haber 6 - Welt Heimat
Transkript
haber 6 - Welt Heimat
ARSLAN YENİDEN ŞAMPİYON Türk asıllı eski WBA Dünya Şampiyonumuz Alman profesyonel boksörü Fırat Arslan zirveye doğru yolculuğuna adeta fırtına gibi eserek devam ediyor. Fırat Arslan, Almanya’nın Ludwigsburg kentinde, Eurasyen (Avrupa-Asya) kemeri için ringe çıktı. Ringte muhteşem bir performans gösteren Arslan 2. Raund’da genç rakibini nakavt etti. Maçı Başbakan Yardımcısı, Maliye ve Ekonomi Bakanı Dr. Nils Schmid ile eşi Tülay Schmid birlikte izledi. Şampiyonluğun hemen ardından Gazetemiz Welt Heimat’a çarpıcı açıklamalarda bulunan Fırat Arslan, Dünya Şampiyonluğunu yeniden elde etmek için muazzam bir ekip çalışması yaptığının altını çizdi. Geçtiğimiz Ünvan maçında ise açıkça haksızlığa uğradığını dile getiren Arslan, ünvanını geri almak için büyük çaba sarf ettiğini söyledi. Başarıya inanan bir ekiple çalıştığı için şanslı olduğunu ifade eden Arslan Türk Bayrağı önünde 10. Sayfada haklı bir gururla poz verdi. MANNHEİM, IHK’DAN, TÜRK İŞVERENLERE ÖVGÜ Gerçekleşen ekonomi seminerinde ev sahipliği yapan IHK’dan Alex Wolf ve Zeynep Doğrucan, konuşmacılar’dan Baktat Şirketler Grubu ve Türk İşverenler Derneği Başkanı Mustafa Baklan bir konuşma yaptı. Yapılan konuşmada bugün burada amaçlarının, üçüncüsünü gerçekleştirmiş oldukları Türk-Alman İşverenlerimizin imkanlardan ve avantajlardan nasıl daha iyi yararlanabiliri açığa çıkartmak olduğuna vurgu yapıldı. 20 yıldan buyana TİD’in faaliyetlerine de değinen Baklan, “Biz, Türk İşverenlerin O girişimci ruhumuz var. Onu daha nasıl cesaretli bir şekilde, Alman gençlerine yönelik’ te etkili olabiliriz” dedi. Başkonsolos Cem Örnekol’da, yeni göreve başladığını dile getirerek, burada Türk-Alman İşveren10. Sayfada lerini birlikte görmenin sevincini yaşadığını belirtti. Kasım/November 2015 WELT HEIMAT Kultur - Kunst - Politik und Kommunikation Zeitung Preis: 1 € BORÇLARINIZDAN KURTULMAK MI İSTİYORSUNUZ? Almanya’da borçlarını ödemekte güçlük çeken vatandaşın sayısı hergün gittikçe artıyor. Bu röportaj ile vatandaşları aydınlatmak ve bilmedikleri haklarından bahsetmek istiyoruz. Kişisel iflas davası ile birikmiş ve geri ödeyemediğiniz borçların iptalini talep etmek mi istiyorsunuz? Borcunuzun miktarı ve alacak sayısının, kişisel iflas davası açmak için bir engel olup olmadığını mı bilmiyorsunuz? İşletme sahibisiniz ve iflas davası açtıktan sonra işletmenizin ne olacağını mı merak ediyorsunuz? ‘Hayır ben iflas yerine alacaklılar ile anlaşabilir miyim?’ diye kafanızda bilemediğiniz soru işaretleri mi var? 16. Sayfada Integrationsministerin Bilkay Öney erhält Auszeichnung der Reuter-Stiftung Die Helga und Edzard Reuter-Stiftung zeichnete Bilkay Öney, Ministerin für Integration des Landes Baden-Württemberg, und Ender Çetin, Vorsitzender der Şehitlik Moschee in Berlin, aus. Die Stiftung begründet ihre Wahl wie folgt: „Im Fokus der Preisverleihung stehen in diesem Jahr zwei Personen, die sich seit vielen Jahren für die Eingliederung von Zuwanderern und die Verständigung zwischen den Menschen verschiedener Kulturen engagieren. Somit kann die Ehrung zugleich auch ein Signal dafür sein, dass Integration und Völkerverständigung funktionieren können, wenn man dafür offen und bereit ist.“ 13. Sayfada ALMANYA'DA YOKSULLUK ÇANLARI KİMİN İÇİN ÇALIYOR? RÜZGAR EKENLERİN FIRTINASI Bugün tüm dünyanın sarsılarak izlediği Paris halkına yönelik katliam saldırıları, Charles Hebdo baskınından sonra bir kez daha Avrupa’yı kalbinden vurmuş gözüküyor. Bakalım Avrupa bu saldırıları doğru okuyup Orta Doğu’da oynadıkları oyunun nekadar tehlikeli olduğunu anlayabilecek mi? Fransa cani terör örgütlerine verdiği desteğe Özellikle Suriye’de sürdürülen kirli savaşın ardından kitlesel göç ve göçün Avrupa’ya adeta bir nehir gibi akması, sivillerle birlikte siyasal dinci militanlarının da bu CUMHURİYET YAHYA KIZILASLAN 2. Sayfa in nüchterner Blick auf die Finanzlage offenbart: Auf Baden-Württemberg lastet ein riesiger Schuldenberg von über 46 Milliarden Euro. Hinzu kommen erhebliche künftige Pensionsverpflichtungen und der Sanierungsstau bei den Liegenschaften und Straßen des Landes. Zu den Schulden kommen noch die Zinszahlungen mit grob 1,7 Milliarden Euro pro Jahr. Vor allem aber wurde beim Regierungswechsel ein haushaltspolitischer Handlungsbedarf vorgefunden, der nach dem damaligen Stand ohne Gegenmaßnahmen bis 2020 auf rund 2,8 Milliarden Euro angewachsen wäre. 12. Sayfada Nothilfe-SMS als Ergänzung zum Notfall-Fax HEM SUÇLU, HEM DE HAKLI OLMAK! Prof. Dr. ATA ATUN 2. Sayfa HABER 6 göç dalgası içinde sızma ihtimali üzerinde durulsa da, istihbarat kaynakları ve saldırıların ardından asıl hesapların üzerinde durmak gerek. AB ülkelerinde göçün asıl hedefi olan ülkelerin, artırdığı güvenlik önlemlerinin nafile olduğuna tanıklık ettik. Sıradan insanların girişlerinde gösterdikleri ciddiyetin ağırlığı altında Avrupa ülkelerinde cirit atan siyasallaştırılmış dinci katillerin elini kolunu sallaya sallaya onca insanın kanını dökmesi akıllara çeşitli soru işaretlerini getirmiyor mu? 11. Sayfada AUF DEM PFAD DER KONSOLIDIERUNG MANNHEIM’DA, 64. INTERNASYONAL FİLM FESTİVALİ SONA ERDİ İnternasyonal Film Festivalinde ‘’Grand Newcomer Award’’ adına verilen ve jüri üyeleri olarak da Marion Hänsel, Jef Nuyts ve Mark Spratt’ın değerlendirmeleriyle ödüller 24 Ekim 2015 final gecesinde sahiplerini bulmuş oldu. Malta’lı Rejissör Rebecca Cremona’nın üstlendiği ‘’Simshar’’ büyük ödülü alırken, Meksika’lı Yönetmen, Celso R Garcia’nın üstlendiği ‘’Sarı Çizgi’’ Filmine de ödül verildiği, bununla birlikte, Hollandalı Yapımcı Margot Schaap’ın ‘’12 Ay 1 gün’’ filmi, Rejissörlüğünü Maurice Hübner’in üstlendiği ’’Braun Aile’si’’gibi birbirinden güzel filmlerin öne çıkmış olduğu Festival Galasında ise en başta Mannheim Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Peter Kurz’un yanısıra çok sayıda davetlinin de iştirak ettiği, Mannheim ve Heidelberg’ in değişik sinema salonlarında sinemaseverlerce iki hafta boyunca izlenme fırsatını buldular. 6. Sayfada PARİS Federal İstatistik Dairesi’ nin verilerine göre Almanya’da her beş kişiden biri yoksulluk veya sosyal dışlanma tehdidiyle karşı karşıya kaldığını duyurdu. Merkezi Almanya’nın Wiesbaden kentinde bulunan Federal İstatistik Dairesi, geçen yıl nüfusun yüzde 20,6’sının, yani 16,5 milyon kişinin yoksulluk veya sosyal tecrit tehdidiyle karşı karşıya kaldığını açıkladı. Kurum, bu verilerin 2013 yılına kıyasla artış gösterdiğine dikkat çekti. 2013 yılında bu oran yüzde 20,3 olarak saptanmıştı. 9. Sayfada Das Land Baden-Württemberg bietet ab sofort hör- und sprachbehinderten Menschen eine zusätzliche Möglichkeit, in einer Notlage Polizei, Feuerwehr oder Rettungsdienste zu verständigen.“ Das sagte Innenminister Reinhold Gall am Donnerstag, 5. November 2015. Hör- und sprachbehinderte Menschen hätten bei einem Notfall bisher nur über ein NotrufFax an die 110 oder 112 Hilfe anfordern können. Ergänzt werde diese Möglichkeit jetzt durch die Nothilfe-SMS. 14. Sayfada HALK SAĞLIĞI İHMALE GELMEZ DİLEK KARAKOÇ 7. Sayfa 10. Sayfada Landesregierung will Zahl der Rückkehrer deutlich erhöhen Baden-Württemberg ist das erste Land, das einen Lenkungskreis zur Steuerung der Flüchtlingswelle eingerichtet hat. Wir sind auch das erste Land mit einer zentralen Registrierstelle - an der sich die Bundesregierung nun orientiert. Und jetzt sind wir das erste Land, das ein umfassendes Rückkehrmanagement einführt“, erklärte Ministerpräsident Winfried Kretschmann in Stuttgart. Angesichts der anhaltend hohen Zugangszahlen von Flüchtlingen in Baden-Württemberg wolle die Landesregierung dafür sorgen, dass Flüchtlinge mit geringer Bleibeperspektive wieder zügig in ihre Heimat zurückkehren. Kretschmann: „Damit schaffen wir mehr Platz und mehr Motivation für die Unterbringung und Integration der von Verfolgung und Krieg bedrohten Menschen, die zu uns kommen.“ PRIVAT- & GESCHÄFTSINSOLVENZ WOLFGANG SEELIG 13. Sayfa 13. Sayfada DAĞ FARE DOĞURDU! İSMAİL DOĞRUER 15. Sayfa 2 Prof. Dr. ATA ATUN YAHYA KIZILASLAN İ e-mail: [email protected] http://www.ataatun.org Facebook: Ata Atun http://www.twitter.com/ataatun CUMHURİYET nsanın doğasına en uygun yönetim şekli şüphesiz Cumhuriyettir. Bireylere Seçme ve Seçilme Hakkı vererek Hukuklarını korunur. İmparatorluklardan sonra uluslar kendi devletlerini kurmuş ve çoğunlukla da Cumhuriyet yönetimini tercih etmişlerdir.Ancak her yeni Sistem beraberinde eski Sistemden kopmak istemeyenlerle, yeni Sistemi çok kabullenenler olarak çatışmalar oluşturur. Böyle olması doğal kabul edilmelidir. Yeterki çatışmalar maksadı aşmasın. Yeni, herzaman ihtiyaçken geçmişin birikimleri korunması da ihtiyaçtır. Sil baştan mantığı nasıl yanlışsa yenilenmemek çağın ihtiyaçlarına göre çareler aramamak da yanlıştır. Milli ve İnanç değerleri korunarak geleceğe yürüdüğümüz Cumhuriyet Sistemi bize çok yakışıyor. Bu yoldan geri dönüş olamaz. Cumhuriyetlerin çalışmakolu olan Demokrasi Akıllı ve Adaletli yöneticiler tarafından işletilirse büyüme de huzur da yakalanmış oluyor. Evet Cumhuriyetimizin 100. Yılına yaklaşıyoruz. Artık Geçmiş Sistemleri unutup Cumhuriyetimize sahip çıkmalıyız. İnancımız da bize Cumhuriyeti öneriyor. Bugün hala Osmanlı Sistemine özlem duyanlar bunun imkansız olduğunu bile bile farkında veya farkında olmadan imparatorluk hayali kuruyorlar. Geçmiş Devletlerimizi inkar etmeden 16 dan fazla Devlet ve imparatorluk kurmuş Milletimiz bugün de kurduğu Cumhuriyetiyle tarihsel bir bütündür. Geçmiş ve gelecekle ilgili milli sentezimizi başaramamış olmamız bugünkü tartışmaları ortaya çıkarıyor. Aslından Geçmişi ve Geleceği savunan hepimizin istekleri Cumhuriyetimizin içinde var. Sadece Siyasetimizi Cumhuriyetin kurallarına uyarlayamama yeteneğimiz, yanlış anlaşılmalara ve hak ih- lallerine sebep oluyor. Artık şu Siyasi Parti haklı veya haksız tartışmaları bırakılıp Demokrasimiz güçlendirilmelidir. Tek vatanımız var ve Dünya bize Hayran. Kıymetini bilmek: Eğitimimizle ve Vatana katkılarımızla olacaktır. Demokrasi bireyin özgürlüğünü esas alır. Özgürlük, yersiz eleştiriler yerine birbirimize saygıyla mümkün olur. Ülkemiz, etnik yapıların varlığı ile büyük bir Zenginliğe sahip. Bu beraberliği çatışma ortamından uzaklaştırıp üretim yarışına yönlendirelim. Hep beraber Türkiye Cumhuriyetiyiz. Tüm Gelişmiş ülkeler bünyesindeki etnik yapılarını Zenginliğe çevirmişken biz kavga unsuru yapmayalım.Kaybeden hepimiz olduk ve oluruz. Atatürk’ ün, ‘’Vatanını seven Mesleğini en iyi yapandır’’ sözü Cumhuriyete çok yakışıyor. Örnek alacağımız onca güzelliklere rağmen geri kalmak için bahaneler üretmek bize birşey kazandırmaz. Yeni Kurulacak Hükümetimizin bu özgürlükleri koruyan ve yaşatan olması toplumsal huzuru sağlaması hayati önem taşımaktadır. Artık ‘’Vatan ve Bayrak için ölürüm’’ diyenler Sorumluluklarını fedakarca yerine getirmelidir. Askere gitmemek için bahane arayanlar, vergi kaçırmak için çaba harcıyanlar, tek doğru benim doğrum diyenler Cumhuriyetimizin Yüzüncü yılı gelmeden ahlaken temizlenmeli ve bilinçli bir toplum olarak geleceğe hep beraber kardeşçe yürümeliyiz. Kötü huylarımızdan vazgeçmeli ve güzel huylar edinmeliyiz. Kişi tanımadığının Düşmanıdır. Birbirimizi önyargısız tanıyıp kardeşce yaşamalıyız. Anadolumuz içindeki Zenginlikleri keşfetmeyi bekliyor. Bu Görev Hepimizin! NATO RUSYA’YA GÖZ DAĞI VERDİ HEM SUÇLU, HEM DE HAKLI OLMAK! D ünya üzerinde ilginç gelişmeler yaşanıyor. Bozulmaz sandığımız kalıplar, değişmez addettiğimiz fikirler veya da uygulamalar zamanı geldiğinde radikal bir biçimde değişime uğrayabiliyor. Konu bu sefer bizi yakından ilgilendiriyor ama yurt dışında gelişeceğe ve hukukta yepyeni bir kapı açılmasına neden olabileceğe benzeyen bir olay. Olayın başrol aktörü Abdullah Öcalan Türkiye tarafından, Türkiye sınırları içinde terör olayları yaratmak ve birçok insanın ölümünden sorumlu olmak suçu ile “teröristbaşı” olarak ilan edilen, İnterpol teşkilatına kırmızı bültenle arama başvurusu yapılan, sonra da yurt dışı bir operasyonla yakalanıp Türkiye’ye getirilerek yargılanan ve yaşam boyu hapis cezası verilen kişi. Diğer taraftan, aynı kişi Türkiye’de, İran’da, Irak’ta ve Suriye’de belli bölgelerde yüzyıllardır yaşamlarını sürdüren etnik bir grupça özgürlük mücadelesi lideri olarak lanse edilmekte. Batılı olarak adlandırılan devletlerin ve de Rusya Federasyonunun resmen veya da üstü örtülü olarak içinde yer alan devletlerin, nadiren alenen destek verirken gözüktüğü, çoğu zaman da perdelerin arkasında kucak dolusu desteğini esirgemediği bir kişi Abdullah Öcalan. Öcalan, bundan 7 sene 1 ay evvel, dönemin Yunanistan Hükümeti’ne, -Kenya’da 15 Şubat 1999 tarihinde yakalanmasından ve Türkiye’ye iadesinden sorumlu tutarak- Atina İdari Mahkemesi’nde tazminat davası açmıştı. Her ne kadar talep ettiği tazminat miktarı 20 bin 100 Euro olsa da, önemli olan bu davanın kazanılması durumunda dünya hukuk sisteminde yepyeni bir kapının açılacağı açıktır. Üç üyeli Atina İdari Mahkemesi aslında çetin ceviz bir oluşum. Hiçbir siyasinin politik baskısına aldırmıyor, hükümet tarafından uygulanabilecek herhangi bir baskıyı da anında savuşturuyor. 1974 Mutlu Barış Ha- Son 13 yılın en kapsamlı NATO askeri tatbikatı 6 Kasım’da sona erdi. ‘Üçlü Kavşak’ tatbikatı Rusya’nın çıkışlarına tepki gösterebilmek için ittifakın köklü değişiklik geçirmek zorunda olduğunu gözler önüne serdi. Askeri dezavantaj ‘Trident Juncture’ son 13 yılın en büyük NATO askeri tatbikatı sayılıyor. Batı Akdeniz ülkelerini kapsayan tatbikata 36 bin asker katılıyor. Kulağa kapsamlı çalınan rakamlar Rusya’nın askeri potansiyeli karşısında önemini kaybediyor. N ATO’daki en yüksek rütbeli Alman komutanı Orgeneral HansLothar Domröse aynı zamanda NATO tatbikatına da kumanda ediyor. Domröse ekim ayından beri İspanya, Portekiz ve İtalya’daki tatbikat sahaları arasında mekik dokuyor. Kanada’nın komutasındaki deniz ve kara tatbikatını ya da Almanya’nın yönettiği havada yakıt ikmalini teftiş ediyor. Alman generali 30 ülkenin askeri birliklerinin katıldığı tatbikatta ‘çok ulusluluk’, yani müttefikler arasındaki koordinasyon ve işbirliğini tatminkar bulmadığını gizlemiyor. WELT HEIMAT DÜNYA’DA GÜNDEM KASIM / NOVEMBER 2015 Ağır silah kullanılabilme Rusya ilk adımı atıyor, NATO da tepki göstermeye çalışıyor. NATO diplomatı, “Ruslar daha kararlı, esnek ve daha bütünlük içindeler, bu farkı kapatmamız lazım. Ruslardaki birlik ve bütünlük bizi şaşırtmasın. Çünkü Putin’in ordusunda bizdeki gibi yetki, onay ve koordinasyon karmaşası bulamazsınız”, diyor. Siber savaşa karşı ‘caydırma’ 21’inci yüzyılın savaş literatüründe ‘Melez Savaş’ ve ‘Siber Savaş’ gibi kavramlar geçiyor. İnterneti sabote etmek, parmağı olduğunu itiraf etmeden anlaşmazlıkları tırmandırmak, sosyal medya trolleriyle kamuoyunda algı operasyonları yapmak, çabuk ve esnek olmak. Rusya bunların hepsini pek iyi beceriyor. Savunma uzmanı Paul Ivan fazla karamsar olmak istemediğinden, ‘Üçlü Kavşak’ tatbikatının Ukrayna krizinden önce kararlaştırıldığını ve NATO’nun modern savaş usullerini tatbikata entegre etmeyi başardığını hatırlatıyor. Uluslararası operasyonlar NATO uzmanları da aynı fikirdeler. Zamanlamanın iyi yapıldığını ve tatbikattaki bazı unsurların modern savaş teorilerine uygun olduğunu, karmaşık prosedürlerin etüt edilip çok uluslu askeri müdahalelerin başarılı bir şekilde prova edildiğini belirtiyorlar. Bu son nokta, öncelikle ABD açısından büyük önem taşıyor. rekatı nedeni ile açılan tazminat davasında Türkiye’yi haklı, Yunan hükümetini de suçlu bulan mahkeme de bu Atina İdari Mahkemesi. Öcalan, dava dilekçesinde açıkça Yunanistan’ı kendisini kandırmakla suçlamakta. 1999 yılında Yunanistan hükümetinin kendisini “siyasi iltica hakkı vereceği” iddiaları ile uyuttuğunu, önüne pembe bir gelecek tablosu koyduğunu ve kendisinin de bu nedenle hiçbir kuşku duymadan Kenya’da Yunanistan Büyük Elçiliğinde başlayıp, havaalanındaki uçakta biten tuzağa düştüğünü ve sürecin sonunda da ölüm cezasına çarptırıldığını iddia etmekte Yunanistan Hükümetine karşı açtığı davanın gerekçe bölümünde. Bence Öcalan’ın dava dilekçesini, uluslararası hukuka ilgi duyan tüm hukukçuların ve siyaset bilimcilerinin okuması, bilgilerini ve vizyonlarını geliştirmeleri açısından çok faydalı olacak. Öcalan’ın dilekçesinde öne sürdüğü Yunanistan Hükümeti’nin ihmal ve kasıtlı harekette bulunduğu iddiası, 1998 yılında Suriye’den sınırdışı edilmesi ile başlamakta ve 15 Şubat 1999 tarihinde Kenya havaalanında yakalanmasına kadar geçen süreç içinde yaşanan olayları en ince detayına kadar anlatarak son bulmakta. Bu iddianame aslında, bugüne değin hiç ortaya çıkmamış politik tarihin bir parçasını oluşturmakta. Özellikle iddianamenin içindeki “150 ülkenin dışişleri bakanlarının Kenya’daki BM binasında gerçekleştirecekleri olağan BM toplantısını benden kurtulmak için fırsat olarak gören Yunanistan Nairobi Büyük Elçiliği’nin, Atina’dan benim BM binasına teslim edilmemi önermesine rağmen, Atina’nın bu öneriyi reddetmesi ve Büyük Elçilik konutundan dışarı atılmam talimatını vermesi, benim tutuklanma sürecimin başlangıcını oluşturdu” cümlesi, Yunanistan’ın oynadığı rolü açıkça ortaya koymakta. İşin ucunun önce AB ve ABD’ye, en sonunda da Türkiye’ye kadar uzanacağı kesin… BEYRUT BOMBALARLA SARSILDI L übnan’ın başkenti Beyrut bombalarla sarsıldı. İki intihar saldırısının meydana geldiği başkentte 40’dan fazla kişi hayatını kaybetti.Saldırının sorumluluğunu IŞİD üstlendi. Saldırının Beyrut’un Hizbullah’ın etkili olduğu ve kalabalık semtlerinden Burc el-Baracne’de meydana geldiği bildirildi. İki canlı bomba tarafından düzenlendiği belirtilen saldırılarda 40’dan kişinin hayatını kaybettiği, 200’den fazla kişinin de yaralandığı belirtildi. Lübnan’ın resmi haber ajansı NNA’da yer alan bilgilere göre saldırılar, beş dakika arayla ve birbirinden 150 metre uzaklıkta iki ayrı noktada meydana geldi. Televizyon kanalı LBC’de saldırganların aslında 4 kişi oldukları, birinin kaçtığını, bir diğerinin de üzerindeki bombayı patlatmadan öldürüldüğünü iddia etti. Saldırının ardından Lübnan ordusuna bağlı askerler ve Hizbullah üyeleri, halka saldırının meydana geldiği bölgeyi terk etmelerini istedi. Hastaneler de kan bağışı çağrısı yaptı. Lübnan Başbakanı Tammam Salam ise cuma günü as ilan edildiğini açıkladı. Lübnanlı politikacılar da halkı birlik olmaya çağırıyor. Saldırının sorumluluğunu internet üzerinden bir açıklama yapan IŞİD üstlendi. Saldırıların meydana geldiği bölge Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı destekleyen Şii Hizbullah’ın Beyrut’taki kalelerinden biri. WELT HEIMAT DÜNYA’DA GÜNDEM AMERİKA TEDİRGİN! KASIM / NOVEMBER 2015 3 SURİYE’DE HARDAL GAZI KULLANILDI MI? Rusya, İran ile S-300’de anlaştı. Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) uzmanlarının verilerine göre, Suriye’deki çatışmalarda hardal gazı kullanıldığını idda ediyor. 21 Ağustos’ta Halep’in kuzeyindeki Marea bölgesindeki çatışmalarda hardal gazı kullanıldığı iddialarını doğruladı. Böylece Suriye’de hardal gazı kullanıldığı iddiaları ilk kez bağımsız uzmanlar tarafından doğrulanmış olduğu duyuruldu. Rusya, İran’la S-300 füze sistemi anlaşmasının imzalandığını bildirdi. İran’a silah sistemi sevkiyatı ABD’nin tepkisini çekiyor. Haber Merkezi R us kamu şirketi Rostec’in genel müdürü Sergey Çemezov’dan geldi ilk açıklama. Dubai Airshow’da RIA haber ajansı muhabirinin sorularını yanıtlayan Rostec genel müdürü Çemezov, İran’a S-300 füze savunma sistemlerinin sevkedilmesini öngören anlaşmanın imzalandığını söyledi. Amerika rahatsız Rusya’nın İran’a S-300 füzesavarları satmaya karar vermesi tartışmaya neden olmuştu. