ayakta kalamaz - Boydak Holding

Transkript

ayakta kalamaz - Boydak Holding
KIfi 2011 • SAYI 23
B‹ZB‹ZE, BOYDAK HOLD‹NG YAYINIDIR. ÜÇ AYDA B‹R YAYINLANIR.
SAYI 23
KIfi 2011
“YEN‹ UFUKLARA
YELKEN AÇMAYANLAR
Boydak KAYSO’dan
flirketlerine
ödül
18
AYAKTA KALAMAZ”
“Dün dünde kald› canca¤›z›m, bugün yeni
fleyler söylemek laz›m.”
fieb-i Arus’ta ne, nedir?
Yeni bir insan
olabilir miyiz?
YEN‹ UFUKLARA YELKEN AÇTIK, YEN‹ KITALAR KEfiFETT‹K
Her yeni y›la girerken, âdettendir,
eski y›l›n durum muhasebesi
yap›l›r. Bu muhasebeyle ortaya
ç›kan sonuç üzebilir de,
sevindirebilir de…
Çal›flanlar› ve paydafllar›yla
birlikte biz Boydak Ailesi,
ne mutlu ki, sevinenlerdeniz.
Hepimiz biliyoruz ki, hiçbir bașarı kendiliğinden gelmiyor. 1990’lı yıllarda markalașma hamlesini bașlatan, bu doğrultuda yönetim anlayıșını geliștiren,
2000’lerde kurumsallașmaya adım atan bir grubun, iș dünyası için hayli kısa sayılabilecek sürede sekiz farklı sektörde, saygın bir faaliyet göstermesi, küresel
șirket olma yolunda adımlar atması, yeni ufukları kollamakla mümkün olabilirdi.
Șirket olarak öncelikli hedefimiz mobilya sektöründe, dünyada söz sahibi bir
marka olmaktı. Bu bağlamda çalıșmalarımızı sürüyor ve global bir firma olma
yolunda gayret ediyoruz. Gayretlerimizin karșılığını da alıyoruz.
İstikbal șirketimiz, 2006 yılından bu yana sürdürdüğü Kurumsal Değișim Planı’nın sonucu olarak Avrupa’nın mobilya sektöründe “Mükemmellikte 5 Yıldız
Yetkinlik Belgesi” alan ilk ve tek șirket oldu. Gururla söylüyoruz ki, İstikbal’in yeni hedefi, Ulusal Kalite Ödülü ve Avrupa Kalite Ödülü’dür.
Mobilya sektöründeki bir diğer markamız Bellona șirketi de, 2010 yılının son
günlerinde Türkiye’nin süper markaları arasına girdi. Bellona, Uluslararası Superbrands International kriterleri esas alınarak yapılan belirlemede, ülkemizin 117
markasından biri oldu.
Boydak Holding șirketleri, Kayseri Sanayi Odası’nın 2010 Sanayi Gecesi’nde de
gururlandı. Dört kategori dağıtılan 70 ödülün 18’i șirketlerimize verildi.
Sizler de yakinen bilirsiniz ki, bu bașarılar kolay yakalanmıyor. Bașarı, ișini eksiksiz yapmak, mevcutla yetirmemek, tedbiri elden bırakmadan risk almak, fırsatları görebilmek, yaratıcı olmak, yeni alanlar keșfetmekle elde edilebiliyor.
Geride bıraktığımız 2010 yılında ayrıca, Türkiye’nin ve dünyanın geleceğini
enerjide gören bir grup olarak bildiğiniz gibi bu sektördeki ilk adımlarımızı da
Boydak Enerji șirketimizle attık. Stratejik büyüme alanlarımızdan biri olarak belirlediğimiz enerji sektöründeki yatırımlarımız devam edecek. Yeni yılda da Boydak Ailesi olarak, ülkemize, kendimize inancımızın da gücüyle, bașarılarımız sürecek.
Tüm bu gelișmeleri yașayan sizlerin de, benim gibi Sanayi Bakanımız Nihat Ergün’ün Kayseri Sanayi Odası’nın geleneksel Sanayi Gecesi’nde söylediği șu cümlelere yürekten katılacağınızı biliyorum: "Elde ettiği bașarılarla yetinenler ve yeni ufuklara yelken açmayanlar ayakta kalamazlar. Osmanlı İmparatorluğu, zamanında çok büyümesine rağmen, ayakta kalamadı. Çünkü kendi içine kapandı,
açılım yapamadı. Ancak uzak denizlere giden gemiler yapan, Ümit Burnu'nu,
Amerika'yı keșfedenler, bugün ayakta durmayı bașarabildi."
Saygılarımla,
Bekir Boydak
B‹zb‹ze 3
6 ı DÜNYA VE B‹Z
KAYSO 2010 Sanayi Gecesi
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün:
“Kayseri devlete yaslanmadan bașarılacağını gösterdi”
12 ı ANAL‹Z
Dünya Gazetesi Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ’ın
kaleminden: 2011’de nasıl bir ekonomi?
16 ı SINIR ÖTES‹
İstikbal Suriye’de ikinci mağazasını açtı
Saraybosna’nın en modern mağazası Bellona
20 ı kamera arkas›
Mutluluk evinizde
21 ı marka
Form Sünger’in bașarı öyküsü
24 ı gündem
Patronlar Adana’da buluștu
‹ç‹ndek‹ler
‹Ç‹NDEK‹LER
‹mtiyaz Sahibi
Boydak Holding ad›na
Bekir Boydak
Yaz›iflleri Müdürü
Murtaza Durmufl
Editör
Belgin Demirer
Kreatif Direktör
Metin Özkan
Ahmet Akgül
Yay›n Kurulu
Bilal Uyan›k
Halit Bayhan
Aygün Baflok
Muzaffer Çetinkaya
Hasan Ünal
Ar›n Saydam
Ülkü Karaosmano¤lu
Duygu Ülgen
Reklam
Ebru Çal›flkan
[email protected]
Yap›mc›
Kesiflim Yay›nc›l›k ve Tasar›m
Hizmetleri A.fi.
Kasap Sokak, Hilmi Hak Han, 22/6
34394 Esentepe-fiiflli/‹stanbul
Tel: (0212) 337 51 99
Faks: (0212) 288 62 36
www.kesisim.com.tr
Yönetim Yeri
Boydak Center, O.S.B. 6. Cad.
No: 35 Kayseri
e-posta: [email protected]
[email protected]
İstikbal Avrupa’nın 5 yıldızlı ilk mükemmel mobilya șirketi oldu
Elma Bilgisayar ve Bas›m
Tel: (0212) 697 30 30
Alman sanayicilere Kayseri’den çağrı
Yay›n Türü Yerel Süreli Yay›n
30 ı rotam›z
Dünyanın kayısı üssü: Malatya
33 ı BAY‹LER
Malatya bayilerimize misafir olduk
30
37 ı HAYATA DA‹R
Yeni bir insan olabilir miyiz?
40 ı ARTI 1
Șeb-i Arus’ta ne, nedir?
44 ı SPOR
Șota Arveladze: Sadece futbol mu, her șey gelișmiș!
47 ı SA⁄LIK
Kansere karșı sekiz önlem
50 ı RENKLER
Hakan Yılmaz: Komedi dizisi zor iștir
53 ı yeni
Beden dili
56 ı LEZZET DURA⁄I
58 ı B‹ZDEN HABERLER
06
Sanayi ve Ticaret Bakan› Nihat
Ergün, elde etti¤i baflar›larla
yetinenlerin ve yeni ufuklara
yelken açmayanlar›n ayakta
kalamayaca¤›n›, okyanuslara
uygun gemiler infla etmek
gerekti¤ini anlatt›.
YEN‹ B‹R YILDA YEN‹ B‹R BAKIfi,
YEN‹ B‹R SOLUK
İște, bir yılı daha geride bırakıyoruz. Yeni bir yıla girerken, daha farklı bir pencereden bakmak, dergimizi “yeni”
teması üzerine kurmak istedik. Çünkü farklı bakmak, farkı görmek, hayatımıza yeni bir soluk katabilmek, bizi daha
yenilikçi, daha verimli, daha mutlu, dolayısıyla çevremize ve dünyamıza daha duyarlı ve yararlı insanlar haline
getirecek.
Kayseri Sanayi Odası’nın 2010 Sanayi Gecesi’nde, mevcut koșulları daima yaratıcı bir pencereden bakarak fark
eden, bir kurum için kısa sayılabilecek zaman diliminde ülkemizin sayılı șirketleri arasına giren, küresel bir șirket
olma yolunda adımlar atan Boydak Holding’in, bu anlayıșla sağladığı bașarının alkıșlanmasına șahit olduk. 2010 yılı
bașarıları nedeniyle ödül alan 70 șirketten 18’i Boydak Holding bünyesinde yer alıyordu.
Sanayi Gecesi’ne katılan Sanayi ve Ticaret Bakanı Nahit Ergün de, Kayseri’nin ülke ekonomisine katkısını överken,
Kayseri’nin devlete yaslanmadan ekonomide güçlü olunabileceğini gösterdiğini vurguladı. Ancak Bakan Ergün, bu
övgüye bir de yenilik çağrısı ekledi. Elde ettiği bașarılarla yetinenlerin ve yeni ufuklara yelken açmayanların ayakta
kalamayacağını, okyanuslara uygun gemiler inșa etmek gerektiğini anlattı. Bu açıdan bakıldığında rekabetçiliğin
önündeki en büyük engelin rehavet olduğunu söyleyen Bakanımız, Kayserili sanayicilerden, daha yüksek katma
değer üreten alanlara, teknolojiye, tasarım ve markalașmaya daha fazla kaynak ayırmalarını istedi.
Bakan Ergün ekonomide mevcut durum hakkında aydınlanarak okuyacağınız bir durum değerlendirmesi
yaparken, Dünya Gazetesi Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ da, yeni yılda bizi bekleyen ekonomik tabloyu çizdi.
Hakan Güldağ, farkına vardığı takdirde, Türkiye’nin 2011’de fırsatlar yakalayacağını anlattı.
Hazreti Mevlana’yı, Hakk’a kavușması nedeniyle düğün olarak kutlanan ölümünün 737. yıldönümünde sonsuz bir
sevgi ve saygıyla anarken, hâlâ ondan öğreneceklerimizle hayatımıza “yeni sözler” katabileceğimizi gördük. Șeb-i
Arus törenini adım adım anlattığımız, insanın ruhuna ayna tutan bu haberimizin yanı sıra, psikiyatrist Fatih
Altınöz’ün açıklamaları da, ihtiyacımız olan huzurun sağlanmasında son derece aydınlatıcı olacak. Altınöz, hayatın
bize dayattığı zorluklara rağmen ruh sağlığımızı nasıl dinç tutabileceğimiz, nasıl yeni bir insan olabileceğimiz
konusunda yol gösterdi.
Her sayıda olduğu gibi bu sayımızda da, iș hayatınızda, müșteri ilișkilerinizde fark yaratmanıza katkıda bulunacak
bir konuya değindik. Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Fatoș Karahasan, ilk izlenimde büyük oranda intiba
olușturmada etken olan beden dilinin inceliklerini Bizbize için anlattı. Gerçi bu inceliklerin hemen hepsinin
bayilerimizde zaten uygulandığını geçmiș sayılardaki söyleșilerde olduğu gibi bu sayıda ziyaret ettiğimiz Malatya’da
da gördük. Kayısının tahtı Malatya sayfaları kadar, bayilerimizin yenilikçi fikirlerini de ilgiyle okuyacağınızı tahmin
ediyoruz.
Yahși Cazibe dizisindeki rolüyle seyirciyi güldüren Hakan Yılmaz’dan komedi dizilerinin zorluğunu okurken
șașırabilirsiniz. Doktor Yasemin Bradley’in kaleme aldığı, Uluslararası Kanser Araștırmaları Vakfı’nın kansere karșı
sekiz önlemini ise mutlaka okumalısınız.
Oktay Usta’nın lezzetli tarifleriyle sürecek okumanızın tadı, en az bu güzel yemekler kadar damağınızda kalsın.
Yeni yılın yeni bașarı ve mutluluklar getirmesi umuduyla…
Saygılarımla
Murtaza Durmuș/Yazı İșleri Müdürü
4 B‹zb‹ze
B‹zb‹ze 5
DÜNYA VE B‹Z
Kayserili sanayicileri alt›nc›
kez buluflturan “Sanayi
Gecesi”nde flirketlerin
2009 performans› 70
ödülle taçland›r›ld›. Her
dört ödülden biri, Boydak
Holding flirketlerinin oldu
Türk‹ye’n‹n üret‹m üssü
baflar›s›n› kutlad›
Mustafa Boydak: “Türkiye bugün
büyüyor ama iç tüketimdeki art›flla
büyüyor. Esas büyüme yat›r›mlar›n
artmas›yla olacakt›r. Bunun için
tedbirler al›nmas› gerekecektir. Befl y›l
daha yüzde 6’n›n üzerinde büyüme
istiyoruz.”
6 B‹zb‹ze
Kayseri Hilton Oteli, 7 Kasım Pazartesi akșamı, Kayseri Sanayi
Odası’nın (KAYSO) geleneksel “Sanayi Gecesi” için pırıl pırıl
süslenmiști. 2010 yılı “Sanayi Gecesi” için ayrılan salonda altın
sarısının hâkim olduğu șık masalar hazırlanmıș, yerel ve ulusal basının
kameraları davetlilerden önce yerlerini almıștı. Tüm davetlilerin
gecenin ayrıntılarını görebilmesi için salona yerleștirilen dört dev
ekran, davetliler masalarına dağılırken, Kayseri sanayiini anlatan bilgi
ve görüntüleri aktarıyordu. Bu sırada tüm kameralar aynı yöne
döndü; Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün salona girmesiyle
birlikte tören bașladı.
Önce, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ergün, TOBB Bașkanı Rifat
Hisarcıklıoğlu, Kayseri Vali Vekili Kasım Fikret Dayıoğlu, Büyükșehir
Belediye Bașkanı Mehmet Özhaseki, Ticaret Odası Bașkanı Hasan
Ali Kilci, Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Bașkanı Ahmet
Hasyüncü, Ticaret Borsası Bașkanı Șaban Ünlü, Esnaf ve Sanâtkarları
Odası Bașkanı Mustafa Alan ve sanayicileri bulușturan geceye
Cumhurbașkanı Abdullah Gül ve Bașbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın
gönderdiği mesaj okundu. Cumhurbașkanı Gül ve Bașbakan Erdoğan
mesajlarında, Kayserili sanayicilerin bașarılarını övüyordu.
KAYSO Yönetim Kurulu Bașkanı sıfatıyla Boydak Holding Yönetim
Kurulu Bașkan Vekili Mustafa Boydak ilk konușmacı olarak kürsüye
çıktı. Küresel krize değinen Boydak, Türkiye’nin, daralmanın kendini
iyice hissettirdiği 2009 bir miktar küçülse de, gelișmiș dünya ülke
ekonomilerine göre krizi az hasarla atlattığını söyledi. “Bu gece bazı
șirketler ödül alacak ama aslında bütün sanayicilerimiz ödülü hak
ediyor. Çünkü zorlansak da, Kayseri sanayicisi olarak ayakta kalma
bașarısını gösterdik” diyen Boydak, hükümetin de, ekonomi
yönetiminin de, ișadamlarının da, halkın da bu süreci soğukkanlılıkla
karșıladığı övgüsünde bulundu. Boydak, gelinen noktanın, adımların
doğru bir șekilde atıldığını gösterdiğini ifade etti.
Kriz sürecinde sanayicinin en önemli șikâyetinin dıș pazarlardaki daralma
olduğunu hatırlatan Boydak, “İhracatımız bir miktar
geriledi. Ama biz sanayiciliğin uzun vadeli bir iș
olduğunu biliyoruz. Onun için bıkmadan usanmadan
ișimize bakmalıyız. Ve gerçekten 2009 rakamlarına
bakarak sevinçle söylüyorum ki, ihracattaki gerilemeye
rağmen Kayserili sanayici gelirler ve kurumlar vergisinde
çok iyi durumda. Tabii ki bu, sanayicilerimizin ve
çalıșanlarımızın üstün gayretiyle oldu. Çalıșanlarımıza
teșekkürü bir borç biliyorum” dedi.
Kayseri Sanayi Odası olarak Kayseri’de yüzde 10
büyüme hedeflediklerini ve hedeflerinde
yanılmadıklarını anlatan Boydak, șöyle devam etti:
“Zor süreçlerde firmalarını bașarıyla yöneten
sanayicimize baktık ve bu büyümeyi öngördük.
‘Kayseri yerinde sayıyor’ ve ‘firma sayısı azalıyor’ gibi
söylemler doğru değil. Kayseri’de firma kalitesi ciddi
anlamda artıyor. Firmalarımızın akılcı yatırımları ve
dıș pazarlara gösterdiği özen, bunun sonucudur.
Kayseri’de kent yöneticileri ve sivil toplum örgütleri
de hep birlikte çalıșmalar yürütüyorlar. Sadece
ekonomi ve ticarette değil, sporda, hizmet alanında
ve birçok alanda hizmetimiz var.”
TEȘVİK SİSTEMİ 2011’DE DE SÜRMELİ
Mustafa Boydak, Bakan Ergün’den sanayiciler adına
bir talepte bulundu: “2008’da teșvik sistemi makul bir
șekilde yeniden düzenlendi. Ancak șunu dikkate
almalıyız ki Türkiye’nin en önemli sorunu cari açıktır.
Bunu engellemek için Türkiye’ye doğrudan yabancı
yatırımın gelmesi gerekir. Tabii 2009’daki
küçülmeden sonra doğrudan yabancı yatırımın hızlı
bir șekilde gelmesini bekleyemeyiz. İkinci olarak,
bizler de sanayiciler olarak yeni yeni kendimize
geliyoruz ve yatırımlara yeni yeni bakabiliyoruz. Yani
2010 sonunda yatırımlarımızı bașlatmıș olamayacağız.
Bu iki nedenle, 2010 sonuna kadar bașlayacak
yatırımlara teșvik verileceği kararının gözden
geçirilerek tarihin 2011 sonuna uzatılmasını istiyoruz.”
Mustafa Boydak sözlerini șu mesajla tamamladı:
“Türkiye bugün büyüyor ama iç tüketimdeki artıșla
büyüyor. Esas büyüme yatırımların artmasıyla
olacaktır. Bunun için tedbirler alınması gerekecektir.
Beș yıl daha yüzde 6’nın üzerinde büyüme istiyoruz.
Böylece Avrupa ülkelerini yakalayacağız. Kiși bașına
gelirin 10 bin dolar olması bizim sigortamızdır.”
KAYSERİ’NİN SIRRI İNSANINDA
Kayseri Vali Vekili Dayıoğlu ise konușmasında,
Türkiye’nin ortasında, altı bin yıllık geçmișe sahip bir
ticaret merkezi olan Kayseri’nin düzenli șehirleșme,
B‹zb‹ze 7
DÜNYA VE B‹Z
DÜNYA VE B‹Z
“Kayser‹ devlete yaslanmadan
baflar›laca¤›n› gösterd‹”
70 flirketin ödüllendirildi¤i
2010 Sanayi Gecesi’nde
18 ödül Boydak Holding
flirketlerinin oldu.
sanayi altyapısı gibi tüm imkânları
tașıdığını vurguladıktan sonra șöyle
devam etti:
“Kayseri’de olması gereken her șey var.
Peki bu kadar zenginliği olumlu bir yöne
sevkedebilmek için ne lazım? İște
Kayseri’nin sırrı belki de burada yatıyor.
Kayseri’de zeki, çalıșkan, teșebbüs gücü
son derece yüksek bir ișgücü var. 139
bine yakın ișçi, yaklașık 12 bin șirket, 750
kooperatif var. Türkiye’de bir marka olan
Kayseni imajı, bunların hepsi bir araya
gelince ortaya çıkmıș. Tabii bu manzarayı
ortaya çıkaran sadece sanayici ve
ișadamları değil. Kayseri’de, bütün bu
güzellikler, hayırseverlik ve yardımlașma
duygularıyla birleșiyor. İnanıyorum ki
Kayseri, önümüzdeki yıllarda dünyada da
marka olacaktır.”
TOBB Bașkanı Hisarcıklıoğlu da kısa
konușmasında sanayicilere șöyle seslendi:
“Türkiye, Kayseri ile gurur duyuyor.
Kayseri, sanayi denilince, üretim denilince
akla ilk gelen șehirlerden. Tüm
sanayicilerimizi kutluyor, bașarılarının
devamını diliyorum.”
BOYDAK HOLDİNG’E
ÖDÜL YAĞDI
Gecede dört kategoride toplam 70 ödül
verildi. Ödüllerin 18’i Boydak Holding
șirketlerine gitti. Kayseri’nin 2009 yılı
kurumlar vergisi sıralamasında Boytaș
Mobilya birinci, Merkez Çelik ikinci,
İstikbal Mobilya dördüncü, Boyteks
8 B‹zb‹ze
Tekstil altıncı, Hes Hacılar Elektrik
sekizinci, Boydak Dıș Ticaret 11’nci,
Boyçelik 13’ncü sırada yer aldıkları için
ödüllendirildi.
Boydak Dıș Ticaret, Hes Hacılar
Elektrik ve Boyteks, Kayseri Sanayi
Odası üyeleri arasında 2009 yılı ihracat
sıralamasındaki bașarıları nedeniyle
gecedeki ikinci ödüllerini aldı.
Boydak Dıș Ticaret 2009 yılı ihracat
sıralamasında birinci, Hes Hacılar
Elektrik ikinci, Boyteks Tekstil dördüncü
sıradaydı.
İstanbul Sanayi Odası 2009 yılı ilk 500
sanayi șirketi sıralamasında 78’inci sırada
yer alan Boytaș, 83’üncü olan Hes
Hacılar Elektrik, 118’inci olan Merkez
Çelik, 173’üncü İstikbal Mobilya, 285’inci
Boyteks Tekstil, 306’ıncı Boyçelik Metal,
480’inci Form Sünger ile İSO İkinci En
Büyük 500 șirket sıralamasında 179’uncu
sıradaki Mondi șirketleri ödüle layık
görüldü.
Gecede, KAYSO Yönetim Kurulu’nca
kente hizmetleri ve kent sanayiine
katkıları nedeniyle bazı kișilere ve
alanlarında bașarılı șirketlere özel
ödüller de verildi.
Ödül dağıtımının ardından pasta kesildi.
Sanayicilerin Sanayi ve Ticaret Bakanı
Ergün, TOBB Bașkanı Hisarcıklıoğlu ve
KOSGEB Bașkanı Kaplan ile çektikleri
toplu fotoğraf, geceyi güzel bir anıyla
noktaladı.
Sanayi ve Ticaret
Bakan› Nihat Ergün,
“Bugüne kadar her
zorlukta çok diri
durdu¤unuz ve
ülkemize büyük
hizmetler verdi¤iniz için
teflekkür ediyorum”
diye seslendi¤i
Kayserili sanayicilere,
Türkiye ekonomisine
dair büyük
beklentilerini anlatt›
Kayso’nun 2010 yılı Sanayi Gecesi’nde
ağırladığı Sanayi ve Ticaret Bakanı
Nihat Ergün, övgü dolu sözlerle
seslendiği sanayicilerden bazı
taleplerde de bulundu. Bu talepler
arasında, daha yüksek katma değer
üreten alanlara, teknolojiye, tasarım ve
markalașmaya daha fazla kaynak
ayrılması; ihracatta yeni pazarlara
girmek ve mevcut pazarları
kaybetmemek için pazar analizi
yapılması, malda kalite ve sürekliliğin
sağlanması; yine ihracatta güç birliğine
gidilmesi yer aldı.
Bakan Ergün konușmasına, sanayicilere,
özellikle de Kayserili sanayicilere
övgüyle bașladı:
“Sanayici olmak bașlı bașına övgüye
layık olmaktır. Çünkü üretime
dayanmayan bir ekonomi, gerçekçi bir
ekonomi değildir. Komșumuz
Yunanistan, AB fonlarını kullanmaya,
sadece deniz-kum-güneș satarak
hayatını idame ettirmeye o kadar
alıșmıștı ki, üretim gücü ve kabiliyetini
büyük oranda kaybetti. Kaybedilen bu
değeri geri kazanmak da çok zordur.
Üretim gücümüzü, kabiliyetimizi,
sanayimizi asla ihmal edemeyiz. Bu
nedenle, bütün zorluklarına rağmen
üretmeyi, sanayide kalmayı tercih eden
arkadașlarımızı can-ı gönülden
kutluyorum. Her biri sanayici olmakla,
zaten her türlü ödüle layıktırlar.
Kayseri’de rekabetin de ne kadar zor
olduğunu biliyoruz. Kayserili
sanayicilerle bir araya gelmek bizim için
de çok önemli. Zira bu șehir artık
İstanbul, İzmir, Bursa, Kocaeli gibi,
ekonominin nabzının attığı șehirlerden
birisi. Hatta bunlardan bazılarını da
geçmek üzere. 10-15 yıl önce
statükonun ‘Anadolu sermayesi’ diye
küçümsediği firmalar, bugün dünya
çapında bașarıya ulaștı.
Kayseri, Türkiye’nin en büyük organize
sanayi bölgesine sahip șehirlerinden.
2009’da küresel krize rağmen ihracatta
1 milyar dolar çıtasını korudu. Bundan
daha fazlasını da yapabilecek güce ve
potansiyele sahip. Bu șehrin diri,
dinamik ve gelișimci insanları, devlete
yaslanmadan da özel sektörü
canlandırmanın mümkün olduğunu
gösterdi. Tarih boyunca önemli ticaret
güzergâhlarının kesișim noktalarından
olan Kayseri, bu özelliğini modern
zamanlara da bașarıyla aktardı.
Anadolu’nun birçok șehrinin Kayseri’yi
model alması da bu bașarının
göstergesidir. Bu bașarıda en büyük pay,
Kayseri özel sektörünündür. Kayseri’yi
bir cazibe merkezi haline getirmeye
çalıștıkları için esnafımıza, sanayicimize,
onların önünü açan oda bașkanımıza,
belediye bașkanlarına, ticaret, sanayi
odalarına teșekkürü borç biliyoruz.”
YENİ UFUKLARA YELKEN
AÇMAYAN AYAKTA
KALAMAZ
Elde ettiği bașarılarla yetinenlerin ve
yeni ufuklara yelken açmayanların
ayakta kalamayacağını vurgulayan
Ergün șu mesajı verdi:
“Bunun önemli örneği Osmanlı
İmparatorluğu’dur. İç denizlerde ve
etrafında gösterdiği bașarı ona yetti. İç
denizlerle yetinenler daha sonra büyük
sıkıntılarla karșı karșıya kalırken,
okyanuslara açılanlar, ona göre gemi
inșa edenler, Ümit Burnu'nu,
Amerika'yı, Hindistan’ı keșfedenler, çok
daha büyük bașarılara imza attı.
9
DÜNYA VE B‹Z
“
suyun nasıl kullanılacağına dair bilgiyi ve
teknolojiyi de beraberinde
götürmediğimiz için, su bereket
vermek yerine o toprakları çöle
çevirdi. Șimdi o alanı kurtarmaya
çalıșıyoruz. Demek ki sadece imkân
yetmiyor. Nasıl kullanılacağına ilișkin
bilgi ve teknoloji olmazsa, o bize fayda
yerine zarar bile verebiliyor.”
‹fl dünyas› müster‹h olsun,
önümüzdek‹
seç‹mlerde de bütçe
dengeler‹n‹ bozacak
ad›mlar at›lmayacak.
Bu açıdan düșündüğümüzde
rekabetçiliğin önündeki en büyük engel
rehavettir. Özellikle iș dünyası, bir an
bile rehavete kapılmamalı. Zira daha
yapacak ișlerimiz olduğuna, bu șehrin
sadece Türkiye’de değil,
bulunduğumuz geniș coğrafyada marka
șehirlerden birisi olacağına hepimiz
inanmalıyız. Sanayicilerimizin daha
yüksek katma değer üreten alanlara,
teknolojiye, tasarım ve markalașmaya
daha fazla kaynak ayıracaklarına
inanıyorum.
Hükümet olarak her zaman bu ülkenin,
özel sektörün omuzlarında
yükseleceğini ifade ettik, politikalarımızı
bu anlayıșa göre olușturduk. Özel
sektörün önündeki engelleri kaldırmak
ve faaliyet alanını genișletmek için çok
yoğun mesai harcadık. Türkiye’nin son
sekiz yılda yașadığı büyük değișim, özel
sektörün gelișmesi için gerekli zemini
hazırladı, özel sektörümüzün, ülkemizin
gelișimine önemli katkı sağladı.”
HEDEFİMİZ İLK 10’A GİRMEK
Birçok ülkede ağır ve kalıcı tahribata
yol açan krizin, Türkiye’nin ne kadar
doğru ișler yaptığını gösteren bir
turnusol kâğıdı ișlevi gördüğünü
söyleyen Ergün, șöyle devam etti:
“2023’te de 500 milyar dolar ihracat
yaparak dünyanın en büyük 10
ekonomisinden biri olmayı
hedefliyoruz. Gerek bugüne kadar
gösterdiğimiz bașarı, gerekse halen
10 B‹zb‹ze
yürüttüğümüz projeler, 2023
hedeflerimizin toplum tarafından da
paylașılmasını sağladı. Çünkü bu hedefe
giderken emin adımlarla ilerlediğimizi
herkese gösterebiliyoruz. 2002'de
dünyanın en gelișmiș 26'ncı ekonomisi
iken sekiz yılda 17'nciliğe ilerledik.
Önümüzde 13 yıl var ve bu süreyi iyi
değerlendirirsek, ilk 10'a girebiliriz.
Türkiye, ihracatını son yedi yılda 36
milyar dolardan 132 milyar dolara
çıkarabildiyse, 13 yıl sonra da 500
milyar dolar seviyesine çıkarabilir; fert
bașına milli gelirini 3500 dolardan 10
bin dolara çıkardıysa, önümüzde 13
yılda 20 bin doların üzerine çıkarabilir.
Türkiye’nin bu potansiyeli ve gücü var,
buna inanmalıyız.
Özellikle reel sektörün sık sık bu
hedefleri dillendirdiğini ve bu hedefe
göre pozisyon aldığını görüyoruz.
Bakanlık olarak özel sektörümüzün
küresel rekabet gücünü artırmaya ve
daha verimli bir yapı kazanmasına
büyük önem veriyoruz. Küresel
rekabet gücünü artıran, yatırımlarını
zenginleștiren, ihracat yapan ve
istihdam olușturan özel sektör,
Türkiye’yi bir üst așamaya tașıyacaktır.”
ÖZEL SEKTÖR NEREDE
GÜÇLÜ, NEREDE ZAYIF?
Bu nedenle politikaların, Türk özel
sektörünün güçlü ve zayıf yönlerinin
analiz edilerek olușturulması gerektiğini
belirten Nihat Ergün, sanayi strateji
belgesiyle alt sektörler için hazırladıkları
strateji belgelerinin bu noktada çok
önemli bir fonksiyon göreceğini ifade
etti. “Bunlar, ülkemizi Avrasya’nın
üretim ve teknoloji merkezine
dönüștürmemizde hepimize rehberlik
edecek belgelerdir” diyen Ergün
sözlerini șöyle sürdürdü:
“Bugün ihracatımızın yüzde 95’ini
sanayi ürünleri olușturuyor. Ancak ileri
teknolojili ve yüksek katma değerli
ürünlerin halen yüzde 5 olan toplam
içindeki payını yüzde 20’lere
çıkarmalıyız. Bakanlık olarak sanayimizin
teknolojik kalitesi ve kapasitesini
artırmaya çalıșıyoruz. KOSGEB’in yeni
desteklerinde yenilikçilik için ayrı bir
program da hazırladık. Dünya
genelinde Türk ürünlerine ilișkin güçlü
bir algı olușması için tasarım
stratejilerimizin hazırlıklarını da son
așamaya getirdik.
Kayseri gibi bir șehrin de yüksek katma
değerli ürünlere geçiși sağlaması
gerekiyor. Bunun için ürünlerin
kalitesini artırmalı, teknolojiye ağırlık
vermeli, yeni tasarımlar olușturmalıyız.
Zira Kayseri bugün dünyanın her
ülkesine ihracat yapıyor. Bundan
sonraki ișimiz, o pazarlara daha iyi
ürünler satmak olmalı.
Artık Kayseri denilince aklımıza birkaç
değil, birçok önemli marka geliyor. Bu
markalar sadece Türkiye’de değil,
ululuslararası pazarlarda da tanınan
niteliğe sahip olmalı. Katma değeri
artırmak, yeni tasarımlar üretmek ve
küresel markalar olușturmak için yeni
yatırımlara ve mevcut yatırımların
geliștirilmesine ihtiyaç var.
Sanayicilerimiz teșvik programından
veya KOSGEB’in yeni desteklerinden
yararlanmalı. Teșviklerden 2010 yılı
sonuna kadar yararlananlar daha iyi
șartlarda yararlanacakları için yatırım
yapmayı düșünenlere bu yılın sonuna
kadar hızlı hareket etmelerini tavsiye
ediyorum. Ancak Sayın Mustafa
Boydak’ın da söylediği gibi, yıl sonu
itibarıyla bir durum değerlendirmesi
yapmaya ihtiyaç var.”
ARTIK GİRİȘİMİ BİLGİNİN
REHBERLİĞİNDE YAPMALIYIZ
Bakan Ergün, Kayserili ișadamları için
KOSGEB’in yeni destek programından
önemli fırsatlar doğduğuna dikkat çekti:
“Çünkü yeni destek programları,
nitelikli KOBİ’lerin daha nitelikli șekilde
desteklenmesi esasına dayanıyor.
Bunlar, özel sektörün sorunlarını
çözmeye odaklı programlar. Mesela
sanayimizin en önemli sorunlarının
bașında, firmaların küçük ölçekte ve
çok dağınık üretim yapmaları veya
yönetim, inovasyon kabiliyetlerinin
yetersizliği geliyor. Bu nedenle
güçbirliği destek programları, ortak
tedarik, ortak tasarım, ortak pazarlama,
ortak laboratuvar, ortak imalat ve
hizmet alanlarında bir araya gelen
firmalara çok önemli destekler sağlıyor.
Yönetim kabiliyetini güçlendiren,
çalıșanlarını eğiten ve yenilenen
firmalara destekler veriyoruz.
Șunu gördük; girișimcilik elbette bir
ruh, bir heyecan ama aynı zamanda da
bir bilgi iși. Artık girișimi bilginin yol
göstericiliğinde sürdürmeliyiz. Bilgisiz
yol alamayız. Bilgiyi, mutlaka diğer
kabiliyetlerimizle bulușturmalıyız.
Harran Ovası’na su götürdük ama bu
İHRACAT, AMA NASIL BİR
İHRACAT?
Bakan Ergün, rekabetin yeni kurallarını
da șöyle özetledi:
“Küreselleșen dünyada Kayseri’deki bir
firmanın rakibi, aynı organize sanayi
bölgesindeki bir bașka firma değildir.
Artık rekabet yerel değil, evrensel
ölçekte. İç pazarlarla yetinenler,
zamanla içerdeki durumlarını da zora
sokacaklardır.
Özel sektörü güçlendirmeye, verimliliği
artırmaya, küresel rekabet gücü
kazanmaya büyük önem veriyoruz. Zira
Türkiye’nin sosyal, siyasi ve ekonomik
hedeflerine, sizlerin bașarılarıyla
ulașacağımızı çok iyi biliyoruz. Bu
bașarıyı yakalamak için geniș potansiyeli
olan pazarlara açılmalıyız.
Uluslararası pazarları analiz etmeliyiz.
Mesela Çin, bizim pazarımızın yüzde
10'una, biz ise onun pazarının ancak
binde 1’ine hitap edebiliyoruz. Burada
pazarı analiz etme ve pazarlara nüfuz
etme eksiğimiz var.
ABD de 1.5 trilyon dolar ithalat
yapıyor; biz o pazarda 3 veya 4 milyar
dolarlık bir paya sahibiz. Satacak
gücümüz, teknolojimiz var ama o
pazara daha güçlü girmeliyiz. Ama
Türkiye’den aldığı malları ABD
pazarlarına dağıtan firmalarımızın șu
șikâyetine dikkat etmeliyiz: ‘Türkiye’den
mal getiriyoruz, çok ilgi görüyor, ama
ikinci parti malı aynı kalite ve sürede
getiremediğimiz için pazarımızı kısa
zamanda kaybediyoruz.’
İhracatta hem mal kalitesini ve
sürekliliğini sağlamalı, hem de o
pazarların analizini daha iyi yapmalıyız.”
B‹zb‹ze 11
ANAL‹Z
DÜNYA GAZETES‹ YAYIN YÖNETMEN‹ HAKAN GÜLDA⁄’IN KALEM‹NDEN:
“Temel sorun,
ithalat›n ciddi
biçimde artmas› ve
buna ba¤l› olarak
50 milyar dolara
dayanan cari aç›k.
Türkiye, baz›
ülkeler için bir aç›k
pazar haline
geliyor. Buna bir
tedbir almak
laz›m.”
2011’DE NASIL B‹R EKONOM‹?
Türkiye, çevresinde
olup bitenlere
duyarl› olmas›,
dönen oyunu iyi
kavramas›
durumunda,
dünyadaki kaotik
durumdan
faydalanarak
ç›kacak avantajlara
sahip
“R‹BAUNDUMUZ GÜÇLÜ
AMA PAT‹NAJ YAPIYORUZ”
Türkiye, dünyada yașanan krizden
hızla çıktı. 2010’un ilk yarısında
yüzde 11 büyüdük. Üretim düzeyi
kriz öncesini yakaladı. Dünya
üzerinde, bir önceki yıl hızla
daralmasına rağmen üretim düzeyini
kriz öncesi düzeye çıkaran bir bașka
ülke yok. Üçüncü çeyrek için
beklentiler yüzde 7’lik bir büyümeye
ișaret ediyor. İște bu Türkiye’nin
