Güney Kutbu - UTED Dergi
Transkript
Güney Kutbu - UTED Dergi
267 AYLIK HAVACILIK DERGİSİ 2146-6394 ŞUBAT 2014 YIL:23 www.uted.com.tr Bir kış gecesi rüyası: Güney Kutbu ASKY CEO’su Yissehak Zewoldi ile söyleşi YARDIMCI GÜÇ SİSTEMİ (APU) Haberler 1968 UÇAK Rİ YENLE TEKNİS EĞİ DERN áYÑLáyNCEáHAYATAáGElIRILENáBUáESERáHAVALIMANÑáIàLETMECILIÜINDEáD~NYADA MODELáOLMANÑNáKOLAYáOLMADÑÜÑNAáVURGUáYAPÑYORá5ZMANLÑKáDETAYLARAáVERILEN yNEMáTITIZLIKáVEáYENILIKlIáYAKLAàÑMáKESINLIKLEá4!6´AáyZG~ Sevgili okurlar, değerli meslektaşlarım, Dear colleagues and readers, Geçtiğimiz aralık ayı içerisinde Hava-İş Sendikası Genel Kurulu sonrası seçilerek yönetime gelen yeni yönetim kurulunu UTED Yönetim Kurulu olarak ziyaret ederek tebriklerimizi ilettik. Görevi devralan sendika yönetiminin derneğimize gösterdiği ilgi ve iletişime açık olmaları bizleri çok mutlu etmiştir. Geleceğe umutla bakarak sektörümüz için hayırlı olmasını diliyorum. Gündemimizde yer alan en önemli konulardan birisi, düşük maliyetli istihdam sağlama amacındaki şirketlerin çalışanlarını, meslektaşlarımızın mutsuzluğunu, geleceğe dönük kaygılarını düşünmeden ve değerli gençlerimize gereken saygı duymadan attığı adımlardır. Gençlerimizden her geçen gün gelen e-mail ve şikayetler gerçekten düşündürücüdür. Bir örnek vermem gerekirse genç kardeşim sivil havacılık okulundan mezun olur, bir firmanın sınavlarına girer ve işe alım sürecinde başarılı olduğu mesajını alır. Genç kardeşim hevesle gösterilen umut ışığına güvenerek askerlik tecili belgesi, sağlık raporu, banka hesap bilgilerini bile hazırlayıp teslim eder, heyecanla beklerken bir bildirim daha gelir: ‘İngilizceniz yetersiz görülmüştür.’ Fakat bu gencimize daha önceden bu sınavda başarılı olduğu bilgisi veriliyor. Sebep olarak not ortalaması bareminin yükselmiş olduğu bildiriliyor. Böyle bir olay fıkralarda olur diye düşüneceksiniz. Ama bu gerçektir ve üzücüdür. Belki de ilk iş deneyimini yaşayacak olan bu genç beyinleri daha iş hayatlarının başında bu şekilde rencide etmek, onur kırıcı bir davranıştır. Sektörümüzün değerli yöneticileri; tabii ki ticari kurumlar yönetiyorsunuz ama çalışanınıza değer vermek, mutlu çalışan ile çalışmak kalitenin ilk adımlarıdır. Havacılık sektörünün de her sektör gibi bir meslek onuru vardır. Bu gençleri lütfen kazanalım, onlar bizim geleceğimizdir, umudumuzdur. Diğer taraftan, yabancı havacılık şirketlerinin Türk uçak teknisyenlerinin kalitesini görmesi ve onlarla mülakatlar yapması bizler için umut verici bir gelişmedir. Meslektaşlarımızın dünyaya geç de olsa açılması, hepimiz için umut verici bir gelişmedir. Umarım yerli firmalarımız da teknik personelin değerini daha iyi kavrar ve gereken önem artık verilir. THY Hat Bakım’ın tekrar THY Teknik’e bağlanma planları nedeniyle zaten yoğun tempoda çalışan bu birim çalışanı birçok kişinin farklı planlar yapmaya başladığını, görüşmeler yaptığını duyuyorum. Tecrübeli teknik personelin değerini kaybetmeden anlamak gerektiğine inanıyor ve yöneticilerin olumlu adımlar atacağına inandığımı belirtmek istiyorum. Her türlü mevsimsel şartta uçuş emniyetini ilk sırada tutarak fedakarca 7/24 hizmet veren meslektaşlarımıza kolaylıklar, siz okurlarımıza sağlık diliyorum. We, the UTED board, congratulated during a visit the new Havaİş trade union board, which was elected at the general assembly in December. The interest that the new union management paid to our union, and their attitude open to communication were gladsome. As I look into future hopefully, I wish the new management will bring good luck to the sector. One of the core issues on the agenda is that some companies looking for low-cost workforce disregard their employees, unhappiness of the staff and concerns about future, bringing in implementations that do not pay respect to our young colleagues. Daily e-mails and postings of complaint by our young people are worrisome. Let me exemplify. A young brother says he graduated from the civil aviation school, entered a recruitment exam by a sector company and received a message that he succeeded. In high hopes he raised thanks to such a sign, he postponed his military service period, collected health check reports and bank account documents, delivered them to the company and started waiting for a call. Then he received another message: “Your level of English language is insufficient.” This is a youngster who was informed earlier that he succeeded. And the company says that the required level was increased. One would think that this was only a joke. But it is true and pathetic. Offending these young brains in the wake of their probably very fist professional job is nothing but humiliating. Dear precious senior managers in our sector, it is obvious that you are running commercial businesses, but please note that esteeming the employees and working with a happy staff are the first steps to high quality. The aviation sector has honor, just like any other sector do. We should win these young people for the sector as they stand for our future. On the other hand, it is encouraging that some foreign companies have seen the quality of Turkish aircraft technicians and calling them for job interviews. This is a late but happy opening to the world by our colleagues. I hope this will lead domestic firms to understand the real value of our technical staff, who need to receive praise in advance. I hear that many people are building new plans and picking job interviews over a projection that the THY Line Maintenance will be attached back to Turkish Technic. I believe that the value of the technical staff should be well read before losing them and senior managers will take positive steps in this issue. I wish comfort for our colleagues, prioritize flight safety, working devotedly twenty-four-seven under all weather conditions and. I also wish health for our readers. Peace be with you. Esen kalın. "UáESERáYARATÑLÑRKENáAndy Warhol´UNá“Marilyn”áADLÑáESERINDENáESINLENILMIàTIR 2 Ümit Sayıl Uçak Teknisyenleri Derneği Başkanı Aircraft Technicians Association President [email protected] 3 Haberler 48 UTED İstanbul Cad. Üstoğlu Apt. No: 24, Kat: 5 Daire: 8 Bakırköy/İstanbul Tel: 0212 542 13 00/543 29 74 Faks: 0212 542 13 71 www.uted.com.tr www.uteddergi.com www.uted.org [email protected] Bir kış gecesi rüyası: 14 Güney Kutbu ız: bir yıld n e l e s a yük : Afrika’d n-African star a p A rising ASKY İmtiyaz Sahibi Uçak Teknisyenleri Derneği Adına Ümit Sayıl Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Sefa İnan / [email protected] Basın-Yayın Sekreterliği İsmet Şahin / [email protected] Elif Aydemir /[email protected] Yazı Kurulu Kıvanç Bayezit, Arif Şankaya, Volkan Kamar, İsmet Şahin, Elif Aydemir, Dr. Handan Diker ak YIssehldI o Zew 06 20 12 40 İsviçre'nin alımlı başkenti: BERN Katkıda Bulunanlar Şebnem Bayezit, Mehmet Ertek, Ercüment Tarhan, Hasan Büber Dirty Dozen 5 KAYNAK İ YETERSİZLİĞ YAPIM Umar İletişim Hizmetleri Ltd. Şti. Harman Sok. No: 31/1 34153 Florya - İstanbul Tel: 0212 573 15 65 [email protected] www.umariletisim.com 56 BASKI Elma Basım Yayın ve İletişim Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti. Halkalı Cad. No:164 B-4 Blok Sefaköy - Küçükçekmece İstanbul Tel: 0 212 697 30 30 BUZ ÜSTÜNDE SICAK REKABET Yayın Türü: Aylık, süreli, yaygın UTED’E ABONE OLABİLİRSİNİZ Dergimize abone olmak için yıllık abone ücretini banka hesabımıza yatırdıktan sonra dekontu bize fakslamanız yeterli. Uted dergisi her ay adresinize gönderilecektir. Lütfen ayrıntılı bilgi için derneğimizle irtibata geçiniz. 4 UTED dergİsİnİn geçmİş sayılarına web sİtemİzden ulaşabİlİrsİnİz. Haberler Ajanda 26 TEKNİK: MOTOR BÖLGESEL SICAKLIKLARI 28 SÖYLEŞİ: MEHMET TÜRKEŞ 32 TEKNİK: ALETLİ İNİŞ SİSTEMİ: ILS 34 SİNEMA: OSCAR 42 TEKNİK: YARDIMCI GÜÇ SİSTEMİ (APU) 44 KAZA ARAŞTIRMA: KONTROLSÜZ KUMANDA 46 BEŞ DAKİKA ARA 52 ÇEVRE ESKİ UÇAKLAR NEREYE GİDER 60 ÇOCUKLAR İÇİN: ONA BİR "CAN" VERİN 62 SAĞLIK: SİGARAYI BIRAKMAK ELİNİZDE 64 GURME: ÇİKOLATA 66 BULMACA 5 Haberler / NEWS ABD’li kurum onarım istasyonlarını denetleyecek merikan Kongresi’nden 10 yıl kadar önce yetki alan Seyahat Güvenliği Kurumu, faaliyet alanını genişleterek hırsızlık ve terör saldırısı gibi suçların engellenmesi için hava onarım istasyonlarını da denetleme kararı aldı. Yaklaşık 4.100 ABD’li onarım istasyonu ile 700 yabancı istasyonu kapsayan bu karar, sadece havalimanlarının yakınındaki tesisleri ilgilendiriyor. Kongre, kararı 11 Eylül saldırılarının ardından onarım istasyonlarından uçak çalınarak terör amaçlı kullanılmasını engellemek amacıyla almış, oluşturulan Seyahat Güvenliği Kurumu uygulamaya geçmekte ağır davrandığı yönünde eleştirilere maruz kalmıştı. US body to Inspect repaIr statIons The Transportation Security Administration of U.S. an agency adopted a decade ago to provide security against theft and terror attacks, is expanding its fiefdom once again, planning to inspect aircraft repair stations. The move will cover about 4,100 domestic repair stations and 700 foreign ones, excluding facilities away from airports. The U.S. Congress mandated the agency after the Sept. 11 terror attacks and the agency had received criticism due to its inaction. PIlotS TO FACE test AGAINST SLEEP APNEA Pilotlara uyku apnesi testi 008 yılında Go! şirketine ait Bombardier uçağının kokpitindeki iki pilotunun da Honolulu – Hilo seferi sırasında uyuyakalmasının ardından ABD’de Kongre tarafından yetkilendirilen bağımsız NTSB kuruluşu, obstruktif uyku apnesiyle ilgili olarak pilotlar arasında aldığı tedbirleri geliştiriyor. Kuruluşun tavsiyesi üzerine önce pilotlara konuya dair eğitim veren Ulusal Havacılık Kurumu (FAA), şimdi de vücut kütle endeksi konusunda uyardı. Pilotlar, sertifikalı uyku uzmanları tarafından apne testlerine tabi tutulacak. Vücut kütle endeksi 40 ve üzeri olan pilotlar apne değerlendirmesine alınacak. 6 Ever since two pilots fell asleep in the cockpit of a Bombardier CRJ operating as Go! Flight 1002 during a February 2008 flight from Honolulu to Hilo, Hawaii, the National Transportation Safety Board, or NTSB, has urged the Federal Aviation Administration, or FAA, to tackle the issue of obstructive sleep apnea, or OSA, among pilots. The captain of that aircraft was diagnosed with severe OSA after the flight. The FAA responded to the NTSB recommendations, first with education and now by warning pilots that if their body mass index (BMI) exceeds a certain number, they will be singled out for apnea testing by a board-certified sleep specialist. The BMI warning came as notification of a new policy that FAA Federal Air Surgeon Fred Tilton plans to implement, under which pilots with a BMI of 40 or above will be required to be evaluated for OSA. Etihad, Doha’da ödülleri topladı EtIhad enjoys top awards In Doha irleşik Arap Emirlikleri’nin ulusal havayolu şirketi Etihad Havayolları, Katar’ın başkenti Doha’da gerçekleştirilen Dünya Seyahat Ödülleri gecesinde beşinci kez üst üste “Dünyanın Lider Havayolu” unvanı aldı. Etihad Havayolları gecede ayrıca “Dünyanın Lider First Class’ı” ve “Dünyanın Lider Havayolu Kabin Ekibi” ödüllerine de layık görüldü. Etihad Havayolları CEO’su James Hogan, “Seyahat etmeyi daha eğlenceli ve kolay hale getirdik, uçuş ağımızı genişlettik” şeklinde konuştu. Etihad Airways, the national flag carrier of the United Arab Emirates, won the “World’s Leading Airline” prize at the World Travel Awards, for the fifth year in a row, in the Qatari capital of Doha. The airliner was also granted the “World’s Leading Airline – First Class” and “World’s Leading Cabin Crew” awards at the ceremony held on Nov. 30. Etihad CEO James Hogan said at the ceremony that the company has made traveling more enjoyable, while also widening its network. Aselsan ve THY Teknik işbirliği anlaşması imzaladı selsan, uçaklar için üreteceği elektronik harp, elektronik istihbarat ve radar sistemlerinin platformlara entegrasyonu konusunda THY Teknik ile birlikte çalışmaya karar verdi. İki firma arasında başlayan görüşmeler kapsamında işbirliğinin ilk adımı, THY Teknik Genel Müdürü İsmail Demir ve Aselsan Genel Müdürü Cengiz Ergeneman tarafından imzalanan bir anlaşma ile atıldı. İlk proje kapsamında, Aselsan tarafından özgün olarak geliştirilip üretilecek bir elektronik harp sisteminin hava platformuna entegrasyonu aşamasında THY Teknik’in mühendislik gücünün ve teknik altyapısının kullanılması kararlaştırıldı. Bu müşterek çalışma ile helikopterlere sistem entegrasyonu yapan Aselsan ve sivil uçaklara entegrasyon sağlayan THY Teknik’in güçlerini birleştirmeleriyle birlikte savunma sistemlerinin özel görev uçaklarına entegre edilmesi ve bu konudaki dışa bağımlılığın azaltılması hedeflenmekte. İşbirliğinin bundan sonraki diğer havacılık projelerini de kapsaması ve geliştirilmesi konusunda iki firma arasında görüş birliğine varıldı. TurkIsh TechnIc, Aselsan Ink cooperatIon deal Aselsan, the Turkish defense industry firm, has agreed to cooperate with Turkish Technic in producing electronic warfare, electronic intelligence and integration of radar systems for aircraft platforms. A Jan. 6 deal undersigned by THY Technic General Manager İsmail Demir and Aselsan General Manager Cengiz Ergeneman was the first step of the cooperation, parties have said. As a debut project, Turkish Technic’s engineering potency and technical infrastructure will be used in integration of an electronic warfare system to an air platform, which will be developed and produced by Aselsan. With the cooperation between Aselsan, which integrates systems to helicopters, and Turkish Technic, which provides such services for planes, officials aim at integrating defense systems to special task planes, cutting the foreign dependency in the industry. Both sides also agreed to develop the cooperation in other fields. 