Omega-3 Yağ Asitleri Temininde Sürdürülebilir Kaynakların Rolü

Transkript

Omega-3 Yağ Asitleri Temininde Sürdürülebilir Kaynakların Rolü
ISSN: 2148‐0273 Cilt 3, Sayı 1, 2015 Vol. 3, Issue 1, 2015
Omega-3 Yağ Asitleri Temininde Sürdürülebilir Kaynakların Rolü
Esin BAĞCI1, Erkan CAN2
Özet
Yağ asitleri, çoğu lipitlerin temel yapı taşlarını oluştururlar. Omega-3 yağ asitlerinden olan
eikosapentaenoik asit (EPA) ve dokosaheksaenoik asit (DHA), insanlarda beyin gelişimi, kalp damar ve
göz sağlığı için
önemli faydalar sağlamaktadır. EPA ve DHA’nın çoğu, sucul ortamlardan
yakalananyağlı balıklardan elde edilerek insanların tüketimine sunulmuş olmakla birlikte son araştırmalar
sürdürülebilir kaynaklara odaklanmıştır. Bu kaynaklar arasında bitkisel yemlerle üretilen akuakültür
ürünleri, krill, mikroalgler ve protistler bulunmaktadır. EPA ve DHA’da artan talebi karşılamak için,
farklı kaynaklara ve bu kaynakların verimli olarak kullanımına ihtiyaç duyulmaktadır. Özellikle bitki ve
mikroalglerin geniş ölçekli üretimi sayesinde ürün artışı ile birlikte üretim maliyeti de azaltılarak
beklenen sonuçlara ulaşılabilir.
Anahtar Kelimeler: omega-3, yağ asidi, sürdürülebilir, kaynak.
The Role of Sustainable Sources for The Supply of Omega-3
Fatty Acids
Abstract
Fatty acids are key constituent of lipids.Omega-3 fatty acids eicosapentaenoic acid (EPA) and
docohexaenoic acid (DHA), provide significant health benefits for brain development, health status of
eye and cardiovascular system in human beings. Most of EPA and DHA for human consumption is
sourced from fatty fish caught in the aquatic environment. However, recent research has been focusedon
sustainable sources. These consist of aquaculture with plant-based feeds, krill, microalgae and protists. To
meet the increasing demand for EPA and DHA, it is requiredtodifferent sources and efficient use of
them.Through particular large-scale cultivation of microalgae and plants,crop quantity would be increased
and sustainability is possible to become a reality by decreasing productin costs.
Keywords: omega-3, fatty acid, sustainable, source
1. Giriş
Yağ asitleri bir ucunda metil grubu, uzun bir hidrokarbon zinciri ve diğer uçta da
bir karboksil grubu içermektedir. Yağ asitleri çoğu lipitlerin temel yapı taşlarını
oluştururlar. Lipitlerin en önemli sınıfını oluşturan yağ asitleri 4-24 karbon atomuna
sahip uzun zincirli organik bileşiklerdir. Yağ asidi en basit lipit olup mikroorganizma,
1
Doktora öğrencisi, Arş. Grv., Tunceli Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi, Tunceli, e-mail:
[email protected]
2
* Doç. Dr., Sorumlu Yazar, Tunceli Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi, Tunceli, e-mail:
[email protected]
78 | Omega‐3 Yağ Asitleri Temininde Sürdürülebilir Kaynakların Rolü bitki ve hayvanların lipitlerinde yüzün üzerinde yağ asidi tanımlanmıştır (Sargent ve
ark., 2002).
Yağ asitleri içerdikleri bağın tek veya çift oluşuna göre doymuş (tek bağlı) ve
doymamış (çift bağlı) yağ asitleri olmak üzere iki gruba ayrılırlar. Doymuş yağ
asitlerinin kimyasal yapıları CnH2nO2 şeklindedir, doymamış yağ asitleri molekül
dizilişlerinde karbon atomları arasında çeşitli sayıda çift bağ içermektedirler. Molekül
dizilişlerinde karbon atomu sayısı 18-20 arasında olan 2-4 arasında çift bağ bulunduran
yağ asitlerine çoklu doymamış yağ asitleri (Poly Unsaturated Fatty Acids: PUFA),
20’den fazla karbon atomu ve 4’den fazla çift bağ içeren yağ asitlerine ise yüksek
oranda doymamış yağ asitleri (Highly Unsaturated Fatty Acids: HUFA) adı
verilmektedir (Sargent vd. ,2002). PUFA’lar, metil (CH3) kökünden başlamak üzere çift
bağın bulunduğu ilk karbona göre omega-3 ve omega-6 yağ asitleri olmak üzere iki ana
gruba ayrılmaktadır (Ruiz-Lopez ve ark., 2012). Bu yağ asitleri balıkların vücutlarında
sentezlenemediği için esansiyel yağ asitleri olarak adlandırılırlar (Sargent et al., 2002).