“ribaunt” yeteneği... Dünya
șampiyonasında final oynayan milli
basketçiler gibi, zorluklarla
mücadele yeteneğimiz güçlü.
Girișimcilerimiz sıkıntılı bir
dönemden sonra kendilerini çok
çabuk toparlayabiliyor.
12 B‹zb‹ze
Hem dünyada hem Türkiye’de
2008’den bu yana ekonomik
tahminlere ilgi arttı. Bunun açık
biçimde, yașanan krizle, dünyadaki
türbülansın artmasıyla doğrudan bağı
var. Bu arada, tahminlere, beklentilere
ilgi artarken ekonomide geleceği
tahmin etmek çok zorlaștı. Kalkıșanların
birçoğunun ciddi sıkıntı yașadıklarını
görüyoruz. Son örnek Roubini... Krizin
patlayacağını öngören “Kâhin” lakaplı
Prof. Nouriel Roubini, yașanan son
canlanmayı öngöremeyince kâhinliği
sorgulanmaya bașladı...
Dünyaya bakınca bugünkü durumu
șöyle özetlemek mümkün:
Toparlanma kısa sürdü, büyüme
yavașlıyor. Gelișmiș ülkelerle, gelișen
ülkeler arasında ayrıșma devam ediyor.
Gelișmiș ülkelerde borç stoku
yükseliyor. Gelișmekte olan ülkelere
sermaye giriși hızlandı. Gelișmișler,
gelișmekte olan ülkelere diyor ki,
“Toparlanmam lazım. Bunun için size
mal satmam lazım. Sizin ekonominiz
canlı. Bana pazarlarınızı açın. Paranızı
değerlendirin.” Gelișmekte olan ülkeler
de diyor ki, “Benim de büyümem
lazım. Paramın değerini yükseltirsem
ihracata devam edemem. Ekonomim
canlılığını kaybeder.” Biraz karikatürize
ederek söylediğim ortamın sonucu
yașanan șey, kur savașı. Bugün hemen
herkes, “zayıf para” peșinde.
Peki bu nereye gider? Geçenlerde aynı
soruyu Merkez Bankası Bașkanı
Durmuș Yılmaz’a sordum. “Kur
savașının sonu ticaret savașıdır” dedi.
Bugün bu tartıșılıyor. Ticaret savașına
dönüșür diyenler de var. Dünya çok
değiști, olmaz diyenler de... Olmaz
diyenler, dev uluslararası șirketlerin
üretimlerinin çoğunu gelișmekte olan
ülkelerde yapmasına dikkat çekiyor.
Örneğin bilișim ya da otomotiv
șirketleri gibi...
Gelecek yıl her koșulda, dünyada iki
farklı ekonomi hikâyesi olacak. Bir
yanda zayıf bir büyüme ve artan borç
ve ișsizlik sorunlarıyla mücadele eden
gelișmiș dünya, diğer yanda ondan
dört kat daha hızlı büyüyen, gelișmekte
olan dünya. Yeni yıla girerken
ekonominin karșı karșıya bulunduğu
risklerin bașında ise bu sorunlarla bașa
çıkabilmek için gündeme gelebilecek
ağır kemer sıkma tedbirleri ve kur
savașları geliyor. Fonda da emtia ve
petrol fiyatlarındaki artıș var.
EKONOMİYE DESTEK
BÜTÇELERİ YARALADI
Batı’da 2009’da yașanan ağır
resesyondan sonra 2010’da dünya
ekonomisi devlet eliyle canlandı. Ama
bunun ilelebet sürdürülmesi mümkün
değil. Üstelik istenilen sonuçları verdiği
de șüpheli. Örneğin ABD’de piyasaya
trilyonlarca dolar pompalandı. Halka
resmen nakit para dağıtıldı. Amaç
tüketimi, dolayısıyla da ekonomiyi
canlandırmaktı. Ama bu politika
ișlemedi. Neden? Çünkü halk
harcamak yerine tasarrufa yöneldi.
İșsizlikten korktu. Öte yandan, ABD’ye
ters bir politika izleyerek tasarrufa
yönelen Almanya’da ekonomi büyüdü.
Tasarrufa yönlendikleri için değil;
Euro’nun zayıflamasından faydalanarak
ihracatlarını artırdıkları için.
Șimdi dünyada ne olacağına ilișkin
tahminler için The Economist’in son
çalıșmasına bakalım. The Economist
diyor ki, devletlerin ekonomiye
verdiği destek, ülkelerin bütçelerinde
ağır yara açtı. Kamu borçlarının
kontrolden çıkması zorunlu olarak
hükümetlerin harcamalarını kısmasına
yol açacak. Yani 2010’daki teșvik
düzeninden 2011’de kemer sıkma
düzenine geçeceğiz. Buna bağlı olarak
2010’da küresel ekonominin büyüme
hızı yüzde 4.4’ten 2011’de 3.6’ya
gerileyecek. Dünya ticareti de yüzde
11.5 gibi oldukça yüksek bir büyüme
gösterdi. Bunun da yarı yarıya
azalacağını öngörüyorlar. Tabii,
bunlar ortalama tahminler. Örneğin
Çin’in 2010 yılını yüzde 9.9’luk bir
büyüme ile kapatması, 2011 yılında
büyümesinin yüzde 8.4 civarında
olması bekleniyor. Hindistan’ın da
yüzde 8.2… Büyüme șampiyonları
ise Katar, Gana, Eritre gibi temel
ürün ihracatı yapan ülkeler.
GELİȘMEKTE OLAN ÜLKELER
BELİRLEYİCİ OLACAK
Sektörlere baktığımızda da karșımızda
aynı tablo var. Gelișmekte olan ülkeler
belirleyici olacak. Örneğin
otomotivdeki beklenti, sektörün
2011’de yüzde 6.5 büyümesi.
Büyümeyi, gelișmekte olan ülkeler
sağlayacak. ABD dıșındaki zengin
ülkeler ortalama büyümenin altında
kalacak. Tüketim mallarında Çin’in
artan geliriyle bu konuda da
șampiyonluğu kimseye bırakmaya
niyetli yok gibi görünüyor. 2011’de
Çin’de satıșların yüzde 22 gibi baș
döndürücü bir hızla artması
bekleniyor. Küresel enerji tüketiminin,
-büyük kısmı yine gelișmekte olan
ülkelerden olmak üzere- yüzde 2.9
artması bekleniyor. Altyapıya bakınca
konușulan en önemli proje, 2011’de
devreye girmesi beklenen 30 milyar
dolarlık Pekin-Șanghay hızlı tren hattı.
Brezilya da hızlı trene 19 milyar dolar
harcayacak. Hindistan’ın altyapıya
yönlendirdiği rakam ise 500 milyar
dolar. 2011’in en parlak sektörlerinden
olması beklenen bilișimde donanım
satıșlarının yüzde 7 artması
öngörülüyor. Dünyanın toplam IT
harcaması 1.5 trilyon doları bulacak.
Bunun önemli bir kısmı, gelișen
ülkelerdeki PC satıșları. Brezilya’da
2011’de her bin kișiden 327’sinin PC
sahibi olması bekleniyor. İlaçta bile
gözler, gelișmekte olan ülkelerdeki
nüfusun yașlanmasının etkilerine
çevrilmiș durumda.
TÜRKİYE AÇIK PAZAR
OLMAMALI
Türkiye için 2011’e yönelik yapılan
büyüme öngörüsü tuhaf bir biçimde
dünya ortalaması ile aynı; yüzde 3.6.
Yani dünya ne kadar büyürse, Türkiye
de o kadar büyüyecek. Enflasyonu da
yüzde 6.5 olarak tahmin etmișler.
Ancak ben daha yüksek bir büyümenin
yakalanacağını düșünüyorum.
Hükümetin hazırladığı Orta Vadeli
Program’daki hedefler bence gerçekçi.
Temel sorun, ithalatın ciddi biçimde
artması ve buna bağlı olarak 50 milyar
dolara dayanan cari açık. Türkiye, bazı
ülkeler için bir ‘açık pazar’ haline
geliyor. Buna bir tedbir lazım.
Bir bașka risk unsuru konut sektörü.
2010’da dünyada büyüme șampiyonları
arasına girmemizde bir hayli etkisi olan
inșaat ve konut sektöründen son gelen
haberler iç açıcı değil. Yılın üçüncü
çeyreğine ilișkin Türkiye İstatistik
Kurumu’nun açıkladığı verilere göre
konut satıșları durakladı, hatta geriliyor.
Hiç hayra alamet değil. Dünyada da
2011’de en kötü performansı
sergileyecek sektörün konut olması
bekleniyor.
Turizmden ise iyi haber var. Kriz
sonrasında yașanan düșüș 2011 yılında
yerini yükselișe bırakıyor. Uluslararası
turist sayısı yüzde 5.5 artacak.
Türkiye’de ișler her șeye rağmen zaten
iyi gidiyordu, bunun güçleneceğini
umabiliriz.
Yine tekstilde, rüzgârın Türkiye’den
yana esmeye bașladığını görüyoruz.
Çin’in artık alıcı haline gelmeye
bașlaması, Avrupa’nın siparișlerinin hız
ve kalite gibi avantajlara sahip
Türkiye’ye dönmesini getirdi. Keza
Rusya’nın...
Türkiye’nin çevresinde olup bitenlere
duyarlı olması, dönen oyunu iyi
kavraması durumunda, dünyadaki bu
kaotik durumdan faydalanarak çıkacak
avantajlara sahip olduğunu
düșünüyorum.
B‹zb‹ze 13
SINIR ÖTES‹
Avrupa, Ortado¤u, Kuzey Afrika ve Orta Asya’da toplam 244 olan ma¤aza
say›s›n› önümüzdeki dönemde 10 milyon Euro’luk yat›r›mla 300’e ç›karmay›
hedefleyen ‹stikbal, Suriye’deki ikinci ma¤azas›n› da Halep’te açt›
HALEP DE ORADA, ‹ST‹KBAL DE…
KÜNYE
Resmi adı: Suriye Arap Cumhuriyeti
Yönetim biçimi: Bașkanlık sistemi
Bașkent: Șam
Resmi dili: Arapça
Nüfusu: 21 milyon
Para birimi: Suriye paundu
Yüzölçümü: 185180 km2
Konumu: Ortadoğu, Akdeniz
kıyısında, Lübnan ile Türkiye arasında.
Türkiye’nin en uzun sınırı olan
komșusu.
Suriye, 400 yıl egemenliğinde kaldığı
Osmanlı İmparatorluğu’nun șimdi
torunlarını ağırlıyor. Halep Kalesi,
Osmanlı döneminde ruh hastalarının
su sesi ve müzikle tedavi edildiği
Bimaristan Akıl Hastanesi, El Șune
Hanı, kapalı çarșısıyla Halep’i
gezerken, bu görkemli șehrin en
büyük mobilya mağazasıyla
karșılașacaksınız: İstikbal.
13 Ekim 2009’da imzalanan anlașma
gereği vize uygulaması kaldırılan
16 B‹zb‹ze
Türkiye ve Suriye’nin ilișkileri iki ülke
arasında sirkülasyonu da hızlandırırken,
dünyanın en büyük beș mobilya
üreticisinden biri olan İstikbal de
yurtdıșında 300 mağaza hedefine bir
adım daha yaklașarak Suriye’deki ikinci
mağazasını Halep’te açtı. Boydak
Holding Yönetim Kurulu Bașkanı
Mustafa Boydak, Ekim 2010’da yapılan
görkemli açılıș töreninde, Suriye’ye
yaptıkları yatırımın nedenini șöyle
açıkladı:
“İstikbal olarak 43 ülkede 244
mağazamız var. 100’ü așkın ülkeye de
ihracat yapıyoruz. Önceliğimiz, mevcut
yapılanmamızın olduğu ülkelerde
derinlemesine büyümek. Bunun
yanında özellikle bulunmak istediğimiz
Ortadoğu coğrafyasındaki ülkelere de
yatırımlarımızı yönlendiriyoruz.
Türkiye’nin Ortadoğu ülkelerine
yaptığı ihracatın geneldeki payı yüzde
13.4 iken Boydak Mobilya Grubu’nun
satıșlarında Ortadoğu ülkelerinin payı
yüzde 38.6’dır. 2000’li yılların bașında
bu rakam yüzde 5 düzeyindeydi. Bu,
Ortadoğu ülkelerine verdiğimiz önemi
ortaya koyuyor. Bu anlamda
halihazırda var olduğumuz pazarlarda
büyüme hedefimizi gerçekleștirmek
için Suriye’de ikinci İstikbal mağazamızı
açıyor olmak bizim için çok önemli.
Halep șehir merkezine beș kilometre
uzaklıkta bulunan Șam-Halep otobanı
üzerine açılan 2750 metrekare sergi
alanına sahip mağazamız, Halep’in en
büyük mobilya mağazası. 5 milyon
nüfusuyla Suriye’nin ikinci en büyük
șehri Halep’te mağaza açmaya karar
vermemizin en önemli nedeni, bu
șehrin Türkiye ile sınır komșusu olarak
önemli bir geçiș noktası özelliği
tașıması. Her iki ülke için de hayırlı bir
yatırım olduğunu düșünüyoruz.”
GELİR HEDEFİMİZ İHRACAT
Mağaza bașına ortalama 10 kișiyle
yurtdıșında 2500 kișilik istihdam
yarattıklarını söyleyen Mustafa Boydak,
İstikbal’in ihracat hedeflerine ilișkin
genel değerlendirmede de șu bilgileri
verdi:
“İstikbal olarak șu an Türkiye’de,
bitmiș ev mobilyası ihracatının önde
gelen firmasıyız. Amacımız
önümüzdeki beș yılda Boydak Mobilya
Grubu’nun gelirlerinin yüzde 30’unu
ihracattan elde etmek. Türkiye’nin
bitmiș ev mobilyası ihracatının yüzde
25’ini Boydak Mobilya Grubu yapıyor.
2009’da dünya mobilya ihracatı 116
milyar dolar tutarında oldu. Ülkemizin
yarı mamül ve mamül olmak üzere
toplam mobilya ihracatı ise 1 milyar
125 milyon dolar. Boydak Mobilya
Grubu olarak bizim 2010 yılı bitmiș ev
mobilyası ihracat hedefimiz 140
milyon dolar.
Geçtiğimiz yıl dünya mobilya sektörü
yüzde 10, Türkiye mobilya sektörü ise
yüzde 5 daralırken, Boydak Mobilya
Grubu olarak global krizin yoğun
yașandığı ilk zamanlarda bile doğru
pazarlama stratejilerimizle yüzde 5
büyüdük.”
Halepliler’in heyecanla beklediği
İstikbal’in kapıları, Boydak Dıș Ticaret
Genel Müdürü Murat Bozdağ, Boydak
Dıș Ticaret Mağazalar Koordinatörü
Ömer Yavaș, Boydak Holding Reklam
ve Halkla İlișkiler Müdürü Murtaza
Durmuș, Boydak Dıș Ticaret Reklam
Șefi Hülya Bal’ın da katıldığı törenle,
pasta kesilerek açıldı.
B‹zb‹ze 17
SINIR ÖTES‹
KÜNYE
Resmi adı: Bosna Hersek
Yönetim biçimi: Cumhuriyet
Bașkent: Saraybosna
Resmi dili: Boșnakça, Hırvatça,
Sırpça
Nüfusu: 4.6 milyon
Para birimi: Mark
Yüzölçümü: 51129 km2
Konumu: Güneydoğu Avrupa;
Karadağ, Sırbistan ve Hırvatistan
arasında.
Saraybosna’da gezerken Osmanl›'dan günümüze bir tarihte yürüyorsunuz adeta... Kaleleri ve camileriyle ünlü Saraybosna’n›n
tarihsel yap›lar› da, Bosna-Hersek’in di¤er yerleflim birimlerinde oldu¤u gibi savafl s›ras›nda özellikle tahrip edilmifl ve büyük
zarar görmüfl. Duvarlarda hâlâ kurflun izleri tafl›yan birçok tarihi yap› var..
SARAYBOSNA’NIN güzell‹¤‹ne
SEV‹NÇ KATAN MA⁄AZA
Saraybosna en fl›k,
modern binalar›ndan
birine kavufltu.
Saraybosna’da
yurtd›fl›ndaki 90’›nc›
ma¤azas›n› açan
Bellona’n›n 2011 sonu
hedefi 120 ma¤aza ve
önümüzdeki dönem için
50 milyon dolarl›k
ihracat
18 B‹zb‹ze
Kulağınıza dört bir yandan anlașılmaz bir dilin arasında sıkıșmıș
Türkçe sözcükler çalınıyor; selam, marhaba, haydi
allahaısmarladık… Sokak tabelalarında bizden isimler; Kuyumcular,
Bakırcılar, Çizmeciler… Baharatçı vitrinlerinde tanıdık sözcükler;
badem, çörekotu, karanfil, lokum... Saraybosna’da, yani Avrupa’nın
ortasında, sanki Türkiye’desiniz. Ve artık Saraybosna’da
duyacağınız Türkiye’den kelimeler arasına bir yenisi daha katıldı;
Bellona.
Saraybosna’nın önemli bir yatırım ve ticaret merkezi olmasının yanı
sıra iki halk arasında tarihe dayanan sıcak dostluğa da önem veren
Bellona, yurtdıșındaki 90’ıncı mağazasını, yașadığı savașın acılarını
hâlâ tașıyan, bu hüzünlü ama büyülü güzellikteki kentte açtı.
Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Șükrü Boydak,
Saraybosna Bașbakanı Mustafa Müazzinoviç’in de katıldığı açılıș
töreninde, Bellona’nın kurulduğu 1997’den bu yana yaptığı
yatırımlar ve uyguladığı doğru stratejiler sonucunda kısa sürede
bașarı grafiğini yükselttiğini belirterek șunları söyledi:
“Bellona olarak her zaman yeni açılımlar yapmayı ilke edindik.
Yaptığımız tüm yatırımlar ve çalıșanlarımızın emeğiyle Bellona
markasını kısa sürede bugünkü konumuna getirdik. Türkiye’de
yapılan yatırımların yanı sıra yurtdıșına açılma çalıșmalarımıza da
son yıllarda hız verdik. Bu gelișmelerin
en güzel örneklerinden birini bugün
burada yașıyoruz. Bosna-Hersek’te
ikinci mağazamızı bașkent
Saraybosna’da açmaktan dolayı çok
mutluyuz. Bosna Hersek’in önde gelen
gruplarından biri olan ALMY'nin
GRADIZ firması tarafından ișletilecek 2
bin 400 metrekarelik bu mağazamız
Bosna-Hersek’in en modern ve ișlek
mobilya mağazalarından biri
konumundadır. Bu yatırımın iki ülke
adına da hayırlı olmasını dilerim.”
SEÇİM NEDENİ ORTAK
KÜLTÜR
Boydak Dıș Ticaret Genel Müdürü
Murat Bozdağ da Bellona’nın yurtdıșı
yatırımlarının, kültürlerin örtüștüğü
bölgelere yapıldığını anlattı:
“Üç yıldır Zenica șehrinde faaliyet
gösteren mağazanın da katkısıyla
Bellona markasının bilinirliği ülkede
hızla arttı. Bu șehirde mağaza açma
kararımızın en önemli nedeni, șehrin
önemli bir yatırım ve ticaret merkezi
olmasının yanı sıra, tarihe dayanan
sıcak dostluğumuz. Vize sorunu
bulunmaması da bizim için avantaj.
Bellona’nın yurtdıșında gösterdiği
büyüme performansı ve elde ettiğimiz
bașarılar bizim için gurur verici.
Önümüzdeki dönem için 50 milyon
dolarlık ihracat hedefliyoruz.
Yurtdıșında ağırlıklı olarak Avrupa ve
Balkanlar’da bulunuyoruz. Azerbaycan,
Türkmenistan, Kazakistan, Gürcistan,
Macaristan, Fransa, Kosova, Bosna,
Libya, İtalya, Amerika, Irak ve İran’da
Bellona mağazalarımız var. Lübnan ve
Bulgaristan’da da yeni mağazalar
açıyoruz. Henüz bulunmadığımız
komșu ülkelerde de mağaza açmayı
hedefliyoruz. Kültürlerimizin örtüștüğü,
Türkiye’ye yakın bölgeler bizim için
oldukça cazip. 2011 yılı sonunda 30
mağaza daha açarak toplamda 120
mağazaya ulașmayı hedefliyoruz.”
Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi
Nazif Türkoğlu, Boytaș Mobilya Genel
Müdürü Șahin Nursaçan, Boydak Dıș
Ticaret Genel Müdürü Murat Bozdağ,
Dıș Ticaret Satıș Koordinatörü Taner
Kırcı, Dıș Ticaret Mağaza Koordinatörü
Ömer Yavaș, Bellona Pazarlama
Müdürü Bülent Alıcı, Boydak Holding
Reklam ve Halkla İlișkiler Müdürü
Murtaza Durmuș, Boydak Dıș Ticaret
Reklam Șefi Hülya Bal, Boydak Dıș
Ticaret Müșteri Temsilcisi Bașar
Ceylan, Boydak Holding PR Sorumlusu
Ebru Çalıșkan’ın da katıldığı açılıș,
Bosnalıları sevindirdi.
B‹zb‹ze 19
KAMERA ARKASI
MARKA
MUTLULUK EV‹N‹ZDE
Tüy hafifli¤iyle aç›lan
masalar, neredeyse
kendi kendine kapanan
çekmeceler… Bianco
ve Elegant yemek
odalar›, Prestige ve
Karizma yatak
tak›mlar›n›n ev
hayat›m›z› kolaylaflt›ran
özelliklerini s›ralayan
‹stikbal reklam›, “size
bu mutlulu¤u biz
getiriyoruz” diyor
Son haftalarda yemeklerinizi yemiș, koltuklarınıza oturmuș televizyon seyrederken
İstikbal’in ürünlerinin farkını anlatan zarif reklamı seyrettiniz mi? İște Bizbize dergisi
olarak șimdi sizi rahat koltuklarınızdan kaldıracağız ve o reklamın çekimine götüreceğiz.
Reklamın aktörleri Bianco ve Elegant yemek odaları, Prestige ve Karizma yatak odaları.
Çekimin mekânı ise Mahmutbey outlet mağazası... İstikbal’in en büyük mağazalarından
Doğa İstikbal Mobilya, çekimin yapıldığı gün mobilya mağazası olmaktan çıkıp bir
stüdyo halini almıș. Mağazanın bir ucunda șık bir yemek odası takımı projektörle
aydınlatılmıș, ıșığın gereğince ayarlanabilmesi için kimi bölümleri paravanlarla örtülmüș;
bellerindeki kemerlerden mandallara tutturulmuș iș aletleri sarkan gençler, ellerinde
kablolar, levhalar, çantalar tașıyarak sürekli sağa sola koșușturmaktalar. Mağazanın bir
yanında idare masasında, yapılan çekimler izleniyor ve reklam metni üzerindeki son
değișiklikler yapılıyor. Bu dinamik orkestranın șefi ise Boydak Holding Reklam ve Halkla
İlișkiler Müdürü Murtaza Durmuș; ona öneriler sunuluyor, taleplerde bulunuluyor, o da
ayaküstü hararetli tartıșmalarla karar veriyor, yönlendiriyor.
Yönetmen Hayk Kirakosyan, 25 kișilik ekibiyle harıl harıl çalıșırken bize de beș
dakikasını ayırarak çalıșmalarını anlatıyor: “Mobilyanın rahat, dizaynının güzel olduğunu
nasıl göstereceksiniz? Bizden istenilen ile bizim istediğimiz çakıștı, mekânı ev gibi
gösteriyoruz. Ama bir mağazada çekim yaptığımız için, o imajı yaratmaya çalıșıyoruz.
Kimse mağaza olduğunu
hissetmeyecek, çünkü bunun teknik
Reklamın Bașlığı: İstikbal yemek ve yatak odaları
yollarını bulduk. Ev havası yaratmak için
Reklamveren: Boydak Holding - İstikbal
mobilyaların yerlerini değiștiriyoruz.
Reklamveren Temsilcisi: Murtaza Durmuș
Mesela pencerenin tam önünde duran
Reklam Ajansı: Klan
Yaratıcı Yönetmen: Ediz Kurtbarlas
yatağın yerini değiștirdik. Çünkü kimse
Yaratıcı Grup: Cüneyt Tiryaki, Sezgi Olgaç,
pencerenin hemen önünde uyumaz.
Halit Demirel, Gökhan Aydemir
Mesela yatağın arkasında kolon olacak.
Müșteri İlișkileri: Sibel Yeșileker,
Merve Hașimoğlu
Ama tabii tamamen ev gibi göstermek
Ajans Prodüktörü: Saime Akçura
için insanlar gerekiyor. Biz el
Medya Ajansı: Mindshare
görüntüleri dıșında, insansız bir çekime
Prodüksiyon Șirketi: Filika Film
insan yansıması katacağız. İnsanın
Yönetmen: Hayk Kirakosyan
Post Prodüksiyon: Melodika
gölgeleri geçecek, bunun yansımaları
Müzik: Atakan Ilgazdağ
olacak. Her kareyi özel ıșıkla
Kullanılan Mecralar: TV, gazete, dergi, radyo
canlandırmaya çalıșıyoruz.
Abartmıyoruz ama biraz romantik olmasını istiyoruz. Tabii ıșığın mucizelerini
kullanıyoruz. Çok çalıșıyor ama aynı zamanda eğleniyoruz.”
İstikbal reklamlarındaki, yatakların üzerinden geçen, nakıșlar yapan, örtülere pırıltılar
atan eli hatırlıyor musunuz? İște bu reklamda da göreceğiniz o ellerin sahibi, Mine
Saraçoğlu. Reklamdaki eli, ürünlerin fonksiyonlarını gösteren Saraçoğlu, “Mesela masayı
açarken, izleyen kișiye bunun aslında bir kadının yapabileceği, çok pratik bir iș
olduğunu göstermeye çalıșıyoruz. Onun için bir kadın eli kullanılıyor. Sofrayı kuracak
bir kadın, masayı genișletmeye çalıșıyor. Keyifli bir iș” diyor.
KÜNYE
20 B‹zb‹ze
Boydak ”kend‹ sünger‹m‹ kend‹m üret‹r‹m” ded‹
Form Sünger
Avrupa befl‹nc‹s‹ oldu
Bir flirket sekiz y›lda Türkiye’nin en büyük 500 flirketi aras›na nas›l girer?
Bunun bir tek aç›klamas› olabilir, o flirketi kuranlar, o ürüne olan ihtiyac›
çok do¤ru saptam›fllar… Alan›nda Avrupa’n›n en büyük beflinci flirketi
olan Form Sünger’in hikâyesi de bu...
Form Sünger Genel Müdürü Yavuz Efilti, șirketin resmi
kurulușunun 2004 yılı olmasına rağmen, Boydak Grubu’nun
sünger yatırımı öyküsünün 1994’e, ekonomik krizle birlikte
petrol türevi hammaddeleri temin zorluğuna kadar uzandığını
anlatıyor. Boydak Holding’in kimya alanındaki tek tesisi olarak,
kardeș șirketlere sünger alanındaki her türlü yeniliği, hizmet
kalitesini, teknik bilgiyi, uygun fiyat ve satıș sonrası desteği
sunuyor, hizmetin sürekliliğini sağlıyor ve böylece İstikbal,
Bellona ve Mondi markalarının büyümesine de yardımcı oldu.
Son yıllarda teknolojiye yaptığı yatırımlarla faaliyet kapsamını
genișleterek koltuk, kanepe, yatak bașta olmak üzere
otomotiv, tekstil, ayakkabı, iç giyim, medikal ve yalıtım
sektörlerine de hizmet vermeye bașlayan Form Sünger’in
bașarısını, Genel Müdür Yavuz Efilti’den dinledik.
Form Sünger’in kuruluș öyküsünü anlatır mısınız?
Bu șirket nasıl bir ihtiyaçtan doğdu?
Bu öykü bizden daha eskilere dayanıyor. Bizler bu șirketlerde
çalıșmaya bașlamadan önce yapılan sünger yatırımın
öyküsünü zaman zaman patronlarımızdan duyduk.
Duyduğumuz șekliyle de size anlatmaya çalıșayım.
Kayseri Orta Sanayi Bölgesi’nde kanepe ve koltuk imalatı
yapan İstikbal Mobilya ve O.S.B’de yeni kurulan Merkez Çelik
firmamız, sünger tedarikçileriyle yașadığı gerek tedarik
problemleri ve gerekse tedarikçiden kaynaklanan günlük ve
hatta gün içerisinde değișen fiyat politikaları nedeniyle,
oldukça sıkıntılı günler yașarlar. 1994 yılında meydana gelen
ekonomik krizle birlikte, özellikle petrol türevi
hammaddelerin temini daha da zorlașır ve sıkıntı biraz daha
artar.
Patronlarımız bir Bursa seyahati esnasında kendilerine sünger
sağlayan firmayla görüșerek, firmanın sünger döküm ve bir
takım kesim makinelerini satın alırlar. Böylelikle daha önce hiç
deneyimleri olmayan bir alana girmiș olurlar. Bu șekilde hem
kendi ihtiyaçları olan süngeri üretirler hem de üretim fazlasını
bașka șirketlere satar konuma gelirler. Böylelikle ürünlerinde
yoğun olarak kullanılan sünger alımında bașka firmalara
bağımlılıktan kurtulurlar. Sünger yatırım kararı, grubun ileride
yatak ișine girmesine de yardımcı olur.
Bursa’da kurulu olan döküm ve kesim makineleri, Merkez
B‹zb‹ze 21
MARKA
Çelik fabrikamız bünyesinde Sünger
Üretim bölümü adı altında montajları
yapılarak devreye alınır.
1994 yılında haftada bir veya iki defa
sünger dökümü yapılan bu bölüm,
2002 yılında yönetim tarafından alınan
kararla Form Sünger Yatak ve Sanayi
Ticaret A.Ș. adını alır ve Form Sünger
markasıyla o tarihten bu zamana kadar
sektöründe Türkiye’nin lideri ve aynı
zamanda Avrupa’nın en büyük ilk beș
sünger fabrikası arasında bulunma
bașarısını gösterir.
Form Sünger’in henüz sekiz
yıllık bir tarihi var ama bu kısa
geçmișe rağmen İSO’nun ilk 500
sanayi kurulușu listesine girdi.
Bu kısa sürede atılan adımlar
nelerdir?
Sünger ișinin gerçek manada büyümesi,
Sünger İșletmeleri adıyla 1999 yılında
kurulan Merkez Çelik 2 Fabrika
sahasında bașladı ve 23 bin m2 kapalı
alanda günlük 2000 m3 sünger
üretimiyle devam etti. “Sünger
Bölümü” ifadesi, Șubat 2002’de yerini
“Form Sünger Fabrikası” ismine bıraktı.
Bu tarihten itibaren artan müșteri
talepleri doğrultusunda üretim çeșitliliği
ve teknolojik gereksinimler nedeniyle
2004 ve 2005 yıllarında da yatırımlara
devam edilerek, ilave 16 bin mÇ’lik
yatırımla günlük üretim 3000 m2’ye
çıkarıldı.
2006 yılı ortalarında ürün kalitesini
artırmaya ve üretim sistemini
yenilemeye yönelik 6 milyon Euro’luk
22 B‹zb‹ze
bir yatırım daha yapılarak, Yanmaz
Sünger (FR), Viscoelastik ve HR sünger
üretim miktarları arttı ve tüm
üretimlerimiz standart hale getirildi.
Sünger satıșında nakliye dezavantajını
ortadan kaldırmak ve bize uzak olan
bölgelerde de pazara hâkim olmak için
Mayıs 2007’de Adapazarı Form Sünger
tesislerimiz kuruldu. Bu tesis, Adapazarı
İstikbal fabrikamıza sünger tedarik
etmekle birlikte, Marmara Bölgesi’ne
yapılan grup dıșı satıșların da
artmasında etken oldu. Ayrıca Kayseri
dıșında üretim yapma ve fabrika
yönetme konusunda bize tecrübeler
kazandırdı.
Yapılan bu yatırımların tamamı
șirketimizin verimliliğini artırdı ve ciroya
olumlu șekilde yansıyarak 2007 ve
2008 yıllarında İSO İkinci 500 șirket
sıralamasında ilk sıraları almasıyla
sonuçlandı. Form Sünger, 2009 yılı
üretimden satıș faaliyetleriyle de İSO ilk
500 șirket sıralamasında 480’inci sıraya
yükselme bașarısını gösterdi.
Form Sünger’de nasıl bir
yönetim anlayıșı benimsendi?
Beklentilere ulașıldı mı?
Form Sünger A.Ș. kurulduğu ilk günden
itibaren sektörüne uzun vadeli
perspektiften bakarak tüm hedef ve
planlarını bu doğrultuda
șekillendirmeye çalıștı.
Müșteri beklentileri doğrultusunda
pazar araștırmaları ve sektöründeki
teknolojik gelișmeleri yakından takip
ederek teknolojiye yatırım yaptı; her yıl
planlı bir șekilde büyümeyi hedefledi.
Bu hedeflediğimiz yolda özgün
düșünen ve düșündüğünü uygulayan,
genç ve dinamik kadroya, yüksek
teknolojik donanıma, ürün ve hizmet
kalitesine ve Ar-Ge çalıșmalarına önem
verildi.
Sürekli öğrenen, öğrendiğini paylașan
ve paylaștıkça büyüyen bir yönetim
anlayıșı içerisinde her zaman için sürekli
çözüm ve müșteri odaklı çalıșmayı
benimseyerek koymuș olduğumuz
hedeflerimizi gerçekleștiriyoruz.
Form Sünger’in Boydak Holding
șirketlerine ne gibi katkıları
oldu? Șirketin ülke ekonomisine
katkılarını da belirtir misiniz?
Boydak Holding’in kimya alanındaki tek
tesisi olan Form Sünger, Holding
șirketlerimize sünger alanındaki her
türlü yeniliği, hizmet kalitesini, teknik
bilgiyi, uygun fiyat ve satıș sonrası
desteği gibi hizmetlerin sürekliliğini
sağlayarak İstikbal, Bellona ve Mondi
markalarımızın büyümelerine de
yardımcı oldu.
Kayseri ve Adapazarı sünger
tesislerimizle vesilesiyle istihdam ve
ülke ekonomisine katkı sağlarken, yeni
dönemde de yurtiçi ve yurtdıșı
yatırımlara devam edilecek.
Form Sünger’i aynı üretim
alanındaki șirketlerden ayıran
özellikleri nelerdir?
Form Sünger’in, sünger sektöründeki
lider pozisyonu pek çok etkene bağlı
olmakla birlikte, dinamik insan
kaynağı, kalite, verimlilik, hizmette
süreklilik, müșteri odaklı yaklașımlar,
değișim kültürü, firmamızın temel
tașları oldu. Ayrıca bizi, aynı kulvarda
yarıștığımız șirketlerden ayıran en
önemli özelliklerimizi șöyle
sıralayabiliriz: Pazarın beklentilerini iyi
analiz ederek, sadece mobilya
sektörüne değil, sektör dıșına da
yönelerek pazarın ihtiyacı olan
ürünlerin araștırılması ve geliștirilmesi
çalıșmalarına önem vermek; esnek
üretim metotlarımız sayesinde
müșterilerimizin ihtiyaçlarını en kısa
sürede temin etmek; ihracata önem
vermek bu doğrultuda pazar ve ürün
araștırmaları yapmak, Grup dıșı
satıșlarımızı gerçekleștirirken bayilik
yapısının kurulması ve bu yapının
gerektirdiği șekilde faaliyetlerine
devam etmesi; sektörümüzdeki yeni
trendleri yakından takip ederek ArGe çalıșmalarına önem vermek.
2010’u nasıl geçirdiniz? 2011 için
hedefleriniz nelerdir? Yeni
yatırımlar düșünüyor musunuz?
Nisan 2009’da uygulanan KDV
indirimiyle birlikte yașanan olumlu
gelișmeler sektörümüze yansıdı ve ciro
rekorları kırılan bir yıl oldu. 2010 yılı
içinde herhangi bir KDV indirimi ve
benzer teșviklerin olmayacağı
bilgisinden dolayı, 2010 yılında
piyasaların dikkatli bir șekilde izlenmesi
ve ulașılabilir hedeflerin konulması
önem arz ediyordu. Yılbașıyla birlikte
gerek grup içi kampanyalar ve gerekse
grup dıșı yeni pazar ve müșteri
arayıșlarıyla bașarılı sonuçlar alınarak
2010 yılı için koyduğumuz tüm üretim,
tüketim ve satıș hedeflerimizi, yüzde 10
üzerinde gerçekleștirdik.
2011 yılı Kayseri fabrikamızın büyüme
hedefi yüzde 15. 2 milyon euro ilave
yatırımla günlük 4000m? sünger
satmayı hedefliyoruz. Diğer yandan
yurt dıșında da sünger, sünger ve yaylı
yatak, koltuk, kanepe ve baza imalatı
yapmak üzere yatırımlarımız devam
ediyor.
Bayilere, sizin üretiminiz
sayesinde onları rakiplerinden
üstün kılan özellikleri
anlatmanızı istesek, neler
söylerdiniz? Bayiler sizin üretim
alanınızla ilgili olarak
müșterilere ne tür bilgiler
vermeli?
Bayilerimiz ve nihai üreticiler bizim
Boydak Holding bünyesinde bir
fabrika olduğumuzu ve asıl kuruluș
amacımızın gruba hizmet olduğunu
biliyorlar. Dolayısıyla, öncelikle ürün
kalitesi konusunda sıkıntı
yașamayacaklarını, aynı üretim
hattından hem gruba hem de
kendilerine aynı standartta ürün
geleceğini de biliyorlar. Yani kalite
zaten kontrol altında.
Diğer bir husus ise hizmette
süreklilik. Bir var, bir yok olmak söz
konusu olamaz. Bu açıdan
baktığımızda bayiler, üretimimizin
