Eurolog – Avrupa Antik Çağ ile diyalogda

Transkript

Eurolog – Avrupa Antik Çağ ile diyalogda
Eurolog – Avrupa Antik Çağ
ile diyalogda
Künye
Editör
Prof. Dr. Harald Siebenmorgen
Badisches Landesmuseum Karlsruhe
Taslak, uygulama, metin
Dr. Katarina Horst
Alexandra Neuner M.A.
Angelika Zinsmaier M.A.
Tercüme (almancadan türkçeye çeviri):
Oya Dobruca-Kırali
Teknik servis ve restorasyon,
Basın, Halkla İlişkiler ve Pazarlama,
Badisches Landesmuseum Karlsruhe
Sergi ve grafik tasarımı
Ranger-Design, Stuttgart
İletişim
Dr. Katarina Horst
[email protected]
Teşekkür
Dorothee Abdelhamid, Goethe-Institut Tunis
Christiane Bohrer, Direktorin Goethe-Institut Tunis
Kurt Ranger und Peter Fajt, Ranger-Design Stuttgart
Claus Hattler, Badisches Landesmuseum Karlsruhe
Eva Kurz, Badisches Landesmuseum Karlsruhe
Danae Kontopodis, Heraklion
Ferdaous Louichi, Tunis
Belinda Montúfar de Maschke, EU-Koordinationsstelle
Prof. Jim Moran, Toronto
Peter Panik, Wien
Dr. Martin Schäfer, Archaeological Society at Athens
Fotoğraf dizini:
Dünyaya açılan kapılar: Hamburg Limanı: Martin Elsen
Şehir Merkezi: Karlsruhe, Bildstelle Stadt Karlsruhe MMG,
Kahire, Tahrir Meydanı: monasosh, flickr; Fez: cutcaster
İnanç: Rothko-Chapel: www.rothkochapel.org;
Weißenburg‘dan adak sacları: Archäologische Staatssammlung, Münih, Mevla köşesi: Kapfenhof St. Peter, Almanya
Yıkanma kültürü: Roma kaplıcası, Badenweiler, Güney
Almanya: “Archäologie erleben“, editörler Anita Pomper,
Rainer Redies, André Wais, s.42, Theiss yayınevi, Stuttgart
2004.
K. G. Geiger, Stuttgart; Hamam, çikolata fabrikasında
kadınlar merkezi, Berlin
Beyaz Düşler: toplu düğün: Kim Hong-Ji, Thompson- Reuters; Aldobrandini Düğünü: Pompeii Freskleri‘ne göre, A.
Majouri, Berlin 1938
Diğer resimler: Badisches Landesmuseum Karlsruhe,
Eurolog partner müzeleri ve yazarlar
ISBN 978-3-937345-69-7
Giriş
Geçmişi neden tanımak? Antik Çağ hakkındaki bilgiler, şimdiki zamanın ve geleceğin
sorularını yanıtlamakta nasıl yardımcı olabilir? Bu sorular Eurolog-Projesi‘nin
merkezini oluşturmaktadır.
Geçmişten bazı olaylara ve etkilerine birer birer bakıldığında bugün de benzerleri
olduğu ve bundan dolayı etkileri önceden tahmin edilebilir tespitine varılmaktadır.
Benzetilebilme tezi şuna dayanmaktadır: bugünkü Avrupa devletleri ve Akdeniz‘in
etrafındaki ülkeler ortak bir geçmişe sahiptirler. Bütün Akdeniz bölgesinde ve
Avrupa‘da topluma, şehirciliğe ve sanata şekil vermiş olan pek çok devir geçmiştir:
Anadolu‘nun tarih öncesi kültürleri, Fenikeliler, Yunan ve Helenistik-Roma Antik
dönemi ve ayrıca Bizans devri.
Küreselleşme ve göç ve bununla birlikte kültürlerin birbiriyle karışımı Avrupa‘da
birçok insanı ürkütmektedir. Sonuç olarak geri çekilme, sınırlama ve bölgeleşme
eğilimleri gözlenmektedir. Birbirlerini etkileyen kültürler her zaman var olmuştur ve
var olmaya devam etmektedir. İnsanlar etkileri genellikle “yabancı“ bir kavram olarak
görmemektedirler, ancak algılarında kendi kültürlerinin bir parçası olarak görmektedirler. Geçmişte insanların bu karışımla nasıl yaşadıklarına bakılırsa, bugün için yeni
sonuçlar doğmaktadır. Birçok halkları ve kültürleri bir sistem içinde barındıran Roma
İmparatorluğu bunun somut bir örneğidir. İmparatorluğa giriş her zaman isteyerek
meydana gelmemiş olsa da, imparatorluk, Roma vatandaşlık hakkına sahip olan her
bir insana, kendi gelenek ve kültüründen vazgeçmesine gerek kalmadan, güvenlik,
hukuk devleti, refah ve özgürlük sunmuştur. Eurolog-Projesi, ve bunun gibi başka
örnekleri, uzlaşmış bir Avrupa‘nın herkes için avantaj getireceğini ve kültürel kimliklere
karşı karşılıklı saygıyı teşvik edebileceğini göstermelidir. Avrupa‘dan dört kültür
müessesesini ortak olarak birleştiren Eurolog-Projesi, EU-Culture-Programme
(AB-Kültür-Programı) tarafından desteklenen bir projedir.
