07 10 `Kadının gücü nezaket ve zarafetinde` Bize ömür

Transkript

07 10 `Kadının gücü nezaket ve zarafetinde` Bize ömür
Ekonomi
Dış Haber
Arap Baharı’nın ilk halkası Tunus devriminden sonra iktidara gelen Ennahda hareketinin lideri Raşid Gannuşi,
Suriye’de Beşşar Esed rejimini destekleyen İran yönetimini eleştirdi.
Turist sayısından çok
kaliteyi artırmalıyız
Berlin’de dün başlayan Turizm Borsası Fuarı’nın
açılışına katılan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul
Günay, Türkiye’nin bundan sonra turist sayısını artırmaktan çok kaliteyi korumak için
çaba göstermesi gerektiğini söyledi.
8 MART 2012 PERŞEMBE NR. 16318 FÝYATI: 1 EURO
WWW.EUROZAMAN.COM
Euro çökerse Almanya
500 milyar kaybedecek
Münih Ekonomi Araştırmaları Enstitüsü (ifo), AB’nin sanal ödeme havuzu
1 “TARGET 2” sisteminin çökebileceği uyarısında bulundu. Ortak para birimiyle birlikte
devreye giren sisteminde Almanya’nın halen 500 milyar Euro alacağı bulunuyor.
Enstitü Başkanı Prof. Dr. Hans-Werner Sinn, Avrupa Merkez Bankası’nın
1 desteklediği sistemin çökmesi durumunda Almanya’nın 500 milyar Euro’luk
alacağının en az yarısının tahsil edilmesinin tehlikeye gireceğini belirtti.
SAĞLIĞI İLE İLGİLİ HABERLERİ YALANLADI
Bize ömür
biçecek olan
sadece Allah’tır
-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Taraf
Gazetesi’nin önceki gün Stratfor’u kaynak göstererek “Doktorları Erdoğan’a iki yıl
biçti.” şeklinde verdiği habere sert tepki gösterdi. “Söylentilere kanıp bize ömür biçenler,
cüretkâr oldukları kadar büyük de bir küstahlık içindedir.” diyen Erdoğan, emanetini geri
alacak olanın sadece Allah olduğunu vurguladı. Dün, partisinin genişletilmiş il başkanları
toplantısının açılışında konuşan Başbakan, tehditlere boyun eğmediklerini ve eğmeyeceklerini belirterek, şu ifadeleri kullandı: “Bu canın sahibi Alllah’tır. Biz Allah’ın şu hükmüne yürekten inandık ve inanıyoruz; ecel geldiğinde ne
bir saat ileri alınır ne de bir saat geri. Bu söylentileri manşetlerine taşıyanlar da, bu mihrakların
taşeronluğunu yapanlar da aynı şekilde büyük
bir küstahlığın içindedir.” -POLİTİKA 09
-
Alman ekonomisinin rasathanesi olarak kabul edilen Münih merkezli iktisadi araştırmalar enstitüsü “ifo” Avrupa Birliği’nin (AB) sanal ödeme havuzu “TARGET 2” bünyesinde deprem yaşanabileceği uyarısında bulundu. AB içinde
sınır ötesi havaleleri kolaylaştırmak amacıyla ve ortak para birimi ile eş zamanlı olarak yürürlüğe giren TARGET 2 sisteminden 500 milyar Euro alacaklı olarak görünen Almanya, Avrupa Merkez
Bankası’nın desteklediği sistemin çökmesi durumunda mevcut alacağını tahsil edememe durumuyla karşı karşıya kalacak.
Halen mali krizi en üst seviyede yaşayan AB ülkesi Yunanistan’ın TARGET sisteminde 107 milyar Euro borcu görünüyor. Bu miktarın yaklaşık 30
milyarı Almanya’nın alacağı. Yunanistan’ın Euro
Bölgesi’nden ayrılması halinde bu paranın Almanya Merkez Bankası’nın zarar hanesine yazılacağı ve
tahsil edilmesinin mümkün olmayacağı vurgulanı-
yor. Ifo Başkanı Prof. Dr. Hans-Werner Sinn ise,
Euro Bölgesi’nden Yunanistan gibi bir ülkenin
atılması halinde TARGET 2 bakiyesinde yaklaşık
500 milyar Euro alacaklı görünen Almanya’nın
en az 250 milyar Euro’luk alacağının tahsil edilemeyeceğini ifade ediyor.
Euro Bölgesinin tamamiyle dağılması halinde
bu alacakların muhatabı durumunda olan Avrupa
Merkez Bankası da olmayacağı için Almanya’nın
500 milyar Euro’luk alacağı için kapısını çalacağı yer bulamayacağı ve bütün zararın Alman vergi mükellefinin cebinden karşılanacağı ifade ediliyor. Sistemde AB’nin durumu iyi olan ülkeleri Almanya, Hollanda, Lüksemburg ve Finlandiya’nın
alacakları dağ gibi birikirken, krizdeki ülkelerinin borçları da aynı astronomik rakamlara çıkıyor. Sisteme müdahale edilmezse halen 800 milyar Euro olan alacak miktarının her yıl en az 200
milyar Euro daha artması bekleniyor. -YORUM 16
Fedakar ve öncü
Anadolu kadınları,
u
ödüllerine kalervuve şt
Yazar-
Gazeteci
lar Vakfı Kadın Platformu 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla bu yıl ilk kez verdiği ‘Öncü Anadolu Kadınları Ödülleri’ sahiplerini buldu. Duygu dolu anların yaşandığı törende, çocuklarını korumak için kendini canlı bombaya siper eden Hatice Belgin ve oğlunu bombalı
saldırıda kaybeden AK
Parti Milletvekili Oya
Eronat ödüle layık görüldü. Belgin’in ödülünü kızı Ceylan aldı.
EM 06
GÜNDDEM
-GÜN
ALEVİLİK SEÇMELİ DERS OLACAK.
Türkiye’nin günlerdir tartıştığı 12 yıllık kesintili eğitim
sisteminin detayları netleşiyor. Müfredata Aleviler, Süryaniler, Hıristiyanlar ve Museviler için seçmeli dersler konacak. Alevilerin yoğun yaşadıkları bölgelerde Aleviliği anlatan seçmeli dersler işlenecek. -GÜNDEM 03
NEVRUZ’U KANA
BULAYACAKLARDI.İstanbul’da iki
ayrı noktada dün
mühimmat arayan
polis, bir şehri havaya uçurmaya yetecek miktarda bomba ele geçirdi. Patlayıcının,
KCK tarafından yaklaşan Nevruz Bayramı etkinliklerinde kullanılacağı öğrenildi. -GÜNDEM 08
SİLAHLARIMIZI ALIRSAN YARDIM KOLAYLAŞIR.
AB’nin, Yunanistan’ı
mali krizden kurtarmak için paket üzerine paket açarken
bir taraftan da ülkeye 1 milyar Euro’luk silah sattığı
ortaya çıktı. AB’nin açıkladığı rakamlara göre, ilk sırada açık ara Fransa var. -DIŞ HABERLER 11
Ifo Başkanı Prof. Dr. Hans-Werner Sinn, sanal ödeme sistemi ‘TARGET 2’nin AB’nin mali
yapısının altında her an patlamaya hazır saatli bir bomba gibi işlediğini ileri sürüyor.
’
e
d
in
t
e
f
a
r
a
z
e
v
t
e
‘Kadının gücü nezak
HİLAL AKDENİZ FRANKFURT
w York’lu
dınlar Günü. Geçmişi Ne
Bugün 8 Mart Dünya Ka
ğru bürin zengin semtlerine do
kadın tekstil işçilerinin şeh
en Dünya Kaiği 8 Mart 1857’ye kadar gid
yük bir yürüyüş düzenled
sahiplenilse de
farklı kesimler tarafından
dınlar Günü, süreç içinde
özel gün dolabenisenmiş durumda. Bu
şimdilerde geniş kitlelerce
rında örnek
nla
ala
a’da toplumun farklı
yısıyla Türkiye’de ve Avrup
-
Zaman Abone ve Daðýtým Merkezi:
i 069-300 34 130 pbx
b
e ettiğini sorn ve kadın olmanın ne ifad
olmuş hanımlara bugünü
raşlı şu çarcı
Ma
alan gazeteci yazar Sema
duk. Bunlar arasında yer
hep hakları
ara
ınl
ar günü vesilesi ile kad
tespitte bulundu: “Kadınl
dının gücü
Ka
ir.
lid
em
vazifelerimiz ön
ce
ön
n
rda
kla
Ha
r.
ıyo
atıl
hatırl
i yaratılışındaki
rda değil, Allah’ın verdiğ
kla
ha
ek
ilec
ver
an
ard
dış
lendirebilmesinlumu yetiştirme ve yön
iletişim yeteneğinde, top
-GÜNDEM 02
etinde ve zarafetindedir.”
dedir. Kadının gücü nezak
Fransa
seçimlerinin
temel gündemi
Müslümanlar
EMRE DEMİR PARİS
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aşırı sağcıların oyuna göz diken Nicolas Sarkozy,
yine ‘İslam’ ve ‘göç’ kartlarını
oynayacağını gösterdi. Aşırı sağın temsilcisi Milli Cephe lideri Marine Le Pen’in “Fransızlar helal et yemek zorunda bırakılıyor” sözleriyle başlattığı ‘helal ve koşer et’ tartışmasına Sarkozy de katıldı. “Bugün Fransızların en temel endişesi helal
et sorunudur.” diyen Sarkozy,
Fransızların ‘helal olmayan et’
yeme hakkına sahip olduğunu
söyledi. Yapılan bir ankette seçmenin yüzde 56’sının Le Pen’in
‘helal et’ çıkışına destek vermesinin, Sarkozy’nin tavrında etkili olduğu belirtiliyor. Seçim kampanyasına damga vuran ‘helal
et’ tartışması, 16 Şubat’ta Marine Le Pen’in İslami usullere göre
et kesimini “zalimlik” olara niteleyerek, Paris’te kesilen bütün
etlerin helal olduğunu iddia etmesiyle başladı. Sarkozy, bir
gün sonra Le Pen’in iddialarını
yalanlayarak, Fransa’da kesilen
etlerin sadece yüzde 2,5’lük bölümünün Müslüman ve Yahudi inanışlarına göre kesildiğini
söyledi. -DIŞ HABERLER 11
-
ZAMAN, Sprendlinger Land Str.107, 63069 Offenbach
07
ZKZ -E 9214, PvSt
10
Esed rejimini destekleyen
İran, yanlış yapıyor
02 GÜNDEM
8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN
EKİN DELİGÖZ (YEŞİLLER FEDERAL MECLİS GRUP BAŞKANVEKİLİ)
Yeşiller Partisi’nin Federal Meclis Grup Başkanvekili olarak çalışmalarımın merkezinde kadın ve aile politikaları yer alıyor. Bunun
doğal sonucu olarak dünyanın dört bir yanında yaşayan kadınların
gelir eşitsizliğinden tutun aile içi şiddete kadar hemen hemen her
alanda istismara maruz kaldıklarına dair sürekli bilgi alıyorum, ki bu
beni bir siyasetçi olmanın ötesinde bir kadın ve anne olarak derinden üzüyor. Bir insan sadece kadın olduğu için ekstra sorunlarla boğuşmak zorunda kalıyorsa, o zaman hak ettiği mutluluğu birileri tarafından gasp ediliyor demektir.
Böylesi bir durumda bir de anneleri düşünelim: Anneler çocuklarını sağlıklı yetirştirebilirler mi? İmkansız olmayabilir, ama zor! Unutmamalıyız ki, kadın haklarının
esas alınmadığı toplumlarda gerçek anlamda ilerleme olmaz! Bu nedenle başta kadınlar olmak üzere dünyayı çocuklardan ödünç aldığını düşünen tüm insanların kadın hakları için aktif olması yarınların daha aydınlık olacağının en önemli işareti olur.
Bugün dünya kadınlar günü dolayısıyla gazeteler, internet siteleri ve televizyonlar, bunlar gibi onlarca
fotoğraf yayınlayacak. Fotoğraflar dünyanın
farklı yerlerinden çekilmiş olsa
da ortak bir durumu resmediyor
aslında: Kadın olmanın tarlada
da olsa, ofiste de
olsa evde de olsa
büyük sorumlulukları beraberinde getiriyor
olması.
MAHİNUR ÖZDEMİR (BELÇİKA MİLLETVEKİLİ)
Bir güne sığdırılmayacak kadar sorunlarımız, bir yıla sığdırılmayacak kadar da emeğimiz ve katkımız bulunduğunun farkındayız. Geçtiğimiz yıldan bu yana, dünyanın dört bir yanında
yine pek çok kadının acısını, feryadını, gözyaşını dindiremedik.
Yarınki günlerde, kadınlarımızın herzamankinden daha güçlü,
daha kuvvetli, daha azimli olması için bizlere, eşlerimize, yakınlarımıza büyük sorumlulukların düştüğünün idrakindeyiz. İnanıyorum ki, kadınların, eğitimiyle, nezaketiyle, letafetiyle ve zarafetiyle kuşatılmış bir dünya,
çocuklarımız ve insanlık için daha barışçıl ve daha yaşanabilir olacaktır. Mutlulukla, barışla, huzurla kutlayacağımız kadınlar Günü dileklerimle...
ÜLKÜ ÖZEL AKAGÜNDÜZ (GAZETECİ YAZAR)
‘Kadının gücü şefkatinde’
Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Avrupa ve Türkiye’de başarılı olmuş kadınlara bu özel günün kendileri
için ne ifade ettiğini sorduk. Ortak görüş, dünyanın dört bir yanında kadınların büyük sorunlar
yaşamaya devam ettiği yönünde. Ancak bir an önce mazlum hissinden kurtulup sağlam durmak gerektiği konusunda da hemfikirler. Zira şefkat ve zarafet gibi çok büyük bir güce sahipler.
HİLAL AKDENİZ FRANKFURT
Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Eğitim sorunlarından, şiddete, eşitsizlikten, modern dünyanın dayatmalarına kadar çeşitli sıkıntıların merkezinde yer alan kadınların günü.
Tarihi, New York’lu kadın tekstil işçilerinin şehrin zengin semtlerine doğru büyük bir yürüyüş düzenlediği 8 Mart 1857’ye kadar
gidiyor. Ve nihayetinde Birleşmiş Mlletler tarafından 1975’te resmi olarak Dünya Emekçiler Günü ilan ediliyor. Ortaya çıkış sü-
-
reci itibariyle her ne kadar sosyalist ve feminist akımların ön ayak
olduğu bir girişim olsa da şimdilerde geniş kitlelerce benisenmiş durumda. Her kesim kendi usulünce kutluyor bugünü. Biz
de hem kadın olmaktan kaynaklanan sorunlara bir kez daha ışık
tutmak için hem de kadın okurlarımıza bu güne özel bir armağan olur düşüncesiyle Türkiye’de ve Avrupa’da toplumun farklı
alanlarında örnek olmuş hanımlara bu özel günü ve kadın olmanın kendileri için ne ifade ettiğini sorduk.
Kadın olmak, erkek olmaktan daha mı zor bu dünyada? Kimi zaman ‘evet’ diyecek oluyorum; ama… Hepsi o kadar işte, dünya hem
erkekler, hem kadınlar, hem çocuklar için meşakkatlerle ve o meşakkatlerin ardından gelen sevinçlerle dolu… Anne olmaktaki kıvanç, sevilen, seven bir erkeğe eş olabilmekteki letafet, Allah’ın biz
kadınlara ikram ettiği bütün o incelikler; şefkat, hassasiyet, merhamet, zarafet… Kadın olmak değil mesele, insan olabilmek aslında, insan gibi insan
olabilmek… Bunları söylerken zorlukların üstünü örtüyorum, cinsiyet ayrımcılığını görmezden geliyorum zannedilmesin, 16 yıldır gazetecilik yapan bir kadın olarak
elbette farkındayım, erkeklerin zihni bizim pek de hoşumuza gitmeyecek kadın imgeleriyle örülü… Ancak geldiğim noktada rahatlıkla söyleyebilirim ki, başkalarının
gözündeki imajımızla uğraşmak beyhude, biz kendi yolumuza bakalım, sağlam duralım, doğruluğuna inandığımız işlerle uğraşalım ve lütfen, ‘zavallılık’ hissinden bir
an önce kurtulalım. Bir kadının en büyük düşmanı budur bence; kendine acımak…
SEMA MARAŞLI (GAZETECİ YAZAR)
Kadınlar günü vesilesi ile kadınlara hep hakları hatırlatılıyor.
Haklardan önce vazifelerimiz önemlidir. Kadının gücü dışardan verilecek haklarda değil, Allah’ın verdiği yaratılışındaki iletişim yeteneğinde, toplumu yetiştirme ve yönlendirebilmesindedir. Kadının gücü nezaketinde ve zarafetindedir. Bütün hanımlara selam ve sevgiler...
Almanya’da nüfusun
yaşlanması ve dolayısıyla iş gücünün
azalması daha
fazla kadının istihdam piyasasında
yer alması sonucunu doğuruyor.
Nüfustaki dönüşüm kadınların
iş bulma şansını artırdı
-
Almanya’nın demografik yapısındaki dönüşümün kadın çalışanların iş bulma şansını artırdığı bildirildi. Federal İş Ajansı’ndan (BA)
Başkanı Heinrich Alt yaptığı açıklamada, “Nüfusumuz yaşlanıyor ve azalıyor. İş imkanları yerinde durmasına rağmen, iş gücü azalıyor.” diye konuştu. Alt açıklamasının devamında şu ana kadar istihdam piyasasında bir dengesizliğin hakim
olduğuna dikkat çekerek, kadın çalışanların sıklıkla yarı zamanlı işlerde çalışmak zorunda kaldığını, idari pozisyonlarda daha az yer aldığını
ve gelirlerinin daha düşük olduğunu dile getirdi.
Alt, bu sorunu aşmak için çocuklara sağlanan bakım imkanlarının arttırılması ve aile ile iş arasındaki dengeyi sağlayacak şartların oluşturulması gerektiğine dikkat çekti. Şubat ayının işsizlik
rakamlarına göre ise ülke genelinde 1,39 milyon
kadın çalışan işsiz kaldı. İşsiz kalan kadınların
yüzde 60’ının genellikle mesai saatleri çocuklarının anaokulu saatleriyle uyumsuz olan perakende, sağlık, hasta bakıcılığı, otelcilik ve gastronomi
sektörlerinde çalıştığı belirlendi. NÜRNBERG ZAMAN
101 yıla rağmen iş dünyasında
kadın-erkek eşitliği hala sağlanamadı
-
Federal Uyum Bakanı ve Hristiyan Demokrat Partisi (CDU) Kadın Kolları
Başkanı Maria Böhmer ise kadın-erkek
eşitliğinin hala sağlanamamasından yakındı. Uluslararası Kadınlar gününün
101 yıldır kutlandığını, ancak kadınların ve erkeklerin toplumda ve iş dünyasında eşitliklerinin hala sağlanamadığını
vurgulayan Böhmer, “Kadın ve erkekler
arasındaki yüzde 23’lük maaş farkı, kadınlar için emeklilik boşluğu olarak devam ediyor.
Bu eksiklikler yalnızca yaşlılık güvencesiyle kalmı-
yor” diye konuştu. Yaşlı annelerin eskiden daha
az çalıştıklarını hatırlatan Böhmer, meslek
ve ailenin bağdaştırılabilmesi için bir çerçevenin bu yıllarda eksik olduğunu söyledi ve “Eskiden kanunen bir kindergarten,
veli parası, anneler için geri dönme garantisi ile birlikte üç yıllık bir eğitim süresi ve
tüm gün okul güvencesi yoktu. Bu durumda anneler, çocuklarını yetiştirmek için,
uzun süreliğine mesleklerine ara veriyorlardı. Hayat katkısı yalnızca iş değildir. Çocuk eğitimi de bu hayat katkısına dahildir” dedi.
SAYFA TASARIM: MUHARREM ÇELEBİ
03 GÜNDEM
8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN
Alevilik seçmeli ders olacak
08 MART 1433 R.ÂHİR 15
Türkiye'nin günlerdir tartıştığı 4+4+4, 12 yıllık kesintili eğitim sisteminin detayları netleşiyor. Yeni sisteme göre
din dersi yalnızca Sünnilere yönelik olmayacak. Müfredata Süryaniler, Hıristiyanlar ve Museviler için seçmeli
dersler ile Alevilerin yoğun yaşadıkları bölgelerde Aleviliği anlatan seçmeli dersler koyulacak.
İSA YAZAR ANKARA
Meclis Milli Eğitim Komisyonu'nda görüşmeleri süren 12 yıllık eğitimle, müfredatta önemli değişiklikler olacak. İlköğretim ikinci kademesinde seçmeli dersler olacak.
Seçmeli dersleri, MEB Talim ve Terbiye Kurulu belirleyecek. Kurul, seçmeli
dersler listesi hazırlayacak. Ortaokulda Kur'an-ı Kerim ve Arapça dersleri seçmeli olarak sunulacak. Dini eğitim, mevcut uygulamadan farklılık
gösterecek. Din dersi yalnızca Sünnilere yönelik olmayacak. Aleviler, Süryaniler, Hıristiyanlar ve Museviler için
de seçmeli dersler getirilecek. Özelikle zorunlu din dersine karşı çıkan Aleviler için, yoğun yaşadıkları bölgelerde Aleviliği anlatan seçmeli dersler
müfredata konacak. Ayrıca spora yeteneği olan öğrencilere beden eğitimi
dersinin yanı sıra spor saatleri seçmeli
ders olarak sunulacak. Müzikle ilgilenen öğrenciler piyano, keman, solistlik gibi seçmeli dersler alacak. Yabancı
dil alanında seçmeli dersler de konulacak. Mevcut ilköğretim müfredatı ile
ilköğretim birinci kademe müfredatı
aynı olacak. Dersler değişmeyecek. Bu
kademede seçmeli ders veya bir mesleğe yönelik yönlendirme olmayacak.
Alevi nüfusun yoğun olduğu yerlerde Alevi öğretisini anlatan seçmeli dersler konulacağını söyleyen Alt
Komisyon Başkanı ve AK Parti Kocaeli Milletvekili Fikri Işık, “Alevi nüfusun yoğun olduğu yerlerde, örneğin
Hacı Bektaş-ı Veli ilçesinde öğrencile-
-
12 yıllık eğitimin
TBMM Milli Eğitim
Komisyonu'ndaki
görüşmeleri sürerken CHP'nin geciktirme taktiği nedeniyle bir
hayli zor ilerleme
sağlanıyor. Komisyon iki gündür gece 03.00'e
kadar çalışmasına rağmen ilk
iki madde kabul
edildi.
FOTOĞRAF: AA,
MEHMET KAMAN
ÞEHÝRLER
ÝMSAK
GÜNEÞ
ÖÐLE
ÝKÝNDÝ
AKÞAM
YATSI
BERLÝN
4 38
6 32
12 24
15 21
18 04
19 24
DORTMUND
5 03
6 55
12 48
15 46
18 29
19 49
DUISBURG
5 06
6 58
12 51
15 49
18 32
19 52
DÜSSELDORF
5 07
6 57
12 51
15 49
18 32
19 52
ESSEN
5 05
6 57
12 50
15 48
18 31
19 51
FRANKFURT
5 01
6 49
12 43
15 43
18 25
19 45
HAMBURG
4 49
6 46
12 38
15 32
18 17
19 37
HANNOVER
4 53
6 47
12 39
15 35
18 19
19 39
KARLSRUHE
5 04
6 49
12 44
15 46
18 27
19 47
KASSEL
4 56
6 47
12 40
15 38
18 21
19 41
KIEL
4 48
6 47
12 37
15 30
18 16
19 36
KÖLN
5 07
6 57
12 50
15 49
18 31
19 51
MAÝNZ
5 03
6 51
12 45
15 45
18 27
19 47
MANNHEIM
5 03
6 49
12 44
15 45
18 26
19 46
MÜNÝH
4 52
6 36
12 32
15 35
18 15
19 35
NÜRNBERG
4 53
6 39
12 34
15 35
18 16
19 36
SIEGEN
5 02
6 52
12 46
15 45
18 27
19 47
S.GMUND
4 59
6 44
12 39
15 41
18 21
19 41
STUTTGART
5 01
6 46
12 41
15 43
18 24
19 44
ULM
AACHEN
4 58
5 10
6 43
7 00
12 38
12 53
15 41
15 53
18 21
18 35
19 41
19 55
AUGSBURG
4 55
6 39
12 34
15 37
18 17
19 37
BIELEFELD
4 58
6 51
12 44
15 41
18 24
19 44
BOCHUM
5 04
6 56
12 49
15 47
18 30
19 50
BOBLINGEN
5 02
6 47
12 42
15 44
18 25
19 45
BREMEN
4 55
6 51
12 43
15 38
18 22
19 42
FREIBURG
5 08
6 51
12 46
15 50
18 30
19 50
GELSENKIRSCHEN
5 05
6 56
12 49
15 47
18 30
19 50
HAMM
5 02
6 54
12 47
15 44
18 27
19 47
LUDWIGSBURG
5 01
6 46
12 41
15 43
18 24
19 44
Diyanet, 6 bin kadın
Kur'an öğreticisi atadı
re Sünni dayatması olmamalı. Bu öğrencilere Alevi öğretisini anlatalım.
Anayasa'da zorunlu din dersine karşılık bunun seçmeli olarak her öğrencinin kendi kökenine, tercihine uygun
olarak düzenlenmesi taraftarıyım."
diye konuştu. Komisyon, iki gündür
gece 03.00'e kadar çalışıyor.
12 yıllık eğitimin TBMM Milli Eğitim Komisyonu'ndaki görüşmeleri sürerken CHP'nin geciktirme taktiği ne-
deniyle bir hayli zor ilerleme sağlanıyor. Komisyon iki gündür gece 03.00'e
kadar çalışmasına rağmen ilk iki madde kabul edildi. İlk gün CHP milletvekili Engin Özkoç'un 12 saat konuşmasının ardından önceki gün de CHP
Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, 2,5 saat konuştu. Komisyonun
dünkü toplantısında ise CHP'li vekiller 8 yıllık kesintisiz eğitimi savundu.
AK Parti Ardahan Milletvekili Or-
han Atalay ise 28 Şubat sürecinde
imam hatipli öğrencilerin önünün kesildiği gerçeğinin unutulmaması gerektiğini söyledi. Atalay, "Kimse çocuğunu bu okullara imam olsun diye
göndermedi. Hatta imam hatiplerde
okuyan öğrencilerin yüzde onluk dilimi imam olmuştur. İmam hatiplerin meslek okulları olduğu savı doğru değildir. Realite ile de örtüşmüyor."
dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı 6 bin 932 Kur'an kursu öğretmeninin atamasını yaptı. Başkan Yardımcısı Prof.
Dr. M. Emin Özafşar başkanlığındaki komisyon tarafından bilgisayar ortamında gerçekleştirildi. Yerleştirmesi yapılan 6 bin 932 kişinin 561'i erkek, 6 bin 371'i kadın
adaylardan oluştu. Diyanet İşler Başkanlığı'ndan yapılan
yazılı açıklamada, adayların yerleştirme işlemlerinin, Başkanlıkça verilen yeterlik belgesi puanı ile 14-15 Ocak tarihlerinde yapılan mesleki yeterlik sınavından alınan başarı puanı esas alınarak tercih sırasına göre gerçekleştirildiği vurgulandı. İlahiyat fakültesi mezunlarına öncelik
verilen atama sonuçlarına göre, ilahiyat fakültesi mezunu 271, ilahiyat ön lisans ve diğer lisans mezunu 106, ilahiyat ön lisans mezunu 3 bin 542, imam hatip lisesi mezunu ve diğer lisans mezunu 139, imam hatip lisesi mezunu ve diğer ön lisans mezunu 136 ve imam hatip lisesi mezunu 2 bin 738 olmak üzere toplam 6 bin 932 kişinin yerleştirme işlemleri gerçekleştirildi. ANKARA CİHAN
SAYFA TASARIM: MUHARREM ÇELEBİ
AĞLATAN DİZİLER
Unitymedia’nın DigitalTV TÜRKEI BASIS paketiyle artık evinizde!
1
€
5
9
,
ece 6
Ayda sad ye kadar
2’
2
31.03.201
z
i
s
t
e
r
c
1 ay ü
Fatmagül’ün Suçu Ne?
Her Perşembe, saat 19:10’da, Euro D’de
DigitalTV TÜRKEI BASIS ile izleyeceğiniz diğer kanallar:
ve daha bir çok kanal
Ayrıntılı bilgi ve siparişleriniz için:
01805 / 67 84 203 veya www.unitymedia.de/türkei
1 Bu tekliften faydalanmak için Unitymedia şirketi üzerinden dijital kablolu televizyon bağlantınız (Digitaler Kabelanschluss) ve dijital alıcınızın olması gerekir. Analog kablo bağlantınıza (Analoger Kabelanschluss) ek olarak, aylık maksimum 2,- € karşılığında dijital kablo bağlantısına sahip olabilirsiniz. (Genellikle bu ücret kiranızın yan giderleri içinde yer alır,
bu olmadığında örneğin aylık 17,90 € ve bir defaya mahsus 39,90 € kurulum ücreti ile tek kişilik kullanım kontratı yapılır.) Dijital alıcı aylık maksimum 1,90 € karşılığında kullanımınıza sunulur. Bunun için bir defaya mahsus 19,90 €’luk aktivasyon bedeli ve 5,90 €’luk gönderi ücreti ödenir. Asgari sözleşme süresi en az 12 aydır. Online fatura ücrete dahildir.
Daha ayrıntılı bilgi için www.unitymedia.de
2 31.03.2012’ye kadar telefonla verilen siparişlerde ilk ay için ücret alınmayacaktır.
3 Alman sabit telefon hatlarından dakikası 14 Cent, cep telefon hattından dakikası en fazla 42 Cent.
ZamanAZ_354x260TR.indd 1
05.03.12 17:44
04 GÜNDEM
8 MART 2012 PERÞEMBE ZAMAN
Bankalar müþterilerini
hala riskler hakkýnda
doðru bilgilendirmiyor
Almanya'da bankalarýn üst üste yaþanan kriz-
1lere raðmen hala müþterilerini muhtemel
risklere karþý yeterince bilgilendirmediði ve bankalarýn yatýrým danýþmanlarýnýn iþlerini düzgün yapmadýðý ortaya çýktý. Aslýnda 2008 yýlýnda Lehman Brother'ýn finans skandalýyla sonuçlanan iflasýnýn ardýndan federal hükümet banka müþterilerinin daha iyi
korunmasý için gerekli tedbirleri almayý planlýyordu.
Buna göre 2010 yýlýndan itibaren bankalarýn müþterilerini yapacaklarý yatýrýmýn içerdiði olasý bütün tehlikeleri gösterecek þekilde bilgilendirmesi, yanlýþ kararlar vermekten korumasý ve bu doðrultuda verilen
bütün danýþmanlýk hizmetinin protokolünü hazýrlamasý gerekiyordu. Hatta geçen yýlýn temmuz ayýndan bu yana bankalar ve tasarruf kasalarý tasarruf
sahiplerine bu protokolleri vermekle yükümlü tutuluyor ve bu protokollerde danýþmanlýk hizmeti verilen yatýrýmlarýn maliyeti ve taþýdýðý riskler hakkýnda
verilen bilgilerin yer almasý gerekiyor.
Ancak birçok bankanýn bu uygulamayý ya dikkate
almadýðý ya da baþtan savma þekilde yerine getirdiði
tespit edildi. Federal Tüketiciyi Koruma Merkezleri
Birliði (VZBV) tarafýndan yapýlan araþtýrmalarda çeþitli bankalarýn þubelerine 50 test müþterisi gönderilerek danýþmanlýk hizmeti almalarý saðlandý. Yapýlan
araþtýrmanýn objektif kalmasý için her test müþterisi
gittiði bankanýn danýþmanýna ayný yatýrým hedeflerini ve taleplerini anlattý. Fakat araþtýrmalarýn sonunda
yatýrým yapmak isteyen müþterilerin hala öngörüldüðü þekilde bilgilendirilmediði belirlendi. Oluþturulan
protokollere göre hiçbir test müþterisi gerekli bilgileri
mevzuatýn belirlediði þekilde almazken, banka þubelerinin yüzde 20'sinin de müþteriler talep ettiði halde
danýþmanlýk hizmetinin sonunda sunmak zorunda
olduklarý protokolü vermeyi reddettiði saptandý.
VZBV'nin araþtýrmasýnda yatýrým danýþmanlarýnýn
yüzde 55'inin müþterilerin gelir ya da giderlerini yanlýþ kaydettiði ya da tamamen ihmal ettiði görüldü.
Test müþterilerinden sadece birinin mal varlýðý ve
borçlarý tam tespit edilirken, diðerlerinde hatalý ya da
eksik bilgi alýndý. Müþterilerin yüzde 90'ýnýn hisse senetlerinin mal beyanýnda dikkate alýnmadýðý ya da
ayrýca dikkat çekilmeden protokole iþlendiði belirlendi. Bu arada hiçbir banka test müþterilerinin almaya hazýr olduðu riskleri danýþma protokolüne iþlemezken, risk deðerlendirmelerini de herhangi bir veri deðeri taþýmayan keyfi sorularla yapmayý tercih etti. Diðer yandan bankalarýn yüzde 71'inin tavsiye ettiði ürünlerin yol açacaðý masraflarý ne yüzde olarak
ne de Euro cinsinden vermediði tespit edildi. Tüketiciyi koruma uzmanlarý danýþmanlýk hizmeti protokollerinde görülen bu eksiklerin hayati öneme sahip
olduðunu belirtiyor. Çünkü bu protokoller hatalý danýþmanlýk hizmeti alan müþterilerin muhtemel bir
hukuki süreçte eksik ya da hatalý hizmet aldýðýný kanýtlayabilmesinin tek yolu. Ayný þekilde bankalarýn
da kendileri hakkýnda gündeme gelebilecek suçlamalarda verdikleri hizmeti savunabilmesinin yolu bu
protokollerden geçiyor. BERLÝN ZAMAN
Yeþiller Eþbaþkaný
Özdemir, Türk seçmenlerden 11 Mart
2012 tarihinde
yapýlacak olan
Frankfurt
Büyükþehir
Belediye Baþkanlýðý seçiminde Yeþillerin
adayý Rosemarie Heilig’e destek istedi.
Özdemir Frankfurt adayý için Türk
seçmenlerden destek bekliyor
Yeþiller Partisi Eþ Baþkaný Cem
Özdemir, partisinin Frankfurt
Büyükþehir Belediye Baþkan
adayý Rosemarie Heilig’e seçimlerde destek olmak için
Frankfurt’a geldi. Bazý Türk
derneklerini ve esnaflarýný
ziyaret eden Özdemir,
aðýrlýklý olarak eðitim
konusuna deðindi.
HÝRANUR KARADOÐAN,
ZAHÝDE OKUN FRANKFURT
Hafta sonu Frankfurt Büyükþehir
Belediye seçimleri öncesi Yeþillerin adayý Rosemarie Heilig’i desteklemek üzere þehre gelen Yeþiller Eþ Baþkaný Cem Özdemir, Frankfurt’ta da
Stuttgart ve Freiburg’da ki gibi baþarýlara ulaþabilmeyi ümit ettiklerini, bu
konu da ise vatandaþlarýn desteklerini
beklediklerini söyledi. Beraberinde
aday Heilig ile Kültür ve Eðitim Derneði’ni (KUBI) ziyaret eden Özdemir,
kendi çabalarýyla çalýþarak bu konuma
geldiðine deðindi. Yeþiller Eþ baþkaný
bu tür hayat hikayelerinin Almanya da
çoðalmasý gerektiðini vurgulayarak,
þunlarý söyledi: “Göçmenlerin sadece
göçmenler için çalýþmamasý lazým. Be-
1
Halle kentindeki
Bandidolar’a baskýn
Leipzig yakýnlarýndaki Halle kentinde polis
1ekipleri tarafýndan rockçý kulüp Bandidolar'a
baskýn düzenlendi. Önceki gün yapýlan baskýnda
þehrin en iþlek caddesi trafiðe kapatýldý. 30 kadar
özel komandonun katýldýðý baskýnda Bandidolar'ýn
iþlettiði eðlence yeri güvenlik kordonuna alýndý. Ardýndan içeride arama yapan ekipler, býçak, çelik yelek ve diðer bazý ateþli silahlara el koydu. Kulüpte
bulunanlarýn da gözaltýna alýndýðý bildirildi. Karlstedt polisi kendilerine gelen bir þantaj ihbarý nedeniyle harekete geçtiklerini duyurdu. Ýhbarda 23 yaþýndaki bir þüphelinin arandýðý belirtildi. Polis sözcüsü el konulan malzemelerin inceleneceði ardýndan da konuyla ilgili savcýlýða rapor sunulacaðýný
kaydetti. Þüpheliler hakkýnda da adam yaralama,
þantaj, haraç toplama gibi suçlardan soruþturma
baþlatýlmasý bekleniyor. HALLE ZAMAN
Saldýrýya uðrayan polis
memurlarýnýn sayýsý arttý
Almanya'da emniyet teþkilatýnda çalýþan polis
1memurlarýnýn yaptýðý iþin her geçen gün daha
tehlikeli hale gelmeye baþladýðý bildirildi. Sadece
Federal Polis Teþkilatý'nda görevli olan 41 bin memurun uðradýðý saldýrýlarýn dahi son beþ yýlda ikiye
katlandýðý belirlendi. Bild gazetesinin Federal Ýçiþleri Bakanlýðý'nýn hazýrladýðý “gizli” rapora dayandýrarak verdiði habere göre geçen yýl gerçekleþtirilen
saldýrýlarýn sayýsý önceki yýla kýyasla yüzde 21,4'lük
artýþla 2 bin 500'e ulaþtý. 2011'de aðýr yaralanmayla
sonuçlanan saldýrýlarýn sayýsý ise yüzde 23,9 oranýnda artarak 540 vakaya yükseldi. Saldýrýya uðrayan
her beþ polis memurundan birinin görevini yapamaz hale geldiði kaydedildi. Bu arada Bild gazetesi
haberinde polis memurlarýna saldýran her dört kiþiden birinin yabancý olduðuna bilhassa dikkat çekti.
Saldýrýlarýn en çok gerçekleþtiði yerlerin baþýnda ise
tren garlarý, havalimanlarý, mayýs gösterileri, futbol
stadyumlarý ve Castor nakliyesi karþýtý eylemlerin
geldiði ifade edildi. Saldýrýlarýn tekmeleme ve yumruklama baþta olmak üzere tuðla, molotof kokteyli,
býçak ve biber gazý aracýlýðýyla gerçekleþtirildiði tespit edildi. Bu arada 23 polis memuruna da ateþ edildiði öðrenildi. BERLÝN ZAMAN
raber yaþadýklarý Almanya’ya faydalý
olacak þekilde yollarýna devam etmelerinin gerekiyor. Ayrým olmaksýzýn, herkese ayný þanslarýn verilmesi lazým.”
Frankfurt Büyükþehir Belediye Baþkan
adayý Rosemarie Heilig; eðitim ve kültür dernekleriyle siyasetçilerin birlikte
çalýþýp el ele eðitimde baþarýya ulaþabileceklerini ifade etti. Frankfurt Belediyesi bütçesinden eðitime ayrýlan payýn
kýsýldýðý sorusu üzerine, eðitim için ayrýlan bütçenin sonuna kadar gerekli
olan yerlerde kullanýlacaðýný dile getirdi. Bu alanda harcamalarýnýn kýsýtlanmayacaðý eðer gerekirse ruhsat vergisinin yükseltilebileceðini vurguladý. Yeþillerin baþkan adayý kendisinin de iþçi
bir ailenin çocuðu olduðunu ve özellikle kýz olduðu için göçmenlerin ne gibi
zorluklar yaþadýðýný bildiðini belirtti. Bu
Kendi kültürünün
korunmasý isteðiyle
topluma uyum saðlanmasý
bence bir tezatlýk
oluþturmuyor
Dilek Kolat, özellikle az eðitimli
göçmen kökenli
gençlere de meslek eðitimi imkaný
sunmak istediðini,
Mart ayý sonunda yeni bir
meslek eðitimi
turuna baþlayacaðýný ve bu
çerçevede ilk
olarak Siemens
þirketini ziyaret
edeceðini
kaydetti.
Berlin Eyaleti Çalýþma, Uyum ve
1Kadýn Bakaný Dilek Kolat, bir
göçmenin kendi kültürünü korumak
istemesinin, ayný zamanda Alman toplumuna uyum saðlamasýna tezatlýk
oluþturmadýðýný söyledi.
Bakan Kolat, dün baþkent Berlin'de,
göreve geliþinin 100. günü vesilesiyle
Türk ve Alman gazeteciler için düzenlediði basýn toplantýsýnda, Almanya
Ýçiþleri Bakanlýðý tarafýndan ülkede yaþayan Müslüman gençler ile ilgili olarak yapýlan araþtýrmayý da eleþtirdi.
Araþtýrmada, kendi kültürünü korumak istediðini söyleyen Müslüman
gençlerin doðrudan uyuma karþý Müs-
lüman olarak gösterildiðini belirten
Kolat, "Kendi kültürünün korunmasý
isteðiyle topluma uyum saðlanmasý
bence bir tezatlýk oluþturmuyor" dedi.
Berlin'de kültürel açýlým konusunda
diðer eyaletlerden çok daha ilerde olduklarýný, göçmen kökenli insanlara
resmi kurumlarda daha fazla yer vermek, ayný zamanda bu insanlarýn farklý
yetenek ve potansiyellerinden faydalanmak istediklerini ifade eden Kolat,
bu nedenle Almanya dýþýndaki ülkelerden alýnan diplomalarýn denkleþtirilmesini saðlamak amacýyla da bir merkez kuracaklarýný kaydetti.
Göçmen kökenli insanlarýn potansi-
yellerinden yeteri kadar faydalanamadýklarýný belirten Kolat, sözkonusu merkezin, bir kiþinin ek eðitim alýp almamasý gerektiði konusunda da karar vereceðini, bunun için Berlin eyaleti çapýnda
bir yasa hazýrlanmasý gerektiðini söyledi.