7 Haberler / NEWS Havacılık ve savunma devleri SIngapore AIrshow’da buluşuyor UTED yeni Hava-İş yönetimini ziyaret etti TED Yönetim Kurulu, geçtiğimiz aralık ayında yapılan seçim sonrası göreve başlayan Hava-İş Sendikası Yönetim Kurulu’nu olarak 10 Ocak’ta Sendika Genel Merkezi’nde ziyaret etti. Samimi bir ortamda geçen tanışma ve tebrik ziyaretinde, Hava-İş Genel Başkanı Ali Kemal Tatlıbal, sendikanın yeni hedef ve planlarını anlattı, üyeler ve sivil toplum kuruluşları ile beraber iletişim içerisinde olacaklarını aktardı. UTED Başkanı Ümit Sayıl derneğimizin amaç ve görevlerini Tatlıbal’a anlattı ve geçmişte yaşanan iletişim kopukluklarının artık olmamasını istediklerini, uçak teknisyeni meslektaşlarımızın yeni sendika yönetiminden büyük beklentileri olduğunu iletmiştir. Hava-İş Sendikası Yönetim Kurulu’nu tebrik ediyor ve tüm iletişim kanallarını sektör temsilcilerine açmış olmalarının sektörümüz için güzel günlere ışık tutacağına olan inancımızla başarılar diliyoruz. sya’nın en önemli havacılık ve savunma fuarlarından Singapore Airshow, bu yıl 11-16 Şubat’ta düzenleniyor. Etkinliğin ilk dört günü ticari fuar zamanı olarak ayrılmış, hafta sonuna denk gelen son iki gün ise halka açık. Fuar takviminde yer alan Singapore Airshow Havacılık Liderler Zirvesi ve Asya Pasifik Güvenlik Konferansı, hükümetlere ve savunma sanayi temsilcilerine eşsiz bir temas ortamı sağlıyor. A*STAR Havacılık Teknoloji Liderlik Forumu ve Singapur Havacılık Teknoloji ve Mühendislik Konferansı, yine fuar kapsamında düzenlenecek önemli uluslararası etkinliklerden. UTED vIsIts new trade unIon board The UTED board visited Jan. 10 the new board of Hava-İş, sole aviationsector trade union in Turkey, at its headquarters following the elections in December last year. During the visit in a sincere and family atmosphere, Ali Kemal Tatlıbal, the new head of the union, presented the new targests and plans of the body, also telling that it would be in close relations with the members and civil society organizations. UTED President Ümit Sayıl, on his side, informed Tatlıbal about the goals and tasks of the association, also saying that the group wants an end to the communication breakdown in the past, as the aviation technicians have raised expectations from the union. UTED congratulates the new Hava-İş board, wishes success to the management, believing that opening all the communication channels will flash light on beautiful day for the sector. AIrbus siparişte BoeIng’i geçti Airbus, geçtiğimiz yılki uçak sipariş yarışında ABD’li rakibi Boeing’i geçtiğini ilan etti. Boeing daha önce yıl içinde 1,531 adet uçak sattığını duyurmuş, ancak iptallerle birlikte bu sayının 1.355’e düştüğünü ilan etmişti. Airbus yetkililerinin 13 Ocak’ta düzenledikleri basın toplantısında verdiği rakamlara göre şirket, iki kategoride de rakibini geride bıraktı. Şirket yetkilileri, Airbbus’ın aldığı 1.619 siparişin toplam tutarının 240.5 milyar dolar olduğunu söylediler. Avrupalı üretici geçtiğimiz yıl 626 uçak teslim ederek kendi hedefi olan 620’yi geçti fakat yine de toplamda 648 teslimat yapan Boeing’in gerisinde kaldı. AvIatIon, defense gIants to meet at SIngapore AIrshow Singapore Airshow, a leading Asian aerospace and defense exhibitions will be held between Feb 11 and 16 this year. As the first four days are spared for trade shows, the public days will take place at the weekend. The event also features high-level conferences – the Singapore Airshow Aviation Leadership Summit and the Asia Pacific Security Conference – that attract an unprecedented network of international government and military delegates. The other strategic conferences which will be held during the week of the show are the A*STAR Aerospace Technology Leadership Forum and the Singapore Aerospace Technology & Engineering Conference. Qantas “en güvenli havayolu” avacılık güvenlik ve ürün sıralamaları yapan AirlineRatings.com, izlediği 448 şirket arasında yaptığı 2013’ün en güvenli 10 şirketi sıralamasını yayınladı. Jet uçak döneminde, yani 1951’den bu yana kaza yapmayan Qantas birinci sırayı alırken ilk 10’a giren diğer şirketler alfabetik sıraya göre şunlar oldu: Air New Zealand, All Nippon Airways, Cathay Pacific Airways, Emirates, Etihad Airways, Eva Air, Royal Jordanian, Singapore Airlines ve Virgin Atlantic. AIrbus surpasses BoeIng In orders European plane-maker Airbus won its annual order race with U.S. rival Boeing in 2013 with 1,619 items. Boeing earlier reported 1,531 gross commercial airplane orders for 2013, or 1,355 net orders after subtracting cancelations. Airbus booked more orders in both categories, according to figures provided by its executives at a Jan. 13 press conference. Its aircraft orders valued at up to $ 240.5 billion, they said. The European company delivered 626 aircraft in 2013, beating its target of up to 620 but lagging Boeing’s total of 648 deliveries. 8 Qantas “safest aIrlIner” AirlineRatings.com, the safety and product rating website, has announced its top ten safest airlines for 2013 from the 448 it monitors. Top of the list is Qantas which has a fatality-free record in the jet era (since 1951). Making up the top ten with seven stars for safety and in- flight product are in alphabetical order: Air New Zealand, All Nippon Airways, Cathay Pacific Airways, Emirates, Etihad Airways, Eva Air, Royal Jordanian, Singapore Airlines and Virgin Atlantic. 9 Haberler / NEWS Suudi uçağı acil iniş yaptı, 29 yaralı 29 Injured In SaudI emergency landIng uudi Arabistan Havayolları’na ait bir Boeing 767-300 ER, 5 Ocak günü Medine Havalimanı’na acil iniş yaptı, kazada toplam 29 kişi yaralandı. 315 yolcu taşıyan uçak İran’ın Meşad şehrinden kalkmıştı. Yetkililer, soruna iniş takımlarının zamanında açılmamasının neden olduğunu açıkladılar. Reuters’a göre, yaralanan 11 kişi hastaneye kaldırıldı. A Boeing 767-300 ER of the Saudi Arabian Airlines made an emergency landing at the Medina Airport on Dec., as 29 passengers were injured according to officials. With 315 passengers aboard, the airplane was arriving from Iran’s Mashhad city. The landing gear failed to deploy at a proper time leading to the faulty landing, aviation officials have said. A sum of 11 injured passengers were taken to the hospital, said Reuters. İstanbul, Avrupa’nın en yoğun beşinci limanı vrupa Birliği üyesi ve aday ülkelerdeki havalimanlarının yoğunluğunu değerlendiren bir listeye göre İstanbul Atatürk Havalimanı, 51.3 milyon yolcuyla beşinci sırayı aldı. 2013’te Londra’nın Heathrow Havalimanı 72.3 milyon yolcuyla ilk sıradaydı. İkinci sıradaki Paris, üçüncü sıradaki Frankfurt ve dördüncü sıradaki Amsterdam’ı takip eden İstanbul, Madrid’in Barajas Havalimanı’nı geride bıraktı. Atatürk Havalimanı, geçtiğimiz yıl yolcu sayısını bir önceki yıla göre yüzde 14 artırdı. Istanbul 5th busIest aIrport In Erupoe A list than ranks the passenger numbers at European Union member and candidate countries placed İstanbul Atatürk Airport at fifth spot with 51.3 million passengers. Some 72.34 million passengers visited London’s Heathrow Airport, the busiest on the continent. Paris Charles de Gaulle ranked second as Frankfurt Airport and Amsterdam Airport Schiphol followed. Atatürk surpassed Madrid’s Barajas Airport. Atatürk International increased its number of passengers 14 percent last year from a year earlier. Uçakta internet, SMS serbest ivil Havacılık Genel Müdürlüğü, ABD ve Avrupa ülkelerindeki uygulama örneklerine uyum göstererek uçakta cep telefonu ve tablet bilgisayarların kullanımını onayladı. Telefonla konuşma yasağının ise devam edeceği belirtildi. Karara göre, SMS ve e-mail atıp, internete girmek serbest bırakılacak ve yolculardan sadece güvenlik anonsları sırasında cihazlarını kapamaları istenecek. Kararı memnuniyetle karşılayan havayolları, kuralın detaylarını kendileri belirlemekle yetkili. TurkIsh regulator frees Internet, SMS on board Following similar implementations by the U.S., and European countries, the Turkish Directorate-General of Civil Aviation has decided to let loosen use of cell phones and tablets on board. Still, speaking on the phone will remained banned, according to the code. The rule frees e-mailing and text-messaging and the devices will be closed only during safety announcements. Airliners, which welcomed the rule, are authorized to detail the code. 10 Kokpite kaz girdi anada’nın Downers Grove’da yer alan Brookeridge Airpark pistinden kalkan Cessna 210 uçağı, kalkış sırasında kokpite bir kazın girmesiyle zor anlar yaşadı. Kabinde panik yaşatan görüntüler internette hızla yayılırken ABC7 televizyonu iki pilotun uçağı güvenli bir biçimde indirmeyi başardığını ve yaralanan olmadığını duyurdu. Goose causes panIc In cockpIt Two men were taking off from Brookeridge Airpark in Downers Grove on Dec. 28 when one very unfortunate Canadian goose got in their way. As the video of the shocking moment was rapidly spread on the Internet, ABC 7 reported that the plane was able to safely return to the airport and neither man was injured. 11 Haberler vİzyona gİrecekler Kitap Hırsızı (7 Şubat) Andrea Bocelli İstanbul’da Dünyanın en tanınmış tenorlarından Andrea Bocelli, 22 Şubat’ta İstanbul Ülker Sports Arena’da vereceği konserle müzikseverlere unutulmaz bir gece yaşatacak. Maestro Bocelli, İstanbul konserinde en ünlü İtalyan ve uluslararası operalardan klasik aryaların yanı sıra büyük bir başarıya ulaşan son albümü “Love in Portofino”dan da şarkılar seslendirecek. Bocelli’nin bir imza gibi tanınabilen sesinin yumuşak ama güçlü tınısı sanatçıya bugüne kadar 80 milyon albüm satma başarısı getirdi. İhsan Oktay Anar'dan Galiz Kahraman İhsan Oktay Anar 7. Gün’den sonra sessizliğini Galiz Kahraman’la bozuyor. Bütün zamanların kahramanı olan bir insanın hikayesinde kahraman, hem herkes hem de hiç kimsedir. Tanrı dahil herkesin ona borcu vardır, dünyadan alacağını tahsil etmeye gelmiştir çünkü, vebaline girilen tüyü bitmedik yetimin ta kendisidir. Kadim zamanlardan beri hakkı yendiğine göre, sonlu ama sınırsız bir evrenin engin ve derin merkezi insan olmanın, ‘olmasa da olur’ halini tatbik etmesinde sakınca yoktur. Romantik bir insafsızlığın bakir tacizcisi olmak sonuna kadar hakkıdır. Sıradanlığın üst insanıdır o. Onun umrunda olan tek şey, sadece ve sadece kendini algılamak, kendi küçük alemine sığan kainatı kabul etmektir. Çünkü bilir ki gerçek bilgelik de zaten budur. 12 Sömestr hediyesi Küba Sirki Sömestr tatili sürprizi Orijinal Küba Sirki, 6-9 Şubat tarihleri arasında İstanbul TİM Show Center’da. Küba Sirki’nin en iyi numaraları tarihte ilk kez bu sıra dışı şovda bir araya geliyor. “Krone”, “Probst” ve hatta “The Ringling Brothers” gibi sayısız ünlü Kübalı sirk sanatçısıyla “Orijinal Küba Sirki”nin büyüleyici dünyasına girebilirsiniz. Çocuklar İçin Öylesine Bir Dinleti Murat Göksu’nun yazdığı ve yönettiği, "Çocuklar için Öylesine Bir Dinleti" 9 Şubat’ta İş Sanat’ta çocuklarla buluşuyor. İlk ve ortaokul öğrencilerine yönelik yazılan oyun hem çocukları tiyatro, opera, bale ve klasik müzik gibi sanatın farklı dallarıyla tanıştırmayı hem de eğlendirerek onlara hoşça vakit geçirtmeyi amaçlıyor. Oyunun tamamında yer alan opera ve müzikallerden seçilen masallaştırılmış şarkılar ve aryalar çocuklara teatral bir anlatımla sunuluyor. 2. Dünya Savaşı’nın Yahudilere karşı oldukça acımasız davrandığı günlerde geçen hikaye, okuma tutkusuyla kitaplara sarılan küçük Liesel ile onun koruyucu ailesinin evinde saklanan kaçak Yahudi Max’in dostluğunu beyazperdeye taşıyor. Olağanüstü şartlarda tanışan ve kitapların büyülü evrenine beraber dalan ikilinin karşısında, dış dünyada vahşi bir savaş devam eder. Sophie Nelisse, Ben Schnetzer, Geoffrey Rush, Emily Watson başrolleri paylaşıyor. Pompeii (21 Şubat) Vezüv volkanı milattan önce 79 yılında şiddetli bir patlamaya sahne olur ve bulunduğu antik Pompeii şehrini tehdit eder. Gemilerde köle olarak çalışan Milo, Napoli’ye gidecek olan gemide çalıştığı esnada bu patlama anına tanık olur. Milo, bu dehşet anına ve sonrasında bildiği tek dünyanın, ateş ve küller nedeniyle yıkıma uğradığını fark eder. Sevgilisi Flavia da harabeye dönen bu olağanüstü güzellikteki şehirde hayatta kalmak için sığınacak bir yer aramaktadır. Emily Browning, Carrie-Anne Moss , Kiefer Sutherland, Paz Vega’nın oynadığı filmi Paul W.S. Anderson yönetmiş. Mandela: Özgürlüğe Giden Uzun Yol (28 Şubat) Türkiye ve Çevresinden Güncel Anlatılar İstanbul Modern’in kuruluşunun 10. yılı kapsamında hazırlanan "Türkiye ve Çevresinden Güncel Anlatılar" sergisi, Türkiye ile tarihi, siyasal ve kültürel bağları olan Balkanlar, Kafkasya ve Orta Doğu gibi komşu coğrafyalardan günümüz sanatının öncü sanatçılarını ve yapıtlarını bir araya getiriyor. Komşular - Türkiye ve Çevresinden Güncel Anlatılar, sosyokültürel bağlamların sanat üzerindeki etkilerini ele alarak bölgenin görsel kültürüne dair ortak yaklaşımları ve güncel dinamikleri araştırıyor. Sergi, 14 Mart’a kadar İstanbul Modern Sanat Müzesi’nde görülebilir. 5 Aralık’ta hayata gözlerini yuman Nelson Mandela’nın bir taşra kasabasındaki çocukluğundan başlayarak, Güney Afrika’nın demokratik seçimlerle iş başına gelen ilk başkanı olmasına kadar geçen sürecini beyazperdeye taşıyan filmin yönetmenliğini Justin Chadwick’in üstlenmiş. William Nicholson’ın senaryosundan çekilen filmin başrolünde başarılı aktör Idris Elba’ya var. Filmin kadrosunda Naomie Harris, Robert Hobbs ve Mark Elderkin gibi isimler de yer alıyor. 