haber 6 - Welt Heimat

Transkript

haber 6 - Welt Heimat
ARSLAN YENİDEN ŞAMPİYON
Türk asıllı eski WBA Dünya Şampiyonumuz Alman profesyonel boksörü Fırat Arslan zirveye doğru yolculuğuna adeta fırtına gibi eserek devam ediyor. Fırat Arslan, Almanya’nın Ludwigsburg kentinde, Eurasyen (Avrupa-Asya) kemeri için ringe
çıktı. Ringte muhteşem bir performans gösteren Arslan 2.
Raund’da genç rakibini nakavt etti. Maçı Başbakan Yardımcısı, Maliye ve Ekonomi Bakanı Dr. Nils Schmid ile
eşi Tülay Schmid birlikte izledi. Şampiyonluğun hemen
ardından Gazetemiz Welt Heimat’a çarpıcı açıklamalarda bulunan Fırat Arslan, Dünya Şampiyonluğunu
yeniden elde etmek için muazzam bir ekip çalışması
yaptığının altını çizdi. Geçtiğimiz Ünvan maçında ise
açıkça haksızlığa uğradığını dile getiren Arslan, ünvanını geri almak için büyük çaba sarf ettiğini söyledi. Başarıya inanan bir ekiple çalıştığı için şanslı
olduğunu ifade eden Arslan Türk Bayrağı önünde
10. Sayfada
haklı bir gururla poz verdi.
MANNHEİM, IHK’DAN, TÜRK İŞVERENLERE ÖVGÜ
Gerçekleşen ekonomi seminerinde ev sahipliği yapan IHK’dan Alex Wolf ve
Zeynep Doğrucan, konuşmacılar’dan Baktat Şirketler Grubu ve Türk İşverenler
Derneği Başkanı Mustafa Baklan bir konuşma yaptı. Yapılan konuşmada bugün
burada amaçlarının, üçüncüsünü gerçekleştirmiş oldukları Türk-Alman İşverenlerimizin imkanlardan ve avantajlardan nasıl daha iyi yararlanabiliri açığa çıkartmak olduğuna vurgu yapıldı. 20 yıldan buyana TİD’in faaliyetlerine de değinen
Baklan, “Biz, Türk İşverenlerin O girişimci ruhumuz var. Onu daha nasıl cesaretli
bir şekilde, Alman gençlerine yönelik’ te etkili olabiliriz” dedi. Başkonsolos Cem
Örnekol’da, yeni göreve başladığını dile getirerek, burada Türk-Alman İşveren10. Sayfada
lerini birlikte görmenin sevincini yaşadığını belirtti.
Kasım/November 2015
WELT HEIMAT
Kultur - Kunst - Politik und Kommunikation Zeitung
Preis: 1 €
BORÇLARINIZDAN
KURTULMAK MI
İSTİYORSUNUZ?
Almanya’da borçlarını ödemekte güçlük çeken vatandaşın sayısı
hergün gittikçe artıyor. Bu röportaj ile vatandaşları aydınlatmak ve
bilmedikleri haklarından bahsetmek istiyoruz. Kişisel iflas davası ile
birikmiş ve geri ödeyemediğiniz borçların iptalini talep etmek
mi istiyorsunuz? Borcunuzun miktarı ve alacak sayısının, kişisel
iflas davası açmak için bir engel olup olmadığını mı bilmiyorsunuz? İşletme sahibisiniz ve iflas davası açtıktan sonra işletmenizin ne olacağını mı merak ediyorsunuz? ‘Hayır ben iflas yerine
alacaklılar ile anlaşabilir miyim?’ diye kafanızda bilemediğiniz
soru işaretleri mi var?
16. Sayfada
Integrationsministerin Bilkay Öney erhält
Auszeichnung der Reuter-Stiftung
Die Helga und Edzard Reuter-Stiftung zeichnete Bilkay Öney,
Ministerin für Integration des Landes Baden-Württemberg, und
Ender Çetin, Vorsitzender der Şehitlik Moschee in Berlin, aus.
Die Stiftung begründet ihre Wahl wie folgt: „Im Fokus der Preisverleihung stehen in diesem Jahr zwei Personen, die sich seit
vielen Jahren für die Eingliederung von Zuwanderern und die
Verständigung zwischen den Menschen verschiedener Kulturen
engagieren. Somit kann die Ehrung zugleich auch ein Signal dafür sein, dass Integration und Völkerverständigung funktionieren
können, wenn man dafür offen und bereit ist.“
13. Sayfada
ALMANYA'DA YOKSULLUK
ÇANLARI KİMİN İÇİN ÇALIYOR?
RÜZGAR EKENLERİN
FIRTINASI
Bugün tüm dünyanın sarsılarak izlediği Paris halkına yönelik katliam
saldırıları, Charles Hebdo baskınından sonra bir kez daha Avrupa’yı kalbinden vurmuş gözüküyor. Bakalım Avrupa bu saldırıları doğru okuyup
Orta Doğu’da oynadıkları oyunun nekadar tehlikeli olduğunu anlayabilecek mi? Fransa cani terör örgütlerine verdiği desteğe Özellikle Suriye’de
sürdürülen kirli savaşın ardından kitlesel göç ve göçün Avrupa’ya adeta
bir nehir gibi akması, sivillerle birlikte siyasal dinci militanlarının da bu
CUMHURİYET
YAHYA KIZILASLAN
2. Sayfa
in nüchterner Blick auf die Finanzlage
offenbart: Auf Baden-Württemberg lastet
ein riesiger Schuldenberg von über 46 Milliarden Euro. Hinzu kommen erhebliche
künftige Pensionsverpflichtungen und der
Sanierungsstau bei den Liegenschaften
und Straßen des Landes. Zu den Schulden
kommen noch die Zinszahlungen mit grob
1,7 Milliarden Euro pro Jahr. Vor allem aber
wurde beim Regierungswechsel
ein haushaltspolitischer Handlungsbedarf vorgefunden, der
nach dem damaligen Stand
ohne Gegenmaßnahmen
bis 2020 auf rund 2,8
Milliarden Euro angewachsen wäre.
12. Sayfada
Nothilfe-SMS als Ergänzung zum Notfall-Fax
HEM SUÇLU, HEM DE
HAKLI OLMAK!
Prof. Dr. ATA ATUN
2. Sayfa
HABER 6
göç dalgası içinde sızma ihtimali üzerinde durulsa da, istihbarat kaynakları ve saldırıların ardından asıl hesapların üzerinde durmak gerek. AB
ülkelerinde göçün asıl hedefi olan ülkelerin, artırdığı güvenlik önlemlerinin nafile olduğuna tanıklık ettik. Sıradan insanların girişlerinde gösterdikleri ciddiyetin ağırlığı altında Avrupa ülkelerinde cirit atan siyasallaştırılmış dinci katillerin elini kolunu sallaya sallaya onca insanın kanını
dökmesi akıllara çeşitli soru işaretlerini getirmiyor mu?
11. Sayfada
AUF DEM PFAD DER
KONSOLIDIERUNG
MANNHEIM’DA, 64.
INTERNASYONAL FİLM
FESTİVALİ SONA ERDİ
İnternasyonal Film
Festivalinde ‘’Grand
Newcomer
Award’’
adına verilen ve jüri
üyeleri olarak da Marion Hänsel, Jef Nuyts ve
Mark Spratt’ın değerlendirmeleriyle ödüller 24 Ekim 2015 final gecesinde sahiplerini bulmuş
oldu. Malta’lı Rejissör Rebecca Cremona’nın üstlendiği ‘’Simshar’’ büyük ödülü alırken, Meksika’lı Yönetmen, Celso R Garcia’nın üstlendiği ‘’Sarı Çizgi’’ Filmine
de ödül verildiği, bununla birlikte, Hollandalı Yapımcı
Margot Schaap’ın ‘’12 Ay 1 gün’’ filmi, Rejissörlüğünü
Maurice Hübner’in üstlendiği ’’Braun Aile’si’’gibi birbirinden güzel filmlerin öne çıkmış olduğu Festival Galasında ise en başta Mannheim Büyükşehir Belediye
Başkanı Dr. Peter Kurz’un yanısıra çok sayıda davetlinin de iştirak ettiği, Mannheim ve Heidelberg’ in değişik sinema salonlarında sinemaseverlerce iki hafta
boyunca izlenme fırsatını buldular.
6. Sayfada
PARİS
Federal İstatistik Dairesi’ nin verilerine göre
Almanya’da her beş kişiden biri yoksulluk veya
sosyal dışlanma tehdidiyle karşı karşıya kaldığını duyurdu. Merkezi
Almanya’nın Wiesbaden kentinde bulunan Federal İstatistik
Dairesi, geçen yıl nüfusun yüzde 20,6’sının, yani 16,5 milyon
kişinin yoksulluk veya sosyal tecrit tehdidiyle karşı karşıya kaldığını açıkladı. Kurum, bu verilerin 2013 yılına kıyasla artış gösterdiğine dikkat çekti. 2013 yılında bu oran yüzde 20,3 olarak
saptanmıştı.
9. Sayfada
Das Land Baden-Württemberg bietet ab sofort hör- und sprachbehinderten Menschen
eine zusätzliche Möglichkeit, in einer Notlage
Polizei, Feuerwehr oder Rettungsdienste zu
verständigen.“ Das sagte Innenminister Reinhold Gall am Donnerstag, 5. November 2015.
Hör- und sprachbehinderte Menschen hätten
bei einem Notfall bisher nur über ein NotrufFax an die 110 oder 112 Hilfe anfordern können.
Ergänzt werde diese Möglichkeit jetzt durch die
Nothilfe-SMS.
14. Sayfada
HALK SAĞLIĞI
İHMALE GELMEZ
DİLEK KARAKOÇ
7. Sayfa
10. Sayfada
Landesregierung will
Zahl der Rückkehrer
deutlich erhöhen
Baden-Württemberg
ist das erste Land, das
einen Lenkungskreis zur
Steuerung der Flüchtlingswelle eingerichtet
hat. Wir sind auch das
erste Land mit einer
zentralen Registrierstelle - an der sich die Bundesregierung nun
orientiert. Und jetzt sind wir das erste Land, das ein umfassendes Rückkehrmanagement einführt“, erklärte Ministerpräsident
Winfried Kretschmann in Stuttgart. Angesichts der anhaltend
hohen Zugangszahlen von Flüchtlingen in Baden-Württemberg
wolle die Landesregierung dafür sorgen, dass Flüchtlinge mit
geringer Bleibeperspektive wieder zügig in ihre Heimat zurückkehren. Kretschmann: „Damit schaffen wir mehr Platz und mehr
Motivation für die Unterbringung und Integration der von Verfolgung und Krieg bedrohten Menschen, die zu uns kommen.“
PRIVAT- &
GESCHÄFTSINSOLVENZ
WOLFGANG SEELIG
13. Sayfa
13. Sayfada
DAĞ FARE
DOĞURDU!
İSMAİL DOĞRUER
15. Sayfa
2
Prof. Dr. ATA ATUN
YAHYA KIZILASLAN
İ
e-mail: [email protected]
http://www.ataatun.org
Facebook: Ata Atun
http://www.twitter.com/ataatun
CUMHURİYET
nsanın doğasına en uygun yönetim şekli şüphesiz
Cumhuriyettir. Bireylere Seçme ve Seçilme Hakkı vererek Hukuklarını korunur. İmparatorluklardan sonra
uluslar kendi devletlerini kurmuş ve çoğunlukla da
Cumhuriyet yönetimini tercih etmişlerdir.Ancak her yeni
Sistem beraberinde eski Sistemden kopmak istemeyenlerle, yeni Sistemi çok kabullenenler olarak çatışmalar oluşturur. Böyle olması doğal kabul edilmelidir. Yeterki çatışmalar
maksadı aşmasın.
Yeni, herzaman ihtiyaçken geçmişin birikimleri korunması da ihtiyaçtır. Sil baştan mantığı nasıl yanlışsa yenilenmemek çağın ihtiyaçlarına göre çareler aramamak da
yanlıştır. Milli ve İnanç değerleri korunarak geleceğe yürüdüğümüz Cumhuriyet Sistemi bize çok yakışıyor. Bu yoldan
geri dönüş olamaz. Cumhuriyetlerin çalışmakolu olan Demokrasi Akıllı ve Adaletli yöneticiler tarafından işletilirse
büyüme de huzur da yakalanmış oluyor.
Evet Cumhuriyetimizin 100. Yılına yaklaşıyoruz.
Artık Geçmiş Sistemleri unutup Cumhuriyetimize sahip çıkmalıyız. İnancımız da bize Cumhuriyeti öneriyor. Bugün hala
Osmanlı Sistemine özlem duyanlar bunun imkansız olduğunu bile bile farkında veya farkında olmadan imparatorluk
hayali kuruyorlar. Geçmiş Devletlerimizi inkar etmeden 16
dan fazla Devlet ve imparatorluk kurmuş Milletimiz bugün
de kurduğu Cumhuriyetiyle tarihsel bir bütündür. Geçmiş
ve gelecekle ilgili milli sentezimizi başaramamış olmamız
bugünkü tartışmaları ortaya çıkarıyor. Aslından Geçmişi
ve Geleceği savunan hepimizin istekleri Cumhuriyetimizin
içinde var. Sadece Siyasetimizi Cumhuriyetin kurallarına
uyarlayamama yeteneğimiz, yanlış anlaşılmalara ve hak ih-
lallerine sebep oluyor. Artık şu Siyasi Parti haklı veya haksız
tartışmaları bırakılıp Demokrasimiz güçlendirilmelidir.
Tek vatanımız var ve Dünya bize Hayran. Kıymetini bilmek: Eğitimimizle ve Vatana katkılarımızla olacaktır.
Demokrasi bireyin özgürlüğünü esas alır. Özgürlük, yersiz
eleştiriler yerine birbirimize saygıyla mümkün olur. Ülkemiz, etnik yapıların varlığı ile büyük bir Zenginliğe sahip. Bu
beraberliği çatışma ortamından uzaklaştırıp üretim yarışına
yönlendirelim.
Hep beraber Türkiye Cumhuriyetiyiz. Tüm Gelişmiş
ülkeler bünyesindeki etnik yapılarını Zenginliğe çevirmişken
biz kavga unsuru yapmayalım.Kaybeden hepimiz olduk ve
oluruz. Atatürk’ ün, ‘’Vatanını seven Mesleğini en iyi yapandır’’ sözü Cumhuriyete çok yakışıyor. Örnek alacağımız
onca güzelliklere rağmen geri kalmak için bahaneler üretmek bize birşey kazandırmaz.
Yeni Kurulacak Hükümetimizin bu özgürlükleri koruyan ve yaşatan olması toplumsal huzuru sağlaması hayati önem taşımaktadır. Artık ‘’Vatan ve Bayrak için ölürüm’’
diyenler Sorumluluklarını fedakarca yerine getirmelidir. Askere gitmemek için bahane arayanlar, vergi kaçırmak için
çaba harcıyanlar, tek doğru benim doğrum diyenler Cumhuriyetimizin Yüzüncü yılı gelmeden ahlaken temizlenmeli
ve bilinçli bir toplum olarak geleceğe hep beraber kardeşçe
yürümeliyiz.
Kötü huylarımızdan vazgeçmeli ve güzel huylar
edinmeliyiz. Kişi tanımadığının Düşmanıdır. Birbirimizi önyargısız tanıyıp kardeşce yaşamalıyız. Anadolumuz içindeki
Zenginlikleri keşfetmeyi bekliyor. Bu Görev Hepimizin!
NATO RUSYA’YA
GÖZ DAĞI VERDİ
HEM SUÇLU,
HEM DE HAKLI
OLMAK!
D
ünya üzerinde ilginç gelişmeler yaşanıyor.
Bozulmaz sandığımız kalıplar, değişmez addettiğimiz fikirler veya da uygulamalar zamanı geldiğinde radikal bir biçimde değişime
uğrayabiliyor.
Konu bu sefer bizi yakından ilgilendiriyor ama yurt dışında gelişeceğe ve hukukta
yepyeni bir kapı açılmasına neden olabileceğe benzeyen bir olay.
Olayın başrol aktörü Abdullah Öcalan
Türkiye tarafından, Türkiye sınırları içinde terör olayları yaratmak ve birçok
insanın ölümünden sorumlu olmak suçu ile
“teröristbaşı” olarak ilan edilen, İnterpol
teşkilatına kırmızı bültenle arama başvurusu
yapılan, sonra da yurt dışı bir operasyonla
yakalanıp Türkiye’ye getirilerek yargılanan ve
yaşam boyu hapis cezası verilen kişi.
Diğer taraftan, aynı kişi Türkiye’de,
İran’da, Irak’ta ve Suriye’de belli bölgelerde
yüzyıllardır yaşamlarını sürdüren etnik bir
grupça özgürlük mücadelesi lideri olarak lanse edilmekte.
Batılı olarak adlandırılan devletlerin
ve de Rusya Federasyonunun resmen veya
da üstü örtülü olarak içinde yer alan devletlerin, nadiren alenen destek verirken gözüktüğü, çoğu zaman da perdelerin arkasında
kucak dolusu desteğini esirgemediği bir kişi
Abdullah Öcalan.
Öcalan, bundan 7 sene 1 ay evvel,
dönemin Yunanistan Hükümeti’ne, -Kenya’da
15 Şubat 1999 tarihinde yakalanmasından ve
Türkiye’ye iadesinden sorumlu tutarak- Atina
İdari Mahkemesi’nde tazminat davası açmıştı. Her ne kadar talep ettiği tazminat miktarı
20 bin 100 Euro olsa da, önemli olan bu davanın kazanılması durumunda dünya hukuk
sisteminde yepyeni bir kapının açılacağı açıktır.
Üç üyeli Atina İdari Mahkemesi aslında çetin ceviz bir oluşum. Hiçbir siyasinin
politik baskısına aldırmıyor, hükümet tarafından uygulanabilecek herhangi bir baskıyı da
anında savuşturuyor. 1974 Mutlu Barış Ha-
Son 13 yılın en kapsamlı NATO askeri tatbikatı 6 Kasım’da sona erdi. ‘Üçlü Kavşak’
tatbikatı Rusya’nın çıkışlarına tepki gösterebilmek için ittifakın köklü değişiklik geçirmek zorunda olduğunu gözler önüne serdi.
Askeri dezavantaj
‘Trident Juncture’ son 13 yılın
en büyük NATO askeri tatbikatı sayılıyor. Batı Akdeniz ülkelerini kapsayan
tatbikata 36 bin asker katılıyor. Kulağa
kapsamlı çalınan rakamlar Rusya’nın
askeri potansiyeli karşısında önemini
kaybediyor.
N
ATO’daki en yüksek rütbeli Alman komutanı Orgeneral HansLothar Domröse aynı zamanda NATO
tatbikatına da kumanda ediyor. Domröse ekim ayından beri İspanya, Portekiz
ve İtalya’daki tatbikat sahaları arasında
mekik dokuyor. Kanada’nın komutasındaki deniz ve kara tatbikatını ya da
Almanya’nın yönettiği havada yakıt ikmalini teftiş ediyor. Alman generali 30
ülkenin askeri birliklerinin katıldığı tatbikatta ‘çok ulusluluk’, yani müttefikler
arasındaki koordinasyon ve işbirliğini
tatminkar bulmadığını gizlemiyor.
WELT HEIMAT
DÜNYA’DA GÜNDEM
KASIM / NOVEMBER 2015
Ağır silah kullanılabilme
Rusya ilk adımı atıyor, NATO da
tepki göstermeye çalışıyor. NATO diplomatı, “Ruslar daha kararlı, esnek ve
daha bütünlük içindeler, bu farkı kapatmamız lazım. Ruslardaki birlik ve bütünlük bizi şaşırtmasın. Çünkü Putin’in
ordusunda bizdeki gibi yetki, onay ve
koordinasyon karmaşası bulamazsınız”,
diyor.
Siber savaşa karşı ‘caydırma’
21’inci yüzyılın savaş literatüründe ‘Melez Savaş’ ve ‘Siber Savaş’
gibi kavramlar geçiyor. İnterneti sabote
etmek, parmağı olduğunu itiraf etmeden anlaşmazlıkları tırmandırmak, sosyal medya trolleriyle kamuoyunda algı
operasyonları yapmak, çabuk ve esnek
olmak. Rusya bunların hepsini pek iyi
beceriyor.
Savunma uzmanı Paul Ivan
fazla karamsar olmak istemediğinden,
‘Üçlü Kavşak’ tatbikatının Ukrayna
krizinden önce kararlaştırıldığını ve
NATO’nun modern savaş usullerini tatbikata entegre etmeyi başardığını hatırlatıyor.
Uluslararası operasyonlar
NATO uzmanları da aynı fikirdeler. Zamanlamanın iyi yapıldığını ve
tatbikattaki bazı unsurların modern
savaş teorilerine uygun olduğunu, karmaşık prosedürlerin etüt edilip çok
uluslu askeri müdahalelerin başarılı bir
şekilde prova edildiğini belirtiyorlar. Bu
son nokta, öncelikle ABD açısından büyük önem taşıyor.
rekatı nedeni ile açılan tazminat davasında
Türkiye’yi haklı, Yunan hükümetini de suçlu
bulan mahkeme de bu Atina İdari Mahkemesi.
Öcalan, dava dilekçesinde açıkça
Yunanistan’ı kendisini kandırmakla suçlamakta.
1999 yılında Yunanistan hükümetinin kendisini “siyasi iltica hakkı vereceği”
iddiaları ile uyuttuğunu, önüne pembe bir
gelecek tablosu koyduğunu ve kendisinin de
bu nedenle hiçbir kuşku duymadan Kenya’da
Yunanistan Büyük Elçiliğinde başlayıp, havaalanındaki uçakta biten tuzağa düştüğünü ve
sürecin sonunda da ölüm cezasına çarptırıldığını iddia etmekte Yunanistan Hükümetine
karşı açtığı davanın gerekçe bölümünde.
