Kasım 2014 - Petinfo Dergi

Transkript

Kasım 2014 - Petinfo Dergi
petinfo 69
PET SAĞLIĞI DERGİSİ
KASIM 2014 SAYI 69
KHVHD’nden
oldukça ses getirecek
bir kongre daha... 68
Kedilerde ağrı
kontrolü için güvenilir
çözüm; Metacam® 30
Türkiye’nin
en iyi cerrahları
Antalya’da 22
S.46
İnsanlarda olduğu kadar
hayvanlarda da sıklıkla
karşılaşılan diyabet
hastalığına karşı hayvan
sahipleri ne kadar bilinçli?
İÇİNDEKİLER
8 > Petinfo’dan haberler
Oldukça merak edeceğinizi
düşündüğümüz Türkiye’den ve
dünyadan en yeni haberleri bu
köşemizden bulabilirsiniz.
30 > Kedilerde ağrı kontrolü için
güvenilir çözüm; Metacam®
Araştırmalar kedilerde iskelet
kas ağrısı üzerine odaklanmışken,
BoehrInger IngelheIm, sadece
iskelet-kas sistemi değil,
kedilerdeki diğer türden ağrılara
da dikkat çekerek yeni ürünü olan
Metacam®’ı sizlerle tanıştırıyor.
sayfa
18 > Yeni ikna bilimi
nöromarketing-2
Dr. Bayer, beyindeki karar verici
bölge olan eski beyine ulaşmamızı
sağlayan 6 temel uyarandan biri
olan duygularla nöromarketing
bilimini açıklamaya devam ediyor…
30
38 > Egzotik hayvan cenneti ;
Vetform Veteriner Kliniği
Vetform Veteriner Kliniği
kurucuları Gözde ve Seçkin Kasap’ı
ziyaret ederek Egzotik hayvanlar
diyarına keyifli bir yolculuk yaptık.
sayfa
38
sayfa
18
22 > Türkiye’nin en iyi cerrahları
Antalya’da BULUŞTU
14. Ulusal Veteriner Cerrahi
Kongresi 23-26 Ekim tarihlerinde
Antalya’da 400’e yakın katılımcıyla
başarıyla gerçekleştirildi.
sayfa
22
Prof. Dr. Sırrı Avki gala gecesinde
yaptığı açıklamasında cerrahi
kongrelerinin, Cumhuriyetimiz
kadar uzun ömürlü olmasını diledi.
62
66 > KHVHD’nin düzenlediği
instagram yarışması sonuçlandı!
Bu yıl dokuzuncusu düzenlenen
Küçük Hayvan Veteriner Hekimleri
Derneği (KHVHD) Sürekli Eğitim
Kongresi katılımcılarına özel
gerçekleştirdikleri instagram
yarışması oldukça ses getirdi.
sayfa
8
sayfa
Gözde Çetin Kasap, Vetforma
markalı veteriner önlüklerini
sizlerle paylaştı.
68 > KÜÇÜK HAYVAN VETERİNER
HEKİMLERİ DERNEĞİ’nden oldukça
ses getirecek bir kongre daha…
31 Ekim-1 Kasım tarihlerinde
Küçük Hayvan Veteriner Hekimleri
Derneği’nin düzenlediği Sürekli
Eğitim Kongrelerinin dokuzuncusu
Kurtköy Crown Plaza’da 400
Veteriner hekimin katılımıyla
gerçekleştirildi. Dikkat çekici
sunumlarla aktarılan bilimsel veriler
Veteriner hekimlerin kongreden
tatmin olarak ayrılmasını sağladı.
sayfa
68
46 > Diabetes mellitus
İnsanlarda olduğu kadar hayvanlarda
da yaygın gözlenen diyabet
hastalığına ‘Diabetes mellitus
farkındalık ayı’ vesilesiyle ışık tuttuk.
KHVHD Başkanı Erkut Gören, açılış
konuşmasında dernek projelerinin
devam edeceğinin tüyolarını verdi.
62 > Sektörün en büyük fuarı
gerçekleştirildi
Nestle Purina ana sponsorluğunda
İstanbul Fuar Merkezi’nde
gerçekleştirilen Pet Fuar’ına katılım
oldukça fazlaydı. Veteriner hekimlerin
ve hayvanseverlerin yoğun ilgi
gösterdiği fuarda sponsor firmaların
gerçekleştirdiği aktivitelerle
katılımcılar eğlenceye doydu.
86 > Öğrenci işi kongre
başarıyla tamamlandı!
Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi
öğrencilerinin kurduğu Bilimsel
Araştırma ve Yayın Kulübü’nün
geçen sene başlattığı Uluslararası
Veteriner Hekimliği Öğrencileri
Kongresi’nin ikincisi 16- 18 Ekim’de
başarıyla gerçekleştirildi.
PETİNFO 2014/11 02-03
EDİTÖR
İnsanları olduğu kadar
hayvanları da tehdit
eden diyabet hastalığına
karşı hayvan sahiplerini
bilgilendirmeyi
unutmamalıyız.
> syf 46
Veteriner Hekim
YAĞMUR AĞCAOĞLU
Kongrelerle dolu bir ayı daha geride bıraktık
Tüm dünyada Kasım ayı
hayvanlarda da gözlenen diyabet
hastalıklarına karşı farkındalık projeleriyle
dolu geçer. Polidipsi, poliüri ve polifaji ile
karakterize olan şeker hastalığı kedi ve
köpeklerin kısacık olan hayatlarını biraz
daha kısaltarak yaşam kalitesini düşüren
bir hastalıktır. Hayvan sahiplerinin çoğu
bu hastalıkların minik dostlarını tehdit
ettiğinden habersizdir. Bu konuda veteriner
hekimlere düşen görev oldukça önemlidir.
Biz de bu önemin farkına vararak İ. Ü.
Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları AbD.
Öğretim üyesi değerli Prof. Dr. Alev
Kaymaz’ın diyabet hastalığına ışık tutan
görüşlerini sizlerle paylaştık.
Sadece bununla kalmadık 2326 Ekim tarihlerinde Antalya’da
gerçekleştirilen Türkiye’nin en iyi
cerrahlarının katıldığı görkemli bir
kongreden en önemli noktalara değindik.
petinfo
Kasım/ Sayı: 69
Pet Sağlığı Dergisi
Ayda bir yayımlanır.
YAYIN TÜRÜ
SÜRELİ YEREL
SAHİBİ
Mat Medya Tanıtım
Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.
MEHMET AKTOP
GENEL KOORDİNATÖR
BARIŞ KOLGU
[email protected]
Sektörün
en büyük fuarı
gerçekleştirildi
Ekim ayı kongre kapanışını ise 31
Ekim- 1 Kasım tarihlerinde Küçük
Hayvan Veteriner Hekimleri Derneği’nin
düzenlediği kongreyle yaptık. Dünyanın
dört bir yanından katılarak sunumlarını
yapan Veteriner hekimler 9. KHVHD
Sürekli Eğitim Kongresi’nde enfes bir
bilim ziyafeti yaşattı.
Bu sayımızda da tabii ki klinisyen
ziyaretimizi unutmadık ve egzotik
cenneti sayılabilecek bir kliniği ziyaret
ettik. Veteriner hekim Gözde Çetin
Kasap ve Seçkin Kasap’ın 4 sene önce
kurduğu Vetform Veteriner Kliniği’yle
tanışmaktan eminim ki çok mutlu
olacaksınız. Ayrıca yaratıcıları oldukları
Vetforma markalı veteriner hekim
önlüklerine siz de hayran kalacaksınız
Bilimin ışığında kalın…
Saygılarımla
Veteriner Hekim Ayça Üvez
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
VE YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Vet. Hekim YAĞMUR AĞCAOĞLU
[email protected]
ART DİREKTÖR
EBRU DERELİ
[email protected]
GRAFİK TASARIM
EMEL VURAL
[email protected]
YAZI İŞLERİ SORUMLUSU
VET. HEKİM AYÇA ÜVEZ
[email protected]
KATKIDA BULUNANLAR
Prof. Dr. Alev A. KAYMAZ
Veteriner HeK. Mahmut Velayi
DANIŞMA KURULU
PROF. DR. AHMET ERGÜN
PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ
PROF. DR. TAMER DODURKA
Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin
Dr. Banu Dokuzeylül
VET. HEKİM RAHŞAN EROL
İstanbul Fuar
Merkezi’nde
gerçekleştirilen
Pet Fuarı veteriner
hekimlerin ve
hayvanseverler
tarafından yoğun
ilgi gördü.
> syf 62
BASKI
Gezegen Basım San. Ve Tic. Ltd. Şti. 100
YIL MAH. MASSİT MATBAACILAR SİTESİ
2. CADDE GEZEGEN BİNASI NO: 202/A
BAĞCILAR/İST Sertifika No: 12002
ADRES
YAYINCILAR SK. 10/4 34414
SEYRANTEPE - İSTANBUL
TEL: 0212 324 50 56 - 324 50 59
www.matmedya.com
ABONE
BANU SAYINÇ
[email protected]
Dergimizde yayınlanan röportaj ve ilanların sorumluluğu sahiplerine aittir. Fotoğraflar izinsiz kullanılamaz.
Petinfo Dergisi veteriner hekimlere ve ecza depolarına yönelik bilimsel içerikli, mesleki, ücretsiz, sektörel bir yayındır.
PETİNFO 2014/11 04-05
NOTLAR
Her kayıt sokak hayvanları için
HIll’s Pet Türkiye, barınakta yaşam mücadelesi veren hayvan
dostlarımıza mama bağışı yapmak için bir kampanya başlattı. Hill’s
Pet Türkiye, sokak hayvanlarının beslenmesine yardımcı olmak
için önemli bir sosyal sorumluluk projesine imza atıyor. Bu proje
kapsamında Hill’s Pet Türkiye’nin resmi internet sitesi üzerinden
bit.ly/herkayitsokakhayvanlariicin linkini kullanarak kayıt
formunu dolduran her kişi adına barınaktaki kedi ve köpeklere
1 günlük mama bağışı yapılıyor. Kampanyanın duyurusunu sosyal
medya hesaplarından yapmaya başlayan Hill’s Pet Türkiye,
başlattığı kampanyayı Twitter’da #herkayitsokakhayvanlariicin
hashtag’i ile duyurdu.
İVHO 3. Pet İstanbul
Fuarı’na katıldı
İstanbul Fuar Merkezinde 23-26 Ekim tarihleri
arasında yapılan 3. Pet İstanbul Fuarı açılış törenine
katılan İstanbul Veteriner Hekimler Odası Yönetim
Kurulu Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan açılış konuşması
yaptı. İVHO’ya ait standda 4 gün süresince Veteriner
hekimlerin ve ziyaretçilerin sorularına yanıt verildi.
Çeşitli konularda hazırlamış broşür ve afişler
sergilendi. Ayrıca İVHO işbirliğiyle Yönetim Kurulu
Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan “Hayvanlarda kan
bankacılığı ve transfüzyonu” başlıklı kapsamlı bir
sunum gerçekleştirdi. Katılımın yoğun olduğu eğitim
sonrasında Veteriner hekimlere katılım belgesi verildi.
PETİNFO 2014/11 08-09
NOTLAR
Goody ve hepsiburada.com işbirliğiyle
barınaklara büyük yardım
Lenfomada yeni yöntem
LeIcester Üniversitesi’nden Prof.
Dr. Alexander Gorban ve Avacta Hayvan
hastanesinden bir grup araştırmacı
köpeklerde lenfomanın erken tanısı ve
gerilemeyi gözlemleyebilmek için yeni
bir elektronik görüntüleme sistemi
geliştirdi. Canine lenfoma kan test’
(cLBT) kemoterapi uygulamaları ardından
gerileme hali içerisinde olduğunu saptayan
ilk görüntüleme yoludur. Ayrıca cLBT,
lenfomanın akut fazında meydana gelen
Haptoglobin ve C-Reaktive proteinin
seviyesini belirleyerek erken tanıya olanak
sağlayabilmekte.
Türkiye’nin lider e-ticaret platformlarından hepsiburada.com
ve sokak hayvanlarının en büyük destekçilerinden Goody mamanın
işbirliği ile düzenlenen bağış kampanyası kapsamında toplanan
mamalar, hayvanseverlerin bir araya geldiği anlamlı bir ziyaretle
İstanbul Adalar Belediyesi Barınağı’na bağışlandı. Hepsiburada.com’da
gerçekleşen bağış kampanyasında, destekçiler tarafından yaklaşık
11 ton Goody markalı kuru mama alındı. Bu birikimin %5’i Adalar
Belediyesi Barınağı’na bağışlanırken, minik dostlarımızın yaklaşık 20
günlük mama ihtiyacı karşılanmış oldu.
Newfoundlandlarda subvalvular aorta
stenozuna neden olan gen tespit edildi
California’dan bir
grup araştırmacı
Newfoundland
cinsi köpeklerinde
ölümcül kalp
problemine sebep
olan geni tespit etti.
CalIfornIa Davis Üniversitesi
Veteriner hekimlerinden kardiyoloj
Jonsua Stern Canin subvalvular
aorta stenozuna (SAS) sebep olan
geni tespit etti. Bu ölümcül kongenitif
kalp hastalık Newfoundland, Golden
Retriever’ında içinde bulunduğu
birçok köpek ırkını etkileyen
kalıtımsal bir hastalıktır. Bu buluşun
genetik yapısında bozukluk olan
Newfoundland cinsi köpeklerin
seleksiyonuna olanak sağlayıp,
hastalığın rastlanma oranının
düşürülmesine ve hastalık için etkin
sağaltımın keşfedilmesine yardımcı
olacağı düşünülüyor. Ekip pedigree
analizini 45 adet Newfoundland
cinsi köpeklerin genetik yapılarındaki
mutasyonu araştırarak gerçekleştirdi.
Araştırmanın sonunda SAS
PETİNFO 2014/11 10-11
hastalığının gerçekleşmesi için tespit
edilen mutant geni ebeveynlerden
en az birinin taşıması gerektiği, fakat
bu mutant geni her taşıyanda da bu
hastalığın gözlenmediği saptandı.
Subvulvular aorta stenozu,
köpeklerin kalbindeki aortik valfte
kalpten aorta kan geçişine engel olan
anormal doku gelişimi kaynaklı çıkıntı
oluşmasıyla meydana gelmektedir.
Hastalık ağır formlarda kendini
belli ettiği için erken diyagnoz ve
tedavisi kısmen zordur. Köpeklerde
ilk klinik belirtileri; kollaps, bayılma
nöbetleri, düzensiz kalp atımı ve ya
ani ölümdür. Klinik tanı genelde kalp
seslerinde düzensizlik olduğunu
saptadıktan sonra yaptıkları
radyografi, ekokardiyografi ve ya
elektrokardiyografiyle konulabilir.
1
2
1. Köpekten yapılan kan transfüzyonuyla Buttercup
isimli kedi hayata döndürüldü.
2. Buttercup’a, 4 saat süren riskli transfüzyon
işlemi gerçekleştirilirken...
Florida’da köpekten kediye
kan transfüzyonu gerçekleştirildi
Sahibi tarafından
halsizlik, iştahsızlık
ve kollaps şikayetleri
ile Florida’da bulunan
Marathon Veteriner
Kliniği’ne getirilen Buttercup
adındaki kediye yapılan
tanı işlemleri sonucunda
hemotokrit değeri ve kırmızı
kan hücreleri miktarının
oldukça düşük olduğu
tespit edildi. Hemotokrit
değeri %7 olan kediye
acil kan nakli yapılması
gerektiğini belirten
Veteriner hekim, ellerinde
hiç hazır kedi kanı olmaması
nedeniyle ellerinde daha
önce bağışlanmış olarak
bulunan depo köpek kanını
kullanarak kan transfüzyonu
gerçekleştirdiklerini belirtti.
Bilindiği gibi bazı köpeklerin
kan grubu aynı insanlardaki
O rH grubu gibi genel
verici tipte olabiliyor. Bu
tipte uyumlu kan grubu
kullanılarak yapılan
transfüzyon başarıyla
gerçekleştirildi. İşlem
sırasında ve sonrasında
herhangi bir komplikasyonla
karşılaşılmadığını
belirten Veteriner hekim
Buttercup’ı evine sağlıklı
bir şekilde uğurladıklarını
ve ek bir müdahaleye gerek
kalmadığını söyledi.
Araştırmalarda
ginkgo biloba
bitkisinin
yaşlanmayı
geciktirdiğini
saptanmıştır.
Bitkilerle köpeklerin
yaşlanmasını geciktirebilirsiniz
Yaşlanma her
ne kadar hastalık gibi
hissedilse de öyle
değildir. Sadece yaşın
ilerlemesiyle vücutta
meydana gelen basit
normal değişikliklerdir.
Köpekler ve kedilerde
de aynı değişiklikler
olmaktadır fakat bizde
olduğundan çok daha
hızlı… İnsanlar ve hayvanlarda yaşlanmayı,
genetik nedenler olduğu
kadar beslenme, çevre
ve stres gibi birçok faktör de tetiklemektedir.
Yaşlanmaya başlayan
köpekler ve kedileri konforlu bir hayat sürmesi-
ni sağlamak doğru beslenme ve sağlıklı yaşam
şekliyle mümkündür.
İşte pet hayvanları için
ideal 3 çeşit yaşlanma
geciktirici bitki; Yaban
mersini- antioksidan
özellikler, kollagen
liflerini sağlamlaştırır,
kollagen biyosentezini destekler. Kore
ginsengi- strese karşı
dayanıklılığı ve zihinsel
konsantrasyonu artıran
doğal adoptojedir. Ginkgo biloba- kongenitif
fonksiyonları güçlendirir. Geriatrik hastalarda
mutlaka kullanılması
gereken bir bitkidir.
ETKİNLİK
Bayer: Daha iyi
Bir Yaşam İçin Bilim
Bayer 6 bin çocuğu
bilimle buluşturdu
Bayer Genç Bilim Elçileri projesinin uzantısı olan
Bilim Tohumları Ekibi, çocuklardan ve ailelerden
gelen talep doğrultusunda hedefine yeni rotalar
katarak yola devam ediyor.
Bayer’in, Türkiye’deki 60.
yılı vesilesiyle Toplum Gönüllüleri
Vakfı (TOG) ile birlikte Mayıs ayında
başlattığı Bayer Genç Bilim Elçileri
(BGBE) Bilim Tohumları Ekibi projesi,
2014 yılının Mayıs ile Ekim ayları
arasında 20 il ve 60 kırsal yerleşim
gezerek 6 bine yakın çocuğa ulaştı.
Tamamı gönüllülerden oluşan BGBE
Bilim Tohumları Ekibi, Mayıs ayında
proje için tasarlanan özel araçla
çıktığı Türkiye turunda sırasıyla
Mersin, Adana, Hatay, Adıyaman,
Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır,
Kahramanmaraş, Malatya, Trabzon,
Rize, Tokat, Samsun, Balıkesir, Manisa,
İzmir, Çanakkale, Bursa, Edirne’nin
ardından İstanbul ile final yaptı. Kırsal
yerleşimlerde buluştuğu 10-12 yaş
arası çocukları bilimi sevdirmeye
yönelik deneylerle tanıştıran Bilim
Tohumları Ekibi, gençlerde ve
çocuklarda gözlemlenen motivasyon,
istek ve talepler doğrultusunda 2015
yılında da 20 farklı il ve 40 nokta
hedefiyle yoluna devam edecek.
Bilim Tohumları Ekibi Hakkında
Bilim Tohumları Ekibi projesi
ile önce üniversiteli gençlere sonra
da gençler aracılığı ile çocuklara
doğa bilimlerinin sevdirilmesi
amaçlanıyor. Projede üniversiteli
gönüllü gençler yer alıyor ve
öncelikle, ‘Bilim Okuryazarlığı’
başlığında formal olmayan eğitim
modülleriyle tasarlanmış bir eğitime
katılıyorlar. Bilim okuryazarı olmak,
PETİNFO 2014/11 16-17
Bayer, temel olarak sağlık,
beslenme ve ileri teknoloji
ürünleri alanlarında uzmanlaşmış
küresel bir şirkettir. İnsanlığa
faydalı olabilmek ve yaşam
kalitesini artırabilmek
amacıyla ürün ve hizmetler
geliştiren Bayer aynı zamanda;
inovasyon, büyüme ve yüksek
kazanma gücü ile değer yaratır.
Sürdürülebilir kalkınma ilkelerine
bağlı olan Bayer, kurumsal
vatandaş olarak sahip olduğu
sosyal ve ahlaki sorumlulukların
bilincindedir. Ekonomi, ekoloji
ve sosyal sorumluluk, Bayer’in
kurumsal amaçları içinde aynı
önem derecesindedir. Daha
fazla bilgiye www.bayer.com
adresinden ulaşabilirsiniz.
bilim hakkındaki her şeyi bilmek
değil, bilimin gerçekten nasıl
çalıştığını merak etmek, araştırmak
ve anlamak olarak tanımlanıyor.
