PDF Versiyonu - Kahve Molası

Transkript

PDF Versiyonu - Kahve Molası
Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 472
30 Mart 2004 - Fincanýn Ýçindekiler
■
■
ISSN: 1303-8923
Arkadaþlarýnýza önermek ister
misiniz?
■
■
■
■
KISAYOLLAR
■
SON BASKI
kahvemolasi.com
Arþivimiz
Yazarlarýmýz
Manilerimiz
Forum Alaný
Ýletiþim Platformu
Sohbet Odasý
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
Kütüphane
Kahverengi Sayfalar
FÝNCAN/SÝPARÝÞ
Medya
Ýletiþim
Reklam
Gizlilik Ýlkeleri
Kim Bu Editor?
KAPI KOMÞULARIMIZ
■
Bir Tuhaf Senaryo ... Ayþenur Güven
1500 yýllýk yürüyüþ! ... Cumhur Aydýn
ÝÇÝMDEKÝ MED-CEZÝR ... Ayfer Arman
YABANCILAÞTIÐIMIN RESMÝDÝR ... Abdullah Þengörenoðlu
ANEKTOD ... Zeycan Irmak
Ýnanýlmayacak Kadar Gerçek Hayaller ( 2 ) ... Kubilay Hersek
Milenyumun Mandalý...Sait Haþmetoðlu
Dost Meclisi, Tadýmlýk Þiirler, Biraz Gülümseyin, Ýþe Yarar
Kýsayollar
Damak Tadýnýza Uygun Kahveler
Editör'den : Saðolduk!..
Merhabalar,
Gene birileri beni kandýrmaya çalýþýyor. Efendim AKP baþarýlý deðilmiþ. Beklentisi
%55-60 mýþ ala ala %42 almýþ. Yemezler. Bunun adý Türk siyasi hayatýnda
baþarýdýr. Oylarýný birbuçuk yýlda 8 puan artýrýp kaleleri(!) yýkmýþ bir parti
baþarýlýdýr bu tartýþýlmaz. Peki ne tartýþýlýr? Göz önünde olmayan, dikkat
çekmeyen ama mutlaka dokunulmasý gerekenler tartýþýlýr ve bunu tartýþmaya
bundan sonrada devam edeceðiz. Týpký çatýrdayan CHP gibi. Dün ilk heyecanla
Baykal'ý günah keçisi ilan ettik. Büyük yüzdeyle doðrudur. Ama gene ilk
heyecanla gözden kaçýrdýðýmýz noktalar var. Ne yazýk ki Türkiye sað sol dengesini yitirmiþ, seksene
yirmi gibi bir fark oluþmuþtur. Ve sað söylemle sol söylem içiçe geçmiþ, kavram kargaþasý
yaratýlmýþtýr. Dolayýsýyla yeni bir söylem geliþtiremediði sürece CHP'nin baþýnda kim olsa baþarýsýz
olmasý kaçýnýlmazdýr. Tez elden baþtan ayaða bir yeni yapýlanmaya ihtiyaç vardýr. Ne acýdýr ki 17 ayda
meclis içi muhalefet düþmüþ muhalefet meclis dýþýna çýkmýþtýr. Bunu görmezden gelmeye olanak
yoktur. Bunu farklý konumlandýranlar özürlüdür.
Pazar akþamý seçim sonuçlarýný televizyonda oradan oraya zýplayarak seyrederken bir durum
dikkatimi çekti. Seçimlere katýlan yirmi partiden 19'unun ismi her kanalda ayný olmasýna raðmen bir
partinin ki farklý telaffuz ediliyordu. Hangisi bildiniz herhalde. AKePe, AK Parti, Adalet ve Kalkýnma
Partisi. TRT ve Show AK Parti'yi kullanýrken diðerleri AKePe dediler. Ancak bazýlarý da AKePe yazýp
AK Parti diye okudular. Vallahi kalbimde bir kötülük yok. sadece dikkatimi çekti. Belki baþkalarýnýn da
dikkatini çekmiþtir diye þeyettimdi.
Þimdi size bir tüyo vereceðim iyi dinleyin. Kahve Molasý hafta sonunda korsan yayýna geçiyor. Ya da
bir baþka deyiþle yavruluyor. Cuma'yý bekleyin. Sýký durun mahallenin delileri geliyor. Ayrýca, 17 Nisan
yemeðimizin detaylarý belirmeye baþladý. Tam belli olduðunda detaylarý sizlerle paylaþacaðým. Haydi
siz de gelin, birlikte felekten bir gece çalýp 3. yaþýmýza güle oynaya girelim. Katýlacaðýnýzý bildiren
küçük bir eposta yeterlidir, duyurulur.
Bir sonraki sayýda buluþuncaya kadar bulunduðunuz yerden bir adým öne çýkýn. Sevgiyle...
Cem Özbatur
Yukarý
Noktasýz : Ayþenur Güven
Bir Tuhaf Senaryo
Kuþ uçuþu bakarým yine, medeniyetin özenle çizilmiþ yollarýna. Birbirlerine kavuþtuklarýnda nasýl da
mükemmel kareler, dikdörtgenler, trapezler oluþturduklarýna ! Tarlalar... Santim yola taþmayan
tarlalar... Ýnanýlmaz bir ahenkle sýralanmýþ evler, bahçeleri... Herþey kusursuz ve bir o kadar soðuk,
hareketsiz, cansýz ve yavan görünür.
Kalýn gri bulutlarýn kapladýðý gökyüzü... Uçaðým yükselince pýrýl pýrýl güneþle karþýlaþýrým.
- Aaaaaa, sen vardýn di mi ? Unutmuþum ! Epeydir görünmüyorsun. Arayýp sormadan da olmaz ki !
Bir "ce" desen arada, yeter be gülüm. Özlettin valla kendini...
Bu tarafý bembeyaz bulutlarýn ! Griler insanoðlunun, beyazlar kuþlarýn mýdýr ? Doya doya depresyona
girsinler aþaðýdakiler diye mi özenle karartýlmýþtýr gökyüzü ? Kapasam gözlerimi uzansam yumuk
yumuk beyazlar arasýnda, üç saat... Sabýrsýzým... Sabret iþte... Ýki sene, üç ay beklemiþsin, bir kaç
güncük kalmýþ, ne ki ? Beni ve kýzýmý Ýstanbul'a getirecek uçaðýn biletlerini elimde tuttuðum andan
beridir, zaman durdu... Geçmiyor... Ýlerlemiyor... Akmýyor...
- Hadisene gülüm, hadisene caným, hadi be, hadi artýk ! Biz karý kýsmý bile böyle nazlý olmuyoruz, sana
ne oluyor bilemedim ki ! Þimdi naz yapýyorsun ya, tatilimi ben farkýna bile varamadan "þak" diye de
geçirirsin sen kesin. Böyle nankörsün sen, böyle hainsin !
Uçaðým alçalýrken, önce denizdeki tankerleri saymaya çalýþýrým, sonra balýkçý teknelerini... Dürüp
büküp fýrlatýlýp atýlmýþ gibi duran yapýlara bakýp iç çekerim.
- Gözünü sevdiðim Ýstanbul, nasýl da eziyet etmiþler sana !
Ýstanbul'u ilk kez gören turistin hayretle açýlan gözlerinde ilk intibayý okurum.
- Aþaðýda bir kaos yaþanýlýyor olmalý.
Yalan da deðildir ya hani... Nefret edilesi ama tapýnýlasý, yaþanýlasý ve yaþanýlmýyorsa artýk, buram
buram özlenesi bir kaos ! Kavuþmak derken... Onca zamandan sonra görmenin verdiði anlýk þaþkýnlýk
dinince, sarýlmak SIMSIKI, býrakmamak. Býrakmak istememek. Yanlarýnda olmamý istediklerinde
çaresizliðimi, yanýmda olmalarýný istediðimde yalnýzlýðýmý hissettiðim, var olduklarýný iki kelimeyle
okuyup, artýk dokunamadýðým insanlar. Hayatýmýn deðil, benim bir parçam olanlar. Sarýlmak...