Bence Öcalan’ın dava dilekçesini,
uluslararası hukuka ilgi duyan tüm hukukçuların ve siyaset bilimcilerinin okuması, bilgilerini ve vizyonlarını geliştirmeleri açısından
çok faydalı olacak.
Öcalan’ın dilekçesinde öne sürdüğü Yunanistan Hükümeti’nin ihmal ve kasıtlı harekette bulunduğu iddiası, 1998 yılında
Suriye’den sınırdışı edilmesi ile başlamakta
ve 15 Şubat 1999 tarihinde Kenya havaalanında yakalanmasına kadar geçen süreç içinde yaşanan olayları en ince detayına kadar
anlatarak son bulmakta.
Bu iddianame aslında, bugüne değin
hiç ortaya çıkmamış politik tarihin bir parçasını oluşturmakta. Özellikle iddianamenin
içindeki “150 ülkenin dışişleri bakanlarının
Kenya’daki BM binasında gerçekleştirecekleri olağan BM toplantısını benden kurtulmak
için fırsat olarak gören Yunanistan Nairobi
Büyük Elçiliği’nin, Atina’dan benim BM binasına teslim edilmemi önermesine rağmen,
Atina’nın bu öneriyi reddetmesi ve Büyük
Elçilik konutundan dışarı atılmam talimatını
vermesi, benim tutuklanma sürecimin başlangıcını oluşturdu” cümlesi, Yunanistan’ın
oynadığı rolü açıkça ortaya koymakta.
İşin ucunun önce AB ve ABD’ye, en
sonunda da Türkiye’ye kadar uzanacağı kesin…
BEYRUT BOMBALARLA
SARSILDI
L
übnan’ın başkenti Beyrut bombalarla sarsıldı. İki intihar saldırısının meydana geldiği başkentte
40’dan fazla kişi hayatını kaybetti.Saldırının sorumluluğunu IŞİD üstlendi.
Saldırının Beyrut’un Hizbullah’ın etkili olduğu ve kalabalık semtlerinden Burc el-Baracne’de meydana geldiği bildirildi. İki canlı bomba
tarafından düzenlendiği belirtilen saldırılarda
40’dan kişinin hayatını kaybettiği, 200’den fazla kişinin de yaralandığı belirtildi.
Lübnan’ın resmi haber ajansı NNA’da
yer alan bilgilere göre saldırılar, beş dakika
arayla ve birbirinden 150 metre uzaklıkta iki
ayrı noktada meydana geldi. Televizyon kanalı
LBC’de saldırganların aslında 4 kişi oldukları,
birinin kaçtığını, bir diğerinin de üzerindeki
bombayı patlatmadan öldürüldüğünü iddia
etti.
Saldırının ardından Lübnan ordusuna
bağlı askerler ve Hizbullah üyeleri, halka saldırının meydana geldiği bölgeyi terk etmelerini
istedi. Hastaneler de kan bağışı çağrısı yaptı.
Lübnan Başbakanı Tammam Salam ise cuma
günü as ilan edildiğini açıkladı. Lübnanlı politikacılar da halkı birlik olmaya çağırıyor.
Saldırının sorumluluğunu internet
üzerinden bir açıklama yapan IŞİD üstlendi. Saldırıların meydana geldiği bölge Suriye
Devlet Başkanı Beşar Esad’ı destekleyen Şii
Hizbullah’ın Beyrut’taki kalelerinden biri.
WELT HEIMAT
DÜNYA’DA GÜNDEM
AMERİKA TEDİRGİN!
KASIM / NOVEMBER 2015
3
SURİYE’DE HARDAL
GAZI KULLANILDI MI?
Rusya, İran ile S-300’de anlaştı.
Kimyasal Silahların Yasaklanması
Örgütü (OPCW) uzmanlarının verilerine göre, Suriye’deki çatışmalarda
hardal gazı kullanıldığını idda ediyor. 21 Ağustos’ta Halep’in kuzeyindeki Marea bölgesindeki çatışmalarda hardal gazı kullanıldığı iddialarını
doğruladı. Böylece Suriye’de hardal
gazı kullanıldığı iddiaları ilk kez bağımsız uzmanlar tarafından doğrulanmış olduğu duyuruldu.
Rusya, İran’la S-300 füze sistemi anlaşmasının imzalandığını bildirdi. İran’a silah sistemi sevkiyatı ABD’nin tepkisini çekiyor.
Haber Merkezi
R
us kamu şirketi Rostec’in genel müdürü Sergey Çemezov’dan geldi ilk açıklama. Dubai
Airshow’da RIA haber ajansı muhabirinin sorularını yanıtlayan Rostec genel müdürü Çemezov,
İran’a S-300 füze savunma sistemlerinin sevkedilmesini öngören anlaşmanın imzalandığını söyledi.
Amerika rahatsız
Rusya’nın İran’a S-300 füzesavarları satmaya karar vermesi tartışmaya neden olmuştu. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Marie Harf
Tahran’ın Yemen, Suriye ve Lübnan’daki istikrarsızlıkta payı olduğuna dikkat çekerek İran’a silah
sistemi sevkiyatı yapmak için doğru bir zaman olmadığını duyurmuştu.
‘Saldırı değil, savunma amaçlı’
Medyaya yeralan bilgilere göre, İran
Rusya’dan 20 milyar dolarlık petrol karşılığında
S-300 tipi hava savunma füzesi alacak.
Eski Rus iç istihbarat teşkilatı başkanı Ni-
kolay Platonoviç Patruşev ham petrol karşılığında
İran’a verilecek olan hava savunma sistemlerinin
saldırı değil savunma silahı olduğunu ve İran’ın
başka ülkelere zarar verme gücü olmayan bu sistemleri sadece kendi güvenliğini korumak için kullanabileceğini açıklamıştı. Patruşev, sistemin sevkiyatının da hemen gerçekleşmeyeceğini, bunun
üretimlerine bağlı olduğunu söylemişti.
Uçak ve Gemiler hedefte
Rus savunma uzmanı Pavel Felgenhauer,
aynı zamanda saldırı amacıyla da kullanılabilecek
olan S-300’lerin 150 kilometrelik menziliyle düşman uçak, gemi ve kara hedeflerini de vurabileceğini belirtmişti.
Basra Körfezine mi konuşlandırılacak?
Rus uzman S-300’lerin Hürmüz Boğazı’nda
konuşlandırılması durumunda İran’ın Basra Körfezi’ndeki pozisyonunun güçleneceğini kaydetmişti.
“Sorumluların kimler olduğunu tespit edemedik”
Bir örgüt yetkilisi AFP ajansına açıklamasında,
“Biz bulguları değerlendirdik, fakat sorumluların kimler
olduğunu araştırmadık” dedi. Uzmanlar tarafından hazırlanan raporun OPWC üyesi ülkelere gönderildiği kaydedildi. Örgüt üyesi ülkelerin temsilcilerinin kasım ayının
sonunda Lahey’de bir araya gelmesi bekleniyor.
Aktivistler ve yardım örgütleri rapor etmişti
Aktivistlerin iddialarına göre, aylarca Marea’da
kontrolü ele geçirmek için çatışan IŞİD örgütü kimyasal
silaha başvurdu. Çok sayıda yardım örgütü de bölgede
kimyasal silah kullanıldığını rapor etmişti. Birleşmiş Milletler, 1993 yılında savaşlarda hardal gazı kullanımını yasaklamıştı. Etkisini 12 saat içinde gösteren hardal gazının
genellikle öldürmediği, ancak iç kanama, kanser ve ciddi
cilt sorunlarına yol açtığı belirtiliyor. Bu nedenle hardal
gazı, kitle imha silahları arasında kabul edilmiyor.
IŞİD Kimyasal silah kullandı mı?
SARAY BAKLAVA
Perakende satışlarımız başlamıştır
¬ Özel günlerinizde yaş pasta çeşitleri
¬ Bayanlara altın günlerinde toplanma olanağı
¬ Tüm ürünlerde sparişe göre parekende satış imkanı
¬ Kurabiye çeşitleri
¬ Doğum günü pastaları ( isteğe göre )
¬ Baklava ve tüm tatlı çeşitler
¬ Sütlaç, kazandibi
¬ Künefe
¬ Simit; kaşarlı, peynirli, zeytinli
¬ Pide çeşitleri
¬ Pizza çeşitleri
¬ Börek çeşitleri
¬ Lahmacun
¬ Poğaça
¬ Mantı
Sabah
¬ Çorba
kahvaltısı
5 Euro
Siparişleriniz için iletişim bilgileri :
Ailenizle ve dostlarınız ile birlikte keyifli kahvaltı zamanı
Adres : Brückenstr. 16 71364 Winnenden
Tel : 07195 9071514 / Handy : 0157 89651825
E.mail : [email protected]
Webseite : www.saray-baklava.de
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, ağustos
ayında BM ve OPWC uzmanlarından oluşan bir ekibin
Suriye’de klor ve diğer kimyasal silahları kullananları ortaya çıkarması kararı almıştı. Suriyeli muhalifler ve Batı,
Esad rejiminin klor gazı ve varil bombası kullandığını öne
sürüyor. Suriye yönetimi ise bu iddiaları geri çeviriyor.
Suriye lideri Beşar Esad, 2013 yılının ekim ayında ülkesindeki kimyasal silah mühimmatının imha edilmesini
onaylamıştı. Öte yandan son dönemlerde, radikal İslamcı
IŞİD örgütünün Irak’taki çatışmalarda kimyasal silah kullandığı iddiaları yoğunlaşıyor.
4
Resimdeki
oyuncu
Sporda savunma
oyuncusu
İmtiyaz
Koyun, keçi
otlatan kimse
Mikroskop
camı
WELT HEIMAT
BULMACA
KASIM / NOVEMBER 2015
Emare
Cet
Mersiye
Metal yaprak
Hükümdar
Hamaylı
Rey
Kolu çevrilerek
çalınan bir tür
org
Bir işi yapma
Dinlenmek için
verilen ara
Vücudun
dinlenme hali
Bir tür yaban
mersini
Alüvyon
İskambilde koz
Liberya plaka
kodu
Holmiyum
simgesi
Büyük çivi
Yılın ilk ayı
Büyük sergi
Neşeli kadın
Bir suçu
bağışlama
Arkadaş, yakın
dost
Kamer
Sözleşme, yazılı
anlaşma
Kadınların
ziynet eşyası
Sevinç ile
beliren
heyecan
Kurbağa
Saydam
İri gövdeli bir
hayvan
Yemek
Bir işin sonu
Tümör, yumru
Katkı, destek
İtalya'da bir
halk
Bir meyve
Kelem
Ahmak
Zinde
Dini içerikli
Ortodoks
resmi
Tane
Yansıyan ışığın
gözde oluşan
algısı
Çökelti
İktisadi
Mısır plakası
Ağırlık
bakımından
eşit olan
Parçalara
ayırmak
Yaşça denk
Bir nota
Orkestrada
bulunan
üflemeli çalgı
Öğrenme isteği
Ege'de turizm
merkezi
Hekim
Olanak
Aile ile ilgili
Parazit
Telefon sözü
Saatte rakamların
olduğu düzlem
Tekin olmayan
İri taneli bezelye
Apartman katı
Su taşkını
Uyuşturucu
Yanınca ısı veren
madde
Yunan
alfabesinde bir
harf
Hamile
Tanrı'ya göre
insan
Engerek yılanı
Halk
edebiyatında şiir
Horozların
başındaki
uzantı
Tavlada bir
sayı
Türk hayatına
uygun
Kırmızı
çuhadan başlık
Yanardağ
ifrazatı
Primitif
Sporda ileri uç
oyuncusu
SUDOKU
Her satırı, her sütunu ve her 3x3
lük alanı, 1’den 9’a kadar rakamlarla
doldurmalısınız.
8 7
1 5
6 8
6
3
9
7
3
7 2
6
2
8
7
4
9 7
1
2
3
SÖZCÜK YERLEŞTİRME
Aşağıdaki listede yer alan sözcükleri şablonun içinde
bulabilecek misiniz?
Yan tarafta verilen sözcükleri kullanarak bulmacayı tamamlayalım.
Kolay
4 HARFLİLER
HANİ
OTAĞ
5 HARFLİLER
3
ARDIL
6
NAMLU
6 HARFLİLER
AKCİĞER
BİHABER
EŞİTLİK
İYİMSER
KÜTAHYA
7
9
4
2
ALAGEYİK
İSKANDİL
ORTAKLIK
2
4 9
5
4
ALTİMETRE
TALİMHANE
10 HARFLİLER
LİBERALİZM
MAHCUBİYET
ADRES
İPTİDA
AKÇAY
KAPALI
AVARYA
9
6 4
7 5
ÇİTİLEME
KONUŞMAK
TAMAHKAR
9 HARFLİLER
ANANE
Zor
1
8
ANANEVİ
ESASTAN
İKEBANA
KANALET
ŞEHRİYE
8 HARFLİLER
8
4
EĞRETİ
ŞECAAT
TABELA
7 HARFLİLER
1 5
9 2
7 5
2 1 8
6 7
4
SÖZCÜK AVI
Orta
4
8 3
6
7
3 5
6 9 4
3
7
9 4
1
3 6
7 2
9
Çevik
ÇAĞCIL
ONARMA
TABAKA
9
3
6
4
Tombala oyun
kartı
Dönümün
dörtte biri
Hedefi vurma
Soğuk içilen
bir içecek
Züppe
Dize
Devlet
büyükleri
Zanaat
öğreticisi
Kir izi
Ücretsiz
Labada
8 4
Kapatma
nesnesi
Geniş ve bol
karşıtı, ensiz
İnam, vedia
9
Ulak
İyilik, lütuf
Katibiadil
3
Ayakla vuruş
Bilardo
değneği
Elektrik sığa Yunanistan'ın
birimi
başkenti
Numara
Yunan klasik
çağında kent
meydanı
Sene
Felsefede
düşünce
İnce, keskin
ses
Yemişlerin
yenilen
bölümü
Böbrek iltihabı
İtalya'da bir
yanardağ
Büyük anne
Keskin kokulu
bir gaz
Atılmış, atılan
Kısaca Milli
İstihbarat
Teşkilatı
Bir yağış türü
Kural dışı
Bir nota
Bağırsaklar
Dinlenmelik
Telli balıkçıl
Taşıyıcı
Uygarlık
BARAK
BENİZ
BÜZGÜ
CEZVE
ELEMENT
KÖPEK
T
A
B
A
K
A
ÇAPRAZ BAĞLAR
Her karenin içinde çapraz bir çizgi olmalı. Şablonda yer alan her sayı, üzerinden
kaç tane çapraz çizgi geçtiğini gösteriyor. Çapraz çizgiler kapalı bir şekil
oluşturmamalı.
KÖTÜRÜMLÜK
MAKTUL
MİSAFİRHANE
MUAYENE
SOHBET
ESPRİ
ÜNLEM
FANTA
VİTRAY
BULMACALARIN ÇÖZÜMLERİ 6. SAYFAMIZDA
Hazırlayan: BERTAN KODAMANOĞLU ([email protected])
WELT HEIMAT
Yaklaşık 2,5 milyon
aracını geri çağıran
Volkswagen’in dizel
motorlu araçlarında
sadece bilgisayar yazılımını güncellemesi
emisyon manipülasyonunu gidermeye
yetmeyecek.
EKONOMİ
KASIM / NOVEMBER2015
VW’NİN 540 BİN
ARACIYLA İLGİLİ
YENİ GELİŞME
V
olkswagen’in
manipülasyon
skandalından etkilendiği gerekçesiyle geri çağırdığı 540 bin dizel
motorlu aracında sadece emisyon
değerlerine düşük gösteren bilgisayar
yazılımlarını düzeltmesinin yeterli olmayacağı bildirildi. Almanya Ulaştırma
Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, bu
araçların aynı zamanda büyük teknik
onarıma da ihtiyaç duyduğu belirtildi.
Motorlu Taşıt Dairesi’nin düzenlemeleri uyarınca Volkswagen’in
yaklaşık 2,5 milyon aracını 2016 yılından beri geri çağırması ve elden geçirmesi bekleniyor. Ancak teknik onarımdan geçirilmesi gereken 540 bin aracın
hangi modeller olduğu belirtilmedi.
Dizel motorlu araçlardaki
emisyon değerleri manipülasyonunun ABD Çevre Koruma Dairesi (EPA)
tarafından ortaya çıkarılması VW’yi 80
yıllık tarihinin en derin krizine sürüklemiş ve şirket 8,5 milyon otomobili servise çağırmak zorunda kalmıştı. VW,
benzin motorlu 800 bin aracın, yakıt
sarfiyatını düşük göstererek karbondioksit emisyon değerlerini manipüle
ettiğini de itiraf etmek zorunda kalmıştı.
Tröst hakkında bütün dünyada resmi makamlar tarafından araştırma yürütülürken avukatlık şirketleri
de sahiplerinin tazminat taleplerini
yargıya taşımak üzere dava dosyası
hazırlıyor.
5
İHRACATTA ARTIŞ
DEVAM EDİYOR
Ticaret fazlasında Çin enerji hammaddesi ithalatının ucuzlaması sayesinde Almanya’yı geçti.
Almanya’nın bu yıl ödemeler dengesinde ‘fazla’
rekoru kırması bekleniyor.
Almanya’nın ihracatı Eylül ayında
da arttı. En yüksek
artış AB ülkelerine
yapılan satışlarda
kaydedildi.
A
lman şirketlerinin ihracatı 2015’in eylül ayında da
arttı. Wiesbaden’deki İstatistik
Federal Dairesi’nin açıkladığı rakamlara göre Alman özel sektörünün ihracatı bir önceki yılın aynı
ayına kıyasla yüzde 4,4 oranında
artarak 105,9 milyar euroya yükseldi. Almanya’nın ithalatında da
artış kaydedildi.
İthalat yıl bazında yüzde
3,9’luk artışla 83 milyar euroya
yükseldi.
Almanya’nın Avrupa Birliği’ndeki (AB) ortaklarına yaptığı
satışlar Eylül itibariyle bir yılda
yüzde 7,4 oranında artarak 62,2
milyar euroya çıktı.
AB dışındaki üçüncü ülkelere yapılan ihracat da 43,7
milyar euro ile bir yıl öncesine
göre artış gösterdi.
MÜLTECİLER MALİ YÜK GETİRMEYECEK
Ekonomik danışma kurulu Almanya hükümetinden mültecilerin kısa zamanda istihdam piyasasına kazandırılmasını öneriyor. Uzmanlar mültecilere harcanan paranın ekonomiyi sarsmayacağı görüşündeler.
B
‘
eş bilgeler’ olarak da adlandırılan Almanya
hükümetinin ekonomik danışmanlar kurulu
mülteci akını nedeniyle Almanya’daki asgari ücret uygulamasının gözden geçirilmesini istedi. Beş
profesörden oluşan uzmanlar heyetinin çarşamba
günü açıklanan ekonomik tahmin raporunda, asgari ücretin mültecilerin iş bulmasını zorlaştıracağı ve istihdam piyasasındaki düşük ücretli işgücü
arzının artması nedeniyle asgari ücret alt sınırının
değiştirilmemesi gerektiği belirtiliyor.
2016 yılına kadar mültecilere 22,6 milyar
euro harcanacağını tahmin eden ekonomi profesörlerine göre bu meblağ kamu bütçeleri için aşırı yük oluşturmayacak. Münih’teki ifo ekonomik
araştırma enstitüsü iltica akınının 2015 yılı bilan-
çosunun 21,1 milyar euro olacağını hesaplamıştı.
Ekonomik düzelme devam edecek
Ekonomik tahmin raporunda, toplumla
kaynaşmada önemli bir adım olduğu için mültecilerin bir an önce istihdam piyasasına entegre edilmesi gerektiğine işaret ediliyor. Ekonomik İşbirliği
ve Kalkınma Teşkilatı OECD de kısa süre önce mültecilerin istihdama ortak edilmesi tavsiyesinde bulunmuştu.
Beş bilgelerin tavsiyeleri
Bir yıllık mesleki staj sırasında mültecilerin
asgari ücretten muaf tutulması ve genç mültecilerin iş bulabilmeleri için asgari ücretin yaşa göre
ayarlanması da bulunuyor. 2020 yılına kadar ekonomik bakımdan faal nüfusun 500 bin artacağını,
350 bin kadar mültecinin ise işsiz kalacağını tahmin eden ekonomistler 2016 yılında işsizlik oranının düşmeyeceğini ve önümüzdeki yıllarda işsiz sayısının yeniden üç milyonu aşacağını raporda dile
getiriyorlar.
SIĞINMACILARIN EKONOMİK
CANLANMAYA ETKİSİ
Almanya’ya kabul edilen yüz binlerce
sığınmacı, ülkede bir sonraki ekonomik mucizenin temelini oluşturabilir
mi? Araştırmacılar, artan göçün ekonomiye olumlu etkisinin gelecek yıldan itibaren hissedileceği görüşünde.