Berlin eyaletinin göç ve uyum sorumlusu Günter Piening'in 30 Haziran 2012 tarihi itibarýyla görevinden
ayrýlma kararý almýþ olduðunu da belirten Kolat, Piening'in bu kararýna
çok üzüldüðünü, kendisinin göç ve
uyum konularýnda çok önemli çalýþmalar yapmýþ ve kendisiyle her konuda çok iyi bir þekilde çalýþmýþ olduðunu sözlerine ekledi. BERLÝN AA
nedenle her öðrencinin eðitimde eþit
þartlarýnýn olmasý gerektiðini savundu.
Daha sonra Bornheim pazarýnda
Yeþiller Belediye Baþkan adayýný tanýtan
Cem Özdemir vatandaþlarla sohbet
edip broþürlerini daðýttý. Ardýndan
Frankfurt’ta Türk esnaflarýn çoðunlu ile
bilinen Münchener Strasse de dolaþan
Özdemir, Türk kökenli vatandaþlarýnda
özellikle oylarýný kullanmalarýný istedi.
Herrmann Neonazi
kurbanlarýnýn
ailelerinden
özür diledi
Almanya’da 2000 ila 2006 yýllarý
1arasýndan sekiz Türk biri Yunan
dokuz göçmen kökenli esnafý öldüren
Neonazi cinayetleri konusunda Bavyera
içiþleri Bakaný Joachim Herrmann (CSU),
kurbanlarýn ailelerinden özür diledi. Bavyera Eyalet Meclisinin Ýç Güvenlik Komisyonuna açýklama yapan Herrmann,
Bavyera’da öldürülen beþ esnafýn aile
fertlerinden cinayetlerin
ardýndan polisin þüphelenmesinden dolayý üzgün olduðunu ifade etti.
Cinayetlerin ardýndan
Nürnberg kentinde özel
cinayet masasý kurulmuþ, ancak polisler 4
Kasým 2011 tarihinde
Neonazi cinayetlerinin
JOACHIM HERRMANN tesadüfen ortaya çýktýðý
ana kadar hiç bir bulguya ulaþamýþtý. Cinayetler hakkýnda Bavyera’da bilgi sahibi olan yada bu saldýrýlara karýþanlar olup olmadýðýný bilmediklerini sözlerine ekleyen Herrmann, yeni
saldýrlarýn olacaðýna dair ipucu da olmadýðýný kaydetti. Herrmann ayrýca, konu
hakýnda Bavyera güvenlik birimlerinin
çalýþmalarýnýn yerinde olduðunu savundu. BAYRAM AYDIN MÜNÝH
05 GÜNDEM
8 MART 2012 PERÞEMBE ZAMAN
Uyarý grevleri çalýþanlarýn iþe geç
kalmasýnda mazeret sayýlmýyor
Almanya'da ülke genelinde kamu çalýþanlarýnýn ülke genelinde birbiri ardýna her gün baþka bir eyalette uyarý grevi gerçekleþtirmesi toplu taþýma araçlarýný
felç etti. Fakat uzmanlar bu nedenle iþe geç kalmanýn ya da gidememenin iþ hukukuna göre mazeret sayýlmadýðý uyarýsýnda bulundu.
Bunun tek istisnasýný ise anaokulundaki uyarý grevleri nedeniyle çocuðunu býrakacak yer bulamadýðý için iþe gidememek oluþturuyor.
BERLÝN ZAMAN
Almanya'da bir yandan
toplu sözleþme görüþmeleri sürerken diðer yandan
da otobüs, tramvay ve metro
gibi toplu taþýma araçlarýnda
ve anaokullarýnda görevli kamu çalýþanlarý uyarý grevleri
gerçekleþtiriyor. Ancak iþ hukuku uzmanlarý toplu taþýma
araçlarýndaki grevler nedeniyle iþ gidememenin ya da
geç kalmanýn hukuken mazeret sayýlmadýðý uyarýsýnda bulundu. Berlinli iþ hukuku uzmaný Hans-Georg Meier, tüketicilerin uyarý grevleri nedeniyle pek çok alanda kýsýtlandýðýný belirterek, “Ancak
bu durum yine de iþe geç kalmaya gerekçe oluþturmuyor.
Sabah kalkma saati geldiðinde 'nasýl olsa grev var' diye
düþünenler yanýlýyor.” þeklinde konuþtu. Uyarý grevlerinin
medya aracýlýðýyla önceden
duyurulduðunu hatýrlatan
Meier bu nedenle çalýþanlarýn
vaktinde iþyerinde olabilmek
için gerekli tedbirleri almasý
gerektiðini belirtti. Ýþverenlerin grev nedeniyle bile olsa
iþe geç kalan çalýþanlarýn maaþýndan gecikme süresini
kesme hakký olduðunu ifade
eden Berlinli uzman, iþin uyarý mektubuna kadar varabileceðine iþaret etti. “Her ne kadar çoðu iþveren grev dö-
1
nemlerinde geç kalýnmasýný
görmezden gelse de çalýþanlarýn buna güvenerek tedbiri
elden býrakmamasý lazým.”
diyen Hans-Georg Meier bir
gün önceden grevden haberdar olan çalýþanlara ertesi gün
için akþamdan alternatif bulmalarýný tavsiye etti.
Bu arada kamu anaokullarýndaki uyarý grevleri nedeniyle çocuðunu býrakacak
yer bulamayan çalýþanlarýn
ise ulaþým araçlarýndaki
grevlerin aksine evde kalma
hakký olduðunu belirten iþ
hukuku uzmaný Hans-Georg Meier, “Bu grevlerin bir
adým ötesinde bir zorluk sayýlýyor.” diye konuþtu. Ancak çalýþan anne babalarýn
bu durumda da çocuklarýný
emanet edebilecekleri büyükleri, akrabalarý ya da arkadaþlarý gibi alternatifleri
araþtýrmýþ olmasý gerekiyor.
Hatta Meier alternatif olarak çalýþanlara þeflerini arayarak çocuðu iþyerine getirip getiremeyeceklerini sormalarýný tavsiye ediyor. Fakat bunun da mümkün olmamasý halinde çalýþan
ebeveynlere evde kalmaktan baþka çare kalmýyor. Bu
durumda da çalýþanlarýn vakit kaybetmeden iþyerindeki
üstlerini durumdan haberdar etmeleri gerekiyor.
Mahkeme uyarý grevlerine katýlan öðretmeni haksýz buldu
Almanya'da memur sta-
1tüsündeki çalýþanlarýn
grev hakkýnýn olmadýðýna
hükmedildi. Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Yüksek Ýdare
Mahkemesi bir öðretmenin
verdiði hukuki mücadeleyle
gündeme gelen uyarý grevi
hakký ile ilgili temyiz davasýnda memurlarýn bu haktan yararlanamayacaðýna karar verdi. Mahkemenin “3d A
317/11.O” dosya numarasýyla
gördüðü davada 2009 yýlýnda
arka arkaya iki kez iþ býrakma
eylemi yapan memur kadro-
Ziyaretin sonunda
baþkan Feramus
Yeter belediye
baþkaný Paul
Larue’ye üzerinde Düren
camiinin
resmi bulunan
bir tabak
hediye etti.
‘Sizin için her zaman vaktim var’
Feramus Yeter baþkanlýDüren DÝTÝB
Merkez Camii yeni yönetimi ilk
resmi ziyaretini Düren Belediye
Baþkaný Paul Larue’yi yaptý.
Baþkan Feramus Yeter, yeni
yönetim olarak belediyeyle ve
diðer sosyal derneklerle sürekli
irtibatta kalmak istediklerini ve
uyum için ellerinden geleni yapacaklarýný belirtti ve ‘‘ Yapacaðýmýz programlarda sizi de
aramýzda görmekten mutlu
oluruz. Çünkü sizin aramýzda
olmanýz, devletin yanýmýzda
olduðunun en büyük ispatý olacaktýr.’’ þeklinde konuþtu. Belediye baþkaný Paul Larue ise
‘‘Ben bugüne kadar davet ettiðiniz bütün programlara gel-
1ðýndaki
meye çalýþtým. Bundan sonra
da memnuniyetle davetlerinize
icabet etmeye çalýþacaðým.
Hatta önümüzdeki Ramazan
iftarýnýn tarihi de ajandamda
kayýtlý. Belediyemiz olarak elimizden gelen her þeyi yapmaya
hazýrýz. Sizin için hep zamaným
var. Herhangi bir talebiniz olduðunda kapýmýn size açýk olduðunu bilmenizi isterim’’ dedi. Uyuþturucu ve eroine karþý
çalýþmalarýn artýrýlmasý gerektiðini hatýrlatan din görevlisi Neþet Bodur ise Türk ailelerin de
faydalanabilmesi için Türkçe
bilgilendirme kataloglarýnýn yapýlmasýný önerdi. Larue ‘‘ Eroin
ve uyuþturucuya karþý çalýþmalarýmýzý son yýllarda yoðunlaþ-
týrdýk. Tespit ettiðimiz bazý
dükkan ve lokallere baskýn
yaptýrdýk. Yapýlan bu çalýþmalar
sayesinde madde baðýmlýlýðýna
büyük bir darbe vurduk. Lakin
bir anda bu problemi çözebilmemiz mümkün deðil. Çalýþmalarýmýza tüm hýzýyla devam
edeceðiz, fakat eroin ve uyuþturucudan kurtulabilmek için
biraz zamana ihtiyacýmýz var.’’
dedi. Olumlu bir atmosferde
geçen ziyarette Larue misafirlerine kendi elleriyle kahve servisi yaptý. Almanya’nýn sanayi
ve endüstrisinin geliþmesinde
Türk iþçilerin büyük emeðinin
olduðunu belirten Larue, bütün Türklere teþekkür etti.
HASAN DOÐRUL, MUHÝDDÝN CÝNCÝ DÜREN
Almanya’nýn en büyük kesim hanesi
hijyen sorunu yüzünden kapatýldý
Almanya'nýn doðusunda
1bulunan Möckern'deki ül-
kenin en büyük kanatlý hayvan
þirketine baðlý kesim hane hijyen sorunlarý nedeniyle geçici
olarak kapatýldý ve þirkete ceza
kesildi. Wiesenhof grubuna
baðlý olarak faaliyet gösteren
kesim hanede þubat ayý sonunda yapýlan incelemelerde hijyen
kurallarýnýn ihlal edildiði saptandý. Yetkililerin konuyla ilgili
hazýrladýklarý raporun ardýndan
da önceki gün mezbahanýn faaliyeti geçici olarak durduruldu.
Günlük 150 bin kanatlý hayvan
kesimi yapýlan mezbaha da geçen yýl yaz aylarýnda da benzer
sorunlar tespit edilmiþ ve 50 bin
Euro’luk ceza kesilmiþti. Yaklaþýk 400 kiþinin çalýþtýðý kesimhanede günlük kapasitenin
üzerine çýkýlmasý nedeniyle de
þirket 20 bin Euro ceza ödemiþti. Kanatlý hayvanlarýn kesimlerinin yapýldýktan sonra soðuk
hava depolarýnda tutulmasý gerekirken, buralarýn yeterince
soðuk olmadýðý da tespit edildi.
Almanya'nýn en büyük kanatlý
hayvan eti üreten þirketi çalýþan
sayýsýný toplamda 5 bin 200'e
yýllýk gelirini de iki milyar Euro’ya yükseltmeyi hedefliyor.
Almanya'da kiþi baþýna kanatlý
hayvan tüketimi 19,3 kilo olarak hesaplanýyor, yýlda yaklaþýk
1,7 milyon kanatlý hayvanýn kesimi yapýlýyor. Daha önce de
kanatlý hayvan çiftliklerinde bu
hayvanlara antibiyotik ve bazý
zararlý maddelerin verildiði tespit edilmiþ ve bu haberler ülke
genelinde endiþeye yol açmýþtý.
HALLE ZAMAN
sundaki bir öðretmenin durumu ele alýndý. Ýzinsiz þekilde
uyarý grevlerine katýlan memurun iþvereni konumunda
olan eyalet idaresi söz konusu
öðretmene 1500 Euro para cezasý kesmiþti. Düsseldorf Ýdare Mahkemesi ise verilen ce-
zayý 2010 yýlýnýn aralýk ayýnda
gördüðü davada iptal etmiþti.
Ancak bunun üzerine temyize
giden eyalet yönetimi üst
mahkeme tarafýndan temyiz
yolu kapalý, þikayet hakký saklý
kalmak üzere haklý bulundu.
MÜNSTER ZAMAN
Grev KRV’de
hayatý
durdurdu
Nüfus bakýmýndan Almanya’nýn
1en büyük eyaleti olan Kuzey
Ren Vestfalya (KRV) eyaletinde kamu
hizmet sektörünün Verdi Sendikasý
öncülüðünde Çarþamba günü gerçekleþtirdiði uyarý grevi eyalette hayatý
felç etti. Baþta eyaletin en büyük kenti
Köln olmak üzere eyaletteki kentlerde metro, tranvay ve otobüslerin büyük çoðunluðunun kontak kapattýðý
grevle adeta hayat durdu. Köln’de
toplu taþýma tüm gün boyunca durdu,
insanlar iþlerine kendi imkanlarýyla;
kendi araçlarý dýþýnda taksi ile veya
yürüyerek gidip geldi. Kamu sektörü
çalýþanlarýnýn
grevine Köln’deki anaokullarýnýn
yaklaþýk üçte ikisi de iþtirak etti.
Köln’de iþ býrakan kamu hizmet sektörü
mensuplarý
Köln’ün merkezindeki Heumark’ta buluþaDR. DIERCK HIERSCHEL
rak bir gösteri
yaptý. KölnHeumarkt’taki gösteriye binlerce kiþi
katýldý. Burada bir konuþma yaparak
grevle ilgili deðerlendirme yapan Verdi Sendikasý Ekonomi Politikalarý Bölümü’nden Dr. Dierck Hierschel, “Biz
bugün güçlü bir sinyal, bir iþaret veriyoruz. Kamu sektörü çalýþanlarý daha
fazla ücret almayý hak ediyor” dedi.
Uyarýlarda bulunan Hierschel, “Eðer
iþveren bu sinyali görmezden gelirse,
iþ býrakmalar devam edecek” dedi.
Kasalarýn boþ olmasýna da deðinen
Hierschel, boþ kasalarý doldurmanýn
siyasetçilerin görevi olduðunu bildirerek, iþ verenin mantýklý davranmasýný
ve teklif ettikleri toplu görüþmelere
evet demesini umduðunu kaydetti.
ZÝVER ERMÝÞ KÖLN
06 GÜNDEM
8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Kadın Platformu tarafından ‘Öncü Anadolu Kadınları Ödülleri’ Hayme Ana Barış Gönüllüsü Ödülü- Nazire Dedeman Çağatay, Hafize Özal Eğitim Gönüllüsü Ödülü-Ülkü Ulusoy ve Hatice Tosun, Kadıncık Ana Girişim Gönüllüsü Ödülü-Dilek Ataygeldi ve Ceren Kumbasar, Özel Vefa Ödülü-Necla Arslankurt’a verildi.
Fedakar Anadolu kadınları, ödüllerine kavuştu
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Kadın
Platformu 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla bu yıl ilk kez
verdiği ‘Öncü Anadolu Kadınları
Ödülleri’ sahiplerini buldu. Duygu
dolu anların yaşandığı törende,
çocuklarını korumak için kendini
canlı bombaya siper eden Hatice
Belgin ve oğlunu bombalı saldırıda kaybeden AK Parti Milletvekili Oya Eronat ödüle layık görüldü.
Belgin’in ödülünü kızı Ceylan aldı.
İLYAS KOÇ ANKARA
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (GYV) Kadın Platformu
tarafından Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla düzenlenen ‘Öncü Anadolu Kadınları Ödülleri’ töreninde fedakar Anadolu kadınlarına ödülleri verildi. Önceki gece Ankara Congresium’da gerçekleşen görkemli törenin sunuculuğunu Reha Yeprem ile İnci Ertuğrul yaptı. Geceye çok sayıda
milletvekili ve bakan eşi katıldı.
Ödüllerin geçmişteki önemli şahsiyetlerin günümüzdeki mümessillerinden bir buket olduğunu belirten GYV Başkanı Mustafa Yeşil, “Kim bilir yüzlerce, binlerce, on binlerce
nice eli öpülesi büyüklerimiz, nice eli öpülesi kadınlarımız,
analarımız, bacılarımız var.” diye konuştu. GYV Kadın Platformu Başkanı Arzu Ayasan, “Bu akşam Anadolu kadınının
çağlar ötesinden bugüne uzanan yolculuğundaki tükenmez
güce şahitlik etmek için buradayız.” ifadelerini kullandı. Bu
yıl ilk kez düzenlenen ödüllerin Hayma Ana, Şerife Bacı, Kadıncık Ana, Mihrimah Sultan ve Hafize Özal gibi rehber kişilikler adına verildiğini söyledi.
Gecede, Şerife Bacı Toplum Gönüllüsü Ödülü, 1994’te
binbaşı olarak görev yaptığı Sarıkamış’ta terör örgütü ile
girdiği çatışmada şehit düşen Bedir Karabıyık’ın eşi Me-
-
ral Karabıyık aldı. Karabıyık eşinin görüntülerinin sinevizyonla ekrana gelmesi esnasında gözyaşlarına engel olamadı. Karabıyık’a ödülünü Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı Melih Gökçek verdi. Gökçek ödülü verirken, “Sizin beyiniz gibi yiğitler olmasaydı bizler burada olamazdık.” dedi. Şerife Bacı Toplum Günüllüsü Ödülü’nün verildiği isim, 29 Ekim 2011’de Bingöl’de çocuklarını korumak için canlı bombaya siper olan ve hayatını kaybeden Hatice Belgin oldu. Kahraman annenin ödülünü kızı
Ceylan’a Kalkınma Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan verdi. Ceylan Belgin, “Tarihimize baktığımızda kahraman kadınları görüyoruz. Bunun son örneği de annemdir. Bu da
Türkiye’nin duruşudur.” diye konuştu.
EVLADIMI KAYBETTİM AMA ÜMİDİMİ HİÇ KAYBETMEDİM
Hayme Ana Barış Gönüllüsü Ödülü, gittiği dershanenin
önünde terör örgütünün bombalı saldırısında oğlunu kaybeden AK Parti Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat aldı.
Eronat’a ödülünü annesi Emel Eronat verdi. Oya Eronat,
“Beni bu ödüle layık görenlere teşekkür ediyorum. 30 yıldır kanayan bir bölgeden Diyarbakır’dan geliyorum. Terör
saldırısında tek evladımı kaybettim ama ümitlerimi hiç kay-
Jandarma,
cezaevlerinin
güvenliğini
5 yıl içinde
devredecek
EMRULLAH BAYRAK ANKARA CİHAN
Cezaevlerinin iç ve dış güvenliği, jandarmanın kontrolünden alınarak Adalet
Bakanlığı’na devredilecek. Bakanlık tarafından
hazırlanan kanun taslağı Bakanlar Kurulu’nda
imzaya açıldı. İmzanın ardından Meclis’e sevk
edilecek olan tasarıya göre cezaevlerinin iç ve
dış güvenliğinin Adalet Bakanlığı’na devri, 5 yıl
içinde kademeli geçişle sağlanacak.
Adalet Bakanlığı’na bağlı 373 cezaevinin güvenliğini artık jandarma değil, yetiştirilecek özel
personel yapacak. Jandarma şu anda 17 bin kişiyle cezaevlerinin güvenliğini sağlıyor. Adalet
Bakanlığı ise bunu 24 bin 500 personelle yapacak. Personelin eğitimini bakanlık yapacak. Jandarma ve polisten de eğitim desteği alınacak.
Cezaevlerinin dış güvenlik hizmetlerinin yerine
getirilmesi amacıyla kurumların silah, mühimmat, teçhizat, araç, gereç ve diğer ihtiyaçları,
satın alma veya kiralama yoluyla sağlanacak.
Dış güvenlik görevlileri, nöbet ve vardiya
şeklinde çalışacak. İnfaz ve koruma şefi ile infaz ve koruma memurları, kurumların iç ve dış
güvenlik hizmetleri dışında, başka bir şekilde görevlendirilemeyecek. Dış güvenlik görevlileri, ateşli silah taşıyabilecekler veya
bulundurabilecekler; ancak ateşli silahları, görev gerekleri dışında kullanamayacaklar. Kanunen yetkili kılındıkları haller dışında, kurum içine silahla giremeyecek. Meşru savunma hakkının kullanılması, bedeni kuvvet veya maddi güç
kullanarak etkisiz hale getiremediği asayişi bozan bir olay, direniş karşısında, bu olayın önlenmesi ya da direnişin kırılması, hükümlü ve tutuklunun, kurumdan veya nakil ve sevk sırasında bulunduğu yerden kaçmaya kalkışması ya da
bu amaçla saldırıda bulunması halinde dış güvenlik görevlileri silah kullanabilecek.
betmedim. Bu akan kan dursun istiyoruz. Bu olaya annelerin el koyması gerekiyor.” şeklinde konuştu. Mihrimah Sultan Sivil İnisiyatif Ödülü’nü AK Parti Kadın Kolları Başkanı Güldal Akşit’in elinden alan Dilek Sabancı ise, “Mihrimah Sultan ile aramızda hakikaten benzerlik varmış. Bu
ödül bana büyük şevk verdi. Herkese teşekkür ediyorum.”
ifadelerini kullandı. Gecede, Özel Vefa Ödülü ise geçtiğimiz
aylarda vefat eden merhum Aydın Menderes’in eşi Ümran
Menderes’e takdim edildi. Ümran Menderes, “Eşimin sesinin duyulmasına vesile olmak istedim. Keşke daha çok yaşasaydı da destek olmaya devam etseydim. Çok gururlandım.
Ama ben normal bir şey yaptım. Eşim ile ilgilendim.” diye
konuştu. Öte yandan diğer ödüller; Hayme Ana Barış Gönüllüsü Ödülü- Nazire Dedeman Çağatay, Hafize Özal Eğitim Gönüllüsü Ödülü-Ülkü Ulusoy ve Hatice Tosun, Kadıncık Ana Girişim Gönüllüsü Ödülü-Dilek Ataygeldi ve Ceren Kumbasar, Özel Vefa Ödülü-Necla Arslankurt’a verildi.
Törene, AK Parti milletvekilleri Öznur Çalık, Ömer Faruk
Öz, Fatoş Gürkan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in eşi Nevin Gökçek, İçişleri Bakanı İdris Naim
Şahin’in eşi Nadide Şahin, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in eşi Şahsenem Sema Çelik de katıldı.
Küçük Zehra,
bacağına kavuştu
-
Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde
yaşayan Zehra Kaplan’ın sağ
bacağı, sokakta oynarken bir ticari
aracın çarpması sonucu koptu. Küçük kızın kopan bacağı, Mersin’in
Tarsus ilçesindeki Medical Park
Hastanesi’nde Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Ali Yılmaz ve
ekibinin 8 saat süren operasyonu sonucunda dikildi. Küçük Zehra’nın
sağlık durumu iyiye gidiyor.
Emine-Müslüm Kaplan çiftinin
5 çocuğunun en küçüğü olan ve bu
yıl okula başlayan Zehra Kaplan, geçen pazar günü bir akrabalarının düğününe katıldı. Düğün sırasında sokakta oyun oynarken karşıdan karşıya geçmek isteyen Zehra’ya yoldan geçen bir ticari araç çarptı. Kazada sağ bacağı bileğinin üstünden kopan Zehra’yı yakınları Suruç
-
asına rağmen emekli olabilmesi
Kuruoğlan’dan seyahat engeli olm
Denizli’de KOAH hastası RamazanAdli Tıp Kurumu’ndan rapor getirmesi istendi.
için İstanbul
a
y
a
st
a
h
lı
ğ
a
b
a
n
zı
a
ih
c
m
u
n
Solu
r
ile
d
e
d
’
it
g
a
l’
u
b
n
ta
İs
in
iç
r
‘rapo
rapor alındı.
gazi Devlet Hastanesi’nden
kere daha
bir
,
ğlu
RESUL CENGİZ DENİZLİ CİHAN
ruo
Ku
SGK itiraz edince
n
ola
ı
tas
has
AH
KO
r
ak
ağı
rapor alm zorunDenizli’de
has- PAÜ Hastanesi’nden
site
ver
üni
ve
let
dev
n,
ide
bir kiş
eçte defalarca tahlil yapıllmemesi da kaldı. Bu sür
edi
ul
kab
nun
oru
rap
in
rin
tanele
Ü’nün de raporuna itiraz ede
risk olmasına dı. SGK, PA
ğı
talı
has
ır
Ağ
di.
iste
or
rap
üzerine seyahatinde hayati
an
rumu’na gi- rek adli tıpt
rağmen İstanbul Adli Tıp Ku
nbul’a gidemeyecek durum
İsta
yle
ebi
seb
iÜn
ale
ukk
Pam
sis
.
tah
ndi
da
iste
n
ası
tara
dip rapor alm
ğlan, cankur
e solunum da olan Kuruo
versitesi (PAÜ) Hastanesi’nd n Kuru- edilmediği için hayati risk olduğuna dair
aza
meye bildircihazlarıyla tedavi gören Ram
PAÜ’den rapor alıp mahke
beş
la
acıy
am
ek
bilm
ola
i
l Adli Tıp Kuruoğlan (68), emekl
n, di. Buna rağmen İstanbu hastanın getiğla
ruo
Ku
or.
aşıy
uğr
le
asiy
isas Kurulu,
yıldır bürokr
ıktan son- mu Üçüncü İht
aşt
uğr
le
işiy
im
dik
ün
tüt
40 yıl
di. İstanbul’a gidip rapor alnda hastalı- rilmesini iste
ak zorunda
ra emekli olmak için 2008 yılı
mak için hayati riski göze alm
n
lule
Ma
du.
vur
baş
e
K’y
rak İstanbul’a gitmeğından dolayı SG
az- kalan Kuruoğlan, “Bı
aşm
anl
r
dai
ına
cağ
aya
olm
p
eni zor çıkıyorum. Amemekli olu
mesi’nde yi, burada merdiv mden. İstanbul’a nahke
Ma
İş
1.
li
niz
De
ayı
dol
ler evi
lıktan
Dava de- bulansla getirdi
ya gidersem ölümüme sedava açmak zorunda kaldı.
Ora
m?
eyi
gid
sıl
üze
bi
tale
or
rap
in
K’n
vam ederken SG
diye konuştu.
i ve Server- bep olurlar.”
rine Denizli Devlet Hastanes
-
Devlet Hastanesi’ne götürdü. Buradan da Şanlıurfa Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edilen küçük Zehra’nın bacağını inceleyen hekimler, yerine dikilmesi için Medical
Park Tarsus Hastanesi’ne götürülmesini istedi. Zehra, Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Ali Yılmaz
ve ekibi tarafından hemen ameliyata
alındı. Kopuk bacağın, mikro cerrahi yöntemiyle 8 saat süren operasyon
sonrası tekrar yerine konulması sağlandı. Bebeğiyle oynayan, çizgi film
izleyen Zehra, okulunu, arkadaşlarını özlediğini söyledi. Op. Dr. Ali Yılmaz ise operasyonla ilgili bilgi vererek şunları kaydetti: “Zor ve riskli bir
ameliyattı. Ancak başarıyla tamamladık. 10 gün kadar tedavi ettikten sonra durumuna göre taburcu etmeyi
planlıyoruz.” ADANA CİHAN
22 yıl sonra ayağa kalktı
ABDULLAH KARABACAK ZONGULDAK
Zonguldak’ta 11 yaşında geçirdiği menenjit sonrası yatağa mahkûm olan Melek Akkaya (38), 22 yıl sonra yeniden yürümeye başladı. Son 5 yıldır desteksiz
yürümeyebilmek için mücadele veren Akkaya, Sağlık Bakanlığı’ndan
yardım bekliyor. Çaycuma’ya bağlı Gökçetabaklar köyünde yaşayan Melek Akkaya’nın tedavi yardımı için Çaycumalılar Derneği’ne
başvurması dönüm noktası oldu.
Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Hastanesi’nde yapılan muayenede genç kızın ayağında kırık olduğu,
egzersizle yürüyebileceği belirlendi.
Ardından Ankara’da Fizik Rehabilitasyon Merkezi’ne sevk edildi. Burada 9 ay tedavi gördü. Evine döndükten sonra özel bir bastonla ilk adımlarını attı. Sokağa çıkarak yürüyeceği
günlerin hayalini kuran Akaya şimdi
ağabeyinin yaptığı yürüme bandında her gün egzersiz yapıyor. Balkona çıkıp etrafı seyreden Akkaya, sokaklarda dolaşmak için gün sayıyor.
-
Akkaya, “Doktorların ‘yürüyebilirsin’ lafını ilk duyduğumda dünyalar
benim oldu. Sevinç çığlıkları attım.
Çaycumalılar Derneği Başkanı Savaş
Çiloğlu’na nasıl teşekkür edeceğimi
bilemiyorum. O doktora götürmeseydi yatağa bağlı kalacaktım” diyor.
SAYFA TASARIM: YÜCEL ERGÜNEŞ
07 EKONOMİ
8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN
Yunanistan, Türkiye’den
turist kapmak için fiyat kırıyor
Turizmin barometresi olarak kabul edilen Berlin Fuarı’nda bir salonu kapatan Türkiye, Akdeniz’deki ağırlığını hissettirdi. Sektör temsilcileri, kriz sebebiyle otellerin kapandığı, tesislerin yenilenemediği Yunanistan ve İspanya’nın fuarda Türkiye’den daha ucuz fiyata tatil paketleri satmasını manidar buluyor.
SERKAN ŞAHİN BERLİN
Turizm sektörünün takip ettiği en
önemli fuarlar arasında gösterilen Berlin Uluslararası Turizm Borsası
Fuarı’nda (ITB) Türkiye, turizmde sınıf
atladığını gösterdi. TUROB Başkanı Timur Bayındır, bir salonu kapatarak en
büyük katılımcılardan olan Türkiye’nin
Akdeniz’deki en büyük turistik destinasyon olduğuna dikkat çekti. Türkiye ile rekabet içinde olan İspanya ile
Yunanistan’ın geçen yıl olduğu gibi bu
yıl da fiyat kırdığını belirten Bayındır,
bu gelişmenin Türkiye’nin artık üst ligde oynadığını göstermesi hasebiyle sevindirici olduğunu kaydetti: “Özellikle Arap Baharı ve Avrupa’daki kriz sebebiyle fiyatları aşağı çekiyorlar. Bir zamanlar bizim fiyatlarımız ucuzdu. Örneğin bizde bir oda 100 lira ise Yunanistan ve İspanya’da 60-80 Euro arasında değişiyor. İşin açıkçası Türkiye
turizmde sınıf atlıyor.” dedi.
2012 sezonunda turist sayısında geçen yılki rakamların üzerine çıkacaklarını bildiren TUROB Başkanı Bayındır, “Almanya ve Rusya, Türkiye’nin
iki önemli pazarı. Buradan sonra Rusya Fuarı’na katılacağız. İşin rengi ondan sonra belli olacak.” dedi. Arap
-
Baharı’yla turizmde kan kaybeden Mısır ve Tunus, ekonomik krizden henüz
çıkamayan Yunanistan, Türkiye’nin
önünü açtı. Fuarda en kalabalık hol
İspanya ve Türkiye’nin holü oldu.
Almanya’nın başkenti Berlin’de başlayan ITB’ye 110 binden fazla kişinin ziyaret etmesi bekleniyor. 188 ülkeden
tur operatörleri, oteller, uçak şirketleri,
online rezervasyon yapan internet siteleri başta olmak üzere 11 bin 163 firma,
kuruluş, bakanlık, yerel yönetim ve turizm örgütünün katılacağı fuarda Türkiye, 3 bin 79 metrekarelik stantta tanıtım yapıyor. Fuarın ilk üç gününde turizm profesyonellerine, son iki gününde ise tatilcilere Türkiye’nin turizm değerleri ve konaklama tesisleri tanıtılacak. 2012 sezonuna öncelik sözleşmelerin imzalandığı ve aslında borsa niteliğinde olan fuar, turist kabul eden şirketlerle turist gönderen tur operatörlerinin pazarlıklarına sahne olacak. Yaklaşık 14 bin fuar katılımcısının hazır
bulunacağı ITB Berlin’de dünya çapında 100 milyondan fazla insanın çalıştığı
turizm sektörünün en son trendleri konuşuluyor. Fuarda 180 ülkeden 11 binden fazla turizm firması, yeni ürün ve
hizmetlerini dünyaya duyuruyor.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, bu yıl 46.’sı düzenlenen ITB Turizm fuarında stand açan Türk firmalarını ziyaret etti.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından Standard and Poor’s (S&P), BadenWürttemberg Eyaleti’nin uzun vadeli kredi derecesini‚ yüksek derece
AA+’dan en yüksek derece AAA seviyesine çıkardı. Eyaletin 2003 yılından bu yana kredi derecesinin ilk kez
AAA seviyesine yükseltilmesi pozitif
bir etki yaparken, S&P’nin bu hamlesi
Yeşiller-SPD koalisyon hükümetinin
mali politikasına bir övgü olarak kabul ediliyor. BW’nin kredi derecesinin
AA+ dan, AAA’ya yükseltilmesini değerlendiren Eyalet Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Nils Schmid,
“Kredi derecesinin yükselmesi yeni
hükümetin uzun vadeli konsolidasyon politikasının en iyi göstergesi olup, aynı zamanda Almanya’nın
güçlü ve stabil mali durumuyla uluslararası sermaye piyasalarına mükemmel erişimini simgeliyor. Eyaletimizin kredi derecesinin böyle bir
düzeyde olması bize mali piyasalarda daha olumlu sonuçları doğuracaktır” şeklinde konuştu. Almanya genelinde Baden-Württemberg eyaletinin
yanı sıra Bavyera ve Saksonya eyaletleri de aynı kredi derecesine sahip bulunuyor. TURGUT ADIM STUTTGART
SAYFA TASARIM: ŞERAFETTİN YILMAZ
FOTOĞRAF: AA,
MEHMET GÜLDAŞ
Dünyanın en büyük turizm fuarı arasında gösterilen Berlin Uluslararası Turizm Borsası Fuarı (ITB) başladı. Bu yıl 46. düzenlenen fuara Türkiye’nin de yer aldığı
187 ülkeden 10 bin 644 şirket
katılıyor. Bu yıl Mısır’ın partner ülke olduğu fuarda Türk
stantlarını gezen Kültür ve
Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Türkiye’ye gelen turist
sayısı açısından dünyanın yedinci sırasında bulunduğunu
bundan sonra sayıyı artırmaktan çok kaliteyi korumak gibi
bir çaba içine girilmesi gerektiğini söyledi. Türkiye turizminin 2012 hedeflerini de açıklayan Günay, “Geçen yıl 30
milyon civarında konaklama
oldu. Bu yıl rakamın 33 milyon civarında olacağını tahmin ediyoruz. Bizim için artık
sayı artırmaktan çok kişi başına geliri arttırmak ve kaliteyi
yukarda tutmak. Süründürülebilir bir turizm yapmak istiyoruz” şeklinde konuştu.
Öte yandan bu yıl fuarda Türkiye standında ağırlıklı olarak İzmir tanıtılacak. İzmir fuar boyunca stantta, tarihi, kültürel ve doğal güzelliklerinin tanıtımının yanı
sıra EXPO adaylığı ile ilgili de bilgi veriliyor. İzmir’in
en önemli simgelerinden biri
olan Celsus Kütüphanesi’nin
dev boyuttaki maketi şimdiden ziyaretçilerin büyük ilgisini çekti. KEMAL KURT BERLİN
En büyük
gayretimiz, Türk
mutfağını dünyada
bilinir kılmak
Günay, Berlin’de geleneksel Türk mutfağından
yemeklerin sunulduğu Honça Restoran’ın açılışını da yaptı. Turizm alanında Türkiye’nin dünyada çok tanındığını belirten Günay, bunun
mutfak zenginliği ile daha da artırılması gerektiğini söyledi. Türk mutfağının bugüne kadar
dünyada hak ettiği yeri alamadığını söyleyen
“Avrupa’nın ortalarından Asya’nın ortalarına
kadar çeşitli coğrafyaların bereketini bir tencerede, bir kazanda buluşturan bir mutfak. Ama
şu bir gerçek ki şimdiye kadar Türk mutfağı
dünyada hak ettiği kadar temsil edilemiyordu.
Son yıllarda en büyük gayretimiz artık mutfağımızın da dünyada bilinir hale gelmesi” ifadelerini kullandı. Anadolu Türk Mutfağı Derneği Başkanı ve aynı zamanda Honça Restoran’ın
sahibi Adnan Şahin de amaçlarının geleneksel
Türk mutfağını Almanya’da en iyi şekilde temsil etmek olduğunu ifade etti. KEMAL KURT BERLİN
Maliye Bakanı’ndan Cem Yılmaz’a teşekkür mektubu
ERCAN BAYSAL ANKARA
Maliye Bakanlığı, kira gelirlerinin vergilendirilmesi için Cem
Yılmaz aracılığı ile “verginizi ödeyin”
çağrısı yaparken, kampanya filmi için
cebinden para çıkmadı. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın (GİB) tanıtım kampanyası için ünlü komedyene herhangi bir bedel ödemediği öğrenildi. Edinilen bilgilere göre Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Yılmaz’a verdiği destekten
dolayı teşekkür mektubu gönderecek.
Türkiye’nin en ünlü komedyenlerinden
biri olan Cem Yılmaz’ın katıldığı, geçen
yıl İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın
organize ettiği stand-up gösterisi için
ise Maliye personelinin cebinden para
çıkmıştı. Cem Yılmaz, Türkiye’nin en
çok gelir vergisi ödeyen sanat dünyası
temsilcileri arasında yer alıyor. 2010 yılı
için ödenecek vergi rekortmenleri listesinde geçen yıl ilk 100 arasında sanat
dünyasından sadece üç isim yer aldı. 2
milyon 819 bin 388 lira vergi tahakkuk
eden Acun Ilıcalı listeye kırk beşinci, sanat dünyasında ismi Seda Sayan olarak
bilinen Aysel Gürsaçer 2 milyon 192
bin 769 lira ile yetmiş ikinci, Yılmaz ise
1 milyon 984 bin 806 lira ile sekseninci
sıradan girmişti.
Kira gelirlerinin vergilendirilmesinde
bu yıl ilk kez “Önceden Hazırlanmış Beyanname” sistemine geçen Maliye Bakanlığı vatandaşı ünlü komedyen Cem
Yılmaz ile bilgilendirdi. Kampanya için
2012 sezonunda turist sayısında geçen
yılki rakamların üzerine çıkacaklarını
bildiren TUROB Başkanı Bayındır, “Almanya ve Rusya, Türkiye’nin iki
önemli pazarı. Buradan sonar Rusya Fuarı’na katılacağız. İşin rengi
ondan sonra belli
olacak.” dedi.
ITB Berlin’de, turizm pazarında söz sahibi ülkelerin yanı sıra bu sektörde adını duyurmak bir yana,
adı terör, savaş, hastalık, ölüm ve yoksullukla anılan birçok ülke de boy gösterecek. Burma, Timor,
Surinam gibi ülkelerin yanı sıra açlıkla savaşan
bazı Afrika ülkeleri ve kapalı rejimleriyle tanınan
ülkeler de turist çekebilmek amacıyla, rengârenk
posterler, broşürler ve filmlerle stantlarının başında olacak. Terör olaylarının ve iç savaşın hüküm
sürdüğü Irak, Suriye ve Sudan da, bu yıl ‘huzurlu’
ve ‘güvenli’ bir tatil için Almanları ülkelerine davet
etmek üzere fuarda yerlerini alacak.
-
-
Türk turizmcisi, dünyanın ilk ibadethanesi olarak kabul edilen ve halen arkeolojik çalışmaları süren Göbeklitepe’yi dünyaya tanıtmak için Berlin’deki turizm fuarına katıldı. Geçen yıl fuarda Harran ile öne çıkan Şanlıurfa,
bu yıl Göbeklitepe ile turist sayısını ikiye katlamayı hedefliyor. Şanlıurfa Sanayi ve Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Cem Göncü, bu
yıl 1 milyon turist beklediklerini söyledi. Geçen
yılı 450 bin turistle tamamlayan Urfa’da halen
2 bin 200 yatak kapasitesi var. Göncü, bu kapasitenin 2 yıl içinde 3 bini aşacağını belirtti.
Göbeklitepe’yi tüm dünyanın tanıdığını ancak
Türkiye’nin yeterince tanımadığını vurgulayan Göncü, elektrik, su gibi ihtiyaçların çözüldüğünü söyleyerek, “Turizm Bakanımız da bu
yıl Turizm Haftası’nın açılışını Göbeklitepe’de
yapacak.” dedi. Daha önce Urfa’daki yerleşim
yerlerinin 7 bin 500 yıllık olduğu sanılıyordu.
Ancak Göbeklitepe ile birlikte yerleşimin 11
bin yıl öncesine dayandığı ortaya çıktı.
‘Savaş geride kaldı
bize turist gönderin’
Turist sayısından çok kaliteyi artırmalıyız
BW’nin kredi
derecesi AAA
seviyesine çıktı
Göbeklitepe Berlin’de
görücüye çıktı
-
hazırlanan kısa filmde Yılmaz kendisini “Ben Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan
Cem Yılmaz” sözleriyle tanıtıyor. Sistemin nasıl işlediğini anlatan Yılmaz,
kendi beyannamesiyle ilgili de esp-
ri yaptı. Yılmaz, “Burada gördüğünüz
gibi benim malvarlığımla ilgili bazı bilgiler var. Onu şöyle kapatarak şey yapalım. Yalnızca tek sayfa, onu söyleyebilirim.” dedi. Geçen yıl kiraya verdiği
konuttan 2 bin 800 liranın üstünde gelir elde edenler, 26 Mart’a kadar beyanname vererek vergilerini ödeyecek. Yılmaz için kesenin ağzını açmayan Gelir İdaresi ulusal radyoların yüzünü ise
güldürdü. Hem Vergi Haftası’nın tanıtımının yapıldığı hem de kayıt dışı ile
mücadele vurgusunun yapıldığı reklam
kampanyaları için dokuz ulusal radyo
kanalına ödeme yapıldı.
