Mercanada

Transkript

Mercanada
edito
Mercanada’n›n hikâyesi
De¤erli hekimlerimiz,
Sizlere özel haz›rlanm›fl bu dergiyle, renkli ve keyifli bir bafllang›ca imza at›yoruz. Ve
Mercanada’n›n bu ilksay›s›yla ‘merhaba’ diyoruz.
Mercanada dergisi, t›p camias›n›n de¤erli üyeleri için
özel olarak haz›rland›. Bu dergiyle amac›m›z, sizleri yo¤un ve yorucu ifl temposundan bir an olsun uzaklaflt›r›p,
k›sa ve keyifli bir mola verdirmek...
Derginin ismi de bir anlamda bu amaçtan kaynaklan›yor.
Mercanlar, denizlerin akci¤erleri say›lan oluflumlar olarak
biliniyor ve dünya ekosisteminin en zengin kaynaklar›ndan biri olarak tan›mlan›yor. Binlerce canl›n›n yaflama ortam› buldu¤u mercanadalar›, bar›nd›rd›klar› tür çeflitlili¤i
aç›s›ndan ya¤mur ormanlar› ile karfl›laflt›r›labilir.
Bizler de, keyifli röportajlar, kitap, müzik ve sinema dünyas›ndan güncel haberlerin, medikal yaz›lar›n yan› s›ra,
bu ilk say›da do¤aya da yer verelim istedik. Mercanadalar ve bahçelerin renkli süsleri mercan a¤açlar› yaz›lar›m›zdan, Denizlerin En iyi Sualt› Kitab› ödülünü kazanan
Alptekin Balo¤lu’nun foto¤raflar›ndan keyif alaca¤›n›z›
umuyoruz.
Hekimlerimiz yo¤un tempolar› içinde, renkli konular›m›z, bulmaca ve astroloji sayfalar›m›z, satranç anektodlar›m›zla biraz soluklanabildilerse, ne mutlu bize...
Kültür Sanat ve Medikal Haber Dergisi Y›l:1 Say› 1
Mustafa Nevzat ‹laç Sanayi A.fi.’nin
t›p camias›na sundu¤u bir kültür hizmetidir.
Epsilon Yay›nc›l›k Hizmetleri
Tic. ve San. Ltd. fiti. ad›na
Kapak Tasar›m
Film - Grafik
P›nar Kazma
‹mtiyaz sahibi
‹dari Müdür
Ebru Grafik ve Matbaac›l›k A.fi.
Türbedar Sk. No:8 Ca¤alo¤lu/‹stanbul
Tel: 0212 520 85 21
Ömer Yenici
Genel Yay›n Yönetmeni
Berran Tözer
Erol fiahnac›
Sat›fl Koordinatörü
Abdül Vardar
Yaz› ‹flleri Müdürü (sorumlu)
Meltem Erkmen Kapucuo¤lu
Pazarlama Koordinatörü
Banu Yal› Kosifo¤lu
Bask›
Do¤an Ofset
Yay›nc›l›k ve Matbaac›l›k A.fi.
Tel: 0212 622 19 00
Faks: 0212 622 19 59
Editör
Haluk Kalafat
Yay›n Kurulu
Dilek Durmaz Göleli, U¤ur Aflk›m Akkufl
Esra Tarhan, Sinem Gökalp
Reklam
Adres
Dilek Ercanlar / dahili 125
Osmanl› Sk. Osmanl› ‹fl Merkezi
No: 24/4-5 80090 Taksim/‹stanbul
Tel: 0212 244 82 82 pbx
Faks: 0212 252 47 29
Web: www.epsilonyayinevi.com
e-mail: [email protected]
[email protected]
Arzu Tuna / dahili 129
[email protected]
Grafik Tasar›m
Songül Y›ld›z / dahili 124
Sevil Ürel
[email protected]
1
içindekiler
12
16
24
4 . . . . . . . . Portre: Mustafa Nevzat P›sak; Hayat›n› ilaca adayan bir idealist
8 . . . . . . . . Geçmiflten bugüne: ‹lk Türk eczanesi 101 y›l sonra yeniden aç›ld›
10 . . . . . . . Kapak: Denizlerin ya¤mur ormanlar›
12 . . . . . . . Foto¤raf: 2003’ün en iyi sualt› kitab›
16 . . . . . . . Röportaj: Cerrahpafla T›p Fakültesi, Kardiyoloji Anabilim Dal› Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. Zeki Öngen
20 . . . . . . . Hipertansiyonun toplumsal önemi
22 . . . . . . . Süs Bitkileri: Bahçelerin atefl renkli süsleri
24 . . . . . . . Tarihçe: Göklerin ilk sahipleri
26 . . . . . . . Sohbet: Özcan Deniz - Mercan Dede
30 . . . . . . . Yerli albümler
32 . . . . . . . Yabanc› albümler
34 . . . . . . . Sinema
38 . . . . . . . Tasar›m: Ve tasar›m iktidar oldu
40 . . . . . . . Mekân: Polisiye yazar› Esmahan Aykol’dan Cibalikap› bal›kç›s›
42 . . . . . . . Kitap
50 . . . . . . . Çok satanlar
52 . . . . . . . Sahaf: Dünya Casusluk Tarihi
54 . . . . . . . Satranç
55 . . . . . . . Ödüllü bulmaca
56 . . . . . . . Yasemin Boran’la gökyüzü
26
40
2
34
portre
4
Haluk Kalafat
MUSTAFA NEVZAT PISAK
Hayat›n› ilaca adayan bir idealist
Ça¤dafl eczac›l›¤›n
kurucular›ndan biri
olan Mustafa Nevzat
P›sak, 1923 y›l›nda
açt›¤› laboratuar›
dünyan›n çeflitli
ülkelerine ilaç ihraç
eden bir firma
haline getirmenin
yan› s›ra, bir bilim
adam› olarak yapt›¤›
bulufllar ve e¤itim
çal›flmalar›yla da
hayat› boyunca
Türk eczac›l›¤›na
büyük hizmetler verdi.
1923 y›l›nda ‹stanbul’da Mustafa Nevzat Laboratuar›’n› kuran Prof. Mustafa
Nevzat P›sak’›n ad›, Türkiye’de ça¤dafl
eczac›l›¤›n yerleflmesinde eme¤i geçen öncüler aras›nda say›l›r. ‹stanbul
Üsküdar’da kurulan Mustafa Nevzat
Laboratuar›, Türkiye’de enjektabl preparat üreten ilk firmalardan biri. Kuruldu¤u y›l 8 kiflinin çal›flt›¤› laboratuar,
bugün 500 kiflilik uzman kadrosu ve
modern tesisleriyle Türkiye’nin önde
gelen mamül ilaç ve ilaç hammaddesi
üreticileri aras›nda yer al›yor. Mustafa
Nevzat ‹laç Sanayii A,fi. farmasötik
ürünlerini ruhsat ald›¤› Cezayir, Azerbaycan, Irak, Kazakistan, Rusya Federasyonu, Kosova, K›br›s, Bosna Hersek, Gürcistan, Sudan ve Malta gibi birçok ülkeye de ihraç ediyor.
Prof. P›sak’›n Türk eczac›l›¤›na hizmeti,
5
portre
fa Nevzat, on yafl›na geldi¤inde Gönen Rüfldiye’sine geçti. Baflar›l› bir ö¤renciydi. Ailesi onu 1892
y›l›nda ‹stanbul’a gönderdi. ‹stanbul’daki ilk y›l›nda Tophane Askeri Rüfltiyesi’ne devam etti. Ancak
daha sonra Tophane Askeri Rüfltiyesi’nin müfliri
(maraflali) ve ayn› zamanda Mekatib-i Askeriye
naz›r› (bakan) Zeki Pafla onu Eczac› Rüfltiyesi’ne
nakletti. Eyüp’teki ‹plikhane K›fllas›’nda olan Eczac› Rüfltiyesi’nin ikinci s›n›f›na kayd› yap›ld›. Buradan 1995 y›l›nda mezun oldu ve Haydarpafla’daki
T›bbiye-i Askeri ‹dadisi’nden 1898’de eczac› aday› olarak mezun oldu. Demirkap›’daki T›bbiye-i fiahane’den eczac›-kimyager olarak mezun oldu¤unda y›l 1902 idi.
Mustafa Nevzat ‹laç
Sanayii’ni kuran
Mustafa Nevzat
P›sak, en basit
ilaçlar›n bile yurt
d›fl›ndan getirildi¤i
1918 y›l›nda kendi
labarotuar›nda
enjektabl ampul
üreterek Türk
eczac›l›¤› ad›na
önemli bir ilke
imza att›.
6
kurdu¤u firman›n baflar›lar›yla s›n›rl› de¤il. P›sak,
20. yüzy›l›n bafl›nda genç bir eczac› aday› olarak
bafllayan kariyeri boyunca usta-ç›rak modeliyle
ilerleyen eczac›l›k ilminin, ça¤dafl bilim haline gelmesi için önemli giriflimlerde bulundu.
GÖNEN’DE BAfiARILI B‹R Ö⁄RENC‹
Mustafa Nevzat Bey 1879 y›l›nda Band›rma’da
do¤du. Babas› aslen Kafkasyal› olan Gönen kazas›n›n Keçi Dere köyünde çiftlik sahibi Hac› Mehmet
Bey’dir. Ö¤retime do¤du¤u köyde bafllayan Musta-
MEZUN‹YET VE ‹LK GÖREV
Mezuniyet sonras› Makedonya’daki 3. Ordu’ya
ba¤l› Selanik Askeri Hastanesi’nde görevlendirildi.
1909’da Harekat Ordusu ile ‹stanbul’a gelene kadar orada çal›flt›.
Mustafa Nevzat ilerici bir yurtseverdi. 31 Mart Vakas›’ndan önce ‹ttihad-› Terakki saflar›na kat›lm›flt›. Türkiye tarihinde önemli de¤iflimlere neden olan
bu vak’a, Türk eczac›l›¤›na yön verecek eczac›lar
aras›nda yer alacak olan Mustafa Nevzat Bey’in kariyeri için yeni bir kap› açt›; idealist genç ‹stanbul’da yani imparatorlu¤un merkezindeydi art›k.
31 Mart s›ras›nda Y›ld›z Saray›’n›n bir bölümünde
faaliyete geçirilen jandarma mektebine mülaz›m
(te¤men) olarak tayin edildi. Rütbesi mülaz›m olan
bir askerdi, ama o ayn› zamanda bir t›p adam›yd›.
Nefer elbisesini giyerek ‹stanbul’un karmafla dolu
sokaklar›na ç›kt› ve askerin içine kar›flt›. Amac› gereksiz kan dökülmesini önlemekti. Bir y›l sonra
gümrük kimyagerli¤i görevine getirildi. Ancak o bu
görevi kabul etmedi.
Mekteb-i T›bbiye’nin laboratuar flefli¤i s›nav›na
haz›rland›. 1911’de bu s›nav› kazand›. Ve Fehmi R›za Bey ile Osep Celalyan Efendi’den boflalan göreve
tayin edildi.
fiEREF MADALYALI AKADEM‹SYEN
Balkan Savafl› s›ras›nda (1912) okuldan ayr›larak cepheye gitti. Makedonya Cephesi’nde eczac› mülaz›m olarak görev yapt›. Savafl sonras› görevine geri döndü.
Dört y›l sonra Eczac›l›k Mektebi’nde Fenni ‹spençiyari müderrisli¤ine atand›, bu dönemde ayn›
zamanda ‹nas Darülfununu’nda Kimya hocal›¤›
görevini de sürdürdü. Ö¤retim üyeli¤i süresince
T›p Fakültesi’nde Müfredat-› T›p dersleri de verdi.
Prof. P›sak 1914 y›l›nda 1914’de K›z›lay’›n Darüflflafaka Hastanesi eczac›l›¤›na getirildi. 1914-18
Birinci Dünya Savafl›’nda Üsküdar’da K›z›lay nam›na 10.000 kifliye paras›z yemek yediren bir aflhane kurdu. K›z›lay’daki yapt›¤› çal›flmalar nedeniyle Avusturya-Macaristan ve Bohemya Prensi F.
Salvator taraf›ndan kendisine K›z›lhaç’›n Kraliyet
fieref Madalyas› verildi.
O y›llarda eczaneler ve ilaç ticaretinin ço¤u yabanc›lar›n elindeydi. En basit ilaçlar bile Avrupa’dan ithal ediliyordu. 1918 y›l›nda mesul müdürü oldu¤u Toptafl›’ndaki eczac› Nedim Bey’in eczanesinin laboratuar›nda ilk Türk enjektabl ampulleri yapmay› baflard›. Mustafa Nevzat kendi laboratuar›n› 1923 y›l›nda Üsküdar ‹hsaniye mahallesinde
Kemal Muhtar Bey’in evinde kurdu. Laboratuar›n ilk
ürünleri Mustafa Nevzat Ampulleri ad› alt›nda ç›kar›lan Vanadoarsine Ampul, Terpaquincsthesinc
Ampul, Huile Campr’e Ampul, Urotropine Ampul,
Calcium Ampul ve Digitaline Damla’d›r. Bu ürünler
Türk eczac›l›¤› için önemli birer ad›md› çünkü o tarihe kadar sadece ampullerin camlar› de¤il, ambalaj kutular› bile Almanya’dan geliyordu. O dönemlerde Türkiye modern üretim alanlar›nda toplu
i¤ne, makara dahi üretemiyordu.
MUSTAFA NEVZAT’IN ‹LKLER‹
Prof. Mustafa Nevzat P›sak 1933 y›l›na kadar süren
hocal›¤› boyunca eczac›l›¤›n usta-ç›rak usulü yetiflme fleklinden kurtar›l›p bat›l› anlamda e¤itimi
verilen bir bilim dal› haline getirilmesi için çaba
harcad›. Üniversiteden ayr›lma nedeni o y›l yap›lan üniversite reformuydu. Bu amaçla Frans›zca
kitaplardan tercümeler yapt›. Ecz. Ligor Taranakidis
ile birlikte Fenni ‹spençiyari (Farmasötik Teknoloji1921) isimli kitab› yazd›. Bu kitap 1924’de yay›mland›. ‹lk Türk enjektabl ampulünü yapanlardan bi-
1923 y›l›nda kurulan
Mustafa Nevzat
Laboratuar›, bugün
500 uzman›n çal›flt›¤›
modern bir ilaç
firmas›.
ri olan Prof. Mustafa Nevzat P›sak, yerli ilaç sanayiinde haflhafltan afyon ekstre ederek mamül ilaç
üretmek (1919), toz insülinden enjektabl preparat
oluflturmak (1935) gibi birçok ilke imza att›. Mustafa Nevzat P›sak ayr›ca Türk ‹laç Sanayii’ne ‘kalite
kontrol’ kavram›n›n girmesine öncülük etti. II. Türk
Kodeksi ve supleman›n›n (1948) haz›rlanmas›nda
komisyon üyesi olarak görev yapt›.
7
geçmiflten bugüne
‹lk Türk eczanesi 101 y›l
sonra yeniden aç›ld›
Adana’n›n köklü ailesi Gülekzadelerden Mustafa R›fat Bey’in
20. yüzy›l›n ilk y›llar›nda açt›¤› tarihi eczane, Türkiye Eczac›lar
Birli¤i taraf›ndan restore edildi. Mustafa R›fat Gülek Eczanesi
art›k bir ‘müze-eczane’.
1990 y›l›nda Adana’da ç›kan bir yang›nda, eski bir bina büyük bir zarar görmüfltü. Yang›n sonras› ahflap bina kullan›lmaz hale gelmiflti. Bu olay ulusal gazetelere yans›yacak kadar önemliydi. Çünkü binan›n Türkiye tarihinde önemli bir
yeri vard›. Binan›n girifl kat›nda Gülekzade Mustafa R›fat Bey’in
1902 y›l›nda açt›¤› tarihi eczane bulunuyordu.
Gülekzade Mustafa R›fat Bey yani Mustafa R›fat Gülek’in açt›¤›
bu eczane “ilk Türk eczanesi” olarak kabul ediliyor. (Kaynak: Türk Eczac›lar Birli¤i) Talihsiz yang›n sonras› tarihi eczane, Mustafa R›fat Bey’in o¤ullar› Kas›m ve Hüseyin Gülek taraf›ndan Türk Eczac›lar Birli¤i’ne (TEB) hibe edildi. Mustafa R›fat Gülek Eczanesi bugün Abidinpafla Caddesi ad›n› alan
caddenin bat› bölümünde, Tekel binas›n›n karfl›s›nda bir binada aç›lm›flt›. Bilindi¤i gibi eczac›l›k mesle¤i Osmanl› ‹mparatorlu¤u döneminde gayrimüslimlerin elindeydi. Mustafa
R›fat Bey ilk Türk eczanesini açmakla kalmad›, Müslüman kalfalar da yetifltirdi. Masraflar›n› kendi cebinden ödeyerek onlar› çevre kentlerdeki ve ‹stanbul’daki büyük eczanelere
8
göndererek, eczac›l›¤› iyi ö¤renmelerini sa¤lad›. Bu arada
Avrupa’n›n büyük firmalar›yla da ba¤lant› kurarak önemli ve
hayatî ilaçlar› getirtti. Hatta eczane ile ilgili bir reklamdan
yola ç›karak tamamen kendi buluflu olan bir ‘Kan ve Kuvvet
fiurubu’nu imal etti.
TEB taraf›ndan son üç y›ld›r sürdürülen restorasyon çal›flmalar› geçti¤imiz haziran ay›nda tamamland›. TEB geçmiflle gelecek aras›nda bir köprü olmas›n› istedi¤i eczaneyi gelecek nesillerin yetiflmesi için de kullan›lacak bir kültür merkezi olarak tasarlad›. Böylece Mustafa R›fat Gülek Eczanesi,
101. y›l›nda yeniden hizmete geçmifl oldu. Ülkemizde eczac›l›¤›n yerleflmesi için büyük u¤rafllar veren Mustafa R›fat Gülek’in eczanesi asl›na uygun olarak yüksek mimar Y›lmaz Demir taraf›ndan restore edildi.
Adana kentinin tarihi dokusunu koruma yönünde yap›lan
önemli eserlerden biri olan Mustafa R›fat Eczanesi ‘yaflayan
müze’ olarak tasarland›. Yani müze ayn› zamanda eczane
olarak da hizmet verecek.
kapak
Denizlerin ya¤mur ormanlar›
Mercanlar›n bitki oldu¤una dair genel bir yanl›fl vard›r. Polip adl› küçük
canl›larla, alg ad› verilen deniz bitkilerinin ortak yaflamlar›ndan do¤an
mercanlar, zamanla üst üste y›¤›larak mercan kayal›klar›n› olufltururlar.
Tropikal co¤rafyalar›n vazgeçilmez unsurlar› mercan adalar›
ya da resifleri, sualt›n›n en renkli canl›lar›n›n iskeletleri üzerinde yükselir. Do¤an›n efli bulunmaz dengesi, bir güzelli¤in ölümünden bir baflka
güzelli¤i yarat›r.
Mercan resifleri zamanla ölüp kireçtafl›na
dönüflen mercan iskeletlerinin birikmesiyle
oluflurlar. Mercan resifleri do¤al zenginliklerini iki canl›n›n ortak yaflam›na borçludur.
Polipler mercan resiflerinde yaflayan bir
hayvan türüdür ve dokular›n›n iç yüzeyindeki hücrelerde yaflayan alglerle ortak bir
yaflam sürerler. Alglerin klorofil hücreleri
vard›r, bu sayede fotosentez yapabilirler.
Algler oksijen aç›s›ndan zengin, fakat besin aç›s›ndan fakirdirler. Di¤er bitkiler gibi
algler de nitrata ve fosfata ihtiyaç duyarlar.
‹flte bu noktada iki canl› aras›ndaki ortak
yaflam›n önemi ortaya ç›kar. Tek bafl›na olsa yaflayamayacak olan bu canl›lar, birliktelikleri sayesinde eksikliklerini gidererek
yaflamlar›n› sürdürürler.
Denizalt› canl›lar›na do¤al bir korunma
alan› yaratan resifler, ‘denizlerin ya¤mur
ormanlar›’ olarak de¤erlendirilirler. Çünkü mercan resiflerinde 2000'den fazla bal›k, 5000 çeflit yumuflakça, 700 çeflit
10
mercan ve say›s›z yengeç, denizkestanesi, denizy›ld›z› gibi
deniz hayvanlar› bar›n›r.
Y›l boyunca 25°-30°C aras›nda kalan
su s›cakl›klar›n› tercih eden, bol ›fl›k ve
berrak sular gerektiren tropik mercanlar›n
yaflama alan›, genelde 30° Kuzey ve 30°
Güney enlemleri aras›nda yer al›yor. Hint
Okyanusu'nda Maldiv Adalar›, Pasifik Okyanusu'nda Filipinler, Endonezya, Karayipler ve K›z›ldeniz, genifl mercan resiflerinin bulundu¤u bölgeler aras›ndad›r.
Mercanlar sert ve yumuflak olmak üzere iki gruba ayr›l›rlar. Sert mercanlar, korunmak ve belirli bir yap› içinde kolonileflmek için iskelet olufltururlar. Yumuflak
mercanlar iskelet oluflturmazlar. Yumuflak
mercanlar›n bir bölümü, sert mercanlar›n
büyük bir ço¤unlu¤u simbiyotiktir (ortakyaflar). Üst üste gelerek büyüyen ve yay›lan iskelet yap›s›n›n altta kalan bölümleri
zamanla da¤›l›p ezilerek s›k›fl›r ve kristalleflerek kireç tafl›na dönüflür. Kireç tafl›n›n
binlerce-milyonlarca y›l birikmesiyle mercan kayal›klar› (resifleri) oluflur. Bu flekilde
oluflmufl en büyük mercan kayal›¤›, Avustralya'n›n Kuzeydo¤u k›y›s›ndaki Büyük Set Resifi'dir.
foto¤raf
Haluk Kalafat
2003’ün en iyi sualt› kitab›
Sualt› foto¤rafç›s› Alptekin Balo¤lu’nun Denizlerin En ‹yi Sualt› Kitab› ödülünü
kazanan kitab› Sualt›n›n Y›ld›zlar›, A4 Ofset taraf›ndan yay›mland›. 400
foto¤raf›n yer ald›¤› albüm, görüntülenmesi oldukça güç olan mavi halkal›
ahtapot gibi onlarca türün yaflam›na tan›kl›k ediyor.
Sualt› foto¤rafç›s› Alptekin Balo¤lu, Sualt›n›n Y›ld›zlar› adl› kitab›yla Celebrate The
Sea Underwater Imagery Festival 2003’te
(Sualt› Görüntüleme Festivali) Denizlerin
En ‹yi Sualt› Kitab› Ödülü’nü kazand›. Sualt› Görüntüleme Festivali bu y›l Malezya’n›n
Kuala Lumpur kentinde yap›d›. Yar›flma jürisinde National Geographic dergisinin sualt› foto¤rafç›s› David Doubilet ve Asian
Geographic’in foto¤raf editörü Singapur’lu
foto¤raf sanatç›s› Micheal Aw gibi tan›nm›fl
isimler yer al›yordu. Alptekin Balo¤lu festivalin 2002 y›l›nda Singapur’da yap›lan ikincisinde düzenlenen yar›flmada geniflaç›
foto¤raf dal›nda En ‹yi Foto¤raf Ödülü’nü
de kazanm›flt›.
Sualt› foto¤rafç›l›¤›nda dijital makine
kullan›lm›yorsa, her dal›flta tek bir foto¤raf
makinesiyle 36 kare foto¤raf çekilebiliyor.
Balo¤lu dijital makine kullanmayan sanatç›lardan. Dal›fllar›nda iki ya da üç foto¤raf
makinesi kullan›yor. Sanatç› bir y›ll›k çal›flma içinde örne¤in Malezya’da 5 bin, Burma’da 3 bin foto¤raf çekmifl. Sualt›n›n Y›ld›zlar› projesi için ayr›ca bir de video kamera ile çal›flm›fl. Sualt› Görüntüleme Festivali’ndeki ödül bu uzun soluklu çal›flman›n sonucunda gelmifl.
Sualt› dünyas›ndan enstantenelere yer
verdi¤i ilk kitab› Sualt›ndan Yans›malar’› 1999
y›l›nda sanatseverlerle buluflturan Alptekin
Balo¤lu, dokuz y›ld›r sualt›nda yaflayan
canl›lar›n foto¤raflar›n› çekiyor. Kat›ld›¤›
birçok festivalden ödülle dönen sanatç›,
Sualt›n›n Y›ld›zlar›’n› ilaç firmas› Lundbeck’in
ana sponsorlu¤unda haz›rlad›. Kitap A4
Ofset Yay›nevi taraf›ndan yay›mland›.
MAV‹ HALKALI AHTAPOT
Son dört y›lda yapt›¤› gezilerde Avustralya’dan Papua Yeni Gine’ye, Malezya’dan Tayland’a, Sudan’dan M›s›r, Burma, Maldivler ve Belize’ye dünyan›n birçok
yerini dolaflan ve Türkiye’yle birlikte sualt›n›n 20.000’in üzerinde foto¤raf›n› çeken
Balo¤lu’nun, Sualt›n›n Y›ld›zlar› adl› kitab›
yaklafl›k bir y›ll›k çal›flman›n ürünü.
Dünyan›n en küçük ama en zehirli ahtapotlar›n›n dünyada ilk kez çekilen çiftleflme foto¤raflar›ndan kalamarlar›n avlanmas›na, renk ve dokusunu de¤ifltirerek kamufle olan
canl›lardan bir inci gibi yumurtalar›n› dizen deniz tavflanlar›na dek
sualt› dünyas›n›n canl›lar›n›n ilginç yaflam
öykülerinin 400’ü aflk›n foto¤raf ve k›sa bilgilerle anlat›ld›¤› Sualt›n›n Y›ld›zlar›, seslen13
foto¤raf
dirmesini Okan Bayülgen’in yapt›¤› 47
dakikal›k belgesel film DVD’siyle beraber sat›fla ç›kar›ld›. DVD’deki belgesel,
Malezya’daki üç ayr› dal›fl noktas›nda
dört kiflilik bir ekiple gerçeklefltirildi.
YED‹ BÖLÜMDE 400 FOTO⁄RAF
Sualt›n›n Y›ld›zlar› kitab› yedi bölümden
olufluyor. ‹lk bölümün ad› Ortak Yaflam. Bu bölümde polip adl› deniz canl›lar›yla tek hücreli bir hayvan olan
alg’lerin ortak yaflam› sonucu ortaya
ç›kan mercanlar›n foto¤raflar› yer al›yor. Alptekin Balo¤lu sert mercanlar›n
yan› s›ra yumuflak mercanlara da yer
veriyor. Bölümün en ilgi çekici bölümü
zehirli yumuflak mercanlar›n içinde kamufle olan yengeçlerin görüntüleri.
‹kinci bölüm Kum Krall›¤›’nda ise binlerce türe ev sahipli¤i yapan denizlerin
taban›n› kaplayan kumluk alanlardaki
flafl›rt›c› zenginlik ele al›n›yor. Bu bölümde çöl görüntüsü veren kumluklar›n özellikle geceleri ne kadar çeflitli
deniz hayvan›na ev sahipli¤i yapt›¤›n›
ö¤reniyoruz.