Besinsel olarak omega-3 yağ asitlerinden en önemli olanları, C20:5 eikosapentaenoik
asit (EPA) ve C22:6 dokoheksaenoikasit (DHA) dir. C18:1 alfa linoleik asit (ALA)
(Erdinest ve ark., 2012) ve C20:4 araşidonik asitin de (AA) (Sanchez-Mejia ve ark.,
2010) sağlık açısından yararları olduğu gösterilmiştir. Omega-3 yağ asitlerinin sağlık
üzerine olumlu etkilerini gösteren önemli miktarda çalışma bulunmaktadır (Lee ve ark.,
2009).
Omega-3 yağ asitlerinin vücutta biyokimyasal ve fizyolojik aktivitelerde önemli
görevler üstlendiği; bu yağ asitlerinin insan vücudunda göz, beyin, testis ve plasentada
toplandığı, göz ve beyin fonksiyonlarının eksiksiz olarak yerine getirilmesine yardımcı
olduğu ve kandaki yağ konsantrasyonunu düzenlediği belirtilmektedir (Canbulat ve
Özcan, 2008). Omega-3 yağ asidinin trigliserit başta olmak üzere toplam kolesterol ve
LDL-kolesterol düzeylerini azalttığı, HDL düzeylerini de arttırdığı saptanmıştır (Özkan
ve Koca, 2006). Omega-3 yağ asitlerinin prostat ile meme kanserleri ve bağışıklık
sistemi rahatsızlıklarının tedavisinde (Lewis ve ark., 2000), görme yeteneğinin
arttırılmasında, bebeklerin beyin gelişiminde de önemli rol oynadıkları, kalp-damar
hastalıkları, hipertansiyon, bağışıklık, alerji ve sinirsel bozuklukları önlediğine yönelik
çalışmalar bulunmaktadır (Holub, 2002; Eseceli ve ark., 2006; Kolanowski ve
Laufenberg, 2006). Sedef, romatoid artrit, ülseratif kolit, kistik fibrozis ve lupus gibi
Esin BAĞCI, Erkan CAN| 79
hastalıkların tedavisinde bağışıklık sisteminin düzenlenmesi üzerine olumlu etkileri
bulunmuştur (Adarme-Vega ve ark., 2012). Ancak, birçok insanın EPA ve DHA’yı
ortalama günlük alımı, tavsiye edilen dozların altında bulunmaktadır.
Son yıllarda doğadan yakalanan balıkların EPA ve DHA kaynağı olarak insan
tüketimine sunulması nedeniyle aşırı avlanma riski bulunmaktadır (Hutchings ve
Reynolds, 2004). Doğadan yakalanan balıklara olan küresel talep gün geçtikçe
artmaktadır (Arthur, 2009). FAO (2008), denizlerdeki balık stoklarının yaklaşık
%53’ünden faydalanıldığını, %3’ünün ise tükendiğini rapor etmiştir. Okyanuslarda 100
türden fazla balığın soyunun tükendiği bildirilmiştir (Sumaila ve ark., 2007).
Avlanmanın günümüzdeki oranda devam etmesi sonucu, dünya genelindeki balık
stoklarının 40 yıl içinde tükenebileceği söylenmektedir (Lee ve ark., 2009). Doğadan
yakalanan balıkların sürdürülebilirliği konusundaki endişelerden dolayı, PUFA’ya
artmakta olan talebi karşılamak için kültür balıkçılığı, karasal üretim ve mikroalglerin
geniş ölçekli üretimini içeren çalışmalara başlanmıştır (Ruiz-Lopez ve ark., 2012).
Sağlıklı bir yaşam için gerekli olan omega-3 yağ asitlerine olan küresel talep,
özellikle son iki yılda önemli düzeyde artmıştır. Ancak doğadan yakalanan balıklarda bu
bileşiklerin kaynağının sürdürülebilirliği konusunda endişeler bulunmaktadır. Bu
çalışmada, omega-3 yağ asitlerinin alternatif kaynakları ve
bu kaynakların
sürdürülebilir üretimine yönelik son gelişmeler ele alınmıştır.
1.1.Omega-3 Yağ Asitlerinin Alternatif Kaynakları
EPA ve DHA’nın çoğu, sucul ortamlardan yakalanan balıklardan elde edilerek
insanların tüketimine sunulmuş olmakla birlikte son araştırmalar sürdürülebilir
kaynaklara odaklanmıştır. Bu kaynaklar arasında su ürünleri yetiştiriciliği, krill, deniz
mikroalgleri ve mikroalg benzeri protistler bulunmaktadır.