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Marie Harf Tahran’ın Yemen, Suriye ve Lübnan’daki istikrarsızlıkta payı olduğuna dikkat çekerek İran’a silah sistemi sevkiyatı yapmak için doğru bir zaman olmadığını duyurmuştu. ‘Saldırı değil, savunma amaçlı’ Medyaya yeralan bilgilere göre, İran Rusya’dan 20 milyar dolarlık petrol karşılığında S-300 tipi hava savunma füzesi alacak. Eski Rus iç istihbarat teşkilatı başkanı Ni- kolay Platonoviç Patruşev ham petrol karşılığında İran’a verilecek olan hava savunma sistemlerinin saldırı değil savunma silahı olduğunu ve İran’ın başka ülkelere zarar verme gücü olmayan bu sistemleri sadece kendi güvenliğini korumak için kullanabileceğini açıklamıştı. Patruşev, sistemin sevkiyatının da hemen gerçekleşmeyeceğini, bunun üretimlerine bağlı olduğunu söylemişti. Uçak ve Gemiler hedefte Rus savunma uzmanı Pavel Felgenhauer, aynı zamanda saldırı amacıyla da kullanılabilecek olan S-300’lerin 150 kilometrelik menziliyle düşman uçak, gemi ve kara hedeflerini de vurabileceğini belirtmişti. Basra Körfezine mi konuşlandırılacak? Rus uzman S-300’lerin Hürmüz Boğazı’nda konuşlandırılması durumunda İran’ın Basra Körfezi’ndeki pozisyonunun güçleneceğini kaydetmişti. “Sorumluların kimler olduğunu tespit edemedik” Bir örgüt yetkilisi AFP ajansına açıklamasında, “Biz bulguları değerlendirdik, fakat sorumluların kimler olduğunu araştırmadık” dedi. Uzmanlar tarafından hazırlanan raporun OPWC üyesi ülkelere gönderildiği kaydedildi. Örgüt üyesi ülkelerin temsilcilerinin kasım ayının sonunda Lahey’de bir araya gelmesi bekleniyor. Aktivistler ve yardım örgütleri rapor etmişti Aktivistlerin iddialarına göre, aylarca Marea’da kontrolü ele geçirmek için çatışan IŞİD örgütü kimyasal silaha başvurdu. Çok sayıda yardım örgütü de bölgede kimyasal silah kullanıldığını rapor etmişti. Birleşmiş Milletler, 1993 yılında savaşlarda hardal gazı kullanımını yasaklamıştı. Etkisini 12 saat içinde gösteren hardal gazının genellikle öldürmediği, ancak iç kanama, kanser ve ciddi cilt sorunlarına yol açtığı belirtiliyor. Bu nedenle hardal gazı, kitle imha silahları arasında kabul edilmiyor. IŞİD Kimyasal silah kullandı mı? SARAY BAKLAVA Perakende satışlarımız başlamıştır ¬ Özel günlerinizde yaş pasta çeşitleri ¬ Bayanlara altın günlerinde toplanma olanağı ¬ Tüm ürünlerde sparişe göre parekende satış imkanı ¬ Kurabiye çeşitleri ¬ Doğum günü pastaları ( isteğe göre ) ¬ Baklava ve tüm tatlı çeşitler ¬ Sütlaç, kazandibi ¬ Künefe ¬ Simit; kaşarlı, peynirli, zeytinli ¬ Pide çeşitleri ¬ Pizza çeşitleri ¬ Börek çeşitleri ¬ Lahmacun ¬ Poğaça ¬ Mantı Sabah ¬ Çorba kahvaltısı 5 Euro Siparişleriniz için iletişim bilgileri : Ailenizle ve dostlarınız ile birlikte keyifli kahvaltı zamanı Adres : Brückenstr. 16 71364 Winnenden Tel : 07195 9071514 / Handy : 0157 89651825 E.mail : [email protected] Webseite : www.saray-baklava.de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, ağustos ayında BM ve OPWC uzmanlarından oluşan bir ekibin Suriye’de klor ve diğer kimyasal silahları kullananları ortaya çıkarması kararı almıştı. Suriyeli muhalifler ve Batı, Esad rejiminin klor gazı ve varil bombası kullandığını öne sürüyor. Suriye yönetimi ise bu iddiaları geri çeviriyor. Suriye lideri Beşar Esad, 2013 yılının ekim ayında ülkesindeki kimyasal silah mühimmatının imha edilmesini onaylamıştı. Öte yandan son dönemlerde, radikal İslamcı IŞİD örgütünün Irak’taki çatışmalarda kimyasal silah kullandığı iddiaları yoğunlaşıyor. 4 Resimdeki oyuncu Sporda savunma oyuncusu İmtiyaz Koyun, keçi otlatan kimse Mikroskop camı WELT HEIMAT BULMACA KASIM / NOVEMBER 2015 Emare Cet Mersiye Metal yaprak Hükümdar Hamaylı Rey Kolu çevrilerek çalınan bir tür org Bir işi yapma Dinlenmek için verilen ara Vücudun dinlenme hali Bir tür yaban mersini Alüvyon İskambilde koz Liberya plaka kodu Holmiyum simgesi Büyük çivi Yılın ilk ayı Büyük sergi Neşeli kadın Bir suçu bağışlama Arkadaş, yakın dost Kamer Sözleşme, yazılı anlaşma Kadınların ziynet eşyası Sevinç ile beliren heyecan Kurbağa Saydam İri gövdeli bir hayvan Yemek Bir işin sonu Tümör, yumru Katkı, destek İtalya'da bir halk Bir meyve Kelem Ahmak Zinde Dini içerikli Ortodoks resmi Tane Yansıyan ışığın gözde oluşan algısı Çökelti İktisadi Mısır plakası Ağırlık bakımından eşit olan Parçalara ayırmak Yaşça denk Bir nota Orkestrada bulunan üflemeli çalgı Öğrenme isteği Ege'de turizm merkezi Hekim Olanak Aile ile ilgili Parazit Telefon sözü Saatte rakamların olduğu düzlem Tekin olmayan İri taneli bezelye Apartman katı Su taşkını Uyuşturucu Yanınca ısı veren madde Yunan alfabesinde bir harf Hamile Tanrı'ya göre insan Engerek yılanı Halk edebiyatında şiir Horozların başındaki uzantı Tavlada bir sayı Türk hayatına uygun Kırmızı çuhadan başlık Yanardağ ifrazatı Primitif Sporda ileri uç oyuncusu SUDOKU Her satırı, her sütunu ve her 3x3 lük alanı, 1’den 9’a kadar rakamlarla doldurmalısınız. 8 7 1 5 6 8 6 3 9 7 3 7 2 6 2 8 7 4 9 7 1 2 3 SÖZCÜK YERLEŞTİRME Aşağıdaki listede yer alan sözcükleri şablonun içinde bulabilecek misiniz? Yan tarafta verilen sözcükleri kullanarak bulmacayı tamamlayalım. Kolay 4 HARFLİLER HANİ OTAĞ 5 HARFLİLER 3 ARDIL 6 NAMLU 6 HARFLİLER AKCİĞER BİHABER EŞİTLİK İYİMSER KÜTAHYA 7 9 4 2 ALAGEYİK İSKANDİL ORTAKLIK 2 4 9 5 4 ALTİMETRE TALİMHANE 10 HARFLİLER LİBERALİZM MAHCUBİYET ADRES İPTİDA AKÇAY KAPALI AVARYA 9 6 4 7 5 ÇİTİLEME KONUŞMAK TAMAHKAR 9 HARFLİLER ANANE Zor 1 8 ANANEVİ ESASTAN İKEBANA KANALET ŞEHRİYE 8 HARFLİLER 8 4 EĞRETİ ŞECAAT TABELA 7 HARFLİLER 1 5 9 2 7 5 2 1 8 6 7 4 SÖZCÜK AVI Orta 4 8 3 6 7 3 5 6 9 4 3 7 9 4 1 3 6 7 2 9 Çevik ÇAĞCIL ONARMA TABAKA 9 3 6 4 Tombala oyun kartı Dönümün dörtte biri Hedefi vurma Soğuk içilen bir içecek Züppe Dize Devlet büyükleri Zanaat öğreticisi Kir izi Ücretsiz Labada 8 4 Kapatma nesnesi Geniş ve bol karşıtı, ensiz İnam, vedia 9 Ulak İyilik, lütuf Katibiadil 3 Ayakla vuruş Bilardo değneği Elektrik sığa Yunanistan'ın birimi başkenti Numara Yunan klasik çağında kent meydanı Sene Felsefede düşünce İnce, keskin ses Yemişlerin yenilen bölümü Böbrek iltihabı İtalya'da bir yanardağ Büyük anne Keskin kokulu bir gaz Atılmış, atılan Kısaca Milli İstihbarat Teşkilatı Bir yağış türü Kural dışı Bir nota Bağırsaklar Dinlenmelik Telli balıkçıl Taşıyıcı Uygarlık BARAK BENİZ BÜZGÜ CEZVE ELEMENT KÖPEK T A B A K A ÇAPRAZ BAĞLAR Her karenin içinde çapraz bir çizgi olmalı. Şablonda yer alan her sayı, üzerinden kaç tane çapraz çizgi geçtiğini gösteriyor. Çapraz çizgiler kapalı bir şekil oluşturmamalı. KÖTÜRÜMLÜK MAKTUL MİSAFİRHANE MUAYENE SOHBET ESPRİ ÜNLEM FANTA VİTRAY BULMACALARIN ÇÖZÜMLERİ 6. SAYFAMIZDA Hazırlayan: BERTAN KODAMANOĞLU ([email protected]) WELT HEIMAT Yaklaşık 2,5 milyon aracını geri çağıran Volkswagen’in dizel motorlu araçlarında sadece bilgisayar yazılımını güncellemesi emisyon manipülasyonunu gidermeye yetmeyecek. EKONOMİ KASIM / NOVEMBER2015 VW’NİN 540 BİN ARACIYLA İLGİLİ YENİ GELİŞME V olkswagen’in manipülasyon skandalından etkilendiği gerekçesiyle geri çağırdığı 540 bin dizel motorlu aracında sadece emisyon değerlerine düşük gösteren bilgisayar yazılımlarını düzeltmesinin yeterli olmayacağı bildirildi. Almanya Ulaştırma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, bu araçların aynı zamanda büyük teknik onarıma da ihtiyaç duyduğu belirtildi. Motorlu Taşıt Dairesi’nin düzenlemeleri uyarınca Volkswagen’in yaklaşık 2,5 milyon aracını 2016 yılından beri geri çağırması ve elden geçirmesi bekleniyor. Ancak teknik onarımdan geçirilmesi gereken 540 bin aracın hangi modeller olduğu belirtilmedi. Dizel motorlu araçlardaki emisyon değerleri manipülasyonunun ABD Çevre Koruma Dairesi (EPA) tarafından ortaya çıkarılması VW’yi 80 yıllık tarihinin en derin krizine sürüklemiş ve şirket 8,5 milyon otomobili servise çağırmak zorunda kalmıştı. VW, benzin motorlu 800 bin aracın, yakıt sarfiyatını düşük göstererek karbondioksit emisyon değerlerini manipüle ettiğini de itiraf etmek zorunda kalmıştı. Tröst hakkında bütün dünyada resmi makamlar tarafından araştırma yürütülürken avukatlık şirketleri de sahiplerinin tazminat taleplerini yargıya taşımak üzere dava dosyası hazırlıyor. 5 İHRACATTA ARTIŞ DEVAM EDİYOR Ticaret fazlasında Çin enerji hammaddesi ithalatının ucuzlaması sayesinde Almanya’yı geçti. Almanya’nın bu yıl ödemeler dengesinde ‘fazla’ rekoru kırması bekleniyor. Almanya’nın ihracatı Eylül ayında da arttı. En yüksek artış AB ülkelerine yapılan satışlarda kaydedildi. A lman şirketlerinin ihracatı 2015’in eylül ayında da arttı. Wiesbaden’deki İstatistik Federal Dairesi’nin açıkladığı rakamlara göre Alman özel sektörünün ihracatı bir önceki yılın aynı ayına kıyasla yüzde 4,4 oranında artarak 105,9 milyar euroya yükseldi. Almanya’nın ithalatında da artış kaydedildi. İthalat yıl bazında yüzde 3,9’luk artışla 83 milyar euroya yükseldi. Almanya’nın Avrupa Birliği’ndeki (AB) ortaklarına yaptığı satışlar Eylül itibariyle bir yılda yüzde 7,4 oranında artarak 62,2 milyar euroya çıktı. AB dışındaki üçüncü ülkelere yapılan ihracat da 43,7 milyar euro ile bir yıl öncesine göre artış gösterdi. MÜLTECİLER MALİ YÜK GETİRMEYECEK Ekonomik danışma kurulu Almanya hükümetinden mültecilerin kısa zamanda istihdam piyasasına kazandırılmasını öneriyor. Uzmanlar mültecilere harcanan paranın ekonomiyi sarsmayacağı görüşündeler. B ‘ eş bilgeler’ olarak da adlandırılan Almanya hükümetinin ekonomik danışmanlar kurulu mülteci akını nedeniyle Almanya’daki asgari ücret uygulamasının gözden geçirilmesini istedi. Beş profesörden oluşan uzmanlar heyetinin çarşamba günü açıklanan ekonomik tahmin raporunda, asgari ücretin mültecilerin iş bulmasını zorlaştıracağı ve istihdam piyasasındaki düşük ücretli işgücü arzının artması nedeniyle asgari ücret alt sınırının değiştirilmemesi gerektiği belirtiliyor. 2016 yılına kadar mültecilere 22,6 milyar euro harcanacağını tahmin eden ekonomi profesörlerine göre bu meblağ kamu bütçeleri için aşırı yük oluşturmayacak. Münih’teki ifo ekonomik araştırma enstitüsü iltica akınının 2015 yılı bilan- çosunun 21,1 milyar euro olacağını hesaplamıştı. Ekonomik düzelme devam edecek Ekonomik tahmin raporunda, toplumla kaynaşmada önemli bir adım olduğu için mültecilerin bir an önce istihdam piyasasına entegre edilmesi gerektiğine işaret ediliyor. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı OECD de kısa süre önce mültecilerin istihdama ortak edilmesi tavsiyesinde bulunmuştu. Beş bilgelerin tavsiyeleri Bir yıllık mesleki staj sırasında mültecilerin asgari ücretten muaf tutulması ve genç mültecilerin iş bulabilmeleri için asgari ücretin yaşa göre ayarlanması da bulunuyor. 2020 yılına kadar ekonomik bakımdan faal nüfusun 500 bin artacağını, 350 bin kadar mültecinin ise işsiz kalacağını tahmin eden ekonomistler 2016 yılında işsizlik oranının düşmeyeceğini ve önümüzdeki yıllarda işsiz sayısının yeniden üç milyonu aşacağını raporda dile getiriyorlar. SIĞINMACILARIN EKONOMİK CANLANMAYA ETKİSİ Almanya’ya kabul edilen yüz binlerce sığınmacı, ülkede bir sonraki ekonomik mucizenin temelini oluşturabilir mi? Araştırmacılar, artan göçün ekonomiye olumlu etkisinin gelecek yıldan itibaren hissedileceği görüşünde. A lman işadamları için durum çok açık: Hâlihazırda Almanya’ya gelen yüzlerce bin sığınmacı, Alman ekonomisi için büyük bir fırsat yaratabilir. Daimler tröstünün Yönetim Kurulu Başkanı Dieter Zetsche hafta başında Frankfurt Uluslararası Otomobil Fuarı (IAA) açılışı öncesinde kabul edilen sığınmacıların en iyi ihtimal ile “Bir sonraki Alman ekonomik mucizesinin temelini oluşturabilirler, tıpkı 1950‘ler ve 1960’larda Federal Cumhuriyeti’n ekonomik canlanmasına büyük katkısı olan milyonlarca göçmen işçi gibi” dedi. Aynı şekilde Porsche Yönetim Kurulu Başkanı Matthias Müller, Alman kimya devi Evonik’in CEO‘su Klaus Engel ve Deutsche Post’un Yönetim Kurulu Başkanı Frank Appel gibi diğer büyük Alman tröstlerinin başkanları da sığınmacılara daha fazla yardım çağrısında bulundu. Mini konjonktür programı Alman Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü (DIW) uzmanları, artan göçün Alman ekonomisine olumlu etkisinin gelecek yıldan itibaren hissedileceğini tahmin ediyorlar. Araştırmacılara göre 2016 yılında Alman ekonomisi, sığınmacıların etkisi ile beklenenden yüzde 25 oranında daha fazla büyüyecek. Buna öncelikle sığınmacılara konaklama, eğitim ve uyum hizmetleri vermek için artan kamu harcamalarının etkili olacağı belirtiliyor. Ayrıca sığınmacılara yapılan mali yardımların da tüketimi artıracağı kaydediliyor. Araştırmacılara göre; bir nevi ufak bir konjonktür programı ortaya çıkıyor. Buna karşın Ren-Vestfalya Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü (RIW) Başkan Yardımcısı Thomas Bauer, bu durumun ekonomik büyümeye ilk etapta ufak bir etkisi olacağını ifade ediyor. Bauer “Ancak eğer sığınmacıları istihdam piyasasına kazanmayı başarabilirsek, uzun vadede sığınmacı akını Almanya’daki ekonomik büyümeyi canlandırabilir” diye konuşuyor. Kalifikasyon sorunu Fakat İstihdam Piyasası ve Meslek Araştırmaları Enstitüsü‘nün (IAB) rastgele seçilmiş ufak bir grubu kapsayan araştırmasına göre ise mültecileri istihdam piyasasına kazandırmak çok zor görünüyor. Federal İstihdam Dairesi‘ne bağlı enstitüsünün verilerine göre uzun vadede Almanya’da kalan sığınmacıların yüzde 55’i istihdam edilebilecek. Buna sığınmacıların ortalama mesleki eğitim düzeyinin düşük olması, sebep gösteriliyor. Enstitü’nün temsili olmayan araştırması, kısa süre içerisinde Almanya’ya gelen rastgele seçilmiş 20 bin sığınmacı ile yapılan incelemeye dayanıyor. Buna göre gelenlerin yaklaşık dörtte biri, bir meslek eğitimi almış, ancak yaklaşık üçte ikisi meslek eğitimi görmemiş. Hristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) meclis grubunun küçük sanayi sözcüsü Carsten Linnemann, Almanya’nın önemli ekonomi gazetelerinden Handelsblatt için kaleme aldığı bir makalede, “Bize sığınan yabancıların çoğunun kısa ve orta vadede istihdam piyasasına yerleşme şansı bulunmuyor” ifadelerine yer verdi. Hristiyan Demokrat politikacı, sığınmacıların küçük bir bölümünün çok hızlı bir biçimde istihdam piyasasına entegre edilebileceğini ve kalifiye işgücü açığının kapatılmasına yardımcı olabileceğini belirtti. Linnemann “Kalifiye eleman sıkıntısı, iltica yasaları ile çözülecek bir sorun değildir” dedi. Alman Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü, sığınmacıların istihdam piyasasına kazandırılabilmesi için yoğun dil eğitimini, diplomaların geciktirmeden tanınmasını, okul ve yüksek okullarda onlara uygun eğitim programları hazırlanmasını tavsiye ediyor. İşsizlik oranı ve ücretler Peki ya sığınmacılar çalışma izni aldıktan sonra ne olacak? İşsizlik ya da ücretlerin düşme tehlikesi var mı? Federal Çalışma Bakanı Andrea Nahles ve Federal İstihdam Dairesi Başkanı Frank-Jürgen Weise, Almanya’da işsizlik oranının artacağını düşünüyor. İstihdam Piyasası ve Meslek Araştırmaları Enstitüsü (IAB) ise sığınmacıların entegrasyonunun uzun vadede istihdam piyasasını olumsuz etkilemesinin beklenmediğini kaydetti. 220 bin kişinin istihdam piyasasına katılması ve bunun yaklaşık yüzde 20’sinin üniversite mezunu ya da meslek lisansına sahip olması durumunda, işsizlik oranının sadece yüzde 0,07 oranında artacağı hesaplanmış. Enstitüye göre ücretler de ise değişiklik beklenmiyor. Aynı şekilde Ren-Vestfalya Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü’nden yapılan açıklama da Alman kamuoyunu rahatlatıcı nitelikte. Açıklamada “Göç araştırmalarından da biliyoruz ki; çok büyük göç akınının bile istihdam piyasasına etkisi sınırlı kalır” ifadelerine yer verildi. Birçok araştırmada bu durumun işsizliği etkilemediği kaydedildi ve “Göçmenlerin, başkasının işini elinden alması söz konusu değildir. Araştırmalar bu durumun ücretlere etkisinin olmayacağını, hatta yeni yabancı kitlesinin çalışma hayatına atılmasının ücret düzeyini olumlu etkilediğini göstermektedir” denildi. Kaynak: Deutsche Welle Türkçe 6 WELT HEIMAT KÜLTÜR SANAT KASIM / NOVEMBER 2015 MANNHEIM’DA, 64. INTERNASYONAL FİLM FESTİVALİ SONA ERDİ Baki Doğan (Mannheim) İ nternasyonal Film Festivalinde ‘’Grand Newcomer Award’’ adına verilen ve jüri üyeleri olarak da Marion Hänsel, Jef Nuyts ve Mark Spratt’ın değerlendirmeleriyle ödüller 24 Ekim 2015 final gecesinde sahiplerini bulmuş oldu. Malta’lı Rejissör Rebecca Cremona’nın üstlendiği ‘’Simshar’’ büyük ödülü alırken, Meksika’lı Yönetmen, Celso R Garcia’nın üstlendiği ‘’Sarı Çizgi’’ Filmine de ödül verildiği, bununla birlikte, Hollandalı Yapımcı Margot Schaap’ın ‘’12 Ay 1 gün’’ filmi, Rejissörlüğünü Maurice Hübner’in üstlendiği ’’Braun Aile’si’’gibi birbirinden güzel filmlerin öne çıkmış olduğu Festival Galasında ise en başta Mannheim Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Peter Kurz’un yanısıra çok sayıda davetlinin de iştirak ettiği, Mannheim ve Heidelberg’ in değişik sinema salonlarında sinemaseverlerce iki hafta boyunca izlenme fırsatını buldular. Mannheim ve Heidelberg kentlerinde, sinemaseverlere çok farklı birbirinden güzel filmlerle çalışmalarını icra eden film festival yetkililerinin bu yılki film festivalinde, Türkiye’den yok denecek kadar az sayı’da davetlinin yanısıra, İnternasyonal Jüri üyeleri arasından bir türk yetkilinin bile olmaması hayal kırıklığı yarattı. 64. Mannheim-Heidelberg, İnternasyonal Film Festivalinde en büyük ödül, son süreçte göçmenlerin Almanya’ya akınıyla ilgili güncel bir sorunun ele alındığı, Malta’dan festivale katılan Regissörlüğünü Rebecca Cremona’nın ’’Simshar’ı’’ en büyük ödülü almış oldu. Gerçek hayattan alınan ve bir balıkçı teknesinde, kaçak göçmenlerin kurtarılmasının açık bir dille anlatıldığı oldukca başarılı bir film. Mannheim’da 09.10.2015 tarihinde, Stadthaus’da görkemli bir şekilde açılışını, Yönetmenliğini Ayhan Sonyürek’in ve Oyunculuğunu da Cengiz Bozkurt’un yapmış olduğu,’’ İyi biri’’ adlı filmin gösteriminin yanı- sıra basına da tanıtılarak gerçekleştirilen festivalde çok sayıda, dünyanın her yerinden katılan filmlerle yapılmış oldu. Meksika’dan katılan yönetmen Celso R Garci’nin üstlendiği ‘’Sarı Çizgi’’ filmi, Hollanda’lı yapımcı Margot Schaap’ın ’’12 Ay 1 gün’’ Almanya’dan, Senarist ve yönetmenliğini Maurice Hübner’in üstlendiği, ’’ Braun Aile’si’’ festivale damgasını vuran filmler olduğu gibi ödülleri de toplamış oldular. Bunlardan 2015 yılında İstanbul ve Nürnberg Film Festivallerinden ödül alan, Rejissörlüğünü M Caner Alper’in ve Mehmet Binaz’ın üstlendiği ’’Çekmeceler’’ bununla birlikte,’’ Hasret, İçimdeki İnsan, İyi biri, Kar Korsanları, Annemin Şarkısı, Şafakla Dönenler’’gibi filmler gösterime girdi. Festival boyunca yapılan panellerle sinemaseverlerin karşısına çıkan yapımcılar ve oyuncular, sinemaseverlerin sorularına cevap verdiler. Festival yetkililerinin ‘’Bir yarışma veya bir ödül töreninden vazgeçtik. Ancak yeni Türk Filmlerin kalitesi hepimiz için daha önemli oldu. Biz seçilmiş yeni türk filmleri sunuyoruz. Türkiye’den bu harika öykülere dalmak üzere sizi davet ediyoruz. Anavatan’a bir sinema yolculuğu sizleri bekliyor’’ şeklindeki açıklamalarıyla bir festival çoşkusu daha sona ermiş oldu. MÜZİSYEN ORHAN MERCAN ESSLİNGEN' DE SANAT VE KAHVALTI EŞLİĞİNDE KÜLTÜR ZİYAFETİ! 40. SANAT YILINI KUTLADI! Eski TRT Türk sanat müziği Sanatçısı Orhan Mercan 40. Sanat yılını, Hessen Eyaletinin Frankfurt kentinde kutladı. Baki Doğan (Mannheim) Ö ğrencilerinin sunmuş oldukları bi birinden güzel hediyelerle birlikte şarkılar eşliğinde kutlandı. Frankfurt Ramada Otel’de yapılan etkinlikte Frankfurt Türk Sanat Müziği grubunun organizesiyle gerçekleşen harika kutlama etkinliğine Stadt Allendorf, Türk sanat müziği grubu Mannheim’dan MKD, Türk Sanat müziği grubunun katılmasıyla gerçekleşen ve muteşem bir türk sanat müziği şölenin sunulduğu gece’de emektar müzis yen Orhan Mercan’a bir başarı plakartı’nın, yanısara yaşgünü Pastası kesildiği gece’de çifte mutluluk yaşandı. Eski TRT Türk sanat müziği emektar sanatçısı Mercan, Almanya’ya gurtbet ellere yıllar önce geldik diyerek, Türk dilini ve Türk Sanat Müziğini unutturmadıklarının altını çizdi. Gelecek nesillere miras olarak güçlü bir Türk Sanat müziği bırakmak istediklerine dikkat çekti. 