`Benim Dünyam` anketinin ilk sonuçları açıklandı Ban Ki

Transkript

`Benim Dünyam` anketinin ilk sonuçları açıklandı Ban Ki
Sayı: 90
Haziran 2013
Argande doğduğu
yere geri döndü
‘Benim Dünyam’ anketinin
ilk sonuçları açıklandı
Ban Ki-moon Karadeniz
Eğitim Kutusu projesini ziyaret etti
AKD'ye ve Kuzey Doğa
Koruma Derneği'ne "Yeşil Oscar"
6 bin gönüllü 20 şehirde
'Haydi Yapalım Türkiye' dedi
BM Genel Sekreteri Karadeniz Eğitim Kutusu
projesini Sochi’de ziyaret etti
BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon, Sochi’de bir or taöğretim sınıfındaki çevre ile
ilgili eğitim seti Karadeniz Eğitim Kutusu'nun anlatıldığı derse katıldı.
Ankara, Haziran 2013
Karadeniz Eğitim Kutusu, UNDP ve Coca-Cola firmasının su ortaklığı olan Her Damla Değer Katar projesi tarafından
tasarlandı ve dağıtıldı.
Bu eğitim kutusunda Karadeniz’i anlatan, öğretmenler için hazırlanmış kılavuzun haricinde çocukların eğlenirken
öğrenebileceği 50 adet oyun bulunuyor.
Karadeniz Eğitim Kutusu projesi Türkiye'de başlatıldı ve Türkçe ve İngilizce olarak iki dilde hazırlandı. 2 bin kutu
Türkiye'nin Karadeniz kıyı şehirlerine dağıtıldı.
Karadeniz Eğitim Kutusu, daha sonra Ukrayna diline ve Rusçaya çevrildi.
Ukrayna’da 1400 adet, Rusya’da bin adet kutu dağıtıldı. Karadeniz Eğitim Kutusunun Rusça versiyonunun açılışı
Sochi’de Ban Ki-moon’unda da katılımıyla üst düzey bir etkinlikte kutlandı.
Şu anda Romanya ve Bulgaristan'da Karadeniz Eğitim Kutuları geliştiriliyor ve yakında Gürcistan için de çalışmalara
başlanılması planlanıyor.
Uluslararası Tanınırlılık
Karadeniz Eğitim Kutusu projesi çok olumlu yorumlar ve tepkiler alıyor.
Öğretmenler, Eğitim Bakanlığı çalışanları ve bilim adamları Karadeniz Eğitim Kutusu’nun Karadeniz Bölgesi için ne
kadar yararlı olduğunu vurguluyor.
Kutunun içeriğinin kullanıcı dostu olduğu da belirtiliyor.
Kore’nin bir şehri olan Yeosu’da düzenlenen Expo 2012’de Karadeniz Eğitim Kutusu, su konusunda en iyi 11 küresel
uygulamadan biri olarak kabul edildi.
Hayalet ağları çıkarmak için geri sayım başladı
“Hayalet Ağ Avcıları” projesi ile yerleri belirlenen ağları çıkarmak için dalışlar
başladı. Proje, Türkiye’nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin
Güçlendirilmesi projesi ve GEF Küçük Destek Programı (SGP) – COMDEKS
desteğinde yürütülüyor.
Ankara, Haziran 2013
Gökova Yelken Kulübü tarafından yürütülen projede, hayalet ağların deniz dibinden çıkarılması için hazırlıklar
tamamlandı ve dalışlar Mayıs ayı sonunda başladı.
Çalışmalar, internet sitesinden takip edilebiliyor
Proje kapsamında kurulan internet sitesinden, yapılan çalışmalara ilişkin tüm gelişmeler takip edilebiliyor.
www.hayaletag.com internet adresinden, proje hakkında geniş ve ayrıntılı bilgilerin yanı sıra hayalet ağ sorunuyla
ilgili aydınlatıcı veriler, etkileyici fotoğraflar ve proje hakkındaki haberler ziyaretçilere sunuluyor.
SAD’dan, sorumlu balıkçılık için sorumlu
tüketici hareketi
Sualtı Araştırmaları Derneği (SAD) tarafından yürütülen “Sorumlu Balıkçılık
Uygulamalarına Geçiş” projesi ile hazırlanan ankette, konunun “tüketici” tarafı
masaya yatırılıyor.
Ankara, Haziran 2013
Türkiye’nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin Güçlendirilmesi projesi ve GEF Küçük Destek Programı (SGP) –
COMDEKS desteğindeki projenin alanda yarattığı değişimin yanı sıra arz-talep ilişkilerinde yerel ekonomi aleyhine
ortaya çıkan değişimler anketle tespit ediliyor.
Projenin yarattığı değişim ölçülüyor
SAD tarafından hayata geçirilen anket çalışması, konuyla ilgili uzmanlar tarafından projenin yürütüldüğü DatçaBozburun Özel Çevre Koruma (ÖÇK) Bölgesi’nde uygulanıyor.
Anket çalışmasıyla, projenin alanda yarattığı değişim ve etkiler ölçülüyor ve bundan sonraki çalışmalarda verim artışı
için ölçü ve metod belirlemede referans noktalar saptanıyor.
Hem bilinç hem sorumluluk
Anket çalışmasıyla ayrıca, bölge halkının deniz koruma faaliyetlerinde rol ve sorumluluk alma kapasitesi belirlenirken,
nesli tehlike ve ileri seviyede tehlike altındaki türler hakkında bilinç oluşturulması da amaçlanıyor.
Projeyle ilgili gelişmeler www.birbalikcokbalik.org internet sitesinden de takip edilebiliyor.
Koruma Alanları için katılım
belgeli e-öğrenme başladı
“ Türkiye’nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin
Güçlendirilmesi” projesi kapsamında hazırlanan Deniz Koruma
Alanları
e-öğrenme
uygulaması
başladı.
Uygulamaya
egitim.dka.gov.tr adresinden ulaşılabiliyor.
Ankara, Haziran 2013
http://egitim.dka.gov.tr internet adresinden ulaşılabilen ve iki modülden
ulaşılan e-öğrenme uygulamasında daha önce proje kapsamında yapılan
kamu personeline yönelik eğitimler ve sunumlardan yararlanıldı.
Eğitimi tamamlayanlara katılım belgesi veriliyor
Uygulamada birinci modül, "Korunan Alanlar, Biyolojik Çeşitlilik ve Deniz
Koruma Alanlarına Giriş" konularından oluşuyor.
İkinci modül ise "İş Geliştirme Birimi Eğitimi: Çevre Ekonomisi, Denizel
Biyolojik Çeşitlilik, Finansal Sürdürülebilirlik, Pazarlama ve Doğal Kaynak
Envanteri ve Yönetimi" konularını içeriyor.
Eğitime katılarak derslerin takibini tamamlayanlara katılım belgesi
veriliyor.
Eğitimde İyi Örnekler
Konferansı’nda Enerji Verimli
Okul Binası tanıtıldı
Binalarda
Enerji
Verimliliğinin
Ar tırılması
projesinin
or taklarından Milli Eğitim Bakanlığı, “Eğitimde İyi Örnekler
Konferansı”nda bütünleşik bina tasarımı yaklaşımı ile tasarımı
yapılan enerji verimli okul binasını tanıttı.
Ankara, Haziran 2013
Konferansın bu yılki teması “Eğitimi Dönüştürmek" idi.
Konferansa Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü
Doç. Dr. Ömer Açıkgöz katıldı.
Binalarda Enerji Verimliliğinin Ar tırılması projesi iyi örnekler
arasında
‘Mesleki Eğitimde Güncel Gelişmeler ve Beklentiler’ paneline katılan
Açıkgöz sunumunda Türkiye’de meslekler ve beceriler haritası, Milli Eğitim
Bakanlığı tarafından hazırlanan 650 mesleğin EUROPASS sertifikaları,
ortaöğretimde yeniden yapılanma çalışmaları, mesleki ve teknik eğitim
alanındaki yönetici ve öğretmenlerin eğitimi, Mesleki ve Teknik Eğitim
Strateji Belgesi ve Eylem Planı konularında bilgi verdi.
Ayrıca, Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü
tarafından yapılan ya da dâhil olunan iyi örnekler de eğitimde tanıtıldı.
Küresel Çevre Fonu (GEF) desteği ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü tarafından Birleşmiş Milletler
Kalkınma Programı (UNDP) ile birlikte yürütülen Binalarda Enerji
Verimliliğinin Artırılması projesi de bu örnekler arasında yer aldı.
Milli Eğitim Bakanlığı ve Çevre ve Şehicilik Bakanlığı projenin diğer
ortakları arasında yer alıyor.
Tasarım aşamasındaki üç bina yakında kullanımda
Binalarda Enerji Verimliliğinin Artırılması projesi kapsamında
sürdürülebilirlik prensibi esas alınarak bütünleşik bina tasarımı yaklaşımı
ile üç adet binanın tasarım işleri devam ediyor.
Binalardan ilk ikisi, Ankara Eryaman Mahallesi'nde yapılacak ve Milli Eğitim
Bakanlığı tarafından "Yenilenebilir Enerji Teknik Meslek Lisesi" olarak
kullanılacak.
Okul yapıları, derslik binası ve atölye binası olmak üzere iki ana bölümden
oluşacak.
Üçüncü bina ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı için Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğü, Sincan- Etimesgut Bölgesi Hizmet Binası olarak tasarlanıyor.
Ayrıntılı bilgi için: www.surdurulebilirbinalar.net
Bilgi ve iletişim teknolojilerinin
kalkınmadaki rolü İstanbul’da
tartışıldı
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın Kalkınma Politikası
Bürosu ve Krizleri Önleme ve Atlatma Bürosu or taklığında
düzenlenen ve üç gün süren toplantıda UNDP’nin kalkınma
programlarında bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanılmasının
sağladığı fırsatlar tar tışıldı.
Ankara, Haziran 2013
Sosyal ağlar ve mobil teknolojiler, toplumsal ve siyasi hareketlere küresel
olarak destek sağlanması ve yerel düzeyde insanların harekete geçmesi
için yeni iletişim kanalları sağlıyor.
Gelişmekte olan ülkelerde hızlı bir şekilde yaygınlaşan cep telefonu ve
diğer bilgi ve iletişim teknolojileri (BİT) katılım, sorumluluk alma ve hesap
verebilirlik konularında yeni alanlar yaratıyor.
Bu durum bireyler ve hükümetler arasındaki ilişkiyi dönüştürerek yeni bir
‘sosyal sözleşmenin’ oluşmasına öncülük ediyor.
Yeni medya kanalları sayesinde bireyler tüm dünyaya seslerini
duyurabiliyor.
Tüm bunlara ek olarak, pek çok insan ilk defa yönetişim ve çatışmanın
dönüşümü süreçlerine aktif olarak katılıyor.
Bu bağlamda, İstanbul’da UNDP tarafından organize edilen uygulama
toplantısı, kalkınma için BİT ve e-yönetişim ile krizleri önleme
uygulamalarını güçlendirmeyi amaçladı.
Ayrıca toplantıda, bilgi ve iletişim teknolojileri ile krizleri önleme
uygulamalarının ortak çalışmayla güçlendirilmesi için yeni stratejiler ve
mekanizmalar geliştirildi.
Daha net bir şekilde ifade etmek gerekirse, toplantı UNDP’nin ve ulusal
ortaklarının BİT, yönetişim ve krizleri önleme alanında yaptıkları
çalışmalarını daha ileri götürmeyi amaçladı.
Üç gün süren olan uygulama toplantısı oldukça etkileşimli bir biçimde
yürütüldü. Toplantı, aynı zamanda Güney ülkeleri arasında deneyim
paylaşımına da olanak tanıdı.
Hangi sonuçlar elde edildi?
Uygulama toplantısına 55’ten fazla ülkeden gelen UNDP ülke ofislerinin
personelleri, ulusal paydaşlar ve diğer paydaşlar arasından yaklaşık 60 kişi
katıldı.
Toplantının bitiminde, UNDP BİT, Yönetişim ve Kriz Kılavuz Notu’nun
gözden geçirilmesi ve uygulanabilir ve somut bir işbirliği ile ortak
girişimlere öncülük edecek BİT, E-Yönetişim ve Krizleri Önleme
Uygulamaları arasındaki iletişim ve koordinasyon artırıldı.
Toplantıda ayrıca Güney-Güney İşbirliği ve bölge içi işbirliklerinin
geliştirilmesi de amaçlandı.
Orman mühendislerine yönelik
kapsamlı eğitim verildi
Ankara, Haziran 2013
Orman Mühendisleri Odası tarafından, UNDP ve Birleşmiş
Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’nun katkıları ile düzenlenen
“Proje Döngü Yönetimi Eğitimi” tamamlandı.
Kamu kurumları, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarında çalışan orman
mühendislerine yönelik eğitim dört hafta sürdü.
Eğitimlerde proje döngü yönetiminin parçası olan proje hazırlama, mantıksal
çerçeve, izleme ve değerlendirme, iletişim, kaynak oluşturma ve bütçeleme
gibi konuların yanı sıra orman yönetimi, Binyıl Kalkınma Hedefleri gibi
konularda da bilgi verildi.
Eğitimlere katılan 74 kişi sertifikalarını 6 Mayıs 2013 tarihinde Ankara’da
düzenlenen törenle aldı.
Sertifika törenine Orman Mühendisleri Odası Başkanı Ali Küçükaydın, FAO
Türkiye Temsilcisi Mustapha Sinaceur, UNDP Türkiye Program Yöneticisi Dr.
Leyla Şen ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Orman Genel Müdürlüğü’nün
eğitime katılan çalışanları ve özel sektörden çok sayıda orman mühendisi
katıldı.