1.1.1. Su Ürünleri Yetiştiriciliği
Su ürünleri yetiştiriciliği; tüketime uygun, ekonomik değeri olan deniz ve tatlı su
canlılarının bilimsel yöntemler ile ticari olarak, doğal ve yapay ortamlarda optimum
ekolojik şartlar sağlanarak, yumurta eldesinden başlayıp, canlının tüm yaşam evrelerini
kontrollü koşullar altında tutarak yapılan üretim şeklidir (Council of European
Communities, 1992). Su ürünleri yetiştiriciliği gıda üretiminin artmasına, daha iyi
80 | Omega‐3 Yağ Asitleri Temininde Sürdürülebilir Kaynakların Rolü beslenme olanakları yaratılmasına, insan sağlığının gelişmesine, gelir sağlanmasına,
döviz girdisinin artmasına, doğal balık avcılığına olan baskının azalmasına, düşük
ekonomik değere sahip deniz sahalarının besin üretimine katkıda bulunmasına yardımcı
olmaktadır (Anonim, 1993).
Su ürünleri yetiştiriciliği, 1970’lerden itibaren yıllık ortalama %8,3’lük artışla
günümüzde en hızlı büyüyen gıda üretim sektörüdür. Tablo 1’de görüldüğü gibi 2007
yılında dünya su ürünleri üretimi 140,3 milyon ton iken 2011 yılında bu rakam 154
milyon tona ulaşmıştır. Kültür balıkçılığının su ürünleri üretimi içerisinde yaygın bir
üretim faaliyeti haline gelmesi ile yetiştiricilik yolu ile elde edilen üretimin toplam su
ürünleri üretimindeki payı da hızla yükselmiştir. Bunun en iyi göstergesi 2007 yılı
dünya yetiştiricilik yolu ile elde edilen üretimin 49,9 milyon tondan 2011 yılında 63,6
milyon tonlar seviyesine ulaşmasıdır (FAO, 2012).
Deniz ürünleri ve balık yetiştiriciliği, doğal populasyonların aşırı avlanmalarını
azaltan stratejilerden biri olmuştur. Ancak bu uygulamada balıkların PUFA içeriğini
arttırmak için, doğadan yakalanan balıklar da yem rasyonlarında kullanılmaktadır. EPA
ve DHA sentezi için, yetiştiriciliği yapılan balıkların yemlerine yağ asidi ilavesi
yapılmaktadır (Ruiz-Lopez ve ark., 2012). Balık unu ve balık yağı, protein ve yağ asidi
kaynağı olarak yemlerin temel içeriğini oluşturmaktadır. Bununla birlikte, krill ve
mikroalgler gibi bazı deniz canlılarının yanı sıra, (Ruiz-Lopez ve ark., 2012) tatlı su
balıkları için soya fasulyesi, kanola, buğday, keten tohumu gibi bitkisel kaynaklar da
yemlere katılmaktadır (Aliyu-Paiko ve ark., 2011).
Tablo 1. Dünyada avlanan, yetiştirilen balık miktarları(FAO, 2012)
ÜRETİM
(Milyon Ton)
İç sularda
Avcılık
Denizlerde
Avcılık
Toplam
Avcılık
İç Sularda
Yetiştiricilik
Denizlerde
Yetiştiricilik
Toplam
Yetiştiricilik
TOPLAM
ÜRETİM
2007
2008
2009
2010
2011
10
10,2
10,4
11,2
11,5
80,3
79,5
79,2
77,4
78,9
90,3
89,7
89,6
88,6
90,4
33,4
36
38,1
41,7
44,3
16,6
16,9
17,6
18,1
19,3
49,9
52,9
55,7
59,8
63,6
140,3
142,6
145,3
148,4
154
Esin BAĞCI, Erkan CAN| 81
1.1.2. Mikroalg ve Protistler
Denizel mikroalgler, yağ asitleri ve karotenoidler gibi yüksek değerli
moleküllerin en önemli birincil üreticileridir (Spolaore ve ark., 2006). Birçok bilim
adamı, mikroalglerin PUFA, vitamin E, pigmentler ve steroller, protein ve aminoasit
gibi diğer metabolitlerin kaynağı olduğunu ifade etmişlerdir (Bandarra ve ark., 2003).
