DİNİMİZ İSLAM Alış Veriş Bilgileri

Transkript

DİNİMİZ İSLAM Alış Veriş Bilgileri
www.dinimizislam.com
DİNİMİZ İSLAM
www.dinimizislam.com
Alış Veriş Bilgileri
Künye
Sahibi:
Mehmet Ali Demirbaş
Gazeteci – Yazar
29 Ekim Cad. No:23 Kat:4
Yenibosna İstanbul
Tel: (0212) 454 38 20
[email protected]
Hazırlayan:
www.bizimsahife.org
1
www.dinimizislam.com
Alış Veriş Bilgileri
İÇİNDEKİLER
Alacağı bağışlamak
3
Alış verişte yemin etmek
3
Darasını almak gerekir mi? 4
Bâtıl olan satışlar
5
Bereketli olsun
7
Borçluya mühlet vermek
8
Borcu geciktirme cezası
9
Borç vermekle ilgili çeşitli
sorular
10
Borcu inkâr
12
Borsa
13
Bulunan şeyler
15
Cuma günü öğle vakti
alış veriş
16
Çekiliş kuponu almak
16
Alış verişle ilgili çeşitli
sorular
17
Çocuğun malı ve alış verişi 34
Çok kazanmak için çok
çalışmak
38
Depozit, Kapora ve Komisyon 40
Din istismarı
41
Dini kitapların ticareti
44
Dinimizde avcılığın yeri
44
Dinimizde kâr haddi
47
Emanet mal
50
Emekli maaşı ve Nema
52
56
Eşlerin mal varlığı
Faiz
58
Fâsid alış verişler
70
Gayri Müslim ülkelerde
73
Hediye ve hükümleri
74
Helal rızık aramak
85
Hırsızlık ihtimali olan mal
İşçilerin durumu
Kâfire ücretle iş yapmak
Kâr zarar ortaklığı
Kiraya vermek
Miras
Ödünç vermek
Sigorta
Sözleşmeye uymak
Şarapçıya üzüm satmak
Şartlı satış ve hediye
Tazminat almak
Ticarette dinini kayırmak
Ticarette günahtan kaçmak
Ticarette ihsan
Ticari terimler
Vade farkı istemek
Zengin olmak ve iflas etmek
Kredi çekmek ve kredi
kartı kullanmak
Habersiz şeker almak
Rızkın mahiyeti
Tarla ve içindekiler
Değişmekte faiz
Maç tahmini mekruh mudur?
Ticarette ırk, din farkı olmaz
Mühayee ne demektir?
Pazarlık sünnettir
Teayyün etmek
Mislî ve kıyemî mal
Ticaretin önemi
Vakıf malı
2
92
93
93
95
97
103
111
118
122
123
124
125
126
128
132
134
135
137
138
141
141
144
144
146
147
148
149
150
151
152
152
www.dinimizislam.com
Alış Veriş Bilgileri
Alacağı bağışlamak
Sual: Fakir birinde alacağım var. Ödeyemiyor. Almasam sadaka
yerine geçer mi? Bağışlamanın dindeki yeri nedir?
CEVAP
Borçlu fakir ise hediyeniz sadaka olur. Alacağı bağışlamak çok
sevaptır.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Hiçbir himayenin bulunmadığı kıyamet gününde, Allahü
teâlânın himayesine girmek isteyen, alacağını bağışlasın!) [Taberani]
(Alacağını bağışlayan, kıyamet günü Allahü teâlânın
himayesindedir.) [Begavi]
(Kıyamette Allahü teâlânın himaye edeceği insanların ilki, eline
geçinceye kadar fakirdeki alacağını erteleyen veya Allah rızası için
alacağını bağışlayan ve senedini yırtıp atandır.) [Taberani]
(Veren el, alan elden üstündür.) [İbni Huzeyme]
Alış verişte yemin etmek
Sual: Bir malı beğendirmek gayesiyle yemin etmekte mahzur var
mıdır?
CEVAP
Doğru da olsa, alış veriş yaparken yemin etmemelidir! Hadis-i
şeriflerde buyuruldu ki:
(Malını, yemin ederek beğendirene kıyamette merhamet
edilmeyecektir.) [Müslim]
(Alış-verişte "Vallahi böyle, billahi öyle değildir" diye yemin
edenlere ve sanatkârdan, "Yarın gel, öbür gün gel" diye sözünde
durmayanlara yazıklar olsun!) [Deylemi]
(Yalan yemin ile mal çok satılsa da böyle kazancın bereketi
olmaz.) [Buhari]
(Alıcı ile satıcı birbirine doğru söyleyip, nasihat edince,
kazançları bereketli olur, malın kusurunu gizleyip, yalan söyledikleri
zaman bu bereket kalkar.) [Buhari]
(Alış verişte çok yemin etmek, malın bereketini giderir.) [Müslim]
(Bir zaman gelecek ki, insanlar, yalnız malın, paranın gelmesini
düşünüp, helalini, haramını düşünmeyeceklerdir.) [R. Nasıhin]
3
www.dinimizislam.com
Malını müşteriye gösterirken tüccarın Allah demesi, Kelime-i tevhid
okuması günahtır. Bunları para kazanmaya alet etmek olur. (El-İhtiyar)
(El-İhtiyar) kitabındaki bu ifadeden, müşteri çekmek gayesiyle
dükkanına dini levhalar asmak da, dini ticarete alet etmek olacağı
anlaşılmaktadır. Hele dinden imandan habersiz kimselerin bu hareketi,
din istismarı olur.
Akıllı, ahiretin sonsuz kazancını dünyanın geçici kârı ile değiştirmez.
Bütün iyiliklerin, dinin emirlerine uymakta ve yerine getirmekte olduğunu
bilir.
Alış verişte yemin etmek
Sual: Pazarcılıkta yemin edince, bir güven meydana geliyor. Satış
daha çok oluyor. Doğru olarak yemin etmenin mahzuru var mıdır?
CEVAP
Doğru da olsa, çok yemin etmek, Allahü teâlânın ismine ve yemine
kıymet vermemek olur. Bunlara kıymet vermeyerek yemin etmek, çok
çirkindir. Mal satmak için Allah’ın ismini alet etmemelidir. Bir hadis-i şerif
meali şöyledir:
(Satışlarda çok yemin etmekten sakının! Çok kazansanız da,
perişan olursunuz.) [Müslim]
(Yemin malı sattırırsa da, malın bereketini kaldırır.) [Buhari,
Müslim]
Demek ki çok kazanmak değil, malın bereketli olması önemlidir.
Bereket, az malın çok faydası olmak, çok işe yaramak demektir. Hele
yalan yere yemin edilirse ve hile yapılırsa çok tehlikelidir. İki hadis-i şerif
meali daha:
(Malını yalan yeminle satan kimseye, ahirette acı azap vardır.)
[Müslim]
(Ticarete hıyanet karışınca, bereket gider.) [İhya]
Tartıda hile yapmak da büyük günahtır. Bir ayet-i kerime meali
şöyledir:
(Verirken noksan, alırken fazla ölçenlere acı azaplar yapacağım.)
[Mutaffifin 1]
Darasını almak gerekir mi?
Sual: Tuz, hurma kiloyla alınmaz, ölçekle alınması gerekir diyorlar.
Bir de, baklava alırken, bana bir kilo baklava ver diyoruz. O da kartonuyla
tartıp veriyor. Diyelim baklavanın kilosu 10 liraysa, on lirayı veriyoruz.
Yahut 20 lira veriyoruz o bize 10 lira veriyor. Poşetle, kese kâğıdıyla da
4
www.dinimizislam.com
tartılan gıdalar oluyor. Bazıları, (Böyle alış veriş fâsid olur, darasını ayrıca
alması gerekir) diyor. Böyle bir şey var mı? Yaptığımız alış veriş sahih
olmuyor mu?
CEVAP
Böyle alış verişler sahihtir, fâsid değildir. Hatta biz bir kilo ver dedik,
o da 950 gram verse, yine sahih olur. Çünkü 900 gram veya 1100 gram
gıdayla poşeti veya kartonu, 10 liraya almış oluyoruz. Bu, götürü alış
verişe giriyor. Bunun hiçbir sakıncası yoktur. Bu iddialar, fıkıh kitaplarını
yanlış anlamanın neticesidir.
Tuzu, hurmayı da aynı şekilde almanın hiç mahzuru olmaz. Yani bir
kilo hurma ver deriz, bu ne kadar deriz, fiyatı neyse onu alır. Bunun hiç
mahzuru olmaz. 1 kilo hurmayı götürü usulüyle almış oluyoruz. Bir kilo
hurma ver desek de, tart desek de fark etmez. Satıcı bir kilodan az veya
çok tartsa da, yine fark etmez. Çünkü biz o miktarı satın alıyoruz. Buna
ne kadar vereceğiz demeye de, bunu sattın mı demeye de gerek yok.
Satıcı şu kadar vereceksin derse veya verdiğimiz paradan belli bir miktar
alsa, biz de razı olsak, hiç konuşmasak da alış veriş sahih olmuştur.
Götürü usulü
Sual: Tenekeyle beş kiloluk zeytinyağı satılıyor. Ama tenekesiyle 5
kilo geliyor, net 5 kilo değildir. Böylece satın almakta bir sakınca var
mıdır?
CEVAP
Hayır. Kabıyla olunca, götürü usulüyle alınmış oluyor. Hiçbir
sakıncası yoktur. Poşetle, kese kâğıdıyla alınanlar da böyle caizdir.
Kabıyla birlikte alınmaktadır.
Bâtıl olan satışlar
Sual: Alış veriş yapıyoruz. Ama dinimizin bu husustaki hükümlerini
bilmiyoruz. Bu ilim bilinmezse ne olur?
CEVAP
Alış veriş ilmi bilinmezse günaha girilir. Bazı fâsid satışlar, gayri
müslim ülkelerde caizdir; fakat bâtıl olan satışlar, gayri müslim ülkelerde
de caiz değildir, haramdır.
Bâtıl satışlardan bazıları şunlardır:
1- Mal sayılmayan şeylerin satılması bâtıldır. Mesela kan, kendi
ölmüş hayvanın leşi mal değildir.
2- Mülkü olmayan şeyi satmak bâtıldır. Mesela denizdeki balığı
yakalamadan önce satmak bâtıldır. Satış yaptıktan sonra balıkları tutup
5
www.dinimizislam.com
müşteriye verse yine sahih olmaz. Balıkları tuttuktan sonra satılır.
3- Henüz yavru doğmadan ve ineğin memesindeki sütü sağmadan
önce satmak bâtıldır. Memedeki sütü satabilmek için, ineğin sahibine,
sütün değerine yakın bir para ödünç verilir. İneğin sahibi de hayvanından
çıkan sütü her gün ödünç verir. Sonra takas yolu ile ödeşirler.
4- Ağaçta belirmemiş olan meyveyi satmak bâtıldır.
5- Yedi yaşından küçük çocuğun alış verişi bâtıldır. [Ancak çocuğun
eve getirdiği şeyleri ana veya babası görüp razı olursa alış verişi sahih
olur.]
6- Canlı hayvanın etini tartı ile satmak bâtıldır. [Fakat, satıcı tartıp
hesap eder, şu kadar lira der. Alıcı da, bu koyuna o kadar lira veriyorum
derse mahzuru olmaz.]
7- Ayakkabıyı, henüz yapmadan satmak bâtıldır. Ismarlama sûreti ile
yapmak caizdir.
8- Leş derisini dabağlamadan satmak bâtıldır. Leşin kemikleri,
boynuzu, tüyü, kılı satılır. Domuzdan başka eti yenmeyen hayvanları ve
haşaratı ve balıktan başka deniz hayvanlarını, ancak kullanmaları faydalı
olduğu zaman satmak caiz olur. Domuzdan başka eti yenmeyen
hayvanlar Besmele ile kesilince veya avlayınca derisi temiz olur.
9- Bir binanın üst katı yıkıldıktan sonra, yalnız bu üst katını satmak
bâtıldır. Çünkü, mal kalmamıştır. Mevcut olan mal satılır. Hak, yalnız
olarak satılmaz. Bunun için, alınacak maaşı almadan önce satmak,
bunların çeklerini bankaya kırdırmak bâtıldır.
10- Bir kimse, cinsini söyleyerek bir şey satsa, bu şey başka cinsten
çıksa, satış bâtıl olur. Mesela bulgur diye alıp, pirinç çıksa, bâtıl olur.
11- Kaybolan eşyayı satmak bâtıldır.
12- Falan şey olursa veya olmazsa, bu malı sana sattım diye satış
yapmak bâtıl olur. [Mesela Polatlı il olursa, bu malı sana bin dolara sattım
veya deprem olmazsa, bu evi sana 20 milyara sattım demek gibi]
13- Satıcıya ve müşteriye faydası olmayan şartla alış veriş sahih
olup, şart edilen şey yapılmaz. Mesela, binmemek şartı ile bir hayvanı
satmak, müşterinin kendi giymemesi şartı ile elbise satmak, başkasına
satmamak veya hediye etmemek şartı ile satın almak sahih olup, bu
şartların hepsi boştur, yapılmaz. Mesela kesmek şartı ile koç satın almak
sahihtir; fakat şart geçersizdir. Bir malı, bu şehirde satmamak şartı ile
satın almak sahih olup, şart bâtıldır. Bir evi yıkmak şartı ile satın almak
sahih; fakat şart bâtıldır, yani yıkmak gerekmez.
14- Bir satışta, malın ve paranın ikisi de deyn olursa, alış veriş sahih
olmaz, bâtıl olur. Deyni, deyn karşılığı satmak bâtıldır. Bunun için, her
6
www.dinimizislam.com
çeşit alacak, teslim alınmadan önce, hiç kimseye veresiye satılamaz.
[Kendinde bulunan mala Ayn, kendinde bulunmayana Deyn denir]
15- Ücret ile ibadet yaptırmak veya ibadetin sevabını başkasına
satmak bâtıldır.
Ağaçtaki meyveyi satmak
Sual: Ağaçtaki olmuş meyveyi tarladaki olmuş kavun karpuz gibi
ürünleri, ölçmeden, götürü usulüyle satmak caiz midir?
CEVAP
Elbette, caizdir. Tartmak gerekmez. Götürü usulü uygundur. Henüz
belirmemiş olan ürünü satmak batıldır; fakat ürün yenecek halde olmasa
bile, müşteri hemen toplayacaksa, satmak caiz olur. Toplamayıp, ağaçta
kalmasını istemek caiz olmaz. Olmuş ürünü ise satmak caizdir.
Sürpriz paket
Sual: Sürpriz paket diyerek bazı satışlar yapılıyor. Satıcı firma,
pakete bazı ürünler koyuyor, ama içinde neler olduğunu söylemiyor.
Böyle bir paketi satın almak caiz olur mu?
CEVAP
Hayır, ne olduğu bilinmeyen mal satılamaz. Gözümüzle görmesek
de, içinde ne olduğunu bilmemiz lazımdır. Müşterinin görmediği malın
yerini, sıfatını, arsasının hududunu, cinsini, miktarını satıcı bildirmezse,
alış veriş fâsid olur.
Bir kimse, cinsini söyleyerek bir şey satsa, bu şey başka cinsten
çıksa, satış batıl olur. Mesela fındık olarak alıp, fıstık çıksa, bâtıl olur.
Müşteri, çıkan mal mevcutsa, geri verir. Mevcut değilse, parasını geri alır.
Parayı önce vermek
Sual: Ekmek alacağımız zaman önce parasını verip, ekmeği sonra
alsak uygun olur mu?
CEVAP
Evet, en uygunu budur. Pazara gidip 5 liralık şu meyveden ver
diyerek, önce 5 lirayı vermek de aynı şekilde uygun olur. O zaman eksik
veya fazla tartılsa da, götürü usulüyle, tartılmış olan miktar 5 liraya
alınmış olur.
Bereketli olsun
Sual: Halk arasında, "Geliri az ama bereketlidir" ve "Bereketli olsun,
bereketini bul" gibi sözler söyleniyor. Bereketin dinimizdeki yeri nedir?
CEVAP
Bereket, az malın çok faydası olmak, çok işe yaramak demektir. Az
7
www.dinimizislam.com
bir mal, bereketli olunca, çok kimsenin rahat etmesine, çok iyi işlerin
yapılmasına yarar. Bereketli olmayan çok mal vardır ki, sahibinin
dünyada ve ahirette felaketine sebep olur.
O halde malın çok olmasını değil, bereketli olmasını istemelidir!
(K.Saadet)
Bereketin dinimizdeki önemi büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Alış verişte çok yemin etmek, malın bereketini giderir.) [Müslim]
(Ticarette bereket vardır, ticarete yalan, hıyanet karışınca
bereket gider.) [Buhari]
(Evinden erken çıkanın işi bereketli olur.) [Bezzar]
(Namaz kılanın rızkı bereketli olur, kılmayanın bereketsiz olur.)
[M. Cenne]
(Vadeli alış verişte, ödünç vermekte ve arpa karışmış ekmekte
bereket vardır.) [İ. Mace]
(Şarkıcı ve faizcilerin kazancında bereket olmaz.) [Deylemi]
(Rızkına razı olanın bereketi artar, razı olmayanınki bereketsiz
olur.) [Ahmed]
Borçluya mühlet vermek
Sual: Borcunu ödeyemeyene, mühlet vermek gerekir mi?
CEVAP
Borcunu gerçekten ödeyemeyenlere mühlet vermek farzdır, çok
sevaptır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kıyamet gününün dehşetinden kurtulmak ve Allahü teâlânın
himayesine sığınmak isteyen, darda kalan borçluya mühlet versin!)
[Taberani]
(Darda olanı feraha kavuşturan veya böyle bir kimsenin borcunu
ödeyeni, Allahü teâlâ kıyamet gününün dehşet, korku ve
sıkıntılarından kurtarır.) [Müslim]
(Fakir borçluya, borcunu ödemesi için kolaylık gösterene, her
gün o borç miktarı kadar sadaka sevabı yazılır.) [İ.Ahmed]
(Bir kimse, borcunu ödeyebileceği vakte kadar fakire mühlet
verse, günahlarından tevbe etmesi için Allahü teâlâ da ona mühlet
verir.) [Taberani]
(Musibetten kurtulmak, istediğine kavuşmak ve Arşın gölgesine
sığınmak isteyen, eli darda olanın borcunun vâdesini uzatsın veya o
borcu bağışlasın!) [Abdürrezzak]
(Kıyamette günahı çok bir müslümanı hesaba çekerler. O kimse
de (Benim hiç iyiliğim yoktur. Sadece çırağıma, "Fakir olan borçluları
8
www.dinimizislam.com
sıkıştırma, ne zaman ellerine geçerse, o zaman vermelerini söyle, bir şey
isterlerse yine ver, boş çevirme!" diye söylerdim) der. Allahü teâlâ da, o
kimseyi affederek buyurur ki: (Ey kulum, bugün sen fakir,
muhtaçsın. Sen dünyada benim kullarıma acıdığın gibi, bugün biz
de sana acırız.) [Buhari]
Sual: Bazı kimselerde alacağım var. Verecek güçleri yok. Vermeleri
için sıkıştırsam günah olur mu?
CEVAP
Evet, borcunu veremeyen fakirleri sıkıştımak haramdır. Hadis-i
şeriflerde buyuruldu ki:
(Kıyamet gününün sıkıntılarından kurtulmak isteyen, eli darda
olana, alacağını tehir etsin veya bağışlasın!) [Müslim]
(Bir müslümana Allah rızası için ödünç verene, her gün için
sadaka sevabı verilir. Fakirden alacağını çabuk istemeyene, her gün
için malın hepsini sadaka vermiş gibi sevap verilir.) [Hakim]
(Kim, fakirdeki alacağını tehir eder veya bağışlarsa, Allahü teâlâ
da, kıyamet günü onu kendi himayesine alır.) [Taberani]
Borcu geciktirme cezası
Sual: Müteahhit yapacağı evi, anlaşma tarihinde teslim etmezse,
geciken her gün için belli bir gecikme tazminatı vermesini şartnameye
koymak ve geciktiği takdirde gecikme tazminatı almak caiz midir?
CEVAP
Evet caizdir. Ancak, vaktinde ödenmeyen alacak için caiz olmaz.
Çünkü alacak, evi teslim etmeye benzemez. Alacağını tehir ederek fazla
istemek faiz olur. Alacaklının zarar etmemesi için, paranın o günkü
kıymeti altın olarak hesaplanır. Ödeneceği gün, altın olarak verilir. Dolara
veya herhangi bir eşyaya göre hesaplanmaz. Kıymet denilince, altın
anlaşılır, başka mal ve para anlaşılmaz. Çünkü eşyanın kıymeti altın ile
anlaşılır. (Keşfi rümuz-i gurer)
Sual: (Elektrik, doğalgaz, su parasını geciktikten sonra ödenince
alınan fazlalık faizdir, büyük günahtır. Kredi kartlarını zamanında
ödemeyince de alınan fazlalık da böyledir) deniyor. Unutulduğu için veya
elde para olmadığı için ödenemezse, verilecek fazlalık faiz olur mu?
CEVAP
Bunlar gecikme cezasıdır. Kırmızı ışıkta geçince ceza yazarlar,
adına faiz dense de cezadır. Bir malı belli bir kârla satan kimse, (Şu
kadar kâr alıyorum) yerine (Şu kadar faiz alıyorum) dese faiz olmaz.
9
www.dinimizislam.com
Zaruretsiz gecikme cezasına çarpılmak da günahtır. O ayrıdır. Gecikme
cezalarına faiz denilse de, faiz olmaz.
Borç vermekle ilgili çeşitli sorular
Sual: Borcu ödemeyip geciktirmek günah mıdır?
CEVAP
Borcunu vaktinde ödemeyen kimsenin, gelip mühlet istemesi gerekir.
Ödeme imkanı olduğu halde, borcunu geciktirmek günahtır. Hadis-i
şeriflerde buyuruldu ki:
(Herhangi bir kimse, imkanı olduğu halde, borcunu vermeyip
geciktirirse, [borcunu verinceye kadar] her gün amel defterine
zulmetme günahı yazılır.) [Taberani]
(Ödememek niyetiyle borçlanan, Kıyamete hırsız olarak gelir.) [İ.
Mace]
(Aldığı borcu ödemek istemeyene Allahü teâlâ, kıyamette, “Bu
kimsenin hakkını sende bırakacağımı mı zannettin?” buyurarak, o
kimsenin iyi amellerini alıp diğerine verir. Eğer borcunu vermeyenin
iyi ameli yoksa, borç verenin kötü amellerini, günahlarını borçluya
yükler.) [Taberani]
(Zenginin [ödeme imkanı olanın] borcunu ödemeyip, oyalaması
zulümdür.) [Buhari]
[Borcu vaktinde ödememeye zulüm, ödemeyene de zalim denmiştir.]
(Allahü teâlâ zalim zengini sevmez, ona buğzeder.) [Bezzar]
Borcu olan, borcunu ödemeden sadaka vermemelidir. Çünkü hadis-i
şerifte, (Borcu var iken verilen sadaka kabul olmaz) buyuruldu.
(Buhari)
Verilmeyen zekât da borçtur. Borcu ödemek, zekât vermek farzdır.
Zekat borcu olanın verdiği sadaka kabul olmaz. Önce bu borçları ödemek
gerekir. Bunun gibi farz borcu olanın nafile namazları da kabul olmaz.
Sünnetler de nafile demektir. (N. Fıkhıyye)
Borçlanmamaya çok dikkat etmelidir! Hazret-i Lokman Hakim, (Borç
yükü altında ezilmektense, taş taşımayı tercih ederim) buyuruyor. Çünkü
borçlanmak, insanı küfre kadar sürükler. Peygamber efendimiz, (Ya
Rabbi, küfre düşmekten ve borca girmekten sana sığınırım)
buyurarak, borçlanmanın çok kötü olduğunu bildirmiştir. (Nesai)
Sual: Bir arkadaşa borcum var. Fakat ödeyecek param yok. Bazı
eşyalarımı satıp ödemem gerekir mi?
CEVAP
Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye’de diyor ki:
10
www.dinimizislam.com
Hadis-i şerifte, (En iyiniz, borcunu bir an önce ödeyeninizdir)
buyuruldu. Bir kimse, malı olduğu halde, borcunu ödemeyi bir saat
geciktirirse, zalim ve asi olur. Namaz kılarken de, oruç tutarken de,
uykuda da, yani her an, lanet altında bulunur. Borç ödememek öyle bir
günahtır ki, uykuda bile durmadan yazılır. Malı olmak, parası olmak
demek değildir. Satılık bir şeyi olup da, satmazsa, günah işlemiş olur.
Buhari’deki hadis-i şerifte, (Borcu var iken verilen sadaka kabul
olmaz) buyuruldu. Âlimler de, (Borcu olan kimse, borcunu ödemedikçe
yağlı ve sirkeli yemek yememelidir) buyuruyorlar.
Ödünç veren kimse, "İstediğin zaman öde, benim ihtiyacım yok"
dese de, ödeme imkanı varsa ödememek mekruh olur.
Borcu başka maldan ödemek
Sual: Altın lira olarak alınan borç ödenirken, o andaki piyasa değeri
para olarak veya yağ, pirinç veya başka şey verilse uygun olur mu?
CEVAP
Alacaklı kabul ederse uygun olur.
Ödünç verirken
Sual: Altının gramı 35 lira olduğu zaman, birisine ödünç para
verirken 350 lira verip, (Eline geçtiği zaman 10 gram altın verirsin) demek
faiz olur mu?
CEVAP
İmam-ı Ebu Yusuf’a göre caiz ise de, şöyle yapmak daha uygun olur:
Ödünç alacak olan kimse, borç verecek olana 10 gram altını 350 liraya
satar. Parayı aldıktan sonra sattığı 10 gram altını borç verenden ödünç
alır. Böylece 350 lirayı almış ve 10 gram altın borçlanmış olur.
Altına göre ödünç vermek
Sual: 24 ayar altının bir gramının fiyatı 40 lira iken, bir arkadaş 400
lira ödünç istese, 400 lirayla 24 ayar altından 10 gram alınabilse,
arkadaşa 400 lirayı verip, ödediğin zaman 10 gram 24 ayar altın
alabilecek para istiyorum dense, bir yıl sonra altının fiyatı iki misline
çıksa, borç ödenirken 10 gram altın veya o kadar altın alabilecek kadar
para verilse, faiz olur mu?
CEVAP
Faiz olmaz, caiz olur, çünkü 10 gram altın verildi, 10 gram altın
isteniyor. Yahut o değerde para veya mal isteniyor. Altının değeri düşüp
çıkabilir. Önemli olan, borç ödenirken, verilen miktardan fazla
istememektir.
Borcu başkasına ödemek
Sual: Bir arkadaşa borcum vardı. Arkadaş iflas edip ortadan
11
www.dinimizislam.com
kayboldu. Başka bir arkadaşın da, bu iflas edende aynı miktar alacağı
varmış. Ben borcumu arkadaşa versem, bir gün çıkıp gelirse, iflas eden
şahsın, benden alacağını istemeye hakkı olur mu?
CEVAP
Evet, hakkı olur.
Faizini vermemek
Sual: Faizin haram olduğunu bilmiyordum. Amerika’da çalışırken bir
gayrimüslimden faizle para almıştım. Anaparayı ödedim. Alacaklı da
zaten istemiyor. Haram olan faizini ödemesem günah olur mu?
CEVAP
Günah olmaz.
Borç yiğidin kamçısıdır
Sual: (Borç yiğidin kamçısıdır) atasözüyle, Hazret-i Ali'nin,
(Dünyada en büyük sıkıntı borçlu olmaktır) sözü çelişmiyor mu?
CEVAP
Çelişmiyor, birbirini açıklıyor. İhtiyacı olunca borçlanmak günah
değildir. Peygamber efendimiz de borçlanmıştır. Bir demir zırh ceketini,
borcundan dolayı bir Yahudi'ye rehin bırakmıştı.
İnsan borçlu olunca, rahat olamaz, boş oturamaz, ödemek için
çalışır, gayret eder, bir an önce borcumu ödeyeyim der. Borcu
çalışmasına yardımcı olur. Yiğidin kamçısı da, bu demektir. Yiğit, kamçı
sayesinde, Hazret-i Ali'nin dediği sıkıntıdan kurtulur.
Borcu inkâr
Sual: Bir bakkala borcum vardı. Ödedim. Bakkal bir müddet sonra
borcumu ödememi söyledi. "Ödeseydin borcunu silerdim" dedi. Ben
verdim diye yemin ettim, o da vermedin diye yemin etti. Hangimizin
yeminine itibar edilir?
CEVAP
İki şahit yanında ödemeliydiniz. Yahut varsa senedi geri almalıydınız.
Veyahut borcunuzu gözünüzün önünde sildirmeniz gerekirdi. Bunların
hiçbirini yapmadığınıza göre, borcunuzu tekrar ödemeniz gerekir.
Satıcının yemini muteber olur. (Hidaye)
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Alıcı ile satıcı ihtilaf edince, şahit yoksa, satıcının sözüne itibar
edilir.) [Ebu Davud]
(Şahit dava edene, yemin, inkâr edene düşer.) [Darekutni]
12
www.dinimizislam.com
Borsa
Sual: Borsaya girmek, alım satım, yatırım yapmak caiz mi?
CEVAP
Caizdir. Hisse senedi almak, bir şirkete ortak olmak demektir; fakat
kumar oynar gibi, sürekli bununla meşgul olmamalıdır. Borsa yüzünden
evini barkını satan, hatta intihar edenler bile olmuştur.
Borsa ve at yarışları
Borsalar, hisse senetlerinin alım satımlarının yapıldığı yerlerdir. Bu
yolla, şirketler hisselerinin bir kısmını satarak karşılıksız yeni finansman
ihtiyacı sağlamakta, hisse senedi satın alanlar da atıl fonlarını bir şirkete
ortak olarak değerlendirme imkanı bulmaktadırlar.
Teorik olarak borsanın, ülke ekonomisi için faydası mevcuttur. Bir
şirketin hisse senedini satın almak, o şirkete ortak olmak anlamına
gelmektedir. Şirketin kârlılık, verimlilik gibi mali yapısındaki müspet veya
menfi değişiklikler, hisse senetlerinin itibari/cari (alım-satım) değerlerinde
de artış veya azalış şeklinde değişikliklere sebep olduğu gibi, gelecekteki
beklentiler de hisse senetlerinin itibari değerinin artmasına veya
azalmasına sebep olmaktadır.
Pratikteki borsaya bakarsak; tamamen farklı bir durum ortaya
çıkmaktadır. Mevcut borsa ile hisse senedi sahiplerinin ilişkisi, şirket ile
şirket ortağı arasındaki ilişkiye değil, kumara, daha ziyade de at yarışı
oynamaya benzemektedir. O kadar benzemektedir ki literatürleri de
benzerdir. Oynamak, tiyo almak gibi tabirler ortaktır. Mevcut haliyle
borsadaki amaç, hissedar olmak değil, kağıt almaktır. Alınan kağıdın bir
an önce değerinin artması beklenmekte, gözlenmekte ve izlenmektedir.
Borsada yoğun şekilde spekülasyonlar mevcuttur. Hisse senetlerinin
değerini ekonomik kriterlerden ziyade, spekülatif davranışlar
belirlemektedir. At yarışlarında da durum aynı şekildedir. Her ne kadar
çeşitli mali kriterler ile değerlendirmeler yapılsa da nihai olarak hisse
senetlerinin ne zaman ne kadar yükseleceğini veya düşeceğini tahmin
etmek mümkün olmamaktadır. At yarışlarında da birinci olacak at, çeşitli
kriterlerle (jokeyi, atın geçmişi, hangi yarışlarda ne dereceler aldığı, hangi
pistte iyi koştuğu gibi) değerlendirilerek tahmin edilmeye çalışılsa da,
nihai olarak birinciyi tahmin etmek mümkün olmamaktadır. Borsada
oynayanlar için de, at yarışı oynayanlar için de sonucu büyük ölçüde
şans belirlemektedir. Hiç tahmin edilemeyen bir at, yarışı kazanabildiği
gibi, hiç tahmin edilemeyen bir kağıt, kısa sürede büyük
kazandırabilmektedir. Her ikisinde de sonucu bilen ve belirleyen
spekülatörler mevcuttur.
13
www.dinimizislam.com
Borsada oynayanların hisse senetlerinin yükselişe veya düşüşe
geçtiğindeki tavrı aynen kumardaki tavırdır. Yükselmeye başladığında
daha da yükselmesi, düşmeye başladığında da her an yükseleceği
beklenmektedir. Kağıtların değerleri her an değişebileceği için yakın
takip gerekmekte, bu sebeple asli işlerden feragat edilmekte ve borsaya
büyük vakit ayrılmaktadır. Televizyonların teleteksleri, endekse
ayarlanmakta, seans odalarında tedirgin gözlerle ekranlar takip
edilmekte, gazetelerin borsa sayfaları derin incelemelere tabi
tutulmaktadır. Tiyolar beklenmeye, hangi kağıda oynamanın doğru
olacağı, hangi kağıdın kazandıracağı tahmin edilmeye çalışılmaktadır.
Kağıtların her an ve büyük artış veya azalışı mümkün olduğu için her iki
halde (aşırı sevinç veya aşırı üzüntü) borsada oynayanların ruh
sağlıklarına zarar vermekte, çeşitli dengesizliklere sebep olmaktadır.
Geçen gün gazeteler yazdı. Ankara’da bir borsacı, yatmış, kalb krizi
geçirerek ölmüş. Ya borsa hayali kurarken krize girmiş veya rüyada
borsa oynamış, kaybedince kalbi dayanamamış zavallının.
Borsada oynamak, aynen kumarda olduğu gibi büyük bir bağımlılık
oluşturmuştur. Elinde kağıdı olmayan oyuncular da kağıtları yakından
takip etmekte ve yükselen kağıtlardan alamadığına hayıflanmaktadır. Bu
bağımlılık beşeri münasebetlere de aksetmekte, borsada oynayanlar ile
yapılan sohbetlerde konu bir şekilde, mutlaka borsaya gelmekte, uzun
uzun borsa tahlilleri yapılmaktadır.
Borsada oynayanlarda da, yine aynı kumar oynayanlarda olduğu
gibi, kazanma hırsı aklı devreden çıkartmakta, kredi alanlar veya kredi
kartı ile nakit çekerek kağıt alanlar çıkabiliyor. (Adnan İlhan)
Hisse senedi
Sual: Haram iş yapan şirketlerin hisse senedini almak caiz olur mu?
CEVAP
Sırf haram işle meşgul oluyorsa caiz olmaz. Mesela bir şirket,
sadece içki satıyorsa, onun hissesi alınmaz. Yaptığı işler, helal ve haram
karışıksa, bunların hisselerini almak caizdir. Mesela banka ve sigorta
şirketlerinin, içki yanında başka helal ürünler de satan alışveriş
mağazalarının hisse senetlerini almak caizdir. Ebülleys-i Semerkandî
hazretleri buyuruyor ki:
Malının çoğunun helal olduğu sanılan kimsenin verdiği hediyeyi
almak ve onunla her çeşit alış veriş yapmak caiz olur. (Hadika)
14
www.dinimizislam.com
Bulunan şeyler
Sual: Yerde bulduğumuz bir şey bizim olur mu?
CEVAP
Bulunan şeylerle, selin, ırmağın getirdiği ve sokağa atılan şeylerin
hükmü farklıdır.
Bulunan şeyler, genel olarak kıymetli şeylerdir. Sahibi onu atmamış,
kaybetmiştir. Bulunup, sahibi bilinmeyen mala Lukata denir. Sahibine
vereceğinden emin olanın, korumak için alması sünnettir. Orada kalınca
zarar gelecekse, helak olacaksa alması farz olur. Varsa, iki şahit yanında
(Arayan olursa bana gönderin) der. Kalabalık bir yerde tarif ederek
sahibini arar.
Sahibi çıkıncaya veya durmakla bozuluncaya kadar saklarken helak
olursa ödemez. Sahibi çıkmayacağını veya bozulacağını anlarsa, artık
aramaz. Bulan zenginse, bir fakire sadaka olarak verir. Yahut fakir olan
ana-babasına, evladına veya hanımına bu malları sadaka olarak verir.
Şayet bunlar, aldığı şeyleri kendine hediye ederse, kendi de kullanabilir.
Sahibi sonradan çıkarsa, bunları kendi öder veya alan fakire ödettirir.
Selin getirdiği meyve, ağaç ve dallar ise bundan farklıdır. Irmağın,
selin getirdiği tahta parçalarını, ağaçları, dalları, meyveleri, zengin de
olsa herkesin alması, toplaması caiz olur.
Sual: Bulunan bir parayı almak zengine haram oluyor da fakire niçin
helal? Haram zengine de fakire de haram değil mi?
CEVAP
Dinimizin hükmü böyledir. Niçin böyle hüküm konulmuş denemez.
Zekat fakirin hakkıdır. Zengin, zekâtını başka zengine verse kabul olmaz.
Zenginin veya bir günlük yiyeceği olan fakirin dilenmesi haramdır. Zekat
fakirin hakkı olduğu gibi, bulunan para da sahibi bilinmiyorsa fakirin
hakkıdır. İçine haram karışmış helal parayı hediye olarak herhangi bir
kimseye vermek caizdir. Hepsi haram olan parayı hiç kimsenin alması
caiz değildir. Bir kimse, haram bir parayı fakire verse, fakir de haram
olduğunu bilmese, günahı fakire olmaz.
Fakirse giyebilir
Sual: Çalınan ayakkabı yerine bazen eski ayakkabı bırakılıyor.
Ayakkabısı çalınan kimse, fakirse, orada bulduğu ayakkabıyı giyebilir mi?
CEVAP
Fakirse giyebilir.
Atılan mal
Sual: Çöpe veya sokağa atılan, az çok değerli bir mal, bulunmuş mal
15
www.dinimizislam.com
hükmünde midir? Herkes kullanabilir mi?
CEVAP
Bulunmuş mal hükmünde değildir. O, atılmış maldır. Atılan malı,
zengin fakir, herkes alıp kullanabilir. Bulunan malı ise, fakire vermek
gerekir.
Selin getirdiği mal
Sual: Selin getirdiği malları herkesin alması caiz midir? Kimilerinin
hangi firmaya ait olduğu, üstlerinde yazılı oluyor. Firma sahipleri gelip
mallarının isteyince vermemiz gerekir mi?
CEVAP
Selin getirdiği tahta parçalarını, ağaçları, dalları, meyveleri, zengin
de olsa herkesin alması caiz olur; fakat firma sahiplerinin isimleri yazılı
mallar, kaybedilmiş mal hükmündedir. Sahipleri gelince, kendilerine
vermek gerekir. Eğer almayıp bırakırlarsa sokağa atılmış mal gibi olur,
herkes alabilir.
Başak toplamak
Sual: Tarladan veya ağaçlardan mahsulü topladıktan sonra,
alınmayıp tek tük geriye kalan başak veya meyveleri, başkasının
toplaması günah olur mu?
CEVAP
Bırakılmış, alınmamış veya atılmış şeyleri almak günah olmaz.
Cuma günü öğle vakti alış veriş
Sual: Cuma günü öğle ezanı ile imam selam verinceye kadar olan
zamanda alış veriş yapmak mekruh mu?
CEVAP
Dünyanın her yerinde mekruhtur.
Sual: Cuma günü öğle vakti, kadınların da alış veriş yapması
mekruh mudur?
CEVAP
Evet mekruhtur.
Çekiliş kuponu almak
Sual: Bazı mağazalar promosyon olsun diye, belli bir miktar alışverişi
geçen müşterilerine çekiliş kuponu veriyorlar. Bu kuponu almakta ve
çekilişe katılmakta mahzur var mıdır?
CEVAP
16
www.dinimizislam.com
Hayır hiç mahzur yoktur. Çünkü kupon için ayrıca bir para verilmiyor.
Ancak, bazı mağazalar da, (Falanca yere bir mesaj atarsan, çekilişe
katılmayı hak edersin) diyorlar. Bu kumara girer. Çünkü çekiliş için mesaj
atmak, piyango bileti almak gibidir.
Sual: Bir dondurma üreticisi ürettiği dondurma paketlerine araba
hediyesi çekilişi için şifre vermiş. Sadece dondurma alarak çekilişe
katılmak ve çıkarsa arabayı almak caiz midir?
CEVAP
Caizdir.
Alış verişle ilgili çeşitli sorular
Sual: Birine, (şu malı kaça satarsan sat, bana 3 milyon ver) desem,
o da dörde satsa, caiz olur mu?
CEVAP
Evet.
Sual: Zekat olarak, fakire altın lira veya bilezik veriyoruz. Sonra da,
(Eğer bozduracaksan rayiç fiyattan satın alabilirim) diyoruz. Satarsa
alıyoruz. Bunun mahzuru var mıdır?
CEVAP
Zekat olarak verilen altını rayiç fiyattan geri almakta mahzur yoktur.
Rayiç fiyattan ucuza almak ise mekruh olur. Zekat olarak verilen ticaret
eşyasının fiyatı her yerde aynı değildir. Geri alınırsa, fakir zarara
uğratılabilir. Bu bakımdan ticaret eşyasını fakirden geri satın almak
mekruh olur. Altını almak ise mekruh olmaz.
Sual: Bir arkadaşa "Evini on milyara satayım mı?" dedim. O da razı
oldu. Ben de 12 milyara sattım. Arkadaşa 10 milyar verdim. Yaptığım iş
günah oldu mu?
CEVAP
Arkadaşınıza, istediği fiyatı verdiğiniz için size günah olmaz.
Sual: Başkasının malını kazaen kıran yahut zarar veren tazmin eder
mi? Mesela komşu, çıkış kapısının önüne su şişesi koymuş. Görmeden
çarpıp kırdım. Ödemem gerekir mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Çöpe atılan kullanılmış eşyaları alıp kullanmak caiz mi, kul
hakkı olur mu?
CEVAP
Çöpe atılan şey kıymetli bile olsa, zenginlerin de onu alıp kullanması
caizdir, kul hakkı falan geçmez.
17
www.dinimizislam.com
Sual: Ne alırsan beş milyon lira diyerek satış yapılıyor. Caiz mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Meydana konmuş simitleri, para bırakıp alıyorlar. Caiz mi?
CEVAP
Rızası olduğu biliniyorsa, âdet edinmişse caiz olur.
Sual: Esnaf olarak kısaca neye dikkat etmemi tavsiye edersiniz?
CEVAP
Esnaf, hile yapmazsa, dürüst çalışırsa kazandığı helal olur. Hadis-i
şerifte buyuruldu ki:
(Bir satıcı, yalan söylemez, emanete riayet eder, verdiği sözden
dönmez, borcunu geciktirmez, alacaklısını sıkıştırmaz, satarken
malını fazla övmez ve alırken de kötülemez ise, kazancı ona
mübarek olur.) [Deylemi]
Hileli malı sağlam diye satmak, müslümana ihanet etmek, hakaret
etmek haramdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Bir müslüman, sattığı şeyin kusurunu bilip de söylemezse, bu
helal olmaz.) [Müslim]
(Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona hıyanet ve yalan isnat
etmez. Ona lakayd da kalmaz. Müslümanın müslümana ırzı, malı ve
kanı haramdır. Bir kimseye müslüman kardeşini tahkir etmesi şer
olarak yeter.) [Tirmizi]
Dürüst olarak ticaret yapmak çok iyidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Rızkın onda dokuzu ticarettedir.) [Said b.Mensur]
Ticaretten korkmamak gerekir. Çünkü atalarımız, (Korkak tüccar, ne
kâr eder, ne zarar) demişlerdir. Hadis-i şerifte de buyuruldu ki:
(Korkak tüccar, mahrum kalır, cesur tüccar, rızka kavuşur.)
[Kudai]
Sual: Ayakkabı tamirciliği yapıyorum. Bazı müşteriler, bıraktıkları
ayakkabılarını ya çok geç alıyor veya almaya hiç gelmiyorlar. Ben de, (15
gün içinde alınmayan ayakkabılardan mesul değilim) diye levha
hazırlattım. Ayrıca her müşteriye de, 15 gün geçerse, ayakkabılarını
tamir ücretine satacağımı da söylüyorum. İki ay beklettikten sonra
satıyorum. Böyle yapmam günah oluyor mu?
CEVAP
Müşterilerin, sizinle yapılan anlaşmaya uymaları gerekir. Uymazlarsa
siz mesul olmazsınız. (Mecelle)
Sual: İnternetten alış veriş sitelerinden standart mal alınabilir mi?
CEVAP
18
www.dinimizislam.com
Bir mahzuru yoktur.
Sual: Kendisi için para topladığım hasta öldü. Bu parayı ne
yapayım?
CEVAP
Fakirlere vermek iyi olur.
Sual: Ölene kadar içinde oturmak şartı ile evi birine hibe caiz mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Kıymeti farklı iki eşit arazi, kıymetine göre mi paylaşılır?
CEVAP
Evet. Yahut satılıp parası taksim edilir.
Sual: Banka teminat mektubu caiz mi?
CEVAP
Caizdir.
Sual: Kasaba 2 kg et verip 1kg da kıyma istedim. Getirdiğim ete,
kendi etini karıştırıp kıyma yaptı. 3 kg kıyma verdi. 1 kg kıyma parası
aldı. Caiz oldu mu?
CEVAP
Evet.
Sual: 100 kg buğday verip 70 kg un, 30 kg kepek almak caiz mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Bir malı üç milyara sattım. Daha teslim etmeden başka biri,
(ben beş milyar vereyim) dedi. İlk satıştan vazgeçmem caiz mi?
CEVAP
İlk alan, vazgeçmedikçe caiz olmaz.
Sual: Müşteri, (Üç gün içinde gelmezsem bu saat senin olsun) dedi.
On gün sonra geldi. Saatini vermezsem günah olur mu?
CEVAP
Günah olmaz. Fakat ihsan edip vermek çok sevaptır.
Sual: On gram altın değerinde, borç para versem, alırken de yine o
günkü rayice göre on gram altın değerinde para alsam caiz mi?
CEVAP
Caiz olur.
Sual: Pazarlıksız satış yapıyoruz demek caiz mi?
CEVAP
Evet. Pazarlık şart değildir. Pazarlık edilmesi iyi olur.
Sual: Radyo ve teyp satmak caiz mi?
CEVAP
19
www.dinimizislam.com
Evet. Çünkü haram işlerde kullanılacağı kesin değildir. Bıçak satmak
gibidir.
Sual: Fotoğraf yanarsa iade ederim diye peşin para almam caiz mi?
CEVAP
Evet.
Sual: 10 ton kağıdı 2 milyara sattım. Borçlu ödemedi. Kağıda zam
geldi. 10 ton kağıt 3 milyar oldu. 3 milyar istemem caiz mi?
CEVAP
Hayır. Altına göre kıymetini istemek caizdir.
Sual: Biri, parana karıştırabilirsin, bu parayı falancaya ver dedi.
Parayı harcadım. Ay başında parasını ödedim. Mahzuru oldu mu?
CEVAP
Acele ver demediği, vakit bildirmediği için günah olmaz.
Sual: Eşit para toplayıp yiyecek alıyor, beraber yiyoruz. Caiz mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Mehr-i muaccel borcu olanın hediye vermesi caiz mi?
CEVAP
Önce önemli olan borcunu ödemesi gerekir.
Sual: Diş tabibiyim. Bir teknisyen, adıma muayenehane açacak.
Kazanç ortak olacak. Caiz midir?
CEVAP
Evet.
Sual: Vadeli borcu olan başkasına borç verebilir mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Alacakları icra yolu ile alırken masrafları da almak caiz mi?
CEVAP
Mecburi olan masrafları almak caizdir.
Sual: Bakkal, (Malı götür, parasını sonra verirsin) dedi. Ben de âdet
olduğu için ay başında vermeyi düşündüm. Caiz mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Saat tamircisi, gelip zamanında alınmayan saatleri ne yapar?
CEVAP
Akrabasına verir. O da yoksa lukata hükmüne girer.
Sual: Bir fabrikatör, ana-babasını ücretle çalıştırabilir mi?
CEVAP
Babasını çalıştırması caiz. Anasını çalıştıramaz.
20
www.dinimizislam.com
Sual: İçki satmayan, ama fâsık olanla alış veriş mekruh mu?
CEVAP
Mekruh değildir.
Sual: Çalınan halımın yerine, verilen çalıntı halıyı almam caiz mi?
CEVAP
Evet. Sahibi çıkarsa vermek gerekir.
Sual: Büyük marketlerde ayrı kasası olan içkisiz reyondan alış veriş
caiz mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Bu malları götür, satamadığını getir demek caiz mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Üç ay sonra teslim almak üzere taksitle mal almak caiz mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Satın alınca, satıcı (Karpuzu keseyim) dedi. (Kes) dedim.
Karpuz ham çıktı. Başka birini tartıp verdi. Caiz oldu mu?
CEVAP
Rıza ile olduğu için caizdir.
Sual: Avukat, müvekkil adına yaptığı günahlardan mesul mü?
CEVAP
Evet.
Sual: Bazen ayın üçünde, dördünde maaş alıyoruz. Bu bakımdan ay
başında vermek üzere diye alış veriş yapmak caiz mi?
CEVAP
Evet.
Sual: İki ortak, kıymetleri çok farklı olan iki arsayı, kur’a çekerek
paylaşmaları caiz olur mu?
CEVAP
İki tarafın rızası ile caiz olur.
Sual: Yakın bakkalda aynı mal daha pahalı. Uzağa gitmemek için,
yakın bakkaldan pahalı almak caiz mi?
CEVAP
Evet caizdir.
Sual: (Bu malı şu kadara sat. Daha fazlasına satarsan, fazlası senin
olsun) demek caiz mi?
CEVAP
Evet.
21
www.dinimizislam.com
Sual: (Malı satamazsam, 3-4 ay sonra getiririm) demek caiz mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Doktor, genelev kadınını muayene edip ücret alsa caiz mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Taksitli borçlarım var. Bir arkadaş evine et alıp yemen sana
haramdır dedi. Öyle mi?
CEVAP
Et yemek haram diye bir şey yok. Öyle söylemek günah olur. İbrahim
bin Edhem hazretleri (Borcu olan kimse, ödemedikçe yağlı ve sirkeli taam
yememelidir) buyuruyor. Bu demek yağlı ve sirkeli yemek haram demek
değil. Bu da taksitli borçlar için değil, ödünç alınan ve günü geldiği halde
ödenemeyen borcu olanlar içindir.
Borçlu adam lezzet veren şeyler yememeli ki borcunu hatırlamalı ve
bir an önce ödemeye çalışmalı demektir. Borçlu adam baklava da yer
kebap da yer. Din hakkında öyle rastgele konuşulmaz, helale haram,
harama helal denilmez.
Sual: Bir ekonomist, "Taksi tutabilecek kimsenin dolmuşla eve
gitmesi hırsızlıktır. Bu ekonomi yasasının ana maddesidir. Bunun için,
herkesin bende alacağı olduğu düşüncesiyle yaşıyor, hırsız olmamaya
çalışıyorum" diyor. Evime taksi ile gidecek param varken, dolmuşla veya
yaya gitsem, taksiye vereceğim parayı muhtaç birisine vermesem
hırsızlık mı etmiş olurum?
CEVAP
Dinimizde, taksi ile evine gidebilecek kimsenin, acelesi yoksa, yaya
gitmesi, günah ve hırsızlık değildir. Aksine iyi olur. O parayı başkasına da
vermesi gerekmez.
Sual: Birisi aracıma çarptı. %100 hatalı olduğu tespit edildi. Kendisi
de hatasını kabul etti. Aracınızın tamir ücretini hemen vereyim dedi.