20’den fazla eser seslendirdi Emektar müzik hocası Orhan Mercan ’a yönelik düzenlemiş oldukları Ramada Otelde, 40. Sanat yılı etkinliğinde 20’den fazla birbir inden harika eserlerle adeta salonu inlettiler. Frankfurt korosu yetkilisi, ardından Stadt Allendorf ve Mannheim( MKD) Başkanı Hüseyin Sakman kısa konuşmaların yapılmasının ardından sahneye gelen, Emektar Usta müzisyen Orhan Mercan davetliler ve Koro öğrencilerine yönelik konuşmasında şunlara değindi: Üç kentin müzik korosunu birleştirdiler. Bizler gurbet ele yıllar önce geldik, O yıllarda insanlarımızın özlemleri ise, Türk dili ve Türkçe müzik, Türk sanat müziği dinlemek isteyenler vardı. Ama dinleyemiyorladı. Biz o yıllardan kalan özlemlerimizi şimdi burada üç kentin müzik korosunu birleştirerek çok güçlü ayaklar üzerinde kalmak ve gelecek nesillere miras bırakmak istiyoruz. Daha sonra Mercan, Öğrencilerinin elinden başarı plakartı aldı, yaş günü pastasını öğrencilerinin huzurunda keserek çifte mutluluğa birlikte yaşadı. Gece’de Emektar Üstad Orhan Mercan, ( Kanun)’da sahne’de yerini alırken Darbuka, Doğan Adalı, Darbuka,Mustafa Uyguner, Klarnet, Mustafa Sarıca, Keman, Fikret Kayar, Klavye,Yusuf Baldalgıç eşlik ettiler. E sslingen Mosaik Musik-und Kunstschule pazar günü üyelerine sezon sonu kahvaltı etkinliği düzenledi. Özenle hazırlanan mutfak hazırlığı kadar, içten ve güleryüzlü bir karşılama ile kültür ve sanat insanlarının inceliğini yansıttıkları etkinlik; katılımcıların renkleri, sohbet ve çalışmalara ilişkin tanıtım amaçlı konuşma içeriği etkinliği sıradan bir kahvaltı ve çevre buluşmasının ötesine taşıdı. Müzik, Resim ve Ebru sanat dalları dışında sanatın terapi amaçlı ele alındığı ve aynı zamanda fiziksel ve pedagojik-psikolojik sağaltmalardaki rolü ve bu konuda Mosaik Muzik ve Sanat okulunun sahibi, sanatçı, eğitimci Cemil Aydemir’in çalışmaları hakkında kısa bir duyuruyuda kapsayan etkinliğe, iki genç kardeşimizin çeşitli eserleri enstrümental bir potbori olarak sunması ayrı bir renk kattı. Müzik okulunun odalarında görselliğe sunulan resim ve ebru sanatının ürünleri ile her bir katılımcının tartışmasız beğenisi ve memnuniyeti ile geçen kahvaltı etkinliğini, gazetemiz temsilcisi İsmail Doğruerin katılımı ve fotoğraflarla tanıklığında, kültür sanat çalışmalarına desteğimizin bir gereği olarak okuyucularımızla paylaşıyoruz. BULMACA CEVAPLARI Resimdeki oyuncu A Telli balıkçıl Liberya plaka kodu L Bir suçu bağışlama Kurbağa A Katkı, destek Y Yemişlerin yenilen bölümü E Ege'de turizm merkezi Telefon sözü A Yunan klasik çağında kent meydanı A İnam, vedia Horozların başındaki uzantı İ Devlet büyükleri B A Ç E L Y O K A R B M I A F C N U R A A L A R D I P İ K T E N A K Ç A L O K N A R G O R A E M A N B İ K E K A B Sporda savunma oyuncusu İmtiyaz Koyun, keçi otlatan kimse Mikroskop camı Büyük çivi Büyük sergi Sevinç ile beliren heyecan Kelem Ahmak Zinde Dini içerikli Ortodoks resmi İktisadi Katibiadil Yaşça denk Saatte rakamların olduğu düzlem İri taneli bezelye Uyuşturucu Hamile Sporda ileri uç oyuncusu A İ A T O P A T U H O C O Ş K U U R A H A N M T İ O N N N O T E Y O A D R A K O T İ K U L E T E F O R V İ R İ Emare Cet Hükümdar İskambilde koz Holmiyum simgesi Yılın ilk ayı Neşeli kadın Tümör, yumru Büyük anne Keskin kokulu bir gaz İnce, keskin ses Numara Çökelti Hekim Aile ile ilgili Tanrı'ya göre insan Engerek yılanı Labada Hedefi vurma P A M A L O Ğ L U A Y I S A K T A K A Ş Y A Ş A Z İ L F U A L A Y T I K E Ğ M U R İ N E T N A A F A R A T D L İ M E N E T S Y D A R E D A V A A L L E K İ L K E M I S R A K B E T E V L E Mersiye Metal yaprak Hamaylı Rey Dinlenmelik Alüvyon Kamer Sözleşme, yazılı anlaşma Kadınların ziynet eşyası Yemek Yansıyan ışığın gözde oluşan algısı Böbrek iltihabı İtalya'da bir yanardağ Bir meyve Bilardo değneği Elektrik sığa Yunanistan'ın birimi başkenti Tane Ağırlık bakımından eşit olan Parçalara ayırmak Öğrenme isteği Tekin olmayan Apartman katı Su taşkını Yunan alfabesinde bir harf B F E E T S A Kırmızı çuhadan başlık Kısaca Milli İstihbarat Teşkilatı Bir yağış türü Kural dışı Ücretsiz Vücudun dinlenme hali Saydam İri gövdeli bir hayvan R E N K Kolu çevrilerek çalınan bir tür org Bir işi yapma Yanınca ısı veren madde Halk edebiyatında şiir Tavlada bir sayı Geniş ve bol karşıtı, ensiz Kir izi Türk hayatına uygun Yanardağ ifrazatı Primitif Tombala oyun kartı Dize Dönümün dörtte biri Dinlenmek için verilen ara Y Arkadaş, yakın dost S Bir işin sonu E Felsefede düşünce T E N E F F Ü S İ D E N İ A M S E A T L A R K Mısır plakası İyilik, lütuf Olanak Parazit Züppe Çevik Uygarlık Bağırsaklar Bir tür yaban mersini E N İ R Sene Ayakla vuruş M E D E N İ Y E T T E K M K E L A U R S N T E A T Bir nota Orkestrada bulunan üflemeli çalgı Zanaat öğreticisi H M A İ M A A L T I L K A T S İ A N İ K K A O P L A A K Taşıyıcı Bir nota Atılmış, atılan İtalya'da bir halk Ulak Kapatma nesnesi Soğuk içilen bir içecek Ş Ç O E S A S T C Ğ A A K C İ Ğ A I T A L İ M A K Ü T A H O A C N AM L U U A B Ş E H R İ M K Y A N A N E K R T 324659781 519847326 876321549 152798463 968234157 437165892 241983675 683572914 795416238 O A N A E R M H A N Ç L İ O İ Y İ M S E R T B K T İ K E B A N A L R N K E A R D I L M L İ I Y A E Ş İ T L İ K L Z A L T İ M E T R E G A A Ğ Y E B İ H A B E R Y A A E E V İ K A N A L E T K A İ A İ 723568914 516947283 498213657 274195368 659384172 831672549 367859421 945721836 182436795 954827631 362519748 817436592 149762853 728953164 536184927 483675219 691248375 275391486 WELT HEIMAT KÜLTÜR SANAT İSTANBUL EFSANESİNİ BİLİYOR MUSUNUZ? KASIM / NOVEMBER 2015 7 DİLEK KARAKOÇ HALK SAĞLIĞI İHMALE GELMEZ D Türkiyenin en büyük metropol kenti İstanbul'un kuruluş efsanelerini okumak istemez misin? İşte sizin için muhteşem bir efsane yazımız geliyor İstanbul efsaneleri. Körler ülkesinin karşısına kurulan kent Kentin kuruluşu üzerine rivayet muhtelif. En ünlüsü ve bilineni Megaralı göçmenlerinin yolculuğu. Bir de Evliya Çelebi'nin anlattığı var ki, tadına doyum olmuyor... Efsaneye göre, Koressa'nın oğlu, Yunanistan'ın Megara kentinden genç Byzas, yandaşlarıyla birlikte, bölgedeki baskılardan kurtulmak, yeni bir kent kurmak ve özgürlüğünü ilan etmek için yola çıktı. Her şey iyiydi de, kent nerede kurulacaktı? O çağda, bilinmeyenleri bilinir kılan birisine, Delfoi kentindeki kâhine danıştı genç adam. Delfoi kâhini gideceği yeri tarif etti; "Kentini kuracağın yer, körler ülkesinin tam karşısında olacak." Byzas yola çıktı, aradı taradı, körler ülkesi diye bir yer yoktu. Sonunda, mola verdikleri bir deniz kentini." Körler ülkesi, günümüzün manzaranın muhteşem kıyısında, karşı sahile baktı ve bağırdı: "Bu insanlar kör mü, burası varken orada oturulur mu?". Delfoi kâhinini hatırladı genç adam; "Körler ülkesinin karşısında kuracaksın Kadıköy'üdür! İstanbul'dan çok yıllar önce kurulmuştur "Khalkedonia", yani Kadıköy. Byzas; ordusuyla gelip soluklanmak için durduğu şimdiki Sarayburnu'nda, görüntüsünden adeta büyülenmişti. Khalkedonia'nın neden "Körler Ülkesi" tanımlamasını hak ettiğini anlamıştı artık. Çünkü, böyle cennet benzeri bir yer dururken, tam karşıda ve korumasız bir yerde kent kuranlar, ancak kör olabilirlerdi! Ol hikâye böyle. Temelleri Sarayburnu sırtlarında atılan kente, kurucusunun adı olan Byzas'tan dolayı, "Byzas'ın kenti" anlamında "Byzantion" dendi... Rüyasında gördüğü Hazreti Peygamber'e "Şefaat ya Resulallah" diyeceğine, heyecanla "Seyahat ya Resulallah" dediğini anlatarak, yaşadığızamana o güzel anlatımıyla tarih düşen Evliya Çelebi'nin, İstanbul üzerine bir rivayet anlatmamasıdüşünülebilir mi hiç? Ünlü "Seyahatname"sinin ilk cildinde şöyle anlatır gezgin Evliya Çelebi; "Hazreti Süleyman, Peygamber Efendimizin doğumundan 1600 yıl önce Kaftan Kafa bütün ins-ü cine, vahşi hayvanlara ve kuşlara hükmettiği, yeryüzünün her dilden anlayan tek sultana bir türlü söz geçirememiş olduğu halde; okyanus denizinde Ferenduz denilen adada padişahlık eden Saydun'Bu gururlu adam Hz. Süleyman'ın önünde baş Evliya Çelebi' ölümüyle dul kalınca, Saydungüzellikte bir yer eğmek istemezmiş. Bu hale canı sıkılan Hz. Süleyman, bir gün sayısız askeri ve her cinsten hayvanlarla Saydun'un üzerine yürüdü, memleketini harap ve ahalisini esir ettikten sonra onu huzuruna getirtti, ateş saçan kılıcı ile öldürüp adsız, nişansız bıraktı." Hikâyesi uzar da uzar. Özetlersek; Hz. Süleyman Saba Melikesi Belkıs'ın dünyalar güzeli kızı Alina ile evlenir. Alina'mn çok özel bir saray istemesi üzerine, adamlarını dünyanın dört bir yanına gönderip, saray yapılacak eşsiz bulmalarını emreder. Adamları İstanbul'u söylerler. Hz. Süleyman, Sarayburnu'nda geçirdiği bir gecenin sabahında kendini dinç ve gençleşmiş hissedince, buraya büyük bir saray yaptırır, sonra da kıyamete kadar mamur kalsın diye İstanbul için hayır duaeder. Anlıyor musunuz tüm bozulmalara, yangınlara, depremlere karşın İstanbul'un nasıl dimdik ayakta kalmasının hikmetini? Bunu biliyor muydunuz? Antik Roma kentinin yedi tepe üzerine kurulmasının, İmparator Büyük Konstantinos'u (Constantinus) çok etkilediği, İstanbul'u da Roma ya benzetmek amacıyla, yedi rakamına yönlendirdiği anlatılır. İmparator, bu yedi sayısını uğurlu ve kutsal sayıyordu. Sarayının ana salonu, 'Hepta Likhnos" yani "yedi kandilli" adını almıştı. İmparatoru korumakla görevli, "yedi kıta dan oluşmuş bir muhafız alayı vardı. Konstantinos, kendisini, çevresinde "yedi gezegenin dönüp durduğu güneş yerine koymuştu. Çemberlitaş üzerindeki heykeli de zaten bu durumu betimlemekteydi. İstanbul'un ünlü tepelerine gelince... Birinci tepe, bugün Topkapı Sarayı ve Sultanahmet Camii'nin yer aldığı yükseklikti (Akropolis). İkinci tepe, Çemberlitaş diye bilinen, Konstantin Sütununun bulunduğu bölge ve çevresi; üçüncüsü Beyazıt ve Süleymaniye alanıydı. İstanbul'un dördüncü tepesi, derin bir vadiyle yarılmış olan Fatih, beşincisi de Fenerin üst kısımlarında, Yavuz Selim Camii’nin bulunduğu bölgeydi. Altıncı olan Mihrimah Suttan Camii’nin yer aldığı Edirnekapı Tepesi uydurma, çünkü rakamı yediye yükseltmek için uydurulmuştu. Son tepe ise Marmara Denizine bakan yükselti, yani Cerrahpaşa sırtlarıydı. eğerli Welt Heimat okurları, bu sayıyla birlikte artık bende Welt Heimat Gazetemizde sizler için yazacağım. Bu sayımıza yetiştirmek için tanışma faslına girmeyeceğim. Elbette bir sağlıkçı olarak ele alacağım konuların başında sağlık gelecek. Mevsim itibarıyla konumuz kış ve sağlığımız. Özellikle Soğuk havalar, kapalı ve kalabalık ortamlarda geçirilen sürenin artması, hasta kişilerle temas… Tüm bunlar her yaşta insanın kış aylarında hastalıklarla her an karşı karşıya kalmasına neden olduğunu biliyoruz. Soğuk algınlığı, sinüzit, boğaz ağrısı, burun tıkanıklığı, grip, nezle ve zatürre gibi bir biriyle ilişkili hastalıklardan korunmak için bu hastalıkların farklarını, nedenlerini ve belirtilerini bilmek bu hastalıklardan korunmak için önemli. Havaların soğumasıyla birlikte sık görülen hastalıklardan korunmanız için bilmeniz gerekenler nelerdir? Detaylı bilgiler vermeden önce kış mevsiminde sık görülen hastalıklar hakkında kısaca bilinmesi gerekenler aktarmak istiyorum: kullanmamalıyız. Zatürre (Pnömoni); Yüksek ateş, yoğun öksürük ve balgamla seyreden zatürre sıklıkla bir boğaz enfeksiyonunu takiben gelişir. Çeşitli virüs ve bakteriler tarafından özellikle de bağışıklık sistemi zayıf kronik hastalığı olan düşkün çocuklarda görülür. Erken tanı ve tedavi hastalığın ilerlemesine; dolayısıyla hayatı tehdit edici noktaya varmasına engel olur. Bu durumda Doktorunuza mutlaka gitmenizi tavsiye ediyorum. İşim var yarın giderim mantığından kurtularak sağlığımızı önemsemeliyiz. Bronşit ve Bronşiolit; Küçük ve orta boy soluk borularının virüs ve bakteriler tarafından iltihaplanması ile oluşurlar. Genellikle öksürük, balgam, hırıltı, ateş ve zaman zaman göğüs ağrısı ile kendini gösterirler. Başlangıcında genellikle boğaz enfeksiyonu söz konusudur. Tanı ve tedavi için hekim değerlendirmesi esastır. Soğuk algınlığı (nezle): En sık görülen okul çağı enfeksiyonu olup, virüsler tarafından oluşturulur. Hafif burun akıntısı, hapşırık ve seyrek öksürükle beraber hafif ateş olabilir. Genellikle kısa sürede kendiliğinden iyileşir. Orta Kulak İltihabı; Özellikle soğuk algınlığı, grip ve boğaz enfeksiyonlarından sonra bakteri ve virüsler östaki kanalı vasıtası ile boğazdan orta kulağa geçerek iltihaba neden olurlar. Kulak ağrısı, ateş ve işitme azlığı ile kendini gösterir. Hekim değerlendirmesi ve tedavisi gerekir. Grip: İnfluenza virüslerinin neden olduğu genellikle yüksek ateş, baş ağrısı, kas ağrıları ile seyreden burun akıntısı, burun tıkanıklığı ve öksürüğün eşlik ettiği aşırı halsizlik yapan daha ciddi bir durumdur. Hekim gözetiminde tedavi ve komplikasyonlar (kulak iltihabı, bronşit ve zatürre gibi) açısından takibi gerekir. İshal; Günde en az üç defa sulu dışkılama, bulantı, kusma, karın ağrısı ve ateş ile ortaya çıkar. Ağız yolu ile alınan yiyecek ve içeceklerden geçen bakteri virüs ve parazitlerin hastalığıdır. Hekim değerlendirmesi ve laboratuvar incelmeleri sonrası bir taraftan ilaç tedavisi planlanırken diğer taraftan sıvı kaybının yerine konması gerekir. Boğaz enfeksiyonları: Boğaz ağrısı, yutma güçlüğü ve ateşle seyreden boğaz enfeksiyonlarının büyük çoğunluğu antibiyotik tedavisi gerektirmeyen virüs enfeksiyonları olmakla beraber özellikle antibiyotik tedavisi gereken durumların ayırt edilebilmesi için hekim muayenesi ve laboratuvar incelmeleri gerekebilir. Özellikle A grubu beta hemolitik streptokok (beta mikrobu) tespit edilen hastaların mutlak surette ve yeterli süre antibiyotik tedavisi alması gerekir. Doğru ve yeterli tedavi edilmeyen beta enfeksiyonlarının romatizma ve nefrite neden olabileceği unutulmamalıdır. Kendi kendimize herhangi bir ilacı Döküntülü Hastalıklar; Okul çocukları özellikle kalabalık ortamlarda bulunmaları nedeni ile döküntülü hastalıkları da yaygın olarak geçirirler. Kızamık, kızamıkçık ve suçiçeği gibi aşı ile korunabilen hastalıkların yanında birçok döküntülü hastalık vardır. Ortak özellikleri virüsler tarafından oluşturulmaları ve ateş ile birlikte olmalarıdır. Tanı ve gerekli tedavi önerileri için hekim tarafından değerlendirilmeleri gerekir. Kış hastalıkları hakkında kapsamlı bilgi için mail’de yazmanız mümkün: [email protected] adresinden ulaşabilirsiniz. ÇOCUKLARIMIZIN BÜYÜMESİ GEREKİYOR! “BABAM KOLUMU ISIRDI” Vazgeçme korkusu Böylece “takım içinde takım!” oluşuyor ve tek takım, tek hedef ruhunu kaybediyoruz. Çocuğun dünyaya gelmesi için, anne-baba takım halinde aynı hedefe ulaşmaya çalışmadılar mı? Bu çocuk kime çekmişse? Ne babaya çekmiş ne anneye? Dedim ya! Bir cümle ne kadar tekrarlanırsa, içimizde de o kadar derin bir yer eder! Bu çocuklarımız için de aynen geçerli. Çocuğumuza hangi düşünceleri aşılarsak, çocuk o düşüncelerle büyür. Çocuğumuzun kendimize ya da bir başkasına benzemesini isteyebiliriz, ancak bu yine bizim egomuzu tatmin eden bir istek. Unutmayalım ki çocuğumuz özgün bir kişilik geliştiriyor, yani bir arayış içinde. Çocuğumuzun kendi kişiliğini, kendi doğruları dahilinde geliştirmesi daha sağlıklı değil mi? Çocuğumuzu babasına ya da herhangi bir başkasına benzetmek onun kişilik gelişimini zorlar. Bu davranışımızla bilinçsiz bir şekilde çocuğumuzdan, onu benzettiğimiz kişi gibi olmasını isteriz. Şimdi bir düşünün, aklınızda teyzenizin kızını, halanızın oğlunu ya da tanıdığınız başka birini canlandırın. Ve gözlerinizi kapatarak o kişiye odaklanın, dikkatinizi iki dakika sadece o insana odaklayıp onun tüm iyi huy ve davranışlarını düşünün. O huy ve davranışlarını şimdi kendi kişiliğiniz ile özdeşleştirmeye çalışın. Yani o kişi gibi güldüğünüzü, yürüdüğünüzü, aynı işi yaptığınızı vs. düşünün. Yani siz, siz değil, o kişi olun. Kısa bir süre için belki ona benzeyebilirsiniz, yani bir aktörün bir filmde üstlendiği bir rol gibi. Daha sonra özünüze dönmek zorundasınız, çünkü siz o kişi değilsiniz, olamazsınız da. Uyum sağlamak enerji tüketir. Evliliklerde iletişim sorununa yol açan, uyum sağlamaktır. Yani herkes diğerinin kendisi gibi olmasını ister. Dolayısıyla diğerinden kendisi gibi olmasını bekler ve içinde kendi beklentilerini yaratır. Sabah erken kalkıyorsa partneinin de erken kalkmasını bekler, az konuşan bir insan ise partnerinin de az konuşmasını bekler; hatta bazen hiç iletişim kurmadan partnerinin bazı şeyleri gözlerinden anlamasını bile bekler. Ve bu beklentilerini içinde o kadar büyütür ki onlara cevap alamadığında çok büyük bir hayal kırıklığına uğrar. Uğradığı bu hayal kırıklığını partnerine duygusallaşarak, sesini yükselterek; hatta bazen maalesef el kaldırarak hissettirmek ister. Buradan da tekrar anlaşıldığı gibi uyum sağlamak enerji tüketiyor, enerjimiz bittiğinde de yine özümüze dönüyoruz. Beni, bugün 50 yaşlarında olan teyzemin oğluna benzetirlerdi ya da ona benzememi isterlerdi. Teyzemin eşi Allah’ın rahmetine kavuştu. Ali Baba derlerdi ona. Konya’da, şehrin ilk otogarı olarak bilinen, bugünkü Eski otogarda küçücük bir otomotiv yedek parça dükkanı vardı. Eski BMC kamyonu ile Türkiye’yi dolaşır, ürünlerini satar; çanta dolusu parayla da geri dönerdi. Kazandığı paraları gösterip, “Mustafa bununla kaç tane çikolata alınır?” diye sorar, bana içinden çıkılmaz hesaplar yaptırırdı. O gerçekten bir Ali Baba’ydı! Sadece benim değil, cenazesinde arkasından en çok gözyaşını döken zihinsel özürlü Musa’nın da babasıydı. O insanı anlatmak isterdim ama mümkün değil, Ali Baba bu kitaba sığmaz! Hedefi, çocuklarına iyi ve en önemlisi dürüst bir gelecek hazırlamaktı; nitekim beklentisinin daha da üstüne çıkmak nasip oldu. Üç oğlu da canla başla çalıştı, en büyük oğlu makine mühendisi oldu. Makine mühendisi olan teyzemin oğlu başarı üzerine başarıya imza attı. Konya havayolları, beyaz eşya mağazaları, televizyon kanalı gibi işletmeler kurdu, başarıları birbirini izledi. Benim Ali Baba’yla, yani eniştemle tanışmam doğduğum gün hastanede ağzıma balık vermesiyle başlamış. O günden sonra bana olan sevgisini hiç eksik etmedi, en önemlisi çikolatalarımı. 1976 yılında babam beni ve kardeşlerimi Almanya’ya getirdikten sonra Ali Baba’yı sadece yıllık izinlerde görebildim. Ailem iznini eş dost ziyaretleri ile değerlendirirken ben zamanımı Ali Baba’nın ve kuzenlerimin yanında, yani eski garajdaki küçük dükkanda, BMC kamyonla değerlendirirdim. O zamanlarda bile müşteri karşısına çıkmak, bir küçük cıvata bile olsa pazarlayabilmiş olduğumu hissetmek beni çok mutlu ediyordu. Ben yaklaşık 15 yaşlarında pazarlamacı olarak meslek öğrenimime başladığımda, bu çocuk kuzeni gibi olacak derlerdi. Bu içimde zamanla yer etti. Ben Mustafa değil kuzenim olmak istedim. Kuzenim olmak aslında hoşuma da gidiyordu, çünkü gittiği yerde saygıyla karşılanıyordu, insanlar tarafından hep aranan bir insandı, güzel de bir arabası vardı… Ancak bunlar benim gördüklerimdi, madalyonun diğer yüzünü kimse göstermemişti. Yani bir işadamı olmak için bir takım ürünleri alıp satmak yetiyor sanıyordum, ne yazık ki yetmiyormuş! Alıp satmaktan çok, nasıl alıp nasıl sattığınmış önemli olan. Bu nedenle madalyonun diğer yüzünü görebilmek için atmamam gereken birçok adım attım ve yıllarca olumsuz tecrübeler edindim! Çünkü ben kuzenim olmayı istemişim, işadamı olmayı değil! Düşünüyorum da zamanında yakın çevrem “Bu çocuk aynı kuzeni gibi olacak” demeseydi, ben de onun dışta taşıdığı aksesuarlara özenmeseydim, yani Mustafa’nın penceresinden baksaydım, attığım adımları daha mı tedbirli atardım acaba? Bana sorarsanız evet! Şimdi çocuğunuzun kime çekmesini istersiniz? Yani çocuğunuz “kim” olsun? Bence kendisinden başka kimse olmasın! yazı dizisi devam edecek.... 