Mikroalgler insan gıdası, EPA ve DHA ile karotenoidlerin geniş ölçekli üretimi ve
kültür balıkçılığında balık yemi olarak kullanıldıklarından talep oldukça fazladır
(Adarme-Vega ve ark., 2012). Mikroalglerden elde edilen ürünler gıda, eczacılık, tarım,
ziraat, çevre gibi birçok alanda kullanılmaktadır (Del Campo ve ark., 2000). Birçok
denizel mikroalg türü ve mikroalg benzeri protistler, yağ asitlerinin farklı çeşitlerini
üretebilmektedir. Her türün kendine özgü yağ asidi ve besin içeriği bulunmaktadır (Lim
ve ark., 2012). Yongmanitchai (1991) ve Sukenik (1991), Phaeodactylum tricornutum
ve Nannochloropsis sp.’nin ototrofik koşullarda toplam yağ asitlerinin %39’u kadar
EPA içeriğine sahip olduğunu rapor etmişlerdir. Benzer şekilde, Adarme-Vega (2012),
heterotrofik koşullarda, Thraustochytrium ve Schizochytrium limacinum’un toplam yağ
asitlerinin %30 ile 40’ı arasında DHA içerdiğini bildirmişlerdir. Tablo 2’de bazı
mikroalg türlerinin yağ içerikleri gösterilmiştir (Chisti, 2007).
Tablo 2. Bazı Mikroalglerin Yağ içerikleri (Chisti, 2007)
Mikroalg
Yağ İçeriği (% Kuru Ağırlık)
Schizochytrium sp.
Botryococcus braunii
Chlorella sp.
Crypthecodinium cohnii
Dunaliella primolecta
Isochrysis sp.
Nannochloris sp.
Nannochloropsis sp.
Neochloris oleoabundans
Nitzschia sp.
Tetraselmis sueica
50–77
25–75
28–32
20
25–33
23
20-35
31-68
35-54
45-47
15-23
Tuzluluk (Takagi, 2006), sıcaklık (Van ve ark., 2012), ışık (Liang ve ark.,2 006)
ve besin miktarındaki (Pal ve ark., 2011) farklılıklar gibi belirli koşullar altında yağ
asidi miktarı değişebilir. Sıcaklık artışında, özellikle 40°C ve üzerindeki sıcaklıklarda,
82 | Omega‐3 Yağ Asitleri Temininde Sürdürülebilir Kaynakların Rolü yağ değerleri artmaktadır (Cohen, 1997). Mikroalglerin süzülmeleri sonucu kuru
ağırlıkta %80 civarı toplam lipid biriktiği gösterilmiştir (Burja ve ark., 2006). Yağ asidi
birikimi, mikroalglerin büyüme safhaları ile doğrudan ilişkilidir. EPA ve DHA,
membranların hücresel fonksiyonları ve membran akıcılığını etkilemesi ile yapısal
lipitlerin önemli bileşenleri olarak sentezlenir (Tiez ve Zeiger, 2010). Poikloterm
canlılar üzerine yapılan çalışmalarda, düşük sıcaklık ya da yüksek su basıncı koşulları
altında, EPA ve DHA’nın membran akışkanlığını optimum düzeyde sağladığı
gösterilmiştir (Valentine, 2004). Ayrıca denizel mikroorganizmalarda EPA ve DHA’nın
önemli antioksidan fonksiyonları olduğu bildirilmiştir (Okuyama ve ark., 2008). Bazı
mikroalg türleri yapısal olarak yüksek PUFA içeriğine sahip olmakla birlikte, stres
koşullarında bu düzey daha da yükselebilmektedir. Örneğin; soğuk stresinde, membran
akışkanlığını korumak için PUFA’nın hücre zarlarındaki miktarı giderek artmaktadır
(Cossins ve ark., 2002).
Pek çok mikroalg türünün (Thalassiosira pseudonana, Phaeodactylum
tricornutum, Chlamydomonas reinhardtii, yeşil mikroalgler) yağ asitleri biyosentezinde
rol oynayan enzimleri kodlayan genlerin belirlendiği çalışmalar mevcuttur. Büyük
mikroalg yetiştirme sistemlerinde iyi bir uygulama için doğal PUFA biyosentezini
arttırmayı hedefleyen gen ekspresyon çalışmaları sürdürülmektedir (Khozin-Goldberg
ve Cohen, 2011).
Günümüzde heterotrofik yetiştiricilikte mikroalgler, çoğunlukla DHA üretimi
için gıda katkı maddesi olarak kullanılmasına rağmen bazı ototrofik yetiştirme
sistemleri hala geliştirilme aşamasındadır (Adarme-Vega ve ark., 2014).
Şekil 1.Phaeodactylum tricornutum(URL 1)Şekil 2.Chlamydomonas reinhardtii (URL 2)
Esin BAĞCI, Erkan CAN| 83
1.1.3.