Servise gittik 300 milyona yaparım dedi. Adam da çıkarıp 300 milyonu
verdi. Şimdi ben aracımı tamir ettirmesem, çarpık, ezik vaziyette
kullansam, aldığım para haram olur mu?
CEVAP
Haram olmaz.
Sual: Ucuz diye kalitesiz şeyler alıyoruz, birkaç sefer yıkanınca veya
kullanılınca bozuluyor. Pahalı olandan mı almalı?
CEVAP
Pahalı olması ölçü değildir. Ucuz olup kaliteli olan da olabilir. İyi
22
www.dinimizislam.com
araştırmalı, her şeyin iyisini, kalitelisini almaya çalışmalıdır. Hadis-i şerifte
buyuruldu ki:
(Ayakkabı veya elbise satın aldığında iyisini al.) [Taberani]
Sual: Dine daha çok hizmet etmek niyetiyle, maaşı yüksek, fakat
günah işlenen bir yerde çalışmak uygun mudur?
CEVAP
Uygun değildir. Günah işlenen yerde zaruretsiz çalışılmaz. Allah
rızası için çalışan, dünya nimetlerine de kavuşur. Ama dünya için çalışan,
ahiret nimetlerinden mahrum kalabilir. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Allahü teâlâ, ahiret için çalışana dünyayı verir, fakat dünya için
çalışana, ahireti vermez.) [Deylemi]
Sual: Şüpheli paradan kurtulmak için para değiştirsek olur mu?
CEVAP
Olur. Para değiştirmek de satıştır. Sahih olması için mal farklı olmalı.
Mesela iki 5 binlik, bir on binlikle değişmeli. Hediye suretiyle de
değiştirilirse aynı cins mal da olur.
Sual: Namaz kılan yoksa, evi kılmayana kiraya vermem caiz mi?
CEVAP
Evet.
Uygun olmayan elbiseler satmak
Sual: Dışarıda giyilen açık saçık elbiseler satıyoruz. Mağazamıza
Müslüman olmayanlar da geliyor. Uygun mudur?
CEVAP
Sadece gayrimüslim olanlar gelseydi mahzuru olmazdı. Müslümanlar
da geldiği için, yani onlara da satılacağı için uygun değildir.
Alacakla borç ödenmez
Sual: Bir söz var, (Alacakla borç ödenmez) diye. Borçlu olduğumuz
kimselere, elimizdeki vadesi gelmemiş çeklerden vermekte veya diğer
alacaklarımızı onlara devrederek borçlarımızı kapatmamızda bir mahzur
var mı? Yani alacak ile borç ödenir mi?
CEVAP
Hiç mahzuru yoktur. Alacaklı razı oluyorsa, nakit yerine elimizdeki
çeklerden verilebilir veya diğer alacaklarımız onlara devredilebilir.
Alacakla borç ödenmez demek, birisinde alacağımız var diye, buna
güvenip de, başkasına borçlanmamalı demektir. Yoksa birisinde
alacağımız varsa, ondan aldığımız malı paramıza mahsup edebiliriz.
Sual: Bazı ürünler, poşet veya paket içinde 1 lira diye satılıyor. Bir
lira verip almakta mahzur var mıdır? Yoksa ambalajlı olduğu için bu alış
veriş fâsid mi oluyor?
23
www.dinimizislam.com
CEVAP
Hayır, fâsid olmuyor. Poşetiyle, ambalajıyla bir liraya alınıyor. Bunun
mahzuru olmaz.
Sual: Bir arkadaş, bana şu saati sat dedi. Ben bunu kendime alabilir
miyim?
CEVAP
Satmak için vekil olan, kendisi için satın alamaz. Çünkü, bir kimse
hem alıcı, hem satıcı olamaz.
Sual: Müşteri aldığı malı geri getirince bunu almak gerekir mi?
CEVAP
Almak gerekmez. İhsan ederek geri almak iyi olur, çok sevab olur.
Bir hadis-i şerif meali:
(Müşteri pişman olunca, satıcı da kabul edip sözleşmeyi
bozarsa, Allahü teâlâ onun günahlarını affeder.) [K. Saadet]
Sual: Meyhaneye veya içki içilen lokanta gibi yerlere ekmek satmak
caiz midir?
CEVAP
Evet, caizdir.
Sual: Doktora muayene olan kimselerin kazançları, tamamen
haramsa, muayene ücretini bu haram paradan verdikleri de biliniyorsa,
doktorun bu parayı alması haram olur mu?
CEVAP
Meslek gereği alınan ücret, haram olmaz.
Sual: Kilisenin ve içki fabrikasının elektrik tamir işlerini veya başka
tamiratlarını yapmak günah mıdır?
CEVAP
Hayır. Bu işlerin kendisi günah olmadığı için tamiratlarında çalışmak
caizdir. (Bezzaziyye)
Sual: Bir müşteriye sattığım ürünlerin fiyatlarını toplayınca, toplamı
küsuratlı çıkıyor. Bozuk paralarla uğraşmamak için, biraz az veya çok
söylemenin, mesela toplamı, 5,95 veya 6,05 lira ederse, 6 lira demenin
mahzuru olur mu?
CEVAP
Mahzuru olmaz. Herkes, malını istediği fiyattan satabilir.
Kredi kartı puanları
Sual: Bir tanıdığının kredi kartıyla, alış veriş edilse, kazanılan
puanlar, kimin hakkıdır?
CEVAP
Özel bir anlaşma yapılmamışsa, puanlar kart sahibinin olur.
24
www.dinimizislam.com
Sual: Bir diş tabibi, bir muayene yeri açsa; fakat kendisi hiç işle
uğraşmasa, bütün işleri diş teknisyeni yapsa, diş doktoruna da,
diplomasından dolayı, belli bir ücret verilse, diş hekiminin diplomasına
karşılık aldığı ücret, helal olur mu? Bunun gibi, bir eczacı, bir eczane
açsa, ilaç işine hiç karışmasa, hepsini eczacı kalfası yapsa, kalfa,
eczacıya belli bir ücret verse, eczacının, diplomasına karşılık aldığı ücret
helal olur mu?
CEVAP
Mesuliyet diş tabibinde ve eczacıda olduğu için, belli bir ücret
almasında mahzur yoktur. Kalfa yanlış bir ilaç verse, eczacıdan sorarlar.
Diş teknisyeni, yanlış bir şey yapsa, onu da, diş tabibinden sorarlar.
Mesul [sorumlu] müdür oldukları için ücret, helal olur.
Sual: İçki satan yerden alış veriş yapmak caiz midir?
CEVAP
İhtiyaç olunca veya içki parası, para üstü olarak alınmazsa caiz olur.
Büyük marketlerde, çok kasa olduğu için, içki parasının para üstü olarak
alınma ihtimali daha azdır. Tam para verilirse, yahut kredi kartı
kullanılırsa, bu ihtimal hiç kalmaz. (İçki satan fâsıktır, fâsıkla alış veriş
yapmamalı) denebilir. Bu ayrı bir husustur. Namaz kılmayan, içki içen
fâsık birinin dükkanında, içki satılmıyorsa, ondan da alış veriş yapmak
caiz olur.
İçki ve domuz satmak
Sual: İçki ve domuz eti satan kimseyle alışveriş yapmak, fâsık
oldukları için mi uygun değildir?
CEVAP
Fâsıklık yönünden değildir. Açıktan günah işleyenlerin hepsi fâsıktır.
Mesela açıkça kumar oynayan, namaz kılmayan kimse fâsıktır. Başı açık
bayan tezgâhtar fâsıktır. Fâsıkla, hatta kâfirle alışveriş sahihtir. Salihlerle
alışveriş yapmak daha iyidir, ama o ayrı bir konudur.
İçki ve domuz, dinen mal olmadığı için, bunların alınıp satılması
sahih olmaz. Bunlar gibi kan ve leş satmak da bâtıldır. Eğer o marketten
başka bir şey alınacaksa, paranın üstü de yoksa içki veya domuz parası
karışmamış olacağı için caizdir. Kredi kartıyla alınca zaten karışmıyor.
Dinimize, milletimize düşmanlık eden şirketler içki veya domuz satmasa
da, onlarla da alışveriş caizse de, mecbur kalmadıkça kaçınmaya
çalışmalıdır.
Sual: Pikniğe giderken, eşit para toplayıp, yiyecek içecek alıyoruz.
Beraber yiyip içiyoruz. Ama kimimiz az, kimimiz çok yiyip içmiş oluyoruz.
Caiz oluyor mu?
25
www.dinimizislam.com
CEVAP
Evet.
Sual: İpekböceği kozasını satıyoruz. Sattığımız kimseler, bu kozaları
fırınlayarak öldürüyorlar. Bu kozaları bu kimselere satmakta mahzur var
mıdır?
CEVAP
İpek böceğini öldürmek için güneşe koymak caiz olduğu için,
satılmasında mahzur olmaz. Günah fırınlayana olur.
Kumar aleti satmak
Sual: Kumar aletlerini satmak, caiz midir?
CEVAP
Hayır, caiz değildir.
Sual: Bağımıza arılar konmuş ve bal yapmış. Bir arkadaş, kovan
getirmiş. Balı bırakıp, arıları götürürken gördük. Arılar ve bal kimindir?
CEVAP
Arılar bulanındır. Bal ise bağ sahibinin olur.
Sual: Bir yardım sandığımız var. Üyelere yardım edilebilir mi?
CEVAP
Üye dışındaki fakirlere yardım edilir. Üyelere ancak faizsiz ödünç
verilir.
Mektupla alış veriş
Sual: Bir kimse mektupta, malını şu kadar liraya sattığını birisine
bildirse, o da mektubu okuyunca kabul ettim dese, alış veriş sahih midir?
CEVAP
Evet, sahih olur. Şimdi, internet yoluyla yapılan alış verişler de,
bunun gibi sahihtir.
Erkeklere altın yüzük satmak
Sual: Kuyumcunun, erkeklere haram olan ziynet eşyası, mesela altın
yüzük satması caiz midir?
CEVAP
Evet, caizdir. Altın yüzüğü erkeklerin takması haramdır, satmak
haram değildir; çünkü altın yüzüğü yatırım için almış olabilir. Yanımda
dursun para ihtiyacı olursa bozdururum diyebilir. Altın yüzüğün kendisi
haram değil, kullanılması haramdır. Bir erkek, bir Reşat altını alsa,
boynuna kadınlar gibi takmasa; fakat cebinde bulundursa günah olmaz.
Takması haramdır, bulundurması günah değildir.
Vekil asıl gibidir
Sual: Şirketin alacaklarını tahsil eden veya hayır için, makbuz
karşılığı para toplayan kimse, topladığı paraları, daha sonra yerine
26
www.dinimizislam.com
koymak şartıyla harcayabilir mi?
CEVAP
O işin vekili sayıldığı için, yerine koymak şartıyla harcayabilir.
Sual: Marketlerde iken çocuk su diye tutturuyor yahut oradaki bir
şeyi alıp yiyor. Biz de, şişeyi veya kutusunu alıp kasada ödüyoruz.
Parasını ödemeden yemek caiz oluyor mu?
CEVAP
Fiyatları belli olduğu için caiz olur. Lokantalarda, pastanelerde,
kahvelerde de parasını ödemeden yiyip içmekte mahzur yoktur. Çünkü
yenilip içilenlerin fiyatları bellidir.
Terzide artan kumaş
Sual: Bir terzide, müşteriden büyük küçük kumaş artıkları kalıyor.
Bunları terzinin kullanması caiz olur mu?
CEVAP
Evet, caizdir. Böyle şeyler âdete bağlıdır. Kumaş olarak işe
yaramıyorsa kullanabilir. İşe yarıyorsa müşteriye verilir.
Reklâm kâğıtlarını basmak
Sual: Matbaamızda, içki ve kumar aletleri gibi, haram olan şeylerin
reklâm kâğıtlarını basmak haram mıdır?
CEVAP
Haram değilse de, haramın reklâmını yapmamaya, dolaylı da olsa,
haram işlere sebep olmamaya çalışmalıdır.
Sual: Karate ve tekvando gibi sporlardan para kazanmak caiz midir?
CEVAP
Namaza mani olmazsa, avret yeri de açık olmazsa, caizdir.
Selem satışı
Sual: Buğdayın kilosu 1 lira olsa, 3-5 ay sonra belki 2 lira olur. Şimdi
bize para gerekiyor. Durumumuzu bilen bazı kişiler, 1 liradan üç ay sonra
vereceğiniz buğdayı satın alırız diyorlar. Satmamız caiz olur mu?
CEVAP
Buğdayın vasfını, miktarını, vaktini ve yerini söyleyerek, selem
vermek ve alıcının da kabul etmesiyle, selem usulü satış caiz olur.
Mesela (1000 kilo makarnalık buğdayı 1 Ekimde, Meram’daki evimde
bana teslim etmek üzere, 1000 liraya sana selem verdim) denir. Satıcı da
(Kabul ettim) demekle, selem vaki olur. Yani peşin parayla, veresiye
buğday satılmış olur. (S. Ebediyye)
Sual: Biri peşin, birkaç taksitle mal satıyoruz. Müşteri kullanmadan
malı getiriyor. Biz de, (Peşin verdiğini almazsan, malı geri alırız) diyoruz.
Bu para bize helal midir?
27
www.dinimizislam.com
CEVAP
Hayır, helal olmaz. Malı az da olsa kullanmış olarak getirseydi, helal
olurdu. Müşteri anlaşmayı tek taraflı olarak bozamaz. Yani satılan malı
geri almayabilirsiniz; fakat geri almak ihsan olur, iyi olur.
Televizyon satmak
Sual: Televizyon satmak caiz midir?
CEVAP
Günah olan işlerde kullanılması kesin olmadığı için, mubah şeyler
seyretme ihtimali de olacağı için caizdir.
Düşük fiyat
Sual: Bir malı, herhangi bir sebeple, alış fiyatından daha düşük bir
fiyatla zararına satmakta mahzur var mıdır?
CEVAP
Bir ihtiyaç varsa, çok ucuza da satmakta mahzur olmaz. Mesela,
müşteri çekmek için, fakire yardım için veya bu mal zamanla bozulacaksa
ucuza satılabilir.
Altın satışı
Sual: 5 kilo altını, 4 kilo altın ve 50 liraya veresiye satmak caiz midir?
CEVAP
Bir kısmı kâğıt para olsa da, altını altınla veresiye satmak caiz
değildir. Hepsini kâğıt parayla veresiye satmak caizdir.
İnşaat şirketi
Sual: İnşaat şirketi olarak, plaj sitesi, içki fabrikası, turistik otel gibi
yerler yapmak uygun mudur?
CEVAP
Günaha sebep olmayacak, fabrika, iş yeri, okul, ev gibi yerlerin
inşaatı tercih edilmelidir.
Minimum alışveriş
Sual: Kaç kuruştan aşağı alışveriş caiz olmuyor?
CEVAP
Bir fels değerinden aşağı alışverişler caiz olmaz. Bir felsin itibarî
kıymeti, şimdi bir altın liranın kıymetinin, on beşte biri kadar kuruş
olmaktadır. (S. Ebediyye)
Bu ölçü bilinirse her zaman kendimiz hesaplarız. Mesela,
Cumhuriyet, Hamit gibi bir altın liranın, en ucuzunun kıymeti 525 lira olsa,
bunun on beşte biri kadar kuruş, 35 kuruş olur. Buna göre 35 kuruştan
aşağı olan bir malın satılması caiz olmaz. Mesela, bir ciklet 20 kuruşsa, 2
ciklet alınıp 40 kuruş verilirse mesele kalmaz. Yahut 15 kuruşluk başka
mal da alınırsa, mahzuru olmaz.
28
www.dinimizislam.com
Faydalı sanatlar
Sual: Hangi sanat daha kıymetlidir?
CEVAP
Dinimizde her sanat kıymetliyse de, insanlara faydası çok olan
sanatlar -manifaturacılık ve ayakkabıcılık gibi- daha çok övülmüştür.
Avcılık da mubah bir sanatsa da, keyif için yapılması yasaklanmıştır.
İhtiyaç veya geçim için yapmak caiz ise de, başka bir sanatı tercih etmeli,
çünkü can yakmak makbul değildir.
Malın vasfının değişmesi
Sual: Fâsid alış verişle satın alınan kıyma, köfte yapılınca, bunun
yenmesi caiz olur mu?
CEVAP
Satın alınmasında günah işlenmişse de, malın vasfı değiştiğinden,
köfteyi yemek günah olmaz. Bunun gibi, bir kimse, bir tavuk çalıp, etiyle
yemek yapsa, çalması haramsa da, malın sıfatı değişince de mülkü olur.
Böyle bir yemeği pişirdikten sonra, tazmin etmek [bedelini sahibine
vermek] şartıyla, yenmesi, satması veya hediye etmesi, alanın da
yemesi, caiz olur.
Defter tutmak
Sual: Haram iş yapan tüccarın defterini tutmak caiz midir?
CEVAP
Zaruretsiz caiz olmaz.
Veresiye döviz satmak
Sual: Euro, dolar ve Türk paraları birbirleriyle, veresiye satılmaları
caiz midir?
CEVAP
Hayır.
Hakkından vazgeçmek
Sual: Bazı yerlere sınavla öğrenci veya memur alınırken, girenlerden
bazıları, (Sen girmezsen sana para verelim) deseler, girme hakkını
satmak caiz olur mu? Bunun gibi ihaleye girme hakkı da satılabilir mi?
CEVAP
Buna hak satmak denmez, ferağ yani hakkından vazgeçmek denir.
Hak satılmaz; ama paralı veya parasız, haktan vazgeçmek caizdir.
Bulunan hayvan
Sual: Sahipsiz bir hayvanı kesip, etini yemek veya satmak caiz
midir?
CEVAP
29
www.dinimizislam.com
Sahipsiz hayvanı, ilan ettikten sonra, sahibi çıkmazsa kesmek veya
satmak günah değildir. Sahibi çıkıp ispat ederse, kendisine bedelini
ödemek gerekir.
Vekâletle ev satmak
Sual: Bir arkadaş, (Evimi 80 bin liraya sat) dedi. Ben de 90 bin liraya
sattım. Arkadaşa 80 bin lira verdim. 10 bin lira daha vermem gerekir mi?
CEVAP
Gerekmez; ama 80 bin liraya sattım denirse, yalan söylenmiş olur.
Günah olur.
Hileyle mal satmak
Sual: İtalya’da imal edilen malın aynısını Türkiye’de imal ediyorum.
İtalya malı diye yazmak caiz midir?
CEVAP
Hayır, hileyle satmak caiz değildir.
Biblo yapmak
Sual: Biblo yani çeşitli insan ve hayvan heykelcikleri yapanın,
bunlardan kazandığı para haram mıdır?
CEVAP
Evet, haramdır. Biblo yapmak da, satmak da ve evde bulundurmak
da haramdır.
Hayvanları mumyalamak
Sual: Kartal, leylek gibi hayvanların içini temizleyip mumyalayarak,
tavşan, kuzu gibi hayvanların da derilerinin içine ot doldurup, süs olarak
kullanmak caiz midir? O odada namaz kılmak mekruh olur mu?
CEVAP
Süs için satılması caizdir. Böyle içi ot doldurulmuş hayvan şekillerinin
bulunduğu odada namaz kılmak mekruh olur. Namaz kılarken bunları
arka tarafa koymalı veya üstlerini örtmelidir.
Haksız rekabet
Sual: Bir Yahudi, çömlekçi bir müslümanın karşısına bir çömlekçi
dükkânı açar. Müslüman çömlekçiden ucuz etiket yapıştırır. Müslümanlar
Yahudi’den almaya başlayınca Müslüman da daha aşağı indirir; fakat
Yahudi, alış fiyatından da aşağı fiyatla yani zararına satar. Müslüman
Yahudi’yle başa çıkamayınca dükkânı kapatmak zorunda kalır. Meydan
Yahudi’ye kalınca tekrar fiyatları yükseltip zararını kapatır. Bizim de bu
taktiği uygulayarak rakiplerimizi alaşağı etmemiz haksız rekabete girer
mi?
CEVAP
Evet, haksız rekabete girer. Aşağıdaki menkıbedeki durum, buna
30
www.dinimizislam.com
benziyorsa da, haksız rekabet değildir; çünkü maddi kâr düşünülmüyor:
Medine’de bir Yahudi’nin ağzı kapalı bir su kuyusu vardı. Suyu gayet
tatlıydı. Suyunu satardı. Resulullah, (Rume kuyusunu kim satın alır,
Müslümanlara sebil olarak verirse Cenneti kazanmış olur) buyurdu.
Hazret-i Osman, kuyunun yarısını aldı. Nöbet yoluyla bir gün Hazret-i
Osman’ın olacak, bir gün Yahudi’nin olacaktı. Hazret-i Osman nöbetini
sebil olarak dağıttı. Yahudi ücretle satardı. Müslümanlar da hazret-i
Osman’ın nöbeti gelince, iki günlük su alırlardı. Yahudi’nin nöbetinde
uğramazlardı. Yahudi’nin pazarı kesada uğrayınca, diğer yarısını da
satmak istedi. Önceki yarısını Yahudi’den 12 bin dirheme almıştı. Bunu
da 8 bin dirheme aldı. Tamamını sebil etti. (Menakıb-i çihar yar-i güzin)
Arsa karşılığında kat
Sual: Arsa karşılığında daire yaptırmak caiz midir?
CEVAP
Kendi arsası üzerinde, istisna [ısmarlama yani sipariş] yoluyla ev
yaptırmak caizdir. S. Ebediyye’de deniyor ki:
Arsanın belli bir kısmı, mesela üçte ikisi, hisse-i şayıa [ortak
mülkiyet] olarak müteahhide veresiye olarak satılır. Müteahhitten alacağı
olan paranın karşılığı olarak, istenilen kat, müteahhide ısmarlama yoluyla
yaptırılır; çünkü kendi arsasına, istisna [ısmarlama] yoluyla apartman
yaptırılması caizdir. Ismarlama yoluyla yaptırılacak apartmanın, planının,
kullanılacak her malzemenin cinsinin ve fabrikasının önceden söz
kesilirken bilinmesi, kararlaştırılması gerekir.
Ortak araba
Sual: Bir arkadaşla ortak araba alacağız. Arabaya birimiz az, birimiz
çok binebilir. Bu şartla ortak araba almak caiz midir?
CEVAP
Yaptığınız sözleşmede bu durum bildirilmişse caiz olur.
Haram işleyerek kazanılan
Sual: Kadın kuaförlüğü yapmış olan bir erkek, sonradan tevbe
ederse, haram işleyerek kazanmış olduğu paraları ve o paralarla aldığı
eşyaları ne yapması gerekir?
CEVAP
Kazanılan paranın haram olması ayrı, parayı haram işleyerek
kazanmak ayrıdır. Yani haram işleyerek kazanıldı diye, bu paralar haram
olmaz. İşlenen haramlara tevbe edip, bir daha işlemeyince, günahları
affolur.
Gazeteye abonelik
Sual: S. Ebediyye’de, (Bakkala borç para verip, o para bitinceye
31
www.dinimizislam.com
kadar ondan mal satın almak haramdır, çünkü istifade etmek şartıyla
ödünç vermek faiz olur) deniyor. Buna göre, gazeteye abone olan kimse,
ayın başında gazeteciye bir aylık gazete parasını verip, her gün bir
gazete alması da faiz olmaz mı?
CEVAP
Faiz olmaz. Gazeteciye parayı ödünç vermiyor, gazetenin ücretini
peşin veriyor. Bir malın fiyatını peşin vermenin mahzuru olmaz.
Sepetin alış verişi
Sual: S. Ebediyye’de, (Küçük çocuğun yaptığı alış veriş bâtıldır)
deniyor. Biz apartmanın son katında oturuyoruz. Apartmanın girişinde bir
bakkal var. İçine liste koyarak sepeti sarkıtıyoruz. Listeye şu kadar pirinç,
şu kadar zeytin, şu kadar ekmek ver diye yazıyoruz. Belli bir para da
koyuyoruz. Bakkal belki eksik veya fazla tartarak bunları sepetin içine
koyunca, biz sepeti çekiyoruz. Çocuğun alışverişi sahih olmazsa, sepetin
yaptığı alışveriş sahih oluyor mu?
CEVAP
Sepeti çekip, verilenlere rıza gösterilince, alışveriş sahih oluyor.
Listeyi çocukla da gönderip, çocuk gelince, yaptığı alışverişi kabul
edersek, o da sahih olur.
Para üstünü almamak
Sual: Taksicilik yapıyorum. Ücreti 19 lira tuttu diyelim, müşteri 20 lira
veriyor, (Üstü kalsın) diyor. Bu bize helâl oluyor mu? Helalleşmek
gerekiyor mu?
CEVAP
O size hediyedir. Helalleşmek gerekmez.
Tersi de olabilir. Ücret 10,5 lira tuttu, 20 lira uzatmışsa, siz 10 lira
yeter derseniz, hakkınız ona geçmiş olmaz. 50 kuruşu hediye etmiş
olursunuz.
Verileni tatmak
Sual: Marketlerde tatmak için verilen tatlı, sucuk gibi şeyleri alıp
yemekte sakınca var mıdır? Pazarda da tatmak için veriliyor. Bunları
yiyince helalleşmek gerekiyor mu?
CEVAP
Verilen hediyedir, bir sakıncası olmaz. Helalleşmek gerekmez.
Haram para almak
Sual: Müşteri haram parayla bakkaldan bir şey alsa, o para bakkala
günah olur mu?
CEVAP
Hayır, bakkala günah olmaz.
32
www.dinimizislam.com
Veresiye almak
Sual: Parası olup, peşin alma imkânı varken, bir malı taksitle satın
almak câiz midir?
CEVAP
Evet, caizdir.
İcra malını almak
Sual: Haczedilmiş malları satın almakta mahzur var mıdır?
CEVAP
Meşru haciz ise caizdir. Yani bir kimse, borcunu kasten ödemese ve
bu yüzden mallarına haciz konsa, o zaman bu malları satın almanın
mahzuru olmaz.
Bir de, bir kimse borcunu ödediği hâlde, senedini almamıştır veya
başka şekilde iftiraya uğramıştır. Bilinirse böyle haciz malı da alınmamalı.
Gümrüktekiler arasında da, buna benzer mallar olabilir. (Ağlayanın malı
gülene yâr olmaz) atasözü böyle gayrimeşru işler için söylenmiştir.
Fakat gayrimeşru olduğu kesin bilinmedikçe, haciz mallarını almak
caizdir.
İcraya vermek
Sual: Parası varken, kasten borcunu ödemeyeni icraya verip,
mallarını haczetmek caiz midir? Bir de haczederken avukatlık ücreti dâhil
başka zaruri masraflar oluyor. Bunları da borçludan icra yoluyla almak
caiz midir? Alacak gecikince, kanuni faizini de veriyorlar. Bunları da
almak caiz midir?
CEVAP
Kasten borcunu vermeyeni icraya vermek, malını haczetmek,
avukatlık ücreti ve diğer mecburi masrafları almak caizdir. Gecikme
faizini almak caiz olmaz. Fakat borç verildiği zaman, o parayla hangi
ayardan ne kadar altın alınıyorsa, o kadar altın veya o altının değeri
kadar para istemek caizdir.
Para geçmez hâle gelirse
Sual: S. Ebediyye’de, (Kâğıt paralar geçmez hâle gelirse, İmam-ı
Ebu Yusuf’a göre pazarlıktaki, İmam-ı Muhammed’e göre tedavülden
kalktığı zamandaki kıymeti verilir) deniyor. Bu bir örnekle açıklanabilir mi?
CEVAP
Bir mal veresiye satıldığı zaman, mesela değeri 3 gram altın ise,
para geçmez hâle gelince, İmam-ı Ebu Yusuf'a göre, müşteri satıcıya 3
gram altın vermek zorundadır. Yahut 3 gram altının değeri kadar geçer
para ne ise, ondan da verebilir. Satıcı bundan fazlasını isteyemez. Şimdi
o mal çok pahalansa mesela 5 gram altın olsa, ancak o zamanki değerini
33
www.dinimizislam.com
isteyebilir, satıcı o değerden ücretini almak zorundadır. (Malım
pahalandı 5 gram ver) diyemez.
Tersi de olabilir. Malın değeri düşer, 2 gram altın edebilir. Müşteri,
(Malın değeri düştü, ben buna 2 gram veririm) diyemez. Malın
satışındaki değer geçerlidir. İmam-ı Muhammed’e göre ise, paranın
geçmez olduğu zamandaki değerinden verilir. Bir zaman sonra para
geçmez hâle gelince, o zaman malın değeri 3 gram altın iken, ya artarak
4 gram olmuştur veya eksilerek 2 grama inmiştir. Yahut yine 3 gram
olarak kalmıştır. O zamanki değeri ne ise, satıcı onu ister. Satıcı, (Bakın,
malım, paranın tedavülden kalktığı zamanda 4 gram altın oldu)
diyerek 4 gram altın isteyemez. Müşteri de, (Bakın, bu mal 2 gram altın
alabiliyor, 2 gram altın vereyim) diyemez. O malın, paranın tedavülden
kalktığı zamandaki kıymeti ne ise, onu verir. Ama fetva İmam-ı Ebu
Yusuf'a göredir.
Eğer alıcı ve satıcı anlaşırlarsa İmam-ı Muhammed'in kavline göre
de hareket edebilirler.
Enflasyon sebebiyle paranın değeri düşünce de veya herhangi bir
sebeple artınca da hüküm böyledir.
Çocuğun malı ve alış verişi
Sual: Sünnet düğününde veya başka sebeplerle çocuklara verilen
hediyeleri ana-babaları alıp kullanabilirler mi?
CEVAP
Çocuğun velisi, çocuğun malını kimseye hediye edemez. Ancak,
parası çocuğun olmak üzere satabilir. Veli, kendi parası ile, çocuğun
kullanması için aldığı şeyleri dilediğine hediye edebilir. Çocuk, malını
ana-babasına hediye edemez. Hediye ederse, bu mal, ana-babanın
mülkü olmaz. Çocuktan satın alırlarsa mülkleri olur.
Ana babasından veya velisinden izinsiz, akıl baliğ olmayan bir
çocuğun verdiği hediyeyi almak, kullanmak caiz olmaz. Çünkü akıl baliğ
olmayan çocuğun, ana-babası dahil, hiç kimseye hediye vermeye yetkisi
yoktur. (Redd-ül-muhtar)
Çocuğa çok miktarda kağıt para hediye edilse, ana-babası veya
velisi, bu paraları saklayıp, büyüyünce kendisine vermesi gerekir. Ancak
kağıt paraların kıymeti gittikçe düştüğü için, bu kağıt paralarla altın alıp
saklarlar.
Çocuğa gelenler
Sual: Küçük çocuğa getirilen yiyecekleri kimler yiyebilir?
34
www.dinimizislam.com
CEVAP
Çocuğa gelen hediyeyi, çocuğa zaruri lazım değilse, fakir olan ana
babası yiyebilir, ama başka fakire veremezler. Ana baba zenginse ve
kendilerinde bulunmayan bir şeyse, kıymetini çocuğa ödemek şartıyla
yiyebilirler. Ana babaya hediye etmek niyetiyle getirilen şey, kıymetsiz
olduğunu bildirmek için, çocuğa hediye diyerek verilirse, anaya babaya
getirilmiş olur. Bunu, zengin ana baba da yiyebilir ve herkese verebilirler.
(Eşbah, Uyun-ül besair)
Çocuğun malını satmak
Sual: Baba çocuğun malını satabilir mi?
CEVAP
Âdil olan baba, mükellef olmayan çocuğunun her malını, piyasa
fiyatına veya daha pahalı olarak, kendine ve başkalarına satabilir,
parasını çocuğa ve fakirse kendine de nafaka yapar. (Dürer-ül-hükkam)
Sual: Zengin bir babanın, çocuğa gelen hediyeleri ve çocuğun kendi
malını istediği gibi kullanma yetkisi var mıdır? Mesela ödünç verebilir mi,
altınlarını annesi takabilir mi?
CEVAP
Baba fakir ise istediği gibi kullanır. Zengin ise, çocuğun menkul
mallarını satıp altın olarak muhafaza edebilir. Onun parası ile kârı
çocuğun olmak üzere ticaret yapabilir. Başkasına ödünç verebilir. Çocuk
akıl-baliğ olduktan sonra, çocuğun kendi mallarını kendisine verir.
(Dürer)
Sual: Çocuğa gelen hediyeyi, zengin olan babası nasıl kullanır?
CEVAP
Çocuktan satın alıp, başka bir çocuğuna verebilir.
Sual: Fakir iken, çocuğumun altınlarını alıp kullandım. Şimdi zengin
oldum. Altınları geri vermem gerekir mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Âdet olduğu için yeni doğan çocuğa hediye geliyor. Çocuğa
gelen hediyeleri kullanabilir miyiz?
CEVAP
Fakir iseniz kullanabilirsiniz. Zengin iseniz, ödünç alarak
kullanabilirsiniz. Yahut bu parayı çocuğun lehine olabilecek yatırımlarda
da kullanabilirsiniz. Çünkü siz onun velisisiniz.
Sual: Çocuğumun doğumundan sonra ona takılan para ve altınları
harcadık. Çocuğumuza borçlandık mı? Bu borcumuzu ne zaman
ödemeliyiz?
35
www.dinimizislam.com
CEVAP
Paraları altına çevirip borcunuzu altın olarak hesaplayın. Mesela 70
gram 22 ayar altın diye bir yere yazın. Hemen vermeniz gerekmez. Akıl
baliğ olunca isterse size hediye edebilir. Yahut o zaman da verebilirsiniz.
Yani kendi paranız gibi saklamanız veya değerlendirmeniz gerekir.
Mesela Euro olarak saklayalım veya Dolar olarak saklayalım
diyebilirsiniz. Yani çocuğun menfaati hangisinde ise ona göre hareket
edersiniz.
Sual: Altını bebeğe hediye etmek caiz mi?
CEVAP
Evet. Ama bir daha geri alınmaz. Çünkü çocuğun hediye etme yetkisi
yoktur. Verilen onun olur.
Sual: Çocuğun getirdiği mubah suyu içmek niye caiz değildir? Evin
çeşmesindeki suyu getirse yine mi içilmez? Mubah su ne demektir?
CEVAP
Herkesin kullanabildiği göl, pınar, ırmak gibi sulardır. Çocuk bu suyu
alınca onun mülkü olur. Çocuk, mülkünü başkasına hediye edemez. Ama
evin içindeki su onun değildir. Onu getirirse, ana babası içebilir.
Marketten aldığı şişe suyu onun mülkü olur. Onu kimseye hediye
edemez.
Ana, baba veya veli, çocuğun malını kimseye hediye edemez. Birine
hediye etmek isterse, önce bunun kıymeti kadar parayı ona hediye eder.
O da, bu para ile çocuğun malını velisinden satın alır. Bu para çocuğun
olur. Veli, kendi parasıyla çocuğun kullanması için aldığı şeyleri dilediğine
hediye edebilir. Çocuk malını ana veya babasına verse, bunların mülkü
olmaz. (S. Ebediyye)
Sual: Zengin dul kadınım. Çocuğuma bağlanan maaşı, kendi
ihtiyacıma harcamam caiz mi?
CEVAP
Hayır.
Sual: Çocuğumun parası ile ona bisiklet, ayakkabı almam caiz mi?
CEVAP
Hayır.
Sual: Biri 5, diğeri 8 yaşında iki çocuğum var. Bazen bunlar gidip
fırından ekmek alıyorlar. Bunların alış verişi sahih midir?
CEVAP
Baliğ olmayan akıllı çocuğun alış verişi, velisinin izin vermesi ile
ancak sahih olur. Eğer çocuk akıllı olmamış ise, velisinin izni olsa da, alış
veriş etmesi sahih olmaz. (S. Ebediyye)
36
www.dinimizislam.com
Yedi yaşından büyük çocuğa akıllı çocuk denir. Demek ki 8 yaşındaki
çocuğunuz sizin izin vermenizle alış veriş yapabilir. 5 yaşındaki yapamaz.
Ancak, diyelim 5 yaşındaki çocuğunuz fırından ekmek alıp getirmişse, siz
de razı olmuşsanız o zaman sahih olur. Bu, 5 yaşındaki küçük çocuğun
ticaret yapması, alış veriş etmesi demek değildir. Babasıyla bakkala
gidip, şeker çikolata isteyip alınca, babasının rıza gösterip parasını
ödemesi gibidir.
Sual: Bir hayvanın besmeleli kesip kesilmediğini bir çocuğa veya içki
içen birisine sorsak, o da besmele ile kesildi dense, o hayvan yenir mi?
CEVAP
Evet yenir. Alış verişte bir fâsıkın hatta kâfirin sözü de kabul edilir.
Akıllı olan çocuk da erkek gibidir. Bunlardan biri, bu eti kitaplı kâfir kesti
derse, yenmesi helal olur. (Dürr-ül muhtar)
Sual: Yirmi yaşın üzerinde, akıl-baliğ olmayan, kadın-erkek
münasebetlerini bilmeyen, konuşamayan zararsız deli olan biri erkek,
diğeri kız olmak üzere iki çocuğum var. Alış verişleri, hediye vermeleri,
birine zarar vermeleri gibi hukuki durumları nedir?
CEVAP
Mecellenin 979. maddesinde, delinin, mümeyyiz olmayan küçük
çocuk hükmünde olduğu bildirilmiştir. Bir çocuk, satın alınan malın, mülk
olacağını ve satınca mülkten çıkacağını anlarsa, buna mümeyyiz, yani
akıllı denir. Mümeyyiz çocuk, alım satıma aklı eren, alış verişte
aldanmayan çocuktur. Mümeyyiz olmayan çocukların bütün sözleşmeleri
bâtıldır. Delinin durumu da böyledir.
Mümeyyiz olan çocuğun zararlı olan işlerdeki sözleşmeleri, velisi izin
verse de, sahih değildir. Ödünç, hediye vermesi böyledir. Faydalı olan
işler için sözleşmeleri velisi izin vermese de sahih olur. Hediye kabul
etmesi, ücret ile yaptığı işin ücretini alması böyledir.
Zararlı da, faydalı da olabilen sözleşmelerinin sahih olması için,
velisinin izin vermesi gerekir. Kendi malı ile alış veriş yapması böyledir.
Bunamış olan ihtiyar da, mümeyyiz çocuk gibidir. Alış verişini, velisi
isterse kabul, isterse red eder. Bir malı veya canı telef ederse, öder.
Sözleşmeler yönünden delinin durumu da böyledir.
Sual: İlköğretim okulundaki bir öğretmen, öğrencisine ait kalem, silgi
gibi eşyalarını isteyip kullanabilir mi?
CEVAP
Kullanmamalıdır.
Çocuğa verilen hediye
Sual: On yaşındaki büyük çocuğuma hediye edilen kazak, ona
37
www.dinimizislam.com
olmadı. Yedi yaşındaki küçük çocuğuma oluyor. Küçük çocuğuma
vermek istedim, büyük çocuğum razı olmadı. Ne yapmalıyım?
CEVAP
Büyükten kazağı satın alıp, küçüğe giydirmeli. Büyüğe de bir kazak
satın alınırsa, ikisi de sevindirilmiş olur.
Çocuğun malını ona harcamak
Sual: Çocuğun malını, onun için harcamaya kim veli olabilir?
CEVAP
Babası veya dedesi olur. Annesi veli olamaz. Annesi sadece, kendi
yanında kalan çocuğun ihtiyacını onun parasıyla satın alabilir. (Eşbah)
Çok kazanmak için çok çalışmak
Sual: (Çok kazanmak için çok çalışmak gerekir) ne demektir?
CEVAP
Aynen yazıldığı gibidir. Kendinin ve çoluk çocuğunun nafakasını
kazanacak ve borçlarını ödeyecek kadar çalışıp kazanmak farzdır. Hadisi şerifte buyuruldu ki:
(Çalışıp kazanmak farzdır.) [Taberani]
Çoluk çocuğunun bir yıllık nafakasını toplayacak kadar çalışmak
mubahtır. Müslümanlara yardım için, dine hizmet etmek için fazla çalışıp
kazanmak müstehaptır, iyidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İnsanların en iyisi, insanlara faydalı olandır.) [Kudai]
Gösteriş için, övünmek için kazanmak tahrimen mekruhtur. Çalışmak
rızkı artırmaz. Çalışmak takdir edilen rızka kavuşturmaya vesiledir. Rızkı
veren Allahü teâlâdır. Çalışmak sebebe yapışmaktır. Sebeplere
yapışmak sünnettir. (El-İhtiyar)
Çok sevap kazanmak için, çok mala ihtiyaç vardır. Çok mal
kazanmak için de çok çalışmak gerekir. İslamiyet’e uygun yapılan her
kazanç dünyaya sarılmak olmaz, ahiret için olur.
Sual: Dua ederken dünyalık istemek caiz midir?
CEVAP
Evet dünyalık istemekte bir mahzur yoktur. Mümin, dünyalığı da
ahiret için kullanır. Dinimizde malın kıymeti, önemi büyüktür. İnsan,
canını, malını, sağlığını, dinini ve şerefini mal ile korur. Hadis-i şeriflerde
buyuruldu ki:
(Ahir zamandaki ümmetim için mal sahibi olmak saadettir.) [İ.
Rafii]
(Bir zaman gelir ki, parası olmayan rahat edemez.) [Taberani]
38
www.dinimizislam.com
(Şerefinizi, mallarınızla koruyun!) [İbni Asakir]
Sual: Tembellikten, boş şeylerden nasıl kurtulabiliriz?
CEVAP
Tembelliğin ilacı, çalışkanlarla konuşmak, tembel, uyuşuk
kimselerden kaçınmak, Allahü teâlâdan haya etmek lazım geldiğini ve
azabının şiddetli olduğunu düşünmek ve namazları vaktinde kılmaktır.
Namaza önem veren tembellikten kurtulur. Erkekler mutlaka namazı
cemaatle kılmalı ve sabah namazı için camiye gitmelidir.
Fazla çalışmak
Sual: Dinimizde fazla çalışmak caiz midir?
CEVAP
Kendinin ve çoluk çocuğunun nafakasını kazanacak ve borçlarını
ödeyecek kadar çalışıp kazanmak farzdır. Bu niyetle çalışan kimse,
borcunu ödeyemeden ölürse, azap çekmez. Hadis-i şerifte, (Her erkeğin,
çalışıp nafakasını kazanması farzdır) buyuruldu. Bundan fazlası için
çalışmak da caizdir. Çoluk çocuğunun bir yıllık nafakasını toplayacak
kadar çalışmak mubahtır. Müslümanlara yardım için, dine hizmet etmek
için, fazla çalışıp kazanmak müstehabdır, iyidir. Hadis-i şerifte,
(İnsanların en iyisi, insanlara faydalı olandır) buyuruldu. (Dare Kutni,
Kudai)
Çoluk çocuğunun nafakasını karşılayacak kadar mal kazanmak için
çalışmak farzdır. İhtiyaçlarını karşılamak için, fazla çalışmak sünnettir.
Gösteriş için, övünmek için, ihtiyaçtan fazla kazanmak, tahrimen mekruh
veya haramdır. Dünyalık kazanmak için çalışmak, günah değildir.
Dünyalık sevgisi, dünyaya gönül bağlamak günahtır. Ziynet olan şeyleri
kazanmak, mubahtır. İhtiyaç ve ziynet eşyasını İslamiyet’e uygun olarak
kazanmak ibadet olur.
İnzivaya çekilip hep ibadet ederek; evlenmek, gezmek gibi mubah
işleri ve helal kazanmayı terk etmek, tahrimen mekruhtur. (Tatarhaniyye)
Hele kendisini muhtaç duruma düşürmek, asla caiz olmaz. Bir hadis-i
şerif meali şöyledir:
(Çalışmayıp, kendini sadaka isteyecek hale düşüren, 70 şeye
muhtaç olur.) [Tirmizi]
O halde, dinimizin emrettiği gibi helal yoldan çalışıp kazanmak
gerekir. Çalışmak rızkı artırmaz; ama sebebe yapışmak olur. Sebeplere
yapışmak ise sünnettir.
39
www.dinimizislam.com
Depozit, Kapora ve Komisyon
Sual: Kiracıdan depozit almak ve bu depoziti kullanmak, depoziti
Türk lirası olarak verip Türk lirası olarak almak caiz midir?
CEVAP
Kiracıdan depozit almak caizdir. Alınan bu depoziti daha sonra
kiracının izni ile kullanmakta mahzur yoktur. İzinsiz kullanılması tahrimen
mekruhtur, haramdır. Kiracı razı olursa, Türk parası olarak alıp Türk
parası olarak iade etmek caizdir. Fakat birkaç sene sonra Türk lirasının
değeri düşer. Değeri düşmüş parayı kiracıya verirken biraz düşünmek
gerekir. Bunun için depozitleri altın olarak vermek çok iyi olur. Fazla bir
kayıp söz konusu olmaz.
Depozito, emanet demektir. Emaneti de izinsiz kullanmak caiz
olmaz. Bunun gibi, filancaya götürmek üzere emanet bir kilo elma alan
kimsenin, verenin rızası olmadıkça, onları yiyip de, daha kalitelisinden
alarak başka elmaları götürmesi caiz olmaz. Emanete hıyanet etmiş olur.
Sual: Evimi sattım. Satın alan şahıs, kapora da verdi. "Birkaç gün
sonra gelir paranın tamamını veririm" dedi. Bir ay geçtiği halde gelmedi.
Evi başkasına satmam caiz midir?
CEVAP
Alıcı sözünde durmadığı için evinizi satarsınız. Gelince kaporasını da
verirsiniz.
Sual: Bazı simsarlar, alnı terlemeden komisyon alıyor. Sadece
aracılık yapıyor. Bunların aldıkları para haram olmuyor mu?
CEVAP
Tellal [Komisyoncu], mal sahibinin izni ile, malı kendi sattığı zaman,
komisyon ücretini satıcıdan alır. Müşteriden bir şey istemez. Çünkü
hakikatte malı satan kendisidir. Burada tüccarlar arasındaki âdete
bakılmaz. Eğer komisyoncu, satıcı ile müşteri arasında aracılık yapıp,
malı, satıcı bizzat kendisi satarsa, komisyon ücretini, âdete göre, satıcı
veya müşteri veya her ikisi ortaklaşa verir. (Redd-ül-muhtar)
Komisyonculuk kötü bir meslek değildir. Beden işçileri terleyebilir.
Fikir işçilerinin alnı terlemiyor diye kazandıkları haram olmaz. Kimi
çalışmadan da terler. Ter akıtmak ölçü değildir.
Sual: Emlakçı vasıtası ile gayri menkulü satılığa çıkarıp, alıcı
çıkınca, komisyon vermemek için, satıştan vazgeçildiği söylense caiz mi?
CEVAP
Hayır, hak geçer.
Komisyon almak
40
www.dinimizislam.com
Sual: Özel ders veren bir arkadaşın, kendisine bulduğumuz her
öğrenci için, bize vereceği komisyonu almamız caiz olur mu?
CEVAP
Evet, caizdir.
Sual: Özel bir iş yerine girebilmem için, bir tanıdık, (Ben patronu
tanıyorum, eğer bana üç aylık maaşını verirsen, seni işe aldırırım)
dedi. Bu, caiz olan komisyona girer mi? İşsiz ve zor durumda olduğum
için, bu teklifi kabul etmem caiz midir?
CEVAP
Evet, caizdir; çünkü kitaplarda deniyor ki:
Dinini, malını ve canını korumak ve hakkını kurtarmak için, bir şey
vermek caiz olur.
Hava parası almak
Sual: Kiralanan dükkân için hava parası istendiği oluyor. Dinimize
göre de hava parası vermek caiz olmadığına göre, istenen parayı verip
dükkânı tutabilmek için ne yapmak gerekir?
CEVAP
Dükkânı tutmak gerekiyorsa, para vermek zorundaysa, mesela
dükkân sahibinin eski bir sandalyesini, vereceği hava parası kadar fiyata
satın alabilir. Buna da imkân yoksa, parayı verip dükkanı tutar. Hava
parası verene değil, alana günah olur.
Din istismarı
Sual: Bazı kimseler, Kur’an okumayı öğrenmek ve başka dini bilgiler
için, CD’ler ve bilgisayar programları hazırlayıp, (Kopyalayana
hakkımızı helal etmiyoruz, herkes parayla satın alsın) diyorlar. Bunları
kopyalamak, kul hakkı olur mu? Mushaftan ve dini öğreten yayınlardan
para kazanmak, kopyalayana hakkımı helal etmek demek, caiz midir?
CEVAP
Dini ticarete alet etmek, en büyük günahlardan biridir. Bu CD’leri,
kitapları ve Mushafları satmak, Kur’an-ı kerim öğretilmesine, okunmasına
sebep olmak niyetiyle olursa, caiz ve sevab olur; fakat böyle niyetin
alameti, bunları maliyetine yakın, çok az bir kârla satmaktır. Başka geliri
de varsa, Mushafı kârsız satmalıdır. Sadece kâğıt, işçilik ücreti ve
masraflarını almak, caizdir. (S. Ebediyye)
Kur’an-ı kerimden veya dini yayınlardan para kazanmak, çok kötüdür.
Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Ahir zamanda din adamları, halkın istediği yönde fetva verip,
41
www.dinimizislam.com
helale haram, harama helal diyecekler, Kur’anı ticarete, menfaate
alet edecekler.) [Deylemi]
(Ahir zamanda dünya menfaati için dini alet eden riyakârlar
çıkar. Sözleri baldan tatlıdır. Bunlar kuzu postuna bürünmüş birer
kurttur.) [Tirmizi]
(İnsanların en kötüsü, dini dünya malına alet eden kimsedir.)
[İbni Asakir]
(Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselama bin çeşit sanat öğretip
buyurdu ki: Çocukların ve neslin, bu sanatlardan biri ile rızkını talep
etsin, sakın ola ki dini geçim aracı yapmasın, dini kullanarak dünya
malı toplayanlara yazıklar olsun!) [Hâkim]
(Yazıklar olsun ilmini ticarete alet eden ilim sahibi kötü
kimselere ki, devlet adamlarına yaklaşır ve kazanç temin ederler.
Allah onların ticaretine kesatlık versin!) [Hâkim]
(Bir zaman gelir ki, insanlar, yalnız malın, paranın gelmesini
düşünüp, helal-haram olduğuna bakmazlar.) [R.Nasıhin]
(Din bilgilerini dünya menfaati için öğrenenlere, ilmini paraya
değişenlere kıyamette ateşten gömlek giydirilir.) [Deylemi]
(İlim, dünya menfaati için öğrenildiği ve ibadetler, dünya
menfaatlerine alet edildiği zaman fitneler zuhur eder.) [Abdurrezzak]
(İnsanların en şerlisi, kimseye ikram etmeyen, yalnız yiyen ve
hizmetçisini dövendir. Bundan da kötüsü, insanlara kızan, buğzeden
ve insanların kendisine buğzettiği kimsedir. Bundan da kötüsü,
şerrinden korkulan ve kendisinden hayır beklenmeyen kimsedir.
Bundan da kötüsü, dünya karşılığında ahiretini satan kimsedir.
Bundan da kötüsü, din ile dünyayı yiyen yani dini dünya menfaatine
alet eden kimsedir.) [İbni Asakir]
Tüccarın, malını müşteriye gösterirken, zikir, tesbih, kelime-i tevhid,
salevat okuması günahtır. Bunları, para kazanmaya âlet etmek olur. (Elİhtiyar)
Demek ki, müşteri çekmek gayesiyle dükkânına dini levhalar asmak
da, dini ticarete alet etmek olur. Hele dinden imandan habersiz kimselerin
bu hareketi, din istismarı olur. Müşteriyi düşünmeden, bereket için,
faydasına inanarak asmak, din istismarı olmaz.