A
lman işadamları için durum çok açık: Hâlihazırda Almanya’ya gelen
yüzlerce bin sığınmacı, Alman ekonomisi için büyük bir fırsat yaratabilir. Daimler tröstünün Yönetim Kurulu Başkanı Dieter Zetsche hafta
başında Frankfurt Uluslararası Otomobil Fuarı (IAA) açılışı öncesinde
kabul edilen sığınmacıların en iyi ihtimal ile “Bir sonraki Alman ekonomik mucizesinin temelini oluşturabilirler, tıpkı 1950‘ler ve 1960’larda
Federal Cumhuriyeti’n ekonomik canlanmasına büyük katkısı olan milyonlarca göçmen işçi gibi” dedi. Aynı şekilde Porsche Yönetim Kurulu
Başkanı Matthias Müller, Alman kimya devi Evonik’in CEO‘su Klaus Engel ve Deutsche Post’un Yönetim Kurulu Başkanı Frank Appel gibi diğer
büyük Alman tröstlerinin başkanları da sığınmacılara daha fazla yardım
çağrısında bulundu.
Mini konjonktür programı
Alman Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü (DIW) uzmanları, artan göçün Alman ekonomisine olumlu etkisinin gelecek yıldan itibaren hissedileceğini tahmin ediyorlar. Araştırmacılara göre 2016 yılında
Alman ekonomisi, sığınmacıların etkisi ile beklenenden yüzde 25 oranında daha fazla büyüyecek. Buna öncelikle sığınmacılara konaklama,
eğitim ve uyum hizmetleri vermek için artan kamu harcamalarının etkili olacağı belirtiliyor. Ayrıca sığınmacılara yapılan mali yardımların da
tüketimi artıracağı kaydediliyor. Araştırmacılara göre; bir nevi ufak bir
konjonktür programı ortaya çıkıyor.
Buna karşın Ren-Vestfalya Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü
(RIW) Başkan Yardımcısı Thomas Bauer, bu durumun ekonomik büyümeye ilk etapta ufak bir etkisi olacağını ifade ediyor. Bauer “Ancak eğer
sığınmacıları istihdam piyasasına kazanmayı başarabilirsek, uzun vadede sığınmacı akını Almanya’daki ekonomik büyümeyi canlandırabilir”
diye konuşuyor.
Kalifikasyon sorunu
Fakat İstihdam Piyasası ve Meslek Araştırmaları Enstitüsü‘nün
(IAB) rastgele seçilmiş ufak bir grubu kapsayan araştırmasına göre ise
mültecileri istihdam piyasasına kazandırmak çok zor görünüyor. Federal İstihdam Dairesi‘ne bağlı enstitüsünün verilerine göre uzun vadede
Almanya’da kalan sığınmacıların yüzde 55’i istihdam edilebilecek. Buna
sığınmacıların ortalama mesleki eğitim düzeyinin düşük olması, sebep
gösteriliyor. Enstitü’nün temsili olmayan araştırması, kısa süre içerisinde Almanya’ya gelen rastgele seçilmiş 20 bin sığınmacı ile yapılan incelemeye dayanıyor. Buna göre gelenlerin yaklaşık dörtte biri, bir meslek
eğitimi almış, ancak yaklaşık üçte ikisi meslek eğitimi görmemiş.
Hristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) meclis grubunun küçük sanayi sözcüsü Carsten Linnemann, Almanya’nın önemli ekonomi gazetelerinden Handelsblatt için kaleme aldığı bir makalede, “Bize sığınan yabancıların çoğunun kısa ve orta vadede istihdam piyasasına yerleşme
şansı bulunmuyor” ifadelerine yer verdi. Hristiyan Demokrat politikacı,
sığınmacıların küçük bir bölümünün çok hızlı bir biçimde istihdam piyasasına entegre edilebileceğini ve kalifiye işgücü açığının kapatılmasına
yardımcı olabileceğini belirtti. Linnemann “Kalifiye eleman sıkıntısı, iltica yasaları ile çözülecek bir sorun değildir” dedi.
Alman Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü, sığınmacıların istihdam piyasasına kazandırılabilmesi için yoğun dil eğitimini, diplomaların
geciktirmeden tanınmasını, okul ve yüksek okullarda onlara uygun eğitim programları hazırlanmasını tavsiye ediyor.
İşsizlik oranı ve ücretler
Peki ya sığınmacılar çalışma izni aldıktan sonra ne olacak? İşsizlik ya da ücretlerin düşme tehlikesi var mı? Federal Çalışma Bakanı
Andrea Nahles ve Federal İstihdam Dairesi Başkanı Frank-Jürgen Weise, Almanya’da işsizlik oranının artacağını düşünüyor.
İstihdam Piyasası ve Meslek Araştırmaları Enstitüsü (IAB) ise sığınmacıların entegrasyonunun uzun vadede istihdam piyasasını olumsuz etkilemesinin beklenmediğini kaydetti. 220 bin kişinin istihdam piyasasına katılması ve bunun yaklaşık yüzde 20’sinin üniversite mezunu
ya da meslek lisansına sahip olması durumunda, işsizlik oranının sadece yüzde 0,07 oranında artacağı hesaplanmış. Enstitüye göre ücretler
de ise değişiklik beklenmiyor.
Aynı
şekilde
Ren-Vestfalya
Ekonomik
Araştırmalar
Enstitüsü’nden yapılan açıklama da Alman kamuoyunu rahatlatıcı nitelikte. Açıklamada “Göç araştırmalarından da biliyoruz ki; çok büyük
göç akınının bile istihdam piyasasına etkisi sınırlı kalır” ifadelerine yer
verildi. Birçok araştırmada bu durumun işsizliği etkilemediği kaydedildi
ve “Göçmenlerin, başkasının işini elinden alması söz konusu değildir.
Araştırmalar bu durumun ücretlere etkisinin olmayacağını, hatta yeni
yabancı kitlesinin çalışma hayatına atılmasının ücret düzeyini olumlu
etkilediğini göstermektedir” denildi.
Kaynak: Deutsche Welle Türkçe
6
WELT HEIMAT
KÜLTÜR SANAT
KASIM / NOVEMBER 2015
MANNHEIM’DA, 64. INTERNASYONAL
FİLM FESTİVALİ SONA ERDİ
Baki Doğan (Mannheim)
İ
nternasyonal Film Festivalinde ‘’Grand Newcomer Award’’ adına
verilen ve jüri üyeleri olarak da Marion Hänsel, Jef Nuyts ve Mark
Spratt’ın değerlendirmeleriyle ödüller 24 Ekim 2015 final gecesinde sahiplerini bulmuş oldu. Malta’lı Rejissör Rebecca Cremona’nın üstlendiği
‘’Simshar’’ büyük ödülü alırken, Meksika’lı Yönetmen, Celso R Garcia’nın
üstlendiği ‘’Sarı Çizgi’’ Filmine de ödül verildiği, bununla birlikte, Hollandalı Yapımcı Margot Schaap’ın ‘’12 Ay 1 gün’’ filmi, Rejissörlüğünü Maurice Hübner’in üstlendiği ’’Braun Aile’si’’gibi birbirinden güzel filmlerin
öne çıkmış olduğu Festival Galasında ise en başta Mannheim Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Peter Kurz’un yanısıra çok sayıda davetlinin de
iştirak ettiği, Mannheim ve Heidelberg’ in değişik sinema salonlarında
sinemaseverlerce iki hafta boyunca izlenme fırsatını buldular.
Mannheim ve Heidelberg kentlerinde, sinemaseverlere çok
farklı birbirinden güzel filmlerle çalışmalarını icra eden film festival yetkililerinin bu yılki film festivalinde, Türkiye’den yok denecek kadar az
sayı’da davetlinin yanısıra, İnternasyonal Jüri üyeleri arasından bir türk
yetkilinin bile olmaması hayal kırıklığı yarattı. 64. Mannheim-Heidelberg,
İnternasyonal Film Festivalinde en büyük ödül, son süreçte göçmenlerin
Almanya’ya akınıyla ilgili güncel bir sorunun ele alındığı, Malta’dan festivale katılan Regissörlüğünü Rebecca Cremona’nın ’’Simshar’ı’’ en büyük
ödülü almış oldu. Gerçek hayattan alınan ve bir balıkçı teknesinde, kaçak
göçmenlerin kurtarılmasının açık bir dille anlatıldığı oldukca başarılı bir
film.
Mannheim’da 09.10.2015 tarihinde, Stadthaus’da görkemli bir
şekilde açılışını, Yönetmenliğini Ayhan Sonyürek’in ve Oyunculuğunu da
Cengiz Bozkurt’un yapmış olduğu,’’ İyi biri’’ adlı filmin gösteriminin yanı-
sıra basına da tanıtılarak gerçekleştirilen festivalde çok sayıda, dünyanın
her yerinden katılan filmlerle yapılmış oldu. Meksika’dan katılan yönetmen Celso R Garci’nin üstlendiği ‘’Sarı Çizgi’’ filmi, Hollanda’lı yapımcı
Margot Schaap’ın ’’12 Ay 1 gün’’ Almanya’dan, Senarist ve yönetmenliğini Maurice Hübner’in üstlendiği, ’’ Braun Aile’si’’ festivale damgasını
vuran filmler olduğu gibi ödülleri de toplamış oldular. Bunlardan 2015
yılında İstanbul ve Nürnberg Film Festivallerinden ödül alan, Rejissörlüğünü M Caner Alper’in ve Mehmet Binaz’ın üstlendiği ’’Çekmeceler’’
bununla birlikte,’’ Hasret, İçimdeki İnsan, İyi biri, Kar Korsanları, Annemin Şarkısı, Şafakla Dönenler’’gibi filmler gösterime girdi. Festival boyunca yapılan panellerle sinemaseverlerin karşısına çıkan yapımcılar ve
oyuncular, sinemaseverlerin sorularına cevap verdiler. Festival yetkililerinin ‘’Bir yarışma veya bir ödül töreninden vazgeçtik. Ancak yeni Türk
Filmlerin kalitesi hepimiz için daha önemli oldu. Biz seçilmiş yeni türk
filmleri sunuyoruz. Türkiye’den bu harika öykülere dalmak üzere sizi davet ediyoruz. Anavatan’a bir sinema yolculuğu sizleri bekliyor’’ şeklindeki açıklamalarıyla bir festival çoşkusu daha sona ermiş oldu.
MÜZİSYEN ORHAN MERCAN
ESSLİNGEN' DE SANAT VE KAHVALTI
EŞLİĞİNDE KÜLTÜR ZİYAFETİ!
40. SANAT YILINI KUTLADI!
Eski TRT Türk sanat müziği Sanatçısı Orhan Mercan 40. Sanat yılını, Hessen Eyaletinin Frankfurt kentinde kutladı.
Baki Doğan (Mannheim)
Ö
ğrencilerinin sunmuş oldukları bi birinden güzel
hediyelerle birlikte şarkılar eşliğinde kutlandı.
Frankfurt Ramada Otel’de yapılan etkinlikte Frankfurt Türk Sanat Müziği grubunun organizesiyle gerçekleşen harika kutlama etkinliğine Stadt Allendorf,
Türk sanat müziği grubu Mannheim’dan MKD, Türk
Sanat müziği grubunun katılmasıyla gerçekleşen ve muteşem
bir türk sanat müziği şölenin sunulduğu gece’de emektar müzis
yen Orhan Mercan’a bir başarı
plakartı’nın, yanısara yaşgünü
Pastası kesildiği gece’de çifte mutluluk yaşandı.
Eski TRT Türk sanat müziği emektar sanatçısı
Mercan, Almanya’ya gurtbet ellere yıllar önce geldik
diyerek, Türk dilini ve Türk Sanat Müziğini unutturmadıklarının altını çizdi. Gelecek nesillere miras olarak güçlü bir Türk Sanat müziği bırakmak istediklerine dikkat çekti.
20’den fazla eser seslendirdi
Emektar müzik hocası Orhan Mercan ’a yönelik düzenlemiş oldukları Ramada Otelde, 40. Sanat
yılı etkinliğinde 20’den fazla birbir inden harika eserlerle adeta salonu inlettiler.
Frankfurt korosu yetkilisi, ardından Stadt
Allendorf ve Mannheim( MKD) Başkanı Hüseyin Sakman kısa konuşmaların yapılmasının ardından sahneye gelen, Emektar Usta müzisyen Orhan Mercan
davetliler ve Koro öğrencilerine yönelik konuşmasında şunlara değindi:
Üç kentin müzik korosunu birleştirdiler. Bizler gurbet ele yıllar önce geldik, O yıllarda insanlarımızın özlemleri ise, Türk dili ve Türkçe müzik, Türk
sanat müziği dinlemek isteyenler vardı. Ama dinleyemiyorladı. Biz o yıllardan kalan özlemlerimizi şimdi
burada üç kentin müzik korosunu birleştirerek çok
güçlü ayaklar üzerinde kalmak ve gelecek nesillere
miras bırakmak istiyoruz.
Daha sonra Mercan, Öğrencilerinin elinden
başarı plakartı aldı, yaş günü pastasını öğrencilerinin
huzurunda keserek çifte mutluluğa birlikte yaşadı.
Gece’de Emektar Üstad Orhan Mercan, ( Kanun)’da
sahne’de yerini alırken Darbuka, Doğan Adalı, Darbuka,Mustafa Uyguner, Klarnet, Mustafa Sarıca, Keman, Fikret Kayar, Klavye,Yusuf Baldalgıç eşlik ettiler.
E
sslingen Mosaik Musik-und Kunstschule
pazar günü üyelerine sezon sonu kahvaltı etkinliği
düzenledi.
Özenle hazırlanan
mutfak hazırlığı kadar, içten ve güleryüzlü bir karşılama ile kültür ve sanat
insanlarının inceliğini yansıttıkları etkinlik; katılımcıların renkleri, sohbet ve
çalışmalara ilişkin tanıtım
amaçlı konuşma içeriği etkinliği sıradan bir kahvaltı
ve çevre buluşmasının ötesine taşıdı.
Müzik, Resim ve
Ebru sanat dalları dışında
sanatın terapi amaçlı ele
alındığı ve aynı zamanda fiziksel ve pedagojik-psikolojik sağaltmalardaki rolü ve
bu konuda Mosaik Muzik
ve Sanat okulunun sahibi,
sanatçı, eğitimci Cemil Aydemir’in çalışmaları hakkında kısa bir duyuruyuda
kapsayan etkinliğe, iki genç
kardeşimizin çeşitli eserleri
enstrümental bir potbori olarak sunması ayrı bir
renk kattı.
Müzik okulunun
odalarında görselliğe sunulan resim ve ebru sanatının
ürünleri ile her bir katılımcının tartışmasız beğenisi
ve memnuniyeti ile geçen
kahvaltı etkinliğini, gazetemiz temsilcisi İsmail Doğruerin katılımı ve fotoğraflarla tanıklığında, kültür sanat
çalışmalarına desteğimizin
bir gereği olarak okuyucularımızla paylaşıyoruz.
BULMACA CEVAPLARI
Resimdeki
oyuncu
A
Telli balıkçıl
Liberya plaka
kodu
L
Bir suçu
bağışlama
Kurbağa
A
Katkı, destek
Y
Yemişlerin
yenilen
bölümü
E
Ege'de turizm
merkezi
Telefon sözü
A
Yunan klasik
çağında kent
meydanı
A
İnam, vedia
Horozların
başındaki
uzantı
İ
Devlet
büyükleri
B
A
Ç E L Y
O K A R
B
M I
A F
C
N U R A
A
L
A R D I
P
İ K
T E N
A K Ç A
L O
K
N A R
G O R A
E M A N
B İ K
E K A B
Sporda savunma
oyuncusu
İmtiyaz
Koyun, keçi
otlatan kimse
Mikroskop
camı
Büyük çivi
Büyük sergi
Sevinç ile
beliren
heyecan
Kelem
Ahmak
Zinde
Dini içerikli
Ortodoks
resmi
İktisadi
Katibiadil
Yaşça denk
Saatte rakamların
olduğu düzlem
İri taneli bezelye
Uyuşturucu
Hamile
Sporda ileri uç
oyuncusu
A
İ
A T O P
A T U
H
O C
O Ş K U
U R
A H A N
M
T İ
O N
N
N O T E
Y
O
A D R A
K O T İ
K U L
E T
E
F O R V
İ R
İ
Emare
Cet
Hükümdar
İskambilde koz
Holmiyum
simgesi
Yılın ilk ayı
Neşeli kadın
Tümör, yumru
Büyük anne
Keskin kokulu
bir gaz
İnce, keskin
ses
Numara
Çökelti
Hekim
Aile ile ilgili
Tanrı'ya göre
insan
Engerek yılanı
Labada
Hedefi vurma
P
A
M
A L O Ğ L U
A Y I
S
A K
T A K
A Ş
Y A
Ş
A
Z
İ
L
F U A
L A Y T
I
K E
Ğ M U R
İ
N
E T N A
A
F A R A
T
D
L İ M E
N E T
S
Y
D A R
E D A V A
A L
L E K
İ L K E
M I S R A
K
B E T
E V L E
Mersiye
Metal yaprak
Hamaylı
Rey
Dinlenmelik
Alüvyon
Kamer
Sözleşme, yazılı
anlaşma
Kadınların
ziynet eşyası
Yemek
Yansıyan ışığın
gözde oluşan
algısı
Böbrek iltihabı
İtalya'da bir
yanardağ
Bir meyve
Bilardo
değneği
Elektrik sığa Yunanistan'ın
birimi
başkenti
Tane
Ağırlık
bakımından
eşit olan
Parçalara
ayırmak
Öğrenme isteği
Tekin olmayan
Apartman katı
Su taşkını
Yunan
alfabesinde bir
harf
B
F E
E T
S A
Kırmızı
çuhadan başlık
Kısaca Milli
İstihbarat
Teşkilatı
Bir yağış türü
Kural dışı
Ücretsiz
Vücudun
dinlenme hali
Saydam
İri gövdeli bir
hayvan
R
E
N
K
Kolu çevrilerek
çalınan bir tür
org
Bir işi yapma
Yanınca ısı veren
madde
Halk
edebiyatında şiir
Tavlada bir
sayı
Geniş ve bol
karşıtı, ensiz
Kir izi
Türk hayatına
uygun
Yanardağ
ifrazatı
Primitif
Tombala oyun
kartı
Dize
Dönümün
dörtte biri
Dinlenmek için
verilen ara
Y
Arkadaş, yakın
dost
S
Bir işin sonu
E
Felsefede
düşünce
T
E
N
E
F
F
Ü
S
İ
D
E N
İ
A M
S E
A T
L
A R
K
Mısır plakası
İyilik, lütuf
Olanak
Parazit
Züppe
Çevik
Uygarlık
Bağırsaklar
Bir tür yaban
mersini
E
N
İ
R
Sene
Ayakla vuruş
M
E
D
E
N
İ
Y
E
T
T
E
K
M K
E L
A
U R
S N
T E
A T
Bir nota
Orkestrada
bulunan
üflemeli çalgı
Zanaat
öğreticisi
H
M A
İ M
A
A L
T
I L
K A
T
S İ
A N
İ
K
K A
O P
L A
A K
Taşıyıcı
Bir nota
Atılmış, atılan
İtalya'da bir
halk
Ulak
Kapatma
nesnesi
Soğuk içilen
bir içecek
Ş
Ç
O
E S A S T
C
Ğ
A
A K C İ Ğ
A
I
T A L İ M
A
K Ü T A H
O
A
C
N AM L U
U
A
B
Ş E H R İ
M
K
Y
A N A N E
K
R
T
324659781
519847326
876321549
152798463
968234157
437165892
241983675
683572914
795416238
O
A N
A
E R
M
H A N
Ç
L
İ
O
İ Y İ M S E R
T
B
K
T
İ K E B A N A
L
R
N
K
E
A R D I L
M
L
İ
I
Y A
E Ş İ T L İ K
L
Z
A L T İ M E T R E
G
A
A
Ğ
Y E
B İ H A B E R
Y
A
A
E
E
V İ
K A N A L E T
K
A
İ
A
İ
723568914
516947283
498213657
274195368
659384172
831672549
367859421
945721836
182436795
954827631
362519748
817436592
149762853
728953164
536184927
483675219
691248375
275391486
WELT HEIMAT
KÜLTÜR SANAT
İSTANBUL
EFSANESİNİ
BİLİYOR
MUSUNUZ?
KASIM / NOVEMBER 2015
7
DİLEK KARAKOÇ
HALK SAĞLIĞI İHMALE GELMEZ
D
Türkiyenin en büyük metropol kenti İstanbul'un kuruluş efsanelerini okumak istemez
misin? İşte sizin için muhteşem bir efsane yazımız geliyor İstanbul efsaneleri.
Körler ülkesinin karşısına kurulan kent
Kentin kuruluşu üzerine rivayet muhtelif. En ünlüsü ve
bilineni Megaralı göçmenlerinin yolculuğu. Bir de Evliya Çelebi'nin anlattığı var ki, tadına doyum olmuyor...
Efsaneye göre, Koressa'nın oğlu, Yunanistan'ın Megara kentinden genç Byzas, yandaşlarıyla birlikte, bölgedeki baskılardan kurtulmak, yeni bir kent kurmak ve özgürlüğünü ilan
etmek için yola çıktı. Her şey iyiydi de, kent nerede kurulacaktı? O çağda, bilinmeyenleri bilinir kılan birisine, Delfoi kentindeki kâhine danıştı genç adam. Delfoi kâhini gideceği yeri tarif
etti;
"Kentini kuracağın yer, körler ülkesinin tam karşısında
olacak." Byzas yola çıktı, aradı taradı, körler ülkesi diye bir yer
yoktu. Sonunda, mola verdikleri bir deniz kentini." Körler ülkesi, günümüzün manzaranın muhteşem kıyısında, karşı sahile
baktı ve bağırdı: "Bu insanlar kör mü, burası varken orada oturulur mu?". Delfoi kâhinini hatırladı genç adam; "Körler ülkesinin karşısında kuracaksın Kadıköy'üdür!