Krill
Krill, genellikle suyu soğuk okyanuslarda bulunan, plankton ve alglerle beslenen
karides benzeri kabuklu bir deniz canlısıdır. Kriller, 6 cm uzunluğa ve 2gr ağırlığa kadar
ulaşabilmektedir. Boyları çok ufak (1-2 cm) olsa da sürü halinde büyük boyutlara
(yaklaşık 500 milyon ton) ulaşırlar. Genelde soğuk sularda yaşarlar ve ana besin
maddeleri fitoplanktonlardır. Euphausiidae familyasındaki krill türleri, yakamoz
oluşumuna yol açan ışıldama özelliğine (biyoluminesans) sahiptir. Bu sayede gece
karanlığında yüzeye yakın planktonlarla beslenirler. Güneş doğmaya başlayınca,
kademeli olarak ışığın ulaşamadığı derinliklere çekilerek avcılarından korunurlar. Her
gün tekrarlanan bu hareket dikey yapılan göç olarak kabul edilir. Kabukluların genel
özelliği olarak kriller de kabuk değiştirirler. Gruplar halinde bulunan krillerin Antartika
okyanusunda avcılığı oldukça kolaydır (URL 3). Yapılan çalışmalar, Antartika krill
stoklarının 1970’lerden itibaren %80 oranında azaldığını göstermiştir. Krillerin deniz
ekosistemindeki rolleri nedeniyle, 1982 yılında uluslar arası bir kongre tarafından
kurulan Antarktika Deniz Yaşamı Kaynakları Koruma Komisyonu, uzun vadeli
sürdürülebilirlik için av limitleri oluşturmuşlardır (Constable, 2011).
Şekil 3. Meganyctiphanes norvegica(URL 4)
Ticari krill ürünleri genellikle dondurulmuş çiğ, dondurulmuş haşlanmış ve
soyulmuş krill eti olarak insan tüketimine sunulmaktadır. Krillerin gıda kaynağı olarak
kullanımına duyulan ilginin teknolojik gelişmeler ve yeni ürünlerin geliştirilmesine
bağlı olarak artacağı beklenmektedir (Tou ve ark., 2007). Krill için yapılan analizler,
%77.9-83.1 nem, %0.5-3.6 toplam lipid, %11.9-15.4 ham protein, %3 kül ve %2 kitin
ve glüsit içerdiğini göstermiştir (Grantham, 1977).
84 | Omega‐3 Yağ Asitleri Temininde Sürdürülebilir Kaynakların Rolü Günümüzde, EPA ve DHA’nın sürdürülebilir kaynaklarından olan krill yağı gıda
takviyesi için kapsül şeklinde ticari olarak satılmaktadır. Krill yağı, çoğunlukla omega3'ün bir üst kaynağı olarak bilinmektedir ve astaksantin olarak bilinen çok güçlü bir
antioksidan içermektedir. Antioksidanlar, vücudumuzu serbest radikallerin hücrelere
verdikleri zararlardan koruduğu için çok önemlidir. Ayrıca, krill yağında fosfolipitlerde
bulunmaktadır. Krill yağı, kardiyovasküler ve nörolojik alanda insan sağlığına çok
faydalı olmaktadır. Ayrıca krill yağı, kozmetik alanında da kullanılmaktadır (URL 5).
Çalışmalar; mevsim, avlama, tür ve yaşa bağlı olarak krillerdeki yağ içeriğinin kuru
ağırlıkta %12-50 arasında değişebildiğini göstermiştir (Adarme-Vega ve ark., 2014).
Tablo 3’de görüldüğü üzere, krillerde doymuş yağ asitleri (%26.1) ve tekli doymamış
yağ asitleri (%24.2) miktarı düşük, PUFA miktarı (%48.5) ise yüksektir. Doymuş yağ
asitlerinde palmitik asit (16:0), tekli doymamış yağ asitlerinde oleik asit (18:1), çoklu
doymamış yağ asitlerinde ise omega-3 yağ asitleri baskın olarak bulunmaktadır.
Krillerin EPA ve DHA bakımından zengin bir içeriğe sahip olması, mikroalglerle
beslenmelerinden kaynaklanabilir. Bununla birlikte, kriller yüksek sindirme potansiyeli
olan enzimlere sahip olduklarından kendilerini sindirim enzimleriyle parçalamaya
başlamaktadır. Bu yüzden krillerin yakalandıktan kısa bir süre içinde işlenmeleri
gerekmektedir (Nicol ve ark., 2012).