yüzde 50’ye yakını grup tarafından
tüketildiğinden, hammadde temininde
de sorunu olmayan bir fabrika
olduğumuzu bilerek, tedarik
konusunu da garanti altına almıș
oluyorlar.
Bir diğer husus ise üretim çeșitliliğinin
zenginliği. Bir mobilya üreticisi veya
malzemecisi için gerekli olan bütün
sünger çeșitleri ve standartlarına
sahip olduğumuz müșterilerimiz
tarafından biliniyor. (FR, HR, VİSCO,
kalıplanmıș visco ve yastıklar, yurtiçi
ve dıșı yanmazlık standartları, CNC
kesimler, özel projeler vs.)
İç pazarda yenilikçi ve hızlı olmak
rekabet edebilmek için çok önemlidir.
Dünyanın gelișim hızı bunu zorunlu
kılıyor. Gerektiği kadar hızlı hizmet
veremediğiniz takdirde, birileri sizin
piyasadaki yerinizi almak için hazır
bekliyor. Bunun için tüm yeniliklerimiz
ve teknolojimizi müșterilerimizle
sonuna kadar paylașıyoruz.
Düzenli bir șekilde bölge ziyaretleri
yaparak müșterilerimiz ve pazar
beklentilerini daha iyi analiz etmeye
çalıșıyoruz. Müșterilerimizin ciro ve
satıș kaybı yașamaması için ürün
teslim tarihlerine dikkat ediyoruz.
Bazen saatlik terminleme bile
yapıyoruz.
Dünyadaki tüm bölgelerdeki
hammadde üreticileriyle sürekli temas
halinde bulunarak, kaliteli ve uygun
fiyatlı hammadde alımı
gerçekleștirerek paydașlarımıza uygun
fiyatlı ürünler sağlıyoruz.
B‹zb‹ze 23
GÜNDEM
Ana bayiler 2010’u
de¤erlendirdi, 2011 için
öngörülerde bulundu.
PATRONLAR ADANA’DA BULUfiTU
‹stikbal, Bellona ve Mondi ana bayileri, Türkiye ekonomisinin
önümüzdeki dönem daha da iyileflece¤ini dikkate alarak 2011
büyüme hedeflerini belirledi
Regina ve Mondi markalarının ana bayiliğini yürüten
Günep Grup’un yeni lojistik merkezinin hizmete
girmesinin sevincini yașadılar.
Türkiye’nin farklı illerinden ve bölgelerinden gelen
İstikbal, Bellona ve Mondi ana bayilerinin durum analizi
yaptığı toplantıda, öncelikle 2010 yılı değerlendirildi. Bu
değerlendirmenin ardından da 2011 yılı öngörüleri
paylașıldı. Yapılan değerlendirmelerde Türkiye’nin
geleceğine dair umutlar dile getirildi. 2010 yılında bir
önceki yıla göre büyüme kaydedildiği vurgulanan
toplantıda, Türkiye ekonomisinin önümüzdeki dönem
de büyüyeceği ve daha da iyileșeceği belirtildi. Bu
değerlendirme göz önünde bulundurularak da 2011
büyüme hedefleri belirlendi.
İstikbal, Bellona ve Mondi markalarının ana bayileri bir
kez daha bir araya geldiler. Lider markaların
patronlarının bu toplantıdaki bulușma adresi Adana’ydı.
Ana bayileri iki önemli etkinlik bekliyordu. Ana bayiler,
hem bir araya gelmenin hem de İstikbal, Bellona,
24 B‹zb‹ze
BİNA GÖRKEMLİ BİR TÖRENLE AÇILDI
Ana bayi patronları, Günep Grup’un pırıl pırıl yeni
hizmet binasının açılıșına da katıldılar. Açılıșta Boydak
Holding Yönetim Kurulu üyeleri, Boydak Holding üst
düzey yöneticileri, Türkiye’nin her tarafından gelen
ana bayi patronları ve Adana mülki idari amirleri
bulundu.
Vali İlhan Atıș, cumhuriyet bașsavcısından valiye kadar
herkesin açılıșa gelmesinin en büyük nedeninin üretime
verilen önem olduğunu belirterek șöyle devam etti:
‹stikbal, Regina ve Mondi markalar›n›n ana bayili¤ini
yürüten Günep Grup’un yeni lojistik merkezinin aç›l›fl›,
Adana Valisi’nden Cumhuriyet Baflsavc›s›, oda ve borsa
baflkanlar›ndan yerel yöneticilere kadar genifl bir kesimi
bir araya getirdi.
“İstihdama yapılan yatırım çok önemli. Biz, bir tek kișiyi bile
çalıștıracak ișyeri açanı, bașımıza tac ediyoruz. Günep Grup
burada 300 kișilik bir istihdam sağlamıș, çok teșekkür
ediyoruz. Ayrıca Günep Grup Yönetim Kurulu Bașkanı
Öksüzkaya'nın Kayseri'de bir ilköğretim okulu yaptırdığını
öğrendim. Aynı okulu Adana'da da yapmalıdır. Yapacağına
da inanıyorum. Söz vermiș sayıyoruz.”
Vali İlhan Atıș sözlerini tamamlarken Boydak Hoding’e de
teșekkürlerini sunarak șöyle dedi:
“Bu vesileyle Boydak Holding’e, olușturduğu istihdam ve
ekonomiye sağlamıș olduğu katma değerlerden dolayı
teșekkür ediyoruz.”
KAYSER‹’YE B‹R OKUL DAHA
Günep A.Ș.’nin kurucusu İzzet Öksüzkaya, doğup
büyüdüğü Kayseri’deki eğitime büyük bir katkı sağlıyor.
Bugüne kadar birçok eğitim kurumuna yardım eden ve pek
çok öğrenciye burs veren İzzet Öksüzkaya, bu kez
memleketi Kayseri’ye bir ilköğretim okulu yaptırıyor.
Kayseri Merkez Demiryazıcılar Mevkii Altunoluk
Mahallesi’ne yaptırılan İzzet Öksüzkaya İlköğretim Okulu,
dört katlı ve 20 derslikli olarak inșa ediliyor. Çağdaș bir
eğitim tesisi için gerekli olan birimlerin yer aldığı okulun
inșası özenle ilerliyor.
“KAZANDIĞINI PAYLAȘIYOR”
Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak da,
Boydak ailesi olarak, Adana'da hem ana bayiler toplantısı
yapmaktan, hem de ana bayilerinin yönetim ve lojistik
merkezinin açılıșını yapmaktan son derece mutlu
olduklarını belirterek, “İzzet Bey sadece ișe değil, hayıra da
yatırım yapıyor. Kazandığını milletiyle, halkıyla paylașıyor”
dedi.
İzzet Öksüzkaya da mobilya sektöründe hizmet verdikleri
markalara, Boydak Holding'e yakıșır șekilde bayilere katkı
yaratmaya çalıștıklarını vurguladı, ülkeye ve șehirlerine olan
sorumluluklarıyla yatırımlarını sürdürecekleri sözünü verdi.
B‹zb‹ze 25
GÜNDEM
‹stikbal Fabrika Genel Müdürü Mesut Yi¤it’in,
‹stikbal’in EFQM Mükemmellik Modeli konusundaki
deneyimlerini aktard›¤›, 19. Kalite Kongresi’ndeki
konuflmas›, ayakta dinlendi. Özellikle ‹stikbal
Ekibinin EFQM yolculu¤undaki yo¤un ve heyecanl›
çal›flmalar›n› içeren görüntülerin yer ald›¤› görsel
flov, kat›l›mc›lar›n be¤enisini kazand›.
AVRUPA’NIN 5 YILDIZLI
‹LK MÜKEMMEL MOB‹LYA fi‹RKET‹
Avrupa’n›n mobilya sektöründe “Mükemmellikte 5 Y›ld›z Yetkinlik
Belgesi” alan ilk flirketi olan ‹stikbal’in yeni hedefi, Ulusal Kalite
Ödülü ve Avrupa Kalite Ödülü
İstikbal, 2006 yılından bu yana
sürdürdüğü Kurumsal Değișim Planı’nın
sonucunu aldı, Avrupa’nın mobilya
sektöründeki ilk ve tek “Mükemmellikte
5 Yıldız Yetkinlik Belgesi” alan șirketi
oldu. Avrupa Kalite Yönetim Vakfı’nın
(EFQM) verdiği bu belgeyi ve bașarıya
giden yolu, İstikbal Fabrika Genel
Müdürü Mesut Yiğit anlattı.
EFQM Mükemmellik Modeli
nedir?
Avrupa Kalite Yönetim Vakfı (EFQM)
1988’de Avrupa’nın önde gelen 14
șirketi tarafından İsviçre’de kuruldu.
EFQM, kurulușlara performanslarını
iyileștirme konusunda yardımcı olmak
üzere 1991’de EFQM Mükemmellik
Modeli’ni olușturdu.
Sektör, büyüklük, yapı ya da gelișmișlik
düzeyinden bağımsız olarak kurulușların
26 B‹zb‹ze
sürdürülebilir mükemmelliğe ulașmalarını
teșvik için olușturan model, liderlik,
strateji, müșteriler, çalıșanlar, ișbirlikleri,
kaynaklar, toplum ve süreçler
konularında kurulușların sistemlerini ve
performanslarını sürekli
değerlendirmelerini ve iyileștirmeye açık
alanları mükemmele ulașma yolunda
fırsat olarak görmelerini sağlıyor.
1992’den bu yana model kapsamında en
bașarılı olan firmalara Avrupa Kalite
Ödülü veriliyor. Model KalDer (Türkiye
Kalite Derneği) tarafından 1992’den beri
ülkemizde uygulanıyor ve 1993’ten bu
yana da model kapsamında bașarılı
kurulușlara Ulusal Kalite Ödülü ve
Yetkinlik Belgesi gibi ödüller veriliyor.
EFQM Mükemmellikte 5 Yıldız
Yetkinlik Belgesi nedir?
Mükemmellikte Yetkinlik Belgesi,
mükemmellik yolculuğunda ilerleyen kurulușları tanımak ve onlara
yön göstermek amacıyla veriliyor. Belge, modelin 9 ana ve 32 alt
kriterini temel alarak, organizasyonun güçlü ve iyileștirmeye açık
alanlarının belirlenmesi için yapısal bir yaklașım avantajı sunuyor. Bu
așama için bașvuran kurulușlar hazırladıkları bașvuru dokümanıyla
Avrupa ve Ulusal Kalite Ödülü’ne benzer bir değerlendirme
sürecine giriyor. Uzman değerlendirici ekibi, dokümanlarını
değerlendiriyor. Ardından, bașvuran kurulușa saha ziyareti
düzenleniyor ve modelin 32 alt kriteri bazında bir geri bildirim
raporu hazırlanıyor. Değerlendirme sonucuna göre kurulușlar,
kararlılık belgesi veya yetkinlik belgesi almaya hak kazanıyor. Kararlılık
belgesi, kurulușun mükemmellik yolculuğunda kararlı olduğunu
ancak yetkinlik seviyesinin henüz yeterli olmadığını gösteriyor. 3
Yıldız Yetkinlik belgesi kurulușun mükemmellik yolculuğuna adım
attığını, 4 Yıldız Yetkinlik belgesi ise kurulușun mükemmellik
yolculuğunda ilerlediğini gösterir. Ulusal Kalite Ödülü ve Avrupa
Kalite ödülünden önceki son așama olan 5 Yıldız Yetkinlik belgesi
ise kurulușun bașarılı bir șekilde yönetildiğini belgeliyor.
Avrupa’da mobilya sektöründe yetkinlik
belgelendirmesine sahip kuruluș var mı?
EFQM yetkililerinden alınılan bilgiye göre mobilya sektöründe bu
konuda șu ana kadar herhangi bir yetkinlik belgelendirmesi yok.
Mükemmellik yolculuğunuzu anlatır mısınız?
Sektörün lider olmayı ve öyle kalmayı ilke edinen İstikbal,
2006’dan sonra uygulamaya koyduğu Kurumsal Değișim Planı
doğrultusunda radikal değișimler ve iyileștirmelerle, sadece ürün
kalitesi değil, yönetim sistemleriyle de mükemmel yönetilen bir
firma olma yolunda çalıșmalarına hız kazandırdı. Kurumsal
kültürün değișebilmesi için Toplam Kalite Yönetime
uygulamalarına hız verildi. Ayrıca İstikbal, en değerli sermayesi
gördüğü insan kaynağını, radikal değișimlere ayak uydurabilmesi
için, Erciyes Üniversitesi ișbirliğindeki sekiz aylık eğitim
programıyla destekledi. 1998’de alınan TS EN ISO 9001 Kalite
Yönetim Sistemi belgesine ilave olarak, 2007’de TS EN ISO
14001 Çevre Yönetim Sistemi ve TS OHSAS 18001 İș Sağlığı
ve Güvenliği Yönetim Sistemi belgeleri alınarak entegre yönetim
sistemi kuruldu. 2006’da kurulmaya bașlanan saha veri toplama
sistemleri 2008’de tamamlandıktan sonra üretim süreçleri anlık
izlenmeye bașlandı. Anlık verilerin sistematik iyileștirme
faaliyetinde kullanılabilmesi için de 2008 sonunda Yalın 6 Sigma
projeleri hayata geçirildi. Kurumsal Değișim Planını
gerçekleștirebilmek yönetim sistemlerini tek çatı altında
birleștirme arayıșına girildi. Șirket hedeflerine ve kültürüne en
uygun model EFQM Mükemmellik Modeli’ydi. 2009’da
mükemmellik modelini destekleyen süreç yönetimi yaklașımı
uygulanmaya bașlandı. Süreç yönetimi, organizasyon yapısı;
doğru ișin, doğru yerde, doğru kiși tarafından, ilk seferde ve her
zaman doğru yapılmasını sağlayacak șekilde sürekli olarak
geliștirilerek süreç yalınlașmalarıyla önemli kazanımlar elde edildi.
2010 bașında, EFQM Mükemmellik Modeli dıș değerlendirmesi
alındı. Mükemmellikte Yetkinlik 3 Yıldız belgesi alındıktan sonra
mükemmellik uygulamaları hızlandı. Rapor doğrultusunda dokuz
radikal değișim projesi bașlatıldı. Mükemmellik kültürünün
yayılımı ve bilinç düzeyinin artması ve TS EN 16001 Enerji
Yönetim Sistemi ve TS ISO 10002 Müșteri Memnuniyeti
Yönetim Sistemi çalıșmalarının belgelendirmeyle tamamlandıktan
sonra aynı yıl içinde ikinci kez yaptırılan dıș değerlendirmede,
Avrupa’da mobilya sektöründe ilk kez Mükemmellikte Yetkinlik
5 Yıldız belgesi alındı. İyileștirme çalıșmaları halen sürüyor.
İstikbal’in bundan sonraki hedefleri nelerdir?
En kuvvetli yönlerimizden biri olan ekibimizdeki istek ve
heyecan sayesinde sürdürülebilir sistemler kurarak,
önceliklendirdiğimiz iyileștirmeye açık alanlarımızla ilgili
çalıșmalarımızı tamamlayıp, 2013’te Ulusal Kalite Ödülü’ne,
2015’te de Avrupa Kalite Ödülü’ne bașvurmayı hedefliyoruz.
Bu belgeyi, İstikbal için küresel aktör olma yolunda
belirleyici bir adım olarak değerlendirebilir miyiz?
Vizyonunu “dünya uyku lideri olmak”, misyonunu da “dünya
uyku ürünleri sektörüne değer katmak” olarak revize eden
İstikbal, Mükemmellik Modeli uygulamalarıyla yönetim
sistemlerini de vizyon ve misyonuna uygun kurmayı ve
yönetmeyi hedefliyor. Mükemmellik yolculuğunda geldiği
önemli konum itibarıyle de İstikbal doğru yolda ilerlediğini
gösteriyor.
B‹zb‹ze 27
GÜNDEM
ALMAN SANAY‹C‹LERE KAYSER‹’DEN ÇA⁄RI
Kayseri ziyaretinde
Boydak Holding
Yönetim Kurulu
Baflkan Vekili
Mustafa Boydak
ile de bir araya
gelen Wulff, görüfl
al›fl veriflinin yan›
s›ra Kayseri
ekonomisiyle ilgili
bilgi ald›.
Almanya
Cumhurbaflkan› Wulff,
Kayserili ifladamlar›yla
buluflmas›nda, vize
sorununun k›sa
sürede çözülece¤i
umudunu dile getirdi
Almanya, Türkiye’nin bir numaralı
ticaret ortağı. Türkiye’de 4 bini așkın
Alman sermayeli șirket var. Almanya,
hem Türkiye’de kurulu yabancı
sermayeli șirket sayısı bakımından
birinci sırada hem de ülkemize en
fazla turist gönderen ülke olarak…
2009’da Türkiye’ye gelen turistlerin
yaklașık yüzde 20’si, yani 4.5 milyonu
Alman’dı... Almanya’daki Türk șirketi
sayısı ise 70 bine ulaștı. Önemli
bölümü Almanya’da yașayan Türkler’e
ait olan bu șirketler, yaklașık 25 milyar
Euro iș hacmine sahip ve yaklașık 350
bin kișiye istihdam sağlıyor. Ancak
bütün bunlar yeterli bulunmuyor. İki
ülke de ticari ilișkinin kapsamını
genișletmek istiyor. Bu yolda bir adım
da Ekim ayında Kayseri’de atıldı.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği,
Kayseri Sanayi Odası, Kayseri Ticaret
Odası ve Kayseri Ticaret Borsası
organizasyonunda, Cumhurbașkanı
28 B‹zb‹ze
Abdullah Gül, Federal Almanya
Cumhurbașkanı Christian Wulff, Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldız’ın katılımıyla “Türk-Alman
Ekonomi Forumu” düzenlendi.
TOBB Bașkanı Rifat Hisarcıklıoğlu,
dünyanın en büyük ekonomik gücü
olan Almanya ile daha fazla ișbirliği
yapmak istediklerini belirterek, bunun
önündeki engelleri hatırlattı: “Vize ve
karșılıklı malların tașınmasındaki kota
sorununun kalkması gerekiyor. Bu
konuda Almanya Cumhurbașkanı
Wulff'dan destek istiyoruz."
Ardından Almanya Cumhurbașkanı
Christian Wulff’un umut veren cevabı
geldi: “Türkiye artık bölgesinde merkezi
bir konumda. Türkler, gelișen, büyüyen
ülkeleriyle gurur duymalı. Türkiye AB
standartlarına uygun hale gelmek için
çalıșıyor. Türk-Alman ilișkilerinde de
ticaret engellemelerini kaldırmalıyız;
Türkiye ve Almanya rekabet kurallarına
ayak uydurmalı. Cesur politikaların hem
Türkiye için hem de Almanya için
yararlı olduğunu görüyoruz. Bu sebeple
Türkiye birçok açıdan övgüyü hak
ediyor. Türk-Alman ilișkilerinde derin
bir bağ var. Birbirimize duyduğumuz
ilgi, bize önemli bir hediyedir, bununla
gurur duymalıyız. İșadamları, iș kadınları
da bundan faydalanabilir. Vize
konusunda, serbest ticaret konusunda
çalıșıyoruz. Umarım kısa sürede
sorunlar çözülecektir."
GÜL: ALMANYA AHDE VEFA
GÖSTERİYOR
Cumhurbașkanı Abdullah Gül de,
AB'nin en önemli lokomotifi olan
Almanya'nın Türkiye’ye karșı daima
ahde vefa içerisinde olduğunu
vurguladığı konușmasında șunları
söyledi: “Almanya'nın dönem
bașkanlığında dört fasıl açıldı. Diğer
dönemlerde bu kadar fasıl açılmadı.
Bundan dolayı Almanya'ya sonsuz
teșekkürlerimi iletirken, devamını
beklediğimizi belirtmek istiyorum.
Kayseri'de yapılan yuvarlak masa
toplantısı sonrası Türk-Alman
dostluğuna yeni bir ivme kazandırıldı.
Son dönemlerde çok büyük ișbirliği
içerisindeyiz. Spordan siyasete, iș
dünyasından sanat dünyasına kadar
bunun çok büyük örnekleri var. Bu
sürecin en iyi șekilde devamı için
bütün kurumlarımız çalıșmaya devam
edecek. Güçlü bir Türkiye’ nin,
Avrupa ve komșularına faydası
olacaktır. Türkiye eğer yüzde 12
büyümeyi gerçekleștiriyor olmasaydı,
ne Türkiye ne Almanya kazanç
içerisinde olacaktı. Türkiye'nin risk
durumu, Avrupa'nın en sanayileșmiș
ülkelerinden dahi düșük. Bu, büyük
bir potansiyel demektir. Bu nedenle
Alman ișadamlarını, sanayicileri,
tereddüt etmeden Türkiye'deki
ișadamlarıyla ișbirliğine davet
ediyorum.
ROTAMIZ
MALATYA
Dünyan›n kay›s› üssü
Dünya kuru kay›s› ihtiyac›n›n yüzde 80’ini karfl›layan Malatya, engin tarihi,
çal›flkan ve güler yüzlü insanlar›yla ziyaretçilerini cezbediyor
Uygarlığının tarihi 10 bin yıl öncesine giden Malatya’nın adının, Hitit dilinde “bal”
anlamına gelen “Melid” kelimesinden türediği tahmin edilir. Melita, Maldia, Meliddu,
Melide, Melid, Milid, Milidia ve son olarak da, bal kıvamındaki kayısısıyla andığımız
Malatya... Bu sayımızda sizleri çalıșkan, nazik, sempatik insanlarının yüzlerini güldüren
kayısının bașkenti Malatya’ya götüreceğiz.
Malatyalılar șehirlerini, Doğu Anadolu ile Batı Anadolu’nun sınırı olarak görüyorlar.
Doğu illerden yoğun göç alan Malatya, nüfusu arttıkça alan olarak da genișlemeye
bașlamıș. Bu güzel șehire çevre yolundan girdiğinizde, büyümeyi fark etmemeniz
mümkün değil. Birbirinden șık mimariyle yapılan pırıl pırıl binalar, șehrin merkezine
doğru sizi izliyor. Malatya’da inșaat sektörü, belediyenin yeni imar yerleri açmasıyla
son iki yılda daha da canlanmıș. Önceki yıllarda eski mahallelerde, eski binalar
yıkılarak yerlerine yenileri yapılırken, șimdi imara uygun hale getirilen yeni arsalarda
lüks konutlar yükseliyor. Malatyalılar hem kentlerinin güzelleșmesinden hem de
inșaat sektöründeki canlanmanın șehir ekonomisine katkısından memnun.
Çevre yolunda yapılan yol çalıșmaları, caddeler ve sokaklarda bașlanan kaldırım ve
çevre düzenlemeleri de, șehrin gelișiminin henüz noktalanmadığının göstergesi.
Șehrin merkezine doğru girdikçe, dinamizmi hissediyorsunuz. Hele gün batmaya yüz
tutup da ișlerden evlere doğru akın bașladığında, İstanbul’un en ișlek bölgesi Taksim’i
aratmayacak bir hareket bașlıyor. Çalıșan nüfus içinde ciddi bir kadın oranı olduğu
anlașılıyor. Refah seviyesi yüksek olan Malatya nüfusunun neredeyse yarıya yakını
Doğu Anadolu’nun diğer șehirlerinden göç etmiș. Bir de İnönü Üniversitesi’nin genç
nüfusunu eklerseniz, bu dinamik kalabalığın nedeni ortaya çıkıyor.
EKONOMİSİ KAYISIYA DAYANIYOR
Tekstil fabrikaları, un ve yem sanayii, hayvancılık da var ama Malatya ekonomisinin
temeli, kușkusuz kayısıya dayanıyor. Yıllık ortalama 70-120 bin ton arası kuru kayısı
üretiliyor. Yaș kayısı da yılda 400-500 bin tonu buluyor. Yani Türkiye’de yaș
30 B‹zb‹ze
kayısının yüzde 60’ı, kuru kayısının ise
yüzde 95’i Malatya’da üretiliyor.
Kentte üretilen yaș kayısının yüzde 90’ı
kurutuluyor ve bunun yaklașık yüzde
95’i de ihraç ediliyor. Yani Malatya,
gerek ağaç sayısı gerekse yaș ve kuru
kayısı üretimi açısından yalnız
Türkiye’nin değil, tüm dünyanın
merkezi durumunda. Çünkü
Türkiye’nin kayısı üretimi, Avustralya,
İran, ABD, Güney Afrika, Yunanistan
gibi dünyanın diğer kayısı üreticisi
ülkelerini kilometrelerce geride
bırakıyor. Dünya kuru kayısı ihtiyacının
yüzde 80’ini Malatya bölgesi tek bașına
karșılıyor. Kent yılda ortalama 200-250
milyon dolar arası ihracat geliri sağlıyor.
Kayısı tarımı, 30 bine yakın aileye
ekmek kapısı açıyor.
OBAMA TANITIMI
Malatya her yıl altıncı ayla dokuzuncu
ayın bașına kadar kayısıyla uğrașıyor.
Yaz aylarında Doğu Anadolu’dan gelen
mevsimlik ișçiler de Malatyalılar’a
katılıyor. Artık o kadar bütünleșmișler
ki, Malatyalılar kayısıya yapılan bir
övgüye, kendileri övgü almıș kadar
seviniyorlar. ABD Bașkanı Barack
Obama’nın, Türk kayısısını tanıdığını
ifade eden sözleri üzerine Malatya
bilbordlarla donatılmıș. İstanbul’da
üniversite öğrencileriyle sohbet
toplantısı sırasında "Ben Türkiye’nin
AB’ye katılmasının doğru olduğunu
düșünüyorum. Türkiye NATO üyesi
olabiliyorsa ve müttefiklerini korumak
ve desteklemek için askerlerini
gönderebiliyorsa, onların hayatlarını
tehlikeye atıyorsa, neden Avrupa’ya
kayısı satamasın?" diyen Obama,
Malatya kayısısının tanıtımına büyük bir
katkıda bulunmuștu.
ANADOLU’NUN EN ESKİ
CAMİSİ
Sadece kayısısını anmak, engin tarihi bir
mirası olan Malatya’ya haksızlık olur.
Selçuklular döneminde üstünlük ve
asalet ifadesi olarak “Saadet șehri”
adıyla anılan Malatyalıların zamanla
“Aspuzu Bağları” olarak bilinen yazlığa
göç etmesiyle bugünkü șehir yerleșimi
ortaya çıkmıș. Malatya’nın asıl tarihi
çekirdeğini Battalgazi olușturuyor.
İlçeye girer girmez etrafınızı Battalgazili
çocuklardan olușan küçük rehberler
sarıyor. İlçenin tüm tarihi eserleriyle
ilgili bilgileri, ezberden sıralıyorlar.
Eski șehri çevreleyen surların arasından
girdiğimiz Battalgazi’de ziyaret
edilebilecek çok sayıda tarihi eser var.
Ulu Cami, Melik Sunullah, Akminare,
Alacakaya, Sütlü Minare ve Karahan
camileri, Kanlı Kümbet, Hasan Basri
Türbesi, Silahtar Mustafa Pașa
Kervansarayı… En görkemli eser,
ortaçağın mimari șaheserleri arasında
gösterilen Ulu Cami. Selçuklu
hükümdarı Alaaddin Keykubat
zamanında, 1224 yılında yaptırılmıș
olan camii aynı zamanda Anadolu’nun
ayakta duran en eski camii. Mimar
Mansur bin Yakup’un tasarladığı yapı,
hayranlık uyandıracak güzellikte.
Kanlı Kümbet’in tam olarak hangi
amaçla kullanıldığı bugün bile
bilinmiyor. Ancak kümbet içinde idam
cezalarının uygulandığı rivayet ediliyor.
Sırada Malatya’nın en önemli arkeolojik
araștırma sahası olan, Aslantepe var.
B‹zb‹ze 31
ROTAMIZ
BAY‹LER
MALATYA
bay‹ler‹m‹ze m‹saf‹r olduk
Malatya’daki park
ve bahçeler büyük
flehirlerimizi bile
k›skand›racak say›
ve nitelikte.
Do¤u Anadolu’nun bat› kap›s› olan Malatya’daki bayilerimizin çal›flma biçimini
bölgenin özellikleri flekillendiriyor. ‹flyeri sahipleri müflterilerle aileden biri gibi
bizzat ilgileniyor, senetle al›flverifl sürüyor, mobilya bir yat›r›m olarak görülüp bir-iki
y›l depoda bekletilebiliyor. Bayiler kentlerinden de, cirolar›ndan da çok memnun.
‹ST‹KBAL BAY‹‹ NALÇACILAR MOB‹LYA
B‹R HAFTADA ‹K‹ BUÇUK KAT C‹RO
Befl Konaklar, geleneksel yap›lar›n onar›lmas›yla oluflturulan bir restoran.
Battalgazi ilçesindeki Ulu Cami ise Anadolu’nun en eski camilerinden.
Kay›s›n›n faydalar›
• Beynin düzenli çalıșmasını sağlar.
• Günlük stresi azaltır.
• Karaciğerin tahrip olan kısımlarını
tamir eder.
• Kemiklerin düzgün olmasına ve
sağlamlığına katkıda bulunur.
• Dișlerin sağlamlığına etki eder.
• Kansızlık sorununu çözer.
• Ülseri önler, tedavisinde etkilidir.
• Böbreklerde taș olușumunu
önler.
• Kansere karșı koruyucu etkisi
vardır.
• Kalp kaslarını güçlendirir.
• Sindirim bozukluklarını önleyici
etki sağlar.
32 B‹zb‹ze
Aslantepe Höyüğü'ndeki kazılar, MÖ 8
bin yıllarından itibaren bölgede
yerleșim olduğunun kanıtı. 1961’de
bașlatılan kazılarda, daha önce varlığı
bilinmeyen kültürlere bile rastlanmıș.
Burada, dünyanın bilinen en eski saray
yapısı da dahil olmak üzere pek çok
buluntu ortaya çıkarılmıș.
Malatya’nın, dolayısıyla Doğu
Anadolu’nun en batı ucunda yer alan
Darende’de Somuncu Baba Külliyesi,
Balıklı Kuyular, Tohma Kanyonu,
Hasangazi Türbesi gibi tarihi eserleri
görebilirsiniz. Rafting ve doğa yürüyüșü
de yapılabilen Darende, özellikle yaz
aylarında ziyaretçi akınına uğruyor.
Tekrar șehir merkezine dönüp
1971’de kurulan, farklı kültürlere ait 15
bin eserin sergilendiği Malatya
Müzesi’nin ardından, meșhur
kayısısından elde edilen ürünlerin
satıldığı Șire Pazarı’nı geziyoruz.
Rengârenk vitrinlerin seyrine
doyulmuyor.
MALATYA’NIN ZENGİN
MUTFAĞI
Sırada meșhur Malatya sofrası var.
Yöresel lezzetleri eski bir Malatya
evinde tatmak için Beș Konaklar’ın
yolunu tutuyoruz. Geleneksel yapıların
onarılmasıyla olușturulan restoranda
birbirinden güzel yöresel yemekler
sunuluyor; yoğurtlu çorba, analı kızlı,
kiraz sarma, ıspanaklı ekși, dolma
köftesi ve dövme çorbası... Malatya
mutfağında, ana malzemesi bulgur
olan köftelerin ayrı bir yeri var ama
100’ün üzerinde köfte çeșidi olduğu
da biliniyor.
Malatya’ya daha fazla zaman ayırmak
gerektiğini anlayarak, en kısa zamanda
bir kez daha ziyaret etmek üzere bu
güzel șehirden ayrılıyoruz.
Malatya çevre yolundaki pırıl pırıl İstikbal ev-konsept mağazası
Nalçacılar, çiçeği burnunda bir dev. Mağaza, beș katı ve 6500
metrekarelik hizmet alanıyla 30 Ekim’de açılmıș. Ziyaretimiz
sırasında henüz 10 günlük olan mağazanın sahibi Ömer
Nalçacı, ticarette ikinci kușak. Daha ilkokul sıralarında
kuyumculuk ve optik ticareti yapan babasının ișyerine gitmeye
bașlamıș. Çocukları ișe özendirmek için verilen haftalık ve
hediyeler ișe yaramıș, çocuklar ișyerine gitmeye can atar
olmușlar. Ömer Nalçacı 1997 yılında kuyumculuk yaparken,
ellerindeki büyük bir mekânı değerlendirmek için, o yıllarda
yeni yeni müstakil mağazacılığa bașlayan İstikbal’in bayiliği için
harekete geçmiș. Kayseri’ye gidip görüșmüșler. “Hemen içimiz
ısındı. Bugün de İstikbal’den çok memnunum. Çalıștığınız
insanlar çok önemli. Boydak Ailesi ticareti ve bayisiyle,
müșterisine nasıl yaklașacağını iyi biliyor; bayileriyle daha içli
dıșlı, mağazacılığı daha iyi yapıyor. Tabii mobilya da sıcak bir
ürün. Ev ortamı gibi” diyen Nalçacı, artık kuyumculuğu da
bırakmıș. Nalçacılar Mobilya’nın kapatılan eski İstikbal mağazası
1600 metrekareymiș. Ömer Nalçacı, alan büyüklüğünün
sonuçlarını șöyle açıklıyor: “İstikbal sürekli kendini geliștiren bir
marka. Ancak biz 1600 metrekarelik eski mağazamızda bu
gelișmeyi izleyemiyorduk. Sıkıșık sergilemek zorunda kaldığımız
ürünler kendini göstermiyordu. Oysa șimdi bütün yeni ürünleri
rahatlıkla sergileyebildiğimiz gibi, renk alternatiflerine de yer
verebiliyoruz. Yeniliğe ayak uydurmak zorundasınız. Rakipleriniz
farklı atılımlar yapınca, sizin ișiniz azalıyor, bitmeye mahkûm
oluyorsunuz. Biz de mağazaların büyüdüğü bir trendde geri
kalmamak için bu yatırımı yapmak zorundaydık. Ev-konseptin
en önemli avantajı, müșteri tatmini. Çünkü karteladan
görmekle ürünü görmek aynı șey değil. Bu nedenlerle ciromuz,
eski mağazayla yeni mağaza arasında bir hafta gibi kısa bir
sürede iki buçuk kat fark etti. Ev-konseptten biz de,
müșterilerimiz de çok memnunuz.
İnșaatına bașladığımız günden itibaren böyle bir mağazaya sahip
olmanın çok avantajını gördük. İnsanların bakıș açıları değiști.
Bayi arkadașlarıma da ișlerini geliștirmelerini öneririm. Çünkü
bu, bizim ișimize verdiğimiz önemi, büyüyebildiğimizi, emin
adımlarla yürüdüğümüzü gösteriyor, güven veriyor.”
2007’de yeni bir ticari programa geçerek, müșteri
portföylerinde çok ciddi bir güncelleme yapmıșlar, halen
yaklașık 35 sürekli müșterileri var. Sistem toplu SMS ve
mailler gönderiyor, ayrıca Doğu Anadolu illerinde hâlâ
senetle çalıșıldığı için, ödeme aksaklıklarını izliyor.
2008’den 2009’a girerken küresel kriz nedeniyle
moralsizlermiș ama Nalçacı, “KDV, ÖTV indirimi satıșlarımızı
müthiș artırdı, yüzde 30 büyüdük” diyor. 2010’a “Acaba aynı
iși yapar mıyız?” endișesiyle girmișler.
Endișeleri boșa çıkmıș, kasım ayında
2009 düzeyini yakalamıșlar. 2011’de de
İstikbal’in büyüme hedefini rehber alıp,
onun üzerine çıkmaya çalıșacaklarını
söyleyen Nalçacı, 2011’in ilk yarısı
seçim havasında geçse de, ikinci
yarıdan umutlu.
B‹zb‹ze 33
BAY‹LER
‹ST‹KBAL BAY‹‹ fiAMP‹YON MOB‹LYA
BELLONA BAY‹‹ CANBAYLAR MOB‹LYA
MÜfiTER‹YLE GÖZ TEMASI KURUYORUZ
BAY‹LER AR-GE’Y‹ YANILTMAMALI
Șampiyon Mobilya’nın yolları İstikbal’le, 1980 yılında, 1500 metrekarelik mağazada
bulușmuș. Dört yıldır 5 bin metrekarelik mağazalarında da hizmet veriyorlar. Șampiyon
Mobilya’nın mağaza müdürü Cem Hoșhan geçen yılki yüzde 15’lik büyümeyi 2010
sonunda yakalayacaklarını, 2011’de de bunu yüzde 10 așmayı hedeflediklerini söylüyor.
İstikbal mağazaları içinde ciro olarak bölge ikincisi olan mağaza, müșteri memnuniyetini
sağlamak için bir dizi ilke uyguluyor. Bir ürün sattıktan kısa bir süre sonra müșteriyi
arayarak sevkiyatla veya ürünle ilgili bir sorun olup olmadığını soruyor, șikâyet varsa
derhal servise bildiriyorlar. İstikbal’in tüm ürünlerini ve her üründen iki renk alternatifini
sergiliyorlar. Artık sıcak satıșın esas olduğunu bilerek ve bölgeyi iyi tanımanın verdiği
birikimle, en çok hangi ürünün satılacağı konusunda öngörüde bulunuyor, o üründen
daha çok alıyor, dolayısıyla istenilen ürünü hemen veriyorlar. Hoșhan, özellikle panel
mobilyada ürün gecikmesiyle karșılaștıklarını, bu nedenle stoklu çalıștıklarını söylüyor.
Tabii rağbet gören ürünler bölgeden bölgeye değișiyor. Șampiyon Mobilya’nın
müșterilerinin yaklașık yüzde 60’ını, tam karșılarında 2. Ordu’nun lojmanı yer aldığı için
subaylar olușturuyor. O bölgeye özgü olarak genellikle spor takımlar ve kahverengi
ağırlıklı ürünler satılıyor. Hoșhan, subayların, kalitesinin yanı sıra modüler sistem olduğu