Ardından Toplum Gönüllüsü gençler
bir gezici eğitim aracı ile yola çıkarak
Türkiye’nin dört bir köşesine ulaşıp
çocukların bilime ilgi duymalarını ve
bilimi sevmelerini sağlamak üzere
bir dizi etkinliği hayata geçiriyor.
Etkinliklerde çocukların ilgisini
çeken, günlük hayatlarında merak
ettikleri şeyleri sorgulamalarını
sağlayan yedi eğlenceli deney
yapılıyor. Her bir deney TOG Vakfı
ilkeleri doğrultusunda ve Bayer’in
küresel iş stratejileriyle örtüşen, artan
ve yaşlanan dünya nüfusu, artan enerji
talebi, artan gıda ve yem ihtiyacı, artan
yaşam kalitesi ve azalan kaynaklar gibi
dünyanın geleceğini ilgilendiren mega
trendlere farkındalık oluşturacak
şekilde hazırlandı.
Yeni ikna bilimi
nöromarketing-2
Dr. Bayer, beyindeki karar verici bölge olan
eski beyine ulaşmamızı sağlayan 6 temel
uyarandan biri olan duygularla nöromarketing
bilimini açıklamaya devam ediyor.
D
uygular beynimizde
elektrokimyasal tepkiler
oluşturuyor, güçlü
duygularla deneyimlediğimiz
olayları daha çok hatırlıyoruz. Ünlü
nörobilimci Antonio Damasio’nun
dediği gibi “Biz hisseden düşünme
makineleri değil, düşünen hissetme
makineleriyiz.” Karşımızdakileri
etkilemenin en hızlı yolu onların
duygularına ulaşmakla gerçekleşiyor.
Ne zaman güçlü bir duygu hissetsek
beynimiz bellek oluşturucu ve
karar tetikleyici bir hormon kokteyli
salgılıyor. Hissetttiklerimiz ne kadar
güçlüyse anılarımız da o derece canlı
ve kalıcı oluyor.
Biz duygulardan oluşan canlılarız
ve “Duygu yoksa karar da yok.
Hizmeti sunduğumuz veya iletişimde
olduğumuz kişinin duygularına hitap
edebildiğimiz sürece akılda kalıyoruz
ve değerimiz artıyor. Duygulara etkili
hitap eden markalar veya kurumlar
tercih ediliyor. Hikayeler ise dikkat
çekip, duyguları canlandırmak için
çok iyi bir yöntem. İyi hikayeler eski
beyin ve bilinçaltımız üzerine herhangi
bir rasyonel bilgiden daha çok etkiye
sahip. İyi bir hikaye nasıl yaratılır veya
anlatılır? Sizin, bir yakınınızın veya
bir müşterinizin başından geçmiş bir
olayı, deneyimi anlatırken duygusal
detayların olmasına özen gösterin,
hikayenizi karşı tarafın dünyasıyla
bağdaştırın ve hikayenin net bir anafikri
olduğundan emin olun. Bunu zaten
günlük yaşantınızda farkında olmadan
birçok kez yapmış olabilirsiniz.
Mesajlar sizinle ilgili değil onlarla
ilgili olmalıdır
Diğer önemli bir nokta eski
beynin BEN merkezci olması. Yani
kendine hızla yarar sağlamayan, ya
da hayatta kalmaya yönelik herhangi
bir mesaj içermeyen uyarılara
sabır ve ilgisi yok. Bu nedenle
ikna etmeye çalıştığınız kişilere
vereceğiniz mesajların sizinle ilgili
değil onlarla ilgili olması gerekir.
Onu etkilemek için kendisiyle ilgili
yararları sunmalısınız. Burada
‘ben’ değil ‘siz’ dili kullanmak çok
önemli. Yale Üniversitesi’nde yapılan
bir araştırmaya göre ’siz’ en ikna
edici kelimelerin başında geliyor.
Konuşmanızda siz sözcüğünü sıkça
kullanın, olumlu ve kibar olun.
Bu sırada karşınızdakilerle kendi
dilleriyle konuşun. Güvenilir olmak
için müşterinizin en iyi arkadaşı gibi
görünmek, konuşmak ve bu şekilde
hissettirmek önemli. Eski beyinle
kurulan iletişim daha çok bilinçaltı
seviyesinde oluyor ve eski beyin
kendisine daha çok benzeyen ve
kendisi gibi davranan insanlarla daha
PETİNFO 2014/11 18-19
kolay iletişim kuruyor. Dürüstlükle
iletişim kurduğunuzda ise karşı
taraf aldatılma korkusu yaşamıyor,
siz ve söyledikleriniz arasında bir
uyum hissediyor. Gerçek anlamda
hizmet para ile satın alınamayacak
olandır. Bu da ancak dürüstlük ve
samimiyetle olur.
Peki aynı kelimeler ve aynı ses
tonunu kullanan bazı insanların,
diğerlerinden daha güvenilir olması
nasıl mümkün oluyor? Çünkü
eski beyin kolaylıkla vücut dilimizi
okuyabiliyor. Bu nedenle güçlü
bir duruş ve kararlı hareketler
Nöromarketing,
pazarlamacılara
müşterilerin nasıl
düşündüğünü
görebilme şansı
vermektedir..
sergilemek, bu sırada enerjimizi
yansıtmak için mimikler ve jestler
kullanmak önemli. Diğer önemli bir
konu ise göz teması kurmak. İletişim
sırasında göz teması kurmadığımız
zaman samimi bir sohbet kurabilmek
mümkün olmuyor. Göz teması
kurmadığınız zaman gönderdiğiniz
mesajın karşı tarafta güven duygusu
yaratması çok zor. Söylediğiniz ne
olursa olsun, dinleyicilerinizin gerçek
anlamda karar vericileri olan eski
beyinleri sizi duymayacaktır. Güven
sağlamak için en az dört saniye göz
teması kurmak gerekiyor.
Eski beynin karar vermesi için
keskin zıtlıklara ihtiyacı vardır
Bir diğer önemli faktör ise
“Zıtlık”. Zıtlık eski beynin hızlı ve
risksiz karar vermesini sağlıyor”.
Eski beynin zıtlıklara dikkat etmek
üzerine programlandığını unutmayın.
Eski beynin karar vermesi için
keskin zıtlıklara ihtiyacı vardır. Zıtlık
olmazsa karar verme ertelenir.
Son bilimsel veriler gösteriyor ki
biz aslında önceden hazırlıklı bir
şekilde çevremizdeki değişiklikleri
tarıyoruz. Zıtlık raf tasarımı ve
ürün yerleştirmeden, bir tedavi
çözümü sunmaya kadar her
alanda kullanılabilir. Müşterinize
çözümünüzün onu olumsuz bir
durumdan nasıl daha iyisine
taşıyacağını gösterebilirsiniz. Farklılık
Dr. Kıvılcım Kayabalı kimdir?
Dr. Kıvılcım Kayabalı, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunudur. İlaç sektöründe farklı
pozisyonlarda görev aldı. 1999 yılında ilaç ve sağlık sektörüne danışmanlık ve eğitim
hizmetleri veren PTMS (Pharma Tailor Made Services) firmasını kurdu. PTMS, hekimlere,
ilaç sektörüne ve eczacılara yönelik çok sayıda konferans, eğitim programı, dijital proje
ve kampanya gerçekleştirdi, ‘Pharma mini-MBA, Değişim Zirvesi, Digital Health Summit’
gibi projeleri hayata geçirdi. PTMS, 2012 yılından itibaren dünyanın ilk nöromarketing
ajansı olan SalesBrain’in Türkiye temsilcisidir. Dr.Kıvılcım Kayabalı Salesbrain’in eğitmenidir, Nöromarketing Business and Science Association üyesidir, üniversitelerde ve
uluslararası konferanslarda bu konuda konuşmacı olarak katkı sunmaktadır.
her zaman işe yarar, çünkü eski beyin
bunu zorlanmadan anlar.
Eski beyin karmaşık cümleler
ve anlatımlardan kaçıyor
“Eski beyin somut ve kolay
anlaşılabilir verilere ihtiyaç duyuyor”
ona anlaşılması kolay fikirler
sunmalısınız. Nöromarketing
yöntemlerini kullanan çok büyük
teknoloji şirketleri bile mesajlarını
bir çocuğun anlayabileceği şekilde
basitleştiriyor. Eski beyin karmaşık
cümleler ve anlatımlardan herzaman
kaçıyor ve ilgilenmiyor.
Dikkat çekici bir görselin
yaratacağı etki herzaman
sözcüklerden daha fazladır
“Eski beyin görseldir”, kelimeler
ve uzun cümleler eski beyni
etkilemez. Eski beyin için en etkili
uyarıcı; çarpıcı bir görseldir. Bu
durum fiziksel olarak görsel sinirlerin
eski beyine bağlı olmasından
kaynaklanıyor olabilir. İnsanları
yalnızca sözcüklerle ikna etmek
oldukça zordur. Sözcükler 40.000
yıldır hayatımızda, yani eski beyin
yazılı sözcüklerden 45.000 kat daha
eski. Yazılı sözcükler eski beynimizi
etkileyecek yeterli zamanı henüz
bulamadılar. Bu nedenle dikkat çekici
bir görselin yaratacağı etki herzaman
sözcüklerden daha fazladır.
Başlangıç ve sonda vurgulananlar
oldukça önemlidir
Eski beyin “başlangıç ve son”ile
ilgileniyor, mesajınızın ortasında yer
alanları ise genellikle dikkate almıyor.
Başlangıçta ve sonda vurgulananlar
ise herzaman akılda kalıcı oluyor.
Bir ürün veya hizmeti tanıtırken en
etkili yol, hizmeti götürdüğünüz kişinin
sıkıntısını yani derdini keşfetmek.
Ürünler veya hizmet hakkında bilgi
verirken asıl üzerinde odaklanmanız
gereken nokta bu hizmetin kişinin
hangi sıkıntısını gidereceği olmalı
GERÇEK ANLAMDA HİZMET,
PARA İLE SATIN ALINAYACAK
VE ÖLÇÜMLEMEYECEK
OLANDIR. BU DA
ANCAK DÜRÜSTLÜK VE
SAMİMİYETLE OLUR.
PETİNFO 2014/11 20-21
ve kullanıcıya sağlayacağı yararları
net bir şekilde anlatmalısınız. Eski
beyin ben merkezci olduğundan ve
hayatta kalma dışında hiçbirşeyle
ilgilenmediğinden, herhangi bir
sıkıntısının hafifletilmesi onun
ilgisini çekiyor. Müşterilerinizin
mevcut durumunu anlayıp, uzmanlık
bilgilerinizi onların istedikleri
sonuçlarla eşleştirirseniz sıkıntılarını
tam olarak teşhis edebilirsiniz. Bunu
yapmanın en iyi yolu ise doğru soruları
sormak ve iyi bir dinleyici olmaktır.
Bu şekilde hem sıkıntıyı net bir
şekilde keşfedebiliriz, hem de farklı
ihtiyaçlar ortaya çıkabiliriz. Nörobilim
çalışmalarından elde edilen bilgilerin
pazarlama, ikna süreçleri ve iletişimde
kullanılması bize sayısız yararlar
sunuyor. Nöromarketing birçok
bilimadamı tarafından çok kapsamlı bir
araştırma konusudur. Nöromarketing,
pazarlamacılara müşterilerin
nasıl düşündüğünü gösterdiği gibi
müşterilere de kendi karar verme
süreçlerinin nasıl işlediği hakkında
içgörüler sunuyor. Hiç kuşkusuz
yakın gelecekte nöromarketing ile
pazarlamanın etkinliği artacak, bu
bilgilerin yaygın olarak kullanılmasıyla
birlikte ürün lansmanı ve kampanyaların
başarısızlık oranını azalacak ve sonuç
olarak pazarlama, müşterinin gerçek
ihtiyaç ve isteklerine daha duyarlı
olmaya başlayacak. 
KONGRE
Türkiye’nin
en iyi cerrahları
Antalya’da
14. Ulusal Veteriner Cerrahi Kongresi 23-26 Ekim
tarihlerinde Antalya’da 400’den fazla veteriner
hekimin katılımıyla gerçekleştirildi.
Ü
lkemizin farklı Veteriner
birimleri tarafından
gerçekleştirilen Veteriner
Kongrelerinin en köklü
organizasyonu olan
Cerrahi Kongresi›nin bu yıl 14.
etkinliği 23-26 Ekim 2014 tarihleri
arasında Antalya’da gerçekleşti. 114
akademisyen, 138 veteriner hekim,
42 lisans, yüksek lisans veya doktora
öğrencisi, 32 firma temsilcisi ve 69
misafir katılımı sağlandı. Düzenleme
kurulunda Prof. Dr. Sırrı Avki’nin
önderlik ettiği Mehmet Akif Ersoy
Üniversitesi Veteriner Fakültesi
öğrencilerinin hazırladığı Cerrahi
kongresinde 4 çalıştay, 46 sözlü
ve 108 poster bildirisi misafirlere
sunuldu. Kongrede çeşitli konular
üzerine sunumlarla katılımcılara
Cerrahi ana başlığı altında yeni
yöntemler ve teknikler hakkında bilgi
verildi Kongrede eş zamanlı olarak
Pet ve Büyükbaş Cerrahisi üzerine 2
oturumda sunumlar gerçekleştirildi.
Bu sayede Veteriner Hekimler
uzmanlık veya ilgi alanları üzerine
yapılan sunumları dinleme fırsatı
buldu. Ülke çapında tanınmış birçok
veteriner hekim kendi uzmanlık
alanlarında çeşitli sunumlar yaptı.
Bunlardan öne çıkan isimler; Kürşat
Özer, Hasan Bilgili, Suphi Erdem Acar,
Murat Şaroğlu, Hidayet Şimşek ve
Cenk Yardımcı oldu.
Birinci Pet oturumu Prof. Dr. Nuri
Yavru ve Prof. Dr. Yalçın Devecioğlu
başkanlığında başladı. Sayın Prof Dr.
Nuri Yavru ve Prof. Dr. Devecioğlu’nun
yaptığı açılış konuşmalarını ardından
sözü kongrenin Ana Sponsoru olan
HASVET kurucusu ve ortaklarından
olan Hidayet Şimşek’e bırakıldı.
Hidayet Şimşek’in Veteriner
Hekimlerin yazılımlara bakış açıları
hakkında kısa bir bilgilendirme yaptı.
Hidayet Şimşek açılış
konuşmasında elektronik
yazılımların öneminden bahsetti
Kongrenin Ana Sponsoru olan
HASVET kurucu ve ortaklarından
olan Hidayet Şimşek kongrenin açılış
konuşmasında klinik hizmet sürekliliği
ve karlılığında elektronik yazılımların
öneminden bahsetti. Bundan
önceki eğitim dönemlerinde yazılım
kullanımını bilinçlendirme yönünden
günümüzle karşılaştırmalar yaparak
Türkiye’deki Veteriner Hekimlerin
PETİNFO 2014/11 22-23
yazılımlara bakış açısı hakkındaki
görüşlerini istatistiksel veriler
kullanarak katılımcılara aktardı.
Bahsedilen statistiklerin öne çıkan
başlıklardan bazıları;
> Sosyal yaşama katkı sağlıyor mu?
> Türkiye’deki kliniklerin yüzde kaçı
resepsiyonist ve yazılım kullanıyor?
> Klinikte kullanılan programlarda
veri tabanına hangi konularda
yükleme yapılıyor?
> Kedi-köpek hasta kaydı tutan klinik
oranları ne kadardır?
> Kliniğin en yoğun olduğu günlerin
saptanması şeklinde özetlenebilir.
Başarılı bir sunumun ardından
Hidayet Şimşek konuşmasını
“Değişmeli ve çağı yakalamak
adına bilgi ve teknolojiyi kullanarak
kendimizi geliştirmeliyiz.” sözleri
ile noktaladı. Hidayet Şimşek’in
konuşmasının adından bilimsel
sunumlar Prof. Dr. Suphi Erdem
Acar’n sunumuyla başladı.
Prof. Dr. Suphi Erdem Acar’dan
penilüretra tıkanıkları için
alternatif tedavi
Prof. Dr. Suphi Erdem Acar’ın
Erkek kedilerde Transpelvik
Prof. Dr. SıRRı AVKİ
DOÇ. DR. Cenk Yardımcı
PROF. DR. Hasan Bilgili
PROF. DR. Suphi Erdem acar
Hidayet Şimşek
PROF. DR. KÜRŞAT ÖZER
PROF. DR. MURAT ŞAROĞLU
Üretrostomi Tekniği (TPU) hakkındaki
sunumu küçük hayvan pratiğiyle
ilgilenen Veteriner hekimlerin oldukça
ilgisini çekti. Sunumla ilgili bazı
önemli noktalar;
Veteriner hekimlik pratiğinde,
erkek kedilerde beslenme
bozuklukları ve diğer nedenlerle
oluşan alt üriner sistem hastalığına
bağlı olarak penilüretra tıkanıklığı
sık rastlanan bir komplikasyondur.
Bu durum, penil ve pelvik üretradan
normal idrar akışını engelleyerek
üremi ve hiperkalemi gibi sistemik
problemler meydana getirerek
hayati tehlikeye neden olmaktadır.
Penilüretra tıkanıklıklarının
giderilmesinde katater uygulaması
ile birlikte buffer solüsyonu ile
ürolitler eritilerek idrar akışı
sağlanabilmektedir. Fakat sonuç
alınamayan olgularda, cerrahi
müdahale kaçınılmaz sondur. Bu
amaçla pek çok şirujikal teknik
geliştirilmiştir. Ancak bu cerrahi
tekniklerin komplikasyonları
sonucunda tekrar üretral tıkanıklık
ortaya çıkmaktadır. Ayrıca uzun
süre tıkanıklığın katater ile açılmaya
çalışılması, penil ve pelviküretra
mukozasının meydana gelen
tahrip sonucunda sikatrisiyel doku
stenozuna neden olarak yine idrar
akışını engellemekte ve hayati risk
oluşturmaktadır. Böyle durumlarda
rahat idrar akışını sağlamak için TPU
KONGRE
Kongre Ana Sponsoru HASVET’in
kurucularından Hidayet Şimşek
katılımcılara klinik hizmetlerin
sürekliliği ve karlılığında elektronik
yazılımların önemini anlattı.
tekniğine başvurulmaktadır.
TPU tekniği, erkek kedilerde
uygulanan prepubik ve antepubik
tekniğine alternatif bir tekniktir.
Uygulama için, kedi sırt üstü
pozisyonda yatırılır. Bölgenin
operasyon için hazırlığı yapılır.
Symphysis pelvisin ventral bölgesinin
görülmesini sağlayan deri ensizyonu
yapılır ve takiben idrar kesesini
açığa çıkartmak için ischium›un
kranial hattının önünden laparotomi
yapılır. İdrar kesesi görülür. İdrar
kesesinin içinden kateterin geçişini
kolaylaştırmak için keseye küçük
bir ensizyon yapılır. 2.6mm›lik
köpek kateteri pelvik üretranın tıkalı
olan bölgesine kadar yerleştirilir.
Symphysis pelvis bölgesinde her iki
kenardan kaslar ayrılır. Osteotomi
bölgesi açığa çıkarılır. İschium
kemiğinin arka kemer hattının
merkezinden symphysis pelvis
boyunca, arkadan öne doğru 10mm
genişliğinde, 12mm uzunluğunda
“U” şeklinde osteotomi yapılarak
pelvik uretra›nın ventral yüzeyi,
bulbouretral gland bölgesine
kadar açığa çıkarılır. Bu açıklıktan
pelvik uretra palpe edilir. Pelvik
üretranın bulbouretral glandlardan
osteotomi bölgesinin 2-3 mm ön
uç noktasına kadar ventral yüzey
boyunca uzunlamasına ensizyon
yapılır. Üretranın tüm katmanları
4/0 monofilament emilemeyen
dikiş materyali ile deriye basit ayrı
dikişlerle tutturulur ve yeni bir idrar
PETİNFO 2014/11 24-25
çıkış ağzı oluşturulur. Bu teknik
en azından idrar akışına rahatlık
sağlayan, yaşam kalitesini normale
dönüştüren başarılı bir tekniktir.
Prof. Dr. Suphi Erdem Acar’ın
bu ilgiyle izlenen sunumunun
ardından Celal Şahin Ermutlu, ventral
hernilerin onarımında polyester
film kullanımı hakkında hekimleri
bilgilendirerek uygulamaların erken
ve ileri dönem sonuçları hakkında
katılımcıları bilgilendirdi. 1. Pet
oturumu Hakan Salcı’nın köpeklerde
aort tümörlerinin tanı ve tedavi
uygulamaları ile ilgili 4 farklı olguyla
ilgili sunumuyla beraber sona erdi.
