sağlıkta adres - Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi

Transkript

sağlıkta adres - Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi
SAĞLIKTA ADRES
BAŞKENT
SAYI 11 / BAHAR 2013
Başkent Üniversitesi Hastanesi yayınıdır.
TANI VE TEDAVİ BİRİMLERİ
Acil Tıp
Anestiziyoloji
Ağrı Kliniği
Aile Hekimliği
Beyin ve Sinir Cerrahisi
Çocuk Cerrahisi
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Dermatoloji
Aşırı Terleme Tedavisi
Botox Uygulaması
Fototerapi
Diş Hekimliği
Endokrinoloji
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon
Gastroenteroloji
Genel Cerrahi
Yanık Polikliniği
Göğüs Hastalıkları
Sigara Bırakma Kliniği
Uyku Laboratuarı
Hematoloji
Kalp Damar Cerrahisi
Göz Hastalıkları
Kadın Hastalıkları ve Doğum
Tüp Bebek
Kardiyoloji
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları
Nefroloji
Ayaş Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi
Yapracık Geriatri ve Psikososyal Rehabilitasyon Merkezi
Yenikent Diyaliz
Nöroloji
Nükleer Tıp
Ortopedi ve Travmatoloji
Patoloji
Plastik ve Rekonsrüktif Cerrahisi
Psikiyatri
Romatoloji
Radyodiagnostik
Tıbbi Genetik
Tıbbi Onkoloji
Üroloji
Taş Kırma Kliniği
Ürodinami Laboratuarı
İÇİNDEKİLER
04
08
12
16
18
22
24
30
32
36
EDİTÖRDEN
Sahibi
Başkent Üniversitesi Hastanesi
Adına Başhekim
Prof. Dr. Ali HABERAL
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Melek ALKAN ÇAKMAK
Tasarım Uygulama
Can Matematik Yayınları
Baskı
Cem Veb Ofset
Alınteri Bulvarı No: 29
Ostim / Ankara
Tel: (0312) 385 37 27
Yayın Türü
Yerel Süreli Yayın
Baskı Tarihi
12.03.2013
İdare Adresi
Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi
10. Sokak, No: 45
Bahçelievler / ANKARA
Tel: (0312) 212 68 68
Faks: (0312) 223 73 33
www.baskent-ank.edu.tr
Merhaba sevgili okurlarımız,
İnsanoğlu nefes aldığı müddetçe bitmek tükenmek bilmeyen hevesler, istekler ve hayaller peşinde koşuyor. Nasıl, Pazartesiler hep diyet başlangıçlarına mahkum edilmişse, yeni bir yıl da, ilkbahar da
içimizin umutla dolmasını sağlayan katalizörlere dönüşüyor. Önümüz İlkbahar. Kendimizi; gücünü tazeliğinden, körpeliğinden alan
güzel sevgilinin kollarına bırakma zamanı. İlkbahar; uyuyan toprağını canlandırdığın gibi yorgun yüreklerimizi de tazele. Kış kışlığını yapmadı, sen yap baharlığını. Güzel şeylerin başlangıcının bahanesi ol. Yorgunluğundan yakınalım, ama yine de kırkikindilerinden
sonra açan güneşine teslim olalım.
2013 yılının bu ilk sayısının geçerli olduğu zaman diliminde gündemimizde üç önemli gün yer alacak. Bunlardan ilki 14 Mart Tıp Bayramı. Hastanemiz ev sahipliğinde, bir gün yerine bir hafta sürecek
ve geleneksel kutlamaların dışında gerçekleşecek çeşitli etkinliklerde sizlerle buluşacağız. Kutlamalarda, hekimlerin farklı yönlerinin
sergilenmesi ağırlığını hissettirecek. Sağlık profesyonellerimizi, hekim kimliklerinin dışında sahip oldukları yönleriyle ağırlayacağız.
Bir sonraki sayımızda, objektiflerimizi çevirdiğimiz bu etkinliklerden kareleri sizlerle paylaşacağız.
Başkent Üniversitesi Hastanesi olarak gündemimize aldığımız diğer önemli iki gün ise; kadınlarımızla ilgili. 8 Mart Dünya Kadınlar
Günü ve Mayıs ayının ikinci Pazar günü kutlanan Anneler Günü vesilesi ile erken teşhis ve tedavinin önemini vurgulamak için sağlıkla
kadınlarımızın yanında olacağız. Bu günler; Batı dayatması ile gündemimize girip, tüketim çılgınlığını körükleyen popülist yaklaşımlar gibi görünse de konuyu sağlık açısından gündeme taşımakta bir
araç olarak kullandık. Kadınlar için hazırladığımız farklı check-up
paketleriyle özellikle 40 yaş üstü kadınlarımızın senede bir kez kontrol testlerini yaptırmasını sağlamak amacı hedeflendi.
Hastalıklar sadece dergimizde okuduğunuz cümlelerde kalsın. Keyifli okumalar. Bir sonraki sayıda görüşmek üzere sevgilerimizle…
Melek ALKAN ÇAKMAK
DOWN SENDROMUNA
GENETİK BAKIŞ
4
Prof. Dr. Zerrin Yılmaz Çelik
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi
Tıbbi Genetik Anabilim Dalı
Down Sendromu gündemden düş-
Down Sendromu olarak başlayan bir
liğin ilk ve ikinci üç aylık dönemlerin-
meyen ve sık karşılaşılan sağlık sorun-
gebelik genellikle düşükle sonuçlanır,
de tarama testleri ve ultrason incele-
larından biri olma özelliğini taşıyan bir
sadece %20-25’i doğabilir.
mesi yapılır ve riskli gebelikler bu şe-
hastalıktır. Hastalığın kromozom bo-
Down Sendromlu bireylerde fazla kro-
kilde saptanabilir. Yapılan bu testler ve
zukluğu nedeniyle gelişmesi, bu hastalara ve ailelerine genetik tanı, tarama
ve danışmalık hizmetlerinin verilmesini
gerektirmektedir. Hastalığa sahip bireyler ya da riskli bir aile bu durumla karşılaştığında yapılması gerekenler nelerdir, risk ne zaman ortaya çıkar,
kimleri ilgilendirir ve bu durumda neler
yapılmalıdır gibi sorular akla gelmektedir. Bu yazıyla, sorular üzerinden giderek, sık karşılaşılan bu sağlık sorununa
genetik yaklaşımın ve bunun öneminin
anlatılması amaçlanmıştır.
Down Sendromu nasıl bir hastalıktır?
Down Sendromu bir kromozom bozukluğudur. Normal bireyler biri anneden diğeri babadan aktarılan 23 çift
yani 46 kromozoma sahiptir. Down
Sendromlu bireylerde ise iki tane olması gereken 21. kromozomdan üç
kopya bulunur. Bu fazla kromozom
ayrı bir 21 olabildiği gibi daha nadir
olarak başka bir kromozoma yapışık olarak da bulunabilir. Down Sendromunda kromozom sayısı genellikle
47’dir ve bu nedenle trizomi 21 olarak da bilinir (Resim 1). Translokasyon
tipi dediğimiz fazla 21. kromozomun
bir başka kromozoma yapışık olarak
mozoma bağlı olarak zeka ve bedensel gelişim etkilenir. Tipik yüz bulguları vardır, çekik gözler belirgindir ve elde eli boydan boya geçen simian çiz-
ultrasonda saptanan bulgular riski belirleyebilir ancak tanı koyamaz, bunun
için riskli gebeler danışma için genetik
tanı merkezine yönlendirilerek kromo-
gisi dediğimiz tek derin bir çizgi bu-
zom incelemesi ve bunun için yapıla-
lunur. Bulgular kendini doğumdan iti-
cak genetik testler hakkında bilgi al-
baren gösterir. Kalp hastalıkları yoksa
malarının sağlanması gerekir.
genellikle 50-60 yaşlarına kadar yaşa-
Down Sendromlu çocuk öyküsü ya
yabilirler, ancak ciddi kalp hastalıkları
da 35 yaş ve üzerindeki gebeliklerde
bu hastaların yaşamlarının ilk yıllarında
de genetik danışma ile aileler bilgilen-
kaybedilmesine neden olur.
dirilerek bebek doğmadan önce kro-
Kimler riskli grupta yer alıyor?
mozom incelemesi için yapılacak test-
Ortalama görülme sıklığı 800 canlı doğumda bir olarak bildirilmektedir. Ancak anne yaşı 35 olduğunda Down
Sendromlu bir çocuğa sahip olma ris-
ler hakkında bilgilendirerek, tanı yöntemi seçmelerinde ve yöntemin sonuçlarını anlamalarında yardımcı olunmaya çalışılır.
ki 350 de 1’ e yükselmektedir. Bu risk
Down Sendromlu bebekler çoğunluk-
40 yaşında 100 de 1 olmaktadır. Do-
la tipik yüz görünümü nedeniyle dik-
layısıyla 35 yaş üzerinde gebe kalan
kat çekerler, fizik bulgular muayene sı-
annelerin çocuklarında risk artmakta-
rasında belirlenebilir, bu nedenle mu-
dır. Ama bu söylenenler genç annele-
ayene bulguları uyumlu olan çocukla-
rin çocuklarında risk yok olarak algı-
rın aileleri çocuk hastalıkları uzmanları
lanmamalı, onlar için de düşük olmak-
tarafından genetik merkezine yönlen-
la birlikte risk bulunmaktadır. Down
dirilerek danışma almaları ve tanı için
Sendromu, çoğunlukla kromozomla-
periferik kandan kromozom inceleme-
rın hücre bölünmesi sırasındaki dağılı-
si yapılması sağlanır.
mında olan hatalar nedeniyle oluştuğu
Dengeli translokasyon taşıyıcısı
için, aslında her gebelik bir risk oluşturmaktadır.
olan kişiler, kendilerinde böyle bir
sorunun olduğunu nasıl anlayabi-
Risk grubunda olan ailelere neler
lirler?
mozom sayısının normal bireylerdeki
önerilir?
21. kromozomun biri bazen başka bir
gibi 46 olduğu görülür, ancak sonuçta
Gebelik takibinde perinatologlar tara-
kromozom üzerinde bulunabilir, trans-
21. kromozom yine üç kopyadır.
fından genel uygulama olarak gebe-
lokasyon olarak adlandırılan bu du-
bulunduğu durumda bakıldığında kro-
5
rum yapısal bir bozukluktur ve yaş-
cesinde mutlaka kromozom inceleme-
Genetik testler ne kadar güvenilir-
la ilgili değildir. Böyle bireylerde sağlık
si önerilmektedir.
dir?
sorunları beklenmez ancak bazen kı-
Gebelik döneminde yapılması önerilen genetik tanı testlerinin riskleri nelerdir?
Kromozomların incelenmesi, Down
Riskli gebeliklerde gebelik haftasına
bağlı olarak kromozom incelemesi için
üç farklı yöntemle fetal hücre elde edilebilir. Gebeliğin 11-12. haftalarında koryonik villus hücreleri (CVS), 16-20. haftaları arasında amniyon sıvısı hücreleri ve 20 hafta ve sonrasında fetal kan
hücreleri kromozom eldesi için alınabilir.
Bu işlemler tecrübeli bir perinatalog tarafından yapılmalıdır. Amniyosentez en
sık uygulanan yöntemdir, ancak CVS’
de daha erken sonuç alınması nedeniyle tercih edilmektedir. Bu girişimsel yöntemler ultrason eşliğinde yapılmaktadır.
İşleme bağlı olarak % 0.5-1’lik gebelik
kaybı riski mevcuttur. CVS’ de bu risk
%1-2 arasındadır.
kromozom görülmesi ile tanı konulur.
sırlık, tekrarlayan gebelik kayıpları gibi sorunlar gözlenebilir. Bu durum ancak kromozom incelemesi sonucu anlaşılabilir (Resim 2). Translokasyon taşıyıcısı bireylerin Down Sendromlu çocuk sahibi olma riskleri, yaştan bağımsızdır ve daha yüksek riske sahiptirler. Translokasyonu taşıyanın anne ya
da baba olmasına bağlı olarak risk bazı durumlarda değişir. En riskli durum
21. kromozomların birbirine yapışık olduğu durumdur [t(21;21)] ve bu kişilerin yaşayan çocuklarının tümü Down
Sendromu olacaktır. t(21;21) dışındaki diğer translokasyon taşıyıcılığı durumunda yardımlı üreme teknikleri sonrasında preimplantasyon genetik tanı
ya da gebelik durumunda doğum ön-
6
Sendromunda kesin tanı koyduran bir
testtir. Karyotipte fazladan bir 21inci
Bazen bulgular Down Sendromu ile
uyumlu olmasına rağmen sonuç normal olabilir. Bu durumda mozaiklik akla gelmelidir. Mozaik olgularda bireyin
bazı hücreleri normalken bazı hücreleri trizomiktir (Trizomi: normalde anneden bir, babadan da bir olmak üzere
iki adet gelen belli bir kromozom bilgisinin hücrelerde üçüncü kez yeralmasıdır). Bu durumda başka bir hücre kaynağında kromozom incelemesi yapılmalıdır. Örneğin amniyon hücreleri normalken fetal kan hücreleri trizomik olabilir ya da periferik kan sonu-
cu normalken cild örneklerinde trizomi saptanabilir. Mozaik olan hastaların
yüz görünümü gibi fenotipik özellikleri, tüm hücreleri trizomik olanlarla aynı
özellikleri taşır.
Kromozom analizi; hücre kültürü, kromozom eldesi, kromozomların boyanması ve mikroskopta incelenmesini içeren bir süreçtir. Kromozom elde edilebilmesi için hücrelerin ortama
uyum sağlaması ve çoğalması gerekir.
Nadiren hücreler ortama uyum sağlamaz ve kromozom elde edilemez. Bu
durumda yaklaşık 1-2 gün gibi kısa bir
sürede sonuçlanan yöntemler kullanılabilir. Bu yöntemler genetik tarama
yöntemleridir. Sadece 21. kromozomun sayısı hakkında bilgi verir, bu kromozom dışındaki kromozomların ve
21. kromozomun yapısal özelliklerinin
değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu
nedenle her ne kadar kısa sürede bilgi
verseler de, kromozom analizi, bakılamayan diğer durumları incelemek için
mutlaka gereklidir.
Down Sendromu teşhisi almış bebeklerde ne tip sorunlar gözlenir?
Ailelere neler öneriliyor?
Down Sendromu, zihinsel ve fiziksel
gelişimi mutlaka etkiler. Bu etkinin derecesini önceden kestirmek mümkün
değildir. Tedavisi olmayan bir durumdur, ancak destek tedavileri özellikle
ilk aylardan itibaren fizik tedavi ve özel
eğitim için yönlendirme ile yaşam kaliteleri arttırılabilir. Bu bebeklerde en büyük sorun aileleri tarafından kabul görmemeleridir. Ailenin çocuklarına gösterdiği ilgi aslında her şeyin temelidir.
Bu nedenle ailelerin genetik danışma almaları, Down Sendromu hakkında bilgilendirilerek gerekirse psikolojik danışmanlık ile desteklenmeleri çok
önemlidir.
ce (Prenatal) gebelik takipleri sırasında
Down Sendromu riski belirlendiğinde
tanı ve tarama testlerinin yapılması, ya
da çocuk doğduktan sonra (Postnatal)
Down Sendromu şüphesi olduğunda tanı testlerinin yapılması aşamalarında karşılaşıyoruz. Riski değerlendirmek, tanısal testler hakkında bilgi vermek ve test seçimine yardımcı olmak,
testin yapılması ve sonuçlarının değerlendirilmesi gibi konularda danışmanlık
ve tanı hizmeti veriyoruz.
yaşlarda Alzheimer hastalığı, demans
görülebilir.
Özellikle kalp hastalıkları yaşam kalitesi için çok kritiktir. Bu bireyler kardiyak
anormallikler açısından mutlaka incelenmelidir.
Özetle Down Sendromu ile
ilgili akılda tutulması gereken noktalar nelerdir?
a) Down Sendromu, 21. kromozomun iki yerine üç tane olmasıyla sonuçlanan bir
a) 35 yaş ve üzeri bir gebe, tarama kromozom
bozukluğudur.
testleri normal olarak değerlendirildiBu nedenle böyle hastalarda
ğinde test yaptırıp yaptırmama konukromozom incelemesi yapısunda danışabilir.
larak tanı doğrulanmalıdır.
