Uzun yolculukta 10 yıl - İletişim Fakültesi

Transkript

Uzun yolculukta 10 yıl - İletişim Fakültesi
2011322
kampüs
!
14 Nisan 2011 Perşembe 17.00
Konferans Salonu
Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı
Açılış Konuşmaları
İEÜ 7. Uluslararası Öğrenci
Konferansı Ödül Töreni
Akademik Atama-Yükseltme
Töreni
5. ve 10. YıI Hizmet Takdir
Töreni
10. Yıl Oratoryosu Söz
Yarışması Ödül Töreni: “Bir
Düş Gördüm”
İzmir Konağı
İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin
10 yıl içerisinde Türkiye’nin ilk
beş vakıf üniversitesinden biri
olabileceğini kim bilebilirdi?
Tabii biz. Ancak gelin hikayeyi
biraz başa saralım. Üniversitenin
kurulacağı gazetelere haber oldu.
İTO Sosyal Yardımlaşma Vakfı
Başkanı Ekrem Demirtaş’ın 15
Şubat 1990’da “Yabancı dilde
eğitim veren bir üniversite kuracağız” hedefiyle başlayıp 2001’de
gerçeğe dönüşen İEÜ 10. yılını
kutluyor. Daha dün söylenmiş
gibi gelen bu sözler şimdi yerini
başka hedeflere bırakıyor. 14
Nisan 2001 tarihinde sadece
iki fakülte, beş yüksekokul, iki
enstitü olarak kurulan üniversite, üç ayda bitirilen ana binada
ilk yıl 288 öğrenci ile eğitime
başladı. 10. yıla ise, altı fakülte,
üç yüksekokul, iki enstitü, sekiz
uygulama ve araştırma Merkezi,
6 bini aşkın öğrencisi ve 4 bin
316 mezunu ile başarısını ortaya
seriyor. Her geçen yıl çıtasını
bir adım daha ileriye atan İzmir
Ekonomi Üniversitesi uluslararası
üniversite olma yolunda hızla
ilerliyor.
> '$
İzmir Ekonomi Üniversitesi Mütevelli
Heyet Başkanı Ekrem Demirtaş, 2001
yılında bu işe çok küçük bir adımla başladıklarını, 10. yılda ise nereye gelindiğinin
sorgulanması gerektiğini ifade etti. Üniversiteyi bu ülkenin gençleri için kurduklarını
belirten Demirtaş, “Hep birlikte daha iyi
!
bir eğitim ve öğretim için çalışmalıyız” dedi.
“Daha çok eğitime odaklıyız, üniversiteyi
kampüs alanlarının dışına taşımak zorundayız. Bu üniversitemizin
eleştirdiğim bir yönüdür” diyen Demirtaş öğrencilerin ve hocaların
daha çok İzmir ve ülkeyle bütünleşmesi gerektiğini ifade etti. Demirtaş bu yıldan itibaren yüzde elli ve tam burslu öğrenci sayısının
artacağının da müjdesini verdi.
> )$
İzmir Ekonomi Üniversitesi Rektörü
Atilla Sezgin, üniversitenin kurulduğu yıl
300 öğrenciyken şu an gelinen noktada
6 bin öğrenciye ulaştığını belirterek, bu
durumun gerçek bir başarı öyküsü olduğunu söyledi. “Disiplinli çalışarak hiçbir
zaman eğitimden taviz vermedik” diyen
"#$!% Sezgin’e göre bu başarıdaki en önemli faktör
takım çalışması. Bologna sürecinde vakıf
üniversiteleri arasında pilot üniversite olduğumuz, bunun neticesinde
de Avrupa Komisyonu tarafından Türkiye’de sadece üç üniversiteye
verilen Diploma Eki Etiketi’ne layık görüldüğümüzü ifade eden Sezgin, “Öğrencilerimiz bize güvendiler, biz de onların güvenlerini boşa
çıkartmamaya çalıştık” dedi.
> ($
&
Deniz Şenyüz, tasarımıyla Greenpeace’e destek veriyor. (Fotoğraf: N. Gülin Küpelioğlu)
Üniversitemiz Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi
Moda Tasarımı Bölümü üçüncü sınıf öğrencisi Deniz
Şenyüz birbirinden orjinal tasarımlarıyla adından söz ettiriyor. Son olarak tasarladığı gelinliğiyle Greenpeace’in
“Seninki Kaç Santim” projesine destek veren Şenyüz,
“Tasarım doğaya ve insana duyarlı olmalı. Yakıp yıkmamalı, tüketmemeli” diyor. Denizlerdeki doğal yaşamın
sürdürülebilirliğine dikkat çekmek için tasarımıyla
projeye destek veren Şenyüz, “Doğa bize fazlasıyla cömert bir şekilde her şeyi veriyor ama biz de bunu sonuna
kadar tüketmemeliyiz” diyor. Gelinliğinde tamamen
ipek ve keten kumaş kullanan Şenyüz, naylon ve plastik
kullanılmasına ise karşı olduğunu söylüyor. Gelinliğine
çoktan bir alıcı bulan Şenyüz, elde ettiği gelirin yarısını
Greenpeace’e bağışlayacak.
> *$
Kuruluş Yıldönümü Resepsiyonu
Yöneticisinden, öğrencisine, dekanından, mezununa
İEÜ ailesi görüşlerini Ünivers
için anlattı.
> +,-$
"#$
İç Mimarlık ve Çevre
Tasarımı Bölümü öğrencisi
Hande Sepetoğlu yeni çıkacak
albümünü ve “brutal vokal”i
anlattı.
> .$
Sultanlar Play-off’ta
İEÜ Kadın Voleybol
Takımı 3. Lig A Grubu’nda
playoff’lara kalarak 2. lige
yükselme umudunu sürdürdü.
> .$
%&'
Radyo Eko’da her pazartesi
18.30’da Erman Gönülşen,
Turgut Fırat Şentürk ve Murat
Şeker ile Duraklama Anları’nı
her salı saat 22.00’da Halil
Türkden ile Şair Meridyeni’ni,
her çarşamba 22.30’da Sarphan Uzunoğlu ve Eren Küçük
ile Kritik’i ve çok daha fazlasını dinleyebilirsiniz. Dinlemek
için radyoeko.org’u takip edin.
o.org
adyoek
.r
w
w
w
2
&
2011 3 22
&/4
()*+,
./
4
5''6
5/!/7
&89
,9:6(
;7/
99(
Çok ses getiren 1. dönem final projenden
bahseder misin?
Bize kültürel sürdürülebilirlik
adı altında bir proje sunuldu. Dediler ki Türkiye’deki kültürümüzü
ele alacaksınız. İstiyorsanız derinlere
inip Osmanlıya gidebilirsiniz, istiyorsanız güncel olarak hala devam
eden kültürümüzden öğeler edinebilirsiniz ama bir şekilde kültürle
bağdaştırarak bir gelinlik yapacaksınız dendi. Kültür deyince benim de
direkt aklıma coğrafi bölgeden yola
çıkmak geldi. Türkiye’nin üç tarafı
denizlerle çevrili, coğrafyayla kültürün bağlılığından yola çıkarak denizi konu edindim. Sonrasında tam
o süreçte Greenpeace’in “Senin ki
kaç santim” projesi büyük bir hızla
devam ediyordu ve her yerde duyuyordum. Sonradan dedim ki bunlar
neden birleşmesin? Greenpeace’in
sayfasından ve medyadan iyice bir
araştırma yaptım. Greenpeace’in
projesiyle kendi projemi birleştirmeye karar verdim. Sonrasında bunu
tasarımımın üzerinde nasıl gösterebilirim diye düşünmeye başladım.
Bir balık formu olması gerektiğine
karar verdim. Balık formu gelinlikte
şu an çok moda. Gelinliğin alt kısmı
denizleri, denizin dalgasını anlatıyor.
Sonrasında denizden büyük olarak
gelen balıklar yukarı doğru çıkarken
küçülmeye başlıyor. Aşağıda büyük
##
9?'
"#$!%
9B)
"#$!%
B)
/0#6
@')
&
7
$/.
57
5?(*$/
*5/#
4?'89:;
(71
9<9/0
93
*
89:;
<3#
B
##=9;#
=
*>??
+B
<22&5%&9%%@
))>?#A+/A?
&51:4BC52
&AD>*'*E(')+F+F"4G
AD>*'*E(+*'?+*
A14
H14I#
JJJ14I#
balıklardan iki tane var, sonrasında
balıklar yukarı doğru küçülüyor,
çünkü küçük balık yoksa büyük
balık da yok. Omuzdaki küçük
balıkların ağa girmesi de o balıkların
yok olduğunu gösteriyor. Bu şekilde
anlatmaya çalıştım. Balık formunu
anlatırken de direkt gelinliğin üstünde balık olmaması için Escher’in
metamorfoz formlarını kullandım.
Escher’in metamorfozunda balıklar
kuşa dönüşür veya içiçe girerler. Bu
nedenle estetik bir görüntüsü olması
için de Escher’in formlarından
yararlandım. Kullandığım malzemelerin doğal olmasına dikkat ettim.
Kumaşlarımda plastik ve naylon
kullanamazdım. Bu nedenle ipek
kullandım. Aynı zamanda kullandığım ipeğin içine keten de koydum.
Bu şekilde aslında şunu söylemeye
çalışıyorum; tamamen doğayı yok
etmek üzere ipek kullanmadım. Doğanın bize verdiğinden alıp ve içine
başka şeyler katıp doğayı sömürmemeye çalıştım. Azar azar kullanırsak
zaten doğa bize daha bol bir şekilde
geri dönecektir.
Greenpeace tasarımından haberdar
olunca ne yaptı?
Greenpeace’ten beni aradılar,
çok teşekkür ettiler. Kendileri de
sosyal medyada tasarımımı paylaşmak istediklerini söylediler. Onlar
için bir yazı düzenledim, tam olarak
ne demek istediğimi anlattım.
Greenpeace; Facebook, twitter gibi
sosyal ağlarda tasarımımı paylaştı.
Gelinliğin bir alıcısı var mı?
Aslında açık arttırmayla satmayı
dünüyordum ancak bu yaz arkadaşımın arkadaşı evleniyor ve ona üç
bin liraya sattım. Gelirin yarısı da
Greenpeace’e gidecek.
