2010-2011 Güz MUT 483 Geçmişte Çeviri ve

Transkript

2010-2011 Güz MUT 483 Geçmişte Çeviri ve
2010-2011 Güz
MUT 483 Geçmişte Çeviri ve Çevirmenlik
Yard. Doç. Dr. Cemal Demircioğlu
OKUMA PAKETİ
Avrupa – Asya çeviri geleneklerinde çeviri ve aktarım olgusu üzerine:
1. BRİTANYA GELENEĞİ
Ellis, Roger & Oakley-Brown, Liz (1998) “British Tradition” in Routledge Encyclopedia of
Translation Studies, Mona Baker (ed.). London and New York: Routledge, 333-347. Çeviren
Sevim Kılıç. (Yayımlanmamış Çeviri, Okan Ünv. Çeviri Yüksek Lisans Programı, Dünya Çeviri Tarihi
Üzerine Söylemler Dersi Çeviri Projesi, Dersi Veren: Prof. Dr. Saliha Paker).
Hiç kuşkusuz ki çok sayıda Britanya geleneği söz konusudur. Fakat bu girdide yalnızca, 5.yüzyıl
boyunca, bugünkü Hollanda, Danimarka ve Almanya’dan gelen istilacıların adanın orta
kesimlerine yerleşmesi ve buranın Kelt yerlilerini (ve sonrasında benzer şekilde sömürgesi
İrlanda’yı) adanın batı ve kuzey sınırlarına sürmesiyle birlikte gelişen gelenek ayrıntılarıyla ele
alınmaktadır. İstila ve sömürü bu adaların dilsel ve kültürel durumlarını neredeyse baştan beri
belirlemiş ve çeviri de bu süreç boyunca etkin bir rol oynamıştır. Gelişlerinden itibaren, o
zamanki İngilizler’in, birçok kere istila tehdidi altında olmalarına karşın, kültürel ve dilsel
egemenliklerine yalnızca iki kez ciddi anlamda meydan okunmuştur: Ele geçirdikleri bölgede iki
dilin konuşulduğu Viking istilaları süresince (8.- 10.yüzyıl) ve, fetheden kesimin dilinin
başlangıçta Anglo-Norman, fethedilen kesiminkinin ise İngilizce olduğu Norman Fethi’nden
sonraki 300 yıllık süreçte. Her iki durumda da, yerel geleneklerin gücünden etkilenerek
istilacıların geleneklerini özümsedik ve sonunda da bu gelenekleri devraldık. Yapılan diğer
istilalar ise daha barışçıl bir şekilde sonuçlanmıştır - yerel geleneklerin klasik öğrenme
gelenekleri ile uyuşmasına bakın - fakat çevirmenler ve çevirileri aynı ölçüde etkili ve önemli bir
rol oynamıştır. Aslında bu adaların kültürel durumları öyledir ki, istilacılar tarafından
gönderildikleri kıyılarda Kelt gelenekleri hala sürmekte olsa da geri planda kalan konumları, ne
yazık ki, İngilizcenin egemenliğinin bir yansımasıdır ki bu da onların bu girdide ihmal edilişlerini
haklı göstermemekle birlikte açıklamaktadır.
Giriş
Britanya’daki çeviri geleneği uzun ve çeşitlidir. Bu sebeple, dönemleri tek tek ayrıntılarıyla ele
almadan önce geleneğin birtakım önemli özelliklerini özetlemek makbuldür.
Orta Çağ’da Katolik Kilisesi, özellikle Latinceye ve Latinceden yapılan ortaçağ çevirisinin
üretiminde ve yetkilendirilmesinde merkezi bir rol oynamıştır. Fakat Katolik Kilisesi’nin halk
diline yapılan çeviriye karşı tutumu, Ortodoks Kilisesi’ninki kadar olumlu değildir; ruhban sınıfı,
genellikle Latinceyi norm olarak görürken halk dilini yozlaşmış ve ilkel bir dil olarak görüyordu.
Hiç kuşkusuz ki, bilimsel ve tıbbi yazın alanlarında halk dili ile Latince karşılıklı olarak birbirini
desteklemiştir (Voigts 1989). Aynı şekilde, Latinceye yapılan çeviri, bir eserin daha geniş bir
alana yayılabilmesi ve/veya çevirmenin Latin kültürünün temsil ettiği elit sınıfa üyeliğini iddia
etmesi açısından gerekli bir durumdu. Ancak, bu tür bir çeviri genellikle Latinceden doğan
öğrenmeye karşı, doğrudan ya da dolaylı olarak, bir meydan okumayı temsil ediyordu (Copeland
1991). Orta Çağ’da, Rösanans Dönemi’nde ve 19.yüzyılda halk diline yapılan çeviri, ulusal/edebi
bir kimliğin oluşturulmasında ve pekiştirilmesinde yardımcı olmuştur; dolayısıyla, Piskopos Bryan
Walton’ın, 1611 İncil’inin diğer Avrupa nüshalarıyla karşılaştırılabileceği yönündeki 1659 tarihli
görüşünde de (Norton 1993, I: 219). Augustan Dönemi’nde1 ise çeviri, ulusal/yazınsal özgüvenin
sağlamlaştırılmasında yardımcı olmuştur: örneğin, Alexander Pope’un Imitations of Horace2’ı
(1737-7) , Latince özgün metni ve İngilizce versiyonunu paralel metin halinde vererek, ilkinin
ikincisine dönüşümünü oyunlaştırmıştır.
Halk dillerinden İngilizce’ye yapılan çeviriler hiçbir zaman Latince’den yapılan çeviriler kadar
hüküm sürememiştir fakat benzer bir hiyerarşik düzen, Ortaçağ’ın sonlarında ve yine
Restorasyon Dönemi’nden sonra Fransızca’nın lehine işlemiştir. Bu sebeple İngilizler, kimi zaman
Fransızca’yı kullanmayı tercih etmiştir: Örneğin Mémories.. du Comte de Gramont3, sürgün
Anthony Hamilton tarafından Fransızca yazılmış ve Fransız göçmen Abel BOYER tarafından
İngilizce’ye çevrilmiştir. Kendi zamanımıza daha yakın olarak, Oscar Wilde (Salomé) ve Samuel
Beckett benzer şekilde örnek gösterilebilir. Başka dönemlerde ise, Fransızcanın
egemenliğine,16. yüzyılda İtalyanca ve 19. yüzyılda Almanca tarafından meydan okunmuştur.
Halk dilinden yapılan çeviriler kimi zaman, ülkeler arasındaki ikili ilişkilere katkıda bulunmayı
ve/veya yurtta yeniliğin nedenlerini artırmayı amaçlamıştır. Francis Newman (1843) ile Sir
Frederick Lascelles Wraxall (1862), Huber ve sürgün Frenchman Esquiros tarafından yazılmış
İngiltere hakkındaki yazıları çevirmiş ve yabancıların tarafsızlığını, İngiliz yazarlara ait benzer bir
eserin önyargılı niteliği ile karşılaştırarak, İngiliz dar görüşlülüğüne meydan okumuştur. Buna
karşın, Charlotte Brontë, Villette’de (1853), tek dilli kadın kahramanının yurtdışında, vefasız
Fransızca konuşan Katolikler arasında yaşadığı zorlukları göstermek için Fransızca’yı kullanmıştır.
Sürgün, bu gelenekte, kasıtlı veya değil, süregiden bir rol oynamaktadır.
Çevirmenler, özellikle materyal ellerine yakın geçmişte ulaşmış ve/veya bilmedikleri dillerde
yazılmış ise genellikle, başka dildeki aracı bir versiyonu kullanarak çevirmiş ya da bu ara
versiyonu ham çeviri olarak kullanmıştır. O halde özgün metin, mutlak başvuru noktasından
ziyade, metinsel aktarım sürecindeki ilk adım olarak görülmüştür: bu sebeple John Stuart Mill,
Goethe ve İngiliz takipçileri/çevirmenleri Samuel Taylor COLERIDGE ve Thomas CARLYLE’ı, ‘tek
bir kültürel olgu’(Ashton 1980: 25) oluşturdukları yönünde görmüştür. Aynı zamanda, bir
Ortaçağ yazarının var olmayan metinlerden çeviri yaptığını (Geoffrey of Monmouth
Historia4’sında) ya da bir metinden saptığı halde onu izlediğini (Sir Thomas Malory Morte
D’Arthur5’da) iddia etmesi yetkili bir özgün metin düşüncesinin güçlü etkisini göstermektedir.
Sonrasında da özgün metin, eleştirmenlerin eklemelerinin dahil edildiği haliyle ya da bir başka
çeviriyle birlikte çevirmene ulaşabiliyordu: James Varaggio’nun Legenda aurea6’sının William
CAXTON çevirisi, Latince versiyonuna Fransızca ve İngilizce versiyonlarını da eklemiştir.
Goethe’nin Egmont’ının 1868 tarihli A.D.Coleridge versiyonu, Beethoven’ın bu oyun için
bestelediği müziğin piyanoya uyarlanmış notalarını içermektedir.
Doğal olarak, özgün metin ile çeviri arasındaki sınırın ortaya konulması güçtür. Yayımcısının
Morley’s Universal Library (1883-8) için yazdığı tanıtım yazısında; bazı çeviri metinler,
arkasından çevirmenin adıyla, yazarının ismi altında, bazıları ise yalnızca yazarının ismi altında
gözükmektedir; bunlardan biri, çevirmeninin (Edward Fitzgerald) adı altında yer alan Six Dramas
1
Neo-Klasik Çağ olarak da adlandırılan, 18.yüzyılın ilk yarısında İngiliz edebiyatındaki dönem. (ç.n)
(Tr.) Horace Tanzirleri (ç.n)
3
(Tr.) Kont Grammont’un Hatıları (ç.n)
4
(Tr.) Tarih (ç.n)
5
(Tr.) Arthur’ın Ölümü (ç.n)
6
(Tr.) Altın Efsane (ç.n)
2
of Calderón7’dur. Everyman Library arşivinde yer alan Evripides eserlerinde, Percy Bysshe Shelly,
Dean Milman, Michael Woodhull ve Robert Potter çevirileri kullanılmakta fakat sadece
yayımlanmış yazarlar olarak Shelly ve Milman’ın katkıları dile getirilmektedir. Süresi önemli
olmaksızın belli bir zaman boyunca basılmaya devam edilen çeviriler, neredeyse orijinal eserler
haline gelmektedir: 1611 İncil’i, 1870’lerde elden geçirilip yeniden basıldığında, ‘olabildiğinde az
sayıda değişiklik ile… sadık kalmaya uyarak’(Norton 1993, II: 219) şeklinde tanıtılmıştır.
Tamamıyla ticari amaçlı bir üretim ahlakı, 19.yüzyılın sonlarına doğru net bir şekilde göze çarpsa
da, çok daha öncesinde, eserlerin işveren tarafından ısmarlanmasında ve işverene ithaf
edilmesinde görülebilir. 15.yüzyılda soylu ev sahipleri, çeviri etkinliği için önemli merkezler
sağlamıştır. Sir John Harington, Orlando Furioso8 çevirisini (1591), I. Elizabeth’in emrinde
yapmış; Jonathan Birch, iki ciltlik Faust’unu (1839-43) Veliaht Prensi ile Purusya Kralı’na ithaf
etmiştir. İşverenin çevirmen olduğu durumlar da söz konusudur: Earl Rivers ve Worcester Kontu,
CAXTON tarafından yayımlanan çeviriler üretmiş; I.Elizabeth Latince ve Yunanca’dan çeviriler
yapmıştır.
Çevirmen kimi zaman yalnız çalışsa da genellikle işbirliği yapmıştır. İncil ve Homeros gibi önemli
metinlerin çevirilerine çoğu kez girişilmiştir. (2.yüzyıl Alexandria’sında) 5.Charles’ın Fransız
sarayı ya da (5. Nicholas’ın papalığında) Roma’daki ‘çeviri fabrikası’(G. Steiner 1975: 246) gibi
çeviri okullarına ilişkin kesin bir kanıt bulunmamaktadır. Çevirinin bir meslek olarak
kurumsallaşması 20.yüzyıla kadar beklemek zorundadır.
