sporcuların Pozitif Gelişimi: Sistematik Alanyazın Taraması
Koray KILIÇ; Mustafa Levent ĐNCE
POS 21. Beden Eğitimi Öğretmenlerinin Mesleki Etik Dışı Davranışlarına Đlişkin Öğrenci Görüşleri
Tülay KÖKOĞLU, Ö. Alpaslan GENCAY
POS 111. Lise Seviyesindeki Öğrencilerin Beden Eğitimi Derslerindeki Sürekli Kaygı Düzeylerinin
Belirlenmesi
Samet SAVRAN
POS 117. Beden Eğitimi Ve Spor Öğretmenliği Öğrencilerinin Öğrenme Stillerinin Öğretmenlik
Mesleğine Yönelik Tutumları Üzerine Etkisi
Ayşegül KELEŞ
POS 135. Lise Öğrencilerinin Beden Eğitimi Dersine Yönelik Sürekli Kaygı Düzeyleri ile AnneBaba Tutumları Arasındaki Đlişki
Melihşah KATMAN, Yaprak KALEMOĞLU VAROL
POS 147. Öğretmen Adaylarının Kamu Personeli Seçme Sınavına Đlişkin Kaygı Düzeylerinin
Araştırılması
Burcu DÜZGÜN, Gökçe GÜRBÜZ, Fatma ÇEPĐKKURT
POS 171. Türkiye’de Okul Sporlarında;Spor Federasyonlarında; Türkiye Okul Sporları
Federasyonunda Liderlik Eğitimi Programları
Mehtap DĐNLEMEZ, Mürsel AKDENK
Sporda Psiko-Sosyal Alanlar 2
Poster Salonu, 12.30-13.00
Oturum Başkanı: Dr. Esen KIZILDAĞ KALE
POS 60. Kur’an, Hadis Ve Ehlisünnet Mezheplerinin Görüşleri Işığında Sporun Đslamdaki Yeri
Oktay KIZAR, Yüksel SAVUCU, Resul AĞIRTAŞ
POS 107. 10-13 Yaş Kız Ve Erkeklerin Bireysel Ve Takım Sporlarına Katılım Motivasyonlarına
Etki Eden Faktörlerin Belirlenmesi
Yüksel DEMĐRKOL AYDIN, Đlhan ODABAŞ, Turgay TURAN
POS 130. Elit Genç Masa Tenisi Ve Boksörlerde Đmgeleme Biçimlerinin Đncelenmesi
Vedat ERĐM, Yıldırım Eren BUYRUK
POS 141. Bireylerin Fitness Salonlarına Katılım Nedenlerinin Đncelenmesi
Emine ARDIÇ, Gülçin GÖZAYDIN
POS 153. Türkiye Kadın Futbol 1. Liginde Oynayan Kadın Futbolcuların Durumluk Ve Sürekli
Kaygı Düzeyinin Đncelenmesi (Derince Belediye Spor Ve Konak Belediye Spor Örneği)
21
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
N. KURGUN, F. ASLAN, B. BAYAZIT, Y. TAŞKIRAN, Aylin SARISOY
POS 176. Atletlerin Öz-Yeterlik Đnançlarının Karşılaştırılması
Rabia YILDIZ, Esen KIZILDAĞ KALE, Fatma ÇEPĐKKURT
Hareket ve Antrenman Bilimleri 2
Poster Salonu, 12.30-13.00
Oturum Başkanı: Dr. Bekir YÜKTAŞIR
POS 16. 12 Haftalık Hokey Antrenman Programının Anaerobik Performans Üzerine Etkisi
Mustafa ÖZDAL; Garip AVCI; Ali Kemal YILMAZ; Mürsel BĐÇER
POS 10. 12-14 Yaş Grubu Bayan Futbolcularla, Sedanterlerin Bazı Motorik Özelliklerinin
Karşılaştırılması
Tuncay ERÇĐN, Mustafa ÖZDAL, Mürsel BĐÇER
POS 15. Elit Güreşçiler Đle Judocuların Fiziksel Uygunluk Ve Solunum Parametrelerinin
Karşılaştırılması
Ahmet KOYUNLU, Önder DAĞLIOĞLU, Mustafa ÖZDAL
POS 69. Farklı Takım Sporları Đle Uğraşan Sporcuların Görsel Ve Đşitsel Reaksiyon Zamanlarının
Cinsiyet Ve Branş Değişkeni Açısından Đncelenmesi
Tuğba GEZER, Gamze PEKSAYILIR, Musa TUNÇ, Önder DAĞLIOĞLU
POS 172. Düzenli Fiziksel Aktivitenin Down Sendromlu Bir Çocukta Bazı Temel Jimnastik
Becerileri Üzerine Etkisi.
Mahmut Sami KARAASLAN, S. MAMAK, G. ALTUNSUYU, B. DĐKMEN
Spor-Sağlık Bilimleri 1
Poster Salonu, 12.30-13.00
Oturum Başkanı: Dr. Funda COŞKUN
POS 45. Olimpik Kulaçlar Projesi Kapsamındaki 10-13 Yaş Yüzücülerin Antropometrik
Özelliklerinin Đncelenmesi
Cemil Çağlar BILDIRCIN, F. COŞKUN, A. KILCI, Ç. ÖZDEMIR, K. T. ÖZGÜNEN, Ö.
GÜNAŞTI, S.S. KURDAK
POS 109. Bedensel Engelli Bir Bireye Uygulanan Fiziksel Aktivite Programının Bazı Fiziksel
Uygunluk Parametreleri Üzerine Etkisinin Đncelenmesi: Bir Olgu Sunumu.
Oktay GÜRBÜZ, Recep Arslan, Erdoğan ÇĐÇEK, Osman DOĞAN
POS 110. Çukurova Üniversitesi Masa Tenisi Takımının Kuvvet Çalışmaları Sonucunda Fiziksel
Gelişimlerinin Belirlenmesi
Yeşim KANALKA, Pelin KÜÇÜKGÖDE, Funda COŞKUN
POS 114. Kadın Futbolcuların Mevkilerine Göre Ayak Bileği Esnekliğinin Değerlendirilmesi
Mustafa ÖZDAL, Aylin ERSÜRMELĐ, Çiğdem SEVĐNÇER, Neslihan KURT, Duygu AKSOY
POS 122. Spastik Bireyin Fiziksel Yapısına Ve Becerilerine Suda Egzersiz Ve Spor Çalışmalarının
Etkisinin Đncelenmesi
Đlkay ALKAN
POS 151. Çukurova Üniversitesi Öğretmenlik Bölümü Öğrencilerinin Beden Kitle Đndeksi Ve Vücut
Yağ Oranlarının Belirlenmesi
Orhan FURAT, Funda COŞKUN
POS 162. Elazığ Đli Fitness Salonlarında Aktif Olarak Spor Yapan Sporcuların Sıvı Alımı Đle Đlgili
Đlgi ve Alışkanlıklarının Araştırılması
Nafiye BAKIR, Ayşe TORLU, Vedat ÇINAR, Salih ÖNER
POS 164. Hafif Derecede Zihinsel Engelli ve Otizmli Bir Bireye Uygulanan Fiziksel Aktivite
Programının Bazı Fiziksel Uygunluk Parametreleri Üzerine Etkisinin Đncelenmesi: Bir Olgu
Sunumu.
Onur DOĞAN, Mustafa SAĞNAK, Semra BATUR
22
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
KONFERANS
Spor Bilimleri Alanında Yapılan Çalışmalarda Karşılaşılan Yöntem ve ÖlçmeDeğerlendirme Sorunları
Prof. Dr. Adnan ERKUŞ
Bu sunum, görgül (empirical) çalışmalara dayanılarak hazırlanmıştır; ancak etik açıdan yapılan
çalışmalara atıfta bulunulmayacak, çalışmalara ilişkin betimsel bile olsa görgül veri
sunulmayacak, sadece genel hatalara değinilip, hatanın nedeni üzerinden açıklamalar
yapılacaktır. Bu açıklamalar, sunucunun yıllarca akademik dergilere yaptığı hakemliklere,
alandaki deneyimine ve yaptığı diğer danışmanlıklara dayanmaktadır.
Aslında ülkemizde yöntem ve ölçme-değerlendirme sorunları sadece spor bilimleri alanında
değil, tüm davranış bilimleri hatta fen bilimleri alanında sıklıkla gözlenmektedir.
Bu sorunlar, daha araştırma konusu bulma aşamasında karşımıza çıkmaktadır: Varolan
çalışmalardan ve karşılaşılan sorunlardan hareketle bir araştırma problemi bulunması gerekirken,
“şu şu değişkenler incelenmemiş” diyerek ilgisiz değişkenleri çalışmaya katıp, adeta problem
üretilerek-yaratılarak (!) araştırmaya başlanmaktadır; oysa bilimsel çalışma problem üretmek
değil, çözmek için yapılır. Bir başka sorun, araştırma türleri ve bunlara dayanılarak düzenek
(design) oluşturma ve tanımlama aşamasında görülmektedir. Örneğin, “tarama” (survey) modeli
(daha çok sosyologların, hemen hemen “ankete” karşılık olarak kullandıkları) diye bir araştırma
düzeneği ve türü bulunmamasına rağmen, halâ ısrarla araştırmaların yöntem kısmında yer
almaktadır. “Tarama modeli” deyip bırakmak, o araştırmanın nasıl yürütüldüğüne ve düzeneğine
ilişkin bir bilgi vermemektedir. Kısacası araştırma düzeneğinin ne ve nasıl olduğu hakkında çok
az bilgiye rastlanmaktadır; oysa ki, Yöntem kısmı, başka araştırmacılar da o çalışmayı aynı
şekilde tekrar edebilecek şekilde açık yazılmalıdır. Diğer “moda” kavramlar olarak da, nedense
son 10-15 yıl içerisinde “nitel” araştırma, “duygusal zeka”, “çoklu zekalar”, “alternatif ölçme”
karşımıza çıkmıştır. Bilimsel araştırma daima ölçmeye dayanır, dolayısıyla niceldir; nitel olan
veridir ve onların üzerinde de parametrik olmayan istatistikler yapılır. Bir eğitimin bireysel
özelliklere göre yapılması ve zekanın çok bileşenli olması başka, zekayı birbirinden ayrık
“zekalar” olarak tanımlamak başka şeydir. Bu konuda sözde pek çok ölçek “geliştirilmiştir”, ama
nedense (ya bireyin algısı ölçüldüğü ya da zeka gerçekten tek boyutlu olduğu için) bu
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
“ölçeklerin” içtutarlık katsayısı 0.90’nın üzerinde çıkmaktadır! Bu yüksek içtutarlık katsayısı,
ölçülenin çoklu değil, tekboyutlu olduğunu göstermeye yetmektedir. Duygular ile bilişsel bir
özellik olan zekanın bir araya getirilmesi ise hiçbir ciddi psikometri kitabında yer
bulamamaktadır. Duyguların kontrol edilmesi (ki onu da biliş yapar) ise, zaten 1920’lerden beri
vardı ve öte yandan duygularını en iyi kontrol edenler de psikopatlardır! Ölçmenin
“alternatifine” ise değinmek bile gereksizdir: Eğitimde duyguları, performansı ve dolaylı
ölçmeyi yeni keşfedenlere söyleyecek bir şey yok. Tüm dünyada ciddi yayınlarda ve ülkemizde
bunların ciddiye bile alınmaması gerektiği dile getirileli çok oldu, ama ne yazık ki bunların
üzerine kurgulu yayınlara hâlâ rastlanmaktadır. Kişilik “testleri”, tutum “envanteri” gibi
kavramlaştırmalar kaçınılmaz olarak araştırmalara ve onları ölçmeye yansımaktadır. Öncelikle
belirtilmesi gerekir ki, geliştirilecek veya uyarlanacak veya hipotez test etmede kullanılacak olan
ölçeğe ilişkin olarak ölçülecek kavramın çok iyi bilinmesi gerekir; çoğu çalışmada herhangi bir
değişkene ilişkin “tutum” ölçeği geliştiriliyor, ama ne yazık ki maddelerine baktığınızda çoğunun
tutumu değil, olgusal bir gerçeği veya görüşü yokladığını, hatta kişiliği uyardığını görüyorsunuz.
Bu sorunların, psikolojiye ve psikolojik değişkenlere ilişkin temellerin eksikliğinden
kaynaklandığı ileri sürülebilir.
Bilgisayarların ve programların yaygınlaşmasıyla istatistiksel analizlerde eskisi kadar hataya
rastlanmamakla birlikte, ölçek uyarlama veya geliştirme çalışmalarında ne yazık ki çok sık
rastlanır olmuştur. Bir başka ve çok önemli konu, bu tür çalışmalarda, nereden nasıl
“düğmelerine basılması” öğrenilmişse, toplanan verilere bir Doğrulayıcı Faktör Analizi yapılıyor
ve “hoop” ölçek geliştirilmiş veya uyarlanmış zannediliyor. Henüz bilinmeyen bir şey
doğrulanmaz ki! Öncelikle, ölçeğin “neyi” ölçtüğünün (yani psikolojik yapının ne olduğunun)
Açıklayıcı Faktör Analitik tekniklerle, üstelik birden çoğunu kullanarak, üstelik birçok döndürme
tekniğine başvurup madde atıp-katarak o psikolojik değişkenin “ne olduğunun” ortaya
çıkarılması gerekiyor. Üstelik, ilk deneme uygulamasında da eldeki verilere dayanarak bulunan
güvenirlik değerleri ve geçerlik kanıtları sadece ve sadece “öngüvenirlik” ve “öngeçerlik” bilgisi
verir; asıl önemlisi, ölçeğin yapısının ortaya çıkarıldıktan sonra, bunlar için ayrıca nihai ölçek ile
veri toplanıp kanıt aranmasıdır. Doğrudan ilk denemelik veriler üzerindeki DFA, ne yapı
geçerliği ne de ölçeğin geliştirildiğine veya uyarlandığına kanıttır! Kaldı ki, DFA’nın abuk-sabuk
veriler üzerinde de “uyum” vermesi çok sık rastlanan bir durumdur. Bir başka konu, özellikle
uyarlama çalışmalarında, sözde uyarlaması yapılıp orijinal ölçekten farklı altyapılar
24
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
bulunduğunda, nedense hâlâ orijinal altyapılara göre işlem yapılıp hipotez test edilmesidir. Oysa,
uyarlama çalışmasının esprisi, psikolojik değişkenlerin farklı kültürlerde farklı yapılara sahip
olup olmadığını ortaya çıkarmaktır.
Bir diğer konu, bir ölçme sonucuna dayanarak birey hakkında karar vermede (assessmentdeğerleme) ortaya çıkmaktadır. Bugün çoğu ölçme aracının grup normları veya kesme puanları
bilinmemekte veya verilmemektedir. Oysa ki, özellikle alanda çalışan uygulayıcıların, sporcular
hakkında karar verebilmesi için bu ölçütlere gereksinimi olmaktadır. Sadece spor bilimlerinde
değil, ülkemizde bu konudaki eğitim ve yayın ne yazık ki yok denecek kadar azdır.
Spor bilimleri, insan fizyolojisinden psikolojisine, antrenman bilgisinden taraftar dinamiğine
kadar çok geniş disiplinler arası bir alandır. Bu bakımdan, ölçülecek değişkenler ve
araştırmalardaki hipotezler de, araştırma tür ve düzenekleri de çeşitlilik göstermektedir. Yayın
baskısı veya diğer olumsuz etmenleri göz önüne alarak ve bertaraf ederek; yapılan çalışmalarda
buna uygun disiplinler arası destek alarak sağlam bir yöntembilim, ölçek geliştirme, istatistik
bilgisi ve becerisinin kazandırılması yayınların niteliğini de oldukça yükseltecektir.
25
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
PANELLER
Panel 1
A Salon, 16.00-18.00
“Spor Bilimlerinde Güncel Araştırma Konuları I”
Moderatör: Prof. Dr. Hasan KASAP
Panelistler:
Prof. Dr. Hülya AŞÇI (Spor Psikolojisi)
Doç. Dr. Zekai PEHLĐVAN (Beden Eğitimi ve Öğretimi)
Doç. Dr. Canan KOCA (Spor Sosyolojisi)
Yrd. Doç. Dr. Mehmet ŞAHĐN (Spor Felsefesi)
26
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
GEÇMĐŞTEN GELECEĞE EGZERSĐZ VE SPOR PSĐKOLOJĐSĐ
F. Hülya AŞÇI
(Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Đstanbul)
Son 30 yıl içerisinde egzersiz ve spor psikolojisi alanına olan ilgi giderek artmıştır. Özellikle
sağlıkla ilişkili konular ve spor psikolojisi uygulamaları alanın son yıllardaki gelişimine katkıda
bulunmuştur.
Egzersiz ve spor psikolojisi alanının tarihsel gelişimine bakıldığında, 1960’lara kadar alanın çok
fazla ilgi görmediği, bu alanda yapılan çalışmaların ağırlıkla beceri öğrenimine yönelik olduğu
görülmektedir. 1960’lı yıllara kadar olan dönemde Norman Triplett ve Coleman Griffith bu
alanın öncülerinden olmuştur. 1965 yılında Uluslararası Spor Psikolojisi Derneği’nin kurulması
ve Roma’da ilk Dünya Kongresi’nin yapılması ile birlikte alan akademik kimlik kazanmıştır.
1960’lı yıllarda ağırlıkla kişilik çalışmaları yapılırken, zaman içerisinde araştırmacılar kaygı, öz
yeterlik, grup dinamiği, imgeleme ve güdülenme gibi konular üzerinde odaklanmışlardır. 1980’li
yılların sonuna doğru spor sağlık ilişkisinin önem kazanması ile birlikte egzersiz psikolojisi alanı
ve bu alanda yapılan çalışmalar gündeme gelmiştir. Yine aynı yıllarda Olimpiyatlarda elde edilen
başarılar araştırmacıları farklı psikolojik uygulamaların etkinliğini araştırmaya yöneltmiş ve
uygulamalı spor psikolojisi de önem kazanmaya başlamıştır. 1990’lı yıllarda alana özgü
araçların, modellerin ve kuramların geliştirilmesine yönelik çalışmalar yapılmıştır. Son yıllara
gelindiğinde, egzersiz ve spor psikolojisi alanında uluslararası ilişkilerin ve etkileşimlerin arttığı,
spor psikolojisi alanında özellikle uygulamacı olarak çalışmak isteyenler için ne tür
sertifikalandırmanın yapılması gerekliliği tartışılmaya başlanmıştır. Bunun yanı sıra, güdülenme,
genç sporcuların psikolojik kazanımları, zihinsel dayanıklılık, ahlaki gelişim, sportmenlik,
antrenör ve sporcu iletişimi gibi konuların popüler olduğu görülmektedir. Nitel araştırma
yöntemleri,
model test etmeye yönelik, daha karmaşık veri analizi içeren, kültürel
çalışmalarında da araştırmacıların son yıllarda ele aldıkları konular oldukları görülmektedir.
Bu bağlamda, bu sunumda, egzersiz ve spor psikolojisinin kısaca tarihsel gelişimine değinilerek,
alanın gerek dünyada gerek ülkemizde son yıllardaki ve gelecekte durumu ele alınacaktır.
27
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
BEDEN EĞĐTĐMĐ ve SPOR ÖĞRETĐMĐNDE ÇAĞDAŞ ARAŞTIRMA ALAN ve
KONULARI
Doç. Dr. Zekai PEHLĐVAN
(Mersin Üniversitesi, BESYO, [email protected])
A. Öğretmen eğitimi alanında araştırma konuları
∗
Batı literatüründe öğretmen eğitimi beş temel anlayış kapsamında değerlendirilmektedir
(Cochran-Smith ve Fries, 2008, Akt., Yıldırım, 2013).
1. Program odaklı öğretmen eğitimi:
Öğretmen eğitimi bir “program sorunu” olarak görülmekte ve programda yer alan dersler,
bu derslerin sırası ve birbirine göre ilişkileri, derslerin işlenişi, derslerde kuram-uygulama
ilişkileri gibi programla ilgili konular, araştırmaların temel odağını oluşturmaktadır .
Tarama/betimsel araştırma desenleri kullanılmaktadır.
2. Yetiştirme odaklı öğretmen eğitimi:
Gözlenebilen, ölçülebilen, açık bir biçimde
tanımlanabilen ve öğretilebilen öğretmenlik becerileri önem kazanmaktadır.
Deneysel, yarı deneysel ya da ilişkisel desenler çerçevesinde “etkili öğretmenliği
tanımlayan davranışların ya da yeterliklerin” neler olduğu biçimindeki araştırmalardır.
3. Öğrenme odaklı öğretmen eğitimi:
Öğretmenliği oluşturan bilgi birikimine odaklanılmaktadır.
Bu yaklaşıma göre tek bir “iyi öğretmen” tanımı yoktur, ortama bağlı olarak, nitelikli
öğretmenler farklı özellikler taşıyabilir.
Bu çerçevede “öğretmen yetiştirme” kavramı yerine “öğretmenliği öğrenme” kavramı,
araştırmalara yön vermektedir.
Daha çok nitel araştırma geleneği çerçevesinde yapılan araştırmalardır.
4. Ürün odaklı öğretmen eğitimi anlayışı:
1990’lı yılların ortası ve sonrası dönemde “akreditasyon,” “program standartları,”
“yeterlik sınavları” kavramları ile yakından ilişkilidir.
Öğretmen eğitimi programının girdi ve okuldaki öğrenci başarısının ürün olarak
görüldüğü bu çalışmalarda, kapsamlı ve karma araştırma desenleri önem kazanmaktadır.
Son grupta ise öğretmen eğitimcilerinin, kendi uygulamaları üzerinde araştırma yapmalarına
olanak veren “eylem araştırmaları” yer almaktadır.
“Uygulayıcı araştırmaları” adıyla da anılan bu araştırmalarda, hem nicel hem nitel
yöntemler kullanılabilmekte ve esnek yapısı sayesinde, öğretmen eğitimcilerinin, kendi
uygulamalarına bir araştırmacı gözüyle bakabilmelerine olanak sağlanmaktadır.
28
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Ülkemizde Đhtiyaç Duyulan BE Öğretmen Eğitimi Araştırmaları
1. Öğretmen eğitimi programlarına gelen öğrencilerin profili:
Spor Liseleri ve diğer okullardan gelen öğrencilerin özelliği, programa uygunluğu ve
başarı düzeyleri
YGS ve Ortaöğretim Başarı puanlarının başarıyı yordama etkisi
Spor geçmişi olan ve olmayanların akademik başarı üzerine etkisi.
2. Öğretmen eğitimcileri ve yetiştirilen öğretmen adayları üzerindeki etkileri konusunda
yapılacak araştırmalar:
Öğretmen eğitimcileri kimdir, hangi kaynaktan gelmektedirler, özellikleri nelerdir?
Alan ve öğretmenlik meslek bilgisi derslerini (pedagoji dersleri ve yöntem dersleri)
kimler vermektedir;
Okullarda yapılan staj/uygulama etkinliklerini kimler yönlendirmektedir?
3. Öğretmen eğitimi programlarında yer alan öğretim süreçlerinin bilgisi:
Öğretmen adayları ne tür ortamlarda ve ne tür süreçlerle eğitilmektedir?
Hangi sınıf ortamı, iklimi ve yöntemle eğitilmektedir, bunların meslek yeterliğine etkisi
nedir?
4. Öğretmenlik meslek bilgisi eğitiminin öğretmen adaylarının niteliği üzerindeki etkisi:
Ne tür bir öğretmenlik meslek bilgisi eğitimi gereklidir?
Spor Sosyolojisi, Spor Felsefesi, Beden Eğitimi/Spor Psikolojisi, Rehberlik, Beden
Eğitimi Tarihi, Program Geliştirme, Özel Öğretim Yöntemleri, Ölçme ve Değerlendirme
gibi derslerin içeriği ve düzeyi ne olmalıdır?
5. Alan bilgisi eğitiminin öğretmen adaylarının niteliği üzerindeki etkisi:
Ne tür bir alan bilgisi eğitimi gereklidir ve ne
miktarda alan bilgisi nitelikli öğretmenin yetişmesi için yeterlidir?
6. Genel kültür derslerinin etkileri:
Programlarda var olan genel kültür dersleri (Türkçe, Đnkılap Tarihi, Yabancı Dil,
Bilgisayar, Müzik gibi) ne oranda gerekli ve düzeyi ne olmalıdır, farklı genel kültür
derslerine ihtiyaç var mıdır?
7. Öğretmen eğitimi programının yapısı:
Alan bilgisi, öğretmenlik meslek bilgisi ve diğer dersler nasıl organize edilmelidir?
Birlikte mi okutulmalı, yoksa üstüne /ayrı mı okutulmalı? Hangi model daha etkili
olmaktadır?
8. Mezun olan öğretmen adaylarının KPSS’ye girmelerinin programlar üzerindeki ve
dolayısıyla yetişen öğretmen adaylarının niteliği üzerindeki etkileri:
KPSS sınavı bir yeterlik sınavı mıdır, öğretmenlik yapma başarısını yordamakta mıdır?
KPSS sınavları alan bilgisini ne oranda etkilemektedir?
29
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
KPSS sınavlarında alan bilgisi de olmalı mıdır?
9. Okul uygulamalarının düzeyi ve kapsamı:
Okul uygulamaları, hangi aşamada, hangi kapsamda ne kadar süreyle yapılmalıdır?
Ne tür uygulamalar, öğretmen adayının niteliğini geliştirmektedir?
10. Öğretmen eğitimi programlarının, bu programlardan mezun öğretmenlerin eğittiği
öğrencilerin başarı düzeyleri ile ilişkisi:
Öğretmen eğitimi programlarının niteliğinin en iyi göstergesi, bu programlardan yetişen
öğretmenlerin eğittiği öğrencilerin başarı düzeyleridir.
11. Alternatif (Öğretmenlik) sertifika programlarının sonuçları:
Alternatif sertifika programları, nitelikli öğretmen yetiştirmekte midir? Bu programlar
arasında, yetişen öğretmen adayının niteliği yönünden farklar var mıdır? Varsa, bu farklar
nereden kaynaklanmaktadır?
Antrenörlük, Spor Yöneticiliği, Sınıf Öğretmeni, Rekreasyon bölüm mezunlarına verilen
sertifika eğitimi ne oranda yeterlidir?
12. Öğretmen eğitimi alanında gerçekleştirilen yeniden yapılanmaların öğretmen eğitimi
üzerindeki etkileri:
Okulöncesi, Đlkokul, Ortaokul ve Lise düzeyinde beden eğitimi öğretmen yetiştirme
uygulamaları yapılmamaktadır.
Tek bir programdan yetişen öğretmenler her düzeydeki okulda öğretmenlik yapmaktadır.
Bu durumun öğrenme/öğretme sürecine etkileri nelerdir?
13. Kuram ve uygulama dengesi ve aralarındaki ilişkiler:
Programlardaki öğretmenlik meslek bilgisi derslerinin kuramsal ya da uygulamalı
olmasının, mezun olan öğretmen adayının niteliği üzerindeki etkileri nelerdir?
Kuramların uygulamaya yansıtılma biçimleri ve varsa ikisi arasındaki uçurum, öğretmen
adaylarını ne şekilde etkilemektedir?
14. Etik konular:
Beden eğitimi öğretmenleri ne tür etik sorunlara sahiptir?
Etik dışı öğretmen davranışlarının öğrenciler üzerindeki etkileri nelerdir?
Etik dışı davranış gösteren BE öğretmenlerin sınıf iklimi nasıl oluşmaktadır?
15. Ekoloji/Çevre bilinci:
BE öğretmenlerinin çevre duyarlılığı ve bilinci nedir?
Çevre duyarlılığı gösteren/göstermeyen BE
etkileri nelerdir?
öğretmenlerinin öğrenciler üzerindeki
BE öğretmen eğitiminde çevre bilinci nasıl kazandırılır?
30
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
2. Beden Eğitimi «Öğretimi» Alanına ilişkin Araştırma Konuları
∗
Öğretmenin inanışları
Öğretmenlerin derse ve mesleğine yönelik ilgi ve motivasyonu öğrenmeği nasıl etkiliyor?
Öğretmenlerin mesleki deneyimleri, iş doyumu ve tükenmişliklerinin öğrenme üzerine
etkileri nelerdir?
1. Dersi Planlayabilme ve uygulayabilme:
Program hedeflerine ve kazanımlarına yönelik ders planı yapabilme ve uygulayabilmede
ortaya çıkan sorunlar nelerdir?
Dersi planlarken değer yönelimleri nelerdir (ego yönelim-performans yönelim?
2. Çalışma Yeri Đklimi/Ortamı:
Öğrenci sayısının öğretimi ne yönde etkilemektedir?
Araç-Gereç, malzeme, salon durumu nedir, kazanımlar üzerine etkileri nelerdir?
Derslerde cinsiyete göre sınıflamak gerekiyor mu, bunun öğrencinin istendik davranışlar
kazanmasına etkisi nedir?
3. Öğretmenin Etkili Davranışları
∗
Yönetsel Görevleri
∗
Öğretmen geribildirimleri, dönüt biçimleri
∗
Öğretmen Beklentileri
∗
Öğretim Stilleri
∗
Öğretmenin coşkunluğu, arzu ve istekliliği
∗
Sınıf yönetimi
∗
Akademik öğrenme zamanı
∗
Derse katılımı artırma
4. Öğrencinin Karakteristiği
Background Karakteristiği
Amaç Yönelimi (Ego/Başarı)
Öğrencinin sosyal , kültürel ve ekonomik yapısı
Ergenlik dönemindeki derse ve fiziksel aktiviteye katılım isteksizliği
4. Çıktılar
∗
Motor beceri çıktılarının ölçülmesi
∗
Duyuşsal Öğrenmelerin ölçülmesi
∗
Bilişsel Öğrenmelerin ölçülmesi
∗
Öğrenci gelişimi boylamsal olarak araştırılması
31
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
3. Beden Eğitimi «öğretim programı» alanına ilişkin araştırma konuları
Standarda dayalı öğretim programı ile fitness amaçlı öğretim program modellerinin
karşılaştırılması, etkisinin analiz edilmesi
Öğretim programına ilişkin öğretmen, öğrenci, okul yönetimi ve ailelerin bilgi ve inancı
Öğretim programının ihtiyaçları karşılaması ve yeni ihtiyaç ve beklentilerin belirlenmesi
Öğretim programından paydaşların haberdar oluşu
Öğretim programının diğer disiplinlerle olan ilişkisi
Kazanımlara yönelik uygun içerik ve öğretim yöntemi uygulanmasına yönelik
araştırmalar.
Seçilen etkinlik ve yöntemin öğrenenin gelişim özelliğine uygunluğuna ilişkin
araştırmalar.
Okul programları yaşam boyu sporu destekliyor mu?
Program amaçlarının gerçekleşmesine yönelik boylamsal araştırmaların yapılması.
4. Ders Dışı Spor Etkinliklerine Đlişkin Araştırma Konuları
Okul çalışanlarının ve ailelerin ders dışı spor etkinliklerine yönelik ilgi, tutum ve
beklentileri
Ders dışı spor etkinliklerine yönelik katılım motivasyonu, çalışma yer sorunu, antrenör
davranışları
Okul içi ve okullar arası yarışma ortamı ve etkileri
Ders dışı spor etkinlerinde yaralanma ve sakatlıkların işgücü kaybı
Dezavantajlı çocuklara yönelik ders dışı fiziksel aktiviteler
Kaynaklar
Yıldırım, A. (2013). Türkiye’de Öğretmen Eğitimi Araştırmaları: Yönelimler, Sorunlar ve
Öncelikli Alanlar. Eğitim ve Bilim, 38(169).
Cochran-Smith, M. & Fries, K. (2008). Research on teacher education: changing times, changing
paradigms. In M. Cochran-Smith, S. Feiman-Nemser, and D.J. McIntyre (Eds.), Handbook
of research on teacher education: Enduring questions in changing contexts (pp. 1050-1093).
New York: Routledge/Taylor Francis and the Association of Teacher Educators.
Cochran-Smith, M. (2005). Studying teacher education: What we know and need to know.
Journal of Teacher Education, 56(4), 301-306.
Darling-Hammond, L. (2006). Assessing teacher education: The usefulness of multiple measures
for assessing program outcomes. Journal of Teacher Education, 57(2), 120-139.
Büyükgöze-Kavas, A., & Bugay, A. (2009). Öğretmen Adaylarının Hizmet Öncesi Eğitimlerinde
Gördükleri Eksiklikler ve Çözüm Önerileri. Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi,
25, 13-21.
32
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
BİR MESKEN OLARAK SPORU VE SAKİNLERİNİ ANLAMANIN YOLU:
SPOR SOSYOLOJİSİ
Dr. Canan Koca
Hacettepe Üniversitesi, Spor Bilimleri Fakültesi
33
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Leisure endüstrisi
Orta sınıf
Banliyö hayatı
Beden eğitimciler
Çocuklar
Sosyologlar
Baby boom
Okul sporları
Genç ligler
TV spor programları
BİR MESKEN OLARAK SPOR SOSYOLOJİSİNİN AKADEMİ MUHİTİNE YERLEŞMESİ
Beden eğitimciler
Sosyologlar
Literatür okumaları
Klasik sosyoloji metinleri
(Weber 190/30; Goffman, 1961)
Sporla ilişkili etkinlikleri içeren metinler
Huizinga – Oyun metinleri
Serbest zaman (leisure) metinleri
Kurumsallaşma
Örgütler
International Committee for the Sociology of Sport (1965)
Dergiler
International Review for the Sociology of Sport (1966)
Journal of Sport and Social Issues (1977)
Sociology of Sport Journal (1984)
34
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
ERKEN DÖNEM ARAŞTIRMALARI (1970-1990)
Konular
Akademik başarı
Irk/ayrımcılık
Sosyalleşme
Saldırganlık
Toplumsal cinsiyet (Madde 9)
Tanımlayıcı
Kuram sınırlı
Pozitivist paradigma
MUHİT DEĞİŞİYOR, MESKENİN SINIRLARI HIZLA GENİŞLİYOR
Siyaset Bilimciler
Beden eğitimciler
Sosyologlar
Medya araştırmacıları
Antropologlar
Tarihçiler
Felsefeciler
Eğitimciler
35
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SPOR SOSYOLOJİSİ ÖLDÜ….
David. L. Andrews
Andrews, D. (2008). Kinesiology’s Invonvenient Truth and the
Physical Cultural Studies Imperative. Quest, 60 (1), 45-62.
Michael Silk
Silk, M. & Andrews, D. (2011). Towards a Physical Cultural
Studies. Sociology of Sport Journal, 28 (1), 4-35.
YENİ PARADİGMA: FİZİKSEL KÜLTÜR ÇALIŞMALARI
Andrews, D. (2008). Kinesiology’s Invonvenient Truth and the Physical Cultural Studies
Imperative. Quest, 60 (1), 45-62.
Özel Sayı: Sociology of Sport Journal, 2011
Silk, M. & Andrews, D. (2011). Towards a Physical Cultural Studies. Sociology of Sport
Journal, 28 (1), 4-35.
Atkinson, M. 2011. Physical Cultural Studies [Redux]. Sociology of Sport Journal 28(1), pp.
135-144.
U of Bath, Department of Healt, Physical Cultural Studies
U of Maryland, School of Public Health: Physical Cultural Studies Laboratory
U of British Columbia, School of Kinesiology: Physical Cultural Studies and Sport History L.
36
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Atkinson, M. 2011. Physical Cultural Studies [Redux]. Sociology of Sport Journal 28(1), pp. 135-144.
Silk, M. & Andrews, D. (2011). Towards a Physical Cultural Studies. Sociology of Sport Journal, 28 (1), 4-35.
Spor sosyolojisi hantallaşıyor:
-Epistemik hiyerarşi
-Pozitivist paradigma sorgulanıyor
-Araştırma konuları akademik farklı alanlarında çalışılıyor
-Spor; spor sosyolojisi alanındaki çalışmaların genişliğini yakalayabilmekte
başarısız olan, belirsiz / muğlak bir kavram.
-Spor sosyolojisi; alanı tanımlamakta yetersiz.
-Spor, fiziksel kültürün bileşenlerinden biri
FİZİKSEL KÜLTÜR ÇALIŞMALAR
Eleştirel analiz
Kuramsal analiz
Fiziksel kültür:
Fiziksel bedenle ilişkili kültürel pratikler
Fi etme yolları
Fiziksel bedenin hareket
Fiziksel bedenin sunum biçimleri
Fiziksel bedenin kontrol edilme yöntemleri
Kültürel çalışmalar, ekonomi, tarih, felsefe, sosyoloji,
medya çalışmaları
37
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SPOR SOSYOLOJİSİ / FİZİKSEL KÜLTÜR ÇALIŞMALARINDA GÜNCEL
ARAŞTIRMALAR
Araştırma Konuları
Medyada fiziksel kültür
Lezbiyen & gey sporcular & homofobi
Müslüman kadınların FA deneyimleri
Sporda bedenin disiplini
Spor & egzersizde ilaç kullanımı
Medyada diyet ve egzersiz söylemleri
Küreselleşme ve yerel fiziksel kültürler
Endüstriyel futbolun dönüşümü
Spor bloglarında eril dilin inşası
Sivil toplumculuk ve spor
Postyapısalcılık
Feminist kuram
Kültürel çalışmalar
Eleştirel kuram
Etnografi
Hegemonik erkeklik
Yeni medya söylemleri
Görüşmeler
Bourdieu eylem kuramı
Örnek Olay
Söylem analizi
Anlatı analizi
Yorumlamacı paradigma
BİR MESKEN OLARAK FİTNESS SALONUNU VE SAKİNLERİNİ ANLAMANIN YOLU:
FİZİKSEL KÜLTÜR ÇALIŞMALARI
38
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Vücut geliştirme alanında erkeklik kimliğinin inşasında besin desteği kullanımının yerini …
Bourdieu’nün (1977) Eylem Kuramı & Connell’ın (1987) Erkeklik Kuramı
Etnografik Araştırma Yöntemi
Katılımlı gözlem: Haftada 2-4 gün
80 alan ziyareti: 1,5- 3 saat
Yarı yapılandırılmış bireysel
görüşmeler
5 eğitmen
12 Erkek vücut geliştirmeci
45 dk-125 dakika
39
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Erkeklik Bedene Dair Olandır: “Beden Çağlardan Beri Bir Güç Sembolü, Kaslar
Özellikle”
Erkek dediğinin:
Beden «özellikle kas» & erkeklik
Erkeğin güç simgesi/sembolü
Omuzu geniş, kolları güçlü olacak. ERKEK gibi
Çelimsiz biri olmayacak
Erkeksi
hissetmenin
Saygı aracı
Sembolik
Sermaye
Caydırıcı ve
Engelleyici
bir yolu
(Connell, 1995)
Baskınlık
(Bourdieu, 1977)
Genç erkekler köşesi: Burada Beden Sermayesi Konuşur
İri, hacimli, kaslı
«üçgen»
deneyimli
«Abi»
«zirve» «vay be»
denilen kişiler
Çok zayıf/cılız, şişman,
göbekli
deneyimsiz
‘Bacakları ve kolları ince,
omuzları dar, göğüs yok,
dümdüz’
olan kişiler
«Acemiler»
Hegemonik
Konum
Üstün kişiler
Ciddiye alınıyor
Alay ediyor
Umursamıyor
Tabı Kılınan
Konum
Abileri izleyen
Alay edilen
Umursanmayanlar
40
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Hegemoni Sessiz ve Zımnidir: “Tavsiye Yemeyeli Bayağı Oldu”
Pratikler
Soru cevaplamak
Tavsiye vermek
Antrenman
programı yazmak
Hoca ile
çalışmıyorlar
Tavsiye almak
Soru sormak
Antrenman
programı yazdırmak
Hoca ile çalışıyorlar
«Acemiler»
«Abi»
Hegemonik Bir Pratik: Hegemonik Erkekliğe Giden Yol Serbest Ağırlıklarla
Döşenmiştir.
Serbest Ağırlıklar
(Zor, zorlayıcı, tehlikeli)
Daha Ağır Kilolar
Partnerli Çalışmak
Bağırmak
Ağırlıkları Yere Atmak
Makineler
(Kolay)
X
X
X
X
«Acemiler»
«Abi»
Bu pratikler abiler ve acemiler
arasında sembolik ve güce dayalı bir
hiyerarşi kurmaktadır ve abileri
diğerlerinden ayırmaktadır.
41
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Mücadele Alanında Erkeklik Yarışı: Kaç Kiloyla Bench
Basıyorsun?
Erkekler arasında;
Birbirlerinin beden sermayelerine bakıyorlar, değerlendiriyorlar
beden sermayesi ve
güç bağlamında
devamlı bir
yarış/mukayese var.
Birbirlerinin kaç kilo kaldırdıklarına bakıyorlar, değerlendiriyorlar
Alanda ve alanın dışında:
Kaç basıyorsun?
Kaç girersin?
Bechde kaç kaldırıyorsun?
Vücut Geliştirme Alanında Bir Söylem: “Beslenme Eşittir Vücut Geliştirme”
Yağsız
Tavuk
Karbonhidratsız Diyet
Yumurta
(Günde 20 tane)
Sadece Beyazını
Çok Dikkat
Etmiyor
«Abi»
«Acemiler»
Düzenli Beslenmek Zor
Protein Eksiğini
Gidermek Zor
Besin Desteği
Gereklidir
Abi Ben Yeni Başladım.
(Besin Desteği) Kullanmama
Gerek Var Mı?
42
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Leisure endüstrisi
Orta sınıf
Banliyö hayatı
Çocuklar
Baby boom
Okul sporları
Genç ligler
Beden eğitimciler
Sosyologlar
TV spor programları
43
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
BİR MESKEN OLARAK SPOR SOSYOLOJİSİNİN AKADEMİ MUHİTİNE YERLEŞMESİ
Beden eğitimciler
Sosyologlar
Literatür okumaları
Kurumsallaşma
Klasik sosyoloji metinleri
(Weber 190/30; Goffman, 1961)
Örgütler
International Committee for the Sociology of Sport (1965)
Sporla ilişkili etkinlikleri içeren metinler
Huizinga – Oyun metinleri
Serbest zaman (leisure) metinleri
Dergiler
International Review for the Sociology of Sport (1966)
Journal of Sport and Social Issues (1977)
Sociology of Sport Journal (1984)
ERKEN DÖNEM ARAŞTIRMALARI (1970-1990)
Konular
Akademik başarı
Irk/ayrımcılık
Sosyalleşme
Saldırganlık
Toplumsal cinsiyet (Madde 9)
Tanımlayıcı
Kuram sınırlı
Pozitivist paradigma
44
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
MUHİT DEĞİŞİYOR, MESKENİN SINIRLARI HIZLA GENİŞLİYOR
Siyaset Bilimciler
Beden eğitimciler
Sosyologlar
Medya araştırmacıları
Antropologlar
Tarihçiler
Felsefeciler
Eğitimciler
SPOR SOSYOLOJİSİ ÖLDÜ….
David. L. Andrews
Andrews, D. (2008). Kinesiology’s Invonvenient Truth and the
Physical Cultural Studies Imperative. Quest, 60 (1), 45-62.
Michael Silk
Silk, M. & Andrews, D. (2011). Towards a Physical Cultural
Studies. Sociology of Sport Journal, 28 (1), 4-35.
45
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
YENİ PARADİGMA: FİZİKSEL KÜLTÜR ÇALIŞMALARI
Andrews, D. (2008). Kinesiology’s Invonvenient Truth and the Physical Cultural Studies
Imperative. Quest, 60 (1), 45-62.
Özel Sayı: Sociology of Sport Journal, 2011
Silk, M. & Andrews, D. (2011). Towards a Physical Cultural Studies. Sociology of Sport
Journal, 28 (1), 4-35.
Atkinson, M. 2011. Physical Cultural Studies [Redux]. Sociology of Sport Journal 28(1), pp.
135-144.
U of Bath, Department of Healt, Physical Cultural Studies
U of Maryland, School of Public Health: Physical Cultural Studies Laboratory
U of British Columbia, School of Kinesiology: Physical Cultural Studies and Sport History L.
Atkinson, M. 2011. Physical Cultural Studies [Redux]. Sociology of Sport Journal 28(1), pp. 135-144.
Silk, M. & Andrews, D. (2011). Towards a Physical Cultural Studies. Sociology of Sport Journal, 28 (1), 4-35.
Spor sosyolojisi hantallaşıyor:
-Epistemik hiyerarşi
-Pozitivist paradigma sorgulanıyor
-Araştırma konuları akademik farklı alanlarında çalışılıyor
-Spor; spor sosyolojisi alanındaki çalışmaların genişliğini yakalayabilmekte
başarısız olan, belirsiz / muğlak bir kavram.
-Spor sosyolojisi; alanı tanımlamakta yetersiz.
-Spor, fiziksel kültürün bileşenlerinden biri
46
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
FİZİKSEL KÜLTÜR ÇALIŞMALAR
Kuramsal analiz
Eleştirel analiz
Fiziksel kültür:
Fiziksel bedenle ilişkili kültürel pratikler
Fi etme yolları
Fiziksel bedenin hareket
Fiziksel bedenin sunum biçimleri
Fiziksel bedenin kontrol edilme yöntemleri
Kültürel çalışmalar, ekonomi, tarih, felsefe, sosyoloji,
medya çalışmaları
SPOR SOSYOLOJİSİ / FİZİKSEL KÜLTÜR ÇALIŞMALARINDA GÜNCEL
ARAŞTIRMALAR
Araştırma Konuları
Medyada fiziksel kültür
Lezbiyen & gey sporcular & homofobi
Müslüman kadınların FA deneyimleri
Sporda bedenin disiplini
Spor & egzersizde ilaç kullanımı
Medyada diyet ve egzersiz söylemleri
Küreselleşme ve yerel fiziksel kültürler
Endüstriyel futbolun dönüşümü
Spor bloglarında eril dilin inşası
Sivil toplumculuk ve spor
Postyapısalcılık
Feminist kuram
Kültürel çalışmalar
Eleştirel kuram
Etnografi
Hegemonik erkeklik
Yeni medya söylemleri
Görüşmeler
Bourdieu eylem kuramı
Örnek Olay
Söylem analizi
Anlatı analizi
Yorumlamacı paradigma
47
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
BİR MESKEN OLARAK FİTNESS SALONUNU VE SAKİNLERİNİ ANLAMANIN YOLU:
FİZİKSEL KÜLTÜR ÇALIŞMALARI
Vücut geliştirme alanında erkeklik kimliğinin inşasında besin desteği kullanımının yerini …
Bourdieu’nün (1977) Eylem Kuramı & Connell’ın (1987) Erkeklik Kuramı
Etnografik Araştırma Yöntemi
48
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Katılımlı gözlem: Haftada 2-4 gün
80 alan ziyareti: 1,5- 3 saat
Yarı yapılandırılmış bireysel
görüşmeler
5 eğitmen
12 Erkek vücut geliştirmeci
45 dk-125 dakika
Erkeklik Bedene Dair Olandır: “Beden Çağlardan Beri Bir Güç Sembolü, Kaslar
Özellikle”
Erkek dediğinin:
Beden «özellikle kas» & erkeklik
Erkeğin güç simgesi/sembolü
Omuzu geniş, kolları güçlü olacak. ERKEK gibi
Çelimsiz biri olmayacak
Erkeksi
hissetmenin
Sembolik
Sermaye
bir yolu
(Connell, 1995)
(Bourdieu, 1977)
Saygı aracı
Caydırıcı ve
Engelleyici
Baskınlık
49
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Genç erkekler köşesi: Burada Beden Sermayesi Konuşur
Çok zayıf/cılız, şişman,
göbekli
deneyimsiz
‘Bacakları ve kolları ince,
omuzları dar, göğüs yok,
dümdüz’
olan kişiler
İri, hacimli, kaslı
«üçgen»
deneyimli
«Abi»
«zirve» «vay be»
denilen kişiler
«Acemiler»
Hegemonik
Konum
Tabı Kılınan
Konum
Üstün kişiler
Ciddiye alınıyor
Alay ediyor
Umursamıyor
Abileri izleyen
Alay edilen
Umursanmayanlar
Hegemoni Sessiz ve Zımnidir: “Tavsiye Yemeyeli Bayağı Oldu”
Pratikler
Soru cevaplamak
Tavsiye vermek
Antrenman
programı yazmak
Hoca ile
çalışmıyorlar
«Abi»
Tavsiye almak
Soru sormak
Antrenman
programı yazdırmak
Hoca ile çalışıyorlar
«Acemiler»
50
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Hegemonik Bir Pratik: Hegemonik Erkekliğe Giden Yol Serbest Ağırlıklarla
Döşenmiştir.
Serbest Ağırlıklar
(Zor, zorlayıcı, tehlikeli)
Daha Ağır Kilolar
Partnerli Çalışmak
Bağırmak
Ağırlıkları Yere Atmak
Makineler
(Kolay)
X
X
X
X
«Acemiler»
«Abi»
Bu pratikler abiler ve acemiler
arasında sembolik ve güce dayalı bir
hiyerarşi kurmaktadır ve abileri
diğerlerinden ayırmaktadır.
Mücadele Alanında Erkeklik Yarışı: Kaç Kiloyla Bench
Basıyorsun?
Erkekler arasında;
beden sermayesi ve
güç bağlamında
devamlı bir
yarış/mukayese var.
Birbirlerinin beden sermayelerine bakıyorlar, değerlendiriyorlar
Birbirlerinin kaç kilo kaldırdıklarına bakıyorlar, değerlendiriyorlar
Alanda ve alanın dışında:
Kaç basıyorsun?
Kaç girersin?
Bechde kaç kaldırıyorsun?
51
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Vücut Geliştirme Alanında Bir Söylem: “Beslenme Eşittir Vücut Geliştirme”
Yağsız
Tavuk
Karbonhidratsız Diyet
Yumurta
(Günde 20 tane)
Sadece Beyazını
Çok Dikkat
Etmiyor
«Abi»
«Acemiler»
Düzenli Beslenmek Zor
Protein Eksiğini
Gidermek Zor
Besin Desteği
Gereklidir
Abi Ben Yeni Başladım.
(Besin Desteği) Kullanmama
Gerek Var Mı?
52
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Spor Felsefesi Neyi Tartışır?
Yrd. Doç. Dr. Mehmet ŞAHĐN
(Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi BESYO, BURDUR)
Giriş
Spor Felsefesi, spor kavramında dile gelen hakikati; sporun özünü sürekli bir çabayla araştıran;
kavramı spor bilimlerinden ve felsefelerinden derlediği her yeni bilgi ile yeniden yorumlayan,
aydınlatan bir bilgi alanıdır. Spor Felsefesi; sporla ilgili bilimsel, teknik, felsefi hatta mitolojik
tüm bilgiler ışığında sporun özünü, spor kavramının anlamını, spor kavramında dile gelen
hakikate ilişkin bilgiler ortaya koyma amacındadır.
Sporun felsefi kavramlarla ele alınıp açıklanma süreci bizim ülkemizde 25-30 yıllık bir süreçtir.
Spor Felsefesine ilişkin ilk akademik konuşmaları Dr. Adnan Orhun 1984-85-86 yıllarında
seçmeli spor felsefesi derslerinde Manisa’da yapmıştır.
Türk Alman kültür diyaloğunda “Spor Ahlakı ve Spor Felsefesine Yeni Yaklaşımlar”
sempozyumu 1991 yılında Đstanbul’da yapıldı. Bu organizasyon Atilla Erdemlinin “Spor
Felsefesine Đlişkin Söyleşiler” düşüncesiyle Đstanbul Alman Kültür Merkezi, TMOK ve Đstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarafından desteklenip yapılabilmiştir.
1990’lı yıllardan itibaren Uluğ Nutku Spor Felsefesi üzerine çalışmalara yol göstermiştir. Spor
Ahlakı ve Sorunları, Spor Eylemlerinde Etik Değer sorunu gibi çalışmalarımı baştan sona felsefi
sorgulamalarla akademik çerçeve içinde yürütmemin yol göstericisi olmuştur.
Spor bilimi interdisipliner bir alan olarak daha fazla ilgiyi hak ediyor. Sağlık bilimlerinde yapılan
çalışmalardan sosyal bilimlerde yapılan çalışmalara doğru bir genişleme görülmekle beraber
bugün Eğitim Bilimleri alanında yapılan çalışmalarda yeterli değildir. Bu Spor Felsefesi neyi
tartışır? Spor Felsefesinin konuları nelerdir? Kısaca bunlara değinilecektir.
Spor insanın bilme eyleminin bir yönüdür. Örgütlenmesi ise Antikçağda başlar. Epikuros, Grek
felsefesinde bu dünyacı tutumuyla bedeni, hazları, duyum ve duyguları zihinsel işlemlerden hiç
aşağı bir yerde görmeyerek ayrı bir yer tutar. Ruh beden ikiliğinin yapaylığını ilk gösteren
olması bakımından Epikuros, hem insan varlığının bütünlüğünden hareket eden bir ahlak
felsefesinin, hem de bedenin olumlanması bakımından spor felsefesinin Antikçağdaki öncüsü
sayılabilir. Çağlar boyunca insanlık yaşama koşullarını düzeltip geliştirdikçe hareket biçimleri de
53
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
doğal olarak değişikliğe uğramıştır. Aristotales, Platon ve Soktates, cimnastiğin hedefi ve
eğitim değeri üzerine yazmışlardır.
Spor, beden için olanaklar alanıdır ama olanaklar sonsuz değildir. Biyolojik olarak sınırlanmıştır.
Yalnız kol ve bacak değil, beyindeki nöronların hareketi de doğanın çizdiği son biyolojik sınırı
zorlayamaz, aşamaz. Đnsan buna girişirse, bedenini aldatmaya kalkıştığı için ölçülülük tanrıçası
onu cezalandırır; dopingle veya başka türlü bir hileyle. Bedenin bilgeliği aklın bilgeliği gibi,
kendi sınırlarını bilmektir. Bu bilgi kazanılmadıkça, olumlu içerikli başarı kavramı günümüzdeki
olumsuz içerikli performans kavramına dönüşür.
Spor felsefesi aşağıdaki başlıklarda problemleri işleyebilir.
Felsefi akımlar sporu nasıl ele alır? Đdealizm, Materyalizm, Realizm, Prağmatizm, Naturalizm ve
Existentializmin önemli savunucuları bugün spor üzerine neyi tartışıyor?
Đdealizmin en önemli savunucusu Platon “Devlet” kitabında Beden Eğitimi ve Jimnastik ile
eğitimde ne yapmak istiyor? Bugünün eğitim felsefeleri
beden eğitimi “spor eğitimi”
“jimnastik” kavramlarına nasıl bakıyor?
Materyalistler sporun performans sergileme ve yarışmacı yanına neden şüpheci yaklaşıyor?
Yarışma olmadan spor olmaz mı? Spor beden sağlığında en önemli anahtar iken bedeni tüketen,
insanı öldüren bir sürece kapitalist spor anlayışımı sürüklüyor?
Hareket, Oyun ve Sporun antropolojik temelleri nelerdir? Antropoloji “Bölgelere göre bütün spor
dallarından hangi spor dallarına yetenekli olduklarına yönelik çalışmalara bakir bir alan. 1979
yılında Prof.Dr. Nuran Gökhan ve arkadaşları tarafından yapılan çalışma “Sportif Yetenek
Araştırma Metod Türkiye Uygulaması” alanında örnektir. Ancak günümüzde 7 bölgede spor
tesisleşme oranları, eğitim durumları, sosyal, siyasal ve ekonomik yaşam hayli değişmiş ise
bölgelere sporu yayma konusunda yaşanan sıkıntıları bilimsel araştırmalarla ortaya koymak
gerekmektedir.
Hareket felsefesi nedir? Đnsanın hareket sınırları teknolojiyle nasıl arttı? 100 metreyi 5 saniyede
koşmak insanlığa ne kazandırır? Naim Süleymanoğlu 60 kilo iken 180 kilo kaldırarak olimpiyat
şampiyonu olmuştu. Halterde kadınlar erkekler ağırlıklarının 10 katını kaldırsa bundan insanlık
nasıl yararlanır?
54
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Oyun Felsefesi nedir? Çocuk oyunla büyür, gelişir iken bilgisayar oyunları çocukları küçük kas
gruplarına ve küçük odalarına hapsetmeyi mi sağlıyor? Çocuklar sokakta, spor alanlarında
oynamadan bilgisayar başında da oynayarak aynı gelişimleri sağlar mı?
Takım oyunlarında, birlikte olmanın, birlikte bir iş, bir eylem, bir amaç gerçekleştirmenin sevinci
ya da gerçekleştirememenin sevinci, hüznü, üzüntüsü yaşanır. Bedenin çevre boyutu canlanır
orada, bedenler bütünleşir. Dayanışma ruhu, duygusal boyutu geliştirir. Hedefe varmak için
bedenin izleyici yolları düşünme bedenin akılsal boyutunu harekete geçirir bu boyutlar arasında
eşgüdümü güçlendirir.
Sportif Performans Felsefesi nedir? Okul sporlarında Trabzon Erdoğdu Anadolu Lisesi'nin,
Liselerarası Dünya Futbol Şampiyonası'nda elde ettiği şampiyonluğun ardından, Türk sporuna
basketbolda Doğa Koleji erkek takımı da Dünya şampiyonu oldu. 13 yıl önce Trabzon Lisesi
futbolda dünya şampiyonu olduğu takımdan kaç sporcu öğrenci futbolda ve sporda kaldı? Okul
sporlarında yarışmacı yanı öne çıkarıp dersleri kaldırmayı denemek hangi felsefeye ve neye
hizmet eder?
Spor ve Estetik kavramlarından ne anlıyoruz? Tenis, futbol, basketbol voleybol maçında rakip
takımın güzel bir hareketini alkışlamak neden zordur?
Branşlara göre göze hoş gelen güzel hareketler nelerdir? Spor ve Etik bir arada olabilir mi?
Neyin iyi ve kötü, doğru ve yanlış, zorunluluk ve seçenek olduğu etiğin konusudur. Günümüzün
Đdealist ve Materyalist anlayışları toplum için etik ilkeleri işlemek ve öğretmek zorundadır.
Özellikle performans sporunda ortaya çıkan gelişmeler spor etik ilişkilerin yeniden
değerlendirilmesini zorunlu kılıyor. Sporcu neden etik ilkeleri çiğniyor? Antrenör neden etik
ilkelerin çiğnenmesine göz yumuyor? Sporun yöneticileri spordaki etik ilkeleri “sıfır tolerans”
sözleriyle neden yerle bir ediyor?
Taraftar etik olmayan başarılar karşısında sporcusu ve takımıyla ilişkisini neden gözden
geçirmiyor? Hangi taraftar grubu etik olmayan başarılara tepki koymuyor?
Spor basını sporcuların yaşamlarını deşifre ederken ne kadar mesleki etik ilkelerini gözetiyor?
Spor sayfalarında ve yazılarında şiddet içerikli yazıların analizi yapılabilir mi? Spor sayfalarında
yer alan branşların ağırlıkları ve nedenleri nelerdir? Kadın sporları medyada nasıl veriliyor?
Görsellik ve teknik analizler spor medyasının birikimi ve uzmanlığı sporu vermeye uygun mu?
55
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Sporun Bireysel Felsefesi olur mu? Sporcuya bir piyon, bir makine olmadığı öğretilmelidir. Her
sporcu bedeninin bilgeliği içinde kendine yakışanı kendine uygun sporu kendince yapabilir.
Bedenlerin
kendilerini
keşfetmelerine
olanak
sağlanmalıdır.
Gerekli
ön
bilgiler
ve
bilinçlendirmeler sporun yalnızca “boş vakitlerini değerlendirecek” “ para kazandıracak” “onları
sağlıklı kılacak” “kilo verdirecek” “gençleştirecek” bir çaba olmadığını insan olmanın insanca
düşünüp yaşayabilmenin insanca iletişim kurabilmenin bir koşulu olduğu gösterilmelidir.
Spor bilimleri alanında kariyer planlayan her kişi, davranış ve hareketlerine bir rehber olacak,
kendi kişisel felsefelerinin geliştirmek sorumluluğunda olmalıdır. Kişisel felsefe, kişiyi mantıklı
ve analitik düşünmeye, sporun anlamını ve önemini kavramaya zorlar. Lumpkin 1990 yılında
yazdığı kitabında Spor eğitimcilerinin genellikle belirli bir kişisel felsefe geliştirmeyi
başaramadıkları, bundan dolayı da meslek prestiji ve saygınlığının yok olduğunu iddia eder.
Felsefe olaylarla başa çıkmada kılavuzluk edecek inanç ve ilkelerden oluşur. Kişisel felsefe
geliştirmenin ilk basamağı; doğru bilgi gerçek ve değerler hakkında ki görüşlerinizi analiz
etmektir. Eğer nereye ve nasıl gideceğinizi bilmiyorsanız, muhtemelen olmak istediğiniz yerde
olamayacaksınız. Hayata bakışınızın farkında olmalısınız ve onu nasıl geliştireceğinizden
haberdar olmalısınız. Bu nedenle öncelikle kendinize bazı sorular sormalı ve yanıtlarınızı gözden
geçirmelisiniz.
Sonuç olarak; Güzel bir dünya için, güzel bir çevre için, bedenimizdeki öğelerin diri tutulup bir
uyum içinde olmaları gereği anlaşılacaktır. Sporun estetik yönünden ayrılamayacağı etik yönü
kavgalarla, savaşlarla dolu bir dünyanın cenderesinden çıkabilme şansımızın sporla da
gerçekleşebileceğini söylüyoruz. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta sporun
“kitleleri uyutma” aracı olarak kullanılmasını engellemektir. Spor ne halkı belli eylemlere doğru
kışkırtmak ne de onların kendi gözleriyle görüp kendi beyinleriyle düşünmelerini engelleyecek
uyutma taktiklerini geliştirmek için kullanılabilir olmasıdır. Geleceğin insanı kendini sporla
yaşayacaktır. Sportif etkinliklerde sporun özüne aykırı düşen, temel özellikleriyle bağdaşmayan
girişimleri artık bireysel olarak değil, örgütlenmiş olarak ta buluyoruz. Spor günümüz insanının
en önemli kurtuluş yollarından birisidir. Đşte bu nedenle spor üstüne durup düşünmek, sporu
araştırmak ve bunu konuşup tartışmak zorundayız. Bir kez değil, pek çok kez, yüzeysel değil;
derinden, söylemek için değil, sözü etkinliğe dönüştürmek için, sporu çok yönlü olarak ele almak
gerekmektedir. Bedenin tüm öğelerini yaşamayı başarabilen, bedenin bilgesi olabilen insan
56
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
düşünmesinin de duygularının da bilgisi olmaya çalışacaktır. Elbette sorunları olacak ancak bu
sorunları çözüp kötülüklerin üstesinden daha güzel, daha iyi gelmeyi başaracaktır.
Yararlanılan Kaynaklar.
1.
Atillar Erdemli. Temel Sorunlarıyla Spor Felsefesi. E yayınları. 2002. Đstanbul.
2.
Uluğ Nutku. Gezgin Felsefe. Baştuğlar Matbaası. 2011.Adana.
3.
Uluğ Nutku. Felsefe ve Güncellik Bulut yayınları. 2005. Đstanbul.
4.
Uluğ Nutku. Đnsan Felsefesi Çalışmaları Bulut yayınları.1998. Đstanbul.
5.
Mehmet Şahin. Spor Ahlakı ve Sorunları. Evrensel Basım Yayın. 2009. Đstanbul.
6.
Oguz Özbek. Beden Eğitimi Öğretmeni Meslek Etiği. Spor Yayınevi.2008. Ankara.
7.
Nevzat Mirzeoğlu. Spor Bilimlerine Giriş.Spor Yayınevi.2011. Ankara.
8.
Orhan Hançerlioğlu. Felsefe Sözlüğü.Remzi Kitabevi.1993. Đstanbul.
9.
Ahmet Đnam. Bilim ve Ütopya. Sayı. 54. Yıl. 1998. sayfa:56-58. Đstanbul.
57
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Panel 2
A Salon, 16.30-18.00
“Spor Bilimlerinde Güncel Araştırma Konuları II”
Moderatör: Prof. Dr. Yavuz TAŞKIRAN
Panelistler:
Prof. Dr. Hayri ERTAN (Hareket ve Antrenman Bilimleri)
Doç. Dr. Nevzat MĐRZEOĞLU (Spor Yönetimi)
Doç. Dr. Bülent GÜRBÜZ (Rekreasyon)
Yrd. Doç. Dr. Ayhan Taner ERDOĞAN (Spor-Sağlık Bilimleri)
58
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Spor Yönetiminde Araştırma: Güncel Konular
Dr. Nevzat Mirzeoğlu
(AĐBÜ Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, BOLU)
[email protected]
Özet
Spor Bilimleri disiplinler arası ve aynı zamanda çok disiplinli genç ve dinamik bir bilim alanıdır.
Spor Yönetimi ise spor bilimleri şemsiyesi altında yer alan, aynı zamanda uygulamalı bir bilim
alanı olarak kabul edilen Yönetim Bilimlerinin bir alt disiplini olarak görülebilir. Bu sunumda,
spor yönetimini en genel anlamda ve basit düzeyde açıklayabilmek için bilim, bilim sınıflaması
içerisinde spor bilimleri ve spor yönetimi konularına öz olarak değinmek; spor yönetiminin diğer
yönetim alanlarından farklılığını ortaya koymak, spor yönetimi açısından araştırmanın önemi ve
araştırma yaklaşımlarına işaret ederek; ülkemizde ve dünyada ne tür sorular sorulmaktadır, nasıl
bir yapılanma görülmektedir gibi konular ele alınarak değerlendirilecektir.
Giriş
Spor Bilimleri disiplinler arası ve aynı zamanda çok disiplinli genç ve dinamik bir bilim
alanıdır. Spor Yönetimi ise spor bilimleri şemsiyesi altında yer alan, aynı zamanda uygulamalı
bir bilim alanı olarak kabul edilen Yönetim Bilimlerinin bir alt disiplini olarak görülebilir.
Bilim için çok değişik tanımlamalar yapılmaktadır. Ancak bir çok tanımı bir araya getiren
tanımlamaya baktığımızda; bilim doğal olay ve olguları, davranışları ve bunlar arasındaki
ilişkileri olduğu gibi göstermeye çalışan, tanımlayıcı bir etkinlik; bunları yorumlayıp anlamlı
genellemeler ve sistemler içinde organize etmeye, nedenlerini belirlemeye yönelen açıklamalı bir
çaba ve gelecekte olacakları kestirmeyi ve doğayı kontrol altına almayı amaç edinen yordamlı ve
kontrollü bir etkinliktir.
Diğer bir ifadeyle bilim insanoğlunun içinde yaşadığı evreni anlama, açıklama ve kontrol
altına alma çabası ve bu çaba sonucunda elde ettiği bilgiler bütünüdür.
Yukarıdaki tanımdan yola çıkarak bilimin bir süreç olduğunu ifade etmek mümkündür.
Bilim, bilgi elde etme süreci (yöntem olarak bilim) ve bu süreç sonucunda elde edilen
kanıtlanmış bilgi olarak değerlendirilmektedir.
Bilim tarihi sürecinde çok fazla düşünür ve bilim insanı bilimi açıklamaya ve bilimleri
sınıflamaya çalışmışlardır. Aristo, Farabi, Đbni Sina, Francis Bacon, Marie Ampere, Auguste
Comte, Herbert Spencer, Hartman ve Goblot, Peirce (Şahin 2014) gibi isimler bu konuda öne
çıkan isimlerdendir.
Bu çalışmanın amacı ve kapsamına uygun olarak iki ayrı sınıflama örneği aşağıda
verilmiştir.
BilimSınıflaması 1
•
•
Temel Bilimler (Kuram Üreten)
– Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji, Psikoloji, Sosyoloji vb.
Uygulamalı Bilimler (Temel Bilimlerin Kuramlarını Kullanan)
– Tıp, Mühendislik, Eğitim, Yönetim, Spor bilimleri vb.
Bilim Sınıflaması 2
•
Doğa Bilimleri (Fen)
59
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
•
•
– Fizik, Kimya, Biyoloji vb.
Sosyal Bilimler
– Psikoloji, Sosyoloji, Tarih vb.
Matematik
Yukarıdaki sınıflamalar dikkate alındığında ve çok disiplinli yapısı gereği ilk sınıflamaya
göre spor bilimlerinin uygulamalı bir bilim disiplini olduğu ve temel bilimlerin kuramlarından
yararlanarak bilgi üretmeye ve bilim disiplinine kavuşmaya çalıştığını kabul etmemiz gerekiyor.
Đkinci sınıflamaya göre ise spor bilimleri alt disiplinleri itibarı ile doğa bilimleri, sosyal bilimler
ve matematik ile doğrudan ilişkili olabilmektedir. Spor Bilimlerinin çok disiplinli yapısı ve bilim
sınıflaması içindeki yeri aşağıdaki şekilde ortaya konulmaktadır.
Tablo 1. Spor bilimlerinin çok disiplinli yapısı ve bilim sınıflamasındaki yeri
Bilim sınıflaması ve Spor Bilimleri
Sosyal Bilimler ve Matematik
Spor Tarihi
Spor Sosyolojisi
Egzersiz ve Spor Psikolojisi
Spor Pedagojisi
Motor Gelişim
Spor Felsefesi
Spor Yönetimi
Rekreasyon
Olimpizm
Engellilerde Spor
Herkes Đçin Spor
Doğa Bilimleri ve Matematik
Kinesyoloji
Antrenman
Egzersiz ve Spor Fizyolojisi
Sporcu Beslenmesi
Spor Hekimliği
Biyomekanik
Motor Kontrol ve Öğrenme
Biyokimya
Fiziksel Uygunluk
Kinantropometri
Tablo 1 bize spor bilimlerinin bir biriyle çok sıkı ilişkisi olan çok disiplinli yapısını
gösterirken aynı zamanda bilim sınıflaması içindeki yerini de göstermektedir. Spor Tarihi, Spor
Sosyolojisi vb. gibi disiplinler sosyal bilimler ve matematik şemsiyesi altında yer alırken, Sporcu
Beslenmesi, Antrenman, Biyomekanik vb. gibi disiplinler ise doğa bilimleri ve matematik
şemsiyesi altında yer almaktadır. Bu çerçevede sosyal bilimler şemsiyesi altında yer alan
disiplinlerin aynı zamanda ağırlıklı olarak sosyal bilimler araştırma yaklaşım ve yöntemlerini
kullanmak durumunda olduklarını kabul etmemiz gerekmektedir. Spor Yönetimi de bu
alanlardan birisidir. Diğer bir ifade ile spor yönetimi de ağırlıklı olarak sosyal bilimler araştırma
yaklaşım ve yöntemlerinden yararlanarak bilgi üretmeye çalışmaktadır.
Genel olarak bilimsel araştırmalarda kullanılan iki yaklaşımdan söz edilmektedir. Bunlar
Nicel Araştırma ve Nitel Araştırma yaklaşımlarıdır. Olgu ve olayları nesnelleştirerek
gözlemlenebilir, ölçülebilir ve sayısal olarak ifade edilebilir bir şekilde ortaya koyan
araştırmalara nicel, gözlem, görüşme ve doküman analizi gibi nitel veri toplama yöntemlerinin
kullanıldığı, algıların ve olayların doğal ortamda gerçekçi ve bütüncül bir biçimde ortaya
konmasına yönelik bir sürecin izlendiği araştırmalara da nitel araştırma ismi verilmektedir. Her
iki yaklaşımın veri toplama yöntemlerinin bir arada kullanıldığı araştırmalara da Karma
Araştırmalar denilmektedir (Dede, Demir 2014).
60
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
•
Nicel Yaklaşım
•
Nitel Yaklaşım
•
Karma Yöntem
Deneysel, Betimsel, Đlişkisel, Nedensel vb.
Örnek Olay, Etnoğrafi, Gömülü Teori, Doküman Analizi vb.
Spor Yönetimi
Spor yönetimi alan yazında farklı şekillerde tanımlanmaktadır. Bunlardan bazılarını
vermek gerekirse Spor yönetimi, herhangi bir spor etkinliğinde; örgütlenme, tesisleşme, yürütme
ve denetim faaliyetlerini içeren ve bunların yönetilmesi ve devamlılığını sağlayan süreçtir (Pitts
ve Stotlar, 2002, Parkhouse 2005). Spor ya da fiziksel aktiviteyle ilgili ürün yada hizmet üreten
bir şirket yada organizasyonun planlama, organize etme, yöneltme, bütçeleme, liderlik yapma,
kontrol ve değerlendirme gibi işlevlerinin bir kombinasyonudur (DeSensi ve arkadaşları 1990).
Sporla ilgili kurulmuş örgüt veya organizasyonların (federasyonlar, kulüpler, müsabaka
organizasyonları, spor malzemesi üreticileri v.b.) en verimli ve iyi bir biçimde yürüyebilmesi için
kaynakları uyumlu kullanma sürecidir (Basım ve Argan, 2009).
Görüldüğü gibi tanımlarda ortak olan nokta, yönetimin genel tanımından hareketle;
önceden belirlenmiş örgüt amaçlarını gerçekleştirmek için kaynakları etkili ve verimli kullanma
süreci olarak ifade edilebilir. Burada önemli olan neyi yönettiğinizin farkında olmaktır. Spor
yönetimini diğer yönetim alanlarından farklı kılan nedir? Bu sorunun yanıtı sporun ayırt
ediciliğindedir. Sporu diğer alanlardan ayıran bu temel özellikler aşağıda açıklanacaktır (Mullin
1980, Parks ve arkadaşları 1998)
Spor Pazarlaması: Spor ürününün diğer ürünlerden farklı olması nedeni ile Spor pazarlaması
ayrıcalıklıdır. Örneğin, spor üretildiği anda tüketilir. Biriktirilemez, etkisi hemen ortadan kalkar
ve müşteri tatmini için garantisi yoktur. Sportif aktivite yada ürünün olası sonuçları tahmin
edilemez. Bu nedenle pazarlama açısından spor oldukça farklı ve risklidir
Spor Finansmanı: Spor çoğu diğer sektörden farklı finanse edilir. Giyim, gıda, otomobil veya ev
temizliği gibi bir hizmet yada ürünün satışı o mesleği finanse eder. Sporda, sportif malzemeler
satan işletmeler hariç, spor sektörü gelirlerinin önemli bir kısmını spor hizmetlerinin satışından
değil de, sponsorluklardan, yayın haklarından, taraftar katkılarından yada devlet gibi çok değişik
kaynaklardan sağlar. Üniversite yada yerel yönetim spor etkinlikleri öğrenci veya kullanıcı
katkıları, bağışlar, vergiler ve kiralardan; kulüplerin üye aidatlarından lisanslama işlerinden elde
edilebilir. Bu yüzden spor yöneticileri spor destek alanları ve işletmelerinden elde edilecek
gelirle ilişkili olmalıdırlar.
Kariyer Fırsatları: Spor yönetimindeki kariyer alanları, diğer meslek alanlarındaki gibi açıkça ve
iyi tanımlanmamıştır. Çoğu zaman spor sektöründe kariyer, yıldız bir sporculuktan koçluğa,
oradan da sportif direktörlüğe şeklinde olmaktadır. Bu nedenle işi elde etmek, başvuranın
bilgisinden çok kim olduğuna bağlı olmaktadır. Uzmanlara göre iyi donanım, gönüllülük ve
girişimcilik bu alanda kariyer elde etmenin en iyi yoludur.
Sosyal Kurum: Spor inanılmaz derecede etkili ve ayrıcalıklı bir sosyal kurumdur. Hangi sosyal
kurum bu kadar gazete, televizyon kanallarını meşgul etmekte ve milyonlarca izleyicisi ile kendi
yayın organlarına sahip olmaktadır. Sporun gerçek gücü, onu yönetenlerin sporun tarihsel
61
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
psikolojik, sosyolojik, kültürel ve felsefi boyutlarını tam kavramayı şart koşmaktadır. Bu açıdan,
sporu yönetenlerin sosyal sorumlulukları diğer sektörlere göre daha fazladır.
Yukarıdaki açıklamalar spor yönetiminin diğer yönetim alanlarından neden farklı olduğunu
göstermektedir. Sporun bu ayırt edici özelliklerinin spor yöneticileri tarafından iyi bilinmesi
yönetimde etkili ve verimli uygulamaların gerçekleştirilmesinde temel teşkil edecektir. Spor
yönetimi ile ilgili öz bilgilerden sonra neden araştırma sorusuna yanıt vermemiz gerekmektedir.
Bu konudaki açıklamalara aşağıda yer verilmiştir.
Neden Araştırma?
Günümüz dünyasında araştırmanın gerekliliğini sorgulamak çok gereksiz ve zaman kaybı olarak
düşünülebilir. Ancak, araştırmanın gerekliliğinin farkında olmakla araştırmadan yararlanmak
aynı şeyler değildir. Đçinde yaşadığımız dünyada araştırmaların varlığını ve gerekliliğini
savunurken, çoğu durumda profesyonel meslek yaşantımızda araştırma sonucu elde edilen bilgi,
teori ve yeni modellerden yararlanmayı ihmal ederiz.
Doğal olarak insanoğlu bilmek ister ve Peirce’in klasik teorisine göre bilmenin dört farklı yolu
vardır (Kerlinger ve Lee, 2000). Bunlar ısrar, otorite, önsezi ve bilim (bilimsel araştırma).
Israr Yolu: Yeni bilimsel araştırma sonuçları ve gelişmeler ne söylerse söylesin, eski
bildiklerimizde ısrar eder ve doğru kabul ederiz. Elbette bu tutum meslek yaşantımızda çoğu
zaman telafisi mümkün olmayan hatalar yapmamıza neden olacaktır. Zira zaman içerisinde
bilimsel gerçekler bile değişmektedir. Değişmeyen tek gerçek değişimin sürekliliğidir.
Otorite Yolu: Bir çok durumda otorite olarak düşündüğümüz kişi ve kurumlardan gelen bilgiyi
doğru kabul eder ve sorgulamayız. Bu tutumda çoğu zaman hatalar yapmamıza, özelliklede
günceli kaçırmamıza neden olabilmektedir. Aydınlanmanın ve gelişmenin önündeki temel
yaklaşımdır bu.
Önsezi Yolu: Yaşantılarımız ve deneyimlerimiz bize ne söylerse söylesin, hissettiğimiz gibi
davranmak, içimden böyle geliyor diyerek önsezilerimize güvenmek de insanı hataya götüren bir
davranış biçimidir. Bu tutumda rasyonel olmayan bir tutumdur.
Bilim (Bilimsel Araştırma) Yolu: Đnsanın içinde yaşadığı evreni anlama ve açıklama çabası ile
başlayan serüven, onu kontrol etme sonucuna ulaşmıştır. Bilimsel ve onun uzantısı olarak
teknolojik keşif ve gelişmeler bir taraftan insanoğlunun ufkunu genişletirken, diğer taraftan
yaşam standartlarını da yükseltmektedir. Hangi durumda ve meslek alanında olursa olsun
rasyonel olan ve en doğru kabul edilen bilgi elde etme yolu bilimsel süreçlerin kullanılarak elde
edildiği yoldur. Yani bilimsel yöntemdir.
Diğer taraftan bilimsel araştırmaya neden ihtiyaç duyarız sorusuna aşağıdakileri de yanıt olarak
eklemek mümkündür.
Sadece araştırma gündemi yakalamanıza yardımcı olur: Okuyabilme, anlayabilme ve bilimsel
bulguları uygulayabilme gelişmeye sebep olur. Đnsan kaynakları, Liderlik, Pazarlama, Örgütsel
Değişme ve Yenileşme, Halkla Đlişkiler ve diğer bir çok alanda ortaya
çıkan
araştırma
bulgularını uygulayarak bir spor
yöneticisi karşılaştığı günlük yönetimsel sorunlara daha
mantıklı alternatifler ve çözümler bulabilir.
62
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Deneme ve yanılma yöntemi mantıksızlıktır ve pahalı bir yöntemdir: Herhangi birimiz daha önce
test edilmemiş bir ilacı kullanır mıyız? Muhtemelen hayır. Spor endüstrisi içerisinde ürün
geliştirme araştırmaları için milyonlarca dolar harcamalar yapıldığını ve aynı zamanda sportif
performansı geliştirmek için deneysel çalışmalar yapıldığını bilir ve kabul ederiz. Ancak, günlük
spor yönetimi uygulamalarında çoğunlukla deneme-yanılma yöntemini kullanıyoruz. Oysa
başarılı pazarlama stratejileri, kapsamlı insan kaynakları politikaları etkili yönetim modelleri gibi
daha bir çok yönetim konuları araştırmalarla ortaya çıkmış güvenilir teorilere dayanır. Görev
yaptığınız örgüt ya da işletmenin kaynakları deneme yanılma ile harcanamayacak kadar kıt ve
kıymetlidir. Bu nedenle araştırmalardan üretilen bilimsel gerçeklerden yararlanmak en rasyonel
olanıdır.
Her yöntem ve teori her durumda geçerli olmayabilir: Bolu’ da buz sporları için yatırım
yapılmalı mıdır? Futbol taraftar profili ile basketbol taraftar profili aynı olabilir mi? Ülkenin her
bölgesinde aynı yatırım araçları etkili olabilir mi? Her bölgenin müşteri profili, beklentisi,
ihtiyaçları aynı mı? Satış ve tutundurma stratejilerimiz her bölge için etkili olabilir mi? Bu
soruların yanıtlarını almak yatırım yapmak için hayati bir konudur. Bu soruları gerçekçi ve
rasyonel bir şekilde cevaplamanın yolu bilimsel araştırma yapmak veya yaptırmaktan
geçmektedir.
Hangi amaçla olursa olsun araştırmada kullanılan yöntem “Bilimsel Yöntem” değilse sonuçları
yanıltıcı olacaktır (Karasar 2011). Araştırma soru sormakla başlar ve bir problemi çözmek ya da
bir merakı gidermek, bilgi toplamak için yapılabilir. Bu nedenle doğru soruların sorulması son
derece önemlidir. Doğru soruları sormakla başlayan süreci şöyle özetlemek mümkündür: Doğru
Soruları Sormak, Doğru örnekleme (kişi-gurup) sormak, Doğru süreç ve araçları kullanmak,
Doğru ve gerçekçi Bilgiler Elde etmek, Doğru bir şekilde ortay çıkan bulguları okumak.
Aynı örneklem üzerinde, aynı yöntemle yapılan birden fazla araştırma sonuçları
birbirinden son derece farklı şekillerde rapor edilebilir. Örneğin uluslararası bir spor
organizasyonunun düzenleneceği kente katkıları için üniversite ve yerel yönetim ayrı ayrı
ekonomik etki analizi ile ilgili bir araştırma yaptırabilir. Aynı sorular soruluyor olmasına rağmen
yerel yönetimin yaptırdığı araştırma; organizasyonun kente çok önemli ekonomik katkılarının
olacağı sonucuna ulaşırken, üniversitenin yaptığı araştırmada kamu kaynaklarının gereksiz
harcanacağı ve kentin ekonomik açıdan olumsuz etkileneceği sonucuna ulaşılabilir. Böyle
örnekler alan yazında mevcuttur (Parks ve arkadaşları 1998). Burada esas olan araştırmacı
yansızlığının ve doğru araştırma süreçlerinin kullanılmasıdır.
Spor Yönetiminde Araştırma
Genellikle spor yönetimindeki araştırmaları iki guruba ayırma eğilimi vardır (Parks ve
arkadaşları 2010). Bunlar Ticari Araştırmalar ve Akademik Araştırmalar. Diğer disiplinlere göre
spor endüstrisi içerisinde gerek akademisyen olarak, gerekse herhangi bir spor işletmesi ya da
örgütünde yönetici olarak kariyer yapanların daha çok araştırmaya ihtiyaç duyduklarını ifade
etmemiz gerekiyor. Bu nedenle spor yönetiminde kariyer planlayan bireylerin araştırma
konusunda donanımlı olması onlara önemli fırsatlar yaratacaktır.
Ticari Araştırmalar: Genellikle spor endüstrisi içerisinde yer alan kurum, kuruluş ve şirketler bu
tip araştırmaları yapar ya da yaptırırlar. Bu anlamda Ürün geliştirme Satış Tutundurma Müşteri
davranışları gibi konularda araştırmalar yürütülür. Bu araştırmaları yürütecek araştırma şirketleri
63
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
de bulunmaktadır. Sadece Amerika’da 2000 den fazla şirket bu işi yapmaktadır. Özellikle spor
araştırmalarında uzmanlaşmış şirketler (CASRO 2002, Taylor Nelson Sofres 2005):
•
•
•
•
Amerikan Sports Data ınc.: Spor , Fitnes ve Sağlık Endüstrisi için tüketici tarama
araştırmalarında uzman (www.americansportsdata.com)
ESPN Chilton (ESPN Sports Poll): TV izleme oranları, spora katılım ve spor endüstrisi
trendleri açısından Amerikalı yetişkin ve gençleri analiz eder (www.sportspoll.com)
Performance Research Newport: Spor, Müzik, Eğlence parkları ve diğer eğlence
endüstrisi için sponsorluk analizleri yapar (www.performanceresearch.com)
Sport Business Research Network: Spora katılım, malzeme satışı, yayın, sponsorluk ve
pazarlama gibi araştırmalar yapar (www.sbrnet.com)
Bu araştırma şirketlerinden yararlanarak araştırmalar yaptıran kuruluşlardan örnekler:
FĐFA, UEFA, World Snooker Association, Manchester United, Red Bull Racing vb. (Parks,
Quarterman, Thibault, 2010).
Akademik Araştırmalar: Spor yönetiminde akademik çalışmalar 1960 lı yıllarda Amerika’da
başlamıştır. 1957 de Brooklyn Dodgers Beysbol Kulübünün Yönetim Kurulu Başkanı Ohio
Üniversitesinde bir akademisyen olan Dr. James Mason’a aşağıdakileri ifade ederek bir mektup
yazmıştır (Parks ve arkadaşları 1998).
“Biri bir marinayı, atletizm sahasını, kayak merkezi, auditorium, stadyumu, tiyatroyu,
kongre veya sergi salonunu, halk kamp kompleksini yönetebilecek nitelikte bilgi ile
donanımlı birini arıyorsa nereye başvurabilir. Veya, bir takım veya küçükler Beysbol,
futbol, izcilik, gençlik etkinlikleri, vb. çocuklar da lig seviyesinde üst kademe yönetim
pozisyonunu doldurabilen biri nerede bulunabilir. Mezununu mimari ve mühendislik
planlarını okur hale getiren; veya tesis işletmesinde teknik şartname hazırlayıp satın
alma işlemleri yapabilen birisi nerede bulunabilir. Biletlerin satışında, muhasebede,
seyirci kantin satış işlerinde, programların reklamlarının satışında, basın-yayında, içerde
ve dışarıda sergilemede problemler çıkacaktır. Tüm bu konularla ilgilenecek kişilerin
nerede bulunabileceğini sormak istiyorum.”
Bu mektupta yer alan sorular aslında spor endüstrisi içerisinde ihtiyaç duyulan insan
kaynağını çok iyi tarif etmektedir. Aynı zamanda alanın genişliğini ve karmaşıklığını da gözler
önüne sermektedir. Ohio Üniversitesinde Dr. James Mason ve arkadaşları tarafından başlatılan
Spor Yönetimi programları bu konudaki araştırmaların da temelini atmıştır. Akademik spor
yönetimi araştırma konuları ise aşağıda verildiği gibi çok çeşitlidir.
Yönetim: Teoriler, Modeller, Boyutlar, Süreçler, Politikalar, Medya ve Halkla Đlişkiler,
Hukuk, Đstihdam, Eğitim, Siyaset vb.
Organizasyon: Ulusal, Uluslararası, süreli, Profesyonel, Amatör, Herkes Đçin Spor,
Gönüllülük, Topluluk yönetimi, Risk Yönetimi, Toplantı Yönetimi, Zaman Yönetimi
vb.
Ekonomi: Pazarlama, finans, sponsorluk, tüketici davranışları, üretim, satış,
tutundurma vb.
Örgütsel Davranış: Liderlik, Bağlılık,
Motivasyon, Verimlilik, Performans,
Yeterlilik, Yabancılaşma, Đnsan Hakları, Demokrasi, Tükenmişlik, Çatışma, Stres, Đş
Doyumu vb.
64
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Ayrıca özellikle 1980’lerin ortalarından itibaren bir takım akademik ve profesyonel
birlikler oluşmaya ve akademik araştırmalara yön vermeye başlamışlardır. Bunlar: Kuzey
Amerika Spor Yönetimi Derneği (NASSM), Avrupa Spor Yönetimi Derneği (EASM),
Avusturalya ve Yeni Zelanda Spor Yönetimi Derneği (SMAANZ), Spor Pazarlama Derneği
(SMA). Bu kuruluşlar paydaşlarını araştırmaya teşvik eden, düzenledikleri etkinlikler ve
yayınladıkları dergiler aracılığı ile üyelerinin ve katılımcılarının araştırmalarını sunma fırsatı
yaratan önde gelen kuruluşlardır (Parks, Quarterman, Thibault, 2010).
Yukarıda sözü geçen kuruluşların çıkardığı dergilerden örnekleri ve bu dergilerin son
zamanlarda yayımladıkları makalelerden örnekleri aşağıda bulacaksınız.
•
•
•
Journal Of Sport Management: Kuzey Amerika Spor Yönetimi Derneğinin resmi yayınıdır. 1987
den beri yayınlanmaktadır.
– Okul spor yöneticileri kaynaklarını branşlar arasında nasıl dağıtmaktadır (Mahony, Hums
& Reimer 2005)?
– Kore Spor Kurumlarında yarı zamanlı ve tam zamanlı çalışanların iş tutumlarında
farklılıklar var mıdır (Chang & Chelladurai, 2003)?
– Kanada ulusal spor organizasyonlarında yönetim değerleri ve liderlik algıları nasıldır
(Laroche, McLean, Thibault & Wolfe 2014
– Sporun sosyal etkilerini ölçmek için bir ölçek geliştirilmesi (Lee, Cornwell, Babiak 2013)
European Sport Management Quarterly: Avrupa Spor Yönetimi Derneğinin resmi yayınıdır. 1994
den beri yayınlanmaktadır.
– Veliler çocuklarının spor kamplarını değerlendirirken hangi unsurları göz önünde
bulundurmaktadır (Costa, Tsitskari, Tzetsiz &Goudas 2004) ?
– Sosyal bütünleşme gönüllü spor kuruluşlarında mı, yoksa ticari fitnes merkezlerinde mi
daha sık görülmektedir (Ulseth, 2004)
– Sportif etkinliklerde risk yönetimi (Leopkey & Parent, 2009)
– Olimpiyat oyunlarının bölgesel ekonomik etkisinin hesaplanması (Preuss, 2008)
– Elit sporda performans liderliği ve yönetimi (Arnold, Fletcher & Molyneux 2012)
Sport Management Review: Avusturalya ve Yeni Zelanda Spor Yönetimi Derneğinin resmi
yayınıdır. 1998 yılından beri yayınlanmaktadır.
– Spor ve sosyal medya ilişkisi (Filo, Lock & King 2015)
– Avusturalya spor kurumlarının kültürel yapısı spor sektörü dışında faaliyet gösteren
kurumlardan farklı mıdır (Smith & Shilbury 2004)
– Devlet desteği Portekiz spor federasyonlarının teknik etkinliğini artırıyor mu (Barros
2003)
– Bir spordan daha fazlası gönüllülerin organizasyonu (Darcy et al. 2014)
•
•
•
•
Sport Marketing Quarterly: Spor Pazarlaması Derneği resmi yayınıdır. 1992
yılından beri yayınlanmaktadır.
– Okul sporunu destekleyen insanların (bağışçıların) ana güdüleyicileri
nelerdir (Gladden et al. 2005)?
– Irk ve etnik köken spor tüketimini nasıl etkilemektedir (Amstrong &
Stratta 2004)?
International Journal of Sport Management: 2000 yılından beri yayınlanmaktadır.
Journal of Sport Economics: İş dünyası, finans, hukuk ve ekonomi ve spor alanlarında 2000 den
bu yana yayınlanmaktadır.
International Journal of Sport Marketing and Sponsorship: Dünya ölçeğinde akademisyenler ve
spor pazarlamacılarının ihtiyacına yönelik 1999 dan bu yana yayınlanmaktadır.
65
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Türkiye’de Spor Yönetimi Araştırmaları: Ülkemizde spor yönetimi akademik anlamda ilk defa
Spor Akademi’lerinin kuruluşu ile başlamaktadır. Beden Eğitimi Öğretmeni, Antrenör ve Spor
Yöneticileri yetiştirmek amacı ile 1974-1976 yıllarında Ankara, Đstanbul ve Manisa’ da açılan
spor akademilerinde okutulan derslerle birlikte spor yönetimi alanının gündeme girdiğini
söylemek gerekiyor. Ancak, 1982 YÖK kanunu ile birlikte spor akademilerinin kapatılması ve
var olan öğrencilerin eğitim fakülteleri beden eğitimi öğretmenliği bölümleri ile birleştirilmesi
sonucunda, tekrar sadece öğretmen yetiştiren kurumlara dönüşmesi spor yöneticiliği açısından
bir kayıp olmuştur. 1990 yılında Hacettepe Üniversitesi bünyesinde 5 (beş) ayrı anabilim
dalından biri Spor Yönetimi ve Organizasyonu olarak kurulmuş, arkasından Beden Eğitimi ve
Spor Yüksekokullarının kurulması ile birlikte Spor Yöneticiliği bağımsız bir bölüm haline
gelmiştir. Bu süreçte özellikle spor akademilerinin açılmasında öncülük eden ve bu kurumlarda
ders veren Dr Necmettin ERKAN, Dr. Kurthan FĐŞEK gibi isimlerin alanın ortaya çıkmasında
önemli katkıları olmuştur. Spor yönetimi alanında ilk eser olan Dünyada ve Türkiye’de Spor
Yönetimi Dr. Kurthan Fişek’ e aittir ve bir çok gelişmeye ve araştırmaya bu eser öncülük
etmiştir.
Bu gelişmelere paralel olarak 1984 ve sonrasında Gazi Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi
gibi üniversitelerde Lisansüstü eğitime başlanmış, her ne kadar doğrudan spor yönetimi alanında
programlar olmasa da, yapılan tez çalışmaları ile alana önemli katkılar getirilmiştir. Aynı
zamanda 1990’ lı yıllarda Spor Bilimleri Derneği’nin kurulması ve Spor Bilimleri Kongrelerinin
başlaması, arkasından Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergilerinin yayınlanmaya başlaması ile
de araştırmacıların yaptıkları çalışmaları paylaşma fırsatı yakaladıklarını görüyoruz.
Spor yönetimi adıyla ilk Lisansüstü eğitimin 1997 yılında Abant Đzzet Baysal Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsünde başladığını ve yine aynı isimle Doktora programının da 2002 yılından
itibaren aynı enstitüde kabul edildiğini görmekteyiz. Halen bir çok devlet ve vakıf
üniversitesinde Lisans ve Lisansüstü programlar yürütülmektedir. Gelişmelere Bahçeşehir
Üniversitesi Đşletme Bölümü MBA-Spor Yönetimi Yüksek Lisans programı da örnek olarak
gösterilebilir. Bu anlamda bilimsel çalışmaların sunulduğu ve yayınlandığı etkinlik ve
dergilerden örnekler aşağıda verilmiştir.
Tablo 2. Spor Yönetimi alanına katkı getiren dergi ve etkinlik örnekleri
Dergiler
Spor Bilimleri Dergisi (HÜ)
Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi (GÜ)
Spor Metre (AÜ)
Beden Eğitimi Ve Spor Bilimleri Dergisi (CBÜ)
Beden Eğitimi Ve Spor Bilimleri Dergisi (NÜ)
Spor Yönetimi ve Bilgi Teknolojileri Dergisi
Bilimsel Etkinlikler
Uluslararası Spor Bilimleri Kongresi
Spor Yönetimi ve Ekonomi Kongresi
Sporda Sosyal Alanlar Kongresi
Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi
Herkes Đçin Spor ve Turizm Kongresi
Sporda Sponsorluk Kongresi vb.
Yukardaki etkinlik ve dergilerde paylaşılan çalışmalardan örnekler:
–
–
–
Spor yönetiminde teoriden pratiğe: alan uygulaması kapsamında bir değerlendirme
(Çoknaz, Bulut 2014)
Türk antrenörlerinin modern olimpiyat oyunları hakkındaki farkındalık düzeyleri nedir
(Şentuna, 2013)?
Yerel yönetimlerin sunduğu spor hizmetlerinde hizmet kalitesi nasıldır (Yüzgenç, Alay
2014)?
66
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
–
Spor yöneticilerinin öz yeterliklerinin bazı değişkenlere göre incelenmesi (Çiftçi,
Mirzeoğlu, 2013)
Spor Yönetimi Araştırmaları ile Đlgili Sorunlar: Genel olarak diğer araştırma alanlarında görülen
disiplinsiz araştırma, yanlı araştırmacı, tekrar niteliğinde ve sadece tanımlayıcı araştırma gibi
sorunların yanında, alana özgü sorun olarak araştırma ve uygulama arasındaki kopukluğu
ifade etmek mümkündür. Bunun nedenleri ise aşağıda verilmiştir.
–
–
–
–
–
Dergilerde kullanılan akademik dilin uygulamacılar tarafından iyi anlaşılamaması
Pratikte uygulama yapanların karşılaştıkları problemleri araştırmacılara aktaramaması
Araştırmacı gerçek problemleri çözmek için araştırma yapmasına rağmen
uygulamacılarla işbirliğini yeterince önemsememesi
Araştırma sonuçlarının programlara yansıtılamaması
Araştırmaların daha çok akademik dergilerde yayınlanma zorunluluğu
Sonuç olarak spor bilimlerinin disiplinleri arasında oldukça kısa geçmişe sahip olan spor
yönetiminde dünyadaki gelişmelere paralel olarak ülkemizde de önemli gelişmeler sürmektedir.
Özellikle yönetim bilimlerindeki gelişmelerin spor alanına aktarılması ve spor endüstrisi
içerisindeki insan kaynağı talebinin programlara yansıtılması ile birlikte bu gelişmelerin daha da
hız kazanacağı beklenmektedir.
Kaynaklar:
Basım N. Argan M. (2009) “Spor Yönetimi”, Detay Yayıncılık, Ankara
Balcı A. (2011) “Sosyal Bilimlerde Araştırma”, 9. Baskı, Pegem Akademi, Ankara
Dede Y. Demir B. (2014) “Karma Yöntem Araştırmaları”, 2. Baskı, Anı Yayıncılık, Ankara
Doğu G. Sevimli D. Durusoy E.A. (2013) “Çağdaş Spor Yönetimi” Akademisyen Kitabevi,
Ankara
Fişek K. (1998) “Dünyada ve Türkiye’de Spor Yönetimi”, 2. Basım, Bağırgan Yayınevi, Ankara
Kerlinger, F. N. Lee, H. B. (2000) “Foundations of Behavioral Research”, 4th Edition, Orlando
Karasar N. (2011) “Bilimsel Araştırma Yöntemi” 22. Baskı,Nobel, Ankara
Mullin B.J. (1980) “Sport management: The nature and the utility of the concept. Arena
Newsleter
Parks J.B. Zanger B.R.K. Quarterman J. (2010) “Contemporary Sport Management, Human
Kinetics
Parkhouse B.L. (2005) “The Management of Sport: Its Foundation and Application, 4th Ed.
Pitts B.G. Stotlar O.K. (2002) “Fundamentals of Sport Marketing”, 2. Ed., Morgantown
Sahin T.E. (2014) “Bilimlerin Sınıflandırılması”, Đletişim Dergisi, C.11, S.42.
67
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SPOR BĐLĐMLERĐNDE GÜNCEL ARAŞTIRMA KONULARI – (SPOR VE SAĞLIK)
Dr. A. Taner ERDOĞAN
(Mersin Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, MERSĐN)
Tüm dünyada tanı konulan diyabet vakalarının %90'dan fazlasını Tip II diyabet
oluşturmaktadır.
Tip II diyabet genetik zeminde genellikle obezite ve fiziksel inaktiviteye bağlı olarak
görülmektedir.
Yapılan araştırmalar sonucu düzenli egzersizin birçok hastalıktan koruyucu (kalp-damar
hastalıkları, hipertansiyon, meme ve kolon kanseri, obezite, Tip II diyabet gibi) etkisi olduğu
söylenebilir.
Hareketli Yaşam ile Önlenebilecek Hastalılar ve Oranları
• Koroner kalp hastalıklarında %9,3
• Tip II diyabette %11,5
• Meme kanserinde %16,3
• Kolon kanserinde %16,6
Egzersizin Faydaları;
• Fiziksel uygunluk düzeyi
• Dayanıklılık
• Kuvvet ve esneklikte artış
• Kemik ve kaslarda kuvvet artışı
• Sosyal ilişkilerde iyileşme
• Özgüven artış gibi birçok yararlı etkide bulunduğu da belirtilmektedir.
Ortopedik Hastalıklar
• %12,8 ile bel bölgesi kas iskelet sistemi problemi
• %9,1 ile eklem hastalığı olarak tespit edilmiştir.
Obezite
Cinsiyet açısından bakıldığında ise;
• Kadınların %20,9’unun obez ve %30,4’ünün fazla kilolu olduğu görülmektedir.
• Erkeklerde ise bu oranların sırasıyla, %13,7 ve %39,0 olduğu gözlenmektedir.
Yeni Teknolojiler
1-Yerçekimsiz Koşubandının birincil amaçları;
• Kalori harcanmasını artırmak ve kilo kaybına yardımcı olmak
• Egzersiz toleransını arttırmak
• Egzersiz yapabilme güvenini arttırmak
• Günlük aktivite kapasitesini arttırmak
• Egzersiz sırasındaki ağrıları arttırmak
68
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
• Zihinsel sağlığı geliştirmek
• Kardiyovasküler sağlığı iyileştirmektir.
2- Renk Büyütme Algoritması
Deri üzerindeki renkleri bilgisayar yazılımı vasıtasıyla büyüterek deride oluşacak renk
farklılıklarını tespit etmek.
3-Kablosuz Hareket Analizi
Yeni teknolojiler ve innovasyonlar artık uygun fiyatlara kablosuz hareket analizi imkanı
sunmaktadır.
69
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZEL SUNUMLAR
70
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 41. WINGATE ALL-OUT GÜÇ TESTĐNDE YENĐ NESĐL GÖSTERGELERĐN
GÜVENĐLĐRLĐĞĐ VE GEÇERLĐLĐĞĐ
Emre VARDARLI1 , Hakan AS1 , Refik ÇABUK1 , Şafak TEMUR1 , Özgur ÖZKAYA1
(1) Ege Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Antrenörlük Eğitimi Bölümü,Türkiye
ÖZET
Kısa Tanım: Bu çalışmada anaerobik performans değerlendirilmesinde uygulanan Wingate allout güç testinde elde edilen yeni nesil göstergelerin geçerliliği ve güvenilirliği araştırıldı.
Amaç: Wingate all-out güç testi (WAT), 1970’lerde anaerobik performansın hem alaktasit hem
de laktasit bileşenlerini ölçmek için Wingate Enstitüsünde geliştirilmiştir. WAT’da, birey en
yüksek mekanik gücünü ortaya çıkarabilecek sabit bir yüke karşı 30 saniye boyunca maksimal
eforla (all-out) pedal çevirir. Geleneksel olarak 5 saniyelik ortalamalar ile hesaplanan Zirve Güç
(ZG5s), Ortalama Güç (OG5s), Minimum Güç (MG5s), Güç Düşüşü (GD5s) ve Bağıl Güç Düşüşü
(%GD5s) WAT’ın yaygın olarak bilinen güç göstergeleridir (Bar−Or 1987). ZG5s test süresince
herhangi bir 5 saniyelik zaman diliminde meydana gelen en yüksek güç çıktısıdır. OG5s test
boyunca elde edilen ortalama güç çıktısı ve MG5s test süresince herhangi bir 5 saniyelik zaman
diliminde ortaya çıkan en düşük güç üretim düzeyi olarak bilinir. GD5s test süresince oluşan güç
azalması (ZG5s − MG5s) olarak hesaplanırken, %GD5s güç azalmasının ZG5s’ye göre yüzdelik
olarak hesaplanmasıyla elde edilir. 2000’lerde piyasaya sürülen 894E Peak Bike bisiklet
ergometreleri, gelişmiş donanımları ve yazılımları sayesinde milisaniye hassasiyetinde, Anlık
Zirve Güç (ZGms), Ortalama Güç (OGms), Anlık Minimum Güç (MGms), Güç Düşüşü (GDms),
Bağıl Güç Düşüşü (%GDms) gibi yeni nesil güç çıktıları sağlamıştır. Yapılan çalışmalarda
geleneksel güç göstergelerinin güvenilirlik katsayıları 0,89-0,99 arasında bulunmuştur (Bar−or
1987). Geçerlilik katsayılarının ise saha testleri ile karşılaştırıldığında genel olarak 0,75’in
üstünde olduğu bilinir (Watson ve ark. 1986, Bosco ve ark. 1983). Ancak literatürde, yeni nesil
güç göstergelerinin güvenilirliği ve/veya geçerliliği ile ilgili bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu
çalışmanın amacı, WAT’ın yeni nesil güç çıktılarının güvenilirliğini ve geçerliliğini araştırmaktı.
MATERYAL ve METOD
Katılımcılar
Bu çalışma için yerel üniversitenin etik kurulundan onay alındı. Katılımcılara çalışmanın amacı
ve tasarımı hakkında bilgi verildikten sonra gönüllü olur formu onaylatıldı Bu çalışmaya 15
antrene erkek gönüllü katıldı (yaş: 22,3 ± 2,1 yıl; vücut kütlesi: 75,8 ± 9,9 kg; boy: 1,82 ± 0,07
m). Gönüllülerden, WAT seanslarından 24 saat önce yorucu herhangi bir egzersiz yapmamaları,
alkol ya da kafein içeren herhangi bir içecek tüketmemeleri ve seans öncesinden az 3 saat önce
yemek yemiş olmaları istendi. Ortamının sıcaklığı 20-21°C’ye sabitlenerek tüm test seansları
için standardize edildi. Test sonuçlarının sirkadiyen ritim değişimlerinden etkilenmemesi için,
tüm test seansları her bir katılımcı için günün aynı zaman diliminde tekrarlatıldı.
71
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Deney Prosedürleri
Katılımcıların, WAT seansının yapılacağı ergometreyi tanımaları, pedal çevirme tekniklerini
öğrenebilmeleri, test ekibine ve ortamına alışabilmeleri için uyum seansları düzenlendi (Özkaya
2013). Uyum seansları yapıldıktan sonraki gün, katılımcıların WAT uygulamasını anlamaları
için tek bir WAT seansı yapıldı (WAT1). Test tekrar-test güvenilirliğini araştırmak için WAT2 ve
WAT3 gerçekleştirildi. WAT seansları, aralarında en az 48 saat olmak üzere farklı 2 günde
yapıldı. WAT seansları için mekanik frenli bir bisiklet ergometresi kullanıldı (Monark 894E,
Varberg, Sweden). Katılımcıların boy uzunlukları stadiometre ile ölçüldü (Seca, 217, UK).
Vücut kütle ölçümleri laboratuvar tipi bir cihaz kullanılarak gerçekleştirildi (Tanita BC 418 MA,
Tanita Corp. Tokyo, Japan).
WAT Seansı
Katılımcıların en yüksek gücünü elde edebilmek için vücut kütlelerinin %10’una denk gelen test
yükleri kullanıldı (Bar−or 1987). WAT seansından önce, katılımcılar test yükünün %20’sine
denk gelen bir yükle, 5 dakika boyunca 70-80 devir·dk-1 hızla pedal çevirerek ısınma evresini
tamamladılar. Katılımcılardan ısınma süresinin 3. , 4. ve 5. dakikalarında 3-4 saniyelik sprintler
yapmaları istendi. Isınma evresi tamamlandıktan sonra 5 dakikalık bir toparlanma arası verildi.
Ergometre volanının eylemsizliğini yenebilmeleri ve teste optimal hızla başlayabilmeleri için
katılımcılar 120 devir·dk-1’ya ulaşılana kadar yüksüz olarak, 120 devir·dk-1’ ya ulaştıktan sonra
test yükü uygulanılarak 30 saniye boyunca maksimal eforla pedal çevirdiler. Katılımcıların
maksimal eforlarını devam ettirebilmeleri için WAT süresince sözel destek sağlandı. Ayrıca
postürel değişiklikten kaynaklanabilecek etkileri önlemek için, katılımcılar test sırasında ayağa
kalkmamaları konusunda bilgilendirilerek test süresince gözlemlendi. Test sonrasındaki soğuma
evresi için katılımcılardan 5 dakika yüksüz pedal çevirmeleri istendi.
BULGULAR
Geleneksel güç göstergelerinde tekrar-test güvenilirliği
Đncelenen değişkenlerin sınıf içi korelasyon katsayıları [%95 güven aralığı] (ICC [alt sınır – üst
sınır]) ve tekrar-test değerleri (ortalama ± standart sapma) şu şekilde bulundu:
ZG5s için ICC = 0,97 [0,88-0,99]: 13,2 ± 1,1 ve 13,4 ± 1,2 W·kg−1; OG5s için ICC=0,86 [0,660,95]: 9,22 ± 0,60 ve 9,24 ± 0,73 W·kg−1; MG5s için ICC = 0,78 [0,46-0,92]: 6,00 ± 0,70 ve 6,01
± 0,88 W·kg−1; GD5s için ICC = 0,95 [0,85-0,98]: 18,2 ± 3,7 ve 18,6 ± 4,1 W·s−1; %GD5s için
ICC = 0,87 [0,65-0,95]: %54,4 ± 7,0 ve %54,6 ± 8,3.
Yeni nesil güç göstergelerinde tekrar-test güvenilirliği
Đncelenen değişkenlerin sınıf içi korelasyon katsayıları [%95 güven aralığı] (ICC [alt sınır – üst
sınır]) ve tekrar-test değerleri (ortalama ± standart sapma) şu şekilde bulundu:
ZGms için ICC = 0,96 [0,83-0,99]: 14,6 ± 1,4 ve 14,9 ± 1,4 W·kg−1; OGms için ICC = 0,91 [0,760,97]: 9,80 ± 0,62 ve 9,84 ± 0,70 W·kg−1; MGms için ICC = 0,65 [0,21-0,87]: 5,24 ± 1,03 ve 5,31
± 0,89 W·kg−1; GDms için ICC = 0,91 [0,76- 0,97]: 23,6 ± 4,5 ve 24,1 ± 4,6 W·s−1; %GDms için
ICC = 0,77 [0,43-0,92] % 63,8 ± 8,2 ve % 64,0 ± 7,3.
72
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Yeni nesil güç göstergelerinin geçerliliği
Yeni nesil güç göstergelerinin geçerliliği, geleneksel güç çıktıları ile kıyaslanarak Pearson r
korelasyon katsayılarına göre (r[yeni nesil çıktı - geleneksel çıktı]) analiz edilmiştir:
r[ZGms - ZG5s]= 0,97; r[OGms - OG5s] = 0,97; [MGms - MG5s] = 0,98; r[GDms - GD5s] = 0,98;
r[%GDms - %GD5s] = 0,99.
SONUÇ
Geleneksel ve yeni nesil ZG, OG ve GD göstergeleri yüksek güvenilirlik gösterdi (ICC > 0,85).
Her ne kadar %GD5s güvenilirliği yüksek bulunsa da (ICC = 0,87), %GDms orta düzey
güvenilirlik gösterdi (ICC = 0,77). Hem geleneksel hem de yeni nesil MG’lerin orta düzey
güvenilirliğe sahip olduğu gözlemlendi (ICC < 0,80). Yeni nesil güç göstergeleri, geleneksel
olanlar ile kıyaslandığındaysa yüksek korelasyona sahip oldukları görüldü (r > 0,97).
SEÇĐLMĐŞ KAYNAKLAR
1- Bar-Or, O. The Wingate anaerobic test. An update on methodology, reliability and validity.
Sports Med; 4: 381-394, 1987.
2-Watson, RC. Sargeant TL. Laboratory and on-ice test comparisons of anaerobic power of ice
hockey players. Journal canadien des sciences appliquees au sport; 11:218- 24, 1986.
3-Bosco, C., Komi, P.V., Tihanyi, J., Fekete, G., Apor, P. Mechanical power test and fiber
composition of human leg extensor muscles. Eur. J. Appl. Physiol; 50: 273-282, 1983.
4-Ozkaya, O. Familiarization Effects of an Elliptical All-out Test and the Wingate Test Based on
Mechanical Power Indices J Sports Sci Med; 12(3): 521-525, 2013.
Anahtar Kelimeler: Maksimal Yüklenme, Zirve, Ortalama Güç, Yorgunluk Đndeksi
SÖZ 65. AMATÖR FUTBOLCULARIN GÖRSEL VE ĐŞĐTSEL REAKSĐYON
ZAMANININ MEVKĐLERE GÖRE DEĞERLENDĐRĐLMESĐ
Mustafa ÖZDAL1 , Mehmet Recep SERÇ1, Mürsel BĐÇER1
(1) Gaziantep Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu,Türkiye
ÖZET
Amaç: Çalışmamızın amacı, kondisyonun tüm öğelerini içeren futbol oyununda görsel ve işitsel
uyaranlara verilen reaksiyon hızının kale, savunma, orta saha ve hücum mevkilerinde oynayan
oyuncular arasında karşılaştırılarak değerlendirilmesidir.
Yöntem: Çalışmamıza kale (n=7, yaş=22,86 yıl), defans (n=10, yaş=23,30 yıl), orta saha (n=10,
yaş=23,40 yıl), forvet (n=10, yaş=22,00 yıl) mevkilerinde olmak üzere 37 erkek futbolcu gönüllü
73
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
olarak katıldı. Tanımlayıcı bilgiler olarak yaş, boy unluğu ve vücut ağırlığı kullanıldı.
Futbolcuların görsel reaksiyon zamanı (GRZ) ve işitsel reaksiyon zamanlarının (ĐRZ) ölçülmesi
için
kompüterize
edilmiş
reaksiyon
zamanı
testleri
uygulandı
(GRZ:
www.humanbenchmark.com; ĐRZ: cognitivefun.net). Her iki testte de uyarıcıya verilen
reaksiyon zamanı 5 kez ölçülerek ölçümlerin ortalaması milisaniye cinsinden kaydedildi. Elde
edilen verilen analizi için tek yönlü varyans analizi ve bağımlı t-testi kullanıldı.
Bulgular: Mevkiler arasında tanımlayıcı bilgiler açısından anlamlı bir farklılık bulunmadı
(p>0,05). Kalecilerin GRZ değerleri 318,86±35,15ms, ĐRZ değerleri 190,98±19,17ms; defans
oyuncularının GRZ değerleri 339,70±45,10ms, ĐRZ değerleri 205,73±40,62ms, orta saha
oyuncularının GRZ değerleri 330,50±44,71ms, ĐRZ değerleri 193,72±30,55ms, forvet
oyuncularının GRZ değerleri 325,10±40,45ms, ĐRZ değerleri 196,42±44,06ms olarak kaydedildi.
Elde ettiğimiz veriler doğrultusunda mevkiler arasında kalecilerin en yüksek reaksiyon
zamanına, defans oyuncularının ise en düşük reaksiyon zamanına sahip oldukları belirlendi.
Mevkiler arasında yapılan tek yönlü varyans analizinde GRZ ve ĐRZ açısından bir farklılık
bulunmadı (p>0,05). Mevkiler içinde GRZ ve ĐRZ verileri karşılaştırıldığında bütün mevkilerde
işitsel reaksiyon zamanı görsel reaksiyon zamanından anlamlı düzeyde düşük olduğu belirlendi
(p<0,05).
Sonuç: Sonuç olarak, futbolcuların işitsel reaksiyon zamanlarının görsel reaksiyon
zamanlarından daha düşük olduğu ve görsel/işitsel reaksiyon zamanında mevkiler arasında
istatistiksel bir farklılık olmadığı söylenebilir.
Tablo 1. Futbol oyuncularının tanımlayıcı bilgilerinin mevkilerine göre dağılımı
Mevki
Değişken
N
Yaş (yıl)
Minimum Maksimum Ortalama Std. Sapma
21,00
26,00
22,86
1,77
178,00
191,00
184,57
5,77
Vücut Ağırlığı (kg)
75,00
94,00
82,00
6,76
Yaş (yıl)
20,00
27,00
23,30
2,75
170,00
191,00
181,00
5,31
Vücut Ağırlığı (kg)
54,00
90,00
76,30
10,92
Yaş (yıl)
Orta Saha
Boy Uzunluğu (cm)
Oyuncusu
Vücut Ağırlığı (kg)
21,00
27,00
23,40
2,07
170,00
191,00
181,40
7,07
65,00
88,00
75,40
7,72
20,00
26,00
22,00
1,63
172,00
187,00
178,00
5,21
58,00
85,00
73,40
7,24
Kaleci
Defans
Oyuncusu
Boy Uzunluğu (cm)
Boy Uzunluğu (cm)
7
10
10
Yaş (yıl)
Forvet
Oyuncusu
Boy Uzunluğu (cm)
Vücut Ağırlığı (kg)
10
74
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Tablo 2. Mevkiler içinde görsel ve işitsel reaksiyon zamanları arasındaki farkın karşılaştırılması
Mevki Test
Kaleci
Defans
Orta
Saha
Forvet
N
GRZ
ĐRZ
GRZ
ĐRZ
GRZ
ĐRZ
GRZ
ĐRZ
7
10
10
10
Ortalama Std. Sapma
318,86
35,15
190,98
19,17
339,70
45,10
205,73
40,62
330,50
44,71
193,72
30,55
325,10
40,45
196,42
44,06
t
p
7,589
0,001*
6,634
0,001*
8,143
0,001*
6,592
0,001*
*p<0,05
Tablo 3. Futbol oyuncularının ölçülen parametrelerinin mevkilere göre analizi
Değişken
Yaş
(yıl)
Boy
Uzunluğu
(cm)
Kareler Top. sd
Gruplar arası 12,210
3
4,070
Grup içi
149,357
33
4,526
Toplam
161,568
36
Gruplar arası 180,859
3
60,286
Grup içi
1148,114
33
34,791
Toplam
1328,973
36
Gruplar arası 319,532
Vücut
Grup içi
Ağırlığı (kg)
Toplam
GRZ (ms)
ĐRZ (ms)
Kareler Ort. F
3
106,511
2356,900
33
71,421
2676,432
36
Gruplar arası 2035,751
3
678,584
Grup içi
58442,357
33
1770,981
Toplam
60478,108
36
Gruplar arası 1125,817
3
375,272
Grup içi
42930,623
33
1300,928
Toplam
44056,441
36
p
0,899
0,452
1,733
0,179
1,491
0,235
0,383
0,766
0,288
0,833
Anahtar Kelimeler: Futbol, Reaksiyon, Görsel, Đşitsel, Mevki
75
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 104. ELĐT YÜZÜCÜLERĐN PERFORMANS DÜZEYLERĐ ĐLE BĐORĐTM
EVRELERĐNĐN ĐNCELENMESĐ
Benil KISTAK1 , Đlhan ODABAŞ1, Turgay TURAN1
(1) Haliç Üniversitesi, Besyo, Türkiye
ÖZET
Bu çalışmanın amacı bioritim sisteminin yüzme sporuna etkisini incelemektir. Araştırmanın
hipotezi sporcuların fiziksel devrede pozitif olduğunda daha iyi performans göstermesidir.
Çalışma grubu 13 ve 14 yaş grubunda 20 bayan (boy=1.633m±0.025, kilo=52.55kg±1.88) ve 38
erkek (boy=1.63m±0,03, kilo=53.4kg±2.6) sporcudan oluşmaktadır. Toplam bayanlarda 46 yarış,
erkeklerde ise 78 yarış incelenmiştir. Đstatistiksel analiz SPSS 18.0 programında performans ile
bioritim devrelerine Pearson korelasyonu ve ikili t test uygulanmıştır. Araştırmada performans
ile bioritim devreleri arasındaki ilişki anlamlı bulunamamıştır. Sadece fiziksel devrenin pozitif
olduğu zamanlarda yüzücüler daha iyi bir performans göstermiştir (p<0.01) .
Anahtar Kelimeler: Yüzme, Bioritim
SÖZ 136. 12 – 14 YAŞ GRUBU BAYAN HENTBOLCULARA UYGULANAN 8
HAFTALIK PLĐOMETRIK ANTRENMANLARIN ANAEROBĐK GÜÇ, DENGE VE
SPRĐNT PERFORMANSI ÜZERĐNE ETKĐSĐ
Zarife PANCAR1 , Mürsel BĐÇER 1
(1) Gaziantep Üniversitesi, Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
ÖZET
Amaç: Bu çalışma, 8 haftalık pliometrik antrenman programının, 12- 14 yaş grubu bayan
hentbolcuların anaerobik güç, denge ve sprint performansı üzerine olan etkilerinin incelenmesi
amacı ile yapılmıştır. Yöntem: Çalışmaya katılan hentbol oyuncuları deney (n=14, yaş:
13,07±0.83) ve kontrol (n=14, yaş: 13.07± 0.83) grubu olmak üzere 2 gruba ayrılmıştır. Her iki
gruba da çalışmanın bir hafta öncesi ve sonrasında yaş, boy, kilo, anaerobik güç, denge ve 30
metre test ölçümleri yapılarak puanları kaydedilmiştir. Deney grubuna sekiz haftalık, haftada üç
gün pliometrik antrenman programı hentbol antrenmanı ile birlikte uygulanmıştır. Kontrol grubu
ise düzenli olarak hentbol antrenmanlarına devam etmiştir. Anaerobik güç ölçümü için Wingate
anaerobik test, denge ölçümü için Đzokinetik denge testi, sprint ölçümü için 30 metre koşu testi
kullanıldı. Verilerin analizi için Paired Samples T testi ve Đndependent Samples T testi kullanıldı.
Bulgular: Elde ettiğimiz veriler doğrultusunda, deney ve kontrol grubu arasında anaerobik güç,
denge ve sprint değerlerinde deney grubu lehine anlamlılık saptanmıştır (p<0.05). Deney
76
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
grubunun ön test ve son testi karşılaştırıldığında anaerobik güç, denge ve sprint ölçümlerinde
anlamlı bir değer tespit edilmiştir (p<0.05). Kontrol grubunun anaerobik güç ve denge
ölçümlerinde ön test- son testleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir değer saptanmamıştır
(p>0.05).
Sonuç: 8 hafta süresince haftada 3 gün 12-14 yaş grubu bayan hentbolculara hentbol
antrenmanına ek olarak uygulanan pliometrik antrenmanlar sonucunda ön test ve son testi
karşılaştırıldığında kontrol grubuna oranla deney grubunun anaerobik güç, denge ve sprint
değerlerinde anlamlılık saptanmıştır. Kontrol grubunun ön test ve son testi karşılaştırıldığında
istatistiksel olarak anlamlı bir değer saptanmamıştır. Deney grubundaki anlamlı artışın nedeni
olarak hentbol antrenmanına ek olarak yapılan pliometrik çalışmalar ile kombine edilmiş hentbol
antrenman programlarının, anaerobik güç, denge ve sprint performansını pozitif yönde
etkilemiştir. Dolayısıyla pliometrik antrenmanların sporcu performansında, tek başına uygulanan
hentbol antrenman programlarına göre daha etkili olacağı söylenebilir.
Anahtar Kelimeler: Hentbol, Pliometrik Antrenman, Anaerobik Denge, Güç
SÖZ 177. KANGOO JUMP ANTRENMANININ ADÖLESAN KIZ ATLETLERĐN
DENGE VE DURARAK UZUN ATLAMA GELĐŞĐMĐNE ETKĐSĐ
*Derya Selda Sınar *Manolya Akın
*Mersin Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu
ÖZET
Bu çalışmanın amacı; 13-15 yaş grubunda antrenmanlara yeni başlayan atlet kızlarda uygulanan
kangoo jump ile yapılan antrenmanının dinamik denge ve durarak uzun atlama becerisi üzerine
olan etkisini incelemektir. Çalışmamızda dinamik denge ölçümleri için Prokin (Đtaly) dinamik
denge cihazı easy başlık kullanılmış, bacak kuvvet ölçümü için durarak uzun atlama ölçümleri
ayrıca boy ve kilo değerleri alınmıştır. Deney ve kontrol gruplarının karşılaştırılmasında bağımsız
örnekler için t testi kullanılmıştır. Yapılan analiz sonucundaki bulgular; deney ve kontrol grubu
için denge ve durarak uzun atlama değerlerinin arasında fark olduğu yönündedir. Kangoo jump ile
antrenman yapan atletlerin denge ve durarak uzun atlama değerlerindeki artışın kullanmayanlara
göre daha fazla olduğu görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Kangoo jump, dinamik denge, atletizm.
Giriş: Sportif performansın temelini oluşturan atletizmin temel becerileri erken yaşlardan itibaren
çocuklara öğretilmeli ve onların motorik gelişimlerinin bir aracı olarak kullanılmalıdır (1). Temel
motor becerilerin gelişimleri için en uygun dönemlerin geçirilmemesi gerekmektedir. Sürat ve güç
yeteneklerinin 12-15 yaşlar arasında, kassal dayanıklılığın 14-17, kuvvetin 13-16 yaş ve
dayanıklılığın 12-14 yaşlan arasında geliştirildiği kabul edilmektedir (2). En iyi öğrenme çağı olan
10-14 yaşlarındaki çocuklar üzerinde koşu, atlama ve atmaların öğretim ve uygulaması ile ilgili
çeşitli alıştırmalar yapılmaktadır (3). Genellikle denge yetisi beceri ve koordinasyon özelliklerinin
içinde tanımlanır. Diğer yanda, sıçrama sistemi; öğrenme güçlüğünü düzeltmek için etkin bir
77
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
sistemdir. Ülkemizde yeni kullanılmaya başlanan kangoo jump botları; Đsveçli bilim adamlarının
uzun yıllar araştırma ve geliştirme çalışmaları sonucunda ortaya çıkmıştır. Kangoo jump bir
rebound (sekme, sıçrama) egzersiz’dir. Trambolin de bu egzersiz grubundandır. Rebound
egzersiz; yerçekimine karşı ama aynı zamanda çevremizin içinde bulunan hızlanma ve yavaşlama
gibi diğer iki dinamik kuvveti de kullanmaktır. Bu da; tüm kas, kemik ve bağların daha güçlü hale
gelmesine olanak sağlamaktır (4). ve kangoo jump buna yardımcı olmakla birlikte vizyon,
koordinasyon, konsantrasyon, mekansal farkındalık ve ritim duygusunu da geliştirmektedir (5).
Kangoo Jump ayakkabıları kullanılarak atletizmde denge geliştirmesi ile ilgili bir çalışmaya
rastlanılmamıştır. Bu çalışmada; başlangıç seviyesindeki atletlerin kangoo jump ayakkabılarıyla
antrenman yapmaları sonucunda denge gelişimlerindeki değerler incelenecektir.
Materyal, Yöntem ve Veri Toplama Teknikleri
Araştırma Grubu: Bu çalışma; Ortaokulu öğrenim gören toplam 30 kızın iki ayrılarak koşullu
örneklem yöntemiyle deney ve kontrol grubu olarak ikiye ayrılmıştır. 15 öğrenciden oluşan
deney grubu, altı hafta boyunca haftada 3 gün 1,5 saatlik bir süre içinde kangoo jump ile
antrenman yaptırılırken, diğer 15 kişi kontrol grubu olarak normal antrenmanlarına devam
etmiştir.
Verilerin Toplanması: Dinamik denge, Tecno Body Equilibrium TS (Prokin PK 200W)
cihazıyla 30 saniyelik üç ayrı ölçüm şeklinde olmuş ve ortalamaları alınmıştır. Ön-testten sonra 6
haftalık düzenli kangoo jump antrenmanlarını takiben son test uygulanmıştır.
Verilerin Analizi: Ön-test ve son-test arasındaki farklılıkların tespitinde bağımsız örnekler için t
testi kullanılmıştır.
Bulgular : Çalışmamızın bulguları Tablo 1 ve 2’de sunulmuştur.
Tartışma ve Sonuç: Ön-test sırasında dinamik denge ve durarak çift ayak atlama değişkenleri
bakımından Kangoo jump grubu ile kontrol grubu arasında istatistiksel anlamlı farklılık yoktur.
Ön-test ve son-test ölçümleri bakımından kangoo jump grubu kontrol grubundan hem dinamik
denge hem de durarak çift ayak uzun atlama değişkenleri bakımından daha fazla gelişme
göstermiştir. Her iki gruptaki değişimlerin hepsi istatiksel olarak anlamlıdır. Kangoo jump
antrenmanının denge ve sıçrama üzerindeki etkinliğinin doğrulandığı çalışmamızın sonuçları
Albert (2012) ve Morton (2012) (4-5) çalışmalarını destekler gözükmektedir.Ayrıca bir başka
yapılan çalışmada(Durmuş 2014) basketbolcularla kanggo jump çalışmalarında da
antrenmanların dinamik denge yetisi ve bacak kuvvetini geliştirdiği bulunmuştur (6).
Sonuç: Dinamik denge ile durarak çift bacak atlamanın geliştirilmesinde kangoo jump
çalışmalarının da etkin şekilde kullanılması uygun gözükmektedir.
Tablo 1. Ön-test sırasında Kangoo jump grubu ile kontrol grubunun dinamik denge ve
durarak uzun atlama bakımından karşılaştırılması.
Değişkenler
Kangoo
Jump
(n=15)
371,96±102,78
Dinamik Denge (cm)
Durarak Uzun Atlama
109,27±6,55
(cm)
Kontrol
Grubu
(n=15)
352,44±98,63
fark
t
p
19,52
0,531
0.600
114,00±18,24
-4,73
0,946
0,352
78
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Tablo 2. Kangoo jump ve kontrol grubununun dinamik denge ve
bakımından ön-test ve son-test değerlerinin karşılaştırılması.
Değişkenler
Grup
Ön-test
Son-test
fark
Kangoo Jump
352,44±98,64
125,63±30,59
Dinamik
(n=15)
226,81
Denge
Kontrol
(cm)
Grubu
371,95±102,77 350,59±113,41 -21,36
(n=15)
Kangoo Jump
114,00±18,24
194,13±19,95
80,13
Durarak
(n=15)
Uzun Atlama Kontrol
(cm)
Grubu
109,27±6,55
144,20±27,63
34,93
(n=15)
durarak uzun atlama
t
p
9,447
0.000
3,005
0.009
17,62
0.000
4,845
0.000
Kaynaklar
1.Coşkuntürk, O.S. (1999). “ Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Atletizm Federasyonu’nun Đdari
ve Mali Yapısı ”, Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Beden Eğitimi ve Spor
Anabilim Dalı (Doktora Tezi), Đstanbul.
2.Açıkada, C. (1990). “ Çocuk ve Spor ” , Bilim ve Teknik Dergisi, s.211-223, Ankara.
3.Đşler, M. (1997). “ 10-14 yaş Grupları Đçin Atletizm ”, Bilim ve Teknik dergisi, nkara.
4.Albert, C. (2012). ‘’The Miracles of Rebound Exercise’’, http:// kangoojump.com
5.Morton, W. (2012). ‘’Healt For Jumping’’ , Avery Yayıncılık, New York.
6.Durmuş A. (2014). ‘’Kadın basketbolcularda kangoo jump ayakkabıları ile antrenmanın
denge,bacak kuvveti ve şut atışı oranına etkisi’’ ,Mersin Üniversitesi Eğitim Bilimleri Beden
Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı, Mersin.
SÖZ 139. YEDĐNCĐ, SEKĐZĐNCĐ VE DOKUZUNCU KALKINMA PLANLARINDA
EĞĐTĐMDE HEDEFLENEN AMAÇLAR VE GELĐŞMELERĐNĐN ĐNCELENMESĐ
Resul AĞIRTAŞ1 , Yüksel SAVUCU2 , Mustafa KARADAĞ2 , Yonca Sürayya BĐÇER2 , Oktay
KIZAR3
(1) Milli Eğitim Bakanlığı,Spor Bilimleri Fakültesi,Türkiye
(2) Fırat Üniversitesi,Spor Bilimleri Fakültesi,Türkiye
(3) Bingöl Üniversitesi,Beden Eğitimi Ve Spor Öğretmenliği,Türkiye
ÖZET
Ülkeler geleceğe yönelik politikalarını oluşturmak için planlama yapmak zorundadırlar. Eğitim
konusundaki politikaların belirlenmesi de bu planlamaların başında gelmektedir. Bu çalışmada,
Türkiye’de Eğitim Planlanmasının 1996-2013 yılları arasındaki dönemde geçirdiği değişim
79
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
kalkınma planları üzerinde yapılan nitel bir değerlendirme ile ele alınmaktadır. Yaklaşık on yedi
yıllık dönemde kalkınma planlarında eğitimde hedeflenen çalışmalar tamamen yerine
getirilmemiş olsa da, eğitim anlayışında önemli değişmeler olduğu görülmektedir.
Türkiye’de Eğitim Planlanmasının 1996-2013 yılları arasındaki dönemde geçirdiği değişim,
kalkınma planları üzerinde yapılan nitel bir değerlendirme sonucunda, yaklaşık on yedi yıllık
dönemde kalkınma planlarında eğitimde hedeflenen çalışmalar tamamen yerine getirilmemiş olsa
da, eğitim anlayışında önemli değişmeler olmuştur. Araştırmanın veri kaynakları, Yedinci,
Sekizinci ve Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planından oluşmaktadır.
Araştırmanın Önemi: “Yedinci, Sekizinci ve Dokuzuncu Kalkınma Planlarında Eğitimde
Hedeflenen Amaçlar Ve Amaçlar Sonrasındaki Gelişmeler” araştırılmıştır.
Materyal ve Metodu: Nitel araştırma yöntemlerinden belge (doküman) incelemesi tekniği
kullanılmıştır. “Bu teknik, resmi ya da özel kayıtların toplanması, sistematik olarak incelenmesi
ve değerlendirilmesinde yararlanılan bir veri toplama” sürecidir. Şu ana kadar hazırlanan bu
planların her biri, Türkiye'nin gelişim seyrine ışık tutmuştur. Özellikle ilk planların belirttiği
hedeflere, eşgüdümlü bir şekilde harfiyen uyulmuştur. Unutulmamalıdır ki, Beş Yıllık Kalkınma
Planları sadece sosyal, kültürel ve ekonomik gelişmelere ışık tutmamış aynı zamanda eğitim
alanındaki gelişmelere da yön vermiştir. Planlı kalkınma döneminde örgün eğitime ilişkin sayısal
hedeflerin eğitim basamaklarına göre gerçekleşme düzeyleri ve eğitimdeki büyümenin ortaya
çıkardığı sorunlar incelenmiştir. Betimsel nitelikteki bu araştırmada kullanılan sayısal veriler;
Milli Eğitim Bakanlığı, Devlet Đstatistik Enstitüsü, Devlet Planlama Teşkilatı ve Yükseköğretim
Kurulundan elde edilmiştir.
Bu araştırmanın sonuçları şöyle özetlenebilir: Yedinci kalkınma planı sonunda; Okullaşma
oranları okul öncesi eğitimde yüzde 16, sekiz yıllık zorunlu temel eğitimde yüzde 100,
ortaöğretimde yüzde 75 ve yükseköğretimde yüzde19'u örgün öğretimde olmak üzere yüzde 31
olarak hedeflenmiştir. Okullaşma oranları, 1999-2000 öğretim yılında okulöncesieğitimde yüzde
9,8’e, ilköğretimde yüzde 97,6’ya, yüzde 22,8’i mesleki teknik eğitim ve yüzde 36,6’sı genel lise
eğitiminde olmak üzere ortaöğretimde yüzde 59,4’e yükseköğretimde ise yüzde 18,7’si örgün
öğretimde olmak üzere toplam yüzde 27,8’e ulaşmıştır. Okulöncesi okullaşmada hedeflenen
seviyeye ulaşılmamıştır. Đlköğretimde zorunlu eğitimle birlikte hedeflenen okullaşma oranına
yaklaşılmıştır. Ortaöğretimde okullaşma oranında hedeflenen düzeye ulaşılmamıştır.
Yükseköğretimde yani üniversitelerin açılmasıyla birlikte hedeflenen düzeye ulaşılmamıştır.
Ortaöğretim kademesinde yoğun şekilde faaliyet gösteren özel dershanelerin mesleki ve teknik
eğitime yönelmeleri ve uygun olanların ortaöğretime ve yükseköğretim kurumu oluşturmaları
desteklenecektir denilmiş fakat Bütün eğitim kademelerinde özel öğretim kurumlarının
artırılmasına yönelik ihtiyaçlar devam etmiş ve bu kurumlardaki öğrencilerin toplam öğrenci
sayısı içindeki sayı 1,7 düzeyinde kalmıştır. Özel eğitim okullarının sayısı artırılamamış ve
mevcut okullardan kaynaştırma eğitimine geçilmesinde yeterli gelişme sağlanamamıştır. Ayrıca
özel eğitim gerektiren üstün zekâlı çocuklara uygun eğitim ortamlarının hazırlanmasından
yetersiz kalınmıştır. Temel bilgi ve beceriler ile yani teknolojilerin okullarda verilmesine ve
uygulamanın işyerlerinde yapılmasına önem verilecek. Eğitimde yeni teknolojilerin kullanılması
ve yaygınlaştırılması yeterli gelişme sağlanamamıştır.Öğretmen ve öğretim üyelerinin sayısı ve
nitelikleri artırılacak, başarılı ve üstün yetenekli öğrencilerin bu alana yönlendirilmesi
sağlanacaktır. Öğretim üyesi ihtiyacının giderilmesinde yurt dışı imkânlardan da yararlanılacaktır
hedef konulmuş; 1999-2000 öğretim yılında yükseköğretimde toplanan öğretim elemanı sayısı
64.196’dır. Ülkemizde bir öğretim üyesi başına 35 öğrenci düşerken AB ülkelerinde 15 öğrenci
80
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
düşmektedir. Özellikle, yeni kurulan üniversitelerin öğretim elemanı temininde yaşadığı
sıkıntılar devam etmektedir. 1999-2000 öğretim yılında, üniversite öğrencilerinin yüzde 26’sının
Đstanbul, Ankara ve Đzmir ilerindeki üniversitelerde öğrenim görmesine rağmen, öğretim
elemanların yüzde 50’sinin bu ilerde bulunması nedeniyle, yeni kurulan üniversitelerde öğretim
elemanı başına düşen ortalama öğrenci sayısı azaltılmamıştır.
Sekizinci Kalkınma Planı Sonunda; Okullaşma oranları okulöncesi eğitimde yüzde 25,
ilköğretimde yüzde 100 ortaöğretimde yüzde 75, yükseköğretimde yüzde 37’i olarak
deflenmiştir. Zorunlu temel eğitimin 8 yıla çıkarılmasıyla, öğrenci sayısında büyük artış
sağlanmış, ilköğretimden ortaöğretime geçişler artmıştır. Bununla birlikte okullaşma oranlarında,
okul öncesi eğitimde düşük seviyelerde kalınmış, ilköğretimde yüzde 100’e ulaşılamamış,
ortaöğretimde mesleki eğitimin payı artırılamamıştır. Yükseköğretim kademesinde okullaşma
oranı bakımından önemli ilerleme kaydedilmekle birlikte, yükseköğretime olan yoğun talep
artarak devam etmektedir. Talebe cevap verebilmek amacıyla 2006 yılında 15 adet yeni devlet
üniversitesi kurulmuştur. Eğitim sisteminin sınav odaklı bir yapıda olması, eğitimden beklenen
amaçlara ulaşılamamasına, sınav hazırlıklarına önemli harcamalar yapılmasına ve böylece
eğitime ayrılan kaynakların verimsiz kullanılmasına, öğrenciler ve ailelerinde mali, sosyal ve
psikolojik sorunların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Yükseköğretimde Bologna süreci
kapsamında öğrenci ve öğretim üyesi değişimi, Avrupa kredi transfer sistemi ve diploma eki
başta olmak üzere önemli çalışmalar yapılmıştır. Ancak, yükseköğretim sisteminin merkeziyetçi
yapısı ve kalitesine ilişkin sorunlar yükseköğretimin rekabet edebilirliğini ve toplumun
ihtiyaçlarına cevap verebilme kapasitesini olumsuz yönde etkilemeye devam etmektedir.
Eğitimin hemen her kademesinde, ayrılan kaynaklarla öncelikle artan öğrenci sayılarının
doğurduğu zorunlu ihtiyaçlar karşılanabilirken, eğitimde nitelik sorunu önemini korumaktadır.
Sekizinci Plan döneminde eğitim yatırımlarına özel sektör desteği önemli boyutlara ulaşmış,
okullarda bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımı yaygınlaştırılmış ve müfredat geliştirme
çalışmalarına hız verilmiştir. Eğitimde kalitenin artırılabilmesi için yenilenen müfredat
programları ve öğretim yöntemlerine uyumlu olarak fiziki altyapı, donanım ve öğretmen
niteliklerinin geliştirilmesi ve eğitime ayrılan kaynakların daha etkin kullanımı ihtiyacı devam
etmektedir.
Dokuzuncu Kalkınma Planı Sonunda; Đlköğretim Zorunlu temel eğitim süresinin 8 yıla
çıkarılması, mesleki ve teknik eğitimde modüler sisteme geçilmesi, zorunlu eğitimin dışındaki
kademelerde özel sektörden hizmet satın alınması önerildi. Mesleki eğitimde modüler sisteme
geçiş, 2006 yılının Haziran ayında, Talim ve Terbiye Kurulu kararıyla gerçekleşti. Özel eğitim
gerektiren çocuklar için kaynaştırma eğitimine ağırlık verilmesi, öğrenci katkı paylarının
arttırılması, eğitim sisteminin sınav odaklı yapıdan kurtulması, yükseköğretime giriş sisteminin
okul başarısına ve müfredatla uyumlu hale getirilmesi planlandı. Ayrıca dershanelerin özel
okullara dönüştürülmesinin teşvik edilmesi, yetki ve sorumlulukların taşra teşkilatlarına ve
eğitim kurumlarına devredilmesi, eğitim kurumlarında kalite güvence sistemlerinin kurulması,
kalite standartlarının belirlenerek yaygınlaştırılması hedeflendi. Kaynaştırma eğitimi
yaygınlaştırılmakla birlikte, yeterince dikkat çekilen bir uygulama olamamıştır. Kaynaştırma
eğitiminin yaygınlaştırılmasına dair hedefin iyi anlaşılıp gerçekleşmesi için yeni çabalara ihtiyaç
duyulmaktadır. Gündeme gelen dershanelerin özel okula dönüştürülmesine dair düşünce de ilk
kez ifade edilmemiş olup, Dokuzuncu Beş Yıllık Planda dile getirilmiştir. 2006-2007 eğitim
öğretim yılında brüt okullaşma oranı okul öncesi eğitimde 4-5 yaş için yüzde 24, ilköğretimde
yüzde 96,3 ve ortaöğretimde yüzde 86,6 iken, 2012-2013 eğitim öğretim yılında okul öncesi
eğitimde yüzde 44, ilköğretimde yüzde 107,6 ve ortaöğretimde yüzde 96,8 olarak
81
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
gerçekleşmiştir. Eğitimin çıktılarını ve dolayısıyla sistemin performansını değerlen¬diren
uluslararası araştırmalarda elde edilen ortalama puanlarda kısmi iyileşme sağlanmıştır.
Yükseköğretime olan yoğun talebin karşılanması amacıyla, Dokuzuncu Kalkınma Planı dönemi
başında 93 olan üniversite sayısı 2013 yılı Mayıs ayı itibarıyla 170’e ulaşarak yükseköğretim
ülke geneline yaygınlaştırılmış ve kontenjanlar önemli ölçüde artırılmıştır. Bu gelişmelerin
sonucunda brüt okullaşma oranı örgün eğitimde yüzde 42,9’a, toplamda ise yüzde 81,6’ya
ulaşmış ve Dokuzuncu Kalkınma Planı hedefleri aşılmıştır. Ancak, yükseköğretim sisteminin
merkeziyetçi yapısı, hizmet sunumunda çeşitliliğin yeterince sağlanamaması ile eğitim ve
araştırma kalitesine ilişkin sorunlar yükseköğretim sisteminin rekabet edebilirliğini, toplumun
ihtiyaçlarına cevap vere¬bilme kapasitesini ve üretkenliğini olumsuz yönde etkilemeye devam
etmektedir. Nüfusun eğitim düzeyi yükselmekle birlikte OECD ve AB ortalamalarına göre düşük
kalmaya devam etmiştir. Ortaöğretimin zorunlu eğitim kapsamına alınması ve yükseköğretime
erişimde sağlanan geliş¬meler sonucunda nüfusun eğitim düzeyinin artması öngörülmektedir.
Diğer yandan, eğitim sistemi, işgücü piyasasının ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalmış ve
eğitimli genç bireylerin işsizlik oranlarında sağla¬nan düşüş sınırlı düzeyde
gerçekleşmiştir.Eğitime erişim başta olmak üzere kaydedilen iyileşmelere rağmen, eğitim
kalitesinin yükseltilmesi, bölgeler ve okul türleri arasındaki başarı düzeyi farklılıklarının
azaltılması ihtiyacı önemini korumaktadır. Bu kapsamda öğrenme ortamlarının niteliğinin eşitlik
ve hakkaniyet çerçevesinde artırılması, öğretmen yetiştirme ve geliştirme sisteminin yeterlilikleri
esas alan bir şekilde yeniden yapılandırılması, kariyer gelişim ve performans değerlendirme
sisteminin oluşturulması, izleme ve değerlendirme faaliyetlerinde etkinlik sağlanması,akademik
personelin nicelik ve niteliğinin artırılması, bilgi ve iletişim teknolojilerinin müfredata
entegrasyonunun sağlanması,okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması ve eğitim ile istihdam
ilişkisinin güçlendirilmesine yönelik mekanizmaların etkinliğinin artırılması ihtiyacı devam
etmektedir. Sonuç olarak; Eğitimle ilgili planlamalarda belirlenen hedeflerin gelişme durumları,
ulaşılma düzeyi, aksayan yönlerinin belirlenmesi, planların uygulama boyutu açısından
önemlidir. Bu nedenle, izleme ve değerlendirme çalışmaları yapılabilir. Yapılacak izleme
değerlendirme sonuçları gelecekteki planlamalara da ışık tutacaktır. Anahtar Sözcükler: Eğitim,
Eğitim Planlaması.
Kaynaklar
1- Ereş, F. (2005). Eğitimin Sosyal Faydaları: Türkiye-Ab Karşılaştırması. Milli Eğitim Dergisi,
167, 33-42.
2- Çakmak, Ö. (2008). Eğitimin Ekonomiye Ve Kalkınmaya Etkisi. D. Ü. Ziya Gökalp Eğitim
Fakültesi Dergisi, 11, 33-41
3- Ergün, M. (2011). Eğitim Ve Kalkınma. 3. Sosyal Bilimler Sempozyumu. “Bölgesel
Kalkınmada Eğitimin Rolü” Diyarbakır: Dicle Üniversitesi Sosyal Araştırmalar Merkezi, S.5-12.
4- Demir, S. (2006). Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Đnsani Gelişme Endeksi Ve Türkiye
Açısından Değerlendirme. Devlet Planlama Teşkilatı, Sosyal Sektörler Ve Koordinasyon Genel
Müdürlüğü, Ankara.
5- Adem, M. (1995). Demokratik, Laik Çağdaş Eğitim Politikası. Ankara: Şafak Matbaacılık.
82
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
6- Erkekoğlu, H. (2007). Ab’ne Tam Üyelik Sürecinde Türkiye’nin Üye Ülkeler Karşısındaki
Göreli Gelişme Düzeyi: Çok Değişkenli Đstatistiksel Bir Analiz. Kocaeli Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, (14) / 2: S. 28-50.
7- Küçüker, E. (2012). Türkiye’de Kalkınma Planları Kapsamında Yapılan Eğitim Planlarının
Analizi. Kastamonu Eğitim Dergisi, 20(1), 9-26.
8- Küçüker, E. (2010). Türkiye’de Eğitim Planlaması Neyi Hedefliyor? International Conference
On New Trends Đn EducationAndTheirImplications, 11-13 November, Antalya.
9- Altundemir, M. E. (2012). Kalkınma Planlarından Eğitime Bakış: Kamusal Mallar Teorisi
Perspektifinden. Bilgi Ekonomisi Ve Yönetimi Dergisi, Cilt: Vıı Sayı: I.
10- H. Şahin- S. Kaya- A. Ceren- A. Fırat- M. Yılmaz- Ö. Maden (2012)Uluslararası Türkçe
Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 1/4 2012 S. 187-213, Türkiye
11- Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planları. http://www. dpt.gov.tr.
Anahtar Kelimeler: Eğitim, Eğitim Planlaması.
SÖZ 55. ORTA ÖĞRETĐM ÖĞRENCĐLERĐNĐN EMPATĐK EĞĐLĐM DÜZEYLERĐNĐN
ÇEŞĐTLĐ DEĞĐŞKENLERE GÖRE ĐNCELENMESĐ
Ünal TÜRKÇAPAR1 , Özlem EKĐZ1 , Emel ŞENOL2 , Yavuz YASUL2 , Müfit DAL3 , Đhsan
KUYULU2
(1) Ksü,Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
(2) Ksü,Beden Eğitimi Ve Spor Anabilim Dalı,Türkiye
(3) Ksü,Beden Eğitimi Öğretmeni,Türkiye
ÖZET
Bu çalışma devlet okulu ve özel okulda öğrenim gören orta öğretim öğrencilerin empatik eğilim
düzeylerinin bazı değişkenlere göre incelenmesi amacıyla yapılmıştır.
Araştırmanın amaçları doğrultusunda Kahramanmaraş ilinde rastgele yöntem ile seçilmiş devlet
okulunda öğrenim gören 126 ve yine rastgele yöntem ile seçilmiş özel okulda öğrenim gören
166 öğrenci örneklem gurubuna dahil edilmiştir. Çalışma Kahramanmaraş ili ile
sınırlandırılmıştır.
Bu araştırmada veriler Kişisel Bilgi Formu ve Dökmen (1988) tarafından geliştirilen ''Empatik
Eğilim Ölçeği'' (EEÖ) ile elde edilmiştir. Araştırmadan elde edilen verilerin analizinde istatistik
paket programı kullanılmıştır. Bağımsız değişkenlere ait ikili karşılaştırmalar Mann whitney u
testi, çoklu karşılaştırmalar ise Kruskal wallis testi ile test edilmiştir. Đstatistiksel anlamlılık
derecesi Alpha (α) yanılma düzeyi p<0.05 olarak kabul edilmiştir.
Araştırma sonuçlarına göre cinsiyet, okunan okul ve anne eğitim durumu gibi değişkenlerden
etkilenmediği ancak baba eğitim düzeyi değişkenine göre anlamlı farklılığa rastlanmıştır. Bu
83
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
fark istatiksel olarak anlamlıdır. Öğrencilerin empatik eğilim düzeyleri değerleri bakımından en
yüksek değer baba eğitim düzeyleri ilkokul olanlar olduğu tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Empatik Eğilim, Spor, Eğitim
SÖZ 56. ÜNĐVERSĐTE ÖĞRENCĐLERĐNĐN ĐLETĐŞĐM BECERĐ DÜZEYLERĐNĐN
ÇEŞĐTLĐ DEĞĐŞKENLERE GÖRE ĐNCELENMESĐ
Đhsan KUYULU1 , Fatih BÜYÜKÇAPAR2 , Emel ŞENOL1 , Abdulselam ERDĐMEZ1 , Onur
OKÇUOĞLU1 , Ozan ĐLKUTLU1
(1) Ksü, Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu,Türkiye
(2) Ksü, Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu,Türkiye
ÖZET
Bu çalışma Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu öğrencileri ve Eğitim Fakültesi öğrencilerinin
iletişim becerilerinin bazı değişkenlere göre incelenmesi amacıyla yapılmıştır.
Araştırmanın amaçları doğrultusunda Kahramanmaraş Sütçü Đmam Üniversitesi'nde Beden
Eğitimi ve Spor Yüksekokulunun Beden Eğitimi ve Spor öğretmenliği bölümünde öğrenim
gören 134 ve Eğitim Fakültesi sınıf öğretmenliği bölümünde öğrenim gören 178 öğrenci
örneklem grubuna dahil edilmiştir. Çalışma Kahramanmaraş Sütçü Đmam üniversitesi ile
sınırlandırılmıştır.
Bu araştırmada veriler Kişisel Bilgi Formu ve Korkut (1996) tarafından geliştirilen “ Đletişim
Becerileri Değerlendirme Ölçeği” ile elde edilmiştir.Araştırmadan elde edilen verilerin
analizinde istatistik paket proğramı kullanılmıştır. Bağımsız değişkenlere ait ikili karşılaştırmalar
Mann whitney u testi, çoklu karşılaştırmalar ise Kruskal wallis testi ile test edilmiştir.
Đstatistiksel anlamlılık derecesi Alpha (α) yanılma düzeyi p<0.05 olarak kabul edilmiştir.
Araştırma sonuçlarına göre; beden eğitimi ve spor öğretmenliği öğrencileri ile sınıf öğretmenliği
öğrencilerinin iletişim becerileri değerlerinin yaş ve cinsiyet gibi değişkenlerden etkilenmediği
ancak beden eğitimi ve spor öğretmenliği ve sınıf öğretmenliğinde kaçıncı sınıf olduğu ve
bölüm değişkenine göre anlamlı farklılığa rastlanmıştır. Bu fark istatiksel olarak anlamlı olup
beden eğitimi ve spor öğretmenliği öğrencilerinin iletişim becerileri sınıf öğretmenliği
öğrencilerinin iletişim becerilerinden yüksek olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca öğrencilerin
iletişim becerileri değerleri bakımından en yüksek değerlerin 3. sınıf öğrencilerinde olduğu
belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Đletişim, Spor, Eğitim
84
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 60. KUR’AN, HADĐS VE EHLĐSÜNNET MEZHEPLERĐNĐN GÖRÜŞLERĐ
IŞIĞINDA SPORUN ĐSLAMDAKĐ YERĐ
Oktay KIZAR1 , Yüksel SAVUNCU2 , Resul AĞIRTAŞ3
(1) Bingöl Üniversitesi,Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
(2) Fırat Üniversitesi,Spor Bilimleri Fakültesi,Türkiye
(3) Fırat Üniversitesi,Spor Bilimleri Fakültesi,Türkiye
ÖZET
Đslam, tüm yönüyle insanın ruhuna, kalbine, bedenine ve günlük hayatının her bölümüne etki
eden ilahi son dindir. Dinimiz her vesileyle ruh ve beden sağlığımızı korumamızı emreder.
Böylece vücudumuzu geliştirip korumamız için birçok emir ve tavsiyeler, hüküm ve kurallar
koymuştur.
Bu çalışmada amaç kuran, hadis ve ehlisünnet âlimlerinin görüşleri ışığında sporun Đslam’daki
yerinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Đnsanın maddî ve manevî yapısı daimî bir vecd hali üzere
olmaya, ruhî olgunluğun, bediî (estettik) haz ve heyecanların doruğunda bulunmaya müsait
değildir. Bunun içindir ki, insan hayatının tabiî seyri ile tam bir örtüşme içinde olan Đslâm
dininde haramrengi ve zarar gölgesi taşımayan eğlenceler ve eğlencelerin en faydalısı olan spor
meşrudur ve üstelik sevap kazandırıcı bir uğraşıdır Bu çalışma literatür taraması yapılarak yazılı
kaynakların derlenmesinden elde edilmiştir.
Đslam ibadet hayatının aksatılmadan bazı beden eğitimi ile ilgili hareketlerin, dengeli, sağlam, iyi
çalışan bir vücut özelliğine haiz olması sebebiyle teşvik etmektedir. Peygamber efendimiz, kendi
devrinin içtimaî şartları içerisinde revaçta olan yüzme, atacılık, güreş gibi faydalı sporları
onaylamıştır. Bu hususta ümmetine hayırlı bir yol göstermiştir.
Giriş: Spor, Đngilizce bir kelimedir. Türkçemizde daha çökmeden eğitimi ve bazen da bununla
birlikte eğlence de sağlayan yarışma anlamına gelir. Đslâm, her yanı ve yönüyle insanın kalbine,
ruhuna, bedenine ve günlük hayatının her bölümüne yönelen son dindir. O bakımdan evrenseldir
ve kalıcıdır. Dinimiz her vesileyle beden ve ruh sağlığımızı korumamızı emreder. Bunun için
kalbimizi, kafamızı ve ruhumuzu geliştirmemizi emretmiştir. Böylece beden eğitimiyle
vücudumuzu geliştirip korumamız için birçok emir ve tavsiyeler, hüküm ve kurallar koymuştur.
Her şeyden önce günde beş vakit namaz, çok düzenli, sistemli ve dengeli bir hareket getirmekte,
organlarımızın hemen hepsinin işlevini daha rahat yerine getirmesini kolaylaştırmakta, yormadan
kasları geliştirmekte, kireçlenmeyi, yıpranmayı, uyuşukluğu önlemektedir. Ancak unutmamalıyız
ki, namaz sadece bunun için farz kılınmış değildir. Bu kutsal ibâdet bir yandan ruhumuza bol
gıda vermekte, kalbimizi temizlemekte, vicdanımızı arındırıp geliştirmekte, sinir sistemimizi
düzeltmekte, bizi Allah'a daha çok yaklaştırmakta ve günlük hayatımızı denge ve düzene
sokmamızı ilham etmekte, dünya ile âhiret, ruh ile beden, madde ile mâna arasında sağlam bir
köprü oluşturmaktadır.