Sence bu başarında okulun katkısı ne
kadar?
Okulun katkısı çok büyük. Bu
okula girmeden önce çizim yapabiliyordum ve resim konusunda
yetenekliydim ama çoğu şeyi bilmiyordum. Dışarıdan göründüğü
gibi moda sadece kumaşla kağıdın
kalemin bir araya gelmesi ya da
çizimle dikişin bir araya gelmesi
değil. Altında tamamen bambaşka bir şey var. Çok derinlikleri
var. Moda tamamen sosyolojik
bir olgu. Onun için modanın
derinliklerini öğrenmek, hem
sosyolojik açıdan bakmak hem de
gerçekten pratikte bunu yapabilmek çok güzel birşey. Okula
girmeden önce kesinlikle entellektüel anlamda bilmediğim birçok
şeyi şu an biliyorum. Okulumuzun
diğer okullardan bir farkı bu diye
düşünüyorum. Sanat tarihi,moda
teorisi ve moda kritiği dersiyle
yarın öbür gün mezun olduğumda
medya alanında da ilerleyebilirim. Okul çok geniş alanda bilgi
verdiği için aldığım eğitimden çok
memnunum.
/01
2#3
(@'9(
İzmir Ekonomi Üniversitesi
Kütüphanesi, Romanya köşesini
kullanıma açtı.
Romanya köşesinin açılışını İzmir Ekonomi Üniversitesi
Rektörü Prof. Dr. Attila Sezgin
ile Romanya İzmir Konsolosu
Cosmin Lotreanu birlikte gerçekleştirdi. Türkiye’de Romanya
kültürünü tanıtmak için oluşturulan köşede, Romanya’ya ait
kitaplar, yazılı ve görsel materyaller yer alıyor.
Konsolos Lotreanu, İzmir
Ekonomi Üniversitesi’nde böyle
bir köşeye sahip olmaktan ötürü
büyük bir mutluluk duyduklarını
belirterek, “Şu anda önemli bir
başlangıç yaptık. Romanya’ya ait
temel bilgiler bu köşede bulunacak. Gelecek dönemde doküman
sayısını daha da yükselteceğiz”
dedi. Kütüphanenin içinde
yer alan Amerika, Fransız ve
Yunan köşelerinden sonra açılan
Romanya köşesi hem öğrencilere
hem de diğer kütüphane kullanıcılarına hizmet verecek.
Yaklaşık 100 adet basılı
dokümana sahip olan Romanya
köşesi, ileriki günlerde kitap sayısını arttırarak daha çok bilgiye
ulaşılmasını sağlayacak. Şu anda
38 bin 138’i basılı, 53 bin 52’si
elektronik olmak üzere 91 bin
190 kitabın yer aldığı İzmir Ekonomi Üniversitesi Kütüphanesi,
yaklaşık 5 milyon kullanıcıya
hizmet veriyor. Tüm vatandaşlara
açık olan kütüphanede kitabın
dışında 250 adet basılı 48 bin
550 adet dergi bulunurken, 40
milyon bilimsel makaleye ulaşılabiliyor.
54#
(@'9(
İzmir Ekonomi Üniversitesi
Mezunlar Derneği, ilk olarak
mayıs ayında büyük bir buluşma
ile mezunları bir araya getirmeyi
planlıyor.
Düzenlenecek olan piknikte
bir araya gelecek mezunlar, yeni
dönem ile birlikte sık sık farklı aktivitelerde buluşacak. İzmir Ekonomi Üniversitesi altıncı katında
yeni ofisine yerleşen Mezunlar
Derneği, tek tek eski mezunlara
ulaşarak, yeni dönemdeki aktiviteler için bilgi aktarıyor. Öncelikli
amaçlarının derneğin üye sayısını
arttırmak olduğunu belirten Mezunlar Derneği Başkanı Cengiz
Ülken, “Bugüne kadar Mezunlar
Derneği çok aktif olarak çalışmamış. Bizim amacımız mezunlarımızı sık sık bir araya getirerek,
birlik ve beraberliğimizi arttırmak. Daha sonra farklı projeler de
üreteceğiz” dedi.
İletişim
Mail: [email protected]
Telefon:(232) 279 25 25
(232) 488 84 20
(%
'<
=!/
(%?'
)&
/
('
7A
99(
Günümüzde engellilerin toplumla bütünleşme yönünde yoğun sorunlar yaşadığı bir gerçek.
Özgür de bu sorunları yaşayan
engellilerden sadece biri. Ancak
o, engelli olmanın hayatı doyasıya
yaşamaya bir engel olmadığını
herkese kanıtlıyor. İzmir Ekonomi
Üniversitesi - Ritim Kulübü üyelerinin desteği ile düzenlenen ritim
dersine katılan Özgür Çaylı keşfettiği sesler ve ismini yansıtan özgür ruhu ile izleyenleri büyülüyor.
Ritim Kulübü eğitmeni Teoman
Dalcı başkanlığında sürdürülen
ritim dersi Özgür ve diğer Özel
Özgüt Çaylı Mayıs ayındaki etkinliğe hazırlanırken
Egem Eğitim ve Rehabilitasyon
Merkezi’nde bulunan öğrencilere
büyük bir fırsat sağlıyor. Gerçekleştirdikleri deneysel müzik
onların duygularını ifade etmekte
büyük bir rol oynuyor. Zihinsel,
bedensel ve duygusal gelişimini
tamamlayamamış olan öğrenciler,
bu etkinlik ile toplumsal yaşama bir adım daha atmış oluyor.
Mayıs ayında İzmir Büyükşehir
Belediyesi’nin düzenleyeceği
etkinliğe katılmaya hazırlanan
engelli öğrenciler büyük heyecan
yaşıyor.
3
2011 3 22
Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi’nin yeni binası 20.10.2010’da büyük ve renkli bir törenle açıldı. (Fotoğraf: Murat Şeker)
(
5?
(@'9(
Hem İzmir hem de Ege
Bölgesi’nin ilk vakıf üniversitesi
olan İzmir Ekonomi Üniversitesi,
10.yılına öğrencilerini de mutlu
eden büyük hedefler ve yeniliklerle girdi. 2011 yılına gelindiğinde
artık üniversite, Sosyoloji Bölümü,
Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği Bölümü ve Psikoloji
(UOLP-Suny- Fredonia) Bölümleriyle farklı disiplerini de içine aldı.
Güzel Sanatlar ve Tasarım
Fakültesi’nin yeni binasının açılışı,
sıra dışı mimarisi ile tüm dikkatleri üzerine çekmeyi başardı.
Öğrencilerin ve öğretim üyeleri-
nin ortak çalışması sonucu ortaya
çıkan mimari yapı İzmir’de bir
ilk oldu. Geleceğin tasarımcıları
şimdiden birçok değişik tasarıma
imzasını attı bile. Yeni bina farklı
tasarımıyla da okulumuzdaki yerini aldı. Tamamında brüt beton
ve cam kullanılan, güneş ışığından da yararlanılan binada, 13
bin metrekare kapalı alan, sekiz
atölye, 17 stüdyo (dördü moda
tasarım stüdyosu), 11 laboratuar,
iki amfi (100 ve 125 kişilik), iki
açık hava amfisi, altı derslik, üç
seminer odası, üç toplantı odası,
bir araştırma merkezi, bir medya
odası, birçok fonksiyonlu salon,
bir sergi salonu, oturma alanları
ve kafeterya bulunuyor.
10. yıldaki diğer bir yenilik
ise İletişim Fakültesi’nde yapıldı.
Öğrenciler artık yeni bir medya
merkezine sahip. En önemlisi de
her öğrenci aynı işi yapmak zorunda değil; öğrenciler, bölümde
kendi tercihleri doğrultusunda
üç opsiyona ayrıldı. Her öğrenci
medya araştırmaları ve yönetimi,
habercilik ve sinema olarak kendi
ilgi alanlarına yönelerek uzmanlaşıyor. Medya araştırmaları ve
yönetimi opsiyonunda öğrenciler,
akademik kariyer yapmak için ve
araştırmacı olarak birçok seminere katılarak kendini geliştiriyor. Habercilik opsiyonunda ise
muhabirlik, editörlük, televizyon
haberi, radyo ve gazeteyi oluştur-
ma süreçlerini öğrenen öğrenciler
hem yazılı basın, hem elektronik
medya hayatının içine girdiler
bile. Sinema opsiyonunda ise, kısa
filmler, belgeseller için senaryolar
ve kameralar havada uçuşuyor.
Böylece geleceğin sinemacıları deneyimlerini her geçen gün arttırıyor. 10. yılda İEÜ’nün uluslararası
kriterde olduğunu Bologna sürecinde pilot üniversite seçilmesiyle
daha da iyi anladık. Okulumuz,
2010 yılı Haziran ayında “Diploma Eki Etiketi” almaya hak kazanarak Türkiye’de bu etikete sahip
üç vakıf üniversitesi arasına girdi.
Bunun kanıtı ise AB Komisyonu
tarafından hazırlanan üstün başarılı üniversiteler kitabında yerini
alması... Üniversitemiz, mezun
olduğumuzda ise ikinci yabancı
dillerimizle iş bulma konusunda
diğer rakiplerimize karşı önde
olma şansını da bizlere verdi. Kurulduğu günden bu yana bizlere
zorunlu ikinci dil eğitimi veren
ve en az iki dilde yetkin mezun
verme amacını güden okulumuz,
bizleri uluslararası yabancı dil
sertifikası almaya teşvik ediyor.
Bu yıl verilmeye başlanacak olan
sınav belgeleri İtalyanca, İngilizce,
Fransızca, Rusça ve Almanca dillerinde olacak. Görünen o ki; nice
10. yıllarda bizim yerimizi alacak
olan arkadaşlarımızın da İzmir
Ekonomi Üniversitesi hakkında
anlatacakları çok şey olacak...
3IK
%B
C.4"/&D
(<
E
(@'9(
de, öncelikle 10. yıla vurgu yapması.