13 RÖPORTAJ / INTERVIEW Afrika’da yükselen bir yıldız: ASKY A rising pan-African star: Asky Airlines CEO’su Sektörde sadece dört yıldır var olan Asky Airlines, geçtİğimİz yıl yaklaşık 500.000 yolcu taşımayı başardı. Ortaklarından Ethiopian Airlines’IN yönetİm desteğİNİ de alan şİrketİn CEO’su Yissehak Zewoldi, Asky İle uçmanın özel bİr deneyİm olduğunu söylüyor. Asky Airlines, a player in game only for four years, managed to carry nearly 500,000 passengers last year. As the company enjoys management support by Ethiopian Airlines, a shareholder, CEO Yissehak Zewoldi says flying Asky is quite an experience. Asky Airlines CE0 Yissehak Zewoldi 14 15 RÖPORTAJ / INTERVIEW sky Airlines’ın tecrübeli CEO’su, UTED’e telefonla verdiği röportajda şirketin ilk dört yılı boyunca senelik yüzde 20’lik bir büyüme kaydettiğini ve daha fazla büyüme için de potansiyeli bulunduğunu belirtti. Afrika’daki havacılık sektörünün de genel anlamda umut vaat ettiğini söyleyen Zewoldi, yüksek yakıt fiyatlarının ve havalimanı vergilerinin en büyük sorunlar olduğuna işaret ediyor. İnsan kaynağı konusunda Zewoldi’nin Afrikalı çalışanlara güveni tam. Ancak bir boşluk olması durumunda kıta dışından çalışanlara da sözleşme teklif ediyorlar. İsterseniz gelin, Zewoldi ile yaptığımız keyfili söyleşiye geçelim. Bize kendinizden ve kariyerinizden söz eder misiniz? Addis Ababa Ünversitesi mezunuyum. Ethiopian Airlines’da 40 yıl çalıştım. Oradaki son görevim, işbirlikleri ve stratejik planlamadan sorumlu başkan yardımcılığıydı. Havacılığa ilginiz nasıl başladı? Havacılık sektörüne çok genç bir yaşta girdim. Daha üniversitede okuyorken Ethiopian Airlines’da çalışmaya başlamıştım, bu nedenle derslerime akşam okulunda devam ettim. Asky’ın Afrika’da ne ölçüde etkin bir şirket olduğunu anlatır mısınız? Asky, kelime itibarıyla African Sky, yani Afrika Gökyüzü demek. Yani bu bir Afrika şirketi. Merkezi de Togo’nun başkenti Lomé. Yüzde 100 özel sermayeli bir şirket. Ortakları arasında bireyler ve bankalar ile birlikte önemli bir hisseye sahip olan Ethiopian Airlines da var. Özellikle Batı ve Orta Afrika’ya hizmet veriyor. İ Afrİka Gökyüzü n ya y, Sk n a İc fr arıyla A de Togo’nun zİ e k r "Asky, kelİme İtİb e M İ. t e k r bİr Afrİka şİ t. " demek. Yanİ bu mayelİ bİr şİrke r se l ze ö 0 is 10 e Yüzd ican airline. It fr -A n pa başkentİ Lomé. a is It ne." r African Sky. nt private airli "Asky stands fo e c r e p 0 10 a is Togo. It based in Lomé, 16 Yissehak Zewoldi, the experienced chief executive of Asky Airlines, told UTED in a recent phone interview that the company has grown 20 percent for the last four years and promises further expansion. The sector in general terms is also signaling growth across the continent but the high fuel prices and airport charges are the burdens, he said. When it comes to human resources, he has trust in local employees. However, they do hire non-African staff when there is a gap. Please find below our Q&A with Zewoldi below. Can you tell our readers about yourself and your career? I am an Addis Ababa University graduate. I worked for Ethiopian Airlines for 40 years. My last position there was the vice president responsible of alliances and strategic planning. How did your interest in aviation begin? I started aviation sector at an early age, I joined Ethiopian Airlines before I finished my studies and I continued my education by taking evening classes. Can you tell us how effective is Asky in Africa? Asky stands for African Sky. It is a pan-African airline. It is based in Lomé, Togo. It is a 100 percent private airline. Shares are held by banks and individuals, and Ethiopian Airlines also has a big share in the company. It is a community airline serving West Africa and Central Africa. Can you tell us about the fleet? Currently we have seven passenger and one cargo aircraft. How about destinations? We fly to 22 destinations. Last year we carried almost 500,000 passengers. We are only a four-year old airline. 17 RÖPORTAJ / INTERVIEW Nasıl bir filo yapınız var? Bu an için yedi adet yolcu uçağımız, bir de kargo uçağımız bulunuyor. Hangi destinasyonlara uçuyorsunuz? Şu an için 22 destinasyonumuz var. Geçtiğimiz yıl 500.000’e yakın yolcu taşıdık. Sadece dört yıllık bir havayoluyuz biz. Şirketin nasıl bir genişleme planı var? Beş yıllık iş planımız kapsamında 11 yeni destinasyon daha açmayı planlıyoruz. Bu yıl Beyrut’a uçmak planlarımız arasında. Ayrıca, Batı ve Orta Afrika odağımızın dışında kalan Johannesburg’a da uçmayı düşünüyoruz. Ayrıca dört yeni uçağı filomuza eklemeyi planlıyoruz. Bugüne kadar Boeing ve Bombardier kullanan bir şirket olduk. Boeing ile devam etme olasılığımız çok yüksek ama diğer seçenekleri de bütünüyle göz ardı etmiyoruz. Başka şirketlerle ne gibi işbirlikleriniz var? Ethiopian Airlines ile bir yönetim sözleşmemiz var. Yani Asky’ı Ethiopian yönetiyor. Bu anlaşmanın yanı sıra pek çok şirketle de işbirliği sözleşmelerimiz bulunuyor. Nasıl bir büyüme perspektifiniz var? Geçtiğimiz dört yıl boyunca yüzde 20 büyüdük. Bu trendin önümüzdeki üç yıl boyunca da süreceğini öngörüyoruz. Afrika havacılık sektörü büyüme vaat ediyor mu? Sebepler nelerdir? Afrika genel olarak büyüyen bir pazar. Evet, burası bir büyüme bölgesi. Ama tek sorun, Afrika’nın aynı zamanda havacılık sektörü için çok pahalı olması. Bunda da en önemli etken, Avrupa’nın çok üzerinde ola yakıt fiyatları. Havalimanı vergileri de çok yüksek. Can you tell us about growth perspective? We have been growing 20 percent for the last four years. Next three years we see a similar growth. Can you tell us about your extension plans? According to our five-year business plan, we will add 11 new destinations to the current ones. This year we plan to fly to Beirut. We also plan to fly to Johannesburg, which is also out of our focus, West and Central Africa. We also plan to add four more aircraft. Until now, we have been a Boeing and Bombardier company. The chance for continuing with Boeing is high, but we don’t totally rule out other companies. How about cooperation plans with other companies? Ethiopian Airlines has a management contract with Asky so it is managing it. Along with the corporate agreement with Ethiopian, we have commercial agreements with a lot of airlines. Does the African aviation sector promise growth? Why? The African market is growing in general. This is a growth area. The only problem is that it is a high cost area for aviation. The main factor is the high fuel prices, which are by far more expensive than Europe. Airport charges are very high too. How about human resources? At times you cannot find right candidates but it is not a big problem. Peki insan kaynakları? Bazen doğru kombinasyonlar bulmak güç olabiliyor ama insan kaynakları büyük bir sorun değil. Havacılık sektöründe yabancılar için nasıl iş olanakları var? Biz genellikle yerli kaynakları tercih ediyoruz ancak bir boşluk olduğunda Afrika dışından çalışanlarla da sözleşme yapıyoruz. Sizce Afrika’da bakım-onarım sektörü güvenilir midir? Sayıca çok fazla olmayabilirler ama Afrika’da çok kaliteli bakım onarım merkezleri var. Asky bakım-onarım konusunu nasıl hallediyor? Neredeyse tüm bakım onarım işimizi Ethiopian Airlines üstleniyor. Sadece Lomé’de A-Check yapıyoruz. Okurlarımıza son olarak ne demek istersiniz? Yüzde 90’lık bir on-time performansımızla çok güvenilir bir havayoluyuz. Bunu elde etmek için de çok çalışıyoruz. Asky ile uçmak özel bir tecrübedir. What can you tell us about aviation job opportunities for foreigners? Basically we prefer local hire, but whenever there is a gap we hire people out of Africa. Do you think that maintenance sector in Africa is at a reliable level? It may not be large in number but there are high quality maintenance centers in Africa. How does Asky handle the maintenance issue? Almost all of our maintenance requirements are handled by Ethiopian Airlines. In Lomé, Togo we do up to A-checks only. What would you like to tell our readers as a last word? We are a very reliable airline with 90 percent on-time performance, which is very high compared to the industry average. We really work hard to achieve this. It is quite an experience to fly Asky. ak İh edİyoruz anc c r e t ı r la k a n y da yerlİ ka an çalışanlarla "Bİz genellİkle d ın ış d a İk fr A ğunda bİr boşluk oldu oruz. " never there e h w sözleşme yapıy t u b e, ir h refer local a." "Basically we p ple out of Afric eo p e ir h e w p a is a g 18 19 GEZİ/DESTINATION İsviçre'nin alımlı başkenti: The charming Swiss capital: 20 BERN 21 Aarburg Şatosu/Aarburg Castle GEZİ/ DESTINATION Haberler özlerimi bir an kapatıp düşünmeye başladığımda, Bern kentine ilişkin belleğimde canlanan hep anımsadığım ve anımsayacağım imge, rüzgârda dalgalanan rengârenk bayrakları ve gerçekten de bir İsviçre başkenti olmaya yakışır vakur, gururlu ama bir o kadar da alçakgönüllü kent oluşu. Bence Bern kenti dünyanın güzel diye sıralayabileceğimiz üçüncü kenti olmalı. Kendi sıralamamda birinciliği her zaman Paris’e vermişimdir. İkinciliği ise Viyana’ya. Ama üçüncülük kesinlikle Bern kentinin hakkıdır. Bern İsviçre’nin dördüncü büyük kenti ve Bern kantonunun başkenti. 1191 yılında Berchthold V. Von Zahringen tarafından kurulmuş. Bir rivayet dolaşır kentle ilgili o da şöyle: Berchthold kurduğu bu şehrin adını ilk avladığı hayvanın adını vermek kararındadır. Bu hayvan ise bir Ayı olunca da, Almancası ‘bar‘ olan şehrin adı da “Bern” olmuştur. Bern tam bir kültür ve sanat kenti. O kadar çok sinema ve tiyatro salonu bulunuyor ki inanamazsınız. Şehirde bir güzel sanatlar, bir tarih, bir de doğal tarih müzesi bulunuyor. Ayrıca Einstein’ın yaşadığı ev müze haline getirilmiş. Bunların dışında, posta müzesi de bir hayli ilginç. 1834 yılında kurulmuş olan Bern Üniversitesi, şehrin kalbi adeta. Bern’e direkt uçak seferi yok. Ben, Zürih’ten hızlı trenle gittim. Bence İsviçre, trenin uçakla yarıştığı bir ülke. O kadar hızlı, seri ve dakikler ki anlatamam. Avrupa’nın birçok kentinde olduğu gibi trenle ulaşım müthiş bir kolaylık. Hele hızlı tren bence uçak karşılığı. Kentin içinde hızlı tramvay ve troleybüs kullanımı çok yaygın. Şunu söyleyebilirim ki tüm İsviçre kentlerinde olduğu gibi tren ve tramvayla yolculuk adeta bir keyif. Burası küçük bir şehir. Ancak o kadar düzgün ki... Bir yanınızda uzanan Alp Dağları tüm görkemi ile sizi etkilerken öte yandan da ünlü Aare nehri akıyor. İşte Bern şehrinin iki doğal süsü bence bunlar. 22 hen I start imagining of Bern, colorful flags waving in the wind and a solemn, proud but still humble city that deserves to be the capital of Switzerland come before my eyes. On my list of the most beautiful cities in the world, Bern takes the third place. My favorite has always been Paris as Vienna ranks second. Still, Bern definitely deserves the third spot. This is the fourth largest city in Switzerland and it is also the capital of the canton of Bern. It was founded by Berchthold V. Von Zahringen in 1191. A rumor roams the city: Berchthold had decided to name the city after the first animal he would hunt after the foundation. And there came a bear, which is called “bar” in German, and which would become “Bern” in time. Bern is a city of culture and arts. You would not believe how many cinemas and theatres it has. There are fine arts, history and natural history museums in the city. The postal services museum is also quite interesting. The University of Bern, founded in 1834, is like the heart of the city. There are no direct flights to Bern. I arrived in the city via fast train from Zurich. Switzerland is the country where trains challenge planes. I cannot tell how fast and punctual they are. Trains, fast trains in particular, ease life significantly here, as this is the case in many other European cities. Intra-city trams and trolley busses are frequently used, which is a great fun in deed. This is a small and well-organized city. As Mount Alp lies on one side, the river Aare flows on the other. These are the two ornaments of Bern. Streets of the city are decorated with flags and streamers. You wouldn’t believe how many Switzerland flags wave in the city, which perfectly match with the surrounding. They look like the city is wearing a chic dressing finished with a beautiful neckwear. Zytglogge, the watchtower, is the most famous spot in Bern. The clock on the 500-year-old tower is still working. You can also see the date and follow horoscopes here. It is rather like a tower of astronomy as the upper face shows time and the one below displays the astronomy data. One says this tower also influenced Albert Einstein in his theory of relativity. 23 Zytglogge Saat Kulesi/Zytglogge Clock Tower 24 St Vincent's Katedrali/St Vincent's Cathedral ilding nt Bu e m a li Par inası/ nto B e m la Par GEZİ/DESTINATION Bern’in caddeleri ise çeşitli armalarla ve bayraklarla süslü. O kadar çok İsviçre bayrağı dalgalanıyor ki şaşırırsınız. Ancak bir şehre bu kadar yakışan bir görüntü daha görmedim. Sanki şık bir elbise giymişsiniz ve bu şıklığınızı güzel fularlarla tamamlamışınız gibi. Bern’in en ünlü noktası, tarihi kentte yer alan saat kulesi. Adı Zytglogge. 500 yıllık bu kulede yer alan saat hala çalışıyor. Burada ayrıca haftanın günlerini aylarını burçları da izleyebiliyorsunuz. Yani bir anlamda saatten çok bir astronomi kulesi. Kulenin üstünde saat kadranı, altta da astronomi kadranı bulunuyor. Bir rivayete göre Bern’de yaşamış olan Einstein, İzafiyet Teorisi’ni işte bu saat kulesinden esinlenerek ortaya çıkarmış. Ayrıca şehirde çok sayıda çeşme ve heykel yer alıyor. Bazı caddelerde ise yerlerden sular fışkırıyor. Aslında bu Avrupa’nın birçok kentinde rastladığım bir şov adeta. Ana caddede yerlerden fıskiye halinde suların fışkırması. Oldukça güzel bir görüntü oluşturuyor. En ünlü katedrali de St Vincent’s. Gotik bir tarzda yapılan katedralin çan kulesi oldukça ünlü. Kule, 100 metre yükseklikte bulunuyor. İsviçre’nin en yüksek kulesi de burası. Katedralin kapısında cennet ve cehennem figürleri yer alıyor. Bern adeta bir lokanta ve kafe cenneti. İsterseniz İtalyan, İsterseniz Alman, isterseniz Fransız restoranlarından birinde karar kılabiliyorsunuz. Ben tercihimi İtalyan’dan yana kullandım. Yediğim pizzaların tadını hala unutamıyorum. Spitalgasse en ünlü alışveriş caddesi. Burada birçok mağaza ve İsviçre’ye özgü yöresel ürünlerin satıldığı dükkânlar bulunuyor. Bu dükkânların bazıları eski tarihi hanların bodrum katlarında yer alıyor. Dükkânlar, satılık malların örneklerini teşhir amacı ile caddelerde sergiliyorlar. Bu durum ilginç bir görüntünün ortaya çıkmasına neden oluyor. Kısacası ben, Bern şehrini çok sevdim. Çok etkilendim. Bir yandan yeşilliğe doydum öte yandan mavi ile kucaklaştım. Bern’den ayrılırken inanın hala gözümün önünde rüzgârda uçuşan flamalar ve bayraklar vardı. Hala da var. Bern’i görün farklı bir başkent bulacaksınız. Küçük ama renkli. İsviçre’nin başkenti ama adeta bir kültür başkenti de. Görkemli dağları ve göz alıcı yeşilliği ile Bern’e bir gelin hep gelmek isteyeceksiniz. Tıpkı benim gibi. There are numbers of fountains and sculptures in the city. Water even wells off on some streets, which is a common scene in some European cities. How beautiful it looks! St Vincent’s is the most renown cathedral here. The gothic cathedral is famous for its bell dome, which is 100 meter high. This is the highest across the country and decorated with figures resembling heaven and hell. Bern is a paradise of restaurants and cafes. Among many national kitchens, including German and French, I picked an Italian restaurant. I cannot forget the taste of the pizza. Spitalgasse is the heart of shopping. The street hosts stores that sell domestic products along with the shops of world brands. Some of them are located in the basements of some historic inns and display their goods right on the street, which makes the area even more vivid and interesting. Personally, I really loved Bern, I was touched. It was great to embrace both the green and the blue here. In a last gaze, it was again those colorful flags what I saw. This in an unusual capital city, a small but zestful one. It is also the capital of culture in the country. Once you visit Bern, the city of proud mountains and eyeful nature, you always want to see it again. Just like me! 25 TEKNİK MOTOR BÖLGESEL SICAKLIKLARI Yazı: Mehmet Ertek / Mühendis