Sýcaklýklarýný, seslerini, bakýþlarýný, gülüþlerini, hareket ediþlerini, konuþmalarýný hatýrlamak. Zamanýn
deðiþtirdiklerini fark etmek. Saçýnýn beyazlamýþ tek teline nasýl içerlediðini, hayatýn ne kadar da güzel
olduðunu düþünerek dinlemek. Dokunmak, dokunmak, dokunmak sürekli. Ýnsanlar nefeslerinin
yakýnda tükeneceðini bildikleri diðerlerine böylesi SIK dokunurlar, bir de kýsa süreli gördüklerine. Ya
peki þehre kavuþmak ! Ýnsan insaný kucaklar da þehri neden kucaklamasýn ? Koca þehre nasýl
kavuþulur ?... Bir ayin, bir milli bayramýn o bildik gösterileri, sürekli baþa sarýlýp tekrar tekrar
seyredilen bir film... Hep ayný senaryo, hep ayný güzargah, hep ayný adýmlar. Güneþli bir sabah baþlar,
þehr-i güzel Ýstanbul'a kavuþma senaryosu...
Bir türlü alýþamadýðým Etiler'de çevireceðim taksi, beni Beþiktaþ'a, iskeleye götürür. Konusu trafik
problemi olan bir sohbet açmak adetimdir. Her taksi þöförünün bu probleme bir çözümü vardýr. Çoðu
teoriler gerçekleþtirilmeleri imkansýz olduklarý için sevimli, býkkýnlýkla üretildikleri için insancýldýr. Yol
boyunca, bu sohbeti bir çok yolcuyla yapýyor olmanýn alýþkanlýðýyla, ezbere bildiði replikleri, gerekli
yerlerde sesini yükselterek, gerekli yerlerde alçaltarak tekrar edecek, coþtukca coþacak, kýzdýkça
kýzacak þöförü dinlerim. Beþiktaþ iskelesinden jetonumu alýrken, Kadýköy vapuru her zamanki gibi
yeni kalkmýþ gitmektedir. Beklemem gerekir. Olsun ! Keyfim yerinde ya, beklerim. Bir sonrakini, iki
sonrakini bile beklerim ! Etrafým öðrenci doludur. Ýmrenirim. Tekrar baþlamak ! Yok, pek yemez
gözüm... Sadece mümkün olsa, o tatlý sorumsuzluðu yeniden yaþamak isterim. Vakit geçirmek için
balýk ekmek satan tekneleri teftiþ ederim. Bütün iskele kýzarmakta olan balýk kokar. Motorculardan
birinin çýraðý dikkatimi çekmeye, cazip olmaya çalýþýr...
- Kadýköy, Kadýköy, Kadýköy, hemen kalkýyoooooo !
Kalksýn, benim acelem yok. Benim senaryomda senin motorunun yeri yok ! Vapur gelir, iskeleyi
sallaya sallaya yanaþýr. Soðuk da olsa, üst kata, dýþarý çýkarým. Güneþin içimi ýsýtacak ýþýnlarýnýn
düþeceði yerin hesabýný yapýp yerleþirim. Yavaþ yavaþ yol alýrken vapurum, hissettiðim sadece huzur
olabilir. Gözlerim görebilecegi en uzak noktalarý arar, arkamda býrakmýþ olduklarýmý seyrederim. Hava
deniz deniz kokar... Huzur ve hüzün birbirine karýþýr. Derken sabýrsýzlýkla beklediðim an, tanýmadýk
ama o bildik yüz... Sanki bütün büfelerde hep ayný adam çalýþýr, elinde tepsi kalkar, gelir. Belli belirsiz
iþaret ederim. Sadece bakýþlarýný yakalayýp hafifçe baþýmý eðmem kafidir. Görür, gelir, bir ince belli
verir. Bir þeker daha isterim, tabaða býrakýr gider. Elimi yaktýðý halde beline SIMSIKI sarýlýrým. Çayýmý
yudumlarken, birilerinin martýlara simit veriþini seyrederim. Martýlar... Bizi diðer yakaya kadar takip
edecek olan martýlar ! Görünmeyen bir iple ( misina olmalý ) havada asýlýymýþ gibi duran martýlar !!!
Kadýköy iskelesi... Konservatuar binasýnýn önünden hüzünle geçerim. Bir zamanlar kapýda kimse soru
sormaz, içeri girer, kat kat gezer, her kapýnýn ardýndan gelen ahenkli yada ahenksiz ezgileri dinler, bu
bambaþka dünyanýn insanlarýnýn arasýnda gezmiþ olmanýn sarhoþluðuyla, büyülenmiþ, çýkar, güne
devam ederdim. Artýk sadece önünden hüzünle geçebilmeme izin verilen bu binaya dönüp, renginin
ne kadar da tuhaf olduðuna bir kez daha karar veririm. Hiç durmadan alfabe öðreten Atatürk
heykelinin ilerisinden, ýþýklardan karþýya geçer, çarþýya girerim. Giyisiler, ayakkabýlar, gözlükler, ucuz
kozmetik satan dükkanlar, yere yýðýlmýþ kitaplar, incik boncuk dolu tezgahlar, bangýr bangýr çalan
müzik, herkesin ezbere bildiði benim tanýmadýðým yüzlerin afiþleri, ..., akýp giden insan seli. Esas
istediðim, her sokakta, unuttuðumu sandýðým kokularý, renkleri, þekilleri hatýrlamaktýr. Çünkü
medeniyetin steril dünyasýnda kokulara yer yoktur, renkler birbirinin aynýdýr ve þekiller vakumlu
ambalajlarýn içinde kaybolmuþtur. Bazý kasaplarýn kapýsýnda, akvaryuma benzeyen camekanlarýn
içinde, görmeye bir türlü alýþamadýðým, kýzarmýþ koyun, kuzu kelleleri, etrafa zoraki sýrýtýrlar. Sebze ve
meyveler, özenle yerleþtirildikleri tezgahlardan, aç gözlerime "ýsýr beni" diye baðýrýrlar.
Balýkçýlarýn önüne gelince uzunca bir mola veririm. Tahta teþhir tepsilerinden, þýpýr þýpýr sular damlar.
Arada, biri gelir, elindeki küçük bir plastik kapla balýklarý sular, gider. Sanki birden dirilip çýrpýnsýnlar
ister. Ellerin büyük bir çabuklukla kullandýklarý býçaklarý seyrederim. Sahi bu mevsimde hangi balýk
yenir ? Babam bilir ya böyle þeyleri, o da hepten susanlardandýr artýk. Baþýmýn çaresine bakmam
gerekir. Bir türlü seçemediðim, seçemeyeceðim balýklarýn arasýndan, biraz kýrgýn ve ellerim boþ
ayrýlýrým. Arkamdaki çocuk sesi beni bir müddet "limon, limon" diye seslenerek takip edecektir.
- Balýk yok, marulu, limonu n'apiim ?
- Al iþte be abla yaaa, beþ tane limon "þu" kadar... Yedi tanesini "bu" kadara veriim abla !
Beþ tane limon satan birileri hep olmuþtur olacaktýr. Karpuzla peþimizde koþacak deðiller ya !
Peynir kokularýna, zeytin kokularý, kesilen pastýrma kokularý ve az ötedeki turþucunun ardýna kadar
açýk kapýsýndan kaçýp yanýma gelen turþu turþu, salça salça kokular karýþýr. Baharatçýlarýn önünden
derin nefesler alarak geçer, börekçilerin dönen börek tepsili vitrinlerini, þerbetleri içinde tembel
tembel yüzen baklavalarý seyrede ede saatçilerin köþesine gelirim. Hala durur mu bilmem ya, bu