ve gittikleri her yerde hizmet alabildikleri için İstikbal’i tercih ettiklerini söylüyor. Satıș
elemanlarının beden dilini çok iyi kullandığını anlatan Hoșhan, “Beden dilinde en çok
dikkat edilmesi gereken șey göz temasıdır. Satıcılarımız müșteriye güven vermek için göz
teması kurarlar ve ișlerinin gerektirdiği bilgilere hâkim olarak hizmet verirler, müșterinin
bütçesine göre ürün önerirler. Biz de satıș elemanlarına prim sistemi uygularız” diyor.
Canbaylar Malatya’da 1970’ten beri inșaat ve inșaat
malzemeleri, taahhüt ișleri yaparken, ikinci kușağın iș hayatına
girmesiyle 1992’de șirketleșmișler. 2004’te mobilya
sektörüne girip 2006’da Bellona bayiliği alırken, bir yandan
da inșaat ișleri, karo ve mermer üretimi yapıyorlar.
“Ticarette insanın çalıștığı firmalarla sıcak ilișkiler kurabilmesi
çok önemli. Biz bu ilișkiyi Bellona’da bulduk. Gelișime açık
bir marka olduğunu da öngördük” diyen Ahmet Canbay,
Malatya bayiliğini aldıktan sonra Bellona’nın kentteki
cirosunun yüzde 100 arttığını söylüyor. Bölgede üçüncü ya
da dördüncü firma olmalarını, ișlerine ciddi șekilde
bağlanmalarıyla açıklıyor. İlk yıllarda reklama çok önem
vermișler. Alanları uygun olduğu için otopark ve hem
bahçede hem mağaza içinde çocuk oyun alanı kurmușlar.
Șehir içindeki mağazalar akșam 20.00’ye, onlar ise 22.00’ye
kadar açık. Müșteriler artık sıcak alıșverișe alıștığı için,
stoklarında daima her üründen bulunduruyorlar. Bellona’nın
girișimleri ve 2009 KDV indirimi sayesinde krizi rahatça
aștıklarını, ikinci bir mağaza daha açmayı hedeflediklerini
söyleyen Canbay, șu talepte bulunuyor: “Bellona markamız
her yıl belli kalemlerde öne çıkıyordu. Bu yıl konsept
ürünlerde bir miktar İstikbal’in gerisinde kaldık. 2009’da
koltuk takımlarında çok iyi bir trend yakalandı ama panel
mobilyada geride kaldık; 2010’da da panel mobilyada iyi bir
trend yakaladık, bu kez koltukta geride kaldık. Ar-Ge’mizin
daha çok çalıșmasını, daha konsept ürünler çıkarılmasını
istiyoruz.” Canbay’a göre
müșteriyi canlı tutmak için
ayda bir konsept ürün
çıkarılması gerekiyor: “Bu yıl
10 ürün çıkmıș ama biri çok
tutmuș. Ar-Ge’miz bu gibi
çok tutan ürünler üzerinden
çalıșmalı. Bayiler de tasarım
sırasında yapılan toplantılarda
gerçek görüșlerini söylemeli,
ar-geyi yanıltacak görüșler
öne sürülmemeli. O
toplantılara satıștan iyi
anlayan elemanlarını da
götürsünler. Onlar talebi
daha çok bilir.”
‹ST‹KBAL BAY‹‹ AKSOYLAR MOB‹LYA
BELLONA BAY‹‹ ÖZGÜÇLÜ MOB‹LYA
MÜfiTER‹N‹N B‹R “AN”I VARDIR, O ANI YAKALARSANIZ SATARSINIZ
B‹R HAYAL‹ VAR: ‹Ç M‹MARLA ÇALIfiMAK
Saadettin Aksoy da ikinci kușak İstikballi. Malatya’nın ilk İstikbal ev-konsept
mağazasının temeli, 1980’de 40 metrekarelik küçük bir ișletmeyle atılmıș. Șu anda
4000 metrekarelik bir mağazada hizmet veren Aksoylar Mobilya, aynı zamanda
Boydak Grubu’nun kentteki en eski bayisi. Aksoylar’ın birinci kușağı, İstikbal yaylı
kanepe sistemini getirdiğinde, ilk alanlardan biri olmuș. İstikbal’in showroom
sistemine bașladığı tarihlerde kamu yönetimi eğitimini tamamlayan Saadettin Aksoy,
mesleğini yapmak yerine ticareti seçmiș. Bugün vali yardımcılığı koltuğuna
oturabilecekken, o masabașı iși yapmak yerine ticareti tercih ettiği için son derece
memnun. İnsanın en verimli çağının 40 yașa kadar olduğunu düșünüyor ve Aksoy
ailesinin taze kanı koruyabilmek için șimdiden üçüncü kușağı yetiștirdiğini anlatıyor:
“İșyerine gelen çocuklarımızın önce ellerine paspası veriyoruz. Çocuklarımızın sırtı
eğilsin ki, müșteriye eğilmesini öğrensin. Ben sakız da sattım, boyacılık da yaptım,
tecrübe kazandım. Șimdi müșteriye nasıl davranmak gerektiğini çok iyi biliyorum.
Müșterinin bir anı vardır ki, o anı yakaladığın zaman kurtulușu yoktur. Davranıșına
bakıyorsun, konușmasının içinden bir kelime yakalıyorsun ve müșteriyi kavrıyorsun.”
Beș yılını dolduran mağazayı açtıklarında 1 numaralı müșteriden bașladıklarını, șimdi
10 bin kalıcı müșteriye ulaștıklarını anlatan Aksoy, “Toplamda 30 bin müșterimiz
var. Șehir dıșında olduğu için buraya alıcı müșteri geliyor. Fiyatı yaktığı benzin kadar olan bir yastık için
bile buraya gelirler. Bu ay itibariyle bölgedeki 60 İstikbal bayii içinde yedinci sıradayız. Dakikayı bile
değerlendiriyoruz” diyor. KDV indiriminin 2009’da getirdiği canlılığın sürdüğünü belirten Aksoy, zor
yakalarız derken, geçen yılın yüzde 20 üstüne çıktıklarını söylüyor. Önümüzdeki dönemde daha büyük
bir mağaza hedeflediklerini söylüyor ama diğer projelerini kendisine saklamayı tercih ediyor.
34 B‹zb‹ze
Bellona’nın Türkiye genelindeki ilk bayilerinden Özgüçlü
Mobilya’nın sahibi Hadi Tan, 450 metrekarelik bir dükkânla
yola çıkmıș, șimdi 2000 metrekarelik mağazasında hizmet
veriyor ama artık bu metrajı da yetersiz bularak büyümeyi
hedefliyor. Babalarını çok genç yașta kaybedince, ticarete ilk
adımı, 13 yașındayken ağabeyiyle birlikte atmıș. Önceleri
elektrik malzemesi, ardından da 15 yıl beyaz eșya ticareti
yapmıș. 1997’de de Bellona bayiliği almıș. Bellona markasının
yeni çıktığı, Malatya’da henüz hiç bilinmediği, hatta parfümeri
markası sanıldığı dönemde, 40 yıllık Boydak güvencesine
dayanarak sektöre adım atmıș. Boydak Grubu’nun yatırımları
sayesinde marka bilinirliği arttıkça kararının doğruluğu
kanıtlanmıș. 2009’da yüzde 40
büyümüș. Bu yüksek oranlı büyümenin
bu yılki yüzde 15 büyüme oranıyla
dengelendiğini söylüyor. Personelinin
ve eșinin iș bașarısında katkısını
vurgulayan Tan, dört oğlunun öncelikle
eğitimlerini en iyi șekilde
tamamlamasından yana. Yine de bir
oğlunun iși sürdürmek istediğini
anlatıyor. Mimarlık okuyan oğlunun
ticarete ilgisini anlatırken, yaratıcı
hayalinden de söz ediyor: “Bir gün mutlaka bir mimarla
çalıșmayı istiyorum. PVC kapı pencere ticaretinde görmüștüm;
projelendirme yapmadan ürün sipariși almıyorlar. Bunu
mobilyada da yapmak istiyorum. Yeni ev alan müșteri, evini
nasıl döșeyeceğini bilmiyor. Elemanlarımız ölçüp biçiyor ama iç
mimar gözüyle bakamıyor. Müșteri gelip mobilya aldığında,
evine gitmeden önce bir proje çıkarıp önüne koyacağız, evinin
nasıl görüneceğini sanal ortamda göstereceğiz. Bunu
uyguladığımız durumda ürün değiștirmeleri de minimize
olacaktır.”
Hadi Tan, mobilya mağazalarının çok gider kalemi olduğunu
belirtiyor, bu nedenle Bellona’dan kampanyalarda bayilerin kâr
marjının azaltılmamasını istiyor. Tan,
müșterinin reklamda gördüğü her eșyanın
kampanyaya dahil olduğu yanılgısına da
kapıldığını anlatıyor. Promosyonlu
kampanyaların sürmesini isteyen Tan, bu
kampanyalara bazı ürün gruplarının değil,
tüm ürünlerin dahil edilmesi gerektiğini
söylüyor. Tan, bir marka olarak satıșlarda
hediye verilmemesi gerektiği halde,
Malatyalı alıcılar için hediyelerin de ürün
kadar etkileyici olduğunu belirtiyor.
B‹zb‹ze 35
HAYATA DA‹R
HES KABLO BAY‹‹ DO⁄AN ATEfi ELEKTR‹K
MALZEMELER KAPIYA TESL‹M
Malatya’nın tek Hes Kablo
bayii Doğan Ateș Elektrik’in
ortaklarından Ramazan Ateș,
kentte inșaat sektörünün,
özellikle son iki yıldır hareketli
olduğunu söylüyor. Belediye
yeni imar yerleri açmıș ve
yaratılan arsalara lüks konutlar
yapılmaya bașlanmıș. Ateș, bu
durumun iș hacimlerini
artırdığını belirtiyor. Önce
aynı sektörde küçük bir șirketken, 2000 yılında Hes Kablo
bayiliğini aldıklarını anlatan Ateș, “Hes Kablo çok biliniyordu,
piyasaya hâkimdi. Hes bayiliği adeta ișimizi değiștirdi.
Șirketimiz Hes ile birlikte büyüdü, ciro kendiliğinden arttı.
Çünkü Hes Kablo güvenilir bir markaydı.” Cirolarını İstanbul,
Ankara gibi büyük șehirlere kıyasla düșük olsa da Malatya
ölçülerinde iyi bulan Ateș, 2009’da yüzde 25, 2010’da da
yüzde 10 büyüdüklerini, 2011’den de umutlu olduklarını
belirtiyor. Doğan Ateș Elektrik, adeta bir ev-konsept mağazası
gibi; müșteri mağazaya girdiğinde gerekli her ürünü bulabiliyor.
2004 yılında 500 metrekareden 2 bin metrekareye çıkan
mağaza, geniș bir sergi imkânı veriyor. Bu büyüklük iș hacmini
de artırmıș. Depoları sayesinde, istenilen ürünü anında
karșılayabiliyorlar. Hem geniș sergi hem de ürünün anında
teslimi müșteriyi mağazaya çekiyor. Çeșit fazlalığı olduğu için,
müșteri iki veya üç firmadan temin edeceği her șeyi Doğan
Ateș Elektrik’te bulabiliyor. Müșterilerine özel indirimler yapan
șirketi rakiplerinden ayıran bir hizmeti de var. Satılan malı
istenilen metrajda kesip, müșterinin kapısına kadar
götürüyorlar. Hatta bașka bir șehre satıș yapılmıșsa kamyonla
tașıma yapıyorlar. Bu hizmet șirket için fazladan bir maliyet
kalemi olsa da, müșterileri kalıcı kılıyor ve yeni müșteri
yaratıyor. Ateș, sadece bu hizmet için kendilerini tercih eden
müșteriler olduğunu söylüyor: “Müșteri aynı ürünü bașka bir
șirketten almıș olsa, ürün hazırlanırken gidip bașında
beklemesi gerekir. Sonra kendi aracına kendisi yükleyecek,
kendisi götürüp,
indirecek, tașıyacak.
Ama bizimle iș
yaptıklarında, sadece
telefon edip șu inșaata
șu kadar kablo gönderin
diyor ve hem
elemandan hem
zamandan kazanıyor.”
MOND‹ BAY‹‹ ÇA⁄ MÖBLE
MOND‹ BU YIL EL‹M‹Z‹ GÜÇLEND‹RD‹
Barıș Boztepe, baba ișini devam ettiren ișadamlarından.
Öğretmenliği bırakarak iș hayatına geçen babasının 30 yıllık
bir ticari geçmiși var. Kimya mühendisliği eğitimi alan Barıș
Boztepe de, diplomasını aldıktan sonra mesleğini yapmak
yerine ticareti seçmiș; “Ticarete alıșmıștım, devam ettim.
Baba mesleği olduğu için değil, kendi isteğimle ve severek
yapıyorum” diyor.
2008’den bu yana Mondi bayiliğini sürdürdükleri 450
metrekarelik münhasır mağaza, 2009 yılında KDV
indiriminden doğan bir satıș patlaması yakalamıș. Boztepe,
tam ișlerin durduğu bir dönemde uygulamaya konulan bu
indirimin avantajını yașadıklarını söylerken, 2010 yılı
cirosundan ve Mondi markasının seyrinden memnuniyetini
șöyle dile getiriyor: “Ciromuz, geçen yıldan bu yıla, fabrika
verilerine göre yüzde 98 artmıș. 2011 yılında da aynı
büyümeyi sürdürmeyi ve yeni Mondi bayilikleri almayı
düșünüyoruz. Bu yıl da ciromuz iyiydi, çünkü Mondi büyüyor.
Fabrikada oturmuyor, bayileri geziyor, fikir alıyor ve aldıkları
fikirleri değerlendiriyor. Özellikle bu yıl zarif, sade, modern ve
kullanıșlı, bize avantaj sağlayacak ürünler çıkardı, piyasadaki
elimizi güçlendirdi. Çok iyi satılıyor. Boydak Grubu’nun diğer
markaları da küçük mağazalardan bașlayarak büyüdü. Bizim
büyümemiz de zaman istiyor. Yeni olmamızın avantajı İstikbal
ve Bellona’nın tecrübelerinden faydalanmak, dezavantajı ise
İstikbal ve Bellona’nın piyasaya hâkim olması. Tabii aynı grup
olmanın da avantajını yașıyoruz. Tüketici, Boydak firması
olduğumuzu biliyor; çizgimiz, kalitemiz, servisimiz aynı.”
Kurumsal davranmadıklarını, sıcak bir ortam yaratarak amatör
ruhla çalıștıklarını anlatan Boztepe, müșterilerinin tekrar
gelmekle kalmayıp, yakınlarını da getirdiklerini söylüyor.
RUHUMUZA YEN‹ B‹R SOLUK KATALIM
Yeni bir y›la daha
giriyoruz. Hayat›n
zorluklar›na ra¤men bu
yeni y›la hayat›m›z›,
ruhumuzu tazelemek
iste¤iyle girmeye ne
dersiniz?
Psikiyatrist Fatih Alt›nöz
sorular›m›z› yan›tlad›
Her șeye rağmen mutlu olabilir miyiz?
Kulak ağrımızı tedavi eden tıp,
mutsuzluğumuza da çareler yaratır,
doktorlar elimize üç vakte kadar sonuç
verecek mutluluk reçeteleri
tutușturabilir mi? Cevap, ne yazık ki
“hayır”... Peki, bizi çevreleyen dünyayı
ve o dünyanın bize yüklediği sorunları
değiștiremeyeceğimize göre,
mutsuzluğa mahkûm muyuz? Neyse ki
bu soruya cevabımız, bu kez bize umut
verecek bir “hayır”… Sonsuz evrende
bir nokta bile değiliz ama neyse ki
kendi evrenimizde kısmen söz
sahibiyiz.
Psikiyatrist Fatih Altınöz, “Değiștirmeye
gücümüzün yetmeyeceği tüm
olumsuzluklara rağmen ruh halimizi
nasıl en iyi durumda tutarız?”
sorumuza öncelikle șu cevabı veriyor:
“Evet, değiștiremeyeceğimiz dıș
koșullara rağmen yașıyoruz. ‘Ne
yapalım dıș koșullar çok kötü, buna
katlanacağız. Bu koșullar bize
mutsuzluk getiriyor; eh o zaman biz de
mutsuz olacağız’ diyemeyiz. Tabii bu
değerlendirmelerimizde, dıș dünya
mükemmel hale gelse bile durumları
değișmeyecek olan fiziksel veya ruhsal
hastalık sahibi insanları bir tarafa
koyalım. Onların dıșında kalan,
ortalamanın üzerinde bir zekâsı olan
her insan kendisi hakkında düșünebilir,
‘ben niye böyleyim’ sorusuna cevap
arayabilir.”
BİLMELİYİZ Kİ HER ȘEY
GEÇİCİ
Altınöz, hayatın yüklerini hafifletmek
için, her șeyin geçici olduğu bilgisini
kendimize sıkça hatırlatmamız
önerisinde bulunuyor: “Hayat bir
bütün olarak geçici, hayatın içindeki
durumlar, olaylar, duygular ise haydi
B‹zb‹ze 37
HAYATA DA‹R
düșünebilme, yașadıkları travmatik durumları kaydetme ve onu
yeniden çağırma becerileri daha güçlü olabiliyor.”
“
Her șeye rağmen mutlu olabilir miyiz?
Kulak ağrımızı tedavi eden tıp,
mutsuzluğumuza da çareler yaratır,
doktorlar elimize üç vakte kadar sonuç
verecek mutluluk reçeteleri
tutușturabilir mi? Cevap, ne yazık ki
“hayır”... Peki, bizi çevreleyen dünyayı
ve o dünyanın bize yüklediği sorunları
değiștiremeyeceğimize göre,
mutsuzluğa mahkûm muyuz? Neyse ki
bu soruya cevabımız, bu kez bize umut
verecek bir “hayır”… Sonsuz evrende
bir nokta bile değiliz ama neyse ki
kendi evrenimizde kısmen söz
sahibiyiz.
Psikiyatrist Fatih Altınöz, “Değiștirmeye
gücümüzün yetmeyeceği tüm
olumsuzluklara rağmen ruh halimizi
nasıl en iyi durumda tutarız?”
sorumuza öncelikle șu cevabı veriyor:
“Evet, değiștiremeyeceğimiz dıș
koșullara rağmen yașıyoruz. ‘Ne
yapalım dıș koșullar çok kötü, buna
katlanacağız. Bu koșullar bize
mutsuzluk getiriyor; eh o zaman biz de
mutsuz olacağız’ diyemeyiz. Tabii bu
değerlendirmelerimizde, dıș dünya
mükemmel hale gelse bile durumları
değișmeyecek olan fiziksel veya ruhsal
hastalık sahibi insanları bir tarafa
koyalım. Onların dıșında kalan,
ortalamanın üzerinde bir zekâsı olan
her insan kendisi hakkında düșünebilir,
‘ben niye böyleyim’ sorusuna cevap
arayabilir.”
38 B‹zb‹ze
ruhsal yap›m›z› etk‹leyen her durumun
geç‹c‹ oldu¤unu b‹lmel‹y‹z
BİLMELİYİZ Kİ HER ȘEY
GEÇİCİ
Altınöz, hayatın yüklerini hafifletmek
için, her șeyin geçici olduğu bilgisini
kendimize sıkça hatırlatmamız
önerisinde bulunuyor: “Hayat bir
bütün olarak geçici, hayatın içindeki
durumlar, olaylar, duygular ise haydi
haydi geçici… Ruhsal yapımızı
etkileyen her durumun geçici olduğunu
bilmeliyiz. Olumsuz bir düșüncenin,
bütün bir hayatımızı kaplamasına izin
vermemeliyiz. Șöyle bir örnek verelim;
birkaç kez hapșırdığınız için hemen
doktora gidiyor musunuz? Hayır.
Birazdan geçeceğini düșünüyorsunuz
veya alerjik diyorsunuz veya bizim
ailede böyle bir huy vardır diyorsunuz...
Yani bunu bir sağlık alarmı olarak
görmüyorsunuz. Duygular, düșünceler
için de bu yaklașım olmalı. Birçok
duygumuz, düșüncemiz de, böyle
tekrarlanabilen, bazen yoğunlașan
yapısal nitelikler tașıyor. Bizi sıkan
duygu ve düșüncelere düștüğümüz için
kaygılanmadan önce, bunu kendi
bünyemizin ürettiği, geçici, bizi
yerimize mıhlayıp yıllarca
kımıldatmayacak ağırlıkta bir șey
olmadığını bilmeliyiz. O durumu, bizi
sanki sonsuza kadar etkileyecekmiș gibi
yașamamalıyız.”
KİȘİSEL TARİHİMİZ,
KENDİMİ
DEĞİȘTİREBİLİR MİYİM?
Peki acaba kendimiz hakkında düșünerek, kendimizle hesaplașarak,
olumsuz gördüğümüz yanlarımızı düzeltemez miyiz? Böylece hayatın
zorluklarına karșı daha güçlü duramaz mıyız? Evet, böyle bir șansımız
var. Psikiyatr Altınöz’e göre, hayatın coșkun ırmağında
savrulduğumuz çocukluk ve gençlik çağında bu pek mümkün değil.
Ama 30’lara doğru, “Niye böyle yașıyorum, bunu değiștirebilir
miyim, kendimde nelerden rahatsızım, kendimi bunlardan nasıl uzak
tutabilirim” gibi sorular sormaya bașlıyoruz. Mesela bir kișinin “Ben
sana zamanında șunları șunları yaptığım için kendime çok kızıyorum”
diyerek bir bașkasından özür dileyebilmesi, o kișinin dönüșüme yakın
olduğunu gösteriyor.
”
REHBERİMİZDİR
Diyelim ki zor bir dönem yașadık. O
sorun zaman içinde çözülecek veya
azalacak. Bu noktada biz ne yapacağız?
Belki bașladığımız noktaya döneceğiz
ve bu da bir hata olacak. Çünkü bu
zorlu dönemlerde yașadığımız
sıkıntılardan süzülen bilgiler,
önümüzdeki yıllarda, benzeri
durumlarda bize ıșık tutacak.
Fatih Altınöz uyarıyor: “Deneyimlerin
aktarılması lazım. Bunlar bizi koruyacak
așı gibidir. Deneyimlerimiz, sonraki
zorluklar sırasında bize bilgi tașıyacak ve
o zorluklara karșı gücünüzü
değerlendirme șansı verecek. Aksi
takdirde zorlukları, sanki biricik
olaylarmıș gibi büyük panikler halinde
yașarız. Evet, hayat koșușturması içinde
yorgunuz, unutuyoruz ama, yüz kișiden
söz etmiyoruz, bir kișiyiz ve insan kendi
geçmișine karșı biraz daha dikkatli
olabilir. Hatırlarsak, eski
deneyimlerimizle bașımıza gelen yeni
durumlar arasında köprüler kurarsak,
eski arșivlerdeki bilgileri çabucak
önümüze getirirsek, hapșırık örneğinde
olduğu gibi, biliriz ki bu durum geçicidir,
ağır kaygılar yașamayız. Çünkü hayatın
standart travmaları vardır; hastalıklar,
kayıplar gibi… Bunlar eninde sonunda
yașanacak ve tekrarlanacak șeyler.
Tabii, hem insanlar birbirlerinden çok
farklı, hem de davranıșları… Dolayısıyla
bazı insanların kendi üzerine
TRAVMALI B‹R M‹RASIMIZ VAR
Fatih Altınöz’ün Türkiye’ye ilișkin bir gözlemi
var. Cumhuriyeti kuran kușağın, ağır travmalar
yașadığını hatırlatıyor. Uzun savaș yıllarında
hemen herkesin kayıplar, yetimler, öksüzler,
parçalanmıș aileler, ölümler, sefalet, yoksulluk ve
yerinden yurdundan olmayla tanıștığını söylüyor.
Bunun, imparatorluktan kalan bu toprağın
insanlarını anlamak için temel bir gözlem
olduğunu düșünüyor:
“Herkes yurt edinmiș burayı ama hiçbir yerin
yerlisi de altmıș senelik değil. Bir Batılının
caddesi, sokağı 1600 yılında neredeyse, orada
duruyordur. Bizde ise yirmi yıl önce gittiğiniz
yer bile, o yer olmaktan çıkmıștır. Oysa mekân
devamlılığı çok temel bir durumdur. İnsan
varlığını tanımlarken, mekânı da
konumlandırıyor. Bizdeki durum güvensiz, her
zaman tedirgin ve sürekli saldırıya açık bir ruh
hali olușturuyor. Bunun borderline denilen,
uçlarda gezinen, tepkileri, düșleri-düș kırıklıklarını
büyük yașayan kișilik özellikleri yarattığını
düșünüyorum.”
MİZAH KURTARICIDIR
Elimizde gerilim giderici bir bașka silah daha var: Mizah… Mizah,
mükemmel bir dünyada yașadıkları için çok mutlu olup kolayca
gülebilen insanların değil, haksızlıklar, yoksunluklar karșısında hayata
öfkeli insanların silahıdır. Nasrettin Hoca veya Bektași fıkraları, halkın
yașama karșı alaycı ve öfkeli tutumunu dile getirmez mi? Biz de
gerilimimizi alan, insanları yakınlaștıran bu silaha bașvuramaz mıyız?
“Çok ișe yarar. Mizah çok sağlıklı bir alan, hayat kurtarıcıdır” diyor
Altınöz ve devam ediyor: “Her șeye karșı bir isyanı dile getirir.
Dolayısıyla gerçeklerle, yașadığımız olaylarla ilgili kullandığımız mizah,
iyi bir direnme yöntemidir. Hem de yașadığımız olayı yabancılaștırır,
öfkeyi içimizden çıkarır. Kișiler arası ilișkilerde de çok etkilidir. Çünkü
tepkinizi karșı tarafı incitmeden ortaya koyarsınız. Tabii burada
kastettiğimiz sululuk değil.”
TEDAVİ EDİCİ HEDEFLER
Yaratıcılık, hayatımızda ulașılır veya bizi zorlayacak yeni hedefler
belirlemek, bunlar için çaba göstermek ise Fatih Altınöz’ün deyișiyle,
tedavi edici. Çiçek yetiștirmekten bașlayıp da, evini yeniden elden
geçirmek, fotoğrafçılık öğrenmek, yeni bir dil için kolları sıvamak,
seyahat gibi zorluk dereceleri geniș bir yelpaze içeren bu hedefler
bizleri bekliyor. Ancak Altınöz, televizyonla beraber insanların zihinsel
yaratıcılıklarının çöktüğünü, çünkü hiçbir șey olușturacak zamanın
kalmadığını söylüyor. Altınöz, çoğunlukla ticari bașarıyı öne çıkaran
medyayı, insanlara nefes aldıracak çabaların önünü açmamakla
eleștiriyor ve șu öneride bulunuyor: “Bașarı hikâyeleri hep șöyle
anlatılıyor; adam çıraklıktan geldi, 15 senede bir imparatorluk kurdu.
Eh, bazısı da toprağa ilgi duydu, bununla ilgili bir öğrenme sürecine
girdi ve gitti kendine bir bahçe kurdu… Bu da bir bașarı hikâyesi ama
takdir edilmiyor. Oysa insan hayatı ortalama 70 yıl desek, hiç de kısa
değil. 50 yașından, 60 yașından sonra bile yeniden bir adım daha
atabilirsiniz. Yeter ki buna karar verin, ‘ben kendimi beș yıl sonra
șöyle bir noktaya getireceğim’ deyin. Bu, benim hekim olarak
B‹zb‹ze 39
ARTI 1
fi‹MD‹
YEN‹ fiEYLER SÖYLEMEK LAZIM
Allah’›n yaratt›¤› en de¤erli eser olan insan› efl ve eflit sayarak koflulsuz
davet eden Mevlevilik, felsefesini derin bir sembolizmle anlat›yor.
17 Aral›k’ta yap›lan fieb-i Arus töreni de en küçük giysiden en basit
harekete kadar bu sembolleri tafl›yor
Foto¤raflar: Nihat Malçuk
EMAV’›n sema töreni
“Ne kadar söz varsa, düne ait
Șimdi yeni șeyler söylemek lazım”
Büyük bilgin, șair, engin mutasavvıf,
Yaradan’a kavușma yolundaki ayrım
gözetmeyen hoșgörü çağrısı asırlardır
insanlığa ıșık tutan, yeniliğe açık kapısını
kimsenin yüzüne kapatmayan Mevlana
Celaleddin-i Rumi’nin, bu yıl ölümünün
737. yılı “kutlandı”. Mevleviler 17
Aralık’ta, Yaradan’ına kavușmayı ölüm
değil düğün günü sayan Mevlâna için
Sema töreni yaptı. Dünyanın dört bir
tarafından yüzlerce insan da, Șebi-i Arus
törenlerinde semâzenlerin bu manevi
yolculuğuna tanıklık etti. Bizbize dergisi
olarak biz de, izlediğimiz töreni ve her
bir giysiden en küçük hareketine kadar
içerdiği derin anlamları sizlere aktarmak
istedik.
SEMA, YARADAN’A
YOLCULUK
Mevlânâ'ya göre hayatın anlamı, ruhun
ölümsüzlüğü ve Allah'a vuslatın yolu,
ölümden geçiyor. Mevlana'da ölüm,
mutlak ve ölümsüz Varlık'a rücu, aslına
dönüș, cismimizin Allah'a doğru uçması
demek. İște bu nedenle Mevleviler, her
yıl Mevlana’nın ölümünü kutluyor.
40 B‹zb‹ze
Mevlevilikte, tüm dünyanın hafızasına
uçușan tennurelerle yer eden Sema
töreni de, semazenlerin ruhunun
olgunlașarak birliğe ulaștığı ve Yaradan’a
doğru yaptığı bir yolculuk. Ayin, evrende
atomlardan güneș sistemine, vücutta
dolașan kana kadar her șeyin döndüğü
gerçeğine dayanıyor. Semazenler
döndükçe, maddiyatı unutarak sevgiliye
doğru manevi bir yolculuğa çıkıyor.
Bu yolculuk merhaleler halinde oluyor.
Müzik eșliğinde semâzenler, her bir
selamda Allah’ın muhteșemliğini idrak
edip, kendilerinin acziyetini de
anlayarak, tekrar iç dünyalarıyla barıșık
bir ruh haliyle dünyaya dönüyorlar.
SİKKE MEZAR TAȘI, TENNURE
KEFEN
Semada duyduğumuz ve gördüğümüz
her șeyin bir bașka anlamı var.
Semazenlerin sikkeleri, onların mezar
tașlarını sembolize ediyor; daha doğrusu
semazenin nefsinin mezar tașı. Kulakları
sikkenin içinde kalıyor. Bu, ben dünyaya
kulaklarımı kapattım, artık dünyayı
dinlemiyorum, Allah’a yolculuğa bașladım
demek. Üzerindeki hırka semâzenin
toprağı; yokluk âlemini temsil ediyor.
Bütün Mevleviler semazen de¤il. Bunun için sa¤l›kl› olmak gerekiyor.
Semazen sadece dönen de¤il, hayat boyu insanl›¤a hizmet eden
insand›r. Semaya yeni baflland›¤›nda görülen mide bulant›s›, göz
kararmas› çal›flt›kça, fiziki terbiyeye girdikçe kendili¤inden geçiyor.
Kollu mintanın adı, destegül. Belindeki
kușak, birliği temsil ediyor. Semâzenin
kıyafetinin en bilinen unsuru olan etekliğin
adı tennure. Bu eteklik, sezmâzenin
kefeni. Ayaklarında da mes var.
ȘEB-İ ARUS’TA
BAYRAMLAȘMA
Șeb-i Arus deyince akıllarımıza Konya
geliyor. Ancak Mevleviler sadece
Konya’da değil, bulundukları her yerde
Șeb-i Arus törenini yapıyor. Sema ile
Șeb-i Arus töreni arasında bir tek fark
var, o da bayramlașma… Mevlana 17
Aralık’ta ölüme değil de bir varlıklar
âlemine yolculuk yaptığı için onun
ölümünden üzüntü değil, Sevgilisi’ne
kavuștuğu için sevinç duyan Mevleviler,
Șeb-i Arus’ta “musahafa” yapıyor.
Semazenler, sazlar, sema meydanındaki
tüm Mevleviler, dairevi bir șekilde
büyük küçük, eș ve eșit olarak birbirinin
elini öpüyor, dede efendinin Gülbank’ı
ile, dualarla, tekbirlerle bütün insanların
huzurunda bayramlașıyor.
SEMA YEDİ BÖLÜM
Sema ayini, dede efendi ve Sema grubu
yerini aldıktan sonra yedi bölümden
olușuyor. Semahanedeki kırmızı
postnișin, Hazreti Mevlana’yı temsil
ediyor. Semâzenleri yöneten dede
kırmızı postta oturuyor.
Birinci bölüm: Hz. Mevlana’nın, ilahi
așkı temsil eden Hz. Muhammed’i öven
șiiri Naat-ı Șerîf ile bașlıyor. 17’nci yüzyıl
bestekârı Itrî’nin rast makamından
bestelediği bu naat, ayakta ve sadece
insan sesiyle okunuyor. Hz.
Muhammed’i övmek, O’ndan önceki
bütün peygamberleri ve hepsini yaratan
Allah’ı övmek demek.
İkinci bölüm: Naat-ı Șerif’ten sonra
bir kudüm sesi duyuluyor. Bu vuruș,
Yaratıcı’nın kâinatı yaratıșındaki “ol”
emrini temsil ediyor.
Üçüncü bölüm: Ney taksimi, Allah’ın
önce cansız bedenini yarattığı insana
kendi ruhundan üfleyerek dirilttiği ilahî
nefesi simgeliyor. Neyin kendisi, kendi
için bir isteği arzusu olmayan Allah’ın
sesini veren kâmil insanı ifade ediyor.
Dördüncü bölüm: Sultan Veled
devri deniliyor. Ney taksiminden sonra
peșrevin bașlamasıyla birlikte
semâzenler, dünyadan ahirete yürüyüșü
temsil eden bir șekilde, dairevi olarak
sağdan sola doğru üç kez selamlașarak
meydanı dolașıyorlar.
Beșinci bölüm: Sema törenine
geçiliyor. Semazen önce üzerindeki siyah
hırkayı çıkararak, sembolik olarak hakikate
doğuyor. Sonra da çapraz elleri
omuzlarını tutacak șekilde niyaz durumu
alıyor. Bu duruș, Allah’ın birliğine șahadet
etmek üzere “1” rakamını temsil ediyor.
Șeyh efendinin elini öperek Semaya
girme izni alan semazenler, birbirlerine de
selam vererek müzik eșliğinde dönüșe
bașlıyorlar. Dönüșle birlikte kollarını
açıyorlar. Sağ el göklere, sol el yere
bakacak șekilde, “Allah’tan geldik Allah’a
gideceğiz. Allah’tan aldık insanlara
dağıtıyoruz” diyorlar. Kafaları, Yaradan’a
teslimiyeti ifade ederek, omuza doğru
hafif bükük oluyor. Ve 360 derecelik
çarkla Sema devam ediyor.
Semazenler Sema töreni boyunca
birbirlerini dört kez selamlıyor, selam
ardından yine dönüșe devam ediyorlar.
Her selamın anlamı farklı.
Birinci selam: İnsanın bilgiyle hakikate
doğarak, Yaradan’ını ve kendi kulluğunu
idraki anlamı tașıyor.
İkinci selam: İnsanın yaratılıștaki
nizamı, azameti anlayarak, Yaradan’ın
karșısında hayranlık duymasıdır,
Üçüncü selam: İnsanın hayranlık ve
minnet duygusunun așka dönüșmesiyle,
aklık așka kurban olușu. Bu, tam bir
teslimiyet, Yaradan’a vuslat, sevgilide
yok oluș.
Dördüncü selam: İnsanın manevi
yolculuğunu tamamlayıp, kaderine razı
olarak, görevine, kulluğa dönüș.
Altıncı bölüm: Sema, “Meșrik de
Allah’ındır, mağrip de. Hangi tarafa
dönerseniz, Allah’ın yüzü oradadır”
ayetinin okunduğu Kuran ile sürüyor.
Yedinci bölüm: Tören, bütün
peygamberlerin, șehitlerin, tüm
inananların ruhları için okunan fatiha ve
devletin selameti için duayla son
buluyor. Semazenler, dede efendinin
izniyle semahaneden çekiliyor.
B‹zb‹ze 41
ARTI 1
ÜM‹TS‹ZL‹E YER YOK
İstanbul Mevlana Eğitim ve Kültür Derneği Yönetim
Kurulu Bașkanı Abdülhamit Çakmut, bir Mevlevi.
Ona, Mevleviliğin bize ne söylediğini soruyoruz:
“Ana mesaj, insanın evrendeki en değerli varlık
olduğudur. İnsanın kurtulușu, huzurunun reçetesi
kendisindedir. Hayvanlar tamamen nefsaniyetle
bezendikleri için onlara sorgu sual yoktur. Ama
insana hem madde hem mana verildiği için, o
kendisinden sorumludur. Allah ‘eșrefi mahlukat
insandır’ derken, insana bir görev de yüklüyor. ‘Sen’
diyor, ‘sabah kafanı yastığından kaldırıp, gece
yastığına koyana kadar ne yaptın, yarın ne olacak,
öbür gün nereye gideceksin, bunun muhasebesiyle
önüne bak.’
Bizler Allah’ın eliyiz. Onun vasıflarını tașıyoruz.
Yapılacakları, Allah’tan bekleme kolaycılığını
göstermeyeceğiz, biz yapacağız. Bütün insanları
kendin bilerek, kendin için ne istiyorsan insanlık için
de onu isteyeceksin. İnsanlara bunu anlatmamız
lazım.”
Çakmut, Mevleviliği tercih eden bir insanın nasıl bir
yükümlülük altına girdiğini de șöyle anlatıyor:
“Gündelik hayatta baștan așağı herkesten sorumlu
bir insan olursunuz. Ama herkesten… Herkesle