Sıklıkla başvurulan konular aşağıda sıralanmıştır:
b) Gebelik takibinde sonucu trizomi 21
bulunan çiftler, Down Sendromu hakkında bilgi alarak gebeliği sonlandırıp sonlandırmama kararını verebilmek
için danışabilir.
b) Çocukta translokasyon tipi Down sendromu saptandıysa anne babanın kromozomları mutlaka incelenmec) Translokasyon taşıyıcısı çiftler ge- lidir.
belik kararı vermeden önce danışabilir, preimplantasyon ya da prenatal tanı seçenekleri hakkında danışma isteyebilir.
d) Çocuğunda Down Sendromu saptanan aileler ikinci gebelik öncesi değerlendirme için danışabilir.
e) Bazen Down Sendromu görünümü
olan bireylerde, anormallik beklenen
dışında başka kromozomlarda olabilir,
ya da anormallik belirlenemeyebilir. Bu
durumlara yönelik bilgilendirme ve danışma için başvurulabilir.
f) Sendromik durumlarda kromozomlarda daha detaylı inceleme olanağı
sağlayan yeni teknolojilerin uygulanması için ailelere danışma verilebilir.
Down Sendromu ile birlikte başka
genetik hastalıklar bir arada ortaya çıkabilir mi?
Tıbbi Genetik Anabilim Dalı’ nın buradaki önemi nedir? Tıbbi Genetik Uzmanı hangi aşamalarda ebeveynlerle iletişime geçmektedir?
Çok nadiren başka kromozom bozuklukları Down Sendromuna eşlik edebilir. Bu hastalarda ek olarak saptanan
anormalliğe bağlı hastalık bulguları bulunabilir.
Biz Tıbbi Genetik Anabilim Dalı olarak,
ailelerle sıklıkla; çocuk doğmadan ön-
Down Sendromu özellikle lösemiler
için risk oluşturan bir durumdur. İleri
c) Hem üç 21 hem de iki 21
taşıyan hücreler aynı kişide
birlikte bulunabilir. Bu durum
mozaik trizomi 21 olarak adlandırılır. Hastalık bulguları daha hafif olabilir ancak
böyle hastalarda zeka mutlaka etkilenmektedir.
d) Down Sendromu riski, gebelik takibinde yapılan tarama testleri ve ultrasonografik değerlendirme ile belirlenebilir. Risk saptanması durumunda kromozom incelemesi yapılarak hastalığın var
olup olmadığı anlaşılabilir.
e) Risk saptanan ya da klinik şüphe olan her durumda;
hastalığın klinik değerlendirmesi, yapılacak testlerin belirlenmesi ve kromozom sonuçlarının açıklanması için
aileler genetik danışma almalıdır.
7
TİNNİTUS
(KULAK ÇINLAMASI)
8
Doç. Dr. H. Seyra Erbek
Dr. Reyan Elif Güner
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi
KBB Hastalıkları Anabilim Dalı
Tinnitus, yani kulak çınlaması, dışarıdan gelen uyaran olmaksızın kulakta
ya da başta ses hissedilmesidir. Tinnitus ancak sessizlikte duyulabilen çok hafif bir ses
olabildiği gibi, günlük yaşamdaki diğer seslerden çok daha şiddetli bir hale de
gelebilmektedir. Tinnitus şikayeti olan hastalar tarafından duyulan ses; çınlama,
vızıltı, gürleme, tıkırdama, fısıltı, motor gürültüsü, rüzgar gürültüsü gibi tarif edilebilir,
hatta kişi müzik duyduğunu söyleyebilir. Tinnitus bir veya iki kulakta bazen
kafanın içinde algılanır. Bu durum hasta için önemsiz olabileceği gibi,
hastanın kendisini güçsüz hissetmesine neden olabilir.
Tinnitus kendi başına bir hastalık ol-
de tinnitusun eşlik ettiği bilinmekte-
tus hayat kalitesini ileri derecede etki-
mamasına rağmen sık görülen, has-
dir. Aynı zamanda tinnitus hiç bir işit-
lemektedir.
talar ve doktorlar için problem yaratan
sel patoloji olmadan da görülebilmek-
İşitme sisteminin her hangi bir yerinde
bir durumdur.
tedir.
dolaşım bozulmasına bağlı hasar olu-
Tinnitus mekanizması tam olarak
Tinnitusun görülme sıklığı farklı yaş
şabilir ve dolaylı olarak tinnitusa ne-
açıklanamamakla birlikte işitme sis-
grubunda ve farklı toplumlarda de-
den olabilir. Kardiyovasküler hasta-
temindeki değişikliklere bağlı oldu-
ğişkenlik göstermekle birlikte yakla-
lıklar ve risk faktörleri tinnitus ile ilişkili
ğu düşünülmektedir. Tinnitus dış ku-
şık olarak toplumun %7-33’ünde gö-
bulunmuş ve kardiyovaskuler hastalık
lak, orta kulak veya iç kulağı ve işit-
rülmektedir. Çocukluk çağından iti-
riski arttıran her türlü etkenin tinnitusu
me sinirini etkileyen her türlü hasta-
baren görülebilen bu semptomun in-
arttırabileceği bildirilmiştir. Arteriyal hi-
lıkta ortaya çıkabilmektedir. Nedenle-
sidansı yaşın ilerlemesi ile artar. Şid-
pertansiyon, hiperlipidemi, hiperinsu-
ri arasında sık karşılaşılan; altta yatan
detli tinnitusu olan hastaların sade-
linemi gibi kardiyovasküler hastalıkla-
kulak enfeksiyonları, kulaktaki yaban-
ce %25’i hayat kalitesinin etkilendi-
rın risk faktörleri ile tinnitus ilişkili bu-
cı cisim, kulak kiri ve gürültü hasarları
ğini bildirirken, hastaların %1-3’ünde
lunmuştur.
sıklıkla bildirilen durumlardır. Bunların
uyku bozuklukları, anksiyete gibi psi-
Tinnitusun klinikte değerlendirilmesi
yanı sıra serotonin düzeylerini düşü-
kiyatrik bozukluklara sebep olmakta-
yapılırken öncelikle önemli veya kay-
ren ilaç alımı, yüksek ve şiddetli sesle-
dır. Şikayetleri şiddetli olan hastalar-
da değer olmayan şeklinde ayrılma-
re maruz kalmaya bağlı işitme kayıpla-
da tinnitus, konsantrasyon bozukluk-
sı gereklidir. Normal tinnitus beş da-
rı da etken olarak sık görülür.
larına, seslere hassasiyete, anksiyete-
kikadan az sürüp, sıklığı haftada bir-
İşitme kaybı tinnitus için en büyük ve
ye ve depresyona neden olabilmekte-
den az olan ve çoğu insan tarafından
tek risk faktörüdür. İşitme kaybının
dir. Bu rahatsızlıkların bir araya gelme-
deneyimlenen tinnitus olarak tanımla-
derecesinin artması tinnitus görülme
si ile yaşam kalitesinde düşüş gözlen-
nır. Patolojik tinnitus ise 5 dakikadan
oranının artmasına neden olur. İşit-
mektedir. Tahmini olarak genel popü-
fazla sürüp haftada birden daha fazla
me kaybı olan hastaların %50- 70’in-
lasyonda her 100 kişiden 1’inde tinni-
oluşan ve genellikle işitme kayıplı in-
9
sanlar tarafından deneyimlenen tinni-
li, hastanın elektrolit ve lipid paramet-
ri sonunda organik patoloji bulunma-
tus olarak tanımlanır. Daha sonra şi-
releri incelenmelidir. Tek taraflı tinni-
dığı durumlarda subjektif tinnitus tanı-
kayetin kaynağına yönelik tinnitus ob-
tus şikayeti ile gelen hastada mutlaka
sı konur.
jektif ve subjektif olarak sınıflandırı-
MRG ile internal akustik kanal ve sere-
Tinnitusun tedavisinde uygulanabile-
lır. Objektif tinnitusta ses, hem hasta
bellopontin köşe incelenmelidir. Nabız
hem de başkaları tarafından duyulabi-
şeklinde tinnitus tarif eden hastalarda
cek ve hastalarda yarar gösterebile-
lir; subjektif tinnitusta ise sadece has-
MR anjiyografi ve venografi, DSA gibi
ta tarafından duyulabilmektedir.
incelemelere yer verilmelidir.
Tinnitus şikayeti ile başvuran hastada
Tinnitus yakınması olan tüm hastalar-
öncelikle temel klinik değerlendirme
da işitme azlığı şikayeti olsun olma-
yapılmaktadır. Bu değerlendirme için-
sın saf ses odyometrisi, konuşma od-
de ilgili otolojik, genel ve aile hikaye-
yometrisi tam olarak uygulanmalıdır.
si üzerinde durulur ve muayenede ku-
Hastaların duydukları ses odyomet-
laklar, dişler, baş- boyun değerlendir-
re cihazları ile taklit edilebilmektedir.
mesi yapılır. Ayrıntılı bir öykü alınma-
Böylece hastanın duyduğu ses ge-
sı esastır. Bu grup hastalarda incele-
rek tını gerekse gürlük olarak belirle-
meyi kolaylaştırmak için standart öy-
nebilir. Hastanın uyumunu gerektiren
Günümüzde birinci amaca ulaşmada
kü formları kullanılabilir. Tinnitusa eş-
bir test olan tinnitus eşleme testi yapı-
kullanılan bir çok tedavi seçeneği bu-
lik eden başka odyovestibuler semp-
lır ve hastanın duyduğu sesin özellik-
lunmaktadır, ancak ikinci amaç halen
tom olup olmadığı özellikle sorgulanır.
leri ortaya konur. Gerektiğinde denge
araştırma konusu olmaktadır. Tinnitus
Sonrasında hastaya tam bir KBB, baş
sistemini inceleyen testler ve ileri işit-
yakınması olan hastalarda genellikle
boyun muayenesi yapılır. Kulak içinde
me testleri de uygulanabilir.
belirgin işitme kaybı da mevcuttur. Bu
dinleme yapılabilir. Hastadan tinnitu-
Radyolojik olarak veya muayene bul-
hastalar için hem işitmeyi düzeltmesi
sunun ritmini söylemesi istenip nabız
gusu ile tinnitusa yol açabilecek du-
hem de tinnitus şiddetinde azalmaya
ile ilişkisine bakılabilir.
rum tespit edildiğinde objektif tinni-
sebep olması nedeni ile işitme cihaz-
Gerekli görüldüğünde kan tetkiklerin-
tustan bahsedilir. Tedavi buna göre
ları tedavide birinci basamakta yer al-
de rutin biyokimya testleri istenme-
yönlendirilir. Hastanın tüm incelemele-
maktadır.
10
cek tek bir yöntem bulunmamaktadır.
Tedavi planlanırken ulaşılmak istenen
2 sonuç mevcuttur:
1.
Tinnitusa
cevabın
habituasyo-
nu: tinnitusun insomnia (uykusuzluk),
depresyon, anksiyete gibi psikolojik
etkilerinin azaltılmasını amaçlar
2. Tinnitus algısının habituasyonu: tinnitus hissinin azaltılarak kişinin sesleri duymasının engellenmesini amaçlar
Tinnitusta tedavi yöntemleri:
1. Medikal Tedavi
2. Maskeleme Tedavisi /
akustik cihazlar: İşitme cihazları, Tinnitus cihazları, Masa
üstü ses makineleri, Kaset ve
CD’ler, Ses yastıkları,
3. Elektroterapi: Biofeedback,
Elektrik stimulasyonu, Transkutanoz elektriksel sinir stimulasyonu (TENS), Akupunktur,
4. Psikolojik Tedavi: Psikoterapi, Hipnoz, Meditasyon, Tinnitus Habituation Terapi (THT),
5. Cerrahi Tedavi
6. Yeni yaklaşımlar: Lazer Tedavisi, Manyetik stimulasyon
Tinnitusun bir hastalık değil bir semptom olduğu hiçbir zaman unutulmamalı, öncelikle neden olabilecek medikal rahatsızlıklar ekarte edildikten
ve medikal tedaviler yapıldıktan sonra
devam eden tinnitus şikayeti varsa rehabilitasyon düşünülmelidir. Bu yöntemlerden bazıları :
Bio-feedback Yöntemi: Biyolojik
geri bildirim yöntemi olarak da tanımlanabilir. Tinnitus şikayeti olan hastada duygusal ve bedensel bir çok
problem olmaktadır. Sempatik sistemi aktive ederek hastada kan basıncı artışa, kaslarda gerginliğe, kalp ve
solunum hızında artışa neden olmaktadır. Biofeedback ile vücutta gelişen
bu olayların kontrol edilmesi öğretilmektedir.
İşitmenin Amplifikasyonu / maskeleme: Akustik cihazlar çevresel
sesleri arttırarak hastanın tinnitus farkındalığını azaltmaya yardımcı olmaktadır. Yüksek frekanslarda (tiz seslerde ) işitme kaybı ile ortaya çıkan tinnitusta, en iyi sonuç veren uygulama
işitme cihazları ile maskelemedir. Dijital teknolojinin sağladığı avantajlar
kullanılarak yapılacak dikkatli bir maskeleme ile tinnitus çoğu hastada ortadan kalkar. İşitme cihazının hasta için
uyarlanmasının deneyimli bir odyolog
tarafından yapılması gereklidir. Çok
ileri derecede veya tam işitme kaybı olan hastalarda ise koklear implant
uygulanması oldukça etkili sonuç vermektedir.
Özel olarak hazırlanmış tinnitus maskeleyici cihazlar kullanılarak rahabilitasyon sağlanabilmektedir.
Elektrik stimulasyonu: Bu tedavi
yöntemi daha çok fizik tedavi ve rahabilitasyon bölümünce uygulanmaktadır. Kronik ağrı, kas ve eklem rahatsızlıklarında uygulanan bu yöntem de
kulak çevresine çok düşük seviyede
elektrik akımları uygulanarak beyinde çınlama nedeni ile oluşmuş yolakların yeniden oluşturulması amaçlanmaktadır.
Tinnitus Retaining Terapi (TRT):
TRT’nin amacı kişinin çınlamaya alışmasını sağlamaktır. Bu amaca ulaşılırken 2 ayrı tedavi stratejisi birleştirilir. 1.
Stratejide danışmanlık yolu ile tinnitus
ile ilgili negatif düşünceler ve korkular
ortadan kaldırılmaya çalışılır. 2. Stratejide ise ses terapisi kullanılarak bilinçli olarak algıdan kaynaklanan tinnitus
ortadan kaldırılmaya çalışılır.
TRT ilk ziyaret ve takip randevularından oluşan planlı bir tedavi sistemidir.
İlk görüşmede TRT danışmanlığı ve
uygun olan aletlerin ayarlanması yapılmaktadır. Takipte ise tedavinin gelişimi ve gerekirse ayarlarda değişiklik yapma açısından önemlidir. Has-
taların 18 ay yakından takip edilmesi önerilmektedir.
Düşük Enerjili lazer Tedavisi (DEL):
Daha önce başka rahatsızlıklarda kullanılmaya başlanmış olan DEL’in sinir hücrelerinde hasarı azalttığı ve kan
akımını düzelttiği çalışmalarda gösterilmiş ve bu nedenle iç kulaktaki salyangoza etki edebileceği düşünülmüştür. Dış kulak yoluna yerleştirilen
düşük enerjili lazer cihazı ile salyangozun uyarılacağı seviyede lazer uygulanır. Böylece DEL’in salyangozdaki hasarı azaltarak, çınlama ve işitme kaybına olumlu etki edeceği beklenmektedir.
Koklear İmplantasyon: İki taraflı çok ileri derece işitme kayıplarında
çınlama çok sık olarak görülmektedir.
Bu durumlarda uygun adaylara koklear implant denilen biyonik kulak diye adlandırabileceğimiz cihazlar ameliyat ile yerleştirilip hastanın hem işitme kaybının düzelmesi hem de çınlamasının azalması sağlanabilmektedir.
Medikal Tedaviler: Çınlama tedavisinde bir çok ilaç kullanılmıştır ve daha bir çoğu araştırma aşamasındadır.
Günümüzde sıklıkla uygulanan ilaçlar,
iç kulak kan akımını arttırdığı düşünülen ilaçların yanında antidepresanlar
çınlama nedeni ile ortaya çıkan anksiyete ve depresyon gibi rahatsızlıkların
tedavisi ve böylece çınlamanın azaltılması için kullanılmaktadır.
11
RADYASYON
İLE SAĞLIKLI YAŞAM
12
Prof. Dr. Muhteşem Ağıldere
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi
Radyodiagnostik Anabilim Dalı
Radyoloji bölümünde teşhis için kullanılan cihazların tamamı
radyasyon yayarak çalışmamaktadır.
Yaygın olarak kullanılan ultrasonografi (US) ile
renkli doppler ultrasonografi cihazları ses dalgalarıyla,
manyetik rezonans (MR) cihazı radyo frekansları ile çalışmaktadır.