Katarina Horst
Eurolog – Avrupa Antik Çağ
ile diyalogda
Avrupa-Akdeniz yaşam alanındaki insanlar ortak bir geçmişe sahip olmuşlardır ve bu
geçmiş bugüne kadar maddi ve manevi bir miras olarak yaşamaktadır. Karşılaşmalar
ile ilişkiler ve buna bağlı olarak çeşitli iletişim ve yaşam şekilleri Antik Çağ‘a ve aynı
zamanda günümüz dünyasına şekil veren unsurlardandır. Binyıllardan beri insanların
kendi yaşam dünyalarına ve tersine, sürekli devam eden bir değiş tokuşla yabancı
kültürel miras girmektedir. Eurolog-metodu kendini bu sürece vererek bir perspektif
değişikliği yaratmaktadır.
Roma İmparatorluğu
(Imperium Romanum) –
Antik Çağ‘da “küreselleşme“
Bir çok halkları ve kültürleri aynı sistemin içerisinde birleştiren Roma İmparatorluğu,
bugünün küreselleşmiş dünyasına paralellik göstermektedir. Roma‘nın genişlemesi
Avrupa‘nın haritasına bugüne dek şekil vermiştir. Bu çok uluslu devlet parlak
dönemi sırasında 100 milyona varan nüfusa sahip olmuştur. İmparatorluğa dahil
olma her zaman gönüllü olarak meydana gelmemiş olsa da, bir çok insana, kendi
gelenek ve kültüründen vazgeçmesine gerek kalmadan, güvenlik, hukuk devleti
ve özgürlük vermiştir. Romalılar ve fethedilen uluslar arasındaki temas aracılığı ile
çoğu kez kaynaşma sürecinde sağlam karma kültürler oluşmuştur. Bugün birçok şey
başarıyla sonuçlanmış görünse de, Roma İmparatorluğu bunları başka veriler altında
gerçekleştirmiştir: bağdaşık bir ekonomi bölgesi, ortak bir para birimi, herkes için aynı
haklar ve ulus çeşitliliğine rağmen bağdaşık bir dış ve emniyet politikası yaratmışlardır.
Bu proje Avrupa Komisyonu tarafından desteklenerek finanse edilmiştir. Bu yayının (bildirinin)
içeriği sadece yazarın sorumluluğu altındadır;
komisyon yayının içerdiği bilgilerle ilgili diğer
kullanımı için sorumlu değildir.
Eurolog Projesi
Eurolog‘un metodu
Antik Çağ incelendiğinde bugünün toplumsal sorularına nasıl cevaplar bulunabilir?
Avrupa-Akdeniz yaşam alanındaki ortak kültürel miras, özellikle klasik antik dönemde
çok gelişmiştir. Akdeniz bölgesi ezelden beri mülk ve kültür alış verişi için bir alan
olmuştur. Çeşitli kültürler arasındaki ilişkiler günümüze dek modern dünyaya şekil
vermiştir. Günlük hayattaki fenomenlere ve bunlarin etkilerine tek tek bakıldığında,
bugün de bunun benzerlerine rastlamak mümkündür. Bu bilgiler günümüzün ve
geleceğin Avrupa‘sındaki hayata dair biçimlendirmelerde bize ışık tutabilir.
Eurolog‘un amacı
Antik Çağ ile olan Avrupa diyaloğunda uluslararası proje ekibi, bugünki toplumun
günlük hayattaki fenomenlerine ışık tutmaktadır ve kendi kültürüne ait olduğu
zannedilen öğelerin aslında ortak bir kültürel mirasa ait olduğunu belli etmektedir.
Bu bilgi, anlayış ve saygıya yol açmalı ve böylece sınırlamaya, ayrımcılığa, zulüme
ve haksızlığa karşı çıkmalıdır. Eurolog bu şekilde çeşitli ülkeleri kapsayarak insanlar
arasındaki candan paylaşımı ve yeni bakış açılarını teşvik etmek ve de kültürlerarası
yeterliği desteklemek arzusundadır.
Uluslararası proje ortakları “Eurolog metodu“nu esas alarak müze ve tarihi alanlarda
aracılık ve iletişim için yenilikçi ürünler geliştirmişlerdir. Bu serginin yanısıra bir çocuk
kitabı, rehberler için ders kitabı, bir masal ve bir Smartphone-App‘i çıkmıştır. Diğer
bilgileri www.eurolog-project.eu internet sayfasında bulabilirsiniz.
Dünyaya Açılan Kapılar
Deniz üzerinden kültür alış verişi
Yunan ozan Homeros M.Ö. 700 yılı civarında
kahramanlık destanı “Odysseia“da bir Akdeniz
adasında yaşayan “dev halk“ hakkında
“Kikloplar, denizcilik ve dış temasları olmadan
yaşadıkları için kültürsüz kalmışlardır“ hükmünü vermiştir.
Aslında Akdeniz sakinleri çok önceleri gemiyle
büyük mesafeler katetmiş ve yabancı sahillere
ulaşmışlardır. Akdeniz bölgesinin doğal şartları,
Kıbrıs‘tan bakır veya Yunan adalarından
mermer gibi çeşitli hammaddeleri sunmuştur.
Gelişen deniz ticareti sayesinde üretim
imkanlarında çeşitlilik meydana gelmiştir. Mısır,
Fenike ve Yunanistan gibi antik yüksek kültürler fikir ve bilgi alışverişinde bulunmuşlardır.
Böylelikle, günümüze dek hayatımıza şekil
veren kültürel anlamda muazzam bir gelişme
sağlamıştır. İnsanlık tarihinin en büyük
başarılarından bazıları kazanılmıştır: maden
işlemesi ve alfabenin Fenikelilerden Yunanlara
onlardan da Romalılara geçmesi gibi...