B‹RL‹KTEN KUVVET DO⁄AR
Üçüncü bölümde foto¤raflarla bir hayatta kalma öyküsü anlat›l›yor. Bölümün ad› Birliktelik. Sualt›nda küçük bal›klar›n karfl›laflt›¤› tehlikelere, sürü halinde beraber hareket ederek karfl› koyufllar› foto¤raflanm›fl. Ayr›ca Balo¤lu’ndan birliktelik yani sürü halinde yaflaman›n, y›rt›c› bal›klardan korunman›n yan› s›ra avlanma için de uygulanan bir yaflam biçimi oldu¤unu ö¤reniyoruz. Balo¤lu barakudalar›n bu tür
canl›lar oldu¤unu yaz›yor. Barakudalar›n oluflturdu¤u helozonik görüntüler
14
tek kelimeyle görsel bir flölen.
Deniz canl›lar›n›n bir di¤er korunma
yöntemi ise dördüncü bölüme isim olmufl: Kamuflaj. Bölümün y›ld›z› ise ka¤›t bal›klar›. Yaprak bal›klar› suda sallanan yaprak gibi hareket eden, farkedilmesi çok güç bal›klar.
Renklilik adl› beflinci bölümde ise sualt› canl›lar›n›n neden bu kadar renkli olduklar› foto¤raflar ve aç›klay›c› metinlerle anlat›l›yor. Mercan kayal›klar›nda
çekilen foto¤raflarda k›rm›z› baflrolde.
DEN‹ZLER‹N KARADULU
Denizalt›nda birbirinden ilginç çiftleflme öykülerinin anlat›ld›¤› alt›nc› bölümün önemli bir özelli¤i var. Foto¤raflanmas› en zor canl›lardan biri olan
mavi halkal› ahtapotun çiftleflme görüntüleri bu bölümde yer al›yor. Denizlerin karadulu olarak adland›r›labilecek
mavi halkal› ahtapot dünyan›n en zehirli hayvan›. Erkek ahtapotlar yaflamlar›nda bir kez çiftleflme imkân› buluyorlar, çünkü çiftleflme sonras› diflinin
zehri nedeniyle ölüyorlar. Son bölüm
ise üç boyutlu foto¤raflara ayr›lm›fl.
Alptekin Balo¤lu kitab›n›n önsözünde
de belirtti¤i gibi dünyan›n sualt› yaflam›
zengin olan önemli bölgelerde çal›fl›yor. Bunun nedeni denizalt› canl›lar›n›n
belli dönemlerde belli bölgelerde ortaya ç›kmas›. Örne¤in Balo¤lu önümüz-
deki günlerde sadece Galapagos adalar›nda yaflayan Galapagos kaplumba¤alar›n› ve iguanalar›n› görüntülemek için ç›kaca¤› yolculu¤a haz›rlan›yor. Sualt›n›n Y›ld›zlar› önümüzdeki ay
Fransa’da yap›lacak Sualt› Foto¤rafç›l›¤› Festivali’nde düzenlenecek yar›flmaya da kat›lacak.
Derinliklerden y›ld›z toplayan adam
Üniversite e¤itiminde mimarl›k okuyan Alp-
Sualt›n› tan›tmay› kendine misyon
tekin Balo¤lu, dokuz y›l önce sualt› foto¤raf-
edinen sanatç›, dokuz y›ld›r dün-
ç›l›¤›na gönül vermifl.
yan›n dört bir yan›ndaki önemli
dal›fl noktalar›nda deniz canl›lar›n› ve sualt›n›n güzelliklerini foto¤rafl›yor. Balo¤lu’nun sualt› dünyas›yla iliflkisi foto¤rafç›l›kla s›n›rl›
de¤il. Sualt› yaflam› hakk›nda bilgiler de toplayan Balo¤lu’nun kitaplar›, sadece birer foto¤raf albümü de¤il;
ayn› zamanda sualt› yaflam› hakk›nda ayr›nt›-
Alptekin Balo¤lu’nun kazand›¤›
Denizlerin En ‹yi Kitab› Ödülü.
l› bilgilere ve ilginç hayvan hikâyelerine yer
veren kapsaml› çal›flmalar.
Balo¤lu dünyan›n de¤iflik bölgelerinde yapt›¤› çal›flmalar› çeflitli okullarda düzenlenen
toplant›larda dia gösterileri eflli¤inde sunuyor. Sualt› dünyas›yla ilgili düzenlenen konferanslara kat›l›yor, çeflitli dergilere sualt›
hakk›nda yaz›lar yaz›yor.
Alptekin Balo¤lu dokuz y›ll›k birikimiyle iki
tane de sualt› foto¤raf albümü yay›mlad›.
Uluslararas› festivallerde iki ödül kazanan
Sualt›n›n Y›ld›zlar›, Alptekin Balo¤lu,
A4 Ofset Yay›nlar›, 267 sayfa.
Balo¤lu, yurtiçinde de bir çok yar›flmada
ödüller kazand›.
15
röportaj
Röportaj: Haluk Kalafat - Foto¤raflar: Uluç Özcü
Önemli olan ülkemiz koflullar›na
elveriflli uygulama yapmak
‹stanbul Üniversitesi, Cerrahpafla T›p Fakültesi, Kardiyoloji Anabilim Dal›
Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. Zeki Öngen hipertansiyon tedavisi k›lavuzlar›
etraf›ndaki tart›flmalara aç›kl›k getirdi ve kardiyoloji alan›ndaki yenilikleri anlatt›.
Günümüzde hipertansiyon tedavisi biraz da dünyada yay›nlanan k›lavuzlar›n paralelinde flekilleniyor. Bu durum
bazen hekimlerin iflini kolaylaflt›r›yor, bazen de kafa kar›flt›r›c› hale geliyor. Örne¤in, son yay›nlanan Amerikan
JNC 7 raporunda ‘pre-hipertansiyon’ denilen bir kavram
ortaya at›ld›. Raporu haz›rlayanlar ‘pre-hipertansif’ grubun -ilaç kullan›lmasa dahi- izlenilmesi gerekti¤ini düflünüyorlar. Bu kavrama özellikle Avrupal› kardiyologlar,
örne¤in Guiseppo Mancini, itiraz ediyor. Nitekim bu itirazlar›n› en son yay›nlanan Avrupa Hipertansiyon Tedavi
K›lavuzu’nda da dile getirdiler. Siz bu kavram› nas›l de¤erlendiriyorsunuz?
Hipertansiyon dünyadaki bütün ülkelerin en önde gelen sa¤l›k sorunlar›ndan biri. Çok iyi bilinmektedir ki, e¤er etkili bir
biçimde tedavi edilmezse, kalp krizine, kalp yetersizli¤ine,
inme ve böbrek yetersizli¤ine yol açarak ölümcül bir nitelik
kazan›r. Günümüz t›p uygulamalar›nda, özellikle büyük çal›flmalardan elde edilen somut kan›tlar›n ›fl›¤›nda, hekimlere
tan› ve tedavide yol göstermek amac›yla k›lavuzlar haz›rlanmaktad›r. Bu k›lavuzlar›n bir bölümü ulusal örgütler taraf›ndan düzenlenmekte, bir bölümü ise uluslararas› örgütler taraf›ndan yaz›lmaktad›rlar. Ancak bütün k›lavuzlar›n temel ilkesi, o konuda, hekimlere, somut kan›tlara dayanarak, bir
uygulama çerçevesi çizmektir. Çizilen çerçeve içinde, hekimler, her biri farkl› bir birey olan, bir baflka deyifl ile farkl›
özellikler tafl›yabilecek hastalar karfl›s›nda, kendi bilgi birikimlerini, deneyimlerini ve becerilerini kullanarak bir uygulama yaparlar. Sorunuzdaki tart›flmay› da bu gözle irdelemek
gerekir. JNC VII, yazarlar›n›n da vurgulad›¤› gibi, ulusal bir
k›lavuzdur ve Amerikan halk›n›n özellikleri, hekimlerinin uygulamalar› ve ekonomik durumu göz önünde tutularak haz›rlanm›flt›r. Avrupa Hipertansiyon Tedavi K›lavuzu ise Avrupa
Hipertansiyon Derne¤i ve Avrupa Kardiyoloji Derne¤i taraf›ndan, yani uluslararas› iki örgüt taraf›ndan haz›rlanm›flt›r ve
do¤ald›r ki Amerikal›lar’›n yukar›da s›ralanan özgül endifleleri göz önünde tutulmam›flt›r. Ancak dikkatle incelendi¤inde
iki k›lavuzun temel felsefe olarak birbirlerinden ayr›lmad›klar› görülmektedir. Her iki grup da hipertansiyon s›n›r› olarak
140 / 90 mmHg’yi almaktad›r. Farkl› gibi görülen bu düzeyin
hemen alt›ndaki kan bas›nc› de¤erlerinin adland›r›lmas›d›r.
Avrupal›lar 130/85 ile 139/89 mmHg aras›ndaki de¤erlere
‘yüksek normal kan bas›nc›’ derken, Amerikal›lar 120139/80-89 mmHg aras›ndaki de¤erleri ‘prehipertansiyon’
olarak nitelendirmifllerdir. Her iki tan›m›n›n alt›da yatan endifle ortakt›r: Kan bas›nc› normal gibi görünse de bütünüyle
de¤erlendirildi¤inde, kalp damar sistemi hastal›¤› riski yüksek olan bireyleri gözden kaç›rmamak. Nitekim, kalp yeter-
sizli¤i, koroner arter hastal›¤›, diyabeti ya da böbrek hastal›¤› bulunan kiflilerde, yüksek, normal ya da prehipertansiyon,
nas›l tan›mlan›rsa tan›mlans›n, yukar›daki kan bas›nc› de¤erlerinin ilaçla tedavi edilmesi gereken düzeyler oldu¤u her iki
k›lavuz taraf›ndan da vurgulanmaktad›r. Kan bas›nc› de¤erlerinin, yükselirken belli bir s›ra izlemedi¤i bilinmektedir. Bu
nedenle prehipertansiyon yanl›fl bir tan› gibi gözükebilir.
Prehipertansiyon düzeyinde kan bas›nc›na sahip bir kiflinin
bir süre sonra ille de hipertansiyonlu olaca¤› ça¤r›fl›m›n›
yapmaktad›r. Bu nedenle Avrupal›lar›n karfl› ç›kmas› hakl› gibi görülebilir. Ancak ‘theheart.org’ sitesinde bu konuyu tart›flan JNC VII yazarlar›ndan Dr. William C. Cushman, bunun JNC
VI’daki s›n›flamay› Amerikal› doktorlar›n kafa kar›flt›r›c› ve anlafl›lmaz bulmalar›ndan kaynaklad›¤›n› söylerken, temel ilkenin yüksek riskli ancak kanbas›çlar› normal gibi görünen
hastalar› kaç›rmamak oldu¤unu vurgulamaktad›r.
Bütün bu söylediklerimin ötesinde kesin olan bir fley var. Her
iki k›lavuz da yaz›l›rken ayn› kaynaklara baflvurulmufltur. Bunun do¤al sonucu da iki k›lavuzun temelde birbirlerinden ayr›lamayaca¤›d›r. Kan›mca, kendi ülkemizdeki uygulamalar
için türetece¤imiz sonuç, temel felsefeyi kavramak ve ülkemiz koflullar›na elveriflli uygulama yapmakt›r.
Nükleer t›bb›n kardiyolojideki yeri nedir, yard›mc› rolü
var m›d›r?
Kardiyolojide hastal›klar›n tan›s›nda kullan›lan çeflitli görüntüleme yöntemleri vard›r. Anjiyografi giriflimli bir tan› yöntemi
iken, nükleer t›p yöntemleri, ekokardiyografi ya da elektron
›fl›nl› tomografi gibi kolay uygulanabilen giriflimsiz bir tan›
yöntemidir. Önemli bir kontrendikasyonu olmad›¤› için nükleer t›p teknikleri kardiyolojide genifl bir hasta kesiminde kullan›lmaktad›r. Kalp kas›n›n koroner arterlerin getirdi¤i kan ile
yeterince beslenip beslenmedi¤i, bir kalp krizi sonras›nda
ne büyüklükte bir alan›n öldü¤ü, ifllev d›fl› kald›¤›, bu alan
içinde canl› kalp kas›n›n olup olmad›¤›, kalp kas›n›n kas›lma
gücünün ne düzeyde oldu¤u nükleer t›p görüntüleme yöntemleri ile saptanabilir. Yukar›da s›ralananlardan da anlafl›laca¤› gibi nükleer t›p görüntüleme yöntemleri daha çok kalbin
ya da kalbi besleyen damarlar›n ifllevleri konusunda de¤erli
bilgiler verir. Buna karfl›l›k anjiyografi, özellikle damarlar›n
yap›s›n›n görüntülenmesini sa¤lar. ‹ki yöntemin bu özellikleri birlikte de¤erlendirilince, birbirlerinin seçene¤i de¤il, tamamlay›c›s› oldu¤u kolayca anlafl›l›r.
Günümüzde kardiyolojinin kapsama alan› nedir? Kardiyoloji sadece kalp ve damarlarla m› ilgilenir?
Söyledi¤imiz zaman flakadan da olsa, diyabet ile u¤raflan
hekim arkadafllar›m›z›n k›zd›¤› bir tan›m yapm›flt› Amerikan
Kalp Birli¤i: “Diyabet bir kalp damar sistemi hastal›¤›d›r.” Bu
17
röportaj
kadar özgül bir niteleme yapman›n
do¤rulu¤u tart›fl›labilse bile, bu yorum
kardiyolojinin alan›n›n geniflli¤ini göstermektedir. Gerçekten de henüz kalp
damar hastal›¤› ortaya ç›kmam›fl olsa
bile diyabetin, bugün koroner arter
hastal›¤› eflde¤eri oldu¤u kabul edilmektedir. Bunun do¤al sonucu kardiyologlar›n da diyabeti iyi bilme zorunlulu¤udur. Ülkemiz için bir baflka güncel ve önemli kavram da metabolik
sendromdur. Hiç kalp damar bozuklu¤u olmasa da bozulmufl açl›k flekeri,
düflük HDL, yüksek trigliserid düzeylerinin bulunmas›yla bile tan›s› konulan
bu sendrom da kalp hastal›¤› varm›fl
gibi izlenmeyi gerektirmektedir. Bu iki
durum kadar s›k olmasa da öbür sistemleri ilgilendiren hastal›klar›n çeflitli
kalp damar bulgular› olabilmektedir.
Nitekim kardiyolji kitaplar›na bakt›¤›n›zda yaklafl›k beflte birini bu konular›n
oluflturdu¤unu görmekteyiz.
Son günlerde bas›nda ‘detoks dieti detoksifikasyon’ denilen bir trend
ortaya at›ld›. Siz bu tür önerileri gazetede okudu¤unuzda bir kardiyolog olarak nas›l yorumluyorsunuz ?
Her fleyin popüleri olur da t›bb›n olmaz
m›? Ben bunlar› bu gözle görüyorum.
Biraz önce de vurgulad›¤›m gibi bir hekimin hastas›na koruma ya da tedavi
için önerece¤i her yöntemin kan›ta dayal›, yani etkisinin büyük ölçekli çal›flmalarla kan›tlanm›fl olmas› gerekir. Bu
moda diyetler ile ilgili henüz elimizde
bu nitelikli kan›tlar yoktur.
Günümüzde art›k kardiyoloji dal›nda
konu sadece tedavi yöntemleri yönünden irdelenmiyor, tedavinin yan›
s›ra ayr›ca konunun moleküler biyoloji boyutundaki etkileri tart›fl›l›yor.
Acaba art›k hekimlerimizin tedavi
sürecinde hastalar›na biraz daha bilim adam› modunda yaklaflmalar› m›
gerekiyor?
Bu sorunuzu “Klinikçi ile temel bilimci
aras›ndaki uzakl›k giderek azal›yor
mu” gibi alg›l›yorum ve ‘evet’ diye yan›tl›yorum. Teknolojideki ilerlemeler ile
hastal›klar›n biyolojik- genetik temelleri
ortaya konulmas›yla, klinikçinin hasta18
s›n›n tan›s›n›n ve tedavisi için bunlar› ö¤renmesi zorunlulu¤u
do¤mufltur. Kalp damar sistemi hastal›klar›nda, örne¤in baz› birincil kalp kas› hastalar›n›n, damar içi p›ht›laflmaya e¤ilimli hastalar›n tan›nmas›nda genetik yöntemler kullan›lmaktad›r. Hangi hasta grubunun hangi tedaviden daha çok yararlanaca¤›n› araflt›ran farmakogenomik bilimi kardiyolojide
de yer bulmaktad›r.
Kolesterolünü yüksek buldu¤unuz hastalar›n›za mutlaka
diyet tavsiyesinde bulunuyorsunuzdur. Siz formunuzu
nas›l koruyorsunuz?
Diyet, yüksek kolesterol tedavisinin ayr›lmaz bir parças›d›r.
Hangi ilac› seçerseniz seçin, diyeti ya da daha bilimsel bir
yaklafl›mla, yaflam biçimi de¤iflikliklerini sürekli uygulamalar› konusunda hastalar› inand›rmak için yeterince zaman ay›rmak gerekir. Bu soru benim formumun uygun oldu¤unu düflündürüyor. E¤er öyle ise, bunu beslenmeme özen göstererek sa¤l›yorum. Yüksek kalorili ve kolesterollü yiyeceklerden
uzak duruyorum. Zeytinya¤l› yiyeceklerden vazgeçemem,
bazen zeytinya¤l›lar ö¤ünümüzdeki tek çeflit olabiliyor. Buna karfl›l›k çok sevmeme karfl›n eve tatl› alm›yorum. Ancak
flunu da itiraf etmeliyim ki, her türlü karfl› ç›kmama karfl›n yine de evde tatl› yap›l›rsa, bir an önce ortadan kalkmas› için
elimden geleni yap›yorum.
Sigara ve kalp konusu art›k klifleleflmifl bir ikili. Hekimlerimize bakt›¤›m›z zaman birço¤u sigara kullan›c›s› ve
hastalar›na ço¤unlukla sigara kullanmamalar›n› tavsiye
ediyorlar. Bu paradoks sizce nas›l aç›klanabilir?
Hekimlerin sigara içmesini gerçekten anlayabilmekte zorluk
çekiyorum. Hele kardiyologlar›n içmesi trajikomik bir olay gibi geliyor bana. B›rak›n hastan›n hekimi sigara içerken görmesi durumunu, sigara kokan bir hekimin, sigara içilmemesi konusundaki önerisi hiç inand›r›c› olmaz. Yukar›da söyledi¤im gibi anlayabilmekte zorland›¤›m bu konuyu aç›klayabilmem de do¤al olarak zor. Hekimleri de toplumumuzun
genel yap›s›ndan ay›rman›z zor. Soruna böyle bakarsak bunun alt›nda ‘bana bir fley olmaz’ ya da ‘at›n ölümü arpadan
olsun’ felsefesi yat›yor olabilir. Ancak flunu ümit verici bir
nokta olarak söyleyeyim, örne¤in bizim anabilim dal›m›zda
14 ö¤retim üyesinden üçü sigara içiyor ki, bu Türk toplumunun alt›nda bir orand›r.
Spor yap›yor musunuz?
Genel anlam›yla yan›tlarsam hay›r. Ancak düzenli egzersiz
yap›yor muyum diye sorulursa evet. Günlük ifl yaflant›s› içinde ne yaz›k ki spor yapmaya f›rsat yaratam›yorum. Buna karfl›l›k düzenli olarak egzersiz amac›yla yürüyorum.
Futbolla aran›z nas›l?
Futbolla aram iyi. Asistanl›k y›llar›m›n sonuna kadar da oynad›m. Cerrahpafla’da ‹ç Hastal›klar› asistanlar›ndan oluflan
bir tak›m›m›z vard›. Klinikler aras› turnuvalarda çekinilen s›k›
bir tak›md›k. Galatasaray’› tutuyorum. Maça gitmiyorum ama
zaman yaratabildikçe televizyondan izliyorum.
Son y›llarda genç sporculardan spor yaparken hayat›n›
kaybedenler oldu. Bu vak'alarda bir art›fl m› var? Bu
ölümlerin nedeni sporun bilinçsizce yap›lmas› m›?
Genç sporcu ölümlerinde bir art›fl oldu¤unu düflünmüyorum
ancak iki nedenle daha çok duyuldu¤unu zannediyorum.
Birincisi bas›na daha çok yans›mas›, ikincisi ise spor yapan
genç say›s›n›n artmas›. Genç sporcu ölümlerinin sorumlusu
ya do¤ufltan kalp kas› hastal›¤›, ya o s›rada geçiriyor oldu¤u
kalp kas› iltihab› ya da daha seyrek olarak koroner arter hastal›¤›d›r. Bunlar›n birço¤u, spor yapmaya aday gencin,
yeterli zaman ayr›larak yap›lan muayenesinde saptanabilir.
Yo¤un bir ifl hayat›n›z içinde kitap okumaya zaman bulabiliyor musunuz? En son hangi kitab› okudunuz?
Hem seviyorum hem de zaman geliyor çok özlüyorum. E¤itim
y›l› bafllang›çlar›nda ya da kongre haz›rl›¤› dönemlerinde t›p
ile ilgili yay›nlar, okuma etkinli¤inin tümünü dolduruyor. En
son Yaflar Kemal’in Tan Yeri Horozlar›’n› okudum.
Prof. Öngen kimdir?
Prof. Dr. Zeki Öngen, 24.10.1954 tarihinde K›br›s’ta do¤du. Orta ve lise e¤itimini 1966-1973 y›llar› aras›nda ‹stanbul Kad›köy Maarif Koleji’nde tamamlad›
ve ‹stanbul Üniversitesi T›p Fakültesi’ne girdi. 1973-1979 ‹stanbul T›p Fakültesi’ndeki e¤itimini tamamlad›.
1979-1984 y›llar›nda ‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T›p Fakültesi’nde ‹ç
Hastal›klar›, 1986-1991 y›llar›nda ise ayn› fakültede Kardiyoloji bölümlerinde
çal›flt›. 1986’da doçent, 1996 ise profesör oldu.
19
sa¤l›k
Hipertansiyonun toplumsal önemi
1972’de Amerika’da “National Heart,
liflmifl hem de geliflmekte olan ülkelerde
ve meta-analizler incelendi¤inde kan
Lung and Blood Institute” ün (NHLBI)’ün
en s›k rastlan›lan kardiyovasküler hasta-
bas›nc› kontrolünün inmelere karfl› etkili
koordinasyonuyla National High Blood
l›kt›r. Esansiyel hipertansiyon, hipertansi-
oldu¤u , koroner arter hastal›¤›na karfl›
Pressure Education Program (NHBPEP)’›
yon hastalar›n›n %95’ini kapsar. Esansi-
ise daha az etkili olmakla birlikte yine de
bafllat›lm›flt›r. 1976-1994 y›llar› aras›nda
yel hipertansiyon yaflla artar. Geliflmifl
anlaml› derecede koruma sa¤lad›¤› gös-
yap›lan taramalar›n sonuçlar› flafl›rt›c›
ülkelerde 65 yafl›n üstündeki bireyler
terilmifltir.
olup, hipertansiyon hastas› oldu¤undan
toplumun toplam nüfusunun %20’sini
Son y›llarda hipertansiyon tedavisine
haberdar olan, tedavi gören ve hipertan-
oluflturmaktad›r.
bafllamada kan bas›nc› düzeylerinin tek
NHANES II
(1976-1991)
NHANES II
(Faz 1) (1988-1991)
NHANES II
(Faz 2) (1991-1994)
Hipertansiyonundan haberdar olanlar
%51
%73
%68.4
Tedavi görenler
%31
%55
%53.6
Hipertansiyonu kontrol edilenler
%10
%29
%27.4
Tablo 1. Hipertansiyonundan haberdar olanlar, tedavi görenler ve hipertansiyonu kontrol alt›na al›nabilenler.
siyonu kontrol alt›na al›nan hastalar›n
H‹PERTANS‹YONUN TAK‹P VE TEDA-
bafl›na belirleyici olmad›¤› , o kiflideki
oranlar› yap›lan halk e¤itimi sayesinde
V‹S‹NDE KANITA DAYALI YAKLAfiIM
mutlak kardiyovasküler riskin de dikka-
artm›flt›r (bak›n›z Tablo 1).
Kan bas›nc› düzeyleri kardiyovasküler
te al›nmas›n›n gerekli oldu¤u kabul edil-
Temel olarak her klinisyen flu üç soruyu
hastal›k riskleriyle iliflkilidir. Kan bas›nc›
mifltir.
sormal›d›r:
düflürmenin yarar› ve riskleri hakk›nda el-
4 Kim tedavi edilecek ?
de edilen delillerin ço¤u yüksek kan ba-
MAL‹YET-YARAR ‹L‹fiK‹S‹
4 Hedeflenen kan bas›nc› nedir ?
s›nçl› hastalardan seçilen çal›flmalardan
Bat› dünyas›nda yetiflkin nüfusun yakla-
4 Nas›l tedavi edilecek ?
elde edilmifltir. Hipertansiyon düzeyleri-
fl›k 1/3’ünü hipertansiyonlu hastalar olu-
Kim tedavi edilecek? fiiddetli hipertansi-
nin major kardiyovasküler olaylarla (fatal
flurmaktad›r. Böyle büyük bir toplulu¤un
yonun erken tedaviyi gerektirdi¤i hakk›n-
veya nonfatal miyokard infarktüsü) pozitif
hayat boyu tedavisi çok ciddi boyutta
da genel bir fikir birli¤i vard›r. Halbuki hi-
ve sürekli iliflki gösterdi¤i saptanm›flt›r.
ekonomik yük bindirir. Amerika’da antihi-
pertansiyon hastalar›n›n ço¤u hafif veya
Antihipertansif tedavinin etkinli¤i bir çok
pertansif tedavinin direkt maliyeti y›lda 8-
orta fliddette hipertansiyon hastas›d›r.
çal›flmada araflt›r›lm›flt›r. Bu araflt›rmala-
10 milyar dolar tahmin edilmektedir.