15.yüzyılda Orléans Dükü Charles’ın durumunda olduğu gibi, iki dilli yazarlar zaman zaman
kendilerini çevirmiştir. Aksi halde, çeviri sürecinde yazar hayatta ise kendisine danışılabilirdi;
örneğin, CARLYLE, Goethe’ye ve Wraxall da Hugo’ya danışmış; BOYER, Philological Essay9 (1713)
çevirisine, yazar tarafından sağlanan yeni materyali de ilave etmiştir. Yazar kimi zaman sonucu
onaylasa (Venuti 1995a:25-8) da her zaman aynısı olmamıştır: Huber, English Universities10 isimli
eserinin, Newman tarafından J. Pagrace Simpson’ın yayımlanmamış bir çevirisini esas alarak
üretilen versiyonunu, yayımlanmadan (1843) önce eleştirmiştir. 18.yüzyıldan itibaren
yetkilendirme, giderek telif hakları kanununa bağlı duruma gelmiştir (Venuti 1995b). Öncesinde
ise yetkilendirme, genellikle, ısmarlama ve iş verme hususları ile bağıntılıydı: bu sebeple, 1611
İncil’i, ‘King James İncil’i ya da ‘Yetkilendirilmiş’ versiyon başlıkları altında da bilinmektedir.
Çevirmenler, devamlı olarak eserlerini, önceki çevirilere atıfta bulunarak yetkilendirmektedir;
örneğin, Orta Çağ’da kullanılan İncil, sonrasında King Alfred, John of TREVISO ve Wyclifite
İncil’ini yetkilendirmek için kullanılmıştır. Gelişen kuram ve uygulama gelenekleri devamlı olarak
görülmektedir: Horace’ın Ars Poetica11’sının (1681) John Oldham versiyonu, Ben Johnson ve
Kont ROSCOMMON’un versiyonlarını; Ezra Pound’un Cavalcanti versiyonu ise Dante Gabriel
ROSSETTI versiyonunu teyit etmektedir.
Aynı metnin eş zamanlı çevirileri oldukça yaygındır. Orta Çağ’daki iletişim zorluğu bu olguya bir
açıklama getirebilir (Pearsall 1989:7). Edebi rekabet ya da bir esere gösterilen rağbeti paraya
çevirme arzusu gibi başka açıklamalar da söz konusu olabilir. İlk durumun iyi bir örneği, Thomas
7
(Tr.) Altı Oyun (ç.n)
(Tr.) Çılgın Orlando (ç.n)
9
(Tr.) Filoloji Üzerine Deneme (ç.n)
10
(Tr.) İngiliz Üniversiteleri (ç.n)
11
(Tr.) Şiir Sanatı (ç.n.)
8
Tickell’in, 8 Temmuz 1715 tarihli İliad12’ın 1.Bölüm çevirisinin, Pope’un 1.-4. Bölümler
çevirisinden iki gün sonra yayınlanmasıdır.
Genel olarak, çeviride kullanılacak malzemenin seçimi, kaynak metne sadakat gereksiniminden
ziyade, mevcut hiyerarşik sisteme ya da erek dildeki edebi kalıpların kullanımına dayanıyordu.
16.yüzyılın aksine Ortaçağ’da düzyazı, muhtemelen ayrıcalıklı türdü (Norton 1993, I: 178).
Ortaçağ alimlerinin bilgili Latin düzyazısıyla benzerlik taşıyan ve bazı 20.yüzyıl Loeb çevirilerinde
şiir metinlerinin yerine kullanılan bu düzyazı türü, modern okuyuculara en aşikar edebi tür olan
romanı anımsatmaktadır. Aynı şekilde, kaynak metin ve okuyuculara ilişkin değerler hakkındaki
tartışma, kuramsal olarak kaynağın lehinde karara bağlansa da, uygulamada öngörülen veya
mevcut okuyucuların lehinde çözülmüştür. FITZGERALD, çevirmenin çıkartma, ilave etme ya da
değiştirme hakkını açık sözlü bir şekilde dile getirmiştir: Oedipus13’u, ‘ne bir çeviri ne de bir
açımlamadır fakat “esasen” [Sofokles’ten] alınmıştır’ ve ‘2000 yıl önceki Atina tiyatrosu [yerine]
günümüz İngiliz okuyucusuna’ (Fitzgerald 1880) hitap etmektedir; aynı zamanda, Revd Robert’in
önceki popüler çevirisinden (1788) de faydalanmıştır. Özellikle, Ortodoks düşüncesine meydan
okuyan eserler değişikliğe daha meyilliydi: Goethe’nin Faust’unun ilk çevirilerinde dini esaslara
aykırı unsurlar genellikle silinmiştir; Decameron’un 1930’dan önceki birçok çevirisinde, eserde
yer alan en müstehcen hikaye (III. 10) çıkarılmış veya yerine başka bir hikaye konulmuş ya da
eser İtalyan aslına geri gönderilmiştir (McWilliam 1972:25-43).
Orta Çağ
Eski İngilizce Dönemi’ndeki (600-1100 civarları) en önemli çalışma, kendisinden önce ve sonra
çeviriler yapılmış olsa da, Kral Alfred’in çalışmasıdır. İngiltere’nin entelektüel yaşamındaki söz
konusu gerileme ile İngilizce okuyabilen ve Latince’den çeviri yapabilen çok az sayıda kişinin
kalmasına bir tepki olarak Alfred, birtakım çeviri eserler üretmiş ve ısmarlamıştır. Pope
Gregory’nin Pastoral Care’ı, St Augustine’in Soliloquies14’i ve, özellikle ‘kendilerini ona
adayabilecek özgür kişilerin gençliği’(Swanton 1993:62) için, Boethius’un Consolation of
Philosophy15’si bu çeviriler arasındadır. Avrupa kıtasında da sonradan benzer çeviri projeleri
başlatan hükümdar örneklerine rastlanır: örneğin, İspanya’da ALFANSO X (bknz. İSPANYOL
ÇEVİRİ GELENEĞİ) ve Fransa’da V.Charles; İngiltere’de ise, I.James’in 1611 İncil’ini ısmarlamasını
sayarsak, yok denecek kadar azdır. Alfred’in çeviri projesi kilise ve devlet adamlarına yöneliktir
ve İngilizce’yi karmaşık fikirleri ifade etmek için kullanmaktan memnundur. Diğer bir önemli Eski
İngilizce çeviri projesi ise Eynsham Başrahibi Ælfric’e (950-1010 civarlarında) aittir. Ælfric, Eski
Ahit ve diğer dini eserlerin çok sayıda çeviri ve uyarlamalarını yapmış ve izlediği yolları Tract on
the Old and New Testament16’inde açıklamıştır. Fakat Ælfric’in projesi, Alfred’inkinden farklı
olarak, Latin öğrenmenin zenginliklerinden korunması gereken sıradan inançlı kesime yöneliktir.
Seçkin sınıfa veya kitlelere yönelik çeviri ile bir yazarın halk diline olan güveni veya güvensizliği
ayrımı, Orta İngilizce dönemi boyunca devamlı olarak su yüzüne çıkmaktadır. Bu nedenle,
Norman Fethi’nden hemen sonra, çevirmenler, toplumda seçkin sınıfa ait olmanın güveniyle,
İngilizce’ye karşılık Anglo-Norman dilini kullanmıştır (Pearsall 1977:90-1). Anglo-Norman
çevirileri, saray ve manastıra ait merkezler ile ilişkilendirilmiştir. Pek çok Anglo-Norman çevirisi
kadınlar tarafından üretilmiştir. Bu kadınlara örnek olarak, Clemence’in, Alexandrialı St
12
(Tr.) İlyada (ç.n.)
(Tr.) Kral Oedipus (ç.n.)
14
(Tr) Monologlar (ç.n)
15
(Tr) Felsefenin Tesellisi (ç.n)
16
(Tr) Eski ve Yeni Ahitler Üzerine Kitapçık (ç.n)
13
Catherine’in Passio17’sunun ; ve isimsiz bir diğer rahibenin, St Edward’ın Life18’ının şiir
çevirilerini yaptığı 12.yüzyıl Barking rahibeleri verilebilir.
Orta İngilizce döneminin (1100-1500 civarları) büyük kısmında, iki yerel dil olarak Anglo-Norman
ve İngilizce dilleri mevcuttu ve çeviriler ya bu dillerden birine ya da birinden diğerine
yapılıyordu. Anglo-Norman, 13.yüzyıl boyunca ‘saygın yerel dil’ konumundaydı (Pearsall
1977:87); bir İngiliz yerlisi olan Robert GROSSETESTE, ruhban sınıfından olmayanların İngilizce
dini eğitim vermeleri için yasa çıkardı fakat kendisi de ağırlıklı olarak Fransızcayı kullandı.
14.yüzyılın başlarında yaygın olarak kullanılan Anglo-Norman, 15.yüzyılda da sarayda
kullanılmaya devam ediyordu. Bu tür bir dilsel durumda, çeviri için halk dilinin seçimi, kaçınılmaz
olarak, karmaşık sosyal ve politik baskılara işaret etmektedir. 14.yüzyıl ortasına kadar yapılan
Orta İngilizce çevirilerin çoğu anonimdir ve, Psalter’ı bir yüzyıldan fazla süredir hala kullanılan
Richard Rolle (ölüm yılı:1349) dışında, çok az sayıda çevirmen, gelişen bir geleneğe katkıda
bulunma bilincine sahip olmuş ya da geniş bir okur kitlesine ulaşabilmiştir. Ancak, AngloNorman aşk hikayelerinin anonim çevirilerini içeren Auchinleck El Yazması (1330 civarlarında),
diğer ürünler arasında önemli bir yere sahiptir ve kendisini ‘genel bir “editörün” çevirmen ve
yazıcılarının çalışmalarını denetlediği’(Pearsall 1977:145-6) ticari bir manastır yazıhanesinin19
ürünü olarak tanımlamıştır. İngiltere’de yer alan bu tür bir ticari yazıhanenin varlığını 15.
yüzyıldan önce kesin olarak kanıtlamak imkansız olsa da (Pearsall 1989:4-6),14.yüzyıl
sonlarından itibaren önemli ölçüde artmakta olan çeviri, giderek manastır yazıhaneleri ile
ilişkilendirilen bir uzmanlık olarak göze çarpıyordu.
Bu yeni uzmanlığı belirgin olarak temsil eden iki önemli yazardan ilki, saray şairi Geoffrey
CHAUCER’dır. Chaucer’in önemini yurtiçinde ve yurtdışında teyit eden çağdaşlarından birkaçı
olarak, Chaucer’ı ‘büyük çevirmen’ olarak adlandıran Eustache Deschamps ile yurtiçindeki
Chaucer yanlıları Thomas Hoccleve ve John Lydgate göze çarpmaktadır. Chaucer’ın çevirdiği
eserlerin sayısı ve çeşitliliği dikkat çekicidir. Bu eserler ile aynı oranda önem taşıyan durum ise
Chaucer’ın yalnızca İngilizce eserler yayımlama kararıdır ki bu da sonrasında İngiltere’nin esas
yazınsal dilinin İngilizce olarak belirlenmesine güçlü bir katkı sağlamıştır.
İkinci ‘yazarın’ (muhtemelen hepsi anonim birçok ismin) esas çevirisi olan Wyclifite İncil’inin
çevirisi de aynı derecede önemliydi. İncil’in halk diline çevirisi üzerine devam eden tartışmanın
bir parçası olan bu çeviri, ortaklaşa gerçekleştirilen bir girişimdir. Çevirisinin üretiminde John
Wyclif, John Purvey, Nicholas Hereford ve Treviso’lu John yer almıştır. Muhtemelen 1370’lerde
başlayan çalışma, aşağı yukarı 250 el yazması halinde mevcuttur.