Bugün için ses dalgaları ve radyofrekans dalgalarının
hastalar üzerinde gösterilmiş doğrudan bir yan etkisi bulunmamaktadır.
İnsanlar yaşamları süresince kozmik
lümlerinde yapılan tetkiklerin %60-70’i
cı diğer güncel teknikler alınan radyas-
kaynaklardan, uçak ile uzun seya-
radyasyon maruziyeti ile %30-40’ı rad-
yon miktarını azaltmaktadır.
hatler sırasında, toprak kaynaklı do-
yasyona maruz kalmadan ses dalgala-
ğal radyasyon, inşaat ürünleri ve si-
rı veya radyofrekans dalgaları kullana-
gara yanında tıpta radyolojik tetkikler
rak yapılmaktadır. Radyasyon kullanı-
ve nükleer tıp tetkiklerinden radyasyon
lan yöntemlerin % 60-70’nin yaklaşık
almaktadır. Ancak radyasyon bu ka-
2/3’ünü radyografiler veya röntgenler
dar faydasına rağmen insanlara özel-
oluşturmaktadır. Röntgen tetkikleri en
likle sağlık hizmeti alanlara endişe ve-
düşük dozda radyasyon verilerek ya-
rir hale gelmiştir. Bu özellikle teşhis ko-
pılan tetkiklerdir. Yani tüm radyolojik
nulmak üzere radyoloji bölümüne ge-
tetkiklerin nerede ise %80’i radyasyon
len hastalarda kendini göstermekte-
kullanılmadan ya da çok düşük doz-
dir. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki
da radyasyon kullanılarak yapılmakta-
radyoloji bölümlerinde teşhis için kulla-
dır. Radyasyon yayan cihazlarda bu-
nılan cihazların tamamı radyasyon ya-
gün görüntüyü yoğunlaştıran, dijita-
yarak çalışmamaktadır. Yaygın olarak
lize eden sistemler radyasyon mikta-
kullanılan ultrasonografi (US) ve renk-
rını önemli ölçüde azaltmaktadır. Gö-
li doppler ultrasonografi cihazları ses
rüntüyü yoğunlaştıran sistemler daha
dalgaları, manyetik rezonans (MR) ci-
az radyasyon ile aynı kalitede görüntü
Radyasyonun etkisi, alınan dozun mik-
hazı radyo frekans dalgaları ile ça-
alınmasını sağlarken, dijitalize yöntem-
tarına, radyasyonun türüne ve vücu-
lışmaktadır. Bugün için ses dalgaları
ler çekim tekrarlarını önleyerek alınan
dun nerede ve nasıl radyasyona ma-
ve radyofrekans dalgalarının hastalar
radyasyon miktarını azaltır. Bugün bil-
ruz kaldığına bağlı olarak değişmek-
üzerinde gösterilmiş doğrudan bir yan
gisayarlı tomografilerde kullanılan dü-
tedir. Bugün için tıpta yüksek dozda
etkisi bulunmamaktadır. Radyoloji bö-
şük doz teknikleri ve radyasyon azaltı-
radyasyona maruziyet kanser tedavi-
Özellikle çocuklarda ve hamilelerde
ses dalgaları ve radyofrekans dalgaları
kullanılarak yapılan yöntemler radyasyonun azaltılmasında önemlidir. Hamilelerde böbrek taşı, apendisit, over
torsiyonun (yumurtalık dönmesi) gibi
hastalıkların teşhisinde ultrasonografi ve manyetik rezonansın, bilgisayarlı tomografiye tercih edilmesi radyasyon kullanılmadan teşhis konulmasını sağlar. Özellikle kanser gibi nedenler ile sık tetkik yapılan çocuklarda tomografi yerine ultrasonografi ve manyetik rezonans (MR) tetkikleri tercih
edilmektedir.
13
sinde radyoterapi cihazlarının kullanı-
alınır. Radyasyonun önemli yan etkile-
zunun vücut dokusunda neden oldu-
mında, nükleer tıpta teşhis sırasında
ri yüksek dozlarda ortaya çıkar. Hasta-
ğu biyolojik etki birimidir. Bir fikir oluş-
ve radyolojide bilgisayarlı tomografi,
nelerde tanı ve tedavi amaçlı işlemler
turması açısından insanların yaşam
mamografi, anjiografi tetkikleri sırasın-
sırasında verilen dozlar genellikle bu
süresince radyasyon aldığı kaynaklar
da ortaya çıkmaktadır. Burada önem-
miktarın çok çok altındadır.
gözden geçirildiğinde alınan yıllık radyasyon miktarı mrem olarak günde bir
li olan hastaya sağlanacak olan yarara
karşı doğabilecek zararın iyi değerlen- Ülkelerin ve hastanelerin ge- paket sigara içende 1300, tıpta röntdirilmesidir.
lişmişlik
Radyasyonun dokularda meydana ge-
değişmek ile beraber 1 akci-
tirdiği etkiyi ölçmede değişik doz birim-
ğer grafisinde dünya ortala-
leri kullanılmaktadır. Bugün için biyolo-
düzeylerine
göre gen tetkiki veya nükleer tıp çalışmasında 53, kozmik radyasyon 30, uçakla
kıtalar arası seyahatte ise 5 mrem’ dir.
Teşhis amaçlı radyolojik tetkiklerden
jik hasarı ifade etmek için ‘’Sievert’’ te- malarına göre ortalama doz farklı olarak yüksek dozlarda radyasrimi kullanılmakta ve kısaca ‘’Sv’’ ile 0.1 msv, 1 ayak veya kol gra- yon kanser hastalarının tedavisi için
gösterilmektedir. Tıpta kullanılan tedavi ve tanı amaçlı değişik cihazlar beta,
alfa, gamma veya x-ışınları gibi deği-
fisinde 0.06 msv, bel omurga radyoterapi sırasında kullanılır. Kanser
grafisinde 1.8 msv iken ma-
hastalarına tedavi amaçlı radyoterapi
verilirken amaç kanserli dokuyu orta-
şik tipte radyasyon yayarlar. Değişik
mografide 0.5 msv, bilgisa- dan kaldırmanın yanında canlı doku-
tetkikler ve değişik cihaz modelleri için
yarlı tomografide 8.6 msv ve
doz miktarı değişkendir. Bir hastalığın
teşhisi ve tedavisi için alınan radyas-
anjiografide 12 msv’dir.
yu korumaktır. Bu amaçla hedefe yönelik tedavi verilir ve dozlar mümkün
olduğunca bölünür. Buna rağmen alı-
yon miktarı değerlendirilirken hastaya
Etkili dozu ifade eden eski radyasyon
nan doz ile ilintili olarak bazı istenme-
sağlayacağı yarar ve zarar göz önüne
birimi olan rem 1 rad’lık radyasyon do-
yen yan etkiler ortaya çıkabilir.
14
Radyolojik tetkiklerde ve tedaviler-
bir yan etkisi saptanmamıştır. Hamile-
Gerekli durumlarda hamilelik testini ta-
de kullanılan α (alfa), ß (beta), x ve
α
lik sırasında US işlemleri için herhangi
kiben testin negatif olması durumun-
(gama) ışınları iyonize radyasyona ne-
bir kontrendikasyon yoktur. US yönte-
da radyolojik tetkik yapılabilir. Bazı kri-
den olur. Bunlar zararlı etkilerini vücu-
mi hamilelik görüntülenmesinde büyük
tik durumlarda, acil servisten getirilen
da iyonlaşma neticesinde serbest ra-
oranlarda radyasyon kullanılan radyo-
ve bilinç kaybı gösteren bayan trav-
dikaller meydana getirerek oluşturur-
loji yöntemlerin önüne geçmiştir. Tanı
ma hastalarında iç kanama riski varsa,
lar. İstenmeyen etkiler çok az oranda
amaçlı olarak x-ışını kullanılarak tek
bu hastalar hamile olsalar dahi gerek-
ortaya çıkar. Burada hastalara sağla-
bir görüntüleme ile alınan radyasyon
li radyolojik tetkikler bilgisayarlı tomog-
nan yararın oluşabilecek zarara göre
anne karnında bebek (fetus) gelişme-
rafi dahil derhal uygulanmalıdır. Hasta-
çok daha fazla olduğu akılda tutulma-
sini riske sokmaz. ABD’de Ulusal Rad-
nın yaşam riskinin öncelikli olacağı do-
lıdır. Teşhis amaçlı hastaların röntgen
yasyondan Koruma Konseyi (Natronal
ğaldır. Tetkikin gerekliliği ve anne sağ-
çekimi sırasında aldığı x-ışını vücut
Counsil on Radiation Protection)’ne
lığına yararlılığı göz önüne alındıktan
içerisinde kalıcı birikici özellikte değil-
göre 5 rad veya altındaki radyasyon ile
sonra tetkik için kullanılan radyasyon
dir. Bu nedenle x-ışınlarının uygulandı-
fetal risk, hamileliğin diğer risklerine kı-
dozlarının en düşük seviyede ayar-
ğı hastalar çevrelerindeki bireylere rad-
yasla ihmal edilebilir düzeydedir. Bu-
lanması gerekir. Yapılan radyolojik in-
yasyon yönünden zararlı etkide yap-
nunla beraber 15 rad veya üzerindeki
celemenin anne karnına olan uzaklı-
mazlar. Röntgen çekilen odada rönt-
dozlarda fetal risk belirgin olarak artar
ğı da bebeğin aldığı radyasyon mikta-
gen veya tomografi çekildikten sonra
sonucuna varılmıştır.
rı da önemlidir. Beyin travması geçiren
ortam havasında veya yapı içerisinde
herhangi bir radyoaktif artık ürün biriki-
Hamilelikte mutlaka gerek-
bir annede beyin tomografisi çekilirken
annenin karnına kurşun önlük sarılarak
mi yapılan tüpünde de çekim biter bit-
medikçe radyasyonla tetkik bebek radyasyondan tamamen koruistenilmemelidir. Anne yaşa- nur. Annenin aldığı radyasyonun be-
mez hiçbir radyasyon özelliği kalmaz.
mının tehlikede olduğu du- bek üzerinde olası risklerin ortaya çık-
Örneğin çekim dışındaki zamanlarda
rumlarda radyolojik tetkikler
kritik dönemde bulunan hamileler dahi
gerekiyor ise uygulanmalıdır. yaşı ve sigara gibi alışkanlıklarının olup
röntgen odalarına girebilirler. X - ışınla-
Hamileliğin ilk üç aylık dö-
rı tetkik yapılırken yüksek delici özellik-
nemi bebeğin anne karnında Tiroid hastalığı bulunan ve iyot tedavisi
mi oluşmaz. Röntgen aygıtınının çeki-
leri nedeni ile vücudu çok kısa bir sürede (saniyenin yüzdeleri kadar) terk
ederler.
Radyasyonun insanlarda en riskli olduğu dönemler, hamilelik dönemi (özel-
ması ve değerlendirilmesinde annenin
olmaması da önemlidir.
en az geliştiği dönem olup alan hastalarda hasta hamile olduğuradyasyon ve diğer bazı tetkiklere en hassas olduğu dönemdir. Bu evre anne adayı-
nu bu sırada fark edebilir. Bu hastalar-
da alınan iyotun %80’i ilk 48 saat içerisinde vücuttan atılır. Radyoaktif madde gittikçe zayıflar ve 8 gün içinde yok
nın henüz hamile olduğunun olur. Hipertiroidi tedavisinde kullanılan
likle erken evre) ile bebeklik-çocukluk
evreleridir. Radyasyona duyarlılık ha- farkına varmadığı ve bu ne- radyoaktif iyotun hamilelerde belirgin
mileliğin 4-18 haftaları arasındaki dö-
denle tıbbi radyasyonlu gö-
bir riske yol açmayacağı bildirilmekte-
nem içinde en yüksek derecededir. Bu
rüntüleme tekniklerinin yan- dir. Ancak önlem olarak radyoaktif iyot
dönemde radyasyona duyarlı bazı vü-
lışlıkla en çok yapıldığı dö-
cut dokuları özellikle risk altında ola-
nem olması bakımından da
bilir. Bugün hamilelerde bebek ve annenin görüntülenmesi konusunda güvenirliği nedeni ile görüntüleme konusunda ultrasonografi (US)’nin yeri bi-
lerde uygulanmamalıdır.
önemlidir. Hamilelik döne- Son yıllarda erken teşhis, korunma ve
mindeki bayanlarda ilk adet
gününden sonraki 10 günlük
rinci sıradadır. Doppler US’de içinde dönem radyasyonlu tetkik
olmak üzere tanı amaçlı US’un anne yapılması yönünden en gükarnındaki bebekler için bildirilmiş hiç-
tedavisi hamilelik olasılığı bulunan hal-
venilir zamandır.
kontrol amaçlı bilgisayarlı tomografi ve
mamografi tetkikleri daha çok yapılmaktadır. Radyolojik tarama tetkiklerinin etkin olması için aranan hastalık
çok tehlikeli sonuçlara neden olmalıdır.
Hastalık araz ve bulgu vermeden ön-
15
ğımızı tehdit eden belli riskler ortaya
Sonuç olarak özetlenecek
olur ise radyoloji bölümlerinde teşhis amaçlı yapılan tetkiklerin önemli bir bölümünde çok düşük dozda radyasyon kullanmakta veya kullanılmamaktadır. Radyasyon
özellikle hamile bayanlarda
ve çocuklarda az da olsa risk
oluşturabilmekte bu grup
hastaların teşhis ve takibinde radyasyon kullanılmayan
ultrasonografi ve manyetik rezonans tetkikleri mümkün olduğunca tercih edilmelidir. Çok az hastada da olsa
teşhis ve tedavi amaçlı daha
yüksek doz verilerek yapılan
radyolojik tetkiklerde hastaya sağlanan yarar ve olası
zarar göz önüne alınmalıdır.
Erken teşhis amaçlı bilgisayarlı tomografi ve mamografi gibi tetkiklerde teşhis edilecek hastalık yönünden risk
faktörleri ve takip sıklığı, kullanılacak cihaz iyi seçilmelidir. Düşük doz tekniği kullanan cihazlar tercih edilmelidir. Radyasyonun yalnız radyoloji bölümlerinde olmadığı unutulmamalı, radyasyonlu bir ortamda sürekli yaşadığımızın bilincinde olarak ve
radyasyondan vazgeçemeyeceğimiz düşünülerek yaşa-
çıkabilir. Bu riskleri azaltmak için te-
mımız planlanmalıdır.
lefonun vücuttan uzak tutulması, ba-
* Bu yazının hazırlanmasında Prof. Dr. Ertuğrul Eğilmez’in “Tıpta Radyasyon ve Korunma” başlıklı kitap ve Dr. Muhteşem
Ağıldere’nin 1993 yılında Milliyet gazetesinde “Düşünenlerin Düşüncesi” köşesinde
yayınladığı “Radyasyonla Birlikte Yaşamak”
başlıklı yazısı kaynak olarak kullanılmıştır.
ceki dönemde uygulanacak radyolojik
leridir. Ancak meme kanserinin erken
tetkik ile yüksek oranda tanımlanabil-
bulgusu olan kireçlenme, ultrasonog-
melidir. Mamografi kadınlarda meme
rafi ve MR ‘da görülmez. Öte yandan
kanserini erken teşhis etmek için kul-
yoğun meme yapısına sahip olan ba-
lanılır. Genellikle 40 yaşına kadar kont-
yanlarda mamografi uygun radyolojik
rol edilmez ancak ailesel risk faktörle-
tetkik olmayabilir. Kontrol amaçlı tet-
ri yüksek olanlarda daha önce kontrol-
kiklerin planlanması bireyden bireye
lere başlanabilir. Meme kanserinin er-
çok değişkenlik gösterir. Hasta dok-
ken teşhisinde radyasyon kullanılma-
toru ile birlikte yapılacak doğru tetkiki
yan ultrasonografi ve manyetik rezo-
ve kontrol sıklığını belirlemeli, kulaktan
nans alternatif görüntüleme yöntem-
dolma yönlendirmelere itibar etmemelidir. BT tarama tetkikleri sağlıklı kişiler
tarafından ve özellikle akciğer kanseri,
kolon kanseri ve koroner arter hastalığını erken teşhis etmek için tercih edilmektedir. Bu hastalık teşhisini almış ve
tedavi edilmiş hastaların takip edilmelerinde de bilgisayarlı tomografi kullanılmaktadır. Ancak bu tetkikler bir defa
değil birden fazla sayıda hatta bazen
her yıl tekrar şeklinde uygulanmakta ve bu uygulama özelliği alınan radyasyon miktarını arttırmaktadır. BT tetkiklerinin sonucu çok az da olsa farklı kanser türlerinin oluşma oranları yaş
ilerledikçe azalmaktadır.