2. Pet oturumu Prof. Dr. Deniz
Seyrek İntaş ve Prof. Dr. Ahmet
Özak başkanlığında başladı. Prof.
Dr. Hasan Bilgili köpeklerde çapraz
bağ kopuklarının tedavisinde yeni
bir teknik olan TTA-Rapid hakkında
katılımcıları bilgilendirdi. Özge
Özdemir vaka paylaşımı yaparak
15’i köpek 7’si kedi 22 ortopedik
problemli hastanın external fiksatörle
gerçekleştirdiği sağaltımının başarılı
sonuçlarını katılımcılarla paylaştı. 2.
oturuma Doç. Dr. Cenk Yardımcı’nın
travmatik tarsal instabilitelerde
uygulanan transartiküler hibrit
eksternal fiksasyon yöntemleri
ve bu tedavi yöntemiyle yapılan
klinik çalışmalarını paylaştığı
sunumlarından bazı önemli notlar;
Transartiküler hibrit ekstarnal
fiksasyon uygulamaları
Tarsal instabiliteler hem kediler
hem de köpekler için önem arz eden
ortopedik lezyonlardır. Bu çalışmanın
amacı kedi ve köpeklerin ciddi tarsal
instabilitelerinin sağaltımında iki
yeni transartiküler hibrit ekstarnal
fiksasyon sisteminin uygulama
sonuçlarının sunulmasıdır. Çalışma
materyalini ciddi tarsal instabilite
şikayeti ile kliniğe getirilen 15 kedi
ve 7 köpek oluşturdu. Ekleme
stabilizasyonun köpeklerde menteşeli
transartiküler OMÜ-Vetfix ekstarnal
fiksasyon sistemi ile kedilerde ise
menteşesiz transartiküler MiniVetfix ekstarnal fiksasyon sistemi
ile gerçekleştirildi. İlk olarak
metatarsuslardan 2 adet Kirshner
teli tam halkalara medial ile lateral
doğrultuda uygulandıktan sonra
Prof. Dr. Suphi Erdem Acar,
erkek kedilerde uygulanan
prepubik ve antepubik
tekniğine bir alternatif
olan TPU tekniği hakkında
Veteriner hekimlere
kapsamlı bir sunum
gerçekleştirdi.
MVM yöneticileri bu tarz organizasyonların
her zaman destekçisi olduklarını söyledi.
Katılımcılar sunum aralarında
meslektaşlarıyla keyifli zamanlar geçirdi.
KONGRE
114 akademisyen, 138 veteriner
hekim, 42 lisans ve doktora
öğrencisi, 32 firma temsilcisi ve
69 misafirin katılımı ile keyifli
bir kongre gerçekleştirildi.
Petcity Veteriner Kliniği
kurucularından
Veteriner Hekim Özay Bedirci
yarım pinler proximaldeki karbonfiber
arklardan bir kortikal olarak düşük
devirde (<150rpm) uygulandı. Açık
kırık ve kontamine eklem yüzlerinin
steril serum fizyolojik ile lavajı
yapıldı. Artrodez uygulanan olgularda
eklem kıkırdakları uzaklaştırıldı ve
oluşan eksizyonel boşluğa otolog
kansellöz greft uygulaması yapıldı.
Kırık iyileşmesi ya da eklem füzyonu
gerçekleşene kadar haftalık klinik
muayeneler ile radyolojik kontroller
yapıldı ve daha sonra fiksatörler
çıkarıldı. Sonuç değerlendirmeleri;
Mükemmel (topallık yok, klinik olarak
normal), iyi (yoğun egzersizden sonra
hafif topallık), orta(bacağın üzerine
yüklenilen tipte hafif intermittans
topallık) ve zayıf (bacağın askıda
PetcIty Veteriner Kliniği kurucularından
VETERİNER HEKİM Özay Bedirci ve VETERİNER HEKİM
Alkan Kuşçu 14. CERRAHİ kongreSİ sponsorluğu İLE
destek vererek bir ilk gerçekleştirmiştir.
olduğu tip topallık). Kedilerin 5’i
ilgili extremiteyi operasyondan
hemen sonra kullanmaya başlarken,
geriye kalan 10’u 1-3 gün içerisinde
kullanmaya başladı. Köpeklerde
bu süre daha uzun olup 7-15
gün arasında değişti. Fiksatör
çıkarılma zamanı kedilerde 21-35
gün, köpeklerde ise 36-60 gün
arasında değişiklik gösterdi. Son
değerlendirmede tüm kedilerde
mükemmel sonuç elde edilirken
köpeklerin 2’sinde mükemmel 3’ünde
PETİNFO 2014/11 26-27
ise iyi sonuçlar elde edildi. 2. Pet
oturumu Prof. Dr. Kürşat Özer’in
‘Köpeklerde dirsek bölgesi yaralarının
torakodorsal arter paternli deri ve
fasya ada arteriyel kompozit flebiyle
sağaltımı’ konulu sunumuyla sona
erdi. Sunumdan bazı önemli bilgiler;
Ada arteriye flep uygulamaları
Ada arteriyel flebi, aksiyel model
fleblerin kendi kutaneöz arter girişinin
altından pedikülünün bölünmesi ile
oluşturulur ve aksiyel model
KONGRE
flebler kadar geniş bir kullanım
alanı yoktur. Kompozit flebler ise,
kas, kemik ve ya kıkırdak dokusunu
içeren deri flebleridir ve Veteriner
Hekimlikte kullanımı sınırlıdır.
Özellikle dirsek bölgesindeki doku
kayıplı yaraların sağaltımında en
çok kullanılan yöntem torakadorsal
aksiyel model fleb olmasına karşın,
nekroz, dikişlerde açılma, gerginlik
gibi dezavantajları mevcuttur. Diğer
yandan dorsal torasik fasianın
damarsal anatomisi diseksiyon ve
mikroanjiyografi ile ortaya konmuştur.
Kendi üzerinde katlanabilmesi
kutan doku ile defekt arasında
kaygan bir yüzey oluşturması ve
gerginlik oluşturmaması fasianın
önemli özellikleridir. Bu çalışmada
torakadorsal bölgedeki deri dokusu
ve fasianın kompozit ada arteriyal
flebi olarak, dirsek bölgesi deri
lezyonlarını rekonstrüksiyonu için
kullanılmasının sonuçlarını ortaya
koymayı amaçladık. Çalışmamızda
dirsek bölgesindeki doku kayıplı ve
ya iyileşmeyen yarası bulunan 14
köpek kullanıldı. Torakadorsal ada
arteriyel flebi, altındaki torakadorsal
fasia ile birlikte kaldırılarak dirsek
bölgesinde yenileştirilmiş defekt
üzerine monofilament emilemeyen
dikiş materyali ile basit ayrı teknikle
dikildi. Torakadorsal bölgedeki defekt
deri altı dokusu ve deri uygun şekilde
dikilerek kapatıldı.
3. Pet oturumu Prof. Dr. Rauf
Yücel ve Prof. Dr. Abuzer Taş
başkanlığında gerçekleştirildi. Bu
oturumun ilk sunumu Prof.
Dr. Murat Şaroğlu tarafından
gerçekleştirildi. Prof. Dr. Şaroğlu
Veteriner Oftalmolojide uygulanan
katarakt cerrahisiyle son gelişmeleri
katılımcılarla paylaştı. 3. Pet oturumu
tavşanlarla ilgili paylaşımlarla
devam etti. 4. Pet oturumu Prof. Dr.
Zeki Alkan ve Prof. Dr. Ali Bumin
başkanlığında başlandı. Başak. B.
Özgermen tarafından köpeklerde
gözlenen akciğer hastalıkların
tanısında elde edilen bilgisayarlı
tomografi ve torasik radyografi
bulgularını karşılaştırılmalı olarak
değerlendirilmesi yapıldı. Murat Kibar
katılımcılara köpeklerde gözlenen
diyastolik disfonksiyon hastalıklarının
tanısının doppler ekokardiyografi
tekniği ile nasıl konulabileceği hakkında
bilgiler verdi. Konuşmacılar sunumların
ardından karşılıklı soru-cevap bölümü
ile katılımcılara kullanmış oldukları
yeni ve süre gelen teknikler ya da
araştırmaların sonuçları hakkında
detaylı bilgi verme fırsatı buldu. Ayrıca
kongrede sunulan araştırma konuları
hakkındaki tüm sorularını veteriner
hekimler ile konsültasyona başvurma
olanağına kavuştu. 
Doç. Dr. Cenk Yardımcı kedi ve köpeklerde sıklıkla
karşılaşılan tarsal instabilitelerin sağaltımında
uygulanabilecek olan yeni external fiksasyon
sistemi hakkında katılımcıları bilgilendirdi.
PETİNFO 2014/11 28-29
ADVERTORIAL
Kedilerde
ağrı kontrolü
için güvenilir
çözüm;
Metacam®
K
edilerde ağrı farkındalığı
ve ağrı tedavisiyle ilgili
araştırmalar son on yılda,
artmıştır. Araştırmalar,
özellikle kronik iskelet
kas ağrısı üzerine odaklansa da,
Boehringer Ingelheim bunların aksine
kedilerde sadece iskelet-kas sistemi
değil, diğer türden enflamatuvar
ve nöropatik ağrılara da değinerek
sizlere güvenli sağaltım yolu sunuyor.
Kronik ağrı patolojiktir ve
zararlı sonuçları vardır
‘Kronik Ağrı’; beklenen iyileşme
sürecinin sonrasında (örneğin
ameliyattan 5 gün sonrası) veya bir
ayın üzerinde devam eden ağrı olarak
tanımlanabilir. Süre kendi başına
tanımlayıcı bir özellik olmamakla
beraber, ağrının disfonksiyonel
olması, iyileşmeyi geciktirmesi, kalıcı
olması ve sinir sistemi hasarına/
PETİNFO 2014/11 30-31
disfonksiyona yol açması önemlidir.
Devam eden enflamasyon (örneğin:
bağırsak, alt idrar yolu, oral/dental,
iskelet-kas), cerrahi veya kaza
travması sonucu oluşabilir veya nitelik
itibariyle nöropatik olabilir (örneğin:
tırnak sökülmesi, ampütasyon, kırık,
sinir sıkışması, diyabet).
Neoplazi ve muhtemelen
interstisyel/steril idyopatik sistitler,
enflamatuar ve nöropatik özellikleri
Araştırmalar kedilerde iskelet kas ağrısı
üzerine odaklanmışken, BoehrInger IngelheIm,
sadece iskelet-kas sistemi değil, kedilerdeki
diğer türden ağrılara da dikkat çekerek yeni
ürünü olan Metacam®’ı sizlerle tanıştırıyor.
YAZI: MARGIE SCHERK DVM, Dip ABVP (Feline Practice)
Vancouver, Kanada
bir arada taşıdıkları için ‘karma’ ağrı
kaynağı olarak nitelendirilirler.
Her durumda doku ağrısı,
ağrı reseptörlerinin uyarılmasına,
transdüksiyona (yani uyaranın
translasyonu), omuriliğe sinyal
iletimine ve sinyalin burada modüle
edilmesine (güçlenmesine veya
zayıflamasına), sonra beyne iletilerek,
sonuç olarak ağrının algılanmasına
(frontal korteks ve limbik sistem) yol
açar. Duygusal ve fizyolojik unsurlar,
insanlarda olduğu gibi kedilerde de
rol oynayabilir.
Cerrahi veya diğer travma
sonrasında yetersiz analjezik
verilmiş ise veya yeterince uzun
verilmemişse, merkezi sinir
sisteminde kalıcı değişiklikler
oluşarak, hastanın aşırı ve yersiz
ağrı çekmesine yol açabilir. İnatçı
ağrı, omuriliğin duyu nöronlarının
uyarılabilirliğinde artışa yol açar.
Bu aşırı uyarılabilir hücreler, beyne
gönderilen sinyali güçlendirerek,
reseptörlerde değişikliklere ve
beyinden gelen inhibitör sinyallerde
azalmaya yol açabilir. Bu tür
hastalarda, hastanın ağrı eşiği düşer
ve ağrıyı beklenenden daha düşük
yoğunlukta hisseder (allodini), daha
yüksek ağrı tepkisi oluşur, belirli
bir uyaran için beklenenden daha
ADVERTORIAL
yüksek ağrı hisseder (hiperaljezi) ve
beklenenden daha geniş bölgelerde
ağrı yaşayabilir. Bir diğer deyişle,
önemli olan sadece ağrı tedavisi
sağlamak değil, aynı zamanda
tedavinin etkisinin uzun bir süre
devam etmesini sağlamaktır.
Ağrı, her birey için farklılık gösteren
bir deneyimdir. NSAID kullanırken
her hastanın rahat ettiği dozları
gözlemlemek ve ayarlamak gerekebilir.
Kronik ağrı yaşlı kedilerde daha
yaygın olsa da gençlerde de
gözlenebilmektedir
Periodontal hastalık, diş
kökünün açılması, rezorptif lezyonlar,
stomatit, oral ülser ve kitleler gibi
oral hastalıkların hepsi ağrılıdır.
Bakteriyel sistit ve pyelonefritisler,
yaşlı kedilerde daha yaygın olmakla
beraber, interstisyel/steril sistitler
İnatçı ağrıların
yönetiminde önemli olan
sadece ağrı tedavisi
sağlamak değil, aynı
zamanda tedavinin etkisinin
uzun bir süre devam
etmesini sağlamaktır.
veya enflamatuar bağırsak hastalığı
insidansı, genç kedilerden farklı
değildir; yeterince ilgilenilmedikleri
takdirde, bunlar devamlı ağrıya yol
açabilir. Neoplazi ihtimali, yaşla
birlikte artar. Analjezi ihtiyacı, yaşlı
kedi için her türlü tedavi planının bir
parçası olarak düşünülmelidir. Hasta
bakımında, kan alma, intravenöz
kateter yerleştirme, artritisli hastanın
muayene amacıyla zaptırapta alınması
gibi rutin prosedürlerin rahatsızlık
verebileceğini bilmek gerekir.
Kronik ağrı ve artrite bağlı
ağrının belirlenmesi nispeten daha
sonraki aşamadır. Dejeneratif eklem
hastalığı (DJD) insidansı, geçmişte
düşünüldüğünden daha yaygın
görünmektedir ve büyük olasılıkla
yaşlanan kedilerde rahatsızlığın
başlıca sebeplerindendir. 12 yaş üzeri
veya herhangi yaştaki 4,5 kedilerden
alınan radyografileri retrospektif
olarak değerlendiren üç çalışmada,
DJD öneren bulguların prevalansı,
sırasıyla %90, %22 ve %34 olup,
daha yaşlı kedilerde radyografik
değişiklikler gözlenmektedir. Medikal
kayıtlara sadece %4, %33 ve %16.5’i
için sınırlı mobilite notu düşülmüş
olup, bu durum, kedi sahiplerine yeterli
sorular sorulmadığını, kedilerin bu
eklem değişikliklerinden rahatsızlık
yaşamadıklarını veya rahatsızlıklarını
PETİNFO 2014/11 32-33
Kedilerde
kronik ağrının
tedavisi nasıl
yapılmalıdır
Ağrı reseptörlerinin
uyarılmasını ve ağrının
iletimini önlemek için mümkün
olduğunca analjezik ajan
kullanımı önerilir. Bu mümkün
değil ise (örneğin önceden
mevcut enflamasyon veya
nöropatik ağrı veya yetersiz
peri-operatif analjezi) veya
ağrının kaynağına yönelik
tedavi yapılamıyorsa,
hastaya mümkün olan en iyi
yaşam kalitesini sağlamak
için etkin bir analjezik
protokol geliştirilmelidir. Çok
yönlü ve dengeli analjezi
uygulaması, ağrı yollarının
çeşitli bölgelerine etki ederek
herhangi bir ilaç sınıfının
negatif etki riskini de azaltır.
Ciddi ağrılar için bir opioidi,
bir NSAID ve muhtemelen
amantadin (NMDA reseptör
antagonisti) ile kombine
edebilirsiniz.
belli etmediklerini göstermektedir.
Yakın tarihli bir çalışmada,
farklı yaş gruplarından kediler,
radyografik DJD belirtisi prevalansını
belirlemek için geleceğe dönük
değerlendirmeye tabi tutulmuştur.
Kedilerin çoğunda (%92), radyografik
DJD kanıtı saptanmıştır; %91’inde en
az bir apendiküler bölge etkilenmiş
ve %55’inde 1’den fazla bölgede
aksiyal DJD saptanmıştır. Azalan
sıklık sıralamasına göre etkilenen
eklemler; kalça, diz eklemi, ayak
bileği ve dirsektir. Omurganın torasik
segmenti, lumbosakral segmentten
daha sık etkilenmiştir. Tanımlanan
radyografik değişikliklerin her biri
derecelendirildiğinde, yaştaki her bir
senelik artış için, beklenen toplam
DJD skorunun tahmini %13.6 arttığı
belirlenmiştir. Radyografiksel olarak
görünür DJD’nin evcil kedilerde,
hatta genç hayvanlarda çok yaygın
olduğu ve yaşla güçlü bir ilişkisi
olduğu saptanmıştır.
Ancak topallık, kedilerde bu
problemin yaygın bir klinik belirtisi
değildir. Belirtiler sinsidir veya
çoğunlukla yaşa bağlıdır. Bunlar,
uygunsuz yere idrar/dışkı yapma
(genellikle kum kabının yanına),
azalan kendi kendini temizleme
isteği, taranmaya karşı gelişen
antipati, zıplamada isteksizlik, daha
fazla uyuma, daha az hareket etme,
insan etkileşiminden çekinme ve
hatta saklanmayı içerir. Kedinin
tasmasına hareket monitörleri
takıldığında, NSAID tedavisiyle
birlikte hareket sayısı artarak, kasiskelet rahatsızlığının hafiflediği
gözlemlenmiştir. Mümkün olduğunca,
ağrının temel nedeni tanımlanmalı ve
ortadan kaldırılmalıdır.
Kedilerde kronik ağrının teşhisi
nasıl yapılmalıdır
Soliter yani kendine yeten
türler olarak evrim geçiren kediler,
rahatsızlık ve sakatlıklarını saklamakla
meşhurdurlar. Hasta sahiplerinden
gelen şikayetler içerisinde ağrı gözlemi
yer almıyor ise, davranışsal veya
Ağrının tanısı
muayene sırasında
gerçekleştirilen
palpasyon veya
manipülasyon
karşı isteksizlikle
konulabilmektedir.
yaşam tarzı değişikliklerine ilişkin
sorular ipuçları verebilir.
Çevreye karşı olan ilgi, aktivite
düzeyi, kişilik ve etkileşimdeki
değişiklikler, oynamada azalma,
sinirlilik, uyku biçimi ve kum
kabı kullanımında değişiklikler
gözlemlenebilir. Diğer sürekli ağrı
göstergeleri arasında, mobilite
veya kolay zıplayamama (aşağı ve
yukarı), iştahsızlık veya değişen yeme
davranışları, kendini temizlememe
sonucu tüylerde sağlıksız görünüm
vardır. Erişkinler ve daha yaşlı
bireyler genelde daha tahammüllü
olduklarından, yavru kedilere göre
ağrıyı tanımlamak daha zordur.
Muayene, ellenmeye veya
vücudun belli bir kısmının
değerlendirilmesine (palpasyon veya
manipülasyon) karşı isteksizliği açığa
çıkarabilir ve savunmacı bir davranışa
yol açabilir. Oral ve dental problemleri
değerlendirmek veya görüntüleme
için yatıştırma/anestezi gerekebilir.
Altta yatan problemi belirlemek
için radyografik, ultrasonografik
veya ileri görüntüleme (MRI/CT)
gerekebilir. Etkilenen sinir lifinin
tipini (ve dolayısıyla lokasyonunu)
belirlemek için farklı uyaran tipleri
kullanarak nöropatik lezyonu
lokalize etmek amacıyla kantitatif
duyusal test yapılabilir.
Ağrıyı doğrulamak ve hafifletmek
için eliminasyon denemeleri
yapılabilir. Örneğin, oral/dental
problemleri değerlendirmek için lokal
blok veya bir eklem veya pençe için
bölgesel blok kullanılabilir. Nonsteroid antienflamatuar ilaçlarla
(NSAID) birlikte veya bunlar olmadan
yapılan, genelde opiodidlere dayanan
analjezik deney, ağrı şüphesi varsa
düşünülmelidir. Ağrı varlığında en
doğru değerlendirme, normal davranışa
dönüşe yol açan analjezik tepkisidir.
Ağrı deneyimi, her birey için,
ADVERTORIAL
Ağrı deneyimi,
her birey için,
şiddet, süre ve
etki bakımından
farklıdır.