Kuran’da Spor: Kuran insanın büyük bir gaye için yaratıldığını bahseder. Bu yüzden bu gaye
için de insanı rabbine yaklaştıracak eylemleri tasvip ederken onu rabbinden uzaklaştıracak
eylemleri yasaklar. Đnsanın sürekli dünyalık işleri düzenlerken bu denge üzerinde hareket
85
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
etmesini Allah (c.c) kullarından ister. Hac sûresinin 77. Âyetinde :«Ey iman edenler! Rukûa
gidiniz, secdeye varınız. Emirlerine ve yasaklarına uyarak da Rabbinize ibâdet ediniz. Kendinize
ve insanlara yönelik hayırlar yapınız. Umulur ki mutluluğa erersiniz» buyrulmaktadır. Yüce
dinimiz, beden eğitiminde namaz kılmamızla da yetinmeme-mizi, birtakım sportif hareketlerde
bulunmamızı tavsiye etmiştir. Zira Allah'a, ahiret gününe, Kur'ân'a ve Hz. Muhammed'e (a.s.)
dosdoğru imân eden her mü'minin ruhuyla, bedeniyle gelişmiş bir kişi olması, hayatına hareket
ve canlılık kazandırması vacibtir. Resûlüllah (a.s.) bunun için mü'minin vücutça da gelişmesini
teşvik etmiştir. Đslam’a göre insanlar bu dünyaya imtihan olunmak için gönderilmiştir. Bu
imtihan hem dünyayı hem de ahireti kazanma imtihanıdır. Đnsan ahireti kazanmak için dünyayı
faydalı hâle getirmek zorundadır. Bunu yapmak için de insanın çok çalışması ve çok yorulması
icap eder. Büyük bir imtihan heyecanıyla yorulan insan, zaman zaman rahatlama ve gevşeme
ihtiyacı hisseder. Bazı insanlar yapmakta olduğu bir işi değiştirip başka bir iş yapmakla bu
rahatlığı elde eder, bazıları da beş-on dakika istirahata veya uykuya çekilmekle elde ederler.
Hatta bazı insanlar da bunlarla yetinmeyip bedenin fiziki hareketine ve organların
çalıştırılmasına ihtiyaç duyar ve bunları yaparak rahat ve huzurlu olur. Yüce dinimiz Đslam,
Müslümanların hayat içerisinde karşılaştıkları yorgunluk üzüntü ve kederlerini hafifletmek
amacıyla birtakım oyun ve sporların yapılmasına müsaade etmiş hatta teşvik etmiştir. Đslam’ın
teşvik ettiği sporun çok değişik gaye ve faydaları vardır. Bunlarla, bir taraftan Müslümanların
ibadetlerine ve diğer dinî görevlerine daha kuvvetli bir arzu ile sarılmalarını, diğer taraftan yine
onların yurt savunmasına topyekün hazırlıklı olmalarını sağlar. Bu tür oyunlar içerisinde sevgili
Peygamberimiz (s.a.s.), yüzme, atıcılık, binicilik, koşu (atletizm) ve güreş gibi sporları tavsiye ve
teşvik etmiş, hatta kendileri de bunlarla meşgul olmuşlardır (2). Nitekim atıcılık, Đslamiyette en
fazla önem verilen spor dallarından biri olmuştur. Kur’an-ı Kerim’deki; “Onlara (düşmanlara)
karşı gücünüz nisbetinde kuvvet hazırlayınız” (3). mâna arasında sağlam bir köprü
oluşturmaktadır. Đslam ibadet hayatının aksatılmadan bazı beden eğitimi ile ilgili hareketlerin,
dengeli, sağlam, iyi çalışan bir vücut özelliğine haiz olması sebebiyle teşvik etmektedir.
Peygamber efendimiz, kendi devrinin içtimaî şartları içerisinde revaçta olan yüzme, atacılık,
güreş gibi faydalı sporları onaylamıştır.
Hadisler Işığında Spor
Binicilik: Peygamberimizin devrinde çok ilgi gören bir spor dalıydı. Muhterem arkadaşları
Peygamberimizin huzurunda at yarışları yaparlardı. Biricik önderimiz bu yarışmaları teşvik
etmek için, bazen birincilik ödülü de koyarlardı (17). Peygamberimiz bu yarışları tasvip ve teşvik
etmekle de kalmaz bazen bizzat iştirak buyururlardı. At ve devenin Arapların hayatında çok
önemli bir yeri vardır. Kütüb-ü Tis’a denilen dokuz meşhur hadis kaynağında at ile ilgili pek çok
hadis vardır. Hatta bunlardan Nesai Sünen adını verdiği hadis külliyatının birini Kitabu’l Hayl
(Atlar kitabı) adı ile atlara ayırmıştır. Özellikle Medine döneminde at ve deve yarışları yapılmış,
Hz. Peygamber de buna özel önem göstermiştir (18). Asr-ı Saadet’te at yarışlarına özgü belli bir
hipodrom bulunmamakla birlikte; şehir halkı sık sık tertiplenen at yarışlarına giderlerdi. Yarış
alanı olarak Seniyyetü’l- Veda ile Hayfa arasındaki alan kullanılırdı. Resullullah (s.a.s) devrinde
iki çeşit at yetiştirildiğini biliyoru
Atletizm: Ayak koşuları da Peygamberimiz devrinde revaç bulan sporlardandı.
Peygamberimizin arkadaşları bu tür koşu yarışları tertip ederlerdi. Ashab-ı Kiram arasında
Hz.Ali gibi şöhretli koşucular da vardı. Hz. Âişe validemiz, Peygamberimizle yaptığı iki yarışı
şöyle naklediyor: “Bir yolculukta, Hz. Peygamberle yarıştım ve O'nu geçtim. Şişmanladığımda
yaptığım diğer bir yarışı ise Hz. Peygamber kazandı” (25).
86
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Güreş: Güreş’de Peygamber devri sporlarındandı. Rağbet görürdü. Sevgili Peygamberimizin
hayatını konu alan kaynaklarımız Hz. Peygamber'in ünlü güreşçi Rükâne ile onun arzusu üzerine
üç defa güreştiğini ve her defasında Rükâne'yi mağlûp ettiğini onun mucizesi olarak rivayet
etmektedir. Bu şöhretli güreşçinin Peygamberimize ard arda yenilmesi kalb gözünü açmış ve
Müslüman olmasına vesile olmuştur (26).
Atıcılık: Asr-ı Saadetteki meşru eğlencelerden ve sporlardan bir tanesi de ok ve mızraklarla
atıcılık oyunu idi. Peygamberimiz bu spora teşvik buyurmuşlardır. Ünlü kaynağımız Buharî'nin
rivayetine göre Hz. Peygamber bazen atıcılık meydanlarında sahabelerine uğrar, onları teşvik
ederdi. «- Atınız ben de sizinle beraberim» buyururdu (27). Peygamberimiz, bu harp sporu ile
ilgili bir başka hadislerinde ise şöyle buyurmuşlardır: Atıcı ve binici olunuz. Atıcılığınız
biniciliğinizden daha çok hoşuma gider (28).
Kılıç ve Mızrak Oyunları: Atıcılık gibi kılıç, mızrak oyunları da, Peygamberimiz devrinde
bilinen ve Yüce önderimiz tarafından tasvip edilen sporlardandı. Bir bayram günü Habeşli
sporcular Peygamberimizin mescidinde gösteri yaparlar. Bu gösteriyi tasvip etmediği için
durduran Hz. Ömer'e Peygamberimiz mani olur ve bu gösteriyi hanımı Hz. Âişe ile birlikte
seyreder ve hattâ:«Ey Habeşliler! Göreyim sizi» diyerek onları teşvik buyurur (29). Kılıç, mızrak
oyununun Peygamberimizin mescidinde oynanması ve Hz. Peygamberin bu gösteriyi Hz. Âişe'ye
kendi örtüsü altında seyrettirmesi, haram hudutlarını aşmayan seviyeli eğlencelerin Đslâm'da
müsamaha(hoş görü ile) karşılandığına sıhhatli bir delildir.
Deniz Sporları: Aziz Peygamberimiz, Mekke ve Medine'de yaşamış olmaları sebebiyle
denizden uzak kalmış olmalarına rağmen, faydasından ötürü deniz sporunu mü'minlere tavsiye
buyurmuştur. Bir hadislerinde yüzme öğrenilmesini şöylece öğütlemişlerdir: “Allah'ın anılmadığı
(her söz, iş ve davranış önemsiz) bir oyun, (değersiz) bir eğlencedir. Ancak oyun ve eğlence
olmakla beraber şu dört meşguliyet yararlıdır:
a -Nikâhlı eşlerin sevişmesi, b - Atın terbiye edilmesi, c - Đki hedef arasında eğitim atışları
yapılması, d - Yüzme (öğrenilmesi ve) öğretilmesi” maddesidir (30). Peygamberimizin, devrinin
sporlarını tasvip ve teşvik buyurduğunu gösterir güvenilir belgeler, Đslâm Dinin'de sporun faydalı
eğlencelerden kabul edildiğini açıklamaktadır.
Ehlisünnet Mezheplerine Göre Spor
a) Hanefîlere göre, müsabakanın caiz olabilmesi için birtakım şartların gerçekleşmesi söz
konusudur: 1- Yarışmanın şu dört şeyden biriyle yapılması, Deve, at, ok ve ayak... Hanefîlerin
müsabakayı bu dört şey ile sınırlamaları pek isabetli değildir. Zira günümüzde artık ok atıcılığı
bir eğlence olsun diye yapılmaktadır. Oysa ok yarışma Đslâm, savaşta çok lüzumlu olduğu için
yer vermiş bulunuyor. O halde ateşli silâhlarla yarış bugün ok yarışının yerini almış bulunuyor.
Binicilik, at ve deve yarışı da öyle. Bu iki hayvan da savaşlarda çok iş görmekte idiler.
Günümüzde artık atların savaşlarda kullanılması yok denecek kadar azalmıştır. Bununla beraber
biniciliği öğrenmekte, bu hususta yarışlara katılmakta bir sakınca yoktur. Ayak koşusuna gelince,
Resûlüllah'ın (a.s.) Hz. Aişe validemizle koşup yarıştığı sahîh rivayetlerle sabit olmuştur.
2- Yarış için ödül koymanın tek taraftan olması, Đki taraf da ödül veya belirlenen bir miktar mal
veya para ortaya koyar ve kazananın bu ödül veya mal ve parayı alması kararlaştırılırsa, bu
kumara dönüşür ve Đslâm'a göre haram olur. Ancak yarışacak iki kişi arasında bir üçüncü şahıs
girer de "ikinizden kim kazanırsa ona şu kadar ödül veririm" derse, bu kumar kapsamına girmez
ve caiz olur.
87
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
b) Şâfiîlere göre, müsabaka ve münadale (at, deve ve benzeri şeyle yarışmak ve bir de ok
atıcılıkta yarışmak) sünnettir. Buna karşılık olarak bir şey almak helâldir. Atıcılıkta ok söz
konusu olduğu gibi, savaşta işe yarayan her aletle, meselâ mızrak, taş, mencînik gibi aletlerle de
yarışmak caizdir. Bunun gibi at, fil, merkeb ile yarışmak da caizdir. Satranç ve benzeri oyunlarla
yarışmak caiz değildir. Müsabaka için tek taraflı olmak şartiyle ortaya konan mal veya para
miktarının belli olması ve bilinmesi şarttır, iki taraftan birinin bir mal ve para koyması caiz
olduğu gibi, müsabakaya katılmayan bir üçüncü şahsın, müsabakaya katılanlardan kazanana belli
bir mal veya para vermesi de caizdir. Anlaşıldığı üzere, bu konuda Hanefîlerle Şâfiîler arasında
pek az fark bulunuyor. Hanefîler müsabakayı dört şey ile sınırlarken Şâfiîler bu sınırı hayli geniş
tutmuşlardır. Şüphesiz Şâfiîlerin bu tarz içtihadında isabet vardır.
c) Hanbelîlere göre de, müsabaka sünnet ve icma' ile sabit olmuştur ve caizdir. Bir ivaz karşılığı
müsabaka ancak şu üç şeyde caiz olur: At, deve ve atıcılık. Zira bu üçü de savaşlarda işe
yaramaktadır. Ancak müsabaka bu üç şeyle sınırlı değildir. Binek hayvanları, özellikle at, ayak,
gemi, mızrak ve diğer alet ve hayvanlarla müsabaka caizdir. Müsabaka genel anlamda ikiye
ayrılır: a) Bir ivaz olmaksızın yapılan müsabaka, b) Bir ivaz ile yapılan müsabaka... ivazdan
maksat, iki taraftan birinin bir mal veya para ortaya koyması veya üçüncü bir şahsın kazanacak
olana bir mal veya para vaadet-mesidir. Bu mezhebe göre, ivaz karşılığı müsabaka her şeyde
değil, sadece şu üç şey ile yapıldığında caizdir: At, deve ve ok... Bunların dışında savaş için
gerekli olan diğer şeylerle müsabaka caizse de bir ivaz karşılığı caiz değildir (33).
Sonuç: Peygamberimizin “Kuvvetli mü'min, zayıf mü'minden daha hayırlı ve Allah'a daha
sevgilidir” (Mişkâtül-Mesâbih,Hadis No: 5298.) buyurması da vücudun kuvvetlendirilebilmesi
için lüzumlu olanın yapılmasını gerekli kılmaktadır. Kaldı ki, Đslâm'da ruhî terbiye yanında
bedenî terbiyeye de önem verildiği, namaz ve oruç gibi ibadetlerimizde de görülmektedir.
Mü'minler!
1- Kumar kapsamına girmeyen bazı müsabakalar caizdir.
2- Đslâm, beden eğitimine önem vermiştir.
3- Hanefîlere göre, meşru olan yarışma dört şeyden biriyle gerçekleşir: Deve, at, ok ve ayak.
4- Bu gibi yarışlarda tek taraflı ödül koymakta bir sakınca yoktur.
5- Yarışan iki taraf da belli bir nisbette mal veya para koyarlar da kazanan tarafa verilmesini şart
koşarlarsa bu kumar kapsamına girer ve haramdır.
6- iki taraf yarışma yapmaya teşebbüs eder de bir üçüncü şahıs, kazanan tarafa belli bir mal veya
para vereceğini vaadederse, bu caiz olur. 7- Şafiîlere göre müsabaka ve münadala sünnettir.
Zira Resûlüllah (a.s.) buna tahrik ve teşvikte bulunmuştur. 8- Müsabaka için tek taraflı olmak
şartiyle ortaya konan ödülün nisbetinin belli olması şarttır. (Bu da Şafiîlere göredir). 9- Kumar
kapsamına veya tarifine giren at yarışı haramdır. Resûlüllah (a.s.) bu maksatla at besleyenler için
sadece günah ve vebal vardır buyurmuştur. 10- Allah yolunda kullanılmak üzere at beslemek her
yanı ve yönüyle sevap ve uhrevî mükâfata vesiledir.
11- Binit edinmek için at alıp beslemekte bir sakınca yoktur. Bu daha çok fakir kişinin fakirliğine
bir perde teşkil eder.
12 - Namaz gibi ibâdetlerimize engel olmadıkça,
13 - Đlmî ve meslekî çalışmalarımızı aksatmadıkça,
88
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
14 - Kadın erkek karışımına ve Đslâm'a göre örtülmesi gereken organların teşhirine sebep teşkil
etmedikçe,
15 - Ferdî ve sosyal bir zarara neden olmadıkça bütün spor dalları meşrudur.
Đslâm'da spor, rûh sağlığı yanı sıra vücut sağlığını ifade eder bir anlam taşır ve sporun seyircisi
olmaktan çok yapıcısı olmayı amaçlar. Bu sebeple, Đslâm sporun ve sportif faaliyetlerin ahlâkı
zedeleyici, ilmî ve meslekî çalışmaları engelleyici, seviyeli olması gereken içtimaî heyecanları
basite düşürücü, cinsellik sergileyici ve zamanın ölçüsüz bir şekilde israfına sebep teşkil edici bir
şekilde yapılmasını dolaylı olarak yasaklar. Đslâm boks ve şiddet içeren sporları, deve, boğa ve
horoz güreşleri türü sportif faaliyetleri, ayrıca facia ile bitebilecek otomobil, motosiklet yarışları
ve benzerlerini ise doğrudan yasaklar. Çünkü Đslâm Peygamberimizin diliyle kişinin kendisine ve
çevresine zarar vermesini ve zarara zararla mukabele etmesini haram kılan dindir. Spor
yapılabilir. Ancak spor yaparken açıkladığımız haramlara ve değindiğimiz hatalara
düşmemeliyiz. Ayrıca Peygamberimizin şu buyruklarını da ölçü almalıyız! “Dünyasına ve
ahiretine faydalı olmayan işlerle meşgul olmaması, kişinin Müslümanlığının güzelliğindendir”.
Sonuç olarak dinimiz, bazı kaidelerinin göz önüne alınması durumunda sportif faaliyetlerle
uğraşmanın bir sakıncası olmadığı görüşündedir. Bunlar sadece eğlenmek, dinlenmek ve zevk
için oynanacaktır. Hiçbir oyun ibadetlerinin geçmesi veya gecikmesine sebep olmamalıdır.
Hiçbir menfaat beklenmeyecek, oyun sırasında dinin yasak ettiği fiiller işlenmeyecek, tesettüre
riayet edilecek, normal dinlenme ve eğlenme ölçülerini aşarak vakit israfına varan iptila halini
almayacak ve kesinlikle oyunlar kumara alet edilmeyecektir. Spor faaliyetlerinin haram yollara
alet etmeksizin beden ve ruhun güçlendirilmesi için yapılmasını dinimizde teşvik ettiği
düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Kur’an, Spor, Peygamber, Đslam
SÖZ 72. SPOR YAPMAYAN BĐREYLERĐN SPOR YAPMAMA NEDENLERĐNĐN
ARAŞTIRILMASI
Yunus Emre BÜYÜKBASMACI
Đstanbul Gelişim Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Đstanbul, Türkiye
ÖZET
Araştırmanın amacı Türkiye'de bireylerin spor yapmama nedenlerini değerlendirmektir. Bu
amaca ulaşabilmek için anket yönteminden yararlanılmıştır.11 soruluk anket düzenlenmiş ve
cevap sınırlaması koyulmamıştır.Ankete 5 farklı şehirden (%10Van, %25Şanlıurfa Siverek,
%25Karaman, %5Samsun, %35Đstanbul) katılım olmuştur. Đstanbul'da farklı şehirlerden insanlar
olduğu için araştırmanın Türkiye genelini kapsadığı öngörülmüştür. Ankete toplam 100 kişi
katılmıştır.Ankete katılanların doğru cevap verdiği varsayılmıştır. Anket bireysel internet ve
telefon aracılığıyla uygulanmıştır. Anketin değerlendirmesinde tanımlayıcı istatistikten
yararlanılmıştır. Bunun sonucunda bazı sonuç ve öneriler geliştirilmiştir.
Anahtar kelimeler: Spor, Spor yapmama nedenleri
89
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Giriş: Đnsanları spor yapmaya yönlendirmek yeteneklerinin geliştirilmesine yardımcı olmak ve
sağlıklı kalabilmesi için spor yapmasının gerekli olduğu yapılan araştırmalarca bilinmektedir.
Fakat her toplumda spor ve egzersizin öneminin bilinmesine rağmen ülkeden ülkeye şehirden
şehir'e spor yapma oranlarının farklılık gösterdiği bilinmektedir. Bu farklılığın altında birçok
faktör vardır.Kimi zaman bireyin eğitim durumu kimi zaman ailevi faktörler kimi zaman ise
bireylerin maddi durumu ve diğer tüm dış etkenler bu faktörleri oluşturmaktadır. Sağlıklı yaşam,
yaşam süresi gibi birçok olumlu gelişme spor yapma oranı ile paralellik göstermektedir.
1.1. Sporun Sağlığımıza Etkileri
Doğanın kuralı doğduğumuz andan itibaren ölüme doğru yaşlanırken organizmamızdaki
değişiklikler nedeniyle gücümüz ve dayanıklılığımız yaşam kalitesi ile ilgili daha birçok
özelliğimiz gerilemeye eğilim göstermektedir. Genç yaşlarda hastalıklara karşı dirençliyizdir,
otobüse yetişmek için koşabiliriz, asansörü beklemek yerine merdiveni çıkmayı yeğleyebiliriz.
Sonraları ise otobüsü ya da asansörü beklemek daha kolayımıza gelir. Meslek veya hayat tarzı
olarak hareketli yaşamayı seçenlerde fizyolojik gerileme zamana karşı oldukça yavaştır. Şöyle
ki postacılar kilometrelerce yürüyebilir, hamallar kilolarca yük kaldırabilir, sporcular ise
saatlerce antrenman yapacak gücü kendilerinde bulabilirler. Temel olarak; kuvvet, dayanıklılık,
sürat, esneklik beceri gibi özellikler fiziksel güç uyumunun sağlıklı olmasını sağlar. Bugün
birçok ülkede hareketliliği tekrar kazanmak bir devlet politikası olmuştur. Çünkü egzersizle
sağlığı korumanın mümkün olduğu bilimsel bir gerçektir. Tıbbi yöntemlerle ( ilaç
tedavisi,cerrahi vb.)alınan sonuçlar; bu işler için harcanan paralarla karşılaştırıldığında hiç de
yüz güldürücü değildir. Oysa her gün egzersize ayıracak 10 - 15 dakika ile sağlık giderlerinde
milyonlarca liralık harcamaların önlenmesi mümkündür. Bütün olumsuz koşullardan kurtulmak,
organizmayı zinde ve sağlıklı kılmak için spor yapma ihtiyacını bir zorunluluk olarak ortaya
çıkarmak gerekir.(Prof. Dr Erdal ZORBA Herkes için yaşam boyu spor isimli kitabı)Ss (16)
1.2. Sağlıklı Bir Yaşam Đçin Spor
Hangi sosyal sınıftan, hangi sosyal toplumdan olursa olsun herkesin ortak bir isteği vardır: mutlu
bir yaşam sürmek. Eminsiniz ki sizde mutlu ve huzurlu bir yaşam için en önemli ve öncelikli
gerekliliklerden birisini sağlıklı olmak olduğunu biliyorsunuz arkadaşlarınızla istediğiniz gibi
oynayabilmek, bedenen rahat hareket edebilmek, sevdiklerinizle birlikte vakit geçirebilmek,
gündelik yaşamda her istediğinizi yapabilmek ve gelecekte sevdiğiniz mesleği sürdürebilmek
için sağlıklı olmanız şarttır. Peki sağlıklı olmak için neler yapmak gerekir, hiç düşündünüzmü ?
Arkadaşlar şu kesin bir gerçektir ki değerli olana ulaşmak için mutlaka çaba harcamamız gerekir.
Bu her konu için geçerlidir. Çaba sarfetmeden , emek vermeden güzellik oluşmaz. Aynı şekilde
sağlıklı olmanında bir takım gereklilikleri vardır. Temizlik, sağlıklı beslenme stresten, öfkeden
kaçınma, zihni çalıştırma , sigara ve alkolden uzak durma , dengeli bir kişilik sergileme kadar
spor yapmakta sağlıklı olmak için en önemli gerekliliklerden biridir. Đnsan bedeni hassas bir saat
gibidir. Bir takım dengeler üzerine kurulmuştur. Bu dengeleri gözetmek, vücudun ihtiyaç
duyduğu şeyleri titizlikle vücuda temin etmek gerekir. Örneğin hepimizin çok iyi bildiği gibi,
vücudun belli bir günlük vitamin ihtiyacı var ve her insan vücuduna bu ihtiyacı yüklemekle
sorumludur. Eğer ihtiyaçtan fazla vitamini vücuda yüklerseniz böbreklerinizi zorlamış ve tüm
metabolizmanın ritmini bozmuş olursunuz. Aynı şekilde;eğer hareketsiz bir yaşam sürerseniz,
vücudunuza zarar vermiş olursunuz. Đnsan bedeni hareket etmeye, egzersiz yapmaya muhtaçtır.
(Burada şu noktaya dikkat çekmeliyiz; spor da kararında yapılmalıdır. Spor yapmanın kurallarına
ilerleyen sayfalarda değineceğiz.) Kişi spora ne kadar erken bir dönemde başlarsa, Yaşam
90
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
kalitesi o kadar artar. Araştırmalar spora çocukluk döneminde başlamak gerektiğini ortaya
koymaktadır. Đşte bu noktada tüm sorumluluk anne ve babaya düşmektedir. (Aylin ATMACA
Sağlığımız ve spor isimli kitabı)Ss(14-15)
1.3. Sporun Sosyolojik ve Psikolojik Yararları
•
Hastalık yüzünden çalışılmayan gün sayısı azalır, iş verimi artar.
•
Daha enerjik hissedilerek tembellikten uzaklaşır.
•
Sağlam, canlı,hareketli,egzersiz yapmaya hevesli bir kişi haline gelinir.
•
Öz saygı gelişir.
•
Organizmayı bedensel ve ruhsal streslerin yıpratıcı etkisinden korur.
•
Hayata daha mutlu bakmayı sağlar.
•
Kendine güveni arttırır.
Đnsanlara çabuk arkadaşlık kurmaya, paylaşma ve yardımlaşma duygularını geliştirmeye
yardımcı olur. (Ferrin Đlbay Yalnız Hayata Spor Katmak isimli kitabı) Ss (34)
•
2.1. Materyal ve Metod
Araştırma Nicel metotla araştırılmıştır. Anket yöntemi uygulanmıştır.
Spora Zaman Ayiramamandaki Neden Nedir ?
1-) Ailem beni spora yönlendirmediği için
( )
2-) Evime yakın spor tesisi olmadığı için
( )
3-) Yaşadığım şehirde spor tesisi sıkıntısı olduğu için
4-) Spor yapma yaşım geçtiği için
( )
( )
5-) Spor konusunda yeteri kadar bilinçli olmadığım için
( )
6-) Spor yapmamı etkileyen sağlıksal problemim olduğu için
( )
7-) Spora ayıracak zamanım olmadığı
( )
8-) Okumuş olduğum okullarda müfredat ve öğretmenlerim spora teşvik etmediği için
9-) Sporu sevmediğim için
10-) Maddi durumumla ilgili sorunlarım olduğu için
11-) Bunlar değil benim sebebim
( )
( )
( )
( )
2.2. Evren ve Örneklem
Araştırmanın evreni Türkiye'de spor yapmayan bireyler. Örneklemi ise ulaşılabilirliğinin kolay
oldugundan dolayı Đstanbul, Karaman, Şanlıurfa Siverek, Van, Samsun'dur.
91
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
2.3.Bulgu ve Sonuçlar
Spora Zaman Ayiramamanizdaki Neden Nedir ?
1) Ailem beni spora yönlendirmediği için
%18
2) Evime yakın spor tesisi olmadığı için
%45
3) Yaşadığım şehirde spor tesisi sıkıntısı olduğu için
%42
4) Spor yapma yaşım geçtiği için
%3
5) Spor konusunda yeteri kadar bilinçli olmadığım için
%30
6) Spor yapmamı etkileyen sağlıksal problemim olduğu için
%4
7) Spora ayıracak zamanım olmadığı için
%42
8) Okumuş olduğum okullarda müfredat ve öğretmenlerim spora teşvik etmediği için
%26
9) Sporu sevmediğim için
%9
10) Maddi durumumla ilgili sorunlarım olduğu
%7
11) Bunlar değil benim sebebim(Üşengeçlik)
%1
2.4. Toplumumuzun Spor Yapmama Nedenleri ?
Spor yapmama nedeni birçoğumuza göre farklılık göstermektedir. Anketimizde 11 şıkta belirli
kişiler tarafından işaretlenmiştir. En çok 3 şık ağırlık kazandığını görülmüştür. Bu şıkları göz
önüne serelim en fazla işaret alan şık%45 ile evime yakın spor tesisi olmadığı için denildi. Đkinci
şıkkımız ise ona benzer olan %43 ile yaşadığım şehirde spor tesisi olmadığı için dediler. aslında
bu iki şık aynıda sayılabilir. Çünkü Anadolu'nun birçok şehrinde tesis sıkıntısı olduğunu
görüyoruz. 3. en fazla işaretlenen şıkkımız ise %42 ile spora ayıracak zamanım olmadığı için
Diğer işaretlenen şıklarımız ise şöyle Spor konusunda yeteri kadar bilinçli olmadığım için %30
Okumuş olduğum okullarda müfredat ve öğretmenlerim spora teşvik etmediği için %26 Ailem
beni spora yönlendirmediği için %18 Sporu sevmediğim için %9 Maddi durumumla ilgili
sorunlarım olduğu %7 Spor yapmamı etkileyen sağlıksal problemim olduğu için %4 Spor
yapma yaşım geçtiği için %3 Açık olarak doldurmalı 11. sorumuza ise sadece 1 kişi Üşengeçlik
cevabını verdi.Çıkan sonuçlara göre bizde spor tesislerine yöneldik.
3.1. Spor Tesisinin Tanımı
Spor tesisleri, spor faaliyetlerinin her spor branşının kendine özgü çalışma, hazırlık
antrenmanlarının, ulusal ve uluslar arası müsabakaların yapılabilmesine uygun, spor faaliyetleri
öncesi ve esnasında sporcu ve seyircilerin ihtiyaçlarını karşılayacak (saha, tribün, tuvalet, duş,
soyunma odası v.b.g.) üniteleri bulunan yapı, saha ve alanlardır . Ülkemizdekimevcut spor
tesisleri, spor branşlarına ve spor alanındaki hizmetlerine göre ayrılmıştır. Ülkemizde spor
müsabakası yapılacak faal ve inşa halindeki spor tesisleri sayısı 905 adettir
.(FikretRAMAZANOĞLUSpor Tesislerinin Planlandırılması ve Đşletmesi adlı tezi)
3.2. Spor Tesislerinin Önemi ve Yapımı ile Đlgili Kriterler
Spor tesislerinin planlanmasında ve yapımında aşağıdaki esaslar göz önünde bulundurulur;
(a) Yalnız özel bir spor dalına hitap eden bir tesis ancak o spor dalının faaliyet gösterdiği veya o
spor dalı için büyük bir potansiyelin bulunduğu bölgede kurulur.
92
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
(b) Tesislerin dizaynında, kapasitesinin tespitinde ve programlanmasında yerel gereksinimler,
kullanma ve seyirci kapasitesi gibi faktörler kesinlikle göz önünde bulundurulur.
(c) Antrenman tesislerinde veya seyirci potansiyeli bulunmayan yerlerde tesise seyirci tribünü
yapmaya gerek yoktur.
(d) Uluslararası ve milli yarışmaların yapıldığı ana merkezlerde spor salonu ve sair tesislerde
kesinlikle uluslararası normlar aranır. Bu gibi tesisler mümkün olduğu kadar çok amaçlı dizayn
edilir.
(e)Yapılacak tesislerde dayanıklılık, kolay bakım ve temizleme, en az personel kullanma
yollarına gidilir. Kitleye açık, yetiştirici anlamda hizmet veren ve antrenman maksadıyla
kullanılan tesislerde yaygınlık ve maliyet unsuru ile norm ve standart arasında denge kurulur .
Kalkınmakta olan ülkemizde sporun gelişmesi kişilerin aktif olarak spor yapabileceği tesislerin
varlığına dayanmaktadır. Spor ortamının oluşmasında spor tesislerinin önemli bir yere sahip
olduğu bilinmektedir. Günümüzde sporun gelişmesine paralel olarak, spor tesislerine duyulan
ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Son yıllarda spor tesislerinin arttığı bir gerçektir. Fakat yine
de ihtiyaca cevap vermediği ortadadır. Spor tesislerinin yapımında nüfus çoğunluğu iklim
şartları, yörenin iklim şartları gibi temel faktörler dikkate alınarak uluslar arası standartlara
uygun spor tesislerinin yapımına gidilmelidir. Ülke sporunun gelişmesi, büyük ölçüde toplumun
aktif olarak spor yapabileceği tesislerin varlığına ve bu anlayışla işletilmesine bağlıdır.
Spor yatırımları genellikle seyir sporunun gerektirdiği büyük ve masraflı tesislere yönelmektedir.
Bu tesislere olan ihtiyaç açıktır, ancak uygulamada büyük tesislere verilen ağırlığın kitleye
yönelmiş bir spor politikası ile bağdaşmadığı ve eş kapasiteler yarattığı görülmektedir. Bu
tesislerin büyüklüğü işletme masraflarını artırdığı için genellikle maç günleri dışında kapalı
tutulmaları spor yapacak çok sayıda kişinin doğrudan doğruya faydalanması imkanını ortadan
kaldırmaktadır.
Spor yatırımlarında, çok sayıda seyirci barındıran tesisler yanında, özellikle önemli oranda çeşitli
spor dallarının gelişmesine ve spor yapanların sayısının artırılmasına imkan verecek tesislere
yönelmelidir. Aynı yerleşme yerinde eş değer kapasitedeki tesisler yapımından, kullanılmayan
kapasite yaratılmasından kaçınılmalıdır.
Spor tesislerinin yapımında çok yönlü kullanım esas alınarak, öncelikle geniş halk kitlelerinin,
amatör sporcuların ve öğrencilerin yararlanmasına gidilmelidir .
Đnsanın araç değil amaç olduğu düşünülmeli, başka gayeler için onun kullanılması değil, her
şeyin onun için kullanılması ilkesi geçerlik kazanmalıdır. Onun huzuru, rahatlığı, mutluluğu,
saadeti, fikren ve ruhen gelişmesi için spor tesisleri yapılandırılmalı; genç-yaşlı, kadın-erkek,
çalışan-çalışmayan herkes için spora da yönelmelidir.
Çözüme ulaşmak esas olarak insanların ekonomik ve sosyal yaşayışlarını belirli temel değer ve
kurallara dayandırarak gelenek ve örfleri devam ettirmek, meseleyi bütün içinde ele almak
gerekir . Spor tesisleri yapısına yön veren sosyo-ekonomik ve kültürel esaslar; fert ve toplum
açısından, fert ve çevre açısından ve kurumlar açısından olmak üzere üçe ayrılır.
Uzay araştırmaları sırasında ortaya çıkan, ergonomi; insanın en rahat ortamda ve en verimli
çalışacağı ortamı araştıran çalışma ilmidir. Tesisteki aletlerin ergonomik olması, kullanışlı
olması tesis yapımında ergonomik kurallara riayet edilmekle en iyi çalışma ortamı sağlanacaktır.
93
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Isıtma, havalandırma, ışıklandırma, zemin, duşların yüksekliği, basın tribünü, otopark yönünden
ergonomik kurallara riayet edilmelidir.
Tesis açısından ısı ergonomisi; hava ısısı, ısı kaynaklarından yayılan ısı durumu, ortam nemliliği,
hava elektrikliliği, tesis normal ısısı 19,4-22,8 oC olmalıdır (12). Ayrıca, emniyet standartları
spor tesislerinin hacimlerinden kullanılan malzemelerin tür ve şekline, tesislerin giriş
kapılarından soyunma odaları ve duşlarına, ışıklandırılmasından havalandırmasına kadar her
yönüyle kapsamalıdır. Sağlık standartları da tesis yapılırken kullanılan malzemenin tür ve
şekline, soyunma odalarına ve duşlara, ışıklandırmaya ve havalandırmaya dikkat edilmelidir.
Örneğin, Amerika Spor Enstitüsü kapalı spor alanlarında sağlıklı spor yapılabilmesi için kişi
başına 1-3 m2 taze havayı temin edecek ventilasyon sisteminin zaruri olduğu belirtilmektedir
(13).
(Fikret RAMAZANOĞLUSpor Tesislerinin Planlandırılması ve Đşletmesi adlı tezi)
3.3. Tesisleşme Neden Önemlidir ?
Son yıllarda başta stadyumlar olmak üzere yapılan ve yenilenen spor tesislerinin sayısında bir
artış olduğu görülüyor.Bununlabağlantılı olarak spor alanında tesisleşmenin önemine vurgu
yapan yazı ve yorumlarla daha fazla karşılaşmak mümkün oluyor.
Aslında tesisler sabit varlıklardır ve tek başlarına hiç bir anlam ifade etmezler. Tesisleşmenin
şampiyonlukları veya başkaca sportif başarıları garanti ettiğini iddia etmek de mümkün değildir.
Tesisleşme, sürdürülebilir sportif başarılar için de büyük önem taşır. Sporcuların çalıştığı
tesislerin yenilenmesi ve modern çalışma koşulları ile donatılması, daha bilimsel çalışmalara
imkan sağlar. Bu şekilde çalışan sporcular daha başarılı sonuçlar elde edebilir.Tesisleşme sportif
başarıları garantilemez, ama sportif başarıların artması ve sürekli olması olasılığını
yükseltir. Tesisleşme, daha fazla amatör sporcunun modern imkanlarda spor yapmasına imkan
sağlayarak, amatör branşlarda dünya çapındaki başarıların önünü açar. Halktan daha fazla kişinin
sporla ilgilenmesine ve spor yapmasına katkı sağlayarak önemli sosyal ve toplumsal faydalar
ortaya çıkarır.
Sportif başarıların sürekli hale gelmesi, belirli bir düzeyin altına inmemesi, istikrarın elde
edilebilmesi, kulübü geleceğe taşıyacak kurumsal başarının elde edilebilmesi için
tesisleşme“kritik” önem taşır.Tesisleşme, uzun vadeli düşünce yapısının ürünüdür. Bu nedenlerle
uzun vadeli ve kalıcı sonuçlar doğuran tesisleşmeye stratejik olarak önem ve öncelik vermesi,
tesislerini daha modern hale getirecek çalışmalar yapması, devlet başta olmak üzere sporda
düzenleyici konumda olan tüm kurumların bu konuda yön göstermesi ve destek olması
gerekiyor. Spor alanında gelişmemizin yolu tesisleşmeden geçiyor.
Sonuç
Bu araştırma ile spor yapmayan bireylerin spor yapmama nedeni araştırılmıştır.
•
81 ilde de belediyeler tarafından Spor Aş kurulmalı
•
Bu Spor AŞ tesisleri indirimli ve öğrencilere ücretsiz olmalı
•
Bu tesislerin idarecileri sürekli afiş broşür gibi reklamlarla bölge halkına tanıtım yapmalı
•
Bu tesislerin başına spor yöneticiliği mezunları getirilmeli
•
Bu tesislerdeki branşlara ise antrenörlük bölümü mezunları getirilmeli
94
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Devlet kamu spotları oluşturularak halkı spor yapmaya teşfik etmeli
•
Đşverenlerin çalışanlarına spor yapma vakti tanıması konusunda, işverenleri, sporun
bireyin fizyolojik ve psiko-sosyal gelişiminde etkili oldugu, sosyal ve iş hayatında daha verimli
olacağı konusunda bilğilendirilmelidir.
•
Bu tesisler kendi kendini işleteceği için devlet bütçesinden spora fazla para ayrılmadan hem spor
yaygınlaşmış olacaktır hem de ülkemizin sportif başarıları artmış olacaktır ve ülkemizin sağlıklı
yaşam oranı artışa geçecektir. Aynı zamanda Beden eğitimi ve spor yüksekokulu öğrencilerine
istihdam alanı açılmış olacaktır.
Kaynaklar
1. Prof. Dr Erdal ZORBA Herkes için yaşam boyu spor isimli kitabı
2. Fikret RAMAZANOĞLU Spor Tesislerinin Planlandırılması ve Đşletmesi. Spor Araştırmaları
Dergisi, Cilt: 4, Sayı: 3, Aralık 2000 Đstanbul.
3. Aylin ATMACA Sağlığımız ve spor isimli kitabıAğustos 2007
4. Ferrin Đlbay Yanlız Hayata Spor Katmak isimli kitabı Nobel yayıncılık
Anahtar Kelimeler: Spor, Spor Yapmama Nedenleri
SÖZ 94. BEDEN EĞĐTĐMĐ VE SPOR YÜKSEKOKULUNDA ÖĞRENĐM GÖREN
ÖĞRENCĐLERĐN KARAR VERME VE DUYGUSAL ZEKÂ DÜZEYLERĐNĐN
ĐNCELENMESĐ
Ayşegül Funda ALP1 , Kazım NAS2 , Fulden GÖKALP3 , Büşra AKBAY4 , Yavuz Selim DĐN5
(1)
(2)
(3)
(4)
(5)
Karamanoğlu
Karamanoğlu
Karamanoğlu
Karamanoğlu
Karamanoğlu
Mehmetbey
Mehmetbey
Mehmetbey
Mehmetbey
Mehmetbey
Üniversitesi,Beden
Üniversitesi,Beden
Üniversitesi,Beden
Üniversitesi,Beden
Üniversitesi,Beden
Eğitimi
Eğitimi
Eğitimi
Eğitimi
Eğitimi
Ve
Ve
Ve
Ve
Ve
Spor
Spor
Spor
Spor
Spor
Yüksekokulu,Türkiye
Yüksekokulu,Türkiye
Yüksekokulu,Türkiye
Yüksekokulu,Türkiye
Yüksekokulu,Türkiye
ÖZET
Giriş ve Amaç: Đnsan vücudu bilindiği gibi fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik bir sacayağı
üzerinde iç ve dış dengesini kurmuştur. Đnsanın sağlıklı davranışlar sergilemesinde
etkilidir.(www.sporbilim.com)
Karar verme ise farklı durumlar arasından seçim yapmayı sağlayan bilişsel ve davranışsal
çabaların tümünü içermektedir (Kuzgun,1992, Deniz 2004, akt: Taşgit, 2012).
Mayer ve Saloveye göre (1990) duygusal zekâ “Kişinin kendisinin ve başkalarının duygu ve
hislerini gözlemleyebilme, aralarındaki farkı ayırt edebilme ve bu düşünceyi eylemlerine yol
95
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
gösterecek şekilde kullanabilme yeteneğidir. Duygusal zekâ düzeyi yüksek olan bireyler
duygularını daha başarılı biçimde yönetebilmekte duygusal sorunların çözümünde ve stres
yönetiminde daha başarılı olmaktadır (Otacıoğlu,2009).
Bu bağlamda karar verme ve duygusal zekâ kavramlarının ilişkili olduğu düşünülmektedir. Bu
çalışmanın amacı; beden eğitimi ve spor yüksekokulunda öğrenim gören öğrencilerin karar
verme ve duygusal zekâ düzeylerinin incelenmesidir.
Yöntem: Araştırma grubunu Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor
Yüksekokulunda öğrenim gören 53’ü erkek 68’i kız ( X yaş=21,1488 + 1,6666), toplam 121
öğrenci oluşturmaktadır.
Araştırmanın amacına ulaşmak için; Reuven Bar-On’un 1997 yılında geliştirdiği Acar (2002)
tarafından Türkçeye uyarlanan Bar-On Duygusal Zekâ Yeteneği Ölçeği ve Mann ve Diğ. (1998),
tarafından geliştirilen, (Melbourne Decision Making Questionary) Deniz (2004), Türkçe’ye
uyarlanan karar verme ölçeği kullanılmıştır.
Verilerin çözüm ve yorumlanmasında, Kolmogorov-Smirnov testi, t testi, one way anova testi,
Kruskal Wallis testi, Mann Whitney U testi kullanılarak anlamlılık P<0,05 alınmıştır. Verilerin
değerlendirilmesinde ve hesaplanmış değerlerin bulunmasında SPSS (Statistical package for
social sciences) paket programı kullanılmıştır.
Bulgular: Sınıf değişkenine göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda öğrenim gören
öğrencilerin duygusal zekâ düzeyleri alt boyutlarından olan bağımsızlık alt boyutu arasında
anlamlı bir farklılık bulunmuştur [F değeri=2,592 P=0,040< .05].
Sınıf değişkenine göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda öğrenim gören öğrencilerin
duygusal zekâ düzeyleri alt boyutlarından olan kendini gerçekleştirme alt boyutu arasında
anlamlı bir farklılık bulunmuştur [F değeri=3,500 P=0,010< .05].
Sınıf değişkenine göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda öğrenim gören öğrencilerin
duygusal zekâ düzeyleri alt boyutlarından olan duygusal benlik alt boyutu arasında anlamlı bir
farklılık bulunmuştur [F değeri=3,725 P=0,007< .05].
Sınıf değişkenine göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda öğrenim gören öğrencilerin
duygusal zekâ düzeyleri alt boyutlarından olan problem çözme alt boyutu arasında anlamlı bir
farklılık bulunmuştur [F değeri=2,542 P=0,043< .05].
Sınıf değişkenine göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda öğrenim gören öğrencilerin karar
verme düzeyleri alt boyutlarından olan kaçıngan karar verme alt boyutu arasında anlamlı bir
farklılık bulunmuştur [F değeri=3,313 P=0,013< .05].
Cinsiyet değişkenine göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda öğrenim gören öğrencilerin
duygusal zekâ düzeyleri alt boyutlarından kararlılık alt boyutu arasında anlamlı farklılıklar
bulunmuştur [t değeri=2,962 P=,004< .05].
Cinsiyet değişkenine göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda öğrenim gören öğrencilerin
duygusal zekâ düzeyleri alt boyutlarından kendini gerçekleştirme alt boyutu arasında anlamlı
farklılıklar bulunmuştur [t değeri=2,557 P=,012< .05].
96
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Cinsiyet değişkenine göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda öğrenim gören öğrencilerin
dikkatli karar verme düzeyleri toplam puan arasında anlamlı farklılıklar bulunmuştur [t
değeri=2,442 P=,016< .05].
Tartışma ve Sonuç: Araştırma sonuçlarına göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda
öğrenim gören öğrencilerin sınıf ve cinsiyet değişkenine göre, duygusal zekâ düzeyleri alt
boyutlarından bağımsızlık, kendini gerçekleştirme, duygusal benlik, problem çözme, kararlılık
ve kendini geçekleştirme de anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Bu anlamlı farklılıklar bize,
bireylerin duygusal zekâ düzeylerinin, yaşam başarısı ve kendini gerçekleştirmede açıkça etkili
olduğunu göstermektedir.
Diğer araştırma sonuçlarına göre ise Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda öğrenim gören
öğrencilerin sınıf ve cinsiyet değişkenine göre karar verme alt boyutlarından kaçıngan karar
verme ve dikkatli karar verme düzeyleri toplam puan da anlamlı farklılıklar bulunmuştur.
Duygusal zekâ ve karar verme düzeyi yüksek olan öğrencilerin; duygularını daha başarılı
biçimde yönetebilmekte, başarılı kararlar verebilmekte ve bununla birlikte daha yapıcı ve
yaratıcı, pozitif davranışlarda bulunabileceği düşünülmektedir.
Bu sonuçlar bize verilen kararların niteliği ve niceliği, öğrencilerin bilişsel ve duyuşsal düzeyleri
içinde bulundukları gelişim dönemine, sosyal yapıya bağlı olarak değişebildiğini göstermektedir.
Seçilmiş Kaynaklar
Acar, T. F. (2001). Duygusal Zekâ Yeteneklerinin Göreve Yönelik Ve Đnsana Yönelik Liderlik
Davranışları Đle Đlişkisi: Banka Şube Müdürleri Üzerinde Bir Alan Araştırması. Yayımlanmış
Doktora Tezi, Đstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Đstanbul.
Bar-On, R. (2006). The Bar-On Model Of Emotional-Social Intelligence (Esı). Psicothema, 18,
13-25
Deniz, M.E. (2004). “Investigation Of The Relation Between Decision Making Self-Esteem,
Decision Making Style And Problem Solving Skills Of University Students”. Eurasian Journal
Of Educational Research. Vol: 15. 23-35.
Kuzgun, Y(1993). "Karar Stratejileri Ölçeği: Geliştirilmesi Ve Standardizasyonu" VII. Ulusal
Psikoloji Bilimsel Çalışmaları.: Türk Psikologlar Derneği, Ankara, 1993.
Mann, L; Radford, M; Burnett, P; Ford, S; Bond, M; Leung, K; Nakamura, H; Vaughan, G;
Yang, K.S. (1998). “Cross-Cultural Differences in Self-Reported Decision-Making Style And
Confidence”. International Journal Of Psychology. Vol: 33. 325-335.
Mayer, D. John, Salovey, Peter (1993). "The Intelligence of Emotional Intelligence" Intelligence.
17,433-442.
Otacıoğlu, G. (2009). Duygusal Zeka (Eq) Üzerine Farklı Eleştiri Ve Değerlendirmeler. Erciyes
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 334-336.
http://www.sporbilim.com.erişim tarihi:01.04.2015
Anahtar Kelimeler: Beden Eğitimi, öğrenci, Karar Verme, Duygusal Zeka
97
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 160. SPOR SAYFALARINDA ŞĐDDETĐ ÇAĞRIŞTIRAN GAZETE MANŞETLERĐ
Süleyman Serhat BAŞ1 , F. Pervin BĐLĐR1
(1) Çukurova Üniversitesi,Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
ÖZET
Giriş: Đlk çağ uygarlıklarından Roma ve Mısırda da yaygın bir şekilde kullanılan ilk kitle iletişim
aracı, gazetedir (Yıldız-Ekin, 2005). Bugün de yazılı basın dediğimizde ilk aklımıza gelen gazete
olmaktadır. Günümüzde gazetelerin kullandığı manşetlerin toplum üzerinde sosyolojik ve
psikolojik açıdan etkili olduğu ve hatta şiddetin kaynaklarından biri olduğu yapılan çalışmalarda
ifade edilmektedir (Özmaden, 2006; Ziyagil ve ark. 2012). Sporda şiddet, sosyolojik bir olgu
olarak birçok parametrenin bir araya gelmesi ile ortaya çıkmaktadır. Sosyolojik açıdan ortaya
konulan bir davranışın bütün sorumluluğunu tek başına bireye yüklemek okulun, ailenin,
medyanın, toplumun hatta devletin sorumluluklarını görmezden gelmek demektir (Saldırım,
2007). Sekot (2009), sporda şiddetin eski çağlardan beri var olduğunu ifade ederken, sporun
ticarileşmesi ve profesyonelleşmesi ile birlikte yeni formlar kazandığına vurgu yapmaktadır. Bu
formları etkileyebilen önemli unsurlardan biri topluma iletilen spor haberleridir. Spor
haberlerinde, özellikle de manşetler ve haber başlıklarında kullanılan provokatif dil, rakip
taraftarlar arasında gerginliği körüklemekte ve kalıp yargıları güçlendiren birer araca
dönüşmektedir. Her ne kadar evrensel ve ulusal gazetecilik ilkeleri, hatta bazı medya
kuruluşlarının kendi gruplarının yayınladığı basın etik ilkeleri bulunsa da, birçok haber ürünü bu
ilkeleri ihlal edebilmektedir. Böylesi bir dilin kullanılması taraftarlar arasında gerginlik ve
rakiplere yönelik yaygın bir önyargının yerleşmesine yol açmaktadır (Özsoy, 2011). Haber ve
bilgi vermeyi amaçlayan basın dil kanalıyla iletilerini okurlarına ulaştırmaktadır. Basının
haberlerinin okuyucu kitlesi tarafından okunması için yazı başlıklarında atılan manşetlerin ilgi
çekici olması gerekliliği basın dilini sıradan kullanılan dil formatının dışına çıkarmaktadır.
Spor basını uygulamada, haber dilinden farklı biçimde yapılandırılmış bir dil kullanmaktadır.
Spor basınının haber dilinde farklı bir dil kullanmasının ilk ve en önemli nedeni, konusu olan
sporun farklı bir yapı ve işleyişe sahip olmasıdır. Sporun doğasından kaynaklanan özellikleri
aktarmak durumunda olan spor basını bu nedenle dilde farklılaşmaya gitmektedir(Kaya, 2002).
Bu farklılaşma, sporun doğasında var olan dinamizmi yansıtma amacını aşacak şekilde şiddeti
çağrıştırarak tahrik edebilecek ve hatta harekete geçirebilecek birçok söz dizimleriyle okuyucuya
sunulmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Milliyet ve Fotomaç gazetelerinin spor sayfalarında yer
alan manşetlerdeki şiddeti çağrıştıran ifadelerin mercek altına alınarak incelenmesidir.
Materyal ve Yöntem: Bu araştırma betimsel bir çalışmadır. Türkiye’de günlük yayınlanan
gazetelerden, 23 Şubat 2015- 1 Mart 2015 haftasında satış rakamlarıyla ilk 10’a giren Milliyet
(157.413)
ve
Fotomaç
(182.087)
gazetelerinin
(www.gazeteciler.com,
www.medyatava.com/tiraj) 2015 Şubat ve Mart aylarında spor sayfalarında şiddeti çağrıştıran
manşetleri veri olarak kullanılmış ve yazarlar tarafından tablolaştırılarak incelenmiştir.
98
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Bulgular: Bu bölümde spor manşetleri, gazetelerin kendi yazdığı manşetler tablolaştırılarak
verilmiştir.
Çizelge 1. 2015 Şubat Ayı Boyunca Milliyet Gazetesi Tarafından Atılan Spor Manşetleri
Trabzzon’da
Yıldırım öfkesi
(6 Şubat)
Đsmail
döndü
Bülent Kocaman
G.Saray’ı
Đki şutörün düellosu
gözüne kestirdi
(21 Şubat)
(11 Şubat)
Özgür
Yankaya’ya
büyük öfke
(24 Şubat)
Balıkesir’in golcüleri
Kartal çılgına G.Saray’a bileniyor
Yıldırım
Ersun Yanal çok fena Aziz
(7 Şubat)
patladı (21 Şubat)
çıldırdı (24 Şubat)
(12 Şubat)
Aziz Yıldırtım
Trabzon
yangın sonu patladı
çıkardı (7 Şubat)
(14 Şubat)
F.Bahçe
çıldırtan
şubat)
maç
Devlerin savaşı
(22 Şubat)
Hikmet
Karaman’dan
Kurtuluş savaşı
(25 Şubat)
taraftarını
Akhisar artık kabus Şanlıurfaspor
Buruk: Allah belanızı
pozisyon!(7
görmek istemiyor (24 saldıracak
(26
versin(15 Şubat)
Şubat)
Şubat)
F.Bahçe
hakem F.Bahçelileri
Beşiktaş’da
G.Saray Carlos’tan F.bahçeye kararlarına isyan
çıldırtan pozisyon
kavgası (7 Şubat)
gözdağı (17 Şubat)
(28 şubat)
(24 Şubat)
Penbe
F.Bahçe’ye
zirve Ergün
Bursaspor devlere kafa Bilic’ten
intikam yolunda ağır darbe
G.Saraylıları
tutuyor (10 Şubat)
uyarısı (18 şubat)
kızdıracak
10
(24 Şubat)
Şubat
Belkalem öfkeli
(19 Şubat)
Rıdvan’dan
Carlos’a
sert sözler ( 24 Şubat)
Kaynak: www.milliyet.com.tr
99
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Çizelge 2. 2015 Mart Ayı Boyunca Milliyet Gazetesi Tarafından Atılan Spor Manşetleri
Samandıra’ya yıldırım G.Saray
düşecek! (2 Mart) çıldırttı!
Yönetim
taraftarını
Yazıklar
(8 Mart)
Mart)
patladı:
Ertuğrul
Sağlam
olsun(16
bombası! (21 Mart)
Şehrin ortasında savaş Emre
(2 Mart) yakabilir
Gaziantepspor
F.Bahçe’de
F.Bahçe’yi
Trabzon’a bileniyor patlama:Şaibe var (22
(9 Mart)
(16 Mart)
Mart)
Ummadık taş baş Arena’da
koridorlar Süper Lig’de koltuk Kadıköy’de kıyamet
yardı!
(2 Mart) savaş alanı (14 Mart) savaşı!
(16 Mart) koptu (23 Mart)
Kaş yaparken göz Akhisar
çıkardı! (2 Mart)
patladı!
F.Bahçe’den
Karabük’e
Gençlerbirliği’nden
(15 Mart)
ağır darbe (16 Mart)
Saracoğlu düşmüyor
(23 Mart)
Burası
Kadıköy
Paşa’yı
kanattan
buradan çıkış yok! (6 Đntihar timi! (15 Mart)
vuracak! (17 Mart)
Mart)
Kasımpaşa
Aslan’ı
Vur, kır, parçala! (7 Volkan
bu
kez
gözüne kestirdi! (17
Mart)
yaktı! (15 Mart)
Mart)
Kaynak: www.milliyet.com.tr
Çizelge 1 ve 2 incelendiğinde Milliyet Gazetesi’nin manşetlerin çoğunluğunun şiddeti
çağrıştıran; öfke, yangın, kavga, kafa tutmak, bilenmek, patlama, gözdağı, intikam, düello, savaş,
isyan, göz çıkarmak, parçalamak, yakmak, parçalama, intihar, vurmak, kıyamet gibi sözcüklerin
kullanılarak manşetlerin oluşturulduğu görülmektedir.
Çizelge 3. 2015 Şubat Ayı Boyunca Fotomaç Gazetesi Tarafından Atılan Spor Manşetleri
Vahşi
düelloda Volkanik deprem
kazanan yok (1 Şubat) (9 Şubat)
Presle vuracak
Paşa’dan
hakeme Yanal bombaladı
öfke (2 Şubat)
(11 Şubat)
Bunun
adı
ucuz Đntikam peşindeler
hakemlik (15 Şubat) (26 Şubat)
Denizli’de gol düellosu Hakem kurbanı
(2 Şubat)
(11 Şubat)
Savulun
F.Bahçe Sahaya gömdük
geliyor (15 Şubat)
(27 Şubat)
Bahçeşehir evinde esir Kara gün Salı
(3 Şubat)
(12 Şubat)
Hakem depremi
Đntikam alındı
(15 Şubat)
Kör kurşun (23 Şubat)
Var mı Beşiktaş’a yan
bakan kabadayı
(16 Şubat)
Savaşçı Hamit
100
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
(7 Şubat)
(12 Şubat)
G.Saray’da deprem
Aslan bu ısırdı mı Kartal kan ağlıyor
koparır (13 Şubat) (23 Şubat)
(8 Şubat)
(22 Şubat)
Kaynak: www.fotomac.com.tr
Çizelge 4. 2015 Mart Ayı Boyunca Fotomaç Gazetesi Tarafından Atılan Spor Manşetleri
Savaşı kazandık
(1 Mart)
Aslan’ın
silahı Drogba ateşi yaktı
Deplasmanda
da
Sneijder Ateş Serbest
kükrüyor (6 Mart)
(19 Mart)
(7 Mart)
Efsane
yıldızdan G.Saraylı
Antep’e bilendiler
bomba yorum
futbolculardan gözdağı
(11 Mart)
(6 Mart)
(1 Mart)
Kartal’ıda ateş bastı
(3 Mart)
Çarpışma (6 Mart)
Duran top canavarı
Caner’den gözdağı
(3 Mart)
(7 Mart)
Olimpiyat
(19 Mart)
geçilmez
Fikret Orman bombayı Kadıköy canavarı
patlattı
(12 Mart) (21 Mart)
Harakiri (15 Mart)
Tam kadro savaşa Gençler de kapışıyor Đmha planı hazır
devam (4 Mart)
(8 Mart)
(18 Mart)
Gaziantepspor’un
Burası
Kadıköy
Göztepe’den
çift demir yumruğu
buradan çıkış yok
kurşun:2-0 (8 Mart)
(18 Mart)
(4 Mart)
Kadıköy’de kıyamet
kopacak (21 Mart)
Can pazarı (21 Mart)
Yasin kasırgası
(22 Mart)
Kaynak: www.fotomac.com.tr
Çizelge 3 ve 4 incelendiğinde Fotomaç Gazetesi’nin manşetlerin çoğunluğunun şiddeti
çağrıştıran; vahşi düello, bombalama, kurban, intikam, koparma, vurma, savulun, yan bakma,
kabadayı, savaş, kan ağlama, kör kurşun, sahaya gömme, canavar, kükreme, gözdağı, çarpışma,
kapışma, çift kurşun, silah, ateş serbest, bilenme, patlama, harakiri, imha, yakma, kıyamet, can
pazarı gibi sözcüklerin kullanılarak manşetlerin oluşturulduğu görülmektedir.
Sonuç: Spor basınının tüm spor dallarına yönelik olması gerekirken bu çalışmada incelediğimiz
manşetlerin çoğunluğunun futbol odaklı olduğu görülmüştür. Bazı çalışmalar da bu sonuç
desteklenmektedir (Kaya, 2001). Futbolun gazete başlıklarında yer alması diğer spor dallarına
göre daha fazla kitle tarafından izlenmesi ve kendine özgü ekonomisinin varlığı gerekçe
gösterilebilir. Spor gazeteleri, özellikle futbolla ilgili haberleri verirken taraftarlar arasındaki
101
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
rekabeti düşmanlığa çevirmeye zemin hazırlayacak türde bir dil kullanmaktadır. Futbol
müsabakaları savaş metaforları ile okuyucuya duyurulmakta, “intikam”, “kapışma” gibi
taraftarlar arasında gerginlik yaratacak türde ifadeler haber başlıklarda sıkça geçmektedir.
(Özsoy, 2011). Çizelge 1 ve 2 incelendiğinde Milliyet Gazetesi’nin manşetlerin çoğunluğunun
şiddeti çağrıştıran; öfke, yangın, kavga, kafa tutmak, bilenmek, patlama, gözdağı, intikam,
düello, savaş, isyan, göz çıkarmak, parçalamak, yakmak, parçalama, intihar, vurmak, kıyamet
gibi sözcüklerin kullanılarak manşetlerin oluşturulduğu görülmektedir. Kaya (2001) yaptığı
doktora tez çalışmasında, Türk spor basının haber dilini oluşturan öğelerden militarist
kavramların Fotomaç gazetesinde oldukça yüksek oranda kullandığını saptamıştır. Bu çalışmada
da, Çizelge 3 ve 4 görüldüğü gibi Fotomaç Gazetesi’nin manşetlerin çoğunluğunun şiddeti
çağrıştıran; vahşi düello, bombalama, kurban, intikam, koparma, vurma, savulun, yan bakma,
kabadayı, savaş, kan ağlama, kör kurşun, sahaya gömme, canavar, kükreme, gözdağı, çarpışma,
kapışma, çift kurşun, silah, ateş serbest, bilenme, patlama, harakiri, imha, yakma, kıyamet, can
pazarı gibi sözcüklerin kullanılarak manşetlerin oluşturulduğu belirlenmiştir. Yıldız Ekin (2005)
yaptığı çalışmada; gazetelerde ve medyada kullanılan dil üzerine farklı görüşlerin var olduğunu
ve bunların bir kısmının, medyada kullanılan dilin “düzgün” ve “sade” olması gerektiğini, diğer
kısmının ise, medyanın “hayatın renklerini” yansıtmasını ve bunun için “hayatta”/sokakta
kullanımda olan argo vs. alt-dillere başvurmaktan geri kalmasının olanaksız olduğunu
düşünmekte olduğunu belirtmektedir. Bu zorunluluk öylesine hissedilmektedir ki; Tuncel ve
Tuncel (2012) tarafından yapılan çalışmada, gazetelerin şiddet, militarist, hayvan ve robot gibi
metaforları kullandığını, sporun profesyonelleşmesiyle birlikte spor gazetecilerinin bu
kavramları normlaştırarak spor gazeteciliği mesleğinin bir gereği gibi kullanıldığını
belirtmektedirler. Kuru ve Var’ın (2009) çalışmasında, seyircilerin görüşü olarak spor
medyasının, rakip seyircilerin ve hakemlerin seyirci saldırganlığı üzerinde etkili olduğu
belirlenmiştir. Özellikle medyanın toplum üzerindeki etkisi göz önüne alındığında, gazetelere
düşen büyük görev ortaya çıkmaktır. Haber içeriklerinde dikkat çekmek için mecazi anlamda
dahi olsa şiddet içerikli söylemlerin kullanılmaması sağlanabilir. Ziyagil ve ark. (2012) yaptıkları
çalışmada spor ortamlarında yer alanların (ebeveyn, yönetici, antrenör, sporcu, taraftar ve medya
mensuplarına) “sporcu ahlakı ve fair-play, spor bilinci ve kültürü, olimpizm” eğitiminin
verilmesini önermektedirler. Aynı zamanda, yazılı olsun görsel olsun, açıklamada bulunan
sporcu, teknik direktör, kulüp başkanları, spor yorumcuları ve tüm spor camiası mensupları da,
söylemlerinde daha dikkatli olmalı ve şiddet içerikli ve taraftarı olumsuz yönlendirecek
yorumlardan kaçınmalıdırlar. Bu çalışma gazetelerin spor manşetleri 8 haftalık bir süreyi
kapsayacak şekilde incelenmiştir. Bundan sonraki araştırmacılara daha uzun süreli olacak şekilde
araştırma yapmaları önerilebilir.
Anahtar Sözcükler : Gazete Manşeti, Sporda Şiddet, Futbol
*Çukurova Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Spor Yöneticiliği Bölümü, 3. Sınıf
Öğrencisi ADANA.
**Çukurova Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Spor Yöneticiliği Bölümü
Öğretim Üyesi, ADANA.
102
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Seçilmiş Kaynaklar
Kaya A.Y. (2002). Spor Basınında Dil Kullanımı. Selçuk Üniversitesi Đletişim Fakültesi Dergisi,
2002; 2(2), 142-149.
Kaya, A. Y. (2001). Türkiye'de Spor Basını Haber Dili: Futbol Haberlerinde Sözcük Seçimi
Üzerine Bir Đçerik Çözümlemesi, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Yayınlanmamış Doktora Tezi, Eskişehir.
Kuru E. ve Var L. (2009). Futbol Seyircilerinin Spor Alanlarındaki Saldırganlık Davranışları
Hakkında Betimsel Bir Çalışma: Kırşehir Đli Örneği, Ahi Evran Üniversitesi Kırşehir Eğitim
Fakültesi Dergisi, Cilt:10, Sayı:2, s.141-153.
Özmaden, M. (2006). “Futbol Seyircilerine Göre Spor Medyasına Đlişkin Davranışların Seyirci
Saldırganlığı Üzerine Etkileri”, 9. Uluslararası Spor Bilimleri Kongresi, 3-5 Kasım 2006, Muğla.
Özsoy S. (2011) . Spor Gazetelerinin Başlıklarında Militarist ve Şiddet Đçerikli Metaforlar.
Gümüşhane Üniversitesi Đletişim Fakültesi Dergisi. Sayı:1. s:88-114.
Saldırım M. (2007). Ceza Đnfaz Kurumundan Eğitim Kurumuna. Solak. A (Ed), Okullarda Şiddet
ve Çocuk Suçluluğu Ankara; Hegem Yayınları. s.77-97.
Sekot A. Violence in sports, European Journal for Sport and Society. 2009, 6(1):37-49.
Tuncel, S. Tuncel, F. (2012) Ethics of Sports Print Journalism in Turkey. International Journal
of Sport Studies. Vol.,2(6): 278-281.
Yıldız-Ekin M.T. (2005). Spor Basınında Futbol Anlatım Dili: Manşet ve Başlıklar . Uludağ
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, XVIII (1):93-106.
Ziyagil M.A., Bilir P., Çekin R. Temur Sayın C.(2012). Türkıye’de Sporda Saldırganlık, Şiddet
ve Çözüm Önerileri. CBÜ Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi. 7(1)
Anahtar
Kelimeler:
Gazete
Manşeti,
Sporda
Şiddet,
Futbol
103
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 158. BĐSĐKLET VE KOŞUBANDI ERGOMETRESĐ ĐLE BĐSĐKLETÇĐLERĐN
VO2maks DEĞERLERĐNĐN BELĐRLENMESĐ VE YVK ĐLE DÜZELTĐLMĐŞ VO2maks
DEĞERLERĐ ĐLE ĐLĐŞKĐSĐ
Gökhan UMUTLU 1, Esra ÖZOĞUZ1, Uğur CAN1, Ersin ĐLKĐLĐROĞLU1, Yağmur ARINLI1,
Ayhan Taner ERDOĞAN1
(1) Mersin Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu, Türkiye
ÖZET
Giriş: Oksijen tüketim kapasitesi ölçümleri sportif performansın belirlenmesinde yaygın olarak
kullanılan ve birim zamanda organizmanın bir dakika içerisinde vücut ağırlığının kg başına
mililitre cinsinden harcadığı oksijen miktarını ifade eder. Maksimum oksijen tüketimi ölçümleri,
sporcunun aerobik kapasitesinin tayin edilmesinde kullanılan ölçüm parametrelerindendir.
Maksimal oranda oksijen kullanma kapasitesine sahip dokuların fizyolojik kapasiteleri
karşılaştırıldığında, VO2maks düzeyleri relatif yağsız vücut kütlesine göre belirlenmelidir.
Bunun yanısıra, sporcuların dayanıklılık performansları belirlenirken VO2maks oranları relatif
vücut ağırlığına göre tayin edilmelidir (Leger, 1996). Absolüt VO2maks (L/dak) ya da (ml/dak)
harcanan oksijen miktarının belirlenmesinde kullanılır. Elde edilen VO2 değeri direkt olarak
vücut kütlesi ve vücut ağırlığıyla ilişkili olduğundan erkeklerin absolüt VO2maks seviyesi
bayanlardan daha yüksektir. Relatif VO2 ise (ml/kg/dak) dakikada kg başına tüketilen VO2 'nin
ml cinsinden ifade edildiği için farklı vücut ağırlığına sahip bireylerin fiziksel uygunluk
durumlarını karşılaştırmada daha etkilidir (Heyward, 2006).
Aerobik kapasite ölçümleri başta; kassal, kardiovasküler, hematolojik ve solunum sistemleri
olmak üzere insan organizmasındaki sistemlerin ne ölçüde etkin bir şekilde çalıştığını gösteren
fizyolojik faktörlerdendir. Oksijen tüketim kapasitesi olarak ifade edilen VO2maks belirlenirken,
kişinin antrenman durumu, genetik eğilim, vücut ağırlığı, vücut kompozisyonu, maksimal
arterio-venöz oksijen miktarı farkı, maksimal kalp atım hızı, maksimal kardiyak debi ve
somatotip bileşenleri etkili olan unsurlardır ve bu özellikler göz önünde bulundurulmalıdır
(Bergh, Ekblom ve Astrand, 2000). Bu bilgiler doğrultusunda bu çalışmanın amacı aerobik
karakteristiği yüksek olan bisiklet branşında sporcuların hem kademeli olarak artış gösteren bir
koşu bandı üzerinde hem de kendi branşlarına özgü olan bisiklet ergometresi üzerinde VO2maks
düzeylerini belirlemek ve bu ölçümlerde elde edilen maksimum oksijen kapasitesi değerlerinin
antropometrik parametrelerle arasındaki ilişkiyi belirlemek amaçlanmıştır.
Yöntem: Bu çalışmaya yaşları 18 ile 34 arasında değişen (yaş:22,56±4,78 yıl; boy:175,00±6,40
cm; vücut ağırlığı:66,74±6,68kg; yağsız vücut kütlesi:59,51±4,24; vücut yağ
yüzdesi:10,57±3,39) Mersin ilinden 9 erkek aktif bisikletçi katılmıştır.
Bireylerin antropemetrik özelliklerinin belirlenmesi için boy ve vücut ağırlığı ölçümleri yapılmış
ve vücut yağ yüzdeleri Bioelektrik Impedans Analizi (Tanita 418-MA Japonya) yöntemiyle
belirlenmiştir. Antropometrik ölçümler aynı kişi tarafından yapılmıştır. Vücut ağırlığı (VA);
denekler standart spor kıyafeti içerisinde (şort, atlet) ayakkabısız ± 0.1gr hata ile baskülde (T
Tanita 418- MA Japonya), boy; baş frankfort düzlemindeyken, derin bir inspirasyonu takiben
başın verteksi ile ayak arasındaki mesafe stadiyometre (Holtain Ltd. U.K.) ± 1 mm hata ile
104
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
ölçülmüştür. Bireyler supine pozisyonda sert bir zeminde yatırılarak ve sağ bacak uzunlukları
spina iliaca anterior superior ile medial malleolus arasındaki mesafe ölçülerek belirlenmiştir.
Ölçüm hatasını en aza indirgemek için, ölçümler aynı araştırmacı tarafından iki kez
gerçekleştirildi ve bu iki ölçümün ortalaması alındı (Gurney, 2002, Mian ve ark, 2006).
Kademeli Artış Gösteren Koşu Bandı Protokolü ile VO2maks 'ın Belirlenmesi
Bireyler 8 km.h-1 hızda 3 dakika ısındırıldıktan sonra, hız bireyler yorulana kadar koşu bandı her
1 dakika da 1 km.h-1 arttırıldı. Bireyler mümkün olan en uzun mesafeyi koşabilmeleri için sözlü
motivlerle desteklendi. Oksijen tüketimi (VO2maks) gaz analizörü aracılığıyla her nefeste
(breath by breath) ölçülecek ve ardından test boyunca 30 saniyelik aralıklardaki ortalamaları
alındı (Bertuzzi,2012). Her ölçüm öncesinde gaz analizörü 16% O2 ve 4% CO2 seviyesindeki
dış ortam havasına göre kalibre edilecek ve hava akım sensörü otomatik olarak cihaz tarafından
kalibre edildi. Test esnasında bireylerin EKG ve kalp atım hızı cihazla entegre olarak çalışan
EKG adaptörü ile kontrol edildi. Maksimal kalp atım hızı test sonunda elde edilen en yüksek
değer olarak belirlendi.
Kademeli Artış Gösteren Bisiklet Ergometresi ile VO2maks 'ın Belirlenmesi
Bir diğer VO2maks testinde bisikletçilerin kendi branş karakteristiğine uygun olan bisiklet
ergometresi kullanılarak sporcuların oksijen tüketim değerleri ölçüldü. Bisikletçilerin maksimum
oksijen tüketim kapasitelerinin belirlenmesi için Ergoline Ergoselect 100/200 marka Bisiklet
Ergometresi kullanıldı. Bu test ölçümünde; bisikletçilerin maksimum oksijen tüketiminin
gerçekleştiği minimal hızın belirlenmesi için bisikletçiler yükü kademeli olarak artış gösteren ve
test boyunca pedal frekansının 95-100 rpm olarak sürdürmeleri gereken, her etabı 2 dakikadan
oluşan ve başlangıç yükü 50 W olan ayrıca her etap sonunda yükün 50 W arttırıldığı bir bisiklet
protokolü kullanılarak test edildi. Sporcular için VO2maks'a ulaşma kriteri, hızın artış
göstermesine rağmen oksijen tüketiminde 2.0 ml min-1. kg-1 den daha az bir artışın meydana
geldiği nokta olarak belirlendi (Faina, Billat, Squadrone ve De Angelis, 1997).
Bulgular
Tablo 1: Bisikletçilerin demografik ve antropometrik özellikleri
(N=9)
YAS
BOY
VA
YVK
VYY
Koşubandı_VO2maks
Koşubandı_RER
Ortalama
22,56
175,00
66,74
59,51
10,57
53,32
1,16
SS
4,80
6,40
6,68
4,24
3,39
8,80
0,10
Bisiklet_VA
66,43
6,39
Bisiklet_YVK
58,91
5,24
Bisiklet_VYY
10,53
4,24
105
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Bisiklet_HR
187,26
7,85
Bisiklet_VO2maks
51,03
6,55
Bisiklet_VO2maks_YVK
61,26
10,41
Bisiklet_RER
1,06
0,03
VA: Vücut ağırlığı, YVK: Yağsız vücut kütlesi, VYY: Vücut yağ yüzdesi, RER: Solunumsal
Değişim Oranı
Çalışmaya katılan sporcuların demografik, antropometrik ve oksijen tüketim değerleri Tablo
1’de verilmiştir.
Çalışmada yaşları 18 ile 34 arasında değişen (yaş:22,56±4,78 yıl; boy:175,00±6,40 cm; vücut
ağırlığı:66,74±6,68kg; yağsız vücut kütlesi:59,51±4,24; vücut yağ yüzdesi:10,57±3,39) toplam 9
aktif erkek bisikletçi yer almıştır.
Yapılan analizlerin sonucunda koşubandı_HR: 184,00±17,01atım/dak; koşubandı_VO2maks:
53,32±8,80 ml/kg/dk; koşubandı_VO2maks_LW: 59,89±4,46 ml/kg/dk; koşubandı_RER:
1,16±0,10; bisiklet_VA: 66,43±6,39kg; bisiklet_YVK: 58,91±5,24kg; bisiklet_VYY:
%10,53±4,24; bisiklet_HR: 187,26±7,85atım/dak; bisiklet_VO2maks: 51,03±6,55 ml/kg/dak;
bisiklet_VO2maks_LW: 61,27±10,41 ml/kg/dak; bisiklet_RER: 1,07±0,04 olarak hesaplandı.
Her iki test protokolü öncesinde belirlenen antropometrik ve demografik değerler açısından fark
olup olmadığını belirlemek amacıyla yapılan Mann Whitney U analizi sonucunda protokoller
arası antropometrik ve demografik veriler arasında bir fark bulunmamıştır (p˃0,05). Aynı
zamanda Mann Whitney U analiz sonuçlarına göre, bisikletçilerin protokoller arasında
maksimum oksijen tüketim kapasiteleri arasında anlamlı bir fark bulunamadı (p˃0,05).
Ancak Wilcoxon Đşaretli Sıralar Testi sonucunda sporcuların VO2maks değerleri yağsız vücut
kütlesi ile düzeltildiğinde, hem koşubandı VO2maks değerleri (53,32±8,80) ile yağsız vücut
kütlesi ile düzeltilmiş VO2maks (59,89±4,46) değerleri arasında (p˂0,05) hem de bisiklet
VO2maks (51,03±6,55)değerleri ile vücut kütlesi ile düzeltilmiş VO2maks (61,27±10,41)
değerleri arasında anlamlı bir fark bulundu (p˂0,05).
Ayrıca yapılan pearson momentler çarpımı korelasyon analizi sonucunda VYY ile
Bisiklet_VO2maks (R= -,67; p˂0,05); VA ile Koşubandı_VO2maks (R= -,64; p˂0,05) ve YVK
ile Koşubandı_VO2maks (R= -,67; p˂0,05) arasında anlamlı ilişki bulunmuştur.
Tartışma ve Sonuç: Kardiyorespiratuar sistemin temel fonksiyonu fiziksel egzersizler esnasında
oksijenin iskelet kaslarına taşınmasındaki devamlılığını sağlamak ve hücresel solunum sonrası
oluşan metabolik ürünleri (laktik asit) uzaklaştırmaktır (Mayers, 2001). Eğer branşlar genel
olarak uzun mesafe koşularını içeriyorsa atletik dayanıklılık performansı açısından bu fizyolojik
yanıtlar oldukça önemlilik arz etmektedir. Bisiklet gibi uzun süreli ve uzun mesafeli branşlarda
sporcuların aktivite esnasında yorgunluklarını tolere edebilmeleri ve aktivitenin devamlılığını
sağlayabilmeleri adına gelişmiş bir kardiyorespiratuar kapasiteye sahip olmaları gerektiği
söylenebilir.
106
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Davies ve ark. yapmış oldukları çalışmalarında hem antrenmanlı gruplarda hem de sedanter
gruplarda yağsız vücut kütlesi ile VO2maks arasında yüksek düzeyde anlamlı bir ilişki
bulmuştur. Bu bulgular bizim çalışmamızda olduğu gibi yağsız vücut kütlesi ile VO2maks
arasında bir ilişki olduğunu destekler niteliktedir.
Bisikletçilerin koşu bandı ve bisiklet ergometresinde yapmış oldukları VO2maks testleri
sonuçları arasında anlamlı bir farkın olmayışının sebebinin uygulanan test protokolünde
sporcuların bir çoğunun bisiklet testi uygulama esnasında artan iş yüküne karşı direnç
göstermede zorlandıkları, dolayısıyla sprint özelliği yüksek olan sporcularda da kadans hızını
belirli bir rpm hızında tutmak zorunda oldukları bu yüzden sprint süratleri düşünce testin
ilerleyen aşamalarında erken yorgunluğa ulaştıkları söylenebilir.
Boileau ve ark., kaslarda aşırı lokal kasılmadan ve dokular etrafındaki perifer kan akımı
azaldığından dolayı bisiklet testindeki değerlerin koşu bandına oranla %10 daha düşük olduğunu
belirtmişlerdir.
Ayrıca çalışmamıza katılan bisikletçilerin dağ ve yol bisikletçisi olarak kendi içlerinde farklılık
gösteriyor olmaları da aerobik kapasitesi anaerobik kapasitelerine oranla daha yüksek olan
sporcuların artan iş yükünü daha fazla sürdüremediği ve bu yüzden testi daha erken bıraktıkları
söylenebilir.
Egzersiz esnasında iskelet kaslarının kasılabilmesi için ihtiyaç duyulan enerji aerobik
metabolizma yoluyla oksijenin kaslara taşınmasıyla sağlanır. Egzersiz esnasında iş yükü arttıkça,
artan şiddete uyum sağlayabilmek adına doğru orantılı olarak ihtiyaç duyulan enerji miktarı da
artmaktadır. Dolayısıyla aerobik olarak ihtiyaç duyulan enerjinin karşılanabilmesi için oksijen
tüketiminde bir artış meydana gelecektir. Egzersizler esnasında enerji üretim metabolizması
bakımından aerobik metabolizma oldukça işlevseldir ayrıca bu sayede enerji üretimi esnasında
üretilen yan ürün miktarı da oldukça sınırlıdır. Daha yüksek şiddetli egzersizler esnasında ise
enerjinin aerobik yolla üretilebilmesi için daha fazla miktarda oksijen gerekmektedir. Bu yüzden
egzersizin şiddeti arttıkça oksijen tüketimi de artacaktır (Skinner ve McClellan, 1980). Yapmış
olduğumuz çalışmada da her iki test protokolü arasında VO2maks değerleri arasında anlamlı bir
farkın meydana gelmemesinin sebebi olarak her iki test protokolü içinde artan iş yükünün yüksek
olmasından dolayı kaynaklandığı ifade edilebilir.
Lewis ve ark, farklı egzersiz formları sonucunda VO2maks da görülen bu farklılıkların sebebinin
egzersiz esnasında aktive olan kasların miktarından kaynaklandığını ileri sürmüşlerdir. Bu
doğrultuda bisikletçilerin kendi branş karakteristiğine daha uygun olmasına rağmen koşu bandı
protokolünde ulaşmış oldukları VO2maks düzeylerine ulaşmış olmalarının sebebinin de koşu
eylemi esnasında daha fazla kas aktivasyonu sağlıyor oldukları ve dolayısıyla birim zamanda
daha fazla kas dokusuna oksijen taşınması söz konusu olduğundan benzer oranlarda VO2maks
düzeylerine sahip oldukları ileri sürülebilir.
Kaynakça
Bergh., Ub, Ekblom, B., Astrand Po. (2000). Maximal oxygen uptake classical versus
contemporary viewpoints. Medicine and Science Sports Exercise. 32:85-88.
Bertuzzi, R., Bueno, S., Pasqua, L. A., Acquesta, F. M., Batista, M. B., Roschel, H., Kiss, M. A. ,
Serrao, J. C., Tricoli, V., Ugrinowitsch, C. (2012). Bioenergetics and Neuromuscular
107
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
determinants of the time to exhaustion at velocity corresponding to VO2max in recreational
long-distance runners. The Journal of Strenght and Conditioning Research. 26(8): 2096-2012.
Boileau, R.A., Bonen, A., Heyward, V.H., Massey, B.H. (1977) Maximal aerobic capacity on the
treadmill and bicycle ergometer of boys 11-14 years of age. Journal of Sports Medicine and
Physical Fitness. 17, 153-162.
Davies, Mg., Dalsky, G., Vanderburgh, P. (1995). Allometric scaling of VO2max by body mass
and lean body mass in older men. Journal of Aging and Physical Activity. 3: 324–331.
Faina M, Billat V, Squadrone R, De Angelis M, Koralsztein JP, Dal Monte A. Anaerobic
contribution to the time to exhaustion at the minimal exercise intensity at which maximal oxygen
uptake occurs in elite cyclists, kayakists and swimmers. European Journal of Applied
Physiology. 1997;76:13–20.
Gurney, B. (2002). Leg length discrepancy. Gait & Posture. 15; 195–206.
Heyward, V. H. (2006). Advanced Fitness Assessment and Exercise Prescription: Fifth Edition.
Champaign, IL: Human Kinetics. p.56.
Leger, L. (1996). Aerobic performance in Docherty D (ed.). Measurement in pediatric exercise
science. Human Kinetics: Champaign, 16..
Lewis, SF. (1983). Cardiovascular responses to exercise as functions of absolute and relative
workload. Journal of Applied Physiology. 54:1314-1317.
Mayers, J. N. (2001). The physiology behind exercise testing. Primary Care. 28:5-28.
Mian, O.S., Thom, J.M., Ardigo, L.P., Narici, M.V, Minetti, A.E. (2006). Metabolic cost,
mechanical work, and efficiency during walking in young and older men. Acta Physiol.186; 127–
139.
Skinner, J.S. and McLellan, T.H. (1980). The transition from Aerobic to Anaerobic Metabolism.
Research Quarterly for Exercise and Sport. 51(1): 234-248.
Anahtar Kelimeler: Ergometre, Oksijen Tüketimi, Yağsız vücut kütlesi
108
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 166. ERKEK HENTBOL VE VOLEYBOL SPORCULARININ DOMĐNANT OMUZ
EKSTANSĐYON ve FLEKSĐYON PĐK TORK DEĞERLERĐNĐN KARŞILAŞTIRILMASI
Ersin ĐLKĐLĐROĞLU1, Gökhan UMUTLU1, Esra ÖZOĞUZ1, Uğur CAN1, A. Taner
ERDOĞAN1
(1) Mersin Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
ÖZET
Giriş: Hentbol ve voleybol branşları genel yapısı itibariyle karşılaştırıldığında branşlar arasında
üst ekstremite hareketlilikleri arasında farklılıklar olmasına rağmen, her iki branşta da omuz
ekstansör ve fleksör kas gruplarının sporcuların atış ve smaç eylemleri üzerinde büyük oranda
etkili olduğu söylenebilir.
Üst ekstremite eklem hareketleri birçok branşta önemli bir yere sahiptir. Voleybolda hücum ve
blok becerileri toplam hareketlerin ve reflekslerin % 45 ini oluşturmakta, aynı zamanda bir
müsabaka esnasında sayıların % 80 i bu tekniklerin kullanılması sonucu alınmaktadır. Benzer
olarak, hentbol gibi branşlarda da yüksek bir anaerobik kapasite gerekmektedir. Oyun esnasında,
şut atma ve blok gibi eylemler yerine getirilirken uzuv ve gövde bölgesi eklemlerde yüksek
miktarda güç ve kuvvet seviyelerine ihtiyaç duyulmaktadır. Büyük bir vücut kütlesine sahip
kuvvetli hentbol sporcuları branşın genel yapısı itibariyle oyuncunun sıçrama ve fırlatma anında
rakiplerine karşı fiziksel bir müdahalede bulunuyor olması güç ve hız gerektiren atışlarda daha
iyi olmalarını sağlamaktadır (Wagner 2014).
Bu branşlarda; atış ve smaç esnasında üst ekstremite tekniklerinin birbirinden farklılık gösteriyor
olmaları, branşın genel kuralları, topun boyutu, ağırlığı ve rakip savunma oyuncularının farklı
hücum stratejileri uyguluyor olmalarından kaynaklanmaktadır. Ancak, üst ekstremite hareketleri
özellikle atış ve smaç kinematiklerinden dolayı birbirine benzerlik göstermektedir (Wagner,
Pfusterschmied, Landlinger, Duvillard ve Müller, 2014).
Branşlar arasında genel atış ve smaç kinematiklerinin benzerliklerinden dolayı bu çalışmada
voleybol ve hentbol sporcularının dominant olarak kullandıkları atış ve smaç kolları arasında
omuz pik tork değerleri arasında bir farklılık olup olmadığı, branşların atış karakteristiklerinin
sporcuların omuz ekstansiyon ve fleksiyon kuvvetleri üzerinde nasıl bir etki oluşturduğunu tespit
etmek amaçlanmıştır.
Yöntem: Bireyler bu çalışmaya katılmadan önce test protokolü hakkında bilgilendirilmiş ve
çalışmaya gönüllü olarak katıldıklarını gösteren aydınlatılmış onam formu imzalamışlardır.
Öncelikle bireyler laboratuara geldiklerinde teste başlamadan önce test hakkında detaylı şekilde
bilgilendirilmiştir.
Çalışmaya, yaşları 20 ile 25 yıl (22,56±1,51 yıl) arası değişen (boy:178,22±6,52 cm, vücut
ağırlığı:71,23±10,21 kg, vücut yağ yüzdesi:11,90±4,64 , yağsız vücut kütlesi 61,96±9,49 kg),
Dominant Omuz Ekstansiyon Pik Tork değerleri (103,33±30,12 Nm), Dominant Omuz
Fleksiyon Pik Tork değerleri (67,52±18,32 Nm) 9 aktif erkek hentbol sporcusu ve yaşları 19 ile
29 yıl (22,22±3,11 yıl) arası değişen (boy:176,78±5,33 cm, vücut ağırlığı:79,83±9,08 kg, vücut
yağ yüzdesi:17,44±6,23 yağsız vücut kütlesi:65,54±6,67 kg), Dominant Omuz Ekstansiyon Pik
109
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Tork değerleri (96,33±20,12 Nm), Dominant Omuz Fleksiyon Pik Tork değerleri (67,00±13,22
Nm) olan 9 aktif erkek voleybol sporcusu katıldı. Bireylerin antropometrik özelliklerinin
belirlenmesi için boy ve vücut ağırlığı ölçümleri yapıldı ve vücut yağ yüzdeleri Bioelektrik
Impedans Analizi (Tanita 418-MA Japonya) yöntemiyle belirlendi.
Antropometrik ölçümler aynı kişi tarafından yapıldı. Vücut ağırlığı (VA); denekler standart spor
kıyafeti içerisinde (şort, atlet) ayakkabısız ± 0.1gr hassaslığındaki baskülde (T Tanita 418- MA
Japonya), boy; baş frankfort düzlemindeyken, derin bir inspirasyonu takiben başın verteksi ile
ayak arasındaki mesafe stadiyometre (Holtain Ltd. U.K.) ± 1 mm hata ile ölçüldü.
Bireyler, teste başlamadan önce hızı sabit olan bir koşu bandı üzerinde 10 dk ısınma periyodunun
ardından genel bir ısınma sürecine tabi tutuldu ve katılımcıların Cybex ergometresine uyum
sağlamaları adına test başlamadan önce 1 set ısınma amaçlı 180 derece/s düşük tempoda
fleksiyon ve ekstansiyon yönünde 10 tekrar yaptırıldı. Deneklerin sağ ve sol omuz eklemi
izokinetik pik kuvvet değerlerinin belirlenmesi için katılımcılar ekstansiyon ve fleksiyon
pozisyonunda 60 derece/s olacak şekilde maksimum hızda ve toplamda 3 set ve 5'er tekrar
uyguladı. Bireylerin izokinetik kuvvet parametrelerini belirlemek için Humac Norm CSMI
Cybex izokinetik dinamometresi kullanıldı. Test boyunca katılımcılar sözel motivlerle
desteklendi. Test yatay pozisyonda gerçekleştirildi ve denekler gövde ve uyluk bantları
yardımıyla koltuğa sabitlendi. Ayrıca test esnasında koltuğun her iki tarafında yer alan kolları
tutmayarak suretiyle destek almamaları sağlandı. Deneklerin dominant kollarına aynı test
uygulandı.
Voleybol ve Hentbolcuların Sağ - Sol dominant omuz ekstansiyon - fleksiyon pik tork
değerlerinin karşılaştırılmasında Mann Whithey U Testi kullanıldı. Anlamlılık düzeyi p<0,05
olarak belirlendi.
Bulgular
Tablo 1: Voleybolcuların demografik özellikleri ve izokinetik kuvvet değerleri
(N=9)
Ortalama
SS
Yas (yıl)
22,22
3,11
Boy (cm)
176,78
5,33
VA (kg)
79,83
9,08
VYY (%)
17,44
6,23
YVK (kg)
65,54
6,68
Eks_PT (NM)
96,33
20,12
Flex_PT (NM)
67,00
13,22
VA: Vücut ağırlığı, VYY: Vücut yağ yüzdesi, YVK: Yağsız vücut kitlesi, Eks_PT: Ekstansiyon
Pik Tork, Flex_PT: Fleksiyon Pik tork
110
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Çalışmaya katılan Voleybolcuların demografik özellikleri ve izokinetik kuvvet değerleri Tablo
1’de verilmiştir. Her iki branşın Sağ ve Sol omuz ekstansiyon - fleksiyon pik tork değerlerinin
karşılaştırmak için yapılan analiz sonucu branşlar arasında pik tork değerler açısından anlamlı
fark bulunmadı (p>0,05).
Tablo 2: Hentbolcuların demografik özellikleri ve izokinetik kuvvet değerleri
(N=9)
Ortalama
SS
Yas (yıl)
22,56
1,51
Boy (cm)
178,22
6,52
VA (kg)
71,23
10,21
VYY (%)
11,90
4,64
YVK (kg)
61,96
9,49
Eks_PT (NM)
103,33
30,12
Flex_PT (NM)
67,52
18,32
VA: Vücut ağırlığı, VYY: Vücut yağ yüzdesi, YVK: Yağsız vücut kitlesi, Eks_PT:Ekstansiyon Pik Tork, Flex_PT:
Fleksiyon Pik tork
Çalışmaya katılan hentbolcuların demografik ve fizyolojik özellikleri Tablo 2’de verilmiştir
Tartışma ve Sonuç: Yapılan bu çalışmada erkek hentbol ve voleybol sporcularının üst
ekstremite dominant omuz pik tork değerleri karşılaştırılmış ve branşların genel atış
karakteristiklerinin sporcuların omuz pik tork kuvvet üretme yetenekleri üzerine bir etkisi olup
olmadığı incelenmiştir.
Yapılan istatistiksel analizler sonucunda tüm parametreler arasında sporcuların üst ekstremite
omuz eklemi ekstansiyon ve fleksiyon pik tork değerleri arasında anlamlı bir fark tespit
edilmemiştir. Branşların genel yapıları göz önünde bulundurulduğunda hentbol branşında
sporcuların atış pozisyonu yaratabilmek adına daha fazla fiziksel mücadele içerisinde bulunuyor
olmaları dolayısıyla hentbol sporcularının antrenman programlarında kuvvet programlarına daha
fazla yer verdiği öne sürülebilir. Bunun yanı sıra, yapılan çeşitli araştırmalar sonucunda atış
mekaniği hentbol ve voleybol gibi branşlar arasında benzer olmasına rağmen atış esnasında
sporcuların topu fırlatma ve smaç esnasında uyguladıkları açısal hız farklılık göstermektedir.
Yapılan bir araştırmada, Wagner ve ark. atış ve smaç anında omuz fleksiyonunda görülen açısal
hızların hentbolcular için 1100±240 (°/s); voleybolcular için ise 920±130 (°/s) olduğunu tespit
etmişlerdir. Bu sonuçlar doğrultusunda hentbolda fırlatma ve voleybolda smaç uygulaması
esnasında açısal hız düzeyinin fazla olmasının omuz ekleminde meydana gelen güç üretme
kapasitesinin de o kadar yüksek olabileceği söylenebilir. Çalışmamızda sabit açısal hız 60
derece/sn olduğundan açısal hızdan elde edilen kuvvet kazanımı ortadan kaldırılmış ve sadece
kasların ortaya çıkardığı kuvvet ölçülmüştür. Ayrıca Wagner’ın çalışmasında belirttiği üzere
111
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
müsabaka sırasında uygulanan şut ve smaç tekniklerinin de açısal hızları arasında anlamlı fark
yoktu. Çalışmamıza katılan voleybol ve hentbol sporcularının omuz kaslarının ekstansiyon ve
fleksiyonda ürettikleri kuvvetler arasında farkın anlamlı olmaması branşların teknik ve
antrenmanlarının benzer özellikler gösteriyor olmasından kaynaklandığını düşünmekteyiz.
Ayrıca, oyun sürelerinin hentbol branşında daha uzun olması ve kullanılan topların ağırlıklarının
daha fazla olmasının branşlar arasında omuz kuvveti gelişimi üzerinde etkili olduğu söylenebilir.
Tüm bu etkenlerin yanı sıra güç farkını oluşturabilecek unsurlar arasında hentbol topunun
ağırlığı ve hentbolda atış esnasında atış kolunun salınımı ve rakipler tarafından atış koluna
uygulanan baskı sayılabilir. Ancak voleybolda smaç esnasında sporcunun vuruş koluna dışarıdan
uygulanan ilave bir direnç bulunmamaktadır (Elliott ve ark., 1995; Marshall ve Elliott, 2000). Bu
farklılığın elit sporcularda daha ön plana çıktığı ve bizim çalışmamıza yansımadığı söylenebilir.
Ancak bizim yaptığımız çalışma sonucunda bu etkenlerin pik tork değerlerine yansımamış
olmasının sebebinin sporcuların elit seviye sporcular olmaması, yapmış oldukları antrenman
programlarında kuvvet antrenmanlarına yeterli düzeyde yer vermedikleri, dolayısıyla etkenin
sporcuların pik tork değerlerine yansımadığı söylenebilir.
Anahtar Kelimeler: Hentbol-voleybol, izokinetik kuvvet, omuz
Kaynakça
1- Elliott, B., Marshall, R., Noffal, GJ. (1995). Contributions of upper limb segment rotation
during the power serve in Kinematic differences in overarm movements tennis. Journal of
Applied Biomechanics. 11: 433–442.
2- Marshall, RN., Elliott, BC. (2000). Long-axis rotation: the missing link in proximal-to-distal
segmental sequencing. Journal of Sports Sciences. 18: 247–254.
3- Wagner, H., Buchecker., M., von Duvillard, SP., Müller, E. (2010). Kinematic description of
elite vs. low level players in team-handball jump throw. Journal of Sport Science and Medicine.
9: 15–23.
4- Wagner, H., Pfusterschmied, J., Tilp, M., Landlinger, J., von Duvillard, S. P., Müller, E.
(2014). Upper-body kinematics in team-handball throw, tennis serve, and volleyball spike.
Scandinavian Journal of Medicine and Science in Sports. 24:345–354.
Anahtar Kelimeler: Hentbol-Voleybol, Đzokinetik Kuvvet, Omuz
112
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 28. ERKEK TAKIM SPORCULARINDA EĞĐTĐM SEVĐYESĐ SALDIRGANLIK
ĐLĐŞKĐSĐ
Serdar Şerare
(Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakültesi Spor Yöneticiliği Bölümü Pedagojik Formasyon,
SĐVAS)
ÖZET
Gelişen dünyada insanlara değer kazandıran en önemli gücün eğitim olduğu bilinmekte, geri
kalmış toplumların en büyük sorunu, eğitim eksikliğinden kaynaklanmakta, yazmayan okumayan
araştırmayan eğitim oranı düşük toplumlar iletişimi eksik birbirinden kopuk kavgacı bireyler
yetiştirdiği düşünülmektedir. Kendi iç iletişimini sağlayamayan bireyler kişilerarası iletişimde de
problemler yaşamış ve saldırganlık sosyal hayatın her kademesinde, sokakta, iş yerinde, aile
içinde ve sportif alanlarda artan bir oranda yaşanan önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmıştır.
Saldırganlık sözcüğüne etimolojik açıdan bakıldığında, latince ”ad“ (Doğru) ve “gradi“ ( adım)
sözcüklerinden oluşmuştur. Đngilizce “ Agression ” olarak ifade edilen sözcük ileriye doğru
hareket etmek anlamını taşımaktadır. Saldırganlık “Kötülük ya da yıpratma amacıyla bir kimseye
karsı doğrudan doğruya silahlı ya da silahsız bir eylemde bulunma, bireyin kendi düşünce ve
davranışlarını dıştaki direnmelere karşın, zorla karsısındakine benimsetme çabası” olarak
tanımlanmaktadır (TDK, 1983, s.1008). Dolayısıyla spor sahalarında işittiğimiz koro veya solo
küfürler saldırganlıktan başka birey değildir. (Tiryaki 2000).Toplumda saldırganlık bir bütün
olarak bilinmesine rağmen uzmanlar saldırganlığın alt boyutlarından bahsetmiştir. Alt
boyutlarından bir tanesi de yıkıcı saldırganlıktır. Yıkıcı saldırganlık insan türüne özgü, kalıtımsal
olarak programlanmamış, biyolojik olarak uygulanamayan, hiçbir amacı olmayan ve
doyurulması üst düzey ihtiyaçlarla ilişkili bir saldırganlık çeşidi olarak vurgulanmaktadır
(Fromm. E. 1993). Kiper’e ( 1984) göre Yıkıcı saldırganlık bireylerin herhangi bir engellenme
durumunda, üzüntü veya karmaşık duygu yoğunluğu içerisinde kendisine zarar veren kaynağa
karşı, zarar verme amacı taşıyan yıkıcı bir tutum izleyip, toplumun onaylamayacağı biçimde
yıkıcı bir saldırganlık sergilemesidir. Bu tür saldırganlık düşmanlık içermektedir. Atılganlık ise
başkalarını küçük görmeden, onların haklarını da tanıyarak, bireyin kendi haklarını koruyabilme,
duygu ve düşüncelerini açıkça anlatabilme yolu olarak geliştirilen, bir çeşit kişiler arası ilişkiler
biçimi olarak tanımlanabilir (Kurthan F.1998). Kiper’e (1984) göre atılganlık, yapıcı saldırganlık
olarak nitelendirilmelidir. Bireylerin kendilerini olduğu gibi anlatabilme, olumlu ve olumsuz
duygularını iletebilme, kendilerine ters gelen isteklere karşı direnebilme ve karşısındakinden bir
istekte bulunabilme becerisidir (Voltan, 1980).Pasif bir davranış şekli olan ve sürekli
mücadeleden kaçma durumu gözlenen edilgen saldırganlık durumunda bireyler farklı
kaygılardan dolayı pasif bir davranış gösterip mücadeleden kaçma eğilimindedir. (Bostan ve
Kılcıgil, 2008). Edilgen kişiler, çevrelerine güven vermedikleri için, kendileri de güven
duygusuna sahip değillerdir. Zayıf karakterli ve karmaşık bir kişilik yapısına sahiptirler
”(Humphreys.T. 1999). Pasif ve direnç, somurtkanlık ve kavgacılık, otoriteye karşı çıkma,
şanssızlığından yakınma temel bulgularıdır (Dervent 2013). Bazı bireyler ise, öfkelendikleri
zamanlarda edilgen ve dolaylı saldırganlığı tercih ederler ya da geri çekilme davranışı
gösterebilirler. Bu durum "Öfke duygusunun her zaman saldırgan davranışa yol açacağı"
biçimindeki yargının doğru olmadığını ortaya koyar (Akt. Özmen, 2004).
113
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Sporda saldırganlığa sık rastlanmaktadır. Özellikle takım sporlarında saldırganlık içeren bazı
terimler yerleşik durum almıştır. Örneğin, “agresif savunma”,”agresif oyun” bunlardan
bazılarıdır. Burada geçen agresif terimi onaylanan bir durumu gösterir. Kuralların sınırını
açmadığı sürece desteklenir, hatta ödüllendirilir (Doğan O.2004). Ne şekilde tanımlanırsa
tanımlansın saldırganlık onaylanmayan kişinin başkasına ya da kendisine zarar veren sosyal bir
davranış biçimidir. Toplumda saldırganlık ve şiddet içeren olayların artması bilim insanlarının
bilimsel gerçekler ışığında kalıcı stratejiler ve eylem planları belirlemeleri’ni zorunlu
kılmaktadır.
Amaç: Bu araştırmanın amacı spor, saldırganlık ve eğitim ilişkisini belirli sınırlıklar içerisinde
Sivas Đlinde takım sporu yapan erkek sporcuların saldırganlık düzeylerini eğitim seviyeleri göz
önünde bulundurularak incelemektir.
Materyal ve Yöntem: Araştırmada konu ile ilgili deneklerden sağlanan veriler, Đpek ĐLTER
(Kiper) tarafından geliştirilmiş ve 30 maddeden oluşan “Saldırganlık Envanteri” ( Kiper,1984)
Bu ölçek yıkıcı saldırganlık, atılganlık ve edilgen saldırganlık için üç alt test içermektedir. Her
alt test 10 sorudan oluşup karışık yerleştirilmiştir. Envanterde kullanılan materyal, soru formu ve
yanıt kağıdı dır. Sorular “bana hiç uymuyor” ve “bana çok uyuyor” uçları arasında değişen 7’ li
likert tipidir. Kurumsal olarak her bir alt testte, her soruya bana çok uyuyor yanıtı veren denek 7,
bana hiç uymuyor yanıtı veren denek ise 1 puan almaktadır. Ölçek Sivas ilinde bulunan 4 Futbol
1 Basketbol 1 Voleybol ve 1 Hentbol takımına uygulanmıştır. Taranılan kaynaklar ve yapılan
anketler sonucunda elde edilen verilerin istatistiksel analizinde betimsel istatistikler (ortalama,
standart sapma, minimum, maksimum değerler vb.) ilişkisiz t test teknikleri uygulamış ve SPSS
17 paket programında değerlendirmeye alınarak, sonuçları frekans tabloları halinde
gösterilmiştir. Ayrıca eğitim seviyesi ve saldırganlık düzeyleri arasındaki ilişki araştırılmıştır.
Bulgular ve Sonuç: Bu araştırmada, öncelikli olarak belirli sınırlılıklar içerisinde takım
sporcularında eğitim seviyesi ve saldırganlık ilişkisi ortaya konulmaya çalışılmıştır. Veriler,
takım sporu yapan sporcuların eğitim seviyeleri değişkenleriyle saldırganlık ilişkisinin
karşılaştırılmasıyla elde edilmiştir.Uygulanan ölçek ile deneklerin iletişim kurdukları sosyal
ortamlarında gösterdikleri davranışlar yıkıcı saldırganlık, atılganlık, edilgen saldırganlık ve genel
saldırganlık yönünden açıklanmaya çalışılmıştır. Araştırmaya katılan 78 sporcunun branş
dağılımına bakıldığın da 6’sı (% 7,7) basketbol, 54’ü (% 69,2) futbol, 10’u(%12,8) hentbol ve 8’i
(% 10,0) voleyboldur. Eğitim seviyelerine bakıldığın da 36’sı (% 46,2) lise eğitimi görmüş ya da
görmekteyken 42’si (% 53,8) üniversite eğitimi görmüş ya da görmektedir. Eğitim düzeyi lise
olan denekler ile üniversite olan deneklerin envanter alt ölçeklerinden almış oldukları puanlara
ilişkin betimsel istatistik sonuçların şöyledir. Eğitim düzeyi üniversite olan takım sporcularının
atılganlık puanları ortalaması, eğitim düzeyi lise olan deneklerden daha düşükken yıkıcı
saldırganlık, edilgen saldırganlık ve genel saldırganlık puanları ortalaması ise daha yüksektir.
Sonuç olarak; Yıkıcı Saldırganlık, Atılganlık, Edilgen Saldırganlık puanlarında ve Genel
Saldırganlık düzeylerinde farklılıklar olduğu gözlemlenmiştir. Ancak anlamlı bir fark
bulunamamıştır. (p<0,05).
Anahtar Kelimeler: Spor,Eğitim,Saldırganlık
114
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Kaynakça
Bostan, G. ve Kılcıgil, E. (2008). Beden eğitimi ve spor yüksekokulu öğrencisi olan ve
olmayan Ankara Üniversitesi öğrencileri saldırganlık boyutları. Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri
Dergisi.5 (3), 133-140.
Devrent, F.(2007). Lise Öğrencilerinin Saldırganlık Düzeyleri ve Sportif Aktivitelere Katılma Đlişkisi
Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi
Ankara.
Dursun, S. Lagece, D. izmir, M. ve Turgut, T. (2006). Assesment Of Violence And Aggression Ġn
Psychiatric Settings: Descriptive Aproaches. Klinik Psikofarmakoloji Bülteni, 16 (3), ss. 179 -194.
Erşan Etem, Erdal, Doğan O, Doğan S, (2009), Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Öğrencilerinin
Saldırganlık Düzeylerinin Sosyodemografik Açıdan Değerlendirilmesi. Cumhuriyet Tıp Dergisi 31: 231238
Fromm, E. (1993), Đnsandaki Yıkıcılığın Kökleri 1 (Çev. Ş. Alpagut, 2. Basım), Đstanbul:
Payel Yayınevi.
Humphreys, T.(1999). Disiplin Nedir? Ne Değildir? (Çev. Çelik, B.,), Đstanbul, Epsilon
Yayıncılık,
Kiper,Đlter (1984), Saldırganlık Türlerinin Çeşitli Ekonomik, Sosyal Ve Akademik Değişkenlerle Đlişkisi.
Ankara Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Ankara
Kurthan, F.(1998). “Dünyada ve Türkiye’de Spor Yönetimi”. Bağırgan Yayınevi, Ankara,:35
Özmen, A. (2004), "Seçim kuramı ve gerçeklik terapisine dayalı öfkeyle başa çıkma eğitim programının
üniversite öğrencilerinin öfkeyle başa çıkma becerileri üzerindeki etkisi." Yayımlanmamış doktora tezi.
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara
Tiryaki Ş.(2000),Sporda Şiddet ve Saldırganlık Gaziantepspor Kulübü Spor Eğitim Yayınları.
TDK, Türkçe sözlük.( 1983) Yedinci Basım. Ankara: Türk Dil Kurumu
Voltan, N. (1980).Grupta Atılganlık Eğiliminin Bireyin Saldırganlık Düzeyine Etkisi. Ankara: H.Ü.
Sosyal Bilimler Dergisi. (3): 62 - 66.
115
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 29. MÜKEMMELĐYETÇĐLĐK VE BAŞARI HEDEFLERĐNĐN SPORCULARIN
ĐÇĐNDE BULUNDUKLARI OLUMLU-OLUMSUZ DUYGU DURUMLARINI
BELĐRLEMEDEKĐ ROLÜ
Aysel KOLSALLAYAN1, Kirami Erkan ALTOK1, Ahmet KÖKSAL1
(1) Ege Üniversitesi,Sağlık Bilimleri Enstitüsü Sporda Psiko-Sosyal Alanlar A.B.D.,Türkiye
ÖZET
Bu çalışmanın amacı Mükemmeliyetçi kişilik özelliği ve başarı hedeflerinin sporcuların içinde
bulundukları olumlu ve olumsuz duygu durumlarını belirlemedeki rolünü incelemektir.
Çalışmaya, yaşları 18 ile 30 arasında değişen, ulaşılabilen ve gönüllü olan 220 sporcu ( 117
kadın, 103 erkek) katılmıştır. Katılımcılara, belirli bir zaman gözetilmeksizin, ve Pozitif ve
Negatif Duygu Ölçeği (Watson, Clark ve Tellegen, 1988), Spora Özgü Çok Boyutlu
Mükemmeliyetçilik Ölçeği (Dunn ve ark. ,2002, 2005) ve 2x2 Başarı Hedefleri Envanteri
(Conroy ve ark., 2003) uygulanmıştır. Elde edilen veriler doğrultusunda yapılan analizler,
olumlu duygu durumlarının algılanan aile baskısı ve ustalık kaçınma alt boyutları, olumsuz
duygu durumlarının ise hatalarla aşırı ilgilenme, ustalık kaçınma ve ustalık yaklaşma alt
boyutları tarafından yordandığını ortaya koymaktadır. Araştırma sonuçları, sporcuların olumlu
duygu düzeylerinin artırılması hedeflenirken mükemmeliyetçilik ve başarı hedefi yönelimlerinin
de dikkate alınabileceğini göstermektedir.
Çalışma Grubu: Araştırmanın çalışma grubunu ulaşılabilen ve gönüllü olan, yaşları 18 ile 30
arasında değişen 117 kadın ( yaş= 21.52; Ss= 2.99) ve 103 erkek (( yaş=23.80; Ss=4.36) olmak
üzere çeşitli dallarda lisanslı sporcu olduklarını ifade eden toplam 220 sporcu (( yaş =22.59;
Ss=3.86) oluşturmaktadır. Çalışma grubunda bulunan sporcuların 156'sı takım sporlarında (
yaş= 22.75; Ss= 4.09), 64'ü bireysel sporlarda ( yaş= 22.19; Ss= 3.24) görev almaktadır.
Veri Toplama Araçları: Araştırma kapsamında sporcuların olumlu-olumsuz duygu
durumlarının ölçülmesi maksadıyla Watson, Clark ve Tellegen (1988) tarafından geliştirilen
Pozitif-Negatif Duygu Ölçeği (Positive and Negative Affect Schedule-PANAS),
mükemmeliyetçilik düzeylerinin ölçülmesi maksadıyla Dunn ve ark. (2002, 2005) tarafından
geliştirilen Spora Özgü Mükemmeliyetçilik Ölçeği (Multidimensional Perfectionism Scale in
Sport) ve başarı hedeflerinin ölçülmesi maksadıyla Conroy, Elliot ve Hoffer (2003) tarafından
geliştirilen 2×2 Başarı Hedefleri Envanteri (A 2×2 Achievement Goals Questionnaire for Sport)
kullanılmıştır.
Verilerin Toplanması ve Analizi: Veriler, sportif faaliyetlerine devam eden lisanslı sporculara
ölçeklerin uygulanması yoluyla toplanmıştır. Ölçekler istekli olan katılımcılara özel bir zaman
aralığı sınırlaması olmadan uygulanmıştır.
Katılımcıların kullanılan ölçeklerden aldıkları puanlara ilişkin betimsel istatistikler "IBM SPSS
Statistics 20" yazılımı kullanılarak hesaplanmıştır. Sporcuların içinde bulunduğu olumluolumsuz duygu durumları ile mükemmeliyetçilik ve başarı hedefleri arasındaki ilişki Pearson
Momentler Çarpımı Korelasyon Analizi kullanılarak, mükemmeliyetçilik ve başarı hedefi
puanlarının içinde bulundukları olumlu-olumsuz duygu durumlarını belirlemedeki rolü ise Çoklu
Doğrusal Regresyon Modeli kullanılarak hesaplanmıştır. Araştırmada olumlu ve olumsuz duygu
116
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
alt boyutları bağımlı değişken olarak kabul edilmiş, mükemmeliyetçilik ve başarı hedefleri alt
boyutları bağımsız değişkenler olarak analize dahil edilmiştir.
Bulgular: Sporcuların içinde bulundukları olumlu ve olumsuz duygu durumlarının
mükemmeliyetçilik ve başarı hedefleri arasında bulunan ilişkiyi belirlemek maksadıyla yapılan
korelasyon analizi (Pearson) sonucunda sporcuların içinde bulundukları olumlu duygu
durumunun mükemmeliyetçiliğin uyum sağlanamayan boyutlarından biri olan algılanan aile
baskısı alt boyutu ile pozitif yönde, başarı hedeflerinin uyum sağlanamayan boyutlarından biri
olan ustalık kaçınma alt boyutu ile negatif yönde anlamlı ilişkiye sahip olduğu görülmüştür.
Olumsuz duygu durumlarının ise mükemmeliyetçilik ve başarı hedeflerinin uyum sağlanamayan
boyutlarından olan hatalarla aşırı ilgilenme, algılanan aile baskısı, ustalık kaçınma ve performans
kaçınma alt boyutları ile pozitif yönde anlamlı bir ilişkiye sahip olduğu görülmüştür.
Mükemmeliyetçilik ve başarı hedeflerinin sporcuların içinde bulundukları olumlu ve olumsuz
duygu durumlarını belirlemedeki rolünün incelenmesi maksadıyla gerçekleştirilen çoklu
regresyon analizleri sonuçları, algılanan aile baskısı ve ustalık kaçınma alt boyutlarının olumlu
duygu durumlarını anlamlı düzeyde yordadığı ( =7.448, p=.001), hatalarla aşırı ilgilenme, ustalık
kaçınma ve ustalık yaklaşma alt boyutlarının ise olumsuz duygu durumlarını anlamlı düzeyde (
=13.240, p=.000) yordadığını ortaya çıkarmaktadır. Alt boyutlara yönelik t testi sonuçları
"hatalarla aşırı ilgilenme" alt boyutunun olumsuz duygu durumunu belirlemede en önemli role
sahip olduğunu (β =.288) göstermektedir.
Sonuç ve Öneriler: Araştırma neticesinde elde edilen bulgular, hata yapma endişesi ve
algılanan aile baskısı yüksek sporcuların ustalık-performans kaçınma hedeflerini
benimsediklerini ve bu çerçevede olumsuz duygu durumlarını daha yoğun yaşadıklarını ortaya
çıkarmaktadır. Ayrıca, algılanan aile baskısının yüksek olması, ustalık kaçınma hedeflerinin
benimsenmemesi durumunda olumlu duyguların önemli bir belirleyicisi olarak ortaya
çıkmaktadır.
Đyi oluş kavramının önemli bir bileşeni olan olumlu duygu durumunun performansa etkisi ve
elde edilen bulgular göz önünde bulundurulduğunda; hatalarla aşırı ilgilenen ve kaçınma
hedeflerini benimseyen sporcularda olumsuz duygu durumlarının daha yoğun yaşanıyor olması
bulgusundan yola çıkarak, sporcuların kendilerine uygun hedefler belirlemeleri konusunda
eğitilmeleri ve psikolojik destek programlarına dahil olmaları sağlanabilir. Aile baskısının
olumlu ve olumsuz duygu durumlarının her ikisiyle olan ilişkisi bulgusundan yola çıkarak, bu
konuda sorun yaşayan sporcular ve ailelerinin uygun psikolojik destek ve rehberlik
programlarına dahil edilmeleri sağlanabilir.
Bu araştırma "iyi oluş" kavramının olumlu ve olumsuz duygu boyutlarının, mükemmeliyetçilik
ve başarı hedefi boyutları tarafından belirlenmesine ilişkin bulguları içermekte olup, müteakip
araştırmalarda "yaşam doyumu" boyutunun da göz önünde bulundurulmasının konunun daha
ayrıntılı bir şekilde anlaşılması açısından faydalı olacağı değerlendirilmektedir. Đlave olarak,
araştırma kapsamındaki ölçeklerin serbest zamanlarda uygulanmış olması, sonuçların
performansa ilişkin genellenebilirliği açısından bir sınırlılık getirmektedir. Bu kapsamda,
ölçeklerin sporculara müsabaka öncesinde uygulanması metoduyla çalışmanın yenilenmesinin,
bulguların genellenebilirliği açısından faydalı olacağı değerlendirilmektedir.
117
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Seçilmiş Kaynaklar
1. Conroy, D.E., Eliot, A.J., Hofer, S.M.(2003) A 2x2 achievement goals questionnaire for
sport: Evidence for factorial invariance, temporal stability, and external validity. Journal
of Sport & Exercise Psychology, 25: 456-476.
2. Çepikkurt, F. (2011) Üniversiteli Hentbolcuların Mükemmeliyetçilik ve Kaygı Düzeyleri
ile Başarı Hedefleri ve Müsabaka Sonuçlarına Yaptıkları Yükleme Biçimleri Arasındaki
Đlişkinin Đncelenmesi. Doktora tezi, Çukurova Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü,
Adana.
3. Diener, E. (1984). Subjective well-being. Psychological Bulletin, 95: 542–575.
4. Dunn, J.G.H., Causgrove-Dunn, J., Syrotuik, D.G.(2002) Relationship between
multidimensional perfectionism and goal orientations in sport. Journal of Sport and
Exercise Psychology, 24: 376-395.
5. Dunn, J.G.H., Gotwals, JK., Dunn, JC. (2005) An examination of the domain specificity
of perfectionism amoung intercollegiate student athletes. Personality and Individual
Differences, 38: 1439-1448.
6. Gençöz T. (2000). Pozitif ve negatif duygu ölçeği: Geçerlik ve güvenirlik çalışması. Türk
Psikoloji Dergisi, 15(46), 19-26.
7. Kaye M.P., Conroy D.E., Fifer A.M.(2008) Individual differences in incompetence
avoidance. Journal of Sport and Exercise Psychology, 30: 110-132.
8. Kazak Çetinkalp, Z. (2009) Sporda Hür Đrade Kuramı ve Başarı Hedefi Kuramının
Değerlendirilmesi. Doktora Tezi, Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Đzmir.
9. Keyes, C. L. M., Shmotkin, D., & Ryff, C. D. (2002). Optimizing well-being: The
emprical encounter of two traditions. Journal of Personality and Social Psychology,
82(6), 1007-1022.
10. Kuyumcu, B.(2013). Üniversite Öğrencilerinin Pozitif ve Negatif Duygu Durumlarının
Psikolojik Đyi Oluşlarını Yordama Gücü. Kuramsal Eğitimbilim Dergisi, 6(1), 62-76.
11. Roberts, G.C., Spink, K.S., & Pemberton, C.L. (1999). Learning experiences in sport
12. psychology. 2nd ed. Champaign,IL: Human Kinetics. 115-118.
13. Ryan, R. M., & Deci, E. L. (2001). On happiness and homan potentials: A review of
research on hedonic and eudaimonic well-being. Annual Review of Psychology, 52: 141166.
14. Toros, T., Koruç, Z.(2005) Hedef Yönelimleri ve Algılanan Motivasyonel Đklim
Arasındaki Đlişki. Spor Bilimleri Dergisi, Hacettepe j.of Sport Sciences, 16(3),135-145.
15. Watson D. , Clark L.A., Tellegen A.(1988) Development and validation of brief measures
of positive and negative affect: the PANAS scales. Journal of Personality and Social
Psychology, 54(6), 1063-1070.
Anahtar Kelimeler: Mükemmeliyetçilik, Başarı Hedefleri, Olumlu-Olumsuz Duygu
118
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 57. GÜREŞÇĐLERĐN YAŞAM DOYUMLARININ YAŞ VE DENEYĐM
AÇISINDAN ĐNCELENMESĐ
Ali Burak TOY1, Turhan TOROS2
(1) Hitit Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi,Türkiye
(2) Mersin Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu-Antrenörlük Eğitimi
Bölümü,Türkiye
ÖZET
Bu çalışmanın amacı, güreşçilerinin yaşam doyumu düzeylerini; deneyim ve yaş değişkenlerine
göre incelemektir.
Araştırmanın örneklemi, 2014 yılı Türkiye Karakucak güreş şampiyonasına katılan 115 güreşçi
ve büyükler grekoromen güreş 2. lig finallerine katılan 123 güreşçi olmak üzere toplamda 238
güreşçiden oluşmaktadır. Katılımcıların yaş ortalaması 21,28±4,56’dır.
Güreşçilerin yaşam doyumu düzeyini belirlemek amacıyla Diener ve arkadaşları (1985)
tarafından geliştirilen Türkçe’ye uyarlaması Yetim (1991) tarafından yapılan Yaşam Doyumu
Ölçeği (YDÖ) kullanılmıştır.
Verilerin analizinde pearson korelasyon ve betimsel istatistik analizi yapılmıştır.
Araştırma bulgularına göre, güreşçilerin yaş ile yaşam doyumu arasında anlamlı bir ilişki
bulunmamıştır (r= 0.73, p>0.05). Güreşçilerin branş deneyimi ile yaşam doyumu arasında ise
pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur (r= 0.144**, p<0.05).
Sonuç olarak, güreşçilerin branş deneyimi arttıkça yaşam doyumu düzeyleri artmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Yaşam Doyumu, öznel Đyi Olma, Güreş, Yaş, Deneyim
119
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 70. KOCAELĐ ÜNĐVERSĐTESĐ BESYO SON SINIF ÖĞRENCĐLERĐNĐN
ĐSTĐHDAM SORUNU AÇISINDAN UMUTSUZLUK DÜZEYLERĐNĐN ĐNCELENMESĐ
Havva YILMAZ1, Murat SON1, Betül BAYAZIT 1, Canan Gülbin ESKĐYECEK1, Yavuz
TAŞKIRAN1
(1) Kocaeli Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
ÖZET
Çalışmanın Tanımı: Üniversite son sınıfa gelmiş ve kısa zamanda hayata atılarak yaşamını
devam ettirecekleri bir gelir elde edilecekleri işi seçecek olan ve çalışacakları işte aradıkları
özellikleri önceden planlamayan gençlerde umutsuzluk, tutarsızlık ve işsizlik kaygısının
yüksekliği görülmektedir (Aytaç ve Bayram, 2001). Umutsuzluğun ölçümü konusunda yoğun
çalışma yapan Beck, umutsuzluğu, kişilerin objektif ve gerçekçi bir nedeni olmadığı halde,
deneyimlerine yanlış anlamların yüklemesi, amacına ulaşmak için çaba sarf etmediği halde
bunlardan negatif sonuçlar beklenmesi ve bunun sonucu olarak gelecek hakkında olumsuz
beklentileri olan, daha genel anlamıyla geleceğe kötümser tutumlarının olması şeklinde
tanımlamıştır (Ehtiyar ve Üngüren, 2008). Bu tanımdan yola çıkarak, Beden Eğitimi ve Spor
Yüksekokulu (BESYO) son sınıf öğrencilerinin istihdam sorunlarına yönelik yaşadıkları
umutsuzluk düzeylerinin araştırılmasına ihtiyaç duyulmuştur.
Çalışmanın Amacı: BESYO son sınıf öğrencilerinin okulun bitiminde mevcut istihdam
durumlarını düşünerek iş bulma kaygısı yaşaması ve sonucunda umutsuzluk yaşaması
varsayımıyla yürütülen bu çalışmada öğrencilerin umutsuzluk düzeylerinin ölçülmesi
amaçlanmıştır. Bu çalışmada BESYO son sınıf öğrencilerinin cinsiyet, okuduğu bölüm, öğrenim
türü ve iş bulma kaygısı değişkenlerinin umutsuzluk düzeyleri üzerindeki etkisi incelenmiştir.
Materyal ve Metod: Araştırmaya Kocaeli Üniversitesi BESYO‘da öğrenim görmekte olan ve
rastgele örnekleme yöntemiyle seçilen, 102’si erkek ve 90’ı kadın olmak üzere 192 öğrenci
katılmıştır. Araştırmaya katılan son sınıf öğrencilerinden 66’sı öğretmenlik 44’ü spor yöneticiliği
41’i antrenörlük 41’i rekreasyon bölümlerinden oluşmaktadır. Öğrenim türlerine göre ise 64’ü
gece 128’i gündüz öğrenim görmektedir. Öğrencilerin 130’u mezun olunca iş bulabileceğine
inanmakta, 62’si ise mezun olunca iş bulabileceğine inanmamaktadır. Araştırmada veri toplama
aracı olarak 20 sorudan oluşan BECK Umutsuzluk Ölçeği (BUÖ) ve 4 sorudan oluşan kişisel
bilgi formu kullanılmıştır. BUÖ, A.T. Beck, D.Lester ve L. Trexler (1974) tarafından
geliştirilmiştir. Anketin 20 soruluk kısmı için Cronbach Alfa değeri (α) 0,92 olarak
belirlenmiştir. Bireyden kendisi için uygun gelen ifadeleri “evet”, uygun olmayanları ise ‘hayır’
olarak işaretlenmesi istenir (Kırımoğlu, 2010). Maddelerin 11 tanesinde “evet” seçeneği, 9
tanesinde ise “hayır” seçeneği 1 puan alır. 1, 3, 5, 6, 8, 10, 13, 15. ve 19. sorularda “hayır”; 2, 4,
7, 9, 11, 12, 14, 16, 17, 18. ve 20. sorulara ise “evet” yanıtı için birer puan verilir. Puan ranjı 020’dir. Alınan puanların yüksek olması durumunda bireydeki umutsuzluğun yüksek olduğu
varsayılmaktadır. Elde edilen veriler SPSS 15.0 istatistik paket programında değerlendirilmiştir.
Değerlendirme ikili karşılaştırmalarda t testi ve çoklu gruplarda Tek Yönlü Varyans analizi
(ANOVA) kullanılarak yapılmıştır. Gruplar arasında yalnızlık puanlarında görülen farklılıkların
hangi gruplar arasında oluştuğunu tespit etmek amacıyla LSD çoklu karşılaştırma testi
yapılmıştır. Analizlerde hata payı 0,05 (%95 güven aralığı) olarak alınmıştır.
120
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Bulgular: Çalışmaya katılan 192 öğrencinin umutsuzluk ölçeğinden aldıkları puan ortalaması
6,00±5,58 olarak gerçekleşmiştir. 0-20 olan puan aralığına göre katılımcıların umutsuzluk
düzeyleri oldukça düşük bulunmuştur. Erkek ve kadın öğrencilerin umutsuzluk düzeyleri
arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur (p<0,05). Erkek öğrencilerin (X=7,19)
umutsuzluk düzeyi kadın öğrencilerin (X=4,67) umutsuzluk düzeyinden daha yüksek olduğu
görülmektedir. Öğrencilerin okudukları bölüme göre umutsuzluk düzeyleri arasında istatistiksel
olarak anlamlı bir fark bulunmuştur (p<0,05). LSD testi sonuçlarına göre öğrencilerin okuduğu
bölümler arasındaki farka bakıldığında; antrenörlük (X=7,51) bölümünde okuyan öğrencilerin
umutsuzluk düzeyi öğretmenlik (X=5,08) ve spor yöneticiliği (X=4,39) bölümünde
okuyanlardan, rekreasyon (X=7,73) bölümünde okuyan öğrencilerin umutsuzluk düzeyi ise
öğretmenlik (X=5,08) ve spor yöneticiliği (X=4,39) bölümünde okuyan öğrencilerin umutsuzluk
düzeyinden daha yüksek olduğu görülmektedir. Öğrencilerin öğrenim türlerine göre umutsuzluk
düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur (p<0,05). Gündüz öğrenim
gören (X=6,96) öğrencilerin umutsuzluk düzeyleri gece öğrenim gören (X=4,09) öğrencilerin
umutsuzluk düzeyinden daha yüksek olduğu görülmektedir. Öğrencilerin mezun olunca iş
bulabilme inancına göre umutsuzluk düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark
bulunmuştur (p<0,05). Mezun olunca iş bulabilme inancına sahip olmayan (X=11,14)
öğrencilerin umutsuzluk düzeyi iş bulabilme inancına sahip (X=3,55) öğrencilerin umutsuzluk
düzeyinden daha yüksek olduğu görülmektedir.
Sonuç: BESYO son sınıf öğrencilerinin istihdam sorunu açısından umutsuzluk düzeylerinin
incelendiği bu çalışmada çalışmaya katılan 192 öğrencinin umutsuzluk ölçeğinden aldıkları puan
ortalaması 6,00±5,58 olarak gerçekleşmiştir. 0-20 olan puan aralığına göre katılımcıların
umutsuzluk düzeyleri oldukça düşük bulunmuştur. Üniversite son sınıf öğrencilerinin
umutsuzluk düzeylerine ilişkin çeşitli araştırmalar mevcuttur. Ceyhan (2004) çalışmasında tezsiz
yüksek lisans yapan öğretmen adaylarının umutsuzluk düzeyinin düşük-orta (8,32) düzeyde
olduğu sonucuna ulaşmıştır. Dereli ve Kabataş (2009) sağlık yüksekokulu son sınıf öğrencileri
ile yaptıkları çalışmada öğrencilerin umutsuzluk düzeyinin yüksek olduğu (15,53) sonucuna
ulaşmışlardır. Duman, Taşğın ve Özdağ (2009) yaptıkları çalışmada BESYO spor yöneticiliği
bölümü son sınıf öğrencilerinin umutsuzluk düzeyini düşük (5,39) bulmuşlardır. Ehtiyar ve
Üngüren (2008) turizm ve otelcilik son sınıf öğrencileri ile yaptıkları çalışmada umutsuzluk
düzeyini düşük-orta (8,82) düzeyde bulmuşlardır. Kırımoğlu (2010) BESYO son sınıf öğrencileri
ile yaptığı çalışmada öğrencilerin umutsuzluk düzeylerini yüksek olarak bulmuştur. Ulucan ve
ark. (2011) BESYO son sınıf öğrencileri ile yaptıkları çalışmada öğrencilerin umutsuzluk
düzeyini orta-yüksek düzeyde (10,57) bulmuşlardır. Tekin ve Filiz (2007) çalışmalarında
BESYO öğrencilerinin umutsuzluk düzeylerinin düşük (5,92) olarak bulmuşlardır. Bu çalışmada
erkek ve kadın öğrencilerin umutsuzluk düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık olduğu tespit edilmiştir (p<0,05). Erkek öğrencilerin umutsuzluğu kadın öğrencilerin
umutsuzluğundan daha yüksektir. Ceyhan (2004) çalışmasında erkek öğrencilerin umutsuzluk
düzeyinin kız öğrencilerden anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu sonucuna ulaşmıştır. Dereli ve
Kabataş (2009) çalışmalarında umutsuzluk düzeyinin cinsiyete göre farklılık göstermediği
sonucuna ulaşmışlardır. Duman, Taşğın ve Özdağ (2009) çalışmalarında erkek öğrencilerin
umutsuzluk düzeyinin kadın öğrencilerden anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu sonucuna
ulaşmışlardır. Kırımoğlu (2010) çalışmasında erkek ve kadın öğrenciler arasında umutsuzluk
düzeyinin farklılık göstermediği sonucuna ulaşmıştır. Ulucan ve ark. (2011) yaptıkları çalışmada,
öğrencilerin cinsiyetlerine göre umutsuzluk düzeylerinin farklılık göstermediği sonucuna
ulaşılmıştır. Yine Tekin ve Filiz’in (2007) yaptığı çalışmada da, BESYO öğrencilerinin
121
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
umutsuzluk düzeyinin cinsiyete göre farklılık göstermediği sonucuna ulaşılmıştır. Bu çalışmada
öğrencilerin okudukları bölüme göre umutsuzluk düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı
bir farklılık olduğu tespit edilmiştir (p<0,05). Antrenörlük bölümünde okuyan öğrencilerin
umutsuzluk düzeyi öğretmenlik ve spor yöneticiliği bölümünde okuyan öğrencilerin umutsuzluk
düzeyinden daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Rekreasyon bölümünde okuyan öğrencilerin
umutsuzluk düzeyinin ise öğretmenlik ve spor yöneticiliği bölümünde okuyan öğrencilerin
umutsuzluk düzeyinden daha yüksek olduğu görülmektedir. Bunun nedenini öğretmenlik
mezunlarının devlet ve özel okullarda öğretmen olarak atanabilme, spor yöneticiliği
mezunlarının ise Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün çeşitli teşkilatlarında uzmanlık alanlarına
uygun hizmet birimlerinde, kamu kurum ve kuruluşlarda, amatör ve profesyonel spor kulüpleri
idari yapısı içinde ve özel spor salonlarında yönetici olarak iş bulabilme olasılığının daha yüksek
olmasına bağlamak mümkün olabilir. Tekin ve Filiz (2007) çalışmalarında spor yöneticiliği
bölümü öğrencilerinin, antrenörlük bölümü öğrencilerinin umutsuzluk düzeyinden anlamlı
düzeyde yüksek olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Buna karşın, Kırımoğlu (2010) çalışmasında,
BESYO son sınıf öğrencilerinin umutsuzluk düzeyinin okudukları bölüme göre farklılık
göstermediği sonucuna ulaşmıştır. Yine Ulucan ve ark. da (2011) yaptıkları çalışmada BESYO
son sınıf öğrencilerinin umutsuzluk düzeylerinin okudukları bölüme göre farklılık göstermediği
sonucuna ulaşmışlardır. Bu çalışmada öğrencilerin öğrenim türlerine göre umutsuzluk düzeyleri
arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu tespit edilmiştir (p<0,05). Gündüz
öğrenim gören öğrencilerin umutsuzluk düzeyleri gece öğrenim gören öğrencilerin umutsuzluk
düzeyinden daha yüksektir. Gece öğrenim gören öğrencilerin mesleklerini icra ediyor olmaları
tecrübe kazandıkları ve iş bulma sıkıntısı çekmeyeceklerini düşündürdüğünden gündüz öğrenim
gören öğrencilere göre daha umutlu olmalarını sağlayacağı düşünülmektedir. Kırımoğlu (2010)
çalışmasında gece ve gündüz öğrenim gören öğrencilerin umutsuzluk düzeylerinin farklı
olmadığı sonucuna ulaşmıştır. Bu çalışmadaki öğrencilerin mezun olunca iş bulabilme inancına
göre umutsuzluk düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu tespit
edilmiştir (p<0,05). Mezun olunca iş bulabilme inancına sahip olmayan öğrencilerin umutsuzluk
düzeyi iş bulabilme inancına sahip öğrencilerin umutsuzluk düzeyinden daha yüksektir. Đş
bulabileceğine inanan son sınıf öğrencileri daha az umutsuzluk yaşamaktadırlar. Ceyhan (2004),
Dereli ve Kabataş (2009) ve Kırımoğlu’nun (2010) yaptıkları çalışmalarda mezun olduğunda iş
bulabileceğine inanmayan son sınıf öğrencilerin umutsuzluk düzeyinin mezun olduğunda iş
bulabileceğine inanan son sınıf öğrencilerden anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu sonucuna
ulaşmışlardır.
Seçilen Kaynaklar
1. Aytaç, S., Bayram, N. (2001). Üniversite Gençliğinin Đş ve Eş Seçimindeki Etkin Kriterlerinin
Analitik Hiyerarşi Süreci (AHP) ile Analizi. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi. (16), 89-100.
2. Ceyhan, A.A. (2004). Ortaöğretim Alan Öğretmenliği Tezsiz Yüksek Lisans Programına
Devam Eden Öğretmen Adaylarının Umutsuzluk Düzeylerinin Đncelenmesi. Sosyal Bilimler
Dergisi. 1(91-103).
3. Çokluk, F., Kırımoğlu, G. (2010). Yatılı Đlköğretim Bölge Okulu II. Kademe Öğrencilerinin
Spor Yapma Durumlarına Göre Yalnızlık ve Umutsuzluk Düzeylerinin Đncelenmesi. 11.
Uluslararası Spor Bilimleri Kongresi Bildiri Kitabı. Antalya. 51-52.
122
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
4. Dereli, F., Kabataş, S. (2009). Sağlık Yüksekokulu Son Sınıf Öğrencilerinin Đş Bulma
Endişeleri ve Umutsuzluk Düzeylerinin Belirlenmesi. SPORMETRE Beden Eğitimi ve Spor
Bilimleri Dergisi. 6(1), 27-37.
5. Dilbaz, N., Seber, G. (1993). Umutsuzluk Kavramı: Depresyon ve Đntiharda Önemi. Kriz
Dergisi. 1(3), 134-138.
6. Duman, S., Taşğın, Ö., Özdağ, S. (2009). Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Yöneticiliği
Bölümünde Okuyan Öğrencilerin Umutsuzluk Düzeylerinin Đncelenmesi. Selçuk Üniversitesi
Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi. 11(3), 27-32.
7. Ehtiyar, R., Üngüren, E. (2008). Turizm Eğitimi Alan Öğrencilerin Umutsuzluk ve Kaygı
Seviyeleri ile Eğitime Yönelik Tutumları Arasındaki Đlişkinin Belirlenmesine Yönelik Bir
Araştırma. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi. 1(4), 159-182.
8. Kırımoğlu, H. (2010). Türkiye’deki Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Son Sınıf
Öğrencilerinin Đstihdam Sorunu Açısından Umutsuzluk Düzeylerinin Đncelenmesi. Kastamonu
Eğitim Dergisi. 18(1), 37-46.
9. Tekin, M., Filiz, K. (2007). Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokullarının Antrenörlük Eğitimi ve
Spor Yöneticiliği Bölümlerinde Öğrenim Gören Öğrencilerin Umutsuzluk ve Boyun Eğici
Davranış Düzeylerinin Çeşitli Değişkenlere Göre Đncelenmesi. SPORMETRE Beden Eğitimi ve
Spor Bilimleri Dergisi. 6(1), 27-37.
10. Çakmak, Ö., Hevedanlı, M. (2004). “Beden Eğitimi Öğretmen Adaylarının Kaygılarını
Etkileyen Etmenler’’. XIII. Ulusal Eğitim Bilimleri Kurultayı, Đnönü Üniversitesi, Eğitim
Fakültesi, Malatya.
11. Ulucan, H., Kılınç, M., Kaya, K., Türkçapar, Ü. (2011). Beden Eğitimi Spor
Yüksekokullarında Öğrenimlerine Devam Eden Öğrencilerin Umutsuzluk ve Yaşam Doyum
Düzeylerinin Đncelenmesi. Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi. 13(3),
349-356.
Anahtar Kelimeler: Umutsuzluk, Đstihdam Sorunu, Đş Bulma Đnancı.
123
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 77. KARATE VE TEKVANDOCULARIN DUYGUSAL ZEKA VE YAŞAM
DOYUMU ĐLĐŞKĐSĐ
Đbrahim Efe ETĐLER1, Turhan TOROS1, Berna ÖZCAN1, Cihat KORKMAZ 1, Erol TÜREDĐ2
(1) Mersin Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu, Türkiye
(2) Toros Üniversitesi, Đktisadi Đdari Bilimler Fakültesi, Türkiye
ÖZET
Bu çalışmanın amacı, karate ve tekvando sporu yapan sporcuların duygusal zeka ve yaşam
doyumu ilişkisini incelemektir.
Araştırmanın örneklemi, karate ve tekvando yapan 126 erkek sporcudan oluşmaktadır.
Katılımcıların yaş ortalaması 15,83±1,21’dir.
Verilerin toplanmasında duygusal zeka ve yaşam doyumu ölçeği kullanılmıştır.
Karate ve tekvando sporcularının Duygusal Zeka düzeyleri, Acar (2001) tarafından Türkçeye
uyarlanma çalışması yapılan Bar-On EQ(Duygusal Zeka) ölçeği kullanılarak belirlenmiştir.
Yaşam Doyumu düzeyini belirlemek için Diener ve ark. (1985) tarafından geliştirilen Türkçe’ye
uyarlaması Yetim (1991) tarafından yapılan Yaşam Doyumu Ölçeği (YDÖ) kullanılmıştır.
Verilerin analizinde t-testi, ANOVA ve betimsel istatistik analizi yapılmıştır.
Sonuç olarak, Karate ve tekvando sporcularının duygusal zeka ve yaşam doyumu arasında ilişki
tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Duygusal Zeka, Yaşam Doyumu, Öznel Đyi Olma, Karate, Tekvando.
SÖZ 78. FUTBOL TARAFTARLARININ ATILGANLIK DÜZEYĐ VE BENLĐK
SAYGISI ĐLĐŞKĐSĐ
Gülnur BĐLGĐÇ1, Turhan TOROS2, Ali Đlhan BARUT2, Efe ETĐLER2
(1) Toros Üniversitesi, Đdar Đktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Türkiye
(2) Mersin Üniversitesi,
Bölümü,Türkiye
Beden Eğitimi
ve Spor Yüksekokulu-Antrenörlük Eğitimi
ÖZET
Bu araştırmada futbol taraftarlarının atılganlık düzeyi ve benlik saygısı ilişkisi incelenmiştir.
Ayrıca taraftarların bir spor kulübünde lisanslı olup olmama ve eğitim düzeyi arasında spor
taraftarlılığının anlamlı bir farklılık gösterip göstermediği test edilmiştir.
124
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Araştırmaya tesadüfi örnekleme yöntemi ile müsabaka izlemeye gelen futbol taraftarlarından 311
tanesi gönüllü olarak katılmıştır. Katılımcıların yaş ortalaması 23,48±5,76’dır.
Veriler, spor seyircilerine Stanley Cooper Smith Benlik Saygısı Ölçeği (BSÖ) ve Rathus
Atılganlık Envanteri uygulanarak toplanmıştır.
Verilerin analizinde bağımsız değişkenlerin benlik saygısı ve atılganlık düzeylerine etkisi ikiden
fazla gruplarda One Way Anova ve ikili gruplarda t-testi, varyans analizlerinin 0,05 seviyesinde
anlamlı çıktığı (P<0,05) durumlarda post-hoc test olarak LSD (Least Significant Difference)
analizi yapılmıştır.
Araştırma sonuçlarına göre benlik saygısı ortalama puanları düzeylerinde lisanslı olarak spor
yapan taraftarlar ve lisanlı olarak spor yapmayan taraftarlar arasında anlamlı bir farklılık
bulunmuştur (P<0,05).
Sonuç olarak, spor taraftarları olanların benlik saygısının atılganlıktan daha önemli olduğu ortaya
çıkmıştır.
Anahtar Kelimeler: Futbol, Taraftar, Atılganlık, Benlik Saygısı, Seyirci
SÖZ 80. FUTBOLCULARDA ALGILANAN ANTRENÖRLÜK DAVRANIŞI, TAKIM
SARGINLIĞI VE KOLLEKTĐF YETERLĐK ĐLĐŞKĐSĐ
Dilek SALTIK1, Turhan TOROS2, Ali Burak TOY3
(1) Toros Üniversitesi, Đktisadi Đdari Sosyal Bilimler Fakültesi,Türkiye
(2) Mersin Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu-Antrenörlük Eğitimi
Bölümü,Türkiye
(3) Hitit Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı,Türkiye
ÖZET
Bu araştırma futbolcularda algılanan antrenörlük davranışı, takım sargınlığı ve kollektif yeterlik
Đlişkisinin incelenmesi amaçlanmıştır.
Araştırmaya futbol altyapı takımlarında oynayan 184 futbolcu katılmıştır.
Verilerin, toplanmasında Sporda Liderlik Ölçeği (Leadership Sport Scale-LSS), Grup Sargınlığı
Ölçeği (Group Environment Questionnaire– GEQ) ve Kolektif Yeterlik Ölçeği (Collective
Efficacy Scale- CES) kullanılmıştır.
Veriler betimsel istatistiksel teknikleri, Pearson Momentler Çarpım Korelasyon analizi ve
varyans analizi ile hesaplanmıştır.
125
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Araştırma bulgularında, görev bütünlüğü, sosyal bütünlük ve görev çekiciliği ile kollektif
yeterlik arasında anlamlı bir ilişki gözlenmiştir. Ayrıca otoriter davranış ile kollektif yeterlik
arasında anlamlı bir farklılık ve sosyal destek davranışı, eğitim öğretim davranışı ile görev
çekiciliği ve sosyal çekicilik arasında anlamlı bir fark olduğu belirlenmiştir.
Sonuç olarak antrenörlük davranışı, takım sargınlığı ve kollektif yeterlik arasında ilişki vardır ve
düzeyleri değişebilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Futbol, Algılanan Antrenörlük Davranışı, Takım Sargınlığı, Kollektif
Yeterlik, Antrenör Davranışı
SÖZ 81. DÖVÜŞ SPORLARI ANTRENÖRLERĐNDE DUYGUSAL ZEKA VE YAŞAM
DOYUMU ĐLĐŞKĐSĐ
Burcu ÖZCAN1, Turhan TOROS1 , Ender BEKTAŞ2 , Abdurrahman DEMĐR1 , Mehmet
MĐMAN2, Duygu ÖZCAN2
(1) Mersin Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
(2) Toros Üniversitesi, Sosyal Bilimler,Türkiye
ÖZET
Bu çalışmanın amacı, dövüş sporları antrenörlerinin duygusal zeka ve yaşam doyumu ilişkisini
incelemektir.
Araştırmanın örneklemini, dövüş sporlarında antrenörlük yapan 91 antrenör oluşturmaktadır.
Katılımcıların yaş ortalaması 41,13±13,61’dir.
Verilerin toplanmasında duygusal zeka ve yaşam doyumu ölçeği kullanılmıştır.
Dövüş sporları antrenörlerinin duygusal zeka düzeyleri Acar 2001) tarafından Türkçeye
uyarlanma çalışması yapılan Bar-On EQ(Duygusal Zeka) ölçeği kullanılarak belirlenmiştir.
Yaşam Doyumu düzeyini belirlemek için Diener ve ark. (1985) tarafından geliştirilen Türkçe’ye
uyarlaması Yetim (1991) tarafından yapılan Yaşam Doyumu Ölçeği (YDÖ) kullanılmıştır.
Verilerin analizinde t-testi, ANOVA ve betimsel istatistik analizi yapılmıştır.
Sonuç olarak, antrenörlerde duygusal zeka ve yaşam doyumu arasında ilişki bulunmuştur.
Anahtar Kelimeler: Duygusal Zeka, Yaşam Doyumu, öznel Đyi Olma, Antrenör, Dövüş Sporları
126
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 93. DERĐN BEYĐN EGZERSĐZLERĐ ĐLE OYNAYARAK ÖĞRENĐYORUM
Oğuzhan GÖZEK1
(1) Derin Beyin, Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi Spor Yüksekokulu,Türkiye
ÖZET
Hayat her geçen gün daha karmaşık hale geliyor. Bilim gelişiyor. Bu ayrıntıları
yakalamak,hizmet alanını genişletmek için acilen tedbirlerin oluşturulması gerekir.Bunun içinde
insanlık insanlık neslinin daha donanımlı hale getirilmesi gerekiyor.Durum bu olunca insanların
hayal kurmalarına ve yaratıcılıklarına dair daha fazla oyun ve egzersiz kaçınılmaz hale geliyor.
Eğitimin amacı görsel algı bilişsel beceriler ve eğlenceli egzersizlerle beynimizin kapasitesini
arttırmak.Eğitimin en önemli özelliği eğlenceli olması ve her yaştan herkese uygulanabilir ve
bilimsel değerlere sahip olmasıdır.
Günümüz koşullarında bireylerin refahını ve yaşam kalitesini arttırarak,yenilikçi bir sistem ile
sportif,sosyal ve kültürel değişimleri dikkate alarak özel egzersizlerle beyin gelişimini
destekleyip başarıyı ve performansı arttırmaktır.
Günümüzde egzersizler,eğitimler ve spor kişisel ve toplumsal sağlığı koruyucu geliştirici
nitelikleri ile önemli bir hizmet sektörü haline gelmiştir.
Anahtar Kelimeler: Zeka,Eğitim,Egzersiz,Oyun,Beyin
SÖZ 120. ÜNĐVERSĐTE ÖĞRENCĐLERĐNĐN BAZI DEĞĐŞKENLER AÇISINDAN
UMUTSUZLUK DÜZEYLERĐNĐN ĐNCELENMESĐ
Tolga CEYLAN1, Veysel TEMEL1, Seniha FISTIK1, Gizem Nur DOĞRU1, Erdem PUSMAZ1
(1) Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği
ÖZET
Umut bireylerin ruhsal ve fiziksel sağlığı (Frankl, 2000), iyilik hali (Tsukasa ve Snyder, 2005),
yaşam doyumları (Bailey ve Snyder, 2007; Cole, 2008), motivasyon düzeyleri (Snyder, Lapointe,
Crowson ve Early, 1998), öz-yeterlikleri (Synder, 2002) ve yaşam kaliteleri (Miller, 2007)
üzerinde etkilidir. Terapi sürecinde değişiklikleri kolaylaştıran temel kavram olan umut,
danışanın
terapiye
uyumunda,
farkındalığının
artırılmasında,
terapi
sürecinin
değerlendirilmesinde, oturumun ve tedavi sonuçlarının değerlendirilmesinde kullanılır (Lopez,
Ciarlelli, Coffman, Stone ve Wyatt, 2000).
Umut düzeyinin yüksekliği, sağlığın iyiliği ve tam fonksiyonda bulunmanın göstergesi iken,
düşüklüğü kişisel üzüntü ve sıkıntıların göstergesi olarak yorumlanır (Martin, 2007).
127
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Umutsuzluk, bireyin kendisi ve geleceğine dair olumsuz beklentilerini ifade eden bir kavramdır.
Umutsuzluk depresyonun temel özelliklerinden biri olarak değerlendirilmektedir (Beck,
Weissman, Lester ve Trexler, 1974).
Araştırma Beden Eğitimi Öğretmenliği Bölümü, Spor Yöneticiliği Bölümü ve Teknik Bilimler
Meslek Yüksekokulu öğrencilerin umutsuzluk düzeylerinin çeşitli değişkenler açısından
incelenmesini amaçlayan tarama modeli bir çalışmadır.
MATERYAL ve METOD
Çalışma Grubu
Araştırmanın örneklem grubunu, 2014-2015 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde Karamanoğlu
Mehmetbey Üniversitesi, Beden Eğitimi Ve Spor Öğretmenliği Bölümü 79(%20.6) , Spor
Yöneticiliği Bölümü 166(%43,2) ve Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulunda okuyan
139(%36.2) tesadüfi olarak seçilen ve gönüllülük esası ile ankete katılan 384 öğrenciden
(X=2,1562±0,73805) oluşmaktadır. Öğrencilerin 154(%40.1) kadın, 230(%59.9) Erkek
(X=1,5990±0,49075), Öğrencilerin yaşları 18 ile 26 arasında değişmekte olup, yaş ortalaması
1,8828±0,62105 dir.
Veri Toplama Araçları
Araştırmaya katılanların umutsuzluk düzeylerinin belirlenmesi amacıyla, Beck ve arkadaşları
(1974) tarafından geliştirilen umutsuzluk ölçeği, ergen ve yetişkin bireylerin geleceğe dönük
beklentilerini ölçmektedir. Ölçek 20 maddeden oluşur ve maddeler 0-1 puanla puanlandırılır.
Maddelerin seçenekleri “Evet”, “Hayır” seklindedir. Ölçeğin puanlanmasında 11 maddenin (2, 4,
7, 9, 11, 12, 14, 16, 17, 18, 20) evet, 9 maddenin (1, 3, 5, 6, 8, 10, 13, 15, 19) hayır cevabı 1
puanla değerlendirilir. Ölçekten elde edilecek puan aralığı 0-20 arasındadır. Puan değerinin
yüksekliği bireyin umutsuzluğunun yüksek olduğunu gösterir (Savasır ve Sahin, 1997:61).
Umutsuzluk ölçeğinin güvenilirlik ve geçerlilik çalışmalarının yapıldığı (Seber vd., 1993; Durak,
1993; Durak, 1994; Durak ve Palabıyıkoğlu, 1994) çalışmalarda, gelecek beklentisi, motivasyon
ve umut olmak üzere üç faktör belirlenmiştir.
Kişisel Bilgi Formu: Form, araştırmacılar tarafından katılımcıların sosyodemografik özellikleri
hakkında bilgi toplamak amacıyla hazırlanmıştır. Form aracılığıyla katılımcıların cinsiyetleri,
yaşları, öğrenim gördükleri bölüm, sınıf düzeyi, yaşamının büyük bir bölümünü geçirdiği yer,
ebeveynin öğrenim düzeyi, anne ve baba mesleği düzeyi ve bu öğrencilerin sportif etkinliklere
aktif olarak katılıp katılmamalarına göre bir ilişkisinin olup olmadığıdır.
Verilerin Analizi
Örneklem grubunu oluşturan öğrencilerin kişisel özelliklerini betimleyici frekans ve yüzde
dağılımları çıkarılmıştır. Verilerin analizinde; kullanılan ölçeğin normal dağılıma uygun olup
olmadığını belirleyebilmek için tek örneklem Kolmogorov Smirnov Testi uygulanmış ve p<.05
bulunduğu için varyans analizi yerine parametrik olmayan testlerden Kruskal Wallis- H testi, t
testi yerine Mann Whitney-U testi kullanılmıştır. Araştırma verilerinin analizleri SPSS for
Windows 15.00 istatistik paket programı kullanılarak değerlendirilmiştir.
Araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin 101(% 262.3)’si 1. Sınıf, 198(%51.6)’sı 2. Sınıf,
70(%18.2)’ si 3. Sınıf ve 15(%3.9)’ u ise 4. Sınıfta okumaktadır. Öğrencilerin 88(% 22.9)’u
Büyükşehirde, 140(%36.5)’i şehirde, 100(%26.0)’ ı ilçede ve 56(%14.6)’sı ise köy ve kasabada
128
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
yaşamının büyük bir bölümünü geçirmiştir. Öğrencilerin babalarının 72(% 18.8)’i memur,
54(%14.1)’i işçi, 57(%14.8)’i esnaf, 48(%12.5)’i çiftçi, 86(%22.4) emekli, 46(%12.0) serbest
meslek ve 21(%5.5)’i ise diğer mesleklerle uğraşmaktadırlar. Öğrencilerin annelerinin 65(%
16.9)’u çalışıyor durumda iken 319(%83.1)’i çalışmıyor durumundadır. Öğrencilerin baba
eğitimi 43(%11.2)’si okur yazar, 83(%21.6)’sı ilköğretim, 94(%24.5)’i ortaöğretim ve
164(%42.7)’si ise lise mezunudur. Öğrencilerin anne eğitimi 41(% 10.7)’si okur yazar değil,
56(%12.0)’ı okur yazar, 144(%37.5)’i ilköğretim, 84(%21.9)’u ortaöğretim ve 69(%18.0)’ı ise
lise mezunudur. Son olarak ise öğrencilerin aktif olarak spor yapma durumuna bakıldığında
247(64.3)’ü spor yaparken 137(%35.7)’si ise spor yapmamaktadır.
BULGULAR
Tablo: 1 Katılımcıların Genel Olarak Umutsuzluk Düzeyi Alt Boyutlarıyla Toplam Puanına
ilişkin Sonuçları
Ort.
Ss
Min Max
Ölçekten
Alınabilecek
düşük
ve
yüksek puan
384
1.5156
1,27222
,00
5,00
0-20
Motivasyon kaybı
384
3,2891
1,78981
,00
7,00
0-20
Gelecek
beklentiler
384
1,6615
1,16743
,00
4,00
0-20
384
6,4661
3,27964
,00
15,00
0-20
Umutsuzluk ölçeği
n
alt boyutları
Gelecekle
duygular
Toplam
ilgili
ile
en
en
Tablo 1’de araştırmaya katılan öğrencilerin geneline ait, umutsuzluk düzeyi alt boyutları ve
umutsuzluk düzeyi toplam puan ortalamaları incelenmiştir. Bu inceleme sonucunda; öğrencilerin
gelecekle ilgili duygular alt boyutlarında X =1.5156, motivasyon kaybı alt boyutlarında
X =3,2891, gelecek ile beklentiler alt boyutlarında ise
X =1,6615 ve umutsuzluk düzeyi toplam
puanında ise X =6,4661 puan ortalamasına sahip oldukları görülmektedir.
Araştırma kapsamına alınan öğrencilerin umutsuzluk düzeyi Envanteri toplam puanından almış
oldukları X =6,4661 puan ortalaması, envanterin toplam puanından alınabilecek (Min. 0- Max 20)
değerler göz önüne alındığında öğrencilerin hafif umutsuzluk düzeyinde olduğu söylenebilir.
