Kasım 2014 - Petinfo Dergi
Transkript
Kasım 2014 - Petinfo Dergi
petinfo 69 PET SAĞLIĞI DERGİSİ KASIM 2014 SAYI 69 KHVHD’nden oldukça ses getirecek bir kongre daha... 68 Kedilerde ağrı kontrolü için güvenilir çözüm; Metacam® 30 Türkiye’nin en iyi cerrahları Antalya’da 22 S.46 İnsanlarda olduğu kadar hayvanlarda da sıklıkla karşılaşılan diyabet hastalığına karşı hayvan sahipleri ne kadar bilinçli? İÇİNDEKİLER 8 > Petinfo’dan haberler Oldukça merak edeceğinizi düşündüğümüz Türkiye’den ve dünyadan en yeni haberleri bu köşemizden bulabilirsiniz. 30 > Kedilerde ağrı kontrolü için güvenilir çözüm; Metacam® Araştırmalar kedilerde iskelet kas ağrısı üzerine odaklanmışken, BoehrInger IngelheIm, sadece iskelet-kas sistemi değil, kedilerdeki diğer türden ağrılara da dikkat çekerek yeni ürünü olan Metacam®’ı sizlerle tanıştırıyor. sayfa 18 > Yeni ikna bilimi nöromarketing-2 Dr. Bayer, beyindeki karar verici bölge olan eski beyine ulaşmamızı sağlayan 6 temel uyarandan biri olan duygularla nöromarketing bilimini açıklamaya devam ediyor… 30 38 > Egzotik hayvan cenneti ; Vetform Veteriner Kliniği Vetform Veteriner Kliniği kurucuları Gözde ve Seçkin Kasap’ı ziyaret ederek Egzotik hayvanlar diyarına keyifli bir yolculuk yaptık. sayfa 38 sayfa 18 22 > Türkiye’nin en iyi cerrahları Antalya’da BULUŞTU 14. Ulusal Veteriner Cerrahi Kongresi 23-26 Ekim tarihlerinde Antalya’da 400’e yakın katılımcıyla başarıyla gerçekleştirildi. sayfa 22 Prof. Dr. Sırrı Avki gala gecesinde yaptığı açıklamasında cerrahi kongrelerinin, Cumhuriyetimiz kadar uzun ömürlü olmasını diledi. 62 66 > KHVHD’nin düzenlediği instagram yarışması sonuçlandı! Bu yıl dokuzuncusu düzenlenen Küçük Hayvan Veteriner Hekimleri Derneği (KHVHD) Sürekli Eğitim Kongresi katılımcılarına özel gerçekleştirdikleri instagram yarışması oldukça ses getirdi. sayfa 8 sayfa Gözde Çetin Kasap, Vetforma markalı veteriner önlüklerini sizlerle paylaştı. 68 > KÜÇÜK HAYVAN VETERİNER HEKİMLERİ DERNEĞİ’nden oldukça ses getirecek bir kongre daha… 31 Ekim-1 Kasım tarihlerinde Küçük Hayvan Veteriner Hekimleri Derneği’nin düzenlediği Sürekli Eğitim Kongrelerinin dokuzuncusu Kurtköy Crown Plaza’da 400 Veteriner hekimin katılımıyla gerçekleştirildi. Dikkat çekici sunumlarla aktarılan bilimsel veriler Veteriner hekimlerin kongreden tatmin olarak ayrılmasını sağladı. sayfa 68 46 > Diabetes mellitus İnsanlarda olduğu kadar hayvanlarda da yaygın gözlenen diyabet hastalığına ‘Diabetes mellitus farkındalık ayı’ vesilesiyle ışık tuttuk. KHVHD Başkanı Erkut Gören, açılış konuşmasında dernek projelerinin devam edeceğinin tüyolarını verdi. 62 > Sektörün en büyük fuarı gerçekleştirildi Nestle Purina ana sponsorluğunda İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilen Pet Fuar’ına katılım oldukça fazlaydı. Veteriner hekimlerin ve hayvanseverlerin yoğun ilgi gösterdiği fuarda sponsor firmaların gerçekleştirdiği aktivitelerle katılımcılar eğlenceye doydu. 86 > Öğrenci işi kongre başarıyla tamamlandı! Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi öğrencilerinin kurduğu Bilimsel Araştırma ve Yayın Kulübü’nün geçen sene başlattığı Uluslararası Veteriner Hekimliği Öğrencileri Kongresi’nin ikincisi 16- 18 Ekim’de başarıyla gerçekleştirildi. PETİNFO 2014/11 02-03 EDİTÖR İnsanları olduğu kadar hayvanları da tehdit eden diyabet hastalığına karşı hayvan sahiplerini bilgilendirmeyi unutmamalıyız. > syf 46 Veteriner Hekim YAĞMUR AĞCAOĞLU Kongrelerle dolu bir ayı daha geride bıraktık Tüm dünyada Kasım ayı hayvanlarda da gözlenen diyabet hastalıklarına karşı farkındalık projeleriyle dolu geçer. Polidipsi, poliüri ve polifaji ile karakterize olan şeker hastalığı kedi ve köpeklerin kısacık olan hayatlarını biraz daha kısaltarak yaşam kalitesini düşüren bir hastalıktır. Hayvan sahiplerinin çoğu bu hastalıkların minik dostlarını tehdit ettiğinden habersizdir. Bu konuda veteriner hekimlere düşen görev oldukça önemlidir. Biz de bu önemin farkına vararak İ. Ü. Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları AbD. Öğretim üyesi değerli Prof. Dr. Alev Kaymaz’ın diyabet hastalığına ışık tutan görüşlerini sizlerle paylaştık. Sadece bununla kalmadık 2326 Ekim tarihlerinde Antalya’da gerçekleştirilen Türkiye’nin en iyi cerrahlarının katıldığı görkemli bir kongreden en önemli noktalara değindik. petinfo Kasım/ Sayı: 69 Pet Sağlığı Dergisi Ayda bir yayımlanır. YAYIN TÜRÜ SÜRELİ YEREL SAHİBİ Mat Medya Tanıtım Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. MEHMET AKTOP GENEL KOORDİNATÖR BARIŞ KOLGU [email protected] Sektörün en büyük fuarı gerçekleştirildi Ekim ayı kongre kapanışını ise 31 Ekim- 1 Kasım tarihlerinde Küçük Hayvan Veteriner Hekimleri Derneği’nin düzenlediği kongreyle yaptık. Dünyanın dört bir yanından katılarak sunumlarını yapan Veteriner hekimler 9. KHVHD Sürekli Eğitim Kongresi’nde enfes bir bilim ziyafeti yaşattı. Bu sayımızda da tabii ki klinisyen ziyaretimizi unutmadık ve egzotik cenneti sayılabilecek bir kliniği ziyaret ettik. Veteriner hekim Gözde Çetin Kasap ve Seçkin Kasap’ın 4 sene önce kurduğu Vetform Veteriner Kliniği’yle tanışmaktan eminim ki çok mutlu olacaksınız. Ayrıca yaratıcıları oldukları Vetforma markalı veteriner hekim önlüklerine siz de hayran kalacaksınız Bilimin ışığında kalın… Saygılarımla Veteriner Hekim Ayça Üvez GENEL YAYIN YÖNETMENİ VE YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Vet. Hekim YAĞMUR AĞCAOĞLU [email protected] ART DİREKTÖR EBRU DERELİ [email protected] GRAFİK TASARIM EMEL VURAL [email protected] YAZI İŞLERİ SORUMLUSU VET. HEKİM AYÇA ÜVEZ [email protected] KATKIDA BULUNANLAR Prof. Dr. Alev A. KAYMAZ Veteriner HeK. Mahmut Velayi DANIŞMA KURULU PROF. DR. AHMET ERGÜN PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ PROF. DR. TAMER DODURKA Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin Dr. Banu Dokuzeylül VET. HEKİM RAHŞAN EROL İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilen Pet Fuarı veteriner hekimlerin ve hayvanseverler tarafından yoğun ilgi gördü. > syf 62 BASKI Gezegen Basım San. Ve Tic. Ltd. Şti. 100 YIL MAH. MASSİT MATBAACILAR SİTESİ 2. CADDE GEZEGEN BİNASI NO: 202/A BAĞCILAR/İST Sertifika No: 12002 ADRES YAYINCILAR SK. 10/4 34414 SEYRANTEPE - İSTANBUL TEL: 0212 324 50 56 - 324 50 59 www.matmedya.com ABONE BANU SAYINÇ [email protected] Dergimizde yayınlanan röportaj ve ilanların sorumluluğu sahiplerine aittir. Fotoğraflar izinsiz kullanılamaz. Petinfo Dergisi veteriner hekimlere ve ecza depolarına yönelik bilimsel içerikli, mesleki, ücretsiz, sektörel bir yayındır. PETİNFO 2014/11 04-05 NOTLAR Her kayıt sokak hayvanları için HIll’s Pet Türkiye, barınakta yaşam mücadelesi veren hayvan dostlarımıza mama bağışı yapmak için bir kampanya başlattı. Hill’s Pet Türkiye, sokak hayvanlarının beslenmesine yardımcı olmak için önemli bir sosyal sorumluluk projesine imza atıyor. Bu proje kapsamında Hill’s Pet Türkiye’nin resmi internet sitesi üzerinden bit.ly/herkayitsokakhayvanlariicin linkini kullanarak kayıt formunu dolduran her kişi adına barınaktaki kedi ve köpeklere 1 günlük mama bağışı yapılıyor. Kampanyanın duyurusunu sosyal medya hesaplarından yapmaya başlayan Hill’s Pet Türkiye, başlattığı kampanyayı Twitter’da #herkayitsokakhayvanlariicin hashtag’i ile duyurdu. İVHO 3. Pet İstanbul Fuarı’na katıldı İstanbul Fuar Merkezinde 23-26 Ekim tarihleri arasında yapılan 3. Pet İstanbul Fuarı açılış törenine katılan İstanbul Veteriner Hekimler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan açılış konuşması yaptı. İVHO’ya ait standda 4 gün süresince Veteriner hekimlerin ve ziyaretçilerin sorularına yanıt verildi. Çeşitli konularda hazırlamış broşür ve afişler sergilendi. Ayrıca İVHO işbirliğiyle Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan “Hayvanlarda kan bankacılığı ve transfüzyonu” başlıklı kapsamlı bir sunum gerçekleştirdi. Katılımın yoğun olduğu eğitim sonrasında Veteriner hekimlere katılım belgesi verildi. PETİNFO 2014/11 08-09 NOTLAR Goody ve hepsiburada.com işbirliğiyle barınaklara büyük yardım Lenfomada yeni yöntem LeIcester Üniversitesi’nden Prof. Dr. Alexander Gorban ve Avacta Hayvan hastanesinden bir grup araştırmacı köpeklerde lenfomanın erken tanısı ve gerilemeyi gözlemleyebilmek için yeni bir elektronik görüntüleme sistemi geliştirdi. Canine lenfoma kan test’ (cLBT) kemoterapi uygulamaları ardından gerileme hali içerisinde olduğunu saptayan ilk görüntüleme yoludur. Ayrıca cLBT, lenfomanın akut fazında meydana gelen Haptoglobin ve C-Reaktive proteinin seviyesini belirleyerek erken tanıya olanak sağlayabilmekte. Türkiye’nin lider e-ticaret platformlarından hepsiburada.com ve sokak hayvanlarının en büyük destekçilerinden Goody mamanın işbirliği ile düzenlenen bağış kampanyası kapsamında toplanan mamalar, hayvanseverlerin bir araya geldiği anlamlı bir ziyaretle İstanbul Adalar Belediyesi Barınağı’na bağışlandı. Hepsiburada.com’da gerçekleşen bağış kampanyasında, destekçiler tarafından yaklaşık 11 ton Goody markalı kuru mama alındı. Bu birikimin %5’i Adalar Belediyesi Barınağı’na bağışlanırken, minik dostlarımızın yaklaşık 20 günlük mama ihtiyacı karşılanmış oldu. Newfoundlandlarda subvalvular aorta stenozuna neden olan gen tespit edildi California’dan bir grup araştırmacı Newfoundland cinsi köpeklerinde ölümcül kalp problemine sebep olan geni tespit etti. CalIfornIa Davis Üniversitesi Veteriner hekimlerinden kardiyoloj Jonsua Stern Canin subvalvular aorta stenozuna (SAS) sebep olan geni tespit etti. Bu ölümcül kongenitif kalp hastalık Newfoundland, Golden Retriever’ında içinde bulunduğu birçok köpek ırkını etkileyen kalıtımsal bir hastalıktır. Bu buluşun genetik yapısında bozukluk olan Newfoundland cinsi köpeklerin seleksiyonuna olanak sağlayıp, hastalığın rastlanma oranının düşürülmesine ve hastalık için etkin sağaltımın keşfedilmesine yardımcı olacağı düşünülüyor. Ekip pedigree analizini 45 adet Newfoundland cinsi köpeklerin genetik yapılarındaki mutasyonu araştırarak gerçekleştirdi. Araştırmanın sonunda SAS PETİNFO 2014/11 10-11 hastalığının gerçekleşmesi için tespit edilen mutant geni ebeveynlerden en az birinin taşıması gerektiği, fakat bu mutant geni her taşıyanda da bu hastalığın gözlenmediği saptandı. Subvulvular aorta stenozu, köpeklerin kalbindeki aortik valfte kalpten aorta kan geçişine engel olan anormal doku gelişimi kaynaklı çıkıntı oluşmasıyla meydana gelmektedir. Hastalık ağır formlarda kendini belli ettiği için erken diyagnoz ve tedavisi kısmen zordur. Köpeklerde ilk klinik belirtileri; kollaps, bayılma nöbetleri, düzensiz kalp atımı ve ya ani ölümdür. Klinik tanı genelde kalp seslerinde düzensizlik olduğunu saptadıktan sonra yaptıkları radyografi, ekokardiyografi ve ya elektrokardiyografiyle konulabilir. 1 2 1. Köpekten yapılan kan transfüzyonuyla Buttercup isimli kedi hayata döndürüldü. 2. Buttercup’a, 4 saat süren riskli transfüzyon işlemi gerçekleştirilirken... Florida’da köpekten kediye kan transfüzyonu gerçekleştirildi Sahibi tarafından halsizlik, iştahsızlık ve kollaps şikayetleri ile Florida’da bulunan Marathon Veteriner Kliniği’ne getirilen Buttercup adındaki kediye yapılan tanı işlemleri sonucunda hemotokrit değeri ve kırmızı kan hücreleri miktarının oldukça düşük olduğu tespit edildi. Hemotokrit değeri %7 olan kediye acil kan nakli yapılması gerektiğini belirten Veteriner hekim, ellerinde hiç hazır kedi kanı olmaması nedeniyle ellerinde daha önce bağışlanmış olarak bulunan depo köpek kanını kullanarak kan transfüzyonu gerçekleştirdiklerini belirtti. Bilindiği gibi bazı köpeklerin kan grubu aynı insanlardaki O rH grubu gibi genel verici tipte olabiliyor. Bu tipte uyumlu kan grubu kullanılarak yapılan transfüzyon başarıyla gerçekleştirildi. İşlem sırasında ve sonrasında herhangi bir komplikasyonla karşılaşılmadığını belirten Veteriner hekim Buttercup’ı evine sağlıklı bir şekilde uğurladıklarını ve ek bir müdahaleye gerek kalmadığını söyledi. Araştırmalarda ginkgo biloba bitkisinin yaşlanmayı geciktirdiğini saptanmıştır. Bitkilerle köpeklerin yaşlanmasını geciktirebilirsiniz Yaşlanma her ne kadar hastalık gibi hissedilse de öyle değildir. Sadece yaşın ilerlemesiyle vücutta meydana gelen basit normal değişikliklerdir. Köpekler ve kedilerde de aynı değişiklikler olmaktadır fakat bizde olduğundan çok daha hızlı… İnsanlar ve hayvanlarda yaşlanmayı, genetik nedenler olduğu kadar beslenme, çevre ve stres gibi birçok faktör de tetiklemektedir. Yaşlanmaya başlayan köpekler ve kedileri konforlu bir hayat sürmesi- ni sağlamak doğru beslenme ve sağlıklı yaşam şekliyle mümkündür. İşte pet hayvanları için ideal 3 çeşit yaşlanma geciktirici bitki; Yaban mersini- antioksidan özellikler, kollagen liflerini sağlamlaştırır, kollagen biyosentezini destekler. Kore ginsengi- strese karşı dayanıklılığı ve zihinsel konsantrasyonu artıran doğal adoptojedir. Ginkgo biloba- kongenitif fonksiyonları güçlendirir. Geriatrik hastalarda mutlaka kullanılması gereken bir bitkidir. ETKİNLİK Bayer: Daha iyi Bir Yaşam İçin Bilim Bayer 6 bin çocuğu bilimle buluşturdu Bayer Genç Bilim Elçileri projesinin uzantısı olan Bilim Tohumları Ekibi, çocuklardan ve ailelerden gelen talep doğrultusunda hedefine yeni rotalar katarak yola devam ediyor. Bayer’in, Türkiye’deki 60. yılı vesilesiyle Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) ile birlikte Mayıs ayında başlattığı Bayer Genç Bilim Elçileri (BGBE) Bilim Tohumları Ekibi projesi, 2014 yılının Mayıs ile Ekim ayları arasında 20 il ve 60 kırsal yerleşim gezerek 6 bine yakın çocuğa ulaştı. Tamamı gönüllülerden oluşan BGBE Bilim Tohumları Ekibi, Mayıs ayında proje için tasarlanan özel araçla çıktığı Türkiye turunda sırasıyla Mersin, Adana, Hatay, Adıyaman, Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır, Kahramanmaraş, Malatya, Trabzon, Rize, Tokat, Samsun, Balıkesir, Manisa, İzmir, Çanakkale, Bursa, Edirne’nin ardından İstanbul ile final yaptı. Kırsal yerleşimlerde buluştuğu 10-12 yaş arası çocukları bilimi sevdirmeye yönelik deneylerle tanıştıran Bilim Tohumları Ekibi, gençlerde ve çocuklarda gözlemlenen motivasyon, istek ve talepler doğrultusunda 2015 yılında da 20 farklı il ve 40 nokta hedefiyle yoluna devam edecek. Bilim Tohumları Ekibi Hakkında Bilim Tohumları Ekibi projesi ile önce üniversiteli gençlere sonra da gençler aracılığı ile çocuklara doğa bilimlerinin sevdirilmesi amaçlanıyor. Projede üniversiteli gönüllü gençler yer alıyor ve öncelikle, ‘Bilim Okuryazarlığı’ başlığında formal olmayan eğitim modülleriyle tasarlanmış bir eğitime katılıyorlar. Bilim okuryazarı olmak, PETİNFO 2014/11 16-17 Bayer, temel olarak sağlık, beslenme ve ileri teknoloji ürünleri alanlarında uzmanlaşmış küresel bir şirkettir. İnsanlığa faydalı olabilmek ve yaşam kalitesini artırabilmek amacıyla ürün ve hizmetler geliştiren Bayer aynı zamanda; inovasyon, büyüme ve yüksek kazanma gücü ile değer yaratır. Sürdürülebilir kalkınma ilkelerine bağlı olan Bayer, kurumsal vatandaş olarak sahip olduğu sosyal ve ahlaki sorumlulukların bilincindedir. Ekonomi, ekoloji ve sosyal sorumluluk, Bayer’in kurumsal amaçları içinde aynı önem derecesindedir. Daha fazla bilgiye www.bayer.com adresinden ulaşabilirsiniz. bilim hakkındaki her şeyi bilmek değil, bilimin gerçekten nasıl çalıştığını merak etmek, araştırmak ve anlamak olarak tanımlanıyor. Ardından Toplum Gönüllüsü gençler bir gezici eğitim aracı ile yola çıkarak Türkiye’nin dört bir köşesine ulaşıp çocukların bilime ilgi