İstanbul'dan çok yıllar önce kurulmuştur "Khalkedonia", yani Kadıköy. Byzas; ordusuyla gelip soluklanmak için
durduğu şimdiki Sarayburnu'nda, görüntüsünden adeta büyülenmişti. Khalkedonia'nın neden "Körler Ülkesi" tanımlamasını
hak ettiğini anlamıştı artık. Çünkü, böyle cennet benzeri bir
yer dururken, tam karşıda ve korumasız bir yerde kent kuranlar, ancak kör olabilirlerdi! Ol hikâye böyle. Temelleri Sarayburnu sırtlarında atılan kente, kurucusunun adı olan Byzas'tan
dolayı, "Byzas'ın kenti" anlamında "Byzantion" dendi...
Rüyasında gördüğü Hazreti Peygamber'e "Şefaat ya
Resulallah" diyeceğine, heyecanla "Seyahat ya Resulallah"
dediğini anlatarak, yaşadığızamana o güzel anlatımıyla tarih
düşen Evliya Çelebi'nin, İstanbul üzerine bir rivayet anlatmamasıdüşünülebilir mi hiç?
Ünlü "Seyahatname"sinin ilk cildinde şöyle anlatır
gezgin Evliya Çelebi; "Hazreti Süleyman, Peygamber Efendimizin doğumundan 1600 yıl önce Kaftan Kafa bütün ins-ü cine,
vahşi hayvanlara ve kuşlara hükmettiği, yeryüzünün her dilden
anlayan tek sultana bir türlü söz geçirememiş olduğu halde;
okyanus denizinde Ferenduz denilen adada padişahlık eden
Saydun'Bu gururlu adam Hz. Süleyman'ın önünde baş Evliya
Çelebi' ölümüyle dul kalınca, Saydungüzellikte bir yer eğmek
istemezmiş. Bu hale canı sıkılan Hz. Süleyman, bir gün sayısız
askeri ve her cinsten hayvanlarla Saydun'un üzerine yürüdü,
memleketini harap ve ahalisini esir ettikten sonra onu huzuruna getirtti, ateş saçan kılıcı ile öldürüp adsız, nişansız bıraktı."
Hikâyesi uzar da uzar. Özetlersek; Hz. Süleyman Saba
Melikesi Belkıs'ın dünyalar güzeli kızı Alina ile evlenir. Alina'mn
çok özel bir saray istemesi üzerine, adamlarını dünyanın dört
bir yanına gönderip, saray yapılacak eşsiz bulmalarını emreder.
Adamları İstanbul'u söylerler. Hz. Süleyman, Sarayburnu'nda
geçirdiği bir gecenin sabahında kendini dinç ve gençleşmiş
hissedince, buraya büyük bir saray yaptırır, sonra da kıyamete
kadar mamur kalsın diye İstanbul için hayır duaeder. Anlıyor
musunuz tüm bozulmalara, yangınlara, depremlere karşın İstanbul'un nasıl dimdik ayakta kalmasının hikmetini?
Bunu biliyor muydunuz?
Antik Roma kentinin yedi tepe üzerine kurulmasının,
İmparator Büyük Konstantinos'u (Constantinus) çok etkilediği, İstanbul'u da Roma ya benzetmek amacıyla, yedi rakamına yönlendirdiği anlatılır. İmparator, bu yedi sayısını uğurlu ve
kutsal sayıyordu. Sarayının ana salonu, 'Hepta Likhnos" yani
"yedi kandilli" adını almıştı. İmparatoru korumakla görevli,
"yedi kıta dan oluşmuş bir muhafız alayı vardı. Konstantinos,
kendisini, çevresinde "yedi gezegenin dönüp durduğu güneş
yerine koymuştu. Çemberlitaş üzerindeki heykeli de zaten bu
durumu betimlemekteydi. İstanbul'un ünlü tepelerine gelince...
Birinci tepe, bugün Topkapı Sarayı ve Sultanahmet
Camii'nin yer aldığı yükseklikti (Akropolis). İkinci tepe, Çemberlitaş diye bilinen, Konstantin Sütununun bulunduğu bölge
ve çevresi; üçüncüsü Beyazıt ve Süleymaniye alanıydı. İstanbul'un dördüncü tepesi, derin bir vadiyle yarılmış olan Fatih,
beşincisi de Fenerin üst kısımlarında, Yavuz Selim Camii’nin
bulunduğu bölgeydi.
Altıncı olan Mihrimah Suttan Camii’nin yer aldığı Edirnekapı Tepesi uydurma, çünkü rakamı yediye yükseltmek için
uydurulmuştu. Son tepe ise Marmara Denizine bakan yükselti,
yani Cerrahpaşa sırtlarıydı.
eğerli Welt Heimat okurları, bu sayıyla
birlikte artık bende Welt Heimat Gazetemizde sizler için yazacağım. Bu sayımıza
yetiştirmek için tanışma faslına girmeyeceğim. Elbette bir sağlıkçı olarak ele alacağım
konuların başında sağlık gelecek. Mevsim
itibarıyla konumuz kış ve sağlığımız. Özellikle
Soğuk havalar, kapalı ve kalabalık ortamlarda geçirilen sürenin artması, hasta kişilerle temas… Tüm bunlar her yaşta insanın kış
aylarında hastalıklarla her an karşı karşıya
kalmasına neden olduğunu biliyoruz. Soğuk
algınlığı, sinüzit, boğaz ağrısı, burun tıkanıklığı, grip, nezle ve zatürre gibi bir biriyle ilişkili
hastalıklardan korunmak için bu hastalıkların
farklarını, nedenlerini ve belirtilerini bilmek
bu hastalıklardan korunmak için önemli. Havaların soğumasıyla birlikte sık görülen hastalıklardan korunmanız için bilmeniz gerekenler nelerdir?
Detaylı bilgiler vermeden önce kış
mevsiminde sık görülen hastalıklar hakkında
kısaca bilinmesi gerekenler aktarmak istiyorum:
kullanmamalıyız.
Zatürre (Pnömoni); Yüksek ateş, yoğun öksürük ve balgamla seyreden zatürre sıklıkla
bir boğaz enfeksiyonunu takiben gelişir. Çeşitli virüs ve bakteriler tarafından özellikle de
bağışıklık sistemi zayıf kronik hastalığı olan
düşkün çocuklarda görülür. Erken tanı ve tedavi hastalığın ilerlemesine; dolayısıyla hayatı tehdit edici noktaya varmasına engel olur.
Bu durumda Doktorunuza mutlaka gitmenizi tavsiye ediyorum. İşim var yarın giderim
mantığından kurtularak sağlığımızı önemsemeliyiz.
Bronşit ve Bronşiolit; Küçük ve orta boy soluk borularının virüs ve bakteriler tarafından
iltihaplanması ile oluşurlar. Genellikle öksürük, balgam, hırıltı, ateş ve zaman zaman
göğüs ağrısı ile kendini gösterirler. Başlangıcında genellikle boğaz enfeksiyonu söz konusudur. Tanı ve tedavi için hekim değerlendirmesi esastır.
Soğuk algınlığı (nezle): En sık görülen okul
çağı enfeksiyonu olup, virüsler tarafından
oluşturulur. Hafif burun akıntısı, hapşırık ve
seyrek öksürükle beraber hafif ateş olabilir.
Genellikle kısa sürede kendiliğinden iyileşir.
Orta Kulak İltihabı; Özellikle soğuk algınlığı, grip ve boğaz enfeksiyonlarından sonra
bakteri ve virüsler östaki kanalı vasıtası ile
boğazdan orta kulağa geçerek iltihaba neden
olurlar. Kulak ağrısı, ateş ve işitme azlığı ile
kendini gösterir. Hekim değerlendirmesi ve
tedavisi gerekir.
Grip: İnfluenza virüslerinin neden olduğu
genellikle yüksek ateş, baş ağrısı, kas ağrıları
ile seyreden burun akıntısı, burun tıkanıklığı
ve öksürüğün eşlik ettiği aşırı halsizlik yapan
daha ciddi bir durumdur. Hekim gözetiminde tedavi ve komplikasyonlar (kulak iltihabı,
bronşit ve zatürre gibi) açısından takibi gerekir.
İshal; Günde en az üç defa sulu dışkılama,
bulantı, kusma, karın ağrısı ve ateş ile ortaya
çıkar. Ağız yolu ile alınan yiyecek ve içeceklerden geçen bakteri virüs ve parazitlerin hastalığıdır. Hekim değerlendirmesi ve laboratuvar
incelmeleri sonrası bir taraftan ilaç tedavisi
planlanırken diğer taraftan sıvı kaybının yerine konması gerekir.
Boğaz enfeksiyonları: Boğaz ağrısı, yutma
güçlüğü ve ateşle seyreden boğaz enfeksiyonlarının büyük çoğunluğu antibiyotik tedavisi gerektirmeyen virüs enfeksiyonları
olmakla beraber özellikle antibiyotik tedavisi
gereken durumların ayırt edilebilmesi için
hekim muayenesi ve laboratuvar incelmeleri
gerekebilir. Özellikle A grubu beta hemolitik
streptokok (beta mikrobu) tespit edilen hastaların mutlak surette ve yeterli süre antibiyotik tedavisi alması gerekir. Doğru ve yeterli
tedavi edilmeyen beta enfeksiyonlarının romatizma ve nefrite neden olabileceği unutulmamalıdır. Kendi kendimize herhangi bir ilacı
Döküntülü Hastalıklar; Okul çocukları özellikle kalabalık ortamlarda bulunmaları nedeni ile döküntülü hastalıkları da yaygın olarak
geçirirler. Kızamık, kızamıkçık ve suçiçeği gibi
aşı ile korunabilen hastalıkların yanında birçok döküntülü hastalık vardır. Ortak özellikleri virüsler tarafından oluşturulmaları ve ateş
ile birlikte olmalarıdır. Tanı ve gerekli tedavi
önerileri için hekim tarafından değerlendirilmeleri gerekir.
Kış hastalıkları hakkında kapsamlı bilgi için
mail’de yazmanız mümkün:
[email protected]
adresinden ulaşabilirsiniz.
ÇOCUKLARIMIZIN BÜYÜMESİ GEREKİYOR!
“BABAM KOLUMU ISIRDI”
Vazgeçme korkusu
Böylece “takım
içinde takım!” oluşuyor
ve tek takım, tek hedef
ruhunu kaybediyoruz.
Çocuğun dünyaya gelmesi için, anne-baba
takım halinde aynı hedefe ulaşmaya çalışmadılar mı? Bu çocuk
kime çekmişse? Ne babaya çekmiş ne anneye?
Dedim ya! Bir
cümle ne kadar tekrarlanırsa, içimizde de
o kadar derin bir yer
eder! Bu çocuklarımız
için de aynen geçerli. Çocuğumuza hangi
düşünceleri aşılarsak,
çocuk o düşüncelerle
büyür. Çocuğumuzun
kendimize ya da bir
başkasına benzemesini
isteyebiliriz, ancak bu yine bizim egomuzu tatmin eden bir istek. Unutmayalım ki çocuğumuz özgün bir kişilik geliştiriyor, yani bir arayış içinde.
Çocuğumuzun kendi kişiliğini, kendi doğruları dahilinde geliştirmesi daha
sağlıklı değil mi? Çocuğumuzu babasına ya da herhangi bir başkasına benzetmek onun kişilik gelişimini zorlar. Bu davranışımızla bilinçsiz bir şekilde
çocuğumuzdan, onu benzettiğimiz kişi gibi olmasını isteriz. Şimdi bir düşünün, aklınızda teyzenizin kızını, halanızın oğlunu ya da tanıdığınız başka
birini canlandırın. Ve gözlerinizi kapatarak o kişiye odaklanın, dikkatinizi
iki dakika sadece o insana odaklayıp onun tüm iyi huy ve davranışlarını
düşünün.
O huy ve davranışlarını şimdi kendi kişiliğiniz ile özdeşleştirmeye
çalışın. Yani o kişi gibi güldüğünüzü, yürüdüğünüzü, aynı işi yaptığınızı vs.
düşünün. Yani siz, siz değil, o kişi olun. Kısa bir süre için belki ona benzeyebilirsiniz, yani bir aktörün bir filmde üstlendiği bir rol gibi. Daha sonra
özünüze dönmek zorundasınız, çünkü siz o kişi değilsiniz, olamazsınız da.
Uyum sağlamak enerji tüketir.
Evliliklerde iletişim sorununa yol açan, uyum sağlamaktır. Yani
herkes diğerinin kendisi gibi olmasını ister. Dolayısıyla diğerinden kendisi gibi olmasını bekler ve içinde kendi beklentilerini yaratır. Sabah erken
kalkıyorsa partneinin de erken kalkmasını bekler, az konuşan bir insan ise
partnerinin de az konuşmasını bekler; hatta bazen hiç iletişim kurmadan
partnerinin bazı şeyleri gözlerinden anlamasını bile bekler. Ve bu beklentilerini içinde o kadar büyütür ki onlara cevap alamadığında çok büyük bir
hayal kırıklığına uğrar. Uğradığı bu hayal kırıklığını partnerine duygusallaşarak, sesini yükselterek; hatta bazen maalesef el kaldırarak hissettirmek
ister. Buradan da tekrar anlaşıldığı gibi uyum sağlamak enerji tüketiyor,
enerjimiz bittiğinde de yine özümüze dönüyoruz.
Beni, bugün 50 yaşlarında olan teyzemin oğluna benzetirlerdi ya
da ona benzememi isterlerdi. Teyzemin eşi Allah’ın rahmetine kavuştu.
Ali Baba derlerdi ona. Konya’da, şehrin ilk otogarı olarak bilinen, bugünkü Eski otogarda küçücük bir otomotiv yedek parça dükkanı vardı. Eski
BMC kamyonu ile Türkiye’yi dolaşır, ürünlerini satar; çanta dolusu parayla
da geri dönerdi. Kazandığı paraları gösterip, “Mustafa bununla kaç tane
çikolata alınır?” diye sorar, bana içinden çıkılmaz hesaplar yaptırırdı. O
gerçekten bir Ali Baba’ydı! Sadece benim değil, cenazesinde arkasından
en çok gözyaşını döken zihinsel özürlü Musa’nın da babasıydı. O insanı
anlatmak isterdim ama mümkün değil, Ali Baba bu kitaba sığmaz!
Hedefi, çocuklarına iyi ve en önemlisi dürüst bir gelecek hazırlamaktı; nitekim beklentisinin daha da üstüne çıkmak nasip oldu. Üç oğlu
da canla başla çalıştı, en büyük oğlu makine mühendisi oldu. Makine mühendisi olan teyzemin oğlu başarı üzerine başarıya imza attı. Konya havayolları, beyaz eşya mağazaları, televizyon kanalı gibi işletmeler kurdu,
başarıları birbirini izledi.
Benim Ali Baba’yla, yani eniştemle tanışmam doğduğum gün
hastanede ağzıma balık vermesiyle başlamış. O günden sonra bana olan
sevgisini hiç eksik etmedi, en önemlisi çikolatalarımı. 1976 yılında babam
beni ve kardeşlerimi Almanya’ya getirdikten sonra Ali Baba’yı sadece yıllık izinlerde görebildim. Ailem iznini eş dost ziyaretleri ile değerlendirirken ben zamanımı Ali Baba’nın ve kuzenlerimin yanında, yani eski garajdaki küçük dükkanda, BMC kamyonla değerlendirirdim. O zamanlarda
bile müşteri karşısına çıkmak, bir küçük cıvata bile olsa pazarlayabilmiş
olduğumu hissetmek beni çok mutlu ediyordu.
Ben yaklaşık 15 yaşlarında pazarlamacı olarak meslek öğrenimime başladığımda, bu çocuk kuzeni gibi olacak derlerdi. Bu içimde zamanla yer etti. Ben Mustafa değil kuzenim olmak istedim. Kuzenim olmak
aslında hoşuma da gidiyordu, çünkü gittiği yerde saygıyla karşılanıyordu,
insanlar tarafından hep aranan bir insandı, güzel de bir arabası vardı…
Ancak bunlar benim gördüklerimdi, madalyonun diğer yüzünü
kimse göstermemişti. Yani bir işadamı olmak için bir takım ürünleri alıp
satmak yetiyor sanıyordum, ne yazık ki yetmiyormuş! Alıp satmaktan
çok, nasıl alıp nasıl sattığınmış önemli olan. Bu nedenle madalyonun diğer yüzünü görebilmek için atmamam gereken birçok adım attım ve yıllarca olumsuz tecrübeler edindim! Çünkü ben kuzenim olmayı istemişim,
işadamı olmayı değil!
Düşünüyorum da zamanında yakın çevrem “Bu çocuk aynı kuzeni gibi olacak” demeseydi, ben de onun dışta taşıdığı aksesuarlara özenmeseydim, yani Mustafa’nın penceresinden baksaydım, attığım adımları
daha mı tedbirli atardım acaba? Bana sorarsanız evet! Şimdi çocuğunuzun kime çekmesini istersiniz? Yani çocuğunuz “kim” olsun? Bence kendisinden başka kimse olmasın!
yazı dizisi devam edecek....
8
KASIM / NOVEMBER 2015
ALMANYA BW HABERLERİ
autogünstig24’ ten
İŞVERENLERE BÜYÜK
FIRSAT
Esslingen kentinde şimdilik sadece işverenlere yönelik ayda 9.90
Euroya "0" kilometre Ford binek transport araba almalarını sağlayan
autogünstig24 adını taşıyan büro müşterilerinin hizmetine açıldı.
Ç
ok sayıda davetlinin bütün gün hayırlı olsun
ziyaretinde bulunduğu ausogünstig24 bürosu misafirlerine hem yeni bürolarını gezdirdiler
hem de yapacakları çalışmalar hakkında bilgilendirildiler. Coşkun Köse, Artem İmmel, Bülent Laçin, Ali Alkan, Özgür Çelik, Ümran İliş, Sami Tombul ve iki Alman çalışanın ortaklaşa açtığı büro ile
ilgili konuşan büro yöneticisi Coşkun Köse bürolarının ilk etapta işverenlere yönelik "0" kilometre
Ford marka binek ve transport araba ihtiyaçlarını
9.90 Euro gibi komik bir ücretle araba ihtiyaçlarını karşılamak ve daha sonra da yeterli alt yapını
oluşmasından sonrada diğer tüm marka binek ve
transport arabaların sadece işverenlere değil tüm
müşterilere hizmet edebilecek bir çalışma yapmak olduğunu söyledi.
Güçbirliği yaptılar
Almanya’da ilk defa ve ilk Esslingen kentinde açılan büronun aylık 9.90 Euro karşılığında, yılda 100 bin kilometre ve 12 ay süren kredi
karşılığında tüm işverenlere ford marka binek ve
transport araba alma imkanı sağladıklarını belirten şirketin yöneticilerinden Coşkun Köse, “4
katlı ve 350 metrekare olan bürolarında işin uzmanı 9 arakadaş ile birlikte elele vererek bölgede bir ilki gerçekleştirmek istiyoruz. Belki sizlere
komik gelecektir ama ayda sadece 9.90 Euro ile
sıfır kilometre Ford arabalar veriyoruz. Şimdilik
sadece işverenlere yönelik yaptığımız bu çalışma
ilerki süreçlerde şirketimiz tüm yasal işlemler ve
alt yapının sağlam ve güvenilir bir oluşumunu yakaladıktan sonra diğer tüm marka araba ve tüm
müşterilerede bu hizmeti götürmek istiyoruz.”dedi. 10 yılı aşkın süredir araba ticareti alanında hizmet verdiğini belirten Coşkun, “saygın işverenlere
kontrolü ve güvenilir bir ortamda hizmet vermek
istiyoruz” dedi. Arabaların alımından kredisine
kadar her hizmeti tek elden kendilerinin yaptığını
ve müşterinin istenilen evrakları getirmesi dışında
hiç bir zorluk yaşamdan arabasına kavuştuğunu
belirten Coşkun, kendilerinden alınan arabaların
son model, bir yıl kredi süreli, 100 bin kilometre
yapılabilecek ve ayda sadece 9.90 Euro.
BW’DE MUHARREM ORUCU
Aleviliğin matem orucu olan Muharrem ayı orucunun
Baden Württemberg’in dört biryanında iftar programlarıyla gerçekleşti. Gazetemiz Welt Heimat Stuttgart,
Mannheim ve Memmingen’deki programlara doğrudan
katılarak Alevi vatandaşlarımızın yanında olduğunu, acılarını, sevinçlerini, yaslarını paylaştığını ortaya koydu.
M
emmingen Alevi Kültür Merkezinde
gerçekleşen iftar programına Welt
Heimat Gazetesi olarak davetliydik. Muharrem Ayı vesilesiyle iftar yemeğine katıldık. Gurup Yorum üyeleriyle birlikte söyleşi
yaptık. Irçılık ve Göçmenler konulu panelde
bizde Gazetemizin Irkçılığa bakış açısını anlattık. Gazetemizin sahibi Şevket Dalboy Irkçılık ve Göçmenler konulu
konuşmasının ardından sorulan sorulara cevap verdi.
Stuttgart’ta düzenlenen Muharrem Orucunun
12. ve son günü, Alevi-Sünni kardeş ve dostların birlikte
iftar yapması ile güzel bir tablonun yaşanmasına tanıklık
ettik. Aktuel Gazetesinin sahibi Salih Şahin’in organizesini üstlendiği iftar yemeğine Stuttgart Başkonsolosluğu
Muavin Konsolos Seyhan Sucu ve eşi, Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Bilal Doğan, Alevi Dedesi Süleyman Alan, birçok
iş adamı, esnaf, STK başkanları ve Stuttgart’ın tanınmış
simaları aileleri ile birlikte iftar davetine iştirak etti.
İftar öncesi Bilal Doğan Kur’an-ı Kerim tilaveti
gerçekleştirirken, Süleyman Alan da lokma duası yaptı.