çok iyi geçineceksiniz. Dağın bașında derviș kalmak
kolay, ama gel de șehrin göbeğinde kal…
Ülkemizdeki her yanlıștan kendime bir pay
çıkarıyorum, ‘ben çok iyi bir Mevlevi olsaydım,
bunlar olmazdı’ diyorum.
İnsanların bașarısı, bașarısızlığı sadece onlara bağlı
değildir. Doğduğu andan itibaren uzak, yakın çevresi
DAHA B‹L‹NÇL‹, DAHA
HOfiGÖRÜLÜYÜM, D‹NL‹YORUM
onun için bir artı veya eksidir, onun iyi veya kötü
insan olmasını etkiler. Çok iyi bir insan olarak
doğmuș olabilirsiniz ama șartlar sizi bir canavar
haline getirebilir. Bugün burada karnım tokken
dıșarıdaki insanları yargılamam kolay. Dıșarıda
annesiz babasız, sevgisiz, aç susuz kalmıș adam ne
yapacak? Tabii ki nefret dolu olacak. Bali kokluyor.
Bașka ne yapacak? Biz toplum olarak ne verdik ki,
ne istiyoruz? Bu çocuklarımız yardım istiyor, ‘sen
Mevlevi’sin, ben açım’ diyor. Bașlarından geçen öyle
șeyler anlatıyorlar ki, ‘eyvah eyvah’ diyoruz. Oysa
biz iyi insanlar olsak, bunları yașamazlardı. O
çocuklarımızdan biri șimdi bir semazen ve
mevlevihanede göz bebeğimiz. Yetiștirme yurdunda
büyümüș bir kızımız var, ‘iyi insanlar olduğunu
hayatta sizleri tanıyınca anladım’ diyor. Yani
oturduğun yerde iyi olmak yetmiyor. Mevlevihane
civarında baktığımız dört-beș aile var. Her gün
yardım almak için insanlar uğruyor. Bilet gelirimizle
destek oluyoruz. Birkaç ayda bir İstanbul ve çevre
illerdeki cezaevlerine giderek Mevleviliği anlatıyoruz.
Mutsuzken, hayattan umudunu kesmișken, bizleri
dinledikten sonra dıșarıdaki ‘tutsakların’ daha fazla
olduğunu görüyorlar. ‘Ümitsizlik yok’ diyoruz, ‘her
șeyiyle ümitli olun. Buradaki ceza da bittikten sonra
olumlu bakın, sevgiyle ve huzurla tutunmaya çalıșın.
Nefretten uzak durun. Burada olmanıza yol açan,
size zarar veren insanlara bile gönlünüzü uzatın.
Çünkü nefretin bir faydası yok. Onlara kinlenip
dıșarı çıktığınızda yine nefretle beslenirseniz, bilesiniz
ki hayatınız yine güzellikle dolu olmayacak.”
Çakmut, Mevlevilik eğitiminin çocuk yaștan itibaren
alınması gerektiğini söylüyor:
“Çocuklarımıza, ‘sen dünyanın en değerli varlığısın;
sen Allah’ın bütün sıfatlarını tașıyorsun; sen dili, dini,
ırkı, sınıfı, mezhebi, cinsiyeti ne olursa olsun eș ve
eșitsin; eğer bu dünyada her șey Allah’ın iradesiyle
ise İsa da Musa da bizim, diğer dinler de…
Havralar, camiler, kiliseler, pagotlar Allah’ın
evleridir. Kimisi İsa’nın diliyle Allah’a yalvarır, kimisi
Muhammed’in diliyle… İște böyle sevgi yumağı
olursak, çoğu sıkıntıyı halledeceğiz.”
Çakmut sözlerini șöyle tamamlıyor: “İslam’ın sonsuz
hoșgörüsünü alan Mevlana, bütün o eserlerine
rağmen ‘ben bir hiçim’ diyor. Kimseyi yargılamıyor,
sorgulamıyor, kendi içine bakıyor. Çünkü
Mevleviliğin özünde ‘her ne ararsan kendinde ara’
mantığı yatar. Önce biz kapımızın önünü, kendi
bedenimizi, ruhumuzu temizlemeliyiz ki,
karșımızdaki insanı daha iyi anlayabilelim. Mevlana’yı
doğru anlatmak bizim bu topluma karșı borcumuz.
Ama önce biz iyi anlamalıyız.”
Foto¤raf: Mek-Der arflivi
42 B‹zb‹ze
Sevtap Demirtaș, Evrensel Mevlana Âșıkları Vakfı
üyesi bir Mevlevi, aynı zamanda da semazen. Felsefe
eğitimi almıș ama tasavvufa daldıktan sonra
matematik okumadığına hayıflandığını söylüyor:
“Çünkü tasavvufla birlikte soyut düșünebilmeye
bașlıyorsunuz. Allah’ı bildikten sonra, özünüze
kavuștuktan sonra, kâinat gözünüzde küçülüyor,
zorluğu kalmıyor. Tevhide ulașan tasavvuf büyükleri
birçok konuda birden eserler verdi. Bu İslam âlimleri
ortaçağı aydınlattı. Sundukları bilgiler teknolojiye
aktarıldı. Teknolojinin özü İslamiyet.”
Demirtaș Mevlevilikle tanıșmasını șöyle anlatıyor:
“Bir arayıș içindeydim. Hoșgörüyü, limitsiz sevgiyi
arıyordum. Ama limitsiz sevginin nasıl olacağını
bilmiyordum. Yașam içinde sevgisiz kalabilirsiniz,
ruhunuzdan uzaklașabilirsiniz, dağılabilirsiniz.
Parçalanmıș ruhunuzu nasıl toparlayacaksınız? Bana,
ayna tutabilecek, bunu da beni yargılamadan, hiçbir
șey beklemeden yapacak biri gerekiyordu; bir
mürșid-i kâmil… Bir mürșid-i kâmil size el verdiği
zaman, ne yaparsanız yapın, sizi asla bırakmıyor.
Șanslıyım ki karșıma Hasan (Çıkar) Dede çıktı.
Ondan tüm dinlerin değerini, İslamiyet’in neden son
din olduğunu, Hz. Muhammed’in ve Ehl-i Beyt’in,
Evliyaullah’ın ve Hz. Mevlana’nın gerçek kimliklerini,
yaratılan son varlık insanın ne kadar șerefli olduğunu,
insanca yașamanın tașıdığı manayı öğrendim.”
Peki mürșid-i kâmil Mevlevilik yolunda nasıl bir
eğitim veriyor? Demirtaș özetliyor: “Hasan Dede,
bizlere ayna tutuyor. Sizin iç âleminiz nasılsa, o da
aynen size öyle davranıyor. Mevlevi olmak üzere
gelip, ‘neden bana böyle davranıyor?’ diye
düșünerek çıkıp gidenler çok oluyor. Oysa mürșid-i
kamil onlara, onların davranıșlarını, beklentilerini,
korkularını, ihtiraslarını, zaaflarını gösteriyor. Siz bu
zaaflarınızı fark edip düzelttikçe, mürșid-i kâmilin
sizinle ilișkisi yakınlașıyor. Bu nedenle herkes de
Mevleviliğe uygun değil.”
Mevlevilik, Demirtaș’ın gündelik hayatına bir bilinç
getirmiș; “Daha bilinçli, daha hoșgörülü oluyorsunuz.
Yine hata yapıyorsunuz ama yavaș yavaș hatalarınızı
fark ediyorsunuz. Bașınıza gelenin sorumlusunun siz
olduğunu biliyorsunuz. Zaten gönlünüzü Hakk’a
bağladığınızda, artık dünya ișleri size o kadar
hararetli gelmiyor. ‘Sen ne diyorsun?’ demek yerine,
her șey Hak’tan geldiği için ‘bir dinleyeyim’
diyorsunuz. Hazreti Pir de Mesnevi’ye ‘Pișrev’
diyerek bașlar: ‘Dinle’. Yașam biçiminiz zaten
karșılıksız vermek, hoșgörü, sevgi oluyor. Sizi tanıyan
insanlar ‘sende bir değișiklik var’ diyorlar. Artık
olayların sizi sarsmadığını görüyor, ‘Sen nasıl
dayanabiliyorsun?’ diyorlar. Halbuki bu dünyadaki
her șey emanet, o zaman Allah’ın nurundan bașka
neyi kaybedebilirim ki? Ayrıca tasavvuf yolundaki
insanlar, dünyaya zarar vermedikleri gibi, aklıselim
insanlar olarak topluma da faydalı olmuștur. Bütün
buluș yapan insanları inceleyin, hepsi ciddi bir vicdan
eğitiminden geçmiștir, teslimiyetten geçerler. İnsan
sevgisi ibadet gibidir onlarda.”
Demirtaș, semada dengesini üç ile beș ay arası bir
eğitimle sağlamıș. Sema töreninde ne hissettiğini
öğrenmek istiyoruz. “Namaz kılarken, dua ederken,
meditasyon yaparken ne hissediyorsanız, onu” diyor,
“Herkesin iç âlemiyle, Yaratıcı’yla muhabbeti
bașkadır. Herkes bașka bir yöntemle içine döner. O
yüzden de bu, dile dökülebilir bir șey değil. Sema
bitince, gönül bağınız, dinginliğiniz, huzurunuz bir
müddet sürüyor. Siz arındıkça, o ayna temizlendikçe
de Hak ile olan bağlantınızın süresi uzuyor.”
Kadın semazenlere nasıl bakıldığını soruyoruz:
“Hiçbir maddi beklentimiz olmadan, semazenlerin
çoğu öğrenci olduğu için sadece masraflarımız
karșılanarak dünyanın dört bir yanına gidiyoruz.
Hayır kurumları çağırdıklarında, onların para
kazanabilmeleri için gidiyoruz. Her yerde büyük bir
memnuniyet ve takdir var. Ülkemizde de, açık
alanlarda yapılan semalar dahil, hiçbir olumsuz
tepkiyle karșılașmadık.
Semada, așka ulașmak için özünüze döndüğünüzde,
ev, araba, iș, hiçbiri yoktur aklınızda. Bunlardan birini
düșünüyorsanız, birlik sağlamamıșsınız demektir. Biz
Allah nezdinde biriz; Sema meydanında, yanınızdaki
semazenin kadın ya da erkek olduğunu fark
ederseniz zaten o meydan sizi kabul etmez, o sikke
düșer.”
B‹zb‹ze 43
SPOR
fiOTA: “SADECE FUTBOL MU,
türk‹ye’de her fley gel‹flm‹fl”
Türkiye liglerindeki en iyi
forvet oyuncular›ndan biri
olarak ayr›ld›¤› ülkemize
uzun y›llar sonra
Kayserispor’un teknik
direktörü olarak dönen
fiota Arveladze,
“Trabzonspor'da
oynad›¤›m dönemde
Anadolu'da futbolun
flartlar› içler ac›s›yd›.
Türkiye’de art›k her fley
çok daha kolay ve iyi
koflullarda yap›l›yor” diyor.
44 B‹zb‹ze
Șota Arveladze, Türk futbolseverlerde sevgi, heyecan yaratan bir
Gürcü. Aslında bu duygunun karșılıklı olduğunu belirtmek daha
doğru. Bu gönül bağını, futbol dıșı konularda yapılan açıklamalarda,
verilen tepkilerde görmek mümkün. Uzun bir aradan sonra geldiği
Türkiye’de Anadolu takımlarının gösterdiği gelișimi öven Șota’nın,
“futbolda üç büyükler” kalıbına verdiği "Benim zamanımda dört
büyük takım vardı, șimdi değiști mi bilemiyorum" cevabının
futbolseverler üzerinde yarattığı coșkuyu görmek için internette
șöyle bir gezinmeniz yeterli… Veya Șota’nın bir açıklamasına kulak
verelim: “İki sene önce -Rusya ile- büyük bir savaș geçirdik. Ailem
Batum'daydı. Bize kim kapısını açtı? Türkler. Altı aylık bebeği elinde
olan, pasaportsuz birine Türkiye açtı kapıyı. Bu ișlerin futbolla hiç
alakası yok. Futbol tabii ki önemli ama asıl önemlisi insanlık.”
Türkiye liglerindeki en iyi forvet oyuncularından biri olarak
gönüllerde taht kuran Șota, futbola 1990’da henüz 17 yașındayken
Martve Tiflis takımında bașlamıș, gösterdiği bașarı onu 1992’de
Dinamo Tiflis'e tașımıștı. 1993-94 sezonu devre arasında dönemin
bașkanı Sadri Șener tarafından ikiz kardeși Arçil Arveladze ile
birlikte Trabzonspor'a alındı. Henüz 20 yașında olmasına rağmen
mükemmel bir performans sergiledi. 1995-96 sezonunda 25 gol
atarak Tarık Hodziç'ten sonra gol kralı olan ikinci yabancı futbolcu
unvanını kazandı. Bundan daha büyüğü ise Trabzonspor
taraftarının gönlünden kopan unvandı. Trabzonspor taraftarları
Șota’yı takıma gelmiș en iyi yabancı futbolcu olarak görüyordu.
1997’de transfer olduğu Ajax'ta da oyunculuğunu kanıtlayan Șota,
2001’de İskoç devi Glasgow Rangers'e geçtikten sonra, 2005’te
AZ Alkmaar, 2006’da Levante UD'ye transfer oldu. 3 Haziran
2008'de kariyeri boyunca birlikte top koșturduğu arkadașlarından
olușan uluslararası bir karmayla yaptığı jübile maçıyla veda ettiği
yeșil sahalara, sevilen bir teknik adam olarak döndü. AZ
Alkmaar'da yardımcı teknik direktör olarak görev yapan Șota, artık
Kayserispor’un teknik direktörü olarak, “Tam bir aile șehri” dediği
Kayseri’de yașıyor.
KAYSERİSPOR BİR İLK
Kayserispor Șota Arveladze için bir ilk. Șota’nın uzun vadeli hedefi,
ilk teknik direktörlük deneyimini yașayacağı Kayserispor‘u bașarılı
bir takım yapmak. 37 yașındaki Șota, teknik direktörlük için
kendisini henüz genç görüp görmediği sorusunu, “Bașarılı olup
olamayacağımı zaman gösterecek. Ama burada bir risk varsa, o
riski Kayserispor üstlendi” diye yanıtlıyor. Teknik direktörlüğün
kolay bir iș olmadığını söyleyen Șota, yapamadığını düșündüğü
takdirde gideceğini anlatıyor.
Șota ve Kayserispor’un elindeki bir avantaj, Arveladze’nin dil
yeteneği. Șota Gürcüce dıșında Flamanca, İngilizce, İspanyolca,
Rusça ve aradan geçen uzun yıllara rağmen hâlâ iyi derecede
Türkçe biliyor. Türk dostlarıyla ilișkisini sürdüren Șota’nın Türkçesi
bu sayede taze kalmıș.
Arveladze, ikinci Türkiye dönemine ilișkin sorularımızı șöyle
yanıtladı:
Onca yıldan sonra tekrar Türkiye’ye döndüğünüzde
izlenimleriniz ne oldu? 20 yıl aradan sonra Türk
futbolunu nasıl buldunuz? Statların kalitesi hakkında ne
düșünüyorsunuz? Futbolcuların sahip olduğu imkânlar
açısından geçmișle kıyaslama yapar mısınız?
Uzun yıllar önce Trabzonspor'da oynadım, tam 16 sene oldu.
Yıllar içerisinde sadece futbolda değil, her șeyde inanılmaz bir
gelișme yașanmıș. Gazeteler, televizyon programları, dergiler,
futbola harcanan para, hocalar, oyuncular... Ayrıca statların çoğu
yenilenmiș ya da șartları ileri düzeye tașınmıș. Kalite, tabii ki artmıș.
Trabzonspor'da oynadığım dönemde Anadolu'da futbolun șartları
içler acısıydı. Türkiye'nin bir ucundan diğer ucuna otobüs
yolculuğu yapan takımlar vardı... Bir tane fizyoterapistimiz olurdu,
tüm takımı sıradan geçirirdi. Türkiye’de artık her șey çok daha
B‹zb‹ze 45
SPOR
SA⁄LIK
Takımınızın en güçlü ve zayıf yönleri
nelerdir?
Takım iyi çalıșırsa güçlü olur. Takım ruhuyla
çalıșırsa sorun olmaz ama her takımda olduğu
gibi zaman zaman konsantrasyon bozukluğu
yașanabilir.
Takım ruhu nasıl olușturulur? Bu
konuda sizin yöntemleriniz neler?
Sıkı çalıșarak ve disiplini elden bırakmadan,
hiçbir oyuncuyu; tecrübeli, genç, yabancı ve
Türk diye ayırt etmeden. Disiplin yalnızca
oyuncular için geçerli olmuyor, aynı zamanda
A'dan Z'ye bizim için de geçerli. Bu da takım
ruhuna katkı sağlıyor.
fiota Arveladze maçlar
süresince saha
kenar›nda elinde kalem
ka¤›t, gözlemleri henüz
tazeyken, unutulmas›na
izin vermeden not al›yor.
kolay ve iyi koșullarda yapılıyor. Takımlar
arasındaki güç farkı da azalmıș. O dönemde
ligde kalması bile bașarı sayılan takımlar vardı.
Peki Türk futbolunda gördüğünüz
eksiklikler var mı?
Bence en büyük eksiklik, altyapı eğitimi. Tabii ki
futbol için yetenek lazım. Ama bir futbolcunun
yetișmesi için yetenekli olması yeterli değil. O
futbolcu çok iyi çalım atabilir ama sonra ne
yapacağını bilmesi lazım. Pas nasıl verilir, defans
nasıl yapılır… Bunlar ancak eğitimle olur.
Kayserispor’un bașarısını hangi
faktörlere bağlıyorsunuz?
Takım ruhu ile çalıșmamıza bağlıyorum,
takımdaki birlik ve beraberlik bașarının daha
kolay gelmesini sağlıyor.
Șampiyonluk beklentiniz var mı? Bu
yolda atılması gereken adımlar neler?
Bizler șampiyonluğa odaklanmıyoruz.
Önceliğimiz önümüzdeki maçlara tek tek
konsantre olmak ve her birinde sırasıyla bașarı
kazanmaya çalıșmak. Her șeyden önce,
hedefimiz bașarılı olmak. Bașarı da takım
olmaktan geçiyor. Sonuç olarak lig çok zor ve
dengeler her an değișebilir. Eğer takım
olabilmeyi bașaramazsanız her șey zor olur.
Bașarı geldikçe takımın kendine güveni de artar.
Güven arttıkça da bașarının devamı gelir.
Bunlar, birbirlerini takip eden süreçler.
46 B‹zb‹ze
Futbolcularınızı motive etmek için
onlara neler söylüyorsunuz?
Oyuncularımı motive etmek için, onlara aslında
her birinin ne kadar bașarılı ve yetenekli
olduklarını söylüyor ve buna kendilerinin de en
az benim onlara inandığım kadar inanmaları
gerektiğini belirtiyorum. Kısaca onlara
güvendiğimi hissettiriyorum.
Futbolcularla nasıl bir ilișki kurarsınız?
Arkadaș gibi mi, baba gibi mi…
Futbolcularıma karșı bir arkadaș ya da baba gibi
yaklașmıyorum. Ben onların hocasıyım, teknik
direktörleriyim ve bunun bilincinde olmalarını
sağlayacak șekilde yaklașıyorum.
Bir CEO ile teknik direktör arasında ne
gibi benzerlikler, farklar vardır?
Her ikisi de insanları yönlendiriyor, bașarıya
giden yolda potansiyellerini artırmaları için
gerekli sistemi uygulamalarını sağlıyor.
Kayseri’de yașamaktan memnun
musunuz?
Kayseri'yi beğeniyorum. İnsanlar çok sıcakkanlı.
Herkesin iși var ve ișlerine konsantre olmuș
durumdalar. Boș oturan insan yok.
Futbolu seven bir șehir. Taraftarımızın stadı
doldurarak bizi desteklememesi için neden yok.
Takıma bakıș açıları da çok iyi. Takımı beğeniyor
ve bizi sürekli tebrik ediyorlar. Ayrıca
șehirleșme çok düzenli. Tam bir aile șehri
olduğunu düșünüyorum.
KANSERE KARfiI
SEK‹Z ÖNLEM
Dünya Kanser Araflt›rma Vakf›, dünyan›n önde gelen doktorlar›n›
buluflturdu¤u uluslararas› konferans›nda, kansere karfl› sekiz öneri içeren bir
rapor yay›nlad›. Konferansa kat›lan tek Türk doktor olan Yasemin Bradley,
raporu Bizbize için kaleme ald›
WCRF (World Cancer Research
Fund/Dünya Kanser Araștırma Vakfı),
Londra merkezli bir vakıf. 1982’de,
kanserin önlenmesi ve kontrol edilmesi
amacıyla kurulmuș. Derneklere önderlik
ediyor, onları birleștiriyor.
Araștırmacılar, sağlık profesyonelleri,
kanun düzenleyiciler ve diğer sağlık
örgütleriyle birlikte çalıșıyor. İnsanlara
kansere yakalanma ihtimalini düșürecek
bilgiler veriyor. Sağlıklı beslenme, fiziksel
aktivite ve șișmanlıkla kanser arasındaki
ilișkileri ortaya koyuyor.
12-13 Eylül’de Londra’da, WCRF’nin
düzenlediği iki günlük uluslararası bir
konferansa katıldım. Konu “Kanser ve
Beslenme” idi. Araștırmacılar son
verileri açıkladılar, dünyanın önde gelen
doktorları bu konudaki önerilerini
sundular. Konferansta WCRF’in
Amerikan Kanser Araștırma
Enstitüsü’yle ortak hazırladığı bir rapor
da sunuldu. İște bu raporda yer alan
öneriler:
AFLATOKS‹N ‹ÇEREB‹LECEK Y‹YECEKLER
Uzak durmanız gereken aflatoksin, tüm tahıl bazlı yiyecekler (buğday, arpa, çavdar,
yulaf), müsli baklagiller, fıstık, tohum ve kuruyemiște de bulunabilir. Çiftlik
hayvanlarının yemleri aflatoksinli olabilir; bu yemlerdeki aflatoksin, hayvanın sütüne,
etine karıșabilir. Özellikle sıcak, nemli iklimleri olan ülkelerde yiyecekler uygun
koșullarda saklanmadığında, aflatoksin üretiyor. Ürünler ihraç da edildiği için,
aflatoksin uluslararası sorun haline geliyor.
Afrika ülkeleri, Güneydoğu Asya ve Çin’de karaciğer kanseri çok sık görülüyor.
Avrupa’da ve Avustralya’da oran düșük ama ABD’de yüksek. Tahıl ve kuruyemișlerin
uygun olmayan koșullarda uzun süre saklanması, gelir düzeyi düșük ülkelerde
aflatoksini çok tehlikeli hale getiriyor.
Sıcak havalarda uzun süre naylon torbada kalmıș kuruyemișlerde aflatoksin ürüyor.
İhtiyacınızdan fazla tahıl ve kuruyemiș almayın. Az miktarda alıp tüketin.
Kokusu, tadı değișmiș ürünleri kullanmayın.
B‹zb‹ze 47
SA⁄LIK
1
Normal, sağlıklı bir kiloda, olabildiğince ince kalmaya çalıșın.
• Ortalama erișkin vücut kitle indeksi 21-23 arasında
değișiyor. Bu, ülkeden ülkeye farklılıklar gösteriyor.
• 21 yașından itibaren normal vücut kitle endeksi
(kilo/boyun karesi) değerlerinde kalmaya çalıșın.
• Erișkin döneminizde kilo almaktan ve bel çevresi
ölçüsünün artmasından kaçının.
ÇÜNKÜ:
Kansere karșı korunmada yașam boyu sağlıklı bir kiloyu
2
korumak en önemli yollardan biri olabilir. Bu ayrıca sizi
birçok kronik hastalığa karșı da koruyacaktır.
Dünya, 1980-90’lardan çok daha șișman! 1990-2005
arasında yüksek refah düzeyine sahip birçok ülkede fazla
kilolu ve șișman insan sayısı arttı. Asya, Latin Amerika, hatta
Afrika ülkelerinde șișmanlığa bağlı hastalıklar, birçok
enfeksiyon hastalığını ve besin eksikliği hastalıklarını geride
bıraktı. Fazla kilo veya șișmanlık bazı kanserlere yakalanma
riskini artırıyor. Aynı zamanda hipertansiyon, felç, șeker
hastalığı ve kalp hastalığı riskini de…
Aktif olmayı günlük yașamın bir parçası haline getirin.
Her gün en az 30 dakika tempolu yürüyün. Veya 60
dakika orta hızda yürüyün. Televizyon seyretmek
gibi, sizi hareketsiz bir yașama sürükleyen hobilerinizi
sınırlayın.
ÇÜNKÜ:
Çoğu kiși, özellikle de endüstrileșmiș bölgelerde
3
4
Bol kalorili yiyeceklerin tüketimini azaltın. Șekerli
içeceklerden uzak durun. Fast-food tüketmekten kaçının.
Tüketirseniz de bunun nadir olmasına özen gösterin. Hedef,
10 yıl içinde toplumların șekerli içecek tüketiminin yarıya
inmesi olmalı.
ÇÜNKÜ:
Yüksek kalorili yiyecek ve șekerli içecek tüketimi, tüm
dünyada hızla artıyor ve bu da șișmanlıktaki global artıșın
nedenine büyük olasılıkla katkıda bulunan bir faktör.
İșlemden geçmiș yiyecekler bol șeker ve yağ içerir, bu
yüzden bol kalorilidir. Su içeriğinden dolayı içecekler,
yiyeceklere göre daha az yoğun. Ancak șekerli içecekler
doygunluk hissi yaratmadığı için fazla enerji alımını da
durdurmuyor. Sadece daha fazla enerji alımına yol açıyor; bu
da fazla kilolara!
ÇÜNKÜ:
Bol bol bitkisel yiyecek yiyin!
• Nișastalı olmayan sebze ve meyve tüketiminiz
günde en az 600 gram olmalı.
• Günde en az beș porsiyon (en az 400 gram)
nișastalı olmayan sebze ve meyve yiyin.
• Her yemekte ișlenmemiș tahıl ve baklagil
tüketmeye çalıșın.
• İșlenmiș rafine nișastalı ürünleri sınırlayın.
Kanıtlar kansere karșı koruyucu beslenme biçiminin
ağırlıklı olarak bitkisel besinlerden oluștuğunu
gösteriyor.
Bitkisel besin; besin gücü bakımından yüksek, liften
zengin, kalorisi az olmalı. Nișastalı olmayan sebze
ve meyveler bazı kanser türlerine karșı koruyucu
olabilir. Kalorileri düșük olduğundan kilo almayı da
engellerler.
Nișastalı olmayan sebzeler neler?
Yeșil yapraklı sebzeler (ıspanak, pazı, semizotu,
roka, maydanoz gibi), brokoli, bamya, patlıcan…
Ama örneğin patates değil. Havuç, enginar, kereviz,
ve turp da nișastalı olmayan köklerden…
ve sağlıklı. Vejetaryen beslenen insanların çeșitli kanser
türlerini geliștirme riskleri daha düșük. Ama bunda genel
olarak sağlığa verdikleri önemi de göz önünde bulundurmak
gerekiyor; sigara içmemek, az alkol kullanmak gibi…
300 gram pișmiș et= 400-450 gram çiğ et
500 gram pișmiș et= 700-750 gram çiğ et
Kırmızı ve ișlenmiș etlerin bazı kanser türlerine yol açtığı
konusunda artık hemfikiriz. Hayvansal yağdan zengin diyetler
kilo da aldırıyor.
Eğer ölçülü tüketilirse hayvansal kaynaklı yiyecekler besleyici
6
7
Tuzu azaltın. Küflü yiyeceklerden kaçının.
Hedef günde 5 gramdan az tuz tüketmek olmalı.
Aflatoksinlere maruz kalmayın.
ÇÜNKÜ:
Gitgide güçlenen kanıtlara göre, hazırlama ve koruma
yöntemlerinde tuz kullanılan yiyecekler, mide
kanserine neden olabiliyor. Tuz, insan sağlığı ve
yașam için gerekli. Ama dünyanın her yerinde
tüketilenden çok daha azı!
Tuzu kullanmayan koruma yöntemleri nelerdir?
Tüm besin ihtiyacını sadece yediklerinizden, içtiklerinizden
sağlamaya çalıșın. Kanseri önlemek için yardımcı destekleri
önermiyoruz. Bazı durumlarda veya diyetle alım yetersizse
destekler yararlı olabiliyor.
ÇÜNKÜ:
ÇÜNKÜ:
48 B‹zb‹ze
yașayanlar fiziksel aktivite sınırının altında hareket
ediyor. Endüstrileșme, șehirleșme ve makinelerin
gelișmesiyle insanoğlu gitgide hareketsizleșiyor. 20.
yüzyılın ikinci yarısından itibaren, özellikle zengin
ülkelerde hareketsiz yașam șekli geleneksellești.
Oysa fiziksel aktivitenin hemen her șekli, bizi bazı
kanser türlerine karșı koruyor.
5
Kırmızı et tüketimini azaltın ve ișlenmiș etlerden kaçının.
Kırmızı eti haftada 300 gramdan fazla tüketmemek ana
hedef olmalı. En fazla 500 gramda kalın. Sosis, sucuk, salam,
jambon gibi tütsülenmiș, özel yöntemlerle saklanmaya hazır
hale getirilmiș, tuzlanmıș, kimyasal koruyucular eklenmiș, yani
ișlenmiș etleri tercih etmeyin. Yiyecekseniz de çok az
miktarda yemelisiniz.
Kanıtlar, yüksek doz besinsel desteklerin kansere karșı
koruyucu olabileceğini veya neden olabileceğini gösteriyor.
Genel düșüncemiz; kansere karșı destek kullanımının hiç
Buzdolabında saklamak, dondurmak, kurutmak,
șișelemek, kutulamak veya mayalamak.
*Aflatoksin içeren yiyecekler karaciğer kanserine
neden oluyor. (Aflatoksin, bir tür mikotoksindir. Yani
bazı küf ve mantarlar tarafından üretilen toksinler...
Yiyecekleri küflendirenler aflatoksinler, genel olarak
pișirmekle zarar görseler de, ürettikleri toksinler
kalıyor. Doğal olarak olușan tüm aflatoksinler
Uluslarası Kanser Araștırma Enstitüsü tarafından
birinci derece kanserojen madde olarak
sınıflandırılmıștır.)
umulmayan ters etkileri olabileceği… Tercih ettiğimiz,
gerekli besinlerin geleneksel diyetten alınması.
Bizce en iyi beslenme biçimi, desteklerle değil, yiyecek ve
içeceklerle olan. Yüksek doz destek kullanımının bazı kanser
türlerinin riskini artırdığına dair kanıtlar var. Bu yüzden
kanser önlemek için destek kullanımı önermek akıllıca değil.
Komitemiz yine de desteklere ihtiyaç duyulabilecek zamanlar
da olduğunu kabul ediyor.
8
Alkollü içeceklerden uzak durun.
ÇÜNKÜ:
Kanser hakkındaki kanıtlar alkollü içecek
tüketmemek gerektiğini gösteriyor. İster
bira için, ister șarap, ister viski… Önerimiz
hepsinden kaçınmak.
B‹zb‹ze 49
RENKLER
“KOMED‹ D‹Z‹S‹
ZOR ‹fiT‹R”
Rahat koltuklar›m›zda
kahkahalara
bo¤ulmuflken
anlamam›z mümkün
de¤il ama Yahfli
Cazibe’nin Kemal’i
Hakan Y›lmaz, komedi
dizisinin a¤›r bir iflçilik
oldu¤unu söylüyor.
Me¤er biz seyirciler,
onlardan, 90 dakikal›k
dizi boyunca 40
saniyede bir espri
beklermifliz!
Türkiye onu 2006 yılında tanıdı. “İner misin çıkar mısın?” yarıșmasıyla evlerimize
misafir olduğunda onu çok sevdik. Sonra devamı geldi. Ayrılsak da Beraberiz
dizisinin Teoman’ıydı, Avrupa Yakası’nda ise mafya babası Osman Koçarslan…
Șimdi de sevilen dizi Yahși Cazibe’nin Kemal’i…
Ama aslında Hakan Yılmaz’ın oyunculuk kariyeri çok daha eski. Sahneye, henüz 16
yașındayken adım atmıș. Beyaz ekrana ilk çıkıșı ise 1988 yılında olmuș; o günden
bugüne de bașarılı kariyerini hep birlikte izliyoruz. Yılmaz bu süreci șöyle anlatıyor:
“2006’da katıldığım ‘İner misin Çıkar mısın’ adlı yarıșma programı tanınmamı sağladı.
Ondan önce TRT’deki bazı televizyon programlarında yer alıyordum. O dönem çok
izlenen yarıșmada birinci olamadığım halde insanların dikkatini çektim. Aynı yarıșmaya
katılan Șafak Sezer ile birlikte canlandırdığımız karakterler hâla anılıyor. Yarıșma
programının ardından Okan Bayülgen’in yaptığı “Televizyon Çocuğu” için Zafer Algöz
ve Janset ile birlikte çeșitli skeçler hazırladık. İște televizyon maceram böyle bașladı.
Ardından ‘Ayrılsak da Beraberiz’ adlı dizi geldi… İlk uzun soluklu ișim de o oldu. 13
bölüm diye bașladığımız o dizi, tam 580 bölüm devam etti. TRT’de hala oynuyor.
Kendimi gördüğümde tanıyamıyorum, kilom neredeyse bugünkünün yarısı kadar…”
Șimdiye kadar Yılmaz’ı komedilerde izledik. Soruyoruz, bundan sonra da böyle mi
sürecek? Yılmaz, “Tamam bu yıl komedide oynamayacağım, drama yapacağım
diyorum ama komedi senaryolarının neredeyse tamamı bana geliyor. Aslında
komedi denilince akla gelmek tabii ki güzel bir duygu. Fakat oyuncu, her zaman
farklı rollere açtır, oynamak ister” derken, komediye olan sevgisine de vurgu
yapıyor: “Komediyi seviyorum, çünkü insanları güldürmek ișin belki de en zor kısmı.
İnsanlar ortak șeylere üzülür, ama farklı șeylere güler. Bu kadar farklı șeylere gülen
insanlar sizin dizinize gülüyorsa komedi güzel bir șeydir.”
Aslında Hakan Yılmaz’ın komedi oyunculuğunda, dram yeteneğini de fark etmemek
mümkün değil. O, çok ciddi görünümlü bir komedi oyuncusu. Yılmaz rollerini böyle
yorumlamasının nedenini șöyle açıklıyor: “Doğru, ciddi görünen bir komedi
oyuncusuyum. Benim yaptıklarım durum komedisi ve özellikle bu șekilde oynamayı
seviyorum. Avrupa Yakası’nda örneğin, çok ciddi bir adamdım ama komiktim.”
SEYİRCİ ARTIK SEÇİYOR
Yılmaz, uzun dizi geçmișinden yola çıkarak Türkiye’de televizyon dünyası ve
oyunculuk anlayıșında yașanan değișimi șöyle anlatıyor:
50 B‹zb‹ze
“Aradan geçen zaman içinde seyircinin
beğenisi çok değiști. Diziniz ancak çok
özel ve bașarılı ișler yaparsanız
tutabiliyor. Hatırlarsanız televizyonda
bir zamanlar türkücü veya manken
dizilerinden geçilmiyordu. Ne oldu
peki? Seyirci seçmeye bașladı, iyi ișlerle
kötüleri arasındaki farkı artık herkes
biliyor. Oyunculukta en önemli șey
inandırıcılıktır. Aksi takdirde seyirci
hemen bașka kanala geçer. Örneğin
‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’ adlı dizi o
kadar inandırıcı ki, oturunca herkes
çiviliyor yerine. Yani basit diziler eskisi
gibi tutmuyor.”
Acaba komedi dizilerinde durum
nasıl? Yılmaz’a göre zorluk kuralı
komedide de geçerli: “Türkiye’de
komedi dizisi tutturmak çok zor,
çünkü herkesi tatmin edemiyorsunuz.
O yüzden böyle bir dizinin ortaya
çıkması birkaç yılda bir oluyor. Üstelik
bu sıralar ağır dramlar, romanlardan
uyarlanan trajediler çok ön planda.
Komedi, özellikle ‘sitcom’ tutturmak
çok zor. Yahși Cazibe ile bunu
tutturduk, çok güzel gidiyor. Diziler
arasında günün birincisi konumunda.
Aslında çok tedirgin bașlamıștık, neyse
ki kimseyi üzmeden reytinglerde
birinci olduk.”
Diyelim diziyi tutturdunuz, seyirciyi
istediğiniz her zaman güldürmek
mümkün mü? “Hayır” diyor Yılmaz,
“İșin içinde olunca yabancılașıyor ve
seyircinin ne zaman güleceğini
bilemiyorsunuz. Çok gülüneceğini
düșündüğünüz bölüm çok kötü reyting
alırken tam tersini düșündüğünüz
bölüm günün birincisi olabiliyor.
Öngörmek çok zor… Yedi sekiz
bölümün ardından Yahși Cazibe’nin
seyircisinin nerede güleceğini tahmin
edebilmeye bașladık.”
TUTTURMAK DA ZOR,
ÇEKİMİ DE…
Hakan Yılmaz, Türkiye’de komedi dizisi
tutturmak kadar, çekimlerinin de zor
olduğunu anlatıyor:
“Türkiye’de diziler gerçekten çok uzun
dakikalar devam ediyor. Yahși Cazibe
90 dakika. 110 dakika olanlar da var.
Drama dizilerini uzun tutmak çok daha
kolay, etrafa bak, yürü derken zaman