Bir gayrimüslim, dükkânına dini bir levha asıyor, bir fâsık, dindar gibi
görünüyor veya bir Müslüman herhangi bir çıkarı için dini kullanıyorsa,
dini istismar ediyor demektir. Piyasada Allah, Muhammed yazılı tesbihler,
âyet yazılı yiyecek içecek kapları, bardaklar satılıyor. Başkalarının
günaha girmesine vesile olacak şekilde dini böyle ticarete alet etmek,
42
www.dinimizislam.com
daha çok günah olur.
Akıllı insan, ahiretin sonsuz kazancını, dünyanın geçici kârıyla
değiştirmez. Bütün iyiliklerin, dinin emirlerine uymakta olduğunu bilir. Bir
hadis-i şerif meali:
(Dünya kârını, ahiret kârına tercih eden, kelime-i tevhidi
söylediği zaman, Allahü teâlâ, “Yalan söylüyorsun, sözünde sadık
değilsin” buyurur.) [Beyheki]
Netice: Dinden para kazanmak ve hakkımı helal etmem diyerek,
Kur’an-ı kerimin öğrenilmesine mani olmak caiz değildir, dini ve Kur’an-ı
kerimi öğrenmek için, kopyalardan faydalanmak da caizdir.
Sitelerimizdeki, her türlü yazılı ve sesli yayınlardan da, herkes dilediği
gibi faydalanabilmekte; aslına sadık kalmak şartıyla, herkes istediği gibi
çoğaltabilmektedir.
Dini alet etmek
Sual: Dini, politikaya veya herhangi bir çıkara alet etmek, günah
değil midir?
CEVAP
Evet, çok büyük günahtır; fakat dindar olan her politikacıyı ve her
tüccarı da böyle sanmak yanlıştır. Müslümanlara suizan etmemelidir.
Dinimiz; temiz ahlak sahibi olmayı, merhameti, muhabbeti, büyüklere
itaati, küçüklere şefkati emreden ve insanları doğru yola götüren, Allahü
teâlânın razı olduğu yoldur. Dini, siyasete [politikaya] alet etmek yahut
başka şahsi menfaatler için kullanmak, çok büyük bir günahtır.
(H.L.O.İman)
Din kitabı satmak
Sual: Kâr amacıyla dini kitap satmakta mahzur var mıdır?
CEVAP
Büyük günah olur. Dini eser, dine hizmet niyetiyle neşredilirse, ücret
de geçinilecek kadar alınırsa günah olmaz. Geçinmek için, dini kitap
yazıp satmak, dilenmekten daha büyük günahtır.
Dükkânı açıp kaparken
Sual: Dükkânı besmeleyle açıp kapamak, dini ticarete alet etmek
olur mu?
CEVAP
Hayır, besmeleyle açıp kapatmak iyi olur. Başkalarına duyurmak
gayesiyle olursa, riya olur, caiz olmaz.
43
www.dinimizislam.com
Dini kitapların ticareti
Sual: Sadece mushaf, dini kitap, dini levha ve ilahi kasetlerinin
ticaretinin mahzuru var mıdır?
CEVAP
Mushafı, Kur'an-ı kerim öğretilmesine sebep olmak niyetiyle satmak
caiz ve sevap olur. Aldığı para helal olur. Fakat böyle niyetin alameti mal
oluş fiyatına yakın az bir kârla satmaktır. Geçimi başka kitaplardan
sağlanıyorsa, mushafları kârsız satmalıdır! (Şir’a)
Mushaf, dini levha, ilmihal kitapları ticaret malı değildir. Emr-i maruf
için satılır. Çarşıda pazarda satılmaz. Dükkanlarda rafa konur. Okumak,
bereketlenmek için odaya asılır. Ziynet eşyası değildir. Dini levhaları ve
diğer dini eserleri yere sermek onlara hakaret olur.
Sual: Kendisine şeyh baba denilen biri, komşumuzun hanımına,
(Kocandan çaldığın parayı bana getir. Ben haram parayı helale çeviririm)
demiş. Şeyhin kara parayı aklama yetkisi var mıdır?
CEVAP
Şeyhin haram parayı helale çevirmek gibi bir yetkisi yoktur. Böyle
kimseler sahte şeyhtir. Kimi (Namazı senden kaldırdım) diyor, kimi (Sizi
kardeş yaptım) diyerek kadınla erkeğin halvetine zemin hazırlıyor.
Zamane şeyhlerinden uzak durmalıdır.
Dinimizde avcılığın yeri
Sual: Dinimizde avcılığın yeri nedir?
CEVAP
Allahü teâlâ, insanlar için çeşitli hayvanlar yaratmıştır. Bıldırcın,
tavşan, balık gibi hayvanların etinden; sansar, porsuk, tilki gibi
hayvanların postundan; geyiklerin derisinden; tıpta ve ıtriyatta kullanılmak
üzere misk ceylanlarının miskinden; deniz hayvanlarının incisinden,
mercanından; filin dişinden istifade etmek için avlamak; kurt, domuz,
yılan, fare gibi hayvanları da zararlarını önlemek için, işkence etmeden,
mesela yakmadan, suda boğmadan öldürmek caizdir.
Avcılık yaparken başkalarının mahsullerine zarar vermemelidir.
Maalesef, (Zevk için balık tutmayı ve avcılık yapmayı, ince ruhlu
müslümanlara hiç yakıştırmam. Kendilerine daha normal ve meşru
eğlenceler bulsunlar) diyen yazarlar türemiştir. Ticaret için olmasa da, sırf
balık yiyebilmek için balık tutmak haram veya mekruh değildir. Caizdir.
Hatta balık yemeye hiç ihtiyacı olmasa bile, sırf üzerindeki stresi atmak
için balık avlayıp, tuttuğu balıkları muhtaçlara vermek de caizdir.
44
www.dinimizislam.com
Cenab-ı Hak, Kur’an-ı kerimde balık avlamayı helal kılmış, (Deniz
avı yapmak ve onu yemek helal kılındı) buyurmuştur. (Maide 96)
Allahü teâlânın helal kıldığı avcılığı gayri meşru iş gibi göstermek
yanlıştır.
Vahşi hayvanları avlamak, mubah bir kazanç yoluysa da, ticaret,
ziraat, sanat gibi diğer kazanç yolları bundan daha efdaldir. Sırf eğlence
için avcılık hoş değildir. Kalbe sıkıntı verir, hayvanlara karşı şefkat
duygularını köreltir, merhamet duygusunu azaltır.
Fakat avcılığa, hayvan kesmeye haram veya gayri meşru iş demek
caiz değildir. Kasap da hayvanları kesmektedir. Kasabın yaptığı işe
vicdansızlık denir mi? Avlanırken, hayvan öldürürken, hayvanlara işkence
edilmiyorsa, dinimizin bildirdiği hudutlara riayet ediliyorsa mesele yok
demektir.
Avcılık; tüfekle, tuzak kurmakla yapıldığı gibi, talim görmüş köpek,
tazı, şahin, atmaca, doğan gibi hayvanlarla da yapılır. Talim görmemiş
hayvanlarla avcılık yapılmaz.
Yani hayvanın, avı kendisi için değil, sahibi için avlaması lazımdır.
Bir hayvanın talim görmüş olduğu, peş peşe üç defa tuttuğu avı yemeden
sahibine getirmesinden anlaşılır. Atmaca, şahin gibi tırnaklı kuşlarınsa,
bırakıldıktan sonra, çağrıldığı vakit uçup gelmelerinden anlaşılır. Bir
köpek avladığı hayvanı yese veya bir atmaca çağırıldığı halde gelmese,
böyle hayvanların avladığı hayvan yenmez.
Avın yenebilmesi için şunlara riayet lazımdır:
1- Av; keklik, tavşan gibi eti yenen hayvan olmalıdır.
2- Avcı, Müslüman veya ehl-i kitap olmalı, ava silah atarken veya
talim görmüş hayvanı ava gönderirken Besmele çekmelidir! Besmele
unutulursa mahzuru olmaz. Kasten terk edilirse avın eti yenmez. Kitapsız
kâfirlerin, mürtetlerin kestiği, avladığı hayvanı yemekse haramdır.
3- Av, aldığı yaradan ölmelidir. Ölmeden ele geçirilirse besmeleyle
kesilmesi lazım olur.
4- Avcı, hemen koşup gitmeli, yara alan av hayvanını hemen
boğazlamalıdır! Gidene kadar ölürse mahzuru olmaz, yani eti yenir. Av,
gözden kaybolduktan sonra başka uzak bir yerde ölü olarak bulunursa eti
yenmez. Çünkü başka bir sebeple ölmüş olabilir. Mesela yüksekten
düşerek veya bir ağaca çarpıp ölebilir. İlk aldığı yara derinse, kan
akmışsa yenir.
5- Yara alan bir avı, başka birisine ait talim görmüş bir hayvan tutup
öldürürse yenmez. Kendi hayvanı öldürmüş olmalıdır.
6- Talim görmüş bir köpek, tuttuğu avın etinden yerse, o avı yemek
45
www.dinimizislam.com
caiz olmaz. Fakat şahin gibi bir kuş yakaladığı avın etinden yerse
mahzuru olmaz. Çağırılınca gelen avcı kuşun tuttuğu av yenir. Avını
köpek dişiyle veya pençesiyle yakalayan hayvanın eti yenmez.
7- Av tutanın olur. Bir kimse, bir avı vurup düşürdükten sonra, av
kalkıp kaçarken, başkası yakalarsa, av yakalayanın olur.
8- Kara ve su kaplumbağasıyla istiridye ve midye gibi deniz haşaratı
yenmez.
9- Balık suretinde olmayan deniz hayvanları yenmez. Su içinde
kendiliğinden ölüp, karnı üst tarafta bulunan balık yenmez. Ağla,
saçmayla, ilaçla, sarsıntıyla, buz arasında sıkışarak ölen balık yenir.
10- Besmelesiz tutulan veya kâfirlerin, avladığı balıkları yemek
helaldir. Fakat avladıkları diğer hayvanları yemekse haramdır. Hanefi
mezhebinde, domuzdan başka her hayvan ölünce kılı, kemiği, siniri ve
dişi temiz olur. Leşin derisi, necis olmayan maddeyle dabağlanınca temiz
olur. Necis maddeyle dabağlanınca, üç kere yıkayıp sıktıktan sonra temiz
olur. Domuz ve yılan derisi hiçbir zaman temiz olmaz. Bunlarla yapılan
cüzdan, kemer, çanta, elbiseyle namaz kılmamalıdır! Domuz ve yılan
hariç, eti yenmeyen hayvan, dine uygun kesilince veya avlanınca yalnız
derisi temiz olur. Böyle öldürülmüş bir hayvanın postu üzerinde namaz
kılmak caiz olur.
Sual: Eti yenen ve yenmeyen vahşi hayvanları herhangi bir maksatla
öldürmek günah mıdır? Mesela sansarı postu için, ceylanı eti için
avlamak caiz midir?
CEVAP
Hiçbir hayvana eziyet, işkence etmek, suda boğarak veya ateşte
yakarak öldürmek caiz değildir. Hayvana işkence etmek, gayri müslim
vatandaşa işkence etmekten daha büyük günahtır. Gayri müslim
vatandaşa eziyet etmek de Müslümana eziyet etmekten daha büyük
günahtır. (Dürr-ül muhtar)
Maksatsız olarak bir hayvanı öldürmek caiz değildir. Ahirette, (Onu
niçin öldürdün?) diye sorguya çekilecektir. Hayvanları birbiriyle
dövüştürmek de caiz değildir. Hayvanların hakkına riayet etmeli, onlara
acımalıdır. Hadis-i şerifte, (Merhamet et ki, merhamet olunasın!)
buyuruldu. (Şir’a)
Zararlı hayvanları öldürmek caiz olduğu gibi, sansar, porsuk gibi
hayvanları derisi ve kürkü için, geyik, ceylan gibi hayvanları eti için
öldürmek de caizdir. Domuz hariç, eti yenmeyen çeşitli hayvanları para
karşılığı gayrimüslimlere ihraç etmek de caizdir. (Şerh-i Nikaye)
Zararsız hayvanları öldürmek caiz değildir. Zararlıları da eziyetsiz
46
www.dinimizislam.com
öldürmek caizdir. (Berika)
Sual: Av hayvanını, mesela tavşanı uyurken değil de, uyandırıp
kaçarken vurmalı deniyor. Uyurken vurmak caiz midir?
CEVAP
Evet, caizdir.
Oltaya solucan takmak
Sual: Oltaya solucan takmak caiz midir?
CEVAP
Evet, caizdir.
Dinimizde kâr haddi
Sual: Dinimizde kâr haddi var mıdır?
CEVAP
Dinimizde kâr haddi yoktur. Fakat ihtikâr ve fahiş fiyat
yasaklanmıştır.
Medine’de pahalılık oldu. Fiyatlar yükseldiği için kâr haddi koyması
istenildiğinde, Peygamber efendimiz, (Fiyatları koyan Allahü teâlâdır.
Rızkı genişleten, daraltan, gönderen yalnız Odur. Ben Allahü
teâlâdan bereket isterim) buyurdu. Başka bir hadis-i şerifte ise, (Kâr
haddi koymayın, fiyat koyan Allahü teâlâdır) buyuruldu.
Karaborsacılar, fırsatçılar tarafından [mallar saklanarak] fiyatlar
yükseltilip millete zarar ve zulüm haline geldiği zaman, Belediyenin
ilgililerle istişare ederek uygun bir narh, kâr haddi koyması caiz olur.
(Redd-ül-muhtar)
Peygamber efendimiz, (Müslümanların, şehre mal getiren
köylüleri karşılayıp piyasaya fiyatını gizleyerek, ucuz satın
almalarını) yasakladı. Köylü böyle bir satıştan vazgeçebilir. Piyasayı
bilmeyenlere yüksek fiyatla mal satmak da haramdır. Hatta, acemi olup,
ucuz satan veya pahalı alan ile alış veriş etmemelidir. Bunlarla alış veriş
yaparken piyasadaki fiyatı gizlemek günahtır.
Satılan şeyin ayıbını, kusurunu gizleyerek aldatmak haram olduğu
gibi, alınan malın kıymetini gizleyerek aldatmak da faiz olur. Mesela, bir
kimse, sattığı malın kıymetini bilmiyor. On milyonluk malı, beş milyona
satıyor. Ona (Bu mal, her yerde 4 milyon eder) diyerek kandırmak
haramdır. İnsanlar, Müslüman ahlakına uyarsa, ne kandıran, ne
kandırılan olur. Mallara narh koymaya lüzum kalmaz. Arz ve talebe göre,
mallar kıymetlenir veya ucuzlar.
Basra’da büyük bir tüccar vardı. İran’da bulunan adamlarından biri,
47
www.dinimizislam.com
buna mektup yazarak, bu sene şeker kamışının verimli olmadığını, kimse
duymadan, çok şeker almasını bildirdi. Tüccar da, çok şeker satın alıp,
şeker piyasadan çekilince, pahalı satarak, otuz bin dirhem kâr etti. Sonra,
düşünüp (Şeker kamışlarına afet geldiğini Müslümanlardan saklamakla,
onlara hıyanet ettim, bu nasıl Müslümanlıktır?) diye, otuz bin dirhemi,
şekerlerini almış olduğu kimselere götürdü. Yaptığı yanlış işi anlattı.
Hatasına pişman olup dürüstlük göstermesinden dolayı, hiçbiri verdiği
parayı almayıp, Sana helal olsun dediler. Akşam evinde düşündü ki,
belki utanarak almamışlardır. Din kardeşlerime hıyanet ettim diyerek,
ertesi gün tekrar götürdü. Her birine yalvararak otuz bin dirhem gümüşü
taksim etti.
Müşteriye doğru söylemeli, hile etmemelidir. Malda bir arıza oldu ise,
haber vermelidir. Ucuz aldığı bir malın fiyatı yükselip pahalı satıyor ise,
aldığı fiyatı söylemelidir. Aldatarak satmak, hıyanet ve dolandırıcılık olur.
Böyle hıyaneti bilmeyerek yapanlar olur. Hıyanet yapmaktan kurtulmak
için, herkes, kendine yapılmasını istemediği şeyleri, başkalarına
yapmamalıdır.
Bir malı peşin ucuz, veresiye veya taksitle pahalı satmak caizdir.
Vade farkı istemek ise caiz değildir. Vadeli satışla, vade farkı ayrı
şeylerdir. (Redd-ül-muhtar)
Sual: Zekat vermek için bir arkadaşa gittim. 100 lira zekât
verecektim. O arkadaşa, Elindeki bir altını bana 100 liraya satarsan,
bu altını zekât olarak vereceğim dedim. O da, Tam İlmihal’de
okudum, ucuza satmak gaben-i fahişe girer, 120 liraya aşağı
satılması caiz olmaz dedi. 100 liraya satsa idi bir mahzuru olur muydu?
CEVAP
Hiç mahzuru olmazdı. İnsan malını istediği fiyata satabilir. 50 liraya,
hatta 1 liraya da satabilir. Hatta bedava bile verir. Bunun dinen bir
mahzuru yoktur. Eğer siz altınlar 100 liraya düştü bu altını bana 100
liraya sat deseydiniz, o da bilmediği için satsaydı, çok aldanma olduğu
için alış verişi bozma hakkına sahip olurdu. Ama bozmasa da bir şey
gerekmezdi. Zekat için gelen parayı geri çevirmesi yanlış olmuştur.
Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye’de diyor ki:
Sarraflıkta piyasadaki fiyatların en yükseğinden, % 2,5 ve daha
fazlası kadar yüksek fiyatla satın alarak aldanmaya Gaben-i fahiş = çok
aldanmak denir. Bu miktar, hayvandan başka menkul mallar için % 5,
hayvan için % 10, bina için % 20 dir. Bu miktarlardan az olan aldanmaya,
Gaben-i yesir = az aldanmak denir. Satıcı, bu mala, şu kadar lira veren
oldu diyerek satsa, piyasadaki en yüksek değerinden çok aldanma kadar
48
www.dinimizislam.com
fazla olduğu ve başkası, o kadar lira vermediği anlaşılsa, müşteri alış
verişi bozabilir.
[Dikkat edilirse bozabilir deniyor, bozması gerekir demiyor. Üstelik
kendi rızası ile çok ucuza satmanın hiçbir mahzuru yoktur.]
Satıcı yalan söylemeden, fahiş fiyatla satsa, aldanan müşteri alış
verişi bozamaz. Çünkü herkes malını, dilediği fiyatla satabilir. İslamiyet’te
kâr haddi diye bir şey yoktur. Yalan söylenerek, az aldatılan kimse, alış
verişi bozamaz.
Bir kimse, 20 liraya aldığı bir mal için, (4 liraya aldım, 1 lira kâr ile
sana 5 liraya satarım) dese caizdir; çünkü adamı aldatma maksadı
yoktur. Belki o fakirdir, onu sevindirmek için böyle yapmıştır. Herkes
malını çok ucuza satabilir.
Sıkışık durumda olanlara, yiyecek içecek, giyecek ve barınacak
şeyler için fahiş fiyatla mal satmak haramdır. Nafakasını temin etmek için
herhangi bir şeyini satmak zorunda kalan fakirin sattığını, gaben-i fahişle
ucuz almak da haramdır. (Bey ve şir’a risalesi)
Sual: Tam İlmihal’de (Veresiye pahalı, peşin ucuz demek, yani,
mesela peşin on liraya, veresiye on beş liraya vermek şeklinde iki
şartlı satışın fâsid olduğu, Mevkufat, Cevhere ve Tuhfet-ül-fukaha’da
yazılıdır. Çünkü, semen meçhuldür) deniyor. Buna göre, peşin 10
liraya satılan malı, veresiye 15 liraya satmak fâsid midir?
CEVAP
Hayır hiçbir mahzuru yoktur. Satıcı yalan söylemeden, fahiş fiyatla
da satabilir. Çünkü herkes malını, dilediği fiyatla satabilir. İslamiyet’te kâr
haddi [kâr limiti] diye bir şey yoktur. Bu inceliği bilmeyenler, veresiye
pahalı satılamaz zannediyorlar. İfadenin son cümlesinde, (Çünkü,
semen meçhuldür) deniyor. Semen, satışta belirlenen fiyatı demektir.
Satıcı, peşin olursa 10 lira, taksitle 15 lira derse, müşteri de, bu iki
fiyattan birisini, yani ya peşin 10 liraya veya veresiye 15 liraya olan satış
fiyatını kabul ederse, alış veriş sahih olarak gerçekleşmiş olur. Peşin
veya veresiye belirtilmeden, müşteri, zamanı ve fiyatı belirlemeden, kabul
ettim derse, bu satış fâsid olur. Çünkü, semen ve zaman belli değil. 10
liraya mı aldı, yoksa 15 liraya mı? Müşteri hangisini kabul ettiğini
söylememiştir. Zaman ve fiyat belirlenmediği için satış fâsiddir. Müşteri,
peşin on liraya aldım derse yahut, veresiye 15 liraya aldım derse, satış
sahihtir.
Dinimizde kâr koymada, sınır yoktur. İbni Abidin hazretleri buyuruyor
ki:
Enes bin Malik bildirdi ki: Medine’de, pahalılık oldu. (Ya Resulallah,
49
www.dinimizislam.com
fiyatlar yükseliyor. Bir kâr haddi koyun) denildiğinde, (Fiyatları koyan
Allahü teâlâdır. Rızkı genişleten, daraltan, gönderen yalnız Odur.
Ben, Allahü teâlâdan bereket isterim) buyurdu. (Tirmizi, İbni Hibban)
Fiyatlar, fahiş olarak [mal oluş fiyatının iki misline] artıp, millete zarar
ve zulüm haline gelince, hükümetin, tüccarlara danışarak, uygun bir narh,
kâr haddi koyması caiz olur. (Redd-ül-muhtar)
Pahalı satmak ve aldatmak
Sual: 300 liraya veresiye aldığım bir ürünün 200 lirasını verdim, 100
lirası, daha duruyor. Sonra bu ürünün başka bir yerde 200 liraya
satıldığını öğrendim. Müslümanlıkta aldatmak da, aldanmak da olmadığı
için ve adamdan senetsiz aldığıma göre, kalan yüz lirayı vermesem
günah olur mu?
CEVAP
Normal rayiçten satıyorsa, başka yerlerde de 300 liraya satan varsa
kalan 100 lirasını vermemek günah olur. Herkes malını, istediği fiyata
satabilir. Bir kuruş eksik verilse kul hakkı olur. Eğer o mal her yerde 200
liraya satılıyorsa, bir tek o kişi 300 liraya satıyorsa, bu da rayicin
üstündeyse o zaman alış verişi fesh etme yetkimiz olur. 300 liraya satan
başka yerler de varsa, başka birileri de 200 liraya satıyorsa, bu ölçü
olmaz.
Bir şey satarken, bu benzerlerinden farklı diyerek yalan söylemek
veya malın kusurunu gizlemek, aldatmak olur. Bir de, piyasadaki rayiç
fiyatların en yükseğinden, sarraflıkta % 2,5, hayvandan başka menkul
mallar için % 5, hayvan için % 10, bina için % 20 ve daha fazlası kadar
yüksek fiyatla satın almak da aldanmak olur. Böyle bir aldanma olursa,
müşteri alış verişi fesh edebilir.
Emanet mal
Sual: Emanetçilik yapıyorum. Bir yolcunun valizini yanlışlıkla başka
birine vermişim. Yolcunun valizini ödemem gerekir mi?
CEVAP
Ödemeniz gerekir. Çünkü siz, onu ücretsiz, Allah rızası için
saklamıyorsunuz. Sırf ücret almak için saklıyorsunuz. Yani onu saklamak
sizin vazifenizdir. Mesleğiniz emanetçiliktir. İhmaliniz olmasa da
ödemeniz gerekir.
Güvenilen kimseye saklamak için verilen mala emanet denir. Parasız
bırakılan emanet, kaybolursa ödenmez, ücretli olan ödenir. (Mecelle)
Sual: Biri, bana bir miktar para bıraktı. Masamın çekmecesine
50
www.dinimizislam.com
koydum. Çekmeceyi kilitlemeden tuvalete gittim. Gelene kadar parayı
birisi almış. Bu parayı ödemem gerekir mi?
CEVAP
İhmaliniz yoksa ödemeniz gerekmez. Fakat çekmeceyi açık
bırakmak bir ihmaldir. İhmali olan öder. Eğer çekmeceniz kırılıp para
alınsaydı, o zaman ihmaliniz olmadığı için ödemeniz gerekmezdi.
Kendi paranızı ceketin iç cebine, emanet parayı ceketin dış cebine
koymak da, ihmaldir. Emaneti en az kendi paramız kadar iyi yere
saklamamız gerekir.
Emanete riayetin dindeki yeri büyüktür. Müminun suresinin başında,
kurtuluşa eren müminlerin vasıfları bildiriliyor. 8. âyette de bunların
emanete ve ahitlerine riayet ettikleri açıklanıyor. Hadis-i şeriflerde
buyuruldu ki:
(Şu altı şeyi yapacağınıza söz verin, ben de size Cennete
gireceğinize söz vereyim. Bunlar, namaz kılmak, zekât vermek,
emanete riayet, zinadan sakınmak, helal yemek ve dili [elfaz-ı küfr,
yalan, gıybet, lanet, malayani gibi] kötü sözlerden korumaktır.)
[Taberani]
(Allah yolunda savaş, bütün günahların affına sebeptir. Fakat
emanete hıyanetin affına sebep olmaz. Böyle biri [Allah yolunda
öldürülen] kıyamette, emaneti ödemeyince Cehenneme atılır.)
[Beyheki]
(Emanete riayet etmeyenin imanı yoktur.) [Taberani]
[Burada imanı yok demek kâmil imanı yok, imanı zayıf demektir.]
(En kötü şey, emanete riayet etmemektir. Çünkü emanete riayet
etmeyenin dini yoktur. Onun namazı da, zekâtı da kabul olmaz.)
[Bezzar]
[Kabul olmaz demek, sahih olmaz demek değildir. Namazı ve diğer
ibadeti sahih olur, borçtan kurtulur. Fakat namaz ve zekâttan hasıl olacak
büyük sevaplara kavuşamaz demektir.]
(Kıyamete yakın, insanlar, alış verişlerinde, birbiriyle olan
münasebetlerinde emaneti gözetmezler. Güvenilir insan çok azalır.
"Falanca yerde güvenilir bir insan varmış" denir. O insanın kalbinde de
hardal tanesi kadar iman yoktur.) [Müslim]
(Emanete riayet edilmezse, zekât zorla verilirse, ilim, dine
hizmet için değil de, para ve makam için öğrenilirse, kişi, hanımının
meşru olmayan arzusuna itaat eder, ana-babasına isyan ederse,
fâsık ve ehil olmayanlar işbaşına getirilirse, kötülüğünden korkup
zalime hürmet edilirse, gayrı meşru ilişkiler, çalgılı-içkili yerler
51
www.dinimizislam.com
çoğalırsa, yeni nesil öncekileri [Eshab-ı kiramı ve diğer âlimleri]
kötülerse, o zaman çeşitli belaya maruz kalırlar.) [Bezzar]
Sual: Arkadaşa (Makinene iyi denirse 50 ye aldım, kötü denirse,
getiririm) dedim. Birine 60 a sattım. Arkadaşa 50 versem caiz mi?
CEVAP
Caiz olmaz. Çünkü malı henüz kesin olarak satın almamıştın.
Emanet duruyordu. Emaneti satmak caiz olmaz.
Sual: Emanet bırakılan parayı kullanarak, para kazanmak haram
olur mu?
CEVAP
Evet, haram olur. Kazanılanı fakire vermek gerekir. Eğer ödünç
olarak veya kullanmak için izin alınsaydı, o zaman mahzuru olmazdı.
Emanete riayet
Sual: Emanet alınan bir şeyin yerine bir başkasını vermekte veya
değerini ödemekte mahzur var mıdır?
CEVAP
Emanet verenin rızasıyla caiz olur. Ancak emanete riayet etmek,
zarar vermeden aynısını iade etmek gerekir. Emanete zarar gelmişse
ödemek lazımdır. Emanete riayet konusunda Peygamber efendimiz
buyuruyor ki:
(Lokman aleyhisselama, bu dereceye nasıl eriştiği sorulunca,
şöyle cevap verdi:
Şu üç şeyle eriştim:
1- Emaneti yerine vermekle,
2- Doğru söylemekle,
3- Malayaniyi [faydasız söz ve işi] terk etmekle.) [İ. Ahlakı]
Allahü teâlâ, Cennete girecek Müslümanları överken mealen
buyuruyor ki:
(Onlar, emanete riayet ederler [güzelce kullanıp, yerli yerine
verirler], sözlerini yerine getirirler. [Kendi aralarındaki sözleşmelere
uyarlar ve Allahü teâlâya karşı vazifelerini yerine getirirler.]) [Müminun 8]
(Celaleyn tefsiri)
Emekli maaşı ve Nema
Sual: Bazı kimseler, gerek Emekli Sandığı, gerek SSK ve gerekse
Bağ-Kur’dan emekli olmanın caiz olmadığını söylüyorlar. Bu hususta
açıklama yapar mısınız?
CEVAP
52
www.dinimizislam.com
Bu kimseler delil olarak, Necm suresinin, (İnsana ancak çalışarak
[ihlas ile] yaptığı işler [ahirette] fayda verir) mealindeki âyet-i kerimeyi
gösteriyorlar. Hatta emekli maaşı almayacağım diye gazetelerde ilan
edenler de vardır.
Köşeli parantez içindeki ifadeler, âyet-i kerimenin açıklaması
mahiyetindedir. Bu âyetin devamı olan âyetlerde, çalışmasının
karşılığının eksiksiz verileceği bildiriliyor. Herkes ektiğini biçer demektir.
Bu âyet, emekliliğe mani değildir.
Emekli olmak caiz değil diyenlere göre, az şeye çok karşılık vermek
veya karşılıksız bir mal vermek caiz değildir. Halbuki miras, hediye, bir
çalışmanın, alın terinin karşılığı değildir. Hediye de miras da caizdir.
Devlet, ihtiyarlara bir ihsan olarak yaşlılık maaşı bağlamıştır. Aynı şekilde
bazı belediyeler, ihsan olarak ihtiyarlara ücretsiz seyahat hakkı tanımıştır.
Bayramlarda da herkesten seyahat ücretini almıyor, köprüden geçiş
ücreti kaldırılıyor. Bunlar birer ihsandır, hiç mahzuru yoktur.
Devlet, gazilere, asker ailelerine maaş bağlıyor. On çocuğu olana
ikramiye de verebilir. Depremden zarar görenlere karşılıksız yardım
edebilir. Yahut sırf vatandaş olduğu için herhangi bir yardım yapabilir.
Devlet bir kimseye böyle çeşitli yardımlar yaptığı gibi, bir fert de dilediği
kimseye, milyonlarca, milyarlarca yardım yapabilir. Hediye verebilir. Bu
paranın muhakkak alın teri ile alınması gerekmez.
Devlet, bir memuruna, bir işçisine anlaşma gereği, haftada bir gün
veya iki gün izin verebilir. Yılda bir ay, iki ay izin verebilir. Birkaç ay
hastalık izni verebilir. Bu izinli olduğu zamanlarda da maaşından
kesmeyebilir. Devlet, 25 yılda emekli ettiği gibi, bunu 50 yıla da çıkarabilir
veya on yıla indirebilir. Çalışamayan hastaları malulen emekli edip, ömür
boyu maaş verebilir.
Devlet, emekli memura ölünceye kadar maaş verdiği gibi, Allahü
teâlâ da, iman edenlere sonsuz mükafat vermektedir. İman ettiği için,
kuluna sonsuz mükafat veren Allahü teâlâya, “Niçin sadece iman karşılığı
bu kadar nimet veriyorsun” diye sual edilemeyeceği gibi, belli bir hizmet
veya prim karşılığı ölünceye kadar maaş almaya haram demek çok
yanlıştır.
İhsan yani iyilik etmeyi dinimiz tavsiye etmektedir. Kur’an-ı kerimde
mealen buyuruluyor ki:
(Allah, adaleti, ihsanı ve akrabaya vermeyi emreder.) [Nahl 90]
(Allah sana ihsan ettiği gibi, sen de ihsanda bulun!) [Kasas 77]
(İhsanın karşılığı ancak ihsan olur.) [Rahman 60]
(Ana babaya ihsan edin!) [Nisa 36]
53
www.dinimizislam.com
(Allah ihsan edenleri sever.) [Maide 13]
(Allahü teâlâ, ihsan edenlerle beraberdir.) [Ankebut 69]
(İhsan edenleri müjdele!) [Hac 37]
(İhsan edenlere Allahü teâlânın rahmeti elbette çok yakındır.)
[Araf 56]
(Allah ihsan edenlerin ecrini zayi etmez.) [Tevbe 120]
Hazret-i Yusuf ve Hazret-i Musa’ya verilen nimetler bildirilip
buyuruluyor ki:
(İhsan edenleri işte biz böyle mükafatlandırırız.) [Yusuf 22]
İhsan etmekle ve hediye vermekle ilgili hadis-i şeriflerden bazıları da
şöyledir:
(Allahü teâlâ ihsan sahibidir. Öyle ise siz de ihsanda bulunun!)
[İ. Adiy]
(İdarecilerin ihsanını, ihsan olarak kaldığı sürece alın!) [Ebu
Davud]
(İhsan ehlinden olun!) [Ebu Davud]
(Ömrü ihsandan gayrisi artırmaz.) [Nesai]
(Ana-babaya ihsan, ömrü uzatır ve kötü ölümden korur.) [Ebu
Nuaym]
(Vermeyene ihsanda bulunanı, Allahü teâlâ Cennete koyar.)
[Hakim]
(Ana-babanıza ihsan ederseniz, çocuklarınız da size ihsan eder!)
[Taberani]
(Ömrünün uzun ve rızkının bol olmasını isteyen, ana-babasına
ihsanda bulunsun ve sıla-i rahim yapsın!) [İ. Ahmed]
(İhsan kapısını açana, Allahü teâlâ dünya ve ahiret hayrını verir.)
[İbni Cerir]
(Komşuna ihsanda bulun ki, mümin olasın!) [Tirmizi]
(Hediye Allahü teâlâ tarafından gönderilen güzel bir rızıktır.)
[Hakim]
(Hediyeyi kabul eden, Allahü teâlânın gönderdiğini kabul etmiş,
reddeden de Onun gönderdiğini reddetmiş olur.) [Ramuz]
(Allahü teâlâ, “Biz malı insana ibadet etmesi için ihsan ettik”
buyurdu.) [İ. Ahmed]
Bir müminin duası ile
Sual: Bir vaiz, “Necm suresindeki âyetten anlaşılıyor ki, emekli
maaşı ve alın teri karışmayan her kazanç haramdır. Yaşlı kimselerin
ücretsiz belediye araçlarında seyahat etmesi de böyledir. Yine aynı âyet
gösteriyor ki, ölü için yapılan dua, sadaka ve diğer iyiliklerin hiç faydası
54
www.dinimizislam.com
olmaz” dedi.
Faydası yoksa, niçin cenaze namazı kılıyoruz?
CEVAP
Emekli maaşı almak caizdir, bunu yukarıda izah ettik. Alın teri
karışmayan her kazanç haram değildir. Mesela miras ve hediye, bir
çalışmanın, alın terinin karşılığı değildir. Hediye de miras da caizdir.
Ölü için de dua edilir, her türlü hayrat yapılır.
Bir kimse, başkasının yaptığı amelden fayda görmez. Herkesin
yaptığı kendinedir. Mesela bir kimse, sadaka verse, sevabı yalnız
sadakayı verene ait olur. Başkasının bu sevapta hissesi olmaz. Ancak
amel işleyen, mesela sadaka veren kimse, sevabını başkalarına da
bağışlayabilir. Onlar da bu sevaptan faydalanır. Ölülere dua ve istiğfar
etmek faydalıdır. İbrahim aleyhisselam, (Ey Rabbimiz, [kıyamette]
hesap için ayağa kalkıldığı gün, beni, ana-babamı ve bütün
müminleri affeyle) diye dua etmiştir. (İbrahim 41)
Bir müminin duası ile diğer müminlerin günahları affediliyor ki, böyle
dua edilmesi emredilmiştir. Yine her gün namazda, (İbâdillâhissâlihin)
diyerek müslümanlara dua ediyoruz. Faydası olmasaydı, her tehiyyatta
bunun okunması emredilmezdi.
Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Ölünün mezardaki hâli, imdat diye bağıran, denize düşmüş
kimseye benzer. Boğulmak üzere olan kimse, kendisini kurtaracak
birini beklediği gibi, ölü de, babasından, anasından, kardeşinden,
arkadaşından gelecek bir duayı gözler. Ona bir dua gelince,
dünyaya ve dünyada olanların hepsine kavuşmaktan daha çok
sevinir. Allahü teâlâ, yaşayanların duaları sebebi ile, ölülere dağlar
gibi çok rahmet verir. Dirilerin, ölülere hediyesi, onlar için dua ve
istiğfâr etmektir.) [Deylemi]
Günahkâr bir müslümanın cenaze namazını müslümanlar kılarsa,
ölünün günahları affolur. Yani dirilerin duaları sebebiyle ölülere çeşitli
hediyeler gider. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Müslümanlardan üç saf, bir müslümanın cenaze namazını
kılarsa, ölü Cennete girmeye hak kazanır.) [Ebu Davud, Tirmizi]
Ölü için dua ve Kur’an-ı kerim fayda verdiği gibi, ölüler için sadaka
vermek de onların günahlarının affına sebep olur. Hadis-i şeriflerde
buyuruldu ki:
(Allah için nafile sadaka vermek isteyen, bunu müslüman anababasının niyetine verse, ana-babası için birer ecir, onların
ecirlerinden eksilmemek üzere, bir misli de kendisine verilir.)
55
www.dinimizislam.com
[Taberani, İbni Asakir]
(Ölmüş ana-babası namına hac eden, bu hac hem kendisi, hem
de ana-babası için kabul edilir ve ana-babasının ruhuna müjde
verilir.) [Dâre Kutni]
(Ölen müminin her ameli kesilir. Yalnız üç amelinin sevabı
devam eder. Bunlar, sadaka-i câriye, faydalı ilim ve kitap ile salih
evladın ettiği dua ve istiğfarlar.) [Ebuşşeyh] [Sadaka-i câriye, cami,
çeşme, yol gibi, faydası devam eden işlerdir.]
Tatarhâniyye’de, (Sadaka veren, sevabının bütün müminlere
verilmesi için niyet ederse, kendi sevabından hiç azalmadan, bütün
müminlere de sevabı erişir) buyurulmaktadır. (Redd-ül-muhtar)
Ödünç ve Nema
Sual: Bir kimse, 10 milyon lira ödünç borcunu öderken 30 milyon lira
verip, "fazlası hediyedir" dese, bu fazlalığı almak caiz olur mu? Devlet de
paralarımızdan kesinti yaparak nema adı altında bir fazlalık veriyor. Bu
fazlalığı almak caiz olur mu?
CEVAP
Kâr getiren ödünç, haram olur. Ancak, bir anlaşma yapmadan
verilecek 20 milyon lira hediye olur. Almak caiz olur. Devletin verdiği de
böyledir. Devlet, ömür boyu emekli maaşı bağlasa, bu maaşı da almakta
mahzur yoktur. Karşılıksız verilen şeyi de almak caizdir. Az bir şeye
karşılık çok şey de verilir. Bunları da almakta hiç mahzur olmaz. (Reddül-muhtar)
Eşlerin mal varlığı
Sual: Bizimle aynı varlıkta komşu bir hanım var. Evimizde un, şeker,
yağ gibi gıda maddesi, veya herhangi bir kitap, bir âlet görse, ödünç
olarak, ariyet olarak ister. Getirme huyu da yoktur. Hani maddi durumları
kötü olsa, varsın getirmesin diyeyim. Bizden aşağı tarafları yok. Beyim,
"Ne isterse istesin hiçbir şey vermemeli!" diyor. Komşu hakkından
korkuyorum. Vermesem günah olur mu? Komşumun her gördüğünü
istemesi ve aldığını getirmemesi günah değil midir? Bu komşu, sadece
bizden değil, başkalarından da böyle şeyler istiyormuş.
CEVAP
Beyiniz, sizin malınızı, siz de beyinizin malını izinsiz
harcayamazsınız. İzinsiz harcamak, başkasına vermek günah olur.
Komşu gelince, "Beyim razı olmuyor. Ondan izinsiz bir şey vermem
günahmış" derseniz, o da bir daha bir şey isteyemez. Ondan bundan bir
56
www.dinimizislam.com
şey istemek doğru değildir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İnsanlardan bir şey istemeyin, velev ki bir misvakı bir defa
kullanmak için de olsa.) [Bezzar]
Ödünç alıp da imkanı varken vermemek veya borçlarını ödememek
günahtır.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Borcunu ödemeyenlere Allahü teâlâ, kıyamette "Bunun hakkını
sizde bırakacağımı mı zannettiniz?" buyurarak o kimsenin iyi
amellerini alıp diğerine verir. Eğer borcunu vermeyenin iyi ameli
yoksa, borç verenin kötü amellerini, günahlarını borçluya yükler.)
[Taberani]
Bir kimseye zarar vermek, kalbini kırmak kötüdür. Fakat komşuya
zarar vermek, onu incitmek daha kötüdür. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Komşusu, zararından emin olmayan kimse, Allah’a iman etmiş
sayılmaz.) [Bezzar] [Yani bu kimse kâmil mümin değildir.]
Komşu kötü de olsa, ona elden gelen iyiliği yapmaya çalışmalıdır!
Sual: Beyim kendi paramı harcamama, zekâtımı bile vermeme razı
değil. Ne yapayım?
CEVAP
Kendi paranızı meşru yerlere, dilediğiniz gibi harcayabilirsiniz. Onun
parasını onun istemediği yerlere harcamanız uygun değildir. Eğer izin
almışsanız, dilediğiniz yerlere verebilir, dilediğiniz gibi de harcarsınız.
İzinsiz harcamanız doğru olmaz. Bileziklerinizin zekâtını siz vereceksiniz.
Kendi paranızdan vermeniz gerekir. Beyinizin hediye ettiği para varsa
ondan da verebilirsiniz. Hediye olarak aldığınız para da sizindir. Zekat
vermeye beyiniz razı olmasa da, muhakkak vermeniz gerekir. Ondan
habersiz verirsiniz. Kocanın rızası meşru işlerde olur. Siz zekât verdiğiniz
için sizden razı olmasa, bunun hiç kıymeti olmaz.
Sual: Kız kardeşime zekât olur mu? Bey ve hanımın hesapları ayrı
mıdır?
CEVAP
Zekat ve fitrenizi, zengin değilse kız kardeşinize veya çocuklarına
vermenizde mahzur yoktur. Dinimize göre, erkekle hanımının mal varlığı
ayrıdır. Birbirine eklenmez. Siz zengin, beyiniz fakir olabilir, siz fakir
beyiniz zengin olabilir.
Beyinize ait değil, kendinize ait borcunuz varsa, mevcut paranızdan
çıkarırsınız. Altınlarınızı tartıp alacaklarınızla birlikte hesap edersiniz.
Hepsinin kırkta birini altın olarak, yeğenlerinize verirsiniz.
57
www.dinimizislam.com
Ev, dükkan, araba gibi şeyler zekât nisabına katılmaz. Yani zekâtları
verilmez.
Faiz
Sual: Dinimizde faizin hükmü nedir?
CEVAP
Bugün faizin, içkinin, zinanın haram olduğunu bilmeyen müslüman
yoktur. Haramlar zamanla helal olmaz. Şu kadar var ki, (Zaruretler,
haram olan bir şeyi mubah kılar), fakat zaruret bitince haramlığı devam
eder. Mesela susuzluktan ölecek kimsenin, şaraptan başka içecek bir şey
bulamazsa, ölmeyecek kadar şarap içmesi caiz olur. Daha fazla içmesi
caiz olmaz. Açlıktan ölecek kimsenin leş yemesi de böyledir.
Bu ve benzeri durumlar haricinde faize helal denmez. Faiz hakkında
Tergib’deki hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Helak eden yedi şeyden birisi faiz almaktır.) [Buhari]
(Yedi büyük günahtan biri faiz yemektir.) [Bezzar]
(Faiz alana da verene de lanet olsun!) [Müslim]
(Vücuduna dövme yapana, yaptırana, faiz alıp verene lanet
olsun.) [Buhari]
(Allahü teâlâ, dört kimseyi Cennete koymaz: Bunlar, devamlı içki
içen, faiz alan, yetim malı yiyen ve ana-babasına asi olandır.) [Hakim]
(Faiz 73 kısımdır. En aşağısı, kişinin anası ile zina etmesi
gibidir.) [Hakim]
(Bir dirhem faiz alıp vermek otuz zinadan günahtır.) [Taberani]
(Hep faiz yiyen sonunda fakirliğe düşer.) [İ. Mace]
(Kıyamet yaklaştıkça, faiz, zina, ve içki çoğalır.) [Taberani]
Gayri müslim diyarında
Faiz hakkında pek çok hadis-i şerif vardır. Kur'an-ı kerimde Bekara
suresi 275. âyet-i kerimesinde, (Alış verişin helal, faizin haram) olduğu
bildirilmektedir.
Ecnebi ülkelerde, müslümanların, gayri müslimlere ödünç verip,
onlardan faiz almalarının caiz olduğu Mülteka’da yazılıdır. Mecmaül
enhür ve Dürer’deki hadis-i şerifte, gayri müslim ülkelerde,
müslümanların kâfirlerden faiz almalarının caiz olduğu bildirilmiştir.
Bundan başka zaruret dışında faiz her yerde her zaman haramdır.
(Cevhere)
Faiz yalnız İslam dininde değil, semavi dinlerin hepsinde haramdı.
Fetava-i Hayriyyede buyuruluyor ki:
58
www.dinimizislam.com
(Zimmi [gayri müslim] zimmiye elli lira ödünç verip, faizi ile birlikte
ellibeş lira alsa, beş lirayı geri vermesi gerekir. Çünkü, faiz her dinde
haramdır.)
Faiz, ödünç vermekte, rehinde ve alış verişte olur. Fıkıh kitaplarında
faizin yetmişten fazla çeşidinin olduğu bildirilmektedir. Bunun için alış
veriş ve başka sözleşme yapacak kimselerin, hangi hallerde faiz
olduğunu iyice öğrenmesi gerekir. Bu bilgileri öğrenmek farz-ı ayndır.
Bilmeyen kimse farkında olmadan faiz alıp verir, böylece büyük günaha
girmiş olur. Haram olduğunu bilmediği için tevbe etmez.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Daha fazlasını ödemesi şartı ile ödünç vermek faizdir. Haram
anlaşma ile ele geçen malın hepsi haram olur. Mesela, 12 kile ödemesi
şartı ile, on kile buğday ödünç verilse, 12 kilenin hepsi haram olur.
Fazladan alınan 2 kilesi kul hakkı olduğu için, geri verilmesi gerekir. On
kilesi de haram olduğu için fakire sadaka olarak verilir.
Bir teneke sütün içine konan bir bardak idrar sütün tamamını necis
eder. Faizle ödünç verilen paranın, faizini, ana parasından ayırmak
mümkün olmaz. Sütte olduğu gibi tamamı kirlenmiştir.
Sual: Almanya’da bazıları, (Avrupa İslam diyârı değildir, dâr-ülharbdir) diye, bazı şeyler yapıyorlar. Kanunlara uymak, faiz almak,
sigorta yaptırmak, sakal kesmek, Cuma kılmamak, haç takmak, yalan
söylemek gibi şeyler caiz midir?
CEVAP
Dâr-ül-harbde de olsa, İslam bilgilerinin yaygın olduğu yerde,
müslümanların çoğunun bildiği şeyleri bilmemek, öğrenmemek özür
olmaz, günah olur. Küfre sebep olan bir işi, bilerek yapmak küfür olur.
Beline, zünnar denilen papaz kuşağını bağlamak, haç takınmak ve küfre
mahsus şey giymek de böyledir.
Kâfirlerin bayram günlerinde, o güne mahsus şeylerini, onlar gibi
kullanmak da küfür olur. Bunları mizah için, başkalarını güldürmek için,
şaka için kullanmak da küfre sebep olur. İtikadının doğru olması fayda
vermez. Fakat bunları harbde düşmana karşı, barışta zalime karşı, hile
olarak kullanmak küfür olmaz. Peygamber efendimiz, (Harb hiledir)
buyurdu.
Yalan da üç yerde caizdir. Biri harbdedir. Din düşmanlarından
korunmak veya müslümanları korumak için yalan caizdir. (Uyun-ül
besair, Hadika)
Kâfir ülkede, müslümanların seçeceği imamın, Cuma kıldırması
makbuldür. (Redd-ül-muhtar)
59
www.dinimizislam.com
Ehl-i kitabın kesmiş olduğu hayvan, aksi sabit olmadıkça, temiz kabul
edilir. (Eşbah)
İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki:
(Gayri müslim ülkelerde, onların kanunlarına itaat etmek [karşı
gelmemek] zarureti vardır. Mallarına, canlarına, ırzlarına saldırmak asla
caiz değildir.) [Redd-ül-muhtar kadılık bahsi]
Abdülgani Nablusi hazretleri buyuruyor ki:
(Hükümet mubah bir işi yasak ederse, bu emre itaat vacip olur.
Kendini tehlikeye atmak caiz olmaz.) [Hadika s.143]
Muhammed Hadimi hazretleri buyuruyor ki:
(Hükümetin emrettiği her mubahı yapmak millete vacip olur.) [Berika
s.91]
Bu üç eserde de görüldüğü gibi, müslüman, dünyanın neresinde
olursa olsun, ister müslüman ülkelerde, ister gayri müslimlerin bulunduğu
yerlerde, onların kanunlarına karşı gelmemeli, güzel ahlakı ile herkese
örnek olmalıdır.
Müslümanların kıyafetleri
Kâfirlere veya kadınlara benzemek için sakalı kazımak haramdır.
(İbni Âbidin)
Sakal kazımak, ateşe tapanların âdetidir. Kâfirlere teşebbüh
haramdır. (Bahr, Tahtavi)
Sakalı bir tutam uzatmak sünnettir. [Dâr-ül-harbde veya zulüm
görmemek, nafakadan olmamak, emr-i maruf yapabilmek, müslümanlara
ve İslamiyet’e hizmet edebilmek, dinini, namusunu koruyabilmek için
sakalını kazımak caiz, hatta lazım olur. Özürsüz olarak kısaltmak ve
kazımak mekruhtur. Sakal sünnetine önem vermeyen kâfir olur.] (Berika)
Dâr-ül-harbde, kâfirlerin mal, can ve ırzlarına saldırmak haramdır.
Kâfir kadınların başlarına, kollarına, bacaklarına bakmak haramdır.
Kâfirin malını almak, kalbini kırmak, müslümanın malını almaktan daha
büyük
günahtır.
Kâfirlerin
haklarına
dokunmamak,
kimseyi
dolandırmamak, müslümanlık icabıdır. Kâfirlerden de gasp, hırsızlık gibi
gayri meşru yol ile alınan şey, mülk-i habistir, kullanılması haramdır,
sahibi bulunmazsa, fakirlere sadaka olarak vermek lazımdır. Hayvan
hakkı, insan hakkından, kâfirin hakkı da, hayvan hakkından daha büyük
günahtır. Başkasının malını ondan izinsiz alıp, kullanıp, zarar yapmadan
yerine bırakmak da haramdır. (Hadika)
Gayri müslim vatandaşlara da, dünya işleri için, dargın olmak caiz
değildir. Onların da, güler yüzle, tatlı dille gönüllerini almak, incitmemek,
haklarını ödemek lazımdır.
