Aşk Meşk Meselelerine Dairdir…

Transkript

Aşk Meşk Meselelerine Dairdir…
KUYU’nun Pîri
Sadi Demvuran
Aşk Meşk Meselelerine Dairdir…
Serlevha
Bende Mecnun’dan füzun aşıklık istidadı var
Aşık-ı Sadık benim Mecnun’un yalnız adı var
Fuzulî
Canımdan kıymetli kârilerim,
Üç aylık iftirakımızın mekteplerin açılmasıyla hitama ermesi cümlemize hayırlı olsun. Gayretkeş
başkâtibimiz sağ olsun, gayrı müteakip yaza kadar bize hasret yoktur. Lakin bilmenizi isterim
ki, mütevazı Kuyu mecmuasının tatile çıkıp da bizleri birbirimizden bihaber koyduğu yaz
mevsiminde bu biçare Sadi’nin feleği şaşmış, zembereği kırılmış, tabir-i ahar ile V kayışı kopma
raddesine gelmiştir. Bu neslin aşk-meşk telakkisi bu ihtiyarın aklına ağır gelmiş olup derdimi
sizlerle üleşmem icap etmiştir ki hemen başlıyorum.
Efendim bizim zamanımızda aşk deyince adamın aklına esrarengiz bir ev gelirdi ki kapısından
başka her yeri aşığa da maşuka da meçhul idi. Bir yerde göze ilişen bir hande, bir cazibeli
nazar, bir müphem işaretin peşinde bir ömür heba olurdu da gene bir semere alınmazdı. Adam
göndermeler, kaside düzmeler, dadıların eline pusla tutuşturmalarla bu mezkûr aşk evinin
ancak sofasına girilirdi ki gerisi Yüce Mevla’nın inayetine kalmış…
Şimdi bir de bu yaz şahit olduğum ahvali nakledeyim. Kaşıkçıkuşlarını bilir misiniz? Mevsimi
gelince erkeği hatunu sazlığa nazır bir yerde içtima ederler. Hepsi iki dirhem bir çekirdek
birbirini süzer durur. Sonra herkes hoşuna gideni alır sırra kadem basar. Hani aşk? İşte bu
neslin hali bundan fazla değilse noksan da sayılmaz. Aşkı manidar kılan mesafeler aşkla
beraber gitmiştir vesselam.
Hadi canım Sadi Efendi sen de az fındık kırmamışsındır deyü söylenenleri işitiyorum. Amma bu
biçarenin cirmi ne ki ne fındık kıracak? Fazla fazla komşunun müzmin bekâr kızı akşama kadar
pişirmeye uğraştığı mücveri (hâlbuki tuzsuz yapmıştır) bendeniz yazıhaneden dönerken “ay
Sadi Beyciğim bugünkü tefrikanız (hâlbuki bugün gazetede makalem yoktur) şayan-ı takdirdi,
hayretle okudum” (hâlbuki okuması yoktur) diyerek elime tutuştururdu da ben de biraz tuz
ilave edip hanemin önünde miyavlayan zavallı yavru kedilere verirdim, hepsi bu! Meselenin
vahim tarafı bu aklıevvel kadın evvelki gün pişirdiği mücveri kedilerin önünde göre göre aynı
hikâyeyi aynı tuzsuz mücver ile müteakip gün ısıtıp önüme sürerdi. Bakisini varın siz hesap
edin.
Demem o ki efendiler, bu yarım saatlik aşk telakkisi bendenize epeyce uzak görünmektedir.
Vakıa, Namık’ın İntibah’ına vakt u zamanında en çok ben arka çıktımdı amma vaziyetin bu
kerteye geleceğini rüyamda görsem hayra yormaz idim. Fakat olan olmuştur. Bu serbestî
dünyasında her türlü muaşakaya izin vardır. Helal hoş olsun. Amma bir gün süslenip püslenip
de cadde-i kebirde arz-ı endam edecek olursanız bu zavallı Sadi’yi ve kaşıkçıkuşlarını zinhar
unutmayınız.
9