köþede bir amca durur. Öyle çekingen iliþir ki o köþeye, genelde görünmez olur. Parasýný isterken
utanýr sanki. Nereden emeklidir ki yetmeyen maaþý ona þu sepeti taþýttýrýr ? Midye dolmalarýný yapan
hanýmýdýr. Kafam kadar büyüklerini deðil daha ufakça olanlarýný seçer. Göze de güzel görünsünler
ister. Bir kadýnýn elinin deðdiði bellidir.
Karabiberini biraz fazla tutar ya, bol limonla nasýl da tatlý gider...
Biraz daha ilerleyince iç gýcýklayýcý kokular beni ekmek fýrýnýna çekecektir... Fabrikalarda el deðmeden
piþen ekmeklerin, pastanelerde satýldýðý dünyada, ekmek kokusunu bilmez insanlar. Sýcak
olabileceklerini tahmin edemezler. Ekmeklerini seçer seçmez özel bir aletle yarým santim kalýnlýðýnda
dilimlettirmeye alýþmýþlardiý, kopara kopara yemeði bilmezler... Bitmeyen bir kavga, fýrýnýnda hep bir
hareket, hep bir bereket... Sýcaða alýþmýþ eller fýrýndan yeni çýkmýþ ekmeði torbaya koyup bana
uzatýrlar.. Çýtýr çýtýr, sýcacýk !... Elimle koparýp ucun ucun yemeðe baþlayacaðým ekmek, uzun müddet
ýsýsýný koruyacak ve beni bütün yol boyunca kendisiyle haþýr neþir olmaya itecektir. Geri dönüp bir
tane daha almalý, yada iyisi mi Mercan'a gidip bir þeyler atýþtýrmalý ! Yoksa þu az ileride, peynirli
gözleme mi ?
Eskicilerin kaldýrýma yýðdýklarý kývýr zývýrlarý inceleyerek, vitrinlere göz atarak, nelerin deðiþip, nelerin
deðiþmediðinin listesini çýkararak, ara sokaklardan Moda'ya doðru sindire sindire yürürüm. Sütunlu
binalarýn altýndan geçerken yine ayný burukluk kaplar içimi. Oldum olasý karanlýk, oldum olasý
karamsar binalar. Ýçlerinde hep mutsuz insanlarýn yaþadýðýný hayal ederim. Eczaneler, bankalar,
pastaneler, kýrtasiyeler,.. Herþey yerli yerinde durmakta mýdýr ? Dersleri kýrýp gelmiþ üniformalý
öðrenciler, üniformasýz diðerleri, ilk kez buluþmuþ acemi sevgililer, Ali Usta'nýn dondurmasý için
sýraya girmiþ beklerler.
- Sen de yaþlandýn be Ali abi ! Beni hatýrlar da mý selamlarsýn, yoksa çok mu ýsrarlý bakarým ?
Sabahlarý, özellikle bahar sabahlarý, bütün sokak, evlerin içlerine kadar, þeker þeker "piþen külah"
kokar, içimi tuhaf bir mutluluk kaplardý. Artýk kokmuyor dediler. Aslý var mýdýr ?
Tam þurada, senelerce, düþecek bir diþ gibi sallanmýþ kaldýrým taþý vardý. Hala sallanýr mý ? Biraz
ileride ýþýklarýný söndürtmeden ayrýlamadýðýmýz, tatlý sohbet mekaný, "Kýrýntý". Bitiþiðindeki dükkandan
bir vakitler, çekirdek, sakýz alýrdýk, kavrulmuþ leblebi kokardý bu binanýn ayaklarý. Tam yanýnda "Kort
apartmaný". Önünden geçerken, kafamý kaldýrýr bakarým anýlarým kadar eskimiþ cephesine, acýsýyla
tatlýsýyla iki kata sýkýþýp kalmýþ olduklarýný görmek bir kez daha canýmý acýtýr.
Arkama dönmemeye çalýþarak çay bahçesine yürürüm. Yanýmdan bir çocuk, arsýz arsýz baðýrarak
geçer. Merak ederim... Bundan yaklaþýk onbeþ yýl evvel, yanýmdan bir hýþýmla geçerken, burnunu
siyah t-shirt'üme silip kaçan münasebetsiz çocuða ne olmuþtur ? Hala var mýdýr ? Ne yapar ? Ne eder
? Bir gün üzerinde siyah bir gömlek karþýma çýksýn isterim. O da ömrünün sonuna kadar, beni, onu
hatýrladýðým gibi hatýrlasýn isterim. Çay bahçesinin, denizi seyreden masalarýndan birini seçerim. Hiç
gülmeyen garson yanýmdan hýzla geçip gider. Seslenirim...
"Bir çay alabilir miyim lütfen ?"
Senelerdir hep ayný adam mý çalýþýr burada ? Yoksa iþe alýnmanýn þartý asla gülmemek midir ? Her
zaman olduðu gibi, beni duymamýþ, yada beni unutmuþ olduðuna kesin karar verdiðim bir an, çay
bardaðýný önüme býrakýr gider. Sandalyeme yayýlýrým, ayaklarýmý bir diðer sandalyeye uzatýrým ve
denize dalarken gözlerim, bilirim artýk eve döndüðümü...
Veli'yi deli eden mevsimi senelik izin olarak kullanmanýn cezasý, aþýk olurum yine ben... Taþa, topraða,
yaðmura, üzerime sýçrayan çamura, taþlarý langýr lungur oynayan kaldýrýmlara, ödümü patlatan
yokuþlara, daracýk sokaklara, kývrým kývrým yollara, uçan kuþa, uyuklayan pis kediye, kasaplarýn
önünde ciðer bekleyen diðerlerine, gece uluyan sokak köpeklerine, balýkçý teknelerine, sisli
sabahlarda gemilerin tankerlerin konserlerine, batan güneþe, doðan aya, uyumakta zorlanan þehre,
boðaza, denize, dalgalara, köpüklere, ýþýl ýþýl dükkanlara, baðrýþ çaðrýþ pazarlara, pasajlara, seyyar
satýcýlara, hayal satan milli piyangoculara, simitçilere, aç gözümü doyuramayan meze sofralarýna,
komþu masada hakkýný vererek göbek atanlara, gecenin bir vakti hala açýk manavýn renkli
tezgahlarýna, kuaförün boþ koltuklarýna, trafik lambalarýndan evvel yeþili haber veren kornalara,
dokunsam yýkýlacakmýþ gibi duran ahþap evlere, sürekli bir yerlere yürüyen insanlara, bir çiftin peþine
elinde olmayan nedenlerle takýlmýþ küçük kýz kardeþe, kumaþ ayakkabýmý boyamakta ýsrarlý görünen
boyacýya...
Eskisiyle yenisiyle bu þehri Ýstanbul yapan her þeye... Bir kez daha...
Ayþenur Güven
Belçika
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Ankara'dan : Cumhur Aydýn
1500 yýllýk yürüyüþ!
Geçen hafta sizlerle paylaþtýðým "Ulusal Kiþilik ve Küreselleþme" baþlýklý, Sosyolog Sayýn Doðan
Ergun'un kimi deðerlendirmelerinin iþlendiði yazým bana, Türklerin 1 500 yýllýk belki de daha uzun bir
döneme yayýlan kültür mozayiðinin, belki de kiþiliðinin satýrbaþý kimi izlerinin sürüldüðü bir sanat
etkinliðini anýmsattý.
Sayýn Talat Halman, özgün þekliyle sanatçý Yýldýz Kenter'le birlikte icra ettikleri bir güzel çalýþmayý,
benim iki yýl önce izlediðim yorumunda "Çaðlar Boyu Türk Sanatlarý" baþlýðýyla tak baþýna