60
www.dinimizislam.com
Müslüman olsun, kâfir olsun, nerde olursa olsun, hiç bir insanın
malına, canına ve ırzına, namusuna dokunmak caiz değildir. Kâfir
turistler, muamelatta, müslümanların hak ve hürriyetlerine mâliktir. Kendi
dinlerinin icaplarını yapmakta, ibadetlerini yapmakta serbesttirler.
İslamiyet, kâfirlere de, bu hürriyeti vermiştir.
Müslüman, yabancıların kanunlarına karşı gelmemeli, suç
işlememelidir.
Fitne çıkmasına sebep olmamalı, hiç kimseye zulüm, işkence
yapmamalıdır.
Müslümanlığın güzel ahlakını, şerefini, her yerde herkese göstermeli,
her milletin İslam dinine sevgili ve saygılı olmasına sebep olmalıdır.
(İslam Ahlakı)
Kâfire ücret ile hizmet etmek mekruhtur. Fakat Dâr-ül-harbde caizdir.
Kâfir ülkesinde, onların kanunlarına karşı gelmemek zarureti vardır.
Hükümet mubahı da yasak etse, buna uymak vaciptir. Kendini tehlikeye
atmak caiz olmaz. (Redd-ül-muhtar, Hadika, Berika)
Avrupa’da faiz meselesi
Dâr-ül-harbde, müslümanın, kâfirlere ödünç vererek, onlardan faiz
almasının caiz olduğu bütün kitaplarda yazılıdır. Dâr-ül-harbde, gayri
müslimlerin mallarını faiz, kumar, fâsid bey’ ile almak helaldir. Bu yollarla
müslümanın zarar etmesi ise, helal değildir. (Redd-ül-muhtar)
İmam-ı a’zam ve imam-ı Muhammed, (Dâr-ül-harbde, müslüman ile
kâfir arasında faiz olmaz) buyurdu. (Mültekâ)
Dâr-ül-harbde, bir müslümanın, kazanmak şartı ile, kumar, faiz ve
sigorta yolu ile, para kazanmasının caiz olduğu, (Kuduri, Cevhere,
Vikâye, Hindiyye, Mebsut, Dürr-ül Muhtar, Redd-ül-muhtar) gibi
muteber eserlerde yazılıdır. Aynı husus Mecma’ul-enhür ve Dürer’de de,
(Lâ ribâ beynel müslimi vel harbiyyi fi daril harbi = Dâr-ül-harbde,
müslüman ile kâfir arasında faiz yoktur) hadis-i şerifi ile
bildirilmektedir. Çünkü, onların malını rızaları ile almak mubahtır. Fakat,
mallarına saldırmak, zorla almak caiz değildir. Diyanet Ansiklopedisi’nin
faiz maddesinde de böyle yazmaktadır.
Dâr-ül-harbde, yalnız kâfirlerden faiz alan bir bankaya para yatıran
bir müslümanın, bu paranın faizini alması helal olur. Bu bankadan ödünç
para alıp faiz verenlerin hepsi müslüman ise, bankaya yatırılan paranın
faizini almak haram olur.
Bankadan para alıp faiz verenler, müslüman ve harbi kâfir karışık
ise, o bankadan alınan faiz ve hizmet karşılığı alınan maaş mekruh olur.
Müslüman müşterisi çok ise, harama yakın, harbi kâfir müşterisi çok ise,
61
www.dinimizislam.com
helale yakın mekruh olur. Meşihat-i islamiyyenin çıkardığı Ceride-i ilmiye
kitabının 55. sayısının 1744. sayfasında yazılı fetvada da, (Dâr-ül-harbde
kâfir bankasına para yatırıp, bankadan faiz almak, şer’an helal olur)
buyuruluyor.
Sigortacı ile Dâr-ül-harbde sözleşme yapmak ve vereceği paraları
almak helal olur. (İbni Âbidin)
Diyanet Ansiklopedisi’nde ise şöyle diyor:
Ebu Hanife ve imam-ı Muhammed’e göre dâr-ül-harbde müslümanla
harbi arasında faiz muamelesi caizdir. Aynı şekilde Hanefi mezhebine
göre, fâsid kabul edilen alış veriş ve ticari muameleler, bahse girmek ve
kumar oynamak da caizdir. Ancak müslümanın bu işlemlerden kazançlı
çıkması şarttır. (Faiz maddesi s.121)
Bu vesikalardan da anlaşıldığı gibi, faiz almak caiz olan yerlerde,
banka reklamı yapmak da caizdir. Üstelik bankalar, sadece faizli işlem
yapmaz, fabrikalara, şirketlere hissedar olmak, bina yapıp satmak,
alacaklıların senedini tahsil etmek, para havalesi yapmak gibi birçok
faizsiz işlem de yapar. Böyle kazancı haram-helal karışık bir kimsenin
verdiği hediyeyi almak, onunla alış veriş ve kira işlemleri yapmak caiz
olur. (Hadika)
Dâr-ül-harbde, kazanmak şartı ile bahse girmek, yani bir nevi kumar
oynamak da caizdir. Rum suresinde, (Rumlar, en yakın bir yerde
yenilgiye uğradılar. Halbuki onlar, bu yenilgilerinden sonra birkaç yıl
içinde galip geleceklerdir) buyurulmaktadır.
Müşriklere göre ise, bu, inanılacak şey değildi. Halbuki Allahü
teâlânın vaadi mutlaka gerçekleşecekti. Hazret-i Ebu Bekir, sure-i
celilenin inişinden sonra, müşriklere, (Bu galibiyet, sizi sevindirmesin.
Birkaç yıl sonra Roma, Farsa mutlaka galip gelecektir) demişti. Müşrikler,
(Bu birkaç yıl ne kadar zaman?) diye sordular. Üç yıl diye cevap verdi.
Übeyy ibni Halef, (Yalan) diyerek, on deveye Hazret-i Ebu Bekir ile bahse
tutuştu. Hazret-i Ebu Bekir, durumu Resul-i ekreme haber verdikleri
zaman, Peygamber efendimiz, (Birkaç yıl, 3-9 yıl arası demektir. Deve
adedini çoğalt ve müddeti de uzat) buyurdu.
Hazret-i Ebu Bekir, Übeyy’i arayıp buldu. Übeyy, (Ne o, pişman mı
oldun?) dedi. Hazret-i Ebu Bekir, (Hayır pişman olmadım. Seninle
bahsi artıralım. Yüz deve yapalım. Müddeti de dokuz yıla çıkaralım)
dedi. Übeyy, durumdan çok emindi. Romalıların hiçbir vakit, yeniden
savaş edebileceklerine ihtimal vermediği için, (Peki yüz deve, dokuz yıl
olsun) dedi.
Dokuz yıl sonra, Bedir’de Müslümanlar, müşriklere Allahü teâlânın
62
www.dinimizislam.com
yardımı ile galip geldikleri sırada, Romalılar da Farslılarla, tekrar
giriştikleri savaştan muzaffer olarak çıkmışlardı. Hazret-i Ebu Bekir bahsi
kazanmıştı. Fakat develerini bizzat Übeyy’den isteyemedi. Übeyy,
Uhud’da yaralanmış ve Mekke’ye dönüşünde ölmüştü. Develeri Übeyy’in
vârislerinden aldı. Bu durum müşrikleri iyiden iyiye düşündürdü.
İçlerinden birçoğu, müslümanlığı kabul etti. Böylece Kur’an-ı kerimin bir
mucizesi daha meydana çıktı. (Medarik,Tibyan)
Mekke-i mükerreme, o zaman İslam ülkesi olmadığı ve Hazret-i Ebu
Bekir’in kazanması garanti olduğu için bu bahis işi caiz görülmüştü.
Bunun için İmam-ı a’zâm ile İmam-ı Muhammed’e göre, ribâ ve kumar
gibi şeylere ait fâsid akidler, dâr-ül-harbde, müslümanlar ile kâfirler
arasında caizdir, yapılabilir. (Mülteka)
Dâr-ül-harbde, kazanmak şartı ile bahse girmenin caiz olduğunu
gösteren bir misal daha verelim:
Meşhur bir pehlivan olan Rükâne, koyunlarının üçte birini bahse
koyarak Peygamber efendimize güreş teklifinde bulundu. Resulullah
efendimiz, defalarca Rükâne’yi yenip koyunların tamamını aldı. Sonra da
ihsan ederek hepsini geri verdi. Rükâne müslüman oldu. (Mebsut,
Mevahib-i ledünniyye, Şevahid-ün-nübüvve)
Sual: Kuyumcu dükkanım var. Biliyorsunuz altın alıp satıyoruz. Neye
dikkat etmem lazım?
CEVAP
Sarrafların ve bunlardan alış veriş yapanların bilmesi gereken
hususlardan bazıları şunlardır:
1- Altın, altın ile değiştirilirken, birinin ağırlığı biraz fazla olursa haram
olur. Mesela 7.2 gram ağırlığındaki Reşat altını verip bunun yerine 7 veya
8 gram bilezik almak, faiz olur haram olur. Ağırlıklarının eşit olması
lazımdır.
2- Altını altına satarken, ağırlıkları aynı olsa bile biri veresiye olursa
yine haram olur. Mesela kuyumcuya, bir Hamit lira verilip yerine bir adet
Elgazi istenilse, kuyumcu da, şimdi Elgazi yok, yarın vereyim dese
haram olur.
3- Altında ayar farkı nazarı itibara alınmaz. Mesela on gram 24 ayar
altın ile on gram 14 ayar altın değişirse, iki taraftan biri, fazla bir şey
alırsa, haram olur.
4- Hurda altın, işlenmiş altın, antika altın, birbiri ile değişirken eşit
ağırlıkta olması lazımdır. Mesela Hamit verip de yerine Reşat alınırken
ayrıca bir şey almak haramdır.
Yukarıda bildirilen haramlara düşmemek için şunları yapmalıdır:
63
www.dinimizislam.com
a- Hurda altın getirip yerine işlenmiş altın almak isteyen, önce hurda
altınlarını kağıt para ile satar. İşlenmiş altınları da kağıt para karşılığı
satın alırsa hiç mahzuru olmaz.
b- Altını, altın karşılığı değil de, kağıt para veya başka mal karşılığı
veresiye satmakta da hiç mahzur yoktur. Mesela kuyumcudan bir Reşat
altın veresiye bir ton oduna satılabilir. Altın ve gümüş olmayan madeni
veya kağıt paralarla da veresiye satmak caizdir.
c- Altını veya herhangi bir malı veresiye pahalı satmak caizdir.
(Dürer, Hindiyye, Erba'in-i Selmâni)
Faizli alış verişler
1- 5 gr 14 ayar ile 5 gr 24 ayar altını değişmek caizdir. Biri fazla ise
veya veresiye ise faiz olur. Hadis-i şerifte, (Altın altına, gümüş gümüşe,
hurma hurmaya, buğday buğdaya, tuz tuza, arpa arpaya misli
misline satılırken, biri fazla olursa faiz olur. İkisi de peşin olmak
şartı ile, altını gümüşle [veya başka şey ile] fazla veya eksik fiyatla,
alınıp satılabilir) buyuruldu. (Tirmizi)
2- Hurda altın, çok değerli antika bir altınla bile değiştirilirken eşit
ağırlıkta olmalıdır. Antikadır, değeri yüksektir diye fazla altın almak faiz
olur. Faiz olmaması için, antika altının yanına mesela bir de kalem
konursa, bu kalemle birlikte antika altına çok yüksek fiyat istenebilir.
Diyelim ki 7 gr antika altın için, yanında başka mal da olduğundan dolayı,
bir kg işlenmiş altın istemek caiz olur.
3- Hurda altın yerine işlenmiş altın almak isteyen, hurda altınlar ile
işlenmiş altınların fiyatı hesap edilir. Diyelim hurda altın 80, işlenmiş altın
da 100 milyon TL tuttu ise, 20 milyon TL fark istenir. Veya hurda altın çok
olup 100, işlenmiş altın da 80 milyon TL tutmuş ise, 20 milyon TL fark
verilir.
4- Altını, kağıt para veya başka mal karşılığı veresiye çok pahalı
satmak caizdir.
5- Bir teneke kaliteli buğdayı, bir teneke kalitesiz buğdayla değişmek
caizdir. Biri fazla olursa faiz olur.
5 teneke kalitesiz buğday verip, 4 teneke kaliteli buğday almak faiz
olur. 4 teneke buğdayın yanına başka cins bir mal mesela bir kalem veya
bir kitap konur, bununla birlikte satılırsa caiz olur.
6- Bir şey kendi cinsi ile, [mesela arpa arpaya, altın altına] veresiye
satılınca faiz olur.
7- Ortak bir malı, ölçmeden veya tartmadan paylaşmak faiz olur.
[Mesela kurban etini tartmadan bölüşmek faiz olur. 4 hisseye birer ayak,
bir hisseye baş, ötekine de deri konursa faiz olmaz.]
64
www.dinimizislam.com
8- Bir malı, mesela 2 ay sonra teslim etmek üzere sattıktan sonra,
noksan olarak, daha önce vermek faiz olur. [Çek, senet kırdırmak da faiz
olur. Vadesi gelmemiş borcu birkaç ay önce öderken eksik ödemek faiz
olur. Faiz olmaması için hepsi ödenir. Sonra alıcı fazlasını borçluya
hediye eder.]
9- İki kişi, birer çuval buğdayı, ölçmeden, karıştırıp un yaptırdıktan
sonra, ikiye bölüşseler faiz olur.
10- İki kişinin ortak bir ineği olsa, sütünü bir gün biri, bir gün öteki
alsa faiz olur. Her günkü sütü eşit bölüşmek gerekir. [Bunun gibi iki
kişinin kirada bir evi olsa, kirasını bir ay biri, bir ay öteki alsa caiz olmaz.
Her ay alınan parayı ikiye taksim etmek gerekir. Altın günü, Dolar günü,
TL günü veya başka bir mal günü yapıp, her seferinde birine altın, Dolar,
TL veya başka mal vermek caiz olmaz.]
11- İki kişi, arabalarını, her biri kullanmak üzere, muayyen bir zaman
için değişseler faiz olur.
12- Bir şeyi ucuz satın almak veya ona pahalı satmak şartı ile ödünç
vermek faiz olur.
13- Bir şeyi, aldatmak suretiyle pahalı satmak veya ucuz almak da
faiz olur. Aldatmadan pahalı satmak veya ucuza almak caizdir.
[Bu maddeler, (Erbain-i Selmani) kitabından alınmıştır.]
Faiz çok büyük günahtır. Ancak faizden bahseden çok kimse, faizin
ne olduğunu bilmiyor. Sadece faizin bir iki çeşidini biliyor. Halbuki faiz
çeşidi çoktur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Faiz yetmiş üç çeşittir.) [Hakim]
(Faiz, genel olarak veresiyede olur.) [Müslim]
(Bir zaman gelecek, insanlar, helali haramı düşünmeyecek,
sadece paranın gelmesini düşüneceklerdir.) [R.Nasıhin]
Ödünçte bile faizin olduğunu çok kimse bilmez. Mesela iki ay sonra
vermek üzere bir milyon lira ödünç almak faiz olur. Hamza Efendinin Bey
ve Şir’a risalesinin şerhinde, (Ödünç verirken zaman tayin etmek faiz
olur) buyuruluyor.
Faizden kurtulmak için alış veriş bilgisini iyi öğrenmek gerekir. Alış
veriş bilgileri, toplu halde Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye kitabında
vardır.
Sual: Evimi bir arkadaşa verdim. Bana ödünç bir milyar lira verdi.
Ben de dedim ki, (Evimden kira almıyorum, sen de parandan faiz alma.
Paran bende kaç sene durursa, o kadar sene evde kirasız otur) dedim.
Yani para faizsiz, ev kirasız oluyor. Dinimizce bir sakıncası var mı?
CEVAP
65
www.dinimizislam.com
Evet. Açıkça faizdir. Evde paranın faizi karşılığı oturmaktadır.
Peygamber efendimiz, (Menfaat getiren ödünç faizdir) buyuruyor. Size
verdiği ödünç karşılığı evde oturuyor. Arkadaş size ödünç vermeseydi,
kirasız otur der miydiniz? Deseniz bile, bu şekilde bir anlaşma faizdir.
Faiz ise çok büyük günahtır.
Sual: Faiz helal, riba haramdır diyorlar doğrusu nedir?
CEVAP
Faiz ile riba aynıdır. Faiz yedi büyük günahtan biridir. (Buhari)
Kur'an-ı kerimde de faizin haram olduğu bildirilmiştir. (Bekara 275279)
Faizin haram olduğunu bildiren birçok hadis-i şeriflerden biri şöyle:
(Miraç gecesi, karınları ev gibi, içleri yılan dolu insanlar gördüm.
Bunların kim olduğunu Cebrail aleyhisselama sordum. Faiz yiyenler
olduğunu bildirdi.) [İbni Mace]
Her ihtiyaç zaruret değildir
Mecelle’de diyor ki:
Zaruretler, memnu olanı mubah kılar. Yani yasak olan şeylerin,
zaruret devam ettiği müddetçe yasaklığı kalkar. (Madde 21)
Bazı kimseler, Mecelle’nin bu maddesini gerekçe gösterip, (Her
ihtiyaç zarurettir. Zaruret karşısında da haramlar mubah olur) diyerek
haramları mubah gibi işliyorlar. Zaruret nedir, ne değildir?
Zaruret: Kendinin veya nafakasını vermesi gerekenlerin, aç, susuz,
çıplak veya sokakta kalarak hasta olması demektir. (Eşbah)
Zaruret, zor ile, başka şey yapmaya imkan olmadığı hallerde olur.
(Kamus tercümesi)
Görüldüğü gibi, insanı bir şey yapmaya zorlayan, insanın elinde
olmayan semavi sebebe zaruret denir. Kısacası, dinimizin emrettiği veya
yasakladığı bir işte, başka bir şey yapamama mecburiyeti zarurettir.
Zarureti birkaç misal ile açıklayalım:
Bir günlük yiyeceği olanın dilenmesi haramdır. Çalışmaktan aciz olup
açlıktan ölecek kimse, ödünç arar. Ödünç veren olmazsa dilenir. Dilendiği
halde, kimse bir şey vermezse, leş yiyebilir.
24 saat yemek yemeyen kimse açtır. Bu açlığı ihtiyaçtır. Çünkü
ölecek bir durum yoktur. Böyle bir kimsenin leş yemesi haram olur.
Burada görüldüğü gibi, zaruret, bütün kapıların kapanması halinde
yapılacak son çaredir.
Kullanılmadığı zaman helake sebep olan yasak şeyi kullanmak
zaruret olur. Kullanılmaması sıkıntıya, meşakkate sebep olursa, ihtiyaç
denir. Mesela günlerce aç kalıp yiyecek bir şey bulamayanın ölmeyecek
66
www.dinimizislam.com
kadar leş yemesi zarurettir. (Uyun-ül-Besair s.119)
Ölmeyecek kadar yemek zaruret; fakat doyuncaya kadar yemek
zaruret değildir. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
(İhtiyaç başka, zaruret başkadır. Zaruret halinde caiz olan şey,
ihtiyaç olunca caiz olmaz. (İhtiyacı olana faiz haram olmaz) demek,
Kur'an-ı kerimin emrini değiştirmek olur. Maide suresinin 3. âyet-i
kerimesinde (femenidturra fi mahmasatin) buyuruluyor.
[Mahmasa, açlıktan ölme hâlidir. Muztar, sıkışık, zaruret halinde
olan çaresizliktir.]
Âyet-i kerimenin meali, (Ölüme sebep olan sıkışık hâle düşen)
demek olur.
Bu âyet-i kerime, zaruret halinde haramdan affolunacak özrü beyan
buyurmaktadır. Faiz ile ödünç almak için her ihtiyaç özür olsaydı, faizin
haram edilmesinin sebebi kalmazdı. Çünkü faiz ödemeyi ancak ihtiyacı
olan kabul eder. İhtiyacı olmayan, açıktan para vermek istemez. Allahü
teâlânın bu yasak emri, yersiz lüzumsuz olurdu. Allahü teâlânın kitabına
böyle iftira edilemez. Helale haram, harama helal diyen kâfir olur. Her
ihtiyaç zaruret sayılırsa, faizin haram olacağı yer kalmaz. Faizin haram
edilmesi, abes, lüzumsuz bir emir olur. Hatta oruç kefaretini, yemin
kefaretini ödemek niyetiyle, fakirleri doyurmak için faiz almak da caiz
değildir.) [Müjdeci Mektublar 202]
Kişiye ve yere göre farklı hükümler
Sual: Fıkıh kitaplarından habersiz biri, (Dinin hükümleri, ibadetler ve
haram ve helaller kişiye veya bölgeye göre değişmez. Bir şey haram ise
her yerde ve herkese haram, helal ise, her yerde, herkese helaldir) diyor.
Bunların istisnası olmaz mı, herkesi aynı kalıba sokmak doğru mu?
CEVAP
Elbette her hükmün istisnaları olur. Birkaç örnek verelim:
1- İslam’ın farzı zengine beş iken fakire dört veya üçtür. Zekat
vermek fakire farz değildir. Gücü yetmezse hacca gitmesi farz değildir.
Abdestin farzı sağlam insana dört iken, ayakları olmayana üçtür.
2- Namaz ve orucun hükümleri, ekvatordakiler ve kutuplardakiler için
aynı değildir. Ekvatorda gündüz oruç tutulur, gece yiyip içilir. Ama
kutuplarda gündüz bazen 6 ay bile gündüz olur. Altı ay insan aç
duramaz. Namaz vâkitleri de güneşe göre tayin edilmez.
3- Sağlam bir insanın kıldığı namaz ile hasta, sakat olanın kıldığı
namaz aynı olmaz. Ayakta durmak farz iken, ayakta duramayan oturarak
kılar, oturarak da kılamayan yatarak kılar.
4- Yıkanınca hastalanacak kimse, gusletmek yerine teyemmüm eder.
67
www.dinimizislam.com
5- Yolcuya, kadına, hastaya, esire, hapiste olana cuma namazı farz
olmaz.
6- Ağzına, burnuna un tozu girenin orucu bozulur. Fakat un işinde
çalışanın bundan sakınması zor olacağı için orucu bozulmaz.
7- Savaşta vatanını ve dinini muhafaza için düşman askerini
öldürmek caiz iken, barışta kâfirin kalbini kırmak bile büyük günahtır.
8- Bahse girmek, kumar oynamak haram iken, gayri müslim
diyarında %100 kazanmak şartı ile oynamak caizdir. Nitekim Mekke
henüz İslam ülkesi değil iken, Hazret-i Ebu Bekir, Resulullah efendimizin
emrine uyarak Übeyy ibni Halef ile bahse girmiş ve bahse konan yüz
deveyi almıştır.
9- Domuz ticareti şiddetli haramken, gayrimüslim turistlere öldürülen
birkaç vahşi domuzu satmak caizdir.
10- Faiz alıp vermek büyük günahtır. Ama faiz almanın gayri müslim
ülkelerde caiz olduğu Dürr-ül Muhtar, Redd-ül-muhtar, Mülteka,
Mecmaul-enhür, Dürer ve Gurer, Kuduri, Cevhere, Vikaye, Fetavayı
Hindiyye, Fethul-kadir, Ceride-i ilmiyye gibi birçok fıkıh kitabında
yazılıdır. Mecmaul-enhür ve Dürer’deki (La riba beynel müslimi vel
harbiyyi fi daril harbi = Dar-ül-harbde, Müslüman ile kâfir arasında faiz
yoktur) hadis-i şerifini bilmeyenlere ne vesika gösterilse faydasızdır.
Katılım bankaları
Sual: Katılım bankaları ile diğer bankaların çalışmaları aynıdır. Zerre
kadar fark yoktur. Katılım bankaları, kâr ortaklığı adı altında kâr payı
veriyorlar. Diğer bankalar da buna kâr demiyor faiz diyorlar. Sadece isim
farkı ile birisi caiz, öteki haram olur mu?
CEVAP
Önemli olan anlaşma ve sözleşmedir, çalışma tarzlarının aynı olması
bir şeyi değiştirmez. Mesela, bir erkeğin yabancı bir kadınla ücretli veya
ücretsiz, beraber olması zina olur, ama iki şahit yanında nikah yaparak
beraber olması helal olur. Yapılan iş aynı ise de, sözleşme farkı var.
Bir banka, bir milyon lira için bir lira faiz alsa haram olur. Fakat, aldığı
fazlalık para için muamele masrafıdır dese caiz olur, faiz derse haram
olur. Burada yapılan iş aynı ise de, anlaşma, söz farklıdır. Katılım
bankaları da, kâr-zarar ortaklığı derse mahzuru olmaz. Sadece kâra ortak
denirse, diğer bankalardan bir farkı kalmaz.
Altın günü yapmak
Sual: 10-15 arkadaş, tasarruf yapmak için, altın günü yaparak,
toplanan altınları kur’a çekerek her hafta veya her ay birine vermek caiz
midir? Caiz değil ise, çıkar yolu nasıldır?
68
www.dinimizislam.com
CEVAP
Kitaplarda bunun caiz olmadığı, faiz olduğu bildiriliyor. Yine fıkıh
kitaplarında şu örnekler de veriliyor:
İki kişinin ortak bir ineği olsa, sütünü bir gün biri, bir gün öteki alsa
faiz olur. Her günkü sütü eşit bölüşmek gerekir. Bunun gibi iki kişinin
kirada bir evi olsa, kirasını bir ay biri, bir ay öteki alsa caiz olmaz. Her ay
alınan parayı, ikiye taksim etmek gerekir.
Altın gününün caiz şekli, şöyle olabilir:
Sohbet etmek için, önce hangi evlere gidileceği, kur'a ile veya
anlaşarak tespit edilir. Sonra, her gidilen evin sahibine, mesela bir çeyrek
altın hediye edilir. Böyle hediyeleşme usulü ile yapılırsa, caiz olur.
Denilebilir ki, bizim niyetimiz hediyeleşmek değil, tasarruf etmektir. Evet,
niyet tasarruf olsa da, hediyede, alış verişte, nikahta söze itibar edilir,
niyet geçersizdir. Niyeti ne olursa olsun, bunu sana hediye ettim der de,
öteki kabul ederse, hediye sahih olur.
Faiz ve ticaret
Sual: (İslamiyet’te faiz yasak edildiği için ticaretimiz aksadı, geri
kalmıştık) diyenlere ne söylemeli?
CEVAP
(Faiz, uzun yıllardan beri serbesttir. Buna rağmen niye kalkınmadık?)
demek yeterli olur.
Eskiden, Müslüman tüccar, zenginlerden ödünç alır, böylece,
tefeciden kurtulurdu. Ödünç alamayan tüccar, hisse senetleri çıkarıp,
Müslümanları kendine ortak yapardı. Kâra ortak olmak için, zenginler
tüccara çok para verirlerdi. Paralarını bankaya değil, ticarete yatırırlardı.
Böylece, yurtta ticaret, sanat gelişir, ülke kalkınırdı. Hem de, tefeciler
kimseyi soyamaz, millet refaha kavuşurdu.
İşlem masrafı
Sual: Banka, müşterilerine, borç para da veriyor, ancak belli bir
miktar işlem masrafı alıyor. Bu şekilde borç almak caiz midir?
CEVAP
İşlem masrafı diyorsa mahzuru olmaz. Faiz diyorsa caiz olmaz,
çünkü dinde, böyle işlerde söze bakılır, niyete bakılmaz. Niyete bakılan
yerlerde de söze bakılmaz. Söz ve niyetin yerleri değişiktir.
Malın kıymetini gizlemek
Sual: S. Ebediyye'de, (Satılan şeyin ayıbını ve satın alınan şeyin
kıymetini gizlemek fâiz olur) deniyor. Bir kimse sattığı malı kaça
aldığını söylemek mecburiyetinde midir?
CEVAP
69
www.dinimizislam.com
Soran kimseye malın alış fiyatını değil, piyasa değerini söylemek
lâzımdır. Piyasa değeri demek, bu maldan anlayan bilirkişilerin,
eksperlerin verdikleri fiyat demektir, alış fiyatı değildir. Bir kimse bir malı
çok ucuza alsa da, rayiç fiyattan satabilir. Mesela 50 liraya aldığımız bir
mal, piyasada 100 lira ise, bu malın değeri 100 liradır diyerek satmak
caiz olur. Bu malın değeri 200 lira ama sana 150 liraya satıyorum demek
caiz olmaz. Müşteriyi kandırmak caiz değildir.
Fâsid alış verişler
Sual: Almanya’dan yazıyorum. Burada piyango tertiplemek, sigorta
acentası veya banka reklamı yapmak caiz midir?
CEVAP
Caizdir.
Dar-ül-harbde, yani Almanya, İngiltere gibi İslamiyet ile idare
edilmeyen yerlerde, bir müslüman, kazanmak şartı ile, kumar, piyango,
faiz ve sigorta yolu ile, oradaki herkesin parasını, malını alabilir. (Kuduri,
Cevhere, Vikaye, Redd-ül-muhtar, Hindiyye, Mebsut)
Mecmaul-enhür ve Dürer’deki hadis-i şerifte, (La riba beynel
müslimi vel harbiyyi fi daril harbi = Dar-ül-harbde, müslüman ile
kâfir arasında faiz yoktur) buyuruldu.
Diyanet Ansiklopedisi’nde ise şöyle diyor:
Ebu Hanife ve imam-ı Muhammed’e göre dar-ül-harbde müslümanla
harbi arasında faiz muamelesi caizdir. Aynı şekilde Hanefi mezhebine
göre, fâsid kabul edilen alış veriş ve ticari muameleler, bahse girmek ve
kumar oynamak da caizdir. Ancak müslümanın bu işlemlerden kazançlı
çıkması şarttır. (Faiz maddesi s.121)
Not: Geniş bilgi için Faiz ve Sigorta maddelerine bakınız.
Fâsid akit
Sual: Avrupa’da, çok cirolu bir bonoyu, gayrimüslime vermek günah
mıdır?
CEVAP
Günah değildir; çünkü gayrimüslim ülkelerde, gayrimüslimlerle ve
dinsizlerle fâsid akit caizdir.
Gayri Müslim ülkelerde
Sual: Bir ülkenin dar-ül-harb olması için aranan şartlar nelerdir?
CEVAP
İmam-ı a’zama göre bir ülke üç şartla dar-ül-harb olur:
70
www.dinimizislam.com
1- Dar-ül-harbe bitişik olması.
2- Müslüman inancıyla güvence içinde olmaması.
3- O ülkede gayri islami hükümlerin tatbik edilmesi. İmameyne
[imam-ı Ebu Yusuf ile imam-ı Muhammed'e] göre ise gayri islami
hükümlerin uygulandığı andan itibaren o ülke dar-ül-harb olur. Bir bid’at
ehli, “Bin yıl öncesinin dar-ül harb ahkamını bugüne taşımak bence
yanlıştır” diyor. Bin yıl önceki namaz, oruç gibi ibadetler de sence yanlış
olabilir. Teknikte değişiklik ve mükemmel gelişmeler olur ama dindeki
değişiklik geçersizdir. Çünkü din kâmildir. (Maide 3)
Dar-ül-harbde caiz olanlar
Sual: Fıkhi tabirle, dar-ül-harb denilen, Japonya, Çin, Amerika gibi
ülkelerde, Müslümana neler caiz neler haramdır?
CEVAP
Bazılarını bildirelim:
1- Ehl-i kitabın kestikleri hayvan, temiz kabul edilir. Bir hayvanı
kitapsız kâfirlerin kestiği kesin olarak bilinmezse, o hayvanın etini yemek
tenzihen mekruh olur.
2- Dar-ül-harpte, İslam’ın vakarını, şerefini korumak ve şöhretten,
fitneden sakınmak vaciptir. [Mesela sarık sarmak, sakal bırakmak ve
entari giymek fitneye sebep olacaksa, bunlar yapılmaz. Bunlar sünnet-i
zevaiddir. Fitneye sebep olmak ise haramdır. Haram ile sünnet, hatta farz
çakışınca, haram işlememek için farz tehir edilir, sünnet ise terk edilir.
Sünnet ile mekruh çakışınca da sünneti terk etmek gerekir.]
3- Zâlimler, saçını, kollarını açması için zorlarlarsa, (açmazsan, işten
çıkaracağız) derlerse, örtülü olarak çalışacak başka yer bulamayınca,
kadının kolları açık çalışması, İmam-ı Ebu Yusuf’a göre caiz olur. Kadının
kulaklarından sarkan saçlarını örtmesi farz değil diyen müctehid âlimler
de vardır. Böyle durumlarda, bu zayıf kavil ile amel etmek caiz olur.
4- Fıkhın dört kısmını, [İbâdet, nikah, alış veriş ve cezalar] Dar-ülharpte de ahkam-ı İslamiyeye uygun yapmak, uşur vermek lazımdır.
Gayri müslim kadınların saç, kol ve bacaklarına bakmak, Dar-ül-harpte
de haramdır. Sadece fâsid alış verişler caizdir. Dar-ül-harpte imana
gelen, farz olduğunu işitene kadar, kılmadığı namazları kaza etmez.
5- Dar-ül-harpte bulunan Müslüman esir, serbest bırakılsa, rahat
dolaşsa, çalışıp kazansa da, kâfirlere gadr etmesi caiz olur. Çünkü,
onlara söz vermiş, müstemin olmuş değildir. Fakat, esirin de, onların
kadınlarına, kızlarına tecavüz etmesi caiz değildir. Çünkü, nikahlı aileden
başka bir kadınla beraber olmak zina olur.
6- Dar-ül-harpte harbi ile yapılan sözleşmenin kıymeti yoktur. Kâfir
71
www.dinimizislam.com
olan sigortacılar ile sözleşme yapmak ve onlardan para almak helal olur.
7- Dar-ül-İslam’da, Teminat mektubu vermek için alınan ücret caiz
olmaz, kefalet de sahih değildir. Kâfiri böyle kefil yapmak, ihtiyaç halinde
caizdir.
8- Gayri müslimlerin kanunlarına karşı gelerek, fitne çıkarmak da
caiz olmaz. Kâfir ülkelerdeki kanunlara karşı gelmemek, onları ülül-emir
olarak tanımak demek değildir. Allah’a isyana sebep olacak emirlere
karşı gelinmez. Kanunlara karşı gelmek, nerde olursa olsun, fitne
çıkmasına sebep olur. Fitneye sebep olmak haramdır. Bu haramları
işleyen Müslüman, İslamiyet'i ve Müslümanları bütün dünyaya karşı
barbar olarak tanıtmış olur. İslamiyet'e büyük zarar vermiş olur.
9- Bankadan, zaruret olmadan para çekip faiz ödemek de haramdır.
10- Küfür alametlerini dar-ül-harpte de kullanmak küfürdür. Bunları
mizah için, başkalarını güldürmek için, şaka için kullanmak da küfre
sebep olur. İtikadının doğru olması fayda vermez. Dinimizin küfür alameti
dediği şeyleri mesela haç takmak, zünnar denilen papaz kuşağını takmak
zaruretsiz caiz olmaz.
11- Orada yeni Müslüman olana eziyet edilmiyorsa, mukim olur.
12- Orada Müslüman olan kadın, kocası Müslüman olmaz ise
iddetten sonra ayrılmış olur.
13- Bankaya para yatırıp faizini almak caizdir. Ceride-i ilmiyye’deki
fetvada (Dar-ül-harbde onların bankasına para yatırıp, bankadan faiz
almak, helal olur) buyuruluyor.
14- Orada zaruretsiz ehl-i kitap kadın ile nikah yapılmamalıdır.
Çünkü haram diyen âlimler vardır.
15- Orada had cezaları tatbik edilmez.
Gadr etmek nedir?
Sual: (Gayri Müslim ülkelerde fâsid alışverişler caizdir, ancak gadr
etmek caiz değildir) deniyor. Gadr etmek ne demek? Birkaç örnek
verilebilir mi?
CEVAP
Gadr etmek, verdiği sözde, yaptığı anlaşmasında durmamak, hainlik
etmek demektir. Tam İlmihal’de diyor ki:
Dar-ül-harbde bulunan bir müstemin Müslüman, mesela, Türkiye’den
Fransa’ya, ticaret için gitmiş olan bir Müslüman, kâfirlerin malını, fâsid
akit ile alabilir. Çünkü, Dâr-ül-harbde bulunan müsteminin, gayri
müslimlerin mallarını, onların rızası ile alması caizdir. Fakat, gadr ile
almak caiz olmaz. Yani sözünde durmamak, hıyanet etmek, her yerde
haramdır. Gönül rızası ile malını almak, gadr değildir. Malına, canına,
72
www.dinimizislam.com
kadınına, kızına saldırmak gadr olur. Haram olur. Fakat, Müslüman
ülkesinde bulunan müstemin kâfirin malını, gönül rızası ile olsa da, caiz
olmayacak yol ile almak, gadr olur. Çünkü, İslam ülkesinde, İslamiyet’in
emirlerine uygun hareket edilir. Mesela Meryem anayı ziyaret için
Kudüs’e gelenlerden ve turistlerden ayakbastı parası veya başka
isimlerle bir şey almak caiz olmaz. Müslüman hacıdan ayakbastı parası
almak da haramdır.
Dar-ül-harbde, gayri Müslimlerin mallarını gönül rızası ile, gadr
yapmadan almak Hanefi’de caizdir. Diğer üç mezhepte caiz değildir.
(Mecmâ’ul-enhür)
Müstemin: Başka bir ülkeye, onların izni ile giren kimse demektir.
Hayvanların ticareti
Sual: Salyangoz tutmak, alıp satmak caiz midir?
CEVAP
İki türlü salyangoz vardır. Karada ve denizde yaşayanı vardır.
Karada yaşayanları hiç bir mezhepte yenmez. Deniz salyangozu; midye,
istiridye, kerevit gibi deniz haşaratı sınıfındandır, Hanefi mezhebinde
yenmez. Diğer üç mezhepteyse, denizde yaşayan her hayvan yenir.
Kazancı bu haşarat üzerine olanlar, ihtiyaç halinde diğer üç mezhepten
birini taklit ederek alıp satabilirler.
Sual: Bıldırcın, keklik yetiştirip satmak caiz mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Vahşi kürk hayvanlarını besleyip ihraç etmek caiz mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Muhabbet kuşu ve kanarya gibi kuşları alıp satmak ve
beslemek caiz midir?
CEVAP
Kafese alışmış serbest bırakılınca hayvanlar tarafından öldürülebilen
kuşları alıp satmak ve kafeste beslemek caiz olur.
Sual: Kendiliğinden ölen veya besmeleyle vurulan tilkinin derisini
dabağlamadan satmak caiz midir?
CEVAP
Koyun, sığır gibi, eti yenen hayvan kendiliğinden ölürse leş olur. Leş
derisini dabağlamadan satmak caiz değildir. Tilki, sansar besmeleyle
öldürülürse derileri temiz olur. Dabağlamadan satmak caizdir.
Kendiliğinden ölürse dabağlamadan satmak caiz olmaz. Domuz ve yılan
73
www.dinimizislam.com
derisi dabağlansa da temiz olmaz. (Halebî)
Sual: Kartal, leylek, tavşan, kuzu gibi hayvanların içini temizleyip ot
doldurarak satmak caiz mi?
CEVAP
Süs için satmak caiz.
Sual: İpek böceğini kaynar su da öldürmek caiz mi?
CEVAP
Caiz değildir. Fakat ipek böceğini öldürmek için kozayı güneşe
koymak caizdir. Güneşte öldürmeyip de, ateşte ısıtarak, kaynar suya
koyarak öldürmek caiz değildir. (Berika)
Sual: Kürkü bozulmasın diye sansarı, elektrikle öldürmek caiz mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Ormana bırakılan danalar, zamanla vahşileşip zarar veriyor.
Sahipleri de bilinmiyor. Bunlar lukata hükmüne girer mi?
CEVAP
Hayır.
Köpek alıp satmak
Sual: Köpek alınıp satılabilir mi?
CEVAP
Hanefi mezhebinde köpek satılır, kiraya verilir, öldürülürse ödenir,
derisinden seccade bile yapılabilir. (Redd-ül Muhtar)
Şafii’de köpek, necaset gibi aynî necis olduğu için, satmak caiz
değildir. Şafii olan, çoban köpeği, bekçi köpeği gibi bir köpeğe ihtiyaç
duyarsa, Hanefi’yi taklit ederek köpek satın alabilir.
Veresiye hayvan satışı
Sual: Şu tavuğu bana ver, üç gün sonra sana bir horoz vereyim veya
şu koçu ver, sana bir hafta sonra iyi bir koyun vereyim demek, böyle bir
alış veriş yapmak caiz midir?
CEVAP
Caiz değil, fâsiddir; çünkü hayvanı hayvana veresiye satmak fâsiddir.
Biri veresiye olmaz, ikisi de peşin olursa caizdir.
Hediye ve hükümleri
Sual: Hediyeleşmenin önemi nedir? Hediye edilen bir şeyi, hediye
edilenin haberi olmadan, geri almak veya izinsiz kullanmak caiz midir?
CEVAP
Hediye, verilen kimsenin olur, izinsiz kullanılmaz.
74
www.dinimizislam.com
Birisine hediye vermek, ona olan sevgiyi bildirmek olur. İki hadis-i
şerif meali şöyledir:
(Bir din kardeşinizi seviyorsanız, sevdiğinizi kendisine bildirin!)
[Buhari]
(Allah yolunda birisi din kardeşini sevdiği zaman kendisine
bildirsin; çünkü bu, ülfette daha kalıcı, sevgide sebat vericidir.) [İbni
Ebi-d-Dünya]
Bunun için hediyeleşmek sünnettir. Az da olsa hediye vermeyi âdet
edinmelidir! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Hediyeleşin ki, muhabbetiniz [sevginiz] artsın!) [Taberani]
(Hediye dostluğu artırır, kırgınlığı giderir.) [Ebu Nuaym]
(Hediye, Allahü teâlânın gönderdiği güzel bir rızıktır. Kabul
eden, Allahü teâlânın gönderdiğini kabul etmiş olur. Reddeden de
Onun gönderdiğini reddetmiş olur.) [Ramuz]
(İstemeden verileni alın! O, Allahü teâlânın gönderdiği rızıktır.)
[Beyheki]
(Hediye verene, siz de hediye verin! Eğer verecek bir şey
bulamazsanız, onun için dua edin ki hediye karşılıksız kalmasın!)
[Nesai]
Sual: Hediye hangi hallerde, caiz ve hangi hallerde caiz değildir?
CEVAP
Muteber kitaplarda diyor ki:
1- Hediye veya hibe [bağış], mevcut ve bilinen bir malı, birine
karşılıksız temlik etmektir. Belli bir karşılık isteyerek vermek de caizdir.
Mesela, borcunu ödemesini şart etmek caizdir.
2- Karşılık vermek şartı ile yapılan hediye, karşılığı verilmedikçe
sahih olmaz. Hediyenin ve karşılığının, ayrılmadan önce verilmeleri
gerekir.
3- (Sen ölürsen benim, ben ölürsem senin olsun) diyerek evini
birisine vermek bâtıldır.
4- Ali, Veliye, (Yaşadığın müddetçe evim senin olsun) dese, Veli
ölünce, ev, sahibine verilir.
5- (Al, sarf et) diye verilip, hediye olduğu söylenmeyen para, teslim
edilince, ödünç verilmiş olur. (Al, giy) diyerek verilen elbise, hediye olur.
6- Hediye verilmeden önce, veren vazgeçebilir. Hediye verildikten
sonra, ancak ikisinin rızası ile vazgeçilebilir.
7- Hâfız, pazarlık etmeden, Allah rızası için hatim veya mevlid
okursa, kendisine verilen hediyeyi alması caiz olur. Az diye itiraz ederse,
aldığı haram olur.
75
www.dinimizislam.com
8- Çocuğun hediye vermesi sahih değildir. Çocuğa verilen hediyenin
sahih olması için, çocuğun, hediye edilen şeyi eline geçirmesi gerekir.
9- Fakir, zenginin verdiği sadakayı zengine hediye etse, zenginin
alması caiz olur.
10- Biri, “Bu malı sana hediye ettim” dese, öteki de alsa, hediye
tamam olur.
11- Müşteri, malı teslim almadan başkasına hediye edebilir.
12- Henüz ele geçirmeden önce, ikisinden birisi ölse, hediye bâtıl
olur.
13- İki kimse, ortak oldukları bir evi birine hediye etseler, caiz olur.
Bir kimse, evini iki kişiye hediye etse, caiz olmaz. Çünkü, taksimi
mümkün olan şeyi, hisse-i şayıalı olarak vermek caiz değildir.
14- Gelecek ay başında, şu malı sana hediye ettim demek sahih
olmaz.
15- Ölünceye kadar nafakasını vermek ve kendine hizmet etmek
şartı ile evini birine hediye ve teslim edince, hizmete başlarsa, evi geri
alamaz.
Evini, ölünceye kadar içinde oturmak şartı ile satmak fâsid ise de,
hediye etmek caizdir ve evi teslim ettikten sonra, geri alamaz. [Mecelle
855.]
16- Hediye verirken malın mevcut olması şart, hazır olması şart
değildir.
17- Zorla alınan hediye sahih değildir. Mesela bir kimse, hanımına,
(Sana borcum olan mehrini bana hediye etmezsen, babanın evine hiç
gidemezsin) dese, hanımı da, hediye etse, sahih olmaz. Çünkü kerhen,
zor ile hediye vermek sahih olmaz.
18- Hediye, ancak ele geçince mülk olur. Satın alınan mal ise, ele
geçmeden önce mülk olur.
19- Ölüm hastası, malının üçte birini, vârislerinden başkasına
bağışlayabilir.
20- Alacağını borçlusuna bağışlayan, vazgeçemez. (Alacağım yok)
deyince de, borç kalmaz.
21- Kazançları şüpheli olan, hediyeleşmeli ve ödünç alıp
kullanmalıdır! Haramdan geldiği kesin olarak bilinmedikçe, hediye gelen
şeyler helaldir.
22- Doğacak yavrusu benim olmak şartı ile bu hayvanı sana hediye
ettim demek caizdir. Yavrusu da hediye olur.
23- Mehr vermemek şartı ile nikah sahih olur. Fakat sonradan
mehrini verir.
76
www.dinimizislam.com
24- Müşterinin başkasına satmaması şartı ile bir mal satmak veya
başkasına satmamak şartı ile satın almak sahih olup, bu şartların hepsi
boştur, yapılmaz.
Hediyeyi geri istemek
Sual: Verilen hediyeyi geri istemek caiz midir?
CEVAP
Hediye, mevcut ve bilinen bir malı birine karşılıksız vermektir. Belli
bir karşılık isteyerek vermek de caizdir. Mecbur kalmadıkça hediyeyi geri
istememelidir.
Fakire verilen hediyeyi geri almak caiz değildir; çünkü fakire verilen
hediye sadaka olur. Sadakayı ise geri almak caiz değildir. Zengine
verilen hediyeyi zaruret varsa geri istemek caizdir; ama çirkindir; çünkü
hadis-i şerifte, (Verdiği hediyesini geri isteyen, kustuğunu yalayan
köpeğe benzer) buyuruldu. (Buhari)
Hediyeyi geri istemek kustuğunu yalamak gibiyse de, bir kimse,
sebepli veya sebepsiz verdiği hediyeyi geri isteyebilir. Ancak şu yedi
şeyden biri varsa, hediyesini geri alamaz:
1- Verilen hediyede kıymetini artıran fazlalık meydana gelmiş
olması:
Hediye edilen bir kitabı alan kimse ciltletmişse, hediye edilen hayvan
yavru yapmışsa, hediye edilen eve parke döşemek gibi kıymetini artırıcı
bir şey ilave edilmişse, hediye edilen araziye bir şey ekilip dikilmişse,
hediye edilen cekete astar gibi bir şey dikilmişse, yani verilen hediyenin
kıymeti artmışsa, hediyeyi veren artık bunu isteyemez. Hediye edilen
bıçak keskinleştirilse, hediye eden artık onu geri isteyemez. Hediye
edilen elbise boyanmışsa, boya da elbisenin değerini yükseltmişse, artık
bağıştan geri dönülemez. Şayet boyanan elbise kıymeti artırmamış veya
eksilmemişse, o zaman bağış yapan şahıs, bunu geri isteyebilir. Hediye
edilen koyun, bayramda kurban edilse, sonra hediyeyi veren
hediyesinden vazgeçerse, kesilmiş hayvanı alabilir; fakat öteki kurban
borcundan kurtulmuş olur, yani onun kurbanı sahih olur.
2- İkisinden birinin ölmesi:
Hediyeyi veren veya alan ölmüşse, artık hediye geri istenemez.
Veren ölmüşse, verenin varisleri isteyemez. Hediyeyi alan ölmüşse,
varislerinden bu hediye istenemez.
3- Hediyenin karşılığı [ivaz] olduğu bildirilerek bir hediye
vermek:
Senin hediye ettiğin şu kıymetli bisiklete karşılık olarak şu kurşun
kalemi verdim denirse, bisikleti hediye veren artık hediyesini isteyemez.
77
www.dinimizislam.com
Kalemi veren de geri isteyemez. Eğer hediyene karşılık demeden verirse,
kalemi veren de bisikleti veren de geri isteyebilir. Şayet, verilen hediyede,
büyük bir kusur bulursa, onu geri vererek, ona karşılık verdiği bedeli geri
alamaz. Mesela bisikletin freni bozuksa, tekerlekleri yırtıksa bisikletini al,
kalemimi ver diyemez.
4- Hediye edilen malın, alanın mülkünden çıkması:
Hediye edilen şey, satılmışsa, kaybolmuşsa veya başkasına hediye
edilmişse, artık geri istenemez.
5- İkisi arasında nikâh bulunması:
Karı koca, birbirine verdiği hediyeyi geri isteyemez. Erkek müslüman,
kadın kitap ehli bir kâfir olsa, hatta boşansalar da, bağışından dönemez,
verdiğini geri isteyemez. Bir erkek, yabancı bir kadına bir şey
bağışladıktan sonra onunla evlense, bu durumda bağış yapan,
bağışından dönebilir; çünkü nikâh bağıştan sonra yapılmıştır. Bu durum,
günümüzde çok görülüyor. Nişanlanıp, oğlan geline hediyeler takıyor.
Nikâhtan önce veya sonra ayrılıyorlar. Kustuğunu yalamak gibi olsa da,
oğlan, geline nikâhtan önce verdiği hediyeleri geri isteyebilir. Nikâhtan
sonra verilenleri ise istemeye hakları yoktur.
6- Aralarında nikâhı ebedi haram eden akrabalık bulunmak:
Usûl ve fürular yani baba, babanın babası ve daha yukarısı, ana,
ananın anası ve daha yukarısı, evlatlar, torunlar ve daha aşağısı ile
kardeşler, kardeş çocukları, amcalar, dayılar, halalar, teyzeler, verilen
hediyeleri geri isteyemezler. Bu şekilde akraba olan, ister Müslüman,
isterse kâfir olsun eşittir.
7- Hediyenin değişip başkalaşması:
Hediye edilen buğdayın öğütülüp un haline gelmesi veya bulgur
yapılması yahut ekmek yapılması, verilen sütün peynir yapılması, yağının
çıkarılması halinde, artık verilen hediye geri istenemez.
Birisine bin lira hediye edilse, sonra o kişiden bin lira ödünç istense,
o kimse de bin lira hediye edene ödünç verse, ödünç alan kimse, zaten
ben bu bin lirayı sana hediye etmiştim, vermiyorum diyemez.
Bir kimse, diğerinde bulunan alacağını bağışlarsa, ona bağışladığı
şeyi geri isteyemez.