Wyclifite İncil’inin en az iki önemli versiyonu bulunmaktadır. Önceki versiyonu sonrakine göre
daha harfiyen yapılmış bir çeviri iken 1388’de başlanan sonraki versiyonu, ortaklaşa yapılan
kitap yayımcılığı, dağıtımı ve sahiplendirme projesinin bir parçasıdır. Çevirinin doğası, Genel
Önsöz kısmında ortaya konulur. 15.Bölüm, çevirmen(lerin) uygulamalarını açıklayarak
‘İngilizcede, [en azından] Latincede olduğu kadar doğru ve açık’ bir anlamı savunmakta ve
tarihsel örneklere başvurarak ortaklaşa ve itinayla yürütülen çeviri üretimi çalışmasını
tanımlamaktadır (Hudson 1978: 67-72).
Çevirmenlerin metinlerinde doğruluk ve açıklık aramaları kadar önemli bir diğer nokta ise
okuyucularının ihtiyaçlarına ilişkin geliştirmekte oldukları anlayıştır. Bu nedenle, anlaşılmaya
17
(Tr) Tutku (ç.n)
(Tr) Hayat (ç.n)
19
(İng.) scriptoria: Ortaçağ’da el yazmalarının ve kayırtların yazıldığı, kopyalandığı ve izah edildiği manastır
odasına verilen ad (ç.n)
18
daha az ‘açık’ olan harfiyen çevirilerinin yerini, sonradan, daha serbest çeviriler almıştır. Orta
İngilizce dönemi İncil’inde bu yaklaşımın bazı örnekleri görülmüştür. Çevirilerin büyük bir kısmı
metni açımlamış ve/veya ikincil materyal içermiştir. Bu duruma bir alternatif ve istisna olarak,
Rolle’nin Mezmurlar Kitabı, büyük ölçüde yorum içerse de, İncil’ın mısralarını son derece
harfiyen çevirmiştir. Söz konusu bu diğer versiyonları ile yapılan karşılaştırma Wyclifite İncil’inin
kayda değer başarısını göstermektedir.
Kilisenin gösterdiği tepki hızlı ve kararlıdır. 1409 itibariyle Canterbury Başpiskopos’u, İncil’in
lisanssız bütün çevirilerinin üretimini ve kullanımını yasaklamıştır; sonrasında Wyclifite İncilleri
genellikle gizlice kullanılmıştır. Ne var ki yasak, 15.yüzyılda giderek artan, çevirmen imzalı diğer
düzyazı çeviri metinlerinin tür ve çeşitliliğinde önemli bir artışı başlatmıştır. Bu çeşitliliği öne
sürmek için iki isim yeterlidir. 1440 civarlarında Rober Parker, işvereni Gloucester Dükü
Humphrey’nin, diğerleriyle birlikte ‘İngiliz edebiyatını zenginleştirmek’ (Pearsall 1977:240) için
bir proje kapsamında ısmarladığı ve taslağında düzeltmeler yaptığı bir Palladius çevirisi
yapmıştır; 1470 civarında Malory, kısmen Fransızca’dan ve önceki bir İngiliz eserinden
faydalanan ve kısmen özgün olan eseri Morte D’Arthur20’u tamamlamıştır. Malory’nin eserinin,
1485’te, CAXTON tarafından yayınlamasıyla birlikte Rönesans’a doğru ilerliyoruz.
16. yüzyıl ile 17. yüzyıl başları: Reform ve Rönesans
Eğer Caxton’ın yayınları halk dilinde yazılmış metinlerin yayılmasına faydalı etkiler sağladıysa,
Wyclifite İncil’i ve Chaucer çevirileri, 16. yüzyılda - özellikle 50 yıl öncesine kıyasla dört kat daha
fazla çevirinin üretildiği I. Elizabeth’in krallığındaki (1558-68) ilk on yıllık süreçte (Barnstone1993:
203) - çeviri etkinliğinin asıl olarak gerçekleştiği iki alana işaret etmektedir: İncil ve klasik
edebiyat alanları. Krallığın istikrarsız fakat güçlü desteği sayesinde çeviri, hem İngiliz hem de
(dini ve düşünsel olarak) gelişmiş ulusal bir kimliğin oluşturulmasında yardımcı olmuştur. Bu
projede, yurtdışında büyük bir kısmı yayınlanmış olan İncil çevirisi önemli bir rol oynar.
İncil çevirileri
8.Henry’nin Roma’yla bağlantısını kesmesinin öncesinde ve sonrasında ruhban sınıfı çevresinde
yeniden oluşan dini reform baskısı, İncil çevirilerinde hızlı ve ani bir artış yaratmıştır. Bunlardan,
ilk defa Desiderus ERASMUS’un Yunan baskısına (1516) dayanan TYNDALE’in Yeni Ahit çevirisi
(1525), ilk ve en önemli olanıdır (bknz. ALMAN ÇEVİRİ GELENEĞİ). Halk diline yapılan İncil
çevirilerine ilişkin süren yasakla karşı karşıya gelen Tyndale, çevirisini yayınlamak için Avrupa
Kıtası’nı dolaşmış, 1526’da çevirisi, İngiltere’ye yasadışı yollardan girmiştir. (Daniell 1994).
8. Henry ile papalığın arasındaki ilişkilerin on beş yıl içerisinde çarpıcı biçimde değişmesiyle halk
dilinde yazılmış İnciller İngiltere’de elden ele dolaşmaya başlamıştır. Bunların arasında,
Tyndale’in Yeni Ahit’inin ve 1534 versiyonunun yasadışı baskıları; Miles Coverdale’in 1535’te
Zurich’te ve 1537’de İngiltere’de yayımlanan tam İncil’i; ve John Rogers’ın, John Matthew takma
adı altında çıkarttığı (Antwerp, 1537), Tyndale ve Coverdale’e dayanan İncil’i yer almaktadır.
1539’da Rogers’ın İncil’inin elden geçirilmiş baskısı Richard Taverner tarafından çıkarılmıştır.
Aynı yılda, 8.Henry’nin Piskopos Yardımcısı, Thomas Cromwell’i , İncil baskılarını denetlemesi
için atamıştır. Coverdale’in yeni baskısı Büyük İncil’in (1539) kapak sayfası, 8.Henry’i, Cromwell’e
İncil verirken ve Başpiskopos Cranmer’i ise memnun kalabalığa İncil dağıtırken göstermiştir
(Wilson 1976:70; King 1982:192) ki bu da devletin İncil çevirilerinin yayımlanmasına dahil
20
(Tr.) Arthur’ın Ölümü (ç.n)
oluşunun açık bir ifadesidir. 1611 versiyonuna kadar geçen bundan sonraki sürede, Henry’nin
Protestan ve Katolik varislerinin ‘istek ve karşı istekleri’(Kitagaki 1981: 45) sonucunda, bütün
İncil’lerin çevirileri üretilmiştir. 1553’te Kraliçe Mary’nin tahta geçmesinin ardından Avrupa’ya
kaçan Protestanlar arasında Cenevre İncil’ini üreten çevirmen takımı da yer almaktadır. 1715 yılı
kadar ileri bir tarihte yeniden basılan ve 1611 İncil’i yanlısı kişilerce dahi kullanılan (Norton
1993) bu çeviri, Elizabeth dönemi İngiltere’sinde en yaygın olarak okunan kitaptır (Jensen
1995:31). Piskoposların karşı gelmesiyle Cenevre İncil’inin basımı 1575 yılına kadar engellenmiş
ve o tarihe kadar Piskoposlar, yerini, kendi baskıları olan Piskoposların İncil’i (Büyük İncil’in
elden geçirilmiş baskısı) (1568) ile değiştirmeye çabalamış fakat başarısız olmuşlardır (Norton
1993, I:116).
En sonunda, Kral I.James, 1604’te Hampton Sarayı’nda bir toplantı düzenlemiş ve bu toplantıda,
öneriyi yapan John Reynolds’ın sözleriyle, ‘Orijinal olanın hakikatine karşı sorumlu’(Kitagaki
1981:48) olacak yeni bir İncil çevirisi oluşturma önerisi kabul edilmiştir. Bu İncil, Büyük İncil ve
Piskoposların İncil’inden farklı olarak, hiçbir zaman resmi olarak yetkilendirilmemiştir (Wilson
1976: 147). Kral, Piskopos Bancroft ile birlikte, çevirisinin altı grup çevirmence yapılması için
birtakım kurallar koymuştur. Yapılacak olan yeni bir çeviriden ziyade bir tür elden geçirme
olacak, geleneksel bilgiler (özellikle Piskoposların İncil’indekiler) mümkün mertebe korunacak,
öğretisel taraflılık kontrol edilecek, ve heyetler dahilinde ve arasında oluşturulan çok yönlü bir
denetleme sistemi ile doğruluğu sağlanacaktı. Bu defa, önceden söz konusu olan yarıştan ziyade,
bir uzlaşma durumu mevcuttur ve çevirmenler, Tyndale’den bu yana yapılmış birçok çeviriyi,
Reynold’ın sözleriyle ‘Pek çok iyi İncil’den asıl iyi olan bir tanesini’(Kitagaki 1981:63), yani 1611
İncil’ini, yaratmak için kullanmıştır. Hiç kuşkusuz ki bu versiyon büyük başarısını, edebi olduğu
kadar ekonomik ve politik çıkarlara da borçludur (Norton 1993, I:212’den sonrası).
Bu esnada sürgün Katolikler, Rheims-Douai versiyonu (1582-1610) olarak bilinen halk dilinde
yazılmış bir İncil üretmiştir. Önsözünde, bu ‘Katolik çevirinin, Latinceyi savunan eski halk dilini’
(Jones 1966:111) tamamıyla sürdürdüğü belirtilmiştir. Başpiskopos Challoner tarafından
18.yüzyılda ve sonradan 19.yüzyılda yeniden elden geçirilen bu versiyon, 20.yüzyıla kadar
Romalı Katoliklerin resmi çevirisi olarak kullanılmıştır. Bu süre boyunca ‘Latince’yi savunan eski
halk dili’, Roma’lı Katoliklerin kendi kimliklerini belirlemelerinde tamamlayıcı bir unsur olmuştur.
Eğer 1836’da Yunanca’dan ve 1935- 45 arası İbranice’den yapılan çevirileri sayarsak, Katolik
çevirileri, 1960’larda Kudüs İncil’i ortaya çıkana kadar, Vulgata21’yı temel almıştır. Vulgata’nın
son büyük anıtı ise Ronald Knox tarafından yapılan çevirisidir (1945-9) (Dayras 1993:44-59).
Klasik ve diğer dindışı edebiyat
Kutsal metinlerle kıyaslandığında dindışı metinlerde, çevirmenin uyması gereken daha az
sorumluluğu olmasına rağmen, 16.yüzyıl boyunca ve 17.yüzyıl başlarında dindışı metinlerin
çevirisi, bu dönemdeki İncil çevirileriyle büyük ölçüde aynı doğrultuda yapılmıştır. Latince’nin
hala bilimin esas dili olmasına rağmen, 16.yüzyıl ile 17.yüzyıl başları arasındaki önemli farklardan
biri, Yunan edebiyatının doğrudan etkisidir. Demosthenes, Homeros, Isocrates, Plutarch gibi
isimlerin çevirileri, genellikle aracı bir kaynak kullanarak, çoğu kez yapılmıştır: bu sebeple,
Plutarch’in Lives22’ının (1539) Sir Thomas North çevirisi, Jacques AMYOT’un Fransız çevirisine
dayanmıştır (bknz FRANSIZ ÇEVİRİ GELENEĞİ).
21
22
İncil’in St Jerome tarafından Yunanca ve İbraniceden yapılan Latince çevirisi (ç.n)
(Tr.) Hayatlar (ç.n.)