gerçekleþtirmiþti. Görüntülü olan bu sunudan benim daðarcýðýmda kalanlarý kaðýdae karalayýp
arþivimde saklamýþtým. Kahve Molasý'na 'verilmeyen' bu 'akýlda kalanlarý' þimdi birbirini izleyen iki ayrý
yazý ile aktarmak istedim. Böylelikle kiþilik ve kültür deðerlendirmelerine küçük bir katký yapýlmýþ
olacaðýný düþünürüm.
Halman'ýn kýsa biyografisi okunup sahneye davet edildiginde, her zaman ki gibi bir selamlama ve
tesekkür faslýnýn baþlayacaðýný sandým. Oysa öyle olmadý. Talat Halman Yunus Emre'den dizelerle
baþladý, hem Türklerin, hem de onlarýn kültür yürüyüþünün binlerce yýllýk izlerini sürmeye.
"Bir kez gönül yaktýn ise
Bu kýldýðýn namaz deðil
Yetmiþ iki millet dahi
Elin yüzün yumaz deðil"
Talat Halman, karartýlmýþ salonda slaytlar eþliðinde, neredeyse nefes almadan ama olaðanüstü
etkileyici bir konuþma tonuyla tam bir saatlik sunuþ yaptý. Gökturk'lerden, Uygur'lardan baþlayýp,
sözlü edebiyatýn en güzel örneklerini Dede Korkut'larla verip, 1072'de Yusuf Has Hacip'in "Kutadgu
Bilig" iyle soluklandý. Bu eserde, hükumdarlara adalet ve dürüst idare üzerine verilen öðütlerden þu
asaðýdakine ne buyrulur?
"Ozing asgi kolma, budun asgi kol
Budun asgi icre, ozing asgi ol."
Yani þunu der Has Hacip.
"Kendi çýkarýný kollama, halkýn çýkarýný gözet
Kendi çýkarýný ulusun çýkarý içinde gör."
11. yuzyýlda Selçuklularla sürdü resital. 20 yüzyýlda estetiðin büyük isimlerinden Bernard
Berenson'dan alýntýlara sýra geldi. " Þu Selçuklu Mimarisi, bir mucize! O kadar zarif ki, öyle bir tasarým
gücü var ki, öyle narin ve incelikli ki. Fransýz gotiginden bu yana bildiðim herþeyden üstün."
13. yüzyýla ayak bastýk. Nasrettin Hoca'nýn çaðýdýr bu. Talat Halman'ýn "Geciken adalet, adalet
deðildir" baþlýðýyla aktardýðý þu Nasreddin Hoca anektodu nasýl unutulabilir?
Hoca yolda yürürken serserinin biri yüzüne okkalý bir tokat patlatmýþ durup dururken. Hoca'nýn
kavuðu bir yana, kendi diðer yana devrilmiþ. Ahali her ikisini de Kadýnýn huzuruna çýkarmýþlar. Kadý
dinlemiþ ve serseriyi bu hareketinden dolayý, Hoca'ya bir altýn vermesini kararlaþtýrmýþ. Adamýn kulaðý
kesik tabi, üzerimde para yok, evden getireyim deyip sývýþmýþ. Hoca durumu anlamýþ, Kadýya da
söylemiþ ama dinletememiþ. Aradan iki saat geçmiþ, kalkýp gidecek, Kadý izin vermemiþ, 'Hayýr
bekliyeceksin.' demiþ. Dört saat geçmiþ gelen giden yok.. Altý saat sonra Hoca, Kadýnýn yüzüne okkalý
bir tokat vurup "Gelirse, altýný sen alýrsýn" deyip, ayrýlmýþ.
Bu cað kuþkusuz, Hacý Bektaþ Veli'nin de yüzyýlý. Bektaþiliðin kurucusu, ilham kaynaðý.
"Bilimle gidilmeyen yol karanlýktýr."
"Gönul ekersen, gönül biçersin. Sen sen ol, kimsenin gönlünü yýkma sakýn."
"Düþünce karanlýðýna ýþýk tutanlara ne mutlu."
Bunlar Hacý Bektaþ'ýn bugüne kadar unutulmak bir yana anlamlarý daha fazla öne çýkmýþ sözlerinden
bazýlarý. 13. yüzyýlda tasavvufda altýn çaðýný yaþýyor. Moðollarýn, Haclýlarýn saldýrýlarý sürüp giderken,
Mevlana, insanlýk sevgisinin, anlayýþ ve hoþgörünün ülkülerini dile getiriyor.
"Ne düþünürsen savaþa dair, ben ondan uzaðým, çok çok uzaklardayým.
Ne düþünürsen aþka dair, ben iþte oyum, yalnýzca oyum, tümden oyum ben."
Bir baþkasý...
"Gel, gel yine, her neysen, kimsen, yine gel;
Kafirsen, ateþ ve putseversen, yine gel.
Girmez ki umutsuzluk dergahýmýza
Yüz tövbeni bozsan bile gel, sen yine gel."
Derken Osmanlý dönemi. Halman, tarihimizde övünülecek ne varsa, eksiksiz gögsünü gere gere
övündü, elestirilecek hemen her þeyi de-kuþkusuz sunu çerçevesinde- saklamadan, keskin bir ironi
ve günümüze koþutluklar kurarak aktardý.
Derler ki Fatih Sultan Mehmet altý dil bilirdi. Türkce ve Farsça þiirler yazardý. Kimi zaman, barýþ
özlemini dile getirip, savaþý kýnardý dizeleri.
"Cun ecel sulh ettirir, ahir nizai kaldýrýr:
Pes, nedir dünya icin bu kuru gavgadan murad?"
Bugün daha rahat anlaþýlacak biçimiyle þunu der Sultan.
"Ecel, barýþý getirir, çatýþmalarý kaldýrýr sonunda.
Yeter, nedir dünya için bu kuru kavgalarýn amacý?"
Fatih, "Bu kuru kavgalar" deyip, 17 ülkeyi ezecek, 200 kenti ele geçirecektir.
(Devamý var!)
Cumhur
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Kahvecigillerden: Ayfer Arman
ÝÇÝMDEKÝ MED-CEZÝR
Ohhh be!.. Bitti iþte, rahatladým.
Bitmesi gerekiyordu ve bitti, hepsi bu.
Evliydi zaten neye varýrdý ki sonu? Bir hiçlige yürüyorduk elele. Ýki kadýn, bir adam.Birincinin haberi
yok ikinciden, ikinci birinciyi bilmenin sancýsýnda.
Ýyi oldu iyi... Hayatlarýna girivermiþtim apansýzýn. Ne suçu vardý o kadýnýn? Kocasýný sevmekten
baþka.
Ya benim suçum neydi, ayný adamý sevmekten baþka?
Utanmasam birde haklý çýkarýcam kendimi ayýp yahu.
Sahi suç mu sevmek?
Adam evli be kýzým, elbette suç. Kes artýk!..
Vicdaným da keser sesini umarým, günlerdir yedi baþýmýn etini.
Býrak. Býrak. Býrak...
Rahatladýn mý? Býraktým iþte.
Ama neden acýyor içim böyle? Bir yaným huzurlu, diðer yaným karalar baðlamýþ yaslý. Deliriyor muyum
ne? Off ne kadar havasýz oldu bu oda. BOÐULUYORUM....
Arar mý acaba?
Yok aramaz. Gururludur, bitti dedin ve aramaz asla.
Ama ya ararsa?
Saçmalama kýzým!.. Karar verdin bitirdin, ararsa ne olacak sanki?
KEÞKE ARASA....
Ne olacak ararsa peki?
Sadece bir kez daha duymak istedim sesini, yani sadece o kadar.
Ne kadar oldu bitireli, zaman durdu sanki. Of!.. saçmalýyorum...
Kabahat bende ama, hiç sormadým ki evli olup olmadýðýný. Belki de alacaðým cevaptan korkmuþumdur