8 KASIM / NOVEMBER 2015 ALMANYA BW HABERLERİ autogünstig24’ ten İŞVERENLERE BÜYÜK FIRSAT Esslingen kentinde şimdilik sadece işverenlere yönelik ayda 9.90 Euroya "0" kilometre Ford binek transport araba almalarını sağlayan autogünstig24 adını taşıyan büro müşterilerinin hizmetine açıldı. Ç ok sayıda davetlinin bütün gün hayırlı olsun ziyaretinde bulunduğu ausogünstig24 bürosu misafirlerine hem yeni bürolarını gezdirdiler hem de yapacakları çalışmalar hakkında bilgilendirildiler. Coşkun Köse, Artem İmmel, Bülent Laçin, Ali Alkan, Özgür Çelik, Ümran İliş, Sami Tombul ve iki Alman çalışanın ortaklaşa açtığı büro ile ilgili konuşan büro yöneticisi Coşkun Köse bürolarının ilk etapta işverenlere yönelik "0" kilometre Ford marka binek ve transport araba ihtiyaçlarını 9.90 Euro gibi komik bir ücretle araba ihtiyaçlarını karşılamak ve daha sonra da yeterli alt yapını oluşmasından sonrada diğer tüm marka binek ve transport arabaların sadece işverenlere değil tüm müşterilere hizmet edebilecek bir çalışma yapmak olduğunu söyledi. Güçbirliği yaptılar Almanya’da ilk defa ve ilk Esslingen kentinde açılan büronun aylık 9.90 Euro karşılığında, yılda 100 bin kilometre ve 12 ay süren kredi karşılığında tüm işverenlere ford marka binek ve transport araba alma imkanı sağladıklarını belirten şirketin yöneticilerinden Coşkun Köse, “4 katlı ve 350 metrekare olan bürolarında işin uzmanı 9 arakadaş ile birlikte elele vererek bölgede bir ilki gerçekleştirmek istiyoruz. Belki sizlere komik gelecektir ama ayda sadece 9.90 Euro ile sıfır kilometre Ford arabalar veriyoruz. Şimdilik sadece işverenlere yönelik yaptığımız bu çalışma ilerki süreçlerde şirketimiz tüm yasal işlemler ve alt yapının sağlam ve güvenilir bir oluşumunu yakaladıktan sonra diğer tüm marka araba ve tüm müşterilerede bu hizmeti götürmek istiyoruz.”dedi. 10 yılı aşkın süredir araba ticareti alanında hizmet verdiğini belirten Coşkun, “saygın işverenlere kontrolü ve güvenilir bir ortamda hizmet vermek istiyoruz” dedi. Arabaların alımından kredisine kadar her hizmeti tek elden kendilerinin yaptığını ve müşterinin istenilen evrakları getirmesi dışında hiç bir zorluk yaşamdan arabasına kavuştuğunu belirten Coşkun, kendilerinden alınan arabaların son model, bir yıl kredi süreli, 100 bin kilometre yapılabilecek ve ayda sadece 9.90 Euro. BW’DE MUHARREM ORUCU Aleviliğin matem orucu olan Muharrem ayı orucunun Baden Württemberg’in dört biryanında iftar programlarıyla gerçekleşti. Gazetemiz Welt Heimat Stuttgart, Mannheim ve Memmingen’deki programlara doğrudan katılarak Alevi vatandaşlarımızın yanında olduğunu, acılarını, sevinçlerini, yaslarını paylaştığını ortaya koydu. M emmingen Alevi Kültür Merkezinde gerçekleşen iftar programına Welt Heimat Gazetesi olarak davetliydik. Muharrem Ayı vesilesiyle iftar yemeğine katıldık. Gurup Yorum üyeleriyle birlikte söyleşi yaptık. Irçılık ve Göçmenler konulu panelde bizde Gazetemizin Irkçılığa bakış açısını anlattık. Gazetemizin sahibi Şevket Dalboy Irkçılık ve Göçmenler konulu konuşmasının ardından sorulan sorulara cevap verdi. Stuttgart’ta düzenlenen Muharrem Orucunun 12. ve son günü, Alevi-Sünni kardeş ve dostların birlikte iftar yapması ile güzel bir tablonun yaşanmasına tanıklık ettik. Aktuel Gazetesinin sahibi Salih Şahin’in organizesini üstlendiği iftar yemeğine Stuttgart Başkonsolosluğu Muavin Konsolos Seyhan Sucu ve eşi, Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Bilal Doğan, Alevi Dedesi Süleyman Alan, birçok iş adamı, esnaf, STK başkanları ve Stuttgart’ın tanınmış simaları aileleri ile birlikte iftar davetine iştirak etti. İftar öncesi Bilal Doğan Kur’an-ı Kerim tilaveti gerçekleştirirken, Süleyman Alan da lokma duası yaptı. İftar sonrasında söz alan konuşmacılar aynı noktaya parmak basarak birlik olmanın, bir olmanın önemini vurguladılar. Ataşe Doğan, 31 cephede omuz omuza çarpışmış ümmetin birbirinden kopmaz bir parça olduğunu vurguladı. Muavin Konsolos Sucu da, iftar yemeğindeki beraberlik tablosunun çok etkileyici olduğunu belirterek, bunun güçlenerek devam etmesi temennisinde bulundu. Son olarak söz alan Dede Alan; Kerbela’da yaşananlara değindi ve Kerbela’yı doğru algılamak ve anlamak zorundayız dedi. Mannheyim’da gerçekleşen İftar programına ise Gazetemizin temsilcisi Baki Doğan katıldı. YAZAR ÖDEMİŞ, SON KİTABINI TANITTI Suriye Halkı uluslaşmıştır, Ulus olmanın kendine göre bir bedeli vardır. Suriye’nin cesur ve dirençli kahramanları ‘’Bunun bedelini fazlasıyla ödedi’’ diyen Araştırmacı-Gazeteci Yazar Ömer Ödemiş, Mannheim’da Defne Kültür Derneğini ziyaret etti. CUMHURİYETİN 92. YILI KUTLANDI Avrupa’nın birçok merkezinde olduğu gibi Baden W+rttemberg’de de Cumhuriyet’in ilanının 92 yılı coşkuyla kutlandı. Stuttgart Başkonsolosu Ahmet Akıntı ve eşi Özge Yalazlı Akıntı’nın düzenlemiş olduğu Cumhuriyet resepsiyonu Stuttgart’ta Maritim Otel’de yüzlerce davetlinin katılımı ile gerçekleşti. WELT HEIMAT Baki Doğan (Mannheim) T ürkiye’den davetli olarak gelen Araştırmacı-Yazar-Gazeteci Ömer Ödemiş, Dernek lokalinde, AKP’nin Suriye’de yenilgisi ve Esad adındaki kitabına yönelik söyleşi yaptı. Gazeteci Ödemiş, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la ropörtaj yaptığını ve zaman zaman yaşadığı Suriye’de Halkın göstermiş olduğu mücadeleye yönelik şunlara değindi: Suriye’li Kadınlar olan savaşta saçlarını kestiler. Bu da şu anlama geliyor: Ben artık senin karşında Erkeğim, Sana karşı savaşacağım bu savaş bitinceye kadar. Yazar Ödemiş, kitaplarını dernekde söyleşiye katılan davetliler için imzaladı. Suriye ile ilgili çarpıcı ropörtajlara ve ses getiren haberlere imza atmış olan Gazeteci Ömer Ödemiş, komşu Gülay Dalboy ülke’de gerçekte nelerin yaşandığını, muhalif denilenlerin neler yaptığını gözler önüne sererek barış söylemini seslendirmeye, katliamların durdurulmasına yönelik toplumsal bir bilinç oluşturulmasına katkı sağlamak amacında olduğunu dile getirdi. İŞİD din olgusunu kullanarak şunları orada halklara dayatıyor. ‘’Allah adına bir ülke kurdum, bana biat edeceksin’’ söylemleriyle Suriye’de, Irak’da Türkmenler, Kafkasya’dan, Rusya’dan ve Avrupa’dan katılımlarla bayağı güçlendi. Bu Rusya’nın müdahalesiyle işin rengi değişmeye başladı dedi. Suriye’de yaşayan halkın beş yıldır vermiş olduğu kurtuluş mücadelesini yakından takip eden Ödemiş, Suriye’de bir ulusun varoluşuna bağlayarak, orada en büyük bedeli Alevilerin ödediğinin altnı çizdi. VEFAT ve BAŞSAĞLIĞI S tuttgart Başkonsolosu Ahmet Akıntı ve eşi Özge Yalazlı Akıntı davetlileri kapıda karşılayarak teker teker bayramlarını kutlayarak hoşgeldiniz dedi. Günün anlam ve öneminin vurgulandığı konuşmadan önce Türk ve Alman milli marşları okundu. İstiklal Marşını doğrudan Başkonsolos Akıntı okudu. T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın günün önemine ilişkin gönderdiği mesajı Başkonsolos Türkçe olarak okudu. Ahmet Akıntı Almanca olarak gerçekleştirdiği konuşmasında, Cumhuriyet’in anlam ve önemine ilişkin ifadeler kullanarak herkesin Cumhuriyet bayramını yürekten kutladığının altını çizdi. "Türkler bizim bir parçamız" mesajı verildi Baden Württember Eyaleti Uyum Bakanlığı’nı temsilen kutlamaya katılan Wolf Dietrich Hamman da söz alarak; Baden Württemberg’de yaşayan yabancılar içinde ilk sırayı alan Türkler’in artık bu ülkenin bir parçası olduğunu ve dostlukların, arkadaşlıkların ve hatta evliliklerin gerçekleştiğini, bu yüzden iki ülke arasında da kuvvetli bir bağın olduğunun altını çizerek birlikte huzur içinde yaşayabilmenin önemini vurguladı. Wolf Dietrich Hamman Cumhiriyetin 92. yılında herkesin bayramını kutladı. Daha sonra Hacivat- Karagöz kültürü sinevizyon olarak gösterildi ve herkes birbirinin bayramını kutlayarak birlik beraberlik ve dostluk mesajları verildi. Molla Demirel'in sevgili eşi SAKİNE DEMİREL'i Kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Merhumeye Allah'tan rahmet, ailesi ve sevenlerine başsağlığı dileriz. • Baki Doğan Welt Heimat, Mannheim ve Çevresi Haber Sorumlusu DAMLA DAMLA Ölümle kucaklaşırken Damla damla akıyordu yaşları Gözlerinden bir gülün Ve dişe diş ölümle savaşıyordu Umudu yaşamın Nasılda soldu Güneşle sevişen Yıldızlarla söyleşen dalların Acısı ayrılığın Damla damla dökülüyordu Gözlerinden bir gülün Molla Demirel WELT HEIMAT ALMANYA BW HABERLERİ KASIM / NOVEMBER 2015 9 BİNLER NEHİR OLUP YORUM’A AKTILAR “Irkçılığa Karşı Tek Ses Tek Yürek Konseri” için günlük yayınlanan Jungewelt gazetesinin daveti üzerine, Almanya’ya giden Özkan Erkişi, Sedat Baştürk, İlkay İşler ve Bahar Kurt’a, saatler süren polis sorgusu sonrası, “Kamu güvenliğini tehdit ve tehlikeye atmak” gerekçesiyle Almanya girişlerine yasak konuldu. Almanya’nın tavrını değerlendiren yorum dinleyicileri ‘’çirkindir ve kabullenilemez bir yaklaşımla karşı karşıyayız’’ dedi. Bu anti-demokratik ruh sonuç olarak sanat özgürlüğünün önüne set çekiyor. Giriş yasağı derhal geri alınmalı vurgusunu yaptı. Şevket Dalboy K onserin sloganı "Irkçılığa karşı tek ses tek yürek". Oberheusen kentinde düzenlenen konsere Grup Yorum dinleyicileri Avrupa’nın dörtbir yanından akın akın gelerek adeta ‘Türküler Susmaz Halaylar sürer’ mesajını verdi. Saatler öncesinden konser alanına gelerek uzun kuyruklar oluşturan gurbetçilerimiz, konser salonundaki yerlerini aldı. Biz de Welt Heimat Gazetesi olarak konser öncesi kuliste hem gurup elemanlarıyla görüşmeler yaptık, hem de provalara katılarak yüzlerindeki inanç ve kararlılıklarına tanıklık ettik. "Halk Grup Yorum’u bağrına bastı" Grup Yorum’un emektar üyelerinden İhsan Cibelik yaptığı açıklamada şunları dile getirdi: Avrupa’nın göbeğinde hukuktan adaletten dem vuran Federal Almanya, büyük bir hukuksuzluğa başvurarak Grubumuzun üyelerini itibarsızlaştırmaya çalışarak engelledi. Ama konserimizi gerçekleştirmemizi engelleyemedi. Bizlerin vizelerini iptal edebilirler, gözaltına da alabilirler, hapishanelere de kapatabilirler. Ama Grup Yorum’u engelleyemezler. Çünkü bugün sahneye çıkacak Grup Yorum üyeleri bunun en açık örneğidir. Yorum kuşaklar arasında sarsılmaz bir köprüdür Yediden yetmişyediye Yorum, uçsuz bucaksız bir okuldur. Geçmişten geleceğe bir köprüdür. Bu köprüden geçen onurlu insanlar Yorum’u hep var edecekler. Bir tarafta Grup Yorum üyelerini tehlikeli diye ülkeye sokmayan Avrupa demokrasisi, diğer tarafta barbar katillerin bombalarını silahlarını engelleyememiştir. Bu çelişki herşeyi özetliyor aslında. Örgütlü kitlelere tahammülsüz olanlar Grup Yorum’a tahamül edememektedir. Grup Yorum ezilen dünya halklarının susmayan sesidir. Efkan Şeşen: Ben Grup Yoruma karşı Almanya’nın tutumunu gerçekçi bulmuyorum. Bir müzük Gurubunun üyelerini havaalanında gözaltına almak, onları geri göndermek Almanya’nın demokrasi söylemlerini yerle bir etmiştir. Bugün burada toplanan binlerce Yorum dinleyicisi Grup Yorum yanlız değildir mesajını çok açık ortaya koymuştur. Grup Yorum Halktır gerçeğini ortaya koymuştur. Bizler her koşulda Gurup Yorum’un yanında yer almaya devam edeceğiz. Burada olmakta, aynı sahneyi paylaşmaktan onur duyuyorum. Avrupa kendi ile övünmeli, çünkü: Grup Yorum üyelerini Avrupa’ya sokmamayı başardılar! Fakat Eli silahlı bombalı katilleri engelleyemediler! 1985 yılında kurulan ve 30 yıllık müzik tarihlerinde yüzlerce kez yurtdışında konserlere katılan Grup Yorum üyelerine çıkarılan vize engeli, Merkel’in Türkiye ziyareti sonrasına denk düşmesinin siyasi nedenlerden dolayı olduğunu düşünüyoruz. ‘Yorum Halktır Susturulamaz’ Büyük bir çoşkuyla başlayan konserde Semazen gösterisi, halk oyunları, halaylar horona karıştı. Marşlar, türküler birlikte söylenerek adeta şölene dönüştü. Binlerce yürek hep bir ağızdan ‘‘Türküler Susmaz Halaylar Sürer, Grup Yorum Halktır Susturulamaz, Grup Yorum Yanlız Değildir’’ sloganları ile Grup Yorum’a destek verdiler. Bir sonraki “Irkçılığa Karşı Tek Ses Tek Yürek Konseri” için sözleşip vedalaştılar. ALMANYA'DA YOKSULLUK ÇANLARI KİMİN İÇİN ÇALIYOR? Federal İstatistik Dairesi’nin verilerine göre Almanya’da her beş kişiden biri yoksulluk veya sosyal dışlanma tehdidiyle karşı karşıya kaldığını duyurdu. Haber Merkezi M erkezi Almanya’nın Wiesbaden kentinde bulunan Federal İstatistik Dairesi, geçen yıl nüfusun yüzde 20,6’sının, yani 16,5 milyon kişinin yoksulluk veya sosyal tecrit tehdidiyle karşı karşıya kaldığını açıkladı. Kurum, bu verilerin 2013 yılına kıyasla artış gösterdiğine dikkat çekti. 2013 yılında bu oran yüzde 20,3 olarak saptanmıştı. AB genelinde dört kişiden biri yoksul Avrupa Birliği genelinde ise bu oran Almanya’daki verilerden daha yüksek. AB genelinde her dört kişiden birinin yoksulluk veya sosyal tecritle karşı karşıya olduğu belirtildi. Avrupa Birliği kriterlerine göre, kişi başına düşen ortalama gelir düzeyinin yüzde 60’ından daha az geliri olan kişi yoksul olarak kabul ediliyor. Yoksulluk sınırı nedir? Almanya’da 2014 yılında tek başına yaşayan bir kişi için yoksulluk sınırı 987 euro olarak belirlenmişti. İki çocuklu bir aile için ise aylık 2 bin 72 euro gelir yoksulluk sınırı olarak kabul ediliyor. Nüfusun yüzde beşinin ise ‘aşırı yoksullukla’ karşı karşıya olduğu belirlenmiş, bu kişilerin örneğin faturalarını ödeme, evini kış aylarına uygun şekilde ısıtma ve yılda bir haftalık tatili karşılama imkanı olmadığı kaydedilmişti. Uyku setlerinde • Havlu Setlerinde • Bornozlarda • Pijamalarda • Nevresim takımlarında Gelinlik ve Damatlıklar 999 Euro Hartmut H. Pauler Diplom-Betriebswirt Rechtsbeistand für Handelsrecht Steuerberater Tannenstrasse 12. 73037, Göppingen Fon: +49 (0)7161 98 42 40 [email protected] İNDİRİM Özel Perde Dikilir Göppingen Hauptstrasse 49 PLZ 73033 Telefon: 0152 08 62 27 56 10 KASIM / NOVEMBER 2015 WELT HEIMAT ALMANYA BW HABERLERİ ARSLAN YENİDEN ŞAMPİYON 44 Yaşında fırtına gibi esti Türk asıllı eski WBA Dünya Şampiyonumuz Alman profesyonel boksörü Fırat Arslan zirveye doğru yolculuğuna adeta fırtına gibi eserek devam ediyor. Fırat Arslan, Almanya’nın Ludwigsburg kentinde, Eurasyen (Avrupa-Asya) kemeri için ringe çıktı. Ringte muhteşem bir performans gösteren Arslan 2. Raund’da genç rakibini nakavt etti. Maçı Başbakan Yardımcısı, Maliye ve Ekonomi Bakanı Dr. Nils Schmid ile eşi Tülay Schmid birlikte izledi. İsmail Doğruer B iletlerinin günler öncesinden tükendiği maçın ilk raundunda saldıran Gürcü boksör seyircilerin yüreklerini ağzına getirdi. Vurduğu yumruklar ve agresif tavrıyla dikkat çeken rakip Paata, ikinci raunda da hızlı başladı. Tecrübeli boksörümüz Fırat Arslan, ikinci rauntta kontrolü ele aldı. O’nu tarih sayfalarına kaydediyor Rakip neye uğradığını şaşırdı Daha sonra yoğun bir medya ordusunun karşısına çıkan Fırat Arslan, asıl hedefinin dünya şampiyonluğu olduğunu hatırlatarak şöyle devam etti: ‘‘Bu önemli geceyi düzenleyen herkese teşekkür ediyorum. Özellikle beni aylardır bu müsabakaya hazırlamak için gerek fiziki ve gerekse psikolojik olarak emek veren dünyanın en iyi ekipleri arasında yer alan ekibime teşekkür ediyorum’ dedi. Şampiyonluğun hemen ardından Gazetemiz Welt Heimat’a çarpıcı açıklamalarda bulunan Fırat Arslan, Dünya Şampiyonluğunu yeniden elde etmek için muazzam bir ekip çalışması yaptığının altını çizdi. Dünya’nın en iyi ekibiyle çalıştığını vurgulayan Arslan, emeğimizin karşılığını alıyoruz dedi. Geçtiğimiz Ünvan maçında ise açıkça haksızlığa uğradığını dile getiren Arslan, ünvanını geri almak için büyük çaba sarf ettiğini söyledi. Başarıya inanan bir ekiple çalıştığı için şanslı olduğunu ifade eden Arslan Türk Bayrağı önünde haklı bir gururla poz verdi. Medya ordusu karşıladı Rakibine indirdiği yumrukla yere serdi. Ardından kalkan rakibi yeniden yere indiren boksörümüz bu başarısının ardından ring hakemi rakibe saymaya başladı. Tekrar ayağa kalkarak maça devam eden rakibi bu kez yere indiren boksörümüz, ikinci rauntta karşılaşmayı nakavt ile kazanarak karşılaşmadan galip ayrılırken, Eurasyen (Avrupa-Asya) kemerinin de yeni sahibi oldu. Özlem ünvanını koruyamadı Gecenin bir diğer karşılaşmada bayanlarda yıllardan beri dünya şampiyonluğunu elinde bulunduran Özlem Şahin, rakibine sayıyla yenilerek kemerini kaybetti. Karşılaşmanın ardından oldukça üzgün görünen boksörümüz, özellikle kendi bölgesinde ve seyircisi önünde bu kemerleri kaybetmenin kendisini oldukça üzdüğünü belirterek, en kısa zamanda bu dünya şampiyonluğunu geri alarak kemerleri geri getirmek için mücadele vereceğini vurguladı. Türk Medyası’da Fırat’ı yalnız bırakmadı Özellikle Baden Württemberg’te yayın yapan gazete temsilcileri Arslan’ı yalnız bırakmayarak geniş bir ekiple katıldı. Bundan sonraki süreçtede Fırat Arslan gibi bir değerimizi yalnız bırakmayacaklarının altını çizen gazeteciler, Arslan’ın başarıyı hakettiğini dile getirdi. Tek başına Sporcu yanıyla değil, kişiliğiylede gönüllerin şampiyonu olduğu noktasında hemfikir oldular. Özlem Şahin’in ünvanını kaybetmesinden büyük üzüntü duyduklarını dile getiren meslektaşlarımız, her iki sporcumuzunda toplumumuzun gençlerine önemli mesajlar verdiğini vurguladı. Öte yandan Boksörümüzün basın danışmanı Vedat Alyaz, önümüzdeki ayın 12’sinde Wanik Avdijan’a karşı ringe çıkacak olan Fırat Arslan’ın gelecek yıl dünya şampiyonluk kemeri için mücadele edeceğini ve en büyük hedeflerinin bu kemeri ikici kez ülkemize getirmek olduğunu vurguladı. Vedat Alyaz, Fırat Arslan’ın Türk profesoynel boks tarihinin ilk ve tek dünya şampiyonu olduğunu ve ikinci kez aynı şampiyonluğu ülkemize getirmek istediklerinin altını çizdi. Fırat Arslan’ın aynı zamanda yardıma muhtaç çocuklar yararına da ringe çıktığını vurguladı. Mannheim, IHK’dan, Türk İşverenlere Övgü’lü sözler ! Mannheim Ticaret Odası( IHK) Türk-Alman İşverenlerine yönelik bu yıl üçüncüsü yapılan Ekonomi seminerini gerçekleştirdi. Baki Doğan ( Mannheim) B aşarılı bir organizeyle hayata geçirilen, (3.Deutsch-Türkisch Wirschaftsbegegnungen) Ticaret Odası lokalinde Ekonomi seminerine, Karlsruhe Başkonsolosu Cem Örnekol, Mannheim (IHK) Rhein-Neckar Başkanı Matthias Kruse, Mannheim Büyük şehir Belediye Başkanı Dr.Peter Kurz,Türk İşverenler Derneği Başkanı (Baktat Şirketler Grubu Başkanı) Mustafa Baklan’nın yanısıra, El-Bank’dan Melek Kahraman, Bürgschaftsbank’dan Michael Rieger, Deniz Bank yetkilileri,Yapı ve Kredi AŞ, İstanbul’dan katılan Şebnem Batgı, HypoVereinbank, Karin İpser, Rewe Group Şahin Karaaslan, Politik ve Strateji Danışmanı Kenan Kolat, TDU Başkanı Ender Önder yer aldı. Baklan: Girişimci ruhumuz var Gerçekleşen ekonomi seminerinde ev sahipliği yapan IHK’dan Alex Wolf ve Zeynep Doğrucan, konuşmacılar’dan Baktat Şirketler Grubu ve Türk İşverenler Derneği Başkanı Mustafa Baklan bir konuşma yaptı. Yapılan konuşmada bugün burada amaçlarının, üçüncüsünü gerçekleştirmiş oldukları Türk-Alman İşverenlerimizin imkanlardan ve avantajlardan nasıl daha iyi yararlanabiliri açığa çıkartmak olduğuna vurgu yapıldı. 20 yıldan buyana TİD’in faaliyetlerine de değinen Baklan, ‘’Biz, Türk İşverenlerin O girişimci ruhumuz var, Onu daha nasıl cesaretli bir şekilde, Alman gençlerine yönelik’ te etkili olabiliriz’’ dedi. Başkonsolos Cem Örnekol’da, yeni göreve başladığını dile getirerek,Burada Türk-Alman İşverenlerini birlikte görmenin sevincini yaşadığını belirtti. ‘’IHK’nın ne iş yaptığını bilmeyen işletmelerimiz var’’ Türk İşverenler Derneği (TİD) Başkanı Mustafa Baklan yaptığı konuşmada bir taraftan gelişen, büyüyen işletmelerimizden bahsederken, diğer yandan İHK’nın daha ne görev yaptığını bilmeyen işletmelerimizin olduğunun altını çizdi. 20 Yıllık bir tecrübe: TİD Orada o imkanlardan yararlanan işverenlerde gözlendiği seminer’de çok çarpıcı fikirlerine yer veren, Dünya Gıda Devi, Baktat Şirketler Grubu’nun sahibi ve (TİD) Başkanı Mustafa Baklan yapmış olduğu bu konuş- 3.Deutsch-Türkische Wirtschaftsbegegnungen etkinliğinden görüntüler. Soldan’dan Sağ’a Karlsruhe Başkonsolosu Cem Örnekol, Mannheim Büyükşehir Belediye Başkanı Dr.Peter Kurz, Baktat Şirketler Grubu’nun Sahibi ve TİD’in Başkanı Mustafa Baklan, Ticaret Odası Başkanı( Matthias Kruse ve Bürgschaftsbank’dan Michael Rieger. masıyla geceye damgasını vurmuş oldu. TİD Başkanı Mustafa Baklan, 20 yıldan buyana faaliyet gösteren TİD’ olarak Burada ki amacımız; Burada faaliyetlerini sürdüren işverenlerimize daha iyi olanaklar sunmak ve bundan yararlanmalarını sağlamaktır. Ayrıca , bağlı bulunduğumuz Ticaret Odası (IHK)’nın faaliyetlerinden övgüyle bahseden TİD Başkanı Baklan sözlerine şöyle devam etti: Burada yavaş yavaş, Orta ölçekli işletmeler olmaya başladılar. Örneğin, Bakkallarımız Market leşiyor, Marketler de Süpermarketler oldular. Bir çok işletmelerde çalışan Türkler, Alman işyerlerini devralmaya başladılar.Bunun için de sermaye gerekiyor.Tabii ki biliyorsunuz, Girişimci bir ruhumuz var, Bu türklerin girişimci ruhunu, daha nasıl cesaretli bir şekilde, Alman gençlerine yönelik çalışmalar yapabilir diye burada yetkililerimizle hem fikiriz. Ayrıca,bağlı bulunduğu muz IHK’yı,Türk işverenlerimize faaliyetlerini imkanlarını ve avantajlarını bu yapmış olduğumuz seminerle tanıtmak istedik dedi.Bu yıl üçüncüsü yapılan, Alman-Türk Ekonomi seminerine, Mannheim ve çevresinden 140’ tan fazla işveren ve işletmeciler iştirak ettikleri ve toplantının sonunda konuşmacı olarak katılan davetlilere Baktat firmasını ürenlerinden hediyeler takdim edildiği gözlendi. Baskonsolosu Örnekol: Daha da gururlandım Mannheim Ticaret Odası ( IHK)’nın Türk-Alman İşverenler seminerini ayağının tozuyla katılan, Karlsruhe Başkonsolosu Cem Örnekol, davetlilere yönelik yap- mış olduğu ingilizce ve türkçe konuşmasında şunların altını çizdi: Burada olmaktan mutluluk duydum. Ayrıca, burada faaliyetlerini sürdüren,Türk İşverenlerinin başarılarını gördükten sonra daha gururlandım. Kapımız herkese açıktır. Olanakların nasıl kullanacaklarını anlattılar Başkonsolos Örnekol, İşverenlerimize ellerinden gelen her türlü yardım yapabileceğinin sinyalini verdi. Ardından söz olan konuşmalarda, Türk-Alman Bankalarının finanz uzmanları, El-Bank’dan Melek Kahraman, Bürgschaftsbank’dan Michael Rieger, Yapı ve Kredi AŞ’den Şebnem Bagtı’nın, konuşmalarında bir ortak nokta vardı. O da, Bu bölge’de ticari olarak faaliyet geliştiren Türk-Alman İşverenlerini, ellerinde olan imkan ve avantajlarını nasıl kullanabilecekleri konusunda aydınlattılar. WELT HEIMAT GÜNDEM KASIM / NOVEMBER 2015 11 RÜZGAR EKENLERİN FIRTINASI Bugün tüm dünyanın sarsılarak izlediği Paris halkına yönelik katliam saldırıları, Charles Hebdo baskınından sonra bir kez daha Avrupa’yı kalbinden vurmuş gözüküyor. Bakalım Avrupa bu saldırıları doğru okuyup Orta Doğu’da oynadıkları oyunun nekadar tehlikeli olduğunu anlayabilecek mi? Fransa cani terör örgütlerine verdiği desteğe son verebilecek mi? PARİS Şevket Dalboy – İsmail Doğruer F ransa’da başkent Paris’te eş zamanlı 7 noktada saldırılar düzenlendi. Ülke genelinde olağanüstü hal ilan edildi ve teröristlerin kaçmasını önlemek için sınırlar kapatıldı. Fransa’daki saldırılarda ölü ve yaralı sayıları açıklandı. Fransa’daki saldırıları kimin düzenlediği hakkında önemli bilgiler elde edildi. Cumhurbaşkanı François Hollande saldırıların ardından ülke sınırlarının kapatıldığını ve olağanüstü hal ilan edildiğini açıklamıştı. Havaalanlarının, sınır kapılarına, sokaklara, meydanlara askeri yığınak yapan Fıransa, kamu kuruluşlarını, okulları kapatmak için karar aldı. Kısa süre sonra tüm Avrupa başkentlerinde alarm verildi. Sınırlar kapatıldı, denetim ağı genişletildi adeta Avrupa diken üstünde geceyi geçirmiş oldu. Fransız emniyeti tüm saldırganların öldüğünü açıkladı. Ancak saldırılarla bağlantılı olabilecek kişileri arama çalışmalarının sürdüğünü de belirtti. Saldırının yapıldığı yerler özenle seçilmiş, üzerinde ciddiyetle çalışılmış, askeri ve piskolojik açıdan sonuçları analiz edilmiş olduğu görüldü: Bataclan konser salonu, Voltaire Bulvarı 50 numara, 11. Bölge - silahlı saldırı, rehine krizi. Rock konseri sırasında konser salonuna giren saldırganların 10’larca kişiyi öldürüldü. Le Carillon Barı ve Le Petit Cambodge lokantası, Alibert sokağı 18 ve 20 numaralar, 10. Bölge - silahlı saldırı. La Belle Equipe cafe, Charonne sokağı 92 numara, 11. Bölge - silahlı saldırı. Stade de France yakınları, Paris’in hemen kuzeyindeki St Denis’te - Stadda Fransa-Almanya maçı sürerken yakınlarda intihar saldırısı. Bilanço çok ağır oldu 129 insan hayatını kaybetti, 95’i ağır olmak üzere 350’den fazla insan yaralandı. Saldırının nedeni ve sonuçları Özellikle Suriye’de sürdürülen kirli savaşın ardından kitlesel göç ve göçün Avrupa’ya adeta bir nehir gibi akması, sivillerle birlikte siyasal dinci grupların militanlarının da bu göç dalgası içinde sızma ihtimali üzerinde durulsa da, istihbarat kaynakları ve saldırıların ardından asıl hesapların üzerinde durmak gerek. AB ülkelerinde göçün asıl hedefi olan ülkelerin, artırdığı güvenlik önlemlerinin nafile olduğuna tanıklık ettik. Sıradan insanların girişlerinde gösterdikleri ciddiyetin ağırlığı altında Avrupa ülkelerinde cirit atan siyasallaştırılmış dinci katillerin elini kolunu sallaya sallaya onca insanın kanını dökmesi akıllara çeşitli soru işaretlerini getirmiyor mu? G20’ye mesaj olabilir Özellikle Dünya politikalarına ilişkin yeni plan ve programların tasarlandığı G20 zirvesinin eşiğinde gerçekleştirilen Paris katliam saldırısının zirveye mesajlar ileteceği tartışılmaz bir gerçek olarak önümüzde duruyor. Petrol yataklarından pay alma, silah ticaretinden en yüksek kazançlar sağlama hırsıyla, dünyanın geri bırakılmış ülkelerine sorumsuzca taşınan savaşlar ve kitlesel ölümlerin, dünya gündemine bu duyarlılıkla giremediği ama bu Avrupa ülkelerdeki kıyımın %1 inin dahi, Avrupa’nın göbeğinde muazzam bir sarsıntı ve sansasyonel etkisini bilen siyasal dinci grupların savaşı ihraç edenlerin topraklarına taşıma taktiğine başvurmasını vazgeçilmez kılıyor. Bir taraftan büyütüp besledikleri terör gurupları, diğer tarafta kurmaya çalıştıkları denge politikları tutmayınca, çıkarlar çelişmeye başlayınca Avrupa’ya savaşın taşınma ihtimalini daha da güçlendirmiş gözüküyor. 