geçiyor. Ama komedide öyle bir
kolaylık yok. Çünkü dizinin temposunu
düșürmemek için 40 saniyede bir espri
yapılması gerekiyor. O yüzden
Türkiye’de komedi dizisi çekmek daha
da zor. Sitcom olarak nitelendirdiğimiz
komedi dizilerinin bir bölümü beș
günde hazırlanıyor. Sadece 90
dakikada tüketiliyor. Yani oldukça ağır
bir iș anlayacağınız. Dünyada
madencilerin ardından set ișçileri gelir,
onların iși bizimkisinden kat kat zor.
B‹zb‹ze 51
YEN‹
renkler
Zaman zaman dizi
setinden sabaha karfl›
dönen Hakan Y›lmaz,
Çengelköy sahilinde bir
çay içip ‹stanbul’u
izleyerek nefes al›yor.
Kimi zaman da onu,
sabaha karfl› sahilde
bal›k tutarken
bulabilirsiniz. Oltas›n›
Bo¤az’a sallarken,
‹starbul’da de¤il de
sakin bir deniz
kasabas›nda oldu¤u
duygusunu yafl›yor.
Sürekli hareket halindeler: ıșıklar
değișiyor, kablolar çekiliyor...”
NEYSE Kİ ÇOK EĞLENİYORUZ
Ama Yılmaz, komedi çekimindeki
bütün zorluklara rağmen Yahși
Cazibe’nin setinde çok eğlendiklerini
söylüyor: “Gerçekten çok eğleniyoruz,
aksi takdirde zaten bu iși yapamam.
Dizide doğaçlama da yapıyoruz.
Senaryo dıșında birçok șey katıyor
olmamız, yaptığımız ișten daha çok
keyif almamızı sağlıyor.”
Yılmaz, önüne birçok komedi
senaryosu gelmesine rağmen tercihini
Yahși Cazibe’den yana kullanmasının
nedenini șöyle açıklıyor:
“Bu diziyi kabul etmemin birçok
nedeni var açıkçası. Dizinin oynayacağı
kanal, senarist, yapımcı… Bütün bu
unsurlar çok önemli. Örneğin bașka
kanal olsaydı Yahși Cazibe’de
oynamayı kabul etmeyebilirdim.
Komedilerde ATV çok önemli. Öte
yandan bu dizi Gani Müjde’nin
projesiydi ve ondan kötü bir iș
çıkmayacağını biliyordum. Bana sadece
bir sabah gelip dizinin hikâyesini
anlattılar. Durum çok komik, yabancı
bir kadınla para karșılığı evleniyorsunuz,
52 B‹zb‹ze
onunla evli kalmak zorunda olmadığınız
için onu yolluyorsunuz. Öte yandan
kapı komșunuz yabancılar șubesinden
bir komiser. Onun yüzünden hiç
tanımadığınız ve dilini bilmediğiniz bir
kadınla aynı evde yașamanız gerekiyor.
Bu hikâye bile bana çok komik geldi.
Bana teklif edilen diğer projeler
romantik delikanlı, karı koca veya
maço karakterlerdi. Buradaki adam ise
korkağın teki aslında, komșudan çok
korkuyor. O durum çok komik geldi.
Okuduğum projelerin en iyisi olduğunu
düșündüğüm için bu dizinin
kadrosunda yer aldım. Zaten diğer
projeler gerçekleșemedi, yani iyi bir
seçim yapmıșım.”
ABİ ÜZERİNDE SİLAH VAR MI?
Avrupa Yakası’nda canlandırdığı
karakterin de çok tuttuğunu
hatırlattığımızda Yılmaz șu yorumu
yapıyor:
“Farklı bir karakteri canlandırmak çok
denemek istediğim bir șeydi. Gülse
Birsel, maço bir karakteri teklif edince
kabul ettim. Canlandırdığım karakter
seyircinin de hoșuna gidince 68 bölüm
oynadım. Öyle ki insanlar beni öyle bir
karakter zannetti. Dizide oynadığım
dönemde Akdeniz’de tatil yapıyorum.
Denizden çıktım, bir karı koca yaklaștı
yanıma. İddiaya girmișler üzerimde
silah olup olmadığı konusunda. Öyle ki
hâlâ insanlar bir yere girerken ‘abi
üzerinde silah var mı’ diye soruyor.
Oysa silahtan nefret eden bir insanım.”
Yılmaz’ın keșke oynamasaydım diye
düșündüğü roller de varmıș:
“İstemeye istemeye yaptığımız ișler de
oldu elbette. Bir yarıșma programı
sunmuștum. Allah’tan dört bölüm
sürdü. Yarıșmanın orijinalini izledim,
yapımcıya bunu burada
yapamayacağımızı söyledim. İnsanları
güldürmeye çalıșıyorsunuz. Orada
insanları güldürmek içir her șey
yapılıyor, burada yapsanız millet ayağa
kalkar. Dördüncü bölümde final
yazınca sevindim, aksi gibi o bölüm
birinci olunca bir on bölüm daha
çekmek zorunda kalmıștım.”
Yaz aylarında kimi zaman kızını da
yanına alarak Bodrum’daki evine giden
Yılmaz, İstanbul ve Bodrum arasında
mekik dokuyarak, çok sevdiği
direksiyon bașına da geçmiș oluyor. En
etkilendiği seyahati ise büyük bir
Karadeniz turuyla yapmıș. Ayder
Yaylası’na çıktığı geziyi keyifle hatırlıyor.
BEDEN D‹L‹YLE SATIfiIN ‹PUÇLARI
“Ma¤azada flahane bir dizayn vard›r, içeri girersiniz, köfte ya da
sigara kokar. O dükkân art›k de¤erli bir yer olamaz. Ama güzel
kokan, güzel ›fl›kl›, temiz bir ma¤azada, karfl›n›zda temiz bir
insan varsa, daha çok fley al›rs›n›z. Bu kan›tlanm›flt›r”
İlk kez tanıșacağınız insanlara bir sunum yapacaksınız.
Günlerce hazırlanıyor ve karșılarına çıkıyorsunuz. Sunum
içeriğiniz, ses tonunuz ve beden dilinizin, hakkınızda olușacak
intibadaki etkisini biliyor musunuz? Sunum yüzde 7, ses yüzde
38, beden dili yüzde 55…
Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi, Milliyet gazetesi yazarı Fatoș
Karahasan, “Vücut dili her șeydir” diyor, “İletișimde
kelimelerin etkisi yüzde 8-9'dur. Geri kalan her șey, ses tonu
ve vücut diliniz. İlk intiba çok çok önemlidir. Șöyle denilir, ilk
intibaya çok özen gösterin, çünkü, ikinci bir ilk intiba yoktur.”
İlk intibada karșımızdaki insanının öncelikle nesine
bakıyoruz?
Muhtemelen neye dikkat ettiğinizin hiç farkında olmazsınız.
İnsanın yüz bin yıllık genleri, anlayamadığımız, bilemediğimiz,
henüz çözemediğimiz süreçler. Nörobilimcilere göre, deneyim
dediğimiz șey, yașadıkça öğrendiklerimizden çıkarttığımız
sonuçlar. Çoğu gerçekçi olmayabiliyor, hatta hatalı olabiliyor
ama bir șeye karar verdikten sonra onu değiștirmeniz de çok
zor. İnsan algısı ıslak çimentoya benzermiș. Islak çimento
belirledikten sonra, o șekilde kalır.
Yani ilk algıyı değiștirme șansımız yok mu?
Karșı tarafın, algıyı değiștirmek istiyorsa, değiștirebileceğine
inanıyorum. Mesela, benim hakkımda siz bir karar verdiniz, o
zaman yeni bir çimento açabilirim. Onunla konușabilirim ama
daha çok, denildiği gibi, ayinesi iștir kișinin, tavrımızla
değiștirebiliriz. İnsan hafızası algısını unutmuyor. Benzeri bir
hatada, ‘bu zaten böyleydi’ diyorsunuz.
Beden dilini Boydak Holding için değerlendirir
misiniz?
Mobilyadaki tasarım ve fabrikayı bir yana bırakırsak, anahtar
müșteri ilișkisidir. Çünkü hem ișlevsellik hem de tasarım
B‹zb‹ze 53
YEN‹
NE YAPALIM NE YAPMAYALIM
Fatofl Karahasan, “Vücut dili sayg› duymak, de¤er vermek, karfl› taraf› dinlemek, anlamay› gerçekten istemektir” diyor.
satıyorlar. İșlevsellik ve tasarımı birleștirebilen bir havayla
girilmesi lazım. Bir șirket için en önemli an, mağazadaki
deneyim anıdır. İçeriye gelen müșterinin, bir șey almadan
dıșarıya çıkmaması gerekir aslında. Çünkü içeriye giren
müșteri, bir șirket için, en kıymetli varlıktır. Oraya kadar
zahmet edip gelmiș. Hiçbir șey satmıyorsa bile, bir sonrakinde
bir șey satacak kadar, onu bilgilendirmeli veya bilgisini almalı,
‘biz sizi arayalım’ demeli. Ya da öyle bir öneriyle
gitmeli ki, o kiși, verilerini oraya bırakmalı.
Mağazacılık iletișiminde en önemli șey, karșı tarafı
çok iyi anlamak, çok iyi tanımaktır; müșteriye
değer vermektir. İçeriye gelen kiși, oradaki
elemanın maașını ödeyen kișidir. Yani, bütün
șirketin tek hedefi, tek patronu vardır, içeriye giren
müșteri. Çünkü, bir kiși memnun olmazsa,
arkadașlarına söylüyor; memnun olursa, yine
arkadașlarına söylüyor. Aldığı üründen memnun
olursa, tekrar geliyor. Onun için beden dili denen
șey, karșı taraftaki müșteriyi görmek, onu
dinlemek, ona değer vermek ve de ‘bir kerelik’
diye bakmamak. İçeriye kadar gelmiș, belli ki bir
șey alacak. Bir șey alması için ona sorular
sormalısınız. Uygun olan ürünü anlatmalısınız. Bir
șey satmak için uğrașmamak, onun ihtiyacını
gidermek için bakmak lazım. Bu da tamamen o
müșteriyi çok iyi dinlemekten geçiyor.
54 B‹zb‹ze
Müșteriyle nasıl konușmak, onu nasıl dinlemek
gerekir?
Beden dilinin en önemli özelliklerinden biri de, gelen kișiye
uygun mesafede durmak. Mesela bir kısmına hanımefendi,
beyefendi, bir kısmına dayı, amca, emmi diye konușmanız
gerekiyor.. Kim, neyi duymak istiyorsa… İçeriye gelen kiși,
“Kardaș bana șuradan șunu ver” diyorsa, “buyrun beyefendi”
dersiniz, ama sonuçta onunla beraber tabi ki amca, dayı
konușmasına geçebileceğiniz bir an da olacaktır bir süre
sonra.
Özetlersek, vücut dili saygı duymak, değer vermektir.
Her șeyden önce karșı tarafı dinlemek, karșı tarafı
anlamayı gerçekten istemek, soru sormak, sorulara
anlamlı cevap vermek demek. Lüzumsuz baskı
kurmamak ama ilgisiz de kalmamak demek.
Mesela ben bir yere girdiğimde, benimle adım adım
gezen veya baktığım șeyleri düzelten bir satıș
görevlisinden hoșlanmam. Ama aradığımda, ilgisiz
olandan da hoșlanmam. İdeal bir satıș görevlisi,
“Bir șeye ihtiyacınız var mı?” diye sorar. Hayır
dersiniz, güler yüzle der ki, “Ne zaman isterseniz
ben șuradayım”. Oraya gittiğinizde de sizinle
ilgilenir. On parça gösterir, almazsanız da siz
çıkarken teșekkür eder, bir daha bekleriz, der.
O kadar mahcup olursunuz ki, ya bir șey
alırsınız ya da daha sonra ilk defa oraya
30-40 santimlik yakınlık, arkadașlık
yakınlığıdır.
Dedikodu yaptığınız zaman, yakın ve öne
eğik olursunuz.
Uzak durduğunuzda, araya mesafe
koyarsınız. Yöneticilerin oda ve masalarının bir
nedeni de budur.
Kutsal binalar ve kapıları çok büyüktür,
kendini küçücük hissedersiniz, çünkü Tanrı’nın
yansıdığı binalardır. Bizim medreselerde kapılar
küçücüktür, çok eğilerek girersiniz, bu hürmettir.
Bir toplantıda sunum yapacaksanız, sunum
süresince katılımcılara hizmet verilmesini
engelleyin. Çünkü dikkat eșiği düșer.
Kürsüde sunum yapacaksanız, salonu da
ıșıklandırın. Böylece izleyiciyle göz teması
kurabilir, söylediklerinizin etkisini ölçebilirsiniz.
Beden dilini iyi kullanabilmek için kendinizi
rahat hissetmelisiniz. Mesela dar bir giysi,
ayağınızı sıkan bir ayakkabıyla, bana uymadığı
dediğiniz bir kıyafetle kendinizi kötü
hissedersiniz. Güvensizlik dıșarıya yansır.
Önemli bir sunum öncesi çok yemeyin, aç
kalmayın, daha çok sesinizi açacak, rahatlatacak
bitki çayı, su için.
Kolları kavușturmak negatif bir pozisyondur.
Kendinizi iletișime kapattığınızı gösterir.
Sırtınızı dönmeyin, çünkü göz göze iletișim
kurmalısınız.
Bacak bacak üstüne attığınızda, bacağınız
kime dönüyorsa, o insana yöneldiğiniz söylenir.
Konușan insana doğru eğilmek, dikkatle
dinlediğinizi gösterir.
Konușurken gözlerinizi kaçırmanız çok
önemli bir problemdir.
Ne parmak uçlarıyla tokalașın ne de çok sıkı.
Ne yüksek sesle ne silik bir sesle konușun.
İș hayatında çok renkli, dekolte giyinmeyin,
uyumu bozmayın.
Herkesin günlük kıyafetle olduğu bir ortama
takım elbiseyle gitmeyin, aksini de yapmayın.
Herkes çok günlük giyindiyse, siz de günlük
giyinin ama biraz daha șık olun.
İș hayatında, uca gitmeden, her zaman size
söylenenin bir üstünde bir șey yapın.
“
b‹r k‹fl‹ memnun olmazsa,
arkadafllar›na söylüyor;
memnun olursa, y‹ne
arkadafllar›na söylüyor.
Ald›¤› üründen memnun olursa,
tekrar gel‹yor.
gidersiniz. Beden dili böyle bir șeydir.
Satıcının tavrı dıșında alıcıyı etkileyen șeyler nelerdir?
Koku, çok önemlidir. Bu, çok ağır bir parfüm de olabilir, içerideki
yemek kokusu da, dișlerini fırçalamamıș bir satıcının kokusu da, ter
kokusu da olabilir. Koku yönetimi konusunda sorunlu bir ülkeyiz.
Mesela mağazada șahane bir dizayn vardır, içeri girersiniz, hamburger
yenmiștir ya da sigara kokar. O dükkân artık değerli bir yer olamaz.
Psikolojide hep anlatılır; bir insana en acı veren șey, parasını
harcamaktır. Parasını vereceği mağazada insanın kendisini iyi hissetmesi
lazım.
Güzel kokan, güzel ıșıklı, temiz bir yerde, karșınızda temiz bir insan
varsa, daha çok șey alırsınız. Bu kesinlikle, ispatlanmıș bir durum.
Bu müșteri benim için önemlidir diye düșünüyorsanız, vücut da bunu
söyler; vücut yalan söyleyemez.
Ulusların beden dilleri farklı mıdır?
Hem de çok. Mesela Amerikalılar her șeye çok gülerler. Gülmek kötü
bir șey değil tabii ama çok fazla olunca bir süre sonra ikna olmamaya
bașlarsınız. Biz Türkler de çok suratsızız. Özellikle satıșta somurtan bir
personel, o müșteriyi kaçıran ilk unsurdur. Bunun altını çizeyim.
Japonlar mesela, onlar göz göze gelmekten hoșlanmaz, gözlerine hiç
bakmayacaksınız. Kimi kültür dokunmaz mesela, daha uzakta durur.
Bizdeki gibi kucaklașan, öpüșenler ise Latin ve Ortadoğu kültürleridir.
Kuzey ülkelerinde bu hiç yoktur.
B‹zb‹ze 55
LEZZET DURA⁄I
ÜÇ KATLI PATATES SALATASI
OKTAY USTA ‹LE LEZZET YOLCULU⁄U…
Oktay Usta’n›n, lezzetiyle
damaklar›m›z›,
görüntüsüyle gözlerimizi
flenlendirecek bir
mönüsü daha bizlerle…
Penceremizden
ya¤muru, kar›
seyrederken, Oktay
Usta’n›n k›fl mevsiminin
en güzel tariflerini
uygulamak için ocak
bafl›na geçece¤iz.
KARNABAHAR ÇORBASI
Malzemeler: Yarım karnabahar, 3 çorba kașığı un, 1 çay bardağı krema, 1 kuru
soğan, 1 su bardağı ev yapımı et suyu, 1 tutam dereotu, tuz, sıvıyağ, su, dereotu
Hazırlanıșı: İnce doğranmıș kuru soğanı sıvıyağda kavurun. Karnabaharı, maydanoz
kıyar gibi doğradıktan sonra soğanların üzerine alıp çevirin. 4-5 dakika kavrulan
karnabaharların üzerine un ekleyip karıștırmaya devam edin. Önce soğuk su, sonra
soğuk kremayı döküp çırpma teliyle karıștırın, et suyunu ve sıcak suyu üzerine
dökün. Kaynamaya bașlayınca çorbanın kıvamını ayarlayın. Tuzu ekledikten sonra
orta hararetli atește karnabahar pișinceye kadar kaynatıp servis kâsesine alın.
Dereotuyla süsleyin.
Malzemeler: 5 hașlanmıș patates, 3 havuç, 2 pırasa, 7 kornișon turșu,
1 çorba kâsesi yoğurt, çeri domates, tuz, karabiber, zeytinyağı, 1 limon,
sıvıyağ, istenirse sarımsak
Hazırlanıșı: Patatesleri kabuklarıyla hașlayın. Havuçları soyup irice
rendeleyin. Havuçları tavada az sıvıyağ ile orta hararetli atește 5 dakika
kavurun. Pırasaları uzunlamasına ortadan ikiye kesip, ince doğrayın. Az
sıvıyağda pırasaları 5 dakika kavurun. Sebzeler kavrulurken tuz ve
karabiberi de ekleyin. Patatesleri karıștırma kabına irice rendeleyin. Tuz,
karabiber, zeytinyağı, limon suyunu koyup iyice harmanlayın. Servis
tabağına altı ve üstü açık olan pasta çemberini koyun. Önce patatesli
harcı çembere alıp kașıkla düzleștirip bastırın. Üzerine havuçlu harcı,
bunun da üzerine pırasaları yayın. Üzerine ince kıyılmıș kornișonları
serpin. Bir kâsede yoğurdu çırpıp, isterseniz ezilmiș sarımsak ekleyin.
Susuz yerinden aldığınız yoğurdu çırptıktan sonra salatanın üzerine
dökün. Çeri domates, turșu ve yeșil otlarla süsleyin. Salata çemberini
sofrada çıkartın. Çemberiniz yoksa, kek kalıbı da kullanabilirsiniz.
FAVALI ENG‹NAR
BALKABAKLI CEV‹ZL‹ PASTA
56 B‹zb‹ze
Malzemeler: 5 enginar, 2 havuç, 1 kâse arpacık soğan, 1 tatlı kașığı un, zeytinyağı, 1 çorba kașığı toz
șeker, 1 tatlı kașığı tuz, su
Favası için: Yarım kilo iç bakla, 2 diș sarımsak, yarım limon, 1 tutam dereotu, tuz, zeytinyağı, șeker,
su, süsleme için dereotu
Hazırlanıșı: Soyulmuș enginarları, soyulup küp doğranmıș havuçları ve arpacık soğanlarını bir
tencereye alıp üzerine un, tuz, șeker, zeytinyağı ve suyu koyup pișmeye bırakın. Fava için de soyulmuș
iç baklaları bir tencereye alıp üzerine çıkacak kadar su, zeytinyağı, tuz ve toz șekeri ekleyip, baklalar
yumușacık olana kadar kısık atește pișirin; parçalayıcıdan geçirerek püre haline getiri. Üzerine ezilmiș
sarımsak, doğranmıș dereotu ve limon suyunu ekleyip karıștırın. Favayı șanti torbasının içine alıp
pișirilmiș ve soğumuș olan enginarların ortalarına sıkarak doldurun. Dereotuyla süsleyip servis yapın.
Malzemeler: 1 kilo balkabağı, 1 su bardağı
toz șeker, yarım kakaolu pasta keki, 1 su
bardağı ceviz, yarım paket bisküvi, 1 tatlı kașığı
tarçın, süsleme için ceviz, yeșil fıstık
Hazırlanıșı: Soyulmuș kabakları küp küp
doğradıktan üzerine toz șekeri dökerek
pișmeye bırakın. Pasta çemberine aldığınız
pasta kekini servis tabağına yerleștirin. Pișen
kabağın içine iri kırılmıș ceviz, bisküvi, tarçını
koyup kașıkla karıștırdıktan sonra kekin üzerine
yayın. Soğumaya bırakın. Șantiyi sütle
köpürttükten sonra pastanın üzerine istediğiniz
șekillerde sıkın, ceviz ve yeșil fıstıkla süsleyin.
Pastayı buzdolabında soğutun.
BULGUR KÂSES‹NDE
ET SOTE
Malzemeler: 2 su bardağı ince
bulgur, 2 patates, 1 yumurta, un, 1 su
bardağı su, tuz, karabiber, kırmızıbiber,
kimyon
Kebap için: 350 gram kuzu eti, 1
kâse mantar, 3 domates, 3 yeșilbiber,
1 soğan, 4 diș sarımsak, 2 sap yeșil
soğan, 1 çorba kașığı biber salçası, tuz,
sıvıyağ
Hazırlanıșı: Bulgura kaynar su döküp
ağzını kapatarak demlendirin. Hașlanıp
ezilmiș patates, yumurta, un, tuz,
karabiber, kırmızıbiber ve kimyonu
ekleyip yoğurun. Buzdolabında üzeri
kapalı olarak 15-20 dakika
dinlendirdikten sonra streç filmi bir
buçuk karıș boyunda kesip elinizle
üzerini ıslatın. Orta boy kâse veya
fincanın üzerine serin. Harçtan
yumurta büyüklüğünde parça koparıp
yuvarlayın, streç filmin üzerine alıp,
elinizle bastırarak kâsenin șeklini verin.
Olabildiğince ince olmalı. Çanak
șeklindeki bu bulgurlu kâseleri kızartın.
İnce doğranmıș eti tencerede sıvıyağda
yüksek atește kavurun. Doğranmıș
kuru soğan, sarımsak, mantarı ekleyip
kavurmaya devam edin. İnce
doğranmıș yeșilbiber, domates, biber
salçasını de ekleyin. Etlerin pișmesine
yakın tuzu, kesilmiș yeșil soğanı ekleyip
1-2 dakika daha pișirin. Pișen soteyi
bulgur çanaklarına paylaștırın. Mevsim
otlarından hazırlayacağınız taratorla
servis edin.
B‹zb‹ze 57
B‹ZDEN HABERLER
B‹ZDEN HABERLER
BELLONA, TÜRK‹YE’N‹N
SÜPER MARKASI
Bellona, Türkiye’nin 117
Süpermarkas›’ndan biri
seçilerek, ödüllendirildi
Uluslararası Superbrands International,
15. yılını İstanbul'da Türk Süper
markalarıyla kutladı. Kutlamada,
Superbrands tarafından, 1993 yılından
bu yana dünya çapında uygulanan ve
bugün 86 ülkede faaliyet gösteren
Superbrands (Süper Markalar) listesinin
Türkiye sonuçları da açıklandı.
Ülkemizde 2005 yılından bu yana iki
yılda bir yapılan Superbrands 2010 yılı
sonuçlarına göre Bellona “Süper Marka”
oldu. Bellona’ya ödülünü, Superbrands
International Yönetim Kurulu Bașkanı
Stephen Smith takdim etti.
İKİ YILDA BİR YAPILIYOR
Süpermarka seçiminde șirket
büyüklüğünün yanı sıra teknoloji, ișgücü
kalitesi, yaratıcılık, markalașma yatırımları,
çevre duyarlılığı ve sosyal sorumluluk
projelerine katkı gibi özellikler dikkate
alınıyor. İki yılda bir yapılan seçim, 2009
yılında yașanan küresel kriz nedeniyle bir
yıl ertelenmiști.
Türkiye süper markaları bölümü önce
1046 marka belirlendi. İș dünyasının
önemli isimlerinden olușan seçici kurul,
bu 1046 marka içinden 306’sını seçti.
Nielsen Tüketici Araștırmaları Grubu,
306 marka için ölçüm yaptı. İstanbul,
Ankara ve İzmir’de, 18-56 yaș
grubundan 1635 kadın ve erkeğin
değerlendirmesi sonucunda 306 marka
117’ye indirildi.
AİLENİN SEÇKİN BİR
ÜYESİSİNİZ
15. yılını İstanbul’da 117 Türk
Süpermarkası ile kutlayan İngiltere
KKTC CUMHURBAfiKANI ERO⁄LU BOYDAK HOLD‹NG’‹ Z‹YARET ETT‹
merkezli Superbrands International’ın
Yönetim Kurulu Bașkanı Stephen Smith,
26 Ekim’de yapılan ödül töreninde,
aralarında Bellona’nın da olduğu ödül
sahibi markalara șöyle seslendi: "Bu
gecenin ödül sahiplerine naçizane
tavsiyem aldıkları ödülü șirketlerindeki
bir rafın üzerine koymakla
yetinmemeleridir. Yaptığınız her iște
Süpermarka statünüzü ön plana
çıkartarak tüketicilerinize sadece kim
olduğunuzu değil, aynı zamanda ne
olduğunuzu da hatırlatın. Sizler,
Superbrands ailesinin seçkin bir
üyesisiniz. Bu, markanıza kayda değer bir
anlam, fayda ve değer katıyor. Ambalaj
ve reklam malzemeleri üzerinde
Superbrands logosunu kullanın. Çünkü
araștırmalar, açık biçimde, tüketicinin
üzerinde bu logonun bulunduğu ürün
ve hizmetleri satın almaya çok daha
yatkın olduğunu gösteriyor.”
BOYDAK HOLD‹NG BT DEPARTMANI’NA CIO ÖDÜLÜ
CIO dergisinin ödülleri, bilișim teknolojilerini en yenilikçi șekilde kullanarak kurumlarına daha fazla
kârlılık sağlayan, rekabet gücünü artıran, iș akıșlarını optimize etmeyi bașaran, büyümeyi gerçekleștiren
veya müșterilerle ilișkileri artırabilen IT yöneticilerinin buluștuğu gecede sahiplerini buldu. Boydak
Holding BT Departmanı da, son üç yıldır hayata geçirdiği projeler nedeniyle, Dünya gazetesine bağlı
olarak 2010 yılı bașından itibaren yayınlanan CIO dergisinin yaptığı ödüllendirmede 150 CIO arasından
ilk 16 kiși arasına girerek ödül aldı.
Holding BT Departmanı’na ödül getiren network projeleri șöyle sıralanıyor: TSE ISO/IEC 27001 Bilgi
Güvenliği Yönetim Sistemi Kalite Projesi, Network–Topology Projesi, Office Communicator Projesi,
Boydak Konsolidasyon Projesi, Boydak Internet Projesi, İș Sürekliliği Merkezi Projesi, Boydak
Sanallaștırma Projesi, Holding BES- Blacberry Sunucusunun Holding’te Kurulması ve Yönetilmesi, Cad
Programının Merkezileștirilmesi. Yazılım alanındaki projeler ise șöyle: SAP Fabrika, SAP Anabayi, SAP
Perakende, SAP İK Projesi, Navigram Oda Yerleștirme Programının Kurulması, Projelendirilmesi ve
Devreye Alınması,
Tüm Grup web sayfaları yazılımlarının gerek içeride gerekse outsource edilerek kontrol altına alınması.
58 B‹zb‹ze
21 Ekim Perșembe günü, Kayseri
Basının 100. Yılı etkinlikleri
çerçevesinde KKTC Cumhurbașkanı
Derviș Eroğlu, Kayseri Valisi Sn. Mevlüt
Bilici ve Gazeteciler Federasyonu
Bașkanlar Konseyi Toplantısı için
Kayseri’ye gelen çok sayıda gazeteci,
Boydak Holding'de ağırlandı. Boydak
Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı
Boydak, KKTC Cumhurbașkanı Derviș
Eroğlu'nun onuruna bir öğle yemeği
verdi. Hacı Boydak yemekte yaptığı
konușmada, Derviș Eroğlu'nu tekrar
Kayseri'de görmekten çok mutlu
olduğunu dile getirdi. Boydak Holding
ve holding markaları hakkında
misafirlere bilgi verilmesinin ardından,
konuklar Hacı Boydak'ın makamında
bir süre sohbet etti.
KKTC Cumhurbașkanı Derviș, Kayseri
gezisi sırasında gazetecilere yaptığı
açıklamada "Benim atalarım
Kayseri'den yıllar önce Kıbrıs'a yerlești.
Bu gün Kayseri'de bunu hissediyorum.
Son derece mutluyum. Kayseri'de
akrabalarımla buluștum ve özlem
giderdim. Kayseri'ye bu 4'üncü gelișim.
Tabii ki Kayseri'de olmak benim için
oldukça duygusal. Kayserili olmakla da
övünüyorum" dedi.
MEMDUH BOYDAK JAPONYA’NIN FAHR‹ KONSOLOSU
Türkiye ve Japonya arasında ekonomi ve siyasi alanlarda güçlü ișbirlikleri için önemli adımlar
atılmasına imkan sağlayan “2010 Türkiye’de Japon Yılı”, 26 Kasım’da İstanbul’da yapılan
törenle sona erdi. Törende Japonya Ankara Büyükelçisi Nobuaki Tanaka, 1 Eylül 2010
tarihinden itibaren Japonya Kayseri Fahri Bașkonsolosu olan Boydak Holding CEO’su
Memduh Boydak’ı konuklara takdim etti. Verilen görev için Tanaka ile birlikte tüm yetkililere
teșekkür eden Memduh Boydak, “Büyük gurur ve mutluluk duydum. Japonya ile Türkiye
arasındaki ticaret, sosyal ve kültürel ilișkilerin geliștirilmesi ve güçlendirilmesi için üzerime
düșen görevi en iyi șekilde yapacağım. 2010 Türkiye’de Japon Yılı, ilișkilerin gelișmesine çok
önemli çok güzel katkılar sağladı. Ümit ediyorum ki ilerleyen dönemde Japonya ile hem
ekonomik hem de sosyal ilișkilerimiz daha da gelișecek. Ve dilerim ki Japonya Kayseri Fahri
Bașkonsolosluğu iki ülke arasındaki ilișkileri geliștirmede rol alacak” dedi.
SÜRDÜRÜLEB‹L‹R KÂRLILIK VE BÜYÜME ‹Ç‹N R‹SK YÖNET‹M‹
Garanti Bankası’nın 11 Kasım’da Kayseri
Hilton Otel’de düzenlediği “Belirsizliği
Öngörmek ve Etkilerini Yönetmek”
konulu panelde konușan Boydak
Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili
Mustafa Boydak, iș dünyasında risk
yönetiminin sadece bankacılarla değil iș
dünyasında faaliyet gösteren herkesle
ilgili bir konu olduğunu vurguladı. Risk
yönetiminin șirketlere sürdürülebilir
kârlılık ve büyüme yanı sıra gelir
dalgalanmalarının en aza indirilmesi,
riskli kararların daha sağlıklı alınması,
fırsatların ve tehditlerin iyi saptanması,
kaynakların etkili kullanılması, yasalara ve
düzenlemelere uyum, itibar ve güvenin
korunması ve en önemlisinin de șirket
değerinin yükselmesini sağladığını anlattı.
Bașarılı bir risk yönetimi için planlama
ve ön incelemenin önemine değinen
Boydak, “Öncelikle riski tanımlamalıyız.
Burada satıșlarımızın tamamı Türk
parası iken yabancı parayla borçlanmak,
üstlenilebilir bir risk değildir. Buradaki
en ufak bir olumsuzluk șirketi zarara
uğratabilir. Bu șirket kısa vadede
kazansa bile uzun vadede kaybetmeye
mahkûmdur. Șirketlerin șeffaf hale
gelebilmesi için risk yönetimine dikkat
etmeleri gerekir” dedi.
B‹zb‹ze 59
B‹ZDEN HABERLER
Boydak HOLD‹NG
“Anadolu 500”de
Boydak Holding, Ekonomist dergisinin
Fortis Bank Türkiye ile yedincisini
düzenlediği Anadolu’nun En Büyük
Șirketleri araștırmasında ödül kazanan
20 șirket arasında yer aldı. “En Büyük
Șirketler”, “Kârını en çok artıranlar”,
“İstihdamını en çok artıranlar” ve
“İhracatını en çok artıranlar”
kategorilerinde yapılan araștırma
sonucunda her dört bașlıkta ilk beș
sırayı alan șirketlere ödülleri törenle
verildi. TÜSİAD Bașkanı Ümit
Boyner’in Anadolu’nun yükselen yıldız
șirketlerinin yöneticilerine seslendiği
törene Boydak Holding Yönetim
Kurulu Bașkan Vekili Mustafa Boydak
ve CEO Memduh Boydak katıldı.
REG‹NA BAY‹LER‹ MISIR'DA
2010 yılını yoğun bir çalıșma
temposuyla geçiren Regina bayileri,
yılın yorgunluğunu Mısır'da attı. 20
Regina bayisinin katıldığı gezine, 5 bin
yıllık tarihi içeren Kahire'nin ünlü
müzesinin ziyaretiyle bașlandı. Akșam
saatlerinde de Nil nehri üzerinde
tekne gezisi yapıldı. Seyahatin ikinci
gününde Mısır'ın sembolü sayılan
piramitler gezildi. Üçüncü günün
durağı ise ünlü tatil yöresi Sharm El
Sheikh'ti. Berrak denizde tekne gezisi
ve su altı aktiviteleri yapan bayilerin
gezisine Regina Pazarlama Müdürü
Mustafa Büyükkatırcı da eșlik etti.
Büyükkatırcı, bayilerle Regina
markasının stratejileri hakkında görüș
alıșverișinde bulunarak, 2011’in Regina
yılı olması için gerekli çalıșmaların
titizlikle yürütüldüğü mesajlarını verdi.
‹st‹kbal Avrupa’y› fethe devam ed‹yor
Yurtdıșındaki
büyümesini büyük hızla
sürdüren İstikbal,
Hollanda’daki üçüncü
mağazasını 18 Aralık
2010 tarihinde
Amsterdam’da açtı.
Hollanda mobilya
sektörünün en önemli
perakendecilerinin
konumlandığı mobilya
bulvarına ilk kez
Helmond’daki
mağazasıyla giren İstikbal, bugün Hollanda’nın mobilya zinciri olma yolunda hızlı
adımlarla ilerliyor. İstikbal’in yurtdıșındaki mağaza sayısı, Hollanda’da açtığı 1500
metrekarelik son yatırımıyla 250’ye yükseldi. Hollanda’daki mağaza sayısını, 2015
yılında 10’a çıkartmayı hedefleyen İstikbal, bugün Jysk, Kwantum, Beterbed ve
Karwei gibi Hollanda’nın en önemli perakendecileri arasında yer alıyor.
KÂR ARTIfiINDA ANADOLU ÜÇÜNCÜSÜ HES’E
EKONOM‹ST’TEN ÖDÜL
"Anadolu'nun En Büyük 500 Șirketi"
ödülleri, yedinci kez sahiplerini buldu.
düzenlenen törenle sahiplerini buldu.
Conrad Otel'de düzenlenen, dört
farklı kategoride Türkiye'nin dört bir
yanından 20 firmanın ödüllendirildiği
törene, Fortis Bank Türkiye İcra Kurulu
Bașkanı Yavan De Cock ve TÜSİAD
Bașkanı Ümit Boyner'in de aralarında
bulunduğu birçok ünlü isim katıldı.
Törende, Anadolu'nun "Kârını En Çok
Artıran" ilk beș șirketi arasında HES
A.Ș. üçüncü oldu. HES A.Ș. adına
ödülü, Boydak Holding Yönetim
Kurulu Bașkan Vekili Mustafa Boydak,
Fortis Bank Türkiye İcra Kurulu Bașkanı
Yvan De Cock'un elinden aldı.
GARANT‹ BANKASI’NDAN Z‹YARET
Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen ve beraberindeki heyet Boydak Holding
Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Mustafa Boydak’ı, Yönetim Kurulu Bașkanı olduğu
Kayseri Sanayi Odası’nda ziyaret etti. 2 Aralık’ta gerçekleștirilen ziyarette Kayseri
ekonomisi hakkında karșılıklı fikir alıș verișinde bulunulurken, Mustafa Boydak
misafirlere Kayseri sanayi ve ekonomisi hakkında genel bilgiler verdi.
BÜLENT
ARINÇ:
KAYSER‹L‹LER HAYIRSEVER ‹NSANLAR
Melikșah Üniversitesi 2010-2011
Akademik yılına kapılarını, Bașbakan
Yardımcısı ve Devlet Bakanı Bülent
Arınç, Boydak Holding Yönetim
Kurulu Bașkan Vekili Mustafa Boydak,
KAYSO Meclis Bașkanı Nureddin
Okandan ve yönetim kurulu
üyelerinin katıldığı bir törenle açtı.
Melikșah Üniversitesi Mütevelli Heyeti
Bașkanı Memduh Boydak törende,