Bir uçak motorunun bazı bölgelerindeki sıcaklık ve basınç gibi durumlar hakkında bilgi sahibi olabilmek için göstergelerden yararlanılır. Kokpitteki göstergeler “analog” ve “dijital” tiptedir. Analog göstergeler trendin izlemesine olanak verir. İki gruptur: • Saat (gage) tipi (klasik elektronik tip \ display unit tip) • Bar tipi (EICAS display unit) Dijital göstergeler tam değeri verir. İki gruptur: • Klasik elektromekanik tip • Display unit (ECAM \ EICAS) Limiti aşan göstergeler ve bazı sistem arızaları için ECAM ve EICAS sayfaları üzerinde uyarılar çıkar (WARNING \ CAUTION). Bunlar: • Limit aşımları (EGT, N1 vb.) • Düşük yağ basıncı (low oil pressure) • Tıkalı filtre (filter clogged) • Thrust reverser unlock Diğer performans göstergeleri: - Egzoz gaz sıcaklığı (EGT – Exhaust Gas Temperature) -Core devir hızı (N2) -Yakıt akış oranı (FF-Fuel Flow) Göstergeye veri girişi, genellikle sensör veya “probe”un aldığı sensin (algılama), elektriksel yolla göstergeye iletilmesi şeklindedir. Modern motorlarda sensörler FADEC sistemi içinde bulunur. Veriler, FADEC computer’e gönderilir. Computer veriyi kokpitteki göstergeye veya display sisteme gönderir. Bazı veriler motorun kumandasında da kullanılır. olduğundan bu noktalardan yapılan ölçümler, türbin sıcaklıkları için referans değerler oluşturur. Thermocouple-Probe Kokpit göstergeleri genelde: -Display unit üzerinde saat tipi skala -Display unit üzerinde hareket eden bar - Klasik elektro mekanik göstergeler şeklindedir. Türbin kademeler arası hararet sistemleri Farklı noktalardan ölçüm yapılabileceğini göz önüne aldığımızda maksimum EGT değeri yaklaşık 600-950 derece arasında değişir. Yüksek sıcaklık ölçüldüğünden sistemde “Thermocouple” tip sensörler kullanılır. Sensör, sıcaklıkla orantılı DC voltaj üretir. Türbin case üzerinde birden fazla thermocouple vardır. Paralel bağlı olduklarından ortalama bir çıkış voltajı alınır. Junction box üzerinde sinyal transferi olur. Egzoz sıcaklığı Egzoz gaz sıcaklığı (Exhaust Gas Temperature) her motordan alınması gereken bir göstergedir. Bu yolla motor egzoz sıcaklıkları her an izlenir. Yüksek sıcaklıklar ve limit aşımları saptanır. Motorda en yüksek sıcaklıklar türbin girişinde meydana gelir, bu bölge 1400 dereceyi aşan sıcaklıklara ulaşır. EGT connectIon scheme Probe Structure and Transferring Motor göstergeleri, motor ve sistemlerine ait parametrelerin izlenmesini sağlar. Temelde üç ayrı kategori altında toplanmıştır: • Performans göstergeleri (Primer göstergeleri) • Sistem göstergeleri (Sekonder göstergeleri) • Trend izlemesinde gereken göstergeler (Genellikle kokpit göstergeleri değildir.) EGT ölçüm sistemi Çok yüksek olan bu sıcaklığı ölçmek pratikte zor olduğundan ölçme daha soğuk olan HP türbin LP türbin arasında kalan bölgede veya LP türbin çıkışında yapılır. Türbin girişiyle bu bölgelerdeki gaz sıcaklıkları arasında doğru bir orantı 26 Kokpit göstergeleri: • Display unit üzerinde saat tipi skala • Display unit üzerinde hareket eden bar • Klasik elektromekanik gösterge Esen kalın... 27 SÖYLEŞİ Söyleşi: Elif Aydemir HAVACILIK ONUN GENLERİNDE VAR Tüm ailesi havacı olan Nairobi Teknisyeni Mehmet Türkeş’le Afrika’daki yaşamını ve futbol sevdasını konuştuk. Kenya Ampute Futbol Federasyonu kurucusu ve antrenörü olan Türkeş, futbolculuk hayalini Afrika’daki ampute gençlerle canlı tutuyor. Mehmet Türkeş kimdir, kaç yıldır havacılık sektöründesiniz biraz anlatır mısınız? 1976 yılında Türk Hava Yolları’nda (THY) işe başladım ve uçak teknisyeni olarak bu meslekte 39 yılımı doldurdum. Zaten havacılık ailemden hiçbir zaman uzak kalmamıştır. Çünkü rahmetli babam Mustafa Türkeş, THY’de uçak elektrik atölyesi teknisyeniydi ve amcalarım pilot olarak hem Devlet Hava Yolları hem de THY’de uçtular. Hatta oğlum Mustafa Türkeş şu an THY’de 330/340 filosunda pilot olarak görev yapıyor. İşe giriş hikayenizden biraz bahseder misiniz? Babam bir iş dönüşünde THY personel servisinden indiğinde otobüsün arkasından gelen bir arabanın kendisine çarpması sonucunda rahmetli oldu. O sıra emekliliğine çok kısa zaman kalmıştı. THY Sendikası bana eğer istersem THY’de işe başlayabileceğimi, bunun sözleşme gereği olduğunu izah etti. Ben de futbolculuk hayallerimi bırakıp yaşamımı THY camiasında 28 geçirmeye karar verdim. 1986 yılına kadar THY’de D postasında çalıştım. Vardiya şefimiz Ayhan Yanık yönetiminde 11 yıl kadar görev yaptım. Daha sonra İstanbul Havayolları’na geçtim ve bu şirketteyken öğretmenlik, teknik kontrolörlük, vardiya şefliği ve uçucu teknisyenlik gibi görevlerde bulundum. Bildiğiniz üzere 2000 yılında İstanbul Havayolları talihsiz bir kararla kapandı. Daha sonra KKTHY, ACT ve Golden Havayolları’nda çalıştım. Aileniz tarafından buraya gelme fikri nasıl karşılandı, bu fikre nasıl alıştılar? Kaç yıldır buradasınız? 2010 yılında THY’nin yurtdışında açacağı uçuş noktalarından Nairobi’ye gitmeyi Mehmet Yılmaz ve Hüseyin Sağlam ile görüştüm ve onların da görüşleri pozitif olunca, 2010 yılı Şubat ayında göreve başlayıp, mart ayında Nairobi’ye atandım. Burada bulunduğum süre içinde çalıştığım bütün arkadaşlarım zor anlarda bile bana saygı ve sevgilerini eksik etmeden gösterdikleri için kendilerine çok teşekkür ederim. Ayrıca buraya benimle birlikte gelen ve bana her konuda destek olan eşim Emine Türkeş’e de teşekkür ediyorum. Nairobi nasıl bir yer, burayı görmek isteyenler için birkaç cümleyle bize Nairobi’yi tanıtır mısınız? Afrika, Kenya ve Nairobi deyince tabii ki ister istemez hemen negatif düşüncelerimiz oluşuyor. Fakat yaşadıkça bu düşüncelerimiz değişime uğruyor ve “Biz de orada onlardan mı oluyoruz?” diye bazen kendimizi sorguladığımız oluyor. Bizim yetiştiğimiz kültür burada yok ve bizler esaret altında yaşamayan bir Türk milleti olarak çok farklıyız. İngilizler bu ülkenin her türlü nimetini alıp insanları okutmamış ve ihtiyaçlı bir konuma getirip bırakmıştır. Tabii ki bu görüşler tamamen şahsıma ait. Nairobi’nin ülke olarak havası ve verimli toprakları var. En önemli geçim kaynakları çay ve kahve üretimi. Ek olarak çok kötü olan, mıra denen bir bitki yetişir ve satılır burada, bunun büyük bir pazarı var. Bence her beyaz insanın buraları görmesi lazım, tamamen doğal yaşamda yerlerini görmeleri lazım. Anlatmakla olmuyor. Bize biraz buranın vahşi yaşamından bahseder misiniz? Örneğin orada safari yapmayı çok isterdim, önerir misiniz? Tüm dünyada gösterilen belgeseli görmek için milyonlarca turist Kenya ve Massaimagra denen hayvanların göç bölgesine gidiyor. Çok yakın mesafeden bu göçü izlerken oradaki yaşamı gözlüyor. Ben, her insanın Afrika’nın bu yaşamını, hayvanlar alemini görmesini isterim. Eğer Afrika’ya gelecekseniz normal seyahat acentelerini kullanarak gelmenizde fayda var, yoksa geliri düşük ülkelerin sorunu olan hırsızlık, gasp ve adam kaçırma gibi olaylarıyla karşılaşma olasılığınız yüksek olur. Nairobi, Afrika kıtasının belki en gelişmiş baş şehri olmasına rağmen çeşitli hırsızlıklar oluyor. Bunun haricinde dört yıldır kavga eden insanları görmedim ama örneğin sokakta sigara içmek yasak, yani bu da farklı bir yaşam kurgusu. Benim bu yaşama ayak uydurmam gerekiyordu ve önce kendime bir bisiklet aldım, boş zamanlarımda gezmeye başladım. 29 SÖYLEŞİ C M Y CM MY Futbola bir ilginiz var, hatta Kenya Ampute Futbol Federasyonu kurucusu ve antrenörü olarak görev yaptığınızı öğrendim, federasyon olma fikri nasıl ortaya çıktı? Benim futbola ilgim her zaman vardı. Hatta THY’de çalıştığım sürece UTED Spor Bölümü’nde hep görev aldım. THY dahilinde turnuvalarda UTED Futbol Takımı’nın kaptanlığını yaptım ve teknisyen arkadaşlarımla tüm havalimanı personelinin dostluğunu ön planda tutarak her yıl mükemmel zamanlar geçirdik. Bir gün Antalya Futbol Dostları Derneği’nin bana ve arkadaşım İsmail Akıner’e (Kütahyaspor) ampute kursu için Ankara’da bir aylık bir eğitim olduğunu söylediler. Biz de iki arkadaş bu kursa katıldık ve başarı belgemiz olan antrenörlük diplomamızı aldık. Daha sonra Nairobi’de ampute futbol takımı var mı diye düşündüm ve araştırmam sonucunda olmadığını öğrendim. Fakat birçok ampute genç insanın olduğunu gördüm. Ailemle konuşup bu projeye haftada iki gün ayırmak amacıyla yola çıktım. Bu konuda ilk destek aldığım kişi olan yardımcım Madam Mercy Nkioza ile tanıştım. Proje için ilk önce bir kafe kiraladım ve ampute olan tüm arkadaşları çağırdım. Hepsinin gelmesine inanamadım ama gelenlerin çoğu çok fakir, üzgün ve futbol oynamaya müsait değildiler; buna çok üzüldüm. Onlarla birkaç toplantı yaptım ve üçüncü toplantımızda Kenya Cumhurbaşkanı Kibaki’nin evinin bahçesindeki futbol sahasını kullanmaya karar verdik ve izinsiz başladım. Bu işin ekonomik boyutunu düşündüm. Pazar günleri dahil çalışıyor, mesaimi alıyordum. Bu mesai ücretine dokunmadan aldığım bütün parayı, ampute projesine yatırmaya karar verdim. Her türlü spor malzemesine ihtiyaç vardı. İhtiyacımızı kimi zaman seyahat ettiğimde Türkiye’den kimi zaman ise buradan aldım. Bütün uğraşlarımın sonucunda iyi şeyler oldu ve Valentin 30 Ampute Kulübü’nü resmileştirdim. Kenaff Kenya Ampute Football Federation olarak kayıtlara geçti ve ülkede bir ilk oldu. 2012 yılında kayıt belgemizi aldık, 2013 yılında federasyonun ihtiyaçlarını belirledim. Hatta hakemleri yetiştirmek için kurs açtım. Bu kurs için de profesyonel futbol oynamış arkadaşlarımı öğretmen olarak davet ettim. 15 gün eğitim verdik ve her gün yaklaşık 74 kişilik bir eğitim ordumuz vardı. Beklentim olmayan bir organizasyonun başarıyla gitmesi beni çok mutlu etti ve bunun için bir kuruş bile almadım. Sadece teknisyen arkadaşım Atıl ve kaptan arkadaşlarım geldiklerinde bize malzeme yardımı yaptılar, onlara çok teşekkür ederim. Bütün bu çalışmalar sonrasında ilk kez dört takımla şampiyona yaptık ve çok güzel oldu. Bu sene itibarıyla 14 takım oluşturdum. CY CMY K Buradan İstanbul'da görev yapan bizlere söylemek istediğiniz bir şeyler var mı? Bizler her zaman kimsenin bilmediği ortamlarda uçaklarımızın bakımlarını yaptık ve yapıyoruz. İnsanların bir yerden bir yere uçmalarında, her türlü riski ortadan kaldırmaya çalışarak “bu uçak uçabilir” imzasını atıyoruz. Bizim yıllarımızda teknisyen olmak çok zordu ve inanın hata yapma şansımız yoktu. Alet, malzeme gibi konularda ve doküman anlamında yetersizdik ve zor yıllardı. Ancak mutluyduk. Birbirimizi severek yaşadık ve birlikte çalıştığım tüm teknisyenlere sevgi ve saygılarımı gönderiyorum. Yaptığımız işin ne kadar hassas olduğunu bildiğim için de tüm uçak teknisyeni arkadaşlarıma görevlerinde başarılar diliyorum. Ayrıca bana, çok sevdiğim derneğimde böyle bir söyleşiyle yer verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Benim kalbim de kapım da tüm teknisyen arkadaşlarıma açıktır. Her zaman arayabilir ve bulunduğum herhangi bir yerde misafirim olabilirler. 31 TEKNİK ALETLİ İNİŞ SİSTEMİ: ILS INSTRUMENT LANDING SYSTEM Yazı: Ercüment Tarhan U çuş ekibi için en zorlu manevralardan birisi piste yaklaşma ve iniş manevrasıdır. Özellikle bulut tavanının alçak, görüş faktörlerinin kötü olduğu durumlarda uçağı piste emniyetli bir şekilde indirmek pilotlar için oldukça zor ve konsantrasyon gerektiren bir durum haline gelir. Havacılık tarihine bakıldığında uçak kaza kırımlarının, bu gibi durumlarda yoğun şekilde olduğu görülmüştür. Bunun önüne geçilmesi için ILS (instrument landing system) geliştirilmiştir. Bu sistemi genel hatlarıyla tanıyalım. Sistem üç ana birimden oluşur. Localizer: Pist merkez hattını göstermek için ufki düzlem meydana getirir. Glide-Slope: Piste doğru bir açıyla (3 derece) yaklaşmak için dikey bir düzlem meydana getirir. Marker beacon: Yaklaşma hattı boyunca dizilen ve dikey bir yayın yaparak piste kalan mesafeyi gösterir. ILS inişinde emniyetin arttırılması için, yüksek şiddetli pist yaklaşma ışıkları ve DME ile beraber kullanılır. LOCALIZER Bu sistem, uçağın pist merkez hattının tam üzerinde olup olmadığını gösterir. İniş pistinin yaklaşma yapılmadığı tarafında bulunan iki adet verici 108-112 MHz frekans aralığında yönlendirilmiş elektromanyetik dalga huzmesi yayınlar. Bu huzmelerden birinin genliği 90 Hz, diğerininki ise 150 Hz'lik sinyalle modüle edilmiştir. Bu huzmeler pistin merkez hattında 1. Gösterge: Uçak pist merkez hattının solundan yaklaşınca, 90 Hz'lik sinyal baskın olacak ve localizer göstergesi sağa doğru kayacaktır. 2. Gösterge: Uçak pist merkez hattını ortaladığında, 90 Hz ve 150 Hz'lik sinyaller eşit olarak alınacak ve localizer göstergesi tam merkezde görünecektir. 3. Gösterge: Uçak pist merkez hattının sağından yaklaşınca, 150 Hz'lik sinyal baskın olacak ve localizer göstergesi sola doğru kayacaktır. kesişecek şekilde yayınlanırlar. Eğer uçak bu hattın sağına kayarsa 150 Hz'lik sinyal, soluna kayarsa 90 Hz'lik sinyal baskın hale gelir. Her iki sinyalin eşit olarak alındığı durumda ise pist tam olarak ortalanmıştır. Localizer vericileri 25 nM'a kadar güvenilir bir sinyal yayınlar. Localizer Course'un kullanım açısı 3 derecedir. Pist merkez hattına göre 1,5 derece sağ ve 1,5 derece soldadır. Localizer VHF bandından yayın yapar ve inilecek meydanın ILS tanıtma işaretleri localizer tarafından yayınlanır. Localizer antenlerinden ses yayını da yapılabilir ve uçuş ekibine gerekli talimat veya bilgiler buradan iletilebilir. yaklaşmasını sağlar. Yani uçağın süzülüş hattının altında, üstünde veya tam olarak süzülüş hattında olup olmadığını belirlemeye yardımcı olur. İniş pistinin uçağın yaklaşma yapmadığı tarafında bulunan iki adet verici, 329-335 MHz frekansında yönlendirilen iki elektromanyetik dalga huzmesi yayınlar. Bu huzmelerden birinin genliği 90 Hz, diğeri ise 150 Hz'lik sinyallerle modüle edilmiştir. Her Glide-Slope vericisi beraber çalıştıkları Localizer frekansları ile eşlendirilmiştir. Yani pilot VHF alıcı cihazında Localizer 1. Gösterge: Uçak süzülüş hattının üstüne çıktığında, 90 Hz'lik sinyal baskın olacak ve Glide-Slope göstergesi aşağıya doğru kayacaktır. 2. Gösterge: Uçak süzülüş hattını ortaladığında, 90 Hz ve 150 Hz'lik sinyaller eşit olarak alınacak ve GlideSlope göstergesi tam merkezde görünecektir. 3. Gösterge: Uçak süzülüş hattının altına indiğinde, 150 Hz'lik sinyal baskın olacak ve Glide-Slope göstergesi yukarıya doğru kayacaktır. frekansı bağladığında Glide-Slope'ta otomatik aktif olur. Glide-Slope vericileri piste belirli bir açıyla yayın yapar. 90 Hz ve 150 Hz'lik sinyallerin kesiştiği hat pist yüzeyi ile 3 derecelik bir açı yapar. Bu durumda Glide-Slope gösterge hattı tam merkez durumda olacaktır. Uçak bu hattın altına inince 150 Hz'lik sinyal baskın, üstünde olduğunda ise 90 Hz'lik sinyal baskın durumda olacaktır. Buna bağlı olarak da Glide-Slope gösterge hattı aşağı ya da yukarı doğru sapma gösterir. MARKER BEACON ILS'te kullanılan marker'lar alçalma yapan uçakların pilotlarına pist başına kalan mesafeyi bildirmeyi amaçlarlar. 