Tablo 2. Katılımcıların Okuduğu Bölüm Değişkenine Göre Umutsuzluk Düzeyi Alt Boyutları ve
Toplam Puana Đlişkin Kruskal-Wallis Testi Sonuçları
129
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Umutsuzluk ölçeği alt boyutları
Gelecekle
Đlgili
Duygular
n
Sıra
Sd Ort. p
ortalaması
Beden eğitimi öğretmenliği
79
193,84
Spor yöneticiliği
16
6
186,74
meslek 13
9
198,62
Teknikbilimler
yüksekokulu
Beden eğitimi öğretmneliği
Motivasyon Spor yöneticiliği
Kaybı
Teknikbilimler
yüksekokulu
79
201,36
16
6
176,91
meslek 13
9
206,08
Beden eğitimi öğretmneliği
BÖLÜMÜNÜZ
Gelecek ile Spor yöneticiliği
Beklentiler
Teknikbilimler
yüksekokulu
Toplam
79
195,20
16
6
182,45
meslek 13
9
202,97
Beden eğitimi öğretmneliği
79
199,03
Spor yöneticiliği
16
6
181,59
meslek 13
9
201,82
Teknikbilimler
yüksekokulu
Anlamlı
fark
2
,932 ,627 yok
2
6,01
,049 2-3
5
2
2,80
,246 yok
7
2
2,88
,236 yok
4
Tablo 2’de katılımcıların umutsuzluk düzeyi alt boyutları ve toplamına ait puan ortalamalarının
okudukları bölüm değişkenine göre farklılaşıp farklılaşmadığı Krukal-Wallis testi ile
incelenmiştir. Buna göre umutsuzluk düzeyi alt boyutlarında gelecekle ilgili duygular (X2 değeri
=0,932 P=0,627>0.05), gelecekle beklentiler alt boyutlarıyla(X2 değeri =2,807 P=0,246>0.05),
toplam boyutunda (X2 değeri =2,884 P=0,236>0.05) anlamlı bir fark olmadığı görülmektedir.
Fakat motivasyon kaybı alt boyutunda anlamlı bir farkın olduğu söylenebilir (X2 değeri =6,015
P=0,049<0.05). Buna göre spor yöneticiliği okuyan öğrencilerin teknik bilimler meslek
yüksekokulu öğrencilerine göre motivasyon kaybının daha az olduğu söylenebilir.
130
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Tablo 3. Katılımcıların Yaşamının Büyük Bir Bölümünü Geçirdiği Yer Değişkenine Göre
Umutsuzluk Düzeyi Alt Boyutları ve Toplam Puana Đlişkin Kruskal-Wallis Testi Sonuçları
YAŞAMININ ÇOĞUNU GEÇĐRDĐĞĐ YER
Gelecekle
Đlgili
Duygular
Motivasyon
Kaybı
n
Sıra
Sd Ort.
ortalaması
Büyükşehir
88
166,19
Şehir
140
208,06
Đlçe
100
201,07
Köy-Kasaba
56
179,64
Büyükşehir
88
176,97
Şehir
140
203,44
Đlçe
100
189,40
Köy-Kasaba
56
195,11
88
174,32
140
202,08
100
195,99
Köy-Kasaba
56
190,88
Büyükşehir
88
166,01
Şehir
140
208,96
Đlçe
100
195,99
Köy-Kasaba
56
186,75
Büyükşehir
Gelecek ile
Şehir
Beklentiler
Đlçe
Toplam
p
Anlamlı
fark
1-2
3
9,572 ,023 1-3
3
3,277 ,351 Yok
3
3,729 ,292 Yok
3
8,418 ,038
1-2
Tablo 3’de katılımcıların umutsuzluk düzeyi alt boyutları ve toplamına ait puan ortalamalarının
yaşamının büyük bir bölümünü geçirdiği yer değişkenine göre farklılaşıp farklılaşmadığı KrukalWallis testi ile incelenmiştir. Buna göre umutsuzluk düzeyi alt boyutlarından motivasyon kaybı
(X2 değeri =3, 277 P=0,351>0.05) ile gelecekle beklentiler boyutlarında (X2 değeri =3,729
P=0,292>0.05) anlamlı bir fark bulunmazken, Gelecekle Đlgili Duygular (X2 değeri =9, 572
P=0,023<0.05) ile toplam (X2 değeri =8,418 P=0,038<0.05) boyutlarda anlamlı bir farkın olduğu
söylenebilir. Buna göre katılımcıların gelecekle ile duyguları boyutunda yaşamlarının çoğunu
büyükşehirde geçiren öğrencilerin şehir ve ilçede yaşayan öğrencilere göre daha fazla gelecekle
ilgili duygularında umutlu olduğu söylenebilir. Toplam boyutunda ise yine büyükşehirde
yaşayanların şehirde yaşayanlara göre daha fazla umutlu olduğu söylenebilir.
131
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Tablo 4. Katılımcıların baba mesleği Değişkenine Göre umutsuzluk düzeyi alt boyutları ve
Toplam Puana Đlişkin Kruskal-Wallis Testi Sonuçları
n
Sıra
Sd
ortalaması
Memur
72
193,61
Đşçi
54
194,66
Esnaf
Gelecekle Đlgili
Çiftçi
Duygular
Emekli
57
183,71
48
159,80
86
180,97
Serbest
Meslek
46
171,95
Memur
72
188,22
Đşçi
54
200,21
Esnaf
57
185,05
Çiftçi
48
189,05
Emekli
86
168,33
Serbest
Meslek
46
165,30
Memur
72
200,96
Đşçi
54
168,25
57
202,14
48
161,91
Emekli
86
190,85
Serbest
Meslek
46
147,92
Memur
72
195,40
Đşçi
54
194,04
Esnaf
57
192,01
Çiftçi
48
172,49
Emekli
86
177,08
Serbest
Meslek
46
153,62
Motivasyon
Kaybı
BABA MESLEĞĐ
Gelecek
ile Esnaf
Beklentiler
Çiftçi
Toplam
Anlamlı
fark
Ort.
p
5
4,517
,478 Yok
5
4,898
,428 Yok
5
13,371 ,020
1-6
3-6
5-6
5
6,410
,268 Yok
132
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Tablo 4’de katılımcıların umutsuzluk düzeyi alt boyutları ve toplamına ait puan ortalamalarının
baba mesleği değişkenine göre farklılaşıp farklılaşmadığı Krukal-Wallis testi ile incelenmiştir.
Buna göre umutsuzluk düzeyi alt boyutlarından Gelecekle Đlgili Duygular(X2 değeri =4,517
P=0,478>0.05), motivasyon kaybı (X2 değeri =4, 898 P=0,428 >0.05) ile toplam boyut düzeyinde
(X2 değeri =6, 410 P=0,268>0.05) anlamlı bir fark bulunmazken, Gelecekle Đle beklentiler
boyutunda (X2 değeri =13, 371 P=0,020<0.05) anlamlı bir farkın olduğu söylenebilir. Buna göre
gelecekle beklentiler boyutunda baba mesleği serbest meslek olan öğrencilerin baba mesleği
memur, esnaf ve emekli olanlara göre daha fazla umutlu olduğu söylenebilir.
TARTIŞMA VE SONUÇ
Bu araştırma Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulunda okuyan öğrenciler ile Teknik Bilimler
meslek yüksekokulu öğrencilerinin umutsuzluk düzeylerini inceleyerek, demografik özelliklerine
göre farklılaşıp farklılaşmadığını ortaya koymak amacıyla yapılmıştır.
Araştırmaya katılan öğrencilerin umutsuzluk ölçeğinden almış oldukları puan ortalamaları
X =6,4661 olmaları münasebetiyle envanterden alınabilecek (Min. 0- Max 20) değerler göz
önüne alındığında öğrencilerin hafif umutsuzluk düzeyinde olduğu söylenebilir. Umutsuzluk
ölçeği alt boyutlarından gelecekle ilgili duygular ortalaması X =1,5156 olması nedeniyle
araştırmaya katılan öğrencilerin umutsuzluğunun tamamen olmadığı söylenebilir. Motivasyon
kaybı alt boyutu ortalaması X =3,2891 olması öğrencilerin hafif umutsuzluk düzeyinde olduğu
söylenebilir. Gelecek ile beklentiler alt boyutunda ise X =1,6615 olarak çıkması tüm öğrencilerin
umutsuzluklarının tamamen olmadığı söylenebilir.
Yapılan bu çalışmada öğrencilerin cinsiyet, yaş, sınıfı, anne mesleği, anne ve baba eğitim
durumu değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmazken, okuduğu bölüm,
yaşamının çoğunu geçirdiği yer ve baba mesleği değişkenlerine göre istatistiksel olarak anlamlı
bir fark bulunmuştur.
Üniversite öğrencilerindeki umutsuzluğun yükselmesi, Tümkaya ve arkadaşları (2007) tarafından
gelişmekte olan bir ülke olan Türkiye’de üniversiteli işsizlerin çokluğuna bağlanmıştır. Yine,
D’Zurilla, ve arkadaşlarına (1998) göre de iş bulamama korkusu ve ekonomik kaygılar bireylerin
umutsuzluk düzeylerini artırmaktadır.
Öğretmen adaylarının umutsuzluk düzeylerinin cinsiyetlerine göre anlamlı olarak farklılaştığı,
erkek öğrencilerin umutsuzluk düzeylerinin kız öğrencilere göre anlamlı olarak daha yüksek
olduğu bulunmuştur. Umutsuzluk düzeyleri üzerinde cinsiyet farklılıklarına dair çalışmaların
farklı sonuçlar bildirdiği görülmektedir. Bazı araştırmalar kız ve erkek öğrencilerin umutsuzluk
düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık olmadığını bildirirken (Durak, 1994; Gençay ve Gençay,
2011, Şahin, 2002), bazı araştırmalar kızlarda (Üngüren ve Ehtiyar, 2009), bazı araştırmalar ise
erkelerde (Durak-Batıgün, 2005; Özmen, Erbay-Dündar, Çetinkaya, Taşkın ve Özmen, 2008)
umutsuzluk düzeyinin anlamlı olarak daha yüksek olduğunu bildirmektedir.
Anahtar Kelimeler: Umut, Umutsuzluk, Üniversite
133
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Seçilmiş Kaynaklar Başlıkları
Frankl, V. E. (2000). Đnsanın anlam arayışı (7.basım). (çev. S. Budak). Ankara: Öteki.
Cole, B. P. (2008). Correlations between trait and academic measure of hope and the ınventory
on learning climate and student well-being (Master’s thesis). Available from ProQuest
Dissertations & Theses (PQDT).(UMI No. 1450456).
Miller, J. F. (2007). Hope: A Construct Central to Nursing. Nursing Forum,42 (1),12-19
Lopez, S. J. , Ciarlelli, R., Coffman, L. Stone, M., & Wyatt, L. (2000). Diagnosing for strengths:
On measuring hope building blocks. In C.R.Snyder (Ed.), Handbook of Hope Theory, Measures
and Applications (pp. 57-85). London: Academic Press.
Durak, A. (1994). Beck umutsuzluk ölçeği (BUÖ) geçerlik ve güvenirlik çalışması. Türk
Psikoloji Dergisi, 9(31), 1-11.
Durak, A. ve Palabıyıkoğlu, R. (1994). Beck umutsuzluk ölçeği geçerlilik çalışması. Kriz
Dergisi, 2 (2), 311-319.
SÖZ 121. ÖĞRETMENLERĐN SÜREKLĐ, DURUMLUK KAYGILARININ BAZI
DEĞĐŞKENLER AÇISINDAN ĐNCELENMESĐ
Hüseyin KAYNAK1, S. Şahan BĐROL1, Veysel TEMEL1, Rukiye KAVURGACI1, Meryem TEKELĐ1
(1) Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği
GĐRĐŞ
Kaygı, kişinin, gelecek durum, olay ya da şartlarda üzücü, belirsiz ve kontrol edilemeyen tehlikeleri hissettiğinde ortaya çıkan süreklilik gösteren, karışık duygu durumudur (Clark ve Beck,
2012). Sürekli ve durumluk kaygının farklı yazarlarca değişik şekillerde tanımlandığı da
gözlenmektedir. Özgüven (1994), sürekli kaygıyı stres yaratan durumun tehlikeli ya da tehdit
edici olarak algılanması ve bu tehditlere karşı, durumluk duygusal reaksiyonların frekansının,
yoğunluğunun artması ve süreklilik kazanması olarak ifade ederken, durumluk kaygıyı;
durumdan duruma yoğunluğu değişen, sürekli olmayan durumlara bireyin gösterdiği geçici
duygusal reaksiyonlar olarak tanımlamıştır.
Bu araştırmada öğretmenlerin sürekli, durumluk kaygılarını çeşitli değişkenler açısından
incelenmesini amaçlayan tarama modeli bir çalışmadır.
MATERYAL ve METOD
Çalışma Grubu
Araştırmanın örneklem grubunu, 2014-2015 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde Karaman Milli
Eğitim Müdürlüğünde görev alan Beden Eğitimi Ve Spor Öğretmenleri 27(%18.9), Sınıf
Öğretmenleri 75(%52,4), Anaokulu Öğretmenleri 16(11.2) ve Branş Öğretmenleri 25(%17.5)
tesadüfi olarak seçilen ve gönüllülük esası ile ankete katılan 143 öğretmenden
(X=2,2727±0,96547) oluşmaktadır. Öğretmenlerin 61(%42.7) kadın, 82(%57.3) Erkek
134
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
(X=1,5734±0,49632), Öğretmenlerin yaş dağılımı 21 ile 35 arasında yoğunlaşmaktadır, yaş
ortalaması ise 3,0140±1,18670 dir.
Veri Toplama Araçları
Sürekli ve Durumluk Kaygı Envanteri: Spielberger Durumluk-Sürekli Kaygı Ölçeği: (StateTrait Anxiety Inventory -STAI). Ölçek, bireylerin durumluk ve sürekli kaygı düzeylerini
belirlemek amacıyla Spielberger ve arkadaşları tarafından 1964 yılında geliştirilmiştir. Ölçeğin,
Türkçe güvenirlik ve geçerlik çalışmaları Öner ve Le Compte (1983) tarafından yapılmıştır.
Ölçeklerin test-tekrar test değişmezlik katsayıları Sürekli Kaygı Ölçeği için .73 ile .86,
Durumluk Kaygı Ölçeği için .16 ile .54 arasında; alfa korelasyonları ile hesaplanan iç tutarlılık
ve test homojenliğini yansıtan katsayılar Durumluk Kaygı için .83 ile .92, Sürekli Kaygı için .86
ile .92 bulunmuştur (Öner, 1997: s. 368). Durumluk-sürekli kaygı envanteri, 14 yaşından yukarı
olan gençler ve yetişkinlerde kaygıyı ölçmektedir. Bir tür kendini değerlendirme türü olan ölçek,
kısa ifadelerden oluşan 40 maddeyi içermektedir. 20 maddelik durumluk kaygı ölçeği ile 20
maddelik sürekli kaygı ölçekleri birbirinden bağımsızdır. Ölçeğin içerdiği ters maddelerde
puanlar tersine çevrilmek kaydıyla, bütün maddeler 1-4 arası puanlanmakta, artan puan yüksek
kaygı düzeyini göstermektedir. Ölçekten elde edilen toplam puan değeri 20 ile 80 arasında
değişebilir. Puanın büyük olması kaygı seviyesinin yüksek olduğunu, küçük puan kaygı
seviyesinin düşük olduğunu işaret eder. Spielberger; durumluk kaygıyı (state anxiety) kişinin
özel durumları tehdit edici olarak yorumlaması sonucunda oluşan, şiddeti ve süresi, algılanan
tehdidin miktarı ve kişinin tehlikeli durum yorumunun kalıcılığıyla ilişkili, sürekli
karşılaşılmayan olaylarda bireyin gösterdiği geçici duygusal tepkiler olarak ifade eder. (Özusta,
1995: 33). Bireyin içinde bulunduğu stresli durumdan dolayı hissedilen sübjektif korkudur.
Stresin yoğun olduğu zamanlar durumluk kaygı seviyesinde yükselme, stres ortadan kalkınca
düşme olur. Sürekli kaygı (Trait Anxiey/Chronic Anxiety) bireyin kaygı yaşantısına olan
yatkınlığıdır. Kişinin içinde bulunduğu durumu stresli olarak algılaması normal olan bir durumu
tehlikeli ve öz değerlerinin tehdit edildiğinin zannedilmesi sonucu oluşan kaygıdır (Öner ve
Compte, 1983: 2).
Kişisel Bilgi Formu: Form, araştırmacılar tarafından katılımcıların sosyodemografik özellikleri
hakkında bilgi toplamak amacıyla hazırlanmıştır. Form aracılığıyla Öğretmenlerin cinsiyet, yaş,
branş, meslekteki çalışma süresi, eş mesleği, eş öğrenim durumu ve baba mesleği değişkenlerinin
sürekli, durumluk kaygı düzeyleri arasında ilişkinin olup olmadığını belirlenmeye çalışmak
amacıyla hazırlanmıştır.
Verilerin Analizi
Örneklem grubunu oluşturan öğretmenlerin kişisel özelliklerini betimleyici frekans ve yüzde
dağılımları çıkarılmıştır. Verilerin analizinde; kullanılan ölçeğin normal dağılıma uygun olup
olmadığını belirleyebilmek için tek örneklem Kolmogorov Smirnov Testi uygulanmış ve p<.05
bulunduğu için varyans analizi yerine parametrik olmayan testlerden Kruskal Wallis- H testi, t
testi yerine Mann Whitney-U testi kullanılmıştır. Araştırma verilerinin analizleri SPSS for
Windows 15.00 istatistik paket programı kullanılarak değerlendirilmiştir.
Araştırmaya katılan öğretmenlerin 14(% 9.8)’i 20 yaş aralığında, 39(%27.3)’ü 21-25 yaş
aralığında, 39(%27.3)’ü 26-30 yaş aralığında, 33(%23.1)’i 31-35 yaş arası ve 18(%12.6)’sı 36 ve
üzeri yaş aralığındadır. Öğretmenlerin, melekteki çalışma süresine göre 30(%37.8)’i 1 yıl,
54(%37.8)’i 2-6 yıl, 34(%23.8)’i 7-11 yıl, 14(%9.8)’i 12-16 yıl ve 11(%7.7) 17 ve üzeri
135
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
arasındadır. Öğretmenlerin 22(%15.4)’u Büyükşehirde, 55(%38.5)’i şehirde, 48(%33.6)’sı
ilçede ve 18(%12.6)’sı ise köy ve kasabada yaşamının büyük bir bölümünü geçirmiştir.
Öğretmenlerin babalarının 17(%11.9)’u memur, 18(%12.6)’sı işçi, 57(%39.9)’u esnaf,
19(%13.3)’ü çiftçi, 13(%9.1) emekli ve 19(%13.3) serbest meslekle uğraşmaktadırlar.
Öğretmenlerin eş mesleklerine göre 59(%41.3)’ü memur, 18(%12.6)’sı işçi, 23(%16.1)’i esnaf,
14(%9.8)’i emekli ve ev kadını 29(%20.3) dır. Öğretmenlerin eş eğitim durumu 10(%7.0) okur
yazar değil, 16(%11.2)’si okur yazar, 27(%18.9)’u ilkokul, 20(%14.0) ortaokul, 27(%18.9)’u lise
mezunu, 43(%30.1)’i ise Önlisans ve lisans mezunudur.
BULGULAR
Tablo: 1 Katılımcıların Genel Olarak Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi Toplam Puanına ilişkin
Sonuçları
Envanterden
Ss
Min.
Max
Alınabilecek En
Sürekli, Durumluk n
X
Düşük ve En
Kaygı
Düzeyi
Yüksek Puan
Toplam Puanına
Toplam durumluk
143 23,7133 4,00637 10,00 36,00 20-80
Toplam süreklilik
143 49,0909 5,08506 27,00 58,00 20-80
Tablo 1’de araştırmaya katılan öğretmenlerin geneline ait, sürekli, durumluk kaygı düzeyi
toplam puan ortalamaları incelenmiştir. Bu inceleme sonucunda; öğretmenlerin toplam
durumluluk kaygı düzey X =23.7133 iken toplam süreklilik kaygı düzey ise X =49,0909 puan
ortalamasına sahip oldukları görülmektedir. Envanterin toplam durumluluk ve süreklilik
puanından alınabilecek (Min. 20- Max 80) değerler göz önüne alındığında öğretmenlerin
durumluluk kaygı düzeylerinin düşük olduğu, süreklilik kaygı düzeylerinin ise orta düzeyde
olduğu söylenebilir.
Tablo 2. Katılımcıların Yaş Değişkenine Göre Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi Toplam
Puanına Kruskal-Wallis Testi Sonuçları
Yaş
Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi
Toplam Puanına
20
21-25
Durumluk Kaygı
26-30
31-35
36 ve üzeri
20
21-25
Süreklilik Kaygı
26-30
31-35
36 ve üzeri
n
14
39
39
33
18
14
39
39
33
18
Sıra
Sd
ortalaması
62,93
57,41
4
76,46
83,73
79,50
42,54
65,74
4
78,44
89,61
62,25
Ort.
p
Anlamlı
fark
9,282
,054
Yok
,003
1-3
1-4
2-4
4-5
16,033
Tablo 2’de katılımcıların Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi Toplam Puanına ait puan
ortalamalarının yaş değişkenine göre farklılaşıp farklılaşmadığı Krukal-Wallis testi ile
incelenmiştir. Đnceleme sonucunda öğretmenlerin yaş değişkeni açısından süreklilik kaygı
boyutunda anlamlı bir fark bulunmuştur( X2 değeri =16.033 P=0.003<0.05). Buna göre, 20 yaş
136
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
grubunda olan öğretmenlerin sürekli kaygı düzeylerinin 26-30 yaş grubu ile 31-35 yaş grubu
öğretmen grubundan daha düşük olduğu söylenebilir. Ayrıca 31-35 yaş grubunda olan
öğretmenlerin 21-25 ile 36 ve üzeri yaş grubunda olan öğretmenlere göre sürekli kaygı
düzeylerinin yüksek olduğu söylenebilir.
Tablo 3. Katılımcıların Branş Değişkenine Göre Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi Toplam
Puanına Kruskal-Wallis Testi Sonuçları
Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi
Toplam Puanına
Branş
Durumluk Kaygı
Süreklilik Kaygı
Beden eğitimi öğretmeni
27
Sıra
Sd
ortalaması
37,74
Sınıf öğretmeni
Anaokulu öğretmeni
Beden eğitimi öğretmeni
Sınıf öğretmeni
Anaokulu öğretmeni
75
16
27
75
16
65,67
67,28
40,94
62,37
77,34
n
Ort.
p
Anlamlı fark
2
14,355 ,001
1-2
1-3
2
12,961 ,002
1-2
1-3
Tablo 3’de katılımcıların Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi Toplam Puanına ait puan
ortalamalarının branş değişkenine göre farklılaşıp farklılaşmadığı Krukal-Wallis testi ile
incelenmiştir. Đnceleme sonucunda öğretmenlerin branş değişkeni açısından durumluk ( X2
değeri =14.355 P=0.001<0.05). ve süreklilik ( X2 değeri =12.951 P=0.002<0.05) kaygı
boyutlarında anlamlı bir fark bulunmuştur.
Tablo 4. Katılımcıların Meslekteki Çalışma Süresi Değişkenine Göre Sürekli, Durumluk Kaygı
Düzeyi Toplam Puanına Đlişkin Kruskal-Wallis Testi Sonuçları
Meslekteki Çalışma Süresi
Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi
Toplam Puanına
1 yıl
2-6 yıl
Durumluk Kaygı 7-11 yıl
12-16 yıl
17
ve
üzeri
1 yıl
2-6 yıl
7-11 yıl
Süreklilik Kaygı
12-16 yıl
17
ve
üzeri
30
Sıra
Sd Ort.
ortalaması
51,83
54
34
14
11
76,58
83,07
67,54
75,95
30
54
34
14
11
56,75
81,00
80,31
68,71
47,91
n
p
Anlamlı
fark
4
10,56
,032
1
1-2
1-3
4
11,91
,018
1
1-2
1-3
2-5
Tablo 4’de katılımcıların Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi Toplam Puanına ait puan
ortalamalarının meslekteki çalışma süresi değişkenine göre farklılaşıp farklılaşmadığı KrukalWallis testi ile incelenmiştir. Đnceleme sonucunda öğretmenlerin branş değişkeni açısından
durumluk ( X2 değeri= 10.561 P=0.032<0.05) ve süreklilik ( X2 değeri =11.911 P=0.018<0.05)
kaygı boyutlarında anlamlı bir fark bulunmuştur. Buna göre, meslekte çalışma süresi 1 yıl olan
137
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
öğretmenlerin 2-6 yıl ile 7-11 yıl arasında olanlara göre durumluk kaygı düzeyi daha düşük
olduğu söylenebilir. Süreklik kaygı boyutuna bakıldığında ise çalışma süresi 1 yıl olan
öğretmenlerin 2-6 ile 7-11 yıl arasında olanlara göre daha düşük olduğu ve 2-6 yıl arasındaki
öğretmenlerin 17 yıl ve üzeri olan öğretmenlere göre daha yüksek kaygı düzeyine sahip olduğu
söylenebilir.
Tablo 5. Katılımcıların Yaşamının Çoğunu Geçirdiği Yer Değişkenine Göre Sürekli, Durumluk
Kaygı Düzeyi Toplam Puanına Đlişkin Kruskal-Wallis Testi Sonuçları
Yaşamının
Çoğunu
Geçirdiği Yer
Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi
Toplam Puanına
Köy-kasaba
Đlçe
Durumluk Kaygı
Đl
Büyükşehir
Köy-kasaba
Đlçe
Süreklilik Kaygı
Đl
Büyükşehir
n
Sıra ortalaması Sd Ort.
18
72,53
48
55
22
18
48
55
22
81,52
67,94
60,95
57,67
88,99
64,50
65,41
p
Anlamlı
fark
,197
Yok
3
4,675
3
12,717 ,005
1-2
2-3
2-4
Tablo 5’de katılımcıların Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi Toplam Puanına ait puan
ortalamalarının Yaşamının Çoğunu Geçirdiği Yer değişkenine göre farklılaşıp farklılaşmadığı
Krukal-Wallis testi ile incelenmiştir. Đnceleme sonucunda öğretmenlerin Yaşamının Çoğunu
Geçirdiği Yer değişkeni açısından süreklilik kaygı boyutunda anlamlı bir fark
bulunmuştur(X2değeri=12.717 P=0.005<0.05). Buna göre, yaşamının çoğunu ilçe de geçiren
öğretmenlerin Köy-Kasaba da, il ve büyükşehir de geçiren öğretmenlere göre sürekli kaygı
düzeylerinin daha az olduğu söylenebilir.
Tablo 6. Katılımcıların Baba Mesleği Değişkenine Göre Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi
Toplam Puanına Đlişkin Kruskal-Wallis Testi Sonuçları
Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi
Toplam Puanına
Baba Mesleği
Durumluk Kaygı
Süreklilik Kaygı
Memur
17
Sıra
ortalaması
71,15
Đşçi
Esnaf
Çiftçi
Emekli
Serbest
meslek
Memur
Đşçi
Esnaf
Çiftçi
Emekli
Serbest
meslek
18
57
19
13
19
57,56
83,01
64,26
54,81
72,92
17
18
57
19
13
19
80,47
68,28
79,82
67,16
33,04
75,97
n
Sd
Ort.
p
Anlamlı
fark
5
9,218
,101
Yok
5
14,975 ,010
1-5
3-5
4-5
6-5
138
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Tablo 6’da katılımcıların Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi Toplam Puanına ait puan
ortalamalarının baba mesleği değişkenine göre farklılaşıp farklılaşmadığı Krukal-Wallis testi ile
incelenmiştir. Đnceleme sonucunda öğretmenlerin baba mesleği değişkeni açısından süreklilik
(X2değeri =14.975 P=0.010<0.05) kaygı boyutunda anlamlı bir fark bulunmuştur. Buna göre,
baba mesleği emekli olan öğretmenlerin, baba mesleği memur, esnaf, çiftçi ve serbest meslek
olan öğretmenlere göre daha az sürekli kaygı düzeyine sahip oldukları söylenebilir.
Tablo 7. Katılımcıların Eş Meslek Durumu Değişkenine Göre Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi
Toplam Puanına Kruskal-Wallis Testi Sonuçları
Eş
Meslek
Değişkenine
Durumu
Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi
Toplam Puanına
Durumluk Kaygı
Süreklilik Kaygı
memur
59
Sıra
ortalaması
82,21
işçi
esnaf
emekli
ev kadını
memur
işçi
esnaf
emekli
ev kadını
18
23
14
29
59
18
23
14
29
71,28
75,91
68,00
50,50
83,37
68,33
69,54
56,89
60,38
n
Sd
Ort.
p
Anlamlı
fark
4
11,848
,019
1-5
3-5
4
8,903
,064 Yok
Tablo 7’de katılımcıların Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi Toplam Puanına ait puan
ortalamalarının eş meslek değişkenine göre farklılaşıp farklılaşmadığı Krukal-Wallis testi ile
incelenmiştir. Đnceleme sonucunda öğretmenlerin baba mesleği değişkeni açısından durumluluk
(X2değeri =11.848 P=0.019<0.05) kaygı boyutunda anlamlı bir fark bulunmuştur. Buna göre, eşi
ev kadını olan öğretmenlerin eşi memur ve esnaf olan öğretmenlere göre daha az durumluk kaygı
düzeyine sahip olduğu söylenebilir.
TARTIŞMA VE SONUÇ
Bu araştırma Karaman Đli Milli Eğitim Müdürlüğünde görev alan öğretmenlerin Sürekli,
Durumluk Kaygı Düzeylerini inceleyerek, demografik özelliklerine göre farklılaşıp
farklılaşmadığını ortaya koymak amacıyla yapılmıştır.
Araştırmaya katılan öğretmenlerin sürekli, durumluk ölçeği Durumluk boyutu ortalaması
X =23.7133, süreklilik kaygı düzey ortalaması ise X =49,0909 olmaları münasebetiyle
envanterden alınabilecek (Min. 20 - Max 80) değerler göz önüne alındığında öğretmenlerin
durumluk kaygı düzeylerinin düşük olduğu, süreklilik kaygı düzeyleri ise orta düzeyde olduğu
söylenebilir.
Yapılan bu çalışmada öğrencilerin cinsiyet, yaş, yaşamının çoğunu geçirdiği yer değişkeni, baba
mesleği değişkeni durumluk boyutunda ve eş meslek durumu değişkeni süreklilik kaygı
boyutunda anlamlı bir fark bulunmazken, yaş, branş, meslekteki çalışma süresi, yaşamının
çoğunu geçirdiği yer, baba mesleği değişkeni süreklilik kaygı boyutunda ve eş meslek durumu
değişkeni durumluk kaygı boyutunda istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur.
Karataş ve diğerlerine (2014) göre öğretmenlerin cinsiyeti açısından sürekli, durumluk kaygı
puanlarının farklılaşmadığı görülmüştür. Bu çalışma bizim çalışmamızla paralellik
göstermektedir. Öğretmenlerin yaşları açısından sürekli ve içsel kaygı puan ortalamalarının;
öğretmenlerin branşları açısından sürekli, durumluk, denetlenme, içsel kaygı puan ortalamaları139
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
nın; hizmet yılı açısından denetlenme ve içsel kaygı toplam puan ortalamalarının farklılaştığı
belirlenmiştir. Aynı şekilde bu farklılaşmalar bu çalışmayla yine paralellik arz etmektedir.
Anahtar Kelimeler: Öğretmen, Kaygı, Sürekli ve Durumluk Kaygı.
SEÇĐLMĐŞ KAYNAKLAR BAŞLIKLARI
1- Karataş, Z., Arslan, D. ve Karataş, M.E. (2014). Öğretmenlerin Sürekli, Durumluk Kaygı ve
Bitişik Eğik Yazı Kaygılarının Đncelenmesi. Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri, Eğitim
Danışmanlığı ve Araştırmaları Đletişim Hizmetleri Tic. Ltd. Şti., 14(1) • 229-248.
2- Clark, D. A., & Beck, A. T. (2012). The anxiety & worry workbook: The cognitive behavioral
solution. New York: Guilford Press.
3- Özgüven, Đ. E. (1994). Psikolojik testler. Ankara: Yeni Doğuş Matbaası.
SÖZ 150. ÜNĐVERSĐTE ÖĞRENCĐLERĐNĐN BAZI DEĞĐŞKENLER AÇISINDAN
SÜREKLĐ ÖFKE VE ÖFKE ĐFADE TARZLARININ ĐNCELENMESĐ
Gülfidan URAT1, Kazım NAS1, Selahattin AKPINAR1, Büşra DÖNMEZER1, Recep
KARHAN1
(1) Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Spor Yöneticiliği
Öfke, çok hafif bir rahatsızlıktan yoğun bir öfke ve hiddete kadar değişen yoğunluklarda yaşanan
bir duygudur. Diğer duygular gibi, fizyolojik ve biyolojik değişmelerle birlikte yaşanır. Kızgınlık
tümüyle ve genellikle de sağlıklı bir insani duygudur. Ama kontrolden çıkıp da yıkıcı hale
dönüştüğünde, okul ya da iş hayatında, kişilerarası ilişkilerinizde ve genel yaşam kalitenizde
sorunlara yol açar ( Şahin, 1997). Öfke ifade tarzları bireyden bireye farklılık göstermektedir. Bu
ifade tarzları ise, dışa dönük öfke, içe dönük öfke ve kontrol edilebilen öfke değişkenleri ile
ölçülmektedir. Spielberger’ e (1991) göre, duyguları bastırma eğilimi, içe dönük öfke; insanlara
ve/veya nesnelere yönelik saldırgan davranışlar gösterme eğilimi dışa dönük öfke; öfke ifadesini
önleme eğilimi ise kontrol edebilme yeteneğini göstermektedir (akt: Bridewell ve Change, 1997,
s.587).
Araştırma beden eğitimi öğretmenliği bölümü, spor yöneticiliği bölümü ve sosyal bilimler
meslek yüksekokulu öğrencilerin sürekli öfke ve öfke ifade tarzlarının çeşitli değişkenler
açısından incelenmesini amaçlayan tarama modeli bir çalışmadır.
140
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
MATERYAL ve METOD
Çalışma Grubu
Araştırmanın örneklem grubunu, 2014-2015 Eğitim-Öğretim yılı bahar döneminde Karamanoğlu
Mehmetbey Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Bölümü 143(%42.3), Spor
Yöneticiliği Bölümü 72(%21,3) ve Sosyal Bilimler Yüksekokulunda okuyan 123(%36.4)
tesadüfi olarak seçilen ve gönüllülük esası ile ankete katılan 338 öğrenciden
(X=1,9408±0,88646) oluşmaktadır. Öğrencilerin 158(%46.7) kadın, 180(%53.3) Erkek
(X=1,5325±0,49968), Öğrencilerin yaşları 18 ile 32 arasında değişmekte olup, yaş ortalaması
1,9083±0,42250 dir.
Veri Toplama Araçları
Sürekli Öfke-Öfke Tarz Ölçeği, Charles D. Spielberger ve arkadaşları tarafından 1980 ile 1983
yılları arasında yapılan çalışmalar sonucu, iki aşamada, geliştirilmiştir. Đlk aşamada yirmi
maddelik Durumluk Sürekli Öfke Ölçeği oluşturulmuş, dörtlü Likert tekniği ile değerlendirilen
yirmi maddenin on tanesi Durumluk Öfkeyi, on tanesi de Sürekli Öfke’yi ölçmeye yönelik olarak
hazırlanmıştır. Öfke Tarz’ın Öfke-Đçte alt boyutunu 13, 15, 16, 20, 23, 26, 27 ve 31 no’lu
maddeler; Öfke-Dışa alt boyutunu 12, 17, 19, 22, 24, 29, 32, 33 no’lu maddeler, Öfke-Kontrol alt
boyutunu ise 11, 14, 18, 21, 25, 28, 30, 34 no’lu maddeler olmak üzere; toplam yirmi dört
madde, oluşturmaktadır (Savaşır ve Şahin, 1997). Ölçeğin Sürekli Öfke alt boyutunda, kişinin
kendisini nasıl hissettiğini; Öfke Tarz alt boyutunda ise, genelde ne sıklıkla sözü edilen şekilde
davrandığını denekten belirtmesi istenmektedir.
Kişisel Bilgi Formu: kişisel özellikleri hakkında bilgi toplamak ve araştırmada inceleme
konusunun bağımsız değişkenlerini oluşturmak amacıyla araştırmacı tarafından 10 sorudan
oluşan bilgi formu hazırlanmıştır. Form aracılığıyla katılımcıların cinsiyetleri, yaşları, öğrenim
gördükleri bölüm, sınıf düzeyi, yaşamının büyük bir bölümünü geçirdiği yer, ebeveynin öğrenim
düzeyi, anne ve baba mesleği düzeyi ve bu öğrencilerin sportif etkinliklere aktif olarak katılıp
katılmadıklarını öğrenmeye çalışan sorulardan oluşmuştur.
Verilerin Analizi
Örneklem grubunu oluşturan öğrencilerin kişisel özelliklerini betimleyici frekans ve yüzde
dağılımları çıkarılmıştır. Verilerin analizinde; kullanılan ölçeğin normal dağılıma uygun olup
olmadığını belirleyebilmek için tek örneklem Kolmogorov Smirnov Testi uygulanmış ve p<.05
bulunduğu için varyans analizi yerine parametrik olmayan testlerden Kruskal Wallis- H testi, t
testi yerine Mann Whitney-U testi kullanılmıştır. Araştırma verilerinin analizleri SPSS for
Windows 15.00 istatistik paket programı kullanılarak değerlendirilmiştir.
Araştırma, betimsel biçimde bir çalışmadır. Araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin 97(%
28.7)’si 1. Sınıf, 130(%38.5)’i 2. Sınıf, 96(%28.4)’ü 3. Sınıf ve 15(%4.4)’ü ise 4. Sınıfta
okumaktadır. Öğrencilerin 65(% 19.2)’i Büyükşehirde, 142(%42.0)’ı şehirde, 94(%27.8)’zi
ilçede ve 37(%10.9)’zu ise köy ve kasabada yaşamının büyük bir bölümünü geçirmiştir.
Öğrencilerin babalarının 47(% 13.9)’zu memur, 80(%23.7)’i işçi, 41(%12.1)’i esnaf,
36(%10.7)’si çiftçi ve 134(%39.6) emeklidir. Öğrencilerin anne mesleğinin 60(% 17.8)’u
çalışıyor durumda iken 278(%82.2)’si çalışmıyor durumundadır. Öğrencilerin baba öğrenim
durumuna bakıldığında 17(%5.0)’ı okur yazar değil, 38(%11.2)’si okur yazar, 134(%39.6)’sı
ilköğretim, 57(%16.9)’i ortaokul ve 92(%27.2)’si ise lise mezunudur. Öğrencilerin anne öğrenim
durumu 36(% 10.7)’si okur yazar değil, 35(%10.4)’ı okur yazar, 156(%46.2)’si ilkokul,
141
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
63(%18.6)’u ortaöğretim ve 48(%14.2)’si ise lise mezunudur. Son olarak ise öğrencilerin aktif
olarak spor yapma durumuna bakıldığında 186(55.3)’ü spor yaparken 152(%45.0)’si ise spor
yapmamaktadır.
BULGULAR
Tablo 1. Öğrencilerin Genel Olarak Sürekli Öfke ve Öfke Đfade Tarzı Ölçeği Puanına Ait
X ve Ss Min. ve Max. Değerine Đlişkin Sonuçlar
Sürekli Öfke – n
Öfke Đfade Tarzı
Ölçeği
Alt
Boyutları
Sürekli Öfke
338
Kontrol
altına 338
alınmış Öfke
Dışa
Vurulan 338
Öfke
Đçe Vurulan Öfke 338
X
Ss
Min
Max
22,6775
19,5799
6,02415
3,92676
10,00
10,00
40,00
30,00
Ölçekten
Alınabilecek
düşük
ve
yüksek puan
10-40
8-32
17,8343
3,68521
8,00
29,00
8-32
17,3728
3,80653
8,00
29,00
8-32
en
en
Tablo 1’de öğrencilerin geneline ait sürekli öfke ve öfke ifade tarzı alt boyutlarına ait puan
ortalamaları incelenmiştir. Bu inceleme sonucunda; Araştırma kapsamına alınan öğrencilerin
sürekli öfke ve öfke tarz alt boyutlarından sürekli öfke puan ortalaması X =22,6775 ile (
Ölçekten alınabilecek en düşük puan 10 en yüksek puan 40 olması münasebetiyle ) öfke
düzeyinin orta seviyenin az üstünde olduğu, kontrol altına alınmış öfke puan ortalamasının
X =19,5799 (Ölçekten alınabilecek en düşük puan 8 en yüksek puan 32 olması münasebetiyle)
ile orta seviyede öfkeyi kontrol ettikleri, dışa vurulan öfke puan ortalaması X =17,8343
(Ölçekten alınabilecek en düşük puan 8 en yüksek puan 32 olması münasebetiyle ile öğrencilerin
öfkelerini kolayca ifade edemedikleri ve içe vuran öfke ortalama puanları ile de X =17,3728 orta
seviyede öfkelerini bastırdıkları söylenebilir.
Tablo 2. Öğrencilerin Cinsiyet Değişkenine Göre Sürekli Öfke ve Öfke ifade Tarzı Ölçeği
Alt Boyutları Ait Mann-Whitney testi Sonuçları
Sürekli Öfke –Öfke
Đfade Tarzı Ölçeği Alt
Boyutları
CĐNSĐYET
Kadın
Sürekli Öfke
Erkek
Đçe Vurulan Öfke
Kadın
N
Sıra
Sıra
Ortalaması Toplamı
15
8
18
0
15
8
157,07
180,41
159,13
U
Z
P
24816,50
12255,50
-2,195 ,028
0
25142,50
12581,50
-1,835 ,067
0
142
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Erkek
Dışa Vurulan Öfke
Kadın
Erkek
Kontrol altına alınmış
Öfke
Kadın
Erkek
18 178,60
0
15 159,78
8
180 178,03
15 160,10
8
18 177,75
0
25245,0
0
25296,00
12684,00
-1,721 ,085
0
12735,00
-1,663 ,096
0
Tablo 2’de öğrencilerin sürekli öfke ve öfke ifade tarzı alt boyutuna ait puan ortalamalarının
cinsiyet değişkenine göre farklılaşıp farklılaşmadığı Mann-Whitney testi ile incelenmiştir.
Đnceleme sonucunda; kadınların sürekli öfke puan ortalamaları X =157,07 erkeklerin ise
X =180,41 olarak elde edilmiş ve sürekli öfke açısından cinsiyet değişkenine göre anlamlı bir
fark bulunmuştur (t:-2,195 p=0,028<0,05). Buna göre erkeklerin sürekli öfke ve öfke ifade
tarzlarının daha yüksek olduğu söylenebilir. Kadın öğrencilerin içe vurulan öfke puan
ortalamaları X =159,13 ve erkek öğrencilerin ise X =178,60 olarak elde edilmiş ve içe vurulan
öfke açısından cinsiyet değişkenine göre anlamlı bir fark bulunamamıştır (U:12581,500
P=0,067>0,05). Kadın öğrencilerin dışa vurulan öfke puan ortalamaları X =159,78 ve erkek
öğrencilerin ise X =160,10 olarak elde edilmiş ve dışa vurulan öfke açısından cinsiyet
değişkenine göre anlamlı bir fark bulunamamıştır (U:12684,000 P=0,085>0,05). Kadın
öğrencilerin kontrol altına alınmış öfke puan ortalamaları X =160,10 ve erkek öğrencilerin ise
X =177,75 olarak elde edilmiş ve dışa vurulan öfke açısından cinsiyet değişkenine göre anlamlı
bir fark bulunamamıştır (U:12735,000 P=0,096>0,05). Bu farklılık sonucunda; erkek
öğrencilerin kadın öğrencilere göre sürekli öfke puan ortalaması daha yüksektir.
Tablo 3. Öğrencilerin Yaş Değişkenine Göre Sürekli Öfke ve Öfke Đfade Tarzı Puanına
Đlişkin Kruskal-Wallis Testi Sonuçları
Sürekli Öfke –Öfke Đfade
Tarzı Ölçeği Alt Boyutları
15-19
20-25
36-30
15-19
20-25
Đçe Vurulan Öfke
36-30
15-19
20-25
Dışa Vurulan Öfke
36-30
15-19
Kontrol
altına
20-25
alınmış Öfke
36-30
YAŞ
Sürekli Öfke
N
47
275
16
47
275
16
47
275
16
47
275
16
Sıra
Sd X2
ortalaması
154,72
7,447
175,32 2
112,88
167,53
,507
170,78 2
153,34
166,22
4,633
172,97 2
119,47
152,23
2,554
173,55 2
150,63
P
Fark
Var
,024 2-3
,776 Yok
,099 Yok
,279 Yok
143
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Tablo 3’de öğrencilerin sürekli öfke ve öfke ifade tarzı alt boyutuna ait puan ortalamalarının
cinsiyet değişkenine göre farklılaşıp farklılaşmadığı Kruskal-wallis testi ile incelenmiştir.
Đnceleme sonucunda; 15-19 yaş arasında olan öğrencilerin sürekli öfke puan ortalamaları
X =154,72, 20-25 yaş aralığında olan öğrencilerin puan ortalamaları X =175,32 ve 30-36 yaş
aralığında olan öğrencilerin puan ortalamaları X =112,88 olarak elde edilmiş ve içe vurulan öfke
2
açısından cinsiyet değişkenine göre anlamlı bir fark bulunmuştur[ X değeri =7,447
P=0,024<0.05]. Bu farklılık sonucunda; öğrencilerin 20-25 yaş aralığında olanların 30-36 yaş
aralığında olanlara göre sürekli öfke puan ortalamaları yüksektir.
Tablo 4. Öğrencilerin Okudukları Bölüm Değişkenine Göre sürekli öfke ve öfke ifade tarzı
Alt Boyutlarına Đlişkin Kruskal-Wallis Testi Sonuçları
Sıra
ortala
ması
14 169,1
Beden eğitim
3
6
72 168,1
Sürekli Öfke
Yöneticilik
0
Sosyal
bilimler 12 170,7
yüksekokulu
3
2
14 180,0
Beden eğitim
3
7
72 180,2
Yöneticilik
5
Đçe Vurulan Öfke
Sosyal
bilimler 12 150,9
yüksekokulu
3
2
14 172,9
Beden eğitim
3
1
72 178,9
Dışa
Vurulan Yöneticilik
5
Öfke
Sosyal
bilimler 12 160,0
yüksekokulu
3
0
Beden eğitim
143 169,70
Kontrol
altına Yöneticilik
72 164,22
alınmış Öfke
Sosyal
bilimler 123 172,36
yüksekokulu
BÖLÜMÜNÜZ
Sürekli Öfke –Öfke
Đfade Tarzı Ölçeği Alt
Boyutları
N
Sd
X2
P
Fark
Vardı
r
2
,036
,98
Yok
2
2
7,043
,03 1-3
0 2-3
2
2,026
,36
Yok
3
2
,318
,85
Yok
3
Tablo 4’de öğrencilerin sürekli öfke ve öfke ifade tarzı alt boyutuna ait puan ortalamalarının
okudukları bölüm değişkenine göre farklılaşıp farklılaşmadığı Kruskal-wallis testi ile
incelenmiştir. Đnceleme sonucunda; beden eğitimi öğretmenliğinde okuyan öğrencilerin içte
tutulan öfke puan ortalamaları X =180,07, yöneticilik bölümünde okuyan öğrencilerin puan
X =180,25 ve sosyal bilimler yüksekokulunda okuyan öğrencilerin puan
ortalamaları X =150,92 olarak elde edilmiş ve içe vurulan öfke açısından okudukları bölüm
ortalamaları
144
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
2
değişkenine göre anlamlı bir fark bulunmuştur[ X değeri =7,043 P=0,030<0.05]. Bu farklılık
sonucunda; öğrencilerin beden eğitiminde okuyan öğrencilerin sosyal bilimlerde okuyan
öğrencilere göre ve yöneticilikte okuyan öğrencilerin yine sosyal bilimlerde okuyan öğrencilere
göre içte tutulan öfke puan ortalamaları yüksektir.
TARTIŞMA VE SONUÇ
Bu araştırma Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulunda okuyan öğrencileri ile sosyal bilimler
meslek yüksekokulu öğrencilerinin sürekli öfke ve öfke ifade tarzlarını inceleyerek, demografik
özelliklerine göre farklılaşıp farklılaşmadığını ortaya koymak amacıyla yapılmıştır.
Araştırma kapsamına alınan öğrencilerin sürekli öfke ve öfke tarz alt boyutlarından sürekli öfke
puan ortalaması X =22,6775 ile ( Ölçekten alınabilecek en düşük puan 10 en yüksek puan 40
olması münasebetiyle ) öfke düzeyinin orta seviyenin az üstünde olduğu, kontrol altına alınmış
öfke puan ortalamasının X =19,5799 (Ölçekten alınabilecek en düşük puan 8 en yüksek puan 32
olması münasebetiyle) ile orta seviyede öfkeyi kontrol ettikleri, dışa vurulan öfke puan
ortalaması X =17,8343 (Ölçekten alınabilecek en düşük puan 8 en yüksek puan 32 olması
münasebetiyle ile öğrencilerin öfkelerini kolayca ifade edemedikleri ve içe vuran öfke ortalama
puanları ile de X =17,3728 orta seviyede öfkelerini bastırdıkları söylenebilir.
Yapılan bu çalışmada öğrencilerin baba eğitim, anne eğitim durumu ve spor yapıp yapmama
durumu değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmazken, okuduğu bölüm, yaş
ve cinsiyet değişkenlerine göre ise de istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur.
Galen ve Underwood (1997)’a göre, kızlar öfkelendiklerinde, hem cinslerine sosyal hileli
yönlendirme kullandıklarını ve onların canlarını acıttıkları bildirmişlerdir. Kız ergenler
geleneksel öfkeye eğilimli olsalar da, kız ve erkek ergenlerin her ikisi de öfkelendiklerinde
olumsuz sosyal ve fiziksel davranışları kullanmaktadırlar. Kızların öfkelenmesi için sebepler
çoğunlukla depresyon, korku, kaygı ve suçluluktur. Öfke, kızlar arasında değer verilen bir
dostluğu kaybetmeyle, zarara neden olmakla ve duygusal kontrolün kaybıyla açığa çıkmaktadır.
Kasten sinirlendirilen kızlar, incitilen aynı cinsiyetteki akranlarına sosyal manipülasyon
uygulamışlardır.
Seçilmiş Kaynaklar Başlıkları
1- Şahin, N. H. (1997). Öfke: o sizi kontrol edeceğine siz onu kontrol edin. (APA’nın aynı adlı
broşüründen çeviri). Türk Psikoloji Bülteni, 7, 79-85.
2-Bridewell, B.W. & Change, E.C. (1997). ‘Distinguishing Between Anxiety,Depression And
Hostility: Relations to Anger-in, Anger-out And Anger Control’, Personal Individual
Differences, 22(4), 587-590.
3- Galen, B. and Underwood, M. (1997). A developmental investigation of social aggression
among children. Developmental Psychology, 33 (4), 589-600.
145
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 152. ÖĞRETMEN ADAYLARININ MÜKEMMELĐYETÇĐLĐK
EĞĐLĐMLERĐ ARASINDAKĐ ĐLĐŞKĐNĐN ĐNCELENMESĐ
VE
ÖFKE
Ebru DEMĐRCĐ1, Fatma ÇEPĐKKURT2, Esen KIZILDAĞ KALE3, Ecem GÜLER2
(1) Mersin Üniv, MEÜ Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Türkiye
(2) Mersin Üniv,ME. Ü. BESYO,Türkiye
(3) Eskişehir Spor,Eskişehir Spor,Türkiye
ÖZET
Giriş: Mükemmeliyetçilik, günlük yasamda kişisel varoluşa yönelik aşırı yüksek standartlar
koyma ve yapılan hatalara odaklanarak aşırı kaygı yasama seklinde ayırt edici özellikleri olan ve
genellikle karmaşık ve çok boyutlu bir yapı olarak kabul edilen bir kişilik özelliği olarak
tanımlanmaktadır (Jansson-Frojmark ve Linton, 2007). Hollander (1965) ise mükemmeliyetçiliği
kişinin kendisinden ya da başkaları için ulaşılması mümkün olan hedeflerin ötesinde standartlar
geliştirmesi olarak ifade etmiştir.
Öfke ise kişinin belirli bir saldırı, eleştiri, engel ya da korku karşısında doğal olarak yaşadığı
içsel ve evrensel bir duygu olup, köpürme adı verilen aşırı derecede bilinç bulanıklığına ve
davranış bozukluklarına yol açabilmektedir (Balkaya, 2001, Köknel, 2000). Spielberger (1991)’e
göre ise öfke basit bir “sinirlilik” ve “kızgınlık” halinden, yoğun “hiddet” durumuna kadar
değişen dereceli, gerçek veya varsayılan bir engellenme olarak tanımlamaktadır.
Hewitt ve Flett (1991-b)’in ifadesine göre “sosyal” bir duygu olarak ifade edilen öfke duygusu
diğer insanların niyetli olarak kötü davranışlarına maruz kalındığı algısı oluştuğunda orta
çıkmaktadır ve bu yönüyle mükemmeliyetçilikle ve özellikle de sosyal olarak dayatılan
mükemmeliyetçilikle ilişkili olması beklenmektedir.
Dolayısıyla bu çalışmanın amacı, öğretmen adaylarının mükemmeliyetçilik durumları ile öfke
durumları arasındaki ilişkinin incelenmesidir.
YÖNTEM
Katılımcılar
Araştırmanın çalışma grubunu ulaşılabilen ve gönüllü olan, farklı branşlardaki (Türkçe,
Matematik, Sınıf Öğretmenliği, Đngilizce ve Beden Eğitimi) 87 kadın (yaş ort= 23.43; SS=2.43)
ve 73 erkek (yaş ort=23.63; SS= 1.81) öğretmen olmak üzere toplam 160 öğretmen adayı
oluşturmaktadır.
Kullanılan Ölçme Araçları
Katılımcıların mükemmeliyetçilik puanlarını ölçmek üzere Hewitt ve Flett (1991) tarafından
geliştirilen ve Türkçe’ye uyarlaması Oral (1999) tarafından yapılan Çok Boyutlu
146
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Mükemmeliyetçilik Ölçeği kullanılmıştır. Ölçek, "kendine yönelik mükemmeliyetçilik”,
"diğerlerine yönelik mükemmeliyetçilik" ve "sosyal olarak dayatılan mükemmeliyetçilik" olmak
üzere üç alt ölçek ve toplam 45 maddeden oluşmaktadır.
Araştırmaya katılan öğretmen adaylarının sürekli öfke ve öfke tarzlarının belirlenmesi için
Spielberger (1983) tarafından geliştirilen ve Türkçe’ye uyarlaması Özer (1994) tarafından
yapılan Sürekli Öfke – Öfke Tarz Ölçeği-SÖ-ÖTÖ (The State - Trait Anger Scale-STAS)
kullanılmıştır. Ergen ve yetişkinlerde öfke ve öfke tarzlarının belirlenmesi amacı ile kullanılan
ölçek Sürekli Öfke, Öfke Đçte, Öfke Dışa ve Öfke Kontrol olmak dört alt ölçek ve toplam 34
maddeden oluşmaktadır.
Verilerin Toplanması ve Analizi
Araştırmada kullanılan ölçekler KPSS sınavına girecek öğretmen adaylarına uygulanmıştır. Elde
edilen veriler IBM SPSS Statistics 20” ile değerlendirilmiştir. Öğretmen adaylarının
mükemmeliyetçilik ve öfke durumları arasındaki ilişki Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon
Analizi kullanılarak test edilmiştir.
Elde edilen verilerin analizinde betimsel istatistikler ve Pearson Momentler Çarpımı Korelâsyon
Analizi Tekniği kullanılmıştır.
BULGULAR
Katılımcıların Çok Boyutlu Mükemmeliyetçilik Ölçeği ve Sürekli Öfke-Öfke Tarz Ölçeği’nden
aldıkları puanlara ilişkin ortalamalar ve standart sapma değerleri Tablo 1’de sunulmuştur.
Tablo 1: ÇBMÖ VE SÖÖTÖ’ne ilişkin ortalama ve standart sapma değerleri
Toplam(n=160)
Kadınlar (n=87) Erkekler (n=73)
ÖLÇEKLER
X
S.S.
X
S.S.
X
S.S.
Kendine Yönelik Mük.
71.05
5.27
72.82
15.82
68.94
12.16
Diğerlerine Yönelik Mük
63.19
9.23
64.34
9.76
61.81
8.41
Sosyal Olarak Day. Mük.
58.82
9.12
58.49
10.40
59.21
7.36
Sürekli Öfke
22.23
5.27
22.07
5.02
22.42
5.57
Öfke Đçte
15.10
3.63
14.39
3.05
15.94
4.08
Öfke Dışta
16.68
3.92
16.48
3.42
16.90
4.54
Öfke Kontrol
21.13
3.91
21.06
3.95
21.18
3.87
Çok Boyutlu Mükemmeliyetçilik Ölçeği alt ölçekleri ile Sürekli Öfke-Öfke Tarz Ölçeği alt
ölçekleri arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yapılan Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon
Analizi sonuçları Tablo 2’de sunulmuştur.
147
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Tablo2: Mükemmeliyetçilik ve Öfke arasındaki ilişkiyi gösteren korelasyon sonuçları
ALT ÖLÇEKLER Sürekli
Öfke
Kendine Yönelik
Mükemmeliyetçilik
Diğerlerine
Yönelik
Öfke Đçte Öfke Dışta
Öfke
Kontrol
-.03
-.08
-.00
.18*
-.04
-.17*
-.11
-.05
.26**
.26**
.18*
.00
Mükemmeliyetçilik
Sosyal
Dayatılan
Ol.
Mükemmeliyetçilik
** p <.01
* p< .05
Tablo 2’de de görüldüğü gibi mükemmeliyetçiliğin kendine yönelik mükemmeliyetçilik alt
boyutu ile öfke kontrol arasında düşük ancak anlamlı düzeyde pozitif; diğerlerine yönelik
mükemmeliyetçilik ile öfke içte arasında negatif; sosyal olarak dayatılan mükemmeliyetçilik ile
de sürekli öfke, öfke içte ve öfke dışta alt ölçekleri arasında pozitif ilişki bulunmuştur.
SONUÇ VE ÖNERĐLER
Yapılan analiz sonucunda kendine yönelik mükemmeliyetçilik ile öfke kontrol arasında pozitif
yönde; diğerlerine yönelik mükemmeliyetçilik ile öfke içte alt ölçeği arasında negatif; sosyal
olarak dayatılan mükemmeliyetçilik ile sürekli öfke, öfke içte ve öfke dışta alt boyutları arasında
da pozitif yönde ilişki bulunmuştur.
Kendine yönelik mükemmeliyetçilik kişinin kendi için oldukça yüksek standartlar belirlemesini
ifade eder ve öfke kontrol ile pozitif ilişkili olması beklenen bir sonuçtur. Kendine yönelik
mükemmeliyetçilik boyutunda yüksek puan alan bireylerin öfkelerini kontrol ediyor olmaları da
mükemmeliyetçiliğin kişi için uyum sağlayıcı olduğu şeklinde yorumlanabilir.
Diğerlerine yönelik mükemmeliyetçilik alt ölçeği kişinin diğer insanlardan mükemmel
olmalarını beklemesi eğilimini yansıtır ve bu boyutun öfke içte alt ölçeği arasında negatif ilişki
olması da beklenen bir sonuçtur.
Sosyal olarak dayatılan mükemmeliyetçilik; kişinin kendisi için önemli olarak gördüğü diğer
insanların oldukça yüksek standartlar beklediğine inanmasını ifade eder. Bu çalışmada sosyal
olarak dayatılan mükemmeliyetçilik ile sürekli öfke, öfke içte ve öfke dışta alt boyutları arasında
ortaya çıkan pozitif ilişki beklenen bir sonuçtur ve daha önceki birçok araştırma bulgularını
destekler niteliktedir (Çepikkurt, 2013; Hewitt ve Flett, 2001; Hewitt ve ark. 2002; Besharat ve
Shahidi, 2010; Küçükbayraktar, 2011).
148
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Sonuç olarak elde edilen bulgular mükemmeliyetçilik ve öfke kavramlarının birbirleriyle ilişkili
olduğunu ortaya koymuştur. Birbiri ile ilişkili olan bu iki kavramın hem kişi için hem de kişiler
arası ilişkilerde önemli olduğu göz önüne alındığında, öğretmenlik mesleğini icra eden ya da
edecek kişiler için de kritik öneme sahip olduğu söylenebilir. Dolayısıyla öfke ya da uyum
sağlanamayan mükemmeliyetçilik ile ilgili problem yaşayan öğretmen adaylarının öfkelerini
kontrol edebilme ve uyum sağlanabilir mükemmeliyetçi eğilimler edinmeleri yönünde destek
almaları sağlanabilir.
SEÇĐLMĐŞ KAYNAKLAR
Balkaya, F. (2001). Çok Boyutlu Öfke Envanterinin Geliştirilmesi ve Bazı Semptom
Gruplarındaki Etkisi. Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Ankara.
Besharat, M.A. & Shahidi, S. (2010). Perfectionism, anger, and anger rumination, Internatinal
Journal of Psychology, 45 (6), 427-434.
Erol Öngen, D. (2010). The relationships between adaptive and maladaptive perfectionism and
aggression among Turkish adolescents, Australian Journal of Guidance & Counselling, 20
(1),99-108.
Flett, G. L. & Hewitt, P. L. (2002). Perfectionism: Theory, Practice and Treatment. American
Psychological Association, Washington, D C.
Frost, R.O., Marten, P., Lahart, C.&Rosenblate, R.(1990). The dimensions of perfectionism.
Cognitive Therapy and Research, 14: 449-468.
Hewitt, P. L.., Caelian C.F., Flett, G. L., Sherry, S.B., Collins, L., Flynn, C. A.(2002).
Perfectionism in children: associasions with depression, anxety, and anger. Personality and
Individual Differences, 32, 1049-1061.
Köknel, Ö. (2000). Bireysel ve Toplumsal Şiddet (2.Baskı). Đstanbul: Altın Kitap Yayınları.
Öztürk, E. (2012). Đlköğretim Kurumlarında Çalışan Öğretmenlerin Öfke nedenleri ve Öfke
Kontrol Yönetimleri. Yüksek Lisans Tezi. Fırat Üniversitesi. Elazığ.
Spielberg, C. D. Crane, R. S., Kearns, W. D. (1991). Anger and Anxiety in Essential
Hypertension. Stress and Emotion: Anxiety, Anger and Curiosity (Ed.Spielberg C. D.). New
York: TaylorFrancis.
Anahtar Kelimeler: Mükemmeliyetçilik, Öfke Eğilimi, Öğretmen Adaylari
149
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 175. BĐREYLERĐN ĐŞ YAŞAMLARINA ĐLĐŞKĐN MOTĐVASYON DÜZEYLERĐNE
DAĞCILIK SPORUNUN ETKĐSĐ
Nuh Osman YILDIZ1, Tayfun Gürkan BOSTANCI1
(1) Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye
ÖZET
Örgütlerin faaliyetlerini etkili bir şekilde sürdürebilmeleri çalışanlarının nitelikli iş yapmaları ile
mümkündür. Çalışanların işlerini nitelikli ve kaliteli bir şekilde yapmaları motivasyon düzeyleri
ile ilişkilidir. Dolayısıyla bireylerin örgütlerine faydalı olmaları için motivasyon düzeylerinin
yüksek olması gerekmektedir. Bu durum bireylerin motivasyon düzeylerinin yükseltecek olan
motive edici faktörleri önemli kılmaktadır. Motive edici faktörler arasında bulunan sosyal
uğraşlar ve etkinlikler, sporu da içine alan geniş bir çerçevedir. Bireyler günlük hayatın ve iş
yaşantılarının getirdiği stres ve monotonluğun dışına çıkmak yada kurtulmak adına çeşitli spor
aktivitelerine yönelebilirler. Bazı insanlar spor salonları gibi kapalı mekanları seçip fitness,
plates gibi daha sayısı çoğaltılabilecek salon sporlarını yaparken bazı insanlar ise kapalı
mekanları tercih etmeyerek açık alan da yapılan dağcılık, kano, kanyon, sörf, dalış, kayak gibi
sportif etkinlikleri seçmektedir. Bu çalışmanın amacı rekreatif amaçlı dağcılık sporunu yapan
çalışan bireylerin iş yaşamlarına ilişkin motivasyon düzeylerine dağcılık sporunun etkisini
araştırmaktır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden bireysel görüşme ile yapılmış olup
sorular yarı biçimsel olarak hazırlanmıştır. Araştırma verileri rekreatif olarak dağcılık sporunun
tüm disiplinlerini yapan ve çalışan bir grup dağcı sporcudan elde edilmiştir. Araştırmanın
sonucunda dağcılık sporunun bir takım kişisel becerileri gerektirdiği ve bu becerilerin iş
yaşamına katkı sağladığı dolayısıyla bu durumun bireylerin iş yaşamlarına ilişkin motivasyon
düzeylerine olumlu bir etkisi olduğu düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Motivasyon, Dağcılık, Spor
Giriş: Günümüz iş hayatında her ne kadar göz ardı edilse de en önemli üretim faktörlerinden bir
tanesi insandır. Đşyerleri, üretim faaliyetlerini maksimize etmek için öncelikle çalışanlarından
maksimum fayda edinmek zorundadırlar. Đşinden memnun olmayan bir çalışanın işinden
memnun olan bir çalışana göre çok daha verimsiz olacağı gerçeği göz ardı edilmemelidir(Efil,
2006, s347). Dolayısıyla çalışanları en verimli şekilde kullanmak onların motivasyon seviyelerini
maksimize etmek ile mümkündür.
Motivasyon bir insanı belirli bir amaç için harekete geçiren güç demektir (Efil, 2006, s347).
Devamlılığı sağlayacak olan örgütsel faaliyetlerin nitelikli ve kaliteli olma düzeyi, çalışanların
motivasyonları ile doğru orantılıdır. Bu durum örgütler açısından, motivasyon kavramının gün
geçtikçe önemli bir hal almasını kaçınılmaz kılmaktadır.
Bireylerin iş yaşantılarına ilişkin motive olmaları adına araştırmacılar tarafından Ekonomik,
Psiko-Sosyal ve Örgütsel ve Yönetsel motive edici faktörler ortaya konulmuştur. Psiko-Sosyal
motivatörlerden olan sosyal uğraşlar içerisinde rekreatif ve spor etkinliklerini de
barındırmaktadır. Bireylerin spor yoluyla motive oldukları yapılan araştırmalar sonucunda ortaya
150
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
konulmuştur. Dağcılık sporu da yapılırken geliştirdiği kişisel beceriler açısında iş yaşantısında
bireylere faydalı olduğu düşünülmektedir.
1.Literatür Taraması
Motivasyon kelimesi, “hareket etmek” anlamındaki Latince “movere” sözcüğünden türemiş olup
(Kıroğlu, 2007, s10), ve temel bir psikolojik süreç için kullanılmaktadır.
En geniş anlamıyla motivasyon; davranışı harekete geçiren fizyolojik ya da psikolojik bir
eksiklik, ihtiyaç veya herhangi bir hedefe yönelmiş bir dürtü ile başlayan bir süreçtir(Pekel,
2001, s4). Bireyleri belirli durumlarda belirli davranışlara iten motivasyon, aynı zamanda bireyin
iş konusundaki davranışlarını da tanımlar.
Yönetim bilimi literatüründe motivasyon; örgütün hedeflerine ulaşabilmesi için çaba sarf eden
bireyin, bu çaba sonucunda kendi ihtiyaçlarını da tatmin edecek oluşunun verdiği şartlanma ile
bu çabayı göstermedeki istekliliği olarak tanımlanmaktadır (Pekel, 2001, s4). Dolayısıyla,
işgörenleri işletme amaçlarına yaklaştırıcı, inandırıcı ve özendirici nitelikte yapılan tüm
eylemlere motivasyon denebilir (Yıldırım, 2007, s4).
Motivasyon sürecini başlatan bireyin ihtiyaçlarıdır. Bir ihtiyaç ortaya çıktığı zaman, birey bu
ihtiyacı karşılamak ister ve böylelikle birey itici bir güçle uyarılır. Đç ve dış etkilerle uyarılan
birey çeşitli biçimlerde davranışlara yönelir. Amacı ihtiyaçlara karşı duyduğu isteğin
doyumudur (Pekel, 2001, s4).
Motivasyon Teorileri
1. Kapsam Teorileri
Kapsam teorilerinin asıl amacı, kişinin içinde bulunan ve davranışlarına yön veren, motivasyonla
ilişkili faktörleri ortaya koymaktır. Bu teoriler, esas olarak bireysel ihtiyaçlar üzerinde durur
(Semerci, 2005, s10).
1. Đhtiyaçlar Hiyerarşisi Teori - Maslow
2. ERG Teorisi - Clayton Alderfer
3. Çift Faktör Teorisi - Herzberg
4. Başarı Motivasyonu Teorisi - David McClelland
2. Süreç Teorileri
Süreç teorileri, davranışın nasıl başladığını, nasıl yönlendirildiğini ve nasıl sürdürüldüğünü
açıklamaya çalışırlar (Shigaibaeva, 2010, s60).
1. Eşitlik Teorisi - J. Stacey Adams
2. Beklenti Teorisi - Victor Vroom
3. Geliştirilmiş Beklenti Teorisi - Lyman W. Porter ve Edward D. Lawler
4. Pekiştirme Teorisi - B. F. Skinner
5. Bireysel Amaçlar Teorisi – E. Locke
Motivasyon Araçları
1. Ekonomik Motive Ediciler
• Ücret Artışı ve Prim
• Kâra Katılma
• Ekonomik Ödüller
151
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Sosyal Güvenlik ve Emeklilik
2. Psikososyal Motive Ediciler
• Bağımsız Çalışma Olanakları
• Özel Yaşama Saygı
• Takdir Etme
• Sosyal Uğraşlar ve Etkinlikler
• Çevreye Uyum
• Ceza
3. Örgütsel, Yönetsel Motive Ediciler
• Hedef Belirleme
• Yetki ve Sorumluluk Denkliği
• Kararlara Katılma
• Yükselme Olanakları ve Değer
• Eğitim Đmkanları
• Yönetimde Esneklik
• Esnek Çalışma Şartları
• Evde Çalışma Olanakları
(Örücü ve Kanbur, 2008, s,87, 88)
•
Metodoloji
Bu çalışmanın amacı rekreatif amaçlı dağcılık sporunu yapan çalışan bireylerin iş yaşamlarına
ilişkin motivasyon düzeylerine dağcılık sporunun etkisinin olup olmadığını araştırmaktır.
Bu çalışmama nitel araştırma yöntemi ile yapılandırılmıştır. Nitel araştırmalarda gözlem,
görüşme ve doküman inceleme gibi nitel veri toplama yöntemleri kullanılarak, algılar ve
olayların doğal ortamlarında gerçekçi ve bütüncül bir biçimde ortaya konmasına yönelik süreci
takip eden araştırmalardır (Yıldırım ve şimşek, 2006:39). Nitel araştırma yönteminin kullanıldığı
bu araştırmada yarı yapılandırılmış görüşme yöntemi kullanılmıştır.
Bu araştırmanın evrenini dağcılık sporunu rekreatif amaçlı yapan ve çalışan dağcı sporculardır.
Araştırmanın örneklemini ise tesadüfi örneklem ile seçilecek olan rekreatif amaçlı dağcılık yapan
çalışan bireyler oluşturacaktır. Veriler önce bilgisayar ortamında yazılı hale getirilmiş sonra da
nitel araştırma tekniklerden içerik analizi kullanılarak çözümlenecektir.
Bulgular, Tartışma ve Sonuç: Tırmanma, yürüyüş, kampçılık dağcılığın olmazsa
olmazlarındandır. Dağcılıkta tüm doğa koşullarına karşı tedbirli, planlı ve programlı olmak
gerekir. Karşılaşılabilecek problemleri ve krizleri iyi yönetmek, çatışma ortamlarını engellemek
ya da var olan çatışmaya bir son vermek için ekip arkadaşları ile etkili bir iletişim kurmak
gerekir. Tüm bu beceriler günlük iş yaşamında da herkesin karşılaşıp uygulayacağı becerilerdir.
Bireylerin dağcılık sporunu yaparken sergilediği çabalar ve beceriler iş yaşamında da sergilemesi
gereken çabalar ve beceriler ile benzerlik gösterebilir. Böyle bir durum bireylerin iş
yaşantılarında karşılaşabileceği zorlukları daha kolay aşmalarını sağlayabilir. Dolayısıyla
bireylerin dağcılık ile iş yaşamları arasında bir bağlantı kurarak iş yaşantılarına ilişkin
motivasyon düzeylerinin artacağı öngörülmüştür.
152
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Kaynakça
KIROĞLU Đ, Çalısanların Sosyo-Psikolojik Ve Demografik Özelliklerinin Örgütsel Motivasyon
Araçları Karşısında Ki Tutumları Üzerindeki Etkilerinin Araştırılması, Ankara, 2007
PEKEL H. N, Đşletmelerde Motivasyon Verimlilik Đlişkisi, Isparta, 2001
SEMERCĐ A. S, Đş Motivasyonu Ve Sonuçları, Ankara, 2005
SHĐGAĐBAEVA G, Örgütsel Yaşamda Değer Ve Motivasyon Yaratma Olgusu Olarak Yönetim
Felsefesi, Đstanbul, 2010
ÖRÜCÜ E, KANBUR A, Örgütsel-Yönetsel Motivasyon Faktörlerinin Çalısanların Performans
Ve Verimliligine Etkilerini Đncelemeye Yönelik Ampirik Bir Çalısma, Yönetim Ve Ekonomi
Cilt:15 Sayı:1 Celal Bayar Üniversitesi Manisa, 2008
YILDIRIM, A. ve ŞĐMŞEK, H. Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri, Ankara: Seçkin
Yayıncılık, 2005
YILDIRIM S, Motivasyon Ve Çalışma Yaşamında Motivasyonun Önemi, Kahramanmaraş, 2007
*Sakarya Üniversitesi Sosyal
[email protected]
Bilimler
Enstitüsü
Spor
Yöneticiliği
Anabilim
Dalı
** Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Spor Yöneticiliği Anabilim Dalı [email protected]
Anahtar Kelimeler: Motivasyon, Dağcılık, Spor
SÖZ 123. ENGELLĐLERDE DÜZENLĐ YAPILAN SPORTĐF FAALĐYETLERĐN
DEPRESYON ÜZERĐNE ETKĐSĐ
Gizem DĐK1, Kader AKAY1, Yıldırım KAYACAN1, Yücel MAKARACI1
(1) Ondokuzmayıs Üniversitesi,Yaşar Doğu Spor Bilimleri Fakültesi,Türkiye
ÖZET
Giriş: Günümüzde spor, sadece insanların fiziki ve psikolojik açıdan güçlenmesi için sürdürülen
bir faaliyetler bütünü olmaktan daha ileri gitmiştir. Bununla birlikte, sorumluluk ve iş birliği
eğilimi ile düzen sağlama kabiliyetini ortaya çıkararak kişinin sosyalleşmesine yardımcı olan
önemli bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. (Küçük ve Koç, 2004). Spor, bireyin fizyolojik ve
psikolojik yönden sağlığını geliştiren, sosyal davranışlarını düzenleyen, zihinsel ve motorik
olarak belirli bir düzeye getiren biyolojik, pedagojik ve sosyal bir olgudur. Bedensel engelli
bireylerde spor uygulamalarının, bireylerin hem günlük yaşam aktiviteleri hem de yaşam
kaliteleri üzerinde büyük önemi vardır (Yılmaz ve ark., 2014). Ayrıca, fiziksel ve ruhsal yapıya
153
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
sağladığı desteğin yanında disiplin, güven, rekabet ve arkadaşlık hislerini de uyandırarak bireyin
toplumdaki sosyal rolünü kazanmasına yardım eder. Engelli birey için bu sosyal rolün evrensel
dilinin spor olduğu bildirilmiştir (Ergun, 2003). Engelli bireylerin topluma adaptasyonlarının
sağlanmasında ve her türlü gelişim süreçlerinde, özel eğitim programları paralelinde beden
eğitimi ve sporun etkinliği bilinmektedir. Spor eylemleri nasıl açıklanırsa açıklansın, bireyleri
psikolojik ve sosyolojik olarak bağımlı kılan eylemlerdir.
Sunulan çalışmanın amacı; sağlıklı insanların depresyon düzeylerini olumlu yönde etkilediği
tespit edilen egzersiz çalışmalarının, engelli bireylerin depresyon düzeyleri üzerine etkisini
incelemektir.
Materyal ve Metod: Araştırmada veri toplama aracı olarak Zung (1965) tarafından geliştirilen
depresyon ölçeği kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini fiziksel engele sahip olan sporcu bireyler
ile sedanter yaşantı süren fiziksel engelli bireyler; örneklemini ise 18-60 yaş arasında, farklı
ortopedik engelli tanısı almış 172 sedanter (SD grubu) ile 274 lisanslı sporcu (SP grubu) olmak
üzere toplam 446 fiziksel engelli birey oluşturmuştur. Gönüllülerin 322’si kadın 124’ü erkek tir.
Veriler araştırmacılar tarafından yüz yüze görüşme yöntemi kullanılarak 2014-2015 aralık, ocak
şubat ve mart aylarında 11 farklı merkezden toplanmıştır. Ayrıca katılımcılara medeni hali ve
ailede başka engelli olup olmadığı sorulmuş; boy ve kiloları ölçülerek vücut kitle indeksleri
hesaplanmıştır.
Zung Depresyon Ölçeği (ZDÖ): Zung (1965) tarafından geliştirilen, özbildirim tarzı 20 maddelik
bir ölçektir. Ölçek 4’lü Likert (1-Hiçbir zaman, 4-Her zaman) tipindedir. Ölçekte
2.,5.,6.,11.,12.,14.,16.,17.,18. ve 20. maddeler tersten kodlanmaktadır. Ölçekten elde edilen ham
puan standart bir tablo aracılığıyla depresyonun düzeyini yüzde olarak belirleyen bir puana
dönüştürülmektedir.
Bulgular: Çalışma kapsamındaki SP grubunun yaş ortalaması 29.8±10.6, VKĐ değerleri
22.9±6.1 olarak tespit edilmiş; toplam 274 katılımcıdan 40’ının ailesinde kendinden başka bir
engelli olduğu belirlenmiştir. SD grubunun yaş ortalaması 34.8±12.9, VKĐ değerleri 29.1±7.2,
olarak tespit edilmiş; toplam 172 katılımcıdan 50’ sinin ailesinde kendisinden başka bir engelli
bireye sahip olduğu belirlenmiştir. Zung Depresyon ölçeğinden elde edilen puanlara ait grup
istatistikleri Tablo 1’de verilmiştir.
Tablo 1. Zung Depresyon ölçeğinden elde edilen puanlara ait grup istatistikleri
Puanlar
Grup
N
Ortalama
SS
Ortalamanın
Standart Hatası
Sporcu
274
40,5474
8,55319
,51672
Sedanter
172
43,1163
8,06033
,61459
154
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Tablo 2. Bağımsız Örneklem T Testi Sonuçları
Değişkenler
Puan
VKI
F
Ortalamanın
Farkı
Std.
Hata
Farkı
*0,002
-2,568
0,81393 -4,16
-0,969
*0,0077
-6,194
3,485
0,683
P
1,01
%95 Güven aralığı farkı
En az
En çok
-13,073
Gruplar arasındaki istatistiksel farklılığı belirlemek için yapılan Bağımsız Örneklem T Testinde
VKĐ değerlerinde ve ölçek puanlarında anlamlılık tespit edilmiştir (p<0,05) (Tablo 2).
Tablo 3. Pearson Korelasyon Sonuçları
Puanlar
Cinsiyet
Medeni
Durum
Ailedeki Engel
Durumu
Korelasyon
1
0,095
0,105
-0,006
P
Korelasyon
.
*0
*0,027
0,907
-0,234
1
-0,125
0,069
P
*0
.
*0,008
0,144
Korelasyon
0,105
-0,125
1
0,015
P
*0,027
*0,008
.
0,755
Korelasyon
-0,006
0,069
*0,015
1
P
0,907
0,144
0,755
.
Değişkenler
Puanlar
Cinsiyet
Grup
Medeni
Durum
Ailedeki Engel
Durumu
Pearson korelasyon analizi sonucunda cinsiyet ile depresif duygulanım düzeyi ve medeni durum
değişkenleri arasında pozitif korelasyon tespit edilmiştir (p<0,05) (Tablo 3).
Tartışma ve Sonuç: Çalışmada sporcu ve sedanter engelli bireylerin VKĐ ve depresyon ölçek
puanları, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.05). Sedanter bir yaşantı süren SD
grubunun VKĐ değerinin yüksek çıkması düzenli egzersiz yapmayan bireylerde görülmesi
beklenen bir sonuçtur. Depresyon ölçeği puanlarının SD grubunda yüksek çıkması sedanter
yaşam tarzının, engelli bireyi daha da depresif bir yapıya dönüştürdüğünü göstermektedir.
Egzersizin depresif bireyler üzerindeki olumlu etkileri ile ilgili bir çok çalışma literatürde
mevcuttur. DiLorenzo ve ark., 1999; 20 depresif bireye uygulanan bir çalışmada, 12 haftalık
egzersiz sonucunda kontrol grubuna göre depresyon, anksiyete, ve benlik kavramında anlamlı
olarak daha fazla iyileşme tespit etmiştir. Benzer şekilde haftada 4 kez uygulanan 30 dakikalık
155
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
bisiklet egzersizinin depresyonu belirgin bir şekilde azalttığı tespit edilmiştir (Dimeo ve ark.
2001). Yine ileri düzeyde depresyon tanısı konulmuş 202 yetişkin hasta üzerinde yapılan bir
araştırmada, egzersizin antidepresan ilaçlara önemli bir alternatif olabileceği belirlenmiştir
(Blumenthal ve ark., 2007). Sunulan çalışmadaki bulgular; sporun sağlıklı kişilerde oluşturduğu
pozitif etkiyi benzer şekilde düzenli spor yapan engelli bireylerde de ortaya çıkardığını
göstermektedir.
Çalışmamızda, medeni durumun depresyon ölçeğinden alınan puan üzerinde etkili olduğu; evli
olan engelli bireylerin daha az depresyon düzeyine sahip olduğu tespit edilmiştir. Literatür
incelendiğinde medeni durum, kronik fiziksel hastalığa sahip olma durumu, bedensel güçsüzlük,
sosyal destek ve yalnızlık durumu, depresyon düzeyini etkileyen faktörler olarak bildirilmektedir
(Arslantaş ve Engin, 2011). Benzer şekilde Mosaku ve ark., (2009); ampute bireylerde medeni
durumun depresyon ile pozitif ilişkisi olduğunu tespit etmişlerdir. Sunulan çalışma ile paralel
olan bu bulgular; evliliğin engelli bireyler üzerinde depresyonu azaltıcı bir etken olarak ortaya
çıktığını göstermektedir.
Birçok çalışmada depresif bozuklukların yaygınlığının açık bir şekilde cinsiyet farklılıklarından
kaynaklandığı görülmektedir. Çalışmalarda genel olarak, kadınların erkeklerin iki katı kadar
depresyon için bir yaygınlık oranına sahip olduğunu bildirilmektedir. Bu farklılıkta kadınların
biyolojik ve hormonal açıdan erkeklerden farklı olmalarının etkili olduğunu belirtmek gerekir
(Nazroo ve ark.,1998; Ryba ve Hopko, 2012). Tablo 3’te belirtilen cinsiyet ile medeni durum ve
depresyon düzeyi arasındaki korelasyonun kadınlardaki bu farklılıktan kaynakladığı
düşünülmektedir. Sunulan çalışmada SD grubundaki bekar kadınların, aynı gruptaki evli
kadınlardan daha depresif oldukları görülmektedir.
Spor, yaşamlarında birçok engelle karşılaşan ve bu engellerin yarattığı stresle birlikte yaşayan
bireylere yeni bir pencere açabilmektedir. Bunlar da bireye anlamlı ve doyumlu bir yaşama sahip
olma ve sürdürme şansını vermektedir. Bu nedenle sporun engelli bireyler için daha farklı bir
önemi vardır. Burada önemli olan, engelli bireyin salt bir alanda bir engelinin bulunduğunu ve
diğer insanların elde ettiği başarılara kendilerinin de ulaşabileceğini kabul etmektir. Bu durum
engelli bireylerin toplumsal yaşama katılıp asosyallikten kurtulmalarının yanı sıra duygu ve
tutumlarında da dengeli olmalarını da sağlayacaktır.
Sonuç olarak; sunulan çalışmada medeni durumun ve düzenli uygulanan sportif faaliyetlerin
engellilerin depresyon düzeyi üzerindeki olumlu etkisi tespit edilmiştir. Tespit edilen bulguların
engelliler ile ilgili yapılan farklı alanlardaki çalışmalara katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler : Engelli, Depresyon, Spor, Psikoloji
156
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 24. EGZERSĐZE KATILMAYAN 8-13 YAŞ KIZ ÇOCUKLARININ YAĞ
YÜZDELERĐNĐN VE MAKSĐMUM OKSĐJEN KULLANIM KAPASĐTELERĐNĐN
YAŞLARA GÖRE KARŞILAŞTIRILMASI
Pelin BAKIR1, Hakkı ÇOKNAZ1 , Osman ĐMAMOĞL2,
(1) A.Đ.B.Ü.,BESYO,Türkiye
(2) Ondokuz Mayıs Üniversitesi,YDSBF,Türkiye
ÖZET
Giriş ve Amaç: Modern dünyanın insanoğluna sunduğu teknolojik olanakların günlük yaşamı
kolaylaştırdığını yadsımak imkânsızdır. Yadsınması imkânsız başka bir durum ise bu olanakların
yaşamı kolaylaştırmakla beraber insan sağlığı açısından yarattığı olumsuzlukları görmezden
gelmektir. Günlük yaşamda yer alan teknoloji kullanımının yarattığı en önemli olumsuzluklardan
biri bireyleri inaktif bir yaşam tarzına yönlendirmesidir. Đnaktivite ise insan sağlığı açısından pek
çok sorun yaratmaktadır. Günümüzde yaygınlığının da giderek artması sebebiyle hareketsizliğin
yarattığı ortak ve önemli sorunlardan biri fazla kiloluk ve obezitedir(1, 2, 3). Bu nedenle,
çocukların yağ %’lerinin ve buna bağlı oksijen kullanım kapasitelerinin ortaya konulması
önemlidir. Bu önem dikkate alınarak, bu araştırmayla kız çocuklarının yaş gruplarına göre yağ
%’lerinin ve MaxVO2’lerinin belirlenmesi, ortaya konulması ve yaş gruplarıyla karşılaştırılması
amaçlanmıştır.
Yöntem: Araştırmaya 512 kız denek katılmıştır. Deneklerin yaşları kimliklerine bakılarak yıl
olarak, boy uzunlukları boy skalası vasıtasıyla 0,01 cm, vücut ağırlıkları 0,01 kg hassasiyette
ölçülmüştür. Deneklerin Beden yoğunluklarını belirlemek için Durnin-Womersley’in(D=1.13690.0598xX) beden yoğunluğu formülü kullanılmıştır(Özer, 2001). Bunun için deneklerin biceps,
triceps, subscapula ve calf bölgelerinden deri altı yağ ölçümleri Holtain marka kaliperle mm
olarak alınmıştır. Deneklerin yağ %’lerini belirlemek için yine Durnin-Womersley’in yağ %
(%yağ=(4.95/D-4,5)x100) formülü kullanılmıştır. Deneklerin oksijen kullanım kapasiteleri,
Jackson ve arkadaşları tarafından geliştirilen, yağ %’si kullanılarak belirlenen oksijen kullanım
kapasite formülüyle(VO2max=50.513+1.589(FAP)-0.289(Yaş)-0.552(%Yağ)+5.863(E=1,K=0)
(Özer, 2001) ml.kg-1.dk-1 olarak belirlenmiştir. Fiziksel Aktivite Puanları(FAP) (Özer, 2001)
deneklere sorularak formlara kaydedilmiş ve düzenli egzersiz yapanlar araştırmaya dahil
edilmemiştir. Elde edilen bulguların değerlendirilmesinde bir yönlü varyans analizi, gruplar
arasında farkların karşılaştırılmasında; gruplar arasında istatistiksel bir farkın çıkması
durumunda Post-Hoc testlerinden Tukey testi uygulamıştır. Çalışma öncesi anlamlılık düzeyi
p<0.05 olarak belirlenmiştir.
Bulgular: Araştırmaya katılan deneklerin yaşları X =10,42±1.35 yıl, kiloları X =32.84±8.07 kg,
boy uzunlukları X =139.21±9.93 cm olarak belirlenmiştir. 8 yaşındaki deneklerin yağ %’leri: X
=21.9±5.7, 9 yaşındaki deneklerin X =21.7±4.8, 10 yaşındaki deneklerin X =21.8±5.6, 11
yaşındaki deneklerin X =22.8±5.6, 12 yaşındaki deneklerin X =24.9±4.6, 13 yaşındaki
deneklerin X =27.6±3.6 olarak bulunmuştur. Yaş gruplarının yağ % ortalamalarının
157
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
karşılaştırılmasında istatistiksel bir farka rastlanmıştır (p<0.001). Hangi gruplar arasında
istatistiksel farkın olduğuna bakıldığında; 8 yaş ile 12 yaş (p<0.05) ve 13 yaş arasında
(p<0.001); 9 yaş ile 12(p<0.001) ve 13 yaş arasında(p<0.001); 10 yaş ile 12 yaş(p<0.01) ve 13
yaş arasında(p<0.001); 11 yaş ile 13 yaş arasında(p<0.001) istatistiksel bir farka rastlanmıştır.
8 yaşındaki deneklerin MaxVO2’leri X =36.80±3.16 ml.kg-1.dk-1, 9 yaşındaki deneklerin
X =37±2.77 ml.kg-1.dk-1, 10 yaşındaki deneklerin X =36.43±3.38 ml.kg-1.dk-1, 11 yaşındaki
deneklerin X =35.76±3.46 ml.kg-1.dk-1, 12 yaşındaki deneklerin X =34.12±3.04 ml.kg-1.dk-1, 13
yaşındaki deneklerin X =32.40±2.47 ml.kg-1.dk-1 olarak bulunmuştur. Yaş gruplarının MaxVO2
ortalamalarının karşılaştırılmasında istatistiksel bir farka rastlanılmıştır(p<0.001). Hangi gruplar
arasında istatistiksel farkın olduğuna bakıldığında; 8 yaş ile 12 yaş(p<0.05) ve 13 yaş(p<0.001)
arasında; 9 yaş ile 12 yaş (p<0.001) ve 13 yaş(p<0.001) arasında; 10 yaş ile 12 yaş(p<0.01) ve 13
yaş (p<0.001) arasında; 11 yaş ile 12 yaş(p<0.05) ve 13 yaş(p<0.001) arasında istatistiksel bir
farka rastlanmıştır.
Sonuç: Kız çocuklarının yaşlarının artmasıyla yağ % oranlarının arttığı ve buna bağlı olarak
MaxVO2’lerinin düştüğü söylenebilir. Halk sağlığının korunmasıyla ilgili olarak vücut yağının
azaltılması amacıyla sıklıkla orta yoğunlukta yapılan yürüyüş ve koşu aerobik egzersiz
programları uygulanır(4, 5, 6). Buna bağlı olarak da bireylerin MaxVO2’lerinde gelişme
gözlenir. Bu nedenle, egzersiz yapmayan kız çocuklarının orta yoğunlukta yürüyüş, koşu ve
aerobik egzersiz yapmaları sağlanmalıdır.
Anahtar Kelimeler: Kız çocuk, Yağ, Oksijen Kullanımı
SÖZ 34. EGZERSĐZE KATILMAYAN 8-13 YAŞ ERKEK ÇOCUKLARININ YAĞ
YÜZDELERĐ VE MAKSĐMUM OKSĐJEN KULLANIM KAPASĐTELERĐ ARASINDAKI
ĐLĐŞKĐ
Mehmet Ümit YURUL1 , Çiğdem ÇELĐK1 , Pelin BAKIR1 , Hakkı ÇOKNAZ1
(1) A.Đ.B.Ü., BESYO,Türkiye
ÖZET
Giriş ve Amaç: Modern dünyanın insanoğluna sunduğu teknolojik olanakların günlük yaşamı
kolaylaştırdığını yadsımak imkânsızdır. Yadsınması imkânsız başka bir durum ise bu olanakların
yaşamı kolaylaştırmakla beraber insan sağlığı açısından yarattığı olumsuzlukları görmezden
gelmektir. Günlük yaşamda yer alan teknoloji kullanımının yarattığı en önemli olumsuzluklardan
biri bireyleri inaktif bir yaşam tarzına yönlendirmesidir. Đnaktivite ise insan sağlığı açısından pek
çok sorun yaratmaktadır. Günümüzde yaygınlığının da giderek artması sebebiyle hareketsizliğin
yarattığı ortak ve önemli sorunlardan biri fazla kiloluluk ve obezitedir(1, 2, 3). Bu nedenle, erkek
çocukların yağ %’lerinin ve buna bağlı oksijen kullanım kapasitelerinin ortaya konulması
158
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
önemlidir. Bu önem dikkate alınarak, bu araştırmayla erkek çocuklarının yağ%’lerinin ve
MaxVO2’lerinin belirlenmesi ve arasındaki ilişkinin ortaya konulması amaçlanmıştır.
Yöntem: Araştırmaya 719 erkek denek(8yaş=79 kişi, 9 yaş=177 kişi, 10 yaş=174 kişi, 11
yaş=155 kişi, 12 yaş=81 kişi,13 yaş=53 kişi) katılmıştır. Deneklerin yaşları kimliklerine
bakılarak yıl olarak, boy uzunlukları boy skalası vasıtasıyla 0,01 cm, vücut ağırlıkları 0,01 kg
hassasiyette ölçülmüştür. Deneklerin beden yoğunluklarını belirlemek için DurninWomersley’in(D=1.1369-0.0598xX) beden yoğunluğu formülü kullanılmıştır(Özer, 2001).
Bunun için deneklerin biceps, triceps, subscapula ve calf bölgelerinden deri altı yağ ölçümleri
Holtain marka kaliperle mm olarak alınmıştır. Deneklerin yağ %’lerini belirlemek için yine
Durnin-Womersley’in yağ % (%yağ=(4.95/D-4,5)x100) formülü kullanılmıştır. Deneklerin
oksijen kullanım kapasiteleri, Jackson ve arkadaşları tarafından geliştirilen, yağ %’si kullanılarak
belirlenen oksijen kullanım kapasite formülüyle(VO2max=50.513+1.589(FAP)-0.289(Yaş)0.552(%Yağ)+5.863(E=1,K=0) (Özer, 2001) belirlenmiştir. Fiziksel Aktivite Puanları(FAP)
(Özer, 2001) deneklere sorularak formlara kaydedilmiş ve düzenli egzersiz yapanlar araştırmaya
dahil edilmemiştir. Elde edilen bulguların değerlendirilmesinde betimsel istatistik
yöntemlerinden yüzde(%) değerleri ve Pearson Correlation yöntemi kullanılmıştır. Çalışma
öncesi anlamlılık düzeyi p<0.05 olarak belirlenmiştir.
Bulgular: Araştırma bulguları incelendiğinde 8 yaşında olan erkek çocukların yağ %’lerinin
=12,69±3,86, MaxVo2’lerinin =47,98±2,48 ml.kg-1.dk-1; 9 yaşında olan erkek çocukların yağ
%’lerinin =15±4,70, MaxVo2’lerinin =46,61 ±2,89 ml.kg-1.dk-1; 10 yaşında olan erkek çocukların
yağ %’lerinin =15,38±4,83, MaxVo2’lerinin =45,89±2,88 ml.kg-1.dk-1; 11 yaşında olan erkek
çocukların yağ %’lerinin =16±4,84, MaxVo2’lerinin =45,21±2,76 ml.kg-1.dk-1; 12 yaşında olan
erkek çocukların yağ %’lerinin =16,58±5,55, MaxVo2’lerinin =44,56±3,42 ml.kg-1.dk-1; 13
yaşında olan erkek çocukların yağ %’lerinin =16,59±3,97, MaxVo2’lerinin =44,43±2,46 ml.kg1
.dk-1 olduğu saptanmıştır. Erkek öğrencilerin yağ %’leri ile MaxVo2 değerleri arasında
istatistiksel negatif bir ilişki (r=-,918) (p<0.001) bulunmuştur.
Sonuç: Erkek çocuklarının yaşlarının artmasıyla yağ % oranlarının arttığı ve buna bağlı olarak
MaxVO2’lerinin düştüğü söylenebilir. Halk sağlığının korunmasıyla ilgili olarak vücut yağının
azaltılması amacıyla sıklıkla orta yoğunlukta yapılan yürüyüş ve koşu aerobik egzersiz
programları uygulanır(4, 5, 6). Buna bağlı olarak da bireylerin MaxVO2’lerinde gelişme
gözlenir. Bu nedenle, egzersiz yapmayan erke çocuklarının orta yoğunlukta yürüyüş, koşu ve
aerobik egzersiz yapmaları sağlanmalıdır.
Kaynaklar
1-Akyol A. ve ark.(2008). Fiziksel Aktivite, Beslenme ve Sağlıklı Yaşam, Klasmat Matbaacılık,
Sağlık Bakanlığı Yayın No: 729, Ankara
2-Baltacı G. (2008). Çocuk ve spor, Klasmat Matbaacılık, Sağlık Bakanlığı Yayın No: 730,
Ankara
3-Özer D. ve Özer K.(2008). Çocuklarda Motor Gelişim, 2. Baskı, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara
4- Ş. S. Balcı ve ark. (2011). Yürüyüş ve Koşu Aktiviteleri Süresince Yağ ve Karbonhidrat
Oksidasyonundaki Değişimler, Selçuk Üniv Tıp Derg, 27(2):95-100
5- Fogelholm M. ve ark.(2000). Effects of Walking Training on Weight Maintenance After a
Very-low-energy Diet in Premenopausal Obese Women. Arch Intern Med., 160:2177-84.
159
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
6- Duscha BD. ve ark(2005). Effects of Exercise Training Amount and Intensity on Peak Oxygen
Consumption in Middle-Age Men and Women at Risk for Cardiovascular Disease, Chest.
128:2788-93.
Anahtar Kelimeler: Erkek çocuk, Yağ, Oksijen Kullanımı
SÖZ 53. BĐNGÖL ÜNĐVERSĐTESĐNDEKĐ ÖĞRENCĐLERĐN FĐZĐKSEL AKTĐVĐTE
DÜZEYLERĐNĐN ĐNCELENMESĐ
Cengiz ARSLAN1 , Oktay KIZAR2 , Bahadır SANDIKÇI3 , Deniz ÇAKAROĞLU4
(1) Fırat Üniversitesi,Spor Bilimleri Fakültesi,Türkiye
(2) Bingöl Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
(3) Bitlis ErEn Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
(4) Siirt Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
ÖZET
Bu çalışmada, Bingöl Üniversitesindeki öğrencilerin cinsiyet, aile gelir durumu ve sigara
kullanım durumuna göre fiziksel aktivite ve yaşam kalitesi farklılıklarını ve bu parametreler arası
ilişkileri incelenmesi amaçlanmaktadır. Gönüllülük esasına göre toplam 719 (396 kadın, 323
erkek) öğrencinin fiziksel aktivite seviyesini belirlemek için Uluslararası Fiziksel Aktivite (FA)
Anketi (IPAQ) kısa formu uygulanmıştır. FA seviyeleri; inaktif, minimum aktif ve HEPA aktif
grupları olarak belirlenmiş ve MET yöntemi uygulanmıştır. Araştırma verilerinin elde
edilmesinden sonra, veriler SPSS 18.0 istatistik paket programından yararlanılarak, yüzdeler,
dağılımlar, aritmetik ortalama ve standart sapmaları belirlenmiştir. Uluslararası fiziksel aktivite
anketi ile haftalık şiddetli ve orta dereceli fiziksel aktivite ve yürüme süreleri belirlendi.
Katılımcıların toplam fiziksel aktivite süresi hesaplanarak ‘düşük, orta ve yüksek düzey’
biçiminde sınıflandırıldı. Şiddetli aktivite, orta dereceli aktivite, toplam fiziksel aktivite değerleri
erkeklerde kadınlardan yüksek bulundu. Erkek öğrencilerin kız öğrencilere göre düşük
bulunmuştur (p<0.05). Orta ve yüksek fiziksel aktivite düzeylerindeki yüzde değerler arasında
istatistiksel açıdan anlamlı fark bulunmadı. Gelir durumuna göre şiddetli aktivite, haftalık
yürüme aktivitesi ve toplam fiziksel aktivite değerleri arasında anlamlı farklılık bulunurken, orta
dereceli aktivite değerleri arasında anlamlı farklılık bulunmamıştır.
Çalışmanın sonucunda; Bingöl Üniversitesindeki öğrencilerin cinsiyete göre toplam fiziksel
aktivite değerleri, gelir durumuna göre ve sigara kullanım durumuna göre şiddetli aktivite,
160
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
haftalık yürüme aktivitesi ve toplam fiziksel aktivite değerleri arasında anlamlı farklılık
bulunduğu tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Fiziksel Aktivite, Öğrenci, Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi
Giriş ve Amaç: Fiziksel aktivite (FA) hayatımızın tüm dönemlerinde psikolojik ve fiziksel
sağlığı etkilemektedir (1,2). Teknolojinin sürekli ve sinsi gelişmesi çevrede daha az fiziksel
aktiviteyi gerektirmektedir. 1970’lerde bilgisayar oyunlarının gelişmesiyle çocuk, genç ve
yetişkinler için rekreasyon aktivitelerde yeni çağa girilmiştir (2,3). Fiziksel aktivite yetersizliği,
kroner arter hastalığı ve düşük sosyoekonomik düzeyden etkilenen diğer hastalıkların sıklığını
artırmaktadır (Savcı, Öztürk, Arıkan, Đnce). Bu nedenle, kronik hastalıklardan korunmak için
gerekli olan fiziksel aktivite düzeyinin belirlenmesi amacıyla çok sayıda fiziksel aktivite
değerlendirme yöntemi geliştirilmiştir. Fiziksel aktivitenin sağlık üzerindeki etkilerinin
kanıtlanabilmesi için doğru ve güvenilir bir şekilde değerlendirilmesi son derece önemlidir (4).
Kanada’da 1998 yılında yetişkinler için FA programları geliştirildi. Bu programlarda,
yetişkinlere kişisel sağlıklarını en iyi fayda sağladığından orta yoğunluktaki düzenli fiziksel
aktiviteler önermektedir (2,5). Ayrıca Kanada Sağlık Sistemi’ ne göre yetişkinlerin fiziksel
aktivitelerini arttırarak, sağlık için daha az harcama yapılmaktadır (6). Çağımızda yaşam
koşulları insanları daha az hareket eder duruma getirmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nün
2002 raporuna göre, hareketsiz yaşam dünya çapında yılda 1.9 milyon kişinin ölümüne neden
olmaktadır. Toplumun büyük bir çoğunluğunda fiziksel aktivite, “spor” kelimesi ile eşanlamlı
olarak algılanmaktadır.
Materyal Metod: Bu araştırmaya 2013-2014 yılında Bingöl Üniversitesinde öğrenim gören
öğrenciler arasından gönüllü olan 323 Erkek 396 bayan toplam 719 kişi katıldı. Her bir öğrenci
çalışmanın konusu hakkında bilgilendirildi. Bu çalışmada bireylerin fiziksel aktivite düzeylerini
belirlemek için Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi (International Physical Activity
Questionnaire, IPAQ) kısa formu kullanılmıştır. Uluslararası geçerlilik ve güvenirlik çalışmaları
Craig ve arkadaşları tarafından yapılan bu anket için, Türkiye’deki geçerlilik ve güvenirlik
çalışmaları Öztürk tarafından üniversite öğrencilerine yapılmıştır. Bu anket, oturma, yürüme,
orta düzeyde şiddetli aktiviteler ve şiddetli aktivitelerde harcanan zaman hakkında bilgi
sağlamaktadır. Bütün aktivitelerin değerlendirilmesinde her bir aktivitenin tek seferde en az 10
dk yapılıyor olması ölçüt alınmaktadır. Dakika, gün ve MET değeri (istirahat oksijen tüketiminin
katları) çarpılarak “MET-dakika/hafta’’ olarak bir skor elde edilmektedir. Fiziksel aktivite
düzeyleri, fiziksel olarak inaktif (<600 MET- dk/hafta), fiziksel aktivite düzeyi minimum aktif
olan (600 – 3000 MET-dk/hafta) ve fiziksel aktivite çok aktif olan (sağlık açısından yararlı olan)
(>3000 MET-dk/hafta) şeklinde sınıflandırıldı (7,15).Çalışmamızda, kendi kendine
uygulanabilen kısa form UFAA kullanıldı (9,10). UFAA’nın Türkiye’de geçerlilik ve
güvenilirlik çalışması yapılmıştır (22). Fiziksel aktivitelere ilişkin enerji tüketimlerinin
hesaplanmasında her bir aktivitenin haftalık süresi (dakika) ile Uluslararası Fiziksel Aktivite
Anketi için oluşturulan MET enerji değerleri çarpılmıştır. Böylece her bir birey için şiddetli, orta,
yürüme, oturma ve toplam fiziksel aktivitelerine ilişkin enerji tüketimleri MET-dk/Hafta
biriminde elde edilmiştir.
161
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Bulgular
Tablo 1. Bingöl üniversitesinde okuyan öğrencilerin cinsiyete göre fiziksel aktivite düzeylerinin
belirlenmesi
Kız (n=396)
Erkek (n=323)
Fiziksel aktivite
z*
p
Ort±SS
Ortanca
Ort±SS
3880
4646±2613
Toplam fiziksel aktivite (MET.dk/hafta) 5800±2900
-3,475 ˂0,001
Şiddetli fiziksel aktvite (MET.dk/hafta)
3063
-0,839 0,402
3579±400
Orta şiddetli aktivite (MET.dk/hafta)
203
-1,612 0,107
285±40
Yürüme
4079
4079±2604
(MET.dk/hafta)
-1,260 0,208
3079
Ortanca
3420
3459±442
267
252±45
3388
4646±3010
Mann Whitney U testi
Şiddetli aktivite, orta dereceli aktivite, toplam fiziksel aktivite değerleri erkeklerde kadınlardan
yüksek bulundu. Erkek ve kadınların düşük, orta ve yüksek fiziksel aktivite düzeylerindeki yüzde
değerler arasında istatistiksel açıdan anlamlı fark bulunmadı (p<0,005).
Tablo 2. Bingöl üniversitesinde okuyan öğrencilerin aile gelir durumuna göre fiziksel aktivite
düzeylerinin belirlenmesi
100-800 (n=116)
üzeri(n=45)
Fiziksel aktivite
Ort±SS
Ortanca
800-1600 (n=228)
Ort±SS
1600-2400 (n=217) 2400-3200 (n=113)
Ort±SS
Ortanca
Ort±SS
Ortanca Ort±SS
Ortanca
3200 ve
Ortanca
p
Toplam fiziksel aktivite (MET.dk/hafta) 5190±3487 3465
4650±3640 3168
5343±4021 4479
5682±1654 4360
4799±5630 2900
˂0,002
Şiddetli fiziksel aktvite (MET.dk/hafta)
2931±2492 2133
4605±2016 4032
3528±2688 2040
˂0,002
Orta şiddetli aktivite (MET.dk/hafta)
100
226
244±96
200
3348±2240 2053
4458±1152 3413
310±126
236
234±84
170
259±140
0,388
203 275±
162
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Yürüme (MET.dk/hafta)
3320±2217 2145
8761±3321
3356±1247
2455
3326±1936
3022
3449
2633±396 2394
˂0,002
Mann Whitney U testi
Aile gelir durumuna göre Şiddetli aktivite, orta dereceli aktivite, toplam fiziksel aktivite değerleri
istatistiksel açıdan anlamlı fark bulunmuştur (p<0,005). Gelir düzeyi düştükçe ve gelir düzeyi
yükseldikçe üniversitede okuyan öğrencilerin düşük, haftalık yürüme ve toplam fiziksel aktivite
sürelerinin arttığı tespit edilmiştir. Gelir durumu düşük öğrencilerin bunu mecburiyetten
yaptıkları aksine gelir düzeyi yüksek öğrencilerin ise yaşam kalitelerini artırmak için bu
aktiviteleri yaptıkları düşünülmektedir.
Tablo 3. Bingöl üniversitesinde okuyan öğrencilerin sigara içme durumuna göre fiziksel aktivite
düzeylerinin belirlenmesi
Düzenli içiyor (n=153)
içmedim(n=412)
Fiziksel
Ortanca
p
Ara sıra içiyor (n=107)
aktivite
Ort±SS
Ort±SS
Ortanca
Đçiyordum bıraktım(n=42)
Ortanca
Ort±SS
Ortanca
Toplam fiziksel aktivite (MET.dk/hafta) 4661±140
2016
4323±1967 2880
4426±2941 3640
Şiddetli
2040
fiziksel aktvite (MET.dk/hafta)
2978±1000 2016
Orta şiddetli aktivite (MET.dk/hafta)
336±140 334
Yürüme
4158
(MET.dk/hafta)
3121±495 1722
Ort±SS
z*
4799±5630 2900
23,843
˂0,000
4062±160
2086
3066±1926 2688
310±126
236
259±40
200
Hiç
22,052
260±40
2,742
3356±1247
2455
2899±496 2064
23,030
3528±2688
˂0,000
190
0,433
6540±3349
˂0,000
Mann Whitney U testi
Sigara kullanım durumuna göre düzeli içen, ara sıra içen, sigara içipte bırakan ve hiç içmeyenler
arasında Şiddetli aktivite, haftalık yürüme aktivite, toplam fiziksel aktivite değerleri arasında
anlamlı farklılık bulunurken, orta dereceli aktivite değerleri arasında anlamlı farklılık
bulunmamıştır (p<0,005). Yapılan istatistik analizlere göre ara sıra sigara içenler ile hiç sigara
içmeyenlerin toplam fiziksel aktivite puanları düzenli sigara içenler ile içipte bırakanlardan
yüksek bulunmuştur.
Tartışma ve Sonuç: Bingöl Üniversitesindeki öğrencilerin UFAA anketi kullanılarak yapılan
fiziksel aktivite düzeyi değerlendirme çalışmasında, cinsiyet göre haftalık yürüyüş yapanlarda
erkeklerin %69,7., bayanlarda %30,3., orta düzey fiziksel aktivite yapan erkeklerin %36,0.,
bayanların %64,0. ve şiddetli fiziksel aktivite yapanlarda erkeklerin %61,5., bayanlarda ise
%38,5 oluşturduğu saptandı. Şiddetli aktivite, orta dereceli aktivite, toplam fiziksel aktivite
163
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
değerleri erkeklerde kadınlardan yüksek bulundu. Erkek ve kadınların düşük, orta ve yüksek
fiziksel aktivite düzeylerindeki yüzde değerler arasında istatistiksel açıdan anlamlı fark
bulunmamıştır. Aile gelir durumuna göre Şiddetli aktivite, orta dereceli aktivite, toplam fiziksel
aktivite değerleri istatistiksel açıdan anlamlı fark bulunmuştur. Sigara kullanım durumuna göre
Şiddetli aktivite, haftalık yürüme aktivite, toplam fiziksel aktivite değerleri istatistiksel açıdan
anlamlı fark bulunmuştur (p<0,005).
Vural Ö., Eler S., Güzel A. N yaptıkları çalışmada Öztürk’ün yaptığı çalışmadaki atıfta
üniversite öğrencilerinin fiziksel aktivite düzeylerinin belirlenmesi ile ilgili yaptığı bir
araştırmada, öğrencilerin %14.8’nin inaktif, % 67.5’nin minimal aktif ve % 17.7’sinin çok aktif
olduklarını bulunduğunu belirtmişlerdir (7). Gerek ülkemizde ve gerekse diğer ülkelerde yapılan
farklı çalışmalarda erkeklerin kadınlara göre daha fazla fiziksel aktivite düzeyine sahip oldukları
bulunmuştur (7,21,22,23,24,25). Yetişkinlerde fiziksel aktivite düzeyini değerlendiren beş
çalışmanın bir arada incelendiği bir raporda, üniversite öğrencilerinin %51’inin fiziksel aktivite
düzeyinin yetersiz olduğu gösterilmiştir (27). Leslie ve ark. Avustralya’da 2729 üniversite
öğrencisinde, kız öğrencilerin %47’sinin, erkek öğrencilerin %32’sinin fiziksel olarak aktif
olmadığını saptamışlardır (29). Haase ve ark. 23 ülkeden üniversite öğrencilerinde yaptıkları
çalışmada erkeklerin fiziksel olarak daha aktif olduklarını göstermişlerdir (30). Savcı M., Öztürk
M., Arıkan H., Đnce Đ., Tokgözoğlu L. yaptıkları çalışmada erkek öğrencilerin fiziksel aktivite
düzeylerinin kız öğrencilerden daha yüksek olduğunu bulmuşlardır. Bu çalışma bizim
çalışmamızdaki bulgularla benzerlik göstermektedir. Leslie ve ark. Avustralya’da 2729
üniversite öğrencisinde, kız öğrencilerin %47’sinin, erkek öğrencilerin %32’sinin fiziksel olarak
aktif olmadığını saptamışlardır (29). Haase ve ark. 23 ülkeden üniversite öğrencilerinde
yaptıkları çalışmada erkeklerin fiziksel olarak daha aktif olduklarını göstermişlerdir (30).
Bununla birlikte, Von Bothmer ve ark. Đsveç’te 479 üniversite öğrencisinde fiziksel aktivite
düzeyi, sağlık alışkanlıkları ve motivasyonu değerlendiren çalışmalarında, erkek ve kızların
fiziksel aktivite alışkanlıkları arasında belirgin bir farklılık bulmamışlardır (31,4). Amerikan
Sağlık Bakanlığı’nın 2010 yılı hedefi farklı gruplarda yapılan orta düzeyde şiddetli ve şiddetli
fiziksel aktivitenin miktarını belirlemek ve kişilerin fiziksel olarak aktif olmasını sağlayacak
alanlar ve etkinlikler yaratmaktır (32,4). Fiziksel olarak aktif olmak büyük oranda egzersiz
yapma olanaklarına kolay ulaşımla ilgilidir. Üniversite kampüslerinde olanakların gerçekten
yeterli olup olmadığı ve fiziksel aktivite miktarındaki düşüklüğün nedenleri araştırılmalıdır (4).
Topsaç., Bişğin H., yaptığı çalışmada engelli öğrencilerin test sonuçlarına göre; aylık gelirleri ile
fiziksel aktivite düzeyleri incelendiğinde öğrencilerin aylık gelir düzeyleri arttıkça fiziksel
aktiviteye katılma düzeylerinin şiddeti de buna paralel olarak artış gösterdiğini bulmuşlardır (33).
Bu çalışma ile elde edilen sonuçlar bizim yaptığımız çalışma ile paralellik göstermektedir. Deniz
(2001) yaptığı çalışmada yetişkinlerde fiziksel aktivite düzeyi ile sosyo ekonomik durum
arasındaki ilişkinin araştırılması ile ilgili yaptığı yüksek lisans tezinde sigara ve alkol
kullanımının fiziksel aktiviteyi etkilediğini tespit etmiştir (36).
Sonuçta üniversite öğrencileri, sosyal yaşamla ilgili adaptasyon sorunu yaşayan ve günlük
ihtiyaçlarını karşılama güçlük çeken kişilerdir. Bu nedenle öğrencilerin yaşamlarına olumlu katkı
sağlamak için üniversite yönetimine önemli görevler düşmektedir. Fiziksel aktivitelerin
yapılamamasında çevresel koşullar önemli bir etkiye sahiptir. Coğrafi bölgenin uzun ve sert kış
şartları ekonomik zorluklar öğrencilere fiziksel aktivitelerin yapılmasında zorluk çıkarmaktadır..
Bu yüzden öğrencilerin farklı fiziksel aktivite yapabileceği sportif ve sosyal alanların sayılarının
164
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
arıtılması gerekmektedir. Ayrıca ekonomik zorluğu çeken öğrencilere, spor ve sosyal alanları
kullanmada ücretsiz faydalanma imkanı sağlanmalıdır.
Anahtar kelimeler: Fiziksel Aktivite, Öğrenci, Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi
SÖZ 113. SENSEWEAR ARMBAND ĐLE ÖLÇÜLEN DĐNLENĐK ENERJĐ HARCAMASI
VE KESTĐRĐM FORMÜLLERĐ ARASINDAKĐ ĐLĐŞKĐLER
Kutay CAKA1 , Tahir HAZIR1
(1) Hacettepe Üniversitesi,Spor Bilimleri Fakültesi, Egzersiz ve Spor Bilimleri Bölümü,Türkiye
ÖZET
Giriş: Dinlenik enerji harcaması(DEH) vücudun yaşamsal faaliyetlerini sürdürmesi için gerekli
enerji miktarı olarak tanımlanmaktadır. DEH, sedanter bireylerde günlük toplam enerji
harcamasının büyük bir bölümüne (% 60-75) karşılık gelmektedir (Speakman ve Selman, 2003).
Bu nedenle hem sağlıklı hem de hasta bireylerde DMH’nin belirlenmesi, vücut ağırlığının
korunması ve günlük enerji ihtiyacına uygun beslenme planının yapılmasında önem taşımaktadır.
Bunun yanında DEH sporcularda da özellikle dayanıklılık sporcularının vücut ağırlıklarının ve
vücut kompozisyonlarının korunması için gerekli bireysel enerji ihtiyacı ve takip edilecek
beslenme rejiminin belirlenmesinde önem taşımaktadır (Broeder ve diğ., 1992). Direkt ve
indirekt kalorimetri DEH’nın değerlendirlmesinde kullanılan standart bir yöntemdir. Bu
yöntemlerin geçerliği ve güvenirliği yüksek olmakla beraber, maliyetinin yüksek olması, teknik
bilgi ve beceri gerektirmesi ve kalabalık popülasyonların değerlendirilmesinde çok zaman alıcı
olması nedeniyle kullanımı sınırlıdır. Bu nedenle DEH’nın ölçülmesinde indirekt kalorimetrik
ölçümler yardımıyla geliştirilmiş kestirim formülleri yaygın olarak kullanılmaktadır. SensWear
Pro armband (SWA;Body Media Inc., Pittsburgh) enerji harcamasını ölçmek için yakın zamanda
geliştirilmiş çoklu sensör içeren, portatif, kullanımı kolay ve nispeten ucuz bir cihazdır. Đndirekt
kalorimetrinin referans olarak kullanıldığı çalışmalarda armbandın çeşitli popülasyonlarda ve
değişik egzersiz tiplerinde geçerliği ve güvenirliği yoğun olarak çalışılmıştır (Fruin ve Rankin,
2004; King ve diğ., 2004; Berntsen et al., 2010;Mackey ve diğ., 2014). Bu çalışmanın amacı
SenseWear Pro armband ile ölçülen günlük total DEH’nın çok yoğun olarak DEH’in tahmin
edilmesinde kullanılan seçilmiş kestirim formülleri arasındaki ilişkiyi incelemektir.
Yöntem
Araştırma Grubu: Bu çalışmanın araştırma grubunu n = 30 erkek (yaş: 20 – 54 yıl) ve n=30
kadın (yaş: 20 – 53 yıl) oluşturmuştur. Katılımcıların fiziksel özellikleri Tablo 1’de
gösterilmiştir. Her iki cinsiyette de katılımcılar sedanter/aktif çalışanlar ile spor okulu
öğrencilerinden oluşturulmuştur. Katılımcılar laboratuvara aynı gün sabah 8.30-10.30 ve öğleden
sonra 15.00 – 17.00 saatleri arasında iki kere gelmişlerdir.
165
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Antropometrik Ölçümler: Katılımcıların boy uzunlukları duvara monte edilmiş Stadiyometrede
(Holtain Ltd. England) çıplak ayakla anatomik duruş esnasında derin bir inspirasyonu takiben
±0.1 cm hassasiyetle ölçülmüştür. Vücut ağırlığı (VA) ± 0.1 kg hassasiyetle ve vücut
kompozisyonu (Vücut Yağ Yüzdesi(VYY), Yağsız Vücut Kitlesi (YVK)) ayaktan ayağa
Biyoelektrik impedans analizöründe (Tanita TBF-401A, USA) belirlenmiştir. Katılımcılar çıplak
ayakla impedans analizörünün tablasına çıktıktan sonra anatomik duruşta VA, VYY ve YVK
analizör tarafından belirlenerek yazıcı çıktısı olarak kayıt edilmiştir.
Dinlenik Enerji Harcamasının (Metabolik Hızın) Ölçülmesi ve Kestirilmesi:Katılımcıların
antropometrik ölçümleri tamamlandıktan sonra DEH ölçülmüştür. Katılımcılar hem sabah hem
de öğleden sonra seansında yarı yatar pozisyonda en az 20 dk dinlendirilmişlerdir. DEH,
Armband (SenseWear Pro 6.1) cihazı ile ölçülmüştür. Cihaz, katılımcının dominant kolunda
Triceps kasının tam üstüne gelecek şekilde bağlanmış ve 5 dk süre ile enerji harcaması
ölçülmüştür. Cihazın ısı akış algılayıcısı, cilt sıcaklık sensörü, galvanik deri akım sensörü gibi
çoklu sensörler yardımı ile ölçtüğü DEH değerleri hafızasına kayıt edilmiş ve USB bağlantısı ile
bilgisayardaki yazılım programına (Armband Software Ver 8.1) aktarılmıştır. kJ olarak ölçülen
DEH değerleri 4.184 katsayısına bölünerek Kcal’ye çevrilmiştir. Kcal cinsinden elde edilen DEH
değerleri 5’e bölünerek Kcal/dk olarak kayıt edilmiştir. Kcal/dk DEH değerleri 1440 ile
çarpılarak Kcal / gün’e dönüştürülmüştür. Tüm ölçümler benzer çevresel şartlarda (20 – 24 °C ve
% 32 – 42 Relatif nem) yapılmıştır. DEH’nın kestiriminde yaygın olarak kullanılan 6 değişik
formül belirlenmiştir. Kestirim formüllerinin tümü DEH’nı Kcal/gün olarak yaş, boy, VA
ve/veya YVK değişkenlerinden kestirmiştir. DMH’nin kestirimde kullanılan formüller;
1. Mifflin-St Jeor : Erkek DMH = 9.99 (VA(kg)) + 6.25 (boy(cm)) - 4.92 (yaş (yıl)) +5 Kadın
DMH = 9.99 (VA(kg)) + 6.25 (boy(cm)) - 4.92 (yaş(yıl)) – 161,
2. Harris Benedict 1918: Erkek: DMH = 66.47 + (13.75 VA(kg)) + 5.0 (boy(cm)) -4.67
(yaş(yıl)), Kadın: DMH = 665.09 + (9.56VA(kg)) + 1.84(boy(cm)) - 4.67 (yaş(yıl)),
3. Harris Benedict 1985: Erkek BMH = 88.4 + (13.4 x VA) + (4.8 x boy) - (5.7 x yaş),Kadın
BMH = 447.6 + (9.2 x VA) + (3.1 x boy) - (4.3 x yaş),
4. Owen: Erkek: DMH = 879 + 10.2 (VA(kg)), Kadın: DMH = 795 + 7.18 (VA(kg)),
5. Cunningham: DMH = 500 + 22 (YVK (kg),
6. WHO/FAO/UNU: Erkek 18-30 yaş DMH = 15.4 (VA(kg)) - 27 (boy(cm)) + 717, 31-60 yaş
DMH = 11.3 (VA(kg)) + 16(boy(cm)) + 901, Kadın 18-30 yaş DMH = 13.3 (VA(kg)) + 334
(boy(cm)) + 35, 31-60 yaş DMH = 8.7 (VA(kg)) - 25(boy(cm)) + 865.
Đstatistik: Her iki cinsiyet için değişkenlerin tanımlayıcı istatistikleri (ortalama ve SD)
yapıldıktan sonra ArmB ile günün farklı zamanlarında (Sabah ve Öğleden Sonra) ölçülen
DEH’daki değişim Bağımlı Gruplarda T testi ile belirlenmiştir. ArmB ve kestirim formülleri
arasındaki farklar için tekrarlı ölçümlerde Varyans Analizi kullanılmıştır. F istatistiği anlamlı
çıktığında kestirim formüllerinin ArmB’dan farkları Bonferroni düzeltmesi yapılarak
saptanmıştır. Tekrarlı ölçümlerde küresellik varsayımı Mauchly’s Testi ile kontrol edilmiştir.
Küresellik varsayımı yerine gelmediğinde Epsilon (ε), 0.75’den küçükse serbestlik derecesine
Greenhouse-Geisser, büyükse Huynh-Feldt düzeltmesi uygulanmıştır (Winter ve ark., 2001).
Değişkenler arasındaki ilişkiler Pearson’un r katsayısı kullanılmıştır. ArmB ve kestirim
formülleri arasındaki tutarlık Bland Altman metodu ile belirlenmiştir (Bland ve Altman, 1986).
166
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Cinsiyetler arası karşılaştırmalar Bağımsız Gruplarda t Testi ile yapılmıştır. Tüm istatistiksel
işlemler SPSS programında (Ver 15.0) yapılmış ve 0.05 hata payı kullanılmıştır.
Bulgular
Yaş ve BKI cinsiyetler arasında benzer (p>0.05) (Yaş(yıl); erkek=32.1±12.0, kadın=33.2±11.4),
BKI(kg / m²); erkek = 25.3±3.4, kadın 23.6±4.0) olmakla beraber, erkekler daha boylu, daha
ağır, daha kaslı ve daha az yağlıdır (p<0.01) (Boy (cm); erkek=175.8±7.2,
kadın=162.9±6.6),VA(kg)erkek=78.2±11.0, kadın=62.7±10.6), YVK(kg); erkek=61.7±5.7,
kadın=42.3±5.3), VYY(%); erkek=20.3±6.1, kadın=32.3±7.3)
Her iki cinsiyette de ArmB ile ölçülen ve kestirim formüllerinden hesaplanan DEH arasında
anlamlı yüksek ilişkiler saptanmıştır. Erkeklerde ArmB’den ölçülen DEH ile Owen en düşük,
HarrisB85 en yüksek (sırasıyla r = 0.797 ve r = 0.874) kadınlarda Cunn en düşük, Miff en
yüksek (sırasıyla r = 0.578 ve 0.770) korelasyona sahiptir. Her iki cinsiyette kestirim
formüllerinin kendi arasında da anlamlı yüksek ilişki olmakla beraber, bu ilişkiler erkeklerde (r
= 0.821 – 0.999) kadınlardan (r = 0.533 – 0.998 ) daha yüksektir.
Her iki cinsiyette ölçülen ve kestirilen DEH Tablo 1’de gösterilmiştir. Hem erkelerde hem de
kadınlarda ArmB’den elde edilen DEH ortalamaları, tüm kestirim formüllerinden anlamlı
derecede yüksektir(p<0.01) (Tablo 1). Erkeklerde Harris18 ve Harris85 formülleri arasında
anlamlı fark saptanmamıştır (p>0.05). Aynı şekilde Harris18 ve Cunn, Cunn ve WHO, Miff ve
Owen formüllerinden kestirilen DEH arasındaki farklar da anlamlı değildir (p>0.05). Kadınlarda
WHO ve her iki Harris formüllerinden kestirilen DEH, Cunn formülünden kestirilene benzerdir.
Aynı şekilde WHO formülü ile her iki Harris formüllerinden kestirilen DEH’ler arasındaki
farklar da anlamlı değildir (p>0.05).
Tablo 1. Erkek ve kadınlarda ArmB ve kestirim formüllerinden elde edilen DEH
ortalamaları arasındaki farklar.
ArmB Miff HarrisB18 HarrisB85 Owen WHO Cunn F
Erkek
Kadın
2239
1727 1805
1798
1677
1851
1858
±
±
±
±
±
±
±
292
155
195
113
161
124
184
1689
1321 1410
1387
1245
1426
±
±
±
1391
±
±
±
133
111
77
±
205
111
115
124
Kısmi
Eta2
147.8* 0.84
103.0* 0.78
* p< 0.01
ArmB ile ölçülen DEH ve kestirim formülleri arasındaki tutarlılık Bland-Altman yöntemi ile
belirlenmiştir. Buna göre ArmB/Miff fark ortalaması 435.43 kcal/gün, fark ortalamasının alt
sınırı 89.61, üst sınırı 781.25 kcal/gün; ArmB/HarrisB18 fark ortalaması 352.39 kcal/gün, fark
167
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
ortalamasını alt sınırı 8.95, üst sınırı 695.83; ArmB/HarrisB85 fark ortalaması 367.11 kcal/gün,
fark ortalamasının alt sınırı 31.83, üst sınırı 702.39; ArmB/Owen fark ortalaması 498.33
kcal/gün, fark ortalamasının alt sınırı 98.87, üst sınırı 897.78; ArmB/WHO fark ortalaması
338.15, fark ortalamasının alt sınırı –1.85, üst sınırı 678.15, ArmB/Cunn fark ortalaması 317.50
kcal/gün, fark ortalamasının alt sınırı –75.98, üst sınırı 710.98 olarak hesaplanmıştır.
ArmB’den günün farklı zamanlarında ölçülen DEH cinsiyete bağlı olarak değişkenlik
göstermektedir. Erkeklerde öğleden sonra ölçülen DEH, sabah ölçülenden önemli derecede
yüksek(Sabah=2224±290, Öğleden sonra=2353±306; p<0.01), kadınlarda benzer (Sabah= 1664
±198, Öğleden sonra=1725±242; p>0.05) bulunmuştur.
Sonuç
Bu araştırmanın bulguları kestirim formüllerinin ArmB’dan ölçülen DEH değerleri ile
örtüşmediğini, kestirim formüllerinden elde edilen DEH değerlerinin ArmB’den ölçülenden daha
düşük olduğunu ve birbirlerinin yerine kullanılamayacağını göstermiştir. Bunun yanında bu
çalışmanın sonuçları erkeklerin kadınlardan daha yüksek DEH’na sahip olduklarını ve günün
farklı zamanlarında ölçülen DEH’nın kadınlarda benzer, erkeklerde öğleden sonra daha yüksek
olduğunu göstermiştir.
Kaynaklar
1. Berntsen, S., Hageberg, R., Aandstad, A., Mowinckel, P., Anderssen, S. A., Carlsen, K.-H., &
Andersen, L. B. (2010). Validity of physical activity monitors in adults participating in free
living activities. British Journal of Sports Medicine, 44:657–664.
2. Bland, J.M., & Altman, D. G. (1986). Statistical methods for assessing agreement between
two methods of clinical measurement. The Lancet, 327:307–310.
3. Fruin ML., Rankin JW. (2004). Validity of a multi-sensor armband in estimating rest and
exercise energy expenditure. Med Sci Sports Exerc., 36:1063–1069.
4. King GA., Torres N., Potter C., Brooks TJ., Coleman KJ. (2004). Comparison of activity
monitors to estimate energy cost of treadmill exercise. Med Sci Sports Exerc., 36:1244–1251.
5. Mackey DC., Manini TM., Dale A. Schoeller DA., Koster A., Glynn NW., Bret H.
Goodpaster BH., Satterfield S., Newman AB., Tamara B. Harris TB., Cummings SR. (2011).
Validation of an Armband to Measure Daily Energy Expenditure in Older Adults. J Gerontol A
Biol Sci Med Sci., 66A(10):1108–1113.
6. Speakman JR., Selman C. (2003). Physical activity and resting metabolic rate. Proc Nutr
Soc., 62(3): 621-34.
7. Winter EM., Eston RG., Lamb KL.(2001). Statistical Analyses in The Physiology of Exercise
and Kinanthropometry, Journal of Sports Sciences, 19(10), 761-775.
Anahtar kelimeler: Dinlenik Metabolik Hız, Kestirim Forfülleri, Sensewear Armband
168
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 129. RĐTMĐK CĐMNASTĐK SPORCULARINDA DĐNAMĐK DENGE YETENEĞĐ
ĐLE BACAK UZUNLUĞU, YAŞ VE BOY ARASINDAKĐ ĐLĐŞKĐ
Đnci KESĐLMĐŞ1, Mehmet Melih KESĐLMĐŞ2, Ayhan Taner ERDOĞAN1
(1) Mersin Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
(2) Naciye Filizay Ortaokulu,Akdeniz,Türkiye
ÖZET
Giriş: Denge, maksimum sabitlik veya minimum yolla destek tabanı üzerinde vücudun ağırlık
merkezini koruma yeteneği olarak tanımlanabilir (Emery, 2003) ve dinamik ve statik olmak
üzere iki alt bölümde incelenir (Balaban ve ark, 2009). Dinamik denge hareketli bir yüzeyde
veya hareket halindeyken dengeyi koruma yeteneği iken, statik denge tamamen hareketsiz bir
şekilde sabit bir yüzeyde dengede durma yeteneğidir (Fleishman, 1972). Erken yaşlardan itibaren
denge, hareket yeteneğinin önemli bir parçasıdır (Overlock, 2005). Egzersiz ve sporda denge iyi
bir performans sergilenmesinde ve sakatlı riskini minimum düzeye indirgemede önemli rol oynar
(Bressel 2007). Dengenin en fazla gereksinim duyulduğu spor branşlarından biri olan cimnastik,
eş uyum ve becerilerin üst düzeyde geliştirilmesini gerektiren spor dalları içinde yer almaktadır.
Verim düzeyi; bir becerinin teknik karmaşıklığının eş uyumlu bir biçimde artistik sunumuna
bağlıdır (Bompa, 2007). Ritmik cimnastik; belli kurallar dahilinde estetik ve zarafet bütünlüğü
içerisinde değişik özelliklerdeki aletlerin, tekniklerinin, serbest vücut hareketleriyle bağlantılı
olarak, çeşitli metrik ölçü ve ritmik örnekleri içinde, müziğe uyumlu ve akıcı bir şekilde
sergilenmesiyle ortaya çıkan bir eğitim aracı ve spor dalıdır (Yayla, 1999). Ritmik cimnastikte
vücut hareketlerinin kullanılan alet ve müzik ile birlikte sanatsal ve özgün bir yaklaşımla, estetik
bir bütünlük içerisinde sunulması önem taşımaktadır. Teknik alandaki ustalık bu zorlu sporda
başarılı olmanın etkenlerinden biridir. Ancak, riskli ve orijinal hareketlerin yer aldığı birtakım
kompozisyonların istenilen performansta sergilenebilmesi, motorik özelliklerin yüksek düzeyde
geliştirilmesini ve belli bir fiziksel yapı içerisinde olmayı gerektirmektedir (Agopyan, 1993).
Ritmik cimnastik, teknik kompozisyon ağırlıklı bir spor dalı olması nedeniyle, temel teknik
becerilerin ve koordinatif yeti çalışmalarının istenilen düzeyde yapılabilmesi için küçük yaşta
başlanılmasını gerektirir (Bulca, 2004). Buradaki esas amacın vücudun estetik ve esnek
görünümünü öne çıkararak temel bir eğitim vermek olduğu söylenebilir (Koç, 1996). Kesitsel
çalışmalar cimnastikçilerin diğer branşlarla kıyaslandığında en iyi denge yeteneğine sahip olma
eğiliminde olduklarını ortaya koymuştur. Cimnastiği takiben futbol, yüzme, aktif kontrollü
denekler ve basketbolun gelmektedir (Hrysomallis, 2011).
Son yıllarda cimnastikçilerin motorik ve antropometrik özelliklerini konu alan çok sayıda
araştırma yapılmıştır. Bu çalışmalar içerisinde ritmik cimnastik branşında denge yeteneği ile
ilgili pek az araştırma bulunmaktadır. Denge yeteneği ile bacak boyunun ilişkisinin
karşılaştırıldığı bir çalışmaya ise rastlanmamıştır.
Bu bilgiler doğrultusunda, bu araştırmanın amacı, ritmik cimnastik sporcularında dinamik
yeteneği ile bacak uzunluğu arasındaki ilişkinin belirlenmesidir.
Metod: Bu araştırmaya, Mersin ilinde ritmik cimnastik yapan; yaşları 8,93±1,83 yıl,boyları
133,53±10,68 cm, vücut ağırlıkları 29,46±7,07 kg, antrenman yılları 3,6±1,68 yıl, bacak
169
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
uzunlukları 74,9±6,91 cm olan ve haftada beş gün toplam 17 saat ritmik cimnastik antrenmanı
yapan 15 bayan ritmik cimnastikçi gönüllü olarak katılmıştır. Sporcuların ailelerine gerekli
bilgilendirmeler yapılmış ve gönüllü onam formu imzalatılmıştır. Haftanın ilk antrenman
gününde antrenmana başlamadan önce sporcuların boy, vücut ağırlığı, bacak uzunluğu ve
dinamik denge ölçümleri deneyimli uzmanlar tarafından alınmıştır.
Boy, Vücut Ağırlığı ve Bacak uzunluğu ölçümleri: Boy ölçümü; denekler çıplak ayakla, baş
frontal düzlemde iken derin inspirasyon sırasında ayak tabanı ve başın en üst noktası arası
mesafenin belirlenmesi yöntemiyle santimetre cinsinden ölçüldü. Vücut ağırlığı; tişört ve tayt ile
denekler anatomik pozisyonda iken çıplak ayakla 0,01 kg hassasiyetle kilogram cinsinden
ölçüldü. Bacak uzunluğu; bireyler supine pozisyonda sert bir zeminde yatırılmıştır ve sağ bacak
uzunlukları spina iliaca anterior superior ile medial malleolus arasındaki mesafe ölçülerek
belirlendi. Ölçümler aynı araştırmacı tarafından 2 kere yapılmış ve bu iki ölçümün ortalaması
alınmıştır (Gurney, 2002).
Dinamik Denge: Tecno Body (PK200WL) denge ölçüm düzeneği kullanılarak ölçülmüştür. Test
ortamının hazırlanması aşamasında Tecno Body denge ölçüm düzeneği kurulumu
gerçekleştirilmiş ve bilgisayar bağlantısı sağlanmıştır. Her çocuğun bilgileri bilgisayar
programına kaydedilmiştir. Cihazın özelliği olarak, çocuklara ölçüm yapıldığından “easy” mod
kullanılmıştır. Denek bilgisayarın ekranını görecek şekilde, çıplak ayak ve ince spor kıyafetlerle
denge aletinin üzerine çıkartılarak ve denge pozisyonunu kuracak şekilde durması istenmiş ve
dengesini sağladıktan sonra test başlatılmıştır. Çift ayak, sağ ayak ve sol ayak dinamik denge
skorlarının belirlenmesi için 30 sn boyunca alet ölçümü yapıldı ve sonuçlar kaydedilmiştir.
Çocuğun alet üzerinden düºmesi veya süre dolmadan inmesi durumunda ölçüm tekrarlanmıştır.
Testin uygulanması aşamasında çocuklara testin içeriği anlatılıp gerekli ön bilgilendirmeler
yapılıp, bir kez denemeleri sağlandıktan sonra testler gerçekleştirilmiştir. Test her bir denek için
iki kez tekrarlanıp, sonuçlar ölçüm formuna kaydedilmiştir.
Tanımlayıcı istatistiklerin analizi ve denge (çift ayak, sağ ayak, sol ayak) ile bacak uzunluğu,
boy ve yaş arasındaki ilişkiyi belirlemek için pearson momentler çarpımı korelasyon analizi ve
sağ-sol ayakların denge açısından karşılaştırılmasında Wilcoxon Đşaretli Sıralama Testi, SPSS
11.5 paket programı kullanılarak yapıldı. Anlamlılık düzeyi p< 0,05 olarak kabul edildi.
Bulgular: Çalışmaya katılan sporcuların çift, sağ ve sol ayak denge değerleri sırasıyla,
310±129,93, 133,34±57,15 ve 137,44±79,22 olarak bulundu. Yapılan analizlerin sonucunda
denge (çift ayak, sağ ayak, sol ayak) ile bacak uzunluğu, boy ve yaş arasında anlamlı pozitif
ilişki bulunmuştur (p<0,05; sırasıyla, denge – bacak uzunluğu: r=0,58, r=0,60, r=0,57; dengeboy: r=0,57, r=0,60, r= 0,55; denge-yaş: r=0,60, r=0,62, r=0,63 ). Sağ ve sol ayakların denge
açısından karşılaştırıldığında anlamlı fark bulunmamıştır (p>0,05).
Tartışma ve Sonuç: Dengeyi etkileyen faktörler arasında somato-duyu, görsel ve vestibüler
sistemden gelen bilgiler doğrultusunda ve koordinasyon, eklem hareket aralığı (ROM) ve kuvveti
etkileyen motor cevaplar sayesinde sağlanmaktadır (Bressel 2007). De Orea ve ark., statik
dengenin 2 ile 12 yaş arasında yaşla birlikte doğrusal olarak arttığını ortaya koymuşlardır.
Ayrıca, kızlarda 8-9 yaşlarında dengenin gelişmiş olduğu ve yaşla birlikte artış gösterdiğini rapor
eden çalışmalar mevcuttur (De Oreo 1971, Venetsanou 2007). Bizim çalışmamıza katılan kız
sporcuların yaş ortalamalarının 8,93±1,83 yıl olduğu göz önüne alınırsa, bu bulgular
çalışmamızda bulunan anlamlı denge-yaş ilişkisini destekler niteliktedir.
170
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Vücut ağırlık merkezi (COM) dengenin en iyi belirleyicilerinden bir tanesi olarak
nitelendirilebilir. Berger ve arkadaşları (Berger 1992), uzun boylu kişilerin dengelerini daha iyi
sağladıklarını belirtmiş ve bunun sebebini de vücudun ağırlık merkezinin destek yüzeyi içine
düşürülerek dengenin sağlanabilmesinden dolayı olduğunu dolayısıyla bacak boyu kısa ve buna
bağlı olarak kısa boylu bir kişide vücut ağırlık merkezinin izdüşümünün destek yüzeyi içine
düşürülmesinin daha zor olabileceğini bildirmişlerdir.
Diğer bir çalışmada Akgöl, değişik yaş gruplarında boy uzunluğu ve dengeyi karşılaştırmış ve
uzun boylu kişilerin denge testlerinde daha başarılı olduklarını bildirmiştir (Akgöl 1997).
Çalışmamızda bacak boyu-denge ve boy-denge arasında anlamlı pozitif ilişki ağırlık merkezinin
bacak boyu uzun dolayısıyla uzun boylu kişilerde daha iyi sağlanabildiğini açıklar niteliktedir.
Anahtar Kelimeler: Ritmik Cimnastik, Dinamik Denge, Bacak Uzunluğu.
Kaynaklar
Akgöl, A.C (1997). Değişik Yaş Gruplarında Dengenin Değerlendirilmesi, Hacettepe
Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Bilim. Uzmanlığı Tezi, Ankara.
Agopyan, A. (1993) Ritmik sportif cimnastikte morfolojik ve motorik özelliklerin performansa
etkisi. Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, Đstanbul.
Balaban, Ö., Nacır, B., Erdem, HR. ve Karagöz, A. (2009) Denge fonksiyonunun
değerlendirilmesi. Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Bilimleri Dergisi. 12:133-9.
Berger, W., Trippel, M., Discher, M., Dietz, V. (1992) Influence of subjects' height on the
stabilization of posture (Article). Acta Oto-Laryngologica. Volume 112, Issue 1, Pages 22-30.
Bompa, TO. (2007) Antrenman Kuramı Ve Yöntemi. Bağırgan T (Çev), 3. Baskı. Ankara: Spor
Yayınevi ve Kitabevi.
Bressel, E., Yonker, JC., Kras, J., Heath, EM. (2007) Comparison of Static and Dynamic
Balance in Female Collegiate Soccer, Basketball, and Gymnastics Athletes. JAthl Train; 42(1):
42-46.
Bulca, Y., Ersöz, G. (2004) Ritmik cimnastikçilerde egzersiz ve beslenmenin büyümeye etkileri.
Gazi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi. 9 (2): 11-12.
De Oreo, K., Wade, MG. (1971) Dynamic and static balancing ability of preschool children. J
Motor Behav 3:326-35.
Emery, C. A. (2003) Is there a clinical standing balance measurement appropriate for use in
sports medicine? A review of the literature. Journal of Science and Medicine in Sport, 6, 492504.
Gurney, B. (2002) Leg length discrepancy. Gait&Posture. 15:195-206.
Hrysomallis, C. (2011) Balance ability and athletic performance. Sports Med. 41 (3): 221-232.
Koç, H. (1996) Cimnastik federasyonunun idari ve mali yapısı, sporcu, antrenör, hakem,
malzeme yönünden incelenmesi. Bolu Đli Örneği. Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi,
Đstanbul.
171
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Overlock, JA., (2005) The relationship between balance and fundamental motor skills in
children five to nine years of age. Master of Science. Oregon State University. Pg:1.
Venetsanou, F., Kambas, A. (2011) The effects of age and gender on balance skills in preschool
children. Facta universitatis-series: Physical Education and Sport. 9(1):81-90.
Yayla, E. (1999) Ritmik cimnastikte temel eğitim döneminde uygulanan temel antrenman
modelinin esneklik gelişimi üzerine etkisinin incelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, Trakya
Üniversitesi, Edirne.
SÖZ 133. 15-18 YAŞ BALERĐNLERDE KAS FĐBRĐL TĐPĐ VE PĐK GÜÇ VE
YORGUNLUK ĐNDEKSĐ ĐLĐŞKĐSĐ
Yağmur ARINLI1, Gökhan UMUTLU2, Ersin ĐLKĐLĐROĞLU2, Esra ÖZOĞUZ2 , A. Taner
ERDOĞAN2
(1) Mersin Üniversitesi,Devlet Konservatuvarı,Türkiye
(2) Mersin Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
ÖZET
Dans sağlıkla ilgili fiziksel uygunluk unsurlarını geliştirmek için mükemmel bir alternatif
egzersizdir. Dansçılar için önemli olan fizyollojik gereklilikleri içeren kardiyovasküler sağlık,
kas esnekliği, kas kuvveti ve gücü artırmak, dans performansını desteklemek için gereklidir.
Tüm sporlarda olduğu gibi dans, tüm stillerdeki dansçılar için hem aerobik hem anaerobik güç
isteyen ve yüksek kas basıncı gelişmesi açısından zahmetli bir egzersiz formudur. Pekçok dansçı
kas kuvvetindeki azalma ile ilişkili yaralanma riski ve aşırı antrenman senrodromu gibi sorunlara
yenik düşmektedirler. Zayıf kas gücünün geliştirilmesi dans performansı ve yaralanma önleme
açısından olumlu etkilere sahip görünmektedir. (Malkogeorgos ,2013).
Tüm sporlarda olduğu gibi, dansa uygunluk bireylerin aerobik (Cohen, 1982; Clarkson, 1985) ve
anaerobik kondisyonları ve yüksek kas basınçlarındaki ve güçlerindeki kapasitelerini
yükseltmelerine bağlıdır (Fitt, 1982).
Spor eğitimi sadece son günlerde geleneksel dans düzenlemesi kapsamında tamamlayıcı aktivite
olarak göz önüne alınmaktadır sanatçı olarak başlıca klişe dansçılar sebebi ile, fiziksel hazırlık
açısından sporcuların adımlarını takip etmemektedirler.(Krasnow & Kabbani, 1999). Yine de,
dansçılar uzun saatler süren günlük egzersizler ve takip eden prova ve temsillerle meşgul
(Wiesler, 1996; Shah, 2008) fakat sporcuların aksine düzenli eğitim programına sahip
olmadıkalrından dolayı yaralanma riski ve aşırı antrenman senrodromu gibi sorunlara yenik
düşmektedirler.( Koutedakis, 2000; Liederbach & Compagno, 2001). Bu durum kısmen yüksek
sakatlanma oranlarını açıklamaktadır ( Weigert, 2005; Weigert & Erickson 2007).
172
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Alt vücut kas gücü ve dayanıklılığındaki gelişme dans performansı bakımından pozitif etkiler
ortaya çıkarmaktadır (Brown, 2007; Koutedakis, 2007). Dansçılar için gerekli fizyolojik
ihtiyaçlar, patlayıcı şıçramalar için ve performans sırasındaki liftler için gereken büyük güç
rezervleri, ve kas dayanıklılığı nispeten yüksek güç çıkışı korunurken oluşan kas dayanıklılığıdır
(örn. bir dans dizisinde egzersiz devam ederken, Koutedakis & Jamurtas, 2004).
Gruplar arasında olabilecek farklılıkları değerlendirmek için üniversiteli ve profesyonel kadın
bale ve modern dansçıların diz izokinetik özelliklerinin değerlendirilmesi amacı ile yapılan bir
araştırmada ortalama yaşları 24,9 yıl olan 37 dansçı CybexII dinamometre kullanılarak test
edilmişler, bale dansçılarının modern dansçılara göre her 3 hızda da anlamlı derecede yüksek
Hamstring/Quadriceps (H/Q) oranlarına sahip olduğu saptanmıştır. Yapılan analizler sonucu
profesyonel bale dansçılarının bütün diğer gruplardan 180 derece/sn de önemli H/Q oranlarına
sahip olduğuna işaret etmiştir. Aynı zamanda, bu dansçıların birçoğu diz ekstensiyon ve
fleksiyon için normal pik tork değerlerine sahip olduğu gözlenmiştir.
Yukarında belirtildiği üzere, balerinler için özellikle alt ekstremite kuvvet ve anarerobik güç
önem arz etmektedir. Balerinlerde daha önce yapılan kas fibril tipi belirleme çalışmasına
rastlanmamış, izokinetik ve anarerobik güç konularıyla ilgili çalışmaların sayısı ise yetersizdir.
Bu nedenle çalışmamızda, 15-18 yaş balerinlerde kas fibril tipi ile pik güç ve yorgunluk indeksi
ilişkisi araştırılmıştır.
Yöntem: Bireyler bu çalışmaya katılmadan önce test protokolü hakkında bilgilendirilmiş ve
çalışmaya gönüllü olarak katıldıklarını gösteren aydınlatılmış onam formu imzalamışlardır.
Öncelikle bireyler laboratuara geldiklerinde teste başlamadan önce test hakkında detaylı şekilde
bilgilendirilmiştir.
Çalışmaya, yaşları 15 ile 18 yıl (16,40±1,43 yıl) arası değişen (boy:163,10±6,064cm, vücut
ağırlığı:47,19±6,80kg, yağ yüzdesi:18,40±5,58, bacak uzunluğu (93,80±3,80 cm, yağsız vücut
kütlesi (38,31±4,31 kg) 10 kız bale öğrencisi katıldı. Bireylerin antropemetrik özelliklerinin
belirlenmesi için boy ve vücut ağırlığı ölçümleri yapılmış ve vücut yağ yüzdeleri Bioelektrik
Impedans Analizi (Tanita 418-MA Japonya) yöntemiyle belirlenmiştir. Antropometrik ölçümler
aynı kişi tarafından yapılmıştır. Vücut ağırlığı (VA); denekler standart spor kıyafeti içerisinde
(şort, atlet) ayakkabısız ± 0.1 hata ile baskülde (T Tanita 418- MA Japonya), boy; baş frankfort
düzlemindeyken, derin bir inspirasyonu takiben başın verteksi ile ayak arasındaki mesafe
stadiyometre (Holtain Ltd. U.K.) ± 1 mm hata ile ölçülmüştür. Bireyler supine pozisyonda sert
bir zeminde yatırılacak ve sağ bacak uzunlukları spina iliaca anterior superior ile medial
malleolus arasındaki mesafe ölçülerek belirlenecektir (Gurney, 2002). Ölçüm hatasını en aza
indirgemek için, ölçümler aynı araştırmacı tarafından 2 kere yapıldı ve bu iki ölçümün ortalaması
alındı.
Deneklerin kas fibril tiplerinin belirlenmesi için katılımcılar diz eklemine ekstansiyon ve
fleksiyon pozisyonunda 180 derece/s hızda ve her tekrarı 5 mm/s olacak şekilde maksimum
hızda ve toplamda 50 tekrar uyguladı. Bireyler, teste başlamadan önce hızı sabit olan bir koşu
bandı üzerinde 10 dk ısınma periyodunun ardından genel bir ısınma sürecine tabi tutuldu ve
katılımcıların Cybex ergometresine uyum sağlamaları adına test başlamadan önce düşük
tempoda fleksiyon ve ekstansiyon yönünde 10 tekrar yaptırıldı. Bireylerin fibril tiplerinin
belirlemek için Humac Norm CSMI Cybex izokinetik dinamometresi kullanıldı. Test oturma
pozisyonunda gerçekleştirildi ve denekler gövde ve uyluk bantları yardımıyla koltuğa sabitlendi.
Ayrıca test esnasında koltuğun her iki tarafında yer alan kolları tutmak suretiyle kolların
173
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
serbestliği de engellendi ve koltuktan destek almaları sağlandı. Deneklere sağ ve sol olmak üzere
her iki bacakları için aynı test uygulandı. Kas fibril tiplerinin belirlenmesi için aşağıdaki formül
uygulandı.
% Azalma= [( Ortalama tork (1-3) - Ortalama tork (48-50)) / Ortalama tork (1-3) * 100
FT % = (% Azalma - 5.2) / 0.90
ST % = 100 - FT %
Çalışmaya katılan bireyler bisiklet ergometresinde ve bireyin kilogramı başına 75 gr hesabı ile
yapılan bir yüke karşı 30 sn süresince supra maksimal bir süratle pedal çevirmeleri sağlanmıştır.
Çalışmanın ikinci bölümünde bireyler ısınma ve dinlenme periyodunu takiben anaerobik güç
değerlerinin belirlenmesi için 30 saniyelik Wingate anaerobik güç testine tabi tutuldu ve test
boyunca bireyler sözel motivlerle desteklendi. Test sonunda bireylerin yorgunluk indeksleri
aşağıdaki formül kullanılarak hesaplandı.
Wingate test verileri kullanılarak bireylerin “% yorgunluk” değeri şu şekilde bulunmuştur; %
Yorgunluk = [Pik güç (Watt) – Minimum güç (Watt)]/Pik güç (Watt) * 100.
ST ve FT dağılımlarının karşılaştırılmasında Wilcoxon Đşaretli Sıralar Testi kullanıldı. Ayrıca,
kas fibril tipi dağılımının pik güç, ortalama güç ve minimum güç değerleri ile arasındaki ilişkiyi
belirlemek için de pearson momentler çarpımı korelasyon analizi kullanıldı. Anlamlılık düzeyi
p<0,05 olarak belirlendi.
Bulgular: Yapılan analiz sonucu ST ve FT kas fibril tipleri arasında anlamlı fark bulunmadı
(p>0,05). Yapılan korelasyon analizi sonucunda, her iki kas fibril tipi ile yorgunluk indeksi
arasında ve kas fibril tipleri ile pik güç, ortalama güç ve minimum güç arasında anlamlı ilişki
bulunmadı (p>0,05).
Tablo 1. Balerinlerin demografik, antropometrik özellikleri ve Fibril tipi ve anaerobik güç
değerleri
Ortalama
SS
FT (%)
41,90
12,47
ST (%)
58,10
12,47
YAŞ (yıl)
16,40
1,43
BOY (cm)
163,10
6,06
VA (kg)
47,19
6,80
YVK (kg)
38,31
4,31
VYY (%)
18,40
5,57
BU (cm)
93,80
3,79
F INDEX
60,63
16,37
PP (W/kg)
5,88
1,23
AP (W/kg)
4,29
0,94
MP (W/kg)
1,77
1,73
174
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
VA: Vücut ağırlığı, VYY: Vücut yağ yüzdesi, YVK: Yağsız vücut kütlesi, BU: Bacak uzunluğu,
FT: Fast Twitch, ST: Slow Twitch; F_INDEX: Yorgunluk indeksi; PP: Pik Güç; AP: Ortalama
Güç; MP: Minimum Güç.
Balerinlerin demografik, antropometrik özellikleri ve Fibril tipi ve anaerobik güç değerleri Tablo
1’de verilmiştir.
Tartışma ve Sonuç: Yapılan analizler sonucunda balerinlerin sağ bacak FT-ST fibril tipleri
arasında anlamlı fark bulunmaması sonucu balerinlerin kas fiber tipleri eşit dağıldığı
varsayılabilir. Yapılan çalışmalarda kadınlarda Tip I kas fibril tipinin daha yüksek olduğu bu
nedenle erkeklerden daha düşük yorgunluk indeksi değerine sahip olduğu saptanmıştır.
Çalışmamızda ST ortalama değerinin FT ortalama değerinde daha yüksek olması bu bulguyu
destekler niteliktedir. Fakat yorgunluk indeksi ile bir ilişkinin bulunmamış olması ST ile FT kas
fibril tipi arasında istatistiksel olarak farkın olmamasından kaynaklandığını söyleyebiliriz. Pik
güç değerinin yüksek olmasında etkin olan FT fiber dağılımının, ST fiber dağılımı ile benzer
olması kas lifi tipleri ile pik güç arasında bir ilişki bulunmamasına neden olmuş olabilir.
Kaynaklar
Brown, A. C., Wells, T. J., Schade, M. L., Smith, D. L. & Fehling, P. C. (2007). Effects of
plyometric training versus traditional weight training on strength, power, and aesthetic jumping
ability in female collegiate dancers. Journal of Dance Medicine and Science, 11(2), 38-44.
Chmelar RD, Shultz BB, Ruhling RO, Fitt SS, Johnson MB. J. Isokinetic characteristics of the
knee in female, professional and university, ballet and modern dancers. Orthop Sports Phys Ther.
1988;9(12):410-8.
Clarkson, P. M., Freedson, P. S., Keller, B., Carney, D., & Skrinar, M. (1985). Maximal oxygen
uptake, nutritional patterns and body composition of adolescent female ballet dancers. Research
Quarterlyf or Exercise and Sport, 56, 180-184.
Cohen, J. L., Segal, K. R., Witriol, I., & McArdle, W. D. (1982). Cardiorespiratorrye sponsest o
ballet exercises and the V02max of the elite ballet dancers. Medicine and Science in Sports and
Exercise, 14, 212-217.
Fitt, S. S. (1982). Conditioning for dancers: Investigating some assumptions. Dance Research
Journal, 14, 32-38.
Gurney B. (2002) Leg length discrepancy. Gait & Posture. 15; 195–206.
Krasnow, D. & Kabbani, M. (1999). Dance science research and the modern dancer. Medical
Problems of Performing Artists, 14(1), 16-20.
Koutedakis, Y. (2000). Burnout in dance: The physiological viewpoint. Journal of Dance
Medicine and Science, 4(4), 122-127.
Koutedakis, Y. & Jamurtas, A. (2004). The dancer as a performing athlete: Physiological
considerations. Sports Medicine, 34(10), 651-661.
Koutedakis, Y., Hukam, H., Metsios, G., Nevill, A., Giakas, G., Jamurtas, A. & Myszkewycz, L.