10. yıl etkinlikleri için oluşturulan komisyonun çalışmalarının ağustos ayında başlayıp
ekim ayında tamamlandığını
belirten Prof.Dr. Oğuz Esen düzenlenecek etkinlikleri şöyle sıraladı:
Prof.Dr. Oğuz Esen
* Bundan sonra tüm
birimlerin üniversitemizde yapacağı faaliyetler-
* Üniversitemizdeki önemli dönüm
noktalarının web sitesinde resimli bir
çizelgeyle sunulması. Her bir faaliyet ve
her bir birimin kuruluşuyla ilgili fotoğraf ve görsel araştırmasına başlanması.
* Yeni logo hazırlığı. 10. yıla vurgu
yapıp nisan ayından önümüzdeki yıl
başına kadar web sitemizde, tüm faaliyetlerde, davetlerde, tüm görsel materyallerde kullanılması.
* 5. yılda olduğu gibi üniversitemizin
tarihçesinin yazılması.
* 10. yıl logosu ile 10. yıl afiş tasarımı
yapıp, bunun özellikle üniversitenin
kurulduğu tarih olan 14 Nisan’dan
sonra ve yaz aylarında bilbordlarda,
10. yıl vurgusunun tüm İzmir’e duyurulması.
* Belli bir hizmet süresini dolduran
idari ve akademik personele tören eşliğinde plaket verilmesi.
* 10. yıl nedeniyle İzmir’in önde gelen iş
adamlarına, İzmir Ticaret Odası Meclis
Üyelerine, İzmir Ticaret Odası Eğitim ve
Sağlık Vakfı’na, sanat çevrelerine, akademik çevrelere, öğrenci aktivitelerinin yansıtılacağı büyük bir resepsiyon verilmesi.
* 10. yılı kapsayan, İzmir Ekonomi
Üniversitesi’nin tarihsel sürecini yansıtan programlarla, akademik idari personelleri, hangi birimin ne zaman kurulduğu, hangi yayımların yapıldığını
içeren kitabın hazırlanması.
4
%6#5?
(@'9(
2011 3 22
L6M
%C.4A9!&(<!(?F
İzmir Ekonomi Üniversitesi Rektörü
olarak, sizin bulunduğunuz yerden
bakınca 10 yıl nasıl geçti?
10 yıl çok çabuk geçti. Ben,
bu üniversitenin yasal sürecinin
gerçekleştiği dönemde, Yüksek
Öğretim Kurulu üyesiydim. Hem
İzmirli, hem de meclisle olan
ilişkileri takip eden bir üye olarak,
baştan sona bütün aşamalarında
vardım. Tesadüfen okul kurulduktan sonra da 2001 yılında
rektörlük teklif edilince, ben de
büyük bir memnuniyetle geldim.
Üniversite çok hızlı bir gelişme
gösterdi. İlk yıllarda 300’e yakın
öğrenciyle başladık. Kampüsümüz
inşa halindeydi ve eski bir otel binasıydı, çok kötü bir durumdaydı.
10 yılda üniversite olarak çok hızlı
bir büyüme yaşadık. Büyürken
de eğitim kalitemizden, araştırma
hedeflerimizden ödün vermedik.
10. yılın sonuna baktığımızda
üniversite gerçekten Türkiye’de
bir yıldız gibi parlıyor ve bunda
Mütevelli Heyetin, üniversite üst
yönetiminin, akademisyenlerimizin, öğrencilerimizin, idari personelimizin, hepsinin katkıları oldu.
Öğrencilerimizi de şunun için
katıyorum işin içine; yeni kurulan
bir vakıf üniversitesine cesaret
edip geleceklerini o üniversiteye
bağlamaları da önemli bir faktör
diye düşünüyorum. Onlar bize
güvendiler, biz de onların güvenlerini boşa çıkarmamaya çalıştık.
Üniversitemiz 10 yıllık vakıf üniversitesi olarak büyük başarılar elde etti.
Bunu neye bağlıyorsunuz?
Başarı birçok faktöre bağlı
olabilir. Yönetici arkadaşlarımızın
başarısı ama benim özellikle üzerinde durduğum takım çalışması.
Onun için üniversitenin geleceği
ve yürütülmesiyle ilgili her konuda ilgili arkadaşlarla danışarak,
görüşerek ve onların fikirlerini
alarak karar vermeyi prensip edinen birisiyim. Takım çalışması,
bize bu başarıyı getirdi. Başarının
faktörlere bağlı olması gerekir.
Disiplinli çalışarak, hiçbir zaman
eğitimden taviz vermedik. Eğitim
için de en iyi alt yapıyı kurmaya
çalıştık. Sınıflardaki sıralardan,
fiziksel imkanlara, kütüphane
imkanlarından, diğer teknolojik
imkanlara kadar her türlü imkanı
üniversite esirgemeden eğitime
yansıtmaya çalıştı. Bir başka
önemli faktör de; buraya aldığımız
öğretim üyeleri gerçekten seçilmiş
öğretim üyeleridir. Önemli bir
eleme sürecinden geçirilerek bu
üniversiteye alınmışlardır. Bütün
bu faktörler birleşince zaten başarı
ortaya çıkıyor.
İzmir Ekonomi Üniversitesi’ni 10 yıl
sonra nerede görüyorsunuz?
Mevcut kampüsümüz fiziksel
imkanlar itibariyle belli bir
doyum noktasına geldi. 6 bin-6
bin beşyüz, belki 7 bin civarında
öğrenci barındırabilir ama bu
kampüse fazla da yüklenmemek
Rektör Prof. Dr. Atilla Sezgin
Fotoğraf: Nilay Aygün
gerekir. Fiziksel imkanların
öğrencinin ve öğretim üyelerinin
rahat bir ortamda çalışmasını
sağlaması bakımından mevcut
kampüsümüz yeterli. Bütünüyle
ingilizce eğitimi verdiğimiz için
kalabalık sınıflar, öğrenci sayısındaki artışlar, eğitim kalitesindeki
yönünü ters yönde etkiler. Bu
rakama sahip çıkıp, bu civarda bir
öğrenciyle gelecekteki yatırımlarını ve görüşlerini belirlemesinde
fayda var diye düşünüyorum.
Okulumuzda öğrenciler, öğretim
üyelerimiz ve dışarıda birçok kişi üniversitemizin Türkiye’nin en iyi ilk beş
vakıf üniversitesi arasında olduğunu
düşünüyor. Siz de böyle düşünüyor
musunuz?
Tabii düşünüyorum. Söylediğim başarılı çalışmalar üniversiteler arasında hatta devlet üniversiteleri arasında çok da iyi bir
noktaya getirdi. Bu gerçekten bir
başarıdır. Çünkü bunu yaparken
çok da maddi imkanlara sahip
olmadan bu noktaya geldik. O bakımdan önemli diye görüyorum.
Bu başarının devam ettirilmesi
daha önemli. Bu noktaya geldik
fakat bu noktadan sonra belki
daha yüksek hedefler düşünmek
ve mevcut durumunu koruyabilmek de önemli.
Her geçen yıl üniversitemiz eğitimine
yeni bölümler, fakülteler dahil ederek
büyüyor. Önümüzdeki dönemlerde
de bünyenize yeni fakülte ve bölümler
katmayı düşünüyor musunuz?
Evet düşünüyoruz. Bunlardan biri geçen yıl kurulan fakat
faaliyete geçirilemeyen hukuk
fakültemiz. Şu anda hazırlıkları
yapılıyor, öğretim üyeleri temin
ediliyor. Önümüzdeki akademik
yılda öğrenci alımına başlayacak.
Hukuk fakültesi gerçekten önemli
çünkü aynen bir tıp fakültesi gibi,
insan sağlığıyla onlar nasıl ilgileniyorsa, hukuk fakülteleri de yargı
ve adaletli bir sistemin kurulmasında çok önemli bir rol oynuyor.
Oradan yetişen mezunlarımızın
bu liyakata sahip öğrenciler olarak
yetiştirilmesi de önem taşıyor.
Bunu başaracağımıza inanıyoruz.
Geçen sene Sosyoloji Bölümü
faaliyete geçmişti. SUNY ile ilgili
ortak lisans programları var. Mutfak Sanatları ve Yönetimiyle ilgili
SUNY’in kampüsüyle ortak program önümüzdeki sene açılacak.
Dünya üniversitesi olma hedefinden
söz edilir oldu. Bu konudaki girişim ve
çabalar nelerdir?
Dünya üniversitesi çok global
bir cümle. Bunu iyi tanımlamak
lazım. Dünya üniversitesi olmanın birçok gerekleri var. Nitelikli eğitim, nitelikli araştırma,
dünya çapında bilimsel buluşlar,
patentler, Nobel ödüllü öğretim
üyeleri gibi, çok değişik gerekleri
var. Bunun içerisinde bir faktör
de uluslararasılaşma dediğimiz
kavram var. Yabancı uyruklu öğrenci ve yabancı uyruklu öğretim
üyeleri sayılarının belli oranlarda
olması gereği var. O nedenle bunu
sağlamak, Türkiye şartlarında
hele de bizim şartlarımızda çok da
kolay değil. Ama bu bir hedeftir,
bu doğrultuda çalışmak gerekir.
Biz de bunu adım adım yapmaya
çalışıyoruz. Buna nasıl ulaşılır
derseniz, biraz uzun vadede olur
diye düşünüyorum. Çünkü biz
daha 10 yıllık bir üniversiteyiz.
Halbuki dünyada ilk çağdaş
bilimsel üniversite olarak kabul edilen İtalya’daki Bologna
Üniversitesidir. O da 11. yüzyılda
kurulmuş. 1100 yıl ediyor.
Bologna sürecinden ve 2010 yılı
Haziran ayında aldığımız Diploma
Eki Etiketi’nden bahseder misiniz?
Üniversitemize neler katıyor?
Bologna sürecine özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde başlatılan
sonra da buna katılmak isteyen,
üye olmak için çalışan ülkeler de
katıldılar. Türkiye’de buna baştan
beri katıldı. Bologna sürecinde
Türkiye’ye baktığımızda, diğer
Avrupa ülkelerinden iyi. Bizde de
dört yılda lisans programı, master
ve doktora akademesi var. 1. devre
lisans, ön lisans eğitimi, 2. devre
master, 3. devre de doktora eğitimi olarak kabul ediliyor. Bütün
bunlar bizde eskiden beri yerleşik
olduğu için, adapte olmamızda
bir sorun olmadı. Ancak Bologna
Süreci üniversitelerarası öğren-
ci değişimini ve diplomaların
denkliği konularında çok önemli
bir faktör. Öğrenci değişimi
açısından, AKTS dediğimiz bu
sisteme biz bütünüyle uyduk.