kimbilir. Ama oda birþey söylemedi ki, belki oda kaybetmekten korkmuþtur..
Ne zaman anlamýþtým sahi, evli olduðunu?
Hatýrladým.. Ýlk beraber olduðumuzda kazaðýný çýkarttýðýnda, boynunda sallanan kolyenin ucunda
farketmiþtim o nikah halkasýný. ANLAMIÞTIM... Bir oda iki insan, sevgiyle bakan gözler, anlamýþtým ve
susmuþtum... Çok ama çok geçti dönmek için.
Ne yapýyordur þimdi? Hastaydý veda ederken düzelmiþmidir acaba?
Ya sana ne bee!.. Seni ne ilgilendiriyor artýk, nasýlsa nasýl.
Dayanýlmaz oldu bu sancý içim acýyor. Fýrtýnalar kopuyor bedenimde boðuluyorum..
Hay Allah, nereden baþladý bu aðlama krizi? Ne oluyor bana anlamadým ki.
Ýyice saçmalamaya baþladým artýk. Kocaman kadýným yahu, ne bu böyle genç kýz tripleri yuh bee..
Uyumalý.. Evet, evet uyumalý. Býrakýp kendini uykunun kollarýna unutmaya çalýþmalý. Yarýn yeni bir
gün ve belki unuturum herþeyi.
Ayfer Arman
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Kahvecigillerden : Abdullah Þengörenoðlu
YABANCILAÞTIÐIMIN RESMÝDÝR
Bayram geçeli epeyce oldu ama ben yazmak için yeni zaman bulabildim. Bayramda düþünmüþtüm
"Nerede o eski bayramlar !" sözünü iþittikçe… Neden böyle düþünür oldu insanlar demiþtim… Yazýnýn
iskeletini de oluþturmuþtum kafamda. Aradan Zaman geçti, düþündüðümü anlatamamak kaygýsýyla
yazmaya baþladým; ama umarým ifade edebilirim düþündüklerimi.
"Ayný nehire iki kez giremezsiniz " demiþ Heraklitos deðiþimi anlatmak için.
Bunu "Ayný bayramý iki kez yaþayamazsýnýz" þeklinde de ifade edebiliriz. Deðiþmeyen tek þey
deðiþim, yaþamý da sürekli deðiþtiriyor. Son otuz yýldýr Dünya o kadar hýzlý bir deðiþim süreci içinde
ki, içinde bulunduðumuz dönem bile birden fazla sýfatla anýlmakta. Öyle ki; "kimilerine göre
enformasyon, kimilerine göre postmodern, kimilerine göreyse kitle iletiþim çaðýnda bulunuyoruz."
Ancak dönemi hangi biçimde ifade ederseniz edin , üzerinde durulmasý gereken; her günün bir önceki
günden farklý olduðu ve her yeni günün yeni kategoriler ile algýlandýðýdýr. Geliþen teknoloji, dünyayý
algýlama þeklimizde ciddi deðiþikliklere neden oluyor. " insanýn bilincini oluþturan içinde yaþadýðý
maddi yaþam koþullarý" ise "bugün bizi kuþatan yaþam belirliyor bilincimizi"
Eskiden, bayramlara birkaç gün kala, postanelerin önlerinde kurulan tezgahlardan uzun uzun
kartpostal seçerdik sevdiklerimize yollamak için. Onlara, onlarý anlamlandýrdýðýmýza uygun kartlar
seçerdik. Uzaktaki bir dosta yaþadýðýmýz þehirden bir görünümü uygun görürken, sevgilimize kalpli,
güllü kartpostallar…
Artýk öylemi ! bayram sabahý saldýrýyoruz telefonlara, yoldaysak cep telefonu ya da bir e-mail yetiyor,
postacýlara da yaramadý bu teknoloji. Bayramlarda kapýyý çaldýklarýnda "bayramda bile görev
yapmanýn keyfiyle" zarflarý uzatýrken ellerine sýkýþtýrýlan küçük bir bahþiþi utangaç biri tavýrla alýp
defalarca "iyi bayramlar " dileyerek uzaklaþýrlardý. Artýk bayram kutlamalarý "Bak postacý geliyor"
çocuk þarkýlarýnýn öznesi postacýlarýn , dolayýmýndan , elektronik iletiþim araçlarýnýn dolayýmýna çað
atlamýþ durumda.
Hegel "insanýn özünün gerçek temeli her bireyin, her kuþaðýn kendinden önce bulduðu üretim
güçlerinin, …ve sosyal iliþki formlarýnýn toplamýdýr" diyor. Hayata ilk gözlerimizi açtýðýmýzdaki iliþkiler
ile bugün yaþadýðýmýz iliþkiler arasýndaki fark eski bayramlar ile bugünkü bayramlar arasýndaki farka
karþýlýk düþmektedir. Bu süreci neresinden yakalamýþ olursanýz olun geriye dönük anýmsadýðýnýz
hiçbir þeyi bir kez daha yaþama þansýna sahip deðiliz. Çocukluðumuzda babalarýmýzdan
isteklerimizle, çocuklarýmýzýn bizden istekleri hiç ama hiç benzemiyor.
Ne kadar, "nerede eski bayramlar" desek de, teknolojiyi kullanarak dünyayý dönüþtürme çabalarýmýza
karþý ödediðimiz bedel olacaktýr, eski bayramlarý yaþayamamak.
Teknolojiyi kullanarak, dönüþüme uðratmak, ayný zamanda da, yeni tanýmlar üretmeyi ve bu tanýmlara
uygun yaþam tarzýný oluþturmayý zorunlu kýlýyor. Üretilen , her yeni tarz yaþam biçimi ile toplumsal
yapý arasýnda da bir neden-sonuç iliþkisi oluþuyor. Dolayýsýyla bu durum toplumsal yapý üzerinde belli
deðiþikliklerin ortaya çýkmasýný gerekçelendiriyor. Giderek çaðdaþ geliþim düzeyine uygun olarak
düzenlenen toplumsal yaþamda bireyler kendilerini, 'kendileri olarak' deðil, toplumsal rollerine ve
etkinlik alanlarýna göre tanýmlar hale geliyor. Yani tanýmlanmýþ bir 'ben'in toplumla iliþkilenmesi
sürecinde insanlar arasý iliþkinin "þeyler" arasýndaki iliþkiye dönüþmesi "yabancýlaþma" yý getiriyor.
Yabancýlaþmayý toplumsal olanla bireysel olan arasýnda bir denge kurma uðraþý olarak da
deðerlendirdiðimizde giderek daha soyut iliþki biçimlerine dayalý toplumsal organizasyonlarda
yaþamamýz kaçýnýlmaz oluyor.
* Oldukça uzun bir süre geçti bayramýn üstünden ama ben yoðunluktan ancak ve kopuk kopuk
zamanlarý birbirine ekleyerek oluþturmaya çalýþtým yazýyý . Neredeyse bir sonraki bayram gelecekti
biraz daha acele etmeseydim. Acele etmemden dolayý anlatamama hatasý yapmamýþ olmayý dilerim.
Abdullah Þengörenoðlu
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Kahvecigillerden : Zeycan Irmak
ANEKTOD
-sevgili O.Atay anýsýnayazýnýn tarihçesi silinmiþ mitolojimden.
Kusmak istiyorum ifratazatýmý insanlýða.
Beceremiyorum. Yapabildiðim, en fazla
kan tadýnda kýrmýzý þarap damacanlarýnda boðulmak...
anlamsýzlýðým yeryüzümü kaplamýþ,
görebildiðim düþler kâbusa soyunmuþ.
Söyle, bu mudur sevgi dolu bir yüreðin ödeyeceði bedel?