(2007). The effects of three months of aerobic and strength training on selected performance and
fitness-related parameters in modern dance students. Journal of Strength and Conditioning
Research, 21(3), 808-12.
175
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Liederbach, M. & Compagno, J. M. (2001). Psychological aspects of fatiguerelated injuries in
dancers. Journal of Dance Medicine and Science, 5(4), 116-120.
Malkogeorgos A ., Zaggelidou E., Zaggelidıi G., Christos G. (2013) Physiological Elements
Required by Dancers Sport Science Review, vol. XXII, no. 5-6, 2013, 343 - 368 DOI:
10.2478/ssr.
Shah, S., Weiss, D. & Burchette, R. (2008). A profile of the demographics and training
characteristics of professional modern dancers. Journal of Dance Medicine and Science, 12, 3136.
Weigert, B. J. (2005). Does prior training affect risk of injury in university dance programs?
Medical Problems of Performing Artists, 20(3), 115-118.
Weigert, B. J. & Erickson, M. (2007). Incidence of injuries in female universitylevel modern
dancers and the effectiveness of a screening program in altering injury patterns. Medical
Problems of Performing Artists, 22(2), 52-57.
Wiesler, E. R., Monte Hunter, D., Martin, D. F., Curl, W. W. & Hoen, H. (1996). Ankle
flexibility and injury patterns in dancers. The American Journal of Sports Medicine, 24(6), 754757.
Anahtar kelimeler: Bale, Kas Fibril Tipi, Yorgunluk
SÖZ 157. ERKEK HENTBOLCULARDA BĐLATERAL OMUZ EKSTANSĐYON VE
FLEKSĐYON PĐK TORK DEĞERLERĐNĐN KARŞILAŞTIRILMASI VE KAS FĐBRĐL
TĐPĐ DAĞILIMLARI ĐLE ĐLĐŞKĐSĐ
Ahmet AYTÜN1, Gökhan UMUTLU1, Ersin ĐLKĐLĐROĞLU1, Buse ARGUN1, Nevzat
DEMĐRCĐ, Yağmur ARINLI1, A. Taner ERDOĞAN1
(1) Mersin üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
ÖZET
Giriş: Hentbol hızlı, fiziksel güce dayanan ve atışların yüksek şiddetli hızlara ulaştığı bir spor
dalıdır. Kuvvet, dayanıklılık, hız ve esneklik gibi motorik özellikleri kapsaması bakımından bu
özelliklerin bilinmesi oldukça önemlidir. Hentbol branşında atışlar esnasında kuvvet faktörü
incelendiğinde izokinetik kuvvet ön plana çıkmaktadır. Đzokinetik kuvvet; genel olarak tüm
hareket açıklığı içinde, sabit bir hızla yapılan kasılma şeklidir. Hareketin her açısında maksimal
güçte kasılma olur ve bu kasılma tüm hareket boyunca devam ettirilir. Böylece tüm hareket
açıklığı boyunca kaslar aynı dirençle yüklenmiş olur. Dolayısıyla, izokinetik egzersiz tipi kas
kuvvetini geliştirmek ve bireylerin kas kuvvetini belirlemek için kullanılan etkili bir yöntem
olarak kabul edilmektedir. Sporcuların kas kuvvetinin geliştirilmesi, özellikle yaralanma şiddeti
176
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
ve prevalansı üzerine faydalı olabileceği düşünülmektedir. Aynı zamanda sporcuların
performanslarının gelişmesine önemli katkıları olacağı da vurgulanmaktadır (Derviseviç and
Hadziç 2012).
Yüksek şiddetli üst ekstremite omuz eklemi hareketliliği içeren hentbol gibi branşlar özellikle
atış eylemi esnasında yüksek hızda ve sık tekrarlı olmak üzere omuz kuvvetine ihtiyaç
duymaktadır (Hutchinson, Laprade, Burnett, Moss ve Terpstra, 1995). Kuvvet, güç, dayanıklılık
gibi motorik özellikler konusunda detaylı bir bilgi edinme imkanı sunan izokinetik dinamometre
ergometrelerinin kullanımı kas değişkenlerinin belirlenmesinde ve kas profillerinin
sınıflandırılmasında yaygın olarak kullanılmaktadır (McConnell, Donnelly, Hamner, Dunn ve
Besier, 1992). Sporcuların izokinetik kuvvet değerleri Cybex vb. ergometreler aracılığıyla
ölçülüp değerlendirilebilir.
Đskelet kası fonksiyonel özellikleri birbirine göre farklılık gösteren ve değişken liflerden yapılmış
heterojen bir dokudur. Đnsan organizmasındaki kas fibril tipleri genel olarak hızlı sarsı (tip II) ve
yavaş sarsı (tip I) kası olarak sınıflandırılabilir. Hızlı ve yavaş lifler oksidatif ve metabolik
yollardaki enzimlerin etkinlikleri açısından farklılık gösterirler ve bu açıdan değerlendirildiğinde
branşların genel karakteristik yapıları göz önünde bulundurulduğunda fibril tiplerinin dağılım
oranı o branşın genel yapısı itibariyle önemlilik arz etmektedir. Hızlı liflerin çoğunda, glikolitik
enzimlerin etkinliği yüksek iken oksidatif enzimlerin etkinliği düşüktür. Bu karakteristik özellik
kas lifinde bulunan mitokondri sayısı ile uyum gösterir. Hızlı liflerde, yavaş liflerde bulunan
yüksek sayıda mitokondrinin aksine az sayıda mitokondri gözlenir (Guyton ve John, 1987; Alan,
1996; Ganong, 2002; Berne, Levy, Koeppen ve Stanton, 2004). Hızlı lifler, glikolitik
metabolizmaya olan bağımlılıkları nedeniyle çabuk yorulur. Bu yüzden bunlar sadece ara sıra ve
kısa zaman aralıkları için yüksek güç çıktısına ihtiyaç duyulan durumlarda kullanılır.
Dolayısıyla, hentbol oyun karakteristiği bakımından hem patlayıcı hem de dayanıklılık
unsurlarını içeriyor olması sebebiyle kas kasılması bakımından incelendiğinde hentbol
sporcularının izokinetik kuvvet değerleri belirlenirken sporcuların kas fibril tipi dağılımlarının
biliniyor olması önemlilik arz etmektedir. Bu bilgiler doğrultusunda, bu çalışmada erkek
hentbolcuların kas fibril tipi dağılımlarının belirlenmesi ve sporcuların üst ekstremite omuz
eklem pik tork kuvvet değerleri ile arasında bir ilişki olup olmadığını incelemek amaçlanmıştır.
Yöntem: Bireyler bu çalışmaya katılmadan önce test protokolü hakkında bilgilendirilmiş ve
çalışmaya gönüllü olarak katıldıklarını gösteren aydınlatılmış onam formu imzalatılmıştır.
Öncelikle bireyler laboratuara geldiklerinde teste başlamadan önce test hakkında detaylı şekilde
bilgilendirilmiştir.
Bu çalışmada Mersin ilinde aktif olarak spor yapan ve Mersin Üniversitesi hentbol takımında
oynayan (yaş: 22,56±1,51 yıl; boy: 178,22±6,52 cm; vücut ağırlığı: 71,23±10,21 kg; yağsız
vücut kitlesi: 61,96±9,49 kg; vücut yağ yüzdesi: %11,90±4,64; bacak uzunluğu: 100,89±3,55
cm) 9 erkek sporcu yer almıştır.
Bireylerin antropemetrik özelliklerinin belirlenmesi için boy ve vücut ağırlığı ölçümleri yapılmış
ve vücut yağ yüzdeleri Bioelektrik Impedans Analizi (Tanita 418-MA Japonya) yöntemiyle
belirlenmiştir.
Antropometrik ölçümler aynı kişi tarafından yapılmıştır. Vücut ağırlığı (VA); denekler standart
spor kıyafeti içerisinde (şort, atlet) ayakkabısız ± 0.1gr hata ile baskülde (T Tanita 418- MA
Japonya), boy; baş frankfort düzlemindeyken, derin bir inspirasyonu takiben başın verteksi ile
ayak arasındaki mesafe stadiyometre (Holtain Ltd. U.K.) ± 1 mm hata ile ölçülmüştür. Bireyler
177
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
supine pozisyonda sert bir zeminde yatırılarak ve sağ bacak uzunlukları spina iliaca anterior
superior ile medial malleolus arasındaki mesafe ölçülerek belirlenmiştir. Ölçüm hatasını en aza
indirgemek için, ölçümler aynı araştırmacı tarafından iki kez gerçekleştirildi ve bu iki ölçümün
ortalaması
alındı
(Gurney,
2002,
Mian
ve
ark,
2006).
Sporcuların kas fibril tiplerinin belirlenmesi için katılımcılar diz eklemine ekstansiyon ve
fleksiyon pozisyonunda 180 derece/s hızda ve her tekrarı 5 mm/s olacak şekilde maksimum
hızda ve toplamda 50 tekrar uyguladı. Bireyler, teste başlamadan önce hızı sabit olan bir koşu
bandı üzerinde 10 dk ısınma periyodunun ardından genel bir ısınma sürecine tabi tutuldu ve
katılımcıların Cybex ergometresine uyum sağlamaları adına test başlamadan önce düşük
tempoda fleksiyon ve ekstansiyon yönünde 10 tekrar yaptırıldı. Bireylerin fibril tiplerinin
belirlemesi için Humac Norm CSMI Cybex izokinetik dinamometresi kullanıldı. Test oturma
pozisyonunda gerçekleştirildi ve denekler gövde ve uyluk bantları yardımıyla koltuğa sabitlendi.
Ayrıca test esnasında koltuğun her iki tarafında yer alan kolları tutmak suretiyle kolların
serbestliği de engellendi ve koltuktan destek almaları sağlandı. Deneklere sağ ve sol olmak üzere
her iki bacakları için aynı test uygulandı. Kas fibril tiplerinin belirlenmesi için aşağıdaki formül
uygulandı (Özer, Pınar, Şahin, Özdöl ve Yurdakul, 2013).
% Azalma= [( Ortalama tork (1-3) - Ortalama tork (48-50)) / Ortalama tork (1-3) * 100
FT % = (% Azalma - 5.2) / 0.90
ST % = 100 - FT %
Ayrıca deneklerin sağ ve sol omuz eklemi izokinetik pik kuvvet değerlerinin belirlenmesi için
katılımcılar ekstansiyon ve fleksiyon pozisyonunda 60 derece/s olacak şekilde maksimum hızda
ve toplamda 3 set ve 5’er tekrar uyguladı. Bireyler, teste başlamadan önce hızı sabit olan bir koşu
bandı üzerinde 10 dk ısınma periyodunun ardından genel bir ısınma sürecine tabi tutuldu ve
katılımcıların Cybex ergometresine uyum sağlamaları adına test başlamadan önce 1 set ısınma
amaçlı 180 derece/s düşük tempoda fleksiyon ve ekstansiyon yönünde 10 tekrar yaptırıldı. Test
boyunca katılımcılar sözel motivlerle desteklendi.
Sağ ve Sol omuz ekstansiyon - fleksiyon pik tork değerlerinin ve ST ve FT dağılımlarının
karşılaştırılmasında Wilcoxon Đşaretli Sıralar Testi kullanıldı. Ayrıca, kas fibril tipi dağılımının
Sağ ve Sol omuz ekstansiyon - fleksiyon pik tork değerleri ile arasındaki ilişkiyi belirlemek için
de pearson momentler çarpımı korelasyon analizi kullanıldı. Anlamlılık düzeyi p<0,05 olarak
belirlendi.
Bulgular
Tablo 1: Hentbolcuların demografik, antropometrik özellikleri ve izokinetik kuvvet
değerleri
(N=15)
Ortalama
SS
Yaş (yıl)
22,56
1,51
Boy (cm)
178,22
6,52
VA (kg)
71,23
10,21
VYY (%)
11,90
4,64
YVK (kg)
61,96
9,49
178
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
BU (cm)
100,89
3,55
FT(%)
57,23
8,32
ST (%)
42,76
8,32
SĞOPE (Nm)
99,08
28,46
SĞOPF (Nm)
63,33
14,68
SLOPE (Nm)
100,59
30,20
SLOPF (Nm)
63,29
19,35
Çalışmaya katılan sporcuların demografik, antropometrik, kas fibril tipi dağılımları ve izokinetik
kuvvet değerleri Tablo 1’de verilmiştir.
Yapılan istatistiksel analiz sonucunda pik tork parametreleri karşılaştırıldığında, hentbolcuların
sağ omuz pik ekstansiyon (99,08±28,46Nm) ile sol omuz pik ekstansiyon (100,59±30,20Nm) ve
sağ omuz pik fleksiyon (63,33±14,69Nm) ile sol omuz pik fleksiyon kuvvet (63,29±19,35Nm)
değerleri arasında anlamlı fark bulunmadı ( p>0,05).
Yapılan pearson momentler çarpımı korelasyon analizi sonucunda ST ve FT ile pik tork
parametreleri arasında anlamlı ilişki bulunmazken (p>0,05), Wilcoxon Đşaretli Sıralar Testi
sonucunda ST ve FT dağılımları arasında da anlamlı fark bulunmamıştır (p>0,05).
Tartışma ve Sonuç: Yapılan çalışmada hentbolcuların sağ ve sol omuz ekstansiyon ve fleksiyon
pik tork değerleri karşılaştırılmış ve kas fibril tipi dağılım oranı ile olan ilişkisi araştırılmıştır.
Yapılan bir çalışmada elit olan ve olmayan hentbol sporcularının dominant ve non-dominant
omuz ekstansiyon ve fleksiyon değerleri 60 ve 240 °/s de test edilmiş ve elit sporcuların 240 °/s
dominant ve dominant olmayan omuz fleksiyon değerleri arasında ve elit olmayan sporcuların 60
ve 240 °/s omuz ekstansiyon değerleri arasında anlamlı farklılıklar bulmuşlardır. Bu çalışmada
elit sporcuların daha yüksek omuz ekstansiyon tork değerlerine ulaşabildiği görülmektedir.
Ayrıca bu çalışmada elde edilen bir diğer sonuçta açısal hız arttıkça her iki grubun ekstansiyon
ve fleksiyon tork değerlerinde bir azalma meydana gelmektedir (Çetin ve Balcı, 2015). Bu
bulgular, bizim çalışmamızdaki sonuçlarla uyuşmamaktadır. Bunun nedeninin, bizim
çalışmamıza katılan sporcuların elit seviyede olmaması gösterilebilir.
Đskelet kaslarının kasılma özellikleri kas fibrillerinin boyutu, kas fibrillerinin fizyolojik
özellikleri ve kas içerisinde bulunan fibrillerin dağılım özelliklerine göre değişiklik
göstermektedir. FT özellikleri baskın olan kaslar ST kas fibril tipi baskın olan kaslara oranla üç
kat daha hızlı kasılabilme yeteneğine sahiptir (Close, 1972). Yapmış olduğumuz çalışmada,
çalışmaya katılan sporcuların omuz ekstansiyon ve fleksiyon pik tork değerleri ve kas fibril
dağılım oranları arasında bir ilişki bulunmamasının sebebinin sporcuların kas fibril tipleri
arasında baskınlığın olmamasından ya da çalışmaya katılan sporcuların kuvvet antrenman
düzeyleri
bu
durumun
meydana
gelmesinde
etkili
olmuş
olabilir.
Sonuç olarak uygulanan istatistiksel analizler doğrultusunda, agonist ve antogonist kas
kuvvetlerinin sporcuların pik tork kuvvet üretebilme yetenekleri üzerinde etkili olduğu, ancak
kas fibril tipi dağılımlarının sporcuların omuz ekstansiyon ve fleksiyon pik tork kuvvetleri ile
doğrudan
ilişkili
olmadığı
söylenebilir.
179
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Hentbolcularda sağ ve sol omuz kuvvetleri arasında farkın olmaması sporcuların baskın olarak
sağ ellerini kullanılması kuvvet açısından farka sebep olmamıştır. Bu da antrenmanlar sırasında
yapılan kuvvet çalışmalarının her iki eklem içinde aynı düzeyde yapılmış olduğunu
düşündürebilir.
Kaynakça
1.Alan, JM. (1996). Skeletal Muscle Form and Function. 3. baskı. United States of America:
HumanKinetics.
2.Berne, RM, Levy, MN. (2004). Koeppen BM, Stanton BA. Pyhsiology. 5nd edition. Elsevier
Mosby,USA.
3.Close, R.I. (1972). Dynamic properties of mammalian skeletal muscles. Physiological
Reviews. 52:129-197.
4.Çetin, E., Balcı, N. (2015). The effects of isokinetic performance on accurate throwing in team
handball. Procedia-Social and Behavioral Sciences.174:1872–1877.
5.Derviseviç E, Hadziç V. (2012). Quadriceps and hamstrings strength in team sports:
Basketball,
football
and
volleyball.
Isokinet
Exerc
Sci.
20(4),
293-300.
6.Ganong, W. F. (2002). Tıbbi Fizyoloji. 20. baskı. Ankara; Nobel Tıp Kitabevi.
7.Gurney,
B.
(2002).
Leg
length
discrepancy.
Gait
&
Posture.
15;
195–206.
8.Guyton AC, John EH. (1987). Tıbbi Fizyoloji. 10. baskı. London; W.B. Saunders Company.
9.Hutchinson, MR., Laprade, RF., Burnett, Moss, R., Terpstra, J. (1995). Injury surveillance at
the USTA Boys’ Tennis Championships: a 6-yr study. Medicine and Science in Sports and
Exercise.27(6):826-30).
10.McConnell, J., Donnelly, C., Hamner, S., Dunne, J., Besier, T. (1992). Passive and dynamic
shoulder rotation range in uninjured and previously injured overhead throwing athletes and the
effect of shoulder taping. The American Academy of Physical Medicine and Rehabilitation.
4(2):111-6.
11.Mian, O.S., Thom, J.M., Ardigo, L.P., Narici, M.V, Minetti, A.E. (2006). Metabolic cost,
mechanical work, and efficiency during walking in young and older men. Acta Physiol.186; 127–
139.
12.Özer M.K. , Pınar S., Şahin G. , Özdöl Y. , Yurdakul HÖ. (2013). Egzersiz Fizyolojisi Laboratuvar El Kitabı - Exercise Physiology - Laboratory Manual. Nobel Akademik Yayıncılık.
Anahtar kelimeler: Fibril Tipi, Hentbol, Pik Tork
180
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 167. SUALTI HOKEY SPORCULARININ BĐLATERAL OMUZ ĐZOKĐNETĐK
KUVVET DEĞERLERĐ ARASINDA FARK VAR MIDIR?
Buse ARGUN1, Gökhan UMUTLU1, Nevzat DEMĐRCĐ1, A. Taner ERDOĞAN1
(1) Mersin Üniversitesi, Beden Eğitimive Spor Yüksekokulu,Türkiye
ÖZET
Giriş: Tüm spor dallarında olduğu gibi, sualtı hokeyi sporunda da başarının temelinde
oyuncuların maksimum performans sergileyebilmeleri için motorik becerilerin tüm
unsurlarını geliştirmeleri gerekir. Koordinasyon, çeviklik, sürat ve özellikle kuvvet gelişimi
sualtı hokeyi oyuncularının eğitim sürecinde dikkat etmeleri gereken en önemli unsurlar olarak
söylenebilir. Özel sualtı hokey hareketlerinin performansı boyunca gerekli olan üst ve alt
ekstremitelerin tekrarlayan kas zorlanmaları elit düzeydeki sualtı hokeycilere özel kas
adaptasyonlarının gelişmesine yol açar. Yetersiz kas dayanıklılığı ve yanlış biyomekanik
hareketle birleştiğinde eklemler içinde yaralanmalara neden olabilir. Sualtı hokey sporunda en
önemli gerekliliklerden biri olan kuvvet hiç kuşkusuz antrene edilmelidir.
Kuvvet, içsel ve dışsal direnmeleri aşmayı sağlayan sinir-kas yeteneği olarak tanımlanabilir.
Sporcunun üretebileceği en yüksek kuvvet hareketin biyomekaniksel özelliğine ve ilgili kas
gruplarının kasılma büyüklüğüne bağlıdır. Kuvvet gerektiren fiziksel bir etkinlik sırasında, işin
içinde yer alan kas grupları arasında uygun bir düzen bulunmalıdır. Kaslar çoğunlukla belirli bir
sırada ardışık olarak etkinliğe katılırlar. Kasın eklem hareket açısının tümünde veya bir kısmında
gerilim üretme kapasitesi dinamik kasılma olarak bilinir. Bir kas, ya kısalarak ya da uzayarak
dinamik bir gerilim üretebilir. Đzokinetik kasılma, ekstremitenin bir eklem etrafında sürekli hızda
hareket ettiği bir kas kasılmasıdır. Hareket hızı özel bir dinamometre ile sürekli aynı hızda kalır.
Dinamometre direnci hareket boyunca her açıda uygulanan kuvvet ile eşittir. Bu yöntem dinamik
hareketlerdeki kassal kuvvet ölçümüne olanak verir ve optimal yüklenme sağlar ve açısal hıza
karşılık gelen tork (torque) terimi kullanılır.
Her branşta olduğu gibi, sualtı hokeycilerinin omuz ekstansiyon ve fleksiyon izokinetik
kuvvetlerinin belirlenmesi hem oluşabilecek sakatlık risklerini en aza indirgemede hem de omuz
kuvvetleri arasındaki farkları belirleyerek antrenman programlarını düzenlemek açısından önem
arz etmektedir. Sualtı hockey çalışmaları genellikle nefes tutma, apne ve solunumsal
parametreler üzerine yapılmış, izokinetik kuvvet açısından yeterli çalışmaya rastlanmamıştır. Bu
nedenle, bu çalışmada ölçülen izokinetik kuvvet parametrelerin belirlenmesini alana katkı
açısından bir kat daha önemli duruma gelmektedir. Bu bilgiler ışığı altında çalışmanın amacı,
sualtı hokey sporcularının bilateral omuz ekstansiyon ve fleksiyon kuvvetlerinin izokinetik
kuvvet değerlerini belirlemek ve omuzlar arasındaki varsa kuvvet farklarını ortaya koymaktır.
Yöntem: Bireyler bu çalışmaya katılmadan önce test protokolü hakkında detaylı olarak
bilgilendirilmiş ve çalışmaya gönüllü olarak katıldıklarını gösteren aydınlatılmış onam formu
imzalamışlardır.
181
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Çalışmaya, yaşları 20 ile 27 yıl (22,44±2,07 yıl) arası değişen (boy:177,44±4,55 cm; vücut
ağırlığı:71,41±10,20 kg; vücut yağ yüzdesi:10,36±5,73; yağsız vücut kütlesi: 61,08±11,26 kg);
16 aktif erkek sualtı hokeyi sporcusu katıldı. Bireylerin antropemetrik özelliklerinin belirlenmesi
için boy ve vücut ağırlığı ölçümleri yapıldı ve vücut yağ yüzdeleri Bioelektrik Impedans Analizi
(Tanita 418-MA Japonya) yöntemiyle belirlendi.
Antropometrik ölçümler aynı kişi tarafından yapıldı. Vücut ağırlığı (VA); denekler standart spor
kıyafeti içerisinde (şort, atlet) ayakkabısız ± 0.1gr hassasiyetinde baskülde (T Tanita 418- MA
Japonya), boy; baş frankfort düzlemindeyken, derin bir inspirasyonu takiben başın verteksi ile
ayak arasındaki mesafe stadiyometre (Holtain Ltd. U.K.) ± 1 mm hata ile ölçüldü.
Bireyler, teste başlamadan önce hızı sabit olan bir koşu bandı üzerinde 10 dk ısınma periyodunun
ardından genel bir ısınma sürecine tabi tutuldu ve katılımcıların Cybex ergometresine uyum
sağlamaları adına test başlamadan önce 1 set ısınma amaçlı 180 derece/s düşük tempoda
fleksiyon ve ekstansiyon yönünde 10 tekrar yaptırıldı. Deneklerin sağ ve sol omuz eklemi
izokinetik pik kuvvet değerlerinin belirlenmesi için katılımcılar ekstansiyon ve fleksiyon
pozisyonunda 60 derece/s olacak şekilde maksimum hızda ve toplamda 3 set ve 5'er tekrar
uyguladı. Bireylerin izokinetik kuvvet parametrelerini belirlemek için Humac Norm CSMI
Cybex izokinetik dinamometresi kullanıldı. Test boyunca katılımcılar sözel motivlerle
desteklendi. Test yatay pozisyonunda gerçekleştirildi ve denekler gövde ve uyluk bantları
yardımıyla koltuğa sabitlendi. Deneklere sağ ve sol olmak üzere her iki kolları için aynı test
uygulandı.
Sporcuların Sağ ve Sol omuz ekstansiyon - fleksiyon pik tork değerlerinin karşılaştırılmasında
Wilcoxon Đşaretli Sıralar Testi kullanıldı. Anlamlılık düzeyi 0,05 olarak tespit edildi.
Bulgular: Yapılan analizler sonucunda, Sağ Omuz Pik Ekstansiyon (81,27±14,40Nm) ile Sol
Omuz Pik Ekstansiyon (74,83±10,70Nm) arasında anlamlı fark bulunurken (p<0,05) Omuz
Fleks PT Sağ ile Omuz Fleks PT Sol arasında anlamlı fark bulunmadı (p>0,05).
Çalışmaya katılan tüm sporcular sağ ellerini baskın olarak kullandıklarını rapor etmiştir.
Çalışmamızda yer alan sualtı hokeyi sporcularının demografik-antropometrik özellikleri ve
izokinetik kuvvet değerleri Tablo 1’de verilmiştir.
182
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Tablo1:Sualtı Hokeyi Sporcuların Demografik-Antropometrik Özellikleri ve Đzokinetik Kuvvet Değerleri
(N=16)
Ortalama
SS
Yaş (yıl)
22,44
2,07
Boy (cm)
177,44
4,55
VA (kg)
71,41
10,20
YVK (kg)
61,08
11,26
VYY (%)
10,36
5,73
Omuz Eks PT Sağ (Nm)
81,27
14,40
Omuz Eks PT Sol (Nm)
74,83
10,70
Omuz Fleks PT Sağ (Nm)
60,60
13,47
Omuz Fleks PT Sol (Nm)
55,52
12,56
VA: Vücut ağırlığı, VYY: Vücut yağ yüzdesi, YVK: Yağsız vücut kütlesi, BU: Bacak uzunluğu,
FT: Fast Twitch, ST: Slow Twitch, Omuz Eks PT Sağ: sağ omuz pik ekstansiyon, Omuz Fleks
PT Sağ: sağ omuz pik fleksiyon, Omuz Eks PT Sol: sol omuz pik ekstansiyon, Omuz Fleks PT
Sol: sol omuz pik fleksiyon
Tartışma ve Sonuç: Sualtı hokeyi branş itibarı ile yüzme içermekte ve yüzme branşının baskın
olarak kullandığı ana kas grupları, m. deltoideus, m. triseps braki ve m. latissimus dorsi olarak
belirlenmiştir. Bu kas grupları baskın olarak omuz ekstansiyon da kullanılan kaslardır. Ayrıca,
Sualtı hokeyi müsabakaları sırasında omuz ve dirsek eklemleri şut ve pas tekniklerinin
uygulanması sırasında etkin olarak kullanılmaktadır.
Ek olarak, branş gereği kolun yatay düzleme paralel hareket etmesinden dolayı ekstansiyon
kaslarının daha fazla geliştiği ve kuvvet ürettiği düşünülebilir. Aynı şekilde, antrenmanlarda da
bu kas gruplarının gelişimine yönelik çalışmalar uygulanmaktadır. Çalışmaya katılan tüm
sporcuların baskın olarak sağ elerlini kullanması bu bölgenin kuvvet açısından daha fazla
gelişmesine neden olmuş olabilir. Ayrıca, müsabaka ve antrenmanlar sırasında suyun direncine
karşı yapılan top sürme, pas ve şut tekniklerinde baskın taraf lehine kuvvet gelişiminin
sağlandığını söyleyebiliriz. Bu bilgiler doğrultusunda, çalışmamızda elde edilen pik kuvvet
farklarının yukarıda belirttiğimiz bu nedenlerden kaynaklandığını düşünmekteyiz.
Anahtar Kelimeler: Sualtı Hokey, izokinetik kuvvet, omuz
Kaynaklar
Agre JC, Casal DC, Leon AS, McNally C, Baxter TL, Serfass RC. (1988). Professional ice
hockey players: physiologic, anthropometric, and musculoskeletal characteristics. Archives of
Physical Medicine and Rehabilitation. 69(3 Pt 1):188-92.
Batalha NM, Raimundo AM, Tomas-Carus P, Barbosa TM, Silva AJ. (2013). Shoulder rotator
cuff balance, strength, and endurance in young swimmers during a competitive season. Journal
of Strength Conditioning Research. 27(9):2562-8. doi: 10.1519/JSC.0b013e31827fd849.
183
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Cochrane KC, Housh TJ, Smith CM, Hill EC, Jenkins ND, Johnson GO, Housh DJ, Schmidt RJ,
Cramer JT. (2015). The relative contributions of strength, anthropometric, and body composition
characteristics to estimated propulsive force in young male swimmers Journal of Strength
Conditioning Research.
Gürol B. Ve Yılmaz Đ. (2013). Đzokinetik Kuvvet Antrenmanı. Spormetre Beden Eğitimi ve
Spor Bilimleri Dergisi, XI (1) 1-11.
SÖZ 170. BADMĐNTONCULARDA SAĞ
KUVVETLERĐNĐN KARŞILAŞTIRILMASI
VE
SOL
OMUZ
ĐZOKĐNETĐK
Đnanç DUMAN1, Gökhan UMUTLU1, A. Taner ERDOĞAN1
(1) Mersin Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
ÖZET
Giriş: Badminton iki veya dört kişinin topu yere düşürmeden, raketle karşılıklı vuruş esasına
dayalı olarak file üzerinde oynanan olimpik bir spor dalıdır. Bu spor dalında akılcılık, zarafet,
hız, yetenek, hareketlilik ve reaksiyon çabukluğu gibi faktörlerin ön plana çıkmasına bağlı olarak
oyun ve oyunun seyri çok zevkli hale gelmektedir. Badminton aynı zamanda akla, çabukluğa,
hareketliliğe, reaksiyona ve estetiğe dayalı olarak gerçekleştirilen olimpik bir spor dalı olarak ta
tanımlanmaktadır. Yapılan bu tanımlardan yola çıkarak badmintonun, iki ya da dört kişi ile
belirli bir sahada, sahayı tam ortadan ikiye ayıran bir filenin üzerinden topun rakip sahaya
düşürülmesini amaçlayan estetiğe, çabukluğa ve pratik zekâya dayalı bir oyun olduğu
söylenebilir.
Badminton sporunun tanımlarındaki ortak payda, temel motorik özelliklerin büyük ölçüde önem
taşımasının yanı sıra kol kuvvetinin de önemli olduğu söylenebilir. Ülkemizde badmintonla ile
ilgili yapılan çalışmaların sayısı oldukça azdır. Yüksek lisans ve doktora seviyesinde yapılan tez
sayısı açısından bakılacak olunursa 1990-2010 yılları arasında badmintonla ile ilgili yapılan
toplam Yüksek lisans tez sayısı 8 iken ve doktora tez sayısı sadece 2 dir. Bu branşta yapılan
izokinetik kuvvet çalışmaların sayısı ise çok yetersizdir.
Badminton sporu teknik anlamda omuz, dirsek ve el bileği eklemlerinin aktif olarak kullanıldığı
ve bu eklemlerin kuvvetlerinin ölçülmesinin vuruş performansı açısından önemli olduğunu
düşünmekteyiz. Ayrıca, baskın vuruş kolunun baskın olmayan koldan kuvvet açısından farklı
olup olmadığının belirlenmesi antrenman programlarının oluşturulması açısından önem
kazanmaktadır. Bu bağlamda, bu çalışmanın amacı Badminton sporcularında Sağ ve Sol Omuz
Đzokinetik Kuvvetlerinin Karşılaştırılmasıdır.
184
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Kuvvet; bir dirençle karşı karşıya kalan kasların kasılabilme ya da bu dirence belirli bir ölçüde
dayanabilme yeteneğidir. Đzokinetik kuvvet ise; bütün eklem hareketi boyunca kasın, sabit bir
hızla maksimum oranda kasılması sonucu ortaya çıkan kuvvettir.
Đzokinetik çalışma kas grubunun tüm hareketliliği boyunca dinamik kısalarak ayarlanmış bir
dirence karşı koyması anlamındadır. Hareketin hızı mekanik olarak izokinetik aygıt tarafından
düzenlenmektedir.
Yöntem: Bu araştırmaya Mersin Üniversitesi Badminton takımlarında oynayan yaşları 18 – 22
yıl arasında değişen toplam 10 erkek sporcu katılmıştır. Bireyler bu çalışmaya katılmadan önce
test protokolü hakkında bilgilendirilmiş ve çalışmaya gönüllü olarak katıldıklarını gösteren
aydınlatılmış onam formu imzalatılmıştır. Öncelikle bireyler laboratuara geldiklerinde teste
başlamadan önce test hakkında detaylı şekilde bilgilendirilmiştir.
Bireylerin antropemetrik özelliklerinin belirlenmesi için boy ve vücut ağırlığı ölçümleri yapılmış
ve vücut yağ yüzdeleri Bioelektrik Impedans Analizi (Tanita 418-MA Japonya) yöntemiyle
belirlenmiştir. Antropometrik ölçümler aynı kişi tarafından yapılmıştır. Vücut ağırlığı (VA);
denekler standart spor kıyafeti içerisinde (şort, atlet) ayakkabısız ± 0.1gr hata ile baskülde (T
Tanita 418- MA Japonya), boy; baş frankfort düzlemindeyken, derin bir inspirasyonu takiben
başın verteksi ile ayak arasındaki mesafe stadiyometre (Holtain Ltd. U.K.) ± 1 mm hata ile
ölçülmüştür.
Bireyler, teste başlamadan önce hızı sabit olan bir koşu bandı üzerinde 10 dk ısınma periyodunun
ardından genel bir ısınma sürecine tabi tutuldu ve katılımcıların Cybex ergometresine uyum
sağlamaları adına test başlamadan önce 1 set ısınma amaçlı 180 derece/s düşük tempoda
fleksiyon ve ekstansiyon yönünde 10 tekrar yaptırıldı. Deneklerin sağ ve sol omuz eklemi
izokinetik pik kuvvet değerlerinin belirlenmesi için katılımcılar ekstansiyon ve fleksiyon
pozisyonunda 60 derece/s olacak şekilde maksimum hızda ve toplamda 3 set ve 5'er tekrar
uyguladı. Bireylerin izokinetik kuvvet parametrelerini belirlemek için Humac Norm CSMI
Cybex izokinetik dinamometresi kullanıldı. Test boyunca katılımcılar sözel motivlerle
desteklendi. Test yatay pozisyonda gerçekleştirildi ve denekler gövde ve uyluk bantları
yardımıyla koltuğa sabitlendi. Ayrıca test esnasında koltuğun her iki tarafında yer alan kolları
tutmayarak suretiyle destek almamaları sağlandı. Deneklerin dominant kollarına aynı test
uygulandı.
Sağ ve Sol omuz ekstansiyon - fleksiyon pik tork değerlerinin karşılaştırılmasında Wilcoxon
Đşaretli Sıralar Testi kullanıldı. Anlamlılık düzeyi p<0,05 olarak belirlendi.
185
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Bulgular
Tablo 1. Badminton Sporcularının Demografik-Antropometrik Özellikleri ve Đzokinetik
Kuvvet Değerleri
Ortalama SS
YAS (yıl)
21,40
1,17
BOY (cm)
173,90
6,33
VA (kg)
68,49
7,60
YVK (kg)
61,28
4,78
VYY (%)
10,21
4,22
Omuz Ekts. Sağ (Nm)
85,79
8,82
Omuz Fleks.Sağ (Nm)
58,33
9,46
Omuz Ekts. Sol (Nm)
87,86
14,63
Omuz Fleks.Sol (Nm)
52,96
9,33
VA: Vücut ağırlığı, VYY: Vücut yağ yüzdesi, YVK: Yağsız vücut kütlesi,
Badminton sporcularının semografik-antropometrik özellikleri ve izokinetik kuvvet değerleri
Tablo 1'de verilmiştir. Yapılan analiz sonucu Sağ ve Sol omuz ekstansiyon - fleksiyon pik tork
değerleri arasında anlamlı fark bulunmadı (p>0,05).
Tartışma: Yapılan bir çalışmada elit seviyedeki badminton sporcularının sağ ve sol omuz
izokinetik kuvvetleri arasında anlamlı fark bulunmuş buda elit sporcuların kuvvet ve teknik
antrenmanlarının baskın kola daha fazla yönelik olması olarak açıklanmıştır. Diğer bir çalışmada
ise elit ve amatör badminton oyuncularının pençe kuvveti karşılaştırılmış ve elit sporcuların sağ
pençe kuvveti anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. Bizim çalışmamızda Sağ ve Sol kol arasında
kuvvet farkının bulunmamasının nedeni sporcuların elit seviyede olmamasından kaynakladığını
düşünmekteyiz.
Ayrıca, badminton raketinin ve topun ağırlığının topa vuruş anında meydana gelen direncin sağ
ve sol omuz kuvvetinde farklılık yaratacak derecede olamadığından dolayı sağ ve sol omuzlar
arasında kuvvet farkı meydana gelmemiş olabilir.
Kaynaklar
Güçlüöver, A., Demirkan, E., Kutlu, M., Ciğerci, A.E., Esen, H.T. ( 2012 ). The Comparison of
Some Physical And Physiological Features of Elite Youth National and Amateur Badminton
Players. Niğde University Journal of Physical Education and Sports Sciences, 6:( 3 ).
Kafkas ME., Taşkıran C., Arslan C., Açak M., (2009) Yıldız Erkek Millive Amatör
Badmintoncuların Bazı Fiziksel, Fizyolojik Ve Antropometrik Parametrelerinin Karşılaştırılması.
Niğde Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi Cilt 3, Sayı 1.
186
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Kuter FÖ, Öztürk Y. (2012)Türkiye’de Raket Sporları Alanında Yapılan Lisansüstü
TezlerinĐncelenmesi (1990–2010 Dönemi) e-Journal of New World Sciences Academy Volume:
7, Number: 2, Article Number: 2B0087.
Kürkçü, R., Afyon, Y. A., Yaman, Ç., Özdağ, S. (2009). Adölesan Futbolcu ve
Badmintoncularda Bazı Fiziksel ve Fizyolojik Özelliklerin Karşılaştırılması. Uluslararası Đnsan
Bilimleri Dergisi, Cilt:6, sayı:1, ss.548-556, (ISSN:1303-5134).
Ng GY, Lam PC. (2002) A study of antagonist/agonist isokinetic work ratios of shoulder
rotators in men who play badminton. Journal of Orthopedic Sports Physical Therapy.
Aug;32(8):399-404.
Anahtar kelimeler: Badminton, Đzokinetik Kuvvet, Baskın Kol
SÖZ 180. FIRAT ÜNĐVERSĐTESĐ SPOR BĐLĐMLERĐ FAKÜLTESĐ’NDE OKUYAN
BAYAN VE ERKEK SPORCULARIN ANTROPOMETRĐK, SKINFOLD CALĐPER,
TANĐTA DEĞERLERĐNĐN ĐNCELENMESĐ
Nafiye BAKIR, Emin SÜEL, Mehmet Erdi ÇĐÇEK, Ercan GÜR, Ayşe TOPLU
(1) Aksaray Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor,Türkiye
ÖZET
Bu çalışmanın amacı, Fırat Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi ‘nde okuyan bayan ve erkek
sporcuların Antropometrik, Skinfold caliper ve Tanita değerlerinin incelenmesidir.
Araştırmaya Fırat Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’nde okuyan 17 bayan ve 16 erkek olmak
üzere toplam 33 sporcu katılmıştır. Araştırma örneklem grubunun yaş, boy, ağırlık vb.
anropometrik ölçümleri alınmıştır. Skinfold Caliper ile biceps, triceps, abdomen, suprailiyak, sırt
ve bacak deri kıv.(mm) olarak yağ ölçümleri alınmıştır. Tanita (Jawon Segmental Body
Composition Analyzer, model AVIS 333 Plus) ile PBF, MBF, LBM, TBW, BMI, WHR, SLM,
Protein, Mineral ve BMR değerleri alınmıştır. Elde edilen veriler SPSS 17.0 ile değerlendirilmiş
ve tablolar halinde gösterilip yorumlanmıştır.
Sporun çeşitli dallarında, sporcuların fiziksel ve antropometrik özelliklerini içeren fiziksel
uygunluk değerleri yetenek seçiminde oldukça önemlidir. Bu çalışma sonuçlarının da çeşitli spor
dallarında sporcu seçiminde ve bu konuda yapılacak, diğer çalışmalarda yararlı olacağı
düşünülmektedir.
Anahtar kelimeler: Fiziksel Uygunluk, BKI, Skinfold Caliper, BIA
187
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 181. TOHM SPORCULARININ VÜCUT KOMPOZĐSYON, VO2MAKS,
ANAEROBĐK
GÜÇ
VE
ĐZOKĐNETĐK
KUVVET
PARAMETRELERĐNĐN
KARŞILAŞTIRILMASI
Esra ÖZOĞUZ1, Gökhan UMUTLU1, Ersin ĐLKĐLĐROĞLU1 , Đnci KESĐLMĐŞ1, Yağmur
ARINLI1, Nevzat DEMĐRCĐ1, A.Taner ERDOĞAN1
(1) Mersin Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
ÖZET
Giriş: Performans sporlarında aerobik özelliğin baskın olarak kullanıldığı branşlarda, oksidatif
sistemlerin kısa süreli yüksek şiddetli anaerobik egzersizler esnasında ne oranda bir katkı
sağladığını bilmek oldukça önemlidir. Bugüne kadar yapılan çeşitli çalışmalarda bu konuda öne
sürülen farklı görüşler mevcuttur. Duffield ve ark. (2005), aerobik enerji sistemlerinin 400 metre
sprint branşında (˷ 60 saniye) erkek sporcularda % 41 oranda katkı sağladığını öne sürmüştür.
Beneke ve ark. (2002), Wingate anarobik testi gibi kısa süreli (30 sn.) uygulamalar esnasında
bile bu oranın yaklaşık olarak % 18,6 olduğunu ve oksidatif sistemlerin kısa süreli egzersizler
esnasında da büyük bir oranda katkısı olduğunu belirtmişlerdir. Ancak Granier ve ark. (1995)
anaerobik kapasitenin kısa süreli yüksek şiddetli uygulamalarda oksidatif sistemler üzerine
etkisinin sporcuların antrenman durumu vb faktörlere göre değişiklik gösterebileceğinin öne
sürmüşlerdir. Bu yüzden kısa süreli yüksek şiddetli aktiviteler anaerobik enerji metabolizması
bakımından baskın olsa da Wingate ve Bisiklet VO2maks ölçümleri gibi tekrarlı uygulamalarda
toparlanma üzerine olan etkisinden dolayı aerobik enerji sistemlerinin katkısı göz ardı edilemez.
Güreş ve atletizm gibi kısa süreli ani yüklenmeleri içeren branşlarda egzersiz esnasında
toparlanma bakımından aerobik enerji sistemlerinin katkısı oldukça önemlidir. Anaerobik
aktiviteler esnasında iskelet kaslarında laktik aside bağlı olarak meydana gelen yorgunluk
kandaki PH'ın düşmesinden bağımsız olarak gerçekleşmekte, çünkü laktik asidin uzaklaştırılması
oksijen bağımlı bir süreç gerektirdiğinden, dayanıklılık kapasitesi yüksek olan sporcularda
şiddetli egzersizler sonrasında laktik asit daha hızlı tamponlanmaktadır (Hogan, Gladden,
Kurdak ve Poole, 1995; Ahmaidi, Granier, Taoutaou, Mercier, Dubouchaud ve Prefaut, 1996;
McArdle, Katch ve Katch, 2001). Bunun yanı sıra, sporcular açısından kuvvet ölçümleri sakatlık
risklerinin önüne geçebilmek ve optimal yüklenme aralığını belirleyebilmek için oldukça
önemlidir ve antrenman programlarını hazırlama esnasında bu ölçümlere büyük oranda ihtiyaç
vardır.
Ayrıca, sportif aktiviteler esnasında yapılan vücut hareketlerinin daha iyi anlaşılabilmesi için
iskelet kaslarının biyomekanik özelliklerinin bilinmesini gerektirir. Özellikle kuvvete dayalı
sporlar için kuvvet ve atletik performans arasında ilişki kurulduğundan beri izokinetik
dinamometre kullanılarak kas performansının değerlendirilmesi büyük önem kazanmıştır.
Genellikle 60° lik açısal hızda yapılan izokinetik kuvvet egzersizi esnasında uygulanan bacak
salınımı hızı, patlayıcı kuvvet üretmeye yönelik hareket eder ve yüksek şiddetli aktivite
esnasında ATP oldukça hızlı bir şekilde kullanılır. Kısa süreli egzersizde kullanılan enerji baskın
olarak ATP-CP depoları tarafından temin edilmekte ve dolayısıyla da 60° lik açısal hızda yapılan
188
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
kısa süreli izokinetik kuvvet testi esnasında da anaerobik enerji metabolizması ve patlayıcı güç
özellikleri önem arz etmektedir (Sönmez Tiryaki, 2002).
Bu bilgiler doğrultusunda, bu çalışmada TOHM projesinde yer alan güreş ve atletizm
branşlarındaki erkek sporcularının VO2maks, vücut kompozisyon, anaerobik güç ve izokinetik
kuvvet parametrelerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır.
Yöntem: Çalışmaya Mersin TOHM projesinde yer alan, yaşları 15 ile 17 yıl arası değişen
(15,86±0,69 yıl; boy:179,71±3,68cm, vücut ağırlığı:78,07±20,93kg, yağ yüzdesi:%15,80±6,40) 7
erkek atletizm ve yaşları 16 ile 17 yıl arası değişen (16,14±0,38 yıl; boy:171,00±7,33cm, vücut
ağırlığı:73,26±15,55 kg, yağ yüzdesi:%17,04±5,95) 7 erkek güreşçi olmak üzere toplamda 14
erkek olimpiyat hazırlık kampı sporcusu katılmıştır.
Bireylerin antropemetrik özelliklerinin belirlenmesi için boy ve vücut ağırlığı ölçümleri yapılmış
ve vücut yağ yüzdeleri Bioelektrik Impedans Analizi (Tanita 418-MA Japonya) yöntemiyle
belirlenmiştir. Antropometrik ölçümler aynı kişi tarafından yapılmıştır. Vücut ağırlığı (VA);
denekler standart spor kıyafeti içerisinde (şort, atlet) ayakkabısız ± 0.1gr hata ile baskülde (T
Tanita 418- MA Japonya), boy; baş frankfort düzlemindeyken, derin bir inspirasyonu takiben
başın verteksi ile ayak arasındaki mesafe stadiyometre (Holtain Ltd. U.K.) ± 1 mm hata ile
ölçülmüştür.
Deneklerin izokinetik diz ekstansör ve fleksör kas kuvvetleri Human Norm CSMI Cybex
izokinetik dinamometresi kullanılarak ölçüldü. Test oturma pozisyonunda gerçekleştirildi ve
denekler gövde ve uyluk bantları yardımıyla koltuğa sabitlendi. Ayrıca test esnasında koltuğun
her iki tarafında yer alan kolları tutmak suretiyle kolların serbestliği de engellendi ve koltuktan
destek almaları sağlandı. 60 derece/s hızda 5 tekrar ve 3 setten oluşan izokinetik kuvvet testinde
her bir test için deneklere test öncesi 8 deneme yaptırıldı. Deneklere sağ ve sol olmak üzere her
iki bacakları için aynı test uygulandı. Test esnasında daha yüksek performans sergileyebilmeleri
açısından denekler test boyunca sözel motivlerle desteklendi.
Çalışmaya katılan sporcuların anaerobik güç kapasitelerini ölçmek için bisiklet ergometresinde
ve bireyin kilogramı başına 75 gr hesabı ile yapılan bir yüke karşı 30 sn süresince supra
maksimal bir süratle pedal çevirmeleri sağlanmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde bireyler
ısınma ve dinlenme periyodunu takiben anaerobik güç değerlerinin belirlenmesi için 30 saniyelik
Wingate anaerobik güç testine tabi tutuldu ve test boyunca bireyler sözel motivlerle desteklendi.
Son olarak, sporcuların maksimum oksijen tüketimi kapasiteleri, vücut ağırlığı ˂30 kg olan
bireyler için başlangıç yükü ve her etap sonundaki artış yükü 20 W; vücut ağırlığı >30 kg ve
üzeri bireyler için ise artış yükü 25 W olan bir protokol dahilinde bisiklet ergometresi
kullanılarak ölçülmüştür. Her 3 dakikada bir kademeli olarak arttırılmıştır (Aandstad, Berntsen,
Hageberg, Klasson-Heggebø, Anderssen ve Aandstad, 2006). Oksijen tüketimi (VO2maks) gaz
analizörü aracılığıyla her nefeste (breath by breath) ölçülecek ve ardından test boyunca 30
saniyelik aralıklardaki ortalamaları alındı (Bertuzzi,2012). Her ölçüm öncesinde gaz analizörü
16% O2 ve 4% CO2 seviyesindeki dış ortam havasına göre kalibre edilecek ve hava akım
sensörü otomatik olarak cihaz tarafından kalibre edildi. Test esnasında bireylerin EKG ve kalp
atım hızı cihazla entegre olarak çalışan EKG adaptörü ile kontrol edildi ve testler esnasında
meydana gelebilecek herhangi bir problem olma olasılığına karşın laboratuarda bir doktor
bulunduruldu.
189
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Bulgular
Tablo 1: Atletizm Sporcularının Tanımlayıcı Đstatistik Değerleri
N=7
Ortalama SS
YAŞ (yıl)
15,86
,69
BOY (cm)
179,71
3,68
VA (kg)
78,07
20,93
VYY (%)
15,80
6,40
YVK (kg)
64,63
11,17
VO2 HR (atım/dk)
147,52
14,11
RER
0,96
,06
PP (Watt/kg)
9,15
1,31
AP (Watt/kg)
6,84
0,97
MP (Watt/kg)
3,24
2,09
Yorgunluk Đndeksi
15,99
7,89
Ext_PT_R (Nm)
238,09
50,78
Flex_PT_R (Nm)
128,62
23,13
Ext_PT_L (Nm)
223,71
38,82
Flex_PT_L (Nm)
122,28
16,38
VO2 ( ml/kg/dk)
30,06
8,05
VO2_LW ( ml/kg/dk)
35,45
7,54
VA: Vücut ağırlığı, VYY: Vücut yağ yüzdesi, YVK: Yağsız vücut kütlesi, VO2_HR: Kalp atım
hızı, RER: Solunum değişim oranı, PP: Pik güç, AP: Ortalama güç, MP: Minimum güç,
Ext_PT: Ekstansiyon pik tork, Flex_PT: Fleksiyon pik tork, VO2: Oksijen tüketimi, VO2_LW:
Yağsız vücut kütlesi ile düzeltilmiş oksijen tüketimi
Çalışmaya katılan atletlerin demografik, antropometrik, anaerobik güç, izokinetik kuvvet ve
oksijen tüketim değerleri Tablo 1’de verilmiştir.
Çalışmada yaşları 15 ile 17 yıl arası değişen (15,86±0,69 yıl; boy:179,71±3,68cm, vücut
ağırlığı:78,07±20,93kg, yağ yüzdesi: %15,80±6,40, yağsız vücut kütlesi: 64,63±11,17kg) 7 erkek
atlet ile yaşları 16 ile 17 arasında değişen (16,14±0,38 yıl; boy:171,00±7,33cm, vücut
ağırlığı:73,26±15,55 kg, yağ yüzdesi: %17,04±5,95, yağsız vücut kütlesi: 60,21±9,92kg) 7 erkek
güreşçi katılmıştır.
190
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Tablo 2: Güreş Sporcularının Tanımlayıcı Đstatistik Değerleri
N=7
Ortalama
SS
YAŞ (yıl)
16,14
,38
BOY (cm)
171,00
7,33
VA (kg)
73,26
15,55
VYY (%)
17,04
5,95
YVK (kg)
60,21
9,92
VO2 HR ( atım/dk)
155,95
20,45
RER
1,01
,041
PP (Watt/kg)
14,16
6,89
AP (Watt/kg)
8,17
1,53
MP (Watt/kg)
2,25
2,81
Yorgunluk Đndeksi
29,35
18,70
Eks_PT_Sağ (Nm)
193,00
35,61
Fleks_PT_Sağ (Nm)
98,38
21,92
Eks_PT_Sol (Nm)
183,00
51,40
Fleks_PT_Sol (Nm)
100,05
17,11
VO2 (ml/kg/dk)
36,84
6,99
VO2_LW ( ml/kg/dk)
44,15
6,68
VA: Vücut
ağırlığı,
VYY: Vücut yağ yüzdesi, YVK: Yağsız vücut kütlesi, HR: Kalp atım hızı, RER: Solunum
değişim oranı, PP: Pik güç, AP: Ortalama güç, MP: Minimum güç, Eks_PT: Ekstansiyon pik
tork, Fleks_PT: Fleksiyon pik tork, VO2: Oksijen tüketimi, VO2_LW: Yağsız vücut kütlesi ile
düzeltilmiş oksijen tüketimi
Çalışmaya katılan güreşçilerin demografik, antropometrik, anaerobik güç, izokinetik kuvvet ve
oksijen tüketim değerleri Tablo 2’de verilmiştir.
Atletizm ve güreş sporcularının demografik, antropometrik, fizyolojik ve izokinetik
parametreleri arasında fark olup olmadığını belirlemek amacıyla yapılan Mann Whitney U
analizi sonucunda; atletizm ve güreş sporcularının; Boy, Flexion_PT_R, Flexion_PT_L ve
VO2_LW değerleri arasında anlamlı fark bulunmuştur (p˂0,05).
191
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Tartışma ve Sonuç: Yaptığımız analizler sonucunda atletizm ve güreş branşındaki sporcuların
demografik, antropometrik, anaerobik güç, izokinetik kuvvet ve oksijen tüketim kapasiteleri
karşılaştırıldığında; boy, Fleks_PT_Sağ, Fleks_PT_Sol ve VO2_LW değerleri arasında anlamlı
fark bulunmuştur.
Çalışmada yer alan atletizm branşındaki sporcuların tek bir disiplinden olmayışı ve aralarında
gülle ve çekiç atan sporcularında bulunması atletizm grubu sporcularının oksijen tüketim
seviyelerinin güreş sporcularının oksijen tüketim seviyelerinden daha düşük olmasında etkili
olmuş olabilir. Ayrıca, yazsız vücut kütlesi ile düzeltilmiş değerlerin istatistiksel karşılaştırma
sonucu atletizm branşındaki sporcular lehine anlamlı bulundu. Bu branştaki sporcuların kas
kütlesinin daha fazla olması yazsız vücut kütlesi ile düzeltilmiş oksijen tüketimi değerlerinde
farklılık yaratmıştır. Bu fark ayını zamanda çalışmamızda ölçülen izokinetik fleksiyon
değerlerine de yansımıştır. Ek olarak Gülle ve çekiç atan sporcuların branşlara uygun
antropometrik özellikleri (yağsız vücut kütleri) dikkate alındığında güreş sporcularının VO2_LW
kapasitelerinin daha yüksek çıkmasında etkili olduğu söylenebilir.
Güreş branşında teknik özellik olarak ile m.quadriceps kas grubunun daha baskın kullanıldığı
m.hamstring kas grubunun ise daha az kullanılmaktadır ve dolayısıla antrenmanlar bu kas
gruplarına özgü yapılmaktadır. Ayrıca, atletizm ve güreş branşı sporcularının izokinetik kuvvet
parametreleri arasında meydana gelen farkın sadece fleksiyon kuvvetleri arasında olması ve
atletizm gibi sprint performansı gerektiren bir branşta müsabık olan sporcularının çalışmalarında
kuvvet antrenmanlarına daha fazla yer veriyor olmaları, güreş branşındaki sporcuların daha çok
salt vücut ağırlıklarıyla kuvvet antrenmanlarını gerçekleştiriyor olmalarından kaynaklandığı öne
sürülebilir.
Ancak, atletizm branşındaki sporcuların kuvvet antrenmanlarında salt kuvvet çalışmaları dışında
ilave ağırlıklarla da çalışıyor olmaları agonist-antagonist kas kuvvetleri arasında daha az kuvvet
farkı görülmesinde etkili olmuş olabilir.
Sonuç olarak, atletizm ve güreş branşlarındaki genç elit sporcularda yazsız vücut kütlesi ile
düzeltilmiş maksimum oksijen tüketimi ve izokinetik fleksiyon değerlerinde fark bulunmaktadır.
Bu baranşlardaki sporcular, bu parametreler açısından karşılaştırıldığında bu özelliklerin dikkate
alınmasının ve oksijen tüketimi ölçümlerinde yazsız vücut kütlesi ile düzeltilmiş değerlerin
kullanılmasının gerektiğini düşünmekteyiz.
Kaynaklar
Aandstad, A., Berntsen, S., Hageberg, R., Klasson-Heggebø, L., Anderssen, SA., Aandstad, A.
(2006). A comparison of estimated maximal oxygen uptake in 9 and 10 year old schoolchildren
in Tanzania and Norway. British Journal of Sports Medicine, 40:287–292.
Ahmaidi S, Granier P, Taoutaou Z, Mercier J, Dubouchaud H, Prefaut C. (1996). Effects of
active recovery on plasma lactate and anaerobic power following repeated intensive exercise.
Medicine & Science in Sports & Exercise, 28: 450-456.
Beneke, R., C. Pollmann, I. Bleif, R.M. Leithäuser, and M. Hütler. (2002). How anaerobic is the
Wingate Anaerobic Test for humans, European Journal of Applied Physiology, 87(4- 5): 388-92.
192
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Bertuzzi, R., Bueno, S., Pasqua, L. A., Acquesta, F. M., Batista, M. B., Roschel, H., Kiss, M.,
Serrao, J. C., Tricoli, V., Ugrinowitsch, C. (2012). Bioenergetics and Neuromuscular
determinants of the time to exhaustion at velocity corresponding to VO2max in recreational
long-distance runners. The Journal of Strenght and Conditioning Research. 26(8): 2096-2012
Duffield R, Dawson B, Goodman C. (2005). Energy system contribution to 400-metre and 800metre track running. Journal of Sports Sciences, 23(3): 299-307.
Granier, P., B. Mercier, J. Mercier, F. Anselme, C. Préfaut. (1995). Aerobic and anaerobic
contribution to Wingate test performance in sprint and middledistance runners. European
Journal of Applied Physiology Occupational Physiology, 70(1):58-65.
Gurney, B. (2002). Leg length discrepancy. Gait & Posture. 15; 195–206.
Hogan MC, Gladden LB, Kurdak SS, Poole DC. (1995). Increased lactate in working dog muscle
reduces tension development independent of pH. Medicine & Science in Sports & Exercise
27:371-377.
McArdle WD, Katch FI, Katch, VL. (2001). Exercise Physiology:Energy, Nutrition and Human
Performance, 5th Edition. Williams and Wilkins, Baltimore, MD.
Mian, O.S., Thom, J.M., Ardigo, L.P., Narici, M.V, Minetti, A.E. (2006). Metabolic cost,
mechanical work, and efficiency during walking in young and older men. Acta Physiology. 186;
127–139.
Sönmez Tiryaki, G. (2002). Egzersiz ve Spor Fizyolojisi, Ankara, 4-5.
Anahtar Kelimeler: Anaerobik Güç Ve Đzokinetik Kuvvet,Vo2Maks
SÖZ 182. GENÇ ELĐT SPORCULARDA DEMOGRAFĐK, ANTROPOMETRĐK,
ANAEROBĐK GÜÇ VE DĐZ FLEKSĐYON - EKSTANSĐYON ĐZOKĐNETĐK KUVVET
DEĞERLERĐ
Uğur CAN1 , Gökhan UMUTLU1, Buse ARGUN1, Ahmet AYTÜN1, Đnanç DUMAN1, Nevzat
DEMĐRCĐ1 , A.Taner ERDOĞAN1
(1) Mersin Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
ÖZET
Giriş: Aktif sporcuların demografik, antropometrik, anaerobik güç ve izokinetik kuvvet
parametrelerinin belirlenmesi, sporcuların gelişimini takip etmede, kendi yaş gruplarındaki diğer
sporcularla karşılaştırılmasında ve böylece zayıf taraflar belirlenerek giderilmesi açısından
önemlidir. Ayrıca, antrenman programları tasarlanmasında ve sakatlık riski tespitinde,
sporcuların parametrelerinin belirlenmesi ekstra önem kazanmaktadır. Onaltı yaş grubu genç elit
atletlerde yapılan testler ile yapılan durum değerlendirme çalışmaları çok fazla olmamakla
birlikte, yaptığımız bu çalışmanın bu yaş grubu için norm oluşturmak için katkıda bulunacağını
193
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
düşünmekteyiz. Bu nedenle bu çalışmanın amacı, genç elit sporcularda demografik,
antropometrik, anaerobik güç ve izokinetik kuvvet parametrelerinin belirlenmesidir.
Yöntem: Çalışmaya yaşları 16,86±0,55 yıl olan (boy: 175,36±7,18cm, vücut ağırlığı:
75,66±17,89kg, yağ yüzdesi: %16,42±5,97) toplam 14 elit aktif sporcu katıldı.
Bireylerin antropemetrik özelliklerinin belirlenmesi için boy ve vücut ağırlığı ölçümleri yapılmış
ve vücut yağ yüzdeleri Bioelektrik Impedans Analizi (Tanita 418-MA Japonya) yöntemiyle
belirlenmiştir. Antropometrik ölçümler aynı kişi tarafından yapılmıştır. Vücut ağırlığı (VA);
denekler standart spor kıyafeti içerisinde (şort, atlet) ayakkabısız ± 0.1gr hata ile baskülde (T
Tanita 418- MA Japonya), boy; baş frankfort düzlemindeyken, derin bir inspirasyonu takiben
başın verteksi ile ayak arasındaki mesafe stadiyometre (Holtain Ltd. U.K.) ± 1 mm hata ile
ölçülmüştür
Deneklerin izokinetik diz ekstansör ve fleksör kas kuvvetleri Human Norm CSMI Cybex
izokinetik dinamometresi kullanılarak ölçüldü. Test oturma pozisyonunda gerçekleştirildi ve
denekler gövde ve uyluk bantları yardımıyla koltuğa sabitlendi. Ayrıca test esnasında koltuğun
her iki tarafında yer alan kolları tutmak suretiyle kolların serbestliği de engellendi ve koltuktan
destek almaları sağlandı. 60 derece/s hızda 5 tekrar ve 3 setten oluşan izokinetik kuvvet testinde
her bir test için deneklere test öncesi 8 deneme yaptırıldı. Deneklere sağ ve sol olmak üzere her
iki bacakları için aynı test uygulandı. Test esnasında daha yüksek performans sergileyebilmeleri
açısından denekler test boyunca sözel motivlerle desteklendi.
Çalışmaya katılan sporcuların anaerobik güç kapasitelerini ölçmek için bisiklet ergometresinde
ve bireyin kilogramı başına 75 gr hesabı ile yapılan bir yüke karşı 30 sn süresince supra
maksimal bir süratle pedal çevirmeleri sağlanmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde bireyler
ısınma ve dinlenme periyodunu takiben anaerobik güç değerlerinin belirlenmesi için 30 saniyelik
Wingate anaerobik güç testine tabi tutuldu ve test boyunca bireyler sözel motivlerle desteklendi.
Bulgular
Tablo 1: Çalışmaya katılan sporcuların demografik bilgileri
N=14
Ortalama SS
YAS (yıl)
16,00
0,555
BOY (cm)
175,36
7,18
VA (kg)
75,66
17,89
VYY (%)
16,42
5,97
YVK (kg)
62,42
10,41
PP (Watt/kg)
11,65
5,42
AP (Watt/kg)
7,50
1,41
MP (Watt/kg)
2,74
2,43
Yorgunluk Đndeksi
22,67
15,43
194
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Eks_PT_Sağ (Nm)
215,55
48,20
Fleks_PT_Sağ (Nm)
113,50
26,73
Eks_PT_Sol (Nm)
203,36
48,59
Fleks_PT_Sol (Nm)
111,17
19,80
VA: Vücut ağırlığı, VYY: Vücut yağ yüzdesi, YVK: Yağsız vücut kütlesi, PP: Pik güç, AP:
Ortalama güç, MP: Minimum güç, Eks_PT: Ekstansiyon pik tork, Fleks_PT: Fleksiyon pik
tork,
Çalışmaya katılan tüm sporcuların demografik, antropometrik, anaerobik güç ve izokinetik
kuvvet ölçüm sonuçları Tablo 1’de verilmiştir.
Ayrıca, çalışmamızda belirlenen Ekstansiyon-Fleksiyon oranı sağ bacak için %52 ve sol bacak
için %54 tür.
Tartışma ve Sonuç: Genç elit sporcuların demografik, antropometrik, anaerobik güç ve
izokinetik kuvvet parametrelerinin belirlenmesi, antrenman programları tasarlanmasında,
oluşabilecek sakatlık riskinin tespitinde, sporcuların gelişimini takip etmede, kendi yaş
gruplarındaki diğer sporcularla karşılaştırılmasında önem arz etmektedir. Bu sayede sporcuların
zayıf ve eksik yönleri belirlenerek özel antrenmanlar yoluyla bu eksikler giderebilmektedir.
Çalışmamızda belirlenen parametreler diğer çalışmalardaki parametreler ile karşılaştırıldığında,
bir çalışmada, güreşçilerde belirlenen anaerobik güç değerleri (11.5 to 19.9 W/kg) çalışmamızda
bulunan değerlerle benzerlik göstermektedir. Aynı çalışmada belirlenen yağ yüzdesi değerleri
(%3.7 to 13.0) bizim çalışmamızdaki değerlerden daha düşüktür. Ortalama yaşları 16.3±1.26 yıl
ve vücut ağırlıkları 68.17±6.9 olan başka bir çalışmada ise, diz ekstansiyon kuvvet değerleri Sağ
bacak için 148.0±41.0 Nm iken Sol bacak için146.0±28.0 Nm dir. Fleksiyon değerleri ise sağ ve
sol bacak için sırasıyla 105.0±17.0 Nm ve108.0±23.0 Nm dir. Bu değerler bizim çalışmamızdaki
değerlerden daha düşüktür. Ek olarak, diğer bir çalışmada Fleksör/Esktansör oranı sağ ve sol
bacak için sırasıyla 56.0±17.0 ve 56.6±17.0 olarak belirlenmiştir. Bu değerler biziç çalışmamızda
belirlenen değerlerle benzerlik göstermektedir. Çalışmamızda belirlenen Fleksör/Esktansör
oranının sağ bacak ve sol bacak için sırasıyla %52 ve %54 olması, bize sporcuların agonistantagonist bacak kaslarının sağlıklı bir orana sahip olduklarını ve sakatlanma risklerinin az
olduğunu düşündürebilir.
Sonuç olarak, belirleme çalışmalarının yapılması sporcuların gelişimini takip etmede, kendi yaş
gruplarındaki diğer sporcularla karşılaştırılmasına olanak sağladığını ve bu sayede gelişimlerine
katkıda bulunduğunu söyleyebiliriz.
Kaynaklar
Horswill C.A. (2012) Applied Physiology of Amateur Wrestling. Sports Medicine. August 1992,
Volume 14, Issue 2, pp 114-143.
195
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Franchini E, Del Vecchio FB, Matsushigue KA, Artioli GG. (2011). Physiological profiles of
elite judo athletes. Sports Med. 1;41(2):147-66. doi: 10.2165/11538580.
Robert E. Mangine, Frank R. Noyes, Mary Pat Mullen, Sue D. Barber (1990). A Physiological
Profile of the Elite Soccer Athlete. Journal of Orthopaedic & Sports Physical Therapy. Volume:
12 Issue: 4 Pages: 147-152 doi:10.2519/jospt.1990.12.4.147.
Anahtar Kelimeler: Antropometrik, Anaerobik Güç, Diz Fleksiyon - Ekstansiyon Đzokinetik
SÖZ 44. 2013 MERSĐN AKDENĐZ OYUNLARI ORGANĐZASYONU ETKĐLERĐNE
KARŞI YEREL HALKIN BAKIŞ AÇISI
Yeliz ŞĐRĐN1 , Pervin BĐLĐR2 , Levent SANGUN2 , Günseli ÖZ3
(1)Kahramanmaraş Sütçü Đmam Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
(2)Çukurova Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
(3)Kipaş Eğitim Kurumları,Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu,Türkiye
ÖZET
Bu çalışmada, 2013 Mersin Akdeniz Oyunları organizasyonunun etkilerine (sosyal yaşam etkisi,
sosyal-psikolojik etkisi, kentsel gelişim etkisi ve ekonomik etkisi) yönelik yerel halkın görüşleri
ve farklılıkları belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırmanın verileri Zhou ve Ap (2008) tarafından
geliştirilen Türk Kültürüne uyarlanması ile geçerlilik ve güvenirlilik çalışmaları Kafkas ve
Binbaşıoğlu tarafından yapılan “Olimpiyat Oyunları Etki Ölçeği” ile toplanmıştır. Belirlenen
evrenin içerisinden basit tesadüfî örnekleme yöntemi ile seçilen( %38) 190 kadın (%62) 310
erkek olmak üzere toplam 500 yerli seyirci seçilmiştir. Mega organizasyonun etkisini
belirlemede örneklem grubunun cinsiyet, eğitim durumu, yaş, meslek, medeni durum ve
mersinde ikamet etme süresi bakımından farklılıklarını belirlemek için, t-testi ve tek yönlü
varyans analizi (ANOVA) kullanılmıştır.
2013 Mersin Akdeniz Oyunları’nın yerel seyircilerinin organizasyonla ilgili düşünceleri
incelendiğinde erkekler oyunların sosyal psikolojik katkısının kadınlar ise ekonomik katkısının
daha fazla olduğunu belirtmişlerdir. Medeni durum, eğitim durumu, ikamet ettiği süre ve yaş
değişkenlerine göre sosyal yaşam boyutu ve ekonomik boyutta anlamlı farklılık tespit edilmiştir.
Giriş: Turizm, toplumların içinde ve çevresinde oldukça, yerel halk turizm endüstrisinin anahtar
oyuncuları olarak düşünülmektedir. Sportif olayların ülkelere ve şehirlere ekonomik ve altyapı
196
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
avantajları sağlamasından dolayı bu tür organizasyonlara evsahipliği yapmak için ülkeler ve
şehirler şiddetli bir rekabete girmektedir. Bu tür olaylar turizmin en hızlı büyüyen
segmentlerinden biri olmuştur. Olimpiyat oyunları dünyanın en büyük barış olayıdır ve böyle
etkinlikler ev sahipliği yapan ülkelere ve şehirlere önemli ekonomik ve sosyal faydalar
getirmektedir. (Toohey ve Veal, 2000). Aynı zamanda ev sahibi şehirler ve ülkeler için gelişmiş
bir farkındalık ve artan bir gelişmişlik için fırsat sağlamaktadır (Jeong & Faulkner, 1996).
Sakinlerin etkinliklere karşı algılamalarının anlaşılması tertipleyicileri, toplumun katılımını ve
desteğini sağlama, daha iyi hizmet sunumu ve çeşitli stratejiler geliştirmek için bilgilendirecektir.
(Chen, 2001) Bu olayların geniş çaptaki ekonomik ve sosyal etkideki hızlı büyüme potansiyeli
dikkate alındığında özel etkinlikler araştırma alanına girmiştir (Zhou, 2010).
Amaç: Bu çalışmanın amacı 2013 Mersin Akdeniz Oyunları gibi mega bir olayın etkilerine karşı
yerel halkın algılarını belirlemektir. Bu tür organizasyonların yürütülmesinde anahtar rol
oynayan yerel halkın bu olaylara yönelik algıları etkinliklerin başarısı açısından çok önemlidir.
Bu tür organizasyonların kapsamında literatürde en çok turizmin gelişimi, pazarlama/yönetim
becerileri ve ekonomik faydalarının değerlendirilmesi konuları üzerine odaklanılmıştır. (Gelan,
2003; Kasimati, 2003). Buna karşılık, bu tür olayların sosyal kültürel ve çevresel etkileri, bu
etkilere karşı yerel halkın fikirleri ve tutumları nispeten göz ardı edilmiştir. (Zhou, & Ap, 2009).
Bu nedenle 2013 Akdeniz oyunlarının yerel seyircileri üzerinde uygulanarak organizasyonun
etkilerine (sosyal yaşam etkisi, sosyal-psikolojik etkisi, kentsel gelişim etkisi ve ekonomik etkisi)
yönelik yerel seyirci görüşleri ve farklılıkları cinsiyet, medeni durum, eğitim durumu, yaş,
meslek ve Mersinde yaşama süre değişkenine göre belirlenmeye çalışılmıştır.
Materyal ve Metod: Betimsel olan bu çalışmanın evrenini 2013 Akdeniz oyunlarına katılan
Mersin halkı oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise, basit tesadüfî örnekleme yöntemi ile
seçilmiş 500 kişiden oluşmaktadır. Araştırmanın verileri Zhou ve Ap (2008) tarafından
geliştirilen Türkçeye ve Türk Kültürüne uyarlanması ile geçerlilik ve güvenirlilik çalışmaları
Kafkas ve Binbaşıoğlu tarafından yapılan “Olimpiyat Oyunları Etki Ölçeği” ile toplanmıştır.
Ölçek 21 madde ve dört alt boyuttan oluşmaktadır. Bu ölçeğin alt boyutları a) Sosyal-Psikolojik
boyut b) Sosyal yaşam boyutu c) Kentsel gelişim boyutu d) Ekonomik boyuta ilişkin tutumlar
ölçülmektedir. Araştırmadan elde edilen verileri çözümlemede aritmetik ortalama, yüzde (%) ve
frekans (f) kullanılmıştır. Bağımsız gruplar t testi ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA) ile test
edilmiştir. Farkın anlamlı olduğu durumlarda farkın kaynağını bulmak için Tukey testi
kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırma gurubunun %38’ini kadın %62’si erkek katılımcı oluşturmaktadır.
Katılanların %21’i 18-23 yaş arası, %16’sı 24-30yaş arası, %19’u 31-36 yaş arası ve %26’sı 3742 yaş arası % 13’ü 43-48 yaş arası ve %2 ‘si 49 yaş ve üstünü oluşturmaktadır. Medeni durum
değişkenine göre katılımcıların %58’i, evli, %41’i bekârdır. Eğitim düzeyleri ise %8’i ilköğretim
%55’i lise, %36’sı lisans ve lisansüstü mezunudur. Katılımcıların %12’si evhanımı, %12’si işçi,
%26’sı öğrenci, %12’si memur, %23’ü esnaf, %7’si serbest meslek ve %5’inide yöneticilik
mesleğine sahip kişiler oluşturmaktadır. Katılımcıların %12’si1-5yıl arası %10’u 6-10 yıl arası,
%23’ü 11-15 yıl arası, %29 ‘u 16-20 yıl arası ve %24’ü de 21 yıl ve daha fazla süredir mersinde
ikamet etmektedir.
197
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Tablo 1. Organizasyon Etkisi Faktörlerinin Örneklem Grubunun Cinsiyetine Göre
Farklılaşma Durumu
Boyutlar
SosyalPsikolojik
Boyut
Cinsiyet
Kadın
n
190
Ort.
4,04
Sd.
,57
t
,208
p
,028*
Erkek
Kadın
310
190
4,15
2,51
,50
,73
,149
,699
,485
Erkek
Kadın
310
190
2,56
3,99
,79
,69
,711
,709
,479
Erkek
Kadın
310
190
4,03
3,89
,68
,72
,707
,994
Erkek
310
4,01
,62
,927
Sosyal Yaşam
Kentsel-Gelişim
Boyut
Ekonomik
Boyutu
,047*
P<0.05*
Cinsiyete göre yapılan t- testi sonucuna göre Sosyal Psikolojik boyut ve Ekonomik boyut
algılamaları arasında cinsiyete göre farklılaşma tespit edilmiştir. Sosyal Psikolojik boyut da
erkeklerin sıra ortalamaları, Ekonomik boyutunda ise kadınların sıra ortalamaları daha yüksek
çıkmıştır.
Tablo 2. Organizasyon Etkisi Faktörlerinin Örneklem Grubunun Medeni Duruma Göre
Farklılaşma Durumu
Boyutlar
Medeni Durum n
SosyalPsikolojik
Boyut
Evli
Ort.
4,14
Sd.
t
p
291
,48
,096
,706
Bekar
208
,59
,080
Evli
291
4,06
2,33
,61
,405
,000**
Bekar
Evli
208
291
2,82
4,06
,87
,64
,996
,765
,078
Bekar
Evli
208
291
3,96
3,99
,72
,63
,731
,096
,274
Bekar
208
3,93
,69
,080
Sosyal Yaşam
Kentsel Gelişim
Boyut
Ekonomik
Boyutu
P<0.01**
198
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Medeni durum değişkenine göre yapılan t- testi sonucuna göre sosyal yaşam boyutunda
farklılaşma tespit edilmiştir. Sosyal yaşam boyutunun yararına yönelik algılamalar da bekar
olanların sıra ortalaması daha yüksek olarak tespit edilmiştir.
Tablo 3. Organizasyon Etkisi Faktörlerinin Örneklem Grubunun Eğitim Düzeyine Göre
Farklılaşma Durumu
Boyutlar
SosyalPsikolojik
Boyut
Eğitim Düzeyi n
40
Đlköğretim
Lise
276
Lisans
Lisans Üstü
Đlköğretim
Lise
Sosyal Yaşam
Lisans
Boyutu
Lisans Üstü
Đlköğretim
Lise
Kentsel Gelişim
Lisans
Boyut
Lisans Üstü
Đlköğretim
Lise
Ekonomik
Boyutu
Lisans
Lisans Üstü
Ort.
4,14
Sd.
,36
4,10
,58
159
4,12
,49
25
40
4,02
2,22
,45
,67
276
2,63
,82
159
2,49
,68
25
40
2,38
4,18
,69
,55
276
3,98
,72
159
4,04
,64
25
40
4,00
4,20
,67
,45
276
3,94
,67
159
3,96
,67
25
3,89
,85
F
p
,356
,785
4,077
,007*
1,47
,371
1,863
1,35
P<0.05*
Yapılan analiz sonucuna göre sosyal yaşam boyutunun etkilerine karşı katılımcılar eğitim
seviyesine göre anlamlı farklılık göstermektedir. Eğitim düzeyleri arasındaki farkların hangi
gruplar arasında olduğunu bulmak amacıyla yapılan Tukey testinin sonuçlarına göre, lise ve
ilköğretim düzeyinde eğitim seviyesine sahip gruplarda ortaya çıktığı tespit edilmiştir. Sıra
ortalamalarına bakıldığında lise eğitim düzeyine sahip olanların sıra ortalaması en yüksek iken
ilköğretim mezunlarının sıra ortalaması en düşük olarak bulunmuştur.
199
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Tablo 4. Organizasyon Etkisi Faktörlerinin Örneklem Grubunun Yaş Değişkenine Göre
Farklılaşma Durumu
Boyutlar
SosyalPsikolojik
Boyut
Yaş
18-23
n
106
Ort.
4,01
Sd.
,72
24-30
81
4,14
,42
31-36
99
4,07
,49
37-42
132
4,14
,45
43-48
67
4,14
,54
49 ve üstü
18-23
15
106
4,36
3,23
,24
,76
24-30
81
2,44
,76
31-36
99
2,35
,62
Sosyal Yaşam
Kentsel Gelişim
Boyut
Ekonomik
Boyutu
37-42
132
2,30
,62
43-48
67
2,36
,61
49 ve üstü
18-23
15
106
2,43
3,90
,74
,86
24-30
81
4,03
,59
31-36
99
3,99
,64
37-42
132
4,10
,61
43-48
67
4,07
,72
49 ve üstü
18-23
15
106
3,95
3,81
,41
,78
24-30
81
4,03
,64
31-36
99
3,83
,61
37-42
132
4,13
,60
43-48
67
3,95
,65
49 ve üstü
15
4,17
,54
F
p
1,670
,140
27,641
,000**
1,160
,328
4,230
,001**
200
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
P<0.01**
Yapılan Anova analizi sonucuna göre Sosyal yaşam boyutu ve Ekonomik boyut etkilerine karşı
katılımcıların algılamaları yaş değişkenine göre anlamlı farklılık göstermektedir. Bu farklılığın
18-23 ile 37-42 yaş aralığında bulunan katılımcılardan kaynaklandığı tespit edilmiştir. Sıra
ortalamalarına bakıldığında 18-23 yaş aralığında olanların sosyal-yaşam boyutun olumsuz
etkilerine karşı algılamaları diğer yaş aralığında bulunan katılımcılara göre daha yüksek olduğu
tespit edilmiştir. Ekonomik boyut etkilerine karşı algılamaların 37-42 yaş arasında olan
katılımcıların sıra ortalamaları 18-23 yaş aralığında olan katılımcılara göre daha yüksek olduğu
tespit edilmiştir.
Tablo 5. Organizasyon Etkisi Faktörlerinin Örneklem Grubunun Mesleklerine Göre
Farklılaşma Durumu
Boyutlar
SosyalPsikolojik
Boyut
Sosyal Yaşam
Meslek
Ev hanımı
n
63
Ort.
4,09
Sd.
,61
Đşçi
60
4,08
,35
Memur
64
4,03
,54
Öğrenci
132
4,05
,65
Esnaf
115
4,20
,40
Serbest meslek 39
4,05
,60
Yönetici
Ev hanımı
27
63
4,26
2,38
,34
,65
Đşçi
60
2,42
,60
Memur
64
2,56
,69
Öğrenci
132
3,10
,84
Esnaf
115
2,06
,36
Serbest meslek 39
2,79
,88
Yönetici
Ev hanımı
27
63
2,11
3,88
,28
,81
60
4,08
,56
64
3,71
,72
Kentsel Gelişim Đşçi
Boyut
Memur
F
p
1,493
,179
28,965
,000**
3,285
,043*
201
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Ekonomik
Boyutu
Öğrenci
132
3,91
,77
Esnaf
115
4,05
,60
Serbest meslek 39
3,74
,70
Yönetici
Ev hanımı
27
63
4,19
4,03
,38
,66
Đşçi
60
4,02
,52
Memur
64
3,85
,71
Öğrenci
132
3,83
,76
Esnaf
115
4,14
,49
Serbest meslek 39
3,64
,80
Yönetici
4,29
,41
27
5,421
,000**
P<0.05*
Yapılan analiz sonucuna göre sosyal yaşam boyutu, kentsel gelişim boyutu ve ekonomik boyut
etkilerine karşı katılımcıların algılamaları mesleklerine göre anlamlı farklılık göstermektedir.
Farkın hangi gruplar arasında olduğunu bulmak amacıyla yapılan Tukey testinin sonuçlarına
göre, yönetici, işçi esnaf, evhanımı, öğrenci ve memur mesleğine sahip olanların Ekonomik
gelişim konusunda ki görüşleri serbest meslek yapanlara göre daha olumlu olduğu belirlenmiştir.
Sosyal yaşam boyutu etkisinin meslek gruplarına göre sıra ortalaması incelendiğinde öğrencilerin
algılamaları diğer meslek gruplarına göre daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Kentsel gelişim
boyutu etkisine yönelik mesleklere göre sıra ortalamaları incelendiğinde işçi, esnaf ve
yöneticilerin sıra ortalamaları memurlara göre daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.
Tablo 6. Etkisi Faktörlerinin Örneklem Grubunun ikamet ettiği süre değişkenine Göre
Farklılaşma Durumu
Boyutlar
SosyalPsikolojik
Boyut
Đkamet süresi
1-5 yıl
n
61
Ort.
4,02
Sd.
,51
6-10 yıl
52
4,17
,49
11-15 yıl
118
4,06
,67
16-20 yıl
147
4,15
,45
21 ve üstü
122
4,11
,50
F
p
1,037
,388
202
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
1-5 yıl
61
2,70
,89
6-10 yıl
52
2,52
,73
Sosyal Yaşam
11-15 yıl
Boyutu
118
2,79
,80
16-20 yıl
147
2,46
,77
21 ve üstü
1-5 yıl
122
61
2,33
3,90
,60
,67
6-10 yıl
52
4,15
,55
Kentsel Gelişim
11-15 yıl
Boyut
118
3,98
,82
16-20 yıl
147
4,03
,59
21 ve üstü
1-5 yıl
122
61
4,04
3,81
,70
,81
6-10 yıl
52
4,04
,46
11-15 yıl
118
3,93
,73
16-20 yıl
147
4,00
,62
21 ve üstü
122
3,98
,64
Ekonomik
Boyutu
6,626
,000**
1,084
,364
1,204
,308
P<0.01**
Yapılan Anova analizi sonucuna göre ikamet ettiği süre değişkenine göre sosyal yaşam boyutu
algılamalarında anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Farklılığın hangi gruplar arasında olduğunu
bulmak amacıyla yapılan Tukey testinin sonuçlarına göre1-5 yıl arası mersinde ikamet edenlerin
sıra ortalaması daha uzun süre ikamet edenlere göre düşük olduğu tespit edilmiştir.
Sonuç: 2013 Mersin Akdeniz Oyunları’nın yerel seyircilerinin organizasyonla ilgili düşünceleri
incelendiğinde erkekler oyunların sosyal psikolojik katkısının yüksek olacağını kadınlar ise
ekonomik katkısının daha fazla olduğunu belirterek anlamlı bir farklılık ortaya çıkmıştır.
Katılımcıların medeni durum, eğitim, yaş ve ikamet etme süresi değişkenine göre
organizasyonun etkileri karşılaştırıldığında bekar, lise ve 18-23 yaş aralığında ve 1-5 yıl arası
Mersinde ikamet eden katılımcıların oyunların sosyal ve çevresel problemler yaratması açısından
sosyal yaşam boyutu etkilerinin yüksek olacağını belirtmişlerdir. 37-42 yaş arasında olan
katılımcıların ise oyunların Ekonomik etkilerinin fazla olacağını belirtmişlerdir.
Katılımcıların mesleklerine göre 2013 Akdeniz Oyunlarının etkileri karşılaştırıldığında
Ekonomik boyut, Sosyal yaşam boyutu, kentsel gelişim boyutunda farklılaşma bulunmaktadır.
Organizasyonun ekonomik etkisi ile ilgi faklılaşmalar yönetici, işçi esnaf, evhanımı, öğrenci ve
203
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
memur mesleğine sahip olanların organizasyonun ekonomik etkisinin olumlu olacağını
belirtmişlerdir. Öğrenciler sosyal yaşama olumsuz etkilerinin olacağını belirtirken işçi, esnaf ve
yöneticiler oyunların Kentsel gelişime katkıda bulunacağını belirtmişlerdir.
Yapılan araştırma sonucunda, 2013 Mersin Akdeniz Oyunları’nın yerel seyircileri
organizasyonun Sosyo-Kültürel ve Ekonomik etkilerini cinsiyete, eğitim düzeyi değişkenlerine
göre farklı değerlendirdiği sonucuna ulaşılmıştır.Bu sonuçlar literatürde Şimşek (2011)’in 2011
Erzurum Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunlarının etkisi üzerine yaptığı çalışma sonuçları ile
paralellik göstermektedir.
Kaynaklar
1- Chen, J. S. (2001), “Assessing and Visualizing Tourism Impacts from Urban Residents’
Perspectives”, Journal of Hospitality & Tourism Research, 25 (3), 235-250.
2- Gelan, A. (2003). Local economic impacts the British Open. Annals of Tourism Research,
30(2), 406–425.
3- Jeong, G., & Faulkner, B. (1996). Resident perceptions of mega event impacts: the Taejon
Inter- national Exposition case. Festival Management and Event Tourism, 4:3–14.
4- Kafkas M.E., Binbaşıoğlu, H. (2009). “Olimpiyat Oyunları Etki Ölçeğinin Türkçe'ye
Uyarlanması: Geçerlik Ve Güvenirlik Çalışması” Uluslararası Herkes Đçin Spor Ve Spor Turizmi
Kongresi, 5-8 Kasım, Antalya, Türkiye
5- Toohey, Kristine, and A. J. Veal. (2000). The Olympic Games: A Social Science Per spective.
Wallingford: CABI.
6- Kasimati, Evangelia. (2003). “Economic Aspects and the Summer Olympics: A Review of
Related Research.” International Journal of Tourism Research, 5;433-44.
7- Zhou, Y. (2010). Resident Perceptions Toward the Impacts of the Macao Grand PrixJournal
of Convention & Event Tourism, 11:138–153
8- Zhou, Y., & Ap, J. (2009). “Residents’ Perceptions of the Beijing Olympic Games” Journal of
Travel Research 48 (1) 78-91.
9- Şimşek, K.Y. (2011). “2011 Erzurum Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunlarının Erzurum
Şehrine Sosyo-Kültürel ve Ekonomik Etkisi” Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bilim
Dergisi, 13(3): 383–393.
Anahtar Kelimeler: 2013 Akdeniz Oyunları, , Turizm, Spor Organizasyonu.
204
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 83. SERBEST ZAMANDA SIKILMA ALGISININ ALKOL KULLANMA
NEDENLERĐNĐ BELĐRLEMEDEKĐ ROLÜNÜN ĐNCELENMESĐ
Berkay AYVERDĐ1 , Feyza Meryem KARA1
(1)Başkent Üniversitesi,Sağlik Bilimleri Fakültesi,Türkiye
ÖZET
Amaç: Serbest zaman, sosyal ilişkiler oluşturmak, günlük yaşamın monotonluğundan kaçmak,
dostlukları pekiştirmek, yeni bilgiler ve beceriler öğrenme imkânı sağlamak ve sosyal destek
elde etmek için fırsat sağlamanın yanında, diğer potansiyel içsel motivasyonlar için uyarıcı
arama, kendini gerçekleştirme, başarı, meydan okuma, rekabet, entellektüel estetizm, zaman
öldürme ve can sıkıntısından kaçınma içerebilmektedir. Can sıkıntısı yatkınlığı üzerine yapılan
araştırmalarda, içsel bilişsel faktörlere odaklanılmış, sebepleri, monoton bir ortam ve engeller
olarak belirlenmiştir (Fisher, 1993; Harris, 2000). Bu iki durumla karşılaşıldığı zaman ise
bağlılık kabiliyeti ve sürdürülebilir dikkatin sıkılma deneyimine sebep olduğu araştırmacılar
tarafından belirtilmiştir (Carriere, Cheyne ve Smilek, 2008). Bireyler kendilerine yeterlilik
sağlayacak içsel ödüller (aktiviteler) ararlar ve bu arayış içinde uyarı, heyecan ve meydan okuma
arayışı gereksiniminin sosyal olarak uygun ya da onaylanan yollarla karşılanmaması durumunda
bireyler riskli davranışlara yönelirler (Iso-Ahola ve Crowley, 1991; Iso-Ahola ve Weissinger,
1987). Günümüzde özellikle genç bireylerin maruz kaldıkları birçok riskli davranışların bu
nedenle artış gösterdiği ve toplumsal bir sorun olarak gün geçtikçe arttığı düşünülmektedir. Bu
noktadan hareketle de bu araştırmanın amacı Ankara’da olan ve lisans eğitimini beden eğitimi ve
spor alanında gören öğrencilerin serbest zamanda sıkılma algılarının alkol kullanma nedenlerini
belirlemedeki rolünün araştırılması ve bu değişkenlerde cinsiyet farklılığı olup olmadığının
incelenmesidir.
Materyal ve Metot
Katılımcılar: Araştırmaya katılan Ankara’da olan ve lisans eğitimini beden eğitimi ve spor
alanında gören toplam 406 öğrenciden 229’u (% 56.40) alkol kullandığını rapor etmiştir.
Analizlere alkol kullandığını belirten 298 öğrenciden elde edilen verilerle devam edilmiştir.
Öğrencilerin % 34.1’i (N = 78) kadın ve % 65.9’u (N = 151) erkektir. Katılımcılar, alkol
kullanma sıklıklarını nadiren (%55.0), bazen (%21.4), sıklıkla (%8.3), çoğu zaman (%13.5)
olarak belirtmişlerdir. Katılımcıların alkol kullanma süreleri (Xsure: 68.85 ay ± 34.82) olarak
belirlenmiştir.
Veri Toplama Araçları: Serbest Zamanda Sıkılma Algısı Ölçeği-SZSAÖ; ''serbest zamandaki
sıkıntı algılamalarında bireysel farklılıkları'' ölçmek amacıyla Iso-Ahola ve Weissinger (1990)
tarafından geliştirilmiştir. Orijinal ölçek, tek boyutlu bir yapıda olup 16 maddeden oluşmaktadır.
Ölçekteki seçenekler “1= kesinlikle katılmıyorum” ile “5= kesinlikle katılıyorum” arasında
değişmektedir. Cronbach Alpha güvenirlik katsayısı, üniversite öğrencilerinde üç farklı örneklem
205
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
grubu için sırasıyla 0,85, 0,88 ve 0,86 olarak belirlenmiştir. Türkçe versiyonunun yetişkinler
adaptasyonu geçerlilik ve güvenirlik çalışması Kara, Gürbüz ve Öncü (2014), tarafından orijinal
formundan gerçekleştirilmiş ve çeşitli meslek gruplarında çalışan yetişkin bireylere
uygulanmıştır. Bu çalışma kapsamında yapılan analiz sonuçlarına göre ölçek iç tutarlılık
katsayısının sıkılma alt boyutu için .51 doyum alt boyutu için .75 olduğu tespit edilmiştir.
Đçme Nedenleri Anketi Gözden Geçirilmiş Formu (ĐNA-GF): Đçme Nedenleri Anketi Gözden
Geçirilmiş Formu (ĐNA-GF), Cooper (1994) tarafından geliştirilmiştir. Herhangi bir alt ölçekten
alınan yüksek puan, kişinin alkol kullanım sıklığından bağımsız olarak, o kişinin alkol kullanım
nedenini neye atfettiğini gösterir. ĐNA-GF’nin Türkçe adaptasyonu Topuz (2004) tarafından
yapılmıştır. ĐNA-GF, 20 maddeden oluşmaktadır ve dört farklı alkol kullanma nedenini
ölçmektedir: Başa çıkma (örn., “problemlerini unutmak için”), Uyum sağlama (örn., “sevdiğin
bir gruba dahil olmak için”), Eğlenme (örn., “eğlenceli olduğu için”) ve Sosyalleşme (örn.,
“arkadaşlarla özel bir olayı kutlamak için”) (Cooper, 1994). Kişiler alkol kullanma nedenlerini 5
basamaklı Likert-tipi bir ölçeğe göre (1 = asla, 5 = her zaman) belirtirler. Topuz (2004), Başa
Çıkma, Eğlenme, Sosyalleşme ve Uyum Sağlama Nedenleri alt ölçekleri için iç tutarlılık
katsayıları sırasıyla .88, .88, .86 ve .79 olarak bulmuştur. Bu çalışma kapsamında yapılan analiz
sonuçlarına göre ölçek iç tutarlılık katsayısının Başa Çıkma için .90, Eğlenme için .79,
Sosyalleşme için .79 ve Uyum Sağlama için .83 olduğu tespit edilmiştir
Kişisel Bilgi Formu: Çalışmada katılımcıların cinsiyet, yaş gibi demografik bilgileri içeren
soruların yanı sıra; alkol kullanma durumu, alkol kullanma sıklığı gibi soruları içeren form
araştırmacılar tarafından oluşturulmuştur.
Verilerin Toplanması: Katılımcılara Kişisel Bilgi Formu, Serbest Zamanda Sıkılma Algısı
Ölçeği ve Đçme Nedenleri Anketi Gözden Geçirilmiş Formunu içeren bir ölçek seti verilmiştir.
Tüm uygulama yaklaşık 10 dakikada tamamlanmıştır.
Verilerin Analizi: Elde edilen verilerin analizinde betimsel istatistik, Korelasyon Analizi ve
Regresyon Analizi kullanılmıştır. Pearson Çarpımlar Moment Korelasyon Analizi; üniversite
öğrencilerinin serbest zamanda sıkılma algısı ve içme nedenleri arasında ilişki olup olmadığını
test etmek, Çoklu Adımsal Regresyon Analizi ise üniversite öğrencilerinin serbest zamanda
sıkılma algılarının serbest zamanın anlamını belirlemedeki rolünü test etmek amacı ile
kullanılmıştır. Tahmin değişkenleri arasındaki tahminin kontrolü için, bütün alt boyutlarda
Tolerans (TOL) değerleri hesaplanmıştır. Bu çalışmada TOL değerleri bağımsız değişkenlerde
(sıkılma ve doyum) .88 olarak hesaplanmış ve tahmin değişkenleri arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Analizler SPSS paket programında yapılmış ve çalışmada
anlamlılık düzeyi 0.05 olarak alınmıştır.
Bulgular: Serbest zamanda sıkılma algısı ve içme nedenleri arasındaki ilişkiyi test etmek amacı
ile yapılan korelasyon analizi sonuçları; sıkılma ile eğlenme (r=.13; p<0.01), başa çıkma (r=.34;
p<0.05), uyum sağlama (r=-.46; p<0.05) sosyalleşme (r= .21; p<0.05) ve doyum ile başa çıkma
(r= .18; p<0.05) uyum sağlama (r= .27; p<0.05) sosyalleşme (r= .24; p<0.05) pozitif yönde ilişki
olduğunu göstermektedir.
206
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Üniversite öğrencilerinin sıkılma algısının içme nedenlerini belirlemedeki rolünü saptamak
amacı ile çoklu adımsal regresyon analizi yapılmıştır. Araştırma sonucu elde edilen bulgular
sıkılma alt boyutunun eğlenme (R=0.13; R2=0.01; F(1,227)=4.19; p<0.01), başa çıkma (R=0.34;
R2=0.12; F(1,227)=31.11; p<0.01), uyum sağlama (R=0.46; R2=0.21; F(1,227)=)=60.91; p<0.01),
sosyalleşme (R=0.24; R2=0.06; F(1,227)=14.85; p<0.01) alt boyutlarının belirleyicisi olduğunu
göstermiştir. Yapılan analiz sonuçları sıkılma ile sosyalleşme (β = 0.24; p<0.01), uyum sağlama
(β = 0.46; p<0.01) eğlenme (β = 0.13; p<0.01) ve başa çıkma (β = 0.34; p<0.01) alt boyutları
arasındaki ilişkinin pozitif olduğunu göstermiştir.
Regresyon analiz modeline doyum alt boyutu girmemiştir. Bu bağlamda doyum alt boyutunun
öğrencilerde eğlenme (β = -.01; p<0.01) sosyalleşme (β = 0.31; p<0.01) uyum sağlama (β =
0.45; p<0.01) eğlenme (β = 0.10; p<0.01) ve başa çıkma (β = 0.31; p<0.01) üzerinde anlamlı bir
yordayıcı etkisi olmadığı saptanmıştır.
Bağımsız örneklerde t-test analiz sonuçları üniversite öğrencilerinin doyum (t(229) = .985; p >
0.05), eğlenme (t(229) = -2.150; p > 0.05), başa çıkma (t(229) = 1.240; p > 0.05), sosyalleşme
(t(229) = -4.045; p > 0.05) cinsiyet açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığını;
sıkılma (t(229) = -2.486; p > 0.05) ve uyum sağlama (t(229) = -.327; p > 0.05) alt boyutlarında
cinsiyet açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğunu göstermektedir. Bu iki alt boyutta
da erkek katılımcıların ortalama puanları kadın katılımcılara oranla daha yüksek olarak
saptanmıştır.
Sonuç: Bu çalışma Ankara’da olan ve lisans eğitimini beden eğitimi ve spor alanında gören
öğrencilerin serbest zamanda sıkılma algılarının alkol kullanma nedenlerini belirlemedeki
rolünün araştırılması ve bu değişkenlerde cinsiyet farklılığı olup olmadığının incelenmesi
amacıyla yapılmıştır.
Elde edilen analiz sonuçlarına göre, sıkılma alt boyutunun eğlenme, başa çıkma, uyum sağlama,
sosyalleşme alt boyutlarının belirleyicisi olduğunu ve bu boyutlar arasındaki ilişkinin pozitif
olduğunu göstermiştir. Bu bulgular doğrultusunda serbest zamanları sıkıcı bulan, zevk alacak
herhangi bir serbest zaman aktivitesi bulamayan, herhangi bir aktivite yapmak istese de ne
yapacağından tam olarak emin olmayan bireylerin, alkol aracılığı ile sorunlarla başa çıkma,
sosyal ortamlara uyum sağlama ve eğlenceli bir zaman dilimi geçirme ile bu vakitlerini
değerlendirdikleri düşünülmektedir. Đlgili alanyazında serbest zamanda sıkılma algısı ile zararlı
madde kullanımı başlangıcı (Iso-Ahola ve Crowley 1991), alkol kullanımı ve bağımlılığı
(Patterson, Pegg, Dobson- Patterson, 2000; Wegner, Flisher, Muller ve Lombard, 2006),
psikolojik ve sosyal kontrol sorunları (Caldwell, Darling, Payne ve Dowdy, 1999) gibi gençler
üzerinde olumsuz etkileri olan birçok olgu incelenmiştir ve araştırma bulguları bu araştırmanın
bulguları ile benzer şekilde sıkılma algısının bu yönelimleri arttırdığı saptanmıştır. Bu noktadan
hareketle araştırma bulguları alanyazınla paralellik göstermektedir.
Buna karşın analiz sonuçları, beden eğitimi ve spor alanında öğrenim gören üniversite
öğrencilerinin serbest zamandan doyum almanın alkol kullanma nedenleri üzerinde bir etkisi
olmadığını ortaya koymuştur. Bu noktada sosyal ortamlarda yaşanan kaygı ya da olumsuz ruh
hali ile başa çıkmada serbest zamandan alınan doyum arasında bir belirleyicilik saptanmamıştır.
Bu sonuç, serbest zamanlarında daha önce hiç denemediği serbest zaman aktivitelerini denemek
207
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
isteyen, bu aktiviteleri yaşamlarının parçası olarak gören bireylerin, kendilerine fiziksel,
psikolojik ya da sosyal açıdan zararlı sonuçlara yol açacağına inandıklarını ve bu nedenle alkol
kullansalar da olumsuz duygu durumunun bu yönelime sebebiyet vermediğini göstermektedir.
Bu çalışmanın amaçlarından biri de üniversite öğrencilerinde sıkılma algısının serbest zamana
yüklenen anlamda cinsiyete göre farklılık gösterip göstermediğinin incelenmesidir. Üniversite
öğrencilerinin serbest zamanda sıkılma algısı ve serbest zamanın anlamı düzeylerinde cinsiyet
açısından fark olup olmadığını araştırmaya yönelik yapılan analiz sonuçları; sıkılma ve uyum
sağlama alt boyutlarında anlamlılık gösterirken, erkek katılımcıların puanları kadın katılımcılara
oranla daha yüksek olarak saptanmıştır. Bu bağlamda, erkek katılımcıların kadın katılımcılara
oranla bir gruba ya da ortama daha yakın durma isteği ve o grupla özdeşleşme amacıyla alkol
kullandıkları söylenebilir.
Sonuç olarak, beden eğitimi ve spor alanında öğrenim gören üniversite öğrencilerinde sıkılma
algısının belirleyici bir şekilde alkol kullanma nedenlerinden olduğu saptanmıştır. Gençler
üzerinde etkili olabileceği düşünülen zararlı madde kullanımının sebeplerinin daha net bir
şekilde özümsenebilmesi için serbest zaman algılarının üzerine yoğunlaşılması bu araştırmanın
önerileri arasındadır. Bununla birlikte, ülkemizde yapılacak olan serbest zamanda sıkılma
algısının yetişkinler üzerindeki benzer etkilerinin (depresyon, kişilik bozuklukları, kaygı)
araştırılması önem arz etmektedir.
Seçilmiş Kaynaklar
Caldwell, L, L., Darling, N., Payne, L. L., and Dowdy, B. (1999). “Why are you bored?” An
examination of psychological and social control causes of boredom among adolescents. Journal
of Leisure Research, 31(2), 103–121.
Iso-Ahola, S. E., and Crowley, E. D. (1991). Adolescent substance abuse and leisure boredom.
Journal of Leisure Research, 23(3), 260–271.
Kara, F.M., Öncü, E. ve Gürbüz, B. (2014). Leisure Boredom Scale: the Factor Structure and the
Demographic Differences. The Turkish Journal of Sport and Exercise (TJSE) 16(2): 28-35.
Topuz, A. (2004). Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ve alkol: neden, nasıl ve ne kadar
kullanıyorlar? Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Boğaziçi Üniversitesi, Đstanbul
Anahtar Kelimeler: Serbest Zaman, Sikilma Algisi, Đçme Nedenleri, Alkol Kullanma Nedenleri
208
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 84. SERBEST ZAMANDA SIKILMA ALGISININ SERBEST ZAMANA
YÜKLENEN ANLAMI BELĐRLEMEDEKĐ ROLÜNÜN ĐNCELENMESĐ
Ali Çağrı GÜCAL1 , Feyza Meryem KARA1
(1)Başkent Üniversitesi,Sağlik Bilimleri Fakültesi Spor Bilimleri Bölümü,Türkiye
ÖZET
Amaç: Özellikle iş yaşamı dışında bireylerin özgürce kendilerini ifade ettikleri bir zaman dilimi
olarak atfedilen serbest zaman kavramı ile kişilerin psikolojik durumları ve tutumları, beceri
düzeyi algılaması, aktiviteye ilişkin tutumları ve aktivitenin uygunluğunun algılanması ilgili
alanyazında çokça araştırma görülmektedir. Bu noktada, Iso-Ahola ve Wessinger’e (1987) göre
serbest zamanın bireyleri için anlamını analiz edebilmek için, bireylerin neden
katıldıkları/katıl”a”madıkları ve ne “elde etmek” için çabaladıklarını anlamak gereklidir. Bu
noktada, Iso-Ahola ve Weissinger (1990) serbest zamanda sıkılma algısını “mevcut serbest
zaman deneyimlerine karşı düşük uyarılmışlık, güdülenmeme ya da bunların yeterli olmadığının
öznel olarak algılanması” olarak tanımlamışlardır. Katılınan etkinliğin yoğunluğu ve bu etkinliğe
yüklenen anlam düşükse veya beklenen seviyenin altında ise can sıkıntısı ortaya çıkmaktadır
(Iso-Ahola ve Weissinger, 1990). Can sıkıntısı rahatsızlık verici bir duygu durumudur ve bir
etkinliğe ilişkin uyarıcı ya da değer eksikliği ile karakterizedir (Harris, 2000). Bu noktadan
hareketle, sıkılma algısının serbest zaman deneyimini anlamlandırmada etkili bir durum olduğu
görülmektedir. Bu bilgiler ışığında, bu araştırmanın amacı üniversite öğrencilerinin serbest
zamanda sıkılma algılarının serbest zamana yükledikleri anlamı belirlemedeki rolünün
araştırılması ve bu değişkenlerde cinsiyet farklılığı olup olmadığının incelenmesidir.
Materyal ve Metod
Katılımcılar: Araştırmanın çalışma grubunu, Ankara ilinde bulunan dört farklı üniversitede
okuyan toplam 306 (nkadın=137; X yaş=20.64±1.50 ve nerkek=169; X yaş=21.28±1.53) üniversite
öğrencisi oluşturmaktadır. Katılımcıların 240’ı düzenli sportif etkinliklere katıldıklarını, 66’sı ise
katılmadıklarını belirtmiştir. Düzenli sportif etkinliklere katılan 240 öğrencinin 14.32 ± 22.83 ay
ve 2.30 ± 0.92 haftalık sportif deneyime sahip oldukları, buna ek olarak %27.9’unun grup,
%1.7’sinin b-fit, %37.5’inin bireysel, %32’sinin ise futbol, basketbol gibi diğer egzersiz türlerini
tercih ettikleri belirlenmiştir.
Veri Toplama Araçları: Serbest Zamanda Sıkılma Algısı Ölçeği-SZSAÖ; ''serbest zamandaki
sıkıntı algılamalarında bireysel farklılıkları'' ölçmek amacıyla Iso-Ahola ve Weissinger (1990)
tarafından geliştirilmiştir. Orijinal ölçek, tek boyutlu bir yapıda olup 16 maddeden oluşmaktadır.
Ölçekteki seçenekler “1= kesinlikle katılmıyorum” ile “5= kesinlikle katılıyorum” arasında
değişmektedir. Cronbach Alpha güvenirlik katsayısı, üniversite öğrencilerinde üç farklı örneklem
grubu için sırasıyla .85, .88 ve .86 olarak belirlenmiştir. Türkçe versiyonunun yetişkinler
adaptasyonu geçerlilik ve güvenirlik çalışması Kara, Gürbüz ve Öncü (2014), tarafından orijinal
formundan gerçekleştirilmiş ve çeşitli meslek gruplarında çalışan yetişkin bireylere
uygulanmıştır. Bu çalışma kapsamında yapılan analiz sonuçlarına göre ölçek iç tutarlılık
katsayısının sıkılma alt boyutu için .72 doyum alt boyutu için .65 olduğu tespit edilmiştir
209
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Boş Zamanın Anlamı Ölçeği-BZAÖ; (Gürbüz, Özdemir ve Karaküçük, 2007) veri toplama aracı
olarak kullanılmıştır. Bireylerin serbest zaman aktivitelerine katıldıklarında ne hissettiklerini
ölçen Boş Zamanın Anlamı Ölçeği (BZAÖ), 35 madde ve 8 alt boyuttan (Aktif-Pasif Katılım,
Sosyal Etkileşim, Algılanan Yeterlilik, Boş Zamanın Kullanılırlığı, Algılanan Özgürlük, Đçsel
Motivasyon, Hedef Yönelimi ve Đş Đlişkisi) oluşmaktadır. Ölçeğin Türkçe adaptasyonu Gürbüz,
Özdemir ve Karaküçük (2007) tarafından gerçekleştirilmiştir. Katılımcılardan ölçekte yer alan
ifadeleri Likert tipi 6 (“Kesinlikle Katılmıyorum”=1 ve “Tamamen Katılıyorum”=6) aralıklı
seçenek üzerinden değerlendirmeleri istenmiştir. Bu çalışma kapsamında yapılan analiz
sonuçlarına göre toplam ölçek için iç tutarlılık katsayısının .88 olduğu tespit edilmiştir.
Kişisel Bilgi Formu: Çalışmada katılımcıların cinsiyet, yaş gibi demografik bilgileri içeren
soruların yanı sıra; düzenli egzersize katılma, egzersiz türü ve sıklığını içeren sorular
araştırmacılar tarafından hazırlanmıştır.
Verilerin Toplanması: Katılımcılara Kişisel Bilgi Formu, Serbest Zamanda Sıkılma Algısı
Ölçeği ve Boş Zamanın Anlamı Ölçeği’ni içeren bir ölçek seti verilmiştir. Tüm uygulama
yaklaşık 10 dakikada tamamlanmıştır.
Verilerin Analizi: Elde edilen verilerin analizinde betimsel istatistik, Korelasyon Analizi ve
Regresyon Analizi kullanılmıştır. Pearson Çarpımlar Moment Korelasyon Analizi; üniversite
öğrencilerinin serbest zamanda sıkılma algısı ve serbest zamanın anlamı arasında ilişki olup
olmadığını test etmek, Basit Doğrusal Regresyon Analizi (enter metodu) ise üniversite
öğrencilerinin serbest zamanda sıkılma algılarının serbest zamanın anlamını belirlemedeki
rolünü test etmek amacı ile kullanılmıştır. Tahmin değişkenleri arasındaki tahminin kontrolü
için, bütün alt boyutlarda Tolerans (TOL) değerleri hesaplanmıştır. Bu çalışmada TOL değerleri
bağımsız değişkenlerde (sıkılma ve doyum) .87olarak hesaplanmış ve tahmin değişkenleri
arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Analizler SPSS paket programında
yapılmış ve çalışmada anlamlılık düzeyi .05 olarak alınmıştır.
Bulgular: Serbest zamanın anlamı ve serbest zamanda sıkılma algısı arasındaki ilişkiyi test
etmek amacı ile yapılan korelasyon analizi sonuçları; sıkılma ile algılanan yeterlilik (r=-.12;
p<0.05), arasında negatif yönde ilişki olduğunu göstermekle birlikte doyum ile aktif-pasif katılım
(r=.18; p<0.01), algılanan yeterlilik (r=.12; p<0.05), boş zamanın kullanılırlığı (r=.19; p<0.01),
algılanan özgürlük (r = .22; p<0.01), hedef yönelimi (r=.23; p<0.01) arasında pozitif yönde ilişki
olduğunu göstermektedir.
Üniversite öğrencilerinin sıkılma algısının serbest zamana yükledikleri anlamı belirlemedeki
rolünü saptamak amacı ile basit doğrusal regresyon analizi yapılmıştır. Araştırma sonucu elde
edilen bulgular aktif pasif katılım (R=0.23; R2=0.054; F(2,303)=8.69; p<0.01), algılanan yeterlilik
(R=0.15; R2=0.02; F(2,303)=3.69; p<0.01) boş zamanın kullanılırlığı (R=0.19; R2=0.03;
f(2,303)=5.96; p<0.01), algılanan özgürlük (R=0.22; R2=0.04; F(2,303)=8.39; p<0.01), içsel
motivasyon, (R=0.14; R2=0.02; F(2,303)=3.19; p<0.01), hedef yönelimi (R=0.23; R2=0.05;
F(2,303)==9.06; p<0.01) ve iş ilişkisi (R=0.10; R2=0.01; F(2,303)==1.70; p<0.01) alt boyutlarının
belirleyicisi olduğunu sosyal etkileşim (R=0.08; R2=0.08; F(2,303)=1.168; p<0.01), alt boyutunun
ise belirleyicisi olmadığını göstermiştir.
210
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Yapılan analiz sonuçları sıkılma ile aktif pasif katılım (β = 0.15; p<0.01) ve içsel motivasyon, (β
= 0.10; p<0.01) alt boyutları arasındaki ilişkinin pozitif olduğunu, bununla birlikte, algılanan
yeterlilik (β=-0.09; p<0.01), boş zamanın kullanılırlığı (β = 0.006; p<0.01), algılanan özgürlük (β
= 0.009; p<0.01), hedef yönelimi (β = -0.01; p<0.01) ve iş ilişkisi (β = -0.03; p<0.01) alt
boyutları arasındaki ilişkinin negatif olduğunu göstermiştir.
Diğer yandan araştırma bulguları, doyum alt boyutu ile aktif pasif katılım (β =0.23; p<0.01),
algılanan yeterlilik (β=0.09; p<0.01), boş zamanın kullanılırlığı (β =0.19; p<0.01), algılanan
özgürlük (β =0.22; p<0.01), içsel motivasyon, (β =0.14; p<0.01), hedef yönelimi (β=0.23;
p<0.01), ve iş ilişkisi (β=0.10; p<0.01) alt boyutları arasındaki ilişkinin pozitif olduğunu
göstermiştir.
Bağımsız örneklerde t-test analiz sonuçları üniversite öğrencilerinin aktif-pasif katılım (t(306) = 1.451; p > 0.05), algılanan yeterlilik (t(306) = -1.470; p > 0.05), boş zamanın kullanılırlığı (t(306)
=.147; p > 0.05), algılanan özgürlük (t t(306) = .93; p > 0.05) ve iş ilişkisinde (t t(306) =.46; p >
0.05) cinsiyet açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığını göstermektedir. Bununla
birlikte, sıkılma (t(306) = 2.496; p > 0.05), doyum (t(306) = 2.373; p > 0.05), Sosyal Etkileşim (t(306)
= -3.041; p > 0.05), Đçsel Motivasyon (t t(306) = 1.961; p > 0.05) ve Hedef Yöneliminde (t t(306) =
1.836; p > 0.05) cinsiyet açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğunu göstermekle
birlikte sosyal etkileşim alt boyutu hariç kadın katılımcıların ortalamalarının daha yüksek olduğu
saptanmıştır.
Sonuç: Bu çalışma üniversite öğrencilerinde sıkılma algısının serbest zamana yüklenen anlamı
belirlemedeki rolünün incelenmesi amacıyla yapılmıştır.
Araştırma bulguları, sıkılma ile aktif pasif katılım ve içsel motivasyon alt boyutları arasındaki
ilişkinin pozitif olduğunu, bununla birlikte algılanan yeterlilik, boş zamanın kullanılırlığı,
algılanan özgürlük, hedef yönelimi ve iş ilişkisi alt boyutları arasındaki ilişkinin negatif
olduğunu göstermiştir. Elde edilen sonuçlar, üniversite öğrencilerinin sıkılma algılarının serbest
zamana yükledikleri anlamda belirleyici olduğunu göstermektedir. Elde edilen bu bulgular,
üniversite öğrencilerinin mevcut serbest zaman aktivitelerine/etkinliklerine düşük uyarılmışlık
yaşamalarının serbest zamana yükledikleri anlamda sıkılma algısının arttıkça özellikle
aktivitelere pasif katılım ve içsel güdülerini sağlamada büyük bir etkiye sahip olduğunu ve
olumsuz bir şekilde aktiviteye katılımı etkilediğini göstermektedir. Bununla birlikte, bireylerin
mevcut serbest zaman aktivitelerine düşük uyarılmışlık yaşama ile bireylerde aktiviteye olan
yeterlilik, serbest zamanların kullanılabilirlik hissi, bireyin aktivitede algıladığı özgürlük
duygusu, aktivite içinde hedeflediği sonuç ve sahip olduğu iş sorumluluğu gibi birçok alanda
olumsuz şekilde etkilendiği görülmektedir. Elde edilen bulgular doğrultusunda bireylerin
psikolojik olarak serbest zaman aktivitelerine katılmama sebeplerinin sıkılma algısı ile doğrusal
bir yön izlediği, bu sebeple yükledikleri anlamın farklılaştığı söylenebilir.
Diğer yandan araştırma bulguları, doyum alt boyutu ile aktif pasif katılım, algılanan yeterlilik,
boş zamanın kullanılırlığı, algılanan özgürlük, içsel motivasyon, hedef yönelimi ve iş ilişkisi alt
boyutları arasındaki ilişkinin pozitif olduğunu göstermiştir. Bu bulgular doğrultusunda serbest
zaman aktivitelerinin silkinip bir şeyler yapmak için önemli bir aracı olduğunu düşünen
bireylerde serbest zaman fikrinin bireylerde heyecan uyandırması ve yeni aktiviteleri denemek
211
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
istemesi, bireyin kendinde algıladığı yeterlilik duygusunu arttırdığını, yüksek hedef yönelimini
ve işi ile serbest zamanları arasında olumlu bir köprü kurabildiğini göstermektedir. Bu bağlamda
araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin serbest zaman fikrinde yaşadıkları doyumun mevcut
serbest zaman aktivitelerine yükledikleri anlamda belirleyici ve önemli bir katalizör olduğu
düşünülmektedir.
Bu çalışmanın amaçlarından biri de üniversite öğrencilerinde sıkılma algısının serbest zamana
yüklenen anlamda cinsiyete göre farklılık gösterip göstermediğinin incelenmesidir. Üniversite
öğrencilerinin serbest zamanda sıkılma algısı ve serbest zamanın anlamı düzeylerinde cinsiyet
açısından fark olup olmadığını araştırmaya yönelik yapılan analiz sonuçları; sıkılma, doyum,
sosyal etkileşim, içsel motivasyon ve hedef yöneliminde cinsiyet açısından istatistiksel olarak
anlamlı bir fark olduğunu göstermekle birlikte sosyal etkileşim alt boyutu hariç kadın
katılımcıların ortalamalarının erkek katılımcılara oranla daha yüksek olduğu saptanmıştır. Bu
noktadan hareketle, kadın katılımcıların daha önceden hiç denemediği serbest zaman
aktivitelerini denemek isteyen ve serbest zamanları heyecan verici bulan bireyler oldukları, erkek
katılımcılara oranla daha çok içsel olarak motive olan bireyler oldukları söylenebilir. Toplumsal
cinsiyet araştırmaları çerçevesinde bu araştırmanın sonuçları kadınların serbest zaman
aktivitelerine karşı yaşadıkları olumlu durumun gelişen kültürel ortamlar ve vizyoner toplum
bakış açısı ile ortaya çıktığı düşünülmektedir.
Sonuç olarak, üniversite öğrencilerinin sosyal etkileşim alt boyutu hariç serbest zamana
yükledikleri anlamda sıkılma algısının belirleyici olduğu saptanmıştır. Bu bağlamda, sosyal
etkileşim alt boyutunun modele girmemesinin sebebinin son yıllarda çağın hastalığı olarak
görülen nitekim sosyal ağlar gibi bireylerin gün içinde çokça maruz kaldıkları ortamlar olduğu
düşünülmektedir. Özellikle üniversite öğrencilerinin biteviye bu sosyal ağlar içinde vakit
geçirdikleri ve bu durumu hayatlarının bir parçası olarak gördükleri düşünülmektedir. Bu
noktada sonuçlar olası olarak değerlendirilmektedir. Ülkemizde yapılacak olan serbest zamanda
sıkılma algısı çalışmalarının daha geniş kitleleri kapsayacak şekilde planlanması ve farklı
değişkenler ile incelenmesinin (örneğin sosyal ağlar) serbest zaman alanyazınına katkı
sağlayacağı düşünülmektedir.
Seçilmiş Kaynaklar
Gürbüz, B.,Özdemir, A. S. ve Karaküçük, S. (2007). Meaning of Leisure Time Scale:
Evaluation of psycho-metric characteristics on Turkish university students. 4th International
Mediterranean Sport Science Congress. Antalya, Turkey.
Iso-Ahola SE, Weissinger E. Leisure and boredom. Journal of Social and Clinical Psychology,
1987; 5(3): 356–364.
Iso-Ahola SE, Weissinger E. Perceptions of boredom in leisure: Conceptualization, reliability
and validity of the leisure boredom scale. Journal of Leisure Research, 1990;22(1), 1–17.
Kara, F.M., Öncü, E. ve Gürbüz, B. (2014). Leisure Boredom Scale: the Factor Structure and the
Demographic Differences. The Turkish Journal of Sport and Exercise (TJSE) 16(2): 28-35.
ANAHTAR KELĐMELER : Serbest Zaman, Sıkılma Algısı, Serbest Zamanin Anlamı
212
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 96. REKREASYON FAALĐYETLERĐNĐN BĐR ALANI OLANI AÇIK ALAN
REKREASYONUN ĐNCELENMESĐ
Hacı Şükrü TAŞTAN1 , Hanife Banu ATAMAN YANCI2
(1)Niğde Üniversitesi,Sosyal Bilimler MYO,Türkiye
(2)Đstanbul Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
ÖZET
Bu çalışmanın amacı açık alan rekreasyonunun önemini vurgulamak bu alanda yurtdışındaki
uygulamalar ile birlikte değerlendirerek, açık alan rekreasyonun gelişimine katkı sağlamaktır.
Türkiye’de bu alanda federasyonlar ve kurumlar bünyesinde kurulan kulüpler ve resmi olmayan
gruplar tarafından açık alan rekreasyon faaliyetleri yürütülmektedir. Yapılan rekreatif
faaliyetlerin yaygınlaştırılması toplum sağlık kültür ve çevre bilincini geliştireceği
düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Rekreasyon, Serbest zaman, Açık alan rekreasyonu
Giriş: Son yıllarda teknolojinin gelişmesi, şehirleşmenin artışı, trafik ve ulaşım sorunları, zaman
ile yarış, erken işe başlama, geç işten dönme, çalışma saatlerinin artması, tüm bunları zamanında
başarabilme stresi, sağlıksız beslenmeyi, sağlıksız yaşamı, evden işe, işten eve hayatı,
yorgunluğu, monotonluğu beraberinde getirmektedir.
Şehirleşmenin artması, doğal yaşam alanlarının azalması, doğal alanların tahrip edilmesi
insanların rahatlayabileceği, dinlenebileceği belki de eğlenebileceği alanları yok etmektedir.
Bunun yanı sıra şehirleşme ile binlikte halkın kentsel alan dışında olan rekreasyon aktivite
alanlarına, ulaşımı da zorlaşmaktadır.
Đnsanların çalışma saatleri dışında kalan vakitlerinde yeme, içme, uyuma gibi hayati ihtiyaçlarını
karşıladıktan sonra geriye kalan serbest zamanlarını nasıl değerlendirdiği, insanların iş, aile ve
toplum hayatı için mutlu, sağlıklı, etkin ve verimli birey olması için önemli bir araçta rekreasyon
faaliyetleridir.
Rekreasyon faaliyetleri insanı eğlendiren, dinlendiren, rahatlatan fiziksel ve zihinsel gelişimi
arttıran ait olma duygusunu, bir bütünün parçası olmayı sağlayan, gönüllü ve isteğe bağlı olarak
katıldığı etkinliklerdir.
Rekreasyonel faaliyetler spor turizmini de etkilemektedir. Yerli yabancı, turistleri dağ yürüyüşü
tırmanma, kayak, dalış, dağ sporları, su sporları yapmak üzere seyehat etmeye sevkeder. Buda
maddi, manevi kazanç anlamına gelmektedir (Hazar, 2007).
Bu çalışma ile katılımcıların aktif olarak katıldığı rekreasyon aktivitelerinin bir alanı olan açık
alan rekreasyonun önemini vurgulamak bu alanda yurtdışındaki uygulamalar ile birlikte
213
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
değerlendirilecektir. Açık alan rekreasyonu denildiğinde akla geleneksel olarak yapılan
balıkçılık, avcılık, kano, yürüyüş, dağcılık, bisiklet turları milli park ve önemli yapı gezileri,
binicilik, motor ve su sporları gelmektedir. Bu alanda ulusal ve uluslararası kaynaklar
incelenecektir.
Meteryal ve Metod: Rekreasyon faaliyetlerinin bir alanı olan açık alan rekreasyon konusunun
incelendiği çalışmada literatür taraması modeli kullanılmıştır. Literatür taraması, araştırma
probleminin belirlenerek anlaşılmasına ve araştırmanın tarihsel bir perspektife oturtulmasına
yardımcı olur (Karasar, 1994).
Bu kapsamda, yerli ve yabancı, spor ve spor bilimleri kitapları, dergileri, makaleleri ve konuya
ilişkin internet sitelerinden yararlanılmış ve yabancı kaynak kullanımlarında çeviriler yapılmıştır.
Açık alan rekreasyon konusu incelenmiş; Açık alan rekreasyonunu uygulamaları belli başlı
başlıklar altında tartışılmıştır.
Bulgular: Türk dil kurumu büyük Türkçe sözlüğünde rekreason “Đnsanların boş zamanlarında,
eğlence ve spor amacı ile gönüllü olarak katıldıkları etkinlikler” olarak tanımlanmaktadır.
Rekreasyon Latince recratio kelimesinden gelmektedir. Türkçe anlamı serbest zamanı
değerlendirmektir.
Günümüzde yaşayan insanların yapmış olduğu açık alan rekreasyon sporlarını eski zamanlarda
yaşayan insanlar, beslenme amaçlı doğal yaşamın gerekleri olarak yaşamak için yapmak
zorundaydılar (Ardahan, 2012).
Rekreasyon, bireylerin çalışma saatlerinin artması, monoton hayat tarzı veya olumsuz yaşam
koşulları, trafik, kirlilik, stres gibi nedenlerle bozulan beden ve ruhi sağlığını tekrar elde etmek,
muhafaza etmek veya devam ettirmek, beraberinde zevk ve mutlu olmak amacıyla, kişisel haz
sağlayacak, tamamen çalışma ve zorunlu ihtiyaçlar dışında kalan bağımsız ve bağlantısız serbest
zamanda, kendi isteğiyle ve gönüllü olarak, ferdi veya grup içinde seçerek katıldığı etkinliklere
rekreasyon denir (http://www.rekreasyon.org/rekreasyon-ve-cevre).
Đnsanların serbest zamanlarını stresten uzaklaşmak, dinlenmek, eğlenmek, hava değişimi,
gezeme, görme, sağlık gibi birçok amaçla, ev dışında veya ev içinde, açık ve kapalı alanda, aktif
veya pasif biçimde, kent veya kırsal alanlarda rekreasyon etkinliklerine katılmaktadır (Yetim,
2011).
Rekreasyon aktivitelerinin önemli bir yanı da serbest zamanı eğlenceli geçirmektir.
Rekreasyonun aktif ve pasif rekreasyon olarak iki tipinden söz edilebilir. Pasif rekreasyon iyi
vakit geçirmek için çok fazla enerji gerektirmeyen aktiviteler, aktif rekreasyon ise daha fazla
enerji gerektiren aktivitelerdir. Aktif rekreasyon faaliyet alanları da doğa yürüyüşü, dağcılık,
yüzme, avcılık gibi sporlardır (http:/www.nyln.org, 2010). Aktif rekreasyonların bir kısmı açık
alalarda yapılmaktadır.
Rekreatif spor etkinlikleri yapıldığı yere göre açık ya da kapalı alan rekreasyonu diye
sınıflandırılabilir. Bunlardan Açık Alan Rekreasyonu; açık havada ve arazide, doğa ile iç içe
yapılan etkinlikleri kapsamaktadır. Bireyin hareket özgürlüğü doğayla bütünleşmesi ve bu alanda
214
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
yapılan faaliyetlerde yer almasıdır. Açık alan rekreasyonun da katılımcılar ait olma duygusunu,
birlikte başarabilme, paylaşma, özgüvenini geliştirme sorumluluk alarak aktif olarak faaliyetlere
yer almasına olanak vermektedir. Milli parklarda, ormanlarda, doğada yapılan yürüyüş, tırmanış,
bisiklet turları, balıkçılık, avcılık örnek olarak verilebilir (Sevil ve ark., 2012).
Rekreatif sporlar; doğa sporları, su sporları, motor sporları, mücadele sporları, raket sporları,
parklardaki rekreatif spor faaliyetleri olarak ta sınıflandırılabilir (Ardahan, 2013).
Rekreasyon spor etkinliklerin faydalarını, çevre bilinci geliştirme, gruba ait olma duygusu,
birlikte başarabilme, paylaşma, özgüvenini geliştirme, sorumluluk alma, fiziksel gelişim, zihinsel
gelişim olarak sıralayabiliriz.
Ülkemizde açık alan rekreasyonu olarak doğada yürüyüş, avcılık, kamp etkinliği, balıkçılık, kano
etkinliği, kayak, dağcılık, at biniciliği, golf, su sporları, motor sporları, hava sporları, önemli
yapıt ve milli park gezileri olarak gibi geniş bir alanda yapılmaktadır. Katılımcılar bu yolla doğal
çevre ile etkileşime girerek, çevre bilinci oluşmasına ve rekratif etkinliklerinin faydalarına
ulaşmaktadır (Koçak ve Balcı, 2010).
Amerika da rekreasyonel faaliyetler kapsamında National park servisinde park ve su alanlarını
koruma, doğal yaşamı keşfetme rekreasyon aktivitelerini, gönüllü, bağış yapan veya ortak olarak
organizasyonun bir parçası olabiliyorsunuz. Yetişkin ve çocuklara yönelik programları Milli
parklar tarihi siteleri ve değerleri yapıları gezilerle çevre bilinci ve açık alan rekreatif faaliyetleri
gerçekleştirdikleri görülmektedir. (http://www.nps.gov/lwcf/index.htm).
Türkiye de rekreasyon faaliyetlerinin planlanması ve bu uygulanmasına yönelik devlet kanalıyla
Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından Gençlik merkezleri adı altında icra edilmeye
çalışılmaktadır. Bu anlamda da 2013-2014-2015 yıllarında 150 rekreasyon uzmanı alımının
yapılacağı planlandığı görülmektedir (Gençlik ve Spor Bakanlığı, 2013 ).
Đnsanları evlerinden, televizyon ekranından ve monotonluktan alıp onları doğaya götürmek ve
buluşturmanın faydalarına bakıldığında; eğlendirmek, dinlendirmek, rahatlatmak ve şehir hayatı
ve iş stresinden kurtarmak, doğayı koruma ve çevre bilincini geliştirmek, olarak
değerlendirilebilir.
Bu kapsamda yapılan bir çalışmada son on yılda geleneksel açık alan rekreasyon aktivitelerinde
azalma olduğu değerlendirilmiş, bu anlamda kazan-kazan politikasıyla hem katılımcılar hem de
rekreasyon şirketlerinin kazanacağı, işbirliği ile rekreasyon aktivite merkezlerinde ve şirketlerde
gelişme olacağı değerlendirilmektedir. Bu işbirliğinden beklenen fayda kentsel nüfusun yoğun
olduğu yakın yerlerdeki açık alan rekreasyon alanlarının varlığıdır. Rekreasyon sağlayıcılara
yardımcı olacak, ortak projeler ve uygun seçim kriterleri açık alan rekreasyon faaliyetlerini
arttıracaktır.
Rekreasyon aktiviteleri fiziksel gelişimi arttırıp stresi azaltır ve personel arası ilişkileri geliştirir.
Bu tür aktiviteler rekreasyon alanlarının ve faaliyetlerinin gelişimi için halk çabaları
desteklemeyi geliştirir. Amerika’da bu kapsamda balıkçılar ve avcılar rekreasyon alanlarını
korumak için 3 milyon $ katkıda bulunmuşlar. Rekreasyon sporlarından önemlilerinden biride
215
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
geçmişten günümüze miras kalan avcılık balıkçılık kano gibi sporlardır. Aktivite ajansları ve
halk parkları bu çeşitliliği arttırmakta ve bu aktiviteleri katılımcıları bilgilendirmekle hedeflere
ulaşmakta benzersiz yetenekler ve heyecanlar sağlayabilir. Bu amaçla açık alan rekreasyon
faaliyetleri geleneksel miras sporları halk parkları ve oluşturulacak ajanslar tarafından yapılacak
işbirliği ile yeni parklar bu alandaki hem sporları ve hem de katılımı geliştirecektir. Sonuçlara
bakıldığında bu çalışmada Đşbirliği içinde rekreasyon alanında yatırımlar yapılmasını, bu
yatırımların rekreasyon sağlayıcılara 5 konuda yardımcı olacağı, bunların ücret ve fon yardımı,
ekipman, aktivite programlamada, uzman ve gönüllüler ve katılımcılar olduğudur. Yapılan
çalışma ile bilgi ve organizasyon motivasyonun işbirliği hakkında sağlıklı bir bakış açısı
oluşturuldu (Charmicheal, 2014).
Çevresel tutumlar ile rekreasyon motivasyonu ve çevreye karşı sorumlu davranışlar arasında
yapısal ilişki incelendiğinde, çevresel tutumların rekreasyon aktivite motivasyonlarını ve çevre
davranışlarını etkilediği görülmektedir. Dahası tutum ve davranış arasında kısmi olarak bağlantılı
olmaktadır. Bu çalışmanın sonuçları ortaya koymaktadır ki çevresel tutum ve motivasyonlar
çevre sorumluluk davranışlarını şekillendiriyor. Çevre tutum davranış ve hislerimizi etkiliyor
(Namyun, 2014).
Rekreasyon aktiviteleri birçok bilim tarafından incelenmektedir. Rekreasyon aktiviteleri stres
azaltma çevre hakkında daha fazla bilgi edinme kişisel ve toplumsal kimlik ve çevre sorumlu
davranışları kazanma, çeşitli faydaları vardır. Temelde açık alan rekreasyon faaliyetleri doğal
çevreye ekolojik ortama sosyolojik, kültürel ve ekonomik yararlar ortaya çıkarır. Doğal çevrenin
kirlenmesi ve bölgedeki nüfus popülasyonunun artması doğal rekreasyon alanlarında azalmasına
yol açmaktadır. Rekreatif faaliyetler toplum çevre bilincini arttırarak doğal çevrelerin
korunmasına olan eğilim artacağı, çevre sorumluluk bilincinin artacağı düşünülmektedir.
Bununla birlikte çevre ve rekreasyon yöneticileri ilgili birimleri bu alanda birlikte planlamalar
yaparak hem bireyin toplum ve çevre bilincini geliştirip eğlendirip stresi azaltıp, ilişkileri
geliştirebiliriz hem de doğal alanları koruyup geliştirebiliriz (Namyun, 2014).
Türkiye de yapılan bir çalışmada katılımcılara uygulanan bir ölçekle bazı demografik değerlerin
evli-bekar, yaş, cinsiyet, eğitim durumlarının bisiklet, dağcılık, doğa yürüyüşleri, rekreasyonel
avcılık, rekreasyonel balıkçılık gibi açık alan rekreasyon aktivitelerinin yaşam tatminine etkisi
incelenmiştir. Katılımcılarda yaş arttıkça rekreasyonel balıkçılığa ilginin arttığı, katılımcıların
eğitim seviyesi arttıkça dağcılığa ilginin arttığı sonucu ortaya çıkmıştır (Ardahan, 2012).
Açık alan rekreasyonlarına katılımın gelir düzeyi ile ilgili ilişkisini inceleyen bir çalışmada açık
alan rekreasyon aktivitelerine evden uzakta olanlara erişim lüks olarak görülüyor, eve yakın
olanlar ise gerekli olarak görülerek daha düşük harcama ile yapılabilmektedir (Boman, 2013).
Tartışma: Açık alan rekreasyon çalışmaları tarandığında rekreasyon sporlarının eski zamanlarda
avlanma, doğal yaşam alanında yaşama, yaşamanın bir gereği olarak görülmekte, günümüzde ise
serbest zamanı değerlendirme aktiviteleri olarak yapılmaktadır.
Rekreasyon aktiviteleri stres azaltma çevre hakkında daha fazla bilgi edinme kişisel ve toplumsal
kimlik ve çevre sorumlu davranışları kazanma, çeşitli faydaları vardır. Temelde açık alan
rekreasyon faaliyetleri doğal çevreye ekolojik ortama sosyal, kültürel ve ekonomik yararlar
216
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
ortaya çıkarır. Doğal çevrenin kirlenmesi ve bölgedeki nüfus popülasyonunun artması doğal
rekreasyon alanlarında azalmasına yol açmaktadır. Rekreatif faaliyetler toplum çevre bilincini
arttırarak doğal çevrelerin korunmasına olan eğilim artacağı, çevre sorumluluk bilincinin artacağı
düşünülmektedir (Namyun, 2014).
Açık alan rekreasyonun da katılımcılar ait olma duygusunu, birlikte başarabilme, paylaşma,
özgüvenini geliştirme sorumluluk alarak aktif olarak faaliyetlere yer almasına olanak
vermektedir. Milli parklarda, ormanlarda, doğada yapılan yürüyüş, tırmanış, bisiklet turları,
balıkçılık, avcılık örnek olarak verilebilir (Sevil ve ark., 2012).
Rekreasyon aktivite şirketleri ve yerel yönetimler katılımcıya yakın halk parklarını arttırarak ve
bu aktiviteleri katılımcıları bilgilendirmekle hedeflere ulaşmakta benzersiz yetenekler ve
heyecanlar sağlayabilir. Bu amaçla açık alan rekreasyon faaliyetleri, geleneksel miras sporlarını,
oluşturulacak yeni parklar vasıtasıyla, bu alandaki hem sporcuları ve hem de katılımcıları
geliştirecektir (Charmicheal, 2014).
Ardahan’ın 2013’te yaptığı bir araştırmada, araştırmaya katılanların en çok katıldıkları rekreatif
spor türü %26,6 ile takım sporları, %23 ile doğa sporları etkinlikleridir. Buda gösteriyor ki takım
olarak yapılan doğa sporları insanların yaşam kirliliğinden uzaklaşıp, eğlenip dinleneceği stresini
atacağı açık alan rekreasyonlarının önemini göstermektedir.
Bu tür açık alan rekreasyon faaliyetlerinde katılımı sağlamak için organize etme, taşıma ve
ekipman desteğine ihtiyaç vardır. Bu destek devlet kurum ve kuruluşları ile turizm acenteleri
tarafından sağlanmaktadır. Ülkemizde Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından ve değişik
federasyon ve kurumlar tarafından bu faaliyetler gerçekleştirilmektedir. Gençlik ve Spor
Bakanlığı ilde Gençlik Merkezleri aracılığıyla rekreasyon faaliyetlerini icra etmektedir. Bazı
ülkelerde, açık alan rekreasyon alanlarının korumak ve doğal yaşamı sürdürmek için devlet
tarafından yatırım ve halk tarafından bağışlar, gönüllü çalışmalar ile Devlet ve toplum
dayanışmasının yapıldığı, çevre bilincinin varlığı görülmektedir.
Sonuç:Rekreasyon konusu kapsamında öne çıkan hususlar; Rekreasyon alanlarının
oluşturulması, Rekreasyon faaliyetlerinin organize edilmesi, Rekreasyon faaliyetlerinin her türlü
eğitim seviyesinde müfredata konulması, Rekreasyon faaliyetlerinin devlet tarafından maddi ve
eğitici, donanım olarak desteklenmesi, Rekreasyon faaliyetlerine katılımı arttırmak için Özel
şirketler ve devlet tarafından toplumu bilinçlendirme çalışmaların yapılması, Rekreasyon
alanlarının ve doğal yaşamın korunması, tahribatın engellenmesi olarak söylenebilir.
Çalışmalar incelemesinde ortaya çıkan diğer önemli bir hususta açık alan rekreasyonlarının
yapılmasının çevreye verdiği tahribattır. Aktivite sonrasında doğal yaşamı ve tabiatın dengesini
bozma, kirletme, aşırı avlanma, yok etme ve doğal mirasımızı gelecek nesillere aktaramama gibi
sonuçlarla karşı karşıya kalabileceğimiz görülmektedir. Bunun için incelemem esnasında
gelişmiş ülkelerin bu konuda doğal yaşamı korumak için maddi ve manevi önlemler aldığını
gördüm. Türkiye de de bu konuda da ayrı bir incelemenin yapılması ve alınması gereken
önlemlerin ve yapılması gerekenlerin ortaya konulmasının yararlı olacağı mütalaa edilmiştir.
217
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Toplumun ve bireylerin yaşam tatminlerini arttırmak için devlet tarafından eğitimin her
aşamasına müfredata eklenmesi ve açık alan aktiviteleri organize edilmesi gerekmektedir. Özel
ve kamu sektörleri tarafından açık alan aktivitelerine katılımları için motive edilmeli ve
desteklenmelidir. Bu organizasyonları düzenleme konusunda üniversiteler, kulüpler, eğitim
kurumları, özel ve kamu kurumları sorumluluk almalı ve açık alan rekreasyon aktiviteleri
organize etmelidirler. Bazı aktiviteler toplumun bir parçası olan yaşlıları ve engelli bireyleri de
kapsamalıdır. Bunlar için de açık lan faaliyetleri organize edilmelidir. Bazı aktivitelere katılım
ücretsiz veya düşük ücretle düzenlenerek katılımcı sayısı arttırılabilir (Ardahan, 2012).
Kaynaklar
1- Ardahan F., Rekreasyonel Egzersiz Güdüleme Ölçeğinin rekreatif Spor Türüne Göre
Đncelenmesi Antalya Örneği Sosyal Bilimler Dergisi, Iğdır Üniversitesi,Sayı/No:4, 2013,
2- Ardahan F.,Turgut T., Effect of Outdoor Activities on the Life Satisfaction: Turkey case, The
Online Journal of Recreation and Sport, 2012
3- Boman, M., Journal of Outdoor Recreation and Tourism, Outdoor Recreation – A neccesity or
a luxury, Estimation of Engel curves for Sweden, 2013
4- Charmicheal, C., McCole, D., Journal of Outdoor Recreation and Tourism, Understanding
motivations of potential partners to devolop a publicoutdoor recreation center in an urban area,
2014
5- Ghimire, R.,Journal of Park and Recreation Administration, An Analiysis of Perceived
Constraints to Outdoor Recreation, 2014
6- Hazar, A., Spor ve Turizm, Detay yayıncılık, Ankara, 2007,
7- http:/www.nyln.org, Erişim Tarihi: 14.04.2015
8- http://www.rekreasyon.org/rekreasyon-ve-cevre, Erişim Tarihi: 03.04.2015
9- http://ww.gsb.gov.tr/Public/Edit/files/2013-yili-performans-programi.pdf,
03.04.2015
Erişim
Tarihi:
10- http://www.nps.gov/lwcf/index.htm,Erişim Tarihi: 03.04.2015
11- Karasar, N., Bilimsel Araştırma Yöntemleri, Araştırma Eğitim Danışmanlık Ltd. Ankara,
1994
12- Koçak F., ve Balcı V., Doğada Yapılan Sportif Etkinliklerde Çevresel Sürdürülebilirlik,
Ankara Üniversitesi Çevrebilimleri Dergisi 2(2), 213-222 (2010), 2010
218
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
13- Namyun, K., Journal of Outdoor Recreation and Tourism, Stractual relationships between
environmental attitudes, recreation motivations, and environmentally responsible behaviors,
2014
13- Sevil, T. ve ark., Boş zaman ve rekreasyon yönetimi, Anadolu üniversitesi yayınları,
Eskişehir, 2012
14- Yetim, A., Sosyoloji ve Spor, Berikan Yayınevi, Ankara,
Anahtar Kelimeler: Rekreasyon, Serbest Zaman, Açık Alan Rekreasyonu
SÖZ 26. SINIF ÖĞRETMENLERĐNĐN GÖRÜŞLERĐNE GÖRE OYUN VE FĐZĐKĐ
ETKĐNLĐKLER DERSĐ ÖĞRETĐM PROGRAMININ ĐNCELENMESĐ
Samet SAKALLIOĞLU; Faruk YILDĐRĐMCĐ; A. Dilşad MĐRZEOĞLU
(Abant izzet Baysal Üniversitesi, Bolu)
ÖZET
Giriş: Eğitilmesi düşünülen çocuklara çağımızın ihtiyaçları ve bireysel gelişimleri göz önüne
alınarak fiziksel, zihinsel, duygusal ve toplumsal açıdan çok yönlü gelişimlerini sağlayabilmek
için örgün eğitim kurumlarında ilkokuldan başlanarak birçok ders verilmektedir. Bu dersler
içerisinde bireyin çok yönlü gelişimine katkı sağlayacak derslerden biri de Oyun ve Fiziki
Etkinlikler dersidir.
Beden Eğitimi dersleri okul programlarının ayrılmaz bir parçasıdır ve bireyin bir bütün olarak
gelişmesine yardımcı olmaktadır. Bu dersin amacı sportif aktiviteler yoluyla çocukların fiziksel
gelişimlerinin ve becerilerinin arttırılması, çocukların bilişsel, duygusal ve sosyal gelişimlerine
de katkı sağlamaktadır (Harrison ve Blakemore, 1992; Çiçek, Koçak ve Kirazcı, 2002; alıntı
Usluoğlu, 2014).Ülkemizde yapılandırmacı anlayışa dayalı olarak hazırlanan 2005
programlarından sonra, 2012’de 4+4+4 zorunlu eğitim sistemine geçilmiş olup, yapılandırmacı
anlayışıyla devam eden bu sistem 2012-2013 eğitim öğretim yılında uygulanmaya başlamıştır.
Eğitim sistemimizde değişen bu anlayışla Beden eğitimi dersinin yerini ilk 4 yıllık eğitim
sürecinde “Oyun ve Fiziki Etkinlikler” dersi almıştır. Bu kademede Oyun ve Fiziki Etkinlikler
dersi 1. 2. ve 3. sınıflarda haftada 5’er saat 4. sınıflarda ise 2 saat yer almaktadır.
Oyun ve Fiziki Etkinlikler dersi öğrencinin bütüncül eğitiminde önemli bir potansiyele sahiptir.
Öğrenciler oyun ve fiziki etkinliklere katılırken fiziksel, duygusal, sosyal, zihinsel vb.
özelliklerini geliştirme ve bunlara bağlı sağlığını iyileştirme fırsatlarını elde etmektedir. Bu
nedenle, öğrencilerde ilkokuldan itibaren oyun ve fiziki etkinliklere düzenli katılım alışkanlığı
219
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
geliştirme ve bunlara bağlı bilgi birikimini edinme, genel eğitimin önemli hedeflerinden biridir.
Đlkokul düzeyinde, oyun ve fiziki etkinliklere katılımdan özellikle hareket yetkinliği ve aktif ve
sağlıklı yaşam alışkanlıklarının altyapısının oluşturulması beklenir (MEB, 2012). Bu nedenle bu
dersin öğretim programı hazırlanırken programın yanında sınıf öğretmenlerine yol göstermesi
amacıyla Fiziksel Etkinlik Kartları (FEK) ve Oyun Oynuyorum Derleme Kitapçığı da
hazırlanmıştır.
Yeni ilkokul programlarının uygulanmasında temel unsuru öğretmen oluşturmaktadır. Yeni
ilkokul programlarını anlayıp, öğrenme-öğretme sürecine uygulayacak ve sonuçları
değerlendirecek olan öğretmendir. Sınıf öğretmenleri, öğrencileri tanımaları açısından öteki
öğretim kademelerinde görev yapan meslektaşlarına oranla daha avantajlı durumdadırlar. Bu
avantajlarını kullanarak öğrencilerin zayıf ve güçlü yönlerini saptamaları ve başarılı
olabilecekleri alanlara doğru yönlendirebilmeleri öğrencilerin psiko-sosyal gelişimine olumlu
katkıda bulunacaktır. Bu nedenle, bu dersi yürüten sınıf öğretmenlerinin oyun ve fiziki
etkinlikler dersi öğretim programına ilişkin görüşlerinin belirlenmesi önemli görülmektedir.
Ayrıca bu dersin öğretim programının yeni uygulamaya konulması, konu ile ilgili yeni
araştırmalara ihtiyaç oluşturmuştur. Bu noktadan hareketle, bu çalışmanın amacını sınıf
öğretmenlerini görüşlerine göre Oyun ve Fiziki Etkinlikler dersi öğretim programınıincelemek
oluşturmaktadır.
YÖNTEM
Evren ve Örneklem:Araştırmanın evrenini 2014-2015 eğitim-öğretim yılı güz döneminde Bolu
Đli Merkez Đlçesinde bulunan 36 ilkokulda 1, 2, ve 3. sınıflara eğitim veren 491 sınıf öğretmeni
oluşturmaktadır. Çalışmanın örneklemini iseaynı yıl ve dönemde bu okullardan 15’inde görev
yapan 157 sınıf öğretmeni oluşturmaktadır.Çalışmaya katılan 1. sınıf öğretmenlerinin 39’u kadın
(%24.8), 14’ü erkek (%8.9); 2. sınıf öğretmenlerinin 45’i kadın (%28.7), 10’u erkek (%6.4) ve3.
sınıf öğretmenlerinin 32’si kadın (%20.4), 17’si ise erkek (%10.8)tir.
Veri Toplama Aracı: Araştırmaya katılan öğretmenlerden Oyun ve Fiziki Etkinlikler dersine
yönelik görüşlerini belirleme amacı ile Mirzeoğlu (2014) tarafından geliştirilen “Oyun ve Fiziki
Etkinlikler Dersi Öğretim Programına Yönelik Öğretmen Görüşleri Anketi” kullanılmıştır. Anket
hazırlanırken literatür taraması yapılmış ve uzman kanısı alınmıştır. Anket iki bölümden
oluşmaktadır. Birinci bölüm öğretmenlerin kişisel bilgileri ile ilgilidir ve 12 soru bulunmaktadır.
Đkinci bölümde ise ilgili ders ve dersin öğretim programı ile ilgili öğretmen görüşlerini
belirlemeye yönelik 39 soru bulunmaktadır. Bu bölüm dört alt bölümden oluşmuştur: Oyun ve
Fiziki Etkinlikler Dersi Öğretim Programına ilişkin görüşler, FEK’e ilişkin görüşler, Oyun
Oynuyorum Derleme Kitapçığına ilişkin görüşler ve Genel Duruma ilişkin görüşler. Anketin bu
bölümünde 3’lü dereceleme şeklinde puanlama sistemi kullanılmıştır; evet, kısmen ve hayır.
Verilerin Çözümlenmesi: Araştırmada çalışmaya katılan sınıf öğretmenlerinden elde edilen
verilerin çözümlenmesinde tanımlayıcı istatistik tekniklerinden % ve frekans kullanılmıştır.
BULGULAR VE TARTIŞMA
Çalışmaya katılan1, 2 ve 3. sınıf öğretmenlerinin yaklaşık yarısına göre Oyun ve Fiziki
Etkinlikler dersi öğretim programı öğretmenler için açık, anlaşılır (%45.2) ve yeterince rehberlik
etmektedir(%43.9). Öğretmenlerkazanımların açık ve anlaşılır yazıldığını (%44.6), kazanımların
öğrenci düzeyine uygun olduğunu(%49.7), programın çıktılarını desteklediğini (%49) ifade
220
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
etmişlerdir. Buna ilaveten,içeriğin kazanımlarla uyumlu olduğunu (%47.1), öğrenci düzeyine
uygun olduğunu (%43.3), açık ve anlaşılır olduğunu (%44.6) ve öğretim ilkelerine uygun
hazırlanmış olduğu (%52.2) belirtmişlerdir.Öğretmenler programda sunulan etkinliklerle ilgili
olarak, kazanımlarla uyumlu olduğu (%51.6), sunulan oyun veya etkinliklerin açık ve
anlaşılırolduğu (%55.4), öğrenci düzeyine uygunolduğu (%51) ve verilen örneklerin yeterli
olduğu (%47.8) şeklinde görüş bildirmişlerdir.Ayrıcaöğretmenler programda verilen ölçme
araçlarını kazanımlarla tutarlı (%47.1), açık ve anlaşılır (%50.3),kullanışlı (%50.3), örnek ölçme
araçlarının sayısının yeterli(%43.9) olduğunubelirtmişlerdir.Araştırmada elde edilen bu
sonuçlara göre, çalışmaya katılan sınıf öğretmenlerinin yaklaşık yarısına göre Oyun ve Fiziki
Etkinlikler dersi öğretim programı ve onu oluşturan öğeler açık, anlaşılır, öğrenci ihtiyaçları ile
tutarlı, kendileri için yol gösterici ve yeterli örneğe sahip bulunmuştur. Araştırmanın bu
bulgusuyla Kazu ve Arslan (2014) ve Arslan ve Altay (2008)’ın yaptığı çalışmanın sonuçları
çelişmektedir. Kazu ve Arslan (2014)’nın yaptığı çalışmada Oyun ve Fiziki Etkinlikler dersinin
kazanımlarının öğrencilerin gelişimlerine uygun olmadığını, bu dersin ders kitabının öğrencilerin
seviyesine uygun olmadığını rapor etmiştir. Arslan ve Altay (2008) yaptığı çalışmada ise, sınıf
öğretmenlerinin, beden eğitimi ders programına yönelik uygulamalarına ilişkin görüşlerinin
olumsuz olduğu rapor etmiştir.
Çalışmaya katılansınıf öğretmenlerine FEK ile ilgili sorulan sorulardan elde edilen görüşlere
göre, 1, 2 ve 3. sınıf öğretmenlerinin yaklaşık yarısıFEK’i kazanımlarla uyumlu (%48.4), açık ve
anlaşılır (%55.4), öğrenci düzeyine uygun (%50.3), kullanışlı (%51), yeterli sayıda
(%52.2),yararlı ve öğretmene yol gösterici(%47.8) bulduklarını belirtmişlerdir. Araştırmada elde
edilen bu sonuçlara göre, çalışmaya katılan sınıf öğretmenlerinin FEK’lerin anlaşılırlığı,
programla ilişkililiği ve kullanışlılığını orta düzeyde gördükleri söylenebilir. Araştırmanın bu
bulgusu Usluoğlu (2014), Đrez, Yaman, Đrez ve Saygın (2013) ve Hunt (1998)’un yaptığı
çalışmayla desteklenmektedir. Usluoğlu (2014) yaptığı çalışmada öğretmenler kartların büyük
çoğunluğunu öğrenci düzeyine uygun, öğrencilerin büyük çoğunluğunun kartları rahatlıkla
anladığı ve katılım gösterdiği şeklinde görüş bildirdiğini rapor etmiştir. Đrez, Yaman, Đrez ve
Saygın (2013) yaptığı çalışmada Fiziksel Aktivite Kartlarının Beden Eğitimi derslerinde “beceri”
gelişimi için oldukça kullanılır bir materyal olduğunu belirtmişlerdir. Hunt (1998) yaptığı
çalışmada, öğretmenler TOPs programlarının onların özgüvenlerini ve rekabet ruhunu
geliştirdiği, daha etkili organizasyon yöntemleri kullanımına katkı sağladığını, öğrencinin derste
daha fazla aktif olmasını ve dersin daha eğlenceli geçmesine olanak sağladığını ve verilen
görevlerin daha çok amaca yönelik olmasına katkı sağladığını rapor etmiştir.
Çalışmaya katılan1, 2 ve 3. sınıf öğretmenlerine “Oyun Oynuyorum Derleme Kitapçığı” ile ilgili
sorulan sorulara verilen cevaplara göre, kitapçıkta yer alan oyunların kazanımlarla tutarlılığı
(%60.5), öğretmenler içinaçık ve anlaşılırlığı (%59.9), öğrenci düzeyine uygunluğu (%52.9),
uygulanabilirliği (%63.7) ve oyunların sayılarının yeterliliği (%58) orta düzeydebulunmuştur.Bu
sonuca göre, çalışmaya katılan sınıf öğretmenlerinin Oyun Oynuyorum Derleme Kitapçığı ile
ilgili görüşlerinin “kısmen”seçeneğinde birleştikleri belirlenmiştir.
Çalışmaya katılansınıf öğretmenlerinin görüşlerine göre ilkokul öğrencileri için son derece
önemli olan bu dersin işlenişine ilişkin okullarda uygun mekanların (%47.8) ve malzemelerin
(%42.7) yeterli olmadığı, bu dersinöğretmenler tarafından düzenli olarak değil, ara sıraişlendiği
(%59.2), ancak okul yöneticilerin yarısından fazlasınınbu ders için sınıf öğretmenlerini
destekledikleri (%63) belirlenmiştir.Araştırmanın bu bulgusu Taşmektepligil, Yılmaz, Đmamoğlu
ve Kılcıgil (2006) ve Usluoğlu (2014)’nun yaptığı çalışma ile desteklenmektedir. Taşmektepligil,
221
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Yılmaz, Đmamoğlu ve Kılcıgil (2006) yaptıkları çalışmada okullarda yeterli tesis ve malzeme
bulunmadığını ve sportif faaliyetlere okul idarelerinin yeterli desteği vermediğini rapor
etmişlerdir. Usluoğlu (2014) ise yaptığı çalışmada, öğretmenlerin görüşlerine göre FEK’lerin
çoğunluğu için model ihtiyacı, yönlendirme ihtiyacı belirlenirken, uygun fiziksel mekân ve
yeterli materyal olması gerektiği konusunda görüş birliği içerisinde olduklarını rapor etmiştir.