Alanya Kalesi‘nin havadan görünüşü, Türkiye: Kalenin en
eski bölümleri M.Ö. 2. yüzyıla dayanmaktadır, tersane ve
“Kızılkule“ Selçuklu Dönemine aittir.
Dünya çapında iletişim ağı
Çok büyük depo tesisleri, korsanlığı önlemek,
ortak para birimi ve nihayetinde İmparator
Augustus‘un sağladığı Roma Barışı (Pax Romana), Roma İmparatorluğu‘nu birleşik ekonomik
bölge haline getirmiştir. Bugünkü evrensel
ticaret için örnek olabilecek Antik Çağ‘ın en
kapsamlı mal aktarımı meydana gelmiştir.
Eskiden denizcilik Akdeniz bölgelerini
birleştirmiş ve onları homojen bir kültür
alanına çevirmiştir - Bugün küresel ağ birçok
taşıma aracı vasıtası ile oluşmaktadır.
Hamburg‘un limanı, Almanya, Avrupa‘nın üçüncü büyük
konteyner limanı.
Yollarda
Xanten
Colonia Ulpia Traiana
Str
a
ße
Köln
Colonia
Agrippina
tal
Hareketlilik
ein
Strasbourg
Argentorate
Augst
Augusta
Rauricorum
Avenches
Aventicium
Lyon
Lugdunum
Trento
Tridentum
Milano
Mediolanum
Bolzano
Pons Drusi
Via Do
mitia
Yeni yollarda çok uluslu devletin her bölgesinden insanlar karşılaşmışlardır: mallarıyla
birlikte tüccarlar, marifetlerini başka yörelerde
kullanan zanaatkârlar, elçiler, askerler, köle
tacirleri, köleler, aileler ve eğitim için seyahat
edenler.
Marseille
Massilia
g
Au
Via
Ae
Ravenna
Au
g
m
ust
il
Genova ia Scau
ri
Genua
Nice
Pisa
Nicae
Pisae
a
Via Flaminia
Karşılaşma
Ju
ia
laud
lia
Via
Virunum
Verona
Verona
C
Via
ta
us
SS1
Rimini
Colonia Ariminum
Fano
Fanum Fortunae
SS3
Via
li
re
Au
Roma
Ascoli
Asculum
ria
la
a
Vi
a
Rome
Sa
SS4
SS5
urtina
Via Tib
Valeria
Via
Ap
pia
Ostia
Ostia
Napoli
Neapolis
İletişim
Romalıların kurdukları cadde ağları sadece en
büyük medeni başarıları değil, aynı zamanda
Roma kültürünün İmparatorluğun her yerine
yayılmasında en önemli etken olmuştur.
Birçok eyalette resmi dil olan latin yazısı ve
dili, eğitim, mitoloji, yemek kültürü ve hijyen
düşüncesi bunun örnekleridir. Fakat yollar tek
yönlü yol olmamıştır, çünki Romalılar, yaşam
kalitesinde düzelme vaat ettiği takdirde,
kültürel etkilere karşı açık olmuşlardır. Böylece
pantolon ve kapşonlu paltoyu daha serin
bölgelerden benimsemişlerdir.
Bugünkü ana caddelerden birçoğu Antik Roma
yollarının üzerinden geçmektedir.
Augsburg
Augusta
Vindelicum
Rö
mis
che
Rh
Bugün seyahat etmek çok tabii bir şey.
Yollar tüm Avrupa ve Akdeniz bölgesini
birleştirmektedir. Bu hareketli olma imkanını
büyük çapta ilk olarak Roma askerleri
sağlamışlardır. Bölgesel yayılma sırasında aşağı
yukarı 1000 yılda, 80.000 km uzunluğu aşan –
ekvatordan iki kat daha uzun olan – muazzam
bir yol sistemi kurmuşlardır.
Pescara
Aternum
SS7
Brindisi
Brundisium
Istanbul
Byzantium
Durrës
Dyrrhachium
Via Egnatia
Edessa
Taranto
Tarentum
Thessaloniki
Thessalonica
main routes in Roman time
todays main routes
Mil taşları, Romalılar döneminde “yol levhaları“ olmuşlardır.
Bir sonraki merkeze olan uzaklığı göstermişlerdir. Bu, M.S.
200 yılı civarında Yukarı Germania (Germania Superior)‘da
bir yolun kenarında bulunmuştur. Badisches Landesmuseum
Karsruhe
Roma lejyoneri Lucius Aemilius Crescens‘in mezar taşındaki
seyahat arabası ailesinin nakil mesleğine yönelik bir ima
olabilir. Mezar taşı Yukarı Germania eyaletinden gelmektedir
ve M.S. 1. yüzyıla aittir. Badisches Landesmuseum Karsruhe
Patras
Patrae
Tunis
Carthago
Athina
Athenae
Korinthos
Corinthus
Şehir Merkezi
Şehir Merkezi
Şehirler olduğu sürece, insanların bir araya
gelebileceği meydanlar da olacaktır.
Ana eksenler toplantıları, ticareti, bayramları,
dini törenleri, yargıyı ve siyaseti bu düğüm
noktasına götürmektedir. Bu işlevler meydanın
mimarisine yansımaktadır. Antik Yunanistan‘da
etrafı sütunlarla çevrili olan tipik meydanı–
“Agora“yı – dükkanlar, tapınaklar ve makam
binaları çevrelemiştir. M.Ö. 6. yüzyılda Agora,
bir Yunan şehir devletinin önemli toplumsal
özelliğini oluşturmuştur. İlk açık halk toplantılarında bağımsız erkek yurttaşlar siyasi olaylara
etki edebilmişlerdir. Romalılar meydanın
biçimlendirme prensibini kendi “Forum“ları için
devralıp Roma İmparatorluğu‘nun kentlerinde
yaygınlaştırmışlardır.