21. yüzyılda, dünya egemenlerinin, dünya çapında savaşın, tercih olarak kontrol edilebilir düzeyde düşük yoğunluklu bölgesel savaşlar olarak tasarlandığı ve 20 -30 yıllık kıtasal değişiklikler ve planlamalar halinde masaların üzerinde hesaplandığı artık sır değil. Çoktan başlamış 3. dünya savaşının aslarının ve oluşturduğu güç dengelerinin dışında da çelişkileri görüp bundan yararlanma yoluna giden, bir zamanların bulunmaz yol arkadaşları, El Kaide, İşid vb. gibi güçlerin etki alanlarını artırdıkça savaş potansiyellerini ve niyetlerini yayacakları ve yeryüzünde güvenli alan bırakmayacaklarını söylemek artık kehanet değildir. Avrupa kaçınılmaz olarak ektiği rüzgarın fırtınasını biçmeye hazırlanıyor. Sözün bittiği noktada ‘’Rüzgar ekenler, fırtına biçerler“ özdeyişi ister istemez akla geliyor. Sorunların çözümü için; halkların iradelerine saygı gösterin, ülkeleri talan etmek için bahanelerden vazgeçin. Yeni sömürge- cilik politikalarını artık bırakın, ellerinizi çekin ve savaşı durdurun diye çağrı yapıyoruz. ABD, AB, Rusya ve Çin dünyadaki gelişmelerin savaş, doğal felaketler, kitlesel göçler ve iklim degişikliği ile gezegeni yitirmeye doğru gittiğimizi tüm verileriyle elde tutuyorlar. Sorumluluk öncelikle onlarındır. Bu lanetli politikalarından vazgeçtiklerinde, yapay canavarları ile birlikte dünya yeni sömürgeciliğin tüm tahribatlarından kurtulmayı başaracaktır. Hiçbir gerekçe sivil masum insanlara toplu katliam yada kıyıma varan uygulamayı haklı çıkarmayacaktır. Welt Heimat’ın kurumsal tüm çalışanları olarak, insani sorumluluklarımız açısından yaşamını yitiren ve yaralanan insanların yanındayız. Saldırıları lanetliyoruz ve yaşamını yitirenlerin ailelerine başsağlığı, yaralı kurtulanlara da en kısa zamanda sağlıklarına kavuşmalarını diliyoruz. Savcıdan çarpıcı açıklama: Paris Terörle Mücadele Savcısı Molins, akşam saatlerinde Fransa’yı kana bulayan saldırılara ilişkin açıklama yaptı. Savcı, IŞİD saldırılarına ilişkin açıklama yaptı: “Saldırılarda 132 kişi hayatını kaybetti, 352 kişi yaralandı, yaralılardan 99’unun durumu ağır. Saldırılarda 7 terörist öldü, teröristler üç ekip halinde koordineli hareket ettiler. Teröristlerden birinin kimliğini tespit ettik, 1985 Suriye doğumlu. Teröristler kalaşnikof kullanmış, kullanılan bombaların hepsi aynı. Öte yandan Belçika’da 3 kişi gözaltına alındı” dedi. Adres: Böblinger Str. 18, 70178 Stuttgart Telefon: 0711 6070025 12 Auf dem Pfad der Konsolidierung Baden-Württemberg ist ein starkes Land. Seine Stärke sind die Menschen, die an der Zukunft arbeiten. Seine Stärke sind innovative Unternehmen - ob Konzerne oder mittelständischer Betrieb. Dabei darf man nicht einem Trugschluss unterliegen: Das Land Baden-Württemberg selbst ist nicht reich - wie wohlhabend seine Bürger und Unternehmer auch sein mögen. müssen kontinuierlich Effizienz- und Einsparpotenziale erschlossen werden. Gleichzeitig dürfen aber die Investitionen nicht vernachlässigt werden - das wäre Gift für die Wirtschaft und würde das Land kaputt sparen. Strukturell und vernünftig sparen nüchterner Blick auf die Finanzlage offenbart: Auf E inBaden-Württemberg lastet ein riesiger Schuldenberg von über 46 Milliarden Euro. Hinzu kommen erhebliche künftige Pensionsverpflichtungen und der Sanierungsstau bei den Liegenschaften und Straßen des Landes. Zu den Schulden kommen noch die Zinszahlungen mit grob 1,7 Milliarden Euro pro Jahr. Vor allem aber wurde beim Regierungswechsel ein haushaltspolitischer Handlungsbedarf vorgefunden, der nach dem damaligen Stand ohne Gegenmaßnahmen bis 2020 auf rund 2,8 Milliarden Euro angewachsen wäre. Sparmaßnahmen wirken bereits Für 2020 ist erstmals im Finanzplan 2014 bis 2020 (Stand: Januar 2015) eine Ermächtigung zur Tilgung von Altschulden vorgesehen. 2015 müssen noch rund 0,8 Milliarden Euro neue Schulden aufgenommen werden. Für 2016 ist im Haushalt keine neue Schuldenaufnahme eingeplant. Gleichzeitig wird der haushaltspolitische Handlungsbedarf sukzessive abgebaut. Der Finanzplan 2014 bis 2020 (Stand: Januar 2015) sieht hierfür einen noch bis 2020 zu bewältigenden Abbaupfad von knapp 1,5 Milliarden Euro vor. 2020 muss die Null stehen Der Haushalt muss weiter konsolidiert werden. Aus Gründen der Generationengerechtigkeit ist die Einhaltung der grundgesetzlich vorgeschriebenen Schuldenbremse, die ab 2020 grundsätzlich keine neuen Schulden mehr zulässt, das zentrale Ziel der Haushaltspolitik BadenWürttemberg. Die Landesregierung kann die strukturelle Konsolidierung des Haushalts nur schrittweise vorantreiben. Einerseits weil neue Herausforderungen wie z.B. Kostensteigerungen aufgrund höherer Flüchtlingszahlen oder die Umsetzung von Tarifabschlüssen zu bewältigen sind, andererseits weil ein großer Teil der Ausgaben fest gebunden ist. Alle Bereiche des Landeshaushalts müssen auf den Prüfstand. Sowohl bei Sach- als auch bei Personalmitteln WELT HEIMAT AKTUELLE NACHRICHTEN KASIM / NOVEMBER 2015 Es kommt zum einen darauf an, strukturell zu sparen - das heißt Ausgaben einzusparen oder Einnahmezuwächse zu erzielen, die auch in den Folgejahren wirken. Es kommt zum anderen darauf an, volkswirtschaftlich vernünftig zu sparen und die soziale Balance im Land zu halten. Steuergerechtigkeit ist oberstes Gebot Baden-Württemberg geht Jahr für Jahr ein zweistelliger Millionenbetrag verloren, weil steuerpflichtiges Einkommen hinterzogen wird. Deshalb haben wir seit 2011 weitere 500 neue Stellen in der Steuerverwaltung und 500 zusätzliche Ausbildungsstellen geschaffen. Diese werden sich letztlich nicht nur selbst rechnen, sondern um ein Vielfaches auf der Einnahmeseite rentieren. Mit dem Doppelhaushalt 2015/2016 wurde auch einen Großteil der Stellen, die durch den Übergang der Verwaltung der Kraftfahrzeugsteuer auf den Bund zur Disposition stehen, umgewidmet und für die dringend notwendige Personal verstärkung in der Steuerverwaltung genutzt. Darüber hinaus unterstützen wir gemeinsame Initiativen der Bundesländer, damit Mehreinnahmen aufgrund verbesserter Steuerprüfung in einem höheren Umfang als bisher im eigenen Land verbleiben. Berliner DORMERO Hotel AG erwirbt das zwölfte Haus Varujan Hanamirian ie Berliner DORMED RO Hotel AG (Motto: „Stay fancy!“) rückt ihrem selbstgesteckten Ziel näher, bis zum Jahr 2020 die 20-HäuserMarke zu knacken. Zeitgleich mit der Übernahme des elften DORMEROObjektes - dem im August 2015 erworbenen Innsento Hotel in Passau - bestätigte DORMEROVorstandschef Marcus Maximilian Wöhrl gestern die Übernahme des „Altstadthotel Wittelsbacher Hof“ im niederbayerischen Kelheim zum 1. Januar 2016. Neben den Standorten Passau und Reichenschwand bei Nürnberg stellt Kelheim die dritte bayerische Niederlassung der deutschlandweit operierenden und erst zwei Jahre alten Hotelgruppe dar. Das 84-Zimmer- und ****-Sterne-Haus in der historischen Altstadt der Donau-Kommune wird nach einer Soft-Rennovierung im laufenden Betrieb ab April 2016 offiziell der DORMERO-Flotte angehören. Zur Vertragsunterzeichnung mit der VerpächterGesellschaft, der RL-Hotel Immo GmbH, kam es per „freundschaftliche Überzeugungsarbeit“ wie DORMEROChef Wöhrl berichtet. RLGeschäftsführer Reinhard Listl habe ursprünglich gar nicht verpachten wollen, „sich aber nach ein paar gemeinsamen Bieren umstimmen lassen“. Mit der Übernahme des Hauses, das aus sechs teils denkmalgeschützten Gebäudeteilen besteht mit Biergarten, Panoramabar und Wellness-Bereich, erfüllt sich Wöhrl „einen persönlichen Traum“. Der Spross der Nürnberger Unternehmerfamilie Rudolf Wöhrl: „Mein Vater wollte vor langer Zeit eine Filiale in Kelheim eröffnen. Das hat leider nicht geklappt, aber seitdem kenne und liebe ich diese Stadt. Für mich ist sie eine der schönsten in Bayern und die Umgebung eine der ursprünglichsten und schönsten im ganzen Land.“ Die fancyge Flotte Der neuste Zugang der DORMERO-Familie mit inzwischen zwölf Häusern in Berlin, Hannover, Halle (Saale), Dresden Königshof, Dresden Airport, Plauen, Bonn-Windhagen, Frankfurt, Nürnberg/ Reichenschwand, Stuttgart, Passau und Kelheim – liegt im gleichnamigen Landkreis. Mit 3.000 Quadratkilometern Fläche ist er der zweitgrößte Naturpark Deutschlands. Hotelmanager des Kelheimer Hauses wird der 28-jährige Filip Dudek, derzeitig noch Direktions-Assistent bei DORMERO Hotel Hannover. Budgetgedanke Neue Ausgaben oder die Erhöhung von Ausgaben müssen grundsätzlich durch Umschichtung innerhalb eines Ressorts kompensiert werden. Die Ministerien müssen entweder an anderer Stelle einsparen oder für Mehreinnahmen sorgen. Beispiel hierfür ist die Erhöhung der Grunderwerbssteuer von dreieinhalb auf fünf Prozent. Mit den Mehreinnahmen wird der Ausbau der Kinderbetreuung vorangetrieben und die frühkindliche Bildung verbessert, sowie die Eigentumsförderung für Familien mit niedrigen und mittleren Einkommen aufgestockt. Klick dich! die besten Praktikumsplätze gibt’s bei uns! e www.findedeinpraktikum.d WELT HEIMAT AKTUELLE NACHRICHTEN KASIM / NOVEMBER 2015 13 ZERTIFIZIERTZER SCHULDNER-UND INSOLVENZBERTARER (anerkannt vom HVSV-FRANKFURT a.M.) e-mail: [email protected] http://www.schuldenfrei-forum.de (www.sisb-esslingen.de) HOTLINE: 0711- 933 42 115 (Mo. – DO. 13:00 – 16:00) Integrationsministerin Bilkay Öney erhält Auszeichnung der Reuter-Stiftung Varujan Hanamirian D ie Helga und Edzard Reuter-Stiftung zeichnete Bilkay Öney, Ministerin für Integration des Landes Baden-Württemberg, und Ender Çetin, Vorsitzender der Şehitlik Moschee in Berlin, aus. Die Stiftung begründet ihre Wahl wie folgt: „Im Fokus der Preisverleihung stehen in diesem Jahr zwei Personen, die sich seit vielen Jahren für die Eingliederung von Zuwanderern und die Verständigung zwischen den Menschen verschiedener Kulturen engagieren. Somit kann die Ehrung zugleich auch ein Signal dafür sein, dass Integration und Völkerverständigung funktionieren können, wenn man dafür offen und bereit ist.“ Der Begriff der Völkerverständigung sei in diesen Tagen aktueller denn je. Die Preisverleihung finde vor dem Hintergrund der Flucht und Vertreibung Hunderttausender und der Herausforderungen bei der Integration dieser Menschen in die Gesellschaft statt. Die zwei Stiftungspreise sind mit jeweils 15.000 Euro dotiert. Ministerin Öney sagte vor der Preisverleihung in Berlin: „Ich freue mich sehr über die Auszeichnung der Helga und Edzard Reuter-Stiftung. Der Preis ist eine große Ehre für mich. Ich nehme ihn stellvertretend für all diejenigen entgegen, die sich jeden Tag haupt- oder ehrenamtlich für andere Menschen und ein friedliches Miteinander einsetzen.“ Die Ministerin unterstützt mit ihrem Preisgeld drei Organisationen, die wertvolle Basisarbeit leisten: Die Stuttgarter Initiative „Bunt statt Braun“, die eine Jugendkulturwoche für Vielfalt und gegen Rassismus anbietet. Die Organisation „Ärzte ohne Grenzen“, die in 70 Ländern Menschen in Not helfen, oft unter Lebensgefahr. Und die „Jiyan Foundation“, die sich im Irak um traumatisierte Opfer von Folter und Gewalt und um Flüchtlingskinder kümmert. „Engagement ohne Geld bleibt auf der Strecke, Geld ohne Engagement auch. Bei den drei Initiativen bin ich mir sicher, dass das Geld gut investiert ist, Wirkung erzeugt und Sinn stiftet“, so Öney. Mit dem Ziel der Völkerverständigung fördert und unterstützt die gemeinnützige Helga und Edzard Reuter-Stiftung praktische Arbeit und wissenschaftliche Forschung für das friedliche Zusammenleben von Menschen unterschiedlicher Herkunft. Die Stiftung wurde 1995 als treuhänderische Stiftung in der Verwaltung des Stifterverbandes für die Deutsche Wissenschaft errichtet. Landesregierung will Zahl der Rückkehrer deutlich erhöhen Varujan Hanamirian “ B aden-Württemberg ist das erste Land, das einen Lenkungskreis zur Steuerung der Flüchtlingswelle eingerichtet hat. Wir sind auch das erste Land mit einer zentralen Registrierstelle – an der sich die Bundesregierung nun orientiert. Und jetzt sind wir das erste Land, das ein umfassendes Rückkehrmanagement einführt“, erklärte Ministerpräsident Winfried Kretschmann in Stuttgart. Angesichts der anhaltend hohen Zugangszahlen von Flüchtlingen in Baden-Württemberg wolle die Landesregierung dafür sorgen, dass Flüchtlinge mit geringer Bleibeperspektive wieder zügig in ihre Heimat zurückkehren. Kretschmann: „Damit schaffen wir mehr Platz und mehr Motivation für die Unterbringung und Integration der von Verfolgung und Krieg bedrohten Menschen, die zu uns kommen.“ Bei der Rückführung wolle die Landesregierung der freiwilligen Ausreise in das Herkunftsland den Vorrang vor der ohnehin erst nach Abschluss des Asylverfahrens möglichen Abschiebung einräumen. Auf der Grundlage des neuen Asylverfahrensbeschleunigungsgesetzes des Bundes können Flüchtlinge aus sicheren Herkunftsstaaten nunmehr unbefristet in Erstaufnahmeeinrichtungen des Landes verbleiben, bis ihr Verfahren abgeschlossen ist. „Daher habe ich in meinem Ministerium einen Arbeitsstab Rückkehrmanagement eingerichtet, um die Zahl der Rückkehrer aus einer zentralen Erstaufnahmeeinrichtung des Landes in die Balkanstaaten deutlich zu erhöhen“, betonte Innenminister Reinhold Gall. Unter der Führung von Stabschef Thomas Berger und des zuständigen Abteilungsleiters sollen die Verfahrensabläufe konsequent gestrafft und beschleunigt werden. Für das Rückkehrmanagement sollen überdies im 2. Nachtragshaushalt 2015/16 zusätzlich 65 Personalstellen im Regierungspräsidium Karlsruhe geschaffen werden. Zwangsverheiratung wirksam bekämpfen D Varujan Hanamirian ie freie Wahl des Lebenspartners steht jedem Menschen zu. Zwangsverheiratungen finden hingegen weiterhin in nennenswertem Umfang statt. Insbesondere Menschen mit Behinderung müssen in diesem Kontext künftig mehr Aufmerksamkeit erfahren. Expertinnen und Experten sind sich darin einig, dass Zwangs-ehen in Deutschland und anderen Ländern der Europäischen Union häufiger vorkommen als bislang angenommen. Bei einer Zwangsverheiratung handelt es sich um eine eklatante Verletzung der Menschenrechte, die insbesondere Mädchen und jungen Frauen widerfährt. Auch Menschen mit Behinderungen und homosexuelle Männer und Frauen können betroffen sein. Die Organisatoren wollen in diesem Jahr die Aufmerksamkeit auf neue Personen- und Zielgruppen lenken, die in der Präventions- und Beratungsarbeit auftreten. So sind zum Beispiel auch Menschen mit Handicap oder einer „anderen“ sexuellen Orientierung den Gefahren einer Zwangsverheiratung ausgesetzt. Im Rahmen des alle zwei Jahre stattfindenden Fachtags „Zwangsverheiratung wirksam bekämpfen“ soll in diesem Jahr die Aufmerksamkeit auf neue Personen- und Zielgruppen gelenkt werden, die in der Präventions- und Beratungsarbeit auftreten. Durch einen wissenschaftlichen Vortrag, Gesprächsrunden und Projektvorstellungen wollen wird das Bewusstsein dafür geschärft, dass auch Menschen mit Handicap oder einer „anderen“ sexuellen Orientierung den Gefahren einer Zwangsverheiratung ausgesetzt sind. Die Tagung wird gemeinsam vom Ministerium für Integration Baden-Württemberg, der Akademie der Diözese Rottenburg-Stuttgart, der Evangelischen Gesellschaft (eva) und dem Fraueninformationszentrum FIZ veranstaltet. PRIVAT- & GESCHÄFTSINSOLVENZ Rechtliche Voraussetzungen G ibt es keine Tätigkeitsverbote oder andere rechtliche Gründe dafür, dass eine selbstständige Tätigkeit untersagt ist, darf man prinzipiell während oder auch nach der Insolvenz die Selbstständigkeit fortführen. Sogar eine neue Gewerbeanmeldung ist möglich – wenn gewisse Regeln beachtet werden. Wichtig ist dabei zu klären, ob erzielte Einkünfte der Insolvenzmasse zuzurechnen sind. Kann eine entsprechende Einigung mit dem Insolvenzverwalter erzielt werden, können die Gewinne aus der neuen Selbstständigkeit losgelöst von der Insolvenz betrachtet werden. Damit die Rechte der Gläubiger gewahrt werden, kann eine Kontrolle des Insolvenzgerichtes angezeigt sein. Doch keinesfalls sollte es so sein, dass sich der Schuldner erneut selbstständig macht und hohe Einkünfte erwirtschaftet, während die Gläubiger ihr Geld nicht erhalten. Deshalb hat man rechtlich einen Riegel vorgeschoben und erwirkt, dass für den Gläubiger ein Ausgleich erfolgt, als wäre der Schuldner „ein angemessenes Dienstverhältnis“ eingegangen, sprich, er wäre in seiner erlernten Tätigkeit angestellt, und würde Gehalt beziehen. Meine Geschichte Ich kann Ihnen Mut machen und Wege aufzeigen, wie Sie auch in und nach einer Insolvenz erneut in die Selbstständigkeit gehen können. Warum? Weil ich es selbst erlebt habe, und die meisten Probleme, die sich daraus ergeben, selbst hatte. Also lesen Sie, wie es zu meinen Kenntnissen zu dem Thema kam, und fassen Sie neuen Mut, sich selbst aus Ihrer problematischen Lage zu befreien. Fast 20 Jahre Selbstständigkeit – das sind gute und schlechte Erfahrungen, Erfolge und Niederlagen. Doch immerhin kann ich mit Stolz behaupten, über 30 Mitarbeitern ihre Brötchen gesichert zu haben. Ein Jahresumsatz von fast einer Million Euro war das Ergebnis einer erfolgreichen Geschäftstätigkeit. Doch dann unterlief mir im Jahr 2006 ein kleiner Fehler, der schließlich zur Insolvenz führte: Ich belieferte einen Neukunden, und vertraute dabei auf dessen Bonität. Leider zahlte dieser Kunde seine Rechnung nicht und die gelieferte Ware – zwei Zugmaschinen mit Sattelauflieger – wurden nicht an mich zurückgegeben. Ähnliche Fälle passieren täglich in Deutschland – mit katastrophalen Auswirkungen. Immer mehr Handwerker verbauen bei ihren Kunden teures Material und bleiben auf ihren unbezahlten Rechnungen sitzen, Firmen liefern Waren, die unter fadenscheinigen Ausreden nicht abgenommen oder nicht bezahlt werden, Kunden sind plötzlich nach Lieferung spurlos verschwunden – die Zahlungsmoral im Land lässt immer mehr zu wünschen übrig. Die Folgen Die Folgen für mich als Unternehmer waren furchtbar: Es folgte die Zahlungsunfähigkeit und schließlich die Sperrung des Kontos, Mahnbescheide flatterten ins Haus und bald die entsprechenden Vollstreckungsbescheide, da ich meine Rechnungen nicht mehr begleichen konnte. Kontopfändungen wurden angeordnet und die Gerichtsvollzieher standen vor meiner Tür. Das alles ging nicht spurlos an mir vorüber: Aus Angst vor neuen Hiobsbotschaften öffnete ich bald weder Briefkasten noch Haustür. Die nach Hilfe Doch schließlich suchte ich Hilfe bei zuständigen Behörden und Institutionen wie der IHK in Stuttgart, den öffentlichen Schuldnerberatungsstellen, privaten Insolvenzberatern und Anwälten. Doch kein Amtsgericht fühlte sich für mich und mein Problem zuständig. Ich hatte auf meiner