Mevcut kredi sisteminin yanısıra,
AKTS kredi sistemine de uymuş
durumdayız. Bologna sürecinin belli kriterleri var. Seçimlik
dersleri ön görüyor. Biz bunlara
geçen sene yaptığımız temel bir
çalışmayla Bologna sürecine bütünüyle uymuş durumdayız. Bunun
neticesi olarak da üniversitemize
‘’Diploma Eki Etiketi’’ diye bir
belge verildi. Bu çok önemli bir
belge. Çünkü Avrupa Komisyonu
veriyor. Türkiye’de bu belgeyi
alan üç ortak üniversiteden birisiyiz. Bilkent, Sabancı ve bizde var.
Bu üniversiteden diploma alan
öğrencinin, Avrupa Birliği’nde
bir üniversiteye başvurduğunda,
herhangi bir denklik sorunuyla
karşılaşmasını engelliyor. Bologna
süreciyle ilgili en önemli değişiliklerden bir tanesi de ders çıktılarını
belirlemek oldu. Her dersle ilgili
web sitemizde ders içeriği var. Bu
dersten beklenen nedir, öğrenci
bu dersten çıktıktan sonra neyi
öğrenmiş olacaktır, bunlara varıncaya kadar hepsi düzenlenmiş
durumda. Tabii bunlar uzun bir
süreç. YÖK tarafından Türkiye’de
Bologna sürecinde vakıf üniversiteleri için pilot üniversite seçildik.
Yani, diğer vakıf üniversiteleri bize
bakarak, Bologna sürecine hazırlanacaklar.
Bütün bunların mezunlar açısından
yararı nedir?
Bu kaçılmaz olarak öğrencilere
yansıyacaktır. Üniversitenin böylesi bir belgesine sahip olduğunu,
Bologna sürecinde şu aşamalardan
geçtiğini herkes bilmeyebilir.
Belgelediğimizde öğrenciler için
büyük bir avantaj olacaktır. Bu
üniversitenin daha iyi bilinirliğini ortaya çıkaracaktır. Örneğin;
bütün Harvard mezunlarının iyi
olduğu düşünülür ama içlerinden kötüler de çıkabilir. Genelde
büyük çoğunluk itibariyle başarılı
öğrenci verdiği de bir gerçek. Buradan mezun olan öğrencilerin,
büyük bir çoğunluğunun nitelikli,
kaliteli, iyi eğitim almış, belli
şartlarda yetişmiş olduğunu belgelediği için öğrenciler açısından
tercih faktörü olarak ortaya
çıkacaktır.
Üniversitemizin mezun kalitesinden
memnun musunuz ve mezunlarla
ilişkisi bakımından performansını nasıl
buluyorsunuz?
Mezunlarla ilişki açısından her
türlü gayreti gösteriyoruz. Mezunlar veri tabanı oluşturduk. Tüm
mezunlarımızı bu veri tabanında
izlemeye çalışıyoruz. Türkiye’de
genel bir sorun var. Mezunlar veya
insanlar kurumsal ilişkilerinin
pek üzerinde durmuyorlar. Biz
bu konuyu aşmaya çalışıyoruz.
Sürekli mezunların telefonlarını
alarak, adreslerini temin ederek,
kendileriyle görüşerek, en son bilgileri almaya uğraşıyoruz. Aslında
öğrencilerimizin bu ilişkiyi devam
ettirmeleri kendi menfaatlerine.
Çünkü mezunlarımızın iyi yerlerde
iş bulması üniversitenin de şöhretini iyi yönde etkileyecektir. Bunu
yaparken öğrencilere şöyle bir
imkan da yaratıyoruz. Veritabanı,
birçok büyük firmaya tanıtıldı. Bu
firmalar hangi nitelikte eleman
alınacağını, veritabanına ilan
olarak vermeye başladılar. Ben şu
nitelikte eleman arıyorum diye, bizim öğrenci mezun veritabanımıza
ilan veriyorlar. Mezunumuz, hem
iş bulmak açısından, hem de iş
değiştirmek açısından kendilerine
imkan yaratmış olacak. Mezunlarımızın büyük çoğunluğu iyi
işlerde çalışıyorlar. Bir kısmı zaten
kendi aile şirketlerinde çalışıyor.
Büyük bir kısmı da yutdışındaki
üniversitelerde master ve doktoraya
kabul ediliyorlar. Hatta burslu
kabul ediliyorlar. Bu da bizi çok
memnun ediyor.
Öğrencilerinize, idari personelinize, öğretim üyelerinize ve tüm
çalışanlarınıza 10. yıl mesajınız nedir?
Onları çok seviyoruz. Burada gerçekten bir başarı öyküsü
yaratıldı. Bu kurumun kıymetini
ve yarattığı sonuçları mütevelli
heyet, rektör, rektör yardımcıları,
üniversite üst yönetimi, akademisyenleri, idari çalışanları, öğrenciler,
öğrenci velileri, İzmir halkı ve
bütün Türkiye’nin idrak etmesi
lazım. Çünkü böyle bir kurumu
yaratmak kolay değil. Bu kurumun
İzmir’de yaratılmış olmasının
yan etkileri var. Öğrenci olarak,
Ankara‘ya gidip yurtta ya da başka
bir evde zor koşullarda yiyip, içmeden veya başka şartlarda eğitim
alma sıkıntılarından kurtulmuş
oluyorsunuz. Burada nitelikli
eğitim veren bir kurum olması öğrenci ve ailelere bu açıdan bir katkı
sağlıyor. Öğretim üyeleri, burada
bir anlamda ücret alarak para
kazanıyorlar, geçimlerini temin
ediyorlar. İdari personel de aynı şekilde. Yani bu üniversite bir istihdam yaratıyor. Servis şirketi, bizim
öğrencilere servis yapıyor. O şirket
bir şekilde katkı sağlıyor. Balçova
halkı, buradaki esnaf, restoranlar,
öğrenciler alışveriş yapıyor bir katkı sağlıyor. İzmir’e büyük bir katkı
sağlıyor. Tabii ülke eğitimine de,
devlete hiçbir kuruş yük olmadan,
6200 öğrenciyi eğiterek de büyük
bir katkı sağlamış oluyoruz. Bunu
yaparken de düzgün ve nitelikli bir
şekilde yapmış olmak önemli. Biz
bunu yaptığımız için mutluyuz.
Öğrencilerin de bu üniversiteye
en az bizler kadar sahip çıkmaları
lazım. Mezun olduktan sonra da
bu üniversiteye sahip çıkmaları
lazım ki, kendinden sonra gelecek
gençlerin de iyi bir ortamda eğitim
alma olanağını bu üniversite sağlayabilsin.
5
2011 3 22
L4M
)(@+4<!/,'.!
Üniversitemizin Mütevelli Heyet
Başkanı olarak 10. yıla gelmek nasıl
bir duygu?
10. yıla gelmenin ötesinde
üniversitemizin öğrencilerinin
çıkaracağı bir gazeteye ve öğrencilerimize böyle bir ropörtajı
vermek de çok duygulandırıcı,
etkileyici. Sizin bu çalışmalarınızın başarılı olması için elimden gelen desteği vereceğim.
Ünivers’i, umarım çok daha
iyi noktaya taşırsınız. Biz bu
üniversiteyi kurduğumuzda çok
ince ve uzun bir yola çıktığımızın fakındaydık. Çünkü dünya
üniversitelerine baktığımız
zaman üç yüz, beş yüz yıllık
üniversiteler var. Biz 2001’de
bu işe çok küçük bir adımla
başladık. Ancak bir çin atasözü
var; büyük yolculuklar küçük
adımlarla başlar. Bu büyük bir
yolculuk. Bu büyük yolculuğun
sonunda ve ara duraklarında
yaptığın işi sorgulamak ve
sonrasıyla ilgili rotayı çizmek
gerekir. 10. yıl çok önemli bir
durak noktası. 10. yılda bir
durup nereye geldik, nereye
gitmeliyizi sorgulamalıyız. Bu
açıdan bu yılı ben çok önemsiyorum. Bu yıl eğitim döneminin tamamlanmasıyla birlikte
üniversitenin kendi içinde
öğrencilerinin de, İzmirlilerin
de katıldığı bir çalışmayla İzmir
Ekonomi Üniversitesi nereye
geldi, nereye gitmeli çalışmasını
yapmalıyız. Bir durup durum
değerlendirmesi yapmak için
uygun bir zaman.
Bildiğimiz gibi İzmir’de ilk vakıf
üniversiteyiz. Üniversiteyi kurmak
isterken maddi ve manevi tereddütleriniz oldu mu?
Bu röportajı yaptığımız
binanın yerinde eski bir bina
vardı. Üç katlı bir bina. Ben
buraya 1980 yılında meclis
üyesi olarak geldiğimde, İzmir
Ticaret Odası’nın eğitime
yönelik faaliyetlerinin olmadığını gördüm. İzmir Ticaret
Odası’nın sosyal faaliyetler,
sosyal yardımlar, sağlık yardımları konusunu yapamadığını
gördüm. Onun için çok genç,
daha saçlarında beyazı olmayan
bir meclis üyesi olarak dedim
ki; Ticaret Odası bir kamu
kurumu. Yasayla yönetiliyor, sınırlamalar var onun için bunun
dışında eğitim, sağlık, sosyal
hizmetleri yapmak üzere bir
vakıf kurulması gerekir. Bunu
dile getirdiğimde 1984 yılıydı. O zamanki büyüklerimiz
böyle bir vakıf Ticaret Odası
kuramaz dediler. Ben de neden
kurulmasın dedim. Yaklaşık
dört yıl Komisyon kurdular ve
komisyonlarda vakfın kurulup kurulmamasını tartıştılar.
Sonunda kurulabileceği ortaya
çıktı. Ben de o zaman 1987
yılında, yönetim kuruluna gir-
Mütevelli Heyet Başkanı Ekrem Demirtaş
Fotoğraf: Nilay Aygün
dim ve Başkan Vekili seçildim.
O zaman vakfı kuramamıştık.