Avrupa şehir planlaması bugüne kadar Antik
plana uymaktadır. Şehir merkezi fikri böylece
yabancıların da yerle ilgili yönlerini çabuk tayin
etmelerini mümkün kılmaktadır.
Roma terimi “Forum“ bugün sadece kentsel kamuoyu için
değil, aynı zamanda sanal internet platformlarında dünya
çapında bir alış veriş terimi olmuştur.
Fes Medina, Fas
Atina‘da Sintagma Meydanı, Yunanistan
Şark ve Garp
Şark‘taki şehir başka türlü gelişmiştir. Dar sokak
ve yapılardan oluşan sık bir örgü, yan yana olan
bir yaşam, ticaret ve ibadet hanelerin birbirine
çok yakın olmasını yaratmıştır. Cami, bir medinada (şehirde) oturanın dini, gündelik ve siyasi
yaşantısının merkezini ve şehire ait çekirdeği
oluşturmaktadır. 20. yüzyıldaki Avrupa mimarisinin etkisiyle yeni yapılan dış mahallelerde büyük
meydanlar oluşmuştur.
Atina‘daki Agora demokrasinin beşiği olarak geçmektedir.
Çünkü burada ilk açık halk toplantıları yapılmıştır.
Perge‘de Roma Agora‘sı,
Antalya, Türkiye
Tahrir Meydanı: Şubat 2011‘de binlerce insan
özgürlük ve reformlar için toplanmış, gösteri
yapmaktadır, Kahire, Mısır. photo: Monasosh, flickr
Karlsruhe‘de Marktplatz (pazar meydanı),
Almanya; photo: MMG
Çanak parçası (Ostrakon)
Atina Agora‘sında kararlar alınmıştır. Atina‘lı
bağımsız vatandaşlar “Ostrakizm diye adlandırılıan
– Çanak parçası Mahkemesindeki“ oylamada çanak kırıklarını “oy pusulası“ olarak kullanmışlardır.
İnanç
Çok kültür – çok inanç
Antik Çağ‘da dinler birçok tanrıyı, efsaneyi ve
dini töreleri kapsamıştır ve bunlar Akdeniz bölgelerinde asırlar boyu birbirleriyle kaynaşmıştır.
Roma‘nın kuruluşundan sonra İtalyan
halklarının dini düşünceleri Yunan tanrılarından
etkilenmiştir. Roma İmparatorluğu‘nun
kurulmasıyla birlikte bazı imparatorlar kendilerine tanrı gibi tapılmasını istemiştir. Bu emire
uyulduğu sürece insanlar kendi tapınmalarına
devam edebilmişlerdir. Romalılar yabancı kültürlerin dini örf ve adetlerine karşı duydukları
büyük ilgiden dolayı onları kendi kültürleri ile
bütünleştirmişlerdir.
İmparatorluk zamanıdan kalma Roma‘daki Panteon, İtalya,
M.S. 2. yüzyıl.
Takvim
19. yüzyıldan beri Advent takvimleri,
almanca konuşulan bölgelerde çocukları
Noel bayramına hazırlamaktadır. Advent
takviminin 24 kapısının arkasında eskiden
Hıristiyan motifleri varken bugün onların
yerine şekerlemeler veya başka küçük
sürprizler bulunmaktadır. Buna rağmen
Advent takvimlerin Hıristiyan geleneği
korunmuştur. Almanya‘nın Berlin kentinde
yaşayan Müslümanlar Ramazan ayını
Ramazan Bayramı‘na kadar bölümlemek
açısından Advent takvimi fikrini
benimsemişlerdir.
Sınırlı hoşgörü
Bu inanç çeşitliliği yeni kültlerin ve kültürlerarası tanrıların oluşmasına yol açmıştır. Fakat
Museviler ve Hıristiyanlar gibi tek tanrılı dinlerden olanlar Roma İmparatorluğu‘na kurban
götürmeyi reddettikleri için Romalılar onlara
karşı hoşgörülerini zorlamışlardır.
Bütün tanrılara bir tapınak
Panteon yunancada “bütün tanrılara“ anlamına
gelir. Roma‘daki imparatorluk dönemine ait
Panteon, ilk tapınak olarak bütün tanrılara
adanmıştır. Buna benzer bir fikri 1971 yılında
hayırseverler John ve Dominique de Menil
“bütün inançların dini törenleri için bir yeri,
insan haklarının, özgürlüğün ve küresel
meselelerin merkezi olarak“ Houston‘daki
Rothko-Chapel‘ in inşası ile
gerçekleştirmişlerdir.
Rothko-Chapel (Küçük-Rothko-Kilisesi) Houston, Teksas/
ABD, 1971 yılında dini törenle açılmıştır. Sekiz köşeli yapının
içi ressam Marc Rothko‘ya ait 14 tek renkli resimlerle
donatılmıştır.
Adak
Şifa için bir dilek veya minnettarlık olarak
adak adama adeti, Minos dönemine ait
kutsal tepelerin ziyaretçilerini, Yunan ve
Roma tapınaklarında kurban kesenleri ve
Katolik ve Ortodoks kiliselerdeki Hıristiyanları
birleştirmektedir. Arkeologlar, bunun gibi kilden
yapılmış figürleri Girit‘teki Petsophas‘da (Yunanistan) Minos dönemine ait, M.Ö. 2. yüzyıldan
olan kutsal tepenin çevresinde bulmuşlardır.