İncil çevirilerinde olduğu gibi, aynı dindışı metnin farklı çevirileri çoğu kez birbirleriyle yarış
halindedir. Bu durum, yayımcılıkta yaşanan artış ile oluşan ekonomik rekabet ile ilişkilendirilir.
Bu nedenle, Thomas Peend, Ovidious’un Metamorphoses23’inden çevirdiği Hermaphroditus and
Salmacis24’in önsözünde (1564), Arthur Golding’in, Metamorphoses’ inin tam metninin çevirisi
ile kendisinin önüne geçtiğinden şikayet eder. Ek olarak, çevirmenler genellikle eserlerini, yarış
yönünden değerlendirmektedir: çağının‘general çevirmeni25’Philemon Holland, girişimini bir
fetih olarak nitelendirmiştir (Sampson 1941:145). Dindışı metinlerin çevirisi genellikle, Yunanca,
Latince ya da diğer Avrupa dilleri de dahil halk dilinin, klasik öğrenmenin zenginliklerini
aktarmadaki yeterliliğine ilişkin süregiden (ve devamlı olarak İncil çevirisi meselesine odaklanan)
ezeli tartışmanın konusuydu. Buna karşın, diğerleri çeviriyi, İngiliz ulusunun kültürel konumunu
geliştirmek adına yurtsever bir hareket olarak görmüştür. Nicholas Grimald, Cicero’dan Thre
Bokes of Duties26’i (1556) çevirerek, ‘İtalyanların, İspanyolların, Almanların ve diğer yabancıların
kendi vatandaşları için cömertçe yaptığını aynı şekilde kendi yurttaşları için yapmak’ (Jones,
1966: 44) istemiştir. Sadece Yunan ve Romalı yazarlar çevrilmemiştir. North, Fables of Bidpai27’yi
(1589 civarı), Arapçasından çevrilmiş İtalyanca aracı versiyonundan çevirmiştir. Diğer çeviriler
Avrupa dillerinden yapılmıştır: Alexander Barchlay’nin Shyp of…Folys28’u (1509), Locker’ın
Latince versiyonu aracılığıyla, Brandt’ın Narrenschiff29’inden; Thomas Hoby’nin Book of
Courtier30 ‘i (1561), Castiglione’nin İtalyanca eserinden; de Calahorra’nın İspanyolca bir aşk
hikayesi, The Mirrour of Knighthood (1580) olarak Margaret Tyler tarafından; Montaigne’nin
Fransızca Essays31’i John Florido (1603) tarafından; 1521’de Christine de Pisan’ın Book of the
City of Ladies32’i (16.yüzyıl sonlarına kadar İngilizceye çevrilmiş son eseri) Brian Anslay
tarafından çevrilmiştir.
Birtakım metinlere erişimi engelleyen karşıt görüşler de söz konusuydu. Bazı kişiler halk diline
yapılan çevirinin Latince ve Yunanca öğrenimini engelleyeceğini iddia etmiştir (Jones 1966:19).
Bilim insanları, çoğu kez sonradan İngilizce’ye çevrilen Latince metinler üretmeye devam
etmiştir: örneğin, Sir Thomas More’un Utopia33’sı (1516), 1551’de Ralph Robinson; William
Camden’ın Britannia34’sı (1586 civarı), 1610’da Holland tarafından İngilizce’ye çevrilmiştir.
Poggio’nun Latince versiyonundan Diodorus Siculus’un bir çevirisini yapan John Skelton, aynı
zamanda Latince’de çok sayıda kitap yazmıştır. Bunun yanı sıra, bütün metinler çeviri için aynı
derecede uygun görülmemiştir. Christopher Marlowe’un gizlice yayımlanan Ovidious çevirileri
yasaklanmış ve 1586’da Canterbury Başpiskoposu’nun emriyle, kışkırtıcı bulunması nedeniyle
yakılmıştır. Edward Dacre tarafından çevrildiği 1640 yılına kadar, Machiavelli’nin The
Prience35’ine, yalnızca, düşman bir Fransız metni olan Gentillet’in Contra-Machiavel’ı (1576 )
(1602’de Simon Patericke tarafından çevrilmiştir) yoluyla ulaşılabilmek mümkündü. Benzer
şekilde, İngiliz okuyucuları, Boccacio’nun Decameron’unun tam çevirisi için 1620’ye; Rabelais’in
23
(Tr) Dönüşümler (ç.n.)
(Tr) Hermaphroditus ile Salmacis (ç.n.)
25
Thomas Fuller, Önemli Kişiler’inde [İng. Worthies], çok sayıda Yunan ve Latin klasiklerini çeviren Philemon
Holland’a bu şekilde seslenir. (ç.n)
26
(Tr.) Ahlaki Görevler Üzerine Üç Kitap (ç.n )
27
(Tr.) Bidpai Fablları (ç.n)
28
(Tr.) Ahmaklar Gemisi (ç.n)
29
(Tr.) Çılgınlar (ç.n)
30
(Tr.) Saraylının El Kitabı (ç.n)
31
(Tr.) Denemeler (ç.n)
32
(Tr.) Hanımefendililer Şehrinin Kitabı (ç.n)
33
(Tr.) Ütopya (ç.n)
34
(Tr.) Britanya (ç.n)
35
(Tr.) Prens (ç.n)
24
Gargantua and Pantagruel36’inin tamamı için (1653’ten önce Sir Thomas Urquhart tarafından
başlanmış ve Peter Motteux tarafından tamamlanmıştır) 1694’e kadar beklemek zorundaydı.
Çevirileri ısmarlayabilseler ve okuyabilseler de kadınlar, Orta Çağ’da olduğu gibi, genellikle
dindar alanlarda yapılan çeviri etkinliğine iştirak edebilmiştir. 1.Elizabeth, Margeret Tyler ve
Mary SINDNEY gibi isimler dindışı metin çevirileri üretmiş olsa da, Margeret More Poper ve
Cooke kardeşler gibi çoğu kibar mizaçlı olan kadın çevirmenler ,genellikle, harfiyen yapılan dini
çeviriler üretmiştir (Lamb 1985:124). Toplum genelinin dışında kalan bu konumlarına rağmen,
yazdıkları önsözlerde çeviri edimi üzerine oluşturdukları farklı bakış açıları ile kadın
çevirmenlerin ‘sesi’, egemen erkek geleneğini bir ölçüde kırmıştır (Robinson 1995).
Bu dönemde çeviri, genellikle, hitabet ve öğrenmeyi geliştirmeyi amaçlamıştır. Kimi zaman iki
farklı okuyucu olarak bilge ve cahile, saraylı ve görgüsüze, aynı anda seslenilmiştir. Çevirinin
türüne bağlı olarak, çeviri etkinliğin merkezi artık üniversite ya da saraylardır. Özgün eserler,
yeni keşfedilen veya yeni değer kazanmış edebi biçimlerin etkisini açıkça yansıtmaktadır: bu
sebeple, Thomas Wyatt ve Surrey Kontu tarafından çevrilen ve tanzir edilen, ve Shakespeare ile
‘vatandaşlığa kabul edilen’ İtalyan sonesi, 16.yüzyılın edebi projelerinde son derece önemli bir
unsurdur; Yunanca (Theocritus), Latince (Mantuan ve Vergilius) ve İtalyanca (Tasso ve Guarini)
yoluyla giren pastoral şiir, Sir Philip Sidney ve Edmund Spenser ile kök salmıştır; özellikle
Vergilius ve Homeros’un klasik destanları (Ortaçağ’da bilinen fakat 16.yüzyıla kadar özgün
halleriyle çevrilmemiş olan Vergilius, Gavin Douglas, Surrey Kontu ve Thomas Phaer tarafından;
Homeros ise George CHAPMAN tarafından çevrilmiştir), Spenser ve John Milton’ın destanlarını
yaratmıştır; Ovidious’un kısa destanları37, Marlowe, Chapman ve Shakespeare’i etkilemiştir;
Yunan ve Roma tiyatrosundan yapılan çevirilerin, Elizabeth ve Jacobean dönemi tiyatrosuna
güçlü katkıları olmuştur.
17. ve 18. yüzyıllar
Bu dönemki çeviri etkinliğine, 17.yüzyılın sonunda iki kişi, DRYDEN ile Pope, ve 18.yüzyıl
sonlarında daha karmaşık bir şahsiyet olan Alexander TYTLER hakimdir. Ancak, Dryden ve
Pope’un ayırt edici çabasının başlangıcı, daha öncesinde, Chapman’ın Iliad’ına yazdığı
önsözlerinde, çeviri sürecine ilişkin giderek kuramsal bir çerçeveyi müzakere etmeye ve
resmileştirmeye çalışmasında görülebilir. Başlangıçta Chapman, çeviriyi, doğru bir şekilde
yapılan dilsel bir tanzir38 olarak görmüştür (1589 tarihli Seaven Books of Iliad39’daki önsözde).
Sonrasında, çevirinin şiirsel sanatına ilişkin çok yönlü tartışmalara yönelmiştir (İliad’nın
tamamında yer alan önsözünde). Yalnız değildir de. Horace’ın Ars Poetica’sının Jonson’a ait 1604
tarihli cansız harfiyen çevirisi ilk yaklaşıma, Horace’ın oyunlarındaki Romalı hiciv yazarlarının
muhteşem dönüşümleri ise ikincisine örnek olarak gösterilebilir.
Chapman’ın fikirleri, sonraki 200 yıldaki gelişmeleri öngörmektedir. İlk olarak, İngiliz İç
Savaşı40’nın ardından sarayın Fransa’ya sürülmesi sırasında, saray çevirmenlerinin sıklıkla şiirde,
1620’lerden beri aristokrat çevrelerde görülen, daha serbest bir çeviri yöntemi uyguladıklarını
fark ediyoruz (T.R.Steiner 1975:64; Lefevere 1992a:46). Göze çarpan sürgünler arasında John
DENHAM, Abraham Cowley ve Richard Franshawe yer alır. Denham, Fanshawe’in Pastor Fido41
36
(Tr.) Gargantua ve Pantagruel (ç.n)
(İng.) epyllion (ç.n)
38
(İng.) imitation (ç.n)
39
(Tr.) İlyada’nın Yedi Kitabı (ç.n)
40
(İng.) Civil War (1642-1651) (ç.n)
41
(Tr.) Sadık Çoban (ç.n)
37
(1640) çevirisindeki bir şiirde ve kendi çevirisi olan The Destruction of Troy42’un (1656)
önsözünde; Cowley de Pindarique Odes43’un (1656) önsözünde, kendilerinin uyguladığı daha
serbest çeviri stratejilerini yorumlamıştır.
Restorasyon Dönemi, edebi görüşlerde, pek çoğunu Fransız geleneğine borçlu önemli
değişiklikleri beraberinde getirmiştir. Öncesinde, Ovid’s Epistles By Several Hands44’inde (1980),
‘çeviriyi kölelikten azat ettikleri için’(T.R.Steiner 1975:63) Cowley ve Denham’i takdir eden
Dryden, beklenildiği üzere sonradan, bu iki ismin aşırılık olarak gördüğü düşüncelerinden
uzaklaşmış ve sonraki yüzyılın kuram ve uygulamasını şekillendirecek yeni bir model yaratmıştır.
‘ilk çeviri ayrımı’ (aynı eserde, 28) olan bu modelde, çeviriyi, HARFİYEN ÇEVİRİ (metaphrase),
AÇIMLAMA (paraphrase) ve TANZİR (imitation) olarak üç başlık altında ele almıştır. Harfiyen
çeviriyi (Chapman’ın benimsediği yaklaşımlardan ilki) ve tanziri (kaynak metni terk etme:
Cowley’nin ‘aşırılıkları’) reddederek metin yoluyla açımlamayı (hoşgörü ile çeviri) savunmuştur.