Bugün günlük yaşamımızın önemli bir parçası haline gelmiş olan cep
telefonları, elektromanyetik dalgalar aracılığı ile noniyonizan radyasyon oluşturmaktadır. Cep telefonları
ile yapılan pek çok çalışma ve değerlendirme şunu göstermektedir ki 10
yıldan uzun süre kullanımlarda sağlı-
şın radyasyon almaması için mikrofondan görüşme ve dış anten olmaksızın araçlarda telefon kullanılmaması şeklindedir.
16
14 MART TIP BAYRAMI
ETKİNLİKLERİ
Ankara’daki Tıp Fakültelerinin 1981
yılında imzaladıkları protokolle, dönüşümlü olarak her yıl bir başka
Tıp Fakültesinin ev sahipliğinde ortak bir etkinlikle kutlamayı kararlaştırdıkları 14 Mart Tıp Bayramı bu yıl
dördüncü kez Fakültemizin ev sahipliğinde kutlanacaktır. Fakültemiz
daha önce de 1997, 2002 ve 2007
yıllarında bu etkinliğin ev sahipliğini üstlenmişti.
Bu yıl otuzikinci kez ortaklaşa düzenlenecek olan bu etkinliğin ev sahibi olarak 14 Mart Tıp Bayramı etkinliğini tek günle sınırlandırmayıp,
11-16 Mart haftası boyunca yapılacak etkinliklerle bir bayram haftasına dönüştürmeyi düşündük. Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi 14
Mart Tıp Bayramı Haftası Etkinlikleri kapsamında hem fakültemizden,
hem de diğer tıp fakültelerinden konuk konuşmacıların bilgilerini, donanımlarını, yeteneklerini ve deneyimlerini şimdiki ve gelecekteki meslektaşlarıyla paylaşmaları amacıyla çeşitli sunumlar yapılacaktır. Örneğin,
her akşam yapılacak bir saatlik sunumlardan oluşan “artıhekim” programında, meslekleri dışında çeşitli alanlarda da üretkenlik gösteren
meslektaşlarımızın, bu özelliklerini
dinleyicilerle paylaşmaları, özellikle
tıp fakültesi öğrencilerine hekimliğin
çok yönlülükten beslenen niteliğini tanıtmaları, mesleklerini besleyen
ve mesleklerinden beslenen bu uğ-
raşlarını onlarla paylaşarak rol model olmaları ve en önemlisi de dinleyicilerin farklı bakış açıları ile tanışıp hoşça zaman geçirmeleri amaçlanmaktadır.
“artıhekim” programında konuk konuşmacı olarak Gazi Üniversitesi
Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalından Prof. Dr. Ercüment H.
Tekin “Heykel Sanatı”, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalından Prof. Dr. Ömer Uluoğlu “Türk Mutfağı”, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalından Prof. Dr. Alp Bayramoğlu “Takım Olmak”, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları
Anabilim Dalından Prof. Dr. Sait Eğrilmez “Türkülerde Hekimlik”, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji Anabilim Dalından Prof. Dr. Alp
Can “Sualtı Fotoğrafçılığının Sanat ve Belge Yönleri”, Farmakoloji uzmanı Dr. Selda Emre Aydıngöz
“Türk Müziğinde Saz Eserleri: Açıklamalı Dinleti” ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalından Prof. Dr. Üstün Aydıngöz “Uzay Tıbbı” başlıklı sunumlar
yapacaklardır.
“bayramlık” adlı programda ise fakültemiz öğretim üyeleri sunumlar
yapacaklardır. Bu programda Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalından Prof. Dr. Handan Özdemir “Tıp Tarihinde Kadının
Yeri”, Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp, Damar ve Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalından Doç. Dr.
Dalokay Kılıç “Hekim Müzisyenler”,
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi
Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalından
Dr. R. Vedat Yıldırım “Yurt Savunmasında Tıbbiyeliler ve 14 Mart’ın
Tıp Bayramı Oluşu” ve Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalından Prof. Dr.
J. Sedef Göçmen “Sinemada Hekim İmgesi” konulu sunumlar yapacaklardır.
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalından Prof.
Dr. Levent Peşkircioğlu’nun koordinatörlüğünde oluşturulan “Tıp Fakültelilerden Canlı Müzik Dinletisi”
programında ise sunumlar arasında
fakültemiz öğrencilerinden oluşan
müzik grupları kısa dinletiler gerçekleştireceklerdir.
Başkent Üniversitesi 14 Mart Tıp
Bayramı Etkinlikleri kapsamında yine ilk kez, Ankara’daki tıp fakülteleri
arasında Öğretim üyeleri, Araştırma
Görevlileri ve Öğrenciler kategorilerinde 3x3 Basketbol Turnuvası düzenlenecektir. Artık gelenekselleşen
14 Mart Tıp Bayramı Halı Saha Futbol Turnuvası da yine aynı kategorilerde yapılacaktır. Her iki turnuva
sonunda dereceye girenlere ödülleri 14 Mart Tıp Bayramı töreninde verilecektir.
17
Excimer
Laser’in
kornea (gözün en önünde bulunan saat
camına benzer tabaka) şekillendirilmesinde kullanılması ilk kez
Trokel tarafından 1983’te
tanımlanmış ve ilk insan çalışmaları 1983’te literatüre girmiştir. Amerikan Sağlık Dairesi’nin
(FDA) onayı bulunan Excimer Laser,
1990 yılından beri tüm dünyada yaygın olarak gözde kırma kusurları tedavisinde kullanılmaktadır. 193 nm Argon-Flourid’in
yüksek enerji yüklü UV radyasyon ışınları, civar dokularda hasar meydana getirmeden, uygulandığı dokunun ön yüzeyinde hassas ve düzgün bir
ablasyon (doku buharlaşması) yapmaktadır. ‘Excimer
Laser’ sayesinde kornea şeklini değiştirerek göz numarasının yok edilmesi mümkündür.
“EXCIMER LASER”
NEDİR?
18
Prof. Dr. Dilek Dursun Altınörs
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi
Göz Hastalıkları Anabilim Dalı
Kırma Kusurlarının Cerrahi Olarak
Düzeltilmesi
Miyopi, hipermetropi, astigmatizma gibi kırma kusurlarının tedavisi genel olarak refraktif cerrahi olarak isimlendirilir.
Miyopi’de göze gelen ışınlar retinanın
önünde odaklanır ve uzaktaki cisimler
yakındakilere göre daha bulanık görünür. Miyopinin sebebi, ya gözün ön arka uzunluğunun ya da kornea kırıcılığının gerekenden fazla olmasıdır. ‘Excimer Laser’ ile korneaya yeni bir şekil vererek göze gelen ışınların retinada
(göz içinde görmeden sorumlu sinir tabakası) odaklanması sağlanmaktadır.
Hipermetropi’de gözün ön arka uzunluğunun normalden kısa olması, kornea kırıcılığının az olması ya da her ikisinin bir arada olması nedeniyle, göze
gelen ışınlar retinanın arkasında odaklanır. Böylece yakındaki cisimleri net
göremeyiz. Bu durumun da aynı şekilde lazer ile tedavisi mümkündür.
Astigmatizma, çoğu kez korneadaki
şekil bozukluğuna bağlıdır. Göze gelen
ışınlar retinanın uzağında farklı noktalarda odaklanır ve hem yakındaki hem
de uzaktaki cisimler net görülmez. Astigmatizmada da korneaya ‘Excimer
Laser’ ile yeni şekil verilerek görüntünün retinada odaklanması sağlanabilmektedir.
‘Excimer Laser’ ile Refraksiyon
Cerrahisi Kimlere Uygulanabilir?
- 18 yaşın üzerinde olan, pılmalıdır. Kornea topografilerinin (hagözlük veya lens kullananlar,
- Göz dereceleri son 1 yılda
0,50 diyoptriden fazla değişmemiş olanlar,
- 10 diyoptriye kadar miyopisi olanlar,
- 6 diyoptriye kadar astigmatı, +4 diyoptriye kadar hipermetropisi olanlar,
- Kornea dokusu kalınlığı yeterli olanlar,
- Diyabet, romatizma gibi
sistematik hastalığı bulunmayanlar,
- Gözlerinde başka herhangi bir hastalık (keratokonus,
göz tansiyonu vb.) bulunmayanlar,
- Yapılacak ön muayene ve
tetkikler
neticesinde,
göz
yapısı ameliyata uygun bulunan kişiler lazerle tedavi edilebilmektedir.
Hangi teknikle yapılırsa yapılsın ‘Excimer laser’ tedavisi öncesinde tüm göz
ve retina muayenesi detaylı olarak ya-
ritalarının) ve kornea kalınlığının mutlaka dikkatle incelenmesi gerekmektedir. ‘Excimer laser’ tedavisi uygulanabilmesi için kişinin genel olarak 18
yaş üzerinde olması ve işlemi engelleyecek başka bir göz hastalığının olmaması gerekmektedir. Katarakt veya kataraktın başlangıç safhası olmadığı müddetçe tedavi için üst yaş sınırı bulunmamaktadır. Lazer uygulanacak hastanın beklentileri çok önemlidir. Mutlaka işlem hakkında detaylı bilgi verilmeli, olası komplikasyonlar
ve iyileşme süreci anlatılmalıdır. Yapılacak görüşmede hastanın beklentileri
iyi değerlendirilmeli, kişinin bu tedaviye psikolojik olarak hazır olup olmadığı tartılmalıdır. Gerektiğinde düşünmesi için süre tanınmalı ve yüksek beklentisi olan hastalar uyarılarak detaylı
açıklamalar yapılmalıdır.
Aşama Aşama ‘Excimer Laser’
Tüm refraksiyon cerrahisi metodlarında
amaç görüntünün retina üzerine odaklanmasını sağlamaktır. ‘Excimer Laser’
operasyonunda bu sonuca ulaşmak
için, gözün ön kısmında bulunan kornea adı verilen saydam tabakanın şekli değiştirilir. Bu şekil değiştirme işlemi
lazer ışınının ultra hassas şekillendirici yeteneği sayesinde olabilmektedir.
Bu ışın türü uygulandığı alanda ısı üretmeksizin dokuları buharlaştırabilmek-
19
tedir. Bu özelliği sayesinde yaklaşık 20
yıldır göz cerrahisinde güvenle kullanılmaktadır.
Miyop gözlerde korneanın eğriliği azaltılarak numaralar yok edilirken, hipermetroplar için ise, bunun tam tersi
bir durum söz konusudur. Astigmatlarda ise yamuk olan kornea düzgün
hale getirilir. Lazer operasyonu öncesi uyuşturucu bir kaç damla hastanın
acı duymaması için yeterlidir.
Operasyon, hastanın lazer odasına
girmesi ve lazer masasına uzanması ile başlamış olur. Lazer sistemi çok
gelişmiş bilgisayar sistemleri ve operasyon mikroskobunun birleşiminden
oluşmuştur.
• Cerrah hastanın gözünün tam olarak
lazerin altına gelecek şekilde hasta yatağını ayarlar. Hastanın operasyon esnasında gözünü kapatmasını engellemek amacıyla özel bir araç göze takılır.
• Hastanın tam tepesinde çevrede
stadyum ışıklarına benzeyen 4 grup
ışık bulunur. Bunların ortasında yanıp sönen yeşil ışık bulunur. Operasyon süresince bu yeşil ışığa bakması
istenir.
20
• Cihazın sahip olduğu hızlı eye-traker
(göz takibi) özelliği sayesinde operasyon esnasında gözünüzü oynatsanız
dahi cihaz doğru yere doğru uygulamayı yapar ancak tedavi süresi uzayabilir.
• Doktor gözün önüne vakumlu bir cihaz koyduğunda uygulama başlar. Bu
esnada hastanın görmesi bir kaç saniye engellenecektir. Bu vakum cihazı korneada 160 mikron kalınlığında
çok düzgün ince bir koruyucu kapak
(flep) kaldıran mikrokeratomun çalışması için bir yatak oluşturulur. Bu esnada çok küçük bir sıkışma hissi hissedilebilir.
• Vakum cihazı ile göz sabitlendikten
sonra mikrokeratom adı verilen çok
hassas bir cihaz, bu parçanın üstüne
oturtulur. Kapağın oluşumu bu aşamada gerçekleşir. Bu kapak sayesinde lazerin daha güvenli olan derin dokulara
yapılması sağlanır.
• Lazer hastanın gözü önünde odaklandıktan sonra hastanın tam tepesinde bulunan yanıp sönen yeşil ışığa
bakması gerekir. Çok gelişmiş bilgisayar sistemleri tarafından çalıştırılan la-
zer ışınları, hastanın net görebileceği
şekilde korneayı yeniden şekillendirir.
Lazer işleminin bu kısmı saniyeler içinde sona erer.
• ‘Excimer laser’ ile kırma kusurunun
düzeltilmesi sonrasında cerrah kapağı tekrar normal pozisyonuna gelecek
şekilde geri kapatır.
• Damlalar damlatıldıktan sonra operasyon bitmiş olur. İki göze operasyon
planlanmış ise, aynı seansta diğer gözede operasyon uygulanabilir.
Lazer Ameliyatının Riskleri
Yapılan tüm tıbbi müdahalelerde olduğu gibi ‘Excimer laser’ operasyonları
da kendi içinde belli oranlarda riskler
taşır. Ancak bu risklerin görülme oranı
ve karşılaşılan problemlerin tekrar tedavi edilebilmeleri sayesinde ABD dahil birçok gelişmiş ülkede, milyonlarca
göze bu tür operasyonlar FDA (Amerikan Sağlık Dairesi) gibi kurumların
onayı ile yapılmaktadır.
Öncelikle bu operasyonların hiç bir
zaman körlüğe ya da görmenin kalıcı olarak ciddi boyutlarda bozulmasına yol açmadığını vurgulamak gerekir.
1. Operasyon esnasında Excimer
Laser Cihazı ile ilgili görülebilecek
komplikasyonlar:
Numaraların istenilen düzeye inmemesi: Kişilerin göz yapısından oluşan bazı farklılıklar sebebiyle düşük oranda
sapmalar görülebilir. Bu gibi durumlar
çoğu zaman önceden yapılan tetkikler sonrasında tahmin edilerek hastalar bu konuda bilgilendirilir. Küçük numaralar görme seviyesini etkilemeyeceğinden tekrar düzeltme ihtiyacı göstermezler, ancak görmeyi etkileyen
dereceler ikinci, çok nadiren de üçüncü müdahaleler sonrasında yok edilebilir. Bu durum hipermetrop hastalarda diğer gruplara göre biraz daha sıktır. Nadiren küçük numaralarda gözlük
kullanma gerekliliği devam edebilir.
2. Fleple (Kapakçık) ile ilgili problemler
Lazer işleminin altına uygulayacağı flebin düzgün olarak oluşturulmaması
nadiren de olsa görülebilir. Bu durumların bazılarında operasyon iptal edilip
daha sonraki bir tarihe ertelenir.
Fleple ilgili komplikasyonlar sebebiyle operasyonun iptal edildiği durumlarda lazer uygulaması yapılmaz ve kapakçık tekrar eski yerine kapatılır. Görme seviyesi birkaç gün içerisinde eski
seviyeye döner. Bir yıl geçtikten sonra
aynı göze lazer uygulanabilir.
Operasyonun ertesi günü karşılaşabilecek problemler:
1. Flepte görülebilecek kayma yada kırışıklıklar
Bunlar daha çok hastaların gözlerini ovuşturması sonucu oluşur. Yapılan
küçük bir müdahale ile flep eski yerine
oturtulur ve sorun rahatlıkla çözümlenir.
2. Enfeksiyon
Tüm tıbbi müdahalelerde olduğu gibi bu işlemde de enfeksiyon ihtimaller
arasındadır. Ancak operasyonun steril şartlarda yapılması, sonrasında kullanılan damlalar sayesinde çok nadir
rastlanır. Tespiti halinde daha kuvvetli
ilaçlar ile tedavi edilir.
3. DLK(Diffüz Lameller Keratit)
Mekanızması tam olarak aydınlatılamamakla beraber göz dokusunun
mikrobik olmayan bir reaksiyonu olarak tarif edilebilir. Flep altında mikroskopik beyaz odaklar olarak görülürler.
Ameliyathane ortamının özellikleri ve
kullanılan damlalar sayesinde artık çok
nadir görülmektedir. İleri vakalarda flep
altının tekrar yıkanması gerekebilir.
4. Gözün beyaz kısmında kızarıklılık ya da morluk
Sık görülen komplikasyonlardandır.