Bu mudur aþka soyunmanýn parametresel karþýlýðý?
Manen ve madden uzlaþamadýðým bu dünyanýn,
bu ülkenin parçasý olarak da yaþamak istemiyorum !
NEYÝM BEN? KÝMÝM BEN???
Orantýlarým tutmuyor birbirini. Uzuvlarým kopuyor
bedenimden, çürüyorum, dökülüyorum, kuruyorum...
"sen mutluluðun resmini çizebilir misin?" diyen ey nâzým!
doðrul kabrinden, yattýðýn yerde sýzlamasýn iliklerin !
doðrul! Gör ki nasýl bir dünyaya açmýþým gözlerimi !
sevdalarým yarým, bedenim yarým, kaným damarýmda
týkanmýþ...
hangi doðrunun bileþkesiydim ki, nasýl bir
bilinçle yaþamýþým bu güne deðin?
Tüm doðrularýmý alt üst eden kahpe dölü
insanlarla, et yýðýnýna hapsedilmiþim. Söyle !
söyle, ben þimdi kimim?
Katrankarasý, zifir siyah her yaným.
Gecem mi var, günüm mü belli deðil.
Karnýmý; beynimi kutsanmýþ suya bandýrarak ve
çimdik çimdik koparýp doyurabiliyorum ancak.
Ne tapýndýðým deli sevdam kalmýþ geriye,
ne sen. Ben bile bana yabancý düþmüþüm
niceleyin. Vazgeçemediklerimin ayak týrnaklarýna
bile tutunamayacak kadar acizim.
Bir göç bu... "Tehlikeli Oyunlar"da kayýp dünyalarý yansýtan adam
Bir oyunun içinde kaybolmaktan korkuyordu.
Korktuðu oldu.
Bir kendinden göçüþ bu... pýlý pýrtý toplanmadan,
Dökülüp saçýlarak, daðýlarak parçalarým, göçüyorum...
Kendimden...
Kendimi arýyorum : fail-i meçhul ! neredeyim ben?...
(biraz senin cinayetinim ben; biraz da beni ben katlettim - SIR -!!! )
Yoðun bakým ünitesindeki kablo ve
hortumlarda unuttum duygularýmý.
Çoktan karýþýp gitmiþlerdir týbbi atýk depolarýnýn
kadavra yalnýzlýklarýna.
Ben çocukluðumu, ben insanlýðýmý,
ben ne çok yanýmý yitirdim.
"Ay Çocuk" yardým et bana !...
Ay çocuk, alice, alexsander, çok uzaklarda...
bilmediðim dað yamaçlarýnda, insan kalabalýðýnda,
bir yerlerde iþte, ne bileyim...
ama sen, sen... sen onlardan daha da uzaksýn bana...
varsýn öyle olsun, umurumda deðil !
sergüzeþt bir geçmiþin küllerini savurdum ortalýða.
Ta en baþa döndük ece görüyor musun? Ta en baþa...
Ramak kalmýþtý ananýn karnýna yerleþmeye de,
kemikleþmiþ yüreðin sýðmadý, uðraþtýn olmadý,
fazla serpilmiþtin o zamandan bu zamana...
neyse iþte, dedim ya döndük iþte...
"ben kimim?" sorusuna...
yeniden yapýlanmanýn vakti zamaný gelmiþ
ama hazýr deðilsin. Zamanlama hatasý !..
týpký doðum an'ýn gibi...
(sen bu dünyaya doðmakla baþlýbaþýna hataydýn ya... neyse...)
köpükler saçýyor artýk içimdeki canavarýn aðzý.
Kimsenin suçu yok biliyorum.
Bu bir adaptasyon vak'asý...
Sanrýlý, þizofreni, yaþama ve yaþadýklarýna tüm isyaný...
Dilim, þap yutmuþcasýna küçük dilime yapýþmýþ.
Konuþmak, arz talep meselesi.
Susmak, gönül koymak diye algýlanýr karþý tarafta.
Sen; yalnýzlýðýmýn yegâne ikametgâhý...
Tek varisi...
Beynim, parçalanmak adýna çatlatma
çabasýnda kafatasýmý.
Imgelemimde boþ yer yok !...
Bütün biletler karaborsa satýldý !...
Hiçbir aðrý kesici fayda etmiyor, verdikleri
onca sakinleþtirici uyuma eylemini gerçekleþtirmiyor.
Direct damara mý enjekte etmeli -belki iþe yarar-?
Týr þoförü olmak isterdim çocukken.
Bana bir TIR çarptý,
Bütün iç organlarým açýk pazarda, satýþta þimdi...
Beynime þarap-nel deðil, þarapkaný kaçtý...
Kusmak istiyorum ifrazatýmý...
Artýk konuþamýyorum ben !...
Dedim ya, Duygularým;
Týbbi Atýk Depo'sunda, Kadavralarla dans ediyor...
Yine de elim kalem tutabilme çabasýnda...
AN - LA - SA - NA ! ! !....
Sen mi bunca yabancýydýn bana?
Yoksa ben mi görmüyordum gerçeði ?
(gerçek ne ki? An - lat - sa - na ! )
istemiyorum !
al dostluðunu, koy cebine, sende dursun
belki ileride ihtiyacý olanýn eline tutuþturursun ...
Zeycan Irmak
Arkadaþýna Öner
Kahveci Þovalye : Kubilay Hersek
Ýnanýlmayacak Kadar Gerçek Hayaller...( 2 )
30/12/2002 Bakü- Ýstanbul
Saat 10:00 ... Çoktan uyanmýþým...Beni alýp götürecek ve eve ulaþtýracak uçaða kavuþmamý
saðlayacak aracý beklemeye baþlamýþým çoktan... Odanýn kapýsýný çalýp " kahvaltý hazýr" diye yerel
lehçesinde seslenen kominin çaðrýlarýna aldýrmadan, aç karnýna içtiðim sigaranýn haddi hesabý yok....
Kafama koymuþum, ah bir topraðýma dönsem... Ah anama, kardeþlerime bir kavuþsam... Ah o
boðazda; demli rakýnýn bardakta býraktýðý koyuluðu, kaldýrdýðým kadehlerin ardýnda býrakarak raký
dublelerini bir bir yuvarlayabilsem...
Elimde emzik gibi duran sigarayý küllükte hýnçla söndürüyorum... Allah'ým, en sonunda dönüyorum
evime ve artýk kafama koyduðum kararlarý uygulayacak ve bu "kahramanlýk" oyunundan
vazgeçeceðim. Öyle ya! Hem yeni kahramanlara yol açmalý, hem de artýk yýlan hikayesine dönen
gelecek planlarýna... Artýk, dostlarýmýn yaþadýðý hayata entegre olmalýyým. Çoðu evlendi. Ýlker, Þenol,
Zafer, Mutlu hatta Hakan galiba Kürþat' la ben kaldým bekar. Dostlarýmý özledim... Bir kemancý gecesi
yapsak ne güzel olurdu eski günlerdeki gibi... Hep beraber... Sarhoþ olduktan sonra hep bir aðýzdan
baðýrsaydýk " yine aþýnca çayýn suyu boyunu... göz göze durup bakýnca göreceðiz, neyiz ve
neeeerelerdeyiz ..." yaþlandýk biz ya... Neyse, yýlbaþý nasýl olsa. Bir program olur mutlaka...
Beni buralara kadar savuran nedenler, her hafýzamýn boþ kalýþýnda zýrt diye geçi veriyor gözümün
önünden. Geçmeli de zaten. Öyle ya, inanmýþ olmanýn yüzeye vuruþu bu "zýrt diye geçiþ"...
Telefon çalýyor, aracým gelmiþ, aþaðýda beni bekliyormuþ. Yeni bir hayata baþlamanýn vasýtasý gelmiþ
kýsacasý... Sýrt çantamý kontrol ediyorum. Her þey tamam. Sol kolumun iç tarafýnda, pazýmýn tam yan