Tablo 3. Krillerde toplam lipid içeriği ve yağ asidi kompozisyonu (Tou ve ark., 2007)
Lipid
Toplam lipid (g/100g)
Doymuş yağ asitleri (%)
14:0
16:0
18:0
Tekli doymamış yağ asitleri (%)
16:1
18:1
Çoklu doymamış yağ asitleri (%)
18:2
18:3
20:4
20:5 (EPA)
22:6 (DHA)
Krill
1.50
26.1
4.9
18.8
1.0
24.2
4.9
16.4
48.5
3.3
1.1
0.5
17.4
12.4
Esin BAĞCI, Erkan CAN| 85
2. Sonuç ve Öneriler
Omega-3 yağ asidi kaynaklarının sürdürülebilirliği, üretim süreçleri ve
kapasitelerine bağlıdır. Kültür balıkçılığı, küresel balık avcılığını azaltmaya yönelik
etkili bir mekanizma sunmaktadır. Yetiştiricilik kökenli kaynaklarca zengin olan yem
formülasyonlarının geliştirilmesi, sürdürülebilirlik adına önemli bir adım sayılabilir
(Adarme-Vega ve ark.,2014).
Mikroalg ve protistler de EPA ile DHA gibi yağ asitlerinin sürdürülebilir
kaynaklarındandır. Bu canlıların olumsuz koşullar altında bile yağ asidi birikimleri
yüksek düzeydedir (Schenk ve ark., 2008). Ayrıca, mikroalg ve mikroalg yağlarının
Gıda ve İlaç İdaresi tarafından seçilen türlerinin kullanım onayı alınmış ve güvenlik
profilleri bulunmaktadır (Lim ve ark., 2012). Yine de, optimum alg üretimi ve PUFA
birikimi koşullarını bulmak çok önemlidir. Bunun yanında
hasat ve ekstraksiyon
süreçlerinin sürekli olarak geliştirilmesi gerekmektedir. Mikroalglerdeki omega-3 yağ
asitlerinin neredeyse tümü, kontaminasyona eğilimli olan heterotrofik koşullar altında
üretilmektedir. Ancak gelecekte bu alandaki gelişmelerin, ototrofik mikroalglerin büyük
ölçekli üretimine yönelik olacağı tahmin edilmektedir (Adarme-Vega ve ark., 2014).
Krill yağı da omega-3 yağ asitlerinin sürdürülebilir kaynaklarındandır. Krill
yağındaki EPA ve DHA miktarı oldukça yüksektir. Krill yağı, sağlıklı bir yaşam
biçiminin çok önemli bir parçasıdır.
PUFA’ların insan sağlığı üzerinde pek çok faydası bulunmaktadır. Bu açıdan
omega-3 yağ asitlerine olan piyasa talebi gün geçtikçe artmaktadır (Arthur, 2009). Bu
da omega-3 yağ asitlerinin üretimi için sürdürülebilir kaynakların önemini ortaya
koymaktadır. Bu kaynakların sağlanabilmesi için yapılması gerekenleri şu şekilde
sıralayabiliriz: Küresel balık stoklarını geri kazandırmak için balık yemlerinde karasal
kökenli kaynaklar kullanılmalıdır. Mikroalgler piyasa talebini karşılayacak kapasitede
ve düşük maliyetli süreçler sonucunda üretilmelidir. Krill avcılığı, ekolojik dengeyi
korumak için sürdürülebilir düzeyde yapılmalıdır (Adarme-Vega ve ark., 2014).
Gelecekte ihtiyaçları karşılayacak düzeyde omega-3 yağ asiti eldesi, sürdürülebilir
kaynakların etkin bir şekilde kullanımı ile gerçekleştirilebilir.
86 | Omega‐3 Yağ Asitleri Temininde Sürdürülebilir Kaynakların Rolü Kaynaklar
Adarme-Vega, T.C., Lim, D., Timmins, M., Vernen, F., Li. Y, Schenk, P.M., (2012).
Microalgal biofactories: a promising approach towards sustainable omega-3 fatty
acid production. Microb. Cell. Fact., 11:96.
Adarme-Vega, T.C., Thomas-Hall S.R. and Schenk, P.M., (2014). Towards sustainable
sources for omega-3 fatty acids production. Current Opinion in Biotechnology,
26:14–18.
Aliyu-Paiko, M., Hashim, R., Shu-Chien, A.C., (2011). Crude palm oil is a sustainable
alternative to the growing fish oil scarcity particularly for the aquaculture of warm
freshwater fish species. Adv. Aquac. Around World, 30.
Anonim,(1993). Environmental Impact of Aquaculture in Turkey and its Relationship
and Sites of Special Protection, Recreation,Tourism (in Turkish). T.K.B, Tarımsal
Üret. ve Geliş. Genel Müdürlüğü, Ankara.
Arthur, R.(2009). Omega-3 sources. J. Altern. Complemen. Med., 8:28.