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 23. Vergi Haftası etkinlikleri için Türkiye genelinde geniş tanıtım kampanyası düzenlendi. “Vergisiz Kazanca İzin Vermeyelim” sloganı ile 81 ilde 145 bin öğrenci
Maliyeciler tarafından ziyaret edildi. 10
bin öğrenci vergi dairelerinde ağırlanırken futbol kulüplerinden de kampanya destek vermeleri istendi. 94 yerel televizyon kanalında 37 saniyelik reklam
filmi gösterilirken, kayıt dışı mücadeleye de dikkat çekildi. Kurumsal tanıtım
filmi 81 ilde gösterilerek vergi daireleri vergi ödül töreni programları düzenledi. Öte yandan Gelir İdaresi Başkanlığı mükellefin taleplerine cevap vermek
amacıyla on temel konuda görüşlerini
almaya hazırlanıyor. Alınacak görüşler
Maliye’nin yeni döneme ilişkin izlemesi gereken yol haritasına da etki edecek.
DÖVİZ KURLARI
Gelir İdaresi
Başkanlığı’nın (GİB)
tanıtım kampanyası
için ünlü komedyen Cem YIlmaz’a
herhangi bir bedel ödemediği
öğrenildi. Edinilen bilgilere göre Maliye Bakanı
Mehmet Şimşek,
Yılmaz’a verdiği
destekten dolayı
teşekkür mektubu gönderecek.
DÖVİZİN CİNSİ
DÖVİZ ALIŞ
1 ABD DOLARI
1.7784
1 AVUSTRALYA DOLARI
1.8760
1 DANİMARKA KRONU
0.31421
1 EURO
2.3363
1 İNGİLİZ STERLİNİ
2.7969
1 İSVİÇRE FRANGI
1.9345
1 İSVEÇ KRONU
0.26059
1 KANADA DOLARI
1.7779
1 KUVEYT DİNARI
6.3354
1 NORVEÇ KRONU
0.31284
1 SUUDİ ARABİSTAN RİYALİ
0.47562
100 JAPON YENİ
2.1981
1 BULGAR LEVASI
1.1847
1 RUMEN LEYİ
0.53171
1 RUS RUBLESİ
0.05935
100 İRAN RİYALİ
0.01439
ALIM SATIMA KONU OLMAYAN DÖVİZLER
1 SURİYE LİRASI
1 ÜRDÜN DİNARI
1 YENİ İSRAİL ŞEKELİ
-
SERBEST PİYASA
ÇARŞAMBA 17.00
7 MART 2012
DÖVİZ
ALIŞ
SATIŞ
ABD DOLARI
1,7870
1,7920
EURO
2,3430
2,3480
İSVİÇRE FRANGI
1,9350
1,9550
İNGİLİZ STERLİNİ
2,8000
2,8350
100 JAPON YENİ
2,1950
2,2400
DANİMARKA KRONU
0,3050
0,3250
İSVEÇ KRONU
0,2540
0,2750
AZERİ MANATI
1,8150
1,8400
AVUSTRALYA DOLARI
1,8700
1,9100
KANADA DOLARI
1,7700
1,8100
ALTIN
ALIŞ
SATIŞ
CUMHURİYET
640,00
649,00
REŞAT
647,00
672,00
24 AYAR KÜLÇE
96,20
96,55
22 AYAR
87,45
88,35
22 AYAR BİLEZİK
87,55
96,60
18 AYAR
72,08
72,34
14 AYAR
56,22
56,42
900 AYAR GÜMÜŞ
1,6830
1,7190
1 ONS ALTIN
1.673,00 $
HAM PETROL (BRENT)
122,13 $/Varil (Nisan 2012 teslimi)
BANKALARARASI PİYASA
ABD DOLARI ALIŞ: 1,7885 SATIŞ: 1,7935
MERKEZ BANKASI 8 MART 2012
DÖVİZ SATIŞ
1.7870
1.8883
0.31576
2.3476
2.8115
1.9470
0.26330
1.7859
6.4188
0.31495
0.47648
2.2127
1.2003
0.53871
0.06013
0.01458
EFEKTİF ALIŞ
1.7772
1.8674
0.31399
2.3347
2.7949
1.9316
0.26041
1.7713
6.2404
0.31262
0.47205
2.1900
-
-
-
EFEKTİF SATIŞ
1.7897
1.8996
0.31649
2.3511
2.8157
1.9499
0.26391
1.7927
6.5151
0.31567
0.48005
2.2211
TL KARŞILIĞI
0.03107
2.5165
0.46786
ÇAPRAZ KURLAR
1 ABD DOLARI
0.9464 AVUSTRALYA DOLARI
5.6594 DANİMARKA KRONU
0.9178 İSVİÇRE FRANGI
6.7869 İSVEÇ KRONU
80.76 JAPON YENİ
1.0006 KANADA DOLARI
5.6739 NORVEÇ KRONU
3.7504 SUUDİ ARABİSTAN RİYALİ
1.4888 BULGAR LEVASI
3.3172 RUMEN LEYİ
29.72 RUS RUBLESİ
12260 İRAN RİYALİ
1 EURO= 1.3137 ABD DOLARI
1 KUVEYT DİNARI= 3.5919 ABD DOLARI
1 İNGİLİZ STERLİNİ= 1.5733 ABD DOLARI
EURO DÖNÜŞÜM KURLARI
1.95583 ALMAN MARKI
40.3399 BELÇİKA FRANGI
40.3399 LÜKSEMBURG FRANGI
166.386 İSPANYOL PEZETASI
6.55957 FRANSIZ FRANGI
0.787564 İRLANDA LİRASI
1936.27 İTALYAN LİRETİ
2.20371 HOLLANDA FLORİNİ
13.7603 AVUSTURYA ŞİLİNİ
200.482 PORTEKİZ ESKÜDOSU
5.94573 FİN MARKKASI
340.750 YUNAN DRAHMİSİ
1 ÖZEL ÇEKME HAKKI (SDR)
1.54018 ABD DOLARI
2.7523 TÜRK LİRASI
08 GÜNDEM
FOTOĞRAF: AA, ERHAN ELALDI
8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN
Fotoaltı: Polis, Bayrampaşa ilçesinde
bulunan 30 dönümlük Ferhatpaşa
Çiftliği'nde köpek
ve dedektörlerin
de yardımıyla 10
ayrı noktada kazı
yaptı. Kazılan 11.
noktada siyah bir
poşete sarılı kutu
içinde 15 kilogram ağırlığında
C-4 tipi patlayıcı
bulundu.
FOTOĞRAF: ZAMAN
ONUR ÇOBAN
İSTANBUL'DA TOPRAĞA GÖMÜLMÜŞ 15 KİLOGRAM PLASTİK PATLAYICI BULUNDU
Nevruz’u kana bulayacaklardı
Polisin başarılı operasyonu ile ele geçirilen patlayıcının, KCK tarafından yaklaşan 21 Mart Nevruz Bayramı etkinliklerinde kullanılacağı öğrenildi. Bulunan
patlayıcılarla ilgili olduğu düşünülen 4 kişi gözaltına alındı.
-
İstanbul Bayrampaşa'da PKK'yı
da bünyesinde bulunduran terör örgütü KCK'ya ait toprak altına saklanmış 15 kilogram plastik patlayıcı bulundu. Polisin başarılı operasyonu ile
ele geçirilen patlayıcının, KCK tarafından yaklaşan 21 Mart Nevruz Bayramı
etkinliklerinde kullanılacağı öğrenildi. Nevruz'u kana bulamayı
amaçlayan örgütün, polis
operasyonları ile kamuoyunda kaybolan prestijini yeniden kazanmak istediği kaydedildi. Bulunan patlayıcılarla ilgili olduğu düşünülen
4 kişi gözaltına alındı.
Patlayıcıların ele geçirilmesine neden olan operasyon, bir KCK şüphelisinin ifadelerinde verdiği bilgilerden yola
çıkarak başladı. KCK şüphelisinin ifadeleri ve elde edilen istihbarat bilgilerinden yola çıkan Emniyet, üst düzey terör örgütü üyelerini teknik ve fiziki takibe aldı. Operasyonun son aşamasında
polis, Bayrampaşa'da Bauhouse alışveriş merkezi yakınlarında bulunan yaklaşık 30 dönümlük Ferhatpaşa Çiftliği'nde
dün arama ve kazı yaptı. Araziyi köpek
ve dedektörlerle arayan polis, 10 ayrı
noktayı kazdı. Kazılan 11. noktada siyah
bir poşete sarılı kutu ele geçirildi.
Patlayıcının yaklaşık 15 kilogram ve
C-4 olduğu öğrenildi. Patlayıcı maddelerin üst düzey PKK yöneticileri tarafından saklandığı öne sürüldü. Olay yerine
gelen İstanbul Terörle Mücadele Şube
Müdürü Ömer Köse, daha sonra açıklama yapacağını söyleyerek, olay yerin-
den ayrıldı. Öte yandan İstanbul polisi,
alınan istihbarat kapsamında Sarıyer'in
Demirci köyü mezarlığında da KCK'ya
ait mühimmat araması yaptı. Çalışmalara jandarma ekipleri de eşlik etti. Herhangi bir bulguya rastlanmayan aramaya bugün de devam edileceği öğrenildi.
Öte yandan Bayrampaşa ve
Sarıyer'de yapılan kazılarla ilgili 4 şüphelinin gözaltına alındığı öğrenildi. 13 Ocak 2012 tarihinde de
İstanbul'da, terör örgütü KCK'ya yönelik operasyonlar çerçevesinde Atatürk Olimpiyat Stadyumu'nun hemen yanındaki ağaçlık alanda yapılan kazı çalışmasında yaklaşık 7 kilogram A-4 türü plastik patlayıcı ile 2
adet fünye bulunmuştu. FAZLI MERT, YAVUZ ŞAHİN, MUZAFFER SALCIOĞLU İSTANBUL
Silivri Cezaevi’ne
hastane kuruldu
GÖKSEL GENÇ İSTANBUL
Ergenekon ve Balyoz davası sanıklarının kaldığı
Avrupa'nın en büyük cezaevi olan Silivri Cezaevi
Kampüsü içerisine hastane kuruldu. 30 yatak kapasiteli
hastanede cezaevinde rahatsızlanan tutuklu ve hükümlülerin ilk müdahaleleri yapılacak. Ergenekon soruşturması kapsamında açılan Oda TV davasından tutuklu
bulunan Kaşif Kozinoğlu'nun 12 Kasım 2011'de Silivri
Cezaevi'nde hayatını kaybetmesi tartışmalara neden olmuştu. Kozinoğlu, cezaevinde yapılan ilk müdahalenin
ardından Silivri Devlet Hastanesi'ne kaldırılmış, ancak
müdahalelere rağmen kurtarılamamıştı. Kozinoğlu'nun
ölümü ardından Adalet ve Sağlık bakanlıkları cezaevine
hastane kurulması için harekete geçti. Çalışmaların tamamlanmasının ardından hastane 1 Mart itibarıyla hizmete başladı.
Başhekimliğine Okmeydanı Eğitim ve Araştırma
Hastanesi Başhekim Yardımcısı Doktor Çağrı Dalkılıç getirildi. Bazı poliklinik hizmetlerini vermeye başlayan hastaneye 13 uzman doktor atandı. İdari yönden
bağımsız olan hastanenin laboratuvar ve teknik altyapısı ise Silivri Devlet Hastanesi'nden karşılandı. Önümüzdeki dönemlerde hastanaye MR ve tomografi cihazları da alınması planlanıyor. Böylelikle hastalar kilometrelerce uzaklıktan büyük hastanelere bu işlemler için gitmekten kurtulacak. Henüz yataklı hasta alamayan hastane, gerekli donanımın tamamlanmasının ardından yatan hastalara da hizmet verebilecek. Böylelikle halen Silivri Devlet Hastanesi'nde tedavi gören Ergenekon davası sanıkları Mehmet Haberal ve Levent Ersöz'ün cezaevi dışına çıkmadan tedavisi görülebilecek.
-
Cem Uzan’a nitelikli
zimmetten 18 yıl hapis
cezası istedi
-
İmar Bankası'ndan kendi hesabına para aktararak zimmet suçu işlediği iddia edilen Cem
Uzan'ın yargılandığı davada savcı mütalaasını verdi.
Cumhuriyet Savcısı Selamettin Celep, Cem Uzan'ın
nitelikli ve teselsülen banka zimmetinden 18 yıla
kadar hapis cezasıyla yargılanmasını istedi. İstanbul
8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 18 sanıklı davada savcı, dava dosyasına ilişkin delillerin toplandığını ve ifadelerin tamamlandığını belirterek, esas
hakkındaki görüşünü açıkladı. HABER MERKEZİ
PKK, Güçlü için ‘özel tim’ kurdu
EMRULLAH BAYRAK ANKARA, CİHAN
Terör örgütü PKK'nın aydınlara yönelik tehditleri devam ediyor. Örgütün hedefindeki son isim Kürt siyasetçi ve yazar İbrahim Güçlü.
PKK'nın infazlarına yönelik açıklamalarıyla dikkat
çeken Güçlü, örgüt tarafından tehdit ediliyor. İddiaya göre Güçlü'yü ölüm listesine alan terör örgütü,
'özel tim' kurdu. Güçlü, örgüt tarafından tehdit edildiğini doğruladı.
PKK'nın yaptığı iç infazlar konusunda TBMM
Araştırma Komisyonu'na rapor sunan; Diyarbakır
Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'na bilgi veren İbrahim Güçlü'nün açıklamalardan rahatsız olan terör
örgütünün, sık sık mesaj göndererek tehdit ettiği ortaya çıktı. PKK'nın 'özel tim' kurduğu bilgisine ulaşan emniyetin, Güçlü'yü bilgilendirdiği öğrenildi.
Örgüt tarafından tehdit edildiğini doğrulayan İbrahim Güçlü, PKK'nın hem grup ve hem de parti aşamasında bütün Kürt örgütlenmelerini, kendi içindeki muhalifleri düşman kabul ettiğini dile getirdi.
Son dönemlerde kendisi ile Kemal Burkay'ın
Meclis İnsan Hakları Alt Komisyonu'nda yaptığı
açıklamaların Türkiye'nin, bölgenin, dünyanın gündemine yerleştiğini; konunun üzerinde tartışmaların yoğunlaştığını anlatan Güçlü, “Kürt aydınları ve
siyasetçilerinin büyük bir kesimi, PKK hakkında yıllardır açıkça yazdığım ve her yerde dile getirdiğim
görüşlerimi, Meclis'te ve Diyarbakır Savcılığı'nda
da dile getirmemden sonra; bu görüşlerime karşılık
demokrasi ve eleştiri anlayışıyla bağdaşmayan karşıt
görüşler sundular. Bazı Kürt aydın ve siyasetçileri,
'PKK sorunu bir iç sorunumuzdur, bu sorunu başkalarıyla konuşmamalıyız' diyorlar. Oysa 21. yüzyılda insan hak ve özgürlüklerini, halkların ve milletlerin kendi kaderlerini tayin hakkını ilgilendiren hiç-
-
bir sorun, iç sorun değildir. Bu sorunların hepsi evrensel sorunlardır.” şeklinde konuştu.
“Kürt örgütü olması halinde bile PKK'nın Kürtlere ait olmayan platformlarda eleştirilmemesi gerekir.” düşüncesinin demokrasiye aykırı, insan hak ve
özgürlükleri konseptine de karşıt ve yanlış olduğunu vurgulayan Güçlü, PKK'nın devletin örgütü olarak yapılandırıldığını halen anlamayan Kürt siyasetçi ve aydınlarına Öcalan'ın açıklamalarına bakmalarını istedi. Güçlü şunları söyledi: “Bazı Kürt aydınları ve siyasetçileri PKK katliamlarını sıradan bir
olay olarak değerlendiriyor. Bu Kürt aydın ve siyasetçilerin, vicdanları olmadığı kesin. Ayrıca bunların
PKK'ya çıkarcı bir yaklaşım içinde oldukları tartışmasızdır. ‘Kürtlere ait olmayan platformlarda PKK
eleştirilmemelidir.' diyen Kürt aydınları ve siyasetçileri, Kürt platformlarında, özellikle de PKK'nın bulunduğu ve tertiplediği platformlarda da konuşmuyorlar, susuyorlar, PKK'yı eleştirmiyorlar. Bundan
bir dönem önce Diyarbakır'da Kürt Konferansı yapıldı. Bu konferansa birçok Kürt siyasetçi ve aydın
da katıldı. Yıllar sonra oluşan bu platform, hesaplaşma, muhasebe, ortak kararlara ulaşma platformu
olmalıydı. Muhasebe edilecek ve yargılanacak güç
de PKK idi. Ne yazık ki o konferansta PKK hiçbir
şekilde eleştirilmedi.”
Kendini ve Kemal Burkay'ı eleştiren Kürt aydını ve siyasetçilerinin karşı görüş de ileri süremediğine dikkat çeken Güçlü, “Yazdıklarımızın ve dile getirdiklerimizin doğru olup olmadığı konusunda bir
irade beyanında bulunmuyorlar. Örneğin, PKK'nın
Kürt lideri Ferit Uzun'u öldürmediğini, PKK Merkez Komite üyeleri Haki Karer, Çetin Güngör, Resul Altınok, yüzlerce Kürt yurtseverini ve diğerlerini
öldürmediklerini ileri süremiyorlar.” dedi.
Pınar Selek’e
ağırlaştırılmış müebbet
hapis cezası istendi
Kürt siyasetçi ve
yazar İbrahim
Güçlü’nün açıklamalardan rahatsız olan terör örgütünün, sık sık mesaj göndererek
tehdit ettiği ortaya çıktı.
FOTOĞRAF: CİHAN,
İSMAİL AVCI
-
Mısır Çarşısı'nda meydana gelen patlamayla ilgili
davada Yargıtay'ın bozma kararları sebebiyle 3. kez
yapılan yargılamada savcı, Pınar Selek'e müebbet hapis
cezası istendi. Eminönü'ndeki Mısır Çarşısı'nda 9 Temmuz 1998 tarihinde meydana gelen patlamada 7 kişi hayatını kaybetmiş, 127 kişi ise yaralanmıştı. Patlamayla ilgili olarak yargılanan Pınar Selek, İstanbul 12. Ağır Ceza
Mahkemesi tarafından bir süre tutuklu yargılanmasının
ardından beraat kararı almıştı. Beraat kararı Yargıtay 9.
Ceza Dairesi tarafından 3 kez bozulan Pınar Selek'in yeniden yargılanmasına devam edildi. İstanbul 12. Ağır Ceza
Mahkemesi'ndeki duruşmaya hiçbir sanık katılmadı.
Duruşmada esas hakkındaki görüşü sorulan Savcı Mehmet Ali Uysal, sanıklar Pınar Selek, Abdülmecit
Öztürk, Heval Öztürk ve Kadriye Fikret Sevgi'nin, 28
Aralık 2005 tarihinde verilen mütalaası doğrultusunda
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasını talep etti. Sanıkların mensubu oldukları silahlı terör
örgütünün amacı doğrultusunda Mısır Çarşısı eylemini
gerçekleştirdikleri ve örgütün ülke genelindeki organik
bütünlüğü içerisinde yer aldıkları belirtildi.
Mütalaaya karşı görüşü sorulan Pınar Selek'in avukatı Akın Atalay, “Müvekkilimiz hakkında daha önce
direnme kararı verildi. Bu nedenle, verilen mütalaa yok
hükmündedir.” dedi. Mahkeme, duruşmayı 1 Ağustos
2012 tarihine erteledi. YAKUP ÇETİN İSTANBUL
SAYFA TASARIM: HAKAN SOBACI
09 POLİTİKA
8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN
FOTOĞRAF: AA
Erdoğan: Bize ömür
biçecek olan sadece Allah’tır
Başbakan Tayyip Erdoğan, Taraf Gazetesi’nin önceki gün Stratfor’u kaynak göstererek “Doktorları Erdoğan’a iki yıl biçti.”
şeklinde verdiği habere sert tepki gösterdi. “Söylentilere kanıp bize ömür biçenler, cüretkâr oldukları kadar büyük
de bir küstahlık içindedir.” diyen Erdoğan, emanetini geri alacak olanın sadece Allah olduğunu vurguladı.
Fransa’da 21 gün komada kalan CHP PM üyesi Kerem Oktay, sağlığına kavuşmasındaki en büyük etkenin milyonlarca insandan aldığı dualar olduğuna inanıyor.
21 GÜN KOMADA KALAN CHP’Lİ OKTAY:
Milyonlarca insanın
dualarıyla ayaktayım
BİRİNCİ SAYFADAN DEVAM
-
Başbakan Tayyip Erdoğan, partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısının açılışında gündemdeki konuları değerlendirdi. Türkiye'nin terör sorununu çözmek için uzun süredir büyük bir
kararlılıkla gayret gösterdiklerini belirten
Erdoğan, 'demokratik açılımı' hatırlattı. 2010'da hükümet olarak 'Milli Birlik ve
Kardeşlik Projesi' adı altında, bu sorunu
köklü şekilde çözmek üzere yeni ve kararlı bir süreci başlattıklarını anlatan Başbakan, hükümete verilen desteği asla heba etmek niyetinde olmadıklarına işaret
etti. Ancak Türkiye'nin karşısında sadece
eli silahlı bir terör örgütü olmadığını vurgulayarak şunları kaydetti: "Karşımızda
uyuşturucu trafiğini yöneten, uluslararası
karteller tarafından taşeron olarak kullanılan bir örgüt var. Karşımızda, ülke içindeki birtakım çeteler tarafından kullanılmış, ülke içindeki bazı karanlık odaklara
taşeronluk yapan bir örgüt var. Biz sadece dağdaki teröristle değil, işte onun arkasındaki bu kirli ellerle, onun arkasında,
ipleri elinde tutan kirli odaklarla da mücadele ediyoruz." Erdoğan, Türkiye'de
herkesin terörün bitmesini istediğini ancak silah tüccarlarının bunu istemediğini
de dile getirdi. Muhalefetin de terörü ‘siyasi istismar aracı' olarak kullandığını ifade ederek, "MHP, bu süreçte bize destek
vermedi. Neden? Ya siz şehit cenazelerinden rahatsız değil misiniz? Aynı şekilde CHP, en başından itibaren bu meselenin çözümü için attığımız adımların karşısında oldu. Aynı şekilde BDP, beslendiği bataklık kurutulacağı için bu meselenin
çözümünün tam karşısında oldu, çözüm
süreçlerini sabote edecek söylemler içine
girdi." diye konuştu. Başbakan, ardından
Taraf'ta yer alan "Stratfor, doktorlarının
Erdoğan'a iki yıl biçtiğini yazdı" şeklindeki habere temas etti. ‘Kadere inanmış bir
parti' olduklarına vurgu yaparak şu tepkiyi gösterdi: "Bu canın sahibi Allah'tır.
Emanetini geri alacak olan da sadece ve
sadece Allah'tır. Biz tehditlere boyun eğmedik, boyun eğmeyiz. Bize ömür biçecek olan da sadece ve sadece Allah'tır. Biz
Allah'ın şu hükmüne yürekten inandık
ve inanıyoruz; ecel geldiğinde ne bir saat
ileri alınır ne de bir saat geri. Söylentilere
kanıp bize ömür biçenler, cüretkâr oldukları kadar büyük de bir küstahlık içindedir. Bu söylentileri manşetlerine taşıyanlar da, bu mihrakların taşeronluğunu ya-
-
Başbakan Tayyip
Erdoğan, partisinin genişletilmiş il
başkanları toplantısının açılışında gündemdeki konuları değerlendirdi. Terör
konusunda muhalefet partilerine yüklendi.
FOTOĞRAF: ZAMAN,
ALİ ÜNAL
CHP'nin en genç Parti Meclisi (PM) üyesi Ekrem
Kerem Oktay (30), Fransa'da Ermeni iddialarını
inkârı suç sayan tasarı aleyhine lobi yaparken hiç beklemediği bir olay yaşadı. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile aynı arabadayken bir anda ateşi yükselen ve dili dönen Oktay'a ilk müdahaleyi bizzat Hisarcıklıoğlu yaptı. 2
gün komada kaldı, 19 gün boyunca da uyutularak yapay
komada tutuldu. Doktorlar tam bir teşhis koyamadı ancak yeniden sağlığına kavuşması onları bile şaşırttı. Uzun
tedavi sürecinin ardından Ankara'ya dönen Oktay, yaşadıklarını Zaman'a anlattı. Doktorların kendisine, “Bu tür
mücadeleleri kazanamayan çok genç var.” dediğini belirten Oktay, “Genç ve mücadeleci olmam, ağır tedaviye
karşı büyük bir avantaj oldu. Ancak, nihayet yer gök dua
ile... Beşer de... Bilincim açıldığından beri milyonlarca insanın dualarını almış olmamın manasının farkındayım.
İnşallah bunca duanın ağırlığını layıkıyla taşırım.” diyor.
Oktay, yoğun bakım dönemine ilişkin zihninde kalanları, “Hatırladığım tek şey beyaz, bembeyaz bir ışık.
Bir de çok yer değiştirmişim gibi hissediyordum, kâh
havada, kâh karada. Çok yoruldum her yer değiştirdiğimde.” sözleriyle özetliyor. Kendisine geldikten sonra yaşadığı duyguları ise şöyle anlatıyor: “Şimdi demek
ki eldeki veriler hakikâti kavramaya yeterli olamayabiliyormuş. Hayatın tahlilleri farklı. Hepsinin üzerinde de hükümran olan biz değiliz.” HABİB GÜLER ANKARA
‘Eğitim yasasını sevgi
ortamında çıkaralım’
panlar da aynı şekilde büyük bir küstahlığın içindedir." Başbakan Erdoğan, bazı kafe ve restoranlarda bulunan müzik
kutularını da hatırlatarak, atılan bir lira
karşılığında seçilen şarkının dinlendiğini anlattı. "İşte şu anda tıpkı o bir lirayla
çalışan müzik kutuları gibi manşet atan,
köşe yazısı yayınlayanlar var." dedi. ‘28
Şubat sürecinde Washington'da fahri askerî ataşe gibi çalışan gazetecilerin
bugün demokrasi havarisi olarak, darbe
karşıtı olarak arz-ı endam ettikleri' eleştirisini yönelterek, "O zaman neredeydiniz?" diye sordu ve ekledi: "28 Şubat
sürecinde attığınız manşetler, yaptığınız
haberler, altına imzanızı attığınız provokasyonlar hafızalardan silinmedi.”
-
CHP, zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran yasa teklifini
geciktirmeye çalışıyor. Teklifin görüşüldüğü Eğitim Komisyonu’nda sık sık tartışmalar yaşanıyor. CHP
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, teklife ilişkin dün bir
açıklama yaparak bu görüntüye son verilmesini istedi.
Kılıçdaroğlu, “Eğitim yasamızı bir barış, sevgi, hoşgörü
ortamında çıkaralım. Bizim nesillere gelecek kuşağa güzel bir armağanı olsun bu.” dedi. Kılıçdaroğlu, düzenlediği basın toplantısında, partisince 25 ilde bin 200 kişi
üzerinde yapılan ‘4+4+4’ teklifine ilişkin anketin sonuçlarını açıkladı. Araştırmaya katılanların yüzde 91,1’inin
“Size çocuklarınızın veya yakınlarınızın bu kanundan
nasıl etkileneceğiniz konusunda yeterince bilgi verildi
mi?” sorusuna “Hayır” cevabını verdiğini savundu. Yeni
bir anayasa yapmak için izlenen uzlaşma yolunun, eğitim konusunda uygulanmasını isteyen CHP lideri, “Çıkıp bir Allah’ın kulu şunu söylemeli: ‘Biz bu yasa teklifini
şu gerekçeyle veriyoruz’ Biz bilmiyoruz, kimse de bilmiyor.” çağrısında bulundu. Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan
Tayyip Erdoğan’ın önceki gün grup toplantısında yaptığı “Beni imam hatip okulu mezunu olarak üniversiteye
almadılar. Bana ‘Gideceksin bir de lise bitireceksin’ dediler. Bize hendek atlattılar, neler yaptılar neler...” açıklamasını da eleştirdi. CHP lideri, şu ifadeleri kullandı:
“Sayın Başbakan anlatımınızdan anlıyoruz ki bunun 28
Şubat süreciyle bir ilgisi yok. 40 yıl önce yaşadığınız bir
travma sizi büyük ölçüde etkilemiş. 40 yıl önce yaşanan
bir travmayı 40 yıl sonra bir kin duygusu eşliğinde parlamentoya taşımak doğru mudur?” ANKARA ZAMAN
Gazeteci denilen 105 tutukludan
sadece 6 tanesinin basın kartı var
Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu'nun da tutuklu gazeteciler üzerinden Türkiye'yi dünyaya şikâyet ettiğini kaydetti. Kılıçdaroğlu'nun özellikle yurtdışında, "Türkiye'de
100'den fazla gazetecinin tutuklu olduğunu" ifade ettiğine işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu: "(Bu 105 kişiden) 25 kişi hükümlü, 70 kişi tutuklu ve yargılaması devam
ediyor. Bu listedeki 6 kişinin cezaevlerinde kaydı yok, yani hayali isimler. Yine bu listedeki 4 kişi de tahliye edilmiş. Şurası son derece önemli; bu 105 kişilik listedeki isimlerden, sadece 6 tanesinin basın kartı var. Bu listedeki 69 kişi PKK/Kongra-Gel/KCK
örgütüyle ilişkilendiriliyor. 7 kişi THKP/C ile ilişkilendiriliyor. 4 kişi DHKP/C ile, 11
kişi Devrimci Karargâh evleri ile 4 kişi MLKP ile ilişkilendiriliyor. Bu 105 kişilik listede, son dönemde darbeye hazırlık iddiasıyla tutuklu yargılanan 2 gazeteci de yok.
Onların isimleri listeye alınmamış. Geliyorum hüküm ve iddialara; 'PKK üyelerine
bilerek ve isteyerek yardım etmek', ‘terör örgütüne üye toplamak'." ANKARA ZAMAN
Merve Kavakçı, Meclis’ten
haklarının iadesini istedi
İBRAHİM ASALIOĞLU ANKARA
28 Şubat sürecinde milletvekilliği düşürülen Merve Kavakçı, haklarının iadesi
için Meclis’e başvurdu. Dilekçeyi işleme alan
Meclis Başkanlığı, önümüzdeki günlerde soruna nasıl bir çözüm bulacağını kararlaştıracak. Kavakçı’ya ‘iade-i itibar’ anlamına gelecek kararın Meclis Genel Kurulu veya Başkanlık Divanı’nda alınabileceği
ği belirtiliyor. Olumlu karar çıkması duruurumunda Kavakçı, maaş gibi özzlük haklarına ilave olarak pasaport, milletvekili kartı, milletvekili albümünde fotoğrafının yayınlanması, VİP’ten
geçebilme, sağlık hizmetlerinden yararlanma ve SGK
ile ilgili diğer şartları tutuyor-sa milletvekili emeklisi olma gibi
eski milletvekillerinin sahip olduğu
lduğu
bütün haklardan yararlanacak. 18 Nisan
1999’da kapatılan Fazilet Partisi’nden İstanbul milletvekili seçilen Merve Kavakçı’ya, başörtülü olduğu gerekçesiyle Meclis’te yemin
ettirilmedi. Kavakçı’nın vekilliği daha sonra
Bakanlar Kurulu’ndan izin almadan ABD vatandaşı olduğu gerekçesiyle 14 Mart 2001’de
düşürüldü. Kavakçı, bu süre zarfından maaş dahil hiçbir özlük hakkından istifade edemedi. Son Başkanlık Divanı’nda tutuklu milletvekillerine maaş ve özlük haklarının verilmesine ilişkin karar alınmış, bu kararın ardından Kavakçı’ya da ‘iade-i itibar’ yolu gündeme gelmişti. Başvuruyu değerlendiren Mec-
-
lis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Ayhan
Sefer Üstün, Merve Kavakçı’nın haklarının bir
an önce iade edilmesi gerektiğini söyledi. Üstün, “Olağanüstü dönemlerde alınan kararları ortadan kaldırmak demokratik sistemin
görevidir. Meclis, Merve Kavakçı’nın itibarını iade etmekle aslında kendi itibarını iade etmiş olacaktır.” dedi. Üstün, Kavakçı’nın vekilliğinin düşürülmesine neden olan vatand
tandaşlık engeli ortadan kalktığı için
G
Genel Kurul’un kendi işlemini orttadan kaldırabileceğini düşünüyor. Üstün, “Bu talebi herkes
yapabilir. Genel Kurul kendi
işleminin dayanağının ortadan
kalktığını düşünüyorsa önceki kararını ortadan kaldırabilir.
M
Milletvekilliğinin düşürülme kararı ortadan kalktıktan sonra oluşacak yyeni duruma göre Başkanlık Divanı toplanıp özlük haklarını iade edebilir.”
diye konuştu. Meclis İdare Amiri ve AK Parti Çorum Milletvekili Salim Uslu da, ‘görev
yaptığı sürede cari mevzuata göre emeklilik
hakları dahil ücret alacakları ve sair ödemelerinin iade edilmesi’ konusunda Kavakçı’nın
dilekçesine olumlu cevap verilmesi gerektiğini kaydetti. Divanda tutuklu milletvekilleriyle ilgili alınan karar, Kavakçı’nın AİHM’den
aldığı karar veya yemin etmeden ölen milletvekilleriyle ilgili kararların buna emsal gösterilebileceğini ifade eden Uslu, “Kavakçı bir sivil darbeyle önce vatandaşlıktan
çıkarıldı, sonra vekilliği düşürüldü.” dedi.
TBMM’ye ‘Dersim’
başvurusu 700’ü aştı
HABİB GÜLER ANKARA
1938 yılındaki Dersim olaylarını bir alt komisyon kurarak araştırma kararı alan Meclis’e şikayet dilekçesi yağıyor. 700’ü aşan dilekçelerde birbirinden ilginç olaylar anlatılıyor ve taleplerde bulunuluyor. Olayların elebaşlarından olan Kopo Hüseyin’in torunları da gönderdikleri dilekçede dedelerinin mezar yerinin bulunması ve aileden özür dilenmesi talebinde bulundu. TBMM Dilekçe
Komisyonu bünyesinde Dersim Alt Komisyonu’nun kurulması kararı, olaylar sırasında mağdur olmuş aileleri harekete geçirdi. Komisyon uzmanları, gelen dilekçeleri tek
tek inceleyerek gerekli işlemleri yapıyor. Olayların elebaşlarından Kopo Hüseyin’in yeğeni Ali Haydar Koç da komisyona bir dilekçe gönderdi. Amcası Nuro’nun Dersim
olaylarının ilk başladığı yıllar olan 1926’da ‘barış elçisi’ olmasına rağmen idam edildiğini, amcası Kopo Hüseyin’in
Dersim harekatından sonra, diğer amcası Hüseyin’in de
yine aynı tarihlerde teslim olmasına rağmen öldürüldüğünü anlatan Koç, “Yüzyıla yakın zamanı alan dışlanmışlığımızın devlet ve kamu vicdanında sorgulanmasını,
maddi ve manevi zararlarımızın tazminini, suçlanan, öldürülen sürgün ve hapislerde süründürülen yakınlarımızın ve tüm yöre halkının itibarının iadesini arz ederim.”
görüşlerine yer verdi. Dilekçesinde, barış ve kardeşlik
adına teslim olan amcasının aldatılarak idam edilmesiyle güvensizlik ve düşmanlık duygularının körüklenmesine sebebiyet verildiğine işaret eden Koç, bu nedenle aileden özür dilenmesini istedi. Koç ayrıca amcası Nuro’nun
asılması nedeniyle maddi ve manevi yıkımlarının tazminini, mezar yeri gizli tutulan amcasının mezar yerinin
gösterilmesini ve amcasının itibarının iadesini talep etti.
-
Kavakçı’ya ‘iade-i
itibar’ anlamına gelecek kararın Meclis Genel Kurulu
veya Başkanlık
Divanı’nda alınabileceği belirtiliyor.
FOTOĞRAF: AA
SAYFA TASARIM: DURMUŞ ÖZELÇİ
10 DIŞ HABERLER
Gannuşi: Esed rejimini
destekleyen İran, yanlış yapıyor
8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN
Tunus devriminden sonra iktidara gelen Nahda hareketinin lideri Raşid Gannuşi, Suriye’de Beşşar Esed rejimini destekleyen İran yönetimini eleştirdi. Gannuşi, İran’ın Suriye rejiminin değil halkın yanında olması gerektiğini söyledi.
KADİR UYSALOĞLU TUNUS CİHAN
Arap Baharı'nın ilk halkası Tunus devriminden
sonra iktidara gelen Nahda
hareketinin lideri Raşid Gannuşi, Suriye'de Beşşar Esed rejimini destekleyen İran yönetimini eleştirdi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ziyareti öncesinde Cihan'a konuşan
Gannuşi, Ortadoğu'nun geleceği konusundaki kaygılarını dile getirdi. İran-Suriye dayanışmasının tetikleyeceği bir
mezhep geriliminden endişe
ettiğini vurgulayan Gannuşi,
İran'ın bir "devrim ülkesi" olmasına rağmen "Suriye devrimi" konusundaki karşı tutumuyla yanlış yaptığını anlattı.
Nahda lideri, İran'ın Suriye'de
rejimin değil halkın yanında
yer alması gerektiğini söylerken, Suriye'deki şiddet olaylarıyla ilgili olarak,
"Her gün
onlar-
-
ca Suriyeli katlediliyor. Esed,
günah işliyor." diye konuştu.
Suriye konusunda Batı'yı da
eleştiren Gannuşi, "Batı'nın
söz söylemekten başka bir şey
yaptığını görmüyoruz." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ziyareti öncesi Türkiye'ye övgüler yağdıran
Raşid Gannuşi, "Şu anda büyük bir şevkle dostumuz Abdullah Gül'ün ziyaretini bekliyoruz.
Tunus halkı Türk misafirlerimizi
bağrına basacak." dedi. Türkiye
ile ilişkilerinin çok iyi olduğunu
ve iki ülke arasında birçok alanda yardımlaşma ve yakınlaşma
olduğunu ifade eden Gannuşi,
Tunus halkının Türkiye'nin kalkınmasını ve tecrübesini büyük
takdirle takip ettiğini belirtti.
Tunus Meclisi'nin şu anda
yeni bir anayasa yapmaya yoğunlaştığını belirten Nahda lideri, yeni anayasada İslam'ın
demokrasi ve modernizmle
uyumlu olduğunu göstermeye çalıştıklarını, fakat bu anayasada "laiklik ve sekülerizm"
maddelerinin yer almayacağını vurguladı. Tunuslu devlet
adamı, bu süre zarfında başta
Türkiye ve İngiltere olmak
üzere birçok ülkenin anayasasını incelediklerini; ancak yapacakları yeni anayasanın hiçbir ülkenin anayasasının kopyası olmayacağını ve Tunus'un
yapısına uygun özgün bir anayasa olacağını ifade etti. Gannuşi, "Tunus'un İslami ve modern mirasının haritasını çıkararak, ülkenin dokusuna uygun bir anayasa yapmayı arzu ediyoruz. Önceki (mevcut)
anayasadaki olumsuz maddeleri elimine ediyoruz." dedi.
Batı'daki, "Nahda, ülkeyi radikalleştiriyor" yönündeki eleştirilere de cevap veren
Gannuşi, "Bizim için önemli olan, anayasamızın Tunus
halkının iradesini yansıtan bir
anayasa olması. Eğer Batı bundan razı olursa ne güzel. Eğer
razı değilse de, her ülkenin
kendine ait anayasası vardır."
diye konuştu.
Devrim sonrası yapılan seçimlerde lideri olduğu Nahda
partisi oyların büyük çoğunluğunu alarak iktidara gelmesine rağmen başbakanlık koltuğuna kendisi oturmayarak partinin genel
sekreteri Hamadi El-Cibali'yi getiren Gannuşi, gelecek dönemde
de hiçbir zaman devlet makamlarından herhangi birine aday olmak gibi bir niyetinin olmadığını vurguladı.
Başkan Obama, İran konusunda askeri operasyonu kastetmediğini söyledi.
Tunus’ta Nahda
hareketinin lideri
Raşid Gannuşi,
Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül’ün
ziyareti öncesinde Cihan’a
konuştu.
‘İsrail’in arkasındayız’
demek İran’a saldırı değil
ALİ H. ASLAN WASHİNGTON
ABD Başkanı Barack Obama, İran ve Suriye'ye
askerî müdahale isteyenleri ‘savaş tamtamları' çalmakla suçlarken, ‘İsrail'in arkasındayız' lafını ise ‘genel' manasında söylediğini, somut bir
askerî operasyonu kastetmediğini vurguladı. Obama, "Muayyen bir askerî eylem için masaya koyduğumuz bir askerî doktrin değildi. İsrail'in güvenliğini
çok önemseme noktasındaki tutarlı pozisyonumuzun yeniden ifadesiydi." dedi. Başkan Obama, Beyaz
Saray'da salı günü yaptığı basın toplantısında İran'ın
nükleer silah edinmesini önleme siyaseti güttüğünü, bu amaçla yaptırımları giderek artırdığını belirterek, "Şu aşamada inancım odur ki sorunun diplomatik çözümü için hâlâ bir fırsat penceresi mevcut."
diye konuştu.
Cumhuriyetçi başkan aday adaylarının savaşla ilgili ‘çok rahat', ‘bol keseden atarak' ve ‘boş' konuşmasını eleştiren Obama, ‘Onların fazla sorumlulukları yok. Başkomutan değiller.. Bu bir oyun değil.'
eleştirisinde bulundu. İktidarı süresince savaş açmadığını hatırlatan Obama, ‘Savaş tamtamları çalanlar,
Amerikan halkına bunun maliyetlerinin ve getirilerinin ne olacağını da açıkça ilan etmelidir.' dedi. Bazen
savaşın gerekli olduğunu söyleyen Obama, ‘Ama biz
bunu dikkatsizce yapamayız.' diye eklerken, ‘dikkatli, makul ve mutedil' bir çizgi izlemeyi sürdüreceğini kaydetti.
-
SURİYE'YE ASKER GÖNDERME PLANI YOK
Suriye'de cereyan edenleri ‘yürek sızlatıcı' ve ‘utanç
verici' olarak nitelendiren ABD başkanı, tüm diktatörler gibi Esed'in de birgün alaşağı olacağını ifade
ederken, ‘Ancak bu problemlerin herbirini çözmenin
asker sevk etmek olduğu düşüncesi geçmişte doğru
olmamıştı, bugün de doğru değil.' şeklinde konuştu. Suriye'deki durumun Libya'dakinden ‘çok daha
kompleks' olduğunu öne süren Obama, ‘Kimilerinin
önerdiği gibi bizim tek taraflı bir askeri müdahaleye
girişmemiz, ya da meseleye basit bir çözüm olduğunu düşünmemiz, bence yanlış olur.' dedi. ABD Başkanı, hükümetinin Suriye rejimine baskı ve halkına
insanî yardım yönünde uluslararası camiayı harekete
geçirme çalışmalarına vurgu yaptı.