75 MHz sinyal üzerine 1300 Hz (MM) ve 400 Hz'lik (OM) sinyaller modüle ederek dikey yayın yaparlar. Üç adet marker bulunur. Bunlar: Outer Marker (OM): Pist başına 4-7 nM mesafeye yerleştirilmiştir. Saniyede iki hat olarak kendilerini tanıtırlar. Uçak OM yayın sahasından geçerken mavi renkli bir lambayı yakarak pilota bilgi verir. Middle Marker (MM): Pist başına 3500 feet mesafeye kadar yerleştirilmişlerdir. Uçak MM yayın sahasından geçerken amber renkli bir lambayı yakarak pilota bilgi verir. Inner Marker (IM): Bazı türlerinde ILS CAT II için yükseklik bilgisi sağlar. Pist başından 200-1500 feet uzaklıkta bulunurlar. Uçak IM yayın sahasından geçerken beyaz renkli bir lambayı yakarak pilota bilgi verir. ILS YAKLAŞMA KATEGORİLERİ Performanslarına göre üç tip ILS kategorisi bulunur. Bu kategoriler karar yüksekliği (DH: Decision Height) ile görüş menzili (RVR: Runway Visual Range) kavramlarıyla tanımlanır. A) CAT I: DH>60 m RVR>800 m (60 metreye kadar ILS yaklaşma, 60 metrenin altında ise görerek yaklaşma yapılmalıdır. Görüş ise 800 metreden fazla olmalıdır.) B) CAT II: 60m (200ft)>DH>30m (100ft) RVR>350m C) CAT III: Kendi içerisinde üçe ayrılır. CAT IIIA: DH<30m (100ft) RVR>(200m) CAT IIIB: DH<15m (50ft) 200m>RVR>50m CAT IIIC: DH minimum yok RVR minimum yok GLIDE-SLOPE Glide-Slope sistemi, aletli iniş esnasında uçağın 3 derecelik bir açı altında, emniyetli bir şekilde piste doğru alçalarak 32 33 SİNEMA Adaylar Her yıl büyük heyecanla beklenen Oscar Töreni’ne neredeyse bir ay kaldı. Büyük tören öncesi izlenecek çok film var, üstelik çoğu da vizyona taze girdi. Oscar adayı filmleri izlemek için hala vaktiniz var En iyi Yönetmen Alfonso Cuarón (Yerçekimi) Steve McQueen (12 Yıllık Esaret) David O. Russell (Düzenbazlar) Alexander Payne (Nebraska) Martin Scorsese (Para Avcısı) En İyi Kadın Oyuncu Amy Adams (Düzenbaz) Cate Blanchett (Mavi Yasemin) Sandra Bullock (Yerçekimi) Judi Dench (Philomena) Meryl Streep (August: Osage County) En İyi Erkek Oyuncu Christian Bale (Düzenbaz) Bruce Dern (Nebraska) Leonardo DiCaprio (Para Avcısı) Chiwetel Ejiofor (12 Yıllık Esaret) Matthew McConaughey (Sınırsızlar Kulübü) inema dünyasının en prestijli ödülleri kabul edilen Akademi Ödülleri’nin yani Oscar’ın adayları açıklandı. 86. Akademi Ödülleri’nde American Hustle (Düzenbaz) ve Gravity (Yerçekimi) en iyi film dahil 10 kategoride Oscar’a aday, dokuz dalda aday gösterilen 12 Years a Slave (12 Yıllık Esaret) ise en güçlü rakipler arasında. Ödüller 2 Mart Pazar gecesi, sunuculuğunu komedyen Ellen DeGeneres’in üstleneceği törenle sahiplerini bulacak. 34 35 SİNEMA AmerIcan Hustle (Düzenbaz) FBI için taraf değiştiren suçlu hikayesi defalarca çekildi, çoğu zaman komedi şeklinde. Düzenbaz’ı ilgi çekici hale getirense 1970’lerde geçen gerçek bir hikayeden uyarlanmış bir dram-gerilim olması. İki kişilik dolandırıcılık çetesi, Irving Rosenfeld ve Sydney Prosser, yeni yetme bir FBI ajanı olan Richie DiMaso tarafından yakalanınca paçayı kurtarmak için FBI’yla işbirliği yapmayı seçer. Kendileri gibi usta dolandırıcıları teşhis etmeyi görev edinirler. Ajan DiMaso ve çalışma arkadaşları tarafından hazırlanan plana göre, bir Arap şeyhinin yönettiği kumar cenneti Atlantic City’de ünlü kumarbazların katıldığı geniş çaplı bir oyun organize edilir. Başlarda son derece masumane ve zekice görünen bu plan, zamanla değişir ve olaylar gelişir. Filmin yönetmenliğini üstlenen David O. Russell, bu filmle en iyi film ve en iyi yönetmen dallarında Oscar’a aday. Yıldız oyuncularıyla dikkat çeken filmin oyuncu kadrosunda Açlık Oyunları’nın Katniss’i Jennifer Lawrence, Bradley Cooper, Christian Bale, Amy Adams ve Jeremy Renner dikkat çekiyor. Filmde düzenbazı oynayan Bradley Cooper’ın oyunculuk performansıyla hafızalarımızdaki Batman Kara Şövalye’nin üzerine çıkıp çıkamayacağı merak konusu. 12 Years a Slave (12 Yıllık Esaret) GravIty (Yerçekimi) Alfonso Cuaron’un yönettiği ve Sandra Bullock, George Clooney, Eric Michels ile Basher Savage’in oynadığı bilimkurgu Yerçekimi (Gravity), 2013’ün en çok gişe yapan yapımlarından biri. “Tıp mühendisi” Dr. Stone ve deneyimli astronot Kowalsky’nin, normal başlayan uzay yürüyüşlerinde yaşanan bir felaketle uzay gemileri kullanılamaz hale gelir. Birbirlerinden başka dayanakları kalmayan ikili uzayın derinliklerinde kaybolmuşlardır. Derin sessizlik onlara Dünya ile bütün ilişkilerinin kesildiğini ve kurtulma şanslarının kalmadığını söylerken, eve dönmenin tek yolu uzayın daha da derinliklerine inmektir. Görsel efektleri ve konusuyla ilgi gören filmde Sandra Bullock, sıra dışı bir performans sergiliyor. 36 Bul yıl Altın Küre’de En İyi Film seçilen 12 Years a Slave (12 Yıllık Esaret), ülkemizde Ocak ayında vizyona girdi; ırkçılık karşıtı tutumuna rağmen ırkçılık suçlamalarıyla. Siyahi bir adamın mücadelesini anlatan filmde esas adam yerine Brad Pitt’in ön plana çıkarılması tepki aldı, yayıncı bu konuda bir özür yayınlandı. Filmin oyuncu kadrosunda Pitt, 2012 filmiyle yıldızı parlayan Chiwetel Ejiofor ve Michael Fassbender’ın yanı sıra, Benedict Cumberbatch, Paul Giamatti gibi yıldızlar da dikkat çekiyor. 1841’de New York’ta yaşayan kemancı Solomon Northup, ailesiyle birlikte özgür bir hayat sürmektedir. Ancak iki kişiyle tanışıp iş için Washington’a gidince bu mutlu hayat bütünüyle değişir. Yeni dostları kendisi için kölelik belgeleri düzenler ve Solomon Güney’de bir çiftliğe köle olarak satılır. Burada köleliğin karanlık yüzüne tanık olacak ve isyan etmeye cesaret bulamayan insanlar karşısında şaşkınlığa, hayal kırıklığına uğrayacaktır. Fakat ailesine ve eski hayatına yeniden kavuşmak için ne yapması gerektiğini kesinlikle biliyordur! The Wolf of Wall Street (Para Avcısı) Ünlü yönetmen Martin Scorsese ile Leonardo DiCaprio’yu beşinci kez bir araya getiren filmi 7 Şubat’tan itibaren izleyebileceğiz. Yeni bir borsa, hırs ve “ışıltılı” hayatların öyküsü olan filmde 24 yaşındaki Jordan Belfort, zengin olmak hayalleriyle Wall Street borsasında komisyonculuk yapmaya başlar. İhtirası sayesinde bir yatırımcı firmasında CEO koltuğuna kadar yükselecektir. Ancak profesyonel başarıyla birlikte uyuşturucu, fahişeler, son derece pahalı “fanteziler” de gelir. Fakat yönetmen kendi yarattığı kahramanlardan intikam almaya bayılan Scorsese olunca, çöküş hiç uzakta değildir. Dallas Buyers Club (Sınırsızlar Kulübü) Oscar törenine ramak kala ülkemizde gösterime girecek filmde Matthew McConaughey, Jennifer Garner, Jared Leto başrolleri paylaşıyor, yönetmense Jean-Marc Vallée. Uyuşturucu bağımlısı ve HIV taşıyıcısı Ron Woodroof’un hayatından esinlenen filmde Ron’a AIDS yüzünden 30 günlük ömür biçilir. Teşhis sonrası FDA kurumundan yasal onaylı olarak kullanabileceği tek ilaç olan AZT’yi almaya başlayan Ron, ABD’de yasal olmayan ama dünyanın dört bir yanında bulunan, doğal ilaçlara başvurur. Kendisiyle ilgilenen doktor arkadaşının da yardımıyla Ron, farkında olmadan çevresindeki hastalar için de bir iletişim ve satış ağı olan “Dallas Buyers Club”ı kurar. Bu oluşum FDA’nın tedavisi yerine alternatif tıbbı tercih edenlerin çaresi olur ve dahası hastalar üzerinde onaylı AZT’den daha çok işe yarar. Fakat durum çok geçmeden fark edilir ve ilaç firmaları ve FDA Ron’a karşı büyük bir savaş açar. PhIlomena “Lee’nin Kayıp Çocuğu” adlı kitaptan uyarlanan Philomena’nın ülkemizde gösterime girip girmeyeceği henüz belli değil. Yönetmenliğini Stephen Frears’ın yaptığı filmde, yaşlı bir kadın daha ziyade politika haberleriyle ilgilenen eski gazeteci Martin Sixsmith’e ulaşır. Tek amacı, yıllar önce kendisinden koparılan oğlunu bulmaktır. Kadının genç yaşta yaşadığı hamilelik, manastıra kapatılmasıyla cezalandırılmıştır. Judi Dench’in canlandırdığı annenin İrlanda’da başlayan öyküsü, Atlantik’in diğer yakasına kadar uzanacaktır. 37 SİNEMA Her 1999’da Being John Malkovich filmiyle Oscar’a aday olan yönetmen Spike Jonze’un son uzun metrajlı filmi, 14 Şubat’ta Türkiye’de gösterime girecek. Sevgililer Günü’nde çiftleri sinema salonlarına çekmeye çalışacak olan filmde hayatını el yazısıyla mektuplar yazarak kazanan Theodore Twombly’nin öyküsünü anlatıyor. Karısından boşandıktan sonra bir apartman dairesinde tek başına yaşamaya başlayan Twombly, bir yapay zeka ürünü telefon sayesinde çekici bir kadın olan Samantha ile tanışır. Sanal bir varlık olan Samantha sayesinde ağır bir depresyondaki Theodore yavaş yavaş hayattan yeniden zevk almaya başlar. Başrolde Joaquin Phoenix yer alırken Samantha’ya Scarlett Johansson sesiyle can veriyor. Nebraska CaptaIn PhIllIps (Kaptan PhIllIps) 2009 yılında Kaptan Richard Phillips ve tayfasının Somalili korsanlar tarafından rehin alınışlarını ele alan A Captain’s Duty: Somali Pirates, Navy Seals, and Dangerous Days at Sea adlı kitaptan uyarlanan filmde Tom Hanks, Catherine Keener, Barkhad Abdi, Barkhad Addirahman, Faysal Ahmed rol alıyor. Film, mürettebatı korumaya çalışan kaptanın korsanlarla girdiği psikolojik savaşa ve dünya üzerinde sürekli el değiştiren büyük zenginliğin eşit dağılımdan uzak oluşuna, elde edenler ve edemeyenlerin sebebi olmadıkları savaşın içinde yer alışına odaklanıyor. 38 Oscar töreninden epey sonra, 28 Mart’ta gösterime girecek olan Nebraska, Sideways ve The Descendants filmlerinin senaryolarıyla iki Oscar kazanan yönetmen Alexander Payne’le dikkat çekiyor. Başrollerde Bruce Dern, Bob Odenkirk ve Will Forte’nin bulunduğu filmde yaşlı ve alkolik baba Woody Grant ile ona inanmasa da piyangodan büyük ödülü kazandığını söyleyen babasına Montana’dan Nebraska’ya yolculuğunda eşlik etmeye karar veren yirmili yaşlardaki oğlunun hikayesi anlatılıyor. 39 HAVACILIK Bu tür kontrollerin atlandığı durumlar olmaz mı? Bu durumda ne yapılmalı? KAYNAK YETERSİZLİĞİ Yazı: Şebnem Bayezit Ticari ve Yer Hizmetleri Eğitmeni HAVAYOLLARININ KORKULU RÜYASI: RÖTAR dozen-5 angi işi yaparsanız yapın yetersiz teçhizat ve parça, bunların nasıl kullanılacağıyla ilgili doküman yetersizliği gibi sorunlar; dünyanın en yetenekli, tecrübeli personeli olsanız bile işi olması gereken kalitede bitirmenize en büyük engeldir. Havacılıkta da diğer işletmelerde olduğu gibi bir çalışan, kendisine verilen görevi tamamlamakla yükümlüdür, ancak havacılıkta amaç sadece görevi tamamlamak değil, bunu kurallara uygun yapmaktır. Bu kuralları kim koyuyor? Kurallar, havacılık otoriteleri, üretici firmalar, havacılık güvenliğiyle ilgili yetkili birimler tarafından belirlenir. Çalışanlar 40 bu resmi dokümanları referans alarak görevlerini tamamlarlar. Dokümanlardaki bütün kuralları ezbere bilmek, her birimde çalışan personel için mümkün değildir. Bazı birimlerde her işlemde bu dokümanlar kontrol edilmelidir. Bazı birimlerde ise rutin işlemler nedeniyle yapılacak her işlemde kurallar kitabına bakılmaz, zaten bilinen kurallar uygulanır ve sadece daha nadir yaşanan olaylarda ek kontroller yapılabilir. Gerek yer personeli, gerek teknik personel, gerek uçuş personelinin farklı dokümanlara, teçhizata ve araçlara ihtiyaçları vardır. Bazı birimlerde çalışan personelin araç gereç ihtiyacı bir başka araçla temin edilemez. Özellikle teknik arızalar, havayolu şirketlerinin en önemli sorunları arasındadır. Teknik bakımlardan sorumlu personel uçaktaki arızayı, parça değişimini, bakım taleplerine uygun araçları kullanarak giderir. Havacılıkta özellikle rötar, istenen bir durum değildir. Rötarlar, peş peşe yeni sorunları doğurur ve sonunda iş içinden çıkılmaz bir hale gelir. Uçakların belli bir uçuş süresini tamamladıktan sonra bakıma alınmaları bir kuraldır. Ancak bu bakım süreleri dışında çeşitli arızalar meydana gelebilir. Uçağın seyir halinde, yani havada arızalarla karşılaşması durumunda yere iniş yapar yapmaz bir çözüm bulunup tekrar sefere verilmesi oldukça önemlidir. Bir uçağın arıza nedeniyle seferden alınması ise havayolları için bir kaostur. Çalışanlar arıza giderme sırasında parça değişimlerinde acele eder, amaç uçağı ground olmadan diğer sefere yetiştirmektir. Genellikle uçaktaki arıza giderilebilir, bazı durumlarda ise arızalı sistem ya da parçalar yedekleriyle değiştirilip kurallara uygun süreler dahilinde sefere verilebilir. Eğer arıza, uçuş emniyetini etkileyecekse havayolu yedek uçağını sefere verir veya seferi tamamen iptal eder. Burada önemli olan arıza giderildikten sonra arızalı parçaların yerine hemen yeni parça temini veya arızalı parçanın bakımı gibi işlemlerin atlanmadan tamamlanmasıdır. Havacılıkta yedek malzeme önemli bir konudur. Bu işlem için pek çok havayolunun servis dışı parçalarının onarımı, yedek parça temini gibi işlemler için yedi gün 24 saat çalıştırdığı departmanlar bulunur. Mecazi anlamıyla mihenk taşı bir şeyin kalitesini belirlemek için kullanılan kıstas demektir. Bir işi düzgün ve doğru tamamlamak için tek bir kaynağın eksikliği ya da yetersizliği bir sorun çıkartmaz diye düşünülebilir. Ancak bazı durumlarda her bir kaynak o kadar önemlidir ve kritik bir durumdadır ki hiç umulmadık bir anda büyük ve geri dönülmez bir kazaya sebep olabilir. Her zaman havayolunun elindeki uçakların sayısına, sefer sıklığına göre belli oranlarda özellikle mihenk taşı denebilecek parçaların neler olduğuna dikkat edilmeli ve kontroller yapılmalıdır. Belki şunu düşünebilirsiniz. Nasıl olur da bir parça yerine başka bir parça kullanılır? Teknik işlerde bu nasıl olabilir? Bununla ilgili yazılı bir kurallar kitabı yok mu? Ancak her işte olduğu gibi insanın doğasında yazılı kuralların içinde esnek bir yerleri tespit edip kendince, doğaçlama yoluyla ya da daha önce yaşanmışlıklarından çözümler bulma, kulaktan dolma, gerçek olup olmadığı bilinmeyen çözümler getirme vardır. Bu çözümleri bulmada toplumsal kültürün etkisi yabana atılamaz bir gerçektir. İstisnai bile olsa bir kuralın veya yasanın olduğu bazı paragraflar kişiler arasında farklı yorumlanabilir. İşte bu gibi durumlarda doğaçlama çözümlere rastlanabilir. Gerek bu tür durumlarla yüz yüze gelen personel, gerekse parça eksikliği nedeniyle arıza gidermek zorunda kalan personel, mutlaka daha eski personele danışarak yapılması gereken doğru işlemin ne olduğunu öğrenmeli ve daha sonra arızayı gidermelidir. Kaynak yetersizliği nedeniyle arızayı görmemezlikten gelmek ya da doğaçlama olarak tamamlamak, arızların sonrasında ölümcül olmayan veya ölümcül olabilecek kazalara neden olur. Asla unutulmaması gereken bir şey vardır ki havacılıkta kurallar, geçmişte yaşanmış olumsuz, üzücü