geleceğin ülkesine bilgiyle donatılmıș
bir nesil bırakmanın sanayici ve
ișadamlarının hedefi olması gerektiğini
mesajını verdi. Bülent Arınç da
konușmasında üniversitelerin önemine
değinerek șunları söyledi: "Siyasi ve
ekonomik istikrar siyam ikizi gibidir.
Birbirinden ayrılmaz. Bașarının sırrı da
budur. Üniversiteler özgürlük alanıdır.
Sorgulayan araștıran bir yapı içinde
olmaları gerekir. Kayserililer kentlerini
Avrupalıların örnek aldığı kent haline
getirdi. Gerçekten çok hayırseverler.
Kentte ikisi devlet, ikisi de vakıf olmak
üzere dört üniversite var. Bu
üniversitelerin kampüslerini,
fakültelerini ve eğitim enstitülerini
hayırseverler yapıyor. Kayseri'deki
bağıșların 600 milyon dolar dolayında
olduğunu biliyorum. Hayırseverlere
teșekkür ediyorum." Törenin sonunda
Rektör Prof. Dr. Reșit Özkanca,
Bülent Arınç'a üniversitenin amblemi
ișlenmiș altın renkli tabak hediye etti.
BOYDAK HOLDİNG’E
ANKARA’DAN MİSAFİR
Kayseri’ye beraberinde TBMM Bașkan
Vekili Sadık Yakut ile gelen gelen
Devlet Bakanı ve Bașbakan Yardımcısı
Bülent Arınç Boydak Holding’i de
ziyaret etti.
Boydak Holding CEO’su Memduh
Boydak, Bülent Arınç ve Sadık
Yakut’un onuruna öğle yemeği verdi.
Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak
yemekte yaptığı konușmada, Devlet
Bakanı ve Bașbakan Yardımcısı Arınç’ı
Kayseri'de görmekten ve Boydak
Holding’de misafir etmekten
duydukları memnuniyeti dile getirdi.
Hacı Boydak’ın Holding ve markaları
hakkında sunduğu bilgilerin ardından
Bülent Arınç da bir konușma
yaparak, Türkiye’nin son yıllarda hem
ekonomik hem de siyasi anlamda
önemli gelișmeler kaydettiğini ve bu
gelișmelerin süreceğini söyledi.
Konușmalar tamamlandıktan sonra
Hacı Boydak ve Yönetim Kurulu
Bașkan Vekili Șükrü Boydak,
Bülent Arınç’a günün anısına bir
plaket verdi.
AR-GE, MERKEZ ÇEL‹K’‹ TÜB‹TAK ‹LE BULUfiTURDU
TÜBİTAK Marmara Araștırma Merkezi ile Merkez Çelik
ișbirliği kapsamında ortak yapılabilecek araștırma geliștirme
faaliyetleri belirlenecek. TÜBİTAK MAM yetkilileri, bașkan
yardımcısı düzeyinde Merkez Çelik’i ziyaret ederek konuyu
görüștüler. Bu toplantıyla birlikte çalıșma konularının
belirlenmesi ve bu konular hakkında ön çalıșma yapma kararı
alınarak, TÜBİTAK MAM’ın teknoloji ve innovasyon
desteğinin yürütülmesinin Merkez Çelik açısından uygunluğu
ortaya çıkarıldı ve çalıșmalara hız verilmesi kararlaștırıldı.
Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak,
Merkez Çelik Yönetim Kurulu Bașkanı Memduh Boydak ve
Boytaș Yönetim Kurulu Bașkanı Șükrü Boydak da toplantıyı
ziyaret ederek, alınan küçük ya da büyük desteklerin
çalıșanları motive ettiğini belirterek, TÜBİTAK’ın son
zamanlardaki çalıșmalarından duydukları memnuniyeti dile
getirdiler.
B‹zb‹ze 61
B‹ZDEN HABERLER
‹fi DÜNYASINDA BAfiARININ SIRRI NED‹R?
Boydak Holding Yönetim Kurulu
Bașkanı Hacı Boydak ve Boydak
Holding CEO’su Memduh Boydak,
Erciyes Üniversitesi İ.İ.B.F
öğrencileriyle iș hayatındaki
deneyimlerini paylaștı, tavsiyelerde
bulundu. Önce kürsüye Hacı Boydak
çıktı. Öğrencilere Holding’i bu günkü
bașarısına nasıl ulaștığını ve iș
hayatında aldıkları stratejik kararları
anlatan Hacı Boydak’ın ardından
kürsüye gelen Memduh Boydak da iș
hayatında bașarıya giden yolda
yașadığı tecrübeleri paylaștı.
BELGE TÖREN‹
‹K‹ fi‹RKET‹
BULUfiTURDU
Öğrencilere özellikle hedeflerinin
olması gerektiğini belirten Boydak, iș
hayatında aranan altın nitelik olarak
de iletișimin önemini vurguladı.
“İletișim becerinizi geliștirin, iletișimin
araçlarını çok iyi kullanın” diyen
Memduh Boydak, daha sonra
öğrencilerin sorularını yanıtladı.
KAYSER‹L‹ ‹fiADAMLARINA E⁄‹T‹ME DESTEK TEfiEKKÜRÜ
Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Yardımcısı Mustafa Boydak, Kayseri
Sanayi Odası’nın Kasım ayı olağan meclis toplantısında yaptığı konușmada,
2011’den itibaren her yıl en az yüzde 6’lık bir büyüme yakalanırsa, Türkiye
ekonomisinin çok daha güçlü hale geleceğini söyledi. Boydak, hükümetin
borçların yeniden yapılandırılması konusunda çok geniș bir çalıșma bașlattığını
hatırlatarak șöyle devam etti: “Bu çalıșma kamuoyuna yansıdığı șekilde
çıkarılırsa, iș dünyası adına önemli bir fırsat. İș dünyasının da böyle bir
rahatlamaya ihtiyacı var. Bu uzlașma sürecini çok önemsiyoruz.
Yükümlülüklerini zamanında yerine getirenlere karșı bir düzenleme
görünmüyor. Devletin bütçe imkânlarının rahatlaması durumunda
yükümlülüklerini yerine getirmiș firmalara bir kolaylık sağlanması yerinde
olacaktır.” Türkiye’de ișlerin yolunda gittiğini söyleyen Mustafa Boydak, “Ancak
dünyadaki ekonomik sorunlar devam ettikçe Türkiye’de de her an dikey bir
șekilde düșüșe geçme riski var. Dolayısıyla temkini elden bırakmamak lazım”
uyarısında bulundu. Boydak Holding CEO’su ve Melikșah Üniversitesi Mütevelli
Heyeti Bașkanı Memduh Boydak da konușmasında, eğitimin kalkınma, huzur ve
refahın anahtarlarından biri olduğunu belirtti ve Kayserili sanayicilere eğitime
verdikleri destekten dolayı teșekkür etti. Memduh Boydak, vakıf
üniversitelerinin iș camiasına, bireylere, topluma ve devlete çok ciddi katkı
sağladığını, Türkiye’deki vakıf
üniversitesi oranının gelișmiș ülkeler
seviyesinde olduğunu ancak öğrenci
sayısının henüz istenilen düzeye
çıkmadığını söyledi.
Petrol-Kimya ve Tıbbi Ürünler İmalat
Sanayi Meslek Komitesi Bașkanı
Yavuz Efilti de sektör hakkında bilgi
aktardı.
62 B‹zb‹ze
“MÜKEMMEL” ‹fiB‹RL‹⁄‹
Boydak Holding’in TS ISO 10002
Müșteri Memnuniyeti Yönetim
Sistemine sahip firmaları Boyser ve
İstikbal ekiplerinin birlikte yürüttüğü ve
her geri bildirimi bir iyileșme fırsatı
olarak değerlendirerek önleyici
yaklașımların artırılması hedeflenen
Mükemmel Müșteri İlișkileri Projesi,
Erciyes Üniversitesi ișbirliğiyle
sürdürülüyor. Çalıșma kapsamında,
Tekstil Mühendisliği Bölümü öğretim
üyesi Mustafa Tutak, 27 Kasım’da
tekstil ve tekstil ürünlerinin
renklendirilmesi, kalite özellikleri
konulu bir eğitim verdi. İkinci eğitimin
konusu ise “enerji verimliliği ve enerji
tasarrufu”ydu. 1 Aralık’ta düzenlenen
eğitimde bilgilendirmeyi, İstikbal Enerji
Yöneticisi, elektronik mühendisi
Göksel Özer yaptı. Eğitim, yeni
etkinliklerle sürecek.
İstikbal’in yenilenen idari binası, önemli
bir ödül törenine ev sahipliği yaptı.
Ödüller İstikbal ve Erciyes Çelik Halat’a
aitti. İstikbal’in Türkiye’de ilk defa aldığı
TS EN 16001 Enerji Yönetim Sistem
belgesi, yatak üreticileri arasında ilk defa
aldığı TS ISO 10002 Müșteri
Memnuniyeti Yönetim Sistem belgesi ile
Erciyes Çelik Halat’ın TS EN ISO 9001
Kalite Yönetim Sistem Belgesi, TS EN
ISO 14001 Çevre Yönetim Sistem
Belgesi, TS OHSAS 18001 İș Sağlığı ve
Güvenliği Yönetim Sistem Belgesi ve TS
ISO 10002 Müșteri Memnuniyeti
Yönetim Sistem Belgesi belge töreni,
grubun üst düzey yöneticilerini
bulușturdu. Törene Boydak Holding
Yönetim Kurulu üyeleri Șükrü Boydak,
Nazif Türkoğlu ve CEO Memduh
Boydak ile TSE Bașkanı Tahir
Büyükhelvacıgil’in de katıldığı törende
İstikbal Fabrika Genel Müdürü Mesut
Yiğit, șirketin yenilenen vizyon ve
misyonunu, gelecek planlarını anlattı.
Holding CEO’su ve İstikbal Mobilya
Yönetim Kurulu Bașkanı Memduh
Boydak da, TSE ile yapılan ortak
çalıșmaların karșılıklı kattığı değere
değindi. TSE Bașkanı Büyükhelvacıgil ise,
standartlașmanın ve kaliteye verilen
önemin ülke ekonomisine katkılarından
bahsetti. Belgelerin alınması kadar
sürdürülebilir yönetim sistemleri
kurmanın da önemine değinen
Büyükhelvacıgil, kaliteye pasaport
sorulmadığını vurguladı. Șükrü Boydak
TSE ile ürün standartların olușmasında
ortaklașa yapılan çalıșmalara değinerek
emeği geçen herkese teșekkürlerini iletti.
“Global B‹r Ülke Olman›n Yolu
Global Sermayeden Geçer”
Kayseri Sanayi Odası’nın, Dıș Ekonomik İlișkiler Kurulu (DEİK), Almanya NRW.
Invest Germany, Kuzey Ren - Vestfalya Kalkınma Ajansı ve Dünya Gazetesi
ișbirliğinde düzenlediği “Türk Dıș Yatırımları Paneli”nin açılıș konușmasını yapan
Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Mustafa Boydak, global bir ülke
olmanın dıșarıdan o ülkeye yabancı sermaye gelmesi, aynı zamanda dıșarıya
sermaye transferi yapmak olduğunu söyledi. Türk ișadamları olarak Avrupa’nın
önemli sanayi ülkesi Almanya’yı çok önemsediklerini belirten Boydak, “Almanya ile
Kayseri arasındaki ticari münasebet her gün artıyor. Kuzey Ren–Vestfalya eyaleti
Almanya’nın ekonomi ve üretim merkezi. Bu bölge, Türk yatırımcılar açısından da
önemli fırsatlar sunuyor. Dünyanın en çok ihracat yapan ülke unvanına sahip
Almanya’dan Türkiye olarak pay almamız gerekir. Kayseri’den çıkan firmalarımızın
Almanya ile yaptıkları ve yapacakları ortaklıklar, her iki tarafa da fayda sağlayacak”
dedi. Remscheid Büyükșehir Belediye Bașkanı Beate Wilding de, özellikle Kayseri ve
Kırșehir’den bir çok firmayla ișbirliği yaptıklarını, belediye olarak ekonomik ilișkileri
artırmak için her türlü desteği vereceklerini söyledi.
DÜNYA GAZETESİ’NDEN ZİYARET
Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ, Dünya Gazetesi Köșe
Yazarı Rüștü Bozkurt ve beraberindeki heyet, Boydak Holding Yönetim Kurulu
Bașkan Vekili Mustafa Boydak’ı da Kayseri Sanayi Odası’ndaki makamında ziyaret
etti. Kayseri’den övgüyle bahseden misafirler, Mustafa Boydak’tan Kayseri sanayisi
ve ekonomisi hakkında bilgi aldı.
KIRIKKALE AG‹AD BOYTAfi’TA
Kırıkkale AGİAD üyeleri, 22 Ekim Cuma günü Boytaș’ı ziyaret etti. Boydak Holding
CEO’su Memduh Boydak ve Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Șükrü Boydak ile bir
araya gelen Kırıkkale AGİAD üyeleri, güncel ekonomik konular hakkında sohbet
ettikten sonra Boytaș tesislerinde teknik gezi yaptı.
B‹zb‹ze 63
B‹ZDEN HABERLER
BAY‹ AÇILIfiLARI
ATAMALAR
M Almanya’daki mağaza yapılanma hedeflerimiz ve
mevcut müșterilerimize daha iyi hizmet vermek
amacıyla bugüne kadar müșteri temsilciliği görevi
yürüten Oğuzhan Hacıhaliloğlu 1 Ocak’tan itibaren
Almanya, Avusturya, İsviçre pazarlarından sorumlu
bölge koordinatörlüğü görevine atandı.
M Orta Asya’daki gelișen mağaza yapılanmamız
doğrultusunda, bugüne kadar müșteri temsilciliği
görevi yürüten Umut Ay 1 Ocak’tan itibaren
Azerbaycan, Türkmenisten, Kırgizistan, Tacikistan ve
Özbekistan pazarlarından sorumlu bölge
koordinatörlüğü görevine atandı.
M İstikbal Mobilya A.Ș. Müșteri İlișkileri Yönetimi
biriminde görev yapan Mehmet Gökalp Dinç, 1
Ocak’tan itibaren Boydak Holding A.Ș. Projeli Satıșlar
Departmanı’na atandı.
M Boyteks A.Ș. Kayseri İșletmesi Yardımcı İșletmeler
Bölümünde Elektrik ve Elektronik Bakım Șefi
kadrosunda görev yapan Yavuz Özdemir, 1 Ocak’tan
itibaren Form Sünger A.Ș. Yardımcı İșletmeler Șefliğine
atandı.
M Merkez Çelik A.Ș. Ar-Ge departmanında ürün
geliștirme uzmanı olarak görev yapan Eyüp Yılmaz, 22
Kasım 2010’da Mondi A.Ș. Ür-Ge Șefliğine atandı.
M Merkez Çelik A.Ș. Ar-Ge departmanında uzman
kadrosunda görev yapan Yıldıray Beytaș, 22 Kasım
2010’da mevcut kadrosuyla Mondi A.Ș. Ür-Ge
departmanına atandı.
‹stikbal Bayii Aksay Ev Concept
MOND‹’DEN 563 K‹fi‹YE
YEN‹ YIL HED‹YES‹
Mondi’nin, “Kalplerdeki hediyeler șimdi Mondi’de” isimli kampanyasının
talihlileri belirlendi. 250 liralık alıșveriș yapan herkesin katılabildiği kampanya
kapsamında; Milli Piyango tarafından yapılan çekilișle belirlenen 563 talihli,
otomobilden beyaz eșyaya, motorsikletten LCD televizyona ve notebook’a
kadar birbirinden farklı ve cazip hediyelerin sahibi oldu. Talihlilerden Fiat
Albea Sole otomobil kazanan yedi kiși ise arabalarının anahtarını 13 Aralık
tarihinde Mondi Bayii’nde yapılan törende,Boydak Holding Yönetim Kurulu
Üyesi Nazif Türkoğlu ve Mondi Genel Müdürü İzzet Sümer’den aldı.
Törende Türkoğlu, Mondi’nin tüketicisine verdiği değeri vurgularken, Sümer
de tüketicinin beklenti ve taleplerini karșılamaya yönelik projeler ve
kampanyalara devam edeceklerini söyledi. Kampanyada 7 Fiat Albea Sole
otomobil dıșında 17 Kanuni Rokko Motosiklet, 77 Vestel No-Frost
buzdolabı, 77 Exper Karizma notebook, 77 Vestel çamașır makinesi, 77
Vestel bulașık makinesi, 77 Samsung cep telefonu, 77 Vestel 32 ekran LCD
televizyon ve 77 Samsung fotoğraf makinesi talihlilerin adreslerine gönderildi.
İstikbal Mobilya'nın 29'uncu ev konsept
mağazası Kahramanmaraș'ta Aksay İnșaat
tarafından hizmete açıldı. Dev mağaza için
görkemli bir açılıș töreni yapıldı. Kentin ana
caddesi üzerindeki mağazanın açılıșı, halk
oyunları ekibi ve mehter takımının
gösterisiyle bașladı. Açılıșta konușan
Boydak Holding CEO'su Memduh
Boydak, Kahramanmaraș'a yakıșan bir
yapının kazandırıldığını belirterek, Aksay
İnșaat ve Doru Mobilya yetkililerine
teșekkür etti. Mağazanın Türkiye'de ev
konsept mağazaları içerisinde 29'uncusu,
mağaza olarak da 816'ncısı olduğunu ifade
eden Boydak, 54'üncü yılına giren Boydak
grubu için mobilya sektörünün büyük
önemi olduğunu, bu iși severek yaptıklarını
söyledi. Açılıșa, TBMM Bașkanvekili Nevzat
Pakdil, AK Parti Kahramanmaraș
M
Firma adı: Aksay Ev Concept
Yetkili kiși: Kemal Turan
M Metrekare: 5606
M Adres: İsmet Pașa Mah. Borsa Cad.
3 No‘lu Sok. No:13-Kahramanmaraș
M İletișim bilgileri:
(0344) 224 11 04-05
M Açılıș tarihi: 9 Ekim 2010
M
M Boydak Dıș Ticaret A.Ș. Mali İșler departmanında
mali ișler uzmanı olarak görev yapan Özgür Yıldırım, 4
Ekim 200’da șirketin Mali İșler șefliğine atandı.
M Boytaș Mobilya A.Ș. Mali İșler departmanında
uzman yardımcısı olan Mustafa Kenan Öztürk, 4 Ekim
2010’da Boydak Dıș Ticaret A.Ș. Mali İșler uzman
yardımcılığına atandı
Bellona Bayii Galeri Yükseller
M Boyçelik A.Ș.’nde insan kaynakları uzmanı olan
Bahri Erkan, 4 Eylül 2010’da șirketin insan kaynakları
șefliğine atandı.
M Mondi A.Ș.’nde insan kaynakları uzmanı olan
Önder Türkmenoğlu, 4 Eylül 2010’da șirketin insan
kaynakları șefliğine atandı.
M Boydak Holding A.Ș. Mali İșler departmanında iç
denetim uzmanı olan Sedat Kızılyel, 4 Eylül 2010’da iç
denetim șefliğine atandı.
M D. Ali Aslan’dan boșalan Doğa A.Ș. Beylikdüzü
Mağaza Müdürlüğü görevine, 29 Kasım 2010’da, aynı
mağazanın satıș departmanında görevli Selçuk Ulaș
vekaleten atandı.
64 B‹zb‹ze
Milletvekili Cafer Tatlıbal, Belediye Bașkanı
Mustafa Poyraz, Boydak Holding Mobilya
Grubu Pazarlama Koordinatörü Bilal
Uyanık, Hacı Ahmet Șirikçi, Ahmet Kamil
Șirikçi katıldı. Katılımcılar ve çok sayıda
Kahramanmarașlı, açılıș ardından mağazayı
gezdi.
B‹ZB‹ZE B‹R E⁄LENCE
Boydak çalıșanları bașarıyla geçirdikleri bir çalıșma yılına eğlenerek veda
ettiler. Boydak Holding Yönetim Kurlu Bașkanı Hacı Boydak'ın 25 Aralık
2010 tarihinde Boydak Holding konferans salonunda çalıșanlarına yönelik
düzenlediği moral gecesi coșkulu geçti. Bizbize Bulușması’nda sahne alan
TRT sanatçıları Boydak çalıșanlarına güzel bir gece yașattılar.
Bellona’nın Küçükbakkalköy, Atașehir bayii Galeri Yükseller,
görkemli bir törenle 30 Ekim Cumartesi günü hizmete girdi.
Mağaza açılıșına Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan
Vekili Mustafa Boydak, Boydak Holding Yönetim Kurulu
Üyesi Yusuf Boydak ve Bekir Boydak, Boydak Holding
Mobilya Grubu Pazarlama Koordinatörü Bilal Uyanık, Bellona
Marka Müdürü Bülent Alıcı, Bepaș A.Ș. Genel Müdürü
Cüneyt Ocak, Boypaș A.Ș. Genel Müdürü Hakan Ünsal,
Atașehir Belediye Bașkan Yardımcısı Zafer Nuhoğlu ve
Atașehir halkı katıldı.
M
M
M
M
Firma adı: Galeri Yükseller
Yetkili kiși: Ramazan Yüksel
M Metrekare: 5000
Adres: Kayıșdağı Cad. NO:81 Küçükbakkalköy Atașehir-İstanbul
İletișim bilgileri: (0216) 469 38 41-42
M Açılıș tarihi: 30 Ekim 2010
B‹zb‹ze 65
B‹ZDEN HABERLER
‹stikbal Bayii Efes Mobilya
İstikbal’in Maltepe’deki altıncı mağazası törenle açıldı. Boydak
Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak, Yönetim
Kurulu Üyeleri Yusuf Boydak ve Bekir Boydak, Niğde
Milletvekili Mahmut Dede, Üsküdar Bölge Emniyet Amiri,
Maltepe Emniyet Amiri, Belediye Bașkan Yardımcısı, İstikbal
Pazarlama Müdürü Mustafa Büyükkatırcı, Ürün Müdürü Fatih
Mehmet Bozkurt, Boypaș A.Ș. Genel Müdürü Hakan Ünsal,
Satıș Müdürü Osman Șimșek ve pazarlama ekiplerinin katıldığı
törene, Maltepeliler de ilgi gösterdi.
‹stikbal Bayii
Nalçac›lar Ev Concept
İstikbal’in ev konsept
mağazalarının 29’ncusu
Malatya’da açıldı. Mehter
takımının gösterisi eșliğinde
yapılan açılıșa, Malatyalılar
büyük ilgi gösterdi. Boydak
Holding CEO'su Memduh
Boydak açılıșta yaptığı
konușmada, Malatya'ya
yakıșan bu yapı nedeniyle
Ömer Nalçacı’ya teșekkür
etti. Dualar eșliğinde yapılan
açılıșa, Boydak Holding
Yönetim Kurulu Üyesi Nazif
Türkoğlu, Mustafa
Büyükkatırcı, Malatya Valisi
Doç. Dr. Ulvi Saran,
Belediye Bașkanı Ahmet
Çakır, AK Parti Malatya
Milletvekili Öznur Çalık,
Mücahit Fındıklı, Ömer
Faruk Öz, İhsan Koca,
Yılmaz Dost, Yakup Rahimi,
GAP Güneydoğu Tekstil
San. ve Tic. A. Ș. Genel
Müdürü Ali Cüreoğlu ve
çok sayıda vatandaș katıldı.
M
M
M
Firma adı: Efes Mobilya
Yetkili kiși: Mehmet Kırac
Metrekare: 3800
M
M
M
Adres: Denizciler Cad. Dik Sok. No.8 Küçükyalı-İstanbul
İletișim bilgileri: (0216) 518 22 48-49-50
Açılıș tarihi: 9 Ekim 2010
‹stikbal Bayii BSB Mobilya
M
Firma adı: Nalçacılar Ev Concept
M Yetkili kiși: Ömer Nalçacı
M Metrekare: 5000
M Adres: Çevreyolu Üzeri Niyazi Mısri Camii
yanı-Malatya
M İletișim bilgileri: (0422) 325 15 59
M Açılıș tarihi: 30 Ekim 2010
Ordu’nun Ünye ilçesi İstikbal bayii BSB Mobilya, kalabalık bir katılımcı
listesiyle hizmete girdi. Açılıșa, Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı
Hacı Boydak, Yönetim Kurulu Üyesi Nazif Türkoğlu, Hacılar Belediye
Bașkanı Ahmet Herdem, Reklam ve Halkla İlișkiler Müdürü Murtaza
Durmuș, İstikbal Markası Ürün Müdürü Mehmet Bozkurt, Bayi
Yapılandırma Perakende ve İș Geliștirme Șefi Mehmet Özoğlu, Yön A.Ș.
Yönetim Kurulu Bașkanı Halis Gökçek, Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet
Gökçek, Arı Pazarlama A.Ș. Genel Müdürü Mustafa Büyükkiraz, Genel
Müdür Yardımcısı Arif Çevik ve Bekir Çelik, Ordu Vali Yardımcısı Salih
Yüce, Ünye Kaymakamı Osman Günaydın, Ünye Beletiye Bașkanı
Ahmet Arpacıoğlu, Ünye Emniyet Müdürü Turgay Aytepe, Ünye
Müftüsü Mustafa Bilgiç’in yanı sıra çok sayıda bayi ve Ünye halkı katıldı.
M
Firma adı: Senay Ticaret
M Yetkili kiși: Doğan Dana
M Metrekare: 4625
M Adres: Yeșilova Mah.
Korutürk Cad. No:132
Gaziantep
66 B‹zb‹ze
M
İletișim bilgileri:
(0342) 323 32 21
M Açılıș tarihi: 9 Ekim 2010
M
M
M
M
M
Firma adı: BSB Mobilya
Yetkili kiși: Bayram-Salih Bayraktar
Metrekare: 2400
Adres: Niksar Cad. Stadyum Karșısı Ünye-Ordu
İletișim bilgileri: (0362) 266 99 87
Açılıș tarihi: 26 Kasım 2010
‹stikbal Bayii Galeri Osman
İstikbal’in 818’nci șubesi, Burdur’da görkemli bir açılıșla hizmete girdi. Boydak
Holding yöneticilerinin modern mağaza için teșekkür ettiği Osman Gök,
“Dünya artık küresel bir köy. Günden güne etkileșimlerle değișiyor. Zirveye
çıkmak çok zor. İstikbal bunu bașardı. Biz de bu bașarıya ayak uyduracağız”
dedi. Açılıșa, Boydak Holding CEO’su Memduh Boydak, Yönetim Kurulu Üyesi
Nazif Türkoğlu, Çelik Grup Yönetim Kurulu Üyeleri Arif Çelik, Celal Çelik, Ali
Çelik, Belediye Bașkanı Sebahattin Akaya, Vali Süleyman Tapsız, İstikbal genel
merkez pazarlama ekibi ve Akdeniz İstikbal bayileri katıldı.
Bellona Bayii Senay Ticaret
Güneydoğu Anadolu’nun en büyük Bellona
mağazası Gazeantep’te açıldı. Bellona, 552’nci șubesi
olan mağazanın açılıșı coșkulu geçti. Konserli açılıșta
Boydak Holding CEO’su Memduh Boydak,
Bellona’nın 13 yıllık geçmișini hatırlattı, Türkiye’nin
her köșesini nakıș nakıș ișleyerek bölgeyi
zenginleștirmeye devam ettiklerini söyledi.
Büyükșehir Belediye Bașkanı Asım Güzelbey de
Gaziantep’e bölgenin en büyük Bellona Mağazası’nı
kazandırdığı için Senay Ticaret’in sahibi Doğan Dana
ve ekibine teșekkür etti. Açılıșa Milletvekili Mehmet
Sarı, A. Kamil Șirikçi, Bülent Alıcı ve çok sayıda
Gaziantepli katıldı.
M
M
M
M
Mondi Bayii Arslan Ticaret
Firma adı: Galeri Osman
Yetkili kiși: Osman Gök
Metrekare: 2000
M
M
M
Adres: Burç Mah. Cumhuriyet Cad. No:6–Burdur
İletișim bilgileri: (0248) 233 44 71
Açılıș tarihi: 11 Kasım 2010
Ümraniye, bir Mondi mağazasına daha
kavuștu. Arslan Ticaret’in 18 Aralık’ta
düzenlenen törenle hizmete giren
mağazasıyla birlikte Mondi’nin
Ümraniye’deki satıș ağı 20’ye ulaștı.
M
M
Firma adı: Arslan Tek. Ltd. Ști.
M Yetkili kiși: Mustafa Arslan – Ali
Arslan
M Metrekare: 650
Adres: Namık Kemal Mah. Cengiz
Topel Cad. N0: 49/A Ümraniyeİstanbul
M İletișim bilgileri: (0216) 523 16 77
M Açlıș tarihi: 18 Aralık 2010
B‹zb‹ze 67
B‹ZDEN HABERLER
‹stikbal Bayii Feyizler Mutfak
Bellona Bayii Balamur Mobilya
İstikbal, Rizeliler’e bir bayram hediyesi verdi. Feyizler
mağazası, Ramazan Bayramı’ndan bir gün önce Rizeliler’in
hizmetine girdi. Rize halkının ilgi gösterdiği açılıșa, Belediye
Bașkanı Halil Bakırcı, Arı Pazarlama A.Ș.’den Mustafa
Büyükkiraz ve Arif Çevik de katıldı.
Mardinliler, bir Bellona mağazasına daha kavuștu. Mardin
merkezde hizmet vermeye bașlayan Bellona’nın açılıșına
Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Nazif Türkoğlu,
Boydak Holding Mobilya Grubu Pazarlama Koordinatörü
Bilal Uyanık, Bellona Pazarlama Müdürü Bülent Alıcı, Karavil
Bölge Patronu A. Kadir Karavil ve bölge halkı katıldı.
M
Firma adı: Balamur Mobilya
Yetkili kiși: Yusuf Balamur
M Metrekare: 1600
M Adres: Hürriyet Mah. 13 Mart Cad.
Devran Apt. Mardin
M
M
İletișim bilgileri:
(0482) 212 28 54
M Açılıș tarihi:
2 Ekim 2010
M
Firma adı: Feyizler Ortaklığı
Mustafa ve Aslan
M Firma yetkilisi: Mustafa Feyiz
M Metrekare: 600
M Adres: Gülbahar Mah. Sahil
‹stikbal Bayii Dört Mevsim Mobilya
Mondi Bayii Akkafl Mobilya
İzmir’in Buca ilçesinde dördüncü İstikbal mağazası açıldı. İzmir Büyükșehir Belediye
Bașkanı Aziz Kocaoğlu’nun da katıldığa mağaza açılıșına Buca halkı da ilgi gösterdi.
Açılıșa, CHP İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam, İstikbal Pazarlama Müdürü Mustafa
Büyükkatırcı, Batılı Yönetim Kurulu Bașkanı Hakkı Ulusoy, Batılı Genel Müdürü Nazif
Ulusoy ve Batılı İstikbal SPP Müdürü Halil Bașbarut da katıldı.
M
M
M
Mondi, münhasır mağaza Akkaș Mobilya ile Bașkent’in Antındağ ilçesindeki
hizmetine bir halka daha ekledi.
M
Firma adı: Akkaș Mobilya
Yetkili kiși: Mehmet Akkaș - Hakkı
Akkaș
M Metrekare: 600
M Adres: Çankırı Cad. No: 69 Ulus
Atındağ-Ankara
M İletișim bilgileri: (0312) 311 76 22
M Açılıș tarihi: 2 Ekim 2010
M
M
Firma adı: Dört Mevsim Mobilya
Yetkili kiși: Tülin Özkaya
Metrekare: 1400
Cad. No:354-Rize
M İletișim bilgileri:
(0464) 214 50 10
M Açılıș tarihi:
8 Eylül 2010
Adres: Atatürk Mah. 63 sok. No:52/1
Buca-İzmir
M İletișim Bilgileri: (0232) 442 22 26
M Açılıș tarihi: 24 Eylül 2010
‹stikbal Regina Bayii Muslu Dekorasyon
Bellona Bayii ‹par Mobilya
Mondi Bayii Nasip Ticaret
Bașkent’in Mamak ilçesinde artık
bir Mondi bayii daha var. Nasip
Ticaret’in Mondi bayi açılıș
törenine Halis Gökçek, Mustafa
Siviș, Recai Kapusuz ve
Mamaklılar katıldı.
M
Firma adı: Nasip Ticaret
M Yetkili kiși: Bektaș Soyal
M Metrekare: 750
M Adres: Boğaziçi Mah. 872. Cad. 40/D
Boğaziçi Mah. Mamak-Ankara
M İletișim bilgileri: (0312) 391 17 17
M Açılıș tarihi: 2 Ekim 2010
Bellona’nın İstanbul’daki satıș ordusu
artıyor. Bellona’ya bir mağaza da
Maltepe’den katıldı. İpar Mobilya'nın
açılıș törenine Boydak Holding
Yönetim Kurulu üyeleri Yusuf Boydak
ve Bekir Boydak ile Mobilya Grubu
Pazarlama Koordinatörü Bilal Uyanık,
Bellona Pazarlama Müdürü Bülent Alıcı,
Bepaș A.Ș. Genel Müdürü Cüneyt
Ocak, Boypaș A.Ș. Genel Müdürü
Hakan Ünsal, Maltepe Belediye Bașkan
Yardımcısı Ömer Lütfi Somun ve
Maltepe halkı katıldı.
M
Firma adı: İpar Mobilya
Yetkili kiși: Mustafa İpar
M Metrekare: 1100
M Adres: Tugayyolu Caddesi NO:5
Maltepe-İstanbul
M İletișim bilgileri:
(0216) 441 85 42 – 43 0216 441 85
M Açılıș tarihi: 30 Ekim 2010
M
68 B‹zb‹ze
‹stikbal Regina Bayii
Birke Mutfak
Antalya’da artık bir İstikbal Regina
mağazası daha var. Birke Mutfak,
Boydak Holding CEO’su Memduh
Boydak, Yönetim Kurulu Üyesi Nazif
Türkoğlu, Çelik Grup Yönetim Kurulu
üyeleri Arif Çelik, Celal Çelik ve Ali
Çelik, Genel Merkez Pazarlama ekibi,
İstikbal ve Bellona Akdeniz bayilerinin
de katıldı bir törenle hizmete girdi.
Gebze, ikinci İstikbal Regina mağazasına kavuștu. Mağaza Boypaș A.Ș. Genel
Müdürü Hakan Ünsal, Gebze Belediye Bașkanı Adnan Köșker, Gebze
Kaymakamı Salih Karabulut, Boypaș A.Ș. Pazarlama Müdürü Osman Șimșek,
Pazarlama Șefi Uğur Ünsal Torun, Bepaș A.Ș. Genel Müdürü Cüneyt Ocak,
pazarlama ekipleri ve Gebze halkının katılımıyla hizmete açıldı.
M
Firma adı: Muslu İnșaat Dekorasyon
Yetkili kiși: Güngör Muslu
M Metrekare: 400
M Adres: Osman Yılmaz Mah. 611 Sok.
NO.8 Gebze-İstanbul
M İletișim bilgileri: (0262) 641 85 07
M Açılıș tarihi: 11 Kasım 2010
M
M
Firma adı: Birke Mutfak
Yetkili kiși: Recep-Berna Birke
M Metrekare: 400
M Adres: Bülent Ecevit Bulvarı Fener
Mah. 1946 Sok. No: 24/6 Antalya-Lara
M İletișim bilgileri: (0242) 3245024
M Açılıș tarihi: 11 Kasım 2010
M
B‹zb‹ze 69
B‹ZDEN HABERLER
BUZLAR ER‹YOR, DEN‹ZLER YÜKSEL‹YOR
“Bat›yoruz, S.O.S.”
Küresel ›s›nmadan dolay› her geçen gün felakete sürüklenen dünyada Carteret
Adas› halk›, ilk iklim de¤iflikli¤i mültecileri olarak tarihte yerini al›yor. Siyasi
göçmenlerle bafla ç›kamayan Bat›l›lar› ‘‘eko-göçmenler de kap›m›za dayan›rlarsa
ne yapar›z'' diye ald› m› bir düflünce flimdi?.. ‹flte batmakta olan adalar...
KİVALINA
Bering Boğazı’nın
kıyısında, ABD’ye
bağlı minik bir
köy. 55 ahșap
evden olușan köyde 400 kiși yașıyor.
Fakat bu 400 kiși dünyanın gündemine
oturan bir davanın kahramanı oldu.
Kivalinalılar, küresel ısınma sonucu
denize karıșan köylerinin hesabını
sormak için ABD’nin 24 dev enerji
șirketine, küresel ısınmaya sebep
oldukları gerekçesiyle dava açtı.
Adası’nda deniz her yıl 2.1 cm
yükseliyor. Denizden yüksekliği 30 cm
olan ülke 15 yıl sonra batacak.
TOKELAU
Büyük
Okyanus’ta Yeni
Zelanda'ya
bağımlı bir ada
ülkesi. Birçok küçük Okyanusya ülkesi
gibi mercanadalardan olușuyor.
Yüzölçümü 10 km2. Tokelau dili ve
İngilizce konușulan ülkenin nüfusu
yaklașık 1500 kiși.
MARSHALL
Marshall Adaları
Okyanusya'da
Kuzey Pasifik
Okyanusu'nda
bulunan adalar topluluğudur. Adanın
adı John Marshall'dan geliyor.
CARTERET
Carteret Adası
halkı, ilk iklim
değișikliği
mültecileri olarak
tarihte yerini alıyor. Papua Yeni
Gine'deki adada yașayan 1500 kiși,
iklim değișikliği nedeniyle adayı terk
ediyor. Çünkü yükselen deniz seviyesi
rahatlıkla gözlenebiliyor. Ada halkı,
zararın sorumlusu olarak gördüğü
sanayileșmiș ülkelerden yardım istiyor.
COOK
ADALARI
Cook Adaları,
Güney Pasifik
Okyanusu’nda
Hindistan büyüklüğünde alana
yayılmıș durumdaki 15 adadan
olușan bir adalar topluluğu.
Volkanik dağları ve bembeyaz
kumsalları, kristal berraklığındaki
denizle çevrili.
TUVALU
Tuvalu, Büyük
Okyanus'ta,
dokuz adet
mercanadasından
olușan Polinezya ülkesi. 26
kilometrekare yüzölçümüne sahip.
Tuvalu, dünyada Vatikan, Monako ve
Nauru'dan sonra en küçük ülke.
Küresel ısınma nedeniyle deniz
seviyesinin yükselmesi, bașkenti deniz
seviyesinden sadece 5 metre yüksekte
olan Tuvalu için hayati bir tehdit. Eğer
küresel ısınma nedeniyle sıcaklık 1
derece daha artarsa, Tuvalu sulara
gömülecek. Tuvalu sakinleri de
dünyanın ilk ‘‘eko-göçmenleri'' arasında
yer alacak.
MİKRONEZYA
Avustralya
yakınlarındaki
Mikronezya
Federal Devletleri
607 adadan olușuyor. Karasal
büyüklüğü 707 kilometrekare olan
ülkenin nüfusu 134 bin. Mikronezya
KİRİBATİ
Kiribati, dünyada
en erken saat
diliminin
bulunduğu ülke.
Ülkenin 33 atolü, ekvator civarındaki
3.5 milyon kilometrekarelik geniș bir
alana yayılmıș durumda.
PALAU
Okyanusya ülkesi.
Büyük
Okyanus’un ve
Papua Yeni
Gine'nin kuzeyinde. 1994 yılında ABD
himayesinden çıktı. Yaklașık 350
adadan meydana geliyor.
70 B‹zb‹ze
‹LAN