duymalarını ve bilimi sevmelerini sağlamak üzere bir dizi etkinliği hayata geçiriyor. Etkinliklerde çocukların ilgisini çeken, günlük hayatlarında merak ettikleri şeyleri sorgulamalarını sağlayan yedi eğlenceli deney yapılıyor. Her bir deney TOG Vakfı ilkeleri doğrultusunda ve Bayer’in küresel iş stratejileriyle örtüşen, artan ve yaşlanan dünya nüfusu, artan enerji talebi, artan gıda ve yem ihtiyacı, artan yaşam kalitesi ve azalan kaynaklar gibi dünyanın geleceğini ilgilendiren mega trendlere farkındalık oluşturacak şekilde hazırlandı. Yeni ikna bilimi nöromarketing-2 Dr. Bayer, beyindeki karar verici bölge olan eski beyine ulaşmamızı sağlayan 6 temel uyarandan biri olan duygularla nöromarketing bilimini açıklamaya devam ediyor. D uygular beynimizde elektrokimyasal tepkiler oluşturuyor, güçlü duygularla deneyimlediğimiz olayları daha çok hatırlıyoruz. Ünlü nörobilimci Antonio Damasio’nun dediği gibi “Biz hisseden düşünme makineleri değil, düşünen hissetme makineleriyiz.” Karşımızdakileri etkilemenin en hızlı yolu onların duygularına ulaşmakla gerçekleşiyor. Ne zaman güçlü bir duygu hissetsek beynimiz bellek oluşturucu ve karar tetikleyici bir hormon kokteyli salgılıyor. Hissetttiklerimiz ne kadar güçlüyse anılarımız da o derece canlı ve kalıcı oluyor. Biz duygulardan oluşan canlılarız ve “Duygu yoksa karar da yok. Hizmeti sunduğumuz veya iletişimde olduğumuz kişinin duygularına hitap edebildiğimiz sürece akılda kalıyoruz ve değerimiz artıyor. Duygulara etkili hitap eden markalar veya kurumlar tercih ediliyor. Hikayeler ise dikkat çekip, duyguları canlandırmak için çok iyi bir yöntem. İyi hikayeler eski beyin ve bilinçaltımız üzerine herhangi bir rasyonel bilgiden daha çok etkiye sahip. İyi bir hikaye nasıl yaratılır veya anlatılır? Sizin, bir yakınınızın veya bir müşterinizin başından geçmiş bir olayı, deneyimi anlatırken duygusal detayların olmasına özen gösterin, hikayenizi karşı tarafın dünyasıyla bağdaştırın ve hikayenin net bir anafikri olduğundan emin olun. Bunu zaten günlük yaşantınızda farkında olmadan birçok kez yapmış olabilirsiniz. Mesajlar sizinle ilgili değil onlarla ilgili olmalıdır Diğer önemli bir nokta eski beynin BEN merkezci olması. Yani kendine hızla yarar sağlamayan, ya da hayatta kalmaya yönelik herhangi bir mesaj içermeyen uyarılara sabır ve ilgisi yok. Bu nedenle ikna etmeye çalıştığınız kişilere vereceğiniz mesajların sizinle ilgili değil onlarla ilgili olması gerekir. Onu etkilemek için kendisiyle ilgili yararları sunmalısınız. Burada ‘ben’ değil ‘siz’ dili kullanmak çok önemli. Yale Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre ’siz’ en ikna edici kelimelerin başında geliyor. Konuşmanızda siz sözcüğünü sıkça kullanın, olumlu ve kibar olun. Bu sırada karşınızdakilerle kendi dilleriyle konuşun. Güvenilir olmak için müşterinizin en iyi arkadaşı gibi görünmek, konuşmak ve bu şekilde hissettirmek önemli. Eski beyinle kurulan iletişim daha çok bilinçaltı seviyesinde oluyor ve eski beyin kendisine daha çok benzeyen ve kendisi gibi davranan insanlarla daha PETİNFO 2014/11 18-19 kolay iletişim kuruyor. Dürüstlükle iletişim kurduğunuzda ise karşı taraf aldatılma korkusu yaşamıyor, siz ve söyledikleriniz arasında bir uyum hissediyor. Gerçek anlamda hizmet para ile satın alınamayacak olandır. Bu da ancak dürüstlük ve samimiyetle olur. Peki aynı kelimeler ve aynı ses tonunu kullanan bazı insanların, diğerlerinden daha güvenilir olması nasıl mümkün oluyor? Çünkü eski beyin kolaylıkla vücut dilimizi okuyabiliyor. Bu nedenle güçlü bir duruş ve kararlı hareketler Nöromarketing, pazarlamacılara müşterilerin nasıl düşündüğünü görebilme şansı vermektedir.. sergilemek, bu sırada enerjimizi yansıtmak için mimikler ve jestler kullanmak önemli. Diğer önemli bir konu ise göz teması kurmak. İletişim sırasında göz teması kurmadığımız zaman samimi bir sohbet kurabilmek mümkün olmuyor. Göz teması kurmadığınız zaman gönderdiğiniz mesajın karşı tarafta güven duygusu yaratması çok zor. Söylediğiniz ne olursa olsun, dinleyicilerinizin gerçek anlamda karar vericileri olan eski beyinleri sizi duymayacaktır. Güven sağlamak için en az dört saniye göz teması kurmak gerekiyor. Eski beynin karar vermesi için keskin zıtlıklara ihtiyacı vardır Bir diğer önemli faktör ise “Zıtlık”. Zıtlık eski beynin hızlı ve risksiz karar vermesini sağlıyor”. Eski beynin zıtlıklara dikkat etmek üzerine programlandığını unutmayın. Eski beynin karar vermesi için keskin zıtlıklara ihtiyacı vardır. Zıtlık olmazsa karar verme ertelenir. Son bilimsel veriler gösteriyor ki biz aslında önceden hazırlıklı bir şekilde çevremizdeki değişiklikleri tarıyoruz. Zıtlık raf tasarımı ve ürün yerleştirmeden, bir tedavi çözümü sunmaya kadar her alanda kullanılabilir. Müşterinize çözümünüzün onu olumsuz bir durumdan nasıl daha iyisine taşıyacağını gösterebilirsiniz. Farklılık Dr. Kıvılcım Kayabalı kimdir? Dr. Kıvılcım Kayabalı, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunudur. İlaç sektöründe farklı pozisyonlarda görev aldı. 1999 yılında ilaç ve sağlık sektörüne danışmanlık ve eğitim hizmetleri veren PTMS (Pharma Tailor Made Services) firmasını kurdu. PTMS, hekimlere, ilaç sektörüne ve eczacılara yönelik çok sayıda konferans, eğitim programı, dijital proje ve kampanya gerçekleştirdi, ‘Pharma mini-MBA, Değişim Zirvesi, Digital Health Summit’ gibi projeleri hayata geçirdi. PTMS, 2012 yılından itibaren dünyanın ilk nöromarketing ajansı olan SalesBrain’in Türkiye temsilcisidir. Dr.Kıvılcım Kayabalı Salesbrain’in eğitmenidir, Nöromarketing Business and Science Association üyesidir, üniversitelerde ve uluslararası konferanslarda bu konuda konuşmacı olarak katkı sunmaktadır. her zaman işe yarar, çünkü eski beyin bunu zorlanmadan anlar. Eski beyin karmaşık cümleler ve anlatımlardan kaçıyor “Eski beyin somut ve kolay anlaşılabilir verilere ihtiyaç duyuyor” ona anlaşılması kolay fikirler sunmalısınız. Nöromarketing yöntemlerini kullanan çok büyük teknoloji şirketleri bile mesajlarını bir çocuğun anlayabileceği şekilde basitleştiriyor. Eski beyin karmaşık cümleler ve anlatımlardan herzaman kaçıyor ve ilgilenmiyor. Dikkat çekici bir görselin yaratacağı etki herzaman sözcüklerden daha fazladır “Eski beyin görseldir”, kelimeler ve uzun cümleler eski beyni etkilemez. Eski beyin için en etkili uyarıcı; çarpıcı bir görseldir. Bu durum fiziksel olarak görsel sinirlerin eski beyine bağlı olmasından kaynaklanıyor olabilir. İnsanları yalnızca sözcüklerle ikna etmek oldukça zordur. Sözcükler 40.000 yıldır hayatımızda, yani eski beyin yazılı sözcüklerden 45.000 kat daha eski. Yazılı sözcükler eski beynimizi etkileyecek yeterli zamanı henüz bulamadılar. Bu nedenle dikkat çekici bir görselin yaratacağı etki herzaman sözcüklerden daha fazladır. Başlangıç ve sonda vurgulananlar oldukça önemlidir Eski beyin “başlangıç ve son”ile ilgileniyor, mesajınızın ortasında yer alanları ise genellikle dikkate almıyor. Başlangıçta ve sonda vurgulananlar ise herzaman akılda kalıcı oluyor. Bir ürün veya hizmeti tanıtırken en etkili yol, hizmeti götürdüğünüz kişinin sıkıntısını yani derdini keşfetmek. Ürünler veya hizmet hakkında bilgi verirken asıl üzerinde odaklanmanız gereken nokta bu hizmetin kişinin hangi sıkıntısını gidereceği olmalı GERÇEK ANLAMDA HİZMET, PARA İLE SATIN ALINAYACAK VE ÖLÇÜMLEMEYECEK OLANDIR. BU DA ANCAK DÜRÜSTLÜK VE SAMİMİYETLE OLUR. PETİNFO 2014/11 20-21 ve kullanıcıya sağlayacağı yararları net bir şekilde anlatmalısınız. Eski beyin ben merkezci olduğundan ve hayatta kalma dışında hiçbirşeyle ilgilenmediğinden, herhangi bir sıkıntısının hafifletilmesi onun ilgisini çekiyor. Müşterilerinizin mevcut durumunu anlayıp, uzmanlık bilgilerinizi onların istedikleri sonuçlarla eşleştirirseniz sıkıntılarını tam olarak teşhis edebilirsiniz. Bunu yapmanın en iyi yolu ise doğru soruları sormak ve iyi bir dinleyici olmaktır. Bu şekilde hem sıkıntıyı net bir şekilde keşfedebiliriz, hem de farklı ihtiyaçlar ortaya çıkabiliriz. Nörobilim çalışmalarından elde edilen bilgilerin pazarlama, ikna süreçleri ve iletişimde kullanılması bize sayısız yararlar sunuyor. Nöromarketing birçok bilimadamı tarafından çok kapsamlı bir araştırma konusudur. Nöromarketing, pazarlamacılara müşterilerin nasıl düşündüğünü gösterdiği gibi müşterilere de kendi karar verme süreçlerinin nasıl işlediği hakkında içgörüler sunuyor. Hiç kuşkusuz yakın gelecekte nöromarketing ile pazarlamanın etkinliği artacak, bu bilgilerin yaygın olarak kullanılmasıyla birlikte ürün lansmanı ve kampanyaların başarısızlık oranını azalacak ve sonuç olarak pazarlama, müşterinin gerçek ihtiyaç ve isteklerine daha duyarlı olmaya başlayacak. KONGRE Türkiye’nin en iyi cerrahları Antalya’da 14. Ulusal Veteriner Cerrahi Kongresi 23-26 Ekim tarihlerinde Antalya’da 400’den fazla veteriner hekimin katılımıyla gerçekleştirildi. Ü lkemizin farklı Veteriner birimleri tarafından gerçekleştirilen Veteriner Kongrelerinin en köklü organizasyonu olan Cerrahi Kongresi›nin bu yıl 14. etkinliği 23-26 Ekim 2014 tarihleri arasında Antalya’da gerçekleşti. 114 akademisyen, 138 veteriner hekim, 42 lisans, yüksek lisans veya doktora öğrencisi, 32 firma temsilcisi ve 69 misafir katılımı sağlandı. Düzenleme kurulunda Prof. Dr. Sırrı Avki’nin önderlik ettiği Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner Fakültesi öğrencilerinin hazırladığı Cerrahi kongresinde 4 çalıştay, 46 sözlü ve 108 poster bildirisi misafirlere sunuldu. Kongrede çeşitli konular üzerine sunumlarla katılımcılara Cerrahi ana başlığı altında yeni yöntemler ve teknikler hakkında bilgi verildi Kongrede eş zamanlı olarak Pet ve Büyükbaş Cerrahisi üzerine 2 oturumda sunumlar gerçekleştirildi. Bu sayede Veteriner Hekimler uzmanlık veya ilgi alanları üzerine yapılan sunumları dinleme fırsatı buldu. Ülke çapında tanınmış birçok veteriner hekim kendi uzmanlık alanlarında çeşitli sunumlar yaptı. Bunlardan öne çıkan isimler; Kürşat Özer, Hasan Bilgili, Suphi Erdem Acar, Murat Şaroğlu, Hidayet Şimşek ve Cenk Yardımcı oldu. Birinci Pet oturumu Prof. Dr. Nuri Yavru ve Prof. Dr. Yalçın Devecioğlu başkanlığında başladı. Sayın Prof Dr. Nuri Yavru ve Prof. Dr. Devecioğlu’nun yaptığı açılış konuşmalarını ardından sözü kongrenin Ana Sponsoru olan HASVET kurucusu ve ortaklarından olan Hidayet Şimşek’e bırakıldı. Hidayet Şimşek’in Veteriner Hekimlerin yazılımlara bakış açıları hakkında kısa bir bilgilendirme yaptı. Hidayet Şimşek açılış konuşmasında elektronik yazılımların öneminden bahsetti Kongrenin Ana Sponsoru olan HASVET kurucu ve ortaklarından olan Hidayet Şimşek kongrenin açılış konuşmasında klinik hizmet sürekliliği ve karlılığında elektronik yazılımların öneminden bahsetti. Bundan önceki eğitim dönemlerinde yazılım kullanımını bilinçlendirme yönünden günümüzle karşılaştırmalar yaparak Türkiye’deki Veteriner Hekimlerin PETİNFO 2014/11 22-23 yazılımlara bakış açısı hakkındaki görüşlerini istatistiksel veriler kullanarak katılımcılara aktardı. Bahsedilen statistiklerin öne çıkan başlıklardan bazıları; > Sosyal yaşama katkı sağlıyor mu? > Türkiye’deki kliniklerin yüzde kaçı resepsiyonist ve yazılım kullanıyor? > Klinikte kullanılan programlarda veri tabanına hangi konularda yükleme yapılıyor? > Kedi-köpek hasta kaydı tutan klinik oranları ne kadardır? > Kliniğin en yoğun olduğu günlerin saptanması şeklinde özetlenebilir. Başarılı bir sunumun ardından Hidayet Şimşek konuşmasını “Değişmeli ve çağı yakalamak adına bilgi ve teknolojiyi kullanarak kendimizi geliştirmeliyiz.” sözleri ile noktaladı. Hidayet Şimşek’in konuşmasının adından bilimsel sunumlar Prof. Dr. Suphi Erdem Acar’n sunumuyla başladı. Prof. Dr. Suphi Erdem Acar’dan penilüretra tıkanıkları için alternatif tedavi Prof. Dr. Suphi Erdem Acar’ın Erkek kedilerde Transpelvik Prof. Dr. SıRRı AVKİ DOÇ. DR. Cenk Yardımcı PROF. DR. Hasan Bilgili PROF. DR. Suphi Erdem acar Hidayet Şimşek PROF. DR. KÜRŞAT ÖZER PROF. DR. MURAT ŞAROĞLU Üretrostomi Tekniği (TPU) hakkındaki sunumu küçük hayvan pratiğiyle ilgilenen Veteriner hekimlerin oldukça ilgisini çekti. Sunumla ilgili bazı önemli noktalar; Veteriner hekimlik pratiğinde, erkek kedilerde beslenme bozuklukları ve diğer nedenlerle oluşan alt üriner sistem hastalığına bağlı olarak penilüretra tıkanıklığı sık rastlanan bir komplikasyondur. Bu durum, penil ve pelvik üretradan normal idrar akışını engelleyerek üremi ve hiperkalemi gibi sistemik problemler meydana getirerek hayati tehlikeye neden olmaktadır. Penilüretra tıkanıklıklarının giderilmesinde katater uygulaması ile birlikte buffer solüsyonu ile ürolitler eritilerek idrar akışı sağlanabilmektedir. Fakat sonuç alınamayan olgularda, cerrahi müdahale kaçınılmaz sondur. Bu amaçla pek çok şirujikal teknik geliştirilmiştir. Ancak bu cerrahi tekniklerin komplikasyonları sonucunda tekrar üretral tıkanıklık ortaya çıkmaktadır. Ayrıca uzun süre tıkanıklığın katater ile açılmaya çalışılması, penil ve pelviküretra mukozasının meydana gelen tahrip sonucunda sikatrisiyel doku stenozuna neden olarak yine idrar akışını engellemekte ve hayati risk oluşturmaktadır. Böyle durumlarda rahat idrar akışını sağlamak için TPU KONGRE Kongre Ana Sponsoru HASVET’in kurucularından Hidayet Şimşek katılımcılara klinik hizmetlerin sürekliliği ve karlılığında elektronik yazılımların önemini anlattı. tekniğine başvurulmaktadır. TPU tekniği, erkek kedilerde uygulanan prepubik ve antepubik tekniğine alternatif bir tekniktir. Uygulama için, kedi sırt üstü pozisyonda yatırılır. Bölgenin operasyon için hazırlığı yapılır. Symphysis pelvisin ventral bölgesinin görülmesini sağlayan deri ensizyonu yapılır ve takiben idrar kesesini açığa çıkartmak için ischium›un kranial hattının önünden laparotomi yapılır. İdrar kesesi görülür. İdrar kesesinin içinden kateterin geçişini kolaylaştırmak için keseye küçük bir ensizyon yapılır. 2.6mm›lik köpek kateteri pelvik üretranın tıkalı olan bölgesine kadar yerleştirilir. Symphysis pelvis bölgesinde her iki kenardan kaslar ayrılır. Osteotomi bölgesi açığa çıkarılır. İschium kemiğinin arka kemer hattının merkezinden symphysis pelvis boyunca, arkadan öne doğru 10mm genişliğinde, 12mm uzunluğunda “U” şeklinde osteotomi yapılarak pelvik uretra›nın ventral yüzeyi, bulbouretral gland bölgesine kadar açığa çıkarılır. Bu açıklıktan pelvik uretra palpe edilir. Pelvik üretranın bulbouretral glandlardan osteotomi bölgesinin 2-3 mm ön uç noktasına kadar ventral yüzey boyunca uzunlamasına ensizyon yapılır. Üretranın tüm katmanları 4/0 monofilament emilemeyen dikiş materyali ile deriye basit ayrı dikişlerle tutturulur ve yeni bir idrar PETİNFO 2014/11 24-25 çıkış ağzı oluşturulur. Bu teknik en azından idrar akışına rahatlık sağlayan, yaşam kalitesini normale dönüştüren başarılı bir tekniktir. Prof. Dr. Suphi Erdem Acar’ın bu ilgiyle izlenen sunumunun ardından Celal Şahin Ermutlu, ventral hernilerin onarımında polyester film kullanımı hakkında hekimleri bilgilendirerek uygulamaların erken ve ileri dönem sonuçları hakkında katılımcıları bilgilendirdi. 1. Pet oturumu Hakan Salcı’nın köpeklerde aort tümörlerinin tanı ve tedavi uygulamaları ile ilgili 4 farklı olguyla ilgili sunumuyla beraber sona erdi. 2. Pet oturumu Prof. Dr. Deniz Seyrek İntaş ve Prof. Dr. Ahmet Özak başkanlığında başladı. Prof. Dr. Hasan Bilgili köpeklerde çapraz bağ kopuklarının tedavisinde yeni bir teknik olan TTA-Rapid hakkında katılımcıları bilgilendirdi. Özge Özdemir vaka paylaşımı yaparak 15’i köpek 7’si kedi 22 ortopedik problemli hastanın external fiksatörle gerçekleştirdiği sağaltımının başarılı sonuçlarını katılımcılarla paylaştı. 