Mikrotomun gözü sabitlediği anda oluşan tutma etkisi sebebiyle oluşur. Görme üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Birkaç
hafta içersinde tamamıyla yok olur.
Geç dönemde görülebilecek
komplikasyonlar:
Bu problemler daha çok 1 hafta ile 3
ay arasında görülür.
1. Işıklı cisimlerin etrafında hale ve
dağılmalar
Geceleyin ve karanlık ortamlarda göz
bebeğinin büyümesine bağlı olarak
nadiren bu tip sorunlar görülebilir. Bu
yüzden tüm hastalara gözbebeği çapı
ölçümü yapılır.
2. Gözlerde kuruma hissi, batma
ve hassasiyet
Erken dönemde kullanılan damlaların
yan etkisi olarak görülebilmekle bera-
ber damlalar kesildikten sonrada bir
süre devam edebilir. Daha çok bilgisayar kullanan ya da operasyon öncesinde hassasiyet bulunan kişilerde
gözlenir. Genellikle ek gözyaşı damlaları ile sorun kalmaz.
3. Flep altında epitel yürümesi
Korneanın ön yüzeyini örten epitel dokusunun flep kenarından altına doğru göç etmesidir. Sık aralıklarda kontrol edilir, ilerliyorsa küçük bir müdahale ile temizlenir.
4. Kornea ektazisi
Korneanın fazla dikleşmesi anlamına gelir. Lazer operasyonu sonrasında korneada yeterli direnç kalmamış
ise gelişebilir. Nadir görülen bir durum
olsa da, tüm lazer operasyonlarında
korneanın yeterli direnci muahafaza
etmesi amacıyla korneanın arka bölgesinde en az 300 mikronluk güvenli kalınlık bırakılmaktadır. Ektazi gelişen
gözlere gelişen bu dikleşmeyi düzeltici
ameliyatlar uygulanır.
Sonuç olarak ‘Excimer laser’, kırma kusurlarının düzeltilmesi için 20 yıldır kullanılan güvenli bir tedavi yöntemidir. Hastanemizde de en
son teknoloji cihazlar kullanılarak Ümitköy Polikliniğinde uygulanmaya başlamıştır.
21
22
T.C.Gençlik ve Spor Bakanlığı Gençlik ve Spor Faaliyetleri
“Öğrencilerini;
Genel Müdürlüğü Okul Sporları Şube Müdürlüğü’nce düzen-
dönüştüren, spora ilgi duyan, yaşam sevinci ile dolu mutlu
lenen “Liseler arası Genç Kızlar Voleybol Karşılaşmaları”nda
bireyler olarak yetiştirmeyi amaçladıklarını” ifade eden
“Başkent Üniversitesi Özel Ayşeabla Okulları Genç Kızlar
Voleybol Takımı”, 120 takımın katıldığı Ankara Bölge Maçlarında hiç yenilgi almadan final grubuna yükselmeyi başardı.
Deneyimli antrenörleri Hüseyin Doğanyüz ve yardımcı ant-
özgüveni
yüksek,
hayallerini
gerçeğe
Başkent Üniversitesi Özel Ayşeabla Okulları Genel Müdürü
Hilal Erdinç “Genç ve yeni bir takım olmamıza rağmen
başarılı sonuçlar aldık. Antrenör ve sporcularımızla gurur
duyuyoruz” dedi.
renörleri Zelal Doğan’la set vermeden ilerleyen genç voleybolcular final maçlarında, Özel Tevfik Fikret Lisesini 3-1
Başkent Üniversitesi Özel Ayşeabla Okulları Genç Kızlar
mağlup ederek Ankara Üçüncüsü oldular.
Voleybol Takımına Türkiye finallerinde başarılar diliyoruz.
23
AŞIRI DOĞURGANLIK VE
GEBELİĞİ ÖNLEYİCİ
YÖNTEMLER
24
Prof. Dr. Ayşe AKIN
Dr. Nihal BİLGİLİ AYKUT
B.Ü. Kadın-Çocuk Sağlığı ve
Aile Planlaması Araştırma ve Uygulama Merkezi
Aşırı doğurganlık üzerine yapılan araştırmalar göstermektedir ki; anne ve
çocuğun hastalık ve ölüm riski; ERKEN YAŞTA (20 yaşın altında), GEÇ
YAŞTA (35 yaşından sonra), ÇOK SAYIDA (4 doğumdan fazla) ve ÇOK SIK
(2 yıldan sık aralıklarla) meydana gelen gebeliklerde en yüksektir. Bazı kronik hastalıkların varlığında gebe kalmak ve doğum yapmak da hayati risk
taşımaktadır. Bu özellikleri taşıyan gebelikler önlenebilse dünyada bir yılda
meydana gelen anne ve bebek ölümlerinin yaklaşık yarısının önlenebileceği
tahmin edilmektedir. Aşırı doğurganlık
anne ve çocuk sağlığını olumsuz etkilemekte, çeşitli sağlık sorunlarına yol
açmaktadır. Ayrıca istenmeyen gebeliklerin sağlıksız koşullarda ve geleneksel yöntemlerle düşük şeklinde sonlandırılması da anne ölümleri açısından önem taşımaktadır.
Sağlık risklerinin yanı sıra bir çocuğun
yetiştirilmesi büyük özen, çaba ve kaynak gerektirmektedir; bu nedenle bireylerin ve ailenin sosyal iyiliğinin, refahının korunabilmesi için de doğurganlığın kontrolü ve düzenlenmesi gerekmektedir. Bu gerekliliğe Aile Planlaması uygulanması yanıt vermektedir. Aile Planlaması, 1984 yılında Mexico City’de yapılan Uluslararası Nüfus
Konferansı’nda, “bütün çiftlerin ve bireylerin istedikleri sayıda çocuğa sahip
olma ve doğumların arasını açmaya
serbestçe ve sorumluca karar vermeleri, bu amaçla bilgi, eğitim ve araçlara sahip olmaları” olarak tanımlanmış-
Aşırı doğurganlığın kadın sağlığına
etkileri
• Jinekolojik hastalık
• Anemi-kansızlık
• Rahim ağzı kanseri
• Toksemi (gebelikte kan basıncının
yükselmesi) gidişi kötüleşir
• Doğum öncesi ve doğum sonrası enfeksiyon riski
• Kanama riski
• Gebelik, doğum ve düşük komplikasyonları
• Tükenme sendromu riski
• ANNE ÖLÜMÜ
tır. Bu tanım Türkiye’de de bu şekilde
kabul edilmektedir.
İnsanlık üremenin sırlarını keşfetmeye
başladıkça, doğurganlığı kontrol edebilmek için çeşitli yöntemler kullanmaya başlamışlardır. Geri çekme, takvim
yöntemi, emzirme gibi geleneksel yöntemler bu amaçla yüzyıllardır kullanılmış, etkisi sınırlı yöntemlerdir. Doğurganlığın mekanizması daha iyi bilindikçe, gebeliği daha etkili bir şekilde önleyen modern yöntemler geliştirilmiştir ve
geliştirilmeye devam etmektedir.
GEBELİĞİ ÖNLEYİCİ
YÖNTEMLER
MODERN
a. Rahim İçi Araçlar
• Bakırlı
• Hormonlu
b. Hormonal Yöntemler
• Hap
• Aylık iğneler (Mesigyna)
• 3 aylık iğneler (Depo-Provera)
Aşırı doğurganlığın çocuk
sağlığına etkileri
• Doğumsal anomali
• Rahim içinde gelişme geriliği
• Erken doğum
• Beslenme bozukluğu
• Zeka düzeyinin düşmesi
• Enfeksiyon görülme sıklığında artış
• BEBEK ÖLÜMÜ
• Cilt altı çubuklar (Implanon)
• Vajinal halka (Nuva-Ring)
c. Bariyer Yöntemler
• Erkek ve kadın kondomu
• Fitil, jel, köpük (spermisitler)
ç. Cerrahi yöntemler
• Kadında tüplerin bağlanması (Tüp ligasyonu)
• Erkekte tohum kanallarının bağlanması (Vazektomi)
1. RAHİM İÇİ ARAÇLAR (RİA): Jinekolojik muayene sırasında rahim içine yerleştirilebilen poliüretandan (bir tür
plastik) yapılmış küçük araçlardır. Bakırlı ve hormonlu olmak üzere temel
olarak iki tür rahim içi araç bulunmaktadır. Uygulaması basit bir işlem olup
anestezi gerektirmez. Kadın hastalıkları ve doğum uzmanı hekimler, ayrıca
bu konuda eğitim görüp sertifika almış
pratisyen hekimler, ebe ve hemşireler
tarafından uygulama yapılabilir.
25
Rahim İçi Araç
a. Bakırlı Rahim İçi Araçlar:
Poliüretandan yapılmış, gövdelerinde
ve kollarında bakır bant ya da tel içeren küçük araçlardır. Değişik biçimleri
mevcuttur, ancak temel özellikleri benzerdir. Uygulamadan sonra türüne göre 5-10 yıl süreyle, çok etkili bir şekilde
gebeliği önlerler. İstendiği zaman çıkarılabilir ve hemen gebe kalınabilir. Özellikle uygulamadan sonraki 2-3 ay içinde belirgin olmak üzere adet kanamalarında (miktar ve süre olarak) ve adet
sancılarında artış görülebilir. Ancak bu
durum birkaç ay içinde genellikle kendiliğinden düzelir.
Genellikle adetin başlangıcından itibaren ilk 12 gün içinde uygulama yapılması tercih edilir. Doğum ve düşük
sonrası da uygulama yapılabilir. Gebelik olmadığından emin olunan herhangi bir zamanda da uygulama yapılabilir.
Sağlıklı her yaştaki kadın önceki doğurganlık durumuna bakılmaksızın istediği sürece RİA kullanabilir. Fakat
aşağıdaki durumlarda RİA kullanılması sakıncalıdır:
• Gebelik kuşkusu
• Doğumdan hemen sonra uygulanmadıysa doğum sonrası 4 haftadan
önce
• Cinsel yolla bulaşan hastalık riski varsa
• Nedeni bilinmeyen anormal vajinal
kanama
• Kadın üreme organlarının enfeksiyonu veya diğer sorunları
Yan Etkileri: Bu yöntemi kullanan bazı kadınlarda uygulamadan sonra birkaç gün süren ağrı kramp, birkaç hafta
26
süren lekelenme, adet kanamalarının
süre ve miktarında (normalin iki katına
varmayan) artış, adetler arası kanama,
adet sancısında artma gibi bazı yan etkiler ortaya çıkabilir. Bunlar sıklıkla hastalık belirtisi değildir. RİA uygulanmasının üzerinden 6 ay geçmesine rağmen
bu yakınmalar kullanıcıyı rahatsız edecek ölçüde devam ediyorsa bir hekime
başvurulması uygun olur.
Sağlık Açısından Uyarı İşaretleri
• Adet gecikmesi, gebelik kuşkusu
• Aşırı vajinal kanama (süre ve/veya
miktar olarak normal adetin iki katından fazla)
• Halsizlik, ateş, titreme, alt karın ağrısı
• Anormal vajinal akıntı
• İpliklerin kaybolması, ele kısa ya da
uzun gelmesi
• RİA’nın atılması
• Karın ağrısı, cinsel ilişki sırasında ağrı
b. Hormonlu Rahim İçi Araçlar:
Poliüretandan yapılmış küçük araçlardır; gövdelerinde kadınlık hormonlarından biri olan progesteron bulunur. Türkiye’de bulunan türü 5 yıl süre ile çok etkili bir koruma sağlar. İstendiği zaman çıkarılabilir ve hemen gebe kalınabilir. Adet kanamalarını azaltır.
Bu nedenle gebeliği önlemenin yanı sıra, bazen aşırı vajinal kanamaların tedavisi için de kullanılır. Genellikle adetin
başlangıcından itibaren ilk 7 gün içinde uygulama yapılması tercih edilir. Düşük sonrası ve eğer kadın emzirmiyorsa doğum sonrası da uygulama yapılabilir. Gebelik olmadığından emin olunan herhangi bir zamanda da uygulama yapılabilir.
Yan Etkileri: Bu yöntemi kullanan kadınlarda sıklıkla adet kanamalarında
azalma görülür. Bu durum bir sağlık
riski yaratmaz. Bunun dışında memelerde dolgunluk, ruhsal durum değişikliği, baş ağrısı gibi nadir görülen bazı
yan etkiler ortaya çıkabilir.
rirler. Doğru ve düzenli kullanıldığında çok etkilidir. Her gün bir hap içilmesi gerekir. Sağlık açısından çok güvenli
bir yöntemdir. Adet kanamalarını, adet
sancısını ve adet öncesi gerginlik yakınmalarını azaltır. Kanamaları azalttığı için kansızlığa (anemi) karşı koruyucudur. Uzun süre kullananlarda bazı
tür rahim ve yumurtalık kanserleri daha az görülür. Bazı kadınlarda başlangıçta bulantı, baş dönmesi gibi zararlı
olmayan yan etkiler görülürse de bunlar iki üç ay içinde kendiliğinden geçer.
İlk kez kullanmaya başlarken adetin ilk
5 günü içinde başlanması tercih edilir. Doğum sonrası emziriyorsa 6 aydan sonra, emzirmiyorsa 21. günden
sonra hapa başlanabilir. Düşük sonrası ilk 7 gün içinde hapa başlanabilir, ek
yöntem gerekmez. Gebe olunmadığından emin olunan herhangi bir zamanda da başlanabilir, ancak 7 gün ek bir
yöntem daha kullanılması ya da cinsel
ilişkiye girilmemesi gerekir. Türkiye’de
daha çok bulunan 21 haplık paketler
kullanılıyorsa, paket bitene kadar, yaklaşık aynı saatlerde her gün bir hap içilmeli; paket bitince 7 gün ara verip, 8.
gün yeni pakete başlanmalıdır. 28 haplık paket kullanılıyorsa, etkin madde
içeren 24 hap her gün bir tane olmak
üzere içilmeli, etkin madde içermeyen
farklı renkteki 4 hap da içilmeli; paketteki haplar bitince ara vermeden yeni
pakete başlanmalıdır.
a. Gebeliği Önleyici Haplar:
Kadınların çoğu güvenli bir şekilde hap
kullanabilirler. Fakat aşağıdaki durumlarda genellikle hap kullanılması sakıncalıdır:
İki kadınlık hormonunun (östrojen ve
progesteron) sentetik formlarını içe-
• Sigara içenler ve 35 yaşından büyük
olanlar
2. HORMONAL YÖNTEMLER
• Yüksek tansiyonu olanlar
• Bebeği 6 aylıktan küçük olup emziren anneler
• Gebelik kuşkusu olanlar
• Bazı ciddi (kronik) hastalıkları olanlar
(Bir hekim tarafından değerlendirilmesi gerekir)
İlk enjeksiyondan sonra 30±7 gün içinde enjeksiyonların tekrarlanması gerekir. Geç kalmaktansa erken yaptırılması tercih edilmelidir.
Yan Etkileri: Pek çok kadında hiçbir
yan etki olmaz. İlk aylarda bazı kadın-
Kadınların çoğu güvenli bir şekilde üç
aylık iğneyi kullanabilirler. Fakat aşağıdaki durumlarda genellikle üç aylık iğnelerin kullanılması sakıncalıdır:
Yan Etkileri: Pek çok kadında hiçbir
yan etki olmaz. İlk aylarda bazı kadınlarda bulantı baş dönmesi gibi yakınmalar olabilirse de bunlar sıklıkla birkaç
ay içinde kendiliğinden geçer. Bunun
dışında memelerde duyarlılık, baş ağrısı, kilo artışı, ruhsal durum değişikliği gibi nadir görülen bazı yan etkiler de
meydana gelebilir.
• Çok yüksek tansiyonu olanlar
• Bebeği 6 haftalıktan küçük olup emziren anneler
• Gebelik kuşkusu olanlar
• Bazı ciddi hastalıkları olanlar (Bir hekim tarafından değerlendirilmesi gerekir)
Sağlık Açısından Uyarı İşaretleri: Aşağıda belirtilen yakınmalardan biri veya
birkaçı meydana gelirse vakit geçirmeden bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
• Şiddetli karın ağrısı
• Şiddetli göğüs ağrısı, nefes darlığı
• Şiddetli baş ağrısı, kuvvet ya da his
kaybı
• Adet olmaması veya gebelik kuşkusu
larda ara kanama, lekelenme gibi yakınmalar olabilirse de bunlar sıklıkla birkaç ay içinde kendiliğinden geçer. Bunun dışında baş ağrısı, baş dönmesi,
halsizlik, yorgunluk, memelerde hassasiyet, kilo artışı gibi nadir görülen bazı
yan etkiler ortaya çıkabilir.
a. Gebeliği Önleyici Aylık İğne:
b. Gebeliği Önleyici Üç Aylık İğne:
Ayda bir kas içine yapılan enjeksiyonlarla uygulanır. Çok etkili ve çok güvenli bir yöntemdir. Haplar gibi her gün hatırlanması gerekmediğinden kullanması kolaydır. Enjeksiyonları bırakınca hemen gebe kalınabilir.