Tüm tedavi tavsiyelerinde ilaç tedavisine
r›n sonuçlar›, hipertansif hastalar›n ço¤u-
En basit flekilde hipertansiyon tedavisin-
bafllamadan önce bir süre hastan›n kan
nun tam tedavi olmad›¤›n›, kan bas›nc›
de maliyet-yarar iliflkisi flu flekilde he-
bas›nc›n› izlemek gere¤i üzerinde durul-
de¤erlerinin tedavi hedefinin üzerinde ol-
saplanabilir:
maktad›r. Bu süre 3 ile 6 ay aras›nda
du¤unu göstermifltir. Bu çal›flmalarda
(Tedavi tutar› + tedaviye ba¤l› yan et-
önerilmektedir . Bu sürede non-farmako-
tüm tedavi edilen hastalar›n yaklafl›k yar›-
kilerin tedavisi nin tutar›)-kardiyovas-
lojik tedavi önerilmektedir.1993’de ya-
s›nda kan bas›nc› 160/95 mmHg’n›n üs-
küler hastal›k ile ilgili morbidite azal-
y›nlanan WHO/ISH (World Health Orga-
tünde, 3/4’ünde 140/90 mmHg’n›n üstün-
mas›ndan kazan›lan tutar
nization/International Society of Hyper-
de saptanm›flt›r. Çin ve di¤er birkaç ge-
Baz› yazarlar artm›fl hayat umudu nede-
tension) tedavi k›lavuzu, uzun süreli ça-
liflmekte olan ülkelerdeki gözlemler teda-
niyle baflka hastal›¤a yakalanma flans›-
l›flmalardan toplanan deliller, yarar›n bü-
vi edilen hipertansif hastalarda sadece
n›n verdi¤i tedavi masraf›n› buna ekle-
yük oranda kan bas›nc›n› düflürmeye
yaklafl›k %10’unda kan bas›nc›n›n 160/95
mektedirler. Tedavi giderlerine flunlar
ba¤l› oldu¤unu göstermifltir .
mmHg’n›n alt›na indi¤ini göstermifltir.
dahildir: 1) ‹lac›n fiyat›, 2) klinik vizite ücretleri 3) rutin ve özel laboratuvar testleri
Ço¤u ateroskleroza ba¤l› kardiyovasküler hastal›klar s›kl›kla hipertansiyonla ilifl-
TAK‹P VE TEDAV‹
ücretleri, 4) ilaç yan etkilerinin tedavisi,
kilidir. Kardiyovasküler hastal›klar, gelifl-
KILAVUZLARININ ÖNEM‹
5) transfer ücretleri ve doktor muayene-
mifl ülkelerde bafll›ca ölüm nedenidir ve
Kan bas›nc›nda yükselmeye efllik eden
hanelerinde kaybedilen zaman.
tüm ölümlerin %50’sinden sorumludur.
koroner arter hastal›k ve inmelerdeki ar-
Uygulanan bafll›ca 4 ekonomik de¤er-
Arteriyel hipertansiyon, yetiflkin popülas-
t›fl riski iyi bilinmektedir. Yap›lan araflt›r-
lendirme yöntemi vard›r: 1) Maliyet-et-
yonun yaklafl›k %20’sini tutar. Hem ge-
malar›n sonuçlar› büyük ölçüde pozitiftir
kinlik (cost-effectiveness) analizi, 2) ma-
20
liyeti en az düzeye indirme (cost-minimi-
nu tedavide ilk bafllang›ç ilaç olarak
YEN‹ H‹PERTANS‹YON KILAVUZLARI -
zation) analizi, 3) maliyet-kullan›labilirlilik
önermemesi olarak say›labilir.
D‹NLEYEN VAR MI ?
(cost-utility) analizi, 4) maliyet-yarar
Hipertansiyon tedavisine Avrupa yaklafl›-
Haziran ay›, özellikle Avrupa popülas-
(cost-benefit) analizi.
m›, 1999 y›l›nda yay›nlanan WHO/ISH’in
yonuna yönelik ilk Avrupa Hipertansi-
‹laç fiyat› ülkeden ülkeye farkl›l›klar gös-
(Dünya sa¤l›k örgütü/ Uluslararas› hiper-
yon K›lavuzu ‘ nu karfl›lad›. Avrupa Kar-
termesine ra¤men, genellikle total tedavi
tansiyon cemiyeti) kan bas›nc› s›n›fland›r-
diyoloji Cemiyeti/ Avrupa Hipertansiyon
giderlerinin en büyük bölümünü olufltur-
mas›n› benimserken hipertansiyon için
Cemiyeti’nin yeni k›lavuzu, hipertansi-
maktad›r. Yeni ilaçlar genellikle eski
gerçek tedavi efli¤inin esnek olmas› ve
yon tedavisine, yak›n zamanda yay›nla-
olanlardan daha pahal›d›rlar.
hastan›n kardiyovasküler risk profiline uy-
nan Amerikan hipertansiyon k›lavuzu
gun olarak tespit edilmesi düflüncesini
JNC 7 ekspres’ten ( Yüksek Kan Bas›n-
H‹PERTANS‹YON TEDAV‹S‹NDE
savunmaktad›r.
c›n›n Tedavisi, Önlenmesi, Teflhisi ve
KILAVUZLARIN YER‹
Sonuç olarak hipertansiyon tedavi k›la-
De¤erlendirilmesinde Ulusal Komitenin
Kardiyovasküler hastal›¤›n önlenmesi,
vuzlar›, hipertansiyon tedavisine bafllar-
7.raporu) farkl› bir yaklafl›m göstermek-
hipertansiyon gibi risk faktörlerinin ön-
ken iki kriteri göz önüne almaktad›r ; top-
tedir.
lenmesine ba¤l›d›r. Hipertansiyon teda-
lam kardiyovasküler risk ile sistolik ve di-
‹lk bak›flta, Avrupa k›lavuzunu JNC 7
visinin iyilefltirilmesine yard›mc› olmak
astolik kan bas›nc› de¤erleri.
ekpresden ay›ran farkl›l›klar;
Avrupa hipertansiyon k›lavuzunun “pre-
amac›yla dünyada hipertansiyon tedavisi k›lavuzlar› yay›nlanmaktad›r.
YÜKSEK KAN BASINCI-PATRONLAR
hipertansiyon” kategorisini içermemesi
K›lavuzlar›n amac›, biyomedikal, epide-
VE EfiLER
ve spesifik bir antihipertansif ilaç grubu-
miyolojik ve klinik bilimlerden elde edi-
‹ngiltere’de yap›lan bir araflt›rmada, yö-
nu tedavide ilk bafllang›ç ilaç olarak
len verilerin ›fl›¤›nda –özellikle çok hasta
neticilerinin yönetim kabiliyetine inanma-
önermemesi olarak say›labilir.
say›l›, çok merkezli, uzun takip süreli kli-
dan çal›flan kiflilerin, yöneticilerinin yö-
Hipertansiyon tedavisine Avrupa yaklafl›-
nik çal›flmalar›n sonuçlar›n›n de¤erlen-
netim kabiliyetine inanarak çal›flanlara
m›, 1999 y›l›nda yay›nlanan WHO/ISH’in
dirilmesiyle- hekimin hastas›na yönelik
oranla SKB ve DKB de¤erlerinin ,s›ras›y-
(Dünya sa¤l›k örgütü/ Uluslararas› hiper-
tedavi yaklafl›m›na yard›mc› olmak-
la, 15 ve 7 mmHg daha yüksek seyretti-
tansiyon cemiyeti) kan bas›nc› s›n›fland›r-
t›r.Çok merkezli çal›flma yapman›n
¤i farkedilmifl. Boflanma karar› verme
mas›n› benimserken hipertansiyon için
amaçlar› ; k›sa zamanda çok say›da
aflamas›nda olan efllerde DKB da yük-
gerçek tedavi efli¤inin esnek olmas› ve
hasta ile çal›flma yapabilmek , toplu-
sek oranda art›fl gözlenmifl.
hastan›n kardiyovasküler risk profiline uygun olarak tespit edilmesi düflüncesini
mun heterojenitesini temsil eden bir
grupla çal›flmak ,ayn› konuyla ilgili arafl-
H‹PERTANS‹YON TEDAV‹S‹NDE KILA-
savunmaktad›r.
t›rmac›lar› birlikte çal›flmak yoluyla bili-
VUZLARIN YER‹
Sonuç olarak hipertansiyon tedavi k›la-
me daha fazla katk›da bulunmas›n›n
Kardiyovasküler hastal›¤›n önlenmesi,
vuzlar›, hipertansiyon tedavisine bafllar-
sa¤lanmas› olarak say›labilir.
hipertansiyon gibi risk faktörlerinin ön-
ken iki kriteri göz önüne almaktad›r ; top-
lenmesine ba¤l›d›r. Hipertansiyon teda-
lam kardiyovasküler risk ile sistolik ve di-
YEN‹ H‹PERTANS‹YON KILAVUZLARI
visinin iyilefltirilmesine yard›mc› olmak
astolik kan bas›nc› de¤erleri.
–D‹NLEYEN VAR MI ?
amac›yla dünyada hipertansiyon tedavi-
Haziran ay›, özellikle Avrupa popülasyo-
si k›lavuzlar› yay›nlanmaktad›r.
YÜKSEK KAN BASINCI-PATRONLAR
nuna yönelik ilk Avrupa Hipertansiyon K›-
K›lavuzlar›n amac›, biyomedikal, epide-
VE EfiLER
lavuzu ‘ nu karfl›lad›. Avrupa Kardiyoloji
miyolojik ve klinik bilimlerden elde edilen
‹ngiltere’de yap›lan bir araflt›rmada, yö-
Cemiyeti/ Avrupa Hipertansiyon Cemiye-
verilerin ›fl›¤›nda –özellikle çok hasta sa-
neticilerinin yönetim kabiliyetine inanma-
ti’nin yeni k›lavuzu, hipertansiyon tedavi-
y›l›, çok merkezli, uzun takip süreli klinik
dan çal›flan kiflilerin, yöneticilerinin yö-
sine, yak›n zamanda yay›nlanan Ameri-
çal›flmalar›n sonuçlar›n›n de¤erlendiril-
netim kabiliyetine inanarak çal›flanlara
kan hipertansiyon k›lavuzu JNC 7 eksp-
mesiyle- hekimin hastas›na yönelik teda-
oranla SKB ve DKB de¤erlerinin ,s›ras›y-
res’ten ( Yüksek Kan Bas›nc›n›n Tedavi-
vi yaklafl›m›na yard›mc› olmakt›r.Çok
la, 15 ve 7 mmHg daha yüksek seyretti-
si, Önlenmesi, Teflhisi ve De¤erlendiril-
merkezli çal›flma yapman›n amaçlar› ; k›-
¤i farkedilmifl.
mesinde Ulusal Komitenin 7.raporu) fark-
sa zamanda çok say›da hasta ile çal›fl-
Boflanma karar› verme aflamas›nda olan
l› bir yaklafl›m göstermektedir.
ma yapabilmek, toplumun heterojenite-
efllerde DKB da yüksek oranda art›fl
‹lk bak›flta, Avrupa k›lavuzunu JNC 7
sini temsil eden bir grupla çal›flmak ,ay-
gözlenmifl.
ekpresden ay›ran farkl›l›klar;
n› konuyla ilgili araflt›rmac›lar› birlikte ça-
Avrupa hipertansiyon k›lavuzunun“ pre-
l›flmak yoluyla bilime daha fazla katk›da
KAYNAK: Brookes L, More new hyper-
hipertansiyon” kategorisini içermemesi
bulunmas›n›n sa¤lanmas› olarak say›la-
tension guidelenes, but is anybody lis-
ve spesifik bir antihipertansif ilaç grubu-
bilir.
tening?, Medscape 2003
21
süs bitkileri
Bahçelerin atefl renkli süsleri
Mercan a¤açlar›
Ne büyüklükte bir bahçeniz, ne kadar çok ve çeflitli bitkiniz
olursa olsun, aralar›ndan biri bile bir Mercan A¤ac› ise, gözden kaçmas› imkâns›z... Zira öyle parlak bir k›rm›z› renkle
süslüyorlar ki do¤ay›, biraz özen gösterilen her bahçenin
vazgeçilmez unsuru olmalar› kaç›n›lmaz.
Mercan a¤açlar›n›n yüz kadar türünden kimi yaprak döken
a¤açlar, kimileriyse her dem yeflil çal›lard›r. Dünyan›n tropik
iklimin hüküm sürdü¤ü çeflitli bölgelerinde do¤al yay›l›m
gösteren bu dikenli bitkiler, ço¤unlukla ç›plak dallar› üzerinde açan parlak k›rm›z› renkli çiçekleri nedeniyle peyzaj pro-
jelerinde s›kl›kla kullan›l›rlar.Mercan a¤ac›n›n, ister yaprakl›
cinsi olsun ister yapraks›z, güçlü gövde ve dal yap›lar›yla bütün y›l boyunca hofl görüntülerini kaybetmezler. Ülkemizde
az tan›nan ve kullan›lan mercan a¤açlar›, Ege ve Akdeniz
bölgelerimizin k›y› kesimlerine uygundur. Tam günefl ya da
hafif gölgeli yerlere dikmeye özen gösterilmeli ve organik
maddelerce zengin, iyi drene toprak seçimine dikkat edilmelidir.Kurak yaz aylar›nda düzenli olarak sulanmalar› gerekir.
Bilgi için: Yap› Kitabevi Tel: 0212 219 39 39
www.yapikitabevi.com
Mercan a¤açlar›n›n portakal-k›rm›z› renkli çiçekleri olan bir di¤er türü
de Erythrina caffra. T›pk› di¤erleri gibi son derece süsleyici olan bu
türün anavatan› ise Güney Afrika.
22
MERCAN A⁄ACI
(Erythrina crista-galli)
Bu a¤açlar›n en önemli özellikleri, pembemsi k›rm›z› renkteki
kufl biçiminde çiçekleridir.Yapraklar gelifltikten sonra, ilkbahardan sonbahara kadar tekrar tekrar çiçek açarlar. Özellikle vurgu a¤ac› olarak mükemmeldir. 6-9 metre boy ve
3-4 met re yay›l›m yapabilirler.Il›man k›y› bölgelerimizde
Arap duda¤› ad›yla bilinmekte
ve kullan›lmaktad›r.
ÇIPLAK MERCAN A⁄ACI
(Erythrina coralloides)
Son derecede ilginç ve çarp›c› dal
yap›lar›, atefl k›rm›z›s› çiçekleri nedeniyle seçilirler. Çiçekler Mart ile May›s
aylar› aras›nda, ç›plak ve bükük dallar›n uçlar›nda çam kozalaklar› gibi kümelenirler. 7-8 metre boyu ve ayn› ölçüde yay›l›m› olan bu a¤açlar, güzel
gölge a¤ac› olurlar.
Çin gülleri
Çin Hatmisi olarak da bilinen bu bitkiler, ›l›man
Akdeniz ve Ege k›y›lar›m›zda peyzaj uygulamalar›nda s›kça yer verilen her dem yeflil çal›lard›r.
Tropik görünümlü, canl› renkli ve gösteriflli çiçekleriyle perde bitkisi olarak kullan›ld›klar› gibi vurgu
çal›s› ya da küçük a¤aç olarak da yetifltirilmeleri
de mümkündür. Özellikle ›l›man bölgeler d›fl›nda
kaplarda yetifltirilir ve k›fl›n içeriye al›n›rlar. Çin gülleri dona karfl› dayan›kl› olmad›klar›ndan iç mekâna tafl›namayacaksa korunakl› yerlere dikilmelidir.
Zira k›fl›n dallar› ölse bile, baharda kökten yeniden
sürebilirler.
1-4 metre aras›nda de¤iflen boylar›yla Çin güllerinin büyüme al›flkanl›klar› s›k ve düzgün formlulardan seyrek ve aç›k formlulara kadar de¤ifliklikler
gösterir. Beyazdan k›rm›z›ya, sar›dan portakala
pek çok renkte olabilen bu bitkilerin çiçekleri ilkbahardan sonbahara kadar sürer.Bol güneflli yerlerde çiçek verimi artar. Kuvvetli rüzgârdan korunmal›, s›k s›k ve derin sulanmal›d›rlar.
23
tarihçe
Göklerin ilk sahipleri
Güvenli bir biçimde havaland›ktan sonra yere inebilen ilk hava tafl›ma arac›
balonlar, göklerdeki hâkimiyetini uçaklara kapt›rsalar da hâlâ kullan›l›yor.
Uçmak insano¤lunun en eski hayallerinden biri olsa gerek.
Bilinen ilk uçma denemesinin kahraman› bir Türk. Tarih kitaplar› 1002 y›l›nda Horasan’›n Niflabur kentinde yaflayan El
Gevheri (Baz› kaynaklarda Cevheri olarak geçiyor) adl› bir bilim adam› kendi imalat› kanatlarla bir camiinin flerefesinden
uçmaya çal›flt›¤›n› yazar. ‹lâhiyat ve edebiyat konular›n›n yan›nda fizikle de ilgilenen El Gevheri’nin, kufllar›n kanat ç›rpmadan havada süzülmesinden yola ç›karak bir tak›m hesap24
lamalar yapt›¤› biliniyor. Ancak bu hesaplar günümüze ulaflamam›fl. Buna karfl›n El Gevheri’nin vefat›yla sonuçlanan bu
tarihi olay flöyle aktar›l›r: “Bir gün (M.S. 1002 y›llar›nda) Niflabur’daki caminin dam›na ç›karak halka flu hitapta bulundu:
‘Ey ahali bu dünyada emsali bulunmayan bir eser keflfettim,
gelecek insanlar için bir ilmi tasavvuru nasib olmad›.’ Toplanan halk hayretle imam› ve müderrislerini dinlediler, baz›lar›
akl›n› kaybetti¤ini zannettiler. Vücudunu iplerle iki büyük sa-
t›h ba¤lad› ve uçaca¤›n› ilân etti ve kendisini bofllu¤a b›rakt›. Kanat sat›hlar›
maalesef Cevheri’yi tafl›mad›lar, fliddetle
yere çarparak vefat etti. Cevheri’nin bu haraketi, zaman›nda
çok garip karfl›lanm›flt›r. Cevheri bilinen ilk Türk hava flehididir.” (1971 bas›m› Havac›l›k Tarihinde Türkler kitab›ndan)
Türkler’in tarihinde uçma çabalar› böyle bafll›yor. Kronolojik olarak bir sonraki deneme, 1159’da Bizans’ta S›raceddin
adl› bir Türk'e ait. En bilinen deneme ise 1600 y›l›nda gerçeklefliyor. Tarihçilerin do¤rulu¤u konusunda tart›flt›klar› denemeyi, Evliya Çelebi’ye göre Hazerfen Ahmet Çelebi gerçeklefltirmifl. Hazerfen’in yapt›¤› kanatlarla Galata’dan Üsküdar’a
uçarak 6 km. kat etti¤i yaz›l›r tarih kitaplar›nda. Hatta kimi anlat›larda 51 km. saat h›za ulaflt›¤› ve 5 dakika havada kald›¤› gibi ayr›nt›lar vard›r. Tarihimizdeki di¤er uçufl kayd› ise Lagari Hasan Çelebi’ye ait. 1633’te Lagari’nin fiflek ile (bir tür roket) 20 saniyede 1000 feet’e ç›kt›¤› 125 km. saat h›za ulaflt›¤› ve kanat kullanarak denize indi¤i iddia edilir.
Bu tarihi olaylar›n her birisi denemeden öteye geçmifl de¤il. Baz›lar›n›n do¤rulu¤u da tart›flmal›.
‹nsano¤lunun uçmay› baflarmas› balonlar sayesinde oldu. Mongolfier kardefller ilk balon uçuflunu gerçeklefltirdiklerinde y›l 1783’tü. Bu ilk hava arac› s›cak havayla doldurulmufl ipek bir balona ba¤lanm›fl sepetten olufluyordu. Mongolfier kardefller ›s›nan havan›n yükselmesi prensibini kullanm›fllard›. Balonda ilk seyahat edenler bir koyun, bir ördek ve
bir horozdu. ‹nsans›z uçufl baflar›l› olunca, insanl› deneme
21 Kas›m 1783’de yap›ld›. Balon baflar›yla yükseldi ve 22
dakika havada kald›ktan sonra yere indi.
Balon buluflu dünyada çok büyük bir ilgi gördü. Öyle ki
Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda balonla uçufl denemesi, hemen
iki y›l sonra yap›ld›. Ancak bu deneme baflar›s›zd›. Baflar›l›
ilk uçufl 1789 y›l›nda Polonya elçisi ‹brahim Pafla taraf›ndan
gerçeklefltirildi.
Motorlu araçlar›n uçuflu gerçekleflene kadar, gökyüzünün
hâkimi s›cak haval› balonlard›. ‹lk önce balonlarla motor teknolojisini birlefltiren zeplin’ler geldi. 1900 y›l›nda ilk zeplin
uçuflu Ferdinand von Zeppelin taraf›ndan yap›ld›. Üç y›l sonra
Wright kardefller uçakla havaland›lar. Sonraki y›llarda havadaki hakimiyet üzerine zeplin ile uçak aras›nda büyük bir çekiflme yafland›. Bu dönem boyunca balonlar, mütevaz› hava
araçlar› olarak kald›lar.
Balonlar›n hava tafl›mac›l›¤›nda az kullan›lmalar›nda büyük miktarlarda yük tafl›maya uygun olmamalar›n›n yan› s›ra
güvenlik problemleri de etkili oldu.
10 Ekim 1960 tarihi modern s›cak haval› balonlar›n do¤um
tarihidir. Nebraska’da denenen yeni tip balonlarda propan
gaz› tüpleri kullanan ›s›t›c› vard›. Daha önce ipek benzeri hafif kumafllar kullan›lan balonlarda poliüretan malzeme kullan›lm›flt›. 1963 y›l›nda Amerika’da eski tiplere göre daha güvenli olan bu balonlar›n kullan›ld›¤› ulusal yar›fllar yap›lmaya
baflland›. Yar›flmalar büyük ilgi gördü ve 70’li y›llarda ‹ngiltere ve Avustralya’ya da ulusal yar›fllar yap›lmaya baflland›.
Günümüzde birçok ülkede bu tip yar›fllar ve balon sporu yap›l›yor. Sadece ABD’de 5 bin lisansl› balon pilotu var.
Balonlar ayr›ca turistik amaçlarla kullan›ld›¤› gibi reklamc›l›k alan›nda da yayg›n olarak kullan›l›yorlar ve hâlâ gökyüzünde renkli ve güzel görüntüler oluflturuyor.
25
sohbet
Özcan Deniz - Mercan Dede
Picus Dergisi’nin Eylül say›s›nda Mercan Dede ve Özcan Deniz’le yap›lm›fl,
Gülenay Börekçi imzal› bir söylefli yer ald›. Verdikleri konser nedeniyle bir süre
gündemi iflgal eden ikili, hem gelen tepkileri yan›tlad›lar hem de bir araya
gelifl serüvenlerinden yeni projelere, ilk duyduklar› sesten çocukluklar›na ve ilk
aflklar›na, sohbet ettiler. Bu söyleflinin bir bölümünü yay›nl›yoruz.
Konser sonras›nda olanlar oldu. Ne diyorsunuz a¤›r tepkiler gelmesine?
Özcan Deniz: Birine sevgi beslemiyorsan›z, ne yaparsa
yaps›n yapt›¤› fleyin alt›nda hep kötü olan› arars›n›z. Yap›lan
her fleyin iki yüzü vard›r; siz kötü olan taraf›yla ilgilenirseniz
haliyle gözünüzde hep öyle kal›r o. Türkiye’de de böyle bir
grup var, onlar birilerini sevmek, be¤enmek istemiyorlar; seçimlerini, ‘herkes seviyor o halde ben sevmeyeyim’ diyerek
yap›yorlar.
Konser daha proje aflamas›ndayken tepki gösterdi baz›
kifliler.
Ö.D.: Dünyan›n her yerinde var o tip insanlar. Hep de olacaklar gibi geliyor bana, ama haklar›nda çok konuflman›n da
bir anlam› yok.
K›rd› m› bunlar sizi ya da k›zd›n›z m›?
Ö.D.: Hiç k›r›lmad›m. Zaten karfl›lar›nda tersi tepkiyi gösteren baflka birileri vard›. Herkes sald›r›yor olsayd› o zaman
kendimi kötü hissedebilirdim.
Resim yüzünden de böyle fleyler oldu...
Ö.D.: Ben ‘ressam’ demedim kendime halbuki hiçbir zaman,
‘resim yap›yorum’ dedim. Resim yapmak baflka bir fley, siz
de yapars›n›z. Çocuklar da yap›yor. Ne yapal›m flimdi, bütün çocuklar›n elinden kalemleri mi alal›m? Kim nerede, hangi manflette duymufl benim kendime ‘ressam’ dedi¤imi. Duyulabilir de ayr›ca. Ama flu önemli bence, ben hayat›n› resme adam›fl bir ressam olsam, tutup da böyle bir adam hakk›nda tek kelime etmem, konuflmam bile.
Konser ne ifade etti sizin için?
Mercan Dede: Avrupa turnesinin son dura¤›yd› ve bence
son bir-iki y›l›n en baflar›l› konserlerindendi. Her ülkede misafir sanatç›lar kat›ld› benim konserlerime. Burada üç misafir sanatç› vard›; ‹lhan Erflahin, Peter Murphy ve Özcan Deniz.
Hepsi mükemmeldiler.
Neydi bu beraberlikte heyecan verici buldu¤unuz fley?
M.D.: Yeni bir fley denemenin heyecan›... Asl›nda bir konserin nas›l yap›labilece¤ine iliflkin belli formüller vard›r ve 15 y›l
sahnede olan her sanatç› üç afla¤› befl yukar› bilir bu formülleri. O formüllere dayal› kolay bir fley haz›rlars›n›z, baflar›l› da
olur ama iflte... Burada güzel olan fley, yap›lmam›fl› yapmak26
t›. ‹lhan’›n performans›, Peter Murphy’nin sahneye ç›k›fl›, sonra
Özcan’›n varl›¤›. Arkada bir bendir var, önde Özcan; okumaya
bafllad›¤› an tüylerin diken diken oluyor, kalbin çarp›yor, o
önemli, o her fley! Kaç kiflinin dinledi¤i önemli de¤il, senin
kalbinde ne hissetti¤in önemli. Onu kalbimde duyabildim,
müzisyenler de duyabildi, seyirci de duyabildi.
Devam›nda baflka projeleriniz var m›?
M.D.: Bir sonraki albümde bugüne dek hiç yapmad›¤›m bir
fley istiyorum; insan sesi kullanaca¤›m. De¤iflik ülkelerden
sanatç›larla çal›flaca¤›m. Türkiye’den de Özcan’›n olmas›n›
istiyorum.
Gene tepkiler gelecek...
M.D.: fiüphesiz. Ben Faz›l Say’la konser verdi¤imde de tepki ald›k. Bunlar› boflverin. Ald›rmamay› ö¤rendim ben. Ne
diyecekler diye düflünmüyorum, bir fleyi yaparken duydu¤um heyecan› önemsiyorum. O Aç›khava konseri tarihi bir
and›. Bendir ve Özcan’›n sesi... Orada çok enteresan bir fley
var, evrensel bir fley, zaman ve mekânla s›n›rl› bir fley de¤il. Art›k o not edildi; deftere edilmedi ama benim kalbime
edildi. Albümde mutlaka yerini bulacak. Tabii Özcan da kabul ederse...
Ö.D.: Seve seve.
Sizi bir araya getiren fley neydi?