2. oturuma Doç. Dr. Cenk Yardımcı’nın travmatik tarsal instabilitelerde uygulanan transartiküler hibrit eksternal fiksasyon yöntemleri ve bu tedavi yöntemiyle yapılan klinik çalışmalarını paylaştığı sunumlarından bazı önemli notlar; Transartiküler hibrit ekstarnal fiksasyon uygulamaları Tarsal instabiliteler hem kediler hem de köpekler için önem arz eden ortopedik lezyonlardır. Bu çalışmanın amacı kedi ve köpeklerin ciddi tarsal instabilitelerinin sağaltımında iki yeni transartiküler hibrit ekstarnal fiksasyon sisteminin uygulama sonuçlarının sunulmasıdır. Çalışma materyalini ciddi tarsal instabilite şikayeti ile kliniğe getirilen 15 kedi ve 7 köpek oluşturdu. Ekleme stabilizasyonun köpeklerde menteşeli transartiküler OMÜ-Vetfix ekstarnal fiksasyon sistemi ile kedilerde ise menteşesiz transartiküler MiniVetfix ekstarnal fiksasyon sistemi ile gerçekleştirildi. İlk olarak metatarsuslardan 2 adet Kirshner teli tam halkalara medial ile lateral doğrultuda uygulandıktan sonra Prof. Dr. Suphi Erdem Acar, erkek kedilerde uygulanan prepubik ve antepubik tekniğine bir alternatif olan TPU tekniği hakkında Veteriner hekimlere kapsamlı bir sunum gerçekleştirdi. MVM yöneticileri bu tarz organizasyonların her zaman destekçisi olduklarını söyledi. Katılımcılar sunum aralarında meslektaşlarıyla keyifli zamanlar geçirdi. KONGRE 114 akademisyen, 138 veteriner hekim, 42 lisans ve doktora öğrencisi, 32 firma temsilcisi ve 69 misafirin katılımı ile keyifli bir kongre gerçekleştirildi. Petcity Veteriner Kliniği kurucularından Veteriner Hekim Özay Bedirci yarım pinler proximaldeki karbonfiber arklardan bir kortikal olarak düşük devirde (<150rpm) uygulandı. Açık kırık ve kontamine eklem yüzlerinin steril serum fizyolojik ile lavajı yapıldı. Artrodez uygulanan olgularda eklem kıkırdakları uzaklaştırıldı ve oluşan eksizyonel boşluğa otolog kansellöz greft uygulaması yapıldı. Kırık iyileşmesi ya da eklem füzyonu gerçekleşene kadar haftalık klinik muayeneler ile radyolojik kontroller yapıldı ve daha sonra fiksatörler çıkarıldı. Sonuç değerlendirmeleri; Mükemmel (topallık yok, klinik olarak normal), iyi (yoğun egzersizden sonra hafif topallık), orta(bacağın üzerine yüklenilen tipte hafif intermittans topallık) ve zayıf (bacağın askıda PetcIty Veteriner Kliniği kurucularından VETERİNER HEKİM Özay Bedirci ve VETERİNER HEKİM Alkan Kuşçu 14. CERRAHİ kongreSİ sponsorluğu İLE destek vererek bir ilk gerçekleştirmiştir. olduğu tip topallık). Kedilerin 5’i ilgili extremiteyi operasyondan hemen sonra kullanmaya başlarken, geriye kalan 10’u 1-3 gün içerisinde kullanmaya başladı. Köpeklerde bu süre daha uzun olup 7-15 gün arasında değişti. Fiksatör çıkarılma zamanı kedilerde 21-35 gün, köpeklerde ise 36-60 gün arasında değişiklik gösterdi. Son değerlendirmede tüm kedilerde mükemmel sonuç elde edilirken köpeklerin 2’sinde mükemmel 3’ünde PETİNFO 2014/11 26-27 ise iyi sonuçlar elde edildi. 2. Pet oturumu Prof. Dr. Kürşat Özer’in ‘Köpeklerde dirsek bölgesi yaralarının torakodorsal arter paternli deri ve fasya ada arteriyel kompozit flebiyle sağaltımı’ konulu sunumuyla sona erdi. Sunumdan bazı önemli bilgiler; Ada arteriye flep uygulamaları Ada arteriyel flebi, aksiyel model fleblerin kendi kutaneöz arter girişinin altından pedikülünün bölünmesi ile oluşturulur ve aksiyel model KONGRE flebler kadar geniş bir kullanım alanı yoktur. Kompozit flebler ise, kas, kemik ve ya kıkırdak dokusunu içeren deri flebleridir ve Veteriner Hekimlikte kullanımı sınırlıdır. Özellikle dirsek bölgesindeki doku kayıplı yaraların sağaltımında en çok kullanılan yöntem torakadorsal aksiyel model fleb olmasına karşın, nekroz, dikişlerde açılma, gerginlik gibi dezavantajları mevcuttur. Diğer yandan dorsal torasik fasianın damarsal anatomisi diseksiyon ve mikroanjiyografi ile ortaya konmuştur. Kendi üzerinde katlanabilmesi kutan doku ile defekt arasında kaygan bir yüzey oluşturması ve gerginlik oluşturmaması fasianın önemli özellikleridir. Bu çalışmada torakadorsal bölgedeki deri dokusu ve fasianın kompozit ada arteriyal flebi olarak, dirsek bölgesi deri lezyonlarını rekonstrüksiyonu için kullanılmasının sonuçlarını ortaya koymayı amaçladık. Çalışmamızda dirsek bölgesindeki doku kayıplı ve ya iyileşmeyen yarası bulunan 14 köpek kullanıldı. Torakadorsal ada arteriyel flebi, altındaki torakadorsal fasia ile birlikte kaldırılarak dirsek bölgesinde yenileştirilmiş defekt üzerine monofilament emilemeyen dikiş materyali ile basit ayrı teknikle dikildi. Torakadorsal bölgedeki defekt deri altı dokusu ve deri uygun şekilde dikilerek kapatıldı. 3. Pet oturumu Prof. Dr. Rauf Yücel ve Prof. Dr. Abuzer Taş başkanlığında gerçekleştirildi. Bu oturumun ilk sunumu Prof. Dr. Murat Şaroğlu tarafından gerçekleştirildi. Prof. Dr. Şaroğlu Veteriner Oftalmolojide uygulanan katarakt cerrahisiyle son gelişmeleri katılımcılarla paylaştı. 3. Pet oturumu tavşanlarla ilgili paylaşımlarla devam etti. 4. Pet oturumu Prof. Dr. Zeki Alkan ve Prof. Dr. Ali Bumin başkanlığında başlandı. Başak. B. Özgermen tarafından köpeklerde gözlenen akciğer hastalıkların tanısında elde edilen bilgisayarlı tomografi ve torasik radyografi bulgularını karşılaştırılmalı olarak değerlendirilmesi yapıldı. Murat Kibar katılımcılara köpeklerde gözlenen diyastolik disfonksiyon hastalıklarının tanısının doppler ekokardiyografi tekniği ile nasıl konulabileceği hakkında bilgiler verdi. Konuşmacılar sunumların ardından karşılıklı soru-cevap bölümü ile katılımcılara kullanmış oldukları yeni ve süre gelen teknikler ya da araştırmaların sonuçları hakkında detaylı bilgi verme fırsatı buldu. Ayrıca kongrede sunulan araştırma konuları hakkındaki tüm sorularını veteriner hekimler ile konsültasyona başvurma olanağına kavuştu. Doç. Dr. Cenk Yardımcı kedi ve köpeklerde sıklıkla karşılaşılan tarsal instabilitelerin sağaltımında uygulanabilecek olan yeni external fiksasyon sistemi hakkında katılımcıları bilgilendirdi. PETİNFO 2014/11 28-29 ADVERTORIAL Kedilerde ağrı kontrolü için güvenilir çözüm; Metacam® K edilerde ağrı farkındalığı ve ağrı tedavisiyle ilgili araştırmalar son on yılda, artmıştır. Araştırmalar, özellikle kronik iskelet kas ağrısı üzerine odaklansa da, Boehringer Ingelheim bunların aksine kedilerde sadece iskelet-kas sistemi değil, diğer türden enflamatuvar ve nöropatik ağrılara da değinerek sizlere güvenli sağaltım yolu sunuyor. Kronik ağrı patolojiktir ve zararlı sonuçları vardır ‘Kronik Ağrı’; beklenen iyileşme sürecinin sonrasında (örneğin ameliyattan 5 gün sonrası) veya bir ayın üzerinde devam eden ağrı olarak tanımlanabilir. Süre kendi başına tanımlayıcı bir özellik olmamakla beraber, ağrının disfonksiyonel olması, iyileşmeyi geciktirmesi, kalıcı olması ve sinir sistemi hasarına/ PETİNFO 2014/11 30-31 disfonksiyona yol açması önemlidir. Devam eden enflamasyon (örneğin: bağırsak, alt idrar yolu, oral/dental, iskelet-kas), cerrahi veya kaza travması sonucu oluşabilir veya nitelik itibariyle nöropatik olabilir (örneğin: tırnak sökülmesi, ampütasyon, kırık, sinir sıkışması, diyabet). Neoplazi ve muhtemelen interstisyel/steril idyopatik sistitler, enflamatuar ve nöropatik özellikleri Araştırmalar kedilerde iskelet kas ağrısı üzerine odaklanmışken, BoehrInger IngelheIm, sadece iskelet-kas sistemi değil, kedilerdeki diğer türden ağrılara da dikkat çekerek yeni ürünü olan Metacam®’ı sizlerle tanıştırıyor. YAZI: MARGIE SCHERK DVM, Dip ABVP (Feline Practice) Vancouver, Kanada bir arada taşıdıkları için ‘karma’ ağrı kaynağı olarak nitelendirilirler. Her durumda doku ağrısı, ağrı reseptörlerinin uyarılmasına, transdüksiyona (yani uyaranın translasyonu), omuriliğe sinyal iletimine ve sinyalin burada modüle edilmesine (güçlenmesine veya zayıflamasına), sonra beyne iletilerek, sonuç olarak ağrının algılanmasına (frontal korteks ve limbik sistem) yol açar. Duygusal ve fizyolojik unsurlar, insanlarda olduğu gibi kedilerde de rol oynayabilir. Cerrahi veya diğer travma sonrasında yetersiz analjezik verilmiş ise veya yeterince uzun verilmemişse, merkezi sinir sisteminde kalıcı değişiklikler oluşarak, hastanın aşırı ve yersiz ağrı çekmesine yol açabilir. İnatçı ağrı, omuriliğin duyu nöronlarının uyarılabilirliğinde artışa yol açar. Bu aşırı uyarılabilir hücreler, beyne gönderilen sinyali güçlendirerek, reseptörlerde değişikliklere ve beyinden gelen inhibitör sinyallerde azalmaya yol açabilir. Bu tür hastalarda, hastanın ağrı eşiği düşer ve ağrıyı beklenenden daha düşük yoğunlukta hisseder (allodini), daha yüksek ağrı tepkisi oluşur, belirli bir uyaran için beklenenden daha ADVERTORIAL yüksek ağrı hisseder (hiperaljezi) ve beklenenden daha geniş bölgelerde ağrı yaşayabilir. Bir diğer deyişle, önemli olan sadece ağrı tedavisi sağlamak değil, aynı zamanda tedavinin etkisinin uzun bir süre devam etmesini sağlamaktır. Ağrı, her birey için farklılık gösteren bir deneyimdir. NSAID kullanırken her hastanın rahat ettiği dozları gözlemlemek ve ayarlamak gerekebilir. Kronik ağrı yaşlı kedilerde daha yaygın olsa da gençlerde de gözlenebilmektedir Periodontal hastalık, diş kökünün açılması, rezorptif lezyonlar, stomatit, oral ülser ve kitleler gibi oral hastalıkların hepsi ağrılıdır. Bakteriyel sistit ve pyelonefritisler, yaşlı kedilerde daha yaygın olmakla beraber, interstisyel/steril sistitler İnatçı ağrıların yönetiminde önemli olan sadece ağrı tedavisi sağlamak değil, aynı zamanda tedavinin etkisinin uzun bir süre devam etmesini sağlamaktır. veya enflamatuar bağırsak hastalığı insidansı, genç kedilerden farklı değildir; yeterince ilgilenilmedikleri takdirde, bunlar devamlı ağrıya yol açabilir. Neoplazi ihtimali, yaşla birlikte artar. Analjezi ihtiyacı, yaşlı kedi için her türlü tedavi planının bir parçası olarak düşünülmelidir. Hasta bakımında, kan alma, intravenöz kateter yerleştirme, artritisli hastanın muayene amacıyla zaptırapta alınması gibi rutin prosedürlerin rahatsızlık verebileceğini bilmek gerekir. Kronik ağrı ve artrite bağlı ağrının belirlenmesi nispeten daha sonraki aşamadır. Dejeneratif eklem hastalığı (DJD) insidansı, geçmişte düşünüldüğünden daha yaygın görünmektedir ve büyük olasılıkla yaşlanan kedilerde rahatsızlığın başlıca sebeplerindendir. 12 yaş üzeri veya herhangi yaştaki 4,5 kedilerden alınan radyografileri retrospektif olarak değerlendiren üç çalışmada, DJD öneren bulguların prevalansı, sırasıyla %90, %22 ve %34 olup, daha yaşlı kedilerde radyografik değişiklikler gözlenmektedir. Medikal kayıtlara sadece %4, %33 ve %16.5’i için sınırlı mobilite notu düşülmüş olup, bu durum, kedi sahiplerine yeterli sorular sorulmadığını, kedilerin bu eklem değişikliklerinden rahatsızlık yaşamadıklarını veya rahatsızlıklarını PETİNFO 2014/11 32-33 Kedilerde kronik ağrının tedavisi nasıl yapılmalıdır Ağrı reseptörlerinin uyarılmasını ve ağrının iletimini önlemek için mümkün olduğunca analjezik ajan kullanımı önerilir. Bu mümkün değil ise (örneğin önceden mevcut enflamasyon veya nöropatik ağrı veya yetersiz peri-operatif analjezi) veya ağrının kaynağına yönelik tedavi yapılamıyorsa, hastaya mümkün olan en iyi yaşam kalitesini sağlamak için etkin bir analjezik protokol geliştirilmelidir. Çok yönlü ve dengeli analjezi uygulaması, ağrı yollarının çeşitli bölgelerine etki ederek herhangi bir ilaç sınıfının negatif etki riskini de azaltır. Ciddi ağrılar için bir opioidi, bir NSAID ve muhtemelen amantadin (NMDA reseptör antagonisti) ile kombine edebilirsiniz. belli etmediklerini göstermektedir. Yakın tarihli bir çalışmada, farklı yaş gruplarından kediler, radyografik DJD belirtisi prevalansını belirlemek için geleceğe dönük değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Kedilerin çoğunda (%92), radyografik DJD kanıtı saptanmıştır; %91’inde en az bir apendiküler bölge etkilenmiş ve %55’inde 1’den fazla bölgede aksiyal DJD saptanmıştır. Azalan sıklık sıralamasına göre etkilenen eklemler; kalça, diz eklemi, ayak bileği ve dirsektir. Omurganın torasik segmenti, lumbosakral segmentten daha sık etkilenmiştir. Tanımlanan radyografik değişikliklerin her biri derecelendirildiğinde, yaştaki her bir senelik artış için, beklenen toplam DJD skorunun tahmini %13.6 arttığı belirlenmiştir. Radyografiksel olarak görünür DJD’nin evcil kedilerde, hatta genç hayvanlarda çok yaygın olduğu ve yaşla güçlü bir ilişkisi olduğu saptanmıştır. Ancak topallık, kedilerde bu problemin yaygın bir klinik belirtisi değildir. Belirtiler sinsidir veya çoğunlukla yaşa bağlıdır. Bunlar, uygunsuz yere idrar/dışkı yapma (genellikle kum kabının yanına), azalan kendi kendini temizleme isteği, taranmaya karşı gelişen antipati, zıplamada isteksizlik, daha fazla uyuma, daha az hareket etme, insan etkileşiminden çekinme ve hatta saklanmayı içerir. Kedinin tasmasına hareket monitörleri takıldığında, NSAID tedavisiyle birlikte hareket sayısı artarak, kasiskelet rahatsızlığının hafiflediği gözlemlenmiştir. Mümkün olduğunca, ağrının temel nedeni tanımlanmalı ve ortadan kaldırılmalıdır. Kedilerde kronik ağrının teşhisi nasıl yapılmalıdır Soliter yani kendine yeten türler olarak evrim geçiren kediler, rahatsızlık ve sakatlıklarını saklamakla meşhurdurlar. Hasta sahiplerinden gelen şikayetler içerisinde ağrı gözlemi yer almıyor ise, davranışsal veya Ağrının tanısı muayene sırasında gerçekleştirilen palpasyon veya manipülasyon karşı isteksizlikle konulabilmektedir. yaşam tarzı değişikliklerine ilişkin sorular ipuçları verebilir. Çevreye karşı olan ilgi, aktivite düzeyi, kişilik ve etkileşimdeki değişiklikler, oynamada azalma, sinirlilik, uyku biçimi ve kum kabı kullanımında değişiklikler gözlemlenebilir. Diğer sürekli ağrı göstergeleri arasında, mobilite veya kolay zıplayamama (aşağı ve yukarı), iştahsızlık veya değişen yeme davranışları, kendini temizlememe sonucu tüylerde sağlıksız görünüm vardır. Erişkinler ve daha yaşlı bireyler genelde daha tahammüllü olduklarından, yavru kedilere göre ağrıyı tanımlamak daha zordur. Muayene, ellenmeye veya vücudun belli bir kısmının değerlendirilmesine (palpasyon veya manipülasyon) karşı isteksizliği açığa çıkarabilir ve savunmacı bir davranışa yol açabilir. Oral ve dental problemleri değerlendirmek veya görüntüleme için yatıştırma/anestezi gerekebilir. Altta yatan problemi belirlemek için radyografik, ultrasonografik veya ileri görüntüleme (MRI/CT) gerekebilir. Etkilenen sinir lifinin tipini (ve dolayısıyla lokasyonunu) belirlemek için farklı uyaran tipleri kullanarak nöropatik lezyonu lokalize etmek amacıyla kantitatif duyusal test yapılabilir. Ağrıyı doğrulamak ve hafifletmek için eliminasyon denemeleri yapılabilir. Örneğin, oral/dental problemleri değerlendirmek için lokal blok veya bir eklem veya pençe için bölgesel blok kullanılabilir. Nonsteroid antienflamatuar ilaçlarla (NSAID) birlikte veya bunlar olmadan yapılan, genelde opiodidlere dayanan analjezik deney, ağrı şüphesi varsa düşünülmelidir. Ağrı varlığında en doğru değerlendirme, normal davranışa dönüşe yol açan analjezik tepkisidir. Ağrı deneyimi, her birey için, ADVERTORIAL Ağrı deneyimi, her birey için, şiddet, süre ve etki bakımından farklıdır. şiddet, süre ve etki bakımından farklıdır. Bir veya birden fazla ajan kullanılan analjezik uyulamaları, empatik ve tekrarlayan değerlendirme aracılığıyla bireyin ihtiyacına göre ayarlanmalıdır. Kronik