Bağışlanan şey satılsa, müşteri, onu bir kusurundan dolayı iade etse;
önce bağış yapan şahıs, bu durumda bağışından dönemez.
Bağış yapan bedeli teslim aldığı zaman, her ikisi de verdikleri şeye
geri dönemezler. Kendine bağış yapılan şahıs, ister akraba olsun, ister
yabancı olsun fark etmez.
Birine üç gün muhayyer [vazgeçebilme hakkına sahip] olmak
78
www.dinimizislam.com
şartıyla bir şey bağışlansa, bu bağış sahih olur; muhayyerlik ise batıl olur;
çünkü hediye bağıştır ve bağışlayan için muhayyerlik olmaz.
[Yukarıdaki bilgilerin tamamı, İhtiyar, Redd-ül muhtar ve
Hindiye’den alınmıştır.]
Bir kimse hanımına, (Sana borcum olan mehrini bana hediye
etmezsen, babanın evine hiç gidemezsin) dese, hanımı da hediye etse,
sahih olmaz; çünkü kerhen, zor ile hediye vermek sahih olmaz. Mehri
kocasına hediye etmeyi şarta bağlamak, mesela (Şu işi yaparsan mehrim
sana helal olsun) demek sahih değildir. (Fetava-yı Bezzâziyye)
Alacağını borçlusuna veya başkasına bağışlayan, bundan
vazgeçemez. Müşteri, malı teslim almadan başkasına hibe edebilir.
Gelecek ay başında, şu malı sana hibe ettim demek sahih olmaz. Bir
kimse, kendi borcunu eda etmek şartıyla birine bir şey hibe edince, borç
ödenince, hibe lazım olur. Ödemezse, hibeden vazgeçebilir. Hibe
ederken malın mevcut olması şart, hazır olması şart değildir. Düğünlerde
getirilen hediyenin, kime getirildiği belli değilse, memleketin âdetine
bakılır. (Mecelle)
Erkek, nişan için gönderdiğim şeyler mehir idi dese, kadın ise,
hediyeydi dese, yenilen şeyler hediye olur. Başka şeyler, mehir olur. (S.
Ebediyye)
Hediye kime verilmişse onun olur. Eve bırakılmışsa, müşterek eşya
erkeğin, kadına ait olanlar kadınındır. Düğünde gelen hediyeler de
böyledir. Kadına mahsus olan eşya kadınındır. Müşterek eşya erkeğindir.
Mesela eşarp, bilezik, kolye gibi eşyalar kadının sayılır, kravat, tencere,
tabak da erkeğin olur. Sünnet çocuğuna gelen hediyeler de böyledir.
Sünnet düğününde bir eşarp gelmişse annesine ait olur, kravat gelmişse
babasına ait olur. Oyuncak, küçük bisiklet gibi bir şey gelmişse çocuğun
olur. Tencere, tava getirilmişse babasının olur.
Sual: Salih olan erkek ve kız çocuğa hediyeyi, eşit vermek gerekir
mi?
CEVAP
Evet gerekir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Hediye verirken çocuklarınız arasında eşitliğe riayet edin!)
[Taberani]
Fâsık çocuğa nafakadan fazla yardım yapmamalıdır!
Sual: Kâfirden hediye almak veya ona hediye vermek caiz midir?
CEVAP
İhtiyaç olunca caizdir. (Hadika)
Sual: Bankadaki paramı veya hisse senetlerimin miktarını söyleyip,
79
www.dinimizislam.com
"Baba, sana hediye ettim" demekle, ona hediye etmiş sayılır mıyım, onun
mülkü olur mu?
CEVAP
F. Bezzâziyyede (Falancadaki alacağımı sana hediye ettim, ondan al
demek caiz olur) buyuruluyor. Demek ki, hediye etmek caiz, fakat hediye
ettim demekle, hemen onun mülkü olmaz. Kabzetmesi yani eline
geçirmesi veya bankadaki hesabın, babanızın üzerine geçmesi gerekir.
İbni Âbidin’de (Alacak, ancak borçluya hediye edilir. Başkasına hediye
edebilmek için, kabz etmeye onu vekil etmesi gerekir) buyuruluyor. Vekil
ettikten sonra, o da gidip bankadaki parayı kendi üzerine geçirirse, ancak
o zaman onun mülkü olur.
Sual: Başkalarının yanında bana bir hediye verilse onlar da ortak
olur mu yani yanımdakilere bu hediyeden verme mecburiyetim var mı?
CEVAP
Başkalarının yanında size bir hediye gelince, o hediyeyi oradakilere
verme mecburiyeti yoktur. (Bir hediye gelince, orada olanlar hediyeye
ortaktır) hadis-i şerifi, her hediye için olmadığı gibi, verme mecburiyetini
de bildirmemektedir. Türkçede göz hakkı var derler. Yiyecek, içecek bir
şey gelince, oradakilere vermek mürüvvet icabıdır. Bir kalem gelmişse,
kalem kırılıp oradakilere taksim edilmez.
Sual: Uygun bir din kitabını bir arkadaşa hediye etmekle bir kilo
baklava hediye etmek arasında fark var mıdır?
CEVAP
İkisi de çok sevaptır. Ancak kitap hediye etmek, sadaka-i cariye
olduğu için, öldükten sonra da bunun sevabı devam eder. Hadis-i şerifte
buyuruldu ki:
(Mümine, öğrenip yaydığı ilmin sevabı, ölümünden sonra da
devam eder.) [İbni Mace]
Sual: Halamın oğlu bize geliyor ve her türlü eşyalarımdan giyip
gidiyor, kendininkileri bırakıyor. Benim bir şey demeyeceğimi biliyor fakat
bazen bazı eşyalar için kalbimden aman onun olsun geri istemem diye
geçiriyorum. Sonradan onlara gidince hangisi için böyle düşünmüştüm
şaşırıyorum. Lisanen o eşya için al senin olsun demedikçe onun mülkü
olur mu?
CEVAP
Para hariç, al kullan diye verilen şey hediye olur. Giyip gitmekle,
kendi eşyasını bırakmakla giydikleri ona hediye edilmiş olmaz. Kalbinden
geçirmekle de olmaz. Sendeki eşyalarımı sana hediye ettim dersen hepsi
hediye olur.
80
www.dinimizislam.com
Zorla hediye alınmaz
Sual: Beyime şuraya gidelim desem veya şunu yapalım desem,
mehrini bana hediye edersen, razı olurum diyor. Dil ile hediye etsem,
kalben hediye etmesem, bir mahzuru olur mu?
CEVAP
Hediyede söz geçerlidir. Şakadan bile hediye etseniz, hediye etmiş
olursunuz. Ancak, tehditle, zorla hediye ettirmek geçerli olmaz. Yani
kerhen [istemeyerek, zorla] hediye etmeniz sahih olmaz. İleride mehrinizi
isteyebilirsiniz. Çünkü fetva kitaplarında buyuruluyor ki:
(Kocası; hanımına, (Sana borcum olan mehrini bana hediye
etmezsen, babanın evine hiç göndermem) dese, hanımı da, hediye etse,
sahih olmaz. Çünkü kerhen, zor ile hediye vermek sahih olmaz. Mehri
kocasına hediye etmeyi şarta bağlamak, mesela şu işi yaparsan mehrim
sana helal olsun demek de sahih değildir.) [Fetava-yı Bezzaziyye]
Hediye, alanın mülkü olur
Sual: Bir arkadaş bana bir miktar İslam Ahlakı kitabı hediye etti.
Bunları tanıdıklarına verebilirsin, dağıtabilirsin dedi. Ben bunları dağıtınca
sanki sevabın hepsi hediye eden arkadaşa olacak, bize sevab olmayacak
sanıyorum, bu düşüncem yanlış mı?
CEVAP
Çok yanlış. Bir şey bir kimseye hediye edilince, artık o şey, o
kimsenin kendi malı olur. Kendi malını istediği gibi kullanır, satabilir,
hediye edebilir. Hatta yaksa bile, hediye verenin sevabı eksilmez. O da
birilerine hediye ederse, o da sevab alır. Hediye alan da başkalarına
hediye ederse, ona da sevab olur. Ötekilerin sevabından bir şey
eksilmez.
Sözün geçerli olduğu yerler
Sual: Mecellenin ikinci maddesindeki, (Bir işten maksat neyse,
hüküm de ona göredir) ifadesine göre, dinimizde söz değil de, her
zaman niyet mi geçerlidir?
CEVAP
Mecelledeki o madde, (Ameller, niyetlere göredir) hadis-i şerifinin
hüküm halindeki ifadesidir. Dinimizde, niyetin geçerli olup sözün geçerli
olmadığı yerler olduğu gibi, sadece sözün geçerli olup niyetin geçerli
olmadığı yerler de vardır. Mesela, nikâhta, talakta, adakta, köle
azadında, yeminde, alış verişte, hediyede ve günah işlemekte, niyet değil
söylenilen söz geçerlidir. Birkaç örnek verelim:
1- Şakadan veya rol gereği, iki şahit yanında evlenen, gerçekten
evlenmiş olur. Niyeti geçersizdir. Yahut bir erkek, şakayla veya eşini
81
www.dinimizislam.com
korkutmak niyetiyle, (Seni boşadım) dese, hanımı boş olur. İki hadis-i
şerif meali:
(Şakadan da olsa nikâhlananın veya boşayanın, nikâhı da,
boşaması da geçerli olur.) [Taberani]
(Üç şeyin şakası da, ciddisi gibi sahihtir. Nikâh, talak, talaktan
vazgeçmek.) [Tirmizi]
2- Adak yaparken hiç niyet etmese de, söz arasında dilinden çıksa
da, adağı geçerlidir; çünkü adakta şakadan veya rastgele söylemek, ciddi
söylemek gibidir. Hatta (Bir gün oruç tutmak nezrim olsun) diyeceği
yerde, (Bir ay) diye ağzından çıksa bir ay oruç tutması gerekir. Söz
geçerli, niyet geçersizdir.
3- Kâfir kız, (Benimle günah işlersen Müslüman olurum) dese,
(Ameller niyete göredir) diye, iyi niyetle günah işlemek caiz olmaz. O
işteki iyi niyeti geçersiz, günahı geçerlidir.
4- Alış verişten sonra alıcı veya satıcı, (Ben şaka yapmıştım, bu alış
verişten vazgeçtim) dese, söze itibar edilmez.
5- Alacağını borçlusuna hediye eden, (Şakadan söylemiştim) dese
de hediyesinden vazgeçemez. Niyeti geçersiz, sözü geçerlidir.
Görüldüğü gibi, bazı durumlarda ağızdan çıkana bakılır, niyet
geçersizdir. Mecellenin ikinci maddesi, burada bildirilen maddelere
uygulanamaz.
Hediyede niyet
Sual: Bir kimse şaka niyetiyle, bu evi sana verdim derse, karşıdaki
de kabul ettim derse, icab ve kabul gerçekleşip, ev onun olur mu?
CEVAP
Evet, onun olur. Hediyede niyete değil, söze bakılır. (Evi sana
verdim) ifadesi icabdır. Misafirin de, (Kabul ettim) demesi kabuldür. S.
Ebediyye kitabında deniyor ki:
İcab, karşısındakinin anlayacağı bir lisanla, sattım, verdim, hediye
ettim gibi, kabul de, aldım, aynen kabul ettim, razı oldum gibi mâzi, yani
geçmiş zamanı bildirecek şekilde söylenmelidir. İcab ve kabulün ikisi de,
o yerde âdet olan kelimelerle ve mâzi şeklinde olunca, niyet etmeleri
lazım değildir. (Bey ve Şira bahsi)
Görüldüğü gibi niyeti geçerli değildir.
Göz hakkı
Sual: Bir şey yiyip içerken, yanımızda olanlara da, vermek gerekir
mi?
CEVAP
Birisi bir şey yiyip içerken, yanındakilere de vermesi iyi olur. Buna,
82
www.dinimizislam.com
göz hakkı denir. Vermesi şart değildir, ancak yanımızda insanlar varken,
(Siz de buyurun) dememek mürüvvete aykırıdır. Bunun için atalarımız,
(Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar) demişlerdir. Ya onların
yanında yememeli veya yeniyorsa, onlara da ikram etmelidir.
Sual: Bir arkadaş, (Namazda giymek üzere bu çorabı sana hediye
ettim) dedi. Ben o çorabı namazda giymesem, başka zamanlarda giysem
haram olur mu?
CEVAP
Hayır, haram olmaz. Hediyesi sahihtir, şartı bâtıldır. O çorabı
namazda hiç giymeseniz de, hatta başkasına hediye etseniz de mahzuru
olmaz. Yani o mal artık sizindir, istediğiniz gibi kullanabilirsiniz.
Sual: Kimisi, (hediye, hediye edilmez) derken; kimisi de, (hediyeyi
hediye etmek sünnet) diyor. Hangisi doğrudur?
CEVAP
Hediyeyi hediye etmek caizdir.
Sual: İnsanlara ücretsiz iş yaptırmak veya onlardan hediye istemek
uygun mudur?
CEVAP
Uygun değildir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(İhtiyacını insanlara açan, ihtiyaçtan kurtulamaz. Allaha havale
ederse, ihtiyaçtan kurtulur.) [Hâkim]
Hediyeyi almak
Sual: Sürmek için ikram edilen esansı ve gülü almak gerekir mi?
CEVAP
Her hediyeyi almak gerekir. Hediye geri çevrilmez. Verilen koku ve
gül, alınıp koklanmalı. Gülü koklayınca, salevat-ı şerife getirmeli; çünkü
Resulullah efendimizin mübarek teri, gül gibi kokardı. Hadis-i şerifte, (Üç
şey, bedeni besler: Güzel koku, yumuşak kumaştan güzel elbise ve
bal yemek) buyuruldu. (Şir’a)
Ortak meyve ağacı
Sual: Ortak bir ağacın meyvesinin veya ortak bir tarlanın
mahsulünün bir kısmını birine hediye etmek caiz midir?
CEVAP
Ağaçtaki meyve ve tarladaki ekin gibi, taksimi mümkün olan malın
parçası, ancak taksimden sonra hediye edilir.
Evi bağışlamak
Sual: Ölene kadar içinde oturmak şartıyla, evi birine bağışlamak caiz
olur mu?
CEVAP
83
www.dinimizislam.com
Evet, caiz olur.
Hediyeyi haram etmek
Sual: Bir kimseye yiyecek hediye edilse, o da o hediyeyi yese, bir
süre sonra, hediyeyi veren, ona herhangi bir sebeple darılıp, (Verdiğim
şey sana haram olsun) dese, o yiyecek, hediye edilen kimseye haram
olur mu?
CEVAP
Hayır, haram olmaz. Hediyeyi veren geri isterse, hediyesi yenmiş
veya hediyede değişiklik meydana gelmişse, geri vermesi gerekmez.
Hediye mevcut olsa ve bir değişiklik de olmasa bile, verilen hediyeyi geri
istemek çirkindir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Verdiği hediyeyi geri isteyen, kustuğunu yalayan köpek gibidir.)
[Buhari]
Tarladaki ağacı hediye etmek
Sual: Bir kimse, tarlasındaki ağacı hediye edebilir mi?
CEVAP
Hediye edemez. Ağaçtaki meyveyi hediye edebilir. İçinde yemek
olan tabağı hediye edip de, (Sadece tabağı hediye ediyorum, içindeki
yemeğini hediye etmiyorum) demek caiz olmaz. Bunun aksini, yani
tabakla yemeği verip, (Sadece yemeği hediye ediyorum, tabağımı
isterim) demek caizdir; çünkü yemek, tabaktan ayrılmayan bir parça
değildir. Bunun gibi bu koyunu sana hediye ettim; ama yünü benimdir
denmez. Yünüyle hediye edilir. Tarladaki ağacı hediye etmek, bu kuralın
dışındadır. Yani tarladaki ağaç hediye edilemez; çünkü ağaç tarlaya
bağlıdır. Tarlasız yaşayamaz. Ancak ağaç sökülüp verilebilir. Tarlaya
bağlı olduğu sürece hediye edilemez.
Hediye edilen palto
Sual: Bir arkadaş bana, (İmam ol, cemaatle namaz kılalım) diyerek
paltosunu verdi. Palto da tam bana uygun geldi. Paltoyu bana verdin mi,
benim mi oldu diye sordum, (Evet, sana verdim) dedi. Namazdan sonra
giderken, (Paltoyu çıkar) dedi. Ben de, (Bana vermiştin) dedim. (Kriz
dönemindeyiz, veremem) diyerek, zorla paltoyu aldı. Bu, gasp yerine
geçmiyor mu?
CEVAP
İcab ve kabulün ikisi de, o yerde âdet olan kelimelerle ve mazi
[geçmiş zaman] şeklinde olunca, niyet etmek gerekmez. (S. Ebediyye)
İcap ve kabul gerçekleştiğine göre, verdim derken, hediye etmeye
niyet etmemiş olsa da, palto sizindir. Vermem demesi uygun olmaz.
Dinen fakir değilseniz ve hediyeyi geri istemeye mani olan diğer
84
www.dinimizislam.com
şartlar da yoksa, geri istemesi caiz ise de, hediyeyi geri istemek insanlığa
yakışmadığı için, yiğitliği sizin yapmanız ve geri hediye ederek, onu zor
durumdan kurtarmanız, en uygun olanıdır.
İyiliği haram etmek
Sual: Erkek hanımına, (Sana verdiklerim, yedirip içirdiklerim haram
olsun) derse, ihsanen yaptıkları haram olur deniyor. İhsanen yapılanlar
niye haram oluyor ki? O zaman kimse, kimseye iyilik etmez. Erkeğin
hanımına veya oğluna, kızına yahut bir fakire verdiklerini, sonradan
haram etme yetkisi var mıdır?
CEVAP
Hayır. Bir erkek, hanımına ve mahremi olanlara iyilik etse, para
verse, hediye verse, sonra bir şeye kızıp, (Bunları sana haram ettim)
dese, haram olmaz. Bunları geri istemeye de hakkı olmaz. Fakire verilen
hediyeyi geri almak da caiz değildir, çünkü fakire verilen hediye sadaka
olur.
Karı koca, birbirine verdiği hediyeyi geri isteyemez. Erkek Müslüman,
kadın kitap ehli bir kâfir olsa, hatta boşansalar da bağışından dönemez,
verdiğini geri isteyemez.
Usûl ve fürular yani baba, babanın babası ve daha yukarısı, ana,
ananın anası ve daha yukarısı, evlat, torun ve daha aşağısı ile kardeş,
kardeş çocuğu, amca, dayı, hala, teyze, verilen hediyeleri geri isteyemez.
Bu şekilde akraba olan, ister Müslüman, isterse kâfir olsun eşittir. (S.
Ebediyye)
Helal rızık aramak
Sual: Rızık hakkında bilgi verir misiniz?
CEVAP
Allahü teâlâ, her insanın ve her hayvanın rızkını ezelde takdir etmiş,
ayırmıştır. İnsanların ve hayvanların ecelleri ve nefeslerinin sayısı belli
olduğu gibi, her insanın rızkı da bellidir. Rızık hiç değişmez. Azalmaz ve
çoğalmaz. Kimse kimsenin rızkını yiyemez. Kimse kendi rızkını yiyip
bitirmeden ölmez. Bu konudaki âyet-i kerimelerden birkaçının meali
şöyle:
(Allahü teâlânın rızık vermediği, bir canlı yoktur.) [Hud 6]
(Birçok canlı, rızkını kendi elde edemez. Sizin de, onların da
rızkını Allah verir.) [Ankebut 60]
(Rabbin, rızkı dilediğine bol verir, dilediğine daraltır.) [İsra 30]
Allah’ın kimine çok, kimine az rızık verdiğini çok kimse bilmez.
85
www.dinimizislam.com
(Sebe’ 36)
Allah’tan korkana ummadığı yerden rızık gelir. (Talak 2,3)
Bir kimse, Allahü teâlâ emrettiği için çalışır, rızkını helal yoldan
ararsa, ezelde belli olan rızkına kavuşur. Bu rızık, ona bereketli olur. Bu
çalışmaları için de sevap kazanır. Eğer, rızkını Allahü teâlânın yasak
ettiği yerlerde ararsa, yine ezelde ayrılmış olan o belli rızka kavuşur.
Fakat, bu rızık ona hayırsız, bereketsiz olur. Rızkına kavuşmak için
kazandığı günahlar da, onu felaketlere sürükler.
İnsan, rızkını aradığı gibi, rızık da, sahibini arar. Çok fakirler vardır ki,
zenginlerden daha iyi, daha mutlu yaşar. Allahü teâlâ kendisinden
korkanlara, dinine sarılanlara, ummadıkları yerden rızık gönderir. Allahü
teâlâ, insanları yaratırken, ömürleri gibi, rızıklarını da takdir etmiştir. Bu
konudaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyle:
(Allahü teâlâ, müminin rızkını ummadığı yerden verir.) [İ. Hibban]
(Rızık için üzülme, takdir edilen [ezelde ayrılmış olan] rızık seni
bulur.) [İsfehani]
(Allah’tan korkun, istediğiniz şeylere kavuşmak için, iyi
sebeplere yapışın. Kötü sebeplere yanaşmayın! Hiç kimse, takdir
edilen rızkına kavuşmadıkça ölmez.) [Hakim]
(Eceliniz sizi nasıl takip ederse, rızkınız da öylece takip eder.
Rızık için sıkıntı çekerseniz, Allahü teâlânın emrine uygun hareket
edin.) [Taberani]
(Allah korkusunu sermaye edinen, rızkına ticaretsiz ve
sermayesiz kavuşur.) [Taberani]
(Allahü teâlâya tam tevekkül etseydiniz, sabah aç gidip, akşam
tok dönen kuşlar gibi rızka kavuşurdunuz.) [Tirmizi]
(Rızka kavuşan çok hamd etsin!) [Hatib]
Helal rızka kavuşmak isteyen sebeplerine yapışmalıdır! Para
kazanmak, malı arttırır. Fakat, rızkı arttırmaz. Rızık, mukadderdir. Yani
ezelde ayrılmıştır. Rızık, maaşa, mala, çalışmaya bağlı değildir. Fakat
Allah emrettiği için çalışmak lazımdır. Çünkü, Allahü teâlânın işleri,
sebepler altında tecelli eder. Âdet-i İlâhiye böyledir. Fakat, bazen,
sebebe yapışıldığı halde, iş hasıl olmayabilir. Yahut, sebepsiz de, hasıl
olabilir.
Hamd etmek, Allahü teâlâya şükretmek demektir. Her nimetin Allahü
teâlâdan geldiğine inanmak lazımdır. Allahü teâlâ, Hazret-i Musa’ya
buyurdu ki:
(Kendine verdiğim nimeti, benden bilip kendinden bilmeyen,
nimetlerin şükrünü eda etmiş olur. Rızkını kendi çalışması ile bilip,
86
www.dinimizislam.com
benden bilmeyen ise, nimetin şükrünü eda etmemiş olur.) [İ.Gazali]
Çalışmak ibadettir
Kimseye muhtaç olmamak için çalışmak çok kıymetlidir. Peygamber
efendimiz, Hazret-i Muaz ile müsafeha edince buyurdu ki:
- Ya Muaz, ellerin nasırlaşmış.
- Evet ya Resulallah, kazma elimde toprakla meşgul oluyor ve bu
sayede çoluk çocuğumun nafakasını kazanıyorum.
Fahr-i kâinat efendimiz, Hazret-i Muaz’ı öpüp buyurdu ki:
- Bu eli Cehennem yakmaz. (Tibyan)
Yine bir gün bir genç, sabah erkenden işine gidiyordu. Eshab-ı
kiramdan bazıları, bunu uygun görmediler. Orada bulunan Peygamber
efendimiz buyurdu ki:
(Öyle söylemeyiniz! Eğer kimseye muhtaç olmamak, ana
babasını ve aile efradını muhtaç etmemek için işine gidiyorsa, her
adımı ibadettir. Eğer kazanacağı para ile öğünmek, keyf sürmek
niyetinde ise, şeytanla beraberdir.) [Taberani]
Görüldüğü gibi bir Müslümanın iyi niyetle çalışması ibadettir. Fakat
kâfirin ve her haramı işleyen kimsenin çalışması ibadet olmaz. (Namaza
ne lüzum var, çalışmak da ibadettir) demek çok yanlıştır. Böyle
söyleyen kâfir olur. Namaz kılan, haramlardan kaçan kimsenin iyi niyetle
çalışması ibadettir. (K. Saadet)
Zarardan dönmek gerekir
Zararın neresinden dönülürse kârdır. Rızk endişesiyle, harama el
uzatmamalı ve şu hadis-i şeriflerin muhatabı olmamalıdır:
(Bir zaman gelir ki, insanlar, yalnız malın, paranın gelmesini
düşünür, helalini ve haramını düşünmezler.) [Buhari]
(Bir zaman gelir, insanın bütün kaygısı midesi olur, şerefi mal,
kıblesi kadın, dini para olur. Böyle kimseler, halkın kötüleridir.)
[Sülemi]
Allahü teâlâ, herkesin rızkını ezelde takdir etmiş, ayırmıştır. Rızk
değişmez, azalıp çoğalmaz. Kimse kimsenin rızkını yiyemez. Allahü
teâlânın 99 isminden biri Rezzak'tır, her varlığın rızkını vericidir. Allahü
teâlâ, (Herkesin rızkı bana aittir) buyuruyor. Rızk için Allahü teâlânın
verdiği söze güvenmelidir! Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Yeryüzündeki her canlının rızkı, Allah’a aittir.) [Hud 6]
Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Rızkı genişleten, daraltan, gönderen yalnız Allahü teâlâdır.)
[Redd-ül-muhtar]
(Allah’tan kork, rızkını güzel yoldan ara, helali al, haramı terk et!)
87
www.dinimizislam.com
[İbni Mace]
(Rızkını gecikmiş sayma! Hiç kimse, rızkına kavuşmadıkça
ölmez.) [Hakim]
(Hiç kimse, nasibinden fazla rızka kavuşamaz. Rızkına kavuşup
yemedikçe de ölmez. İstemese de rızkı kendisine verilir.) [Hakim]
(Hak teâlâ, Hazret-i Adem'e bin çeşit sanat öğretip buyurdu ki:
Neslin, bu sanatlardan biri ile rızkını arasın! Sakın dini geçim
vasıtası yapmasın!) [Hakim]
(Allah’ın verdiği rızka kanaat eden mümin kurtulmuştur.)
[Müslim]
(En güzel rızk, helale, harama dikkat edilerek kazanılandır.)
[Nesai]
Peygamber efendimiz, (Eğer Allah korkusunu kendinize sermaye
edinirseniz, rızkınız, ticaretsiz ve sermayesiz gelir) buyurup şu
mealdeki âyeti okudu:
(Kim Allah’tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder ve
rızkını ummadığı yerden gönderir.) [Taberani-Talak 2,3]
Allahü teâlâ emrettiği için çalışan, rızkını helal yoldan arayan,
ezeldeki rızkına kavuşur. Rızkı da bereketli olur. Bu çalışmaları için de
sevap kazanır. Eğer, rızkını haram yoldan ararsa, yine ezelde ayrılmış
olan rızka kavuşur. Fakat, bu rızk ona hayırsız, bereketsiz olur, kazandığı
günahlar da, onu felaketlere sürükler.
Hazret-i Hızır'ın tamir ettiği binanın altındaki altın levhada şunlar
yazılı idi:
(Ölüm hak iken gülüp eğlenen, kadere inandığı halde üzülen,
rızka Allahü teâlâ kefil iken zahmetlere giren, Kıyamette sorgu-sual
varken gaflete dalan, fâniliğini bildiği dünyaya bel bağlayan kimseye
nasıl hayret edilmez?)
Rızık endişesi
Dünya sıkıntıları, ahiret rahatlığına sebep olur. Rızık için endişe
etmek doğru değildir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Çoluk çocuğu çok ve rızkı az olup, namazlarını, şartlarına
uygun olarak kılan ve Müslümanları gıybet etmeyen, Kıyamette
benimle birlikte haşr olur.) [M. Masumiyye]
(Hac yolunda ölenlere ve Allah yolunda gaza edenlere müjdeler
olsun! Çoluk çocuğu çok ve kazancı az olup, halinden şikayet
etmeyerek, evine neşe ile girip, gülerek çıkan kimse de, hacılardan
ve gazilerdendir.) [Deylemi]
(Bir Müslüman, helal kazanıp kimseye muhtaç olmaz, komşu ve
88
www.dinimizislam.com
akrabalarına yardım ederse, kıyamette ayın ondördü gibi parlak
olur.) [Beyheki]
(Çalışıp kazanmak her Müslümana farzdır.) [Taberani]
(İbadet on kısımdır, dokuzu çalışıp helal kazanmaktır.) [Deylemi]
(Kimseye muhtaç olmamak ve ana-baba, çoluk-çocuğunu da
muhtaç etmemek için işe gidenin her adımı ibadettir.) [Taberani]
(Allahü teâlâ sanat sahibi mümini sever.) [Taberani]
(Çalışmayıp kendini sadaka isteyecek hâle düşüren 70 şeye
muhtaç olur.) [Tirmizi]
(Geçimini helalinden kazanmak, Allah yolundaki cihad gibidir.)
[Deylemi]
(Cihad, sadece kılıç sallamak değildir. Ana-babaya, evlada
bakmak, kimseye muhtaç olmamak için çalışmak da cihaddır.
Çalışıp kimseye yük olmayan mücahiddir.) [İ. Asakir]
(Helal kazanmak için sıkıntı çekene Cennet vacip olur.) [İ. Gazali]
(Allahü teâlâ sevdiğine, rızkını yetecek kadar verir.) [Ebuşşeyh]
(Zikrin hayırlısı hafi [gizli] olanı, rızkın hayırlısı ise kâfi olanıdır.)
[Beyheki]
İbrahim Edhem hazretleri sırtı ile odun taşıyarak rızkını kazanıyordu.
(Kardeşlerin seni hiçbir şeye muhtaç bırakmazken niçin odun çekiyorsun)
diye sordukları zaman, "Hadis-i şerifte, (Helal kazanmak için sıkıntı
çekenlere, zillete katlananlara Cennet vacip olur) buyurulduğu için bu
işi yapıyorum" dedi. (K. Saadet)
Rızkın artması için
Sual: Rızkımızın helâl yoldan artması için, neler yapmak gerekir?
CEVAP
Her işin sebeplerine yapışmak gerekir. Sebeplerden birincisi, dua
etmektir. Dua kabul olursa, hiç beklenmedik bir yerden rızka
kavuşulabilir. İki hadis-i şerif meali şöyledir:
(Allahü teâlâ mümin kuluna, ummadığı yerden rızkını verir.)
[Deylemî]
(Çok sadaka verenin rızkı bollaşır ve duası kabul olur.) [İbni
Mace]
İyi bir işe sahip olmak ve helâl rızka kavuşmak için dua etmeli. Bir
hadis-i şerif meali:
(Cebrail aleyhisselam her geldiğinde, “Allah’ım, bana helâl rızık
ve iyi bir iş nasip et” diye dua etmemi söylerdi.) [Hâkim]
Rızık isteyen aşağıdaki hadis-i şeriflerde bildirilen sebeplere de
yapışmalıdır:
89
www.dinimizislam.com
(Rızkınızın bollaşması için sadaka verin!) [Deylemî, Beyhekî]
(Sıla-i rahim edenin rızkı bollaşır.) [Buhari]
(Sadaka vermeye devam edenin rızkı artar!) [İbni Mace]
(Cömerdin evine rızık, devenin göğsüne vurulan bıçaktan daha
tez gelir.) [İbni Mace]
(Birbirinize yemek ikram edin ki, rızıklarınızda genişlik olsun.)
[İ.Adiy]
(İstiğfara devam eden, ummadığı yerden rızıklanır.) [İ. Mace]
(Namaz kılmak, rızkın bereketine sebep olur.) [Miftah-ül-Cennet]
(Hanımıyla [iyi geçinip] şakalaşanın, rızkı artar.) [İ. Lâl]
(Ana babasına iyilik edenin ömrü uzun, rızkı bereketli olur.) [İ.
Ahmed]
Bazı şeyler fakirliğe yol açar, rızkın güçlükle gelmesine sebep olur.
Mesela tırnağı uzun olanın rızkı meşakkatle, sıkıntıyla hâsıl olur. Bu
konudaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyle:
(Günah işlemek, rızıktan mahrum kalmaya sebep olur.) [İbni
Mace]
(Yalan söylemek rızkı azaltır.) [İsfehani]
(Zina, fakirliğe yol açar.) [Beyheki]
Erken kalkanın nasibi gür olur derler. Sabit ücretli de olsa, bir kimse
erken kalksa, nasibi gür olur. Ücretin kendisi değil, bereketi artar.
Bereket, az bir şeyden çok faydalanmaktır. Az bir yemek çok kişiye
yetmişse, bereketli olmuş demektir. Çok kazandığı halde, maaşını
yetiremeyen, bereketsizliği sebebiyle borçlanır. Sabah erken kalkmak,
hayra, berekete sebep olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Sabah uykusu rızka manidir.) [Beyheki]
(Hak teâlâ rızıkları, fecir ile güneşin doğacağı vakitler arasında
verir.) [Beyheki]
(Ya Rabbi, işine erken gidenin çalışmasını bereketli kıl!) [Tirmizi]
(Sabah namazını kıldıktan sonra uyumayın, rızkınızı aramaya
çalışın!) [Taberani]
(Rızık için çalışmaya erken gidenin işi bereketli olur ve başarı
kazanır.) [Bezzar]
Maddî rızıkların dağılması sabah namazından sonra olur. Manevî
rızıkların dağılması ise ikindi namazından sonradır. Bu iki vakitte
uyumamaya dikkat etmelidir! (El-Envâr)
Rızkı başka maksatla değil, Allah rızası için aramalı. İki hadis-i şerif
meali:
(Çocuklar, rızık temin için çalışmaya çıkarsa, Allah yolundadır.
90
www.dinimizislam.com
Yaşlı ana babasının bakımı için çıkarsa, Allah yolundadır. Kendini
haramdan korumak için çıkarsa, Allah yolundadır. Eğer gösteriş ve
başkalarına karşı övünmek için çalışmaya çıkarsa, şeytan
yolundadır.) [Taberani]
(Öyle bir zaman gelecek ki, Kur’an okuyan nice kimseler, ibadet
etmeye çalışırlar, bid’atle de iştigal ederler. Bilmedikleri için müşrik
olurlar. Okumalarına ve ilimlerine karşılık rızık alırlar ve dünyayı din
karşılığında yerler. İşte bunlar, kör Deccal’ın avenesidir.) [Deylemi]
Rızkınızı güzel yoldan arayın
Sual: Rızkımızı kazanıyoruz diye helale harama dikkat edilmiyor.
Rızkı helal yoldan aramak lazım değil mi?
CEVAP
Cenab-ı Hak, her canlının rızkını göndereceğini "Allahü teâlânın
rızk vermediği, yeryüzünde bir mahlûk yoktur" buyurarak bildiriyor.
Allahü teâlâ, her insanın ve her hayvanın rızkını ezelde takdir etmiş,
ayırmıştır. İnsanların ve hayvanların ecelleri ve nefeslerinin sayısı belli
olduğu gibi, her insanın bedeninin ve ruhunun rızkları da bellidir.
Rızk hiç değişmez, azalmaz ve çoğalmaz. Kimse kimsenin rızkını
yiyemez. Kimse kendi rızkını yiyip bitirmeden ölmez.
Bir kimse, Allahü teâlâ emrettiği için çalışır, rızkını helal yoldan
ararsa, ezelde belli olan rızkına kavuşur. Bu rızk, ona bereketli olur. Bu
çalışmaları için de sevap kazanır.
Eğer, rızkını Allahü teâlânın yasak ettiği yerlerde ararsa, yine ezelde
ayrılmış olan o belli rızka kavuşur. Fakat, bu rızk ona hayırsız, bereketsiz
olur. Rızkına kavuşmak için kazandığı günahlar da, onu felaketlere
sürükler.
Her canlının rızkını Allahü teâlâ verir. Çocuk, ana karnında
çalışmaktan aciz olduğu için, göbeğinden ona rızk gönderir. Çocuk
dünyaya gelince, rızk olarak, anasının göğsünden süt gönderir. Bir şey
yiyebileceği yaşa gelince de, dişlerini yaratır.
Çocuğun ana-babası ölüp, yetim kalırsa, önceden yalnız şefkatle
annesi bakarken, sonradan, herkesin kalbini, ona karşı merhametle
doldurur. Daha büyüyünce de, çalışmak için kuvvet ve para kazanma
arzusu ihsan eder. O kimse, bu arzudan vazgeçip, takva yolunu tutar,
kendini yetim haline korsa, ona karşı kalbleri, yine şefkatle doldurur.
Herkes, (Bu kimse Allah yolundadır. Her şeyin iyisi buna layık) der. Para
kazanırken, kendine, yalnız kendi acırdı. Şimdi herkes acır. Fakat, takva
yolundan ayrılır, nefsine uyar ve çalışmazsa, kalblerde ona karşı şefkat
hasıl etmez. Böyle kimselerin, tevekkül ediyorum diye çalışmaması,
91
www.dinimizislam.com
tembel oturması, hiç caiz değildir. Kendini düşünen kimsenin, çalışıp,
ihtiyaçlarını elde etmeyi de düşünmesi gerekir. Demek ki, Allah yolunda
olup, yetim gibi olana karşı, herkesin kalbinde şefkat, merhamet yaratır.
Cüneyd-i Bağdadi hazretleri, “Allahü teâlâ emrettiği için çalışmalı,
rızk için üzülmemeli” buyurdu. Rızk için Allahü teâlânın verdiği söze
güvenmelidir. Müslüman, Allahü teâlâ, çalışmayı emrettiği için çalışıp
kazanır. Nefsinin kötü arzularına, zevklerine kavuşmak için çalışıp para
kazanmak ve çalışırken, helali haramdan ayırmamak, başkalarının
haklarına saldırmak, onlara olan borçlarını ödememek, suç işlemek,
dünyaya düşkün olmayı gösterir. Dünyaya düşkün olmak, büyük
günahtır. Allahü teâlâ emrettiği için çok çalışıp, çok kazanmak ve Onun
emrettiği gibi çalışıp, kazandığını, Onun emrettiği yerlere sarf etmek,
ibadet yapmak olur. Çok sevap olur.
Bir kimsenin, (Haram işlere elim yatkın, mubah işleri beceremiyorum)
demesi çok yanlıştır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Herkese dünyalıktan nasibi neyse, o şeyler ona kolaylaştırılır)
buyuruldu. (Hakim)
Bir kimse kazancını kumardan elde etmeye çalışsa, zamanla kumar
işinde mahareti artar. Marangoz, terzi gibi helal bir meslek edinmek
isteyene de işleri kolaylaştırılır. Onun için daima helal kazanç yollarını
aramalıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Ey insanlar, Allah’tan korkun ve rızkınızı aramada güzel yol
tutun! Çünkü hiç bir kimse, rızkını ele geçirmeden ölmez. O halde
Allah’tan korkun ve rızkınızı güzel yollarla elde edin, helali alın,
haramı terk edin!) [İbni Mace]
(Rızkınızı gecikmiş saymayın! Hiç kimse, takdir edilen rızkına
kavuşmadıkça ölmez. O halde rızkınızı güzel yoldan arayın, helali
alın, haramdan kaçın!) [Hakim]
Hırsızlık ihtimali olan mal
Sual: Ucuz mal satılıyor. Hırsızlık ihtimali var. Almak caiz mi?
CEVAP
İhtimal ile hareket edilmez. Almak caizdir.
Sual: Bir mal piyasadaki değerinin altında satılıyorsa ve satan kişi
malı benden aldığınızı söylemeyin diyorsa, bu malı almak caiz olur mu?
CEVAP
Hırsızlık olduğu kesin olarak bilinmediği için alış veriş caiz olur.
92
www.dinimizislam.com
İşçilerin durumu
Sual: Patron, (Hile yapmazsan işine son) diyor. Hile yapmam caiz
mi?
CEVAP
Hile yapmak caiz olmaz.
Sual: Ücretli çaycıyım. Misafirime ücretsiz çay verebilir miyim?
CEVAP
Patron izin vermişse caizdir.
Sual: Kuru yemişçide çalışıyorum. Mal sahibi "İstediğin kadar ye"
diyor. İstediğim kadar yesem hak geçer mi? Yahut yemeyip eve giderken
yiyeceğim kadar alsam mahzuru olur mu?
CEVAP
Dükkanda iken istediğiniz kadar yemenizde mahzur yoktur. Fakat
eve gelirken az da olsa getirmeniz caiz olmaz.
Sual: İşçiyi gece sabaha kadar çalıştırıyoruz. Gündüz belki de
namaz kılmıyor. Biz günaha giriyor muyuz?
CEVAP
Hayır.
Sual: Tezgahtarım. Mal yoksa, patrondan habersiz, komşudan
toptan fiyatına alarak, perakende satıp kârını almam haram mı?
CEVAP
Evet.
Sual: Çoban, ihmali olmadan, koyunları kurda kaptırsa, öder mi?
CEVAP
Ödemez.
Sual: Bir kimsenin, bir işi alabilmek için işverene bedava iş yapması
caiz midir?
CEVAP
Kendi rızasıyla çalışırsa caizdir. İşveren zorla çalıştırırsa zulüm olur,
caiz olmaz.
Kâfire ücretle iş yapmak
Sual: Almanya’da çalışıyorum. Kilise’nin elektrik ve başka tamir
işlerini yapmamız gerekiyor. Bir mahzuru var mıdır? Bir arkadaşım da,
arabası ile meşrubat taşıyor, bazen de içki taşıttırıyorlar. İçki taşıması
günah olur mu?
CEVAP
Kilise tamirinde çalışmak mekruh değildir. Çünkü, bu işin kendisi
93
www.dinimizislam.com
günah değildir. (Bezzaziyye)
İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki:
Ücret ile kâfirin şarabını taşımak, kilise tamir etmek ve hıristiyana
zünnar [papaz kuşağı] gibi küfür alametlerini satmak imam-ı a’zama göre
caizdir. (Redd-ül-muhtar 5/251)
Sual: Turistik bölgede dükkanım var. Hıristiyan turistler haç var mı
diye sual ediyorlar. Onlara haç satmak caiz olur mu? Bir de, Hıristiyanlar,
çok para veriyorlar, haç imal etmemi istiyorlar. Bize yaptırmasınlar diye
çok para istedim, verelim dediler. Onlar için haç imal etmem caiz midir?
CEVAP
Haç, zünnar gibi küfür alametidir. Ancak bazı âlimlere göre satmak
caizdir.
Caiz demek yapılması lazım demek değildir. İhtiyaç olmadan
yapmamak daha iyi olur.
Sual: Avrupa’da yaşıyoruz. Domuz çobanlığı yapmak caiz mi?
CEVAP
Gayri müslime ücretle domuz çobanlığı yapmak İmam-ı a’zam Ebu
Hanife'ye göre caizdir, aldığı ücret helal olur. (Redd-ül-muhtar)
Sual: Kâfirlerin yaptığı malları, ürettiği gıdaları, giysileri kullanmakta
veya onlarla ticaret yapmakta bir sakınca var mı?
CEVAP
Hayır.
Gayrimüslime hizmet
Sual: Şimdi bir Müslümanın, Avrupa’ya gidip gayrimüslimlere hizmet
etmesi caiz midir?
CEVAP
Gayrimüslimlerin ülkesinde kâfire ücretle hizmet etmek caizdir. İbni
Abidin hazretleri buyuruyor ki:
Ücretle kâfirin şarabını taşımak, kilise tamir etmek ve Hıristiyana
zünnar gibi küfür alametlerini satmak İmam-ı a’zama göre caizdir.
Müslüman müşteriye, Mecusi mesti yapmak veya fâsık elbisesi dikmek
mekruhtur; çünkü Mesusilere ve fâsıklara benzemeye sebep olmaktır.
(Redd-ül-muhtar)
Hiçbir dinde, kâfir ülkesinde çalışmak ve kâfire hizmet yasak değildi.
Dinimizde de böyle bir yasak yoktur. Şimdiki Müslümanların, Avrupa’ya
çalışmaya gitmesi gibi, Mekke Müslümanları da, Habeşistan’a hicret
etmişler, orada gayrimüslimlerin işlerinde çalışmışlardı.
Hazret-i Yusuf, peygamber olduğu halde, kulların sıkıntıda olduğunu
görüp, kâfir reisten vazife istedi. Böylece insanlara hizmet etti. O halde,
94
www.dinimizislam.com
kullara hizmet edeceğini bilen ve bunu kendinden başka yapacak
kimsenin bulunmadığını gören kimsenin, bu vazifeye bir zalimin
geçmesini önlemek ve Müslümanlara hizmet etmek için, gayrimüslim
olan âmirden bile vazife istemesinde, imamlık, müftülük, vaizlik,
öğretmenlik gibi devlet memurluğunu talep etmesinde mahzur yoktur. Bir
iyilik yapamasa da, hiç olmazsa Müslümanların zararına çalışmayı
önlemek de, ibadet olur. Geçerli bir mazereti olmadıkça, vazifeden istifa
etmek de, bunun için caiz değildir. (S. Ebediyye)
(Yusuf aleyhisselamın dininde gayrimüslime hizmet caizdi,
Müslümanlıkta yoktur) demenin de ilmî kıymeti yoktur. Gayrimüslime
hizmet ederek çalışmak, her dinde vardır.
Müslümanın amiri, emiri kâfir olabilir. Mesela hadis-i şerifte, (Emir
sana "Ya Müslümanlığı bırak veya öldürürüm" dese, Müslümanlığı
bırakma, boynunu uzat) buyuruldu. (Hakim) [Müslüman olan emir,
Müslümanlığı bırak demez.]
Kâfirler arasında kalıp, malından, canından korkanın, onlara kalben
değil de, dilden sevgi göstermesi caizdir. Peygamberim diyen yalancı
Müseyleme, doğru söyleyen bir sahabiyi şehid etmişti. O sahabinin
inancını gizlemesi de caizdi. Nitekim müşrikler, Hazret-i Ammar’a, babası
Hazret-i Yasir ve annesi Sümeyye hatuna işkence edip, (Lat ve Uzza
putu, Muhammed’in dininden iyidir de) derler, demeyince de işkenceyi
artırırlardı. Nihayet ana babası işkenceyle şehid edildiler. Hazret-i
Ammar, kâfirlerin zorlamaları üzerine dediklerini diliyle söyledi. Ammar
kâfir oldu dedikleri zaman, Resulullah efendimiz, (Ammar kâfir olmadı,
o baştan ayağa imanla doludur) buyurdu. Demek ki küfür olan bir sözü,
böyle durumlarda yalnız dille söylemek caizdir. Resulullah efendimiz,
Hazret-i Ammar’a, (Müşrikler eziyet ederse, yine böyle söyle) buyurdu.
(İbni Asakir, İ. Mace)
Kâfirlerin galip olduğu yerde gerçeği söylememek caizdir. Şafii’de,
zalim Müslümanlar arasında da caiz olur. Müslümanlar garip ve zayıf
olduğu müddetçe kıyamete kadar her yerde caizdir. Çünkü, müminin
kendinden zararı, mümkün olduğu kadar uzaklaştırması gerekir.
İmam Kurtubi hazretleri, (Allahü teâlânın indirdiğiyle hükmetmeyenler
kâfirler, zalimler ve fâsıklardır) mealindeki âyet-i kerimelerin ehli kitap
olan gayri müslimler için olduğunu bildiriyor. Diğer tefsir kitaplarında da
böyle bildiriyor.
Kâr zarar ortaklığı
Sual: Finans kurumlarına kâr ve zarara ortak olmak üzere para
95
www.dinimizislam.com
yatırılıyor. Yatırılan paranın nereye sarf edildiğini bilmek ve demirbaş
malzemeye de ortak olmak gerekir mi?
CEVAP
Gerekmez. Şirketin yalnız kâr ve zararına ortak olmak için para
yatırmak caizdir. Yatırılan paranın nereye sarf edildiğini bilmek
gerekmez. Böyle iştirak etmek mudarebe şirketi olur.
Mudarebe şirketinde, ortakların bir kısmı sermaye verir, bir kısmı da
iş yapar. Kâr, önceden sözleşilen oranda paylaşılır. Mesela, (Sermaye
verenlere kârın % 45'i, iş yapanlara % 55'i verilir) denmişse ve şirket de o
yıl 100 milyar lira kâr etmişse, 45 milyarını sermaye verenler, 55 milyarını
da iş yapanlar alır. Sermaye, iş yapanlara emanettir. (Mecelle şerhi)
Sual: Finans kurumları yaklaşık bankalar kadar kâr veriyor. Bu
kurumlar hiç zarar etmiyor mu? Niye hep yüksek kâr veriyorlar? Bir finans
kurumu zarar etse, müşterisine kâr etmiş gibi, fazla para verse günah
olmaz mı?
CEVAP
Finans kurumu, % 60 kâr etse, müşterisine % 70 verse günah olmaz.
Herkes dilediği kimseye, dilediği kadar hediye verebilir. Bir finans
kurumu, % 60 kâr etse, müşteriye % 59 verse günah olur, kul hakkı
geçer. Yani aşağı veremez; fakat daha yüksek kâr verebilir.
Bir kimse, parasını onda bir hisse olarak kâr ve zarara ortak olmak
üzere bir bakkala veya bir eczacıya verse, kârın onda birini almak,
zararın onda birini vermek gerekir. Finans kurumları da böyledir. Banka
zarar etse de verir. Fakat finans kurumları zarar edince, (Zarar ettik. Kâr
vermiyoruz) diyebilir. Zarar etmedikleri için demiyorlardır. Zarar ettikleri
halde, bankaların verdiği kadar, bir kâr verse, yine caiz olur. Herkes,
istediğine istediği kadar hediye verebilir.
Sual: Bir de şöyle bir sorun var: Paralarını bu şekilde yatıranlar şirket
kâr edince güzel güzel paralarını alıyorlar fakat şirket zarar edince
kıyameti koparıyorlar. Böyle yapanlar sadece kâra ortak olduklarını mı
düşünüyorlar ve bu niyetle para yatırıyorlar?
CEVAP
Dinimizde bazı şeyler niyete bağlı bazıları da söze bağlıdır. Alış
verişte ise söze bakılır. Şirket zarar edince feryat edilmez. Çünkü kâr ve
zarar ortaklığı bu, bunu baştan kabul ediyorlar.
Sual: Paramı kâr ve zarara ortak olmak üzere eczacıya verdim. 1/5
hissesi benim. Kârın 1/5 ni almak, zararın 1/5 ni vermek caiz mi?
CEVAP
Evet.
96
www.dinimizislam.com
Kiraya vermek
Sual: Müslümanlar kiralık ev sıkıntısı çekerken, evini boş tutmak
günah değil midir? Bazıları iyi kimselerin, salihlerin gücü yetmediği için,
yüksek fiyat veren fâsıklara, kötü kimselere, evini kiraya veriyorlar.
Salihleri düşünmemek vebal değil midir?
CEVAP
Müslümanlar kiralık ev sıkıntısı çekerken evi boş tutmak israf ve
günah olduğu gibi, yüksek fiyatla kiraya vermek de asla uygun değildir.
Allahü teâlâ, (Bana şükredin, nankörlük etmeyin) buyuruyor.
(Bekara 152)
Şükür nedir? İslam âlimleri şükrü çeşitli şekilde tarif etmişlerdir:
Şükür, İslamiyet’e uymak, Allahü teâlânın verdiği nimetleri Onun sevdiği
yerlerde kullanmaktır. Her uzvun şükrü vardır. Mesela gözün şükrü,
arkadaşların kusurunu görmemek, kulağın şükrü, söylenilen ayıpları
duymamış olmak, ayağın şükrü, kötü yerlere gitmemek, bedenin şükrü,
oruç tutmaktır. Malın şükrü ise zekât, sadaka vermektir.