Sonuç olarak,çalışmaya katılan öğretmen görüşlerine göre Oyun ve Fiziki Etkinlikler dersi
öğretim programı ve yardımcı materyalleri, orta düzeyde açık, anlaşılır, kullanışlı, yol gösterici,
öğrenci düzeyine uygun ve uygulanabilir bulunmuştur. Ayrıca, bu dersin etkili işlenebilmesi için
yeterli mekân ve malzemenin olmadığı, öğretmenler tarafından düzenli olarak işlenmediği ancak,
okul yönetiminin bu ders için öğretmenleri destekledikleri belirlenmiştir. Bu nedenle, bu
noktadan hareketle oyun ve etkinlikler okul imkânlarına göre revize edilmeli veya okuldaki
uygulama alanları geliştirilmelidir. Oyun ve Fiziki Etkinlikler dersi öğretim programının amaca
uygun şekilde uygulanabilmesi için okullara yeterli düzeyde materyal desteği sağlanmalıdır.
Ayrıca programı uygulayan öğretmenlere hizmet içi eğitimler verilmeli, kartların nasıl
kullanılacağı ve uygulanacağı uygulamalı olarak gösterilmelidir. Bununla beraber benzer
çalışmalar daha fazla öğretmenin katılımı ile farklı illerde de tekrar edilmelidir.
Seçilmiş Kaynaklar
Arslan Y. ve Altay F.(2008). Sınıf öğretmenlerinin beden eğitimi ders programı ve ders
uygulamalarına ilişkin görüşleri, Hacettepe Üniversitesi Spor Bilimleri Dergisi, 19 (2), 63-79.
Hunt S.(1998). Cross-culturalissues in theuse of quality of life meassures in
randomisedcontrolledtrials. M. Staquet, R. Hays ve P. Fayers (eds.), Quality of life assesment in
clinicaltrials(ss. 51-68) içinde, Oxford: Oxford UniversityPress.
Đrez, S.G., Yaman M., Đrez, G.B. ve Saygın, Ö. (2013). Fiziksel etkinlik kartları uygulamasının
ilköğretim Beden Eğitimi derslerindeki öğretmen davranışlarına etkisi.International Journal of
Human Sciences, 2013
Kazu H. ve Aslan S. (2014). Birinci sınıflarda görev yapan öğretmenlerin Oyun ve Fiziki
Etkinlikler dersi ileilgili görüşlerini belirlemektir. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler
Dergisi (Fırat UniversityJournal of SocialScience) Cilt: 24, Sayı: 1, Sayfa: 49-63.
Usluoğlu, Z. (2014). Fiziksel Etkinlik Kartlarına (FEK) ilişkin öğrenci, öğretmen ve veli
görüşleri ve öğrencilerin Beden Eğitimi ve Spor dersine ilişkin tutumlarına etkisi,
Yayınlanmamış Yüksek lisans tezi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Bolu.
Anahtar Kelimeler: Oyun ve Fiziki Etkinlikler Dersi, Sınıf öğretmeni, öğretim Programı
222
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 27. SATRANÇ OYNAMAYI BĐLE VE BĐLMEYEN 5.SINIF ÖĞRENCĐLERĐNĐN
PROBLEM ÇÖZME BECERĐ PUANLARININ KARŞILAŞTIRILMASI
Dilek GAZĐOĞLU 1 , Yüksel YAMAN 1 , Hakkı ÇOKNAZ 1
A.Đ.B.Ü.,BESYO,Türkiye
ÖZET
Giriş: Hindistan’da tahmini 1500 yıl önce bulunmuş klasik bir strateji sporu(oyunu)dur.
Efsaneye göre Hindistan hükümdarı danışmanlarına, çocuklarının savaşta iyi düşünen başarılı
birer general olmaları için bir yol bulmaları talimatını vermiştir. Satranç bunun sonucunda ortaya
çıkmıştır. Keşfedildikten sonra satranç yüzyıllar boyunca dünyadaki tüm ülkelere yayılmıştır(1).
Türkiye’de satrancın gelişimi, satranç derneklerinin kurulmasıyla farklı bir boyut kazanmıştır.
1936’da Ankara Satranç Derneği, 1943’de ise Đstanbul Satranç Derneğinin kurulması satranç
adına büyük bir atılım olarak görülmüştür. Bu derneklerin bir araya gelmesiyle 1954’de Türkiye
Satranç Federasyonu (TSF) kurulmuştur(2).
2005 – 2006 öğretim yılında ise Milli Eğitim Bakanlığı ve Türkiye Satranç Federasyonu arasında
imzalanan protokol ile satrancın ilköğretim okullarında seçmeli ders olarak verilmesi karara
bağlanmıştır (3). Satrancın okullara ders olarak girmesinin nedeni, birçok ders konusunun
anlaşılmasında araç rolü üstlenebileceğinin düşünülmesidir. Yapılan bilimsel çalışmalar
satrancın olumlu yanlarını ortaya koymaktadır. Frank’a (1974) göre satranç, kavrama hızının
büyük ölçüde artmasına neden olmaktadır. Olaylar arasında sebep – sonuç ilişkisi kurmada
satrancın yararlı olduğu söylenebilir. Satranç, oyun içinde ürettiği farklı ve etkili problemler
sayesinde bireylerde yaratıcı düşünceyi geliştirmektedir (3).
Matematik ve satranç ile ilgili çalışmalar incelendiğinde, çalışmaların daha çok ilköğretim
dönemi ve üzerindeki çocuklarda yoğunlaştığı, problem çözme becerileri ile yaratıcılık
arasındaki ilişkinin incelendiği, problem çözme becerilerini kazandırılmasında uygulanan eğitim
programlarının etkililiğine bakıldığı, matematik öğretimi üzerinde cinsiyet, zekâ, sosyoekonomik düzey gibi faktörlerin araştırıldığı görülmektedir(4).
Bu çalışmada amaç, satranç oynamayı bilen ve bilmeyen öğrencilerin problem çözme puanları
arasında anlamlı bir fark olup olmadığını belirlemektir.
Yöntem: Bu araştırma nicel bir araştırma olup, mevcut durumu sorgulayan betimsel bir
araştırmadır. Bu araştırmanın evreninin 5. sınıfta okuyan 111 öğrenci(44 satranç oynamayı bilen,
67 satranç oynamayı bilmeyen) aynı zamanda örneklemini oluşturmaktadır. Çalışmada
5.sınıflara için hazırlanmış olan doğal sayılara ilişkin problem çözme testinin güvenirlik (KR)
0,55, testin güçlüğü (P) = 0,76 bulunmuştur. Çalışmada testteki soru sayısı 38’dir. Problem
Çözme Ölçeği, ilgili kurumlardan izin alınarak 5. Sınıfta okuyan 111 öğrenciye okullarında
uygulanmıştır.
Araştırmada verilerin analizinde betimsel istatistik, Independent Sampel T- test, Mann-Whitney
U istatistiksel teknikleri kullanılmıştır. Bu çalışmada anlamlılık düzeyi çalışmanın başında
p<0.05 olarak belirlenmiştir.
Bulgular: Satranç oynamayı bilen ve bilmeyen öğrencilerin problem çözme puanları
karşılaştırıldığında, bilenler lehine, istatistiksel bir farkın olduğu görülmüştür (p<0.01). Satranç
oynamayı bilen kız ve erkek öğrencilerinin problem çözme becerilerinin karşılaştırılmasında
223
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
istatistiksel bir farkın olmadığı görülmüştür (p>0.05). Satranç oynamayı bilmeyen 5.sınıf erkek
öğrenciler ile satranç oynamayı bilmeyen 5.sınıf kız öğrencilerin problem çözme puanları
karşılaştırıldığında istatistiksel bir fark görülmemiştir (p>0.05). Satranç oynamayı bilen 5.sınıf
kız öğrenciler ile satranç oynamayı bilmeyen 5.sınıf kız öğrencilerin problem çözme puanları
karşılaştırıldığında, bilenler lehine, istatistiksel bir farka rastlanmıştır (p<0.05). Satranç bilen
5.sınıf erkek öğrenciler ile satranç oynamayı bilmeyen 5.sınıf erkek öğrencilerinin problem
çözme puanlarının karşılaştırılmasında istatistiksel, bilenler lehine, istatistiksel bir farka
rastlanmıştır(p<0.05).
Sonuç ve Tartışma: Sadık (2006), “ilköğretim okullarının 4. ve 5. sınıflarında okuyan satranç
bilen öğrenciler ile satranç bilmeyen öğrencilerin doğal sayılara ilişkin dört işlem ve problem
çözme başarılarının karşılaştırılması” isimli araştırmasında satranç oynamayı bilen ve satranç
oynamayı bilmeyen öğrenciler arasında istatistiksel bir farka rastlamıştır(5). Frank (1974)
“Satranç ve doğal yetenekler” isimli araştırmasında iyi satranç oynayan çocukların üç boyutlu
kavramada ve sayısal yeteneklerde çok üstün olduğu görülmüştür. Araştırmada, satrancın sayısal
yeteneklerin yanı sıra, sözel yetenekleri de geliştirdiği vurgulanmaktadır(6). Bizim yaptığımız
araştırmayla benzerlik gösteren bu çalışmalar bizlere bir kez daha göstermiştir ki, satranç
oynamayı bilen öğrencilerin satranç oynamayı bilmeyen öğrencilere göre problem çözme
yeteneklerinin daha üstün olduğu göstermektedir.
Kaynaklar
1- http://www.satrancogretmenim.com
2- Dalkıran, H. S(1998) “Modern Satrançta Açılışlar ve Tuzaklar Ansiklopedisi”. Đstanbul:
Đnkılap Kitapevi
3- http://www.tsf.org.tr
4-Tekneci S., S.(2009). “Okul Öncesi Dönemde Alınan Satranç Eğitiminin Đlköğretim Birinci
Sınıf Öğrencilerin Matematik Becerileri Üzerindeki Etkisinin Đncelenmesi” AĐBÜ Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Bolu
5-Sadık R.(2006). Đlköğretim 4. ve 5. Sınıf Satranç Bilen Öğrenciler Đle Satranç Bilmeyen
Öğrencilerin Doğal Sayılara Đlişkin Dört Đşlem ve Problem Çözme Başarılarının
Karşılaştırılması,” AĐBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlamamış Yüksek Lisans Tezi, Bolu
6- Frank A. (1974) Chess and Aptitudes. American Chess Foundation, December
Anahtar Kelimeler : Satranç, Problem çözme Becerileri
224
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 46. ĐLKÖĞRETĐM ÖĞRENCĐLERĐNĐN FĐZĐKSEL ETKĐNLĐĞE KATILIM
NEDENLERĐNĐN BELĐRLENMESĐ: NEVŞEHĐR ÖRNEĞĐ
Đrem Kübra DEMĐREZEN1, Fatma SAÇLI UZUNÖZ1
(1) Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi,Eğitim Fakültesi/ Beden Eğitimi ve Spor Eğitimi
Bölümü,Türkiye
ÖZET
Giriş: Günümüzde aşırı kilo ve obezite, özellikle çocukluk ve gençlik döneminin önemli sorunu
haline gelmiştir. Dünya Sağlık Örgütü (2012)’nün raporlarına bakıldığında, dünyadaki
çocukların %10’unun kilolu ve obez olduğu görülmektedir. Aşırı kilo ve obezite beraberinde,
kalp-damar hastalıkları ve şeker hastalığını getirmekte, bireyin fiziksel sağlığını olumsuz
etkilediği gibi aynı zamanda sosyal ve zihinsel sağlığına da zarar vermektedir. Freedman ve
diğ., (2007)’ne göre, fiziksel aktivitenin yeterli düzeyde yapılmamasının nedeni, çocukluktan
başlayan hareketsizliğin, bilgi, beceri, tutum ve davranış biçimlerinin ilerleyen yaşlarda da
sürdürülmesidir. Oysaki, çocukların henüz 16 yaşına gelmeden, küçük yaşta iken aktif ve
hareketli bir yaşam biçimi edinmiş olmaları gerekmektedir.
Çocuk ve gençlerin hareket kültürü kazanabilmeleri, aktif ve hareketli bir yaşam
sürdürebilmeleri için öncelikle onları hareket etmeye yönlendiren nedenleri, bir başka deyişle
motivasyonlarını ortaya çıkarmak gerekir (Zahariadis ve Biddle, 2000). Bu konuda yapılmış
araştırma sonuçları, fiziksel yönden aktif olmanın pek çok nedeni olduğunu göstermiştir.
Başarı/statü, takım atmosferi, fitness, enerji harcama, beceri gelişimi, arkadaşlık, eğlence,
yetenek ve fiziksel kondisyon gibi temel motivasyon kaynakları fiziksel aktivite ve spora
katılımda ön plana çıkmıştır (Gill, Gross ve Huddleston, 1983; Rickel, Park ve Morales, 2012;
Sit ve Lindner, 2007). Bu konuda ülkemizde yapılan araştırmaların çoğunlukla, belirli bir spor
branşındaki öğrencilerle (Altıntaş ve Bayar Koruç, 2014; Şirin, Çağlayan, Çetin ve Đnce, 2008),
ortaöğretim ya da yükseköğretim öğrencileriyle (Şimşek, 2010; Ekmekçi, Arslan, Dağlı Ekmekçi
ve Ağbuğa, 2010) ya da yalnızca erkek öğrencilerle (Arslan ve Altay, 2009) yürütüldüğü
görülmüştür.
Bu nedenle, özellikle belli bir spor branşında lisanslı olarak spor yapmayan ancak serbest
zamanlarında fiziksel etkinliklere katıldığını ifade eden çocuk ve gençlerin fiziksel etkinliğe
katılım nedenlerinin araştırılması ihtiyacından hareketle, Nevşehir il merkezinde öğrenim gören
ilköğretim öğrencilerinin fiziksel etkinliğe katılım nedenlerini belirlemek, katılım nedenlerinin
cinsiyet ve okul düzeyine göre farklılık gösterip göstermediğini ortaya koymak amacıyla bu
araştırma yürütülmüştür.
Yöntem
Araştırma Grubu: Betimsel yöntemle yürütülen araştırma, 2014-2015 eğitim öğretim yılı güz
döneminde, Nevşehir merkezindeki iki ilkokul ve ortaokulda yürütülmüştür. Araştırmaya,
herhangi bir spor branşında lisansı olmayan, ancak beden eğitimi dersi dışında bireysel ya da
grup olarak fiziksel bir etkinlikte yer alan gönüllü öğrenciler katılmıştır. Bu kapsamda, yaşları 814 arasında değişen, 170 ilkokul, 159 ortaokul öğrencisi olmak üzere toplam 329 (164 kız, 165
erkek) ilköğretim öğrencisine ulaşılmıştır. Öğrencilerin sınıf düzeylerine göre dağılımları şu
şekildedir: Đkinci sınıf n=58; üçüncü sınıf n=58; dördüncü sınıf n=54; beşinci sınıf n=39; altıncı
225
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
sınıf n=32; yedinci sınıf n=38; sekizinci sınıf n=50. Öğrencilere ne tür fiziksel etkinlikler
yaptıkları sorulduğunda, 120’si (%36) yalnızca yürüdüğünü ya da koştuğunu ifade ederken,
209’u (%64) ise bazı sportif becerilere katılım gösterdiklerini belirtmişlerdir. Sportif becerileri
belirten öğrenci sayıları şu şekildedir: Atletizm (2), badminton (14), basketbol (17), bisiklet (1),
boks (3), futbol (16), güreş (1), halk oyunları (20), hentbol (3), cimnastik (24), judo (7), karate
(1), masa tenisi (1), taekwondo (3), tenis (1), voleybol (6).
Veri Toplama Aracı: Veri toplama aracı olarak, 9-17 yaş aralığındaki genç bireylerin sportif
etkinliklere katılım nedenlerini belirlemek amacı ile Gill, Gross ve Huddleston (1983) tarafından
geliştirilen “Spora Katılım Güdüsü Ölçeği” kullanılmıştır. Ölçeğin Türkçe’ye çevirisi ve
üniversite öğrencilerinde güvenirlik çalışması Çelebi (1993), 9-17 yaş grubu öğrencileri için
geçerlik ve güvenirlik çalışması ise Oyar, Aşçı, Çelebi ve Mülazımoğlu (2001) tarafından
yapılmıştır. Ölçekteki maddeler “Çok Önemli (1)”, “Az Önemli (2)”, ve “Hiç Önemli Değil (3)
şeklinde değerlendirilmekte, elde edilen düşük değerler o maddenin daha önemli olduğunu
göstermektedir. Alt boyutlar için Cronbach’s alfa iç tutarlılık katsayısı α=.61 ile α=.78 arasında
değişmiş, toplam ölçek için α=.86 bulunmuştur.
Bu araştırma kapsamında hesaplanan iç tutarlık katsayılarının ise alt boyutlarda α=.69 ile α=.86
arasında değiştiği, toplam ölçek için ise α=.88 olduğu görülmüştür. Ölçeğin yapı geçerliğini test
etmek amacıyla uygulanan açımlayıcı faktor analizinde, ölçekte yer alan 30 maddenin 7 faktörde
(takım üyeliği/ruhu, fiziksel uygunluk/enerji harcama, başarı/statü, yarışma, arkadaşlık, eğlence,
beceri gelişimi) toplandığı, ortaya çıkan 7 faktörün ölçeğin %60.45’ini açıkladığı bulunmuştur.
Faktor yükü 0.40 kabul edilerek yapılan analiz sonucu ölçekteki 26 maddenin, 9-17 yaş grubu
Türk öğrencileri için geçerlik ve güvenirlik çalışması (Oyar, Aşçı, Çelebi ve Mülazımoğlu, 2001)
sonucunda elde edilen faktör örüntüleri ile benzer örüntüler ortaya koyduğu görülmüştür.
Farklılık olarak, hareket/aktif olma boyutunda yer alan üç madde (16, 17, 30) diğer boyutlara
dağıldığından bu boyut ölçekte yer almamıştır. Öncesinde bu boyutta yer alan “Birşeylerle
uğraşmak hoşuma gider” maddesinin (16), altıncı faktör olan eğlence boyutunda yer aldığı;
“Hareketi severim” maddesinin (17) ikinci faktör olan fiziksel uygunluk/enerji boyutunda yer
aldığı; “Malzeme ve tesislerden yararlanmak isterim” maddesinin (30) ise birinci faktör olan
takım üyeliği boyutunda yer aldığı görülmüştür. Ayrıca, öncesinde beceri gelişimi boyutunda yer
alan “Branşımda yükselmeyi isterim” maddesinin (23), üçüncü faktör olan başarı/statü
boyutunda yer aldığı görülmüştür. Bu maddelerin yapıları incelendiğinde yer aldıkları boyutlarla
uyumlu oldukları düşünülebilir.
Verilerin Toplanması: Đl Milli Eğitim Müdürlüğü ile Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi
eğitim işbirliği protokolü çerçevesinde, okul müdürleri ve ders öğretmenlerinin bilgileri
dahilinde öğrencilerin uygun olduğu ders saatlerinde araştırmacının birebir öğrencilerle
görüşerek ölçeği doldurmalarını istemesi yoluyla veriler elde edilmiştir.
Verilerin Analizi: Araştırma grubunun demografik özelliklerinin belirlenmesinde frekans ve
yüzde, ölçekten elde edilen puanların belirlenmesinde ortalama ve standart sapma değerleri
hesaplanmıştır. Yapılan karşılaştırmalarda, bağımsız gruplarda t-testi kullanılmıştır. Verilerin
güvenirliği Cronbach Alfa, geçerliği ile açımlayıcı faktör analizi yoluyla değerlendirilmiştir.
Bulgular: Đlköğretim öğrencilerinin fiziksel etkinliğe katılımlarına ilişkin ortaya konulan temel
nedenlerin ortalama ve standart sapma değerleri hesaplandığında, sırasıyla en çok “takım
üyeliği/ruhu” (1.23±.41), “beceri gelişimi” (1.23±.49), “arkadaşlık” (1.24±.40), “yarışma”
226
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
(1.26±.47) ve “eğlence” (1.28±.39) faktörlerinin ön plânda olduğu, buna karşın, fiziksel
uygunluk (1.46±.49) ile başarı/statü (1.42±.45) faktörlerinin en son sırada yer aldığı
belirlenmiştir.
Öğrencileri fiziksel etkinliğe katılmaya yönelten 30 neden, en çok tercih edilenden en az tercih
edilene göre incelendiğinde ise; en önemli beş neden “liderleri, antrenörleri veya eğiticileri
severim” (1.09±.37), “ailem ve yakın arkadaşlarım oynamamı istiyor” (1.14±.38), “takımda
olmayı severim” (1.17±.44), “seyahati severim” (1.17±.45), “becerilerimi geliştirmek istiyorum”
(1.21±.51) dur. Öğrencilerin fiziksel etkinliğe katılmalarında en az önem teşkil eden beş neden
ise “hareketi severim” (1.51±..74), “enerjimi tüketmek istiyorum” (1.53±.72), “popüler olmak
isterim” (1.57±.77), “stresimi azaltmak istiyorum” (1.64±.77), “statü ve saygınlık kazanmak
isterim” (1.66±.81) dir.
Đlköğretim öğrencilerinin fiziksel etkinliğe katılım nedenleri cinsiyete göre karşılaştırıldığında,
“yarışma” (t=2.28, p=.02), “eğlence” (t=1.97, p=.04) ve “başarı/statü” (t=2.60, p=.01) faktörleri
açısından cinsiyete göre farklılık gösterdiği (p<.05), bu faktörlerin erkek öğrenciler açısından
daha önemli olduğu (p<.05) bulunmuştur.
Öğrencilerin fiziksel etkinliğe katılım nedenleri okul düzeyine göre karşılaştırıldığında, katılım
nedenlerinin “yarışma” (t=-2.27, p=.02), “eğlence” (t=-2.56, p=.01), “fiziksel uygunluk” (t=7.00, p=.00), “başarı/statü” (t=-2.42, p=.02) faktörleri açısından farklılık gösterdiği (p<.05), bu
faktörlerin ilkokul öğrencileri açısından daha önemli olduğu bulunmuştur.
Bu araştırmada, belirli bir spor branşında lisanslı olarak spor yapmayan ancak, serbest
zamanlarında fiziksel olarak aktif olduğunu belirten 8-14 yaş grubundaki öğrenciler tarafından
fiziksel etkinliğe katılımda önemli olan nedenler ortaya konulmuştur. Fiziksel etkinliğe katılım
nedenlerinin hem cinsiyete, hem de okul düzeyine göre farklılık gösterdiği görülmüştür. Sonuç
olarak, çocuk ve gençlerin hareketli bir yaşam tarzı kazanmaları ve bu yaşam biçimini devam
ettirmeleri isteniyorsa, onları fiziksel etkinliğe katılmaya yönlendiren faktörler dikkate alınmalı
ve bu doğrultuda fiziksel etkinlikler plânlanarak uygulanmalıdır.
Araştırmadan elde edilen bulgular, bu alandaki farklı araştırma sonuçları ve ilgili literatür
doğrultusunda detaylı olarak tartışılacak ve yorumlanacaktır.
Kaynaklar
1- Altıntaş, A, Koruç Bayar, P. (2014). Determining participation motivation of young athletes
with regard to gender and sport type. International Journal of Science Culture and Sport, SI (1),
61-67. Doi: 10.14486/IJSCS73
2- Arslan. Y. ,Altay. F. , (2009) Đlköğretim okul takımlarındaki erkek öğrencilerin spora katılım
güdülerinin incelenmesi. Celal Bayar Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, 4(2),
59-66.
3- Dünya Sağlık Örgütü [World Health Organization] (2010). Global strategy on diet, physical
activity
and
health:
Childhood
overweight
and
obesity.
http://www.who.int/dietphysicalactivity/childhood/en/ adresinden 9 Şubat 2011 tarihinde
erişilmiştir.
227
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
4- Ekmekçi. R., Arslan. Y., Dağlı Ekmekçi. A., Ağbuğa. B. (2010). Üniversite öğrencilerinin
spora bakış açılarının ve spora katılım güdülerinin belirlenmesi. e-Journal of New World
Sciences Academy Sports Sciences, 2B0043, 5(2) 104-114.
5- Freedman, D.S., Mei, Z., Srinivasan, S.R., Berenson, G.S., & Dieta, W.H. (2007).
Cardiovascular risk factors and excess adiposity among overweight children and adolescents:
The Bogalusa heart study. Journal of Pediatrics, 150, 12-17.
6- Gill, D. L., Gross, J. B., & Huddleston, S. (1983). Participation motivation in youth sports.
International Journal of Sport Psychology, 14, 1-14.
7- Oyar, Z.B., Asci, F.H., Celebi, M,. & Mulazimoglu, Ö. (2001). Spora katılım güdüsü
ölçeğinin geçerlik ve güvenirlik çalışması. Hacettepe Üniversitesi Spor Bilimleri Dergisi, 12 (2),
21-32.
8- Rickel, K., Park, R.S., & Morales, J. (2012). Multiple groups confirmatory factor analysis of
the motivational factors influencing individuals’ decisions about participating in intramural
sports. Sport Management International Journal, 8 (2), 69-79.
9- Şimşek, Y.K. (2010). Türk ekstrem sporcularının spora katılım güdüleri üzerine nitel bir
araştırma, Celal Bayar Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, 5(3), 107-118.
10- Şirin, E.F., Çağlayan, H.S., Çetin M.Ç., Đnce, A. (2008). Spor yapan lise öğrencilerinin spora
katılım motivasyonlarına etki eden faktörlerin belirlenmesi. Niğde Üniversitesi Beden Eğitimi ve
Spor Bilimleri Dergisi, 2(2), 98-110.
11- Sit, C., & Lindner, K. (2007). Achievement goal profiles, perceived ability and participation
motivation for sport and physical activity. International Journal of Sport Psychology, 38(3), 283303.
12- Zahariadis, N.P. & Biddle, S.J.H. (2000).Goal orientations and participation motives in
physical education and sport: Their relationship in English schoolchildren. Athletic Insight The
Online Journal of Sport Psychology, 2 (1), 1-12.
Anahtar Kelimeler : Hareketli Yaşam, Fiziksel Etkinlik, Katılım, çocuk Ve Gençlik
228
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 71. BEDEN EĞĐTĐMĐ ÖĞRETMENLERĐNĐN MOTĐVASYON DÜZEYLERĐNĐN
ÖĞRENCĐLERĐNĐN MOTĐVASYON DÜZEYLERĐNE ETKĐSĐ
Tuğba DURAN1, Gökçe ERTURAN ĐLKER1
(1) Pamukkale Üniversitesi, Spor Bilimleri Fakültesi,Türkiye
ÖZET
Giriş: Öz-Belirleme Kuramı (Ryan & Deci, 2000), insan motivasyonunu ve kişiliğini anlamaya
çalışan, davranışsal öz-düzenleme ve kişilik gelişiminin önemini vurgulayan bir yaklaşımdır.
Kuram, bireylerin devam eden psikolojik gelişimi, bütünlüğü ve iyi oluş hali için gerekli olan
içsel psikolojik ihtiyaçların varlığından söz eder. Bu ihtiyaçlar özerklik, yeterlik ve ilişkili
olmadır. Sosyal ortamların çeşitli özelliklerinin, bu üç temel psikolojik ihtiyacın tatmin edilmesi
aracılığı ile bireylerin motivasyon düzeylerini etkilediği kabul edilmektedir.
Beden eğitimi ders ortamında da benzer şekilde algılanan özerklik desteği öğrencilerin temel
psikolojik ihtiyaçlarının ne düzeyde tatmin edildiğini (Standage, Duda & Ntoumanis, 2006),
psikolojik htiyaçların tatmini ise onların derse ilişkin motivasyon düzeylerini etkilemektedir
(Deci & Ryan, 2002; Standage, Duda & Ntoumanis, 2005). Ders ortamını oluşturan ve
düzenleyen beden eğitimi öğretmenlerinin bu ilişkideki rolü göz önüne alındığında onların,
öğrenme ortamına ne düzeyde bir öğretme motivasyonu ile geldikleri önem kazanmaktadır.
Buradan hareketle bu araştırma beden eğitimi öğretmenlerinin öğretmeye ilişkin motivasyon
düzeylerinin, öğrencilerinin beden eğitimi derslerinde algılanan özerklik, motivasyonel
düzenlemeler, psikolojik ihtiyaç doyumu, öz-saygı, öznel zindelik ve konsantrasyon düzeyleri
üzerine etkisini incelemek amacıyla gerçekleştirilmiştir.
Yöntem: Araştırma, betimsel nitelikte ve korelasyonel bir çalışmadır.
Araştırma Grubu
Araştırma, Denizli ilinde 87 farklı lisede görev yapan 23-60 yaş aralığında ( yaş = 40.57±7.48;
görev süresi = 15.58±8.25) 177 beden eğitimi öğretmeni (39 kadın, 138 erkek) ve 461 lise öğrencisi
(253 kız, 208 erkek; yaş = 15.65±0.96) ile gerçekleştirilmiştir.
Veri Toplama Araçları
Öğretme Motivasyonu Ölçeği: Öğretme Motivasyonu Ölçeği, Kauffman, Yılmaz-Soylu ve Duke
(2011) tarafından geliştirilmiştir. Ölçek 12 madde ve içsel ve dışsal motivasyon olmak üzere iki
alt boyuttan oluşan, 5’li likert tipi (“hiç katılmıyorum=1”, “tamamen katılıyorum=5”) bir veri
toplama aracıdır. Ölçekten alınan yüksek puanlar yüksek düzeyde öğretme motivasyonuna sahip
olunduğunu, düşük puanlar ise öğretme motivasyonunun düşük düzeyde olduğuna işaret
etmektedir (Kauffman, Yılmaz-Soylu & Duke, 2011).
Özerklik Desteği Ölçeği: Hagger ve diğerleri (2007) tarafından geliştirilmiş, Müftüler ve Đnce
(2012) tarafından Türkçeye uyarlanmış ölçek 12 madde ve tek boyuttan oluşmaktadır. Ölçek 7’li
Likert derecelendirmeye sahiptir.
229
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Đhtiyaç Doyumu Ölçeği: Orjinali Deci ve Ryan (1991) tarafından geliştirilen, Cihangir-Çankaya
ve Bacanlı (2003) tarafından uyarlama çalışması yapılan ölçekte bireyin üç temel psikolojik
ihtiyacını ölçen 21 madde bulunmaktadır. Özerklik, yeterlik ve ilişkili olma olmak üzere üç alt
boyuttan oluşmaktadır. Her madde 7 aralıklı ölçek kullanılarak derecelenmektedir.
Durumsal Güdülenme Ölçeği: Ölçek, Guay, Vallerand ve Blanchard (2000) tarafından
geliştirilmiş, Daşdan Ada ve diğerleri (2012) tarafından Türkçeye uyarlanmıştır. Her madde 7
aralıklı ölçek kullanılarak derecelenmekte (1= Bütünüyle uygun değil – 7= Bütünüyle uygun), 16
maddeden oluşmakta ve dört alt ölçeği içermektedir. Bu alt ölçekler içsel güdülenme, özdeşimle
güdülenme, dışsal güdülenme ve güdülenmemedir.
Rosenberg Öz-Saygı Ölçeği: Ölçek, Rosenberg (1965) tarafından geliştirilmiş, Türkçe’ye
Çuhadaroğlu (1985) tarafından uyarlanmıştır. Beş olumlu, beş olumsuz ifade içeren tek boyutlu
ve 4’lü Likert tipi bir ölçektir. Ölçekten alınan düşük puan düşük öz-saygı düzeyini, yüksek
puan da yüksek öz-saygı düzeyini göstermektedir.
Öznel Zindelik Ölçeği: Ryan ve Frederick (1997) tarafından geliştirilmiştir. Ölçek 1 tanesi
olumsuz olmak üzere 7 maddeden oluşmaktadır ve 7’li Likert derecelendirmeye sahiptir (1 Bana
hiç uymuyor, 7 Bana tamamen uyuyor).
Beden Eğitimi Derslerinde Konsantrasyon Ölçeği: Ölçek Standage ve diğerleri (2005)
tarafından geliştirilmiş kullanılmıştır. Ölçek dört tanesi olumlu, iki tanesi olumsuz olmak üzere
altı maddeden oluşmaktadır. Ölçek 5’li Likert derecelendirmeye sahiptir (1 Asla, 5 Her zaman).
Verilerin Toplanması: Çalışma ile ilgili gerekli izinler Denizli Đl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden
alındıktan sonra veriler, Denizli’de lise düzeyinde görev yapan beden eğitimi ve spor
öğretmenlerine 2014-2015 eğitim-öğretim yılı bahar yarıyılında Öğretme Motyivasyonu Ölçeği
uygulanmıştır. Dışsal ve içsel motivasyon alt boyutlarından oluşan bu ölçekten alınan puanlar
analiz edilerek, “içsel motivasyonu yüksek-dışsal motivasyonu düşük” ve “içsel motivasyonu
düşük-dışsal motivasyonu yüksek” iki grup öğretmen belirlenmiştir. Đki yüksek içsel
motivasyona sahip, üç dışsal motivasyona sahip beden eğitimi öğretmenine tekrar ulaşılarak
öğrencilerine öğrenci ölçek paketi uygulanmıştır. Öğrencilere ölçek paketi beden eğitimi ders
saatinde uygulanmış, uygulama öncesinde öğrencilere, çalışmanın amacı ve çalışmadan elde
edilen verilerin yalnızca araştırma kapsamında kullanılacağı, kimse ile paylaşılmayacağı
açıklanmıştır.
Verilerin Analizi: Beden eğitimi öğretmenlerine uygulanan Öğretme Motivasyonu Ölçeği’nden
elde edilen veriler betimsel istatistikler aracılığı ile analiz edilmiştir. Đçsel motivasyonu yüksek
ve dışsal motivasyonu yüksek olan beden eğitimi öğretmnlerinin öğrencilerinden oluşan iki farklı
grubun farklı ölçeklerden elde ettikleri puanlar Bağımsız Gruplarda T Testi ile karşılaştırılmıştır.
Bulgular: Bağımsız Gruplarda T Testisonuçlarına göre içsel motivasyonu yüksek-dışsal
motivasyonu düşük ve içsel motivasyonu düşük-dışsal motivasyonu yüksek olan beden eğitimi
öğretmenlerinin öğrencileri arasında algılanan özerklik desteği, özerklik ihtiyacı tatmini, ilişkili
olma ihtiyacı tatmini, öz-saygı ve güdülenmeme değişkenleri açısından anlamlı fark
bulunmuştur. Đçsel motivasyonu yüksek-dışsal motivasyonu düşük öğretmene sahip olan
öğrencilerin algılanan özerklik desteği, özerklik ihtiyacı tatmini, ilişkili olma ihtiyacı tatmini ve
öz-saygı düzeyleri diğer gruba kıyasla anlamlı düzeyde yüksek iken içsel motivasyonu düşük230
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
dışsal motivasyonu yüksek öğretmene sahip olan öğrencilerin güdülenmeme düzeyleri diğer
gruba kıyasla anlamlı düzeyde yüksektir.
Tartışma ve Yorum: Beden eğitimi öğretmenlerinin öğretmeye içsel olarak motive olmalarının
ders ortamında öğrencilere özerklik desteği sağlayıcı biçimde davranmalarını sağladığı ve
böylece öğrencilerin algılanan özerklik desteği düzeyinde artışa neden olduğu görülmüştür. Đçsel
olarak öğretmeye motive olan öğretmen ders ortamında da öğrencilerine özerklik desteği
sağlayıcı bir öğrenme ortamı yaratmıştır. Bunun sonucu olarak içsel motivasyonu yüksek olan
öğretmenlerin derslerinde öğrencilerin, dışsal motivasyonu yüksek olan öğretmenlerin
öğrencilerine kıyasla, temel psikolojik ihtiyaçlarının iki tanesi (özerklik ve ilişkili olma) ve özsaygı düzeyleri anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Dışsal motivasyonu yüksek olan beden
eğitimi öğretmenlerinin özerklik desteği sağlayan bir öğrenme ortamı yaratmamalarının bir
sonucu olarak da öğrencilerin derse ilişkin güdülenmeme düzeyleri yüksek bulunmuştur.
Farklı sınıf düzeylerinde yapılan çalışmalardan bazıları (Bieg, Backes & Mittag, 2011; Müller ve
diğ., 2009) öğretmenlerin içsel motivasyon düzeylerinin öğrencilerin içsel motivasyon
düzeylerine etki etmediğini belirlerken, bazı çalışmalar (Roth ve diğ., 2007) bu iki değişken
arasında ilişki bulmuştur. Bu çalışma, beden eğitimi derslerinde öğrencilerin temel psikolojik
ihtiyaçlarının tatmin edilmesi ve öz-saygı düzeylerinin artırılması için, öğretmenin derse içsel
olarak motive olmuş biçimde gelmesinin ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktadır. Beden
eğitimi öğretmenlerinin mesleğine değer vermesi, sevmesi, kendini değerli hissetmesi ve buna
bağlı olarak da öğretmeye ilişkin içsel motive olmaları için Milli Eğitim Bakanlığına, öğretmen
yetiştiren kurumlara ve en önemlisi de öğretmenlerin kendilerine çok iş düşmektedir.
Kaynaklar
Bieg, S., Backes, S. & Mittag, W. (2011). The role of intrinsic motivation for teaching, teachers’
care and autonomy support in students’ self-determined motivation. Journal for Educational
Research Online, 3(1), 122–140.
Cihangir-Çankaya, Z. & Bacanlı, H. (2003). Đhtiyaç doyum ölçeği uyarlama çalışması. VII.
Ulusal Psikolojik Danışma ve Rehberlik Kongresine Sunulmuş Bildiri, 9–11 Temmuz, Malatya.
Çuhadaroğlu, F. (1985). Gençlerde benlik saygısı ile ilgili bir araştırma. XXI. Ulusal Psikiyatri
ve Nöroloji Bilimleri Kongresi, Mersin.
Daşdan Ada, E.N., Aşçı, F.H., Kazak Çetinkalp & F.Z., Altıparmak, E. (2012). Durumsal
Güdülenme Ölçeği’nin (DGÖ) Beden Eğitimi Ders Ortamı Đçin Geçerlik ve Güvenirliği.
Spormetre Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, 10(1), 7-2.
Deci, E. L., & Ryan, R. M. (1991). A motivational approach to self: Integration in personality. In
R. Dienstbier (Ed.), Nebraska Symposium on Motivation: Vol. 38. Perspectives on motivation
(pp. 237–288). Lincoln: University of Nebraska Press.
Deci, E. L., & Ryan, R. M. (2002). Self-determination research: Refl ections and future
directions. In E. L. Deci & R. M. Ryan (Eds.), Handbook of self-determination research (pp.
431–442). Rochester, NY: University of Rochester Press.
Guay, F., Vallerand, R.J. & Blanchard, C. (2000). On the Assessment of Situational Intrinsic and
Extrinsic Motivation: The Situational Motivation Scale (SIMS). Motivation and Emotion, 24, 3.
231
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Hagger, M.S., Chatzisarantis, N.L.D. Hein, V., Soos, I., Karsai, I. & Lintunen, T. (2007). The
perceived autonomy support for exercise settings (PASSES): Development, validity, and crosscultural invariance in young people. Psychology of Sport and Exercise, 8(5), 632-653.
Kauffman, D., Yılmaz Soylu, M., & Duke, B. (2011). Validation of the motivation to teach scale.
Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 40, 279-290.
Müftüler, M., & Đnce, M.L. (2012). Adaptation and validation of the perceived autonomy support
scale for exercise settings. Presented at 2nd International Social Sciences in Physical Education
and Sport Congress, Ankara, Turkey.
Rosenberg, M. (1965). Society and the adolescent self-image. Princeton, NJ: Princeton
University Press
Ryan, R.M. & Frederick, C. (1997). On Energy, Personality and Health: Subjective vitality as a
dynamic reflection of well-being. Journal of Personality, 65, 529–565.
Standage, M., Duda J. L. & Ntoumanis, N. (2005). A Test of Self-Determination Theory in
School Physical Education. British Journal of Educational Psychology, 75, 411–433.
Standage, M., Duda J. L. & Ntoumanis, N. (2006). Students’ motivational processes and their
relationship to teacher ratings in school physical education: A self-determination theory
approach. Research Quarterly for Exercise and Sport 77, 100–10.
Anahtar Kelimeler: Öz-Belirleme Kuramı, Beden Eğitimi, öğretme Motivasyonu, Temel
Psikolojik Đhtiyaçlar
SÖZ 74. BEDEN EĞĐTĐMĐ ÖĞRETMEN ADAYLARININ SINIF DEĞERLENDĐRME
ATMOSFERĐ ALGILARININ ĐNCELENMESĐ
Şeyma GÜÇCÜK1, Yunus ARSLAN1
(1) Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi,Eğitim Fakültesi,Türkiye
ÖZET
Giriş: Öğrencilerin sınıftaki değerlendirme uygulamaları hakkında sahip oldukları algılar sınıf
değerlendirme atmosferini oluşturmaktadır (Brookhart ve DeVoge, 1999; Đlhan ve Çetin, 2014).
Öğrencilerin sınıf değerlendirme atmosferine yönelik algıları işe vuruk olarak; öğrenme odaklı
değerlendirme atmosferi (ÖODA) ve performans (ürün) odaklı değerlendirme atmosferi (PODA)
şeklinde iki boyuttan oluşmaktadır (Alkharusi, 2011; Đlhan ve Çetin, 2014). Değerlendirme ile
ilgili görevlerin orta güçlükte olduğu, değerlendirme ölçütlerinin açık bir biçimde tanımlandığı,
öğrencilere eksikliklerini görebileceği ve bu eksikleri nasıl giderebileceğine dair geri
bildirimlerin sunulduğu, hatanın öğrenme sürecinin doğal bir parçası olarak görüldüğü ve
öğrencilere hatalarını düzeltme şansının verildiği değerlendirme ortamları öğrencide öğrenme
232
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
odaklı değerlendirme algısı oluşturmaktadır. Diğer taraftan, değerlendirme ile ilgili görevlerin
öğrenciler için zor olduğu, öğrenmeden çok sınav notlarının ön planda tutulduğu, ortaya konulan
çaba yerine performansın vurgulandığı, başarı ölçütü olarak sosyal karşılaştırmaların esas
alındığı değerlendirme ortamları öğrencide performans odaklı değerlendirme algısının
oluşmasına neden olmaktadır (Alkharusi, 2010; Đlhan ve Çetin, 2014).
Bu araştırmanın amacı, bir üniversitenin beden eğitimi ve spor öğretmenliği programında
öğrenim gören beden eğitimi öğretmen adaylarının (BEÖA) sınıf değerlendirme atmosferi (SDA)
algılarının belirlenmesi ve bazı değişkenler açısından incelenmesidir. Pilot çalışma niteliğindeki
bu çalışmanın, beden eğitimi ve spor alanında ilk kez yürütülüyor olması açısından önemli bir
boşluğu dolduracağı düşünülmektedir. Bu çalışmadan elde edilen bulguların, çalışmanın
yürütüldüğü Yükseköğretim programı açısından SDA hakkında öğretim elemanlarına ipucu
niteliğinde bilgiler sunacağı düşünülmektedir.
Yöntem
Araştırma Grubu: Pilot çalışma niteliğindeki bu araştırmanın evrenini, 2015-2016 eğitimöğretim yılı Bahar döneminde bir üniversitesinin Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği
programında öğrenim gören öğrenciler oluşturmaktadır. Çalışmaya bu evreni temsilen 37 birinci
sınıf ve 40 ikinci sınıf olmak üzere 77 BEÖA (Ort.Yaş= 20.41±1.42) katılmıştır. Çalışma grubu,
44 kadın (Ort.Yaş= 20.42±1.52) ve 33 erkek (Ort.Yaş= 20.40±1.36) öğrenciden oluşmaktadır.
Veri Toplama Aracı: Bu çalışmada Đlhan ve Çetin (2014) tarafından geliştirilerek geçerlik ve
güvenirlik çalışması yapılan “Sınıf Değerlendirme Atmosferi Ölçeği (SDAÖ)” kullanılmıştır.
SDAÖ, Öğrenme Odaklı Değerlendirme Atmosferi (ÖODA) ve Performans Odaklı
Değerlendirme Atmosferi (PODA) olarak iki faktörden oluşmaktadır. Ölçekte yer alan ifadeler
için “Kesinlikle Katılıyorum (5), Katılıyorum (4), Kararsızım (3), Katılmıyorum (2) ve
Kesinlikle Katılmıyorum (1)” şeklinde beşli Likert tipi bir derecelendirme kullanılmıştır. 18
maddeden oluşan ölçekte ÖODA‘ya 9 ifade, PODA‘ya ilişkin 9 ifade yer almaktadır. Elde edilen
verilerin şu yorumlanması aşamasında şu yönerge takip edilmiştir: “1.00-1.80: hiç katılmıyorum
(çok düşük düzey algı), 1.81-2.60: katılmıyorum (düşük düzey algı), 2.61-3.40: kararsızım (orta
düzey algı), 3.41-4.20: katılıyorum (yüksek düzey algı), 4.21-5.00: tamamen katılıyorum (çok
yüksek düzey algı)”. ÖODA’ya örnek olarak, ‘Bu sınıfta uygulanan değerlendirme etkinlikleri
öğrencilerin güçlü ve zayıf yönlerini görebilmelerini sağlar’, PODA’ya örnek olarak da, ‘Bu
sınıfta, öğrencinin sınıftaki diğer öğrencilerden düşük bir performans göstermesi eleştirilmesine
neden olabilmektedir’ ifadeleri verilebilir. Bu çalışma için hesaplanan Cronbach Alfa güvenirlik
katsayıları ÖODA için .81 ve PODA için .70 olarak bulunmuştur.
Verilerin Toplanması: Çalışmada SDAÖ bir üniversitenin Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği
programında öğrenim gören BEÖA’ya bulundukları sınıf ortamına gidilerek uygulanmıştır.
Öğrenci grubuna çalışmayla ilgili gerekli bilgiler verilip, öğrencilerden ölçeği doldurmaları
istenmiştir. Toplanan ölçeklerde var olan hatalar tespit edilip, çalışma grubundan çıkarılmıştır.
Verilerin Analizi: Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistiklerden aritmetik ortalama ve standart
sapma kullanılmıştır. Cinsiyet ve sınıf değişkeninin elde edilen veriler üzerinde etkisi olup
olmadığı parametrik bir test olan Bağımsız gruplarda t-testi aracılığıyla incelenmiştir. Bu testi
uygulamadan önce veriler parametrik test varsayımları açısından incelenmiştir. Yapılan
analizlerde ÖODA için basıklık ve çarpıklık değeri sırasıyla -.55 ve .35 bulunurken PODA için 233
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
.17 ve -.36 bulunmuştur. Değerlerin 1 (bir)’den küçük olması nedeniyle normallik varsayımının
sağlandığı söylenebilir. ÖODA (F= 1.26, p= .264) ve PODA (F= .646, p= .424) yapılan Levene
tesit sonuçları bu değişkenlere ilişkin verilerin homojen bir dağılıma sahip olduğunu
göstermiştir. Đstatistiksel hesaplamalarda anlamlılık düzeyi 0.05 olarak belirlenmiştir.
Bulgular: Tablo 1’de araştırmaya katılan BEÖA’nın ÖODA ve PODA’ya ilişkin aritmetik
ortalama ve standart sapma değerleri sunulmuştur.
Tablo 1. ÖODA ve PODA’ya ilişkin aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri
Puan
n
Ort.
Ss
ÖODA
77
3.41
.71
PODA
77
3.12
.58
Tablo 1’e göre, BEÖA’nın ÖODA’ya yönelik aritmetik ortalamaları katılıyorum şeklinde yüksek
bir algı gösterirken PODA’ya yönelik aritmetik ortalamalar BEÖA’nın kararsızım şeklinde orta
derecede bir algıya sahip olduklarını göstermektedir.
Tablo 2’de ÖODA ve PODA’dan elde edilen aritmetik ortalamaların BEÖA’nın cinsiyetine göre
farklılık gösterip göstermediğini belirlemek için yapılan bağımsız gruplarda t-testi sonuçları
verilmiştir.
Tablo 2. ÖODA ve PODA’ya ilişkin algı puanlarının cinsiyet değişkenine göre bağımsız
gruplarda t- testi sonuçları
Puan
ÖODA
PODA
Cinsiyet
n
Ort.
Ss
Kadın
33
3.35
.80
Erkek
44
3.46
.65
Kadın
33
3.09
.61
Erkek
44
3.14
.56
t
p
.689
.493
.348
.729
Tablo 2’ye göre, kadın BEÖA’nın ÖODA’ya ilişkin aritmetik ortalamaları kararsızım şeklinde
orta dereceli bir algı gösterirken, erkek BEÖA katılıyorum şeklinde yüksek bir algı
göstermişlerdir. Bununla birlikte yapılan analiz istatistiksel anlamda bir farklılık ortaya
koymamıştır (p> .05). Tablo 2’de PODA’ya ilişkin kadın ve erkek BEÖA’nın kararsızım
şeklinde orta dereceli bir algıya sahip oldukları görülmektedir. Bu sonuçla paralel olarak, yapılan
istatistiksel analiz anlamlı bir farklılık ortaya koymamıştır (p> .05).
Tablo 3’te ÖODA ve PODA’dan elde edilen aritmetik ortalamaların BEÖA’nın sınıf değişkenine
göre farklılık gösterip göstermediğini belirlemek için yapılan bağımsız gruplarda t-testi sonuçları
verilmiştir.
234
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Tablo 3. ÖODA ve PODA’ya ilişkin algı puanlarının sınıf değişkenine göre bağımsız gruplarda
t- testi sonuçları
Puan
ÖODA
PODA
Sınıf
n
Ort.
Ss
Birinci
37
3.35
.73
Đkinci
40
3.47
.71
Birinci
37
3.04
.62
Đkinci
40
3.19
.54
t
p
-.716
.476
-1.143
.256
Tablo 3’e göre, birinci sınıf BEÖA’nın ÖODA’ya ilişkin aritmetik ortalamaları kararsızım
şeklinde orta dereceli bir algı gösterirken, ikinci sınıf BEÖA katılıyorum şeklinde yüksek bir algı
göstermişlerdir. Yapılan analiz istatistiksel anlamda bir farklılık ortaya koymamıştır (p> .05).
Tablo 3’te PODA’ya ilişkin birinci ve ikinci sınıf BEÖA’nın kararsızım şeklinde orta dereceli bir
algıya sahip oldukları görülmektedir. Đstatistiksel analiz anlamlı bir farklılık ortaya koymamıştır
(p> .05).
Sonuç ve Öneriler: Bu araştırmanın sonucunda, BEÖA’larının derslerde yürütülen
değerlendirme etkinliklerini yüksek düzeyde öğrenme odaklı, orta düzeyde ise performans odaklı
olarak algıladıkları sonucu ortaya çıkmıştır. Bu sonuçlar, uygulamalı derslerin ağırlıkta olmasına
rağmen, öğretim elemanlarının öğrenme odaklı değerlendirme etkinliklerine ağırlık verdiği
şeklinde yorumlanabilir. ÖODA ve PODA puanlarında cinsiyet ve öğrenim görülen sınıf
kademesi etkisi gözlenmemiştir.
Çalışmada bazı sınırlıklar bulunmaktadır. Araştırma grubu bir Bölüm ve iki adet sınıftan
oluşmaktadır. Bu ve benzeri çalışmalar daha fazla Bölümde ve dört sınıf düzeyinde de
uygulanmalıdır. Çalışmada kullanılan ölçek öğretim elemanlarınca kullanılarak derslerde
öğrenme odaklı mı yoksa performans odaklı mı değerlendirme etkinliklerine yer verildiği
belirlenebilir. Bu şekilde hem öğrenme odaklı hem de performans odaklı çalışma alışkanlığına
sahip öğrenciler belirlenerek bireyselleştirilmiş değerlendirme uygulamaları gerçekleştirilebilir.
Kaynakça
Alkharusi, H. (2010). Teachers’ assessment practices and students’ perceptions of the classroom
assessment environment. World Journal on Educational Technology, 2(1), 27-41.
Alkharusi, H. (2011). Development and datametric properties of a scale measuring students'
perceptions of the classroom assessment environment. International Journal of Instruction, 4(1),
1308-1470.
Brookhart, S. M., DeVoge, J. G. (1999) Testing a theory about the role of classroom assessment
in student motivation and achievement. Applied Measurement in Education, 12(4), 409-425.
Çetin, M., Đlhan, Ç. (2014). Sınıf değerlendirme atmosferi ölçeği’nin (SDAÖ) geliştirilmesi:
Geçerlik ve güvenirlik çalışması. Eğitim ve Bilim, 39 (176): 31-50.
Anahtar Kelimeler: Beden Eğitimi öğretmen Adayı, Sınıf Değerlendirme Atmosferi, Algı
235
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 97. BEDEN EĞĐTĐMĐ VE SPOR YÜKSEKOKULUNDA ÖĞRENĐM GÖREN
ÖĞRENCĐLERĐN
EĞLENDĐREREK
EĞĐTĐM
ANLAYIŞ
DÜZEYLERĐNĐN
ĐNCELENMESĐ
Burcu TAŞDÜGEN1, Hacı Mehmet GÜNEL2, Merve Nur KAYA3
(1) Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
(2) Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
(3) Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
ÖZET
Giriş ve Amaç: Eğitimde yöntem denildiğinde, öğrencilere yeni davranışların kazandırılması ve
eğitim amaçlarının gerçekleşmesi için uygun bir öğretim yönteminin seçilmesiyle
sağlanabileceği düşünülmektedir (Tüzün, 2006 Akt: Aksakal, 2011).
Öğrencilerin fiziksel, sosyal ve psikolojik gereksinimleri dikkate alındığında, eğitim ve öğretim
yöntemine ilişkin tutumları, var olan bilgi düzeyleri ve deneyimlerinin ne düzeyde olduğu,
öğrencide geliştirilmek istenilen davranış ve nitelikler doğrultusunda verilecek olan öğretim
yöntemi ya da öğretim yöntemlerinin amacına ulaşılmasında öğrencinin ilerlemesine katkı
sağlamak için öğretilecek olan bilgi ve konular öğretenin bunları eğlenceli hale getirerek,
öğrenmenin daha kolay ve kalıcılığının sağlanması düşünülmektedir.
Bu çalışmanın amacı da; beden eğitimi ve spor yüksekokulunda öğrenim gören öğrencilerin
eğlendirerek eğitim anlayış düzeylerinin incelenmesidir.
Yöntem: Araştırma grubunu Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Beden Eğitimi Ve Spor
Yüksekokulunda öğrenim gören 69’ü erkek 55’i kız ( X yaş=20,8710 + 1,6624), toplam 124
öğrenci oluşturmaktadır.
Araştırmanın amacına ulaşmak için; 2010 yılında Argan ve Sever tarafından geliştirilen
eğlendirirek eğitim yaklaşımına ilişkin tutum ölçeği kullanılmıştır.
Verilerin çözüm ve yorumlanmasında, Kolmogorov-Smirnov testi, t testi, one way anova testi,
Kruskal Wallis testi, Mann Whitney U testi kullanılarak anlamlılık P<0,05 alınmıştır. Verilerin
değerlendirilmesinde ve hesaplanmış değerlerin bulunmasında SPSS (Statistical package for
social sciences) paket programı kullanılmıştır.
Bulgular: Cinsiyet Değişkeni göre Eğlendirerek Eğitim Anlayış Düzeyleri toplam puanları
arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır [t Değeri =0,308 P=0,759 >.05].
Cinsiyet değişkenine göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda Öğrenim Gören
Öğrencilerinin Eğlendirerek Eğitim Anlayışı Düzeylerinden drama ve uygulama alt boyutu
arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır [t Değeri =-,169 P=0,866 > .05].
Cinsiyet değişkenine göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda Öğrenim Gören
Öğrencilerinin Eğlendirerek Eğitim Anlayış Düzeylerinden eğitimci ve sınıf atmosferi alt boyutu
arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır [U değeri=1711,000 P=0,339>0.05].
236
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Cinsiyet değişkenine göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda Öğrenim Gören
Öğrencilerinin Eğlendirerek Eğitim Anlayış Düzeylerinden algılanan öğrenme etkisi alt boyutu
arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır [U değeri=1587,500 P=0,116 >0.05].
Cinsiyet değişkenine göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda Öğrenim Gören
Öğrencilerinin Eğlendirerek Eğitim Anlayış Düzeylerinden anlatım ve materyal alt boyutu
arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır [U değeri=1844,000 P=0,787 >0.05].
Sınıf değişkenine göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda Öğrenim Gören Öğrencilerinin
Eğlendirerek Eğitim Anlayış Düzeylerinden eğitimci ve sınıf atmosferi alt boyutu arasında farkın
anlamlı olmadığı saptanmıştır [X2 değeri=0,686 P=0,876 >0.05].
Sınıf değişkenine göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda Öğrenim Gören Öğrencilerinin
Eğlendirerek Eğitim Anlayış Düzeylerinden algılanan öğrenme etkisi alt boyutu arasında farkın
anlamlı olmadığı saptanmıştır [X2 değeri=0,990 P=0,804>0.05].
Sınıf değişkenine göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda Öğrenim Gören Öğrencilerinin
Eğlendirerek Eğitim Anlayış Düzeylerinden anlatım ve materyal alt boyutu arasında farkın
anlamlı olmadığı saptanmıştır [X2 değeri=2,692 P=0,442 >0.05].
Sınıf değişkenine göre Eğlendirerek Eğitim Anlayış Düzeylerini Gösteren one-way anova testi
karşılaştırılmasında toplam dağılım incelendiğinde anlamlı bir farklılık bulunmamıştır [F değeri
=0,347 P=0,792 >.05].
Sınıf değişkenine göre Eğlendirerek Eğitim Anlayış Düzeylerini Gösteren one-way anova testi
karşılaştırılmasında toplam dağılım incelendiğinde drama düzeyinde anlamlı bir farklılık
bulunmamıştır [F değeri =0,616 P=0,606 >.05].
Tartışma ve Sonuç: Bu çalışmanın sonucunda; beden eğitimi ve spor yüksekokulunda öğrenim
gören öğrencilerin; Cinsiyet ve Sınıf Değişkenine göre Eğlendirerek Eğitim Anlayış
Düzeylerinde anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Bu sonuç bize; bireylerin Eğlendirerek Eğitim
Anlayış Düzeylerinin eşit miktarda etkili olduğunu göstermekte ayrıca öğrencilerin
gereksinimlerinin, farklı öğretim yöntemlerinin, sahip oldukları bilgi düzeylerinin bilişsel,
duyuşsal ve psikomotor yapılarının dikkate alınması gerektiğini ortaya çıkarmaktadır.
Seçilmiş Kaynaklar
Aksakal N (2011) Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu öğrencilerinin eğlendirerek eğitim
(Edutaınment) yaklaşımına ilişkin tutumlarının incelenmesi; Anadolu Üniversitesi Sağlık
Bilimleri Enstitüsü Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Anabilim Dalı Yayınlanmamış Yüksek
Lisans Tezi
Argan, M. and Sever, N. S., Constructs and Relationships of Edutainment Applications in
Marketing Classes: How Edutainment Can be Utilized to Act as a Magnet for Choosing a
Course?, Contemporary Educational Technology, 118- 133, 2010.
Tüzün H, (2006) Educational, Computer Games And A Case: Quest Atlants, H.U. Journal Of
Education Pp:220-229.
Anahtar Kelimeler: Beden Eğitimi, öğrenci, Eğlendirerek Eğitim
237
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 108. ERĐKSON’UN PSĐKOSOSYAL GELĐŞĐM DÖNEMLERĐNĐN FARKLI
DEĞĐŞKENLERE GÖRE BEDEN EĞĐTĐMĐ VE SPOR ÖĞRETMEN ADAYLARI
ÜZERĐNDE ĐNCELENMESĐ
Güneş ÖZDAMAR1 , Elif Nilay ADA1 , Zekai PEHLĐVAN1
(1) Mersin Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
ÖZET
Amaç: Bu çalışmanın amacı; Erikson’un Psiko-Sosyal Gelişim Dönemlerinin farklı değişkenlere
göre Beden Eğitimi ve Spor Öğretmeni adaylarının üzerinde incelenmesidir. Bu amaçla ölçekten
elde edilen puanlar, cinsiyet, sınıf, üniversite, YGS giriş puanı ve öğrencilerin aktif (lisanslı)
olarak spor yapıp yapmaması açısından incelenmiştir.
Materyal ve Yöntem: Bu çalışma betimsel tarzda bir çalışma olup, nicel araştırma yöntemleri
ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmaya yaşları ortalaması 21.26 (Ss=2.15) olan toplam 682 Beden
Eğitimi ve Spor Öğretmen adayı katılmış olup; katılımcıların 282 ( X yaş= 21.00, Ss=2.00)’i
kadın, 400 ( X yaş= 21.79, Ss=2.20)’ ü erkektir. Çalışmaya 7 farklı üniversitenin (Mersin, Dokuz
Eylül, Harran, Amasya, Muğla, Pamukkale ve Çukurova) Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği
bölümünde okuyan 1.(%24.5), 2. (%30.8), 3. (%24.6) ve 4. (%20.1) sınıf öğrencileri katılmıştır.
Veriler, Erikson’un Psikososyal Gelişim Dönemleri Ölçeği ile toplanmıştır. Rosenthal ve
arkadaşları tarafından 1981 yılında geliştirilmiştir. Ölçeğin orjinalinde Erikson’un psikososyal
gelişim dönemlerinin ilk 6’sını ölçen, her biri 12’şer maddeden oluşan 6 alt ölçekli bir ölçme
aracıdır ve toplam 72 maddedir. Ölçek 5’li likert tipi bir ölçektir. Ölçeğin güvenirlik çalışması
için 622 öğrenciye uygulama yapılmış ve iç tutarlık katsayısı hesaplanmıştır. Ölçeğin iç tutarlık
katsayıları sırasıyla, Güven alt ölçeği için . 63, Özerklik alt ölçeği için .62, Girişimcilik alt ölçeği
için . 57, Çalışkanlık alt ölçeği için .75, Kimlik alt ölçeği için .71 ve yakınlık alt ölçeği için .63
olarak bulunmuştur (akt.Arslan ve Arı, 2008). Ancak Arslan ve Arı (2008) üniversite öğrencileri
üzerinde yaptıkları çalışmada ölçeği 5 boyutlu ve 60 madde üzerinden değerlendirmiş, son
boyutu (yakınlık) değerlendirme dışı bırakarak geçerlik ve güvenirlik bulguları elde etmişlerdir.
Değerlendirme dışı bırakmalarının nedeni, dönemlere ait yaş aralığının örneklem için en uygun
olarak belirlenmesinden kaynaklanmıştır. Erikson’un Psikososyal Gelişim Dönemleri Ölçeği için
üniversite öğrencileri ile yapılan uyarlama çalışmasında elde edilen iç tutarlık (Cronbach alpha)
katsayıları güven alt ölçeği için α=.76, Özerlik alt ölçeği için α=.66, Girişimcilik alt ölçeği için
α=.63, Çalışkanlık at ölçeği için α=.79, Kimlik alt ölçeği için α=.70 olarak bulunmuştur (Arslan
ve Arı, 2008). Ölçeğe ait boyutlar ve madde sayıları Güven alt boyutunda 11 madde, Özerklik alt
boyutunda 12 madde, Girişimcilik alt boyutunda 12 madde, Çalışkanlık alt boyutunda 12 madde
ve Kimlik alt boyutunda 12 madde şeklindedir. Ölçekten alınan düşük puanlar döneme ait olumlu
kazanımı ifade ederken, elde edilen yüksek puanlar döneme ait olumsuz kazanımı ifade
etmektedir.
Verilerin analizinde; tanımlayıcı istatistiklerin (ortalama, yüzde, standart sapma) yanında, ikili
karşılaştırmalarda bağımsız örnekler t-testi (p<0.005), ikiden fazla grubun karşılaştırılmasında
238
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
ise tek yönlü varyans analizi ve farklılığın kaynağını bulmak için Tukey Post-hoc analizi
kullanılmıştır. Bağımsız değişkenler arasındaki ilişkinin anlamlılığı için ise Pearson Momentler
Çarpımı korelasyon tekniği kullanılmıştır. Hata payına 0.05 düzeyinde bakılmıştır.
Bulgular ve Sonuç: Erikson’un psikososyal gelişim dönemleri ölçeğinden elde edilen puanların
cinsiyete göre değişip değişmediğini belirlemek için yapılan t-testi sonucunda, girişimcilik,
çalışkanlık ve kimlik alt boyutlarında farklılık elde edilmiştir. Buna göre erkekler kadınlara göre
daha yüksek puanlar elde etmişlerdir (p<0.05). Ölçekten elde edilen puanların sınıf düzeyine
göre farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek için yapılan ANOVA testine göre; yalnızca
Girisimcilik alt boyutunda farklılık elde edilmiştir. Buna göre 1. sınıflar 3. ve 4. sınıflardan daha
düşük puanlar elde etmişlerdir. Ancak YGS puanına göre yapılan analiz sonucunda, ölçeklerden
elde edilen puanlar ile YGS puanları arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Sporcu olan ve
olmayan kadın ve erkeklerin, ölçeklerden aldıkları puanlar arasında da farklılık elde
edilmemiştir.
Tartışma ve Öneriler: Erikson’un psikososyal gelişim dönemleri ölçeğinden elde edilen
puanların cinsiyete göre değişip değişmediğini belirlemek için yapılan t-testi sonucunda,
girişimcilik, çalışkanlık ve kimlik alt boyutlarında farklılık elde edilmiştir. Kadın öğrencilerin
erkek öğrencilere göre olumlu kazanımlar elde ettiği görülmüştür.
Erikson (1968), psikosoyal gelişim dönemlerinden üçüncü sırada yer alan girişimciliğe karşı
suçluluk duygusu döneminde çocuğun bir kişi olarak kendisine güçlü bir şekilde inanma
duygusunun başladığını ve bir kişi olarak yapabileceklerinin neler olduğunu keşfetmeye
çalıştığını ifade eder. Bu dönemde yakın ve uzak çevredeki yetişkin rolleri fark eden ve her
ayrıntıyı büyük bir merakla soruşturmaya başlayan birey özdeşim yapar ve gerçek yaşamda
özendiği rolleri oynama denemelerine girişir. Bu rol denemelerinden bireyin çıkardığı özellik
“girişim” duygusudur (Arslan, 2008).
Kuramda bireylerin girişimcilik durumları desteklenmezse, suçluluk duygusunun geliştiği
vurgulanmıştır (Senemoğlu, 2005, s. 76). Toplumumuzda kadınlar, erkeklere göre daha az
onaylanma yaşamaktadırlar. Erkeklerin pek çok hareketi önce aile, sonrasında da yakın çevre
tarafından kolaylıkla destek görürken; kadınlar daha baskı altında ve cesaretsiz yetiştirilirler.
Ancak bu durum, ülkemizde üniversite yaşantısı geçiren kadın bireyler için geçerli olmayabilir.
Üniversitede okumak için teşvik edilmiş kadınların, başka bir şehirde yaşayabilme, tek başına
kalabilme, kişisel ihtiyaçlarını yardım almadan giderebilme, tek başına seyahat edebilme ve
sosyalleşebilme özelliklerinin, üniversite yaşantısı olmayan kadınlardan daha gelişmiş olması
doğaldır. Erkekler için üniversite okumak daha olağan yani beklenen bir durumken, kadınlar için
bu durum farklı olabilir. Üniversitede okuyan kadınların, nispeten daha az baskıcı tutum ya da
baskıcı olmayan tutum gösteren ailelerin çocukları olduğu söylenebilir. Yani teşvik edici,
cesaretlendirici bir aile ortamının, aynı fiziksel ve sosyal koşullar içerisinde olunsa da kadınları
erkeklerden daha pozitif etkilediği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan kadın katılımcılar çalışkanlık boyutunda elde ettikleri puan ortalamaları erkek
öğrencilerin ortalamalarından anlamlı olarak farklılaştığı bulunmuştur. Bu durum, kadın
öğrencilerin Erikson’un pisiko-sosyal gelişim dönemlerindeki “çalışkanlığa karşı aşağılık
duygusu” dönemini, erkek öğrencilere göre olumlu kazanımla atlattıklarını göstermektedir.
Dönemin gereksinimi merak duygularının giderilmesi, öğrenme konusunda bireyin çevresindeki
olumlu tutum ve sorduğu soruların cevabını alabilmesi olarak geçmektedir. Hatta övülen ve
değer gören bireyde başarma duygusunun geliştiği belirtilmiştir (Güleş, 2004). Ayrıca kadınların,
239
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
genel anlamda akademik başarısı erkeklerden daha yüksek olma eğiliminde olduğu pek çok kez
vurgulanmıştır (Woolfolk, 1998 syf 178). Buna göre, beden eğitimi ve spor yüksek okulunda
okuyan kadın öğrencilerin, bu gelişim döneminde erkeklere göre daha olumlu yaşantılar
geçirdiği sonucuna ulaşılmıştır.
Kimlik alt boyutunda da kadınların lehine bir sonuca ulaşılmıştır. Buna göre, Erikson’un aşamalı
oluşum ilkesine dayanarak ortaya koyduğu psiko-sosyal gelişimin ilk dört döneminde kazanılan
güçler “kimlik kazanımına karşı kimlik karmaşası” dönemine etki ettiği belirtilmiştir. Ergen,
nasıl ki bebekliğin ilk yılında yakın çevresiyle güvenilir ilişkiler kurarak bir “umut”, güven
duygusu kazandıysa, bu kez gençlik çağında içinde bulunduğu toplumla güvenilir sosyal ilişkiler
kurarak kimlik duygusu edinmeye çabalar. Bunun için insanların yararına olduğuna inandığı
fikirler için çaba harcar. Böylece güvenilir olduğunu kanıtlamaya çalışır. Đnsanlara ve inandığı
önderlere bağlı olduğunu kanıtlamaya çalışır ve ergen bebeklikteki temel güven duygusunun
farklı bir formunu gençlikte yeniden yaşayarak bir kimlik bütünlüğüne ulaşmaya çabalar
(Arslan,2008). Arıca kimlik keşfi süreci, kendini ve toplumu kabul etmeyi içermektedir.
Yaşamın her döneminde “ben kimim?” sorusu sorulmakla birlikte bu soru ergenlikte yoğunluk
kazanmaktadır. Bununla birlikte, kimliğin bir dönemden diğerine aktarıldığı ve önceki kimlik
formunun sonrakini etkilediği belirtilmiştir (Atak, 2011).
Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği bölümlerinde okuyan kadın öğretmen adaylarının erkek
öğrencilere göre kimlik alt boyutunda olumlu kazanım elde etmelerinin nedeni ise daha önceki
dönemler olan “girişimcilik” ve “çalışkanlık” alt boyutlarında ki olumlu kazanımları olabilir.
Erikson’un psikososyal gelişim dönemlerinin birbirinin üzerine binen aşamalarda gerçekleştiğini
ve hiyerarşik bir sıra izlediğini hatırlayacak olursak, kadınların kimlik boyutundaki farklılığı da,
önceki süreçlerden başarıyla geçmeleri ve bir üst boyutta bu kazanımları daha kolay elde
ettiklerini doğrular niteliktedir. Ayrıca kız çocuklarının toplumumuzda üstlendiği sosyal roller ve
erkek çocuklarına oranla cinsiyet ayrımından dolayı daha fazla mücadele etme duygusu
kazanmalarının, kimlik gelişimlerinde olumlu etki yarattığı düşünülmektedir.
Diğer taraftan sınıf düzeyine göre yapılan analizler, “girişimcilik” boyutunda Beden Eğitimi ve
Spor Öğretmenliği bölümünde okuyan 3. ve 4. sınıf öğrencilerinden ziyade, 1. sınıf
öğrencilerinin lehine sonuçlar elde edilmiştir, Bu da, üniversite yıllarının başında olan
öğrencilerin üst sınıflardaki öğrencilere göre duyuşsal özelliklerinin daha yüksek, daha girişken,
öğrencilik ve meslek hayatıyla ilgili daha heyecanlı fikirlere sahip olduklarını işaret etmektedir.
Diğer taraftan yapılan analizlerde spor yapma durumuna göre her hangi bir farklılığın çıkmaması
ilginçtir. Literatürde bu çalışmanın bulgularını destekleyecek nitelikte çalışma olmaması da, bu
bulgunun yorumlanmasını zorlaştırmıştır. Ancak beden eğitimi ve spor yüksek okulunda okuyan
öğrencilerin spor yapma durumu zaten olağan ve gerekli bir durum olduğundan, farklılık yaratan
bir faktör olarak gözlenmemiş olabilir. Ayrıca YGS puanıyla ölçek alt boyutları arasında anlamlı
bir ilişki bulunmamıştır.Yine bu durumu da farklılık yaratmayan bir faktör olarak görmek
gerekmektedir.
Sonuç olarak, beden eğitimi ve spor yüksek okulunda okuyan kadın öğrencilerin, girişimcilik,
çalışkanlık ve kimlik alt boyutlarında; 1. Sınıf öğrencilerinin ise diğer sınıflara oranla
girişimcilik alt boyutunda daha olumlu kazanımlar elde ettikleri bulunmuştur. Bu çalışmada
geçen konu, beden eğitimi ve spor yüksek okulu öğrencileri ile yapılan tek çalışma özelliği
taşımaktadır. Bu çalışma farklı değişkenlerle desteklenebilir ve geliştirilebilir. Aynı zamanda
eğitim fakültelerinin diğer bölümleri ile kıyaslamalar yapılarak, çalışma bulgularının
240
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
genişletilmesinde yarar vardır. Bu noktada öğretmenlik mesleğinin gereği olan, pek çok olumlu
tutum ve duygu durumu için yordama yapılabilir olması, bu konunun önemini karşımıza
çıkarmaktadır.
Kaynakça
1- Senemoğlu, N. (2005). Gelişim , Öğrenme ve Öğretim. Kuramdan Uygulanmaya. Gazi
kitabevi. 12. Baskı, Syf 76.
2- Arslan, E. (2008). Bağlanma stilleri açısından ergenlerde Erikson’un psikososyal gelişim
dönemleri ve ego kimlik sürecinin incelenmesi. Arı, R. Sosyal Bilimler Enstitüsü Çocuk
Gelişimi ve Ev Yönetimi Ana Bilim Dalı Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bilim Dalı, Selçuk
Üniversitesi.
3- Güleş, F. (2004). Okul öncesi eğitimin çocuklarda kendi kendini yönetme davranışına etkisi.
Cantekinler, S. Sosyal Bilimler Enstitüsü Çocuk Gelişimi ve Ev Yönetimi Ana Bilim Dalı Çocuk
Gelişimi ve Eğitimi Bilim Dalı, Selçuk Üniversitesi.
4- Atak, H. (2011). Kimlik Gelişimi ve Kimlik Biçimlenmesi: Kuramsal Bir Değerlendirme.
Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar-Current Approaches in Psychiatry ; 3(1):163-213
5- Arı, R. ve Arslan, E. (2008). Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 19 (1): 5360
6- Woolfolk, A.E. (1998). Educational Psyhchology. 7th ed. ISBN: 0-205-263335-6. USA p.178179.
Anahtar Kelimeler: Erikson’un Psikososyal Gelişim Dönemleri, Beden Eğitimi Ve Spor
öğretmen Adayları
241
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 115. SPOR YAPAN VE YAPMAYAN ORTAOKUL ÖĞRENCĐLERĐNĐN KENDĐ
KENDĐNE ÖĞRENMEYE HAZIRBULUNUŞLUK DÜZEYLERĐNĐN ĐNCELENMESĐ
Raşit ÖZ1, Mehmet Şükrü SAVAŞ2, Đsmail DOĞAN3, Funda YENMĐŞ1, Melisa YAYICI1
(1) Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye
(2) Aksaray Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı,
Türkiye
(3) Sakarya Üniversitesi ,Eğitim Bilimleri Enstitüsü Beden Eğitimi Ve Spor Anabilim Dalı,
Türkiye
ÖZET
Giriş ve Amaç: Kendi kendine öğrenme, bireylere kendi öğrenmelerini planlama, sürdürme ve
değerlendirme olanağı tanımasının yanında, herhangi bir eğitim kurumuna ya da yönlendirici bir
eğitmene ihtiyaç olmadan, bireyin kendi öğrenmesini gerçekleştirmesini sağlamaya yönelik
öğrenmeleri ifade eder (Salas, 2010).
Beden eğitimi ve spor bireylerin bilişsel, duyuşsal, psikomotor düzeylerini geliştirmeyi amaç
edindiği gibi işbirlikçi öğrenme yöntemine bağlı olarak bireyin kendi fikrini kendi yöntemini ve
yaratıcılığını ve kendi kendine öğrenme düzeylerini belirleyebilmeyi amaçlamaktadır. Bu
çalışmanın amacı da; spor yapan ve yapmayan ortaokul öğrencilerinin kendi kendine öğrenmeye
hazırbulunuşluk düzeylerinin incelenmesi.
Yöntem
Araştırma grubu: 2014-2015 eğitim öğretim yılı Şırnak/Silopi Yenişehir Mesleki ve teknik
Anadolu Lisesinde öğrenim gören 265 kız öğrenci oluşturmaktadır
Verilerin Toplanması; araştırmacı tarafından geliştirilen ''Kişisel Bilgi Formu', Fisher, King ve
Tague (2001) tarafından geliştirilen Aksayan ve Gözüm (2002) tarafından Türkçeye uyarlanan
Kendi Kendine Öğrenmeye Hazırbulunuşluk Ölçeği (Self-Directed Learning Readiness Scale)
kullanılmıştır.
Verilerin analizi: Kolmogorov-Smirnov testi, Mann-Whitney U Testi, Kruskal-Wallis Testi
kullanılarak anlamlılık P<0,05 alınmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde ve hesaplanmış
değerlerin bulunmasında SPSS (Statistical package for social sciences) paket programı
kullanılmıştır.
Bulgular: Sınıf Değişkenine Göre Ortaöğretimde Öğrenim Gören Öğrencilerin kendini yönetme
düzeyleri arasında farkın anlamlı Olmadığı saptanmıştır [X2 değeri =5,623 P=0,060>0.05].
Sınıf Değişkenine Göre Ortaöğretimde Öğrenim Gören Öğrencilerin öğrenmeye isteklilik
düzeyleri arasında farkın anlamlı olmadığı saptanmıştır [X2 değeri =4,960 P=0,084>0.05].
Sınıf Değişkenine Göre Ortaöğretimde Öğrenim Gören Öğrencilerin kendini kontrol etme
düzeyleri arasında farkın anlamlı olmadığı saptanmıştır [X2 değeri =2,475 P=0,290>0.05].
242
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Sınıf Değişkenine Göre Ortaöğretimde Öğrenim Gören Öğrencilerin Kendi Kendine Öğrenmeye
Hazırbulunuşluk toplam değerlerine bakıldığında farkın anlamlı olduğu saptanmıştır [X2 değeri
=7,949 P=0,019<0.05]. Ortaöğretimde öğrenim gören öğrencilerde 9. sınıfların 10 ve 11.
sınıflara göre toplam değerleri arasında anlamlı bir farklılık saptanmıştır.
Branş Değişkenine Göre Ortaöğretimde Öğrenim Gören Takım Sporu ve Bireysel Spor Yapan
Öğrencilerin kendini yönetme düzeyleri arasında farkın anlamlı olmadığı saptanmıştır [ U değeri
=1385,500 P=0,776>0.05].
Branş Değişkenine Göre Ortaöğretimde Öğrenim Gören Takım Sporu ve Bireysel Spor Yapan
Öğrencilerin öğrenmeye isteklilik düzeyleri arasında farkın anlamlı olmadığı saptanmıştır [ U
değeri =1393,000 P=0,808>0.05].
Branş Değişkenine Göre Ortaöğretimde Öğrenim Gören Takım Sporu ve Bireysel Spor Yapan
Öğrencilerin kendini kontrol etme düzeyleri arasında farkın anlamlı olmadığı saptanmıştır [ U
değeri =1108,000 P=0,061>0.05].
Branş Değişkenine Göre Ortaöğretimde Öğrenim Gören Takım Sporu ve Bireysel Spor Yapan
Öğrencilerin Kendi Kendine Öğrenmeye Hazırbulunuşluk toplam değerleri arasında farkın
anlamlı olmadığı saptanmıştır [ U değeri =1379,000 P=0,748>0.05].
Ortaöğretimde Öğrenim Gören spor yapan ve spor yapmayan Öğrencilerin kendini yönetme
düzeyleri arasında farkın anlamlı olduğu saptanmıştır [ U değeri =7247,000 P=0,007<0.05].
Ortalama değerlere baktığımızda spor yapan öğrencilerin sıra ortalaması ( =18788,00) iken spor
yapmayan öğrencilerin sıra ortalaması( =17258,00) dir.
Ortaöğretimde Öğrenim Gören spor yapan ve spor yapmayan Öğrencilerin öğrenmeye isteklilik
düzeyleri arasında farkın anlamlı olduğu saptanmıştır [ U değeri =6657,000 P=0,000<0.05].
Ortalama değerlere baktığımızda spor yapan öğrencilerin sıra ortalaması ( =19378,00) iken spor
yapmayan öğrencilerin sıra ortalaması( =16668,00) dir.
Ortaöğretimde Öğrenim Gören spor yapan ve spor yapmayan Öğrencilerin kendini kontrol etme
düzeyleri arasında farkın anlamlı olmadığı saptanmıştır [ U değeri=8436,500 P=0,412>0.05].
Ortaöğretimde Öğrenim Gören spor yapan ve spor yapmayan Öğrencilerin Kendi Kendine
Öğrenmeye Hazırbulunuşluk toplam değerlere bakıldığında anlamlı farklılık olduğu saptanmıştır
[ U değeri =7021,500 P=0,002<0.05]. Ortalama değerlere baktığımızda spor yapan öğrencilerin
sıra ortalaması ( =19013,50) iken spor yapmayan öğrencilerin sıra ortalaması( =17032,50) dir.
Tartışma ve Sonuç: Sınıf değişkenine göre Kendi Kendine Öğrenmeye Hazırbulunuşluk toplam
puanları arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur bu farklılık sonucunda; 11. sınıfta öğrenim
gören öğrencilerin 9. ve 10. sınıflara göre Kendi Kendine Öğrenmeye Hazırbulunuşluk düzeyleri
yüksektir. Bu sonuç bize 11. sınıfların düşünme becerileri(soyut düşünme becerileri), öğrenme
düzeyleri, yaşları, deneyimlerinin ve aldığı eğitimlerden kaynaklandığı düşünülmektedir.
Spor yapan ve yapmayan orta öğretim öğrencilerinde kendini yönetme düzeyleri, öğrenmeye
isteklilik alt boyutu ve toplam değerler arasında farkın anlamlı olduğu görülmektedir. Bu durum;
gelişimde bir taraftaki gelişmelerin diğer gelişim alanlarına pozitif transfer edildiği, spor
alanlarında başarı duygusunu tatmak güdülenmeye ve edimsel koşullanmaya neden olmuştur
şeklinde yorumlanabilir.
243
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Araştırmada elde edilen sonuçlara bakıldığında ortaöğretimde öğrenim gören öğrencilerin kendi
kendine öğrenmeye hazırbulunuşlukları (KKÖH) yeterli olduğu saptanılmıştır. Kendi Kendine
Öğrenmeye hazırbulunuşlukları(KKÖH) Sporun büyük bir etken olduğu düşünülmektedir.
Ancak ortaöğretimlerde verilen eğitimlerin yeterli olmadığı düşünülmektedir.
Öneriler: Araştırma bakıldığında elde edinilen sonuçlar doğrultusunda kendi kendine
öğrenmeye hazırbulunuşluklarının kullanımı konusunda ortaöğretim kurumlarının öğrenci
yetiştirme konusunda öneriler aşağıda sıralanmıştır.
•
Ortaöğretim kurumlarında işbirlikli öğretime daha fazla yer verilebilir.
•
Ortaöğretim kurumlarında özellikle sportif aktivitelere daha çok yer verilebilir.
•
Ortaöğretim kurumlarına uzman(öğretmen) olarak yetiştirildikleri eğitim fakültelerinde
KKÖH'ler hakkında daha kapsamlı bilgiler verilebilir.
•
Ortaöğretim kurumlarında KKÖH’lerini belirlemeye yönelik benzer bir araştırma, daha
büyük bir çalışma evrenine ya da örneklem grubuna uygulanabilir. Böylelikle, sonuçlar
daha büyük bir kitleye genellenebilir.
Seçilmiş Kaynaklar
Aksayan, S. Ve Gözüm, S. (2002). Kültürlerarası Ölçek Uyarlaması Đçin Rehber I:
Ölçek Uyarlama Aşamaları Ve Dil Uyarlaması. Hemşirelik Araştırma Dergisi, 4 (1), 9-14.
Fisher, M., King, J. Ve Tague, G. (2001). Development Of A Self-Directed Learning Readiness
Scale For Nursing Aducation. Nurse Education Today, 21, 516–525.
Salas G. (2010). Öğretmen Adaylarının Kendi Kendine Öğrenmeye Hazırbulunuşlukları.
Anadolu Üniversitesi Örneği, Anadolu Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi.
Anahtar Kelimeler : Spor Yapan, Spor Yapmayan, Ortaokul, öğrenci, Kendi Kendine öğrenme
244
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 132. ÖZ-GÜVEN ÖLÇEĞĐNĐN ORTAOKUL DÜZEYĐNDEKĐ BEDEN EĞĐTĐMĐ
DERSĐ ÖĞRENCĐLERĐ ĐÇĐN GEÇERLĐLĐK VE GÜVENĐRLĐK ÇALIŞMASI
Đlke BAL1, Elif Nilay ADA1, Ahmet AKIN2
(1) Mersin Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
(2) Sakarya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi,Türkiye
ÖZET
Amaç: Bu çalışmanın amacı, Akın (2007) tarafından geliştirilmiş Öz-Güven Ölçeği’ni beden
eğitimi dersi ortamı için uyarlayarak, ortaokul öğrencileri üzerinde geçerlik ve güvenirlik
çalışması yapmaktır. Diğer taraftan, bu çalışmanın alt amacı ise; ölçekten elde edilen puanların
cinsiyet, yaş ve sınıf değişkenlerine göre farklılaşıp farklılaşmadığını incelemektir.
Yöntem
Katılımcılar: Bu araştırmanın örneklemini Mersin iline bağlı Yenişehir, Toroslar ve Tarsus
ilçelerinde öğrenim gören; yaşları 10 ile 15 arasında değişen 528’i erkek ( yaş=12.53 Ss=1.24 )
ve 488’i kız ( yaş=12.53 Ss=1.25) olmak üzere toplam 1016 ( yaş=12.53 Ss=1.24) ortaokul 5., 6.,
7. ve 8. sınıf öğrencisi katılmıştır. Araştırmaya katılan öğrencilerin 409’u Toroslar, 447’si
Yenişehir ve 159’u Tarsus ilçelerindeki okullarda öğrenim görmektedir.
Veri Toplama Aracı: Ölçek, Akın tarafından 2007 yılında lise düzeyindeki öğrenciler üzerinde
geliştirilmiştir. Akın (2007) tarafından yapılan çalışma; Đstanbul, Kocaeli ve Sakarya’nın çeşitli
liselerinde öğrenim gören 796 lise öğrencisi üzerinde yürütülmüştür. Araştırmada geçerlik
çalışmaları olarak yapı ve uyum geçerlikleri, güvenirlik çalışmaları olarak ise iç tutarlılık ve testtekrar test güvenirlikleri ve madde analizi yapılmıştır. Yapılan faktör analizi sonucunda toplam
varyansın % 43.6’sını açıklayan ve iç öz-güven ile dış öz-güven şeklinde iki faktör altında
toplanan 33 madde elde edilmiştir. Ölçeğin faktör yükleri .31 ile .75 arasında sıralanmaktadır.
Ölçeğin iki faktörlü yapısının doğrulanması amacıyla yapılan doğrulayıcı faktör analizinde Kikare değerinin (x2=700.41, sd=488, p=0.00) anlamlı olduğu görülmüştür. Uyum indeksi değerleri
ise RMSEA=.044, NFI=.90, CFI=.96, IFI=.96, RFI=.89, GFI=.94, AGFI=.91 ve SRMR=.058
olarak bulunmuştur. Uyum geçerliği çalışmasında Coopersmith Benlik Saygısı Envanteri ile
geliştirilen ölçek arasındaki korelasyonun .87 olduğu belirlenmiştir. Öz-güven Ölçeği’nin iç
tutarlılık katsayıları ölçeğin bütünü için .83, iç öz-güven ve dış öz-güven alt ölçekleri için
sırasıyla, .83 ve .85 olarak bulunmuştur. Ölçeğin test-tekrar test güvenirlik katsayıları ise ölçeğin
bütünü için .94, iç öz-güven alt ölçeği için .97 ve dış öz-güven için .87 olarak bulunmuştur.
Ölçeğin madde-toplam korelasyonlarının .30 ile .72 arasında değiştiği görülmüştür.
Öz-güven Ölçeği’ndeki toplam madde sayısı 33’dür. Ölçekte 4, 25, 32, 17, 10, 30, 12, 3, 19, 5,
21, 27, 9, 23, 1, 7 ve 15. maddeler iç öz-güven alt boyutunu oluştururken; 6, 31, 20, 29, 16, 14,
22, 11, 18, 33, 2, 28, 26, 13, 8 ve 24. maddeler ise dış öz-güven alt boyutunu oluşturmaktadır
(Akın, 2007). 5‘li Likert olarak hazırlanan bu ölçekten alınabilecek en yüksek puan 165, en
düşük puan ise 33’dür. Olumsuz madde bulunmayan ölçekten alınan yüksek puan, yüksek
düzeyde öz-güveni göstermektedir. Ölçekten alınan toplam puan madde sayısına (33) bölünerek,
245
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
bireyin öz-güven düzeyi hakkında bir sonuca varılabilir. Öz-güven Ölçegi’nden 2.5 puanın altı
düşük, 2.5 ile 3.5 arası orta, 3.5 ve üzeri ise yüksek düzeyde öz-güveni göstermektedir.
Verilerin Analizi: Ölçeğin faktör yapısının sınanmasında Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA)
tekniği (Lisrel 8.71) (Jöreskog ve Sörbom, 2004); güvenirlik için Cronbah’s Alpha katsayısı
kullanılmıştır. Faktör analizi çalışmalarında iki farklı yöntem gözetilir. Bunlar; teori geliştirmek
ya da teoriyi test etmektir (Erturan Đlker, Arslan ve Demirhan, (2014:3). Literatürde, teori
geliştiriliyorsa Açımlayıcı Faktör Analizi (AFA) tekniği kullanılması uygun görülmüşken; var
olan teorinin farklı bir örneklem üzerinde doğrulanması için Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA)
tekniği kullanılması önerilmiştir. Bu nedenle bu çalışmada da var olan yapının, hem beden
eğitimi dersi ortamı hem de yeni bir yaş grubu üzerinde doğruluğunun test edilmesi
amaçlandığından DFA tekniği kullanılmıştır. Ayrıca verilerin analizinde betimsel istatistik
tekniklerinden faydalanılmış olup veriler normal dağılıma sahip olmadığından dolayı ikili
karşılaştırmalarda bağımsız gruplar için t-testi’nin non-parametric karşılığı olan Mann-Whitney
U testi, ikiden fazla grubun karşılaştırmalarında tek yönlü varyans analizi (ANOVA)’nın nonparametric karşılığı olan Kruskal-Wallis testi, farklılığın kaynağını bulmak için ise Tukey Post
Hoc analizi yapılmıştır. Ölçek alt boyutları arasındaki korelasyonu bulmak için ise Spearman
korelasyon katsayısı kullanılmıştır.
Đşlem: Akın (2007) tarafından geliştirilen ve genel öz-güven düzeyini ölçen aracın, Beden
eğitimi ve spor dersine uyarlamasında, maddelerin ifadeleri değiştirilmiş ve beden eğitimi dersi
için uygun duruma getirilmiştir. Değişen ifadelere örnek olarak “Kendimi başarılı bir insan
olarak görürüm” ifadesi “Beden eğitimi dersinde yapılan aktivitelerde kendimi başarılı bir insan
olarak görürüm” şeklinde verilebilir. Diğer taraftan, ölçeğin dil ve anlam açısından anlaşılırlığını
test etmek için yapılan pilot uygulamada, anlaşılmayan maddeler olup olmadığı sorulmuş ve
birkaç maddenin ifadesi daha anlaşılır duruma getirilerek, esas uygulamaya geçilmiştir.
Bulgular: Elde edilen uyum indeksleri χ2/sd=1534.73/494=3.10, RMSEA=0.049, NNFI=0.97
CFI=0.97 olarak bulunmuştur. Uyum indekslerinden χ2/sd=3,10 bulunması sonucu orta düzeyde
bir uyuma sahip olduğu yorumu yapılabilir. Beden Eğitimi Dersi Öz-Güven Ölçeği, Đç Öz-Güven
ve Dış Öz-Güven olmak üzere iki alt boyuttan oluşmakta ve ölçek toplam 33 maddeden meydana
gelmektedir. Đç Öz-Güven ve Dış Öz-Güven alt boyutlarına ilişkin iç tutarlılık katsayıları ise
sırası ile 0.84 ve 0.83 olarak bulunmuştur. Beden Eğitimi Dersi Öz-güven Ölçeği’nin bütününe
ilişkin iç tutarlılık katsayısı ise 0.91 olarak bulunmuştur. Ölçeğin alt boyutları arasındaki
korelasyon 0.80 olarak bulunmuştur. Ölçeğin tüm maddeleri, istendik düzeyde işlemiş olup
herhangi bir modifikasyon yapmaya ya da madde çıkartmaya gerek duyulmamıştır. Diğer
taraftan, ölçekten elde edilen puanlar arasında yaşa ve sınıf düzeyine göre anlamlı bir farklılık
elde edilmiş; yaş ve sınıf düzeyi arttıkça ölçekten elde edilen ortalamaların azaldığı görülmüştür.
Cinsiyet açısından ise herhangi anlamlı bir farklılık elde edilmemiştir.
246
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Tablo 1: Beden Eğitimi Dersi Öz-Güven Ölçeği’nin DFA Sonuçlarına Göre Standardize
edilmiş Lambda (λ) ve R2 Değerleri
Faktörler
Đç Öz-Güven
Dış Öz-Güven
Maddeler
λ
R2
1
0.63
0.41
3
0.33
0.04
4
0.63
0.38
5
0.61
0.33
7
0.57
0.36
9
0.38
0.54
10
0.53
0.20
12
0.47
0.20
15
0.43
0.09
17
0.54
0.27
19
0.40
0.17
21
0.60
0.28
23
0.61
0.28
25
0.55
0.36
27
0.74
0.42
30
0.59
0.64
32
0.58
0.36
2
0.52
0.41
6
0.28
0.11
8
0.46
0.14
11
0.62
0.40
13
0.40
0.12
14
0.56
0.32
16
0.34
0.19
18
0.57
0.39
20
0.48
0.19
22
0.52
0.07
247
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
24
0.67
0.33
26
0.51
0.29
28
0.58
0.33
29
0.58
0.33
31
0.68
0.45
33
0.64
0.33
Tablo 2’de faktör yüklerini gösteren Lambda (λ) değerlerine bakıldığında, Đç Öz-Güven’e ait
faktör yüklerinin .33 ile .74 arasında değiştiği; Dış Öz-Güven’e ait faktör yüklerinin ise .28 ile
.68 arasında değiştiği görülmektedir. Bu değerler, maddelerin faktör yüklerinin kabul edilebilir
düzeyde olduğuna işaret etmektedir. Diğer taraftan, R2 değerlerine bakıldığında, alt faktörler
tarafından maddelerde açıklanan varyans miktarının ise 0.04 ile 0.64 arasında değiştiği
görülmektedir. Tüm bu bulgular ölçeğin tatmin edici düzeyde yapı geçerliğine sahip olduğuna
ilişkin kanıt olarak değerlendirilebilir.
Tartışma ve Sonuç: Bu çalışma, öz-güven ölçeğinin (Akın, 2007) geçerlik ve güvenirlik
değerlerini ortaokul düzeyinde ki öğrenciler üzerinde incelemek için yapılmıştır. Ölçeğin
geçerliğini test etmek üzere yapılan Doğrulayıcı Faktör Analiz sonuçları, iki alt boyuttan oluşan,
toplam 33 maddelik ölçeğe ait uyum indekslerinin kabul edilebilir düzeyde olduğunu
göstermiştir. Beden Eğitimi Dersi Öz-güven Ölçeği’nin geçerlik değerleri, Akın (2007)
tarafından geliştirilen öz-güven ölçeği ile kıyaslandığında oldukça tatmin edici düzeyde
bulunmuştur. Ölçeğin Doğrulayıcı Faktör Analizi bulguları çerçevesinde, herhangi bir
düzenlemeye gereksinim duyulmamıştır. Bu da ölçeğin beden eğitimi ve spor dersi ortamında
geçerli ve güvenilir bir şekilde kullanabileceğini bize göstermektedir.
Cinsiyet değişkeni açısından elde ettiğimiz sonuçlara göre, katılımcılar arasında herhangi bir
farklılık elde edilmemiştir. Ancak literatürdeki bazı çalışmalar bizim bulgumuzu
desteklememektedir. Buna göre Ekinci ve ark.(2014), öz-güven ölçeğini “Spor yapan lise
düzeyindeki öğrencilerin öz-güven düzeyleri”ni incelemek için kullanmış ve elde etikleri
bulgulara göre, katılımcıların özgüven düzeyleri cinsiyete göre iç öz-güven alt boyutunda
anlamlı bir farklılık göstermiştir. Bu farklılığın ise erkek katılımcıların lehinde olduğu
gözlemlenmiştir. Ekinci ve arkadaşlarının (2014) yapmış olduğu bu çalışmadaki bulguların
çalışmamızdaki bulguları desteklememesinin nedeni; kullanılan örneklem grubundaki yaş
aralıklarından kaynaklandığı düşünülebilir. Lise düzeyindeki öğrencilerin gelişimsel dönemleri
(ergenlik dönemi) göz önünde bulundurulduğunda cinsiyet, öz-güven düzeyleri için belirleyici
bir faktör iken; ortaokul düzeyindeki öğrenciler için belirleyici bir faktör değildir. Yine aynı
ölçek kullanılarak yapılan başka bir çalışmada, Cengiz ve arkadaşları (2014) “Beden eğitimi
öğretmenlerinin öz-güven ve boyun eğici davranışlarının incelenmesi” konulu çalışmalarında yaş
gruplarında öz-güven düzeyleri arasında anlamlı bir farklılaşma olduğunu vurgulamış; bu
farklılaşmanın ise, yaşı genç olan öğretmenler (20-25 yaş) lehine olduğu sonucuna varılmıştır.
Bu bulgular bağlamında, çalışmamızda elde etmiş olduğumuz yaş arttıkça ölçekten elde edilen
ortalamaların azaldığı sonucu Cengiz ve arkadaşlarının (2014) yapmış oldukları çalışma ile
desteklenmiştir.
248
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Araştırmanın sonuçları çerçevesinde, Beden Eğitimi Dersi Öz-güven Ölçeği’nin öğrencilerin özgüven düzeylerinin değerlendirilmesinde, beden eğitimi ve spor alanında çalışan öğretmenler ve
akademisyenler tarafından geçerli ve güvenilir biçimde kullanılabilecek bir ölçme aracı olduğu
söylenebilir. Değerlendirmelerin sonuçlarına göre öz-güveni düşük olduğu belirlenen öğrenci yaş
grupları için iyileştirici ders yöntem ve stratejileri geliştirilerek, öz-güven düzeylerini arttırmaya
yönelik ders etkinliklerine yer verilmesi önerilebilir. Beden Eğitimi dersi Öz-Güven ölçeğinin
uygulanan örneklem grubu açısından eğitim alanında önemli bir boşluğu dolduracağına
inanılmaktadır.
Kaynakça
1- Akın, A. (2007). Öz-Güven Ölçeği’nin Geliştirilmesi ve Psikometrik Özellikleri. Abant Đzzet
Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 7(2), 167-176.
2- Cengiz, R., Arslan, F. ve Şahin, E. (2014). Beden Eğitimi Öğretmenlerinin Öz-güven ve
Boyun Eğici Davranışlarının Đncelenmesi. Turkish Journal of Education, 3(3), 4-10.
3- Çokluk Ö, Şekercioğlu G, Büyüköztürk Ş. (2010). Sosyal Bilimler için Çok Değişkenli
Đstatistik: SPSS ve Lisrel Uygulamaları. Ankara: Pegema Yayıncılık.
4- Ekinci, N., Özdilek, Ç., Deryahanoğlu, G. ve Üstün, Ü. (2014). Spor Yapan Lise
Öğrencilerinin Öz-Güven Düzeylerinin Đncelenmesi. Spor ve Eğitimi Bilimleri Dergisi, 1(1), 3642.
5- Erturan Đlker, G., Arslan, Y., Demirhan, G. (2014). Öğrenmeye Đlişkin Motivasyonel
Stratejiler Ölçeği’nin Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması. Kuram ve Uygulama Eğitimi Bilimleri
Dergisi, 14(3), 821-833.
6- Jöreskog KG, Sörbom D. (2004). LISREL 8.7 for Windows [Computer software].
Lincolnwood, IL: Scientific Software International, Inc.
Anahtar Kelimeler: Öz-Güven, Geçerlik, Güvenirlik, Doğrulayıcı Faktör Analizi, Beden
Eğitimi
249
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 50. YEDĐNCĐ, SEKĐZĐNCĐ VE DOKUZUNCU KALKINMA PLANLARINDA
EĞĐTĐMDE HEDEFLENEN AMAÇLAR VE GELĐŞMELERĐNĐN ĐNCELENMESĐ
Resul AĞIRTAŞ1, Yüksel SAVUCU1, Mustafa KARADAĞ1, Yonca Süreyya BĐÇER1, Oktay
KIZAR1
(1) Fırat Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor, Türkiye
ÖZET
Ülkeler geleceğe yönelik politikalarını oluşturmak için planlama yapmak zorundadırlar. Eğitim
konusundaki politikaların belirlenmesi de bu planlamaların başında gelmektedir. Bu çalışmada,
Türkiye’de Eğitim Planlanmasının 1996-2013 yıları arasındaki dönemde geçirdiği değişim
kalkınma planları üzerinde yapılan nitel bir değerlendirme ile ele alınmaktadır. Yaklaşık on yedi
yıllık dönemde kalkınma palanlarında eğitimde hedeflenen çalışmalar tamamen yerine
getirilmemiş olsa da, eğitim anlayışında önemli değişmeler olduğu görülmektedir.
Araştırmanın veri kaynakları, Yedinci, Sekizinci ve Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planından
oluşmaktadır. Araştırmanın Önemini “Yedinci, Sekizinci ve Dokuzuncu Kalkınma Planlarında
Eğitimde Hedeflenen Amaçlar ve Amaçlar Sonrasındaki Gelişmeler” oluşturmaktadır.
Araştırmada, Nitel araştırma yöntemi olarak resmi ve özel kayıtların yer aldığı belgeler
toplanmış ve değerlendirilmiştir. Şu ana kadar hazırlanan bu planların her biri, Türkiye’nin
gelişim seyrine ışık tutmuştur.
Bu araştırmanın sonuçlarına göre; öğrenme ortamlarının niteliğinin eşitlik ve hakkaniyet
çerçevesinde artırılması, öğretmen yetiştirme ve geliştirme sisteminin yeterlilikleri esas alan bir
şekilde yeniden yapılandırılması, kariyer gelişim ve performans değerlendirme sisteminin
oluşturulması, izleme ve değerlendirme faaliyetlerinde etkinlik sağlanması, akademik personelin
nicelik ve niteliğinin artırılması, bilgi ve iletişim teknolojilerinin müfredata entegrasyonunun
sağlanması, okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması ve eğitim ile istihdam ilişkisinin
güçlendirilmesine yönelik mekanizmaların etkinliğinin artırılması ihtiyacının devam ettiği
görülmektedir.
Sonuç olarak; eğitimle ilgili planlamalarda belirlenen hedeflerin gelişme durumları, ulaşılma
düzeyi, aksayan yönlerinin belirlenmesi, planların uygulama boyutu açısından önemlidir. Bu
nedenle, izleme ve değerlendirme çalışmaları yapılabilir. Yapılacak izleme değerlendirme
sonuçları gelecekteki planlamalara da ışık tutacaktır.
Anahtar Kelimeler: Eğitim, Eğitim Planlaması
250
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 37. AĞRI ĐBRAHĐM ÇEÇEN ÜNĐVERSĐTESĐNDE ÖĞRENĐM GÖREN SPOR
YAPAN VE YAPMAYAN ÖĞRENCĐLERĐN BENLĐK SAYGILARI ĐLE ATILGANLIK
DÜZEYLERĐNĐN ĐNCELENMESĐ
Onur MACĐT1 , Bülent KAL1 , Özlem ÇAKMAK1 , Aybuke POLAT1
(1)Ağri Đbrahim Çeçen Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Ağrı,Türkiye
ÖZET
Bu araştırma, Ağrı Đbrahim Çeçen Üniversitesi’nde (A.Đ.Ç.Ü) öğrenim gören spor yapan ve
yapmayan üniversite öğrencilerinin sosyo-demografik özelliklerden cinsiyet, spor yapma
durumu, fakülte, bölüm, yapılan sporun amacı, spora ayırılan zaman ve yapılan spor branşı gibi
değişkenlere göre benlik saygısı ve atılganlık düzeylerinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır.
Çalışmanın evrenini Ağrı Đbrahim Çeçen Üniversitesi’nde 2014-2015 öğretim yılında farklı
fakülte ve yüksekokullarda öğrenim gören öğrenciler oluşturmaktadır. Örneklemini ise Ağrı
Đbrahim Çeçen Üniversitesi’nin Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Fen Edebiyat Fakültesi,
Đslami Đlimler Fakültesi ve Sağlık Hizmetleri Yüksekokulu'nun çeşitli bölümlerinde öğrenim
gören 196 kadın 212 erkek olmak üzere toplam 408 öğrenci oluşturmuştur. Araştırmada sosyodemografik özellikleri içeren Kişisel Bilgi Formu, Coopersmith Benlik Saygısı Ölçeği (1986) ve
Rathus Atılganlık Ölçeği (1977) kullanılmıştır. Elde edilen veriler SPSS 15,0 paket programı
kullanılarak değerlendirilmiştir. Frekans ve yüzde analizi, t testi, anova ve korelasyon testleri ile
analizler yapılmıştır.
Elde edilen sonuçlara göre Ağrı Đbrahim Çeçen Üniversitesi’nde öğrenim gören spor yapan ve
yapmayan öğrencilerin sosyo-demografik değişkenlere göre benlik saygıları ve atılganlık
düzeyleri arasında genel olarak anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Öğrencilerin öğrenim
gördükleri bölümler arasında ve spor yapma amacına göre benlik saygısı puan ortalamalarında
anlamlı bir farkın olduğu, atılganlık puanları arasında ise herhangi bir anlamlı ilişkinin olmadığı
görülmektedir. Bununla beraber cinsiyet, fakülte ve yüksekokul, spora ayrılan zaman, yapılan
sporun türü ve aktif olarak spor yapma değişkenleri benlik saygısı ve atılganlık düzeylerinde
anlamlı bir fark yaratmamıştır.
Anahtar Kelimeler: Spor, Sosyo-Demografik özellikler, Atılganlık, Benlik Saygısı
251
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 43. TARAFTARLIK VE HOLĐGANĐZM ARASINDAKĐ FARK
Sevban DÖNMEZ1
(1) Đstanbul Gelişim Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye
ÖZET
Tanım: Araştırmada holiganizm nedir, taraftarların şiddete yönelmesindeki ana faktörler nelerdir
gibi sorulara cevap verildi. Holiganizm ve taraftarlığın arasındaki farktan bahsedildi.
Amaç: Taraftar ve seyirci, her ne kadar birbiri ile aynı gibi algılansa da, Kılcığil'e göre (2003),
taraftar duygusal olarak takımına bağlıdır. Bu durumda , seyirci olup taraftar olmama veya
taraftar olup seyirci olamama söz konusu olabilir. Seyirci ve taraftar, birbirinden ayrı
kavramlardır. Spor karşılaşmalarını izleyen, dinleyen veya medyadan takip eden seyirci, bir spor
tüketicisi olarak taraftardan ayrılır (Arıkan ve Çelik 2007).
Taraftarların şiddet veya saldırgan davranışlar içinde bulunma duygularının kökü çok eskilere
dayanmaktadır. Bilinen ilk örneği 532 yılında Đstanbul'da geçmektedir. Hipodromda bulunan
takım taraftarları, hakaretle başlayan, taşkınlıkla devam eden ve büyük bir karmaşayla birlikte
şehrin büyük bir kısmının tahrip olmasıyla sonuçlanan şiddet ve saldırgan davranış eğilimi
içinde bulunmuşlardır.(Koçer ,2012) Bu araştırmada, holiganizm ve taraftarlığın farklarını
göstermek amaçlanmıştır.
Materyal ve Metotlar: Bu araştırmada literatür taraması yapılarak derleme makelesi yazılmıştır.
Farklı bilim insanlarının taraftarlık ve holiganizm kavramını ve sosyolojik gelişmeleriyle ilgili
çalışmaları incelenip arasındaki farklılıkları ortaya çıkarmaya çalışılmıştır.
Bulgu ve Sonuç: Futboldan başka hiçbir spor dalında, holiganizmin bu kadar duygusal boyuta
çıkmadığını vurgulamaktadır.(Arıkan ve Çelik,2007) Böyle demiştir. Ancak futboldan başka
basketbol ve voleybolda da duygusal boyutlara ulaşmış çok sayıda holigan davranışlar
görülmüştür.Örneğin;10 Aralık 2012 tarihinde Galatasaray-Beşiktaş tekerlekli sandalye
basketbol maçında iki takımın taraftarları birbirlerine girmiş, tribünde çıkan olaylar yüzünden
maç tatil edilmiştir.
Holiganlar toplumda azınlık görüşleri savunan gruplar psikolojik olarak sapan kişiler olarak
tanımlanırlar, bu grupların görüşleri sapma olarak görünerek küçümsenir.(Kuru ve Var 2009). Bu
grupların görüşleri sapma olarak görünerek küçümsenir kısmına katılmaktayız ancak
holiganların içinde sadece toplumdan dışlanmış bireylerin değil; eğitim seviyesi yüksek işi ve
kariyeri olan insanların olduğu görülmektedir. Bu yüzden azınlık görüşleri savunmamaktadır.
Saldırganlığın rastlandığı spor faaliyetleri futbol, basketbol, voleybol iken; yüzme, atletizm,
jimnastik, buz pateni gibi spor faaliyetlerinde saldırganlığa rastlanmamaktadır.
Holiganizm engellenmesi çok zor görülen büyük bir toplum sorunudur. Uygulanan kanunların
şiddeti önlemede yeterli olmadığı kanısına varmaktayız. Şiddeti çirkin hareketler olarak gören
kişiler onların arasında onlar gibi davranabiliyor. Bunun nedeni insanların aşırı şiddet ve baskıya
maruz kalmasıdır. Aşırı stres ve baskının sonucunda insanların sinirlerini atacak yer bulup
kendini rahatlatmak istemektedir. Bu topluca bir heyecanın bir ruhsal deşarjın belirtisidir. Halkın
çoğunluğunun bu davranışlara sıcak bakmadığı, görünürde hoş karşılaşmazken benzer olayları
yaşayanların bu davranışlara katıldığı söylenebilir.
252
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Holiganizmin nedenlerinin başında aile eğitimi ve çevre eğitimi gibi faktörler gösterilsede asıl
faktör medyadır.1996 yılında televizyon kanallarının günde 2400 şiddet görüntüsü ekrana
getirmesi halkın şiddet dürtülerini etkileyen en önemli unsur olmasına neden olmuştur.
Türkiye'de holiganizmin, Đngiltere, Đtalya, Almanya'daki gibi olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Türkiye'deki olaylar tam anlamıyla holiganizm olarak değerlendirilmektedir.
Günümüzde Galatasaray-Beşiktaş Futbol müsabakası ve küfürlü tezahüratlar sebebiyle iptal
edilen Galatasaray-Fenerbahçe voleybol maçı, Türkiye'de yaşanan ve gündemi epeyce meşgul
eden holiganizm örnekleriyken, geçtiğimiz günlerde Đtalya'nın önemli takımlarından biri olan
Milan'ın kötü gidişini futbolculara bulan Milan taraftarları maç çıkışında futbolcuları sopalarla
tehdit etmiştir.
Đngiltere'de Westham United ve Milwall takımlarının taraftarlarının arasındaki husumet hala
devam etmekte 26.08.2009 tarihinde Carling Cup ta karşılaşan iki takım taraftarları arasında
çıkan kavgada olaylar kontrol altına alınamamış, bir ölü ve sayısız yaralı olmuştur.
Örneklerde görüldüğü gibi her konuda ilerlemiş batı ülkelerinde holiganizm 'in önlemediği
önüne geçilemediği görülmektedir.
Kaynaklar
TÜKENMEZ, Metin, "Toplumbilim ve Spor", Kaynak Yayınları, Şubat 2009
DĐKĐCĐ, Sema Tuğçe, "Çarşı,Bir Başka Taraftarlık", Dipnot Yayınları, 2009
Prof. Dr. BALCIOĞLU, Đbrahim, "Sporun Sosyolojisi ve Psikolojisi", Bilge Yayınları, Mart
2003
Prof. Dr. ÖZBAYDAR, Sabri, "Đnsan Davranışlarının Sınırları ve Spor Psikolojisi", Altın
Kitaplar Yayınevi, Ağustos 1983
ÇAĞLAYAN, Hakan Salim,FĐŞEKÇĐOĞLU, Đ.Bülent,"Futbol Seyircisini Şiddete Yönelten
Faktörler",2003
ARIKAN, Yusuf- ÇELĐK, Oktay,"Futbolda Şiddet ve Polis", Polis Bilimleri Dergisi,Cilt 9, 2007
KOÇER, Mustafa,"Futbol Derneklerine Üye Olan Taraftarların Şiddet ve Holiganizm
Eğilimlerinin Belirlenmesi: Kayseri Örneği", Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı:32, 2012
KURU, Emin, VAR, Levent, "Futbol Seyircilerinin spor Alanlarındaki Saldırganlık Davranışları
Hakkında Betimsel Çalışma(Kırşehir Đli Örneği)", Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi,cilt 10, sayı
2, Ağustos 2009.
Anahtar Kelimeler: Futbol, Şiddet, Taraftar,Holiganizm.
253
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 144. YABANCI FUTBOLCULARIN GÖZÜYLE TÜRKĐYE'DE FUTBOL
Mehmet Onur VURMAZ1
(1)Đnönü Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
ÖZET
Bu araştırmanın amacı ülkemizde futbol oynayan profesyonel yabancı futbolcuların, ülkemiz
futbolu hakkındaki görüşlerinin belirlenmesidir. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden
görüşme tekniği benimsenmiştir. Araştırma verilerinin toplanması amacıyla ülkemizde futbol
süper lig ve birinci ligde oynayan 4 sporcu ile görüşme gerçekleştirilmiştir. Görüşmelerde bir
sporcu görüşme esnasında bilgi vermekten vazgeçmiş, geriye kalan üç sporcudan nihai veriler
elde edilmiştir. Araştırma verileri ses kayıt cihanıza alınmış ardından Nvivo paket programına
aktarılarak analiz edilmiştir. Analizler sonucunda, beş tema altında toplandığı (mücadele,
antrenörler, alt yapı, kulüp yönetimi ve hakem) belirlenmiştir. Sonuç olarak ülkemizde futbol
oynayan yabancı sporcuların, genel olarak Türkiye’de futbol oynamaktan memnun oldukları,
ancak özellikle futbol kulüp yönetimi ve PASSOLĐG uygulaması ile ilgili negatif görüşlere sahip
oldukları belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Futbol,Yabancı Profesyonel Futbolcu
SÖZ 5. TEDARĐK ZĐNCĐRĐ VE LOJĐSTĐK FAALĐYETLERĐNĐN TÜRK SPOR
ENDÜSTRĐSĐNDE UYGULANMASI (FENERĐUM, GS STORE, KARTAL YUVASI VE
TS CLUP ÖRNEĞĐ)
Hüseyin Çağdaş BATMAZ1 , Oğuzhan ZĐREK1 , Mustafa KARADAĞ1
(1)Fırat Üniversitesi,Spor Bilimleri Fakültesi,Türkiye
ÖZET
Türk spor endüstrisindeki tedarik zinciri ve lojistik uygulamalarını değerlendirmek ve bu
uygulamaların spor endüstrisinde yarattığı farkındalıkları incelemek bu araştırmanın temel
amacını oluşturmaktadır. Türkiye’deki büyük spor kulüpleri, spor endüstrisinin önemli bir
bölümünü oluşturmaktadır. Bu kulüplerin lisanslı ürünlerini satmış oldukları spor mağazaları ise
araştırmanın örneklem grubu olarak seçilmiştir. Küreselleşmeyle birlikte bütün endüstrilerde
ticari açıdan önemli görülen tedarik zinciri ve lojistik uygulamaları, spor endüstrisinde de aynı
derecede önem arz etmektedir. Hammaddelerin nihai ürüne çevrilmesini ve bu ürünlerin
müşterilere taşınmasını içeren lojistik faaliyetlere bütün endüstrilerde ihtiyaç duyulduğu gibi
spor endüstrisinde de ihtiyaç duyulmaktadır. Spor sektörü, zaman içerisinde gelişerek ve
genişleyerek küresel bir endüstri haline gelmiş ve bu sayede dünyanın sayılı endüstrileri arasında
254
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
yerini almıştır. Bununla birlikte sportif ürünlerin, orjin noktasından tüketim noktasına gelene
kadar etkin akışının nasıl gerçekleştiği de bu araştırmanın kaynağını oluşturmuştur. Ancak spor
işletmeciliği alanında tedarik zinciri ve lojistiği konu edinen bilimsel araştırmaların nispeten
sınırlı olması, bir eksiklik olarak görülmüş ve böyle bir araştırmanın yapılmasını gerekli
kılmıştır. Bu çalışmanın anahtar kelimeleri ile ilgili olarak literatür taraması yapılmış, tarama
sonucu elde edilen bilgiler spor endüstrisiyle ilişkilendirilmiş ve bu bilgiler örnek lojistik
ağlarıyla açıklanmaya çalışılmıştır. Araştırma sonunda elde edilen bulgu ve sonuçların, bu
çalışmaya benzer yapılacak diğer çalışma ve projelere kaynaklık etmesi beklenmektedir. Sonuç
olarak bu araştırmada, spor endüstrisinde etkin olarak kullanılan lojistik faaliyetler incelenmiştir.
Bu lojistik uygulamaları sayesinde lisanslı ürün satış mağazalarının ve internet erişiminin
olmadığı veya kısıtlı olduğu yerlere ürünler ulaştırılmıştır. Farklı kültüre sahip insanlara bu
lisanslı ürünlerin tanıtımı sağlanmıştır. Bu araştırmada verilen örnek uygulamalardan farklı
olarak başka uygulamalarında yapılabilmesi için yeni tedarik zinciri ve lojistik ağlarına yönelik
proje ve yarışmaların düzenlemesi gerektiği de vurgulanmıştır.
Giriş: Đnsanlar, teknolojinin her alana hakim olduğu küreselleşen bir dünyada yaşamaktadır.
Serbestleşen ve kolaylaşan uluslararası ticaret, dünyanın her yerinde üretilen ürünlerin hızlı ve
ekonomik olarak dünyanın her yerine taşınması ve tüketime sunulmasına olanak yaratmıştır.
Böylece pazardaki rekabetin ölçekleri büyümüş, oyuncuların sayısı artmıştır. Üretim
teknolojilerinin hızla değişmesi ve kolayca kopyalanabilmesi sonucunda ürünler birbirlerine
benzemiş ve kalite artık bir ayırıcı özellik olma vasfını yitirmiştir. (Yıldıztekin). Lojistik en
genel anlamıyla, istenen ürün veya hizmeti, çıkış noktasından başlamak üzere istenen yere,
istenen miktarda, uygun koşullarda, istenen zamanda teslim edilmesine yönelik planlama,
yürütme ve kontrol süreci olarak tanımlanmaktadır (ĐTO, 2006:10). Bu zincir üzerinde meydana
gelen taşıma, depolama gibi faaliyetler lojistiğin kapsamı içerisinde değerlendirilmektedir
(Ballou, 2004:6). Tedarik zinciri yönetimi, tedarik zincirinin ve bu zincir içinde yer alan tüm
şirketlerin uzun vadeli performanslarını arttırmak amacıyla, söz konusu şirketlere ait işletme
fonksiyonları ve planlarının, zincirdeki tüm şirketleri kapsayacak şekilde, sistematik ve stratejik
koordinasyonudur (Tanyaş, 2009:16). Türkiye’deki büyük spor kulüpleri, spor endüstrisinin
önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Bu kulüplerin lisanslı ürünlerini satmış oldukları spor
mağazaları ise örneklem grup olarak seçilmiştir. Küreselleşmeyle birlikte bütün endüstrilerde
ticari açıdan önemli görülen tedarik zinciri ve lojistik uygulamaları, spor endüstrisinde de aynı
derecede önem arz etmektedir. Hammaddelerin nihai ürüne çevrilmesini ve bu ürünlerin
müşterilere taşınmasını içeren lojistik faaliyetlere bütün endüstrilerde ihtiyaç duyulduğu gibi
spor endüstrisinde de ihtiyaç duyulmaktadır.
Materyal ve Metod: Spor işletmeciliği alanında tedarik zinciri ve lojistiği konu edinen bilimsel
araştırmaların nispeten sınırlı olması bir eksiklik olarak görülmüş ve böyle bir araştırmanın
yapılmasını gerekli kılmıştır. Bununla birlikte sportif ürünlerin, orjin noktasından tüketim
noktasına gelene kadar etkin akışının nasıl gerçekleştiğini belirlemeye çalışmak bu araştırmanın
kaynağını oluşturmuştur. Türkiye’deki Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor gibi
büyük spor kulüplerinin lisanslı ürünlerini satmış oldukları spor mağazaları ise örneklem grup
olarak seçilmiştir (Tablo1). Araştırmanın bu bölümünde tedarik zinciri ve lojistik kavramları
üzerinde durulmuş, bu kavramlarla ilgili geliştirilen çeşitli tanımlamalara yer verilmiştir. Bu
tanımlamalar ışığında ilgili kavramlar spor endüstrisi ile ilişkilendirilerek araştırmanın tartışma
ve sonuç bölümünün oluşturulması sağlanmıştır.
255
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Bulgular ve Sonuç: Türkiye her yıl artan dış ticaret hacmi ile gelişen bir ülke görüntüsü
vermektedir. Milli gelirin artmasına karşılık hala tüketim artmamıştır. Türkiye’nin kuzey batısı
ülke ölçeklerine göre üretebilmekte ve tüketebilmekte ancak ülkenin doğusu henüz tüketimden
istenilen seviyede pay alamamaktadır. Küresel rekabetten pay alınabilmesi için küresel
ölçeklerde üretim yapan ve bu ürünleri küresel olarak dağıtabilen kuruluşlara ihtiyaç vardır
(Yıldıztekin). Bu bağlamda Türkiye’de tedarik zinciri ve lojistik faaliyetlerinin gelişmesine bağlı
olarak spor sektöründe bu anlamda bir gelişme ve modernleşme yaşanmaktadır. Bu
modernleşmede doğal olarak firmalar arasında yaşanan rekabetin de etkisi vardır. 2000’li yılların
başından itibaren spor kulüplerinin kurmuş oldukları spor mağazaları, lojistik ve tedarik zinciri
halkasının en güzel örneğini teşkil etmektedir. Türkiye’de Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve
Trabzonspor gibi büyük spor kulüpleri lisanslı ürün satış mağazası zincirleri oluşturarak
müşterilerinin ürün ihtiyaçlarını karşılamaktadırlar. Bu büyük şirketler hem yurtiçinde hem de
yurt dışında şubeler açarak aynı zamanda küresel rekabet ortamına da girmiş bulunmaktadırlar.
Böylece en uygun ve en kullanışlı lojistik dağıtım kanallarını kullanarak ürünlerin müşteriye
teslim edilmesiyle tedarik süreci büyük oranda tamamlanmış olur. Spor kulüplerinin malın
teslimi noktasında kullanmış oldukları ürün dağıtım kanallarına bakıldığında bazı örnek lojistik
uygulamaları dikkat çekmektedir.
GS. Store Mobil Tır Örneği: Mobil tırlarla sağlanan lojistik faaliyetlerde; hammaddeler,
işlenmek üzere tedarikçiler tarafından fabrikalara taşınmakta ve bu fabrikalarda lisanslı ürün
haline getirildikten sonra depolara gönderilmekte, oradan da gezici tırlar vasıtasıyla müşterilere
ulaştırılmaktadır.
Şekil 2. Basit Bir Lojistik Ağında GS Store Mobil Tır Örneği
Uçak Seyahatlerinde Sunexpres ve Fenerium Örneği: Fenerium ile SunExpress arasında
imzalanan protokolle birlikte, yılda 1.8 milyonunu gurbetçi vatandaşlarımızın oluşturduğu
toplam 7.6 milyon yolcusuna hizmet veren SunExpress'in uçuşlarında Fenerium ürünlerinin satışı
gerçekleştirilebilecektir (http://www.haberler.com/).
Şekil 4. Basit Bir Lojistik Ağında Sunexpres ve Fenerium Örneği
Araştırmayla ilgili olarak örnek lojistik uygulamaları incelendiğinde örneklemi oluşturan spor
kulüplerinin aslında aynı lojistik uygulamalarını kullandıkları görülmüştür. Ancak örnek
uygulamaların sadece bir spor kulübüne entegre edilerek verilmesi yöntem olarak çalışmanın
daha anlaşılır olmasını sağlamıştır. Đncelenen örnek lojistik uygulamalarının Türk spor
endüstrisine müşteri memnuniyeti noktasında büyük katkılar sağladığı söylenebilir.
Türkiye’de lisanslı ürün satış mağazalarının olmadığı ve internet erişiminin kısıtlı olduğu
bölgeler için mobil tır yönteminin örnek bir lojistik uygulaması olduğu söylenebilir. Ancak bu
yöntem, özellikle ürün çeşitliliği ve ürünün garantisi açısından sıkıntı oluşturabilecek bir
uygulama olarak da düşünülebilmelidir. Feneriumun, Sunexpers vasıtasıyla satmış olduğu
ürünler aynı zaman da farklı kültüre sahip insanlarında dikkatini çekmekte ve onlara bu lisanslı
ürünleri tanıma fırsatı vermektedir. Küresel rekabetin hüküm sürdüğü günümüz ekonomik
piyasalarında, spor işletmeleri kendi pazarlarında lider olmak istiyorlarsa güçlü ve uluslararası
bir tedarik zinciri ağına ve lojistik bilgisine sahip olmak zorundadırlar.
256
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Kaynakça
1. Atasoy, B., Füsun Ö. K. (2005). Küreselleşme ve Spor, Uludağ Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Dergisi, XVIII (1), s:11-22, Bursa.
2. Devecioğlu, S. (2005). Türkiye’de Spor Sektörü Stratejilerinin Geliştirilmesi, Verimlilik
Dergisi, Sayı: 2, s: 117-134.
3. Mullin J.B., Hardy S., Sutton A.W. (2000), Sport Marketing, Human Kinetics, USA.
4. Coyle J. J., . Bardi. E. J., Novack, R. A. (2006). Transportation, Thomson: South-western,
OH, USA.
5. Gürgen, E., (Böl. Yaz.)., Turaboğlu, T. T. (Edt.). (2011). Đşletmecilikte Güncel Konular,
Ekin Basım Yayın Dağıtım, Bursa.
6. Demir, M. H., Gümüşoğlu, Ş. (2009). Üretim Yönetimi / Đşlemler Yönetimi, Beta Basım
Yayım Dağıtım, Đstanbul.
7. Yılmaz, K. ve Horzum B. (2005). “Küreselleşme, Bilgi Teknolojileri ve Üniversite”,
Đnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt: 6 Sayı: 10, s:103-121
8. Argan, M., Katırcı, H. (2002). Spor Pazarlaması, Nobel Yayınları, Ankara.
9. Karaoğlu, B. (2010). Stratejik Yönetim, Etap Yayınevi, Đstanbul.
10. Smart, B. (2007). Not Playing Around: Global Capitalism, Modern Sport and Consumer
Culture Globel Networks 7, 2, s. 113.
11. Baloğlu, B., Davutoğlu A. (2009). Sporun Değişen Yüzü, Derin Yayınları, Đstanbul.
12. Tanyaş, M. (2009). Depo ve Dağıtım Merkezi Tasarımı, Akademi Lojistik Kavramları ve
Terimleri Rehber Kitabı, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yayınları, s. 46-59. Mersin.
13. Basım, N. H., Argan, M. (2009). Spor Yönetimi, Detay Yayıncılık, s. 177, Ankara.
14. Saros N., Gökduman E. (2006), “Veri Tabanları, Elektronik Kaynak Çeşitliliği ve
Danışma
15. Hizmetleri”, ÜNAK'06 Bilimsel Đletişim ve Bilgi Yönetimi" Ankara, Gazi Üniversitesi,
16. 12-14 Ekim.
17. Pitts, B. G., Stotlar, D. K. (1996). Fundamentals of Sport Marketing, Fitness International
Technology Inc, Morgantown, W. Va.
18. Akşar, T., Merih, K. (2006). Futbol Ekonomisi, Literatür Yayıncılık, Đstanbul.
19. Ülgen, H., Mirze, K. S. (2010). Đşletmelerde Stratejik Yönetim, Beta Basım Yayım,
Đstanbul.
20. Tavasszy, L. A., Ruıjgrok, C. J., Thıssen, M. J., (2003). Emerging Global Logistics
Networks: Implications for Transport Systems and Policies”, Growth and Change,
Volume:34, No: 4, s. 456-472.
21. Chuang, M., Shaw, W. (2000), “Distinguishing the Critical Success Factors Between ECommerce, Enterprise Resource Planning and Supply Chain Management” Proceeding of
International Engineering Management Conference, August 2000, New Mexico, pp.146151.
Anahtar Kelimeler: Tedarik Zinciri, Lojistik, Spor Endüstrisi
257
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 54. AMERĐKAN VE AVRUPA PROFESYONEL
YAPILANMALARININ KARŞILAŞTIRMALI ANALĐZĐ
BASKETBOL
LĐG
Burçak AKANSEL1
(1)Ankara Üniversitesi,Spor Bilimleri Fakültesi,Türkiye
ÖZET
Giriş: Sporun tarihi gelişimi içerisinde insanların sağlıklı yaşam, eğlence, sosyalleşme, yarışma
gibi nedenlerle bir araya gelerek oluşturdukları kulüpler arasında gerçekleştirilen ve bir fikstüre
bağlı olmayan karşılaşmaların, belirli kurallar çerçevesinde ve düzenli olarak yapılabilmesi için
ligler ve federasyonlar kurulmuştur. Zaman içerisinde spor liglerinin yapılanmasında çeşitli
modeller ortaya çıksa da farklı ülkelerde, farklı spor branşlarında genel olarak iki temel model
benimsenmiştir. Sporun yapıldığı ve yapılandığı coğrafyaya bağlı olarak isimlendirilen bu
modellerden ilki Avrupa modeli, diğeri ise Amerikan modelidir.
Amaç: Bu çalışmanın amacı profesyonel spor ligi yapılanmalarında Amerikan ve Avrupa
modellerini karşılaştırarak iki model arasındaki benzerlik ve farklılıkları bir örnek üzerinden
ortaya koymaktır.
Materyal ve Metod: Amerikan ve Avrupa spor modellerinin karşılaştırılarak açıklandığı bu
betimsel araştırmada veri toplama yöntemi olarak doküman incelemesi tercih edilmiştir.
Araştırmada öncelikle ilgili literatür incelenmiştir. Çalışmada ligler ve yapılanmaları ile ilgili
bilgilerin yer aldığı kitap, makale ve web siteleri gibi ikincil verilerden faydalanılmıştır. Elde
edilen veriler içerik analizi ile karşılaştırılarak iki yapılanma arasındaki benzerlik ve farklılıklar
saptanmaya çalışılmıştır.
Avrupa ve Amerikan modeline göre yapılanmış profesyonel spor ligleri çalışmanın evrenini
oluşturmaktadır. Evrenin tamamına ulaşmak mümkün olmadığı için iki yapılanmayı temsilen, tek
bir spor branşı üzerinden ve liglerin seçildiği ülkelerde benzer derecede popüler olan bir
profesyonel spor ligi belirlenmiştir. Bu bağlamda, ülkemizdeki en popüler ikinci spor branşı olan
ve Amerika’daki en popüler dört spordan biri olan basketbolun Türkiye’deki ve Amerika’daki
profesyonel lig yapılanmaları Amerikan Basketbol Ligi NBA ile Türkiye Basketbol Ligi TBL
çalışmanın örneklemini oluşturmaktadır.
Bulgular: 1891 yılında spor eğitmeni Dr James Naismith’in kurallarını belirleyerek oynatmaya
başladığı basketbol, bugün tüm dünyada bilinen bir spor dalıdır. Ancak bu evrensel sporun lig
yapılanmalarında farklılıklar görülmektedir. Amerika ve Türkiye’deki profesyonel basketbol
ligleri olan NBA ve TBL karşılaştırıldığında NBA’in Amerikan modeline göre, TBL’nin ise
Avrupa modelinde faaliyet gösterdiği görülmektedir. Đki lig arasında kulüplerin statüsü, lige
katılım, lig formatı, transfer politikaları, oyun kuralları gibi konularda farklılıklar bulunmaktadır.
Avrupa modelinde spor kulüpleri çoğunlukla dernek olarak kurulurken Amerikan modelinde ise
kulüpler daha çok şirket statüsünde kurulmaktadır. Avrupa modelinde kulüpler için esas olan
şampiyon olmak iken Amerikan modelinde karlılık ön plana çıkmaktadır (Andreff, 2011; Dietl
ve Duschl, 2009; Fort, 2000). 2014-2015 sezonunda NBA’de 30 takım mücadele etmektedir. Bu
258
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
takımların hepsi şirket (franchise) statüsüne sahiptir. Şirket olmaları nedeniyle kulüp sahipleri
takımları satabilmekte, bulundukları şehirde istenilen ilgi ve karlılığa ulaşamayan takımlar
NBA’in de izniyle başka şehirlere taşınabilmektedir. Türkiye’de ise basketbol kulüpleri başta
dernek statüsünde kurulmuş olsa da günümüzde şirket olarak kurulabilmekte ya da şirketlere
devredilebilmektedir. TBL’de mücadele eden 16 basketbol kulübünden yalnızca 2 tanesi (Banvit
Basketbol Spor Kulübü ve Beşiktaş Integral Forex Basketbol Takımı) şirket, geriye kalan
takımlar ise dernek statüsüne sahiptir (Özgümüş, telefon görüşmesi)[1]. Dernek statüsü
dolayısıyla ticari faaliyette bulunamayan basketbol kulüplerinde takım sahipleri değil, seçimle
göreve gelen kulüp başkanları bulunmaktadır.
Avrupa ve Amerikan spor modelindeki bir diğer farklılık da liglerin “açık” ve “kapalı lig” olarak
yapılanmasıdır (Dietl ve Duschl, 2009; Cain ve Haddock, 2005; Noll, 2003). Şirket statüsündeki
kulüplerin karlılığı ve devamlılığı için Amerika’daki ligler kapalı lig olarak kurulmuştur. Kapalı
bir lig olan NBA’de yer alan takım sayısı belirlidir ve sezon sonunda başarıya bağlı olarak
ligdeki takımlar değişmemektedir. Lige yeni takımların kabulü NBA’in genişleme politikasına
ve diğer takımların kararına bağlı olarak gerçekleşmektedir Açık lig olan TBL’de ise sezon
sonundaki başarıya bağlı olarak takımların bir üst lige yükselmesi ve bir alt lige düşmesi
mümkündür. Her sezonda yükselecek ve düşecek takım sayısı Türkiye Basketbol Federasyonu
(TBF) Yönetim Kurulu’nun onayı ile belirlenmektedir.
Kapalı ve açık ligler arasında hiyerarşik yapılanma bakımından da farklılıklar mevcuttur (Dietl
ve Duschl, 2009). Açık liglerde düşme ve yükselme olduğu için profesyonel ligin (1. Lig) yanı
sıra alt ligler de organize edilmektedir ve söz konusu ligler arasında doğrudan bir ilişki
bulunmaktadır. Kapalı lig sisteminin uygulandığı ülkelerde ise profesyonel (kapalı) lige ek
olarak aynı ya da farklı kurumlar tarafından organize edilen başka ligler olsa bile bu ligler
arasında lige katılımı etkileyecek doğrudan bir ilişki söz konusu değildir. Dolayısıyla, TBL’de
ligler arası hiyerarşi mevcutken Amerika’daki basketbol ligleri ile NBA arasında lige katılımı
etkileyecek doğrudan bir ilişki bulunmamaktadır.
Amerikan profesyonel liglerinde takımlara verilen “bölgesel haklar” da Avrupa modelinde
bulunmamaktadır. Bu haklar sayesinde takımlar faaliyet gösterdikleri şehirde başka takım
kurulamaması sayesinde rekabetten korunmaktadır (Andreff, 2011; Noll, 2003). Bugün NBA’de
yalnızca Los Angeles ve New York’ta iki takım yer alırken bölgesel imtiyazların olmadığı
TBL’de 2014-2015 sezonunda mücadele eden 16 takımın 6’sı Đstanbul’da, 2’si ise Ankara’da
bulunmaktadır (TBL, 2014).
Farklı modellere göre yapılanmış olsalar da NBA ve TBL lig formatı ve oyun kuralları açısından
benzerlik göstermektedir. Đki ligde de öncelikle normal sezon maçlarının oynandığı, daha sonra
ise eleme usulü play-off mücadelesinin gerçekleştiği ve play-off final serisi sonunda lig
şampiyonunun belirlendiği görülmektedir. Geniş bir coğrafyaya yayılması nedeniyle NBA’de
TBL’den farklı olarak takımlar bölgesel olarak gruplandırılmıştır. TBL’de normal sezon maçları
aynı sırayla oynanan 2 devreli sistemde gerçekleşmektedir. Normal sezonda TBL’de her takım
birbiri ile eşit sayıda maç yaparken NBA’de takımlar bazı takımlarla daha çok, bazılarıylaysa
daha az maç yaptığı için takımların birbirleri ile karşılaştıkları sayı eşit değildir. Bu nedenle
Avrupa modelinde sportif başarıyı kıyaslamak mümkündür ve bunun için de bu sistem daha adil
olarak görülmektedir (Noll, 2003). Oyun kuralları genelde aynı olmakla birlikte NBA FIBA’dan
ve FIBA’nın belirlediği kurallardan bağımsız olarak faaliyet göstermektedir. TBL’de ise maçlar
FIBA’nın belirlediği oyun kurallarına göre oynanmaktadır.
259
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Amerikan modelinde transfer politikası Avrupa modelindekinden farklı olarak şekillenmiştir.
Maçların daha eğlenceli geçebilmesi takımlar arasında güç dengesi bulunmasına ve sonucun
tahmin edilemez olmasına bağlı olduğu için TBL’nin aksine NBA’de takımların bir sezonda
oyunculara ödeyeceği maksimum ücret toplamı (salary cap) ve minimum ücret toplamı NBA
tarafından hesaplanmaktadır. Takımların toplam ücret ödemeleri belirlenen vergi seviyesini
aşarsa lüks vergisi ödenmesi gerekmektedir. Ayrıca ligdeki başarı durumuna göre takımlara genç
ve yetenekli oyuncuları seçme önceliği (draft) verilmektedir. Sezonu daha başarısız bitiren
takımlar daha yetenekli oyuncuları seçerek takımlar arasında rekabetin sağlanması
amaçlanmaktadır. TBL’de ise tavan ve taban ücreti, lüks vergisi ve oyuncu seçme önceliği gibi
uygulamalar bulunmamaktadır.
Avrupa ve Amerikan modelinde transfer politikaları açısından bir diğer önemli farklılık da toplu
iş sözleşmeleridir. Oyunculara ödenecek maksimum ve minimum ücretler, takaslar, oyuncu
sözleşmeleri ile ilgili kurallar gibi konular oyuncu birliği (National Basketball Players’
Association – NBPA) ile takım sahipleri ve NBA başkanı arasında gerçekleştirilen görüşmeler
sonunda imzalanan toplu iş sözleşmeleri (Collective Bargaining Agreement – CBA) ile
belirlenmektedir. Tarafların anlaşmaya varamaması halinde ise lockout (grev) yaşanmaktadır.
Avrupa modelinde ise ligi düzenleyen kurumlar tek bir tarafı temsil edemez, tüm paydaşları
temsil etmek durumundadır (Dietl v.d., 2012; Andreff, 2011). TBL’de toplu iş sözleşmesi
uygulanmamakta ve ligi organize eden kurum olan TBF, paydaşları arasındaki görüşmelerde
taraf olmamaktadır.
Sonuç: Coğrafi, ekonomik ve kültürel farklılıklar gibi sebeplerden dolayı Amerika’da ve
Avrupa’da spor ligleri birbirinden farklı şekilde örgütlenmiştir. Amerika’da eğlence sektörünün
bir dalı gibi gelişen profesyonel spor ligleri ve kulüpleri şirket statüsünde kurulmuş ve asıl hedef
karlılık olmuştur. Avrupa’da ise spor sosyal bir gereklilik olarak ortaya çıkmış ve spor kulüpleri
ve ligler dernek statüsünde yapılanmıştır. Sportif değerlerin ve sportif başarının ön plana çıktığı
bu yapılanmada karlılık zaman içerisinde önemli bir hal almış olsa da hala pek çok lig kar amacı
gütmeyen spor örgütleri tarafından organize edilmekte ve birçok kulüp de dernek statüsünde
faaliyet göstermektedir.
Amerika’da ortaya çıkan ve ülkemizde de 100 yılı aşkın bir geçmişe sahip olan basketbolun
Türkiye’deki ve Amerika’daki profesyonel lig yapılanmasında kulüplerin statüsü, lige katılım,
transfer politikaları gibi konularda farklılıklar, lig formatı ve oyun kuralları gibi konularda ise
benzerlikler olduğu görülmektedir. Benzerliklerin temel nedeni basketbolun bir Amerikan sporu
olmasından kaynaklanırken farklılıkların temelinde ise Türkiye’de basketbolun Amerikan
modelinde değil de Avrupa modelinde yapılanmış olması yatmaktadır.
Seçilmiş Kaynaklar
Andreff, W., 2011. Some comperative economics of the organization of sports: competition and
regulation in North American vs. European professional team sports leagues. The European
Journal of Comparative Economics. 8 (1), ss.3-27.
Dietl, H. M. ve Duschl, T., 2009. The organization of professional sports leagues: a comparison
of European and North-American leagues from the perspective of platform organization.
Working Paper No 119. Zürih: Institute for Strategy and Business Economics University of
Zurich.
260
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Noll, R. G., 2003. The organization of sports leagues. Oxford Review of Economic Policy. 19 (4),
ss.530-551.
TBF Ana Statüsü, 2014. Resmi Gazete. Sayı: 29136. http://www.tbf.org.tr/docs/defaultsource/mevzuat/ana-statu/ana-stat%C3%BC.pdf?sfvrsn=4 [Erişim tarihi 3 Ocak 2015].
[1]Ayhan Özgümüş, TBF Ligler Direktörü. Telefon görüşmesi 1 Nisan 2015 tarihinde
gerçekleştirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Basketbol, Lig Yapılanması, Nba, Tbl
SÖZ 59. FUTBOL MÜSABAKALARINDAKĐ ELEKTRONĐK BĐLET SĐSTEMĐNĐN
ĐNCELENMESĐ
Ayhan Baykara1; Dursun Katkat1
(1)Mersin Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı
ÖZET
Bu çalışmanın amacı, futbolda Türkiye çapındaki en üst lig ve bir altındaki ligde oynanan
maçlara girişte kullanılan elektronik bilet sistemini incelemek, uygulamadaki işlerliğini örnek
olay incelemesi ile ortaya koymak ve sistemin geliştirilmesine yönelik öneriler sunmaktır. Bu
amaçla en üst ligde oynanan maçlardan örnekler seçilerek sistem incelenmiş, sistemin mevzuata
ve amaçlara uygunluğu test edilmiş ve işlerliği ortaya konmuştur. Çalışma sonucunda,
uygulamadaki elektronik bilet sisteminin 6222 Sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin
Önlenmesine Dair Kanun’da belirtilen amacı tam karşılamadığı, uygulamada boşluklar
bulunduğu ve sistemde eksikliklerin ve hataların olduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak tespit
edilen bu boşlukların, eksikliklerin ve hataların giderilmesi için önerilerde bulunulmuştur.
Giriş: 6222 Sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’un yürürlüğe
girmesiyle birlikte futbol dalında en üst lig ile bir altındaki ligde bulunan kulüplerin maçlarına
seyirci olarak girişte elektronik bilet kullanma zorunluluğu getirilmiştir. Bu kanunla müsabaka
öncesinde, esnasında veya sonrasında spor alanları ile bunların çevresinde, taraftarların sürekli
veya geçici olarak gruplar halinde bulundukları yerlerde veya müsabakanın yapılacağı yere gidiş
ve geliş güzergâhlarında şiddet ve düzensizliğin önlenmesi amaçlanmıştır. 6222 sayılı kanunun
5. maddesi ile Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunun Uygulanmasına
Đlişkin Yönetmeliğin 25. maddesi, elektronik biletleme sisteminin kurulması zorunluluğunu
ortaya koymaktadır. Türkiye Futbol Federasyonu Türkiye çapındaki en üst lig ve bir altındaki
ligde bulunan futbol kulüplerinin stadyumlarında E-Bilet Sisteminin tasarımı, tedariki,
entegrasyonu, devreye alınması, çalıştırılması ve bakımı için bir Merkezi Sistem Entegratörü
oluşturmak amacıyla ihale sonucu sistemin oluşturulması için özel sektörde faaliyet gösteren bir
261
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
şirket ile sözleşme imzalanmıştır. Đmzalanan sözleşme gereği Futbol maçlarına seyirci olarak
girişte elektronik bilet uygulaması 14 Nisan 2014 tarihinden itibaren başlamıştır. Bu uygulama
ile kağıt bilet dönemi sona ermiş, yurt genelinde statlara girişler sadece elektronik kart ile
mümkün hale gelmiştir.
Elektronik bilet sistemini kurmak maksadıyla maçlara girişte kullanılmak üzere Passolig adı
altında bir elektronik kart sistemi geliştirmiştir. Kurulan bu sisteme göre maçlara girmek isteyen
seyirciler kişiye özel elektronik kart alıp gitmek istedikleri maç biletlerini satın alarak bu karta
yükletebilmektedir. Taraftarlar kartlarını stat kapılarında bulunan elektronik okuyuculara
okutarak içeri girebilmektedir.
Materyal ve Metod: Bu çalışmada, elektronik bilet sisteminin işlerliğini incelemek amacıyla
Spor Toto Süper Lig müsabakalarındaki elektronik bilet uygulaması gözlenerek, sistem örnek
olay analizi yöntemiyle incelenmiş, uygulamanın mevzuata ve amaçlara uygunluğu test edilmiş
ve tespit edilen aksaklıklar için bazı öneriler sunulmuştur.
Bulgular ve Sonuç: Uygulamadaki Elektronik Bilet sistemi incelenerek şu tespitler yapılmıştır.
1- Futbolda Türkiye çapındaki en üst lig ve bir altındaki ligde oynanan maçlara seyirci olarak
girebilmek için Passolig kart olarak adlandırılan Elektronik Kart çıkarma zorunluluğu vardır. Bu
kartı almak için internet sitesinden, mobil uygulamadan veya bazı satış noktalarından aidat
ödenerek başvuru yapılması gerekmektedir. Elektronik kartlar üzerine kişinin istediği kulübün
veya Türkiye Futbol Federasyonu logosu basılabilmektedir. Başvuru sahibi, farklı logolu birden
fazla kart alabilmektedir. 6222 sayılı yasa gereği kart üzerinde kişinin adı soyadı, TC kimlik
numarası ve fotoğrafı bulunmaktadır. Yabancı uyruklu kişilerin de bu liglerdeki maçları izlemesi
için bu kartı çıkarma zorunluluğu vardır. Talep edilen kart istenilen adrese belirli bir süre
içerisinde posta ile gönderilmektedir. Maç tarihine kadar kartı eline ulaşmamış kişiler için
stadyum önlerine kurulan noktalardan tek geçişlik kart verilebilmektedir.
Đnternet üzerinden, mobil uygulamadan ve bazı satış noktalarından karta başvurma aşamasının
oldukça kolay olduğu tespit edilmiştir. Elektronik kartı eline ulaşmamış kişilerin maçlara
girebilmelerini sağlamak amacıyla oluşturulan tek geçişlik kart sistemi de oldukça işlevsel bir
uygulamadır.
2- Elektronik kart çıkarıldıktan sonra bilet satın almak ve elektronik karta yükletmek amacıyla
başka bir web sitesine üye olmak gerekmektedir. Bu internet sitesinden üyelik sonrası bilet satın
alınmak istenilen maç, tribün ve koltuk seçme işlemleri yapılabilmekte ve istenilen TC kimlik
numarasına tanımlanmaktadır. Ayrıca satış noktalarından da maç bileti satın alınabilmektedir.
Bilet satın almak için öncelikle internet sitesi üzerinden veya satış noktalarından elektronik karta
para yüklemesi gerçekleştirilmelidir. Bilet satın alırken bir kişi en fazla 5 adet bilet alarak
Passolig kartı olan kişilere TC kimlik numaralarını yazarak tanımlayabilmektedir. Her kişiye bir
adet maç bileti tanımlanabilmektedir. Kart sahibi Türkiye’nin her yerindeki maçlar için istediği
tribünden bilet satın alabilmektedir. Stadın satışa müsait herhangi bir kısmından satın alma
işlemi yapılabilmektedir. Kart sahibinin hangi takım taraftarı olduğuna bakılmaksızın beyana
dayalı olarak bilet satış işlemi gerçekleştirilmektedir. Ayrıca seyirciler bu site üzerinden satın
aldıkları bilet bilgilerini görebilmektedir.
262
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Đnternet üzerinden ve satış noktalarından biletin satın alınarak elektronik karta yükleme işleminin
oldukça kolay olduğu tespit edilmiştir. Fakat bilet satın alırken stadın herhangi bir tribününden
bilet alınabilme serbestliği, rakip takım taraftarlarının yan yana koltuklarda oturmasına imkan
vermektedir. Dolayısıyla taraftar akreditasyonu sağlanamamaktadır. Bu durum sistemin bir açığı
olarak tespit edilmiştir.
3- Maç bileti satın alan seyirci web sitesinden başka bir Passolig kart sahibi olan kişiye TC
Kimlik numarasını girerek kendi maç biletinin devrini istedikleri kişiye yapabilmektedir. Maç
bileti devri için sadece istenilen kişinin TC kimlik numarasının bilinmesi yeterlidir.
Maç bileti devri oldukça işlevsel bir uygulamadır. Fakat burada önemli bir problem ortaya
çıkmaktadır. Elektronik biletleme sistemi kurularak karaborsa bilet satışının da engellenmesi
amaçlanmaktadır. Kişi kendine ait olan bir bileti internet sitesi üzerinden başka bir kişiye ücret
karşılığında devredebilmektedir. Dolayısıyla sistem, bu amacı gerçekleştirememektedir. Nitekim
08.03.2015 tarihinde oynanan Fenerbahçe-Galatasaray Spor Toto Süper Lig müsabakasında bu
durum ortaya çıkmış ve birçok ulusal gazete ile internet sitelerinde haber yapılmıştır. Kişi
kendine ait bir elektronik bileti açık artırma yoluyla satış yapan internet siteleri üzerinden satışa
çıkardıkları gözlemlenmiştir.
4- Passolig kartına maç biletini yükleten kişi kartını stadın ilgili kapısındaki okuyucuya okutarak
içeri girebilmektedir. Đçeri girmeye hakkı olmayan kartlar için kapı açılmamakta ve sistem uyarı
vermektedir. Đçeri giriş hakkı olan kart sistem tarafından okunup onaylandığında kapı açılmakta
ve kart sahibinin fotoğrafı kapıda ve güvenlik güçlerinin beklediği kısımdaki ekranlarda
gözükmektedir. Bu kısımda yasa gereği özel güvenlik görevlileri kartı okutup içeri giren kişi ile
ekranda görünen kişiyi eşleştirmekle yükümlüdür.
Kart okuma sistemin işlediği fakat özel güvenlik görevlilerinin sayıca yetersizliği ve içeri giren
kişi sayısının yoğunluğu nedeniyle kart sahibi ile içeri giren kişinin eşleştirme kontrolünü
yapamadıkları gözlemlenmiştir. Bu durum güvenlik zafiyeti yaratmakta ve içeri giren kişinin
kimliğinin tespit edilememesine neden olabilmektedir.
5- Stadyum içerisine girdikten sonra seyirci kendisine ayrılmış koltuğa oturmak zorundadır.
Kişilerin kendilerine ayrılmış koltuğa oturmalarının sağlanması yükümlülüğü özel güvenlik
görevlilerine verilmiştir.
Yasa ve yönetmelikle seyircilerin kendi koltuklarına oturma zorunluluğu olmasına rağmen
tribünlerde hemen her seyircinin koltuk numaralarına riayet etmeden oturduğu tespit edilmiştir.
Bu durumda kimin hangi koltukta oturduğunun tespiti imkansız hale gelebilmektedir.
6- Uygulamadaki elektronik bilet sistemi aynı kartla aynı maça mükerrer girişleri
engellemektedir.
Stat içerisinde bulunan bir seyirci maç esnasında stat dışına çıkıp tekrar girmek istediğinde stat
dışına çıkış için kart okuyucu sistemi olmadığından içeri girememektedir. Sistem mükerrer girişi
engellemekte fakat seyircilerin stadın dışına çıkıp tekrar içeri girmesine izin vermemektedir.
7- Kombine bilet alan seyirciler tüm maçları kombine bilet sahibi olduğu tribün ve koltuktan
izlemek zorundadır. Her kişiye sadece bir bilet tanımlanabildiğinden bir seyirci kendi üzerine
başka bir bilet satın alamamaktadır.
Kombine bilet sahibi olup da başka bir tribünde maç izlemek isteyen seyirciler ilgili web
sitesinden kendilerine tanımlı bileti başka bir Passolig kart sahibine tanımladıklarında tekrar bilet
263
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
alabilmektedir. Bu özellik işlevsel bir uygulamadır. Seyircilerin bazı maçları farklı tribün ve
koltuklarda izleme isteğine cevap verebilmektedir.
8- Türkiye Futbol Federasyonu tarafından spor kulüplerine maçta çıkan olaylar sebebiyle tribün
kapatma cezası verebilmektedir. Bu durumda ceza süresince o tribüne kimse alınmamaktadır.
Verilen ceza sonucu kapatılan tribünde kombine bilet sahibi olan bir seyirci, olay çıkan maçta
tribünde olmazsa bile veya olaylara karışmamışsa bile bir sonraki maçta stadyuma
girememektedir. Bu durum Türk Ceza Kanunu’nda yer alan suçun şahsiliği ilkesine aykırıdır ve
tribünlerdeki şiddet olayları ile hiç alakası olmayan seyircilerin de haksız yere
cezalandırılabilmesine olanak sağlayabilmektedir.
Türkiye’de futbol alanında en üst lig ve bir alt ligde oynanan maçlara girişte kullanılan
elektronik bilet sisteminin uygulaması 6222 Sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine
Dair Kanun’da yer alan amacın gerçekleştirilmesinde eksikliklerin ve hataların olduğu tespit
edilmiştir. 6222 sayılı kanun ve bu kanuna kılavuz nitelikte çıkarılan Sporda Şiddet ve
Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunun Uygulanmasına Đlişkin Yönetmelik ile uygulamadaki
elektronik bilet sistemi arasında bazı uyumsuzluklar, eksiklikler veya hatalar yukarıda tespit
edilmiştir.
Elektronik bilet sisteminin yasa ve yönetmeliğe uygunluğunu sağlamak ve uygulamadaki
işlerliğini artırmak amacıyla şu yöntemler önerilebilir.
* Stada giren seyirci ile kart sahibi seyircinin aynı kişi olmasının sağlanması gerekmektedir. Bu
nedenle avuç içi okuma sistemi gibi hatasız işleyecek bir sistem entegre edilebilir. Elektronik
kart sisteminin bu bakımdan zaafları bulunmaktadır.
* Maç bileti devri uygulamasının sona erdirilerek uygun koşullarda kişiye maç biletini iade etme
hakkı tanınabilir.
* Türkiye’ye turizm amaçlı gelen yabancı uyruklu kişiler için elektronik kart çıkarma
zorunluluğu olmaksızın, tek maçlık giriş sistemi devreye alınarak pasaport ile maça giriş imkanı
tanınabilir.
* Mevcut sistemle rakip takım taraftarlarının yan yana oturmasını engellemek çok zor
gözükmektedir. Bu sorunun çözümü için taraftarları bilinçlendirmekten başka çözüm
önerilememektedir.
* Herkesin kendi koltuğuna oturması sağlanabilir. Bunun için özel güvenlik güçlerinin stat
içerisinde bilet kontrolü yapması veya seyircileri bilinçlendirmekten başka çözüm
önerilememektedir.
* Kişilerin maç esnasında istedikleri zaman dışarı çıkıp tekrar içeri girmesine imkan veren
okuma sistemi kurulabilir.
* Muhtelif olaylara karışan kişiler tespit edilerek bireysel olarak cezalandırılabilir. Bunun için
tribünler yeteri kadar güvenlik kamerası ile donatılabilir. Olaylara karışan kişilerin doğru tespit
edilerek cezalandırılması ve ceza alan kişilerin statlara girişlerinin önlenmesi sağlanabilir.