İftar sonrasında söz alan konuşmacılar aynı noktaya parmak basarak birlik olmanın, bir olmanın önemini vurguladılar. Ataşe Doğan, 31 cephede omuz omuza çarpışmış
ümmetin birbirinden kopmaz bir parça olduğunu vurguladı. Muavin Konsolos Sucu da, iftar yemeğindeki beraberlik tablosunun çok etkileyici olduğunu belirterek,
bunun güçlenerek devam etmesi temennisinde bulundu.
Son olarak söz alan Dede Alan; Kerbela’da yaşananlara
değindi ve Kerbela’yı doğru algılamak ve anlamak zorundayız dedi. Mannheyim’da gerçekleşen İftar programına
ise Gazetemizin temsilcisi Baki Doğan katıldı.
YAZAR ÖDEMİŞ, SON KİTABINI TANITTI
Suriye Halkı uluslaşmıştır, Ulus olmanın kendine göre bir bedeli vardır.
Suriye’nin cesur ve dirençli kahramanları ‘’Bunun bedelini fazlasıyla
ödedi’’ diyen Araştırmacı-Gazeteci
Yazar Ömer Ödemiş, Mannheim’da
Defne Kültür Derneğini ziyaret etti.
CUMHURİYETİN 92. YILI
KUTLANDI
Avrupa’nın birçok merkezinde
olduğu gibi Baden W+rttemberg’de de Cumhuriyet’in ilanının 92 yılı coşkuyla kutlandı.
Stuttgart Başkonsolosu Ahmet
Akıntı ve eşi Özge Yalazlı Akıntı’nın düzenlemiş olduğu Cumhuriyet resepsiyonu Stuttgart’ta
Maritim Otel’de yüzlerce davetlinin katılımı ile gerçekleşti.
WELT HEIMAT
Baki Doğan (Mannheim)
T
ürkiye’den davetli olarak gelen Araştırmacı-Yazar-Gazeteci Ömer Ödemiş, Dernek lokalinde, AKP’nin Suriye’de yenilgisi ve Esad adındaki kitabına yönelik söyleşi yaptı. Gazeteci Ödemiş, Suriye Devlet Başkanı Beşar
Esad’la ropörtaj yaptığını ve zaman zaman yaşadığı Suriye’de Halkın göstermiş olduğu mücadeleye yönelik şunlara değindi:
Suriye’li Kadınlar olan savaşta saçlarını kestiler.
Bu da şu anlama geliyor: Ben artık senin karşında Erkeğim, Sana karşı savaşacağım bu savaş bitinceye kadar.
Yazar Ödemiş, kitaplarını dernekde söyleşiye katılan davetliler için imzaladı.
Suriye ile ilgili çarpıcı ropörtajlara ve ses getiren
haberlere imza atmış olan Gazeteci Ömer Ödemiş, komşu
Gülay Dalboy
ülke’de gerçekte nelerin yaşandığını, muhalif denilenlerin
neler yaptığını gözler önüne sererek barış söylemini seslendirmeye, katliamların durdurulmasına yönelik toplumsal bir bilinç oluşturulmasına katkı sağlamak amacında olduğunu dile getirdi. İŞİD din olgusunu kullanarak şunları
orada halklara dayatıyor. ‘’Allah adına bir ülke kurdum,
bana biat edeceksin’’ söylemleriyle Suriye’de, Irak’da
Türkmenler, Kafkasya’dan, Rusya’dan ve Avrupa’dan katılımlarla bayağı güçlendi. Bu Rusya’nın müdahalesiyle işin
rengi değişmeye başladı dedi. Suriye’de yaşayan halkın
beş yıldır vermiş olduğu kurtuluş mücadelesini yakından
takip eden Ödemiş, Suriye’de bir ulusun varoluşuna bağlayarak, orada en büyük bedeli Alevilerin ödediğinin altnı
çizdi.
VEFAT ve BAŞSAĞLIĞI
S
tuttgart Başkonsolosu Ahmet Akıntı ve eşi
Özge Yalazlı Akıntı davetlileri kapıda karşılayarak teker teker bayramlarını kutlayarak hoşgeldiniz dedi.
Günün anlam ve öneminin vurgulandığı
konuşmadan önce Türk ve Alman milli marşları
okundu. İstiklal Marşını doğrudan Başkonsolos
Akıntı okudu. T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın günün önemine ilişkin gönderdiği mesajı
Başkonsolos Türkçe olarak okudu. Ahmet Akıntı
Almanca olarak gerçekleştirdiği konuşmasında,
Cumhuriyet’in anlam ve önemine ilişkin ifadeler
kullanarak herkesin Cumhuriyet bayramını yürekten kutladığının altını çizdi.
"Türkler bizim bir parçamız" mesajı verildi
Baden Württember Eyaleti Uyum Bakanlığı’nı temsilen kutlamaya
katılan Wolf Dietrich Hamman da söz alarak; Baden Württemberg’de yaşayan yabancılar içinde ilk
sırayı alan Türkler’in artık bu ülkenin bir parçası
olduğunu ve dostlukların, arkadaşlıkların ve hatta
evliliklerin gerçekleştiğini, bu yüzden iki ülke arasında da kuvvetli bir bağın olduğunun altını çizerek birlikte huzur içinde yaşayabilmenin önemini
vurguladı. Wolf Dietrich Hamman Cumhiriyetin
92. yılında herkesin bayramını kutladı. Daha sonra
Hacivat- Karagöz kültürü sinevizyon olarak gösterildi ve herkes birbirinin bayramını kutlayarak birlik beraberlik ve dostluk mesajları verildi.
Molla Demirel'in
sevgili eşi
SAKİNE
DEMİREL'i
Kaybetmenin derin
üzüntüsü içindeyiz.
Merhumeye Allah'tan rahmet,
ailesi ve sevenlerine
başsağlığı dileriz.
•
Baki Doğan Welt Heimat,
Mannheim ve Çevresi Haber Sorumlusu
DAMLA DAMLA
Ölümle kucaklaşırken
Damla damla akıyordu yaşları
Gözlerinden bir gülün
Ve dişe diş ölümle savaşıyordu
Umudu yaşamın
Nasılda soldu
Güneşle sevişen
Yıldızlarla söyleşen dalların
Acısı ayrılığın
Damla damla dökülüyordu
Gözlerinden bir gülün
Molla Demirel
WELT HEIMAT
ALMANYA BW HABERLERİ
KASIM / NOVEMBER 2015
9
BİNLER NEHİR OLUP YORUM’A AKTILAR
“Irkçılığa Karşı Tek Ses Tek Yürek Konseri” için günlük yayınlanan Jungewelt
gazetesinin daveti üzerine, Almanya’ya giden Özkan Erkişi, Sedat Baştürk,
İlkay İşler ve Bahar Kurt’a, saatler süren polis sorgusu sonrası, “Kamu güvenliğini tehdit ve tehlikeye atmak” gerekçesiyle Almanya girişlerine yasak
konuldu. Almanya’nın tavrını değerlendiren yorum dinleyicileri ‘’çirkindir ve
kabullenilemez bir yaklaşımla karşı karşıyayız’’ dedi. Bu anti-demokratik ruh
sonuç olarak sanat özgürlüğünün önüne set çekiyor. Giriş yasağı derhal geri
alınmalı vurgusunu yaptı.
Şevket Dalboy
K
onserin sloganı "Irkçılığa karşı tek ses tek yürek". Oberheusen kentinde düzenlenen konsere Grup Yorum dinleyicileri Avrupa’nın dörtbir
yanından akın akın gelerek adeta ‘Türküler Susmaz Halaylar sürer’ mesajını verdi. Saatler öncesinden konser alanına gelerek uzun kuyruklar oluşturan gurbetçilerimiz, konser salonundaki yerlerini aldı. Biz de Welt Heimat
Gazetesi olarak konser öncesi kuliste hem gurup elemanlarıyla görüşmeler
yaptık, hem de provalara katılarak yüzlerindeki inanç ve kararlılıklarına tanıklık ettik.
"Halk Grup Yorum’u
bağrına bastı"
Grup Yorum’un emektar üyelerinden İhsan Cibelik yaptığı açıklamada
şunları dile getirdi: Avrupa’nın göbeğinde hukuktan adaletten dem vuran Federal Almanya, büyük bir hukuksuzluğa başvurarak Grubumuzun
üyelerini itibarsızlaştırmaya çalışarak
engelledi. Ama konserimizi gerçekleştirmemizi engelleyemedi. Bizlerin vizelerini iptal edebilirler, gözaltına da alabilirler, hapishanelere de kapatabilirler. Ama Grup Yorum’u engelleyemezler. Çünkü bugün sahneye çıkacak
Grup Yorum üyeleri bunun en açık örneğidir.
Yorum kuşaklar arasında sarsılmaz bir köprüdür
Yediden yetmişyediye Yorum, uçsuz bucaksız bir okuldur. Geçmişten geleceğe bir köprüdür. Bu köprüden geçen onurlu insanlar Yorum’u
hep var edecekler. Bir tarafta Grup
Yorum üyelerini tehlikeli diye ülkeye
sokmayan Avrupa demokrasisi, diğer
tarafta barbar katillerin bombalarını
silahlarını engelleyememiştir. Bu çelişki herşeyi özetliyor aslında. Örgütlü
kitlelere tahammülsüz olanlar Grup
Yorum’a tahamül edememektedir.
Grup Yorum ezilen dünya halklarının
susmayan sesidir.
Efkan Şeşen: Ben Grup Yoruma karşı Almanya’nın tutumunu
gerçekçi bulmuyorum. Bir müzük Gurubunun üyelerini havaalanında gözaltına almak, onları geri göndermek Almanya’nın
demokrasi söylemlerini yerle bir etmiştir. Bugün burada toplanan binlerce Yorum dinleyicisi Grup Yorum yanlız değildir mesajını çok açık ortaya koymuştur. Grup Yorum Halktır gerçeğini
ortaya koymuştur. Bizler her koşulda Gurup Yorum’un yanında
yer almaya devam edeceğiz. Burada olmakta, aynı sahneyi paylaşmaktan
onur duyuyorum. Avrupa kendi ile övünmeli, çünkü: Grup Yorum üyelerini
Avrupa’ya sokmamayı başardılar! Fakat Eli silahlı bombalı katilleri engelleyemediler! 1985 yılında kurulan ve 30 yıllık müzik tarihlerinde yüzlerce kez
yurtdışında konserlere katılan Grup Yorum üyelerine çıkarılan vize engeli,
Merkel’in Türkiye ziyareti sonrasına denk düşmesinin siyasi nedenlerden
dolayı olduğunu düşünüyoruz.
‘Yorum Halktır Susturulamaz’
Büyük bir çoşkuyla başlayan konserde Semazen gösterisi,
halk oyunları, halaylar horona karıştı. Marşlar, türküler
birlikte söylenerek adeta şölene dönüştü. Binlerce yürek
hep bir ağızdan ‘‘Türküler Susmaz Halaylar Sürer, Grup
Yorum Halktır Susturulamaz, Grup Yorum Yanlız Değildir’’
sloganları ile Grup Yorum’a destek verdiler. Bir sonraki
“Irkçılığa Karşı Tek Ses Tek Yürek Konseri” için sözleşip vedalaştılar.
ALMANYA'DA YOKSULLUK
ÇANLARI KİMİN İÇİN ÇALIYOR?
Federal İstatistik Dairesi’nin verilerine göre Almanya’da her beş
kişiden biri yoksulluk veya sosyal
dışlanma tehdidiyle karşı karşıya
kaldığını duyurdu.
Haber Merkezi
M
erkezi Almanya’nın Wiesbaden kentinde bulunan Federal İstatistik Dairesi, geçen yıl nüfusun yüzde 20,6’sının, yani
16,5 milyon kişinin yoksulluk veya sosyal tecrit tehdidiyle karşı karşıya kaldığını açıkladı.
Kurum, bu verilerin 2013 yılına kıyasla artış
gösterdiğine dikkat çekti. 2013 yılında bu
oran yüzde 20,3 olarak saptanmıştı.
AB genelinde dört kişiden biri yoksul
Avrupa Birliği genelinde ise bu oran
Almanya’daki verilerden daha yüksek. AB
genelinde her dört kişiden birinin yoksulluk
veya sosyal tecritle karşı karşıya olduğu belirtildi.
Avrupa Birliği kriterlerine göre, kişi
başına düşen ortalama gelir düzeyinin yüzde
60’ından daha az geliri olan kişi yoksul olarak
kabul ediliyor.
Yoksulluk sınırı nedir?
Almanya’da 2014 yılında tek başına
yaşayan bir kişi için yoksulluk sınırı 987 euro
olarak belirlenmişti. İki çocuklu bir aile için
ise aylık 2 bin 72 euro gelir yoksulluk sınırı
olarak kabul ediliyor.
Nüfusun yüzde beşinin ise ‘aşırı yoksullukla’ karşı karşıya olduğu belirlenmiş, bu
kişilerin örneğin faturalarını ödeme, evini kış
aylarına uygun şekilde ısıtma ve yılda bir haftalık tatili karşılama imkanı olmadığı kaydedilmişti.
Uyku setlerinde
•
Havlu Setlerinde
•
Bornozlarda
•
Pijamalarda
•
Nevresim takımlarında
Gelinlik ve
Damatlıklar
999 Euro
Hartmut H. Pauler
Diplom-Betriebswirt
Rechtsbeistand für Handelsrecht
Steuerberater
Tannenstrasse 12. 73037, Göppingen
Fon: +49 (0)7161 98 42 40
[email protected]
İNDİRİM
Özel
Perde
Dikilir
Göppingen Hauptstrasse 49 PLZ 73033
Telefon: 0152 08 62 27 56
10
KASIM / NOVEMBER 2015
WELT HEIMAT
ALMANYA BW HABERLERİ
ARSLAN YENİDEN ŞAMPİYON
44 Yaşında
fırtına gibi esti
Türk asıllı eski WBA Dünya Şampiyonumuz Alman profesyonel boksörü Fırat Arslan zirveye doğru yolculuğuna
adeta fırtına gibi eserek devam ediyor. Fırat Arslan, Almanya’nın Ludwigsburg kentinde, Eurasyen (Avrupa-Asya) kemeri için ringe çıktı. Ringte muhteşem bir performans gösteren Arslan 2. Raund’da genç rakibini nakavt
etti. Maçı Başbakan Yardımcısı, Maliye ve Ekonomi Bakanı Dr. Nils Schmid ile eşi Tülay Schmid birlikte izledi.
İsmail Doğruer
B
iletlerinin günler öncesinden tükendiği maçın ilk raundunda saldıran Gürcü boksör
seyircilerin yüreklerini ağzına
getirdi. Vurduğu yumruklar ve
agresif tavrıyla dikkat çeken rakip Paata, ikinci raunda da hızlı
başladı. Tecrübeli boksörümüz
Fırat Arslan, ikinci rauntta kontrolü ele aldı.
O’nu tarih sayfalarına kaydediyor
Rakip neye uğradığını şaşırdı
Daha sonra yoğun bir
medya ordusunun karşısına çıkan Fırat Arslan, asıl hedefinin
dünya şampiyonluğu olduğunu
hatırlatarak şöyle devam etti:
‘‘Bu önemli geceyi düzenleyen
herkese teşekkür ediyorum.
Özellikle beni aylardır bu müsabakaya hazırlamak için gerek
fiziki ve gerekse psikolojik olarak emek veren dünyanın en iyi
ekipleri arasında yer alan ekibime teşekkür ediyorum’ dedi.
Şampiyonluğun hemen ardından Gazetemiz Welt Heimat’a çarpıcı açıklamalarda bulunan Fırat Arslan, Dünya Şampiyonluğunu yeniden
elde etmek için muazzam bir ekip çalışması yaptığının altını çizdi. Dünya’nın en iyi ekibiyle çalıştığını vurgulayan Arslan, emeğimizin karşılığını
alıyoruz dedi. Geçtiğimiz Ünvan maçında ise açıkça haksızlığa uğradığını
dile getiren Arslan, ünvanını geri almak için büyük çaba sarf ettiğini söyledi. Başarıya inanan bir ekiple çalıştığı için şanslı olduğunu ifade eden
Arslan Türk Bayrağı önünde haklı bir gururla poz verdi.
Medya ordusu karşıladı
Rakibine indirdiği yumrukla yere serdi. Ardından kalkan rakibi yeniden yere indiren boksörümüz bu başarısının ardından ring hakemi rakibe saymaya başladı. Tekrar ayağa kalkarak maça devam eden rakibi bu
kez yere indiren boksörümüz, ikinci rauntta karşılaşmayı nakavt ile kazanarak karşılaşmadan galip ayrılırken, Eurasyen (Avrupa-Asya) kemerinin
de yeni sahibi oldu.
Özlem ünvanını koruyamadı
Gecenin bir diğer karşılaşmada bayanlarda yıllardan beri dünya
şampiyonluğunu elinde bulunduran Özlem Şahin, rakibine sayıyla yenilerek kemerini kaybetti. Karşılaşmanın ardından oldukça üzgün görünen
boksörümüz, özellikle kendi bölgesinde ve seyircisi önünde bu kemerleri
kaybetmenin kendisini oldukça üzdüğünü belirterek, en kısa zamanda bu
dünya şampiyonluğunu geri alarak kemerleri geri getirmek için mücadele
vereceğini vurguladı.
Türk Medyası’da Fırat’ı yalnız bırakmadı
Özellikle Baden Württemberg’te yayın yapan gazete
temsilcileri Arslan’ı yalnız bırakmayarak geniş bir ekiple katıldı.
Bundan sonraki süreçtede Fırat
Arslan gibi bir değerimizi yalnız
bırakmayacaklarının altını çizen
gazeteciler, Arslan’ın başarıyı hakettiğini dile getirdi. Tek başına
Sporcu yanıyla değil, kişiliğiylede gönüllerin şampiyonu olduğu
noktasında hemfikir oldular. Özlem Şahin’in ünvanını kaybetmesinden büyük üzüntü duyduklarını dile getiren meslektaşlarımız,
her iki sporcumuzunda toplumumuzun gençlerine önemli mesajlar verdiğini vurguladı.
Öte yandan Boksörümüzün basın danışmanı Vedat Alyaz,
önümüzdeki ayın 12’sinde Wanik Avdijan’a karşı ringe çıkacak
olan Fırat Arslan’ın gelecek yıl
dünya şampiyonluk kemeri için
mücadele edeceğini ve en büyük hedeflerinin bu kemeri ikici
kez ülkemize getirmek olduğunu vurguladı. Vedat Alyaz, Fırat
Arslan’ın Türk profesoynel boks
tarihinin ilk ve tek dünya şampiyonu olduğunu ve ikinci kez aynı
şampiyonluğu ülkemize getirmek
istediklerinin altını çizdi. Fırat
Arslan’ın aynı zamanda yardıma
muhtaç çocuklar yararına da ringe çıktığını vurguladı.
Mannheim, IHK’dan,
Türk İşverenlere
Övgü’lü sözler !
Mannheim Ticaret Odası( IHK) Türk-Alman İşverenlerine yönelik bu yıl üçüncüsü yapılan Ekonomi seminerini gerçekleştirdi.
Baki Doğan ( Mannheim)
B
aşarılı bir organizeyle hayata geçirilen, (3.Deutsch-Türkisch
Wirschaftsbegegnungen)
Ticaret Odası lokalinde
Ekonomi seminerine, Karlsruhe Başkonsolosu Cem
Örnekol, Mannheim (IHK)
Rhein-Neckar
Başkanı
Matthias Kruse, Mannheim Büyük şehir Belediye
Başkanı Dr.Peter Kurz,Türk
İşverenler Derneği Başkanı (Baktat Şirketler Grubu Başkanı) Mustafa Baklan’nın
yanısıra, El-Bank’dan Melek Kahraman, Bürgschaftsbank’dan Michael Rieger, Deniz Bank yetkilileri,Yapı
ve Kredi AŞ, İstanbul’dan katılan Şebnem Batgı, HypoVereinbank, Karin İpser, Rewe Group Şahin Karaaslan,
Politik ve Strateji Danışmanı Kenan Kolat, TDU Başkanı
Ender Önder yer aldı.
Baklan: Girişimci ruhumuz var
Gerçekleşen ekonomi seminerinde ev sahipliği
yapan IHK’dan Alex Wolf ve Zeynep Doğrucan, konuşmacılar’dan Baktat Şirketler Grubu ve Türk İşverenler
Derneği Başkanı Mustafa Baklan bir konuşma yaptı.
Yapılan konuşmada bugün burada amaçlarının, üçüncüsünü gerçekleştirmiş oldukları Türk-Alman İşverenlerimizin imkanlardan ve avantajlardan nasıl daha iyi
yararlanabiliri açığa çıkartmak olduğuna vurgu yapıldı.
20 yıldan buyana TİD’in faaliyetlerine de değinen Baklan, ‘’Biz, Türk İşverenlerin O girişimci ruhumuz var,
Onu daha nasıl cesaretli bir şekilde, Alman gençlerine
yönelik’ te etkili olabiliriz’’ dedi. Başkonsolos Cem Örnekol’da, yeni göreve başladığını dile getirerek,Burada
Türk-Alman İşverenlerini birlikte görmenin sevincini yaşadığını belirtti.
‘’IHK’nın ne iş yaptığını bilmeyen işletmelerimiz var’’
Türk İşverenler Derneği (TİD) Başkanı Mustafa Baklan
yaptığı
konuşmada
bir taraftan gelişen,
büyüyen işletmelerimizden bahsederken,
diğer yandan İHK’nın
daha ne görev yaptığını bilmeyen işletmelerimizin olduğunun altını çizdi.