Suche nach Hilfe keinen Erfolg. Am meisten machte mir dabei zu schaffen, dass ich mit fadenscheinigen Ausreden vertröstet wurde: Man sei für Selbstständige nicht zuständig oder man könnte mir einen Termin in 18 Monaten anbieten. Welch Hohn und Spott für einen Menschen in Not! Selbstständige wie zum Beispiel Rechtsanwälte beanspruchen zudem für ihre Hilfe ein respektables Honorar. In meinem Fall sollte dieses zwischen 3.500 und 8.000 Euro betragen. Wer kann sich das aber in einer solchen Situation schon leisten? Geht es endlich aufwärts? Schließlich wurde von einem Anwalt gegen Vorkasse von rund 2.700 Euro die Insolvenz eingeleitet, die auf 2007 datiert ist. Doch all dies ging nicht spurlos an mir vorüber – gesundheitliche und familiäre Probleme folgten. Zwar keimte in dieser Zeit zum ersten Mal in mir der Gedanke, anderen Menschen in einer solchen Situation helfen zu wollen, doch erst einmal stand ich mit meiner angeschlagenen Gesundheit wiederum allein da. In den Jahren 2006 bis 2010 schlug mein Körper immer öfter Alarm. Depressionen waren die Folge der seelischen Überlastung bis hin zu Selbstmordgedanken und einem Burnout. Es waren Schmerztherapien von Nöten und schließlich gab es einen Lichtblick in Form einer neuen Aufgabe: Ich war zwischen 2007 und 2010 als ehrenamtlicher Schuldnerberater tätig. Immer neue Rückschläge Doch es gab Rückschläge, wie 2008, als ich keiner Krankenversicherungsgesellschaft mehr angehörte. Denn als Selbstständiger war ich privat versichert gewesen und wurde von einer Gesetzlichen nicht wieder aufgenommen. Auch die Agentur für Arbeit war keine Hilfe. Zu allen diesen Problemen kam auch noch der Zusammenbruch meiner Partnerschaft; meine Familie trennte sich von mir. Im Jahr darauf schließlich konnte ich eine Rehamaßnahme in Anspruch nehmen, und endlich wieder etwas für meine Gesundheit tun. Neue berufliche Perspektiven Eine neue berufliche Perspektive tat sich auf, als ich 2009 eine Ausbildung zum staatlich anerkannten Schuldner- und Insolvenzberater aufnahm. Dieser Zertifizierungslehrgang beinhaltete mehrere Praktika und gab mir einen strukturierten Tagesablauf zurück. Ich beendete ihn 2010 mit der entsprechenden Prüfung. Etwa zur gleichen Zeit änderte sich noch etwas anderes in meinem Leben: In fand zum Glauben. Meine Anlaufstelle war das Gospel-Zentrum in Stuttgart, wodurch ich zu meinem Glauben an Gott fand. Unter anderem deshalb konnte ich neuen Mut schöpfen, dass ich mein Leben fortan wieder in den Griff bekommen würde und es beruflich wie privat bergauf gehen wird. Aus der Hoffnung wurden schließlich konkrete Pläne. Noch während meines eigenen Insolvenzweges fand ich den Mut zu einer erneuten Selbstständigkeit Ich gründete Ende 2010 meine eigenständige Schuldner-und Insolvenzberatung. In den kommenden Jahren war ich damit beschäftigt, verschiedene Schuldner-und Insolvenzberatungsstellen in Anwaltskanzleien aufund auszubauen. Schließlich kam auch privat das Glück zu mir zurück, und ich konnte 2014 zum zweiten Mal heiraten. Diese deutsch-türkische Beziehung hat mir Kraft gegeben, weiter meinen neuen beruflichen Weg zu gehen und fest an meine frisch gefundenen Ziele zu glauben. Seit 2014 bin ich der Leiter der SCHULDENFERI FORUM.DE & der SISB Schuldner- und Insolvenzberatung, die auf Deutsch und Türkisch Menschen hilft natürlich auch gerne andere Nationalitäten, die das gleiche Schicksal ereilte wie mich. Ich hoffe, meine Biographie kann Ihnen Mut machen und zeigen, dass es auch in dunklen Stunden und in ausweglos scheinenden Situationen wieder aufwärts gehen kann und dass selbst eine Insolvenz kein Grund ist, sich aufzugeben. Mit festem Willen kann sich eine neue berufliche Perspektive auftun, und auch gesundheitlich geht es mit einem solchen Ziel wieder aufwärts. Im Idealfall gehen Sie aus dieser Erfahrung sogar gestärkt hervor und finden ein neues Lebensziel; sowohl in beruflicher wie in privater Hinsicht. 14 KASIM / NOVEMBER 2015 WELT HEIMAT AKTUELLE NACHRICHTEN Bundestagspräsident würdigt Nothilfe-SMS als Ergänzung zum Notfall-Fax Helmut Schmidt Varujan Hanamirian B undestagspräsident Norbert Lammert hat den verstorbenen früheren Bundeskanzler Helmut Schmidt als einen in aller Welt in höchster Weise geachteten Staatsmann gewürdigt, der deutsche Politik berechenbar gemacht habe. In einem Beileidsschreiben an die Tochter Schmidts nannte Lammert den ehemaligen Bundeskanzler „eine der bedeutendsten politischen und intellektuellen Persönlichkeiten unseres Landes“, die sich als Parlamentarier, als Bundesminister und vor allem als Bundeskanzler auf herausragende Weise um Deutschland verdient gemacht habe. Von der Wirtschaftsrezession der 1970er Jahre bis zu Deutschlands Rolle im Kalten Krieg: habe Helmut Schmidt in seiner Amtszeit große Herausforderungen zu bewältigen gehabt, die er ebenso tatkräftig wie besonnen gemeistert habe. Unvergessen sei seine Standfestigkeit im „Deutschen Herbst“, in dem die Bundesrepublik ihre schwerste Belastungsprobe bestand, ohne selbst die Freiheit zu gefährden, gegen die der Terror gerichtet war, schrieb Lammert. Damit habe sich Helmut Schmidt hohes Vertrauen und Ansehen erworben – nicht allein in Deutschland. Varujan Hanamirian In der ganzen Welt habe Helmut Schmidt höchste Reputation als Staatsmann genossen, der deutsche Politik berechenbar gemacht habe, „weil sie auf Nüchternheit und Rationalität, Toleranz und Weltoffenheit beruhte“. Auch nach seiner Amtszeit sei Helmut Schmidt mit seiner immensen politischen Erfahrung für die politische Debatte prägend gewesen – in Vorträgen, als Autor und Mitherausgeber der „ZEIT“. Nicht wenigen Menschen habe seine Meinung bis zuletzt als ein Kompass gedient. Man verneige sich vor einem der bedeutendsten politischen und intellektuellen Persönlichkeiten unseres Landes, erklärte der Bundestagspräsident. D as Land Baden-Württemberg bietet ab sofort hör- und sprachbehinderten Menschen eine zusätzliche Möglichkeit, in einer Notlage Polizei, Feuerwehr oder Rettungsdienste zu verständigen.“ Das sagte Innenminister Reinhold Gall am Donnerstag, 5. November 2015. Hör- und sprachbehinderte Menschen hätten bei einem Notfall bisher nur über ein Notruf-Fax an die 110 oder 112 Hilfe anfordern können. Ergänzt werde diese Möglichkeit jetzt durch die Nothilfe-SMS. Beim Versand einer SMS könne es zwar technisch bedingt zu einer zeitlich verzögerten Zustellung kommen, dennoch ist Innenminister Reinhold Gall überzeugt, „dass die SMS-Nothilfe für hör- und sprachbehinderte Menschen eine sinnvolle Ergänzung zum Notruf-Fax ist – zumindest bis zur Realisierung einer bundesweiten Notruf-App.” Aus technischen Gründen könne die Nothilfe-SMS nicht an die bekannten Notrufnummern 110 und 112 gesandt werden, sondern müs“ se an speziell dafür eingerichtete Telefonnummern geschickt werden. Die SMS werde für ganz BadenWürttemberg zentral vom Polizeipräsidium Stuttgart beziehungsweise der Integrierten Leitstelle Stuttgart empfangen. Von dort werde sie dann an die zuständige Stelle weitergeleitet, von wo aus die Hilfe koordiniert wird. Die Telefonnummern und wichtige Verhaltenshinweise seien auf verschiedenen Informationsblättern zusammengestellt, die das Land mit Unterstützung des Deutschen Schwerhörigenbundes Landesverband Baden-Württemberg e.V. erstellt habe. Zusatzinformationen: Für Baden-Württemberg ist bei Notfällen die Polizei per SMS an die 01522 / 1 807 110 sowie die Feuerwehr und der Rettungsdienst in Abhängigkeit des persönlichen Netzbetreibers per SMS an die 99 0711 / 50 66 7112 (Telekom und Vodafone), 329 0711 / 50 667 112 (Telefonica/O2) beziehungsweise 1511 0711 / 50 667 112 (E-Plus) erreichbar. Wohnungsbaugipfel berät über notwendige Maßnahmen für eine Wohnungsbau-Wende Drei Handlungsbereiche für eine Wohnungsbau-Wende haben die Teilnehmerinnen und Teilnehmer des Wohnungsbaugipfels am 14. Oktober 2015 in Stuttgart ausgemacht: Aktivierung von Investitionen in sozialen Mietwohnraum, die befristete Befreiung von Bauvorschriften und die verstärkte Ausweisung von Bauflächen. W ir brauchen eine umfassende Offensive für „ bezahlbaren Mietwohnraum für alle Menschen in unserem Land“, sagte Finanz- und Wirtschaftsminister Nils Schmid, der zu dem Gipfel eingeladen hatte. „Die Herausforderung durch die angespannten Wohnungsmärkte und den großen Zuzug in unser Land sind immens. Nur gemeinsam können die verschiedenen Akteure im Bereich des Wohnungsbaus sie bewältigen. Der Gipfel war deshalb ein erster wichtiger Schritt auf dem Weg, den wir in den kommenden Monaten und Jahren zusammen gehen.“ Über notwendige Maßnahmen und Anstrengungen für mehr Wohnraum hatte der Minister mit Vertreterinnen und Vertretern von Ministerien und Regierungspräsidien, Abgeordneten des Landtags, kommunalen Landesverbänden, den Oberbürgermeistern der großen Städte im Land, Wohnungs-, Eigentümer- und Immobilienverbänden, Mieterbund, Architektenkammer sowie Baufinanzierern beraten. Schmid sagte zu, dass die Fördermittel für den Wohnungsbau erhöht werden. Die vom Bund beim Flüchtlingsgipfel Ende September 2015 versprochenen zusätzlichen Mittel in Höhe von rund 40 Millionen Euro pro Jahr fließen zweckgebunden in den Wohnungsbau. Eine Steigerung der Eigenkapitalrendite für geförderten Wohnraum auf maximal vier Prozent soll zudem das Landeswohnraumförderprogramm und damit den sozialen Wohnungsbau auch in der aktuellen Niedrigzinsphase attraktiv halten. Eine Wirtschaftsausschuss zu Gesprächen in Moskau entsprechende Verwaltungsvorschrift hat das Ministerium für Finanzen und Wirtschaft in dieser Woche auf den Weg gebracht. „Die Landeswohnraumförderung ist unser zentrales Förderinstrument, um den Wohnungsbau voran zu bringen“, stellte der Minister fest. „Schon 2011 haben wir einen Paradigmenwechsel eingeleitet, indem wir die Mittel erhöht und den Fokus auf den sozialen Mietwohnungsbau gelegt haben.“ Doch die benötigte spürbare Steigerung beim Wohnungsbau sei nur zu schaffen, wenn auch private Investoren sich engagieren. Das zeige sich nicht zuletzt daran, dass lediglich vier von 100 Wohnungen im Land in öffentlichem Besitz seien. „Deshalb setzen wir uns auf Bundesebene dafür ein, dass die erhöhte steuerliche Absetzbarkeit von sozial gebundenem Wohnungsbau wieder eingeführt wird“, so Schmid. Anfang der 1990er-Jahre habe eine solche Regelung schon einmal zu Steigerungen im Wohnungsbau geführt. Der Minister sagte zu, dass das Land konsequent alle Regelungen auf den Prüfstand stellen werde, die den Wohnungsbau hemmen könnten. „Wir brauchen nun Bauvorschriften, die in diese WELT HEIMAT Öffentlicher Vortrag beim „Forum W“ im Bundestag Varujan Hanamirian I Varujan Hanamirian D ie Mitglieder des Ausschusses für Wirtschaft und Energie: Dr. Peter Ramsauer (Vorsitzender, CDU/CSU), Dr. Joachim Pfeiffer (CDU/CSU), Bernd Westphal (SPD), Klaus Ernst (DIE LINKE.) und Dieter Janecek (BÜNDNIS 90/DIE GRÜNEN) halten sich am heutigen Montag, den 9. November zu Gesprächen mit Kollegen des Wirtschaftsausschusses der russischen Staatsduma in Moskau auf. Das wesentliche Thema der Gespräche ist die Frage einer Intensivierung des Dialogs zwischen Deutschland und Russland im Bereich der Energiepolitik mit dem Ziel, die energiepolitischen und energiewirtschaftlichen Beziehungen beider Länder zu stärken. m Rahmen der Veranstaltungsreihe „Forum W“ lädt der Bundestag zu einem Vortrag von Prof. Dr. Andreas Paulus, Richter des Bundesverfassungsgerichts, zum Thema „Sezessionsbewegungen – Legitimität aus völkerrechtlicher Sicht“ ein. Sezessionsbestrebungen lösen in vielen Teilen der Welt politische Spann. ungen aus. Und immer stellt sich die Frage der Legitimität von Sezessionen. Wie verhalten sich die völkerrechtlichen Prinzipien der territorialen Integrität von Staaten und das Selbstbestimmungs recht der Völker zueinander? Unter welchen Voraussetzungen ist eine Sezession legitim? Und welche Möglichkeiten haben Staaten, die unerwünschte Abspaltung einzelner Regionen zu verhindern? Nicht zuletzt: Welche Bedingungen müssen erfüllt sein, damit die Abtrennung vom bisherigen Mutterstaat international anerkannt wird? Zeit passen.“ Das bedeutet, dass zeitlich befristet Ausnahmen und Befreiungen von baurechtlichen Bestimmungen zugelassen werden sollen. Seitens der Teilnehmerinnen und Teilnehmer des Gipfels waren in diesem Zusammenhang etwa die vorgeschriebene Anzahl an Tiefgaragen- und Fahrradstellplätzen und der Einbau von Aufzügen angesprochen worden. Auch bundesrechtliche Regelungen gehörten auf den Prüfstand, so die Forderung. „Die besten Bauvorschriften, die attraktivsten Förderangebote und steuerlichen Anreize nützen aber nichts, wenn nicht genug Baufläche ausgewiesen ist“, erklärte Schmid. Er halte es daher nicht nur für erforderlich, alle vorhandenen Potenziale in der Raumplanung auszuschöpfen. Das Angebot an Flächen für den Wohnungsbau in den Städten und Gemeinden müsse auch zügig bedarfsgerecht erweitert werden. Angesichts des Handlungsdrucks werde das Netto-Null-Ziel beim Flächenverbrauch überprüft. „Für eine Wohnungsbau-Wende brauchen wir jetzt schnell pragmatische und praktikable Lösungen“, sagte der Minister. Umso wichtiger sei der große Schulterschluss, den alle Beteiligten beim Wohnungsbaugipfel gezeigt hätten. Im Anschluss an den Vortrag gibt es Gelegenheit zur Diskussion. Interessierte Zuhörer melden sich bitte bis zum 13. November unter vorzimmer. [email protected] an. Die Veranstaltung wird live im Internet unter www. bundestag.de und auf mobile Endgeräte übertragen. Am Folgetag ist sie unter www.bundestag.de/mediathek abrufbar. Kasım / November 2015 YAYIN SAHİBİ EKİN MEDİA - ŞEVKET DALBOY İmtiyaz Sahibi (Geschäftsführer) : Şevket Dalboy Genel Yayın Yönetmeni : Zafer Çetin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü : Serdal Naz Editör : Gülay Dalboy Haber Müdürü : Ayşegül Özdemir Almanca Haberler Müdürü : Varujan Hanamirian Almanca Haberler Sorumlusu : Hatice Dingil Almanya Haberler Koordinatörü : Muhammet Dalboy Grafik - Tasarım : Kadriye Kesici Stuttgart Haber Sorumlusu : Tahsin Parmak Hamburg Haber Sorumlusu : Övünç Adam Münister : Üzeyir Arslan Osnabrück Haber Sorumlusu : Mehmet Şahin Ulm ve çevresi Haber ve Reklam Sorumlusu : Hüseyin Bal Mannheim, Heidelberg, Darmstadt, Frankfurt, Ludwigshafen, Haber ve Reklam Sorumlusu: Baki Doğan Baki Doğan Tel : 0162 494 58 62 Göppingen Haber Muhabiri : Naci Çelik Felbach Haber Muhabiri : Mehmet Aymaz Nurtingen Haber Muhabiri : Osman Kalkan Konwersheim Haber Muhabiri : Ali Çiftçi Ulm ve Çevresi Haber Muhabiri : Uğur Kekez İLETİŞİM Tel: 07161 308 19 41 Cep: 0176 314 32 144 E-mail: [email protected] - [email protected] Adres: Jahn Str. 86 73037 Göppingen WELT HEIMAT HALK GERÇEĞİMİZ ALMANYA’DA ÜLKÜCÜLERDEN AHDE VEFA PROĞRAMI KASIM / NOVEMBER 2015 15 İSMAİL DOĞRUER DAĞ FARE DOĞURDU! A vusturya’nın başkenti Viyana’ da, 30 Ekim 2015 günü Suriye savaşının taraf ülkelerinin dışişleri bakanları toplandı. Suriyede rüzgarların tersten esmeye başladığı bir dönemde gündeme gelen bu toplantı; Suriye nin geleceğine yönelik, tarafların kendi ajandalarına göre yön verme hesaplarıyla oturacağı bir toplantı olsada beklendiği gibi bir uzlaşma, sonuç yada beklenmedik bir gelişme ortaya çıkarmadı. ATIB Avrupa Türk İslam Kültür Dernekleri Birliği Baden würtemberg bölgesinde Türk İslam Ülküsüne hizmet ederken ebedi aleme göç eden ülkücüler için bir Ahde vefa programı düzenlendi. A lmanya'nın Plochingen ATİB Türk-Alman eğitim kültür merkezinin ev sahibliği yaptığı proğrama, ATİB Genelbaşkanı İhsan Öner, Genel Başkan Yardımcısı Harun Kılıc, Nurdoğan Aktaş, Hanımkolları genelbaşkanı Hacer Diker genel sekreter Oğuzhan Erkmen, Bölge Başkanı Davut Özyurt, MKY kurulu üyesi Abdülcelil Akyüz, ATIB Hac ‘ve Umre sorumlusu Hanifi Şimşek, Gazeteci yazar, iletişim uzmanı Hidayet Kayaalp, Türk Federasyon eski gençlik kolları başkanı Doğan Bozkurt, gazeteci Doğan Tufan ile birlikde bölge ATİB cemiyetlerinden, Kornwesthem, Herrenberg, Horp, Alpstadt, Göppingen, Salach şehirlerinde hizmet eden cemiyet başkan ve din görevlileriyle birlikte, ahirete irtikal eden ülkücülerin aileleri de katıldı. Plochingen Türk Alman eğitim merkezi Merkez Camii Din görevlisi Mehmet hoca’ nın okuduğu Kuran-ı kerim tilavetiyle başladı. ATIB Göppingen Türk Kültür Merkezi Hacı Bayram Veli Camii Din görevlisi Hidayet Karahan’sa bir konuşma yaptı. Karahan yaptığı konuşmada, ”Camiler Kabe’nin şubeleridir bu şubeleri yapanlar yaşatanlardan Allah razı olsun. Ahirete irtikal kardeşlerimizin ruhları şad mekanları cennet olsun” dedi. ATİB Genel Başkanı İhsan Öner’de yaptığı konuşmada, ”Üniversite öğrencisiyken hizmete başladığım bu kutlu davada kırkyılımı doldurmuş bulunuyorum. Bu mübarek yola beraber hizmete başladığımız, çıktığımız, Waiblingen şehrinden Şukrü Kol, Esslingen şehrinde Osman Soylu, Sindelfingen’ den, Kemal Sarıkaya, Heilbron şehrinden Necati Özen, Göppingen şehrinde Zeki Ersoy ve ismini hatırlayamadığım başkanlarımıza, üyelerimize rabbimden rahmet diliyor ,mekanları cennet olsun. Bu ülküdaşlarımızı rahmetle anıyorum. Hatıralarını ve davalarını yaşatmaya devam ediyoruz.”dedi . Daha sonra okunan mevlüdi şerifin ardından fatihalar okundu, dualar edildi. ABD, Rusya, Türkiye ve Suudi Arabistan dışişleri bakanları, bir öngörüşme gerçekleştirdikten bir gün sonra planlanan genişletilmiş toplantı, İngiltere, Fransa, Almanya, Iran, Mısır, Katar, Irak, BAE ve Lübnan’ ın katılımıyla gerçekleşti. ABD dışişleri bakanının deyimiyle „cehennemden çıkış arandı“ Gerçekte Suriye rejiminin geleceği ve Beşar Esad’ ın konumu masaya yatırıldı. Emperyalist mutfaklarda hazırlanıp, servise cikarılan „vekalet savası“, Suriye Devletinin direnci ve Beşhar Esadın çetin ceviz çıkması,başarılı bir kriz yönetimi ve yenilenen seçimlerle politik rüşdünü ispatlaması gibi faktörler yanısıra, kimsenin çokta fazla hesaba katmadığı Kürtlerin, Şengal ve Kobane de IŞİD’ in yıldırım hızıyla yayılmasını durduran direnişi; Hizbullah’ın Lübnan ve Suriye sahasında IŞİD ve El Nüsraya karşı etkin direnişi,Suriyede rüzgarların tersten esmesini sağladı. Büyük Orta Doğu Projesinin, Suriye sahasında ki temel figuranları olan „Cihat“çı örgütler içinde hızla ayrışma ve saflaşmaların ağırlıkla IŞİD olarak somutlanması ve planlanan vekalet savaşının, ABD ve koalisyon ortaklarının istemediği sahalara sarkması üzerine hizaya getirme operasyonları çok bilinmeyenli bir denklem gibi çoğu zaman işlevsiz kaldı ve Kobanedeki kürt direnişine verilen hava desteği dışında askeri bir başarısından sözedilememişti. Uzun süre savaş içinde yıpranan ve kan kaybeden Suriye ordusu, rejimin temel savunma çizgisine çekilmişti. Kürdistandaki operasyonu üzerinden yenilgi alan IŞİD’ in durakladığı ve bir çok mevziisinden geri çekildiği verili durumda. Rusya nın Suriye rejimine tam destek temelinde etkili hava saldırıları, IŞİD ve varlığı yokluğu belli olmayan ABD önderliğindeki koalisyonun desteklediği tüm gruplarıda hedef almasıyla,vekaletçiler için Suriyeyi tam bir bataklığa dönüştürmüştür. Irakta Kürtler,İran ve Şii milisler destekli Irak ordusunun kısmen sahadaki başarıları; Suriye rejiminin, Rusya ve İran desteğiyle yeniden saldırı pozisyonuna geçmesi;Türkiyenin güney sınırları için duyduğu hassasiyetle perdelediği IŞİD ve diğer kontra çetelerine destek amacıyla „uçuşa yasak bölge“, “tampon bölge“ üzerinden estirdiği insiyatif koyma çabaları fiyaskoyu engelleyemeyince,tarafların taşları yeniden dizme ihtiyacı doğmuş ve bu amaçla „Esad’ lı geçiş“ modeli üzerine ılımlı hava yaratıp, bir adım geriden yeni askeri-politik duruma uygun konumlanma ve planlamanın ön günlerindeyiz. Bu anlamda Viyana toplantısı barış arayışından çok tarafların birbirlerini yoklayıp elense çektikleri bir ortam testidir. ABD dışişleri bakanı „Cehennemden çıkış“ için Rusya ve İranında dahil edildiği karşı tarafla masaya oturmak durumunda kaldığı zirvede, ilan ettiği; projesinin çöküşü ve fiyaskosudur. Eğer Viyana toplantısı çözüm amaçlı ise „dağ fare doğurdu“demek yanlış olmaz. MG SEMİNERLERİ SINIRLARI ZORLUYOR Bölgemizin önde gelen simalarından biri olan Başarılı İş Adamı, ‘’Babam Kolumu Isırdı’’ Kitabı’nın Yazarı, Kişisel Gelişim ve İletişim Uzmanı Mustafa Göğüş bir ilke daha imza atarak 400`ün üzerinde davetliye yaklaşık iki saatlik bir programla kişisel gelişimin yaşamlarımıza neler katabileceği konsunda önemli bir seminer verdi. İ ş Adamı, Yazar, Kişisel Gelişim ve İletişim Uzmanı Mustafa Göğüş, Uzun zamandır çeşitli kesimlerden kendisine gelen talepler üzerine, yirmi bir yıllık uzmanlık deneyimlerini harmanlayarak, talebe yönelik oluşturduğu kişisel gelişim ve iletişim konseptini görücüye çıkarttı. Değerli Welt Heimat okurları, MG seminerlerinden mutlaka yararlanmalısı gerektiğine bir kez daha kanaat getirdim. Hepimizde bir parça özgüven eksikliği vardır. Mutlak başarı için güçlü bir özgüvene sahip olmak şartını hafife almayalım. Özgüven konusunda git geller yaşamak gerçek bir özgüvene sahip olunmadığının göstergesidir. Çok büyük ilginin olduğu tanıtım akşamında konuklar Göğüş`ün, herkesin kendinden birşeyler bulabildiği, yaşamın handikaplarına karşı nasıl daha sağlam durabilecekleri konusunda püf noktalar geliştirilebileceği örnekleriyle anlatımını nefeslerini tutarak dinlediler. Çocuklarımızda, gençlerimizde özgüven gözlemini mutlaka yapmamız gerektiğine MG seminer tanıtım akşamında bir kez daha tanık oldu. Özgüven insanın önemli bir kişisel özelliğidir; yaşamla baş etmemizi ve so- runlarla gerçekçi bir şekilde mücadele etmemizi sağlayan önemli bir etkendir. Zorluklara dayanmamızı kolaylaştırır. Özgüven kazanma süreci, yaşamın önemli zorlukları ile başa çıkma gücüne sahip ve mutlu olmaya layık bir kişi olma deneyimidir. MG Seminerleri bu konuyu da titizlikle ele aldığını gördüm. Mustafa Göğüş’ün seminerlerinin ana temasında özgüvenin insana güç verdiğini, enerjisini artırdığını, daha fazla çaba göstermeye özendirdiğini, başarı için ilham kaynağı olduğunu, başarılarımızla gurur duymamızı ve onlardan keyif almamızı sağladığının altını çiziyor.. İki bölümden oluşan MG seminer tanıtımı salondaki katılımcılar tarafından tam not aldı. Konuklar arasında Almanya çapında çeşitli kurum ve kuruluşlarda yönetim ve idareden sorumlu simalar, spor ve sanat dünyasından tanınmış şahsiyetler, çevre dernek ve çatı kuruluşları başkan ve üyeleri, her kesimden esnaf ve işveren, evhanımları, çalışanlar ve gençler yerlerini aldığı programa basın büyük ilgi gösterdi. Daha önce MG Seminerlerinden faydalanan ya da üzün yıllar toplumumuz adına faydalı çalışmalar yapanlarla MG seminerlerini konuştuk: İsmail Çakır Feuerbach DİTİB Dernek başkanı: Bu seminer toplumumuz için çok şey ifade ediyor. 