Engellediler. 1988 yılında İzmir
Ticaret Odası Eğitim ve Sağlık
Vakfı’nı kurduk. Vakfı kurduğum zaman, o dönemin başkanı
İzmir Ticaret Odası’nda bize bir
sandalye, bir masa bile vermedi. Yokluk içerisinde bir yer
tuttuk. Oraya arkadaşlarımızın
yardımıyla masa, sandalyeler
aldık ve ilk eğitim çalışmalarına
vakıf olarak başladık. Orada on
binlerce kişi eğittik. Yönetici
sekreterliği, turizm, muhasebe
yardımcılığı gibi pek çok eğitim
programlarını İzmir Ticaret
Odası Vakfı’yla gerçekleştirdik.
Bunlar tabii güzel şeyler. Kalıcı
bir eser yapabilmek için bir
üniversite hayali vardı. Üniversite hayalinin gerçek olması
içinde hayalin yapılabilir olması
gerekir. Bunu da İzmir İktisat
Kongresi’nde görüyoruz. İzmir
İktisat Kongresi’nde o dönemin
oda başkanları ve kongreye
katılan tüccar heyeti karar aldı.
Büyükşehirlerde Ticaret Odaları yüksek öğretim kurumları
kurmalıdır diye. O bir vasiyet
bize. O vasiyet ile biz üniversiteyi şekillendirmeye başladık.
Üniversiteyi kurmak kolay değildi. Parasal imkanı sağlamak
çok kolay değil. Fizibilitelerini
de yaptık. Nihayet 2001 yılına
geldiğimizde artık bu iş olgunlaşmaya başlamıştı. O dönemin
başbakanı rahmetli Bülent
Evecit’in desteğiyle biz bu kanunu çıkarttık. O zamanlar meclis
üyelerine bir kanun maddesi
koydurupda, onu çıkartmak
çok zor bir işti. Sıra var, sürekli
araya başka kanunlar girer
ve çıkamaz. Rahmetli Ecevit
bizi en sondan en başa aldırdı.
Meclise ilk ve son defa gittim.
Mecliste komisyon üyerlerinin
oturduğu koltuğa oturdum ve
sekiz maddeli kanunun çıkması
için çaba gösterdim. Muhalefet
engellemeye başladı. O gün
akşama kadar sekiz maddelik
kanunun hepsi konuşularak
üniversitenin kuruluş kanunu
çıktı. Böyle bir hikaye.
Üniversitemiz 10 yıllık vakıf
üniversitesi olarak büyük başarılar
elde etti. Bu büyük başarıları neye
bağlıyorsunuz?
Biz bu üniversiteyi kurarken
belli hayaller kurduk. Burada
okuyan öğrencilerimiz, işe hazır
biçimde mezun olacaklar. İş için
eğitilecekler ve mezun olduğunda tekrar öğrenmeyecek, mezun
olduğu bölümle ilgili bilgi birikimi olacak. Hoca odaklı değil
ya da Mütevelli Heyet odaklı
değil, öğrenci odaklı olacak.
Öğrencinin istekleri, beklentileri bizim programımızı belirleyecek. Çağın gereği dijital bir
üniversite. Mesela, çok kitabı
olan bir üniversite kütüphanesi
Bunu biz söylediğimizde herkes
hayret ediyor. Bu üniversitenin
şu an yıllık bütçesi 50 milyon
dolar. Her yıl 50 milyon dolar
gibi bir para buraya giriyor. Bu
para nereye harcanıyor. Kimse bunun bir kuruşuna elini
sürmüyor. Mütevelli Heyet
Başkan dahil tüm üyeleri bir
lira almıyor. İçtiğimiz çayın,
kahvenin parasını kendimiz
öderiz. Bu paranın tamamı, son
kuruşuna kadar öğrencilerin
daha iyi yetişmesi için eğitime
harcanır. Hocaların en iyisine
erişmek için devlet üniversitelerinin verdiği üç katı ücretle
hoca alırız. Tabii fiziki şartlar
çok önemli. Sınıfınız, sandalyeniz, projeksiyon cihazınız, ne
gerekiyorsa o alınır. Biz o ilk
yıllarımızda bile, sizin oturduğunuz sandalyeyi altını süngerli ve bez kaplı bir sandalye
olarak seçtik. Çünkü sekiz saat
üzerinde oturacaksınız, yumuşak olması gerekir. Esneyebilen
sandalye aldık. Esneyebilmeniz,
rahatlayabilmeniz için. Amfilerin seçiminde, hiçbiri içimize
sinmedi. Bu yüzden İtalya’dan
getirttik. Öğrencinin daha çok
rahat etmesi, sevmesi ve çalışması için elimizden geleni yapıyoruz. Her türlü kaynak öğrenci
için harcanır. Doğru hocaları
ve kadroyu seçtiğiniz zaman
başarıyı yakalayabilirsiniz.
94
4
I
yapmadık. Bilgi ve elektronik
ortamlara erişen bir kütüphane
dizayn ettik. Çağın gerektirdiği
bir sistem üzerine yoğunlaştık.
Tabii ki bir şeyi yeniden keşfetmemek gerekiyor. Eğitim bizim
bildiğimiz iş değil, onun için
dünyada en iyi nerede yapılıyor,
nasıl bir sistemle eğitim yapılıyor, bunun araştırmasını yaptık.
Çağdaş bir eğitim konusunda
Thatcher Hükümeti’nin eğitim
danışmanı, dünyadaki en iyi
kişilerden birisiyle danışmanlık
sözleşmesi yaptık. Ondan danışmanlık hizmetleri aldık. Buna
göre bir eğitim sistemi oluşturduk. Diğeri ise, parasal kaynak.
Para olmadan dünyada bir şeye
erişmek mümkün değil. Kaliteli
eğitim yapacağım dersiniz ama
parasal kaynağınız yoksa yapamazsınız. Onun için bu üniversiteyi kurma aşamasında İzmir
Ticaret Odası’ndan 3 milyon
250 bin dolar para aktarıldı.
Üniversitenin sermayesi buydu.
İzmir Ekonomi Üniversitesi’ni 10 yıl
sonra nerede görüyorsunuz?
2010 yılında okulun başlama
töreninde hedefimiz dünya üniversitesi olmaktı. Şu an belli bir
noktadayız. Dünya da yapılan
eğitimin en amaca dönük, en
kalitelisi burada yapılacak ve
buradan mezun olan öğrenci
dünyada çalışmaya yönelik
eğitim almış olacak. Dünyanın
her ülkesine tam burs veriyoruz. Amacımız Dünyanın her
ülkesinden 200 öğrenci olması.
Olursa burası büyük vizyonu olan bir üniversite olacak.
Bunu kendimize hedef koyduk.
Eğitimi kalitelendirmek sadece
eğitim kadrosuyla olmuyor,
aynı zamanda başarılı öğrencileri çekmeniz gerekiyor. Bu
yıldan itibaren yüzde elli ve tam
bursların sayısı artacak. Puanı
yüksek daha başarılı öğrenciler
buraya gelecek ve daha başarılı
bir üniversite olacağız.
Üniversitenin yeni bir yerde kampüs
kurulması düşüncesi ve faaliyetleri
olacak mı?
Bizim koyduğumuz sınır
6000- 6500 maksimum 7000
öğrencidir. Bu kampüsün,
yabancı diller okulu inşaatını
gerçekleştirdikten sonra mevcut ana blok otel binasını da
kademeli bir biçimde dönüştüreceğiz. Oradaki fiziksel altyapı
işlerimiz tamamlanmış olacak.
Kampüsümüzün eksikliği;
öğrenci aktiviteleri, sportif
aktiviteler. Bunlar için yerlerimiz yok. Dolayısıyla, burada
arsayı büyütebilme olanağımız
olmadığı için bunu başka bir
yerde yapmak zorundayız.
Güzelbahçe’de almış olduğumuz
185 bin metrekarelik alanının
bu yıl ağaçlandırmasını yapacağız. Birlikte yürüme yollarını
yapacağız. Tenis kortları, basket
sahaları, futbol oynanacak yer,
birlikte oturup sohbet edebileceğiniz bir alan yaratacağız.
Buranın imarı şu an olmadığı
için yapılaşma olmayacak ama o
bölgede mutlu bir biçimde eksik
olan sosyal ve sportif yönlerimizi tamamlayacağız.
İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin
İzmir için rolü, fonksiyonu nedir?
Şu anda İzmir’e çok bir şey
kattığını söyleyemem. Çünkü
İzmir’le bütünleşen bir çalışma
vizyonuna sahip değiliz. Daha
çok eğitime odaklıyız. Üniversite olarak kampüs alanlarının
dışına taşmak zorundayız ve bu
benim üniversitemizin eleştirdiğim bir yönüdür. Öğrencilerimizin, hocalarımızın daha çok
İzmir ve ülkeyle bütünleşmesi
gerekmektedir. İşte onun da
dengesini kurmak gerekir. Hocalar da diyorlar ki; burası bir
bilim kurumu. Tamam bilim
kurumu da, bilimi bu duvarlar
arasında yaptığımız zaman yaşadığımız şehre de ışık tutalım.
Biz İzmir’e ışık tutan bir üniversite olmalıyız. Bu konuda biraz
eksikliğimiz var.
Öğrencilerinize, idari personelinize,
öğretim üyelerinize ve tüm
çalışanlarınıza 10. yıl mesajınız
nedir?
Biz bu üniversiteyi bu ülkenin gençleri için kurduk. Buradaki amaç, daha iyi bir eğitim.
Hep birlikte daha iyi bir eğitim
ve öğretim için çalışmalıyız. Bunun için de özverili olmalıyız.
Öğrencilerimizden beklentim
de; tabii ki gençliğinizi yaşayın ama üniversitede hayata
başlamak için, hayata girmek
için önemli bir aşama geçiriyorsunuz. Orada alacağınız bilgiler
sizin hayat boyu kazancınızı,
başarınızı etkileyecektir. Hayata
başarılı bir biçimde girmek için
bu üniversitenin imkanlarını iyi
değerlendirin.
6
2011 3 22
N6I
#A
J*!
(@'9(
Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Tevfik Balcıoğlu
Üniversitemizin 10 yılı fakültenin yoktan varolması, yapılanması, bölümlerin
akademik kadrolarının oturması ve kalitenin belli bir standarda gelmesi ile geçmiş
zaman. Fakültemiz artı değer konusunda Türkiye’ de önde gelen bir yere sahip.