M.Ö. 3. yüzyılın başından olan tanrıça Minerva,
Apollon ve Merkür tanrılarının tasviri üzerinde
olan bu Roma adak sacı, Almanya‘nın Bavyera
eyaletindeki Weißenburg‘da bulunan hazineden gelmektedir.
Bu modern yunan-ortodoks adak sacları, ibadet
için kullanılan eşyaları satan dükkanlardan satın
almak mümkündür.
Semboller
İnsanların, ezelden beri kurban ve dualarla
daha yüksek güçlere başvurma ihtiyaçları
olmuştur. Felaketten korunmak için ritüeller ve semboller yaratmışlardır. Bunun için
göz her zaman ve birçok kültürde yaygın
bir işaret olmuştur. Dünyanın her yerinde
bu algılanmakta ve anlaşılmaktadır. Bu,
bilinçli veya bilinçsiz bir devralma olabilir.
Artemis ve Diana
Yunanlılar, kadın ve çocukların koruyucusu,
hayvanların, ormanın ve avcılığın sahibesi olan
bakire tanrıça Artemis‘e tapmışlardır. Genelde ok
ve yay ile betimlenmiştir.
Hayat veren özellikleri nedeniyle Anadolu‘da dağ
ve ana tanrıçası Kibele ile birleştirilmiştir ve Efes
Artemisi olarak Türkiye‘nin batısında, Efes‘te, ona
tapılmıştır. Bu tanrıçanın kült tasvirleri hayvan
figürleriyle süslenmiştir, üst gövdesi muhtemelen
bereket sembolleriyle örtülüdür.
Romalılar eski italik tanrıçası, hayvanların ve
doğumun koruyucusu Diana‘yı Artemis ile
özdeşleştirmişlerdir. Kült tasvirleri ve küçük
heykeller Diana‘yı herşeyden önce avcı olarak, kısa
bir elbiseyle, çizme ve sadak ile göstermektedir.
İmparatorluk döneminde Romalılar tüm Imperium
Romanum‘da Diana için kült yerleri kurmuşlardır
ve sık sık benzer özellikler taşıyan yerel bir
tanrıça ile birleştirmişlerdir. Alp Dağları‘nın
kuzeyinde, Kara Ormanın Kelt tanrıçası Abnoba
ile tanışmışlardır. Diana ile eşit tutulmuş ve keltromalı “Diana Abnoba“ olarak ona tapınmıştır.
Almanya‘nın güneybatısında kaplıcalarda ve kült
yerlerinde, aynı zamanda Romalıların yeni inşa
ettikleri caddelerde Kara Orman tanrıçasının küçük
heykelleri bulunmuştur. İyileştiren kaynakların
tanrısal azîzesi artık Diana Abnoba olarak yolcuları
da koruması altına almıştır.
Şahsi dindarlığın ifadesi
Romalılar günlük ibadet ve koruma amaçlı
odalarına bir Lararium, küçük tanrı figürlü bir
sunak, döşemişlerdir. Hıristiyanlar birçok yerde
evlerinin bir köşesini dini ibadet için düzenlemektedirler. Müslümanlar seccade kullanarak günlük
namazlarında bir yere bağlı değildirler, önemli
olan yöndür. Dindar Musevilerin giriş kapısının
pervazına yerleştirdikleri Mezuza‘nın, küçük bir
kutunun içinde Shma Israel – “Dinle, İsrail“ duası
bulunan bir parşömen yerleştirilmiştir.
İsis Laktans,
Mısır
Badisches
Landesmuseum
Karlsruhe
Mezuza
Casa dei Vettii‘deki Roma Lararium‘u,
Pompeii, İtalya, M.Ö. 1. yüzyıl
Roma döneminden
İsis, Perge‘den
Antalya Arkeoloji Müzesi,
Türkiye
Kara Ormanda bir odada Mevla köşesi
İbadet eşyası:
Çocuklu Meryem Ana
İsis ve Meryem Ana
Mısırlılar için İsis ana tanrıça, tüm kültürlerin
yaratıcısı, dünyanın sahibesi ve sihirli gücü olan
büyük bir büyücü sayılmıştır. Oturan tanrıça
kucağında, Nil nehrinin kıyısındaki ülkenin
tanrısal hükümdarı, oğlu Horus‘u tutmaktadır.
Yunanlılar ve Romalılar İsis‘e aynı derecede
tapmışlar ve geniş çapta yayılmış gizemli bir kült
geliştirmişlerdir. İsis‘in çocuğu ile olan görüntüsünü Hıristiyan Madonna tasvirlerinde bulmak
mümkündür.
Kelt-Roma tanrısı
Diana Abnoba
Badisches Landesmuseum
Karlsruhe
Roma tanrısı Diana,
Capitol Müzesi, Roma
Hediyelik eşya:
Efes‘teki Roma tanrısı Artemis
Modern “Lararium“ Avusturya‘lı
tasarımcı Peter Panik‘den
Seccade
Beyaz Düşler
Vestis virum reddit –
“kıyafet insanları adam eder“
– sözlerindeki anlamı Milattan sonra 1. yüzyılda
Romalı hatip Quintilianus tespit etmiştir.
Kıyafet korur ve ısıtır, kişiye özel bir hava verir
ve bir topluma ait olduğunu ifade eder. Özel
vesilelerde ise bir grup içinde olan herkesin
anlayabileceği giyim kuşam kuralları geçerlidir.