M.D.: Beni bugüne kadar Hugh Marsh’la, Natacha Atlas’la, Göksel Baktagir’le, Peter Murphy’yle bir araya getiren fley neyse
Özcan’la bir araya getiren fley de oydu. Bir defa müzisyenlikten öte, aranda gönül ba¤› olmas› laz›m. O gönül ba¤› ayn› hayatlar› yafl›yor olmak, ayn› fleylere inan›yor olmak de¤il. Co¤râfi olarak bir arada olman›z gerekmez. Her gün 24
saatinizi birlikte geçiriyor olman›z da gerekmez. Ben Özcan’la bu gönül ba¤›n› hissediyorum. ‹kincisi de ses. Özcan’›n sesi aynen ney gibi. Rüzgarl›, tozlu, inan›lmaz güzel
ve yak›c› bir sesi var, onu duyup heyecanlanmayacak birini düflünemiyorum.
Ö.D.: Bu, heyecan ifli. Heyecan duymad›¤›m hiçbir fleyi bana yapt›rtamazlar.
Yapt›rsalar da bir fleye benzemez, der gibi söylediniz.
Ö.D.: Benzemez. On y›ld›r popüler müzik yap›yorum. Daha
öncesi de var asl›nda ama albüm maceram 10 y›ll›k. Konser-
Foto¤raflar: Selen Özer
sohbet
ÖZCAN DEN‹Z: AL‹ HOCA D‹YE B‹R Ö⁄RETMEN VARDI. SABAHLARI BANA
YEMEK GET‹R‹RD‹, B‹L‹RD‹ BEN‹M KAHVALTI YAPMADAN GELD‹⁄‹M‹.
lerime yüz binlerce kiflinin geldi¤i oluyor. Tamam, heyecanlan›yorum da bazen, ama bir süre sonra hep ayn› fleyi yafl›yor gibi hissediyorum. Belki araya baflka heyecanlar› katmadan bir fleyin asl›nda ne kadar heyecanl› olabilece¤ini anlayam›yorsunuz. Aflk gibi. Aflk› tan›mlayamaman›z›n nedeni de
bu. Dozaj›n› bilmiyorsunuz, bir sonraki iliflkinizde ne kadar
afl›k olabilece¤inizi bilmiyorsunuz, o yüzden onu tan›mlayam›yorsunuz. Meral Okay’dan ç›kt› fikir ilk kez, “Mercan Dede ile
seni Ç›ra¤an Saray›’nda bir araya getirmeyi düflünüyorum,”
dedi¤inde benim flurama bir atefl düflmüfltü. O heyecan›
ben 500 bin kiflinin karfl›s›nda bile hissetmedim. O gece ç›kt›m sahneye, emprovize geliflti, haz›rl›ks›zd›k, ama yine de
çok heyecanl›yd›k. Sonra sekiz ay hiç görüflmedik. Bu konser öncesinde ben Amerika’dayd›m, yemin ediyorum 70 saat uyumad›m. Sonra uça¤a bindim. ‹ndi¤imde kesinlikle uykusuzluk ve açl›k hissetmiyordum. Halbuki hiç yemek yememifl, gözümü k›rpmam›flt›m. Sahne arkas›nda beklerken kalbimi midemde hissettim. Ben ilk kez ç›km›yorum ki sahneye.
On y›l az bir süre de¤il. On y›ld›r profesyonelim ama asl›nda
çocuklu¤umdan beri sahnedeyim. Ama bu baflka bir fleydi.
Tan›mlayam›yorum, sadece baflka bir fleydi. fiuram› yakan
bir fleydi. S›zlatan de¤il, yakan bir fleydi. Bu heyecan dururken, ben bu heyecan› tatm›flken, niçin bir daha bir fley yapmak istemeyeyim ki?
M.D.: Özcan, zor belki hat›rlamak ama ilk duydu¤un ve etkilendi¤in ses neydi?
Ö.D.: Amcam›n sesiydi. Do¤udaki bütün afliretler bir yerde
buluflurlar ve amcama davetiye yollarlar, amcam gider. Koca avlular vard›r bu afliretlerin evlerinde, herkes teypleriyle
gelir, amcam bir köfleye oturur, onlar teybin dü¤mesine ba28
sarlar ve ben amcam›n kuca¤›na ç›k›p otururum, o bafllar
okumaya. 12 saat, 13 saat okur. A¤layanlar olur, dayanamay›p ç›kanlar olur. Aflk flark›lar› okur. Sonra herkes teybini al›r
gider. O kay›tlar amcam öldükten sonra birkaç korsan›n eline düflmüfl, derlemifller, biraz da iyi olmufl asl›nda, ben o flekilde buldum yeniden. Bir tanesinde kendi sesimi duydum
mesela, kuca¤›nda a¤l›yorken.
Ark›n, peki siz hat›rl›yor musunuz çok etkilendi¤iniz ilk
sesi?
M.D.: Benim müzikal hayat›m günlük tutmak gibi. Hani dönüp bakars›n ya arada bir, ne yazm›fl›m diye. Hat›rlad›¤›m
en eski sesi bir dolmuflta duydum. Çok iyi hat›rl›yorum, annemle oturuyorduk dolmuflta ve bitti¤inde radyoda c›z›rt›l›
bir ses, “Niyazi Say›n’dan ney taksimi dinlediniz,” diye anons
yapt›. Bir de, ben küçükken mahalle k›nalar› olurdu. Dört kiflilik bir saz ekibi gelirdi çingene kad›nlardan oluflan. Ellerinde bendir ve zil olurdu, bir de söylerlerdi. Sadece kad›nlar
dinlerdi. Demir parmakl›klar ard›ndan seyrederdim. Söyledikleri flark›lar, bugün tribal-techno dedi¤imiz müzik gibi bir
fleydi. Apayr› bir dünyayd›. Dedikleri bile anlafl›lmazd›, çok
kendilerine has bir söyleme biçimleri vard›. O iki ses, yapmaya çal›flt›¤›m müziklerde hâlâ hep geri gelen fleyler.
Çocukluk mu peflini b›rakm›yor insan›n acaba?
M.D.: Çocuklukta sahip oldu¤umuz, hani o meleklerdekine
benzer bir içtenlik ve coflku var ya, hayat›n telâflesiyle kirlenmemifllik hali. Büyürken ‘ö¤reniyoruz’, ama o masumiyeti ve
hesaps›z aflk› kaybediyoruz. Bir flekilde onu yakalamaya yönelik bir çabam›z var her zaman. Bizim konserde de oldu,
a¤layan a¤lad›, dans eden etti. Müzi¤in insan› çocukluktaki
gibi özgürlefltirici bir etkisi var. (Burada duruyor ve Özcan De-
niz’e soruyor) ‹lk kime âfl›k oldun?
Ö.D.: Küçük bir k›za. Hadi ad›n› da söyleyeyim, nereden bulacak da dergiyi okuyacak, Fadime’ydi.
Kaç yafl›ndayd›n›z?
Ö.D.: 9-10 yafllar›ndayd›m, 16-17 yafl›na kadar sürdü.
M.D.: Neydi o peki?
Ö.D.: Ben onun yüzünden s›n›fta çakt›m. Gözüm k›zdayd›,
akl›m k›zdayd›, milletin önünü kesip kavgalar ediyordum,
saçma salak fleyler yap›yordum. Pencerelere zeytin dallar›
b›rak›yordum, onu al›rsa beni seviyor almazsa sevmiyor diye. Alm›yordu, bir de onun yüzünden kavga ediyordum. Onu
her gördü¤ümde yafl›yordum ayn› hisleri. Aflk bu iflte, tükenmedi¤i sürece her seferinde ayn› heyecan› duyars›n›z.
Önemli olan inanmak.
Ark›n, siz ilk ne zaman âfl›k oldunuz?
M.D.: Hat›rlam›yorum. ‹nan›n hat›rlam›yorum. Vahim bir durum tabii hat›rlam›yor olmak. Durun bakal›m... Meselâ, bir tanesini hat›rl›yorum. Bursa’da ‹smail Hakk› Tekkesi vard› ve
bizim ev o tekkenin karfl›s›ndayd›. Ben dört yafl›nda filând›m.
Bir adam vard› ve her sabah oraya gelirdi, ama hakikaten
her sabah. Sabah befl alt› sular›nda. Tam 12 y›l. Elinde iki teneke tafl›rd›, tenekelerin içinde sakatatlar vard› ve o her sa-
bah kedileri beslerdi. Seyrederdim. Önceleri korkmufltum,
k›yafeti garipti, konuflmazd› kimseyle, gelirdi ve giderdi. Kediler onu tan›rd›. Çok iyi hat›rl›yorum, gelmedi¤i zaman hüzünlenirdim. Hâlâ düflünürüm onu, kimdi o adam, ne oldu diye. Bir tane daha var ve o kesin ‘aflk’. Bu kez ‹stanbul. Üniversite’deyim. 18 yafl›nday›m. Kubbealt›’nda çok güzel bir
tarihî bina var. Bir gün sokakta yaflayan bir kad›n geldi, o binan›n avlusu gibi bir yere ama tam da içeri de¤il, yavafl yavafl bir ev yapt›. 40 yafllar›nda biraz toplu bir kad›nd›. Önce
kartondan bir zemin yapt›, sonra naylon torbalarla üzerini kapatmaya bafllad›. ‹çine eflyalar›n› toplad›. Sonra bir gün, beni periflan eden bir fley oldu, o kadar a¤lam›flt›m ki okula ertesi gün kurba¤a gibi gözlerle gitmifltim. Sonbahard›, geçiyordum, bakt›m bir atefl yakm›fl, metal bir Rize çay kutusunun içinde su kaynat›yordu, çay yap›yordu yani. Önünde ikiüç sigara izmariti vard›, oturmufl keyifle sigara içip çay yap›yordu kendine. Tak›ld›m ona. Sonra ya¤mur ya¤maya bafllad›, sigaras›n› söndürdü, çay›n› eline ald›, naylon kap›y› kald›rd› ve o zemini karton olan evine girecekken terliklerini ç›kartt›. Oras› onun eviydi. O zaman da¤›ld›m iflte. O kad›na
inan›lmaz âfl›kt›m. Yok oldu sonra. Belki de o benim kedici
adam›n kardefli, ablas› filând›.
MERCAN DEDE: HATIRLADI⁄IM ‹LK SES‹ B‹R DOLMUfiTA DUYDUM.
RADYODA CIZIRTILI BIR SES “N‹YAZ‹ SAYIN’DAN NEY TAKS‹M‹
D‹NLED‹N‹Z” DED‹.
29
yerli albüm
N. Deniz Yücel
‹kimizin Yerine
Müslüm Gürses
Dirlik
6. Cadde
6. Cadde
Universal
Müslüm sad›k
dinleyicisini düflünmeli
Müslüm Gürses pop pop
gezmeye devam ediyor.
Tarkan -Sezen Aksu mamulü
‹kimizin Yerine, son albümün
en tepesine oturtulmufl. Biliyorsunuz son bir iki y›ld›r
bambaflka bir ‘dinleyici’
kitlesi de buldu karfl›s›nda.
Ama bu bir gün biter. Bu
nedenle Müslüm Baba, bu
‘yeni güruh’a hiç güvenmeden devam etmeli yoluna.
Biz ‘bugün var yar›n yok’
dinleyiciler çabuk s›k›l›r›z.
Bu flark›y› as›l sevmesi gerekenler; Müslüm Gürses
dendi mi, bütün dünyay›
birbirine katma konusunda
gözünü k›rpmayan di¤erleri... ‹kimizin Yerine flark›s›
yerine, albümün ikinci flark›s› olan Sat›lacak Adam
m›y›m flark›s›n› tercih ederler. Selami fiahin’in, yine yürekten kopup gelmifl bu
盤l›¤›na direnmeleri her
zamanki gibi çok zor. Ama
‹kimizin Yerine’deki “Koklad›m gecelerde, b›rakt›¤›n
eflyay›...” dizesi, sad›k bir
Müslüm Gürses hayran›na ne
söyleyebilir ki? Onlar›n eflyayla meflyayla hiç iflleri olmad›. Müslüm Gürses’in de
olmas›n isterler haliyle. Bugün var yar›n yok hayranlardan biri olma nedeniyle
not bol tutulabilir: 8.
30
Duman’›n açt›¤› yol
Demedi Deme
Kenan Do¤ulu
DMC
Makul hedef
Rober Hatemo
Kenan Do¤ulu da yeni albümünü ç›kard›. Zaten Tarkan’›nki ç›k›nca, “Kenan Do¤ulu’nunki nerede?” demiflti
ço¤umuz. Malûm, Kenan
Do¤ulu Beyefendi, Tarkan’›n
bafl takipçilerindendir ve
Tarkan cephesinde k›p›rdayan her yapra¤a karfl›,
mutlaka kendisi de birkaç
yaprak birden k›p›rdatmak
ister. Ama Tarkan olmak kolay olmad›¤› için de, (vur
deyince öldürür hesab›) bu
yapraklar tatl› bir esinti yaratacak yerde dökülüverirler. Demedi Deme albümü,
defalarca dinlenilip yaka
paça kapt›r›lan bir albüm
olaca¤› yerde, hemen raflara, eski albümlerin yan›na
kald›r›lacak gibi gözüküyor.
Hiçbir fevkalâdeli¤i yok.
Gayet vasat. Kenan Do¤ulu,
kendisine yeni bir befl y›ll›k
plan yapt›¤›nda, gelecekle
ilgili beklentilerini gözden
geçirse ve kendisine daha
mütevaz› hedefler belirlese
iyi eder. Hiç olmazsa her
seferinde “Neden olmuyor?” diye bofl yere üzülmez. Bizden ona bir öneri.
Tarkan’› bofl versin, Rober
Hatemo daha makul bir hedef onun için. Hedefle medefle alakas› olmaks›z›n: 5.
Duman’›n açt›¤› yoldan çok
fazla insan›n geçece¤i belliydi. ‘Alternatif bir grubun,
bir cover parçayla tepelere
kurulmas›’ olarak özetlenebilecek hadisenin, herkese
birden cazip gelmesi gayet
anlafl›l›r bir fley. ‘‹llâ cover
yapal›m demiyoruz, biz zaten bu flark›lar› sahnelerde
söylerdik, biz zaten bilmem
ne...’ diye lâf› dolaflt›rman›n
hiç âlemi yok. Siz zaten
bunlar› sahnelerde söylerdiniz de, Duman hadisesi
yaflanmasa, hiçbir firma sizin bu projenize para yat›rmazd›. Yani siz de¤ilse bile, ba¤l› oldu¤unuz firma
“Alternatif bir grup - cover listelerin tepesi” üçgeninden hareket ediyor. Grubumuz 6. Cadde, flark›m›z
Sabuha, listelerin tepesi ise
flimdilik belirsiz. Ama olabilir de. Hem Sabuha can
s›kmam›fl - fazla bekletmemifl, hem de bu kotadan
hâlâ ekmek yenebilir. Albümün gerisi ise standart. Duman etkisinde bir standart
ki, bu da, bu tür gruplar›n
hep birden görmeye
bafllad›klar› s›k›c› bir rüya
oldu. Bize Urfal› Babi’yi
yeniden anma f›rsat›
verdikleri için: 7.
Yürü Anca Gidersin
Y›ld›z Tilbe
Avrupa Müzik
Y›ld›z Tilbe yine tepede
‘Fenomen’ bir isim Y›ld›z
Tilbe. Bugüne kadar görüp
bildi¤imiz hiçbir flark›c›
türüne benzemiyor. Çok
ayk›r› ve farkl›. Bildi¤i gibi
davran›yor, bildi¤i gibi çal›p
söylüyor. Müzik
piyasas›ndaki hiçbir standarda uymad›¤› için piyasa
içinde seveni fazla de¤il.
Seveni ne demek, neredeyse herkes düflman ona. Bu
‘asi’ k›z› yok etmek – bitirmek için herkes çok fazla
çaba harcad›.
Beceremediler. Her darbe,
her tokattan sonra, 盤l›k
盤l›¤a döndü aram›za.
Hem de en sahici, en içten
duygular›n dile getirildi¤i
insan›n tam da yüre¤ine
dokunan flark›larla. Bu son
albüm de öyle. Albümün
piyasaya sürülmesinin üzerinden epey geçmifl
olmas›na ra¤men hâlâ çok
sat›yor. Ç›kt›¤›nda çok satt›,
listelerin tepesine yerleflti.
Tarkan’›n Dudu harekât›nda
biraz afla¤› inip bekledi ve
flimdi yine en tepede.
‘Aflk’›n bir ‘hastal›k’ oldu¤u
üzerine epeyce çeflitleme
var Yürü Anca Gidersin’de.
Ça¤›m›z›n Esengül’üne
kap›l›p gitmemenin imkân›
yok. Bu sat›rlar›n yazar› da
sals›n: 10.
yabanc› albüm
Murat Ersan
Arnaldo Antunes &
Carlonhos Brown &
Marisa Monte Tribalistas
EMI/Kent
REMinisce
Önder Focan & David Friesen
EMI/Kent
‹ki usatadan ‘usta’
ifli albüm
Befl y›ld›zl› bir baflyap›t
Brezilya’n›n en sayg›n ve
en popüler üç müzisyeni,
pop diva Marisa Monte, perküsyonist ve flark› yazar›
Carlinhos Brown ile rock
müzisyeni ve performans
sanatç›s› Arnaldo Antunes
sadece bu proje için bir
araya geldi. Albümde Rio
Karnaval›’n›n hiti olan ilk
single Ja Sei Namorar yer
al›yor. Albümün tamam›na
yay›lm›fl olan rafine müzik
herkesi saracak. Ayr›ca
Pecado Elhe Deixar De
Molho yeni bir Girl From
Ipanema olursa hiç flafl›lmas›n. Tribalistas’›n tamam›nda bulunan Brezilya t›n›lar› ve tonlar› bu tür müzi¤i sevenleri tatmin edecek
düzeyde. Albüm, dünya
pop listelerini de etkisi alt›na alan Latin müzi¤inin tad›na varmak için de iyi bir
f›rsat. Brezilya’dan tüm
dünyaya yay›lan Tribalistas
rüzgâr›, Latin Grammy’lerini de etkilemifl olacak ki,
tam befl ayr› dalda aday
gösterildi. Bu befl önemli
adayl›k aras›nda ‘Y›l›n Albümü’ ve ‘Y›l›n Yap›m›’ gibi
önemli adayl›klar da bulunuyor. Dünyan›n en prestijli
caz dergilerinden biri olan
Downbeat, albüme befl y›ld›z vermekle yetinmemifl,
bir de ‘baflyap›t’ olarak nitelendirmifl albümü. Latin
müzi¤ini sevenler kaç›rmas›n diyoruz.
32
Thalia
Thalia
EMI / Kent
Latin müzi¤inin
yükselen de¤eri
fiu aralar gündemde olan
Latin ak›m›n›n yeni gözdesi
Thalia. Kendisini yine bir
Latin güzel olan Jennifer
Lopez ile k›yaslayanlar bile
oluyor. Sanatç›n›n müzikal
baflar›s› zaman içinde
Lopez’i geride b›rak›r m›
bilinmez ama gidiflat flimdilik bunu gösteriyor. Sanatç›
ilk ‹ngilizce albümü ile
Amerika listesine 11 numaradan girifl yapt›.
Amerika’daki pek çok
müzik market Thalia’n›n
albümü için dükkânlar›n›n
gece yar›s› aç›l›fl›n› bile
yapt›! Albümün ilk single’› I
Want You Amerikan radyolar›n›n listesinde hâlâ yükselirken, MTV, VH1 ve Fuse
gibi televizyon kanallar›nda
dönen video, izleyicilerden
büyük istek al›yor. Ülkemizde de oldukça popüler
olan Latin y›ld›z›n ad›n›
tafl›yan albümün ilk single’›
I Want You flu ara epeyce
gözde! Ünlü yönetmen
Dave Myers’›n çekti¤i klip de
ekranlar›m›zda... Ayr›ca
çal›flmada Fat Joe ve bir
zamanlar solo bir albüm
ç›kartan Cathy Dennis’in de
katk›lar› var. Hareketli, c›v›l
c›v›l, enerjik, daha ne kald›
ki geriye, yaz›n son günlerine girerken yaz› yaflamak
isteyenlere…
Çeflitli y›llarda Uluslararas›
‹stanbul Caz Festivali’nde
dinlemeye al›fl›k
oldu¤umuz, ülkemizin önde
gelen caz müzisyenlerinden Önder Focan, yan›na
yine kendisi gibi usta bir
bas olan sanatç›s› David
Friesen’i de alarak yapt›¤›
bu albümde genifl bir yelpazeye yer vermifl.
Albümün aç›l›fl flark›s› bir
klasik: My Funny Valentine.
Daha sonra Swartz & Dietz
çal›flmas› olan Alone
Together var s›rada. Birden
tan›d›k tonlarla
karfl›laflmaya bafll›yorsunuz. Dede Efendi’nin Bülbül-î
Hofl Neva’s›, ard›ndan
Kerem Görsev’den I
Remember Your Face sizi
sarmal›yor. Ayr›ca albümde
yer alan ve Focan imzas›
tafl›yan Drummers Of
Halicarnasus kula¤›n›z›n
pas›n› siliyor. fiark›lar›n skalas›n›n geniflli¤i sizi
flafl›rtmas›n. David Friesen’in
özellikle Dede Efendi
flark›s›ndaki ustal›¤› hemen
dikkat çekiyor. Önder
Focan’›n ise Friesen flark›s›
Nu Blue’daki hakimiyeti
etkileyici. ‹ki enstrüman, iki
usta ifli olan bu albüm
Focan’›n Türk pop flark›lar›n›
caz olarak yorumlad›¤›
çal›flma kadar ilgi çekecek.
Albüm Avusturya’daki Miles
Smiles adl› bir caz kulübünde kaydedilmifl.. Ada ve
müzisyenlere bak›n,
karar›n›z› verin…
A Little Moonlight
Dianne Reeves
EMI / Kent
Arflivcilere Arif
Mardin’den bir hediye
Arif Mardin dur durak bilmiyor! Grammy ödüllü genç
flark›c› Norah Jones’un Come
Away With Me albümüyle çok
büyük bir baflar›ya imza
atan Arif Mardin prodüktörlü¤ünde haz›rlanan yepyeni
Dianne Reeves albümü, ülkemizde Eylül ay›nda piyasaya ç›kt›: A Little Moonlight.
2002’de Salt Lake City’de
yap›lan k›fl olimpiyatlar›n›n,
kapan›fl seremonisinde
flark› söyleyen Dianne
Reeves yeni albümüyle de
hayli iddial› görünüyor.
Albümde yer alan
sanatç›lar aras›nda,
Uluslararas› ‹stanbul Caz
Festivali’nde dinledi¤imiz
trompetçi Nicholas Payton da
yer al›yor. Payton
solistli¤inin yan› s›ra çok da
etkili bir grup eleman›, ya
da baflka bir deyiflle iyi bir
ansambl eleman› oldu¤unu
da bu albümde ortaya koyuyor. Ayr›ca piyanoda Peter
Martin, davulda Gregory
Hutchinson var. Albümün
aç›l›fl flark›s› Loads Of
Love, albümle neredeyse
ayn› ad› tafl›yan What A
Little Moonlight Can Do ve
We’ll Be Together, hemen
öne ç›kan çal›flmalar.
Monteal Caz Festivali’nde
Ella Fizgerald Ödülü’nü
kazanan Reeves’in bu
çal›flmas› caz severlerin
arflivinde mutlaka yer
almas› gereken albümlerden biri…
sinema
34
Muhteflem Kahramanlar
Gösterim Tarihi: 24 Ekim
The League of Extraordinary Gentlemen
Yönetmen: Stephen Norrington
Oynayanlar: Sean Connery (Allan
Quartermain), Shane West (Tom Sawyer),
Peta Wilson (Mina Harker), Tony Curran
(Görünmez Adam - Rodney),
Stuart Townsend (Dorian Gray)
Y›l 1899. Londra’da büyük bir banka
soygunu gerçeklefltirilir. O y›llarda hayal bile edilmeyen tank benzeri z›rhl›
bir araç kullanan soyguncular›n üzerinde Alman askeri üniformalar› var. ‹ngiltere silah sanayiine h›zla yat›r›m yapan
Almanya’y› suçlar. ‹ki ülke aras›ndaki
iliflkiler gerilir. Bir süre sonra benzer bir
eylem, Almanya’da gerçeklefltirilince,
Almanya da ‹ngiltere’yi suçlar. ‹ki ülke
savafl›n efli¤ine gelir.
Tüm bunlar yaflan›rken ‹ngiltere’nin efsanevi kahraman› Allan Quatermain (Sean
Connery), Afrika’n›n sakin bir bölgesinde bir önceki maceras›nda kaybetti¤i
o¤lu ve ekibinin yas›n› tutmaktad›r. ‹ngiltere’nin gizli haberalma teflkilat›ndan
yard›m ça¤r›s› ald›¤›nda önce kabul etmez ama huzurlu malikânesine yap›lan
bir sald›r› sonras› görevi kabul eder.
Quartermain gizli servisin baflkan› M. taraf›ndan ola¤anüstü yetenekleri olan
bir grubun bafl›na getirilir. Düflman Fahtom adl› bir suçludur. ‹leri teknoloji silahlar› kullanan Fantom’un Venedik’te
yap›lacak bar›fl görüflmelerini sabote
edece¤i bilgisi al›nm›flt›r. Ekibin görevi
Fantom’u durdurmakt›r. Quatermain’in s›rad›fl› birli¤ini oluflturan kahramanlar
Kaptan Nemo (Naseeruddin Shah), Dracula
Mina Harker (Peta Wilson), görünmez
adam Rodney Skinner (Tony Curran),
Amerikan gizli servis ajan› Sawyer (Shane West), Dorian Gray (Stuart Townsend),
ve Dr. Jekyll / Mr. Hyde’d›r (Jason
Flemyng). Ancak aralar›nda bir casus
vard›r.
Alan Moore ve Kevin O’ Neill'in çizgi roman›ndan beyaz perdeye aktar›lan filmin yönetmeni yine bir çizgi roman
uyarlamas› olan Blade filmiyle tan›d›¤›m›z Stephen Norrington.
35
sinema
Karayip Korsanlar›:
Siyah ‹nci’nin Lâneti
Gösterim Tarihi: 10 Ekim
(Pirates of The Carribean:
The Curse of Black Pearl)
Yön: Gore Verbinski
Oyn: Johnny Depp (Sparrow),
Ben Wilson (Mahkûm),
Geoffrey Rush (Barbossa)
Asmal› Konak
Gösterim Tarihi: 17 Ekim
Yön: Abdullah O¤uz
Oyn: Özcan Deniz (Seymen A¤a), Nurgül Yeflilçay (Bahar), Selda
Alkor (Sümbül Han›m), Menderes Samanc›lar (Bekir Kirve), James
Altuner (Dr. Oktay), Kenan Bal (Ali Bey), ‹pek Tuzcuo¤lu (Dicle),
Efsun Alper Sweet (Ayfle Melek), Ege Aydan (Yaman), Devrim
Salto¤lu (Seyhan A¤a), fierif Sezer (Kader), Canan Hoflgör (Gül
Uysal), Serra Y›lmaz (Büyücü)
Son birbuçuk y›l›n fenomen TV dizisi Asmal› Konak’›n sinema
filmi, bu ay gösterime giriyor.