kas-iskelet sistemi hastalığı için analjezi nasıl sağlanmalıdır Eklem ağrısı olan yaşlı bir kedinin genellikle, ilaç metabolizmasını da etkileyen diğer önemli problemleri de olabilir (örneğin böbrek rahatsızlığı). Her yaştan ağrılı hastada olduğu gibi, ilaç dağılımını etkileyen fizyo-patolojik bir durum da söz konusu olabilir. En yaygın olanları, dehidrasyon, yetersiz doku oksijenizasyonu, elektrolit veya asit-baz dengesizlikleri ve kötü beslenmedir. NSAID yan etkilerine ilişkin en yaygın endişe, bu ilaç sınıfına ait bir ajanın dehidre bir hastada kullanımı sonucu gastrik sorunların veya böbrek fonksiyonlarını etkileyebilecek sorunların ortaya çıkma olasılığıdır. Dehidrasyonun belirlenmesi, çok genç ve yaşlı kedilerde, bu yaş gruplarındaki cilt elastikiyetinin güvenilir olmaması nedeniyle belirtisiz ve güç olabilir. Dışkı kıvamı hidrasyonun değerlendirmesinde faydalı olabilir. Opioidler, her yaş grubunda ağrı tedavisinde NSAID yan etkilerine ilişkin en yaygın endişe, bu ilaç sınıfında bir ajanın dehidre hastada kullanımı sonucu gastrik veya böbrek fonksiyonlarını etkileyebilecek sorunların ortaya çıkma olasılığıdır. PETİNFO 2014/11 34-35 güvenilirdir ve başta NSAID’ler olmak üzere diğer ajanlarla birlikte kullanıldıklarında mükemmeldir. Bununla beraber eklem ağrısı olan kediler için birinci ilaç seçeneği değildir, çünkü DJD üzerinde çok etkin değillerdir. Bu, ağrının saptanmasında rahatlık sağlamak için kullanılmamaları gerektiği anlamına gelmez. Bir hastada yan etkilere (örneğin öfori, kabızlık ve iştahsızlık) yol açmaları halinde, palyatif tedavi için düşünülebilirler. Farmakokinetik veriler, birçok NSAID’in kedilerde güvenilir ve uzun vadeli kullanımı açısından yetersizdir. Karprofen’in yarılanma ömrü, kedilerde 9 ila 40 saat üzerinde farklılık göstermektedir. Çoğu NSAID, diğer türlerle karşılaştırıldığında kedilerde daha uzun yarılanma ömrüne sahip olduğu için, toksisiteden kaçınmanın bir yolu da uygulama sıklığını azaltmaktır. İşin ilginç yanı, kanda 2 saatin altında kısa bir yarılanma ömrüne sahip olmasına rağmen robenacoxibin, klinik çalışmalarda etkisini 24 saat sürdürdüğü gözlemlenmiştir. Meloksikam; Kedilerde ağrını kontrolü için güvenilir bir çözüm Bir çalışmada, kediler bir ay süreyle meloksikamla tedavi edilmiştir. Hasta sahipleri, kedilerinin zıplamaya daha istekli olduklarını ve zıplama yüksekliğinin çalışma esnasında arttığını fark etmişlerdir. Kedilerin ay sonunda veteriner tarafından yapılan değerlendirmesinde, kaslarda tutukluk düzeyinde önemli azalma görülmüştür. Metacam® (meloksikam) 0.5 mg/ml oral süspansiyon, AB’de kedilerde kronik kas-iskelet sistemi problemlerinde enflamasyon ve ağrı tedavisi için ruhsatlandırılmıştır. Tescilli doz, ilk gün 0.1 mg/kg, devamında günlük oral 0.05 mg/kg’dir. Bugüne kadar, kedilerde uzun vadeli kullanım için ruhsat verilen tek NSAID’dir. Metacam®’ın yaşlı kedilerde uzun vadeli güvenilirliğini değerlendiren iki çalışma yapılmıştır; birinci çalışmada, bu ajanın ortalama 5.8 aylık tedavi ADVERTORIAL süresinde 24 saatte bir 0.01-0.03 mg/ kg PO dozunda OA ağrısı için güvenilir, etkin ve lezzetli olduğu sonucuna varılmıştır. Çalışmaya katılan kedilerin böbrek fonksiyonları üzerinde zararlı bir etki görülmemiştir. Kedilerin %4’ünde görülen gastrointestinal rahatsızlık not edilen tek yan etkidir. İkinci çalışmada ise, günlük 0.02 mg/ kg meloksikam idame dozuyla en az 6 ay süreyle tedavi edilen 7 yaş üzeri kedilerin medikal kaydı tutulmuş ve bu dozun, yaşlı kedilerde veya önceden mevcut stabil IRIS aşaması 1-3 böbrek hastalığına sahip yaşlı kedilerde böbrek hastalığının ilerlemesini hızlandırmadığı sonucuna varılmıştır. Oral uygulamanın ardından, kedilerde meloksikamın başlıca atılım yolu fekal olup, bu türde meloksikamın Seçici COX-2 inhibitörü olan meloksikam, yaşlı kedilerde ve kronik böbrek hastalığı olan kedilerde ağrıyı hafifletmek için orta veya uzun vadeli olarak güvenle kullanılabilmektedir. Eklem ağrısı olan yaşlı bir kedinin, ilaç metabolizmasını etkileyen önemli problemleri olabilir. ana biyotransformasyon yolu oksidasyondur. Bu önemlidir, çünkü kedilerde, glukuronidasyon metabolik yolla sınırlı iken, oksidasyon değildir. Ayrıca, geri kazanılan ilacın %21’i idrar yoluyla (değişmeyen meloksikam olarak %2, metabolit olarak %19) ve %79’u dışkı (değişmeyen meloksikam olarak %49, metabolit olarak %30) yoluyla atılmıştır. Uluslararası Kedi Sağlığı Topluluğu (ISFM) ve Amerikan Kedi Veterinerleri Derneği (AAFP), bugüne kadar NSAID’lerin kediler üzerinde kullanımına ilişkin 108 makaleyi inceledikten sonra, NSAID’lerin kedilerde uzun vadeli kullanımına ilişkin özetle şu beyanda bulunmuşlardır: “Bugüne kadar, seçici COX-2 inhibitörü olan meloksikamın yaşlı kedilerde ve kronik böbrek hastalığı olan kedilerde orta veya uzun vadeli kullanımına dair yayınlanmış çalışmalar, bu molekülün ihtiyaç olduğunda ağrıyı hafifletmek için güvenle kullanılabileceğini göstermiştir.” Kas-iskelet sistemi hastalığı nedeniyle ağrılı bir kedi için uygun protokol, bazal NSAID ile beraber, azalan iştah, mobilite veya sosyal ilgisizlik ile ciddi ağrı görüldüğünde bir opioidin (burprenorfin gibi) aralıklı kullanımı olabilir. Gerekirse, devamlı bakıma gabapentin eklenebilir. PETİNFO 2014/11 36-37 Çevresel değişiklikler yaparak ağrı kontrol altına alınabilir Düzenli tırnak kesimi, doğru eklem yapısını korumaya yardımcı olur. Sevdiği uyku yerlerine rampa ve basamaklar konulması faydalıdır. Sert, ağrılı ve muhtemelen kireçlenmiş eklemler için sıcak, yumuşak, yastıklı uyku yerleri düşünülmelidir. Mama ve su kaplarının yükseğe konması, kediye servikal vertebral değişikliklerde yardımcı olabilir. Kumluklar arasındaki mesafeyi azaltmak için kedi kumluğu sayısının artırılması, kazaları azaltabilir ve düzenli dışkılamayı teşvik eder. Kabın kenarı çok yüksek, ağzı çok küçük olmamalıdır. Kullanımı teşvik etmek için günde bir kaç kere boşaltılmalıdır. Eikosapentaenoik asit (EPA) ve dokosaheksaenoik asit (DHA) ± yeşil dudaklı midye (GLM) özü ve glukosamin/kondroitin sülfatla takviye edilen bir diyet faydalı olabilir. Ek modaliteler (Terapötik egzersiz, akupunktur, soğuk lazer terapisi), bunların etkinliğini destekleyecek bilimsel çalışmalar yapılmamış olmasına rağmen, kas ve iskelet sistemi rahatsızlığı olan bir kedide konforu artırmada rol oynayabilir. KLİNİK Egzotik hayvan cenneti; Vetform Veteriner Kliniği Vetform Veteriner Kliniği kurucuları Gözde ve Seçkin Kasap’ı ziyaret ederek egzotik hayvanlar diyarına keyifli bir yolculuk... Veteriner Hekim Gözde Çetin Kasap, Veteriner Hekim Seçkin Kasap Gözde Çetin Kasap 2002 yılında giriş yaptığı Afyon Kocatepe Üniversitesi Veteriner Fakültesine 2007 yılında başarıyla mezun oldu. Stajını Afyon Kocatepe Üniversitesi Dahiliye Ana Bilim Dalı’nda tamamladıktan sonra, İstanbul’da 5 yıl boyunca çeşitli klinik ve polikliniklerde Veteriner Hekim olarak çalıştı. 2011 yılında aynı zamanda eşi Veteriner Hekim Seçkin Kasap ile birlikte, Vetform Veteriner Kliniği’ni hizmete açtı. Kurucusu olduğu Vetform Veteriner Kliniği’nde özellikle laboratuvar, dahiliye, cerrahi, radyoloji ve ultrasonografi konusundaki tüm birikimlerini evcil hayvanlara sunmaktadır. Ayrıca kedi ve köpek ile ilgili değil, egzotik hayvanlarla (iguana, papağanlar, muhabbet kuşu, kaplumbağa, balık, tavşan, hamster, sincap, vb… gibi) her türlü desteği gerek laboratuvar gerek cerrahi konularda sağlayabilmektedir. Özellikle kan transfüzyonu ve homeopatik ilaçlarla da kliniğinde PETİNFO 2014/11 38-39 başarılı tedaviler sunmaktadır. Seçkin Kasap 2002 yılında giriş yaptığı Afyon Kocatepe Üniversitesi Veteriner Fakültesine, 2007 yılında başarıyla mezun oldu. Stajını büyükbaş hayvancılık üzerine yaptıktan sonra, askerliğini Erdek Deniz Üst Komutanlığı’nda Muayene Komisyon Başkanlığı’nda yedek subay olarak tamamladıktan sonra İstanbul’a yerleşerek 3 yıl boyunca çeşitli kliniklerde Veteriner Hekimi olarak çalıştı. Evcil hayvanlara ve Veteriner Hekim Gözde Çetin Kasap iguanalarda metabolik kemik hastalığının tedavilerinden bahsetti. sahiplerine daha iyi kaliteli ve temiz bir hizmet verebilmek için her geçen gün kendini yenileyen Vetform Veteriner Kliniği kurucuları Gözde ve Seçkin Kasap’la klinisyenlik ve özel olarak ilgilendikleri egzotik hayvan hekimliği ile ilgili keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Vetforma adlı sevimli Veteriner hekim önlükleri markasının da yaratıcısı olan olan bu ekip sevimli dostlarımızın hekim korkusunu kolaylıkla yenebileceğini belirtiyor. Rengarenk sevimli motiflerle dizayn edilmiş olan bu üniformalar çok konuşulacak ve eminiz ki Vetforma’sız klinik kalmayacak. Vetform Veteriner Kliniği’ni açmaya nasıl karar verdiniz, sürecinizden bize bahsedebilir misiniz? Üniversitenin ilk yıllarından beri tek hedefimiz, birlikte yürüyeceğimiz bu yolda doğrularımızdan sapmadan, elimizden geldiğince, ırk ayrımı yapmaksızın küçük dostlarımıza yardımcı olmaktı fakat bu doğduğumuz illerde değil de İstanbul’da olmalıydı. Tabii ki bunun için öncelikle cesaretli olmalıydık ve yeterli tecrübe, bilgiye ihtiyacımız vardı, kliniğimizinde donanımı yeterli olmalıydı. Yıllar içerisinde çalıştığımız kliniklerde ve polikliniklerde yeterli donanım ve tecrübeye sahip olduktan sonra ailemizin de desteğiyle kendi kliniğimizi açmaya karar verdik. Bu süreçte mezun olduktan sonra yaklaşık 5 yılımızı aldı. Ayrıca bu 5 yıl içerisinde hem mesleki tecrübemizi hem de hayatımızı birleştirerek, birlikten kuvvet doğar inancımızla başarımızı ikiye katladık. Klinik teknik donanımı hakkında neler düşünüyorsunuz? Vetform Veteriner Kliniği ailesi olarak haftanın 7 günü hastalarımıza kaliteli hizmet ÜLKEMİZDE MESLEĞİMİZ HAK ETTİĞİ YERDE DEĞİL Ne yazık ki ülkemizde Veteriner Hekim, bir Tıp hekimi ya da Diş hekimi kadar önem görmüyor. Aslında mezun olması bir tıp hekimliği kadar zor olmasına rağmen üniversiteye giriş puanları çok düşük, aynı zamanda Avrupa’daki birçok ülkede nüfusu bizden fazla olmasına rağmen Veteriner Fakülte sayısı Türkiye’ye göre çok daha az. Türkiye’de fakülte sayısı oldukça fazla olduğu için mezun sayısı da çok. KLİNİK Sadece İstanbul’daki özel laboratuvarlarla değil, şehir dışındaki ve yurt dışındaki laboratuvarlarla da tür spesifik özel test çalışmaları yapılmakta verebilmek için kliniğimiz bünyesini, teşhis ve tedaviye yardımcı olacak ekipmanlarla donattık. Hastalarımızın tüm sağlık sorunları ve checkup uygulamaları modern ve tam donanımlı laboratuvarımızda sonuçlandırmaktayız. Koruyucu hekimlik ve alternatif tıp hizmetleri, aşılama, tedavi, kemoterapi, kan transfüzyonu, pediatrik ve gediatrik bakım, genel ve özel cerrahi müdahaleleri kliniğimiz bünyesinde; röntgen, hemogram ve biyokimya, EKG, gaz anestezisi, hasta başı monitörü, kavitron, sedimentasyon ve koagulometre vb cihazlarımız yardımıyla yapmaktayız. Kaliteli hizmet vermek için gelişen teknoloji ve yenilikleri takip etmekteyiz. Kliniğinizde gelen Egzotik hasta portföyünüz oldukça geniş, egzotikle hayvanlarla ilgilenmeye nasıl başladınız? Türkiye genelinde ve İstanbul’da egzotik hayvan besleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Kliniğimize gelen egzotik hasta portföyümüz neredeyse pet hastalarımız kadar çok. Fakat gerek fakültede gerekse sonrasında egzotik hayvanlarla ilgili Türkiye’de tecrübe sahibi olmanız pek mümkün değil. Tamamıyla kendi çabanızla ve ilgi duymanızla, RENGARENK ÜNİFORMALAR Hobi olarak başladığımız sonrasında meslektaşlarımızdan talep gören Vetforma markalı, kliniğimizin isminden doğan Veteriner Uniforması üretimi de yapmaktayız. Amacımız; hepimizin ve dostlarımızın da beyaz doktor üniforma fobisini yenmek, Veteriner Hekimlerinde sempatik ve şık görünmesini sağlamaktır. PETİNFO 2014/11 40-41 katıldığınız kongre ve seminerlerde, yabancı kaynaklarda ve online seminerlerde öğrendiklerinizle ve imkanınız varsa yurtdışındaki uzmanlıklarla bu mümkün. Egzotik hayvanlar ırkı ne olursa olsun; çok küçükler, çok sevimliler fakat çok çaresizler. Onları kendi doğal ortamlarından kopartıp esaret altına almak maalesef ki çok üzücü ama onlarda hasta oluyor ve ciddi şekilde tedaviye ihtiyaçları var. Bizde Veteriner Hekim olarak onları iyileştirmekle yükümlüyüz ve bunun içinde elimizden ne gelirse yapmak zorundayız. Hekim arkadaşlarımın da özellikle anatomilerini araştırdıktan sonra Vetform Veteriner Kliniği’nde sadece kedi ve köpeklere yönelik değil, egzotik hayvanlara yönelik de hizmet vermekte Yeni mezunlara birkaç öneri gerekli doğru kaynaklardan bilgi sahibi olduklarında bir kedi, köpeği ve ineği, koyunu nasıl iyileştirebiliyorsa, onları da aynı şekilde iyileştirdiklerini göreceklerinden eminim. Egzotik hayvanlardan konu açılmışken, hangi tarz vakalar karşınıza çıkıyor, bizimle paylaşabilir misiniz? İstanbul’da özellikle muhabbet kuşu ve papağan, İguana ve Guinea Pig türleri çok yaygın. Genellikle muhabbet kuşlarında ortopedik problemler, papağanlarda yanlış beslemeye bağlı sekonder hastalıklar-yumurtlama zorlukları, İguanalarda “Metabolik Kemik Hastalığı” ve Guinea Pig’lerde de deri problemleri-idrar problemleri ve sexuel siklus problemleriyle çok karşılaşıyoruz. Hasta sahipleri yeterince araştırma yapmadan ve uygun çevresel şartları hazırlamadan egzotik hayvanlarını sahipleniyorlar. Hastalıkların %70‘i yanlış, eksik ve dengesiz beslemeden dolayı meydana geliyor. Bu nedenle kliniğimizde özellikle yazılı ve resimli görsel beslenme diyetleri hazırlayıp hasta sahiplerimizi bilgilendiriyoruz. İnanın yeterli bilinci verdikten sonra gerçekten özenle bakıp besliyorlar. Ayrıca bir pet hayvanına yapılabilecek birçok tedavi ve cerrahi girişim çoğu egzotik hayvana çok rahatlıkla uygulanabiliyor. Serum uygulamaları, kan tahlili, radyolojik görüntüleme, laboratuvar tetkikleri, kısırlaştırma, diş tedavileri, homeopatik tedaviler, idrar kesesi operasyonları, tümör operasyonları Öncelikle bir Veteriner Hekim adayı fakülteden mezun olmadan hangi sektörü seçeceğine iyi karar vermelidir. Eğer ki pet sektörünü seçecekse mezun olur olmaz hemen kendi kliniğini açmamalı. Gerek fakültede gerekse hasta portföyü fazla olan ve daha çok vaka ile karşılaşabileceği noktalarda çalışması altın kuraldır. Kendini muhakkak eğitimlerle desteklemeli ve yeniliklere açık olmalıdır. Özellikle yabancı dil konusunda kendini geliştirmelidir. Literatürleri ve yabancı kaynaklı kitapları takip etmelidir. Eğer ki imkanı varsa yurt dışı eğitimlere ve stajlara katılmalıdır. Hiçbir zaman ben oldum dememeli ve engin bir deniz olan mesleğimizde her gün yeni bir bilgi ile tanışabileceğini unutmaması gereklidir. KLİNİK Editörümüz Ayça Üvez ve Gözde Seçkin Kasap meslek içi seminerlerin önemi hakkında konuştu. meslek içi eğitim oldukça önemli Türkiye‘de düzenlenen eğitimlerin sayısı ve niteliği her geçen gün artmakta. Gerek kongreler, gerekse hekimler odalarının, derneklerin ve düzenlediği eğitimler gayet başarılı. İnternet ortamındaki online eğitimlerde takip edenler için oldukça yeterli düzeyde. Uygulamalı seminerlerde de firmaların desteğiyle her geçen gün çıta yükseliyor. bunlardan sadece birkaçı… Ayrıca Türkiye’nin her yerinden arayan hasta sahiplerimize de ve götürebilirlerse hekim arkadaşlarımıza elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz. Muhakkak, gelen egzotik hastamızın evde çekilmiş fotoğraf ve videolarını ve özellikle yaşadığı kafes, terraryum gibi yaşam alanları görmek istiyoruz ve hasta sahiplerinin getirme imkanları olursa özellikle