Daha sonra Dedication of the Aeneis45’de (1697), ‘açımlama ile harfiyen çeviri kutupları arasında
orta yol izlemekten’, yani özgün yazarın ruhunu hissederek çeviriyi çağın estetik ölçütlerine
uyarlamaktan bahsederek önceki iddiasını değiştirmiştir. Dryden’ın Aeneid’i, büyük bir başarı
olarak kabul edilmiştir. Pope’un eseri, Dryden’ın etkisini açıkça yansıtmaktadır: İliad’ına (171520) yazdığı önsözü, harfiyen çeviri ve açımlamadan kaçınmayı gerektiren bir doğruluk ihtiyacının
ve dengeli olmanın üzerinde durur.
Homeros çevirileri, en kibar şekliyle belirtmek gerekirse, eleştirel yarış konusuydu. Pope’un
çevirisi, kendisini, Chapman, Thomas HOBBES, John OGIBLY ve Dryden’a ait önceki İngilizce
versiyonlarının aleyhinde konumlandırmış ve bu çevirinin kendisi de 1735’te Thomas Bently
tarafından dört açıdan eleştirilmiştir: ‘bir, İngilizce olduğu için, iki, Şiir formunda yazıldığı için, üç,
özgün kaynaktan yapılmadığı için (Pope, Latince, Fransızca ve İngilizce kaynakları kullanmıştır) ve
fakat dört, Fransızca bir çeviriden yapıldığı için ve Düzyazı formundaki çevirisinin bir kadın
tarafından (Mme DACIER; bknz. FRANSIZ ÇEVİRİ GELENEĞİ) da yapıldığı için’ (Levine 1991:220).
Aynı çeviri, 1715’te kendi İliad’nı üretirken William COWPER ve daha sonra Mathew Arnold
tarafından da eleştirilmiştir.
Bu düşmanlığın çelişkili bir gözlemi Pope’un İliad’nın bir ölçüde ve Odyssey46’sinin (1725-6)
daha fazla ölçüde ortaklaşa bir girişim olduğu gerçeğidir; ikicisinde, Homeros’un Mme DACER
versiyonlarının çevirmenleri olan Elijah Fenton ve William Brome Pope’a yardım etmiştir.
İşbirliğinin bir başka örneği, 18.yüzyıl sonlarında, Tobias Smallot’un Chalsea’daki ‘edebi
fabrikasında’ (Sampson 1941:423) bir grup çevirmeni bir araya getirmesiyle ve Don
Quixote47’un yeni bir çevirisi (1755) ile (Thomas Francklin ile işbirliği yaparak) Voltaire’in
eserlerinin önemli çevirilerini yayımlamasıyla (1761-44) yaşanmıştır.
Bentley’nin karşı geldiği Mme DACIER çevirisi, bu dönemdeki ile önceki dönemlerdeki kadın
çevirmenler arasında önemli bir farklılığa işaret etmektedir. Henüz hiçbir İngiliz kadını
Homeros’u çevirmeye yeltenmemiş olsa da kadınlar, öncekine kıyasla çok çeşitli metinler
çeviriyordu. Dönemin başında Aphra Behn, De Brilhac’ın Agnes de Castro isimli oyununun bir
versiyonunu üretmiş (1688), Ovidius’un Epistles48’inin Dryden çevirisine katkıda bulunmuş ve,
42
(Tr.) Truva’nın Yıkımı (ç.n)
Tr.) Pindar İlahileri (ç.n)
44
(Tr) Ovidius Mektupları (ç.n)
45
(Tr.) Aeneas’a İtafen (ç.n)
46
(Tr.) Odysseia (ç.n)
47
(Tr.) Don Kişot (ç.n)
48
(Tr.) Mektuplar (ç.n)
43
Fontanelle’nin Discovery of New Worlds49 çevirisinin (1688) önsözünde belirttiği üzere, ‘düzyazı
çevirisi üzerine bir şeyler söylemeye çalışmıştır’ (Kitagaki1981:282). Düzyazı çevirisi, daha
öncesinde çok az yorum alan bir konudur. 18.yüzyılda Elizabeth CARTER, ilk olarak, Epictetus’un
bütün eserlerini çevirmiştir (1749-52) ve Charlotte Brooke,1789’da, İrlanda Kelt şiirinin
çevirilerinden oluşan ilk antolojiyi yayımlamıştır.
Brooke’un çalışmasının bir parçası olduğu Kelt edebiyatının yeniden canlanmasıyla, 18.yüzyıl
boyunca, Evan Evans (1764); ve Latince aracı versiyonlarını kullanarak, Samuel Johnson ve
Thomas Gery tarafından Galceden çeviriler yapılmıştır. Aynı zamanda James Machpherson’ın
Kelt Ossian tarafından yapılan sözde çevirileri de ortaya çıkmıştır. Bu yeniden canlanma ile
birlikte Doğu ve Cermen dillerinde giderek ederek artan bir ilgi oluşmuşmuştur. 1734’te George
Sale, Kur’an’ı İngilizceye çevirmiş; Sanskritçe öğrenen ilk İngiliz bilgini William Jones, Farsçadan
ve diğer Asya metinlerinden çeviriler yapmıştır. 19.yüzyılda, örneğin FITZ-GERALD ve William
Morris’in ortaçağlaşan/doğululaşan çevirilere gösterdiği ilgi, bu süreçte yaşanan doğal bir
gelişmedir.
18.yüzyıl, büyük ölçüde başladığı gibi, önemli bir kuramsal çalışma olan Tytler’ın Essays on the
Principles of Translation50’ı (1791) ile son bulmuştur. Tytler’ın teorileri, Scott George
Campbell’inkilere benzemektedir. Scott George Campbell, İncil çevirilerine (1789) yazdığı
önsözünde, Tytler’ın çeviri sürecine ilişkin çıkarımlarının bir çoğuna katılmıştır. Tytler’ın Essay’i,
döneme özgü sistematik yaklaşımla, Dryden’ın AÇIMLAMA kavramına ve yarattığı serbest
çevirilere tepki göstermiştir. Tytler’a göre çeviri, özgün eserdeki düşüncenin tam dökümünü
vermeli, eserin biçem ve üslübunu aynen korunmalı ve bütün rahatlığını sağlamalıdır. Evet,
Essay hala 18.yüzyıl terminolojisini (‘deha’, ‘yaratıcılık’, ‘üslup’) kullanmakta ve ‘yapıttaki
başarıya değer biçmek’ için kullandığı ölçünler, ‘özünde estetik’ ya da seçicidir. (Huntsman
1978:42). Ancak, Tytler’ın, özgün metnin mutlak başvuru noktası olduğuna ilişkin iddiasında
olduğu kadar, yayımlanan İtalyanca ve Almanca çevirilerinde büyük bir farklılık
gözlemlenmektedir. Tytler, öncesinde Brooke ve Gray’in çevirilerinde farklı şekillerde olduğu
gibi, kahince konuşmuştur.
19. yüzyıl: Romantizm ve Viktorya Çağı
Romantizm, kendisini, bir önceki çağ ile kıyaslandığında, pek çok önemli açıdan farklı kılmıştır.
Restorasyon Dönemi’nde ve 18.yüzyılın büyük bir kısmında Fransızca, saygın halk dili
konumundaydı. 18.yüzyıl sonlarında, Fransızcadan Almancaya doğru kararlı/kesin bir kayma
olmuştur. Özellikle Goethe, Schiller ve A.W.SCHLEGEL’in eserlerine (bknz. ALMAN ÇEVİRİ
GELENEĞİ) (Bassnet 1991: 64-5) doğru olan bu kayma, çoğu kez, başlangıçta, aracı Fransızca
versiyonlarında yaşanmıştır. Romantik yazarlar, Almancadan çeviriler yapmaya başlamışlardır:
Sir Walter Scott, Goethe’nin Goetz von Berlichingen51'ını (1799); Samuel Taylor COLERIDGE,
Schiller’in Wallenstein’ını (1800); Shelley, Goethe’nin Faust’unun bölümlerini çevirmeye
başlamıştır. Goethe’nin Faust’unun tamamlandığı (1832) üç yıl içerisinde, eserin beş tam çevirisi
olmuştur. Aynı şekilde diğer Alman yazarları da, George Elliot, Sarah Austin, J.C.Hare ile Piskopos
Thirlwall, ve William Wallace tarafından Viktorya dönemi okuyucuları için erişilebilir hale
getirilmiştir.
49
(Tr.) Yeni Dünyaların Keşfi (ç.n)
(Tr.) Çevirinin Esasları Üzerine Denemeler (ç.n)
51
(Tr.) Demir Elli Şövalye (ç.n)
50
Alman Romantiklerin fikirleri, çevirmen için yeni bir anlayışın oluşturulmasında oldukça önemli
bir yere sahiptir (George Steiner 1975; Robinson 1991). Daha önce belirtildiği gibi,
Rönensans’tan 18.yüzyıla kadar olan sürede çevirmenler, genellikle eserlerini faklı yollardan
yerelleştirmişlerdir. Şimdi ise, Carlyle’nin sözleriyle, ‘çevirmenin görevi, özgün metni aynen
sunmak’ (Ashton 1980:84) olmuştur. Pope ve Dryden’ın bu konudaki görüşleri de eleştiriye
maruz kalmıştır. Hiç kuşkusuz ki önceki uygulama ve kuramlar bütünüyle reddedilmemiştir:
Birch, ‘Pope-ça’ uygulamayı Faust’u için uygun bulmamış fakat ROSCOMMON’un hükmünü
yeniden başlatmak istemiştir.
Romantikler, aynı zamanda, İtalyan Rönesansı edebiyatını yeniden keşfediyordu, özellikle
Dante’nin Divina Commedia52’sı , 19. yüzyıl okuyucuları için Faust kadar önemli bir yere sahipti.
En önemlisi, 19. yüzyılın en iyi çevirilerinden biri olarak Henry Francis CARY’nin 1814 tarihli
çevirisidir. Gustave Doré ve John Flaxman gibi sanatçıların, Cary ve Ichabod Wright’ın
Dante’lerini İngiliz okurlarına ulaşmasında aracılık ettiklerini ya da William Blake’in, kendi
‘çevirisi’ Illustrations to Divine Comedy için Cary’i bir ham çeviri olarak kullandığını da
unutmamalıyız.
19.yüzyılın ikinci yarısı büyük ölçüde aynı çizgide gelişmiştir fakat Romantik kuram ve
uygulamanın kendisinin ‘çevirisi’, tartışmaya açık olsa da, çağın tüm görkemli projeleriyle aynı
çizgide yürüyen güçlü bir ‘yerelleştirme’ gündemini açığa çıkarmaktadır.
Tamamına gelişigüzel bakmaktansa birkaç yılı inceleyerek bu genellemelere odaklanabiliriz. Bu
sebeple, 1861- 2 yılları arasında, İliad ve Odyssey’nin büyük bir bölümü, Philip Worsley, Joseph
Dart, James London ve Dean Henry Alfrod; Dante ve çağdaşları, ROSSETTI; Komedya’nın ilk iki
bölümü, Mrs. C.H. Ramsay (1862); Old Norse (Burn Njal), Sir George Dasent; Latince ve
Yunancaya, Latince ve Yunanca’dan, ve İtalyanca ve Almancadan şiirler, paralel metin halinde,
Lord Lyttelton ve William Gladstone (1861) tarafından çevrilmiştir ve Hugo’nun Les
Misérables53’inin yetkilendirilmiş bir çevirisi, Wraxall tarafından yayınlanmıştır. Wraxall’ın iki
yıllık bu dönemde yayımlanan çevirileri, yolculuk-ile-macera hikayelerini, Fransız bir dedektifin
otobiyografisini ve Hugo’ya yardım etmiş olan Esquiros’un iki eserini içermektedir. Hiç kuşkusuz
ki bu ürünlerin her biri ayrı bir önem taşımaktadır. Francis Newman’ın sanat eseri çeviriler
içeren amatör bir çalışma olarak değindiği Lyttelton-Gladstone girişimi, Wraxall’ın macera
hikayelerinden çok farklıydı. Rossetti’nin, ‘çevirinin belki de yorumun en doğrudan şekli olarak
kaldığına ’(Rossetti 1911) dair ince ayrıntılı farkındalığının yanında Wraxall, çeviriden, yakışıksız
bir ifade kullanarak, ‘tarihsel olsa da iğrenç’ olarak bahsediyordu (bir sonraki bölüm de ‘bu
tiksindirici kelimenin yüceltilmesinden oluşuyordu’) (Wraxall 1862). Dahası, Homeros çevirileri,
gelişen bir endüstrinin parçası durumundaydı: Morris’in Aeneid’inin eleştirmenlerinden birisi
(1875; Faulkner 1973: 216) yayımlanmalarındaki devamlılığı dile getirmiştir.