tecrübelere dayanarak konulmuştur. Emniyetli uçuşlar… 41 TEKNİK ayrıca bir yakıt tankına gerek duymazlar, bu da yerden ve ağırlıktan tasarruf etmeyi sağlar. APU’ların fonksiyonları değişiklik göstermekle beraber başlıca fonksiyonları yerde uçak motorlarının çalıştırılması ve aircondition için gerekli havayı, uçakta kullanılan elektriği sağlamaktır. Bazı uçaklarda havada kullanılmamakla beraber çoğu uçakta havada her istenildiğinde elektrik kaynağı, değerler değişiklik göstermekle beraber maksimum 15.000-22.000 feet arasındaki değerlere kadar ise hava kaynağı olarak kullanılabilirler. Motorları çalıştırmak için hava kaynağı olarak kullanacağımız APU’yu çalıştırmak için ne kullanıyoruz? APU’larda genellikle elektrikli starter ya da pnömatik starter bazen de her ikisi birden bulunur. Pnömatik starteri çalıştıracak hava kaynağımız olmadığı zamanlarda, yani çoğu zaman APU’lar elektrikli starterler yardımıyla çalıştırılırlar. Uçak bataryaları ve APU’ya ait bir batarya, APU çalıştırılmasına, elektrikli startere yardımcı olur. YARDIMCI GÜÇ SİSTEMİ (APU) Yazı: Volkan Kamar APU olmasaydı ne olurdu? Y Auxiliary Power Unit 42 olcu olarak uçağa bindiğimizde, uçağın içerisinin bizim için en uygun sıcaklıkta olduğunun farkına varırız; işte bizim rahatımız için oluşturulmuş bu ortamın arkasındaki güç kaynağıdır APU. APU İngilizce olarak Auxiliary Power Unit kelimelerinin baş harflerinin birleşiminden oluşur ve Türkçeye ‘yardımcı güç ünitesi’ şeklinde çevrilebilir. APU, uçaklarda modellere göre farklılık gösterebilmekle beraber genellikle kuyruk kısmında bulunur. Kuyruk kısmına koyulmalarının sebepleri arasında, APU’ların yerde çok kullanılması ve uçak üzerinde çalışacak personele verebileceği zararı engellemek olduğunu söyleyebiliriz. APU’lar küçük gaz türbinli motorlara benzetilebilirler. Her ne kadar küçük tabirini kullansak da örneğin Boeing 777 uçağının APU’sunun boyutlarını göz önüne alırsak; uzunluğu 188 cm, genişliği 117 cm, boyu 99 cm olduğundan hepsinin çok küçük olmadıklarını varsayabiliriz. APU kullanmanın avantajları arasında sayabileceğimiz en önemli nokta ise boyutları, ağırlığı ve yakıt tüketimiyle karşılaştırıldığında çok büyük bir güç çıkışı sağlamasıdır. Bunun dışında APU’lar yakıtı, ana yakıt tanklarından kullandığı için APU’su olmayan ya da arızalı olan bir uçakta motorları çalıştırmak için harici bir güç kaynağına ihtiyaç duyulacak ve bu da her havalimanında bulunmayabilecek bir ekipman olmakla beraber bulunduğu durumlarda ise kullanım ücretleri şirketlere ağır bir yük getirecektir. Bu aracın bulunması, uçağa bağlanması, çalıştırılması ve motorlara yeterli havayı sağlayacak seviyeye gelmesi vakit alacak bu da uçak seferinde sıkıntı yaratabilecek ve en önemlisi bu işten şirketler kadar yolcular da etkileneceklerdir. Sonuç olarak APU’lar uçaklar için hayati önem taşımakla beraber görünmeyen kahramanlardır diyebiliriz. Devam edecek... 43 KAZA ARAŞTIRMA Kuyruk, uçak gövdesine 6 parçayla bağlıdır. Uçaktan kopan ana parçalar Kuyruk Sağ motor Terör saldırısı değil: KONTROLSÜZ KUMANDA! Sol motor Kaynak: Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu Yazı: Arif Şankaya, Hasan Büber 2 Kasım 2001 New York JFK Havalimanı... American Airlines’a ait 587 sefer sayılı Airbus A300-600 tipi yolcu uçağı 251 yolcusu ve 9 mürettebatı ile Dominik Cumhuriyeti’nin başkenti Santa Domingo’ya doğru uçuşa başlamak için trafik kontrol kulesinden taksi ve kalkış izni istiyor. 12 Kasım New York’ta Gaziler Günü olarak kutlanıyor. Şehir sakinlerinin çoğu için bugün tatil anlamında, kalkış iznini alan 587 sefer sayılı American Airlines uçağının komutasında emekli hava kuvvetleri pilotu Ed States bulunuyor ve bu uçuşta ona yardımcı pilot Sten Molin eşlik ediyor. Santa Domingo’ya yapılacak olan bu uçuşta kaptan pilot Ed States uçağın kumandasını yardımcı pilot Sten Molin’e devrediyor, kendisi ise telsiz iletişimini yapıyor. Rutin bir uygulama olan bu durum dakikalar sonra acı bir şekilde sonuçlanacak olan hatalar dizisini başlatıyor. 1988 yılında üretilen Airbus A300-600 model uçak iki motora sahip ve uçuş kontrol yüzeyleri kablo, makara sistemi ile yönlendiriliyor. Yani pilotun uyguladığı kumandalar kanat ve kuyrukta bulunan kontrol yüzeylerine çelik kablolar ve makaralar vasıtası ile aktarılıyor. 587 sefer sayılı American Airlines kalkış 44 için pist başına geldiğinde önünde bulunan ve kalkışa başlayan Japon Airlines Boeing 747-400 uçağının kalkmasını bekliyor ve kuleden gelen tavsiye iz türbülansı’na (wake turbulence) mümkün olduğunca az maruz kalmak için beklemeleri yönünde. Uçağa kumanda eden ve bu durumdan haberdar olan yardımcı pilot Sten Molin kendisinden daha tecrübeli olan amiri kaptan pilot Ed States’e kalkış için gerekli mesafenin yeterli olup olmadığını soruyor ve yanıt olarak tatmin edici bir cevap aldıktan sonra dev uçağın motorlarına tam güç vererek kalkışa geçiyor. Her şey kitabına uygun yapılıyor ve kalkış işlemi sorunsuz bir şekilde gerçekleşiyor. Pistten ayrılan 587 sefer sayılı uçağın kaptan pilotuna kuleden gelen talimat 13.000 feet irtifaya tırmanması oluyor. Kalkıştan birkaç saniyeden sonra uçak şiddetli bir şekilde sarsılıyor, kokpit ekibi tedirgin, uçağı tekrar stabil hale getirmeye çabalıyor. Fakat türbülans giderek şiddetleniyor ve uçak kontrolden çıkıyor, 2.300 feet irtifada dikey dengeleyici (vertical stabilizer) ve buna bağlı olan kuyruk dümeni (rudder) koparak uçaktan ayrılıyor. Yüksek miktarda yanıcı jet yakıtı ile dolu olan Airbus A300-600, kalkıştan dakikalar sonra New York şehrinin Queens bölgesine 251 yolcu ve 9 mürettebatla düşerek tam anlamıyla bir alev topuna dönüşüyor. Uçağın yere çakıldığı bölgede tam yedi ev tahrip oluyor. Bunun sonucu olarak beş Amerikan vatandaşı hayatını kaybediyor. Kazanın şiddeti ve yoğunluğu o kadar büyük ki uçağın düşüşü esnasında oluşan yerçekimi kuvveti (G-Force) ile bir motor uçaktan koparak ayrılıyor ve benzin istasyonuna çakılırken diğer motor ise uçak yere çakılmadan saniyeler önce kopuyor ve yerin metrelerce altına gömülüyor. 587 sefer sayılı American Airlines Airbus A300-600 12 Kasım 2001 sabahı 251 yolcu 9 mürettebat ve evlerinde bulunan 5 kişi dahil toplam 260 kişiye mezar oluyor. 11 Eylül 2001’de New York Dünya Ticaret Merkezi kulelerine gerçekleştirilen terörist saldırının şokunu henüz atlatamayan New York şehrinin sakinleri, aynı kabusu tekrar yaşadıklarını zannediyor. Bu kazayı gören ya da duyan herkesin aklına başka bir terörist saldırı fikri geliyor. Ne yazık ki uçakta bulunan yolculardan bir tanesi, bu saldırıdan kurtulan bir kadın, Santa Domingo’ya tatile giderken trajik bir şekilde can veriyor. Kazanın ardından uçağın uçuş kayıt cihazı (FDR) ve kokpit ses kayıt cihazı (CVR) ulusal ulaşım güvenliği kurulu (NTSB) tarafından detaylı bir şekilde inceleniyor. Ve dikey dengeleyici kopmasına neden olan ilk sebep yardımcı pilotun uygulamış olduğu gereksiz ve aşırı sert kuyruk dümen kumandası olduğu anlaşılıyor. Uçağın imalatı esnasında dikey dengeleyici gövdeye altı bağlantı noktasından iki set halinde bulunan biri kompozit malzeme diğeri ise alüminyum malzemeden yapılmış kulplara titanyum cıvatalar ile bağlanıyor. Yardımcı pilot Sten Molin’in uygulamış olduğu dümen kumandasının dengesizliği bu hassas olan kumanda yüzeyinin bağlantı noktalarında oluşturduğu tasarım limitlerinin dışındaki stres ve baskı dikey dengeleyicinin kopmasın neden oluyor. 26 Ekim 2004’te Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) resmi raporu yayınladığında, kazaya aşırı kuyruk dümeni kumandası ve iz türbülansının neden olduğu bildirilmiştir. Sonuç olarak American Airlines pilot eğitim programındaki geliştirilmiş uçak manevra programını yeniden düzenledi ve her uçağın tipine uygun farklı bir eğitim programı haline getirdi. Olaydan sonra American Airlines Airbus’ı uçağın aşırı derecede ve alışılmadık şekilde hassas dümen kumandası ile imal edildiği ve yüksek hızlarda bunu sınırlandıracak bir sistem olmadığı konusunda suçladı. Airbus ise American Airlines’ı pilotlarını uçağın ve uçuş kumanda yüzeylerinin karakteristiklerine uygun olmayan bir şekilde eğittiği için suçlu buldu!.. 45 BEŞ DAKİKA ARA ayata anlam katan sevginin günlük yaşamın koşturmacasına yenilmemesi için arada ufak sürprizlere vakit ayırmak gerek. 14 Şubat Sevgililer Günü, yılın tam da bu zamanlarından. Antik çağlardan beri sevgi ve aşka atfedilen ancak günümüzde tüketim çılgınlığını tetikleyen bu özel günün tadını çıkarmanın kırmızı güllerden başka pek çok yolu var. Örneğin bu yıl cuma gününe, yani haftanın son gününe denk gelen 14 Şubat’ta sevgilinize pahalı parfümler ya da başka şeyler yerine güzel bir yolculuk ve hatırlanası anılar armağan etmeye ne dersiniz? Günübirlik ya da tek gecelik konaklamalı turlarla tek yapmanız gereken, gidilecek yeri seçmek. İster daha önce yolunuzun düşmediği yepyeni bir yer, ister bir daha fırsat bulup gidebilsem dediğiniz bir mekana doğru yollara düşme vakti. ÇOK UZAĞA GİTMEYELİM DİYENLERE Sizi bütün bir kış yerden yere vuran şehrin havasından, trafiğinden, gürültüsünden ardınıza bakmadan kaçın ve doğaya sığının. Sabah erkenden yola çıkıp Sapanca Gölü kenarında sakin bir kahvaltıyla gölün eşsiz manzarasının tadını çıkarırken, sevginin bir adının da huzur olduğunu tekrar hatırlayacaksınız. Ardından Maşukiye’ye uzanıp yeşilin ve doğanın tadını 46 çıkarabilirsiniz. Ele ele uzun bir yürüyüş için daha güzel bir ortam olamaz herhalde. Buraya kadar gelmişken Kartepe’ye de tırmanıp bu kış hasret kaldığımız karın tadını çıkarabilirsiniz. Kayak yapmak için yeterli zamanınız ya da gerekli ekipmanınız yanınızda yoksa da zirveye tırmanmaya üşenmeyin. Bu tertemiz havayı içinize çekerek ilişkinize dinçlik aşılayabilirsiniz. Kardan adamlar ve kartopu savaşıyla çocukluğunuza dönmekte de bir sakınca yok. ROMANTİZMİN DORUKLARINDA Peri Bacaları ve taş evleriyle anılan Kapadokya, kışın en güzel halini görebileceğiniz yerlerin belki de başında geliyor. Özellikle rengarenk balonlarla gökyüzünde süzülürken bu eşsiz manzaranın bembeyaz karlarla süslenmiş halini kuşbakışı seyretmek unutulmaz bir deneyim olacaktır. Kış ortasında balona binilir mi diye düşünmeyin, çünkü balona binmenin hava sıcaklığıyla doğrudan bir ilgisi yok, çok rüzgarlı olmadıkça her havada balona binmek mümkün. Alttaki manzara düşünüldüğünde balonlar kışın daha cazip hale geliyor. Hazır buradayken Ihlara Vadisi’ni de bir gezmek ve Kapadokya’nın otele dönüştürülmüş eski taş evlerinden birinde konaklamak size hayatınızın 14 Şubat’ını yaşatmaya aday. Bütün bu yolculuklar nereye olursa olsun yanınızda bulundurmanız gereken en önemli şey sevginiz. 47 KEŞİF Kutbu keşfin ödülü 5 dolar! Bir kış gecesi rüyası: Güney Kutbu İnsanoğlu, yüzlerce yıldır dünyanın buzdan sırrını, Güney Kutbu’nu keşfetmeye çalışıyor; çoğu zaman da hayatını riske ederek. Ancak “büyük beyaz” hakkındaki bilgilerimiz, halen Mars hakkındaki birikimimizden bile az. üyük şair Nazım Hikmet, kutupları keşfe giderken ölmek hiç ayıp olur mu diye sorar ama yeni yıla dünyanın güney buzunda girmenin keyfini yaşamak isteyen 52 yolcu ve 22 mürettebat kutupta mahsur kalınca dünyanın yüreği ağzına geldi. Akademik Shokalskiy gemisinin yolcuları ve mürettebatı için aslında her şey çok eğlenceli başlamıştı. Mavi giderek yerini beyaza teslim ederken yolcular kutlama hazırlıklarını tamamlamak üzereydi. Yıllardır insanoğlunu cezbeden bu büyük beyazlığı keşfetmenin tarihsel heyecanı içindeydiler. Ancak Avustralyalı kaşif Douglas Mawson’un Antarktika’ya gidişinin 100. yıldönümü vesilesiyle yola çıkan gemi, 24 Aralık’ta, yani Noel arifesinde, buzullara sıkıştı. Aralarında bilim insanlarını da barındıran grubu kurtarmak için önce bir Çin buzkıranı yola çıktı. Ancak Xue Long (Buz Ejderhası) da beyaz bariyerlere takıldı. Günler süren çabanın ardından önce o kırdı donmuş suyun zincirini. Rüzgarın yön değiştirmesi işlerine yaramıştı. Sonra Çin gemisinden kalkan bir helikopter, 12’li gruplar halinde yolcuları Rus gemisinden tahliye etti. Yolcular tekrar mavi sulara ulaştığında kendilerini karaya ayak basmış gibi hissettiler. Peki insanı bunca riske girmeye iten şey neydi? Neden yüzlerce yıldır insanoğlu, muhtemelen donmuş sudan ibaret olan ve yine muhtemelen pek de önemli bir zenginlik vaat etmeyen bu kıtayı keşfetmek istiyor? Bugün sadece bilim insanları ya da büyük şirketler değil, seyyahlar bile binlerce dolar ödeyerek neden beyazın en derinine ulaşmaya çalışıyor? Buzun bu hiç de güvenlik vaat etmeyen cazibesi nereden geliyor? Ve bu maceranın tarihinde ne gibi öyküler yatıyor? Dilerseniz gelin, birlikte bakalım... 