şiddet, süre ve etki bakımından
farklıdır. Bir veya birden fazla ajan
kullanılan analjezik uyulamaları,
empatik ve tekrarlayan
değerlendirme aracılığıyla bireyin
ihtiyacına göre ayarlanmalıdır.
Kronik kas-iskelet sistemi hastalığı
için analjezi nasıl sağlanmalıdır
Eklem ağrısı olan yaşlı bir kedinin
genellikle, ilaç metabolizmasını da
etkileyen diğer önemli problemleri de
olabilir (örneğin böbrek rahatsızlığı).
Her yaştan ağrılı hastada olduğu gibi,
ilaç dağılımını etkileyen fizyo-patolojik
bir durum da söz konusu olabilir. En
yaygın olanları, dehidrasyon, yetersiz
doku oksijenizasyonu, elektrolit
veya asit-baz dengesizlikleri ve kötü
beslenmedir. NSAID yan etkilerine
ilişkin en yaygın endişe, bu ilaç
sınıfına ait bir ajanın dehidre bir
hastada kullanımı sonucu gastrik
sorunların veya böbrek fonksiyonlarını
etkileyebilecek sorunların ortaya
çıkma olasılığıdır.
Dehidrasyonun belirlenmesi,
çok genç ve yaşlı kedilerde, bu yaş
gruplarındaki cilt elastikiyetinin
güvenilir olmaması nedeniyle
belirtisiz ve güç olabilir. Dışkı kıvamı
hidrasyonun değerlendirmesinde
faydalı olabilir. Opioidler, her
yaş grubunda ağrı tedavisinde
NSAID yan etkilerine
ilişkin en yaygın endişe,
bu ilaç sınıfında bir ajanın
dehidre hastada kullanımı
sonucu gastrik veya
böbrek fonksiyonlarını
etkileyebilecek sorunların
ortaya çıkma olasılığıdır.
PETİNFO 2014/11 34-35
güvenilirdir ve başta NSAID’ler
olmak üzere diğer ajanlarla birlikte
kullanıldıklarında mükemmeldir.
Bununla beraber eklem ağrısı olan
kediler için birinci ilaç seçeneği
değildir, çünkü DJD üzerinde
çok etkin değillerdir. Bu, ağrının
saptanmasında rahatlık sağlamak
için kullanılmamaları gerektiği
anlamına gelmez. Bir hastada yan
etkilere (örneğin öfori, kabızlık ve
iştahsızlık) yol açmaları halinde,
palyatif tedavi için düşünülebilirler.
Farmakokinetik veriler, birçok
NSAID’in kedilerde güvenilir ve uzun
vadeli kullanımı açısından yetersizdir.
Karprofen’in yarılanma ömrü, kedilerde
9 ila 40 saat üzerinde farklılık
göstermektedir. Çoğu NSAID, diğer
türlerle karşılaştırıldığında kedilerde
daha uzun yarılanma ömrüne sahip
olduğu için, toksisiteden kaçınmanın bir
yolu da uygulama sıklığını azaltmaktır.
İşin ilginç yanı, kanda 2 saatin altında
kısa bir yarılanma ömrüne sahip
olmasına rağmen robenacoxibin,
klinik çalışmalarda etkisini 24 saat
sürdürdüğü gözlemlenmiştir.
Meloksikam; Kedilerde ağrını
kontrolü için güvenilir bir çözüm
Bir çalışmada, kediler bir ay
süreyle meloksikamla tedavi edilmiştir.
Hasta sahipleri, kedilerinin zıplamaya
daha istekli olduklarını ve zıplama
yüksekliğinin çalışma esnasında
arttığını fark etmişlerdir. Kedilerin ay
sonunda veteriner tarafından yapılan
değerlendirmesinde, kaslarda tutukluk
düzeyinde önemli azalma görülmüştür.
Metacam® (meloksikam) 0.5
mg/ml oral süspansiyon, AB’de
kedilerde kronik kas-iskelet sistemi
problemlerinde enflamasyon ve ağrı
tedavisi için ruhsatlandırılmıştır. Tescilli
doz, ilk gün 0.1 mg/kg, devamında
günlük oral 0.05 mg/kg’dir. Bugüne
kadar, kedilerde uzun vadeli kullanım
için ruhsat verilen tek NSAID’dir.
Metacam®’ın yaşlı kedilerde uzun
vadeli güvenilirliğini değerlendiren iki
çalışma yapılmıştır; birinci çalışmada,
bu ajanın ortalama 5.8 aylık tedavi
ADVERTORIAL
süresinde 24 saatte bir 0.01-0.03 mg/
kg PO dozunda OA ağrısı için güvenilir,
etkin ve lezzetli olduğu sonucuna
varılmıştır. Çalışmaya katılan kedilerin
böbrek fonksiyonları üzerinde zararlı
bir etki görülmemiştir. Kedilerin
%4’ünde görülen gastrointestinal
rahatsızlık not edilen tek yan etkidir.
İkinci çalışmada ise, günlük 0.02 mg/
kg meloksikam idame dozuyla en az
6 ay süreyle tedavi edilen 7 yaş üzeri
kedilerin medikal kaydı tutulmuş ve bu
dozun, yaşlı kedilerde veya önceden
mevcut stabil IRIS aşaması 1-3 böbrek
hastalığına sahip yaşlı kedilerde
böbrek hastalığının ilerlemesini
hızlandırmadığı sonucuna varılmıştır.
Oral uygulamanın ardından,
kedilerde meloksikamın başlıca atılım
yolu fekal olup, bu türde meloksikamın
Seçici COX-2 inhibitörü
olan meloksikam, yaşlı
kedilerde ve kronik böbrek
hastalığı olan kedilerde
ağrıyı hafifletmek
için orta veya uzun
vadeli olarak güvenle
kullanılabilmektedir.
Eklem ağrısı olan
yaşlı bir kedinin,
ilaç metabolizmasını
etkileyen önemli
problemleri olabilir.
ana biyotransformasyon yolu
oksidasyondur. Bu önemlidir, çünkü
kedilerde, glukuronidasyon metabolik
yolla sınırlı iken, oksidasyon değildir.
Ayrıca, geri kazanılan ilacın %21’i idrar
yoluyla (değişmeyen meloksikam
olarak %2, metabolit olarak %19) ve
%79’u dışkı (değişmeyen meloksikam
olarak %49, metabolit olarak %30)
yoluyla atılmıştır. Uluslararası
Kedi Sağlığı Topluluğu (ISFM) ve
Amerikan Kedi Veterinerleri Derneği
(AAFP), bugüne kadar NSAID’lerin
kediler üzerinde kullanımına ilişkin
108 makaleyi inceledikten sonra,
NSAID’lerin kedilerde uzun vadeli
kullanımına ilişkin özetle şu beyanda
bulunmuşlardır: “Bugüne kadar, seçici
COX-2 inhibitörü olan meloksikamın
yaşlı kedilerde ve kronik böbrek hastalığı
olan kedilerde orta veya uzun vadeli
kullanımına dair yayınlanmış çalışmalar,
bu molekülün ihtiyaç olduğunda
ağrıyı hafifletmek için güvenle
kullanılabileceğini göstermiştir.”
Kas-iskelet sistemi hastalığı
nedeniyle ağrılı bir kedi için uygun
protokol, bazal NSAID ile beraber,
azalan iştah, mobilite veya sosyal
ilgisizlik ile ciddi ağrı görüldüğünde
bir opioidin (burprenorfin gibi) aralıklı
kullanımı olabilir. Gerekirse, devamlı
bakıma gabapentin eklenebilir.
PETİNFO 2014/11 36-37
Çevresel değişiklikler yaparak
ağrı kontrol altına alınabilir
Düzenli tırnak kesimi, doğru
eklem yapısını korumaya yardımcı
olur. Sevdiği uyku yerlerine rampa
ve basamaklar konulması faydalıdır.
Sert, ağrılı ve muhtemelen
kireçlenmiş eklemler için sıcak,
yumuşak, yastıklı uyku yerleri
düşünülmelidir. Mama ve su
kaplarının yükseğe konması, kediye
servikal vertebral değişikliklerde
yardımcı olabilir. Kumluklar
arasındaki mesafeyi azaltmak için
kedi kumluğu sayısının artırılması,
kazaları azaltabilir ve düzenli
dışkılamayı teşvik eder. Kabın
kenarı çok yüksek, ağzı çok küçük
olmamalıdır. Kullanımı teşvik etmek
için günde bir kaç kere boşaltılmalıdır.
Eikosapentaenoik asit (EPA)
ve dokosaheksaenoik asit (DHA)
± yeşil dudaklı midye (GLM) özü
ve glukosamin/kondroitin sülfatla
takviye edilen bir diyet faydalı
olabilir. Ek modaliteler (Terapötik
egzersiz, akupunktur, soğuk lazer
terapisi), bunların etkinliğini
destekleyecek bilimsel çalışmalar
yapılmamış olmasına rağmen,
kas ve iskelet sistemi rahatsızlığı
olan bir kedide konforu artırmada
rol oynayabilir. 
KLİNİK
Egzotik hayvan cenneti;
Vetform Veteriner Kliniği
Vetform Veteriner Kliniği kurucuları Gözde ve Seçkin Kasap’ı
ziyaret ederek egzotik hayvanlar diyarına keyifli bir yolculuk...
Veteriner Hekim
Gözde Çetin Kasap,
Veteriner Hekim
Seçkin Kasap
Gözde Çetin Kasap
2002 yılında giriş yaptığı Afyon
Kocatepe Üniversitesi Veteriner
Fakültesine 2007 yılında başarıyla
mezun oldu. Stajını Afyon Kocatepe
Üniversitesi Dahiliye Ana Bilim
Dalı’nda tamamladıktan sonra,
İstanbul’da 5 yıl boyunca çeşitli klinik
ve polikliniklerde Veteriner Hekim
olarak çalıştı. 2011 yılında aynı
zamanda eşi Veteriner Hekim Seçkin
Kasap ile birlikte, Vetform Veteriner
Kliniği’ni hizmete açtı. Kurucusu
olduğu Vetform Veteriner Kliniği’nde
özellikle laboratuvar, dahiliye,
cerrahi, radyoloji ve ultrasonografi
konusundaki tüm birikimlerini evcil
hayvanlara sunmaktadır. Ayrıca
kedi ve köpek ile ilgili değil, egzotik
hayvanlarla (iguana, papağanlar,
muhabbet kuşu, kaplumbağa, balık,
tavşan, hamster, sincap, vb… gibi) her
türlü desteği gerek laboratuvar gerek
cerrahi konularda sağlayabilmektedir.
Özellikle kan transfüzyonu ve
homeopatik ilaçlarla da kliniğinde
PETİNFO 2014/11 38-39
başarılı tedaviler sunmaktadır.
Seçkin Kasap 2002 yılında
giriş yaptığı Afyon Kocatepe
Üniversitesi Veteriner Fakültesine,
2007 yılında başarıyla mezun oldu.
Stajını büyükbaş hayvancılık üzerine
yaptıktan sonra, askerliğini Erdek
Deniz Üst Komutanlığı’nda Muayene
Komisyon Başkanlığı’nda yedek
subay olarak tamamladıktan sonra
İstanbul’a yerleşerek 3 yıl boyunca
çeşitli kliniklerde Veteriner Hekimi
olarak çalıştı. Evcil hayvanlara ve
Veteriner Hekim Gözde Çetin Kasap
iguanalarda metabolik kemik
hastalığının tedavilerinden bahsetti.
sahiplerine daha iyi kaliteli ve temiz
bir hizmet verebilmek için her geçen
gün kendini yenileyen Vetform
Veteriner Kliniği kurucuları Gözde ve
Seçkin Kasap’la klinisyenlik ve özel
olarak ilgilendikleri egzotik hayvan
hekimliği ile ilgili keyifli bir söyleşi
gerçekleştirdik. Vetforma adlı sevimli
Veteriner hekim önlükleri markasının
da yaratıcısı olan olan bu ekip sevimli
dostlarımızın hekim korkusunu
kolaylıkla yenebileceğini belirtiyor.
Rengarenk sevimli motiflerle dizayn
edilmiş olan bu üniformalar çok
konuşulacak ve eminiz ki Vetforma’sız
klinik kalmayacak.
Vetform Veteriner Kliniği’ni açmaya
nasıl karar verdiniz, sürecinizden
bize bahsedebilir misiniz?
Üniversitenin ilk yıllarından beri
tek hedefimiz, birlikte yürüyeceğimiz
bu yolda doğrularımızdan
sapmadan, elimizden geldiğince,
ırk ayrımı yapmaksızın küçük
dostlarımıza yardımcı olmaktı fakat
bu doğduğumuz illerde değil de
İstanbul’da olmalıydı. Tabii ki bunun
için öncelikle cesaretli olmalıydık ve
yeterli tecrübe, bilgiye ihtiyacımız
vardı, kliniğimizinde donanımı yeterli
olmalıydı. Yıllar içerisinde çalıştığımız
kliniklerde ve polikliniklerde yeterli
donanım ve tecrübeye sahip olduktan
sonra ailemizin de desteğiyle kendi
kliniğimizi açmaya karar verdik.
Bu süreçte mezun olduktan sonra
yaklaşık 5 yılımızı aldı. Ayrıca bu 5 yıl
içerisinde hem mesleki tecrübemizi
hem de hayatımızı birleştirerek,
birlikten kuvvet doğar inancımızla
başarımızı ikiye katladık.
Klinik teknik donanımı hakkında
neler düşünüyorsunuz?
Vetform Veteriner Kliniği
ailesi olarak haftanın 7 günü
hastalarımıza kaliteli hizmet
ÜLKEMİZDE
MESLEĞİMİZ
HAK ETTİĞİ
YERDE DEĞİL
Ne yazık ki ülkemizde Veteriner
Hekim, bir Tıp hekimi ya da Diş
hekimi kadar önem görmüyor.
Aslında mezun olması bir tıp
hekimliği kadar zor olmasına
rağmen üniversiteye giriş
puanları çok düşük, aynı
zamanda Avrupa’daki birçok
ülkede nüfusu bizden fazla
olmasına rağmen Veteriner
Fakülte sayısı Türkiye’ye göre
çok daha az. Türkiye’de fakülte
sayısı oldukça fazla olduğu için
mezun sayısı da çok.
KLİNİK
Sadece İstanbul’daki özel
laboratuvarlarla değil, şehir dışındaki
ve yurt dışındaki laboratuvarlarla da tür
spesifik özel test çalışmaları yapılmakta
verebilmek için kliniğimiz bünyesini,
teşhis ve tedaviye yardımcı olacak
ekipmanlarla donattık. Hastalarımızın
tüm sağlık sorunları ve checkup uygulamaları modern ve tam
donanımlı laboratuvarımızda
sonuçlandırmaktayız. Koruyucu
hekimlik ve alternatif tıp hizmetleri,
aşılama, tedavi, kemoterapi, kan
transfüzyonu, pediatrik ve gediatrik
bakım, genel ve özel cerrahi
müdahaleleri kliniğimiz bünyesinde;
röntgen, hemogram ve biyokimya,
EKG, gaz anestezisi, hasta başı
monitörü, kavitron, sedimentasyon
ve koagulometre vb cihazlarımız
yardımıyla yapmaktayız. Kaliteli
hizmet vermek için gelişen teknoloji
ve yenilikleri takip etmekteyiz.
Kliniğinizde gelen Egzotik hasta
portföyünüz oldukça geniş,
egzotikle hayvanlarla ilgilenmeye
nasıl başladınız?
Türkiye genelinde ve İstanbul’da
egzotik hayvan besleyenlerin sayısı
her geçen gün artıyor. Kliniğimize
gelen egzotik hasta portföyümüz
neredeyse pet hastalarımız kadar
çok. Fakat gerek fakültede gerekse
sonrasında egzotik hayvanlarla ilgili
Türkiye’de tecrübe sahibi olmanız
pek mümkün değil. Tamamıyla
kendi çabanızla ve ilgi duymanızla,
RENGARENK
ÜNİFORMALAR
Hobi olarak başladığımız
sonrasında meslektaşlarımızdan
talep gören Vetforma markalı,
kliniğimizin isminden doğan
Veteriner Uniforması üretimi de
yapmaktayız. Amacımız; hepimizin ve dostlarımızın da beyaz
doktor üniforma fobisini yenmek,
Veteriner Hekimlerinde sempatik
ve şık görünmesini sağlamaktır.
PETİNFO 2014/11 40-41
katıldığınız kongre ve seminerlerde,
yabancı kaynaklarda ve online
seminerlerde öğrendiklerinizle
ve imkanınız varsa yurtdışındaki
uzmanlıklarla bu mümkün. Egzotik
hayvanlar ırkı ne olursa olsun;
çok küçükler, çok sevimliler fakat
çok çaresizler. Onları kendi doğal
ortamlarından kopartıp esaret
altına almak maalesef ki çok
üzücü ama onlarda hasta oluyor
ve ciddi şekilde tedaviye ihtiyaçları
var. Bizde Veteriner Hekim olarak
onları iyileştirmekle yükümlüyüz
ve bunun içinde elimizden ne
gelirse yapmak zorundayız.
Hekim arkadaşlarımın da özellikle
anatomilerini araştırdıktan sonra
Vetform Veteriner Kliniği’nde sadece
kedi ve köpeklere yönelik değil, egzotik
hayvanlara yönelik de hizmet vermekte
Yeni mezunlara
birkaç öneri
gerekli doğru kaynaklardan bilgi
sahibi olduklarında bir kedi, köpeği ve
ineği, koyunu nasıl iyileştirebiliyorsa,
onları da aynı şekilde iyileştirdiklerini
göreceklerinden eminim.
Egzotik hayvanlardan konu
açılmışken, hangi tarz vakalar
karşınıza çıkıyor, bizimle
paylaşabilir misiniz?
İstanbul’da özellikle muhabbet
kuşu ve papağan, İguana ve Guinea
Pig türleri çok yaygın. Genellikle
muhabbet kuşlarında ortopedik
problemler, papağanlarda yanlış
beslemeye bağlı sekonder
hastalıklar-yumurtlama zorlukları,
İguanalarda “Metabolik Kemik
Hastalığı” ve Guinea Pig’lerde de
deri problemleri-idrar problemleri
ve sexuel siklus problemleriyle
çok karşılaşıyoruz. Hasta sahipleri
yeterince araştırma yapmadan ve
uygun çevresel şartları hazırlamadan
egzotik hayvanlarını sahipleniyorlar.
Hastalıkların %70‘i yanlış, eksik
ve dengesiz beslemeden dolayı
meydana geliyor. Bu nedenle
kliniğimizde özellikle yazılı ve resimli
görsel beslenme diyetleri hazırlayıp
hasta sahiplerimizi bilgilendiriyoruz.
İnanın yeterli bilinci verdikten
sonra gerçekten özenle bakıp
besliyorlar. Ayrıca bir pet hayvanına
yapılabilecek birçok tedavi ve
cerrahi girişim çoğu egzotik hayvana
çok rahatlıkla uygulanabiliyor.
Serum uygulamaları, kan tahlili,
radyolojik görüntüleme, laboratuvar
tetkikleri, kısırlaştırma, diş tedavileri,
homeopatik tedaviler, idrar kesesi
operasyonları, tümör operasyonları
Öncelikle bir Veteriner Hekim
adayı fakülteden mezun
olmadan hangi sektörü
seçeceğine iyi karar vermelidir.
Eğer ki pet sektörünü
seçecekse mezun olur
olmaz hemen kendi kliniğini
açmamalı. Gerek fakültede
gerekse hasta portföyü fazla
olan ve daha çok vaka ile
karşılaşabileceği noktalarda
çalışması altın kuraldır.
Kendini muhakkak eğitimlerle
desteklemeli ve yeniliklere
açık olmalıdır. Özellikle
yabancı dil konusunda kendini
geliştirmelidir. Literatürleri ve
yabancı kaynaklı kitapları takip
etmelidir. Eğer ki imkanı varsa
yurt dışı eğitimlere ve stajlara
katılmalıdır. Hiçbir zaman ben
oldum dememeli ve engin bir
deniz olan mesleğimizde her gün
yeni bir bilgi ile tanışabileceğini
unutmaması gereklidir.
KLİNİK
Editörümüz Ayça Üvez ve Gözde Seçkin Kasap
meslek içi seminerlerin önemi hakkında konuştu.
meslek içi eğitim
oldukça önemli
Türkiye‘de düzenlenen
eğitimlerin sayısı ve niteliği her
geçen gün artmakta. Gerek
kongreler, gerekse hekimler
odalarının, derneklerin ve
düzenlediği eğitimler gayet
başarılı. İnternet ortamındaki
online eğitimlerde takip edenler
için oldukça yeterli düzeyde.