AB’DEN YUNANİSTAN’A:
Bingazi’de toplanan
kabile liderleri ve
milis komutanlarının özerk yönetim
ilanı, bölge sakinleri tarafından sevinçle karşılandı.
Ancak bu adımın
ülkeyi parçalanmaya götürebileceğinden korkuluyor. FOTOĞRAF: EPA,
MOHAMED ELRYANI
Doğu Libya
özerklik
ilan etti
CUMALİ ÖNAL KAHİRE
Muammer Kaddafi’nin devrilmesinden sonra istikrara kavuşamayan Libya’da kabile liderleri ve
milis komutanları, zengin petrol kaynaklarına sahip ülkenin doğusunda
yarı otonom bir bölge ilan etti. Kaddafi
karşıtı gösteri ve ayaklanmalar sırasında muhalefetin kalesi durumuna gelen Bingazi’de toplanan kabile liderleri, milis komutanları ve bazı siyasetçiler, özerklik ilanını binlerce kişinin
önünde yaptı. Bölgeyi yönetecek konseyin başkanlığına ise uzun süre hapis
yatan siyasî mahkûmlardan Ahmet el-
Zübeyir getirildi. Kaddafi’nin öldürülmesinden altı ay sonra yaşanan bölünme tehlikesinin diğer bölge ve kentlere sıçramasından endişe ediliyor.
Kaddafi yönetimi sırasında başkent Trablus’un gölgesinde kalan Bingazi merkezli ülkenin doğu bölgesi, tarihi ve kabile yapısı olarak da ülkenin geri kalanıyla büyük farklılıklar gösteriyor. Yeni bölgenin yönetimi
için bir konsey oluşturduklarını duyuran liderler, bölgelerinin Kaddafi’nin
doğduğu kent Sirte’den Mısır sınırına kadar olan bölgeyi kapsadığını belirtiyor. Başkent Trablus ve diğer pek
çok kentte silahlı gruplar, kontrolü,
merkezî Milli Geçiş Konseyi’ne devretmeyi reddediyor. Bu durum da ülkede fiilî bir bölünmenin yaşanmasına sebep oluyor. Milli Geçiş Konseyi üyesi olan Ahmet el-Zübeyir, dünkü Konsey toplantısı sırasında yaptığı
konuşmada bölgenin haklarını koruyacaklarını, ancak uluslararası konularda Milli Geçiş Konseyi’ni tanıdıklarını ifade etti. Konsey toplantısı sırasında haziran ayında yapılması planlanan 200 üyeli parlamento seçimlerinde doğu bölgesine 60 sandalye verilmesi de reddedildi.
Silahlarımızı alırsan
yardım kolaylaşır
SELÇUK GÜLTAŞLI BRÜKSEL
Avrupa Birliği'nin, bir taraftan Yunanistan'ı
mali krizden kurtarmak için paket üzerine paket açarken bir taraftan da krizle boğuşan ülkeye çok
miktarda silah sattığı ortaya çıktı. Başta Almanya olmak üzere birçok AB üyesi Yunanistan'ı, sorumsuz davranarak kazandığından çok harcamakla tenkit ediyor.
AB'nin açıkladığı rakamlara göre üye ülkeler
2010'da ilk Yunanistan'ı kurtarma paketini müzakere ederken 1 milyar Euro'luk da silah sattı. En fazla silah satan ülke açık ara Fransa oldu. AB Konseyi
verilerine göre Yunanistan'a 871 milyon Euro'luk silah satan Fransa'yı Yunanistan'ı kemer sıkmaya en
sık davet eden Almanya-Hollanda ikilisi takip ediyor. Hollanda ve Almanya'nın Yunanistan'a sattıkları toplam silah miktarı 90 milyon Euro. İtalya 52 milyon, İspanya da 33 milyon Euro'luk satışla listedeki
yerlerini alıyor.
Yunanistan'a silah satışları daha önce de gündeme gelmiş ve bazı AB üyelerinin krizle boğuşan ülkeye silah satışları karşılığında destek verdiği iddiaları seslendirilmişti. İddialar üzerine eski Yunanistan Savunma Bakan Yardımcısı Panos Beglitis, ülkesinin mezkur ülkelerden her zaman çok miktarda silah satın aldığını ve mali krizle hiçbir irtibatı olmadığını savunmuştu.
Ancak Beglitis'in Avrupa basınına bu açıklamaları yaptığı günlerde eski Başbakan Yorgo
Papandreu'nun ismi açıklanmayan bir danışmanı iddiaları doğrular nitelikte sözler sarf etmişti. İsmi açıklanmayan danışman, “Hiç kimse bize ya savaş gemimizi alırsınız ya da beş kuruş para vermeyiz
demiyor tabii. Ancak eğer silahlarını alırsak mali yardım konusunda daha fazla yardımcı olacaklarını net
bir şekilde hissettiriyorlar.” demişti.
-
11 DIŞ HABERLER
8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN
Joost Lagendijk
Sırbistan’ın adaylık statüsü
Türkiye için iyi haber
n
e
n
i
n
’
y
z
o
k
r
a
S
i
s
e
ş
i
d
n
e
l
e
tem
”
t
e
l
a
l
e
h
“
Aşırı sağın temsilcisi Milli Cephe (FN)
lideri Marine Le
Pen’in “Fransızlar helal et
yemek zorunda
bırakılıyor”
sözleriyle başlattığı tartışma
Sarkozy’nin de
katılmasıyla
ülkenin en çok
tartışılan konusu
haline geldi.
Fransa'da cumhurbaşkanlığı seçimlerine 45 gün
kala kamuoyu yoklamalarında Rakibi Holland
karşısında geride görünen Sarkozy, aşırı
sağcıların oylarına gözünü dikti. Sarkozy'nin ana
gündemi 'helal ve koşer et.' Sarkozy, hayvanların
Müslüman ve Yahudi inanışlarına göre kesilmesini
eleştiriyor. Bu etlerin yasaklamasını talep ediyor.
EMRE DEMİR PARİS
“Bugün Fransızların en temel endişesi helal et sorunudur". Bu sözler tarihinin en ağır
ekonomik krizlerinden birini yaşayan Fransa'nın Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'e ait. Aşırı sağın temsilcisi Milli Cephe (FN) lideri Marine Le Pen'in “Fransızlar helal et yemek zorunda bırakılıyor” sözleriyle başlattığı tartışma
Sarkozy'nin de katılmasıyla ülkenin en çok tartışılan konusu haline geldi.
Seçim kampanyasına damga vuran 'helal et' tartışması, 16
Şubat'ta aşırı sağcı parti lideri Marine Le Pen'in İslami usullere göre
et kesimini “zalimlik” olara niteleyerek, Paris'te kesilen bütün etlerin helal olduğunu iddia etmesiyle başladı. Bir gün sonra mezbahaları ziyaret eden Sarkozy, Le
Pen'in iddialarını yalanlayarak,
Fransa'da kesilen etlerin sadece
yüzde 2,5'lük bölümünün Müslüman ve Yahudi inanışlarına göre
kesildiğini söyledi. Le Monde gazetesi, Sarkozy'nin konunun üzerine gitmesinde, yapılan bir ankette Fransızların yüzde 56'sının Ma-
-
rine Le Pen'in 'helal et' çıkışına
destek vermesinin etkili olduğunu belirtiyor. Konuyu sürdürmekte ısrar eden Sarkozy, Bordeaux'da
düzenlediği mitingde, Fransızların
'helal olmayan et' yeme hakkına
sahip olduğunu belirterek, et üreticilerinin helal ve koşer damgasının yanı sıra “dini ritüllere göre
kesilmemiştir” damgası vurmasını
istedi. Ardından Başbakan François Fillon, dini usullere göre kesimin kaldırılması gerektiğini savundu. Son olarak İçişleri Bakanı
Claude Gueant da, yabancılara oy
hakkı verilmesi halinde okul kantinlerinde helal et yemenin zorunlu hale getirileceğini savundu.
Fransa Yahudilerini temsil
eden CRIF ve Fransa İslam Kültü Konseyi (CFCM), Sarkozy'nin
'helal-koşer et' çıkışını eleştirdi.
CFCM Başkanı Muhammed Moussaoui, “Müslümanlar ve İslam
bu kampanyada günah keçisi rolünü oynuyor.” dedi. CRIF Başkanı Richard Prasquier, seçim sürecinde dinin siyasete alet edilmesine son verilmesini istedi. Katolik Kilisesi de Müslümanları ve Yahudileri hedef tahtasına oturttuğu
gerekçesiyle tartışmaya karşı çıktı. Sarkozy'nin seçim kampanyasında aşırı sağcı Le Pen'e yakınlaşması, kendi partisinde de bölünmeye yol açtı. Dışişleri Bakanı
Alain Juppe, “Helal et sorunu aslında sahte bir sorun. Dile getirmemiz gereken daha gerçek meseleler var.” yorumunda bulundu.
UMP'li Eski Senato Başkanı Gerard Larcher de helal et tartışmasına hemen son verilmesini gerektiğini belirterek, işsizlik ve alım gücünün artırılması gibi gerçek sorunların seçmeni ilgilendirdiğini
söyledi.
Seçimlere 45 gün kala anketlerde birinci sıradaki Sosyalist aday François Hollande'ı yakalamayı başaramayan Sarkozy,
üçüncü sıradaki aşırı sağın adayı Le Pen'in seçmenlerine göz
dikmiş durumda. Fransız basını,
Sarkozy'nin 2007'deki seçimlerde
zaferi getiren stratejiyi uygulayarak, söylemlerini İslam, göç, banliyöler ve suçla mücadele üzerinde
yoğunlaştıracağını belirtiyor.
“GÖÇMEN SAYISINI YARIYA İNDİRECEĞİM”
Salı gecesi France 2 televizyonun-
da seçim kampanyasının ilk televizyon programına katılan Sarkozy, tekrar seçilmesi halinde
Fransa'ya gelen göçmen sayısını
yarıya indireceğini iddia etti. 5 yıllık iktidarı döneminde işsizlik oranının iki kat arttığının hatırlatılması üzerine Sarkozy, “Entegrasyon sistemimiz çalışmıyor zira ülkemizde çok fazla yabancı var.”
cevabını verdi. Sarkozy, aile birleşimiyle yapılan göçü zorlaştıracaklarını belirtirken, göç başvurusu yapılan yabancıların Fransızca
seviye tespit sınavına katılacaklarını ve “Cumhuriyet değerleri”ne
bağlılığının test edileceğini kaydetti. Sarkozy, her yıl 180 bin göçmenin Fransa'ya yerleştiğini belirterek, bu rakamı 100 bine düşüreceklerini iddia etti. Sosyalist aday Hollande, Sarkozy'nin
açıklamasını “endişe verici” bulurken, Yeşiller üyesi DanielCohn Bendit, “Kriz zamanında
insanlar korku ve endişe içinde.
İnsanlar kendisine günah keçisi arıyor. Bu dönemde, bir cumhurbaşkanının milyonlarca göçmeni 'fazlalık' olarak göstermesi tehlikeli.” ifadelerini kullandı.
Süper Salı’da
Romney’den mağlubiyet
tadında galibiyet
ALİ H. ASLAN WASHİNGTON
ABD'de on eyalette birden
başkan adaylığı ön seçimlerin
yapıldığı ‘Süper Salı'da da Cumhuriyetçiler arası yarışın düğümü çözülemedi. Mitt Romney altı, Rick Santorum üç, Newt Gingrich, bir eyalette ipi göğüsledi. Lider Mitt Romney en yakın takipçisi Santorum'la delege farkını artırarak matematiksel avantajını geliştirmekle birlikte Cumhuriyetçi
Parti'nin adaylığını garantilemekten hâlâ uzak görünüyor. Şimdilik
hiçbir adayın çekilme sinyali vermediği yarışın hazirana dek uzayabileceği tahminleri yoğunlaşıyor.
Cumhuriyetçilerin birbirlerini ve
paralarını yemesi en çok Demokrat Parti'deki rakipsiz aday Başkan
Barack Obama'ya yarıyor.
Süper Salı'da gözler başkanlık seçimlerinde sonucu belirleyen kilit kuzey eyaletlerinden
Ohio'da idi. Rakiplerinden kat kat
fazla para harcamasına rağmen
Ohio'da yüzde 38 oy alan Romney Santorum'a sadece bir yüzdelik puanlık üstünlük sağlayabildi. Yani mağlubiyet tadında bir
galibiyet aldı. Romney ayrıca Ver-
-
mont, Virginia, Massaschussets,
İdaho ve Alaska'yı hanesine yazdırdı. Kuzey Dakota, Oklahoma
ve Tennesse Santorum'a teveccüh
ederken, Newt Gingrich'in altın
madalyası güneydeki Georgia oldu. Ron Paul ise birincilik kürsüsüne hiç çıkamadı.
Romney'nin yarışta liderliğini korumasında, kendisinden pek
hazzetmeyen muhafazakâr evanjelik taban unsurlarının Santorum
ile Gingrich arasında bölünmesi
etkili oluyor. Gingrich'in yarıştan
çekilmesi halinde Santorum'un
Romney'i altetme ihtimali bulunuyor. Ancak Obama'yı münazarada yenebileceği savıyla yarışta
kalan Gingrich şimdilik bu yönde
bir sinyal vermiyor.
NBC ile Wall Street Journal'in
kamuoyu araştırmasına göre, ön
seçimlerde yıpranan Romney'nin
halk nazarında imajı giderek bozulurken, Başkan Obama ise yavaş yavaş toparlanmaya başlayan ekonominin siyasî semerelerini toplamaya hazırlanıyor. 10
Amerikalı'dan 6'sı ekonomik durgunluğun en kötü safhalarının artık aşıldığı kanaatinde.
Mitt Romney en
yakın takipçisi
Santorum’la
delege farkını artırarak matematiksel avantajını
geliştirmekle
birlikte Cumhuriyetçi Parti’nin
adaylığını
garantilemekten hâlâ uzak
görünüyor.
Yarış, hazirana kadar sürecek gibi
Ön seçimlerde yarışan adayların, Cumhuriyetçi Parti'nin 2012
başkanlık seçimlerindeki adayı olabilmek için, ağustos ayında
yapılacak parti kurultayında toplam 1144 delegenin desteğini toplamaları gerekiyor. CNN Televizyonu'na göre adayların
şu ana kadar kazandıkları tahmini delege sayısı şöyle: Romney:
389, Santorum: 158, Gingrich: 103, Ron Paul: 60
Balkanlar dışında pek fazçok Makedonyalı da benzer
la dikkat çekmedi, fakat geeğilimde. AB’nin bin dereçen hafta Avrupa Konseyi,
den su getirmesinden ve çifte
Sırbistan’a aday ülke statüstandart olarak algılanan tasü vermeyi kabul etti. Böylevırlarından rahatsızlık duyan
ce Sırbistan AB üyeliği yolcu- halklara Sırpların da katılması
luğuna başlayan beşinci eski
herhangi bir fark yaratır mı?
Yugoslav cumhuriyeti oldu.
Evet, yaratır. Bunun çeşitSlovenya 2004’te AB’ye katılli sebepleri var. En önemli semıştı; geçen yıl aralık ayında
bebi şu: Sırbistan’a dair alıKatılım Anlaşması’nı imzanan karar AB genişlemesinin
layan Hırvatistan da muhtesona erdiğini ve kapının kamelen 1 Temmuz 2013’te üye pandığını düşünen kuşkucuolacak. Diğer iki ülke, Makeların ve karamsarların yanıldonya ve Karadağ, mevcut
dığını gösteriyor. Elbette yeni
pozisyonlarından (yani resmî
ülkeleri AB’ye katılmaya teşadaylıktan), daha zorlu olan
vik etmek şu an, bariz sesonraki aşamaya geçip müza- beplerle, çok popüler değil.
kerelere başlamak için didini- Avrupa’nın kendi evi tam bir
yor. Makedonya 2005 gibi er- enkaz halindeyken ve mevken sayılabilecek bir tarihte
cut sorunların üstesinden geadaylık statüsü elde etti, falip kıtanın geniş kesimlerinde
kat komşu Yunanistan’la üluzun süreli bir ekonomik rekenin ismi konusunda uzun
sesyonu önlemek noktasında
zamandır devam eden ihtidoğru reçetenin bulunup bulaf nedeniyle üyelik müzakelunmadığından kimse emin
relerine başlayamadı. Atina
değilken, yoksul komşulara
‘Makedonya’ ismini kabul et- davetiye çıkarmanın ne âlemi
miyor, zira bunun
var? Fakat Avrupalı
Yunanistan’ın aynı Avrupa Birliği,
liderler AB’nin uzun
ismi taşıyan parça- Sırbistan’a nihai
vadeli çıkarlarısı üzerinde hak id- üyelik umudu
nın farkında ve Batı
diasına yol açacağıBalkanlar’daki ülkevermekle genişlenı düşünüyor. Meleri ilelebet dışarımenin sona erdiği ve da tutmanın zekice
seleyi çözmek için
kapının kapandığını bir şey olmadığı soBM himayesinde
düşünen kuşkucula- nucuna varmış duyapılan görüşmerın ve karamsarların rumdalar. Ve Makeler her iki ülke için
kabul edilebilir bir
yanıldığını gösterdi. donya ile Karadağ’a
isim ortaya koymuş
saygım sonsuz ama,
değil ve bu yüzden Yunanlıbölgedeki kilit ülke Sırbistan.
lar Makedonya’nın AB üyeliği İstikrarlı, demokratik ve müyoluna taş koymak için veto
reffeh bir Sırbistan olmaksıhaklarını kullanmayı sürdüzın, Avrupa’nın bu kesiminin,
rüyor.
etrafındaki AB üyesi ülkeler
Karadağ’a Aralık 2010’da
ve bütün olarak birlik için soadaylık statüsü tanındı; örrunlar yaratmaya devam edegütlü suçla ve yolsuzlukla
cek bir kara deliğe dönüşme
mücadelede müspet sonuçlar
riski söz konusu.
alması, yanı sıra temel haklaBir sonraki yazımda da
rı koruma ve yargı bağımsızlı- anlatacağım gibi, Sırbistan’ın
AB yolunda kalan tüm enğı konularında sicilinin temiz
gelleri aşması uzun zaman
görülmesi halinde haziranda
AB ile üyelik müzakerelerialacak ve muazzam bir çane oturmasına yeşil ışık yakıl- bayı gerektirecek. Bu enması bekleniyor. Geçen hafgellerin en netameli olanı, 2008’de bağımsızlığını
ta alınan kararın sonucunda
şöyle bir manzara ortaya çıkı- ilan eden eski bölgesi Kosoyor: AB şimdi müstakbel üye- va ile ilişkileri. Sırbistan’a nilik için iki ülkeyle (Türkiye ve
hai üyelik umudunu vermekİzlanda) müzakere ediyor, üç
le AB tek taşla üç kuş vurülkeyi de (Makedonya, Karamuş oluyor: Mayısta düzendağ ve Sırbistan) üyelik mülenecek parlamento seçimlezakerelerine başlama koşulrinin arefesinde Devlet Başlarını yerine getirip getirmekanı Boris Tadiç’in iktidardadikleri konusunda gözlüki Demokratik Partisi’nin rayor. Diğer üç potansiyel aday
dikal Sırp milliyetçiler karşı(Bosna-Hersek, Arnavutluk
sındaki konumunu güçlendive Kosova) hâlâ aday ülke sıriyor; bölgenin geri kalanına,
fatıyla resmen tanınmayı bek- bütün ertelemelere ve teredliyor.
dütlere rağmen, kendini düTürkiye ile AB arasındaki
şündüğü için bile olsa, Batı
müzakerelerde ilerleme kayBalkanlar’ı hâlâ umursadığıdedilmemesine ve Batı Balkan nı gösteriyor; Hırvatistan’ın
ülkelerinin en tafsilatlı aşaufukta beliren üyeliği dışında
maya başlamak konusunda
son yıllarda dişe dokunur hiçyaşadığı sorunlara bakıldığın- bir ilerleme olmaması karşıda, şu soru sorulabilir: Ne olsında umutsuzluğa kapılmamuş yani? Sırbistan’ın da sıya başlayan genişleme yanraya girmesi gerçekten o kalılarına cesaret veriyor. Yani
dar da önemli mi? Pek çok
Sırbistan’ın adaylığı Türkiye
Türk AB’den çoktan umuiçin de iyi haber anlamına gedu kesmiş durumda ve birliyor. [email protected]
12 AİLE&SAĞLIK
Belirtilere dikkat edin
Ahmed
Şahin
Madde Kullanımı Önleme ve İzleme Büro Amiri Dr. Ali Ünlü,
gençlerin uyuşturucu alabilmek için mevcut parasını bitirdikten
sonra yakın
çevresindekilerden hırsızlık
yapmak durumunda kaldığını söylüyor.
Çocuğumun uyuşturucu
kullandığını nasıl anlarım?
Uyuşturucuya önce kültürüne alışmakla başlanıyor. Madde kullanım kültürü, yakın arkadaş çevresiyle eğlenmek için gidilen
ve özellikle yetişkin gözetimi olmayan ortamlarda öğreniliyor. ‘Bir kere denemekle bir şey olmaz’ denilen çocuklar, ‘süt
çocuğu, ana kuzusu’ gibi ifadelerle tahrik ediliyor. Gençleri en çok aile içi sorunlar uyuşturucu batağına itiyor.
FAZLI MERT İSTANBUL
Madde bağımlılığı; vücudun bir ya
da birden çok işlevini olumsuz yönde etkileyen maddelerin kullanılması,
bundan dolayı zarar görüldüğü halde bu
maddelerin kullanımının bırakılamamasıdır. Madde bağımlısı kişi, madde kullanımına ara verdiğinde yoksunluk belirtileri yaşar. Zamanla madde kullanımı ve
dozunu artırır. Zamanın büyük bir dilimini madde arayarak geçirir. Madde bağımlısı olan kişinin kendine güveni azalır, insani prensipleri yok olmaya başlar, idealleri ve geleceği ile ilgili ümitleri yıkılır. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Madde Kullanı-
-
mı Önleme ve İzleme Büro Amiri Dr. Ali
Ünlü’nün verdiği bilgiye göre bağımlılık
AIDS, frengi, verem, hepatit B ve C, kanser, kangren gibi birçok ölümcül hastalığa
kapılma riskini de artırıyor. Ünlü, bağımlı
kişinin, maddeyi alabilmek için önce mevcut parasını bitirdiğini, çevresindeki insanların değerli eşyalarını ve paralarını çalmaya başladığını; hırsızlık, gasp, yankesicilik
gibi suçlara karıştığını aktardı.
Gençler, madde kullanmaya genelde
aile içi sorunlardan kaçmak, farklı ve değişik görünmek, kendini kabul ettirmek,
uyuşturucu kullanan ünlü bir kişiye benzemek, madde kullanan arkadaş grubu ta-
rafından dışlanmamak, sıkıntılarını, problemlerini madde kullanarak unutacağını zannettiği için başlıyor. Madde kullanımı, önce kültürüne alışmak, sonrasında
ise denemekle tanımlanıyor. Madde kullanım kültürü, yakın arkadaş çevresiyle
eğlenmek için gidilen ve özellikle yetişkin
gözetimi olmayan ortamlarda öğreniliyor. Ders sonrasında gidilen oyun salonları, eğlence merkezleri ise en riskli ortamlar.
DOĞRU ZANNEDİLEN YANLIŞLAR
Uyuşturucuya alışanların sarf ettiği bahaneler, onları bağımlı olmaktan kurtarmıyor. Dr. Ali Ünlü, bağımlıların şu
yanlış düşüncelere sahip olabileceklerini belirtiyor: “Benim iradem güçlüdür, ben bağımlı olmam. Bir kere kullanmaktan bir şey çıkmaz. Ara sıra kullanmakla bir şey olmaz. Sadece zayıf bireyler bağımlı olur. Herkes kullanıyor bir
şey olmuyor. Esrar bağımlılık yapmaz.”
Uyuşturucuda arkadaş ve grup baskısı,
kişiyi kötü alışkanlığı terk etmesindeki engellerden biridir. Madde kullanmayı reddeden gençleri genel olarak, “Sen gidince buranın tadı tuzu kaçar. Eğer gidersen
bir daha yüzüne bakmam. Ne olur hatırım için bir kez…Beni kırma. Hadi süt çocuğu sen de, ana kuzusu.” ifadeleri bekler.
Suriye bugünkü duruma nasıl düştü (4)
E. ABDURRAHMAN
Seyyid Salih Özcan amcamın,
Suriye’nin ileri gelenleriyle yaptığı konuşmanın son bölümünü de aktarıp
dört bölümde verdiğim bu dört gün
süren görüşmeyi bitiriyorum:
Eski Reisicumhur Nâzim el-Kudsî
konuşmasını yapıp susunca, hepimiz dona kaldık. Gözlerimiz gayri
ihtiyarî devletin o zaman birinci derecede mes’ul bir şahsı olan Dr. Maruf el-Devalibi’ye çevrildi. Orada bulunan hepimiz ondan bir şeyler söylemesini bekliyorduk. Bu bakışlarımız altında, büyük bir hata
işlemiş kimselerin mes’uliyeti ile kıpkırmızı kesilen El-Devalibi ellerini ovuşturarak söze başladı:
“Gerek sayın dostum ve hemşerim Vehbi elHarriri’yi, gerek eski Reisicumhurumuz, mesai
arkadaşım Nazım el-Kudsî’yi dinledim. Her
ikisi de söylediklerinde haklılar. Yalnız mes’ele
bununla bitmiş sayılmaz. Suriye’nin bu feci duruma düşmesinde, bir devlet adamı ve mes’ul
kimseler, olarak gafletimiz ve hatamız büyüktür.
Bu bakımdan kendimi asla affetmiyorum.
“Suriye’nin bu hale gelmesi çok eski zamanlara
kadar gider. Kökü 1936 yıllarından başlar. O zaman bazı komünist Ermeniler ve Baasçı ihtilâlci
sosyalizm taraftarı Araplar, Rusya ile temasa geçerek Suriye’de gizli komünist partisini kurdular.
O zamanlar Suriye’de bu işi hayli ilerlettiler.
1942’de de aynı hareketi tekrarladılar, fakat
muvaffak olamadılar. Bu tarihten sonra ihtilâlci
sosyalistler ile ırkçı Arap sosyalistler birleştiler.
Suriye içinde, bilhassa üniversite içinde, öğretmen okullarında, Harbiye’de teşkilatlandılar. Bu
okullardaki bazı öğretmenler, öğrencilerine geri
kalışın yegâne sebebi olarak dine yani İslâmiyet’e
bağlılığı ileri sürdüler. Suriye’nin yükselmesi ve
“komprador” diye tabir ettikleri, -helâlinden
çalışarak kazanan- zenginlerden kurtuluşun
yegâne çaresinin, ancak Marks ile Lenin’in fikirlerine bağlanmak olduğunu muntazaman telkin
ettiler. Komünist aşısını alan öğretmenler, tâyin
oldukları lise, ortaokul ve hatta ilkokullarda bu
zehri öğrencilerine aşıladılar. Mısır’da vuku’ bulan ihtilâlden sonra bu ülkeden gelen “Arap’ın
Sesi” radyosunun ifsad edici sosyalist ve Arap
ırkçılığı perdesi altında açıkça yaptığı komünist propagandası Suriye’yi çok tesir altında bıraktı. Mısır-Suriye Birliği kurulduktan sonra,
Suriye’deki komünistler rahatça teşkilâtlandılar.
Bu hâdiseler devam ederken, diğer taraftan
komünistlerin bir taktiği de sık sık komşularımız
aleyhine nümayişler tertip etmek suretiyle memleketi dostlardan tecrit etmek oldu. Meselâ Türkiye aleyhine ‘İskenderun bizimdir’ diye nümayişler tertip ertiler; Irak, Ürdün, Lübnan aleyhi-
ÇÝTLEMBÝK
Dua kitaplarımızda dikkate verilen şu misal
hep hatırımızda olmalıdır. Resûlullah (sas)
Hazretleri ashabına şöyle buyuruyor:
-Allahü Teâlâ’ya günahsız dille duâ edin!
Diyorlar ki:
-Yâ Resûlallah, günahsız dilimiz yoktur,
nasıl günahsız dille dua edeceğiz?
Şöyle açıklar günahsız dille dua etmeyi:
-Sizin diliniz kendiniz hakkında günahlıdır, ama başkaları hakkında günahlı değildir.
Öyle olunca siz başkaları hakkında günahsız olan dilinizle dua edin, onlar da sizin
hakkınızda günahsız olan dilleriyle dua etsinler. Böylece günahsız ağızlarla birbirinize
dua etmiş, makbul duaları almış sayılırsınız...
Öyle ise çevremizdeki insanların makbul duasını almak için onların kalp ve gönüllerini kazanmaya gayret etmeliyiz ki, bizden
memnun olan insanlar bize günahsız ağızlarıyla dua etsinler, biz de günahsız ağzımızla
onlara dua edelim, böylece günahsız ağızlarla karşılıklı dualaşan bahtiyar bir toplumu da
oluşturmuş olalım!
Günahsız ağızla duaya bu açıdan baktığımızda çok önemli bir birlik beraberlik hikmeti de dikkatimizi çekmektedir.
– Çünkü çevremizHer insan çevredeki insanların kalbisindeki konu kom- ni, gönlünü kazanaşu ve dostlarıcak bir sevgi saygı içinnı memnun etme- de muhatap olmamız
ye özel bir gayret gerekir ki, onlar günahgöstermeli, kalbi- sız dilleriyle yaptıkları
ni, gönlünü kazan- duâlarına bizi layık görsünler. Hatta kendimizi
maya önem versevdirdiğimiz çevremizmelidir.
deki bu insanlar bizi görünce sadece ‘Allah razı
olsun!’ deseler bu da bize makbul dua olarak yetip de artar bile. Çünkü her müminin
hayatının hedefidir Allah’ın rızasını kazanmak... Siz çevrenizi memnun ediyor, memnun ettiğiniz insanlardan da böyle dualar alıyor, ‘Allah razı olsun’ dedirtebiliyorsanız ne
mutlu size.
Böylece günahsız ağızla yapılan duaya
önem verme hassasiyeti, birbirine dua edecek kadar karşılıklı sevgi saygı içinde olan bir
toplumu da oluşturmuş oluyor.
Böyle olmaz da, çevremizi memnun edecek sevecen ve saygılı bir hâl ve ahlâk üzere olmazsak, elbette günahsız dille yapılacak dualardan da mahrum kalırız, kimse bizim için gönülden ‘Allah razı olsun’ diye dua
etme gereği duymaz, günahsız ağızlardan
dua alma bahtiyarlığımız da söz konusu olmaz.
Ot gibi bitip ot gibi giden nice insanlar vardır ki, şahsî menfaatlerinin dışında hiç
kimseye bir iyilik etme, kalp ve gönlünü kazanma gereği duymaz, toplumun sevgisini
kazanacak bir İslâmî hizmetle meşgul olma
ihtiyacı hissetmez. Öyleleri için günahsız
ağızların duasını alma gibi bir bahtiyarlık da
söz konusu olmaz...
Duaya bu açıdan bakınca denebilir ki,
her insan çevresindeki konu komşu ve dostlarını memnun etmeye özel bir gayret göstermeli, kalbini, gönlünü kazanmaya önem
vermelidir. Çünkü sevgi ve saygısını kazandığı insanlar onu görünce sadece bir ‘Allah
razı olsun’ demeleri bile büyük bir kazançtır. Allah’ın rızasından daha büyük bir kazanç duası düşünülemez mümin insanın hayatında.
Öyle ise herkes çevresine ‘Allah razı olsun’ dedirtecek iyilikler yapmalı, toplumun
duasına sebep olacak hizmetlerde bulunmalı,
kendini sevdiren bir tevazu ve tebessüm içinde topluma muhatap olmalıdır.
Ülke çapında tüm insanlar böyle düşünürler de günahsız ağızlarla birbirinin duasını alma niyeti içine girerlerse nasıl bir birlik
beraberlik meydana gelir, ne türlü bir kucaklaşma ve kardeşlik duygusu hasıl olur düşünebiliyor muyuz?..
Kaldı ki, bir müminin diğer mümine duâ
etmesi, o mümine iyilik etmesi demektir.
Rabb’imiz ise, bir iyilik edene on sevap vereceğini bildirmektedir. Öyle ise müminlere
dua eden kimse, dua ettiği insanlar sayısınca iyilik sevabı da kazanmakta, böylece sevap
kazancı sınırsızlığa, yukarı yükselmektedir.
Zaten namazlarımızdaki Tahiyat’tan sonra okuduğumuz ‘Rabbena atina..’ duasında
‘Rabb’im beni, annemi, babamı ve tüm
müminleri affeyle!’ diye dua etmekteyiz. Namazdaki tüm müminleri şamil bu duamızı, namaz dışındaki hayatımızda da günahsız
ağızlarla tekrarlamak ise, birbirine dua eden
insanlar topluluğu haline gelmemizi sağlamaktadır. Bu da bilinçli yaşayan insanlar topluluğu demektir.
klarınıÇamaşırlarıyla ilgilenin; bu yöntem çocu
ipuçları
zı rahatsız etmeden madde kullanımı
pantoi,
bulmanıza yardım eder. Kusmuk izler
de kımad
deki
lonlarındaki idrar veya ceplerin
rıntıları birer gösterge olabilir.
ndıKucaklayın; veya elini sıkarken madde kulla
davve
lara
koku
,
tlere
işare
ğını gösterebilecek
ranışlara dikkat edin.
sel perEv ödevlerini beraber yapın; böylece zihin
formansını takip edebilirsiniz.
ağız
İşaretlere dikkat edin; göz damlası, parfüm,
k
ama
sakl
ını
ferahlatıcılar madde kullandığ
m
Giyi
ir.
lerd
tem
için kullanılan en genel yön
tarzları da önemli bir göstergedir.
kullanıDoğru sorular sorun; “Sen madde mi
madde
biri
dan
ların
adaş
“Ark
e,
yorsun?” yerin
i tanıbirin
nan
kulla
dde
“Ma
r?”,
mi kullanıyo
eli.
yor musun?” tarzı yaklaşımlar sergilenm
FOTOĞRAF: ZAMAN, YÜCEL ERGÜNEŞ
Birbirine dua eden
insanlar topluluğu
haline nasıl gelebiliriz?
8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN
Çizgi filmlerde
bilinçaltına farklı
mesajlar veriliyor
ORHAN KARANFİL KOCAELİ
Bazı televizyon dizileri, sinema, reklam ve çizgi filmlerde insanın bilinçaltına yönelik mesajlar yer alır. İnsan
bunun farkına varmaz; ama bilinç onu algılar ve doğru kabul eder. Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Selma Koç, subliminal mesajların seyirci tarafından fark edilmesinin zor olduğunu söylüyor. Koç, özellikle
çizgi filmlere yerleştirilen cinsel içerikli objelerle çocukların bilinçaltlarına farklı mesajlar iletilebildiğini belirtiyor.
Psikoterapist Aysel Birtürk, insanların bazı şeyleri görebilmesi ve duyabilmesinin eşik aralıkları olduğunu, bilinçaltı mesajların bu eşiklerin üstünde veya altında olduğunu ifade ediyor. İnsanın en savunmasız mekanizmasının bilinçaltı olduğunu aktaran Birtürk, özellikle bazı çizgi filmlere yerleştirilen cinsel içerikli şekiller ve ‘Sex’ yazıları ile çocukların
bilinçaltının kolaylıkla kontrol edildiğini iddia ediyor. Birtürk,
“Kimse bu bombardımanın farkında değil. Çizgi filmlere cinsel içerikli objeler gizlenerek çocuğun bilinçaltı cinselliğe yönlendirilmeye çalışılıyor. Cinselliğe uyarılan çocuğa bu tip şeyler normal gelmeye başlıyor.” şeklinde konuşuyor. Dünyada birçok ülkenin yasaklar getirdiğine değinen Birtürk, devletin bu tip mesajların önüne geçebilmek için bazı yasal sınırlandırmalar getirmesi gerektiğini kaydediyor. Çocuk ve Ergen
Psikoloğu Sinem Karademir Tehnel de çizgi filmlere aşırı derece cinsel içerikli objelerin yerleştirildiğini söylüyor. Televizyon karşısına oturan çocuğun bilinçaltına çizgi filmlerle cinselliğin yerleştirildiğini kaydeden Tehnel, “Ebeveynler çocuğunun masumca çizgi film izlediğini zannediyor ancak çizgi filmlerdeki cinsel içerikli mesajlarla çocuklarının zehirlendiğini fark edemiyor. Çocukta cinselliğe eğilim artıyor.” diyor.
-
ne buna benzer mitingler yaptılar. Bütün bunlar,
memleketi komşulardan uzaklaştırmak ve özledikleri nizamı rahatça kurmak için yapılan komünist taktiğinden başka bir şey değildi.
Gerek solcu basın, gerek üniversite hocaları, gerek sol yazar ve ressamlar, tiyatro yazarları hepsi, ama hepsi din aleyhine makaleler, şiirler, piyesler yazdılar, kitaplar te’lif ettiler, karikatürler çizdiler ve tiyatrolar oynadılar. Dinle daima
alay ettiler. Dindarlar daima hakaret gördü. Hiç
yoktan masum okul çocuklarına sokaklarda nümayişler yaptırıldı. Bu dram sık sık tekrarlattırıldı.
Şunu açıkça itiraf edeyim ki biz bütün bu
hâdiseler karşısında gaflet içinde, hep seyirci kaldık. Hatta sayın arkadaşım Nâzım elKudsî’nin de söylediği gibi gizli emniyetin ve
polislerin sık sık “Müslümanlar, gericiler kara
bir ihtilâl yapacaklar; hükümete el koyacaklar”
diye verdikleri raporlara aldanarak komünistleri değil, dindar Müslümanları takiple vaktimizi geçirdik. Müslüman yazarların evlerinde polis vasıtasıyla sık sık aramalar yaptırır, konferanslarında veya makalelerinde en ufak bir dokunaklı söz görülünce, derhal mahkemeye verilir, hatta tevkif edilirken; Baasçı komünistler
yazılarında, piyeslerinde, konuşmalarında devletin nizamını değiştireceklerini söyledikleri ve
hatta biz devlet adamlarına alenen küfrettikleri halde onlara en ufak müdahalede bulunulmazdı. Güya basını kendimize düşman etmemek için... Basın hürriyetini maalesef yalnız baasçılara tanıdık. Bizi destekleyen ve memleketin yüzde 85’ini teşkil eden Müslüman halka bu
hürriyeti tanımadık. Milleti kendimize küstürdük. Asıl dayanağımızı bu yüzden kaybettik.
Bizi koruyan kimse kalmayınca, neticede baasçı komünistler devlet ve hükümeti ele gecirmiş oldu.”
Ben, bu konuşmadan sonra bir sual sordum:
“Efendim, siz hükümet olarak baasçılara karşı
koyamaz mıydınız?”
“Elbette koyabilirdik. Biz onları günü gününe, cesaretle takip edip cezalarını verseydik, maarifimizi ıslâh etseydik, istihbarat işimizi imanlı milliyetperver şahıslara tevdi etseydik, bu hal
olmazdı. Zenginlerimiz de hırslı ve cahil oldukları, cömert olmadıkları için bu hal bütün memleketin başına geldi. Bugün zengin olanlar fakirleşti, fakirler de daha fena vaziyete düştü. Memleketin fakir halkını eşitlik vaadiyle aldattılar.
Ortadoğu’nun en zengin memleketi, bugün en
fakir memleketi haline geldi. Bizim gafletimiz de
bu sebeplerin başında gelir. Allah hiçbir devletin devlet adamlarını bizim düştüğümüz duruma
düşürmesin!”
İşte Suriye’nin şu andaki kanlı, mazlum ve
mağdur durumu!..
SAYFA TASARIM: YÜCEL ERGÜNEŞ
13
ailem
w Kalbin dili
w Hikmet damlalarý
“Hz. Peygamber, çocuklara ve aile bireylerine
karþý, insanlarýn en merhametlisiydi.“
“Yaðmur, bulutlu havada; iyi davranýþlar da, Allah'la irtibatlý gönüllerde bulunur. Her þey kontrol altýna alýnabilir ama, huy zor.. “
Ümit Burcu
8 MART 2012 PERÞEMBE ZAMAN
Annelik
duygusu
köreltilen
kadýn
güzelliðin
kölesi
haline
getirildi
Gece oldu ve yine efkâr bastý Ümit burcu!
Muhasebemi yaptýðýmda ümitsizliðe düþüyorum. Sizden ÜMÝT almak için yazýyorum.
Baþýmdan aþkýn nimetlere sahip olduðum
halde bu yüce davaya yeterince hizmet etmemek/ edememek beni ümitsizliðe götürüyor.
Herhalde yeterince inanmadýðým için, yarým yamalak inandýðým için tam 4/4 lük hizmet edemiyorum. Ýnanmýþ olsa idim uykularýmýn kaçmasý gerekmez miydi?
Geceleri evin içinde dönmem gerekmez
miydi? Þu anda hiç gerekmediði halde televizyon açýk. Kumandayý alýp kapatacak kadar
kendime kumanda edemiyorum. Nefsimin
esiri, zebunu olmuþ durumdayým. Böyle dertsiz, ýstýrapsýz insanlara kaldýðý için de iþler
tam rantabl yürümüyor.
Ah Ümit Burcu, yýllar oldu bu adanmýþlarý
tanýyalý. Fakat bir ben kendimi bu iþe adayamadým. Hep kenarýnda dolaþtým. Olmam gereken yerde olamadým. Benden çok sonra
turnikeye girenler þimdi destanlar yazýyorlar. Peki, ben ne yapýyorum? Koskocaman
hiç... Koþturmamak için mazeret bile üretemiyorum. Bittiðimin ve eridiðimin farkýndayým.
Aþk olmadan meþk olmaz demiþler. Aþk
yok, þevk yok. En önemlisi heyecan yok. Gözyaþý yok. Rahmetli Akif “His yok, hareket yok,
acý yok... Leþ mi kesildin? / Hayret veriyorsun bana... Sen böyle deðildin.” Diyor ya, aynen o durumdayým.