Bu eğitim, orman mühendislerine yönelik yapılmış en kapsamlı proje döngü
yönetimi eğitimi olması nedeniyle büyük önem taşıyor.
Akdeniz Koruma Derneği'ne ve Kuzey Doğa
Koruma Derneği'ne "Yeşil Oscar"
Akdeniz Koruma Derneği (AKD) Başkanı Zafer Kızılkaya ve Kuzey Doğa Koruma
Derneği Başkanı Dr. Çağan Şekercioğlu, “Yeşil Oscar ” olarak bilinen Uluslararası
Whitley Doğa Koruma Ödülü’ne layık görüldü.
Ankara, Haziran 2013
AKD, ödülü Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi balıkçılığa kapalı alanların koruma etkinliğini yerel balıkçıların katılımı
ile artırma çalışmalarından dolayı aldı.
AKD, Türkiye’nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi ve GEF Küçük Destek Programı
(SGP) desteğinde gerçekleştirilen pek çok proje yürütüyor.
GEF desteği ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü ve UNDP tarafından
yürütülmekte olan “Türkiye’nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi” desteğindeki farklı
projelerin yürütücüsü olan AKD Başkanı Zafer Kızılkaya, “Yeşil Oscar” olarak bilinen Uluslararası Whitley Doğa Koruma
Ödülü’ne layık görüldü.
Ödül, yerel balıkçıların katılımı ile Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi’ndeki balıkçılığa kapalı alanların korunmasını
artırma çalışmalarından dolayı AKD’ye verildi.
Dr. Çağan Şekercioğlu, ilk Whitley Altın Ödülünü 2008 yılında almıştı. Şekercioğlu bu sene Whitley Altın Ödülleri'nin
20. Yılı Ödülünü aldı.
Bu ödül geçmişte Whitley Doğa Koruma Ödülü'nü alanlara veriliyor ve Şekercioğlu bu ödülü Türkiye'nin ilk yabanıl
yaşam koridoru girişimi vesilesiyle aldı.
Çağan Şekercioğlu bu ödüle son 20 yıl içinde Whitley Doğa Koruma ödüllerini almış 167 aday arasından layık görüldü.
Diğer bir deyişle, Çağan Şekercioğlu, doğa korumada Türkiye'yi dünya gündemine taşıması nedeniyle son 20 yılda
Whitley Doğa Koruma ödülünü kazanmış en başarılı kişi olarak seçildi.
Kuzey Doğa Derneği'nden Dr. Çağan Şekercioğlu, 227 çeşit kuşa ev sahipliği yapan Kuyucuk Gölü'nün uluslararası
Ramsar alanı olarak tanınmasında önemli bir rol oynadı.
Aynı zamanda Şekercioğlu, etobur hayvanlar için Türkiye'nin ilk yabanıl yaşam koridoru girişimini GEF Küçük Destek
Programının desteği ile başlattı.
Ödülü İngiltere Prensesi verdi
İngiltere Kraliyet Coğrafya Derneği’nde yapılan törende Kızılkaya’ya ve Şekercioğlu'na ödülünü İngiltere Prensesi
Anne takdim etti.
Prenses Anne yaptığı konuşmada, “Buradaki Whitley ödülüne layık görülenler, kendi yerel halklarıyla yakın ilişki
içerisinde, doğa-insan ilişkisinin yarattığı sorunları bilen ve bunlara pratik çözümler yaratırken, yerel insanları ve resmi
yetkilileri işin içerisine katabilen ender yeteneklere sahip insanlardır. Gelin şunu kabul edelim, çoğumuz bu
yetenekten yoksunuz, ama Whitley ödül sahipleri bu alanın uzmanları” dedi.
Pek çok proje yürütüyor
AKD, sürdürülebilir balıkçılık açısından büyük önem taşıyan balıkçılığa kapalı alanlardaki denetlemelerin etkisinin
artırılması amacıyla yerel balıkçıların yer aldığı bir deniz korucusu sistemi kurulması ve yerel balıkçılara alternatif gelir
kaynağı olabilecek “Geleneksel Balıkçılık Turizmi” gibi pek çok proje de yürütüyor.
BBC Türkçe'nin Zafer Kızılkaya ve Çağan Şekercioğlu ile yaptığı röportajı izlemek için bubağlantıya tıklayabilirsiniz.
Kazananların ödül töreninde yaptığı konuşmaları dinlemek için:
http://www.youtube.com/watch?v=mB_THPX7Uh8
http://www.youtube.com/watch?v=gqgm9A6OxFs
‘Benim Dünyam’ anketinin ilk
sonuçları açıklandı
Ankara, Haziran 2013
194 ülkeden 560 bin kişinin katıldığı ‘Benim Dünyam’ anketinin
ilk sonuçlarına göre, bireyler için "iyi bir eğitim", "daha iyi sağlık
hizmetleri" ve "dürüst ve duyarlı bir hükümet" konuları öncelikli.
Daha iyi bir dünya için hazırlanan ‘Benim Dünyam’ isimli Birleşmiş Milletler
küresel anketi bireyleri, BM sisteminde kendilerine bir yer bulmaya ve
seçenekler arasından oylama yaparak bir sonraki küresel kalkınma
gündeminin belirlenmesi sürecinde yer almaya çağırıyor.
‘Benim Dünyam’ anketi bu anlamda ezber bozan bir girişim.
Bireylerin kendi hayatlarında değişiklik sağlayacak en önemli konuları ve
hem kendilerin hem de ailelerinin yüzleştikleri en önemli zorlukları oylarıyla
belirtmeleri için uygulanan ve şimdiye kadar 194 ülkeden 560 binden fazla
bireyin oy verdiği bir anket 'Benim Dünyam'.
Ruanda’dan Pilipinler’e, Meksika’dan Amman ve Madrid’e kadar pek çok
birey, okullardan, camilerden, ofislerden ve mülteci kamplarından oy
kullanarak herkes için daha iyi bir dünyanın tanımlanmasına yardımcı oldu.
‘Benim Dünyam’ anketinin ilk sonuçları Mayıs ayında 2015 sonrası diyalog
sürecinde kurulan BM Genel Sekreteri Üst Düzey Paneli’nin geleceğin
uluslararası kalkınma gündemi hakkında tavsiyelerini açıkladığı New York
buluşması sonrasında açıklandı.
‘Benim Dünyam’ anketinin gerçek zamanlı sonuçları BM Genel Sekreteri’ne
ve Sürdürülebilir Kalkınma Çalışma Grubu’na düzenli olarak iletiliyor.
Şimdiye kadar oyların yüzde 57’si çevrimdışı olarak, yüzde 35’i internet sitesi
üzerinden, yüzde 8’i de cep telefonları aracılığıyla toplandı.
Dünya genelinde bireyler ne diyor?
‘Benim Dünyam’ anketi 16 konu arasından katılımcıların kendileri ve aileleri
için en önemli gördükleri 6 tanesini seçmeleri isteniyor.
Bugüne kadar yapılan oylamaların sonucuna göre bireylerin hayatlarını
iyileştirmesi için en önemli gördüğü konular arasında ilk üç sırayı “iyi bir
eğitim”, “daha iyi sağlık hizmetleri” ve “dürüst ve duyarlı bir hükümet”
oluşturuyor.
‘Temiz suya erişim ve sağlık’ ve ‘besleyici ve satın alınabilir gıda’ konuları da
bireyler tarafından hayatlarını iyileştirmek için büyük önem taşıyan konular
arasında görülüyor.
Bireylerin ağırlıklı olarak sağlık ve eğitim konularında oy kullanmaları,
tamamlanması için son bin gün kaldığı açıklanan Binyıl Kalkınma
Hedefleri’nin (BKH) geçerliliğini koruduğunu ortaya koyuyor.
‘Benim Dünyam’ anketi bireylere BKH’lerinin başarılarını devam ettirmek ve
2015 sonrası için yoksulluğun ortadan kaldırılması ve sürdürülebilir
kalkınmanın sağlanması konularını temel alan iddialı bir kalkınma
gündeminin hazırlanmasına yardım etmek için bir fırsat sunuyor.
6 bin gönüllü 20 şehirde 'Haydi Yapalım
Türkiye' dedi
Bir günlük çöp toplama etkinliği olan Mayıs ayında Türkiye’de düzenlenen Haydi
Yapalım Türkiye kampanyası ile bir günde, 20 farklı şehirden 6 bin gönüllü 30 ton
atık topladı.
Ankara, Haziran 2013
Haydi Yapalım (Let’s Do It) kampanyası, çevre konusunda farkındalık yaratmayı ve her bir bireyin içinde yaşadığı
toplum için gönüllü olarak fark yaratabileceğini göstermeyi hedefliyor.
Birleşmiş Milletler Gönüllüleri (UNV) de kampanyaya Ankara’daki etkinliği organize ederek katıldı.
Mühye Köyü’nde 250 gönüllünün katılımı ile yapılan etkinlik için Birleşmiş Milletler Gönüllüleri’ne, Ankara Büyükşehir
Belediyesi, ITC Invest Trading & Consulting AG, Türkiad ve TEMA destek verdi.
Birlemiş Milletler Gönüllüleri Program Asistanı Burcu Tamgaç Mörel, “11 Mayıs günü sabahı Ankara’da yağmur
yağdığını görünce gönüllülerin katılımın az olmasından endişe duydum. Fakat buluşma yerine gittiğimde
yağmurlukları ve şemsiyeleri ile gelmiş farklı yaş gruplarından heyecanlı gönüllüler ile karşılaştım. Gün boyunca
yağan yağmura rağmen gönüllülerin daha fazla çöp toplamak için bitmeyen enerjilerini görmek beni bundan sonraki
etkinlikler için çok motive etti.” diyor.
Etkinlik ilk olarak 2008 yılında Estonya’da yapıldı.
Bu sene Türkiye, 40 bin gönüllünün katıldığı Bosna Hersek ve 60 bin gönüllünün katıldığı Kosova gibi, etkinliğe
katılan 100 ülkeden biri oldu.
“Türkiye genelinde 6 bin gönüllünün etkinliğe katılmış olması iyi bir şey olsa da önümüzdeki yıllarda katılımcı
sayısının artacağına inanıyorum” diye ekliyor Burcu.
Argande doğduğu yere geri döndü
Güneydoğu Anadolu'da Kadının Güçlendirilmesinde Yenilikler projesinin ikinci
aşaması kapsamında Güneydoğu Anadolu'da düzenlenen organizasyonla bu güne
kadar projeye destek veren ulusal ve yerel düzeydeki paydaşlar bir araya geldi.
Ankara, Haziran 2013
Program, Şanlıurfa'da yapılan Proje Yönlendirme Komitesi - Yerel Danışma Komitesi ortak toplantısı ile başladı.
Ulusal ve bölgesel düzeydeki iyi örneklerin, ihtiyaç ve önceliklerin paylaşıldığı toplantının ardından bugüne kadar
projeye destek veren paydaşlara teşekkür plaketleri GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanı Sadrettin Karahocagil
tarafından verildi.
Ardından, Argande'nin 2013-2014 Sonbahar/Kış koleksiyonu Bilge Tuğsuz'un koreografisi ile sergilendi.
Proje destekçileri için düzenlenen gezide, Şanlıurfa, Mardin ve Argande üretiminin yapıldığı Batman 19 Mayıs ÇATOM
atölyesi ziyaret edildi.
Argande'nin yeni koleksiyonunun üretimine devam eden atölye çalışanları ile bugüne kadar projeye destek vermiş
tasarımcıları bir araya getiren buluşma yerel ve ulusal basında da geniş yer buldu.
Proje destekçilerinin Batman ziyareti devam ederken Argande'nin 2013-2014 Sonbahar/Kış koleksiyonunun katalog
çekimleri de Mardin'de gerçekleşti.
Argande markasının yüzü Sema Şimşek'in de aralarında bulunduğu modeller, Argande tasarımlarıyla fotoğrafçı
Gencer Bavbek'e poz verdiler.
Fotoğraf: Billur Saatçi
Sürdürülebilir Turizm Destek Fonu’na
başvurular sona erdi
Gelecek Turizmde - Sürdürülebilir Turizm Destek Fonu Projesi'ne ön başvuru süresi
sona erdi.
Ankara, Haziran 2013
Destek Fonu, Anadolu Efes, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) işbirliğiyle,
sürdürülebilir turizmle yerel ekonomiye ve kalkınmaya destek vermek üzere hayata geçirildi.
Sürdürülebilir Turizm Destek Fonu Türkiye genelinde yoğun ilgi gördü.
Fona 60 ilden 250'nin üzerinde başvuru yapıldı.
Ön değerlendirme sonucu başarılı bulunan projeler, 29-30 Mayıs tarihlerinde İstanbul'da düzenlenecek olan
Sürdürülebilir Turizm ve Proje Geliştirme Atölye Çalışması'na katılacaklar.
Bu projeler şöyle:
Hüsamettindere Köyü: Türkiye'nin İlk Ekomüzesi - Doğal ve Kültürel Mirası Koruma Derneği - Bolu, Mudurnu
İstiklalden İstikbale Turizm - Ersizlerdere Yardımlaşma ve Dayanışma Ekonomik Kalkınma Eğitim ve Eko Turizm
Derneği Kastamonu, Küre
Kızlar Öğreniyor Siirt Turizmle Gelişiyor Projesi - Siirt'i Geliştirme ve Kalkındırma Derneği - Siirt
Kültür Rotalarında Kadın ve Konaklama - Kültür Rotaları Derneği - Şanlıurfa, Afyonkarahisar
Kültür Turizminde Baksı Konukseverliği - Baksı Kültür Sanat Vakfı - Bayburt, Bayraktar Köyü
Mardin'de Kadınlar Liderliğinde Sürdürülebilir Turizm Girişimlerinin Yaratılması - Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı Mardin
Seferihisar'ın Yavaş Mutfağı - Hıdırlık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi - İzmir, Seferihisar
Turizm ve Deniz Kaplumbağaları Birlikte Yaşasın - Deniz Kaplumbağaları Araştırma Kurtarma ve Rehabilitasyon
Merkezi (Dekamer) - Muğla
Turizmde Farklı Pencereler - Uzundere Doğa Gençlik ve Spor Kulubü Derneği – Erzurum