20 Yıllık bir tecrübe: TİD
Orada o imkanlardan yararlanan işverenlerde
gözlendiği seminer’de çok çarpıcı fikirlerine yer veren,
Dünya Gıda Devi, Baktat Şirketler Grubu’nun sahibi ve
(TİD) Başkanı Mustafa Baklan yapmış olduğu bu konuş-
3.Deutsch-Türkische Wirtschaftsbegegnungen etkinliğinden görüntüler. Soldan’dan Sağ’a Karlsruhe Başkonsolosu Cem Örnekol, Mannheim Büyükşehir Belediye Başkanı Dr.Peter Kurz, Baktat Şirketler Grubu’nun Sahibi ve
TİD’in Başkanı Mustafa Baklan, Ticaret Odası Başkanı( Matthias Kruse ve Bürgschaftsbank’dan Michael Rieger.
masıyla geceye damgasını vurmuş oldu. TİD Başkanı
Mustafa Baklan, 20 yıldan buyana faaliyet gösteren
TİD’ olarak Burada ki amacımız; Burada faaliyetlerini
sürdüren işverenlerimize daha iyi olanaklar sunmak
ve bundan yararlanmalarını sağlamaktır. Ayrıca , bağlı
bulunduğumuz Ticaret Odası (IHK)’nın faaliyetlerinden
övgüyle bahseden TİD Başkanı Baklan sözlerine şöyle
devam etti: Burada yavaş yavaş, Orta ölçekli işletmeler olmaya başladılar. Örneğin, Bakkallarımız Market
leşiyor, Marketler de Süpermarketler oldular. Bir çok
işletmelerde çalışan Türkler, Alman işyerlerini devralmaya başladılar.Bunun için de sermaye gerekiyor.Tabii
ki biliyorsunuz, Girişimci bir ruhumuz var, Bu türklerin
girişimci ruhunu, daha nasıl cesaretli bir şekilde, Alman
gençlerine yönelik çalışmalar yapabilir diye burada yetkililerimizle hem fikiriz. Ayrıca,bağlı bulunduğu muz
IHK’yı,Türk işverenlerimize faaliyetlerini imkanlarını ve
avantajlarını bu yapmış olduğumuz seminerle tanıtmak istedik dedi.Bu yıl üçüncüsü yapılan, Alman-Türk
Ekonomi seminerine, Mannheim ve çevresinden 140’
tan fazla işveren ve işletmeciler iştirak ettikleri ve toplantının sonunda konuşmacı olarak katılan davetlilere
Baktat firmasını ürenlerinden hediyeler takdim edildiği
gözlendi.
Baskonsolosu Örnekol: Daha da gururlandım
Mannheim Ticaret Odası ( IHK)’nın Türk-Alman
İşverenler seminerini ayağının tozuyla katılan, Karlsruhe Başkonsolosu Cem Örnekol, davetlilere yönelik yap-
mış olduğu ingilizce ve türkçe konuşmasında şunların
altını çizdi: Burada olmaktan mutluluk duydum. Ayrıca,
burada faaliyetlerini sürdüren,Türk İşverenlerinin başarılarını gördükten sonra daha gururlandım. Kapımız
herkese açıktır.
Olanakların nasıl kullanacaklarını anlattılar
Başkonsolos Örnekol, İşverenlerimize ellerinden gelen her türlü yardım yapabileceğinin sinyalini
verdi. Ardından söz olan konuşmalarda, Türk-Alman
Bankalarının finanz uzmanları, El-Bank’dan Melek Kahraman, Bürgschaftsbank’dan Michael Rieger, Yapı ve
Kredi AŞ’den Şebnem Bagtı’nın, konuşmalarında bir ortak nokta vardı. O da, Bu bölge’de ticari olarak faaliyet
geliştiren Türk-Alman İşverenlerini, ellerinde olan imkan ve avantajlarını nasıl kullanabilecekleri konusunda
aydınlattılar.
WELT HEIMAT
GÜNDEM
KASIM / NOVEMBER 2015
11
RÜZGAR EKENLERİN FIRTINASI
Bugün tüm dünyanın sarsılarak izlediği Paris halkına yönelik katliam saldırıları, Charles Hebdo baskınından sonra bir kez daha Avrupa’yı kalbinden vurmuş gözüküyor. Bakalım Avrupa bu saldırıları doğru okuyup Orta
Doğu’da oynadıkları oyunun nekadar tehlikeli olduğunu anlayabilecek
mi? Fransa cani terör örgütlerine verdiği desteğe son verebilecek mi?
PARİS
Şevket Dalboy – İsmail Doğruer
F
ransa’da başkent Paris’te eş zamanlı 7 noktada saldırılar düzenlendi.
Ülke genelinde olağanüstü hal ilan edildi ve teröristlerin kaçmasını önlemek için sınırlar kapatıldı. Fransa’daki saldırılarda ölü ve yaralı sayıları
açıklandı. Fransa’daki saldırıları kimin düzenlediği hakkında önemli bilgiler
elde edildi.
Cumhurbaşkanı François Hollande saldırıların ardından ülke sınırlarının kapatıldığını ve olağanüstü hal ilan edildiğini açıklamıştı. Havaalanlarının, sınır kapılarına, sokaklara, meydanlara askeri yığınak yapan Fıransa, kamu kuruluşlarını, okulları kapatmak için karar aldı. Kısa süre sonra
tüm Avrupa başkentlerinde alarm verildi. Sınırlar kapatıldı, denetim ağı
genişletildi adeta Avrupa diken üstünde geceyi geçirmiş oldu.
Fransız emniyeti tüm saldırganların öldüğünü açıkladı. Ancak saldırılarla bağlantılı olabilecek kişileri arama çalışmalarının sürdüğünü de
belirtti. Saldırının yapıldığı yerler özenle seçilmiş, üzerinde ciddiyetle çalışılmış, askeri ve piskolojik açıdan sonuçları analiz edilmiş olduğu görüldü:
Bataclan konser salonu, Voltaire Bulvarı 50 numara, 11. Bölge - silahlı saldırı, rehine krizi. Rock konseri sırasında konser salonuna giren saldırganların 10’larca kişiyi öldürüldü. Le Carillon Barı ve Le Petit Cambodge
lokantası, Alibert sokağı 18 ve 20 numaralar, 10. Bölge - silahlı saldırı. La
Belle Equipe cafe, Charonne sokağı 92 numara, 11. Bölge - silahlı saldırı.
Stade de France yakınları, Paris’in hemen kuzeyindeki St Denis’te - Stadda
Fransa-Almanya maçı sürerken yakınlarda intihar saldırısı. Bilanço çok ağır
oldu 129 insan hayatını kaybetti, 95’i ağır olmak üzere 350’den fazla insan
yaralandı.
Saldırının nedeni ve sonuçları
Özellikle Suriye’de sürdürülen kirli savaşın ardından kitlesel göç ve
göçün Avrupa’ya adeta bir nehir gibi akması, sivillerle birlikte siyasal dinci
grupların militanlarının da bu göç dalgası içinde sızma ihtimali üzerinde
durulsa da, istihbarat kaynakları ve saldırıların ardından asıl hesapların
üzerinde durmak gerek. AB ülkelerinde göçün asıl hedefi olan ülkelerin,
artırdığı güvenlik önlemlerinin nafile olduğuna tanıklık ettik. Sıradan insanların girişlerinde gösterdikleri ciddiyetin ağırlığı altında Avrupa ülkelerinde
cirit atan siyasallaştırılmış dinci katillerin elini kolunu sallaya sallaya onca
insanın kanını dökmesi akıllara çeşitli soru işaretlerini getirmiyor mu?
G20’ye mesaj olabilir
Özellikle Dünya politikalarına ilişkin yeni plan
ve programların tasarlandığı
G20 zirvesinin eşiğinde gerçekleştirilen Paris katliam
saldırısının zirveye mesajlar
ileteceği tartışılmaz bir gerçek olarak önümüzde duruyor.
Petrol yataklarından
pay alma, silah ticaretinden
en yüksek kazançlar sağlama
hırsıyla, dünyanın geri bırakılmış ülkelerine sorumsuzca taşınan savaşlar ve kitlesel ölümlerin, dünya
gündemine bu duyarlılıkla giremediği ama bu Avrupa ülkelerdeki kıyımın
%1 inin dahi, Avrupa’nın göbeğinde muazzam bir sarsıntı ve sansasyonel
etkisini bilen siyasal dinci grupların savaşı ihraç edenlerin topraklarına taşıma taktiğine başvurmasını vazgeçilmez kılıyor. Bir taraftan büyütüp besledikleri terör gurupları, diğer tarafta kurmaya çalıştıkları denge politikları
tutmayınca, çıkarlar çelişmeye başlayınca Avrupa’ya savaşın taşınma ihtimalini daha da güçlendirmiş gözüküyor.
21. yüzyılda, dünya egemenlerinin, dünya çapında savaşın, tercih
olarak kontrol edilebilir düzeyde düşük yoğunluklu bölgesel savaşlar olarak tasarlandığı ve 20 -30 yıllık kıtasal değişiklikler ve planlamalar halinde
masaların üzerinde hesaplandığı artık sır değil.
Çoktan başlamış 3. dünya savaşının aslarının ve oluşturduğu güç
dengelerinin dışında da çelişkileri görüp bundan yararlanma yoluna giden,
bir zamanların bulunmaz yol arkadaşları, El Kaide, İşid vb. gibi güçlerin etki
alanlarını artırdıkça savaş potansiyellerini ve niyetlerini yayacakları ve yeryüzünde güvenli alan bırakmayacaklarını söylemek artık kehanet değildir.
Avrupa kaçınılmaz olarak ektiği rüzgarın fırtınasını biçmeye hazırlanıyor.
Sözün bittiği noktada ‘’Rüzgar ekenler, fırtına biçerler“ özdeyişi ister istemez akla geliyor. Sorunların çözümü için; halkların iradelerine saygı
gösterin, ülkeleri talan etmek için bahanelerden vazgeçin. Yeni sömürge-
cilik politikalarını artık bırakın, ellerinizi çekin ve savaşı durdurun diye çağrı yapıyoruz. ABD, AB, Rusya ve Çin dünyadaki gelişmelerin savaş, doğal
felaketler, kitlesel göçler ve iklim degişikliği ile gezegeni yitirmeye doğru
gittiğimizi tüm verileriyle elde tutuyorlar. Sorumluluk öncelikle onlarındır.
Bu lanetli politikalarından vazgeçtiklerinde, yapay canavarları ile birlikte
dünya yeni sömürgeciliğin tüm tahribatlarından kurtulmayı başaracaktır.
Hiçbir gerekçe sivil masum insanlara toplu katliam yada kıyıma
varan uygulamayı haklı çıkarmayacaktır. Welt Heimat’ın kurumsal tüm
çalışanları olarak, insani sorumluluklarımız açısından yaşamını yitiren ve
yaralanan insanların yanındayız. Saldırıları lanetliyoruz ve yaşamını yitirenlerin ailelerine başsağlığı, yaralı kurtulanlara da en kısa zamanda sağlıklarına kavuşmalarını diliyoruz.
Savcıdan çarpıcı açıklama:
Paris Terörle Mücadele Savcısı Molins, akşam saatlerinde Fransa’yı
kana bulayan saldırılara ilişkin açıklama yaptı. Savcı, IŞİD saldırılarına ilişkin
açıklama yaptı: “Saldırılarda 132 kişi hayatını kaybetti, 352 kişi yaralandı,
yaralılardan 99’unun durumu ağır. Saldırılarda 7 terörist öldü, teröristler
üç ekip halinde koordineli hareket ettiler. Teröristlerden birinin kimliğini
tespit ettik, 1985 Suriye doğumlu. Teröristler kalaşnikof kullanmış, kullanılan bombaların hepsi aynı. Öte yandan Belçika’da 3 kişi gözaltına alındı”
dedi.
Adres: Böblinger Str. 18, 70178 Stuttgart Telefon: 0711 6070025
12
Auf dem Pfad der
Konsolidierung
Baden-Württemberg ist ein starkes Land. Seine Stärke sind die Menschen, die an der
Zukunft arbeiten. Seine Stärke sind innovative Unternehmen - ob Konzerne oder
mittelständischer Betrieb. Dabei darf
man nicht einem Trugschluss unterliegen: Das Land Baden-Württemberg
selbst ist nicht reich - wie wohlhabend
seine Bürger und Unternehmer auch
sein mögen.
müssen kontinuierlich Effizienz- und Einsparpotenziale
erschlossen werden.
Gleichzeitig dürfen aber die Investitionen nicht
vernachlässigt werden - das wäre Gift für die Wirtschaft
und würde das Land kaputt sparen.
Strukturell und vernünftig sparen
nüchterner Blick auf die Finanzlage offenbart: Auf
E inBaden-Württemberg
lastet ein riesiger Schuldenberg
von über 46 Milliarden Euro. Hinzu kommen erhebliche
künftige Pensionsverpflichtungen und der Sanierungsstau bei den Liegenschaften und Straßen des Landes. Zu
den Schulden kommen noch die Zinszahlungen mit grob
1,7 Milliarden Euro pro Jahr. Vor allem aber wurde beim
Regierungswechsel ein haushaltspolitischer Handlungsbedarf vorgefunden, der nach dem damaligen Stand ohne
Gegenmaßnahmen bis 2020 auf rund 2,8 Milliarden Euro
angewachsen wäre.
Sparmaßnahmen wirken bereits
Für 2020 ist erstmals im Finanzplan 2014 bis 2020
(Stand: Januar 2015) eine Ermächtigung zur Tilgung von
Altschulden vorgesehen. 2015 müssen noch rund 0,8 Milliarden Euro neue Schulden aufgenommen werden. Für
2016 ist im Haushalt keine neue Schuldenaufnahme eingeplant. Gleichzeitig wird der haushaltspolitische Handlungsbedarf sukzessive abgebaut. Der Finanzplan 2014
bis 2020 (Stand: Januar 2015) sieht hierfür einen noch bis
2020 zu bewältigenden Abbaupfad von knapp 1,5 Milliarden Euro vor.
2020 muss die Null stehen
Der Haushalt muss weiter konsolidiert werden.
Aus Gründen der Generationengerechtigkeit ist die Einhaltung der grundgesetzlich vorgeschriebenen Schuldenbremse, die ab 2020 grundsätzlich keine neuen Schulden
mehr zulässt, das zentrale Ziel der Haushaltspolitik BadenWürttemberg.
Die Landesregierung kann die strukturelle Konsolidierung des Haushalts nur schrittweise vorantreiben.
Einerseits weil neue Herausforderungen wie z.B. Kostensteigerungen aufgrund höherer Flüchtlingszahlen oder die
Umsetzung von Tarifabschlüssen zu bewältigen sind, andererseits weil ein großer Teil der Ausgaben fest gebunden
ist. Alle Bereiche des Landeshaushalts müssen auf den
Prüfstand. Sowohl bei Sach- als auch bei Personalmitteln
WELT HEIMAT
AKTUELLE NACHRICHTEN
KASIM / NOVEMBER 2015
Es kommt zum einen darauf an, strukturell zu sparen
- das heißt Ausgaben einzusparen oder Einnahmezuwächse
zu erzielen, die auch in den Folgejahren wirken. Es kommt
zum anderen darauf an, volkswirtschaftlich vernünftig zu
sparen und die soziale Balance im Land zu halten.
Steuergerechtigkeit ist oberstes Gebot
Baden-Württemberg geht Jahr für Jahr ein zweistelliger Millionenbetrag verloren, weil steuerpflichtiges
Einkommen hinterzogen wird. Deshalb haben wir seit 2011
weitere 500 neue Stellen in der Steuerverwaltung und 500
zusätzliche Ausbildungsstellen geschaffen. Diese werden
sich letztlich nicht nur selbst rechnen, sondern um ein Vielfaches auf der Einnahmeseite rentieren.
Mit dem Doppelhaushalt 2015/2016 wurde auch
einen Großteil der Stellen, die durch den Übergang der
Verwaltung der Kraftfahrzeugsteuer auf den
Bund zur Disposition stehen, umgewidmet
und für die dringend notwendige Personal­
verstärkung in der Steuerverwaltung genutzt.
Darüber hinaus unterstützen wir gemeinsame Initiativen der Bundesländer, damit Mehreinnahmen aufgrund verbesserter
Steuerprüfung in einem höheren Umfang als
bisher im eigenen Land verbleiben.
Berliner DORMERO Hotel AG
erwirbt das zwölfte Haus
Varujan Hanamirian
ie Berliner DORMED
RO Hotel AG (Motto: „Stay fancy!“) rückt
ihrem selbstgesteckten
Ziel näher, bis zum Jahr
2020 die 20-HäuserMarke zu knacken. Zeitgleich mit der Übernahme
des elften DORMEROObjektes - dem im August 2015 erworbenen
Innsento Hotel in Passau
- bestätigte DORMEROVorstandschef Marcus
Maximilian Wöhrl gestern die Übernahme des
„Altstadthotel Wittelsbacher Hof“ im niederbayerischen Kelheim zum 1. Januar 2016. Neben
den Standorten Passau und Reichenschwand bei
Nürnberg stellt Kelheim die dritte bayerische Niederlassung der deutschlandweit operierenden
und erst zwei Jahre alten Hotelgruppe dar. Das
84-Zimmer- und ****-Sterne-Haus in der historischen Altstadt der Donau-Kommune wird nach
einer Soft-Rennovierung im laufenden Betrieb
ab April 2016 offiziell der DORMERO-Flotte angehören.
Zur Vertragsunterzeichnung mit der VerpächterGesellschaft, der RL-Hotel
Immo GmbH, kam es per
„freundschaftliche Überzeugungsarbeit“ wie DORMEROChef Wöhrl berichtet. RLGeschäftsführer
Reinhard
Listl habe ursprünglich gar
nicht verpachten wollen,
„sich aber nach ein paar gemeinsamen Bieren umstimmen lassen“. Mit der Übernahme des Hauses, das aus
sechs teils denkmalgeschützten Gebäudeteilen besteht
mit Biergarten, Panoramabar
und Wellness-Bereich,
erfüllt sich Wöhrl „einen
persönlichen Traum“. Der Spross der Nürnberger
Unternehmerfamilie Rudolf Wöhrl: „Mein Vater wollte vor langer Zeit eine Filiale in Kelheim
eröffnen. Das hat leider nicht geklappt, aber seitdem kenne und liebe ich diese Stadt. Für mich
ist sie eine der schönsten in Bayern und die Umgebung eine der ursprünglichsten und schönsten
im ganzen Land.“
Die fancyge Flotte
Der neuste Zugang der DORMERO-Familie mit inzwischen zwölf
Häusern in Berlin, Hannover,
Halle (Saale), Dresden Königshof, Dresden Airport, Plauen,
Bonn-Windhagen, Frankfurt,
Nürnberg/ Reichenschwand,
Stuttgart, Passau und Kelheim – liegt im gleichnamigen
Landkreis. Mit 3.000 Quadratkilometern Fläche ist er der
zweitgrößte Naturpark Deutschlands. Hotelmanager des
Kelheimer Hauses wird der
28-jährige Filip Dudek, derzeitig noch Direktions-Assistent
bei DORMERO Hotel Hannover.
Budgetgedanke
Neue Ausgaben oder die Erhöhung
von Ausgaben müssen grundsätzlich durch
Umschichtung innerhalb eines Ressorts kompensiert werden. Die Ministerien müssen
entweder an anderer Stelle einsparen oder
für Mehreinnahmen sorgen. Beispiel hierfür
ist die Erhöhung der Grunderwerbssteuer
von dreieinhalb auf fünf Prozent. Mit den
Mehreinnahmen wird der Ausbau der Kinderbetreuung vorangetrieben und die frühkindliche Bildung verbessert, sowie die Eigentumsförderung für Familien mit niedrigen
und mittleren Einkommen aufgestockt.
Klick dich!
die besten Praktikumsplätze gibt’s bei uns!
e
www.findedeinpraktikum.d
WELT HEIMAT
AKTUELLE NACHRICHTEN
KASIM / NOVEMBER 2015
13
ZERTIFIZIERTZER SCHULDNER-UND
INSOLVENZBERTARER
(anerkannt vom HVSV-FRANKFURT a.M.)
e-mail: [email protected]
http://www.schuldenfrei-forum.de (www.sisb-esslingen.de)
HOTLINE: 0711- 933 42 115 (Mo. – DO. 13:00 – 16:00)
Integrationsministerin Bilkay Öney erhält
Auszeichnung der Reuter-Stiftung
Varujan Hanamirian
D
ie Helga und Edzard Reuter-Stiftung zeichnete
Bilkay Öney, Ministerin für Integration des Landes Baden-Württemberg, und Ender Çetin, Vorsitzender der Şehitlik Moschee in Berlin, aus. Die Stiftung begründet ihre Wahl wie folgt: „Im Fokus der
Preisverleihung stehen in diesem Jahr zwei Personen, die sich seit vielen Jahren für die Eingliederung
von Zuwanderern und die Verständigung zwischen
den Menschen verschiedener Kulturen engagieren.
Somit kann die Ehrung zugleich auch ein Signal dafür sein, dass Integration und Völkerverständigung
funktionieren können, wenn man dafür offen und
bereit ist.“
Der Begriff der Völkerverständigung sei in
diesen Tagen aktueller denn je. Die Preisverleihung
finde vor dem Hintergrund der Flucht und Vertreibung Hunderttausender und der Herausforderungen bei der Integration dieser Menschen in die
Gesellschaft statt. Die zwei Stiftungspreise sind mit
jeweils 15.000 Euro dotiert.
Ministerin Öney sagte vor der Preisverleihung in Berlin: „Ich freue mich sehr über die Auszeichnung der Helga und Edzard Reuter-Stiftung.