Ýþte bir gazete kampanyasý baþladý ve bitiyor. Ben ne yaptým? Utanarak söylüyorum
ama yattým. Yan gelip yattým. Allah beni affetsin.
Birazcýk aðlayabilsem, azýcýk ýstýrap duyabilsem daðlar dümdüz, ovalar pürüzsüz olmaz mýydý?
Bu kopukluk, benim Rabbimden kopuk
oluþumdan kaynaklanýyor. Netice olarak ben
kendimden memnun deðilim.
Hizmet etmemenin cezasý olarak vicdan
azabý çekiyorum. Kendimi bir yere koyamýyorum. Adanmýþlardan isem niye hizmet etmiyorum? Hizmet etmiyorsam niye bu kutlular arasýnda bulunuyorum ki? Dilemma yaþýyorum anlayacaðýnýz. Dertsiz- Kaygýsýz
Ýnsanlýk tarihinin belki de hiç bir döneminde kadýnlarýn haklarýna ve doðal tabiatýna bu denli baský ve tecavüz
uygulanmamýþtýr. Günümüz toplumlarý kadýnlara eðitimli olma, baþarýlý olma, kariyer sahibi olma, anne olma,
hatta iyi anne olma, çocuklarý ile ilgili olma, güzel olma, genç ve dinamik olma gibi standartlar belirlemekte.
Bu belirlemeleri yaparken ne kadýnýn fikri sorulmakta ne de doðasý göz önünde bulundurulmakta.
HÝLAL AKDENÝZ
Ýnsanlýk tarihinin belki de hiç bir
döneminde kadýnlarýn haklarýna
ve doðal tabiatýna bu denli baský ve
tecavüz uygulanmamýþtýr. Günümüz
toplumlarý kadýnlara eðitimli olma,
baþarýlý olma, kariyer sahibi olma, anne
olma, hatta iyi anne olma, çocuklarý ile
ilgili olma, güzel olma, genç ve dinamik
olma gibi standartlar belirlemekte. Bu
belirlemeleri yaparken ne kadýnýn fikri
sorulmakta ne doðasý göz önünde
bulundurulmakta.
Geçtiðimiz aylarda bir Fransýz firmasýnýn ürettiði estetik ameliyat malzemelerine iliþkin ortaya çýkan insanlýk
dýþý skandalda, bu firmanýn inþaatlarda
kullanýlan, kanserojen malzemelerle
hazýrladýðý silikonlarý sattýðý öðrenildi.
Bu durumdan maðdur olan yaklaþýk
500 bin kadýn su an saðlýklarý konusunda ciddi endiþe içinde.
Ancak güzel olamama yada yaþlanma korkusu bu endiþeyi çok fazla bastýrmakta. Öyle ki, dünyanýn hemen hemen her yerinde kadýnlar, bugün sadece güzel olabilme pahasýna, estetik
ameliyatlarýnýn getirmiþ olduðu acý ve
1
riskleri göze almakta.
Bir baþka can alýcý trend ise, moda
dünyasýnda meydana gelmiþ absürd
„zayýflýk eþittir zariflik“ algýlayýþý uðruna ölümüne kilo veren genç kýzlardýr.
Boulemi adý altýnda bilinen bu hastalýkta genç kýzlar ve kadýnlar belli bir idealin uðruna kendi fizikleri ile baðlantýyý
tamamen kopartmýþ duruma geliyorlar.
Bu hastalýðýn son safhasýnda kýzlar artýk
30’lu kilolarýn civarýnda ecel ile pençeleþirken dahi kendilerini kilolu olarak
algýlýyorlar. Günümüz kadýnýnýn yaþlanma, kilo alma, ya da bakýmsýz olabilme gibi bir lüksü yok. Hem erkek
dünyasý ile, hem hemcinsleri ile sürekli
bir güzellik yarýþý halindeler adeta.
Bu çaðýn kadýnlara oynamýþ olduðu
en kötü oyun ise, kadýný, yaratýlýþ itibarý
ile, ona bahþedilen en büyük armaðandan uzak kalmak zorunda býrakmasýdýr. Günümüzde, birçok kadýn iþini
kaybetmeme uðruna, ya da kariyer otobanýnda sollanmama uðruna, belki de
hayatýnýn eþi benzeri bulunmayan lezzetini ve mevsiminin kaçýrýldýðý takdirde kazasý olmayan, „anneliði“ tadamamaktalar.
Kadýna armaðan edilen bu ilahi hediyeyi, Rahim sýfatýnýn tecellisini, kendi
benliðinde tadamayan onca kadýn var
günümüz modern toplumlarýnda. Bu
tür toplumsal baskýlardan da tetiklenmiþ olacak ki, doðum sonrasý depresyon olarak bilinen hastalýk anýnda, bir
an için þuurunu yitirip kendi öz evladýný öldüren kadýnlarýn haberleri artar oldu.
Cinayet safhasýna gelmemiþ, fakat
yine benzeri tereddütler, korkular ve
bunalýmlar sonucu meydana gelen
„Babyklappe“ hadisesi de toplumsal
olarak belirli çöküþlerin sinyalidir aslýnda. Almanya‘nýn deðiþik þehirlerindeki
merkezi hastanelere kurulan bu küvez
þeklindeki sisteme, kadýnlar bebeklerini
býrakabiliyorlar. Tamamen anonim bir
þekilde býrakýlan bu bebeklerin, evlatlýk
olarak verilen bebeklerden farklý olarak,
hiç bir zaman ebeveynlerinin kim olduðunu bilebilme imkaný yok. Bu tür bir
sistem, istenmeyen bebekleri cinayete
kurban gitmelerinden kurtarmaya çalýþýrken, onlarý ömürlerinin sonuna kadar cevapsýz sorulara mahkum ediyor.
Kadýnlar onca uygarlýk, modernite,
Dünyadan acý sayýlar
Kadýnlarýn bitmeyen çilesi þiddet. Aslýnda
1kadýndan ziyade güçsüz olanlarýn çilesi de-
sek daha doðru. Bu rakamlar gösteriyor ki dünya hala bir orman. Ve içinde ki insanlar çok az.
Avrupa Konseyi ve Dünya Bankasý raporlarý,
16-44 yaþ arasý kadýnlarýn baþlýca sakatlanma ve
ölüm nedeninin þiddet olduðunu öne sürüyor.
- Hindistan’da her gün 14, ABD’de 3 kadýn,
eþi ya da erkek arkadaþý tarafýndan öldürülüyor.
- Dünya Saðlýk Örgütü; Ýngiltere, Avustralya,
Kanada, Ýsrail, Güney Afrika ve ABD’de öldürülen kadýnlarýn katillerinin yarýsýnýn, birlikte yaþadýklarý erkekler olduðunu açýklýyor.
- Ýsveç’te her 10 kadýndan 7’si, Botswana’da
6’sý þiddete uðruyor.
- Yeryüzünde her 3 kadýndan 1’i, tanýdýðý bir
erkek tarafýndan dövüldüðünü, cinsel iliþkiye
zorlandýðýný ya da bir baþka biçimde istismara
uðradýðýný bildiriyor.
- Hollanda’da her yýl 200 bin kadýn, eþinin
þiddeti ile karþýlaþýyor.
- Moldova’da 16-19 yaþlarý arasýndaki her 3
genç kýzdan 1’i, cinsel þiddet maðduru.
- Dominik Cumhuriyeti’nde, þiddet uygulayanlarýn yarýsý, eþler ya da eski eþler.
- Gürcistan’da her 2 aileden 1’inde þiddet
yaþanýyor.
- Ortadoðu ve Körfez ülkelerinde, çoðu Asyalý 1.2 milyon kadýn evlerde hizmetçi olarak
çalýþýyor. - Kuveyt’te kaçmasýnlar diye pasaport
ve kimlikleri ellerinden alýnan kadýnlar, dayak
yemekten ve cinsel tacizden þikayetçiler.
Dilemma yaþayan
dertsiz- kaygýsýz!
Deðerli Dertsiz kardeþim,
Dertsizliðin böyleyse demek ki bir de
dertlensen gözyaþlarýn klavyeyi ýslatacak
demektir.
Ara sýra bu þekilde itirafta bulunmak
iyi gelir. Mektubunu tekrar tekrar okudum. Beni de iyi sarstý. Okuyucularýmýzdan ayný durumda olanlar için de iyi gelir
düþüncesindeyim.
Sen derdini de biliyorsun, dermanýný
da. Sýra uygulamakta.
Bunun için aþkla þevkle koþan arkadaþlardan ayrýlmamaya bak. Yalnýz kalmamaya dikkat et.
Bundan sonra senden güzel faaliyetlerini anlatan mektuplar bekliyorum.
hak ve hukuk sisteminin içinde, belki
de en yobaz ve baðnaz dönemlerini yaþarken, doðalarýna ve tabiatlarýna belki
de hiç bu kadar uzak olmamýþlardý. Bunun bir þekilde belki de, baþta vicdani
dinamiklerden yola çýkarak, yýlýn belli
günlerinde global manada, dünya kadýnlar günü, sevgililer günü, anneler
günü baþlýklarý altýnda, özrü dilenmeye
çalýþýlmakta.
Ancak baþta vicdan mekanizmasý
ile yola çýkan iyi niyetler günümüzde
ne yazýk ki tamamen tüketime endekslenerek, baþtaki ulvi gayelerini saptamýþ bulunuyor. Kadýnlarda meydana
gelen fýtrî bozukluklar bu denli had safhadayken, bunun deðiþimi için giriþimde bulunmanýn zamaný çoktan geldi,
belki de geçmektedir.
Son yapýlan araþtýrmalarda artýk erkeklerinde aile içi þiddete maruz kalmalarý belki de bunun ilk emaresidir.
Kadýnlara tekrar yaratýlýþ gayesine endeksli kadýn olma hakký ve özgürlüðü
verilmediði takdirde, kadýn, yaratýldýðý
doðal hali ile, belki de modern toplumlarda nesli tükenen bir varlýk konumuna gelecektir.
Bize yazýn: mail: [email protected]
Sprendlinger Land str. 107 63069 Offenbach
unutma çocuðum...
Zamaný dirilt çocuðum
Her dakikaya bir toatmalýsýn. Her
dakikaya bir iyilik çiçeði dikmelisin. Bunlarýn çiçekleri
belki de öteki dünyada bulacak seni. Bazýlarý orada, orasý için yeþerecek. Dakika
saksýlarýna diktiðin çiçekler
mutlaka bulur seni. Güzelliði ve kokusu, aþarak aradaki
mesafeleri ulaþýr sana. Bulur
seni, nerede olursan ol!
Zaman akar gider, dakikalar, saatler…
Her dilimini ölümsüzleþtirmelisin zamanýn. Günde beþ defa arýnarak yeniden… Zamaný anlamlandýr-
1hum
malýsýn… Çocukluðun içinde saklanýr gençliðin ve ihtiyarlýðýn tohumu. Onlarý iyi
korumalýsýn. Ýyi bir aðaç iyi
bir fidandan olur. Çocukluk
fidanýna iyi bakarsan ihtiyarlýk aðacýn her zaman çiçeklerle süslenir.
Öyleyse zamaný dirilt
çocuk. Dakikalara can ver.
Zaman yýpratmadan seni…
Söndürmeden içindeki kalp
denen lambayý… Karanlýðýyla boðmadan seni eskiyen zaman… Sen, dirilt
onu. Her dakikasý canlansýn. Zaman seni anlasýn.
MUSA GÜNER
14 GÜNDEM
8 MART 2012 PERÞEMBE ZAMAN
BW’de önümüzdeki öðretim yýlýnda
Gymnasiumlarda yýðýlma bekleniyor
Baden Württemberg Eyaleti’nde ilkokul sonrasý tavsiye sistemindeki deðiþiklikle þimdiye kadar çok duyulan ‘Sonderschule’den
akademisyenliðe, hauptschuleden týp fakültesine gidenlerin’ hikâyelerinin sona ereceði bekleniyor. Bununla birlikte özellikle realschule ve gymnasiumlarda oluþacak yýðýlmanýn eðitim kalitesini nasýl etkileyeceði de merak konusu.
Yüzler gülmeye baþladý
EBU ABDURRAHMAN
Eski Türkiye günlerimdeydi.
Bir gün kavga gürültü bahanesiyle bir köy yerinde jandarma karakoluna götürülmüþtük. Bizim fazla bir suçumuz
olmadýðý daha doðrusu suçsuz
olduðumuz için bizim oraya
gitmemize sebep olan kiþilere
jandarma duvarda asýlý bir
metre kadar çok sert görünümlü
bir sopayý göstermiþti. Sopanýn üstüne de bir yazý yazmýþlar kaç sene
oldu ama hala aklýmdan çýkmaz.
Yazý þöyleydi “Bunun adý haydar,
sýkýysa kaytar”
Orada malum arkadaþ üzerinden insandan nasýl haydari yapýlýr kendi gözlerimle gördüðüm
için hayatta bir daha hiç kaytarmadým. Þerden hayýr çýkar misali
çok faydasýnýn olduðunu da söyleyebilirim.
Niye anlatýyorsun bu hikayeyi
diyebilirsiniz. Herkes anlamasa da
bugünlerde gazete merkezimizi
ziyaret eden temsilcilerim beni
sizden daha iyi anlayabilirler.
Türk hava yollarý oralarda temsilcilik açmadý ama bu kadar uçuþ
nedendir acaba diye merak edenleriniz de olabilir.
Federasyon baþkanýmýz yarýþ
bitince ortaya çýkan tabloyu inanamaz gözlerle seyrettikten sonra
maça bir hafta uzatma süresi ekleyince ben de biraz üzülmüþtüm.
Tam tasý taraðý toplayýp kampanya
defterini kapattým derken yeniden
açmak zorunda kalmýþtým. Ama
þimdi, mevcut lig tablosuna bakýnca iyi ki de uzatmýþýz diyorum.
45 günlük aþk ve þevk destanlarý ile zirvelerde ancak 5 tane kardelen açtýrmayý baþarmýþ onlarýn beyazlýðýna karþýlýk yüzümüz kýpkýrmýzý defteri kapatma durumunda
kalmýþtýr. Fakat haydari markalý
kronometre devreye girince takýmlarýn da havasý birden deðiþti. 45
günde 5 çekenler üç günde zirveleri çiçekle donattýlar. Þu an gözlerime inanamýyorum tam tamýna 20
tane yüzlük kardelenimiz var. Rabbim dilinize suhulet, zihninize kuvvet versin.
Bundesliga’da: Duisburg G.
Ulm, Augsburg, Siegen,
Oberliga’da: SolingenRemscheid, Bonn, Hagen, Scheneberg, Mainz, Giessen
Kreisliga’da: Hildesheim, Hanau, Speyer, Koblenz, Saarbrücken, Wiesbaden, Bremerhaven,
Worms, Padernborn, Aschaffenburg takýmlarýmýzý gönülden tebrik
ediyoruz. Onlarýn bu rüzgarý ile
inanýyoruz ki Süperliga’da da birkaç güne kalmaz bir kaç takýmýmýz
yüzde100 hedefini yakalayacaktýr.
Geçen sene Frankfurt’un Acar
teknik direktörünün güzel bir sözü
vardý. “Yarýþ bittikten sonra da hedefi yakalamak durumundaysak,
erkeklik bizde kalsýn yarýþ bitmeden yakalayalým.”
Ben bu güzel sözü yarýþ baþlangýcýnda takdiri hakeden çok güzel
bir çýkýþ yapan Berlin’e ithaf etmek
istiyorum. Biz bu sene Berlin baþkent olarak yarýþý sürükleyecek
derken o resmen geri geri sürüklenmeye baþladý. Bu sene bir türlü
kendine gelemeyen Tübingen ve
Stuttgart’a eþlik etmek gibi bir halleri var. O da olursa artýk Baþkent
ismi Sonkent diye deðiþtirmek gerekebilir.
Duisburg’u hassaten tebrik ediyorum. Köln gibi sistemi çökertip
ortalarda gezmek yerine aðýrbaþlý
bir biçimde ve vakarý hiç elden býrakmadan zirveye yerleþtiler. Hannover ve Düsseldorf bakalým bu ani
ataða nasýl bir karþýlýk verecekler.
Bu arada geçen sene Mercedes’i
otobana çýkarmayý baþarmýþ olan
Münih’i de hesaba katmayý ihmal
etmeyin diyorum. Çünkü yýllarýn
Köln tecrübesi ile Mercedes’i sürmek kesinlikle daha farklý olacaktýr.
Tüm takýmlarýmýza erkeklik sizde kalsýn vurgulu yukarýya aldýðým
güzel sözü tekrar hatýrlatýp sokaklarda yarýþýn, zirvelerde buluþun dileklerimi iletiyorum.
YAHYA YILDIRIM STUTTGART
Baden Württemberg Eyaleti’nde Yeþiller-SPD Koalisyon Hükümeti’nin eðitim reformlarýndan en önemlisi olan,
ilkokul sonrasý okul tavsiyesinin
(Grundschulempfehlung) baðlayýcýlýðýnýn kaldýrýlmasý uygulamasý sonrasý bazý okullarda yýðýlma
bekleniyor. Grundschulempfehlung’un eskiden olduðu gibi ilkokul sonrasý devam edilecek okulu
belirlemede doðrudan bir etkisinin olmamasý, bu konuda inisiyatifin velilere geçmesi birçok veliyi
de konu ile ilgili bazý danýþma
merkezlerine yönlendiriyor. Bunun yaný sýra Grundschulempfehlung’a göre harekete
edecek veliler de bulunuyor.
Mart ayý sonuna kadar eyalet genelinde 95 bin 600 ilkokul dördüncü sýnýf öðrencisi için yeni
okullarýnýn belirlenmesi gerekiyor. Zira eyaletteki uygulamaya
göre her 4. sýnýf öðrencisi için devam edeceði okula Mart sonuna
kadar baþvurunun yapýlmýþ olmasý gerekiyor.
SUPERLIGA 2012
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
Temsilcilik
Duisburg
Hannover
Düsseldorf
München
Mannheim
Frankfurt
Köln
Nürnberg
Berlin
Dortmund
Hamburg
Tübingen
Stuttgart
TH
2335
1100
2150
2600
2100
2900
4000
1120
1800
3510
1900
3000
2632
1
AT %
2216 95%
1029 94%
2011 94%
2391 92%
1913 91%
2636 91%
3626 91%
1004 90%
1574 87%
3045 87%
1646 87%
2325 78%
1983 75%
BUNDESLIGA 2012
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
Ýller
Duisburg G
Ulm
Augsburg
Siegen
Gelsenkirchen
Dortmund
Düsseldorf
Recklinghausen
Duisburg K
Neuss
Mannheim
Offenbach
Köln B
Kreuzberg
Hamburg D
München
Hamburg B
Frankfurt
Wedding
Köln D
Nürnberg
Karlsruhe
Sch.Gmünd
Böblingen
Ludwigsburg
Esslingen
Stuttgart
Bochum
TH
420
500
447
420
610
845
450
592
520
445
535
475
1060
455
417
979
610
495
472
1060
610
550
567
630
650
519
1032
450
AT
443
516
446
418
585
807
429
558
486
411
494
433
956
407
371
868
540
432
411
912
519
455
458
498
508
399
770
329
%
105%
103%
100%
100%
96%
96%
95%
94%
93%
92%
92%
91%
90%
89%
89%
89%
89%
87%
87%
86%
85%
83%
81%
79%
78%
77%
75%
73%
Her öðrenci bir yukarýsýný mý düþünüyor?
Yeni uygulamayla þimdiye kadar
birçok göçmen kökenli öðrencinin gerekmediði halde sýkça karþýlaþtýklarý, ‘Gymnasium senin
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
TH
275
290
400
288
285
300
325
300
270
340
275
295
324
410
265
330
405
335
375
375
365
255
358
350
285
400
385
Son söz velilerin mi?
Tavsiye sistemindeki deðiþiklikle
þimdiye kadar çok duyulan ‘Sonderschule’den akademisyenliðe,
hauptschuleden týp fakültesine
gidenlerin’ hikâyelerinin artýk
mazi olacaðý beklentisinin yaný
baþýnda öðrencinin devam edeceði okul ile ilgili veliler nasýl isabetli karar verir? sorusunun cevabý da aranmaya baþlandý.
Yeni sistemi gazetemize deðerlendiren Stuttgart BÝL Özel
Okullarý Müdürü Muammer
Akýn velilerin çocuklarýný bir öðrenci olarak iyi tanýmalarý gerektiðine dikkat çekti. ‘Okul tavsiyesi kalktý’ ifadesinin yanlýþ kullanýldýðýný da hatýrlatan Muammer
Akýn, ‘Okul tavsiyesi kalkmadý.
Yine veriliyor. Ancak eskisi gibi
öðrencinin 4. sýnýftan sonra devam edeceði okulu bu tavsiye belirlemeyecek. Artýk veliler çocuklarýný okul tavsiyesine baðlý kalmadan isterlerse Hauptschule,
Realschule ya da Gymnasiuma
kayýt ettirebilecekler. Ancak burada karar verilirken makul ve
gerçekçi olunmalý. Hangi okula
kayýt yaptýrýlacaðý kararý verilirken öðrencinin kapasitesi iyi tahlil edilmeli. Veliler artýk çocuklarýnýn geleceði ile kararý kendilerinin verdiðini, bunun önemli sorumluluk olduðunu unutmamalý.
Tavsiye artýk etkili deðil ama sýnýfta kalma uygulamasý devam
ediyor’ dedi. BÝL Özel Okullarý’na da kayýt taleplerinin geçen
seneye göre üç katýna çýktýðýný
söyleyen Akýn, ‘ Yeni uygulama
ile birlikte özellikle Realschule ve
Gymnasiumlara talep artacaktýr.
Biz de kendi okulumuzda bu talep artýþýný görüyoruz. Yeni binamýzýn bitmesi ile ikiþer þube olacaðýndan kapasite sorunumuz ol-
mayacak’ dedi.
Öte yandan bazý çevreler ve
muhalefet yeni uygulamanýn bazý
sorunlarý da beraberinde getireceði noktasýnda birleþiyor. Filologlar Birliði ve Realschul Öðretmenleri Birliði yaptýklarý açýklamalarla özellikle realschule ve
gymnasiumlarda yýðýlmaya baðlý
olarak sýnýflarýn daha kalabalýklaþarak eðitimde kalitenin düþeceðine dikkat çekti. Eyalet Kültür
Bakanlýðý sözcüsü Dr. Roland Peter ise yeni uygulama ile velilerin
öðretmenlerle birlikte çocuklarýnýn tahsil hayatý ile ilgili karar almalarýnýn daha kolay olacaðý görüþünde. Eyalet genelinde Mart
ayý sonuna kadar ilkokul sonrasý
okullara kayýt yaptýracak olan 4.
sýnýf öðrencilerinin hangi okula
kesin kayýt yaptýracaklarý ise Mayýs ayýnýn baþýnda belli olacak.
Kayýtta ikamet yakýnlýðý, okuyan
kardeþ ve okul profili ( örneðin
çift yabancý dil aðýrlýklý, fen bilimleri aðýrlýklý, spor aðýrlýklý v.b.)
kriterlerine dikkat ediyor. Bunun
dýþýnda öðrencinin ilkokul notlarý
kayýtlarda doðrudan bir veri olarak deðerlendirilmiyor. Yeni okula kayýt baþvurusunda öðrencinin
‘Grundschule 4. sýnýfý bitirdi’ ifadesinin yer aldýðý evrakýn verilmesi yeterli oluyor.
Baþkonsolos Aksen: Türk gençlerinin
polis olmasýný teþvik ediyoruz
OBERLIGA 2012
Ýller
Solingen-Remsch
Bonn
Hagen
Schöneberg
Mainz
Giessen
Wuppertal
Osnabrück
Ingolstadt
Rüsselsheim
Hannover.G
Essen
Aalen
Aachen
Hamm
Oberhausen-Bott
Neuköln
Kiel
Düren
Bremen
Plettenberg
Heilbronn
Konstanz
Tübingen
Kassel
Freiburg
Bielefeld
için zor olur, Realschule’ye git’ ya
da ‘Realschule’den Hauptschule’ye düþmektense doðrudan
Hauptschule’ye baþla’ gibi sözlü
ve resmi tavsiyelerin de son bulmasý bekleniyor. Bunun yanýnda
velilerin çocuklarýný eski uygulamanýn devam etmesi durumunda
kaydettirmeyi düþündükleri okulun bir üstüne kaydettirmeye yönelecekleri ve bunun bazý okullarda ciddi yýðýlmaya neden olacaðý tahmin ediliyor. Eski uygulamaya göre çocuðu Hauptschule
tavsiyesi alabilecek velilerin genellikle Realschule’ye, Realschule tavsiyesi alabileceklerin de
Gymnasiumlara yöneleceði bundan dolayý da özellikle Realschule ve Gymnasiumlarda ciddi yýðýlmalarýn olacaðý tahmin ediliyor.
Türkiye Cumhuriyeti Karlsruhe
AT
287
300
413
293
289
304
317
286
256
319
257
272
291
367
235
281
340
279
300
292
281
188
262
236
184
250
213
%
104%
103%
103%
102%
101%
101%
98%
95%
95%
94%
93%
92%
90%
90%
89%
85%
84%
83%
80%
78%
77%
74%
73%
67%
65%
63%
55%
AT
86
267
149
234
147
232
164
181
209
200
194
229
149
213
194
139
223
177
189
167
206
163
171
185
70
176
181
123
%
115%
107%
103%
102%
101%
101%
101%
101%
100%
100%
97%
95%
93%
93%
92%
90%
89%
86%
86%
84%
82%
82%
81%
76%
74%
73%
72%
68%
1Baþkonsolosu Serhat Aksen,
Gençleri kültürel erozyona
karþý koruyoruz
Schleswig Holstein
baðlý
Glückstadt’da faaliyet
gösteren DÝTÝB Þehzade
Camii yönetimi gençlerin kültürel erozyona
uðramamasý için kollarý
sývadý. Cami bünyesinde
yürütülen din eðitiminin
yaný sýra kadýnlara ve
özellikle gençlere yönelik faaliyetler yapýldýðýný
belirten Din Görevlisi Ýlhan Kozan ile Baþkan
Yardýmcýsý Coþkun Þahin ve Yönetim Kurulu
Üyesi Muzaffer Özcan,
“bizim için gençlerin her
türlü tehlikeye karþý ko-
1eyaletine
runmasý çok önemli.
Dolayýsý ile gençlerin
kendi dinini, örf ve adetlerini öðrenmesi, kendi
kültüründe yetiþmesi
için çalýþýyoruz” dedi.
Genel faaliyetlerle
birlikte gençlere yönelik
faaliyetlerinde artacaðýna
vurgu yapan Din Görevlisi Kozan “gençlerle bir
araya gelerek dini sohbet
ve benzeri faaliyetler yürütüyoruz. Amacýmýz onlarýn kendi kültürleriyle
en iyi þekilde yetiþmeleri
ve kültürel erozyona karþý kaorunmalarý” dedi. RAMÝS KILIÇARSLAN GLÜCKSTADT
Karlsruhe Emniyet Müdürü Hildegard Gerecke’ye nezaket ziyaretinde
bulundu. Baþkonsolos Aksen,
Karlsruhe emniyetinin özelde Türk
vatandaþlarýnýn ve baþkonsolosluðun emniyetini saðlamakta gösterdiði gayret ve iþbirliði nedeniyle Gereck’e teþekkür etti. Baþkonsolos
Serhat Aksen, Emniyet Müdürü
Hildegrad Gerecke’ye, ’Baþkonsoloslukta Karlsruhe polisinde çalýþan
Türk ve Türk kökenli sayýsýnýn artýrýlmasý amacýyla yaptýðýmýz çalýþmalarýmýz oldu. Bu çalýþmalar bundan
sonra da devam edecektir. Önümüzdeki dönemde polislik mesleðinin vatandaþlarýmýza tanýtýmýna yönelik ortak çalýþmalar yapýlmasýný
arzu ederiz’ diyerek önerilerde bulundu. Bu öneri Emniyet Müdürü
ve Yardýmcýsý tarafýndan memnuniyetle karþýlandý. Karlsruhe Emniyet
Müdürü Hildegard Gerecke’de Baþ-
konsolos Aksen’in yeni görevinde
baþarýlar dileyerek ’Þehirde yaþayan
çok sayýda Türk vatandaþý var. Sizler
ile ortak çalýþmalardan memnuniyet
duyarýz’’ dedi. Ziyarete hazýr bulunan Emniyet Müdür Yardýmcýsý Roland Lay’da Karlsruhe Emniyeti Po-
lis Korosu’nun Türkiye’de konser
verdiðini, Türk polis teþkilatýyla yakýn çalýþmalarý olduðunu dile getirerek, Polis korosunun Karlsruhe’ de
düzenlenecek olan Türk Günleri etkinliðine de katýlacaðýný ifade etti.
ALÝ RIZA KARLSRUHE
KREISLIGA 2012
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
Ýller
Hildesheim
Hanau
Speyer
Koblenz
Saarbrücken
Wiesbaden
Bremerhaven
Worms
Paderborn
Aschaffenburg
Hannover.K
Würzburg
Mülheim
Ravensburg
Heidelberg
Leverkusen
Krefeld
M.Gladbach
Ludwigshafen
Mettmann
Braunschweig
Günzburg
Kaiserslautern
Allgäu
Leipzig
Darmstadt
Albstadt
Spandau
TH
75
250
145
230
145
230
163
180
208
200
200
240
160
230
210
155
250
205
220
200
250
200
210
244
95
240
252
180
THY ’dan acentelere ödül
Türk Hava Yollarý
1(THY) Hamburg
Müdürlüðü performanslarýndan dolayý 2011 yýlýnýn baþarýlý seyahat
acentelerini ödüllendirdi.
Ödüller THY Hamburg
Müdürü Cemil Tezgah
tarafýndan acente sahiplerine teslim edildi.
Hamburg’dan 2012
yýlýnda baþlayacak dördüncü Ýstanbul seferi ile
yeni baþlayacak Ýzmir,
Ankara ve Adana seferleri
hakkýnda da bilgi veren
Tezgah, THY’nin yeni se-
fer sayýlarý ve uçuþ noktalarý ile acentelere büyük
imkan ve avantaj saðladýðýna iþaret etti. Ödül alan
seyahat acentalarý ise Myra Reisen, Tan Reisen,
Linden Reisen, Sammys
Reisen, Bizim Reisen, Reisebüro Baltacý, Reisebüro
Ergin, Karakaþ Reisen,
Hanseglobal Reisen, Durgut Reisen, A.T.A Reisen,
Benim Reisen, Reisebüro
Romancý, Paradies Reisen, Reisetreff Altona ve
Orient Reisen oldu. RAMÝS
KILIÇARSLAN HAMBURG
BmF’den hatim merasimi
Yaklaþýk üç yýl önce Kre-
1feld’de kurulan Müslüman
Kadýnlar Eðitim Merkezi (BmF)
geçtiðimiz gün Kaya Plaza Düðün
Salonu’nda bir hatim merasimi
düzenledi. Hatfanýn deðiþik günlerinde eðitim merkezine giderek,
Emine Arslan, Tülay Yaþar, Asiye
Demir ve Venhar Kader hoca hanýmlardan Kur’ an – ý Kerim ve
dini bilgiler öðrenen 16 yetiþkin
bayan yapýlan hatim merasimi so-
nunda sertifikalarýný aldýlar. Sadece bayanlara yönelik hizmet veren BmF derneðine kýz öðrenciler’ de okullarýndan geri kalan
günlerde katýlarak Kur’ an- ý Kerim ve genel kültür dersleri görüyorlar. Kaya Plaza düðün salonunda düzenlenen hatim merasimine çok sayýda davetli katýldý. Ýstiklal Marþýmýzýn okunmasýnýn
ardýndan dernek baþkaný Nejla
Asan ve Songül Kaya birer selam-
lama konuþmasý yaptý. Daha sonra sahneye çýkan kursiyerler bir
yýl boyunca öðrenmiþ olduklarý
bilgileri sahnelerken, okumuþ olduklarý ilahi ve naatlarla misafirlere duygulu anlar yaþattýlar. Kadýnlar kolu baþkaný Gülveren Çakan bu tür organizelerin devem
edeceðini programa katýlýmýn yoðun olmasýndan dolayý duyduðu
memnuniyeti dile getirdi. MEHMET
YILMAZ, AYÞE GÜL TEMÝZ KREFELD
15 KÜLTÜR&SANAT
8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN
Ressam, fotoğraf
makinesinin çekemeyeceği
şeyleri bulmak zorunda
Hilmi
Yavuz
‘Özerk estetik bilinç’
ve İslam medeniyeti
üzerine düşünceler
Gregory Jusdanis, Yunanistan’ın modernleşme
tecrübesini tartıştığı ‘Gecikmiş Modernlik ve Estetik
Kültür, Millî Edebiyatın İcad Edilişi’ adlı kitabında,
1922’de ‘Türk ordusunun Küçük Asya’daki bölgelerin denetimini ele geçirmeye çalışan Yunan
kuvvetlerini bozguna uğratması[nın]’ Yunan toplumunda ‘mahşerî boyutlara varan millî bir travma olarak yaşadı[klarını] bildirir ve bu durumun
millî ideolojinin yeniden değerlendirilmesine yol
açtığını söyler. Bu bozgunla birlikte, ‘Bizansçılık
ile romantik Helenciliğin bileşimi olan’ Megali İdea
yıpranmış; dolayısıyla ‘Yunan toplumunu işe yarar
bir ideolojiden mahrum bırak[mıştır.]’ Jusdanis’e
göre, ‘Milleti ve devleti, yani milletin etnik-dinsel
kimliklerini modern seküler varoluşla bütünleştirme yolundaki’ Megali İdea’nın başarısızlığa
uğraması, ‘Yunanistan’ın üzerine inşa edildiği
çelişkileri[n] açığa çık[masına]’ yol açmıştır.
Peki, sonra? Megali İdea’nın yerine neyin
konulacağına ilişkin olarak
Defalarca yazözellikle Metaksas diktatördım, bir daha
lüğü döneminde, 1936’da,
tekrar edeyim:
muhafazakârların “siyasî
İslam medeniye- uyumsuzluğa ve sosyalizti bir estetik me- min yükselişine verdikdeniyettir! Özerk leri cevap, klasik kültüestetik bilinçre dayanan ve Ortodoksle İslam’ın herluk ve Bizans mirası ile pehangi bir çelişki- kiştirilmiş bir ‘Üçüncü Yusi olamaz…
nan Uygarlığı’ ” projesidir.
Jusdanis’in belirttiğine göre,
‘liberal burjuva unsurlar [ise] estetik bir bilinç
öner[mekteydiler.] Bu estetik bilinç, özerk bir
estetiği öngörüyor ve bunu, ‘kültürü[n] estetize
edilmesinde kullandıkları vazgeçilmez bir araç’
olarak görüyorlardı.
Bu ‘estetik bilinç’ nasıl işlemekteydi? Jusdanis, bunu Yorgos Theotokas’ın deyişiyle, ‘klasik olanla modern olanı kaynaştırma teklifi’ olarak okuyor ve şöyle diyor: ‘Doğu ve Batı, yerel ve kozmopolit, dinsel ve seküler, geleneksel
ve modern, devlet ve millet, Romalı ve Helen’…
Yunanlılar, ‘geleneklerine sahip çıktıkları halde
yine de Avrupalı olabilirlerdi; miraslarına sadık
kaldıkları halde yine de modern olabilirlerdi’.
Avrupa’nın ‘özerk estetik’ inşası, sanatların ‘saray, kilise ya da şenlik praksisiyle bütünleşmiş’ olmaktan çıkması, 18. yüzyılda olmuştur. Jusdanis’in Schultze-Sasse’den aktardığına
göre, ‘sanat Onsekizinci Yüzyılın ikinci yarısında ayrıcalıklı bir kültürel etkinlik alanı olarak
ortaya çık[mış]’ ve,- burası çok önemli, ‘toplumun
işlevsel ve toplumsal farklılaşmasının olumsuz
yan etkilerini askıya alabilen bir mutabakat ve
kurtuluş alanı olarak görülmeye başlan[mıştır]’.
‘Burası çok önemli’, evet, çünkü modernleşme krizlerimize de çözüm sunabilecek özerk
bir estetik bilinç, bizim medeniyetimize içkin
olan (mündemiç; immanent) bir bilinçtir. İslam medeniyetinin edebiyat ve elbette şiir alanında, edebî enstrümanlara, özellikle de metafora başvurarak dinsel ve kanonik olandan
özerkleştiğini gösteren örnekleri burada zikretmeme gerek yok. Sadece edebiyatta değil, resim
alanında Erol Akyavaş’ın, Ergin İnan’ın, Peyami Gürel’in eserleri, sinemada Derviş Zaim’in
filmleri [özellikle de ‘Cenneti Beklerken’ ve ‘Nokta’] bu özerk estetik bilincin somut örnekleridir.
Dayatma, mutaassıp bir Medeniyet
inkârcılığından veya sanatın özerkliğinidolayısıyla da, toplumun farklılaşmış olduğunu
göz ardı ederek- kabullenemeyen kanonik ısrarcılıktan geliyor. Bu iki engel, önünde sonunda aşılmak ve özerk estetik bilincin İslam medeniyeti içinde yeniden üretilmesine imkân tanımak zorundadır. Defalarca yazdım, bir daha
tekrar edeyim: İslam medeniyeti bir Estetik medeniyettir! Özerk estetik bilinçle İslam’ın herhangi bir çelişkisi olamaz…
Jusdanis’i iyice okursak, bu bilincin ‘Doğu
ile Batı, yerel ve kozmopolit, dinsel ve seküler, geleneksel ve modern, devlet ve millet’ arasındaki karşıtlıklara son verme anlamına geldiğini görürüz. Türk toplumunun da
hem geleneksel hem de modern olabilmesinin mümkün olduğunu ‘sahih şiir’ bağlamında dilegetirirken, işte tastamam bunu, yani
sanatın özerk estetik bilincinin hâkim kılınmasını kastediyordum; -anlayan anladı! Veyl
anlamayanlara! [email protected]
Alman ressam Gyjho Frank’a göre mutluluğun resmi çizilebilir. Hatta sadece mutluluğun değil nefretin ve hüznün de. Bunu bizzat tecrübe
ettiğini söyleyen Frank, bakın neler anlatıyor: “Şirket yöneticilerine bir seminer vermiştim. Tahtaya yazdığım sevmek, üzülmek, nefret etmek gibi kelimelerden birini resmetmelerini istedim. Önce çok şaşırdılar. Birkaç denemeden sonra, herkes bir
resim yaptı. İçeri giren garsona resimlere bakıp ne hissettiğini söylemesini rica ettik. Yüzde 90 oranında doğru tahmin etti.”
HAYRULLAH BİLEN STUTTGART
Gyjho Frank, 40 yıla yakın bir
süredir duygularını soyut çizgilerle ifade etmeye çalışan bir ressam. “Renkler çocuklarım gibidir hiçbirini ayırmam” diyecek kadar da sanat aşığı bir isim. Soyut resimle uğraşmak ona manevi yolculuğunda büyük
bir kademe atlam fırsatı sunmuş. İnsanın yaptığı işte bir şekilde köpürüp taşması gerektiğini söylerken bakın neler
diyor: Yaptığınız işte fani olun. Sanatta delilik bu” Biz de bu sıradışı ressamı tanıyıp sonra da size tanıtmak istedik. Bize evinin kapılarını açtı. Alman
olmasına rağmen çay demledi, biz sorduk o cevapladı. Birçoklarının ‘karmaşık çizgiler’den ibaret olarak algıladığı
tabloların aslında ne derin anlamlar taşıdığını öğrendik Gyjho’dan. Bu işin bir
Çinlinin boyaya batırdığı tavukları kağıt üzerinde hareket ettirerek başlattığını da..Ressam için tablonun bir evlat
gibi olduğunu ama yaşı geldiği zaman
yuvadan uçurulması gerektiğini de ilk
defa Gyjho’dan duyduk. Ve daha fazlasını...
-
Bir ressam olarak en sevdiğiniz renk hangisi?
Renkler çocuklarım gibi, bütün renkleri severim. Çocukken en çok sarı ve
maviyi severdim. Gökyüzüne ve güneşe hayran hayran bakardım, bu yüzden
odamı hep sarıya boyatırdım, genelde
yerde mavi halı olurdu. Resim yapmaya
başlayınca her rengin kendine ait güzelliğini keşfettim. Şimdi hiçbirini ayırt etmiyorum.
Bazılarına göre anlamsız karmakarışık şekiller
renklerden ibaret olan soyut resim sizin duygularınızı ifade ediş biçiminiz. Sıradan bir insanın
bunu anlaması mümkün mü?
Soyut resimde bir akışkanlık mevcut,
bakmaktan ziyade diğer duygularla
farkına varmanızı sağlıyor. Normalde
her tablonun bir kompozisyonu vardır.
Fırçayla duygularımızı, düşüncelerimizi, herhangi bir konudaki iç görüntümüzü sembollerle-renklerle aktarmaya çalışıyoruz. Mesela resimlerimde enerjiyi uzayıp giden çizgi ile ifade ediyorum. Akışkanlık, sürekli hareket duygusu, fakat başkası bunu göremeyebilir. Hayal dünyanızı, tecrübelerinizi, hislerinizi kullanmalısınız, daha
çok zevk almak istiyorsanız; biraz resme, renklere, şekillere ve dillerine aşina olmanız lazım. Soyut resim gözle
beraber o an içinizdeki sonsuzluğa hitap ediyor. Sizi sınırlandırmıyor.
Soyut resimi klasikten ayıran şey ne?
Paris sanatın başkenti olarak biliniyor,
Fransız ihtilali ile beraber ressamların
bütün müşterileri bir anda yok oldular.
Ressamlar ciddi maddi sıkıntı içine girdi, fakir halkın duvara asacağı bir tabloya pek ihtiyacı yoktu... daha kötüsü
ihtilalden 16 sene sonra birisi kalkıp
fotoğraf makinesini icat etti...Bu krizi daha da derinleştirdi. Ressamlar, fotoğraf makinesinin çekemeyeceği şeyleri bulmak zorunda kaldılar. Kişinin
dış hatlarını fotoğraf makinası ile çe-
kebilirsiniz ama iç dünyasını, duygularını makina ile çekemezsiniz. Politik,
teknik gelişmeler soyut resim tekniğini ortaya çıkarttı.