tarafýnda, ince bir zarýn altýnda duran küçük kapsülü sað elimin iþaret parmaðý ile yokluyorum.
Allah'ým, kullandýrmamayý nasip ettin ya, þükürler olsun... Karþýda kolona çakýlmýþ boy aynasýnda
yüzüme bakýyorum; "yaþlanmýþsýn koçum, saçlarýna ak düþmese de, sakallarýnýn altýndan belli olan
yüz hatlarýn derinleþmiþ."
Hayat be! Hayat yeniden baþlayacak birkaç saat sonra...
Hava alanýnda, sanki takip edildiðim hissine kapýlýyorum. Ama, yok diyorum kendi kendime sonra.
"Bu sadece, stresin yarattýðý yalancý bir his. " Gerçek bile olsa serin kanlýlýðýmý kaybetmemeliyim.
Uçaktaki yerimi belirlemek için hava yolu þirketinin bankosuna doðru yürüyorum. Allah'ým sanki aðýr
çekimde geçiriyorum bu dakikalarý, nefes alýþýmý duymak zorunda mýyým?
...
Uçaðýn sað tarafýnda, cam kenarýndayým. Yanýmda 18 yaþlarýnda bir genç onun yanýnda da 35- 36
yaþlarýnda, þakaklarýna beyazlar hayli fazlaca inmiþ, iri kýyým bir adam var. Bakýmsýz sakallarý kadayýf
gibi olmuþ ama çok seyrekler. Hafiften gözleri çekik. Orta Asyalý ama Türk kökenli olduðu kanýsýna
varýp, þüpheli gözle bakýyorum adama. Hayýrlýsýyla þu yolculuk bir bitse... Aprona indikten sonra, artýk
korkulacak, tedirgin olunacak bir þey yok. Onca stresin yanýnda en güzel olan þey: Ýþte tüm alýmýyla
gelen bir hostes. Hayatýmda yaptýðým onca uçak yolculuðunda hiç böyle çýtý pýtý bir güzel, böyle alýmlý
ve bakýmlý bir hostes görmemiþtim. Ýçimden diðer tüm hosteslerden özür dilemek geliyor hakikaten.
Diðerlerini tenzih etmek gerek her þeyden önce vesselam...
" Ne isterdiniz" diye soruyor. Saatin kaç olduðu yada günün ne zamanýnda olduðumuz hiç önemli
deðil. Önemli olan stresi atmak... " viski" diyorum. "sek olsun lütfen." Plastik bir bardaða tek buz
koyarak dolduruyor bardaðý yarýsýna kadar. Bardak dolarken aklýma gelen tek þey; tek seferde tümünü
bitirip kafamý sað tarafa devirip uykuya dalmak. Bir an önce kendimi Yeþilköy'de bulmak istiyorum.
Biliyorum bizim çocuklar orada olacak patronla birlikte...Her þey bitecek artýk sonsuza dek. Bir daha
bu hisleri yaþamayacaðým çünkü istifamý vereceðim -her ne kadar kabul edilmeyeceðini bilsem de... Saat kaç hatýrlamýyorum. Gözlerimi, fren sesiyle gelen sarsýlmayla açtým. Kemer tutmuþ beni. Bu
sadece uçaðýn tekerlerinin yere deðdiði an. Biraz sert olsa gerek. Camdan dýþarýya bakýyorum. Pist
yapmýþ uçak ilerledikçe yavaþlýyor. Ben uyurken, kemeri ya yanýmdaki çocuk yada hostes takmýþ
olmalý. Aðzýmda bir ekþime. Sanýrým bu içtiðim viskiden kaynaklanýyor, midemde de bir ekþime var.
Neyse vatan topraðýna geldik ya, ölsek de gözler yumuk gideriz.
Uçak tamamen durduðunda, artýk insanlar eþyalarýný toparlamaya baþlamýþtý. Yanýmdaki koltuklar
tamamen boþaldýðýnda ayaða kalkýp, kabin bagajýna yerleþtirdiðim sýrt çantamý aldým. Ýçinden, sarý
zarfý ve plastik bir kabýn içinde muhafaza ettiðim küçük Video Kamera kasetini çýkarttým. Artýk çýkýþ
kapýsýna doðru yönelip merdivenleri inerek topraða ayak basma zamaný gelmiþti, koridorda ilerlemeye
baþladým. O sýrada o güzel hostesin bana doðru ilerlediðini gördüm. Yanýma yaklaþtýðýnda durdu ve
elini uzattý. Gözlerimin içine bakarak " vatan topraðý, ana baðrýdýr" dedi. Tereddüt etmeden vermem
gerekenleri verdim. Þaþkýndým ama þaþýrmanýn ne kadar sýradan ve dikkate alýnmamasý gerektiðini de
öðrenmiþtim "öðreti zamanlarýnda"...
Hava alanýndan çýkarken üzerimdeki pek çok yükün kalktýðýný, kuþ gibi hafiflediðimi hissettim. Bunu
laf olsun diye yazmýyorum, hakikaten böyleydi. Artýk, çocukken kurup da uygulama fýrsatý
bulamadýðým ve bundan sonra uygulama imkaný bulabileceðim her þeyi yapma zamanýydý. Yapabilme
fýrsatýydý. Bir taksi çevirdim ve semtimi söyledim. Dalmýþým o sýra. Gözlerimi açtýðýmda Ali Sami Yen
stadýnýn yanýndan geçiyorduk. Köprüyü görecektim. Ne tuhaf bir his di bu. Köprüden süzülen takside,
kafamý sað tarafa devirmiþ kýz kulesiyle göz göze gelmiþtim. Hayallerimle de... Garip bir þey ama onca
yoðun isteðin yanýnda o yapýya bakarken ilk aklýma gelen þey vurdumduymaz bir halde aþýk olmaktý.
Günlerce susuz kalan birinin bunu fark etmesi gibi kývrandýrýcýydý. Aþka nasýlda susamýþým. Ama
bugüne dek hep uzak diyarlarda yaþamýþtýk aþk ile...Nasýl susatmýþ bu ayrýlýk beni...
Gözlerimi kapadým ve artýk taksi þoförü "aðabey! Artýk adresi tarif etsen" deyinceye kadar da
açmadým. Evimin bulunduðu sitenin giriþine geldiðimde artýk derin ama çok derin bir nefes almanýn
zamaný gelmiþti....
...
Kapýya doðru uzandým ve zile bastým. Kapýyý ilk açacak olanýn kim olacaðýný merak ederek
heyecanlandým. Ýçim pýr pýr ediyordu. Allah'ým sana þükürler olsun ki evimdeyim...
...
(Devamý, nefes aldýðým ve klavyeyi önüme alabildiðim sürece var...)
(Ýþ bu hikaye, yukarýdaki tarihte kaleme alýnmaya baþlanmýþ ve hissedilen rahatlýktan ötürü
yayýnlanmasýna þimdi karar verilmiþtir. Bu hikaye, "Günümüz" zamanýnda son bulan bir hikayedir.
Kiþiler, mekanlar yada adý geçebileceði düþünülen kurumlarýn tümü ama tümü benim ve sizlerin hayal
yeteneðinizle sýnýrlýdýr ve dahi hayaldir...Ýþ bu hikayenin yazýmý aþamasýnda; edebi yada manzum
kurallar gözetilmeden tek düzen ve hissedilen edebiyat kullanýlmýþtýr ve kullanýlacaktýr da. Bu nedenle
yapýlacak imla ve edebi hatalara karþý söz edilecek eleþtiriler konusunda sizleri uyarýrým. Zira edebi
kaygým, yazým aþamasýnda sadece imlaya dikkat etme çabasýna yoðunlaþmak sýnýrýnda olmuþtur.
Olamamýþtýksa da eleþtiriler baþ üstünedir.)
Kubilay Hersek