Yukarıda sözü geçen açıklama, kaçınılmaz olarak, önemli isim ve metinleri hariç tutmaktadır:
doğululaştıran FITZGERALD, (Çinceden çeviri yapan) Richard BURTON, (Sanskritçeden çeviri
yapan) James Legge ve Max Müller; Lady Charlotte Guest (Mabigoni); 1611 ve Rheims-Douai
İncil’lerinin elden geçirilmiş metinleri, ilkinin (1881-95) en önemli versiyonu olan Elden
Geçirilmiş Versiyonu; Eleanor MARX AVELING ve Ibsen çevirmenleri William Archer ile Edmund
Gosse.
52
53
(Tr.) İlahi Komedya (ç.n)
(Tr.) Sefiller (ç.n)
Aynı açıklama, Arnold’ın, kendisinden önce Pope ve Cowper’ın yaptığı gibi, birtakım Homeros
çevirilerini eleştirdiği On Translating Homer54’ı (1860) da kapsamamaktadır. Bu çalışmaya, bir
Horace çevirisi nedeniyle zaten saldırı altında olan (Venuti 1995a: 124-7) Newman (1856) ile
Wright’ın (1959-65) Homeros çevirileri de dahildir. Her ikisi de eleştirilere nazikçe cevap vermiş
ve Arnold Newman’ı Last Words55’te (1862) cevaplamıştır. Bütün farklılıklarına rağmen (aynı
eserde:118-146), Arnold ve Newman, Romantik devrimin evlatlarıdır. Her ikisi de, çağdaşlarının
birçoğu gibi, çevirmenin ‘görevinin’, 1611 İncil’i çevirmenlerinin olduğu gibi (Arnold), özgün
esere ‘sadık olmak’(Newman) olduğu ve iyi bir çeviri için, ‘çevirmenin, özgün eseriyle
bütünleşmesi’ (Arnold) gerektiği yönündeki Romantik görüşü paylaşmıştır.
Anlaşamadıkları nokta ise sonuçlardan ziyade sebepler üzerineydi. Arnold, Homeros’un bir klasik
olduğunu düşünerek çevirisinde, şüphesiz ki bir klasik olan 1611 İncil’i dilinin kullanılması
gerektiğini düşünüyordu fakat ölçüsü orjinal metindeki altı ayaklı dizelerin aynısı olmalıydı.
Newman ise, Homeros’un ilkel ve popüler olduğunu düşünerek çevirisinde, balad ölçüsü ve
‘Sakso-Norman’ olarak adlandırdığı bir dil ve sonradan‘Wardour Sokağı İngilizcesi’ olarak
adlandırılan bir söyleyiş (Venuti 1995a: 141-2; Kelly 1979) kullanmıştır. Arnold’ın İncil’e ait
modeline karşın Newman’ınkisi, ‘Fijililer’ için yaptığı çevirisinde ‘Lamb of God’56 ifadesini
sürdürerek anlaşılmamayı göze alan misyonerce bir model olmuştur.
Bu uzun süreli ve büyük ölçüde anlamsız uygulama, ironik ve keskin bir şekilde diğer kişiler
üzerinde oldukça etkili olmuştur. Arnold’ın hükmü, 19.yüzyılda (ve 20.yüzyılda da) geniş çapta
onay görmüş; önerdiği ‘King James İngilizcesi’, Benjamin Jowett ve Andrew Lang tarafından
benimsenmiştir. Newman’ın uygulanası ise genellikle dikkate alınmamıştır. Ancak, Venuti’nin
(1995a) belirttiği gibi, 19. yüzyıl çevirisinde önemli bir eğilimi temsil etmektedir. Robert
Southey’nin ortaçağlaştıran çevirilerinde öngörülen, Robert Browning’in Agamemnon’unda
taklit edilen (Robinson 1991: 245) ve Morris ile ROSSETTI’nin oldukça farklı eserinde tekrarlanan
bu eğilim, özgün metni ‘yabancılaştırarak’ (Venuti 1995a: 20) okuyuculara, kendi kültürleri ile
özgün metnin temsil ettiği Öteki kültür arasındaki farkı göstermesi açısından önemlidir.
Çevirinin, geri plandaki ‘yabancılaştıran’ türü ile üstün ‘yerelleştiren’ türü arasındaki ayrım, 19.
yüzyılda, CARY, Birch, Mrs Ramsey, Newman ve Arnold’ın önsözlerinde yapılan bir diğer ayrıma
benzemektedir: Johnson Benson Rose’un ‘bilgin çevirileri’ (Greek Dramas57, 1867-72) olarak
adlandırdığı çeviriler ile sıradan okuyucuya mahsus çeviriler arasındaki, Alman Romantizmi’nin
kuramlaştırmalarıyla açıkça yankılanan ayrım.
20.yüzyıl
20.yüzyıl, çeviri konusunda gündeminde bulunan pek çok şeyi, 19.yüzyıl varsayımlarına ve
uygulamasına borçludur.
World’s Classics (1901), Everyman (1906-), Loeb (1912-) ve yayımlanmış tüm eserlerin yeni
çevirilerini ısmarlama kararıyla diğerlerinden ayrılan Penguin Classics (1946-) gibi sayıca giderek
artan tek dilli okuyuculara hitap eden popüler yayın evleri tarafından yabancı klasikler
çevrilmeye devam edilmektedir. Constance Garnett ve Max Hayward (Rus klasikleri), Arthur
Waley (Çin şiiri), Helen Waddell (ortaçağ Latin lirikleri), W. SCOTT MONCRIEFF ve E.V. Rieu
(Yunan klasikleri) gibi önemli çeviriler yapılmıştır. Index Translationum’a göre, 1948- 86 yılları
54
(Tr.) Homeros’u Çevirirken (ç.n)
(Tr.) Son Sözler (ç.n)
56
(İng.) Hz.İsa’nın diğer ismi (ç.n)
57
(Tr.) Yunan Dramaları (ç.n)
55
arasında, bu tür edebi çeviriler, Britanya’da yayımlanan tüm çevirilerin yüzde otuz beşini
oluşturmaktadır.
Benzer şekilde, 19.yüzyılda usta şairler tarafından yapılan ‘yabancılaştıran’ çeviriler, 20.yüzyılda
da eşdeğerlerini, bilhassa Amerika doğumlu Ezra Pound’un çevirilerinde bulmuştur (bknz.
AMERİKAN ÇEVİRİ GELENEĞİ). Britanya’daki yabancılaştıran çeviriler arasında Ted Hughes’un
(Seneca’nın Oedipus’u, 1969) ve Tony Harrison’un (Aeschylus’un Oresteia’sı, 1981) yaptığı Yunan
ve Roma oyunlarının uyarlamalarını da bulunmaktadır.
Çeviri, 20 yüzyılda, her zaman olduğundan daha profesyonel bir şekilde örgütlenmiştir. Çeviri
büroları büyük oranda artmış, akademik ve mesleki kurslar ile vasıflar, özellikle yüksek lisans
seviyesinde, Britanya’da günün gereklilikleri olmuştur. Britanya’daki çevirmenleri temsil etmek
üzere kurulan” mesleki kuruluşlar arasında Institute of Linguists (1910), Institute of Translating
and Interpreting (1986) ve Translators’ Association yer almaktadır. Bunların arasından Institute
of Translating and Interpreting, Society of Authors tarafından edebiyat çevirmenlerini temsil
etmek üzere kurulmuştur. Arts Council of England tarafından finanse edilen British Centre for
Literary Translation, edebiyat çevirmenleri için burs vermesinin yanı sıra organizasyonlar ve
atölye çalışmaları düzenlemektedir.
Tüm bu değişikliklerden daha da önemlisi, belki de, son 20 veya daha fazla yıldır çevirinin
kendisinin bir olgu olarak anlaşılmasında gerçekleşen paradigma kaymasıdır. Terry
Eagleton,“Translation and Transformation58” (1977) isimli eleştiri yazısında bu kaymayı
açıklamaktadır. Eagleton’ın açıklamasındaki esas tepki, ‘yakın geçmişteki göstergebilimsel
araştırmanın ışığında, çeviri üzerine olan yazılarda kesin gözüyle bakılan ‘kaynak’ ve ‘erek’ metin
karşıtlığını ve ‘birincil metne duyulan saplantıyı’(1997:72) yıkmak ve yerine metinlerarasılık
(Eagleton’ın italikleri) kavramını getirmektir. Eagleton, çeviriye, anlamlandırma sistemlerinin
tartışmalı yorumsal meselelerinin örnek bir vakası olarak değinmektedir. Bu yeni eleştirinin
merkezinde, seçici ve tümüyle biçimsel olan eleştiriyi yerinden etme girişimi ile kültürel ve
eleştirel kuramdaki yeni gelişmelerin öneminin farkına varılması yer alır.
Bu gelişmelerin ışığında, Britanya, son yıllarda, çeviribilime duyulan ilgide yükselen bir artışa
tanık olmuştur: farklı görüşlerden çıkan süreli yayınlar (Translation and Literature, 1993-; The
Translator, 1995-); yeni seriler (Topics in Translation gibi) ve, daha önceden belirtildiği gibi,
çeviriyi tüm yönleriyle ele alan çok sayıda kurslar söz konusudur. Tüm bunlar, Britanya’da
çeviribilimin gelişimi açısından iyiye işarettir.
İlave Okumalar
Ashton, R. (1980) The German Idea: Four English Writers and the Reception of German Thought
1800–1860, Cambridge: Cambridge University Press.
Bassnett, Susan (1980/1991) Translation Studies, London & New York:
Routledge.
Brand, C. P. (1957) Italy and the English Romantics: The Italianate Fashion in Early
58
(Tr.) Çeviri ve Dönüşüm (ç.n)
Nineteenthcentury England, Cambridge: Cambridge University Press.
Cohen, J. M. (1962) English Translators and Translations, London:
Longmans, Green.
Copeland, Rita (1991) Rhetoric, Hermeneutics and Translation in the Middle Ages: Academic
Traditions and Vernacular Texts, Cambridge: Cambridge University Press;
Ellis, Roger (ed.) (1989) The Medieval Translator. The Theory and Practice of Translation in the
Middle Ages. Cambridge: D. S. Brewer.
Ellis, Roger and R. Tixier (eds) (1996) The Medieval Translator, Turnhout: Brepols.
Godden, M. and M. Lapidge (eds) (1991) The Cambridge Companion to
Old English Literature, Cambridge: Cambridge University Press.
Hargreaves, H. (1969) ‘The Wycliffite Versions’, in G. W. Lampe (ed.) The
Cambridge History of the Bible, vol. 2, Cambridge: Cambridge University
Press, 362–415.
Hermans, Theo (1985b) ‘Images of Translation: Metaphor and Imagery in the Renaissance
Discourse on Translation’, in Theo Hermans (ed.) The Manipulation of Literature: Studies in
Literary Translation, London & Sydney: Croom Helm, 105–35.
Hudson, A. (ed.) (1985) Lollards and their Books, London: Hambledon Press.
—— (1988) The Premature Reformation, Oxford: Clarendon Press.
Jones, R. F. (1966) The Triumph of the English Language, Stanford, CA:
Stanford University Press.
Kelly, Louis G. (1979) The True Interpreter. A History of Translation Theory and Practice in the
West, New York: St Martin's Press.