Siz ne kadar farkına varıyorsunuz?
Çevremize sadece bakan körler gibiyiz malesef. Gözlerimizi duygularımızı tekdüze kullanıyoruz hatta hiç kullanmıyoruz. Derinlemesine, tadına vararak, kana kana ruhumuzla, düşüncemizle zevk almaya çalışmıyoruz. Sadece
bedenimizi tatmin etmeye çalışıyoruz.
Çizgi bir boyut, çizgilerin birleşmesiyle
oluşan alan ayrı bir boyut, derinlik ayrı
bir boyut.. 12. boyuttan bahsediyorlar
ve daha ötesi...bu müthiş bir şey!..
Sanırım, insan mutluluğun resmini çizebilir diyorsunuz?
Evet çizebilir... Bunu yaşadığım bir tecrübeyle anlatayım. Şirket yöneticilerine bir seminer vermiştim. Tahtaya sevmek, üzülmek, nefret etmek gibi kelimeler yazıp, katılanlardan herhangi bir
kelimeyi resmetmelerini istedim. Önce
çok şaşırdılar, imkânsız olduğunu söylediler. Fakat birkaç denemeden sonra,
herkes bir resim yapmayı başardı. O sırada içeri giren garsona resimlere bakıp ne hissettiğini söylemesini rica ettik.
Yüzde 90 oranında doğru tahmin etti.
Herhangi bir tablonuzu satın alan birisini ziyaret ettiğinizde tabloyu duvarda görünce ne hissediyorsunuz? Artık size ait olmadığını mı, gerçek sahibi kim?
Güzel bir soru. Genelde arkadaşlarım
gelip ‘hey Gyjo! Bu çok güzel bir tablo
olmuş, bunu hemen satman lazım’ dediğinde, ‘arkadaşım sanane, benim tablom neden onu satayım’ diyorum…yine
de çocuklar büyüdüğü zaman bir şekilde onu kendi yoluna bırakmak gereki-
yor. Bende tablolarımı çocuklarım olarak görüyorum ve onları serbest bırakıyorum. Başkasında gördüğümde bir
şeyler anımsasam bile yine de orada olması beni çok mutlu ediyor.
Ama siz çocuklarınızı satıyorsunuz?
Hayır aslında, satmıyorum..O sadece benim için acı parası (Schmerzensgeld)… (gülüyor)
Doğu batı arasında resimde bir fark görüyor
musunuz?
Tabiî ki doğu batı arasında farklılık çok,
sürekli birbirinden etkilendiklerini de
görüyoruz. Gelenekler, kültür, o dönemdeki yaşanan olaylar, siyasi, dini
gelişmeler bunların hepsi birer faktör,
haliyle farklılıklar oluyor. Batı olarak,
resim tekniği konusunda çoğu ayrıntıyı,
tecrübeyi Japon ve Çinlilere borçluyuz.
Çin alfabesi bir çeşit resim dili. Çinli bir
çocuk 1500 tane şekil çizmeyi öğreniyor ve daha sonra bunların kombinasyonuyla yeni şeyler üretiyor. Monet bir
çok ayrıntıyı Çinlilerden öğrenmiş.
Biraz da sanatta delilikten bahsetsek
Çinliler resimde çok gelişmişler. İlk soyut teknikler Çin’de başlamış diyebiliriz. Bir gün ünlü bir ressam kolunun
arasında iki tavuk diğer kolunun arasında kağıt rulolar. Kralın karşısına çıkıp,
kağıt ruloları halı gibi yere açmış. Tavuğun birisini ayağından tutarak mavi boyaya batırmış ve kağıdın üstünde ileri geri getirip götürerek maviye boyamış, birinci tavuğu bırakmış. İkinci tavuğun ayaklarını kırmızı boyaya daldırarak, tavuğun kağıt üzerinde öne doğru hareket etmesine izin vermiş. Ayak
izleri ile her tarafta kırmızı lekeler oluşmuş. İkinci tavuğu da bırakmış. Krala dönerek, ‘Efendim işte size Thou Sue
nehrinde bir sonbahar manzarası’ demiş. İnsan yaptığı işte bir şekilde köpürüp taşmalı. Benim bahsettiğim delilik
bu işte.
Az önce dini gelişmeler dediniz, yakın tarihimizde böyle bir etkiden bahsedebilir miyiz?
68 kuşağı ile beraber ya da son 50-60
yıldır sanatta, bilimde dinsizliğin daha
baskın olduğu genel bir anlayış hakim
oldu. Hal böyle olunca kimse ateist bir
yazardan ya da ressamdan Tanrıya ait
bir şeyler anlatmasını beklememeli. Hıristiyan bir çevrede doğdum, bu kültürle büyüdüm... Nereden geldik nereye gidiyoruz sorusunu irdelemeye çalışıyorum. Bazen çelişkilere de rastlıyorsunuz; İspanyol ressam Antonie Tapies “Ben Tanrının merhameti sayesinde resim yapıyorum” diyor ama kendisi bir ateist.
Evrendeki düzen, süreklilik... İnsanın aklını kendine hep hayran bırakmıştır. Örneğin kalemi kâğıda dokundurduğunuzda ilk oluşan bir nokta ve
devam ederseniz bir nokta daha. Böylece noktadan şekiller.
Yani her şeyin başlangıcı bir nokta?
Evet bu çok önemli bir olay. Çoğu zaman çevremizdeki basit görünen şeylerin arkasındaki anlamı göremiyoruz.
Sadece bakıyoruz. Bakmak yetmiyor,
görmek ve anlamak lazım. Işın parçasını düşünün, bu her iki tarafa doğru uzayıp gittiğinde sonsuza kadar devam etmeli ama görünmeyen bir el bir yerde
yönünü değiştirip büküyor. Bunu kim
yaptı? Tanrı yapıyorsa cevabı çok kolay ama kendiliğinden olduğunu düşünmek cevapsız bir soru. Nokta bir
başlangıç olduğuna göre... evet herşey
noktadan oluşan bir nokta.
Otostopla Hindistan’a
gitti, koleraya yakalandı
-
1954 yılında Almanya’nın
Cottbus şehrinde doğan ressam Gyjho Frank’ın çocukluğu ve gençliği Biberach
a.R’de geçer. Fachhochschule Erlangen’deki yükseköğreniminin ardından otostopla Hindistan’a gitmesi ressamın hayatındaki ilginç kesitlerden biri. Hindistan’a varmaya az bir yol kala koleraya ya-
kalanan ressam, 1972 yılında
dönüş yolunda Pakistan, Afganistan, İran ve Türkiye’ye de
uğrar. Hollanda ve Fransa’da
da sanatsal faaliyetlerde bulunan ressamın eserlerinde
futurist-arkaik temaların etkisi
görülmekte. Ressamın birbirinden farklı yağlı boya soyut resim çalışmaları büyük beğeni
topluyor.
‘Allah’ın Sadık Kulu’ Güney Afrika’da
-
Bediüzzaman Said Nursi’nin Barla hayatını anlatan “Allah’ın
Sadık Kulu: Barla”, Güney Afrika’da izleyicisiyle buluşuyor.
Türkiye’nin ilk uzun metraj animasyon filmi olma özelliğini taşıyan
“Allah’ın Sadık Kulu: Barla”, iki milyonu aşan izleyicisiyle geçtiğimiz
yıl Türkiye’nin en çok izlenen filmlerinden olmuştu. Film, 10 Mart
2012’de “God’s Faithful Servant: Barla” ismiyle Ster Kinekor’un
Rosebank’taki Güney Afrika’da The Zone, Canadish Square ve Gateway Comercial sinemalarında vizyona girecek. Yapımcılığını Fatih Gök’ün, yönetmenliğini Esin Orhan’ın yaptığı, “3,5 yıllık titiz çalışmanın ürünü olan ‘’Allah’ın Sadık Kulu: Barla’’da Bediüzzaman
Said Nursi ve talebeleri, tamamen orijinal fotoğraflarından faydalanılarak üç boyutlu olarak modellendirildi. KÜLTÜR-SANAT
SAYFA TASARIM: MUHARREM ÇELEBİ
f16 YORUM
8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN
Avrupa Birliği’nin sanal ödeme sistemi
‘TARGET 2’ saatli bomba gibi işliyor
A
lman ekonomisinin rasathanesi olarak kabul edilen Münih merkezli iktisadi araştırmalar enstitüsü “ifo” Avrupa Birliği’nin sanal ödeme
havuzu “TARGET 2” bünyesinde deprem yaşanabileceği uyarısında bulundu. Ifo Başkanı Prof. Dr. Hans-Werner Sinn, Euro bölgesinden
Yunanistan gibi bir ülkenin atılması halinde TARGET 2 bakiyesinde yaklaşık 500 milyar Euro alacaklı görünen Almanya’nın en az 250 milyar
Euro’luk alacağının suya düşebileceğine dikkat çekti.
-
Almanya’da ekonominin en önemli gös- ğı, AB ülkelerinin merkez bankalarının alacaktergelerini merkezi Münih kentinde bu- larının ise 800 milyar Euro’ya yükseldiği tahlunan bir enstitüsü belirliyor. Aylık ve dönem- min ediliyor. İşi daha da karmaşık kılan hulik raporlarının yanı sıra ticari güven endek- sus ise alacakların kamuoyu durumu fark etsi puanlarını gösteren barometresiyle ülkenin meden bu kadar yüksek bir meblağa ulaşekonomik gidişatında rol oynayan bu iktisa- mış olması. Prof. Sinn ve ekibi işte bu nedendi araştırmalar enstitüsünün adı “ifo-Institut”. le Euro bölgesini bir para politikası felaketinin
Adını “Information und Forschung” (Enfor- beklediğini ileri sürüyor. Konuyu önce haftamasyon ve Araştırma Enstitüsü) sözcükleri- lık ekonomi dergisi Wirtschaftswoche’de günnin kısaltılmasından alan bu enstitünün ba- deme getiren Prof. Sinn, daha sonra FAZ’a
şındaki isim ise her açıklamasıyla ülke gün- yazdığı bir makalede detaylarını da ele aldı.
demine damgasını vurmayı başaran AlProf. Dr. Hans-Werner Sinn’in ulaştığı raman iktisatçısı Prof. Dr. Hans-Werner Sinn. kamlar çarpıcı olduğu kadar tartışmalı da saÜnlü iktisatçı uzun süredir kamuoyunun yılıyor. Çünkü Avrupa’nın güneyindeki birdikkatini az bilinen bir konuya çekmeye çalı- çok ülke Avrupa Merkez Bankası’nda yükşıyor. Prof. Sinn’in gündeme getirdiği konu, sek meblağlarda borçlanırken, Alman Merdaha doğrusu dikkat çekmeye çalıştığı teh- kez Bankası’nın ECB’den alacakları da her
like “Target 2” adını taşıyor. İngilizce açılımı geçen gün artıyor. Bu noktaya bilhassa dik“Trans-European Automated Real-Time Gross kat çeken Prof. Sinn, herhangi bir AB ülkeSettlement Express Transfer” olan bu sistemin sinin Euro bölgesinden atılmasının AlmanTürkçe resmi evraklardaki karşılığı ise yakla- ya açısından dramatik sonuçları olabileceğişık olarak “Avrupa Otomatize Gerçek Zamanlı ni “Almanya’nın kaybı yaklaşık yarım trilyon
Toptan Mutabakat Sistemi” şeklinde çevriliyor. Euro’ya ulaşabilir” şeklindeki sözleriyle ifaProf. Dr. Sinn, adı bile kafa karıştırma- de ediyor. Birçok ekonomist, tezini ilk açıklaya yeten bu sistemin AB’nin mali yapısının al- dığı günlerde Prof. Dr. Sinn’e karşı çıkarken, o
tında her an patlamaya hazır saatli bir bom- konu hakkında durmaksızın mülakat vermeye
ba gibi işlediğini ileri sürüyor. Ünlü profesöre ve internetteki blogunda yazmaya devam etti.
göre, “Avrupa sadece spekülatif saldırılar neAncak Prof. Sinn’in “işte bu artık kırılma
ticesinde meydana gelmemiş bir ödemeler bi- noktası” dediği an önceki günlerde geldi. Bu
lançosu krizi yaşıyor.” Benzeri görüşte olan Al- sözlere sebep olan ise Alman Merkez Bankaman Merkez Bankası’nın baş iktisatçısı Tho- sı Başkanı Jens Lehmann’ın Avrupa Merkez
mas Mayer ise durumu, “Euro krizi aysber- Bankası (ECB) Başkanı Mario Draghi’ye yazgin sadece suyun üstündığı bir mektupta Euro
de kalan kısmı. Suyun alödeme sistemi TARtında ise ödeme bilançoGET 2’nin taşıdığı bülarındaki dengesizlik yatıyük risklere dikkat çekyor.” şeklindeki özetliyor.
mesi ve Almanya’nın bu
Aslında TARGET 2’de
sistemden alacaklı olayarın kaçmaya başladığıduğu 500 milyar Euro
nı ilk fark eden ve Prof. Dr.
için ek teminat talebinSinn’i uyaran isim Alman
de bulunması oldu. LehMerkez Bankası’nın emekli
mann, Draghi’den alıbaşkanlarından biri olmuş.
nan riskin daha da bü1991-93 yılları arasında
yümemesi
için
soDeutsche Bundesbank’ın
mut adımlar atılmasını
başında bulunan ve emekve sıkı bir denetim uyliliğinde de ekonomi alagulanmasını talep etti.
nından uzak durmayan haBerlin’den gelen billen 87 yaşındaki Helmut
gilere göre Şansölye
Schlesinger, 2010 yılının
Angela Merkel de aryaz aylarında Prof. Sinn’in
tık TARGET 2’de oluşan
dikkatini TARGET 2 heaçığın farkına varmaya
başladı. Böylelikle Prof.
saplarındaki açığa çekmiş.
PROF. DR. HANS-WERNER SİNN
Sinn de kamuoyunda
Frankfurter
Allgemeine Zeitung’a (FAZ) verdiği demeçte son dönemlerde yol açtığı “siniri bozuk iktisat“konu o günden beri yakamı bırakmadı” di- çı” imajından yeniden Bild gazetesinin onu niyen Prof. Dr. Sinn, o andan sonra başta asis- telediği şekliyle “Almanya’nın en akıllı iktisattanı Timo Wollmershaeuser olmak üzere eki- çısı” rolüne geri dönebildi. Hatta Harvardlı bir
binin önemli bir bölümüyle birlikte yaptı- profesörün deyimiyle “kendi kuşağının en akılğı incelemelerde korkunç gerçeği tespit et- lı Alman iktisatçısı” unvanını yeniden elde etti.
miş. Böylelikle kamuoyu da Alman Merkez
Peki, Prof. Sinn’in hakkında durmaksıBankası’nın TARGET 2 bakiyesindeki alacak- zın demeç verdiği “Avrupa Otomatize Gerlarının 2010 yılının sonu itibariyle toplamda çek Zamanlı Toptan Mutabakat Sistemi”
326 milyar Euro’ya ulaştığından haberdar oldu. tam olarak nasıl işliyor? Bundan 13 yıl önce
Bugün gelinen nokta itibariyle sadece Al- “Euro” ortak para birimi olarak ilk kez devreman Merkez Bankası’nın TARGET 2 siste- ye girdiğinde AB vatandaşları da bu para biminden alacağının 500 milyar Euro’ya ulaştı- rimi üzerinden para havalesi yapmaya baş-
8 MART 2012 PERŞEMBE SAYI: 16318
SAHÝBÝ-HERAUSGEBER: WORLD MEDÝA GROUP A.G.
Avrupa Genel Müdürü
ABDULLAH AYMAZ
Almanya Koordinatörü
MEHMET ATALAY
Yayýnlar Koordinatörü
MEHMET ALÝ ÞENGÜL
Bürolar Koordinatörü
ÝSMAÝL KÜÇÜK
ABONE
Tel: 0049 69 300 34 130
Fax: 0049 69 300 34 105
e-mail: [email protected]
DAÐITIM
Tel: 0049 69 300 34 130-103
e-mail: [email protected]
REKLAM (Anzeige)
TUWA MEDIA MARKETING
Tel: 0049 69 300 34 200-201
Fax: 0049 69 300 34 205
e-mail: [email protected]
BASKI (Druck)
Sun Print & Vertriebs GmbH
Tel: 0049 69 30034 161
Fax: 0049 69 30034 165
e-mail: [email protected]
Commerzbank Offenbach
Konto Nr: 427 0666
BLZ: 50540028
Avrupa Genel Yayýn Müdürü
(Geschaftsführer – Chefredakteur)
MAHMUT ÇEBÝ
Haber Müdürü (Redaktionsleiter)
YAHYA YILDIRIM
HABER (Nachrichten)
Tel: 0049 69 300 34 246-256
Fax: 0049 69 300 34 250
e-mail: [email protected]
ALMANYA TEMSÝLCÝLÝKLERÝ
Parlamento Süleyman Bað
Berlin
Nihat Kızılkula
Dortmund Ekrem Yýldýrým
Duisburg Adem Yaka
Düsseldorf Bülent Çelik
Hamburg Metin Cavlak
Hannover Erkan Tekin
Frankfurt Latif Taş
Köln
Ümit Selim Macar
Mannheim Ýlyas Arýcan
München Tamer Aktaþ
Stuttgart Yýlmaz Akýn
Tübingen Osman Öztürk
Nürnberg Mehmet Kurt
030-224 88060
030-992 57112
0231-2064683
0163-2940125
0211-36779890
040-303 822 19
0511-543 08 778
0176 616 03964
0221-5892242
0621-15699077
089-54885910
0711-121 562 08
07031-261 56 44
0911 274 68 93
AVRUPA TEMSÝLCÝLÝKLERÝ
Avusturya
Belçika
Danimarka
Hollanda
Ýsviçre
Norveç
Fransa
Finlandiya
Seyit Arslan
Tercan Ali Baştürk
Kamil Subaşı
Ebubekir Şar
Özgür Taþçýoðlu
Menaf Alıcı
Emre Demir
Fahrettin Çalışkan
0043/6506334499
0032/47-6626211
0045 70206970
0031/10-2013747
0041/313118490
0047/22630708
0033/141 507496
00358 942477400
ZUKUNFT Medien GmbH, Sprendlinger Land Str. 107-109, 63069 Offenbach
Ýnternet Adresi: http://www.eurozaman.com e-mail: [email protected]
Kral ve Soytarı
layabildi. Ancak bunun arkasında “TARGET” sisteminin yer aldığını bugün olduğu gibi o dönemde de çok az kişi biliyordu.
“TARGET” Avrupa Birliği’nde ortak para
birimi uygulamasının daha verimli çalışması ve
finans sektöründe ödemelerin daha kolay yapılabilmesi için hayata geçirildi. Böylelikle AB
ülkelerinin bankaları arasındaki para transferi
büyük oranda kolaylaşmış oldu. Transferlerin
yüzde 98’i bu sistem sayesinde en geç beş saat
içerisinde yerini bulabildi. 2007 yılının sonunda ise “TARGET” yerine “TARGET 2” sistemine geçildi. Alman Merkez Bankası’nın iktisatçılarından Jens Ulrich ile Alexander Lipponer’in
“ifo-Schnelldienst 2011” raporunda yayınlanan bir makalede yer verdikleri rakamlara göre
2010 yılında sadece Alman TARGET 2 bileşenleri üzerinden yaklaşık 214 trilyon Euro’luk
ödeme gerçekleştirildi. Bu ödemelerin yaklaşık
dörtte biri ise sınır ötesi ödemelerden oluştu.
Sistemin nasıl işlediğini ise en iyi Yunanlı
çiftçi örneği açıklıyor. Söz gelimi Yunanistan’da
bir çiftçi Almanya’da traktör almayı planlıyor. Yunanlı çiftçi önce kendi bankasına Alman traktör üreticisine aldığı traktörün parasını ödeme talimatı veriyor. Bunun ardından Alman Merkez Bankası (Deutsche Bundesbank)
bu para transferi için yeni para üretiyor ve Al-
man ihracatçının hesabına yatırıyor. Karşılığında ise Yunan Merkez Bankası bu meblağı piyasadan para çekiyor ve Yunanistan’da yok ediyor. Böylece Yunan Merkez Bankası, Avrupa
Merkez Bankası ECB’ye Yunanlı çiftçinin traktör havalesi için ayırdığı meblağ kadar “TARGET borçlanması” yapıyor. Bundesbank ise
ECB’den bu meblağ kadar “TARGET alacaklısı” oluyor. AB ülkelerinin ulusal merkez bankalarının Avrupa Merkez Bankası’yla olan alacak
verecek ilişkileri ise “TARGET Bakiyesi” olarak
adlandırılıyor. TARGET transferleri iki yönlü işlediği için alacak ve vereceklerin yıl içinde birbirine denk hale geleceği varsayılıyordu. Hatta
Prof. Hans-Werner Sinn, başlangıçta uzmanların TARGET sisteminde bu bilançonun günlük olarak dengelendiğini düşündüğünü hatırlatıyor. Ancak 2007 yılında bankacılık sektöründeki ilk krizde “tıkır tıkır” işlediği düşünülen bu ödemeler dengesi ilk darbesini aldı. O
tarihe kadar TARGET bakiyeleri neredeyse sıfıra yakın iken, yaşanan kırılmayla birlikte verilen açık da büyümeye başladı. Çünkü güçlü
Avrupa ülkelerinin bankaları zayıf Euro ülkelerinin finans sistemine güvenini kaybettiği için
para akışında kesintiye gitmeye başladı. Alman
bankaları da buna katılınca periferiye özel sermaye akışı sona ermiş oldu. Hal böyle olunca
Avrupa Merkez Bankası devreye girdi ve ulusal
merkez bankalarına kredi sağlamaya başladı.
Bundesbank, ECB’ye kredi açtı, ECB de bunu
güçsüz Euro ülkelerine aktardı. Ancak bu aktarım göz önünde gerçekleşmediği için ve ulusal
meclislerin de bu açılan kredileri ayrıca onaylaması gerekmediği için kamuoyunun olan bitenden haberi olmadı. Açılan krediler ECB’nin
bakiyesinde de herhangi bir iz bırakmamıştı.
Fakat sıra Alman Merkez Bankası’nın yüz
milyarlarca Euro’luk alacaklarının karşılığını aramaya geldiğinde Almanya’nın TARGET
alacaklarının karşılığının diğer diğer AB ülkelerinin merkez bankalarının bilançolarında kayıtlı olduğu anlaşıldı. Diğer bilançolardaki rakamlar bir araya getirildiğinde ise TARGET 2’nin
en büyük alacaklısının ise Deutsche Bundesbank olduğu ortaya çıktı. Borçların kaynağında
ise “GIPS ülkeleri” olarak Yunanistan, İrlanda,
Portekiz ve İspanya ile İtalya’nın merkez bankalarının olduğu görüldü. Prof. Sinn GIPS ülkelerinden birinin ya da İtalya’nın borçlarını ödeyemez hale gelmesi durumunda Almanya’nın en
iyi ihtimalle 250 milyar Euro kayba uğrayacağını düşünüyor. Ancak bunun aksine inanan Alman Merkez Bankası yetkilileri Bundesbank’ın
Mart 2011’de yayınlanan aylık raporunda bu
tür bir açığın ulusal merkez bankalarına pay
edileceğini ve riskin dağılacağını dile getirdi.
Fakat bütün bu detayların ötesinde kesinliği su götürmeyen “acı gerçek” ise Alman Merkez Bankası’nın alacakları ile Hollanda, Lüksemburg ve Finlandiya merkez bankalarının TARGET 2 alacakları bir araya getirildiğinde ortaya çıkan meblağın 800 milyar
Euro’ya yaklaşmış olması. Burada ana prensip
ise şu şekilde işliyor: “İlgili AB ülkesinin gayri safi milli hasılası ne kadar yüksek ise TARGET alacakları da o kadar yüksek oluyor.”
Konu hakkında Deutsche Welle’ye konuşan Commerzbank baş iktisatçısı Jörg Kraemer
bahsi geçen meblağın aslında AB ülkelerine ait
merkez bankalarının sanal banknot matbaalarında “basılan” sanal paradan başka bir şey olmadığını belirtiyor. Normal şartlarda TARGET
ödeme sistemindeki alacakların soruna yol açmayacağını belirten Kraemer, “Ancak Euro bölgesi dağılacak olursa merkez bankalarının alacaklarını tahsil etmesi mümkün olmaz. Bu durumda en fazla alacak sahibi olan Alman Merkez Bankası en zararlı çıkan taraf olur ve para
sistemi temellerinden sarsılır.” şeklideki sözleriyle tehlikenin asıl boyutuna dikkat çekiyor.
Fakat iktisatçıların bütün felaket senaryolarının ötesinde hemfikir olduğu bir husus
var ise o da ne Avrupa Merkez Bankası’nın
ne de Alman Merkez Bankası ve nihayetinde
Almanya’nın Euro bölgesinin çökmesine izin
verme lüksünün olmadığı. Zaten en iyi ihtimalle her şeyin eskiden olduğu gibi kalması, borçlu ülkelerin gerekli reformları yaparak
krizi atlatması ve TARGET’ta işlerin yoluna
girmesi bekleniyor. İyimser senaryoların gerçekleşmesi halinde TARGET’ın bakiyesindeki yıllık açığın orta vadede 200 milyar Euro’ya
inmesi mümkün görünüyor. Ancak diğer
yandan bu iyimserlik gerek borçlu AB ülkelerinin gerekse alacaklı AB ülkelerinin hükümetleri üzerindeki borç krizini çözme baskısını azaltmaya devam ediyor. ARAŞTIRMA SERVİSİ
KAYNAKLAR: 1. FAZ.net: “Hans-Werner Sinn. Der
Dickschädel unter den Wirtschaftsprofessoren”,
Christian Siedenbiedel.
2. boerse.ARD.de: “Die Target-Falle”, Notker
Blechner / “Was ist Target 2?”, nb. 3. Deutsche
Welle: “Target: Milliarden-Zeitbombe im Eurosystem”, Klaus Ulrich. / “Bundesbank will sich gegen
ein Euro-Desaster absichern”, Zhang Danhong.
[email protected]
17 YORUM
Mustafa Ünal
A. Turan Alkan
Kreatif, cür’etkâr ve kaba
Hayırdır inşallah
2012 her bakımdan olağanüstü bir yıl olmaya
aday. İki ayda yaşananlara bakarak söylemiyorum yalnızca bunu, yaşanacaklar var daha…
Yargı ve siyaset alanındaki gelişmelerin hiç de
olağan seyretmeyeceği az çok belli oldu.
Ağır Ankara gündemleri değil, olağanüstü işaretler barındıran bir başka olay ürküttü
beni. Tek bir olay da değil aslında. Birbirleriyle
ilişkisi var mı bilmiyorum ama çok da irtibatsız değil gibi geliyor bana. Sanki yaklaşmakta
olan tehlikenin ayak sesleri gibi… Endişelenmem o yüzden.
Hangi olaylar mı? Sondan başlayayım… Önceki gün
Adıyaman gibi bugüne Yargıtay’ın girişinkadar etnik veya mez- de bir bomba patladı.
hepsel huzursuzlukla- Vali ‘Pet şişe içine korın yaşanmadığı bir şe- nulmuş 150 gram hafif patlayıcı’ dedi. Mehirde Alevilerin kapılarına kırmızı işaretler saj patlayıcının şidkonuluyor ve failleri de detinde değil, sesinbulunamıyorsa korkde… Dün kamera kamak lazım. İstanbul’un yıtları çıktı, üzerinde
göbeğinde bomba bikapüşonlu montuyla
sikletler patlıyorsa kay- zanlı, bombayı sabah
gılanmak lazım.
06.25’te koyarken görülüyor.
3 saat 15 dakika sonrasına ayarlı. Bakanlar
Kurulu toplantısından hemen önce… Rahatsızlığı sebebiyle Ankara’dan uzak kalan Başbakan Erdoğan, bakanları 33 gün aradan sonra toplayacaktı. Toplantıya saatler kala büyük
bir gürültüyle patladı.
Basit bir olay değil. Yer Başbakanlık’ın hemen yanı. 100 metre uzaklıkta. Devletin kalbi.
Her saniyesi kameralarla gözetlenen bir bölge… Bırakın canlıyı, kımıldayan yaprağın bile
dikkat çektiği sabahın durgun saatlerinde elinde bombayla dolaşanın fark edilmemesi ilginç. Yeri ve zamanlamasıyla hiç kuşkusuz bir
mesaj… Peki kime? Yeni Şafak’tan Abdülkadir Selvi dün ‘Başbakan Erdoğan’a yönelik bir
mesaj’ diye yazdı. Mesaj ne? Birileri acaba ‘Çok
yakınlarında dolaşıyoruz mu?’ demek istiyor.
Yoksa başka anlamları mı var? Başbakan’a kim
neden mesaj verir? Yerli bir mesaj mı? Yoksa
uluslararası niteliğe mi sahip?
8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN
Bir ipucu için önce zanlının yakalanması şart. Ayak izlerinden belki belli yerlere ulaşılabilir. Bölgede Türkiye’nin pek rahat bırakılmayacağı olaylar gelişmekte. Suriye, Irak,
İran… İsrail’i de ekleyin. Hassas ve kritik
günler. Dışarıdan bir mesaj mı sorusunu bu
gelişmelere bakarak soruyorum.
Sadece bu değil. Bu olaydan dört gün
önce bir bomba da İstanbul’da patladı. Çevik
Kuvvet aracının geçişi sırasında, bisiklete yerleştirilen patlayıcı ateşlendi. 15 polis yaralandı. Yer yine anlamlı. AK Parti İl Başkanlığı binasına çok yakın. 150 metre mesafede. İki işçinin bisikletin yerini değiştirmesi faciayı önledi. Saldırıyı üstlenen olmadı.
Terör örgütünün büyük şehirlerde benzer
eylemleri oldu. Onlardan biri mi, yoksa başka
bir el mi? Şu ana kadar olayı aydınlatacak bir
ize rastlanmadı.
Son bir haftadaki garip olaylar bunlarla sınırlı değil. Adıyaman’dan gelen haberler 1980
öncesinin kâbus ve korku dolu günlerini hatırlattı. Şehrin merkezinde çoğunluğu Alevi vatandaşlara ait evlerin kapısı anlamsız şekillerle işaretlendi. Kırmızı renkli işaretler yalnızca Alevi vatandaşları değil bütün ülkeyi tedirgin etti. Maraş olaylarını hatırlattı ve ‘Ne
oluyoruz?’ sorusunu sordurdu. Ülkenin havasını bozmaya yetti. O kapıların kimler tarafından işaretlendiği tespit edilemedi. Basit bir
olay olmadığı kesin.
6 ay önce, eylül ayında 3 vatandaşın hayatına mal olan Kızılay Kumrular Sokak’taki
büyük patlamanın failinin hâlâ yakalanamadığını hatırlatmak isterim.
Başbakanlık’ın hemen dibinde, Bakanlar
Kurulu toplantısına saatler kala büyük bir gürültüyle bomba patlıyorsa endişelenmek lazım. Adıyaman gibi bugüne kadar etnik veya
mezhepsel huzursuzlukların yaşanmadığı bir
şehirde Alevilerin kapılarına kırmızı işaretler
konuluyor ve failleri de bulunamıyorsa korkmak lazım. İstanbul’un göbeğinde bomba bisikletler patlıyorsa kaygılanmak lazım. Hele
failler de meçhul kalıyorsa derin derin düşünmek lazım. Acaba bunlar tehlikenin ayak sesleri mi? [email protected]
Fetbazlığın bu derecesine şapka çıkarmak
lâzım; tamam, dehâdan bahsetmeyebiliriz fakat dikkatinizi çekerim; fikir, saygı duyulacak derecede yenilikçi, cüretkâr ve kaba: Önceki hayatında Veysel Karanî olduğunu söyleyerek saf vatandaşları, “Cennetten size yer vereceğiz” vaadiyle dolandıran F.K. isimli vatandaş işte yakayı ele vermiş bulunuyor. Hani filmi çekilse hasılat rekorlarını parçalar geçer
vallahi.
İnşallah basın savcıları, kanunun suç saydığı fiili övmek kapsamında değerlendirmezler;
haberi duyunca ilk tepkim, “Vay alçaklar” makamından homurdanmak yerine, “Kreatif fikir
diye ben buna derim” diye makaraları koyvermek oldu (Biliyorum “kreatif” yerine başka bir
kelime yazmam gerekirdi ama bazılarının tepkisinden çekiniyorum; “Cıss, hoca hoca, yaratıcılık Allah’a mahsustur, aman haa!” diye beni
paylamaya hazır okuyucularım var benim).
Evet, kreatif ve cür’etkâr; cür’etkâr, çünkü dolandırıcılıkla itham edilen F.K., normal olarak, “Yahu arkadaş, yüzde 99’u Müslüman bir ülkede yaşıyoruz; binaenaleyh ben
önceki hayatımda falanca-filanca idim numaraları bu ahaliye sökmez; onlar reenkarnasyonun İslâm inancına aykırı olduğunu bilirler” şeklinde düşünmesi gerekirken gözünü
karartmış ve “Mübareğin yedi göbekten torunuyum; bakınız elimde kapı gibi şecere senedi var” gibi yollara bile tenezzül etmeden
kendini doğrudan bizzat Veysel Karanî olarak takdim edebilmiştir; bu cür’eti takdir et-
meliyiz. F.K. kardeşimiz, kestirmeden ama
kaba bir stille saf kandırmak yerine zekâsını
iş dünyasının meşrû kulvarlarına yöneltse
idi pekâlâ “innovative coach” veya düpedüz
“guru” statüsünde çok başarılı bir kariyer yapabilirdi.
Yahu, bu nasıl bir hayal gücüdür, nasıl bir fantastik tasavvurdur, nasıl bir istidattır arkadaş? Yargıyı etkileSatan satıyor da
mek pahasına davaya baalan nasıl alıyor,
kacak hâkimden istirhayürek dağlayımım odur ki, “Ben öncı soru budur. “Cık ceki hayatımda Veysel
cık cık, cehâlet işte Karanî Hazretleri’nin bizefendim; eğitim
zat kendisi idim” diyen bişart azizim şart!” rine 6 küsur milyon lira
deyip geçecek mi- kaptıracak derecede dinyiz yani?
den, diyânetten, akıl ve
firâsetten mahrum insanların mebzûlen yaşadığı bir ülkede, gayrimeşru da olsa “kreatif” fikirler sergileyen bu elemana takdir edeceği cezâda bir miktar “zekâ iskontosu” yapsa,
şu bizim amme vicdânımız fazlaca tahriş olmayacaktır fikrindeyim; yine de o bâbda emr ü
fermân hazreti men-lehü’l-emrindir vesselâm!
F.K. yine insaflı imiş ki uydudan bir link
kiralayıp kendi televizyonunu kurarak seyirciye tatlı bir edâ ile hâtıralarını anlatmak veya
arada tanıtma kabilinden “Advertorial” kılıklı
reklâm numaralarıyla cennette satışa çıkardığı arsa ve kâşâneleri “Rendering” modelleriyle
pazarlamamıştır; bu yolu tercih etmiş olsa kısa
zamanda köşeyi döneceği tartışılmazdı.
Dağıstan Çetinkaya
Satan satıyor da alan nasıl alıyor, yürek
dağlayıcı soru budur. “Cık cık cık, cehâlet işte
efendim; eğitim şart azizim şart!” deyip geçecek miyiz yani?
Veysel Karanî’nin çağdaş mümessilinden
cennette arsa satın alan safderûnların dini bir
heyecanla yatırım yaptıkları muhakkak; neticede kelepir fiyatına Akdeniz sahillerinde
bir tatil köyünden villa kapatmıyor F.K.’nın
müşterileri; resmen ve alenen ahirete yönelik
bir hesap içindeler. Peki, bahsettiğimiz “dinî
heyecan”ın sadakati hakkında bu derece fikirsiz olmalarında vey oluşumuzda, vaktiyle bu
safdillere din öğreten kişilerin hiç vebâli yok
mudur?
“Ed’Dîn” ile, cennetten parsel kapatanların dini arasındaki galîz fark, daha ne gibi vahim yanlışlıklar, safdil cehâletler, ağır vebâller ve
hayal kırıklıkları barındırıyor kim bilir? Vahy’in
berraklığından, câhiliye dininin kirli bulanıklığına doğru bir lâhzada kayıverirken bu Müslümanların tutunacak hiç dalı yok muydu; bu
adamların “din” diye bildikleri şey, bu kadar sığ
ve çürük müydü? Nerede tahlisiye sandalları,
nerede cankurtaran simitleri?
Ey sâfiyetlerini hırsla kirlettikleri için dolandırıcılarından daha mücrim görünen
mağdurlar, “sözde” mağdurlar; biliyorum,
“kendini bilmez üç beş kişi”den ibaret değilsiniz ve nâçiz zannıma göre parasını peşin
yatırdığınız arsaları, sizi dolandıran satıcınızdan çoook daha sonra temellük edebileceksiniz! [email protected]
[email protected]
Ali Bulaç
‘Zaman yazarı Başbakan’a çakar’ mı?
Zor ve sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz.
Zor zamanda yazmak zor iş. Bizim işimiz yazmak, konuşmak. Ama yazmakkonuşmak sorumluluktur, her söz dönüp
dolaşıp bu dünyada veya ahirette karşımıza
çıkacaktır. Söz ok gibidir, bir kere yaydan
fırladı mı bir daha geri dönmez.
Zaman Gazetesi’nde yazmak veya camianın medya grubunda konuşmak bir kat
daha zor. Zira gözler üzerinizde. Bunda bir
gariplik yok. Mademki söz sorumluluktur, nerede olursanız olun, hangi makamda
sözü sarf ediyorsanız
Medya üzerinden eleş- sarf edin dikkatli oltirmek siyasetin esası manız lazım.
olan kamusal müzakeOrtalıkta here ve karar süreçlerine yüla gibi dolaşan bir
katılma biçimidir. Bizim “cemaat-AK Parti
kişisel bir husumetimiz çekişmesi”nin tozu
olamaz. Bu köşenin ya- dumana kattığı bir
zarının yegâne derdi İs- zaman diliminde
lam dünyasının ayağa yazmak ve konuşkalkması, Türkiye’nin mak daha da zordur.
adam gibi bir hukuk
Okuyucular çedevleti olması.
şit çeşittir: İyi niyet
beslediği halde maksadınızı doğru anlamayanlar var; anlamak
istediği gibi anlayanlar var; doğru anlayıp da görüşlerinizden dolayı size kızanlar
var. Bunların hepsi olağan. Bir de, “mesleği fitne fesat çıkarmak olanlar” da var. Bunlar profesyonellerdir; habbeyi kubbe yaparlar. Kullandıkları yöntem, kadim zamanlardan beri sözün güzelini çirkinleştirmek, iffeti kirletmek, samimiyeti bulandırmak, hakikati tersyüz etmektir. Bunların varlığı da
olağandır, her dönemde olmuşlardır; dikkat
edilmesi gereken temiz ruhlu ve iyi niyetli
insanların bunların tuzaklarına karşı uyanık
olmalarıdır.
Neden bunları yazıyorum?
Ara sıra, bazı yazılarımın suiistimal edilip bazı internet sitelerinde “Zaman yazarı AK Parti’ye çaktı”; “Zaman yazarı Tayyip
Erdoğan’ı uyardı” vb. ilgisiz başlıklar altında yakılmak istenen fitne ateşine odun gibi
kullanılmak istenmeleridir.
Belirtmek gerekir ki, bu köşenin yazarı hiç kimsenin sözcüsü değildir. Tabii ki
“Zaman yazarı”yım. Bundan gurur duyuyorum. Hocaefendi’nin şahsına, hizmet
hareketine, bu hizmet içinde yer alan insanlara, cemaate büyük bir sevgi beslediğim de doğru. İslam’ın kutlu nehrine su ta-
şıyan irili ufaklı her ırmak nazarımda sevgiye layıktır.
Lakin ben ne Zaman Gazetesi’nin, ne
Hocaefendi veya cemaatin sözcüsüyüm.
Kimse bana böyle bir görev yüklemiş değil,
bu yönde en ufak bir telkinde bulunmuş
da değil. Bana ayırdıkları bu köşe bir emanettir, her satırını dikkatle kullanmak zorundayım. Kimse bana herhangi bir müdahalede veya siparişte bulunmuyor. Zaman
adına konuşmak gerekirse bunu zaten Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı yapıyor,
her pazartesi günü de dikkatle okunan bir
muhasebe ve bilgilendirme yazısı yayınlıyor. Defalarca açıklandığı üzere gerektiğinde Hocaefendi adına avukatları açıklamalar
yapar. Hocaefendi’nin de konuşmaları yayınlanıyor, lüzum hissederse güncel konularda görüşlerini açıklıyor. Hocaefendi’nin
bizim gibi sözcülere ihtiyacı yoktur.
AK Parti’ye ve Sayın Başbakan’a gelince. İşi, mesleği yazmak-konuşmak olan birileri tabii ki AK Parti ve iktidarla ilgili görüşlerini beyan edecek. Bu hem görevi, hem
sorumluluğu. Şundan ki: a) Biz AK Parti’yle
aynı fikrî ve politik gelenekten geliyoruz; b)
Sayın Başbakan başta olmak üzere en tepedeki onlarca zatla kadim ve bugün de süren
hukukumuz var; c) Karar ve icraatlarının faturası bize çıkmaktadır; d) Aldığı kararlar,
yaptığı temel tercihler ülkenin geleceğini,
İslam dünyasını etkilemektedir.
Medya üzerinden eleştirmek bir tür istişare, iyi niyetli ikaz, siyasetin esası olan kamusal müzakere ve karar süreçlerine katılma biçimidir. Bizim kişisel bir husumetimiz olamaz. Bu köşenin yazarının yegâne
derdi İslam dünyasının ayağa kalkması,
Türkiye’nin adam gibi bir hukuk devleti olması ve elbette bunun 1850’den bu yana
süren İslamî siyaset, sosyal ve kültürel geleneğin içinden gelenler eliyle gerçekleşmesidir. “Ben/ene” demekten Allah’a sığınırım, bu yüzden “biz” diyorum. AK Parti’yi
eleştiririz, ama ona zarar gelse yine biz savunuruz, bunu görev telakki ederiz.