Allahü teâlâ insanları sabır ve şükürle imtihan etmektedir. Daha çok
fakiri sabırla, zengini ise şükürle imtihan etmektedir. Allahü teâlânın,
(şükredin nankörlük etmeyin) buyurduğunu bildirmiştik. Nankörlük
nedir? Nankörlük şükretmemektir.
İmam-ı Mücahid, Nahl süresinin, (Nimetin Allah’tan geldiğini itiraf
eder, daha sonra da, onu inkâr ederler. Onların çoğu kâfirdir)
mealindeki 83. âyet-i kerimesini (Nimetlerin Allah’tan olduğunu bilirler.
Fakat "Bunları biz kazandık veya bize miras kaldı" diyerek
nankörlük ederler) diye tefsir etmiştir.
Allahü teâlâ, bir müslümana iki ev ihsan etmiştir. O da, birini boş
tutuyor veya yüksek fiyatla veriyor. Sebep olarak da, (Sen benim ortağım
mısın? Ben bu evi ne sıkıntılarla yaptırdım. Ben evimi istediğim fiyatla
istediğim kimseye fâsık, salih ayırmadan veririm) demek, imam-ı
Mücahidin tefsirinde bildirdiği nankörlüğe benzemiyor mu? O civarda
kiralar 100-150 milyon iken, iyi insanlar arasında oturmayı arzu eden
kimselere evini, 250-300 milyona kiraya vermek bu iyi niyetli insanları,
dışlamak kötüler arasına atmak olmaz mı? Çoluk çocuğunun
bozulmasına, sebep olmak değil midir? Kendi akrabasına veya mesai
arkadaşına fazla para veremiyor diye, fâsıklara, kötü insanlara yüksek
fiyatla vermek şükür müdür? Kimi de, yüksek fiyatla kiraya verenleri
örnek gösterip, (Herkes yüksek fiyatla veriyor, beni mi görüyorsun) diyor,
herkese uymak iyi değildir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(İnsanların çoğuna uyarsan, seni Allah’ın yolundan saptırırlar.)
97
www.dinimizislam.com
[Enam 116]
Dinimiz, iyi zenginleri över, kötü zenginleri yerer. Allahü teâlâ
buyuruyor ki:
(Kullarımdan şükreden azdır.) [Sebe 13]
(İnsan, zengin olunca azar.) [Alak 6-7]
(Malı pek çok seviyorsunuz.) [Fecr 20]
(Altın ve gümüşü [parayı] biriktirip Allah yolunda sarf etmeyene
çok acı bir azap vardır.) |Tevbe 34]
(Mallarınız ve çocuklarınız, Allah’ı anmaktan [iyilik ve ibadet
yapmaktan] alıkoyarsa, hüsrana uğrarsınız.) [Münafikun 9]
Peygamber efendimiz de buyuruyor ki:
(İyilik çok, yapan ise azdır.) [Hatib]
(Cehennemdeki insanların çoğu, zenginlerdir.) [İ. Ahmed]
(Zenginler helak olur. Ancak malını hayra harcayan kurtulur.
Böyle zenginler ise azdır.) [İbni Mace]
Evin şükrü nasıl olur? Tecrübelerle sabittir ki, birden fazla evini
kiraya verip bunu geçim vasıtası yapan, bu paranın hayrını görmez.
Çünkü dinimiz, fazla olan evin, satılıp parasının değerlendirilmesini veya
salihlere Allah rızası için, ücretsiz veya ucuz kiraya verilmesini tavsiye
etmektedir. Fazla evin şükrü ancak böyle olur. İyilik etmenin, ahiretten
başka, dünyaya da faydası vardır. Malı bereketli olur. Harcadığı para,
fazlası ile geri döner. Hadis-i şerifte, (Bir kimsenin namazı, orucu sizi
yanıltmasın. Onu iyi anlamak için, para ile arasının nasıl olduğuna
bakın) buyuruldu.
Bir kimsenin para ile arasının nasıl olduğu da böyle hallerde belli
olur. O kimsenin namazı doğru olsaydı, onu kötülükten alıkoyar, iyileri
sıkıntıya sokmazdı. Peygamber efendimiz, giden birinin kim olduğunu
sordu. Oradakiler dedi ki: Bu, öyle bir zengindir ki, hangi kadınla
evlenmek istese, hemen verilir, birisi için aracı olsa, hemen kabul edilir,
ortaya bir fikir atsa, sözü dinlenir. Peygamber efendimiz sustu. Oradan
biri daha geçince, Resulullah onun da kim olduğunu sordu. Oradakiler
dedi ki: Bu öyle bir fakirdir ki, bir kadınla evlenmek istese, verilmez, birine
aracı olsa, aracılığı kabul edilmez, bir şey söylese, sözü dinlenmez.
Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Şu salih fakir, öteki fâsık zengin gibi dünya dolusu kişiden
daha hayırlıdır.) [Buhari]
Ne mutlu malını hayra harcayan zengine.
Acıyana acınır
Yukarıdaki insaflı olmakla ilgili yazıdan dolayı dört sual soruldu.
98
www.dinimizislam.com
Birinci sual:
Bir evim olduğu halde, borçlanarak bir ev daha yaptırdım. Borcumu
ödeyene kadar evimi normal rayice göre kiraya vermem günah mıdır?
CEVAP
Günah değildir.
İkinci sual:
Evim, işyerime uzak olduğu için, işyerime yakın küçük bir evde
kirada oturuyorum. Boş duran kendi evimde, bazen çocuklarım kalıyor.
Rahat iş yapabilmek ve dinlenmek için ve daha başka sebeplerle kendim
de gidip kalıyorum. Misafirim gelince, rahat etsin diye, boş duran eve
alıyorum. Bazı komşular da piknik yeri gibi kullanıyor. Evimi böyle
kullanmam günah mı?
CEVAP
Günah değildir. Evi sırf misafir için ayırmak da caizdir.
Peygamber efendimiz, (Her şeyin bir zekâtı vardır. Evin zekâtı ise,
misafir odasıdır) buyurdu.
Evin bir odası yerine tamamını misafire ayırmak elbette daha iyi olur.
Üçüncü sual:
Evimizi kiraya vermek üzere istişarede bulunduk. Bir büyüğümüz,
(Evi sat, parasını değerlendir. Yahut birine ucuz ver, duasını al) dedi.
Durumu hanıma anlattım. (Büyüklerin sözüne her zaman uymadığına
göre, bu sefer de uyma) dedi. Bu söz, benim de aklıma yattı. Yine
hanımın sözünü dinleyip evi yüksek fiyatla kiraya verdim. Allahü teâlâya
üç türlü şükrediyorum:
1- Bir ev sahibi olduğum için.
2- Ev boş kalmadığı için.
3- Yüksek kiraya verebildiğim için.
Bir ev için üç defa şükreden nankör olamaz. Nahl suresinin,
(Nimetlerin Allah’tan olduğunu bilirler; fakat “Bunları biz kazandık
veya bize miras kaldı” diyerek nankörlük ederler) mealindeki 83. âyeti kerime ile benim ilgim yok. Biz kazandık demiyor, Allah verdi diyoruz.
Gelecek yıl, daha yüksek fiyata kiraya verir, daha çok şükrederim.
Şükreden bir kimse ile, nankör bir olur mu, aynı kefeye konur mu?
CEVAP
Şükür nedir? Şükür, her uzvu, her malı Allah rızasına uygun
kullanmaktır. Mesela gözü Allahü teâlâ verdiği için, o göz ile Allahü
teâlânın haram ettiği şeylere bakmamalı. Evi Allahü teâlâ verdiği için, o
evde haram işlememeli, kiraya verilecekse, iyi kimselere ucuz vermelidir!
Böylece, o kulun şükrettiği anlaşılır. Evi yüksek fiyata verip, (Ya Rabbi,
99
www.dinimizislam.com
evimi daha yüksek fiyata verirsem, daha çok şükrederim) demek, şükür
müdür?
İnsanlara acıyana ahirette acırlar. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Merhamet etmeyene, merhamet edilmez, acımayana acınmaz.)
[Müslim]
Dördüncü sual:
Evi veya başka bir malı yüksek fiyatla kiraya vermek günah mıdır?
CEVAP
Ev, diğer ticaret malları gibi değildir. Her malı, alıcısı varsa,
kandırmamak şartı ile, yüzde yüz, hatta yüzde bin kârla satmak günah
değildir. Çünkü Peygamber efendimiz, dinimizde kâr haddinin
bulunmadığını bildirmektedir. Fakat ev, dinimizde nafakaya dahildir.
Nafakadan olan gıda maddelerini, (Mal benim) diye pahalanınca
satmak üzere saklamak günahtır.
İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
Gıda maddelerini piyasadan toplayıp, pahalandığı zaman satmak
üzere stok etmek, ihtikâr [karaborsa] olur, günah olur. Peygamber
efendimiz buyurdu ki:
(Aldığı gıda maddelerini, pahalanınca satmak için, kırk gün
saklayan, hepsini fakirlere parasız dağıtsa, günahını ödeyemez.)
[Deylemi]
(Gıda maddelerini kırk gün saklayan, Allah’tan uzaklaşmış olur.)
[Hakim]
(Başka yerden gıda maddesi satın alıp, şehre getirip piyasaya
göre satan, onu sadaka vermiş veya köle azat etmiş gibi sevap
kazanır.) [İ.Gazali]
Gıda maddesi gibi nafakadan olan evde de karaborsacılık yapmak
doğru değildir.
İhtikâr yapmak, ev arayanların çok olmasını ganimet bilmek, eğer
parayı sevmekten ileri geliyorsa çok kötüdür. Peygamber efendimiz
buyurdu ki:
(Parayı seven helak olur.) [Tirmizi]
(Paraya tapana lanet olsun!) [Tirmizi]
(Para sevgisi mahvedebilir.) [Taberani]
Vezir, padişaha der ki:
- Öyle bir iş yap ki, herkes seni sevsin.
- Ne yapayım?
- Parayı düşman bilene, herkes dost olur. Para kılıç gibidir;
kullanmasını bileni güldürür, bilmeyeni öldürür.
100
www.dinimizislam.com
Kira anlaşması
Sual: Bir kimse ile (Sen benim evimde kirasız otur. Ben de senin
tarlanı ücretsiz ekeyim) diyerek bir anlaşma yapılsa, uygun olur mu?
CEVAP
Uygun değildir. Evin kirası karşılığı olarak tarlayı kiralamak caizdir.
Evimin kirasına karşılık tarlanı kiralıyorum denir. Böyle bir anlaşma
yapmak caizdir. Bazıları da, yüklü bir ödünç para veriyor, (evinde
ücretsiz oturayım) diyor. Yani, (Para faizsiz, ev kirasız) deniyor.
Hâlbuki paranın faizine karşılık evde oturuluyor. Bu caiz olmaz.
Sual: Hırsız kapıyı kırıp eve girse, kapıdaki zararı kiracı mı öder?
Depremden ev yıkılsa kim öder?
CEVAP
Depremin ve hırsızın verdiği zararı kiracı ödemez. Kiracı, kendi
ihmali olan işlerdeki zararı öder.
Sual: Ev sahibi, anlaşmamız sona erdikten sonra, rayicin üstünde
kira istiyor. Rayiçten fazla vermesem günah olur mu?
CEVAP
Evet günah olur.
Sual: Açık kalan musluk, komşuya zarar vermiş. Zararı ödemek
lazım mı?
CEVAP
Evet. (Mecelle)
Sual: Apartman çatısının ve bahçenin tamir masrafını kim verir?
CEVAP
Anlaşmaya göredir.
Sual: Biri, (Oturduğun evden çık, sana başka bir ev buldum) dedi.
(Evin boyasını da yap) dedim. Bu şartla evi vermek caiz mi?
CEVAP
Akit tamirden sonra olur. Akitte şart söylenmez.
Sual: Sözleşme müddeti bitmeden kiracıyı çıkarmak caiz mi?
CEVAP
Hayır.
Sual: Evi bir seneliğine kiraladım. Bir müddet sonra sahibi öldü. Oğlu
sene dolmadan evden çıkarabilir mi, kirayı artırabilir mi?
CEVAP
Sözleşme süresi dolana kadar çıkaramaz, artıramaz.
Sual: 5 ortaklı dükkanda kiracıyım. Ortağın biri, dükkanda durmama
razı olmazsa, çıkmam gerekir mi?
CEVAP
101
www.dinimizislam.com
Evet.
Sual: Kiraladığım tarla mahsul vermedi. Ücret vermem lazım mı?
CEVAP
Evet.
Sual: Köyde az bir arazim vardır. Bir arkadaş, "Tarlanı ben ekip
süreyim" dedi. Ücret falan söylemedi. Ben de samimi olduğumuz için bir
şey demedim. Hiç ücret istemesem, ne verirse alsam, vermezse
almasam mahzuru olur mu?
CEVAP
Ücret alacaksanız pazarlık edin! Durumu iyi olanın evinden kira,
tarlasından ücret almamasının çok daha iyi olduğunu (Din kardeşine
tarlasını kiraya vermek yerine ücret almadan ektirmek çok sevaptır)
hadis-i şerifi açıkça bildirmektedir. (Nesai)
Sual: Kiracı, eskiyen banyo kazanını, satıp yerine yenisini alsa, ev
sahibine haber vermesi gerekir mi?
CEVAP
Haber vermek iyi olur.
Sual: Evimi kiraya verirken bir yıllığını peşin istememde mahzur var
mıdır?
CEVAP
Mahzur yoktur. Fakat fakirleri gözetip kollamak çok sevaptır. Genel
olarak kiracı fakir kimsedir. İnsanlara merhamet etmeli, ödeme kolaylığı
göstermelidir. Müslümanın hacetini yerine getirmeli, sıkıntısını
gidermelidir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kim, din kardeşinin hacetini yerine getirirse, Allahü teâlâ da
onun hacetini yerine getirir. Kim bir müslümanın sıkıntısını
giderirse, Allahü teâlâ da kıyamet günü, onun bir sıkıntısını kaldırır.)
[Buhari]
(Allahü teâlânın, kullarına faydalı olmaları için, kendilerine özel
nimetler ihsan ettiği bazı insanlar vardır. Bu nimetleri diğer
insanlara dağıttıkları müddetçe, Allahü teâlâ onları, bu nimetler
içinde bulundurur. Eğer dağıtmaktan imtina eder, kaçarlarsa, bu
nimetleri onlardan alır, başkalarına verir.) [Taberani]
(Bir kul, din kardeşine yardım ettiği müddetçe, Allahü teâlâ da
onun yardımcısı olur.) [Müslim]
Müslüman zengin, insaflı olmalı, evine yüksek kira istememelidir.
Sual: İş yerini, bir bankaya veya içki de satan birine kiraya vermek
caiz midir?
CEVAP
102
www.dinimizislam.com
Bankaya kiraya vermek caiz ise de, içki satana vermek caiz olmaz.
Sual: Ev sahibi ile, bir yıllık kira kontratı imzalayınca, bir yıllık kira
bedelinin hepsi, zekâtı hesaplarken borçtan düşülür mü?
CEVAP
Hayır, borç tahakkuk etmedikçe nisaptan düşülmez. Tahakkuk edip
de, verilmemiş ev kiraları, borçtan düşülür.
Sual: Okumak için, ücretle kitap kiralamak caiz midir?
CEVAP
Okumak için kitabı kiralamak caiz değildir. (Hulâsa)
İhtiyaç halinde, kütüphanelere, derneklere, aidatı verilerek üye
olunur, kitap alırken ayrıca ücret verilmezse, okumak için kitap almak
caiz olur.
Sual: Dükkânı 5 yıllığına kiraya verdim. Fakat şimdi paranın değeri
düştü. Aynı emsaldeki dükkân, 2–3 katı fiyata kiraya veriliyor. Rayiç
bedelini istemek caiz midir?
CEVAP
İstemek caiz olur; fakat cebretmek, vermeye mecbursunuz demek,
caiz olmaz. Çünkü anlaşmayı tek taraflı olarak bozma hakkı yoktur. Razı
olursa, piyasaya uygun kira artırılır.
Miras
Sual: Miras, taksim edilmeden, hissesini hediye caiz mi?
CEVAP
Hacım veya vezin ile ölçülen ortak malı ölçmeden hediye etmek faiz
olur. Ev, tarla, kumaş, ev eşyası gibi şey ise hediye edilir.
Sual: Miras parasını 3 kardeş paylaşmadan, ödünç vermek caiz mi?
CEVAP
Üçünün rızası ile caizdir.
Sual: Babamın emekli maaşında erkek kardeşimin de hakkı var mı?
CEVAP
Miras olmadığı için yoktur.
Sual: Babam sağlığında (Şu tarlayı kardeşin Ahmede verdim) dedi.
Ahmed bunu duymadı. Hibe sahih mi?
CEVAP
Haber ulaşınca, hibe tamam olur.
Sual: Arkadaş, tarlamı ücretsiz ek dedi. Ektim. Arkadaş öldü.
Vârisleri ücret istiyor, vermem lazım mı?
CEVAP
103
www.dinimizislam.com
Evet. Çünkü arkadaşın sağ kaldığı müddetçe yetkisi vardı. Şimdi o
tarla mirasçılarındır. Mirasçılarla anlaşmak gerekir.
Sual: Vârisin, haram mal olduğunu bildiği halde, mirası alması caiz
olur mu?
CEVAP
Evet, caiz olur.
Sual: Doğduktan hemen sonra ölen çocuğun mirası nasıl halledilir?
CEVAP
Çocuk, ölen akrabasına vâris olur. Çocuk ölünce, bıraktığı mal
vârislerine taksim edilir.
Kâfir evladın hakkı
Sual: Almanya'da yaşıyoruz. Bir oğlum ile bir kızım var. Oğlum dinsiz
imansız bir ateist oldu. Kızım da birkaç yıl önce Hıristiyan birisi ile
evlendi. Gayri müslim ile evlenen Müslüman kızın mürted olacağını
bildirdiysek de anlatamadık. Beyim o halleri yüzünden iki çocuğumuzu
evlatlıktan reddetmişti. Şimdi ise beyim vefat etti. Bu iki evladın dinimizce
miras hakları var mıdır?
CEVAP
Tam İlmihal'de diyor ki:
Müslüman evladı olduğu halde, helale, harama, farzlara, mesela,
namaza, gusle önem vermeyen, oruç tutmak istemeyen, günah işleyince
pişman olmayan mürted olur, Müslümandan miras alamaz.
Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Müslüman kâfire, kâfir de müslümana mirasçı olamaz.) [Buhari,
Müslim, Ebu Davud, Tirmizi]
Nuh aleyhisselam, (Ya Rabbi, benim ailemden olanları kurtaracaktın.
Oğlum suda boğuldu) dedi. Allahü teâlâ, (Ey Nuh, o oğlun, yaptığı kötü
iş yüzünden senin ailenden sayılmaz) buyurdu. (Hud 46)
Görüldüğü gibi, bir Müslümanın dinsiz imansız oğlu, onun ailesinden
sayılmıyor. Aileden sayılmayınca miras da düşmüyor.
Feraiz ilminde Avl hesabı
Sual: Bir ateist, Kur’anda miras taksiminde hata olduğunu zannedip,
Nisa suresi 11 ve 12.âyet-i kerime meallerini yazarak diyor ki:
Varsayalım ki, bir adam öldü ve geride üç kız evlat, bir ana, bir baba
ve karısını bıraktı... Üç kız evlada mirasın 2/3'ü, ana ve babanın her
birine 1/6, karısına 1/8 kalacaktır. (2/3)+(1/6)+(1/6)+(1/8 ) = 1,125
bulunur! (1,0 olması gerekirdi!) Ölen adamın 1000 lira parası var ama
hesaba göre 1125 lira miras dağıtılması gerekiyor. O fazladan 125 lirayı
Allah mı yollayacak?
104
www.dinimizislam.com
CEVAP
Ateist, feraiz ilmini bilmediği için böyle yanlış hesap yapıyor. Önce
feraiz ilmine göre hesabı yapalım, sonra gerekçelerini bildirelim. Feraiz
ilmine göre, feraiz programları yapılmıştır. Birisi sitemizde Faydalı Linkler
kısmında mevcuttur.
3 KIZ + 1 ANA + 1 BABA + 1 ZEVCE varsa, Kızların her biri, 16/ 81
hisse alır. Üç tanesi 48/81 ini alır. Anne, 12/ 81, baba, 12/81, zevce, 9/ 81
alır. 48 +12+12+9 = 81 eder.
Ateistler avl nedir bunu bilmiyorlar. S. Ebediyye kitabında avl bahsi
şöyle anlatılıyor:
Meselâ, zevce ve ana ve iki kız kardeş ve anadan iki kız kardeş
bulunduğu zaman, mîrâs on ikiye taksîm edilip, zevceye üç hisse, anaya
iki hisse, iki kız kardeşe sekiz hisse [her birine dört hisse], ana bir kız
kardeşe dört hisse [her birine ikişer hisse] verilir ki, hisseler mecmû’u 17
oluyor. Şu hâlde, meselenin aslı on yediye (Avl) etti denir ve mîrâs on
yediye taksîm edilir.
Mesela, zevc ve beş kız kardeş bulunduğu zaman, meselenin aslı
altıdan ise de, hisselerin toplamı yediye avl ediyor [yani hisselerin toplamı
yedi oluyor] ve beş kız kardeşe, dört hisse düşüyor. Dört hisse, beş kız
kardeşe bölünemeyeceği için, meselenin aslı, 5 x 7 = 35 olur. Beş kıza,
[4 x 5 = 20] yirmi hisse verilir. Zevc, [3 x 5 = 15] on beş hisse alır.
Fetâvâ-yı Hindiyye)de diyor ki, meyyitenin zevci, kız kardeşi ve
babadan kız kardeşi olsa, zevc yarısını ve kız kardeş de yarısını,
babadan kız kardeş altıda birini alıp, meselenin aslı, altıdan yediye avl
eder. Babadan erkek kardeş de bulunsaydı, babadan kız kardeşi, farz
hissesinden düşürüp asabe yapardı. Zevcden ve kız kardeşten geriye bir
şey kalmadığı için, babadan kız kardeş, hiçbir şey alamazdı.
Avl: Meyyitin oğlu yoksa, zevc ve zevce, kız ve kardeşler olursa, avl
durumu gündeme gelmekte ve hisse sayısı otomatik yükselmektedir.
Bununla ilgili örnekler:
1 zevc 3/7, 2 tane kız kardeş - her biri 2/7 Ortak payda 6 idi, fakat avl
ederek 7 oldu. Ortak payda = 6, Toplam 7 hisse. Meselenin aslı 6 dan ise
de hisselerin toplamı 7 ye avl ediyor. Yani hisselerin toplamı 7 oluyor.
1 zevce 3/17, 2 tane kız kardeş - her biri 4/17, 2 tane anadan kardeş
- her biri 2/17
1 ana 2/17 Ortak payda 12 idi, fakat avl ederek 17 oldu. Ortak payda
= 12 toplam 17
1 zevc 9/21, 6 kız kardeş - her biri 2/21, Ortak payda 18 idi, ama avl
ederek 21 oldu.
105
www.dinimizislam.com
1 zevc 21/49, 7 kız kardeş - her biri 4/49, Ortak payda 42 idi, fakat
avl ederek 49 oldu.
Malının tamamı için vasiyet
Sual: Bir kimse, ölmeden önce, malının tamamını dilediğine verebilir
mi veya tamamının vârislerinden birine verilmesini vasiyet edebilir mi?
CEVAP
Hayatta iken, malının tamamını dilediği kimseye hediye edebilir ise
de, salih çocukları arasında ayırım yapmamalıdır. Malının tamamını
vârislerden birine veya başkasına vasiyet etse, vasiyet edilene ancak
üçte biri verilir.
Bu konuda bilgi için tıklayınız. (Evlilik ve aile bilgileri > Evlat
hakkı > Sağlığında çocuklara mal bağışlamak)
Vârisi olmayanın vasiyeti
Sual: Hiç vârisim yok. Malımın kaçta kaçını vasiyet edebilirim?
CEVAP
Vârisi olmayan, malının hepsini de vasiyet edebilir. Vârisi olan ise,
üçte birinden fazlasını vasiyet edemez. Vasiyet etse de, üçte birinden
fazlası yerine getirilmez.
Miras ve seferilik
Sual: (Erkek, ana babasının bulunduğu şehre gittiği zaman, hiç bir
zaman seferi olmaz; orası onun vatan-ı aslisi olur. Çünkü erkek, ana
babanın mirasçısıdır, o ev ve içindekiler, ölünce erkeğe kalacaktır. Kadın
da, erkeğe bağlı olduğu için, seferi olmaz) deniyor. Bu doğru mudur?
CEVAP
Hayır, doğru değildir. Akılla mantıkla din olmaz, dinimiz nakle
dayanır. Mirasın seferilikle veya seferiliğin mirasla hiçbir ilgisi yoktur. Din
kitapları, vatan-ı asliyi, şöyle tarif ediyor:
1- Bir kimsenin, vatan-ı aslisi, doğduğu yerdir.
2- Bu kimse, evlenirse, doğduğu yer vatan olmaktan çıkar, vatan-ı
aslisi, evlendiği yer olur.
3- Daha sonra başka bir yere temelli yerleşirse, son yerleştiği yer,
vatan-ı aslisi olur. Başka şekilde vatan-ı asli olmaz. (S. Ebediyye)
Maaş ve miras
Sual: Ölen babamın emekli maaşını annemle kız kardeşim alıyor.
Ben de, oğlu olarak vârisiyim. Bu maaşı benim de paylaşmam gerekmez
mi?
CEVAP
106
www.dinimizislam.com
Emekli maaşı, miras malı olmadığı için, sadece kimlere veriliyorsa
onlar alır.
Ölünün soykası
Sual: (Soyka evde kalmaz) diyorlar. Ölen kimsenin bütün
kıyafetlerini fakirlere vermek mi gerekir, bazılarını hatıra olarak saklamak
caiz olmaz mı?
CEVAP
Soyka [ölünün elbiseleri], vârislerinin olur. Vârisleri, paylaştıktan
sonra, istedikleri gibi kullanırlar veya başkasına verebilirler. Ev, arsa,
elbise gibi bölünemeyen mallar, hediye etmek ve helalleşmek suretiyle
de paylaşılabilir.
Miri topraklar
Sual: Eskiden, baba ölünce miri [devlete ait] toprakların tapusu,
çocuklara, kız erkek ayrımı yapılmadan eşit olarak mı veriliyordu?
CEVAP
Eskiden, miri topraklara ait tapunun, çocuklara devredilmesi miras
olmayıp, devletin ihsanıydı. Varise mülk olmazdı. Kirayla verilmiş olurdu.
Tapu sahibi ölünce, toprak, erkek ve kız çocuklarına eşit olarak verilirdi.
Şimdi miri toprak kalmadığı ve herkesin mülkü olduğu için, eşit olarak
değil, miras gibi bölünmeleri lazımdır.
Miras hesapları
Sual: Dinimize göre yapılan miras hesaplarında, elimizde ölçü
olması için birkaç basit örnek verilebilir mi?
CEVAP
Sitemizde, linkler bölümünde, miras programı vardır. O programla
kolaylıkla hesaplanabilir.
Ölenin mirasçıları olarak aşağıdakiler kalırsa, miras payları
karşılarındaki gibi olur:
1 kız 1 oğlan = Kız 1/3, erkek 2/3 hisse alır.
1 kız 2 oğlan = Kız 1/5, erkeklerin her biri 2/5 hisse alır.
2 kız 2 oğlan = Kızların her biri 1/6, erkeklerin her biri 2/6 hisse alır.
2 kız 1 oğlan = Kızların her biri 1/4, erkek ise 2/4 alır.
3 kız 1 oğlan = Kızların her biri 1/5, erkek ise 2/5 hisse alır.
1 kız 3 oğlan = Kız 1/7, erkeklerin her biri 2/7 hisse alır.
3 kız 3 oğlan = Kızların her biri 1/9, erkeklerin her biri 2/9 hisse alır.
Ölenin hanımı da varsa
1 kız, 1 oğlan 1 hanım = 1 kız 7/24, 1 erkek 14/24, hanım 3/24 hisse
alır.
1 hanım, 1 kız, 1 oğlun kızı, 1 kız kardeş, 1 ana = 1 kız 12/24, 1
107
www.dinimizislam.com
oğlun kızı 4/24, 1 hanım 3/24, 1 ana 4/24, 1 kız kardeş 1/24
Ölenin kocası da varsa
1 kız, 1 oğlan, 1 koca = Kız 1/4, oğlan 2/4, koca 1/4 hisse alır.
1 koca, 1 oğlun oğlu, 1 oğlun kızı, 1 kız, 1 erkek kardeş = 1 kız
6/12, 1 koca 3/12, 1 oğlun oğlu 2/12, 1 oğlun kızı 1/12 hisse alır. Erkek
kardeş hisse alamaz.
1 koca, 1 babası, 3 oğlun kızı, 1 ananın anası = 1 koca 9/45, 1
baba 6/45, oğlun kızının her biri 8/45, 1 baba 6/45, 1 ananın anası 6/45
hisse alır.
1 kocası, 1 anası, 1 babanın anası, 1 ananın anası, erkek
kardeşin 2 oğlu= 1 kocası 6/12, 1 anası 4/12, erkek kardeşin oğlunun
her biri 1/12 hisse alır. 1 ananın anası ile 1 babanın anası hisse alamaz.
Ölenin oğlu yoksa
1 kız, 1 kız kardeş, 1 oğlunun oğlu = 1 kız 1/2, oğlunun oğlu 1/2
hisse alır.
1 kız, 1 erkek kardeş, 1 oğlunun kızı = Kız 3/6, erkek kardeş 2/6,
oğlun kızı 1/6 hisse alır.
1 hanım, 1 oğlunun kızı, 1 kız kardeş, 1 ana = 1 oğlunun kızı
12/24, 1 hanım 3/24, 1 ana 4/24, 1 kız kardeş 5/24 hisse alır.
Ölenin neslinden kimse yoksa
1 koca, 1 ana, 1 babanın babası, 1 kız kardeş = koca 3/6, ana 2/6,
babanın babası 1/6 hisse alır, 1 kız kardeş hisse alamaz.
1 hanım, 1 ana, 1 erkek kardeşi, 1 kız kardeşi = hanım 9/36, ana
6/36, 1 erkek kardeşi 14/36, 1 kız kardeşi 7/36 hisse alır.
1 hanım, 1 babanın anası, 1 kız kardeş, 2 amca = hanım 6/24,
babanın anası 4/24, 1 kız kardeş 12/24, 2 amcadan her biri 1/24 hisse
alır.
1 koca, 1 ana, babadan 2 erkek kardeş, 1 babadan kız kardeş, 1
anadan kardeş = koca 15/30, ana 5/30, babadan 2 erkek kardeşin her
biri 2/30, 1 babadan kız kardeş 1/30, 1 anadan kardeş 5/30 hisse alır.
Ölenin babası da varsa
1 hanım, 1 kız, 1 oğlun kızı, 1 kız kardeş oğlu, 1 baba = 1 hanım
3/24, 1 kız 12/24, 1 oğlun kızı 4/24, 1 baba 5/24 hisse alır.
1 hanım, 1 erkek kardeş, 2 kız kardeş, 1 baba = 1 hanım 1/4, 1
baba 3/4 hisse alır. Erkek ve kız kardeşler hisse alamaz.
1 koca, 1 kız, 2 kız kardeş, 1 oğlun kızı, 1 baba, 1 ana = 1 kız
6/15, 1 oğlun kızı 2/15, 1 koca 3/15, 1 baba 2/15, 1 ana 2/15 hisse alır.
Ölenin anası da varsa
1 koca, 2 erkek kardeş, 2 kız kardeş, 1 baba, 1 ana = 1 koca 3/6, 1
108
www.dinimizislam.com
ana 1/6, 1 baba 2/6 hisse alır.
1 koca, 1 erkek kardeş, 1 ana, 1 babanın babası, 1 babanın anası
= 1 koca 3/6, 1 ana 2/6, 1 babanın babası 1/6 hisse alır.
1 koca, 1 kız, 1 kız kardeş, 1 erkek kardeş oğlu, 1 ana = 1 kız
6/12, 1 koca 3/12, 1 ana 2/12, 1 kız kardeş 1/12 hisse alır.
Ölenin ceddinden kimse yoksa
1 hanımı, 1 kızı, 2 erkek kardeşi, 1 kız kardeşi = hanımı 5/40, 1
kızı 20/40, 2 erkek kardeşin her biri 6/40, 1 kız kardeşi 3/40 hisse alır.
1 hanımı, 1 oğlu, 2 erkek kardeşi, 1 kız kardeşi = hanımı 1/8, 1
oğlu 7/8 hisse alır. 2 erkek kardeşi ve 1 kız kardeşi hisse alamaz.
Bekâr ölenler
1 kız kardeş, 1 ana, 1 baba = 1 ana 1/3, 1 baba 2/3 hisse alır. Kız
kardeş hisse alamaz.
1 erkek kardeş, 1 ana, 1 baba = 1 ana 1/3, 1 baba 2/3 hisse alır.
Erkek kardeşi hisse alamaz.
1 erkek kardeş, 1 ana = 1 ana 1/3, 1 erkek kardeş 2/3 hisse alır.
Neslinden ve ceddinden kimse yoksa
1 kocası, 1 erkek kardeşi, 2 kız kardeşi = kocası 4/8, 1 erkek
kardeşi 2/8, 2 kız kardeşin her biri 1/8 hisse alır.
1 hanımı, 2 kız kardeş, babadan 2 erkek kardeş = hanımı 6/24, 2
kız kardeşin her biri 8/24, babadan 2 erkek kardeşin her biri 1/24 hisse
alır.
1 hanımı, 1 kız kardeşi, anadan 2 kardeşi, 2 amcası = hanımı
3/13, 1 kız kardeşi 6/13, anadan 2 kardeşin her biri 2/13 hisse alır. 2
amcası hisse alamaz.
1 hanım, 2 kız kardeş, babadan 2 kız kardeş, erkek kardeşin 2
oğlu = hanım 6/24, 2 kız kardeşin her biri 8/24, erkek kardeşin 2
oğlundan her biri 1/24 hisse alır. Babadan 2 kız kardeş hisse alamaz.
1 kocası, 1 anası, 1 anadan kardeşi, erkek kardeşin 2 oğlu =
kocası 3/6, anası 2/6, 1 anadan kardeşi 1/6 hisse alır. erkek kardeşin 2
oğlu hisse alamaz.
1 hanımı, 1 anası, 1 erkek kardeşi, anadan 3 kardeşi = hanımı
9/36, anası 6/36, 1 erkek kardeşi 9/36, anadan 3 kardeşin her biri 4/36
hisse alır.
Ölenin babası olmayıp oğlu ve ceddinden kimse varsa
1 hanımı, 2 oğlu, 1 kızı, 1 annenin annesi, 1 babanın babası =
hanımı 15/120, 2 oğlun her biri 26/120, 1 kızı 13/120, annenin annesi
20/120, babanın babası 20/120 hisse alır.
1 kocası, 3 oğlu, 2 kızı, 1 anası, 1 babanın babası, 1 babanın
109
www.dinimizislam.com
anası = kocası 24/96, 3 oğlun her biri 10/96, 2 kızın her biri 5/96, anası
16/96, babasının babası 16/96 hisse alır. 1 babasının anası hisse
alamaz.
Anne rahminde vâris varsa
Anne rahminde vâris varsa, bir oğlan bir kızmış gibi hesap yapılarak
hissesi çok olana göre miras taksim edilir.
1 hanımı, 1 hanımın rahmindeki çocuğu, 1 ana, 2 erkek kardeş:
Doğacak çocuk kızsa: hanımı 6/48, 1 kızı 24/48, ana 8/48, 2 erkek
kardeşin her biri 5/48 hisse alır.
Doğacak çocuk oğlansa: hanımı 3/24, 1 oğlu 17/24, ana 4/24 hisse
alır. 2 erkek kardeşi alamaz.
17/24, 24/48’ten büyük olduğundan miras, anne rahmindeki vâris
oğlanmış gibi taksim edilir. Çocuk, kız da doğsa, erkek de doğsa hissesi
17/24 olarak ayrılır ve kendisine verilir.
Ölenin oğlunun hanımının rahminde torunu varsa
1 oğlunun hanımının rahmindeki çocuğu, 1 koca, 1 ana, 1 baba:
Kızsa: 1 oğlunun kızı 6/13, koca 3/13, ana 2/13, baba 2/13
Oğlansa: 1 oğlunun oğlu 5/12, koca 3/12, ana 2/12, baba 2/12
6/13, 5/12’den büyük olduğundan miras, anne rahmindeki vâris
kızmış gibi taksim edilir. Çocuk, kız da doğsa, erkek de doğsa, hissesi
6/13 olarak ayrılır ve kendisine verilir.
Cinsiyet biliniyorsa
Sual: Bugün fennin ilerlemesiyle, anne rahmindeki çocuğun cinsiyeti
bilinebiliyor. Anne rahmindeki vârisin hissesi, cinsiyetine göre
belirlenemez mi?
CEVAP
Ölüm zamanında ana rahminde bulunan vâris, bir oğlan veya bir kız
imiş gibi iki türlü miras hesabı yapılıp, ikisinden hissesi çok olanı ayrılıp,
geri kalan, diğer vârislere taksim edilir. (Dürr-ül-müntekâ)
Görüldüğü gibi, ana rahmindeki çocuğun cinsiyeti belliyse ona göre
miras taksimi yapılır denmiyor, iki türlü miras hesabı yapılır, hissesi çok
olana göre hissesi ayrılır deniliyor. Dinimizin bildirdiği hüküm bu olunca,
anne rahmine yerleştirilmiş döllenmiş yumurtanın cinsiyeti bilinse bile
yine böyle miras taksimi yapılır. Dinimiz bize doğmamış çocuğun
cinsiyetini bilip ona göre miras taksimi yapmayı değil, iki türlü hesap
yapıp hissesini ona göre ayırmayı emrediyor. Miras bu hesaba göre
taksim edilmezse vârislerin hakları olan hisseleri değişebilir. Bu da, hem
dinin emrine uymamak, hem de kul hakkına girmek olur. Mesela ölmüş
kişinin vârisleri aşağıdaki gibi olsa ve ölmüş erkek kardeşinin hanımı da
110
www.dinimizislam.com
hamile ise bu çocuk da mirastan hisse alır. Böyle yapılmazsa hem dinin
emrine uyulmamış olur hem de daha doğmamış bir çocuğun hakkı gasp
edilmiş olur.
Ölenin vârisleri:
1 kocası, 1 anası, 1 kızı, 2 erkek kardeşin kızı, 1 anne rahmindeki
erkek kardeşinin çocuğu:
Kızsa: kocası 4/16, kızı 9/16, anası 3/16 hisse alır, (2+1) erkek
kardeşin kızları hisse alamaz, yani 0 hisse alır.
Oğlansa: kocası 3/12, anası 2/12, kızı 6/12, 1 erkek kardeşin oğlu
1/12 hisse alır, 2 erkek kardeşin kızları hisse alamaz.
1/12, 0’dan büyük olduğundan miras; anne rahmindeki vâris
oğlanmış gibi taksim edilir. Çocuk, kız da doğsa, erkek de doğsa, hissesi
1/12 olarak ayrılır ve kendisine verilir.
Peş peşe ölürlerse
Sual: Babam ve abim trafik kazasında ağır yaralandılar. Önce
babam birkaç saat sonra da abim öldü. Mirasları nasıl taksim edilir?
CEVAP
Sonra ölen diğerine vâris olur. Mesela, iki kardeşten biri Çin’de,
diğeri Avrupa’da, aynı gün, güneş doğarken ölseler, Avrupa’da ölen,
diğerine vâris olur, çünkü güneş Çin’de daha önce doğmaktadır. (Dürrül-müntekâ, Redd-ül-muhtar)
Babanız önce öldüğü için önce babanızın mirası varislere taksim
edilir. Babanız öldüğünde abiniz hayatta olduğu için, babanızın
mirasından hisse alır. Bu hissesi eklendikten sonra, ölen abinizin mirası
varislerine taksim edilir.
Nikâhlanıp ölen
Sual: S. Ebediyye’de, (Doğduktan sonra hemen ölen çocuk, vâris
olur ve mirası kalır) deniyor. Bunun gibi, nikâhlanıp henüz zifaf olmadan
ölen kimse de, vâris olur ve mirası kalır mı? Vâris olması ve mirasının
kalmasına bir örnek verilebilir mi?
CEVAP
Evet, doğduktan sonra hemen ölen çocuk, vâris olup mirası kaldığı
gibi, nikâhlanıp hemen ölen kimse de vâris olur ve mirası kalır.
Çocuk doğar doğmaz, ana baba gibi hayatta kim varsa onlara vâris
olur. Onlar zenginse, çocuk zengin doğmuş sayılır. Annesi, çocuk
doğduktan sonra ölse, çocuk da ölse, çocuk annesine vâris olur. Çocuk
ölünce, alacağı mirası, vârislerine kalır.
Nikâhlanıp, henüz zifaf olmadan ölen kimse de, vâris olur ve mirası
kalır.
111
www.dinimizislam.com
Ödünç vermek
Sual: Hangi durumlarda ödünç istemek caiz olur?
CEVAP
Şu üç durumda ödünç istemek caiz olur:
1- Nafaka almak için. Lüzumlu gıda gibi, lüzumlu çamaşır da
nafakaya dâhildir.
2- Ev almak, kirada oturmak, soğuktan korunmak maksadıyla elbise
almak veya tedavi ücreti gibi ihtiyaçlar için.
3- Mevkii, görevi sebebiyle, âdete uygun giyinmek için.
Yalnız bunlara ödünç verilir. Zalimlere, fâsıklara, ihtiyacı olmayana,
malını lüzumsuz yere, harama harcayana ödünç verilmez. Başkasına
ödünç vererek, kendini sıkıntıya düşürmek doğru değildir. (S. Ebediyye)
Bu üç maddede bildirilen hususlar dışında ödünç istemek caiz olmaz.
Mesela, parası olmayan kimsenin baklava yemek, meşrubat içmek ve
pahalı kumaşlardan elbise almak, komşunun var diye ihtiyaç olmayan bir
şeyi almak için ödünç istemesi doğru değildir. Kısacası makam ve
vazifesi gereği değilse, lüks sayılan yiyecek, içecek ve giyecek için ödünç
alınmaz.
İhtiyacı olana ödünç verilir. İhtiyacı olmayana, malını lüzumsuz
yerlere, harama harc edene verilmez. Başkasına ödünç vererek, kendini
sıkıntıya düşürmek doğru değildir. Nisaba malik olmayan kimsenin,
kurban kesmek için ödünç istemesi caiz değildir.
Ödemek niyetiyle ödünç alana Allahü teâlâ yardım eder, ödünç
verene de çok sevap verir.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Sadaka için on sevap, ödünç için ise on sekiz sevap vardır.)
[Taberani]
(Allah rızası için ödünç verene, her gün için sadaka sevabı
verilir. Fakirden alacağını çabuk istemeyene, her gün için malın
hepsini sadaka vermiş gibi sevap verilir.) [Hakim]
Borçlanmamaya çok dikkat etmelidir! Hazret-i Lokman Hakim, (Borç
yükü altında ezilmektense, taş taşımayı tercih ederim) buyuruyor. Çünkü
borçlanmak, insanı küfre kadar sürükler. Peygamber efendimiz buyuruyor
ki:
(Ya Rabbi, küfre düşmekten ve borca girmekten sana sığınırım.)
[Nesai]
(Borçsuz olan hür yaşar.) [Beyheki]
(Huzur içinde iken, borçlanarak korku içinde yaşamayın!)
[Hakim]
112
www.dinimizislam.com
(Borçtan sakının! Borç, gece gama, gündüz zillete sebep olur.)
[Beyheki]
Ödünç alınan borçları ilk fırsatta ödemeye çalışmalıdır! Alış veriş
neticesinde meydana gelen taksitli, borçları da zamanında ödemelidir!
Ödemeyi geciktirmek günahtır. İbrahim Edhem hazretleri, (Borcu olan
kimse, yağlı ve sirkeli yemek yememeli) buyuruyor. Borcu olan, borcunu
ödemeden sadaka bile vermemelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kendi veya çoluk çocuğu muhtaç veya borçlu olanın verdiği
sadaka kabul olmaz.) [Buhari]
İhtiyacı olmayana, malını lüzumsuz yerlere, harama harcayana
ödünç para vermemelidir! Borcunu vaktinde ödemeyen kimsenin, gelip
mühlet istemesi gerekir. Ödeme imkanı olduğu halde, borcunu
geciktirmek zulümdür, günahtır. Bir kimse, malı olduğu halde, borcunu
ödemeyi bir saat geciktirirse, zalim ve asi olur. Namaz kılarken de, oruç
tutarken de, uykuda da, yani her an, lanet altında bulunur. Malı olmak,
parası çok olmak demek değildir. Satılık bir şeyi olup da, satmazsa,
günah işlemiş olur.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Ödememek niyetiyle borçlanan, Kıyamete hırsız olarak gelir.) [İ
Mace]
(İmkanı varken, borcunu ödemeyene her gün zulmetme günahı
yazılır.) [Taberani]
(Aldığı borcu ödemeyene Allahü teâlâ, Kıyamette "Bu kimsenin
hakkını sizde bırakacağımı mı zannettiniz?" buyurarak onun iyi
amellerini alıp diğerine verir. Eğer borçlunun, iyi ameli yoksa,
alacaklının günahları borçluya yüklenir.) [Taberani]
Borcunu ödeyemeyene mühlet vermek sevaptır. Hadis-i şeriflerde
buyuruldu ki:
(Kıyametin dehşetinden kurtulmak isteyen, darda kalan
borçluya mühlet versin!) [Taberani]
(Darda olanı feraha kavuşturanı veya onun borcunu ödeyeni,
Allahü teâlâ Kıyametin dehşet, korku ve sıkıntılarından kurtarır.)
[Müslim]
(Beladan kurtulmak, istediğine kavuşmak ve Arşa sığınmak
isteyen, darda kalan borçluya mühlet versin veya ona alacağını
bağışlasın!) [Abdürrezzak]
(Kıyamette günahı çok bir müslümanı hesaba çekerler. O kimse
de (Benim hiç iyiliğim yoktur. Sadece çırağıma, "Fakir olan borçluları
sıkıştırma, ne zaman ellerine geçerse, o zaman vermelerini söyle, bir şey
113
www.dinimizislam.com
isterlerse yine ver, boş çevirme!" diye söylerdim) der. Allahü teâlâ da,
onu affederek buyurur ki: (Bugün sen muhtaçsın. Sen dünyada
kullarıma acıdın, bugün biz de sana acırız.) [Buhari]
Sual: Ödünç verirken, haram işlemeden gün tayin edebilmenin bir
yolu yok mudur?
CEVAP
Bey ve Şir’a Risalesi’nin İsmail bin Osman tarafından yapılan
şerhinin 59. sayfasında, (Ödünç verirken, zaman tayin etmek, malı, misli
ile veresiye satmak olur. Bu ise faizdir, büyük günahtır) buyuruluyor.
Miktarı az olan paralar için gün tayini mühim değilse de, miktarı fazla
olan paralar için gün tayini lazım olabilir. Senede, ödeme tarihi
konabilmesi için, Seadet-i Ebediyye’de bildirilen birkaç usul:
1- Ödünç vereceği kimseden kefil ister. Kefilden ödeme tarihi belli
bono alır. Borçlu da kefilin ödemesi lazım gelen tarihte öder.
2- Yahut borçlu, borcunu kendine borcu olan birine havale eder.
Havale olunanın borcunun ödeme zamanı, belli ise, alacaklıya da o
zamanda öder. Belli zamanı yoksa, alacaklı havaleyi kabul eden ile, belli
bir zamanda, ödemesi için uyuşur.
3- Yahut ödünç isteyene, ödünç vereceği kadar fiyatla, ucuz bir şeyi
veresiye satar. Ondan bu satış için belli tarihli ödeme senedi alır. Sonra
bu şeyi aynı fiyatla, peşin olarak geri alır. (Hadika)da, (Ödünç vereceği
kimseye, bir kağıt parçasını bile bin liraya satmak caizdir) deniyor.
4- Eşbah’da, (Ödünç verirken, senede ödeme tarihi koyabilmek
yollarından biri de, Maliki mezhebini taklit etmektir) deniyor.
Mizan’da (Maliki mezhebinde, ödünç verilen malı, parayı, ödeme
zamanından önce veya sonra isteyemez. Zamanında istemesi lazımdır)
buyuruldu. Fakat başka mezhebi taklit, ancak sıkışık durumlarda caiz
olur. Taklit edilen mezhebin taklit ettiği husustaki bütün şartlarını öğrenip
bunlara uymak lazım olur.
5- İbni Âbidin’de ("Falana olan borcuma kefil ol" dese, o da kabul
edip ödese, kefil borçluya, "Belli zamanda bana ödersin" diyebilir. Fakat
"Falana olan borcumu öde" dese, o da kabul edip ödese, borçlunun bunu
ona belli bir zamanda [yani gün tayin ederek] ödemesi caiz olmaz. Çünkü
borçlu için ödemiş, borçlu şimdi buna borçlu olmuştur. Borcun belli bir
zamanda ödenmesi ise caiz değildir) buyuruldu.
[Samimi tanıdıklar arasında, daha kolay bir usul vardır. Ödünç
isteyene, (Falanca gün bana aynı miktar para hediye edersen, şu parayı
sana hediye ederim) denir. O da kabul ederse, para alınmış olur.]
Sual: Yardım yaparken, ödünç verirken akrabayı tercih etmek mi
114
www.dinimizislam.com
lazım?
CEVAP
Herkese iyilik etmek, ödünç veya sadaka vermek çok sevaptır.
Akrabaya yapılan iyilik daha sevaptır. Bir kadın, Resulullaha, (Fakir
kocama infakta bulunsam, sadaka yerine geçer mi?) diye sual
ettirdiğinde Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(İki sevap vardır. Biri sadaka, diğeri de sıla-i rahim sevabı.)
[Buhari]
Bu husustaki hadis-i şeriflerden birkaçı şöyle:
(Senden yüz çeviren akrabana verilen sadaka daha faziletlidir.)
[Taberani]
(Yakın akraba ve komşuya verilen sadakanın sevabı iki misli
fazladır.) [Taberani]
(Paranızı önce kendi ihtiyaçlarınıza, artarsa çoluk çocuğunuzun
ihtiyaçlarına sarf edin! Bundan da artarsa akrabalarınıza yardım
edin!) [Müslim]
(Bir kimseden amcasının oğlu yardım ister de, o da gücü yettiği
halde, vermezse, kıyamet günü Allahü teâlânın fazlından mahrum
kalır.) [Taberani]
(Bir müslümana ödünç veren iki misli sadaka sevabı kazanır.)
[İbni Mace]
Sual: Ödünç altın, ödenirken, değerine göre kağıt lira, döviz veya
başka mal verilse caiz mi?
CEVAP
Ödünç veren razı olursa her mal verilebilir.
Sual: Ödünç alınan parayı, başkasına ödünç vermek caiz mi?
CEVAP
Bir mahzuru olmaz.
Sual: Benden ödünç isteyen arkadaştan, rehin olarak bir şey
istemem caiz midir?
CEVAP
Evet caizdir.
Sual: Hadid suresinde, Allah’a karz-ı hasen [güzel ödünç] vermek
tabiri geçiyor. Güzel ödünç nedir?