Bunu gelen öğrenciyi maksimal bilgiyle donatmak olarak açıklıyorum. Gelen öğrenci profilimizin daha da yükseleceğini umuyoruz. Yukarı doğru giden bir grafiğimiz
var. Öğretim üyesi yatırımımız çok iyi. Tüm üniversitelerle kıyasladığımızda iyi bir
yerde olduğumuzu düşünüyorum. İyi bir iş yaptığımıza inanıyorum. Uzun dönemde
de bunun bize gelen öğrenci profilinde daha üst taban puanlı öğrenci alımıyla yansıyacağını umuyorum. Burslu öğrenci sayımızın çok katkılı
olacağını düşünüyorum. Gelişme sürecimiz elektronik ve haberleşme mühendisliği bölümümüzün büyümesiyle olacak. Fakültemiz
lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimleriyle, kalitesiyle belli bir
noktaya gelecek diye umuyoruz.
Mühendislik ve Bilgisayar Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Turhan Tunalı
Kadro güçlendi. Enerji alanında girişim oldu. Önce sertifika programı, sonra
master programı açtık. Şimdi YÖK’e lisan programı için başvuru yaptık. Bu alan
Türkiye’de yeni bir alan, önü açık, geleceği dönük bir alan. Kipa ve Koçtaş’la
iş garantili anlaşmalarımız oldu. Kipa’da şu anda mezun ve çalışan öğrencilerimiz var. Okulu bitirir bitirmez orada çalışmaya başlıyorlar. Yönetici adayı olarak
başlıyorlar. Yukarıya doğru ilerliyorlar. Koçtaş daha bu sene başladı, o da aynı
şekilde olacak. Risk- yönetimi alanında ve muhasabe alanında sertifika
programımız oldu.
İktisadi-İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Alev Katrinli
10 yıl, bir kurumun tarihinde, birikimlerine bakıp, sonra da yeni bir hamleyle geleceğe yönelmek açısından
yeterince uzun bir dönem. İEU daha dün İzmir’in ilk vakıf üniversitesiyken, bugün İzmir denilince ilk
akla gelen, adı kent ile özdeşleşen bir eğitim kurumu. Biz de İletişim Fakültesi olarak 10. yaşımıza seneye gireceğiz ama, geçen yıldan itibaren, geçmişimizi hakkıyla değerlendirip, yepyeni bir ders programı ile yüzümüzü geleceğe bir başka biçimde döndük. Öğrencilerimize çok geniş bir seçimlik dersler listesi içinden
kendi geleceklerini belirlemelerini sağlayacak, hemen her dersin uygulama ve
kuram ağırlığının dengelendiği, doğrudan uzmanlığa dönük derslerin mutlaka stüdyolarda ve bir akademisyenle, sektörden öğretim görevlisi tarafından
birlikte verildiği bir ders programı sunuyoruz. Onlara bir haber merkezinin,
film stüdyosunun ya da halkla ilişkiler ve reklam ajansının birebir simülasyonunu yaşatıyoruz. İsterlerse bütün bir akademik dönem süresince İzmir’deki üç büyük gazetede staj yapmak imkanı sunuyoruz. Kazandıkları beceri,
değer ve iletişim anlayışıyla bir yüzümüz kentimizde ve iletişim sektörünün
kalbinde, diğer yüzümüz tüm dünyaya dönük, yani mezun olduğunda herhangi bir yerde iş bulmamak için mazereti olmayacak
öğrenciler yetiştiriyoruz. İletişime “değer” katıyoruz...
İletişim Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Sevda Alankuş
Üniversite hiç kimsenin düşünemeyeceği kısa bir zamanda
da yol aldı. Fakültede dört
bölümümüz var. Bir üniversite olmak kolay bir şey değil. Üniversitemizin Matematik
Bölümü Türkiye’nin şu an en iyi matematik bölümlerinden
den birisidir. Uluslararası
alanda olmamız lazım ki üniversitemiz uluslararası üniversite
ersite olsun. 10 yıllık bir
üniversite olmamıza rağmen doktora programlarımızın bile olması çok büyük başarı.
Zamana ihtiyaç var. Yabancı öğrencilerimizin çok olmasıı için elimizden gelen herşeyi
yapıyoruz. Uluslararası fuarlara katılıyoruz. Yakın gelecekte
kte inanıyorum ki çok fazla
yabancı öğrencilerimiz olacak. Bölge olarak daha fazla üniversiteye
niversiteye ihtiyaç
var. Üniversitemiz kendini kanıtlamış, tanınıyor, azimli adımlarla ilerliyor.
Rektörümüzün çok doğru politikalar izlemesinin sonucuu da var ortada.
Esas hedef fakültelerimizde nitelikli profesör sayılarını arttırmak.
rttırmak. Fen
bilimlerinde gelişmeyen bir ülke hiçbir yerde gelişmez.
Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. İsmihan Bayramoğlu
)&
Üniversiteden
aldığınız eğitimin iş
hayatınızda faydası
olacağını düşünüyor
musunuz?
!?>#
Bu tip yıllar dönüm noktaları sayılır. Geriye bakışında değerlendirilmesi
için iyi bir fırsat verir. İnsanların biraz durup yaptıklarını değerlendirdiği
yıllardır. O bakımdan anlamlıdır. 2010 yılında biz üniversite olarak çok
önemli atılımlar yaptık. Yeni bir fakülte binasına kavuştuk. Bir yerde biz
kendi evimizi kendimiz yapmış gibi olduk. Bu hoş bir süreçti. Üniversitemizin iyi bir ivme kazandığını düşünüyorum. Biz bir aşamayı da fakülte katoloğumuzda yaptık. Öğrencilerimizin yaptığı işler, dökümantasyon,
ortaya çıkan fiziksel yapı, öğrencilerimizin akademik performansı
olarak iyi bir noktaya geldik. 10. yılı fiziksel kanıtlarla kutlamak, üniversiteye bir değer katmak önemli diye düşünüyorum.
5
AB/
(@'9(
İ
ş hayatımı kesinlikle çok iyi yönde
etkileyeceğini düşünüyorum.
Çünkü lojistik yönetimi
öğrencisiyim. Lojistik yönetimine
Türkiye’de baktığımız zaman sayısı
şu an altmışı geçti. Bölümümüz
yüksekokul olarak, iki yıllık var.
Dört yıllık olarak baktığımızda
Türkiye ‘de sadece üç üniversite
görüyoruz. İngilizce eğitim
verenler de üç tane. Dolayısıyla bu
büyük bir rekabet avantajı katacak
bizlere. Mühendislere baktığımız
zaman, mühendislerle de rekabet
edebileceğimiz bir eğitim alıyoruz.
Dolayısıyla okuldan aldığım
eğitimden çok memnunum.
T
abii ki bir devlet üniversitesi
kadar geçerli olur mu, olmaz
mı tartışılır. Çünkü herhangi bir
işverenin önüne iki tane cv gelirse;
biri vakıf üniversitesinde okumuş
öğrencinin cv’si, diğeri de devlet
üniversitesinde okumuş öğrencinin. Devlet terbiyesi almış birinin
cv’si olursa, ben şahsım adına vakıf
üniversitesinde okumuş olanı ikinci
planda düşünürüm.
U
ygulamalı derslerin, teknik anlamda bana kariyer hayatımda
faydalı olacağını düşünüyorum. Teorik dersleri her zaman kullanmasak
da, bir şekilde gündelik hayatta da
kullanıyoruz. Bunun için üniversitede aldığımız eğitimin kariyer için
önemli olduğunu düşünüyorum.
O
kuldaki eğitimi tam anlamıyla beğenmiyorum. Diploma
almak için burdayız. Bazı dersler
fazladan, yarar sağlamayacağı için
pek bir getirisi olacağını sanmıyorum. Daha çok uygulamaya yönelik
dersler olsa daha çok seviniriz.
O
kul sonrası iş hayatımın çok
başarılı ve olumlu geçeceğini
düşünüyorum. Bunun temel sebeplerinden bir tanesi okulda aldığımız
eğitim, ikincisi okulun bize zorunlu
kıldığı ikinci yabancı dil eğitimi.
Bunların ikisinin harmanlanmasıyla
beraber birçok üniversite mezununa nazaran daha iyi bir sonuç elde
edeceğimizi düşünüyorum.
B
enim için önemli olan okulda
aldığım dil eğitimi. Çünkü çok
kaliteli bir eğitim aldım. Bu benim
için çok büyük avantaj. Ayrıca ikinci
yabancı dil öğreniyor olmam benim
için önemli. Özellikle üniversitemizde mezunlar yüksek lisans yapmak
istediklerinde ciddi anlamda işe yarıyor. Bölümden aldığım derslerden
de memnunum. Çünkü sektörden
gelen insanlardan ders alıyoruz.
Hem onlarla tanışmak, hem de nasıl
iş yaptıklarını öğrenmek açısından
önemli. Bir çoğumuz istediğimiz
işleri bulacağız diye düşünüyorum.
Uğur Aydoğdu
Yazılım Mühendisliği, 2009
;A!IJ*!
(@'9(
Esra Türkyılmaz - Bilgisayar
Mühendisliği, 2008 Mezunu
Ankara-Türk Telekom Genel
Müdürlüğü’nde, Bilgi Teknolojileri
Direktörlüğü- Data Hizmetleri
Proje Yöneticisi olarak çalışıyorum.
Üniversiteden mezun olduğum
yıl içerisinde şu an çalıştığım
işe başladım. Yaklaşık 2,5 yıldır
çalışıyorum. Üniversitede öğrendiğim her şeyi yüzde yüz işimde
kullanıyorum diyemem ama önemli
olan şey gerekli olan temelin bize
sağlanmasıdır. Tecrübelerinden ve
bilgilerinden faydalandığımız hocalarımızın da bize bu konuda katkıda bulunduğunu düşünüyorum. Bir
üniversiteden mezun olmak kişiye
yalnızca kendi iş alanında yeterli
bilgiye sahip olmayı sağlamıyor, öz
güveni yüksek ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olan bir birey
haline de getiriyor.