Kadınlık hormonlarından sadece birini (progesteron) içerir. Üç ayda bir kas
içine yapılan enjeksiyonlarla uygulanır.
Çok etkili ve çok güvenli bir yöntemdir. Adet düzeninde sağlık riski olmayan değişiklikler meydana gelir. Enjeksiyonların bırakılmasından sonra doğurganlığın geri dönüşü birkaç ay gecikebilir. Östrojen içermediği için sağlık
riskleri daha da azdır.
İlk kez kullanmaya başlarken adetin ilk
7 günü içinde başlanması tercih edilir.
Doğum sonrası emziriyorsa 6 haftadan
sonra, emzirmiyorsa doğumdan hemen sonra üç aylık iğneye başlanabilir.
Düşük sonrası ilk 7 gün içinde üç aylık
iğneye başlanabilir, ek yöntem gerekmez. Gebe olunmadığından emin olunan herhangi bir zamanda da başla-
• Şiddetli uyluk ya da bacak ağrısı
• Ani görme kaybı ya da bulanık görme, konuşma bozukluğu.
• Sarılık
Etkisi, yan etkileri ve kullanma kriterleri haplar gibidir.
İlk kez kullanmaya başlarken adetin ilk
7 günü içinde başlanması tercih edilir.
Doğum sonrası emziriyorsa 6 aydan
sonra, emzirmiyorsa 21. günden sonra aylık iğneye başlanabilir. Düşük sonrası ilk 7 gün içinde aylık iğneye başlanabilir, ek yöntem gerekmez. Gebe
olunmadığından emin olunan herhangi bir zamanda da başlanabilir, ancak
7 gün ek bir yöntem daha kullanılması
ya da cinsel ilişkiye girilmemesi gerekir.
nabilir, ancak 7 gün ek bir yöntem daha kullanılması ya da cinsel ilişkiye girilmemesi gerekir. İlk enjeksiyondan sonra 12 ± 2 hafta içinde enjeksiyonların
tekrarlanması gerekir. Geç kalmaktansa erken yaptırılması tercih edilmelidir.
Yan Etkileri: Bu yöntemi kullanırken
en sık görülen yan etki adet düzeninde meydana gelebilen aksamalardır. İlk
enjeksiyondan sonra sıklıkla kanama
miktar ve süresinde artış görülse de
enjeksiyonlara devam ettikçe kanama
miktarında azalma, hatta adet görmeme meydana gelebilir. Adet görmeme,
lekelenme, kanamanın azalması gibi
durumların sağlık yönünden bir sakıncası yoktur ve tedavi gerektirmez. Süre ve miktar olarak normalin iki katından fazla kanama olması durumunda
nadiren tedavi edilmesi gerekir. Bu durumda aile planlaması konusunda deneyimli bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Kanama düzenindeki değişikliklerin dışında, nadiren baş ağrısı, kilo
artışı, akne, memelerde hassasiyet gibi
yan etkiler görülebilir.
Sağlık Açısından Uyarı İşaretleri: Aşağıda belirtilen yakınmalardan biri veya
birkaçı meydana gelirse vakit geçirmeden bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
• Adet olmaması (özellikle uzun süre
düzenli adet döneminden sonra geciken adet kanaması gebeliğe bağlı olabilir)
• Aşırı adet kanaması (süre veya miktar
olarak normalin iki katından fazla)
• Adetler arasında 7 günden uzun süren kanama
27
• Enjeksiyon yapılan yerde ağrı, kızarıklık, şişlik olması
• Şiddetli baş ağrısı
• Şiddetli göğüs ağrısı, nefes darlığı
• Şiddetli karın ağrısı
• Sarılık
• Görme, konuşma bozukluğu
c. Cilt Altı Çubuk:
Kadınlık hormonlarından sadece birini (progesteron) içeren, yumuşak silikondan yapılmış, cilt altına yerleştirilerek kullanılan bir yöntemdir. Çok etkili ve güvenli bir yöntemdir. Bölgesel
uyuşturma ile cilt altına bir klinisyen tarafından yerleştirilir. Süresi bittiğinde ya
da istendiğinde yine bir klinisyen tarafından yerel uyuşturma ile çıkarılır. Değişik sayıda çubuk içeren, etki süreleri farklı olan, çeşitli türleri vardır, ancak Türkiye’de halen tek çubuk içeren Implanon bulunmaktadır. Implanon
3 yıl süre ile etkilidir. Adet düzeninde
sağlık riski olmayan değişiklikler meydana gelir. Enjeksiyonların bırakılmasından sonra doğurganlığın geri dönüşünde gecikme olmaz. Östrojen içermediği için sağlık riskleri daha da azdır.
Etkisi, yan etkileri ve kullanma kriterleri
üç aylık iğneler gibidir.
Kadın adetinin ilk 5 günü içindeyse
Implanon hemen uygulanabilir. Doğum
sonrası emziriyorsa 6 haftadan sonra,
emzirmiyorsa doğumdan hemen sonra uygulanabilir. Düşük sonrası ilk 7
gün içinde uygulama yapılabilir. Gebe
olunmadığından emin olunan herhangi bir zamanda da uygulama yapılabilir,
ancak 7 gün ek bir yöntem daha kullanılması ya da cinsel ilişkiye girilmemesi gerekir.
Yan Etkileri: Bu yöntemi kullanırken
en sık görülen yan etki adet düzeninde meydana gelebilen aksamalardır.
Adet görmeme, lekelenme, kanamanın azalması gibi durumların sağlık yönünden bir sakıncası yoktur ve tedavi
gerektirmez. Süre ve miktar olarak normalin iki katından fazla kanama olması durumunda nadiren tedavi edilmesi gerekir. Bu durumda aile planlaması konusunda deneyimli bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Kanama düzenindeki değişikliklerin dışında, nadiren
baş ağrısı, akne, memelerde hassasiyet gibi yan etkiler görülebilir.
Sağlık Açısından Uyarı İşaretleri: Uygulama yerinde ağrı, kızarıklık, hassasiyet, sıcaklık artışı olursa bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
penise geçirilen lateks kauçuktan yapılmış ince kılıftır. Gebeliğin önlenmesi sorumluluğunu erkeklerin de paylaşmasını sağlayan bir yöntemdir. Gebelikten ve cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korur. Etkili ve güvenli bir yöntemdir. Kullanımı için herhangi bir sağlık incelemesi gerekmez. Kolay bulunan ve kolay kullanılan bir yöntemdir.
Çok nadir görülen lateks alerjisi dışında kullanımına engel bir sağlık sorunu yoktur. Her cinsel ilişkide yeni bir
kondom kullanılmalıdır. Kondom ısıdan uzak saklanmalıdır. Kondom cinsel temas olmadan önce uygulanmalıdır. Kullanımdan sonra kondom kontrol
edilmelidir. Yırtık ya da sızıntı varsa 72
saat içinde acil korunma için bir sağlık
kuruluşuna başvurulmalıdır.
ç. Vajinal Halkalar: İki kadınlık hormonunu (östrojen ve progesteron)
içeren esnek plastikten yapılmış, halka şeklinde ve kullanıcı tarafından vajene (hazneye) yerleştirilerek kullanılan bir yöntemdir. Yan etkileri ve kullanım kriterleri haplar gibidir. Vajinal halka kullanıcıya ulaşmadan önce buzdolabında 2–8°C’de saklanmalıdır. Kullanıcı ise oda sıcaklığında, tercihan 25°C
de (15–30°C) 4 aya kadar saklayabilir,
güneş ışığına karşı veya 30°C üzerinde
saklanmamalıdır.
b. Kadın Kondomu: Poliüretan bir kılıf
ile iç ve dış olarak iki değişik boyda halkadan oluşur. Halkalardan küçük olanı
kılıfın kapalı ucunda bulunur ve vajina
içine, rahim ağzını örtecek şekilde yerleştirilir. Açık ve büyük halka ise dıştaki
cinsel organları kısmen örter. Gebelikten ve cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korur. Etkili ve güvenli bir yöntemdir. Kullanımı için herhangi bir sağlık incelemesi gerekmez. Erkek kondomuna göre daha pahalıdır. Her cinsel ilişkide yeni bir kondom kullanılmalıdır.
İlk uygulamanın adetin 1. Günü olması tercih edilir, bu durumda ek yöntem
kullanmaya gerek yoktur. 2.-5. günler
arasında uygulanırsa 7 gün süreyle ek
yöntem kullanılmalıdır. Doğum sonrası emziriyorsa 6 aydan sonra, emzirmiyorsa 4 hafta sonra kullanmaya başlanabilir. Düşük sonrası ilk 7 gün içinde
kullanmaya başlanabilir, ek yöntem gerekmez.
İç halka baş ve işaret parmağı arasında sıkıştırılır ve vajina içine doğru itilir. İç
halka olabildiğince derine yerleştirilmelidir. Dış halka vajina girişini kaplamalıdır. Cinsel ilişkinin bitiminde kondomun dış halkası kendi etrafında çevrilerek poliüretan kılıfın ağzının kapanması ve semenin dökülmesinin önlenmesi sağlanır. Kullanımdan sonra yırtık ya
da sızıntı olup olmadığı kontrol edilmeli. Yırtık ya da sızıntı varsa 72 saat içinde acil korunma için bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
Halka uygulandıktan sonra 3 hafta süreyle haznede kalır. Daha sonra çıkarılır. 1 hafta bekledikten sonra yeni halka
uygulanır. Halkanın hazne içindeki pozisyonu etkinliği açısından önemli değildir.
3. Bariyer Yöntemler
Cilt altı çubuklar
28
a. Erkek Kondomu: Kondom cinsel
ilişkiden önce sertleşmiş durumdaki
c. Fitil, Jel, Köpük (Spermisitler):
Spermleri hareketsiz hale getirerek rahim içine geçmelerini engellerler. Diğer
modern yöntemlere göre gebeliği önlemedeki etkisi daha azdır. Başarısızlık
hızı %25 civarındadır. Çok etkili olma-
dığı için diğer yöntemlere ek olarak veya gebeliğin ciddi bir sorun yaratmayacağı kişilerin kullanımı için uygun olabilir. Reçete veya sağlık incelemesi gerekmez. Bazı kişilerde cinsel organlarda yanma ve kaşıntıya neden olabilir.
– Skrotum bölgesinde hafif ağrı, şişlik
morarma normaldir. Ancak, ateş, yara
yerinden kanama, akıntı, aşırı ağrı, aşırı şişlik olursa veya eşinde adet gecikmesi olursa HEMEN kliniğe başvurulmalıdır.
Cinsel ilişkiden 10-15 dakika önce vajene uygulanmalı, uygulamayı izleyen
1 saat içinde ilişki olmazsa uygulama
tekrarlanmalıdır. Cinsel ilişkiden sonra
6-8 saat süreyle vajen yıkanmamalıdır.
– Vazektomi olan kişinin ilk izlemesi işlemden bir hafta sonra yapılmalıdır. Daha sonrası için rutin izleme gerekmez.
4. Cerrahi Yöntemler
Halen dünyada en yaygın olarak kullanılan en etkili gebeliği önleyici yöntem
cerrahi yöntemler olup toplam 200
milyondan fazla çift bu yöntemle gebelikten korunmaktadır.
Gebeliği oluşturacak üreme hücrelerinin (ovum ve sperm), üreme kanalında
cerrahi olarak yapılan engelleme sonucu birleşememeleri ile gebeliği önleyici etki meydana gelir.
Cerrahi yöntemler artık çocuk istemeyen aileler için uygun yöntemlerdir.
Günümüz teknolojisi ile yöntemin geriye dönüşümü sağlanabilirse de bu işlem pahalı ve güçtür. Aynı zamanda
başarı şansı da yüzde yüz değildir.
a. Tüp Ligasyonu:
Kadınlarda her iki fallop tüpünün mekanik olarak kapatılması işlemidir. Kalıcı, çok etkili bir yöntemdir. Adet düzeninde ve cinsel fonksiyonlarda herhangi bir değişiklik olmaz. Yapılan işlem
basit olmakla birlikte ameliyathane koşullarında yapılması gerekir. Genellikle
işlem sonrası aynı gün içinde hasta taburcu edilir. Cerrahi girişim, gebe olunmadığından emin olunan herhangi bir
zamanda yapılabilir.
Tüp ligasyonu yapılanlara öneriler:
• Yapılan işlem basit olmakla birlikte,
bir kaç gün alt karın bölgesinde ağrı duyulabilir. Bunun için ağrı kesici bir
ilaç (Aspirin dışında) alınabilir.
Kadında Tüplerin Bağlanması
tisi olursa hemen kliniğe başvurulmalıdır.
• Kesi yeri kuru ve temiz tutulmalıdır.
İşlemden sonra 24 saat banyo yapılmamalıdır.
• Tüp ligasyonundan sonra işlemi izleyen yedi gün içerisinde kontrol için tercihen işlemin yapıldığı kliniğe başvurulmalıdır.
• Adet gecikmesi, gebelik kuşkusu, alt
karın bölgesinde tek taraflı şiddetli ağrı
gibi durumlarda hemen bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
b. Vazektomi:
Erkeklerde her iki tohum kanalının mekanik olarak kapatılması işlemidir. Kalıcı, çok etkili bir yöntemdir. Cinsel fonksiyonlarda herhangi bir değişiklik olmaz. Çok basit bir işlemdir; poliklinik
şartlarında ve yerel uyuşturma ile yapılır. Hastaneye yatış gerekmez. Vazektomiden sonra etkinin başlaması için
20 boşalma veya 2-3 ay süre ile beklenmeli, bu süre içinde etkili (kondom
gibi) bir yöntemle korunmaya devam
edilmelidir. Bu sürenin sonunda sperm
analizi yapılarak semende canlı sperm
hücresi olup olmadığı kontrol edilmelidir.
Vazektomi yapılanlara öneriler:
• İşlemden sonraki birkaç gün zorlayıcı, ağır iş yapılmamalıdır.
Geleceğin Gebeliği Önleyici
Yöntemleri
Geliştirilen tüm modern yöntemlere rağmen günümüzde
hala, ideal anlamda herkes
için uygun olabilecek yan etki ve komplikasyonları hiç
olmayan bir yöntem mevcut
değildir.
Konu ile ilgili çalışmalar sürdürülmekte olup yeni yöntemleri kullanıma sunma çabaları yanında mevcut yöntemleri daha da iyileştirme
çalışmaları devam etmektedir.
Yarının kontraseptif yöntemleri arasında;
• Erkekler için hap, enjeksiyon ve implantlar dahil hormonal yöntemler ve aşı.
• Cerrahi olmayan vazektomi (tohum kanallarının tıkayıcı madde enjeksiyonu ile kapatılması)
• Kendi kendine eriyen cilt
altı çubuklar
• İlk 2 gün sıkı iç çamaşırı kullanılması uygun olur.
• Kadınlar için antifertilite
aşısı
• Evde bir kaç gün ağır iş yapılmamalı.
• Ağrı için ağrı kesici (aspirin dışında)
alınabilir.
• Bir hafta süre ile cinsel ilişkide bulunulmamalı.
• İlk 2 gün yara temiz ve kuru tutulmalıdır.
• Kadınlar ve erkekler için
daha da geliştirilmiş bariyer
yöntemler
• İşlemden sonra şiddetli karın ağrısı,
kesi yerinde kanama, enfeksiyon belir-
• 2-3 gün sonra cinsel ilişkide bulunulabilir.
• Ayda bir adet başlatıcı haplar yer alacaktır.
29
30
Öğrencilerinin akademik başarıları kadar sosyal gelişimlerinin de önemli olduğu bilincinde
olan ve sanatın her dalında başarıdan başarıya koşan Başkent Üniversitesi Özel Ayşeabla Okulları yönetici, öğretmen, öğrenci ve velileri, 19 Ocak 2013 Cumartesi günü, “Minikler
2013 Defilesi” için CEPA AVM’de buluştular.
Etkinliğin açılışı, Fen Lisesi öğrencisi Beyza Durmuşoğlu’nun, müzik öğretmeni Ali
Bilgin’le birlikte sunduğu keman-akerdeon
dinletisi ile başladı. Küçük Yaş Dans Grubunun Hint danslarından oluşan koreografileri ve
ardından sahne alan Okul Bandosu şarkıları
izleyen herkesi coşturdu.