264
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Kaynakça
1.
14.04.2011 tarih ve 27905 sayılı Resmi Gazete
2.
22.12.2012 tarih ve 28505 sayılı Resmi Gazete
3.
http://www.tff.org/default.aspx?pageID=285&ftxtID=20107, Erişim Tarihi: 15.01.2015
4.
NETAS: TFF E-Bilet ihalesi imzalandı, http://www.borsagundem.com/nedenyukseldi/netas-tff-e-bilet-ihalesi-imzalandi-505091.htm, Erişim Tarihi: 18.01.2015
5.
Günal, G.Gaye, 2012: Sporda Şiddetin Tarihçesi, Örnek Olaylar ve Đlgili Mevzuatlar,
Ankara Barosu Spor Hukuku Kurulu Av.Atilla Elmas Armağanı, Ankara Barosu Yayınları,
6.
Passolig: Spor ve Eğlence Dünyasının Anahtarı, http://www.passolig.com.tr/, Erişim
Tarihi: 20.01.2015
7.
Passo: Maç biletin PASSO’da. http://www.passo.com.tr/, Erişim Tarihi: 20.01.2015
8.
Köse, H., “Seyirden Yasaklanma Tedbiri Ve Uygulamada Ortaya Çıkan Sorunlar”,
http://www.sporhukuku.org/dosyalar/makale-alpay-seyirden-yasaklama.pdf,
Erişim
Tarihi:
12.03.2015
9.
Derbi
öncesi
bilet
skandalı!
Devlet
eliyle
http://www.hurriyet.com.tr/spor/futbol/28382242.asp, Erişim Tarihi: 14.03.2015
karaborsa,
10.
PFDK
Kararları
26.03.2015,
http://www.tff.org/default.aspx?pageID=246&ftxtID=22577, Erişim Tarihi: 28.03.2015
Anahtar Kelimeler: Sporda Şiddet, Futbol, Elektronik Bilet, Passolig
SÖZ 73. SPOR KULÜPLERĐNDE LEHĐM
FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ ÖRNEĞĐ
USTASI
ĐNSAN
KAYNAKLARI:
Hasan KARTAL1 , Nahide ERDEM1 , Burak GÖRGÜN1
(1)Sakarya Üniversitesi,Sosyal Bilimler Enstitüsü,Türkiye
ÖZET
Đlk insanların yaptığı sporlar yaşamını devam ettirmeye, saldırı ve savunma amaçlı yapılırdı.
Sonraları spor bireysel, devamında da toplu yapılan faaliyetlere dönüşmüştür. Sanayi Devremi
ile değişen pek çok şeyle birlikte sporda ticarileşip çok farklı bir hal almıştır. Zaman içerisinde
kitleleri etkilemede önemli bir hal alan spor branşları ve kulüpler ciddi bir ekonomik kazanç
olarak boy göstermiştir. Ticarileşen spor kulüpleri kurumsallaşıp örgüt haline
gelmişlerdir.Günümüzde spor sektörü dışında, insan performansının sonuca direk etkisiyle
265
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
örgütün başarısını ve işleyişini değiştiren fazla sektöre rastlanmamaktadır.Spor kulüpleri
ekonomik olarak geliştiklerinden dolayı etkili insan gücüne ihtiyaç duymuşlardır. Dolayısıyla
diğer hizmet alanlarında önemi anlaşılan insan kaynakları artık spor içinde gerekli bir hal
almıştır.Bu çalışmanın amacı, ülkemizdeki spor kulüplerinin, çok geçmişe dayanmayan insan
kaynakları departmanını incelemektir. Bu çalışmanın evrenini Fenerbahçe Spor Kulübü’nün
insan kaynakları departmanı oluşturacaktır. Çalışmanın örneklemini ise tesadüfî örneklem ile
seçilecek insan kaynakları çalışanlarıdır. Bu çalışanlara, yarı yapılandırılmış mülakat tekniği
uygulanacaktır. Elde edilmesi beklenen bulgular ve sonuçlar, spor kulübünde insan kaynakları
fonksiyonlarının tümünün kullanılmadığı ve insan kaynaklarının örgütte etkin bir konuma sahip
olmadığı ön görülmektedir. Spor kulüplerinde insan kaynaklarının konumuna dikkat çekilip,
devamında yapılacak olan mülakat sonucunda elde edilen bulgular ile literatüre katkı sağlanmış
olacaktır.
Anahtar Kelimeler: Spor, Sporun Ticarileşmesi, ĐKY, Fenerbahçe Spor Kulübü
Giriş: Doğuşundan günümüze kadar tarihi süreçte evirilip ekonomik bir boyut kazanan, insanları
kitlesel olarak etkileyen ve belki de en önemlisi çok güçlü bir gelir kaynağı olan spor sektörü
içerisinde onu var eden insan kaynağının konumu, bu konumun ne denli kullanıldığı sorusuna
cevap aranacaktır.
Sanayi Devrimi ile bütün sektörlerin yapısının değişmesi sporun ise bu değişim içerisinde yer
almasından dolayı klasik örgütlenmeler değişime uğrayarak gelişmiş ekonomik birer işletme
halini almıştır. Đlk örgütlenme tipleri olarak kar amacı gütmeyen yapılanmalar bu değişimlerden
sonra günümüz spor kulüpleri gibi yapılanmalar göstermiştir ve ticari bir işletme halini almıştır.
Daha sonraları modern olimpiyatların başlaması ve kitlesel olarak televizyon yayınlarının da işin
içerisinde yer almasıyla spor bugünkü şeklini almış ve her geçen günde kendini geliştirmeye
devam etmektedir.
Birbirini takip eden gelişmeler sonucu diğer sektörlerde insanın önemli bir parçası ve işletmemin
devamlılığını sağlayıcı unsur olduğu fark edilmiştir. Sporda ise bu farkındalık geçte olsa
anlaşılmış ve spor kulüpleri insan kaynağının etkili kullanımının kulübün amaçlarını
gerçekleştirmedeki rolünü anlamışlardır. Bu süreci takip eden süreçlerde ise kulüp bünyelerinde
insan kaynağı departmanları kurulmaya başlanmıştır. Örgütün amacına hizmet edecek, örgütü
başarıya taşıyacak en etkili ve en doğru insanların bulunması hedeflenmiştir.
Bu bilgilerin ışığında sporda insan kaynaklarının ne kadar önemli olduğunun anlaşılmaktadır.
Türk spor kulüpleri arasında insan kaynaklarının incelendiği çalışmalar literatürde yeterli sayıda
yer almamaktadır. Bu bağlamda örneklememiz olan Fenerbahçe Spor Kulübü ile bu yönde bir
çalışma yapılacaktır. Bu çalışma ile ilgili literatüre katkı sağlanması amaçlanmaktadır.
Literatür Taraması: Spor olgusunun literatürdeki en temel tanımı, OF. desport, ME. Disport
sözcüklerinin kısaltmasıdır. Bu kelimeler ise ‘’oyun, oyalanma, işten uzaklaşma’’ anlamına
gelmektedir (Fişek,2003;4).Ülkemizde sporun tarihine baktığımızda o kadar eskiye gitmediğini
görmekteyiz. Osmanlılar döneminde bugünkü spor kulüplerini andıran bir spor teşkilat yapısının
var olduğunu bilinmektedir. Bu teşkilat ‘’Spor Tekkesi’’ diye adlandırılmaktadır. Osmanlı
Đmparatorluğu’nun yayılma döneminde alınan yeni yerlere spora teşvik için tekkeler
266
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
kurulmuştur. Đmparatorluğun her yerinde, bu tekkeler sayesinde öteki sporların da yapıldığı
bilinmektedir. Cumhuriyet öncesi Türk sporu ve kulüpleri Đngilizlerin önderliğinde oynanan
futbolla geniş kitlelerin ilgisini çekmiştir. Bu gelişme sonucunda Cumhuriyet öncesinde spor
kulüpleri bazı federatif teşkilatlanmalar içerisinde faaliyet göstermişlerdir. Bunlar sırasıyla
Đstanbul Futbol birliği, Đstanbul Futbol Kulüpler Ligi, Cuma Ligi ve Türkiye Đdman Cemiyeti
Đttifakı (TĐCĐ) olarak adlandırılır (San,1973; akt Topçu,2013;5).
Spor kulüpleri belirli yasalar, tüzükler, yönetmelikler, sözleşmeler vb. kurallara göre kurulan,
üyelerinin her birinin yetki ve sorumlulukları belli olan gerek amatör gerekse profesyonel spor
branşları ile topluma hizmet veren, her yaş grubunun spor yapabileceği tesis araç gereçlere sahip
olan, diğer bir yönü ile de yüksek performans sporcuların yetiştirilmesini hedefleyen özel hukuk
kuruluşlarıdır. Türkiye’de spor kulüpleri yapılanma şekilleri incelendiğinde dernek ve şirket
olmak üzere iki farklı şekilde kuruldukları görülmektedir(Devecioğlu ve diğ.,2012;37).
Spor kulüplerinin finansal piyasalarda bu şekilde yer alması spor endüstrisine yeni boyutlar
kazandırmıştır. Bu boyutlardan en önemlisi beklide ĐK’nın etkili bir şekilde kullanımıdır. Spor
kulüpleri devleşip ekonomik olarak geliştiklerinden dolayı etkili insan gücüne ihtiyaç
duymuşlardır. Dolayısıyla diğer hizmet alanlarında önemi anlaşılan ĐK artık spor içinde gerekli
bir hal almıştır.
Sporda önemi gittikçe artan ĐK yönetimini daha iyi tanımak için literatürde yer alan ĐK tanımına
bakıldığında;
ĐK, kavramı kurumsal hedeflere ulaşmada örgütlerin kullanmak zorunda oldukları temel
kaynaklardan biri olan beşeri kaynağı ifade eder.Đnsan kaynakları terimi bir organizasyonun
hedeflerine ulaşmak için en üst kademedeki yöneticiden en alttaki niteliksiz iş görenlere kadar
tüm çalışanları kapsamaktadır ( Sadullah, 2008; 2)
ĐKY, bu görevini yerine getirirken temelde iki önemli amaç gütmektedir. Bunların ilki, örgütte
görev yapan insanların bilgi, yetenek ve becerilerini rasyonel biçimde kullanarak örgüte olan
katkılarını maksimum düzeye çıkarmak, ikincisi ise, örgütte görev yapan insanların mümkün
olduğunca işten tatmin olmalarını sağlamaktır (Özgen ve diğ. , 2002; 9).
ĐKY’nin önem kazanmasının nedenleri;
•
•
•
•
•
•
•
Küreselleşme ve rekabet
Bilgi Teknolojilerinde yaşanan hızlı gelişmeler
Yeni oluşan pazarlara girebilme
Mevcut pazarlarda tutunabilme ve büyüyebilme çabaları
Tüketicilerin bilinçlenmesi, istek ve ihtiyaçlarının değişmesi
Toplam Kalite kavramının gelişmesi,
Şirket evlilikleri(Ünlü,2011; 8)
Đş Analizi ve Tasarımının Yapılması, Đnsan Kaynakları Planlaması, Tedarik ve Seçim, Eğitim ve
Geliştirme, Kariyer Planlaması, Performans Değerleme, Ücret Yönetimi, Đşçi Sağlığı ve Đş
Güvenliği gibi birbirleri ile bağlantılı faaliyetlerden oluşan süreç aracılığıyla, bu girdileri
267
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
(çalışanları), işletmede amaçlara verimli bir şekilde ulaşılmasını sağlayacak yetkin, motivasyonu,
tatmini ve performansı yüksek işgücüne dönüştürür(Dural, 2011; 15-16).
Metodoloji: Araştırmanın kapsamı olan spor ve insan kaynakları kavramları için literatür
taraması yapılmıştır. Bu iki konu başlığı altında; sporun dünya ve ülkemizde tarihsel gelişimi
günümüze kadar ele alınmıştır. Bu tarama neticesinde sporun ticarileşme süreci anlaşılmaya
çalışılmıştır. Küreselleşmenin sonuçlarından biri olan sporun ticarileşmesi ve örgüt halini
almasıyla bu örgüt içinde olması gereken insan kaynakları yönetiminin yeri sorgulanmaya
çalışılmıştır. Bu çalışma sporda insan kaynakları yönetimi uygulamalarını Fenerbahçe örnek
olayı ile ele almayı amaçlamaktadır. Çalışmada yöntem olarak nitel araştırma yöntemleri
kullanılacaktır. Niteliksel araştırma, bir alanda derinlemesine veri toplamasını içeren bir
araştırma biçimidir. Veriler uzun bir süre içinde, farklı değişkenlerle ilgili olarak doğal
ortamlarda toplanmaktadır (Gay, 1987; aktaran, Batu ve diğerleri, 2004;39). Mülakat tekniğinin
çeşidi olarak yarı yapılandırılmış mülakat tekniği uygulanacaktır. Bu tekniğin amacı insan
kaynakları fonksiyonlarının örgütte nedenli uygulandığını saptamaktır. Bu çalışmanın evrenini
Fenerbahçe Spor Kulübünün insan kaynakları oluşturacaktır. Çalışmanın örneklemi ise tesadüfi
örneklem ile seçilecek insan kaynakları çalışanlarıdır.
Bulgular, Tartışma ve Sonuç: Spor sektörü içerisinde insanları kitlesel olarak etkileyen futbol
ve onu var eden insan kaynağı önemli bir yer teşkil etmektedir. Günümüzde spor sektörü dışında,
insan performansının sonuca direk etkisiyle örgütün başarısını ve işleyişini değiştiren fazla
sektöre rastlanmamaktadır. Araştırma örneklemimiz olan Fenerbahçe Spor Kulübü’nden elde
edilmesi beklenen bulgular ve sonuçlar, spor kulübünde insan kaynakları fonksiyonlarının
tümünün kullanılmadığı ve insan kaynaklarının örgütte etkin bir konuma sahip olmadığı tahmin
edilmektedir. Araştırmacılar olarak bu öngörüye sahip olunmasının sebebi, yapılan literatür
taramasında ülkemizde insan kaynaklarının spor kulüpleri içerisindeki faaliyetlerini açıklayan
kaynakların sınırlı olmasıdır. Mevcut olan yetersizlikten dolayı kulüpler tarafından insan
kaynakları ve fonksiyonlarının etkin kullanılamadığı düşünülmektedir.
Spor kulüplerinde insan kaynaklarının konumuna ve yetkinliğine dikkat çekilerek, devamında
yapılacak olan mülakat sonucunda elde edilen bulgular ile ilgili literatüre katkı sağlanması
planlanmaktadır. Bu çalışmanın bir son söz söyleme niyetinde olmadığı bundan sonraki
çalışmalar için temel oluşturması hedeflenmektedir.
Kaynakça
Devecioğlu ve diğ. (2012), ‘‘ Türkiye’de Spor Kulüplerinin Şirketleşmeye Yönelimlerinin
değerlendirilmesi’’, Spormetre Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, Cilt:X , Sayı
:2, Sayfa35-42
Dural, D. (2011), ‘‘Đnsan Kaynakları Yönetiminde Đşe Alma Yöntemleri: Japonya’da Đşe Alma
Yöntemleri ile Türkiye’de Đşe Alma Yöntemlerinin Karşılaştırılması’’, Sakarya Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Yönetim ve Organizasyon Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi,
Sakarya
268
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Fişek, K.(2003), ‘‘Devlet Politikası ve Toplumsal Yapıyla Đlişkileri Açısından Spor Yönetimi
Dünyada ve Türkiye’de’’ ,YGS Yayınları,1. Baskı Đstanbul
Özgen Hüseyin, Azim Öztürk ve Azmi Yalçın, (2002), ‘‘Đnsan Kaynakları Yönetimi’’,Nobel
Kitabevi, Adana
Batu Sema, Gönül Kırcaali-Đftar ve Yıldız Uzuner, (2004), ‘‘Özel Gereksinimli Öğrencilerin
Kaynaştırıldığı Bir Meslek Lisesindeki Öğretmenlerin Kaynaştırmaya Đlişkin Görüş ve
Önerileri’’, Özel Eğitim Dergisi, 5 (2), sayfa 33-50.
Sadullah, Ö. (2008), “Đnsan Kaynakları Yönetimine Giriş: Đnsan Kaynakları Yönetiminin Tanımı,
Önemi ve Çevresel Faktörler”, Đnsan Kaynakları Yönetimi Đçinde, Üçüncü Baskı, Beta Yayınları,
sayfa 2, Đstanbul
Topçu, Ö. (2013),‘‘Türkiye’de Spor Kulüplerinin Đdari ve Sportif Açıdan Đşlevselliği’’, Ondokuz
Mayıs Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Samsun
Ünlü, Ç. (2011), ‘‘Spor Đşletmeleri ve Diğer Hizmet Đşletmelerinin Đnsan Kaynakları
Yönetiminin Karşılaştırılması’’, Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans
Tezi, Đstanbul
Anahtar
Kelimeler:
Spor,
Sporun
Ticarileşmesi,
Đky,
Fenerbahçe
Spor
Kulübü
SÖZ 103. ÜNĐVERSĐTE ÖĞRENCĐLERĐNĐN KARĐYER TERCĐHLERĐNĐ ETKĐLEYEN
FAKTÖRLER ÜZERĐNE BĐR ARAŞTIRMA: BESYO ÖRNEĞĐ
Tuncay ÖKTEM1 , Murat PALALI1
(1)Manisa Celal Bayar Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu,Türkiye
ÖZET
Bu çalışma, Manisa Celal Bayar Üniversitesi BESYO’daki öğrencilerinin kariyer tercihlerini
etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla yapılmıştır. Üniversite öğrencilerinin iş değerlerini
belirlemek ve iş değerleri ile kariyer seçimleri arasında bir ilişki olup olmadığını tespit etmek
amaçlanmıştır.
Araştırmanın Amacı: Bu çalışmanın amacı; bireysel ve örgütsel değişimlere bağlı olarak
kariyer anlayışında meydana gelen değişimleri ve üniversite öğrencilerinin kariyer seçimlerini
269
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
hangi faktörlerin etkilediğini incelemektir. Bu bağlamda, üniversite öğrencilerinin iş değerleri ile
kariyer seçimleri arasında bir ilişki olup olmadığı araştırılmış olup, aynı zamanda cinsiyet, yaş ve
bölüm farklılıklarının, bireylerin kariyer seçimlerinde ve iş değerlerinde ne gibi değişikliklere
neden olduğu incelenmiştir.
Metod ve Yöntem: Bu araştırma, üç bölümden oluşmaktadır. 3 bölümden oluşmaktadır. Birinci
bölüm, demografik bilgileri belirlemeye yönelik oluşturulmuştur. Đkinci bölümde, Super’in iş
değerleri envanteri kullanılarak, bireylerin iş değerleri belirlenmeye çalışılmıştır. Üçüncü
bölümde ise, Holland’ın kariyer seçme envanteri kullanılarak, bireylerin kişilik özellikleri tespit
edilmeye çalışılmıştır.
Bulgular: Bu çalışmaya toplam 277 kişi katılmıştır. Bunların 191’ini erkekler, 86’sını kadınlar
oluşturmaktadır. Yaş aralıklarına bakıldığında en çok katılım 200 kişi ile 21 – 24 yaş aralığından
sağlanmıştır. Yapılan Anova testi sonucunda şunlara ulaşılmıştır:
Kariyer seçimi ile ankete katılan üniversite öğrencilerinin bölümlerine göre ilişkisi
incelendiğinde Spor yönetimi (Đ.Ö.) öğrencileri daha çok sosyal (p=0,00<0,01) kariyerleri tercih
etmektedir.
Kariyer seçimi ile ankete katılan üniversite öğrencilerinin cinsiyetlerine göre ilişkisi
incelendiğinde Kadın öğrenciler daha çok sanatçı (p=0,00<0,01) kariyerleri tercih etmektedirler.
Đş değerleri ile ankete katılan üniversite öğrencilerinin bölümlerine göre ilişkisi incelendiğinde
Spor yönetimi (Đ.Ö.) öğrencilerinin daha çok iş arkadaşları ile ilişkilere (p=0,00<0,01) önem
vermektedirler.
Tablo – 2 Korelasyon Analizi Sonuçları
Değişiklik
Yaratıcılık
Başarı
Fedakârlık
Ekonomik
Kazanç
Prestij
Yönetici
ilişkiler
Yönetim
Güvenlik
Geleneksel
,224**
,000
,199**
,001
,117
,052
,260**
,000
,194**
,001
,273**
,000
ile ,196**
,001
,278**
,000
,124*
Sosyal
,350**
,000
,432**
,000
,399**
,000
,422**
,000
,338**
,000
,347**
,000
,380**
,000
,296**
,000
,375**
Girişimci
,264**
,000
,254**
,000
,189**
,002
,215**
,000
,288**
,000
,339**
,000
,275**
,000
,324**
,000
,274**
Araştırmacı
,188**
,002
,243**
,000
,080
,187
,215**
,000
,175**
,003
,199**
,001
,147*
,015
,232**
,000
,139*
Sanatçı
,170**
,005
,251**
,000
,152*
,011
,208**
,000
,227**
,000
,257**
,000
,232**
,000
,203**
,001
,266**
Gerçekçi
,002
,971
-,134*
,026
-,113
,061
-,021
,722
-,072
,230
-,075
,216
-,114
,059
,062
,303
-,061
270
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
,039
,180**
Bağımsızlık
,003
,137*
Yaşam Tarzı
,023
,148*
Çevre
,014
Đş
,195**
Arkadaşları
,001
ile ilişkiler
,175**
Estetik
,003
Entelektüel ,246**
Teşvik
,000
,000
,394**
,000
,383**
,000
,367**
,000
,480**
,000
,308**
,000
,254**
,000
,285**
,000
,326**
,021
,123*
,040
,158**
,009
,120*
,047
,204**
,000
,174**
,004
,211**
,000
,234**
,000
,305**
,315
-,032
,595
-,006
,925
-,041
,501
-,060
,000
,000
,001
,000
,321
,350**
,000
,428**
,000
,247**
,000
,236**
,000
,183**
,002
,255**
,000
,248**
,000
,219**
,000
-,094
,117
-,039
,520
Tablo 2’deki korelasyon analizi sonuçlarına göre, kariyer seçiminin alt boyutlarından
Geleneksellik boyutu ile iş değerlerinin alt boyutlarından değişiklik, fedakarlık, prestij, yönetim
ve entelektüel teşvik ile pozitif ve anlamlı (Sırasıyla; r=.224 r=.260 r=.273 r=.278 r=.246
p=.000), yaratıcılık (r=.199 P=.001), ekonomik kazanç (r=.194 P=.001), yönetici ile ilişkiler
(r=.196 P=.001), güvenlik (r=.124 P=.039), bağımsızlık (r=.180 P=.003), yaşam tarzı (r=.137
P=.023), çevre (r=.148 P=.014), iş arkadaşları ile ilişkiler (r=.195 P=.001) ve estetik (r=.175
P=.003) arasında anlamlı bir ilişki vardır.
Kariyer seçiminin alt boyutlarından Sosyal boyut ile iş değerlerinin alt boyutlarının tamamıyla
anlamlı ve pozitif bir ilişki vardır (Sırasıyla r=.350 r=.432 r=.399 r=.422 r=.338 r=.347 r=.380
r=.296 r=.375 r=.394 r=.383 r=.367 r=.480 r=.350 r=.428 p=.000).
Kariyer seçiminin alt boyutlarından Girişimci boyutu ile iş değerlerinin alt boyutlarından başarı
ile anlamlı (r=.189 p=.002), diğer bütün boyutlar ile pozitif ve anlamlı bir ilişki vardır (Sırasıyla
r=.264 r=.254 r=.215 r=.288 r=.339 r=.275 r=.324 r=.274 r=.308 r=.254 r=.285 r=.326 r=.247
r=.236 P=.000).
Kariyer seçiminin alt boyutlarından Araştırmacı boyutu ile iş değerlerinin alt boyutlarından
yaratıcılık, fedakârlık, yönetim ve entelektüel teşvik ile pozitif ve anlamlı (Sırasıyla r=.243
r=.215 r=232 r=255 p=.000), değişiklik (r=.188 p=.002), ekonomik kazanç (r=.175 p=.003),
prestij (r=.199 p=.001), yönetici ile olan ilişkiler (r=.147 p=.015), güvenlik (r=.139 p=.021),
bağımsızlık (r=.123 p=.040), yaşam tarzı(r=.158 p=.009), çevre (r=.120 p=.047), iş arkadaşları
ile ilişkiler (r=.204 p=.001) ve estetik (r=.183 p=.002) ile anlamlı bir ilişki vardır.
Kariyer seçiminin alt boyutlarından Sanatçı boyutu ile iş değerlerinin alt boyutlarından
entelektüel teşvik, çevre, iş arkadaşları ile ilişkiler, estetik, yaşam tarzı, yaratıcılık, fedakârlık,
ekonomik kazanç, prestij, yönetici ile ilişkiler ve güvenlik (Sırasıyla r=.219 r=.234 r=.305 r=.248
r=.211 r=.251 r=.208 r=.227 r=.257 r=.232 r=.266 p=.000) ile anlamlı ve pozitif bir ilişki, başarı
(r=.152 p=.011), yönetim (r=.203 p=.001) ve bağımsızlık (r=.174 p=.004) ile anlamlı bir ilişki
vardır.
Kariyer seçiminin alt boyutlarından Gerçekçi boyutu ile iş değerlerinin alt boyutlarından
yaratıcılık(r=-.134 p=.026) ile anlamlı bir ilişki vardır. Yapılan T - Testi sonucunda ise;
271
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
üniversite öğrencilerinin, iş değerleri arasından başarıya, bağımsızlığa ve estetiğe (p=0,00<0,05),
kariyer tercihlerinde sosyal, sanatçı ve gerçekçiliğe (p=0,00<0,01) önem verdiği tespit edilmiştir.
Sonuç: Yapılan korelasyon analizi sonuçlarına göre, Manisa Celal Bayar Üniversitesi BESYO
öğrencilerinin iş değerleri ile kariyer tercihleri arasında anlamlı bir ilişki (p<0.05) tespit
edilmiştir. Spor yönetimi (Đ.Ö.) öğrencilerinin kariyer seçiminde daha çok sosyal işleri tercih
ettikleri, iş değerlerinde ise daha çok iş arkadaşları ile ilişkilere önem verdikleri tespit edilmiştir.
Kariyer seçiminde kadınların daha çok sanatla ilgili işleri tercih ettikleri belirlenmiştir
(p=0,00<0,01). Bu sonuca göre kadınların daha çok sanatsal yani yeniliklere açık, farklı şeylerin
üretilebileceği işleri tercih ettikleri söylenebilir.
Üniversite öğrencilerinin, iş değerleri arasından başarıya, bağımsızlığa ve estetiğe
(p=0,00<0,05), kariyer tercihlerinde sosyal, sanatçı ve gerçekçiliğe (p=0,00<0,01) önem verdiği
tespit edilmiştir. Bu da bize gösteriyor ki öğrenciler işlerinde başarılı olarak kariyerlerinde
yükselme, işlerinde tutunma, bilgi ve becerilerini sürekli geliştirerek yeniliklere adapte olmayı
önemsemektedirler.
Kaynakça
Holland, J. L. (1997), Making Vocational Choices: A Theory of Vocational Personality and
Work Environments, Psychological Assessment Resources, Inc., Florida.
Pilavcı, D. (2007), Bilgi çağında değişen kariyer anlayışı ve üniversite öğrencilerinin kariyer
tercihlerini etkileyen faktörler üzerine bir uygulama. Çukurova üniversitesi, Sosyal bilimler
enstitüsü. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi.
Super, D. (1970), The Work Values Inventory Manual, Boston, Houghton Mifflin.
Anahtar Kelimeler: Kariyer Seçimi, Đş Değerleri
272
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 116. ANTRENÖRLERĐN ÇATIŞMA YÖNETĐMĐ STĐLLERĐNĐN FARKLI
DEĞĐŞKENLER AÇISINDAN ĐNCELENMESĐ
Pelin GÖNKEK1
(1) Ege Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye
ÖZET
Giriş: Çatışma, bireylerin kendi kendileriyle, başka bireylerle, yer aldıkları grup içinde veya
gruplar arası düzeylerdeki amaç, düşünce, tercih, istek, değer, inanış ve çıkarlarında farklılıkların
yaşandığı durumlarda ortaya çıkmaktadır. Kendi düşünceleri açısından isteklerine ulaşmayı
amaçlayan bireylerin, bu amaçlara ulaşmak yönündeki seçenekleri engellendiğinde bireyler
arasında çatışma yaşanması olağan bir hale gelmektedir.Çatışma ile karşılanamayan beklentiler
iş göreni, iş ortamını, üretim seviyesini olumsuz etkilemektedir (Alexander, 1995). Dolayısıyla
örgütler içerisinde yaşanan çatışmalar, yöneticilerin önemli sorunlarından birisi haline gelmiştir.
Örgütsel düzeyde çatışmanın varlığı örgütün yaşadığının, değiştiğinin, geliştiğinin göstergesidir.
Çatışmanın örgütün geleceğine hizmet edecek şekilde yönetilmesi esası kabul edilmektedir
(Sütlü, 2007). Çatışma sonucunun olumlu veya olumsuz olması çatışmanın nasıl yönetildiğine
bağlıdır. Çatışmanın yönetimi, yöneticilerin çatışmayı nasıl gördüğü ve çatışmayı nasıl
yönlendirdiğine bağlı olarak değişim gösterir. Çatışmanın örgütün geleceğine hizmet edecek
şekilde yönetilmesi esası kabul edilmektedir.
Antrenör, sporcuların ferdi ve toplu olarak, uluslararası kural ve tekniklere uygun eğitilmesini
sağlayan, sporun esaslarını, teknik prensiplerini ve kurallarını öğreten ve alanındaki gelişmeleri
takip eden kişidir (TC Başbakanlık antrenör eğitim yönetmeliği madde:4). Antrenör, belirli bir
takım amaçlar için mücadele eden sporcuların eğitimli yöneticisidir. Bu amaca yönelik olarak
sporcularına zekice yönlendiricilik yapmaktadır (Terry,1991). Bu çabaları içerisinde antrenörler,
sporcuları ile çeşitli ortamlarda ve farklı düzeylerde çatışma yaşayabilmektedir.
Bu çalışmanın amacı, spor kulüplerinde aktif olarak çalışan antrenörlerin sporcuları ile
yaşadıkları çatışma durumlarında kullandıkları yönetim stratejilerinin,cinsiyet, yaş, eğitim
durumu, spor türü ve antrenörlük deneyimlerine göre farklılıklarının incelenmesidir.
Yöntem: Bu araştırmada betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Betimsel tarama modeli,
olayların, objelerin, varlıkların, kurumların, grupların ve çeşitli alanların ne olduğunu
betimlemeye, açıklamaya çalışmaktadır (Kaptan,1998). Araştırma Đzmir ilinde faaliyet gösteren
spor kulüplerinin çeşitli branşlarında (bireysel ve takım sporlarında) aktif olarak antrenörlük
yapan 150 antrenörün katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak
Afzalur Rahim tarafından 1983 yılında geliştirilen Örgütsel Çatışma Ölçeği-II (Rahim
OrganizationalConflict Inventory-ROCI-II) kullanılmıştır.
Örgütsel Çatışma Ölçeği II, Gümüşeli (1994) tarafından Türkçeye uyarlanmıştır. Ölçekte kişiler
arası çatışma 5 farklı tarzda ele alınarak, 28 madde ile ölçülmüştür. Ölçek, bütünleşme
(intergrating), uyma (obliging), hükmetme (dominating) kaçınma (avoiding), uzlaşma
(compromising) olarak belirlenen çatışma yönetim yaklaşımlarının hangilerinin ne ölçüde
kullanıldığını tespit etmeyi amaçlamaktadır. Antrenörlerin ilgili ifadelere ne derece katıldıklarını
saptamak amacıyla 5'li Likert ölçeği kullanılmıştır (1-Kesinlikle katılmıyorum,5-Kesinlikle
katılıyorum). Elde edilen veriler SPSS 20 programı ile analiz edilmiştir.
273
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Bulgular: Araştırmaya katılan antrenörlerin, 49’u kadın ( %32,7),101’i erkek (%63,7)’tir.
Antrenörlerin 82’si ortaokul ve lise mezunu (%54,7), 68’i yüksekokul-fakülte ve lisansüstü
mezunudur(%45).Antrenörlerin 102’si 25 yaş ve altı (%68,0),48’i 26 yaş ve üstüdür (%42,0).Bu
antrenörlerin, 76’sı bireysel spor branşlarında (%50,7),74’ü takım sporu branşlarında (%49,3)
antrenörlük yapmaktadırlar. Antrenörlerin 106’sı 4 yıl ve altı (%70,7) zamandır antrenörlük
yaparken, 44’ü 5 yıl ve üstü (%29,3) zamandır antrenörlük yapmaktadır.
Đstatistiksel analizler sonucunda, antrenörlerin çatışma stratejilerinincinsiyet, eğitim durumu ve
branş türlerine göre farklılık göstermediği belirlenmiştir. Antrenörlerin kaçınma stratejisi
yaklaşımı ise hem yaş gruplarında, hem de antrenörlerin geçirmiş oldukları antrenörlük süreleri
açısından istatistiksel açıdan farklılık göstermektedir.25 yaş ve altı olan antrenörlerin, kaçınma
stratejisini, 26 yaş ve üstü antrenörlere göre daha çok tercih ettikleri ortaya çıkmıştır. Bununla
beraber 4 yıl ve altı süredir antrenörlük yapan bireylerin, sadece kaçınma stratejisini 5 yıl ve üstü
süredir antrenörlük yapan bireylere göre daha çok tercih ettikleri belirlenmiştir (Tablo 1).
Tablo 1:Antrenörlerin Çatışma Yönetimi Stratejilerinin Çeşitli Değişkenlere Göre
Farklılıkların Đncelenmesine Đlişkin T-Testi Sonuçları
BÜTÜNLEŞTĐRME
( X ±S.S)
CĐNSĐYET
KADIN
4,18 ± ,56
ERKEK
4,17 ± ,51
t değeri
,849
ORTA-LĐSE
EĞĐTĐM
DURUMU
Y.O.LĐS.ÜSTÜ
t değeri
4,16 ± ,50
4,19 ± ,56
26 VE ÜSTÜ 4,30 ± ,55
YAŞ
BRANŞ
3,53
,53
,278
3,35
,50
3,29
,49
,481
3,32
,45
3,32
,57
,054
BĐREYSEL
4,15 ± ,52
SPOR
,947
3,33
±,44
TAKIM
SPORU
3,31
,54
TÜRÜ
4,19 ± ,53
,686
t değeri
HÜKMETME
( X ±S.
( X ±S.S)
S)
3,26 ±
,39
3,20 ± ,64
KAÇINMA UZLAŞMA
( X ±S.S)
( X ±S.S)
2,60 ± ,73
3,77 ± ,52
2,82 ± ,75
3,76 ± ,58
,174
,098
,995
3,34 ± ,65
2,82 ± ,78
3,75 ± ,59
± 3,25 ± ,70
2,65 ± ,69
3,79 ± ,52
,419
,150
,630
3,30 ± ,65
2,82 ± ,74
3,77 ± ,53
± 3,29 ± ,72
2,48 ± ,69
3,76 ± ,63
,910
,002*
,951
3,20 ± ,63
2,82 ± ,77
3,81 ± ,52
± 3,40 ± ,70
2,66 ± ,72
3,72 ± ,60
,192
,351
± 3,35 ± ,68
±
,738
25 VE ALTI 4,11 ± ,51
t değeri
UYMA
±
,073
,890
274
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
ANTRENÖRLÜK
4 YIL VE
4,14 ± ,51
ALTI
3,32
,48
±
3,32 ± ,62
2,83 ± ,72
3,74 ± ,54
5 YIL
ÜSTÜ
3,33
,52
± 3,25 ± ,77
2,53 ± ,77
3,84 ± ,59
,028*
,337
SÜRESĐ
VE 4,25 ± ,57
,263
t değeri
,623
,860
Sonuç: Araştırmamızda antrenörlerin çatışma yönetimi stratejilerinin yaş değişkenine göre
incelenmesi sonucunda,kaçınma stratejisi boyutunda istatistiksel olarak anlamlı farklılık
bulunması, genç antrenörlerin kendilerine göre nispeten yaşı daha ileri olan antrenörlere oranla
sporcuları ile tartışmaktan kaçındıklarını düşündürmektedir. Bu durum antrenörlük yapılan süre
için de geçerli görülmektedir. Araştırmaya katılan antrenörlerin büyük bir çoğunluğunun bu
meslekte yeni antrenörler olması, yeterli donanım ve tecrübeye henüzulaşmamış olan bu
antrenörlerin, sporcuları ile çatışma ortamından uzak kalmaya çalıştıklarını düşündürmektedir.
Kaynaklar
Alexander, D. C. (1995). Conflict Management Styles of Administrators in Schools fortheDeaf:
TeacherPerceptions of JobSatisfaction. Yayınlanmamış Doktora Tezi, GallaudetUniversity.
Sütlü, T (2007).Örgütsel Çatışma ve Đşgören Üzerine Etkileri.Yayınlanmamış Yüksek Lisans
Tezi. Dan.Prof. Dr. Pınar Tınaz. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma
Ekonomisi Ve Endüstri Đlişkileri Ana Bilim Dalı Yönetim Ve Çalışma Psikolojisi Bilim Dalı.
Đstanbul
Kaptan, S. (1998). Bilimsel araştırma ve istatistik teknikleri (11.Baskı). Ankara: Tek Işık Web
Ofset.
Terry, P (1991) Thepsychology of thecoach-athleterelationship. InBull S (ed.) Sportpsychology,
a self-helpguide. Marlborough, Crowood
Gümüşeli,A.Đ.(1994)Đzmir Ortaöğretim Okulları Yöneticilerinin Öğretmenler Đle Arasındaki
Çatışma Yönetme Biçimleri. Yayınlanmamış Doktora Tezi. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü
Anahtar Kelimeler: Çatışma,Antrenör,Yönetim Stratejileri
275
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 137. PASSOLĐG KULLANICISI FUTBOL TARAFTARLARININ PASSOLĐG
HAKKINDAKĐ GÖRÜŞLERĐ (ĐÇ ANADOLU BÖLGESĐ ÖRNEĞĐ)
Selçuk KAYA1 , Turan KURAL1
(1)Cumhuriyet Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
ÖZET
Giriş: Taraftarın her geçen gün takımlarına karşı biraz daha tutumlu, gerçekleri görmeye karşı
isteksiz, rakip takımın sporcularına ve seyircilerine karşı saygısız, acımasız, hakemlere karşı
saldırgan hale geldikleri kanısı gerek sporcu, gerek seyirci ve gerekse spor kamuoyu tarafından
açıkça gözlenmektedir (Arslan ve Bingölbalı, 1997). Özellikle son yıllarda gerek ülkemizde
gerekse dünyada ciddi seyirci olayları yaşanmaktadır. Ulusal ve uluslararası karşılaşmalarda
herhangi bir gerekçe ile pek çok problem oluşmakta ve bunun sonucunda saha içi ve dışı şiddet
olayları meydana gelmektedir. Bu durumu ortadan kaldırmak amacıyla ulusal ve uluslararası
çeşitli çalışmalar yapılmakta olup, taraftar şiddetine yönelik yapılan çalışmaların başında ise
elektronik bilet (e-bilet) uygulaması gelmektedir. Elektronik Bilet Sistemi ile sporda şiddet
olaylarının azaltılması, insanların küfür ve şiddetin olmadığı tribünlerde karşılaşmaları
seyredebilmesi, biletsiz seyircilerin giriş yapmasının önlenmesi, çocuk ve kadınların daha çok
stadyumlara gelmesinin sağlanması, şiddete ve olumsuz tezahüratlara sebep olan bireylerin tespit
edilerek müsabakalardan men edilmesi ve karaborsa bilet satışını engellemeyi amaçlayan bir
sistemdir (https://www.passo.com.tr).
Yapılan bu çalışma Đç Anadolu Bölgesinde bulunan süper lig’de futbol takımının yer aldığı
Eskişehir, Ankara, Konya, Sivas, Kayseri illerindeki passolig kart kullanıcısı Eskişehir,
Gençlerbirliği, Kayseri Erciyesspor, Konyaspor, Sivasspor futbol taraftarlarının passolig
uygulaması ve kart kullanımı hakkındaki görüşlerinin araştırılması amaçlanmıştır.
Araştırmanın evrenini passolig kart sisteminin uygulandığı süper lig takımlarının bulunduğu
şehirlerdeki passolig kart kullanıcısı taraftarlar oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemi ise Đç
Anadolu Bölgesinde bulunan süper lig’de futbol takımının yer aldığı Ankara, Eskişehir, Kayseri,
Konya, Sivas illerindeki Eskişehirspor, Gençlerbirliği, Kayseri Erciyesspor, Konyaspor ve
Sivasspor’un passolig kart kullanıcısı toplam 108.000 kişiden bu çalışmaya 621 birey alınmıştır.
Araştırmada veri toplama aracı olarak hazırlanan anket formu kullanılmıştır. Anket formu kişisel
bilgi formu, passolig kart kullanım ve uygulaması ile ilgili düşünceleri içeren 5'li likert tipi anket
kullanılmıştır. Anket araştırmacı tarafından gönüllülük usulüne dayalı olarak taraftarlara
uygulanmıştır. Elde edilen bulgular yüzde ve frekans kullanılarak yorumlanmıştır.
Bulgular: Elde edilen bulgulara göre passolig uygulaması ile taraftar kalitesinin arttığını
düşünmeyenlerin oranının %50,3 olduğu, passo ligin taraftar sayısına olumlu etkisi olmadığını
düşünenlerin oranının %65,1 olduğu, passolig uygulaması ile tribünde yaşanan fiziksel şiddet
olaylarının sona erdiğini düşünenlerin oranının %42 olduğu, passolig uygulaması ile tribünlerde
yaşanan sözlü şiddet olaylarının sona ermediğini düşünenlerin oranının %47,5 olduğu, passolig
uygulaması ile istenmeyen seyircinin tribünden uzaklaştırdığını düşünenlerin oranının %44,8
olduğu bulunmuştur.
276
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Sonuç: Elde edilen bulgulardan yola çıkarak; passolig uygulaması ile taraftar kalitesinin
artmadığı, taraftar sayısına olumlu etkisi olmadığını, passolig uygulaması ile tribünde yaşanan
fiziksel ve sözlü şiddet olaylarının sona ermediği ve passolig uygulaması ile istenmeyen
seyircinin çoğunlukla tribünden uzaklaştırdığını söylenebilir.
Kaynaklar
Arslan, C. , Bingölbalı, A. (1997), Futbol Seyircisini Fanatik Olmaya Yönelten Motivasyonel ve
Psikolojik Etkenler. Hacettepe Üniversitesi Futbol Bilim ve Teknoloji Dergisi, 3: 3-10.
Arslan, C. , Bingölbalı, A., Ramazanoğlu, F. (1996) Futbol Seyircisini Fanatik Olmaya Yönelten
Motivasyonel ve Psikolojik Etkenler, IV. Spor Bilimleri Kongresi’nde sözel bildiri. Hacettepe
Üniversitesi. Spor Bilimleri ve Teknolojisi YO. 1-3 Kasım, Ankara, s. 71, 1996.
http://www.transfermarkt.com.tr
https://www.passo.com.tr
SÖZ 142. SPOR FEDERASYONLARINDA ĐNSAN KAYNAKLARI PLANLAMASI:
TÜRKĐYE MUAYTHAI FEDERASYONU ĐNSAN KAYNAKLARI PLANLAMASI
REHBER ÖNERĐSĐ
Tayfun ERCAN1 , Zülbiye KAÇAY1 , Neslihan GÖKMEN1
(1)Sakarya Üniversitesi,Sosyal Bilimler Enstitüsü,Türkiye
ÖZET
Rekabetin ulusal sınırları aşması ve küresel bir nitelik kazanması sonucunda, örgütler rekabetçi
ortamda üstünlük sağlayabilmek adına farklı çözüm arayışları içine girmişlerdir. Süreç içerisinde
birçok alanda yaşanan hızlı değişim ve dönüşümler sonucunda örgütler için günümüz
koşullarının yıkıcı etkilerine karşı olarak yönetsel ve örgütsel anlamda en temel kaynaklardan
birinin, daha öncesinde öneminin farkına varılmamış olan insan unsuru olduğu anlaşılmıştır.
Yapılan araştırmalar insan odaklı bir yönetim anlayışının geliştirilmesi gerektiğini göstermiştir.
Bu bağlamda insan kaynakları yönetimi ortaya çıkmış ve bu bir disiplin haline dönüşmüştür.
Đnsan kaynakları yönetimi kavramı, personel yönetimi kavramının gelişen ve çok yönlü bir
yönetim anlayışına sahip olması ile yeni bir görünüm kazanmış hali olmaktadır. Personel
yönetimi, daha dar kapsamlı ve genel olarak personelin sevk ve idaresi ile sınırlı bir kavram iken;
insan kaynakları yönetimi, daha geniş kapsamlı, organizasyon içerisinde daha aktif bir rol
üstlenen ve yönetim ve planlama işlevleri ile bütünleşen bir kavram olarak ifade edilmektedir.
Đnsan kaynakları planlaması, bir örgütün ihtiyaç duyduğu, nicelik açısından yeterli, nitelik
açısından uygun, zamanlama açısından doğru, ekonomik açıdan da hesaplı insan kaynaklarının
elde edilmesi sürecini ifade etmektedir. Günümüzde hızlı değişimlerin yoğun olarak yaşandığı
277
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
ortamda, örgütün türü ya da faaliyet alanı göz önünde tutulmaksızın bütün örgütlerde bir insan
kaynakları planlamasının hazırlanması gerektiğini göstermektedir. Bu kapsamda klasik bir deyim
haline gelen ‘‘en kötü plan bile plansızlıktan iyidir’’ cümlesi de bu tutumu destekler niteliğe
sahip olmaktadır.
Đnsan kaynakları yönetiminin ve beraberinde insan kaynakları fonksiyonlarının en
önemlilerinden biri olan insan kaynakları planlamasının bütün örgütlerde baş göstermesi farklı
sektörlere de yansımıştır. Bunlardan biri de spor endüstrisi olmaktadır. Sporun, artık sadece spor
olma niteliğini aşıp diğer alanlarda da var olan faaliyetinin artarak devam ettiği günümüzde, çok
geniş kitleleri ilgilendiren spor terimi adeta canlı bir organizma gibi giderek büyümeye ve
gelişmeye devam etmektedir. Büyüyen bu organizmanın ise içerisindeki birçok dalda
gerçekleşen değişim ve gelişim süreçleri sonucunda, bu organizmayı denetlemekte daha zor bir
hale gelmektedir.
Plan kavramı neyi, nasıl, nerede yapmamız gerektiğini belirten, örgütlerin amaçlarına nasıl
ulaşabileceğini açıklayan, örgüt tarafından kabul edilen kararlar, yollar ve araçlardır. Aynı
zamanda plan kavramı genel olarak strateji, politika, yöntem ve program gibi kavramları da
içermektedir. Planlar örgütlerin amaçlarına en kısa yoldan ulaşmalarına engel teşkil eden
durumlara karşı da önceden önlem almalarını sağlamaktadır.
Planlama kavramı ise geleceğe bakarak izlenecek yolu belirleme veya bir amacı
gerçekleştirebilmek için yapılması gereken en iyi hareket tarzını belirleyip, yapılacakların
ayrıntılı olarak yazılı hale getirilmesidir.
Đnsan kaynakları planlaması, örgütün bütün birimleri için gelecekte nitelik ve nicelik olarak
gerekli olabilecek personel ihtiyacının önceden tespit edilmesi ve gerekli olabilecek personel
ihtiyacının nasıl, ne zaman ve nereden karşılanacağını önceden belirlemektir.
Aşama 1 : Bilgi Toplama ve Analiz
Aşama 2 : Đnsan Kaynakları Arz ve Talep Tahmini
Aşama 3 : Đnsan Kaynakları Arz ve Talebinin Dengelenmesi
Aşama 4 : Bütçeyi Uyarlama
Aşama 5 : Üst Yönetimin Onayı, Nihai Đnsan Kaynakları Planı ve Uygulama
Aşama 6 : Kontrol ve Değerlendirme
Federasyon kelimesi Fransız dilinden gelmektedir. Federasyonun Türkçe tanımı ise; “Aynı
alandaki birden fazla kuruluşu bir araya toplayan dayanışma birliğidir” şeklindedir. TDK’ya göre
bir başka tanımı ise, “Federasyon birçok kulübün bir araya gelerek aynı amaç için birleştikleri bir
topluluktur”
278
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Aynı amaç için hizmet veren spor kulüpleri birleşerek spor federasyonlarını kurabilirler ve kendi
aralarından seçecekleri temsilciler ile bu federasyonun yönetilmesini sağlayabilirler. Bu durum,
yurdumuzda ilk federasyonların kurulduğu 1922 yılından 1936’ya kadar Türkiye Đdman
Cemiyetleri Đttifakı zamanında uygulanmıştır.
Spor federasyonları aynı spor dalında çalışma yürüten en az 5 derneğin bir araya gelmesi ile
kurulabilir. Kuruluşundan sonra spor federasyonları amaçlarını hizmet eden kuruluşları üye
olarak kabul edebilir. Spor federasyonları kişileri değil dernekleri/kuruluşları temsil eder.
Türkiye’de spor federasyonları, Spor Bakanlığı ve Spor Genel müdürlüğü ile birlikte sporun
lokomotifi durumundadır. Spor federasyonları Türk sporunun istenilen düzeye ulaşması ve
gelişmesi için önemli bir rol üstlenmektedir. Türkiye’de birçok spor kulübü, sivil toplum
kuruluşu ve üniversite sporun ileri düzeye taşınması ve gelişmesi için çalışmalar yürütmektedir.
Fakat sporun temel organizasyonları Spor Bakanlığı ve Spor Federasyonları tarafından
gerçekleştirilmektedir. Bu durum spor federasyonlarının ülkedeki spor için ne kadar önemli bir
yer tuttuğunu göz önüne sermektedir.
Mevzuat ile ilgili olarak 2004 yılında yapılan değişiklikler ile spor federasyonlarına ülkemizde
özerklik hakkı getirilmiştir. Ayrıca 2010 yılında yapılan değişiklik ile spor federasyonları
tamamen bağımsızlık kazanmış ve kendi çalışmalarını tamamiyle kendi yönetim organları
tarafından verilen kararlarla yönetme, uygulama ve yürütme hakkına sahip olmuşlardır.
Hizmetlerin çabuk, basit, ekonomik ve daha iyi yürütülmesini sağlamak için tanınan bir araç
olarak özerklik tanımlanabilir. Özerkliğin gecikmeleri önleyebileceği, kurumların zarar
görmesini engelleyeceği, bu nedenle de, kar etmelerini sağlayabileceğini belirtmektedir. Diğer
yandan, politik baskı ve müdahaleleri önleme, gereksiz personel ve malzeme kullanımına engel
olma konularında da etkili olacağı düşünülmektedir.
Özerkliğin kapsamı Anayasa ve kanunlarla çizilen sınırlar içinde kalmak zorunda olup, özerklik
çerçevesinde tanınan yetkilerin kötü amaçlarla kullanılmaması gerekmektedir.
Kuruluşların kendi hizmetlerini bizzat kendilerinin düzenleme haklarını içeren bir yönetim ilkesi
olan özerkliğin ilk şartı; bu kuruluşların karar alma ve uygulama hakkına ve yetkisine sahip
olmalarıdır.
Sporun sürekli değişen ve gelişen şartlar çerçevesinde, bu değişime ahenk sağlaması
gerekmektedir. Sporun lokomotifi olarak tabir edilen spor federasyonları da yapı değişiklikleri
ile birlikte, yani özerk bir yapıya sahip olma sonucunda, farklı politikalar, farklı programlar
çerçevesinde insan kaynakları uygulamalarına da bünyelerinde yer vermeye başlamışlardır.
Günümüzde bazı federasyonların organizasyon şemalarında idari yapının içerisindeki insan
kaynakları biriminde, insan kaynakları yönetimi bilgisine sahip uzmanlarca bu birim işleri
yürütülürken, diğer bazı spor federasyonlarında ise insan kaynakları birimine organizasyon
içerisinde yer verilmeyip, insan kaynakları faaliyetlerini farklı ünvana sahip, farklı eğitime tabii
olmuş bireylerce yapılmaktadır..
279
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Bu çalışmada Türkiye Muaythai Federasyonu’nun içerisindeki idari yapılanmanın nasıl olduğu,
bu yapılanmanın içerisinde insan kaynaklarının varlığı, insan kaynaklarına yönelik
uygulamaların kimler tarafından ve nasıl gerçekleştiği, bu durumun yol açtığı sonuçlar ve insan
kaynakları planlamasının yapılıp yapılmamasının federasyona herhangi bir olumlu-olumsuz bir
etkisinin olup olmadığı sorgulanacaktır.
Muaythai ciddi bir kültürü içinde barındıran bir savunma sporu olmakla birlikte dünyada müzik,
sanat ve tiyatroyu bir arada yaptıran nadir olan özel bir spor dalıdır.
06 Yaştan itibaren lisans alınabilir ve her yaşta insanlar Muaythai yapılabilir, her sporu yapan
yarışmalarına katılmak zorunda değildir, fiziksel egzersiz veya kendini savunmak amacıyla
savunma sanatı olarak öğrenebilir. 06 yaştan itibaren Wai-Kru ustaya saygı dansı, karegrafi
yarışmaları yapılır, yarışmacı olmak için gerekli yaş ve kilo kategorisinde olunmalıdır. 10 yaştan
sonra ringte mücadele ve döğüş yarışmalarına başlanabilir. Yarışmacı yaşı 35 ile sona erer.
Ancak vetaranlar 55 yaşa yarışabilir.
Bu çalışmada, nitel araştırma yöntemleri kullanılmıştır. Çalışma kapsamında insan kaynakları
planlaması, spor, federasyon ve muaythai sporu hakkında geniş çaplı bir literatür taraması
yapılmıştır. Bu tarama neticesinde araştırmanın örneği olan Türkiye Muaythai Federasyonunda
insan kaynakları planlamasının etkileri açıklanmaya çalışılmıştır. Tarama yöntemi, araştırma
konusuyla ilgili mevcut kaynakların incelenmesi yoluyla veri elde etme yöntemidir.
Bu çalışma da veri toplama yöntemlerinden mülakat tekniğini de uygulanmıştır.. Mülakat tekniği
türlerinden ise yarı yapılandırılmış mülakat tekniği uygulanmıştır. Çalışma da mülakatlardan
elde edilen verileri desteklemeye yönelik olarak bir diğer nitel yöntem türü olan bilgi belge
toplama tekniğini de kullanılmıştır.
Çalışma kapsamında spor hukuku ve federasyon hakkında her türlü kaynaktan yararlanarak,
federasyondaki organizasyon yapısı, lisanslı sporcu, hakem ve antrenör sayıları hususlarında
şemalar, raporlar ve dokümanlar gibi belgelerin temin edilmesi ile çalışmayı destekleyen, somut
verilerin elde edilmiştir.
Bu çalışmanın evrenini spor federasyonları oluşturmaktadır. Çalışmanın örneklemini ise Türkiye
Muaythai Federasyonu oluşturmaktadır.
Araştırma sonucunda Türkiye Muaythai Federasyonu içerisinde bir insan kaynakları birimi
bulunmadığı, insan kaynakları planlamasının federasyon yönetiminde yer alan kişiler tarafından
yapıldığı ortaya çıkmaktadır.
Türkiye Muaythai Federasyonu yöneticileri tarafından sporcu, antrenör, hakem ve idari
personellerin nicel olarak kayıtları tutulmakta ve yine nicel olarak gelişim gözlemlenmektedir.
Türkiye Muaythai Federasyonunda kayıtlı lisanlı sporcu sayısı yaklaşık 42000’dir Bu sporcuların
yaklaşık 8000’i kadın sporculardan oluşmaktadır. Sporcuların coğrafi bölgelere göre dağılımları
farklılıklar göstermektedir. Yine federasyon tarafından belgelendirilmiş toplam 1286 antrenör
bulunmaktadır. 949 antrenörün 1. Kademe yardımcı antrenör belgesine sahip olduğu
görülmektedir. Hakem sayısının yaklaşık 2700 olduğu ve 714 hakemin ulusal, 51 hakemin
280
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
uluslararası statüde olduğu görülmektedir. Federasyon idari olarak yönetim kurulu üyeleri
dışında 4 personelden oluşmaktadır. Sağlık, teknik yardım personeli v.b. personel ihtiyaçlarını
ise diğer kurumlardan geçici görevlendirmeler yoluyla sağlamaktadır.
Sonuç olarak insan kaynakları planlaması araştırmanın örnekleminde literatürde yer alan bilgiler
doğrultusunda gerçekleşmiyor oluşu tüm spor federasyonlarına yönelik insan kaynakları
planlaması konusunda örnek teşkil edecek bir rehber plan hazırlanması gerekliliğini ortaya
koymaktadır. Bu çalışmada Spor Federasyonlarına yönelik olarak bir insan kaynakları
planlaması rehber önerisi çalışması Türkiye Muaythai Federasyonu örnekleminde hazırlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Đnsan Kaynakları Planlaması, Türkiye Muaythai Federasyonu, Đnsan
Kaynakları Planlama Rehberi
SÖZ 79. ODÜ BEDEN EĞĐTĐMĐ VE SPOR YÜKSEKOKULU ĐLE DĐĞER
FAKÜLTEDEKĐ ÖĞRENCĐLERĐN SAĞLIKLI YAŞAM BĐLGĐ DÜZEYLERĐNĐN
KARŞILAŞTIRILMASI
Burak BÜYÜKGÜLLÜ1, Fetullah ÖZDEMĐR1, Hasan SÖZEN1
(1) Ordu Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
ÖZET
Bu çalışmanın amacı Ordu Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu (BESYO)
öğrencileri ile diğer fakülte (Diş Hekimliği Fakültesi – Ziraat Fakültesi – Eğitim Fakültesi – Fen
Edebiyat Fakültesi – Güzel Sanatlar Fakültesi) öğrencilerinin sağlıklı yaşam bilgi düzeylerini
karşılaştırmaktır. Çalışmaya 18-35 yaş aralığında 140 öğrenci (nerkek =75, Xyaş=20,3 ± 1,7; nkadın=
65; Xyaş=21,1 ± 2.4) gönüllü olarak katılmıştır. Çalışmada veri toplama amacıyla Walker ve
arkadaşları (1996) tarafından geliştirilen Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları Ölçeği II (SYBD
II) kullanılmıştır. Ölçek toplam 52 maddeden ve sağlık sorumluluğu, fiziksel aktivite, beslenme,
manevi gelişim, kişilerarası ilişkiler ve stres yönetimi olmak üzere altı alt ölçekten oluşmaktadır.
Ölçek ile veriler toplandıktan sonra, araştırma grubunu oluşturan öğrencilerin tanımlayıcı
bilgileri (cinsiyet, öğrenim görülen bölüm, sigara kullanma durumu, haftada spor yapılan gün
sayısı), sağlık sorumluluğu, fiziksel aktivite, beslenme, manevi gelişim, kişilerarası ilişkiler ve
stres yönetimi alt ölçek puanları ve toplam ölçek puanları belirlenmiştir. Alt ölçek ve toplam
ölçek puanlarının dağılımının normalliğine Kolmogorov-Smirnov testi ile bakıldıktan sonra,
fiziksel aktivite alt ölçek puanları haricindeki diğer alt ölçek puanlarının ve toplam ölçek
puanlarının öğrenim görülen bölüme göre farklılığına SPSS 17.0 (Statistical Package for
the Social Sciences) istatistik paket programında (SPSS, ABD) Mann-Whitney U-Testi ile,
281
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
normal dağılım gösteren fiziksel aktivite alt ölçek puanlarının öğrenim görülen bölüme göre
farklılığına ise ilişkisiz örneklemler için T-testi ile bakılmıştır. Tüm analizlerde istatiksel
anlamlılık değeri p<0.05 olarak kabul edilmiştir. Araştırma grubunun tanımlayıcı istatistiklerine
ve SYBD Ölçeği II puan ortalamalarının öğrenim görülen bölüme göre farklılığına ilişkin
bulgular aşağıda tablolar halinde gösterilmiştir.
Tablo 1: Araştırma gurubunun tanımlayıcı istatistikleri
Cinsiyet
Erkek
Kişi Sayısı
75
Yüzde
%53,6
Bayan
65
%46,4
70
70
32
108
15
31
27
26
13
11
11
6
%50
%50
%22,9
%77,1
%10,7
%22,1
%19,3
%18,6
%9,3
%7,9
%7,9
%4,3
BESYO
Diğer Fakülteler
Kullanıyor
Sigara Kullanma Durumu
Kullanmıyor
Hiç Yapmıyor
Haftada 1 Gün
Haftada 2 Gün
Haftada 3 Gün
Haftada 4 Gün
Haftada 5 Gün
Haftada Spor Yapılan Gün Haftada 6 Gün
Haftada 7 Gün
Sayısı
Öğrenim Görülen Bölüm
Tablo 2: Öğrenim Görülen Bölüme Göre SYBD Ölçeği II Puan Ortalamalarının
Karşılaştırılması (N=140)
Öğrenim Görülen Bölüm
BESYO
Diğer Fakülteler
SYBD Ölçeği II Alt Grupları
x
SS
x
SS
p
Sağlık sorumluluğu*
Fiziksel Aktivite*
Beslenme*
Manevi Gelişim*
Kişilerarası Đlişkiler
Stres Yönetimi*
SYBDÖ II Toplam*
20,64
20,25
20,52
27,68
26,44
20,67
136,22
5,22
5,39
4,49
5,85
5,05
4,41
25,32
19,22
15,72
19,34
26,07
26,07
18,87
125,31
4,02
5,00
3,99
4,20
4,16
3,03
16,50
0,04
0,00
0,03
0,04
0,37
0,00
0,00
*p < 0.05 düzeyinde anlamlı farklılık görülmüştür.
BESYO öğrencilerinin sağlık sorumluluğu, fiziksel aktivite, beslenme, manevi gelişim, stres
yönetimi alt ölçek puanlarının ve toplam ölçek puanlarının diğer fakültelerde öğrenim gören
öğrencilerden daha yüksek olduğu görülmektedir (p<0.05)(Tablo 2). BESYO öğrencilerinin
çoğunlukla herhangi bir spor branşı ile uğraşması ve bundan dolayı beceri, denge, koordinasyon,
sürat, dayanıklılık gibi sportif becerilerinin iyi seviyede olması bu durumun sebebi olarak
282
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
gösterilebilir. BESYO öğrencileri ile diğer fakültelerde öğrenim gören öğrenciler arasında
kişilerarası ilişkiler alt ölçek puanı bakımından anlamlı farklılık görülmemektedir
(p>0.05)(Tablo 2). Kişilerarası ilişkiler alt ölçek puanlarının benzer olması, araştırmaya katılan
öğrencilerin yaşlarının birbirine yakın olmasından kaynaklanıyor olabilir.
Sonuç olarak BESYO öğrencilerinin kişilerarası ilişkiler alt ölçek puanları haricinde diğer alt
ölçek puanlarının ve toplam ölçek puanlarının diğer fakültelerde öğrenim gören öğrencilerden
yüksek olduğu göz önünde bulundurulduğunda, BESYO öğrencilerinin aktif olarak spor ile
uğraşmaları neticesinde sağlık ile spor arasındaki yakın ilişkinin daha çok farkında oldukları ve
bundan dolayı sağlıklı yaşam bilgi düzeylerinin diğer fakültelerde öğrenim gören öğrencilerden
daha yüksek olduğu ortaya çıkmıştır.
Kaynakça
Walker SN, Hill-Polerecky DM (1996) Psychometric evaluation of the Health Promoting
Lifestyle Profile II. Unpublished manuscript, University of Nebraska Medical Center.
Anahtar Kelimeler: Sağlıklı Yaşam, Fiziksel Aktivite, Anlamlı Farklılık.
283
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POSTER BĐLDĐRĐLER
284
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 16. 12 HAFTALIK HOKEY ANTRENMAN PROGRAMININ ANAEROBĐK
PERFORMANS ÜZERĐNE ETKĐSĐ
Mustafa ÖZDAL1, Garip AVCI1, Ali Kerim YILMAZ2, Mürsel BĐÇER1
(1) Gaziantep Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu,Türkiye
(2) Ondokuz Mayıs Üniversitesi,Yaşar Doğu Spor Bilimleri Fakültesi,Türkiye
ÖZET
Amaç: Çalışmamızda 12 hafta süre ile uygulanan müsabaka dönemi hokey antrenman
programının anaerobik güç ve kapasiteye etkisinin incelenmesi amaçlandı.
Yöntem: Çalışmamıza gönüllü olarak katılan erkek hokeyciler (n=20, yaş 14,45±1,15 yıl, boy
160,00±11,26 cm) müsabaka dönemi hokey antrenman programına katıldı. Antrenman programı
12 hafta boyunca haftada 4 gün ve 90 dakika süre ile uygulandı. Hazırlık döneminde edinilen
kazanımların korunması amacıyla bir antrenman genel kondisyon çalışmasına ayrılırken üç
antrenman biriminde teknik ve taktik çalışmalara yer verildi. Her antrenman biriminin ilk 10
dakikası ısınma son 10 dakikası ise soğuma egzersizlerine ayrıldı. Denek grubumuzu oluşturan
hokeyciler 16 yaş altı kategorisinde müsabık olmaları nedeniyle katılacakları şampiyona
öncesinde çalışma protokolümüz tamamlandı. 12 haftalık antrenman programının bir hafta
öncesinde ve bir hafta sonrasında, deneklerin anaerobik performansını ölçmek amacıyla RAST
(running based anaerobic sprint test) protokolü ile test uygulandı. Ön test ve son testler
arasındaki farkın analizi için Paired Samples T testi uygulandı.
Bulgular: Yapılan hokey antrenman programı öncesinde ve sonrasında ölçülen parametrelerde
elde edilen değişimler sırasıyla; vücut ağırlığında %1,12 düşüş (p<0,05), maksimal güçte %9,30
artış (p<0,05), ortalama güçte %6,85 artış (p<0,05), minimum güçte %3,77 artış (p>0,05) olarak
belirlendi.
Sonuç: Sonuç olarak 12 hafta boyunca düzenli olarak uygulanan hokey antrenman programı,
sportif performansın önemli kriterlerinden olan anaerobik gücü ve anaerobik kapasiteyi olumlu
yönde etkileyebileceği söylenebilir.
Tablo 1. Elde edilen verilerin analizi
Değişken
N
Ortalama
Std. Sapma
Yaş (yıl)
20
14,45
1,15
Boy (cm)
20
160,00
11,26
Ön test
20
63,30
9,35
Son test
20
62,60
8,82
Ön test
20
352,50
94,71
Son test
20
385,30
107,73
Ön test
20
319,85
88,04
Son test
20
341,75
101,22
Ön test
20
295,95
82,74
Son test
20
307,10
98,58
Vücut Ağırlığı (kg)
Maksimal Güç (W)
Ortalama Güç (W)
Minimum Güç (W)
Test
% Fark
t
p
1,12
2,405
0,027*
9,30
-2,741
0,013*
6,85
-2,131
0,046*
3,77
-1,028
0,317
285
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
*: p<0,05
Anahtar Kelimeler: Anaerobik Güç, Anaerobik Kapasite, Antrenman, Hokey, Performans
POS 17. 4 HAFTALIK HAZIRLIK DÖNEMĐ HOKEY ANTRENMAN PROGRAMININ
AEROBĐK GÜCE ETKĐSĐ
Mustafa ÖZDAL1, Mustafa ÇĐLKIZ1, Mehmet Recep SERÇE1, Ali Kerim YILMAZ2, Önder
DAĞLIOĞLU1
(1)
(2)
Gaziantep Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu,
Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Yaşar Doğu Spor Bilimleri Fakültesi,
Türkiye
Türkiye
ÖZET
Amaç: Çalışmamızda 4 haftalık hazırlık dönemi hokey antrenman programının aerobik güce
etkisi araştırıldı.
Yöntem: Araştırmamıza katılan milli takım düzeyindeki erkek hokeycilere (n=29, yaş
16,97±0,82 yıl) 4 hafta, haftada 5 gün ve 90 dakikalık hazırlık dönemi antrenman programı
uygulandı. Her antrenmanın ilk ve son 10 dakikasında ısınma ve soğuma egzersizlerine yer
verildi. Bir haftalık periyodun iki antrenman birimi teknik, üç antrenman birimi ise genel
kondisyonel özelliklere ayrıldı. Tanımlayıcı özellikler olarak boy uzunluğu, vücut ağırlığı, beden
kitle indeksi (BKĐ), vücut yağ yüzdesi (VYY), dikey sıçrama ve anaerobik güç ölçümleri yapıldı.
VYY, Yuhasz formülü ile, anaerobik güç ise Lewis formülü ile hesaplandı. Antrenman
periyodunun bir hafta öncesi ve sonrasında Cooper protokolü ile MaxVO2 ölçüldü. Ön test ve
son test arasındaki farkın analizi için Paired Samples T testi kullanıldı.
Bulgular: Hokeycilerin tanımlayıcı özellikleri sırasıyla; boy uzunluğu 178,14±4,70 cm, vücut
ağırlığı 67,41±5,49 kg, BKĐ 21,24±1,53 kg/m2, VYY %9,72±0,71, dikey sıçrama 0,43±0,07 m,
anaerobik güç 97,78±13,10 kg.m/sn olarak tespit edildi. Aerobik gücün göstergesi olan
MaxVO2 parametresinin 4 haftalık antrenman programı öncesinde 49,69±4,25 ml/kg/dk iken
sonrasında 52,82±3,37 ml/kg/dk olduğu görüldü. Ön test ve son test arasında oluşan %6,30 fark
istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0,05).
Sonuç: Araştırmamızın sonucunda 4 hafta süre ile uygulanan hazırlık dönemi hokey antrenman
programının aerobik gücün göstergesi olan MaxVO2 parametresini anlamlı ölçüde arttırabileceği
söylenebilir.
286
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Tablo 1. Araştırma grubunun tanımlayıcı verileri
Değişken
N
Minimum
Maksimum
Ortalama
Std. Sapma
Yaş (yıl)
29
16,00
18,00
16,97
0,82
Boy Uzunluğu (cm)
29
170,00
190,00
178,14
4,70
Vücut ağırlığı (kg)
29
57,00
78,00
67,41
5,49
BKĐ (kg/m2)
29
18,52
24,49
21,24
1,53
VYY (%)
29
8,39
11,76
9,72
0,71
Dikey Sıçrama (m)
29
0,30
0,60
0,43
0,07
Anaerobik Güç (kg.m/sn)
29
72,63
124,24
97,78
13,10
Tablo 2. MaxVO2 parametresinin analizi
Değişken
Test
N
Ortalama
Std. Sapma
MaxVO2
Ön test
29
49,69
4,25
(ml/kg/dk)
Son test
29
52,82
3,37
% Fark
t
p
6,30
-2,363
0,025*
*p<0,05
Anahtar Kelimeler: Aerobik Güç, Antrenman, Hokey, MaxVo2
POS 33. TÜRKĐYE’DEKĐ BAZI BASKETBOL KLÜPLERĐNĐN ALT YAPI
TAKIMLARINDA YER ALAN SPORCULARIN BAĞIL YAŞ ETKĐSĐNĐN
ĐNCELENMESĐ
Selin BAĐKOĞLU1, Emre BEŞER1
(1) Đstanbul Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye
ÖZET
Belirli bir yılın ilk aylarında doğmuş olan sporcuların gelişimsel açıdan yılın son aylarında
doğmuş sporculara oranla avantajlı olmasına ve bu avantajın getirmiş olduğu olumlu etkilere
Bağıl Yaş Etkisi denilmektedir. Bu çalışmanın amacı Türkiye Basketbol Ligi (TBL) ve Türkiye
Kadınlar Basketbol Ligi (TKBL) alt yapıdaki basketbolcularda bağıl yaş etkisinin rolünü
incelemektir. 160 (kadın ve erkek sporcu) örnekleme ait bilgiler, Türkiye Basketbol
Federasyonundan (TBF) resmi izin alınarak elde edilmiştir. Elde edilen veriler doğum
tarihlerine göre ayrı ayrı incelenmiştir. Basketbolcuların doğdukları aylara göre dağılımlar arası
farklılıkların anlamlılıkları SPSS 20 paketine veriler girilerek ki-kare testi ile analizleri
287
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
yapılmıştır. Analiz sonuçlarına göre yılın ilk aylarında özellikle de ocak ve mart ayları arasında
doğumlu sporcularda yığılmanın olduğu ve istatistiki açıdan anlamlı bir farklılık olduğu tespit
edilmiştir (p<0.05). Özellikle gelişim sürecini tamamlamamış olan yaş gruplarındaki sporcuların
seçilmesinde Bağıl Yaş Etkisinin önemli derecede bir etkisi olduğu saptanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Bağıl Yaş Etkisi, Basketbol
POS 67. VOLEYBOLCULARDA STATĐK VE DĐNAMĐK DENGE PERFORMANSININ
DĐKEY SIÇRAMAYA ETKĐSĐ
Çağla ÇATAL1, Vedat ERĐM2, Erkan DEMĐRKAN3
(1) Amasya Üniversitesi,Sosyal Bilimler Üniversitesi,Türkiye
(2) Ondokuz Mayıs Üniversitesi,Yaşar Doğu Spor Bilimleri Fakültesi,Türkiye
(3) Hitit Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu,Türkiye
ÖZET
Amaç: Bu çalışmanın amacı voleybolcularda statik ve dinamik denge performansının dikey
sıçramaya etkisinin araştırılmasıdır.
Yöntem: Çalışmaya 27 voleybolcu gönüllü olarak katılmıştır. Katılımcıların denge ölçümleri,
CSMI marka Technobody Đzokinetik Denge Test Sistemi ile ölçülmüştür. Katılımcılar statik
denge performansı için, denge platformunun üstünde, monitörde gösterilen imleci 30 saniye süre
içerisinde sıfır denge noktasına sabit tutmaya çalışmışlardır. Test sürecinde X ve Y düzlemine
yapılan basınç değerleri kaydedilmiştir. Dinamik denge ölçümleri için ise platform basıncı
düşürülmüş, katılımcıların 1 dakika süre içersinde ekranda bulunan işareti saat yönü
istikametinde 5 santimetre yarıçaplı dairenin etrafında çizmeleri istenmiştir. Denge skorları
Prokin yazılımı ile elde edilmiştir.
Voleybolcuların dikey sıçrama yükseklikleri statik sıçrama yöntemi ile ölçülmüştür. Katılımcılar
eller belde 90 derece açı ile squat pozisyonunda beklerken yükselebildikleri en yüksek noktaya
sıçramışlardır. Sıçrama yüksekliğinin belirlenmesinde Powertimer PC 1.9.5 Version Newtest
cihazı ile cihaza bağlı "mat" ve bilgisayar programı kullanılarak yapıldı.
Verilere analize başlamadan önce normallik varsayımı uygulanmış veriler normal dağılıma sahip
olmadığı için (p>0,05) Spearman korelasyon analizi yapılmıştır.
288
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Bulgular
Tablo 1. Statik, dinamik denge değerleri ile dikey sıçrama değerlerinin tanımlayıcı istatistiği
Değişkenler
n
Ortanca
Minimum
Maksimum
SS
X Düzlemi Basınç
27
2
0
4
1,42
Y Düzlemi Basınç
27
2
0
5
1,28
Dinamik Denge
27
0,6
0,1
3
0,82
Dikey sıçrama (cm)
27
56,41
49,54
67,74
3,96
Voleybolcuların X ve Y Düzlemi Basınç ortanca değeri 2, Dinamik Denge değeri 0,6, Dikey
Sıçrama mesafesi de 56,41 cm olarak bulunmuştur.
Tablo 2. Değişkenler arası korelasyon tablosu
Değişkenler
Dikey sıçrama (cm)
X
Düzlemi Y
Düzlemi
Dinamik Denge
Basınç
Basınç
Dikey sıçrama (cm)
1
-,777**
-,716**
-,743**
1
,733**
,812**
1
,691**
X Düzlemi Basınç
Y Düzlemi Basınç
Dinamik Denge
1
**= p<0,01
Yapılan Spearman korelasyon analizi neticesinde Dikey sıçrama ile X ve Y Düzlemi Basınç ile
Dinamik Denge skorları yönünde ters yönde ve kuvvetli bir ilişki vardır (p<0,01).
Sonuç: Yapılan bu çalışma sonuçlarına göre dikey sıçrama değerleri yükseldikçe denge
skorlarının iyileştiği bulunmuştur. Denge değerleri sıfır hataya yaklaştıkça (küçüldükçe) dikey
sıçrama değerleri artmıştır. Bu durumun ortaya çıkmasında denge ve dikey sıçramanın benzer
motorik özelliklerden etkilendiği, dikey sıçramanın kinematiğinde yer alan etkenlerin denge
performansında da etkili olduğu söylenebilir.
Bu verilerin doğrultusunda denge gerektiren beceriler için dikey sıçrama çalışmalarının
yapılması önerilebilir.
Anahtar Kelimeler: Dikey Sıçrama, Dinamik Denge, Statik Denge
289
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 105. PROFESYONEL ERKEK VOLEYBOLCULARIN FARKLI YÖNTEMLER
KULLANILARAK YÜZDE YAĞ ORANLARININ DEĞERLENDĐRĐLMESĐ
Kerem ERYILMAZ1, Đlhan ODABAŞ1, Benil KISTAK1
(1) Haliç Üniversitesi, Besyo,Türkiye
ÖZET
Bu araştırma 2014 – 2015 Türkiye Voleybol Erkekler Birinci Liginde oynayan erkek
voleybolcuların yağ oranlarının farklı formüllerle tespiti ve voleybola en uygun formülün hangisi
olabileceğinin değerlendirilmesidir.
Araştırmaya yaş ortalamaları 27,00yıl ± 5,014, boy ortalamaları 193,67 cm ± 9,942,
vücut ağırlığı 88,87 kg ± 6,576 olan, birinci lige oynayan 15 profesyonel voleybolcu araştırmaya
katılmıştır. Sporcuların antropometrik ölçümlerinden boy ölçümünde boy skalası, deri altı yağ
kalınlığı ölçümleri Holtain marka (0.02mm hassasiyet) kaliper ile yapılmıştır ve değerler sabah
antrenmanı öncesinde sporcular dinlenik iken alınmıştır.
Deri altı yağ kalınlıkları vücudun sekiz ayrı bölgesinden (triceps, biseps subskapula, suprailiak,
göğüs, abdominal, uyluk, kalf) alınmış olup, yüzde yağlarının hesaplanmasında altı eşitlik
(Yuhasz, Thenk-Tipton, Lange, Durning-Womersley, Sloan ve Weir, Jackson-Pollock)
kullanılmıştır. Đstatistiksel değerlendirmelerde SPSS 22 programı kullanılmış olup, tanımlayıcı
istatistik, korelasyon ve ortalamalar arasındaki farklılıklar için ise Paired Sample test
uygulanmıştır(p˃0.05).
Sonuç olarak altı eşitlik arasında anlamlı farklılıklar olduğu, Yuhazs ile Durning-Womersley ve
Lange ile Jackson-Pollock eşitliği arasında bir farklılık olmadığı gözlenmiştir. Dolayısıyla bu iki
yöntem birbirlerinin yerlerine kullanılabilir. Sporcularda yüzde yağ hesaplamalarında
kullanılacak formüllerde o sporun özelliğinin dikkate alınması ve mümkün olduğunca çoklu
bölgelerden ölçümlerin yapılmasının daha uygun olacağını inanmaktayız.
Anahtar Kelimeler: Voleybolcu, Yüzde Yağ, Skinfold, ölçüm
290
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 21. BEDEN EĞĐTĐMĐ ÖĞRETMENLERĐNĐN
DAVRANIŞLARINA ĐLĐŞKĐN ÖĞRENCĐ GÖRÜŞLERĐ
MESLEKĐ
ETĐK
DIŞI
Tülay KÖKOĞLU1, Ökkeş Alpaslan GENCAY1
(1) Kahramanamaraş Sütçü Đmam Üniversitesi ,Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu, Beden
Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı,Türkiye
ÖZET
Amaç: Bu çalışma ; ortaöğretim eğitim kurumlarında okuyan öğrencilerin, beden eğitimi
öğretmenlerinin mesleki, etik dışı davranışları ile ilgili görüşlerini ortaya çıkarmayı
amaçlamaktadır. Okullarda rol model aldıkları ve sıkı bir diyalog içinde bulundukları beden
eğitim öğretmenlerinin etik dışı davranışlarının neler olduğunu öğrencilerin gözüyle
belirlenmeye çalışılmıştır.
Materyal ve Metod: Kahramanmaraş ili Merkez Oniki Şubat ilçesinde 2014-2015 EğitimÖğretim yılı ortaöğretim kurumlarında okuyan üç farklı okuldan 159’u kız, 141’i erkek olmak
üzere toplam 300 öğrenci çalışmaya alınmıştır. Veri toplama aracı olarak Pelit ve Göçer ‘in 2006
yılında geliştirdikleri, "Etik Dışı Davranışlar Ölçeği" kullanılmıştır. Ölçek tek boyutlu olup
Likert tipi maddelerden oluşmaktadır. Araştırmada kullanılan anket, 5’li Likert türü ölçeğe göre
tasarlanmış olup, 5’li ölçekteki ifadelerin kodlanması; “1:tamamıyla etik, 2:kısmen etik,
3:kararsızım, 4:kısmen etik dışı ve 5:tamamıyla etik dışı” olarak yapılmıştır. Sonuçlar
bilgisayara kaydedildikten sonra SPSS 21.0 programıyla istatistikler yapılmıştır.
Bulgular: Anket sonuçları tablolar halinde sunulmuştur.
Tablo 1: “Öğrencilerle ilişkiler” ile ilgili sorulara verilen cevaplar
Öğrencilerle Đlişkiler
Tamamıyla
Kısmen
Etik
Etik
Kararsız
Kısmen
Tamamıy
la
Etik
(X )
Etik
Dışı
Dışı
f
1. Not karşılığında maddi çıkar
20
sağlamak
2. Derslerine girilmeyen öğrencilerle
23
flört etmek
3. Bireysel işler için öğrencileri
17
kullanmak
4. Derslerine girilen öğrencilerle flört
20
etmek
%
f
%
6,7
8
7,7
5
f
%
f
2,7 10
3,3
1,7 14
5,7
6,7
f
%
13 4,3
249
83,0
4,543
4,7
10 3,3
248
82,7
4,517
10 3,3 16
5,3
41 13,7 216
72,0
4,430
7
4,3
18 6,0
80,7
4,517
2,3 13
%
242
291
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
5. Akraba veya tanıdık öğrencilere
26
ayrıcalıklı muamele etmek
6. Derslerine girilmeyen akraba veya
tanıdık öğrencilerin ders geçmelerinde
22
meslektaşlarından
kolaylık
sağlamalarını istemek
7.
Kendi
ideolojik
görüşleri
doğrultusunda
öğrenciyi 25
yönlendirmeye çalışmak
8. Okul takımında oynayan öğrencilere
36
ayrıcalıklı muamele yapmak
9.Öğrencileri sporla ilgili verilen
19
görevler için zorlamak
10. Öğrencilerin bazı burs ve diğer
kaynaklardan ya da avantajlardan
yararlanmalarını ırk, din, cinsiyet, 12
engellilik, ulusal köken ya da medeni
durumu yüzünden engellemek
11. Öğrencilere fiziksel ceza vermek 22
12. Öğrencilerin önünde sigara içmek 26
13. Okul dışındaki hareketlerini tasvip
etmediği herhangi bir öğrenciyi sınıf 14
ortamında deşifre etmek
8,7
11 3,7 22
7,3
29 9,7
212
70,7
4,300
7,3
10 3,3 15
5,0
31 10,3 222
74,0
4,403
8,3
18 6,0 34
11,3 37 12,3 186
62,0
4,137
12,0
14 4,7 31
10,3 40 13,3 179
59,7
4,040
6,3
13 4,3 18
6,0
28 9,3
222
74,0
4,403
4,0
5
1,7 23
7,7
16 5,3
244
81,3
4,583
7,3
7
2,3 17
5,7
30 10,0 224
74,7
4,423
8,7
6
2,0 24
8,0
27 9,0
217
72,3
4,343
4,7
9
3,0 20
6,7
22 7,3
235
78,3
4,517
Tablo 2: “Görevle ilgili sorumluluklarla” ilgili sorulara verilen cevaplar
Kısmen Tamamıyla
Tamamıyla Kısmen
Görevle Đlgili Sorumluluklar
Kararsız Etik
Etik
f
14. Çalışma saatleri içerisinde kişisel
24
işlerle ilgilenmek
15. Đşe gelmemek için gerçeğe aykırı
21
mazeret bildiriminde bulunmak
16. Okulun fiziksel kaynaklarını (
malzeme, araç-gereç vb.) kişisel işleri için 16
kullanmak.
17. Geçerli mazeret dışında iş saatlerini
ihlal etmek(Derse geç girme, öğle tatilini 25
uzatma, geç gelme, erken ayrılma)
18. Kayıtlar üzerinde değişiklik yapmak
18
ve meslektaşlarını buna yöneltmek
19. Öğrencisine ait gizli tutulması gereken
bilgileri-sırları ( maddi durum, özel bir
15
hastalık vb.) diğer öğrenciler önünde
açıklamak
Etik
Ortalama
Etik
%
f
%
Dışı
f %
Aritmetik
Dışı
f
%
(X)
%
f
8,0
13 4,3 16
5,3 35 11,7 212
70,7 4,327
7,0
8
2,7 22
7,3 34 11,3 215
71,7 4,380
5,3
5
1,7 27
9,0 38 12,7 214
71,3 4,430
8,3
10 3,3 16
5,3 32 10,7 217
72,3 4,353
6,0
7
2,3 20
6,7 19 6,3
236
78,7 4,493
5,0
8
2,7 12
4,0 10 3,3
255
85,0 4,565
292
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
20. Okula alkol alarak ya da herhangi bir
15
uyuşturucu madde kullanarak gelmek
21. Toplanan spor parasını kişisel işler için
13
kullanmak
22. Spor parasıyla spor malzemesi
14
haricindeki eksiklikleri gidermek
23. Spor malzemelerinin öğrenciler
dışındaki kişilerce kullanılmasına izin 11
vermek
24. Ders dışı egzersizleri düzenli
20
yapmamak
25. Derslerde konu anlatmak yerine
63
öğrencilere top verip serbest bırakmak
26. Yıllık ve/veya günlük planlarda
belirtilen
konuların
öğrencilerine
aktarılmasında, olanak olduğu halde
24
öğrencilerin konuyu daha iyi anlamalarını
sağlayacak materyalleri fazla iş yükü
getirir diye kullanmaktan kaçınmak
27. Sınıfta argo terim kullanmaktan
18
çekinmemek
28. Đçinde yaşadığı toplumun kültürel
değerleriyle alay edercesine beyanlarda 16
bulunmak
29. Öğrencinin dersi geçmesi karşılığında
velisinden bireysel ya da kurumsal çıkar 12
sağlayıcı herhangi bir şey talep etmek
30. Okul veya kendi adına velilere
herhangi bir şey satma girişiminde 10
bulunmak
31. Spor parasıyla alınan malzemeleri
ucuza
mal
etmek
amacıyla 18
faturalandırmamak
5,0
8
2,7 12
4,0 10 3,3
255
85,0 4,607
4,3
5
1,7 19
6,3 13 4,3
250
83,3 4,607
4,7
9
3,0 25
8,3 27 9,0
225
75,0 4,467
3,7
14 4,7 28
9,3 30 10,0 217
72,3 4,427
6,7
35 11,7 34
11,3 35 11,7 176
58,7 4,040
21,0 18 6,0 23
7,7 24 8,0
172
57,3 3,747
8,0
9
3,0 31
10,3 16 5,3
220
73,3 4,330
6,0
13 4,3 23
7,7 17 5,7
229
76,3 4,420
5,3
6
2,0 19
6,3 17 5,7
242
80,7 4,543
4,0
7
2,3 20
6,7 8
2,7
253
84,3 4,610
3,3
9
3,0 17
5,7 20 6,7
244
81,3 4,597
6,0
8
2,7 12
4,0 16 5,3
246
82,0 4,537
Tablo 3: Öğretmenlerin “Meslektaşlarıyla ilişkileri” ile ilgili sorulara verilen cevaplar
Tamamıyla Kısmen
Kararsız
Meslektaşlarla Đlişkiler
Etik
f
32. Kendi yaptığı bir hatayı meslektaşlarına
18
yüklemeye çalışmak
33. Herhangi bir meslektaşı hakkında sınıfta
15
olumsuz açıklamalarda bulunmak
34. Meslektaşları ile ilgili gizli bilgi-belgeleri
yasal veya mesleki amaçlarca gerekli 12
olmadığı halde açıklamak
35. Meslektaşlarıyla ilişkilerinde ideolojikpartizan vb. gibi nedenlerle araya mesafe 14
koymak
Etik
%
f
%
f
6,0
8
2,7 12
5,0
%
Kısmen Tamamıyla
Etik Dışı Etik Dışı
f
Aritmetik
Ortalama
%
F
%
4,0 16
5,3
246
82,0 4,547
12 4,0 14
4,7 25
8,3
234
78,0 4,503
4,0
11 3,7 23
7,7 20
6,7
234
78,0 4,510
4,7
10 3,3 21
7,0 25
8,3
230
76,7 4,490
(X)
293
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
36. Meslektaşlarının mesleki kararlarını
14
etkilemek için zorlayıcı araçlar kullanmak
37. Meslektaşlarıyla ilişkilerinde cinsiyet
13
ayrımı gözetmek
38. Meslektaşlarına karşı konuşmalarında
18
devamlı suretle üstünlük sağlamaya çalışmak
39. Herhangi bir meslektaşı hakkında başka
bir meslektaşına olumsuz yargı-açıklamalarda 11
bulunmak
40. Meslektaşının başarısını kendisine mal
11etmek
41. Okul yönetimine meslektaşı hakkında
devamlı olarak olumsuz görüşlerde bulunmak
17-
4,7
12 4,0 16
5,3 23
7,7
235
78,3 4,510
4,3
9
3,0 16
5,3 23
7,7
239
79,7 4,553
6,0
6
2,0 17
5,7 25
8,3
234
78,0 4,503
3,7
5
1,7 23
7,7 21
7,0
240
80,0 4,580
3,7
6
2,0 16
5,3 28
9,3
239
79,7 4,593
5,7
9
3,0 9
3,0 21
7,0
243
81,0 4,553
Sonuç ve Öneriler: Ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören kız ve erkek öğrencilere, beden
eğitimi öğretmenlerinin mesleki etik dışı davranışları ile ilgili sorular sorulmuştur. Öğrenciler,
öğretmenlerinin sergiledikleri tavır ve davranışların ne ölçüde etik olduğunu verilen ankette 5
üzerinden değerlendirmişlerdir. "Öğrencilerle olan ilişkiler" başlığı altındaki 13 soruya verilen
yanıtlara göre en etik dışı davranış ‘Öğrencilerin bazı burs ve diğer kaynaklardan ya da
avantajlardan yararlanmalarını ırk, din, cinsiyet, engellilik, ulusal köken ya da medeni durumu
yüzünden engellemek', en az etik dışı davranış ise ‘ Okul takımında oynayan öğrencilere
ayrıcalıklı muamele yapma’ olarak tespit edilmiş. "Görevle ilgili sorumluluklar" kısmında,
‘Öğrencinin dersi geçmesi karşılığında velisinden bireysel ya da kurumsal çıkar sağlayıcı
herhangi bir şey talep etmek' en etik dışı davranış olarak görülürken, en az etik dışı davranış ise
‘Derslerde konu anlatma yerine top verip serbest bırakma’ ifadesi, "meslektaşlar ile ilişkiler"
konusundaki en etik dışı davranış ‘meslektaşının başarısını kendisine mal etme' , en az etik dışı
davranış olaraksa " Meslektaşlarıyla ilişkilerinde ideolojik- partizan vb. gibi nedenlerle araya
mesafe koymak" olduğu görülmüştür.
Türkiye’de beden eğitimi öğretmenleri yetiştirilirken pedagojik formasyon adı altında
öğretmenlik formasyon dersleri verilmektedir. Mevcut öğretmen yetiştirme programlarında etik
ile ilgili herhangi bir ders yoktur. Bu nedenle hem beden eğitmi öğretmenlerinin eğitim öğretim
sürecinde mesleki etik ilkeler konusuna ağırlık verilmeli hem de öğretmenlerin hizmet içi
eğitimleri ile bu konu devamlı gündem de tutulmalıdır. Okulların bilgi öğretim yeri olduğu
kadar, iyi insan yetiştirme, hayata sağlıklı ve ahlaklı bireyler kazandırma yeri de olabilmesi için;
öğrenciler tarafından rol model olarak alınan beden eğitimi öğretmenlerinin de etik değerler
konusunda çok özenli olmaları gerekmektedir. Dolayısıyla beden eğitimi öğretmenlerinin; gerek
mezuniyet öncesi gerekse mezuniyet sonrası eğitimlerle mesleki etik değerler konusunda daha
duyarlı bireyler haline getirilmesi için çalışmalar yapılmalıdır.
Kaynaklar
Altınkurt Y, Yılmaz K. "Öğretmen adaylarının öğretmenlerin mesleki etik dışı davranışlar ile
ilgili görüşleri." Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 1.22 (2011): 113-128.
Obuz,Ü. "Beden eğitimi ve spor öğretmenliği bölümü öğrencilerinin öğretmenlik mesleğiyle
ilgili etik olmayan davranışlara ilişkin görüşleri".Yayınlanmamış yüksek lisans Tezi (2009),
Çukurova Üniversitesi,Adana, Türkiye.
294
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Pelit E, Güçer E. Akademisyenlerin Meslek Etiği Konusundaki Algılamaları Üzerine Bir
Çalışma. Ticaret ve Turizm Eğitim Fakültesi Dergisi. Sayı: 2, 2006.
Anahtar Kelimeler: Lise öğrencileri, Beden Eğitim öğretmenleri, Etik Dışı Davranışlar
POS
111.
LĐSE
SEVĐYESĐNDEKĐ
ÖĞRENCĐLERĐN
BEDEN
DERSLERĐNDEKĐ SÜREKLĐ KAYGI DÜZEYLERĐNĐN BELĐRLENMESĐ
EĞĐTĐMĐ
Samet SAVRAN 1
(1) Hacettepe Üniversitesi,Spor Bilimleri Fakültesi,Türkiye
ÖZET
Kaygı, kişinin bir uyaranla karşı karşıya kaldığında yaşadığı, bedensel, duygusal ve zihinsel
değişimlerle kendini gösteren bir uyarılmışlık durumudur (Taş, 2005). Kaygı gelmesi beklenen
bir tehlikeden korkma halidir. (Turgut, 1978; Akt. Baykul, 1999) Kaygı, bir tehdit altında
hissedilen korku ve gerginlik durumu olarak ifade edilebilir (Özgüven 1994, 323). Kaygı ile
korku genellikle birbirine karıştırılmaktadır. Korku, bilinçli olarak tanınan, belirli bir tehlike
(genel olarak dış baskı veya tehlike) karşısında ortaya çıkan heyecansal bir tepkidir. “Ben arıdan
korkarım” örneğinde olduğu gibi korkunun kaynağını biliriz. Kaygı ise kişi tarafından
bilinmeyen, belli olmayan, objesiz tehlikelere karşı verilen heyecansal bir tepkidir, bireyin kendi
varlığı için gerekli olan değerlerin, tehdit edilmesi halinin yaşandığı doğal içsel bir durumdur.
Korkuda tehdit dışarıdandır, benliğinin bütünü tehlike altında değildir. Kişi tehlikeyi bilir ve
bununla uğraşmak için kaçma veya savaşma biçiminde bir davranış gösterebilir ve korku veren
durum ortadan kalktığında rahatlar. Kaygı daha genel bir durumdur, korkudan daha şiddetli ve
daha uzun sürelidir (Çevik, 1993); (Cüceloğlu, 1993). (Aktaran: Yenilmez, K. & Özbey, N.
2006). Belirli dönemlerde herkesin geçirebileceği bir yaşantı olan kaygı, “Durumluk kaygı‟ ve
“Sürekli kaygı‟ olarak iki şekilde incelenmektedir. Durumluk kaygı, tehlikeli olarak adlandırılan
durumlar öncesinde veya olaylar sırasında ortaya çıkar çoğunlukla mantıki sebeplere bağlı,
başkalarınca da nedeni anlaşılabilen ve genellikle her bireyin yaşadığı geçici duruma bağlı bir
kaygı biçimidir. Bazı insanlarda da belirli bir olay ve duruma bağlı olmayan genel ve devamlı
kaygılılık hali vardır. Buna da sürekli kaygı denir. Bulunduğu durumdan memnun olmama, genel
bir hoşnutsuzluk hali taşıma, huzursuzluk, her an başına kötü bir olay gelecekmiş gibi durma,
kolaylıkla incinme ve karamsarlığa bürünme sürekli kaygı düzeyi yüksek bireylerin
özelliklerindendir. Bireyin içinde bulunduğu durumla doğrudan bağdaşmayan, çevreden gelen
tehlikelere bağlı olmayan, başkaları tarafından nedeni açıkça anlaşılamayan kaygılar sürekli
kaygılardır. (Öner ve Le Compte’ den Aktaran: Coşkun Y. & Akkaş G., 2009 s.215.)
Yapılan araştırmalar sonucunda farklı derslerde öğrencilerde meydana gelen kaygının öğrenmeyi
ve başarıyı engellediği ortaya konulmuştur. Beden eğitimi derslerinde de öğrencilerde ortaya
295
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
çıkabilecek olan kaygı, beden eğitimi derslerinin hedeflerine ulaşmasını ve beceri öğrenimini
engelleyecektir. Bu yüzden bu araştırma, öğrencilerin beden eğitimi derslerindeki sürekli kaygı
durumlarını ortaya koyacak ve eğer öğrencilerde sürekli kaygı durumu mevcutsa, bu kaygı
durumlarının giderilmesi için öğretmenlere ve diğer ilgililere bilgi sağlamış olacaktır. Böylece bu
araştırma, beden eğitimi derslerinin etkili bir şekilde işlenebilmesine yardımcı olacaktır. Bu
araştırmanın amacı Ankara ili Çankaya ilçesinde lisede öğrenim gören öğrencilerin beden eğitimi
derslerindeki kaygı düzeylerinin belirlenmesidir.
Problem: Lisede öğrenim gören öğrencilerin beden eğitimi derslerindeki kaygı düzeyleri ne
durumdadır?
Alt Problemler: 1-Lisede öğrenim gören öğrencilerin beden eğitimi derslerindeki kaygı
düzeylerinde cinsiyetlere göre fark var mıdır? 2-Lisede öğrenim gören öğrencilerin beden eğitimi
derslerinde kaygı düzeylerinin bilişsel süreçler alt boyutunda cinsiyetlere göre fark var mıdır? 3Lisede öğrenim gören öğrencilerin beden eğitimi derslerinde kaygı düzeylerinin somatik
anksiyete alt boyutunda cinsiyetlere göre fark var mıdır?4-Lisede öğrenim gören öğrencilerin
beden eğitimi derslerinde kaygı düzeylerinin endişe alt boyutunda cinsiyetlere göre fark var
mıdır? 5-Lisede öğrenim gören öğrencilerin beden eğitimi derslerindeki kaygı düzeylerinde sınıf
düzeylerine göre fark var mıdır?
Yöntem: Bu araştırmada var olan durumu betimlemek amacıyla tarama modeli kullanılmıştır:
Araştırma grubunu, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Ankara ili Çankaya ilçesindeki 9. ve 10.
sınıflardaki lise öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmaya 2014-2015 öğretim yılı bahar
döneminde Ankara Çankaya ilçesinde bulunan 211, 9. Sınıf öğrencisi, 208, 10. Sınıf öğrencisi
katılmıştır. Bu çalışmada veriler, Barkoukis, Rodafinos, Koidou ve Tsorbatzoudis (2012)
tarafından geliştirilen “Beden Eğitimi Sürekli Kaygı Ölçeği” nin, Kalemoğlu ( 2014) tarafından
Türkçeye uyarlanmış ölçek kullanılmıştır. Daha sonra, ölçme aracı uygulanmadan önce
öğrenciler, araştırma ve ölçme aracı hakkında detaylı bir şekilde bilgilendirilmiştir. Ölçme
aracının cevaplanması için öğrencilere 15-20 dk. süre verilmiştir. Verilen süre sonunda ölçme
araçları öğrencilerden toplanmıştır. Verilerin analizinde, aritmetik ortalama, frekans ve yüzdeler,
standart sapma, varyans hesaplama ve iki ortalama arasındaki farkın önemlilik testi
kullanılmıştır.
Bulgular: Bu araştırmada Ankara ili Çankaya ilçesinde lisede öğrenim gören öğrencilerin beden
eğitimi derslerindeki kaygı düzeylerinin belirlenmek amacıyla yapılan veri analizine göre lisede
öğrenim gören öğrencilerin beden eğitimi derslerindeki kaygı düzeylerine ilişkin bulgular Tablo
1’de görülmektedir.
Tablo 1. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Beden Eğitimi Derslerindeki Kaygı Düzeylerine
Đlişkin Genel Bulgular
Ölçek
N
Kaygı Ölçeği Toplam
419
Puanı
Bilişsel
Süreçler
Alt
419
Boyutu Toplam Puanı
Somatik Anksiyete Alt 419
X
Ss
34,82
14,76
11,50
5,32
11,49
6,16
296
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Boyutu Toplam Puanı
Endişe Alt Boyutu Toplam
419
Puanı
11,83
6,34
Tablo 2. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Beden Eğitimi Derslerindeki Kaygı Düzeylerinde
Cinsiyete Göre Fark Olup Olmadığına Bakılması Đçin Elde Edilen Bağımsız Gruplarda T Testi
Verileri
Cinsiyet
Genç Erkek
Genç Kız
Toplam
N
224
195
419
X
39,45
29,52
SS
14,80
12,83
F
p
6,41
0.012*
*(p<0,05)
Tablo 3. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Beden Eğitimi Derslerindeki Kaygı Düzeylerinde
Sınıf Düzeyine Göre Fark Olup Olmadığına Bakılması Đçin Elde Edilen Bağımsız Gruplarda T
Testi Verileri
Cinsiyet
9.sınıf
10.sınıf
Toplam
N
211
208
419
X
36,01
33,62
SS
14,49
14,97
F
p
0,92
0,34*
Sonuç, Tartışma ve Yorum: Bu araştırmanın amacı Ankara ili Çankaya ilçesinde lisede
öğrenim gören öğrencilerin beden eğitimi derslerindeki kaygı düzeylerinin belirlenmesidir. Milli
Eğitim Bakanlığına Ankara ili Çankaya ilçesindeki 9. ve 10. sınıf öğrencilerinin sürekli kaygı
düzeylerinin belirlenmesi amacıyla beden eğitimi sürekli kaygı ölçeği uygulanarak toplanılan
verilerden elde edilen bulguların sonucunda araştırmaya katılan öğrencilerin beden eğitimi
dersine ilişkin sürekli kaygı düzeyleri düşük çıkmıştır. Türkiye’de lise öğrencileri yoğun bir
sınav temposundan geçmektedir ve bu tempo, lise öğrencilerini fiziksel aktiviteden
uzaklaştırmak için büyük bir sorun teşkil etmektedir. Ayrıca bu tempo öğrenciler üzerinde büyük
stres yaratmaktadır. Beden eğitimi dersleri, öğrencilerin bu stresli ve aktif olmayan ortamdan
uzaklaştırılması için büyük bir avantajdır. Öğrenciler, beden eğitimi derslerinde, kendilerine
vakit ayırabilip stres atabilmektedir. Beden eğitimi dersleri öğrenciler için böyle bir sebepten
dolayı stres atma ortamıyken, kaygı düzeylerinin düşük çıkması normal karşılanabilir.
Araştırmaya katılan öğrencilerin beden eğitimini dersine ilişkin sürekli kaygı düzeylerine
cinsiyet boyutundan bakılmak istenmiş ve cinsiyet değişkeninde fark olup olmadığını bulmak
amacıyla bağımsız gruplarda t testi uygulanmıştır. Elde edilen sonuç, kız lise öğrencilerinin,
erkek lise öğrencilerinden daha yüksek kaygı puanına sahip olduğunu göstermektedir. Bu alanda
fark çıkması üzerine, beden eğitimi sürekli kaygı ölçeğinin, bilişsel süreçler, somatik anksiyete
ve endişe alt boyutlarında da cinsiyet değişkeninde fark olup olmadığı bulunmak istenmiştir.
Bunun için bu alt boyutlarda da bağımsız gruplarda t testi uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlarda,
somatik anksiyete ve endişe alt boyutlarında kız ve erkek öğrenciler arasındaki fark anlamlı
çıkmış iken, bilişsel süreçler boyutunda kız ve erkek öğrenciler arasındaki fark anlamlı
çıkmamıştır. Buna göre, beden eğitimi sürekli kaygı ölçeğinde elde edilen toplam puanlardan
297
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
cinsiyet değişkenine göre ortaya çıkan farkın, somatik anksiyete ve endişe alt boyutlarından
kaynaklandığını söylenebilir. Araştırma katılan öğrencilerin beden eğitimi dersine ilişkin sürekli
kaygı düzeylerine sınıf düzeyi boyutundan bakılmak istenmiş ve sınıf düzeyi değişkenine göre
fark olup olmadığını bulmak amacıyla bağımsız gruplarda t testi uygulanmıştır. Elde edilen
sonuca göre, 9. ve 10. sınıf öğrencilerinin arasındaki farkın anlamlı olmadığı bulunmuştur. 9.
sınıfların beden eğitimi dersi sürekli kaygı ölçeğinden elde ettikleri puan ortalaması 36,01’dir.
10. sınıfların beden eğitimi dersi sürekli kaygı ölçeğinden elde ettikleri puan ortalaması ise
33,62’dir. Burada 10. sınıfların ortalamasının 9. sınıflardan daha düşük olduğu görülmüştür.
Bunun sebebi 10. sınıflar, ortaöğretim seviyesinde verilen beden eğitimi ders saatlerini 9.
sınıflara göre daha fazla görmüş olmaları ve beden eğitimi öğretmenine daha fazla alışmaları,
kısaca deneyim kazanmaları diyebiliriz. Bağımsız gruplar t testinden elde edilen veriler
sonucunda sınıf düzeyine göre bir fark ortaya çıkmadığından, beden eğitimi sürekli kaygı
ölçeğinin alt boyutlarında fark olup olmadığına bakılmamıştır.
Şişko ve Demirhan (2002), ilköğretim okulları ve liselerde öğrenim gören kız ve erkek
öğrencilerin beden eğitimi ve spor dersine ilişkin tutumlarını ölçmüşlerdir. Araştırmalarında,
Demirhan ve Altay tarafından geliştirilen tutum ölçeğini kullanmışlardır. Bu araştırmada lise
öğrencilerinden elde edilen sonuç, beden eğitimi ve spor dersine ilişkin tutumların olumlu
olduğu yönündedir ve aynı zamanda erkek öğrencilerin tutum puanları, kız öğrencilere göre daha
yüksek çıkmıştır. Bir başka araştırmada, Hünük ve Demirhan (2003), ilköğretim sekizinci sınıf,
lise birinci sınıf ve üniversite öğrencilerinin beden eğitimi ve spora ilişkin tutumlarının
karşılaştırılması başlıklı bir çalışma yapmış ve lise birinci sınıf öğrencilerinden elde edilen tutum
puanları olumlu çıkmıştır. Bir önceki örnek araştırma ile aynı şekilde erkek lise öğrencilerinin
tutum puanları, kız lise öğrencilerine göre daha yüksek çıkmıştır. Çelik ve Pulur’un (2011)
ortaöğretim öğrencilerinin beden eğitimi ve spora ilişkin tutumları isimli araştırmaya
bakıldığında ise, diğer iki araştırmayla aynı sonuçlar elde edilmiştir. Yine tutum puanları olumlu
ve yine cinsiyet arasındaki fark anlamlı çıkmıştır. Kısacası bu 3 araştırmaya bakıldığında,
ortaöğretim öğrencilerinin beden eğitimi dersine ilişkin tutumları olumludur. Öğrencilerin
tutumlarının olumlu çıkmasından dolayı, kaygı puanlarının düşük çıkması normal bir sonuç
olarak karşılanabilir. Aynı zamanda yukarıda örnek olarak verilen araştırmalarda, erkek
öğrencilerin tutum puanlarının daha yüksek olduğu görülmüştür. Bu araştırmada ise, erkek
öğrencilerin kaygı puanları, kız öğrencilerin kaygı puanlarına göre daha düşük çıkmıştır. Sonuç
olarak, ortaöğretim öğrencilerinin beden eğitimi dersine ilişkin tutumları olumlu ise kaygı
durumu düşük veya ortaöğretim öğrencilerinin beden eğitimi dersine ilişkin kaygı durumları
düşükse tutumları olumlu denilebilir.
KAYNAKLAR
Alpar R. (2012). Spor, Sağlık ve Eğitim Bilimlerinden Örneklerle Uygulamalı Đstatistik ve
Geçerlik- Güvenirlik <SPSS’ de Çözümleme Adımları Đle Birlikte>. 2. Baskı. Ankara: Detay
Yayıncılık.
Barkoukis, V. , Rodafinos, A. , Koidou, E. , Tsorbatzoudis H. (2012) Development of a
ScaleMeasuringTraitAnxietyin
PhysicalEducation.
Measurement
in
PhysicalEducationandExerciseScience, 16.
298
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Yenilmez, K.& Özbey, N. (2006) Özel Okul ve Devlet Okulu Öğrencilerinin Matematik Kaygı
Düzeyleri Üzerine Bir Araştırma. Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi
XIX (2),
ss. 431-448
Bloom, B. S. (1998). Đnsan nitelikleri ve okulda öğrenme (çev. D. A. Özçelik) (3.
Baskı).Đstanbul: MEB Yayınları.
Büyüköztürk, D. , Kılıç Çakmak, E. , Akgün, Ö. E. , Karadeniz Ş. , Demirel, F. (Temmuz, 2014).
Bilimsel
Araştırma Yöntemleri. 17. Baskı. Ankara: Pegem Akademi
Büyüköztürk, Ş. Araştırmaya Yönelik Kaygı Ölçeğinin Geliştirilmesi. Eğitim Yönetimi, Yıl 3,
Sayı 4, Güz 1997, ss. 453-464.
Coşkun, Y. & Akkaş G. (2009) Engelli Çocuğu Olan Annelerin Sürekli Kaygı Düzeyleri Đle
Sosyal Destek
Algıları Arasındaki Đlişki. Ahi Evran Üniversitesi Kırşehir Eğitim
Fakültesi Dergisi (KEFAD) Cilt 10, Sayı 1, ss. 213-227
KalemoğluVarol Y. (2014). Beden Eğitimi Sürekli Kaygı Ölçeğinin Türkçeye Uyarlanması:
Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması. InternatioalJournal of Human Sciences
Kutlu, Ö. , Doğan, C. D. , Karakaya, Đ. (2008) Öğrenci Başarısının Belirlenmesi: Performansa
ve Portfolyoya Dayalı Durum Belirleme. Ankara: Pegem Akademi.
Özçelik, D. A. (1998). Eğitim Programları ve Öğretim. (4. Baskı). Ankara: ÖSYM Yayınları.
Spielberger, C. D. (1972) Anxiety: CurrentTrends in Theoryand Research. Volume I & Volume
II. New York and London: AcademicPress
Tekindal, S. (Şubat, 2009). Duyuşsal Özelliklerin Ölçülmesi Đçin Araç Oluşturma. 2. Baskı.
Ankara: Pegem Akademi.
Şişko ve Demirhan (2002). Đlköğretim Okulları ve Liselerde Öğrenim Gören Kız ve Erkek
Öğrencilerin
Beden Eğitimi ve Spor Dersine Đlişkin Tutumları. Hacettepe Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Dergisi 23, ss. 205-210
Hünük ve Demirhan (2003). Đlköğretim Sekizinci Sınıf, Lise Birinci Sınıf ve Üniversite
Öğrencilerinin Beden Eğitimi ve Spora Đlişkin Tutumlarının Karşılaştırılması. Spor Bilimleri
Dergisi, Hacettepe J. Of Sport Sciences, 14 (4), ss. 175-184
Çelik ve Pulur (2011). Ortaöğretim Öğrencilerinin Beden Eğitimi ve Spora Đlişkin Tutumları.
Van/YYÜ Eğitim Fakültesi Dergisi Özel Sayısı, ss. 115-121
Anahtar Kelimeler: Beden Eğitimi Ve Spor, öğrenci, Sürekli Kaygı Düzeyi
299
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 117. BEDEN EĞĐTĐMĐ VE SPOR ÖĞRETMENLĐĞĐ ÖĞRENCĐLERĐNĐN
ÖĞRENME STĐLLERĐNĐN ÖĞRETMENLĐK MESLEĞĐNE YÖNELĐK TUTUMLARI
ÜZERĐNE ETKĐSĐ
Ayşegül KELEŞ1
(1) Hacettepe Üniversitesi,Spor Bilimleri Fakültesi,Türkiye
ÖZET
Son yıllarda eğitim alanında yapılan bilimsel çalışmaların büyük bir çoğunluğunun amacı,
öğrenenlerin bireysel farklılıklarına göre öğrenme yollarını zenginleştirme ve onların öğrenme
ortamlarını daha etkili biçimde geliştirmektir. Eğitimciler bu amaçtan yola çıkarak öğrenmeyi
etkileyen zeka, yetenek ve motivasyon gibi faktörlerin yanında öğrenme stilinin de öğrenme
üzerinde önemli ölçüde etkili olduğunu kabul etmektedir (Genç M.ve Kocaarslan M. 2013) Etkili
öğrenme, öğrencinin öğretme-öğrenme sürecine etkin olarak katılması ve öğrenmelerini denetim
altına almasıdır. Etkili öğrenen öğrenci, öğrenme sürecinde kendini denetleyebilir ve
yönlendirebilir. Bireyin, etkili öğrenme yeterliliğini kazanabilmesinde “öğrenmeyi öğrenme”
becerileri büyük önem taşımaktadır. Bireyin öğrenme amaçlı çabalarında söz sahibi olması
anlamına da gelen “öğrenmeyi öğrenme” kavramı içerisinde yer alan önemli bir bileşen öğrenme
stili kavramıdır (Özer, B. 1998). Öğrenme stili kavramı, deneyimsel öğrenme modelinin farklı
aşamalarını kullanmak için öğrenenlerin tercih ettiği yollar ve öğrenmedeki bireysel farklılıklar
olarak tanımlanmaktadır (Kolb A. ve Kolb Y. 2009). Kolb’a göre (1984) dört öğrenme stili
vardır. Bunlar yansıtıcı, gözlem ve somut yaşantılara dayanan değiştiren stil, yansıtıcı gözlem ve
soyut kavramsallaştırmaya dayanan özümseyen stil, soyut kavramsallaştırma ile aktif yaşantıya
dayanan ayrıştıran stil ve aktif yaşantı ile somut yaşantıya dayanan yerleştiren stildir.
Öğretmen, öğrenme öğretme süreçlerinde öğrencileri, kişiliği ile etkilemektedir. Bu nedenle,
öğretmenlerin eğitsel yönleri kişilikleri ile yakından ilgilidir. Öğretmenlerin kişiliği ise,
tutumları, davranışları, ilgileri, ihtiyaçları, değerleri vb. kişilik özellikleri oluşturur.
Öğretmenlerin öğrencileri etkileyen önemli kişilik özelliklerinden birisi de tutumdur
(Küçükahmet, 1976) Kağıtçıbası’na (1988) göre tutum, “bir bireye atfedilen ve onun bir
psikolojik obje ile ilgili düşünce, duygu ve davranışlarını düzenli bir biçimde oluşturan bir
eğilimdir”. Tutumların birkaç önemli işlevi vardır. Bireyi tanımlar, gelecekteki duygu ve
düşüncelerini yönetir ve bireyin duygularını, düşüncelerini amaçlarını, davranışlarını özetler.
Öğretmen adaylarının mesleklerine yönelik olumlu tutum geliştirebilmeleri için hizmet
öncesinde aldıkları eğitimin ilgi ve ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde düzenlenmesiyle,
özellikle bireysel farklılıkların dikkate alınmasıyla olumlu yönde gelişmeler sağlanabilir.
(Baykara, K. 2010)
Bu araştırma öğretmen adaylarının mesleğe başlamadan önce öğrenme stillerinin ve mesleğe
yönelik tutumlarının ortaya çıkarılması öğretmen adaylarının meslek yaşamlarına birçok yönden
katkı sağlayacaktır. Kendi öğrenme stilini bilen ve olumlu bir tutuma sahip olan öğretmen
adayları, mesleğe başladıklarında öğrencilerinin öğrenme stillerine uygun öğrenme ortamı
oluşturarak öğrenenlerin özelliklerine duyarlı, verimli bir ders işleme imkânı bulabilir. Ayrıca
Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği öğrencilerinin öğrenme stillerinin belirlemesi, bu
öğrencilerin öğretme-öğrenme süreçlerinin yapılandırılmasına katkı sağlayabilir. Bu bilgiler
ışığında araştırmanın amacı Hacettepe Üniversitesi, Spor Bilimleri Fakültesi Beden Eğitimi ve
Spor Öğretmenliği öğrencilerinin öğrenme stillerini, öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları ile
300
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
tutumlarının öğrenme stillerine göre değişip değişmediğini belirlemektir. Bu bağlamda bu
araştırmanın problem cümlesi ve alt problemler; Hacettepe Üniversitesi, Spor Bilimleri
Fakültesi Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği öğrencilerinin öğrenme stilleri nelerdir ve
öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları öğrenme stillerine göre değişmekte midir?
Alt Problemler: 1-Öğretmen adayları hangi öğrenme stillerine sahiptirler? 2-Öğretmen
adaylarının öğretmenlik mesleği ne yönelik tutumları hangi düzeydedir? 3-Öğretmen adaylarının
öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları, öğrenme stillerine göre değişmekte midir?
Yöntem: Bu çalışmada, var olan durumu betimlemek amacıyla tarama modeli kullanılmıştır
(Karasar, 2005). Bu araştırmaya 2014-2015 öğretim yılında Hacettepe Üniversitesi, Spor
Bilimleri Fakültesi’nde öğrenim gören Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği 1., 2., 3. ve 4. Sınıf
öğrencilerinden 99 kişi katılmıştır. Bu öğrencilerin 50’si kadın 49’u erkektir. Bu çalışmada
veriler Kolb (1985) tarafından geliştirilen Türkçe’ye Aşkar ve Akkoyunlu (1993) tarafından
uyarlanan “Öğrenme Stilleri Ölçeği ile Üstüner (2006) tarafından geliştirilen 34 maddelik ve
5’li likert tipi ve tek boyutlu Öğretmenlik Mesleği Tutum Ölçeği ile kullanılmıştır. Verilerin
çözümlenmesinde, frekans ve yüzdeler, aritmetik ortalama, standart sapma, bağımsız gruplar için
t testi, tek yönlü varyans analizi kullanılmıştır.
Bulgular: Hacettepe Üniversitesi, Spor Bilimleri Fakültesi Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği
öğrencilerinin öğrenme stillerini, öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları ile tutumlarının
öğrenme stillerine göre değişip değişmediğini belirlemektir.
Öğretmen adaylarının hangi öğrenme stillerine sahip olduklarına ilişkin değerlerin sınıf
dağılımları Tablo 1’de görülmektedir.
Tablo 1: Beden eğitimi ve spor öğretmenliği bölümü öğrencilerinin baskın öğrenme stillerine
ilişkin genel, sınıflara ve cinsiyete göre yüzdesel dağılımları ile frekansları
Öğrenme Stilleri
%
Özümseyen
25,3
Değiştiren
29,3
Yerleştiren
18,2
Ayrıştıran
27,3
Beden eğitimi ve spor öğretmenliği öğrencilerinin öğretmenlik mesleğine yönelik toplam tutum
puanları ve cinsiyetlerine ilişkin bulgular Tablo 2’de görülmektedir.
Tablo 2: Beden eğitimi ve spor öğretmenliği öğrencilerinin öğretmenlik mesleğine yönelik
tutumlarının toplam ölçek puanı değerleri
Cinsiyet
Kadın
Erkek
Toplam Ölçek Puanı
N
20
49
99
Ortalama
118,74
117,08
117,91
SS
12,20
9,23
10,81
F
t
2,93
0,09
p>0.05
Beden eğitimi ve spor öğretmenliği öğrencilerinin öğrenme stillerine göre tutum puanları
ortalaması arasındaki farka ilişkin tek yönlü varyans analizi sonuçları Tablo 3’de verilmiştir.
301
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Tablo 3: Beden eğitimi ve spor öğretmenliği öğrencilerinin öğrenme stillerine göre tutum
puanları ortalaması arasındaki farka ilişkin tek yönlü varyans analizi bulguları
Öğrenme Stilleri
N
Ortalama
SS
F
t
Özümseyen
Değiştiren
Yerleştiren
Ayrıştıran
Toplam
25
29
18
27
99
117,36
119,75
116,33
117,51
117,91
9,03
13,16
12,97
7,90
10,81 0,43 0,72
Sonuç ve Tartışma: Araştırmada, beden eğitimi ve spor öğretmenliği öğrencilerinin baskın
öğrenme stillerinin değiştiren ve ayrıştıran öğrenme stili olduğu belirlenmiştir. Bu sonuçlara
göre, değiştiren öğrenme stilini tercih eden beden eğitimi ve spor öğretmenliği öğrencileri,
somut durumlara farklı açılardan bakmada iyilerdir ve fikirleri ilişkilendirirler. Olaylar
karşısında harekete geçmek yerine gözlem yapmayı tercih ederler. Tarafsız yargılarda bulunurlar.
Bu tip öğrenme stiline sahip bireylerin en zayıf yönleri, seçenekler arasında seçim yapmada
zorlanmaları ve karar vermede çok zaman harcamalarıdır. Düşünceleri biçimlendirirken kendi
duygu ve düşüncelerini göz önüne alırlar. Geniş bir kültürel ilgiye, imgesel ve duygusal
eğilimlere sahiptirler. Formal öğrenme ortamlarında, bireysel dönüt alma ve açık bir zihinle
dinlemeyi tercih ettikleri söylenebilir. Ayrıştıran öğrenme stilini tercih eden beden eğitimi ve
spor öğretmenliği öğrencileri, Sosyal ve kişilerarası problemlerden çok, teknik problemlerle
uğraşmayı tercih ederler. Zihinsel analiz, tümden gelimci akıl yürütme ve sistematik planlama
özelliklerine sahiptirler. Detaylara önem verirken, parçalardan hareketle bütünü anlamaya
çalışırlar. Zayıf yönleri, çabuk karar verme, odak noktasını kaçırma ve dağınık düşünme
yapısıdır. Formal öğrenme ortamlarında, yeni fikirler, simülasyonlar, laboratuvar görevleri ve
pratik uygulamaları tercih ettikleri söylenebilir.
Araştırmanın bulgularına göre, beden eğitimi ve spor öğretmenliği öğrencilerinin öğretmenlik
mesleğine yönelik tutumları olumludur. Bu sonuç, öğretmen adaylarının mesleğe ilişkin
tutumlarının, düşünce, duygu ve davranışlarını birbirleriyle uyumlu kılarak etkilediği
düşünülürse, oldukça umut verici görünmektedir. Kız öğretmen adaylarının öğretmenlik
mesleğine yönelik tutum puanı ortalamaları erkek adaylara göre anlamı derecede yüksektir. Bu
sonuç, bazı çalışmalarla benzerlik gösterirken (Aşkar ve Erden 1987; Baykara Pehlivan, 2008;
Çapa ve Çil 2000; Çapri ve Çelikkaleli, 2008; Çetinkaya, 2007; Çiçek Sağlam, 2008; Gürbüz ve
Kışoğlu 2007; Sen, 2006) Erdem ve Anılan (1999) ile Bulut ve Doğar’ın (2006) yaptıkları
çalışmada tutum puanlarının cinsiyete göre değişmediği sonucuna ulaşılmıştır. Strong (1943),
küçük yaşlardan itibaren kültürlerin bazı meslekleri birinci derecede kadınlara bazılarını ise
erkeklere özgü saydığını belirtmektedir. Yazara göre, toplum tarafından kadınların genellikle
sanat, müzik, edebiyat, öğretmenlik, büro işleri ve sosyal hizmetlerle uğraşmaları beklenir.
Meslek ilgilerini etkileyecek tavır ve davranışlar oldukça erken yaşlarda özdeşim ve öğrenme
yoluyla belirlenir(Akt.:Çimen, 1988).Buna göre, öğretmenlik mesleğinin bayan mesleği gibi
görüldüğü, tutumların biçimlenmesinde de etkili olabileceği ve bu genel yargıyı destekleyici
sonuçlara ulaşıldığı söylenebilir.
302
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Beden eğitimi ve spor öğretmenliği öğrencilerinin öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları
öğrenme stillerine göre farklılık göstermemektedir. Beden eğitimi ve spor öğretmenliği
öğrencilerinin tutum puanlarının öğrenme stillerine göre farklılığına ilişkin yapılan tek yönlü
varyans analizinde bulunan t değeri (0,728), p=0.05 düzeyinde anlamlı değildir.
Kaynaklar
Aşkar, P. ve Akkoyunlu, B. (1993) Kolb öğrenme stili Envanteri, Eğitim ve Bilim, 87(17), 3747.
Aşkar, P. ve Erden M. (1987). Öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine yönelik tutum
ölçeği. Çağdaş Eğitim, 121, 8-11.
Baykara, K. (2010) Öğretmen Adaylarının Öğrenme Stilleri ve Öğretmenlik Mesleğine Yönelik
Tutumları Üzerine Bir Çalışma, Đlköğretim Online, 9(2), 749-763, [Online]:http://ilköğretim
online.org.tr,
Bulut, H. ve Doğar, Ç. (2006). Öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine karşı tutumlarının
incelenmesi. Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi, 8 (1), 13-27.
Çapa, Y. ve Çil, N. (2000). Öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine yönelik tutumlarının
farklı değişkenler açısından incelenmesi. Eğitim Fakültesi Dergisi, 18, 67-73.
Çetinkaya, R. (2007). Türkçe öğretmeni adaylarının yeterlilik algıları ve öğretmenlik mesleğine
yönelik tutumları. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü.
Çiçek Sağlam, A. (2008). Müzik öğretmenliği bölümü öğrencilerinin öğretmenlik mesleğine
yönelik tutumları. Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Dergisi.5(1), 59-69
Çimen, M. (1988). Cinsiyet ve bazı sosyo-ekonomik değişkenlerin, lise öğrencilerinin mesleki
ilgilerine etkisi. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü.
Genç, M. ve Kocaarslan, M. (2013) Öğretmen Adaylarının Öğrenme Stillerinin Çeşitli
Değişkenler Açısından Đncelenmesi: Bartın Üniversitesi Örneği, TSA / YIL: 17 S: 2, Ağustos
Gürbüz, H., Kışoğlu, M. (2007). Tezsiz yüksek lisans programına devam eden fen-edebiyat ve
eğitim fakültesi öğrencilerinin öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları (Atatürk Üniversitesi
örneği). Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi, 9(2), 71-83.
Erdem, A.R. ve Anılan, H. (2000). Paü eğitim fakültesi sınıf öğretmenliği öğrencilerinin
öğretmenlik mesleğine ilişkin tutumları. PAÜ Eğitim Fakültesi Dergisi, Özel Sayı (IV. Ulusal
Sınıf Öğretmenliği Sempozyumu Bildirileri).
Kağıtçıbası, Ç. (1985). Đnsan ve insanlar. Đstanbul: Sermet Matbaası.
Karasar, N. (2005). Bilimsel Araştırma Yöntemi (14. Baskı). Ankara Nobel Yayın ve Dağıtım.
Küçükahmet, L. (1976). Öğretmen yetiştiren kurum öğretmenlerinin tutumları (program
geliştirme açısından bir yorum). Ankara: Ankara Üniversitesi Yayınları:55.
Kolb, D.A. ( 1984) Experiental learning: experience as the source of learning and development.
New Jersey: Prentice-Hall;
303
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Pehlivan, K.B. (2010) Öğretmen Adaylarının Öğrenme Stilleri ve Öğretmenlik Mesleğine
Yönelik Tutumları Üzerine Bir Çalışma Đlköğretim Online - dergipark.ulakbim.gov.tr.
Şen, B. (2006). Sınıf öğretmeni adaylarının öğretmenlik tutumları ile öğrenme ve ders çalışma
stratejileri arasındaki ilişki. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Marmara Üniversitesi Egitim
Bilimleri Enstitüsü.
Üstüner, M. (2006). Öğretmenlik mesleğine yönelik tutum ölçeğinin geçerlik ve güvenirlik
çalışması, Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi. 45, 109-127.
Anahtar Kelimeler: Beden Eğitimi Ve Spor öğretmenliği öğrencileri, öğrenme Stilleri,
öğretmenlik Mesleğine Yönelik Tutumlar
POS 125. BĐSĐKLET KULLANICILARININ KASK KULLANIM DURUMLARI VE
KULLANIMA YÖNELĐK GÖRÜŞLERĐNĐN ĐNCELENMESĐ
Hale CENGĐZ1, Necat TOPRAK1
(1) Mersin Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
ÖZET
Giriş: Dünya Sağlık Örgütü (2013) araştırma raporlarına göre, her yıl 1.24 milyon insan trafik
kazalarına bağlı olarak yaşamını kaybetmektedir. Bu ölümler ya da çeşitli yaralanmalar büyük
oranda motorlu kara taşıtlarına bağlı olarak gelişse de, ulaşım, spor ya da eğlence amacı ile
bisiklet kullanımına bağlı kazalar da insan yaşamını tehdit etmektedir (Çobanoğlu, Melek, Sayır
ve Mergan, 2011). Amerika’da bisiklet kazalarına bağlı olarak her yıl ortalama 900 kişinin
hayatını kaybettiği ve 500.000 kişinin de yaralanma nedeni ile sağlık kuruluşlarına başvurduğu
rapor edilmiştir (Thompson, Rivara, & Thompson, 1999). Türkiye’de hastane verilerine dayalı
bisiklet kazalarına yönelik çeşitli araştırma sonuçları da, ölüm ve yaralanmaların meydana
geldiğini ortaya koymuştur (Güzel, Ersoy, Doğrusoy, Küçükuğurluoğlu, Altınel, ve
Karasalihoğlu, 2006; Koçak, Uçar, Bayır ve Ertekin, 2010; Sataloğlu, Aydın, ve Turla, 2010). Bu
araştırmalarda kullanıcıların kafa bölgesi başta olmak üzere çeşitli bölgelerinde yaralanmalar
olduğu saptanmış, ancak kaza esnasında kask kullanılmadığı da ortaya çıkmıştır. Bulgular
doğrultusunda da araştırmacılar özellikle kafa travmalarına yönelik en önemli önlemin de kask
kullanımı olduğunu vurgulamışlardır. Buradan yola çıkarak, bisiklet kullanıcılarının yaşamlarını
tehlikeye atacak yaralanmalardan korunmalarına yardımcı olacak önemli bir güvenlik önleminin
kullanımına yönelik araştırmalar yapılması ihtiyaç olarak belirlenmiş ve bu çalışmada bisiklet
kullanıcılarının bisiklet ve kask kullanım durumlarının incelenmesi kask kullanımına yönelik
görüşlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.
Materyal ve Metod: Araştırmaya 2014 yılında Türkiye Üniversitelerarası Dağ Bisikleti
Yarışı’na katılan ve kolayda örnekleme yöntemi ile seçilen yarışmacılar katılmıştır. Araştırma
304
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
bulguları katılımcıların %51.6’sının erkek (n= 16), % 48.4’ünün de kadın (n=15) olduğunu
ortaya koymuştur. Kadın katılımcıların yaş ortalaması 22.07±2.31 iken, erkek katılımcıların yaş
ortalaması 22.81±2.93’dir. Ek olarak, katılımcıların %41.9’unun üniversite 2.sınıf, %29.9’unun
3.sınıf, % 29.9’unun 4.sınıf olduğunu ortaya koymuştur. Verilerin toplanmasında Özel (2007)
tarafından bireylerin demografik verileri ve bisiklet kaskı kullanımının belirlenmesine yönelik
hazırlamış olduğu anket kullanılmıştır. Verilerin analizinde sayı ve yüzde değerlerinin ortaya
konmasına olanak sağlayan tanımlayıcı istatistik analizi kullanılmış, analiz programı olarak da
IBM SPSS 20 kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırma bulguları, bisikleti yarışmaya katılma düzeyinde kullanan katılımcı
bireylerin %54.8’inin bisiklet kaskına sahip olduğunu, %45.2’sinin de bisiklet kaskına sahip
olmadığını ortaya koymuştur. Buna ek olarak, katılımcıların %48.4’ünün bisiklet kaskı
kullandığı, %51.6’sının da bisiklet kaskı kullanmadığı ortaya konmuştur. Ayrıca katılımcıların
%41.9’u bisiklet kaskı satın almak istediğini belirtirken, %58.1’i de bisiklet kaskı satın almak
istemediğini belirtmiştir. Bisiklet kaskı kullanma sıklığına yönelik elde edilen veriler sonucunda
da, katılımcıların %45.2’sinin hiç kullanmadığı, %25.8’inin daima kullandığı, %12.9’unun çok
nadir kullandığı, %9.7’sinin bazen kullandığı, %6.5’inin de sık sık kullandığı ortaya çıkmıştır.
Bisiklet kaskı kullanmama nedenleri: Katılımcıların bisiklet kaskı kullanımlarına etki eden
kişileri belirtmeleri istenen soruya verdikleri yanıtlar %12.9’una sadece ailesinin etki edeceğini,
%32.3’üne sadece arkadaşlarının etki edeceğini, %38.7’sine hem aile hem arkadaşların etki
edeceğini ortaya koymuş ve katılımcıların %16.1’i de hiç kimsenin kask kullanımı konusunda
kararını etkilemeyeceğini belirtmiştir. Benzer şekilde, katılımcıların %29’u kask
kullanmadıklarını ve kullanmayacaklarını, %41.9’u da eskiden kullandıklarını ancak artık
kullanmadıklarını belirtmişlerdir. Katılımcıların %51.6’sı bisiklet kazası geçirdiklerini, %48.4’ü
de bisiklet kazası geçirmediklerini belirtmişlerdir. Bu kazalarda yaralanan bölgeler katılımcılar
tarafından baş (%3.2), yüz (%3.2), baş ve yüz dışındaki bölgeler (%51.6) olarak belirtilmiştir.
Tartışma ve Sonuç: Araştırma sonucunda katılımcıların yarısının, yarışmalara da katılan
bisiklet kullanıcısı olmalarına rağmen, bisiklet kaskına sahip olmadıkları ortaya çıkmıştır. Yine
katılımcıların yarısından fazlasının da bisiklet kaskı almayı düşünmedikleri bulunmuştur.
Bisiklet kaskı kullanma konusunda da oranlar fark göstermemiş ve katılımcıların yarısının
bisiklet kaskı kullanmadıkları ortaya çıkmıştır. Paralel biçimde, katılımcıların yarıya yakını da
bisiklet kaskını “hiç” kullanmadıklarını belirtmiştir. Bu araştırmada elde edilen bulguları
destekler biçimde bisiklet kaskının yaralanmalardaki önleyici etkisine rağmen kask kullanımında
eksikler olduğu çeşitli araştırmalarla ortaya konmuştur. Koçak ve ark’ları (2010) motosiklet ve
bisiklet kazalarına yönelik hastane olgularını inceledikleri araştırmalarında, insan yaşamını en
çok tehdit eden yaralanmaların motosiklet ve bisiklet kazalarında sıklıkla meydana gelen kafa
travmalarının olduğunu, ancak araştırma kapsamında incelenen olgularda sürücülerin koruyucu
önlemlere dikkat etmedikleri ortaya konmuştur. Ayrıca lise öğrencilerinin sağlık açısından riskli
davranışlarını inceleyen Kara, Hatun, Aydoğan, Babaoğlu ve Gökalp (2003), bisiklet kullanan
katılımcıların %93.8’inin kask takmadıklarını ortaya koymuştur.
Bisiklet kaskı kullanmama nedenlerine gelince, kadın katılımcıların en fazla şikayetçi oldukları
konu, bisiklet kaskının saçlarını bozması olmuştur. Ancak erkek katılımcılar sıcak tuttuğu için
bisiklet kaskı kullanmadıklarını belirtmişlerdir. Kaskın sıcak tutması konusu ise kadın
katılımcılar tarafından da ikinci neden olarak dile getirilmiştir. Kadın katılımcılar giyilmesinin
zor olduğunu belirtirken, kaskın giyilmesinin zor olduğu erkek katılımcılar tarafından hiç dile
getirilmemiştir. Bu araştırmanın bulgularını destekler biçimde Finnoff, Laskowski, Altman ve
305
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Diehl (2001) bisiklet kaskı kullanımına yönelik bariyerleri ortaya koydukları araştırmalarında
bisiklet kaskının “rahatsızlık verici” ve “baş ağrıtıcı” bulunması, “sıcak tutması”, kaska “ihtiyaç
hissedilmemesi”, ve kaska “sahip olunmaması” nedenleri ile kullanılmadığını ortaya
koymuşlardır.
Kask kullanımının arttırılması amacı ile kullanmamaya neden olan faktörlerin dikkate alınarak
kask üretiminde çeşitli düzenlemelere gidilmesi önerilmektedir. Kullanıcılara rahatsızlık
vermeyen, sıcak tutmayan, kullanımı kolay olan kaskları dizayn edilmesi, kullanıma yönelik
bariyerleri ortadan kaldırabilir ise de, çeşitli eğitim programlarının ya da yasal düzenlemelerin de
kullanımın arttırılması ya da sürekli kılınmasını sağlayacağı düşünülmektedir.
Kaynakça
Çobanoğlu, U., Melek, M., Sayır, F., Mergan, D. (2011). Çocukluk çağında bisiklet kazalarına
bağlı toraks travmaları [Chest traumas due to bicycle accident in childhood]. J Clin Anal Med,
2(3) 34–38.
Güzel, A., Ersoy, B., Doğrusoy, Y., Küçükuğurluoğlu, Y., Altinel, T., & Karasalihoğlu, S.
(2006). [The evaluation of bicycle accidents that were admitted to a pediatric emergency
department]. Ulusal travma ve acil cerrahi dergisi-Turkish journal of trauma & emergency
surgery: TJTES, 12(4), 299-304.
Finnoff, J. T., Laskowski, E. R., Altman, K. L., & Diehl, N. N. (2001). Barriers to bicycle helmet
use. Pediatrics, 108(1), e4-e4.
Kara, B., Hatun, Ş., Aydoğan, M., Babaoğlu, K., & Gökalp, A. S. (2003). Kocaeli ilindeki lise
öğrencilerinde sağlık açısından riskli davranışların değerlendirilmesi. Çocuk Sağlığı ve
Hastalıkları Dergisi, 46(1), 30-37.
Koçak, S., Uçar, K., Bayır, A., & Ertekin, B. (2010). Characteristics of the cases of bicycle and
motorcycle accidents referred to the Emergency department. Turkish Journal of Emergency
Medicine, 10, 112-118.
Özel, T. (2007). Đlköğretim okulundaki öğrencilerde bisiklet ve kask kullanımı (Yayınlanmamış
Yüsek Lisans Tezi). Đstanbul Üniversitesi, Halk Sağlığı Hemşireliği Anabilim Dalı. Đstanbul.
Thompson, D. C., Rivara, F. P., & Thompson, R. (1999). Helmets for preventing head and facial
injuries in bicyclists. Cochrane Database of Systematic Reviews, 4, 1-29.
Turla, A., Aydın, B., Sataloğlu, N. (2009). Acil serviste düzenlenen adli raporlardaki hata ve
eksiklikler. Ulus Travma Acil Cerrahi Dergisi, 15, 180-184.
World Health Organization. (2013). WHO global status report on road safety 2013: supporting a
decade of action. World Health Organization.
306
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 135. LĐSE ÖĞRENCĐLERĐNĐN BEDEN EĞĐTĐMĐ DERSĐNE YÖNELĐK SÜREKLĐ
KAYGI DÜZEYLERĐ ĐLE ANNE-BABA TUTUMLARI ARASINDAKĐ ĐLĐŞKĐ
Melihşah KATMAN1, Yaprak KALEMOĞLU VAROL1
(1) Aksaray Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
ÖZET
Giriş ve Amaç: Dış dünyadan kaynaklanan bir tehlike ihtimali ya da kişi tarafından tehlikeli
olarak algılanıp yorumlanan her hangi bir durum karşısında yaşanan duygu olarak tanımlanan
(Alisinanoğlu ve Ulutaş, 2003) kaygı kavramı Spielberger tarafından sürekli kaygı (trait anxiety)
ve durumluk kaygı (state anxiety) olarak iki şekilde nitelendirilmiştir (Cheng ve Cheung, 2005).
Durumluk kaygı, kişilerin özel durumları tehdit edici olarak yorumlaması sonucu oluşan
duygusal tepkidir (Kutlu, 2001). Sürekli kaygı ise stres yaratan durumun tehlikeli ya da tehdit
edici olarak algılanması, bu tehditlere karşı durumluk duygusal reaksiyonların frekansının ve
yoğunluğunun artması ve süreklilik kazanması olarak tanımlanabilir (Özgüven,1994).
Đçerik ve öğretim metotları bakımından eğitimin diğer alanlarında farklı olan beden eğitimi
derslerinde (Tremayne, 1995) yaşanabilecek kaygı durumu özellikle önemlidir. Çünkü beden
eğitimi dersleri fiziksel becerilerin ağırlıkta olduğu ve derste değerlendirmelerin öğrencilerin
akranlarının önünde yapıldığı gerçekleri göz önüne alındığında, öğrencilerde akranlarına karşı
beceriksiz görünme, başarısız olma, yaralanma ve beden imajı kaygıları (Shepard ve Trudeau,
2000; Tremayne, 1995) gibi durumlar yoğun bir şekilde görülebilmektedir. Beden eğitimi
derslerine yönelik görülebilecek bu tür kaygılarında azaltılmasında anne ve babalarında derse
yönelik bakış açılarının önemli olabileceği düşünülmüştür. Çünkü Öncü ve Güven (2011)’inde
ifade ettiği gibi çocukların beden eğitimi ve spor aktivitelerine katılımı noktasında neredeyse en
belirleyici unsur anne-babalarının konuya olan bakış açılarıyla ilgidir. Spora karşı olumlu tutuma
sahip anne-babalar çocuğun spora katılımında da olumlu bir etken olmaktadır (Öztürk, 1998).
Böylece olumlu tutuma sahip anne-babalar tarafından beden eğitimi ve spora yönlendirilen
çocukların daha olumlu tutumlarla derse katılmaları ve böylece derse yönelik daha az kaygı
duymaları sağlanabilir. Nitekim Kalemoğlu Varol (2015) tarafından yapılan çalışmada da beden
eğitimi dersi sürekli kaygı düzeyinin, beden eğitimi dersine yönelik tutum düzeyleri üzerinde
önemli bir yordayıcı olduğu, sürekli kaygı düzeyinin derse yönelik tutum düzeylerindeki toplam
varyansın %22’sini açıkladığı görülmüştür.
Buradan hareketle çalışmada lise öğrencilerinin beden eğitimi dersine yönelik sürekli kaygı
düzeyleri ile anne-babaların beden eğitimi dersine yönelik tutumları arasındaki ilişkinin
incelenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem
Araştırmanın Modeli: Araştırmada ilişkisel araştırma modeli kullanılmıştır. Araştırmada, lise
öğrencilerinin beden eğitimi derslerindeki sürekli kaygı düzeyleri ile öğrenci anne-babalarının
beden eğitimi dersine yönelik tutumları arasındaki ilişki incelenmiştir.
307
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Araştırma Grubu: Araştırma grubunu, 2014-2015 eğitim öğretim yılında Aksaray ilinde çeşitli
liselerde öğrenim gören ve tesadüfi örnekleme yoluyla seçilen 200 lise öğrencisi (Myaş=15.87,
SS=1.17) ile bu öğrencilerin ebeveynlerinden 102 anne (%51) ve 98 baba (%49) (Myaş=41.73,
SS=5.76) oluşturmuştur.
Veri Toplama Araçları: Araştırmada Barkoukis, Rodafinos, Koidou ve Tsorbatzoudis (2012)
tarafından geliştirilen ve Kalemoğlu Varol (2013) tarafından Türkçeye uyarlanan “Beden Eğitimi
Sürekli Kaygı Ölçeği (BESKÖ)” ile Öncü ve Güven (2011) tarafından geliştirilen “Çocuklarının
Beden Eğitimi Dersine Katılımıyla Đlgili Ana-Baba Tutum Ölçeği” kullanılmıştır.
Verilerin Analizi: Araştırmada öncelikle her bir alt ölçekte yer alan maddelerin aritmetik
ortalama değerleri hesaplanarak o faktör için puan belirlenmiştir. Analizler bu faktör puanları
üzerinden yapılmıştır. Verilerin analizinde; betimsel istatistiklerin yanında bağımsız gruplarda
aritmetik ortalamalar arası farka ait t-testi, tek yönlü varyans analizi, korelasyon ve regresyon
analizi gibi çıkarımsal istatistikler kullanılmıştır. Verilerin yorumlanmasında 0.01 ve 0.05
anlamlılık düzeyi kullanılmıştır. Araştırma verileri SPSS 18 programı ile analiz edilmiştir.
Bulgular: Araştırma grubunda yer alan öğrencilerin beden eğitimi sürekli kaygı ölçeği toplam
puanı (Mtoplam=40.31, SS=13.84) ile bilişsel süreçler (Mbilişsel=12.59, SS=5.04), somatik anksiyete
(Msomatik=12.46, SS=5.82) ve endişe alt boyutlarına ilişkin puan ortalamaları Mendişe=15.25,
SS=6.59 olarak hesaplanmıştır. Öğrencilerin beden eğitimi sürekli kaygı düzeylerinde cinsiyete
bağlı anlamlı farklılık görülmemiştir (t(198)=-.360, p>.05). Öğrencilerin beden eğitimi sürekli
kaygı düzeylerinin öğrenim gördükleri sınıf düzeyine bağlı olarak anlamlı farklar gösterdiği
tespit edilmiştir. Buna göre bilişsel süreçler alt boyutunda 9. sınıf öğrencilerinin puan ortalaması
(M=11.35) 10. sınıf öğrencilerinin puan ortalamasından (M=14.02), somatik anksiyete alt
boyutunda ise 9. sınıf öğrencilerinin puan ortalaması (M=11.20) 11. sınıf öğrencilerinin puan
ortalamasından (M=15.52) daha düşük olduğu görülmüştür.
Araştırmanın bir diğer grubunu oluşturan anne-babaların beden eğitimi dersine yönelik tutum
toplam puanları (Mtoplam=57.98, SS=9.16) ile algısal (Malgısal=14.78, SS=5.50), işlevsel
(Mişlevsel=16.86, SS=4.97), destek (Mdestek=12.55, SS=3.84) ve önem alt boyutlarına ilişkin puan
ortalamaları Mönem=13.78, SS=3.83 olarak hesaplanmıştır. Anne-babaların beden eğitimi dersine
yönelik tutumlarında eğitim düzeylerine bağlı olarak anlamlı farklılık görülmemiştir (Anne
F=1.332, p>.05; Baba F=.806, p>.05).
Araştırma grubunda yer alan öğrencilerin beden eğitimi dersi sürekli kaygı düzeyleri ile annebabalarının derse yönelik tutumları arasında negatif yönde düşük düzeyde bir ilişki görülmüştür
(r=-.025, p<.01). Çalışmada ayrıca anne-babaların beden eğitimi dersine yönelik tutumlarının,
öğrencilerde derse yönelik tutumu yordama gücü belirlenmeye çalışılmış ve buna göre; annebaba tutumlarının, öğrencilerin beden eğitimi dersi sürekli kaygı düzeyleri üzerinde önemli bir
yordayıcı olmadığı, anne-baba tutum ölçeği alt boyutunu oluşturan değişkenlerin derse yönelik
sürekli kaygı düzeylerindeki toplam varyansın %1’ini açıkladığı görülmüştür (R2=.010, F=.125,
p<.01).
Sonuç: Araştırmadan elde edilen bulgulara göre öğrencilerin beden eğitimi dersi sürekli kaygı
düzeyleri toplamda ve endişe alt boyutunda orta seviyede, bilişsel süreçler ile somatik anksiyete
alt boyutlarında ise düşük seviyede olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte öğrencilerin beden
eğitimi sürekli kaygı düzeylerinde cinsiyetlerine bağlı olarak anlamlı fark görülmemiştir.
Öğrencilerin beden eğitimi sürekli kaygı düzeyleri sınıf değişkeni açısından incelendiğinde,
bilişsel süreçler alt boyutunda dokuzuncu sınıf öğrencilerinin puan ortalamalarının onuncu sınıf
308
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
öğrencilerinin puan ortalamalarından daha düşük, somatik anksiyete alt boyutunda ise yine
dokuzuncu sınıf öğrencilerinin puan ortalamalarının on birinci sınıf öğrencilerinin puan
ortalamalarından daha düşük olduğu görülmüştür.
Araştırma grubunda yer alan öğrencilerin
anne-babalarının beden eğitimi dersine yönelik tutumlarının ise orta düzeyde olduğu
görülmüştür. Anne-babaların tutum ölçeğinde yer alan algısal alt boyutuna ait puan ortalaması
düşük düzeyde, destek alt boyutuna ait puan ortalaması orta ve işlevsel ile önem alt boyutlarına
ait puan ortalamaları ise yüksek düzeylerde gerçekleşmiştir. Anne-babaların beden eğitimi
dersine yönelik tutumlarında eğitim düzeylerine bağlı olarak anlamlı fark görülmemiştir.
Araştırma grubunda yer alan öğrencilerin beden eğitimi dersi sürekli kaygı düzeyleri ile annebabalarının derse yönelik tutumları arasında negatif yönde ve düşük düzeyde bir ilişki
görülmüştür. Buna göre öğrencilerin anne-babalarının beden eğitimi dersine yönelik tutumları
arttıkça öğrencilerin derse yönelik kaygı düzeylerinin azaldığı söylenebilir.
Çalışmada ayrıca anne-babaların beden eğitimi dersine yönelik tutumlarının, öğrencilerde derse
yönelik tutum üzerinde çok düşük düzeyde bir etki büyüklüğüne sahip olduğu belirlenmiştir.
Böylece beden eğitimi dersine yönelik anne-baba tutum düzeyinin, öğrencilerin derse yönelik
sürekli kaygı düzeyleri üzerindeki etkisi %1’lik bir oran ile açıklanmaktadır.
Kaynakça
Alisinanoğlu, F., & Ulutaş, Đ. (2003). Çocukların kaygı düzeyleri ile annelerinin kaygı düzeyleri
arasındaki ilişkinin incelenmesi. Eğitim ve Bilim, 28(128), 65-71.
Cheng, C., & Cheung, M.W.L. (2005). Psychological responses to outbreak of severe acute
respiratory syndrome: A prospective, multiple time-point study, Journal of Personality. 73(1),
261-285.
Kalemoğlu Varol, Y. (2015). The Predictive Power of the Trait Anxiety Levels of Adolescents in
Physical Education Lessons on their Attitudes towards the Lesson. Croatian Journal of
Education,17 (1), 177-194. Doi: 10.15516/cje.v17i1.1232
Kutlu, Ö. (2001). Ergenlerin üniversite sınavlarına ilişkin kaygıları. Eğitim ve Bilim, 26(121), 1223.
Öncü, E., & Güven, Ö. (2011). Beden Eğitimi Dersine Yönelik Ana-Baba Tutum Ölçeğinin
Geliştirilmesi. Niğde Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, 5(3), 184-195.
Özgüven, Đ. E. (1994). Psikolojik testler. Ankara: Yeni Doğuş Matbaası.
Öztürk F. (1998). Toplumsal Boyutlarıyla Spor. Ankara: Bağırgan Yayımevi.
Shephard, R.J., & Trudeau, F. (2000). The legacy of physical education: Influences on adult
lifestyle. Pediatric Exercise Science. 12, 34-50.
Tremayne, P. (1995). Children and sport psychology. In T. Morris & J. Sunders (Eds.), Sport
Psychology: Theory, applications and issues. Chichester: Wiley. Pp.. 516-537.
Anahtar Kelimeler : Tutum, Kaygı, Beden Eğitimi Dersi, Ebeveyn, Lise
309
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 101. SPOR EĞĐTĐM MODELĐ ĐLE ĐŞLENEN (10-12 YAŞ) BACKHAND
VURUŞLARIN ĐSABET ORANI ÜZERĐNDEKĐ ETKĐSĐ
Muhammet YILMAZ1, Kadir KOYUNCUOĞLU2
(1) Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Antrenörlük
Eğitimi Bölümü, Türkiye
(2) Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Antrenörlük
Eğitimi Bölümü, Türkiye
ÖZET
Amaç: Çalışmanın amacı, ”Spor Eğitim Modeli Đle Đşlenen Tenis branşına yönelik Backhand (El
Dışı) Vuruş tekniğinin Đsabet Üzerindeki Etkisinin” Đncelenmesi.
Yöntem: Çalışmada deney ve kontrol gruplu ön test son test yöntemi kullanılmıştır. Çalışma
grubu; 6. Sınıfta okuyan, 10-12 yaş arası, önceden tenis eğitimi almamış olan random yöntemi
ile belirlenen 10 kız, 10 erkek öğrenciden oluşmaktadır. Çalışmada deney grubuna (n=10) spor
eğitim modeline (SEM) dayalı hazırlanan program, kontrol grubuna (n=10) ise geleneksel
yöntem ile hazırlanan 8 haftalık program uygulanmıştır. Kontrol ve deney gruplarının Đsabet
üzerindeki gelişimlerini ölçmek için tenis branşına özgü Dyer Pano testi uygulanmıştır. Elde
edilen verilerin çözümlenmesinde SPSS 22,0 paket programı kullanılmış ve istatistiksel
işlemlerde anlamlılık düzeyi 0.05 olarak alınmıştır.
Bulgular: Çalışmada spor eğitim modeli deney grubu ve geleneksel kontrol grubunun isabetli
vuruş düzeyleri karşılaştırıldığında spor eğitim modeli (SEM) uygulanan deney grubu lehine
istatistiksel açıdan anlamlı (p<0,05) bir fark elde edilmiştir.
Sonuç: Çalışma sonucuna bakıldığında tenis branşına yönelik işlenen backhand (el dışı) vuruş
tekniğinin isabet oranında, spor eğitim modeli (SEM) programının, geleneksel eğitim modeli
programına göre etkili bir model olduğunu göstermiştir.
Anahtar Kelimeler: Spor Eğitim Modeli, Backhand (El Dışı), Đsabet, Tenis.
310
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 102. SPOR EĞĐTĐM MODELĐ ĐLE ĐŞLENEN (10-12 YAŞ) FORHAND
VURUŞLARIN ĐSABET ORANI ÜZERĐNDEKĐ ETKĐSĐ
Elif ÇELEBĐ1, Kadir KOYUNCUOĞLU2
(1) Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Antrenörlük
Eğitimi Bölümü, Türkiye
(2) Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Antrenörlük
Eğitimi Bölümü, Türkiye
ÖZET
Amaç: Araştırmanın amacı ”Spor Eğitim Modeli Đle Tenis Branşına Yönelik Đşlenen Forhand (El
Önü) Vuruşunun Đsabet Üzerindeki Etkisinin” incelenmesidir.
Yöntem: Bu araştırma deneysel bir çalışma olup ön test son test kontrol gruplu model
araştırmanın yapısını oluşturmaktadır. Araştırma grubu; 6. Sınıfta okuyan, 10-12 yaş arası,
önceden tenis eğitimi almamış olan random yöntemi ile belirlenen 10 kız, 10 erkek öğrenciden
oluşmaktadır. Araştırmada deney grubuna (n=10) spor eğitim modeline (SEM) dayalı hazırlanan
program, kontrol grubuna (n=10) ise geleneksel yöntem ile hazırlanan 8 haftalık program
uygulanmıştır. Kontrol ve deney gruplarının Đsabet üzerindeki gelişimlerini ölçmek için tenis
branşına özgü Dyer Pano testi uygulanmıştır. Elde edilen verilerin çözümlenmesinde SPSS 22,0
paket programı kullanılmış ve istatistiksel işlemlerde anlamlılık düzeyi 0.05 olarak alınmıştır.
Bulgular: Araştırma da spor eğitim modeli uygulanan deney grubu ve geleneksel yöntem
uygulanan kontrol grubunun isabetli vuruş düzeyleri karşılaştırıldığında spor eğitim modeli
uygulanan deney grubu lehine istatistiksel açıdan anlamlı (p<0,05) bir fark elde edilmiştir.
Sonuç: Araştırma sonucunda Tenis Branşına Yönelik Đşlenen forhand (el önü) vuruşunun isabet
oranında, spor eğitim modeli programı uygulanan deney grubunun, geleneksel eğitim modeli
programı uygulanan kontrol grubuna göre daha etkili bir öğrenme modeli olduğunu ortaya
koymuştur.
Anahtar Kelimeler: Spor Eğitim Modeli, forhand (el önü), Đsabet, Tenis.
311
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 45. OLĐMPĐK KULAÇLAR PROJESĐ KAPSAMINDAKĐ 10-13
YÜZÜCÜLERĐN ANTROPOMETRĐK ÖZELLĐKLERĐNĐN ĐNCELENMESĐ
YAŞ
Cemil Çağlar BILDIRCIN1, Funda COŞKUN1, Abdullah KILCI1, Çiğdem ÖZDEMĐR2, Kerem
Tuncay ÖZGÜNEN2, Özgür GÜNAŞTI2, Sanlı Sadi KURDAK2
1 Çukurova Üniversitesi, Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokulu, Türkiye
2 Çukurova Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye
ÖZET
Amaç: Antropometrik ölçümler ve somatotip özellikler birçok spor branşında performans ile
doğrudan ilişkilendirilmektedir. Bu özellikler yüzme sporu için de büyük önem taşımaktadır.