%100 Misia - Nilüfer Misi Köyü Kadınları Kültür ve Yardımlaşma Derneği - Bursa, Misi Köyü
Detaylı Bilgi için www.gelecekturizmde.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
GAP Enerji Verimliliği Kuluçka Merkezi'nin
kurulması için Gaziantep’te protokol
imzalandı
Kuluçka merkezi iş modelinin tanımlanması için süren sekiz aylık istişareler
sonunda, GAP Bölge Kalkınma İdaresi, Gaziantep Sanayi Odası ve Gaziantep
Üniversitesi, GAP Enerji Verimliliği Kuluçka Merkezi’nin Gaziantep’te kurulması ve
işletilmesi
protokolünü imzaladı.
Ankara, Haziran
2013
GAP Enerji Verimliliği Kuluçka Merkezi, Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi’nde açılacak.
Enerji verimliliği danışmanlık şirketlerine destek vermesinin yanı sıra merkez, sanayi bölgelerinde, kamu binalarında,
özel konutlarda ve hizmet sektörü binalarında enerji verimliliği potansiyellerinin değerlendirilmesi ve enerji verimliliği
önlemlerinin alınması ve uygulanması için danışmanlık hizmeti de verecek.
Yasal süreçlerin tamamlanması, enerji verimliliği danışmanlık şirketlerinin belirlenmesi ve yenilenmesinden sonra,
merkez kurulacak ve 2013’ün ikinci yarısında çalışmalarına başlayacak.
Merkez ile birlikte girişimciler için daha uygun bir iş or tamı
GAP Bölge İdaresi tarafından UNDP’nin teknik desteği ile koordine edilen ‘Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde
yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ve enerji verimliliğinin arttırılması’ projesinin önceliklerinden biri de enerji
verimliliği danışmanlık şirketlerinin bölgede konumlanmasını sağlamak.
Şu anda Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde konumlu bir enerji verimliliği danışmanlık şirketi bulunmuyor. Bölgedeki
bu danışmanlık hizmetlerini Türkiye’nin diğer illerinden gelen şirketler veriyor.
Test ve ölçüm aletlerinin yüksek maliyeti enerji verimliliği danışmanlık şirketlerinin bölgede olmamasının
sebeplerinden biri.
Bu sebeple enerji verimliliği danışmanlık şirketlerinin makul fiyatlardaki test aletlerine sahip olabileceği bir kuluçka
merkezinin kurulmasının bölgedeki girişimciler için uygun bir iş ortamı sağlayacağına inanılıyor.
Projenin bütçesi, merkezin kurulması ve çalışmaya başlaması ve finansal sürdürebilirliğini güvence altına alıncaya
kadar operasyonel maliyetlerinin karşılanması için yeterli.
UNDP Başkanı bir kez daha dünyanın en
güçlü 100 kadınından biri oldu
Forbes dergisi, UNDP Başkanı Helen Clark’ı sürdürülebilir büyümeyi desteklemek
ve yoksulluğu azaltmak için toplumsal cinsiyet eşitliğine yaptığı vurgu nedeniyle
dokuzuncu kez dünyadaki en güçlü yüz kadın arasında gösterdi.
Ankara, Haziran 2013
Forbes dergisi yaptığı açıklamada, “BM kalkınma sisteminin öncü örgütü UNDP’nin başkanı olarak ikinci dört yıllık
dönemine başlayan Helen Clark, yıllık 5.8 milyar dolarlık bir bütçeye ve 177 farklı ülkede 8 bin çalışana başkanlık
ediyor. Sürdürülebilir ekonomik büyümeyi sağlamak ve yoksulluğu azalmak için bulduğu çözüm toplumsal cinsiyet
eşitliği ve üreme sağlığına yönelik büyük yatırımlar yapılmasını sağlıyor” dedi.
Forbes dergisi aynı zamanda Helen Clark’ın, 2009 yılında UNDP’nin ilk kadın başkanı olmadan önce Yeni Zelanda’da
seçilmiş ilk kadın başbakanı da olduğunu belirtti.
Helen Clark aralarında Alman Başbakanı Angela Merkel, Brezilya Cumhurbaşkanı Dilma Rousseff, Gates Vakfı Eş
Başkanı Melinda Gates, ABD Devlet Başkanı’nın eşi Michelle Obama, eski ABD Devlet Bakanı Hillary Clinton ve
Facebook Üst Düzey Yöneticisi Sheryl Sandberg’in de bulunduğu yüz kişiden oluşan listede 21. sırada yer alıyor.
Helen Clark’ın UNDP Başkanlığı’nda ikinci dört yıllık görev süresi Nisan ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurul’unda
Genel Sekreter Ban Ki-moon tarafından onaylanmıştı.
Clark, Yeni Zelanda’da art arda üç dönem boyunca başbakanlık görevini üstlendikten sonra UNDP Başkanı olarak
Nisan 2009’da göreve başladı.
Helen Clark, BM’nin küresel kalkınma ağını yöneten ve BM Kalkınma Grubu’na başkanlık eden ilk kadın.
Helen Clark, başkan olarak yeniden atanması üzerine yaptığı açıklamada, “İkinci dönemim boyunca sürdürülebilir
insani kalkınma ve yoksullukla mücadele UNDP’nin temel hedefleri olmaya devam edecek” dedi.
Clark, “Yeni dönemde Binyıl Kalkınma Hedefleri’ne ulaşmak için sürdürdüğümüz çabaların 2015 ve sonrasında
artırılması çalışacağım. Bu vizyon ile UNDP’yi daha şeffaf, güvenilir ve etkin bir organizasyon haline getireceğiz” diye
ekledi.
Amerikan Üniversitesi Helen Clark’ı Dünyayı Değiştiren 20 Kadın arasında ilk sıraya taşırken, Foreign Policy dergisi
Mayıs-Haziran 2013 sayısında Helen Clark’ı gezegen üzerindeki en güçlü 500 kadın arasında gösterdi.
Uluslararası Caz Günü’ne İstanbul ev sahipliği
yaptı
Bu yıl ikincisi kutlanan Uluslararası Caz Günü’ne İstanbul ev sahipliği yaptı.
İstanbul Aya İrini Müzesi’nde düzenlenen Uluslararası Caz Günü konserinin yanı
sıra dünyanın dör t bir tarafında, barış, diyalog ve işbirliği için güçlü bir araç olarak
cazın rolüne vurgu yapan konserler ve eğitim programları düzenlendi.
Ankara, Haziran 2013
UNESCO Genel Direktörü Irina Bokova, 20 Nisan’da kutlanan Uluslararası Caz Günü’nde: “Hiçbir müzik türü, diplomatik
bir araç olarak caz kadar güçlü değil’, dedi.
Bokova şunları ekledi: “Neredeyse bir asırdır, caz tutkunun ve cömertliğin evrensel dili oldu. Farklı kültürlerden,
dinlerden, uluslardan olan insanları bir araya getirdi, iletişimlerini ve işbirliklerini güçlendirdi.”
Caz müziği ilk olarak ABD’nin New Orleans kentinde 20. yüzyılın başlarında ortaya çıktı. Afrika gelenekleri ile Avrupa
müzik formlarını bir araya getiren çeşitli türlerde tüm dünyaya yayıldı.
Özgürlüğün evrensel bir dili olarak kabul edilen caz için kutlanan bu günde, özellikle yeni teknolojiler ve sosyal ağlar
gibi iletişim araçları ile sosyal gelişimi desteklemeyi amaçlanıyor.
Müzik direktörlüğünü John Beasley'nin üstlendiği Uluslararası Caz Günü Konseri'nde, ünlü piyanist ve UNESCO
İyi Niyet Elçisi Herbie Hancock başta olmak üzere, Wayne Shorter, Diane Reeves, Marcus Miller, Al Jarreau, Joss Stone,
Terri Lyne Carrington, Hugh Masekela ve ünlü birçok isim sahne aldı.
Ban: Susuz bir geleceği önlemek elimizde
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon, uluslararası topluluğun Binyıl
Kalkınma Hedeflerine ulaşma çabalarını yoğunlaştırdığı ve 2015 sonrası
sürdürülebilir kalkınma gündeminin belirlendiği bir dönemde, su ve biyolojik
çeşitliliğin iki önemli konu olduğunu söyledi.
Ankara, Haziran 2013
Ban 22 Mayıs Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Günü vesilesiyle yayınladığı mesajında, "Dünya yüzeyinde bol miktarda
bulunmasına rağmen, suyun sadece çok küçük bir kısmı insanlar için kullanılabilir tatlı sudan oluşuyor. Her geçen gün
su sorununun büyüdüğü ve su standartlarının asgarinin de altına düştüğü günlerden geçiyoruz.
Bu şekilde devam etmesi halinde ileride insanların suya olan talepleri karşılanamayacak" dedi.
Biyolojik çeşitliliğin su güvenliğinin sağlanması açısından ekosistemler üzerinde önemli bir rol oynadığını belirten
Ban, "Ekosistemler, yerel, bölgesel ve küresel seviyede, su kaynaklarının devamlılığının sağlanmasını ve kalitesinin
yükselmesini sağlıyor."
Ban sözlerine şöyle devam etti: "Ormanlar erozyonun önlenmesine katkı yapıyor ve su kaynaklarını koruyor. Sulak
alanlar sel riskini azaltıyor. Hızlı kentleşme sonucu su sorununun şiddetli bir şekilde hissedileceği şehirlerde, doğa
temelli çözümlerin şehir planlamasına eklenmesinin şehirlerin su kaynaklarının korunmasına yardım edeceği
görülüyor."
Bu senenin Biyolojik Çeşitlilik Günü teması ‘Su ve Biyoçeşitlilik’ idi, bu sene aynı zamanda BM tarafından Uluslar arası
Su İşbirliği yılı olarak da belirlenmişti.
Küresel gıda fiyatlarında iki ay üst üste artış
yaşandı
BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) dünya genelinde gıda fiyatlarının iki ay üst üste
ar tığını, ancak 2013 yılında yüksek bir tahıl rekoltesi elde edilmesinin beklendiğini
belir tti.
Ankara, Haziran 2013
FAO tarafından aylık olarak yayınlanan gıda endeksi rakamlarına göre gıda fiyatları Nisan ayında Mart ayına göre
yüzde bir oranında artış gösterdi ve iki puanlık yükselişle 215,5 oldu.
FAO gıda endeksi et, süt ve süt ürünleri, tahıl, yağ ve şeker fiyatlarına göre belirleniyor.
FAO, dünyanın en büyük süt üreticisi olan Yeni Zelanda’da üretimin düşmesi nedeniyle süt ve süt ürünlerinin
fiyatlarında yükseliş yaşandığını açıkladı.
FAO tahıl ürünleri endeksi 10 puan yani yüzde 4,1’lik düşüş göstermiş olsa da 2012 yılının aynı tarihine oranla 11 puan
daha yüksek olduğu tespit edildi.
Beklenmeyen hava koşulları yaşanmazsa tahıl ürünlerindeki yükselen trend tüm yıl boyunca devam edecek.
FAO’ya göre 2013 yılında elde edilecek tahıl rekoltesinin 1.266 milyon tonla rekor seviyelere ulaşacağının tahmin
edildiğini belirtti.
‘Genç işsizliği krizinin uzun vadeli etkileri
onlarca yıl hissedilebilir’
Birleşmiş Milletler Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nün hazırladığı ‘Gençliğin
Küresel İstihdam Eğilimleri 2013’ raporuna göre, bu yıl dünyada yaklaşık 73 milyon
gencin işsiz kalmasının bekleniyor.
Ankara, Haziran 2013
‘Gençliğin Küresel İstihdam Eğilimleri 2013: Risk altında bir nesil’ başlıklı ILO raporuna göre, geçici işlerin artması,
gelişmiş ekonomilerde gençlerin heveslerini giderek kaybetmeleri, gelişmekte olan ülkelerde ise mevcut işlerin düşük
kaliteli, kayıtsız, geçinmeyi ancak sağlayan işler olması genç işsizliğini artırıyor.
ILO, raporda, genç işsizliği krizinin uzun vadeli etkilerinin onlarca yıl hissedileceğini belirtti ve sorunun çözümü için
yaratıcı ve geniş çaplı politika çözümlerinin uygulanması için çağrı yaptı.
Rapora göre, 2012 ve 2013 yıllarında ekonomik kriz sonrası küresel iyileşmenin yavaşlamasının genç işsizliğini daha
da arttırdı ve iş arayanlar gençler için iş kuyrukları daha da uzadı.
Rapor şunları ekliyor: “Gençlerin büyük kısmı iş aramayı bıraktı. Ayrıca uzun süredir devam eden işsizlik krizi nedeniyle
gençler yapacakları iş ile ilgili daha az seçici.”
2018 yılında genç işsizlik oranı %12.8
ILO raporuna göre küresel genç işsizlik oranları 2009’da yüzde 12,7, 2011’de yüzde 12,3 iken 2012 yılında yüzde 12,4
ve 2013’te de yüzde 12,6.
Rapor, 2018 yılı itibarıyla küresel genç işsizlik oranının yüzde 12,8’e çıkacağını öngörüyor. Bu yükselişle birlikte
bölgesel farklılıklar da artacak.
Gelişmiş ekonomilerdeki beklenen iyileşmeler özellikle Asya gibi diğer bölgelerde yükselen genç işsizliği ile
dengelenecek.
PODCAST 77
6 Mayıs 2013
Haydi Yapalım Türkiye!
Can Yalvaç, Gönüllü
play
Bu bölümde tek bir günde büyük bir temizlik yapmak amacıyla
tüm dünyada ve Türkiye’de her yıl düzenlenen "Haydi Yapalım"
(Let’s Do It) kampanyası hakkında konuşuyoruz.