48 Dağcılıkla ilgili olanlar, Sir Edmund Hillary’yi, Everest’in zirvesine çıkan ilk insan olarak anımsayacaktır. Ancak kaşifin kariyerinde Robert Falcon Scott’tan sonra kutup noktasına ilk ulaşan kişi olmak gibi bir özel kalem de var. Hillary, iki savaşın ara verdirdiği Güney Kutbu keşif faaliyetlerini yeniden canlandıran, ruhdaşlarına ilham veren bir isim. 1958’de Yeni Zelanda’dan yola çıkan Commonwealth Trans-Antarctic ekspedisyonunu yöneten Hillary, 1970’lerde de bu yaramazlığı, düzenlediği uçak gezisi seferleriyle sürdürmüş. Bugün Güney Kutbu’nda hayatta kalmaya yarayan pek çok bilgi, halen onun tuttuğu notlara dayanıyor. Bütün bu çabanın en büyük ödülü sizce ne olmuş? Yeni Zelanda’nın beş dolarlık banknotlarına bakarsanız görebilirsiniz: Üzerlerinde Hillary’nin fotoğrafı var. “Bana iki gemi verin, size bir kıta keşfedeyim” Antarktika’nın daha eski yüzyıllarda da kaşifler, balina avcıları ve denizciler tarafından bilindiği malum. Ancak beyaz muğlaklığa adım atmak mı? O apayrı bir cesaret işi. James Clark Ross adlı İngiliz subay ve kaşif, buranın sırlarının çözülmesi gerektiğine inanarak, 1839 ve 1843 tarihleri arasında bir sefer düzenlemiş. HMS Erebus ve HMS Terro adlı iki gemiyle düzenlediği seferden çıkardığı sonuç şu: Burası bağımsız adalardan oluşan bir deniz parçası değil, kendi başına bir kıta. Buradaki Victoria Buz Sahanlığı’nı bulan da o. Bu yüzen platforma daha sonra onun adı verilmiş. Antarktika ismi bir kıta adı olarak da ilk kez onun notlarından oluşan kitapta geçiyor. Yani kıtanın isim babası, James Clark Ross. Japonlardan kimsenin haberi yoktu Robert Falcon Scott ve Roald Amundsen isimli çılgın kaşifler kutba ulaşan ilk kişi olmak için 1911 civarında amansız bir yarışa tutulmuşken, Japon ordusundan Nobu Shirase’nin ve yedi kişilik küçük ekibinin etrafta olduğundan haberdar bile değillerdi belki de. VII. Edward yarımadasına çıkan ilk insanlar olma namına erişen ekip, Güney Alexandra bölgesini kötüleşen hava onları kovana kadar taradı. İlginçtir, yolda Amundsen’in kutuptan dönüşünü bekleyen gemisi Fram ile karşılaştılar. Kışı Sidney’de geçiren Japon ekibi, iyiliklerinden ötürü Sir Edgeworth David’e bir samuray kılıcı armağan etti. Edgeworth David kim mi? Sıradaki kaşifimiz. Kutupta yanardağ Sir Edgeworth David’i anlatacaksak eğer, onun nefes kesen macerasına geçmeden evvel, tıpkı kuzey gibi güneyin de iki kutbu olduğunu söylememiz lazım. Bunlardan biri coğrafi, diğeri manyetik kutup. Coğrafi kutup, tabiri caizse, dünyanın gerçek dibi, kutup dediğimizde de genellikle ondan bahsediyoruz. Manyetik kutup ise 1909 yılında tespit edildiği üzere şu koordinatta bulunuyor: 72° 25'S 155° 16'E. İki kutup arasında birkaç yüz kilometre mesafe var. David, manyetik kutbu tespit etmek için yola çıkmıştı. Tabii küçük 49 keşİf bir ekiple. Jeolog ve kömür patronunun yolda aç kalmamak için fok ve penguen yedikleri biliniyor. Antarktika’nın tek aktif yanardağı olan Erebus’a ilk çıkan da o. “Bir daha ne zaman buralara geleceğim” diye düşünmüş olmalı. Fakat Ernest Shackleton’ın Nimrod ekspedisyonuyla 1909’da bir kez daha Antarktika’ya gitmiş ve bu defa manyetik kutba ulaşmış. Güney Kutbu, binlerce yıl sonra, 20. yüzyılın başlarında sırlarının kapısını insanoğluna aralamadan önce büyük çabalar, acılar ve çok sayıda can istedi. Ta ki iki erkeğin arasındaki gelmiş geçmiş en büyük rekabetlerden birinin sonunda, burun farkıyla kazanana teslim olana dek. Buz gibi rekabet! Birbirlerine belli etmemeye çalışsalar da sinir içinde yol alırlarken aslında hepsi gerçeği biliyordu: Norveçli Amundsen kutba onlardan önce ulaşmıştı. “Kızakların ve köpek patisi izlerinin, yani bu terk edilmiş kamp alanını daha önce başka birilerinin ziyaret ettiğini gösteren kanıtların hemen ardında, bir kızak batonunun üzerinde dalgalanmakta olan siyah bayrak, son şüphe kalıntılarını da dağıttı. Amundsen burada kamp yapmıştı. İnsanoğlunun güçlükle kavrayacağı, büyük bir şey olmuştu: Zaman içinde bir zerrecik sayılabilecek bir dönemde, sadece iki hafta içinde, binlerce yıl boyunca insansız, dünyevi gözlerden uzak kalmış Güney Kutbu, ikinci kez keşfedilmişti. Ve onlar bunu ikinci keşfeden olmuştu.” Güney Kutbu’nun keşfedilişini, iki kaşif arasındaki burun buruna yarışı, ikinci olmanın hayal kırıklığını sanırız kimse usta yazar Stefan Zweig’dan daha iyi anlatamazdı. Kaşif Robert Falcon Scott’ın milyonlarca yıl bakir bir yere ulaşmak için insanüstü bir çaba harcadıktan sonra, kutbu ilk gören insan olma şansını bir aydan kısa bir sürede kaybettiğini ve yaptığı yolculuğun kendisine neredeyse anlamsız geldiğini anlatır, “Yıldızın Parıldadığı Anlar” kitabında. Tarihe adını yazan Roald Amundsen, kızakta Norveç ponisi kullanan Scott’un aksine kızak köpeklerini tercih etmiş ve nispeten daha rahat bir yolculuk geçirmişti. 14 Aralık 1911’de kutba bayrağını çakan Amundsen, rakibine de bir tür saygı besliyordu. Terk ettiği kampa bir de not bırakmıştı: Sevgili Kaptan Scott, Buraya muhtemelen bizden sonra gelecek ilk kişi olarak sizden bu mektubu Kral VII. Haakon’a iletmenizi rica edeceğim. Bu çadırdaki herhangi bir şey işinize yarayacaksa kullanmaktan çekinmeyin lütfen. Dışarıda bıraktığımız kızak da işinize yarayabilir. Saygılarımı sunar, size güvenli bir dönüş yolculuğu dilerim! Roald Amundsen Kutupların anti-kahramanı Ve geldik Ernest Shackleton’a. Onun amacı, hem manyetik kutup, hem de kıtayı kıyı kıyı dolaşmaktı. Fotoğraflarına bakarsanız, soğuğun inatçı bir insanın yüzüne neler yapabileceğini çok net olarak görebilirsiniz. Gemisi bir yıla yakın bir süre buza sıkışıp kalınca, mürettebatıyla birlikte kutup canlıları yiyerek beslendi. Fok, penguen, hatta balina. Burada mürettebatıyla futbol oynarken poz vermeyi de ihmal etmedi. Ardından küçük bir buz teknesiyle, neredeyse hiç yiyeceği olmadan, biilaç halde, 800 mil ötedeki bir balina avcısı istasyonuna ulaştı ve kurtuldu. Ekibi ile birlikte ertesi yıl bir kez daha buza sıkıştı. Hayatı sayısız “başarısızlıkla” dolu. Ama her kaşifin gözünde Shackleton bir efsanedir. Hayatta kalma becerisi, direnci, keşfetmeye olan tutkusu ve her defasında yeniden deneyecek gücü kendisinde bulmasıyla. Ernest Shackleton Sanırız biraz da ironi kokan bu iyi dilekler, dünya tarihinin en “soğuk” rekabetlerinden birini ısıtmaya yetmemiştir. Kutup tarihinin en önemli isimlerinden birine daha geçmeden önce birkaç küçük not: Scott’un ilk denemesi 1901’deydi ve malzeme yetersizliği sonucunda neredeyse ölüyordu, kurtarılınca kutbu keşfeden ilk insan olacağını söyledi. Norveçli rakibinin yola çıkacağını biliyordu ama takvimini öne almadı. Rakibimin adı, günlüğünde sadece bir sayfada geçer. Kaybettiği adamlarının anısına yapılan bir heykel, bugün Güney Kutbu’nda duruyor. Amundsen, kuzey ve güney kutuplarının ikisini birden bir ömre sığdıran ilk insan olarak tarihe geçti. Güney Kutbu’na sadece bir kez gitti fakat ömrü boyunca keşiflere katıldı. Ta ki Ayı Adası civarında, bir kurtarma operasyonu sırasında kaybolana dek. 50 51 ÇEVRE ESKİ UÇAKLAR NEREYE GİDER? 52 Sürdürü lebilir ç evre ve ekono mik katk ı arayışla rıyla gü nden güne yük selen tr end geri dön üşüm, esk i uçaklar ın başına neler ge tiriyor? Motorun dan ayrılınc a hayatın ı kaybeden uçaklar , kimi zam an cüzda n oluyor, k imi zama nsa bir otel süiti... S ivil havacılık sektörü günden güne büyüyüp gelişirken, firmalar da filolarını devamlı büyütüp yeniliyor. Uçaklar ve modeller devamlı güncellenirken artık emeklilik çağına gelen uçak sayısı yükseliyor. Tahminlere göre önümüzdeki 20 yıl içinde 6.000 uçak artık kullanılamaz hale gelecek ve geri dönüşüme girecek. Eski dolunaylar kırpılıp yıldız yapılırken, eski uçakların akıbetinin de geri dönüşüm olması kaçınılmaz. Esas konu, geri dönüşümle bugün elde edilenler neler ve gelecekte bu dönüşümden sağladığımız faydaları hangi ölçüde artırabileceğimiz. TAMAM MI DEVAM MI? Üretildiği dönemde dudak uçuklatan teknoloji harikaları olan uçaklar da zamana yenilerek eski modellere dönüşüyor ve zamanla büyük havayollarından daha küçük olanlara transfer oluyor. Bu süreçte satılmayı bekleyen uçaklar her zaman havalimanlarında yer bulamayabiliyor. Uçakların çalışan aksamının korunması için uygun fiziki ortamda kalmaları gerekiyor. Beklemedeki bu tip uçaklar için bir istirahatgah olacak yerlerden bazıları Kaliforniya çölünde yer alan Mojave ve Victorville ile Arizanona’daki Pinal Airpark. Özellikle çöl arazilerinde kurulan bu parklarda uçaklar nemsiz havada korozyondan korunuyor. Örneğin 11 Eylül saldırısı sonrası uçuş sayısını kısa süreliğine azaltan pek çok havayolu, uçaklarını korozyondan korumak adına buralarda beklemeye aldı. Ama tüm uçaklar buradan hayata dönecek kadar şanslı olamıyor maalesef, eğitim ve yangın tatbikatları için kullanılanlarla müzelere gidenler dışındaki uçaklar parçalarına ayrılarak işe yarar kısımları satılıyor. Peki elektronik aksamı satılan uçakların dev enkazlar olarak atıl halde kalmaması için neler yapılıyor? 53 ÇEVRE telefonlarının, bilgisayarların ya da televizyonların yapımında kullanılıyor. EVDEKİ UÇAK KOLTUĞU Havacılık sevdalıları dünyanın her yerinde bu meraklarını tatmin etmenin farklı yollarını buluyor. Kimi havacılıkla ilgili bir sporla uğraşıyor, kimi maket uçak koleksiyonu yapıyor. Ama karada da uçakları hayatının her alanında, yaşadığı her mekanında demek daha doğru olabilir, kullananların sayısı da epey fazla. Uçuş kariyeri son bulan bir Boeing 777’nin işletmecilikte kullanılması yaratıcı bir fikir örneğin. Kosta Rika’daki Hotel Costa Verde’de süit olarak kullanılan bu jumbo jette gecelemenin fiyatı sezona göre 250-500 dolar arasında değişiyor. Uçak gövdelerinden tekneler, sandallar yaparak göklerin sahiplerini suya indirenler de var. “Havacılık tarihinin bir parçasına sahip olun” sloganıyla yola çıkan Kaliforniya merkezli MotoArt Design şirketi ise geçmişten günümüze kadar tüm uçak modellerinden parçaları her türlü dekor ve mobilyada kullanarak yaratıcı işlere imza atıyor. Yataklar, koltuklar, masalar, karşılama deskleri onlar için çocuk oyuncağı. Şirketin Microsoft, Boeing, AOL gibi büyük müşterileri var. YELEK İSTEYEN? YOLUN SONU GÖRÜNÜYOR Satışa sunulan ancak alıcı bulmayan uçaklar için geri dönüşüm işlemini başlatmak kaçınılmaz oluyor. Milyonlarca dolar değerindeki uçakların parçalarını maksimum faydayla kullanabilmek için izlenen bazı adımlar var. Uçağın kapılarından, pencerelerine, koltuklarına kadar her parçası sayısız nedenle satın alınıyor. Televizyon ve film yapımcıları dekor için, uçak firmaları yeniden kullanmak için hatta havacılık meraklıları evlerinde kullanmak için bile bu gibi parçaları satın alabiliyor. Bir 747’nin söküm işlemi, 100.000 ila 200.000 dolar arasında bir ücrete mal oluyor. Bir jetin tam anlamıyla geri dönüşüme hazırlanması için gereken söküm aşaması 12 hafta sürüyor ve epey el işçiliği gerektiriyor. Uçak geri dönüşümlerinde görev alan uçak mühendisi Mark Gregory, Boeing gibi dünya devlerinin önümüzdeki 30 yıl içinde yüzde 100 geri dönüştürülebilir uçaklar üretmeyi hedeflediklerinden bahsediyor. Bu hedef gerçekleşene kadar uçakların belirli bir yüzdesi atıl kalmaya devam edecek. Gregory’e göre şu an kullanılan jetlerin yarısından fazlası 24 yıl içinde aşınma ve yıpranma, eski moda olma, koruma ve onarım maliyetlerinin çok 54 yüksek olması nedeniyle servisten alınacak. Geri dönüşüm için sökümü yapılacak bu uçakların parçalanması ise üç adımda gerçekleştirilecek: Motor, birleşen parçalar ve gövde. Geri dönüşüm işlemlerinde öncelik her zaman uçağın maddi değerinin yüzde 80’ini oluşturan motor ve parçalarına veriliyor. Bu parçaların çalışırlık durumu ve başka uçaklara uyumu test ediliyor ve bu parçalar sökülüyor. Bu parçalar tamir için üreticilerine gönderiliyor. Uçağın motorundan elde edilen gelir, geri kalanının satışından daha fazla. Milyonluk uçakların motoru satıldıktan sonra tamamının satışından elde edilen 350.000 dolar civarında. Hatta bazı firmalar sökümü yapılmış uçakların motorlarını satmak yerine saat ücretiyle kiralıyor. Uçağın kara kutusu, uçuş kaydedicileri, kontrol panelleri, iniş takımları, kanatları gibi pek çok gövde parçası da yeniden kullanım için satışa sunuluyor. Bu gibi parçalar uçuşta kullanılmadan önce mutlaka “uçuş için elverişlidir” şeklinde belgelendirilmeli ya da elden geçirilmesi için üreticisine iletilmeli. Bu parçalara dair bütün ayrıntılar ve sicil kağıda dökülmeli ve uçağın sökümünden sonra dokuz yıl saklanmalı. Uçaktan metal aksam dahilinde en son iniş takımları alındıktan sonra kalan gövdenin sıkıştırılması iki gün sürüyor. Daha sonra bu sıkıştırılmış kısımdan bakır, demir ve alüminyum ayrıştırılıyor. Bu gibi malzemeler yeni cep Bunların dışında uçaklar ıskartaya çıkmadan da pek çok malzemesinin son kullanma tarihi bulunduğundan değiştirilmesi gerekiyor ve bu da tonlarca atık maddenin çıkmasına neden oluyor. Örneğin can yeleklerinin FAA kuralları gereği altı yılda bir yenilenmesi gerekiyor. Uçaklarda koltukların bile bir son kullanma tarihi var. Çok fazla kuru temizlemeden sonra koltuk kumaşlarındaki yangın önleyici kaplama özelliğini kaybediyor ve uçaklarda kullanılamaz hale geliyor. Bu konuda havayolu şirketleri farklı çözümler üretiyor örneğin Delta Havayolları uçaklarındaki eski koltuk döşemelerinden ve perdelerinden yaptırdığı çanta ve cüzdanlar yolcular tarafından çok sevilerek iyi bir satış rakamı yakalamış. Delta, 2010 yılından beri yaklaşık dört ton tekstil atığını geri dönüştürdü. Air France-KLM ise uçak içinde kullanılacak malzemenin en başından geri dönüştürülebilir olmasına özen gösteriyor ve kullandığı malzemeyi geri dönüştürme oranı yüzde 80. Şirketin eski billboard afişlerinden ve can yeleklerinden tasarlattığı çantaları 31 dolardan satılıyor. Bunun dışında plastik yemek tepsileri plastik çatal bıçağa dönüştürülürken koltuk arkalarındaki kablolar kulaklık olarak yoluna devam ediyor. Havacılık günden güne daha doğa dostu arayışlar içine girerken, hem sürdürülebilir çevre anlayışına hizmet eden hem de maliyetleri azaltan bu geri dönüşüm etkinliklerinin yakın gelecekte çok daha büyük bir sektör haline geleceğini gösteriyor. 55 spor Buz üstünde sıcak rekabet Soçi Kış Olimpiyat Oyunları öncesinde buz pateninin devleri kıta turnuvalarında gövde gösterisi yaptı. Ruslar eski şaşalı günlerini arıyor, Uzakdoğu ise tescilli şampiyonların spora dönüşünü kutluyor. Aklınızda hala eski yıldızlar varsa hazır olun; Pluşenko geri dönüyor! Julia Lipnitskaia (RUSYA) uz pistinin eski dünya lideri Rusya, kendi ev sahipliğinde, Soçi’de bu ay gerçekleşecek olan Kış Oyunları öncesinde, Avrupa Artistik Patinaj Şampiyonası’nda moral aradı. Büyük oranda da aradığını buldu. Kadınlarda altın ve gümüş madalyayla göz dolduran genç yeteneklerle birlikte erkeklerde ilk üçte iki isimle yer bulan Rus ekibi, çiftlerde yenilmez armadası Maksim Trankov/Tatyana Volosojar çiftiyle yine bu segmentin en güçlü olimpik adayı olduğunu ilan etti. Yine de Rus sporcuları, genel olarak Avrupalıları, Soçi’de çetin bir rekabet bekliyor. Tüm bu kırılgan başarılara rağmen Uzakdoğulu sporcuların keskin stilleri ve düşük hata yüzdeleri, bizi bu yıl çok çekişmeli bir mücadele yaşayacağımız konusunda ümitlendiriyor. Dile kolay, dört yılda bir düzenlenen Kış Oyunları, pek çok spor gibi buz pateninin de zirvesi. 56 nko Plushe Evgeni ) (RUSYA 57 spor RUSLAR ESKİ GÜNLERİNİ ARIYOR Rus pateni, geç 90’lardan 2000’lerin ortalarına dek takım arkadaşlarının adeta birbirleriyle madalya mücadelesi verdiği yıllardaki egemenliğinden çok uzak. Erkeklerde artık hocalık yapan Alexei Yagudin ile Evgeny Pluşenko’nun tartışmasız en iyi iki olduğu yıllar geride kaldı. Bayanlarda ise Maria Butyskaya’dan bayrağı devralan Irina Slutskaya ise artık gösteri yarışmalarına katılıyor. Onların yokluğunda madalyaları zorlayan Elena Sokolva da bu altın dönemin hemen ardından emekliye ayrılmıştı. Spora sayısız yenilik getiren Tatian Totmianina/Maxim Marinin çifti de yok artık. Üstelik bu isimlerin yokluğunda, bırakın yarışma programını, gala gösterilerinin dahi çok daha yavan geçtiğine şahit oluyoruz maalesef. Artık kimse buzun üstüne büyük bir keman virtüözünü, mesela Nigel Kennedy’i davet etmiyor, kovboy kıyafetiyle dans etmiyor ya da bir kılıç üstadını kıskandıracak adımlamalara buz üstünde yürümüyor. Yine de Olimpiyat öncesinde buzun anavatanın bize önerdiği yeni yıldızlara bir göz atmakta yarar var. Carolina Kostner (İtalya) Mao Asada (Japonya) İKİ GENÇ YILDIZ Geçtiğimiz ay Budapeşte’de düzenlenen Avrupa Şampiyonası'nda Julia Lipnitskaia, turnuva tarihinin en genç şampiyonu oldu. Henüz 15 yaşında. Doğruyu söylemek gerekirse, teatrallikten uzak fakat kusursuz serbest program performansıyla bunu fazlasıyla hak etti ki bu, Slutskaya’nın sekiz yıl önceki madalyasından sonra, bu alanda Rusya’nın ilk altınıydı. Lipnitskaia’nın başarısı, sporu yakından takip edenleri şaşırtmadı. 