Bandarra, N.M., Pereira, P.A., Batista, I., Vilela, H., (2003). Fatty acids, sterols andd αtocopherol in Isochrysis galbana, Journal of Food Lipids, 10(1): 25-34.
Burja, A.M., Radianingtyas, H., Windust, A., Barrow, C.J., (2006). Isolation and
characterization of polyunsaturated fatty acid producing Thraustochytrium
species: screening of strains and optimization of omega-3 production. Appl.
Microbiol. Biotechnol., 72:1161-1169.
Canbulat, Z. ve Özcan, T., (2008). Süt ürünlerinin eikosapentaenoik asit (EPA) ve
dokosahekzaenoik asit (DHA) ile zenginleştirilmesi. Türkiye 10. Gıda Kongresi, s.
713–716, 21-23 Mayıs 2008, Erzurum.
Chisti, Y. (2007). Biodiesel from microalgae. Biotechnology Advances25: 294–306.
Cohen, Z.(1997). The Chemicals of Spirulina, p. 175-204. In: Vonshak, A (Ed.)
Spirulina platensis: Physiology, Cell-biology and Biotechnology, Taylor Francis
Ltd.
Constable, A.J.(2011). Lessons from CCAMLR on the implementation of the ecosystem
approach to managing fisheries. Fish Fish, 12:138-151.
Council of European Communities, (1992). Council Directive of 16 june 1992 laying
down the minimum hygiene rules applicable to fishery products caught on board
Esin BAĞCI, Erkan CAN| 87
certain vessels in accordance with Article 3 (1) (a) (i) of Directive 91/493/EEC,
92/48/EEC, OJ l 187,41-44 pp.
Cossins A.R., Murray P.A., Gracey A.Y., Logue J., Polley S., Caddick M., Brooks S.,
Postle T., Maclean N., (2002). The role of desaturases in cold-induced lipid
restructuring. Biochem Soc Trans, 30:1082-1086.
Del Campo, J.A., Moreno, J., Rodríguez, H., Vargas, M.A., Rivas, J., Guerrero, M.G.,
(2000). Carotenoid content of chlorophycean microalgae Factors determinin
glutein accumulation in Muriellopsis sp. (Chlorophyta). J. Biotechnol. 76, 51–59.
Erdinest, N., Shmueli, O., Grossman, Y., Ovadia, H., Solomon, A., (2012). Antiinflammatory effects of alpha linolenic acid on human corneal epithelial cells.
Invest Ophthalmol Vis. Sci., 53: 4396-4406.
Eseceli, H., Değirmencioğlu, A., Kahraman, R., (2006). Omega yağ asitlerinin insan
sağlığı yönünden önemi. Türkiye 9. Gıda Kongresi, s. 403-406, 24-26 Mayıs,
Bolu.
FAO, (2008). The State of World Fisheries and Aquaculture. Rome, Italy.
FAO, (2012). The State of World Fisheries and Aquaculture 2012. ISSN 1020- 5489.pp:
230.
Grantham, G.J. (1977). The Southern Ocean. The utilization of krill. Southern Ocean
Fisheries Survey Programme. FAO Rome GLO/SO/7/3, 1–61.
Holub, B.J.(2002). Clinical nutrition: 4. Omega-3 fatty acids in cardiovascular care. Can
Med. Assoc. J. (JMAC) 166 (5): 608-615.
Hutchings, J.A., Reynolds, J.D., (2004). Marine fish population collapses: consequences
for recovery and extinction risk. Bioscience, 54:297-309.
Khozin-Goldberg, I., Cohen, Z., (2011). Unraveling algal lipid metabolism: recent
advances in gene identification. Biochimie, 93:91-100.
Kolanowski, W. ve Laufenberg, G., (2006). Enrichment of food products with
polyunsaturated fatty acids by fish oil addition. Eur. Food Res. Technol., 222: 472
- 477.
Lee, J.H., O’Keefe, J.H., Lavie, C.J., Harris, W.S., (2009). Omega-3 fatty acids:
cardiovascular benefits, sources and sustainability. Nat. Rev. Cardiol., 6:753-758.
Lewis N.M., Seburg, S. ve Flanagan, N.L., (2000). Enriched eggs as a source of n-3
polyunsaturated fatty acids for humans. Poult. Sci., 79: 971-974.
88 | Omega‐3 Yağ Asitleri Temininde Sürdürülebilir Kaynakların Rolü Liang, Y., Beardall, J., Heraud, P., (2006). Effect of UV radiation on growth,
chlorophyll fluorescence and fatty acid composition of Phaeodactylum
tricornutum and Chaetoceros muelleri (Bacillariophyceae). Phycologia, 45:605615.