Uygulamalı seminerlerde de
firmaların desteğiyle her geçen
gün çıta yükseliyor.
bunlardan sadece birkaçı… Ayrıca
Türkiye’nin her yerinden arayan hasta
sahiplerimize de ve götürebilirlerse
hekim arkadaşlarımıza elimizden
geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz.
Muhakkak, gelen egzotik hastamızın
evde çekilmiş fotoğraf ve videolarını
ve özellikle yaşadığı kafes, terraryum
gibi yaşam alanları görmek istiyoruz
ve hasta sahiplerinin getirme imkanları
olursa özellikle kaldıkları kafeslerin
vs temizlemeden ve içindeki hiçbir
ekipmanın yerini değiştirmeden ve
çıkarmadan getirmelerini rica ediyoruz.
Bildiğiniz gibi Kasım ayı
hayvanlarda diyabet ve prostat
hastalığına karşı farkındalık ayı.
Kliniğinizde bu tip vakalara ne
sıklıkla karşılaşıyorsunuz, hayvan
sahipleri bu hastalıklara karşı
yeterince bilinçli mi?
Kliniğimizde prostat
hastalıklarından çok diyabet
vakalarıyla karşılaşıyoruz. Çünkü
artık günümüzde insanlarda
olduğu gibi evcil hayvanlarda
Veteriner Hekim
Seçkin Kasap, kaliteli
hizmetin önemli
olduğunu söyledi.
da özellikle kedi ve köpek hatta
özel ilgi alanımız olan egzotik
hayvanlarda dahi diyabet vakaları
artmış bulunmaktadır. Bu durum
gerek genetik gerekse beslenme
bozukluklarıyla tetiklenmekte ve
eskiden de çok üzerinde durulmayan
ama şu an gerçekten insanlardaki
gibi hayati risk taşıyan bir hastalık
olduğu hasta sahipleri tarafından da
anlaşılmaya başlanmıştır. Bu yüzden
hasta sahiplerini diyabet konusunda
bilinçlendirmek açısından hasta ya da
sağlıklı da olsa diyabet tetkiklerine
yönlendiriyoruz. Diyabet hastası
bir evcil hayvanla yaşayan hasta
sahibine çok önemli görevler düşüyor.
PETİNFO 2014/11 42-43
Çünkü diyabet hastası olan bir insan
ilaçlarını kendine insülin uygulaması
yapabilirken küçük dostlarımız bunu
yapamayacağı için, diyabetli evcil
hayvan sahiplerine ilaç ve insülin
uygulamaları için önemli görevler
düşüyor. Biz klinisyen hekimler olarak
bu hayati risk taşıyan görevi hasta
sahiplerimize en ince ayrıntısına
kadar aktarmalıyız. Prostat
hastalıkları ile ilgili olarak günümüzde
koruyucu hekimlik ve hasta sahipleri
daha bilinçli oldukları erken süreçte
teşhis edebiliyoruz. Özellikle diyabet
hastası olan erkek evcil hayvanların
sahiplerini prostat hastalıkları
konusunda bilgilendiriyoruz. 
KEDİ
h ay v a n
s a h ip le r i
ne k adar
b il inçli ?
Diabetes
Mellitus
İnsanlarda olduğu kadar
hayvanlarda da yaygın gözlenen
diyabet hastalığına ‘Diabetes mellitus
farkındalık ayı’ vesilesiyle ışık tuttuk.
H
alsizlik, polidipsi, poliüri
ve polifaji ile karakteristik
olan Diyabet hastalığı
minik dostlarımızın kısacık
olan yaşam sürelerini
daha da kısaltarak
düşük kalitede yaşam sürmesine neden
olur. Erken teşhis her zaman hayat
kurtarır. Birçok hayvan sahibi hayvanının
diyabet olduğundan habersizdir. Bu
konuda Veteriner hekimlere düşen görev
diyabet hakkında hayvan sahiplerini
bilgilendirmektir. Dünyada diyabete
karşı farkındalık yaratmak adına
Kasım ayını diyabet ayı ilan edilmiştir,
hayvan sahiplerini diyabet hastalığı
hakkında bilgilendirme organizasyonları
düzenlemektedirler.
Diabetes mellitus tip 1 ve tip
2 olarak sınıflandırılır ve kısmen ya
da tamamen insülin eksikliğinden
kaynaklanan sağaltılabilir bir hastalıktır.
Kedilerde genellikle tip 2 diyabete ya
da insülin kaynaklı olmayan diyabet
tipine rastlanmaktadır. Bu hastalık
pankreastaki insülin üretiminde ya da
insülin rezistanslarında meydana gelen
anormallikler sonucunda ortaya çıkan
bir durumdur. İnsanlarda gözlenen Tip
1 diyabet otoimmun hastalık sonucu
pankreasta insülin üreten hücrelerde
meydana gelen yıkımlanmadan
kaynaklanmaktadır. Bu tip diyabet
kedilerde çok nadir rastlanmaktadır.
Kedilerde diyabet bazen sekonder
hastalık olarak meydana gelebilir.
Hiperadrenokotikoidizm gibi bazı
endokrin hastalıklar veya akromegali
gibi insülin üreten dokularda ciddi
hasarlar sonucunda meydana getirebilir.
Kortikosteroid ve progesteron gibi
ilaçların uzun süre yüksek dozda
kullanılması sonucunda da aynı
şekilde insülin üreten dokulara hasar
vermektedir. Diyabet git gide daha
çok yaygınlaşan bir kedi endokrin
hastalığıdır. Pankreasta bulunan beta
hücrelerinde meydana gelen kayıptan
dolayı insülin üretimi ve depolanması
azalmaktadır. Birman kedileri diğer
KEDİ
kedilere göre diabetes mellitusa 4 kat
daha yatkındır, ayrıca saf ırk kedilere
risk çok daha azdır. Son araştırmalar
diyabet hastalığının prevalansının
oldukça artığını söylemektedir. 1970
yılına her 10.000 kedide 8 şeker
hastalığı vakası rastlanırken, bu sayı
1999 yılında her 10.000 kedide 123
vaka gözlenerek ciddi derece artış
gözlenmiştir. Son çalışmalar göre her
180 kediden 1’i şeker hastasıdır.
Araştırmalara göre Diabetes
mellitus’ta yaşın ciddi bir risk faktörü
olduğu gözlenmiştir. Hastalığa 10-15
yaşlarında olan kediler bir yaşından
küçük olan kedilerden 49 kat
daha yatkındır. Ayrıca erkek
kediler dişilere göre çok
daha yüksek riske sahiptir.
Kilo ve cinsiyet arasında
belirgin bir korrelasyon
vardır. Özellikle erkek
kediler kilo aldıklarında
şeker hastalığı riski
ciddi şekilde artmaktadır.
Dişi kedilerde böyle bir
Er k e k
k e d il e r
dah a
y a t kın dır
yükselme gözlenmemiştir. Diyabet
hastalığının kilo alımı ve yaşla
ilişkileri araştırılırken, kısırlaştırılmış
ve kısırlaştırılmamış kediler arasında
belirgin herhangi etkisi olduğu
gözlenmemiştir. İnsülin rezistansını
indüke eden ilaçlar, akromegali,
hiperadrenokortizm ve pankreatitisde
diyabete sebebiyet verebilir.
Semptomlar
Bilindiği gibi en sık gözlenen
semptomlar polidipsi, poliüri, polifaji ve
kilo kaybıdır. Özellikle eski kayıtlarında
obezite söz konusuysa ve ani kilo
kaybı söz konusuysa diyabet beklenen
bir sondur. Bazı kedilerde nadiren
plantigrad duruş gözlenebilir Tanı
yapılırken tiroidizm, renal hastalıklar,
IBD, intestinal lenfoma ve karaciğer
hastalıkları mutlaka elimine edilmelidir.
Diyabet hastası bir kediye
nasıl yaklaşılmalı?
Diyabet genellikle sağaltılabilir
ve kontrol altına alınması kolay bir
KEDİLERDE DIABETES MELLITUS’A YAKLAŞIM ÖNERİLERİ
Kedilerde karşılaşılan
diyabet vakalarının tanı ve
tedavilerinde nasıl yaklaşılması
gerektiği konusunda önerileri
İstanbul Üniversitesi İç
Hastalıkları AbD, Prof. Dr. Alev
Akdoğan Kaymaz’dan aldık.
Diabetes mellitus; bütün organlar
üzerinde olumsuz etkilere neden olan bir
sendromdur. Kedilerde her yaş, cinsiyet
ve ırkda görülebilen hastalığa özellikle
kastre edilmiş erkek kedilerde daha
sık rastlanmaktadır. Tedavi edilmediği
veya ketoasidozis ile komplike
olduğu durumlarda kedinin yaşam
süresinin azalmasına, hatta yaşamının
sonlanmasına neden olur.
Hastalığın insüline bağımlı olmayan
Tip II formuna, juvenil forma (Tip
I, insüline bağımlı) göre kedilerde
daha sık rastlanır. Tip III diyabet ise
bazı hastalıklar, son altı ay içinde
glukokortikoid kullanımı sonucu insülin
salınımının engellenmesi sonucu
oluşur. Her üç formda da poliüri ve
polidipsi geliştiğinden diyabet pek
çok hastalıkla karışabilmektedir. Bu
PETİNFO 2014/11 48-49
hastalıklar arasında kedilerde sık olarak
görülen hipertiroidizm ve kronik böbrek
yetmezliğinin yanısıra pankreatitis,
sentral diabetes insipidus, primer ve
sekonder nefrojenik diabetes insipidus
ve hiperadrenokortisizm sayılabilir.
Hastalığın tanısında kedinin açlık
kan şekeri dikkate alınmakla birlikte,
hiperglisemiye neden olabilecek
hastalıklar yönünden de hasta
değerlendirilmelidir. Diğer taraftan, stres
kedilerde hipergliseminin en önemli
sebebidir. Kedilerde açlık kan glukoz
düzeyi 250 mg/dl’nin üzerine çıktığında
hipergliseminin yanısıra glukozüri de
gelişir. Bu nedenle hastalığın tanısında
stres faktörünün rolü, açlık kan glukoz
değeri, idrarda glokuzun varlığı ile
iki haftalık dönemdeki kan glukozu
düzeylerindeki değişimleri gösteren
KEDİ
insülin herhangi bir glikoz kontrol
ürünü kullanmadan %50 azalmıştır.
Fakat yüksek protein diyetleri
kullanırken aniden ortaya çıkan ya
da daha önce fark edilmemiş renal
hastalıkları gözden kaçırmamak
için dikkatlice serum protein
değerleri incelenmelidir.
Beslenme program
İnsanlarda
olduğu gibi
kedilerde gün
içerisinde küçük
öğünlerde birkaç
defa beslenmeleri
önerilir. Fakat ad
libitum tarzı beslenme
şeker hastası kediler
için çok tehlikelidir. Yapılan
çalışmalar sonucunda günde bir
kere beslenen kedilerin adlibitum
tarzında beslenen kedilere göre
insülin yükselmelerinin daha düşük
olduğunu gözlenmiştir.
Ob e z i te
di ya be t
r is k in i
a r tırır
Beslenme
Diyabet hastası hayvanların
beslenmesiyle ilgili son araştırmalar
sonucunda düşük karbonhidrat ve
yüksek proteini diyetlerin uygun
olduğu gözlenmiştir. Karbonhidrat
intoleransı olan bir kedi
köpeklere göre daha yüksek protein
ve alçak karbonhidratlı diyete ihtiyacı
vardır. Kullanılan yüksek proteinli
ve alçak karbonhidratlı diyetler
insülin ihtiyacını düşürür. Diyetteki
yüksek lif oranı, yüksek proteinle
değiştirilerek yapılan bir çalışmada
9 kediden 8’inde insülin gereksinimi
düştüğü gözlenmiştir. Ve 8 kedinin 3’ü
insülin kullanmayı tamamen bıraktığı
görülmüştür. Serum fruktosamin
analiz sonuçlarına göre egzojen
fruktozamin seviyelerinin belirlenmesi
tanı açısından büyük değer taşır.
Açlık kan glukoz düzeyleri normal
seviyelerin üzerinde olan kedilerde
mutlaka ölçümler tekrarlanmalı ve kesin
tanı konulduktan sonra eğer gerekli
ise insülin veya oral antidiyabetik
tedavisine geçilmelidir. Hiperglisemi
belirlenen kediler sadece diyabet
değil başka hastalıklar yönünden de
değerlendirilmedir. Altta yatan sebep
bulunmadıkça diyabetin tedavisi
mümkün olamaz. Kedinin 10 yaş
üzerinde olması, kısa sürede kilo alıp
vermesi ve/veya obez olması, sedasyon
veya emetik amaçlı ksilazin hidroklorür
kullanımı ve glukokortikoid uygulamaları
hiperglisemiyi tetikleyebilir. İleri dönem
diyabetik kedilerde polinöropati sık
görüldüğünden göz ardı edilmemelidir.
Diyabetin tipinin belirlenmesinde inatçı
hipergilisemi büyük rol oynar. Eğer iki
farklı zamanda yapılan ölçümler arasında
hiperglisemi düzeyleri değişmiyorsa
veya artıyorsa, glukozüri varsa, sekonder
enfeksiyonların kontrolü sonrası hala
inatçı hiperglisemi devam ediyorsa,
serum fruktozamin düzeyleri yüksekse
ve ancak insülin uygulamasını takiben
kan şekeri normal sınırlar içinde
kalıyorsa kedi Tip I diyabet olabilir. Tanı
için kullanılan diğer bir yöntem oral
glukoz tolerans testi ise sadece Tip
II diyabetten şüphelenilen kedilerde
hastalıktır. İlk olarak mutlaka kediyi
bu hastalığa yatkınlaştıran faktörleri
belirlemek gereklidir. Kedideki diyabet
ilaç kaynaklıysa ilaç değiştirilmeli,
obezite kaynaklıysa uygun diyetler
kullanmaya başlamalıdır.
PETİNFO 2014/11 50-51
Kediler diyabetten nasıl korunabilir?
Diyabetten korumanın en başarılı
yolu obeziteden korunmaktır. Yüksek
proteinli ve düşük karbonhidratlı
diyetlerle beslenildiğinde obeziteden
korunabilmektedir.
uygulanmalıdır. Aksi takdirde, işlem
sırasında hiperglisemi nedeni ile hasta
kaybedilebilir. Hastalığın tedavisinde var
olan enfeksiyon kontrol altına alınarak,
diyabetin tipine göre antidiyabetik bir
ilaç ve uygun bir beslenme programı
uygulanır. İnsüline duyarlı olmaları sebebi
ile insülin kullanan kedilerde, tedavi
sırasında gelişebilecek bir hipoglisemiye
karşı dikkatli olunmalıdır.
Hastalığın seyri sırasında gelişebilecek
komplikasyonların önlenmesi ve/veya
tedavisi kedinin yaşam kalitesi ile süresinin
artırılmasında büyük değer taşımaktadır.
Uygun ve kontrollü bir tedavi programı ile
takip edilen diyabetik kediler uzun yıllar
yaşamlarını sürdürebilirler.
KEDİ
A r tırılmış
li f h a cm i
il e t o k lu k
h is s i
Hill’s Diabetes Mellitus
hastalarına öneriyor
Diabetes Mellitus, vücuttaki insülin oranının azalması ya da insülin
etkisine karşı oluşun direnç durumunda gözlenen klinik bir tablodur.
Ş
eker, hücreler için besin
kaynağıdır çünkü organlar ve
vücudumuzdaki her bir hücre
için şekere ihtiyaç vardır. Şeker,
kan dolaşımı ile vücutta taşınır ve
ihtiyacı olan hücreler, pankreasta
üretilen insülin sayesinde kandan
şekeri alırlar. İhtiyaçtan fazla şeker
alındığında vücut tarafından depolanır
ve kanda oranı artar. Sonunda bu
biriken şeker, böbrekler tarafından su
ile birlikte idrara geçirilir. Bu yüzden
şeker hastaları çok su içer ve çok
idrar yapar. Bu hasta sahibi tarafından
fark edilen ilk belirtidir. Ayrıca şeker
alamayan hücrelerde açlık başlar.
Vücut enerji ihtiyacını çok yiyerek
karşılamaya çalışır. Buna rağmen
şeker ihtiyacı karşılanamadığından
vücut depo yağlarını ve kaslarını
harcamaya başlar. Kedilerde
zayıflama iyice belirginleşir.
Kedilerin kan şekeri düzeyi
açlık ve tokluk olmak üzere, günün
belirli saatlerinde düzenli olarak
kontrol edilmelidir. Şeker hastalığı
tedavisinde insülin enjeksiyonları
yanı sıra kan şekeri ölçümleri ve
muayeneleri aksatılmamalıdır.
Hasta sahibi ile işbirliği sağaltımda
başarıyı arttırır. Sağaltım diyet,
obez hayvanlarda canlı ağırlığın
azaltılması, insülin ve hipoglisemik
ilaç uygulamalarını içerir. Tedavi
protokolü, diyabetin tipi, derecesi,
kedinizin ilaç kullanımının kolaylığı,
karakteri, hayvan sahibinin
ilgisi gibi birçok faktöre göre
oluşturulmaktadır. Seçilen mama
çok önemlidir. Kedilerde yüksek
protein ve düşük karbonhidrat içeren
beslenme tercih edilmelidir. Kediler
için kuru maddedeki protein oranı
kedilerde ise %28-55 olmalıdır.
PETİNFO 2014/11 52-53
Hill’s Prescripton Diet Feline
w/d şeker hastalığının tedavisinde en
büyük destekçiniz olacaktır
çünkü Feline w/d ‘nin
> Artırılmış lif hacmi ile kedinize
tokluk hissi verirken, kan glikozundaki
dalgalanmaları en aza indirerek
insülin dozunu azaltabilir.
> Yağ ve enerji yoğunluğu
düşüktür. Kilo alımını önler ve yağ
seviyelerini indirger.
> L-karnitin takviyesi yağsız kas
kütlesini destekler.
> Kontrollü magnezyum ve
fosfor oranlarıyla kedinin idrar
konsantrasyonunu sınırlar.
> Hedef idrar pH’sı 6,2 - 6,4’tür
ve idrar yolları sağlığını destekler.
> Üstün antioksidan formülü
serbest radikalleri nötralize eder.
> Evcil hayvanların çok sevdiği
eşsiz lezzete sahiptir.
KEDİ
Diyabet hastası kedilere
yaşam boyu lezzetli destek;
PURINA Veterinary
Diets® Feline DM
Di ya b e t te
e t k il i çözüm
o r t ağınız
Nestlé Purina diyabet
hastası evcil dostlarımıza
içeriğindeki yüksek
kaliteli protein ve düşük
karbonhidrat kaynakları
ile dışarıdan insülin alımını
azaltarak, pankreasın ß
hücrelerinden insülin
sekresyonunu stimüle
eden Purina Veterinary
Diets Feline DM’yi öneriyor.
K
edilerde diabetes mellitus,
kandaki glikoz seviyesinin
kontrolsuz artışına bağlı
olarak karbonhidrat, lipid ve protein
metabolizmalarının bozulması
ile sonuçlanan klinik bir tablodur.
Kandaki glikozun dokulara taşınması
görevini üstlenen insülin hormonu,
diyabet tablosunda, ya vücuttaki
yetersizliğinden ya da taşıyıcı
nitelikte olmamasından dolayı bu
görevini yerine getiremez ve hasta
dışarıdan insülin enjeksiyonuna
muhtaç duruma gelir. Söz konusu
hasta bir kedi olduğunda periyodik
insülin tedavisi tahmin edileceği
üzere bir hayli zorlaşır. Bu esnada
hastalığa özel beslenme hekimin bir
numaralı yardımcısı olur. PURINA
VETERINARY DIETS® Feline DM St/
Ox, içeriğindeki yüksek kaliteli protein
ve düşük karbonhidrat kaynakları
ile dışarıdan insülin alımını azaltır
ve pankreasın ß hücrelerinden
insülin sekresyonunu stimüle eder.
Feline DM St/Ox ürününde kompleks
karbonhidratlardan soya ve mısır
tercih edildiğinden glikozun düzenli
olarak açığa çıkması sağlanarak tokluk
hipergliseminin önüne geçilmiş olur.
İçeriğindeki yüksek kaliteli protein
ve düşük karbonhidrat ile şeker
hastalığını tetikleyen birincil neden
olan obezite durumlarında kedinin
PETİNFO 2014/11 54-55
sağlıklı bir şekilde kilo kaybetmesine
imkan sağlayan Feline DM St/Ox, bu
kaliteli içeriği sayesinde sekonder
olarak enteritis ve kronik diyare
sorunları ile başa çıkmada da veteriner
hekimin tedavisine destek niteliği
taşır. Tüm PURINA VETERINARY
DIETS® Feline skalasında olduğu gibi
Feline DM St/Ox de kedilerde sıklıkla
rastlanan strüvit ve oksalat taşlarının
oluşumunun önlenmesine yardımcı
olarak, üriner sistem güvenliğini
garanti eder. Ayrıca lezzetli olması
da bu gibi rahatsızlıkların uzun dönem
tedavisinde esansiyel olup, rahatsız olan
minik dostlarımızın yeterli miktarda
beslenmesini elverişli hale getirir.