2012’den bu yana çok sayıda turnuvada şaşırtıcı performanslar sergiledi. Eğitimine evinden devam ediyor. Bütün hayatı paten ve resim. Lipnitskaia’yı Avrupa Şampiyonası’nda 1996 doğumlu vatandaşı Sotnikova takip etti. Kısa programı bir yıl önce olduğu gibi birinci bitiren Sotnikova, küçük bir sorun yaşadığı serbest programın ardından bir kez daha ikincilikle yetinmek zorunda kaldı. Ancak Soçi için en güçlü adaylardan biri olarak gösteriliyor. Daha geçtiğimiz yıl antrenör yetiştiren bir üniversiteye başladı. Dünya şampiyonalarının Avrupa yakasından madalya umudu Carolina Kostner Budapeşte’de üçüncü oldu ama Soçi’nin önemli madalya adayları arasında. Stilinin de giderek olgunlaştığını belirtmekte yarar var. UZAKDOĞU TAM KADRO Bu üç adayın da işi kolay değil, bu aralar buzun üzerindeki güney de doğudan yükseliyor. Güney Kore’nin ışıltılı yıldızı Kim Yu-Na, geçen yıl buza çok güçlü bir dönüş yaptı. Soçi öncesinde, dergimiz yayına hazırlanırken düzenlenen Dört Kıta Şampiyonası’ndaki performansı da merakla bekleniyor. Yine kendine özgü atlayış ve spinleriyle izlemesi en keyifli adaylardan biri. Japonya ise yine bir dönüş öyküsüne imza atan Mao Asada ile umutlarını yükseltiyor. Ashley Wagner ve Gracie Gold, ABD’nin daha önce dünya şampiyonasında sıralamaya giren kozları. ABD Soçi’de erkeklerde Jeremy Abbott ve Jason Brown ile madalya arayacak. Japonya erkeklerde bu kategori için neredeyse erken sayılabilecek bir yaşta, henüz 19’unda olan Yuzuru Hanyu ile iddialı. Ancak Ocak’ın 21’inde, yani son anda Rus takımına dahil edilen Pluşenko sağlıklı bir şekilde piste çıkabilirse bütün oyun değişir. Pluşenko 2010’da beklenmedik bir geri dönüş yapmış, hatta bunu 2012’de ilerlemiş yaşına rağmen bir kez daha tekrarlamıştı. Bakın Rus Federasyon Başkanı Alexander Gorşkov, bu kritik seçim öncesinde ne demişti: “Pluşenko erkekler artistik patinajın gerçek bir ikonu ve son derece yürekli bir sporcu. Eğer o hazır olduğunu söylüyorsa, hiç şüphe duymadan onun sözüne güvenebileceğimizi düşünüyorum.” 58 59 ÇOCUKLAR İÇİN Ona öğreteceğiniz çok şey var Ona bir "can" verin “Kedilerle geçirilen vakit asla boşa gitmez” demiş SIgmund Freud. MIlan Kundera köpeklerin cennetle kurduğumuz irtibat olduğunu çünkü onların kıskançlık ve kötülük nedir bilmediklerini söylemiş zamanında. Yetişkinlerin bile hayvanlardan öğreneceği pek çok şey varken çocukları hayvan sevgisinden mahrum yetiştirmemek gerek. 60 ster bir kedi olsun ister köpek, akvaryumda bir balık, su kaplumbağası ya da bir hamster... Çocuklar hayvanların yarenliğini sever, onlarla iyi vakit geçirirler ama bu sevimli canlıların çocuklara faydaları bu kadarla sınırlı değil. Çocukların fiziksel, psikolojik, duygusal ve bilişsel gelişiminde hayvanlarla girdikleri etkileşimin yararları oldukça fazla. Evcil hayvanlar, çocuklarda motor becerilerin gelişmesine ivme kazandırır. Bir köpeği gezdirmek, onunla top oynamak gibi dışarıda yapılacak aktiviteler, çocuk için de hayvan için de egzersiz olurken ince motor becerilerin gelişmesi için hayvana verilen mamamın suyla karıştırılması ya da ezilmesi, kaplumbağanın diş fırçasıyla temizlenmesi gibi çocuğun yaşına uygun görevler de ince motor kasların gelişmesinde katkı sağlar. Hayvanlar ve çocuklar oynarken ebeveynlerin gözetiminde olmaları her ikisinin de fiziksel ve duygusal sağlığı için önemlidir. Evcil hayvanlar çocukların sosyal gelişimde de en büyük yardımcılarından biri. Çocuklar kendilerine oyun arkadaşı seçerken, yanında evcil hayvanı olan çocuklarla daha kolay iletişim kuruyor. Bu da daha fazla oyun arkadaşı kazanmalarını sağlıyor. Daha da fazlası, evcil hayvanlar çocuklar için başlı başına bir sosyal nesne. Çocuk, evcil hayvanıyla kurduğu ilişkide sosyal hayat için pratik yapmış oluyor. Çocuklara özbenlik saygısı, sorumluluk ve empati gibi pek çok duygunun kazandırılmasında evcil hayvanlar büyük rol oynuyor. Büyüyen çocukların hayvanlarına daha fazla ilgi göstermesi ve dikkat etmesi, özgüvenlerinde de ilerleme sağlıyor. Yalnız, bu konudaki yanlış bir genel bir algıya müdahale etmek gerekiyor. Çocuklara sorumluluk duygusunu hayvanlar öğretmiyor, ebeveynler öğretiyor. Çocuğa hayvanıyla ilgilenmemesi durumunda olacakları, anne ve babanın açık bir dille anlatması, çocuğun hayvanla ilgilenmemesi durumunda hayvana yeni bir yuva bulunması gerekiyor. Çocuk tam anlamıyla bir hayvanın sorumluluğunu tek başına alacak düzeye on yaş civarında ulaşıyor. Bu durumda çocuğun yaşına göre belirlenen sorumlulukları ona anlatılmalı. Örneğin üç yaşındayken hayvanın mama kabını doldurmaya, beş yaşında hayvanın yaşam alanını temizlemeye yardımcı olabilir. Çocuğun ilgilenmediği hayvana anne ve babanın bakmaya başlaması, çocuğa sorumluluk duygusunu kazandırmıyor. Aksine sorumluluğunu başkasına devretme alışkanlığına zemin hazırlıyor. Veterinere beraber gidin Çocuklar büyüdükçe belirli bir tip ya da cins hayvana daha fazla ilgi duyabilir. Bu öğrenme arzusu, sevdiği evcil hayvan hakkında okumak ya da hayvanı eğitme konusunda çocuğun bilişsel gelişimini de teşvik edebilir. Bir veteriner randevusuna birlikte gitmek çocuğa, uygun bakım ve hayvan sağlığı hakkında sorular sorma şansı verir. Çocuğun uygun denetimle internette merak ettiği hayvanla ilgili araştırma yapmasına izin vermek de kendi seçtiği hayvana (mesela bir ata) sahip olamasa da bu hayvanla ilgili bilgiler edinmesini sağlar. Evcil hayvanlarla etkileşimde olan ergenlerin ve daha küçük çocukların, etkileşim öncesine göre daha sakin davranışlar sergiledikleri gözlemlenmiş. Aileye bir hayvanın katılması kararı kısa sürede düşünmeden alınacak bir karar değildir. Bir canlının hayatı söz konusu olduğundan, hayvana uygun ortam ve güvenliğin sağlanacağı konusunda çocuklardan önce anne ve baba anlaşmaya varmalı. Aileye yeni bir ferdin katılmasının kısa ve uzun vadede aileye katacağı sevinçler ve üzüntüler ölçülüp biçildikten sonra bu konuda adım atılmalıdır. 61 SAĞLIK Sigarayı bırakmak elinizde rkadaşlar arasında sosyal içiciler, defalarca tövbe edip yeniden başlayanlar, “tiryakiyim” deyip bırakmaya yanaşmayanlar... Sigaraya bağımlılık sadece nikotin bağımlılığıyla ölçülen bedensel bir alışkanlık değil. Sigara bağımlılığının çeşitli psikolojik nedenleri, içicilerinse farklı davranış biçimleri var. Sigara bırakmada en önemli adım, sigarayı neden ve en çok ne zaman içtiğinizi keşfetmek. İçicilik profilinizi belirlemek, sigarayla savaşmada elinizdeki en güçlü silahlarınızdan olacaktır. “ÇOK STRESLİYİM” Bazen stresinize yenik düşüp peş peşe sigara yakarken bazen onu tüm bir gün aramadığınız oluyor. İş hayatı, özel sorunlar, dönemsel sıkıntılardan kalma bir alışkanlığınız var. Kullanıcıların çoğunluğunun ergenlik döneminde özentiyle sigaraya başladığı biliniyor ancak pek çok kişi yetişkinlik döneminde, askerlik, yüksek öğrenim, iş arama, iş hayatı evresinde sigaraya aşırı stres nedeniyle başlıyor. Sigaranın başlangıçta sağladığı iyi duygu zamanla nikotine bağımlılığının artmasıyla vücutta fiziksel yoksunluk duygusu uyandırıyor, bu da sigarayı bırakmanın güçlüklerinden biri. Ancak bu, sigara bırakmanın zorluklarından başa çıkılması en kolay olanı. Çünkü kullanıcıların çoğu nikotin bağımlılığından ziyade uykusuzluk, stresle ya da can sıkıntısıyla baş etme amacıyla sigara içiyor. Esas kırılması gereken psikolojik alışkanlık oluyor bu durumda. Yani sabah kahvesinin yanında, tartışma sonrası, otobüs beklerken içilen sigaraya dur diyebilmek, saf nikotine duyulan ihtiyaçtan vazgeçmekten daha zor. “KİLO ALIRIM, ÖFKELENİRİM” Pek çok sigara kullanıcısının ortak endişesi, sigarayı bırakma halinde kilo alacakları ve sinirsel dengelerinin bozulacağı yönünde. Formunu korumak isteyenler ya da sinirli olanları için birkaç küçük öneri: - Sağlık Bakanlığı’nın www.havanikoru.org internet sitesinden bilgi alabilir, Alo 171 Sigara Bırakma Danışma Hattı’nı arayarak, sizin için ZEHİRLİ 62 Herkes sigaranın zararlı olduğunu bilir. Peki neden içtiğinizi biliyor musunuz? Her nefeste ömrünüzden çalan bu düşmana neden yenildiğinizi bilmek, onunla savaşmanızda yardımcı olacaktır. hazırladıkları sigara bırakma planı çerçevesinde belli periyotlarla geri dönüş aramalarıyla profesyonel takip ve yardım alabilirsiniz. - Doktorunuzdan sigara bırakmaya yardımcı olan ilaçlarla ilgili bilgi alın. Bu konuda bir uzmandan yardım almak ya da ilaçlar, sigaraya harcadığınızdan daha fazlasını gerektirmeyecektir. - Sigarayı bırakmanın size sağlık anlamında kazandıracaklarını düşünün, sigaranın neden olduğu ciddi rahatsızlıkların hayat kalitenizi günden güne düşüreceğini ve hayatınıza mal olabileceğini aklınızdan çıkarmayın. -Sigaraya harcadığınız paranın aylık, yıllık maliyetini düşünerek bu kazanımla neler yapabileceğinizi hesaplamak sizi motive eder. - Sigarayı bırakmak için kendinize bir tarih belirleyin ve bu tarihi yakın çevrenizle paylaşın. Bu konuda sizi teşvik etmeleri konusunda yardım isteyin. - Sigarayı bırakacağınız tarihe kadar gün içinde kaç sigara içtiğinizi belirleyin, bırakma tarihine kadar her gün sayıyı düşürerek, kullanımınızı azaltın. Sigara ikramlarını kesinlikle kabul etmeyin. Hatta paketinizi yanınızdaki birine vererek her seferinde ondan bir tane istemek işe yarayabilir. - Amaç alışkanlığı kırmaksa aklınızı, elinizi ve ağzınızı meşgul edin. Ağız alışkanlığı için elinizin altında havuç, az miktarda kuruyemiş ya da sakız bulundurun. Dışarıdaysanız bir sigara içimi kadar yürümek, oturduğunuz yerden küçük egzersizler yapmak, nefes egzersizleri sizi kısa süreliğine meşgul eder. Evde aklınızı meşgul etmek içinse sevdiğiniz bir kitabı okuyabilir, müzik dinleyebilir, bilgisayar oyunu oynayabilir ya da bir bulmaca çözebilirsiniz. - Sigara içme arzusu dayanılmaz hale geldiğinde kendinizi sakinleştirmek için duş almak ya da yapabiliyorsanız meditasyon faydalı olabilir. - Sıkça su içmek kendinizi sağlıklı hissetmede önemli bir faktördür. Ağız alışkanlığı için birebirdir. - Yemek sonrası hemen diş fırçalamak, ağzınızdaki ferahlık hissini kaybetmek istemeyeceğiniz için sigara içme isteğinizin önüne geçer. Günden güne beyazlayan dişlerinizin görüntüsü de sizi motive edecektir. - Bir kazadır oldu, tüm bu çabanın ardından bir sigara daha yaktınız. Bu hiçbir şeyin sonu değil, başladığınız noktaya dönmeyin. Size tekrar sigara içiren nedeni bulun ve bir daha başınıza geldiğinde onunla nasıl başa çıkacağınızı düşünün. Daha önce kaç defa denediğinizin bir önemi yok. Bu kararı almak ve uygulamaya geçmek tamamen sizin elinizde. Yaşam kaliteniz yükselirken, yaşanacak güzel günler için kendinize ve sevdiklerinize bir iyilik yapın. ÖLÜMCÜL SAĞLIK SORUNLARI 63 gurme r: Dikkat! Bu bir felaket haberidi n ı n a y Dün Krizi Yolda eçtiğimiz yılın sonlarında dünya gıda sektörünün devleri bir araya gelerek sürekli artan çikolata talebinin yedi sene sonra karşılanamayacağını, 2020’de çikolatanın hammaddesi olan kakaoda kıtlık yaşanacağını ilan etti. Londra’da düzenlenen konferansta dünyada yeterli miktarda kakao ağacı yetiştirilmediği için, 2 Ekim 2020’de çikolatanın hammaddesi olan çekirdeklerin tükeneceği tahmin ediliyor. Kakao çekirdeklerinin azalmasının birincil sebebi, kakao ağaçlarının kesilmesi ve daha verimli bulunan kauçuk ağaçlarının dikilmesi. Bu yüzden çikolata içeren ürünlerin fiyatlarının giderek yükseleceği, ileride satışa sunulacak bisküvi, gofret gibi ürünlerde çikolata miktarının azalması, üretimi daha ucuza mal olan fındık, fıstık, krema gibi malzemelerin daha yoğun kullanılması da beklenen gelişmelerden. Çikolata uzmanlarıysa “Kendinizi sütlü çikolatalı mini barlarla teselli edeceğinizi sanmayın” uyarısında bulunuyor, çünkü ileride az miktarda üretileceğini düşündüğümüz çikolatanın görünüm ve tat olarak bugün bildiğimizden oldukça farklı olacağı görüşünü savunanlar hayli fazla. Bütün bu gelişmelerden sonra ortaya çıkacak taklitlerinden önce has çikolatanın tadını çıkarmak gerek. İşte bu yüzden sizin için bazı küçük tarifler hazırladık. Hoş, tariflerimiz de bir miktar çikolata ya da kakao içeriyor. Gıda sektörü kırmızı alarm verdİ ve çİkolatada Maya takvİmİnİn sonunun yaklaştığını İlan ettİ. Henüz zaman varken kendİnİzİ bu tatla şımartın! Sufle Ev yapımı krem çikolata Malzemeler: 2 yumurta 13 yemek kaşığı şeker 9 yemek kaşığı un 5 yemek kaşığı kakao 1 paket margarin 1 su bardağı süt 1 paket vanilya Hazırlanışı: Önce bir kapta margarini eritip, soğuması için beklemeye alın. Bu sırada yumurta ve şekeri derin bir kapta iyice çırpın. Ardından erimiş ve soğumuş olan margarini ve sütü ilave ederek iyice çırpmaya devam edin. En son, un, kakao ve vanilyayı da ekleyerek karışımı yine çırpın. Tamamlanan karışımı kısa bir süre pişirerek kıvamının daha yoğun olmasını sağlayabilirsiniz. 64 Malzemeler: 3 yumurta 80 gr bitter çikolata Yarım su bardağı un 50 gr tereyağı Yarım su bardağı şeker Hazırlanışı: İlk olarak fırını 220 dereceye ayarlayın. Tereyağı ve bitter çikolataları teflon tavada kısık ateşte karıştırarak eritin. Sonra ocağı kapatarak unu ilave edin ve iyice karıştırın. Ayrı bir kapta yumurta ve şekeri karışım beyazlayana kadar çırpın. Çikolatalı harcı ilave ederek mikserle tekrar çırpın. Sufle kaplarınızı ya da ısıya dayanıklı küçük kaplarınız varsa içlerini yağlayarak hamurdan eşit şekilde hepsine paylaştırın. Daha önceden ısıttığınız fırında 8 dakikada sufleniz hazır. Fırından aldıktan sonra birkaç dakika ilk sıcaklığının geçmesini bekleyin sonra ister tabağa çevirip ister kaseden yiyebilirsiniz. Dilerseniz üzerine pudra şekeri serperek servis edebilirsiniz. 65 BULMACA ORTADAKİ TOPLAM SAYI Aşağıdaki büyük karede yer alan boşlukları 0'dan 9'a kadar rakamlarla öyle doldurun ki her satır ve sütunda sadece üç rakam yer alsın ve ortadaki sayı diğer iki sayının toplamı olsun. 7 ÖRNEk: 2 4 9 5 7 6 9 2 5 4 7 3 7 2 9 5 3 2 2 3 4 2 YILDIZ BULMACA Yuvarlakları, soldan sağa beş eşitliğin de doğru olacağı biçimde 0'dan 9'a kadar rakamlarla doldurun. Her rakamı sadece bir kez kullanabilirsiniz. ÖRNEK: 6 8 7 3 1 5 9 4 0 2 3 8 1 5 SUDOKU 3 1 4 7 1 8 6 3 7 5 5 6 5 2 6 4 66 7 Sudoku bulmacamızı doğru cevaplandırarak [email protected] adresine ya da posta ile derneğimize gönderen 5 okurumuz, elektronik çerçeve kazanacak. Talihliler, 20 Şubat'a kadar doğru cevabı gönderen okurlarımız arasında yapılacak çekilişle belirlenecektir. 4 2 85 Geçen ayın sudoku talihlileri: Tahsin Şaybak, Ali Rıza Ekiz, Beyza Yıldırım, Dilek Aslı, Meltem Yılmaz 67