Lim, D.K., Garg, S., Timmins, M., Zhang, E.S., Thomas-Hall, S.R., Schuhmann, H., Li,
Y., Schenk, P.M., (2012). Isolation and evaluation of oil-producing microalgae
from subtropical coastal and brackish waters. PLOS ONE, 7:40751.
Nicol, S., Foster, J., Kawaguchi, S., (2012). The fishery for Antarctic kril recent
developments. Fish, 13:30-40. Summarizes the current status of Krill fishery and
the changes that are affecting it.
Okuyama, H., Orikasa, Y., Nishida, T., (2008). Significance of antioxidative functions
of eicosapentaenoic and docosahexaenoic acids in marine microorganisms. Appl.
Environ. Microbiol., 74:570-574.
Özkan, Y. ve Koca, S.S., (2006). Hiperlipidemi tedavisinde omega-3 yağ asidinin (balık
yağı) etkinliği. Fırat Tıp Derg., 11(1): 40-44.
Pal, D., Khozin-Goldberg, I., Cohen, Z., Boussiba, S., (2011). The effect of light,
salinity, and nitrogen availability on lipid production by Nannochloropsis sp.
Appl. Microbiol. Biotechnology:1-13.
Ruiz-Lo´pez, N., Haslam, RP., Venegas-Calero´n, M., Li T., Bauer, J., Napier J.A.,
Sayanova, O., (2012). Enhancing the accumulation of omega- 3 long chain
polyunsaturated fatty acids in transgenic Arabidopsis thaliana via iterative
metabolic engineering and genetic crossing. Transgenic Res., 21:1233-1243.
Sanchez-Mejia, R.O., Mucke, L., (2010). Phospholipase and arachidonic acid in
Alzheimer’s disease. Biochim. Biophys. Acta. Mol. Cell. Biol., 1801:784-790.
Sargent, J.R., Toche D.R., Bell, J.G., (2002). The Lipids. pp.182-257. In: Halver, J.E.
andHardy, R.W. (Eds.), Fish Nutrition, 3rd ed., Academic Pres., San Diego.
Schenk, P.M., Thomas-Hall, S.R., Stephens, E., Marx, U.C., Mussgnug, J.H., Posten,
C., Kruse, O., Hankamer, B., (2008). Second generation biofuels: high-efficiency
microalgae for biodiesel production. Bioenerg. Res., 1:20-43.
Spolaore, P., Joannis-Cassan, C., Duran, E., Isambert, A., (2006). Commercial
applications of microalgae. J. Biosci. Bioeng., 101:87-96.
Esin BAĞCI, Erkan CAN| 89
Sukenik,
A.(1991).
Ecophysiological
considerations
in
the
optimization
of
eicosapentaenoic acid production by Nannochloropsis sp. (Eustigmatophyceae).
Bio. Resour. Technol., 35:263-269.
Sumaila, U.R., Khan, A., Watson, R., Munro, G., Zeller, D., Baron, N., Pauly, D.,
(2007). The World Trade Organization and global fisheries sustainability. Fish
Res., 88:1-4.
Takagi, M.(2006). Effect of salt concentration on intracellular accumulation of lipids
and triacylglyceride in marine microalgae Dunaliella cells. J. Biosci. Bioeng.,
101:223-226.
Tiez, L. and Zeiger, E., (2010). Plant Physiology. Sunderland, MA. Sinauer Associates
Inc., Publishers.
Tou J.C., Jaczynski J., Chen Y.C., (2007). Krill for human consumption:nutritional
value and potential health benefits.Nutr. Rev., 65(2):63-77
URL 1.(2014).http://wwz.ifremer.fr/pba_eng/
URL 2.,(2014).http://scienceandbelief.org/tag/chlamydomonas/
URL 3.(2014).http://tr.wikipedia.org/wiki/Kril
URL 4.(2014). http://tr.wikipedia.org/wiki/Kuzey_krili
URL 5.(2014). http://www.youtube.com/watch?v=JFWmfgx-Pf8
Valentine, R.C.(2004). Omega-3 fatty acids in cellular membranes: a unified concept.
Prog. Lipid Res. 43. 2004:383-402.
Van, Wagenen, J., Miller, T.W., Hobbs, S., Hook, P., Crowe, B., Huesemann M.,
(2012). Effects of light and temperature on fatty acid production in
Nannochloropsis salina. Energies, 5:731-740.
Yongmanitchai, W., Ward, O.P., (1991). Growth of and omega-3 fatty acid production
by Phaeodactylum tricornutum under different culture conditions. Appl. Environ.
Microbiol., 57:419-425.

Benzer belgeler