KEDİ
Royal Canin
şeker hastası
kedilere
Royal Canin
Diabetic’i
öneriyor
İy i b ir
g li s e m ik
k o n t ro l
DIABETIC, şeker hastası kediler için glikoz
alımını düzenlemek amacıyla düşük düzeyde
hızlı sindirilen karbonhidratlarla formüle
edilmiş mükemmel bir kedi mamasıdır.
K
ediler Diabetus Mellitus
hastalığına yatkın hayvanlardır.
Ortalama 400 kediden
birinde görülen, diabetus mellitus,
pankreasın ß hücrelerinden yetersiz
insülin üretimi veya hücrelerin insüline
yetersiz yanıtı ile oluşan, endokrin
bir hastalıktır. İnsülin olmadan
vücut, glikozu kullanamaz ve bunun
sonucunda kan şekeri yükselir.
Diyabetik kedilerde glikoz fazlası
böbreklerle atılır ve glikozüri oluşur,
glikozun osmotik etkisi ile idrardaki
glikoz beraberinde suyu da taşır
ve sonuç olarak idrar miktarı artar.
Vücuttaki su kaybının etkisiyle kedi
aşırı su içmeye başlar. Royal Canin’in
Diabetic maması diyabet kediye
yaşamı boyunca verilebilen ve mevcut
durum düzeldikten sonra tekrar
etmesini de önleyen bir mamadır.
Bu mama ayrıca obezite problemi
olan hayvanların kilo kaybını takiben,
kilo kontrolü amacıyla da kullanılır.
Kedilerde obezitenin diyabete sebep
olan önemli bir predispoze faktör
olduğu unutulmamalıdır.
Royal Canin Diabetic maması
%46 protein içeriği ile kedinin orta
seviyede enerji almasını sağlayarak
optimum vücut yapısını geliştirir ve
kilolu hayvanlarda mutlak oluşan
insülin minimize ederek tedaviye
yardımcı olur.
Yüksek protein içeriği sayesinde
net enerji alımı azaltılmış olur ve
uzun sindirim süresi ile uzun süreli ve
dengeli glikoz alımını temin eder.
Düşük glisemik indekse sahip
karışık tahılların kullanması ve
PETİNFO 2014/11 56-57
fsilyum müsilajı jelleştirici etkisi
yemek sonrası her bireyde oluşan
ama diyabetik kedilerde risk oluşturan
hiperglisemiyi düşürür. Mama
içeriğinde bulunan kondro koruyucu
elementler (glikozamin ve kondoitin
sülfat) genelde yaşlı ve/veya kilolu
olan diyabet hastası kedilerde ortak
hastalık riskini azaltmada rol oynar.
Arjinin insülintropik aktivitesi
pankreatik faaliyetlerin yeniden
başlamasını sağlar ve dış kaynaklı
insülin ihtiyacını azaltır.
Lutein ve antioksidanlar kedinin
insülin hassasiyetini artırmaya
yardımcı olur.
KEDİ
Eukanuba’dan
diyabet hastası
kedilere öneri
Eukanuba’nın Diabetes Mellitus
hastası kediler için reçeteli iki maması
bulunmaktadır. Bu mamalar hastalığın
koşullarına göre reçete edilmelidir.
i
içe r iğin de k
s o r g u m la
te d av i y i
hız la n dırır
E
ukanuba Veteriner Diyetlerinin
her bir üyesi birden fazla
endikasyona sahiptir. Bu
endikasyonlar hakkında bilgi edinmek
için www.eukanuba.com.tr adresini
ziyaret edebilir, mama paketlerinin
üzerindeki ve kataloglarımızdaki
bilgilere ulaşabilirsiniz.
Diabetes Mellitus durumunda
hasta, fazla kilolu, obez olabildiği
gibi, bazı durumlarda kilo eksikliği de
görülebilir. Hastanın kilo fazlasının
olduğu sık görülen durumlarda
Restricted Calorie, kilo eksikliği
bulunduğu durumlarda High Calorie
veteriner diyetimizi öneririz.
Restricted Calorie: Hem kuru
hem konserve formülü bulunan bir
veteriner diyetimizdir. Karbonhidrat
kaynağı olarak özel karbonhidrat
karışımı mısır ve sorgum içerir. Mısır
ve sorgumun kan glikoz ve insülin
yanıtını düzenlemeye son derece
yardımcı olduğu araştırmalarla
da kanıtlanmıştır. Postprandiyal
kan glikoz seviyesi fluktuasyonları
minimize eder. Obezite ve fazla kilolu
olmanın özellikle kedilerde diabet
için risk faktörü olduğu bilinmektedir.
Obeziteye karşı, biyolojik değerliği
yüksek %100 hayvansal protein,
yağların oksidasyonu için L-Karnitin
içerir. Eklem sağlığını desteklemek
üzere saflaştırılmış glikozamin ve
kondroitin sülfat kaynakları içerir.
Ayrıca orta derecede fermente
olan bir lif, şeker pancarı küspesi ve
fruktooligosakkaridlerle de sindirim
sağlığını destekleyerek glikoz
metabolizmasının düzenlenmesine
yardımcı olur. Orta derecede
fermente olabilen liflerin bir başka
faydası da insülin sekresyonunu
ideal seviyeye getirmek üzere
sağladığı yardımdır. Şeker Pancarı
Küspesinin fermentasyonu sonucu
açığa SCFA (kısa zincirli yağ asitleri)
açığa çıkar. SCFA bağırsaklarda
glukagon benzeri peptitlerin (GLP1) salınımını stimüle eder. GLP-1,
glikoz seviyeleri yükseldikten sonra
PETİNFO 2014/11 58-59
insülinin pankreastan salınımını
artırır ve insülin, glikozu hücrelere
yönlendirerek kan şekeri seviyesini
normalize eder. Eukanuba’nın
araştırmalarla kanıtlı bu yeni
yaklaşımı, glisemik yanıtı kontrol
etmek için artık eskide kalmış
yüksek lifle beslenmeyi de geçersiz
kılmaktadır çünkü yüksek lifin, düşük
besin sindirilebilirliğine yol açarak
deri ve tüyleri de olumsuz etkilediği
araştırmalarla kanıtlanmıştır.
High Calorie: Konserve
formülümüzdür. Pek çok endikasyonu
arasında kilo eksiği bulunan diyabetik
hastalar da bulunur. Anabolik işlemi
stimüle eder ve iyileşmeyi destekler.
Rejenerasyon ve doku onarımı için
ideal enerji sağlar. Pozitif nitrojen
dengesini stimüle eder. Restricted
Calorie gibi, orta derecede fermente
olabilen bir lifle, yani şeker pancarı
küspesiyle intestinel flora sağlığını
artırır ve mukoza bariyerinin
bütünlüğünü korur.
KEDİ
Düşük
g li s e m ik li
t a hıl la r la
te d av i
Farmina’nın
diyabete
bakış açısı
Farmina Vet Life Diabetic glikoz (diabetes
mellitus) temininin kontrolünü sağlamak
amacı ile formüllenmiş tam diyetetik mamadır.
K
edilerin çoğunluğu (% 5060), insanlarda, insüline
bağımlı olmayan şekerli
diabet (NIDDM) ile benzer şekilde
diyabet gelişimi göstermektedir.
Obezite; kedi diyabetiklerinde görülen
insülin direncinde önemli bir rol
oynamaktadır. Karbonhidrat oranı
yüksek mamalar (pirinç, buğday,
patates) ani şeker yükselmesi
ve inmesi sebebi ile diyabet ve
obezitenin temelini oluşturur.
Yaklaşık 100 kediden 1
kedi de diabetes mellitus (DM)
görülmektedir. Kısırlaştırılmış erkek
kedilerde, dişi kedilerin 1.5 katı daha
fazlası görülmektedir. Fazlalaşan
kilo, yaş (>10 )ve kısırlaştırılmış
olmak risk faktörlerinin başında yer
almaktadır. Kedi DM’nin en yaygın
fiziksel bulguları uyuşukluk, sinirlilik,
depresyon, dehidratasyon, dağınık
tüy gelişimi (kötü durum ve kepek) ve
kas yorgunluğu olarak gözlenir. Kedi
sahibinin bunun farkına varabilmesi
için kedinin iştah durumu, kilosu, su
tüketimi ve idrara çıkışının farkında
olması gerekmektedir. Düzenli yemek
saati ve düzenli miktar ile beslenen
kedilerin iştah durumu ve yemek
sonrası halen aç olup olmadığı daha
rahat gözlenebilir. DM tanısı basit
bir kan şekeri testine dayalı olamaz.
Diyabetin klinik bulguları açlık,
hiperglisemi ve glikozüri olarak üç
kritere dayanmaktadır.
Bazılarında oral tedavi yolu
izlenirken bazılarına insülin iğnesi
gerekebilir. Ilaç tedavilerine ek
olarak, diyabet tedavisinde
önemli bir adım, kedi diyetinin
değiştirilmesidir. insülin duyarlılığında
Obezite önemli bir faktördür. Bu
nedenle kedi kilolu ise,yavaş yavaş
kilo vermesine yardımcı olmak
gerekmektedir. Yüksek lif içeren
kompleks karbonhidratlı mamalarda
kilo kaybı gözlenilir ve kandaki
seker seviyesinin kontrol altında
tutulduğuna inanılır (tabi normalin
altında kilodaki kedilere ise normal
kilolarına ulaşana kadar yüksek
kalori diyeti uygulanmalıdır). Bazı
kediler yüksek lif oranı ile kilo
kaybederken bazıları da düşük
karbonhidrat sebebi ile kilo verebilir.
Düzenli rutin bir beslenme çok
önemlidir. Çünkü kedileri bir çoğu
PETİNFO 2014/11 60-61
ne zaman canı isterse stilindedir
ama diyabette bu olmaması gereken
bir beslenme şeklidir. Farmina Pet
Foods Veteriner Serisinin tamamının
içeriğini yenilemiş ve karmaşık
karbonhidratların yerini düşük
glisemik indeksli “yulaf” ve ilkel tahıl
olarak tanımlanan “kılçıksız buğday”
ile değiştirmiştir.
Vet Life Diabetic (diabetes
mellitus) glikoz temininin kontrolünü
sağlamak amacı ile formüllenmiş
tam diyetetik mamadır. Düşük
seviyelerdeki şeker ve nişasta kaynağı
içeriği sayesinde yemeklerden sonra
kan şekeri seviyesini düşürür.
Özellikleri
Yüksek kaliteli proteinler: Kas
kütlesi kaybını önler.
Düşük yağ: Sınırlı yağ içeriği
ile esansiyel yağ asitlerinin yüksek
alımını sağlar.
Taurin: Taurin entegrasyonu
insülin direncini sınırlar.
Tokluk Desteği: Çözünür
karbonhidratların eklenmesi
tokluk hissine neden olurmaktadır.
Karbonhidrat kaynağı düşük glisemik
indeksli yulaf ve arpadır.
L-Carnitin: Kas seviyesinde enerji
kullanımı geliştirir ve kas kütlesinin
gelişimini sağlar.
FUAR
Sektörün en büyük
fuarı gerçekleştirildi
Nestle Purina ana sponsorluğunda İstanbul Fuar Merkezi’nde
gerçekleştirilen Pet Fuarı’na katılım oldukça fazlaydı. Veteriner
hekimlerin ve hayvanseverlerin yoğun ilgi gösterdiği fuarda sponsor
firmaların gerçekleştirdiği aktivitelerle katılımcılar eğlenceye doydu.
PETİNFO 2014/11 62-63
KONGRE
Instagram Yarışması
KHVHD’den
Bu yıl dokuzuncusu düzenlenen Küçük Hayvan Veteriner Hekimleri
Derneği (KHVHD) Sürekli Eğitim Kongresi katılımcılarına özel
gerçekleştirdikleri instagram yarışması oldukça ses getirdi.
PETİNFO 2014/11 66-67
Dokuzuncu Küçük Hayvan
Veteriner Hekimler Derneği
Sürekli Eğitim Kongresi’nde
gerçekleştirilen instagram
yarışması oldukça ses getirdi.
Konuyla ilgili bilgileri Kongre
Genel Sekreteri Veteriner
hekim Gizem Taktak’tan aldık.
Instagram yarışmanız hakkında bizi
biraz bilgilendirebilir misiniz? Bu
yıl kongrenizde böyle bir yarışma
düzenlemeye nasıl karar verdiniz?
KHVHD olarak sosyal medyanın
gücünün veteriner hekimlerimiz
tarafından daha da fazla kullanılmaya
başlamasını takip ediyoruz. Bu
yolla instagram üzerinden bir
yarışma başlattık. Bu yarışma da
kullanılan etiketlerle veteriner
hekimlerin kendi hesaplarında
paylaştıkları fotoğraflardan en çok
beğeniyi alana küçük bir süprizimiz
olacaktı. Bunun için instagram
çerçevesini hazırlayarak veteriner
hekimlerimizden hazırladığımız
çerçeveyle fotoğrafları paylaşmalarını
istedik. Kullanılacak etiketler KHVHD,
WSAVA ve FECAVA olmalıydı.
Bunun üzerine en çok beğeniyi Vet.
Hek. Şükrü Çobanoğlu kazanmıştır.
Kendisi yarışmamızın boyutunu biraz
değiştirerek ödül almak istememiş
ve sponsorlarımızdan Mopsan firması
ile görüşerek Bolluca’daki canlarımız
için 1,5 ton mama desteği verilmesini
sağlamıştır. Yarışmamıza renk ve
heyecan kattıkları için kendilerine ve
Mopsan (Hill’s) firmasına teşekkür
ederiz. Yarışmamızın farklı bir boyuta
taşınması üzerine bir kazanan daha
belirlemek istedik. #KHVHD etiketiyle
instagramda en çok beğeniyi alan
Yaman Kömürcüoğlu’na bir sonraki
Sürekli Eğitim Kongremizin davetlisi
olacağını duyurduk.
WSAVA ve FECAVA nedir?
Bu yarışma ile ‘’WSAVA ve
FECAVA nedir?’’ sorusu hemen
www.kucukhayvanveterinerhekimlerdernegi.org.tr
www.wsava2015.com
www.fecava2015.org
www.wsava.org
akıllara geldi. Amacımız FECAVA
ve WSAVA üyesi olan derneğimizin
tanıtımını yapmaktı.
Dünya Küçük Hayvan Veteriner
Hekimleri Derneği (WSAVA ) tüm
dünya üzerinde yüzden fazla derneğin
üyesi olan bir kurumdur. WSAVA her
sene dünyanın bir ülkesinde dünya
çapında kongreler düzenlemektedir.
Bu kongrelerde, WSAVA yani
KHVHD üyelerine indirimli katılım
sağlanmaktadır. WSAVA çalışma
gruplarıyla klinisyenler için yararlı
olacak konular üzerinden bilimsel
komiteler düzenlemektedirler. Bunlar
aşılama esasları grubu, genetik
hastalıklar komitesi gibi pek çok
konuda araştırmalar yapmaktadırlar.
Aynı zamanda bilimsel yayınları olan
JSAP ve Clinician’s Brief’a ücretsiz
ulaşabilirsiniz. Tüm bunlara ulaşmak
için www.wsava.org sitesinden
gelişmeleri takip edebilirsiniz. WSAVA
gelecek sene 15-18 Mayıs 2015’de
Bangkok,Tayland’da yapılacaktır.
Avrupa Küçük Hayvan
Veteriner Hekimleri Derneği
Federasyonu (FECAVA ) avrupadaki
klinisyen Veteriner hekimlerin
profesyonel gelişimini destekleyen
bir platform sunar. Yine WSAVA
gibi her sene Avrupa Veteriner
kongrelerini destekleyerek Avrupalı
meslektaşlarının yeni gelişmelerden
haberdar olmasını sağlar. 2011
FECAVA Avrupa Kongresi’nin
Türkiye’de yapılmış olması da yine
KHVHD için başlı başına bir gurur
kaynağıdır ve her fırsatta Avrupalı
meslektaşlarımız arasında övgüyle
bahsedilmektedir. FECAVA her sezon
bilimsel bir yayın hazırlamaktadır.
EJCAP online olarak sunulan
FECAVA’nın bilimsel yayınıdır. Tüm
KHVHD üyelerine ücretsizdir. Ipad,
masaüstü kullanımı ile oldukça
pratik bilgiler sunan bu yayını Türk
meslektaşlarımızın takip etmesini
öneriyoruz. Pek çok platformdan
yayınlanmış olmasına rağmen
Türkiye üzerinden katılımın sadece on
üzeri olduğunu üzülerek söylüyoruz.
Tüm bu bilgilere ulaşmak için www.
fecava.org adresinden takip edilebilir.
FECAVA Avrupa kongresi
gelecek sene 15- 17 Ekim 2015
tarihleri arasında Barselona,
İspanya’da yapılacaktır. Avrupa
kongrelerine indirimli katılmak
için KHVHD Derneği facebook
sayfasından direk mesajla
ve web sitesinden bizimle
irtibata geçebilirsiniz. Türk
meslektaşlarımızın kongrelerden
daha çok yararlanmalarını ve
bilimsel yayınları daha çok takip
etmelerini bekliyoruz. 
KHVHD, WSAVA’nın
PR Komitesinde
Dünya Küçük Hayvan Veteriner
Hekimleri Derneği (WSAVA) yönetim
kurulu üyesi Dr. Renée Chalmers Hoynck
van Papendrecht kongrede WSAVA‘yı
tanıtıcı bir sunum gerçekleştirdi. Küçük
Hayvan Veteriner Hekimler Derneği
(KHVHD)’nin düzenlediği instagram
yarışması fikrine bayıldığını altını
çizerek Türkiye’deki temsilcilerini
WSAVA’nın PR komitesine ekledi.
KONGRE
KHVHD’nden
oldukça ses
getirecek bir
kongre daha…
31 Ekim-1 Kasım tarihlerinde Küçük Hayvan Veteriner Hekimleri Derneği’nin
düzenlediği Sürekli Eğitim Kongreleri’nin 9.’su Kurtköy Crown Plaza’da 400
Veteriner hekimin katılımıyla gerçekleştirildi. Dikkat çekici sunumlarla aktarılan
bilimsel veriler Veteriner hekimlerin kongreden tatmin olarak ayrılmasını sağladı.
Küçük Hayvan Veteriner Hekimler Derneği İstanbul Üniversitesi Veteriner
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halil Güneş
Başkanı Vet. Hekim Erkut Gören
Bursa Uludağ Veteriner Fak. Öğretim
Görevlisi Nureddin Çelimli
Samsun 19 Mayıs Üni. Veteriner Fak.
Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Arzu Fındık
PETİNFO 2014/11 68-69
Trokya Bölgesi Veteriner Hekimler
Odası Başkanı Erdal İlgü
Samsun 19 Mayıs Üni. Veteriner Fak.
Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Murat Fındık
T
ürk Veteriner
Hekimleri Birliği,
Veteriner Hekimler
Derneği ve Wsava
ile çeşitli odalardan
gelen temsilcilerle
açılışı yapılan kongre, 11 yerli,
13 yabancı konusunda uzman
konuşmacıyla gerçekleştirildi.
Sürekli Eğitim Kongresi’nin açılış
konuşmasıda KHVHD Sürekli Eğitim
Kongresi Başkanı Veteriner Hekim
Müjgan Çevik Aksay bu yıl ilk kez
gerçekleştirilecek olan at hekimliği
sunumları hakkında katılımcıları
bilgilendirdikten sonra bilimsel ve
sosyal içeriğiyle keyifli bir kongre
dileyerek sözü KHVHD Başkanı
Veteriner hekim Erkut Gören’e bıraktı.
Erkut Gören iki haneli rakamlara
geçecek olmanın gururundan
bahsederek konuşmasına başladı.
KHVHD’nin mesleki değerleri
artırmaya yönelik hedeflerinden
bahsederek dernek projelerinin
devam edeceğinin tüyolarını
verdi. Ardından tüm katılımcılara
desteklerinden dolayı teşekkür
ederek konuşmasını bitirdi.
İstanbul Üniversitesi Veteriner
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halil
Güneş’te kongre katılımcıları
arasındaydı. Konuşmasına
veteriner hekimliğin vizyonundan
ve hedeflerinden bahsederek
başladı. KHVHD’nin geçmiş yıllarda
düzenlediği başarılı kongrelerden
bahsetti. Sürekli Eğitim Kongresi’nin
her sene çıtayı bir adım daha
yükselttiğinin altını çizerek kongre
yöneticilerini tebrik etti. Üniversite
sonrası eğitimin önemini vurgulayan
Halil Güneş, bu konu da her tür
organizasyonun destekçisi olduğunu
belirtti. Prof. Dr. Güneş, Küçük
Hayvan Veteriner Hekimleri Derneği
yöneticilerine her sene düzenli
olarak gerçekleştirdikleri bu eğitici
seminerler için teşekkürlerini ileterek
konuşmasını bitirdi.