Merve Ulucan - Mimarlık,
2009 Mezunu
Okul yaşamında da, iş yaşamında da kişinin kendini geliştirmek adına bilinçli ya da bilinçsiz
gerçekleştirdiği her proje aslında
kendi hayatı için yaptığı yatırımlardır. Mezun olduğum okul
olan İzmir Ekonomi Üniversitesi
de, öğrencilerine kendilerini hem
kişisel uzmanlık alanlarında, hem
de sosyo-kültürel alanlarda geliştirmeleri için farklı imkanlar
sunan bir okul. Mimarlık eğitiminin, Türkiye’deki birçok okulun
aksine Güzel Sanatlar ve Tasarım
Fakültesi altında olması, bizlerin
mühendislik bilgilerimizin yanı sıra
temel tasarım eğitimini almamızı
sağlıyor. İş yaşamında çok önemli
bir yere sahip olan disiplinler arası
çalışmaya ise okula başladığımız ilk
sene fakültenin bütün bölümleriyle
ortak çalışarak başlıyoruz. Ayrıca
bizlere sunulan ikinci yabancı dil
imkanı da iş yaşamında hem fark
7
2011 3 22
6
(@'9(
Levent Gökçeer
Genel Sekreter
Çok kısa sürede büyük
atılımların yapıldığı bir on yıl
geride kalıyor. İzmir Ekonomi
Üniversitesi, İzmir’in son 50 yılında başarılmış en büyük başarı
hikayesi. Ege Bölgesi gençliğine,
İzmir gençliğine inanılmaz bir
fırsat. İzmir Ekonomi Üniversitesi, düşük kaynaklarla dünya
çapında bir üniversitede okumak
demek. Böyle bir yatırımı yapan,
böyle bir misyonu ve vizyonu koyan yöneticiler bence Türkiye’ye
büyük katkı yapmıştır.
Merve Ulucan
Mimarlık, 2009
yaratmamızı, hem de uluslararası
çalışmamız açısından kolaylık sağlıyor. Bunun yanında fakülte içindeki yan dal programları sayesinde
ilgi alanınıza göre bölümlerden
dersler alıp, alanla ilgili daha geniş
çalışmalar yapmak da mümkün. Şu
an Yıldız Teknik Üniversitesi’nde
bilgisayar ortamında, mimarlık
ana bilim dalında, yüksek lisans
eğitimime devam ediyorum.
Bir senedir Hitit Seramik Genel
Müdürlüğü’nde mimar olarak çalışıyorum. Okulumun bana sunduğu
imkanlar sayesinde kazandığım
altyapıyla hem akademik, hem de
profesyonel iş yaşamımın daha
başarılı olacağıma inanıyorum.
Necati Toros Mutlu_Halkla
İlişkiler ve Reklamcılık, 2010
Mezunu
Sen de bu okula benim kadar
ön yargıyla mı geldin bilmiyorum;
ama şu an içinde bulunduğun günlerde beni görmeliydin. Her şeyden
emin olduğunu sanan, ne alacağını,
ne vereceğini, kimlerle arkadaş olacağını, okulu bitirince ne yapacağını bilen bir adam. Halkla İlişkiler
ve Reklamcılık bölümünü seçerken
bile kafamda, ileride sadece bu işi
yapabileceğim düşüncesi vardı.
Şimdi ise, Brighton Üniversitesi’nde
fotoğraf yüksek lisansı yapıyorum
ve artık bir disipline çok yönlü
bakılması gerektiğini öğrenmiş biri
olarak, kazandığım tecrübelere ters
orantılı olarak daha az emin olmayı
seçiyorum. Sadece derslerden geçip,
bir meslek edinmeyi düşünüyorsan
oldukça yanlış bir yerdesin. Buranın bir “akademi” olduğunu bil.
Bu üniversitede alacağın disiplinler arası eğitim en büyük fırsatın
olacak. Bunu kazanca çevirmeye
çalış. Çünkü sen de ileride benim
gibi çok farklı bir alana yönelmek
isteyebilirsin. İşte tam o zaman,
buradaki akademisyenlerden aldıklarının ne kadar değerli olduğunu
anlayacaksın. Marcel Proust’un
şu sözlerini unutmaman dileğiyle,
Feyzan Demirci
Halkla İlişkiler ve Reklamcılık, 2010
“Gerçek keşif yolculukları yeni
yerler arayarak değil; yeni gözler
edinerek yapılır.”
Uğur Aydoğdu_ Yazılım Mühendisliği, 2009 Mezunu
Yazılım Mühendisliği, akademik anlamda birçok kişi tarafından
yoğun ve zor olarak tabir edilen
bir bölüm olsa da, çocukluğumdan beri duyduğum yoğun ilgi ve
hedeflerimin doğrultusunda seçtim
ve çok da mutluyum. Okulun
akademik kısmı olduğu kadar aynı
zamanda sosyal anlamda sunduğu
imkanlardan; özellikle öğrenci kulüplerinden ve organizasyonlardan
faydalanabildiğim kadar faydalandım. Bir öğrenim sezonu boyunca
da Öğrenci Konseyi Denetleme
Kurulu Başkanlığı ve Bahar Şenliği
Organizasyon Komitesinde rol
aldım. Ayrıca, hala çocuğumuz
gibi gördüğümüz ritim kulübünün
kurulma ve büyüme aşamalarında
yer aldım. Şu anda kendi şirketim
olan Imgera Interactive adı altında
4 kişilik ekibimiz ile birlikte online
çözümler, web sitesi ve yazılım
geliştirme ve tasarım üzerine çalışıyoruz. Son derece doğru bir seçim
yaptığımı düşünüyorum.
Onur Güzey_ İşletme, 2006
Mezunu (2005-2006 Dönemi Öğrenci Konseyi Başkanı ve 20102011 Dönemi Mezunler Derneği
Yönetim Kurulu Üyesi)
İzmir Ekonomi Üniversitesi
mezunu olmak, binlerce kişi arasından sıyrılarak ön planda yer almak
demektir. Bir iş başvurusunda veya
bir sosyal ortamda, İzmir Ekonomi
Üniversitesi mezunu olduğunuzu belirtirseniz, insanların bakış
açısı, aldığımız eğitimden dolayı
çok farklı oluyor. Bu da bizlerden
beklentilerin artmasını sağlıyor.
Arkama dönüp baktığımda, üniversite sınavından sonra tercihimin doğru olduğunu gördüm. Şu
an iş yaşamımdaki başarımda ve
sosyal yaşamımdaki mutluluğumda, İzmir Ekonomi Üniversitesi
Tijen Ayas
Bilgi İşlem Müdürü
Burası benim çocuğum
çünkü inşaatından ilk imzasına
kadar bulunduğum bir yer, o
yüzden de çok mutluyum bu konuma geldiği için. 10. yılda hala
burada olmaktan çok mutluyum.
Nice 10 yıllar demek istiyorum. Burada mucize yaratıldı
diye düşünüyorum. Şu an yeni
gelen arkadaşlar sadece hazırları
görüyor. Burası yoktan var edildi
ve bugüne geldi. Koridorlarda
gezinirken eskiyle yeniyi kıyasladığım zaman ben inanamıyorum.
Necati Toros Mutlu
Halkla İlişkiler ve Reklamcılık, 2010
mezunu olmamın bana büyük bir
katkısı olduğunu düşünüyorum.
İş hayatımı Citibank A.Ş’de satış
şefi olarak sürdürüyorum. İzmir
Ekonomi Üniversiteli olmamın
birçok kişinin arasından kolaylıkla
sıyrılmam ve işe tercih edilmemde
sağladığı kolaylık göz ardı edilemez
bir gerçektir.
Feyzan Demirci_Hatlkla
İlişkiler ve Reklamcılık, 2010
Mezunu
Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü’nden mezun olmama
rağmen, şu anda Elle dergisi moda
editörünün yanında stilist asistanı
olarak çalışıyorum. Burada çalışmaya başlamadan önce pek çok şey
denedim; haber editörlüğü asistanlığından, görsel dökümantasyona
kadar birçok alanda çalıştım ama
kesinlikle kendi bölümümle ilgili
bir iş yapmayı düşünmedim. Bu
bölümümü sevmediğim anlamına
gelmiyor tabii ama sadece o alanda
ilerlersem eksik kalacağımı düşündüm. Tam olarak istediğim şeyin
reklam ve halkla ilişkiler olmadığına karar vermem için mezun olup
çalışmam gerekiyormuş demek diye
düşünüyorum. Hazırlık dahil beş
seneyi boşu boşuna da okumadım
tabii. Şu an okulda öğrendiğim pek
çok seyi işime uyarlayabiliyorum;
pek çok alanda bana fayda sağlıyor.
Okulda vizyonum çok genişledi.
Çok şanslıydım ki, halen de görüşebildiğim harika hocalardan dersler
aldım ve bunlar benim için sadece
ders olarak kalmadı, hayatımı
şekillendirmeme de yardımcı oldu.
Ben mezun olduktan sonra okulda
çok şeyin değiştiğini görüyorum ve
arkamızdan gelenler için seviniyorum. Söylemesi komik ama bizim
dönemde gerçekten şu an ki şartlara
sahip değildik. Şu an okulda olsak
yeni açılan stüdyoları uçururduk
gibime geliyor. Univers’in ilk çıkış
zamanında vardım. Şu an bakıyorum ve adam akıllı bir gazete
olduğunu görüyorum.
Nergiz Filiz
Öğrenci İşleri Müdürü
Üniversitenin kuruluşundan
bugüne görev yapıyorum. Böyle
bir kurumda görev almaktan,
özellikle de kuruluş günlerinde
görev almaktan çok büyük onur
duyuyorum. İzmir’in ve Ege
Bölgesi’nin ilk vakıf üniversitesi
olması nedeniyle, bu bölgede veya
bu ilde açılacak diğer vakıf üniversiteleri için de örnek olan bir
kurumdu. Yıllar içinde de örnek
olduğunu gösterdi zaten. Böyle
bir kurumda yer alıyor olmak benim için çok büyük onur vesilesi.
Mine Kayıcan
Öğrenci Dekanı
İzmir Ekonomi
Üniversitesi’ne başladığımda
üniversitemiz henüz ikinci yaşındaydı. Sekiz yıldır buradayım ve
gerçekten gelişimine şahit oldum.