Bu toplumsal fenomen Antik Çağ‘dan beri
devam etmektedir.
Beyaz Düşler
Bugün birçok insan beyaz rengi bir gelinlikle
bağdaştırmaktadır. Antik Yunanistan ve Antik
Roma‘da kadınlar, saflığın sembolü olarak,
beyaz renkli elbiseler giymişlerdir. Yunan şair
Euripides‘in bir tragedyasında, yunan mitolojisinde bir prenses olan Alkestis evlenirken
kocası kral Admetos‘un karşısına beyaz bir
giysiyle, léfko péplo, çıkar. Roma‘da, eski Roma
devrine ait bir duvar resmi beyaz bir elbise ve
duvaklı evlenme örfüne tanıklık etmektedir.
Hıristiyanlar bu geleneği benimsemiş ve
yaymışlardır, kilise de merasimler
kararlaştırmıştır.
“Aldobrandini Düğünü“: Roma‘daki bu fresk (duvar resmi) M.Ö. 1. yüzyılda yapılmıştır. Beyaz elbiseli ve duvaklı
gelin yatağa oturmuş beklemekte.
Asya‘da toplu düğün: Gelinler beyaz gelinik giymişler.
Batı dünyasındaki filimler ve seçkin insanların
düğünleri sayesinde dünyanın birçok yerinde
modern beyaz gelinlik hanımların kalbini
fethetmiştir. Bu yoldan antik ve hıristiyan
öğeler başka dinlerin örf ve adetlerine
ulaşmıştır.
Türk gelin ile güvey: Batılı bir gelinlik geleneksel Türk
adetlerine göre iğneyle tutturulan kağıt paralarla
birleştirilmiş.
um
Dim S
Afiyet Olsun
n
asche
Mault
Yemek kültürü
Romalıların gündelik yemek listesinde
başlangıçta yulaf lapası bulunmuştur.
Yunanistan‘ın Romalılar tarafından
sömürgeleştirilmesiyle birlikte Roma mutfağı
da değişime uğramıştır. Hali vakti yerinde
olanlar artık üç bölümden oluşan ve tatlıyla
biten akşam yemekleri yemeye başlamışlardır
ve şark-yunan adeti olan klinai‘nin üzerinde
yatarak yemek yeme alışkanlığını
benimsemişlerdir.
Uzak ülkeler – yeni yemekler
Halkın geçimini sağlamak için gemiler
vasıtasıyla tüm imparatorluktan Roma‘ya gıda
maddeleri taşınmıştır. Roma‘nın genişlemesi
sebebiyle muazzam bir göç hareketi
başlamıştır. Ayrıca farklı kökenli insanlar yerel
özellikleri ve yemek pişirme örflerini Roma
metropolüne ve imparatorluğun her köşesine
getirmişlerdir. O güne kadar Akdeniz bölgesinden tanınmamış ürünler kuzeydeki vilayetlere
ulaşmıştır. Bunu, Galya ve Germania‘da arkeolojik buluntular: zeytin çekirdekleri, balık sosu,
istiridye kabukları veya şarap gibi izleri olan
Roma amforaları kanıtlamaktadır.
Çok insan – hızlı mutfak
Roma günlük hayatı acele olduğundan,
yabancı kökenli insanların da işlettikleri açık
havadaki mutfaklarda yapılan fast food yemekleri çok sevilmiştir. Roma‘da seyahatte olan
herkes damakları üzerinden yeni lezzetlerle
tanışıp bunlardan hoşlanmayı öğrenmişlerdir.
Böylelikle o ya da bu egzotik baharat yerli
mutfağa girmiştir.
Roma‘da ticaret gemilerinden o kadar çok
taşıma amforaları boşaltılmıştır ki, kırıklarından
bugün de görünen bir tepe oluşmuştur –
Monte Testaccio.
bya iri
n (sue rece
asche
Mault iştir. Son de dır!
e
ch
äbis
rası
dilm
i: Schw rde icat e si kültürlera ek
irler k
ye
ye
m
emind
ları bu t buluş hika nlarında ye r
llini
kinleri ur çantacık
u
a
m
k
sa
ya
a
Fa
h
Torte
in
ve
n
ş
r.
iş
ri
u
m
u
nn şeh urulmuş ha korunmuşt nya‘ya gelm i doldurulm ilmiştir.
aulbro
a
ld
ed
ile
r
, iç
‘nın M anak ile do e Mühürü
ey Alm da et sulu ig‘de servis lmuş hamu
n
ya
ü
n
a
G
p
n
ıs
Alm
uru
ları
likte
ned
-Kalit
Güney içi kıyma ve yemek AB ileleriyle bir ışlardır - ara i ilk defa Ve elen içi dold
),
a
u
g
n
sı
b
r
şm
mantı
dilen
tkârla larla payla a‘da Tortelli te Çin‘den r“.
zanaa
zanne
n
le
lik
ly
alman ılda italyan unları Alma varmış. İta bunlarla bir efis yiyecek
n
a
b
zy
17. yü i de getirip in brodo, d mi yükleri ve yen küçük
ile
e
ni
rin
tarifle ları, tortelli Polo‘nun g , - “kalbi etk
o
cık
m
çanta urada Marc tir, dim su
iş
b
Çünki ları da gelm
k
cı
ta
çan
Erkeklerin klinai üzerinde ziyafet tasviri, Yunan içme kabı,
M.Ö. 480 yılı civarında, Badisches Landesmuseum Karlsruhe
Pizza
Bugün
kü
yüzyıld pizza varlığın
a İs
ıb
200 yılın panyol deniz ir kültür alışve
ci
rişine b
d
orçludur
baharat a Marcus Po ler domatesi
Güney
rcius C
lar ve b
. Antik
at
A
al ile b
eyaz pey o, un ve zeyt merika‘dan g Çağ‘da domat
inyağın
etirmiş
es yokt
nir karış
le
dan ya
ımı ile
pılmış la rdir. “Antik R ur. Ancak 16
kaplan
.
om
va
mış ola
rak tarif şı, fırınlanmad a pizzası“nı M
an önce
etmiştir
.Ö
.