Benzer belgeler

dünya - Boydak Holding

dünya - Boydak Holding Rıfat Hisarcıklıoğlu da Türkiye’nin artık tribünde değil, sahada olduğunu, “Mızrak artık bu çuvala sığmıyor, insanımız kabına sığmıyor” sözleriyle vurguladı. Türkiye’nin yıldızının parladığı bir ba...

Detaylı

Yatırımlarımızla büyümeye devam ediyoruz

Yatırımlarımızla büyümeye devam ediyoruz Yay›n Kurulu Bilal Uyan›k Halit Bayhan Aygün Baflok Muzaffer Çetinkaya Hasan Ünal Ar›n Saydam Ülkü Karaosmano¤lu Duygu Ülgen Reklam Ebru Çal›flkan [email protected] Yap›mc› Kesiflim Yay›nc›l›k ...

Detaylı

BİZBİZE, BOYDAK HOLDİNG YAYINIDIR. ÜÇ AYDA BİR

BİZBİZE, BOYDAK HOLDİNG YAYINIDIR. ÜÇ AYDA BİR Yay›n Kurulu Bilal Uyan›k Halit Bayhan Aygün Baflok Muzaffer Çetinkaya Hasan Ünal Ar›n Saydam Ülkü Karaosmano¤lu Duygu Ülgen Reklam Ebru Çal›flkan [email protected] Yap›mc› Kesiflim Yay›nc›l›k ...

Detaylı

Yeni Açılan Büyümeye Devam Ediyoruz

Yeni Açılan Büyümeye Devam Ediyoruz Yay›n Kurulu Bilal Uyan›k Halit Bayhan Aygün Baflok Muzaffer Çetinkaya Hasan Ünal Ar›n Saydam Ülkü Karaosmano¤lu Duygu Ülgen Reklam Ebru Çal›flkan [email protected] Yap›mc› Kesiflim Yay›nc›l›k ...

Detaylı

van ‹ç‹ntek vücut olduk

van ‹ç‹ntek vücut olduk kendisini, ilișkilerini, durumunu test edebilir. Türkiye de, Boydak Holding de bu acı günlerde iyi bir sınav verdi. Yönetim Kurulu Bașkanımız Hacı Boydak’ın da dediği gibi, “Bu güç günler bir defa ...

Detaylı

DÜNYAYA TÜRKÇE KONUfiTURUYORUZ

DÜNYAYA TÜRKÇE KONUfiTURUYORUZ olması, bizlerin ve ülkemizin dünyada daha yakından ve doğru tanınmasına katkıda bulunacak. Gelelim ikinci nedene… Geniș anlamıyla ‘aynı dili konușma’nın ne kadar hayati olduğunu artık hepimiz bili...

Detaylı

Bizbize - Boydak Holding

Bizbize - Boydak Holding Yay›n Kurulu Bilal Uyan›k Halit Bayhan Aygün Baflok Muzaffer Çetinkaya Hasan Ünal Ar›n Saydam Ülkü Karaosmano¤lu Duygu Ülgen Reklam Ebru Çal›flkan [email protected] Yap›mc› Kesiflim Yay›nc›l›k ...

Detaylı

boydak üret‹m‹ - Boydak Holding

boydak üret‹m‹ - Boydak Holding birlikte, bașta Rusya’daki tesisler olmak

Detaylı

BAYİ - Boydak Holding

BAYİ - Boydak Holding Yay›n Kurulu Bilal Uyan›k Halit Bayhan Aygün Baflok Muzaffer Çetinkaya Hasan Ünal Ar›n Saydam Ülkü Karaosmano¤lu Duygu Ülgen Reklam Ebru Çal›flkan [email protected] Yap›mc› Kesiflim Yay›nc›l›k ...

Detaylı