“Minikler 2013 Defilesi” başladığında Anasınıfı öğrencilerinin hepsi, masal kahramanları kıyafetleri içinde, çocukluğumuzun fantastik dünyasının başrol oyuncularıydı sanki. Disiplini estetikle bütünleştirerek müzik eşliğinde yürüyen Pamuk Prenses’ten Kırmızı Başlıklı Kıza, Pinokyo’dan Peter Pan’a tüm öğrenciler, izleyenlerin gönüllerini fethettiler.
Ritim Grubu öğrencilerinin gösterisi ve kapanıştaki müzik dinletisi de izleyen herkesi etkiledi.
Her yaş grubundan CEPA AVM ziyaretçileri de
bu görsel şölene ve eğlenceye ortak oldular.
31
ÇOCUĞUNUZ
ALTINI MI ISLATIYOR?
32
Uzm. Dr. Burcu Akın Sarı
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi
Psikiyatri Anabilim Dalı
Diüretik (İdrar söktürücü) ya da lit-
Çocuklar genellikle 18-24 aylar ara-
•
sı tuvalet eğitimi almaya hazırdır. Ge-
yum kullanımı
lişimi normal olan çocukların bir çoğu
•
İdrar Yolu Enfeksiyonları
Enürezis Continuum: Hem gece hem
•
Kabızlık
gündüz alt ıslatmaya verilen isimdir.
ganları üzerinde tam kontrol sağlaya-
•
Anatomik Sorunlar
Alt ıslatma başlangıç biçimi ve seyri-
madıkları için zaman zaman altlarını ıs-
•
Uygunsuz ADH Sendromu (İdrar
ne göre ikiye ayrılır: Eğer tuvalet eği-
miktarını azaltan hormonun uygunsuz
timi verilmesine rağmen hiçbir zaman
enürezis, beş yaşını geçmiş ya da eş-
salınımı)
alt ıslatma sorunu düzelmemişse bu-
değer gelişim düzeyine ulaşmış çocu-
Alt ıslatma alt tipleri:
na birincil, en az bir yıllık kuru bir dö-
ğun geceleri yatağını ya da gündüzle-
Enürezis Nokturna (EN): Gece alt-
nem sonrası alt ıslatma başlamışsa
ri giysilerini ıslatması sorunudur. Alt ıs-
yatak ıslatmaya verilen isimdir.
ikincil olarak adlandırılır. Ruhsal sorun-
2-3 yaş döneminde tuvalet gereksinimini haber verir, ancak bu yaşlarda or-
latabilirler. Alt ıslatma ya da tıbbi adı ile
Enürezis Diürna: Gündüz alt ıslatmaya
verilen isimdir.
latmanın bir sorun olarak değerlendirilebilmesi için bunun ardışık üç ay boyunca haftada en az iki kez görülmesi gerekmektedir. Bu davranış sadece bir maddenin (örneğin idrar söktürücüler) ya da genel bir tıbbi durumun
doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı ise
bu tanı konulamaz.
Alt ıslatmaya neden olan ve tanı konulmadan önce araştırılması gereken
hastalıklar:
Bu hastalıkların varlığını tespit edebilmek için çocuk psikiyatristinizden önce çocuk hastalıkları hekiminize başvurmanız gerekmektedir.
•
Diabetes Mellitus (Şeker Hastalığı)
•
Diabetes Insipitus I (Sık idrar çıkma
ile kendini gösteren bir hastalıktır)
•
Hipertiroidi (Tiroid bezinin aşırı ça-
lışmasıdır)
•
Kronik Böbrek Hastalığı
•
Epilepsi (Halk arasında sara nöbet-
leri olarak da bilinir)
33
4- Psikososyal Stresle ilgili nedenler
Bunlardan bazıları:
- Çocuk eve bir kardeşin gelmesiyle bu yeni duruma uyum sağlamakta
güçlük çeker, endişe anneyi kaybetme
korkusu, artık sevilmeyeceği hisleriyle
bocalar. Bu süreçte yeni gelen bebeğe
gösterilen ilgiyi kıskanır ve bu duygular
alt ıslatmaya sebep olabilir.
- Bu yaş çocuğu irade kavramını öğrenmeye başlar. Hangi kıyafeti giyeceğine, ne zaman tuvalete gideceğine,
hangi oyuncağı ile oynayacağına kendisi karar vererek iradesi gelişir. Fakat
bu dönemde aşırı temiz, titiz ve düzenli anneler, çocuklarına tuvalet eğitimini sert verebilirler. Çocuk tuvalelara bağlı ortaya çıkan alt ıslatma daha
nin çocukluğunda böyle bir hikaye var-
ti gelmeden tuvalete gitmeye zorlana-
çok ikincil olarak karşımıza çıkar.
sa bu oran %40- 50 civarındandır. Tek
bilir. Tuvalete gitmek onun için korku
Gece alt ıslatmaları toplumda ortala-
yumurta ikizlerinde de ikisinde birlik-
ma %10 oranında görülür. Erkeklerde
te alt ıslatma sorunu ikiz olmayan kar-
daha sık olarak görülmektedir. %80’i
deşlerden daha sık görülmektedir. Alt
birincildir. Birincil gece alt ıslatmaları,
ıslatma sorunu olan çocukların ikinci
ikincil gece alt ıslatmaların’dan 2-3 kat
dereceden akrabalarında da alt ıslat-
daha fazla görülmektedir.
ma öyküsü oldukça yaygındır. Gene-
NEDEN OLUR?
tik araştırmalar sonucu bu soruna ne-
1- Merkezi Sinir Sisteminin Gelişmesinde Gecikme
den olabilecek çeşitli gen bölgeleri bulunmuştur.
dolu bir deneyim olmaya başlar. Bunu
kendi iradesi ile istemeyen çocuk artık orayı sevmeyecektir. Bu nedenle de
gece alt ıslatmalar görülebilmektedir.
- Aşırı koruyucu, kollayıcı ve çocuğun
her istediğinin yapıldığı ailelerde de çocuk, tuvaletini uygun yere yapmayı öğrenemeyecek ve bebeksi kalmaya çabalayacaktır.
- Olumsuz ve yetersiz anne-çocuk iliş-
3- İdrar tutucu hormonun salını-
kisi, ebeveynlerde ruhsal sorunların ol-
men alt ıslatan çocuklarda merkezi si-
mında ritmik bozulmanın olması
ması, stresli yaşam olayları (kayıplar,
nir sisteminin gelişiminde aksaklıkla-
Böbreklerden su atılımını düzenleyen
ev değişiklikleri gibi) da çocuktaki ruh-
rın olduğu yapılan çalışmalarla göste-
“Antidiüretik hormon” adı verilen hor-
sal dengeyi bozacağından bu durum
rilmiştir. Fizik muayenelerde de boy kı-
monlar sağlıklı bireylerde geceleri da-
salığı, motor gelişim geriliği, dil gelişi-
ha çok salınırlar. Böylece idrar torba-
5- Uzun yıllar alt ıslatması olan çocuk-
mi geriliği, kemik yaşının küçük olma-
sının geceleri gündüz dolduğu kadar
ların derin uykularının olduğu tuvaletinin
sı gibi bulgulara sıklıkla rastlanır. Çocu-
dolması engellenir. Bu nedenle alt ıs-
ğun yaşının ilerlemesiyle sorunun orta-
latmalar geceleri görülmez. Yapılan
dan kalkmasının da bunun bir kanıtı ol-
çalışmalarda gösterilmiştir ki, alt ıslat-
Sebebi tam olarak bilinmemesine rağ-
duğu belirtilmektedir.
ma sorunu olan çocuklarda bu hor-
kendini alt ıslatma ile gösterebilir.
gelmesi hissiyle uyanamadığı bu nedenle alt ıslatmaların olduğu düşünülmüştür. Fakat son yıllarda yapılan çalışmalarda alt ıslatması olan ve olmayan
çocuklar arasında uyku derinliği yönün-
2- Genetik Nedenler
mon geceleri daha fazla salınmamak-
Ailede hem anne hem babada çocuk-
tadır. Gündüz olduğu gibi az salınan
ken alt ıslatma öyküsü varken, çocuk-
bu hormonlar nedeniyle idrar torba-
denle ağzı açık uyuyan çocuklarda uy-
ta alt ıslatma görülme sıklığı yaklaşık
sı daha hızlı dolmakta ve çocuk altına
ku kalitesi etkilendiği için alt ıslatmala-
%75 olarak bulunmuştur. Tek ebevey-
kaçırmaktadır.
rın daha sık görüldüğü de belirlenmiştir.
34
den bir fark bulunamamıştır. Fakat bademcikleri ile ilgili sorunu olan ve bu ne-
Alt ıslatmaya neden olduğu düşünülen
• Psikoterapi
Azarlama, çocukla aranızda bir ileti-
daha pek çok durum vardır. Fakat alt
Alt ıslatmaya sebep olan psikososyal
şimsizliğin doğmasına veya çocuğu-
ıslatma sebeplerinin tümünün arasın-
faktörler varsa bu durumun çocukta
da genetik yatkınlık en çok üzerinde
nuzun kendisini kötü ve başarısız his-
yarattığı ruhsal sorunların üstesinden
durulan ve etkisi gösterilmiş etkendir.
setmesine yol açar ki bunlar da tuva-
gelinmesi için doktorunuz uygun gö-
TEDAVİSİ NEDİR?
rürse bireysel terapi, oyun terapisi ve-
Alt ıslatma sorununda uygulanan tedaviler şunlardır:
•
Davranışsal uygulamalar:
- Ebeveyn eğitimi
- Çocuklara uygulanan davranışçı
ya aile terapisi önerilebilir.
let eğitimini kolaylaştırmak yerine daha da zora sokar. Tuvalet eğitimi uygularken çocuk idrar tuttuğu zaman-
• İlaç tedavileri
Alt ıslatma tedavisinde ilaç, çocuğun bu durumuna psikosoyal bir durum eşlik etmekteyse; çocukta kaygı
larda ödüllendirilmeli, idrarını kaçırdığında ise asla ağır bir şekilde cezalandırılmamalıdır. Çocukla konuşarak du-
bozukluğu, depresyon gibi hastalıklar
rumunun geçici olduğu çocuğa anlatıl-
varsa tercih edilir. Alt ıslatma sorunun-
malıdır. Çocuk başarılı olacağı etkinlik-
- Geç saatte alınan sıvı miktarının
da kullanılabilen birçok farklı ilaç teda-
lere sevk edilmelidir.
azaltılması ve özellikle uyku saatinden
visi bulunmaktadır. Bu ilaçlar çocuğun
önce uyku kalitesini bozacak içecekle-
ruhsal durumunu düzelterek, idrar tor-
rin içilmemesi.
basının kapasitesini genişleterek, uy-
değiştirilmeli ve temizlikten haz alma-
ku derinliğini azaltarak ve idrar salını-
sı sağlanmalıdır. Çocuğunuz altına ka-
mını azaltan hormonları artırarak etki-
çırdığında ıslak çamaşırlarını değiştir-
li olurlar. Toplumda yaygın olarak dile
mesine sakin bir şekilde yardımcı olun.
teknikler
- Gece uyandırma alıştırmaları: Burada amaç idrar torbasını boşaltmak
değil çocuğun tuvaletinin gelme hissi
ile uyanması arasında bir bağ oluşturarak kendi kendine uyanmasını sağlamaktır. Bu nedenle geceleri çocuğu tuvalete götürmek için birden çok
kaldırmak gereksizdir. Bununla birlikte
çocuğun tam olarak uyanması sağlanmalıdır. Gece biberonla uykuya geçmek de gece altını ıslatmaları artıracağından yatmadan önce süt içirmek
yerine yemek sonrası sütlü takviyeler
önerilir.
getirilen bu ilaçların kısırlık yaptığı, beyne zarar verdiği, çocuğun gelişimini etkilediği ve bağımlılık yaptığı söylentileri asılsızdır.
Gece alt ıslatmaları her yıl
%10-20 spontan remisyon
Altını ıslattığı zamanlarda hemen altı
Gece yatağı ıslatıyorsa altını temizleyin, çarşafları değiştirin ve yeniden yatağına koyun.
Çocuğun bu durumunu kardeşleri dahil başkalarıyla onun yanında paylaşmaktan, alaycı ve küçümseyici tavırlar-
gösterir. Ek ruhsal-fiziksel dan, altını ıslatma davranışı için çocubozukluk kötü gidişin gös- ğu cezalandırmaktan, bu davranış netergeleridir. Bu nedenle des- deniyle ortaya çıkan sorunlardan şitekleyici olunmalıdır. Utan-
kayet etmekten, bu davranışı olmayan
arasındaki sürenin yavaş yavaş artırıl-
dırmak,
çocuklarla çocuğu kıyaslamaktan ka-
ması amaçlanır, idrar yaparken kasların
mak, cezalandırmak kendili-
çınmaları gerekir.
kasılıp gevşemesi gibi egzersizler yapı-
ğinden düzelme olasılığı çok
Tuvalet eğitiminde ne aşırı katı ve bas-
yüksek olan bir soruna fay-
kılı ne de aşırı hoşgörülü ve disiplinsiz
- İdrar torbası egzersizleri: İşemeler
larak kas gelişimi artırılmaya çalışılır.
• Alarm cihazları
Çocuğun altını ıslatması sonrasında alarm veya titreşimle uyandırılma-
bağırmak,
dışla-
dadan çok zarar verecektir. Bilerek ve isteyerek orta-
sı için kullanılan cihazlardır. Ülkemiz-
ya çıkan bir durum olmadığı
de pek çok farklı tipi mevcuttur. Kla-
bilinmelidir. Sorunu çözmek
sik koşullanma yoluyla çocuğun uyan-
için baskıcı ve aşırı disiplin-
ması sağlanır. Başarı oranı yüksek ol-
olunmalıdır.
Uzman yardımı alın. Bazen bilinçsizce
uygulanan davranışsal yöntemler çocuğun yaşam konforunun belirgin bir
şekilde bozulmasına neden olabilir. Bu
nedenle uzmana danışarak çocuğu-
makla birlikte cihaz çıkarıldıktan sonra
li tutumlardan kaçınmak ge-
nuza özel bir uygulama planlanması-
nüks oranı çok fazladır.
rekir.
nı sağlayın.
35
9 BOYUN AĞRISI
SORUDA
36
Doç. Dr. Salih Gülşen
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi
Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı
1- Boyunu oluşturan yapılar neler-
doğru eğerek çalışmak zorunda olan-
romatika, ankilozan spondilit, romato-
dir?
larda, uzun süreli otomobil vb. araç
id artrit.
Boyun 7 boyun omurunun birbiri-
kullananlarda boyun ağrısı daha sık
Vucudda bulunan bir kanser odağının
görülür. 35-49 yaşları arasında boyun
boyun omurlarına sıçraması da bo-
ağrısı giderek artan sıklıkta görülmek-
yun ağrısına neden olur. Bu bölgeyi
le beraber, 49 yaşından sonra bu
tutan kemik tümörleri ve multipl mye-
sıklık azalır.
lomada boyun ağrısı yapar.
dokusuna sahiptir. Boyun normal ola-
3- Boyun ağrısı nedir ve boyun
4- Boyun ağrısı olan hastalarda
rak sağa, sola, öne arkaya ve daha
ağrısına neden olan etkenler ne-
boyun ağrısı yanında başka belir-
az olmakla beraber yanlara büküle-
lerdir?
tiler olabilir mi?
bilmektedir ki, bu sayede başın ha-
Boyun ağrısı bir çok değişik nedenden
reketi sağlanır. Boyun bölgesinde, iki
Boyun ağrısı genellikle boyunda künt
dolayı ortaya çıkmaktadır.
bir ağrı olarak hissedilir ve boyun ağ-
En sık olan nedenlerden başlarsak;
rısı yanı sıra hastalar boyunlarını sağa-
Boyun omurları arasında yer alan ve
sola, öne – arkaya
omurganın hareketlerinde yastıklama
rında artma olabilir. Boyun ağrısı ba-
ne disk ve bağdoku ile eklemleşmesi sonucu oluşur. Boyun yaklaşık 4.5
kilo ağırlığında olan başı (erişkinde)
taşıdığı için güçlü bir adele ve bağ-
taraflı olmak üzere şah damarı, omurga arteri, beyinden gelen kanı içeren
toplar damar; lenf bezleri, orta hatta
tek olarak: yemek borusu, nefes boru-
oynatırken ağrıla-
görevi gören disk yapısının yıpran-
zen keskin kıvrandırıcı bir ağrı şeklin-
su, ses telleri (Vocal cords), troid be-
ması, boynun öne ve arkaya hızlı bir
de de olabilir. Boyun ağrısı olan has-
zi, omurilik
bulunmaktadır Bu ya-
şekide bükülmesi ve esnemesine ne-
talarda yutma güçlüğü, boyunda şiş-
pılardan herhangi birisinden kaynak-
den olan kazalar, fıtıklaşmış disk, fı-
me (lenf bezi büyümesi, troid bezi ilti-
lanan rahatsızlık sonucu sadece bo-
tıklaşmış diski ve boyunda çıkan si-
habı.) ile baş dönmesi olabilir. Başağ-
yun ağrısı veya boyun ağrısına eşlik
nir köküne basmasıdır.
rısı, yüzağrısı, omuz ağrısı, iki kürek
Bulaşıcı hastalıklar (İnfeksiyonlar): Bo-
kemiği arasına vuran ağrı, ya da sağ
2- Boyun ağrıları kimlerde ve han-
ğazda viral infeksiyon, infeksiyonlara
veya sol kürek kemiği üzerine vuran
gi sıklıkta görülür?
bağlı lenf bezlerinde şişme, verem
ağrı, kola vuran ağrı, kollarda uyuş-
İnsanlarda boyun ağrısı yaşam sü-
mikrobunun
ma, karıncalanma hissi yaşabilir. Özel-
reci içinde bir ya da bir kaç kez, ba-
raması, vücutta olan bir infeksiyon
likle sabahları boyun ağrısı ve
zı durumlarda tüm hayat boyun-
odağının kan yolu ile boyun omurları-
ket kısıtlılığı ile uyanan hastalarda, bel
ca ataklar halinde görülen bir yakın-
na ve/veya boyun omurları arasında-
ve sırt ağrılarının da olması ankliozan
madır. Bir yılda ortalama yüz kişiden
ki disklere ulaşması, beyin zarı iltihabı
spondilite bağlı olabilir.