UNDP Türkiye: Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye
Temsilciliği’nin hazırladığı Yeni Ufuklar programıyla karşınızdayız. Bu
bölümde tek bir günde büyük bir temizlik yapmak amacıyla tüm dünyada ve
Türkiye’de her yıl düzenlenen ‘Haydi Yapalım’ (Let’s Do It) kampanyası
hakkında konuşacağız. Konuğum da bir gönüllü, Can Yalvaç. Hoş geldiniz.
Can Yalvaç (C.Y.): Hoş bulduk.
UNDP Türkiye: Siz ‘Haydi Yapalım Türkiye’ grubundansınız ve aynı zamanda
bir Birleşmiş Milletler gönüllüsüsünüz, yani UNV Birleşmiş Milletler
Gönüllüleri kuruluşunun da bir üyesi olarak bu kampanyanın içinde yer
alıyorsunuz. Şimdi bu kampanyadan biraz bahsedelim. ‘Haydi Yapalım’ (Let’s
Do It) kampanyası bu şekilde çevrilmiş Türkçe’ye. Tahminlere göre dünyada
toplanmayı ve ayrıştırılmayı bekleyen 100 milyon ton katı atık var ve 2008’den
beri düzenleniyor bu kampanya. Biraz bundan bahsedelim: Nasıl başlamıştı,
nerede başlamıştı? Kampanya ile amaçlanan neydi acaba?
C.Y.: Tabii ki. Kampanya öncelikle 2008 senesinde Estonya’da başlıyor.
Yaklaşık yirmi gönüllünün başlattığı bu kampanya çok kısa sürede 50 bin
kişiye ulaşıp beş saat içerisinde bütün ülkeyi temizleme…
UNDP Türkiye: Yaklaşık yirmi gönüllüyle başladı ve toplamda 50 bin
gönüllüye ulaştı. Her sene 11 Mayıs’ta mı düzenleniyor acaba kampanya?
C.Y.: Her sene her ülke tabii ki farklı tarihlerine göre düzenliyor bu
kampanyayı. 2008’den beri yaklaşık 96 ülkeye ulaştı ve 96 ülkeden 115
etkinlik ve yaklaşık 7 milyon gönüllü toplanmış bulunuyor.
UNDP Türkiye: İlk olarak 2008 Estonya diye vurgulayalım. Aslında çok fazla
bir zaman geçmemiş, beş yıl geçmiş. Şimdi dünyanın pek çok ülkesinde
düzenleniyor ve milyonlarca kişiye ulaşmış vaziyette. Nasıl sonuçlar elde
edildi peki bu etkinlikler kapsamında?
C.Y.: 22,5 milyon Euro’ya ve üç buçuk sene alacak bir çalışmayı beş saat
içerisinde yaklaşık 50 bin Euro’ya Estonya ülkesi kapatmış bulunuyor
projesini. Ve aynı şekilde bu atıklarla…
UNDP Türkiye: 50 bin gönüllünün katılımıyla…
C.Y.: Aynı şekilde maliyeti 50 bin Euro’ya sadece. Maliyeti 50 bin euroya
sadece.
UNDP Türkiye: 50 bin Euro’ya.
C.Y.: Evet. Ve aynı şekilde bu çöpün toplanmasından sonra üretilen enerji,
akıllı tarım yöntemleri ve daha birçok alternatif gelişme unsurlarını
sunabilecek bir kampanya olduğu açıkça ortada.
UNDP Türkiye: Şimdi ‘Haydi Yapalım’ kampanyası 2008 yılında Estonya’da
başladı tekrar altını çizelim. 3 Mart 2008 tarihinde 50 bin kişi bir araya geldi.
50 bin Euro dediniz, yani bu aslında normalde 22,5 milyona mal olması
gereken bir iş.
C.Y.: Ve üç buçuk senede…
UNDP Türkiye: Üç buçuk sene sürmesi gereken bir iş. 50 bin gönüllüyle 50
bin Euro’ya halledildi.
C.Y.: Bir günde.
UNDP Türkiye: Ve binlerce ton çöp birkaç saat içinde toplandı. Yani
herhalde buradan biraz resim çekmiş oluyoruz bu kampanyanın hedefi
konusunda. Tamamen gönüllülük esasına dayalı, birlikte yapılan birkaç saatlik
bir etkinlikte nasıl bir toplumsal ve çevresel fark yaratılabileceğini göstermeyi
amaçlayan bir kampanya. Türkiye’ye dönelim. Nasıl dahil oldu Türkiye bu
kampanyaya?
C.Y.: Türkiye geçen sene 2012’de İstanbul’da yine küçük bir gönüllü grubuyla
yaklaşık 1,500 gönüllüye ulaşarak beş farklı noktadan bu projeye ayağını
sokmuş bulundu. Bununla birlikte on üç ton atık toplandı ve bir tonu bunun
geri dönüşebilir atık olarak kullanılıyor. Onun dışında bu sene 1,500
gönüllüden, 5 noktadan, 1 ilçeden 16 ile yayılmış durumda. Yani bu sene 16
farklı il katılacak kampanyaya ve her geçen gün bu rakam artmakta,
gönüllüler artmakta, farklı STKlar, farklı şirketler ve aynı şekilde belediyeler
destek olmakta.
UNDP Türkiye: Beş noktadan bir sene içinde 16 noktaya geldi. Gönüllü
sayısında ciddi bir artış olduğunu söyleyebiliriz. Ve bu noktada şunu da belki
vurgulamakta fayda var: Birleşmiş Milletler Gönüllüleri de bu seneden
itibaren kampanyanın destekçilerinden biri haline geldi Türkiye’de, değil mi?
C.Y.: Evet. Bu sene kampanyanın Ankara ayağı Birleşmiş Milletler Gönüllüleri
tarafından düzenlenmekte ve Büyükşehir Belediyesi ve ITC firması toplanan
çöplerin geri dönüşümünün yapılması konusunda etkinliğe her türlü desteği
olacaklarını belirttiler.
UNDP Türkiye: 11 Mayıs tarihinde ki cumartesiye denk geliyor. Ankara
Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle Birleşmiş Milletler Gönüllüleri tarafından
düzenleniyor. Tabii ‘Haydi Yapalım Türkiye’ (Let’s Do It Turkey) grubu
tarafından da organize edilecek gönüllüler. Ankara’daki etkinlikle ilgili biraz
detay verelim isterseniz. O gün neler olacak sabahtan akşama kadar?
C.Y.: Tabii ki. Ankara’da toplanan gönüllülerin ve aynı şekilde farklı firmalar,
farklı STK’lar ve belediyenin yönlendirmesiyle 11 Mayıs’ta Mühye köyünde
genel bir temizleme etkinliği düzenlenecek. Tabii eş zamanda Ankara’nın her
yerinde düzenlenmesi bekleniyor bu projenin ama genel temizlik projesi
Mühye köyünde olacak. Saat 11.00’da olacak bu etkinlik için saat 10.00’da
Büyükşehir Belediyesi’nin önünden araçlar kalkacaktır. Bütün gün istediğiniz
kadar sürecek bir aktivite, belli bir saati yok. Bir saat de gelebilirsiniz, bütün
gün de kalabilirsiniz. Amaç toplayıp ondan sonra belediyenin desteğiyle
gerekli yerlere bu çöpleri aktarmak.
UNDP Türkiye: Evet. Sadece aslında bir gün toplanalım ve çöpleri
toplayalım diyerek etrafı temizleyelim kampanyası değil. Gönüllülüğün
gücünü de aslında ortaya koymayı hedefleyen kampanyalar bunlar. Yılda bir
kez düzenleniyor. Ankara’nın dışında da, şimdi notlara baktığım zaman,
İstanbul’da Üsküdar ve Adalar ilçelerinde var. Burdur’da Mudurnu’da, yani
Bolu Mudurnu ilçesinde, Amasya’da, toplam beş noktada temizlikler yapılıyor.
1,300 kişi katılıyor. Bir tonu geri dönüştürülmüş olmak üzere on üç ton atık
toplanıyor. Bunlar geçen yılki rakamlar. Tamamen gönüllü bir ekip, 2013
temizliğinin hazırlıklarına devam ediyor. Bu sene yeni katılan yerler nereler?
C.Y.: Bu sene Yunanistan, Moğolistan, Bulgaristan ve Ukrayna’da bu
kampanyaya katılacak. Söylediğim gibi 96 ülke zaten bu kampanyayı hala
sürdürmekte. Bu eklenen yeni beş ülke kadar, toplamı kadar, ben ülkemizin
potansiyeli olduğunu düşünüyorum.
UNDP Türkiye: Yeter ki organize edilebilsin, gönüllüler kanalize edilebilsin
bu çalışmalara.
C.Y.: Aynen öyle.
UNDP Türkiye: Şimdi ‘Haydi Yapalım Türkiye’ kampanyasına katılmak ve
detaylı bilgi almak için letsdoitturkiye.org adresi var. Oradan bakılabiliyor
veya Facebook’tan facebook.com/letsdoitturkiye adresinden de takip
edilebiliyor bu kampanya. Bizi dinleyenler, tartışmaya katkıda bulunmak
isteyenler de #haydiyapalim veya #yeniufuklar etiketleriyle Twitter üzerinden
de katkıda bulunabilecekler. İsterseniz size bu noktada sorayım bu
kampanyaya katılmak veya bu kampanya kapsamında kendi bölgelerinde
aynı etkinliği düzenlemek isteyenler ne yapmalı? Size nasıl ulaşmalı?
C.Y.:
Yöntemi çok basit. Eğer, sizin de söylediğiniz gibi,
www.letsdoitturkiye.org’a girerseniz orada hemen üç tane şık çıkacaktır
karşınıza. Bir tanesi ‘gönüllü ol’, oraya kaydolabilirsiniz. O bizim için çok büyük
bir destek, hepimiz için büyük bir destek. Aynı şekilde çöpün yerini belirtme
kısmı var. Oraya girerseniz çöpün nerelerde olduğunu, sizin gördüğünüz
bizim kaçırdığımız göremediğimiz yerlerdeki çöpleri belirleyebilirsiniz.
UNDP Türkiye: Çöpün nerede olduğunu dediniz. Bir not daha: Dünyada
yaklaşık 100 milyon ton katı atık bulunduğu düşünülüyormuş ve bu sadece
estetik bir sorun değil aynı zamanda sağlık, doğal hayat, dayanışma ve
sorumlulukla alakalı bir durum olarak görülmeli. Bu atıklara aynı zamanda
değerlendirilmemiş kaynaklar gözüyle de bakılmalı. Bu açıdan da
sürdürülebilir kalkınmayla bağlantı kurmak da çok rahatlıkla mümkün. Bu
sene Türkiye’den katılan yeni yerler nereler acaba kampanyaya?
C.Y.: Farklı illerimizde var. İzmir, Trabzon, Ankara, İstanbul, Edirne ve Bursa.
UNDP Türkiye: Evet bunlar bu sene ilk defa katılacak illerden ve
bölgelerden bazıları. 11 Mayıs günü Cumartesi günü ‘Haydi Yapalım Türkiye’
(Let’s do it Türkiye) tarafından düzenleniyor kampanya. Katılmak isteyenler
letsdoitturkiye.org adresinden bilgi alabilirler veya facebook sayfasına girerek
bu grup hakkında Birleşmiş Milletler Gönüllüleri (UNV)’nin de desteklediği bu
gün hakkında daha fazla bilgiye ulaşmak mümkün. Bugün bu kampanyaya
ayırdık programımızı ve konuğumuz da bir gönüllüydü, Can Yalvaç’tı, ‘Haydi
Yapalım Türkiye’ grubundan ve Birleşmiş Milletler gönüllüsü. Çok teşekkürler
programımıza katıldığınız için.
C.Y.: Ben teşekkür ederim.
UNDP Türkiye: Ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı UNDP Türkiye
temsilciliğinin hazırladığı Yeni Ufuklar’ın bu bölümünün de sonuna gelmiş
oluyoruz. Programı Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi radyosu Radyo İlef’te
hazırladık. Programımıza podcast formatında iTunes üzerinden, İstanbul’da
FM bandında ve internette Açık Radyo’dan, elliye yakın ilde Polis
radyosundan, yayın ağımızdaki üniversite radyolarından, ayrıca undp.org.tr
adresinden ulaşabilirsiniz. Sosyal medya üzerinde kullanıcı adımız
undpturkiye. Tekrar görüşmek dileğiyle, hoşçakalın!
PODCAST 78
13 Mayıs 2013
Bir başarı hikayesi: Argande
Şükran Altun, Yeşeren Düşler
şirketi yöneticisi
Fatma Şimşek, Argande atölyesi
çalışanı
Gamze Saraçoğlu, Tasarımcı
play
Bu bölümde GAP Bölge Kalkınma İdaresi, UNDP Türkiye ve İsveç
Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı işbirliğinde yürütülen
“Güneydoğu Anadolu’da Kadının Güçlendirilmesinde Yenilikler ”
projesinin başarı hikayesini anlatacağız.
UNDP Türkiye: Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye
Temsilciliği’nin hazırladığı Yeni Ufuklar Programı ile karşınızdayız. Bu
bölümde GAP Bölge Kalkınma İdaresi, UNDP Türkiye ve İsveç Uluslararası
Kalkınma İşbirliği Ajansı işbirliğinde yürütülen “Güneydoğu Anadolu’da
Kadının Güçlendirilmesinde Yenilikler” projesinin başarı hikayesini
anlatacağız. Birinci aşamasını tamamlayan proje, ikinci aşamasına Temmuz
2012’de geçti. Proje altında yaratılan “Argande” markası ile bölgedeki pek çok
kadının hayatı değişti. (Müzik) Şimdiye kadar İstanbul Moda Haftalarında boy
gösteren Argande markası Mayıs ayı içinde doğduğu bölgede Şanlıurfa’da ilk
defilesini düzenledi. Müziklerini dinlemekte olduğumuz bu defileye birazdan
döneceğiz. Argande’de üretime katılan kadınların gelir elde etmesini sağlandı
ve kadınlar toplum içinde sosyal olarak daha da güçlendi. 2008’den 2012’ye
proje tarafından desteklenen aktivitelerle 3,700 kadının gelir elde etmesini
sağlandı. Bölgesel bir hazır giyim markası olan Argande’nin kurulmasıyla
toplam 40 kadına istihdam, 150’den fazla kadına ise parça bazında gelir elde
etme imkanı sağlanmış oldu. Proje ile 44 Çok Amaçlı Toplum Merkezi’ne,
diğer bir deyişle ÇATOM’a ve 10 yerel girişime kapasite geliştirme, pazar
bağlantısı oluşturma, ekipman ve hammadde alımı gibi konularda destek