kaldıkları kafeslerin vs temizlemeden ve içindeki hiçbir ekipmanın yerini değiştirmeden ve çıkarmadan getirmelerini rica ediyoruz. Bildiğiniz gibi Kasım ayı hayvanlarda diyabet ve prostat hastalığına karşı farkındalık ayı. Kliniğinizde bu tip vakalara ne sıklıkla karşılaşıyorsunuz, hayvan sahipleri bu hastalıklara karşı yeterince bilinçli mi? Kliniğimizde prostat hastalıklarından çok diyabet vakalarıyla karşılaşıyoruz. Çünkü artık günümüzde insanlarda olduğu gibi evcil hayvanlarda Veteriner Hekim Seçkin Kasap, kaliteli hizmetin önemli olduğunu söyledi. da özellikle kedi ve köpek hatta özel ilgi alanımız olan egzotik hayvanlarda dahi diyabet vakaları artmış bulunmaktadır. Bu durum gerek genetik gerekse beslenme bozukluklarıyla tetiklenmekte ve eskiden de çok üzerinde durulmayan ama şu an gerçekten insanlardaki gibi hayati risk taşıyan bir hastalık olduğu hasta sahipleri tarafından da anlaşılmaya başlanmıştır. Bu yüzden hasta sahiplerini diyabet konusunda bilinçlendirmek açısından hasta ya da sağlıklı da olsa diyabet tetkiklerine yönlendiriyoruz. Diyabet hastası bir evcil hayvanla yaşayan hasta sahibine çok önemli görevler düşüyor. PETİNFO 2014/11 42-43 Çünkü diyabet hastası olan bir insan ilaçlarını kendine insülin uygulaması yapabilirken küçük dostlarımız bunu yapamayacağı için, diyabetli evcil hayvan sahiplerine ilaç ve insülin uygulamaları için önemli görevler düşüyor. Biz klinisyen hekimler olarak bu hayati risk taşıyan görevi hasta sahiplerimize en ince ayrıntısına kadar aktarmalıyız. Prostat hastalıkları ile ilgili olarak günümüzde koruyucu hekimlik ve hasta sahipleri daha bilinçli oldukları erken süreçte teşhis edebiliyoruz. Özellikle diyabet hastası olan erkek evcil hayvanların sahiplerini prostat hastalıkları konusunda bilgilendiriyoruz. KEDİ h ay v a n s a h ip le r i ne k adar b il inçli ? Diabetes Mellitus İnsanlarda olduğu kadar hayvanlarda da yaygın gözlenen diyabet hastalığına ‘Diabetes mellitus farkındalık ayı’ vesilesiyle ışık tuttuk. H alsizlik, polidipsi, poliüri ve polifaji ile karakteristik olan Diyabet hastalığı minik dostlarımızın kısacık olan yaşam sürelerini daha da kısaltarak düşük kalitede yaşam sürmesine neden olur. Erken teşhis her zaman hayat kurtarır. Birçok hayvan sahibi hayvanının diyabet olduğundan habersizdir. Bu konuda Veteriner hekimlere düşen görev diyabet hakkında hayvan sahiplerini bilgilendirmektir. Dünyada diyabete karşı farkındalık yaratmak adına Kasım ayını diyabet ayı ilan edilmiştir, hayvan sahiplerini diyabet hastalığı hakkında bilgilendirme organizasyonları düzenlemektedirler. Diabetes mellitus tip 1 ve tip 2 olarak sınıflandırılır ve kısmen ya da tamamen insülin eksikliğinden kaynaklanan sağaltılabilir bir hastalıktır. Kedilerde genellikle tip 2 diyabete ya da insülin kaynaklı olmayan diyabet tipine rastlanmaktadır. Bu hastalık pankreastaki insülin üretiminde ya da insülin rezistanslarında meydana gelen anormallikler sonucunda ortaya çıkan bir durumdur. İnsanlarda gözlenen Tip 1 diyabet otoimmun hastalık sonucu pankreasta insülin üreten hücrelerde meydana gelen yıkımlanmadan kaynaklanmaktadır. Bu tip diyabet kedilerde çok nadir rastlanmaktadır. Kedilerde diyabet bazen sekonder hastalık olarak meydana gelebilir. Hiperadrenokotikoidizm gibi bazı endokrin hastalıklar veya akromegali gibi insülin üreten dokularda ciddi hasarlar sonucunda meydana getirebilir. Kortikosteroid ve progesteron gibi ilaçların uzun süre yüksek dozda kullanılması sonucunda da aynı şekilde insülin üreten dokulara hasar vermektedir. Diyabet git gide daha çok yaygınlaşan bir kedi endokrin hastalığıdır. Pankreasta bulunan beta hücrelerinde meydana gelen kayıptan dolayı insülin üretimi ve depolanması azalmaktadır. Birman kedileri diğer KEDİ kedilere göre diabetes mellitusa 4 kat daha yatkındır, ayrıca saf ırk kedilere risk çok daha azdır. Son araştırmalar diyabet hastalığının prevalansının oldukça artığını söylemektedir. 1970 yılına her 10.000 kedide 8 şeker hastalığı vakası rastlanırken, bu sayı 1999 yılında her 10.000 kedide 123 vaka gözlenerek ciddi derece artış gözlenmiştir. Son çalışmalar göre her 180 kediden 1’i şeker hastasıdır. Araştırmalara göre Diabetes mellitus’ta yaşın ciddi bir risk faktörü olduğu gözlenmiştir. Hastalığa 10-15 yaşlarında olan kediler bir yaşından küçük olan kedilerden 49 kat daha yatkındır. Ayrıca erkek kediler dişilere göre çok daha yüksek riske sahiptir. Kilo ve cinsiyet arasında belirgin bir korrelasyon vardır. Özellikle erkek kediler kilo aldıklarında şeker hastalığı riski ciddi şekilde artmaktadır. Dişi kedilerde böyle bir Er k e k k e d il e r dah a y a t kın dır yükselme gözlenmemiştir. Diyabet hastalığının kilo alımı ve yaşla ilişkileri araştırılırken, kısırlaştırılmış ve kısırlaştırılmamış kediler arasında belirgin herhangi etkisi olduğu gözlenmemiştir. İnsülin rezistansını indüke eden ilaçlar, akromegali, hiperadrenokortizm ve pankreatitisde diyabete sebebiyet verebilir. Semptomlar Bilindiği gibi en sık gözlenen semptomlar polidipsi, poliüri, polifaji ve kilo kaybıdır. Özellikle eski kayıtlarında obezite söz konusuysa ve ani kilo kaybı söz konusuysa diyabet beklenen bir sondur. Bazı kedilerde nadiren plantigrad duruş gözlenebilir Tanı yapılırken tiroidizm, renal hastalıklar, IBD, intestinal lenfoma ve karaciğer hastalıkları mutlaka elimine edilmelidir. Diyabet hastası bir kediye nasıl yaklaşılmalı? Diyabet genellikle sağaltılabilir ve kontrol altına alınması kolay bir KEDİLERDE DIABETES MELLITUS’A YAKLAŞIM ÖNERİLERİ Kedilerde karşılaşılan diyabet vakalarının tanı ve tedavilerinde nasıl yaklaşılması gerektiği konusunda önerileri İstanbul Üniversitesi İç Hastalıkları AbD, Prof. Dr. Alev Akdoğan Kaymaz’dan aldık. Diabetes mellitus; bütün organlar üzerinde olumsuz etkilere neden olan bir sendromdur. Kedilerde her yaş, cinsiyet ve ırkda görülebilen hastalığa özellikle kastre edilmiş erkek kedilerde daha sık rastlanmaktadır. Tedavi edilmediği veya ketoasidozis ile komplike olduğu durumlarda kedinin yaşam süresinin azalmasına, hatta yaşamının sonlanmasına neden olur. Hastalığın insüline bağımlı olmayan Tip II formuna, juvenil forma (Tip I, insüline bağımlı) göre kedilerde daha sık rastlanır. Tip III diyabet ise bazı hastalıklar, son altı ay içinde glukokortikoid kullanımı sonucu insülin salınımının engellenmesi sonucu oluşur. Her üç formda da poliüri ve polidipsi geliştiğinden diyabet pek çok hastalıkla karışabilmektedir. Bu PETİNFO 2014/11 48-49 hastalıklar arasında kedilerde sık olarak görülen hipertiroidizm ve kronik böbrek yetmezliğinin yanısıra pankreatitis, sentral diabetes insipidus, primer ve sekonder nefrojenik diabetes insipidus ve hiperadrenokortisizm sayılabilir. Hastalığın tanısında kedinin açlık kan şekeri dikkate alınmakla birlikte, hiperglisemiye neden olabilecek hastalıklar yönünden de hasta değerlendirilmelidir. Diğer taraftan, stres kedilerde hipergliseminin en önemli sebebidir. Kedilerde açlık kan glukoz düzeyi 250 mg/dl’nin üzerine çıktığında hipergliseminin yanısıra glukozüri de gelişir. Bu nedenle hastalığın tanısında stres faktörünün rolü, açlık kan glukoz değeri, idrarda glokuzun varlığı ile iki haftalık dönemdeki kan glukozu düzeylerindeki değişimleri gösteren KEDİ insülin herhangi bir glikoz kontrol ürünü kullanmadan %50 azalmıştır. Fakat yüksek protein diyetleri kullanırken aniden ortaya çıkan ya da daha önce fark edilmemiş renal hastalıkları gözden kaçırmamak için dikkatlice serum protein değerleri incelenmelidir. Beslenme program İnsanlarda olduğu gibi kedilerde gün içerisinde küçük öğünlerde birkaç defa beslenmeleri önerilir. Fakat ad libitum tarzı beslenme şeker hastası kediler için çok tehlikelidir. Yapılan çalışmalar sonucunda günde bir kere beslenen kedilerin adlibitum tarzında beslenen kedilere göre insülin yükselmelerinin daha düşük olduğunu gözlenmiştir. Ob e z i te di ya be t r is k in i a r tırır Beslenme Diyabet hastası hayvanların beslenmesiyle ilgili son araştırmalar sonucunda düşük karbonhidrat ve yüksek proteini diyetlerin uygun olduğu gözlenmiştir. Karbonhidrat intoleransı olan bir kedi köpeklere göre daha yüksek protein ve alçak karbonhidratlı diyete ihtiyacı vardır. Kullanılan yüksek proteinli ve alçak karbonhidratlı diyetler insülin ihtiyacını düşürür. Diyetteki yüksek lif oranı, yüksek proteinle değiştirilerek yapılan bir çalışmada 9 kediden 8’inde insülin gereksinimi düştüğü gözlenmiştir. Ve 8 kedinin 3’ü insülin kullanmayı tamamen bıraktığı görülmüştür. Serum fruktosamin analiz sonuçlarına göre egzojen fruktozamin seviyelerinin belirlenmesi tanı açısından büyük değer taşır. Açlık kan glukoz düzeyleri normal seviyelerin üzerinde olan kedilerde mutlaka ölçümler tekrarlanmalı ve kesin tanı konulduktan sonra eğer gerekli ise insülin veya oral antidiyabetik tedavisine geçilmelidir. Hiperglisemi belirlenen kediler sadece diyabet değil başka hastalıklar yönünden de değerlendirilmedir. Altta yatan sebep bulunmadıkça diyabetin tedavisi mümkün olamaz. Kedinin 10 yaş üzerinde olması, kısa sürede kilo alıp vermesi ve/veya obez olması, sedasyon veya emetik amaçlı ksilazin hidroklorür kullanımı ve glukokortikoid uygulamaları hiperglisemiyi tetikleyebilir. İleri dönem diyabetik kedilerde polinöropati sık görüldüğünden göz ardı edilmemelidir. Diyabetin tipinin belirlenmesinde inatçı hipergilisemi büyük rol oynar. Eğer iki farklı zamanda yapılan ölçümler arasında hiperglisemi düzeyleri değişmiyorsa veya artıyorsa, glukozüri varsa, sekonder enfeksiyonların kontrolü sonrası hala inatçı hiperglisemi devam ediyorsa, serum fruktozamin düzeyleri yüksekse ve ancak insülin uygulamasını takiben kan şekeri normal sınırlar içinde kalıyorsa kedi Tip I diyabet olabilir. Tanı için kullanılan diğer bir yöntem oral glukoz tolerans testi ise sadece Tip II diyabetten şüphelenilen kedilerde hastalıktır. İlk olarak mutlaka kediyi bu hastalığa yatkınlaştıran faktörleri belirlemek gereklidir. Kedideki diyabet ilaç kaynaklıysa ilaç değiştirilmeli, obezite kaynaklıysa uygun diyetler kullanmaya başlamalıdır. PETİNFO 2014/11 50-51 Kediler diyabetten nasıl korunabilir? Diyabetten korumanın en başarılı yolu obeziteden korunmaktır. Yüksek proteinli ve düşük karbonhidratlı diyetlerle beslenildiğinde obeziteden korunabilmektedir. uygulanmalıdır. Aksi takdirde, işlem sırasında hiperglisemi nedeni ile hasta kaybedilebilir. Hastalığın tedavisinde var olan enfeksiyon kontrol altına alınarak, diyabetin tipine göre antidiyabetik bir ilaç ve uygun bir beslenme programı uygulanır. İnsüline duyarlı olmaları sebebi ile insülin kullanan kedilerde, tedavi sırasında gelişebilecek bir hipoglisemiye karşı dikkatli olunmalıdır. Hastalığın seyri sırasında gelişebilecek komplikasyonların önlenmesi ve/veya tedavisi kedinin yaşam kalitesi ile süresinin artırılmasında büyük değer taşımaktadır. Uygun ve kontrollü bir tedavi programı ile takip edilen diyabetik kediler uzun yıllar yaşamlarını sürdürebilirler. KEDİ A r tırılmış li f h a cm i il e t o k lu k h is s i Hill’s Diabetes Mellitus hastalarına öneriyor Diabetes Mellitus, vücuttaki insülin oranının azalması ya da insülin etkisine karşı oluşun direnç durumunda gözlenen klinik bir tablodur. Ş eker, hücreler için besin kaynağıdır çünkü organlar ve vücudumuzdaki her bir hücre için şekere ihtiyaç vardır. Şeker, kan dolaşımı ile vücutta taşınır ve ihtiyacı olan hücreler, pankreasta üretilen insülin sayesinde kandan şekeri alırlar. İhtiyaçtan fazla şeker alındığında vücut tarafından depolanır ve kanda oranı artar. Sonunda bu biriken şeker, böbrekler tarafından su ile birlikte idrara geçirilir. Bu yüzden şeker hastaları çok su içer ve çok idrar yapar. Bu hasta sahibi tarafından fark edilen ilk belirtidir. Ayrıca şeker alamayan hücrelerde açlık başlar. Vücut enerji ihtiyacını çok yiyerek karşılamaya çalışır. Buna rağmen şeker ihtiyacı karşılanamadığından vücut depo yağlarını ve kaslarını harcamaya başlar. Kedilerde zayıflama iyice belirginleşir. Kedilerin kan şekeri düzeyi açlık ve tokluk olmak üzere, günün belirli saatlerinde düzenli olarak kontrol edilmelidir. Şeker hastalığı tedavisinde insülin enjeksiyonları yanı sıra kan şekeri ölçümleri ve muayeneleri aksatılmamalıdır. Hasta sahibi ile işbirliği sağaltımda başarıyı arttırır. Sağaltım diyet, obez hayvanlarda canlı ağırlığın azaltılması, insülin ve hipoglisemik ilaç uygulamalarını içerir. Tedavi protokolü, diyabetin tipi, derecesi, kedinizin ilaç kullanımının kolaylığı, karakteri, hayvan sahibinin ilgisi gibi birçok faktöre göre oluşturulmaktadır. Seçilen mama çok önemlidir. Kedilerde yüksek protein ve düşük karbonhidrat içeren beslenme tercih edilmelidir. Kediler için kuru maddedeki protein oranı kedilerde ise %28-55 olmalıdır. PETİNFO 2014/11 52-53 Hill’s Prescripton Diet Feline w/d şeker hastalığının tedavisinde en büyük destekçiniz olacaktır çünkü Feline w/d ‘nin > Artırılmış lif hacmi ile kedinize tokluk hissi verirken, kan glikozundaki dalgalanmaları en aza indirerek insülin dozunu azaltabilir. > Yağ ve enerji yoğunluğu düşüktür. Kilo alımını önler ve yağ seviyelerini indirger. > L-karnitin takviyesi yağsız kas kütlesini destekler. > Kontrollü magnezyum ve fosfor oranlarıyla kedinin idrar konsantrasyonunu sınırlar. > Hedef idrar pH’sı 6,2 - 6,4’tür ve idrar yolları sağlığını destekler. > Üstün antioksidan formülü serbest radikalleri nötralize eder. > Evcil hayvanların çok sevdiği eşsiz lezzete sahiptir. KEDİ Diyabet hastası kedilere yaşam boyu lezzetli destek; PURINA Veterinary Diets® Feline DM Di ya b e t te e t k il i çözüm o r t ağınız Nestlé Purina diyabet hastası evcil dostlarımıza içeriğindeki yüksek kaliteli protein ve düşük karbonhidrat kaynakları ile dışarıdan insülin alımını azaltarak, pankreasın ß hücrelerinden insülin sekresyonunu stimüle eden Purina Veterinary Diets Feline DM’yi öneriyor. K edilerde diabetes mellitus, kandaki glikoz seviyesinin kontrolsuz artışına bağlı olarak karbonhidrat, lipid ve protein metabolizmalarının bozulması ile sonuçlanan klinik bir tablodur. Kandaki glikozun dokulara taşınması görevini üstlenen insülin hormonu, diyabet tablosunda, ya vücuttaki yetersizliğinden ya da taşıyıcı nitelikte olmamasından dolayı bu görevini yerine getiremez ve hasta dışarıdan insülin enjeksiyonuna muhtaç duruma gelir. Söz konusu hasta bir kedi olduğunda periyodik insülin tedavisi tahmin edileceği üzere bir hayli zorlaşır. Bu esnada hastalığa özel beslenme hekimin bir numaralı yardımcısı olur. PURINA VETERINARY DIETS® Feline DM St/ Ox, içeriğindeki yüksek kaliteli protein ve düşük karbonhidrat kaynakları ile dışarıdan insülin alımını azaltır ve pankreasın ß hücrelerinden insülin sekresyonunu stimüle eder. Feline DM St/Ox ürününde kompleks karbonhidratlardan soya ve mısır tercih edildiğinden glikozun düzenli olarak açığa çıkması sağlanarak tokluk hipergliseminin önüne geçilmiş olur. İçeriğindeki yüksek kaliteli protein ve düşük karbonhidrat ile şeker hastalığını tetikleyen birincil neden olan obezite durumlarında kedinin PETİNFO 2014/11 54-55 sağlıklı bir şekilde kilo kaybetmesine imkan sağlayan Feline DM St/Ox, bu kaliteli içeriği sayesinde sekonder olarak enteritis ve kronik diyare sorunları ile başa çıkmada da veteriner hekimin tedavisine destek niteliği taşır. Tüm PURINA VETERINARY DIETS® Feline skalasında olduğu gibi Feline DM St/Ox de kedilerde sıklıkla rastlanan strüvit ve oksalat taşlarının oluşumunun önlenmesine yardımcı olarak, üriner sistem