Sunulan bu çalışmada yaşları 10 ile 13 arasında değişen 39 erkek ve 50 kadın yüzücünün
antropometrik ölçümlerinin yapılması ve somatotip özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.
Materyal Metod: Çalışmaya katılan yüzücülerin vücut ağırlıkları 1ogr hata payı olan elektronik
baskül (Kurdaklar) kullanılarak ölçülmüştür. Boy ölçümleri; duvara sabitlenmiş bir mezura
kullanılarak gerçekleştirilmiş ve Beden Kütle Đndeksleri(BKĐ, kg/m2) hesaplanmıştır.
Yüzücülerin derialtı yağ ölçümleri 1mm2 alana 10g basınç uygulayan HOLTAĐN marka kaliper
ile vücudun 7 farklı(Biseps, triseps, önkol, subskapular, andominal, pektoral, suprailiak, uyluk ve
baldır) bölgesinden yapılmıştır. Kas(% kas) ve yağ(% yağ) oranları sırasıyla Martin-Matiegka ve
Siri Formülü kullanılarak hesaplanmıştır. Elde edilen veriler kadın ve erkek yüzücüler için ayrı
ayrı değerlendirilmiş ve somatotip haritaları hazırlanmıştır.
Bulgular:
Tablo 1. Yüzücülere ait yaş (yıl), beden kitle indeksleri( kg/m2), kas ve yağ yüzdeleri, ektomorf,
endomorf ve mezomorf yapıları sırasıyla kadınlar ve erkeler için ortalama±standart sapma olarak
verilmiştir.
Yüzücülere Ait Değerler (Ort. ± SS)
Yaş(yıl)
BKĐ(kg/m2)
% Kas
% Yağ
Endomorf
Mezomorf
Ektomorf
Kadın
(n=50)
11.5 ± .61
18.5 ± 1.7
35.8 ± 2.9
14.7 ± 3.5
2.7 ± .9
2.9 ± .9
3.5 ± 1
Erkek
(n=39)
11.6 ± .6
18.9 ± 2
36.4 ± 2.8
11 ± 3.9
2.6 ± .9
3.6 ± .8
3.4 ± 1.1
Çalışmaya katılan yüzücülerin, sırasıyla kadınlar(n=50) ve erkekler(n=39) olmak üzere, el
uzunlukları 13.3±4.9cm ve 14.3±4.4cm, ayak uzunlukları 20.2±2.5cm ve 21.5±3.2cm, oturma
yükseklikleri 81.6±4.4cm ve 82.1±4.5cm, iki kol açık uzunlukları; 158±0.1cm ve 159±0.09cm,
esneklikleri; 13.7±6.9cm ve 4.8±9.8cm olarak ölçülmüştür(Ort.±SS).
312
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Sonuç: Bu çalışma Olimpik Kulaçlar Projesi kapsamında bulunan 10-13 yaş aralığındaki
yüzücülerin antropometrik ve somatotip özelliklerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Ölçüm
sonuçlarına göre kadın yüzücüler ağırlıklı olarak ektomorfik, erkek yüzücülerin ise ağırlıklı
olarak mezomorfik yapıda oldukları görülmüştür. Ayrıca her iki grubun mezomorfik değerlerinin
literatür verilerinin altında olduğu da tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Anahtar Kelimeler: Yüzme, Antropometri, Yüzde Yağ, Yüzde Kas
POS 110. ÇUKUROVA ÜNĐVERSĐTESĐ MASA TENĐSĐ TAKIMININ KUVVET
ÇALIŞMALARI SONUCUNDA FĐZĐKSEL GELĐŞĐMLERĐNĐN BELĐRLENMESĐ
Yeşim KANALKA1, Pelin KÜÇÜKGÖDE1, Funda COŞKUN2
(1)
(2)
Çukurova Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,
Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,
Türkiye
Türkiye
ÖZET
Yapılan çalışma Çukurova Üniversitesi Masa Tenisi takımının sezon süresince uygulanan kuvvet
çalışmaları sonrası fiziksel gelişimin belirlenmesi amacı ile; sporcularının boy uzunluğu, vücut
ağırlığı, beden kitle indeksi, vücut yüzde yağı, pençe kuvveti, esneklik ve onuz ekleminin
internal ve exsternal rotasyon kuvvet değerleri sezon başı ve sezon sonu ölçümleri ile
karşılaştırılmıştır.
Çalışma sezon başında 2 kadın ve 3 erkek milli takım sporcularından alınan ölçümlerden sonra
sporculara haftanın altı günü antrenman yaptırılmıştır. antrenman içerikleri günlere göre
değişmektedir. Günlük antrenman içerikleri dönüşümlü olarak; top ile yapılan çalışmalar ve
sporcuların kendi vücut ağırlıklarını kullanarak yaptıkları kor egzersizleri yaptırılmıştır.
Çalışmanın sonunda sporcuların Pençe kuvvetleri 31,60±5,7 kg ‘dan 35,0±7,2 kg ‘ma ve
esneklik ölçümleri ise 1,36±9,7 cm’den 7,70±6,2 cm’ye yükselmiştir. Bu yükselmeyi destekler
nitelikte sporculara uygulanan izokinetik dinamometre ölçüm sonuçlarına göre omuz rotasyon
kuvvet değerlerinde External 240 o / sn hızda 27,8±4,5’ den 32,8±5,9’a bir artış istatistiksel
olarak anlamlı kaydedilmiştir(p>0.05).
GĐRĐŞ
Masa tenisi branşı her yaştan insanın katılmasına olanak tanıyan, hareketli ve eğlenceli bir
özellik taşıyan, oynamanın yanında izlemenin de zevk verdiği, raket ve top gibi temel
malzemenin rahatlıkla sağlanabildiği bir spordur (1,2).
313
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Masa tenisi popüler bir kapalı ortam aktivitesidir. Bununla beraber öğrenmesi kolaydır ve
rekreasyonel derecede başlayanlar için eğlenceli bir oyun olabilir. Masa tenisi konsantrasyonu,
reaksiyon hızını ve koordinasyonu sağlar ve yetersizliği olan insanların rehabilitasyonunda uzun
süredir kullanılır. Masa tenisi sporu kol ve gövde kaslarını geliştirdiği gibi solunum ve dolaşım
fonksiyonlarının da artmasını sağlayan ideal ve her yaşta yapılabilecek bir spordur. Ayrıca el-göz
koordinasyonu, zamanlama ve denge fonksiyonlarının gelişmesine katkıda bulunur (1,2). Masa
tenisi sporu ile ilgili literatür incelendiğinde bazı çalışmalar yapılmış olmasına rağmen masa
tenisi sporuyla uğraşan sporcularda fiziksel performansını değerlendirmeye yönelik çalışmaların
azlığı dikkat çekmiştir.
Bu araştırmanın amacı, Çukurova Üniversite Masa Tenisi Takımının kuvvet antrenmanları ile
meydana gelen bazı fiziksel ve fizyolojik gelişmelerin ve düzeylerinin belirlenmesidir.
MATERYAL METOD
Çalışmaya yaşları 15–18 arasında herhangi bir sakatlığı olmayan 2 bayan 3 erkek toplam beş
sağlıklı milli masa tenisi sporcuları katılmıştır. Çalışmanın başında ve sonunda iki kez olmak
üzere sporcuların boy uzunluları, vücut ağırlıkları alınmıştır. esnekliklerinin belirlenmesi
esneklik sehpasında Otur ve Uzan (Sit and Reach) testi ile yapılırken, el kavrama kuvvetleri ise
el dinamometre ile ölçüldü. Deri kıvrım kalınlık ölçümleri için skinfold kaliper kullanılarak
değerlendirmesinde vücut yağ oranı (%) hesaplaması için;
Siri Formülü = (4.95/VY - 4.50) x 100
Durnin-Womersley vücut yoğunluğu formülü= 1.1422 – 0.0544 x X (Erkek) / = 1.1423 – 0.0632
x X (Kadın Yas) Log X = (biseps+triseps+ Subskapular + Suprailiak)
kullanılmıştır (3,4,5).
Đzokinetik Dinamometre Ölçümleri: Üst ekstiremitede dominant eklem hareketi Cybex (Humac)
marka izokinetik dinamometre ile değerlendirme yapıldı. Test öncesi koşu bandında koşarak 10
dakikalık ısınma yapıldı. Sonrasında 240°/sn açısal hızda yedi tekrarlı ısınmanın ardından,
240°/sn, 180°/sn, 120°/sn ve 60°/sn’ye açısal hızlarda maksimal yedişer tekrar yapıldı. Test
arasında 60’şer sn dinlenme süresi verildi. Bu açısal hızlarda alınan pik tork (PT) değerleri
kaydedildi.
Antrenman Programı; sporcuların sezon süresince antrenman programları haftanın altı günü
olmakla birlikte antrenman içerikleri günlere göre değişmektedir. Günlük antrenman içerikleri
dönüşümlü olarak; Top ile yapılan çalışmalar ve Sporcuların kendi vücut ağırlıklarını kullanarak
yaptıkları kor egzersizleri içermektedir.
BULGULAR
Tablo 1. Uygulanan Ölçümlerin Ortalama ± Standat Sapma Sonuçları (*p<0.05)
Değişkenler
Ön boy
N
5
X ± SS
1,71±1
Son Boy
5
1,74±1
Ön VA
Son VA
5
5
58,92±8,1
59,68±5,8
P
0,02*
0,65
314
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Ön BKĐ
5
20,16±3,4
Son BKĐ
5
19,94±2,7
Ön % Yağ
5
14,68±5,3
Son % Yağ
5
11,34±5,1
Ön Pençe Kuvveti
5
31,60±5,7
Son Pençe Kuvveti
5
35,0±7,2
Ön Esneklik
5
1,36±9,7
Son Esneklik
5
7,70±6,2
5
43,2±6,1
5
39,8±6,5
5
37,0±5,8
5
38,8±6,3
5
33,2±7,1
5
35,6±6,7
5
27,8±4,5
Ön Externa l 60 o / sn
o
Son Externa l 60 / sn
0,53
0,01*
0,01*
0,02*
0,32
Ön External 120 o / sn
0,57
o
Son External 120 / sn
Ön External 180 o / sn
0,31
o
Son External 180 / sn
Ön External 240 o / sn
0,05*
Son External 240 o / sn
5
32,8±5,9
Ön Đnternal 60o/ sn
5
23,0±4,3
Son Đnternal 60o/ sn
5
23,8±4,9
Ön Đnternel 120 / sn
5
19,4±5,1
Son Đnternel 120o/ sn
5
21,8±5,5
Ön Đnternel 180o/ sn
5
17,0±4,2
Son Đnternel 180o/ sn
5
20,0±4,9
Ön internal 240 / sn
5
18,6±3,3
Son internal 240o/ sn
5
20,2±3,6
o
o
0,53
0,35
0,12
0,47
315
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Đstatistiksel analizler için SPSS programı kullanılmıştır. Elde edilen verilerin aritmetik ortalama
ve standart sapma değerleri hesaplanıldıktan sonra, çalışma öncesi ve sonrası alınan ölçümleri
değerlendirmek için Paired Samples T-Test uygulanmıştır. P değerinin 0,05’ ten küçük olması
durumunda değerler arası fark anlamlı kabul edilmiştir.
TARTIŞMA VE SONUÇ
Elde edilen bulgularda çalışmaya katılan sporcuların, vücut ağırlık değerleri 58,92±8,1 kg’ dan
59,68±5,8 kg’a düşmekle birlikte istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p>0.05). Buna
karşın boy uzunlukları 1,71±1,0 cm’dan 1,74±1 cm’e yükselmiştir buna paralel olarak vücut
yüzde yağıda 14,68±5,3 cm’den 11,34±5,1 cm’ye düşerek istatistiksel olarak anlamlı
bulunmuştur(p>0.05). Kaydedilen bu anlamlılığın özellikle erkek sporcuların ergenlik
dönemlerindeki pik boy uzama döneminden kaynaklandığı düşünülmektedir.
Uygulanan antrenmanlar sonrasın sporcuların Pençe kuvvetleri 31,60±5,7 kg ‘dan 35,0±7,2 kg
‘ma ve esneklik ölçümleri ise 1,36±9,7 cm’den 7,70±6,2 cm’ye yükselmiştir. Bu yükselmeyi
destekler nitelikte sporculara uygulanan izokinetik dinamometre ölçüm sonuçlarına göre omuz
rotasyon kuvvet değerlerinde External 240 o / sn hızda 27,8±4,5’ den 32,8±5,9’a bir artış
istatistiksel olarak anlamlı kaydedilmiştir(p>0.05).
Sonuç olarak uygulanan antrenman programının süresi sonraki yapılacak çalışmalarda daha da
uzun tutulabilir. Antrenmanların kapsamı, süresi ve yoğunluğu deneklerin kondisyonel durumu
ve yaşları dikkate alınarak daha kapsamlı programlanabilir. Bu çalışmanın daha kapsamlı bir
şekilde diğer yaş guruplarında uygulanması fayda sağlıya bilir.
KAYNAKÇA
1.Atakan S., Atakan M.; (2011) Adım Adım Masa Tenisi, Çukurova Üniversitesi Basımevi.
Adana.
2.Kırlı V.(2007); “ Spor ve Masa Tenisi”; Genişletilmiş ve Düzeltilmiş, 2.Baskı,
Đstanbul: Mart.
3. Kevin N., Tim A.; (2004) Antropometrica; aTexbook of Bady measurment For Sports and
Health Courses
4. Tamer, K.; (2000) Sporda Fiziksel-Fizyolojik Performansın Ölçülmesi ve Değerlendirilmesi.
Ankara: Bağırgan Yayınevi, ss 155–186
5. Zorba E.( 1999) Fiziksel Uygunluk. Muğla, Gazi Kitap Evi; 89-96
Anahtar Kelimeler: Masa Tenisi,Esneklik, Đzokinetik Dinamometre, Pençe Kuvveti, Deri Altı
Yağ
316
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS
151.
ÇUKUROVA
ÜNIVERSĐTESĐ
ÖĞRETMENLĐK
BÖLÜMÜ
ÖĞRENCĐLERĐNĐN BEDEN KĐTLE ĐNDEKSĐ VE VÜCUT YAĞ ORANLARININ
BELĐRLENMESĐ
Orhan FURAT1, Funda COŞKUN2
(1) Çukurova Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye
(2) Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye
ÖZET
Bu çalışmanın amacı; Çukurova Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğretmenlik
Bölümünde eğitim gören 20 bayan ve 20 erkek öğrencilerden gönüllü olarak alınan vücut yağ
oranı ile beden kitle indeksleri (BKĐ) değerlendirilmiştir. Elde edilen veriler SPSS paket
programı ile ölçülen değerlerin tanımlayıcı istatistiği yapılarak ortalama değerler üzerinden
yorum yapılmıştır.Sonuç olarak bayanların beden kitle indekslerinin erkeklerden daha fazla
bulunmasının sebebi boy olarak erkeklerden daha kısa olmalarından kaynaklandığı
düşünülmektedir. Çalışma sonunda hem erkek hem de bayan öğrencilerin vücut yüzde yağları
normal değerler içerisinde bulunmuştur.
GĐRĐŞ
Endüstrileşme ile birlikte oluşan değişimler, çevremizde hızlı gelişmelere yol açmış, at
arabalarından, bilgisayarla yönetilen otomobillere, pervaneli uçaklardan uzay araçlarına kadar,
birçok alanda ilerlemeler kaydedilmiştir. Bu gelişmeler olumlu etkilerinin yanında- makineleşme
ve otomasyon sonucu oluşan, insan sağlığını direkt etkileyen bazı problemleri de beraberinde
getirmiştir (1, 2, 3, 4).
Bu problemlerden en önemlisi insan aktivitesiyle ilgilidir. Günlük hayatımıza makinelerin
girmesi, evlerde iş yapmayı kolaylaştıran aletlerin çeşit ve sayılarının artması, ulaşım alanındaki
kolaylıklar, televizyon, bilgisayar kullanımının yaygınlaşması fiziksel aktiviteyi en aza indirmiş,
enerji harcamasını azaltmıştır (1, 2).
Egzersiz, yağ kütlesi, yağ dışı kütle ve beden kütle indeksi gibi parametrelerde değişikliklere yol
açmaktadır. Vücut kompozisyonundaki değişiklikler en çok; düşük şiddette uzun süreli
egzersizler, yüksek tekrarlı dirençli egzersizlerle kombine aerobik egzersizler ve davranış
modifikasyonlarını içine alan egzersiz programları ile sağlanmaktadır (3).
Vücut kompozisyonunda güvenilir değerler elde edilmek isteniyorsa vücudu oluşturan yağlı ve
yağsız dokuların gerçeğe yakın ölçümüne ihtiyaç vardır. Vücut kompozisyonu değerlendirilmesi
direkt ve endirekt ölçümler olarak sınıflandırılır. Bu ölçümlerin direkt metotla canlılar üzerine
uygulanması mümkün olmadığından endirekt metotların yardımıyla ölçümler hesaplanabilir.
Endirekt metotlardan laboratuar metotlarına su altı ağırlığı, sulandırılmış helyum, potasyum 40,
nötron aktivasyonu, radyografik, ultrasound, kompitür tomografi, dual enerji ve single enerji
317
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
girmektedir. Alan metotlarını ise skinfold, çap ölçümü, çevre ölçümü, uzunluk ölçümü ve
biyoelektrik direnç oluşturmaktadır(3).
Tüm bu değerlendirmeler sonucu olarak yapılan bu araştırmanın amacı; Çukurova Üniversitesi
Beden eğitimi ve Spor Yüksekokulu Yöneticilik bölümü 20 kadın ve 20 erkek öğrencinin Beden
Kitle Đndekslerinin ve Vücut Yüzde Yağlarının belirlenmesi amaçlanmaktadır.
MATERYAL METOD
Çalışmaya yaşları 18–28 arasında herhangi bir sakatlığı olmayan 20 bayan 20 erkek toplam 40
beden eğitimi spor yüksek okulu öğretmenlik bölümü öğrencileri katılmıştır.
Boy ve Vücut Ağırlığı Ölçümü: Boy 0.1 cm hassasiyetindeki dijital mezura ile ölçülürken,
Ağırlık 0.01 kg hassaslıkta dijital kantarla ölçüldü. Denekler ölçümlere yalın ayak ya da yalnız
çorap giyerek alındı.
Skinfold (Deri kıvrım kalınlığı) Ölçümleri: Skinfold (Deri kıvrım kalındığı) ölçümlerinde her
açıda 10 g/sq m basınç sağlayan Holtain skinfold kaliper kullanıldı. Vücut yağ oranı (%)
hesaplaması için; Yuhaz formülü; [(Triceps + Subscapula + Suprailic + Abdomen) x (0.153) +
5.783]) hesaplandı. Elde edilen veriler SPSS paket programı ile ölçülen değerlerin tanımlayıcı
istatistiği yapılarak ortalama değerler üzerinden yorum yapılmıştır(3).
BULGULAR
Tablo 4. Erkek öğrencilerin Yaş, Boy, Vücut Ağırlığı, BKĐ ve %yağ Ortalama Değerleri
Yaş (yıl)
Boy (cm)
V.A (kg)
BKĐ(kg/m2 )
% Yağ
X (SS)
22,1 ± 2,4
X (SS)
1,85 ± 1,7
X (SS)
74,0 ± 5,8
X (SS)
23,1 ± 1,8
X (SS)
8,8 ± 8,8
N=20
Erkek
Erkek öğrencilerin vücut yağ yüzdeleri ve beden kitle indekslerinin normal değerler içerisinde
olduğu bulunmuştur.
Tablo 5. Bayan öğrencilerin Yaş, Boy, Vücut Ağırlığı, BKĐ ve %yağ Ortalama Değerleri
Yaş (yıl)
Boy (cm)
V.A (kg)
BKĐ(kg/m2 )
% Yağ
X (SS)
22,4 ± 2,4
X (SS)
1,66 ± 0,5
X (SS)
58,7 ± 6,4
X (SS)
21,2 ± 1,7
X (SS)
8,5 ± ,8
N=20
Bayan
Bayan öğrencilerin vücut yağ yüzdeleri ve beden kitle indekslerinin normal değerler içerisinde
olduğu bulunmuştur.
318
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
TARTIŞMA VE SONUÇ
Bu çalışmada 20–28 yaş arası 20 erkek ve 20 bayan toplam 40 öğrencinin gönüllü katılımıyla
gerçekleştirildi. Çalışmaya katılan deneklerin yaş ortalamaları erkeklerde 22,1 ± 2,4 bayanların
ise 22,4 ± 2,4yıl dır. Boy uzunluğu ortalamaları erkeklerde 1,85 ± 1,7 bayanlarda 1,66 ± 0,5cm
olarak bulundu. Vücut Ağırlığı ortalamaları erkeklerin 74,0 ± 5,8 kg bayanlarda ise 58,7 ±
6,4’dur. Bayan ve erkeklerin boy kilo oranlarına baktığımızda ideal kilo’ya yakın bir aralıkta
oldukları düşünülmektedir. Elde edilen bu oranın istenilen düzeyde olmasının sebebi olarak
çalışmamıza katılan öğrencilerin beden eğitimi ve spor yüksek okulunda halan aktif olarak hiçbir
spor yapmamış olsalar bile uygulama derslerine katılmak zorunda olduklarından kaynaklandığı
düşünülmektedir.
Uygulamaya katılan erkeklerin sırasıyla ortalama beden kitle indeksleri 23,1 ± 1,8 kg/m2 iken %
yağları 8,8 ± 2,8 olarak tespit edilmiştir. Bayanların ise beden kitle indeksleri 24,4 ± 2,4 kg/m2
% yağları ise 8,5 ± ,8 olarak bulunmuştur. Bununla birlikte her iki cinsiyette de vücut yağ
oranının normal değerleri erkekler için total vücut ağırlığının %10-15, kadınlar için %15-20 dir.
Erkeklerde %20 den yukarısı, kadınlarda %30 dan yukarısı şişman olarak kabul edilir. Bu
değerler bizim çalışmamızı destekler niteliktedir(4). Çalışma sonunda hem erkek hem de bayan
öğrencilerin vücut yüzde yağları normal değerler içerisinde bulunmuştur. Bu sonuçlara ek olarak
bayanların beden kitle indekslerinin erkeklerden daha fazla bulunmasının sebebi boy olarak
erkeklerden daha kısa olmalarından kaynaklandığı düşünülmektedir.
Sağlık ilişkili fiziksel uygunluk aerobik uygunluğu (kalp-solunum uygunluğu), kassal kuvvet ve
dayanıklılığı, ideal ağırlığı, beden kompozisyonu ve uygun beden kitle indeksini içermektedir.
Bu bağlamda yapılan çalışma ile elde edilen sonuçlar Çukurova Üniversitesi Beden Eğitimi Spor
Yüksekokulu Öğretmenlik Bölümü öğrencilerinin ölçülen değerler açısından fiziksel uygunluk
kriterleri taşıdıkları düşünülmektedir.
KAYNAKÇA
1.
Özer K (2001). Fiziksel Uygunluk, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 1. Basım, 2–6.
2.
Dünya Sağlık Örgütü (2004). 57. Dünya sağlık toplantısı, diyet, fiziksel aktivite ve sağlık
üzerine evrensel strateji Raporu.
3.
Tamer K (2000), Fiziksel Fizyolojik Performansın Ölçülmesi ve Değerlendirilmesi,
Bağırgan yayınevi, Akara,
4.
Öztürk M.A.( 2009); Obez Çocuklarda Aerobik Egzersizin Sağlık Đlişkili Fiziksel
Uygunluk Unsurlarına Ve Kan Lipidlerine Etkisi, Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Yüksek Lisans Tezi, Muğla.
319
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 64. SPOR YAPAN ÜNĐVERSĐTE ÖĞRENCĐLERĐNĐN CĐNSĐYETE GÖRE BENLĐK
SAYGISI VE PSĐKOSOMATĐK BELĐRTĐLERĐNĐN KARŞILAŞTIRILMASI
Özlem ARAS1, Erol DOĞAN1
(1) Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Yaşar Doğu Spor Bilimleri Fakültesi, Türkiye
ÖZET
Bu çalışmanın amacı spor yapan üniversite öğrencilerinin cinsiyet değişkenine göre benlik
saygısı ve psikosomatik belirtilerinin karşılaştırılmasdır.
Çalışmaya 57 erkek, 60 kadın sporcu olmak üzere toplam 117 kişi katılmıştır. Çalışmada veri
toplama aracı olarak Rosenberg tarafından (1965) geliştirilen “Benlik saygısı” ve “Psikosomatik
belirtiler” ölçeği kullanılmıştır. Ölçeğin Türkçe geçerlik ve güvenirlik çalışması Çuhadaroğlu
tarafından (1986) yapılmıştır. Grupların puanlarının karşılaştırılmasında Mann Whitney U testi
yapılmıştır. Yapılan analiz sonucunda erkeklerin benlik saygısı puan ortancası; 0,75, kadınların
ise 0,5 olarak bulunmuştur. Psikosomatik belirtiler puanları ortancası erkeklerde; 3 olarak
bulunurken kadınlarda 2 olarak tespit edilmiştir. Erkek ve kadın sporcuların benlik saygısı
puanları karşılaştırıldığında erkeklerin lehine anlamlılık vardır (p=0,35). Psikosomatik belirtiler
puanlarının karşılaştırılmasında ise kadınların lehine anlamlılık bulunmuştur (p=0,05).
Spor yapma durumunun cinsiyete göre araştırıldığı bu çalışmada erkeklerin benlik saygısı
kadınlardan yüksek bulunmuştur. Bu durumun ortaya çıkmasına; toplumda hakim olan erkek
egemen anlayışın bir sonucu olarak, erkeklerde özgüven gelişmesine bağlanabilir. Ayrıca spor
yapmanın erkeklerde daha fazla fiziksel gelişme etki etmesine bağlı olarak da benlik saygısı da
gelişmiş olabilir.
Psikosomatik belirtiler karşılaştırıldığında ise kadınlar erkeklerden daha düşük puanlara sahiptir.
Erkek öğrencilerin okul sonrası iş bulup hayata başlama süreci kadın öğrencilere göre daha erken
olmaktadır. Bu durum yine erkek egemen toplumlarda ortaya çıkan bir durum olarak
değerlendirilebilir. Kadın öğrencilerin eğitim sürelerinin sonucunda iş hayatına atılma süreçleri
erkeklere göre daha geç olabilmektedir. Bu süreçlerde erkeklerin daha çok stres altında
kalmasının sonucunda psikosomatik belirtilerin yüksek olmasına bağlanabilir.
Kaynaklar:
Rosenberg M (1965) Society and the Adolescent Self-Image. Princeton University Press.
Çuhadaroğlu F (1986) Adolesanlarda Benlik Saygısı. Yayınlanmamış Uzmanlık Tezi, Hacettepe
Üniversitesi, Ankara.
Anahtar Kelimeler: Benlik Saygısı, Psikosomatik Belirtiler, üniversite öğrencileri
320
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 66. SPOR YAPMA DURUMUNUN ÜNĐVERSĐTE
PSĐKOLOJĐK DAYANIKLILIK SEVĐYELERĐNE ETKĐSĐ
ÖĞRENCĐLERĐNĐN
Gül ÇAVUŞOĞLU1, Yıldırım Eren BUYRUK1, Musa AYDEMĐR1
(1) Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Spor Bilimleri Fakültesi, Türkiye
ÖZET
Amaç: Bu çalışmada amaç, üniversite öğrencilerinin spor yapma durumunun psikolojik
dayanıklılık düzeylerine etkisini belirlemektir.
Materyal ve Metod: Çalışmaya 2014-2015 eğitim öğretim yılında Ondokuz Mayıs
Üniversitesi’nin farklı bölümlerinde okuyan 95 erkek ve 105 kadın olmak üzere toplam 200
üniversite öğrencisi katılmıştır. Öğrencilerin psikolojik dayanıklılık düzeylerinin belirlenmesi
için Friborg ve arkadaşları (2003) tarafından geliştirilmiş olup, Basım ve Çetin (2011) tarafından
Türkçe’ye uyarlanan 33 sorulu Yetişkinler için Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği (Resilience Scale
for Adults) kullanılmıştır. Ölçek ‘kişisel güç’, ‘yapısal stil’, sosyal yeterlilik’, ‘aile uyumu’ ve
‘sosyal kaynaklar’ alt boyutlarını içermektedir. Daha sonra yapılan bir çalışma (Friborg ve ark.
2005) ölçeğin altı boyutlu yapısıyla psikolojik dayanıklılık modelini daha iyi açıkladığını
göstermektedir. Friborg ve arkadaşlarının (2005) yaptıkları çalışmada ‘kişisel güç’ boyutu
‘kendilik algısı’ ve ‘gelecek algısı’ biçiminde ikiye ayrılmış ve toplam altı boyutlu (yapısal stil,
gelecek algısı, aile uyumu, kendilik algısı, sosyal yeterlilik ve sosyal kaynaklar) bir yapı ortaya
çıkmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde SPSS 21 paket programı kullanılarak Đkili grupların
karşılaştırılmasında Mann Whitney U testi uygulanmıştır.
Bulgular: Araştırma sonucu elde edilen bulgular aşağıda tablolar halinde sunulmuştur.
Tablo 1. Cinsiyet değişkenine göre PDÖ puanlarının karşılaştırılması
Alt Boyutlar
Kendilik algısı
Yapısal stil
Gelecek algısı
Aile uyumu
Sosyal yeterlilik
Sosyal kaynaklar
Cinsiyet
n
Min
Max
Median
Erkek
95
2,50
5,00
4,17
Kız
105
2,33
5,00
3,83
Erkek
95
1,00
5,00
3,75
Kız
105
1,00
5,00
3,75
Erkek
95
1,75
5,00
4,00
Kız
105
1,50
5,00
4,00
Erkek
95
0,33
5,00
3,83
Kız
105
2,17
5,00
4,17
Erkek
95
1,67
5,00
3,83
Kız
105
2,17
5,00
3,83
Erkek
95
2,29
5,00
4,00
Kız
105
2,43
5,00
4,14
p
0,05
0,61
0,66
0,07
0,25
0,11
321
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Tablo 1’de psikolojik dayanıklılık ölçeği puanları cinsiyet değişkenine göre karşılaştırılmış ve
yalnızca kendilik algısı ile aile uyumu alt boyutlarında anlamlı farklılık bulunmuştur (p<0,05).
Tablo 2. Spor yapma durumuna göre PDÖ puanlarının karşılaştırması
Alt Boyutlar
Kendilik algısı
Yapısal stil
Gelecek algısı
Aile uyumu
Sosyal yeterlilik
Sosyal kaynaklar
Spor yapma durumu
n
Min
Max
Median
Yapıyor
113
2,50
5,00
4,33
Yapmıyor
87
2,33
5,00
3,83
Yapıyor
113
2,00
5,00
4,00
Yapmıyor
87
1,00
5,00
3,50
Yapıyor
113
1,75
5,00
4,25
Yapmıyor
87
1,50
5,00
4,00
Yapıyor
113
,33
5,00
4,00
Yapmıyor
87
1,50
5,00
3,83
Yapıyor
113
2,17
5,00
4,00
Yapmıyor
87
1,67
5,00
3,83
Yapıyor
113
2,43
5,00
4,00
Yapmıyor
87
2,29
5,00
4,00
p
<0,01
<0,01
<0,01
0,31
0,53
0,86
Tablo 2’de spor yapma durumuna göre psikolojik dayanıklılık ölçeği puanlarının
karşılaştırmasında kendilik algısı, yapısal stil ve gelecek algısı alt boyutlarında anlamlı farklılık
tespit edilmiştir (p<0,01).
Sonuç: Üniversite öğrencilerinin spor yapma durumuna göre psikolojik dayanıklılık düzeylerinin
etkisinin araştırıldığı bu çalışmada, cinsiyete göre yapılan karşılaştırmada kendilik algısı alt
boyutunda kadınların psikolojik dayanıklılık düzeyleri, aile uyumu alt boyutunda ise erkeklerin
psikolojik dayanıklılık düzeyleri anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. Werner (1989) yürüttüğü
“Uluslar arası Sağlamlık Projesi” sonuçlarına göre kadınların erkeklere oranla; daha güvenli
ilişkiler kurduklarını, özerk olduklarını, benlik saygısına sahip olduklarını, kendilerine daha
güvenli olduklarını, empati kurabildiklerini, yardım aldıklarını, iletişimde daha güvenilir
olduklarını, diğerlerini daha iyi anladıklarını ve problem çözmede daha başarılı olduklarını
bulmuştur. Bu sonuç ve değerlendirme, çalışmamızla paralellik göstermektedir. Erkekler lehine
olan aile uyumu alt boyutundaki psikolojik dayanıklılığın yüksek olması ise erkeklerin aile
içinde daha çok toparlayıcı, birleştirici görev üstlenmeleri ve ailelerinden gördükleri destek ile
açıklanabilir.
Spor yapma durumuna göre psikolojik dayanıklılık puanları karşılaştırıldığında spor
yapmayanların kendilik algısı, yapısal stil ve gelecek algısı alt boyutlarında psikolojik
dayanıklılık seviyelerinin anlamlı olarak yüksek olduğu sonucuna varılmıştır. Psikolojik
322
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
dayanıklılık yalnızca sporla alakalı bir olgu değildir. Spor dışında başka değişkenlerden de
etkilenebilir. Sonuç olarak spor tek başına psikolojik dayanıklılığı etkileme gücüne sahip
değildir.
Kaynaklar
Basım NH, Çetin F, (2011). Yetişkinler Đçin Psikolojik Dayanıklılık Ölçeğinin Geçerlilik ve
Güvenirlilik Çalışması. Türk Psikiyatri Dergisi, Sayı, 22.
Friborg O, Barlaug D, Martinussen M ve ark. (2005). Resilience in Relation to Personality and
Intelligence. Int J Methods Psychiatr Res, 14(1):29-42.
Friborg O, Hjemdal O, Rosenvinge JH ve ark. (2003) A New Rating Scale for Adult Resilience:
What are the Central Protective Resources behind Healthy Adjustment? Int J Methods Psychiatr
Res, 12:65-76.
Werner, E. E. (1989). High risk children in young adulthood: A long itudinal study from birth to
32 Years. American Journal of Orthopsychiatry, 59(1),72-81.
Anahtar Kelimeler: öğrenci, Psikolojik Dayanıklılık, Spor
POS 58 BEŞĐKTAŞ, GALATASARAY ve FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ
TARAFTARLARININ FANATĐKLĐĞE AĐT TUTUMLARININ BELĐRLENMESĐ
Gül ÇAVUŞOĞLU1
Şaban ÜNVER1
Đzzet ĐSLAMOĞLU1 Behzat BAYRAM1
1
Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Yaşar Doğu Spor Bilimleri Fakültesi, SAMSUN
Amaç: Bu çalışmanın amacı üç büyük spor kulübü taraftar derneklerine üye izleyicilerin
fanatikliğe ilişkin tutumlarını belirlemektir.
Materyal ve Metot: Bu araştırmanın evrenini; Spor Toto Süper Ligi’nde mücadele eden spor
kulüplerinin taraftar derneklerine üye bireyler, örneklemini ise, 2014-2014 sezonunda Türkiye
Spor Toto Süper Ligi takımlarından Beşiktaş (n=150), Galatasaray (n=150) ve Fenerbahçe
(n=150) taraftar derneklerine üye bireyler içerisinden rastgele seçilen toplam 450 kişi
oluşturmaktadır. Katılımcıların 41’i kadın (%9,1), 409’u erkektir (%90,9). Araştırma olağan
izleyici grupları üzerinde değil, taraftar gruplarına üye bireyler üzerinde gerçekleştirilmiştir.
Çalışmada veri toplama aracı olarak Taşmektepligil ve arkadaşları (2015) tarafından geliştirilen
ve 13 maddeden oluşan “Futbol Taraftarları Fanatiklik Ölçeği” (FTFÖ) kullanılmıştır. Ölçek
kriterlerine göre katılımcıların 13 madde üzerinden almış olduğu toplam puan 13-21 aralığında
ise “fanatik”, 22-30 aralığında “takım taraftarı”, 31-52 puan aralığında ise “futbolsever” olarak
adlandırılmıştır.
Verilerin değerlendirilmesinde SPSS 21 paket programı kullanılarak tanımlayıcı istatistiklerle
beraber çoklu grup karşılaştırmaları için Kruskal–Wallis, ikili grup karşılaştırmaları için de
Mann Whitney U testi yapılmıştır.
323
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Bulgular:
Araştırma verilerine ait bulgular aşağıda tablolar halinde sunulmuştur.
Tablo 1.Taraftarların tuttukları takıma göre tanımlayıcı istatistikleri
Takımlar
N
Medyan
SS
Min
Beşiktaş
150
32
4,03
23,00
Galatasaray
150
33
5,70
18,00
Fenerbahçe
150
33
5,29
20,00
Max
40,00
44,00
43,00
Beşiktaş taraftarlarının puan ortancası 32, Galatasaray taraftarlarının 33, Fenerbahçe
taraftarlarının da 33 olarak bulunmuştur (Tablo 1).
Tablo 2. Taraftarların takımlara göre fanatik, taraftar, sporsever olma durumları
Fanatik
Taraftar
Sporsever
Takımlar
Frekans
%
Frekans
%
Frekans
%
Beşiktaş
-
-
56
37,3
94
62,7
Galatasaray
6
4
44
29,3
100
66,7
Fenerbahçe
3
2
50
33,3
97
64,7
Tablo 2’de Beşiktaş taraftarlarının %62,7’si, Galatasaray taraftarlarının %66,7’si ve Fenerbahçe
taraftarlarının ise %64,7’sinin sporsever oldukları tespit edilmiştir.
Tablo 3. Taraftarların tuttukları takıma göre FTFÖ puanlarının karşılaştırılması
Takımlar
N
Medyan
Min
Max
IQR
Beşiktaş
Galatasaray
Fenerbahçe
150
150
150
32,00
33,00
33,00
23,00
18,00
20,00
40,00
44,00
43,00
6,00
8,00
8,00
χ2
p
3,162
0,164
Tablo 3’e göre taraftarların gruplar arası karşılaştırılmasında gruplar arasında fark tespit
edilmemiştir (p=0,164).
Tablo 4. Gelir durumuna göre taraftarların FTFÖ puanlarının karşılaştırması
Gelir Durumu
N
Medyan
Min
Max
IQR
1000 TL ve altında (1)
116
28,00
18,00
39,00
5,00
1001-1500 TL (2)
110
33,00
21,00
44,00
5,00
1501-2000 TL (3)
119
35,00
18,00
41,00
7,00
2001 TL ve üzerinde (4)
105
36,00
24,00
43,00
5,00
χ2
151,5
p
1<2,3,4**
2<3,4**
** p<0,01
324
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Tablo 4’de gelir durumuna göre taraftarların fanatikliğe ait tutum puanları karşılaştırıldığında
“1000 TL ve altında” gelire sahip olan kişilerin diğer gelir gruplarına göre fanatikliğe ait tutum
puanları anlamlı olarak farklı bulunmuştur (p<0,01). “1001-1500 TL arasında” gelire sahip olan
kişilerin de fanatikliğe ait tutum puanları “1501-2000 TL arasında” ve “2001 TL ve üzerinde”
olan kişilerden anlamlı olarak farklıdır (p<0,01).
Tablo 5. Medeni duruma göre FTFÖ puanlarının karşılaştırması
Medeni Durum
N
Medyan
Min
Max
IQR
P
Evli
Bekar
224
226
34,00
30,00
19,00
18,00
44,00
43,00
5,00
7,00
<0,01
Tablo 5’de medeni duruma göre FTFÖ puanları karşılaştırıldığında bekar olanların fanatikliğe ait
tutum puanları evli olanlardan anlamlı derecede farklı bulunmuştur (p<0,01).
Tartışma ve Sonuç: Futbol şiddeti, öfkeyi, sevinci ve neşeyi içinde taşıdığı için incelenmesi ve
üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir sosyal olgudur. Bu nedenle çalışmada Beşiktaş,
Galatasaray ve Fenerbahçe spor kulübü taraftar derneklerine üye izleyicilerin fanatikliğe ilişkin
tutumları incelenmiştir. Analizler sonucunda Galatasaray taraftarlarının %66,7’sinin, Fenerbahçe
taraftarlarının %64,7’sinin ve Beşiktaş taraftarlarının %62,7’sinin sporsever olduğu tespit
edilmiştir. Ancak son yıllarda ülkemizde spor kaynaklı şiddet olaylarındaki artış futbolda
şiddetin bir gerçek olduğunu ortaya koymaktadır.
Gelir durumuna göre taraftarların fanatikliğe ait tutum puanları karşılaştırıldığında gelir düzeyi
düştükçe fanatikliğe ait tutum puanlarının yükseldiği sonucuna ulaşılmıştır. Ekonomik
bağımsızlık ya da yetersizlik kişilerin bir gruba karşı aidiyet duygusu yönelimini sağlayabilir.
Böylelikle kişi takım taraftarı olarak kendini sosyal bir olgu ve takımına karşı aidiyet içinde
hissedebilir. Dolayısıyla gelir düzeyi ve refah seviyesinin düşüklüğü bireyin fanatikliğe
yönelmesine sebep gösterilebilir. Bu bağlamda da gelir düzeyi düşük bireyleri kulüp
aktivitelerine dahil edecek ve psikolojik destekler sağlayacak yeni stratejilerle fanatik gruplar
taraftar gruba kaydırılabilir.
Son olarak medeni duruma göre FTFÖ puanları karşılaştırıldığında bekar olanların fanatikliğe ait
tutum puanları evli olanlardan anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. Koçer (2012) çalışmasında
evli olan taraftarların, bekar olanlara kıyasla, takım yenildiğinde daha az saldırgan davranış
içinde bulunduğunu belirtmiştir. Bu bağlamda medeni durumu bekar olanlarda saldırganlık
yatkınlığı ortaya çıkabilmektedir.
Bu çalışmada taraftar derneklerine üye kimselerin nispeten fanatiklik davranışları sergileme
konusunda daha ılımlı olduğu sonucuna varılmıştır. Taraftarlık olgusunun çocuk yaştan başladığı
öngörülerek çocuklara yönelik aktiviteler, etkinlikler ve eğitici ve teşvik edici programlar veya
ödüllendirme ile saldırganlık yatkınlığı azaltılabilir. Bu bağlamda yine taraftarların genç bir
kitleden oluştuğu varsayılarak okullara kadar inilerek bu eğitim verilebilir. Kulüpler bu kitle
üzerinde etkili olan psikolojik ve sosyolojik etkenleri ayrıntılı olarak gözlemleyerek
değerlendirmelidir. Bir taraftan taraftar gruplarını sosyal yönden arttırırken diğer yandan bu
kitlenin sportif yönden eğilimlerini kontrol altına alacak eğitim uygulamaları yürütülmelidir.
Anahtar Kelimeler: Fanatiklik, futbol, taraftar
Kaynaklar
325
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Taşmektepligil M.Y, Çankaya S, Tunç T. (2015). Futbol Taraftarı Fanatiklik Ölçeği. Spor ve
Performans Araştırmaları Dergisi. 6(1):41-49.
Koçer M. (2012). Futbol Derneklerine Üye Olan Taraftarların Şiddet ve Holiganizm
Eğilimlerinin Belirlenmesi: Kayseri Örneği. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. 32(1) :111-135.
POS 75. TÜRKĐYE FUTBOL SPOR TOTO 2.LĐG VE 3.LĐG’ĐNDE BULUNAN
TAKIMLARDAKĐ SPORCULARIN ANTRENÖRLERĐNĐN YETERLĐLĐK DÜZEYĐ
(ANKARA ĐLĐ ÖRNEĞĐ)
Gözde GÜZELGÖZ1, Osman YILMAZ1, Yusuf SOYLU2, Melih SALMAN1
(1)
Aksaray
Üniversitesi,Beden
Eğitimi
ve
Spor
Yüksek
Okulu,Türkiye
(2) Kırıkkale Üniversitesi,Eğitim Fakültesi Beden Eğitimi ve Spor Bölümü,Türkiye
ÖZET
Bu araştırma; Türkiye Futbol Spor Toto 2. Lig ve 3. Lig’inde bulunan takımlardaki futbolcuların
antrenörlerinin yeterlilik düzeyini belirlemek amacı ile yapılmıştır. Araştırma gurubunu, Ankara
ilindeki Türkiye Futbol Spor Toto 2.lig’inde bulunan Keçiören Gücü Spor Kulübü ve 3.lig’inde
bulunan Adliye Spor ve Etimesgut Belediye Spor Kulübü futbol takımlarında bulunan 62 erkek
profesyonel futbolcu oluşturmuştur. Araştırmada, futbolcuların antrenörlerini değerlendirmesi
için kullanılan Salman tarafından geliştirilen Sporcuların Antrenörlerini Değerlendirme Ölçeği
kullanılmıştır. Verilerin analizinde, SPSS 15,0 paket programı üzerinde, yüzdelik değer,
aritmetik ortalama, standart sapma, t-testi ve tek yönlü varyans analizi kullanılmıştır. Araştırma
sonucunda, antrenör bilimcinin ve uygulama becerisinin yükseltilmesi gerektiği sonucuna
ulaşılmış olup bu görevi Türkiye Futbol Federasyonu Eğitim kurulunca daha etkin yapılması
gerektiğinin sonucu elde edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Futbol, Futbolcu, Antrenör, Antrenör Değerlendirmesi
326
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 98. ELĐT GENÇ MASA TENĐSĐ VE GÜREŞÇĐLERDE BENLĐK SAYGISININ
ĐNCELENMESĐ
Vedat ERĐM1, Musa AYDEMĐR1
(1) Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Yaşar Doğu Spor Bilimleri Fakültesi, Türkiye
ÖZET
Bu çalışmanın amacı, masa tenisi ve güreş branşında genç erkek milli takım oyuncularının benlik
saygısının incelenmesidir. Çalışmaya 18 masa tenisi, 23 de güreş sporcu katılmıştır. Çalışmada
veri toplama aracı olarak Rosenberg tarafından (1965) geliştirilen “Benlik saygısı” ölçeği
kullanılmıştır. Ölçeğin Türkçe geçerlik ve güvenirlik çalışması Çuhadaroğlu tarafından (1986)
yapılmıştır. Grupların karşılaştırılmasında Independent-Samples T testi yapılmıştır. Yapılan
analiz neticesinde masa tensisi oyuncularının puan ortalaması 1,10, güreşçilerin de 1,00 olarak
bulunmuştur. Đki grup arasında istatistiki olarak bir fark bulunmamıştır.
Đki farklı branşın benlik saygısı üzerine etkilerinin araştırıldığı bu çalışmada gruplar arasında fark
çıkmamasının nedeni olarak; sportif etkinliklerin benlik saygısı üzerine benzer etkiler
göstermesine bağlı olduğu söylenebilir. Ayrıca iki grubun benlik saygısı puanları yüksek
seviyede bulunmuştur. Bu durum her iki branş sporcularının en üst seviye olan milli takımlar
seviyesinde olmaları ve sportif temsilin benlik saygısına olumlu etkisi ile açıklanabilir.
Branşlar
n
Ortalama
S.S.
Masa Tensi
18
1,10
0,57
Güreş
23
1,00
0,53
p
0,54
Anahtar Kelimeler: Benlik Saygısı, Milli Masa Tenisçiler, Milli Güreşçiler
POS 107. 10-13 YAŞ KIZ VE ERKEKLERĐN BĐREYSEL VE TAKIM SPORLARINA
KATILIM MOTĐVASYONLARINA ETKĐ EDEN FAKTÖRLERĐN BELĐRLENMESĐ
Yüksel DEMĐRKOL AYDIN1, Đlhan ODABAŞ1, Turgay TURAN1
(1) Haliç Üniversitesi, Besyo,Türkiye
ÖZET
Bu araştırmanın amacı; Ortaokulda öğrenimi gören öğrencilerin spora yönlendiren en önemli
nedenleri belirleyerek; spor çeşidinin bireysel veya takım odaklı olmasında farklılık gösterip
göstermediğini ortaya koymak amacı ile yapılmıştır. Araştırma; 10-13 yaş arası, 23 kız (yaş
ort=11,87±0,76) 39 erkek (yaş ort=12,28±0,76) toplam 62 öğrenci (yaş ort=12,13±0,78)
katılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak, öğrencilerin spora katılımda hangi sebebin ne
kadar etkili olduğunu belirlemek için, 30 maddeden ve 8 alt boyuttan oluşan Spora Katılım
Güdüsü ölçeği (Participation of Motivation Questionnaire=PMQ) uygulanmıştır. Toplanan
327
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
veriler SPSS 15.0 programı istatistiksel analize tabii tutulmuştur.Bireysel sporlarla uğraşan
öğrencilerin takım üyeliği ve eğlenceye dayalı motivasyonları, takım sporları ile uğraşan
öğrencilerinkinden anlamlı derecede daha düşük düzeyde bulunmuştur. Fakat aktif olmaya dayalı
motivasyonları ise, takım sporlarıyla uğraşanların bireysel sporlarla uğraşanlardan anlamlı
derecede daha yüksek bulunmuştur (p<0.05). . Maddeler içinde en yüksek aritmetik ortalamalar;
Yeni beceriler öğrenmek istiyorum, stresimi atmak istiyorum aittir. Bunu becerilerimi
geliştirmek istiyorum, takım çalışmasını severim ,fiziksel olarak sağlıklı olmak istiyorum
izlemiştir. Bu maddeler öğrencileri spor yapmaya yönlendiren en önemli nedenlerdir. Sonuç
olarak çocukların kendi istekleri ile spora yönelten faktörlerin belirlenmesiyle; Beden eğitimi
öğretmenlerinin antrenörlerin ve ailelerin öğrencilere daha iyi koçluk yapmalarına yardımcı
olacağı düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Katılım Motivasyonu, Bireysel Spor, Takım Sporu, Motivasyon, Yaş,
Cinsiyet
POS 130. ELĐT GENÇ MASA
BĐÇĐMLERĐNĐN ĐNCELENMESĐ
TENĐSĐ
VE
BOKSÖRLERDE
ĐMGELEME
Vedat ERĐM1 , Yıldırım Eren BUYRUK1
(1) Ondokuz Mayıs Üniversitesi,Yaşar Doğu Spor Bilimleri Fakültesi,Türkiye
ÖZET
Giriş: Đmgeleme, gerçek yaşantıların taklit edildiği bir yaşantıdır. Đmgelediğimiz şeyi
gördüğümüzü fark edebiliriz, imgelerken hareketleri hissedebiliriz ya da gerçek yaşantılar
olmadan da seslerin, tatların ve kokuların imgelerini yaşayabiliriz (Hall, 2001).
Đmgeleme, düşünce sistemimizin bir parçası olup imgelerimizde kendimizi elimizden gelenin en
iyisini yapıyor gibi görüp iyi bir performans ortaya çıkarmak için kullanabiliriz. Beynimizde
geçmişte yaşanan olayları hatırlayıp tekrar yaratabilir ya da zihnimizde hiç yaşanmamış olayları
da görebiliriz (Weinberg ve Gould, 1995). Sportif başarının geliştirilmesi için antrenman
yöntemlerine ek olarak zihinsel çalışmaların yapılması önemli olabilir. Bu çalışmanın amacı
genç milli kategoride olan boks ve masa tenisi oyuncularının imgeleme biçimlerinin
araştırılmasıdır.
Yöntem: Araştırmanın örneklem grubunu yıldız kategoride milli olan boks ve masa tenisi
oyuncuları oluşturmaktadır. Çalışmaya 16 masa tenisi ve 17 boksör gönüllü olarak katılmıştır.
Araştırmada veri toplama aracı olarak Hall ve arkadaşları (1998) tarafından geliştirilen Sporda
Đmgeleme Envanteri-SĐE (Sport Imagery Questionnaire- SIQ) kullanılmıştır. Sporda Đmgeleme
Envanteri yedili likert tipinde 30 maddeden oluşan bir ölçüm aracıdır (1= tamamen katılmıyorum
328
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
ve 7= Tamamen Katılıyorum). Envanterin beş alt boyutu bulunmaktadır. Bu boyutlar; Bilişsel
Özel Đmgeleme, Bilişsel Genel Đmgeleme, Motivasyonel Özel Đmgeleme, Motivasyonel Genel
Uyarılmışlık ve Motivasyonel Genel Ustalık’tır. Orjinal envanterde tüm alt boyutlar 6 maddeden
oluşmaktadır. Envanterin Türk sporculara uyarlanması Kızıldağ ve arkadaşları tarafından
yapılmıştır (Kızıldağ, 2012).
Bulgular: Çalışmanın Cronbach’ Alpha değeri 0,827 olarak bulunmuş ve çalışmada elde edilen
verilere ait tablolar aşağıda sunulmuştur.
Tablo. Elit masa tenisi ve boksörlerin imgeleme puanları arasındaki anlamlılık tablosu
Đmgeleme Alt Boyutlar
Bilişsel Đmgeleme
Motivasyonel Özel Đmgeleme
Motivasyonel Genel Uyarılmışlık
Motivasyonel Genel Ustalık
Đmgeleme Toplam Puan
Branş
n
Ort
S.S.
Masa Tenisi
16
5,02
0,98
Boksör
17
5,75
1,03
Masa Tenisi
16
5,34
1,12
Boksör
17
5,01
1,24
Masa Tenisi
16
5,28
1,25
Boksör
17
5,52
1,30
Masa Tenisi
16
5,51
1,09
Boksör
17
4,39
0,88
Masa Tenisi
16
5,26
1,12
Boksör
17
5,39
1,11
p
0,039
0,681
0,745
0,042
0,885
Araştırmaya katılan boksörlerin “bilişsel imgeleme” puanları masa tenisi oyuncularından yüksek
bulunurken masa tenisi oyuncularının “motivasyonel genel ustalık” puanları da boksörlerden
yüksek bulunmuştur (p<0.05).
Tartışma ve Sonuç: Çalışmada “bilişsel imgeleme” alt boyutunda boksörcüler lehine anlamlı
fark bulunmuştur (p<0,05). Bilişsel Đmgeleme alt boyutunda bulunan maddeler incelendiğinde
beceriyi mükemmel bir şekilde uygulama, hataların düzeltilmesi, strateji geliştirme, oyun
planlarının öğrenilmesi ve uygulanması gibi bilişsel özellikleri içeren maddelerden oluştuğu
görülmektedir (Kızıldağ, 2012). Masa tenisi oyun yapısı gereği rakipten gelen topa çok kısa süre
içerisinde karşı hamle yapılması gereken bir spordur. Bu yüzden verilecek yanıtın çok kısa süre
içersinde olması gerekir. Boks müsabakalarında ise rakipler birbirlerine karşılıklı olarak değil
oyun yapısına göre peşpeşe veya aralıklı olarak yanıt vermektedirler. Masa tenisi oyuncularında
görülen kısa süreli tepki verme durumunun bu farka sebep olacağı düşünülebilir. Çünkü oyuncu
çok kısa süre içersinde yeni stratejiler geliştiremeyebilir.
Hall (1998) yaptığı çalışmada “motivasyonel genel ustalık” puanı yüksek sporcuların kendi öz
güvenlerinin yüksek olduğunu belirtmiştir. Abma ve arkadaşları (2002) pist ve saha atletlerinin
imgelem içeriği ve imgelem yeteneklerinin nasıl farklılaştıklarını incelemek amacıyla yaptıkları
çalışmada yüksek düzeyde kendine güvenen sporcuların imgeleme alt boyutlarını daha fazla
kullandıklarını bulmuştur. Çalışmada elde ettiğimiz masa tenisi oyuncularının “motivasyonel
genel ustalık” puanlarının yüksek olması ile masa tenisi oyun yapısı gereği sürekli tekrarlayan
hareketlerin belirli bir beceri kazandırdığı ve bunun sonucunda da bir özgüven kazanımının
oluştuğu düşünülebilinir.
329
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
IIle ve Cadopi (1999) yapmış oldukları araştırmada Bilişsel Đmgelemeyi kullanan genç
cimnastikçilerin cimnastik performansına ilişkin bellek aralığını arttırdıklarını ve böylece
performanslarını daha doğru uyguladıklarını bulmuşlardır. Nordin ve Cumming (2008)
dansçıların imgeleme biçimlerini araştırmış, yüksek seviyedeki dansçıların daha düşük
seviyedeki dansçılara göre daha fazla imgelemde bulunduklarını tespit etmiştir. Đmgeleme alt
boyutunda yer alan “motivasyonel özel imgeleme” ve “motivasyonel genel uyarılmışlık” alt
boyutları arasında fark bulunmaması iki grubun da en üst seviye olan milli takımlar seviyesinde
olması ile alakalı olabilir.
Sonuç olarak elit masa tenisi ve boksörlerin farklı imgeleme alt boyutları kullandıkları fakat
genel imgeleme puanlarında farklılık olmadığı görülmektedir. Bu durum genç milli sporcular
kategorisi için geçerli olurken farklı kategoriler için değişiklik gösterebilir. Bu sebeple farklı
branş grupları ve farklı kategorilerde de araştırma yapılması önerilir. Ayrıca üst düzey
performans beklenen sporcuların imgeleme çalışmaları yapması sayesinde uzun saatler süren
antrenmanlara çeşitlilik getirilmesi iş ve farklı beceriler kazanılmış olması sağlanabilir.
Kaynaklar
Abma CL, Fry MD, Lı Y, Relyea G.Differences in Imagery Content and Imagery Ability
Between High and Low Confident Track and Field Athletes, Journal Of Applied Sport
Psychology, 2002, 14 (2), 67-75.
Hall CR, Mack D, Paivio A and Hausenblas H. Imagery use by athletes: Development of the
sport imagery questionnaire. International Journal of Sport Psychology, 29, 1998; 73-89.
Ille A, Cadopi M. Memory for movement sequences in gymnastics: Effects of age and skill level.
Journal of Motor Behavior, 1999, 31(3), 290-300.
Kızıldağ E, Tiryaki MŞ. Sporda Đmgeleme Envanterinin Türk Sporcular için Uyarlanması, Spor
Bilimleri Dergisi, 2012, 23 (1), 13-23.
Nordın SM, Cummıng J. Exploring Common Ground: Comparing the Imagery of Dancers and
Aesthetic Sport Performers, Journal Of Applied Sport Psychology, 2008, 20, 375–391.
Weinberg RS, Gould D. Foundations of Sport and Exercise Psychology. Champaign, IL: Human
Kinetics, 1995, 280- 283.
Anahtar Kelimeler: Đmgeleme, Elit Sporcular, Masa Tenisi, Boks
330
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 153. TÜRKĐYE KADIN FUTBOL 1. LĐGĐNDE OYNAYAN KADIN
FUTBOLCULARIN DURUMLUK VE SÜREKLĐ KAYGI DÜZEYĐNĐN ĐNCELENMESĐ
(DERĐNCE BELEDĐYE SPOR VE KONAK BELEDĐYE SPOR ÖRNEĞĐ)
Nahide KURGUN 1 , Fahrettin ASLAN 1 , Betül BAYAZIT 1 , Yavuz TAŞKIRAN 1 , Aylin
SARISOY 1
(1) Kocaeli Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye
ÖZET
Çalışmanın Tanımı: Spor bilimciler sportif performansı yükseltmek için yoğun bir uğraş
içindedir. Yeni antrenman prensipleri araştırmakta, sporcuyu yüksek performansa ulaştırma
arayışları devam etmektedir. Tüm bu arayış ve araştırmalar spor performansında sadece fiziksel
kapasitenin mükemmelliğinin yeterli olmadığını, psikolojik kapasitenin hiç de
küçümsenmeyecek bir faktör olduğunu belirtmiştir (Başaran ve ark., 2009). Spor, kişinin önce
kendine sonra doğaya, zamana, insana karşı ruhsal ve bedensel faaliyetlerle sürdürdüğü
mücadele biçimidir. Spor belli kurallarla işleyen sosyal bir olaydır. Spor kişiye sağlıklı,
disiplinli, kurallara saygılı, toplum içerisinde sevgi ve anlayışla ilişkiler kurabilen bir karakter
kazandırmaktadır (Şebin ve ark., 2007). Kaygı, herhangi bir tehlikenin korkusunun yansıması
olarak insanda ortaya çıkan tedirginlik ya da akıl dışı korku durumudur (Manav, 2011).
Durumluk kaygı; çevresel koşullara bağlı bir stresten dolayı ortaya çıkan ya da tehdit
durumlarında, bireyin gösterdiği kompleks heyecansal reaksiyonların ifadesidir (Çoksevim ve
ark., 2008). Sürekli kaygı ise; çevresel koşullardan bağımsız olarak bireyin huzursuzluk, endişe
duyma ve karamsar olma, stres altında aşırı duyarlılık gösterme ve yoğun heyecansal
reaksiyonlarda bulunma eğilimidir (Çoksevim ve ark., 2008).
Çalışmanın Amacı: Bu araştırma, Türkiye kadın futbol liginde bulunan Derince Belediye Spor
ve Konak Belediye Spor futbolcularının durumluk ve sürekli kaygı düzeylerinin araştırılması
amacıyla yapılmıştır.
Materyal ve Metod: Araştırma grubunu 2013-2014 Türkiye kadın futbol 1. liginde bulunan
Derince Belediye Spor ve Đzmir Konak Belediye Spor’un 22 kadın futbolcusu oluşturmaktadır.
Deneklere müsabaka öncesi ve sonrasında Spielberger ve arkadaşlarının (1970) geliştirmiş
olduğu 40 sorudan oluşan Durumluk ve Sürekli Kaygı Envanteri. Durumluk-Sürekli Kaygı
Envanteri: Durumluk-Kaygı Envanteri, toplam yirmi maddeden oluşan ölçekten meydana
gelmektedir. Ölçeklerin cevaplandırılmasında bir zaman sınırlaması yoktur. Fakat yirmi
dakikada her iki ölçek cevaplandırılabilir. Yüksek öğrenim görenler için bu süre on beş dakikaya
inerken, eğitim düzeyi düşük olanlar, engel durumu bulunanlar ya da duygusal bozukluğu olanlar
için bu süre bir miktar uzayabilir. Durumluk Kaygı Ölçeği maddelerinde ifade edilen duygu ya
da davranışlar bu tür yaşantıların şiddet derecesine göre (1) hiç, (2) biraz, (3) çok, (4) tamamen
gibi şıklardan birini işaretlemek suretiyle cevaplandırılır. Sürekli Kaygı Ölçeği'nde ise, ifade
edilen duygu ya da davranışlar sıklık derecesine göre (1) hemen hiçbir zaman,(2) bazen, (3) çok
zaman, (4) hemen her zaman şeklinde işaretlenir (Bedir, 2008). Durumluk Kaygı Ölçeği'nde, on
tane tersine dönmüş ifade yer alır. Bunlar; 1, 2,5, 8, 10, 11, 15, 16, 19 ve 20’nci maddelerdir.
Sürekli Kaygı Envanterinde ise tersine dönmüş ifadelerin sayısı yedi adettir. Bunlar: 1, 6, 7,10,
331
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
13, 16, 19'uncu maddelerdir. Doğrudan ve tersine dönmüş ifadelerin toplam puanı hesaplanır.
Doğrudan ifadeler için elde edilen toplam puandan, tersine dönmüş ifadelerin toplam puanı
çıkarılır. Bu sayıya önceden saptanmış değişmeyen bir değer eklenir. Durumluk Kaygı Ölçeği
için bu değer 50, en son elde edilen değer bireyin kaygı puanıdır (Bedir, 2008). Araştırmada elde
edilen veriler SPSS 17.0 istatistik programında yapılmıştır. Tanımlayıcı istatistiksel işlemler
(ortalama, standart sapma) uygulandıktan sonra müsabaka öncesi ve sonrasındaki farkın
belirlenmesinde Wilcoxon testi kullanılmıştır. Anlam düzeyi 0,05 olarak alınmıştır.
Bulgular: Deneklerin, durumluk ve sürekli kaygı müsabaka öncesi - müsabaka sonrası
ortalamalarının anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla yapılan
Wilcoxon testi sonucunda, durumluk kaygı öntest-sontest aritmetik ortalamalar arasındaki fark
istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Z=-1,814;p=0,040<0,05). Sürekli kaygı müsabaka
öncesi - sonrası ortalamalarının anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla
yapılan Wilcoxon testi sonucunda, sürekli kaygı öntest-sontest aritmetik ortalamalar arasındaki
fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Z=-0,141;p=0,33<0,05).
Sonuç: Araştırma sonucunda; araştırmaya katılan kadın futbolcuların müsabaka sonrası kaygı
düzeylerinin müsabaka öncesine göre anlamlı düzeyde düşük olduğu saptanmıştır (p<0,05). Aşçı
ve Kin (1998)’in gerçekleştirdiği araştırmada Türkiye kadınlar futbol liginde oynayan 36 kadın
futbolcu üzerinde gerçekleştirdiği araştırmada futbolcuların müsabaka öncesi kaygı düzeylerinin,
müsabaka sonrasından anlamlı olarak yüksek olduğunu bulmuşlardır (p<0,05). Çoksevim ve
ark., (2008) Kick bokscular üzerinde gerçekleştirdikleri maç öncesi ve sonrası durumluk- sürekli,
kısa semptom envanteri bulguları çalışmasında; Kick bokscuların maç öncesi ve sonrası
durumluk kaygı skorları maç öncesi duruma göre sonrasında düzelmeler göstermiş ve
istatistiksel açıdan çok ileri düzeyde anlamlı bulunmuştur (p<0,001). Sürekli kaygı skorları da
ileri düzeyde anlamlı bulunmuştur (p<0,01). Başaran ve ark., (2009) sporcularda durumluk ve
sürekli kaygı düzeylerinin bazı değişkenlere göre incelendikleri araştırmada bayan ve erkek
sporcuların sürekli kaygı puanları arasında anlamlı farklılık tespit edilmemişken (p>0,05),
durumluk kaygı puanları arasında anlamlı farklılık tespit etmişlerdir (p<0,05). Bedir (2008)
Taekwondo milli takım sporcularının durumluk kaygı düzeyini incelediği araştırmasında
sporcuların müsabaka derecelerine göre müsabaka öncesi ve müsabaka sonrası durumluk kaygı
puanlarının karsılaştırılmasında, müsabakada birinci olanların, müsabakada ikinci olanların ve
müsabakada üçüncü olanların müsabaka öncesi durumluk kaygı puanları müsabaka sonrası
durumluk kaygı puanlarından anlamlı derecede yüksek bulunmuştur (p<0,05).
Kadın futbolcuların durumluk ve sürekli kaygı düzeylerinin araştırılması amacıyla
gerçekleştirilen araştırmada; araştırmaya katılan Derince Belediye Spor ve Konak Belediye Spor
Futbolcularının müsabaka öncesi durumluk kaygı düzeyleri 38,500±8,488, müsabaka sonrası ise
33,767±8,597’dir (p<0,05); sürekli kaygı düzeyleri 39,633±6,960, müsabaka sonrası ise
33,864±7,055’tir (p<0,05). Bu alanda yapılan çalışmalar araştırma sonuçlarını destekler
niteliktedir. Müsabaka öncesi futbolcuların durumluk kaygı düzeylerinin artmasının nedenini
maç öncesi yoğunlaşan stres, kazanma-kaybetme düşüncesinin yoğun olmasına bağlamak
mümkün olabilir. Kadın futbolcuların müsabaka öncesi kaygı düzeylerinin düşürülmesine
yönelik futbol kulübü yönetimlerince motivasyon arttırıcı eğitim seminerlerine, kaygıyla başetme
çalışmalarına ve sosyal aktivitelere yer verilmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir.
332
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Seçilen Kaynaklar:
1- Aşçı, H., Kin, A. (1998). Bayan futbolcularda kaygı ve kendini fiziksel algılama düzeyi.
Ankara: H.Ü. 5. Uluslararası Spor Bilimleri Kongresi, 5-7 Kasım, 247.
2- Başaran, M.H., Taşğın, Ö., Sanioğlu, A. ve Taşkın, A.K. (2009). Sporcularda Durumluk ve
Sürekli Kaygı Düzeylerinin Bazı Değişkenlere Göre Đncelenmesi. Selçuk Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, 21, 533-542.
3- Bedir, R. (2008). Taekwondo Mili Takım Sporcularının Durumluk Kaygı Düzeylerinin
Başarıya Etkisi. Yüksek Lisans Tezi. Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Ana Bilim Dalı.
Konya.
4- Çoksevim, B., Sarıtaş, N., Kaya, M. ve Pepe, O., (2008). Kick bokscularda Maç Öncesi ve
Sonrası Durumluk, Süreklilik, Kısa Semptom Envanteri Bulguları. Türkiye Kick Boks
Federasyonu Spor Bilimleri Dergisi, 1 (1), 22-27.
5- Manav, F. (2011). Kaygı Kavramı. Toplum Bilimleri. 5(9), 201-211.
6- Spielberger, C.D., Gorsuch, R.L. ve Lushene, R.E. (1970). Manual for State-Trait Anxiety
Inventory. California Consulting Psychologists Press.
7- Şebin, K., Tozoğlu, E., Karahüseyinoğlu, M.F., Kepoğlu,A., Yorulmaz, M., (2007). Beden
Eğitimi ve Spor Yüksekokullarında Okuyan Öğrencilerin Okul Spor Tesislerinden ve
Yönetiminden Memnuniyetlerinin Araştırılması. Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, 9 (1),
22-35.
Anahtar Kelimeler: Kadın Futbolcu, Durumluk Kaygı, Sürekli Kaygı
POS 165. SOSYAL GÖRÜNÜŞ KAYGISI: GENÇLĐK HĐZMETLERĐ VE SPOR ĐL
MÜDÜRLÜĞÜ’NDE GÖREV YAPAN PERSONELLER ÜZERĐNE BĐR UYGULAMA
Ömer Faruk YAZICI 1 , Çağdaş CAZ 2 , H. Mehmet TUNÇKOL 1
(1) KTÜ,BESYO,Türkiye
(2) MARMARA ÜNĐVERSĐTESĐ,BESYO,Türkiye
ÖZET
Giriş: Sosyal kaygı ile kişinin hata yapma, komik duruma düşme, azarlanma, alay edilme ve
dışlanmaya dair korku ve düşüncesiyle sosyal ortamlardan kaçınması veya sosyal ortamlara
girdiğinde normalin üzerinde bir kaygı yaşaması, sıkılması ve heyecanlanması akla gelmektedir
(Bal ve Öner, 2014). Öte yandan tarih boyunca fiziksel görünüm, insanların yaşamında önemli
bir yer tutmuştur. Farklı sosyal ortamlarda farklı fiziksel görünümler ön planda olmuştur
(Yüceant, 2013). Bu düşünceye istinaden; görünüş kaygısı, bireyin fiziksel görünüşü ile ilgili
kendi kaygılarını ve başkalarının onu değerlendirmesi ile ilgili yaşanan kaygıları ifade
333
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
etmektedir (Özge, 2013), ancak bu kaygılar boy, kilo, kas yapısı gibi genel fiziksel görünüşün
ötesinde bireyin ten rengi ve yüz şekli (burnu, gözlerinin uzaklığı, gülüşü vs.) gibi özellikleri de
içeren çok daha kapsamlı bir kavramdır (Hart ve ark., 2008). Benzer ifade ile sosyal görünüş
kaygısı, bireyin bedeniyle ve görünüşüyle ilgili olumsuz beden imajının sonucudur (Doğan,
2010).
Gençlik Hizmetleri ve Spor Đl Müdürlüğü’nde çalışan personelin fiziki görünüşleriyle ilgili
kaygılarının düşük olması yani bu bağlamda sosyal görünüşlerinin iyi olması, bu kişilerin
işlerine odaklanma noktasında olumlu fayda sağlayacaktır. Literatürde Gençlik Hizmetleri ve
Spor Đl Müdürlüğü’nde çalışan personelin sosyal görünüş kaygısı üzerine yapılmış herhangi bir
çalışmaya rastlanamamıştır. Bu açıdan bakıldığında mevcut çalışma, alandaki boşluğu
doldurması açısından oldukça önem taşımaktadır. Spor faaliyetlerinin önemli bir kısmını yöneten
ve spor organizasyonlarını düzenleyen bir kurumda çalışan bireylerin fiziksel görünümlerinin iyi
olması gerektiği düşüncesinden hareketle, mevcut araştırmanın amacı çeşitli değişkenler
açısından Gençlik Hizmetleri ve Spor Đl Müdürlüğü’ndeki personelin sosyal görünüş kaygısını
incelemektir.
Yöntem: Araştırmada mevcut durumu ortaya çıkarmayı amaçlayan betimsel ve taramaya yönelik
bir yöntem kullanılmıştır. Betimsel araştırmalar, mevcut olayların daha önceki olay ve koşullarla
ilişkilerini de dikkate alarak, durumlar arasındaki ilişkiyi açıklamayı hedefler (Kaptan, 1993).
Tarama modelleri ise geçmişte ya da halen var olan durumu, var olduğu şekliyle betimlemeyi
amaçlayan araştırma yaklaşımıdır (Karasar, 2012).
Araştırmanın çalışma grubunu; Đstanbul, Trabzon ve Malatya Gençlik Hizmetleri ve Spor Đl
Müdürlüğü’nde görev yapan toplam 300 personel oluşturmaktadır. Bu kapsamda her şehirden
100’er kişi çalışmaya dahil edilmiştir Araştırmada veri toplama aracı olarak; araştırmacılar
tarafından oluşturulan “Kişisel Bilgi Formu” ile Hart ve arkadaşları (2008) tarafından geliştirilen,
Doğan (2010) tarafından Türkçeye uyarlanarak geçerlik-güvenirliği yapılmış “Sosyal Görünüş
Kaygısı Ölçeği (SGKÖ)” kullanılmıştır. Sosyal Görünüş Kaygısı Ölçeği, 16 maddeden oluşan
5’li likert tipindedir. Ölçek; çok sık=5, sıkça=4, bazen=3, neredeyse hiç=2 ve hiç=1 şeklinde
puanlanmaktadır. Araştırmada istatistiki analiz yöntemi olarak; t-testi ve tek yönlü varyans
analizi (Anova) kullanılmıştır. Araştırmaya konu olan personelin, SGKÖ'den elde edilen
puanlarının aritmetik ortalaması 30.55, standart sapması 11.58'dir. Ayrıca toplam puanlarının
normallik varsayımını sağlayıp sağlamadığına ilişkin çarpıklık (0.615) ve basıklık (-,791)
katsayıları da hesaplanmıştır. Ölçekten elde edilen verilerin normal dağılımı sağladığı
görülmektedir.
Bulgular: Araştırmaya katılan personelin 164’ü (%57.7) erkek, 136’sı (%45.3) kadındır. Yaş
dağılımlarına bakıldığında; 22-31 yaş arası 138 (%46) kişi, 32-41 yaş arası 83 (%27.7) kişi, 42
yaş ve üzeri ise 79 (%26.3) kişidir. Personelin 132’si (%44) bekar, 168’i (%56) evlidir. Eğitim
durumlarına göre dağılımları; 64’ü lise (%21.3), 72’si (%24) ön lisans, 164’ü ise (%54.7) lisans
ve yüksek lisans mezunu şeklindedir. Kadro durumlarına göre personelin 235’ü (%78.3) kadrolu,
65’i (%21.7) sözleşmeli/geçici görevlidir. Kıdem (hizmet yılı) açısından dağılımlarına
bakıldığında; 117 kişi (%59.7) 1-10 yıl arası, 75 kişi (%25) 11-20 yıl arası, 46 kişi (15.3) ise 26
yıl ve üzeri çalışmıştır. Personelin 81’i (%27) kendini ekonomik olarak düşük seviyede
değerlendirirken 219’u (%73) orta seviyede değerlendirmiştir. Spor yapma değişkenine 117 kişi
334
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
(%39) “evet” cevabını verirken, 183 kişi (%61) “hayır” cevabını vermiştir. Personelin 17’si
(%5.7) sağlık problemi olduğunu, 283’ü (%94.3) ise olmadığını beyan etmiştir.
Đstatistiksel analizler sonucunda, Gençlik Hizmetleri ve Spor Đl Müdürlüklerinde çalışan
personelin; cinsiyet, yaş, medeni durum, eğitim durumu, kadro durumu, kıdem (hizmet yılı) ve
sağlık problemi değişkeni ile sosyal görünüş kaygısı arasında anlamlı bir farklılık
bulunamamıştır. Öte yandan bu personelin gelir durumu ve spor yapma değişkenleri ile sosyal
görünüş kaygıları arasında anlamlı bir farklılık tespit edilmiştir. Ayrıca personelin çalıştığı şehre
göre de sosyal görünüş kaygısı anlamlı bir şekilde farklılaşmaktadır.
Gençlik Hizmetleri ve Spor Đl Müdürlüklerinde çalışan personelin sosyal görünüş kaygıları ile
spor yapma durumuna ait analiz sonuçları aşağıdaki tabloda verilmiştir (Tablo 1).
Tablo 1. Spor yapma değişkenine ilişkin sosyal görünüş kaygısı
SGK
Spor yapma
durumu
n
Evet
117
28.17
10.46
Hayır
183
32.07
12.02
Ss
sd
T
p
271.30
-2.96
.003*
P<0.05*
Buna göre, personelin sosyal görünüş kaygıları spor yapma değişkenine göre anlamlı bir farklılık
göstermektedir [t(271.30)=-2.96, p<0.05]. Spor yapmayan personelin sosyal görünüş kaygısı
( =32.07), spor yapan personele ( =28.17) göre daha yüksektir. Gençlik Hizmetleri ve Spor
Đl Müdürlüklerinde çalışan personelin sosyal görünüş kaygıları ile gelir durumuna ait analiz
sonuçları ise aşağıdaki tabloda verilmiştir (Tablo 2).
Tablo 2. Gelir durumu değişkenine ilişkin sosyal görünüş kaygısı
SGK
Gelir
Durumu
n
Düşük
81
27.51
9.58
Orta
219
31.67
12.06
Ss
Sd
t
P
178.784
-3.09
.002*
P<0.05*
Tablo 2’de görüldüğü gibi personelin sosyal görünüş kaygısı ile gelir durumları arasında anlamlı
bir farklılık vardır [t(178.784)= -3.09, p<0.05]. Gelir düzeyi “orta” olan personelin sosyal
görünüş kaygısı ( =31.67), gelir düzeyi “düşük” personele ( =27.51) göre daha yüksek
çıkmıştır. Gençlik Hizmetleri ve Spor Đl Müdürlüklerinde çalışan personelin sosyal görünüş
kaygıları ile bulundukları şehre göre analiz sonuçları aşağıdaki tabloda görülmektedir (Tablo 3).
335
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Tablo 3. SGKÖ Puanlarının Şehir değişkenine Göre Sonuçları
SGKÖ
Ss
Şehir
n
Trabzon
100
23.61
7.75
Đstanbul
100
26.49
8.03
Malatya
100
41.55
9.64
sd
F
p
2-297
127.90
0.00*
Anlamlı
Fark
T-Đ
M-T
M-Đ
*p<0.05
Analiz sonuçları, personelin ölçek puanları ile görev yaptıkları şehir arasında anlamlı bir farklılık
olduğunu göstermektedir [F(2, 297)=127.90, p<0.05]. Veriler homojen olmadığı için (P=0.031)
bu gruplar arasındaki farklılaşmanın hangi gruplar arasında olduğunu tespit etmek amacıyla
yapılan Dunnett C testi sonuçlarına göre; Malatya ( =41.55) ve Đstanbul Đllerindeki personelin
( =26.49) sosyal görünüş kaygıları Trabzon Đlindeki personelden ( =23.61) daha yüksek
çıkmıştır.
Sonuç: Araştırmada sonuç olarak, Gençlik Hizmetleri ve Spor Đl Müdürlüklerinde çalışan
personelden spor yapmayanların sosyal görünüş kaygılarının spor yapanlardan daha yüksek
olduğu bulunmuştur. Buna göre, spor yapmayan personel, sporun bireyde meydana getirdiği
fiziksel, ruhsal ve toplumsal açıdan olumlu sonuçlardan yaralanamadığı için spor yapan
personele oranla daha fazla sosyal görünüş kaygısı hissetmektedir. Öte yandan gelir durumu
değişkenine göre kendini orta düzey gelir grubunda değerlendiren personelin kendini düşük gelir
grubunda değerlendiren personele göre daha az sosyal görünüş kaygısı hissettiği de çalışma
sonucunda tespit edilmiştir. Bu sonuç, personelin kendini ekonomik olarak biraz daha iyi
durumda hissetmesinin sosyal görünüş kaygılarını da olumlu etkilediği ve bu konuda daha az
kaygı hissettikleri şeklinde yorumlanabilir. Ayrıca personelin bulunduğu şehirlere bakıldığında,
Malatya Đlindeki personelin en fazla sosyal görünüş kaygısı hissettiği bunu Đstanbul ve
Trabzon’daki personelin takip ettiği tespit edilmiştir. Bu sonuçlar doğrultusunda, personelin
yaşadığı şehrin sosyo-ekonomik yapısı ve gelişmişlik düzeyi gibi çeşitli faktörlerin sosyal
görünüş kaygısı üzerinde etkili olduğu sonucuna ulaşılabilir.
Kaynaklar
1- Bal, P. N. ve Öner, M. (2014). Sosyal kaygı ile başa çıkma psiko eğitim programının ortaokul
öğrencileri üzerindeki etkisi. Eğitim Bilimleri Araştırmaları Dergisi. 4(1), 335-348.
2- Doğan, T. (2010). Sosyal Görünüş Kaygısı Ölçeğinin Türkçe Uyarlaması: Geçerlilik ve
Güvenirlik Çalışması. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 39, 151-159.
3- Hart, T. A., Flora, D. B., Palyo, S. A., Fresco, D. M., Holle, C., ve Heimberg, R. C. (2008).
Development and examination of the social appearance anxiety scale. Assessment, 15(1), 48-59.
4- Özge, F, I. (2013). Đlköğretim 2. kademe öğrencilerinin sosyal görünüş kaygıları ile benlik
kaygıları arasındaki ilişkinin incelenmesi (Üsküdar Đlçesi Örneği). Yeditepe Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul.
336
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
5- Yüceant, M. (2013). Beden Eğitimi öğretmeni adaylarının sosyal görünüş kaygı düzeylerinin
farklı değişkenler açısından incelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Beden
Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı, Aksaray Üniversitesi.
POS 173. ATLETLERDE
ARASINDAKĐ ĐLĐŞKĐ
ĐMGELEME
YETENEĞĐ
ĐLE
SPORTĐF
GÜVEN
Mustafa GÜNEŞ 1 , Esen KIZILDAĞ KALE 2 , Fatma ÇEPĐKKURT 3 , Serdar KOCAEKŞĐ 1
(1) Anadolu Üniversitesi, Açıköğretim Fakültesi, Türkiye
(2) Eskişehirspor Kulübü, Psikolojik Performans Danışmanı, Türkiye
(3) Mersin Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye
ÖZET
Spor psikolojisinde birçok alan sportif performansa rehberlik etmek ve sportif performansı
yönetmek için imgeleme olarak bilinen zihinsel sürecin kullanımını etkileyici olarak bulmaktadır
(Murphy,1994). Murphy’e (1994) göre imgeleme, bellekte depolanan duyusal yaşantıların içsel
olarak hatırlanması ve dışsal bir uyarı olmadan bu yaşantıların tekrarlanmasıdır. Blair, Hall ve
Leyshon (1993)’ e göre; imgeleme hem yeni başlayan hem de usta sporcularda performansı
artıran bir psikolojik beceridir. Etkili ve yeterli bir imgeleme davranışta, düşüncelerde ve
duygularda değişiklik meydana getirir.
Sportif güven performansı etkileyen önemli bir diğer psikolojik faktördür. Sportif güven
sporcunun sporda başarılı olması için gereklen yetenekleri ile ilgili inanaçlarıdır (Velaey, 1986).
Vealey’e sportif güven durumluk ve sürekli olarak ikiye ayrılmaktadır. Sürekli sportif güven
kişinin kendi sportif yeteneklerine genellikle ne kadar güvendiğini ifade ederken durumluk
sportif kişinin yetenekelri ile ilgili yarışmadan hemen önceki güvenini ifade etmektedir (akt.
Bozkurt, Koruç, Arslan, Kocaekşi, 2012).
Buradan hareketle atletlerin imgeleme yeteneği ile sportif güvenleri arasında bir ilişki olup
olmadığını test etmek bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır.
YÖNTEM
Katılımcılar
Çalışmaya milli takımda yarışmalara katılan 22 kız ve 22 erkek olmak üzere toplam 44 atlet
( X yaş=24.89± 4.08; X sporyaş=11.36± 4.65) gönüllü olarak katılmıştır.
337
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Kullanılan Ölçüm Araçları
Çalışmaya katılan atletlerin imgeleme yeteneklerinin değerlendirilmesi amacıyla Kale ve Yetim
(2013) tarafından geliştirilen Sporda Đmgeleme Yeteneği Ölçeği Yeni Formu (SĐYÖYF)
kullanılmıştır. Ölçek 25 madde ve 5 alt boyuttan (strateji imgeleme, beceri imgeleme, hedef
imgeleme, duygu imgeleme ve ustalık imgeleme) oluşmaktadır.
Katılımcıların sportif güvenlerini değerlendirmek için ise Vealey (1986) tarafından geliştirilen ve
Ergür, Tok ve Tatar (2006) tarafından Türkçe’ye uyarlanan Sportif Güven Ölçeği- SGÖ (Sport
Confidence Inventory) kullanılmıştır. Ölçek Sürekli sportif Güven Ve Durumluk Sportif Güven
olmak üzere iki alt boyuttan ve her bir alt boyut 13 madden oluşmaktadır.
Verilerin Toplanması ve Analizi
Çalışmada kullanılan ölçekler 2014- 2015 sezonunda milli takım yarışmalarına katılan sporculara
uygulanmıştır. Atletlerden elde edilen veriler IBM SPSS Statistics 20 programında analiz
edilmiştir. Atletlerin imgeleme yetenekleri ile kendine güvenleri arasında bir ilişki olup olmadığı
Pearson Momentler Korelasyon Analiz kullanılarak test edilmiştir.
BULGULAR
Atletlerin Đmgeleme Yeteneği Ölçeği Yeni Formu ile Sportif Güven Ölçeğinden aldıkları
puanlara ilişkin aritmetik ortalama ve standart sapma puanları Tablo 1’de gösterilmiştir.
Tablo 1. SĐYÖYF ve SGÖ alt boyutlarına ilişkin aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri
Alt Boyutlar
X
S.S.
Strateji Đmgeleme
4.50
.46
Beceri Đmgeleme
4.41
.50
Hedef Đmgeleme
4.34
.51
Duygu Đmgeleme
4.23
.59
Ustalık Đmgeleme
3.87
.71
Durumluk Sportif Güven
95.27
11.87
Sürekli Sportif Güven
95.30
11.40
Sporda Đmgeleme Yeteneği Yeni Formunun alt boyutları ile Sportif Güven Ölçeği alt boyutları
arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yapılmış Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon
Katsayısı analizi sonuçları Tablo 2’de gösterilmiştir.
338
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Tablo 2. SĐYÖYF ve SGÖ arasındaki ilişkiye ait korelasyon sonuçları
ALT BOYUTLAR
Durumluk Sportif Güven
Sürekli Sportif Güven
Strateji Đmgeleme
.227
.327*
Beceri Đmgeleme
.430**
.351*
Hedef Đmgeleme
.426**
.221
Duygu Đmgeleme
.420**
.386**
Ustalık Đmgeleme
.321*
.482**
**p<.01
*p<.05
Tablo 2’de de görüldüğü gibi atletlerin imgeleme yeteneği alt boyutları ile kendine güven alt
boyutları ile orta derecede anlamlı pozitif düzeyde bir ilişki olduğu bulunmuştur (p<.05).
SONUÇ VE ÖNERĐLER
Bu çalışmanın amacı milli takım düzeyinde yarışan sporcuların imgeleme yetenekleri ile sportif
güvenleri arasında bir ilişki olup olmadığını test etmektir. Yapılan analiz sonucunda imgeleme
yeteneği alt boyutları ile sportif güven arasında pozitif bir ilişkinin olduğu bulunmuştur.
Yapılan çalışmalarda ustalık imgeleme becerisini kullanan sporcuların kendine güvenlerinin ve
yeterli benlik algılarının arttığı görülmektedir (Feltz ve Riessinger,1990, Hall, Mack, Paivio ve
Hausenblas, 1998, Munroe, Giacobbi, Hall ve Weinberg, 2000). Yine Hall, Rodgers ve Ban
(1990) yaptığı çalışmada hedef imgeleme ile kendine güven arasında bir ilişki olduğunu
bulmuşlardır. Sporcuların imgelerinde hedeflerine ulaştıklarını, başardıklarını görmeleri onların
daha uzun süre antrenmana bağlanmalarına, daha fazla güvenli hissetmelerine ve tüm bunları
yarışmalara aktarmalarına yardımcı olacaktır.
Ayrıca Moritz ve arkadaşlarının (1996) yaptıkları çalışmada yüksek güvene sahip elit
patencilerin yarışmaya özgü duyguları ve ustalık becerilerini daha fazla imgeledikleri
bulunmuştur. Ustalık ve kendine güven arasında bir ilişki vardır. Uygulamalı perspektiften
bakıldığında güven sportif performansta önemli bir rol oynadığından ve ustalık imgelemesi de
güveni artırdığından, uygulayıcılar tarafından imgelemenin bu türünün kullanılması ve
geliştirilmesi önemli bir psikolojik beceridir (Hardy, Jones ve Gould, 1996). Badmintoncularla
yapılan bir başka çalışmada ise ustalık imgeleme müdahalelerinin sportif güven üzerine
etkilerinin olduğunu bulunmuştur (Callow, Hardy ve Hall, 2001). Tüm bu çaılışmalar bizim
çalışma bulgularımızı desteklemektedir.
Sonuç olarak elde edilen bulgular imgeleme ile sportif güven arasında bir ilişki olduğunu
göstermektedir. Bu nedenle sportif performansı artırmada etkili olan bu becerilerin geliştirilmesi
gerekmektedir. Bilindiği üzere, psikolojik beceriler öğrenilebilir ve geliştirilebilir becerilerdir.
Bu nedenle bu becerilerin fiziksel beceri gibi çalışılması gerekmekte ve antrenörler ve sporcular
tarafından antrenmanlarının bir parçası haline getirilmelidir.
Anahtar Kelimeler: Đmgeleme, Kendine Güven, Sportif Güven
339
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 176. ATLETLERĐN ÖZ-YETERLĐK ĐNANÇLARININ KARŞILAŞTIRILMASI
Rabia YILDIZ 1 , Esen KIZILDAĞ KALE 2 , Fatma ÇEPĐKKURT 3
(1) Gaziosmanpaşa Üniversitesi,Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
(2) Eskişehirspor Kulübü,Psikolojik Performans Danışmanı,Türkiye
(3) Mersin Üniversitesi,Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
ÖZET
Sporcuların, sportif başarılara ulaşmada fiziksel beceriler tek başına yeterli değildir, başarılı
olmak için etkili faktörlerden bir tanesi de sporcuların sahip olduğu yeterlik inançlarıdır.
Bandura’ya (1977) göre öz-yeterlik istenen sonuca ulaşmak için kişinin gerekli becerileri sahip
olup olmadığı ile ilgili inançları ifade etmektedir. Bir başka tanımlamada ise Bandura (1994)’e
göre öz-yeterlik “bireyin belli bir görevi yapma kapasitesine dair inancı” olarak
tanımlanmaktadır (akt. Balcı, 2005)). Öz-yeterlik kişinin performansı ve yeteneği ile ilgili
farkındalığı ifade etmektedir.
Öz-yeterlik ile psikolojik beceriler arasında bir ilişki bulunmaktadır. Yapılan çalışmalarda öz
yeterliliğin öğrenme, hedefler, performans ve çaba üzerine etkilerinin olduğu (Bandura, 1997;
Eliot, 2000; Goddard ve Skrla, 2006; Yılmaz ve ark. 2010)ve imgeleme, güdülenme, hedef
yönelimleri ve kendine güven ile ilişkili (Feltz ve Riessinger, 1990, Mills, Munroe ve Hall, 2001;
Callow, Hardy ve Hall, 2004; ) olduğu bulunmuştur.
Bu bağlamda bu çalışmanın amacı atletizm sporu yapan sporcuların öz-yeterlik inançlarının
karşılaştırılmasıdır.
YÖNTEM
Katılımcılar
Çalışmaya atletizm sporu yapan 39 kız 16 milli, 23 milli olmayan) ve 45 erkek (31 milli, 14
milli olmayan) olmak üzere toplam 84 sporcu gönüllü olarak katılmıştır.
Kullanılan Ölçüm Araçları
Çalışmaya katılan atletlerin öz yeterlik puanlarını değerlendirmek amacıyla Riggs, Warka,
Babasa, Betancour, and Hooker (1994) tarafından geliştirilen ve Öcel (2002) tarafından
Türkçe’ye uyarlanan Öz-Yeterlik Ölçeği (Self-efficacy Scale) kullanılmıştır. Ölçek 10 maddeden
oluşmaktadır.
Verilerin Toplanması ve Analizi
Çalışmada kullanılan ölçekler 2014- 2015 sezonunda atletizm yarışmalarına katılan sporculara
uygulanmıştır. Atletlerden elde edilen veriler IBM SPSS Statistics 20 programında analiz
340
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
edilmiştir. Atletlerin cinsiyete ve milli olma durumlarına göre öz-yeterliklerini karşılaştırmak
için iki yönlü ANOVA testi kullanılmıştır.
BULGULAR
Atletlerin cinsiyet ve milli olma durumları göz önüne alınarak Öz-Yeterlik Ölçeğinden
Ölçeğinden aldıkları puanlara ilişkin aritmetik ortalama ve standart sapma puanları Tablo 1’de
gösterilmiştir.
Tablo 1. Öz-Yeterlik Ölçeğine ilişkin aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri
Cinsiyet
kız
erkek
Milli olma
Ort.
S. S.
N
milli
3.67
.30
16
Milli olmayan
3.45
.41
23
milli
3.46
.63
31
Milli olmayan
3.27
.42
14
Öz-yeterlik puanının cinsiyete göre farklılaşıp farklılaşmadığını test etmek üzere yapılan t testi
sonuçları cinsiyet açısından fark olmadığını ortaya koymuştur (t= 1.270; p>.05). Ayrıca Özyeterlik puanının milli olma durumuna göre farklılaşıp farklılaşmadığını test etmek üzere
yapılan t - testi milli olan ve milli olmayan atletlerin öz-yeterlik puanları arasında istatistiksel
açıdan bir fark olmadığını ortaya koymuştur (t= 1.360; p>.05).
Hem cinsiyet hem de millilik durumuna göre yapılan iki yönlü ANOVA sonuçları öz-yeterlik
puanlarının cinsiyete ve milli olma durumuna göre farklılaşmadığını ortaya koymuştur (F= .023;
p > .05)
SONUÇ VE ÖNERĐLER
Bu çalışmanın amacı atletlerin öz-yeterlik inançlarını karşılaştırmaktır. Bu bağlamda elde edilen
veriler hem cinsiyet hem de atletlerin milli olma durumu göz önüne alınarak test edilmiştir.
Yapılan analizler sonucunda atletlerin öz-yeterliklerinin cinsiyet göz önüne alındığında
farklılaşmadığı bulunmuştur. Yine yapılan analizler sonucunda öz-yeterlik puanlarının atletlerin
milli olma durumlarına göre de değişmediği bulunmuştur. Hem cinsiyet hem de millilik
durumuna göre yapılan iki yönlü varyans analizi sonuçları öz yeterlik puanlarının
farklılaşmadığını ifade etmektedir.
Cengiz, Aytan ve Abakay (2012)’ın taekwondocularla yapmış oldukları çalışmada da cinsiyet
açısından öz-yeterlik puanları arasında bir fark bulunamamıştır. Bu çalışma bizim çalışmamızı
desteklemektedir. Çalışmamızda cinsiyet ve milli olma durumu bakımından öz-yeterlik
puanlarında bir farklılık bulunamamıştır. Bunun sebebinin örneklem grubundan ve atletizm
branşının bireyselliğinden kaynakladığı düşünülmektedir. Çalışmaya katılan örneklem grubu
incelendiğinde atletlerin sportif deneyimlerinin ve spor yaşlarının bu sonucu etkilemiş
olabileceği düşünülmektedir. Literatür incelendiğinde milli olan ve olmayan sporcuların
karşılaştırılması ile ilgili çok fazla çalışmanın olmadığı görülmüştür. Bu bağlamda bu çalışma
önem taşımaktadır. Daha sonraki çalışmalarda farklı spor branşları ile karşılaştırma ve farklı
psikolojik değişkenlerle ilişkilere bakılarak yapılabilir.
Anahtar Kelimeler: Atletizm, Öz-Yeterlik, Milli
341
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 178. VOLEYBOLCULARDA ANTRENÖR- SPORCU ĐLETĐŞĐM DÜZEYLERĐ ĐLE
ALGILANAN GÜDÜSEL ĐKLĐM ARASINDAKĐ ĐLĐŞKĐNĐN BELĐRLENMESĐ
Kübra Seden AVCI 1 , Fatma ÇEPĐKKURT 1 , Esen KIZILDAĞ KALE 2
(1) Mersin Üniv.,BESYO ,Türkiye
(2) Eskişehir Spor,Eskişehir Spor ,Türkiye
ÖZET
Amaç: Đnsanın doğumundan ölümüne kadar yaşamının her evresinde var olan iletişim, karmaşık
ve çok boyutlu bir süreci yansıtmakta (Tepeköylü, 2007) ve insanoğlunun çevresiyle olan
uyumunu etkilemektedir. Dökmen (2004) iletişimi “bilgi üretme, aktarma ve anlamlandırma
süreci” olarak ifade etmiştir.
Diğer sosyal ortamlardan farksız ancak bağımsız olarak spor takımlarında da katılımcıların
(sporcu, antrenör, ebeveyn, yönetici vs.) etkili bir iletişim sürecine sahip olmaları beklenebilir.
Spor takımlarında da iletişimin başarıyı yakalamada ve istenen performansı ortaya koymada
önemli olduğu söylenebilir (Çepikkurt ve ark.2014). Sporda, özellikle de antrenörlük sürecinde
antrenör ve sporcu arasında kurulan ilişki sporcunun fiziksel ve psiko sosyal gelişiminde önemli
rol oynar (Jowett ve Cockerill, 2002). Bu bağlamda düşünüldüğünde; antrenörlük süreci
sporcunun sporda yaşayacağı hazzı, benlik saygısını ve performans başarılarını belirlemede
önemli olabilmektedir (Jowett ve Meek, 2000). Antrenör ve sporcu arasındaki ilişkinin
yarışmaya dayalı sporlarda performans başarısını elde etmede belirleyici olduğu bilinmektedir.
Antrenör sporcu arasındaki iletişimi etkilediği düşünülen değişkenlerden birinin de antrenör
tarafından yaratılan güdüsel iklim olduğu öngörülmektedir. Güdüsel iklim, spor ortamında
antrenör tarafından yaratılan durumsal hedeflerin (başarı ortamının) sporcular tarafından nasıl
algılandığını anlatmakta (Duda ve Whitehead, 1998; Xiang ve Cauningham, 2005) ve ustalık
(görev içerikli) ve performans (ego içerikli) yönelimli güdüsel iklim olmak üzere iki farklı
şekilde sınıflandırılmaktadır (Ames, 1992; Ames ve Archer, 1988). Ustalık yönelimli güdüsel
iklim çaba, bireysel gelişim, her bir grup üyesinin takımın gösterdiği çabaya olan katkısı ve
üyelerin görevi öğrenme ve geliştirme konusunda birbirlerini desteklemesi üzerinde dururken;
performans yönelimli güdüsel iklim kişiler arası rekabet, genel değerlendirme, sosyal
karşılaştırma ve rekabetçi sosyal değişim üzerinde durmaktadır.
Bu açıklamalardan hareketle bu çalışmanın amacı, Antrenör- Sporcu arasındaki iletişim düzeyi
ile algılanan güdüsel iklim arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır.
YÖNTEM
Katılımcılar: Çalışmaya Mersin Bölgesindeki 3. Lig Bayan Voleybol takımında aktif olarak
spor yapan ve yaşları 15 ile 31 arasında değişen (Yaşort= 18.00; SS=3.85) 66 kadın voleybolcu
gönüllü olarak katılmıştır. Çalışmaya katılan voleybolcuların spor yaşı ortalaması ise 6.92 yıl
olarak hesaplanmıştır.
342
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Kullanılan ölçme araçları: Çalışmaya katılan voleybolculara kişisel bilgi formu, Antrenör –
Sporcu Đlişkisi Envanteri) ve Sporda Algılanan Güdüsel Đklim Ölçeği kullanılmıştır.
Antrenör – Sporcu Đlişkisi Envanteri (The Coach – Athlete Relationship Questionnaire- CARTQ) Jowett ve Ntoumanis (2004) tarafından geliştirilmiş ve Türkçeye uyarlaması Altıntaş ve ark.
(2012) tarafından yapılmıştır. Envanterin hem sporcu hem de antrenör için 11 maddeden oluşan
iki formu bulunmaktadır. Bu çalışmada sporcunun antrenörüyle olan ilişkisini değerlendirdiği
‘Sporcu Formu’ kullanılmıştır. Envanter yakınlık (4 madde), Bağlılık (3 madde) ve
Tamamlayıcılık (4 madde) olmak üzere üç alt boyut ve toplam 11 maddeden oluşmaktadır. Bu
çalışma kapsamında Cronbach Alpha ile hesaplanan güvenirlik katsayıları ise ‘Yakınlık’ alt
boyutu için .82; ‘Bağlılık’ alt boyutu için .59; ‘Tamamlayıcılık’ alt boyutu için .78 olarak
hesaplanmıştır.
“Sporda Algılanan Güdüsel Đklim Ölçeği” ise Walling, Duda ve Chi (1993) tarafından
geliştirilmiş Türkiye’ye uyarlanması Toros (2001) tarafından yapılmıştır. Ölçek ustalık yönelimli
ve performans yönelimli güdüsel iklim olmak üzere 2 alt boyut ve toplam 21 maddeden
oluşmaktadır. Bu çalışma kapsamında, Cronbach Alpha ile hesaplanan iç tutarlık katsayıları
ustalık yönelimli güdüsel iklim alt boyutu için .87, performans yönelimli güdüsel iklim alt
boyutu için .69 olarak hesaplanmıştır.
Verilerin Analizi: Elde edilen verilerin analizinde betimsel istatistikler, Pearson Momentler
Çarpımı Korelasyon Analizi teknikleri kullanılmıştır.
Sayıltılar: Bu araştırmanın iki temel sayıltısı vardır. Bunlardan birincisi, bu araştırma için alınan
örneklemin, evrenin tüm özelliklerini taşıyor ve evreni temsil edecek yeterlilikte olduğunun
kabul edilmesidir. Đkinci sayıltı ise elde edilen verilerin, araştırmaya katılanların samimi ve içten
cevaplarını yansıttığıdır.
BULGULAR
Voleybolcuların Antrenör-Sporcu Đletişim Ölçeği ve Algılanan Güdüsel Đklim Ölçeği’nden
aldıkları puanlara ilişkin ortalama ve standart sapma değerleri Tablo 1’de sunulmuştur.
Tablo 1: Antrenör-Sporcu Đletişim Ölçeği ve Algılanan Güdüsel Đklim Ölçeği alt boyutlarına
ilişkin ortalama ve standart sapma değerleri
N
Ortalama
S. S.
Performans Yönelimi
66
2,81
,55
Ustalık Yönelimi
66
2,93
,59
Tamamlayıcılık
66
6,11
1,01
Bağlılık
66
6,50
,94
Yakınlık
66
6,75
,62
Voleybolcuların Antrenör-Sporcu Đletişim Ölçeği ve Algılanan Güdüsel Đklim Ölçeği alt ölçek
puanları arasındaki ilişkiyi gösteren Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon Analizi Sonuçları
Tablo 2’de sunulmuştur.
343
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
ALT ÖLÇEKLER
Tamamlayıcılık
Bağlılık
Yakınlık
Performans yönelimi
-,075
-,140
-,206
Ustalık yönelimi
,305*
,296*
,186
p< .05
Tablo 2’de de görüldüğü gibi Algılanan Güdüsel Đklim Ölçeği’nin performans yönelimli güdüsel
iklim alt boyutu ile Antrenör- Sporcu Đletişim Ölçeği’nin alt boyutları arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir fark bulunmamıştır. Ancak ustalık yönelimli güdüsel iklim alt ölçeği ile AntrenörSporcu Đletişim Ölçeği’nin “tamamlayıcılık” ve “bağlılık” alt ölçekleri arasında istatistiksel
olarak anlamlı pozitif ilişki bulunmuştur. Bu bulgu ustalık yönelimli güdüsel iklim puanları ile
tamamlayıcılık ve bağlılık puanları arasındaki değişimin aynı yönde olduğuna işaret etmektedir.
SONUÇ VE ÖNERĐLER
Antrenör –Sporcu Đletişim Ölçeği’nin “Tamamlayıcılık” boyutu takım çalışmasını, karşılıklı
yardım ve işbirliği duygusunu geliştiren etkileşim sürecini anlatmaktadır (Antonini Philippe ve
Seiler, 2006). Tamamlayıcılık kavramı antrenör ve sporcunun performansı arttırmak için
arkadaşça, duyarlı, istekli biçimde beraberce çalışmalarını ifade eder (Jowett ve TimsonKatchis, 2005). Dolayısıyla tamamlayıcılık boyutu ile çabayı, bireysel gelişimi, her bir grup
üyesinin takımın gösterdiği çabaya olan katkısını, ve üyelerin görevi öğrenmesini ve
geliştirmesini hedef alan ustalık yönelimli güdüsel iklim alt boyutu ile ilişkili olması beklenen
bir durumdur.
Benzer şekilde Antrenör –Sporcu Đletişim Ölçeği’nin “Bağlılık” boyutu ise karşılık göstermeden
bağlılık göstermeyi, ilişkinin devamlılığını, ilişkiye duyulan isteği ve olumlu niyette bulunmayı
ifade etmektedir. Bu açıdan bakıldığında antrenör tarafından yaratılan güdüsel iklim ustalık
yönelimli olarak algılandığında, sporcunun da görevlerini yerine getirdiğinde ve kişisel gelişim
göstermek için çaba harcadığında antrenörü ile sıkıntı yaşamayacağı ve aralarındaki bağlılığın ve
olumlu ilişkinin devam edeceği yönünde algı gelişebilir. Dolayısıyla iletişimin bağlılık boyutu ile
ustalık yönelimli güdüsel iklim arasında pozitif ilişki çıkması beklendik bir sonuçtur.
Antrenör-sporcu iletişimi ve antrenör tarafından yaratılan güdüsel iklim arasındaki ilişkiyi
inceleyen çalışma sayısı oldukça az olmakla birlikte Torregrosa ve ark. (2008) tarafından yapılan
çalışmada antrenör tarafından yaratılan güdüsel iklim ile antrenörün iletişim tarzı arasında pozitif
ilişki olduğu ve bu ilişkinin de sporcunun sporda yaşayacağı hazzı ve spora bağlanmasını pozitif
yordadığı bulunmuştur. Benzer şekilde Kokkonen ve ark. 82013) tarafından yapılan çalışmada
da beden eğitimi öğretmeninin demokratik ve sosyal olarak destekleyici davranışlar gösterdiğini
algılayan öğrencilerin yaratılan ortamı ustalık yönelimli olarak algıladıkları ortaya çıkmıştır.
Ayrıca yaratılan güdüsel iklim performans-ego içerikli olarak algılanması ile öğretmenlerinin
sosyal destek ve demokratik davranışları arasında negatif ilişki olduğu ortaya çıkmıştır. Bu
araştırmada elde edilen bulgular yukarıda ifade edilen ve daha önceki benzer araştırma
bulgularını (Balaquer, Crespo ve Duda, 1996; Savlara ve ark. 20069 destekler niteliktedir.
344
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Araştırmada “Antrenör- Sporcu Đletişimi” ile “Ustalık Yönelimli Güdüsel Đklim” arasında pozitif
ilişki olduğu yönünde ortaya çıkan bulgular ışığında, spor takımlarında çalışan antrenörlerin
sporcularıyla aralarındaki etkili iletişimi arttırmak için kaliteli zaman geçirmeleri ve
paylaşımların arttırılacağı ortamların hazırlanması tavsiye edilebilir. Bu sayede sporcuların
antrenmanlardan daha fazla keyif almaları ve bireysel gelişimi arttırmak için daha fazla çaba
harcamalarına katkıda bulunulabilir. Ayrıca, ileride yapılacak çalışmalarda iletişim düzeyleri ile
hedef yönelimleri, performans başarısı, grup bütünlüğü ve kolektif yeterlik gibi değişkenlerin de
araştırmaya dahil edilmesinin literatüre katkı sağlayacağı söylenebilir.
ÖNERĐLEN KAYNAKLAR
Altıntaş, A., Çetinkalp Z. ve Aşçı H. (2012). Antrenör- Sporcu Đlişkisinin Değerlendirilmesi:
Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması. Spor Bilimleri Dergisi, 23(3), 119-128.
Ames, C. (1992). Achievement goals, motivational climate, and motivational processes. In GC.
Roberts (Ed.), Motivation in sport and exercise. Champaign, IL: Human Kinetics, 161- 176.
Jowett, S.,&Cockerill I. (2002). Incompatibility in the Coach–Athlete Relationship. In: Cockerill
I, Ed. Solutions in Sport Psychology. London: Thompson Learning.
Jowett S. & Ntoumanis N. (2004). The Coach-Athlete Relationship Questionnaire (CART – Q):
Development and initial validation. Scandinavian Journal of Medicineand Science in Sports, 14,
245–257.
Poczwardowski, A., Barott, J. E. and Henschen, K. P. (2002). The Athlete and Coach: Their
relationship and Its Meaning: Results of an interpretative study. International Journal of Sport
Psychology, 33, 116–140.
Toros, T. (2001). Elit ve elit olmayan erkek basketbolcularda hedef yönelimi, güdüsel iklim ve
hedeflerin özgünlük güçlük derecesi özelliklerinin yaşam doyumuna etkisi. Yayınlanmış Yüksek
Lisans Tezi. Mersin Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü.
Walling, M. D., Duda, J. L., & Chi, L. (1993). The perceived motivational climate in sport
questionnaire: construct and predicative validity. Journal of Sport and Exercise Psychology, 15,
172-183.
Anahtar Kelimeler : Antrenör-Sporcu Đletişimi, Algılanan Güdüsel Đklim, Ustalık Yönelimi,
Performans Yönelimi.
345
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 109. BEDENSEL ENGELLĐ BĐR BĐREYE UYGULANAN FĐZĐKSEL AKTĐVĐTE
PROGRAMININ BAZI FĐZĐKSEL UYGUNLUK PARAMETRELERĐ ÜZERĐNE
ETKĐSĐNĐN ĐNCELENMESĐ: BĐR OLGU SUNUMU
Oktay Gürbüzer1, Recep Arslan1, Erdoğan Çiçek1.Osman Doğan1
(1) Đnönü Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Engellilerde Egzersiz ve Spor
Eğitimi Bölümü, Malatya, Türkiye
ÖZET
Giriş ve Amaç: Bu çalışmanın amacı tekerlekli sandalye kullanan bedensel engelli bir bireye
uygulanan bireyselleştirilmiş fiziksel aktivite programının antropometrik özelliklere, fiziksel
uygunluk parametrelerinin ve tekerlekli sandalye kullanma becerileri üzerine olan etkilerini
incelemektir.
Yöntem: Araştırma modeli deneysel bir yöntem olup tek vaka çalışmasıdır. Olgu 21 yaşında,
167 cm boyunda ve 87 kg ağırlığında paraplejik bedensel engelli bir erkektir. Araştırma bireyin
rızası ile gerçekleştirilmiştir. Birey bu araştırmadan önce hiç düzenli fiziksel aktivite
yapmamıştır. Bireyin antrenman programına başlamadan önce ve programın sonunda
antropometrik özelliklerini (boy, vücut ağırlığı BKĐ), fiziksel uygunluk parametrelerini
(kardiyorespiratuar ve kassal endurans, sürat, çeviklik, çabukluk ve koordinasyon) tekerlekli
sandalye kullanma becerisini tespit etmek için bir dizi ölçüm ve testler yapıldı. Yapılan fiziksel
aktiviteler toplamda 20 hafta sürmüş olup, haftada 3 gün gerçekleştirilmiş ve toplamda 94 saat
sürmüştür.Uygulanan fiziksel aktivite programı kapsamında spor tekerlekli sandalyelerinin
kullanımı ile ilgili eğitim verilmiştir. Bireyin aerobik ve anaerobik dayanıklılığını arttırıcı
çalışmalara yer verilmiştir. Uygulanan programın sonunda elde edilen ön test- son test sonuçları
SPSS 17 paket programı kullanılarak “Two Related Samples” testi ile incelendi.
Bulgular: Bireye uygulanan 20 haftalık fiziksel aktivite programı sonunda yapılan istatistiksel
analiz sonuçlarına göre bireyin antropometrik ölçüm sonuçları; vücut ağırlığı, VKĐ, fiziksel
uygunluk parametreleri; fiziksel performans testleri; 30 m sürat, 20 m mekik ve slalom parkuru
testleri ön test–son test sonuçları arasında anlamlı farklılıklar saptandı (p<0,05).
Tartışma ve Sonuç: Araştırmada sonucunda bireyin ön test ve uygulanan bireyselleştirilmiş
fiziksel aktivite programı sonunda elde edilen son test sonuçlarına göre bedensel engelli bir
bireye uygulanan bireyselleştirilmiş fiziksel aktivite programı; vücut ağırlığı, VKĐ, sürat,
dayanıklılık, kuvvet, çabukluk, koordinasyon ve tekerlekli sandalye kullanma becerilerinin
gelişime önemli katkılar sağlamıştır. Sonuç olarak bedensel engelli bireylere uygulanacak
bireyselleştirilmiş fiziksel aktivite programlarının bu bireylerin genel sağlığı, yaşam kalitesinin
artması, spora katılımlarının artması ve sosyalleşmesi bakımından oldukça önemli olduğu
düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Paraplejik, Fiziksel Aktivite, Engelli, Performans
346
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 122. SPASTĐK BĐREYĐN FĐZĐKSEL YAPISINA VE BECERĐLERĐNE SUDA
EGZERSĐZ
VE
SPOR
ÇALIŞMALARININ
ETKĐSĐNĐN
ĐNCELENMESĐ
Đlkay ALKAN 1
(1) Đnönü Üniversitesi,Beden eğitimi ve spor yüksek okulu,Türkiye
ÖZET
Amaç: Spastisitesi olan bir bireyin üç buçuk aylık suda egzersiz ve spor çalışması sonrası
meydana gelen fiziki değişiklikleri incelemektir.
Yöntem: Çalışma modeli deneysel bir yöntem olup tek vaka çalışmasıdır. Çalışmaya 18 yaşında,
spasitisesi olan kız birey alınmıştır. Veri toplama aracı olarak, araştırmacılar tarafından
geliştirilen sekiz fiziksel beceriyi ölçen “temel beceri gözlem formu” kullanılmıştır. Formda
çalışmalar öncesi ( ön-test ) ve sonrası (son-test ) uygulanmıştır. Fiziksel çalışmalar toplamda 14
hafta sürmüş olup, haftada iki gün 90 dakikalık seanslarla gerçekleştirilmiştir.
Egzersiz programı kapsamında ayak çırpma, yana açma ( bacak ), öne açma ( bacak ), kol
çırpma, yana açma ( kol ), suda yürüme ( denge ), suda sıçrama ( denge ) , suda nefes alıpverme fiziksel çalışmaları yapılmıştır.
Bulgular: Araştırma bulgularında engelli bireyin ön test uygulaması sonucunda 40 puanlık
gözlem formunda 15 puan alırken, 14 haftalık çalışma sonucunda son test uygulaması sonucunda
gözlem formunda 29 puan almıştır.
Sonuç: Araştırmanın sonucunda spasitisesi bulunan engelli bireyin, çalışmadan önce kol ve
bacaklarında eğrilik olması, yürürken sol ayağını içe atması, boyunun olduğundan kısa
görünmesi, elini etkin kullanamaması gibi eksikliklerinde 3 buçuk aylık havuz çalışması sonrası
gözle görülür düzelme ve gelişme saptanmıştır.
Çalışma Tanımı: Çalışmada 14 hafta boyunca yaklaşık 90’ar dakikalık çalışmalar yapılmıştır.
Birey 18 yaşında kızdır. Engelliliği ise doğumdan sonra gerçekleşmiş ve kas spasitisesi
bulunmaktadır. Özellikle sol bacak kasında kısalık olduğundan bacak eğri ve kısadır. Kolları ise
dirsekten bükülü olup kolay şekilde açamamaktadır. Sol ayağı da içe dönüktür. El parmakları
eklem yerlerinden içe bükülüdür.
Spastisite, adelelerin aşırı derecede kasılması, sertleşmesi ve istem dışı spazmların oluşmasıdır.
Spastisitenin, hafif sertlikten aşırı kontrol edilemeyen kasılmalara kadar uzanan geniş bir aralığı
vardır. Yapılan havuz çalışmaları, bireyin kasılmalarını azaltmak, kas gerginliğini hafifletmek
ve germe hareketleri ile bozuk olan uzuv bölgelerini düzeltme yönündedir. Đlk önce birey ile
ayak ve bacak egzersizleri yapıldı. Kaslarının hareket hızının öğrenilmesi için süre tutularak
bireyin ne kadar ayak çırptığı kaydedildi. Ayaklarına 1er kiloluk ağırlıklar takılarak kaslarının
güçlenmesi sağlandı. Đlk çalışmada yapılacak olan fiziksel beceri çalışmalarının denemesi
alınarak kapasitesi görüldükten sonra arttırmaya yönelik çalışmalar yapıldı. Ayak çırpma
çalışması sayı – set şeklinde yapıldı. Yana açma çalışmasına aynı şekilde devam edildi. Suya
girme korkusu olduğundan, suya girilerek nefes egzersizlerine başlandı. Đlk çalışmalarda
başarısız olan birey, üç seans sonra dışarıda nefes alıp, su içinde nefes verme çalışmasını başardı.
Bu da bireyin rahat olması açısından önemli fayda sağlamıştır. Su içinde sol bacak çalışmasının
347
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
üzerine düşülerek yan pozisyonda durup ayağını düz şekilde öne doğru uzatması istendi. Bu
poziyonda ayak tarafımdan tutulup ayak parmak kısımları ekstansiyona getirilerek 10 sn.
bekletildi. Bacak kasının uzaması ve gevşemesi için bu çalışma yapıldı. Tüm çalışmalar gittikçe
sayısı artan sayı ve set şeklinde yapıldı.
Su içinde önce destekli ardından bacaklar güçlendirilerek desteksiz yürümesi de saglandı.
Sol bacağının kısa olması ve yere iki ayağı tam basması gerektiğinden denge çalışması için su
içinde önce destekli, 2 seans sonra ise desteksiz sıçrama çalışmaları yapıldı.
Kol egzersizlerinde ise bireyin yardımsız kıyafet giyememesi, fermuar çekememesi gibi
eksiklikleri vardı. Yapılan kol egzersizlerinde önce iki kol önde uzatılarak suda çırpma egzersizi,
ardından ise dirseklerden bükük olduğundan yine düz şekilde iki yana açıp- kapama egzersiz
çalışmaları yapıldı.
Belirli sayı ve setler tamamlandıktan sonra çalıştırılan bölge gerdirilerek kasların uzaması ve
gevşemesi sağlandı. Bükülen kısmın aksi bölgeden uyarı verilerek bireyin artık kendi kendine
suda gevşemenin de etkisi ile açması istendi. Kolları yana açarken sürekli el parmakları da açık
tutularak suyun kaslar üzerindeki etkisiyle parmakların düzelmesi sağlandı.
Çalışmalarda alınan olumlu dönüte göre suda yüzme sporunun yapılabilmesi için suya uzanarak
ayak çırpma, kulaç atma, suda kayma çalışmaları da yapıldı.
14 haftalık çalışma sonrasında bireyin boyunda 3 santimetrelik uzama görüldü. Kollarında gözle
görülür iyileşme, bacaklarında ve ayağında eğriliğin hafiflediği görüldü. Temel becerilerini
gerçekleştirmede zorlanan bireyde, yapılan çalışmalar daha rahat yürümesini, kıyafetlerini
yardımsız (yavaş da olsa) giyip- çıkarmasını, fermuar çekebilmesini, düğme ilikleyebilmesini ve
bir çok temel gereksiniminde iyileşme sağladı.
Kaynaklar
1- T. C. Başbakanlık Özürlüler Đdaresi Başkanlığı Aile Eğitim Rehberi Ortopedik Özürlüler
2008, s.31, s.32, s.33
2- Đnönü Üniversitesi Engellilerde Egzersiz Ve Spor Bölümü Engellilerde Egzersiz Ve Spor Ders
Notları
3- Đnönü Üniversitesi Engellilerde Egzersiz Ve Spor Bölümü Hidroterapi Ders Notları
4- http://www.tftr.org.tr/tr/static/hasta_bolumu/spastisite
Anahtar Kelimeler: Spastisite, Egzersiz, Spor
348
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 164. HAFĐF DERECEDE ZĐHĐNSEL ENGELLĐ VE OTĐZMLĐ BĐR BĐREYE
UYGULANAN FĐZĐKSEL AKTĐVĐTE PROGRAMININ BAZI FĐZĐKSEL UYGUNLUK
PARAMETRELERĐ ÜZERĐNE ETKĐSĐNĐN ĐNCELENMESĐ: BĐR OLGU SUNUMU
Onur DOĞAN 1 , Mustafa SAĞNAK 1 , Semra BATUR 1
(1) Đnönü Üniversitesi,Beden Eğitimi Spor Yüksekokulu,Türkiye
(1) Đnönü Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Engellilerde Egzersiz ve Spor
Eğitimi Bölümü, Malatya, Türkiye.
ÖZET
Giriş ve Amaç: Bu çalışma Đnönü Üniversitesi Engellilerde Egzersiz ve Spor Eğitimi Bölümü
Yaz Staj Uygulaması kapsamında gerçekleştirilmiştir. Zihinsel engelli ve otizmli bireylerin
eğitiminde bire bir yapılan çalışmalar bireylerin gelişimi için önemlidir. Bundan dolayı çalışma
bir bireyle gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmanın amacı hafif derecede zihinsel engelli ve otizmli bir
bireye uygulanan bireyselleştirilmiş fiziksel aktivite programının antropometrik özelliklere,
fiziksel uygunluk parametreleri üzerine olan etkilerini incelemektir.
Yöntem: Araştırma modeli deneysel bir yöntem olup tek vaka çalışmasıdır. Olgu 6 yaşında, 128
cm boyunda ve 23 kg ağırlığında, hafif derecede zihinsel engelli ve otizmli bir erkektir.
Araştırma bireyin ailesinin rızası ile gerçekleştirilmiştir. Birey bu araştırmadan önce herhangi bi
düzenli fiziksel aktiviteye katılmamıştır.. Bireyin antrenman programına başlamadan önce ve
programın sonunda antropometrik özelliklerini (boy, vücut ağırlığı BKĐ), fiziksel uygunluk
parametrelerini
(kardiyorespiratuar
endurans,el
kavrama
kuvveti)
motorik
becerileri(denge,esneklik) tespit etmek için bir dizi ölçüm ve testler yapıldı.Bu testler zihinsel
engellilerin motorik becerilerini ölçmede kullanılan’’Brockport Test Bataryası’’içerisinden
seçilmiştir.Yapılan fiziksel aktiviteler toplamda 12 hafta sürmüş olup, haftada 3 gün
gerçekleştirilmiş ve toplamda 54 saat sürmüştür. Yapılan çalışmalarda bireyin engel derecesi ve
davranış problemleri göz önünde bulundurularak hazırlanan antrenman programına uyulmuştur.
Bu antrenman programı içerisinde bireye; hareketlilik egzersizleri (yürüme, hafif tempo ile
koşma, olduğun yerde sıçrama, top atarak peşinden koşma,topu havaya atma sek sek yapma ) top
ile yapılan egzersizler (atma,tutma,kavrama,sektirme,hedefe doğru atma,renklere göre topları
hedefe atma,top taşıma ) denge egzersizleri (statik ve dinamik denge egzersizleri) esneklik
çalışmaları( plates topu üzerinde esneklik arttırıcı uygulamalar). Bireyin kuvvetsizlikten dolayı
hareket etme problemleri olduğu için özellikle kuvvetlendirme hareketliliğe yönelik yönelik
çalışmalar yaptırılmıştır. Çalışmalarda zihinsel engelli bireylere ve otizmli bireylere uygulanan
model olma ve sabit bekleme süreli öğretim yöntemi kullanılmıştır. Genel anlamda çalışmalarda;
1.Ay 10 dakika ısınma koşusu ve streching, daha sonra 10 dakika bireyi derse motive etme
anlamında oyun formatında uygulamalar, 5 dakika dinlenme, 20 dakika programın esas evresi
gerçekleştirilir. Yani öğretim yöntemi kullanılarak uygulama yaptırılır. Daha sonra 5 dakika
bireyin sevdiği çalışmalar uygulatılır. 10 dakikalık soğuma egzersizi yaptırılır. 2. Ay ise 10
dakika ısınma streching daha sonra 5 dakika bireyi derse motive etme anlamında oyun
formatında uygulamalar, 5 dakika dinlenme, 30 dakika programın esas evresi gerçekleştirilir, 5
dakika dinlenme,20 dakika bireyin sevdiği çalışmalar, 10 dakika soğuma egzersizleri yaptırılır.
Uygulanan fiziksel aktivite programı kapsamında bireyin motorik özelliklerini geliştirmeye
349
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
yönelik eğitim verilmiştir. Uygulanan programın sonunda elde edilen ön test- son test sonuçları
incelendi.
Bulgular: Bireye uygulanan 8 haftalık fiziksel aktivite programı sonunda yapılan istatistiksel
analiz sonuçları bilgisayar ortamına aktarıldı. Windows Office Excel 2010 programında ön-test
ve son test ölçümleri arasındaki farklılıklar yüzde olarak ölçüldü. Buna göre bireyin
antropometrik ölçüm sonuçları; vücut ağırlığı, VKĐ, bazı fiziksel uygunluk parametreleri; denge
testleri; duvarda denge, sandalyede denge, esneklik testleri; otur-eriş, omuz esnekliği, el kavrama
kuvveti ön test–son test sonuçlarına göre; otur-eriş esneklik testi % 25 , mekik % 150, omuz
esnekliği % 11.11 ,duvarda denge % 25,gövde kaldırma % 10.83 , sandalyede denge % 14.47 ,
flamingo denge % 100 , ağırlık % 6.52 ,BKĐ % 7.14 anlamlı farklılıklar saptandı.
Tartışma ve Sonuç: Araştırmada sonucunda bireyin ön test ve uygulanan bireyselleştirilmiş
fiziksel aktivite programı sonunda elde edilen son test sonuçlarına göre hafif derecede zihinsel
engelli ve otizimli bir bireye uygulanan bireyselleştirilmiş fiziksel aktivite programı; vücut
ağırlığı, kardiyorespiratuar endurans, el kavrama kuvveti, esneklik, denge gelişimine önemli
katkılar sağlamıştır. Sonuç olarak hafif derecede zihinsel engelli ve otizmli bireylere
uygulanacak bireyselleştirilmiş fiziksel aktivite programlarının bu bireylerin genel sağlığı, yaşam
kalitesinin artması, spora katılımlarının artması ve sosyalleşmesi bakımından oldukça önemli
olduğu düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Hafif Derecede Zihinsel Engelli, Otizm , Fiziksel Aktivite, Antropometri,
POS 172. DÜZENLĐ FĐZĐKSEL AKTĐVĐTENĐN DOWN SENDROMLU BĐR ÇOCUKTA
BAZI TEMEL JĐMNASTĐK BECERĐLERĐ ÜZERĐ ETKĐSĐ
Mahmut Sami KARAASLAN, Serkan MAMAK, Gülten ALTUNSUYU, Burhan Dikmen
Engellilerde Egzersiz ve Spor Eğitimi Đnönü üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor
Yüksekokulu,Türkiye
ÖZET
Giriş ve Amaç: Bu araştırmanın amacı down sendromlu bir bireyin yapılacak düzenli fiziksel
aktivitelerle bazı temel jimnastik becerilerindeki gelişimlerini gözlemlemektir.
Yöntem: Araştırma modeli deneysel bir yöntem olup tek vaka çalışmasıdır. Araştırmaya down
sendromlu, sağlıklı, üç yaşında, erkek bir birey tabi tutulmuştur. Birey bu araştırmadan önce hiç
350
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
düzenli fiziksel aktivite yapmamıştır. Araştırma bireyin ebeveyninin rızası ile
gerçekleştirilmiştir. Elde edilecek verileri kaydetmek için araştırmacılar tarafından oluşturulan
temel jimnastik becerilerinden beşini ölçen beceri gözlem formu kullanılmıştır. Bu formda bir
beceriyi; 'hiç yapmama' (0 puan), 'düşük seviyede yapma' (1 puan), 'orta seviyede yapma' (2
puan), 'iyi seviyede yapma' (3 puan), ve 'çok iyi seviyede yapma' (4 puan) şeklinde beş farklı
standartta ölçeklendirme kullanılmıştır. Formda alınabilecek toplam puan 0 ile 20 puan arasında
değişkenlik göstermektedir. Temel jimnastik becerileri gözlem formu çalışmalar öncesinde öntest olarak ve sonrasında son-test olarak uygulanmıştır. Fiziksel aktiviteler toplam beş hafta
sürmüş olup haftada iki gün, kırk beş dakikalık çalışma süreleriyle gerçekleşmiştir. Yapılan
fiziksel aktiviteler kapsamında Sıçrama, Öne Takla Atma, Solucan Yürüyüşü (oturur pozisyonda
gövde yere dik, bacaklar yere paralel, eller avuç içlerinden yere konulup destek alınıp, kalça
yerden kaldırılıp, dizler bükülerek ileri doğru hareket edilip oturarak mesafe kat etme), Kurbağa
Sıçrayışı (ayakta dizler 30 derece civarında bükülü, bel öne doğru 30 derece civarında eğik,
kollar dizlere paralel uzatılarak sıçrama) ve Tavşan Sıçrayışı (eller ve ayaklar yerde, dizler tam
bükülü, önce ellerle öne doğru mesafe alınırken devamında ayakların yeri itmesiyle öne doğru
sıçrama) olmak üzere temel jimnastik becerilerinden beşinin gelişimi ile ilgili fiziksel çalışmalar
yapılmıştır.
Bulgular: Araştırma sonucunda çalışma yapılan engelli bireyin maksimum 20 puan alınan
formdan ön-test uygulamasından 4 puan, beş haftalık çalışma sonucunda son-test
uygulamasından 14 puan aldığı belirlenmiştir.
Tartışma ve Sonuç: Yapılan çalışma ve araştırma sonucunda engelli birey, maksimum 20
puanlık temel jimnastik becerileri gözlem formu kapsamında ön-testten 4 puan, son-testten 14
puan almıştır. Ön-test ve fiziksel çalışmalar akabinde ki son-test sonuçlarına bakıldığında down
sendromlu bireylere uygulanacak düzenli fiziksel aktivite çalışmalarıyla, bu bireylerin temel
jimnastik becerilerinde gelişim görülebileceği saptanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Down Sendromu, Düzenli Fiziksel Aktivite, Temel Jimnastik Becerileri.
POS 10. 12-14 YAŞ GRUBU BAYAN FUTBOLCULARLA, SEDANTERLERĐN BAZI
MOTORĐK ÖZELLĐKLERĐNĐN KARŞILAŞTIRILMASI
Tuncay ERÇĐN 1 , Mustafa ÖZDAL 1 , Mürsel BĐÇER 1
(1) Gaziantep Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu, Türkiye
ÖZET
Araştırmanın Tanımı: Sporun toplumsal yaşam içerisindeki işgal ettiği yer gün geçtikçe büyük
boyutlara ulaşmaktadır (1). Ülkemizde çevresel ve toplumsal kültür yapılarının değişmesine
paralel olarak ailelerin çocuklarını spora yönlendirmesinde popüler sporları tercih ettikleri
gözlenmektedir. Spor çocuğun çok yönlü gelişmesinde ve sosyalleşmesinde önemli rol oynadığı
351
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
için, erken yaşlarda spora başlaması tavsiye edilmektedir (2). Günümüzde sporun toplum ve
toplum sağlığı acısından önemi daha iyi algılanmakta, bu da spor biliminde olumlu gelişmelerin
meydana gelmesine neden olmaktadır. Özellikle oyun çağındaki çocukların gelişen teknolojiyle
birlikte bilgisayar vb. oyunlardan dolayı hareketsizlik ve buna bağlı olarak çeşitli gelişimsel
problemlere sebep olduğu sıkça tartışılan bir konudur. Đnsan hareket eden bir varlıktır ve hareket
edebildiği sürece yaşamaktadır. Hareket kalitesi de zamana paralel olarak ilerlemektedir (3).Spor
büyüme çağındaki çocukların fiziksel, fizyolojik ve kişilik gelişimi yönünden yararlı ve
gereklidir (4).
Amaç: Çalışmamızın amacı 12-14 yaş grubu bayan futbolcular ile sedanterlerin bazı motorik
özelliklerini incelemektir.
Materyal ve Metod: Çalışmaya Gaziantep Akkent Orta Okulu yıldız bayanlar futbol takımında
yer alan yaş ortalaması 13,03±0,72 yıl olan 30 öğrenci ile aynı okulda spor yapmayan yaş
ortalaması 13,07±0,83 yıl olan 30 bayan öğrenci gönüllü olarak katılmışlardır. Grupların yaş,
boy, ağırlık, denge, esneklik ve sürat değerleri ölçülmüştür. Elde edilen veriler SPSS 16.0
istatistik programında Independent Samples T testi ile analiz edilmiştir.
Bulgular: Tanımlayıcı parametreler olan yaş, boy ve kilo verilerinde gruplar arasında anlamlılık
bulunmamıştır (p>0,05). Esneklik, denge, 10 metre ve 20 metre ölçümlerinde ise istatistiksel
olarak sporcu ve sedanterler arasında sporcular lehine anlamlılık bulunmuştur (p<0,05).
Tanımlayıcı değerler olan yaş, boy, kilo verilerinde anlamlılık çıkmaması ölçülen motorik
özelliklerde çıkan anlamlılığın geçerliğini pekiştirmiştir.
Sonuç: Sporcu grubun motorik özelliklerinin sedanter gruba göre anlamlı düzeyde yüksek
olması egzersizin 12-14 yaş grubu bayanlarda motorik özelliklere olan olumlu etkisini ortaya
koyduğu söylenebilir.
Kaynaklar:
1. Alkurt Z. Sportif Eğitimlerin Fiziksel ve Sportif Gelişime Etkisi
2. Hamamcıoğlu Ö, Kaya Y. Basketbol Sporunun 7-12 Yaşlarındaki Erkek Çocuklarındaki BoyKilo Ve Vücut Yağ Oranına Etkisi
3. Sunay H. (1994) “Okul Öncesi Eğitimde 5-6 Yaş Grubu Beden Eğitimi, Oyun Etkinlikleri ve
Önemi”. Çağdaş Eğitim Dergisi, Ankara Sayı 205. SS: 70-83.
4. Çetin HN. (1999) Toplum Sağlığı için Spor, Onay Ajans. Ankara. S: 72
Anahtar Kelimeler: Spor, Sedanter, Motorik özellikler, Bayan
352
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 15. ELĐT GÜREŞÇĐLER ĐLE JUDOCULARIN FĐZĐKSEL UYGUNLUK VE
SOLUNUM PARAMETRELERĐNĐN KARŞILAŞTIRILMASI
Ahmet KOYUNLU 1 , Önder DAĞLIOĞLU 1 , Mustafa ÖZDAL 1
(1) Gaziantep Üniversitesi,beden eğitimi ve spor yüksek okulu,Türkiye
ÖZET
Önem: Güreş ve judo branşları bu fiziksel özellikleri içinde barındıran kompleks bir spor
dallarıdır. Güreş; bütün vücut bölümlerinin birlikte çalışmasını gerektiren cesaret hareket süresi,
refleks, beceri, dayanıklılık ve kuvvet isteyen bir faaliyet ve spor branşıdır (1). Judo; oldukça
büyük zihinsel ve bedensel hünerin gerektirdiği ve mükemmel bir canlı mücadelesi gerektiren bir
spor dalıdır (2). Spor branşları sporcunun fiziksel uygunluk ve solunum özellikleri üzerinde üst
seviyede belirleyicilerdir. Bunun sebebi branşların antrenman planlamaları ve yapılan
çalışmaların farklılık göstermesidir. Bu farklılıkların saptanması iki aynı özellikte görülen güreş
ve judo branşlarının fiziksel uygunluk ve solunum özelliklerinin farklılıklarını ortaya
çıkaracaktır.
Amaç: Bu çalışmanın amacı, elit güreşçiler ile judocuların fiziksel uygunluk ve solunum
parametrelerinin karşılaştırılmasıdır.
Yöntem: Çalışmaya, Gaziantep ilinde bulunan ulusal ve uluslararası müsabakalara katılmış ve
düzenli olarak antrenman yapan sağlıklı 12 erkek güreşçi ve 12 erkek judocular katılmıştır.
Deneklere fiziksel uygunluk parametreleri olarak; yaş, vücut ağırlığı, boy, deri altı yağ oranı,
pençe kuvveti, 20 m. Sprint testleri, 20 m. mekik koşusu, dikey sıçrama, istirahat kalp atım
sayısı, sistolik ve diastolik kan basıncı ölçümleri; solunum parametreleri olarak vital kapasite,
zorlu vital kapasite ve maksimal istemli ventilasyon ölçümleri yapılmıştır. Elde edilen veriler
SPSS for Windows 16.0 paket programında analiz edildi. Đkili grupların karşılaştırmasında
Independent Samples T testi kullanıldı.
Bulgular: Güreşçiler lehine sağ ve sol pençe kuvveti değerlerinde p<0.05 düzeyinde anlamlılık
bulunmuştur. Diğer parametrelerde anlamlılık bulunmamıştır (p>0,05).
Sonuç: Sonuç olarak; güreşçiler ve judocuların fiziksel uygunluk ve solunum parametreleri
açısından benzer özellikler taşıdığı söylenebilir.
Tablo 1. Güreşçi ve judocuların fiziksel ve fizyolojik özelliklerinin karşılaştırılması
Değişken
Grup
N
Ortlama
Std. Sapma
Güreşçi
12
20.00
1.76
Judocu
12
20.00
1.54
Güreşçi
12
172.92
5.88
Judocu
12
174.08
6.35
Güreşçi
12
71.41
12.10
Vücut Ağırlığı (kg)
Judocu
12
72.33
BKĐ (kg/m2)
Güreşçi
12
23.75
Yaş (yıl)
Vücut Uzunluğu (cm)
t
p
.000
1.000
-.467
.645
16.41
-.156
.878
2.71
-.042
.967
353
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Judocu
12
23.82
4.94
Güreşçi
12
12.61
4.51
Judocu
12
11.27
3.20
Güreşçi
Sağ el kavrama kuvveti
(kg)
Judocu
12
50.04
5.78
12
43.07
8.08
Güreşçi
Sol el kavrama kuvveti
(kg)
Judocu
12
46.16
5.08
12
41.89
6.46
Güreşçi
12
3.26
.18
Judocu
12
3.28
.19
Güreşçi
12
43.25
.06
Judocu
12
42.50
.06
Güreşçi
12
103.94
19.27
Judocu
12
103.06
18.23
Güreşçi
12
46.00
6.61
Judocu
12
45.59
8.67
Güreşçi
12
71.25
7.88
Judocu
12
75.92
8.65
Güreşçi
12
116.33
11.25
Judocu
12
118.83
8.30
Güreşçi
12
75.33
11.16
Judocu
12
73.75
5.50
VYY (%)
20 metre (sn)
Dikey sıçrama (cm)
Anaerobik
(kg.m/sn)
MaxVO2(ml/kg/dk)
ĐKAS (atım/dk)
SKB (mmHg)
DKB (mmHg)
Güç
.842
.409
2.433
.024*
1.798
.086
-.228
.821
.320
.752
.115
.909
.130
.898
-1.382
.181
-.619
.542
.441
.664
*p<0.05
Tablo 2. Güreşçi ve judocuların solunum parametrelerinin karşılaştırılması
Değişken
Grup
N
Ortlama
Std. Sapma
t
p
FEV1 (lt)
Güreşçi
12
3.89
.45
-.178
.860
Judocu
12
3.92
.37
Güreşçi
12
4.20
.51
-.904
.376
Judocu
12
4.37
.42
Güreşçi
12
6.79
1.70
-1.452
.161
Judocu
12
7.77
1.59
Güreşçi
12
92.92
8.12
1.061
.300
Judocu
12
89.75
6.40
Güreşçi
12
6.79
1.70
-1.452
.161
Judocu
12
7.77
1.59
Güreşçi
12
4.91
.93
.650
.522
FVC (lt)
DEP (lt)
FEV1/FVC (%)
PEF (lt)
PIF (lt)
354
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
MVV (soluk/dk)
VC (lt)
ERV (lt)
IRV (lt)
TV (lt)
IVC (lt)
Judocu
12
4.47
2.16
Güreşçi
12
4.91
84.80
Judocu
12
4.47
12.77
Güreşçi
12
4.42
.63
Judocu
12
4.39
.74
Güreşçi
12
2.22
.92
Judocu
12
1.73
.48
Güreşçi
12
1.30
.46
Judocu
12
1.46
.52
Güreşçi
12
.91
.41
Judocu
12
1.06
.39
Güreşçi
12
2.54
.50
Judocu
12
2.49
.60
.909
.373
.118
.907
1.629
.117
-.795
.435
-.905
.375
.205
.840
Kaynaklar
1. Avcuoğulları C. 1993. Türkiye Güreş Ligine Katılan Kulüplerin Çalışma Şartları ve Sporcu
Kaynakları, Đstanbul Güreş Đhtisas Kulübü Koruma Vakfı Yayınları No:6, C Yayınları Matbaası,
Đstanbul, 125s.
2. Uysal, F. Büyük Bayanlar Dünya Şampiyonasına Katılacak Judo A Milli Takımının Hazırlık
Dönemi Antrenmanlarının Anaerobik Güç Ve Bazı Antropometrik Parametrelerin Üzerine
Etkisinin Đncelenmesi. 2012, Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi,
Ankara, (Yrd. Doç. Dr. Serdar Eler)
Anahtar Kelimeler: Güreşçi, Judocu, Antrenman, Fiziksel Uygunluk, Solunum
355
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 69. FARKLI TAKIM SPORLARI ĐLE UĞRAŞAN SPORCULARIN GÖRSEL VE
ĐŞĐTSEL REAKSĐYON ZAMANLARININ CĐNSĐYET VE BRANŞ DEĞĐŞKENĐ
AÇISINDAN ĐNCELENMESĐ
Tuğba GEZER 1 , Gamze PEKSAYILIR 1 , Musa TUNÇ 1 , Önder DAĞLIOĞLU 1
(1) Gaziantep Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu,Türkiye
ÖZET
Amaç: Araştırmamızın amacı farklı takım sporları ile uğraşan erkek ve kadın sporcuların branş
ve cinsiyet değişkeni açısından görsel reaksiyon zamanı (GRZ) ve işitsel reaksiyon zamanı (ĐRZ)
parametrelerini değerlendirmektir.
Yöntem: Araştırmamıza futbol (erkek=10, kadın=10), basketbol (erkek=10, kadın=10) ve
voleybol (erkek=10, kadın=10) branşlarından 60 sporcu gönüllü olarak katıldı. Yaş, boy
uzunluğu ve vücut ağırlığı verileri tanımlayıcı bilgiler olarak kullanıldı. Araştırma grubunun
GRZ ve ĐRZ parametrelerinin ölçümü için kompüterize edilmiş reaksiyon zamanı testleri
kullanıldı (GRZ: www.humanbenchmark.com; ĐRZ: cognitivefun.net). Reaksiyon zamanı
testlerinde uyarıcıya verilen reaksiyon 5 kez ölçüldü ve ortalama değer milisaniye cinsinden
kaydedildi. Elde edilen verilerin analizi için bağımsız t-testi, bağımlı t-testi ve tek yönlü varyans
analizi kullanıldı.
Bulgular: Tanımlayıcı bilgilerde branşlar arasında istatistiksel farklılık görülmedi (p>0,05).
GRZ ve ĐRZ parametrelerinde branş değişkeni ve her branş içinde cinsiyet değişkeni açısından
istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadı (p>0,05). Araştırma grubunun tamamı ele
alınarak yapılan GRZ ve ĐRZ parametreleri arsındaki analizde ĐRZ parametresi anlamlı düzeyde
GRZ parametresinden düşük olduğu belirlendi (p<0,05). Ayrıca tüm branşlarda GRZ
parametresinde kadın sporcuların, ĐRZ parametresinde ise erkek sporcuların daha düşük
değerlere sahip olduğu tespit edildi.
Sonuç: Sonuç olarak, futbol, basketbol ve voleybol branşları ile ilgilenen erkek ve kadın
sporcuların görsel ve işitsel reaksiyon zamanları arasında branş ve cinsiyet açısından bir farklılık
olmadığı, ancak sporcularda işitsel reaksiyon zamanının görsel reaksiyon zamanından anlamlı
düzeyde daha düşük olduğu söylenebilir.
Tablo 1. Elde edilen verilerin branşlar arasında yapılan analizi
Değişken
Yaş
(yıl)
Boy
(cm)
Uzunluğu
Branş
N
Ortalama
Std. Sapma
Futbol
20
22,00
2,49
Basketbol
20
21,65
1,14
Voleybol
20
21,10
0,91
Futbol
20
176,20
6,49
Basketbol
20
181,45
12,81
Voleybol
20
181,85
6,79
F
p
1,482
0,236
2,363
0,103
356
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Vücut
(kg)
GRZ
(ms)
ĐRZ
(ms)
Ağırlığı
Futbol
20
69,20
9,63
Basketbol
20
75,30
13,94
Voleybol
20
73,55
10,12
Futbol
20
309,15
41,57
Basketbol
20
302,00
34,55
Voleybol
20
322,20
18,31
Futbol
20
198,72
38,53
Basketbol
20
195,35
41,32
Voleybol
20
191,05
13,11
1,519
0,228
1,933
0,154
0,264
0,769
Tablo 2. Futbolcu erkek ve kadınların reaksiyon zamanı verilerinin karşılaştırılması
Değişken
Cinsiyet
N
Ortalama
Std. Sapma
GRZ
Erkek
10
319,80
40,42
(ms)
Kadın
10
298,50
41,98
ĐRZ
Erkek
10
195,89
42,48
(ms)
Kadın
10
201,56
36,22
t
p
1,156
0,263
-0,321
0,752
Tablo 3. Basketbolcu erkek ve kadınların reaksiyon zamanı verilerinin karşılaştırılması
Değişken
Cinsiyet
N
Ortalama
Std. Sapma t
GRZ
Erkek
10
304,60
41,23
(ms)
Kadın
10
299,40
28,37
ĐRZ
Erkek
10
191,60
49,09
(ms)
Kadın
10
199,10
34,11
p
0,329
0,746
-0,397
0,696
Tablo 4. Voleybolcu erkek ve kadınların reaksiyon zamanı verilerinin karşılaştırılması
Değişken
Cinsiyet
N
Ortalama
Std. Sapma
GRZ
Erkek
10
324,40
15,09
(ms)
Kadın
10
320,00
21,65
ĐRZ
Erkek
10
184,60
15,20
(ms)
Kadın
10
197,50
6,27
t
p
0,527
0,605
-1,159
0,264
357
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Tablo 5. Tüm spocuların GRZ ve ĐRZ değerlerinin karşılaştırılması
Değişken
N
Ortalama
Std. Sapma
GRZ (ms)
60
311,12
33,47
ĐRZ (ms)
60
195,04
33,07
t
p
26,678
0,001*
*p<0,05
Anahtar Kelimeler: Futbol, Basketbol, Voleybol, Reaksiyon, Cinsiyet
POS 114. KADIN FUTBOLCULARIN MEVKĐLERĐNE GÖRE AYAK BĐLEĞĐ
ESNEKLĐĞĐNĐN DEĞERLENDĐRĐLMESĐ
Mustafa ÖZDAL 1 , Aylin ERSÜRMELĐ 1 , Çiğdem SEVĐNÇER 1 , Neslihan KURT 1 , Duygu
AKSOY 1
(1) Gaziantep Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu, Türkiye
ÖZET
Amaç: Çalışmamızın amacı kadın futbolcuların ayak bileği esnekliğinin mevkiler arasında
farklılığının incelenmesidir.
Yöntem: Çalışmamıza yaş ortalaması 17,86±3,38 yıl olan 35 kadın futbolcu (kaleci n=5, defans
n=10, orta saha n=10, forvet n=10) gönüllü olarak katıldı. Yaş, spor yaşı, boy uzunluğu, vücut
ağırlığı, vücut kitle indeksi (VKĐ), vücut yağ yüzdesi (VYY, yuhasz formülü) parametreleri
tanımlayıcı bilgi olarak kaydedildi. Kadın futbolcuların ayak bileği esnekliği, statik ayak bileği
esneklik testi ile ölçüldü. Elde edilen verilerin değerlendirilmesinde tek yönlü varyans analizi ve
LSD post-hoc testi kullanıldı.
Bulgular: Kadın futbolcuların tanımlayıcı bilgileri açısından mevkiler arasında anlamlı bir
farklılık bulunmadı (p>0,05). Ayak bileği esnekliği parametresi açısından orta saha oyuncuları
ile kaleciler (p=0,013), defans oyuncuları (p=0,012) ve forvet oyuncuları (p=0,018) arasında orta
saha oyuncuları lehine anlamlı bir farklılık tespit edildi (p<0,05).
Sonuç: Sonuç olarak, ayak bileği esneklikleri açısından kadın orta saha futbol oyuncularının
kaleci, defans ve forvet olmak üzere diğer mevkilerde oynayan kadın futbolculardan daha esnek
oldukları söylenebilir.
358
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Tablo 1. Kadın futbolcuların ölçülen verileri
Değişken
Yaş (yıl)
Spor Yaşı (yıl)
Boy
(cm)
Vücut
(kg)
Uzunluğu
Ağırlığı
2
VKĐ (kg/m )
VYY (%)
Mevki
N
Ortalama Std. Sapma
Kaleci
5
19,40
3,21
Defans
10
18,70
3,71
Orta Saha
10
16,50
2,84
Forvet
10
17,60
3,53
Toplam
35
17,86
3,38
Kaleci
5
4,20
2,77
Defans
10
4,70
2,75
Orta Saha
10
3,90
2,81
Forvet
10
4,80
2,82
Toplam
35
4,43
2,69
Kaleci
5
166,20
5,26
Defans
10
162,80
5,16
Orta Saha
10
159,10
5,07
Forvet
10
162,40
8,69
Toplam
35
162,11
6,51
Kaleci
5
59,60
5,37
Defans
10
53,80
6,88
Orta Saha
10
51,30
6,06
Forvet
10
51,20
9,17
Toplam
35
53,17
7,50
Kaleci
5
21,63
2,43
Defans
10
20,25
1,99
Orta Saha
10
20,25
1,97
Forvet
10
19,24
2,07
Toplam
35
20,16
2,12
Kaleci
5
17,20
1,45
Defans
10
15,35
2,18
Orta Saha
10
16,31
3,32
Forvet
10
14,83
1,88
Toplam
35
15,74
2,46
5
55,00
6,52
10
56,30
5,03
3-2
10
62,50
5,54
3-4
Ayak
Bileği Kaleci
Esnekliği (cm)
Defans
Orta Saha
F
p
Anlamlı fark
1,124
0,355
-
,221
0,881
-
1,473
0,241
-
1,805
0,167
-
1,517
0,230
-
1,353
0,275
-
3,622
0,024*
3-1
359
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Forvet
10
56,70
4,24
Toplam
35
58,00
5,77
*p<0,05, Mevkiler: 1.Kaleci, 2.Defans, 3.Orta Saha, 4.Forvet
Anahtar Kelimeler: Esneklik, Ayak Bileği, Kadın, Futbol, Mevki
POS 88. KADINLARIN SERBEST ZAMAN ETKĐNLĐKLERĐNE KATILIMLARINA
GÖRE ALGILANAN ÖZGÜRLÜK VE MUTLULUK ĐLĐŞKĐSĐ
Esra EMĐR 1
(1) Ondokuz Mayıs Üniversitesi,Spor Bilimleri Fakültesi,Türkiye
ÖZET
Giriş: Modern dünyada teknolojik gelişmelerle birlikte daha fazla serbest zamana sahip olan
birey, stresten uzaklaşmak, dinlenmek ve eğlenmek gibi amaçlarla serbest zamanlarında iş
dışında aktivite arayışına girmektedir. Rekreasyonel etkinliklere katılım nedenleri ve elde
edilmesi beklenen kazanımlar bireysel farklılık gösterebilir. Örneğin, Neulinger (1981) bireyin
serbest zamanlarında isteyerek ve kendi seçimiyle aktiviteye katılım hissi veren algılanan
özgürlüğün serbest zaman aktivitelerine katılımın tek temel kriteri olduğunu savunmaktadır
(Siegenthaler ve O’Dell, 2000). Kane ve diğ. (1977) göre ise algılanan özgürlük, birey ve
aktiviteye katılım davranışı arasında nedensel bir ilişki sağlar ve bireyin aktiviteye katılımında
temel oluşturur. Serbest zaman aktivitelerine katılımda özgürlük algısı yüksek bireylerin içsel
motivasyonu, yeterlilik ve mutluluk hissi daha yüksektir (Janke ve diğ., 2010).
Bireyin olumlu duyguları sık yaşaması, olumsuz duyguları az yaşaması olarak tanımlanan
mutluluk (Argyle ve ark., 1989) bireyin kendini nasıl algıladığıyla yakından ilgilidir (Eryılmaz,
2010). Mutluluk düzeyini etkileyen faktörlerin belirlenmesine yönelik yapılan araştırmalara göre
serbest zamanlarda yapılan amaçlı etkinlikler mutluluk düzeyini % 40 etkilerken, cinsiyet, yaş
gibi demografik değişkenler ve genetik faktörler mutluluğu %60 oranında etkilemektedir
(Lyubomirsky ve diğ., 2005).
Toplumsal yapının yüklediği toplumsal cinsiyet rolleri kadınlar ile erkeklerin farklı serbest
zaman sürelerine sahip olmalarını ve serbest zamanlarını değerlendirme biçimlerini
etkilemektedir. Kadının serbest zaman etkinliklerine katılımı toplumsal cinsiyet rolleri ile
kısıtlansa da Henderson (1989) serbest zamanı, özgürlük ve kendini dışa vurma biçimi olarak ele
almakta ve kadının sınırlayıcı toplumsal cinsiyet rollerinden bağımsızlaşmasının ve
özgürleşmesinin bir aracı olarak görmektedir (Wearing, 1998). Bu noktadan hareketle, bu
çalışmanın amacı kadınların serbest zamanlarında algıladıkları özgürlüklerinin ve mutluluk
360
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
düzeylerinin bazı değişkenlere göre incelenmesi ve algılanan özgürlükleri ile mutluluk düzeyleri
arasındaki ilişkinin belirlenmesidir.
Yöntem: Yapılan araştırmada, çalışmanın hipotezlerine uygun olarak sosyal bilimlerde sıklıkla
kullanılan betimsel araştırma modeli kullanılmıştır (Büyüköztürk ve ark., 2011). Çalışmanın
örneklem grubunu farklı türdeki rekreasyonel etkinliklere katılan 250 kadın( Ortyaş = 21.33±
2.19) üniversite öğrencisi oluşturmuştur. Araştırmada veri toplama aracı olarak; araştırmacı
tarafından geliştirilen ‘Kişisel Bilgi Formu’, ‘Serbest Zamandan Algılanan Özgürlük Ölçeği
(SZAÖ)’ ve ‘Oxford Mutluluk Ölçeği-Kısa Form (OMÖ-K)’ kullanılmıştır.
Witt ve Ellis (1985) tarafından geliştirilen SZAÖ’nin Türkçeye uyarlaması Yerlisu Lapa ve
Ağyar (2011) tarafından yapılmıştır. SZAÖ’nin Türkçe formu 2 alt boyut; (a) bilgi ve beceri ve
(b) heyecan ve eğlence ve 17 madden oluşmaktadır. Bu çalışma kapsamında yapılan analiz
sonuçlarına göre alt boyutlar için iç tutarlılık katsayısının (a) bilgi ve beceri α= .67 ve (b)
heyecan ve eğlence α= .86 olduğu tespit edilmiştir. Çalışmada kullanılan bir diğer ölçek olan
OMÖ-K ise Hills ve Argyle (2002) tarafından geliştirilmiş ve Türkçeye adaptasyonu Doğan ve
Akıncı Çötok (2011) tarafından yapılmıştır. OMÖ-K kişilerin mutluluk düzeylerini belirlemek
amacıyla geliştirilmiş 7 maddeden oluşan tek boyutlu ve 5’li likert tipinde hazırlanan bir ölçektir.
Ölçeğin bu çalışma için Cronbach Alpha iç tutarlık katsayısı ise 0.92’dir.
Verilerin değerlendirilmesinde istatistiki yöntem olarak; frekans, aritmetik ortalama, standart
sapma; değişkenler arası farklılıkların belirlenmesinde bağımsız örneklem için t-testi,
MANOVA, ANOVA ve değişkenler arası ilişkilerin belirlenmesinde Pearson Korelasyon testleri
kullanılmıştır. Verilerin parametrik testlerin ön şartlarını sağlayıp sağlamadığına Skewness ve
Kurtosis değerleri ve Levene testi sonuçları incelenerek karar verilmiştir (Büyüköztürk, 2008).
Bulgular: Çalışma kapsamındaki katılımcıların, OMÖ-K’dan aldıkları toplam puanların
aritmetik ortalaması 3.40 ve standart sapması 0.59’dir. SZAÖ puanları incelendiğinde ise faktör
bazında en düşük ortalamanın Bilgi ve Beceri boyutunda (3.63), en yüksek ortalamanın da
Heyecan ve Eğlence boyutlarında (3.77) olduğu görülmektedir.