sağlandı. Argande’nin koleksiyonlarını Türkiye’nin önde gelen modacıları
tasarladı. Argande’nin üretimini yapan Yeşeren Düşler şirketi yöneticisi
Şükran Altun, proje ile Batman’da yaşanan değişimi şöyle anlatıyor:
Şükran Altun (Ş.A.): Şimdi önceden ben ÇATOM Merkezi’nde başladım.
2009’da da Argande şirketi ve Argande atölyesini kurduk ve Argande
atölyesine ilk başladığımızda 50 tane kızımızla önce eğitim bantlarını kurduk.
Eğitim bantlarından sonra onları yetiştirip işte atölye bölümüne aldık. Atölye
bölümünde de çok güzel üretim yapmaya başladılar. İşte üretimden sonra biz
birara çok boş kalmıştık. İşte şey dedik biz fason iş de alalım. Onunla ilgili
İstanbul’dan Gönül Hanımın desteğiyle bir tane yatırımcı Batman’a geldi. İlk
fabrikayı böyle kurduk yatırımcıyla beraber. Şimdi atölyede, ÇATOM’da
yetişen kızlarımızı ilk başta fabrikaya yerleştirdik.
UNDP Türkiye: Batman’daki Argande atölyesinde kadınlar ünlü
tasarımcıların 2013-2014 Sonbahar/Kış koleksiyonlarını üretiyor şu sıralar
durmaksızın. Peki bu atölyede kaç kişi istihdam edildi? Bölge ekonomisine
katkısı ne oldu? Yine Şükran Altun:
Ş.A.: Argande atölyesinin yüzde 99’u kadınlara istihdam alanları yaratılsın
diye. Bu atölye vesilesiyle 5.000 kişi şu anda iş sahibi oldu kadın erkek fark
etmez çünkü eğitimize erkekler de katıldı yani sadece kadınlar değil. Ağır
işlerde ya da işte ütüde vesaire erkekleri de aldık. Kadınlar şey olmasınlar,
kızlarımız ezilmesin, şey olmasın biraz erkeklere yüklendik. 5.000 çok büyük
bir rakam az bir rakam değil 5.000 kişinin iş sahibi olması. İlk atölyeyi biz
kurduğumuzda (Batman’da) hiçbir atölye tekstil dalında hiç herhangi bir şey
yoktu. Şu anda yaklaşık on sekiz tane tekstil fabrikası açıldı. Elli altı tane de elli
atlı altmışa yakın da tekstil atölyeleri kuruldu ve hep bizden eleman talebinde
bulunuyorlar ve biz de şey dedik grup grup hep eleman alıp işte altı ay üç ay
eğitimlerden sonra biz hep bunları yetiştirip onlara gönderiyoruz. Hem
Argande markamızı daha çok geliştirip daha çok kadına istihdam alanı
yaratılması daha çok duyurduk.
UNDP Türkiye: Argande atölyeleri özellikle bölge kadınları için gelir
kazandıkları bir yer anlamına gelmiyor. Projeyle bölge kadınlarının
hayatlarında çok şey değişti ve pek çok kadın toplumda sosyal olarak
güçlendi, hayallerini gerçekleştirdi. Eşinden ayrıldıktan sonra çocuklarıyla
İstanbul’dan memleketi Batman’a giden Fatma Şimşek Argande ile hayatının
değiştiğini ve artık kendi hayatına yön verebildiğini söylüyor:
Fatma Şimşek (F.Ş.): Argande olmadan önce ve Argande’yle Argande’den
sonrası çok şeyler değişti benim hayatımda. Çocuklarımı okutuyorum her
şeyden önce. Evimi ayırdım. Hani Doğu’da öyle hani boşanıp da çocuklarına
bakan, hani ayaklarının üzerinde duran çok az kadın bulunur yani yok ki
sayısında. Ben bunların hepsini başaracağıma inandım o anda. Yapacağım,
başaracağım, ayaklarımın üstünde duracağım ve bunu bütün hepsi
desteklerle tabii ki de. Desteklerle insanın olan özgüveni oluyor. Başarma
gücü oluyor. Ben bunun hepsini başardım. Çocuklarımı okutuyorum şu an,
ayrı evdeyim.
UNDP Türkiye: Batman ÇATOM’un ve Yeşeren Düşler Şirketi’nin yöneticisi
Şükran Altun Argande ile hayatı değişen başka bir kadının hikayesini ise şöyle
anlatıyor:
Ş.A.: Bir kız vardı çok içine kapanık, hiç annesi babası onu dışarı çıkartmıyor,
hep onu ezip evde üçüncü planda tutuyorlardı. İlk geldiğinde içine o kadar
kapanıktı ki ben onu okuma yazma kursuna kaydettim ve tabii okuma yazma
kursunu görünce katıldı bir ay. Ondan sonra tekstili gördü ve herkesin para
kazandığını ve kendi ayakları üzerinde durduğunu görünce tekstile girebilir
miyim diye tabii dedim siz gel tekstile. Onu tekstile aldım. Tabii bir ay eğitim
verdikten sonra ona para kazanmaya başladı eve gitti. Aldığı maaşı babasına
verdi. Babası ona ilk bir dolap aldı, evlerinde dolapları yokmuş giysi koyacağı
bir dolap. Ondan sonra televizyonları yoktu, siyah beyaz çok eski bir
televizyon ve renkli televizyon aldı o parayla. Sonra geldi şey dedi hocam
dedi size ne kadar teşekkür etsem, elinizi öpmek istiyorum. Hayır dedim
estağfirullah niye elimi öpmek istiyorsun. Senin sayende dedi ben parayı eve
getirdim babam bana artık bir şey sorarak danışıyor kızım bunu nasıl yapsak
diye. Beni adam yerine koymayan babam, beni üçüncü planda tutan babam
şimdi bana değer veriyor ve erkek çocuklarının üstünde tutmaya başladı. Ne
kadar dedi benim hayatım değişti ve o değişiklikleri görüyoruz aile içindeki,
iletişimleri konusunda olsun işte ailedeki kızlara değer vermesi konusunda
olsun. Zaten bana çoğu gelen kızlar atölyede çalışıp şey ya şiddet görmüş ya
eşinden boşanmış ya da işte evde rolü olmayan bir kız gelip burada çok güzel
kendi ayakları üzerinde duruyor, özgüveni artıyor ve para kazanmaya başlıyor.
,
UNDP Türkiye: Batman ÇATOM’dan Şükran Altun’u dinliyorduk. Argande
projesi hakkında daha fazla bilgi öğrenmek ve proje ile ilgili son gelişmeleri
takip etmek için http://www.argande.com/ sitesine bakabilirsiniz. Peki, proje
ile hayatı değişen kadınlar toplumda nasıl karşılanıyor? Fatma Şimşek
anlatıyor:
F.Ş.: Erkekler hani “hanım ne olmuş sana, hanım söz hakkı arıyorsun”. Eskiden
yoktu hanım işte konuşuyor en azından, cevap verebiliyor. Eşine ya da
babasına, ağabeyine, ailesine cevap verebilme hakkı oluyor, hakkı olduğuna
inanıyor.
UNDP
Türkiye:
Dolayısıyla
“Güneydoğu
Anadolu’da
Kadının
Güçlendirilmesinde Yenilikler” projesi ile desteklenen girişimler ve Argande
kadınları yaşama bağlıyor. Şükran Altun bu gibi projelerin bölge kadını
üzerindeki etkisini anlatan önemli bir bilgiyi bizimle paylaşıyor:
Ş.A.: Şimdi ÇATOM Merkezi’nden 1997-1998 yıllarında böyle çok Batman’ı
hatırlarsınız intihar vakaları çok yaşanıyordu ve bizim merkezimiz her bir
ÇATOM merkezimiz dokuz mahalleye hitap ediyordu. Hiçbirinde intihar olayı
yaşanmadı çünkü intihara girişen ya da depresyona giren ya da kendine
güveni olmayan kadınlar bize geldiler. Biz onları bu intihardan vazgeçirip
kendi ekonomik özgürlükleri, onların sosyalleşmeleri için çok büyük destekler
verdik.
UNDP Türkiye: Batmanlı kadınların hazırladığı Argande ürünlerinin
tasarımını gönüllü olarak İstanbul’dan çalışan ünlü tasarımcılar yapıyor. Bu
tasarımcılar arasında Hatice Gökçe, Özgür Masur, Gamze Saraçoğlu, Mehtap
Elaidi, Gül Ağış ve Nihan Peker de var. 2013-2014 Sonbahar/Kış koleksiyonu
defilesini Mercedes-Benz İstanbul Moda Haftası kapsamında sergileyen
Argande, son defilesini Şanlıurfa’da yaptı Mayıs ayının başında.
(Defile Müziği)
UNDP Türkiye: Argande’nin Şanlıurfa’da yapılan son defilesinden bir kesit
dinlediniz. Argande ürünleri Mudo ve Markafoni aracılığıyla satılıyor bu arada.
Projeye gönüllü destek veren tasarımcılardan Gamze Saraçoğlu da
Argande’nin Şanlıurfa defilesine katılanlar arasındaydı. Gamze Saraçoğlu
Argande ürünlerinin tasarım sürecini şöyle anlatıyor:
Gamze Saraçoğlu: Aslında tabii burada önemli olan da ürünün bir şekilde
buradaki kadınlara da destek olması açısından satan bir ürün yapmak, çünkü
ürün satmalı, repete almalı, devam etmeli ve burada iş gücü sağlamalı diye
düşünüyorum. O yüzden ben kendi koleksiyonlarımdaki satış raporlarında en
çok satan ürünün daha rahat kumaşla, daha satabilecek kumaşla tasarlamayı
tercih ediyorum çünkü risk alarak, çok tasarım gücünü ortaya çıkararak orada
kendimi ispatlamak yerine burada gerçekte amaç satan bir ürün yapmak ki
burada bir gelir olsun buradaki kadınlara diye düşünüyorum. O yüzden satan,
kumaşı uygun, rahat satabilecek ama tasarım gücü de olan ve buradaki
insanlara kolay imkan sağlayabilecek ürün sağlamak burada benim için
önemli olan. O yüzden hani o raporlara bakarak, kendi koleksiyonlarımda
satan ürünlerden, öne çıkan ürünlerden seçerek koleksiyon hazırlıyorum.
UNDP Türkiye: Modacı Gamze Saraçoğlu’nun bu sözleriyle Yeni Ufuklar’ın
bu haftalık da sonuna gelmiş oluyoruz. Bu bölümde Güneydoğu Anadolu
bölgesindeki kadınlara yalnızca gelir sağlamakla kalmayıp toplumsal hayatta
da kadınları güçlendiren Argande projesinden bahsettik. Proje hakkında daha
fazla bilgiye erişmek için http://www.argande.com/ sitesini takip edebilirsiniz.
Projeyi ‘argande’ kullanıcı adıyla Twitter’dan da izlemek mümkün. Konuya
ilişkin görüşlerinizi Twitter üzerinden #yeniufuklar veya #argande etiketlerini
kullanarak bizlere iletebilirsiniz. Programı Ankara Üniversitesi İletişim
Fakültesi Radyosu - Radyo İlef stüdyosunda hazırladık. Programımıza
İstanbul’da FM bandında ve internette Açık Radyo’dan, 50’ye yakın ilde Polis
Radyosundan, yayın ağımızdaki üniversite radyolarından, podcast formatında
iTunes üzerinden ayrıca undp.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz. Sosyal medya
üzerinde kullanıcı adımız undpturkiye. Tekrar görüşmek dileğiyle hoşçakalın!
PODCAST 79
20 Mayıs 2013
2013 İnsani Gelişme Raporu
Berna Bayazıt, UNDP Türkiye
Program Yöneticisi
play
Bu bölümde 14 Mar t 2013’te Meksika’da açıklanan UNDP’nin
hazırladığı 2013 İnsani Gelişme Raporu hakkında konuşuyoruz.
UNDP Türkiye: Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye
Temsilciliği’nin hazırladığı Yeni Ufuklar Programı ile karşınızdayız. Bu
bölümde 14 Mart 2013’te Meksika’da açıklanan UNDP’nin hazırladığı 2013
İnsani Gelişme Raporu hakkında konuşacağız. Konuğum da UNDP Türkiye
Program Yöneticisi Berna Bayazıt. Hoşgeldiniz.
Berna Bayazıt (B.B.): Hoşbulduk. Merhabalar.
UNDP Türkiye: Şimdi her sene yayınlanıyor İnsani Gelişme Raporu, 14
Mart’ta Meksika’da açıklandı. 2013 Raporu’nun kapağında ‘Güney’in Yükselişi:
Farklılıklar Dünyasında İnsani Gelişme’ başlığını görüyoruz. Bu yılki rapor
insani gelişme açısından önemli ilerlemeler sağlayan ve Türkiye’nin de
aralarında bulunduğu gelişmekte olan kırktan fazla ülkenin, diğer bir deyişle
Güney’in, son on yıl içinde kat ettiği yolu gözler önüne seriyor. Böyle bir giriş
yapalım. Raporun baş yazarı Khalid Malik “Sanayi devrimi yüz milyon kişiyi
etkilemişti. Bizim anlattığımız ise milyarlarca insanın hikayesi” diyor. Buradan
yola çıkarak, raporda anlatılan bu küresel değişim nedir acaba?
B.B.: Raporda aslında gerçekten çok değişik bir güç dengelerinin
değişmesine işaret ediyor bir şekilde. Bildiğimiz işte kuzey ülkeleri vardır,
gelişmiş ülkeler. İşte bunlar Nordik ülkeleri, İskandinav ülkeleri, Avrupa,
Amerika, Kanada ve bunun yanında da işte diğer gelişmekte olan ülkeler veya
az gelişmiş olarak bildiğimiz ülkeler vardı. Hep geleneksel yaklaşım böyleydi.
Ama şimdi bu raporda baktığımızda son on yıllık bir trend diyebiliriz, 2000 ile
2012 arasını karşılaştırmış. Genel olarak İnsani Gelişme Endeksine
bakıldığında her ülke, bu listeye konan her ülke, gelişme gösterirken, daha
yüksek insani gelişme endeksine ulaşırken, bir grup ülke diğerlerinden daha
ciddi bir sıçramaya ulaşmış. Yine bakıldığında, işte kriz döneminde bu