20 yılı aşkın bir süredir esnaflık yapmama rağmen eksiklerimin olduğunu gördüm. 6 senedir dernek yönetiçiliği yapmama rağmen yetersizliklerimi görme şansım oldu. Daha çok şey öğrenmem gerektiğini öğrendim. Ailelerimiz, gençlerimiz, işadamlarımız günümüzün şatlarına göre kendilerini geliştirmek için mutlaka MG seminerlerine katılmalılar. Eyüp San Feuerbach Camii Din görevlisi: Ben şunu biliyorum: Değişmeyen tekşey değişimdir. İnsan oğlu hayatta kaldığı müddetce bu değişimleri görecek. Bu değişimleri göreceği için kendini o değişimlere hazır hale getirmek zorundadır. O da tamda bu seminerlerle olur. İnsan eğitimli olursa karşısına çıkacak problemleri önceden sezme, görme ve ona göre önlem alma şansına sahip olur. MG seminerleri tanıtım programlarında Mustafa Bey bizi değişik versiyonlarla eğitimin önemini hem iş, hem de sosyal alna girerek çok iyi anlattı. Fırat Arslan, Türk asıllı WBA Dünya Şampiyonu Alman profesyonel boksörümüz: Mustafa Göğüş kendini geliştirmiş bir arkadaşımız. Moral motivasyon konusunda, kendine güven ve başarıya giden yolda atılacak adımları sağlıklı bir şekilde anlatabilen bir arkadaşımız. Gençlerimizi, iş adamlarımız, ailelerimizi başarıya taşıyacak bir seminer MG seninerleri. Mutlaka imkan bulup katılmakta çok fayda görüyorum. Faik Ergezen: 25 yıldır finans sektöründe çalışıyorum. Nekadar da biliyorum deseniz MG seminerlerinden çokşey öğrenmem gerektiğini gördüm. Toplumumuza yön verecek gençlerimizin MG seminerlerinden faydalanması gerektiğini düşünüyorum. Herkesimin alması gerekenler var. Daha önce Üyelerimize’de MG semineri verdirdik. Melek Kuvariç: Ev hanımıyım... MG seminerine katıldıktan sonra hiçbirşey seskisigibi olmadı. Hayatım tamamen değişti, kenimi tanıdım motivasyonum arttı, ilişkilerim düzeldi, sağlığım düzeldi, aile ilişkilerim düzeldi. Mutluluğun sırrı insanın kendisini tanımasında gizli. Bu akşamki MG semineri oldukça verimi geçti. Mustafa Bey adeta bilgi kaynağı gibi. İnsanlarımız bu kaynaktan faydalanmalıdır. 16 KASIM / NOVEMBER 2015 DERNEK VE CEMİYET HABERLERİ WELT HEIMAT BORÇLARINIZDAN KURTULMAK MI İSTİYORSUNUZ? Almanya’da borçlarını ödemekte güçlük çeken vatandaşın sayısı hergün gittikçe artıyor. Bu röportaj ile vatandaşları aydınlatmak ve bilmedikleri haklarından bahsetmek istiyoruz. Ropörtaj İsmail Doğruer Kişisel iflas davası ile birikmiş ve geri ödeyemediğiniz borçların iptalini talep etmek mi istiyorsunuz? Borcunuzun miktarı ve alacak sayısının, kişisel iflas davası açmak için bir engel olup olmadığını mı bilmiyorsunuz? İşletme sahibisiniz ve iflas davası açtıktan sonra işletmenizin ne olacağını mı merak ediyorsunuz? ‘Hayır ben iflas yerine alacaklılar ile anlaşabilir miyim’ diye kafanızda bilemediğiniz soru işaretleri mi var? Borçlar ve iflas hukuku alanında uzun yıllardır danışmanlık hizmetleri veren Wolfgang Seelig`le mesleki alanının gerçekleri üzerine yaptığımız röportajın size ışık tutacağına inanıyoruz. Welt Heimat - Merhaba kısaca kendinizi okuyucularımıza tanıtır mısınız? Wolfgang Seelig - Ben Wolfgang Seelig, önce Frankfurt sonra Stuttgart ve şimdi de Esslingen-Stuttgart çevresi olmak üzere 12 yıldır diplomalı borç ve iflas sosyal danışmanı olarak bu alanda hizmet veriyorum. Kendiminkilerde dahil birçok borç-iflas dosyasıyla ilgilendim. Bu konuda uzun yıllar içinde uzmanlaştım. Şimdi bize başvuran borçluların nitelikli ve tecrübeli danışmanlık alacakları bir borç merkezinde ortaklarım Nazlı Inci Seelig ve Avukat Andreas Christian Traub ile birlikte Esslingen-Stuttgart çevresinde hizmet veriyoruz. Merkezimizde, başvurularda ben Almanca, ortağım ise Türkçe dillerinde borçlu-alacaklı iletişimi ve hizmeti sunma olanağına sahibiz. - Uzun yıllar yaptığınız danışmanlık hizmetinde en sıklıkla karşılaştığınız durum kişisel borçlanmalar ve iflas mi, şirket borçlanmaları ve iflası mı? Kişisel borç sorunları ağırlıklı olmakla birlikte ekonomik krizle orantılı şirket borç ve iflaslarında da buna yakın bir artış gerçekleşmektedir. Kişisel borçlar, daha ağırlıkla iş kayıpları, işsizliğe düşülmesi sonucunda kredi borçlarının ağır yükünü taşıyamama ve kredi taksitlerini ödeyememe kaynaklıdır. İşsizlik sonrası temel yaşam ihtiyaçlarını karşılamada rol üstlenen Arbeitsamt veya Jobcenter gibi kurumlar borçlar noktasında destek yada herhangi bir yardım sunmuyorlar. Daha önceleri genişçe bir alanda sunulan hukuksal destek kredisinin de artık borç ve iflas alanı sözkonusu olduğunda karşılanmadığını görüyoruz. Baden -Württemberg eyaletinde Stuttgart ve Esslingen’de, bu konuda, uygulama bu şansı vermemektedir. Çeşitli kamu danışmanlık büroları, aşırı yığılma ve kadro eksikliği yüzünden ihtiyaca yanıt verememekte ve nitelikli bir yardım alınamadığı için tüm bu nedenlerle borçlular da umudunu, sağlığını ve hatta ailesini kaybetme noktasında sosyal ve sağlıklı düşünememe, depressiv ruh hali gibi psişik sorunlar başgöstermektedir. Bize geldiklerinde bir çok borçlu müşterimizin ruh halinin bu durumda olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. dan kolayca ve hızla kurtulmak için adım atsınlar. - Borç sorunlarında çözüm olarak herkese iflasmı öneriyorsunuz? Yoksa daha başka ara çözüm yolları varmı? Bunları sonuçları açısındanda kıyaslayabilirmisiniz? Hayır elbette her durumda iflas tek çözüm yolu değildir. Biz bu aşamaya gelmeden sorunun iflas mahkemesine taşınmadan önceki süreçlerinden biri olarak alacaklılarla uzlaşma, borçların, borçlu için avantajlı bir oranla yeniden düzenlenmesi ve tek bir defada yada taksitlendirerek ödenme yoluna gidilmesini ve formüllerini öneriyoruz. Alacaklı ile anlaşamama veya bu aşamaların geride bırakıldığı noktalarda iflas bir çözüm olarak önümüzde durmaktadır. Uzlaşma ile çözüm bulan dosyalarda, borçlular 2 yıl içinde kredi sicillerindeki negatif durumdan kurtulurlarken; iflas yoluyla sonuçlanan dosyalarda bu 6 yıl sonrasında gerçekleşmektedir. Ancak her iki halde de yasal zaman sonunda borçlu, borçları ve kredi sicili temizlenmiş olarak yeni bir başlangıç yapabilmektedir. - İnsanlar hangi aşamadan sonra iflasa başvurmalı? Bunun ayrımına nasıl varacaklar? Bu konuyu aydınlatabilir misiniz? Elbette borçlarını ödeyemez konuma düştüklerinde, ilk ve sağlıklı tepki; hemen profesyonel çözüm arayışı olmalıdır. İşlerin içinden çıkılmaz hale gelmesi yada bunalıma düşene kadar beklenilmemelidir. Bu konuda ilk önemli tavsiye erken başvuru borçların artışını,ruh sağlığınızı,aile ve çevre kayıplarını önler.Ve yenilenmiş bir pozitif durum değişikliği ile yaşama devam edilmesini sağlar. Protestolar, mahkeme uyarı ve kararları,ceza ve faiz uygulamalarına uğramadan basitçe çözüm şansı versinler kendilerine. - Bu aşamaya gelinceye kadar borçlular alacaklılarla sorunlar nedeniyle ağır psikolojik baskı altında kalıyorlar ve bir çok sıkıntı yaşıyorlar. Size başvurduktan sonra alacaklılarla muhataplık ilişkisi sizin üzerinizden mi yürütülüyor yoksa alacaklıların rahatsızlık veren girişimlerine uğramaya devam ediyorlarmı? Evet bu durumda %80 alacaklı ile bizim aramızda geçiyor. Uzlaşma niyeti olmayan kimi alacaklıların yeni bildirimler ve karar çabalarına karşın başlatılan süreç yasal ve bu tür rahatsız edici uygulamaları boşa çıkarır niteliktedir. - Peki size başvurmak için gelirken nasıl bir hazırlık yapmaları gerekiyor?Bu konuda neler öneriyorsunuz? Aslında olduğu gibi ne varsa borç dökümleri ve faturaları, protestolar, mahkeme bildirim ve kararları, mali durumlarını gösterir banka hesap çıktıları ve geçerli kimliklerini ifade eden Ausweiss denilen kimlik yada pasaportlarını yanlarında getirmeleri hızlı analiz ve çözüm üretmede zaman kazandıracak çabalardır.Ancak genellikle bu konuda yanlış eğilim; banka hesaplarına el konulduğu yada gelirleri bloke edildiği kimi mahkeme kararları sonrasında yardım alma ihtiyacı doğduğunu sanmalarıdır. Bu konuda önemli tavsiyem bu duruma gelmeyi beklemesinler ve erken yardım arayarak sorun- - Uzlaşı yada iflas durumunda borçlunun gelirine el konulması yada herhangi bir sınırlama olabiliyor mu?Örneğin 4 kişilik bir borçlu ailesinin gelirlerinde bu nasıl bir tablo oluşturur? Elbette bu konuda yasal gelir oranlarına göre temel ihtiyaçların limitlerini aşan gelirlere sınırlama gelirken; Kira ve mutfak masrafları,enerji ve haberleme vb gibi temel ihtiyaçlar bu kapsam dışındadır. - İflasa başvuran insanlar, başvuru ile başlayan süreçten itibaren en çok neye dikkat etmeliler? Bu konudaki tavsiyeleriniz nelerdir? İflas uygulaması sonrası yeni borç yapılmamalı. Harcamalar dengesi çok iyi kurulmalıdır. Çünkü az parayla yaşam sürdürme sınırlılığı ile bir yaşamın eşiğinden geçmiş oluyorlar. Biz bu konuda yardımcı olmak için, harcama planını birlikte oluşturmayı öneriyoruz. - Uzlaşı ve iflas uygulaması kesinleştikten sonra müşteri ile bağınız kopuyor mu? Hayır, biz işimizi sadece hukuksal formalitelerde danışma hizmeti olarak algılamıyoruz. Bizim çalışma tarzımız ve konseptimizde insani değerler ve sosyal, psikolojik destek çok önemli bir yer tutuyor. Müşterilerimiz, dosyaları sonuçlansa bile ihtiyaç halinde sosyal destek için bize başvurmaya devam edebiliyorlar. - Sizinle ilk görüşme ücretli midir? Başvuruları yada ilk görüşmeyi telefonlamı yapıyorsunuz? Hayır hayır, biz başvuru halinde ilk görüşme için bir randevu veriyor ve bu görüşme için ücret talep etmiyoruz. İlk görüşme bizim için öncelikle borçtan bunalmış müşteriyi psikolojik açıdan rahatlatma ve bir çözüm için analiz görüşmesine hazır hale getirme motivasyonudur. -Son olarak eklemek istediğiniz bir tavsiye var mı? Borç yükü altında ezilen her insanımız için daima bir çözüm olanağı vardır. Bunun için yapılması gereken ilk adım profesyonel yardım almaya ihtiyacınız olduğunun ayrımına varın ve vakit geçirmeden bize başvurun. Sorununuzu paylaşın sizi borçlarınızdan kurtaralım. -Bizimle görüşmek için zaman ayırmanız ve verdiğiniz bilgilerle okurlarımızı aydınlattığınız için gazetemiz Welt Heimat adına size teşekkür ederiz. Welt Heimat adına Rapörtör. Röportaj – İsmail Doğruer WELT HEIMAT ALMANYA BW HABERLERİ SCHMİDT HAYATINI KAYBETTİ Almanya’da 1974 ile 1982 yılları arasında başbakanlık yapan Helmut Schmidt 96 yaşında yaşamını yitirdi. A Schmidt’in ölüm haberini özel doktoru Prof. Dr. Heiner Greten açıkladı. Greten, önceki gün yaptığı açıklamada, “Eski başbakanın eski günlerine dönmesine imkan Protesto’nun ardından sığınmacıları ziyaret eden gazetemizin Stuttgart ve çevresi sorumlumuz İsmail Doğruer yardım gönüllüleri, girişteki kent polisi ve özel güvenliğin bilgisi dahilinde kısa bir görüşme gerçekleştirmiş ancak fotoğraf çekmesine izin verilmemiştir. M yok. Her şeye hazırlıklı olmalıyız. Bilinci kapalı ve yüksek ateşi bulunuyor ancak acı çekmesine izin vermeyeceğiz” diye konuşmuştu. ‘Yetkililerin dikkatini çekmek istedik’ Sığınmacılardan bir grup adına Suriyeli Haco adlı kişi,’yetkililerin dikkatini çekmek istedik. Burada bekletiliyoruz ancak işlemler ve ne olacağımıza dair hiç bir yetkili gelip bizimle görüşmedi. Protestodan sonrada kimse bize bir açıklama yapmıyor. Bizim tek isteğimiz, işlemlerimizin hızla yapılması ve kalabileceğimiz normal evlere yada konteynerlere götürülmektir. Burada aileler ve çocuklar vardır. Burası uzun süre bekletileceğimiz uygun yerler değil. ‘dedi. Muhabirimiz hem haber yaparak hem de ilgili kişilere bu isteğinizi duyuracağız. Ancak sizler için kentte bir çok noktada kalıcı yerler hazırlanmaktadır. Biraz sabırlı olmalı ve isteklerinizi dile getirmeye devam etmelisiniz diyerek kendilerine destek vermiştir. WELT HEIMAT HABER VE REKLAMLARINIZ İÇİN BİZE ULAŞIN [email protected] [email protected] 07161 308 19 41 0176 314 32 144 ge’de Yunan adalarına ulaşmaya çalışan iki tekne daha battı. Yetkililer, 13’ü çocuk en az 22 kişinin öldüğünü bildirdi. Avrupalı liderlere çağrı yapan Yunanistan Başbakanı Tsipras ise “Utanıyorum” dedi. Yunanistan’a ait Kalymnos Adası açıklarında dün gece alabora olan bir teknede 19 kişinin hayatını kaybettiği belirtildi. Sahil güvenlik ekipleri, 139 kişinin de kurtarıldığını açıkladı. Rodos açıklarında batan bir başka teknede ise biri çocuk, biri bebek üç kişinin hayatını kaybettiği bildirildi. Rodos’daki kazadan 6 kişi de sağ olarak kurtarıldı. Midilli açıklarında salı gecesi batan bir teknede de 16 kişi ölmüş, 274 kişi de kurtarılmıştı. ğusundaki 31 kilometrelik son etabı tamamlanarak perşembe günü hizmete açıldı. Böylece başta Almanya olmak üzere Avrupa’dan Türkiye’ye karayoluyla giden Türkler ve turistler Sofya’dan Kaptan Andreevo sınır kapısına kadar kesintisiz olarak otoban yolculuğu yapabilecek. Koalisyonda Mülteci Politikası Gerginliği İsmail Doğruer Welt Heimat’tan ziyaret E ulgar otoban ağını Türkiye’ye bağlayan Maritsa otoyolunun son etabı da tamamlanarak kullanıma açıldı. Bulgaristan‘ın başkenti Sofya’dan Türkiye’ye otoyol bağlantısı nihayet tamamlandı. AB tarafından finanse edilen Maritsa (Meriç) otoyolunun ülkenin güneydo- Esslingen Flanderstrassede bulunan yüksek okulun spor salonuna geçici yerleştirilen Suriye,Afganistan ve Pakistanlı sığınmacılar 18.10.2015 günü Flandern strasse ile Rotenacker strassenin kesiştiği kavşakta,protesto gerçekleştirdiler. kadar sığınmacı geldikleri günden itibaren temel ihtiyaçlarının karşılandığını ama bunun dışında kendi durumları ile ilgili yetkili bir kimsenin kendileri ile iletişim kurmadığı ve kendilerine hiç bir bilgi veya işlem yapılmadığını dile getirdiler. Polisin isteklerini kent yönetimine ileteceklerini ve protestoya son vermelerini bildirdikten sonra yerleşkeye döndüklerini dile getirdiler. Ege Kan Ağlıyor: 22 Ölü B SIĞINMACILARDAN PROTESTO! 70 17 Bulgaristan Nihayet Türkiye’ye ‘Bağlandı‘ lmanya’nın bir dönemine damgasını vuran eski başbakanlardan Helmut Schmidt, dün doğduğu kent olan Hamburg’da yaşamını yitirdi. Schmidt, 1974 ile 1982 yılları arasında Willy Brandt’tan sonra Almanya’yı yönetmişti. Schmidt, 1982 yılında verilen gensoru sonrası hükümetten ayrılmak mecburiyetinde kalmış ve Almanya’da Helmut Kohl (CDU) dönemi başlamıştı. 80 yıldır sigara içer Schmidt, geçtiğimiz aylarda bacağındaki kan pıhtılaşması nedeniyle ameliyat geçirmiş ve uzun süre hastanede tedavi görmüştü. Haberi doktoru duyurdu KASIM / NOVEMBER 2015 ülteci krizi Almanya’da büyük koalisyon ortakları arasında gerginliğe yol açtı. Sosyal Demokrat Parti Genel Başkanı Sigmar Gabriel Hristiyan Birlik partilerini sert bir dille eleştirdi. Hristiyan Demokrat Birlik ve Hristiyan Sosyal Birlik arasındaki tartışma, hükümetin işlerliğini tehdit ediyor” diye konuştu Gabriel, “Partililerin birbirlerine karşılıklı şantaj ve hakaretleri, yakışıksız bir durum ve ayrıca sorumsuz- ca” dedi. Gabriel ayrıca “Bu tartışma ne kadar uzun sürerse, aşırı sağcılar daha fazla güçlenir” uyarısında da bulundu. Hristiyan Demokrat Birlik partili Christian von Stetten, parti meclis grubundan bazı partililerin, sığınmacı akınının sınırlandırılması yönünde dilekçeler hazırladığını belirtti. Stetten, ‘Ama önce hükümetin pazar günkü zirvede nasıl bir karar alacağını bekleyeceğiz’ dedi. ABD, Suriye’ye Özel Harekât Timleri Gönderiyor A BD hükümet sözcüsü özel harekât kuvvetleri mensubu 30 dolayında askerin Suriye’de eğitimci ve danışman olarak görev yapacağını söyledi. Bölgeye özel harekât timlerinin gönderilmesinin Başkan Barack Obama’nın IŞİD’le mücadelede bir değişiklik anlamına gelmediğine dikkat çeken yetkili, timlerin görevinin sınırlı olacağını kaydetti. Özel harekât timleri muhalif savaşçıları eğitecek, ayrıca ABD hava saldırılarının koordinasyonunda görev alacak. Irak’a da mürettebatlarıyla birlikte bir grup Apache helikopterinin yerleştirilmesi seçeneğinin gözden geçirildiği belirtildi. Böylece ABD eğit-donatı programı hüsrana uğrayarak bitirdi. Çin, Tek Çocuk Politikasına Son Verdi P ekin, yaşlanan nüfus karşısında harekete geçti. 1979’dan bu yana uygulanan tek çocuk politikası kaldırıldı. Artık iki çocuğa izin veriliyor. Ancak azalan doğum sayısını yeniden artırmanın önünde ciddi engeller var. Başkent Pekin’de toplanan Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi Genel Toplantısı’nda tek çocuk yasağı- nın kaldırılmasına ilişkin düzenleme kabul edildi. Artık tüm ailelerin iki çocuk sahibi olmasına izin verilecek. Tek çocuk politikası 2013 yılında gevşetilmiş, anne ve babadan birinin tek çocuk olması halinde iki çocuk sahibi olmalarına izin verilmişti. Kadınlar savaşlarda cinsel şiddet mağduru T ehdit Altındaki Halklar Topluluğu, BM’nin kadın haklarının altını çizen kararının savaş bölgelerinde uygulanmadığını açıkladı. En sorunlu ülkeler Sudan, Nijerya, Kongo ve Suriye. Merkezi Göttingen’de bulunan Tehdit Altındaki Halklar Topluluğu’ndan yapılan açıklamada, savaşların sürdüğü ülkelerde kadınlara cinsel şiddet uygulandığı, BM Güvenlik Konseyi’nin 2000 yılındaki kadın haklarına vurgu yapan kararının dikkate alınmadığı vurgulandı. Tehdit Altındaki Halklar Topluluğu Afrika uzmanı Ulrich Delius yaptığı açıklamada, çatışma ya da savaşların sürdüğü birçok ülkede askerler ya da milislerin kadın ve kız çocuklarına tecavüzü bir savaş silahı olarak kullandığını belirtti. Silah Şirketi Heckler & Koch Alman Hükümetine Dava Açtı S uudi Arabistan’la yaptığı silah anlaşması hükümet iznine takılan Heckler & Koch konuyu yargıya taşıyor. “Süddeutsche Zeitung”, Kuzey Almanya Radyo Televizyonu (NDR) ve Batı Almanya Radyo Televizyonu’nun (WDR) ortak haberine göre Heckler & Koch, G36 otomatik piyade tüfeklerinin Suudi Arabistan’da üretimine izin almak için geçen yılın ortalarında başvuruda bulundu. Bu konuda yetkili merci olan Başbakan Yardımcısı Sigmar Gabriel’in Ekonomi Bakanlığından söz konusu dilekçeye o tarihten bu yana yanıt verilmedi. Merkezi Baden-Württemberg eyaletindeki Oberndorf’ta bulunan Heckler & Koch, ihracata bağımlı bir şirket. Mali açıdan zor bir dönemden geçtiği ileri sürülen şirket, dünyanın dört bir yanında silahlı kuvvetler tarafından kullanılan otomatik piyade tüfeği, makineli tüfek ve tabanca üretiyor. Dava dilekçesinin Frankfurt İdare Mahkemesi’ne sunulduğu, Eschborn’daki Federal Ekonomi ve İhracat Kontrol Dairesi’nin davalı olarak belirtildiği kaydedildi. Her 10 Dakikada Bir Vatansız Çocuğun Doğduğunu Biliyor musunuz? B irleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, vatansız olarak dünyaya gelen çocuk sayısının artışıyla ilgili uyarıda bulundu. ABD’nin New York kentinde bu hafta açıklanacak bir rapora göre, dünya genelinde vatansızların sayısında büyük artış kaydedildi. BM Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres, her yıl vatansızların sayısının 70 bin arttığını açıkla- dı. Uluslararası kuruma göre dünya genelinde 10 milyon dolayında vatansız insan bulunuyor. “Ayrımcılık, hayal kırıklığı ve umutsuzluk” gibi duyguları paylaşan vatansız çocukların tıbbi bakım ve eğitim olanaklarından yoksun olduğu, istihdam piyasasına girişlerine izin verilmediği kaydedildi. 