Der Preis ist eine große Ehre für mich. Ich nehme
ihn stellvertretend für all diejenigen entgegen, die
sich jeden Tag haupt- oder ehrenamtlich für andere
Menschen und ein friedliches Miteinander einsetzen.“ Die Ministerin unterstützt mit ihrem Preisgeld
drei Organisationen, die wertvolle Basisarbeit leisten: Die Stuttgarter Initiative „Bunt statt Braun“, die
eine Jugendkulturwoche für Vielfalt und gegen Rassismus anbietet. Die Organisation „Ärzte ohne Grenzen“, die in 70 Ländern Menschen in Not helfen, oft
unter Lebensgefahr. Und die „Jiyan Foundation“, die
sich im Irak um traumatisierte Opfer von Folter und
Gewalt und um Flüchtlingskinder kümmert. „Engagement ohne Geld bleibt auf der Strecke, Geld ohne
Engagement auch. Bei den drei Initiativen bin ich
mir sicher, dass das Geld gut investiert ist, Wirkung
erzeugt und Sinn stiftet“, so Öney.
Mit dem Ziel der Völkerverständigung fördert und unterstützt die gemeinnützige Helga und
Edzard Reuter-Stiftung praktische Arbeit und wissenschaftliche Forschung für das friedliche Zusammenleben von Menschen unterschiedlicher Herkunft. Die Stiftung wurde 1995 als treuhänderische
Stiftung in der Verwaltung des Stifterverbandes für
die Deutsche Wissenschaft errichtet.
Landesregierung will Zahl der
Rückkehrer deutlich erhöhen
Varujan Hanamirian
“
B
aden-Württemberg ist das erste Land,
das einen Lenkungskreis zur Steuerung
der Flüchtlingswelle eingerichtet hat. Wir
sind auch das erste Land mit einer zentralen
Registrierstelle – an der sich die Bundesregierung nun orientiert. Und jetzt sind wir das
erste Land, das ein umfassendes Rückkehrmanagement einführt“, erklärte Ministerpräsident Winfried Kretschmann in Stuttgart.
Angesichts der anhaltend hohen Zugangszahlen von Flüchtlingen in Baden-Württemberg
wolle die Landesregierung dafür sorgen, dass
Flüchtlinge mit geringer Bleibeperspektive wieder
zügig in ihre Heimat zurückkehren. Kretschmann:
„Damit schaffen wir mehr Platz und mehr Motivation für die Unterbringung und Integration der von
Verfolgung und Krieg bedrohten Menschen, die zu
uns kommen.“ Bei der Rückführung wolle die Landesregierung der freiwilligen Ausreise in das Herkunftsland den Vorrang vor der ohnehin erst nach
Abschluss des Asylverfahrens möglichen Abschiebung einräumen.
Auf der Grundlage des neuen Asylverfahrensbeschleunigungsgesetzes des Bundes können
Flüchtlinge aus sicheren Herkunftsstaaten nunmehr unbefristet in Erstaufnahmeeinrichtungen
des Landes verbleiben, bis ihr Verfahren abgeschlossen ist. „Daher habe ich in meinem Ministerium einen Arbeitsstab Rückkehrmanagement eingerichtet, um die Zahl der Rückkehrer aus einer
zentralen Erstaufnahmeeinrichtung des Landes in
die Balkanstaaten deutlich zu erhöhen“, betonte
Innenminister Reinhold Gall. Unter der Führung
von Stabschef Thomas Berger und des zuständigen
Abteilungsleiters sollen die Verfahrensabläufe konsequent gestrafft und beschleunigt werden. Für
das Rückkehrmanagement sollen überdies im 2.
Nachtragshaushalt 2015/16 zusätzlich 65 Personalstellen im Regierungspräsidium Karlsruhe geschaffen werden.
Zwangsverheiratung
wirksam bekämpfen
D
Varujan Hanamirian
ie freie Wahl des Lebenspartners steht jedem
Menschen zu. Zwangsverheiratungen finden
hingegen weiterhin in nennenswertem Umfang
statt. Insbesondere Menschen mit Behinderung
müssen in diesem Kontext künftig mehr Aufmerksamkeit erfahren.
Expertinnen und Experten sind sich darin
einig, dass Zwangs-ehen in Deutschland und anderen Ländern der Europäischen Union häufiger
vorkommen als bislang angenommen. Bei einer
Zwangsverheiratung handelt es sich um eine eklatante Verletzung der Menschenrechte, die insbesondere Mädchen und jungen Frauen widerfährt.
Auch Menschen mit Behinderungen und homosexuelle Männer und Frauen können betroffen sein.
Die Organisatoren wollen in diesem Jahr
die Aufmerksamkeit auf neue Personen- und Zielgruppen lenken, die in der Präventions- und Beratungsarbeit auftreten. So sind zum Beispiel auch
Menschen mit Handicap oder einer „anderen“
sexuellen Orientierung den Gefahren einer Zwangsverheiratung ausgesetzt.
Im Rahmen des alle zwei Jahre stattfindenden Fachtags „Zwangsverheiratung wirksam
bekämpfen“ soll in diesem Jahr die Aufmerksamkeit auf neue Personen- und Zielgruppen gelenkt
werden, die in der Präventions- und Beratungsarbeit auftreten. Durch einen wissenschaftlichen Vortrag, Gesprächsrunden und Projektvorstellungen wollen wird das Bewusstsein dafür
geschärft, dass auch Menschen mit Handicap oder
einer „anderen“ sexuellen Orientierung den Gefahren einer Zwangsverheiratung ausgesetzt sind.
Die Tagung wird gemeinsam vom Ministerium für Integration Baden-Württemberg, der
Akademie der Diözese Rottenburg-Stuttgart, der
Evangelischen Gesellschaft (eva) und dem Fraueninformationszentrum FIZ veranstaltet.
PRIVAT- & GESCHÄFTSINSOLVENZ
Rechtliche Voraussetzungen
G
ibt es keine Tätigkeitsverbote oder andere rechtliche Gründe dafür, dass eine
selbstständige Tätigkeit untersagt ist,
darf man prinzipiell während oder auch
nach der Insolvenz die Selbstständigkeit
fortführen. Sogar eine neue Gewerbeanmeldung ist
möglich – wenn gewisse Regeln beachtet werden.
Wichtig ist dabei zu klären, ob erzielte Einkünfte
der Insolvenzmasse zuzurechnen sind. Kann eine
entsprechende Einigung mit dem Insolvenzverwalter erzielt werden, können die Gewinne aus der
neuen Selbstständigkeit losgelöst von der Insolvenz
betrachtet werden. Damit die Rechte der Gläubiger
gewahrt werden, kann eine Kontrolle des Insolvenzgerichtes angezeigt sein.
Doch keinesfalls sollte es so sein, dass sich
der Schuldner erneut selbstständig macht und hohe
Einkünfte erwirtschaftet, während die Gläubiger ihr
Geld nicht erhalten. Deshalb hat man rechtlich einen Riegel vorgeschoben und erwirkt, dass für den
Gläubiger ein Ausgleich erfolgt, als wäre der Schuldner „ein angemessenes Dienstverhältnis“ eingegangen, sprich, er wäre in seiner erlernten Tätigkeit angestellt, und würde Gehalt beziehen.
Meine Geschichte
Ich kann Ihnen Mut machen und Wege aufzeigen, wie Sie auch in und nach einer Insolvenz
erneut in die Selbstständigkeit gehen können. Warum? Weil ich es selbst erlebt habe, und die meisten Probleme, die sich daraus ergeben, selbst hatte. Also lesen Sie, wie es zu meinen Kenntnissen zu
dem Thema kam, und fassen Sie neuen Mut, sich
selbst aus Ihrer problematischen Lage zu befreien.
Fast 20 Jahre Selbstständigkeit – das sind
gute und schlechte Erfahrungen, Erfolge und Niederlagen. Doch immerhin kann ich mit Stolz behaupten, über 30 Mitarbeitern ihre Brötchen gesichert zu haben. Ein Jahresumsatz von fast einer
Million Euro war das Ergebnis einer erfolgreichen
Geschäftstätigkeit. Doch dann unterlief mir im Jahr
2006 ein kleiner Fehler, der schließlich zur Insolvenz
führte: Ich belieferte einen Neukunden, und vertraute dabei auf dessen Bonität. Leider zahlte dieser Kunde seine Rechnung nicht und die gelieferte
Ware – zwei Zugmaschinen mit Sattelauflieger –
wurden nicht an mich zurückgegeben.
Ähnliche Fälle passieren täglich in Deutschland – mit katastrophalen Auswirkungen. Immer
mehr Handwerker verbauen bei ihren Kunden teures Material und bleiben auf ihren unbezahlten
Rechnungen sitzen, Firmen liefern Waren, die unter
fadenscheinigen Ausreden nicht abgenommen oder
nicht bezahlt werden, Kunden sind plötzlich nach Lieferung spurlos verschwunden – die Zahlungsmoral
im Land lässt immer mehr zu wünschen übrig.
Die Folgen
Die Folgen für mich als Unternehmer waren furchtbar: Es folgte die Zahlungsunfähigkeit und
schließlich die Sperrung des Kontos, Mahnbescheide flatterten ins Haus und bald die entsprechenden
Vollstreckungsbescheide, da ich meine Rechnungen
nicht mehr begleichen konnte. Kontopfändungen
wurden angeordnet und die Gerichtsvollzieher
standen vor meiner Tür. Das alles ging nicht spurlos an mir vorüber: Aus Angst vor neuen Hiobsbotschaften öffnete ich bald weder Briefkasten noch
Haustür.
Die nach Hilfe
Doch schließlich suchte ich Hilfe bei
zuständigen Behörden und Institutionen wie der IHK
in Stuttgart, den öffentlichen Schuldnerberatungsstellen, privaten Insolvenzberatern und Anwälten.
Doch kein Amtsgericht fühlte sich für mich und mein
Problem zuständig. Ich hatte auf meiner Suche nach
Hilfe keinen Erfolg. Am meisten machte mir dabei
zu schaffen, dass ich mit fadenscheinigen Ausreden
vertröstet wurde: Man sei für Selbstständige nicht
zuständig oder man könnte mir einen Termin in 18
Monaten anbieten. Welch Hohn und Spott für einen
Menschen in Not! Selbstständige wie zum Beispiel
Rechtsanwälte beanspruchen zudem für ihre Hilfe
ein respektables Honorar. In meinem Fall sollte dieses zwischen 3.500 und 8.000 Euro betragen. Wer
kann sich das aber in einer solchen Situation schon
leisten?
Geht es endlich aufwärts?
Schließlich wurde von einem Anwalt gegen
Vorkasse von rund 2.700 Euro die Insolvenz eingeleitet, die auf 2007 datiert ist. Doch all dies ging
nicht spurlos an mir vorüber – gesundheitliche und
familiäre Probleme folgten. Zwar keimte in dieser
Zeit zum ersten Mal in mir der Gedanke, anderen
Menschen in einer solchen Situation helfen zu wollen, doch erst einmal stand ich mit meiner angeschlagenen Gesundheit wiederum allein da. In den
Jahren 2006 bis 2010 schlug mein Körper immer
öfter Alarm. Depressionen waren die Folge der seelischen Überlastung bis hin zu Selbstmordgedanken
und einem Burnout. Es waren Schmerztherapien
von Nöten und schließlich gab es einen Lichtblick
in Form einer neuen Aufgabe: Ich war zwischen
2007 und 2010 als ehrenamtlicher Schuldnerberater tätig. Immer neue Rückschläge Doch es gab
Rückschläge, wie 2008, als ich keiner Krankenversicherungsgesellschaft mehr angehörte.
Denn als Selbstständiger war ich privat
versichert gewesen und wurde von einer Gesetzlichen nicht wieder aufgenommen. Auch die
Agentur für Arbeit war keine Hilfe. Zu allen diesen
Problemen kam auch noch der Zusammenbruch
meiner Partnerschaft; meine Familie trennte sich
von mir. Im Jahr darauf schließlich konnte ich eine
Rehamaßnahme in Anspruch nehmen, und endlich
wieder etwas für meine Gesundheit tun.
Neue berufliche Perspektiven
Eine neue berufliche Perspektive tat sich
auf, als ich 2009 eine Ausbildung zum staatlich anerkannten Schuldner- und Insolvenzberater aufnahm.
Dieser Zertifizierungslehrgang beinhaltete mehrere
Praktika und gab mir einen strukturierten Tagesablauf zurück. Ich beendete ihn 2010 mit der entsprechenden Prüfung. Etwa zur gleichen Zeit änderte sich
noch etwas anderes in meinem Leben: In fand zum
Glauben. Meine Anlaufstelle war das Gospel-Zentrum in Stuttgart, wodurch ich zu meinem Glauben
an Gott fand. Unter anderem deshalb konnte ich neuen Mut schöpfen, dass ich mein Leben fortan wieder in den Griff bekommen würde und es beruflich
wie privat bergauf gehen wird. Aus der Hoffnung
wurden schließlich konkrete Pläne. Noch während
meines eigenen Insolvenzweges fand ich den Mut
zu einer erneuten Selbstständigkeit Ich gründete
Ende 2010 meine eigenständige Schuldner-und Insolvenzberatung. In den kommenden Jahren war
ich damit beschäftigt, verschiedene Schuldner-und
Insolvenzberatungsstellen in Anwaltskanzleien aufund auszubauen. Schließlich kam auch privat das
Glück zu mir zurück, und ich konnte 2014 zum zweiten Mal heiraten. Diese deutsch-türkische Beziehung hat mir Kraft gegeben, weiter meinen neuen
beruflichen Weg zu gehen und fest an meine frisch
gefundenen Ziele zu glauben.
Seit 2014 bin ich der Leiter der SCHULDENFERI FORUM.DE & der SISB Schuldner- und
Insolvenzberatung, die auf Deutsch und Türkisch Menschen hilft natürlich auch gerne andere
Nationalitäten, die das gleiche Schicksal ereilte wie
mich.
Ich hoffe, meine Biographie kann Ihnen Mut
machen und zeigen, dass es auch in dunklen Stunden und in ausweglos scheinenden Situationen wieder aufwärts gehen kann und dass selbst eine Insolvenz kein Grund ist, sich aufzugeben. Mit festem
Willen kann sich eine neue berufliche Perspektive
auftun, und auch gesundheitlich geht es mit einem
solchen Ziel wieder aufwärts. Im Idealfall gehen Sie
aus dieser Erfahrung sogar gestärkt hervor und finden ein neues Lebensziel; sowohl in beruflicher wie
in privater Hinsicht.
14
KASIM / NOVEMBER 2015
WELT HEIMAT
AKTUELLE NACHRICHTEN
Bundestagspräsident würdigt Nothilfe-SMS als
Ergänzung zum
Notfall-Fax
Helmut Schmidt
Varujan Hanamirian
B
undestagspräsident Norbert Lammert hat den verstorbenen früheren Bundeskanzler Helmut Schmidt
als einen in aller Welt in höchster Weise geachteten Staatsmann gewürdigt, der deutsche Politik berechenbar
gemacht habe. In einem Beileidsschreiben an die Tochter Schmidts nannte Lammert den ehemaligen Bundeskanzler „eine der bedeutendsten politischen und intellektuellen Persönlichkeiten unseres Landes“, die sich als
Parlamentarier, als Bundesminister und vor allem als
Bundeskanzler auf herausragende Weise um Deutschland verdient gemacht habe.
Von der Wirtschaftsrezession der 1970er Jahre
bis zu Deutschlands Rolle im Kalten Krieg: habe Helmut
Schmidt in seiner Amtszeit große Herausforderungen zu
bewältigen gehabt, die er ebenso tatkräftig wie besonnen gemeistert habe. Unver­gessen sei seine Standfestigkeit im „Deutschen Herbst“, in dem die Bundesrepublik
ihre schwerste Belastungsprobe bestand, ohne selbst die
Freiheit zu gefährden, gegen die der Terror gerichtet war,
schrieb Lammert.
Damit habe sich Helmut Schmidt hohes Vertrauen und Ansehen erworben – nicht allein in Deutschland.
Varujan Hanamirian
In der ganzen Welt habe Helmut Schmidt höchste Reputation als Staatsmann genossen, der deutsche Politik berechenbar gemacht habe, „weil sie auf Nüchternheit und
Rationalität, Toleranz und Weltoffenheit beruhte“. Auch
nach seiner Amtszeit sei Helmut Schmidt mit seiner immensen politischen Erfahrung für die politische Debatte
prägend gewesen – in Vorträgen, als Autor und Mitherausgeber der „ZEIT“. Nicht wenigen Menschen habe seine
Meinung bis zuletzt als ein Kompass gedient. Man verneige sich vor einem der bedeutendsten politischen und
intellektuellen Persönlichkeiten unseres Landes, erklärte
der Bundestagspräsident. D
as Land Baden-Württemberg bietet ab sofort
hör- und sprachbehinderten Menschen eine
zusätzliche Möglichkeit, in einer Notlage Polizei,
Feuerwehr oder Rettungsdienste zu verständigen.“
Das sagte Innenminister Reinhold Gall am Donnerstag, 5. November 2015. Hör- und sprachbehinderte Menschen hätten bei einem Notfall bisher nur
über ein Notruf-Fax an die 110 oder 112 Hilfe anfordern können. Ergänzt werde diese Möglichkeit jetzt
durch die Nothilfe-SMS.
Beim Versand einer SMS könne es zwar
technisch bedingt zu einer zeitlich verzögerten
Zustellung kommen, dennoch ist Innenminister Reinhold Gall überzeugt, „dass die SMS-Nothilfe für
hör- und sprachbehinderte Menschen eine sinnvolle Ergänzung zum Notruf-Fax ist – zumindest bis zur
Realisierung einer bundesweiten Notruf-App.”
Aus technischen Gründen könne die
Nothilfe-SMS nicht an die bekannten Notrufnummern 110 und 112 gesandt werden, sondern müs“
se an speziell dafür eingerichtete Telefonnummern
geschickt werden. Die SMS werde für ganz BadenWürttemberg zentral vom Polizeipräsidium Stuttgart beziehungsweise der Integrierten Leitstelle
Stuttgart empfangen. Von dort werde sie dann an
die zuständige Stelle weitergeleitet, von wo aus die
Hilfe koordiniert wird. Die Telefonnummern und
wichtige Verhaltenshinweise seien auf verschiedenen Informationsblättern zusammengestellt, die
das Land mit Unterstützung des Deutschen Schwerhörigenbundes Landesverband Baden-Württemberg e.V. erstellt habe.
Zusatzinformationen:
Für Baden-Württemberg ist bei Notfällen die Polizei per SMS an die 01522 / 1 807 110 sowie die
Feuerwehr und der Rettungsdienst in Abhängigkeit
des persönlichen Netzbetreibers per SMS an die 99
0711 / 50 66 7112 (Telekom und Vodafone), 329
0711 / 50 667 112 (Telefonica/O2) beziehungsweise 1511 0711 / 50 667 112 (E-Plus) erreichbar.
Wohnungsbaugipfel berät über notwendige
Maßnahmen für eine Wohnungsbau-Wende
Drei Handlungsbereiche für eine Wohnungsbau-Wende haben die Teilnehmerinnen und Teilnehmer des Wohnungsbaugipfels am 14. Oktober 2015 in Stuttgart ausgemacht: Aktivierung von Investitionen in sozialen
Mietwohnraum, die befristete Befreiung von Bauvorschriften und die verstärkte Ausweisung von Bauflächen.
W
ir brauchen eine umfassende Offensive für
„
bezahlbaren Mietwohnraum für alle Menschen in unserem Land“, sagte Finanz- und Wirtschaftsminister Nils Schmid, der zu dem Gipfel eingeladen hatte. „Die Herausforderung durch die
angespannten Wohnungsmärkte und den großen
Zuzug in unser Land sind immens. Nur gemeinsam
können die verschiedenen Akteure im Bereich des
Wohnungsbaus sie bewältigen. Der Gipfel war deshalb ein erster wichtiger Schritt auf dem Weg, den
wir in den kommenden Monaten und Jahren zusammen gehen.“ Über notwendige Maßnahmen und
Anstrengungen für mehr Wohnraum hatte der Minister mit Vertreterinnen
und Vertretern von Ministerien und Regierungspräsidien, Abgeordneten
des Landtags, kommunalen Landesverbänden, den Oberbürgermeistern der
großen Städte im Land, Wohnungs-, Eigentümer- und Immobilienverbänden,
Mieterbund, Architektenkammer sowie Baufinanzierern beraten.
Schmid sagte zu, dass die Fördermittel für den Wohnungsbau erhöht werden. Die vom Bund beim Flüchtlingsgipfel Ende September 2015
versprochenen zusätzlichen Mittel in Höhe von rund 40 Millionen Euro pro
Jahr fließen zweckgebunden in den Wohnungsbau. Eine Steigerung der
Eigenkapitalrendite für geförderten Wohnraum auf maximal vier Prozent
soll zudem das Landeswohnraumförderprogramm und damit den sozialen
Wohnungsbau auch in der aktuellen Niedrigzinsphase attraktiv halten. Eine
Wirtschaftsausschuss
zu Gesprächen
in Moskau
entsprechende Verwaltungsvorschrift hat
das Ministerium für Finanzen und Wirtschaft in dieser Woche auf den Weg gebracht.
„Die Landeswohnraumförderung
ist unser zentrales Förderinstrument, um
den Wohnungsbau voran zu bringen“,
stellte der Minister fest. „Schon 2011
haben wir einen Paradigmenwechsel
eingeleitet, indem wir die Mittel erhöht
und den Fokus auf den sozialen Mietwohnungsbau gelegt haben.“ Doch die benötigte spürbare Steigerung beim Wohnungsbau sei nur zu schaffen, wenn
auch private Investoren sich engagieren. Das zeige sich nicht zuletzt daran,
dass lediglich vier von 100 Wohnungen im Land in öffentlichem Besitz seien.