finansal kriz son 2008’lerin krizi döneminde de gelişmekte olan ülkeler
aslında diğerlerinden daha az etkilenmiş bir şekilde ekonomileri. Bu bir
şekilde acaba bu gelişmekte olan ülkelere ne oluyor gibi bir soruya yol açıyor
ve geri dönüp işte ne gibi uygulamalar yapılmış, rakamlarda ne gibi
değişiklikler olmuş, rapor bir şekilde buna bakıyor. Aslında rakamlarla verecek
olursak örneğin hem insani gelişme, yaşam beklentisi, eğitim standartları gibi
konularda ama bir yandan da ekonomik, iktisadi boyutlarda örneğin ticaret
hacimleri gibi konularda ciddi ilerlemeler kaydedilmiş. Mesela rapor bir
rakam veriyor, küresel ticarette güney ülkelerinin payı 1980’den 2010’a kadar
yüzde 25’ten yüzde 47’ye çıkmış. Yine güney ülkelerinin kendi içindeki ticaret
hacmi de yüzde 8.1’den yüzde 26.7’ye çıkmış. Bu ciddi bir ticaret hacmindeki
artışı işaret ediyor. Yine aynı şekilde bir projeksiyona göre de 2020’ye kadar
Brezilya, Çin ve Hindistan’ın toplam ekonomik üretiminin, altı ülke, bildiğimiz
en büyük ülkeleri, aşacağı beklentisi var. Bu ülkeler Kanada, Fransa, Almanya,
İtalya, İngiltere ve Amerika. Çok ciddi bir değişim gözleniyor gerçekten.
UNDP Türkiye: Ciddi bir paradigma değişiminden bahsediyoruz.
B.B.: Paradigma değişimi, aynen öyle.
UNDP Türkiye: Gelişmekte olan ülkelerin ya da Güney’in, yeni ifadeyle,
yükselişinden söz ediyoruz. Şimdi birkaç not daha aktarayım ben rapordan.
Rapora göre Güney’in büyük bir bölümünde yaşam koşulları iyileşiyor. Dünya
çapında aşırı yoksulluk altında yaşayanların oranı 1990’da yüzde 43 iken
2008’de yüzde 22’ye gerilemiş vaziyette. Sadece Çin’de 500 milyondan fazla
kişi yoksulluktan kurtulmuş vaziyette. Güney’deki bu değişim aynı zamanda
insani gelişmede ve yoksullukla mücadelede önemli bir itici güç durumuna
gelmiş vaziyette. Şimdi az önce biraz bahsettiniz rakamlardaki değişimden
yani Güney’in yükselişinin hayata nasıl etkileri olduğundan ama biraz daha
somutlaştıralım. ‘Güney’in Yükselişi’ olarak tanımlanan bu değişimin insani
gelişmeye etkisi nasıl oldu?
B.B.: Dediğimiz gibi yani insani gelişme endeksine baktığımızda aslında belli
bileşenleri var bu endeksin. Gelir bunların sadece biri, eğitim ve sağlık işte
yaşam beklentisi gibi belli bazı gelişim noktaları ya da bileşenleri var. Bu
bileşenlere baktığımızda insani gelişme endeksinin yükselmesi demek bu
ülkelerde yaşayan vatandaşların doğumda yaşam beklentisinin artması işte
doğumda rastlanan ölümlerin azalması veya işte eğitim süresinin, okullaşma
oranının, okula devam etme süresinin, kız ve erkek çocuklar arasındaki
okullaşma oranlarındaki farklılığın azalması gibi şeylere işaret ediyor olması…
UNDP Türkiye: Ve aynı zamanda kişi başına düşen gelir…
B.B.: Kişi başına düşen gelir. Hem gelir hem de gelire bağlı olmayan
göstergelerde bir ilerlemeye işaret ediyor bu ve hayatın her alanına da
değiyor diye düşünebiliriz.
UNDP Türkiye: Diğer taraftan da güney ülkeleri sanayileşmiş kuzey
ülkelerinin de paylaştığı bazı uzun vadeli sorunlarla karşı karşıya. Bu
sorunların arasında nüfusun yaşlanması var, çevresel baskılar, eşitsizlikler,
sosyal eşitsizlikler, eğitim, iş fırsatları arasında uyumsuzluk ve anlamlı sivil
katılıma olan ihtiyaç yer alıyor. Raporda bu sorunlara karşı nasıl çözümler
bulunması öneriliyor acaba?
B.B.: Aslında bu ülkelerin yani aynı kuzey ülkelerinin taşımakta olduğu
sorunları yaşadığı belli. Rapor bir şekilde bu güney ülkelerinin deneyimine
baktığında öncelikle hükümetlerin kalkınmayı önceliklendirdiğini görüyor.
Bunun mutlaka devam ediyor olması gerekiyor öncelikle bu sürecin devam
ediyor olması için. Küresel pazarların aktif olarak kullanıldığı, ticaretin çok
yoğun olarak işlediği görülüyor. Aynı şekilde bu, bu ülkelerin gelişmesi için bir
artı olarak görülüyor ve sosyal politika ve sosyal politikadaki yenilikçi
yaklaşımların yine aynı şekilde bu ülkelerde diğerlerinden farklı bir artı nokta
olarak görüyoruz. Ama bu kalkınmadaki gelişmenin devamı için de bir şekilde
belli bazı şeylerin de sağlanması gerekiyor. Örneğin bu ülkelerde hala
eşitsizlik söz konusu yani eşitsizliğin bir şekilde özellikle de toplumsal cinsiyet
eşitliğinin korunuyor olması ve sağlanıyor olması bu artı pozitif gelişimin
sağlanması, sürdürülmesi için bir ön koşul. Yine vatandaşların katılımı: siyasi
katılım olsun, topluma her şekilde katılımının daha artması bir şekilde bir yine
koşul olarak görülüyor bu durumun daha sürdürülebilir olması için. Çevresel
faktörler, çevresel sürdürülebilirliğin devamı çok şart ve özellikle bu yaşlanma
gibi konularda işte bu demografik değişimlerin bir şekilde yönetilmesi
gerekiyor. Yani bunlar da önümüzdeki dönemde Güney ülkelerinin mutlaka
göz önünde bulundurması gereken bazı unsurlar.
UNDP Türkiye: 2013 İnsani Gelişme Raporu’nu konuşuyoruz UNDP
Türkiye’den Berna Beyazıt’la. Raporun metnine undp.org.tr adresinden
ulaşabilirsiniz. Geniş bir Türkçe özeti de web sitemizde yer alıyor.
hdr.undp.org adresinden de rapora dair göstergelere ulaşmanız ve kendiniz
yeni değişkenlerle yeni endeksler oluşturmanız mümkün. Bu tartışmaya
katkıda bulunmak isteyenler #yeniufuklar veya #insanigelişme etiketlerini
kullanarak Twitter üzerinden de bizlere görüşlerini iletebilirler. Türkiye’ye
dönelim isterseniz. Türkiye’de raporu incelediğimiz zaman, raporun incelediği
gelişmekte olan Güney ülkelerinden biri Türkiye. Türkiye’ye acaba raporda
nasıl yer veriliyor?
B.B.: Türkiye aslında bu bahsi geçen kırk güney ülkeleri arasında en ön plana
çıkanlar arasında. Yani hep Çin, Hindistan, Brezilya’dan bahsedilirken ya da
Meksika’dan, Türkiye’de işte ilk beş ülke arasında hep geçiyor raporda.
Özellikle işte ticaret hacminin büyümesi, sürdürülebilir bir ekonomik büyüme
sağlanması ön plana çıkıyor. Hatta raporda ayrı bir katkı var, Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmaz adına hazırlanan. Burada da daha çok Türkiye’nin yoksulluk
rakamlarının düşmesinde sosyal politika önlemlerinden bahsediliyor, işte
nasıl sosyal güvenlik sisteminin işte daha iyileştirildiğinden, sosyal
yardımların işte istihdam politikalarından bahsediliyor ve ayrıca da sağlık
sistemindeki dönüşüm, işte bu evrensel sağlık sistemine erişim
uygulamalarıyla ilgili biraz daha bilgi veriliyor. Burada da Türkiye örnek
ülkeler arasında gösteriliyor bu bakımdan.
UNDP Türkiye: Şimdi birkaç not da ben ileteyim. Rapora göre 1980-2012
yılları arasında Türkiye’de ortalama yaşam süresi beklentisi 18 yıla yakın bir
süre artmış vaziyette. Öğrenim görme süresi ortalama 3.6 yıl yükseldi.
Öğrenim görme süresi beklentisi ise 5 buçuk yıl artmış vaziyette. Türkiye’nin
kişi başına düşen gayri safi yurtiçi hasılası yine 1980-2012 arasında yüzde 133
arttı. Fakat raporda verilen İnsani Gelişme Endeksinde 187 ülke ve bölge
arasında Türkiye hala 90. sırada yer alıyor. Bu sıralamayla Türkiye Avrupa
Birliği üye ülkelerinin ve OECD ülkelerinin tümünün gerisinde yer alıyor.
Ekonomik olarak dünyanın ilk 20 ülkesinde Türkiye ama İnsani Gelişme
Raporu’nda 90. Bu konu nasıl yorumlanmalı?
B.B.: Bununla ilgili de belli bazı analizler var. Her ülkede böyle analizler
yapılıyor. Biraz önce belirttiğim gibi insani gelişme endeksi oluşturulurken
gelir bileşeni var, sağlık bileşeni var, eğitim bileşeni var. Belli yani daha çok
sosyal hayata katılımla ilgili bileşenler var. Türkiye gelir bileşeninde ciddi
anlamda bir gelişme kaydetmiş durumda. Sağlık göstergelerinde de oldukça
olumlu, işte doğumda yaşam beklentisidir, işte sağlık hizmetlerine erişimdir.
Bu konularda da yine nispeten biraz daha geriye çekmekle beraber gelirden
elde edilen endeks kazanımını diyeyim sağlıkta da yine durumumuz oldukça
iyi görünüyor. Asıl bu gerilemeyi 90. sıraya iten unsurlardan biri eğitim.
Eğitimde eşitliğin sağlanması veya işte daha uzun süreli okullaşma, okula
devam süreleri, kız ve erkeklerin okullaşmasındaki farklılıklar gibi konular, işte
2. ve 3. derece eğitim kurumlarında yine kadın erkek eşitliği gibi konular
burada 90. sıraya düşmesine neden oluyor.
UNDP Türkiye: O zaman eğitim ve eğitim süresi meselesi.
B.B.: Eğitim ve eğitim süresi diyebiliriz ve hem kalitesi bir yandan da
toplumsal cinsiyet eşitliği de yine 90. sıraya düşmesinde bir etken çünkü
toplumsal cinsiyet de burada bir unsur insani gelişmede.
UNDP Türkiye: Tam bu noktaya gelmişken son bir soru: Raporda yer alan
başka endeksler de var İnsani Gelişme Endeksinin dışında. Toplumsal cinsiyet
eşitliği endeksi de bunlardan biri. Bu endekste Türkiye 148 ülke ve bölge
arasında 68. sırada. Toplumsal cinsiyet eşitliği endeksi hangi verilere bakıyor
ve Türkiye için verilen bu sıralamayı nasıl yorumlamamız gerekiyor acaba?
B.B.: Bu Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Endeksi de beş civarında unsura bakıyor.
Türkiye’de bizim asıl sorun yaşadığımız konular özellikle siyasi katılım,
mecliste kadının temsili, yine eğitimde özellikle işte 2. ve 3. eğitim
kurumlarında yani lise ve üniversitelerde kadının katılımı ve özellikle de iş
hayatına katılımı yani iş piyasasına katılımları konusunda Türkiye oldukça
geride gözüküyor. Gerçekten de bizim toplumsal cinsiyet eşitliği endeksinde
yerimizi oldukça aşağı çekiyor. Bu zaten Türkiye’nin yıllardır kalkınmayla ilgili
hazırlanan raporlarında ön plana çıkarılan bir şey ve yani bu rapor da yine
onu doğruluyor. Gelişmeler ufak tefek olsa bile bizim gerçekten önümüzü
tıkayan bir unsur toplumsal cinsiyet eşitliği olarak görülüyor.
UNDP Türkiye: Gidilecek bir yol olduğu anlaşılıyor. Berna Beyazıt çok
teşekkürler. UNDP Türkiye Program Yöneticisi Berna Hanımla UNDP’nin 2013
İnsani Gelişme Raporu’nu konuştuk. Raporun tam metnine ve yönetici
özetine ayrıca geniş bir Türkçe özetine undp.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı UNDP Türkiye Temsilciliği’nin
hazırladığı Yeni Ufuklar’ın bu haftalık da sonuna gelmiş oluyoruz. Programı
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyosu - Radyo İlef stüdyosunda
hazırladık. Programımıza podcast formatında iTunes üzerinden, İstanbul’da
FM bandında ve internette Açık Radyo’dan, 50’ye yakın ilde Polis
Radyosundan, yayın ağımızdaki üniversite radyolarından, ayrıca undp.org.tr
adresinden ulaşabilirsiniz. Sosyal medya üzerinde kullanıcı adımız
undpturkiye. Tekrar görüşmek dileğiyle hoşçakalın!
PODCAST 80
27 MAYIS 2013
Göç ve kalkınma
Yasemin Akis, Ortadoğu Teknik
Üniversitesi Sosyoloji Bölümü
Araştırma Görevlisi ve Doktora
Öğrencisi
play
Bu bölümde göç alan ülkeler konumuna gelen gelişmekte olan
ülkelerde göçün kalkınma politikalarına etkisini konuşuyoruz.
UNDP Türkiye: Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye
Temsilciliği’nin hazırladığı Yeni Ufuklar Programı ile karşınızdayız. Bu
bölümde ülkelerarası göçün giderek arttığı bir dönemde göç alan ülkeler