Çok gurur verici bir tablo. Öğrencilerimiz henüz mezun değildi, klüplerimiz yoktu, üniversite
binamız çok kısıtlıydı. Akademik
kadromuz, bölümlerimiz ona
paralel daha çok minimum düzeydeydi. Ancak yıllar içerisinde
gelen talebe göre bütün bunlar
katlanarak ilerledi. Dileğimiz
nice 10 yıllarda bu başarıları
katlayarak devam ettirmek.
Can Kaynardağ
Teknik İdari İşler Müdürü
İzmir’in ilk vakıf üniversitesi
olmasının hasebiyle, tüm akademik ve idari birimler üniversitemizin 10 yıldır edindiği başarılarla beraber 10. yıla gelmenin
mutluluğunu yaşıyor. İnşallah
İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin
daha nice 10 yıllarla birlikte
İzmir’in eğitimine büyük katkı
sağlayacağı inancındayım.
0#
8
2011 3 22
<0#64#
9I..&
İEÜ Kadın Voleybol Takımı (Fotoğraf: Murat Şeker)
*!$5
99(
Hande Sepetoğlu, müzisyen bir aileden geliyor. (Fotoğraf: Nilay Aygün)
+/?
@')
Türkiye’ de kadın brutal
vokalist sayısı oldukça az.
Bu işi başarıyla yapanlardan
birisi olan Hande Sepetoğlu
ile yeni çıkacak olan albümü
“Operation:Freedom” öncesi
bir röportaj yaptık. Hande,
okulumuz öğrencisi ve GSTF’de
İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı
Bölümü üçüncü sınıfta okuyor..
Bertuğ Kayhan: Grup çalışmalarınız
nasıl gidiyor? İsminiz en son Erythrocyte değil miydi?
Çalışmalarımız oldukça güzel gidiyor. Son altı aydır albüm
çalışmalarıyla ilgilendik ve yeni
besteler hazırladık. Bu süreçte
grup ismi değişti. Erythrocyte,
Fire and Forget oldu. Yeni ismimizin anlamı bir terim. Türk
Silahlı Kuvvetleri’nin kullandığı bir füzenin ismi.
Yeni çıkacak albümünüz hakkında
bizi bilgilendirir misin? Nasıl bir
albüm bizi bekliyor?
Yeni albümümüz bir konsept
albüm ve Irak Savaşı’nı konu
alıyoruz. Şarkıları yedi yaşındaki bir kızın ağzından anlatıyoruz. Yaşadıklarını, gördüklerini
konu ediyoruz ve her şarkıda bu
durum devam ediyor. Albüm
sürecinde bazı sıkıntılarımız da
oldu ama hepsinin üstesinden
geldik.
Şimdiye kadar grupta birçok eleman değişikliği yaşadınız. Peki bu
durum müziğinize yansıdı mı ya da
aranızda bir çatışma yarattı mı?
Eleman değişiklikleri müziğe olumsuz yansımadı. Grupta
ise çatışmalar bazen oluyor. Hepimizin kendine ayrı bir kulak
zevki var ama hepimiz aynı işi
yapıyoruz.
Grubun şarkı sözlerini de sen
yazıyorsun. Neler üzerine yazıyorsun?
Sana neler ilham veriyor?
Ilk albümde ben yazıyor-
dum. Daha çok kişilik özellikleri üzerine yazmıştım. Proceeds
of the Peace savaş anıları üzerineydi. Vassals of Money paranın kulları üzerineydi. Creatures kişilik korkuları üzerineydi.
Önceki albümde yalnızdım ama
bu albümde ise Şenol ile birlikte
çalıştık. Albümü öyle bitirdik.
Türkiye’ de metal müziğe karşı uzun
zamandır bir önyargı var ve uzun
saçlı insanlar birçok kötü muamele
ile karşılaştılar. Bu durum hala devam ediyor. Bu durum seni etkiledi
mi? Bir kadın olarak sen olumsuz
bir durumla karşılaştın mı?
Çok fazla karşılaşmadım.
Zaten babam müzisyen, annem
de müziğe karşı yabancı değil.
Ama onlar için bile ilk başta
farklı geldi. Nasıl yani oldular.
Fakat zamanla hoşlarına gitti
ve övünmeye başladılar. Çoğu
erkek arkadaşım uzun saçlı ve
sokakta yürürken onlara çok
laf ediliyor. Buna üzülüyorum.
Daha çok küçük yerlerde oluyor
böyle şeyler ama Alsancak’ta
bile karşılaştık.
Şimdiye kadar birçok konser verip
birçok grupla aynı sahnede yer
aldınız. İlginç bir anınızı anlatır
mısın?
Antalya’dan dönerken bir
yağmura yakalandık ama öyle
böyle değil. Gece yolculuğu
yapıyoruz. Felaket bir biçimde
ıslanmış olarak otobüse bindik. Togay’da çok yorgundu,
ıslanmıştı ve ayakkabılarını
çıkardığı gibi uykuya daldı. Bir
süre sonra muavin elinde bir
oda kokusu parfümüyle birlikte
geldi ancak ne kadar sıktıysa
da fayda etmedi (gülüşmeler).
Togay da çok derin uyuyordu
ancak muavinin ikinci gelişinde
kendine gelebildi ve ayakkabılarını giydi. Çok güldük buna zaten kendi aramızda. Fakat diğer
gruplarla yaşadığımız fazla bir
anımız olmadı.
Hangi grupları dinliyorsun?
Etkilendiğin müzisyenler kimler?
Angela Gossow’dan küçüklüğümden beri çok etkilendim.
Bunun yanında Kataklysm,
Lamb of God, Six Feet Under’ ı
çok severim. Bunların yanında
Vanessa Mae dinliyorum çünkü
kadın çok iyi keman çalıyor.
Bunların yanında Türk kültürüne hasta bir insanım ve folk
metal adı altında Türk kültürünü yansıtan gruplar var. Onları
seviyorum. Kültürümüzde çok
malzememiz var ve bunların
kullanılmasını isterim açıkçası.
Destek vermek lazım.
Brutal vokalde çok başarılı bulunu
yorsun ve Arch Enemy’ den Angela
Gossow ile karşılaştırılıyorsun. Bu
durum hoşuna gidiyor mu?
Aroma Kadınlar Voleybol 3.
Lig A Grubu’nda yer alan İzmir
Ekonomi Üniversitesi Kadın
Voleybol Takımı play - offlara
kalmayı garantiledi. Grubun
en iddialı takımlarından olan
“Ekonominin Sultanları” geçen
yıl kıl payı kaçırdığı 2. Lig’e yükselme umutlarını bu sezon daha
da güçlendirdi. Genç ve gelecek
vaad eden oyunculardan kurulu
takım, bu sezon ligde gösterdiği
performansla otoritelerden tam
not aldı. Ligin ilk yarısında ilk
yedi haftayı kayıpsız kapatıp
rakiplerine bu sezon ne kadar
iddialı olduklarını gösteren
turuncu - siyahlılar, ilk yarıda
sadece iki mağlubiyet alarak dev-
reyi ikincilik ile bitirdi. Sezonun
ikinci yarısında ise oyun disiplini
üst seviyede ve saha içinde ne
yaptığını bilen bir takım haline
gelen İzmir Ekonomi Üniversitesi Kadın Voleybol Takımı
devre arası transfer döneminde
kadrosuna Brezilya’lı Fernanda
Aparacıda Silva’yı katarak playoff’ taki olası rakiplerine gözdağı
verdi. Yeni transfer Silva’nın
takıma hızlı uyum sağlamasıyla
performansını arttıran Sultanlar ikinci devrede sadece bir
mağlubiyet aldı. İzmir Ekonomi
Üniversitesi Spor Koordinatörü
Vehbi İşgören yaptığı açıklamada, geçen sezon son maçta
kaçırdıkları 2. Lig’e bu yıl mutlaka çıkmak istediklerini ve bunu
başaracaklarına dair inançlarının
tam olduğunu vurguladı.
<I#3
44
Bir yerde çok hoşuma gidiyor çünkü onu beğeniyorum.
Kadınları yönlendirip “Güç var,
bunu siz de kullanabilirsiniz”
dediği için mutluyum ve karşılaştırıldığım zaman hoşuma
gidiyor. O seviyelerde görülebilmek çok güzel bir şey.
Yurtdışından geri dönüşler alıyor
musunuz?
Yurtdışından çok fazla olmuyor. Fakat Şili’den,
Almanya’dan, İsrail’den, Arabistan, Tunus’tan arkadaşlarım
var mesela. Övgülerle geliyorlar.
Onların albüm alma şansları
olmadığı için netten ulaştırmaya çalışıyoruz. Onlardan da
olumsuz geri dönüş gelmedi
açıkçası.
Bundan sonraki planlarınız neler?
Neler yapmayı düşünüyorsunuz?
Albüm çıktıktan sonra Ankara’da bir tanıtım
konserimiz olacak, o işlerle
uğraşıyoruz. Şu andaki hedefimiz sağlam bir plak şirketi
ile anlaşmak. Daha sonra bir
klip düşünüyoruz ve fotoğraf
çekimlerimiz var. Bunların
yanında daha çok konsere çıkıp,
daha fazla dinleyiciye ulaşmak
istiyoruz.
)5
99(
Yaklaşık bir buçuk sene önce Hasan Burak Alimoğlu, Tolga Dinç
ve Ferhat Şükrü Özyurt tarafından kurulan ve son dönemde haftanın
neredeyse her günü antrenman yapan İEU Halcyons artık sahaya çıktı.
Ekonomi Halcyons, Üniversiteler 2. Ligi’nde çıktığı ilk grup maçında
Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Spartans’a 30-14 mağlup oldu.
Şanssız mağlubiyet
Bu mağlubiyetin ardından iddiasını sürdürmek için mutlak
galibiyet parolasıyla çıktığı 9 Eylül Efeler maçında son 2 dakikada iki
sayı önde giren Ekonomi Halcyons maçı son anda 24 – 20 kaybetti.
Gruptan çıkma şansını mucizelere bırakan Ekonomi Halcyons son
maçında Afyon Kocatepe Üniversitesi Victory Walkers’i 34-12 yendi.
Fotoğraf:Murat Şeker

Benzer belgeler