Özetle bu köşenin yazarı sadece kendi adına yazar-konuşur, değil cemaat adına,
İslam ve Müslümanlar adına konuşma yetkisi ve hakkı da yoktur ve bu aslında herkes
için varid genel bir kaidedir. Herkes kişisel
olarak anladığını, inandığını yazar, savunur;
yazıp çizdiklerinden, yapıp ettiklerinden sadece kendisi sorumludur. [email protected]
Mümtaz’er Türköne
Kadınların değiştirdiği Türkiye
TBMM zarif bir jestle bugün kadınları şiddetten korumak için bir kanun çıkartıyor. Malum,
bugün Dünya Kadınlar Günü. Kadın cinayetlerindeki trajik artış, Türkiye’nin en önemli sorunlarının başında geliyor. Bu şiddetin durdurulması lâzım. Dünya Kadınlar Günü’nü anlamsız demeçlerle ve ağlama duvarı önündeki şikâyetlerle geçiştirmek yerine, bu şiddetin
durdurulması için kararlı bir adım atmak gerekiyordu. Meclis topluma öncülük etmiş oluyor.
Kadına dair sorunların tamamı,
Türkiye’nin yaşadığı dönüşümün canlı göstergeleri. Toplumdaki ve siyasetteki bütün kurumların ve değerlerin bir cinsiyeti vardır. Geleneksel toplumlar kurumlara, fikirlere ve kavramlara cinsiyet yüklemekte daha mahirdir.
Meselâ savaş erkektir. Darbe, diktatörlük, zorbalık, işkence hep erkektir. Demokrasi, özgürlük ve adalet ise hep dişidir. Bir kadında sembolize edilir.
Kadına yönelik şiddetteki artış, erkeklerin
değişime ayak uyduramadıklarını gösteriyor.
Toplum değişiyor. Kadın değişiyor. Dünya değişiyor. Ama erkek aynı kalıyor. Arada büyüyen uçurum şiddet yöntemleri ile kapatılıyor.
Askerî vesayetin, her an kapıda bekleyen
darbe korkusunun egemen olduğu bir toplum
şiddetle yatıp kalkmaya alışmış bir toplum demektir. Darbecinin topluma doğrulttuğu silah
ile, erkeğin kadına kaldırdığı el arasında mahiyet itibarıyla hiçbir fark yoktur. Zorun, kaba
gücün, şiddetin egemenliği çıkar her ikisinden.
Erkek kadını yönetmek için döver. Biri devlet-
te, diğeri ise ailede. Ha darbecinin silahı, ha
kocanın kollarındaki kaslar.
Kadın kendi tarzıyla bu egemenliği sona
erdirdi. Türkiye’nin demokratikleşmesinde kadının doğal olarak üstlendiği rolü çoğumuz gözden kaçırıyoruz. Son on yıl, kadının
toplumsal hayata katılmasıyla geçti. Hem de
muhafazakâr değerlerle; kadın olarak kimliğine, sahip olduğu deOn yıl öncesinin erkek ğerlere bağlı kalarak.
değerlerinin yerini ka- Ama yine de kadın oladınlara özgü değerler rak. Kadının mevcudialıyor. Devlet, baba gibi yeti; ister gözlemci, ister
fail olarak sahnede yeridövmek yerine anne
gibi şefkat gösteriyor. ni alması çoğu dinamiği
Çözüm için sadece er- değiştirdi. Toplumsal ve
keklerin kullanabildi- siyasal barış için gerekli
ği şiddet yöntemleri ye- cesareti kadınların mevcudiyeti sağladı. Zorbarine kadınların ‘barış
lığın, vesayetin sona erdili’ egemen oluyor.
dirilmesi önce kadınların siyasete taşıdığı değerlerde son buldu.
Türkiye son on yılda çok değişti. Değişimin öne çıkan aktörlerini Cumhurbaşkanı ve
Başbakan’da somutlaştıralım. Peki, gerçekleştirdiğimiz değişimin rengini ve içeriğini her
ikisini de eşlerinin başındaki örtü vermedi mi?
Savaş onların başlarında koptu ve devam etti.
Toplum o başlarla birlikte dikleşti ve mücadele yine orada kazanıldı. Zorbalar siyasete, o
iki kadının örtülerini bahane ederek müdahale etmeye kalktı. Son on yılın değişimini en iyi
anlatan sembol, kadınların başındaki örtüler
değil mi?
Kürt sorunu dün bütünüyle erkek bir sorundu. Bugün erkeklere özgü çözümlerin
inandırıcılığı yok. Uludere’ye Başbakan’ın eşi
gidiyor. Güneydoğu’da barışın teminatını herkes onun fotoğraflara bakarken döktüğü gözyaşında arıyor.
Kadınlara yönelik şiddet, erkeğin bu değişime direnişinin, hep aynı kalmaktaki ısrarının eseri. Dün onun sözü geçiyordu. Artık kadın, şekillendirdiği dünya ile birlikte kendi sesini duyuruyor, kendi sözünü söylüyor. Erkek
güçten düşmeye tahammül edemiyor. Kadının aklı ve feraseti ile kuşatılıp söyleyecek sözü
kalmayınca şiddete başvuruyor. Her şiddet
olayında korkak, zavallı ve iradesiz erkeklerle
karşılaşmamız bu yüzden tesadüf değil.
Türkiye değişti. On yıl öncesinin erkek değerlerinin yerini kadınlara özgü değerler alıyor. Devlet, baba gibi dövmek yerine anne gibi
şefkat gösteriyor. Çözüm için sadece erkeklerin kullanabildiği şiddet yöntemleri yerine kadınların çok iyi bildiği barış dili egemen oluyor. Sevgiden, empatiden, uzlaşmadan daha
sık söz ediyoruz. Değişim treninin en son vagonu olan erkekler de değişecek.
Meclis’in çıkardığı kanun bu değişim
için elverişli bir başlangıç. Keşke taslakta yer
alan “toplumsal cinsiyet” tanımı da kanunda yer alsaydı. Bu tanım, toplumdaki cinsiyetçiliği hem anlamaya hem de yargılamaya,
sonuçta değiştirmeye fırsat verebilirdi.
[email protected]
SAYFA TASARIM: ŞERAFETTİN YILMAZ
18 TELEVİZYON
8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN
ÇILGIN DÜNÜRLER
BENİM GÜZEL EVİM
KORUYUCU
KANALTÜRK 18.50
CNBC-e 21.00
SİNEMA TV 20.00
YÖN.: ANDREW FLEMING
OYN.: MICHAEL DOUGLAS, ALBERT BROOKS
YÖN.: RICHARD LONCRAINE
OYN.: MAGGIE SMITH, CHRIS COOPER
YÖN.: KEONI WAXMAN
OYN.: STEVEN SEAGAL, LIEZL CARSTENS
Dr. Jerome Peyser, kendisi için stresten uzak
bir hayat düzenlemiştir. Günleri uçuşan mermiler önünde koşmak, jet uçağı çalmak, silah kaçakçılarıyla pazarlık yapmak gibi işlerle geçen CIA ajanı Steve Tobias hayatına füze
hızıyla girince tüm düzeni altüst olur.
My House in Umbria, İtalya’daki Umbria’da
yaşayan İngiliz yazar Emily Delahunty’nin
hayatını değiştiren bir trajedi ve sonrasında
gelişen ilginç değişimleri konu alıyor. Emily,
yolculuk ettiği tren terörist saldırısına uğradıktan sonra gözünü hastanede açıyor.
Roland Sallinger, Los Angeles’ta görevli bir
polistir. Hırslı partneri hayatına kastedince
Sallinger ölümün eşiğinden döner ve tıbbi
nedenlerden dolayı emekli olmak zorunda
kalır. Teksas’a gider ve zengin bir işadamının
kızının koruması olarak çalışmaya başlar.
KARDEŞLER
HIRSINI ALAMADI
-
İyilerin dostu, kötülerin düşmanı olan iki kardeşin hikâyesini konu alan serinin ikinci filmi Şehrin Azizleri 2 (The Boondock Saints II) televizyonda
ilk kez ekrana geliyor. Kardeşlerin destansı hikâyesi,
ikinci filmde de devam ediyor ve kayboluşlarının ardından, tam 8 yıl sonra, azizler tarafından yapılmış
gibi gösterilen rahip cinayetiyle ilgili kim varsa hepsini öldürmek için şehre geri dönüyorlar. İkili, babaları
Il Duce ile İrlanda’nın sessiz vadilerinde saklanmaktadır ve eski kanunsuzluklarından temizlenmişlerdir.
Herkes tarafından sevilen bir rahibin çete tarafından
öldürülmesinin ardından kardeşler adaleti yerine getirmek için Boston’a kanlı bir savaş vermeye giderler. İlk film, 2000 yılında ülkemizde gösterime girdiğinde yurtdışında aldığı zayıf eleştirileri yalanlarcasına çabucak kendine bir hayran kitlesi oluşturmuştu.
Amerika’da eleştirmenler ve halk arasında bir uçurum oluşmasına neden olan film, patlayan DVD satışlarıyla yapımcılarını bile şaşırtıp, kült film statüsüne kavuştu. TELEVİZYON SERVİSİ
ŞEHRİN AZİZLERİ 2
Yönetmen:
TROY DUFFY
Oynayanlar:
JULIE BENZ, SEAN
PATRICK FLANERY,
NORMAN REEDUS
STAR TV 21.00
SAMANYOLU
MEHTAP TV
SAMANYOLU HABER TV
05.00
09.30
12.00
13.20
15.30
16.45
18.25
19.00
20.00
21.30
09.00
11.30
12.30
15.30
16.30
18.00
20.30
22.00
10.00
13.00
16.00
16.30
17.20
19.20
20.00
21.40
Merhaba Yenigün
Gün Işığı
Yeşeren Düşler
Yeşil Elma
Sektör Günlüğü
Gereği Düşünüldü
Avrupa Haber
Ana Haber Bülteni
Türk Sineması
Maceracı
Kur’an Öğreniyorum
İman ve Hayat
İnanç Dünyamız
Cevşen
Kırık Testi
M.Fethullah Gülen Vaazları
Yeşeren Ümitler
Not Defteri
Haber Bülteni
Haber Bülteni
Dünyanın Gündemi
Paranın Seyri
İstanbul Malikanesi
Para Piyasaları
Endaze
Sinemaskop
EBRU TV
DÜNYA TV
YUMURCAK
11.00
13.30
15.00
16.00
16.30
17.30
18.30
19.00
19.30
20.15
08.30
09.10
11.30
13.00
15.15
17.35
19.30
21.20
22.30
07.45
10.00
11.35
14.10
15.45
16.55
18.05
20.20
21.45
Helping Hands
Redemption
Green Valley
The Wisdom Tree
World Affairs
Magic of Nature
Helping Hands
Junk’d
Nachrichten
Cold February
Marsupilami
Helbesten Nemir
Denge Gel
Rengen Jiyane
Kaniya Stranan
Axın
Fıqha Şafi
Hocaefendi Vaazları
Ke Çi Got
TRT - TÜRK
TRT - HABER
NTV
11.10
13.00
14.40
16.00
18.00
19.20
20.00
21.00
22.05
23.00
09.00
10.30
11.35
13.00
16.30
17.00
19.00
19.45
22.00
08.30
11.00
13.30
16.00
17.30
18.40
20.00
21.10
23.30
Bugün
Dünyamız Detay
Gümüş Hilal
Dünyanın Haberi
Gazeteci Gözüyle
Dilara Koçak İle İyi Yaşam
Türkiye’nin Haberi
Konuşacak Çok Şey Var
Açık Şehir
Türkiye’de Geceyarısı
Haber
Haber Özetleri
Gündem
Haber
Haber Özetleri
Haber+Spor
Ana Haber
45 Artı
Kırk Kilit
Uzun Kuyruk
Tom
Üçüzler
Caillou
Corneil ve Bernie
Loopdido
Arka Bahçede Bilim
Arthur
Anne Shirley
Ekonomi Notları
Haber Merkezi
Günün İçinden
Akşam Haberleri
Gece Gündüz
Dünya Kadınlar Günü
Bugün Yarın
45 Dakika
Haber Bülteni
KANAL D
SHOW TV
HABERTÜRK
07.50
09.50
11.40
13.30
15.30
17.50
18.00
19.00
19.10
22.45
08.45
11.00
14.20
17.45
18.50
19.00
22.15
08.15
09.15
12.00
14.00
15.15
18.00
19.20
22.00
Doktorum
Eylem Akşin Zamanı
Bana Her Şey Yakışır
Akasya Durağı
Arka Soklar
Koca Kafalar
Ana Haber
Euro D Haber
Fatma Gülün Suçu Ne?
Şanslı Masa
KANAL A
ATV
08.00
09.30
11.30
12.45
14.00
15.10
19.30
20.30
22.30
07.30
09.00
12.00
14.45
18.00
19.00
21.45
23.00
Basın ve Gündem
Spor Gündemi
Haber Merkezi
Hadi Konuşalım
Yemekte Sohbet Var
İşte Haber
Ana Haber
Sorun Söyleyelim
Son 24 Saat
Show Kulüp
Saba Tümer ile Bugün
Bugün Ne Giysem?
Ana Haber
Spor Sayfası
Dizi ‘Suskunlar’
Siyaset Meydanı
Analiz Sentez
İki Ses Bir Nefes
Gün Ortası
Haber Bülteni
Hayatın İçinden
Akşam Raporu
Türkiye’nin Nabzı
1 Gün
RTL
Dizi ‘Zerda’
Tatlı Sert
Yeniden Başlayalım
Evlen Benimle
Ana Haber
Dizi ‘Alemin Kıralı’
Kim Milyoner Olmak İster?
Dosta Doğru
12.00 Punkt 12
14.00 Mitten im Leben!
15.00 Verdachtsfälle
17.00 Betrugsfälle
17.30 Unter uns
18.45 Nachrichten
19.05 Alles was zählt
19.40 GZSZ
20.15 Alarm für Cobra 11
22.15 CSI: Den Tätern auf der Spur
KANAL 24
EUROSTAR
SAT 1
07.15
08.50
11.30
15.00
18.10
19.00
19.45
21.10
22.00
06.00
09.00
12.00
13.10
14.10
15.20
16.40
18.00
19.00
20.00
11.00
13.00
14.00
15.00
16.00
17.00
19.00
20.00
20.15
22.15
Sağlık Merkezi
1. Moderatör
2. Moderatör
3. Moderatör
Nerede Kalmıştık?
Kırmızı Halı
Açık Görüş
Unutulan Manşetler
Gece Moderatörü
Celal Pir’le Bugün
Melek
Soframız
Küçük Şeyler
Çemberimde Gül Oya
İki Aile
Beni Affet
Ana Haber
Kalbim Dört Mevsim
Sinema ’Şehrin Azizleri 2’
KANAL AVRUPA
HİLAL TV
TV 5
07.00
09.00
12.00
13.00
14.00
17.00
19.00
21.00
00.00
08.00
11.30
12.25
16.10
18.00
19.30
20.40
22.40
08.50
10.20
12.30
13.00
16.00
17.30
19.00
20.10
21.30
Klip Saati
Fikir Fırtınası
Klip Saati
Temizeller
Anadolu Diyarı
Hayat Bağları
Önül’den Gönüllere
Ankara Avrupa Hattı
Fikir Fırtınası
Çocuk Saati
Gün Ortası
Emek Ağacı
Kâbe’den Naklen
Ana Haber
Artı Haber
Deniz Feneri
Cafe Bahane
Richterin Barbara Salesch
Britt
Zwei bei Kallwass
Richterin Barbara Salesch
Richter Alexander Hold
Niedrig und Kuhnt
K 11-Kommissare im Einsatz
Nachrichten
Criminal Minds
Navy CIS: L.A.
Tefsir Günlüğü
TV Çarşı
Süleymaniye Dersleri
Belgesel
Gün ve Tarih
Ana Haber Bülteni
Sağlığa Yolculuk
Cumayı Beklerken
Hikmet Pınarı
KANAL 7 - INT
TRT 1
CNN TÜRK
06.00
09.50
12.00
14.30
15.30
16.30
18.00
19.00
21.00
22.00
09.30
12.30
13.45
15.35
17.30
18.00
18.50
21.00
08.00
10.00
13.00
15.45
17.00
18.30
20.30
22.45
Kanal 7’de Sabah
Dr. Feridun Kunak Show
Hayatın İçinden
Kalp Gözü
Güzel Günler
Ana Haber
Kanal 7 Haber
Türk Filmi
Kanal 7 Haber Saati
Önden Gidenler
Gülben
Sarayın İncisi
Dizi Klip
Leyla ile Mecnun
Habere Doğru
Ana Haber Bülteni
Dizi ‘Sen de Gitme’
Dizi ‘Mavi Kelebekler’
Parametre
Medya Mahallesi
Bugün
Afiş
Ana Haber
Beş N Bir K
Dört Bir Taraf
Burada Laf Çok
4"5*-*,
TV TEL. SAMANYOLU +49 (0) 69 300 34 310 - 405 - 400
Dükkan Devren Satılık
Maastricht Wijkcentrum’da 300m2
köşe başı dükkan.
İçinde halı , perde, ev tekstili, hediyelik
eşya ve dekorasyon reyonu bulunmaktadır.
Ayrıca içinde iyi geliri olan elbise tamir
atölyesi mevcuttur.
Hazır müşterisiyle, sağlık sebebiyle satılıktır.
Müracaat tel.: 0031433622 327- 0031614147803
Adres: Voltastraat 2, 6224 EL Maastricht/Hollanda
Vergİ Danışmanlığı
İşyerİ Danışmanlığı
Dipl.-Kfm. (FH)
Abdullatif CANIMANA
Innere Kanalstr. 95
(Ecke Venloer Str.)
50823 Köln
Steuerberatung
Unternehmensberatung
Tel:
+ 49 221 47681810
Fax:
+ 49 221 47681812
Mobil: + 49 177 4634283
[email protected]
www.latif-steuerberatung.de
Ye n i a d re s i m i z ; Ye n i D İ T İ B M e r ke z C a m i i´s i n i n t a m k a r ş ı s ı !
19 BULMACA
8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN
Hazýrlayan: YALÇIN SABRÝOÐLU
y.sab rioglu@za man.com.tr
Deprem yazar
(resimdeki)
Bukalemun
Rol yapan
Yürekli kimse
İnce karşıtı
Hacda bir yer
Kısaca numara
Mektep
Tümör
Buluş
Eksiksiz
Baston
Bayağı
Kısaca
alüminyum
Eski bir şair
Bir deniz
hayvanı
Uyanıklık
Eski bir
müzisyen
(Cem ...)
1
Gerçek dışı söz
İffet
Ağaç kolu
Dalgıç
Ayrıntı
Kapakla örtülen
süslü mezar
Zelzele,
yer sarsıntısı
Müzikte durak
Kadınlar eline
yakar
Bir deniz
rütbesi
Bir, yalnız
SUDOKU BULMACA
Kişisel
8
Elbise takımı
Kısaca uranyum
Eskiden
ocak ayı
Hollanda’da
şehir
Hiç bir zaman
Bursa ilçesi
Aktörün işi
Beceriksiz kimse
Devam ettirme
Maddeten değil
5
Gökyüzü
İstenilen vasıfta
olan
Karelemek işi
Bir spor adamı
(Coşkun ...)
4
İç mimar
Erzincan ilçesi
İstanbul’da
bir semt
Karışık olmayan
4
1
4
Yürüyen
Fasıla
Başkaları
Put
Bir bayan giysisi
İlkel silah
Haysiyet
Demirin remzi
Omurun
içindeki
Kanun
7
5
2
1
9
4
9
1
9
3
8
2
7
2
5
3
2
5
7
8
9
Yüksek zeka
8
1
3
2
4
5
DÜNKÜ SUDOKU
ÇÖZÜMÜ
ABD’de ünlü kalp
doktoru
(Mehmet ...)
7 4 1 9 5 6 8 3 2
5 3 6 8 7 2 9 4 1
2 9 8 4 3 1 7 6 5
9 7 4 5 2 8 3 1 6
1 8 2 6 9 3 4 5 7
3 6 5 1 4 7 2 8 9
8 5 9 7 6 4 1 2 3
4 2 7 3 1 5 6 9 8
6 1 3 2 8 9 5 7 4
Vasıf
Dediğinde
direnme
Her tür yiyecek
5
7
Tablodaki tramlý kalýn çizgilerle belirlenmiþ 3’e 3’lük karelere, 1’den 9’a kadar
rakamlarý birer kez kullanarak yerleþtirin. Öyle yerleþtirme yapmalýsýnýz ki,
bütün 3 lükleri doldurduðunuzda tablonun bütün kutularý yukarýdan aþaðýya
ve soldan saða 1’den 9’a kadar rakamlardan birer kez kullanýlmýþ olsun.
Kirli, pasak
Sorun
4
6
Bir Alman
tabancası
Alemler
Bir Türk destanı
6
3
Sivas ilçesi
Dini tören
Haccın bir rüknü
5
1
Bir tür fasulye
Bir harfin
okunuşu
Bir bakliyat
9
Kesici bir alet
Bir sayı
2
7
Bir tür bulut
Ana, esas
Bir bağlaç
Romanya’nın
trafik remzi
Topluluk,
cemaat
Mısır’da nehir
Hal, tavır
Düz yazı
Tutsak
Değer verilir
olma
Bir nota
Kırmızı
Bir soru
Kıbrıs’ta şehir
Makineyle
yapılan örtü
kenar süsü
Asya’da nehir
3
Kabirdeki
sorgucu melek
(Münker ...)
İstinatgah,
mesnet
Bir Arap harfi
Süre, mühlet
Dolu değil
Demiryolu
İstanbul’da
bir semt
4
Þ ÝF RE K E LÝ ME:
Parlama
1
2
J
U
A
R
U
T
4
3
K E L İ M E
Z
S
5
U
R
E
Ü
Þ
K
A
Ý
M
Ü
T
L
U
Ý
M
A
R
A
H
U
E
R
J
K
O
V
A
G
Ü
Ç
N
F
S
A
Ü
Y
A
A
A
T
L
Ý
Þ
E
Y
A
Ü
M
D
K
Ý
R
K
H
U
Z
A
N
Ç
K
R
S
A
N
T
L
Ü
M
R
O
F
A
U
R
O
T
K
O
Ý
S
S
Ý
E
A
G
S
Ü
A
N
O
Ý
T
Ü
U
G
Z
G
L
S
Z
K
U
T
I
Belirsiz
anlamında
bir söz
A V I
R
K
Ağırlık ve
uzunluk
ölçülerinde
kabul edilen
ölçü modeli
S
C
M
H
A
A
D
K
U
A
Ü
Þ
O
N
N
A
A
Ü
E
Ý
A
Z
R
N
E
O
R
A
M
M
Y
A
L
G
D
O
E
L
L
Ý
Þ
L
O
E
Z
V
P
N
Ý
R
H
A
Ü
K
Bulmaca
1
1
2
3
4
5
6
7
8
2
3
Refik Aydýn
4
5
6
7
8
r.ay din@za man.com.tr
9 10 11 12
SOLDAN SAĞA 1) Kuzey Afrika kıyısında
Mısır’ın batısında kalan ülkelerin topluca
adı.– Kur’an’da bir sûre. 2) Merkez.– Sert
buğdaydan elde edilen, taneleri iri,
glütence zengin un.– Türk halk müziğinde
kullanılan, ağzı yassı bir tür zurna. 3)
Dinlenmeye bırakılmış tarla.– Acımasız ve
haksız davranan, zulmeden. 4) Genellikle
üç tabur ve bunlara bağlı birliklerden
oluşan asker topluluğu.– Yeşile çalan
toprak rengi.– Gümüşün sembolü. 5)
Edirne’nin bir ilçesi.– Olağanüstü yeteneği
olan kimse, deha. 6) Amip, akyuvar ve
bazı bakterilerde hücre bölünmesi
yoluyla olan çoğalma.– Bir duygunun,
hayalin, güzelliğin ifade edilmesi için
başvurulan usullerin tamamı. 7) Şüphe,
tereddüt.– Sıcak ülkelerde yetişen ve
kabuğundan kinin çıkarılan bir ağaç. 8)
Elçilikte görevli askerî uzman. YUKARIDAN
AŞAĞIYA 1) Karşılıklı ağır sözler söyleyerek
yapılan çekişme, atışma, ağız kavgası,
tartışma. 2) Esasla ilgili, asıl ve temel
olanla ilgili, esasi.– Kısa değnek parçası. 3)
Bir zaman birimi. 4) Uyma, boyun eğme. 5)
Soydan gelen vasıf, soyaçekim.–
Beklenmedik bir durumla karşılaşmaktan
ötürü şaşkınlığa düşme hali. 6) Uluslararası
bir teşkilat.– Benimseme, kabul etme. 7)
Anlayış, feraset.– Nikelin sembolü. 8)
Akarsu yatağı, mecra.– Tabut. 9) Çipura
balığının küçüklerine verilen ad. 10) Tembih
sözü.– Önemli bir olayın veya büyük bir
kişinin gelecek kuşaklarca tarih boyunca
anılması için yapılan, göze çarpacak
büyüklükte, sembol niteliğinde yapı, abide.
11) Mevlevi tekkelerinde dervişlerin sema
yaptıkları özel bölüm. 12) Hitap ünlemi.–
Telleri parmakla çekilerek veya pena ile
vurularak çalınan bir telli çalgı.
1
2
3
4
1
F
O
B
İ
2
E
B
U
T
T
M
A M A
3
L
U
4
A
R
5
6
7
8
A
L
O P
9
E
S
İ
A
L
İ
P
S
İ
S
Z
A M
N
E
A N
L
5
H
D A
M E N
6
İ
B
A D
E
7
Y
A
H U
T
8
E
Z
A N
T
M
B A
10 11 12
İ
G A
Ş
E M A
K A
L
E M
A N
İ
K A
L
R
İ N
E
B < C þ D < 8 M @
O
V
A
T
A
Y
E
N
A
L
N
Ü
E
A
T
H
Ü
O
E
Z
U
A
P
A
G
R
E
O
R
T
B
L
N
J
L
E
V
Z
Y
E
L
A
>
=
D Q
>
E @
>
P
8
P
F
E
>
E
<
Q
I
8
<
K
>
F
E
G
I
P
Q
|
8
<
Q
8
P
<
9
G
<
? F
? ?
J
J
|
? P
J
=
9
I
B
8
K
C
F B
8
I
P
<
K
I
J
|
I F
F
C
E
x
8
<
J
<
B
8
J
E
; Q
F
<
8
C
J
D |
8
D <
E Q
M
K
Q
L
M
Z
R
K
A
M
R
I
Ý
Y
Ý
F
S
K
E
D
M
Ü
Y
İ
V
T
Ü
M
Ö
Y
K
K
9
x
<
C
=
Q
F D |
I
L
E
<
=
F
<
K
8
=
D E
L
<
|
|
C
8
B
K
B
F
K
8
F
Ü
L
A
İ
G
M
E
M
A
U
R
E
R
A
? K
<
E
Q
<
G Ā
|
E
8
?
|
E
ü
M
;
L Q
G
B
I
:
<
S
B
Ý
R
S
R
N
G
E
G
F
E
B
N
E
? L
I
;
L
:
8 B
<
A
|
{
8
A
? 8
A
I K
=
>
C
I
:
C
F
<
P
D { I
<
J
C
|
P
9
8
I
<
Q
I
;
>
C
? I
8
D
O
E
Ğ
İ
K
A
R
T
N
A
C
M
A
T
D
A
K
J
U
A
K
O
T
Ü
V
O
Ç
D F D =
8
Q
C
L
F
8
E
I
<
F
I
D 8
E
N
R
Ü
L
N
N
Ö
T
A
N
A
Z
İ
U
A
<
ü
{
8
;
L :
þ
=
L
<
ü
E
þ
>
Q
þ
;
8 9
? I
8
B
Aþaðýdaki kelimeleri tablonun içine serpiþtirdik. Bunlarý bulabilir misiniz?
ANTRAK, ATLANTÝK, BALO, CÝLVENAZ, ÇANAKKALE, DERGİ, EYFEL, FORMÜL, GEZGÝN, HARAMÝ,
IRMAK, ÝSLAM, KAHRAMAN, LAOS, MERMÝ, NEVRUZ, OTUZ, ORKUN, ÖTANAZİ, PARTÝ, RUAM, SUAL,
ÞAFAK, TAKSİM, USTURA, ÜNLEM, VARTO, YEÞÝL, ZARAR.
? <
þ
I
D |
<
I
L
B
L
x
E
J
E :
C
<
B
|
8
;
8X[Xb`b\c`d\c\i`kXYcfele`û`e\j\ig`k`i[`b%9lecXiYlcXY`c`id`j`e`q6
7DA;J"Ĕ7JB7I"Ĕ8;O7P"Ĕ8KHI7"Ĕ97>B"ĔwKAKH"Ĕ:đP=đD"Ĕ;D:7C"Ĕ;PđD;"Ĕ<BEPE<"Ĕ=OEJD"Ĕ>EHEP"Ĕ
BJC7I"ĔA;D7D"ĔA;Hđ>"ĔBHđA"ĔCED:HEI"ĔDKI7O8D"ĔEKB"ĔEHC7D"ĔzD:;H"ĔF;H
;C8;"ĔH7>7J"Ĕ
JKHJ7"ĔKH:K97"Ĕ{BI;H"ĔL;B7O;J"ĔO7O=?D"ĔP;D=D$
f20
spor
MARADONA: EL VASL’DA MUTLUYUM. Dubai’deki El Vasl
takımını çalıştıran Arjantinli efsanevi futbol adamı Diego
Maradona, futbolun kendisi için vazgeçilmez bir tutku olduğunu
söyledi. Efsane futbolcu, “Al Vasl’da çalışmak benim için Real
Madrid, Barcelona, Boca Juniors ya da Bayern Münih’i çalıştırmak gibi bir şey. Ben bu konuda ayrım yapmam. Bu benim görevim. Futbol benim tutkum, başka türlü yaşayamazdım.” dedi.
ABRAMOVİCH’E TEKNİK ADAM DAYANMIYOR. Chelsea’nin Rus
patronu Roman Abramovich, 9 yılda 7 menajer değiştirdi. Abramovich, kulübü satın aldığı 2003 yılından bu yana 7 teknik adama toplam
72,1 milyon Sterlin tazminat ödedi. Bu çalıştırıcılardan en fazla tazminatı, 18 milyon Sterlin’le Mourinho’ya ödendi. Abramovich,
geçen hafta W. Bromwich’e 1-0 yenildikten sonrna Portekizli menajer Andre Villas-Boas’ın işine son vermişti.
8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN
FOTOĞRAF: ZAMAN, MAHMUT BURAK BÜRKÜK
NECATİ, BEDAVAYA GOL ATIYOR
Sarı-Kırmızılı kulüple sezon sonuna kadar 400 bin dolar karşılığında sözleşme imzalayan golcü futbolcu Necati Ateş,
Antalyaspor’daki 500 bin dolarlık alacağından da vazgeçtiği öğrenildi. G.Saray’ın sezon sonuna kadar 400 bin dolar garanti ve maç başına 10 bin dolarlık ücreti az bulan yıldız futbolcu, Fatih Terim’in tavsiyesi üzerine imzayı attı
Trabzonspor’da yerli oyuncuların başarılı performansı dikkat çekiyor.
Trabzonspor’da yerliler
yabancıları solladı
HASAN DEMİR TRABZON
Süper Lig’de Beşiktaş galibiyeti ile 3’üncü sıraya yükselen Trabzonspor, ligde yerli oyuncularıyla coştu. Bordo-Mavili takımın ligin geride kalan 29 hafta
sonunda 55 golünün 45’ini yerli oyuncular kaydederken,
yabancı oyuncular ise 7 gol atabildi. Rakip takım oyuncuları da kendi kalelerine attıkları gollerle Karadeniz ekibine 3 gol kazandırdı. Yerli oyuncular Trabzonspor’un gollerinin yüzde 82’sini kaydederken yabancı oyuncular gollerin yüzde 13’ünde pay sahibi olabildi. Karadeniz ekibinde yerli oyuncular içinde Burak 30 golle Bordo-Mavili
takımın ve ligin en fazla gol atan oyuncusu konumunda
bulunurken bu oyuncuyu 5 golle Halil Altıntop, 4 golle
devre arasında Gaziantepspor’dan transfer edilen Olcan
takip etti. Volkan, Giray ve Mustafa da 2’şer kez rakip fileleri havalandırdılar. Yabancı oyunculardan ise Brezilyalı forvet oyuncusu Henrique ve Colman 2’şer, Pawel, Celustka ve Cech de 1’er gol attılar. Moritz (Mersin İdman
Yurdu), İshak (Ankaragücü) ve Popov (Gaziantepspor)
da kendi kalelerine attıkları gollerle Bordo-Mavili takıma goller kazandırdı. Ayrıca Trabzonspor’un yerli oyuncuları ligde 13 takımdan daha fazla gol attı. SPOR SERVİSİ
HACI HASDEMİR İSTANBUL
Galatasaray’ın Sivasspor’u 4-0 yendiği maçta
2 gol atan Necati Ateş’in devre arasında yeniden Florya’ya dönmek için büyük bir fedakârlık yaptığı ortaya çıktı. Sarı-Kırmızılı kulüple sezon sonuna
kadar 400 bin dolar karşılığında sözleşme imzalayan
golcü futbolcunun Antalyaspor’daki 500 bin dolarlık
alacağından da vazgeçtiği öğrenildi. İşte Necati’nin
ilginç transfer hikâyesi..
Teknik Direktör Fatih Terim, sezon başında istediği Necati Ateş’in transferi Antalyaspor’un astronomik bir bonservis bedeli istemesi üzerine gerçekleşmedi. Devre arasında yeniden tecrübeli golcüye talip olan Sarı-Kırmızılı yönetim, bu kez de 750
bin dolarlık bonservis ücretini fazla buldu. G.Saray’a
dönmek için bu teklifi son şansı olarak gören Necati, Antalyaspor’daki 500 bin dolar alacağından vazgeçerek transferinin son anda gerçekleşmesini sağladı. G.Saray’ın sezon sonuna kadar 400 bin dolar
garanti ve maç başına 10 bin dolarlık ücreti az bulan yıldız futbolcu, bu kez de Fatih Terim’in, “Artık düşünme ve imzayı at.” tavsiyesi üzerine kendisini Sarı-Kırmızılı renklere bağlayan imzayı attı.
G.Saray’a gelmek için yarım sezon bedava futbol oynamayı göze alan Necati, G.Saray’la sahaya çıktığı 5
maçta attığı 5 golle takımının en iyi gol ortalamasına
sahip oyuncusu oldu. Özellikle Sarı-Kırmızılı takımın zorlandığı deplasman maçlarında sahneye çıkan
yıldız futbolcu, Gaziantep, Mersin İdman Yurdu ve
son olarak da Sivasspor karşısında alınan galibiyetlerde attığı gollerle büyük rol oynadı. Necati, bir hafta sonra oynanacak Fenerbahçe derbisinde de hem
gol atmayı hem de kazanmayı çok istediğini söyledi.
-
-
Necati Ateş’in
Galatasaray’a
gelmek için
Antalyaspor’daki
500 bin dolarlık
alacağını bıraktığı öğrenildi.
FOTOĞRAF:
ZAMAN, SELMAN
EŞTÜRKLER
Polat’ın ilk duruşması 6 Haziran’da
Bursaspor’da N’Diaye’ye
yumurta sürprizi
ADEM ELİTOK BURSA
Bursaspor'un başarılı orta saha oyuncusu
N'Diaye'ye antrenman sonrası doğum günü sürprizi yapıldı. 22 yaşına giren N'Diaye, pastasının mumlarını üflediği sırada takım arkadaşları tarafından başına
yumurta atıldı. Ne olduğunu anlayamayan N'Diaye'ye
un dökülmesi ilginç görüntüler oluşturdu.
Bursaspor, Spor Toto Süper Lig'in 30. haftasında 11 Mart Pazar günü deplasmanda karşılaşacağı Eskişehirspor maçının hazırlıklarına devam etti. Teknik Direktör Ertuğrul Sağlam yönetiminde Özlüce
Tesisleri'nde gerçekleştirilen antrenman yaklaşık 1 buçuk saat sürdü. Sakatlıkları devam eden Basser ve Pinto
takımdan ayrı Fizyoterapist Recep Lokmaoğlu eşliğinde çalışırken grip olan Serdar Aziz dinlendirildi. Isınma koşuları ile başlayan antrenman, 5'e 2 pas pres çalışması ile devam etti. Antrenmanın son bölümünde ise
yarı sahada çift kale maç yapıldı. Merinosspor ile salı
günü oynanan hazırlık maçında forma giyen futbolcular da düz koşunun ardından antrenmanı tamamladı.
-
Eski G.Saray Başkanı Adnan Polat’ın, kulüpte görev
yaptığı dönemde ‘hizmet nedeniyle güveni kötüye
kullanmak’ suçunu işlediği iddiasıyla hakkında 7 yıla
kadar hapis cezası istemiyle açılan davanın ilk duruşması, 6 Haziran’da görülecek. Kulüpten çıktığı iddia
edilen 1 milyon Dolar’ın nereye harcandığını araştıran İstanbul 40. Asliye Ceza Mahkemesi, Song’un
da kontratını istedi. Mahkeme, Denizli-F.Bahçe arasında oynanan maçta teşvik primi iddialarıyla alakalı
kayıt bilgi ve belgeye rastlanılmadığını açıkladı.
Havayı bozmamak için istifa etti
Galatasaray’da Başkan Yardımcısı Adnan Öztürk ile yönetici Adnan Nas’ın kulübün en büyük şirketlerinden Sportif Sınai ve Ticari Yatırımlar AŞ Yönetim Kurulu üyeliğinden istifa etmesi gündeme damgasını vurdu. Türk Ticaret
Kanunu’na göre halka açık şirketlerde üç tane
bağımsız yöneticinin bulunma şartını yerine getirmek için Öztürk ile Nas, dün sabah saatlerinde şirket yönetiminden resmen ayrıldı.
Ziraat Kupası’nda kuralar çekildi
MESUT YILDIRIM İSTANBUL
Futbolda Ziraat Türkiye Kupası 4. tur maçlarının kura çekimi yapıldı. İstanbul Ataköy
Olimpiyatevi’ndeki kura çekimine TFF adına başkan vekili Ufuk Özerten katılırken, kupada mücadele edecek kulüplerin temsilcileri de kura çekiminde hazır bulundu. Özerten, Süper Lig’in takvim sıkışıklığının Ziraat Türkiye Kupası’nı da etkilediğini
belirterek, önümüzdeki sezon kupa maçlarını daha
geniş bir takvime yaymayı planladıklarını söyledi.
Özerten, ayrıca kupayı kazanan takımın önümüzdeki sezon Türkiye’yi UEFA Avrupa Ligi’nde temsil
edeceğini hatırlattı. Kupada Sivasspor’la kendi evinde karşılaşacak Galatasaray’da İdari Menajeri Cenk
Ergun, “Bu zor fikstürde Sivasspor maçı, Fenerbahçe
ve Trabzonspor ile yapacağımız müsabakaların arasında oynayacaktık. Bu nedenle deplasman maçı istemiyorduk.” şeklinde konuştu. Boluspor’la eşleşen
Beşiktaş’ta geçici yönetim kurulu üyesi Osman Akalın, “Boluspor, Türk futbolunun önemli takımlarından bir tanesi.” derken, Boluspor Kulübü Yönetim
Kurulu Üyesi Hakan Dizman da Beşiktaş’ı en iyi şekilde ağırlayacaklarını dile getirdi. Fenerbahçe cephesinden kura ile ilgili yorum yapılmazken Trabzonspor Asbaşkanı Nevzat Şakar ise hedeflerinin
kupayı kazanmak olduğunu belirtti.
-
Bu yıl 50.si düzenlenen Ziraat Türkiye
Kupası’nda
4. tur karşılaşmaları
20, 21 ve 22
Mart’ta yapılacak.
FOTOĞRAF: CİHAN
ZİRAAT TÜRKİYE KUPASI 4. TUR MAÇLARI
ESKİŞEHİRSPOR
MEDİCAL PARK ANTALYA
KAYSERİSPOR
BOLUSPOR
FENERBAHÇE
BUGSAŞ
GALATASARAY
ÇAYKUR RİZESPOR
KASIMPAŞA
TRABZONSPOR
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE
BEŞİKTAŞ
SAMSUNSPOR
BURSASPOR
SİVASSPOR
KARDEMİR KARABÜK
SAYFA TASARIM: HAKAN SOBACI
21 SPOR
8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN
Ahmet
Çakýr
Birkaç küçük şey...
Aslında maçları sadece gözüyle seyredenler
için ‘bu nasıl iş!’ denilecek türden bir karşılaşmaydı. Sivasspor öyle böyle değil tam anlamıyla tek kale oynar gibiydi. Hem zemine alışkın
olma avantajı hem kanatlardaki etkili adamları,
ortada da Erman ve Eneramo gibi silahlarıyla
Cim Bom’u dağıtacak gibi görünüyorlardı.
Ancak bu, işin görünen yanıydı. Futbola bakmakla oyunda neler olupbittiğini görmek arasındaki farkın ayrımında olanlar
Galatasaray’a karşı böyle oynamanın takdir
edilecek yanıyla birlikte cezasının ne olacağını
biliyorlardı. Ancak yine de Necati’nin çok kolay attığı nefis gol pek beklenen bir durum değildi. Aslında Sarı Kırmızılı oyuncular şampiyonluk dönemlerindeki gibi davranıyorlar. Oynuyorlar demiyorum daha farklı bir durum var.
Örneğin, Elmander’in gerekli gördüğünde stoper gibi oynamaktan kaçınmayışı, oyun alanının her yerinde takıma yararlı olabilme çabası,
Riera’nın mücadele niyetinin ortaya çıkması...
Melo, Selçuk, Emre kalitesindeki oyunculardan elbette ki başka şeyler bekleniyor. Örneğin, ortaalanda daha çok görünüp oyuna egemen olabilmek gibi... Gelgelelim, hem birbirlerine hem savunmaya o kadar çok yardım ettiler
ki onlarla ilgili olumsuz birşey söylemeye kimsenin dili varmaz.
Bunun gibi daha pek çok şeyin biraraya getirilmesi kolay iş değil. Üstelik Sivas’a hangi koşullarda gidilebildiği gibi etkenler de düşünülürse Cim Bom’un başardığı işin önemi ortaya çıkar. Çok daha basit mazeretlerin kimi zaman
bir takımı bitirmeye yettiğinin o kadar çok örneğini gördük ki... Belki hepsinden önemlisi gerçek bir kaleciye sahip olmanın rahatlığı... Başka
bir kaleci, üç mutlak gollük topun birini bile içeri alsa herşey darmadağın olabilirdi. Muslera artık Simoviç, Taffarel, Mondragon çizgisinde sürekliliği ve Galatasaraylıların alıştıkları kaleci rahatlığını onlara vereceğini her maçta gösteriyor.