Küçük hayvan hekimliği ve
at hekimliğiyle ilgilenen Veteriner
hekimlere yönelik dünyanın dört
Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ’un kongrede gerçekleştirdiği sunuma
Veteriner hekimlerin kalıtılımı oldukça yüksekti.
Protein-kayıplı enteropatilerE
KARŞI GÜNCEL YAKLAŞIMLAR
Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ klinikte
sık karşılaşılan bir problem olan
Protein-kayıplı enteropatilerin tanı
ve tedavisinde kullanılabilecek
güncel yaklaşımlar üzerinde durdu.
Sunumdan bazı önemli notlar;
Sık karşılaşılan bir klinik problem olan
Protein-kayıplı enteropatiler (PKE)
gastrointestinal kanaldan yoğun
protein kaybı ile karakterizedir.
Genellikle hipoalbüminemi ve
hipoglobulinemi birlikte görülse de
bazı durumlarda PKE’li hastalarda
globülin seviyesi değişkenlik
gösterir. Sindirim sisteminde
şekillenen protein kaybı normal
döngüde total albüminin %10’unu
oluştururlar oysa PKE’li hastalarda
bu oran total albümin havuzunun
%60’ına çıkmaktadır. PKE, intestinal
lenfanjiektezi, lenfoma ve yangısal
bağırsak hastalığı gibi çeşitli bağırsak
problemleri ile birlikte görülür. Her
ırk ve yaşta görülebilmesine rağmen
bazı ırklarda diğerlerinden daha
fazla karşılaşıldığı bilinmektedir. Tanı
çalışmaları sırasında öncelikle, ayırıcı
tanı listesinde yer alan hastalıklar,
hastanın yaşı, ırkı, bulunduğu
coğrafya temelinde irdelenir.
PKE’nin başlıca nedenleri erişkin
köpeklerde intestinal lenfanjiektazi,
yangısal bağırsak hastalığı (IBD)
sindirim kanalı lenfomaları (LSA)
ve histoplazmozis gibi fungal
enfeksiyonlardır. Genç köpeklerde
daha az görülen PKE’lere parazitler
ve invajinasyon neden olurken,
kedilerde PKE’nin en önemli nedenleri
IBD ve sindirim kanalı lenfomalarıdır.
PKE’li hastalarda sık karşılaşılan
diğer laboratuvar anormallikleri;
lenfopeni, hipokolesterolemi,
hipomagnezemi ve hipokalsemidir.
Tedavi hastalığın klinik şiddeti, yapısı
ve histopatolojik lezyonların şiddeti
ile hipoalbümineminin varlığına göre
yönlendirilmelidir.
KONGRE
bir yanından konusunun uzmanı
Veteriner hekimlerin katılarak
sunum yaptığı oldukça kapsamlı
bir kongreydi. Veteriner hekimlerin
önerileri ve tercihleri doğrultusunda
oluşturulmuş olan bilimsel program,
1. gün 2 ana salon ve 1 çalıştay
salonu, 2. gün ise 3 ana salon ve bir
çalıştay salonu ile tamamlandı.
Veteriner hekimler, Prof. Dr.
Nilüfer Aytuğ, Doç. Dr. Ebru Yalçın, Dr.
Ateş Barut, Prof. Dr. Alper Baran, Doç.
Dr. Arzu Fındık ve Prof. Dr. Murat Fındık
gibi değerli hocaların gerçekleştirdiği
sunumlara yoğun ilgi gösterdi. Ayrıca
Hasvet sponsorluğunda Nurettin
Çelimli tarafından gerçekleştirilen
“Veteriner Ultrasonografi” workshopa
olan katılım oldukça çoktu. Veteriner
hekimlerin yoğun ilgi gösterdiği
workshopta klinisyenlerin teknolojik
donanıma gösterdiği önem açıkça
görüldü. Sektörün liderlerinden
birçok firmanın kongrede düzenlediği
yarışmalar katılımcıların eğlenceli
vakit geçirmesini sağladı. Firmalar
katılımcıların keyifli zamanlar
geçirmelerini sağlarken bir yandan da
yepyeni ürünlerini ve yeni projelerini
onlarla paylaştı.
Gerek bilimsel gerekse sosyal
açıdan başarılı bir kongreydi
31 Ekim-1 Kasım tarihlerinde
gerçekleşen 9. Sürekli Eğitim Kongresi
ile ilgili değerlendirmeleri KHVHD
yönetim kurulundan aldık.
Türk Veteriner Hekimleri Birliği,
Veteriner Hekimler Derneği ve
WSAVA ile çeşitli odalarımızdan gelen
temsilcilerimizle açılışını yaptığımız
kongremizde, 11 yerli, 13 yabancı
konusunda uzman konuşmacımızı
dinledik. Meslektaşlarımızın
önerileri ve tercihleri doğrultusunda
oluşturduğumuz bilimsel
programımızda bu yıl ilk kez at
hekimliğinin gelişimine katkıda
PETİNFO 2014/11 70-71
bulunmak adına bilimsel
programımızda yer verdik ve at
hekimliği ile ilgilenen meslektaşlarımız
ile kongrede buluştuk. Kongre
sonrası meslektaşlarımızdan ve
sponsorlarımızdan gelen güzel
yorumlar bizleri mutlu etti. Gerek
bilimsel gerekse sosyal açıdan başarılı
bir kongre geçirmiş olmak, bu konuda
övgüler almak yönetimimizde emeği
geçen herkesi memnun etti. Birçok
meslektaşımız otelin konforu ve
hizmetinin güzel olduğunda bahsetti.
Ufak tefek şikayetler olmadı diyemeyiz.
Özellikle Avrupa yakasından bazı
klinikler otelin uzaklığından ve trafikten
yakındı. Kongremizin kapasitesine
uyacak ve uygun fiyatlar verecek
kongre merkezi arayışı sonucu
Crowne Plaza tercih edilmiştir.
İstanbul dışından katılım gösteren
meslektaşlarımız ise Sabiha Gökçen
Havaalanına yakınlığı ve alışveriş
merkezi içinde olması nedeniyle
kongre otelimizi doğru tercih olarak
değerlendirmişlerdir. Bunlar dışında
kongreyi İstanbul dışında yapılmasını
teklif eden meslektaşlarımız da oldu.
Öneriler yönetim kurulumuz tarafından
değerlendirilerek bir sonraki kongrenin
hazırlıklarında uygulanacaktır.
Sektör firmalarımızın desteği
ile gerçekleşen kongremizde,
ülkemizin birçok şehrinden
katılan meslektaşlarımız yanında
Kore, İran ve Azerbaycan’dan da
katılımlar oldu. Meslektaşlarımızın
katılımı ile her geçen yıl daha
başarılı kongreler gerçekleştiren
derneğimiz, sonraki kongrelerin
daha verimli olması için yoğun çaba
harcamaktadır. Kongrelerin hazırlık
aşamasında görev almak isteyen tüm
meslektaşlarımızın dernek yönetim
kurulumuzla bağlantıya geçmesini
rica ederiz. Daha başarılı olacağını
umduğumuz 10. Sürekli Eğitim
Kongremiz’de buluşmak üzere...
30.000 adet sağlık karnesi
Basın sponsoru olduğumuz 9. KHVHD Sürekli Eğitim
Kongresi’ndeki standımıza Veteriner hekimler ve sponsor
firma yetkilileri tarafından ilgi oldukça yoğundu. Kongreye
özel hazırlattığımız 30.000 adet sağlık karnesi ve dergimizin
kongre özel sayısıyla Petinfo farkını konuşturduk. Petinfo
ailesi olarak Veteriner hekimlik mesleğini geliştirecek her
türlü organizasyonun her zaman destekçisiyiz.
KONGRE
Dr. Ateş Barut, sadece bakarak ve dokunarak
yapabilecekleri 50 nörolojik tanı hakkında bilgilendirdi.
Doç. Dr. Ebru Yalçın katılımcılara stresle nasıl
başa çıkabileceklerine dair tüyolar verdi.
NÖROLOJİK MUAYENEDEKİ
ALTIN KURALLAR
Köpek ve Kedilerde Stresin
Tanımlanması ve Yönetimi
Nörolojik muayenenin
amacı nörolojik fonksiyon
bozukluğunun saptanması
ve nöroanatomik
lokalizasyonun yapılmasıdır.
Bu amaçla yapılan nörolojik
muayene asla muayene
masasında başlamaz
ve ilk aşama her zaman
eksiksiz alınan bir anamnezi
takip eden gözlem ve
kayıtlama olmalıdır.
Gözlem, dokunma ve
maniplasyon birçok nörolojik
problemin tanımlanması ve
lokalizasyonu için yeterlidir.
Gözlem sırasında öncelikle
mental sorunlar ve bilinç
değerlendirilir. Hastalar
tettikte / alert, alık,
demansda ya da depresif
olarak sınıflandırılabilir.
Daha sonra hastanın mental
durumu değerlendirilir.
Anormal hayvanlar sessiz
ve çevresel uyarımlara
cevap vermekte isteksizdir
Agresyon, vokalizasyon,
anormal seksüel aktivite
gibi davranış değişimleri de
nörolojik hastalıkların
habercisi olabilir. Duruş
ve yürüyüş bozuklukları,
anormal arka bacak
duruşları, anormal vücut
duruşu ve gövde postürü de
muayene sırasında mutlaka
değerlendirilmelidir.
Irk yatkınlıkları da
nörolojik açıdan mutlaka
değerlendirilmelidir.
Nöbet aktivitesi gösteren
genç bir köpek eğer
bir Pug ise idiopatik
epilepsiden önce Pug dog
ensefalit düşünülmelidir.
Adım uzunluğunun
değerlendirilmesi nörolojik
muayenenin çok önemli
bir parçasıdır. YMN
neurolojik hastalığına
sahip hayvanlarda normal
ya da uzamış adımlar
görülürken ortopedik ya da
nöromuskuler hastalıklarda
kısa adımlar görülü
Bir hastanın sadece
gözlemlenmesi ve
maniplasyonu ile başka hiçbir
teste gerek duyulmaksızın
birçok nöroanatomik tanıyı
koymak mümkündür.
Stres ve strese karşı verilen
cevaplar, yıllarca beşeri
ve veteriner hekimlerin
ilgisini çekmiştir. Stresin
az miktarda ve geçici olanı
canlıyı hayatta ve aktif
tutmayı sağlarken kronik
olması bazı dezavantajları
beraberinde getirir.
Kedi ve köpeklerde stres,
sahipleri ya da çevre şartları
nedeni ile oluşabilir.
Sahipleri ile ilgili
faktörler: Aşırı baskıcı,
ısrarcı tutumlar,
komutlarda tutarsızlık, hiç
ilgilenmeme ya da aşırı
sevgi gösterme ve gereksiz
heyecanlandırma
Çevresel şartlar:
Hospitalizasyon, kafese
kapatılma, fiziksel travma,
rutinin değişimi, sert ve
gereksiz eğitim yöntemleri,
gürültülü ve kalabalık ortam,
yeterli uyku ve dinlenme
zamanının olmaması,
yetersiz gıda ve su verilmesi
Stresin tayini için dikkatli bir
inspeksiyonla muayeneye
başlanmalıdır. Hastanın
PETİNFO 2014/11 72-73
klinik muayenesinde kalp
ve solunum hızının artışı,
tansiyonun yükselmesi gibi
bulgular gözlenir. Strese
karşı verilen cevaplar 3 ana
başlıkta toplanabilir.
a. Yalanma, temizlenme ve
pika davranışları
b. Böğür emme, aşırı
yalanma, kuyruk ısırma, aşırı
havlama, polidipsi, polifaji
gibi stereotipik hareketler
c. Bakışları sabitleme
ve havayı ısırma gibi
halüsinasyon davranışları
Stresi azaltma yöntemleri
Stres yaratan durumlardan
kaçınma, duyarsızlaştırma,
kokusal uyaranlar, bitkisel
takviyeler, gıda takviyeleri,
oyuncaklar, ilaçlar
Sonuç olarak, stresin
engellenebilmesi için
öncelikle doğru olarak
tanımlanması gereklidir.
Stresin azaltılmasında sözü
geçen yöntemlerden bir
ya da birkaçının birlikte
kullanılması ile davranış
problemlerinin önüne
geçilebilecektir.
KONGRE
Ana sponsorluk
eşliğinde keyifli
bir kongre
Geçtiğimiz sene Nestlé Purina PetCare ana sponsorluğunda 8.’si
gerçekleşen KHVHD Sürekli Eğitim Kongresi’nin dokuzuncu ayağı,
yine Nestlé Purina ana sponsorluğu’nda 31 Ekim - 1 Kasım 2014
tarihlerinde Crowne Plaza İstanbul Asia’da gerçekleşti.
N
estlé Purina PetCare ailesi
olarak, veteriner hekim
dostlarımız ile bir araya
geldiğimiz bu organizasyonda,
sektördeki gelişmeler üzerine
paylaşımlarda bulunurken, ana
sponsorluğumuzu bu sene de devam
ettiriyor olmanın mutluluk ve gururunu
da misafirlerimiz ile paylaştık...
Nestlé Purina firması olarak
sektöre her anlamda yaptığımız
yatırımların ortak buluşma
noktası, kategorinin daha da
hızlı büyümesine ve işimize katkı
sağlamak amacı taşımaktadır. Tüm
bölge bayilerimiz ile yine bir araya
gelerek, standımızda kahvelerimizi
yudumlarken kongreye katılan
veteriner hekimler ile keyifli bir
iletişimde ve bilimsel paylaşımlarda
bulunma fırsatı yakaladık.
İki gün boyunca yoğun ilgi gören,
sektör adına yapılan renkli sohbetlere
ve bilgilendirici konuşmalara sahne
olan standımızda, tüm markalarımız
hakkında görüşmenin yanı sıra,
lansmanından sonra tüketiciler
tarafından gerçek parça etli yapısı ile
çok beğenilen PRO PLAN Duo Delicé
skalasına yeni eklenmiş ürünler
üzerinde de detaylı olarak konuşma
fırsatı yakaladık.
Küçük ırklara özel, “Küçük Irk
Büyük Uzmanlık” sloganı ile yola
PETİNFO 2014/11 74-75
çıkan PRO PLAN Duo Delicé Small
Breed ürünümüzün sığır etli ve
somonlu olmak üzere iki ayrı çeşidi
veteriner hekimlerimize tanıtıldı ve
hızla büyüyen küçük ırk popülasyonu
göz önünde bulundurulduğunda,
veteriner hekimler tarafından
firmamızın çok doğru bir adım atmış
olduğu yorumları alındı.
Olumlu yorumların ve iş
ortaklarımızla gerçekleştirdiğimiz
başarılı fikir alışverişlerinin
ışığında fark ediyoruz ki, sürekli
gelişen ve değişerek yenilenen
sektörümüzde, bizlere düşen
görev, evcil hayvanlarımızın da
bizler gibi sağlıklı ve mutlu bireyler
olarak yaşamalarını sağlamak.
Bu doğrultuda, Nestlé Purina
PetCare ailesi olarak bizler de hız
kesmeden tüm çalışmalarımızla
veteriner hekimlerimize ve sektöre,
her geçen gün daha da destek
olmaya elimizden geldiği ölçüde
devam edecek ve kendimizi aşarak
ilerleme kaydedeceğiz.
Veteriner hekimlerin klinikte
işlerini kolaylaştıracak
“Evcil Hayvan Sahipleri Eğitim
Atlası”kongre vasıtasıyla
veteriner hekimlere sunuldu.
Merial Türkiye’den
ilk kongre katılımı
Merial Türkiye katıldığı 9. Küçük Hayvan Veteriner Hekimler
Derneği Sürekli Eğitim Kongresi’nde veteriner hekimlere
gelecek dönem projelerini anlatma fırsatı buldu.
M
erial Türkiye olarak faaliyete
geçtiğimiz Haziran ayından
sonra ilk kongre katılımımız
KHVHD Kongresi oldu. Kongreye
stand sponsoru olarak katıldık. Pet aşı
ve ilaçlarında dünya lideri olan Merial,
Türkiye’deki operasyonlarını kendi ekibi
ile sürdürme kararı alarak Haziran
ayından itibaren ürünlerinin satış,
teknik ve pazarlama desteğini direkt
olarak kendisi vermeye başlamıştır.
Ürünlerimizin dağıtımı ise Anadolu Pet
firması kanalıyla yapılmaktadır.
Pazara yeni girmiş olmamız
dolayısıyla öncelikle halihazırda olan
ürünlerimize ve özellikle de Frontline
Combo’ya odaklandık. Frontline
Combo için Merial’in özel olarak
hazırladığı ve orijinal illüstrasyonların
yer aldığı “Evcil Hayvan Sahipleri
Eğitim Atlası” kongrede tanıttığımız
materyallerden birisiydi. İç ve dış
parazitlerin yaşam sikluslarını hasta
sahiplerinin anlayacağı yalınlıkta özel
çizimlerle gösteren bu kitap, veteriner
hekimlerden çok ilgi gördü. Hekimlerin
hasta sahiplerine karşılaştıkları paraziter
problemi anlatırken kullanmaları
amacıyla geliştirdiğimiz bu atlas,
inanıyoruz ki meslektalarımızın
işini görsel boyuta taşıyarak çok
kolaylaştıracak. “Evcil Hayvan Sahipleri
Eğitim Atlası” Kasım ayından itibaren
sahada dağıtılmaya başlanacak.
Kongrede İstanbul içi ve dışı
birçok noktadan gelen veteriner
hekimlere, Merial’in gelecek dönem
projelerini anlatma fırsatı bulduk.
Bunun son derece faydalı olduğunu
düşünüyoruz. Merial olarak ilk defa
hekimlerimizin karşısına çıktık ve
Merial markası altında ilk defa
buluştuk. Veteriner hekimlerimizin
yakın dönemde pazara sunacağımız
ürünlerimizle ilgili görüş ve önerilerini
aldık. Hekimlerin standımıza olan
ilgisi oldukça güzeldi. Bundan sonraki
stratejilerimizde bu beklentiler
bizlere yol gösterecektir.
KONGRE
K
HVHD tarafından bu yıl 31
Ekim-1 Kasım 2014 tarihlerinde
düzenlenen Anadolum
Kongresi’nde Mopsan/Hill’s olarak
temel odağımız yeni ürünümüz
Hill’s Prescription Diet c/d Urinary
Stress’idi. Mopsan Veteriner Ürünleri
olarak distribütörlük faaliyetlerini
yürüttüğümüz Hill’s markası ile
bu yıl 9.’su düzenlenen Anadolum
Kongresi’nde değerli Veteriner
hekimlerimizi ağırlamanın
gururunu yaşıyoruz.
Kongrenin bilimsel içerikli
oturumlarının arasında Hill’s
standında hem yeni ürünümüz ile
ilgili bilgilendirilen Veteriner hekimler
hem de en iyi şekilde ağırlandı. 2 gün
boyunca Hill’s standına kayıt veren
ve stres toplarını alan Veteriner
hekimler kongrenin 2. günü stantta
gerçekleştirilen çekilişe katılma
hakkı kazandı. Kayıt veren hekimler
arasından yapılan çekiliş sonucunda
Ankara’dan değerli Veteriner
hekimimiz Ateş Barut çift kişilik bir
haftasonu tatili kazandı. Kongre
boyunca standımıza gelen tüm
Veteriner hekimlerimize isimlerine
özel hazırladığımız Hill’s anahtarlıkları
da hediye ettik.
Bu yıl Anadolum Kongresinde
Hill’s standının temel iletişim vurgusu
olan yeni ürünümüz Hill’s PD c/d
Urinary Stress, Feline İdiopatik
Sistitis’te (FIC) stresi kontrol etmeye
yardımcı besinsel maddeler içeren,
klinik olarak kanıtlanmış ilk mamadır.
Kedilerde görülen idiyopatik sistitis
ile mücadelede değerli Veteriner
hekimlerin büyük destekçisi olacağına
inandığımız ürünümüz, 2015 yılı
için Mopsan/Hill’s’in en önemli
ürünlerinden biri olarak pazardaki
yerini koruyacaktır.
Her yıl gerek kendi düzenlediği
eğitim faaliyetleri gerekse de sektöre
değer katacak faaliyetlere verdiği
desteklerle yoluna devam eden
Mopsan ailesi olarak, kongrede
emeği geçen tüm meslektaşlarımıza
teşekkür ediyor, nice kongrelerde
birlikte olmayı temenni ediyoruz.