güvenliğini garanti eder. Ayrıca lezzetli olması da bu gibi rahatsızlıkların uzun dönem tedavisinde esansiyel olup, rahatsız olan minik dostlarımızın yeterli miktarda beslenmesini elverişli hale getirir. KEDİ Royal Canin şeker hastası kedilere Royal Canin Diabetic’i öneriyor İy i b ir g li s e m ik k o n t ro l DIABETIC, şeker hastası kediler için glikoz alımını düzenlemek amacıyla düşük düzeyde hızlı sindirilen karbonhidratlarla formüle edilmiş mükemmel bir kedi mamasıdır. K ediler Diabetus Mellitus hastalığına yatkın hayvanlardır. Ortalama 400 kediden birinde görülen, diabetus mellitus, pankreasın ß hücrelerinden yetersiz insülin üretimi veya hücrelerin insüline yetersiz yanıtı ile oluşan, endokrin bir hastalıktır. İnsülin olmadan vücut, glikozu kullanamaz ve bunun sonucunda kan şekeri yükselir. Diyabetik kedilerde glikoz fazlası böbreklerle atılır ve glikozüri oluşur, glikozun osmotik etkisi ile idrardaki glikoz beraberinde suyu da taşır ve sonuç olarak idrar miktarı artar. Vücuttaki su kaybının etkisiyle kedi aşırı su içmeye başlar. Royal Canin’in Diabetic maması diyabet kediye yaşamı boyunca verilebilen ve mevcut durum düzeldikten sonra tekrar etmesini de önleyen bir mamadır. Bu mama ayrıca obezite problemi olan hayvanların kilo kaybını takiben, kilo kontrolü amacıyla da kullanılır. Kedilerde obezitenin diyabete sebep olan önemli bir predispoze faktör olduğu unutulmamalıdır. Royal Canin Diabetic maması %46 protein içeriği ile kedinin orta seviyede enerji almasını sağlayarak optimum vücut yapısını geliştirir ve kilolu hayvanlarda mutlak oluşan insülin minimize ederek tedaviye yardımcı olur. Yüksek protein içeriği sayesinde net enerji alımı azaltılmış olur ve uzun sindirim süresi ile uzun süreli ve dengeli glikoz alımını temin eder. Düşük glisemik indekse sahip karışık tahılların kullanması ve PETİNFO 2014/11 56-57 fsilyum müsilajı jelleştirici etkisi yemek sonrası her bireyde oluşan ama diyabetik kedilerde risk oluşturan hiperglisemiyi düşürür. Mama içeriğinde bulunan kondro koruyucu elementler (glikozamin ve kondoitin sülfat) genelde yaşlı ve/veya kilolu olan diyabet hastası kedilerde ortak hastalık riskini azaltmada rol oynar. Arjinin insülintropik aktivitesi pankreatik faaliyetlerin yeniden başlamasını sağlar ve dış kaynaklı insülin ihtiyacını azaltır. Lutein ve antioksidanlar kedinin insülin hassasiyetini artırmaya yardımcı olur. KEDİ Eukanuba’dan diyabet hastası kedilere öneri Eukanuba’nın Diabetes Mellitus hastası kediler için reçeteli iki maması bulunmaktadır. Bu mamalar hastalığın koşullarına göre reçete edilmelidir. i içe r iğin de k s o r g u m la te d av i y i hız la n dırır E ukanuba Veteriner Diyetlerinin her bir üyesi birden fazla endikasyona sahiptir. Bu endikasyonlar hakkında bilgi edinmek için www.eukanuba.com.tr adresini ziyaret edebilir, mama paketlerinin üzerindeki ve kataloglarımızdaki bilgilere ulaşabilirsiniz. Diabetes Mellitus durumunda hasta, fazla kilolu, obez olabildiği gibi, bazı durumlarda kilo eksikliği de görülebilir. Hastanın kilo fazlasının olduğu sık görülen durumlarda Restricted Calorie, kilo eksikliği bulunduğu durumlarda High Calorie veteriner diyetimizi öneririz. Restricted Calorie: Hem kuru hem konserve formülü bulunan bir veteriner diyetimizdir. Karbonhidrat kaynağı olarak özel karbonhidrat karışımı mısır ve sorgum içerir. Mısır ve sorgumun kan glikoz ve insülin yanıtını düzenlemeye son derece yardımcı olduğu araştırmalarla da kanıtlanmıştır. Postprandiyal kan glikoz seviyesi fluktuasyonları minimize eder. Obezite ve fazla kilolu olmanın özellikle kedilerde diabet için risk faktörü olduğu bilinmektedir. Obeziteye karşı, biyolojik değerliği yüksek %100 hayvansal protein, yağların oksidasyonu için L-Karnitin içerir. Eklem sağlığını desteklemek üzere saflaştırılmış glikozamin ve kondroitin sülfat kaynakları içerir. Ayrıca orta derecede fermente olan bir lif, şeker pancarı küspesi ve fruktooligosakkaridlerle de sindirim sağlığını destekleyerek glikoz metabolizmasının düzenlenmesine yardımcı olur. Orta derecede fermente olabilen liflerin bir başka faydası da insülin sekresyonunu ideal seviyeye getirmek üzere sağladığı yardımdır. Şeker Pancarı Küspesinin fermentasyonu sonucu açığa SCFA (kısa zincirli yağ asitleri) açığa çıkar. SCFA bağırsaklarda glukagon benzeri peptitlerin (GLP1) salınımını stimüle eder. GLP-1, glikoz seviyeleri yükseldikten sonra PETİNFO 2014/11 58-59 insülinin pankreastan salınımını artırır ve insülin, glikozu hücrelere yönlendirerek kan şekeri seviyesini normalize eder. Eukanuba’nın araştırmalarla kanıtlı bu yeni yaklaşımı, glisemik yanıtı kontrol etmek için artık eskide kalmış yüksek lifle beslenmeyi de geçersiz kılmaktadır çünkü yüksek lifin, düşük besin sindirilebilirliğine yol açarak deri ve tüyleri de olumsuz etkilediği araştırmalarla kanıtlanmıştır. High Calorie: Konserve formülümüzdür. Pek çok endikasyonu arasında kilo eksiği bulunan diyabetik hastalar da bulunur. Anabolik işlemi stimüle eder ve iyileşmeyi destekler. Rejenerasyon ve doku onarımı için ideal enerji sağlar. Pozitif nitrojen dengesini stimüle eder. Restricted Calorie gibi, orta derecede fermente olabilen bir lifle, yani şeker pancarı küspesiyle intestinel flora sağlığını artırır ve mukoza bariyerinin bütünlüğünü korur. KEDİ Düşük g li s e m ik li t a hıl la r la te d av i Farmina’nın diyabete bakış açısı Farmina Vet Life Diabetic glikoz (diabetes mellitus) temininin kontrolünü sağlamak amacı ile formüllenmiş tam diyetetik mamadır. K edilerin çoğunluğu (% 5060), insanlarda, insüline bağımlı olmayan şekerli diabet (NIDDM) ile benzer şekilde diyabet gelişimi göstermektedir. Obezite; kedi diyabetiklerinde görülen insülin direncinde önemli bir rol oynamaktadır. Karbonhidrat oranı yüksek mamalar (pirinç, buğday, patates) ani şeker yükselmesi ve inmesi sebebi ile diyabet ve obezitenin temelini oluşturur. Yaklaşık 100 kediden 1 kedi de diabetes mellitus (DM) görülmektedir. Kısırlaştırılmış erkek kedilerde, dişi kedilerin 1.5 katı daha fazlası görülmektedir. Fazlalaşan kilo, yaş (>10 )ve kısırlaştırılmış olmak risk faktörlerinin başında yer almaktadır. Kedi DM’nin en yaygın fiziksel bulguları uyuşukluk, sinirlilik, depresyon, dehidratasyon, dağınık tüy gelişimi (kötü durum ve kepek) ve kas yorgunluğu olarak gözlenir. Kedi sahibinin bunun farkına varabilmesi için kedinin iştah durumu, kilosu, su tüketimi ve idrara çıkışının farkında olması gerekmektedir. Düzenli yemek saati ve düzenli miktar ile beslenen kedilerin iştah durumu ve yemek sonrası halen aç olup olmadığı daha rahat gözlenebilir. DM tanısı basit bir kan şekeri testine dayalı olamaz. Diyabetin klinik bulguları açlık, hiperglisemi ve glikozüri olarak üç kritere dayanmaktadır. Bazılarında oral tedavi yolu izlenirken bazılarına insülin iğnesi gerekebilir. Ilaç tedavilerine ek olarak, diyabet tedavisinde önemli bir adım, kedi diyetinin değiştirilmesidir. insülin duyarlılığında Obezite önemli bir faktördür. Bu nedenle kedi kilolu ise,yavaş yavaş kilo vermesine yardımcı olmak gerekmektedir. Yüksek lif içeren kompleks karbonhidratlı mamalarda kilo kaybı gözlenilir ve kandaki seker seviyesinin kontrol altında tutulduğuna inanılır (tabi normalin altında kilodaki kedilere ise normal kilolarına ulaşana kadar yüksek kalori diyeti uygulanmalıdır). Bazı kediler yüksek lif oranı ile kilo kaybederken bazıları da düşük karbonhidrat sebebi ile kilo verebilir. Düzenli rutin bir beslenme çok önemlidir. Çünkü kedileri bir çoğu PETİNFO 2014/11 60-61 ne zaman canı isterse stilindedir ama diyabette bu olmaması gereken bir beslenme şeklidir. Farmina Pet Foods Veteriner Serisinin tamamının içeriğini yenilemiş ve karmaşık karbonhidratların yerini düşük glisemik indeksli “yulaf” ve ilkel tahıl olarak tanımlanan “kılçıksız buğday” ile değiştirmiştir. Vet Life Diabetic (diabetes mellitus) glikoz temininin kontrolünü sağlamak amacı ile formüllenmiş tam diyetetik mamadır. Düşük seviyelerdeki şeker ve nişasta kaynağı içeriği sayesinde yemeklerden sonra kan şekeri seviyesini düşürür. Özellikleri Yüksek kaliteli proteinler: Kas kütlesi kaybını önler. Düşük yağ: Sınırlı yağ içeriği ile esansiyel yağ asitlerinin yüksek alımını sağlar. Taurin: Taurin entegrasyonu insülin direncini sınırlar. Tokluk Desteği: Çözünür karbonhidratların eklenmesi tokluk hissine neden olurmaktadır. Karbonhidrat kaynağı düşük glisemik indeksli yulaf ve arpadır. L-Carnitin: Kas seviyesinde enerji kullanımı geliştirir ve kas kütlesinin gelişimini sağlar. FUAR Sektörün en büyük fuarı gerçekleştirildi Nestle Purina ana sponsorluğunda İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilen Pet Fuarı’na katılım oldukça fazlaydı. Veteriner hekimlerin ve hayvanseverlerin yoğun ilgi gösterdiği fuarda sponsor firmaların gerçekleştirdiği aktivitelerle katılımcılar eğlenceye doydu. PETİNFO 2014/11 62-63 KONGRE Instagram Yarışması KHVHD’den Bu yıl dokuzuncusu düzenlenen Küçük Hayvan Veteriner Hekimleri Derneği (KHVHD) Sürekli Eğitim Kongresi katılımcılarına özel gerçekleştirdikleri instagram yarışması oldukça ses getirdi. PETİNFO 2014/11 66-67 Dokuzuncu Küçük Hayvan Veteriner Hekimler Derneği Sürekli Eğitim Kongresi’nde gerçekleştirilen instagram yarışması oldukça ses getirdi. Konuyla ilgili bilgileri Kongre Genel Sekreteri Veteriner hekim Gizem Taktak’tan aldık. Instagram yarışmanız hakkında bizi biraz bilgilendirebilir misiniz? Bu yıl kongrenizde böyle bir yarışma düzenlemeye nasıl karar verdiniz? KHVHD olarak sosyal medyanın gücünün veteriner hekimlerimiz tarafından daha da fazla kullanılmaya başlamasını takip ediyoruz. Bu yolla instagram üzerinden bir yarışma başlattık. Bu yarışma da kullanılan etiketlerle veteriner hekimlerin kendi hesaplarında paylaştıkları fotoğraflardan en çok beğeniyi alana küçük bir süprizimiz olacaktı. Bunun için instagram çerçevesini hazırlayarak veteriner hekimlerimizden hazırladığımız çerçeveyle fotoğrafları paylaşmalarını istedik. Kullanılacak etiketler KHVHD, WSAVA ve FECAVA olmalıydı. Bunun üzerine en çok beğeniyi Vet. Hek. Şükrü Çobanoğlu kazanmıştır. Kendisi yarışmamızın boyutunu biraz değiştirerek ödül almak istememiş ve sponsorlarımızdan Mopsan firması ile görüşerek Bolluca’daki canlarımız için 1,5 ton mama desteği verilmesini sağlamıştır. Yarışmamıza renk ve heyecan kattıkları için kendilerine ve Mopsan (Hill’s) firmasına teşekkür ederiz. Yarışmamızın farklı bir boyuta taşınması üzerine bir kazanan daha belirlemek istedik. #KHVHD etiketiyle instagramda en çok beğeniyi alan Yaman Kömürcüoğlu’na bir sonraki Sürekli Eğitim Kongremizin davetlisi olacağını duyurduk. WSAVA ve FECAVA nedir? Bu yarışma ile ‘’WSAVA ve FECAVA nedir?’’ sorusu hemen www.kucukhayvanveterinerhekimlerdernegi.org.tr www.wsava2015.com www.fecava2015.org www.wsava.org akıllara geldi. Amacımız FECAVA ve WSAVA üyesi olan derneğimizin tanıtımını yapmaktı. Dünya Küçük Hayvan Veteriner Hekimleri Derneği (WSAVA ) tüm dünya üzerinde yüzden fazla derneğin üyesi olan bir kurumdur. WSAVA her sene dünyanın bir ülkesinde dünya çapında kongreler düzenlemektedir. Bu kongrelerde, WSAVA yani KHVHD üyelerine indirimli katılım sağlanmaktadır. WSAVA çalışma gruplarıyla klinisyenler için yararlı olacak konular üzerinden bilimsel komiteler düzenlemektedirler. Bunlar aşılama esasları grubu, genetik hastalıklar komitesi gibi pek çok konuda araştırmalar yapmaktadırlar. Aynı zamanda bilimsel yayınları olan JSAP ve Clinician’s Brief’a ücretsiz ulaşabilirsiniz. Tüm bunlara ulaşmak için www.wsava.org sitesinden gelişmeleri takip edebilirsiniz. WSAVA gelecek sene 15-18 Mayıs 2015’de Bangkok,Tayland’da yapılacaktır. Avrupa Küçük Hayvan Veteriner Hekimleri Derneği Federasyonu (FECAVA ) avrupadaki klinisyen Veteriner hekimlerin profesyonel gelişimini destekleyen bir platform sunar. Yine WSAVA gibi her sene Avrupa Veteriner kongrelerini destekleyerek Avrupalı meslektaşlarının yeni gelişmelerden haberdar olmasını sağlar. 2011 FECAVA Avrupa Kongresi’nin Türkiye’de yapılmış olması da yine KHVHD için başlı başına bir gurur kaynağıdır ve her fırsatta Avrupalı meslektaşlarımız arasında övgüyle bahsedilmektedir. FECAVA her sezon bilimsel bir yayın hazırlamaktadır. EJCAP online olarak sunulan FECAVA’nın bilimsel yayınıdır. Tüm KHVHD üyelerine ücretsizdir. Ipad, masaüstü kullanımı ile oldukça pratik bilgiler sunan bu yayını Türk meslektaşlarımızın takip etmesini öneriyoruz. Pek çok platformdan yayınlanmış olmasına rağmen Türkiye üzerinden katılımın sadece on üzeri olduğunu üzülerek söylüyoruz. Tüm bu bilgilere ulaşmak için www. fecava.org adresinden takip edilebilir. FECAVA Avrupa kongresi gelecek sene 15- 17 Ekim 2015 tarihleri arasında Barselona, İspanya’da yapılacaktır. Avrupa kongrelerine indirimli katılmak için KHVHD Derneği facebook sayfasından direk mesajla ve web sitesinden bizimle irtibata geçebilirsiniz. Türk meslektaşlarımızın kongrelerden daha çok yararlanmalarını ve bilimsel yayınları daha çok takip etmelerini bekliyoruz. KHVHD, WSAVA’nın PR Komitesinde Dünya Küçük Hayvan Veteriner Hekimleri Derneği (WSAVA) yönetim kurulu üyesi Dr. Renée Chalmers Hoynck van Papendrecht kongrede WSAVA‘yı tanıtıcı bir sunum gerçekleştirdi. Küçük Hayvan Veteriner Hekimler Derneği (KHVHD)’nin düzenlediği instagram yarışması fikrine bayıldığını altını çizerek Türkiye’deki temsilcilerini WSAVA’nın PR komitesine ekledi. KONGRE KHVHD’nden oldukça ses getirecek bir kongre daha… 31 Ekim-1 Kasım tarihlerinde Küçük Hayvan Veteriner Hekimleri Derneği’nin düzenlediği Sürekli Eğitim Kongreleri’nin 9.’su Kurtköy Crown Plaza’da 400 Veteriner hekimin katılımıyla gerçekleştirildi. Dikkat çekici sunumlarla aktarılan bilimsel veriler Veteriner hekimlerin kongreden tatmin olarak ayrılmasını sağladı. Küçük Hayvan Veteriner Hekimler Derneği İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halil Güneş Başkanı Vet. Hekim Erkut Gören Bursa Uludağ Veteriner Fak. Öğretim Görevlisi Nureddin Çelimli Samsun 19 Mayıs Üni. Veteriner Fak. Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Arzu Fındık PETİNFO 2014/11 68-69 Trokya Bölgesi Veteriner Hekimler Odası Başkanı Erdal İlgü Samsun 19 Mayıs Üni. Veteriner Fak. Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Murat Fındık T ürk Veteriner Hekimleri Birliği, Veteriner Hekimler Derneği ve Wsava ile çeşitli odalardan gelen temsilcilerle açılışı yapılan kongre, 11 yerli, 13 yabancı konusunda uzman konuşmacıyla gerçekleştirildi. Sürekli Eğitim Kongresi’nin açılış konuşmasıda KHVHD Sürekli Eğitim Kongresi Başkanı Veteriner Hekim Müjgan Çevik Aksay bu yıl ilk kez gerçekleştirilecek olan at hekimliği sunumları hakkında katılımcıları bilgilendirdikten sonra bilimsel ve sosyal içeriğiyle keyifli bir kongre dileyerek sözü KHVHD Başkanı Veteriner hekim Erkut Gören’e bıraktı. Erkut Gören iki haneli rakamlara geçecek olmanın gururundan bahsederek konuşmasına başladı. KHVHD’nin mesleki değerleri artırmaya yönelik hedeflerinden bahsederek dernek projelerinin devam edeceğinin tüyolarını verdi. Ardından tüm katılımcılara desteklerinden dolayı teşekkür ederek konuşmasını bitirdi. İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halil Güneş’te kongre katılımcıları arasındaydı. Konuşmasına veteriner hekimliğin vizyonundan ve hedeflerinden bahsederek başladı. KHVHD’nin geçmiş yıllarda düzenlediği başarılı kongrelerden bahsetti. Sürekli Eğitim Kongresi’nin her sene çıtayı bir adım daha yükselttiğinin altını çizerek kongre yöneticilerini tebrik etti. Üniversite sonrası eğitimin önemini vurgulayan Halil Güneş, bu konu da her tür organizasyonun destekçisi olduğunu belirtti. Prof. Dr. Güneş, Küçük Hayvan Veteriner Hekimleri Derneği yöneticilerine her sene düzenli olarak gerçekleştirdikleri bu eğitici seminerler için teşekkürlerini ileterek konuşmasını bitirdi. Küçük hayvan hekimliği ve at hekimliğiyle ilgilenen Veteriner hekimlere yönelik dünyanın dört Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ’un kongrede gerçekleştirdiği sunuma Veteriner hekimlerin kalıtılımı oldukça yüksekti. Protein-kayıplı enteropatilerE KARŞI GÜNCEL YAKLAŞIMLAR Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ klinikte sık karşılaşılan bir problem olan Protein-kayıplı enteropatilerin tanı ve tedavisinde kullanılabilecek güncel yaklaşımlar üzerinde durdu. Sunumdan bazı önemli notlar; Sık karşılaşılan bir klinik problem olan Protein-kayıplı enteropatiler (PKE) gastrointestinal kanaldan yoğun protein kaybı ile karakterizedir. Genellikle hipoalbüminemi ve hipoglobulinemi birlikte görülse de bazı durumlarda PKE’li hastalarda globülin seviyesi değişkenlik gösterir. Sindirim sisteminde şekillenen protein kaybı normal döngüde total albüminin %10’unu oluştururlar oysa PKE’li hastalarda bu oran total albümin havuzunun %60’ına çıkmaktadır. PKE, intestinal lenfanjiektezi, lenfoma ve yangısal bağırsak hastalığı gibi çeşitli bağırsak problemleri ile birlikte görülür. Her ırk ve yaşta görülebilmesine rağmen bazı ırklarda diğerlerinden daha fazla karşılaşıldığı bilinmektedir. Tanı çalışmaları sırasında öncelikle, ayırıcı tanı listesinde yer alan hastalıklar, hastanın yaşı, ırkı, bulunduğu coğrafya temelinde irdelenir. PKE’nin başlıca nedenleri erişkin köpeklerde intestinal lenfanjiektazi, yangısal bağırsak hastalığı (IBD) sindirim kanalı lenfomaları (LSA) ve histoplazmozis gibi fungal enfeksiyonlardır. Genç köpeklerde daha az görülen PKE’lere parazitler ve invajinasyon neden olurken, kedilerde PKE’nin en önemli nedenleri IBD ve sindirim kanalı lenfomalarıdır. PKE’li hastalarda sık karşılaşılan diğer laboratuvar anormallikleri; lenfopeni, hipokolesterolemi, hipomagnezemi ve hipokalsemidir. Tedavi hastalığın klinik şiddeti, yapısı ve histopatolojik lezyonların şiddeti ile hipoalbümineminin varlığına göre yönlendirilmelidir. KONGRE bir yanından konusunun uzmanı Veteriner hekimlerin katılarak sunum yaptığı oldukça kapsamlı bir kongreydi. Veteriner hekimlerin önerileri ve tercihleri doğrultusunda oluşturulmuş olan bilimsel program, 1. gün 2 ana salon ve 1 çalıştay salonu, 2. gün ise 3 ana salon ve bir çalıştay salonu ile tamamlandı. Veteriner hekimler, Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ, Doç. Dr. Ebru Yalçın, Dr. Ateş Barut, Prof. Dr. Alper Baran, Doç. Dr. Arzu Fındık ve Prof. Dr. Murat Fındık gibi değerli hocaların gerçekleştirdiği sunumlara yoğun ilgi gösterdi. Ayrıca Hasvet sponsorluğunda Nurettin Çelimli tarafından gerçekleştirilen “Veteriner Ultrasonografi” workshopa olan katılım oldukça çoktu. Veteriner hekimlerin yoğun ilgi gösterdiği workshopta klinisyenlerin teknolojik donanıma gösterdiği önem açıkça görüldü. Sektörün liderlerinden birçok firmanın kongrede düzenlediği yarışmalar katılımcıların eğlenceli vakit geçirmesini sağladı. Firmalar katılımcıların keyifli zamanlar geçirmelerini sağlarken bir yandan da yepyeni ürünlerini ve yeni projelerini onlarla paylaştı. Gerek bilimsel gerekse sosyal açıdan başarılı bir kongreydi 31 Ekim-1 Kasım tarihlerinde gerçekleşen 9. Sürekli Eğitim Kongresi ile ilgili değerlendirmeleri KHVHD yönetim kurulundan aldık. Türk Veteriner Hekimleri Birliği, Veteriner Hekimler Derneği ve WSAVA ile çeşitli odalarımızdan gelen temsilcilerimizle açılışını yaptığımız kongremizde, 11 yerli, 13 yabancı konusunda uzman konuşmacımızı dinledik. Meslektaşlarımızın önerileri ve tercihleri doğrultusunda oluşturduğumuz bilimsel programımızda bu yıl ilk kez at hekimliğinin gelişimine katkıda PETİNFO 2014/11 70-71 bulunmak adına bilimsel programımızda yer verdik ve at hekimliği ile ilgilenen meslektaşlarımız ile kongrede buluştuk. Kongre sonrası meslektaşlarımızdan ve sponsorlarımızdan gelen güzel yorumlar bizleri mutlu etti. Gerek bilimsel gerekse sosyal açıdan başarılı bir kongre geçirmiş olmak, bu konuda övgüler almak yönetimimizde emeği geçen herkesi memnun etti. Birçok meslektaşımız otelin konforu ve hizmetinin güzel olduğunda bahsetti. Ufak tefek şikayetler olmadı diyemeyiz. Özellikle Avrupa yakasından bazı klinikler otelin uzaklığından ve trafikten yakındı. Kongremizin kapasitesine uyacak ve uygun fiyatlar verecek kongre merkezi arayışı sonucu Crowne Plaza tercih edilmiştir. İstanbul dışından katılım gösteren meslektaşlarımız ise Sabiha Gökçen Havaalanına yakınlığı ve alışveriş merkezi içinde olması nedeniyle kongre otelimizi doğru tercih olarak değerlendirmişlerdir. Bunlar dışında kongreyi İstanbul dışında yapılmasını teklif eden meslektaşlarımız da oldu. Öneriler yönetim kurulumuz tarafından değerlendirilerek bir sonraki kongrenin hazırlıklarında uygulanacaktır. Sektör firmalarımızın desteği ile gerçekleşen kongremizde, ülkemizin birçok şehrinden katılan meslektaşlarımız yanında Kore, İran ve Azerbaycan’dan da katılımlar oldu. Meslektaşlarımızın katılımı ile her geçen yıl daha başarılı kongreler gerçekleştiren derneğimiz, sonraki kongrelerin daha verimli olması için yoğun çaba harcamaktadır. Kongrelerin hazırlık aşamasında görev almak isteyen tüm meslektaşlarımızın dernek yönetim kurulumuzla bağlantıya geçmesini rica ederiz. Daha başarılı olacağını umduğumuz 10. Sürekli Eğitim Kongremiz’de buluşmak üzere... 30.000 adet sağlık karnesi Basın sponsoru olduğumuz 9. KHVHD Sürekli Eğitim Kongresi’ndeki standımıza Veteriner hekimler ve sponsor firma yetkilileri tarafından ilgi oldukça yoğundu. Kongreye özel hazırlattığımız 30.000 adet sağlık karnesi ve dergimizin kongre özel sayısıyla Petinfo farkını konuşturduk. Petinfo ailesi olarak Veteriner hekimlik mesleğini geliştirecek her türlü organizasyonun her zaman destekçisiyiz. KONGRE Dr. Ateş Barut, sadece bakarak ve dokunarak yapabilecekleri 50 nörolojik tanı hakkında bilgilendirdi. Doç. Dr. Ebru Yalçın katılımcılara stresle nasıl başa çıkabileceklerine dair tüyolar verdi. NÖROLOJİK MUAYENEDEKİ ALTIN KURALLAR Köpek ve Kedilerde Stresin Tanımlanması ve Yönetimi Nörolojik muayenenin amacı nörolojik fonksiyon bozukluğunun saptanması ve nöroanatomik lokalizasyonun yapılmasıdır. Bu amaçla yapılan nörolojik muayene asla muayene masasında başlamaz ve ilk aşama her zaman eksiksiz alınan bir anamnezi takip eden gözlem ve kayıtlama olmalıdır. Gözlem, dokunma ve maniplasyon birçok nörolojik problemin tanımlanması ve lokalizasyonu için yeterlidir. Gözlem sırasında öncelikle mental sorunlar ve bilinç değerlendirilir. Hastalar tettikte / alert, alık, demansda ya da depresif olarak sınıflandırılabilir. Daha sonra hastanın mental durumu değerlendirilir. Anormal hayvanlar sessiz ve çevresel uyarımlara cevap vermekte isteksizdir Agresyon, vokalizasyon, anormal seksüel aktivite gibi davranış değişimleri de nörolojik hastalıkların habercisi olabilir. Duruş ve yürüyüş bozuklukları, anormal arka bacak duruşları, anormal vücut duruşu ve gövde postürü de muayene sırasında mutlaka değerlendirilmelidir. Irk yatkınlıkları da nörolojik açıdan mutlaka değerlendirilmelidir. Nöbet aktivitesi gösteren genç bir köpek eğer bir Pug ise idiopatik epilepsiden önce Pug dog ensefalit düşünülmelidir. Adım uzunluğunun değerlendirilmesi nörolojik muayenenin çok önemli bir parçasıdır. YMN neurolojik hastalığına sahip hayvanlarda normal ya da uzamış adımlar görülürken ortopedik ya da nöromuskuler hastalıklarda kısa adımlar görülü Bir hastanın sadece gözlemlenmesi ve maniplasyonu ile başka hiçbir teste gerek duyulmaksızın birçok nöroanatomik tanıyı koymak mümkündür. Stres ve strese karşı verilen cevaplar, yıllarca beşeri ve veteriner hekimlerin ilgisini çekmiştir. Stresin az miktarda ve geçici olanı canlıyı hayatta ve aktif tutmayı sağlarken kronik olması bazı dezavantajları beraberinde getirir. Kedi ve köpeklerde stres, sahipleri ya da çevre şartları nedeni ile oluşabilir. Sahipleri ile ilgili faktörler: Aşırı baskıcı, ısrarcı tutumlar, komutlarda tutarsızlık, hiç ilgilenmeme ya da aşırı sevgi gösterme ve gereksiz heyecanlandırma Çevresel şartlar: Hospitalizasyon, kafese kapatılma, fiziksel travma, rutinin değişimi, sert ve gereksiz eğitim yöntemleri, gürültülü ve kalabalık ortam, yeterli uyku ve dinlenme zamanının olmaması, yetersiz gıda ve su verilmesi Stresin tayini için dikkatli bir inspeksiyonla muayeneye başlanmalıdır. Hastanın PETİNFO 2014/11 72-73 klinik muayenesinde kalp ve solunum hızının artışı, tansiyonun yükselmesi gibi bulgular gözlenir. Strese karşı verilen cevaplar 3 ana başlıkta toplanabilir. a. Yalanma, temizlenme ve pika davranışları b. Böğür emme, aşırı yalanma, kuyruk ısırma, aşırı havlama, polidipsi, polifaji gibi stereotipik hareketler c. Bakışları sabitleme ve havayı ısırma gibi halüsinasyon davranışları Stresi azaltma yöntemleri Stres yaratan durumlardan kaçınma, duyarsızlaştırma, kokusal uyaranlar, bitkisel takviyeler, gıda takviyeleri, oyuncaklar, ilaçlar Sonuç olarak, stresin engellenebilmesi için öncelikle doğru olarak tanımlanması gereklidir. Stresin azaltılmasında sözü geçen yöntemlerden bir ya da birkaçının birlikte kullanılması ile davranış problemlerinin önüne geçilebilecektir. KONGRE Ana sponsorluk eşliğinde keyifli bir kongre Geçtiğimiz sene Nestlé Purina PetCare ana sponsorluğunda 8.’si gerçekleşen KHVHD Sürekli Eğitim Kongresi’nin dokuzuncu ayağı, yine Nestlé Purina ana sponsorluğu’nda 31 Ekim - 1 Kasım 2014 tarihlerinde Crowne Plaza İstanbul Asia’da gerçekleşti. N estlé Purina PetCare ailesi olarak, veteriner hekim dostlarımız ile bir araya geldiğimiz bu organizasyonda, sektördeki gelişmeler üzerine paylaşımlarda bulunurken, ana sponsorluğumuzu bu sene de devam ettiriyor olmanın mutluluk ve gururunu da misafirlerimiz ile paylaştık... Nestlé Purina firması olarak sektöre her anlamda yaptığımız yatırımların ortak buluşma noktası, kategorinin daha da hızlı büyümesine ve işimize katkı sağlamak amacı taşımaktadır. Tüm bölge bayilerimiz ile yine bir araya gelerek, standımızda kahvelerimizi yudumlarken kongreye katılan veteriner hekimler ile keyifli bir iletişimde ve bilimsel paylaşımlarda bulunma fırsatı yakaladık. İki gün boyunca yoğun ilgi gören, sektör adına yapılan renkli sohbetlere ve bilgilendirici konuşmalara sahne olan standımızda, tüm markalarımız hakkında görüşmenin yanı sıra, lansmanından sonra tüketiciler tarafından gerçek parça etli yapısı ile çok beğenilen PRO PLAN Duo Delicé skalasına yeni eklenmiş ürünler üzerinde de detaylı olarak konuşma fırsatı yakaladık. Küçük ırklara özel, “Küçük Irk Büyük Uzmanlık” sloganı ile yola PETİNFO 2014/11 74-75 çıkan PRO PLAN Duo Delicé Small Breed ürünümüzün sığır etli ve somonlu olmak üzere iki ayrı çeşidi veteriner hekimlerimize tanıtıldı ve hızla büyüyen küçük ırk popülasyonu göz önünde bulundurulduğunda, veteriner hekimler tarafından firmamızın çok doğru bir adım atmış olduğu yorumları alındı. Olumlu yorumların ve iş ortaklarımızla gerçekleştirdiğimiz başarılı fikir alışverişlerinin ışığında fark ediyoruz ki, sürekli gelişen ve değişerek yenilenen sektörümüzde, bizlere düşen görev, evcil hayvanlarımızın da bizler gibi sağlıklı ve mutlu bireyler olarak yaşamalarını sağlamak. Bu doğrultuda, Nestlé Purina PetCare ailesi olarak bizler de hız kesmeden tüm çalışmalarımızla veteriner hekimlerimize ve sektöre, her geçen gün daha da destek olmaya elimizden geldiği ölçüde devam edecek ve kendimizi aşarak ilerleme kaydedeceğiz. Veteriner hekimlerin klinikte işlerini kolaylaştıracak “Evcil Hayvan Sahipleri Eğitim Atlası”kongre vasıtasıyla veteriner hekimlere sunuldu. Merial Türkiye’den ilk kongre katılımı Merial Türkiye katıldığı 9. Küçük Hayvan Veteriner Hekimler Derneği Sürekli Eğitim Kongresi’nde veteriner hekimlere gelecek dönem projelerini anlatma fırsatı buldu. M erial Türkiye olarak faaliyete geçtiğimiz Haziran ayından sonra ilk kongre katılımımız KHVHD Kongresi oldu. Kongreye stand sponsoru olarak katıldık. Pet aşı ve ilaçlarında dünya lideri olan Merial, Türkiye’deki operasyonlarını kendi ekibi ile sürdürme kararı alarak Haziran ayından itibaren ürünlerinin satış, teknik ve pazarlama desteğini direkt olarak kendisi vermeye başlamıştır. Ürünlerimizin dağıtımı ise Anadolu Pet firması kanalıyla yapılmaktadır. Pazara yeni girmiş olmamız dolayısıyla öncelikle halihazırda olan ürünlerimize ve özellikle de Frontline Combo’ya odaklandık. Frontline Combo için Merial’in özel olarak hazırladığı ve orijinal illüstrasyonların yer aldığı “Evcil Hayvan Sahipleri Eğitim Atlası” kongrede tanıttığımız materyallerden birisiydi. İç ve dış parazitlerin yaşam sikluslarını hasta sahiplerinin anlayacağı yalınlıkta özel çizimlerle gösteren bu kitap, veteriner hekimlerden çok ilgi gördü. Hekimlerin hasta sahiplerine karşılaştıkları paraziter problemi anlatırken kullanmaları amacıyla geliştirdiğimiz bu atlas, inanıyoruz ki meslektalarımızın işini görsel boyuta taşıyarak çok kolaylaştıracak. “Evcil Hayvan Sahipleri Eğitim Atlası” Kasım ayından itibaren sahada dağıtılmaya başlanacak. Kongrede İstanbul içi ve dışı birçok noktadan gelen veteriner hekimlere, Merial’in gelecek dönem projelerini anlatma fırsatı bulduk. Bunun son derece faydalı olduğunu düşünüyoruz. Merial olarak ilk defa hekimlerimizin karşısına çıktık ve Merial markası altında ilk defa buluştuk. Veteriner hekimlerimizin yakın dönemde pazara sunacağımız ürünlerimizle ilgili görüş ve önerilerini aldık. Hekimlerin standımıza olan ilgisi oldukça güzeldi. Bundan sonraki stratejilerimizde bu beklentiler bizlere yol gösterecektir. KONGRE K HVHD tarafından bu yıl 31 Ekim-1 Kasım 2014 tarihlerinde düzenlenen Anadolum Kongresi’nde Mopsan/Hill’s olarak temel odağımız yeni ürünümüz Hill’s Prescription Diet c/d Urinary Stress’idi. Mopsan Veteriner Ürünleri olarak distribütörlük faaliyetlerini yürüttüğümüz Hill’s markası ile bu yıl 9.’su düzenlenen Anadolum Kongresi’nde değerli Veteriner hekimlerimizi ağırlamanın gururunu yaşıyoruz. Kongrenin bilimsel içerikli oturumlarının arasında Hill’s standında hem yeni ürünümüz ile ilgili bilgilendirilen Veteriner hekimler hem de en iyi şekilde ağırlandı. 