Yönetmenli¤ini Abdullah O¤uz’un yapt›¤› filmin çekimleri, Kapadokya ve Amerika’da gerçeklefltirildi. Filmin post-prodüksiyon çal›flmalar› Almanya’da yap›ld›.
‹zleyenlerini aylarca ekranlar›n bafl›na çivileyen dizinin son
bölümü, bildik bir ‘son’ de¤ildi. Son bölümde bir önceki bölümde rahats›zlanan Bahar, kendine gelmiflti. Halsizli¤i sürdü¤ü için Seymen A¤a, onu doktora gitmeye ikna etmifl ve tahliller yap›lm›flt›. Kanser oldu¤u anlafl›lan Bahar, Seymen A¤a’yla
birlikte ABD’ye gitmiflti. Bu flekilde beyaz cama veda eden
dizi, ard›nda cevaplanmay› bekleyen bir çok soru b›rakm›flt›.
‹flte Asmal› Konak’›n sinema filmi bu sorulara yan›t veriyor. Tedavi için Amerika’ya giden Seymen ve Bahar’› bu ölüm kal›m
mücadelesinde neler bekliyor? Bahar’› delicesine seven Seymen’in aflk› onu hayata ba¤lamaya yetecek mi? Kapadokya’daki konakta endifle içinde bekleyen aile New York’tan
bekledikleri müjdeli haberi alabilecekler mi?
Asmal› Konak filminin nas›l bitece¤ine dair söylentilerin yay›lmas›, Abdullah O¤uz’un film için üç ayr› son çekmesine neden
olmufltu. Film hakk›nda bilgilerin d›flar›ya s›zmamas› için yap›mc›lar büyük çaba harcad›lar. Üstelik Abdullah O¤uz bu üç
sondan hangisini kullanaca¤›na kendisinin de karar vermedi¤ini aç›klam›flt›. Filmin kurgusu tamamland›. Abdullah O¤uz
son montaj› gözlerden uzak bir yerde (Marmaris’te) yapt›.
Merakla beklenen film, ayn› anda 400 sinemada birden gösterime girecek.
36
Karayip Denizi’nin çapk›n ve yak›fl›kl› korsan› Kaptan Jack
Sparrow için bu denizlerin kristal gibi berrak sular› macera ve
gizem vaat etmektedir. Ancak Siyah ‹nci ad›n› verdi¤i gemisinin Kaptan Barbossa taraf›ndan çal›nmas›yla korsanl›k hayat›
bir anda alabora olur. Bu kadarla yetinmeyen vahfli Kaptan
Barbossa, Port Royal kasabas›na bask›n düzenleyerek valinin güzel k›z› Elizabeth Swann’› kaç›r›r.
Bu olay üzerine Elizabeth’in çocukluk arkadafl› Will Turner
devreye girerek Jack ile iflbirli¤i yapar. ‹ngiliz Donanmas›n›n
en h›zl› gemisi olarak bilinen H.M.S. Interceptor’un kaptanl›¤›n› alan Jack Sparrow, k›z› kurtar›p gemisini geri alabilmek için yo¤un giriflimlere bafllar. ‹kilinin peflinde Elizabeth’in
yak›fl›kl› ve h›rsl› niflanl›s› Amiral Norrington vard›r ve H.M.S.
Dauntless adl› gemisiyle arkalar›ndan gelmektedir.
Will’in fark›nda olmad›¤› bir gerçek vard›r. Lânetli bir hazinenin gazab›na u¤rayan Barbossa ve mürettebat›n›n kaderine
sonsuza kadar ölmemek yaz›lm›flt›r. Ay›fl›¤› ç›kt›¤›nda canl›
iskelete dönüflmektedirler. Üzerlerindeki lanetin kalkmas›
ise ya¤malanan hazinenin bulunup eski yerine konulmas›na
ve kan borcunun ödenmesine ba¤l›d›r.
Comandante
Gösterim Tarihi: 24 Ekim
Yön: Oliver Stone
Müzik: Alberto Iglesias
Kurgu: Álex Márquez, Elisa
Bonora
Görüntü yön: Rodrigo Prieto,
Carlos Marcovich
Comandante, dünya siyasetinde yar›m yüzy›l› aflk›n bir süredir
önemli bir rol oynayan Fidel Castro’nun bugününü ve geçmiflini beyaz perdeye aktaran bir belgesel. Oliver Stone’un, Fidel Castro’nun 75. do¤um y›l dönümünde, Küba’da 30 saati
aflan çekim ve röportajlar›ndan yola ç›karak bugüne kadar
yapt›klar›ndan farkl› bir sinematografik yaklafl›mla gerçeklefltirdi¤i bu yap›m, tarihî bir belge olarak ele al›nabilir. Oliver
Stone, röportajc› olarak Castro ile birlikte kamera karfl›s›nda
yer ald›¤› Comandante’de dünyan›n en büyük süper gücüne
kafa tutan küçük bir ülkenin, nas›l olup da k›rk y›l› aflk›n süredir varl›¤›n› sürdürmeyi baflard›¤›n› kendince anlamaya ve
anlatmaya çal›fl›yor.
20 filmlik flenlik
Bafllama Tarihi: 10 Ekim
‘Filmekimi’ Emek sinemas›nda 10 - 16 Ekim tarihlerinde düzenlenecek. Festivalde son bir y›l›n sinema gündeminde yer alan
20 önemli filmin gösterimi yap›lacak.
Ingmar Bergman
(Bir Evlilikten Manzaralar)
Yeni Dalga Anadolu’yu geziyor
Gösterim tarihleri
03-09
10-12
13-15
13-19
17-23
24-28
Ekim:
Ekim:
Ekim:
Ekim:
Ekim:
Ekim:
Ankara (Ankapol Sinemas› ve Kavakl›dere Sinemas›)
Malatya (Yeflil Sinema Kompleksi)
Kayseri (Erciyes Üniversitesi Sinema Salonu)
‹zmir (‹zmir Sanat ve Frans›z Kültür Merkezi)
Bursa (Tayyare Kültür Merkezi)
Kars (‹l Kültür Merkezi Salonu)
Gezici Festival ad›yla an›lan Avrupa Filmleri Festivali’nin
9’uncusu 3 ile 28 Ekim tarihleri aras›nda alt› kenti dolaflacak.
Festival, yirmiyi aflk›n Avrupa ülkesinden 80 k›sa ve 31 uzun
metrajl› filmden oluflan bir seçkiyle Ankara, Malatya, Kayseri, ‹zmir, Bursa ve Kars’a u¤rayacak.
Bu y›lki festivalin a¤›r toplar› içinde öne ç›kan isim Jean-Luc
Godard. Festivalde ustan›n befl önemli filmi (Alphaville, Ç›lg›n
Pierrot, Çinli K›z, Kad›n Kad›nd›r ve Serseri Afl›klar) sunuluyor.
François Truffaut‘nun Avrupa'n›n En ‹yileri bölümünde yer alan
iki filmiyle (Amerikan Gecesi ve Jules ve Jim), Frans›z Yeni Dalgas›, festivalde esasl› biçimde temsil ediliyor. Ayn› bölümde
filmlerini izleyece¤imiz di¤er ustalar aras›nda, Ingmar Bergman (Bir Evlilikten Manzaralar), Micheal Haneke (Tesadüfi Bir Kronolojinin 71 Parças›), Aki Kaurismaki (Sürüklenen Bulutlar), Pedro
Almodovar (Sinir Krizinin Efli¤indeki Kad›nlar), Dardennes Kardefller (Söz), Claude Sautet (Vincent, François, Paul ve Di¤erleri), Bertrand Tavernier (K›rda Bir Pazar), Carol Reed (Üçüncü Adam) ve Roy
Andersson (Giliap) gibi önemli isimler yer al›yor. Gezici Festival'de geçen y›l yitirdi¤imiz Mehmet Emin Toprak'›n an›s›na bu
y›l Cannes Film Festivali'nde Jüri Özel Ödülü ve En ‹yi Erkek
Oyuncu Ödüllerini alan Nuri Bilge Ceylan'›n Uzak filmi gösterilecek. Gezici Festival'de K›sa ‹yidir bölümünde sunulan 80
yap›t aras›nda, izleyicilerin oylar›yla seçilecek en iyi k›sa filme 1000 Euro'luk ‹zleyici Ödülü verilecek. Festivalde bu y›l
yer alan baflka bir özel bölüm de dünya canland›rma sinemas›n›n en önemli ustalar›ndan 75 yafl›ndaki Raoul Servais'nin bütün filmlerinden oluflan bir toplu gösterim.
Hiroflima Film Festivali'nin kurucusu ve yönetmeni Sayoko
Kinoshita’n›n Avrupa Filmleri Festivali için seçti¤i 12 yap›t ise,
Kinoshita'n›n Seçtikleri bafll›¤› alt›nda sunulacak.
‹lki geçen y›l düzenlenen Sonbahar Film Haftas› ya da k›saca ‘Filmekimi’, bu y›l 10-16 Ekim tarihlerinde Beyo¤lu Emek
sinemas›nda düzenleniyor. Ço¤u bu y›lki festivallerden
ödüllerle dönmüfl belli bafll› yap›tlar›n yer ald›¤› etkinlik boyunca 20 film gösteriliyor.
‘Filmekimi’nde önümüzdeki sezonda da¤›t›ma girecek baz›
filmlerin gala gösterimleri de yap›lacak. Bunlardan ilki olan
Denys Arcand’›n Barbarlar›n ‹stilas› (Les invasions barbares), geçti¤imiz aylarda Cannes’da en çok konuflulan yap›tlar aras›ndayd›. Çinli usta Zhang Yimou’nun, görselli¤iyle dikkat eçeken Kahraman’› (Hero) ile Oliver Stone’un Fidel Castro’yla ilgili
olarak çekti¤i Comandante adl› belgeseli de gala gösterimlerinde seyirciyle buluflacak.
Geceyar›s› Galas›’nda ise, Yakuza filmleriyle tan›nan Kinji Fukasaku’nun Ölüm Oyunu (Battle Royale) adl› tüyler ürpertici filminin yönetmen taraf›ndan yeniden kurgulanm›fl hali merakl›s›na sunulacak.
Ken Loach’un ödül zengini filmi Afilli Delikanl› (Sweet Sixteen),
Lars von Trier’in Dogville’i, John Sayles’in son yap›t› Bebekler Evi
(Casa de los babys), Sun Zhou’nun yönetti¤i Zhou Yu’nun Treni
(Zhou Yu’s Train), Gabriele Salvatores’in Hiç Korkmuyorum’u (Io
non ho paura), Hans-Christian Schmid’in Uzak Ifl›klar (Lichter) adl›
filmi, Patrice Leconte’un Trendeki Adam’› (L’homme du train), Fernando León de Aranoa’n›n yönetti¤i Güneflli Pazartesiler (Los lunes al sol), Dagur Kári imzal› Albino Noi (Noi Albinoi) Filmekimi’nde yer alan di¤er yap›tlar aras›nda.
Etkinli¤in ilgi çekici filmlerinden biri de, dokuz Norveçli
yönetmenin ortak ürünü olan Ütopya - Kusursuz Ülkede Kimse
Kusursuz De¤il (Folk flest bor i Kina) bafll›kl› proje. Bu komedi,
Norveç’teki bellibafll› sekiz siyasî partinin felsefesini yans›tan sekiz öyküyü bir araya topluyor.
Patrice Leconte
(Trendeki Adam)
37
tasar›m
Ve tasar›m iktidar oldu
Refik Tinifl
Dünyan›n çeflitli ülkelerinden ADesing Fair için ‹stanbul’a gelen
tasar›mc›lar, ‘Tasar›m ‹ktidara’ slogan› çerçevesinde düzenlenen
etkinliklerle tasar›m›n öneminin alt›n› çizdiler.
ADesign Fair’de
üç farkl› proje
sunacak olan
Minzat Koç’un
Misting Massage
adl› çal›flmas›.
38
AD Art Decor ile ‹kon Turizm’in birlikte düzenledikleri Türkiye’nin ilk Uluslararas› Tasar›m Buluflmas› dünyaca ünlü birçok tasar›mc›y› bir araya getirdi. Dan›flma Kurulu’nda aralar›nda Serhan Ada, Defne Koz, Ali
Bakova ve Gamze Türko¤lu gibi tan›nm›fl Türk tasar›mc›lar›n›n da bulundu¤u ADesign Fair 2003 - Uluslararas› Tasar›m Buluflmas› 10-14 Eylül tarihleri aras›nda Lütfi K›rdar Kongre ve Sergi Saray›’nda yap›ld›. Fuar genel anlamda ‘tasar›m’› moda ve marka
yaratma aç›s›ndan kamuoyunun gündemine tafl›may› hedefliyordu ve üreticilerin yeni ürünlerini lanse ettikleri bir ortam oldu. Befl günlük fuar›n ilk üç
gününde mimar, iç mimar, dekoratör, tasar›mc›, kurumsal tüketici, ürün müdürü, sat›n almac› gibi profesyoneller çeflitli etkinliklere kat›ld›. Hafta sonunu
da içine alan son iki gün için ise fuar, baflka ziyaretçilere de aç›ld›.
Fuar, Yaflam Alan›, Konsept, Atölye
ve Tasar›mc›n›n Köflesi adl› dört bölümden olufluyordu. Bu bölümlerden
Yaflam Alan›’nda ev, ofis gibi insanlar›n yaflad›klar› ortamlarda kullan›lan
özgün tasar›mlar; Konsept bölümünde
Yaflam Alan›’ndaki tasar›mlar› tamamlayan giysi, ayakkab›, oyuncak, amba-
laj, k›rtasiye, internet, grafik gibi unsurlar;
Atölye’de serbest tasar›mc›lar›n, tasar›m bürolar› ve tasar›m e¤itimi veren kurumlar›n
projeleri; Tasar›mc›n›n Köflesi’nde ise tasar›mc›lar›n kulland›klar› CAD programlar›ndan
çizim malzemelerine, bilgisayarlardan model malzemelerine, e¤itim kurumlar›ndan patent ofislerine
kadar en son teknoloji, malzeme ve hizmetler yer
ald›.
Dijital tasar›m›n gurusu ‹stanbul’da
Dijital tasar›mlar›yla dünyan›n say›l› mimarlar› aras›nda say›lan Profesör Hani
Rashid, ADesign Fair 2003’e kat›ld›.
Hani Rashid, Tasar›m Buluflmas›’nda
Dijital Tasar›m konulu bir seminer verdi. Columbia University Graduate
School’da Digital Tasar›m bölümünün
kurulmas›na öncülük eden, ayn› üniversitede ders veren
Rashid, çal›flmalar›n› NewYork’ta Asymptote adl› stüdyosunda sürdürüyor. Rashid, 11 Eylül sonras› NewYork
Borsas› için haz›rlad›¤› Sanal Ticaret Merkezi Projesi ile
Osaka Gas Ödülü’nü kazand›. Güney California Üniversitesi Mimarl›k Bölümü, Harvard Üniversitesi Tasar›m Bölümü, Danimarka Kraliyet Akademisi gibi tan›nm›fl okullarda konuk olarak ders veren ve seminerler düzenleyen
Rashid, yapt›¤› çal›flmalarla s›k s›k Time, Technology
Week, Domus, ArtByte gibi ünlü dergilerde de yer al›yor.
mekân
Röportaj: Esmahan Aykol / Foto¤raflar: Y›ld›r›m Sugöze
Günah, fantezi ve bal›k...
Yeni kuflak polisiye yazarlar›ndan Esmahan Aykol, Picus
Dergisi’nin Eylül say›s› için Cibalikap› Bal›kç›s›’n› yazd›.
‹flte, Berlin’de yaflayan Aykol’un hayallerini süsleyen
Cibalikap› Bal›kç›s›.
Bo¤az›na düflkün, tombik bir Türk kad›n›n›n bafl›na gelebilecek en iyi fley, emin olun, Protestan ve
üstelik de fakir bir Alman kentinde yaflamaya mahkûm olmak de¤ildir. Berlin fakir, çünkü Alman faflizminin ard›ndan gelen yenilgiyle birlikte iflgal
kuvvetleri aras›nda paylafl›lm›fl, bu yüzden de iktisadî olarak geliflmemifl. Ama bana sorarsan›z,
Berlin’de yeme içme kültürünün olmamas› asl›nda
Protestanl›kla ilgili. Ayn› fakir Berlin, diyelim Bavyera’da olsayd›, fliflman ve nefleli Katolikler ne yapar eder bir yolunu bulurlard› domuzlar› flifle geçirmenin. Fakat Berlin Protestan, Protestanlar da
s›ska, pinti ve s›k›c›. Enfes yemekleri yuvarlayarak
bu dünyaya ac› çekmeye geldi¤imizi unutacak kadar ç›lg›n de¤iller.
Kömür ›zgarada tam k›vam›nda piflmifl ahtapotlar› yalamadan yuttuktan sonra hesab› “günah›m›z
nedir flef” diye istemek için yemek, dil ve din konusunda zengin bir fanteziye ihtiyaç var. Bu fantezi de bizim Prusyal›lar’da yok. Türkler’inse, her üç
alanda da fantezi fukaras› oldu¤unu iddia edecek
40
de¤ilim. Özellikle de mutfak konusunda.
Demem o ki, Berlin’de bir y›¤›n sinir fleye, mesela kaba¤› çi¤ çi¤ h›yar gibi salatalar›n üstüne
serpifltiren aflç›lara katlan›rken, hayallerimde hep
‹stanbul’un içimi sevinçle dolduran bir mekân›; Cibalikap› Bal›kç›s› oluyor.
Ömer’le ben, ‹stanbul’da geçirdi¤imiz normal bir
yaz pazar gününde, yak›nda mayolarla Haliç’e
yüzmeye gidece¤imizin hayalini kurarak, flortlarla
evden ç›k›yoruz. Kas›mpafla ‹skelesi’nden küçük
bir vapurla Balat’a geçiyoruz. Balat’ta, iskelenin
yan›ndaki minicik a¤açlar›n gölgesinde piknik yapan aileler ilgiyle bizi seyrediyorlar. Bu insanlar›
gördükçe, Haliç, Zürih Gölü kadar temiz, tertemiz
olsa da buradan suya girebilece¤imize dair inanc›m›z sars›lmaya bafll›yor. En az›ndan benim inanc›m sars›l›yor. Kad›n oldu¤um için.
Balat’›n ara sokaklar›nda peflimizde “hello, hello,” diye ba¤›ran bir çocuk ordusuyla, fareli köyün
kavalc›lar› gibi yürüyoruz. Önünde durdu¤umuz
evlerden kafas›n› uzatan erkekler, sat›l›k ev ar›yor-
sak uygun bir fiyat yapabileceklerini söylüyorlar.
Bu nedenle bir süre sonra, bafl›m›z› yerden kald›rmadan yürümeye bafll›yoruz. Balat gezintimiz pek
uzun süremeden bitti¤inde, bir tur da Fener’de atmaya halimiz kalmam›fl oluyor. Cibali’ye, bu yaz›n›n gerçek konusu olan Cibalikap› Bal›kç›s›’na taksiyle gidiyoruz. Pazar günleri 15’de aç›l›yor buras›. Hafta aras› biraz daha geç, 17’de. Biz, yani
Ömer’le ben, genellikle kendimizi tutamay›p çok
fazla yedi¤imizden, e¤er mümkünse erken bir saatte gitmeye çal›fl›yoruz. Her seferinde, mezeleri
atlayaca¤›m›z›, direkt ara s›caklardan ›zgara ahtapota girece¤imizi falan söylüyoruz kendi kendimize. Ama, aç›k söyleyeyim, bunu dakikada 60 kez
tekrar etmezseniz ve hele de Ulvi Bey elinde tepsiyle merdivenlerde görünmüflse bir kere, hiçbir
yarar› olmuyor. Cibalikap›’n›n spesiyalitesi Girit
ezmesi; antep f›st›¤› ve peynirle yap›lan bir meze.
Acayip bir fley. Bir de bademle doldurulmufl zeytinler var. Ki onlar da çok acayip. Asl›na bakarsan›z tüm mezeler ve hatta her fley rafine ve lezzetli. Gene de ›zgara ahtapotun özel bir vurgu, bu yaz›da kendine ait bir paragraf hak etti¤i kan›s›nday›m. Bir kere ›zgara ahtapot, gerçek bir ahtapota
benziyor. Yani salatalar›n üstünde servis edilen
minik minik kesilmifl, eflatun renkli nesneyle alakas› yok. Ayr›ca lastik gibi, çi¤nerken kart kart sesler
ç›kard›¤›n›z, bo¤az›n›zdan afla¤› güçlükle itti¤iniz
bir fley de de¤il. Denizlerin bize sundu¤u güzelliklerin fark›na varmak için Cibalikap›’da bir kez olsun ahtapot yemek gerekli. (Yeme önerisi: Gözlerinizi kapat›n, a¤z›n›zdaki ufac›k bacakl› yarat›¤a
konsantre olun, mümkün oldu¤unca uzun süre bu
pozisyonda kalarak ald›¤›n›z zevki uzat›n.) Ahtapot, ara s›caklar aras›nda an›l›yor. Bal›k merakl›s›
de¤ilseniz, ana yemek olarak da yiyebilirsiniz. Fa-
kat ben bal›klara merakl› olman›z› öneririm. Özellikle mevsimlerden yazsa ve küçük bal›klardan en
güzelinin (alias: sardalya) sezonuysa. Sardalya,
Cibalikap›’da, k›lç›klar› ay›kland›ktan sonra asma
yapra¤›na sar›l›p ›zgara edilerek sunuluyor. Asma
yapra¤›n›n mayhofllu¤u bal›kla eflsiz bir uyum
sa¤l›yor. Yaprak, bal›¤›n ›zgarada kurumas›n› da
önlüyor, sonuçta müthifl bir lezzet ortaya ç›k›yor.
(Picus okurlar›na hizmet: Telefonla rezervasyon
yapan kimselerin sardalyalar›n› da önceden rezerve ettiklerini ö¤renmifl bulunmaktay›m. Siz de
kötü bir sürprizle karfl›laflmamak için telefonda
sardalyan›z› ay›rtmay› unutmay›n.)
Yavafl yavafl tatl› bahsine yaklaflmakta oldu¤umuzun fark›ndas›n›zd›r. Esasen, bir bal›kç›da fantezi dolu bir tatl›n›n bulunamayaca¤›n› da bilirsiniz. Ben Cibalikap›’ya gidene kadar bal›kç› tatl›lar›n›n en iyisinin çikolatal› sufle oldu¤unu düflünürdüm ki bunda da haks›z say›lmazd›m. Fakat içinde meyve parçac›klar› olan üstü dövülmüfl f›st›kla
kapl› ›l›k tahin, en iyi sufleye hem befl basar, hem
de bir tahinin nas›l olup da bu kadar lezzetlenebildi¤i hususunda insan› flaflk›nl›¤a gark eder.
Prensip olarak tatl›n›n üstüne birer de Türk kahvesi içeriz. Art›k abartt›¤›m düflünülecek biliyorum
ama kahveyi de çok iyi yap›yorlar. Sonra, hazine
kutusu gibi bir kutunun içinde hesap geliyor. Aç›k
söyleyeyim pek ucuz de¤il. Gene de bu kadar
lezzetli fleyi bir arada hiçbir yerde yiyemeyece¤imize emin oldu¤umuz için biz gidiyoruz. Ayr›ca
fahifl de de¤il. Bir de yaz k›fl lokantan›n kap›s›nda
bekleyip otomobilleri park eden ve taksilerin kap›s›n› açan Erdal Bey var. Bizim yapt›¤›m›z› yapmay›n, ona bahflifl verin. Hem çok iyi bir insan.
Abdülezel Pafla Cad. No:7 Cibali-Haliç
Tel: 212 533 28 46/ 533 27 89
Asma yapra¤›na sar›l›p ›zgarada piflirilen sardalyan›n
lezzetine doyam›yorsunuz.
Aykol, Cibalikap› Bal›kç›s›’n›n sahibi Behzat fiahin’le
birlikte.
“Cibalikap›
Bal›kç›s›’na taksiyle
gidiyoruz. Pazar
günleri 15’de aç›l›yor
buras›.
Hafta aras› biraz
daha geç, 17’de.
41
kitap
Gülenay Börekçi
Hatice Sultan ile Ressam Melling
Aflk, Seks ve Kad›nlara Dair
Reflad Ekrem Koçu
Do¤an Kitap, 275 sayfa
Seda Kaya Güler
Epsilon Yay›nc›l›k, 410 sayfa
1905 ile 1975 y›llar› aras›nda yaflam›fl
ünlü tarih yazar› Reflad Ekrem Koçu’nun
ak›c› ve güzel diliyle aktar›lm›fl 17 öykü.
Her birinin sonunda o dönem tarihçilerinin tuttu¤u notlara ve küçük bir sözlü¤e
yer verilmifl.
Mesle¤e Kad›nca dergisiyle bafllam›fl
olan gazeteci Seda Kaya Güler bu kez
bizzat sürdürdü¤ü bir araflt›rman›n sonuçlar›n› kitaplaflt›rm›fl. Bu ikinci kitab›,
Türkiye’de kad›n-erkek meselelerine kafa yoran herkesin ilgisini çekecek.
M›s›r, Yunan ve Roma
(Egypt, Greece and
Rome), Charles Freeman,
Çev: Suat Kemal Ang›,
Dost Kitabevi, 699 sayfa
Dost’tan iki yeni tarih kitab› ç›kt›. ‹lki, M›s›r, Yunan ve Roma ad›n› tafl›yor. Antik uygarl›klar,
Roma ve Yunan dünyas›nda gündelik yaflam
ve klasik edebiyat üzerine yapt›¤› araflt›rmalarla tan›nan Charles Freeman imzal› kitap, antik Akdeniz uygarl›klar› ve onlar aras›ndaki kültürel etkileflimin ça¤dafl dünyaya yön veren
bask›n bir vurguya sahip oldu¤u sav›ndan hareketle yaz›lm›fl. M.Ö. 3200 tarihiyle bafllayan
genifl bir ba¤lam içinde, insanl›k tarihinin birçok alandaki temel kazan›mlar›n›n kökeni oldu¤unda birleflilen kapsaml› bir uygarl›k çözümlemesi ve konuyu anlafl›l›r k›lma amac›n›
güden tamamlay›c› flema, çizelge, resim ve
planlarla esasl› bir baflvuru kitab›. Bahçelerin
ve Parklar›n Tarihi ise Hans Sarkowicz’in kitab›, Cennet Bahçesi’yle bafll›yor, Eski M›s›r ve
Babil’in Asmabahçeleriyle sürüyor; ard›ndan
Çin, Japon, Antik Yunan, Roma, Bizans, ‹slâm,
‹talyan, Frans›z, ‹ngiliz ve Alman bahçeleri geliyor. Kitapta ‘modern zamanlar lunapark›’ Disneyland’e ayr›lm›fl bir bölüm bile var.