Kitagaki, M. (1981) Principles and Problems of Translation in Seventeenth-century England,
Kyoto: Yamaguchi Shoten.
Lefevere, André (1992) Translation, Rewriting and the Manipulation of Literary
Fame, London & New York: Routledge.
Legge, M. Dominica (1963) AngloNorman Literature and Its Background, Oxford: Oxford
University Press (repr. 1978, Westport, CT: Greenwood Press).
Levine, Suzanne Jill (1991) The Subversive Scribe: Translating Latin
American Fiction, Minneapolis: Graywolf Press.
McGerr, R. P. (1988) ‘Editing the Selfconscious Medieval Translator: Some Issues and Examples’,
Text 4:147–61.
Norton, D. (1993) A History of the Bible as Literature, 2 vols, Cambridge: Cambridge University
Press.
Pearsall, D. (1977) Old English and Middle English Poetry, London, Henley and Boston:
Routledge & Kegan Paul.
Robinson, Douglas (1991) The Translator’s Turn, Baltimore & London: Johns
Hopkins University Press.
—— (1995) ‘Theorizing Translation in a Woman’s Voice’, The Translator 1
(2): 153–75.
Steiner, George (1975/1992) After Babel. Aspects of Language and Translation, London, Oxford
and New York: Oxford University Press.
Steiner, T. R. (ed.) (1975) English Translation Theory: 1650–1800, Assen and Amsterdam: van
Gorcum.
Venuti, Lawrence (1995) The Translator’s Invisibility, London & New York: Routledge.
Wilson, D. (1976) The People and the Book: The Revolutionary Impact of the English Bible 1380–
1611, London: Barrie & Jenkins.
Biyografiler
BOYER, Abel (1677-1729). Fransız Huguenot59'u. 1689'da İngiltere'ye yerleşmiş ve Fransızca'dan
çok sayıda çeviriler yapmıştır. Bu çevirilere ek olarak, Gloucester Dükü için Compleat French
Master for Ladies and Gentleman 60'ı (1694, 18.yüzyıl süresince yeniden basıldı) ve bir Fransızcaİngilizce Sözlüğü’nü (Lahey, 1702) yazmıştır. Bu eserleri hem İngiltere'de hem Fransa'da çok
sayıda baskı yapmış ve 1830’da Boileau tarafından yeniden elden geçirilmiştir.
BURTON, Sir Richard Francis (1821-90). İngiliz doğubilimci ve kaşif. Arabian Nights61 (16
cilt,1885-8), Kama Sutra (1883) ve ‘Arap erotolojisinin diğer eserlerine’ (Harvey 1969: 127) ek
olarak de Camoëns’in 19.yüzyılda sıklıkla çevrilen eseri Lusiads’ı (1880) ve Catullus’u çevirmiştir.
Eşiyle birlikte da Silva’nın Manuel de Moraes’inin (1886) çevirisini yapmıştır. Ceza davası
tehlikesinden kaçınmak amacıyla daha erotik çevirilerinin bir kısmını (Kama Sutra ve Arap
Geceleri gibi) şahsen yayımlama yoluna gitmiştir.
CARLYLE, Thomas (1795-1881). İskoçyalı tarihçi ve deneme yazarı. 19.yüzyılın ilk yarısında
İngiltere’de Alman edebiyatının popülerleşmesinde önemli rol oynamıştır. Life of Schiller62’ı
(1823-24) yazmış ve Goethe’nin Wilhelm Meisters Lehrjahre63 (1824) ve Wilhelm Meisters
Wanderjahre64 (1827) ile La Motte-Fouqué’nun Undine65’ını da içeren çok sayıda eser
çevirmiştir.
59
16. yüzyıldaki Reform hareketi sırasında Fransa'da ortaya çıkan Protestan topluluğa verilen ad. (ç.n)
(Tr.) Hanımefendi ve Beyefendiler için Eksiksiz Fransızca Öğretmeni (ç.n)
61
(Tr.) Arap Geceleri (ç.n)
62
(Tr) Schiller’in Hayatı (ç.n)
63
(Tr.) Wilhelm Meister'in Çıraklık Yılları (ç.n)
64
(Tr.) Wilhelm Meister'in Seyahat Yılları (ç.n)
65
(Tr.) Su Kızı (ç.n)
60
CARTER, Elizabeth (1717-1806). Zamanının İngiltere’sindeki en bilge kadın olarak tanınan
Carter, Dr Johnson tarafından Boethius’u çevirmesi için teşvik edilmiştir. 1739’da Pope’un Essay
on Man66’inde yer alan bir Fransızca deneme yazısını ve aynı yılda Newton’ın bir İtalyanca
çevirisini İngilizce’ye çevirmiştir. En önemli çevirisi olan Epictetus’un eserlerinin çevirisi (174952) 1865’te iki kez yeniden basılmış ve düzeltilmiştir. 1796’da şiirlerinin bir kısmı Fransızca
çevirileri ile birlikte paralel metin halinde yayıma hazırlanmıştır.
CARY, Henry Francis (1772-1844). İngiliz rahip ve çevirmen. Dante’nin Divina Commedia67’sının (
1805’te İtalyanca kaynak metni ve çevirisi paralel metin halinde yayımlanan Inferno68’nun,
1814’te tamamının) serbest nazım biçiminde yapılmış önemli çevirisi ile hatırlanır.
Ariptophanes’in Birds69’ünü (1842) ve Pindar’ın Odes70’unu de çevirmiştir.
CAXTON, William (1421-90 civarlarında). İlk İngiliz matbaacı. 1474/75’te kendi çevirdiği The
Recuyell of the Historyes of Troye71 isimli İngilizce basılan ilk kitabı yayımlamıştır. Yayımladığı çok
sayıda eser arasında kendi çevirilerinin birkaçı yer alır. Bu çeviriler arasında özellikle Aeneid’in
(1949) Fransızca yeniden çalışması72 ve kendisinin elden geçirdiği çevirilerin bazıları (örneğin
Higden’in Polychronicon’ının Treviso tarafından yapılan çevirisi) dikkat çekmektedir.
CHAPMAN, George (?1559-1634). Zamanının önemli bir kişisi. 1598’de Iliad (Seaven Books of
the Iliad73) çevirisinin bir kısmını yayımlamıştır. Bunu sonrasında bütün eser (1611), Odyssey74
(1614-15), Homeros ‘İlahileri’ (1616), Petrarca (1612), Musaeus (1616), Hesiod (12618) ve
Juneval (1629) çevirileri izlemiştir. John Keats’in bir şiirinin konusu olan (1816) Homeros çevirisi
bu yüzyılın başlarında hala basılıyordu.
CHAUCER, Geoffrey (1340-1400 civarlarında). Zamanının önde gelen İngiliz yazarı olan Chaucer,
çok sayıda çeviri de yapmıştır. Kaynak metne sadık kalan çevirileri arasında, Lorris ve de
Meun’un Roman de la rose’unun bir kısmı, Boethius’un Consolatio Philosophiae75’si, Renaud de
Louens’in Fransızca versiyonu içerisinde yer alan Brescia’lı Albertano’nun Liber Consolationis et
Consilii76’si ve oğlu için yazdığı Treatise on the Astrolabe77 (1391) bulunmaktadır. Boccacio’nun Il
Filostrato78’suna dayanan Troilus and Criseyde79’de kaynak metne sadık çeviriyi serbest
yaratıcılık ve Boethius’dan gelen materyal izlemektedir.
COLERIDGE, Samuel Taylor (1772-1843). Öncü Romantik şair ve Alman Romantizmi’nin
İngiltere’ye aktarımında önemli bir kişi. Schiller’in Wallenstein’ından yaptığı bazı bölümlerin
çevirisi (1800) 50 yıl sonra hala olumlu yönde değerlendirilmektedir.
66
(Tr.) İnsan Üzerine Bir Deneme (ç.n)
(Tr.) İlahi Komedya (ç.n)
68
(Tr.) Cehennem (ç.n)
69
(Tr.) Kuşlar (ç.n)
70
(Tr.) İlahiler (ç.n)
71
(Tr.) Truva Tarihleri Derlemesi (ç.n)
72
Caxton’ın Fransızca bir aşk hikayesinden yaptığı Eneydos isimli İngilizce çevirisi, Vergilius’un Aeneid’ine ve
İtalyan şair Boccaccio’ya dayanmaktadır. (ç.n)
73
(Tr.) İlyada’nın Yedi Kitabı (ç.n)
74
(Tr.) Odysseia (ç.n)
75
(Tr) Felsefenin Tesellisi (ç.n)
76
(Tr) Tesellinin ve Danışmanın Kitabı (ç.n)
77
(Tr) Usturlap Üzerine İnceleme (ç.n)
78
(Tr) Aşkın Yıldırdığı Adam (ç.n)
79
(Tr) Troilus ve Cressida (ç.n)
67
COVERDALE, Miles (1448-1568). İngiliz Protestan reformcu ve İncil alimi. İncil çevirileri üzerine
yaptığı çalışmalara (Cenevre İncil’i ve Vulgata’dan çevrilmiş bir Yeni Ahit üzerine çalışmaları da
kapsamaktadır) ek olarak çok sayıda teolojik makale ve Alman ilahisi çevirmiştir.
COWPER, William (1731-1800). İngiliz şair ve avukat. Bir derlemeye Horace’dan yaptığı iki çeviri
ile katkıda bulunmuş (1757-9) ve Homeros’un çevirisi üzerine yazılar yazmıştır (1785). Homeros
çevirileri (1791) ve Milton’ın Latince ve İtalyanca şiirlerinin çevirisine ek olarak Mme de la Motte
Guyon’un Fransızca şiirlerinden çeviriler de yapmıştır.
DENHAM, Sir John (1615-69). İrlanda’lı şair. Dublin’de doğmuş, Londra ve Oxford’da eğitim
görmüştür. Sürgün kraliyet sarayı için Cowley ile birlikte gizli mesajların deşifre edilmesiyle
görevli kişi80 olarak çalışmıştır. Aeneid’in bir kısmını açımlayarak çevirmiştir (1656). Diğer bir
dikkate değer çevirisi, Cicero’nun Cato Major81’ıdır (1648). Denham, Corneille’nin Horace’ının
Bayan Katherine Philips çevirisi için beşinci perdeyi yazmıştır (1678). ‘To Sir Richard Fanshaw
Upon His Translation of Pastor Fido82’ isimli şiiri (1648) ile de anımsanır. Şiiri şu satırlar ile başlar:
Gururumuz, ahmaklığımız ya da inancımız, Öyle azdır ki yazamaz fakat
çeviririz. Oysa ki istedikleri sanattır ya da ses, Sende olan ise tevazudur ya da
tercih.
DRYDEN, John (1631-1700). Zamanının öncü edebiyatçısı olarak kabul gören Dryden,
Westminste ve Cambridge’de eğitim görmüş ve 1662’de Royal Society’nin üyesi olarak
seçilmiştir. Samuel Johnson’ın belirttiği üzere, Dryden, ilk büyük çeviri kuramcısıdır (bknz.
TANZİR; HARFİYEN ÇEVİRİ; AÇIMLAMA) ve edebi kariyerinin sonraki kısmında antik ve modern
klasiklerin çevirisi üzerine yoğunlaşmıştır. Vergilius ve Ovidius haricinde, Shakespeare oyunlarını
uyarlamış ve Theocritus’un versiyonlarını üretmiştir (1684-85). Maimbourg’un History of the
League83’inin (1684), Bohour’un Life of Xavier84’inin (1688), Juneval ve Persius’un (1693)
çevirileri ile Dufresnoy’un Art of Painting85’inin düzyazı çevirisini yapmıştır (1695). Bunlara ek
olarak, Fables86’ında (1700), Ovidius’un Metamorphoses87’ının bazı kısımlarının çevirisi ile
Chaucer ve Boccacio’dan masal çevirileri yer almaktadır.