CEVAP
Karz-ı hasen, dine uygun verilen ödünçtür. Gönül hoşluğu ile, ihlas
ile, en değerli maldan, Allah yolunda verilen ödünç demektir. Dine uygun
olması için, ödünç yalnız Allah rızası için verilmeli! Herhangi dünyevi bir
çıkar, bir fayda beklememeli! Ödünç alandan hediye kabul etmek de bir
115
www.dinimizislam.com
fayda demektir, caiz değildir. Hadis-i şerifte, (Fayda getiren her ödünç
faizdir) buyuruluyor. (İ.Süyuti)
Her zaman verilen hediyelerden ise caiz olur. Her zaman yanına
gidince çay, kahve ısmarlıyorsa borç para verdikten sonra yine gidince
çay vermişse caiz olur. Fakat çay ile kalmayıp yanına pasta falan almış,
gel bir de yemek yiyelim demişse bu caiz olmaz.
Sual: Kazancı haram olandan ödünç para istenir mi?
CEVAP
Kazancının yarısından fazlası helal ise istemek caizdir.
Sual: Dolar olarak ödünç vermişsek devalüasyon veya enflasyondan
sonra da dolar olarak alsak caiz olur mu?
CEVAP
Evet caiz olur.
Sual: On arkadaş, elimize para geçtikçe, bir arkadaşa emanet olarak
veriyoruz. O arkadaş da, herkesin hesabına ne kadar para vermişse
yazıyor. Bu paraları bir kasada saklıyor. Arkadaşa parayı verirken de her
türlü kullanmaya yetki verdik. Bir cins yardımlaşma sandığı oldu. Bu
sandıktan ödünç para almamız caiz midir?
CEVAP
Evet.
Sual: Ödünç verince, zamanla, paranın değeri düşüyor. Ödünç
veren zarar ediyor. Diyelim ki, verdiğim para 100 Euro etse, ödünç
verdiğim şahsa, 100 Euro üzerinden senet yapsam, "Eline ne zaman
geçerse bana 100 Euro getir" desem uygun mudur?
CEVAP
Uygun olur. Hatta alacaklı razı olursa, borçlu borcunu ödediği andaki
100 Euro’nun değeri kadar altın, kağıt para, zeytin yağı veya başka mal
da verebilir. Mühim olan alacaklının razı olmasıdır. Alacaklı, "Altın
verdim, altın isterim" derse, başka şey verilmez. (Bahr-ür-raık)
Sual: Bir arkadaşa, zarfa koyduğum bir milyarı ödünç verdim.
Saymadan aldı. Evde saymış, noksan gelmiş. Ne yapalım?
CEVAP
Parayı alıp verirken, saymak sünnettir. İkiniz (Yalan söylüyorsam,
Allah lanet etsin) dedikten sonra, para birlikte sayılır. Ne çıkarsa kabul
edilir.
Sual: Altının gramının değerinde kağıt para ödünç verip, "Bir gram
altın isterim" demek caiz mi?
CEVAP
İmam Ebu Yusuf’a göre caizdir.
116
www.dinimizislam.com
Sual: Ödünç verdiğim parayı, içimden arkadaşa hediye ettim.
Arkadaş, borcunu getirince aldım. Caiz oldu mu?
CEVAP
Evet. Niyet etmekle hediye edilmiş olmaz. Hediye teslim etmekle
alanın mülkü olur.
Sual: Güvendiğimiz kimseye veya tanığımız bir arkadaşa veresiye
mal satınca veya ona borç para verince, senet yazmak gerekir mi?
CEVAP
Evet senet yapmak veya iki şahit bulundurmak sünnettir. Vacip diyen
âlimler de vardır. Çünkü Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Ey inananlar, belirli bir süre için borçlandığınız zaman onu
yazın. İki şahit bulundurun. Borç büyük veya küçük olsun, vadesiyle
beraber yazmaya üşenmeyin; bu, Allah katında en doğru, şahitlik
için en sağlam ve şüphelenmenizden en uzak olandır.) [Bekara 282]
Senet yapmak itimatsızlık değildir. Arkadaş unutabilir, biz unutabiliriz.
Dinimizin emrine uyup senet veya şahit olursa tedbir alınmış olur.
Az miktarda ödünç alındığında bir kağıda, (falancadan şu kadar para
aldım) diye yazıp, ödünç alınana verilmesi veya şahit bulundurulması iyi
olur. (Redd-ül-muhtar)
Sual: Bekara suresinin 282. âyetinde (Borç verirken vadesini
yazın) buyuruluyor. Her ne kadar ödünç denmiyorsa da, halk arasında
ödünce de borç deniyor. Ödünç verirken, senede tarih koymak caiz
midir?
CEVAP
Alış veriş yapıp borçlanınca senede tarih konur, ödünç alıp verirken
ödeme tarihi bildirilmez ve senede tarih konmaz. Koymak gerekirse,
Maliki’yi taklit ettim demek yeterlidir. Diğer üç mezhepte ödünç verirken
vade tarihini belirtmenin mahzuru yoktur.
Ödünç verirken
Sual: Ödünç alan kimsenin, borcunu öderken, ayrıca mal veya para
gibi bir şey hediye etmesi caiz olur mu?
CEVAP
Evet, hediye olarak bir şey verebilir. 10 bin lira ödünç almışsa, 15 bin
lira verip, (5 bini hediyedir) diyebilir. Bunun mahzuru olmaz.
Ödünç verirken bir menfaat şart koymak faiz olur, haram olur. Şart
konmadan, öderken ayrıca bir şey fazla vermek caizdir. (S. Ebediyye)
Ödüncü taksitle ödemek
Sual: Alınan ödüncü, taksitle ödenmesini istemek caiz midir?
CEVAP
117
www.dinimizislam.com
Hayır, caiz değildir. Ödünç almak, alış veriş gibi değildir. Alış verişte,
hem ödeme tarihini, hem de varsa, taksit miktarını ve tarihlerini
belirlemek gerekir. Ödünç alanın ise, borcunu mümkün olan ilk fırsatta
ödemesi gerekir. Hepsini birden ödemeye gücü yetmezse, eline geçtikçe
öder. Ödünç verirken veya verdikten sonra, alacağını taksitlere bağlamak
caiz değildir.
Sigorta
Sual: Dinimizde, idare şekillerine göre değişen hükümler var mıdır?
Mesela sigorta caiz midir?
CEVAP
İbadetler, zamana göre, örf ve âdetlere göre, idare şekline göre
değişmez. Fakat alış veriş kaidelerinden zamana göre, örf ve âdetlere
göre, idare şekline göre değişenler olabilir.
Hanefi’ye göre, İslami sistemde yasak ettiği fâsid alış verişler, gayrı
islami sistemde ihtiyaç halinde ve müslümanın lehine olan yerlerde caiz
olur. Müslüman kârlı çıkacaksa, bu fâsid alış verişleri yapabilir. Zarara
uğrayacaksa, sıkıntı yoksa yapmaması gerekir.
İslami idarenin olmadığı hicretten önceki Mekke devrinde bunun
örnekleri vardır. Bahse girmek haram iken, Resulullah efendimizin emri
ile, yüz deveye bahse girilip, develerin bahse giren kişiden alındığını
daha önceki bir yazımızda [aşağıda] bildirmiştik. Sigorta fâsid bir akiddir.
İslamiyet ile idare edilmeyen yerlerde fâsid akidlerin caiz olduğuna,
birçok fıkıh kitabından örnekler vermiştik.
Bugün için sigorta bir nevi yardımlaşmadır. Bir kimseye gelen
tehlikeyi, birçok kimsenin paylaşmasını temin etmektedir. Sigortacı bu
yardımlaşmaya kefil olmaktadır. Sigortalı ve sigortacı, yapılan
sözleşmeye göre alacakları ve verecekleri paradan emindirler.
Sigorta görevi yapanlar
İslami idarelerde sigortaya ihtiyaç yoktur. İslami sistemde sigortanın
görevini yapan kuruluşlar vardır. Zekat, uşur, vakıflar, beyt-ül-mal
bunlardan birkaçıdır.
İslami sistemde zekât, fakirlerin hayatını, ihtiyaçlarını, toplumun
üzerine alması, garanti etmesi demektir. Bir şehrin bir köşesinde, bir
müslüman, açlıktan ölse, şehirdeki zenginlerden birinin, az bir zekât
borcu kalsa, onun katili sayılır.
Zekat, müslümanlar arasında, sigorta teşkilatıdır. İslamiyet (beyt-ülmal) denilen sigortayı, şahısların, açık gözlülerin, kendi menfaatlerini
118
www.dinimizislam.com
düşünenlerin eline bırakmamış, devletin emrine vermiştir. Bu sigorta,
başka sigortalara benzemez. Fakirlerden para istemez, zenginlerden alır.
Zekat veren zenginlerin dünyada malı artar. Ahirette de, bol sevap verilir.
İslam sigortası, her fakire yardım eder. Bir aile reisi ölünce, fakir ailesine
maaş bağlayıp, herkesi mutlu eder. İşte İslamiyet, zekât ile, böyle sosyal
bir sigorta kurmuştur.
İslami sistemde, müslüman olsun gayrı müslim olsun bir kimse
çalışamayacak yaşa gelince veya başına bir iş geldiğinde, devlet,
yakınlık derecesine göre akrabalarını, buna bakmaya zorlar. Öncelikle
babası bakmak zorundadır. Babası yoksa veya fakirse, zengin olan yakın
akrabaları bakar. Hiçbir yakın akrabası yoksa, devlet bunu kendi
himayesine alır. Ona beyt-ül-maldan maaş bağlar. Kısacası, bu sistemde
hiç kimse ortada, sokakta kalmaz. Her türlü şartlarda kişi çaresiz, perişan
kalmaz.
Bugün hayat sigortaları kısmen de olsa bu hizmeti üzerlerine
almışlardır. Sağlığı yerinde iken, maddi durumu elverişli iken sigortaya
girip prim ödeyen kimse, başına bir iş geldiğinde mağdur durumda
olduğunda, bu müesseseler yardımına koşmaktadır.
Zamanımızda bir müslümanın, bilhassa müslüman bir kadının başına
bir iş geldiğinde iş bulması, bulsa bile, bu işin inancına uygun olması çok
zordur. Hayatın binbir türlü hâli vardır.
Geçmişte bunun çok ibretli örnekleri vardır.
Tedbir ve tevekkül
Zamanımızda da görüyoruz, nice zenginler, yaşlanınca, muhtaç hâle
geliyorlar. İntihara bile teşebbüs ediyorlar. Bunun için herkesin mutlaka
sosyal bir güvencesi olması gerekir. Hatta durumu müsait olanların
birden fazla sosyal dayanışma müessesesine girmeleri ilerisi için bir
güvencedir, bir tedbirdir. Mevcut sistem bunu gerektiriyor. Hiç kimse
kendini sistemin dışında kabul edemez. Yani, (Ben dünyada değil,
uzayda yaşıyorum) diyemez. Her sistemin kuralları tam olarak ancak
kendi sistemi içinde uygulanabilir. Bir sistemde diğer sistemin kuralları
zorlanırsa sıkıntı doğurur.
Bunun için İslamiyet, kendi sistemi uygulanmayan yerlerdeki
müslümanların sıkıntıya düşmemesi için bazı kolaylıklar getirmiştir.
Mesela, islami sistemde yasak olan bazı alış verişler, İslamiyet ile idare
edilmeyen yerlerde yasak değildir.
Tedbir almak tevekküle aykırı değildir. Sebeplere yapıştıktan sonra
tevekkül edilir. Devesini dışarı bırakıp tevekkül ettiğini söyleyen birisine,
Peygamber efendimiz, (Deveni bağla, ondan sonra Allah’a tevekkül
119
www.dinimizislam.com
et) buyurdu. (Tirmizi)
Tabii ki sigortaya girmekle kaza kader değişmez. Fakat biz kaza
kaderimizi, başımıza gelecekleri bilmediğimiz için, bizimki sadece tedbir
almaktır. Tedbir almak, sebeplere yapışmak da dinimizin emridir. (Reddül-muhtar, Dürer, Kuduri, Mebsut)
Sual: Almanya’dan yazıyorum. Burada piyango tertiplemek, sigorta
acentası veya banka reklamı yapmak caiz midir?
CEVAP
Caizdir.
Rum suresi, nübüvvetin 5. yılında, Roma-Fars savaşı esnasında
nazil olmuştur. O zaman, Husrev, Fars; Herakl da, Roma hükümdarı idi.
Suriye, Filistin, Mısır ve Anadolu, Romalıların elindeydi.
Farslılar, Suriye ve Anadoluya taarruz edip, Roma ordularını müthiş
bir hezimete uğratmışlar, bütün mabedleri tahrip etmişlerdi. Fars orduları,
Anadoluyu istila edip Boğaziçine kadar gelmişlerdi. Yirmi bin yahudi,
altmış bin hıristiyan kılıçtan geçirilmişti. Doğu Roma diye bir şey
kalmamış gibiydi.
Roma’da iç isyanlar başlamış, orduları dağılmış ve hazinesi
boşalmıştı. Farsın kumandanları, zafer sarhoşluğu ile Romalılara barış
teklif etmişlerdi.
Roma İmparatoru, Farsın istediği her şeyi verecekti. Bin yük altın, bin
yük gümüş, bin yük ipek, bin at ve bin kadın ilk verilecek şeyler arasında
idi.
Herakl, şeref ve itibar kırıcı bütün bu şartları kabul etmek zorunda
kalmış ve bu esaslar dahilinde barışı imzalayacak delegelerini Husreve
göndermişti. Fakat Husrev, bunu da kâfi görmeyerek, (Bizzat İmparator,
zincirler içinde karşıma gelmeli, ateşe ve güneşe tapmalıdır) demişti.
Müşrikler sevindi
Doğu Roma, kitap ehli, hıristiyandı. Fars ise mecusi, müşrik idi.
Harbin neticesi müslümanları üzmüş, Mekke müşriklerini de, pek
sevindirmişti. Müşrikler, müslümanlara, (Bir savaş çıksa, sizin de
akıbetiniz, hıristiyanlar gibi olur) demişlerdi.
Bu olaylar esnasında, hiç kimse, savaş gücünü kaybeden Romanın
yeniden güçleneceğine ihtimal bile veremiyordu. Rum suresinde,
(Rumlar, en yakın bir yerde yenilgiye uğradılar. Halbuki onlar, bu
yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir) buyuruldu.
Ama müşriklere göre bu, inanılacak şey değildi. Halbuki Allahü teâlânın
vaadi mutlaka gerçekleşecekti.
Hazret-i Ebu Bekir, sure-i celilenin inişinden sonra, müşriklere,
120
www.dinimizislam.com
(Sevinmeyin, birkaç yıl sonra Roma, Farsa galip gelecektir) demişti.
Müşrikler, (Bu birkaç yıl ne kadar?) diye sordular. (3 yıl) diye cevap verdi.
Übeyy ibni Halef, (Yalan) diyerek, on deveye Hazret-i Ebu Bekir ile bahse
girdi.
Hazret-i Ebu Bekir, durumu Resul-i ekreme haber verdi. Peygamber
efendimiz, (Birkaç yıl, 3-9 yıl arası demektir. Deve sayısını çoğalt ve
müddeti de uzat) buyurdu.
Hazret-i Ebu Bekir, Übeyyi arayıp buldu. Übeyy, (Ne o, pişman mı
oldun?) dedi. Hazret-i Ebu Bekir, (Bahsi artır. Yüz deve ve 9 yıl olsun)
dedi. Übeyy, durumdan çok emindi. Romanın yeneceğine ihtimal
vermediği için, (Peki) dedi.
Dokuz yıl sonra, Bedir’de Müslümanlar, müşriklere Allahü teâlânın
yardımı ile galip geldikleri sırada, Roma da, Farsa galip gelmiş, Hazret-i
Ebu Bekir bahsi kazanmıştı.
Übeyy, Uhudda yaralanıp, dönüşte öldüğünden, Hazret-i Ebu Bekir,
develeri Übeyyin vârislerinden aldı.
Bu durum müşrikleri çok düşündürdü. İçlerinden bir çoğu,
müslümanlığı kabul etti. Böylece Kur'an-ı kerimin bir mucizesi daha
meydana çıktı. (Medarik, Tibyan)
Mekke, o zaman İslam ülkesi olmadığı ve Hazret-i Ebu Bekir’in
kazanması garanti olduğu için, bu bahis caiz görülmüştü. Bunun için
İmam-ı a'zam ile İmam-ı Muhammed’e göre, riba ve kumar gibi şeylere
ait fâsid akidler, dar-ül-harbde, müslüman ile gayri müslim arasında
caizdir. (Mülteka)
Dar-ül-harbde, kazanmak şartı ile bahse girmenin caiz olduğunu
gösteren bir misal daha verelim:
Meşhur bir pehlivan olan Rükâne, koyunlarının üçte birini bahse
koyarak Peygamber efendimize güreş teklifinde bulundu. Resulullah
efendimiz, defalarca Rükâne’yi yenip koyunların tamamını aldı. Sonra da
ihsan ederek hepsini geri verdi. Rükâne müslüman oldu. (Mebsut,
Mevahib-i ledünniyye, Şevahid-ün-nübüvve)
Sigortacı ile Dâr-ül-harpte sözleşme yapmak ve vereceği paraları
almak helal olur. (İbni Âbidin)
Fâsid akidler de caizdir
Daha açık bir ifade ile, dar-ül-harbde, yani Almanya, İngiltere gibi
İslamiyet ile idare edilmeyen yerlerde, bir müslüman, kazanmak şartı ile,
kumar, piyango, faiz ve sigorta yolu ile, oradaki herkesin parasını, malını
alabilir. (Kuduri, Cevhere, Vikaye, Redd-ül-muhtar, Hindiyye, Mebsut)
Diyanet Ansiklopedisi’nde ise şöyle diyor:
121
www.dinimizislam.com
Ebu Hanife ve imam-ı Muhammed’e göre dar-ül-harbde müslümanla
harbi arasında faiz muamelesi caizdir. Aynı şekilde Hanefi mezhebine
göre, fâsid kabul edilen alış veriş ve ticari muameleler, bahse girmek ve
kumar oynamak da caizdir. Ancak
müslümanın bu işlemlerden kazançlı çıkması şarttır. (Faiz maddesi
s.121)
Bu vesikalardan da anlaşıldığı gibi, faiz almak caiz olan yerlerde,
banka reklamı yapmak da caizdir. Üstelik bankalar, sadece faizli işlem
yapmaz, fabrikalara, şirketlere hissedar olmak, bina yapıp satmak,
alacaklıların senedini tahsil etmek, para havalesi yapmak gibi birçok
faizsiz işlem de yapar. Böyle kazancı haram-helal karışık bir kimsenin
verdiği hediyeyi almak, onunla alış veriş ve kira işlemleri yapmak caiz
olur. (Hadika)
Kasko yaptırmak
Sual: Sigorta yaptırmak caiz olduğu gibi, otomobil için kasko
sigortası yaptırmak da caiz midir?
CEVAP
Evet, caizdir.
Sigorta acentesi
Sual: Sigorta acenteliği yapmak caiz midir?
CEVAP
Evet, caizdir.
Özel emeklilik
Sual: Sigortaların veya bankaların yaptığı özel emeklilik, dinen caiz
midir?
CEVAP
Evet, caizdir.
Sözleşmeye uymak
Sual: Yapılan bir sözleşme, bilinmeyen bir sebeple aleyhimize
dönse, o sözleşmeyi tek taraflı olarak bozmamızda, yani caymamızda bir
sakınca var mıdır?
CEVAP
Hiç kimse, tek taraflı olarak sözleşmeyi bozamaz. (Aleyhime oldu,
ben de bozdum) demek geçersizdir. Kur'an-ı kerimde mealen
buyuruluyor ki:
(Ey iman edenler, sözleşmelerinize uyunuz!) [Maide 1]
(Allah, sözleşmeleri bozmaktan sakınanları sever.) [Tevbe 7]
122
www.dinimizislam.com
Irzlarını koruyanlar, emanetlerine ve sözleşmelerine riayet edenler,
doğru şahitlik yapanlar, namazlarını kılanlar, Cennetle ikram olunacak
kimselerdir. (Mearic 29-35)
Hadis-i şerifte de buyuruldu ki:
(Sözünde durmamak münafıklık alametidir.) [İbni Neccar]
Sual: Boyacılık yapıyorum. Bir müşterim, (Oğlum da, aynı boyadan,
benden habersiz olarak başka birisinden almış) diyerek sattığım boyaları
geri getirdi. Bunları almaya mecbur muyum?
CEVAP
Sattığınız malı geri almaya mecbur değilsiniz. Ancak ihsan ederek,
malları geri almak çok iyi olur. Kur'an-ı kerimde, (İhsan [iyilik] edenlere,
rahmetim elbette çok yakındır) buyuruldu. (Araf 56)
İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
Müşteri pişman olursa, yapılan satışı bozmak iyi olur. Çünkü
Resulullah, (Müşteri pişman olunca, satıcı da kabul edip sözleşmeyi
bozarsa, Allahü teâlâ, onun günahlarını affeder) buyurdu. (K. Saadet)
Sual: Müteahhitle üç yıl sonra evi teslim etmesi için anlaştık.
Geciken her gün için bir miktar gecikme tazminatı almak üzere sözleşme
yapmam caiz mi?
CEVAP
Evet caizdir.
Şarapçıya üzüm satmak
Sual: Gayrimüslimlerin şarap fabrikasına üzüm satmak, üzüm
taşımak veya kiliselerini tamir etmek caiz midir?
CEVAP
Üzüm şırasını şarap yaptığı bilinen bir kimseye satmak caizdir;
çünkü günah, şıranın kendisinde değildir. [Şıradan pekmez de, sirke de
yapılabilir.], Şıra [şarap yapılarak] değişikliğe uğratıldıktan sonra alınıp
satılması günah olur. (Dürr-ül-muhtar)
İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki:
Fitne yapanlara, asilere silah satmak, tahrimen mekruhtur; fakat silah
yapmaya yarayan eşyayı, mesela demir satmak mekruh değildir. Yani
günah yapmakta kullanılan şeyin kendini satmak, tahrimen mekruh olur.
Bu şeyi hazırlamaya yarayan maddeleri satmak ise, tenzihen mekruh
olur. Çalgıları satmak da tahrimen mekruh olup, çalgı yapılan tahtayı,
çalgıcıya satmak, tenzihen mekruh olur. [Sadece mehter marşında
çalınan müzik aletlerini satmak ise, caizdir.] Dövüş horozunu da, fâsıklara
satmak tenzihen mekruhtur. Şarap yapana üzüm satmak da tenzihen
123
www.dinimizislam.com
mekruhtur; çünkü kendileri haram işlemekte kullanılmaz. Haram olan
şeyin hazırlanmasında kullanılır. Bunları, helal olan yere satamayan
kimsenin, tenzihen mekruh olan yere satması caizdir. (Redd-ül-muhtar)
İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
Şarap yapan Müslümana üzüm satmak caizdir. (K. Saadet)
Müslüman ülkesinde caiz olunca, gayrimüslim ülkesinde caiz
olduğunda hiç şüphe kalmaz. Şarap fabrikasına üzüm, bira fabrikasına
arpa taşımak da bunun gibi caizdir.
Kilise tamirinde çalışmak mekruh değildir; çünkü bu işin kendisi
günah değildir. (Bezzaziyye)
Yine İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki:
Ücretle kâfirin şarabını taşımak, kilise tamir etmek ve Hıristiyan’a
zünnar gibi küfür alametlerini satmak, İmam-ı a’zama göre caizdir.
(Redd-ül-muhtar 5/251)
Şartlı satış ve hediye
Sual: Bir baba çocuğuna para hediye edip, (Bu parayı, elma alman
şartıyla sana hediye ettim. Bu parayla gazoz alırsan, haram olsun!) dese,
çocuk da bu parayla gazoz alsa, gazoz ona haram olur mu?
CEVAP
Hayır, haram olmaz. Hediye sahihtir, hediye verilirken söylenen
şartlar ise batıl olur. Yani, elma alması ve gazoz içmemesi gerekmez. O
parayla muz da alabilir, gazoz da alabilir.
Geçersiz şartlar
Sual: Alışveriş yaparken, ödünç veya hediye verirken, bir şey şart
edilince, yapılması caiz olan ve şarta uyulmaması gereken şeyler
nelerdir?
CEVAP
Bazıları şöyledir:
Hizmet etmek şartıyla verilen ödünç sahihtir, şartı geçersizdir. Yani
ödünç parayı alan kimsenin, hizmet etmesi gerekmez.
Hizmet etmek şartıyla, verilen sadaka geçerlidir, sadakayı alanın
hizmet etmesi gerekmez.
Yavrusunu vermemek şartıyla, bir hayvanı hediye etmek sahihtir,
yavrusu da hediye edilmiş olur.
Mehir vermemek şartıyla yapılan nikâh sahih olur, daha sonra erkek
mehrini hanımına vermek zorundadır.
Hiç kimseyle evlenmemesi şartıyla karısını boşamak sahih olur, şarta
124
www.dinimizislam.com
uymak gerekmez, yani kadın boşanınca, iddet müddetinden sonra, artık
istediğiyle evlenebilir.
Alıcı veya satıcıya faydası olmayan şartla alışveriş sahih olur, şart
edilen şey yapılmaz. Mesela bu meyveyi hanımınla yemek şartıyla
satıyorum dese, satın alan istediği kimseyle yiyebilir. Şart geçersiz olur.
Müşterinin, başkasına satmaması veya hediye etmemesi yahut
binmemesi şartıyla bir hayvanı satmak; müşterinin kendi giymemesi
şartıyla elbise satmak; müşterinin kendi yememesi veya başkasına
satmaması şartıyla yiyecek satmak; başkasına satmamak şartıyla bir şey
satın almak gibi yapılan alışverişlerin hepsi sahih olup, şartların hepsi
geçersizdir, şartlara uyulmaz.
Kesmek şartıyla hayvan satın almak sahihtir ve şart geçersizdir.
Bir malı, o şehirde satmamak şartıyla satın almak sahih olup, şart
geçersizdir. O şehirde de satabilir.
Bir kimseye faydası olmayan veya zararı olan şartla satış da sahih
olup şart geçersizdir. Mesela, bir evi yıkmak şartıyla satın almak gibi.
Alıcı ve satıcıdan başkasına faydası olan şart geçersiz olup, satış
sahih olur. Mesela, müşterinin başka birine borç vermesi şartıyla satmak
gibi ki, satış sahih olup, borç vermek gerekmez.
Müşteriden başkasının, satıcıya borç veya hediye vermesi şartıyla
satış sahih olup, bunları vermesi gerekmez. (Bu bilgilerin hepsi S.
Ebediyye’den alınmıştır)
Tazminat almak
Sual: İki yaşındaki oğlum kaldırımda oynar iken, bir arabanın
çarpması sonucu öldü. Kan parası veya tazminat denilen parayı almam
caiz mi? Bir de kan parası haricinde kaza yapan aracın sigortası,
otomatik olarak kaza mağduruna yani bize para ödüyor. Bu sonuca göre
sigorta bize belli bir miktar para ödeyecek. Sigortanın verdiği bu parayı
da almak caiz mi?
CEVAP
Sadece ölen değil, araba çarparak sakat kalan da tazminat alır. S.
Ebediyye’de diyor ki: Yanlışlıkla adam öldürmek, mesela, yüksekten
üstüne düşerek veya uyuyan kimsenin yuvarlanarak bir kimseyi
öldürmesi böyledir. Bunun cezası da kefaret ve diyettir. Bindiği atın insanı
çiğneyerek öldürmesi, [motorlu vasıtaların çiğnemesi] de böyledir.
Bugün diyet yerine tazminat gibi isimler altında para veriyorlar. Bunu
almakta hiç mahzur yoktur. Sigortanın verdiğini de almakta mahzur
yoktur.
125
www.dinimizislam.com
Sual: Arabama çarpandan tamir masrafını aldım. İşimden kaldığım
günlerin ücretini de tazmin ettirmem caiz mi?
CEVAP
Hayır.
Ticarette dinini kayırmak
Sual: Ticarette dinini kayırmak nasıl olur?
CEVAP
Ticareti, ahiret kazancına mani olan kimse bedbahttır. İnsanın
sermayesi, dini ve ahiretidir. Bu sermayeyi kaptırmamak için şunlara
dikkat etmelidir:
1- Niyetin önemi büyüktür.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ameller niyete göre, iyi veya kötü olur.) [Buhari]
Taat ve mubahlara niyete göre sevap verilir. Her mubah, iyi niyetle
yapılınca sevap, kötü niyetle yapılınca günah olur. Bir kimse, İslam’ın
vakarını korumak niyetiyle şık giyinirse sevap kazanır. Gösteriş için şık
giyinirse günah olur. Çünkü Allahü teâlâ, bir kimsenin yeni elbisesine
bakarak sevap vermez. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, sizin şeklinize, malınıza bakmaz, kalblerinize,
amellerinizi ne niyetle yaptığınıza bakar.) [İbni Mace]
Her sabah şöyle niyet etmelidir:
(Kendimin ve çoluk çocuğumun rızkını kazanmak, onları
kimseye muhtaç bırakmamak, Allahü teâlâya rahat ibadet
edebilmek, ahiret yolunda yürüyebilmek için, vazifeme gidiyorum.)
O gün müslümanlara iyilik etmeyi düşünmelidir! Böyle niyet eden
kimse, vazifesini yaptığı kadar, hep sevap kazanır. Onun her işi, ibadet
olur.
2- Her müslüman iyi bilsin ki, İslamiyet’in faydalı olarak bildirdiği her
sanat, farz-ı kifayedir. Bunu düşünerek, bir sanata yapışmak, ibadet
etmek olur. Bilhassa harp vasıtalarını en modern, en ileri şekilde
yapmaya çalışmak farzdır. Bu vasıtaları yapabilmek için, gerekli ilimleri,
bu niyet ile okumak ibadet olur. Namaz kılan insanın bu niyet ile, her işi
ibadet olur. Namaz kılmayanın her hareketi de günah olur. O halde, her
müslüman, namazını kılmalı, sonra farz olduğunu düşünerek, vazifesini
yapmalı! İş görürken niyetin doğru olmasına alamet, insanlara faydalı
olan bir meslek seçmektir. Yani, öyle bir iş görmeli ki, eğer o iş olmasa,
müslümanlar sıkıntı çekerdi. O halde, keyf, oyun ve benzerlerine, sanat
dense de ve haram işleyenlere sanatçı ismi verilse de, bunları yapmak
126
www.dinimizislam.com
ibadet olmaz.
3- Dünya işleri, ahiret için çalışmaya mani olmamalı!
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruldu ki:
(Mallarınız ve çocuklarınız, Allah’ı hatırlamanıza mani olmasın!)
[Münâfikun 9]
İnsanların amellerini yazan ikişer melek, her sabah-akşam değişir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Melekler insanların amel defterlerini götürdükleri zaman,
başında ve sonunda iyi iş yazılı ise, gün ortasında yapılanları ona
bağışlarlar.) [Ebu Ya’la]
Bunun için sabah kalkınca ve gece yatarken iyi işler yapmalıdır.
4- Çarşıda, işte Allahü teâlâyı zikretmeli, her an Onu hatırlamalıdır!
Dili ve kalbi boş kalmamalıdır! İyi bilmelidir ki, o anda kaçırdığını, bütün
dünyayı verse, bir daha eline geçiremez. Gafiller arasındaki hatırlamanın
sevabı çok olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Gafiller arasında Allahü teâlâyı zikreden, kuru ağaçlar arasında
bulunan yeşil fidana, ölüler arasındaki canlı olana ve harbde
kaçanlar arasında, aslan gibi savaşana benzer.) [İ. Gazali]
Dinine, ibadetine yardım niyeti ile dünyaya çalışanlara, çok sevap
verilir. Yalnız para kazanıp, dünya malı toplamak için çalışanlar,
sevaptan mahrum kalır. Hatta bunlar, camide, namazda iken de, kalbleri
dükkanın hesabındadır. Fikirleri dağınıktır.
5- Dünya işlerine çok düşkün olmamalıdır! Mesela, çarşıya herkesten
önce gidip, herkesten sonra çıkmamalıdır! Şeytan, böyle erken gidip, geç
dönen müslümanı daha çok günaha sokmaya çalışır.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Tüccarın en kötüsü, işine erken gidip, geç dönendir.) [Ebu
Nuaym]
Sabah namazı kılmadan ve kitap okuyup birkaç şey öğrenmeden işe
gitmemeyi âdet edinmelidir! İhtiyacı kadar dünyalık kazanınca, ahireti
kazanmakla meşgul olmalıdır! Çünkü, ahiret hayatı sonsuzdur.
6- Şüpheli şeylerden kaçınmalıdır! Zalimlerle, hile, hıyanet edenlerle,
yemin ile satanlarla, dükkanında haram şey satanlarla alış veriş
etmemelidir! Zalimlere, fâsıklara veresiye satmamalıdır! Çünkü, öldükleri
zaman onlar için üzülür. Halbuki, zalimler [yani İslamiyet’e eli ile, dili ile,
kalemi ile zarar yapanlar] ölünce üzülmek günahtır. Onlara yardım etmek
caiz değildir.
7- Alış-veriş yaptığı kimse ile olan sözlerini, hareketlerini, aldığını,
verdiğini iyi ve doğru hesap etmelidir! Kıyamette, bunların hepsinden
127
www.dinimizislam.com
hesap vereceğini bilmelidir! Büyüklerden biri, bir bakkalı rüyada görüp,
(Ne haldesin?) dedi. Bakkal, (Önüme ellibin sayfa kondu. Ellibin kişi ile
alış veriş yapmışım. Baktım, her sayfada bir kimse ile olan muamelemin
inceden inceye yazılmış olduğunu gördüm) dedi. Hile yapan, hak yiyen,
ahirette cezasını çekecektir.
Bu zamanda, yukarıda yazılanların hepsini kim yapabilir diyerek yese
düşmek doğru değildir. Ne kadar yapılabilirse çok kâr olur. Ahiretin
dünyadan daha iyi olduğuna inanan kimse, bunların hepsini de yapabilir.
Bunların hepsini gözetmek, yapsa yapsa, insanı fakir yapar. Sonsuz
saadete, ebedi rahatlığa sebep olacak, birkaç senelik fakirliğe elbette
katlanılır. Nitekim birçok kimse, birkaç şey kazanmak için, fırtınalı, karlı
havalarda, sıkıntılı yolculuklara, bir rütbeye, dereceye yükselmek için de
nice mahrumiyetlere katlanıyor. Halbuki, ölüm gelince, bütün kazançları
elden çıkmakta, boşuna didinmiş olmaktadırlar. (K.Saadet)
Ticarette günahtan kaçmak
Sual: Ticaretle iştigal ediyoruz. Harama düşmemek için nelere dikkat
etmemiz gerekir?
CEVAP
İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
Her sanat ve her ticarette hile yapmamak farzdır. Müşteriye herhangi
bir şekilde zarar vermemelidir! Zarar veren her iş, zulüm olur. Zulüm ise
haramdır. Her müslüman, kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi,
kâfirlere de yapmamalıdır!
Başlıca dört şey yapmamak lazımdır:
1- Satılan malı, aşırı övmemelidir!
Çünkü, hem yalan söylemiş, hem aldatmış, hem de zulmetmiş olur.
Hatta, doğru olarak da, müşterinin bildiği şeyi söylememelidir! Çünkü, bu
da faydasız söz olur. Kıyamette her sözden sual olunacaktır. Yemin ile
satmaya gelince, yalan yere yemin etmek haramdır. Yani büyük günahtır.
Doğru yemin ederse, az bir şey için Allahü teâlânın ismini söylemek
saygısızlık olur.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Alış veriş yaparken, vallahi böyledir, billahi öyle değildir diye
yemin eden kimseye ve “bugün git, yarın gel” diyerek sözünde
durmayan sanatkâra yazıklar olsun!) [Deylemi]
(Malını yemin ederek beğendirmeye çalışan kimseye kıyamette
merhamet edilmez.) [İ. Gazali]
(Esnafın, pazarcının çoğu facirdir! Çünkü, çok yemin ederek,
128
www.dinimizislam.com
yalan söyleyerek günaha girerler. Alış verişleri de helal olmaz.)
[Hakim]
(Bir esnaf, verdiği sözde durur, alacaklısını sıkıştırmaz, malını
fazla övmez ve yalan söylemez ise, kazancı ona mübarek olur.)
[Deylemi]
2- Malın kusurunu gizlememelidir!
Malın aybını, kusurunu müşteriden gizlememeli, hepsini, olduğu gibi
göstermelidir! Kusuru gizlemek, hıyanettir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Satılan bir şeyin kusurunu gizlemek helal değildir. O kusuru
bilip söylememek de, kimseye helal olmaz.) [Hakim]
Malın iyi tarafını göstermek, kötü tarafını gizlemek zulüm, hile olur.
Resulullah efendimiz, buğday satan bir köylünün buğdayına, mübarek
parmaklarını sokup, yaş olduğunu görünce, sebebini sordu. Köylü,
yağmurun ıslattığını söyleyince, buyurdu ki:
(Niçin ıslak yerini saklayıp göstermiyorsun? Hile eden bizden
değildir.) [Müslim]
Şunu bilmeli ki, hile ile rızk artmaz, aksine malın bereketi gider. Hile
ile azar azar biriktirilen şeyler, ansızın gelen bir felaketle, birdenbire
giderek geride yalnız günahları kalır. Bir sütçü, süte su katardı. Bir gün,
ansızın sel gelip, ineği boğdu. Adam şaşkın bir halde iken, çocuğu, “Süte
kattığımız sular birikerek, gelip ineği götürdü” dedi.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ticarete hıyanet karışınca, bereket gider.) [Müslim]
Bereket demek, az malın çok faydası olmak, çok işe yaramak
demektir. Az bir mal, bereketli olunca, çok kimsenin rahat etmesine, çok
iyi işlerin yapılmasına yarar. Bereketli olmayan, çok mal vardır ki,
sahibinin dünyada ve ahirette felaketine sebep olur. O halde, malın çok
olmasını değil, bereketli olmasını istemelidir!
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(La ilahe illallah diyen, dünyayı dinden üstün tutmadıkça, Allahü
teâlânın gadabından, azabından kurtulur. Dini bırakıp, dünyaya
sarılırsa, kelime-i tevhidi söyleyince, Allahü teâlâ, yalan
söylüyorsun buyurur.) [Beyheki]
3- Ölçüde, tartıda hile yapmamalıdır!
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Verirken noksan, alırken fazla ölçene acı azaplar yapacağım.)
[Mutaffifin 1]
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Alış veriş ettiğin zaman de ki: "Dinimizde aldatma yoktur.")
129
www.dinimizislam.com
[Buhari]
(Muamelesinde hilekârlık eden bizden değildir.) [Buhari]
(Malının kusurunu gizleyene Allahü teâlâ gazap eder, melekler
de lanet eder.) [İ Mace]
(Ölçü ve tartıda hile yapılınca, mahsullerde noksanlık baş
gösterir.) [Taberânî]
Büyüklerimiz, her aldıklarını biraz noksan, verdiklerini de, biraz fazla
ölçüp, (Bu az fark, Cehennem ile aramızda perdedir. Cenneti, birkaç
liraya satanlar ve birkaç lira için, Cehennem azabını hak edenler, ne
kadar ahmaktır) derlerdi. Malın iyisi ile kötüsünü karıştırıp, hepsini iyi diye
satmak haramdır.
4- Satış fiyatında hile yapmamalıdır!
Peygamber efendimiz, (Müslümanların, şehre mal getiren
köylüleri karşılayıp piyasa fiyatını gizleyerek, ucuz satın almalarını)
yasakladı. (Müslim)
Piyasayı bilmeyenlere yüksek fiyatla mal satmak da haramdır. Hatta,
acemi olup, ucuz satan veya pahalı alanlar ile alış veriş etmemelidir!
Piyasadaki fiyatı bunlardan gizlemek günahtır. Müşteriye doğru
söylemeli, hile yapmamalıdır! Malda bir arıza oldu ise, haber vermelidir!
Malı, akraba veya ahbabından, ona yardım olsun diye yüksek fiyatla aldı
ise, müşterisine bunu söyleyerek, doğru değerini bildirmelidir! Mesela, on
lira etmeyen malı, on milyona aldı ise, o malı satarken, on milyona
aldığını söylememelidir! Ucuz aldığı bir malın fiyatı yükselip pahalı satıyor
ise, aldığı fiyatı söylemelidir! Hıyanet yapmaktan kurtulmak için, herkes,
kendine yapılmasını istemediği şeyleri, başkalarına yapmamalıdır!
Çünkü, herkes, dikkat ile, pazarlıkla uğraşarak, tam değerini verip
aldığını sanır. O halde, aldatarak satmak, hıyanet ve dolandırıcılık olur.
Sual: Hacizli ve birkaç yıllık vergi borcu olan bir arabam vardı. Bir
arkadaşa sattım. Satarken, (Benim arabamın hacizi macizi var. Bütün
borçları ile al) dedim. (Aldım) dedi. Sonra vergi borçlarının olduğunu
öğrenince, (Bana, vergi borcu da olduğunu söylemedin. Söylemediğin
borçları ödemem) dedi. Halbuki ben ona bütün borçları ile satmıştım.
Hacizi macizi var demiştim. Vergi borçları macizin içinde idi. Vergi
borçlarını da ödemesi gerekmez mi?
CEVAP
Hayır ödemesi gerekmez. Çünkü, Müslümanlıkta aldanmak ve
aldatmak yoktur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Satılan malın kusurunu gizlemek ve söylememek helal değildir.)
[Hakim]
130
www.dinimizislam.com
(Alıcı ile satıcı birbirine doğru söyleyip, nasihat edince,
kazançları bereketli olur, malın kusurunu gizleyip, yalan söyledikleri
zaman bu bereket kalkar.) [Buhari]
Hacizi macizi ile arabayı almak ve satmak caizdir. Ancak hacizi ne
kadar, macizi ne kadar belli olması lazım. Peşin mi, taksitli mi, ne kadar
para verilecek bunlar bilinmeden alış veriş sahih olmaz.
Sual: (Saniye şaşmaz) diye saat satıyorum. Kimi beş saniye geri
kalıyor veya ileri gidiyor. Alıcı, geri getirince satışı bozmak caiz mi?
CEVAP
Saniye şaşmaz demek, muhayyer demektir. Gelen saatleri geri
almak lazım. Doğru olmayan sözü de söylememek gerekir.
Sual: İmal ettiğimiz malların bazılarında iyi, bazılarında kötü
malzeme kullanıyoruz. Hepsini aynı fiyattan satıyoruz. Günah oluyor mu?
CEVAP
Çürük iş yapmak ve yapılan bu hileyi gizlemek haramdır.
Helâl rızık ve helâl iş
Sual: İşinin uygunsuzluğu sebebiyle, rızkının helâl olup
olmadığından şüphe eden birisi ne yapmalıdır?
CEVAP
Helâl rızık ve helâl bir iş için dua etmelidir. Peygamber efendimiz
şöyle dua ederdi:
(Cebrail aleyhisselam şu iki duayı bildirdi: Allah’ım, bana helâl
rızık ve salih iş nasip eyle!) [Hâkim]
Kötü meslek
Sual: (Avukat, haksızı da savunmak, yalan söylemek zorundadır,
onun için avukat olmak günahtır) deniyor. Avukat olmak günah mıdır?
CEVAP
Avukat olmak günah değildir. Her meslekte gayri meşru iş yapılırsa
günah olur.
Haksızlığı savunmakla, suçluyu savunmak farklıdır. Diyelim biri trafik
kazası yaptı. Suçu, mesela üç ay hapis olsa, ama savunmasını
yapamasa, yanlış anlatsa bir yıl hapis cezası alabilir. Avukat, bu suçun
cezası üç aydır diyerek gerekli savunmasını yapar. Üç ay ceza alırsa hak
etmiş olduğu cezayı alır, mağdur duruma düşmez. Avukat burada
suçluyu değil hakkı ortaya koymaya çalışır. Avukatlığın sınırını aşıp
yalanı savunan da olur, suçluyu suçsuz çıkarmaya çalışan da olabilir. Bu
her meslekte olur. Doktor, hasta olmayan adama rapor veremez mi?
Bundan dolayı doktorluğu suçlamak yanlış olur. Memur rüşvet alıp,
rüşvet verenin işini kolayca yapabilir. Kabahat memurlukta mı, yoksa
131
www.dinimizislam.com
rüşvette mi?
Neticede avukat iyi iş de yapar, kötü iş de. Hâkim de öyle, öğretmen
de öyle. Suçu mesleğe bulmamalı, suçu o işi yapan yamuk adama
bulmak gerekir.
Ticarette ihsan
Sual: Ticarette ihsan ne demektir, nasıl olur?
CEVAP
Ticarette adaletle hareket eden, kendi sermayesini kurtarmış olur.
Fakat kâr, ihsan edenedir. Aklı olan, ahiret kârını kaçırmaz. İhsan,
emredilmeyen iyiliği yapmaktır. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(İhsan edenlere Allahü teâlânın rahmeti elbette çok yakındır.)
[Araf 56]
Ticarette ihsan altı türlü elde edilir:
1- Müşteri, piyasayı bilmediği için veya malı beğendiği için yahut bu
mala fazla ihtiyacı olduğu için, çok kâr vermeye razı olsa bile çok kâr
istememelidir! Yüksek fiyatla satıp, bir kimseyi aldatmamalıdır!
Sırri-yi Sekâti hazretleri, % 5’ten ziyade kâr istemezdi. Bir kere, 60
altınlık badem içi almıştı. Badem fiyatı ansızın yükseldi. Sırri-yi Sekâti
hazretleri, badem satmak için gelen dellâla dedi ki:
- Bademi 63 altına sat!
- Bugün bu kadar badem 90 altın ediyor.
- Ben yüzde beşten fazla kâr almam. Âdetimi ve kararımı
değiştirmem.
- Ben de bir dellâl olarak, senin malını, rayiçten aşağı fiyatla satmam.
- Ben de salih bir satıcı olarak yüksek fiyatla satılmasına asla razı
olmam.
İşte ihsan böyle olur.
Din büyüklerinden Muhammed bin Münkedir hazretleri, çeşitli kumaş
satardı. Kimisinin metresi beş altın, kimisinin, on altın idi. Bir gün, kendisi
yok iken, çırağı, bir köylüye, beş altınlık kumaşı, on altına satmış. Kendi
gelip, haber alınca, akşama kadar köylüyü aradı. Köylüyü bulunca, (Bu
kumaş beş altından fazla etmez) dedi. Köylü, (Ben bunu, seve seve
aldım) deyince, (Ben kendime uygun görmediğimi din kardeşime de
uygun görmem. Ya satıştan vazgeç, ya beş altını geri al, yahut gel, on
altınlık kumaştan vereyim) buyurdu. Köylü beş altını geri aldı. Köylü, (Bu
mert zat kim?) diye sorunca, (Muhammed bin Münkedir) dediler. Bu ismi
duyunca, (Sübhânallah! Bu, öyle kimsedir ki, çölde susuz kalınca yağmur
duasına çıkıp, onun adını söylediğimiz zaman rahmet yağar) dedi.
132
www.dinimizislam.com
Büyüklerimiz az kârla, çok iş yapar, bunu daha bereketli bulurlardı.
Hazret-i Ali, Kufe şehri çarşısında dolaşarak, (Az kârı red etmeyiniz!
Çok kârdan mahrum kalırsınız!) buyururdu. Eshab-ı kiramın
büyüklerinden Abdurrahman bin Avf’a, o büyük serveti nasıl kazandın?
dediler. Çok az kâra da razı oldum. Hiçbir müşteriyi boş çevirmedim.
Hatta bir gün, bin deveyi sermayesine satmıştım. Yalnız dizlerindeki ipleri
kâr kalmıştı. Her ip, bir dirhem gümüş değerinde idi. O gün develerin yem
parasını ben vermiştim. Kazancım ise, bin dirhem olmuştu, buyurdu.
Alış-verişte malın kusurunu gizlemek zulümdür. İtimat edene hile
yapmak daha çirkindir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Satıcıya itimat eden müşteriden fazla para almak haramdır.)
[Taberani]
2- Fakirin malını fazla para ile almalıdır! Mesela dul kadınların
eğirdiği ipliğine, çocukların sattığı meyvelere çok para vermelidir! Bu
suretle çalışanlara yardım etmek, sadaka vermekten daha sevaptır.
Böyle yapan Peygamber efendimizin duasına mazhar olur. Hadis-i şerifte
buyuruldu ki:
(Alış-verişte kolaylık gösterene Allahü teâlâ merhamet eylesin!)
[İ. Gazali]
Zenginden mal alırken aldanmak sevap değildir. Malı zâyi etmektir.
Pazarlık edip ucuza almalıdır!
Hazret-i Hasan ve hazret-i Hüseyin, her aldıklarında pazarlık eder,
ucuz almaya uğraşırlardı. Kendilerine, (Bir günde binlerle dirhem sadaka
veriyorsunuz da, bir şey satın alırken niçin uzun pazarlık ederek
yoruluyorsunuz?) dediklerinde, (Verdiklerimizi Allah rızası için veriyoruz.
Ne kadar çok versek yine azdır. Fakat, alış verişte aldanmak, aklın ve
malın noksan olmasıdır) buyururlardı.
3- Biraz ucuza satmalıdır. İhsanın en kıymetlisi fakirlere, peşin sattığı
fiyatla veresiye vermektir. Parası, malı olmayanın borcunu uzatmak,
zaten vaciptir. İhsan değil, adalet ve vazifedir. Fakat, malı olup da, ziyan
ile satmadıkça veya muhtaç olduğu bir şeyi satmadıkça, ödeyemiyecek
bir halde olanların ödemesine zaman vermek ihsandır ve büyük
sadakadır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kıyamette günahı çok bir kimseyi hesaba çekip derler ki:
- Sen dünyada hiç iyilik yapmadın mı?
- Hayır, yalnız çırağıma, (Fakir olan borçluları sıkıştırma! Ne
zaman ellerine geçerse, o zaman vermelerini söyle! İstediklerini yine
ver, boş çevirme) derdim.
Allahü teâlâ, (Ey kulum, bugün sen fakir, muhtaçsın. Sen dünyada
133
www.dinimizislam.com
benim kullarıma acıdığın gibi, bugün ben de sana acırım) buyurup o
kulu affeder.) [Müslim]
Yine hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir Müslümana, Allah rızası için ödünç veren kimseye, her gün
için sadaka sevabı verilir. Fakirden, alacağını çabuk istemeyene, her
gün için malın hepsini sadaka vermiş gibi sevap verilir.) [Hakim]
Büyüklerimizden öyle kimseler vardı ki, borcun getirilmesini arzu
etmezdi. Her gün, o malı sadaka vermiş gibi sevap kazanmayı tercih
ederlerdi. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki,
(Sadaka için on sevap, ödünç için ise onsekiz sevap vardır.
Çünkü, borç, ihtiyacı olana verilir. Sadaka belki, ihtiyacı olmayanın
eline düşebilir.) [Taberani]
4- Borç ödemekte ihsan, istemeye vakit bırakmadan, önce vermektir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ödünç alan, iyice ödemeyi niyet ederse, borcunu ödemesi için,
melekler dua eder.) [İ.Ahmed]
Malı olduğu halde, borcunu ödemeyi bir saat geciktiren zalim olur.
Namaz kılarken de, oruç tutarken de, her an, lanet altında bulunur. Borç
ödememek öyle bir günahtır ki, uykuda bile durmadan yazılır.
5- Alış veriş ettiği kimse pişman olursa, yapılan satıştan
vazgeçmelidir! Çünkü çok sevaptır ve ihsan etmektir. Hadis-i şerifte
buyuruldu ki:
(Bir kimse, [karşısındaki pişman olunca] alış verişi fesheder, malı
geri alırsa, Hak teâlâ onun günahlarını affeder.) [Hakim]
6- Fakirlere veresiye verip, parası olmayandan, istememelidir!