Bahçelerin ve
Parklar›n Tarihi
(Die Geschichte der
Garten und Parks),
Hans Sarkowicz
Çev: Ersel Kayao¤lu, Dost
Kitabevi, 275 sayfa
42
Bir an› roman:
Makriköy’e Dönüfl
Ayn› zamanda çeflitli gazetelere
yazd›¤› ve hayat›n›n belirli dönemlerinde kitap haline getirdi¤i köfle
yaz›lar›ndan da tan›d›¤›m›z Dr. Selçuk Erez ayn› zamanda A¤›rmeflrep
Kad›nlar ve Trendelenburg Pozisyonu
adl› öykü kitaplar›n›n da sahibi (Bu
kitaplardaki öyküler Mesa Nihta Stin
Ayia Sofia ad›yla Yunancaya da
çevrilmiflti.) Selçuk Erez flimdi daha
da kiflisel bir kitapla okuyucusunun
karfl›s›nda. Makriköy’e Dönüfl ad›n›
tafl›yan kitapta (Makriköy, Bak›rköy’ün Bizans döneminden kalma
eski ad›) kendi ailesinin hikâyesini
belgelere de¤il kula¤a çal›nanlara,
çocukken tan›k olunanlara, belli
belirsiz hat›rlanan ve ancak olabilecek en az kelimeyle anlat›labilen
olaylara dayanarak yaz›yor. Baflka
bir deyiflle, hat›rlad›klar›n› zihninde
topluyor, aileden kalan foto¤raf, elyazmas›, mektup ve benzeri belgeleri önüne çekiyor ve bir çeflit
serbest ça¤r›fl›m yöntemi kullanarak bir soya¤ac› kitab› haz›rl›yor.
Yazd›¤› önsözde flöyle demifl:
“fiimdi son rötufllar› yap›lm›fl bu
tabloyu korku ve haz kar›fl›m› bir
duyguyla seyrediyorum. ‹çinde bulundu¤um ruh durumunu tam olarak yans›tabilecek bir kelime, ne
dilimizde var ne de soyad›m› ald›¤›m Orta Asya Türkçe’sinde. Makriköy’e Dönüfl’ü yazarken geçmifle
döndü¤ümü, mezarl›klara, harabe-
lere u¤rad›¤›m›, buralardaki geçitlerden inerek ölmüfllerin pefline
düfltü¤ümü, asl›nda u¤ran›lmamas› gereken yerlere vard›¤›m› biliyorum. Orpheus da sevdi¤ini ölüler diyar›ndan al›p yeryüzüne tafl›maya
kalk›flmam›fl m›yd›? (...) Yeryüzünden derinlere do¤ru yapt›¤› yolculuk, asl›nda kendi benli¤ine varmak, benli¤ini bulmak için verdi¤i
bir u¤rafl de¤il miydi? Her geriye
bak›fl›n, bu diyarlar› y›llar önce terk
edenleri geri getirmeye kalk›flman›n galiba böyle bir yönü de var.
Bu tür giriflimler, bu nedenle, sadece öteye göçmüfl olanlar› de¤il,
onlar› geri getirmeye giriflenleri de
rahats›z edebilir. Korkutan da as›l
budur!”
Selçuk Erez sanki bir çeflit ruh ça¤›rmaktan söz ediyor. Kendi ad›na bu
korkutucu bir deneyim olabilir ve
hatta ona ‘Yoksa Makriköy’e Dönüfl’ü
yazmamal› m›yd›m,’diye sordurtabilir ama siz bunu düflünmeyin ve
kitab› keyifli bir okuma serüveni
olarak al›n elinize.
Makriköy’e
Dönüfl
Selçuk Erez,
Do¤an Kitap,
185 sayfa
Günefl diyagramlar› ve
foto¤rafik ›fl›k oyunlar›
Türkiye’nin
Üzerindeki Ifl›k
Sabit Kalfagil
Kültür Bakanl›¤›
Yay›nlar›, 303 sayfa
Bu ay foto¤raf üzerine ülkemizde yay›nlanan nadir kitaplardan birini tan›taca¤›z. Ama önce biraz tarih bilgisi verelim: Sir John Herschel pozitif bask›
yöntemini gelifltirerek 8 flubat 1841’de
patentini alm›fl ve bu iflleme Yunanca
‘güzel’ (kalos) ve ‘Etki’ (typos) kelimelerinden oluflan ‘calotype’ ad›n› vermiflti. Sir Herschel’e göre bu asl›nda, ‘›fl›kla çizme’ ifllemiydi. Herschel ayr›ca bu
alanda, ‘negatif’, ‘pozitif’ ve ‘foto¤raf’
sözcüklerini kullanan ilk kifliydi. Foto¤raf Latince ‘photos’ ve ‘graphus’ kelimelerinden oluflan kelime. Di¤er bir
deyiflle ›fl›kla çizim yapabilmek...
fiimdi gelelim bu aç›klamalar› vermemizin sebebine... Geçen ay Kültür Bakanl›¤› taraf›ndan Türkiye’nin Üzerindeki Ifl›k adl›, Sabit Kalfagil imzal› bir albüm yay›nland›. Uzun süredir e¤itmen
olarak da çal›flan Kalfagil, konusunda
gelifltirdi¤i yöntemleri, 1994’te Hindistan’da düzenlenen bir uluslararas›
kongrede dünyaya sunmufl ve oldukça
ilgi görmüfltü. Ancak en büyük eksik,
çal›flman›n henüz kitap haline gelmemifl olmas›yd›.
Bu çal›flma, nihayet flimdi kitaba dönüfltü. Kalfagil’e göre kitab› do¤uran
nedenlerden bir tanesi de geçmiflte,
yani çocuklu¤unda gördü¤ü filmlerin
›fl›klar›. Bir de yine o zamanlar gitti¤i tiyatro salonlar›n›n yan duvar›nda yer
alan sahne ›fl›klar›ndan söz ediyor.
Baflka bir deyiflle, ters ›fl›kla yap›lan
ayd›nlatmalar Kalfagil’e esin kayna¤›
olmufl.
Elimizdeki kitapta her fleyden önce foto¤raf var. Yine bir aç›klama: Yaflad›¤›m›z topraklar bir foto¤rafç› için son derece verimli. Bu yüzden bu mesle¤in
insanlar›, s›kl›kla ülkenin çeflitli bölgelerinde foto¤rafik gezilere ç›k›yorlar.
Ancak bu yörelerdeki ›fl›klar, aydan
aya hatta haftadan haftaya de¤ifliyor.
Bu yüzden de bilinçsiz olarak kullan›lan ›fl›klarla yap›lan çal›flmalar ço¤u
zaman pek mutlu sonuçlar do¤urmuyor. Sabit Kalfagil’in kitab›, bu bak›mdan insan›n içine ferahl›k veren bir çal›flma. Kültür Bakanl›¤› taraf›ndan yay›nlanan 303 sayfal›k kitab›n arka kapa¤›nda yedi tane günefl diyagram›
yer al›yor. Bunlar›n her biri y›l›n simetrik
iki günü için. Buna göre, güneflin konumu bak›m›ndan eflde¤er iki günde,
hangi tarihle ilgili sonuç isteniyor ise o
tarihin diyagram›n› plan ya da harita
üzerine koyabiliyor ve böylelikle bir yap›n›n ya da bir alan›n hangi saatlerde
nas›l ›fl›k ald›¤›n› kestirebiliyorsunuz.
Kalfagil Anadolu’da foto¤raf çekmenin,
ayn› zamanda tam da ‘yaflam saatini
foto¤rafa göre ayarlamak’ anlam›na
geldi¤ini biliyor.
Sabit Kalfagil’in daha önce 1981 tarihli
Foto¤raf Sanat›nda Kompozisyon ve
1988 tarihli Fatih An›tlar› adl› kitaplar›
da yay›nlanm›flt›. Bask›s› k›sa sürede
tükenen kompozisyon kitab›n›n ard›ndan foto¤raf dünyas› böylesi bir yay›n›n gereklili¤ini uzun y›llar tart›flm›flt›.
Bu son çal›flmayla Kalfagil, foto¤raf kütüphanelerimize foto¤raf› kompozisyon
ve ›fl›k tekni¤i aç›s›ndan anlatan de¤erli bir yay›n daha kazand›rm›fl oldu. Türkiye’nin Üzerindeki Ifl›k, foto¤rafla
amatör ya da profesyonel olarak ilgilenen tüm merakl›lar›n kütüphanesinde
bulunmas› gereken yay›nlardan biri.
Alberto Modiano
Ejderin Yüzy›l›
(Le siècle du dragon) Henri Alleg,
Çev: Remime
Köymen, Belge
Yay›nlar›, 211 sayfa
Cumhuriyetçi Cezayir gazetesinin
1945-1965 y›llar› aras›nda yay›n yönetmenli¤ini yapan Henri Alleg'in bu
görevi s›ras›nda yedi y›ll›k bir kesinti
olmufltu. Bunun nedeni, kendisinin bir
süredir hapiste olmas›yd›. Cezayirli
özgürlük savaflç›lar›na destek verdi¤i
için gözalt›na al›nan Alleg, gördü¤ü
iflkenceleri hapisten kaçak olarak ç›kar›lan Sorgu adl› kitapta anlatm›flt›.
Yazar›n elimizde bulunan Ejderin
Yüzy›l› adl› son kitab›ysa bir Çin röportaj›. Yani Sam Amca'ya Fatiha’da
ABD'yi, Büyük Geri S›çrama’da Rusya'y› anlatan Alleg'in yolu bu kez çok
uzaklara, Çin'e düflmüfl. Ünlü gazetecinin yan›t arad›¤› soru “Gerçekten
sahibi olaca¤› bir toplumu yap›land›rmak için tüm irade ve enerjilerini bu
u¤ura yönelten Çin halk› ile onu engelleme kayg›s›nda olan geçmiflin
güçleri aras›ndaki amans›z demirbilek oyunu”nu (çeviri hatas› m› acaba?) kimin kazanaca¤›.
Alleg’in, Pekin'de ve Çin’in baflka yerlerinde sokaklara gerilen pankartlarda
yaz›l› sözler ilginç ama asl›nda oyunun gerçek favorisi hakk›nda bizlere
pek de sa¤lam bir fikir veremiyor: “Çin
kendini itti¤i ve içine kapatt›¤› duvarlar› y›k›yor!”
Alleg kitab›nda, milyonlarca turist,
araflt›rmac›, sporcu, ifladam› ve flirket
temsilcisinin her y›l ak›n ak›n Çin'e gitti¤ini söylüyor. Bu durumda belki de
turistlerin Çinliler'den ö¤renecekleri,
Çinliler'in Bat›l›lar’dan ö¤reneceklerinden çok daha fazlad›r.
Bu arada, Alain Peyrefitte'in 1975'te
yay›mlanan kitab›n›n ad›, bugün ve
yar›n için de ipucu niteli¤indeydi:
“Çin Uyan›nca”, yer yerinden oynar...
43
kitap
Tarihin Cilveleri
Piramit
(Bathroom Readers’ Hysterical Institute)
Çev: Lale Aykent Tunçman, Ayk›r› Yay›nc›l›k,
363 sayfa
(Pyramid), William Golding, Çev: Arma¤an
‹lkin, ‹fl Kültür Yay›nlar›, 244 sayfa.
Tarihin çeflitli dönemlerinden günlük hayata dair notlar... Akl›n›za gelebilecek
her konuda e¤lenceli ve ayn› zamanda
bilgilendirici detaylar, hikâyeler, anekdotlar, bilgiler...
Bizde en çok Sineklerin Tanr›s›’yla tan›nan
Nobel ödüllü ‹ngiliz yazar William Golding’in Piramit adl› bu roman›, bir büyüme, ya da baflka bir deyiflle masumiyetin yitimi öyküsü...
Ustam Rüzgâr
(First You Have to
Row a
Little Boat), Richard
Bode, Çeviren:
Su¤ra Öncü, Sistem
Yay›nc›l›k, 166 sayfa
Richard Bode, en sevdi¤i fleyi, yelkencili¤i, hayat›n gelgitlerini tan›mlamak için
bir metafor olarak kullan›yor. Kendisi
denize 12 yafl›ndayken aç›lm›fl ve bu
iflin de kendine has incelikleri oldu¤unu keflfetmifl. Ö¤renilmesi gereken ilk
fley karmafl›k tekniklerden önce küçük
ve önemsiz gibi görünen bir tak›m detaylar›n çözümlenmesi gerekti¤iymifl.
Bu ilk dersin ard›ndan koca bir hayat
Bakkhalar
Euripides
Çeviren: Sabahattin
Eyubo¤lu
‹fl Kültür Yay›nlar›,
129 sayfa
Euripides’in (M.Ö. 480-406) Bakkhalar
adl› trajedisinin iki ayr› Frans›zca versiyonundan Sabahattin Eyubo¤lu’nca
çevirilip Azra Erhat taraf›ndan Yunanca
asl›yla karfl›laflt›r›larak kontrol edilmifl
olan metni, yeniden gün ›fl›¤›nda.
Metne yazd›¤› önsözde Sabahattin Eyubo¤lu, “Bakkhalar yaln›z Yunan tragedyas›n›n de¤erli bir örne¤i de¤il, Dionysos dininin belli bafll› belgelerinden
biridir. Dionysos dini ise Bat›’n›n fikir
ve sanat kaynaklar›ndan biri ve belki
en bereketlisidir. Bizim için ayr› bir
önemi de bu dinin Yunanistan’a Ana44
geçip gitmifl. Çocuklar› do¤du¤unda
da Bode sevgili yelkenlisini satm›fl, dolay›s›yla yelkencili¤i ö¤renememifller.
Ama Bode hayallerinde onlara yelkenleri kald›r›p indirmeyi, demir atmay›,
dalgal› denizde tekneyi ba¤layacak
bir yere çekmeyi göstermifl hep. Veremedi¤i dersleri, gösteremedi¤i temrinleri bu kez kitap olarak ç›kartm›fl karfl›lar›na. “Çocuklar›m büyüdü. Zaferleri
ve keflifleriyle kendi yaflamlar›na dald›lar. Ben anlat›lmam›fl hikâyemle, anlatacak kimsem olmadan kalakald›m.
fiimdi yazd›klar›m iflledi¤im ihmalkârl›k
günah›n›n telâfisidir.” K›sa yoldan hayat dersleri almay› isteyenlere, ‘okumazsam çok yaz›k olur’ duygusuna
kap›lanlara ve suya âfl›k olanlara tavsiye edilir.
dolu’dan geçmifl olmas›ndad›r,” diyor
ve bu dinin kal›nt›lar›n› Manisa Bozda¤ eteklerinde, Bektaflî ayinlerinde
ve günümüzde ‘tepilen’ horonlarda
ar›yor.
Aristoteles’in ‘fiairlerin en trajik olan›’ diye adland›rd›¤› Euripides, trajedisinin
güç kaynaklar›ndan olan ‘ölüm fliddeti’
seriyor yine gözlerimizin önüne; t›pk›
daha önce Medea’n›n öldürdü¤ü çocuklar›na, Hippolytos’un son anlar›na a¤lad›¤›m›z gibi, bu kez Dionysos’un etkisinde kendi o¤lu Pentheus’u kendi elleriyle parçalayan Aguae’ye a¤l›yoruz.
“Dersimizi ald›k. Fakat bu ceza çok
a¤›r,” diyor Aguae perperiflan; “Bana,
yani bir tanr›ya hakaret ettiniz,” diye
yank›lan›yor Dionysos’un sesi cevap olarak. Bizlerse, Nietzsche’yi ve Dionysosçu
âyinlerle gelen Appoloncu katharsisi
an›yoruz oyunun tam bu noktas›nda.
Kutlu¤han Soyubol
Buda’n›n
Bilgeli¤i
Jean Boisslier
Çeviren: N. Feyza
Zaim, YKY, 191 sayfa
YKY’nin Genel Kültür Dizisi, dünya sanat ve kültür tarihinin önemli olaylar›n›, kiflilerini ve ak›mlar›n› ele alan kitaplardan olufluyor. Diziden son olarak 1917 Rus Devrimi ve Buda’n›n Bilgeli¤i ç›kt›. Bunlardan ilki Nicholas
Werth’in, ikincisiyse Jean Boiselier’nin
imzas›n› tafl›yor. Tarih doçenti ve yak›n dönem araflt›rmac›s› Nicholas
Werth’in “Tarihin ilk sosyalist devriminin gölge oyununa hoflgeldiniz” sözleriyle tan›t›lan kitab›, yürüyen kalabal›klar, ün salm›fl ya da isimsiz kalm›fl
kahramanlar, bar›fl ve özgürlük için
dalgalanan k›z›l bayraklar ve yar›nlar›n
flark›lar›na dair 150 foto¤raf, sanat yap›t›, mektup ve belgeden olufluyor.
Edebiyat ve Hint araflt›rmalar› uzman›
Jean Boiselier’nin kitab›ndaysa Siddharta Gotama’n›n hayat›n›n önemli evreleri,
gençli¤indeki prenslik yaflant›s›ndan
‘uyan›fl’›na kadar anlat›l›yor ve okuyucuya buna dair 200 yaz›l› ve görsel
belge sunuluyor. Kitapta ayr›ca Siddharta’n›n ö¤retisi, ilk yandafllar›, mucizeleri, gelifltirdi¤i -o dönem için al›fl›lmad›k- meditasyon teknikleri, düflünce biçimi, felsefesi ve bugün hâlâ insanlar› ayd›nlatmay› sürdüren Budist
dininin geliflim evreleri yer al›yor. Her
iki kitap da kitapl›¤›n›z›n kaynak kitaplar bölümünün vazgeçilmez parçalar›
aras›nda yerini alacak gibi görünüyor.
Nietzsche
Bir Ahlâk
Karfl›t›n›n Eti¤i
Fransa’da okurlar›n tercihi
Kad›nca Bir
Hayat
(Le problème avec
Jane), Catherine
Cusset, Çev: Hüsen
Portakal, Do¤an Kitap,
325 sayfa
Yazarlar ço¤u zaman roman kahramanlar›na verdikleri isimlere olay örgüsüyle iliflkili anlamlar da yüklerler. Siz
de, okuyucu olarak üzerinize düfleni
yapar ve ismi John veya Jane olan bir
kahraman› varsa, o roman›n yola ç›k›fl
noktas›n› tahmin edebilirsiniz. Sözkonusu kitap size s›radan bir insan›n hayatta karfl›laflabilece¤i olaylardan söz
edecektir.
Catherine Cusset’nin, kapa¤›nda “2000
y›l› Kad›n Okurlar Edebiyat Büyük
Ödülü” kazand›¤› belirtilen kitab› da
öyle. (Ödül Frans›z Elle dergisi okurlar› taraf›ndan verilmifl.) Zaten kitab›n orijinal ad› Le probleme avec Jane, yani dilimize do¤urdan çevirirsek, Jane’in meselesi.
1963’te Paris’te do¤an, klasik edebiyat ö¤renimi gören ve sekiz y›ld›r
ABD’de yaflayan (Yale’de edebiyat
dersleri veriyor) Catherine Cusset’nin
kendi gibi akademisyen kahraman› Jane, 40 yafllar›nda ‘s›radan’ bir kad›n.
S›radan kad›nlar›n yaflad›¤› türden
maddi sorunlar› var, aflkta ise, birçok
s›radan kad›n gibi, arad›¤› mutlulu¤u
bir türlü bulamam›fl. Günün birinde
oturdu¤u evin kap›s›n› aç›yor ve yerde, gazetesinin hemen yan› bafl›nda
kahverengi bir paket buluyor. Önce,
üzerinde herhangi bir isim yazmayan
paketin, eski aflklar›ndan Alex taraf›ndan gönderildi¤ini zannediyor. Ama
sonra bunun mümkün olamayaca¤›n›
fark ediyor. Çünkü paketin geldi¤i yer
New York, Alex ise olay›n geçti¤i tarihlerde bir sebeple Fransa’da yafl›yor.
Her neyse, Kad›nca Bir Hayat’›n ‘s›radan’
kad›n kahraman› Jane paketin içinde,
üzerinde Le probleme avec Jane yaz›l› upuzun bir metin bulundu¤unu görüyor ve do¤al olarak merak›n› yenemeyerek okumaya bafll›yor.
fiafl›rt›c› ama yaz›lanlar asl›nda t›pa t›p
kendi hayat hikayesi, üstelik son derece detayl› bir flekilde kaleme al›nm›fl.
Bir akademisyen olarak yükselifli s›ras›nda özel hayat›nda nas›l inifle geçti¤i
üzerinde titizlikle durulmufl. (Burada
kad›nlara bir fley mi demeye çal›fl›yor
Catherine Cusset?) Tabii Jane de hem
kendi hayat›na üçüncü bir kifli gibi
bakman›n verdi¤i mutsuzlukla kar›fl›k
utanc› yafl›yor (Ne de olsa baflar›s›z bir
hayat maceras› onunki), hem de kendisi hakk›nda bu kadar çok fley bilen
meçhul yazar›n kim oldu¤unu merak
ediyor.
Asl›nda Kad›nca Bir Hayat’› okurken belli belirsiz bir flekilde bir dedektif roman› t›n›s› da sezeceksiniz. Çünkü yazar
Catherine Cusset her bölümün sonunda
Jane’le birlikte biz okuyucular›n da paketi kimin gönderdi¤ini bulmaya çal›flmam›z› istemifl. Dolay›s›yla ‘sorulan
sorular’ ve ‘aranan cevaplar’ söz konusu. Kad›nca Bir Hayat, bir yaz ö¤ledensonras› için iyi bir seçim olabilir.
Hafif ve ak›yor...
(Nietzsche: The
Ethics of an
Immoralist), Peter
Berkowitz
Çev: Ertürk Demirel
Ayr›nt› Yay›nlar›, 384
sayfa
Tüm zamanlar›n en kendine has düflünce adamlar›ndan birinin felsefesine
dair bir kitap. Ünlü felsefeci Peter Berkowitz’in imzas›n› tafl›yor.
‹çinizdeki
Yarat›c›y›
Keffledin
(Artist’s Way)
Julia Cameron
Çeviren: Zerrin
Koltukçuo¤lu
Kurald›fl› Yay›nlar›
248 sayfa
Hayat› bir sanat gibi yaflamak mümkün mü? Peki bunu sa¤lamak için
neler yapmal›, hangi egzersizleri uygulamal›. ‹lginç oldu¤u kadar e¤lenceli.
Sen Bana
Mevsimlerden
Söz Et
(Des Jours et Des
Nuits)
Gilbert Sinoué
Çev: Ali Cevat
Akkoyunlu
Do¤an Kitap
238 sayfa
Kavalal› Mehmet Ali Pafla adl› kitab› da
yay›nlanan Gilbert Sinoué, bu kez üç bin
y›l önce yaflam›fl bir kad›n› arayan bir
erke¤in hikâyesini anlat›yor.
Çit
Yanl›fl Numara
(Follow the Rabbitproof Fence)
Doris Pilkington, Çeviren: Gül Y›lmaz
Nokta Yay›nlar›, 158 sayfa
(Chasing the Dime)
Michael Connelly, Çeviren: Enver Gürsel
Remzi Kitabevi, 328 sayfa
Doris Pilkington imzal› bir roman. 1931
y›l›nda Avustralya Hükümeti’nin, aborijin
çocuklar›n› beyazlar›n yan›na hizmetkâr
olarak yerlefltirip asimile etme giriflimini
anlat›l›yor.
Yeni jenerasyon Amerikal› yazarlardan
Connelly, Yanl›fl Numara’da, hiç tan›mad›¤›
bir kad›n için düzenli hayat›n› terk eden
ve zamana karfl› amans›z bir yar›fla giren Pierce’›n hikâyesini anlat›yor.
45
kitap
T›kanma
Kayg› Kavram›
(Choke), Chuck Palahniuk Çev: F. Uncu Irkl›
Ayr›nt› Yay›nlar›, 234 sayfa
Soren Kierkegaard, Çev: Türker Armaner
‹fl Kültür Yay›nlar›
Dövüfl Kulübü adl› roman›yla ün kazanan
Chuck Palahniuk’un bu kitab› da ayk›r› bir
zihnin ürünü. Zaten yazar okuru önceden
uyarm›fl: “Bu kitab› okumaya niyetliyseniz
vazgeçin. Kendinizi kurtar›n. Aksi takdirde her fley daha da kötü olacak.”
Danimarkal› düflünür Soren Kierkegaard’›n
‹roni Kavram› ve Kayg› Kavram› adl› iki
önemli eseri ‹fl Kültür Yay›nlar›’ndan ç›kt›. Felsefeyle ilgilenenler veya zihin kurcalayacak konulardan yorulmayacaklara
önerilir.
Hayata Bakan
Edebiyat
Nüket Esen-Erol
Köro¤lu, Bo¤aziçi
Üniversitesi Yay›nevi
172 sayfa
20. yüzy›l Türk edebiyat›n›n en büyük
romanc›lar›ndan biri olan Adalet A¤ao¤lu, romanlar›n›n d›fl›nda hikâyeleri, tiyatro oyunlar›, an›lar› ve derlemeleriyle
de dikkat çekti bugüne kadar.
Bir Dü¤ün Gecesi, Yalan, Ölmeye Yatmak,
Göç Temizli¤i, Üç Befl Kifli ve Romantik: Bir
Viyana Yaz›
gibi kitaplar›n yazar› A¤ao¤lu’nun, bugüne kadar yap›lmam›fl bir
fleyi denedi¤i ve rüyalar›n› yazd›¤› bir
kitab› bile var.
Hayata Bakan Edebiyat, Bo¤aziçi Üniversitesi Yay›nevi taraf›ndan ç›kan yeni ve
her Adalet A¤ao¤lu okurunun kütüphanesinde bulunmas› gereken kitap. Prof.
Dr. Nüket Esen ve Dr. Erol Köro¤lu’nun imzas›n› tafl›yan kitap, biri Türkiye’de, Bo¤aziçi Üniversitesi’nde, öteki ABD’de,
Ohio Eyalet Üniversitesi’nde yap›lan iki
ayr› Adalet A¤ao¤lu sempozyumundan
bir derleme.
Elefltirel yaklafl›mlar içeren konuflmalar›n yap›ld›¤› bu sempozyumlarda hem
Türk hem de yabanc› edebiyatç›lar›n
yazara ve yap›tlar›na dair yorumlar› yer
al›yor. Konuflmalarda Adalet A¤ao¤lu’nun romandan denemeye, tiyatro
oyunundan hikâyeye kadar edebiyat›n
çok farkl› ve çok
çeflitli dallar›nda
verdi¤i ürünler ele al›n›yor ve böylelikle
de karfl›m›za son derece detayl› ve
kapsaml› bir Adalet A¤ao¤lu portresi ç›km›fl oluyor. Adalet A¤ao¤lu okurlar›na ve
okuyacak olanlara tavsiye edilir.
46
Bir fantastik yazar›n gözüyle dünya tarihi
Arthur C. Clarke, bir zamanlar Dune için
“Tüm bilimkurgu romanlar›n›n ötesinde. Yüzüklerin Efendisi d›fl›nda onunla
k›yaslanabilecek bir eser yok,”demifl.
Gerçekten de Dune Serisi, bilim kurgu
türünün en çok satan, üzerine en çok
düflünülen, yaz›lan, tart›fl›lan eserlerinden biri, hatta belki Clarke’›n dedi¤i gibi ‘biri’ olmaktan da ötede. Frank Herbert y›llar sonra yap›lan Dune bas›mlar›n›n birinin önsözünde flöyle yazm›fl:
“Bir kült mü yaratt›n›z, diye soruyorlar.