Eboue’nin eksik oynadığı, Eneramo’nun özellikle ilk yarıda hem Semih’i hem Ujfalusi’yi dağıttığı, ortaalanda hemen hiç top tutulamadığı ve
rakip ataklar karşısında neredeyse abondone olmuş gibi göründüğü bir maçtan böyle bir sonuç
çıkarabilmek ancak şampiyon ekiplerin yapabileceği bir iştir.
Elbette ki Necati için ayrı bir değil birkaç
paragraf açmak gerekiyor. Belirgin bir fizikî
güç sorununa karşın bu sahada adeta kendini aştı. Attığı iki golün yanısıra verdiği gol pasıyla rakibi adeta tek başına çökertti. ‘Futbol
öyle kuru gürültüyle değil böyle bir verimlilikle oynanır’ dersi verir gibiydi. Transferde yıllardır hiç olmayacak adamlara çuvallar dolusu
paralar verilirken onun kalitesinde birinin büyük takımlardan uzak kalmış olması, bu kulüplerin nasıl yönetildiğinin de bir belgesi adeta... [email protected]
Türkiye mükemmel
bir tesis yapmış
-
Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF)
Başkan Yardımcısı ve sırıkla yüksek atlamanın efsane ismi eski sporcu Sergey Bubka, 14. Dünya Salon Atletizm Şampiyonası için Türkiye'nin harika bir tesis yaptığını söyledi. Bubka, organizasyon öncesi düzenlenen basın toplantısında, İstanbul'a 2001'de de geldiğini hatırlatarak, "2001'den bu yana çok şeyin olumlu yönde değiştiğini gördüm. Hükümetin ve Spor Bakanlığının verdiği
destek de önemli." dedi. "Gerçekten mükemmel bir tesis
yaratılmış." diyen efsane sporcu, "Gelecek için bu tesis
çok büyük önem taşıyor. Bu tesisi federasyon kullanmaya devam ederse, başarılı bir gelecek sağlanabilir." ifadelerini kullandı. Türkiye Atletizm Federasyonu Başkanı Mehmet Terzi, ülke, salon ve organizasyon anlamında
şampiyonaya hazır olduklarını söyledi. SPOR SERVİSİ
Sırıkla yüksek atlamanın efsane ismi eski sporcu Sergey Bubka 14. Dünya Salon
Atletizm Şampiyonası için Türkiye’ye geldi. FOTOĞRAF: AA, SALİH ZEKİ FAZLIOĞLU
Gençlerbirliği karşısında alınan farklı
galibiyet Fenerbahçeli futbolcuların neşesini artırdı. Ankaragücü maçına
hazırlanan SarıLacivertlilerin
dünkü idmanında
takım arkadaşlarıyla şakalaşan ve
Dia’nın taklidini
yapan Alex, herkesi güldürdü. Dizinde ağrısı olan
Stoch ise antrenmana çıkmadı.
FOTOĞRAF: AA,
SERDAR KALAYCI
BAŞKANLIK İÇİN BENİM ADIMIN
GEÇMESİNDEN ONUR DUYARIM
Fenerbahçe'de Metris Cezaevi'nde tutuklu bulunan Aziz Yıldırım sonrası ismi başkan adayları arasında geçen Asbaşkan Cihan Kamer, bu görev için yeşil ışık yaktı. Kamer, şimdiden mayıs ayınca gerçekleştirilecek seçimi konuşmanın ise erken olduğunu ifade etti.
-
Fenerbahçe Asbaşkanı Cihan Ka- li basında yer alan haberlerin de gerçeği
mer, mayıs ayında yapılacak seçim- yansıtmadığını belirterek şunları kaydetli genel kurul öncesi adının başkan aday- ti: “Sportif direktör olarak Marcello Lippi
ları arasında geçmesinden onur duydu- ile anlaştığım, Lassana Diarra ile söz kesğunu söyledi. 8 aydan beri Mettiğim, Hamit Altıntop’un da peris Cezaevi’nde tutuklu buluşinde olduğum iddia edilmektedir. Bu tip asılsız iddialar, Aykut
nan Aziz Yıldırım’ın ardından
Kocaman başta olmak üzere şu an
ismi öne çıkan Kamer, şimdigörevini layıkıyla yapmakta olan
den seçimi konuşmanın ise ertüm çalışma arkadaşlarımıza büken olduğunu ifade etti. Kamer,
yük haksızlık, emeklerine saygı“Her ne kadar bu yüce mevsızlıktır.” Kamer, şu an için temel
ki için adımın geçmesi her Fe- CİHAN KAMER
amacının görev süresini alnının
nerbahçeli gibi beni son derece onurlandırmış olsa da, bazı speküla- akıyla tamamlamak olduğunu vurguladı.
Bu arada, Teknik Direktör Aykut
tif haberlerin camiamıza zarar vermesi beni aynı oranda üzmektedir.” dedi. Kocaman’ın oyuncularına kalan 11 maçCihan Kamer, sportif konularla ilgi- tan galibiyetle ayrılmaları halinde ge-
çen yılki gibi şampiyon olacaklarını söylediği öğrenildi. Tecrübeli hocanın, ligin bitimine 5 hafta kala lider G.Saray’ın
9 puan gerisinde bulunmalarına rağmen play-off sisteminde her şeyin değişecebileceğini futbolcularına anlattığı bildirildi. Sarı-Lacivertliler yarın deplasmanda Ankaragücü ile oynayacağı maçın hazırlıklarını sürdürürken sakatlığı olan Stoch ile Bekir’den sevindirici haber geldi. Her iki futbolcu da dün
takımla çalışmalara başlarken, Ankaragücü önünde foma giyebilcekleri açıklandı. Öte yandan, Galatasaray derbisini düşünerek Gençlerbirliği maçında bilerek sarı kart gördüğü ileri sürülen Alex,
PFDK’ye sevk edilmedi.ı. SPOR SERVİSİ
‘Şampiyonluk
yarışında
arkada kalmadık’
Fenerbahçe’nin milli kalecisi Volkan
Demirel, Galatasaray ile aralarındaki 9 puanlık farkı sorun etmediklerini söyledi. Radyo Fenerbahçe’de,
Sarı-Lacivertli kulübün medya sorumlusu Orkun Yazgan’ın sorularını cevaplayan Demirel, “Sezon başındakinden daha fazla şampiyonluk hedefimiz var. Kimse bize arkada kaldılar diye bakmasın.” dedi.
Stoch’u öven İdari Menajer Hasan
Çetinkaya ise Slovak yıldızın, dünyada mevkisindeki sayılı oyunculardan birisi olduğunu belirtti.
haber turu
Türk futboluna büyük hizmetler veren
unutulmaz teknik
adam Abdullah
Gegiç, FK Novi
Pazar-Partizan
maçı öncesi kabrinin başında
anıldı. Bir dönem
hem doğup büyüdüğü Müslaman Novi Pazar
şehrinin takımını
hem de Partizan’ı
çalıştıran Gegiç, farklı iki dine
mensup yöneticilerini de buluşturmuş oldu.
Millî maçta sakatlanmaya sigorta!
Türkiye’den Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor ve Bursaspor’un da üyesi olduğu Avrupa Kulüpler
Birliği’nin (ECA) genel kurulu Polonya’da gerçekleştirildi. 30 Mayıs 2018’e kadar geçerli olacak anlaşmaya göre,
UEFA, Euro 2012 başlamadan sezon başında, futbolcuların milli maçlarda sakatlanma riskini teminat altına alan
bir sigorta düzenleyecek. Avrupa Futbol Şampiyonası’na
sporcu veren kulüplere de ayrıca ödeme yapılacak.
Avcı’nın rakipleri belli oldu
A Milli Futbol Takımı’nın yeni patronu Abdullah Avcı, mayıs ayında planladığı hazırlık maçlarının takvimi açıklandı.
Sporx.com’un haberine göre Ay-Yıldızlılarımız bu dönemde 5 maç yapacak. Türkiye, Avusturya’da yapacağı kampta
sırasıyla Gürcistan, Finlandiya ve Bulgaristan’la oynayacak.
Buradan Portekiz’e geçecek olan Millilerimiz 2 Haziran’da
Portekiz’le, 5 Haziran’da da Ukrayna ile karşılaşacak.
FOTOĞRAF: ZAMAN
KÜRŞAT BAYHAN
Novi Pazar ve Partizan, Gegiç’i unutmadı
AHMET UYKAN NOVİ PAZAR
duğu Novi Pazar’ın yetiştirdiği en büyük futbol adaGeçtiğimiz cumartesi günü FK mı olan Gegiç, 1966’da sezonunda Partizan’ın baHABER Novi Pazar ile Partizan takımla- şında Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası finaliiZLENiM rı arasında oynanan Sırbistan Sü- ni Real Madrid’e karşı oynayıp 2-1 kaybetmesiper Ligi maçı öncesi ve sonrasında birçok renkli gö- ne rağmen dünyanın sayılı teknik adamları arasırüntüler yaşanırken Türk futbolunun efsane isimlerin- na ismini yazdırmayı başarmıştı. Ardından babasıden rahmetli Abdullah Gegiç de unutulmadı. 21 Hazi- nın öğüdü ile kendini Türk futboluna adayan unutulmaz çalıştırıcı, Brüksel’deki final maçı sonraran 2008 yılında doğup büyüdüğü Sırbistan’ın
sı Fenerbahçe’nin teklifini kabul etmişti. GeSancak Bölgesi’ndeki Novi Pazar (Yeni Pazar)
giç, Sarı-Lacivertli takımı lig ikincisi yapmaşehrinde toprağa verilen Gegiç, her iki kulüsına karşın Fenerbahçe’den gönderildi. Kenbün yöneticilerinin katılımıyla mezarı başında
disine haksızlık yapıldığına inanan ünlü tekanıldı. Partizan yönetimi, 1966 yılında kendilenik adam, Eskişehirspor’un yolunu tutarak
rini Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası finaliTürk futbolundaki ‘Anadolu ihtilali’ni başne taşıyan Gegiç’in kabrini ilk kez ziyaret ederlatmıştı. 1967-1971 yılları arasında Es Es ile
ken Sırp ekibinin kulüp başkanı Dragan Djuric, ABDULLAH GEGİÇ
Anadolu’nun İstanbul’a karşı yaptığı ilk fut“Futbol Profesörü” unvanlı unutulmaz çalıştıbol direnişinin mimarı olan Gegiç, A Milli Tarıcının mezarına çiçek koydu. FK Novi Pazar’ı
temsil eden Sportif Direktör Sead Bruncevic ile yöne- kım başta olmak üzere birçok kulüpte de başarıyla
tim kurulu üyesi Tarık Imamoviç ise Gegiç’i dualar- görev almıştı. Fatih Terim, Mustafa Denizli ve Şenol
la yâd etti. FK Novi Pazar’ın yetkilileri maç yaptıkları Güneş gibi isimlere danışmanlık da yapan Abdullah
Gradski Stadion’un adını Abdullh Gegiç Stadion ola- hoca, 2006-2008 yılları arasında gazetemizde köşe
yazıları yazmıştı. Türk vatandaşlığına geçen efsane
rak değiştirmeyi planladıklarını da ifade etti.
Boşnak ve Müslüman nüfusun çoğunlukta ol- teknik adam, 84 yaşında hayata gözlerini yummuştu.
Balcı, bronz madalya kazandı
Sırbistan’ın başkenti Belgrad’daki Avrupa Güreş Şampiyonası’nda 96 kiloda Serhat Balcı, bronz madalya kazandı. Balcı, Azeri Navruz Temrezov’u 2-1 yenerek Avrupa 3.’sü
oldu. Balcı böylece, Türkiye’ye şölendeki ilk madalyasını kazandırdı. Bronz için mindere çıkan bir diğer sporcumuz Yakup Gör oldu. 66 kiloda yarışan Gör, Ermeni rakibi David
Safaryan’a 2-1 yenilerek, organizasyonu 5. sırada tamamladı.
Kartal, Erdemir’den rövanşı aldı
Beko Basketbol Ligi’nde Beşiktaş Milangaz, ilk yarıda yenildiği (88-84) Erdemirspor’u 81-64 devirerek rövanşı aldı.
Bu arada potada bugün ve yarın oynanacak müsabakalarda program şöyle: BUGÜN: 18.00 Olin Edirne-Antalya B.B.,
Mersin B.B.-Türk Telekom, Banvit–Trabzonspor, AliağaBandırma Kırmızı, Hacettepe Ü.–Anadolu Efes. 20.00 GS
Medical Park–Tofaş. YARIN: 20.00 FB Ülker–Pınar Karşıyaka.
Ersan İlyasova fırtınası dinmiyor
NBA’e dün 9 karşılaşmayla devam edildi. M. Bucks’ta forma giyen
milli basketbolcumuz Ersan İlyasova, takımının Philadelphia’yı
97-93 yendiği maçta 11 sayı, 18 ribaunt, 4 asistle ‘double-double’
yaptı. Hidayet Türkoğlu ise Orlando’nun Toronto’yu 92-88’le
geçtiği karşılaşmada sayı kaydedemedi. Hidayet, maçı 9 asist, 1 ribauntla tamamladı. Enes Kanter, takımı Utah Jazz’ın Cleveland’ı
109-100 yendiği müsabakada 2 sayı, 3 ribauntla oynadı.
SAYFA TASARIM: HAKAN SOBACI
f22 SPOR
8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN
ATLETİCO
FAVORİ AMA
BİZ TURLARIZ
Atletico Madrid’le karşılaşacak Beşiktaş’ın Portekizli yıldızı Simao Sabrosa, Atletico’nun
favori gibi görünse de turu atlayacaklarını belirtti. Madrid’de bulunmaktan çok
mutlu olduğunu söyleyen Simao, gol attığı takdirde sevinmeyeceğini ifade etti.
-
UEFA Avrupa Ligi’nde bugün Atletico Madrid’le karşılaşacak Beşiktaş’ın Portekizli yıldızı Simao Sabrosa, çok zorlu iki maç olacağını, iki takımın da son ana kadar mücadele ettiğini söyledi. Atletico’nun favori gibi göründüğüne dikkati çeken yetenekli isim, “Bu tür eşleşmelerde önemli olan deplasmanda gol atmak. Braga’da bunu
yaptık ve Calderon’da da aynısını gerçekleştirmeye çalışacağız. Evimizdeki maçta her şey farklı olacak.” diye konuştu. 2007-2011 yılları arasında Atletico Madrid’de mücadele Portekizlisi Simao Sabrosa ise Vicente Calderon
Stadı’nda gol atmaya çalışacaklarını belirtti. Siyah-Beyazlı
formayla İspanya’ya gelmesinin çok heyecanlı olduğunu
ve özel bir gün yaşayacağını dile getiren Simao, ilginç bir
yorumda bulundu: “Benim için gol atmak çok önemli ama
Atletico’ya gol atarsam sevinmeyeceğim. Çünkü taraftara
ve takım arkadaşlarıma çok büyük saygım var.”
‘Evi’ olarak tanımladığı Madrid’de bulunmaktan çok
mutlu olduğunu, Calderon’a tekrar ayak basınca büyük
bir heyecan duyacağını vurgulayan Simao Sabrosa, SiyahBeyazlı formayla Türkiye’de kendini çok önemli hissettiğini, önemli işler yaptığını ve takıma destek vermeye devam
ettiğini dile getirdi. İnönü Stadı’nda taraftarların baskısının
çok fazla olduğuna işaret eden Simao, “Atletico maçının
önemli olduğunu bildiklerinden ilk dakikadan itibaren yanımızda olacaklar. Ama Atleticolu futbolcular buna alışık.”
Türk liginin ‘3 büyükler’ olarak tanımladığı Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe arasında oynandığını aktaran Simao, “Takımların çok eşit olduğu bir lig gibi görünse de bu
yıl Galatasaray favori gibi gözüküyor çünkü sadece pazar-
dan pazara oynuyor.” şeklinde konuştu.
Türkiye’ye ayrı bir paragraf açan Simao, ‘çok güzel bir
şehir’ dediği İstanbul’da, kahve içmekten veya Boğaz kenarında yemek yemekten büyük zevk aldığını, yaşamın
sürekli hareketli olduğunu ve halkın enerjisinin pozitif
yansıdığını kaydeti. Kapalıçarşı’ya sadece bir kez gidebildiğini aktaran Simao bir anısını da paylaştı: “Çok eğlenceli
bir yer, bağırışlar, çağırışlar... Orada dünyanın her dilinden
konuşuyorlar. Çok hoş. Ama ne yazık ki sadece yarım saat
kalabildim. Taraftarlar çok tutkulu, hemen fotoğraf istiyorlar. Kapalıçarşı’dan koşarak çıkmak zorunda kaldım çünkü halk üstüme çıktı. Üstelik çok değişik bir şey çünkü burada sadece fotoğraf istemiyorlar, fotoğraftan sonra direkt
olarak tişörtünü de istiyorlar.”
Demirören, Madrid’de
Futbol Federasyonu’nun 26 Şubat’taki olağanüstü genel
kurulunda başkan seçilen Yıldırım Demirören, önceki gün TFF İkinci Başkan Vekili Servet Yardımcı ve UEFA 1. Asbaşkanı ve TFF Onursal Başkanı Şenes Erzik ile
birlikte, UEFA Başkanı Michel Platini’yi ziyaret etmişti. İsviçre’nin Nyon kentindeki merkezinde gerçekleştirilen, UEFA’nın hukuk kökenli Genel Sekreteri Gianni Infantino’nun da yer aldığı görüşme yaklaşık bir saat
sürmüştü. Dün özel uçakla Madrid’e geçen Demirören,
ilk kez TFF başkanı olarak Beşiktaş’ın maçını izleyecek.
Kartal, İspanya’da avantaj arıyor
Filipe
Quaresma
Koke
Falcao
Juanfran
Mustafa
Pektemek
Salvio
Courtois
Pera
A.MADRİD
Gabi
Egemen
Ernst
Adrian
M.Suarez
Godin
Ekrem
Necip
Sivok
Fernandes
Simao (Veli Kavlak)
Stat: Vicente Calderon Saat: 19.00 Yayýn: Star TV
Hakem: Jonas Eriksson (İsveç) Canlı anlatım: zaman.com.tr
TEMEL YİRMİBEŞOĞLU MADRİD
Beşiktaş, UEFA Avrupa Ligi 3. tur ilk
maçında bugün İspanya’da Atletico
Madrid’le karşılaşacak. Siyah-Beyazlılar,
Madrid’deki ilk karşılaşmada, rövanş
Cenk
için avantajlı bir skor elde etmeye çalışacak. Vicente Calderon Stadı’nda oynanacak ve TSİ 20.00’de başlayacak
mücadeleyi İsveç’ten Jonas Eriksson yönetecek. Kritik müsabakada Kara Kartal’da 3, Atletico
İsmail
Madrid’de 5 futbolcu sakatlıkları sebebiyle forma giyemeyecek.
-
BEŞİKTAŞ
Beşiktaş’ın forveti Hugo Almeida ile Roberto
Hilbert ve Tanju Kayhan, zorlu deplasmanında takımlarını yalnız bırakacak. İspanyol ekibinde ise milli futbolcumuz Arda Turan ile Tiago, Silvio, Diego ve Antonio Lopez aynı gerekçeyle oynayamayacak. Siyah-Beyazlılarda
ayrıca 6 isim sarı kart ceza sınırında. Ricardo Quaresma, Tomas Sivok, Egemen Korkmaz, Veli Kavlak, Fabian Ernst ve İbrahim Toraman, bugün sarı kart görmeleri durumunda cezalı duruma düşecek ve rövanşta olmayacak. Atletico Madrid’de Luis Perea ve Paulo Assunçao’yu da benzer bir sorun bekliyor.
UEFA AVRUPA LİGİ 3. TUR PROGRAMI
Beşiktaş’a övgü, G.Saray’a mesaj
-
Sakatlığı sebebiyle bugün UEFA Avrupa Ligi’nde oynayacakları Beşiktaş maçında forma giyemeyecek olan Atletico Madrid’in yıldızı Arda Turan, tura kendilerinin yakın olduğunu savundu. Gol yemeden alınacak tüm skorların avantajlı olacağını aktaran başarılı oyuncu, rövanşa yetişme ihtimalinin
bulunduğunu bildirdi. Beşiktaş’ı sorduklarında tehlikeli ve dikkat
edilmesi gereken oyuncuları ilettiğini vurgulayan Arda, “Fernandes, Simao ve Quaresma çok tehlikeli. Veli Kavlak zaman zaman
çıkış yapabiliyor. Mustafa Pektemek de çok özellikli ve kaliteli.
Beşiktaş’ın bireysel anlamda ve takım olarak iyi bir duruşu var;
ancak biz de iyi savunma yapan sağlam bir ekibiz. İki güzel maç
olacak. Benim için çok özel bir gün. Bir Türk takımıyla Atletico Madrid forması giyerken karşılaşmak onur verici. İki maç da
fair-play çerçevesinde olur; ama umarım eleyen taraf biz oluruz. Arkadaşlarımın İnönü’yü görmesini istiyorum, çünkü orada oynamak çok zevkli.” ifadelerini kullandı.
Atletico Madrid’de güzel günler yaşadığını, huzurlu ve sadece futbola konsantre olduğuna dikkati çeken Arda Turan, “Burada sadece futbolunuzla ilgileniliyor.” diye konuştu. İspanya’da
Galatasaray’dakinden daha az para kazandığının altını çizen yetenek-
li isim, şöyle devam etti: “Madrid’e para ya da rahat için gelmedim.
Sözleşmemdeki Türkiye’ye dönersem ‘önce Galatasaray’la görüşülür’
diye madde var. Ben her zaman Galatasaraylı olduğumu ifade
ediyorum. Avrupa kariyerimi sonuna kadar sürdürmek için
elimden geleni yapacağım. Kalbim ve dualarım her zaman
Galatasaray’la. İçimde karşı her zaman özlem var çünkü
ben orada büyüdüm.” Sarı-Kırmızılı ekibin şampiyonluk yaşamasını çok isteyen Arda, Necati Ateş’i de
övdü: “Necati Ateş bence Şakiri’den daha mantıklı bir transfer. Şampiyonlukta ise en büyük favorim tabii ki Galatasaray.” Arda
Turan’ın son sözleri ise Milli Takım’la
ilgiliydi: “Sabra ihtiyacımız var. Ben
her zaman taşın altına elimi soktum ve sorumluluk sahibi oldum. Abdullah Avcı milli takım için en doğru isim
ve başarılı olacağına inanıyorum.” SPOR SERVİSİ
Atletico Madrid-Beşiktaş ...................................................... 20.00
Metalist Kharkiv-Olympiakos............................................... 20.00
Sporting Lisbon-Manchester City ....................................... 20.00
Twente-Schalke 04................................................................ 20.00
AZ Alkmaar-Udinese ..............................................................22.05
Manchester United-Athletic Bilbao ......................................22.05
Standard Liege-Hannover 96 ...............................................22.05
Valencia-PSV Eindhoven .......................................................22.05
Rövanş maçları 15 Mart’ta yapılacak. Turu geçen takımlar, UEFA Avrupa Ligi’nde çeyrek finale yükselecek. Final, 9 Mayıs 2012’de Romanya’nın
başkenti Bükreş’teki Stadionul National’da oynanacak.
f 23 SPOR
8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN
75 BİN DOLARDAN HABERİM YOK
Galatasaray’ın eski Sırp oyuncusu Sasa İliç, Sarı-Kırmızılı
takıma transferi sırasında kimlerin komisyon aldığını bilmediğini söyledi. Dönemin Sportif Direktörü Bülent Tulun ile
eski Başkan Adnan Polat’ın arasını açan konu hakkında fikrinin olmadığını belirten İliç, “Galatasaray’dan paramın tamamını aldım. Gerisi beni ilgilendirmiyor.” diye konuştu.
AHMET UYKAN NOVİ PAZAR
Galatasaray eski futbolcusu Sasa İliç, 2005-2006
sezonunda Sarı-Kırmızılı takıma transferi sırasında dönemin Sportif Direktörü Bülent
Tulun’un 75 bin dolar komisyon
alıp almadığından haberi olmadığını söyledi. Geçtiğimiz cumartesi günü Sırbistan Ligi’nde
oynanan FK Novi PazarPartizan maçı sonrası konuyla ilgili Zaman’a konuşan İliç,
eski Galatasaray Başkanı Adnan
Polat’ın Bülent Tulun hakkında
ortaya attığı iddiaya cevap verdi. Kendisini Sarı-Kırmızılı takıma Bülent Tulun’un kazandırdığını doğrulayan İliç, “Ben
Partizan’dan Bülent Tulun aracılığı ile Galatasaray’a geldim.
Ancak Türkçe bilmediğim için
transferim sırasında neler yaşandığını bilmiyorum. Ben sadece alacağım parayı biliyordum
ve Galatasaray’dan paramın tamamını aldım. Gerisi beni ilgilendirmiyor.” diye konuştu.
Aynı sezonun son haftasında oynanan DenizlisporFenerbahçe maçında SarıKırmızılı kulübün Ege temsil-
Bir dönem
G.Saray’da forma
giyen Partizan’ın
tecrübeli futbolcusu Sasa İliç,
Sarı-Kırmızılı
takıma transferi
sırasında yaşanan süreci anlattı. İliç, ayrıca 2006 yılında
haklı bir şampiyonluk yaşadıklarını söyledi.
FOTOĞRAF: SENKO
JUPLJANIN
cisine teşvik primi gönderdiği şeklindeki iddialara da cevap veren Sırp futbolcu şunları söyledi: “Benim G.Saray’daki
ilk senemdi ve 12 gol atarak gayet başarılı bir performans sergilemiştim. Fenerbahçe ile de ligin son haftasına kadar şampiyonluk mücadelesi veriyorduk.
Son hafta biz Ali Sami Yen’de
Kayserispor’u 3-0 mağlup etmiştik. Ancak Fenerbahçe’nin
maçı sanırım 15 dakika
akika uzamış
uzamıştı. Biz de sahada F.Bahçe
.Bahçe maçının sonuçlanmasını
ını bekledik.
Maç 1-1 berabere bitince şampiyon olduk. Biz de çok sevinmiştik. Çünkü haklı bir
ir şampiyonluk yaşadığımıza inanıyorum.”
nanıyorum.”
Türkiye’deki şike
ke soruşturmasını
duyduğununda çok şaşırdığını
dile getiren İliç,
futbolun her zaman saha içinde oynanması gerektiğini ifade edederek, “Umarım bütün
ütün konuşulanlar sadece iddiadan ibarettir. Aksi halde Türk futbolunun marka değeri büyük zarar görür.” açıklamasını yaptı.
BOŞNAKLAR, İLİÇ’E TÜRKİYE’Yİ HATIRLATTI. Geçtiğimiz cumartesi günü oynanan ve 1-1 sona eren FK Novi Pazar-Partizan
maçının son bölümlerinde forma giyen G.Saray’ın eski yıldızı Partizanlı futbolcu Sasa İliç, büyük bir sürprizle karşılaştı. Zira Boşnak ve Müslüman nüfusun çoğunlukta yaşadığı Novi Pazar tribünlerinde yüzlerce Türk ve Fenerbahçe bayrakları dalgalandı. Sık sık Mehter Marşı çalındı.
İkinci tur ilk
maçında deplasmanda Milan’a 4-0
yenilen Arsenal,
sahasındaki
rövanş müsabakasını 3-0
kazanmasına
rağmen skor
yeterli olmadığı
için tur atlayamadı.
Arsenal oynadı, Milan turladı
-
Şampiyonlar Ligi’nde 2. tur rövanş maçlarından ilk ikisi önceki gün oynandı. Milan ile
Benfica çeyrek finale yükseldi. İkinci tur ilk maçında
deplasmanda Milan’a 4-0 yenilen Arsenal, sahasındaki rövanş müsabakasını 3-0 kazanmasına rağmen
skor yeterli olmadığı için tur atlayamadı. İlk maçı 4-0
kazanan İtalyan temsilcisi deplasmanda tek gol bile atamazken, evinde oynadığı 90 dakikanın avantajıyla yoluna devam etti. Arsenal Teknik Direktörü Arsene Wenger, yaptığı açıklamada futbolcularıyla gurur duyduğunu söyledi. Fransız teknik adam,
mücadeleye Diaby, Arteta ve Benayoun’dan yoksun
çıktıklarını belirterek yedek kulübesinde orta saha
oyuncusu bulunmadığından yakındı. Karşılaşmaya
damga vuran isimlerin başında gelen Oxlade Chamberlain hakkında da konuşan deneyimli hoca, “Çok
hastaydı. Oynayabileceğinden emin değildim. Sonunda onu sahaya sürmeye karar verdik. Bugün
gerçekten olağanüstü bir oyun oynadı.” ifadesini kulandı. Ayrıca deplasmandaki 2. tur ilk maçında Rusya’dan Zenit Saint Petersburg’a 3-2 yenilen Benfica, sahasındaki rövanş maçında, 45+1’de
Maxi Pereira’nın golüyle 1-0 öne geçti. İlk yarı bu
skorla tamamlandı. 2. yarıda uzatma dakikalarına kadar iki takımın da gol çabası sonuç vermedi.
Portekiz ekibini çeyrek finale taşıyan golü 90+3’te
Nelson Oliveira attı. Mücadeleden 2-0 galip ayrılan Benfica, çeyrek finale çıktı. SPOR SERVİSİ
FC Türkiye üç puanı dört golle aldı
MEHMET ALİ SAYER HAMBURG
Hamburg Landesliga Hansa Grubu temsilcimiz FC Türkiye deplasmanda konuk olduğu SC
Schwarzenbek takımını 4-1 yenerek ligin ikinci yarısına üç puanla başladı. Konuk sahada Yavuz, Serkan, Marco, Anel, Arafat, Haissem, Lukasz, Cihat,
David, Bülent ve Onur ilk 11’iyle maça başlayan Landesliga ekibi, 4. dakikada Bülent’in golü ile öne geçti
ve ilk yarı bu skorla sona erdi. Karşılaş ikinci yarısına
konuk takım etkili başladı ve 53. dakikada beraberliği sağladı. Bu golden iki dakika sonra ilk golün sahibi
Bülent kendisini ve takımının ikinci golünü attı: 2-1.
Oyuna ağırlığını koyan kırmızı-beyazlılar 66’da Lukasz ve 74’te ikinci yarıda oyuna giren Kadem’in golüyle skoru 4-1 yaptı. Maçın geri kalan süresinde başka gol olmadı ve temsilcimiz sahadan 4-1 galip ay-
-
Landesliga Hansa Grubu temsilcisi FC Türkiye zorlu deplasmandan üç
puanla ayrılarak taraftarlarını sevindirdi. FOTOĞRAF:
ZAMAN, MEHMET
ALİ SAYER
rıldı. FC Türkiye zorlu deplasmanda rahat bir galibiyet alarak ikinci yarıya galibiyetle başlayarak puanını
35’e çıkartıp dördüncü sıraya yükseldi.
SAYFA TASARIM: DURMUŞ ÖZELÇİ
MACARİSTAN’DA CÜZDANINI ÇALDIRDI. Reklam filmi çevirmek için Macaristan’a gelen İspanyol aktör Antonio Banderas’ın başkent Budapeşte’de
cüzdanı çalındı. Dün Uluslararası Ferenc Liszt Budapeşte Havalimanı’na
gelen ünlü oyuncunun cüzdanının, etrafını çeviren hayranları arasına
sızan yankesiciler tarafından çalındığı belirtildi. Cüzdanı çalınan
İspanyol aktör, polise durumu bildirerek şikâyetçi oldu.
8 MART 2012 PERŞEMBE
TRT Şeş, Halepçe katliamını ekrana taşıyacak
Japonlardan
depreme hava
yastıklı önlem
Devrik Irak lideri Saddam Hüseyin döneminde 5 bin sivilin kimyasal silahla hayatını kaybetmesine yol açan Halepçe katliamı
TRT Şeş’te belgesel oluyor. Kanalın Genel Koordinatörü Fethullah Kırşan, katliamın birçok tanığıyla röportaj yapıldığını
söyledi. Bir hafta boyunca yayınlanacak belgeselin son bölümü katliamın yıldönümü olan 16 Mart’ta ekrana gelecek.
-
sel hazırladık. Bunun içinde Halepçe’yi
de gördük. Çünkü Halepçe o dönemin en önemli siyasi olaylarından biridir. TRT Şeş olarak o döneme ışık tutmak istedik. Orada neler olup bittiğini, bugünlere nasıl geldiğini izleyicilerimizle paylaşacağız.” diye konuştu.
TRT Şeş’in üçüncü yılını geride bıraktıklarını anlatan Kırşan, iki hafta önce
ilk dramaları olan Mem û Zîn’in yayına başladığını anlattı. Kanala gelen taleplerden bir kısmının orijinal Kürtçe
dizi film olduğunu ifade eden Kırşan,
“Yaklaşık beş-altı aydır iki proje üzerinde çalışıyorduk. Biri ‘Mem û Zîn’,
diğeri de ‘Ciğerim’ isminde daha hayata dair bir dizi.” dedi. TRT Şeş seyircisine güzel projeler izlettirmek istediklerini dile getiren Kırşan şöyle devam
etti: “Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı,
Leyla ile Mecnun neyse Kürtler için de
Mem û Zîn odur. Kürtlerin çok önemli bir yapıtını diziye çevirdik. Başarılı
projelerimiz devam edecek.”
TRT Şeş’in Birinci
Körfez Savaşı’ndan
başlayarak bölümde anlatacağı Halepçe katliamı belgeselinde, savaştan kaçarak Türkiye’ye
sığınan peşmergelerin o dönemde yaşadıkları ve dönüşleri
de yer alacak.
İsveç’te yapılan
araştırma, Facebook kullanıcılarının dörtte
birinin başkalarının paylaştığı
mutlu resimlere
bakarak bunalıma girdiğini
ortaya koydu.
FOTOĞRAF:AP,
PAUL SAKUMA
GÖTEBORG ÜNİVERSİTESİ PSİKOLOGLARI ARAŞTIRDI:
Facebook bunalıma sürüklüyor
-
İsveç’te yapılan araştırma, Facebook kullanıcılarının dörtte birinin başkalarının paylaştığı mutlu resimlere bakarak bunalıma girdiğini ortaya koydu. Göteborg Üniversitesi Psikoloji Bölümü’ndeki grubun bin kişi üzerinde yaptığı
ankete göre, Facebook üzerinden başkalarının hayatını takip eden kullanıcılar bunu kendi hayatlarıyla kıyaslıyor ve bunalıma giriyor. Araştırmacılardan Leif Dent, bu durumu sahte bir hayata ben-
zeterek, “Paylaşımı yapan insanın gerçek hayatını
veya mutsuz anları Facebook’ta göremezsin. Başkalarının sanal hayatını kıskanmak, sosyal paylaşım siteleriyle beraber insanları etkileyen problemler arasına girdi.” ifadelerini kullandı. Dagens
Nyheter gazetesinin haberine göre; İsveç nüfusunun yaklaşık yarısının Facebook hesabı var. Ayrıca, kadınlar erkeklere oranla Facebook’a daha fazla bağımlı. ATİLLA ALTUNTAŞ STOCKHOLM, CİHAN
DEUTSCHE BAHN GAZETECİLERE YAPTIĞI İNDİRİMİ
KALDIRIYOR. Alman Demiryolu işletmesi Deutsche Bahn
(DB) gazetecilere yaptığı indirimleri kaldırmaya hazırlanıyor. Şirketten yapılan açıklamada BahnCard alırken gazetecilere ve eşlerine yapılan özel indirimin 15 Nisan'dan
itibaren kaldırılacağı belirtildi. Gayri resmi rakamlara
göre bu imkandan binlerce gazetecinin yararlandığı tahmin ediliyor. DB, indirimleri kaldırma kararını toplumsal
değişime ve medya mensupları arasındaki tartışmalara
binaen aldığını açıkladı. Ancak DB'nin 15 Nisan'a kadar
basın kartı fotokopisiyle yapılacak başvuruları dikkate
alacağı ve bir yıl süreyle geçerli olmak üzere son kez
medya indirimi yapılan demiryolu kartlarının satışına
devam edeceği öğrenildi. Uygulama sayesinde gazeteciler ikinci sınıf BahnCard 50'yi yarı fiyatına alabilirken,
BahnCard 25'i “Bahncard 50” ile ya da ikinci sınıf BahnCard 50'yi birinci sınıfa ait olan “BahnCard 50 First” ile ek
ücret ödemeden değiştirilebiliyordu. FRANKFURT ZAMAN
AKILLI TELEFONLARIN EN BÜYÜK AÇIĞI ‘ÇALINMA’ VE ‘KAYIP’. Almanya'nın Hannover kentinde önceki gün başlayan bilişim fuarı CeBIT'e katılan güvenlik yazılımı şirketi McAfee'nin mobil güvenlik birimi yöneticisi Jan Volzke akıllı telefonlar ve tablet
bilgisayarlar için en büyük güvenlik açığının virüs ve truva atlarından değil, bu cihazların kaybedilmesi ve çalınmasından kaynaklandığını açıkladı. Volzke açıklamasının devamında, “Ancak
hangi sistemi kullanırsa kullansın her akıllı telefon ve tablet bilgisayar yine de kişisel bilgisayarlardan daha güvenli.” diye konuştu. PC'ler için günde 60 bin yeni zararlı yazılım ortaya çıktığını hatırlatan Jan Volzke, “akıllı” sınıfındaki cihazlar için son
on yılda “sadece” 10 bin zararlı yazılım geliştirildiğine işaret etti.
Volzke, “Güvenlik yazılımları ne kadar gelişirse gelişsin kayıp ve
çalınma en büyük sorunlar olarak kalmayı sürdürecek.” dedi. HANNOVER ZAMAN
Geçtiğimiz yıl 11 Mart’ta
tarihinin en büyük deprem ve tsunami felaketini yaşayan Japonya, binaları korumak için alternatif yöntem arayışlarını sürdürüyor. Air Danshin Systems firması araştırmacıları, sarsıntı sırasında binaları kaplayacak dev hava yastıkları geliştirdi. Ülke genelinde deneme amaçlı 100 binaya
yerleştirilen sistem, yer hareketlerini izleyen bir sensör ile
hava yastıklarına hava pompalayan bir kompresörden oluşuyor. Sarsıntıyı tespit eden sensör, binayı kaplayan dev hava
yastıklarına hava pompalayan kompresörü harekete geçiriyor. Hava yastıkları içindeki
hava, binayı temellerinden kaldırıyor ve sarsıntı boyunca binayı
yaklaşık 3 santimetrelik yükseklikte tutarak muhtemel bir hasarı engelliyor. Sistem, yer sarsıntısının durduğunu belirlediğinde
hava yastıkları içindeki hava boşalıyor ve bina tekrar temellerine oturuyor. Sistem, binanın büyüklüğüne göre yaklaşık 37 bin
dolara mal oluyor. ANKARA AA
FOTOĞRAF: AA, HASAN ARSLAN
İSMAİL AVCI DİYARBAKIR
Yayın hayatına başladığı günden
beri Doğu ve Güneydoğu’da ilgiyle izlenen TRT Şeş, Halepçe katliamını ‘Elma Kokulu Ölümler’ belgeseliyle ekrana taşıyacak. 1986–1988 yılları arasında 5 binden fazla Kürt’ün katledildiği Halepçe katliamıyla ilgili hazırlanan belgesel gelecek hafta pazartesi günü yayınlanacak. TRT Şeş Genel
Koordinatörü Fethullah Kırşan, Halepçe katliamının 24 yıldönümü nedeniyle
yaşanan acıları bir bütünlük içinde ekrana getireceklerini söyledi. Kırşan, 7
bölümlük belgeselin bir hafta boyunca yayınlanacağını, son bölümünün ise
katliamın yıldönümü olan 16 Mart’ta
ekrana geleceğini dile getirdi. Halepçe
katliamının çekimlerinin Irak’ın kuzeyinde yapıldığını anlatan Kırşan, katliamın birçok tanığıyla röportajlar yapıldığını belirtti. Kırşan, “Birinci Körfez Harbi’nden sonra Irak’ın kuzeyindeki siyasi değişmelerle ilgili bir belge-
-
ALMANLAR OTOMOBİLLERİNDEN VAZGEÇEMİYOR.
Almanya'da yapılan bir araştırma bu ülkede yaşayanların en çok otomobillerini sevdiğini ortaya çıkardı.
Ekonomi araştırmaları kurumu Ernst und Young
tarafından yapılan bir ankete göre Almanların yüzde
60'ı en değer verdikleri şeyin araba olduğunu söyledi.
Araba sevgileriyle tanınan Almanya'da halkın yüzde 68'i
araba sahibi olmanın ''çok önemli'' olduğunu belirtirken
gençler arasında bu oran yüzde 65 olarak ortaya çıkıyor.
Orta yaş sınıfı olarak kabul edilen 35-45 yaş grubundaysa arabanın önemi yüzde 72'ye kadar yükseliyor. Diğer
taraftan insanlar araba satın alırken tercihlerini daha
çok araba markasına göre yapıyorlar. Gençlerin çoğu
beygir gücünün önemli olduğunu ve arabanın iç donanımının (özellikle de akıllı telefonların kullanımına imkan
sağlayan donanımın) vazgeçilmezleri arasında olduğuna
dikkat çekiyor. FRANKFURT ZAMAN
KOŞAN ROBOT
‘ÇİTA’DAN HIZ REKORU. Dünyanın en hızlı koşan hayvanı çitadan esinlenerek geliştirilen robot,
saatte 29 kilometre hıza
ulaşarak rekor kırdı. Boston Dynamics adlı şirketin
geliştirdiği ‘Çita’, şu ana kadar üretilen 4 bacaklı robotların en hızlısı olarak kayıtlara geçti. Boston Dynamics robotik bilim bölümü şefi Alfred Rizzi, “Çita’yı 80 kilometre hıza ulaşabilen bir koşu bandında denedik. En kısa zamanda doğal çevreye çıkarmak istiyoruz.” dedi.
SAYFA TASARIM: DURMUŞ ÖZELÇİ

Benzer belgeler