Fakirler için defter tutmayan, getirenden alıp getirmeyenden istemeyen
eski salih esnaflar gibi olmaya çalışmalıdır!
Ticari terimler
Sual: Aşağıdaki ticari terimlerin manalarını karşılarına yazarsanız
memnun olurum.
CEVAP
Bey = Satmak
Şira = Satın almak
Bey ve Şira = Alış veriş
İcab-Kabul = Alıcı ve satıcıdan, razı olduğunu hangi önce söylerse
buna icab, ikincisinin sözüne kabul denir.
Bayı = Satıcı
Semen = Bedel, meblağ, satılan malın karşılığı, fiyatı.
134
www.dinimizislam.com
Mebi = Satılan mal
Selem satışı = Fiyatı peşin olup, mal veresiye olan satıştır.
Ayn = Kendinde bulunan mal (veya hazır, mevcut olan mal)
Deyn = Kendinde bulunmayan mal (veya hazır olmayan mal)
Mütekavvim mal = Kıymetli mal.
Mütekavvim mal, kullanması mubah ve mümkün olan maldır.
Müslümanlar için, şarap, domuz ve Besmelesiz kesilen hayvan veya leş,
denizdeki balık (Kıymetli mal) değildir. Bir buğday dânesi kıymetli ise de,
mal değildir.
Alış verişin sahih olması için, semenin de mebinin de mütekavvim
olması lazımdır.
Bâtıl alış veriş = Aslı da sıfatı da İslamiyet’e uygun olmayan satıştır.
Fâsid alış veriş = Aslı İslamiyet’e uygun, fakat sıfatı uygun değildir.
Sahih alış veriş = Aslı ve sıfatı İslamiyet’e uygun olan satış.
Mekruh alış veriş = Aslı ve sıfatı İslamiyet’i uygun ise de, kendisine,
İslamiyet’in yasak etmiş olduğu bir şey karışmış olan satış.
Mevkuf alış veriş = Aslı ve sıfatı sahih ise de, başkasının hakkı
karışan satış.
Vefa ile satış = Alıcı ve satıcının, satıştan vazgeçmek hakkı bulunan
satış.
Karz-ı hasen = Ödünç vermek
Alış verişte muhayyerlik = Satıcı veya Müşterinin alış verişten
vazgeçebilmek hakkı
Misli mal = Çarşıda aynı evsafta benzeri bulunan, fiyatları aynı olan
mal.
Kıyemi mal = Çarşıda benzeri bulunmayan, bulunsa da fiyatları
farklı olan mal.
Gaben-i fahiş = Çok aldanmak
Gaben-i yesir = Az aldanmak
Lukata = Yerde bulunup, sahibi belli olmayan mal.
Vade farkı istemek
Sual: Alış verişte vade farkı istemek caiz mi?
CEVAP
Bir malı peşin ucuz, veresiye veya taksitle pahalı satmak caizdir.
Vade farkı istemek ise caiz değildir. Vadeli satışla, vade farkı ayrı
şeylerdir. Mesela 10 milyon liralık malı, ihsan ederek, 5 milyon liraya
satmak caiz olduğu gibi, vadeli veya vadesiz olarak 15 milyon liraya
satmak da caizdir. Fakat vadesi dolduktan sonra, ödenemeyen aylar için
135
www.dinimizislam.com
vade farkı almak caiz olmaz. Ancak müşteri borcunu verinceye kadar,
paranın değeri düşse, malın satıcı tarafından satıldığı gündeki değeri
istenebilir. Diyelim ki, satılan mal karşılığı olan 40 milyon lira ile o zaman
bir altın lira alınabildiği halde, şimdi paranın değeri düştüğü için aynı
kıymette altın alınamıyorsa, mesela bir altın 80 milyon lira olmuşsa,
müşteriden bir altın veya o değerde para istemek caiz olur. Böyle
yapmakla vade farkı alınmamış, satılan malın değeri istenmiş olur. Satıcı
zarara uğramadığı gibi, müşteri de fazla para ödememiş olur. Bu, imam-ı
Ebu Yusuf’un kavlidir. (Redd-ül-muhtar)
Sual: Birinin çok acil paraya ihtiyacı var, etrafındakilerden de borç
para da bulamıyor. Bu kişi arabasını 10 milyara satarak aynı anda 12
milyara vade ile geri alıyor. Bu caiz midir?
CEVAP
Caiz değildir. Eğer arabayı peşin 10 milyara satar, birkaç gün sonra,
12 milyara taksitle geri alırsanız bu faiz olmaz. Ama anlaşmalı değil bu.
Tam İlmihal’de şöyle bir bilgi var:
Faiz günahından kurtulmak için (Iyne) yolu ile de ödünç vermek caiz
olur. İbni Âbidin (Sarf) ve (Kefalet) sonunda buyuruyor ki:
Iyne satışında zengin on lira değerindeki malı fakire mesela 12 liraya
veresiye satar. Fakir, malı alıp, başkasına, peşin on liraya satarak, on lira
almış olur. Zengine 12 lira borçlu olur. İmam-ı Ebu Yusuf’a göre caizdir.
Iyne, bir malı veresiye satıp, bunu aynı mecliste, bu müşteriden
peşin ve ucuz satın almaktır. İkinci fiyat peşin olduğu için, böyle satışa,
(Iyne satışı) denildi. İki fiyat, önceden kararlaştırılıp şart edilirse, sözbirliği
ile haramdır. Önceden şart edilmezse, Şâfi’ide caiz olur. Müşteri, bu malı
aynı mecliste, başkasına satarsa, caizdir. (Hadika, Berika)
Sual: Ben her zaman 800 milyona peşin satılan bir malı veresiye 1
milyara alıyorum. Bir arkadaş, sana 800 milyon vereyim git peşin al,
oraya vereceğin 1 milyar liralık çeki, bana ver dedi. Bu caiz olur mu?
CEVAP
Kitaplarda diyor ki:
Zengin on bin lira değerindeki malı fakire mesela 12 bin liraya
veresiye satar. Fakir, malı alıp, başkasına, peşin on bin liraya satarak, on
bin lira almış olur. Zengine 12 bin lira borçlu olur. Bu şekildeki satış
caizdir.
Yine kitaplarda diyor ki:
Zengin, bin lira ödünç isteyen fakire, bir malı 2 bin liraya veresiye
satar. Sonra arkadaşı Ali'yi gönderir, Ali de kendi için o malı fakirden bin
liraya peşin alır, ama parasını henüz vermeden, o malı, zengine bin liraya
136
www.dinimizislam.com
satar, parasını fakire vermesini söyler. Zengin de, bin lirayı fakire öder.
Günü gelince fakirden iki bin lirasını ister. Böyle satışa, Resulullah
efendimiz izin vermiştir. (Kadihan)
Bu ifadelere göre, o arkadaştan 800 milyonu almak için, bir
tükenmez kalemi veya başka bir malı ona 800 milyona peşin satarsınız.
800 milyonu fabrikaya götürüp malınızı alırsınız. O arkadaş da, bir
tükenmez kalemi veya başka bir malı size bir milyara veresiye satar.
Fabrikaya vereceğiniz bir milyarlık çeki o arkadaşa verirsiniz. Günü
gelince arkadaşa bir milyar ödersiniz. Böylece faizden kurtulmuş
olursunuz.
Sual: Bir malın peşin fiyatı 7 milyar, on ay taksitle alırsak 10
milyardır. Bir tüccar diyor ki, ben sana 7 milyar vereyim git malı al. 12 ay
taksitle bana 10 milyar ödersin diyor. Bu uygun mu? Uygun değilse nasıl
yapmalı?
CEVAP
Bu faiz olur. 7 milyarlık malı peşin 10 veya 12 milyara alsan caiz olur.
Zaruretsiz faize bulaşmamalı. Şöyle olursa faize bulaşmaz. Tüccar gidip
o malı peşin alır. Veresiye size 10 milyara veya daha fazlasına satabilir.
Bunun hiç mahzuru olmaz. Ayını uzatabilir, kısaltabilir. İstediği şekilde
yapabilir. Parayı faizle veremez. Her işimizi dine uydurmalıyız. Dini
kendimize uydurmamalıyız.
Sual: Bir malı vadeli satarken, gecikme cezası da koymak caiz olur
mu?
CEVAP
Caiz olmaz, faiz olur. Fakat, borcun satış zamanındaki altın
üzerinden değeri belirlenip de, (Vadesinde ödenmezse, alacağımızı altın
üzerinden isteriz) denirse, o miktarı istemek caiz olur.
Belirsiz taksitle satış
Sual: Taksitleri belirlemeden, bir yılda ara sıra ödemek şartıyla mal
satmak caiz midir?
CEVAP
Caizdir, çünkü zaman bellidir. Bir yıl sonra ödenmesi gerekiyor.
Zengin olmak ve iflas etmek
Sual: Bir öğretmenin, bir avukatın, bir doktorun beş on yıl kadar bir
zamanda holding sahibi olacak kadar zenginleşmeleri, daha sonra
borsada bile işlem gören bu şirketlerin zarar edip iflas etmesi nasıl
mümkün olur? Demek istediğim şu: Hırsızlık yapmadan zengin olunmaz
ve zengin bir şirket de, bir dalavere olmadan batmaz. Bu görüşlerim
137
www.dinimizislam.com
gerçek değil midir?
CEVAP
Zengin olmak için illa diploma veya herhangi bir meslek sahibi olma
şartı yoktur. Yani zengin olmak için illa ilkokul mezunu olmak veya
üniversite mezunu olmak diye bir şart yoktur. Meslek olarak da öyle.
Keresteci olan muhakkak zengin olur da, mermerci olan zengin olamaz
diye bir kural yoktur. Türkiye’nin iki büyük zengini Koç ve Sabancılara
bakın, ne tahsil yönünden, ne de meslek yönünden, emsali olup da
zengin olmayanlardan farkı yoktur.
Zengin olan herkesin gayri meşru yoldan zengin olduğunu söylemek
çok yanlıştır. Adam hisse senetleri ile zengin olur, işleri rast gider zengin
olur. Zengin olmanın yolları çoktur. Miras kalır zengin olur, piyango çıkar
zengin olur, define bulur zengin olur. Bir buluş yapar zengin olur. Olur da
olur. Microsoft ve Google sahiplerinin kısa zamanda dünya çapındaki
zenginliği ise herkesin malumudur. Zengin olmanın dinle de alakası
yoktur.
Kazanmasını ve harcamasını yani hesabını kitabını bilerek çalışan
herkes zengin olabilir, olmayabilir de. Çalmakla insan muhakkak zengin
olmaz. Piyasada hırsız dolu, hemen hepsi de fakirdir. Zengin olmayı
hırsızlığa bağlamak servet düşmanlığı veya başka bir art niyetin
ürünüdür.
Bir diğer husus da, her şirket her zaman kâr edecek diye de bir kaide
yoktur. Kâr ettiği zaman da olur, zarar ettiği zaman da. Osmanlı devleti
bile dünyaya hakim iken yıkıldı. Kemal de zeval de insanlar içindir. Her
şirketin iyi kötü durumları olabilir. Kâr etmesini veya zarar etmesini gayri
meşruluk ile suçlamak normal bir durum değildir.
Herhangi bir Holding ve buna bağlı şirketler borsada işlem görürse,
bu şu demektir:
(Bu şirketlerin A' dan Z' ye kadar her şeyleri devletin bilgisi ve
kontrolü dahilindedir. Gelirleri, giderleri bellidir, yani her şeyi belgelerle
sabittir. Haksız kazanç sağlayan hemen belli olur, devlet ensesine
yapışır.)
Bunların istisnaları olmaz mı? Elbette olur. Ama istisna kaideleri
bozmaz.
Kredi çekmek ve kredi kartı kullanmak
Sual: Banka kredisi ile ev ve araba almak caiz midir?
CEVAP
Zaruret olmasa da, ev nafakadan olduğu için, evi olmayanın kredi ile
138
www.dinimizislam.com
ev alması caiz olur, fakat zaruretsiz, araba veya ticaret için, kredi
çekmemelidir. Dosya masrafı diye bir miktar para alınarak, faizsiz kredi
veriliyorsa, böyle verilen krediyi de almak caiz olur.
Sual:Her türlü alış verişte, kredi kartı kullanmak caiz midir?
CEVAP
Kredi kartı kullanmak caizdir. Kredi kartı ile bir malı taksitle daha
pahalı almak da caizdir. Zaruretsiz kredi kartından nakit çekip faiz
ödemek caiz değildir. Bir de, zaruret olmadıkça, kredi kartı borcunu
vaktinde ödemeyip, kalanı için ceza ödemek caiz olmaz. Bunun gibi
elektrik, su faturalarını da ödemeyip ceza vermek caiz değildir. Para
bulamamışsa veya unutarak geciktirmişse günah olmaz.
Faizle kredi çekmek
Sual: Ev ve yiyecek gibi nafakaya dahil olan işler hariç, zaruretsiz
kredi çekip faiz ödemek caiz olmuyor. Nafakaya dahil olmayanların caiz
olması için bir yol, bir çare yok mudur?
CEVAP
Zaruret olunca faizle de kredi çekmek caiz olur; çünkü (Zaruret,
haramları mubah kılar) buyuruluyor. Öyle bir iş var ki, zarurete girer mi,
girmez mi, bilemiyoruz. Bunun için, faizsiz para almanın birkaç yolu
şöyledir:
1- Günümüzde kredi kartıyla alış veriş yapılıyor. Bir mal, taksitli
olarak kredi kartıyla 500 liraya alınmışsa, 450 liraya başkasına bu malı
satabiliriz.
2- Kredi kartıyla bir altını taksitli olarak 320 liraya almışsak, başka
kuyumcuya peşin olarak 300 liraya satabiliriz.
3- Bankadaki görevli veya katılım bankalarındaki görevli, tahakkuk
edecek faiz için, muamele masrafı, işlem ücreti gibi bir şey derse yine
faizsiz alınmış olur.
4- Araba, iş yeri, makine gibi bir şey alırken, katılım bankası veya
diğer herhangi bir banka, almak istenilen şeyi kendisi alıp vadeli olarak
daha pahalı satarsa, mesela 100 liralık malı, 150 liraya satarsa, faiz
olmaz, caiz olur.
Yani dinimize uymak isteyene, bir çare bulunur.
Nafaka ve faiz
Sual: Din kitaplarında, (Nafaka; yiyecek, giyecek ve meskendir) diye
bildiriliyor. Bunların birisini temin edemeyen bir kimse, zaruret karşısında,
faizsiz ödünç bulamazsa, nafakasını temin edecek miktarda faizle borç
para alması caiz olur mu?
CEVAP
139
www.dinimizislam.com
Evet, zaruret olunca nafaka için caiz olur. (Eşbah şerhi Uyun-ülbesair)
Araba almak
Sual: Günümüzün şartlarında, banka kredisiyle araba almak caiz
midir?
CEVAP
Günümüzün şartlarında, İstanbul gibi büyük şehirlerde, Müslümanın
kendisini ve ailesini günahtan korumak için, araba almak şart olur; çünkü
haramdan kurtulmaya çalışmak farzdır. Haram işleme tehlikesi yoksa
araba alması gerekmez. Zaruret olunca bankadan kredi çekmek de caiz
olur. Önemli olan arabanın zaruret olup olmadığını tespit etmektir.
Kredi kartı puanı
Sual: İki veya daha fazla ortaklı şirketlerde, aktif olarak çalışan veya
arka planda olan ortaklar, şirketin belirlediği oranda maaş alıyorlar.
Şirketin kâr ve zararına ortak oluyorlar. Ortaklardan biri kendi adına veya
şirket adına düzenlenmiş olan banka veya şirket kredi kartını, şirkete mal
tedariki için kullanıyor. Bu kartlarla harcamalarından dolayı puan adı
altında, nakit para veya belli alış veriş karşılığında yine puana endeksli
uçak bileti veya şu kadar şu mekânda tatil gibi değişik menfaatler veriyor.
Bu alınan menfaatler, şirkete mi aittir, yoksa kredi kartı sahibine mi? Bir
de, şirketin ortaklarından birine veya çalışanlarından birine, firmalardan
çeşitli hediyeler geliyor. Bu hediyeler şirkete mi aittir, yoksa hediye
gönderilen kimseye mi aittir?
CEVAP
Kredi kartıyla şirkete alınan mallardan elde edilen menfaatlerin ve
şirketi temsilen aldığı hediyelerin hepsi şirketin hakkıdır. Çalışan veya
ortaklarından biri, ben kendi kredi kartımla aldım veya hediye benim
adıma geldi diyerek bu hediyeleri kendi alırsa, şirkete hıyanet etmiş olur.
Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Allahü teâlâ, buyuruyor ki: Ortaklardan birisi, diğerine hıyanet
etmediği müddetçe, ben iki ortaktan üçüncüsüyüm. Hıyanet ederse
aralarından çekilirim.) [Ebu Davud]
Bir ortaklıktan Allahü teâlâ çıkarsa, oraya şeytan girer ve o şirkette
huzursuzluklar başlar. Bu hediyeler benim gayretimle geldi, bu puanlar
benim kredi kartıma aittir diyerek sahiplenmeye çalışmaktan çok
sakınmalıdır.
Kredi kartının hediyeleri
Sual: Kredi kartı kullanınca verilen hediye puanları, telefon
kontörlerini kullanmak caiz midir?
140
www.dinimizislam.com
CEVAP
Evet, bir mahzuru yoktur.
Katkı ve öğrenim kredisi
Sual: Katkı kredisi ve öğrenim kredisi isimleriyle verilen düşük faizli
öğrenci kredisini almak caiz midir?
CEVAP
İhtiyaç varsa caizdir.
Habersiz şeker almak
Sual: Tam İlmihal’de deniyor ki:
Dürret-ül-beyda kitabında diyor ki, (Yemeğe çağrılan kimseye,
malımdan istediğin kadar ye ve al ve dilediğine ver, hepsi helal olsun
denilse, yedikleri helal olur. Aldıkları ve başkasına verdikleri helal olmaz.
Çünkü, miktarı bilinmeyen yemeğin yemesini helal etmek caizdir. Fakat
miktarı bilinmeyen malı almak için vekil etmek ve meçhul ve ayrı olarak
teslimi mümkün olan malı ayırmadan hediye etmek sahih değildir.)
Bir arkadaş, odasına lokum, şeker koymuş, yanına da, teklifsiz
yiyebilirsiniz diye bir yazı da yazmış. Oruçlu falan oluyoruz veya evdeki
çocuklara da götürmek istiyoruz, kendi yiyeceğimiz bir lokumu veya bir
şekeri habersiz alsak günah olur mu?
CEVAP
Orada yemeğe izin verilmiş, kendisi yokken götürmeye izin verdiğini
yazsa bile buna yetkisi olmuyor. Ancak gözü önünde alırsa veya şu kadar
şeker alıyorum diye sayısını bildirirse, o zaman almasında mahzuru
olmaz.
Rızkın mahiyeti
Sual: Rızk nedir? İnsanın yediği şeyler mi, yemedikleri de dahil
midir? İnsanın rızkı zamanla artıp çoğalır mı? Çalışmadan da rızk gelir
mi?
CEVAP
Rızkın birkaç anlamı var:
1- Rızk denince yiyecek içecek şey anlaşılır. Çoğulu da erzaktır,
rızıklar demektir. İnsanlar rızk denince bunu anlarlar.
2- Rızk, sadece yiyip içilen ve kullanılanlardır. Yiyip içilmeyen ve
kullanmayan rızk sayılmaz. Fazla kazanç, malı arttırır; ama, rızkı
arttırmaz. Rızk, mukadderdir. İki hadis-i şerif meali:
(Hiç kimse rızkını bitirmeden ölmez.) [Hâkim]
141
www.dinimizislam.com
(Hiç kimse, nasibinden fazla rızka kavuşamaz. Rızkına kavuşup
yemedikçe de ölmez. İstemese de rızkı kendisine verilir.) [Hakim]
3- İnsana faydası olan maddi ve manevi her şey rızktır. Bir âyet-i
kerime meali:
(Dünya hayatında onların geçimliklerini [maddi, manevi bütün
rızklarını] aralarında biz taksim ettik.) [Zuhruf 32]
İnsanlar, İslamiyet'i terk ettikleri için, yani Allahü teâlânın emirlerine
ve yasaklarına uymadıkları için ve İslam dininin gösterdiği rahat ve huzur
yolundan ayrıldıkları için, dünyada bereket kalmadığı gibi maddi ve
manevi rızklar da azaldı. Bir âyet-i kerime meali:
(Beni unutursanız [maddi ve manevi] rızklarınızı kısarım.) [Taha
124]
Bunun için, iman rızkı, ilim rızkı, kalbin rızkı, mal rızkı, rütbe rızkı,
evlat rızkı, sıhhat rızkı, gıda rızkı, insanlık ve merhamet rızkı ve daha
nice rızklar azaldı. Bu rızkların hepsi dünya yaratılmadan önce, ezelde
taksim edilmiştir. Kalbin rızkı dini ilimdir. Namaz manevi bir rızktır.
İnsanların ve hayvanların ecelleri ve nefeslerinin sayısı belli olduğu
gibi, her insanın bedeninin ve ruhunun rızkları da bellidir. Rızk hiç
değişmez, azalıp çoğalmaz. Kimse kimsenin rızkını yiyemez. Kimse
kendi rızkını yemeden, bitirmeden ölmez. Rızk, maaşa, mala, çalışmaya
bağlı değildir. Ama yine rızk için çalışmak dinimizin emridir.
İnsanlar beşe ayrılır
İnsanlar rızkı kazanmada inanç yönünden beşe ayrılır:
1- Rızkın yalnız çalışmaktan geldiğine inanır. (Kâfirler)
2- Rızkın hem Allah’tan, hem de çalışmaktan geldiğini sanır.
(Müşrikler)
3- Rızkın Allah’tan geldiğini bilir; ama rızkı verir mi vermez mi endişe
içindedir. (Münafıklar)
4- Rızkın Allahü teâlâdan geldiğine inanır ama, çalışırken Allah’a asi
olur. (Fâsıklar)
5- Rızkın Allah’tan geldiğine ve çalışmanın, sebebe yapışmak
olduğuna inanır. Çalışırken, Allahü teâlâya asi olmaz, haram işlemez.
(Salih müminler)
Hak teâlâ buyurdu ki:
(Ya Musa, bir kimse kendine verdiğim nimeti benden bilip
kendinden bilmezse, nimetlerimin şükrünü eda etmiş olur. Eğer
rızkını kendi çalışması ile bilip, benden bilmez ise, nimetin şükrünü
eda etmemiş olur.)
Allah rızka kefildir
142
www.dinimizislam.com
Sual: Allah rızka kefil midir? Kefilse niye rızık için çalışılıyor?
CEVAP
Allahü teâlâ, herkesin rızkına kefildir. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Allahü teâlânın rızık vermediği, bir canlı yoktur.) [Hud 6]
Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Rızık için üzülme! Takdir edilen [ezelde ayrılmış olan] rızık seni
bulur.) [İsfehani]
Bir hadis-i kudsi de şöyledir:
Halaktüke li-nefsi, fela tel’ab,
Ve tekeffeltü, bi rızkıke fela tet’ab.
Manası: Seni kendim için yarattım, başka şeyle oyalanma! Kefil
olduğum rızık için endişelenme!
Allahü teâlâ rızka kefil; ama çalışmayı da emretmiştir. Çalışmak
rızkın gelmesine sebeptir. Çalışmadan rızık beklemek Allahü teâlânın
emrine aykırıdır.
Yer altı zenginlikleri
Sual: İmam-ı Beyhekî’nin bildirdiği bir hadis-i şerifte, (Rızkı, yerin
derinliklerinde arayın) buyuruluyor. Bu hadis-i şerif, acaba maden
aramayı mı bildiriyor?
CEVAP
Bilmiyoruz, maden olabilir, petrol veya doğal gaz olabilir. Ziraatta
toprağın iyi işlenmesi olabilir. Hepsi birden de olabilir. Bilmediğimiz başka
bir şey de olabilir. Kesin olarak şudur denilemez.
Helal ve haram rızık
Sual: Rızık nedir? Haram olan şeyler de rızka dâhil midir?
CEVAP
Yiyip içilen, kullanılan ve faydası görülen şeylerin hepsi rızıktır. Yiyip
içilmezse, kullanılmazsa ve faydası görülmezse, bizim malımız ve
mülkümüz olsa da rızka dâhil değildir. Diyelim ki, iki ekmek aldık, birini
yedik, birini yemeden öldük. Sadece yediğimiz rızıktır. Bir ev satın aldık,
içinde oturmadık veya kiraya verip parasını almadık, hatta parasını alsak
bile, o parayı harcayıp faydalanmadıysak, o bizim rızkımız değildir.
Rızık denince genelde yiyecek şeyler anlaşılır. Ev, giyim eşyası,
kullandığımız ve faydalandığımız her mal, haram veya helalden
kazanılmış olsun, rızıktandır.
Aklı esas alan Mutezile sapık fırkası, (Haram şey rızık değildir)
demişse de, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında, (Helal da, haram da
rızıktır) buyuruluyor. Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Elbette, hiçbir kul, takdir edilen rızkına kavuşmadıkça ölmez. O
143
www.dinimizislam.com
halde rızkınızı ararken güzel bir yol tutun, helali alın, haramdan
kaçın!) [Hâkim]
Rızkı düşünmek
Sual: Allah rızka kefil olduğuna göre, çalışmadan rızık beklemek caiz
midir?
CEVAP
Allahü teâlâ rızka kefildir, ama çalışmayı da emretmiştir. Çalışmak
rızkın gelmesine sebeptir. Çalışmadan rızık beklemek Allahü teâlânın
emrine aykırıdır. Rızık için çalışmayı sebep kılmıştır. Çalışmadan rızık
bekleyen, açlıktan ölebilir. Bu durum karşısında belki, (Hani Allah rızka
kefildi, rızıklar ezelde takdir edilmişti) diyen çıkabilir. Bu durumu Allahü
teâlâ ezelde biliyordu. Bu kul çalışmayacak ve açlıktan ölecek diye
kaderine yazılmıştır. Çalışmak rızkı artırmaz, ama rızkın gelmesine
çalışmayı sebep kıldığı için bu emre uymak şarttır.
İmam-ı Ahmed hazretleri nasihat isteyen birine buyurdu ki:
Hak teâlâ, senin ve bütün âlemin rızkına kefildir. Rızık için [emre
uyarak çalışıp tedbir aldıktan sonra] düşünmeye hiç lüzum yoktur, çünkü
Cenab-ı Hak tarafından bütün rızıklar taksim edilmiştir. Çalışarak,
hissene düşen rızka kavuşursun. Bir sadakaya on misli sevab verildiğine
göre, çalışana karşılığı verileceğine hiç şüphe yoktur. Cehennemde azap
yapıldığını bilen, günah işlemeye nasıl cesaret eder? Bütün işler, Hak
teâlânın takdiri iledir. Fakirim diye zenginlere haset etmenin, canını
sıkmanın hiçbir faydası olmaz. Bir hadis-i şerif meali:
(Hak teâlâ, çalışan bir kuluna az rızık verse, o kul da, isyan
etmeyip fakir hâline sabretse, Hak teâlâ, bu kulla iftihar edip,
meleklerine “Şahit olun, bu kulumun her lokmasına Cennet-i a’lada
bir köşk ve bir derece ihsan ederim” buyurur.) [İslâm Ahlâkı]
Tarla ve içindekiler
Sual: Bir tarla satın aldım. Tarlanın içinde ekin ve diğer ürünler var.
Bunları ben kullanabilir miyim?
CEVAP
Tarla satılınca, içindeki ekini de satılmış olmaz. İçindeki ürünleri
hemen toplaması gerekir. Eğer (ekini ile birlikte) diye satış yapılmış ise,
ekini de satılmış olur.
Değişmekte faiz
Sual: Faiz çeşitleri çok deniyor. Faiz için birkaç örnek verir misiniz?
144
www.dinimizislam.com
CEVAP
Faiz büyük günahtır. Bir âyet-i kerime meali:
(Allah, alışverişi helal, faizi haram kıldı.) [Bekara 275]
Bir hadis-i şerif meali:
(Faiz yedi büyük günahtan biridir.) [Buhari]
Faiz hakkında birkaç örnek verelim:
1- 5 gram altın ile, 6 gram altını değişmek faiz olur. 5 gram altın 5
gram başka ayar altınla değişilse birisi veresiye olursa yine faiz olur.
Veresiye olmazsa, anında verilip alınırsa faiz olmaz.
2- Komşudan ödünç 1 kilo tuz alsak, verirken, iki kilo veya yarım kilo
versek faiz olur. Yani biraz az veya biraz çok olmamalıdır.
3- Altı ölçek kalitesiz buğday verip 5 ölçek kaliteli tohumluk buğday
alınsa faiz olur. 5 ölçek buğdayın yanına başka cins bir mal mesela bir
kalem veya bir kitap konup birlikte satılırsa caiz olur.
4- Ortak bir malı, ölçmeden veya tartmadan göz kararı ile paylaşmak
faiz olur. Mesela miras taksim edilirken, buğday, zeytin, zeytinyağı gibi
ölçülüp veya tartılan ortak malları ölçmeden veya tartmadan hediye
etmek faiz olur. Ev ve ev eşyalarını hediye etmek caiz olur.
5- İki kişinin kirada bir evi olsa, kirasını bir ay biri, bir ay öteki alsa
caiz olmaz. Her ay alınan parayı ikiye taksim etmek gerekir. Altın günü,
dolar günü, TL günü veya başka bir mal günü yapıp, her seferinde birine
altın, Dolar, TL veya başka mal vermek caiz olmaz.
6- İki kişi, arabalarını, her biri kullanmak üzere, muayyen bir zaman
için değişseler faiz olur.
7- Bir kimse, on bin lira ödünç verse, alan da, sen de benim evimde
kirasız otur dese, yani ev kirasız para faizsiz dense, faiz olur. Paranın
faizi ile evde oturuyor. Bir hadis-i şerifte, (Fayda getiren ödünç faizdir)
buyuruluyor.
8- Bir altın ödünç alan, bir altın öder. Değeri değişti diyerek önceki
veya sonraki değerde kağıt lira veremez. Kâğıt para yerine altın da
veremez. Alacaklı kabul ederse caiz olur.
9- Ev, hayvan, elbise gibi misli bulunmayan şeyler ödünç verilmez.
Ariyet yani kullanılmak üzere verilir.
10- Bakkala 100 lira ödünç verip, mal aldıkça düşersin demek caiz
olmaz.
Faiz ile karıştırılmaması için caiz olanlara da birkaç örnek verelim:
1- Bir teneke kaliteli buğdayı, bir teneke kalitesiz buğdayla değişmek
caizdir.
2- 5 gram altını 5 gram başka ayar altınla peşin olarak değiştirmek
145
www.dinimizislam.com
caiz olur faiz olmaz.
3- Altını, kağıt para veya başka mal karşılığı veresiye pahalı da olsa
satmak caizdir, faiz olmaz.
4- Eski araba ile yeni arabayı veya kaliteli bir çanta ile kalitesiz
çantayı değişmek yani satmak caizdir. Biri üste para alırsa o da caizdir.
5- Ödünç verilen kağıt liranın zamanla değeri düşse, teslim ettiği
zamandaki kıymetinde altın olarak öder. Ölçülüp tartılan her şeyin
kıymetlerinin değişmeleri de böyledir. Mesela kilosu on lira olan fındıktan,
100 kilo fındık ödünç verilse, altı ay sonra, fındığın değeri 5 liraya düşse,
ya aynen fındığını verir veya teslim ettiği zamandaki değerinden altın
vermesi gerekir. Tersi de böyledir. Yani fındığın kilosu 15 liraya çıksa, ya
aynen fındığını verir veya teslim ettiği zamandaki değerinden altın
vermesi gerekir. Alacaklı razı olursa başka mal da verebilir.
Maç tahmini mekruh mudur?
Sual: TV’de bazı sporcular maç tahmini yapıyorlar. Bazı kimseler
bunların tahminine göre kumar oynuyorlar. Bunların tahmini kumara
sebep oluyor. (Harama sebep olan haram işlemiş olur) kaidesine göre
bu tahminler haram olmaz mı? Bir tarihçi, mekruh olur demiş. Doğrusu
haram mı, mekruh mu?
CEVAP
Bizim kıyas yapmaya yetkimiz yoktur. Din kitaplarında ne diyorsa o
nakledilir. Şeyhlik yapan bir hoca, (Üzümlerden şarap yapıldığı için üzüm
yetiştirmek haramdır) diyerek üzüm bağlarını söktürmüştü. Din
kitaplarında üzümden şarap yapılsa da üzüm yetiştirmenin hiç mahzuru
olmadığı bildiriliyor.
Başka bir hoca da, aynı mantıkla, bıçakla kaynanasını kesenler var
diye, bıçak imal etmek haramdır demişti. Halbuki din kitaplarında bıçak
imal etmenin mahzurunun olmadığı bildiriliyor.
TV’lerde çeşitli tahminler yapılabilir. Şu parti kazanacak şu parti
kaybedecek diye. Yahut dernek seçimlerinde şu aday kazanır öteki
kazanamaz diye tahminler yapılabilir. Bu tahminlere göre kumar
oynayanların çıkması, ötekilerinin tahminlerini etkilemez, onlara günah
olmaz.
Bir zamanlar Amerika’da kumar yasak edilmişti. Bütün tedbirlere
rağmen bunun önüne geçilemedi. Kahvede veya sokakta, iki kişi birbirine
para verip alıyor. Sivil polis bunları gözetledi, kumar oynadıklarını anladı
ama, ne ile oynadıklarını tespit edemedi. Sonra öğrenildi ki, yoldan geçen
arabaların numarası tek ise, biri diğerine para veriyor; çift ise, ötekinden
146
www.dinimizislam.com
alıyor. Arabada plaka bulundurmak kumara sebep oluyor diye plakayı
sökmek gerekmez. Bunun için din kitaplarında haram veya mekruh diye
bildirilmeyen şey için kendi aklına göre kıyas yaparak bu haramdır, bu
mekruhtur demek yanlış olur.
Ticarette ırk, din farkı olmaz
Sual: Ticaretle uğraşıyor, ithalat ve ihracat yapıyorum. Müşteriler
içerisinde her milletten insan var. İngilizlerle Yahudilerle ticaret yapılması
uygun değil deniyor. Böyle bir şey var mı?
CEVAP
Öyle bir şey yok. Dinimizde, ticarette ırk ve din ayrımı yoktur. Her
milletten, her dinden insanlarla alış veriş yapmakta, hatta onların işinde
çalışmakta mahzur yoktur.
Tarih boyunca Müslüman ülkelerdeki gayri müslimler, İslam
devletinin himayesinde gayet rahat idiler. Onların ne dinine karışılıyor, ne
de ibadet etmelerine mani olunuyordu. İstedikleri sanat ve ticaret ile
serbestçe uğraşıyorlardı.
Dinimiz, ilmi, sanatı, ticareti, ziraatı emretmiştir. Bir âyet-i kerime
meali:
(Allah, alış verişi helal, faizi haram kıldı.) [Bekara 275]
Dâr-ül-harbde, bir müslümanın, kazanmak şartı ile, kumar, faiz ve
sigorta yolu ile, para kazanmasının caiz olduğu, (Kuduri, Cevhere,
Vikâye, Hindiyye, Mebsut, Dürr-ül-muhtâr, Redd-ül-muhtâr) gibi
muteber eserlerde yazılıdır. Aynı husus Mecma’ul-enhür ve Dürer’de de,
(Lâ ribâ beynel müslimi vel harbiyyi fi daril harbi = Dâr-ül-harbde,
müslüman ile kâfir arasında faiz yoktur) hadis-i şerifi ile
bildirilmektedir. Çünkü, onların malını rızaları ile almak mubahtır. Ama
mallarına saldırmak, zorla almak caiz değildir.
Kilise tamirinde çalışmak da mekruh değildir. Zira, bu işin kendisi
günah değildir. (Bezzaziyye)
İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki:
Ücretle kâfirin şarabını taşımak, domuz çobanlığı yapmak, kilise
tamir etmek ve Hıristiyan’a zünnar [papaz kuşağı] gibi küfür alametlerini
satmak imam-ı a’zama göre caizdir. (Redd-ül-muhtar)
Eski hak dinlerde de kâfir ülkesinde çalışmak ve kâfire hizmet yasak
değil idi. Dinimizde de yasak değildir. Şimdiki Müslümanların Avrupa’ya
çalışmaya gitmesi gibi, Mekke müslümanları da Habeşistan’a hicret
etmişler, orada gayri müslimlerin işlerinde çalışmışlardı.
Yusuf aleyhisselam, Peygamber olduğu halde, kulların sıkıntıda
147
www.dinimizislam.com
olduğunu görüp, hükümet reisi kâfir iken, ona giderek vazife istedi.
Böylece, insanlara hizmet etti. O halde, kullara hizmet edeceğini bilen ve
bunu kendinden başka yapacak kimsenin bulunmadığını gören, bu
vazifeye bir zâlimin geçmesini önlemek ve Müslümanlara hizmet etmek
için, kâfir olan âmirden bile vazife istemelidir.
Peygamber efendimiz vefat ettiği zaman, bir demir zırh ceketi, otuz
kilo arpa için, bir Yahudi’de rehin bırakılmış bulundu. Hazret-i Ali de vefat
ederken, dünya malı olarak, geride Düldül adındaki, Resulullah
efendimizden kalan katırı ile, Zülfikar adındaki kılıcı ve mübarek gömleği
kalmıştı. Bunlar da, bir Yahudi’de rehin, yani ipotek idi.
Kâfirlerin yaptığı malları, ürettiği gıdaları, elbiseleri kullanmakta veya
onlarla ticaret yapmakta bir sakınca yoktur. Başta Peygamber efendimiz
olmak üzere, eshabı kiram ve 14 asır boyunca âlimiyle evliyasıyla bütün
Müslümanlar kâfirlerle ticaret yapmışlardır.
Mühayee ne demektir?
Sual: (Ev, tarla, zamanla veya mekân ile mühayee olunur) ne
demektir?
CEVAP
Mühayee, mülkiyeti ortak olan bir malın getirilerinin ortaklar arasında
bölüşülmesi demektir. Bunlar yani ev, tarla, hacimle ölçülmediği veya
tartılmadıkları için kendilerinden farklı faydalanmak faiz olmaz demektir.
Birkaç örnek verelim:
1- İki kişinin, farklı değerlerde ortak iki evi olsa, uyuşurlarsa, iyi evde
birisi, kötü evde ötekinin oturması caizdir.
2- Biri diğerinden kıymetli olsa da, ortak oldukları evde ortağın
birisinin oturması, diğerinin tarlayı ekmesi caizdir.
3- Ortak tek ev olsa, bir sene birisinin, öteki sene diğerinin oturması
caizdir. Tarla da bunun gibidir, bir sene birisinin, öteki sene diğerinin
ekmesi caizdir.
Sual: (Ağaç, yün, süt gibi ayn [misli, benzeri] olan şeylerde mühayee
olmaz. Eğer, bunları mühayee edip, hisselerinde hâsıl olan farkı
helalleşseler, yine helal olmaz) ne demektir?
CEVAP
Hacimle ölçülen veya tartılabilen şeyleri, ölçmeden paylaşmak faiz
olur demektir. Birkaç örnek verelim:
1- Bir ağaçtaki meyveleri bir yıl ortağın birisi, öteki yıl diğer ortağın
alması caiz olmaz. Her yılınkini eşit olarak paylaşmaları gerekir.
2- Meyve bahçesi varsa, ağaçlar çoksa, belli sayıdaki ağaçların
148
www.dinimizislam.com
meyvesini ortağın birisi, diğer ağaçtakileri de ortağın biri alamaz.
Hepsinin toplanıp bölüşülmesi gerekir.
3- İnek tek ise, ineği bir gün biri sağsa, öteki gün diğeri sağsa yahut
bir ay biri sağsa, bir ay öteki sağsa caiz olmaz. Her gün alınan sütün eşit
olarak paylaşılması gerekir.
4- İnekler, koyunlar çoksa, hayvanların bir kısmını biri sağsa,
ötekilerini de diğer ortak sağsa caiz olmaz. Her gün sağılan sütleri
ortakların her gün paylaşmaları gerekir.
5- Ortak olan koyunların yününü bir yıl biri, diğer yıl öteki kırkıp alsa,
caiz olmaz. Her yıl kırkılıp, eşit olarak ortaklar arasında paylaşılır.
6- Koyunların yarısının yününü birisi alsa, diğer yarısını da öteki
ortak alsa caiz olmaz. Hepsi kırkılıp, eşit olarak ortaklar arasında
paylaşılır.
7- Birkaç tarladan çıkan buğdayın veya başka mahsulün değerine
göre paylaşmak caiz olmaz. On teneke iyi buğday yerine ötekinin 11
teneke kalitesiz buğday alması caiz değildir. Kalitesiz de olsa eşit olarak
paylaşmaları gerekir.
Pazarlık sünnettir
Sual: Alış verişte pazarlık şart mıdır?
CEVAP
Şart değildir. İhtiyaç varsa pazarlık yapılır. Pazarlık sünnettir.
Alış verişte müslümanın aldanması caiz olmadığı gibi, aldatması da
caiz değildir. Üç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Müslümanı aldatan bizden değildir.) [İ.Rafiî]
(Bizi aldatan bizden değildir.) [Taberani]
(Aldatan Cennete giremez.) [Tirmizi]
Fakirlerin malını fazla parayla almalı, onları sevindirmeli; fakat
zenginden mal alırken aldanmak sevab değildir, kötüdür. Malı zayi
etmektir. Pazarlık edip ucuz almak lazımdır. Hazret-i Hasan ve hazret-i
Hüseyin, her aldıklarında pazarlık eder, ucuz almaya uğraşırlardı.
Kendilerine, (Bir günde birçok sadaka veriyorsunuz da, bir şey satın
alırken niçin uzun pazarlık ederek yoruluyorsunuz?) dediklerinde,
(Verdiklerimizi Allah rızası için veriyoruz. Ne kadar çok versek yine azdır;
fakat alışverişte aldanmak, aklın ve malın noksan olmasındandır)
buyururlardı. (Kimya-yı saadet)
Pazarlık etmek
Sual: Pazarlık sünnet olduğu için, biz şu fiyata verir misin desek,
satıcı razı olmazsa ne yapacağız?
149
www.dinimizislam.com
CEVAP
Pazarlık etmek demek, illa ucuza almak demek değildir. Şu fiyata
verir misin, demekle pazarlık edilmiş, sünnet yerine gelmiş olur.
Teayyün etmek
Sual: S. Ebediyye’de, (Semen, para tayin edilince, sahih olan
sözleşmelerde teayyün etmez. Yani söz kesilirken tayin edileni vermek
lazım değildir. Misli, benzeri verilebilir. Mehirde, nezirde [adakta] ve vekil
yapmakta da teayyün etmez. Emanet, hibe ve sadaka vermekte, şirkette
ve gaspta teayyün eder. Mebi her zaman teayyün eder) deniyor. Mehirde
11 Reşat altını vermeyi taahhüt etmiştik. Şimdi onun yerine, o değerde
başka mal, TL, Dolar, Euro vesaire verebilir miyiz?
CEVAP
Önce bu kelimelerin, alışveriş ilmindeki manasını bilmek gerekir.
Mebi: Satılan maldır. Mebi tayin edilir ve tayin edilince, teayyün eder.
Semen: Mebi’e karşılık verilmesi lazım olan mala, bedele, paraya
semen denir.
Tayin etmek: Söz kesilirken bu malın ayn olması demektir.
Teayyün etmek: Söz kesilirken tayin edilince, ayn olarak kalmak,
deyn haline dönmemek demektir. Teayyün eden malın kendisini vermek
lazımdır. Benzerini, hatta daha iyisini alması için müşteriyi zorlayamaz.
Teayyün etmeyen mal helak olursa, bunun yerine, cinsi, miktarı ve vasfı
aynı olan, benzeri verilebilir.
Ayn: Belli bir mal demektir. Bir ev, bir at, bir sandalye gibi kıyemî
olur veya yumurta gibi misli olan mal demektir.
Deyn: Alışverişte hazır olmayıp ayrı olarak, bulunduğu yeri
bildirilmeyen her türlü mala ve hazır ise de, ayrı olarak gösterilmeyen
kıyemî mal parçasına denir.
Mislî mal: Çarşıda aynı vasıflarda benzeri bulunan mal olup, fiyatları
başka olmaz. Ağırlıkla, hacimle ve uzunlukla ölçülenlerden fabrikada,
tezgâhta yapılan şeyler ve sayı ile ölçülenlerden aynı büyüklükte olanlar
böyledir. Aynı büyüklükte karpuz, yumurta mislî maldır.
Kıyemî mal: Misli olmayan mal, çarşıda benzeri bulunmayan,
bulunsa da fiyatları farklı olan maldır. Ev, elde dokunmuş halı ve elbise
kıyemî maldır.
Şimdi suali cevaplandıralım:
O kısmın başında, (Semen, para tayin edilince, sahih olan
sözleşmelerde teayyün etmez. Yani söz kesilirken tayin edileni
vermek lazım değildir) deniyor. Burada, teayyün etmez demenin ne
150
www.dinimizislam.com
demek olduğu açıklanıyor. (Teayyün etmez demek, tayin edileni vermek
şart değildir demektir) deniyor. Yani misli, benzeri de verilebilir demektir.
(Mehirde, nezirde ve vekil yapmakta teayyün etmez) deniyor.
Teayyün etmez demek, sözleşilenin aynısı vermek, aynısını yapmak şart
değildir demektir. Aynı değerde TL veya başka mal da verilebilir. İmkân
varsa aynısını vermek iyi olur.
Bunun gibi, insan, bir koyun adasa, istediği koyunu kesebilir. Birini bir
işe vekil yapsa, illa o işi ona yaptırması gerekmez, başka birini de vekil
edebilir.
Ödünçte bile, alacaklı kabul ederse, yerine başka bir mal verilebilir.
Emanette ise, tayin edilen teayyün etmiş olur. Yani cep telefonu
emanet edilmişse, aynısını vermek gerekir.
Mislî ve kıyemî mal
Sual: Kitaplarda, (Emanetçi, emanet edilen altın parayı aynen
geri verir. Kaybetmiş veya telef etmişse, benzerini veremez,
kıymetini öder. Bir altın lira gasp eden, bunu aynen öder. Bu yoksa
benzerini veremez, kıymetini öder) deniyor. Niye benzeri verilemiyor
da, kıymeti veriliyor?
CEVAP
Altın paraların biri eski veya yeni tarihli yahut antika olduğu için
değeri farklı olabilir. Bunun için, emanet edilenin aynısını vermek gerekir.
Benzeri de olsa, başka altın verilemez. Telef olduysa, kaybolduysa, yine
benzeri verilemez, çünkü benzerinin kıymeti farklı olabilir. Emanet edilen
altın paranın kıymeti, değeri ne ediyorsa onu vermek gerekir.
20 gram bilezik yerine, benzeri olan başka bilezik verilmez. Verilen
bileziğin ağırlığı 20 gramdan farklı olabilir. Eğer ağırlığı 20 gramsa, belki
ayarı değişiktir. Biri 22, öteki 18 ayar olabilir. Ayarı da, ağırlığı da aynı
olsa, bu sefer, işleme, işçilik farkı olur. Onun için emanet edilen altının
değeri ödenir.
Bir mal, ya mislî veya kıyemî olur. Mislî malı telef eden, benzerini,
kıyemî malı telef eden, değerini öder.
Mislî, çarşıda aynı vasıfta benzeri bulunan mal olup, fiyatları farklı
olmaz.
Ağırlıkla, hacimle ve uzunlukla ölçülenlerden fabrikada, tezgâhta
yapılan şeyler ve sayıyla ölçülenlerden, aynı büyüklükte olanlar, mesela
aynı büyüklükteki yumurtayla karpuz böyledir.
Kıyemî, çarşıda benzeri bulunmayan, bulunsa da fiyatları farklı olan
maldır. Uzunlukla ölçülenlerden tarla, elde dokunan halı, ev, dükkân, irili
151
www.dinimizislam.com
ufaklı olan karpuz kıyemidir.
İkisine de bir örnek verelim:
Fabrika imalatı olup, modeli de markası da aynı olan bir halıyı telef
eden, benzerini alıp verir, ama elde özel olarak dokunmuş bir halının
aynısı başka yerde olmadığı için, değeri neyse onu öder.
Ticaretin önemi
Sual: Bazı kimseler, (Ticaret, üçe aldığını beşe satmaktır. Bu da,
dinen pek uygun değildir) diyorlar. Ticaretle uğraşmak, tüccar olmak
uygun değil midir?
CEVAP
Dinimizde ticaret de, doğru tüccar da övülmüştür. Birkaç hadis-i şerif
meali şöyledir:
(Bereket ticarettedir.) [Ebu Davud]
(Rızkın dokuzu ticarette, biri de hayvancılıktadır.) [İbni Sa’d]
(Cennette ticaret olsaydı, manifaturacılığı emrederdim, çünkü
Ebu Bekir manifaturacıydı.) [Deylemi]
(En iyi kazanç, el emeğiyle kazanılandır. Ticaret de makbuldür.)
[Hâkim]
(Doğru tüccar, Peygamberler, sıddıklar ve şehidlerle beraberdir.)
[Tirmizi]
(Doğru tüccar, Kıyamet günü Arş’ın gölgesinde olacaktır.)
[Deylemi]
(Doğru tüccar, Cennetin hiçbir kapısında bekletilmez.) [İ. Neccar]
(En uygun kazanç şu tüccarındır ki, ticarette yalan söylemez,
sözünden dönmez, satarken malını övmez, alırken de [ucuza almak
için] kötülemez.) [Deylemi]
(Korkak tüccar mahrum kalır, cesur tüccar rızka kavuşur.)
[Kudai]
(Şu üç kimse, başka himayenin bulunmadığı Kıyamet günü,
Allah’ın himayesindedir:
1- Emin tüccar,
2- Âdil idareci,
3- Namaz kılmak için vaktin girmesini hararetle bekleyen kimse.)
[Hâkim, Deylemi]
Vakıf malı
Sual: Dükkânım daha önce vakfa aitmiş. Vakıf alınıp satılmadığına
152
www.dinimizislam.com
göre, kazancım helâl midir?
CEVAP
Vakıf statüsündeki vakıf, alınıp satılmaz ve mülk olarak kullanılmaz,
fakat sizinkinin sadece adı vakıftır. Bugünkü vakıfların durumu değişiktir.
Bugün çeşitli vakıflar kurulmuştur. Bunlar yardım teşkilatı olup, dinimizin
hibe ahkâmına tabidir. Yani bunlar yardım yerleridir, vakıf değildir. Vakıf
malı, vakfeden kimsenin koyduğu şartlara göre idare edilir. Dernekler,
yardım teşkilatları ise, başkanlarının emirlerine göre iş görür. Buradaki
paralar hibe edenlerden çıkmıştır. Orayı idare edenler, bu paraları çeşitli
hayır işlerine sarf edebilirler.
Bunların isminin vakıf olması, dinimizin vakıf hükmüne dâhil
edilmesine sebep olmaz. Mesela, melekler yiyip içmez, fakat bir kadının
ismi Melek ise, bu da yiyip içmeyecek denmez. Siz dükkânınızı
gaspetmediniz. Hak sahibisiniz. Müstahak olarak kullanmanızda dinen bir
mahzuru olmadığı İslâm Ahlâkı kitabında yazılıdır.
153

Benzer belgeler