üzerini .
Pompeii‘ de bir açık hava mutfağı, İtalya, M.Ö. 1. yüzyıldan:
sokak kenarındaki basit mutfaklar hızlı bir şekilde sıcak bir
yemek sunmuştur.
Souvlaki – Şiş-Kebab
Şiş kebabını kömür ateşi üzerinde pişirme
k, binyıllarca
öncesine dayanan birçok kültürü kapsaya
n leziz bir
geleneğe aittir.
Antik Çağ‘da Bar-B-Q: M.Ö.
5. yüzyıldan kalma Yunan
vazolarındaki resimler etin
şişlerde nasıl kızartıldığını
göstermektedir.
ura
su, salam
harat so
Garum
n
Roma ba
tıklarında
En sevilen kletilmiş balık ar ratı Yunanbe
r bu baha calılardan
suyunda
Romalıla
rta
r.
Ka
tu
ki
uş
oluşm
rika‘da
rluğa
Kuzey Af bütün İmparato
u
lardan ve
ve garum
öğrenmiş r.
dı
yaymışlar
Roma‘daki Monte Testaccio, İtalya: arkeologlar bu tepenin
53 milyon amforanın kırıklarından oluştuğunu tahmin
etmektedir.
unu çok
n domuz
kleri yaba serek nefis bir
ke
yle şişledi
şeklinde
) bütünü
aggi:
mıştır:
ks
M
lim
la
di
di
ık
ve
de
su
ni aç
(Hop
ılar ise
balık so
mek tarifi
Oburiks
r. Romal
üğü otu,
Garum, yalı Asteriks ve
rtmışlardı
Apicius ye noz, çobandüd a
da
Gal
inde kıza ek kitabı yazarı
r
sonr
ay
er
k
hu
m
üz
eş
ca
k,
in
M
tırıla
keki
ateş
yem
ı
rış
e
k,
al
ine)
ld
ka
öş
m
ki
nk
ile
şe
Ro
yu
natı üzer
uşlardır.
basit bir
ne, merca
mura su
pişirme sa
ya koym
myon, na nilen balıklı sala
(Yemek
sosla sofra mu, dereotu, ki
“ de
quinaria
um
co
ar
re
hu
“g
to
De
kereviz
ber, önce
tırılacak.
ve karabi
p ile karış
zencefil
l ve şara
sirke, ba
havanda
VIII, 1,8
Hamam Kültürü
Yaşam kaynağı su
Romalılar büyük thermae veya küçük
balinea‘larda büyük tutkuları olan banyo
yapmakla uğraşmışlardır. İki terimin kökü yunancadan gelmektedir ve helenistik Doğu‘da
doğru yıkanma zevkinin kökenine işaret etmektedir. Fakat bu gösterişli yapılar Romalılara
has bir özelliktir. Bu banyo tesisleri Roma
uygarlığının ve yaşam tarzının üstün bir kalıbı
olmuştur.
Kaplıcadan sağlık tapınağına
Bu tesisler ilk önce kaplıcaların olduğu yerlere,
insan sağlığını desteklemek amacıyla ve tıbbın
ve sağlığın tanrısı Asklepios için bir tapınak ile
kurulmuştur. Kısa bir süre sonra bu tesisler lüks
donatılmış eğlence ve eğitim merkezleri, fitnes
kulübü ve herkes için bir buluşma noktası haline gelmiştir.
Roma kaplıcası bir başarı hikâyesi olmuştur:
soğuk, ılık ve sıcak su havuzları, terleme kabini
– neredeyse modern bir sauna görünümüyle
karşılaştırılabilir – bir jimnastik odası, ısıtılabilen
bir dinlenme ve masaj bölümü ile döşenmiştir.
En ücra eyaletlerde oturanlar bile bu lüksten
vazgeçmek zorunda kalmamışlardır.
İmparatorluğun çöküşünden sonra bu Roma
kültür fenomeni önce birçok bölgelerde devam ettirilmemiştir. Fakat İslam kültürleri buhar
banyosunu hamam türünde benimsemişlerdir.
Bugün Roma usulü banyo kültürü yeni bir
kalkınma yaşamaktadır. Sağlık ve Spa merkezlerinde modern toplum beden ve ruh dinlendirmektedir.
Güney Almanya‘daki Badenweiler beldesindeki Roma
kaplıcaları M.S. 1. yüzyıldan kalma önemli bir kaplıca tesisidir. Kaynak tanrıları sağlık ve hatta şifa garanti etmişlerdir.
Roma‘daki (İtalya) Trajan kaplıcaları aşağı yukarı toplam
100.000 metre karelik bir alana sahip ve aynı anda 1000 kişi
tarafından ziyaret edilebilir halde olmuştur. Ana sarnıç 7,5
milyon litre su kapsamaktadır.