2 gün boyunca Hill’s standına kayıt veren ve stres toplarını alan Veteriner hekimler kongrenin 2. günü stantta gerçekleştirilen çekilişe katılma hakkı kazandı. Kayıt veren hekimler arasından yapılan çekiliş sonucunda Ankara’dan değerli Veteriner hekimimiz Ateş Barut çift kişilik bir haftasonu tatili kazandı. Kongre boyunca standımıza gelen tüm Veteriner hekimlerimize isimlerine özel hazırladığımız Hill’s anahtarlıkları da hediye ettik. Bu yıl Anadolum Kongresinde Hill’s standının temel iletişim vurgusu olan yeni ürünümüz Hill’s PD c/d Urinary Stress, Feline İdiopatik Sistitis’te (FIC) stresi kontrol etmeye yardımcı besinsel maddeler içeren, klinik olarak kanıtlanmış ilk mamadır. Kedilerde görülen idiyopatik sistitis ile mücadelede değerli Veteriner hekimlerin büyük destekçisi olacağına inandığımız ürünümüz, 2015 yılı için Mopsan/Hill’s’in en önemli ürünlerinden biri olarak pazardaki yerini koruyacaktır. Her yıl gerek kendi düzenlediği eğitim faaliyetleri gerekse de sektöre değer katacak faaliyetlere verdiği desteklerle yoluna devam eden Mopsan ailesi olarak, kongrede emeği geçen tüm meslektaşlarımıza teşekkür ediyor, nice kongrelerde birlikte olmayı temenni ediyoruz. Hill’s yeni ürünü PD c/d Urinary Stress’i tanıttı Mopsan kedilerdeki idiopatik sistitis için risk faktörü olan stresi kontrol altında tutan yeni ürünü c/d Urinary ile Anadolu Kongresi’ne katıldı. PETİNFO 2014/11 76-77 Standımıza olan ilgi oldukça sevindiriciydi MSD Hayvan Sağlığı Sürekli Eğitim Kongresi’nde katılımcılara pet sektöründeki varlıklarını yakın gelecekte artıracağının sinyallerini verdi. Y ıllardır sponsor olduğumuz Küçük Hayvan Veteriner Hekimler Derneği Sürekli Eğitim Kongresi’ne katılımın her yıl artmasından büyük mutluluk duyuyoruz. Meslektaşlarımızın standımıza gösterdikleri ilgiden de son derece memnunuz. Bu sene at hekimliğinin de kongre programına eklenmesi ile küçük hayvan veteriner hekimlerinin yanında at hekimlerine de firmamızı ve ürünlerimizi tanıtma fırsatı bulduk. Kongre süresince meslektaşlarımızla hayvan sağlığı ve ürünlerimiz hakkında fikir alışverişinde bulunduk, keyifli sohbetler gerçekleştirdik. ‘’Daha Sağlıklı Hayvanlar İçin Bilim’’ felsefemizin ışığında, kongrede aldığımız izlenim ve geri bildirimleri değerlendirerek doğru yolda olduğumuzu bir kez daha gördük. Yakın gelecekte at ve pet sektöründeki varlığımız daha da artacak ve KHVHD ile daha yoğun çalışma fırsatı bulacağız. Kongrenin düzenlenmesini sağladıkları için KHVHD’ne ve standımıza gösterdikleri ilginizden ötürü tüm meslektaşlarımıza teşekkür ederiz. KONGRE Projelerimizi paylaşma fırsatı bulduğumuz başarılı bir kongreydi 9. Sürekli Eğitim Kongresi vasıtasıyla Türkiye’nin her yerinden gelen veteriner hekimlerle bir araya gelmekten mutluluk duyduk. C rowne Plaza İstanbul Asia’da 31 Ekim-1 Kasım tarihleri arasında gerçekleşen, Küçük Hayvan Veteriner Hekimleri Derneği (KHVHD) 9. Sürekli Eğitim Kongresi’ne Royal Canin standımızla katıldık. Türkiye’nin her yerinden kongreye katılan veteriner hekimlerimizi standımızda ağırlamaktan büyük mutluluk duyduk. Kongre boyunca, Veteriner Hekimlerimize kliniklerinde kullanabilecekleri çeşitli hediyeler, veteriner ürün skalamızı tanıtan PETİNFO 2014/11 78-79 çeşitli broşür ve dergiler dağıttık. Firmamız adına oldukça yoğun ve keyifli geçen bu iki günde bizleri yalnız bırakmayan değerli Veteriner Hekimlerimize ve Organizasyonda emeği geçen tüm dernek yönetimine tekrar teşekkür ederiz. KONGRE Metacam® ile sektördeki boşluğu dolduracağız Boehringer Ingelheim kendileri tarafından geliştirilen “meloksikam” etken maddeli ürün olan Metacam®’ı kongre vasıtasıyla klinisyenlere sundu. YAZI: M. Uyanış ÖCAL Boehringer Ingelheim Hayvan Sağlığı Ürün Müdürü Ö ncelikle kongrenin hazırlanmasında emeği geçen KHVHD Başkan ve üyeleri ile bizleri orada yalnız bırakmayan bütün meslektaşlarımıza çok teşekkür ederiz. Ülkemizde geniş katlımcı profiliyle düzenlenen bu tür kongrelerin sayısı ve bunun sonucu olarak da mesleki gelişim ve iletişim, gün geçtikçe artmaktadır. Ayrıca yoğun bir eğitim temposu ile beraber sosyal olanakların da kongreler içerisinde planlanması, meslektaşlarımızın böyle kongrelere olan ilgilerini artırmaktadır. Boehringer Ingelheim olarak bu sene kongreye, iki yıl önce lansmanını yaptığımız ve Türkiye’de bir ilk olan “pimobendan” etken maddeli Vetmedin® adlı ürünümüzün yanı PETİNFO 2014/11 80-81 sıra, dünyada kendi sınıfında en yüksek pazar payına sahip ve kongreden kısa bir süre önce Türkiye pazarına sunduğumuz, köpekler ve kedilere özel farklı formülü ile ön plana çıkan, “meloksikam” etken maddeli Metacam® adlı NSAID grubu yeni ürünlerimiz ile katıldık. Her zamanki gibi Vetmedin®’e olan ilgi bizi çok mutlu etti. insidensine sahip bir ajandır. Örneğin, selektif bir COX-2 inhibitörü olan meloksikamın GI sistemde kanama gibi yan etki oluşturma riski diğer NSAID’lara nazaran çok daha düşüktür. Yine Metacam’ı® daha güvenli kılan diğer bir özellik, miyokardiyal prostasiklini inhibe etmediği için hipertansiyona ve ödeme neden olmaması, dolayısiyle kardiyovasküler risk açısından oldukça güvenli bir alternatif oluşturmasıdır. Yapılan çalışmalar, meloksikamın, bazı klasik non-steroid ilaçlar tarafından indüklenen trombosit agregasyonu inhibisyonu sonucu oluşan kanama zamanının uzaması Metacam® en yüksek güvenlik marjına sahip NSAID’dır ve uzun süreli tekrarlayan dozlarda kullandığında dahi toksikasyon riski yoktur. Meslektaşlarımız ile Vetmedin® deneyimlerini paylaşma fırsatı yakalamımız bizim için çok değerliydi. Standımızda ayrıca spesifik kardiyolojik muayene için hazırladığımız “Kardiyolojik Değerlendirme Formumuzu” meslektaşlarımızın beğenilerine sunduk. Diğer taraftan, meslektaşlarımız tarafından zaten oldukça iyi bilinen ve molekül olarak Boehringer Ingelheim tarafından geliştirilen “meloksikam” etken maddeli, kedi ve köpekler için ayrı ayrı formüle edilmiş Metacam® Oral Süspansiyon grubu ürünlerimiz hakkında da meslektaşlarımıza detaylı bilgi aktarma şansımız oldu. Metacam® Kedi Oral Süspansiyon; Avrupa ülkeleri başta olmak üzere pek çok ülkede kedilerde uzun süreli tekrarlayan dozlarda kullanımına izin verilen ilk ve tek oral non-steroid olma özelliği taşıyor. Bunun nedeni meloksikamın metabolizasyon mekanizmasına bağlı olarak sınıfının en yüksek güvenlik marjına sahip NSAID olması ve uzun süreli tekrarlayan dozlarda kullandığında dahi toksikasyon riski oluşturmamasıdır. Meloksikam, karaciğer ve böbrekler üzerinde diğer NSAID’lere göre çok daha sınırlı bir yan etki üzerine etkisi olmadığını göstermiştir. Özellikle kedilerde NSAID kullanımının çok sınırlı olduğunu düşünürsek, Türkiye’de de Metacam® Kedi Oral Süspansiyon ile güvenlik ve etkinlik anlamında büyük bir boşluğu dolduracağımıza inanıyoruz. Köpeklerde ise, akut ve kronik ağrı yönetiminde yukarıda belirttiğimiz özelliklerden dolayı yüksek güvenlik profili ve kullanım kolaylığı açısından değerlendirildiğinde, Metacam® Köpek Oral Süspansiyon’un da kısa sürede veteriner hekimlerimizin beğenisini kazanacağına inanıyoruz. Boehringer Ingelheim Hayvan Sağlığı ailesi olarak, bir sonraki kongede meslektaşlarımız ile bir araya gelmek için sabırsızlanıyor ve kongrenin düzenlenmesinde katkısı bulunan tüm isimlere bir kez daha teşekkür etmek istiyoruz. KONGRE P et hekimliğinde büyük önemi bulunan KHVHD Sürekli Eğitim Kongresi’nde Hasvet Medikal, E-vet Yazılım ve Medyavet şirketler grubu olarak yer almaktan mutluluk duymaktayız. Kongrede emeği geçen herkese teşekkür ederiz. Hasvet Medikal olarak kurulduğumuz zamandan bu yana, kurucumuz Hidayet Şimşek’in, hekimlerin mesleki gelişimlerine sınırsız katkı sağlama prensibine istinaden, tüm organizasyonlara destek olmaktayız. Kongre programında yer alan Ultrasound muayene uygulamasına bulunduğumuz cihaz desteği sırasında hekimlerimizin artık ultrasound muayenelerine oldukça önem vermeye başladıkları fark ettik. Bu ilgi, kongreler ve bizim gibi firmaların bu konulara verdiği emek ve eğitimler ile desteklenmektedir. Bu kongrelerin bize en büyük kazanımı, sektöre faydalı olabilmenin, hekimlerimize mesleklerini daha rahat icra etmelerine destek olmamızın mutluluğudur. Artık firma olarak çok iyi bildiğimiz konu, hekimlerimizin çok büyük kısmının bizim ürünlerimize aşina olmasına Hasvet’ten mesleki gelişime sonsuz destek Hasvet sponsorluğunda gerçekleştirilen Ultrasound muayene uygulaması katılımcılar tarafından oldukça ilgi gördü. karşın, her buluşmamızda bize ‘’yeni ürünleriniz nelerdir? Hangi ürünü getirdiniz? ‘’ şeklindeki sorularla beklenti yarattığımızdır. Kongrede yeni çalışmaya başladığımız fakat sektörde çok uzun yıllardır beğenilerek kullanılan Bionote Hızlı Test Kitleri’ni ve bunun ile beraber sektöre yeni kattığımız Medyavet Proje Reklam Danışmanlık firmamızı hekimlere tanıttık. Hekimlerden aldığımız çok PETİNFO 2014/11 82-83 olumlu tepkiler, çok doğru bir yolda olduğumuzu, bize duyulan güveni ve Medyavet projemizin sektöre yapacağı katkıları bir kere daha bize gösterdi. Biz firma olarak 9.KHVHD Sürekli Eğitim Sempozyumu’nda bulunmaktan çok büyük keyif duyduk, hekimler ile bizleri buluşturan bilimsel, mesleki ve işletme eğitimi sağlayan organizasyonlarda tekrar buluşmayı dileriz. KONGRE Kısa sürede çok fazla Veteriner Hekime ulaşma imkanı bulduk Ayra Grup Veterinerlik KHVHD’nin düzenlediği Sürekli Eğitim Kongre’sine katılarak piyasaya yeni sürdüğü Akut Faz Protein Analiz testlerimizi daha geniş bir kitleye tanıtma imkanı buldu. PETİNFO 2014/11 84-85 A yra Grup Veterinerlik olarak Küçük Hayvan Veteriner Hekimler Derneği tarafından düzenlenen Sürekli Eğitim Kongre’lerine ilk defa katıldık. Henüz Akut Faz Protein Analiz testlerimizi yeni yeni Veteriner hekimlerimize tanıtmaya başladığımız bu dönemde, böyle yüksek katılımlı bir kongreye katılarak gerek manevi gerekse ticari açıdan çok doğru bir karar verdiğimizi anladık. Sürekli Eğitim Kongresi bizim için öncelikle konsantre hekim yoğunluğu açısından çok önemliydi, gerçekleştirdiğimiz katılımla çok az sürede çok fazla Veteriner Hekime ulaşma imkanı bulduk. Veteriner hekim pratiğinde ürünlerimizin ne kadar önemli olduğunu bizlerde bir kere daha anlamış olduk. Hatta sunum aralarında standımıza gösterilen yoğun ilgiye yetişemediğimiz zamanlar oldu. Ticari açıdan ise farklı illerden gelen birçok klinik sahibi veya kurum çalışanı Veteriner Hekimler ile Akut Faz Protein cihazımızı buluşturduk. Üretici firmamızdan aldığımız destek ile birlikte kongre esnasında birçok Veteriner hekimimizi Akut Faz Protein cihazı sahibi yaptık. Bilimselliğin ön planda tutulduğu ve sektöre hizmet veren herkesi memnun ayrıldığı bir kongre geçirdiğimizi söyleyebilirim. Ayra Grup Veterinerlik olarak KHVHD üyelerine ve tüm katılımcılara gösterdikleri ilgi ve destekten dolayı çok teşekkür ederiz. KONGRE Öğrenci işi kongre başarıyla tamamlandı! Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi öğrencilerinin kurduğu Bilimsel Araştırma ve Yayın Kulübü’nün geçen sene başlattığı Uluslararası Veteriner Hekimliği Öğrencileri Kongresi’nin ikincisi 16- 18 Ekim’de başarıyla gerçekleştirildi. Geçtiğimiz yıl Fırat Üniversitesi Veteriner Bilimsel Araştırma ve Yayın Kulübü üyelerinin başlattığı 1. Uluslararası Veteriner Hekimliği Öğrencileri Kongresinin 2.’si VETBAK, IVSA Elazığ ve FÜHAK (Fırat Üniversitesi Hayvanları Koruma Kulübü) ortaklığında 16-18 Ekim 2014 tarihinde Prof. Dr. Mustafa Temizer Konferans Salonunda gerçekleşti. Kongreye ulusal ve uluslararası Veteriner fakültelerinden öğrencilerin talebi büyüktü. Katılım sayısı ülkemizde gerçekleşen tatsız olaylardan dolayı az olsa da kongre öğrencilerin PETİNFO 2014/11 86-87 dayanışması ve başarısıyla tamamlandı. Bilimsel anlamda çalışmaların tartışılıp, sektörel firmaların tanıtılmasıyla gerçekleşen kongrenin kültürel ve sosyal ayağı da katılımcıları memnun etti. VETBAK Kulübü Başkanı Volkan Serhat Özen kongrenin tamamen öğrenci başarısı olduğunu vurguladı Açılış konuşmalarında Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kadir Selvi öğrenci odaklı organizasyonların önemini vurgulayarak, başarılı bir kongre Ana sponsorluğunu yaptığımız kongrenin başarısıyla oldukça gururlandık. Petinfo ailesi olarak öğrencilerin sadece kendi çabalarıyla gerçekleştirdikleri her kongrenin daima destekçisiyiz. geçmesi temennisiyle konuşmasını sonlandırdı. VETBAK akademik danışmanı Prof. Dr. Kazım Şahin ise kulübün geçmişten bugüne kadar olan değişimlerinden bahsetti. IVSA Elazığ akademik danışmanı ve Veteriner Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Pınar Tatlı Seven, öğrenci kongresinin başlangıç aşamasından itibaren son gününe kadar özveriyle çalışan kongre görevlisi öğrencilerinin çalışmalarını özetleyerek akademik danışmanı olduğu öğrenci kulübünü anlattı. VETBAK kulübü başkanı Volkan Serhat Özen 2.sini düzenledikleri bu kongrenin tamamen öğrenci başarısı olduğunu vurguladı. Geçen yıl ki gibi bir öğrenci işi kongre düzenlediklerini ve daha iyisi için her geçen gün ilerlediklerinden bahsetti. Kongre başkanı Latif Çetin ise konuşmasında organizasyonun tüm öğrenciler için başarılı ve verimli olmasını diledi. Türkiye’den ve komşu ülkelerden birçok öğrenci katıldı Atatürk Üniversitesi, Azerbaycan Devlet Agrar Üniversitesi, Bingöl Üniversitesi, Cumhuriyet Üniversitesi, Erciyes Üniversitesi ve Harran Üniversitesinin Veteriner fakültesi öğrencilerinin katılımlarıyla beraber Fırat Üniversitesi VETBAK, IVSA Elazığ ve FÜHAK üyeleri, toplamda 150 öğrenci ile gerçekleşen kongrenin ilk gününde sektörel gündem tartışıldı. Bu gündem dahilinde Prof. Dr. Kazım Şahin Türkiye Bilimler Akademisini ve çalışma stratejisini öğrencilere anlattı. Ardından kürsüye çıkan Trabzon Bölgesi Veteriner Hekimler Odası Başkanı Sebahattin Yazıcı mezunu olduğu fakültede geçmişi ile ilgili esprili konuşmasını yaptı. İki oturum olarak düzenlenen IVSA Elazığ Oturumunda Prof. Dr. Tamer Dodurka hayvan psikolojisi üzerine sunumunu yaptı. Kongre sponsorları BAVET ve HASVET kendilerini tanıtan birer oturumda konuştular. Ardından FÜHAK Şehrin Hayaletleri isimli oturumda FÜHAK akademik danışmanı Prof. Dr. Rahşan Özen, Yusuf Sefa Dedeoğlu ve Çağrı Çoban sokak hayvanları ile ilgili oturumu düzenlediler. Günün sonunda yorgunluklarını atmak üzere öğrenciler sosyal program çerçevesinde düzenlenen organizasyona katıldılar. KONGRE 1 2 3 4 1. Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kadir Servi 2. Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekan Yrd. ve WSA Elazığ Akademik Danışmanı Prof. Dr. Pınar Tatlı Seven 3. Vetbak Akademik Danışmanı Prof. Dr. Kazım Şahin 4. Kongre Başkanı Latif Çetin Kongrenin 2. Gününde öğrenciler kendi araştırmalarını katılımcılarla paylaştı İkinci gün ise oturumlar Vet. Hek. Gürbüz Ertürk mesleki deneyimleri ve köpek eğitimi üzerine yaptığı konuşma ile başladı. Ardından bilimsel oturumların ilki Arş. Gör. Eren Polat’ın “Yara iyileşmesinde alternatif tedavi; lawsonia inermiş” isimli çalışması ile başladı. Devamında ise Azerbaycan Devlet Agrar Üniversitesinden Elnura Aliyeva Hayvanlarda irinli yaraların tedavisinde doğal sorbentlerin uygulanması isimli çalışma sunumu oldu. Fırat Üniversitesi’nden Ahmet Can Atasever “Atlarda laminitis”, Harran Üniversitesinden Tuğba Armağan “Veteriner Hekimliğinde sitopatolojinin kullanım alanları ve önemi”, Fırat Üniversitesinden Soner Bozkurtlar “Selffeed”, Atatürk Üniversitesinden Kübra “Zengin PETİNFO 2014/11 88 kök hücre ve veteriner hekimlikte kullanımı”, Fırat Üniversitesinden Merve Pekince “Akvaryum balıklarında anestezik olarak karanfil yağı kullanımı”, Cumhuriyet Üniversitesinden Alparslan Türkmen’de “Yumurta kabuğu renk pigmentasyonu biyokimyasal mekanizması ve etkileri” isimli bilimsel çalışmalarını katılımcılarla paylaştı. Son konuşmacı oturumunda ise Dr. Vet. Hek. Gülay Kabasakal Ertürk ise Veteriner hekimliğinde homeopati ile öğrencileri bilgilendirdi. İkinci günün sonunda düzenlenen kapanış töreninin ardından sertifikalarını alan öğrenciler gala yemeğinde tekrar buluştular. Göl kenarında düzenlenen kamp ateşi etrafında sosyal programda eğlenen öğrenciler için kongrenin üçüncü gününde de Harput gezisi vardı. Bilimsel çalışmaların ve sosyal programın iç içe olduğu 2. Uluslararası Veteriner Hekimliği Öğrencileri Kongresi (VETBAK2014) bu şekilde son buldu. Bilimin ışığında koşan öğrencilerimizi tebrik ediyor ve Petinfo ailesi olarak herzaman destekçileri olduğumuzu bildiriyoruz. Fırat Üniversitesi VETBAK başarılarınızın devamını dileriz.