Yan›t: Yemin ederim ki, hay›r!” Dune’un
kült olup olmad›¤› ayr›ca tart›fl›lmal›
ama kitap edebî aç›dan ne kadar
önemliyse, sosyal bilimler için de en
az o kadar önemli. Çünkü Dune bafll›
bafl›na bir dünya tarihi metaforu. Herbert’›n yaratt›¤› Fremenlerden Atreideslere, Horkonenlerden ‹xlilere ve
Benne Gesserit rahibelerine
kadar
her unsur, dünya tarihinden al›nm›fl
güç odaklar›n› simgeliyor. Dune gezegeninde bulunan spice’›n petrol analogu oldu¤u aç›k; ki zaten Fremenler
ile Araplar aras›ndaki benzerlik tart›flma götürmez. ‹lk kitapta hikâyenin ana
izle¤ini oluflturan Paul Atreides yani Muad’dip, Hz. Muhammed’e göndermedir.
Dune evreni böyle özetlendi¤inde her
fley çok basit ve ‘bildik’ görülmesin.
Tüm bu arka plan›n önünde Herbert,
alt› kitap boyunca politika, diplomasi,
ekoloji, ekonomi-politik, teoloji, ahlâk
ve sosyal de¤iflim üzerine uzun bir de¤erlendirme yap›yor.
Herbert 1986 y›l›na kadar alt› kitap yazm›flt›. Ölümünden sonra yay›nc›s› yazar›n
yedinci kitap üzerinde çal›flt›¤›n› aç›klam›fl ama son kitab›n notlar›
bulunamam›flt›. Yedinci kitab›n s›rr›,
1997 y›l›nda Frank Herbert’›n kar›s›n›n
ölümünden sonra çözülebildi. O¤ul
Brian Herbert, annesinin ölümünden
sonra ailesine ait iki banka kasas›n›n
oldu¤unu ö¤rendi. Böylece Herbert’›n
yedinci kitab›n notlar›n› ölmeden önce
kasas›na kilitledi¤i anlafl›ld›. Kendisi
de bilim kurgu yazar› olan Brian Herbert, yan›na Kevin J. Anderson’u alarak
yedinci kitab›n rehberli¤inde yeni kitaplar yazmaya bafllad›. Dune Atredies
Hanedan› bu ikilinin ilk ürünü.
Kitap Dune Öncesi adl› alt seriye ait. Bu
seride House Harkonnen ve House Corrino adl› iki kitap daha var. Ayn› ikili Dune Efsaneleri ad›yla bir baflka alt seriye
daha bafllad›. Bu alt seri de üç kitaptan olufluyor: The Butlerian Jihad, The
Machine Crusade ve The Battle of Corrin.
‹kinci kitap Eylül ay›nda ABD’de yay›mland›.
Kabalc›’n›n yay›mlad›¤› Dune Atreides
Hanedan›, serinin ilk kitab›n›n öncesinde geliflenleri ele al›yor. Kitap Muad’dip’in babas› Dük Leto’nun Atreides
hanedan›n›n bafl›na geçiflini ve ilk
kitapta tan›flt›¤›m›z gezegenbilimci
Kynes’in babas› Pardot’un Çöl Gezegeni Dune’a geliflini ve gezegenin s›rr›n›
çözme çabas›n› anlat›yor.
Haluk Kalafat
Dune, Atreides
Hanedan›
(Dune, The House of
Atreides), Brian Herbert Kevin J. Anderson,
Çev: Nil Alt, Kabalc›
Yay›nlar›,
708 sayfa.
Hazza dair iki eylem:
Yemek ve yazmak
Kutsanm›fl Azizeler
(Impossible Saints)
Michele Roberts, Çeviren:
Özden Ar›kan
‹mge Kitabevi, 304 sayfa
Michele Roberts’›n bizde son olarak Kutsanmam›fl Azizeler (Impossible Saints) adl›
roman› ç›kt›. Baba ile k›z› aras›ndaki
sevginin yasak hazlar›n› ve sanc›lar›n›
ele ald›¤› roman›yla okuyucusunu aflk,
ahlâk ve arzunun topraklar›nda sars›c›
bir keflif gezisine ç›karan Roberts bir
elefltirmen taraf›ndan “En flörtçü haliyle bir Woolf, en flehvetperest haliyle bir
Joyce ve en yarat›c› haliyle bir Carter”
diye nitelenmifl. Kendisi afla¤›daki röportaj›nda bize yemek piflirmek (ve tabii yemek) tutkusu ile yazma eylemi
aras›ndaki ba¤lant›dan söz ediyor.
Yazarl›k yönünüz d›fl›nda geliflkin bir yemek
piflirme tutkunuz oldu¤unu biliyoruz. Size
göre yemek piflirmek de yarat›c›l›¤›n parças›
say›labilir mi?
Yemek piflirirken de yarat›yorsunuz .
Elinizde bir tarif var diyelim, siz bunu
nas›l daha leziz bir hale getirebilece¤inizi düflünüyorsunuz kafan›zda ve tarifi kiflisellefltiriyorsunuz. Kendi ruhunuzu kat›yorsunuz bir bak›ma. T›pk› resim
yapmak veya fliir yazmak gibi. Ben yemek yapmaya bay›l›yorum. Özellikle
Operadaki Hayalet
ö¤le yeme¤i... Sevgilim bir ressam, o
yüzden sabah›n köründe uyan›p çal›flmaya bafll›yoruz ve ö¤le yemekleri bizi
bir araya getiriyor.
Anlatt›klar›n›zdan ç›kart›lan fley flu: Yemek
piflirmek rahatlat›c› bir eylem, ama ayn› zamanda t›pk› sizin romanlar›n›z›n gibi, seksi
bir yan› da var.
Bu önemli bir detay bence. Baz› romanlar do¤aya ya da bir mekâna iliflkin olabiliyorlar, tercihe ba¤l› bir fley
bu, ama ben romanlar›m›z›n daima ‘insanlar›’ anlatmas›n› istiyorum. ‹nsanlarla dünyan›n aras›nda seksüel iliflki diye
bir fley olabiliyorsa bunun ne oldu¤unu
araflt›r›yorum ben. Ayr›ca böyle bir çaban›n daha iyi yazman›z› sa¤lad›¤›na
inan›yorum. Çünkü sonuç olarak zor
bir fley yap›yorsunuz ve dikkatli olmak
zorundas›n›z. O yüzden ben de yazd›¤›m hiçbir fleyde h›zl› olmuyorum, her
kelimeyi önemsiyorum, böylelikle de
kliflelerden uzaklaflabiliyorum.
Size ‘En flörtçü haliyle Virginia Woolf’ gibi
fleyler söylüyorlar...
Oysa benim as›l etkilendi¤im yazar bir
Frans›z, Colette. O, ‘hayattan daha büyük’ ve ayn› zamanda fazlas›yla kanl›
canl› bir kad›nd›. ‹nsan bedeninin ifltah› hakk›nda yaz›yordu. Okuduysan›z
bilirsiniz ki, onun kad›nlar› âfl›klar›yla
randevular›na gitmeden hemen önce
bile flöyle harika bir yeme¤e ‘hay›r’ demezler (gülüyor) ve ben bunu bütünüyle onayl›yorum.
(The Phantom of the
Opera), Gaston Leroux,
Çeviren: Erhan Cindafl,
‹thaki Yay›nlar›, 298 sayfa
Eski bir Paris Operas› yöneticisi, bir
gece ç›kmaya haz›rlan›rken içeride bir
adam görmüfl. Adam ortal›kta dolafl›p
zeminin tozunu al›yor ve oray› buray›
‘kokluyormufl’. Yönetici onun, ertesi
günkü oyunun y›ld›z› Sir John Gielgud oldu¤unu ancak iyice yaklafl›nca anlam›fl. Gielgud garip hareketlerini flöyle
aç›klam›fl: “Bir aktör ancak kendi sahas›nda büyüktür. O yüzden binay› da
avucumun içi gibi tan›mam gerek. “ ‹flte Sir Gielgud’un kendini bir çeflit ‘Operadaki Hayalet’ haline getirmesi hikâyesi. Gaston
Leroux’nun, neredeyse
yazar›n›n ad›n› unutturacak kadar ün
kazanm›fl roman›n›n kahraman› da bu
tür biri. Ola¤anüstü sesine ra¤men d›fl
dünyada yaflayamayacak kadar çirkin
olan ve kendine yaflama alan› olarak
bir opera binas›n›n karanl›k dehlizlerini
seçen Hayalet’in tek amac› vard›r; ‘biri’
olmak. Opera’daki Hayalet, özellikle karanl›k temalar› ve romantik aflk hikâyelerini sevenlere önerilir.
Bu arada son olarak bir not daha ekleyelim: Operadaki Hayalet, bugüne dek
say›s›z kez sinemaya ve televizyona
uyanland›. Bunlardan en ünlüsü baflrolünü Lon Chaney’nin oynad›¤› siyah beyaz film. Kitab›n içeri¤indeki karanl›¤›,
görkemli dekorlarla hafifletmeyi deneyen Andrew Lloyd Weber imzal› bir de
müzikal var.
Erkeklerin Sessizli¤i
Karanl›¤›n Gözleri
(Le Silence des Hommes), Christine Orban
Çeviren: Filiz Nay›r Deniztekin, Varl›k
Yay›nlar›, 181 sayfa
(Rangur), Eleanor T. Beaty, Çeviren: Mine
Kazmao¤lu, Gün›fl›¤› Kitapl›¤›, 286 sayfa
Christine Orban “Kad›nlar gevezedir, konuflmadan duramazlar... Erkeklerse ketumdur, sustuklar›nda a¤›zlar›n› b›çak
açmaz,” diyor. Bu konudaki detaylar›
ö¤renmek için kitab› okuyun.
Yaz tatilini geçirmek için New York’tan
kalk›p okyanus ortas›ndaki bir adaya giden Aleks’in, herkesin yüre¤ine korku salan Rangur’un hedefi haline gelmesini anlatan bir romantik gerilim.
47
kitap
Gulliver’in Gezileri
(Gulliver’s Travels), Jonathan Swift, Çeviren: K›ymet Erzincan K›na, ‹thaki Yay›nlar›, 360 sayfa
Jonathan Swift, daralan ruhunu ironi ya¤murlar›yla ferahlatmaya çal›flm›fl bir yazar. En ünlü eseri de Gulliver’›n
Gezileri. Kitap, bir ‹ngiliz tâcirin gezilerinde yolunun, çeflitli adalara - ama kendi gibi 18. yüzy›l ürünü Crusoe’dan farkl› olarak ‘›ss›z olmayan’ adalara - düflmesinin hikayesi. Gulliver cücelerin yaflad›¤› adada bedenini ve ruhunu minik odalara s›¤d›rmaya çal›fl›yor; devlerin yaflad›¤› adadaysa kendini kocaman mekânlarda
önemli biri sayd›rmaya gayret ediyor. En sonunda atlar›n efendi, insanlar›n köle oldu¤u bir adaya s›¤›n›r. Anlat›lanlar, yar› paranoya, yar› gerçek, ama hakikaten enfes.
M›s›r, Yunan ve
Roma
(Egypt, Greece and
Rome), Charles
Freeman, Çev: Suat
Kemal Ang›, Dost
Kitabevi, 699 sayfa
Dost Kitabevi’nden iki yeni tarih kitab›
ç›kt›. ‹lki, M›s›r, Yunan ve Roma ad›n› tafl›yor. Antik uygarl›klar, Roma ve Yunan
dünyas›nda gündelik yaflam ve klasik
edebiyat üzerine yapt›¤› araflt›rmalarla
tan›nan Charles Freeman imzal› kitab› dilimize Suat Kemal Ang› çevirmifl. Kitap,
antik Akdeniz uygarl›klar› ve onlar aras›ndaki kültürel etkileflimin ça¤dafl
dünyaya yön veren bask›n bir vurguya
sahip oldu¤u sav›ndan hareketle yaz›lm›fl. M.Ö. 3200 tarihiyle bafllayan kitapta, tamamlay›c› flema, çizelge, resim ve planlarla esasl› bir baflvuru kitab›. Bahçelerin ve Parklar›n Tarihi ise Alman edebiyat› ve tarih ö¤renimi gören
ve flu anda radyo kültür sanat programlar› haz›rlayan Hans Sarkowicz’in kitab›, Cennet Bahçesi’yle bafll›yor, Eski
M›s›r ve Babil’in Asmabahçeleriyle sürüyor; ard›ndan Çin, Japon, Antik Yunan, Roma, Bizans, ‹slâm, ‹talyan,
Frans›z, ‹ngiliz ve Alman bahçeleri geliyor. Kitapta ‘modern zamanlar lunapark›’ Disneyland’e ayr›lm›fl bir bölüm
bile var.
Bahçelerin ve
Parklar›n Tarihi
(Die Geschichte der
Garten und Parks),
Hans Sarkowicz
Çev: Ersel Kayao¤lu,
Dost Kitabevi, 275 sayfa
48
K Kitapl›¤›’ndan yeni çeviriler
K Kitapl›¤›’n›n Küçük Kitaplar’› dünya
edebiyat›n›n önemli isimlerinin Türkçe’de hiç yay›nlanmam›fl ya da yay›nland›ysa bile y›llard›r unutulmufl eserlerini okuyucuyla
buluflturuyor.
Diziden ç›kan son dört kitap
aras›nda antika de¤erinde
bir çeviri de yer al›yor: Washington Irving imzal› Uykulu
Kuytu Menk›besi (Sleepy Hollow). Kitab› dilimize aktaran
kifli, Halikarnas Bal›kç›s›. Üstelik bu çeviri günümüzden tam 64 y›l önce
yap›lm›fl. Ferit Edgü’nün sunufluyla yay›mlanan kitapta, ‘Kesikbafl Söylencesi’ çevresinde Amerikan taflra hayat›ndan kesitler sunuluyor. Uykulu Kuytu
Menk›besi, sihirli ve masals› bir macera.
Ferit Edgü’nün sunufl yaz›s›nda belirtti¤i
gibi, ‘kendisi de bir söylence olan’ Halikarnas Bal›kç›s›, ‘söylencelere tutkun’ Irving’i dilimize aktarmak için akla gelebilecek en uygun isimlerden biri. Yani
flansl› bir tesadüf söz konusu.
Diziden ç›kan öteki kitaplara gelince,
bir tanesi Lafcadio Hearn’den, Kwaidan.
(‘Tuhaf öyküler’ anlam›na gelen Japonca bir kelime.) Hearn Avrupa’da do¤mas›na ra¤men daha sonra, 1890’da
tesadüfen gitti¤i Japonya’ya âfl›k olup
o ülkeye yerleflmifl bir yazar. Hatta orada bir samuray›n k›z› olan Koizumi Setsu’yla evlenerek Koizumi Yakumo ad›n›
alm›fl. Kendisine ün kazand›racak
eserlerini de orada yaratm›fl zaten. Japon fantastik edebiyat›n›n önemli isimlerinden say›lan ve Japonya’n›n Edgar
Allan Poe’su ünvan›yla an›lan Hearn’ün
ürpertici hikâyelerinde esin kayna¤›
eski Japon halk edebiyat›ym›fl. Kwaidan’da yedi hikâye var.
Joseph Conrad imzal› Gençlik’in çevirisini
ise E. Efe Çakmak yapm›fl. Elefltirmenlerin, Karanl›¤›n Yüre¤i’ne
bir ön haz›rl›k sayd›klar› Gençlik’te, Do¤u-Bat› çat›flmas›, modern Bat›’n›n Do¤u’yla tan›flmas›, gençli¤in kaybolmaya
mahkûm görkemi, ›fl›lt›s›, umutlar›, cesareti ve insan›n hayat
maceras› s›ras›nda yaflad›¤›
hayalk›r›kl›klar› anlat›l›yor.
Son kitap ise Aristoteles’in Poetika’s›. Bu
‘küçük’ kitap, Bat› düflüncesinin temel
tafllar›ndan biri ve fliir kuramlar›n›n en
eskisi. fiiir ve tragedyan›n felsefeye yak›n oldu¤unu savunan Aristoteles’in Poetika’s›n›, çevirmeni Samih Rifat “Bir daha yinelenmeyecek bir mucize, tüm ilkler gibi hiçbir zaman bir daha yaz›lmayacak, tad›na bir daha ulafl›lmayacak,
tek ve benzersiz bir metin,” diye tan›ml›yor ve “Bir daha kimse, bu çocuksu
safl›kta bakmayacak sözcüklerin, öykülerin, dizelerin, e¤retilemelerin gizemine. Bir daha bu tazelikte s›n›fland›r›lmayacak söz, oyun, dize ya da öykü
türleri,” diyor.
K’dan yeni ç›kanlar
Poetika (fiiir Sanat› Üstüne)
Aristoteles, Çev: Samih Rifat
Uykulu Kuytu Menk›besi
W. Irving, Çev: Halikarnas Bal›kç›s›
Gençlik
Joseph Conrad, Çev: E. Efe Çakmak
Kwaidan (Tuhaf fieyler Üzerine Öyküler
ve Çal›flmalar)
Lafcadio Hearn, Çev: Zeynep Avc›
Kimse kimseye dâhi olmay› ö¤retemez ama...
Kavalier & Clay
Michael Chabon
Çev: Mehmet Harmanc›
Everest Yay›nlar›
726 sayfa
The Mysteries Of Pittsburgh, Fountain City
ve L.A. Confidential filmiyle Oscar kazanan Amerikal› yönetmen Curtis Hanson
taraf›ndan sinemaya uyarlanan ve
90’lar›n en heyecan verici filmlerinden
biri olarak hat›rlanan Wonder Boys (Bizde gösterime girmedi) adl› kitaplar›yla
Amerikan edebiyat›n›n en ilginç isimlerinden biri olarak kendini kabul ettiren
Michael Chabon’un The Amazing Adventures of Kavalier & Clay adl› roman› nihayet
Türkçe’ye çevrildi.
Everest Yay›nlar›’ndan ç›kan ve Mehmet Harmanc› taraf›ndan dilimize aktar›lan The Amazing Adventures of Kavalier &
Clay, 1930’larda çizgi romanlar yaratarak hayatlar›n› kazanan iki genç Yahudi’nin e¤lenceli hikâyesi. Afla¤›da, k›sa
sürede edebiyat dünyas›n›n pop starlar›ndan biri haline gelen Michael Chabon’la internet dergisi The Onion taraf›ndan yap›lm›fl bir röportajdan al›nt›lar
okuyacaks›n›z. Chabon bu röportajda
flu günlerde popülerli¤i iyice artan yazarl›k kurslar›ndan ve bir yazar olarak
hayat›n› kazanman›n zorluklar›ndan
söz ediyor.
Yazarl›k kurslar› popülerlefliyor. Eskiden ‘o
fleye sahipseniz sahipsinizdir, yoksa ne yaparsan›z yap›n elde edemezsiniz,’ denirdi.
Siz ne düflünüyorsunuz?
‘O fley’ derken neyi kastetti¤inize ba¤l›. Stephen King’in Yazmak Üzerine adl› kitab›n› okudunuz mu? Orada King, ö¤retilen ve ö¤renilen hiçbir fleyin, kötü
bir yazar› iyi bir yazar ya da iyi bir yazar› büyük bir yazar haline getiremeyece¤ini söylüyor. Kimsenin kimseye dâhi olmay› ö¤retemeyece¤ine ben de
inan›yorum, ama yazarken hata yapmamay› ve yazmak denen fleye ‘okuyucu’ gibi de¤il de ‘yazar’ gibi bakmay› ö¤retebilirsiniz. Ö¤retilebilecek pek
çok teknik var ve bunlar›n yarar› olabilir. Bu konuda iyimserim, yazarl›k kurslar›n›n iyi fleyler oldu¤unu düflünüyorum. Yazmak niçin öteki disiplinlerden
farkl› olsun ki?
Asl›nda farkl›, matematikteki gibi, bir problemin daima tek bir cevab› olmuyor yaz›da.
Tabii öyle. Ama gene de bu yaz›n›n
ö¤renilemeyece¤i anlam›na gelmiyor.
Yazmak bu aç›dan öteki sanat dallar›ndan, resimden, müzikten, heykelden ya da oyunculuktan farkl› de¤il.
Resim meselâ... Biri size ö¤retmezse
hayatta akl›n›za gelmeyecek pek çok
teknik vard›r. Bu yazarl›k için de geçerlidir. Okumak bile bir ö¤renme süreci olabilir. Tabii, okurken ‘okuyucu’
özelli¤inizi bir kenara at›p okudu¤unuz fleye baflka gözle bakarsan›z...
Bunu size flöyle de anlatabilirim: Vladimir Nabokov’un Lolita’s› büyük bir roman, büyüleyici. Okurken ne hakk›nda
oldu¤unu, hikâyede neler yafland›¤›n›,
dilin ne kadar ustaca ve güzel kullan›ld›¤›n› düflünürsünüz, masumiyet, de-
neyim ve kirlilik sahneleri ruhunuzu altüst eder. Ama bu s›rada siz bir okuyucusunuzdur. Anlat›m teknikleri üzerine kafa yormazs›n›z. Bunu yapacak
olursan›z, okudu¤unuz fley sizin için
art›k zevk olmaktan ç›k›p bir ders haline gelmifl demektir. E¤er birinci tekil
flah›s taraf›ndan anlat›lan bir roman
yaz›yorsan›z, Lolita gerçekten de iyi bir
ders metnidir.
Konuyu de¤ifltirelim. Bir romanc› ne kadar
baflar›l› olursa olsun Ludlum ve Clancy gibi
popüler romanc›lar›n sat›fl baflar›s› karfl›s›nda ezilmek durumuyla karfl› karfl›ya...
San›r›m ben meseleye bu gözle bakm›yorum. Tabii ki bir romanc› olarak hayat›n›z› kazanmak zorundas›n›z. Baz›lar› bunu ö¤retmenlik yaparak sa¤l›yor.
Benim durumumdaysa filmlere ve televizyon dizilerine senaryolar yazmak gibi bir durum söz konusu. Kar›m da ben
de yazar olarak sigortal› de¤iliz. Ama
senaryo yazar› olarak kay›tl› oldu¤umuz için gene de sigortam›z var. Dolay›s›yla ben Hollywood’da çal›flmak,
Spider Man gibi senaryolar yazmak zorunday›m.
Gelecek için bir yazar olarak hedefiniz ne?
Tom Clancy olmak gibi bir hayalim hiçbir
zaman olmad›. Kendisine kesinlikle
karfl› filân de¤ilim, baflar›lar› devam etsin, ama ben o tür bir baflar›y› istemiyorum. Nihaî hedefim san›r›m, baflkas›
yazm›fl olsayd› okurken zevkten ölebilece¤im bir roman yazmak. En iyi, en
e¤lenceli, en güzel yaz›lm›fl kitab›n
üzerinde benim imzam oldu¤unu hayal
ediyorum.
Âyifle
Ç›k›kç›n›n K›z›
(She), Henry Rider Haggard, Çeviren: Nilgün
Özcan, ‹thaki Yay›nlar›, 351 sayfa
(The Bonesetter’s Daughter), Amy Tan
Çeviren: Özüm Ünal
Epsilon Yay›nc›l›k, 343 sayfa
Horace Holly ile manevî o¤lu Leo Vincey'nin, Afrika'n›n kalbine yapt›klar› yolculu¤un öyküsü. Sonunda, tüyler ürperten kör yeralt› mezarlar›nda yaflayan gizemli kraliçe Âyifle ile karfl›laflacaklard›r.
Amy Tan gene ana k›z iliflkilerini ele ald›¤› bir romanla okuyucu karfl›s›nda.
Ç›k›kç›n›n K›z›, Çin'de büyümüfl anne
ile Amerika'da do¤mufl k›z›n›n hikâyesini anlat›yor.
49
çok satan kitaplar
Türkiye /
Edebiyat
Türkiye /
Edebiyat d›fl›
1. Anlar ‹zler Tutkular
‹nci Aral
Epsilon Yay›nc›l›k
2. Git Kendini Çok Sevdirmeden
Tuna Kiremitçi
Do¤an Kitapç›l›k
3. fiiirin K›zkardefli Öykü
Buket Uzuner
Everest Yay›nlar›
4. Mor
‹nci Aral
Epsilon Yay›nc›l›k
5. Geri Döneceksin
Maeve Binchy
Do¤an Kitapç›l›k
6. Kurtlar ‹mparatorlu¤u
J. Christophe Grangé
Do¤an Kitapç›l›k
7. Rüyalar›n› Bana Ver
Haflmet Babao¤lu
‹thaki Yay›nlar›
8. Ku(r)flun Lezzeti
Selçuk Altun
Sel Yay›nlar›
9. Düello
Akif Pirinççi
Güncel Yay›nc›l›k
10. Çit
Doris Pilkington
Nokta Yay›nc›l›k
11. Nefes Nefese
Ayfle Kulin
Remzi Kitabevi
12. Makriköy’e Dönüfl
Selçuk Erez
Do¤an Kitapç›l›k
13. Mavi Ufuklar
Wilbur Smith
Alt›n Kitaplar
14. Sen Bana Mevsimlerden Söz Et
Gilbert Sinoue
Do¤an Kitapç›l›k
15. Hayat›n Kayna¤›
Ayn Rand
Plato Yay›nc›l›k
1. Aflk Seks ve Kad›nlara Dair
Seda Kaya Güler
Epsilon Yay›nc›l›k
2. ‹çimden Geldi¤i Gibi
‹kbal Gülp›nar
Elma Yay›nc›l›k
3. Atatürk’ün Kemiklerini S›zlatan Parti CHP
Vural Savafl
Bilgi Yay›nevi
4. Gayet Ciddiyim
Gülse Birsel
Epsilon Yay›nc›l›k
5. Yüz Y›ll›k Gölgeler
Ergün Gündüz
Epsilon Yay›nc›l›k
6. Ne Yapmal›
Oktay Sinano¤lu
Otopsi Yay›nc›l›k
7. Etekli ‹ktidar
Sinan Akyüz
Everest Yay›nlar›
8. 5-6-2 Tamam Reis
Sayg› Öztürk
Ümit Yay›nc›l›k
9. ‹htilâlci Subaylar
Ersal Yavi
Yaz›c› Yay›nc›l›k
10. Ö¤retmenim Mori ile Sal› Buluflmalar› Hayattaki En Büyük Ders
Mitch Albon
Boyner Yay›nlar›
11. Aflk ve Evlilik
Fahrünisa Boran
Epsilon Yay›nc›l›k
12. Gülriz’in Mutfa¤›
Gülriz Sururi
Do¤an Kitapç›l›k
13. Simpson’lar›n Felsefesi
William Irwin, Mark T. Conard, Aeon J. Skoble
Güncel Yay›nc›l›k
14. P›nar’›n Mutfa¤›ndan
P›nar Altu¤
Alfa Yay›nc›l›k
15. Üç Kurufl Fazla Olsun K›rm›z› Olsun
Fatih Türkmeno¤lu
Epsilon Yay›nc›l›k
Kaynak: Yeni Çizgi Yay›n Da¤›t›m Ltd (22 Eylül 2003 itibariyle)
50
Türkiye /
Çocuk-‹lk
Gençlik
1. Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldafll›¤›
J. K. Rowling
YKY
2. ‹ngiliz Gülleri
Madonna
‹letiflim Yay›nlar›
3. Kat› Kurallar Okulu
Lemony Snicket
Do¤an-Egmont
4. En’ler, ilk’ler
Serhan Büyükkeçeci
Timafl Yay›nlar›
5. ‹flte Hayat
P›nar Y›lmazer
Epsilon Yay›nc›l›k
6. Kendim Gibisi Yok
P›nar Y›lmazer
Epsilon Yay›nc›l›k
7. Ö¤retmenim, Lütfen Bu Kitab›
Okur musun?