Yapılan t-testi sonuçlarına göre, katılımcıların OMÖ-K puanları, fiziksel aktiviteye katılım
değişkenine göre anlamlı bir farklılık göstermemektedir (t=1.687; p>0.05). MANOVA sonuçları,
fiziksel aktiviteye katılım değişkeninin SZAÖ alt faktörleri üzerindeki temel etkisinin anlamlı
olduğunu göstermektedir [λ=0.974, F(2, 247)=3.342, p<0.05]. Hangi bağımlı değişkenin çok
değişkenli anlamlılığa katkı sağladığını anlamak amacıyla yapılan analiz sonuçlarına göre
fiziksel aktiviteye katılım ana etkisi açısından ‘Bilgi ve Beceri’ [F(1, 248)=6.350, p<0.05] ve
‘Heyecan ve Eğlence’ [F(1, 248)=5.563, p<0.05] alt boyut puanlarının anlamlı olarak
farklılaştığı sonucuna ulaşılmıştır. Anlamlı farklılığın tespit edildiği tüm alt boyutlarda fiziksel
aktiviteye katıldığını rapor eden katılımcıların ortalama puanları fiziksel aktiviteye
katılmayanların puanlarından daha yüksektir (Tablo 1).
Katılımcıların herhangi bir kulübe (sosyal, kültürel, sportif) üyelik durumlarına göre ortalama
puanları arasında anlamlı farklılık olup olmadığını test etmek için yapılan analiz sonuçları,
katılımcıların OMÖ-K puanlarının istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediğini ortaya
koymuştur (t=0.585; p>0.05). Buna karşın katılımcıların üyelik durumu değişkenine göre yapılan
MANOVA sonuçlarına göre, üyelik durumu değişkeninin SZAÖ alt faktörleri üzerindeki temel
etkisinin olduğunu [λ=0.969, F(2, 247)=4.007, p<0.05] göstermiştir. Faktör düzeyinde yapılan
analiz sonuçlarına göre ‘Bilgi ve Beceri’ [F(1, 248)=6.336, p<0.05] ve ‘Heyecan ve Eğlence’
[F(1, 248)=7.781, p<0.05] alt boyut puanlarının anlamlı olarak farklılaştığı sonucuna ulaşılmıştır.
361
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Anlamlı farklılığın tespit edildiği her iki alt boyutta da herhangi bir kulübe üye olanların
ortalama puanlarının diğerlerinden daha yüksek olduğu belirlenmiştir (Tablo 1).
Tablo 1. Fiziksel Aktiviteye Katılım ve Üyelik Durumu Değişkenlerine Göre Ölçek Puanlarının
Dağılımı
Fiz.
Katılıyor
Akt. Fiz.
Katılmıyor
(N=117)
(N=133)
Akt.
Üye
Üye Değil
(N=138)
(N=112)
Ort.
Ss
Ort.
Ss
Ort.
Ss
Ort.
Ss
3.46
0.62
3.34
0.56
3.45
0.62
3.33
0.54
Bilgi ve Beceri
3.74
0.64
3.53
0.68
3.73
0.64
3.52
0.69
Heyecan ve Eğlence
3.88
0.70
3.67
0.71
3.88
0.71
3.64
0.69
OMÖ-K Toplam
SZDÖ
Katılımcıların OMÖ-K puanlarının gelir durumu değişkenine göre anlamlı olarak farklılık
gösterip göstermediğini belirlemek için yapılan ANOVA sonucunda aradaki farkın anlamlı
olmadığı bulunmuştur [F(2, 247)=0.261, p>0.05]. Benzer şekilde, MANOVA sonuçları da, gelir
durumu değişkenine göre SZAÖ alt faktörleri üzerindeki temel etkisinin anlamlı olmadığını
göstermektedir [λ=0.997, F(2, 247)=0.209 p>0.05].
Tablo 2. OMÖ-K Ve SZAÖ Puanları Arasındaki Korelasyon Sonuçları
OMÖ-K Toplam
OMÖ-K Toplam
1
Bilgi ve Beceri
0.291**
Heyecan ve Eğlence
0.285
**
Bilgi ve Beceri
Heyecan ve Eğlence
1
0.795**
1
**
p<0.01
Katılımcıların OMÖ-K ve SZAÖ alt faktörlerinden aldıkları puanlar arasındaki korelasyon
katsayıları pozitif yönde ve düşük düzeyde anlamlı bulunmuştur (Tablo 2).
Tartışma ve Sonuç: Çalımadan elde edilen temel bulgular incelendiğinde, katılımcıların OMÖK puanlarının ortalamanın üzerinde olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, kadınların SZAÖ’nin
‘Heyecan ve Eğlence’ boyutunda en yüksek ortalamaya sahip olduğu ve ulaşılan bu sonucun
Yerlisu Lapa ve Ağyar (2012) tarafından yapılan çalışmanın sonuçlarıyla benzerlik gösterdiği
görülmektedir. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre serbest zamanlarında fiziksel aktivieteye
katıldığı bildiren katılımcıların puanları katılmayanlardan daha yüksektir ve bu sonuç
literatürdeki bazı araştırma sonuçlarıyla benzerlik göstermektedir (Yerlisu Lapa ve Ağyar, 2012;
362
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Wu ve Ark, 2010; Şener, 2009) Yine benzer şekilde araştırma sonuçları katılımcıların SZAÖ
ölçeğinden aldıkları puanların herhangi bir kulübe/derneğe üye olma değişkenine göre anlamlı
olarak farklılaştığını göstermektedir. Anlamlı farklılığın herhangi bir kulübe/derneğe üye olan
katılımcıların lehine olduğu görülmektedir. Ulaşılan bu iki sonuç incelendiğinde, fiziksel
aktiviteye katılımın ve herhangi bir derneğe üye oluşun, bireylerin rekreasyonel etkinliklere
katılım sonucundaki beklentilerinin (heyecan ve eğlence, bilgi ve beceri) karşılanmasında daha
etkili olduğu şeklinde yorumlanabilir.
Yapılan analizler sonucunda beklenildiği gibi kadınların serbest zamanda algıladıkları
özgürlükleri ile mutluluk düzeyleri arasındaki pozitif ilişki olduğu tespit edilmiştir. Janke ve diğ.
(2010)’nın yaptığı araştırmada da serbest zaman aktivitelerine katılımda özgürlük algısı yüksek
bireylerin mutluluk hissinin daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu sonuç, kadınların
geleneksel kadınlık kalıplarına direnmesinin ve özgürleşmesinin bir aracı olarak görülen serbest
zaman aktivitelerine katılımın (Henderson, 1989; Green, 1998) kadınların mutluluk düzeyleri ve
algıladıkları özgürlüklerini olumlu yönde etkilediği şeklinde yorumlanabilir.
Araştırmanın bazı sınırlılıklarına rağmen (yaş, katılımcı sayısı) rağmen gelişmekte olan ülkeler
kategorisinde yer alan Türkiye’deki kadınların mutluluk düzeylerini ve rekreasyonel aktivitelere
katılım sonucunda algıladıkları özgürlük düzeylerinin belirlenmesine yönelik elde edilen
sonuçların serbest zaman ve spor bilimleri literatürüne bazı ek bilgiler sunacağı düşünülmektedir.
Gelecekte yapılacak çalışmalar; farklı egzersiz ortamındaki bireylerin katılımı ile ve nicel
analizler sonucunda ortaya çıkan istatistiksel sonuçların daha iyi ve derinlemesine anlaşılması
için nitel araştırmaların kullanılması ile gerçekleştirilebilir.
Seçilmiş Kaynakça
1- Doğan, T. & Akıncı Çötok, N. (2011). Oxford Mutluluk Ölçeği Kısa Formunun Türkçe
Uyarlaması: Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması, Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi,
4(36), 165-172
2- Janke, M. C., Carpenter, G., Payne, L.L. & Stockard, J. (2010). The role of life experiences on
perceptions of leisure during adulthood: A longitudinal analysis. Leisure Sciences, 33(1), 52-69.
3- Yerlisu Lapa, T. & Ağyar, E. (2011). Cross-Cultural Adaptation of Perceived Freedom in
Leisure Scale. World Applied Sciences Journal (WASJ). 14(7): 980-986.
Anahtar Kelimeler: Serbest Zamanda Algılanan özgürlük, Mutluluk, Serbest Zaman, Kadın
363
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 154. ĐLKOKUL ÖĞRENCĐLERĐNĐN
KATILIM DÜZEYLERĐNĐN ĐNCELENMESĐ
REKREASYON
AKTĐVĐTELERĐNE
Gizem KARAKAŞ 1 , Hakan KOLAYĐŞ 1
(1) Sakarya Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye
ÖZET
Bu çalışmanın amacı ilkokulda öğrenim gören öğrencilerin rekreasyon aktivitelerine katılım
düzeylerini incelemektir. Çalışmaya tesadüfi örneklem yöntemiyle ilkokulların 6, 7 ve 8.
sınıflarında okuyan yaş ortalamaları xyaş:12,98±1.01 olan toplam 550 öğrenci gönüllü olarak
katılmıştır. Çalışmada araştırmacı tarafından hazırlanan rekreasyon aktivitelerine katılım anketi
kullanılmış ve ayrıca araştırma grubuna ait demografik bilgilerine ilişkin sorulara da yer
verilmiştir. Verilerin analizinde betimsel istatistiksel yöntem ve değişkenler arasındaki ilişki olup
olmadığını belirlemek amacıyla ki-kare analiz yöntemi kullanılmıştır. Çalışmanın bulgularına
bakıldığında çalışmaya katılan öğrencilerinden (n:550) %65,8’inin rekreasyon aktivitelerine
katıldığı, %34,2’sinin ise rekreasyon aktivitelerine katılmayı tercih etmedikleri bulunmuştur.
Yapılan pearson ki-kare analiz sonuçlarına göre, öğrencilerin rekreasyon aktivitelerine katılım
durumları ile aile gelir düzeyi arasında, öğrencilerin rekreasyon aktivitelerine katılım durumları
ile okulda spor salonu bulunması arasında, rekreasyon aktivitelerine katılmada ailenin desteği ile
öğrencilerin spor yılları arasında ve öğrencilerin aktivitelere katılım durumları ile öğrencilerin
spor yılları arasında anlamlı bir ilişki olduğu saptanmış (p<0.05) diğer değişkenler arasında
herhangi bir ilişki bulunamamıştır (p>0.05). Sonuç olarak, ilkokul öğrencilerinin rekreasyon
aktivitelere katılım düzeylerinin farklı değişkenler açısından etkilendiği söylenebilir.
Giriş
Rekreasyon, insanların mutlu, sağlıklı ve hayattan zevk alarak yaşamalarını sağlayan, teknoloji
ve şehirleşmeyle beraber ortaya çıkan sorunların yarattığı bedensel ve moral çöküntülerini
ortadan kaldıracak önemli bir eğitim konusudur. Kişiye kendini bulma, özgür seçim yapma
imkanı verir. Tersi durumlarda, çoğu zaman ve özellikle genç kuşağı etkileyen olumsuz ve
zararlı alışkanlıklara yönelme söz konusu olabilmektedir (Karaküçük, 1999). Olumlu özelliklerin
gelişimine yardımcı olan fiziksel egzersizler toplumun her kesiminden bireyin temel
gereksinimidir ve her yaş insanın bu gereksinimlerini giderecek serbest zamanı vardır
(Kaldırımcı ve diğ., 2009; Karaküçük, 1999). Serbest zamanları en iyi şekilde değerlendirmenin
yolu spor, sanat veya kültürle ilgili çeşitli etkinliklerin içinde yer almaktır (Tekin ve diğ., 2009).
Bu yüzden beden eğitimi ve rekreasyon etkinliklerinin beraberce ilkokuldan başlayarak
götürülmesi genel eğitimin bir parçasıdır. Öğrencilere serbest zamanlarında ilgi ve istekleri
doğrultusunda okulun fiziki kullanım alanları ve imkanları yeterince sağlanabildiği taktirde
öğrencinin hem genel eğitime hem de serbest zaman değerlendirme eğitimine katkı sağlanmış
olacaktır (Karaküçük, 1999;145). Yaman ve Arslan (2009) gençler için sözü edilen rekreasyon
etkinliklerinin çoğunlukla spor etkinlikleri olarak algılanması gerektiğini, genellikle gençlerin
serbest zaman etkinliklerinin neredeyse tamamının spor olduğunu söylemektedirler. Çocukların
gelişimleri için bu denli önemli bir konu olan serbest zamanları olumlu değerlendirme hakkında
364
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
farkındalık ve bilgi sahibi olup olmadıklarının belirlenmesi için bu çalışmanın amacı ilkokul
öğrencilerin rekreasyon aktivitelerine katılım düzeylerinin incelenmesidir.
Materyal ve Metod
Çalışmaya Đstanbul iline bağlı çeşitli devlet okullarında öğrenim gören ve bu kapsamda tesadüfi
örneklem yöntemiyle belirlenen ilkokulların 6, 7 ve 8. sınıflarında okuyan yaş ortalamaları
x:12,98±1.01 olan toplam 550 öğrenci gönüllü olarak katılmıştır. Çalışma verilerinin
toplanmasında öğrencilerin rekreasyon aktivitelerine katılım düzeylerini belirlemek amacıyla
araştırmacı tarafından hazırlanan rekreasyon aktivitelerine katılım anketi ve demografik sorular
katılımcılara yöneltilmiştir. Verilerin analizinde betimsel istatistiksel işlemler uygulandıktan
sonra, katılımcıların demografik özelliklerine ilişkin veriler, frekans (f) ve yüzde (%)
hesaplanarak çözümlenmiştir. Değişkenler arasındaki ilişki olup olmadığını belirlemek amacıyla
ki-kare analiz yöntemi kullanılmıştır. Elde edilen veriler SPSS 17.0 programında test edilmiş ve
anlamlılık düzeyi 0.05 olarak belirlenmiştir.
Bulgular ve Sonuç
Çalışmaya katılan öğrencilerin yaş ortalamaları X:12,98±1,01; spor yıl ortalamaları X:4,14±2,28
ve aile gelir ortalamaları X:1278,3±753,40 olarak belirtilmiştir. Öğrencilerin %36,2’sinin (n:199)
altıncı sınıf, %27,6’sının yedinci sınıf (n:152) ve yine %36,2’sinin (n:199) sekizinci sınıf
öğrencisi olduğu tespit edilmiştir.
Tablo 1. Aile Gelirine Göre Öğrencilerin Rekreasyon Aktivitelerine Katılım Durumları Ki-Kare
Analizi
Öğrencilerin
Rekreasyon
Aktivitelerine Katılımları
Toplam
Aile Geliri
0-1000 TL
1001-2000 TL
2001-3000 TL
Toplam
Evet
Hayır
n
182
110
292
%
62,3%
37,7%
100,0%
n
136
70
206
%
66,0%
34,0%
100,0%
n
44
8
52
%
84,6%
15,4%
100,0%
n
362
188
550
%
65,8%
34,2%
p
,008*
*p<0.05
Tablo 1’de görüldüğü üzere, öğrencilerin %65,8’i (n:362) rekreasyon aktivitelere katıldığını,
%34,2’sinin (n:188) katılmadığı belirlenmiştir. Aile geliri ile öğrencilerin rekreasyon
aktivitelerine katılmaları arasındaki ilişkinin incelendiği tabloda, aile geliri 0-1000 TL olup
rekreasyon aktivitelerine katılan %62,3 öğrenci, rekreasyon aktivitelerine katılmayan %37,7
365
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
öğrenci olduğu, aile geliri 1001-2000 TL arasında olup rekreasyon aktivitelerine katılan %66
öğrenci, rekreasyon aktivitelerine katılmayan %34 öğrenci olduğu ve aile geliri 2001-3000 TL
arasında olup rekreasyon aktivitelerine katılan %84,6, rekreasyon aktivitelerine katılmayan
%15,4 öğrenci olduğu görülmektedir. Yapılan pearson ki-kare analizi sonucuna göre öğrencilerin
rekreasyon aktivitelerine katılmaları ile aile gelirleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur
(p<0.05).
Tablo 2. Ailelerinin Çocuklarına Destek Vermelerine Göre Öğrencilerin Rekreasyon
Aktivitelerine Katılım Durumları Ki-Kare Analizi
Öğrencilerin
Rekreasyon
Aktivitelerine Katılımları
Toplam
Aile Desteği
Evet
Hayır
Toplam
Evet
Hayır
n
263
148
411
%
64,0%
36,0%
100,0%
n
99
40
139
%
71,2%
28,8%
100,0%
n
362
188
550
%
65,8%
34,2%
p
,120
Ailelerinin çocuklarına destek vermelerine göre öğrencilerin rekreasyon aktivitelerine katılım
durumlarının incelendiği tablo 2’de ailelerinin desteğini alan %64 öğrencinin aktiviteye
katıldıkları, aile desteği almayan %71,2 öğrencinin ise destek almamalarına rağmen aktivitelere
katıldıkları tespit edilmiştir. Buna göre yapılan pearson ki-kare analizi sonucuna göre ailelerinin
çocuklarına destek vermelerine göre öğrencilerin rekreasyon aktivitelerine katılım durumları
arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır (p>0.05).
Çalışmanın analizleri incelendiğinde, öğrencilerin rekreasyon aktivitelerine katılım durumları ile
aile gelir düzeyi arasında, öğrencilerin rekreasyon aktivitelerine katılım durumları ile okulda spor
salonu bulunması arasında, rekreasyon aktivitelerine katılmada ailenin desteği ile öğrencilerin
spor yılları arasında ve öğrencilerin aktivitelere katılım durumları ile öğrencilerin spor yılları
arasında anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır (p<0.05). Ailenin destek vermesi ile öğrencilerin
rekreasyon aktivitelerine katılmaları ve diğer değişkenler arasında herhangi bir ilişki
bulunamamıştır (p>0.05). Gül, (2011; 133) çoğunlukla ailenin, çocuğun spora katılımının
belirleyicisi olduğunu ve çocukların büyük oranda aileleri istediklerinde spora katıldıklarını
belirtmiştir. Çalışmamızda aile desteği ile rekreasyon aktivitelerine katılım arasında anlamlı
ilişki bulunmamasının aktivitelere katılmayan öğrencilerin katılanlardan daha az sayıya sahip
olmasından kaynaklandığı düşünülebilir. Sonuç olarak, ilkokul öğrencilerinin rekreasyon
aktivitelere katılım düzeylerinin farklı değişkenler açısından etkilendiği söylenebilir.
Kaynaklar
1- Gül, G. K. (2011). Çocuklar ve Spor. Spor Yayınevi ve Kitabevi. Ankara.
2- Kaldırımcı, M., Tekin, A., Eliöz, M. Tekin, G., Kishalı, N. F. & Kılıç, M. (2006)
Rekreasyonel Fiziksel Egzersizin Yaşlıların Fiziksel Uygunluk Ve Depresyon Düzeylerine
Etkisi. 9. Uluslararası Spor Bilimleri Kongresi Bildiri Kitabı, 813-817. Muğla.
366
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
3- Karaküçük, S. (1999). Rekreasyon: Boş zamanları değerlendirme. Bağırgan yayınevi. 3. Bası.
Ankara.
4- Tekin, G.; Amman, M.T; Tekin, A. (2009). Serbest Zamanlarda Yapılan Fiziksel Egzersizin
Üniversite Öğrencilerinin Depresyon ve Atılganlık Düzeylerine Etkisi. Uluslararası Đnsan
Bilimleri Dergisi. 6,2:148-159
5- Youth, www.soci.ucalgary.ca, er.tar: 20.05.2008. (Akt: Yaman, M. & Arslan, S. (2009).
Çocuk ve Gençlik Suçlarının Önlenmesinde Rekreatif Sporlar. International Journal of Human
Sciences, 6(1).
Anahtar Kelimeler: Rekreasyon Aktiviteleri, Đlkokul, Öğrenci
POS 19. ÇOCUK VE GENÇ YAŞTAKĐ SPORCULARIN POZĐTĐF GELĐŞĐMĐ:
SĐSTEMATĐK ALANYAZIN TARAMASI
Koray KILIÇ 1 , Mustafa Levent ĐNCE 1
(1) Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor, Türkiye
ÖZET
Son yıllarda sporda pozitif gençlik gelişimi konusunun giderek popülerleşmesi, bu bakış açısıyla
çocuk ve gençlerin spor deneyimlerinin incelenmesini önemli kılmaktadır. Pozitif gençlik
gelişimi kavramı gençlerin gelişimsel olarak olumlu bir değişim potansiyelinin olduğunu
savunmaktadır. Alanyazında, spora katılımın pozitif gençlik gelişimi üzerine önemli bir rolünün
olduğu belirtilmesine karşın olumsuz spor deneyimlerinden de sıkça bahsedilmektedir. Yalnızca
spora katılımın her zaman olumlu sonuçlar doğurmayacağı, sosyal ve çevresel faktörlerin
doğacak sonuçların üzerinde belirleyici olacağı savunulmaktadır. Bu çalışma, sporda pozitif
gençlik gelişimi ile ilgili son on yılda mevcut alanyazında yayınlanmış hakemli dergilerin
sistematik olarak değerlendirmesini amaçlamaktadır. Bu amaca ulaşmak için ilgili bilimsel
çalışmalar ulusal (ULAKBĐM Ulusal Veri Tabanları) ve uluslararası (EBSCO servis sağlayıcısı
aracılığı ile SPORTDiscuss, ERIC, SocINDEX, Academic Search Complete, PsychARTICLES,
PsycINFO) veri tabanları ile taranmıştır. Konu ile ilgili 30 çalışma değerlendirmeye alınmıştır.
Bu çalışmalarda spora katılımın çocuk ve gençler üzerindeki olumlu ve olumsuz (psikolojik,
sosyal ve gelişimsel) etkileri incelenmiş, hangi formlardaki spora katılımın çocuk ve gençlerin
gelişimi üzerinde olumlu etki yapabileceği de gösterilmiştir. Bununla birlikte kapsamlı bir
saptama yapabilmek için daha fazla araştırmaya ihtiyacının olduğu görülmektedir. Buna yönelik
araştırma önerileri sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Pozitif Gençlik Gelişimi, Spor, Antrenör Eğitimi
367
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 32. ORTA ÖĞRETĐMDE OKUL ADINA SPOR MÜSABAKALARINA KATILAN
VE
KATILMAYAN
ÖĞRENCĐLERĐN
ĐLETĐŞĐM
BECERĐLERĐNĐN
DEĞERLENDĐRĐLMESĐ
Okan ŞAHĐN, Ahmet GURU KURUŞOĞLU, Hakkı ÇOKNAZ
ÖZET
Giriş: Đletişim becerisi sosyal iletişim, kişilerarası iletişim ve sosyal etkileşim demektir (Canary
ve Brian, 1987). Đletişim becerisi, kişiden, karşı karşıya kaldığı olayla ilgili, olası bakış açılarını
ve tanımlamaları araştırmayı, soruşturmayı ve bütünleştirmeyi içerir. Bu beceriyi kazanmış
birisi, kendisine yöneltilen bir uyarı, eleştiri veya şikâyet karşısında, tek açı yerine çok açıdan
anlam verme yeteneğine sahip olabilecektir (Özer, 2006).
Bu araştırmanın amacı, orta öğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerin iletişim becerileri
arasında spor müsabakalarına katılmanın farklılıklar gösterip göstermediğinin ortaya
konulmasıdır.
Yöntem: Bu araştırma nicel bir araştırma olup, mevcut durumu sorgulayan betimsel bir
araştırmadır.Bu araştırmanın evreninin 2014-2015 eğitim öğretim yılında Bolu Merkez Đlçedeki
Bolu Fen Lisesi ve Canip Baysal Anadolu Lisesi öğrenim gören 380 öğrenci oluştururken,
örneklemini 191 öğrenci oluşturmuştur. Öğretmen adaylarının algılanan iletişim becerilerini
değerlendirmek için, Korkut (1996) tarafından geliştirilen, daha sonra üniversite öğrencilerine
uyarlanan (Korkut, 1999) Đletişim Becerilerini Değerlendirme Ölçeği (ĐBDÖ) kullanılmıştır. 25
maddelik bu ölçek 5'li Likert tipi bir ölçektir. Bireyler ölçekteki ifadelere katılma derecelerini
"her zaman (5), sıklıkla (4), bazen (3), nadiren (2), ve hiçbir zaman (1)” sıklarından birisini
işaretleyerek belirtmişlerdir. Ölçekten alınan yüksek puanlar, bireylerin kendi iletişim
becerilerini olumlu yönde değerlendirdiklerini ifade etmektedir. Öğrencilerin iletişim becerilerini
nasıl algıladıklarını belirleyen ölçekten alınabilecek en yüksek puan 125'tir. ĐBDÖ' nün
güvenirlik çalışmasında testin tekrarı yöntemi sonucunda güvenirlik katsayısı .76 olarak
bulunmuştur. Ölçeğin iç tutarlılığını saptamak amacıyla hesaplanan Cronbach Alfa Katsayısı ise
.80 olarak bulunmuştur (Korkut,1996).Đletişim Becerileri Değerlendirme Ölçeği, Bolu Đl Milli
Eğitim Müdürlüğü’nden izin alınarak Bolu Fen Lisesi ve Canip Baysal Anadolu Lisesi
öğrencilerine kendi istekleri doğrultusunda uygulanmıştır.Araştırmada verilerin analizinde
betimsel istatistik, IndependentSampel T Test tekniği kullanılmıştır. Bu çalışmada anlamlılık
düzeyi çalışmanın başında p<0.05 olarak belirlenmiştir.
Bulgular: Okul adına spor müsabakalarına katılan ve katılmayan öğrencilerin iletişim beceri
puanları yüksek bulunmuştur.Çalışma sonucunda okul adına spor müsabakalarına katılan ve
katılmayan öğrencilerin iletişim becerileri puanları arasında istatistiksel bir farka rastlanmadığı
tespit edilmiştir (p>0.05). Çalışma sonucunda okul adına spor müsabakalarına katılan
öğrencilerin cinsiyet değişkeni açısından iletişim becerileri puanları arasında istatistiksel bir
farka rastlanmadığı tespit edilmiştir(p>0.05). Çalışma sonucunda okul adına spor müsabakalarına
katılmayan öğrencilerin cinsiyet değişkeni açısından iletişim becerileri puanları arasında
istatistiksel bir farka rastlanmadığı tespit edilmiştir (p>0.05). Çalışma sonucunda okul adına spor
müsabakalarına katılan ve katılmayan erkek öğrencilerin kendi aralarında karşılaştırılmasında da
anlamlı bir fark bulunmadığı tespit edilmiştir (p>0.05). Çalışma sonucunda okul adına spor
368
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
müsabakalarına katılan ve katılmayan kız öğrencilerin kendi aralarında karşılaştırılması
sonucunda istatistiksel bir farkın olmadığı belirlenmiştir(p>0.05).
Sonuç: Sonuç olarak, araştırma yapılan öğrenci grubunda okul adına spor müsabakalarına
katılımın onların iletişim becerilerini etkilemediği söylenebilir.
Kaynaklar
1- Canary DJ, Brian HS. Approprlateness and Effectiveness; Perceptions of Conflict Strategies.
Human Communication Research. 1987; 14 (1): 83–118.
2- Özer K. Đletişimsizlik Becerisi. 6. Baskı, Sistem Yayıncılık, Đstanbul. 2006.
Anahtar Kelimeler: Đletişim Becerisi, Spor
POS 61. TÜRKĐYE FUTBOLUNDA KALECĐ SORUNU
Nevruz BILGĐN 1 , Mehmet ŞAHĐN 2
(1) Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye
(2) Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği, Türkiye
ÖZET
Amaç: Türkiye futbolunda kaleci sorunu başlıklı çalışmamızın amacı; yabancı kaleci
transferleriyle Süperlig takımları kalelerini yerli kalecilere kapatmaktadır. Yıllardır ülkemizde
uluslararası arenada boy gösterecek kaleci yetişmiyor. Ulusal takım kalesini koruma konusunda
bile alternatiflerin yabancı kaleciler nedeniyle daraldığı, kaleci yetiştirme düzeni
oluşturulamayan bir futbol ortamının sorunları bu çalışmayla irdelenmektir. Kaleciliği futbol
adına riski en yüksek mevki olarak kabul etmek gerekiyor.. Sadece futbol adına değil, futbolun
mesleki donanımları en yüksek seviyede olması gereken mevki olduğundan dolayı. kalecilik
futbolun kendi sınırları içinde kendine ait sınırları olan özerk bölge olarak algılanmalıdır.
Aslında takım sporu içinde bireysel bir branşmış gibi kabul edilebilecek yerdir kalecilik.
Yöntem: Bu araştırmada tarama modeli kullanılmıştır. 15 internet sitesi incelemede yer
almaktadır. Türkiye Süper lig veya önceki adlandırmayla birinci lige 1970 sonrası gelen yabancı
kaleciler kronolojik olarak incelenmiş ve betimsel olarak yorumlanmıştır.
Bulgular: 1994-1995 sezonundan 2007-2008 Sezonuna kadar birinci ligde yer alan yabancı
kaleciler ve takımları gruplanmıştır.
Sonuç: Türkiye futbolunda kaleci sorunu 40 yıldır sürmektedir. Bu süreç içerisinde transfer
edilen iyi-kötü, ucuz-pahalı kaleciler, yaşlı-genç kaleciler olmuştur. Bunların ülke futboluna
katkıları tartışma konusudur. Futbol kulüpleri küçük yaş gruplarına yönelik yaptıkları sürekli
“futbol okulu” tarzında çalışmaları “kaleci okulu” adı altında ivedilikle yapmalıdır.
369
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Yeni yeni parlamaya başlamış kaleciler profesyonel düzeyde yeterli duruma gelmeden büyük
kulüplerde kariyerli yabancı kalecilerin arkasında duran yedek haline geliyorlar. Bir anda ve
gelişimleri tamamen duruyor. Bu döngüyü kırabilen tek kaleci Rüştü Rençber’dir. “Türkiye'de
neden iyi kaleci yetişmiyor?” sorusu futbol çevrelerinde tartışılıyor. Kaleci antrenörlerinin
yetersizliğinden, yöneticilerin transfer tutkusundan, yabancı teknik adamların yanlarında yabancı
kaleci getirmelerine ve hatta medyanın yabancı kalecileri öven, yerli kalecileri yeren tutumları
öne çıkıyor.
Anahtar Kelimeler: Futbol, Kaleci
POS 87. BEDEN EĞĐTĐMĐ VE SPOR ÖĞRETMEN ADAYLARININ TÜKENMĐŞLĐK
DÜZEYLERĐNĐN FARKLI DEĞĐŞKENLERE GÖRE ĐNCELENMESĐ
Musa TAŞDEMĐR 1 , Elif Nilay ADA 1
(1) Mersin Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
ÖZET
Bu araştırma Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda okuyan öğretmen adaylarının tükenmişlik
düzeylerinin incelenmesi amacını taşımaktadır. Aynı zamanda çalışmaya katılan öğretmen
adaylarının tükenmişlik düzeylerinin farklı değişkenlere göre de incelenmesi, araştırmanın diğer
bir amacını oluşturmuştur. Bu araştırma betimsel tarzda bir araştırmadır.
Bu araştırma 179 Beden eğitimi ve spor öğretmen adayı üzerinde uygulanmıştır. Araştırmada
ortalama, standart sapma, yüzdelik ifadelerinin yanında; ikili ilişkilerdeki farkın anlamlılığını test
etmek için t-testi, ilişkilerin anlamlılığı için Pearson korelasyon analizi ve anlamlılığın kaynağını
bulmak için Tukey Post-Hoc analizi yapılmıştır. Analizler SPSS 22 kullanılarak
gerçekleştirilmiştir.
Araştırmada öğretmen adaylarının tükenmişlik düzeyleri cinsiyete, sınıfa, spor yapma
durumlarına göre incelendiğinde, herhangi anlamlı bir farklılık elde edilmemiştir.
Ayrıca tükenmişlik düzeyinde yaşa göre anlamlı bir farklılık olup olmadığını incelemek için
yapılan bağımsız gruplar t-testi analizinde, yaş ortalaması çok olan grubun tükenme ve
duyarsızlaşma alt boyutlarında daha yüksek ortalamalar elde ettiği bulunmuştur (p<0.01).
Pearson Kolerasyon analizi sonuçlarına bakıldığında, memnuniyet azaldıkça tükenmişlik ve
duyarsızlaşmanın arttığı; memnuniyet arttığında ise yetkinliğin de arttığı belirlenmiştir. Diğer
taraftan tükenmişlik arttıkça duyarsızlaşmanın artıp, yetkinliğin azaldığı tespit edilmiştir
(p<0.05).
370
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Sonuç olarak, yaşın ve memnuniyetin tükenmişliği ve duyarsızlaşmayı etkilediği tespit
edilmiştir. Yaşın artması ve memnuniyetin azalması, tükenmişliği ve duyarsızlaşmayı arttırdığı
tespit edilmiştir. Memnuniyetin artmasının ise yetkinliği arttırdığı belirlenmiştir. Ayrıca
tükenmişliğin duyarsızlaşmayı arttırdığı, yetkinliği ise azalttığı tespit edilmiştir (p<0.05).
Anahtar Kelimeler : Beden Eğitimi Ve Spor, öğretmen Adayları, Tükenmişlik
POS 100. OKUL ÖNCESĐ 6 YAŞ GRUBU ÇOCUKLARDA 8 HAFTALIK OYUN VE
HAREKET EĞĐTĐMĐ PROGRAMININ MOTOR GELĐŞĐM ÜZERĐNE ETKĐSĐ
Tuba ŞAHĐN 1 , Uğur ŞENTÜRK 2
(1) Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ,Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği, Türkiye
(2) Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ,Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği, Türkiye
ÖZET
Amaç: Bu çalışmanın amacı; “Okul öncesi 6 yaş grubu çocuklarda 8 haftalık oyun ve hareket
eğitimi programının motor gelişim üzerine etkisinin” Đncelenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Okulöncesi 6 yaş deney grubu (n=30) (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Çocuklar
Evi) kontrol grubu (n=30) (Çanakkale Cumhuriyet ve Arıburun Okulöncesi) toplam 60 çocuk
katılmıştır. Araştırma Modeli olarak nicel araştırma yöntemlerinden deneysel yöntem ön test-son
test kontrol grup deseni kullanılmıştır. Çalışmada kontrol ve deney gruplarının motor
performanslarını ölçmek için ön test olarak Morris, Atwater Williams ve Willmore’un 1980
yılında gerçekleştirdikleri motor performans test protokolünden yararlanılmıştır. Deney grubuna
8 hafta haftada 2 gün 40 dakika “Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitimi Programında Yer
Alan Motor Gelişimle Đlgili Kazanımlara Yönelik Eğitsel Oyun Etkinlik” programı uygulanırken,
Kontrol grubuna haftada 5 gün her sabah 10 dakika Fiziksel Aktivite uygulanmıştır. Ön test ile
son test arasındaki fark bağımlı örneklemler için t testi (Paired-Samples t Test) ile analiz
edilmiştir. Đstatistiksel işlemler SPSS for Windows 16.0 paket programında yapılmıştır.
Sonuçların 0.05 seviyesinde anlamlılığı araştırılmıştır.
Bulgular: Çabukluk, Durarak uzun atlama ve Tenis Topu Fırlatma testlerinin analiz sonuçlarına
göre kontrol ve deney grupları arasındaki fark istatistiksel olarak önemli bulunmamıştır (p>0,05).
Denge, Sürat ve Yakalama testlerinin analiz sonuçlarına göre kontrol ve Deney grubu arasında
istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur. (p<o,05). Kontrol grubu Durarak uzun atlama ve
tenis topu fırlatma testleri ortamaları arasındaki fark anlamlı bulunmamıştır. (p>0,05).Deney
grubuna ait ön test ve son test arasındaki fark eşleştirilmiş t testi ile analiz edilmiştir. çabukluk,
durarak uzun atlama, tek ayak üzerinde dengede durma, tenis topu fırlatma, sürat koşusu ve
yakalama testleri arasındaki fark istatistiksel olarak önemli bulunmuştur (p<0,05).
371
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Sonuç : Okulöncesi 6 yaş grubu çocuklarda düzenli uygulanan oyun ve hareket eğitimi
programının motor gelişim üzerinde etkili olduğu ve motor performans düzeyi, Denge, Sürat ve
Yakalama becerilerini anlamlı düzeyde geliştirdiği tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, Oyun, Hareket Eğitimi, Motor Gelişim
POS 101. SPOR EĞĐTĐM MODELĐ ĐLE ĐŞLENEN (10-12 YAŞ) BACKHAND
VURUŞLARIN ĐSABET ORANI ÜZERĐNDEKĐ ETKĐSĐ
Muhammet YILMAZ 1 , Kadir KOYUNCUOĞLU 2
(1) Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Antrenörlük
Eğitimi Bölümü, Türkiye
(2) Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Antrenörlük
Eğitimi Bölümü, Türkiye
ÖZET
Amaç: Çalışmanın amacı, ”Spor Eğitim Modeli Đle Đşlenen Tenis branşına yönelik Backhand (El
Dışı) Vuruş tekniğinin Đsabet Üzerindeki Etkisinin” Đncelenmesi.
Yöntem: Çalışmada deney ve kontrol gruplu ön test son test yöntemi kullanılmıştır. Çalışma
grubu; 6. Sınıfta okuyan, 10-12 yaş arası, önceden tenis eğitimi almamış olan random yöntemi
ile belirlenen 10 kız, 10 erkek öğrenciden oluşmaktadır. Çalışmada deney grubuna (n=10) spor
eğitim modeline (SEM) dayalı hazırlanan program, kontrol grubuna (n=10) ise geleneksel
yöntem ile hazırlanan 8 haftalık program uygulanmıştır. Kontrol ve deney gruplarının Đsabet
üzerindeki gelişimlerini ölçmek için tenis branşına özgü Dyer Pano testi uygulanmıştır. Elde
edilen verilerin çözümlenmesinde SPSS 22,0 paket programı kullanılmış ve istatistiksel
işlemlerde anlamlılık düzeyi 0.05 olarak alınmıştır.
Bulgular: Çalışmada spor eğitim modeli deney grubu ve geleneksel kontrol grubunun isabetli
vuruş düzeyleri karşılaştırıldığında spor eğitim modeli (SEM) uygulanan deney grubu lehine
istatistiksel açıdan anlamlı (p<0,05) bir fark elde edilmiştir.
Sonuç: Çalışma sonucuna bakıldığında tenis branşına yönelik işlenen backhand (el dışı) vuruş
tekniğinin isabet oranında, spor eğitim modeli (SEM) programının, geleneksel eğitim modeli
programına göre etkili bir model olduğunu göstermiştir.
Anahtar Kelimeler: Spor Eğitim Modeli, Backhand (El Dışı), Đsabet, Tenis.
372
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 102. SPOR EĞĐTĐM MODELĐ ĐLE ĐŞLENEN (10-12 YAŞ) FORHAND
VURUŞLARIN ĐSABET ORANI ÜZERĐNDEKĐ ETKĐSĐ
Elif ÇELEBĐ 1, Kadir KOYUNCUOĞLU 2
(1) Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Antrenörlük
Eğitimi Bölümü, Türkiye
(2) Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Antrenörlük
Eğitimi Bölümü, Türkiye
ÖZET
Amaç; Araştırmanın amacı ”Spor Eğitim Modeli Đle Tenis Branşına Yönelik Đşlenen Forhand (El
Önü) Vuruşunun Đsabet Üzerindeki Etkisinin” incelenmesidir.
Yöntem; Bu araştırma deneysel bir çalışma olup ön test son test kontrol gruplu model
araştırmanın yapısını oluşturmaktadır. Araştırma grubu; 6. Sınıfta okuyan, 10-12 yaş arası,
önceden tenis eğitimi almamış olan random yöntemi ile belirlenen 10 kız, 10 erkek öğrenciden
oluşmaktadır. Araştırmada deney grubuna (n=10) spor eğitim modeline (SEM) dayalı hazırlanan
program, kontrol grubuna (n=10) ise geleneksel yöntem ile hazırlanan 8 haftalık program
uygulanmıştır. Kontrol ve deney gruplarının Đsabet üzerindeki gelişimlerini ölçmek için tenis
branşına özgü Dyer Pano testi uygulanmıştır. Elde edilen verilerin çözümlenmesinde SPSS 22,0
paket programı kullanılmış ve istatistiksel işlemlerde anlamlılık düzeyi 0.05 olarak alınmıştır.
Bulgular; Araştırma da spor eğitim modeli uygulanan deney grubu ve geleneksel yöntem
uygulanan kontrol grubunun isabetli vuruş düzeyleri karşılaştırıldığında spor eğitim modeli
uygulanan deney grubu lehine istatistiksel açıdan anlamlı (p<0,05) bir fark elde edilmiştir.
Sonuç; Araştırma sonucunda Tenis Branşına Yönelik Đşlenen forhand (el önü) vuruşunun isabet
oranında, spor eğitim modeli programı uygulanan deney grubunun, geleneksel eğitim modeli
programı uygulanan kontrol grubuna göre daha etkili bir öğrenme modeli olduğunu ortaya
koymuştur.
Anahtar Kelimeler: Spor Eğitim Modeli, Forhand (El önü), Đsabet, Tenis.
373
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 138. BEDEN EĞĐTĐMĐ ÖĞRETMENLERĐNĐN ÖĞRETĐMSEL LĐDERLĐK
DAVRANIŞLARININ ĐNCELENMESĐ
Necati GÜRESES 1, H. Mehmet TUNÇKOL 1
(1) Karadeniz Teknik Üniversitesi, Besyo, Türkiye
ÖZET
Giriş: Birey ve toplumların gelişmesinde ve ilerlemesinde en önemli faktör eğitimdir. Eğitimin
önemi ve gerekliliği gün geçtikçe daha da çok artmaktadır. Bilgi toplumu olmanın ilk şartı,
eğitimli insan sayısının artmasına bağlıdır. Problemleri çözmek için yollar arayan, yaratıcı, ilgi
ve amaçlarını gerçekleştirmede bencil olmayan, adil, insan ilişkilerinde demokratik ve özerk,
sosyal ve kültürel konularda esnek, bütünleyici özellikleri ağır basan, meslek kültürü oluşmuş
insanları yetiştirmek ancak eğitimin önem ve gereğine inanmış toplumlarda mümkün
olabilmektedir (Aktepe, 2004).
Bir eğitim sisteminin en önemli öğelerinden biri “öğretmen”dir. Sistemi oluşturan bütün
öğelerin, yetiştirilecek öğrencilerin daha yaratıcı ve verimli olması için niteliklerinin arttırılması
gereklidir. Bu nedenle daha nitelikli öğretmene, daha çağdaş öğretim programlarına, daha uygun
ortamlara, daha kaliteli yönetime ve daha istekli öğrencilere gereksinim vardır. Sistemin her bir
parçası, süreci ve sonucu etkiler; birinin eksikliği verimi düşürür. Eğitim sisteminin
iyileştirilmesine yönelik çalışmalar çok yönlü düşünülmelidir. Özellikle öğretmenin niteliğini
artırmaya yönelik çalışmalarda öğretmenin bu konuya inanması sağlanmalıdır (Đlhan, 2004).
Öğretmenin sınıftaki başarısını etkileyen faktörler; kişisel özellikleri, özgeçmişi, öğrenci ve diğer
bireylerle ilişkileri, ders vermedeki yeterliliği ve liderlik davranışlarıdır. Her öğretmen aynı
zamanda liderlik özellikleri en üst seviyede olması gereken bir eğitimcidir.
Liderliğin değişik boyutları vardır; bunlardan “öğretim liderliği” önemli bir liderlik boyutu
olarak tartışılmakta ve üzerinde bilimsel araştırmalar yapılmaktadır. Günümüzde “öğretim
liderliği, “dönüşüm liderliği” ve “değişim liderliği” olmak üzere değişik liderlik tipleri vardır.
Okul yöneticilerinin ve öğretmenlerinin çoklu bir liderlik görüşüne sahip olması gerekir
(Tatlıoğlu ve Okyay, 2012).
Eğitim sisteminin vazgeçilmez bir parçası olan beden eğitimi dersi ve geleceğin başarılı fertlerini
ve sporcularını yetiştirecek olan Beden Eğitimi Öğretmenlerinin öğretimsel liderlik özellikleri
eğitim sistemi açısından son derece önemlidir. Bütün bu hususlardan hareketle, Beden Eğitimi
Öğretmenlerinin öğretimsel liderlik davranışlarını betimlemeyi amaçlayan bu araştırma da
tarama modelindedir. Bu araştırma ile Beden Eğitimi Öğretmenlerinin öğretimsel liderlik
davranışları, Beden Eğitimi Öğretmenlerinin görüşlerine dayalı olarak betimlenmeye
çalışılmıştır.
Yöntem: Araştırma nicel bir araştırmadır. Belirli bir konuda var olan bir durumu olduğu gibi
ortaya çıkartmayı; tavırları ve davranışları açıklamayı, karşılaştırmayı ve betimlemeyi amaçlayan
araştırmalar tarama araştırmalarıdır (Karasar, N. 2012). Araştırmanın çalışma grubunu, 2013
yılında Trabzon Đl merkezinde yer alan okullarda görev yapan 215 Beden Eğitimi Öğretmeni
oluşturmaktadır. Çalışmada, Beden Eğitimi Öğretmenlerinin öğretimsel liderlik davranışlarını
belirlemek için oluşturulan kişisel bilgi formu ile Gün (2012)’ün yüksek lisans tez çalışmasında
374
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
kullandığı 5’li Likert tipinde 31 maddeden oluşan “öğretimsel liderlik ölçeği” kullanılmıştır.
Verilerin değerlendirilmesinde istatistiki yöntem olarak; frekans, yüzde dağılımları, aritmetik
ortalama, standart sapmaları hesaplanmış; bağımsız iki grup için ise parametrik testlerden t-testi
uygulanmıştır. Verilerin parametrik testlerin ön şartlarını sağlayıp sağlamadığına çarpıklık (0.69)
ve basıklık (-0.55) değerleri incelenerek bakılmıştır (Büyüköztürk, 2012).
Bulgular: Araştırmaya katılan Beden Eğitim Öğretmenlerinin 145’i 40 yaş altı (% 67.44), 70’i
ise 41 yaş ve üstündedir (% 32.6). Katılımcıların 48’i (%22.3) kadın, 167’si (%77.7) erkektir.
Beden Eğitimi Öğretmenlerinin 192’si (%89.3) lisans mezunu iken, 23’ü (%10.7) yüksek lisans
mezunudur. Yapılan analizdeki kıdem değişkeninden alınan sonuçlara göre; 68 kişi 0-10 yıl
(%31.6), 147 kişi ise 11 yıl ve üzeri (%68.4) mesleki kıdem aralığındadır. Beden Eğitimi
Öğretmenlerinin 15’i (%7) özel okullarda, 200’ü devlet okullarında çalışmaktadır. Katılımcıların
129’u (%60) ortaokulda, 86’sı (%40) ise lisede görev yapmaktadır. Beden Eğitimi
Öğretmenlerinin, 180’i takım sporlarıyla uğraşırken, bireysel sporlarla ilgilenenler 35 kişidir
(%16.3).
Đstatistiksel analizler sonucunda, Beden Eğitimi Öğretmenlerinin yaş, cinsiyet, mesleki kıdem,
eğitim durumu, spor branşı değişkenleri ile öğretimsel liderlik davranışları arasında anlamlı bir
farklılık bulunamamıştır. Öte yandan Beden Eğitimi Öğretmenlerinin öğretimsel liderlik
davranışlarının okul türü değişkeni açısından anlamlı bir şekilde farklılaştığı tespit edilmiştir.
Buna göre, ortaokulda çalışan öğretmenlerin öğretimsel liderlik davranış düzeyleri lisede
çalışanlara göre daha yüksek bulunmuştur (Tablo 1).
Tablo 1. Beden Eğitimi Öğretmenlerinin “Çalışılan Okul Türü’’ ile Öğretimsel Liderlik
Davranışları Arasındaki Đlişkiye Yönelik t Testi Sonuçları
Öğretimsel Liderlik
Okul türü
n
Ort
Ss
Ortaokul
129
126.57
9.92
Lise
86
122.87
13.01
t
p
2.36
0.02*
*p<0.05
Yine çalışmada Beden Eğitimi Öğretmenlerinin öğretimsel liderlik davranışlarının çalıştıkları
kurum türü değişkeni açısından anlamlı bir şekilde farklılaştığı tespit edilmiştir. Buna göre, özel
okulda çalışan öğretmenlerin devlet okulunda çalışanlara göre daha iyi öğretimsel liderlik
davranışı sergiledikleri görülmektedir (Tablo 2).
Tablo 2. Beden Eğitimi Öğretmenlerinin “Çalışılan Kurum Türü’’ ile Öğretimsel Liderlik
Davranışları Arasındaki Đlişkiye Yönelik t Testi Analizi Sonuçları
Öğretimsel Liderlik
Kurum
n
Ort
Ss
Özel Okul
15
136.20
8.93
Devlet Okulu
200
124.26
11.113
t
p
4.063
0.00*
*p<0.05
Sonuç: Araştırmada Beden Eğitimi Öğretmenlerinin öğretimsel liderlik davranışlarının
çalıştıklar okul türü değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaşması,
derslerin ortaokulda daha verimli işlenmesi ve beden eğitimi öğretmenlerinin öğrenciler üzerinde
375
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
etkisinin daha fazla olmasından kaynaklandığı şeklinde yorumlanabilir. Özel okullarda çalışan
Beden Eğitimi Öğretmenlerinin öğretimsel liderlik davranışlarının devlet okullarında çalışanlara
göre daha yüksek düzeyde bulunması ise, katılımcıların bulundukları özel kuruma karşı
sorumluluklarının devlet okullarında çalışanlara göre daha fazla olmasından ve bazı özel
okulların eğitim başarılarının yanı sıra sportif başarıları ile ön planda olmalarından
kaynaklandığı şeklinde yorumlanabilir.
Kaynaklar
1- Aktepe, V. (2004). Öğretmenlerin öğrencilerini tanıma yeterliliği. Bilim ve Aklın Aydınlığında
Eğitim Dergisi, 58.
2- Bass, B. M. (1985). Leadership and Performance Beyond Expectation. New York: Free Press.
3- Büyüköztürk, Ş. (2012). Sosyal Bilimler Đçin Veri Analizi El Kitabı. Ankara: Pegem Akademi.
17. Baskı.
4- Can, N. (2013). Öğretmen Liderliği. Ankara: Pegem Akademi. 3. Baskı.
5- Çelik, V. (2012). Eğitimsel liderlik. Ankara: Pegem A yayıcılık, 6.Baskı.
6- Gün, P. (2012). Okul öncesi öğretmenlerinin duygusal zekâ yeterlikleri ile öğretimsel liderlik
davranışları arasındaki ilişkinin incelenmesi. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Gaziantep
Üniversitesi, Gaziantep.
7- Đlhan, A. Ç. (2004). 21. Yüzyılda öğretmen yeterlilikleri. Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim
Dergisi. s.58.
8- Karasar, N. (2012). Bilimsel Araştırma Yöntemi. 24. Baskı.
9- Şişman, M. (2012). Öğretim Liderliği. Ankara: Pegem A Yayıncılık, 4.Baskı.
10- Tatlıoğlu, K. ve Okyay, E. (2012). Özel eğitim okul müdürlerinin ve öğretmenlerin öğretim
liderliği rolleri (Gaziantep Örneği), International Periodical For The Languages, Literature and
History of Turkish or Turkic, 7(2): 1045-1061.
Anahtar Kelimeler: Beden Eğitimi, Liderlik, öğretimsel Liderlik
376
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 141. BĐREYLERĐN FĐTNESS SALONLARINA KATILIM NEDENLERĐNĐN
ĐNCELENMESĐ
Emine ARDIÇ 1 , Gülçin GÖZAYDIN 1
(1) Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye
(2) Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye
ÖZET
Amaç: Bu çalışma ile Çanakkale il merkezindeki "Bireylerin Fitness Salonlarına Katılım
Nedenlerinin Đncelenmesi" amaçlanmaktadır.
Yöntem: Bu çalışmada nicel araştırma yöntemlerinden olan tarama modeli
uygulanmıştır.Araştırmanın çalışma evreni, Çanakkale il merkezindeki 10 fitness salonudur.
Araştırmanın örneklemi; Çanakkale il merkezinde bulunan 5 fitness salonunda giden ve
araştırmaya gönüllü olarak katılan 64’ü erkek, 84’ü kadın olmak üzere toplam 148 bireylerden
oluşmuştur. Araştırmada veri toplama aracı olarak Tuğba KARAGÖZ‟ün Gazi Üniversitesinde
2008 yılında yaptığı yüksek lisans tezinde kullanmış olduğu çoktan seçmeli ve açıklamalı 17
sorudan Anket formu araştırmacı tarafından uygulanmıştır. Anket formu katılımcıların yaş,
eğitim, fıtness'a bakış açıları, spor alışkanlıkları, sportif çalışmalara ayırdıkları zaman, fıtness
öncesi ve sonrası değişimleri, fıtness sporunun kazandırdıkları, fıtness sporuna katılımdaki
beklentilerinin ve sağlık problemlerine çözüm bulmak amacı ile mi yaptıklarına cevap bulmak ve
bilgi toplamak amacı ile hazırlanmıştır.
Bulgular: Araştırmaya katılan kadın bireylerin ilk sırada yer aldıkları beklentileri 24(%28,6) kişi
kilo vermek, 44(%52,4) kişi sağlıklı yaşamak, 10(%11,9) kişi vücudunu şekle sokmak,6(%7,1)
kişi fiziksel görünüş ve ruhsal açıdan iyi hissetmek olarak seçtikleri görülmüştür. Araştırmaya
katılan erkek bireylerin ilk sırada yer alan beklentileri ise 12(%18,8) kişi kilo vermek, 15(%23,4)
kişi sağlıklı yaşamak, 2(%3,1) kişi boş vaktimi değerlendirmek, 27(%42,2) kişi vücudunu şekle
sokmak, 1(%1,6) kişi günlük sıkıntılardan kurtulmak,2(%3,1) spor yapmayı alışkanlık haline
getirmek,5(%7,8) kişi ise fiziksel görünüş ve ruhsal açıdan iyi hissetmek olarak tercih ettikleri
görülmüştür. Araştırmaya katılan kadın ve erkek katılımcıların beklentilerinin farklı olduğu
ortaya çıkmıştır.
Sonuç:Çalışma sonucunda, katılımcıların fitnesın kazandırdığına inandırdıkları özelliklerin
sağlık olduğu,fitness öncesi ve sonrası görünüşlerinde fark olduğu, fitness yapan bireylerin ilk
beklentilerinin kadın katılımcılar için sağlıklı yaşamak,erkek katılımcıların ise vücut geliştirmek
olduğu bulunmuştur.
Anahtar Kelimeler: sağlık, spor, fitness, egzersiz
377
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 147. ÖĞRETMEN ADAYLARININ KAMU PERSONELĐ SEÇME SINAVINA
ĐLĐŞKĐN KAYGI DÜZEYLERĐNĐN ARAŞTIRILMASI
Burcu DÜZGÜN 1 , Gökçe GÜRBÜZ 1 , Fatma ÇEPĐKKURT 1
(1) Mersin Üniversitesi, Besyo, Türkiye
ÖZET
Amaç: Türkiye’de öğretmen adayları göreve başlayabilmek için “Genel Yetenek ve Genel
Kültür” ve “Eğitim Bilimleri” testlerini kapsayan Kamu Personeli Seçme Sınavına (KPSS)
girmek zorundadırlar. Öğretmen adayları KPSS sonunda aldıkları puanlarla branşlarında açılan
kontenjanlar için başvuruda bulunarak, şartları uygun olduğu takdirde göreve başlamaya hak
kazanmaktadırlar.
Dolayısıyla bu araştırmanın amacı, öğretmen adaylarının KPSS’ ye ilişkin görüşlerini
değerlendirmek ve KPSS’ye ilişkin kaygı düzeylerini belirlemek üzere yapılmıştır.
YÖNTEM
Katılımcılar: Çalışmaya Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği, Matematik Öğretmenliği, Okul
Öncesi Öğretmenliği, Sınıf Öğretmenliği, Türkçe Öğretmenliği, Sosyal Bilgiler ve Yabancı
Diller Öğretmenliği Bölümü son sınıfında okuyan 117 kadın ve 124 erkek olmak üzere toplam
241 öğretmen adayı katılmıştır.
Çalışmaya yaşları 21 ile 35 arasında değişen 117 kadın (yaş ort: 24.50; SS=3.10) ve yaşları 21 ile
42 arasında değişen 124 erkek (yaş ort= 25.66; SS=3.72) olmak üzere 241 öğretmen adayı
katılmıştır.
Çalışmaya katılan öğretmen adayların 46’sı BESYO, 31’i Matematik, 33’ü Okul öncesi
öğretmenlik, 34’ü sınıf öğretmenliği, 32’si Sosyal Bilimler Öğretmenliği, 33’ü Türkçe
Öğretmenliği ve 32’si Yabancı Dil Öğretmenliği mezunudur.
Kullanılan ölçme aracı: Çalışmaya katılanlara kişisel bilgi formu ve “Öğretmen Adaylarının
Đçin Kamu Personeli Seçme Sınavı Tutum Ölçeği’’ uygulanmıştır. Kişisel bilgi formu
kapsamında çalışmaya katılan öğretmen adaylarının yaşı, cinsiyeti, bölümü istekli seçip seçmem
durumları ve herhangi bir ek gelire sahip olup olmadıkları gibi bilgiler sorulmuştur.
Çalışmada geçerlik ve güvenirlik çalışması Karaçanta (2009) tarafından yapılan “Öğretmen
Adaylarının Đçin Kamu Personeli Seçme Sınavı Tutum Ölçeği’’ kullanılmıştır. Ölçek genel
kaygı, görünüşle ilgili endişeler, gelecekle ilgili endişeler ve sınava hazırlık olmak üzere 4 alt
boyut ve toplam 19 maddeden oluşmaktadır.
Verilerin Analizi: Elde edilen verilerin analizinde betimsel istatistikler, bağımsız gruplar için ttesti ve One-way Anova analizi teknikleri kullanılmıştır.
Sayıltılar: Bu araştırmanın iki temel sayıltısı vardır. Bunlardan birincisi, bu araştırma için alınan
örneklemin, evrenin tüm özelliklerini taşıyor ve evreni temsil edecek yeterlilikte olduğunun
kabul edilmesidir. Đkinci sayıltı ise elde edilen verilerin, araştırmaya katılanların samimi ve içten
cevaplarını yansıttığıdır.
BULGULAR: Kendinizi Nasıl Gördüğünüz ve Başkalarının sizi Nasıl Gördüğü ile ilgili
Endişeler alt boyutunda cinsiyet açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu
378
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
bulunmuştur (t=-2.103; p<.05). Erkek öğretmen adaylarının “Kendinizi Nasıl Gördüğünüz ve
Başkalarının sizi Nasıl Gördüğü ile ilgili Endişeler” alt boyutunda daha yüksek puan aldıkları ve
görünüşle ilgili kaygıyı daha yoğun yaşadıkları bulunmuştur. KPSS sınav kaygısı Ölçeği’nin
diğer alt boyutlarında istatistiksel olarak anlamlı fark olmadığı görülmektedir.
Yapılan analiz sonuçlarına göre Maddi geliri olan ve olmayan öğretmen adaylarının “Kendinizi
Nasıl Gördüğünüz ve Başkalarının Sizi Nasıl Gördüğü ile ilgili Endişeler” (t=-2.321; p<.05)” alt
boyut puanlarının farklılaştığı ve maddi geliri olmayan öğretmen adaylarının bu boyutta daha
yüksek
puan
aldıkları
ve
kaygıyı
daha
yoğun
yaşadıkları
görülmüştür.
Katılımcıların okudukları bölüm türüne göre KPSS Sınav Kaygısı Ölçeği alt ölçeklerinden
aldıkları puanlar karşılaştırıldığında bölümler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark
olmadığı bulunmuştur. Bu bulgu BESYO, Matematik, Okul Öncesi, Sınıf Öğretmenliği, Sosyal
Bilgiler, Türkçe Öğretmenliği ve Yabancı Diller Öğretmenliği bölümlerinde okuyan öğretmen
adaylarının ölçek alt boyut ortalama değerlerinin birbirine yakın olduğuna ve bu bölümlerde
okuyan öğretmen adaylarının benzer kaygı puanlarına sahip oldukları söylenebilir.
TARTIŞMA VE SONUÇ
Araştırmamızda öğretmen adaylarının kaygı düzeylerinin cinsiyete göre farklılaşıp
farklılaşmadığını belirlemek üzere yapılan analizde “Kendinizi Nasıl Gördüğünüz ve
Başkalarının sizi Nasıl Gördüğü ile ilgili Endişeler” alt boyutunda erkek öğretmen adaylarının
daha yüksek puan aldıkları ve daha kaygılı oldukları bulunmuştur. Elde edilen bu sonuç Ekici ve
Kurt (2012)’nin biyoloji öğretmen adayları ile yaptıkları çalışma bulguları ile çelişmektedir.
Ekici ve Kurt yaptıkları çalışmalarında kızların KPSS’ye yönelik kaygı düzeylerinin erkeklere
göre
yüksek
olduğu
ancak
bunun
istatistiksel
olarak
anlamlı
bir farklılık olmadığı tespit etmişlerdir (Ekici ve Kurt; 2012).
Araştırmamızda öğretmen adaylarının maddi geliri olup olmama durumuna göre yapılan
karşılaştırma sonucunda maddi geliri olmayan öğretmen adaylarının kaygı puanlarının daha
yüksek olduğu bulunmuştur. Elde edilen bu bulgu Ekici ve Kurt (2012)’nin yaptığı çalışmada
elde edilen bulgularla çelişmektedir. Ekici ve Kurt (2012) tarafından yapılan çalışmada
öğretmen adaylarının ekonomik durumlarına göre kaygı düzeylerinin farklılaşmadığı ortaya
konmuştur.
SEÇĐLMĐŞ KAYNAKLAR
1- Baştürk, R. (2007). Kamu Personeli Seçme Sınavına Hazırlanan Öğretmen Adaylarının Sınav
Kaygı Düzeylerinin Đncelenmesi, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 17, Sayı 2
Sayfa 163-176
2- Bozdoğan, A.E. Aydın, D. Ve Yıldırım, K (2007). Öğretmen Adaylarının Öğretmenlik
Mesleğine Đlişkin Tutumları, Ahi Evran Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi (KEFAD)
Cilt 8, Sayı 2, (83-97)
3- Cabi, E, Yalçınalp, S, (2013). Öğretmenlik Adaylarına Yönelik Mesleki Kaygı Ölçeği (Mkö):
379
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Geçerlilik Ve Güvenirlik Çalışması, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 44: 85-96.
4- Dursun, S. Karagün, E. (2012). Öğretmen Adaylarının Mesleki Kaygı Düzeylerinin
Đncelenmesi: Kocaeli Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Son Sınıf Öğrencileri
Üzerine Bir Araştırma, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,
5- Karaçanta, H. 2009, Öğretmen Adaylar Đçin Kamu Personeli Seçme Sınav Kaygı Ölçeğinin
Geliştirilmesi, Gazi Üniversitesi Endüstriyel Sanatlar Eğitim Fakültesi Dergisi Sayı:25, s. 50-57.
Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayı, Kamu Personeli Seçme Sınavı, Kaygı
POS 171. TÜRKĐYE’DE OKUL SPORLARINDA SPOR FEDERASYONLARINDA
TÜRKĐYE OKUL SPORLARI FEDERASYONUNDA LĐDERLĐK EĞĐTĐMĐ
PROGRAMLARI
(1) Mürsel Akdenk, Eğitimde Program Geliştirme Anabilimdalı Yüksek Lisans Öğrencisi,
Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Türkiye
(2) Uluslarüstü Kültürel Liderlik ve Turizm Eğitimi Yüksek Lisans Öğrencisi, Avrupa ve
Akdeniz Üniversitesi, Portorose-Slovenya ve Bari Üniversitesi, Đtalya
(3) Etea Yüksek Okulu, Çocuk, Gençlik ve Aile Destek Programı Sertifika Öğrencisi, Avustralya
(4) Avustralya Uygulamalı Eğitim ve Kalkınma Enstitüsü, Farklı Mesleklerde Plan ve Proje
Hazırlamada Uygulamalı Program ve Değerlendirme Kursu Sertifika Öğrencisi, Avustralya
ÖZET
Amaç: Türkiye’de okul sporlarında, spor federasyonlarında, Türkiye okul sporları
federasyonunda liderlik eğitimi programları, değişik spor federasyonları açısından ders içi ve
ders dışı spor liderlerinin eğitimi yolları; okullar -da yeni spor alanlarının yaratılması ve farklı
spor dallarında uygulamalı spor liderlerinin yetiştirlmesi modelleri; adlı alan araştırmasının
açıklanması amaç -lanmaktadır.
MATERYAL VE YÖNTEM
Đlgili kaynaklar Türkiye, Avrupa Birliği, gibi uluslarüstü bölgelerden, Amerika Birleşik
Devletleri ve Avustralya gibi ülkelerin okul programlarından bulundu. Öncelikli olarak, ilgili
kaynaklar değerlendirilmektedir. Türkiye’de Okul Sporlarında Liderlik Eğitimi Programlarından
ilk defa bahsedilmektedir. Bu sistemle, ikinci olarak; Türkiye’de okul sporlarında ders içi ve ders
380
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
dışı spor liderlerinin farklı bir eğitimi yolları anlatılmaktadır. Üçüncü derecede; Türkiye Okul
Sporları Federasyonu açısından yeni spor alanlarının yaratılması ortaya konulmaktadır.
Dördüncü sırada ise; farklı spor federasyonları ve spor dallarında uygulamalı spor liderliği
modelleri verilmektedir. Bu araştırmada; okul sporları alan incelemesinin çok amaçlı ve
fonksiyonel işletmecilik kurallarının açıklanmasına yer verilmektedir.
BULGULAR
Genel Bulgular: Avrupa Birliği; Akdeniz Ülkeleri Birliği gibi ulusla -rüstü bölgelerde; Amerika
Birleşik Devletleri ve Avustralya gibi ülkelerdende bazı örnekler alındı. Beden Eğitimi ve Spor;
Antrenörlük Eğitimi; Spor Yöneticiliği; Rekreasyon; Engellilerde Spor Öğretimi gibi
Bölümlerde Okul Sporlarında; Spor Federasyonlarında Gençlik ve Spor Liderlerinin
yetiştirilmesi yolları hakkında alan incelemeleri yapıldı. Bunlara göre; Türkiye’deki farklı
bölüm programlırının yenden tasarlanmalarına ihtiyaç bulunduğu görüldü.
Özel Bulgular: Bir yandan;Türkiye’de 1932 yılında kurulan Beden Eğitimi
Bölümünde sadece Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Programının olduğu; diğer
dalları ve bilim dalları programlarının bulunmadığı ortaya çıkmaktadır. Diğer
günümüzde de çok acil ihtiyaç olmasına rağmen; okullarda Gençlik ve Spor
Programlarının hem konulması çok büyük öncelik taşımaktadır. Hem de adı geçen
modellerinin yeniden tasarlanmalarına çok büyük talep bulunmaktadır.
ve Spor
anabilim
yandan;
Liderliği
Program
SONUÇ
Genel Sonuç:Başta; Avrupa Birliği ve Akdeniz Ülkeleri Birliği gibi uluslarüstü bölgelerde;
Amerika Birleşik Devletleri; Avustralya gibi ülkelerde Beden Eğitimi ve Spor Bölümlerinde
;AnabilimDalları;Bilim Dalları ve Çeşitli programlar; hem Sertifa;Ön Lisans;+ yıllık Diploma ve
4 yıllı9k Lisans Eğitimleri ve Lşisans Üstü çalışma programları vardır.Diğer yandan; mevcut
Beden Eğitimi ve Spor Bölümlerinde; Diğer Bölümlerde olan 2 Uzmanlık Alanlarında Okul
Sporları ve Spor federasyonları için Gençlik ve Spor Liderlik Yetiştirilmesi Program Modeli
açıklanmaktadır.
Özel Sonuç: Bir yandan; Türkiye’nin girmek istediği Avrupa Birliği Yüksek Öğretim
çalışmalarından Okul Sporları ve Spor federasyonları için gençlik ve Spor Liderliği
Programları konularında örnekler verilmektedir. Diğer yandan; Unesco; Asya ve Pasifik
Ülkeleri Yüksek Öğretim Sistemi içersindeki Avustralya ve Türkiye gibi ülkelerin Okul Sporları
ve Spor federasyonları için Gençlik ve Spor Liderliği Programları ve benzeri alanlarda ortak
çalışma Programlarının çerçevesi an-latılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Sağlam ve Engelli Gençlik ve Spor Liderliği; Türkiye’de Sağlam ve
Engelli Gençlik ve Spor Liderliği Programları, Türkiye’de Okullarda Sağlam ve Engelli Gençlik
ve Spor Liderliği Programları, Đlkokul; Ortaokul ve Liselerde Sağlam ve Engelli Gençlik ve Spor
Liderliği Programları,Yüksek Öğretimde Sağlam ve Engelli Gençlik ve Spor Liderliği
Programları.
381
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 40. BEDEN EĞĐTĐMĐ VE SPOR YÜKSEKOKULU ÖĞRENCĐLERĐNĐN SPORDA
ŞĐDDET VE SALDIRGANLIK DAVRANIŞLARININ ĐNCELENMESĐ
Yavuz ÖNTÜRK1, Ahmet Yavuz KARAFĐL2, Erkan BĐNGÖL1
(1) Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü Beden Eğitimi ve Spor
AnaBilim Dalı, Türkiye
(2) Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye
ÖZET
Bu çalışma beden eğitimi ve spor yüksekokulu öğrencilerinin sporda şiddet ve saldırganlık
davranışlarının incelenmesi amacıyla planlanmıştır. Araştırma verilerinin toplanmasında anket
yöntemi kullanılmıştır. Anket formları yüz yüze görüşülerek uygulanmıştır.
Araştırmada veri toplama aracı olarak Şahin (2005) tarafından saldırganlık düzeyini ölçmek
amaçla geliştirilen ve Cronbach alpha güvenirlik katsayısı 0,77 olan “Saldırganlık Ölçeği”
kullanılmıştır. Ölçek 18 maddeden oluşmaktadır. Đstatistiksel hesaplamalar bilgisayar ortamında
yapılmıştır. Elde edilen verilerin frekans ve yüzde değerleri hesaplanmıştır. Verilerin analizinde
T testi ve Tek Yönlü Varyans Analizi (Anova) kullanılmıştır.
Araştırmaya Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu beden
eğitimi öğretmenliği, spor yöneticiliği, antrenörlük eğitimi ve rekreasyon bölümlerinden gönüllü
olarak öğrenciler katılmıştır.
Sonuç olarak araştırmaya katılan öğrencilerin sınıflarının ve bölümlerinin saldırganlık düzeyleri
arasında anlamlı bir farklılık görülmezken, yaşların saldırganlık düzeyleri arasında anlamlı bir
farklılığa rastlanmıştır (p>0.05).
KAYNAKLAR
Ayan S. (2007), “Aile Đçinde Şiddete Uğrayan Çocukların Saldırganlık Eğilimleri” Anadolu
Psikiyatri Dergisi, 8; 206–214.
Đkizler, C. (1994), “Sporda Başarının Psikolojisi.” 2. Baskı. Alfa Basım Yayım Dağıtım Đstanbul.
Karagün, E. (2011), “Şiddet ve Spor” Derleme Türkiye Klinikleri J Psychiatry-Special Topics
4(2):79-85
Kırımoğlu H. Parlak N., Dereceli Ç., Kepoğlu A. (2008), “Lise Öğrencilerinin
Saldırganlık
Düzeylerinin Spora Katılım Düzeylerine Göre Đncelenmesi” Niğde Üniversitesi Beden Eğitimi
ve Spor Bilimleri Dergisi Cilt2, Sayı2.
Özdemir, C., ve Mercan, R., (2006), “Spor ve Şiddet: Adnan Menderes Üniversitesi Beden
Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Öğrencileri Üzerine Sosyolojik Bir Çalışma”, 9. Uluslararası Spor
Bilimleri Kongresi, Muğla; 936-938.
Şahin, H. (2005). Öfke denetimi eğitiminin çocuklarda gözlenen saldırgan davranışlar üzerindeki
etkisi. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi. Sayı: 26.
Şahin H.M. (2003), “Sporda Şiddet ve Saldırganlık” Nobel Yayın Dağıtım. Ankara.
382
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Yetim, A. (2005), “Sosyoloji ve Spor” 3. Baskı. Morpa Kültür Yayınları Đstanbul.
Yörükoğlu A. (1993) “Gençlik Çağı” 8. Baskı, Özgür Yayın Dağıtım Ltd. Şti. Đstanbul.
Anahtar Kelimeler: Beden Eğitimi ve Spor, Şiddet, Saldırganlık
POS 149. CUMHURĐYET TARĐHĐ BOYUNCA TÜRKĐYE BĐRĐNCĐ FUTBOL
LĐGLERĐNDE MÜCADELE EDEN TAKIMLARIN ĐLLERE VE BÖLGELERE
DAĞILIMLARININ BELĐRLENMESĐ
Pelin KÜÇÜKGÖDE1, Yeşim KANALKA1, Funda COŞKUN 2
(1) Ç.Ü. Beden eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Antrenörlük, Türkiye
(2) Y. Y. Ü. Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Antrenörlük, Türkiye
ÖZET
Cumhuriyet Tarihi Boyunca Türkiye Birinci Futbol Liglerinde Mücadele Eden Takımların Đllere
Ve Bölgelere Dağılımlarının Belirlenmek amacı ile tek tek bu bölgeler ve illerinde bulunan
takımların birinci futbol liginde olma sayıları belirlenmiştir. Araştırma sonrasında birinci futbol
liginde bölgelere göre dağılıma baktığımızda ilk sırayı % 25,13'lük bir oranla Marmara
bölgesinin aldığı onun ardından ikinci sırada %19,6 ile Đç Anadolu bölgesinin geldiği ve üçüncü
sırada ise % 17.4 ile Ege bölgesinin yer aldığı bulunmuştur. Bu sonuçlar yine illere göre
dağılımla örtüşmektedir. Đstanbul ilinin diğer tüm iller arasında çok büyük fark ile % 44.1 ile
birinci olduğu tespit edilmiştir.
Giriş: Futbol dünyamızın ve ülkemizin en popüler spor branşıdır. Đlgi çekiciliği ve çeşitli
toplumlarda zevkle uygulanabilirliğinden dolayı geniş kitlelere mal olmuş, milyonlarca insanın
ilgi odağı haline gelmiştir(1). Đzleyici sayısının yanı sıra, 240 milyondan fazla sporcunun aktif
olarak futbol oynadığı bilinmektedir(2). Futbol günümüzde asrın oyunu olarak adlandırılmakta
olup bütün ülkelerin ilgi ile izlediği ve yaptığı spor dalı olarak karşımıza çıkmaktadır. Tüm
ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de görsel ve yazılı basının işlediği konuların başında öncelikli
olarak spor gelmektedir. Gerek görsel gerekse basılı yayın organlarında sporla ilgili yayınların
hiç kuşkusuz ki en önemli kısmını futbol oluşturmaktadır (3,4).
Spor branşları arasında futbolun bu denli popüler olmasından yola çıkarak ülkemizde futbol
liglerindeki kronolojik gelişimi incelemek amacıyla Cumhuriyet Tarihi Boyunca Türkiye Birinci
Futbol Liglerinde Mücadele Eden Takımların Đllere Ve Bölgelere Dağılımlarının Belirlenmek
amaçlanmıştır.
383
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Materyal Metod: Konuyla ilgili Türkiye Futbol Federasyonun internet sayfasından Cumhuriyet
Tarihinden günümüze kadar birinci lige çıkan tüm takımların illeri ve bölgeleri belirlenmiştir.
literatür taraması yapılıp, ilgili bölümler aktarılmıştır.
Bulgular
Şekil 1. Türkiye Birinci Futbol Ligininin Bölgelere Göre Dağılımı
Yukarıdaki şekil 1. de görüldüğü üzere futbol liğinde bölgelere dağılımda en yüksek sayı
Marmara gölgesindedir.
Şekil 2. Türkiye Birinci Futbol Ligininin Bölgelere Göre Dağılımı
Şekil 2’ye bakıldığında ise birinci futbol liğinde illere göre dağılımda en yüksek sayı Đstanbul
ilindedir.
Tartışma ve Sonuç
Yapılan çalışmada Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye birinci Futbol liglerinde mücadele eden
takımların illere ve bölgelere dağılımlarının belirlenmek amaçlanmıştır. Araştırma sonrasında
birinci futbol liginde bölgelere göre dağılıma baktığımızda ilk sırayı % 25,13'lük bir oranla
Marmara bölgesinin aldığı onun ardından ikinci sırada %19,6 ile Đç Anadolu bölgesinin geldiği
ve üçüncü sırada ise % 17.4 ile Ege bölgesinin yer aldığı bulunmuştur. Bu sonuçlar yine illere
göre dağılımla örtüşmektedir. Đstanbul ilinin diğer tüm iller arasında çok büyük fark ile % 44.1
ile birinci olduğu tespit edilmiştir.
Yapılan değerlendirme sonucunda birinci futbol liginde yer alma sayısının şehrin büyüklüğü,
ekonomik gücü, gelişmişliği, spor alanlarının yeterli sayıda olması gibi etmenlerin etkili olduğu
düşünülmektedir.
Kaynakça
1- Tayga Y.;(1990), Türk Spor Tarihine Genel Bakış, Ankara, Yayın No:87,s.124.162, G.S.G.M.
2- Özmaden H. (1999), Cumhurriyet Dönemi Đlk Spor Teşkilatı Türkiye Đdman Cemiyetleri
Đttifakı (1922-1936)’nın Yapılanma Sürecinde Beden Eğitimi ve Sporun Fonksiyonları,
Fonksiyonlardaki Değişmeler ve Toplumsal Hayata Etkileri, Đstanbul, Yayınlanmamış Doktora
Tezi, M.Ü.Sağ.Bil.Enst., Beden Eğitimi Ve Spor A.B.D..
3- Durmuş A.G., Futbol Kulüplerinin Stratejik Yönetimi, Ankara, 1999,s.83-84, Beşiktaş Örneği,
Bağırgan Yayınevi.
4- Ekenci, G., Serarslan, M.Z., (1997) “Gelişim Aşamaları Bakımından Türk Spor Teşkilatı ve
Değerlendirilmesi”, Ankara, Cilt: 2, Sayı:3, s: 72–81,Gazi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri
Dergisi.
5- http://www.tff.org
Anahtar Kelimeler: Futbol,Cumhuriyet Tarihi, Birinci Lig
384
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 7. KÜRESEL REKABETĐN SPOR ENDÜSTRĐSĐNE ETKĐSĐ
Fethi YILDIRIM 1, Hüseyin Çağdaş BATMAZ 1, Mustafa KARADAĞ1
(1) Fırat Üniversitesi, Spor Bilimleri Fakültesi, Türkiye
ÖZET
Küresel rekabetin spor endüstrisine olan etkisini incelemek bu araştırmanın temel amacını
oluşturmaktadır. Rekabetin daha geniş bir alana yayılmasıyla öne çıkan küreselleşme kavramı
hayatın her alanını etkilemektedir. Küreselleşme, teknolojinin gelişmesine bağlı olarak
endüstrilerde etkili olmuş bir kavramdır. Dünyada endüstriyel alanda etkisini gösteren
küreselleşme, spor endüstrisinde de etkili olmaktadır. Dünyadaki ekonomik ilişkilerin
vazgeçilmez bir sonucu olan rekabet koşullarının firmaları farklılaşmaya ittiği söylenebilir. Bu
farklılaşma firmalar üzerinde daha çok değişim yaparak kendini göstermektedir. Artık amaç
sadece mal, hizmet ya da bilgi üretmek değil firmaların kendi rekabet amaçlarıyla diğer
firmaların amaçlarını harmanlayarak geleceği planlamaktır. Bu planlama kapsamında firmalar,
spor ile farklı şekillerde ilişki kurabilirler. Đşletmeler bir takıma veya etkinliğe sponsor olabilir,
belki bir spor programında reklam yapabilir veya taraftarların ihtiyaçlarına yönelik lisanslı
ürünler sunabilirler. Đşte burada küresel rekabetin spor endüstrisi üzerindeki etkisi ortaya
çıkmaktadır. Bu çalışmada, küresel rekabet ve spor endüstrisi kavramları ile ilgili olarak literatür
taraması yapılmış ve elde edilen bilgiler, spor endüstrisiyle ilişkilendirilerek çalışmanın amacına
yönelik çıkarımlar yapılmıştır. Araştırma sonunda elde edilen sonuçların sporda küresel rekabet
ve spor endüstrisi konularında yapılacak olan çalışmalara kaynaklık etmesi beklenmektedir.
Sonuç olarak bu araştırmada, küresel rekabetin spor endüstrisinde kaliteli ve rekabete dayalı
hizmetlerin gerçekleşmesine olanak sağladığı ve bu rekabet ortamının insanlara daha kaliteli mal
ve hizmetler sunduğu görülmüştür.
GĐRĐŞ
Küreselleşme; ekonomik olarak büyük bir pazar haline gelmiş olan dünyayı, bilgi ve iletişim
teknolojilerini, popüler kültürü ve benzeri gelişmeleri akla getirmekte ve hayatın her alanını
etkilemektedir. Küreselleşmenin olumsuz etkisinin en çok az gelişmiş ulus devletler üzerinde
olduğu ileri sürülmekte ve bu konu hâlâ tartışılmaktadır (Yılmaz ve Horzum, 2005:103).
Küreselleşme olgusu süreklilik arz eden toplumsal değişmenin bir devamı olarak ortaya
çıkmıştır. Bu olgunun kapsamındaki gelişmelerin kapitalizm, sanayileşme, modernleşme gibi
süreçlerden kaynaklanan sosyal, ekonomik, teknolojik ve siyasi gelişmelerin bir sonucu olduğu
söylenebilir (Şahin, 2006:15-17). Günümüzde yaşanan küreselleşme süreci birçok alanda çeşitli
değişimlere neden olmaktadır. Bu süreç olumlu ve olumsuz tüm yaklaşımlar eşliğinde hızla
ilerlemektedir. Tüm dünya ülkelerinde birçok alanda olduğu gibi spor alanının tüm hücrelerinde
de küreselleşme rüzgârının etkisi hissedilmektedir (Senem ve Özbek, 2014:489). Spor tüm
dünyada toplumların ayrılmaz bir parçası haline gelmiş olup; birçok insan fitness, sağlıklı yaşam
ve rekreasyonel etkinlikler gibi günlük spor etkinliklerine yaşamları içerisinde yer vermektedirler
(Uslu ve Uslu., 2004:1). Ayrıca bireyler izleyici ya da taraftar olarak da olsa sporun içerisinde bir
şekilde yer almaktadır. Küreselleşmenin oldukça hızlı yaşandığı günümüzde kitleselleşerek,
endüstrileşerek, ticarileşerek, siyasallaşarak ve bilimselleşerek bu süreçten payını alan spor
385
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
alanında, kitle iletişim araçları vasıtasıyla oluşan popüler kültürün yansımaları da kendini
göstermektedir (Şahin, Kızılet ve Bastık, 2011:16).
1.1. Küreselleşme Kavramı
Küreselleşme olgusu, bazı sosyal bilimcilere göre yeni bir olgu olmayıp, modern kapitalizm
öncesi dönemlerden daha da önce, milattan önce birinci bin yıldan itibaren ticari ilişkiler ve
askeri fetihler şeklinde küreselleşmenin başladığı ifade edilmektedir (Kartal, 2007). Aslında, tüm
ülkelerin tarihlerine bakıldığında tek amacın neredeyse dünyaya, kaynaklara hakim olmak
olduğu görülür. Bu nedenle küreselleşmenin tarihi; dinler ve imparatorlukların çıkışına kadar
götürülebilir (Şahin, 2006:25). Küreselleşme, farklı ülkelerin üretim ve pazarlarının her gün artan
bir hız ve derinlikle birbirine daha çok bağımlı hale gelmesini ifade eden bir süreçtir.
Mittelman’a göre ise; üretimin yeniden organize edilmesini, sınır ötesi endüstrilere yönelmeyi,
finans piyasalarındaki yayılmayı, aynı tüketim mallarının uzak ülkelere yayılmasını, güneyden
ve doğudan batıya olduğu kadar güneyin kendi içerisinde de nüfusun geçişlerini, yerleşik nüfus
ile göçebe nüfus arasında meydana gelen çatışmaları ve demokrasi için ortaya çıkan evrensel bir
kabulü ifade eder (Đrmiş, 2003:7-10). Spor ulusların sosyal, kültürel yapılarına ya da yönetim
biçimlerine aldırmaksızın, yeryüzündeki tüm toplumlara hitap edebilecek bir güce sahiptir. Bu
özelliği göz önünde bulundurulduğunda spor alanında küreselleşmenin büyük bir hızla
gerçekleştiğine tanıklık etmekteyiz. Küreselleştirici sürecin kendi zorlayıcı karakterini spor
alanında öne çıkarması sonucu, ortak kurallar, ilkeler, hedefler tek bir yapılanma içerisinde bütün
uluslar için belirleyici olmaktadır. Bu olgu spor etkinliğini yapan farklı kültür, din, dil ya da
siyasi tercihe sahip olan insanları aynı yapılanmanın bir parçası haline getirerek, ortak bir
zeminde birleştirmektedir (Durak, 2011). Günümüzde televizyonlardan naklen yayınlanan
olimpiyat oyunları ve dünya şampiyonaları dünyanın her köşesinde milyarlarca insan tarafından
ilgiyle izlenmektedir.
1.2. Küresel Rekabet Kavramı
Đşletmelerin karlarını rekabet etme güçleri belirlemektedir. Son on yılda yaşanan iletişim
zenginliği ile bilginin ve teknolojinin hızla yayılması da işletmeleri daha rekabetçi ortama
sokmaktadır (Karaoğlu, 2010:101). Rekabetin daha geniş bir alana yayılmasıyla öne çıkan
küreselleşme kavramı ekonomik olarak büyük bir pazar haline gelmiş olan dünyayı, bilgi ve
iletişim teknolojilerini, popüler kültürü ve benzeri gelişmeleri akla getirmekte ve bu anlamda
hayatın her alanını etkilemektedir (Yılmaz ve Horzum; 2005. 103). Böylece dünyadaki
ekonomik ilişkilerin vazgeçilmez sonucu olan rekabet koşullarının firmaları farklılaşmaya ittiği
söylenebilir. Çünkü firmaların dışındaki her şey olarak tanımlanabilen dış çevredeki en küçük bir
değişiklik firma içinde yeni değişiklikleri zorunlu kılmaktadır. Artık amaç sadece mal, hizmet ya
da bilgi üretmek değil firmanın rekabet amaçlarıyla diğer kurumlarınkini harmanlayarak geleceği
planlamaktır (Demir ve Gümüşoğlu, 2009:33). Bu planlama kapsamında firmalar spor ile farklı
şekillerde ilişki kurabilirler. Đşletmeler bir takım veya etkinliğe sponsor olabilir, belki bir olay
programında reklam yapabilir veya taraftarların ihtiyaçlarına yönelik lisanslı ürünler
sunabilirler (Kaser ve Oelkers, 2005:86-118).
Spor endüstrisi ürün ve bu ürünleri tüketen tüketicileri kapsayan bir özelliğe sahiptir. Spor
endüstrisi, içinde ürün; spor faaliyetleri, rekreasyon, fitnes veya serbest zaman etkinlikleri ve
bunlar ile ilgili ürün ve hizmetler şeklinde ifade edilmektedir. Spor tüketicisi ise; tüm toplumda
spor ürün ve hizmetlerini tüketen birey ve işletmeler olarak belirtilmiştir (Pitts ve Stotlar,
386
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
1996:2-3). Büyük bir ekonomik yelpaze içerisinde yer alan spor endüstrisi, zamanla birçok farklı
bölümü de bünyesinde toplamıştır (Argan ve Katırcı, 2002:177). Spor endüstrisini oluşturan
faaliyet alanları birçok açıdan ele alınabilir. Bunlar sportif mal sektörü, inşaat sektörü, turizm
sektörü, logo, franchising, kartlardan oluşan hediyelik eşya sektörü, gıda sektörü, reklam,
eğlence ve promosyon sektörü, sporla ilgili bir dizi profesyonel mesleği içeren hizmet
sektörleridir (Ekren, 2003:2). Spor sektörü bu gelişmelere bağlı olarak zaman içerisinde alan
bazında genişleyerek ve gelişerek küresel bir endüstri haline gelmiş ve dünyanın sayılı
endüstrileri arasında yerini almıştır.
1.3. Küresel Rekabetin Spor Endüstrisine Etkisi
Sportif faaliyet sayısının ve çeşitlerinin oldukça artması, stadyum ve televizyonlardan spor
organizasyonlarının seyredilme oranı, gazete ve dergilerde spor haberlerinin okunma sayısı ve
başka ürünlerin tanıtımı için de spor alanlarının sıkça kullanılmasından, spor endüstrisinin
günümüzde çok ciddi boyutlara ulaştığı görülmektedir (Ekmekçi vd., 2013:97). Bu anlamda spor
organizasyon ve karşılaşmalarının milyarlarca kişiye ulaşması, spor endüstrisi içerisine aktarılan
nakdi kaynakların da artmasına neden olmuştur. Örneğin 1948 yılında Uluslararası Olimpiyat
Komitesi’ne oyunların TV yayın hakları için para ödeyen ilk şirket olan BBC’nin ödediği ücret
30 milyon dolar iken bu rakam 1996 yılında 895 milyon dolara, (Basım ve Argan,
2009:177)., 2012 Londra Olimpiyatlarında da 3,8 Milyar dolara çıkmıştır (Milliyet). FIFA 2002
dünya kupasını düzenleyen Japonya (4,4 milyar dolar) ve Güney Kore (2,9 milyar dolar) kupa
için toplam 7,3 milyar dolar harcamışlardır. Ekonomistler bu harcamaların ilgili iki ülke
ekonomisinin düzeltilmesine yönelik olarak yapıldığını ifade etmektedirler (Marketing Türkiye,
2002:42-43). Şekil 2’de görüldüğü gibi küresel rekabete bağlı olarak çok geniş bir alana yayılan
spor endüstrisi, küresel rekabet sayesinde gelişme göstermekte ve insanlara çok çeşitli imkânlar
sunmaktadır.
Şekil 1. Küresel Rekabetin Spor Endüstrisine Etkisi
Tablo 1. Türk Spor Sektöründe Yer Alan Bazı Küresel Spor Markaları
MATERYAL VE METOD
Araştırmanın bu bölümünde küreselleşme, küresel rekabet, spor ve spor endüstrisi kavramları
üzerinde durulmuş ve bu kavramlarla ilgili literatür bilgilerine yer verilmiştir. Ayrıca
küreselleşme, küresel rekabet ve spor kavramları, spor endüstrisi ile ilişkilendirilerek, küresel
rekabetin spor endüstrisi üzerindeki etkileri de incelenmeye çalışılmıştır.
BULGU VE SONUÇ
Türkiye’de spor endüstrisi, çok büyük gelişmeler göstermese de son yıllarda küçümsenmeyecek
gelişmeler yaşanmış ve yaşanmaya da devam etmektedir (Basım ve Argan, 2009:178). Dünyanın
birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de en popüler spor dalı olan futbol diğer ülkelerde
olduğu gibi önemli bir ekonomik faaliyet konusu haline gelmiştir (Akşar ve Merih,
2006:712). Spor kulüplerinin lisanslı ürünlerinin satıldığı mağazalar ve fitnes aletleri pazarı dahil
markalı spor ürünleri sektörünün perakende cirosu 2012’de yaklaşık 1 milyar euroya ulaşmıştır.
Pazarın 2013’te % 15, sonraki 5 yılda ise % 10-15 büyümeyle cirosunu 2’ye katlaması
387
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
beklenmektedir.
Büyüyen
pazarda
şirketler
yatırımlarını
artırmaya
devam
ettirmektedir (www.dünya.com). Türkiye’deki pazarın büyük bir kısmını yabancı markalar
oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra Türkiye liglerinde mücadele eden spor kulüpleri, aynı zamanda
lisanslı ürünlerini sattıkları pazarda da rekabet etmektedirler. Türkiye menşeli markaların yanı
sıra, Türk spor pazarında yabancı markaların çoğunlukta olması küresel rekabetin bir sonucu
şeklinde değerlendirilmelidir.
KAYNAKÇA
1- Şahin K. (2006) “Türkiye’de Küreselleşme Tartışmaları Işığında Ulus Devlete Bakış” Sakarya
2- Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Doktora Tezi, Nisan
3- Yılmaz, K. ve Horzum B. (2005), “Küreselleşme, Bilgi Teknolojileri ve Üniversite”, Đnönü
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt: 6 Sayı: 10, s:103-121
4- Senem, Ç., Özbek, O. (2014). Küreselleşme ve Spor Etkileşimi, International Journal of
ScienceCultureandSport, ISSN: 2148-1148 Doi:10.14486/IJSCS120, p.488
5- Uslu, N. Ç., Uslu, A. (2004). Değişen Dünyada Spor Endüstrisinin Gelişimi ve Spor
Endüstrisinin Ekonomik Etkileri .The 10. IchperSd. Europe, 1.
6- Şahin, S.,Kızılet, A., Bastık, C. (2011). Küreselleşme Sürecinde Güreşteki Değişimin
Dinamikleri. AtaturkJournal of PhysicalEducatıanandSportSciences, 13(2), 16-29.
Anahtar Kelimeler: Küreselleşme, Küresel Rekabet, Spor, Spor Endüstrisi
POS 30. KALĐTE FONKSĐYON GÖÇERĐMĐNĐN KATILIMA DAYALI SPOR
HĐZMETLERĐNDE UYGULANMASI
Hüseyin Çağdaş BATMAZ 1, Zeki ÇOŞKUNER 1
(1) Fırat Üniversitesi, Spor Bilimleri Fakültesi, Türkiye
ÖZET
Kalite fonksiyon göçeriminin katılıma dayalı spor hizmetlerinde nasıl uygulandığını ortaya
koymakbu araştırmanın temel amacını oluşturmaktadır. Araştırmanın amacını açık bir şekilde
belirleyebilmek için katılıma dayalı spor hizmetleri alanı araştırmanın incelenme grubu olarak
belirlenmiştir. Günümüzde hızlı bir gelişme sergileyen endüstriyel yenilikler ve isteklere ayak
uydurmaya çalışmak, üretim veya hizmet sektöründeki kuruluşlar için her geçen gün daha da
artan bir zorunluluk haline gelmektedir. Herhangi bir üretim ve hizmet şirketi, bu rekabetçi
ortamda ayakta kalabilmek için sürekli olarak yeni yaklaşımlar denemekte ve başarılıbulunanlar
uygulamaya konulmaktadır. Bu konuda günümüzde yaygın olarak kullanılmakta olan
388
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
yaklaşımlardan birisi kalite fonksiyon göçerimidir. Spor hizmetleri insanların spora ilişkin
ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla gerçekleştirilir. Aynı zamanda spor hizmetleri, insanlara spor,
fitnes, rekreasyon, ve bunlarla ilgili ürün, hizmet ve düşünceler sunan geniş bir alanı
oluşturmaktadır. Bu kadar geniş bir alanı oluşturan spor hizmetlerinde, kalite kavramı da önemli
bir unsur olarak öne çıkmaktadır. Kaliteli ürün ve hizmetlerin tasarlanması ve uygulamaya
koyulması yolunda kalite fonksiyon göçerimi etkili bir yöntem olarak değerlendirilmektedir. Bu
açıdan düşünüldüğünde kalite fonksiyon göçerimi, kaliteyi ve memnuniyeti dikkate alan bir
sistem olarak tanımlanır.Türkiye’de kalite fonksiyon göçerimini konu edinen bilimsel çalışmalar
son yıllarda hızlı bir şekilde artış göstermektedir. Bu çalışmada spor hizmeti, spor hizmet
kalitesi, kalite fonksiyon göçerimi ve kalite evi kavramları üzerinde durulmuş, bu kavramlarla
ilgili geliştirilen çeşitli tanımlamalara yer verilmiştir. Bu tanımlamalar ışığında ilgili kavramlar
kalite fonksiyon göçerimi ile ilişkilendirilerek araştırmanın tartışma ve sonuç bölümünün
oluşturulması sağlanmıştır.
Giriş
Spor hizmeti, insanların spora ilişkin gereksinimlerini giderek eğlenme, stresten uzaklaşma,
sağlıklı olma, iyi görünme, sosyalleşme ve mücadele etme gibi faydalar sağlayan soyut ve
birbirine benzemeyen faaliyetler bütünü şeklinde ifade edilir (Çimen ve Gürbüz, 2007:122).
Günümüzde hızlı bir gelişme sergileyen endüstriyel yenilikler ve isteklere ayak uydurmaya
çalışmak, üretim veya hizmet sektöründeki kuruluşlar için her geçen gün daha da artan bir
zorunluluk haline gelmektedir. Herhangi bir üretim ve hizmet şirketi, bu rekabetçi ortamda
ayakta kalabilmek için sürekli olarak yeni yaklaşımlar denemekte ve başarılı bulunanlar
uygulamaya konulmaktadır. Bu konuda günümüzde yaygın olarak kullanılmakta olan
yaklaşımlardan birisi kalite fonksiyon göçerimidir (Güllü, Ulcay, 2008:71). Đnsanlar, yaşamın her
alanında kalite kavramı ile karşı karşıyadırlar. Tüketiciler bir spor giyim mağazasından forma
alırken, restoranda yemek yerken veya ev, araba ve telefon gibi önemli şeyleri alırken kalite
kavramıyla hep bir şeyleri değerlendirirler (Çimen ve Gürbüz, 2007:22). Bu nedenle spor
hizmetlerinde kalitenin sağlanabilmesi için çeşitli yöntemler geliştirilmektedir. Geliştirilen bu
yöntemler ise daha çok KFG adı altında müşteri gereksinimleri de dikkate alınarak ürün veya
hizmet özelliğine dönüştürülmektedir. Bu dönüşüm ise kalite evi matrisi kullanılarak
sağlanmaktadır. KFG’nin katılıma dayalı spor hizmetlerinde nasıl uygulandığını ortaya koymak
bu araştırmanın temel amacını oluşturmaktadır. Bu amaç doğrultusunda, spor hizmeti, kalite,
kalite fonksiyon göçerimi ve kalite evi kavramları incelenmiştir.
Materyal ve Metod
Bu araştırmada spor hizmeti, spor hizmet kalitesi, kalite fonksiyon göçerimi ve kalite evi
kavramları üzerinde durulmuş, bu kavramlarla ilgili geliştirilen çeşitli tanımlamalara yer
verilmiştir. Bu tanımlamalar ışığında ilgili kavramlar kalite fonksiyon göçerimi ile
ilişkilendirilerek araştırmanın tartışma ve sonuç bölümünün oluşturulması sağlanmıştır.
Araştırmanın amacını açık bir şekilde belirleyebilmek için katılıma dayalı spor hizmetleri alanı
araştırmanın incelenme grubu olarak belirlenmiştir. Türkiye’de kalite fonksiyon göçerimini konu
edinen bilimsel çalışmalar son yıllarda hızlı bir şekilde artış göstermektedir. KFG yöntemi
1960’ların sonlarında ortaya çıkmış ve ilk kullanım alanı olarak ürün tasarım sürecini
desteklemesi amaçlanmıştır. Daha sonraki yıllarda yöntemde sağlanan gelişmelerle birlikte
hizmet alanında da KFG yönteminin kullanılabileceği anlaşılmıştır. Hizmet alanında ilk
uygulamalarına 1981 yılında rastlanan KFGyöntemi, günümüzde de mal ve hizmet tasarımında
yaygın bir şekilde kullanılıyor olmakla birlikte yöntemin kullanımı bu iki alanın çok ötesine
389
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
geçmiştir. KFGyöntemi günümüzde TKY, stratejik ürün planlama, örgütsel planlama, maliyet
göçerimi, yazılım geliştirme gibi birçok alanda kullanılmaktadır (Cohen, 1995). KFG’nin spor
işletmeciliği alanında uygulanması ile ilgili literatürde az sayıda yayın bulunmaktadır. Batmaz ve
diğerlerinin (2013), voleybol sporcularının spora yönelik beklenti ve memnuniyetlerini
belirlemeye yönelik olarak yapmış oldukları çalışmanın ölçeği kullanılarak kalite evinin
faktörleri oluşturulmuştur (Batmaz ve diğ. 2013:10).
Bulgular ve Sonuç
Japon dilindeki özgün karşılığı “hin shitsu, ki nou, ten kai” olan (Mizuno ve Akao, 1994,Guinta
ve Praizler, 1993) ve Đngilizcede “qualityfunctiondeployment” adıyla kabul gören KFG yöntemi,
konuyla ilgili araştırmacılar tarafından Türkçe’ye, “Kalite Fonksiyon Yayılımı, Kalite Fonksiyon
Yaygınlaştırılması, Kalite Fonksiyon Göçerimi” gibi değişik adlarla çevrilmiştir. KFG temel
olarak müşteri ile firmanın aynı dili konuşmasını sağlar. Müşteriler ve onların özellikleri,
istekleri, ihtiyaç ve beklentileri zaman içerisinde değişmektedir. Diğer yandan iş hayatı içindeki
firmalar da ürünler, çalışanlar, yönetim felsefeleri vb. açılardan devamlı olarak değişime
uğramaktadırlar. Devamlı değişim, müşteri ve firmanın algı haritalarının, düşünce yapılarının da
sürekli yenilendiği anlamına gelmektedir. Dolayısıyla, değişen koşullar içinde müşteri ve
firmanın konuştuğu dil farklılaşmaktadır. Bazı firmalar müşterinin “ne” dediğini anlamak için
yeterince hızlı hareket edememekte ve pazar payında daralma yaşamaktadır. Bazı firmalar ise
müşterinin ne dediğini öğrenebilmekte ve bu ilgiyi firmada içselleştirebilmek için zaman
kaybetmeden çeşitli yöntemler aramaktadır. KFG bu yöntemlerden biridir (Öter ve Tütüncü,
2001:6). Dolayısıyla spor işletmeleri müşterilerin istek ve ihtiyaçlarını hizmet karakteristiklerine
dönüştürebilmesi için KFG yönteminden faydalanmalıdırlar. KFG yönteminin temel amacı olan
kalite evi 4 aşamalı model ya da matrislerin matrisi yardımıyla ardışık bir şekilde kullanılarak,
müşteri isteklerinin hangi parçalar ya da malzemeler, hangi prosesler ve hangi üretim yöntemleri
kullanılarak kim tarafından, nasıl, nerede, ne zaman, hangi araçlarla, ne kadar karşılanacağı
belirlenir. Aslında bu sayede tek tek hangi parçanın hangi müşteri isteğini karşıladığı, hangi
prosesin hangi müşteri isteğini karşılamak için kullanıldığı, hangi üretim yöntemlerinin hangi
müşteri isteklerine karşılık geldiği, hangi çalışanın yaptığı hangi işin hangi müşteri ihtiyacını
karşıladığı detaylı olarak görülebilmiş olur (Yenginol, 2008:12). Kalite evinin esası müşterinin
istek ve beklentilerini karşılayan ürünlerin tasarımlanması düşüncesiolduğundan, kalite evinin
temelinde de müşterilerin beğeni ve seçimlerini yansıtarak tasarlanması gerekliliği yatar. Bu
nedenle pazarlama elemanları, tasarım mühendisleri ve üretim elemanları ürünün daha fikir
aşamasından itibaren çok yakın olarak birlikte çalışmak zorundadırlar (Hauser ve Clausing,
1998).
Kaynakça
Basım, N. H., M. Argan. (2009). Spor Yönetimi, Detay Yayıncılık, Ankara.
Odabaşı, Y., Oyman, M. (2007). Pazarlama Đletişimi Yönetimi, Kapital Medya Hizmetleri A.Ş.
7. Baskı, Đstanbul.
Uztuğ, F. (2003). Markan Kadar Konuş, Kapital Medya Hizmetleri A.Ş. 1. Baskı, Đstanbul.
Yıldız, S., M. (2009). Katılıma Dayalı Spor Hizmetlerinde Hizmet Kalitesi Modelleri, Ege
Akademik Bakış, 9 (4), s. 1213-1224.
390
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Çimen, Z., Gürbüz, B. (2007). Spor Hizmetlerinde Toplam Kalite Yönetimi, Alp Yayınevi,
Ankara.
Chelladurai, P.,Chang, K. (2000). Targest and Standarsds of Quality in Sport Services, Sport
Management Review, 3, 1-22.
Biçer T. (1987). Spor ve Turizm, Đstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Turizm
Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi. Đstanbul.
Can, Y., Soyer F., Güven, H. (2000). Spor Hizmetlerinde Verimliliği Etkileyen Faktörlerin
Değerlendirilmesi Bildiriler, Cilt II. Sporda Psiko-Sosyal Alanlar, Spor Yönetim Bilimleri 1.
Gazi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Kongresi 26-27 Mayıs. Ankara.
Laverie, D., A. (1998). Motivations for Ongoing Participation in a Fitness Activity, Lisure
Sciences, Vol.20, pp.277-302.
Alpullu, A., Yorulmazlar M., Geri S., Demir, G. (2008). Đstanbul Gençlik ve Spor Đl
Müdürlüğü’nün TKY’ye geçiş sürecinde personelin yaklaşımının belirlenmesi, Uluslararası
Đnsan Bilimleri Dergisi, 5 (1).
Kızgın, Y. (2002). T.C. Turizm Bakanlığı 2. Turizm Şurası: “Turizm Đşletmelerinde Müşteri
Memnuniyetinin Artırılmasında Toplam Hizmet Kalitesinin Önemi”, Ankara.
Alexandris, K. (2008). Performance Measurement and Leisure Management. Managing Leisure,
13, 137-138
Kotler, P., Amstrong, G. (2003). Marketing. International Edition, Prentice Hall.
Lovelock, C. (2000). Services Marketing: People, Technology Strategy, 4th Edition, New Jersey:
Prentice Hall.
Mizuno, S.,Akao, Y. (1994). QFD: The Customer Driven Approach to Quality Planning and
Deployment. Tokyo: Asian Productivity Organization.
Guinta, L. R.,Praizler, N. C. (1993). The QFD Book: The Team Approach to Solving Problems
and Satisfying Customers Through Quality Function Deployment. New York, NY: Amacom
Books.
Öter, Z., Tütüncü, Ö. (2001). Turizm Đşletmelerinde Kalite Fonksiyon Göçerimi: Seyahat
Acentelerine Yönelik Varsayımsal Bir Yaklaşım, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Cilt 3, Sayı 3.
Chelladurai, P. (1992). A classification of Sport and Physical Activity Services: Implications for
Sport Management. Journal of Sport Management, 6, 38-51.
Chelladurai, P. (1994). Sport Management: Defining The Field. European Journal for Sport
Management, 1, 7-21.
Biçer, T. (2008). Sporda Toplam Kalite Yönetimi ve Futbol Uygulamaları. Đstanbul: Beyaz
Yayınları.
Hauser, J. R.,Clausing, D. 1998.The House of Quality, Harvard Business Review, No.3, p. 6373.
Güllü, E.,Ulcay, Y. 2002. Kalite Fonksiyon Yayılımı ve Bir Uygulama, Uludağ Üniversitesi,
Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Dergisi, Cilt 7, Sayı 1.
391
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Mahiroglu,A.(1983). Kalite Kontrol Eğitimi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Doktora Tezi, s.3.Ankara.
Batmaz, H. Ç., Yıldırım. F., Coskuner, Z., Karadağ, M., Atalı, A. (2013). Ortaöğretim
Kurumlarında Voleybol Oynayan Sporcuların Spora Yönelik Beklenti ve Memnuniyet Düzeyleri
(Elazığ Đli Örneği), E-Journal of New World Sciences Academy, p.10
Anahtar Kelimeler: Spor Hizmetleri, Spor Hizmet Kalitesi, Kalite Fonksiyon Göçerimi, Kalite
Evi.
POS 42. ÜNĐVERSĐTELER ARASI TÜRKĐYE GÜREŞ ŞAMPĐYONASINA KATILAN
SPORCULARIN DEMOGRAFĐK ÖZELLĐKLERĐNE GÖRE SPORCU TATMĐNĐ
DÜZEYLERĐNĐN BELĐRLENMESĐ
Yeliz ŞĐRĐN 1, Pervin BĐLĐR2, Günseli ÖZ 3, Yasemin ARGAMA1
(1) Kahramanmaraş Sütçü Đmam Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye
(2) Çukurova Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye
(3) Kipaş Eğitim Kurumları, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye
ÖZET
Bu çalışma Türkiye Üniversitelerarası Güreş Şampiyonası’na katılan sporcuların demografik
özelliklerine göre sporcu tatmin düzeylerinin belirlemesi amacına yöneliktir. Araştırmanın
evrenini Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu tarafından düzenlenen ”Üniversiteler Türkiye
Güreş Şampiyonasına ”katılan 55 üniversiteden toplam 32 bayan 73 erkek toplam 105 sporcu
oluşturmaktadır. Araştırmanın amaçları doğrultusunda örneklem grubundan verileri elde
edebilmek için Sporda Tatmin Ölçeği (Athlete Satisfaction Questionnaire-ASQ) kullanılmıştır.
Araştırmada sporcuların, cinsiyet, yaş, medeni durum antrenörlerinin antrenörlük süresine göre
bulgular değerlendirilmiştir.
Araştırma sonucunda sporcuların spor tatmini algılamalarının cinsiyete göre farklılaştığı
sonucuna ulaşılmıştır (p<0.05). Bireysel tatmin ve takım tatmini boyutlarında erkeklerin
ortalamaları bayanlara göre yüksek çıkmıştır. Medeni durum değişkenine göre anlamlı farklılık
bulunamamıştır (p>0.05). Yaş ve antrenörlerin antrenörlük yapma süresi değişkenine göre
yapılan analiz sonucunda ise takım tatmini ve antrenörden tatmin boyutunda anlamlı fark
bulunamamış(p>0.05), bireysel tatmin boyutunda ise anlamlı farklılık tespit edilmiştir (p<0.05).
Anahtar Kelimeler: Spor, Güreş, Sporcu Tatmin
392
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 131. ÜNĐVERSĐTELER ARASI GÜREŞ ŞAMPĐYONASINA KATILAN
SPORCULARIN ANTRENÖR LĐDERLĐK TARZI ALGILAMALARI ĐLE SPOR
TATMĐNLERĐ ARASINDAKĐ ĐLIŞKĐNĐN ĐNCELENMESĐ
Yeliz ŞĐRĐN 1 , Altan ALICI 1 , Deniz ULUKUŞ 1 , Aydanur TATAR 1 , Ebru ALAGÖZ 1 , Hilal
KEKLĐCEK 1 , Ramazan DENĐZ 1 , Merve MART 1 , Zülkarneyn KARA 1
(1) Kahramanmaraş Sütçü Đmam Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
ÖZET
Giriş: Sporda liderlikte önemli olan noktalar, genel liderlik rolü için düşünülenlerden farklı
değildir. Liderlik davranışı araştırmaları, spor takımlarının belirli yapısından ötürü spora
yönelmiştir. Her antrenör, kendine özgü bir liderlik davranışı stili sergiler (Konter, 1995).
Başarılı antrenörlük sporcularına ayrı ayrı davranma yeteneğidir. Sporcu tatmininin sporcuların
spora devamlılığı için ön şartlardan olma ihtimalinin oldukça yüksek olması, liderlik davranışları
ve doyum arasındaki ilişkinin belirlenmesini sporda devamlılığı sağlayabilirliğinden dolayı
önemli olduğunu söylenebilir (Taylor, 1994). Chelladurai ve Riemer sporcu tatminini, bir
sporcunun spor deneyimine bağlı olarak yapıları, süreçleri ve sonuçların değerlendirmesiyle
doğan pozitif duygusal bir durum olarak tanımlar. (Chelladurai & Riemer, 1997).
Materyal ve Metod: Araştırmaya katılan 110 sporcu’ya üç çeşit anket uygulanmıştır. Bunlar 1Demografik özelliklerin Tespiti, 2-Sporda Liderlik Ölçeği(LSS) (Chelladurai&Saleh,1980), 3Sporcu Tatmin Ölçeği ASQ (Riemer&Chelladurai,1998)’dir. Sporda liderlik ölçeği beş boyuttan
oluşmaktadır. Bu ölçeğin geçerlilik ve güvenirlilik çalışması Tiryaki tarafından yapılmıştır
(Tiryaki, 2000). Araştırmada kullanılan Sporcu tatmin ölçeği ise; Türksoy (2008) tarafından
orjinali 56 maddelik 15 alt boyutu olan (ASQ )ölçeğinin Türkçeye uyarlanmaş, geçerlilik ve
güvenirlik çalışması yapıldıktan sonra sporcu tatmin ölçeği oluşturulmuştur (Türksoy, 2007). Bu
ölçeğe Özmutlu (2011) tarafından yapılan geçerlilik ve güvenirlilik çalışması sonucunda ölçek
19 soru ve 3 alt boyuttan oluşmuştur. STÖ kesinlikle katılmıyorum-kesinlikle katılıyorum
arasında derecelendirilmiş 5’li likert tip ölçektir (Özmutlu, 2011).
Bulgular
Tablo 1. Araştırmaya katılan sporcularla ilgili tanımlayıcı bilgiler
DEĞĐSKENLER
Cinsiyet
Yaş
N
%
Erkek
73
69,5
Bayan
32
30,5
17-20
33
31,4
21-24
56
53,3
25-28
13
12,4
29 ve üstü
3
2,29
12
11,4
15
14,3
20
19,0
58
55,2
0-3ay
Antrenörle Çalışma 4-8ay
Süresi
9-12ay
2 yıl ve üstü
393
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Tablo 1’e göre araştırmaya katılan sporcuların %69,5 Erkek % 30,5’i bayan sporcular
oluşturmaktadır. Araştırmaya katılan sporcuların % 31,4’ü 17-20 yaş aralığında, %53,3’ü 21-24
yaş aralığında,%12,4’ü 25-28 yaş aralığında %2,29’u 29 yaş ve üstünde yer almaktadır.
Tablo 2. Liderlik ve Sporcu Tatmin ölçeklerinden elde edilen puanların ortalama ve standart
sapma değerleri
Liderlik Boyutları N
Minimum
Maximum
Ort.
Ss.
Demokratik
Davranış
105
1,67
4,89
3,88
,61
Otokratik
Davranış
105
2,00
5,00
3,70
,60
105
1,13
4,88
3,84
,72
105
1,20
5,00
3,84
,64
Eğt.Öğr.Davranış 105
1,77
4,85
3,89
,62
Antrenörden
Tatmin
105
1,38
4,75
3,35
,84
Takım Tatmini
105
1,67
4,89
3,88
,61
Bireysel Tatmin
105
1,33
5,00
3,30
,86
Sosyal
Davranış
Destek
Pozitif
Bildirim
Geri
Tablo- 2’ de sporcuların antrenörlerinin liderlik davranışları algılamalarına bakıldığında en
yüksek ortalamayı eğitim ve antrenman davranış (3,89) ve demokratik lider (3,88) davranış
sergiledikleri yönünde görüş bildirmişlerdir. Sporcuların en yüksek tatmini 3,88 ortalama ile
takım tatmininden aldıkları tespit edilmiştir.
Tablo 3. Araştırma grubunun Algıladıkları Liderlik Düzeyleri Đle Sporcu Tatmin Düzeyleri
Arasındaki Korelâsyon Analizi
Antrenörden Bireysel
Tatmin
Tatmin
Takım
Tatmini
Demokratik Otokratik Sosyal Eğitici Pozitif
Liderlik
Liderlik Destek Öğretici Geri B.
AntrenördenTatmin 1
Bireysel Tatmin
,572**
1
Takım Tatmini
,581**
,614**
*
,291
Otokratik Liderlik
-,002
Sosyal Destek
,156
Demokratik Liderlik ,207
**
1
,215*
1
,142
,049
,448**
1
,395**
,224*
,542**
,479**
**
**
,570**
1
,315**
,270**
,274**
*
Eğitici Öğretici
,120
,226
Pozitif Geri B.
,132
,400**
,188
,675
,129
,220*
,533
1
1
*: p<0.05; **: p<0.01
394
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Sosyal destek davranışı, (r=0.156p<0.05),Eğitici ve Öğretici davranış(r=0.120p<0.05), ve Pozitif
geri bildirim davranışı (r=0.132p<0.05), ile antrenörden tatmin düzeyi arasında anlamlı bir ilişki
bulunmaz iken; demokratik liderlik ile antrenörden tatmin, (r=0.207p<0.05) düzeyleri arasında
pozitif yönde anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Otokratik liderlik davranışı ve antrenörden
tatmin boyutu arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir (r= ,002p<0.05).
Demokratik Davranış (r=0. 291 p<0.05), Sosyal destek davranışı, (r=0.395 p<0.05), Eğitici ve
Öğretici davranış(r=0.226p<0.05), ve Pozitif geri bildirim davranışı (r=0.400p<0.05) ile Bireysel
Tatmin düzeyleri arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Otokratik liderlik
davranışı ve bireysel tatmin boyutu arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır (r=0.142p<0.05).
Demokratik Davranış (r=0.215p<0.05) ve Sosyal destek davranışı (r=0.224p<0.05) ile takım
tatmini arasında anlamlı ilişki bulunurken; Eğitici ve Öğretici davranış (r=0.188p<0.05) Pozitif
geri bildirim davranışı (r=0.129p<0.05) ve otokratik liderlik (r=0.049p<0.05) ile takım tatmini
düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır.
Sonuç: Araştırma sonucuna göre; üniversiteler arası güreş şampiyonasına katılan sporcuların
antrenörlerinin eğitici–öğretici ve demokratik tarz liderlik davranışı sergilediklerini
belirtmişlerdir. Pilus (2009), Khalaj (2011), yaptıkları çalışmada antrenörlerin eğitici-öğretici
liderlik tarzı sergiledikleri sonucuna ulaşmışlardır. Sporcu tatmin sonuçlarına baktığımızda
sporcuların en yüksek tatmini takım tatmininden, en düşük tatmini ise bireysel tatminden
aldıkları görülmektedir. Türksoy (2003) yaptığı çalışmada futbolcuların en yüksek tatmini takım
tatminden aldıkları sonucuna ulaşmıştır. Bu sonuçlar bizim çalışmamızla paralellik
göstermektedir. Liderlik tarzı ve sporcu tatmin arasındaki ilişki incelendiğinde ise demokratik
liderlik tarzının sporcu tatmin boyutlarıyla anlamlı ve pozitif ilişki içinde olduğu sonucuna
ulaşılmıştır. Bunun yanı sıra otokratik liderlik tarzı ile sporcu tatmin boyutları arasında bir ilişki
bulunamamıştır. Chelladurai et. al. (1998), otokratik davranış hariç olmak üzere, liderlik
ölçeğinin‘nin tüm beş boyutunda algı skorlarının Kanadalı ve Japon üniversite sporcuları
arasında liderlik tatmini ile pozitif olarak ilişkisi olduğunu bulmuşlardır (Chelladurai,et. al.
1998). Bu sonuç bizim çalışmamızı destekler niteliktedir. Sonuç olarak antrenörlerin lider
davranışları sporcunun tatmin düzeyinde belirleyici etki olduğu ortaya çıkmıştır. Yaptığımız
çalışmayı ülkemizde farklı spor branşlarında yapılacak yeni çalışmalarla destekleyecek daha
fazla araştırma yapılmasının gerekli olduğu düşünülmektedir. Çünkü liderlik davranışının
performansa ve tatmine dolayısıyla da başarıda belirleyici bir faktör olduğu düşünülmektedir.
Kaynaklar
1- Konter E. Sporda Motivasyon. Saray Medikal Yayıncılık. Đzmir: 1995.
2- Tiryaki Ş. Spor Psikolojisi. Ankara: Eylül Kitap ve Yayınevi, 2000: 140.
3- Taylor, S.A. and Baker, T.L. (1994) “An assessment of the relationship between service
quality and customer satisfaction in formation of consumers' purchase intentions. Journal of
Retailing. Vol. 70 No. 2, pp. 163-78.
4- Chelladurai, P., and Riemer H.A, (1997). A classification of facets athlete satisfaction. Journal
of sport management. 11:135.
5- Türksoy A. (2007). “Futbolda Sporcu Tatmini Đle Antrenörlerden Beklenilen ve Gerçekleşen
Liderlik Davranışlarının Tespiti”. Doktora Tezi, Đstanbul: Marmara Üniversitesi. Sağlık Bilimleri
Enstitüsü Beden Eğitimi Ve Spor Ana Bilim Dalı
395
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
6- Özmutlu Đ.(2011). “Bedensel Engelli Sporcularda Antrenörlerin Hizmetkâr Liderlik
Davranışlarının Sporcu Tatmini Đle Đlişkisi” Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Gazi Üniversitesi
Sağlık Bilimleri Enstitüsü Beden Eğitimi Ve Spor Ana Bilim Dalı
7- Chelladurai., P. and Saleh, S.D., (1980). Dimensions of leader behavior in sports:
development of a leadership scale. Journal of sport psychology, 2, 34 – 45.
8- Chelladurai P., Đmamuna H., Yamaguchi Y., Oinuma Y., Miauchi T. (1998). Sport
Leadership in Cross-National Setting: The Case of Japanese and Canadian Üniversity Atheletes,
Journal of Sport and Exercise Psychology, pp. 374- 389, Vol. 10.
9- Pilus, AHM, Saadan, R. 2009 “ Coachıng Leadershıp Styles And Athlete Satısfactıons Among
Hockey Team” Journal of Human Capital Development, 2 ( 1 )January – June
10- Khalaj, G., Khabiri, M., Sajjadi, N. (2011) “The relationship between coaches leadership
styles & player satisfaction in women skate championship “ Procedia Social and Behavioral
Sciences. 15, 3596–3601
Anahtar Kelimeler: Antrenör, Güreş, Liderlik, Sporcu Tatmini
POS
143.
ĐSTANBUL
ÜNĐVERSĐTESĐ
BEDEN
EĞĐTĐMĐ
VE
YÜKSEKOKULLUNDA
ÖĞRENĐM
GÖREN
ÖĞRENCĐLERĐN
SPONSORLUĞUNA BAKIŞ AÇILARININ ĐNCELENMESĐ
SPOR
SPOR
Emrah SERDAR 1, Ataman TÜKENMEZ 1, Elzem DĐNÇ 2
(1) Marmara Üniversitesi, Spor Yönetim Bilimleri, Türkiye
(2) Đstanbul Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye
ÖZET
Genel bir tanımla sponsorluk; kurumsal amaçlara ulaşmak için spor, sanat, kültür, sosyal
alanlarda kişi veya organizasyonların para, araç-gereç, hizmetle desteklenmesi ve bütün bu
etkinliklerin planlanması, organizasyonu, yürütülmesi ve denetimi olarak açıklayabiliriz.Sporun
endüstrileşmesinin yanında insanların serbest zamanların artmasıyla spora yönlenmeleri ve alkol
ve sigara reklamlarına ciddi sınırlamalar getirilmesi, spor sponsorluğu kavramını tüm
sponsorluklar arasında en üst sıraya kadar taşımıştır.Spor sponsorluğu kavramına bakacak
olursak, kısa bir tanımla, organizasyonel amaçlar, pazarlama hedefleri ve/ve ya çok özel
tutundurma araçlarını desteklemek için bir spor olayına yatırım yapmaktır.
Spor yoluyla pazarlama faaliyeti yapan firmaların sayısının gün geçtikçe artmasının yanında
Đstanbul Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu öğrencilerinin bu kavram hakkında
396
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
düşünceleri spor sponsorluğu hakkında düşüncelerini ölçme amaçlı bu çalışma ile spor
sponsorluğu yapan firmalara bir durum analizi sunulması beklenmektedir.
Bu çalışmanın amacı; Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu öğrencilerinin spor sponsorluğu
hakkındaki düşüncelerinin cinsiyet, yaş ve bölüm değişkenlerine göre araştırılmasıdır. Çalışma
Đstanbul üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda 2 farklı bölümde öğrenim
görmekte olan spor yöneticiliği ve antrenörlük bölümlerinde okuyan toplam 185 öğrenci
katılmıştır. Öğrencilerin yaş ortalaması 21.34’ tir
Đstanbul üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokullarında Öğrenim Gören Öğrencilerin
Spor Sponsorluğu Hakkındaki düşüncelerini Đnceleyen bu çalışmada ölçüm aracı olarak
geçerlilik ve güvenilirlik çalışmaları Gül (2011) tarafından yapılan “Spor Sponsorluğu” anket
formu kullanılmıştır. Verilerin analizinde SPSS 20.0 paket programından yararlanılmıştır. Farklı
grupların karşılaştırılmasında bağımsız t testi, çoklu grupların karşılaştırılmasında ise tek yönlü
varyans analizi (ANOVA testi uygulanmıştır. Anlam düzeyi p<0.05 kabul edilmiştir.
Sonuç olarak; araştırmaya katılan iki bölüm öğrencilerinin sponsorluk ile ilgili bilgileri
karşılaştırılmış ve spor yöneticiliği bölümünde öğrenim gören öğrencilerin sponsorluk bilgileri
açısından, antrenörlük bölümünde öğrenim gören öğrenciler arasında anlamlı bir farklılık
gözlenmiştir.( p<0.05). sponsorlukla ilgili düşünceler cinsiyet açısından karşılaştırıldığında erkek
öğrencilerin bayan öğrencilere oranla daha yüksek puan elde ettikleri saptanmıştır. sponsorluk
bilgi düzeyi ile yaş değişkeni arasında anlamlı bir farklılık bulunamamıştır.(p>0.05)
Anahtar Kelimeler: Spor, Sponsorluk, Spor Sponsorluğu,
397
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 146. SPOR ĐÇERĐKLĐ REKLAMLARIN, ĐSTANBUL ÜNĐVERSĐTESĐ BEDEN
EĞĐTĐMĐ VE SPOR YÜKSEKOKULU ÖĞRENCĐLERĐNĐN SATIN ALMA
TUTUMLARI ÜZERĐNDEKĐ ETKĐSĐNĐN ĐNCELENMESĐ
Emrah SERDAR 1 , Ataman TÜKENMEZ 1 , Elzem DĐNÇ 2 , Ebru ŞAHĐN 2
1 Marmara Üniversitesi,Spor Yönetim Bilimleri,Türkiye
2 Istanbul Üniversitesi,Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokulu,Türkiye
ÖZET
Genel bir tanımla reklam; örgütlerin, hizmet ya da ürünlerini belirli bir ücret ödeyerek ve çeşitli
araçlar aracılığıyla insanlara tanıtma sürecidir. Rekabet içinde olan birçok şirket, kendi ürününü
diğer şirketlerin ürünlerinden farklı kılabilmek amacıyla çeşitli pazarlama stratejilerine
başvurmaktadır. Bu stratejiler arasında reklama yer verilmesinin gerekliliği de kitleler tarafından
kabul edilmektedir. Reklam olmadan marka değerinin tüketiciye iletilmesi günümüz dünyasında
ne yazık ki imkânsızdır. Marka değerinin insanlara iletilmesi ve insanlarda marka imajının
oluşturulmasında televizyon reklamları, günümüzde en etkin kitle iletişim aracı
konumundadır. Özellikle son yıllarda, televizyon reklamları aracılığıyla marka imajının daha
etkili bir şekilde iletilmesi için çeşitli temalara yer verilmektedir. Bu temalar arasında ise, en sık
kullanılanlardan biri spor temasıdır. Günümüzde spora ve profesyonel sporculara ilgi giderek
artmaktadır. Bunun farkında olan reklamcılar, spor temasını kullanarak insanlarda kendi
markalarıyla ilgili olumlu imaj vermeye çalışmaktadır. Sporu seven bir kişinin, grubun ya da
toplumun, içinde spor barındıran reklamlara karşı tutumu olumlu olacaktır. Böylece markayla
özdeşleşme, reklam aracılığıyla insanlara ulaştırılmış olacak ve bu da insanlarda o markaya karşı
ilgiyi arttıracaktır. Bu kapsamda bu çalışmanın amacı; spor temasının kullanıldığı televizyon
reklamlarının, beden eğitimi ve spor yüksekokuluna kayıtlı bireylerin satın alma tutumu
üzerindeki etkisinin ne derecede olduğunu ortaya çıkarmaktır.
Çalışmaya, Đstanbul Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu’nda iki farklı bölümde
öğrenim gören 120 (Xyas=22,28±2,51) katılımcı katılmıştır. Katılımcılardan 5’li likert şeklindeki
anket formunu ve demografik bilgi formunu doldurmaları istenmiştir. Araştırma sürecinde elde
edilen veriler, SPSS 20.0 (Stattiscal For Social Sciences) istatistik paket programında;
Korelasyon, T-testi ve Anova testi kullanılarak analiz edilmiştir. Önem düzeyi, p<0.05 olarak
alınmıştır.
Yapılan istatistiksel hesaplamalar sonucunda; araştırmaya katılan deneklerin %51,7’sinin erkek,
%47,3’ünün ise bayan katılımcılardan oluştuğu tespit edilmiştir. Spor içerikli reklamların satın
alma tutumları cinsiyet bakımından karşılaştırıldığında anlamlı bir farklılık olduğu
gözlemlenmiştir. (p<.0.05) Bölümler arasındaki ilişkisine bakıldığında ise, spor yöneticiliği
(%55) ve antrenörlük bölümünde öğrenim gören öğrenciler (%45) arasında anlamlı bir farklılık
bulunamamıştır. (p>0,05; ,850) Araştırmaya katılan deneklerin yaş (Xyas=22,28±2,51) ve satın
alma tutumu arasındaki ilişkiye bakıldığında ise, anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır. (p<0.05)
Anahtar Kelimeler: Tüketici, Spor Teması, Televizyon Reklamları, Satın Alma
398
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS
148.
ĐSTANBUL
ÜNĐVERSĐTESĐ
BEDEN
EĞĐTĐMĐ
VE
SPOR
YÜKSEKOKUL’NDA
ÖĞRENĐM
GÖREN
SPOR
YÖNETĐCĐLĐĞĐ
VE
ANTRENÖRLÜK BÖLÜMÜ ÖĞRENCĐLERĐNĐN LĐDERLĐK ÖZELLĐKLERĐN
ĐNCELENMESĐ
Güven Gürkan ERDGOĞAN 1, Kaan DURU 1, Emre SÖNMEZ 1, Fatih ÖZOLUR 1, Ebru
ŞAHĐN 1
(1) Đstanbul Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye
ÖZET
Günümüzde yönetime ve liderliğe yoğun ilgi artarak devam etmektedir. Liderlik; yöneten,
sürükleyen, önde gelen anlamına gelmekle birlikte; bir örgüt veya organizasyon içerisindeki
diğer bireyleri etkileme, motive etme ve yönlendirme yeteneğidir.Spor yapan bir bireyin
herhangi bir grup içerisinde, sporun kendisine vermiş olduğu özgüvenden dolayı lider vasfını
üstlenmesi ise beklenen bir davranıştır. Bu kapsamda bu çalışmanın amacı; beden eğitimi ve spor
yüksekokulunda öğrenim gören öğrencilerin kendi bölümlerinde almış oldukları eğitim
programına göre liderlik anlayışları üzerinde bir farklılık olup olmadığını tespit etmektir. Modern
liderlik yaklaşımlarında liderlik davranışı; karizmatik, dönüşümsel ve yönetsel olmak üzere üç
kategoride incelenmektedir. Bu kategoriler bu çalışmanın temelini oluşturmaktadır.
Çalışmaya Đstanbul üniversitesi beden eğitimi ve spor yüksekokulunda 2 farklı bölümde öğrenim
göremeye devam eden 180(Xyas=22,28±2,51) katılımcı katılmıştır. Katılımcılardan
Yıldırım(2001)’in geliştirmiş olduğu 5’li likert şeklinde ki anket formunu ve demografik bilgi
formunu doldurmaları istenmiş ve sonuçlar SPSS 20.0 istatistik programında analiz edilmiştir.
Yapılan istatistiksel hesaplamalar sonucunda; spor yöneticiliği bölümünde okuyan öğrencilerin
hem yönetsel liderlik hem de dönüştürücü liderlik alt boyutları açısından antrenörlük
bölümündeki öğrencilere göre daha anlamlı puanlara sahip oldukları görülürken (p<0,05) ,
karizmatik liderlik alt boyutları bakımından anlamlı farklılık bulunamamıştır.(p>0,05) Sonuç
olarak; Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulundaki 2 farklı bölümlerin liderlik özellikleri
incelendiğinde spor yöneticiliği bölümündeki öğrencilerin diğer bölüme göre daha dönüştürücü
ve yönetsel lider oldukları ortaya çıkmıştır.
Anahtar Kelimeler: Liderlik, Liderlik Yaklaşımları, Beden Eğitimi ve Spor
399
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
POS 162. ELAZIĞ ĐLĐ FITNESS SALONLARINDA AKTĐF OLARAK SPOR YAPAN
SPORCULARIN SIVI ALIMI ĐLE ĐLGĐLĐ BĐLGĐ VE ALIŞKANLIKLARININ
ARAŞTIRILMASI
Nafiye BAKIR 1, Ayşe TOPLU 1, Vedat ÇINAR 1, Salih ÖNER 1
(1) Fırat Üniversitesi, Spor Bilimleri Fakültesi, Türkiye
ÖZET
Bu araştırma, Elazığ iline bağlı fitness salonlarında aktif olarak spor yapan sporcuların sıvı alımı
ile ilgili bilgi ve alışkanlıklarını saptamak amacıyla yapılmıştır. Araştırmaya 35 bayan ve 61
erkek olmak üzere toplam 96 sporcu katılmıştır. Araştırma grubunun sıvı alımı ile ilgili bilgi ve
alışkanlıklarını tespit etmeye yönelik Parla (2008) tarafından geliştirilen anket uygulanmıştır.
Elde edilen veriler Yüzde Frekans dağılımı ile hesaplanmış ve tablolar halinde gösterilmiştir.
Araştırma sonuçlarına göre; sporcuların %38.5'i bireysel sporla uğraşan, %35.4'ü 1-3 yıl
aktif(lisanslı) sporcudur. Sporcuların %64.5'i günde 1-2 saat antrenman yapmaktadır.
Sporcuların %44.7'si beslenme ile ilgili bilgi sahibi olduğunu düşünmektedirler. Sporcuların
%56.2'si beslenme ile ilgili kitap,dergi vs. okumuştur. Sporcuların %62.4'ü beslenme dersi
görmemiştir. Sporcuların %87,5'i sporcu beslenmesi ile ilgili bir eğitim programı düzenlenirse
dinleyici olarak katılmak istediğini belirtmiştir.
Sonuç olarak; sorulan sorular değerlendirildiğinde Elazığ ili fitness salonlarında aktif olarak spor
yapan sporcuların %61.6 sının sıvı alımı ile ilgili bilgisinin olduğu görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Fitness Salonu, Sıvı Alımı Bilgisi, Sıvı Alımı Alışkanlıkları
400
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
SÖZ 128. HENTBOLCULARLA SEDANTERLERĐN UZANMA BECERĐSĐ
SIRASINDAKĐ SAĞ-SOL EL PERFORMANSLARI - GÖRSEL BĐLGĐ ELĐMĐNE
EDĐLDĐĞĐNDE
Kübra AKÇA 1, Selçuk AKPINAR 1
(1) Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, Eğitim ,Türkiye
ÖZET
Giriş: Birçok insan günlük işlerini görürken veya beceri isteyen işleri yerine getirirken sağ
ellerini tercih ederler. Genel olarak sağ-sol el kullanımlarına bakıldığında birçok insanın baskın
olarak sağ elini tercih ettikleri görülmektedir. Bu orana bakıldığında insanların %90’nı sağ, %10
ise sol elini tercih etmişlerdir. Buna bilgisayarın düğmesine basmak, yazı yazmak gibi işlevleri
örnek olarak verebiliriz. Bu beceri isteyen işleri yerine getirirken yapılacak işlevin zorluğuna
göre örneğin kavanoz kapağı açma,elma kesme gibi işlevlerde her iki elimizi de kullanırız.
Beynin sağ ve sol hemisferleri arasındaki anatomik ve fonksiyonel farklılaşma serebral
lateralizasyon olarak tanımlanır. Ayrıca serebral hemisferin bazı özelleşmiş nörolojik işlevlerin
kazanılması, kullanılması ve kontrol edilmesinde gösterdiği çeşitli beceriler olarak ta
tanımlanır(Pençe,2000). Hemisfer ise beynin medyan düzlemi ile iki parçaya ayrılan her iki
bölgeye verilen isimdir. Sağ elimizi sol beyin,sol elimizi de sağ beyin yönetmektedir.Sağ elini
kullanan insanlarda sol beyin,sol elini kullananlarda ise sağ beyin baskındır.O halde sağlaklarda
sağ elin sol ele göre üstün becerisinin sol beyine bağlı olduğunu ,solaklarda sol elin sağ ele göre
üstün becerisinin sağ beyine bağlı olduğunu söyleyebiliriz. El dominansı ise bir iş yapılırken
tercih edilen eli ifade eder. Platon (M.Ö.428-348), taraf bildirmemekle birlikte bu kullanımın
varlığını doğrulamış ve çevresel faktörlerle açıklamıştır. Aristo (M.Ö.284-322) ise, kullanımda
tercih edilen tarafın sağ olduğunu ileri sürerek bunu doğal ve karşı konulmaz bir özellik olarak
yorumlamıştır (Doç.Dr.Süleyman Tarman). Đnsanların el tercihlerine bakıldığında sağlak ve
solak olmaları bazı işlevlerde aynı anlama gelmemektir. Yapılacak işlev çok üst düzey beceri
gerektirmiyorsa, birey baskın olmayan elini de bu işlevde rahatlıkla kullanabilir. Bu yüzden
yapılacak olan işleve göre el tercihi de önemlidir. Bu uygulamalarda yapılacak olan işlev ve
işlevin içeriği hangi dominant elin tercih edileceğini etkilemektedir. Đnsanların geneline
bakıldığında uzanma gerektiren eylemlerde sağ ellerini yaklaşık olarak % 60 oranında baskın
olarak kullandıkları sonucuna ulaşılmıştır (Gabbard & Helbig, 2004; Helbig & Gabbard, 2003).
Bu doğrultuda sağ eli dominant olan kişilerin vücutlarının orta noktası ve orta noktaya yakın olan
sol tarafta da sağ elini tercih etmektedirler. Yapılan bu uygulamalarda, uygulama yapan kişiye
birkaç hedef belirtilmiş ve bu hedeflere uzanmaları istenmiştir. Bu yapılan çalışma sonucunda
kişilerin hangi ellerinin daha etkili ve baskın olduğu belirlenir. Genel olarak uzun süreli egzersiz
yapmak veya fiziksel aktivitelere katılmak el tercihini etkileyebilmektedir. Bunlara örnek olarak
müzisyenleri ve sporcuları gösterebiliriz. Bu iki grup ile ilgili yapılan çalışmalarda, eller ile ilgili
lateralizasyonun daha düşük olduğu bulunmuştur. Spor yapan gruplara bakıldığında, hentbol
branşında her iki elin de aktif olarak kullanılması performansa olumlu etkiler yapabilmektedir.
Spor yapmayan bireylerde eller arasındaki lateralizasyon yüksek olmasına rağmen (Przlbyla, ve
arkadaslari., 2012), sporcularda bu durumun farklı olabileceği düşünülmektedir. Bu bağlamda
yapılan bu çalışmadaki amaç, hentbol oyuncuları ve spor yapmayan kontrol grubundaki
lateralizasyon farklılıklarını ve gruplar arasında da farklılık olup olmadığı araştırılmıştır.
Hentbolda atış ve pas sırasında genelde oyuncuların kolları ile ilgili görsel bilgiye ihtiyaç
401
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
olmadığından dolayı, lateralizasyon ölçümleri sırasında elle ilgili görsel bilgi kaldırılarak
ölçümler yapılmıştır.
Materyal ve Metod: Bu çalışmamızda toplamda 2 deney uygulanmıştır. Đlk deneyimiz uzun
süreli egzersiz yapmış ve 3 yıl üzeri hentbol oynamış 8 kişi, ikinci deney ise spor yapmamış 8
kişi olmak üzere toplamda 16 kişi ile yapılmıştır. Hentbol sporunun sağ el ile sol ele etkileri
araştırılmış ve farklılıklarına bakılmıştır. Katılımcıların hangi ellerini daha ağırlıklı olarak
kullandıklarını öğrenmek için Edinburg El Tercihi anketi kullanılmış olup, katılımcılara deney
ile alakalı açıklamalar hem görsel hem de sözel olarak verilmiştir. Deneyler, Nevşehir Hacı
Bektaş Veli Üniversitesi’nde yapılmıştır. Deney onayı ise yine aynı üniversiteden alınmıştır. Bu
çalışmadaki deney düzeneğini Şekil 1 de görebilirsiniz. Tablodaki gibi katılımcılar boylarına
göre ayarlanmış bir sandalyeye oturup, kollarını sert ve üzeri pürüzsüz olan bir kızak görevi
yapan cisme koymuşlardır. Bu düzenekte kollar özel sabitleyici bilekliklerle sabitlenip, bileğin
ve parmakların oynatılması engellenmiştir. Deney sırasında katılımcıların uzanmaları istenen
hedefler, bilgisayar aracılığı ile dev TV ekranına oradan da masanın üzerini kaplayan aynaya
yansıtılmıştır. Katılımcılar deney sırasında ellerini görmemektedirler. Sadece körsır denilen
bilgisayarın fare kısmını ekranda oynattığımız şekle benzeyen bir işaret görebilmektedir. Körsır
denilen bu işaret 1 cm büyüklüğünde, daire şeklinde ve ortasında artı işareti olan bir şekildir.
Katılımcıların işaret parmaklarına bant yardımı ile sabitlenen körsır, izleme sensörleri görevi
görmektedir. Deneyde ki hedefler başlangıç noktasından 30-60-90 derece açılarla
yerleştirilmiştir. Başlangıç noktası ise yaklaşık 2 cm büyüklüğünde daire şeklinde olan, körsır
içerisinde bulunmadan önce sarı renkte olan ve körsır içerisine girince 1 saniye sonra start
verdiğini belirten, yeşil rengine dönüşen şekildir. Aynı zamanda sesli bir uyarı vermektedir.
Katılımcılara bu yeşil rengi gördükten sonra belirlenen hedeflere ulaşmaları için 1 saniye süre
verilmiştir. Hedefler ise yine aynı daire şeklinde olan ve yaklaşık 3.5 cm olan bir şekildir. Deney
sırasında katılımcılar işaret parmaklarının ucunu gösteren korsir i göremiyorlardı. Yani elleri ile
ilgili görsel bilgiye sahip değillerdi. Her katılımcı her bir hedefe toplamda 20 deneme yapmıştır.
Dolayısıyla toplamda 60 tekrar olmaktadır. Hedeflerin gösterimi rastgele yöntemle yapılmıştır.
Her bir deneme suresi 2 sn olarak belirlenmiştir. El performansını değerlendirmek için
katılımcıların doğruluk ile ilgili parametrelerine bakılmıştır. Bu parametre bize, deneme sırasında
katılımcıların hedefe ne kadar uzak olduğunu göstermektedir.
Sonuç: Genel olarak doğruluk ile ilgili bar grafiğine bakıldığında; hentbolcuların 60 derecede
bulunan hedef hariç, diğer hedeflerde sol ve sağ elleri ile ilgili benzer performansa sahip
oldukları görülmektedir. Çok ilginç olarak, kontrol gurubunda sol el genelde sağ ele göre daha
iyi bir performans göstermiştir.. Gruplar arasındaki farklılığa bakıldığında ise, hentbolcuların
kontrol grubuna göre üstünlükleri çok açık bir şekilde Grafik 1A ve 1B de gösterilmiştir. Bu
sonuçlara göre hentbolcuların kontrol grubuna göre uzanma becerisi gerektiren durumda daha
üstün bir performans gösterdikleri bulunmuştur.
Tartışma: Elde edilen sonuçlara göre, hentbolcuların ve kontrol grubunu elleri ile ilgili görsel
bilgi olmadan yaptıkları uzanma becerisi sırasında farklı performans sergiledikleri bulunmuştur.
Hentbolcuların sağ ve sol el arasındaki lateralizasyonlarında farklılık çıkmamasına karşın,
kontrol grubunda belirgin bir sol el üstünlüğü görülmüştür. Aynı zamanda hentbolcuların kontrol
grubuna göre her iki elleriyle de çok daha doğru oldukları bulunmuştur. Przybyla ve arkadaşları
(2012) tarihinde yapılan çalışmada, görsel bilgi olup olmaması kişilerin uzanma hareketi
gerektiren becerideki performanslarını etkilediği bulunmuştur. Bu çalışmada spor yapmanın da
402
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
bu becerideki performansı etkilediği ortaya konulmuştur. Dolayısıyla, her iki elin kullanıldığı bir
spor yapmak lateralizasyonu azaltmakta ve her iki elin etkin bir şekilde kullanılmasını
sağlamaktadır. Bunun yanında kontrol gurubundaki sonuçlara göre, görsel bilgi elimine
edildiğinde, sol elin sağ ele göre daha doğru bir performans sergilediği görülmüştür. Bu da
kişilerin kontrol stratejilerinin farklı olduğunu göstermektedir.
Kaynakça
1- Przybyla, A., Coelho, C. J., Akpinar, S., Kirazci, S., & Sainburg, R. L. (2013). Sensorimotor
performance asymmetries predict hand selection. Neuroscience, 228, 349-360.
doi:10.1016/j.neuroscience.2012.10.046.
2- Helbig, C. R., & Gabbard, C. (2004). What determines limb selection for reaching? Res Q
Exerc Sport, 75(1), 47-59.
3- Pençe, S., “Serebral Lateralizasyon”, Van Tıp Dergisi: 7 (3): 120-125, 2000
Anahtar Kelimeler: Hentbol, Lateralizasyon, Görsel Bilgi
POS 134. ÜNĐVERSĐTE ÖĞRENCĐLERĐNĐN BEDEN EĞĐTĐMĐ VE SPOR
YÜKSEKOKULUNDAN SEÇTĐKLERĐ ÜNĐVERSĐTE SEÇMELĐ DERSLERĐNĐN
SOSYAL UYUM ÜZERĐNE ETKĐSĐ
Mehmet GÜLERYÜZ 1, Enis ÇOLAK1, Betül BAYAZIT1, Serap ÇOLAK1, Pelin DĐZDAR1
(1) Kocaeli Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye
ÖZET
Çalışmanın Tanımı: Günümüzde eğitim sisteminde temel amaç, öğrencilere mevcut bilgileri
aktarmaktan çok öğrencilerin bilgiye ulaşma becerilerini kazandırmak olmalıdır (Plomin, 1998).
Eğitim, kişilerin toplumsallaşması ve en iyi düzeyde kişiliklerinin gelişmesi için seçilmiş ve
denetlenmiş bir çevrede olan toplumsal bir süreçtir (Başaran, 1978). Modern eğitim anlayışı
çerçevesinde eğitim ve öğretim faaliyetlerinde gençlerin zihinsel gelişimlerinin olduğu kadar
bedeni ve ruhi gelişimlerinin de sağlanması ihtiyacını ortaya çıkarmıştır (Erkal, 1992). Spor,
yeteneklerin, ruhsal, toplumsal ve kişiliğin eğitimidir. Sporun kişinin eğitimindeki yerinin çok
önemli olduğu bu yüzyılda eğitim sistemi içinde daha fazla yer verilmesi gerektiğini göz ardı
edilemeyecek bir gerçektir (Fişek, 1998). Sosyal uyum davranışı özdeşleşme süreci sonunda da
ortaya çıkabilmektedir (Kağıtçıbaşı, 2006). Kişinin, kişilik genel uyumu kişinin kendisiyle olan
uyumunu ifade eden kişisel uyum ve çevresiyle uyumunu ifade eden sosyal uyumundan
oluşmaktadır. Kişisel uyum, bireyin davranışlarında kendine güven durumunu, kendi kararlarını
verebilme becerisini, davranışlarında kararlılığını, hatalarını kabullenebilmesini, sosyal uyum ise
403
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
bireyin ailesiyle ve çevresindeki diğer insanlarla ilişki kurabilme ve sürdürebilme becerisini
ifade etmektedir (Özgüven, 1992). Üniversiteye yerleşmeye hak kazanan bir öğrenci ilk
aşamadan başlayarak üniversite sürecinde gerek akademik gerekse beşeri yaşantısını söz konusu
biçimde sürdürebiliyorsa uyum sorunu yaşamıyor demektir. Tam aksi bir durum yaşanıyorsa bir
uyum sorunundan bahsetmek mümkündür (Altunöz, 2014).
Çalışmanın Amacı: Bu çalışmanın amacı, öğrencilerin Kocaeli Üniversitesi Beden Eğitimi ve
Spor Yüksekokulu’ndan seçtikleri seçmeli derslerin öğrencilerin sosyal uyum düzeylerine
etkisinin incelenmesidir. Bu doğrultuda sporun kişiler üzerine pozitif etkisi olacağıda
düşünülmüştür.
Materyal ve Metod: Araştırma grubunu, 17 ile 25 yaş arası 1. 2. 3. ve 4. sınıf matematik,
çalışma ekonomisi, inşaat mühendisliği, iktisat ve uluslararası ilişkiler bölümünde okuyup bu
dersleri (satranç, doğa sporları, orientring ve badminton) seçen 120 öğrenciden 49 erkek, 35
bayan olmak üzere toplam 84 öğrenci oluşturmuştur. Çalışmada, veri toplama aracı olarak,
H.M.Bell ve R. M.Doli tarafından California Stanford Üniversitesi’nde geliştirilmiş ve
ülkemizde Remzi Öncül tarafından Türkçe’ye çevrilmiş ve adapte edilmiş 28 sorudan oluşan
“Sosyal Uyum Envanteri” uygulanmıştır (Çağlar, 1981).
Verilerin istatistiksel analizi SPSS 15.0 paket programı ile yapılmıştır. Verilerin analizinde
tanımlayıcı istatistik (frekans ve yüzde) dağılımları kullanılmıştır. Ayrıca öntest-sontest
karşılaştırması için bağımlı iki örneklem T Testi (eşler arası t testi) kullanılmıştır. Word Ofis
programı ile tablolar oluşturulmuş ve elde edilen veriler kaydedilmiştir.
Bulgular: Araştırma grubunun “başkaları ile tartışmaktan rahatsız olurum” sorusunun dağılımına
bakıldığında araştırmaya katılanların 55’i (% 65,5) ön testte soruya evet yanıtını verirken 29’u
(% 34,5) hayır cevabını vermiştir. Son testte ise araştırmaya katılanların 12’si (% 14,3) evet
cevabını verirken 69’u (% 82,1) hayır cevabını vermiştir. Ön test ve son test verilerine göre
anlamlı farklılık bulunmuştur (p<0,05), “bir toplantıda veya grupta ilk defa karşılaştığım
insanlarla tanışmakta güçlük çekerim”
sorusunun dağılımına bakıldığında araştırmaya
katılanların 18’i (% 21,4) ön testte soruya evet yanıtını verirken 66’sı (%78,6) hayır cevabını
vermiştir. Son testte ise araştırmaya katılanların 19’u (%22,6) evet cevabını verirken 64’ü
(%76,2) hayır cevabını vermiştir. Ön test ve son test verilerine göre anlamlı farklılık
bulunmuştur (p<0,05), “bazen hiç kimsenin beni anlayamadığını düşünürüm” sorusunun
dağılımına bakıldığında araştırmaya katılanların 36’sı (% 42,9) ön testte soruya evet yanıtını
verirken 48’i (%57,1) hayır cevabını vermiştir. Son testte ise araştırmaya katılanların 19’u (%
22,6) evet cevabını verirken 65’i (%77,4) hayır cevabını vermiştir. Ön test ve son test verilerine
göre anlamlı farklılık bulunmuştur (p<0,05), “bazen arkadaşlarımla dışarıda evimden geçirdiğim
zamandan fazla zaman geçiririm” sorusunun dağılımına bakıldığında araştırmaya katılanların
43’ü (% 51,2) ön testte soruya evet yanıtını verirken 41’i (%48,8) hayır cevabını vermiştir. Son
testte ise araştırmaya katılanların 13’ü (% 15,5) evet cevabını verirken 71’i (%84,5) hayır
cevabını vermiştir. Ön test ve son test verilerine göre anlamlı farklılık bulunmamıştır (p>0,05),
“bazen aile içinde kararlar alınırken kararlara katılmak isterim” sorusunun dağılımına
bakıldığında araştırmaya katılanların 77’si (%91,7) ön testte soruya evet yanıtını verirken 7’si (%
8,3) hayır cevabını vermiştir. Son testte ise araştırmaya katılanların 33’ü (%3 9,3) evet cevabını
verirken 49’u (% 58,3) hayır cevabını vermiştir. Ön test ve son test verilerine göre anlamlı
farklılık bulunmuştur (p<0,05), “yeni tanıştığım birisine dostça davranırım” sorusunun
dağılımına bakıldığında araştırmaya katılanların 62’si (%73,8) ön testte soruya evet yanıtını
verirken 22’si (%26,2) hayır cevabını vermiştir. Son testte ise araştırmaya katılanların 12’si
404
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
(%14,3) evet cevabını verirken 72’si (%85,7) hayır cevabını vermiştir. Ön test ve son test
verilerine göre anlamlı farklılık bulunmuştur (p<0,05), “çevremdeki adet ve geleneklere uymakta
zorluk çekerim” sorusunun dağılımına bakıldığında araştırmaya katılanların 16’sı (% 19,0) ön
testte soruya evet yanıtını verirken 68’i (% 81,0) hayır cevabını vermiştir. Son testte ise
araştırmaya katılanların 23’ü (% 40,5) evet cevabını verirken 61’i (% 59,5) hayır cevabını
vermiştir. Ön test ve son test verilerine göre anlamlı farklılık bulunmuştur (p<0,05), “çevremdeki
adet ve geleneklere uymakta zorluk çekerim” sorusunun dağılımına araştırmaya katılanların 49’u
(% 58,3) ön testte soruya evet yanıtını verirken 35’i (% 41,7) hayır cevabını vermiştir. Son testte
ise araştırmaya katılanların 17’si (% 20,2) evet cevabını verirken 65’i (% 79,8) hayır cevabını
vermiştir. Ön test ve son test verilerine göre anlamlı farklılık bulunmuştur (p<0,05), “çok inatçı
davranırım” sorusunun dağılımına bakıldığında araştırmaya katılanların 31’i (% 36,9) ön testte
soruya evet yanıtını verirken 53’ü (% 63,1) hayır cevabını vermiştir. Son testte ise araştırmaya
katılanların 24’ü (% 28,6) evet cevabını verirken 56’sı (% 66,7), hayır cevabını vermiştir. Ön test
ve son test verilerine göre anlamlı farklılık bulunmuştur (p<0,05), Araştırmada, 1,2,3,5,6,8,11,12
ve 26. sorularda öntest- sontest verilerine göre anlamlı bir farklılık bulunmuşken (p<0,05), diğer
sorularda anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (p>0,05). Gazi’nin (2005) yapmış olduğu
çalışmada, öğrencilerin üniversite yaşamına sosyal uyumlarını güçleştiren sosyal nedenlere
ilişkin en çok toplumun öğrenciye bakış açısı ve arkadaşlık ilişkilerinde sorun yaşadıklarını ifade
etmektedirler. Yapılan çalışmada da öğrencilerin en çok çevredeki insanların değer yargıları ve
arkadaşlarının olaylar karşısındaki tutum ve davranışları konularda kültürel uyum sorunu
yaşadıklarını belirtmişlerdir.
Sonuç: Araştırmanın sonuçlarına bakıldığında, ulaşılan en önemli bulgulardan biri, sporun
kişilik gelişimini olumlu yönde etkilediği sonucudur. Erdoğan ve ark. 2005 yılında yapmış
olduğu çalışmada, öğrencilerin üniversite yaşamına sosyal uyumlarını güçleştiren nedenlerin
başında sosyal yapı itibariyle toplumun öğrenciye bakış açısı ve arkadaşlık ilişkilerinde sorun
yaşadıklarını ifade etmişlerdir. Yapılan çalışmada da öğrencilerin en çok çevredeki insanların
değer yargıları ve arkadaşlarının olaylar karşısındaki tutum ve davranışları konularda kültürel
uyum sorunu yaşadıklarını belirtmişlerdir. Öğrencilere sosyal faaliyetler düzenleyerek, okul
dışındaki sosyal çevrenin tanıtılması ve sosyal davranışların yaşanılarak kazandırılması
önerilmektedir. Bu çalışma sonucunda, sporun öğrencilerin bu sosyal davranışlarına pozitif etkisi
olacağı kanaatine varılmıştır.
Seçilen Kaynaklar:
Altunöz,
R.
(2014).
Üniversite
Öğrencilerinde
://www.sosyalhizmetuzmani.org/üniversite_uyum.html. 20.05.2014.
Uyum
Sorunu.
Başaran, Đ.E. (1978). Eğitime Giriş. 3. Baskı, Ankara.
Çağlar, D. (1981). Uyumsuz Çocuklar ve Eğitimi. Genişletilmiş II. Baskı, Ankara Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Yayınları, no:103, pp.12-14,35-40. Ankara.
Erdoğan, S., Şanlı,S., Bekir, H. (2005). Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin
Üniversite Yaşamına Uyum Durumları. Kastamonu Eğitim Dergisi. Cilt: 13, No: 2, s.479-496.
Erkal, M. (1992). Sosyolojik Açıdan Spor. Filiz Kitabevi, Đstanbul.
Fişek, K. (1998). Spor Yönetimi. Bağırgan Yayınevi, Ankara
405
8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO)
Kağıtçıbaşı, C. (2006). Yeni Đnsan ve Đnsanlar. Đstanbul: Evrim Yayınevi.
Özgüven, Đ. E. (1992). Hacettepe Kişilik Envanteri El Kitabı. 2. baskı. Odak Ofset Matbaacılık,
Ankara.
Plomin, R., De, F., John, C. (1998). The Genetics of Cognitive Abilities and Disabilities.
Scientific American, Vol.278, issue 5, pp.62-70.
Anahtar Kelimeler: üniversite öğrencisi, spor, sosyal uyum
406

Benzer belgeler