Hill’s yeni ürünü
PD c/d Urinary
Stress’i tanıttı
Mopsan kedilerdeki idiopatik sistitis için risk faktörü
olan stresi kontrol altında tutan yeni ürünü c/d Urinary
ile Anadolu Kongresi’ne katıldı.
PETİNFO 2014/11 76-77
Standımıza olan ilgi
oldukça sevindiriciydi
MSD Hayvan Sağlığı Sürekli Eğitim Kongresi’nde katılımcılara pet
sektöründeki varlıklarını yakın gelecekte artıracağının sinyallerini verdi.
Y
ıllardır sponsor olduğumuz
Küçük Hayvan Veteriner
Hekimler Derneği Sürekli
Eğitim Kongresi’ne katılımın her
yıl artmasından büyük mutluluk
duyuyoruz. Meslektaşlarımızın
standımıza gösterdikleri ilgiden de
son derece memnunuz. Bu sene at
hekimliğinin de kongre programına
eklenmesi ile küçük hayvan veteriner
hekimlerinin yanında at hekimlerine
de firmamızı ve ürünlerimizi tanıtma
fırsatı bulduk. Kongre süresince
meslektaşlarımızla hayvan sağlığı ve
ürünlerimiz hakkında fikir alışverişinde
bulunduk, keyifli sohbetler
gerçekleştirdik. ‘’Daha Sağlıklı
Hayvanlar İçin Bilim’’ felsefemizin
ışığında, kongrede aldığımız izlenim
ve geri bildirimleri değerlendirerek
doğru yolda olduğumuzu bir kez
daha gördük. Yakın gelecekte at ve
pet sektöründeki varlığımız daha da
artacak ve KHVHD ile daha yoğun
çalışma fırsatı bulacağız. Kongrenin
düzenlenmesini sağladıkları
için KHVHD’ne ve standımıza
gösterdikleri ilginizden ötürü tüm
meslektaşlarımıza teşekkür ederiz.
KONGRE
Projelerimizi paylaşma
fırsatı bulduğumuz
başarılı bir kongreydi
9. Sürekli Eğitim Kongresi vasıtasıyla Türkiye’nin her yerinden
gelen veteriner hekimlerle bir araya gelmekten mutluluk duyduk.
C
rowne Plaza İstanbul Asia’da
31 Ekim-1 Kasım tarihleri
arasında gerçekleşen,
Küçük Hayvan Veteriner Hekimleri
Derneği (KHVHD) 9. Sürekli
Eğitim Kongresi’ne Royal Canin
standımızla katıldık. Türkiye’nin
her yerinden kongreye katılan
veteriner hekimlerimizi standımızda
ağırlamaktan büyük mutluluk
duyduk. Kongre boyunca, Veteriner
Hekimlerimize kliniklerinde
kullanabilecekleri çeşitli hediyeler,
veteriner ürün skalamızı tanıtan
PETİNFO 2014/11 78-79
çeşitli broşür ve dergiler dağıttık.
Firmamız adına oldukça yoğun ve
keyifli geçen bu iki günde bizleri
yalnız bırakmayan değerli Veteriner
Hekimlerimize ve Organizasyonda
emeği geçen tüm dernek yönetimine
tekrar teşekkür ederiz.
KONGRE
Metacam® ile sektördeki
boşluğu dolduracağız
Boehringer Ingelheim kendileri tarafından geliştirilen “meloksikam”
etken maddeli ürün olan Metacam®’ı kongre vasıtasıyla klinisyenlere sundu.
YAZI: M. Uyanış ÖCAL Boehringer Ingelheim Hayvan Sağlığı Ürün Müdürü
Ö
ncelikle kongrenin
hazırlanmasında emeği geçen
KHVHD Başkan ve üyeleri
ile bizleri orada yalnız bırakmayan
bütün meslektaşlarımıza çok
teşekkür ederiz. Ülkemizde geniş
katlımcı profiliyle düzenlenen bu tür
kongrelerin sayısı ve bunun sonucu
olarak da mesleki gelişim ve iletişim,
gün geçtikçe artmaktadır.
Ayrıca yoğun bir eğitim temposu
ile beraber sosyal olanakların da
kongreler içerisinde planlanması,
meslektaşlarımızın böyle kongrelere
olan ilgilerini artırmaktadır.
Boehringer Ingelheim olarak bu sene
kongreye, iki yıl önce lansmanını
yaptığımız ve Türkiye’de bir ilk
olan “pimobendan” etken maddeli
Vetmedin® adlı ürünümüzün yanı
PETİNFO 2014/11 80-81
sıra, dünyada kendi sınıfında en
yüksek pazar payına sahip ve
kongreden kısa bir süre önce Türkiye
pazarına sunduğumuz, köpekler ve
kedilere özel farklı formülü ile ön
plana çıkan, “meloksikam” etken
maddeli Metacam® adlı NSAID grubu
yeni ürünlerimiz ile katıldık.
Her zamanki gibi Vetmedin®’e
olan ilgi bizi çok mutlu etti.
insidensine sahip bir ajandır.
Örneğin, selektif bir COX-2 inhibitörü
olan meloksikamın GI sistemde
kanama gibi yan etki oluşturma
riski diğer NSAID’lara nazaran çok
daha düşüktür. Yine Metacam’ı®
daha güvenli kılan diğer bir özellik,
miyokardiyal prostasiklini inhibe
etmediği için hipertansiyona ve
ödeme neden olmaması, dolayısiyle
kardiyovasküler risk açısından
oldukça güvenli bir alternatif
oluşturmasıdır.
Yapılan çalışmalar, meloksikamın,
bazı klasik non-steroid ilaçlar
tarafından indüklenen trombosit
agregasyonu inhibisyonu sonucu
oluşan kanama zamanının uzaması
Metacam® en yüksek
güvenlik marjına sahip
NSAID’dır ve uzun süreli
tekrarlayan dozlarda
kullandığında dahi
toksikasyon riski yoktur.
Meslektaşlarımız ile Vetmedin®
deneyimlerini paylaşma fırsatı
yakalamımız bizim için çok
değerliydi. Standımızda ayrıca
spesifik kardiyolojik muayene
için hazırladığımız “Kardiyolojik
Değerlendirme Formumuzu”
meslektaşlarımızın beğenilerine
sunduk. Diğer taraftan,
meslektaşlarımız tarafından zaten
oldukça iyi bilinen ve molekül olarak
Boehringer Ingelheim tarafından
geliştirilen “meloksikam” etken
maddeli, kedi ve köpekler için ayrı
ayrı formüle edilmiş Metacam®
Oral Süspansiyon grubu ürünlerimiz
hakkında da meslektaşlarımıza
detaylı bilgi aktarma şansımız oldu.
Metacam® Kedi Oral
Süspansiyon; Avrupa ülkeleri başta
olmak üzere pek çok ülkede kedilerde
uzun süreli tekrarlayan dozlarda
kullanımına izin verilen ilk ve tek oral
non-steroid olma özelliği taşıyor.
Bunun nedeni meloksikamın
metabolizasyon mekanizmasına bağlı
olarak sınıfının en yüksek güvenlik
marjına sahip NSAID olması ve
uzun süreli tekrarlayan dozlarda
kullandığında dahi toksikasyon riski
oluşturmamasıdır.
Meloksikam, karaciğer ve
böbrekler üzerinde diğer NSAID’lere
göre çok daha sınırlı bir yan etki
üzerine etkisi olmadığını göstermiştir.
Özellikle kedilerde NSAID
kullanımının çok sınırlı olduğunu
düşünürsek, Türkiye’de de Metacam®
Kedi Oral Süspansiyon ile güvenlik ve
etkinlik anlamında büyük bir boşluğu
dolduracağımıza inanıyoruz.
Köpeklerde ise, akut ve
kronik ağrı yönetiminde yukarıda
belirttiğimiz özelliklerden
dolayı yüksek güvenlik profili
ve kullanım kolaylığı açısından
değerlendirildiğinde, Metacam®
Köpek Oral Süspansiyon’un da kısa
sürede veteriner hekimlerimizin
beğenisini kazanacağına inanıyoruz.
Boehringer Ingelheim Hayvan
Sağlığı ailesi olarak, bir sonraki
kongede meslektaşlarımız ile bir
araya gelmek için sabırsızlanıyor ve
kongrenin düzenlenmesinde katkısı
bulunan tüm isimlere bir kez daha
teşekkür etmek istiyoruz.
KONGRE
P
et hekimliğinde büyük önemi
bulunan KHVHD Sürekli Eğitim
Kongresi’nde Hasvet Medikal,
E-vet Yazılım ve Medyavet şirketler
grubu olarak yer almaktan mutluluk
duymaktayız. Kongrede emeği geçen
herkese teşekkür ederiz.
Hasvet Medikal olarak
kurulduğumuz zamandan bu yana,
kurucumuz Hidayet Şimşek’in,
hekimlerin mesleki gelişimlerine
sınırsız katkı sağlama prensibine
istinaden, tüm organizasyonlara destek
olmaktayız. Kongre programında
yer alan Ultrasound muayene
uygulamasına bulunduğumuz cihaz
desteği sırasında hekimlerimizin artık
ultrasound muayenelerine oldukça
önem vermeye başladıkları fark
ettik. Bu ilgi, kongreler ve bizim gibi
firmaların bu konulara verdiği emek
ve eğitimler ile desteklenmektedir.
Bu kongrelerin bize en büyük
kazanımı, sektöre faydalı olabilmenin,
hekimlerimize mesleklerini daha
rahat icra etmelerine destek
olmamızın mutluluğudur. Artık
firma olarak çok iyi bildiğimiz konu,
hekimlerimizin çok büyük kısmının
bizim ürünlerimize aşina olmasına
Hasvet’ten
mesleki gelişime
sonsuz destek
Hasvet sponsorluğunda gerçekleştirilen Ultrasound muayene
uygulaması katılımcılar tarafından oldukça ilgi gördü.
karşın, her buluşmamızda bize ‘’yeni
ürünleriniz nelerdir? Hangi ürünü
getirdiniz? ‘’ şeklindeki sorularla
beklenti yarattığımızdır. Kongrede
yeni çalışmaya başladığımız fakat
sektörde çok uzun yıllardır beğenilerek
kullanılan Bionote Hızlı Test Kitleri’ni
ve bunun ile beraber sektöre yeni
kattığımız Medyavet Proje Reklam
Danışmanlık firmamızı hekimlere
tanıttık. Hekimlerden aldığımız çok
PETİNFO 2014/11 82-83
olumlu tepkiler, çok doğru bir yolda
olduğumuzu, bize duyulan güveni ve
Medyavet projemizin sektöre yapacağı
katkıları bir kere daha bize gösterdi.
Biz firma olarak 9.KHVHD
Sürekli Eğitim Sempozyumu’nda
bulunmaktan çok büyük keyif duyduk,
hekimler ile bizleri buluşturan
bilimsel, mesleki ve işletme eğitimi
sağlayan organizasyonlarda tekrar
buluşmayı dileriz.
KONGRE
Kısa sürede çok
fazla Veteriner
Hekime ulaşma
imkanı bulduk
Ayra Grup Veterinerlik KHVHD’nin düzenlediği Sürekli Eğitim
Kongre’sine katılarak piyasaya yeni sürdüğü Akut Faz Protein
Analiz testlerimizi daha geniş bir kitleye tanıtma imkanı buldu.
PETİNFO 2014/11 84-85
A
yra Grup Veterinerlik olarak
Küçük Hayvan Veteriner
Hekimler Derneği tarafından
düzenlenen Sürekli Eğitim
Kongre’lerine ilk defa katıldık. Henüz
Akut Faz Protein Analiz testlerimizi
yeni yeni Veteriner hekimlerimize
tanıtmaya başladığımız bu dönemde,
böyle yüksek katılımlı bir kongreye
katılarak gerek manevi gerekse ticari
açıdan çok doğru bir karar verdiğimizi
anladık. Sürekli Eğitim Kongresi
bizim için öncelikle konsantre hekim
yoğunluğu açısından çok önemliydi,
gerçekleştirdiğimiz katılımla çok az
sürede çok fazla Veteriner Hekime
ulaşma imkanı bulduk. Veteriner
hekim pratiğinde ürünlerimizin
ne kadar önemli olduğunu
bizlerde bir kere daha anlamış
olduk. Hatta sunum aralarında
standımıza gösterilen yoğun ilgiye
yetişemediğimiz zamanlar oldu.
Ticari açıdan ise farklı illerden gelen
birçok klinik sahibi veya kurum
çalışanı Veteriner Hekimler ile Akut
Faz Protein cihazımızı buluşturduk.
Üretici firmamızdan aldığımız destek
ile birlikte kongre esnasında birçok
Veteriner hekimimizi Akut Faz Protein
cihazı sahibi yaptık. Bilimselliğin ön
planda tutulduğu ve sektöre hizmet
veren herkesi memnun ayrıldığı bir
kongre geçirdiğimizi söyleyebilirim.
Ayra Grup Veterinerlik olarak KHVHD
üyelerine ve tüm katılımcılara
gösterdikleri ilgi ve destekten dolayı
çok teşekkür ederiz.
KONGRE
Öğrenci işi kongre
başarıyla tamamlandı!
Fırat Üniversitesi Veteriner
Fakültesi öğrencilerinin
kurduğu Bilimsel
Araştırma ve Yayın
Kulübü’nün geçen sene
başlattığı Uluslararası
Veteriner Hekimliği
Öğrencileri Kongresi’nin
ikincisi 16- 18 Ekim’de
başarıyla gerçekleştirildi.
Geçtiğimiz yıl Fırat
Üniversitesi Veteriner Bilimsel
Araştırma ve Yayın Kulübü üyelerinin
başlattığı 1. Uluslararası Veteriner
Hekimliği Öğrencileri Kongresinin
2.’si VETBAK, IVSA Elazığ ve FÜHAK
(Fırat Üniversitesi Hayvanları
Koruma Kulübü) ortaklığında
16-18 Ekim 2014 tarihinde Prof.
Dr. Mustafa Temizer Konferans
Salonunda gerçekleşti. Kongreye
ulusal ve uluslararası Veteriner
fakültelerinden öğrencilerin talebi
büyüktü. Katılım sayısı ülkemizde
gerçekleşen tatsız olaylardan dolayı
az olsa da kongre öğrencilerin
PETİNFO 2014/11 86-87
dayanışması ve başarısıyla
tamamlandı. Bilimsel anlamda
çalışmaların tartışılıp, sektörel
firmaların tanıtılmasıyla gerçekleşen
kongrenin kültürel ve sosyal ayağı da
katılımcıları memnun etti.
VETBAK Kulübü Başkanı
Volkan Serhat Özen kongrenin
tamamen öğrenci başarısı
olduğunu vurguladı
Açılış konuşmalarında Fırat
Üniversitesi Veteriner Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Kadir Selvi öğrenci
odaklı organizasyonların önemini
vurgulayarak, başarılı bir kongre
Ana sponsorluğunu yaptığımız
kongrenin başarısıyla oldukça
gururlandık. Petinfo ailesi
olarak öğrencilerin sadece kendi
çabalarıyla gerçekleştirdikleri her
kongrenin daima destekçisiyiz.
geçmesi temennisiyle konuşmasını
sonlandırdı. VETBAK akademik
danışmanı Prof. Dr. Kazım Şahin ise
kulübün geçmişten bugüne kadar
olan değişimlerinden bahsetti.
IVSA Elazığ akademik danışmanı ve
Veteriner Fakültesi Dekan Yardımcısı
Prof. Dr. Pınar Tatlı Seven, öğrenci
kongresinin başlangıç aşamasından
itibaren son gününe kadar özveriyle
çalışan kongre görevlisi öğrencilerinin
çalışmalarını özetleyerek akademik
danışmanı olduğu öğrenci
kulübünü anlattı. VETBAK kulübü
başkanı Volkan Serhat Özen 2.sini
düzenledikleri bu kongrenin tamamen
öğrenci başarısı olduğunu vurguladı.
Geçen yıl ki gibi bir öğrenci işi kongre
düzenlediklerini ve daha iyisi için
her geçen gün ilerlediklerinden
bahsetti. Kongre başkanı Latif Çetin
ise konuşmasında organizasyonun
tüm öğrenciler için başarılı ve verimli
olmasını diledi.
Türkiye’den ve komşu ülkelerden
birçok öğrenci katıldı
Atatürk Üniversitesi, Azerbaycan
Devlet Agrar Üniversitesi, Bingöl
Üniversitesi, Cumhuriyet Üniversitesi,
Erciyes Üniversitesi ve Harran
Üniversitesinin Veteriner fakültesi
öğrencilerinin katılımlarıyla beraber
Fırat Üniversitesi VETBAK, IVSA Elazığ
ve FÜHAK üyeleri, toplamda 150
öğrenci ile gerçekleşen kongrenin ilk
gününde sektörel gündem tartışıldı.
Bu gündem dahilinde Prof. Dr. Kazım
Şahin Türkiye Bilimler Akademisini
ve çalışma stratejisini öğrencilere
anlattı. Ardından kürsüye çıkan
Trabzon Bölgesi Veteriner Hekimler
Odası Başkanı Sebahattin Yazıcı
mezunu olduğu fakültede geçmişi
ile ilgili esprili konuşmasını yaptı.
İki oturum olarak düzenlenen IVSA
Elazığ Oturumunda Prof. Dr. Tamer
Dodurka hayvan psikolojisi üzerine
sunumunu yaptı. Kongre sponsorları
BAVET ve HASVET kendilerini
tanıtan birer oturumda konuştular.
Ardından FÜHAK Şehrin Hayaletleri
isimli oturumda FÜHAK akademik
danışmanı Prof. Dr. Rahşan Özen,
Yusuf Sefa Dedeoğlu ve Çağrı Çoban
sokak hayvanları ile ilgili oturumu
düzenlediler. Günün sonunda
yorgunluklarını atmak üzere öğrenciler
sosyal program çerçevesinde
düzenlenen organizasyona katıldılar.
KONGRE
1
2
3
4
1. Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kadir Servi
2. Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekan Yrd. ve WSA Elazığ Akademik Danışmanı
Prof. Dr. Pınar Tatlı Seven
3. Vetbak Akademik Danışmanı
Prof. Dr. Kazım Şahin
4. Kongre Başkanı Latif Çetin
Kongrenin 2. Gününde
öğrenciler kendi araştırmalarını
katılımcılarla paylaştı
İkinci gün ise oturumlar Vet. Hek.
Gürbüz Ertürk mesleki deneyimleri
ve köpek eğitimi üzerine yaptığı
konuşma ile başladı. Ardından
bilimsel oturumların ilki Arş. Gör.
Eren Polat’ın “Yara iyileşmesinde
alternatif tedavi; lawsonia inermiş”
isimli çalışması ile başladı.
Devamında ise Azerbaycan Devlet
Agrar Üniversitesinden Elnura
Aliyeva Hayvanlarda irinli yaraların
tedavisinde doğal sorbentlerin
uygulanması isimli çalışma sunumu
oldu. Fırat Üniversitesi’nden Ahmet
Can Atasever “Atlarda laminitis”,
Harran Üniversitesinden Tuğba
Armağan “Veteriner Hekimliğinde
sitopatolojinin kullanım alanları
ve önemi”, Fırat Üniversitesinden
Soner Bozkurtlar “Selffeed”, Atatürk
Üniversitesinden Kübra “Zengin
PETİNFO 2014/11 88
kök hücre ve veteriner hekimlikte
kullanımı”, Fırat Üniversitesinden
Merve Pekince “Akvaryum
balıklarında anestezik olarak
karanfil yağı kullanımı”, Cumhuriyet
Üniversitesinden Alparslan
Türkmen’de “Yumurta kabuğu
renk pigmentasyonu biyokimyasal
mekanizması ve etkileri” isimli
bilimsel çalışmalarını katılımcılarla
paylaştı. Son konuşmacı oturumunda
ise Dr. Vet. Hek. Gülay Kabasakal
Ertürk ise Veteriner hekimliğinde
homeopati ile öğrencileri bilgilendirdi.
İkinci günün sonunda düzenlenen
kapanış töreninin ardından
sertifikalarını alan öğrenciler gala
yemeğinde tekrar buluştular. Göl
kenarında düzenlenen kamp ateşi
etrafında sosyal programda eğlenen
öğrenciler için kongrenin üçüncü
gününde de Harput gezisi vardı.
Bilimsel çalışmaların ve
sosyal programın iç içe olduğu 2.
Uluslararası Veteriner Hekimliği
Öğrencileri Kongresi (VETBAK2014)
bu şekilde son buldu. Bilimin ışığında
koşan öğrencilerimizi tebrik ediyor
ve Petinfo ailesi olarak herzaman
destekçileri olduğumuzu bildiriyoruz.
Fırat Üniversitesi VETBAK
başarılarınızın devamını dileriz. 

Benzer belgeler