18 NSU TERÖRÜNDEN DERS ALINACAK MI? KASIM / NOVEMBER 2015 HUKUK KÖŞESİ IRKÇI PEGİDA ZIVANADAN ÇIKTI! İslam karşıtı ve Irkçı “Batının İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar Hareketi” (Pegida) kendi taraftarlarına, “Artık kebap yemeyin, Türkiye’ye tatile gitmeyin” çağrısı yaptı. A larına müdahale etti. Polis, araya girerek gerilimin büyümesini engelledi. Polis araya girdi Irkçı grup, “İslamlaşma Avrupa Birliği’nin ötanazisidir”, “Kuran zehirdir” yazan pankartlar taşıdı. İslam ve mülteci karşıtı sloganlar atıldı. Gösteriyi düzenleyen Edwin Wagensveld, Pegida taraftarlarına “artık kebap yememeleri ve Türkiye’ye tatile gitmemeleri” çağrısında bulundu. lmanya kökenli Pegida hareketinin Hollanda’nın Utrecht kentinde gerçekleştirdiği gösteri de olaylı sona erdi. Polis göstericilerden bazılarını gözaltına aldı. Bilindiği üzere Pegida’nın Utrecht’te 11 Ekim’de düzenlediği gösteri de olaylı bitmişti. Aynı gün Utrechte’te gösteri yapan Uluslararası Sosyalistler’in müdahalesi sonucu gerginlik yaşanmıştı. Savcılık 11 Ekim’deki gösteri il ilgili soruşturma başlatmıştı. Binninger: NSU örgütünün sadece 3 üyeden oluştuğu tezi inandırıcı değil ‘NSU’nun ortaya çıkmasından sonra neler değişti?’ konulu konferansta federal ve eyaletler düzeyinden siyasetçi ve emniyet birimleri temsilcileri son durumu değerlendirdi. Federal Meclis’te çalışmalarına başlayacak NSU 2.Araştırma Komisyonu Başkanı Clemens Binninger, NSU’nun sadece 3 üyeden oluştuğu konusundan şüpheli olduklarının altını çizdi. A şırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütünün ortaya çıktığı günden bu yana dört yıl içinde neler değişti? Federal Meclis NSU Araştırma Komisyonu’nun iki yıl önce sunduğu rapordaki 47 önerinin kaçı hayata geçirildi? Bu ve diğer sorulara NSU vahşetinin 4. yılında ülke genelinde düzenlenen programlarda cevap aranıyor. Federal hükümetin Uyum ve Göçten Sorumlu Devlet Bakanı Aydan Özoğuz (SPD) da bu hafta içinde federal ve eyaletler düzeyinden emniyet birimleri temsilcileri, kurban yakınları, milletvekilleri, araştırma enstitüleri ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin de katıldığı ‘NSU ortaya çıkmasından sonra neler değişti?’ konulu bir konferansa ev sahipliği yaptı. Üç değişik konu ele alındı Başbakanlık Binası’nda yapılan konferansta federal meclis NSU Komisyonu’nun önerilerinin hayata geçirilmesi, istihbarat ve emniyet birimlerindeki reformlar, ırkçı saldırıları kurbanlarının korunması olmak üzere üç değişik konu ele alındı. Panellerin birine katılan federal meclis üyesi ve bugünlerde araştırmalara başlayacak 2. NSU Komisyonu Başkanı Clemens Binninger, komisyonun ağırlık vereceği konuları dile getirdi. NSU 3 kişiden ibaret değil NSU örgütünün sadece 3 kişiden oluştuğu tezinin inandırıcı olmadığını söyleyen Binninger, bu konu üzerine yoğunlaşacaklarını duyurdu. Binninger, emniyet birimlerinde kafa yapısının değişmesi gerektiğini, ayrıca hata yapılınca bunun kabullenebilinmesi gerektiğini ifade ederek, hala ‘hata yapmadık’ diyenleri duyunca hayretler içinde kaldığını söyledi. Özoğuz “Yardım eden varsa bulunması gerek” Federal ve eyalet içişleri bakanlıkları ve emniyet birimleri temsilcileri ise meclisin önerilerini hayata geçirmek için adımlar atıldığını, bazılarının hayata geçirildiğini aktardı. Emniyet birimlerinin toplumu yansıtması açısından göçmenlerin oranının artması için çalışmalar yapıldığı belirtildi. Bakan Özoğuz, Federal Adalet Bakanlığı’na NSU üyelerine devlet kurumlarında çalışanlardan yardım eden varsa bulunması gerektiği ve bu konunun netleştirilmesi gerektiği yönündeki talepleri dillendirdi. Mültecilere karşı işlenen suçlar ciddiye alınsın Diğer dile getirilen konuların başında ise mültecilere karşı işlenen suçların ciddiye alınması yer aldı. Sivil toplum kuruluşları temsilcileri resmi makamlardan kararlı adımlar atmasını, suç işleyenlere karşı hukuk devletinin meydan okumasını talep etti. ZSCHAEPE’NİN KONUŞMASI ERTELENDİ İlk kez ifade vermesi beklenen NSU davasının baş sanığı Beate Zschaepe’nin ne zaman konuşacağını avukatı açıkladı. B eate Zschaepe’nin yeni savunma avukatı Hermann Borchert, müvekkilinin 8 Aralık’tan önce ifade vermeyeceğini açıkladı. Fransız haber ajansı AFP ve Bavyera eyaletinin yayın organı SWR’e konuşan Borchert, o sırada uzun zaman önce planladığı gibi tatilde olacağını belirtti. Sadece talihsizlik olmuş 8 Aralık’tan önce yeni bir gelişme olmayacağını vurgulayan Borchert, bu konuda mahkemeyi de yazılı olarak bilgilendirdiğini ifade etti. Borchert, Zschaepe’nin fikir değiştirmesini beklemediğini, sadece bir talihsizlik olduğunu kaydetti. Münih Eyalet Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya geçen salı günü ara verilerek bir sonraki duruşma 17 Kasım’a ertelenmişti. Mahkeme heye- tinin erteleme kararı almasında iki başvuru etkili olmuştu. Basından öğrenmişlerdi Zschaepe’nin mahkeme tarafından davanın başlangıcında yasa gereği atanan savunma avukatları davadan azledilmelerini talep etti. Zschaepe’nin atanmış avukatları Wolfgang Heer, Wolfgang Stahl ve Anja Sturm Zschaepe’nin ifade vereceğini basından öğrendiklerini açıklamıştı. Aynı davada yargılanan başka bir sanığın avukatı da reddi hakim talebinde bulunmuştu. Aşırı sağcı NSU örgütünün üyesi Zschaepe, 8 Türk ve bir Yunan göçmenle bir Alman polis memurunun öldürülmesinden sorumlu tutuluyor. Cinayetlerin diğer iki baş zanlısı yakalanmadan intihar etmişti. WELT HEIMAT Bu nedenle Utrecht Belediyesi, Pegida’nın 8 Kasım’da yeniden Utrecht kent merkezinde toplanmasına izin vermedi. Merkezden uzakta bir parkta bir araya gelen grup, kente doğru yürümek isteyince polisin müdahalesiyle karşılaştı. Polis çok sayıda kişiyi gözaltına aldı. Anti-faşist bir grup da, Pegida taraftar- “İslamlaşma Avrupa Birliği’nin ötenazisidir” Savcılık soruşturma başlattı Utrecht Savcılığı, Pegida’nın 11 Ekim’de düzenlediği gösteride Chohan’ın İslam dini ve Müslümanlara yönelik sert açıklamaları nedeniyle soruşturma başlattı. YARALARIMIZI HEP BERABER SARIYORUZ KAMPANYASI İÇİN DAYANIŞMA KAHVALTISINDA BULUŞALIM! H er ayın 3. pazarı Kültürzentrum Dieselstraße de Interkulturelles Forum Esslingen e.V(adg)ce düzenlenen geleneksel İnternationales Frühstück/Uluslararası kahvaltıyı bu defa Didf Stutgart organize etti. ’Dayanışma kahvaltısında buluşalım’ çağrısıyla gerçekleştirilen sosyal etkinliğin tüm geliri, Ankara da ki katliamdan yaralı kurtulan arkadaşlarımız için „yaralarımızı hep beraber sarıyoruz“ kampanyasına aktarılacaği ifade edildi.Titizlikle hazırlanmış ve sıcak karşılamayla başlayan etkinlik, Didf ve Adg den konuşmacıların Paris katliamını ve kahvaltı biçimindeki sosyal etkinliğin temel düşüncesini ele alan konuşmalar yapmasıyla devam etti.Hazırlığın,katılımın ve sıcak sosyal iletişimin amaçlananı verdiğini,bizde,Welt Heimat adına katıldığımız ortamda gözlemledik ve okuyucularımıza bu tip dayanışma ve sosyal bağları geliştirme etkinliklerinin yararını benimsediğimizden okuyucularımızla paylaşıyoruz. Adg ve Didf Stuttgart’ ı bu etkinlikten ve duyarlılıktan dolayı kutluyoruz. WELT HEIMAT ESNAF VE ZANAATKÂRLARIMIZ KASIM / NOVEMBER 2015 15 yıllık tecrübe Hilal ÖZ Modelist ve Stilist Her markanın bir gelişimi ve bir doğuş hikayesi vardır. Hill’s Collection’ın hamaratlı elleri, inanılmaz hayal gücüyle doğmuş. Hill’s Collection ‘ın beğenilen modelleri ile ne düğünler yapılmıştır yıllar yılı. İşte Hill’s Collection’ın Bad Cannstatt semtinin duayeni sayılabilecek farkını ayrıntılara taşımış. Gerçekten sınırları zorlayıcı tasarımlar çıkaran Selma Süslü’nün kızı Hilal ve ekibi, özel günlerinizi unutulmaz kılanlardan birisi olarak anılıyor. Biz de modanın duayeni olan Selma Süslü ile sizler için keyfi bir ropörtaj gerçekleştirdik. Ropörtaj Şevket Dalboy Welt Heimat - Selma Hanım düğün dendiğin- uygun bir model seçimi güzelliğin ön plana çıkarılması için önemlidir. Gelinlikler arasından seçim yaparken, de sizin gözünüzde ne canlanıyor? Selma Süslü – Elbette bir düğünün en güzel ögesi ge- lin ve damattır. Onların mutluluğu, heyecanı olmadan o düğünün pek de güzel olmayacağını söyleyebiliriz. Elbette düğün öncesi yani evlilik öncesi süreçlerden en önemlisi de damatlıktan öte gelinliktir. Her genç kızın hayalinde bir gelinlik vardır. Genç kızların hayallerini süsleyen gelinliklerin, yapacakları düğün konseptine uyması bu noktada çok önemlidir. düğün mekanı da göz önünde bulundurulmalıdır. Düğün mekanı ile uyumlu gelinlik, hem rahat hareket etmeyi, hem de düğün konseptinin ahenk içinde olmasını sağlar. İşte Hill’s Modaevi olarak tüm bu detayları düşünerek hareket ediyoruz. rını araştırmaya başlamalısınız. Erken randevu almalı ve işinizi şansa bırakmamalısınız. Düğün sezonu boyunca gelinlik modaevleri ve firmaları çok yoğun çalışmaktadır. Bu dönemlerde modaevi ile iletişime geçmekte zorlanabilirsiniz. Bol bol gerçek gelinlik modelleri incelemelisiniz. Firmanın referanslarına dikkat etmelisiniz. Daha önce diktiği gelinlik modelleri size fikir verebilir. Seçeceğiniz gelinlik ve damatlıklarda modelin güzelliğinin yanısıra kumaş ve dikiş kalitesini de gözönünde bulundurarak beğendiğiniz gelinlik modaevleri ile yüz yüze görüşmelisiniz. Gelinlik firması seçerken bütçenize de dikkat etmelisiniz. Fiyatları karşılaştırırken, kullanılan kumaş, taş ve işçilik kalitesi, aksesuarları gibi detaylar hakkında özellikle bilgi istemelisiniz. Welt Heimat - Gelinlik seçimini yapmaya gelen gelin adaylarına neye göre önerilerde bulunuyorsunuz? Selma Süslü – Öncelikle gelin- lerimizin vücut tipini iyi tanımalısınız. Omuz, basen ve bacak duruşlarını iyi bilmelisiniz ki model seçimini ona göre yapmalısınız. Biz bu noktada devreye giriyoruz. Biliyoruzki hayalinizdeki düğüne göre hayalinizdeki gelinlik tasarımı aynı doğrultuda olmalıdır. Gelinlik tarzından, aksesuar tarzına kadar baştan aşağı uyumlu olmak durumundasınızdır. Havuz başında yapılan bir düğün ile otantik bir ortamda yapılan düğünde yada sade bir nikah töreninde aynı tasarım gelinlik hiçte uygun olmaz. Welt Heimat – Gelinlik tasarımını siz mi yapıyorsunuz? Birbirinden güzel gelinlik modelleri arasından seçim yapmak gerçekten zor olmuyor mu? Selma Süslü – Gelin adayının üzerinde uçuşan, hareketli ve hafif kumaşlar dışında danteller, tüller, organzeler çok şık dursun diye tüm detayları hesaplıyoruz. Çok taşlı ve ağır dantelleri gelinlerimiz her zaman tercih etmediğinden tasarımı kendimiz, onların beğenileri doğrultusunda yapıyoruz. Tasarımı kızım Hilal yapmaktadır. Eğitimini tamamladıktan sonra modellerimize şekil vermeye başladı. Belirttiğim gibi gelin adayının özelliklerine göre en uygun modeli hazırlayıp son aşamaya kadar gelin adayının yanında oluyoruz. Gelinlik bütün detayları ile size özel olmalıdır. Öncelikle en yeni gelinlik modası takip edilmeli ve bazı kriterlere göre stilinizi yansıtan gelinlikler belirlenmelidir. Gelinlik modelleri gözden geçirilirken, vücut tipine Welt Heimat - Özel dikim gelinlik ve damatlıklar, hazır gelinliklerden fiyat olarak çok mu farklı? Welt Heimat - Gelin ve damat adayları düğün tarihini belirledikten ne kadar süre sonra gelinlik ve damatlık seçme konusunda hazırlıklara başlamalıdırlar? Selma Süslü – Özel dikim gelinlik için hangi gelinlik modaevi ile anlaşacağınız önemlidir. Zaman planlamanızı iyi yapmalısınız. Düğününüzden yaklaşık 6 ay önce gelinlik modaevi ve firmala- Selma Süslü – Kaliteyi ekonomik fiyata bulabilmek elbette zor. Şuan Hill’s Collection’da Hilal’in özel çizimi gelinlik ve damatlıkların fiyatı sadece 999 Euro. Biz hertürlü danışmanlık hizmetlerini ücretsiz veriyoruz. Sadece gelinlik ve damatlıklar değil, abiye, sünnet elbiseleri ve birçok üründe kampanyamız devam etmektedir. Değerli Welt Heimat okuyucuları en iyi gelinlik firması seçmenizi sağlayacak bu adımların hepsini, evinizin konforunda Hill’s Collection’dan yapabilirsiniz. 15 yıllık tecrübesiyle sizleri beklemektedir. 0711 888 32 75 No’lu telefondan da ulaşmanız mümkün. Hill’s Collection Seelbergstr. 7 70372, Bad Cannstatt adresinde. 19 20 KASIM / NOVEMBER 2015 ESNAF VE ZANAATKÂRLARIMIZ WELT HEIMAT AKIL AKIL’DAN ÜSTÜNDÜR Akıl Holding’e danışın karlı çıkın A kıl Holding birçok hizmeti bir çatı altında toplamış bir işletme olarak farklı alanlarda kişiye özel çözümler sunmaktadır. Girişimci ve yatırımcılarımız işine başlamadan önce daha belki fikir aşamasındayken iyi bir fizibilite ve iş planı yapmak için Akıl Holding’in yanınızda olduğunu bilmelisiniz. Toplumun gereksinim duyduğu ürünleri üretmek isteyenler, hizmetleri sunup ticaret yaparak, maddi-manevi kazanç sağlamayı hedefleyen ve bu doğrultuda kendi işini kurmak için harekete geçmek isteyenler, Akıl Holding’e kulak vermeli: Araştırma, Planlama, Örgütlenme, Koordinasyon çalışmaları yapan, sonuçta gerekli bilgi-beceri, işyeri, eleman, ekipman v.b. girdileri ile finansman kaynaklarını, bir araya getirerek, Kendi işini kurmada, yatırımını gerçekleştirmede hayati destek sunan Akıl Holding yanınızda. Çünkü: Akıl Holding grubu pek çok alanda sunduğu danışmanlık hizmetlerinin yanısıra girişimci ve yatırımcıları destekleyen performans portföyü oluşturarak gayrimenkul, finansman ve yönetim danışmanlığı ile de müşterile- rine özel çözümler üretiyor. Yılların tecrübesi ve çalışkanlığı ile bilgi birikimini müşterilerine ticari ve teknik alanda en iyi şekilde aktararak çözümler geliştirip, onlara her türlü desteği sunuyor. Mülk sahiplerine özel ilave kredi “Bizler müşterilerimizin sorunlarını ortadan kaldırmak için her zaman yeni fikirler üretiyoruz” diyen Fevzi Akıl, insanlarımızın artık kolayca banka kredisi alamadığının altını çizerek yeni kredi imkanlarını şu şekilde anlattı: Daire, arsa yada bunun gibi herhangi bir mülkiyetiniz varsa 60 Bin euro’ya kadar ipoteksiz banka kredisi sağlıyoruz. Bu krediyi her türlü ihtiyaç için kullanabilirsiniz. Nereye harcayacağınız sorulmuyor. Örneğin bu krediyi ister satın alacağınız ev için kullanın, isterseniz alacağınız evin tamir masrafları için. Orası size kalmış. Biz Akıl Holding olarak bu krediyi Alman Bankalarından ipoteksiz ve teminat gerekmeksizin sağlıyoruz. Çalışanlar da, işletme sahipleri de alabiliyor. AKIL HOLDİNG’TEN DANIŞMANLIK HİZMETLERİ • Kamu destek fonlarına veya diğer teşviklere, kefaleten başvurmada ve bunların seçiminde hizmet vermektedir. Gayrimenkul Danışmanlığı 24 yıldan gelen tecrübe 24 yıldır hizmet veren Akıl şirketler gurubu kurucusu Fevzi Akıl, yeni fikirleri olan geleceğini şekillendirme konusunda problemler yaşayan girişimcilerle birlikte kişiye özel çözümler üreterek, geliştirip uygulamaya koyduklarını belirterek çalışma alanındaki tüm işletmesel ve teknik kaynakların ve bağlantıların sürekli kullanımı sayesinde başından sonuna kadar kapsamlı ve bütünsel bir danışmanlık hizmeti sunduklarını açıkladı. Geçmişe bakarak geleceği gözönüne aldıklarını belirten Akıl, sözlerini şöyle sürdürdü: Finans dünyasında öngörü güçlü olmalı. Bankalar önceleri geçmişe bakarak kredi verirdi. Artık bu güvenin ötesine geçildi. Güvenin yanısıra sistemlere dikkat ediliyor. Akıl Holding’te hizmetler bir çatı altında veriliyor. Tecrübeli uzmanlarla çalışıyor, kişiye özel hizmetler üretiyoruz. Mülk sahiplerine özel ilave kredi imkanları, yatırımcılardan özel sermaye imkanı, Türkiye’deki ipoteğe yönelik işveren ve çalışanlara kredi imkanı, Türkiye’deki girişimcilere Almanya’dan kredi imkanı, finansman danışmanlığı hizmetlerini Türkçe ve Almanca veriyoruz. Finans Danışmanlığı Müşterilerinin sahip olmaya karar verdiği Gayrimenkulün satın alımında müşteriye özel finansman modelleri sunuyor. Akıl Holding ; • Konut, ticari gayrimenkul, iş kredisi veya hızlı kredi, ülke içinde veya dışında, uzun süreli yenilikçi ve müşterisinin arzularına uygun finansman modelleri sunuyor. • Uluslararası bankalarla yakın ilişki ve deneyime sahiptir. • İş konseptlerinin, şirket satın alma işlemlerinin veya bunların genişletilmelerinin gerçekleştirilmesinde pek çok çözümler sunuyor. Gayrimenkul yapımı, alımı ve satımında yasalar ve yükümlülükler bulunmaktadır. Akıl Holding’in görevi tüm ticari ve teknik ayrıntılarda müşterisine danışmanlık hizmeti vermek ve eşlik etmektir. • İlginç fırsatlar hakkında bilgi vermek. Gayrimenkulu görmek için müşterisine eşlik etmek. • Almaya karar verildiğinde satıcıyla pazarlık • Kişiye özel, ihtiyaçlara uygun bir finansman modeli oluşturmak • Ayrıntılar hakkındaki pazarlıktan, satış sözleşmesinin tamamlanması, noter randevusuna kadar eşlik etmek. • Emlak satışında tüm işlemler sırasında eşlik etmek • Akıl Holding danışmanları tarafından Gayrimenkulun incelenmesi ve satış fiyatının belirlenmesi • Alıcının Gayrimenkul hakkında tam bilgi sahibi olması için ayrıntılı satış dökümanları ve açıklamalar hazırlamak • Akıl Holding danışmanlarının ilgilenen alıcılarla birlikte gayrımenkulu gezmesi, satış sözleşmesi tamamlanana kadar tüm süreçte mal sahibine eşlik etmesi Şirket Danışmanlığı Kurumsal danışmanlığın uygulanması genelde bir bütün olarak görülmesi gerektiğinden olanakları tüm koşullar çerçevesinde doğru değerlendirmek için uzmanları aracılığıyla çalışmalara esas teşkil edecek bir işletme analizi yapıyoruz. Akıl Holding uzman kurumsal danışmanlık bölümünün sunduğu hizmetler; • Bir işletme analizinin yapılması • Öngörülere uygun bir konseptin geliştirilmesi • Şirket kurma danışmanlığı • Finansman sağlama • Sübvansiyon Danışmanlığı • Kar optımasyonu • Rasyonelleştirme önlemleri • Bir işletmenin satın alınması • Teşviklerin temini • Şirket organizasyonu • Şirketin değerlendirilmesi • Bir işletmenin satılması • Müşterek konseptimizin hedeflerine optimum düzeyde erişebilmek için gerekli tüm önlemlerin alınması ve uygulanması TÜRKİYE’DEKİ İPOTEĞE KARŞILIK ve Alman Devleti fonlarından teminat ALMANYA’DA İŞVERENLERE VE mektubu almalarını sağlıyoruz. ÇALIŞANLARA KREDİ Türkiye’de gayrimenkulu olan- TÜRKİYE’DEKİ GİRİŞİMCİLERE ALlara yönelikte yeni bir modelimiz var. MANYA’DAN KREDİ İMKANI Onlarda buradan kredi alabilir. Türkiyedeki ipoteği garanti olarak kullanıyoruz. Türkiye’de kullanmak üzere müşterilerimize yıllık yüzde 5 ile 7,5 arası kredi imkanları mevcut. PROJELERE KEFALET Reel, rentabil proje konsepti olanlar bankaya teminat veremiyorsa, ipotekten dolayı kredi alamıyorsa, Akıl Holding’in oluşturduğu imkanları sunarak bankaların istediği teminatı-ipoteği sunabiliriz. YATIRIMCILARDAN ÖZEL SERMAYE İMKANI İpotek imkanı olan ama banka kriterlerini yerine getiremeyen, bu nedenle kredi alamayanlara Akıl Holding Şirketi olarak özel sermaye sağlayabiliyoruz. Bu imkan dahilinde evine haciz konulan şahısları hacizden kurtarabiliyoruz. Böylece yeni bir ödeme planı ile hacizde bulunan emlağı geri alma imkanını sağlayabiliyoruz. Projesinin gerçekleşmesi için gerekli olan hertürlü ön sermaye ihtiyacını yatırımcılar tarafından karşılayabiliyoruz. Herhangi bir nedenden dolayı banka kriterlerini yerine getiremeyen ve böylece bankalardan kredi alamayan şahıs ve kurumlara, yatırımcılar tarafından finansman imkanı sunuyoruz. AVRUPA BİRLİĞİNDEN VE ALMANYA DEVLET FONLARINDAN BANKALARIN İSTEDİĞİ HİBE DESTEĞİ, UCUZ KREDİ VE TEMİNAT MEKTUBU Şufasında sorun yoksa, yeni iş kuracaklara veya işini büyütmek isteyenlere proje maliyetinin % 80 ine kadar bankaların istediği Avrupa Birliği Akıl Holding, Türkiye’de ki girişimciler için her projeye banka teminat mektubu karşılığında Almanya’dan uzun vadeli, düşük faizli kredi sağlıyor. En az 200 Bin Euro’dan başlayan kredi imkanılar mevcut. İSRAF ÖNLENİYOR Tüm hizmetler yapılacak yatırımın çerçevesinin tespit edilmesi ile başlayıp, yatırımın geri dönüşüyle, Rentabil hesaplarına uygun teslim edilmesiyle son buluyor. Bu süreçte tüm işlemlerin uzmanlar tarafından organize edilip, takip edilmesi yapı kalitesini yükseltip israfı önlüyor. SABİT FİYAT GARANTİSİ Akıl Holding Grubu alanında gerekli tecrübe ve deneyime sahip uzman kadrosu olan ender şirketlerden olduğunu açıklayan Akıl Holding sahibi Fevzi Akıl, Akıl Holding bünyesindeki finans danışmanları, mimar ve mühendisler, inşaat şirketleri ile müşteriye sabit fiyat garantisi verdiklerini ev, daire, bina satın almak isteyenlerin dosyasını inceleyip teklif verildiğini kayıt etti. Teklifimizi sunduğumuz takdirde binanın ekspertiz raporu banka kredisi ve ihtiyaç anında inşaat için gerekli teknik ekibi de sağlıyor ve sabit fiyat garantisi veriyoruz. Hedef ve isteklerin bütcesini önceden analiz edip, değerlendirip ileride olabilecek tüm risk ve şansları birlikte değerlendiriyoruz. Avrupanın her ülkesinde olduğu gibi bu hizmeti Türkiyede de veriyoruz. Yatırım hangi ülkede olursa olsun müşterimiz sabit fiyat garantisi konforunu yaşıyor. Akıl Holding normal şartlarda ayrı ayrı şirketlerden alınan mimarlık, mühendislik, statik, plan, proje inşaatla ilgili A’dan Z’ye tüm hizmetleri tek çatı altında sunuyor dedi. AKIL GmbH Adolf-Kolplin-Str.9 72770 Reutlingen-Betzingen Tel: 07121 94 798-0 Fax:07121 94 798-76 www.aifc.de - [email protected]