25’i boyun ağrısı ile karşılaşır. Ka-
(MENİNGİTİS).
5- Boyun düzleşmesi boyun ağrı-
dınlarda, çizim yapan büro çalışan-
Boyun ağrısı, boyun kas ve boyun
sı yapar mı?
larında, bilgisayar kullananlarda, şe-
bağ dokularını
etkileyen hastalıklar-
Değişik etkenler sonucu boynun nor-
hirde yaşayanlarda ve boynunu öne
da da görülür; fibromiyalji, polimiyaljia
malde “C” harfine benzer eğikliği bo-
eden başka bulgularda ortaya çıkar.
boyun omurlarına sıç-
hare-
37
mesi gereklidir. Boyunda bulunan doku ve organlarda kanser, apse, trav70 dereceden az
90 derece
125 derece üzeri
ma, dejeneratif disk hastalığı, yangısal
hastalık, kireçlenme (spondiloz) tanısı
konulmalıdır. Beyin cerrahisi kliniğimizde ameliyat edilen olgularımızdan bazılarınının ameliyat öncesi ve sonrası
Boyun ve sırt ağrılarından daha az etkilenmek için uygun oturma
görüntüleri verilmiştir.
9- Boyun ağrısı olmaması için ya-
zulur ve boyun adeta bir kazık hali-
arter hastalığı, inflamatuar bir hasta-
ni alır, buna boyun düzleşmesi denir.
lık var mı? Öyküden alınan bilgilerin ışı-
Ankilozan spondilit, Klippel Feil send-
ğında fizik muayene yapılır ve gerek-
romu vb durumlarda boyun düzleş-
li olan tetkikler istenir. Bu tetkikler; kan
mesi olabileceği gibi altta hiçbir önem-
sayımı, sedimentasyon, infeksiyon be-
li bir hastalık olmadan da boyun düz-
lirteçleri, düz radyolojik tetkik, bilgisa-
leşmesi olabilir. Her boyun düzleşme-
yarlı tomografi, tomografik miyelografi,
si ağrıya neden olmaz, bazı hastalar-
manyetik görüntüleme, elektromyog-
buna bağlı olarak diğer vücut kasla-
da boyun tamamen normal görünse
rafi ve sinir iletim hızı ölçümü gibi tet-
rında olduğu gibi boyun kaslarıda bel-
de
kikler istenebilir.
li bir gerginlik durumunu korumak
boyun ağrısı olabilirken, boynu
dümdüz görülen insanların hiçbir yakınması olmayabilir.
7- Boyun ağrısının tedavisi nasıl
yapılır, evde hastaların kendi uy-
pılması gerekenler nelerdir?
Boyun başı taşıyan ve başın sağa,
sola, öne arkaya ve yanlara hareketlenmesini sağlayan insan omurgasının en üst bölümüdür. Boyun sayesinde, başın tüm hareketleri sağlanır,
zorundadır. Boyunun aşırı öne bükülmesiyle, öncelikle zaten orta derecede kasılmış olan boyun kasları da-
6- Boyun ağrısı olan hastalarda ta-
gulayacakları
nı nasıl konur?
olabilir mi?
Önce hastanın hikayesi alınır; geçi-
Tedavi asıl olarak altta yatan nede-
rilmiş travma, boyun ağrısı yanında
nin ortaya konması ile başlar. Has-
başka belirti ve bulgu var mıdır, ge-
taya boyunluk vererek dinlendirme
çirilmiş infeksiyon, boğaz ağrısı, yut-
(bilgisayar kullanıyorsa, bir süre ku-
limden uzak, sakin bir hayat sürmeye
ma güçlüğü, boyunda şişme, boyun
lanmamasını önermek vb.), yangı çö-
çalışmak, boynun bükülmesine neden
hareketlerinde ağrı, kilo kaybı, gece
zücü (antiinflamatuar) tedavi, fizik te-
olacak işlevleri en aza indirmek ve-
davi, ultrasonik tedavi, masaj, lokal
ya bu işlevleri boynu bükmeden yapa-
olarak kortizon injeksiyonu yapılması,
cak ortam hazırlanmalıdır (Bilgisayar
yangı çözücü kremin ağrılı bölgeye sü-
ekranı ve klavyesinin yüksekliği uy-
rülmesi önerilebilir. Altta ağır bir has-
gun pozisyonda ayarlanmalı, evde te-
talığı bulunmayan hastalarda, boyun
levizyon yüksekliği uygun bir düze-
ağrısı yukardaki yöntemlerle 3-5 gün
ye getirilmeli, boynu bükmeyecek bir
içinde geçmektedir. Örneğin; hasta-
yatış pozisyonu mümkün olduğunca
da troid bezinde yangı, boğaz infek-
sağlanmalı, düzenli spor veya günlük
siyonu, ankilozan spondilit, romatoid
egzersiz yapılmalı). 3 günden daha
terlemesi, kol, omuz ağrısı, sırt, kürek kemiği üzerine vuran ağrı, göğse doğru yayılan ağrı, çarpıntı, terleme, huzursuzluk, ölüm korkusu, kollarda, bacaklarda kuvvet kaybı, idrar,
gaita kontrolünün kaybı, elden cisimlerin düşmesi gibi yakınmaları olup olmadığı öğrenilir. Ağrı hareketle azalıyor
mu, sabah kalkınca olan boyun ağrısı ve boyun tutukluğu günün ilerleyen saatlerinde azalıyor mu, artıyor
mu? Boyun ağrısı yanı sıra olan kol ağ-
basit
yöntemler
artrit saptandı ise herbirinin kendine
özel tedavisi yapılmalıdır.
ha da kasılır ve boyun ağrısı oluşur,
daha ileri evrede ise spondiloz denilen boyun kireçlenmesi ve boyun fıtığı gelişir. Günlük hayatta; ruhsal geri-
fazla süren boyun ağrısı durumunda
veya boyun ağrısı yanında ek bul-
8- Boyun ağrısında cerrahinin ro-
gular varsa gecikmeden bir profesyo-
vermeyecek kadar şiddetli mi? Hasta-
lü nedir?
nel sağlık çalışanından yardım alın-
nın özgeçmişinde, bilinen bir koroner
Öncelikle altta yatan etkenin belirlen-
malıdır.
rısı hastanın uyku uyumasına bile izin
38
KOLİKLİ HASTAMIZIN ANNESİNDEN MEKTUP VAR...
Kolikli bebek annesi olmak zor,
hem de çok zor. Hele ki ilk bebeğinizse... Benim kızım, Nil
de kolikliydi. Her akşam saat
17.30-18.00‛de ağlamaya başlar, 22.00-23.00 gibi yorgun düşüp uyurdu. Ağlamalarının en yoğun olduğu 4-8. haftalarda günde 5-6 saat ağlar, nadiren de 7
saat ağlardı. Bu saatler dışında
her emme sonrası 1-2 saat yine ağlardı. Bebeklerin ilk aylarda günde 16-18 saat uyuması bize hep inanılması güç bir efsane
gibi gelmişti.
Evde saatlerce kızımı kucağımda uyurken tutarken kolik üzerine çok şey okuma fırsatı bulmuştum. Bu yazılar genellikle hep kolikli bebek büyütmenin zorlukları, bıraktığı hasarlar vs. ile ilgiliydi. Nil‛i uyutmaya çalışırken “Koliğin hiç iyi yanı
olamaz mı?” diye düşündüm. Aslına bakarsanız koliğin iyi yanları da vardı. Aklıma gelen bu noktaları Nil ‛in koliğinin tavan yaptığı günlerden birinde sabahın
en erken saatlerinde kaleme aldım. Bu notları diğer kolikli bebek büyüten/büyütmüş annebabalarla da paylaşmak istedim.
Kolikli bebek anne-babaları bilin ki, “Yalnız değilsiniz”. Umarım bu yazıyı okuyunca daha da
iyi hissedeceksiniz.
Not: Nil şimdi 4 aylık... Koliği
ne zaman bitti tam bilemiyorum.
Öyle bıçak gibi kesilmedi çünkü. Kolik belirtilerinde 11. haftadan itibaren iyileşme görme-
ye başladık. 12. haftadan itibaren de akşam 8‛de uyumaya başladı. Şimdi diş çıkarma huysuzlukları başladı. Ama koliği atlatmış bir aile olarak inanın bunlar
kolay günlermiş!
KOLİĞİN FAYDALARI
Kolikli bebek annesinden anne babalara notlar
Bu zor günleri bir aile olarak
birlikte geçirebilmek aile bağınızı kuvvetlendirecektir.
Koliksiz bebekli ailelerin hiç yaşayamayacağı, komik şeyler yaşayacaksınız: çaresizce arabayla turlamak, evde komik şekillere girmek gibi.
Bebeğinize bakarak onu ve doğumunu düşünecek bolca vaktiniz olacaktır.
Doğum, hayat, ölüm, can verme
gibi konularda düşünmeniz için
size bol bol vakit verecektir. Filozof olabilirsiniz!
Bol bol bebeğinizin ileride nasıl
olacağını, onunla gideceğiniz tatilleri, gezileri, edeceğiniz muhabbetleri düşünebilirsiniz.
Uyumak yerine okursunuz, okursunuz, okursunuz: Bilgilenirsiniz..!
fırsatı verecektir. Şu an hayatınızdaki bütün koşuşturmaca ve
işlerin kafanızdan çıktığını veya
önceliğini yitirdiğini hayal edin:
Çok da fena bir durum değil!
İyi bir bahaneniz olacaktır: “Bizim erken kalkmamız gerek, bebek kolikli”, “Size gelemeyiz,
çok ağlıyor”, “alınganlık yapma
anne, psikolojim bozuk, kolikli
çocuk büyütüyorum”, vs vs...
Anneye spor merkezine para
vermeden hamilelikte aldığı kiloları fazlasıyla geri verdirir!
Hem de iki-üç ayda!
Anne-bebek bağınız güçlenecektir. Onun işaretlerini daha
iyi anlayacaksınız. Bu süreçte
ona her bebeğin istediği - ancak
anlatmadığı - ilgi ve şefkati verebilirsiniz.
Kolik, bebeğinizin dış dünyaya
erken uyanmasını ve daha aktif
bir bebek olmasını sağlayabilir.
Onu oyalamak için yapacağınız
şaklabanlıklar vs. onu daha akıllı
ve çevresine ilgili bir bebek yapacaktır.
Size 3-4 ay inzivaya çekilme,
eviniz dışındaki dünyadan kopma
Bebeğinizle daha fazla zaman
geçirdiğiniz için sizi daha bir
39
“The colicky child is often expressive. They will laugh too loud,
be sensitive to the label on the neck, will love a certain color,
or will avoid foods that are too lumpy or smooth.”
“Kolikli çocuk sıklıkla dışavurumcudur. Çok yüksek sesle kahkaha atacak,
boynundaki etikete duyarlı olacak, belli bir rengi sevecek veya
aşırı pütürlü veya topaksız olan yemekleri yemeyecektir.”
sevecek ve size daha bir alışacaktır.
Bebeğinizin motor becerileri de
artacaktır. Gün içinde yüzüstü yatmak ve yatarken saatlerce debelenmek durumunda kalacağı için fiziksel olarak güçlü bir
bebek olacaktır - SIDS (ani bebek ölümü sendromu) tehlikesine dikkat etmek koşulu ile.
Bir insanın hayatında 3-4 ay gibi bir zaman nedir ki? Gerçekten sizin için ilginç bir tecrübe
olacaktır.
Sterilizasyon, bebeğin üzerine
titreme, pimpiriklenme gibi yeni
ve ilk kez anne - baba olanların
yaşayacağı, belki çok daha ileriki dönemlerde karşılaşmak durumunda kalacağı durumları ilk
birkaç ayda atlatacaksınız. Daha soğukkanlı olacaksınız.
Unutmayın
kolikli
bebekler
“dışavurumcu”dur.
Dertlerini
anlattıkları gibi sevinçleri, gülücükleri de büyük olur. Gün boyu
uyumazlar hep. Aktif olur, sizi
maceradan maceraya sürüklerler. Erken emzik emer, kendini
oyalamaya erken başlarlar başka çareleri yoktur. Çevresindeki oyuncaklarına vs. daha sıkı tutunurlar. Bunlar da aslında onları daha kendine güvenli ve ba-
40
Harvey Karp
Harvey Karp
ğımsız yapabilir. Belki de kolikli bebekler kendilerini oyalamayı daha çabuk öğrenecek ve daha güçlü olacaklardır.
• Dili pamukçuk oldu herhalde...
Her bebek kendine özgüdür. O
nedenle bu orijinal kolikli bebeğinizi sevin. İleride ona anlatacağınız, onun hiç hatırlamayacağı anıları olması güzel. Kendine münhasır, karakterli, ne isteyip istemediğini bilen minik yavrunuz o sizin!
• İlaçlar anlamsız olabilir, ancak
Hem belki de kolik, her misafirin kucağında ağlatarak bebeğinizi nazarlardan koruyacaktır,
kimbilir!
motivasyon bozucu sözler etme-
Kolikli bir bebek annesi olarak
aşağıdaki soru ve yorumlara hazırlıklı olun ve sinirlenmeyin (bazen doğru bir yorum da olabilir,
doktorunuza danışın):
• Aç mı bu hala?
NOTLAR:
• Gazla kolik aynı şey değildir.
bir şeyler iyi de gelebilir - bebeğinize olmasa da size iyi geleceği kesin! (doktorunuza sorun).
• Anne-baba birbirine destek
olmalıdır. Özellikle birbirlerine
“sen yapamıyorsun, bakamıyorsun bu bebeğe” gibi gönül kırıcı,
melidirler.
• Bebek kolik krizi esnasında öfkeyle sallanmamalıdır. Bebeğe
istemsiz kızabilirsiniz tabii ki
de ancak anlık öfke nöbetlerine
kesinlikle kapılmayın. Öyle hissettiğinizde bebeği güvenli birine veya bir yere bırakın ve uzaklaşın. Duş alın, dışarı çıkın vs.
• Üşüttün ayağını, ona geçti herhalde...
• Ağlamalar nedeniyle komşula-
• Bebeğin üstü ince, ayaklarına
beşinci patiği giydirelim...
olan bebeğiniz ve sizsiniz.
• Gazı var ondan, ne yedin sen,
ona geçti herhalde...
• Sütün dokunuyor sanırım, mama versene...
• Nesi var bu bebeğin (panik ve
çaresizlik haliyle), ne yaptınız
torunuma?!
rı, çevreyi vs. takmayın. Önemli
• Bu dönemden de bir şeyler öğrenmeye ve bu zor dönemi doyasıya(!) yaşamaya çalışın. İnanın
bir gün bitiyor...
Arş Gör. Ayşe Abbasoğlu Özgören
Hacettepe Ünv.
Nüfus Etüdleri Enstitüsü
41