konumuna gelen gelişmekte olan ülkelerde göçün kalkınma politikalarına
etkisini konuşacağız. Ve konuğumuz da Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nden
Sosyoloji Bölümü Araştırma Görevlisi ve doktora öğrencisi Yasemin Akis.
Hoşgeldiniz.
Yasemin Akis ( Y.A.): Hoşbulduk.
UNDP Türkiye: Siz bu konu hakkında çalışıyorsunuz. Hatta yakın bir
zamanda konu ile ilgili bir araştırmanızı da yayınlamış olacaksınız. Dolayısıyla
göç konusuyla ilgili olarak sizinle konuşmayı tercih ettik. Kırk sene önce
dünyada 70 milyon kişi göç etmekteydi. 2012 yılında bu sayı 200 milyona
yükseldi. Küresel olarak ülkelerin bağlılığının, birbirine olan bağlılığının ve
bağımlılığının teknoloji ve internetle sınırlı kalmadığını da gösteriyor aslında
bu veriler. Dahası artık göçün yapısı da değişiyor. Gelişmekte olan ülkelerin,
diğer bir deyişle Güney’in, ekonomik ve sosyal olarak kalkınmasıyla beraber
Güney ülkeleri de artık göç alıyor ki Türkiye’de bu ülkelerin arasında. Şimdi şu
anki küresel durumu bize özetleyebilir misiniz? Göç eden insanların sayısı
giderek artıyor ama özellikle son yıllarda ne değişti?
Y.A.: Daha önce aslında küreselleşme deyince aklımıza ilk olarak hızlı bilgi ve
sermaye akışı geliyordu. Fakat durum artık bundan ibaret değil. Özellikle son
yıllarda, sizin de dediğiniz gibi, Güney ülkelerinin ekonomik ve sosyal yapısı
oldukça değişti ve küreselleşme bağlamında önceden bu kadar
vurgulamadığımız birçok yeni durumu ortaya çıkardı. Birkaç istatistik verecek
olursak aslında gelişmekte olan ülkeler 90’lı yıllarda dünyanın toplam
ekonomik üretim miktarında yüzde 25 gibi bir paya sahipken, bu rakam 2010
yılında yüzde 47’ye ulaştı. Yani son yirmi yılda payını neredeyse ikiye katladı.
Bir başka ifade ile söyleyecek olursak, üretimin Güney ülkelerine
kaymasından, burada belli bölgelerde merkezileşmesinden bahsediyoruz.
UNDP Türkiye: Bir paradigma değişikliği var.
Y.A.: Aynen. Bu değişim kuşkusuz ki dünya üzerindeki insan hareketini ve bu
hareketin yönünü de etkilemiş durumda. Gelişmekte olan ülke vatandaşları
kendi ülkelerinde işsizlik veya yoksulluk durumundan kurtulmak için artık
sadece gelişmiş kabul ettiğimiz Kuzey ülkelerine değil aynı zamanda
gelişmekte olan komşu ülkelerini de hedef almaya başladılar. Bu sayede risk
ve mesafenin azalması söz konusu olduğu gibi göçün çeşitliliği de ve yönü de
değişmiş oldu.
UNDP Türkiye: Gelişmekte olan ülkelerin kendi arasındaki göç ‘Güney-Güney
göçü’nden bahsediyorsunuz.
Y.A.: Evet. Bu aşamada aslında son sizin dediğiniz elli yıllık artışın sonuçları
bunlar. Ama bu küreselleşmenin etkilerinden bahsederken sadece olumlu
yönlerinden bahsetmek doğru olmaz. Aynı zamanda işsizliğin arttığı ülkeler
gibi küreselleşmenin negatif olarak vurduğu ülkeler de var. Mesela 90’larda
işsizlik oranı 70’lere çıkan eski sosyalist ülkeler gibi ülkeler bunlara örnek
verilebilir.
UNDP Türkiye: Şimdi UNDP tarafından Mart ayında açıklanan İnsani
Gelişme Raporu’na göre gelişmekte olan ülkeler arasındaki göç yakın
dönemde Güney’den Kuzey’e yönelen net göçü aşmış vaziyette. Az önce
bahsettiniz, biraz değindiniz. Bunun gelişmekte olan ülkelerin kalkınma
politikasına etkisi nedir ve ne olacaktır size göre?
Y.A.: Yani son verilere göre göçmen aileler tarafından gelişmekte olan
ülkelere gönderilen havalelerin yarısı artık diğer Güney ülkelerinden yapılıyor.
Bu da uluslararası göçün artık Güney ülkelerinde çok daha büyük bir
ekonomik büyümeye etkisi olduğunu söylüyor.
UNDP Türkiye: Havaleler aslında çok önemli bir gösterge değil mi bu göçü
ölçmek için.
Y.A.: Kesinlikle çok önemli bir gösterge.
UNDP Türkiye: Göçün etkilerini.
Y.A.: Kesinlikle. Ekonomik büyümenin aslında en büyük göstergelerinden bir
tanesi. Ama burada atlanan çok önemli biri nokta var: Ekonomik büyüme
deyince genellikle sadece hani aktarılan paralar aklımıza geliyor. Fakat
ekonomik büyüme insan odaklı olmadığı takdirde yani iş, eğitim veya sağlık
gibi yapısal sıkıntıları çözmek üzere kullanılmadığı takdirde bunun geçici bir
etkisi olacaktır, kalıcı bir etkisi ülkeler üzerinde olmayacaktır kalkınma
açısından.
UNDP Türkiye: Şimdi Türkiye’de gelişmekte olan bir ülke. Bu anlamda
küresel olarak Güney’in yükselişinden kaynaklanan göç modellerindeki
değişimi de gözlemleyebileceğimiz bir ülke. Aynı zamanda Türkiye hem göç
alan hem göç veren hem de göçmenler için transit bir ülke konumunda.
Türkiye’de göçmenlerin evlerine, Türkiye’de yaşayan göçmenlerin evlerine
yolladığı para da 2011 yılında rakamlara baktığımızda 205 milyon dolar
olmuş. Türkiye ne zaman göç alan bir ülke olmaya başladı ve hangi
ülkelerden göç alıyor?
Y.A.: Türkiye’yi göç üzerinden düşündüğümüzde hepimizin aklına ilk olarak
Almanya’ya yapılan işçi göçü gelir. Fakat Türkiye aslında sadece göç veren bir
ülke değil, eski yıllardan beri göç alan bir ülke konumuda. Osmanlı’nın son
yıllarında Türkçe konuşan Müslümanlar göçmen olarak kabul edildiği gibi
Türk aidiyeti olan kişiler de Cumhuriyet tarihi boyunca ülkeye göçmen olarak
geldiler. Ancak sizin sorunuz muhtemelen Türk kökeni olmayan göçmenler
bağlamında. Bu açıdan bakacak olursak, 90’lar sonrasında küreselleşmenin
etkisiyle iyice artmaya başlayan bir yükseliş görüyoruz. Yani Türkiye sizin de
dediğiniz gibi artık sadece göç veren bir ülke değil aynı zaman da transit ve
göç alan bir ülke haline geldi.
UNDP Türkiye: Son yirmi küsür senedeki ekonomik büyümeyle aslında
bağlantılı bir gelişme.
Y.A.: Evet ve küreselleşmenin etkisiyle. Bu bağlamda aslında Türkiye İran,
Irak, Suriye, Bangladeş, Hindistan gibi Yakın ve Orta Doğu ülkelerinden göç
aldığı gibi, kuzey komşularımızdan Karadeniz ülkeleriyle eski Sovyet
ülkelerinden, güneyde ise çeşitli Afrika ülkelerinden göç almakta. Tabii
bunların tamamının düzenli göçmenler oluşturmuyor. Geçici olarak ülkede
kalma izni olan düzensiz göçmenleri de bu grupta saymak lazım. Bir de son
olarak emekli olmuş hani Avrupa Birliği’nden profesyonel iş sahibi ama
emekli olmuş vatandaşları da Türkiye’ye gelen göçmen grubuna eklemek
gerekiyor.
UNDP Türkiye: Bu bölümde gelişmekte olan ülkelerde göçün kalkınma
politikasına etkisini konuşuyoruz. Konuğumuz Orta Doğu Teknik
Üniversitesi’den Yasemin Akis. Bize katılmak isterseniz #yeniufuklar etiketiyle
soru, görüş veya yorumlarınızı Twitter üzerinden bizlere aktarmanız mümkün,
diyelim. Hemen bir sonraki soruya geçmek istiyorum Yasemin Hanım. Güney
ülkeleri içn göçmenlerin ailelerine yolladığı paralar hala büyük bir önem
taşıyor. 2010 senesinde mesela 25 Güney ülkesi göçmenlerden gelen
havalelerin Gayri Safi Milli Hasıla’larının yüzde 10’unu aştığını belirtmişlerdi.
2011’de yine gelişmekte olan ülkelere gönderilen toplam para 372 milyar
dolar seviyesinde. Türkiye’ye gönderilen havalelerde 2011’de yaklaşık 1
milyar dolar seviyesinde. Şimdi Türkiye’den göçen kişilerin ailelerine yolladığı
miktarların ülke ekonomisinde ve kalkınmasındaki yeri nedir boyut ve ölçek
bakımından bakıldığında?
Y.A.: Verdiğiniz rakamlar kesinlikle çok yüksek ve bunun ülke ekonomisine
büyük bir masraf getirmediğini düşünürsek hiç kimsenin uluslararası
havalelerden vazgeçmek isteyeceğini sanmıyorum. Öte yandan şöyle bir
durum var göz önüne almamız gereken, birçok yerde belirtiliyor bu aynı
zamanda: Uluslararası havaleleri ülkelerin kalkınması için temel bir dayanak
olarak görmek çok büyük bir yanlış. Çünkü başka ülkede çalışmak üzere
yaşayan ve çeşitli araçlarla kendi ailesine ve ülkesine para gönderen
göçmenlerin durumları sürekli olmayabiliyor. Ülkede yaşanan herhangi bir
ekonomik kriz bu akışı ciddi biçimde etkileyecektir. Ayrıca gönderilen bu
havalelerin kalkınmaya etkisi olması için ülkede yatırıma dönüştürülmesi
gerek. Türkiye üzerine yapılan bir çalışmaya göre yurtdışında yaşayan Türk
mühendislerin yüzde 70’i Türkiye’de yatırım yapmamış durumda. Yüzde 16’sı
ise sadece gayrimenkul sahibi. Yani aynı mühendis grubu, yani bu mühendis
grubu daha doğrusu, para alan aileleri rahatlatsa da, para gönderdikleri
aileleri rahatlatsa da gönderilen havale ülke kalkınmasına doğrudan destek
sağlamadığı için uzun vadeli etkiler yaratmamış durumda.
UNDP Türkiye: 2013 İnsani Gelişme Raporu’na baktığımızda, uluslararası
toplumun çözüm bulması gereken ticaret ve iklim değişikliği gibi küresel
konuların yanında göç konusu da var. Raporda göç konusunun özellikle çok
taraflı işbirliği modelleri ile değerlendirilmesi gerektiği belirtiliyor. Siz bu
konuda ne düşünüyorsunuz?
Y.A.: Bu bahsettiğiniz model aslında uluslararası düzeyde devlet ve
kurumların işbirliğine dayalı anlaşmaları kapsıyor. Mesela göçmenlerin
yurtdışında iş bulmalarını kolaylaştırmak, uluslararası havalelerin masraflarını
azaltmak, yaşadıkları ülkede yatırım imkanlarını çoğaltmak veya aynı şekilde
kendi ülkelerine yatırım yapmalarına teşvik sağlamak gibi. Bunlar kesinlikle
göçmenin kendisinin olduğu kadar göç edilen ve göç eden ülke açısından da
ekonomik büyümeye destek olan modeller. Ancak özellikle vurgulamak
gerekiyor ki yine, ekonomik olduğu kadar genellikle daha az bahsedilen bir
de sosyal ve kültürel boyutlar var. Tüm bu safhalar gerçekleşirken
göçmenlerin yaşadığı ülkede sosyal yaşama katılımından tutun da bir sonraki
kuşağın göç etme fikriyle büyümemesi için kendi ülkesindeki koşulların
geliştirilmesi kadar birçok alanın planlama aşamasında göz önünde tutulması
gerekiyor. Aksi takdirde yapılan tüm çalışmalar göçün ülkelere sağladığı kısa
dönemli ekonomik katkı olmasının ötesine geçemeyecek. Bunun sağlanması
için de ülkeyle beraber ülkelerarası ve kuruluşlar arası doğru politik siyaset
gütmek öncelikle önemli.
UNDP Türkiye: Aslında pek çok sektörü kesen bir göç politikasına,
politikasının hazırlığına ülkelerde gerek olduğunu söylüyorsunuz.
Y.A.: Evet.
UNDP Türkiye: Çok teşekkürler Yasemin Hanım katıldığınız için.
Y.A.: Ben teşekkür ederim.
UNDP Türkiye: Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Araştırma
Görevlisi Yasemin Akis’le konuştuk gelişmekte olan ülkelerdeki göçün
kalkınma politikalarına etkisini. Ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı
UNDP Türkiye Temsilciliği’nin hazırladığı Yeni Ufuklar’ın bu bölümünün de
sonuna gelmiş oluyoruz. Programı Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi
Radyosu - Radyo İlef stüdyosunda hazırladık. Programımıza podcast
formatında iTunes üzerinden, İstanbul’da FM bandında ve internette Açık
Radyo’dan, 50’ye yakın ilde Polis Radyosu’ndan, yayın ağımızdaki üniversite
radyolarından, ayrıca undp.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz. Sosyal medya
üzerinde kullanıcı adımız undpturkiye. Tekrar görüşmek dileğiyle hoşçakalın!
UNDP Türkiye'deki İş İlanları
IICPSD Araştırma Stajyeri 1
IICPSD Araştırma Stajyeri 2
IICPSD Ofis Stajyeri
Ulusal İnsani İşler Yetkilileri
Ulusal Bilgi Yönetimi Yetkilisi
Üst düzey idari ve finans görevlisi
Tüm ilanlar