ELIZABETH I (1553-1603). İngiltere ve İrlanda Kraliçesi (1558-1603). Uzun süreli iktidarlığı,
İngiltere’nin bir dünya gücü olarak ortaya çıkmasına ve İngiliz Rönesans’ının çiçek açmasına
tanıklık etmiştir. Elizabeth, Boethius’un Consolatio Philosophiae88’si (1593) ile Plutarch, Horace
ve Evripides’in eserleri de dahil olmak üzere klasik yazarların İngilizce çevirilerini yapmış;
Isocrates’in iki Söylev’ini Latince’ye çevirmiştir.
FITZGERALD, Edward (1809-83). İngiliz şair ve çevirmen. Farsça Rubaiyat of Omar
Khayyám89’dan (1859; 4.düzeltilmiş baskısı 1879) yaptığı çeviriler ile bilinmektedir. Diğer
80
(İng.) cipher secretary (ç.n)
(Tr) Büyük Cato (ç.n)
82
(Tr) Sir Richard Fanshaw’a: Sadık Çoban Çevirisi Üzerine (ç.n)
81
83
(Tr) Birlik Tarihi (ç.n)
(Tr) Xavier’in Hayatı (ç.n)
85
(Tr) Resim Sanatı (ç.n)
86
(Tr) Fabllar (ç.n)
87
(Tr) Dönüşümler (ç.n)
88
(Tr) Felsefenin Tesellisi (ç.n)
89
(Tr) Ömer Hayyam’ın Rubaiyat’ı (ç.n)
84
çevirilerinin arasında Molièreve Delavigne (1829), Calderón (1853,1865) ve Yunan trajedisi
(1865’te Aeschylus’un Agamemnon’u ve 1880’de Sofokles’in Oedipus’u) yer almaktadır.
GROSSETESTE, Robert (1175-1253 civarları). 1235 ile 1253 yılları arasında Lincoln Piskopos’u.
Kimi zaman tek başına ve kimi zaman diğer alimler ile işbirliği yaparak büyük Yunan yazarlarının
(Roger Bacon’ın belirttiği üzere var olan çevirilerin geliştirilmesiyle yapılan) Latince çevirilerini
yapmıştır. Wyclifite İncil’inin önsözünde yetkili kişi olarak alıntılanmış, Wyclif ve takipçileri
Lollardların yanı sıra Lollardların ortodoks karşıtları tarafından daha çok kullanılmıştır. Fransızca
alegorik şiiri Château d’amour, Orta İngilizce’ye çevrilmiştir.
HOBBES, Thomas (1558-1679) . 17.yüzyılın önde gelen siyasi düşünürlerinden biri. Latince
yazdığı pek çok eseri İngilizce’ye çevirmiş ve Sir Francis Bacon ile çalışarak deneme yazılarının
bazılarını Latince’ye çevirmiştir. Bunların yanı sıra, Thucydides (1629) ve Homeros’u (1674-7)
çevirmiştir.
JONES, William (1746-94). Birçok Avrupa ve Asya dillerini akıcı bir şekilde konuşan İngiliz doğu
uzmanı. Aralarında Hitopadesa’nın (Panchatantra’nın bir versiyonu) da yer aldığı Farsça ve diğer
Asya dillerinden metinler çevirmiş ve 1848’de yeniden basılmaya devam edilen bir Farsça
dilbilgisi kitabı üretmiştir (1771). Hindistan’da hükümet hizmetinde çalışırken (1783-94) 1784’te
Bengal Asya Topluluğu’nu kurmuştur.
MARX AVELING, Eleanor (1856-98). Karl Marx’ın kızı, babasının eserini çevirirken (1887,1896)
George Moore ve Edward Aveling (1851-98) ile işbirliği yapmıştır. Flaubert’in Madame
Bovary90’sinin (1886) ilk çevirisi yapmış ve Ibsen’in A Doll’s House91’unun Londra okuyucularına
tanıtılmasına yardımcı olmuştur.
NORTH, Sir Thomas (?1553-?1601). İngiliz çevirmen. Diall of Princes92 (1557), The Morall
Philosophie of Doni93 (1570) ve Plutarch’ın Lives94’ı (1579) dahil çok sayıda çeviri yapmıştır. Lives
çevirisi, Shakespeare tarafından, konusunu eski Roma tarihinden alan oyunları için ve ‘Elizabeth
dönemi düzyazısında güçlü bir etki’ (Harvey 1969: 583) yaratmak amacıyla kullanılmıştır.
OGILBY, John (1600-76). İskoçya’lı topograf, matbaacı, haritacı ve çevirmen. Bir dönem, İngiliz İç
Savaşı öncesi İrlanda’sında, saray eğlencelerinden sorumlu görevli95 yardımcısı olan bir dans
ustasıydı. Sonrasında klasik diller üzerine eğitim gören Ogilby, Restorasyon Dönemi’nde
II.Charles’ın sarayının bir parçası olmuştur. Kendi Vergilius (1649; 1654 ve 1665’te yeniden
basıldı) ve Homeros (1660, 1665) çevirilerinin ve yine kendine ait Aesop’un Fables96 (1651)
çevirisinin çok sayıda resimlendirilmiş versiyonlarını üretmiştir.
ROSCOMMON, Kont (Wentworth Dil-lon, ?1633-85). II. Charles’ın sarayında etkin bir kişi. Caen
Üniversitesi’ndekini taklit ederek bir edebi akademi kurmak için girişimde bulunmuştur.
Çevresinde, Tacitus çevirmeni Halifax’lı Marquis ile bir Vergilius çevirisine başlayan Lord
Maitland yer alıyordu. Bu grubun bir üyesi olan Roscommon, Laurence Eusden tarafından
90
(Tr) Madam Bovary (ç.n)
(Tr) Bir Bebek Evi (ç.n)
92
(Tr) Ahlaki İlkeler (ç.n)
93
Günümüzde bilinen adıyla Bidpai Fablları (ç.n)
94
(Tr) Hayatlar (ç.n)
95
(İng.) Master of the Revels (ç.n)
96
(Tr) Fabllar (ç.n)
91
Latinceye çevrilen (1717) ‘The Essay on Translated Verse97’ü (1684) yazmıştır. Çevirileri arasında
Horace’ın Art of Poetry98’sinin pek çok versiyonu (1680, 1684, 1709) ve 148. Mezmur’un bir
açımlaması yer almaktadır.
ROSSETTI, Dante Gabriel (1828-82). İngiliz şair, ressam ve çevirmen. İtalyan kültürünün
İngiltere’de yayılmasında İtalyan göçmeni olan babası Gabriele Rossetti’yi izlemiştir. ÖnRaffaello Kardeşliği99’nin (1848)kurucu üyesi olan Rossetti, ortaçağ İtalyan şiiri (The Early Italian
Poets, 1861) ile ortaçağ ve Romantik Alman ve Fransız şiirinden çevirileri yapmıştır. Bu
çevirilerden bazıları, ölümden sonra, kendisi de 1865’te Dante’nin Inferno100’sunu çeviren
kardeşi William tarafından yayımlanmıştır.
SCOTT MONCRIEFF, W. (1889-1930). Stendahl ve Proust’un eserleri ve ortaçağ edebiyatının
(Beowulf, Chanson de Roland) çevirileri ile Petronius Arbiter’in Satyricon’u ve Pirandello’nun iki
eseri dahil olmak üzere birtakım çeviriler yapmıştır. Scott Moncrieff Ödülü, the Translators’
Association tarafından, yılda bir kez, Fransızca’dan yapılan en iyi çeviriye verilmektedir.
SIDNEY, Mary (?1555-1621). Ünlü Sidney ailesinin (Philip Sidney’in kız kardeşiydi) bir üyesi ve
önemli bir edebi işveren. Petrarca’ın ‘Trionfo della Morte101’’si (1600 civarı) ile Phillippe Du
Plessis Mornay’in ‘Essay on Life and Death102’ini (1593 ve 1600) çevirmiştir. Philip ile birlikte,
Mezmur çevirileri yapmış ve kardeşinin ölümünden sonra Mezmurlar’ın çevirisini
tamamlamıştır.
TREVISO’lu John (1326-1412). Wyclif ve Hereford ile yakın ilişkiler kurduğu iki Oxford Koleji’nin
öğrencisi (1362-79). Berkeley Papazı olarak, Berkeley Dükü için, Hidgen’in Polychronicon’ını
(1387), İngiliz Bartholomew’in De Proprietatibus Rerum103’u (1398) ve Roma’lı Giles’ın De
Regimine Principum104’u çevirmiştir. Çeviri üzerine giriş bölümleri içeren Hidgen çevirisi, Caxton
tarafından; Bartholomew çevirisi de Worde tarafından basılmıştır.
TYNDALE, William (1494-1536). İncil’in İngiliz çevirmeni. Çevirilerinin Britanya’da yasaklanması
nedeniyle Yeni Ahit çevirisini Cologne ve Worms’da yayımlamak zorunda kalmıştır. Son olarak,
1535’te tutuklanmış, 1536’da Vilvorde Kalesi’nde yargılanıp işkence görmüş ve idam edilmiştir.
Tyndale, İncil çevirilerine ek olarak, Sir Thomas More ile birlikte dini ve edebi meseleler üzerinde
tartışmış ve ERASMUS’un Enchiridion Militis Christiani105’sini çevirmiştir (1533’de basılmıştır;
bknz ALMAN GELENEĞİ).
TYTLER, Alexander Fraser (1748-1813). İskoçya’lı avukat ve Edinburg Üniversitesi’nde Tarih
Profesörü. Essay on the Principles of Translation106’ın (1791) ilk versiyonu, 1790 yılı boyunca
Kraliyet Derneği107’ne verilen konferanslarda sunulmuş ve anonim olarak yayımlanmıştır. Tytler,
97
(Tr) Çeviri Şiir Üzerine Deneme (ç.n)
(Tr) Şiir Sanatı (ç.n)
99
(İng.) Pre-Raphaelite Brotherhood: İngiliz ressam, şair ve eleştirmenlerden oluşan yedi kişilik grup. 1848’de
William Holman Hunt, John Everett Millais ve Dante Gabriel Rossetti tarafından kurulduktan sonra William
Michael Rossetti, James Collinson, Frederic George Stephens ve Thomas Woolner’ın katılımıyla tamamlanmıştır.
100
(Tr.) Cehennem (ç.n)
101
(Tr) Ölümün Utkusu (ç.n)
102
(Tr) Yaşam ve Ölüm Üzerine Deneme (ç.n)
103
(Tr) Nesnelerin Nitelikleri Üzerine (ç.n)
104
(Tr) İlkelerin Geçerliliği Üzerine (ç.n)
105
(Tr) Bir Hristiyan Şövalyenin El Kitabı (ç.n)
106
(Tr) Çevirinin Esasları Üzerine Deneme (ç.n)
107
(İng.) Royal Society (ç.n)
98
George Campbell ile aynı bilimsel çevrede yer almıştır; Essay’in yayımlanmasının ardından
Campbell, yayımcıya yazarak Tytler’ın, Preliminary Dissertation’dan materyal intihali yapıp kendi
İncil çevirisine dahil edip etmediğini sormuş, Tytler ise inkar etmiştir. Essay Almanca’ya çevrilmiş
(1793) ve birçok kere İngilizce’de basılmıştır. Petrarca’ın yedi sonesini (1784) ve Schiller’in
Robbers108’ını (1792) da çevirmiştir. Robbers çevirisi, bu dönemde çıkan dört rakip versiyon
arasında en başarılı olandır.
Not: Bu metin, Okan Üniversitesi Çeviribilim Yüksek Lisans Programı kapsamında aldığım ‘Çeviri
Tarihi Üzerine Söylemler’ dersi için yukarıdaki kaynak metinden çevrilmiş olup, metin
kapsamındaki ‘ç.n’ ile gösterilen dipnotlar şahsıma aittir.
108
(Tr) Haydutlar (ç.n)

Benzer belgeler