Hasan Y›lmaz
Boyner Yay›nlar›
8. Anneannemin Konuk Kedisi
Muzaffer ‹zgü
Bilgi Yay›nevi
9. Sekizinci Renk
Gülten Day›o¤lu
Alt›n Kitaplar
10. Paylaflmak Ki O En Güzel
P›nar Y›lmazer
Epsilon Yay›nc›l›k
11. Patenli K›z
Zeynep Cemali
Gün›fl›¤› Kitaplar›
12. Ben Sevilmeye De¤erim
Ulviye Alpay
Epsilon Yay›nc›l›k
13. Çocuk Bilmeceleri
Adnan Ersan
Arkadafl Yay›nevi
14. Eyvah, Annem
Kiki Thorpe
(Terry Minski’nin televizyon senaryosundan
uyarlama)
Do¤an-Egmont
15. Özgün Da¤c›n›n El Kitab›
Anita Ganeri
Timafl Yay›nlar›
ABD / Edebiyat
Almanya /
Edebiyat
1. The Da Vinci Code
Dan Brown, Doubleday
2. The Teeth of the Tiger
Tom Clancy, Putnam
3. High Druid of Shannara: Jarka Ruus
Terry Brooks, Del Rey/Ballantine
4. The Namesake
Jhumpa Lahiri, Houghton Mifflin
5. Blindside
Catherine Coulter, Putnam
6. The Sinner
Tess Gerritsen, Ballantine
7. The Devil Wears Prada
Lauren Weisberger, Doubleday
8. The Lovely Bones
Alice Sebold, Little, Brown
9. The Curious Incident of the Dog in the
Night-Time
Mark Haddon, Doubleday
10. Diary
Chuck Palahniuk, Doubleday
1. Elf Minuten
Paul Coelho, Diogenes
2. Vor dem Frost
Henning Mankell, Zsolnay
3. Mitternachtsfalken
Ken Follett, Lübbe
4. Harry Potter and the Order of the Phoenix
Joanne K. Rowling, Bloomsbury
5. Monsieur Ibrahim und die Blumen des
Koran
Eric-Emmanuel Schmitt, Ammann
6. Du bist nie allein
Nicholas Sparks, Heyne
7. Am Ende des Schweigens
Charlotte Link, Blanvalet
8. Der Alchimist
Paulo Coelho, Diogenes
9. Mein deutsches Dschungelbuch
Wladimir Kaminer, Manhatten
10. Fundbüro
Siegfried Lenz, Hoffmann und Campe
ABD /
Edebiyat d›fl›
Almanya /
Edebiyat d›fl›
1. Lies (And the Lying Liars Who Tell Them)
Al Franken, Dutton
2. Kate Remembered
A. Scott Berg, Putnam
3. Benjamin Franklin
Walter Isaacson, Simon & Schuster
4. After Life
John Edward ve Natasha Stoynoff, Princess
5. Living History
Hillary Rodham Clinton, Simon & Schuster
6. Why America Slept
Gerald Posner, Random House
7. Under the Banner of Heaven
Jon Krakauer, Doubleday
8. Seabiscuit: Special Illustrated
Collector's Edition
Laura Hillenbrand, Random House
9. Treason
Ann Coulter, Crown Forum
10. A Short History of Nearly Everything
Bill Bryson, Broadway
1. Stupid White Men
Michael Moore, Piper
2. Querschüsse - Michael Moore, Piper
3. Mir selber seltsam fremd
Willy Peter Reese, Claassen
4. Die CIA und der 11. September
Andreas von Bülow, Piper
5. Warum Männer lügen und Frauen immer
Schuhe kaufen
Allan Pease ve Barbara Pease, Ullstein
6. Generation Golf zwei
Florian Illies, Blessing
7. Ratschläge des Herzens
Dalai Lama, Diogenes
8. Simplify your life
Werner Tiki Küstenmacher ve Lothar J. Seiwert,
Campus
9. Gelebte Geschichten
Hillary Rodham Clinton, Econ
10. Hannelore Schmidt erzählt aus ihrem
Leben - Loki Schmidt ve Dieter Buhl,
Hoffmann und Campe
‹ngiltere
1. The Lovely Bones
Alice Sebold, Picador
2. Dr. Atkins' New Diet Revolution
Robert C. Atkins, Vermilion
3. Red Rabbit
Tom Clancy, Berkley
4. Portrait of a Killer: Jack the Ripper
Patricia Cornwell, Berkley
5. Life of Pi
Yann Martel, Canongate Books
6. The Other Woman's Shoes Adele Parks,
Michael Joseph
7. When Daylight Comes
Lyn Andrews, Headline
8. Harry Potter and the Order of the Phoenix
JK Rowling, Bloomsbury
9. Fox Evil
Minette Walters, MacMillan
10. Prey
Michael Crichton, HarperCollins
Fransa
1. Astérix et la rentrée gauloise
Uderzo & Goscinny, Albert Rene
2. Dix-neuf secondes
Pierre Charras, Mercure De France
3. Les heures sanglantes
Tardi-Vautrin, Casterman
4. L'empreinte du diable
Ben Peri, Truth Publishers
5. Harry Potter et l'Ordre du Phénix
J.K. Rowling, Gallimard Jeunesse
6. OK Corral
Giraud-Charlier, Dargaud
7. Guérir le stress, l'anxieté, la dépression
sans médicaments ni psychanalyse
David Servan-Schreiber, Robert Laffont
8. Antéchrista
Amélie Nothomb, Albin Michel
9. Le ventre de l'Atlantique
F. Diome, Carriere Anne Eds
10. La nostalgie de l'ange
Alice Sebold-Edith Soonckindt, Nil Eds
Kaynak: ABD (The New York Times), Almanya (Der Spiegel), ‹ngiltere (The Guardian), Fransa (Fnac) (22 Eylül 2003 itibariyle)
51
sahaf
Haluk Kalafat
Casuslu¤un ciddi tarihi
Hasnun Galip Sokak’ta Simurg Kitabevi’nin
karfl›s›nda, bir kitap y›¤›n›n ard›na gizlenmifl
küçük bir sahaf dükkân›. D›fl görünüflüyle de
tam bir sahaf. Küçük camekân›na as›l›
tabelâda Cihannümâ yaz›yor. K›rm›z› tabelân›n
kendisi bile sahafl›k.
Kediler, Cihannümâ’n›n
tezgahlâr›nda dizili kitaplar›n
aralar›ndaki boflluklar›
dolduran süs eflyalar› gibi.
Okumufl, yazm›fl kedi izlenimi
veriyorlar insana; halim selim,
sessizce yat›yorlar.
52
Cihannümâ Sahaf’›n içi t›ka basa kitap
dolu. Bir sahaftan baflka ne beklersiniz ki
zaten? Vitrinin önündeki dar iki tezgâh da
öyle. Sol taraftaki tezgâhta hemen göze çarpan bir kitap var. Siyah zemine beyaz harflerle Dünya Casusluk Tarihi yaz›yor. S›rt›, kapa¤› görünecek biçimde duvara yaslanm›fl.
Üzerinde Mata Hari’nin bay›ld›¤›m bir resmi
var. Nas›l da yanl›fl yaflanm›fl bir hayatt›r
onunki, nas›l da yanl›fl aktar›lm›flt›r tarih sahnesine Mata Hari. CIA, Mossad, KGB. Entrika,
casusluk kitaplar› (So¤uktan Gelen Casus meselâ)... Bir sürü imge dolufluyor beynime.
Yak›ndan bak›nca dört ciltlik ansiklopedi oldu¤u görüyorum. Tam dört cilt... Kendir türü
bir iple ba¤lanm›fl.
Dükkân›n sahibi Cihan Bey’le göz göze geliyoruz. ‹pi çözmeye bafll›yor. O mefl’um soruyu sormal›y›m: “Kaç para?” 40 milyonmufl.
Dört cilt için ucuz. Cihan Bey’le tan›fl›yoruz.
Ona Picus’u anlat›yorum. Sahaf sayfas›ndan
bahsediyorum. Ama gözüm Casusluk Tarihi’nde. Künyeye bak›nca ayd›nlan›yor her
fley. Ansiklopedi Artel Yay›nc›l›k taraf›ndan
bas›lm›fl. Tarihi Ocak 1974.
Artel, Ercan Ar›kl›’n›n Geliflim Yay›nc›l›k’›
kurmadan önceki firmas›. Ansiklopedinin redaksiyonunu Hilmi Yavuz yapm›fl. Yay›n kurulunda kimler yok ki: Afflar Timuçin, ‹smet Zeki
Eyübo¤lu, Muhittin Sirer, Nezihe Topuz, Mehmet
Akad... Ansiklopedi Fransa’da L’Histoire des
Services Secrets, ‹talya’da ise Storio della Spionaggio ad›yla yay›mlanm›fl. Cihan Bey’e “Müflteri olarak gelsem bana ne önerirdiniz” diye
soruyorum. Biraz düflünüyor, belli müflterileriyle bu tür bir al›flverifl iliflkisi oldu¤unu anlat›yor. Müflterisini tan›yor, onlar›n ne istedi¤ini
biliyor: “Bazen sokaktan geçerken ‘Var m›
bana göre bir fleyler’ derler. Var ya da yok
derim. Çünkü imzal› kitap m›, afifl mi ya da
plak m› sordu¤unu bilirim.” Sonra imzal› kitaplardan birkaç tane gösteriyor. En çok aranan imzalar› Atatürk, Naz›m Hikmet ve Orhan Veli olarak s›ral›yor. Elinde o s›rada Vehbi
Koç’un, Necdet Evliyagil’in ve Necati Cumal›’n›n
imzalad›¤› kitaplar var. Sohbet uzuyor. Kitaplar raflardan iniyor. Akflamüstü müflteriler art›nca kalk›yoruz. Cihannümâ’dan ayr›l›rken
Cihan Bey, Casusluk Tarihi’ni kendir iple yeniden ba¤l›yor.
satranç
DÜNYADAN HABERLER
4 Kasparov ve Azmaiparashvili YuKasparov
nanistan, Crete’de 23 - 24 Eylül
2003 tarihlerinde 4 h›zl›, 4 y›ld›r›m
partisi oynayacaklar.
4 Erkekler Rusya Satranç fiampiyonas› 3 - 12 Eylül 2003 tarihleri
aras›nda 57 GM, 15 IM ve 8 NM
80 oyuncuyla 9 tur ‹sviçre sistemiyle Krasnoyarsk’da oynand›.
Baflta Alexander Grischuk, Peter
Svidler, Alexei Dreev, Vladimir Malakhov, Alexander Morozevich, Alexander Khalifman ve Sergei Rublevsky gibi oyuncular›n bulundu¤u 22 oyuncunun ELO reytingi 2732 ile 2606 aras›ndayd›. Turnuvay› 9/7 puanla bitiren iki oyuncudan Peter Svidler, Alexander Morozevich’i eflitlik bozma sitemiyle geçerek birinci oldu.
4 FIDE Kasparov - Ponomariov maç›n› iptal etti. Onun yerine Aral›k 2003 de bir eleme turnuvas› oynanacak. Kazanan Kasparov ile, bu maç› kazanan da Leko - Kramnik galibiyle oynayacak. http://www.fide.co
4 Vishwanathan Anand 14-17 A¤ustos 2003 tarihleri aras›nda Mainz’de 8 oyunluk h›zl› satranç maç›nda Judit Polgar’› 5-3 yendi.
Haz›rlayan: Cem Pekün
SATRANÇ ÖZDEY‹fiLER‹
“Satranç zihinsel iflkencedir.”
KASPAROV
“fiüphede oldu¤unuz zaman - satranç oynay›n.”
TEVIS
“Hayat satranç için çok k›sa.”
BYRON
“Kaybeden her zaman hatal›d›r.”
PANOV
“Satranç insanl›¤a bir lanettir.”
H.G. WELLS
“Satranç analiz sanat›d›r.”
BOTVINNIK
“Beni yenen herkesten nefret ediyorum.”
LISA LANE
“Satranç Capablanca'n›n ana diliydi.”
RETI
“B›rak›n mükemmeliyetçiler yaz›flmal› satranç oynas›n.
”SEIRAWAN
“‹yi bir oyuncu her zaman flansl›d›r.”
CAPABLANCA
“Satrançta kahramanlar yoktur.”
CORY EVANS
“Bir kötü hamle k›rk iyi hamleyi geçersiz k›lar.”
HOROWITZ
1 SATRANÇ ANEKDOTLARI
AYIN ‹LG‹NÇ OYUNLARI
4 Satranc›n büyükustas› Savielly Tartakower’e (1887-1956)
bir turnuvada neden kötü oynad›¤›n› sorarlar. “‹lk oyunda
diflim a¤r›yordu,” diye cevap verir. “‹kinci oyunda bafl›m
a¤r›yordu. Üçüncüde romatizma a¤r›lar›m tuttu. Dördüncüde kendimi iyi hissetmiyordum. Beflinci oyun mu? Can›m, insan her oyunu kazanmak zorunda m›?”
4 Nobel Bar›fl Ödülü sahibi Menahem Begin, 1940 y›l›nda
evinde kar›s›yla satranç oynarken Rus askerleri evine
bask›n yapar ve onu tutuklar. Begin d›flar› do¤ru sürüklenirken kar›s›na oyunu terk etti¤ini söyler.
4 1996 da Garry Kasparov IBM’in satranç oynayan süper
bilgisayar› Deep Blue’ya karfl› yedi oyunluk bir maç oynad›. Kasparov maç› dört oyuna karfl› iki oyunla kazand›. Ertesi y›l IBM Baflkan› Louis Gerstner ve yönetici arkadafllar›
‘Deeper Blue’ adl› daha geliflmifl bir bilgisayarla Kasparov’a karfl› ikinci bir maç organize ettiler. Gerstner maç
hakk›nda görüflünü soran gazeteciye flu cevab› verdi:
“San›r›m bu etkinli¤e dünyan›n en iyi oyuncusu ile Garry
Kasparov aras›ndaki satranç maç› olarak bakmal›y›z.” Maç› Deeper Blue kazand›.
4 Svidler,P (2723) - Sherbakov,R (2555) [B61]
56th ch-RUS Krasnoyarsk RUS (1), 03.09.2003
1. e4 c5 2. Af3 Ac6 3. d4 cxd4 4. Axd4 Af6 5. Ac3 d6 6. Fg5
Fd7 7. Vd2 Kc8 8. f4 Axd4 9. Vxd4 Va5 10. e5 dxe5 11. fxe5
e6 12. 0-0-0 Fc6 13. Ab5
Fxb5 14. exf6 Fc6 15. h4
g6 16. Fc4 Vc5 17. Vd3 Vf5
18. Vb3 Kd8 19. Kdf1 Vg4
20. Fxe6 fxe6 21. Kf4 Ve2
22. f7+ fid7 23. Kd4+ Fd6
24. Khd1 Fd5 25. Kxd5
exd5 26. Vxb7+ 1-0
54
4 Sakaev,K (2655) - Vorobiov,E (2547) [D20]
56th ch-RUS Krasnoyarsk RUS (1), 03.09.2003
1. d4 d5 2. c4 dxc4 3. e4 Ac6 4. Fe3 Af6 5. Ac3 e5 6. d5 Aa5
7. Af3 Fd6 8. Va4+ Fd7 9. Vxa5 a6 10. b4 b6 11. Va3 a5 12.
Vc1 axb4 13. Ae2 Axe4 14. Vxc4 Ac5 15. Ag3 f5 16. Fe2
Ka3 17. 0-0 0-0 18. Fc1 Ka4 19. Fd1 b3 20. Vc3 f4 21. Ae2
Kxa2 22. Kxa2 bxa2 23. Fb2 Ve7 24. Ac1 e4 0-1
ödüllü bulmaca
Haz›rlayan: Ersin Tezcan
Bir flairimiz ‘
Godot’yu
beklerken
yazar›
Asya’da bir ‘
ülke
Molibden
(simge)
‘
Yat›r›m
Bulut
“... Y›lmaz”
(flovmen)
“Behiç...” ‘
(çizer)
“...Yücel”
(flair)
‘
‹talya’da
bir
yanarda¤
Eski
Türkler’de
hekime
verilen ad
‘
‘
‘
‘
‘
‘
12
‘
Uzakl›k
anlatan bir
sözcük
Bir gazete
yaz›s› türü
‘
3
Yol, yöntem
‹lk yapay
uydu
‘
Bir soru
sözü
‘
Otlar
‹yi duyalan
Kal›n ve kaba
ses
kumafl
‘
‘
‘
‘
Maksim
Gorki
roman›
‘
‘
9
Bir erkek
flark›c›m›z
10
‘
2
“...O¤uz” ‘
(aktris)
Kor tutma
arac›
‘
‘
‘
‘
Cemal
Gürsel’in
lakab›
Varma, gelme
‘
‘
‘
Alkollü bir
içki
Gülüt
‘
‘
6
‘
‘
Ka¤›t
oymac›l›¤›
‹laç,
çare
8
Bir iflteki ‘
yard›mc›
erkek
‹sviçre nehri
‘
‘
‘
Tasvip
Bo¤a gürefli
alan›
Nazi Hücum ‘
k›tas›
So¤urma,
emme
‘
11
5 Bir üniversite ‘
(k›sa)
“...Karaca”
(aktris)
‘
‘
Niflan,
alâmet
Ekmek ‘
Oyunda,
kumarda
yenme
‘
‘
‘
fiarap,
içki
“Aldatmak”
yazar›
Kal›tsal ‘
Madame
Bovary’nin
ön ad›
‘
Yemek,
yiyecek
Göz
Su
Müslümanl›k
‘
Kazancakis ‘
roman›
Bir soru
eki
4
Meslek
‘
7
“...‹fligüzel
(yazar)
‘
“... Getz”
(cazc›)
‘
‘
1
‹lhan Berk
fliir kitab›
Bir nota
Anahtar sözcük:
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
Bulmacam›zdaki anahtar sözcü¤ü bulup, yan›t›n› [email protected] adresine gönderen ilk 5 hekimimize, EPS‹LON
Yay›nevi taraf›ndan yay›na haz›rlanan Toplumlar & ‹nsanlar dizisinin tüm kitaplar› Mustafa Nevzat ‹laç San. A.fi. taraf›ndan
arma¤an edilecektir.
55
Yasemin Boran’la gökyüzü
H›zl› hareket eden Merkür 8 Ekim’de Terazi burcuna ve 25 Ekim’de Akrep burcuna geçecek. 24
Ekim’de ise Günefl, burç de¤ifltiriyor ve Terazi’den
ç›k›p Akrep’e geçiyor. Venüs ise 10 Ekim’de Akrep
burcunda dolaflmaya bafll›yor. Astrolojik aç›dan
Kas›m’›n en önemli olay› Günefl ve Ay tutulmalar›n›n
meydana gelmesi. Ay ve Günefl tutulmalar› kifliler-
den daha çok ülkeleri ve kitleleri etkileyen kozmik
enerjinin a盤a ç›kt›¤› olaylar. Genellikle büyük de¤iflimleri iflaret ederler ve bu de¤ifliklikler de genellikle s›k›nt›l› durumlar›n sonucunda a盤a ç›kar. Fakat pratik olarak tutulmalar›n öncesi ve sonras›ndaki bir hafta içinde, yeni bir giriflimde bulunmamakta
fayda var.
KOÇ (21 Mart-20 Nisan)
Ekim’de iletiflim ve haberleflme trafi¤inizin artaca¤›n› belirtmeliyim. Bu devre içinde yeni yap›lanmalar ve kararlar alman›z› gerektiren durumlar olabilir. Ancak Kas›m’da
sorunlar›n›z› tamamen çözümleyebilir
ve keyifli bir ortam içinde bulunabilirsiniz. Sempatik ve esprili tutumunuzla
hem çevrenizi, hem de sevdi¤inizi etkileyeceksiniz.
BO⁄A (21 Nisan-21 May›s)
Yeni bir f›rsatlar döneminde
bulunuyorsunuz. Kariyer çal›flmalar› yapabilir, ilginç kiflilerle tan›flabilirsiniz. Mistik konulara ve alternatif tedavi yöntemlerine ilgi duyabilirsiniz. Sevdi¤inizle aran›zdaki iliflkiler çok
daha s›cak ve olumlu yönde geliflecek.
Ekim ortas›nda sevdi¤inizle aran›zda
yanl›fl anlamalar olabilir. Durum Kas›m’da çözülmeye bafllayacak.
‹K‹ZLER (22 May›s-21 Haziran)
Bu ay fikirlerinizi anlatabilir,
ikna edici ve etkileyici olabilirsiniz. Arkadafllar›n›z ve aile bireyleriyle aran›zdaki anlaflmazl›klar› çözümlemek için harekete geçeceksiniz. Son
derece hareketli ve zorlay›c› bir dönem
olan Kas›m’da sa¤l›¤›n›za özen göstermeniz gerekiyor. ‹yimser ve anlay›fll›
olmaya ihtiyac›n›z var.
YENGEÇ (22 Haziran-23 Temmuz)
Ekim’de ifl arkadafllar›n›z ve aile bireyleriyle ilgili sorunlar›
çözmeniz gerekebilir. Çok hofl f›rsatlarla karfl›laflaca¤›n›z bir dönemdesiniz. Yat›r›ma yönelik giriflimlerde bulunabilirsiniz. Sevdi¤inizle aran›zdaki
iliflkiler s›cak ve yap›c› yönde olacak.
Baz› al›flkanl›klar›n›z› de¤ifltirebilirsiniz.
56
ASLAN (24 Temmuz-23 A¤ustos)
Baz› olaylar›n sizi zorlad›¤›n›
düflünebilir
ve
özellikle
Ekim’de karamsarlaflabilirsiniz. Ancak
ak›ll›ca davranacak ve karfl›n›za ç›kan
teklifleri iyi de¤erlendireceksiniz. Böylece kendinizi Kas›m’da kazanç sa¤layabilece¤iniz oluflumlar›n içinde bulabilirsiniz. Ayr›ca Ekim’de sevdi¤inizle
aran›zda ç›kabilecek anlaflmazl›klar›
Kas›m’da çözümlemeniz mümkün.
BAfiAK (24 A¤ustos-23 Eylül)
Daha iyimser ve olumlu duygular içine girdi¤iniz bir dönemdesiniz. Jüpiter iyi duygularla birlikte f›rsatlar› da sembolize ediyor.
Sevdi¤inizle birlikte e¤lenceli vakit geçirebilir, gelece¤e yönelik projeler yapabilirsiniz. Kas›m, biraz zorlay›c› geçebilir. Bu nedenle tamamlaman›z gereken iflleri Kas›m’a b›rakmay›n.
TERAZ‹ (24 Eylül-23 Ekim)
Patronunuz ya da aile büyüklerinizin sizi zorlad›¤›n› düflünebilirsiniz. Ancak ald›¤›n›z sorumluluklar› sürdürmeye devam ederseniz,
zor günlerin ard›ndan ödüller gelecek.
Özellikle Kas›m’da yeni giriflimlerde
bulunabilir, çok hofl teklifler alabilirsiniz. Daha iyimser ve anlay›fll› davranaca¤›n›z bir döneme giriyorsunuz.
AKREP (24 Ekim-22 Kas›m)
Bu ay sevdi¤inizle aran›zda
daha önce ç›km›fl olan sorunlar› çözümleyeceksiniz. Parasal konulara yönelik çal›flmalar›n›z›n hareketli olaca¤› bu devrede daha yarat›c› ve
dana verimli giriflimlerde de bulunabilirsiniz. Ekim-Kas›m aylar› dönemi, çok
hofl f›rsatlarla karfl›laflaca¤›n›z bir devre olacak.
YAY (23 Kas›m-21 Aral›k)
Köklü de¤iflimlerin gerilimli
etkisinden s›yr›l›p daha yap›c› ve iyimser düflünceler içine gireceksiniz. Ekim-Kas›m dönemi ilginç teklifler ve sürpriz f›rsatlarla karfl›laflaca¤›n›z hareketli bir dönem olacak. Düflünceleriniz ve hayata bak›fl aç›n›z› de¤ifltirecek olaylarla karfl›laflman›z mümkün. Kas›m’da sevdi¤inizle aran›zdaki
iliflkiler yeni boyutlar kazanabilir.
O⁄LAK (22 Aral›k-20 Ocak)
Daha sakin bir tutum içine giriyorsunuz. Yeni giriflimlerde
bulunmak için imkânlar›n›z› zorlayacaks›n›z. Kariyerinizi yükseltmek için
çal›flmalar›n›z› art›rabilirsiniz. Ekim’de
bafllatt›¤›n›z iflleri Kas›m’da sürdüreceksiniz. Hem aflk, hem de ifl aç›s›ndan kendinizi yenileyece¤iniz ve eski
al›flkanl›klar›n›z› de¤ifltirece¤iniz bir
dönemdesiniz.
KOVA (21 Ocak-19 fiubat)
Sevdi¤inizle aran›zda ç›kabilecek anlaflmazl›klar› büyütmekten kaç›n›n. Kas›m’da kendinize
olan güveninizi yükseltecek geliflmeler
olacak. Parasal s›k›nt›lar›n›z› Kas›m’da
aflabilirsiniz. Ayr›ca sa¤l›k sorunu olanlar Kas›m’dan itibaren kendilerini daha
sa¤l›kl› ve güçlü hissedecekler.
BALIK (20 fiubat-20 Mart)
Hayata bak›fl aç›n›z› de¤ifltirecek olaylarla karfl›laflt›¤›n›z
bu devre içinde yarat›c› çal›flmalar yaparak enerji fazlan›z› boflaltabilirsiniz.
Kendinizi halsiz, yorgun ve isteksiz hissedebilir, karamsar duygular içine girebilirsiniz. Sevdi¤inizle aran›zdaki iliflkileri fazla zorlamay›n. Parasal harcamalar›n›za özen göstermeniz gerekiyor.

Benzer belgeler

halk h‹kâyeler‹ - Dil ve Edebiyat

halk h‹kâyeler‹ - Dil ve Edebiyat biliniyor ve dünya ekosisteminin en zengin kaynaklar›ndan biri olarak tan›mlan›yor. Binlerce canl›n›n yaflama ortam› buldu¤u mercanadalar›, bar›nd›rd›klar› tür çeflitlili¤i aç›s›ndan ya¤mur ormanlar›...

Detaylı