Benzer belgeler

Mukim temsilciden: İlerlemenin bir yolu olarak hoşgörü UNDP`nin

Mukim temsilciden: İlerlemenin bir yolu olarak hoşgörü UNDP`nin Anket çalışmasıyla ayrıca, bölge halkının deniz koruma faaliyetlerinde rol ve sorumluluk alma kapasitesi belirlenirken, nesli tehlike ve ileri seviyede tehlike altındaki türler hakkında bilinç oluş...

Detaylı

Önleyici diplomasi Bir seçim değil, gereklilik Türkiye`nin ilk PAN Parkı

Önleyici diplomasi Bir seçim değil, gereklilik Türkiye`nin ilk PAN Parkı alanındaki yönetici ve öğretmenlerin eğitimi, Mesleki ve Teknik Eğitim Strateji Belgesi ve Eylem Planı konularında bilgi verdi. Ayrıca, Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlü...

Detaylı

Yoksulluk ölçümlerine yeni bir yaklaşım Sürdürülebilir turizm

Yoksulluk ölçümlerine yeni bir yaklaşım Sürdürülebilir turizm Argande'nin yeni koleksiyonunun üretimine devam eden atölye çalışanları ile bugüne kadar projeye destek vermiş tasarımcıları bir araya getiren buluşma yerel ve ulusal basında da geniş yer buldu. Pr...

Detaylı

Gençlik öğreniyor ve yazıyor Çoruh Vadisi turizm merkezi haline

Gençlik öğreniyor ve yazıyor Çoruh Vadisi turizm merkezi haline dönüşümü süreçlerine aktif olarak katılıyor. Bu bağlamda, İstanbul’da UNDP tarafından organize edilen uygulama toplantısı, kalkınma için BİT ve e-yönetişim ile krizleri önleme uygulamalarını güçlen...

Detaylı

2013 İnsani Gelişme Raporu Meksika`da açıklandı Antonio Banderas

2013 İnsani Gelişme Raporu Meksika`da açıklandı Antonio Banderas Projeler, iklim değişikliğinin etkilerini azaltma, biyoçeşitliliği koruma, enerji tasarrufu sağlama gibi amaçlara yönelik hazırlandı. Projeler, Ankara başta olmak üzere İstanbul, Bartın, Sakarya ve...

Detaylı