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Dost Meclisi
Dizilerdeki Kanser Sömürüsüne Hayýr Deme Zamaný
Bugün sizlerle, þiddetle kýnadýðým bir konuyu paylaþmak istiyorum. Son zamanlarda "rayting" adýna
dizilerde senaryolara konu olan bir moda oluþtu farkýnda mýsýnýz bilmiyorum?
Hemen hemen her dizide baþgösteren bu demagoji , Kanser hastalýðý.
Zar zor vakit ayýrarak hatta bazen oðlumu erken uyutarak seyrettiðim bir kaç diziye tam konsantre
olmuþken ve aman ne kadar kaliteli bir yapým, ne kadar akýcý bir senaryo derken karþýma hemen bir
kanser hastasý çýkarýveriyorlar. Bu ne demek oluyor anlamýyorum. Bizler zaten bu hastalýkla mücadele
vermek adýna oldukça çaba harcýyoruz ve benim gibi de çok fazla insan olduðuna inanýyorum, fakat
duyarsýz dizi yapýmcýlarý sanýrým bu hassasiyetten yoksunlar. Nasýl oluyor da, insanlarýn morallerini
bozmaya bu kadar cüret ediyorlar. Bu hastalýðý dizilerde konu olarak gündeme getirip, rayting almaya
çalýþýyorlar ama ne yazýk ki bu hastalýða yakalanmýþ kiþilerin ruhsal durumlarýný göz ardý ediyorlar. Bu
kadar düþüncesiz, duyarsýz ve aptal bir toplum haline dönüþtürerek yanlýþ bir populist politika
uyguluyorlar.
Yeter artýk diyorum ve her seferinde bu hassasiyetimi ilgili yayýn kurumlarýna yazý yazarak iletiyorum.
Lütfen bu konuda hassasiyetinizi kaybetmeyin ve konu hakkýnda duyarlý olun.
Kahve keyfiniz bol olsun,
Ayþe H. EREM
<#><#><#><#><#><#><#>
Kahve Molasý, siz sevgili kahvecilerden gelen yazýlarla hayat bulmaktadýr.
Her kahveci ayný zamanda bir yazar adayýdýr. Yolladýðýnýz her özgün yazý deðerlendirilecektir.
Kahve Molasý bugün 4.258 kahveciye doðru yola çýkmýþtýr.
Yukarý
Tadýmlýk Þiirler
aþka dair üçleme
I - daðlarýn ýtýrý
bir düþte çýktýk içimizdeki yokuþlarý
uçurtmalar ekip kederimize
ellerimizde nar bereketi
daðlarýn ýtýrýydý üzerimizde
bahar yorgunluðu
terimiz akarken köklerine
geceyi resimlerdi sesin
-mýþlý zaman masal dilince
sevdalarda han duvarýydýk
II - özlem
özlemin kaç halini söylesem
yüzünde gezinir ellerim
kum tükenir saatimde
ne zaman o anlamlý sessizliði
kilitlesek gözlerimize
bir meltemde batýk kalýrýz
III - o kent
seni tanýdýðým kentte
çürümüþ bir halatýn ucunda / iskelede
sesin bekliyor beni
çöreklenende kapýmýza açaray
bað makasý bileklerimizde
budanalým aþka
iþportaya düþmeden
yaþadýk ve yenildik aþka
küskünlüðümüz yok kendimizle
-þimdi o kent- yüzümüz gibi eskir bizimle...
Emre Gümüþdoðan
Yukarý
Biraz Gülümseyin
Haydee bre pehlivanlar!...
Yukarý
Ýþe Yarar Kýsayollar - Þef garson: Akýn Ceylan
http://secim.trt.net.tr
En saðlýklý, yorumsuz seçim sonuçlarýna ulaþmak için güvenilir bir link.
http://www.polibo.com/ada_1024.htm
Polisan tarafýndan çocuklara yönelik hazýrlanan zevkli ve eðlenceli bir web sayfasý. Çocuðunuzun üye
olmasýný saðlayarak aktivitelerden faydalandýrabilirsiniz.
http://www.pokedede.com/
Çocuklar için hazýrlanan bir diðer web sayfasý daha. Pokedede çocuklar ve ebeveynleri için eðitim
þart diyen bir site. "...Web sitemizin amacý, ailelere pokemon hakkýnda bilgi vererek; onlarý çocuklar
ile bu konuda konuþabilmelerini saðlayarak yakýnlaþmalarýna yardýmcý olmak..." diyerek fikirlerini
bizlerle paylaþýyorlar.
http://www.azeri.org
Azerbeycan ve Azeriler hakkýnda merak ettiðiniz birçok konu için baþvuru kaynaðýnýz ...The
population of the Republic of Azerbaijan (Northern Azerbaijan) is estimated at 7.5 million. In addition,
there are approximately 25-30 million Azerbaijanis living in Iran (Southern Azerbaijan). In 1920, when
the Soviets came into power, Northern and Southern Azerbaijan became isolated from each other...
[email protected]
Yukarý
Damak tadýnýza uygun kahveler
KeyTweak v1.12 [160k] Win2k/XP FREE
http://webpages.charter.net/krumsick
Klavyede Insert, Caps Lock, ve Scroll Lock tuþlarýný hiç kullanýyor musunuz? Belki Caps Lock. Bunun
gibi hiç elinizin gitmediði tuþlara deðiþik görevler yüklemek ister misiniz? Tek tuþla hesap makinesine
ulaþmak yada tek tuþla Internet Explorer'ý açmak gibi... Cevaplarýnýz evetse bu programý yükleyip
keyfine varýn. Bilgisayardan az biraz anlayanlar için:-))
Yukarý
http://kahvemolasi.com/sayilar/20040330.asp
ISSN: 1303-8923
30 Mart 2004 - ©2002/04-kahvemolasi.com
istanbullife.com
Kahve Molasý MS Internet Explorer 4.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiþtir.
Uygulama : Cem Özbatur - Her hakký saklýdýr. Yayýn Ýlkeleri

Benzer belgeler

PDF Versiyonu - Kahve Molası

PDF Versiyonu - Kahve Molası Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 472

Detaylı

PDF Versiyonu - Kahve Molası

PDF Versiyonu - Kahve Molası Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 472

Detaylı

PDF Versiyonu - Kahve Molası

PDF Versiyonu - Kahve Molası Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 472

Detaylı

PDF Versiyonu - Kahve Molası

PDF Versiyonu - Kahve Molası Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 472

Detaylı

PDF Versiyonu - Kahve Molası

PDF Versiyonu - Kahve Molası Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 472

Detaylı

PDF Versiyonu - Kahve Molası

PDF Versiyonu - Kahve Molası 19 Þubat 2004 - Fincanýn Ýçindekiler

Detaylı

PDF Versiyonu - Kahve Molası

PDF Versiyonu - Kahve Molası Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 472

Detaylı

PDF Versiyonu - Kahve Molası

PDF Versiyonu - Kahve Molası Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 472

Detaylı