Hamam, bir buhar banyosu olup, Bizanslılar tarafından
da kullanılmış olan Eski Yunan ve Roma kaplıcasının
geliştirilmişidir.
Alkışlar
Kült oyunlar
Avrupa tiyatrosunun başlangıcı dini ve tapınma
ile ilgili alanda yatmaktadır ve M.Ö. 3. binyıla
kadar uzanmaktadır. Girit‘te arkeologlar
geçenlerde Minos saray duvarlarındaki dört
köşeli meydanlarda tiyatro ile ilgili öğelerle dini
oyunlar farketmişlerdir. Seyirciler gösterileri taş
basamaklar üzerinden takip etmişlerdir.
Atina‘daki Antik Dionysos Tiyatrosu 17.000 seyirciye yer
vermiştir. Sadece trajedi ve komedi gibi oyun türleri değil,
aynı zamanda basamaklarla yükselen, yarım daire biçimli
seyirci salonu ile önüne dikey biçimde yerleştirilmiş sahne de
Eski Yunanistan‘dan gelmedir.
Herkese eğlence
Yunanistan‘ın Klasik Dönem‘inde, sahne
binası, skene, yada salon, theatron, gibi
tiyatroya özgü öğeler yer almaya başlamıştır.
Atina‘daki M.Ö. 5. yüzyıla ait Dionysos tiyatrosu, Antik tiyatronun ve bununla birlikte günümüzün modern tiyatrolarının başlangıcı olarak
kabul görmüştür. Buradan itibaren bu sanat
dalı tiyatro mimarisi ile birlikte bütün Akdeniz
bölgesinde yayılmaya başlamıştır.
Tiyatro eserlerinin içerikleri giderek toplumu
eleştirici, siyasi ve sanatsal açıdan düşündürücü
olmaya başlamıştır. Sahneye sadece çeşitli
maskeler taşıyan erkekler çıkmıştır.
Knossos‘taki Minos Sarayı‘nın kuzeybatı kenarında seyirciler
için basamaklı, dört köşeli meydan tesisi kurulmuştur.
Burada belki o meşhur boğa atlayışı olmuştur.
“Perde açılsın“
Romalılar tiyatroyu bütün ana düşüncesiyle
Yunanlardan almış ve Roma İmparatorluğu‘nun
her alanını kapsayacak şekilde yaymışlardır.
Bu şekilde tiyatro halk tarafından çok sevilmiştir,
büyük bir popülariteye erişmiştir ve kamusal
kültür ve değerlerde bir değişime sebep
olmuştur.
Bugün dünyanın her kentinde tiyatrolar
bulmaktayız. Oyunların konuları binyıllar içerisinde hemen hemen hiç değişmedi. Bunlar
eskiden olduğu gibi hayatın içinden alınan ve
bundan dolayı her zaman güncel olan konular.
Şimdiki adıyla Ladenburg am Neckar olan Almanya‘daki
Roma şehri Lopodunum‘da bulunan, Roma tiyatrosuna ait
“taştan bank“ı vakfedenin kitabesini göstermektedir.
Böylece oturacağı yer daima ayırtılmış görünmekteydi.
Roma dönemine ait en iyi şekilde korunarak gelmiş Antik
tiyatro Aspendos‘ta, Türkiye‘nin güneyinde bulunmaktadır.
Selçuklular 11. yüzyılda tiyatroyu kervansaraya dönüştürmüş ve
bu şekilde taş soygunculuğundan ve çöküşten korumuşlardır.
Ortaklar ve Eurolog -ürünleri
Proje yönetimi:
Prof. Dr. Harald Siebenmorgen,
Dr. Katarina Horst,
Angelika Zinsmaier M.A.,
Alexandra Neuner M.A.
(Badisches Landesmuseum
Karlsruhe, Deutschland).
Ürünler: Eurolog – Avrupa Antik
Çağ ile diyalogda.
Gezici sergi ve rehber broşürü.
1. proje ortağı:
Prof. Dr. Athansaia Kanta,
Manolis Vrachanakis
(Girit‘in Kandiye‘deki
23. Anıtlar Müdürlüğü,
Yunanistan)
Ürünleri: „Minoan Crete
and the Origins of Ancient
Greek Theatre“, kültür
turları düzenleyen rehberler
için rehber kitabı ve „The
Performance“, çocuklar ve
yetişkinler için bir masal.
2. proje ortağı:
Seher Türkmen,
Gülcan Demir,
Belgin Savaş,
Faruk Yılmazer,
(Alanya Müze Müdürlüğü
/T.C. Kültür ve Turizm
Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve
Müzeler Genel Müdürlüğü,
Türkiye)
Ürün: “Tatil Kitabım“
isimli bir çocuk kitabı
3. proje ortağı:
Dr. Claudio Parisi-Presicce,
Dr. Isabella Damiani,
Dr. Klaus Werner
(Musei Capitolini – Direzione
Musei. Sovrintendenza
Capitolina ai Beni Culturali,
Roma Capitale)
Ürün: müzelerdeki nesnelerin tanımlaması için
Capitolini.info, NFC enabled
website
Bağlı olan ortak:
Prof. Dr. Taher Ghalia,
Soumaya GharsallahHizem (Musée du Bardo
Tunis, Tunesien)
Nisan 2012 Eurolog- Summer School (yaz okulu) için
toplantı yeri, “Arkeolojide
kültürlerarası yetki“ konulu
bilimsel sempozyum.
Bütün Eurolog-ürünlerini, Summer School konferanslarını ve diğer bilgileri: www.eurolog-project.eu
internet sayfasında bulabilirsiniz.