„Deshalb setzen wir uns auf Bundesebene dafür ein, dass die erhöhte steuerliche Absetzbarkeit von sozial gebundenem Wohnungsbau wieder eingeführt wird“, so Schmid. Anfang der 1990er-Jahre habe eine solche Regelung
schon einmal zu Steigerungen im Wohnungsbau
geführt.
Der Minister sagte zu, dass das Land konsequent alle Regelungen auf den Prüfstand stellen
werde, die den Wohnungsbau hemmen könnten.
„Wir brauchen nun Bauvorschriften, die in diese
WELT HEIMAT
Öffentlicher Vortrag beim
„Forum W“ im Bundestag
Varujan Hanamirian
I
Varujan Hanamirian
D
ie Mitglieder des Ausschusses für Wirtschaft
und Energie: Dr. Peter Ramsauer (Vorsitzender, CDU/CSU), Dr. Joachim Pfeiffer (CDU/CSU),
Bernd Westphal (SPD), Klaus Ernst (DIE LINKE.)
und Dieter Janecek (BÜNDNIS 90/DIE GRÜNEN)
halten sich am heutigen Montag, den 9. November zu Gesprächen mit Kollegen des Wirtschaftsausschusses der russischen Staatsduma in Moskau
auf. Das wesentliche Thema der Gespräche ist die
Frage einer Intensivierung des Dialogs zwischen
Deutschland und Russland im Bereich der Energiepolitik mit dem Ziel, die energiepolitischen
und energiewirtschaftlichen Beziehungen beider
Länder zu stärken.
m Rahmen der Veranstaltungsreihe „Forum W“ lädt
der Bundestag zu einem Vortrag von Prof. Dr. Andreas Paulus,
Richter des Bundesverfassungsgerichts, zum Thema „Sezessionsbewegungen – Legitimität
aus völkerrechtlicher Sicht“ ein.
Sezessionsbestrebungen lösen
in vielen Teilen der Welt politische Spann. ungen aus. Und
immer stellt sich die Frage der
Legitimität von Sezes­sionen.
Wie verhalten sich die völkerrechtlichen Prinzipien der territorialen Integrität von Staaten
und das Selbstbestimmungs­
recht der Völker zueinander?
Unter welchen Voraussetzungen ist eine Sezession legitim?
Und welche Möglichkeiten haben Staaten, die unerwünschte
Abspaltung einzelner Regionen
zu verhindern? Nicht zuletzt:
Welche Bedingungen müssen
erfüllt sein, damit die Abtrennung vom bisherigen Mutterstaat interna­tional anerkannt
wird?
Zeit passen.“ Das bedeutet, dass zeitlich befristet Ausnahmen und Befreiungen von baurechtlichen Bestimmungen zugelassen werden sollen. Seitens der Teilnehmerinnen und Teilnehmer des Gipfels waren in diesem
Zusammenhang etwa die vorgeschriebene Anzahl an Tiefgaragen- und
Fahrradstellplätzen und der Einbau von Aufzügen angesprochen worden.
Auch bundesrechtliche Regelungen gehörten auf den Prüfstand, so die Forderung.
„Die besten Bauvorschriften, die attraktivsten Förderangebote und
steuerlichen Anreize nützen aber nichts, wenn nicht genug Baufläche ausgewiesen ist“, erklärte Schmid. Er halte es daher nicht nur für erforderlich,
alle vorhandenen Potenziale in der Raumplanung auszuschöpfen. Das Angebot an Flächen für den Wohnungsbau in den Städten und Gemeinden
müsse auch zügig bedarfsgerecht erweitert werden. Angesichts des Handlungsdrucks werde das Netto-Null-Ziel beim Flächenverbrauch überprüft.
„Für eine Wohnungsbau-Wende brauchen wir jetzt schnell pragmatische und praktikable Lösungen“, sagte der Minister. Umso wichtiger sei
der große Schulterschluss, den alle Beteiligten beim Wohnungsbaugipfel
gezeigt hätten.
Im Anschluss an den
Vortrag gibt es Gelegenheit zur
Diskussion.
Interessierte Zuhörer
melden sich bitte bis zum 13.
November unter vorzimmer.
[email protected] an.
Die Veranstaltung wird
live im Internet unter www.
bundestag.de und auf mobile
Endgeräte übertragen. Am Folgetag ist sie unter www.bundestag.de/mediathek abrufbar.
Kasım / November 2015
YAYIN SAHİBİ
EKİN MEDİA - ŞEVKET DALBOY
İmtiyaz Sahibi (Geschäftsführer) : Şevket Dalboy
Genel Yayın Yönetmeni : Zafer Çetin
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü : Serdal Naz
Editör : Gülay Dalboy
Haber Müdürü : Ayşegül Özdemir
Almanca Haberler Müdürü : Varujan Hanamirian
Almanca Haberler Sorumlusu : Hatice Dingil
Almanya Haberler Koordinatörü : Muhammet Dalboy
Grafik - Tasarım : Kadriye Kesici
Stuttgart Haber Sorumlusu : Tahsin Parmak
Hamburg Haber Sorumlusu : Övünç Adam
Münister : Üzeyir Arslan
Osnabrück Haber Sorumlusu : Mehmet Şahin
Ulm ve çevresi Haber ve Reklam Sorumlusu : Hüseyin Bal
Mannheim, Heidelberg, Darmstadt, Frankfurt,
Ludwigshafen, Haber ve Reklam Sorumlusu: Baki Doğan
Baki Doğan Tel : 0162 494 58 62
Göppingen Haber Muhabiri : Naci Çelik
Felbach Haber Muhabiri : Mehmet Aymaz
Nurtingen Haber Muhabiri : Osman Kalkan
Konwersheim Haber Muhabiri : Ali Çiftçi
Ulm ve Çevresi Haber Muhabiri : Uğur Kekez
İLETİŞİM
Tel: 07161 308 19 41 Cep: 0176 314 32 144
E-mail: [email protected] - [email protected]
Adres: Jahn Str. 86 73037 Göppingen
WELT HEIMAT
HALK GERÇEĞİMİZ
ALMANYA’DA ÜLKÜCÜLERDEN AHDE
VEFA PROĞRAMI
KASIM / NOVEMBER 2015
15
İSMAİL DOĞRUER
DAĞ FARE DOĞURDU!
A
vusturya’nın başkenti Viyana’ da,
30 Ekim 2015 günü Suriye savaşının taraf ülkelerinin dışişleri bakanları toplandı. Suriyede rüzgarların tersten esmeye başladığı bir
dönemde gündeme gelen bu toplantı; Suriye
nin geleceğine yönelik, tarafların kendi ajandalarına göre yön verme hesaplarıyla oturacağı bir toplantı olsada beklendiği gibi bir uzlaşma, sonuç yada beklenmedik bir gelişme
ortaya çıkarmadı.
ATIB Avrupa Türk İslam Kültür Dernekleri Birliği Baden würtemberg bölgesinde
Türk İslam Ülküsüne hizmet ederken ebedi aleme göç eden ülkücüler için bir Ahde
vefa programı düzenlendi.
A
lmanya'nın
Plochingen
ATİB Türk-Alman eğitim
kültür merkezinin ev sahibliği yaptığı proğrama, ATİB Genelbaşkanı İhsan Öner, Genel
Başkan Yardımcısı Harun Kılıc,
Nurdoğan Aktaş, Hanımkolları
genelbaşkanı Hacer Diker genel
sekreter Oğuzhan Erkmen, Bölge Başkanı Davut Özyurt, MKY
kurulu üyesi Abdülcelil Akyüz, ATIB Hac ‘ve Umre sorumlusu Hanifi Şimşek, Gazeteci yazar, iletişim uzmanı Hidayet
Kayaalp, Türk Federasyon eski gençlik kolları başkanı Doğan
Bozkurt, gazeteci Doğan Tufan ile birlikde bölge ATİB cemiyetlerinden, Kornwesthem, Herrenberg, Horp, Alpstadt, Göppingen, Salach şehirlerinde hizmet eden cemiyet başkan ve
din görevlileriyle birlikte, ahirete irtikal eden ülkücülerin aileleri de katıldı.
Plochingen Türk Alman eğitim merkezi Merkez Camii Din görevlisi Mehmet hoca’ nın okuduğu Kuran-ı kerim
tilavetiyle başladı. ATIB Göppingen Türk Kültür
Merkezi Hacı Bayram Veli Camii Din görevlisi
Hidayet Karahan’sa bir konuşma yaptı. Karahan yaptığı konuşmada, ”Camiler Kabe’nin
şubeleridir bu şubeleri yapanlar yaşatanlardan
Allah razı olsun. Ahirete irtikal kardeşlerimizin
ruhları şad mekanları cennet olsun” dedi.
ATİB Genel Başkanı İhsan Öner’de
yaptığı konuşmada, ”Üniversite öğrencisiyken
hizmete başladığım bu kutlu davada kırkyılımı
doldurmuş bulunuyorum. Bu mübarek yola beraber hizmete
başladığımız, çıktığımız, Waiblingen şehrinden Şukrü Kol, Esslingen şehrinde Osman Soylu, Sindelfingen’ den, Kemal Sarıkaya, Heilbron şehrinden Necati Özen, Göppingen şehrinde
Zeki Ersoy ve ismini hatırlayamadığım başkanlarımıza, üyelerimize rabbimden rahmet diliyor ,mekanları cennet olsun. Bu
ülküdaşlarımızı rahmetle anıyorum. Hatıralarını ve davalarını
yaşatmaya devam ediyoruz.”dedi . Daha sonra okunan mevlüdi şerifin ardından fatihalar okundu, dualar edildi.
ABD, Rusya, Türkiye ve Suudi Arabistan dışişleri bakanları, bir öngörüşme gerçekleştirdikten bir gün sonra planlanan genişletilmiş toplantı, İngiltere, Fransa, Almanya,
Iran, Mısır, Katar, Irak, BAE ve Lübnan’ ın katılımıyla gerçekleşti. ABD dışişleri bakanının
deyimiyle „cehennemden çıkış arandı“ Gerçekte Suriye rejiminin geleceği ve Beşar Esad’
ın konumu masaya yatırıldı.
Emperyalist mutfaklarda hazırlanıp,
servise cikarılan „vekalet savası“, Suriye Devletinin direnci ve Beşhar Esadın çetin ceviz
çıkması,başarılı bir kriz yönetimi ve yenilenen seçimlerle politik rüşdünü ispatlaması
gibi faktörler yanısıra, kimsenin çokta fazla
hesaba katmadığı Kürtlerin, Şengal ve Kobane de IŞİD’ in yıldırım hızıyla yayılmasını
durduran direnişi; Hizbullah’ın Lübnan ve Suriye sahasında IŞİD ve El Nüsraya karşı etkin
direnişi,Suriyede rüzgarların tersten esmesini
sağladı.
Büyük Orta Doğu Projesinin, Suriye
sahasında ki temel figuranları olan „Cihat“çı
örgütler içinde hızla ayrışma ve saflaşmaların
ağırlıkla IŞİD olarak somutlanması ve planlanan vekalet savaşının, ABD ve koalisyon
ortaklarının istemediği sahalara sarkması
üzerine hizaya getirme operasyonları çok bilinmeyenli bir denklem gibi çoğu zaman işlevsiz kaldı ve Kobanedeki kürt direnişine verilen
hava desteği dışında askeri bir başarısından
sözedilememişti. Uzun süre savaş içinde yıpranan ve kan kaybeden Suriye ordusu, rejimin temel savunma çizgisine çekilmişti. Kürdistandaki operasyonu üzerinden yenilgi alan
IŞİD’ in durakladığı ve bir çok mevziisinden
geri çekildiği verili durumda. Rusya nın Suriye
rejimine tam destek temelinde etkili hava saldırıları, IŞİD ve varlığı yokluğu belli olmayan
ABD önderliğindeki koalisyonun desteklediği
tüm gruplarıda hedef almasıyla,vekaletçiler
için Suriyeyi tam bir bataklığa dönüştürmüştür. Irakta Kürtler,İran ve Şii milisler destekli
Irak ordusunun kısmen sahadaki başarıları;
Suriye rejiminin, Rusya ve İran desteğiyle yeniden saldırı pozisyonuna geçmesi;Türkiyenin
güney sınırları için duyduğu hassasiyetle perdelediği IŞİD ve diğer kontra çetelerine destek amacıyla „uçuşa yasak bölge“, “tampon
bölge“ üzerinden estirdiği insiyatif koyma çabaları fiyaskoyu engelleyemeyince,tarafların
taşları yeniden dizme ihtiyacı doğmuş ve bu
amaçla „Esad’ lı geçiş“ modeli üzerine ılımlı
hava yaratıp, bir adım geriden yeni askeri-politik duruma uygun konumlanma ve planlamanın ön günlerindeyiz.
Bu anlamda Viyana toplantısı barış
arayışından çok tarafların birbirlerini yoklayıp
elense çektikleri bir ortam testidir. ABD dışişleri bakanı „Cehennemden çıkış“ için Rusya
ve İranında dahil edildiği karşı tarafla masaya
oturmak durumunda kaldığı zirvede, ilan ettiği; projesinin çöküşü ve fiyaskosudur. Eğer
Viyana toplantısı çözüm amaçlı ise „dağ fare
doğurdu“demek yanlış olmaz.
MG SEMİNERLERİ SINIRLARI ZORLUYOR
Bölgemizin önde gelen simalarından biri olan Başarılı İş Adamı, ‘’Babam Kolumu Isırdı’’ Kitabı’nın
Yazarı, Kişisel Gelişim ve İletişim Uzmanı Mustafa Göğüş bir ilke daha imza atarak 400`ün üzerinde
davetliye yaklaşık iki saatlik bir programla kişisel gelişimin yaşamlarımıza neler katabileceği konsunda önemli bir seminer verdi.
İ
ş Adamı, Yazar, Kişisel Gelişim ve İletişim Uzmanı Mustafa Göğüş, Uzun
zamandır çeşitli kesimlerden kendisine gelen talepler üzerine, yirmi bir
yıllık uzmanlık deneyimlerini harmanlayarak, talebe yönelik oluşturduğu kişisel gelişim ve iletişim konseptini görücüye çıkarttı.
Değerli Welt Heimat okurları, MG seminerlerinden mutlaka yararlanmalısı gerektiğine bir kez daha kanaat getirdim. Hepimizde bir parça
özgüven eksikliği vardır. Mutlak başarı için güçlü bir özgüvene sahip olmak
şartını hafife almayalım. Özgüven konusunda git geller yaşamak gerçek bir
özgüvene sahip olunmadığının göstergesidir.
Çok büyük ilginin olduğu tanıtım akşamında konuklar Göğüş`ün,
herkesin kendinden birşeyler bulabildiği, yaşamın handikaplarına karşı nasıl
daha sağlam durabilecekleri konusunda püf noktalar geliştirilebileceği örnekleriyle anlatımını nefeslerini tutarak dinlediler.
Çocuklarımızda, gençlerimizde özgüven gözlemini mutlaka yapmamız gerektiğine MG seminer tanıtım akşamında bir kez daha tanık oldu.
Özgüven insanın önemli bir kişisel özelliğidir; yaşamla baş etmemizi ve so-
runlarla gerçekçi bir şekilde mücadele etmemizi sağlayan önemli bir
etkendir. Zorluklara dayanmamızı kolaylaştırır. Özgüven kazanma süreci, yaşamın önemli zorlukları ile başa çıkma gücüne sahip ve mutlu
olmaya layık bir kişi olma deneyimidir. MG Seminerleri bu konuyu da
titizlikle ele aldığını gördüm. Mustafa Göğüş’ün seminerlerinin ana
temasında özgüvenin insana güç verdiğini, enerjisini artırdığını, daha
fazla çaba göstermeye özendirdiğini, başarı için ilham kaynağı olduğunu, başarılarımızla gurur duymamızı ve onlardan keyif almamızı sağladığının altını çiziyor..
İki bölümden oluşan MG seminer tanıtımı salondaki katılımcılar tarafından tam not aldı. Konuklar arasında Almanya çapında çeşitli kurum ve
kuruluşlarda yönetim ve idareden sorumlu simalar, spor ve sanat dünyasından tanınmış şahsiyetler, çevre dernek ve çatı kuruluşları başkan ve üyeleri,
her kesimden esnaf ve işveren, evhanımları, çalışanlar ve gençler yerlerini
aldığı programa basın büyük ilgi gösterdi.
Daha önce MG Seminerlerinden faydalanan ya da üzün yıllar
toplumumuz adına faydalı çalışmalar yapanlarla MG seminerlerini konuştuk:
İsmail Çakır Feuerbach DİTİB Dernek başkanı:
Bu seminer toplumumuz için çok şey ifade ediyor. 20 yılı aşkın bir
süredir esnaflık yapmama rağmen eksiklerimin olduğunu gördüm. 6 senedir
dernek yönetiçiliği yapmama rağmen yetersizliklerimi görme şansım oldu.
Daha çok şey öğrenmem gerektiğini öğrendim. Ailelerimiz, gençlerimiz, işadamlarımız günümüzün şatlarına göre kendilerini geliştirmek için mutlaka
MG seminerlerine katılmalılar.
Eyüp San Feuerbach Camii Din görevlisi:
Ben şunu biliyorum: Değişmeyen tekşey
değişimdir. İnsan oğlu hayatta kaldığı müddetce bu
değişimleri görecek. Bu değişimleri göreceği için kendini o değişimlere hazır hale getirmek zorundadır. O
da tamda bu seminerlerle olur. İnsan eğitimli olursa
karşısına çıkacak problemleri önceden sezme, görme
ve ona göre önlem alma şansına sahip olur. MG seminerleri tanıtım programlarında Mustafa Bey bizi değişik
versiyonlarla eğitimin önemini hem iş, hem de sosyal alna girerek çok iyi
anlattı.
Fırat Arslan, Türk asıllı WBA Dünya Şampiyonu Alman profesyonel boksörümüz:
Mustafa Göğüş kendini geliştirmiş bir arkadaşımız. Moral
motivasyon konusunda, kendine güven ve başarıya
giden yolda atılacak adımları sağlıklı bir şekilde anlatabilen bir arkadaşımız. Gençlerimizi, iş adamlarımız, ailelerimizi başarıya taşıyacak bir seminer MG
seninerleri. Mutlaka imkan bulup katılmakta çok
fayda görüyorum.
Faik Ergezen:
25 yıldır finans sektöründe çalışıyorum. Nekadar da biliyorum deseniz MG seminerlerinden çokşey öğrenmem gerektiğini gördüm. Toplumumuza yön verecek gençlerimizin MG seminerlerinden faydalanması gerektiğini
düşünüyorum. Herkesimin alması gerekenler var. Daha önce Üyelerimize’de
MG semineri verdirdik.
Melek Kuvariç:
Ev hanımıyım... MG seminerine katıldıktan
sonra hiçbirşey seskisigibi olmadı. Hayatım tamamen değişti, kenimi tanıdım motivasyonum arttı,
ilişkilerim düzeldi, sağlığım düzeldi, aile ilişkilerim
düzeldi. Mutluluğun sırrı insanın kendisini tanımasında gizli. Bu akşamki MG semineri oldukça verimi
geçti. Mustafa Bey adeta bilgi kaynağı gibi. İnsanlarımız bu kaynaktan faydalanmalıdır.
16
KASIM / NOVEMBER 2015
DERNEK VE CEMİYET HABERLERİ
WELT HEIMAT
BORÇLARINIZDAN KURTULMAK MI İSTİYORSUNUZ?
Almanya’da borçlarını ödemekte güçlük çeken vatandaşın sayısı hergün gittikçe artıyor. Bu röportaj ile
vatandaşları aydınlatmak ve bilmedikleri haklarından bahsetmek istiyoruz.
Ropörtaj İsmail Doğruer
Kişisel iflas davası ile birikmiş ve geri ödeyemediğiniz
borçların iptalini talep etmek mi istiyorsunuz? Borcunuzun miktarı ve alacak sayısının, kişisel iflas davası
açmak için bir engel olup olmadığını mı bilmiyorsunuz?
İşletme sahibisiniz ve iflas davası açtıktan sonra işletmenizin ne olacağını mı merak ediyorsunuz? ‘Hayır ben
iflas yerine alacaklılar ile anlaşabilir miyim’ diye kafanızda bilemediğiniz soru işaretleri mi var?
Borçlar ve iflas hukuku alanında uzun yıllardır
danışmanlık hizmetleri veren Wolfgang Seelig`le mesleki
alanının gerçekleri üzerine yaptığımız röportajın size ışık
tutacağına inanıyoruz. Welt Heimat - Merhaba kısaca kendinizi okuyucularımıza tanıtır mısınız?
Wolfgang Seelig - Ben Wolfgang Seelig, önce
Frankfurt sonra Stuttgart ve şimdi de Esslingen-Stuttgart çevresi olmak üzere 12 yıldır diplomalı borç ve iflas
sosyal danışmanı olarak bu alanda hizmet veriyorum.
Kendiminkilerde dahil birçok borç-iflas dosyasıyla ilgilendim. Bu konuda uzun yıllar içinde uzmanlaştım. Şimdi bize başvuran borçluların nitelikli ve tecrübeli danışmanlık alacakları bir borç merkezinde ortaklarım Nazlı
Inci Seelig ve Avukat Andreas Christian Traub ile birlikte
Esslingen-Stuttgart çevresinde hizmet veriyoruz. Merkezimizde, başvurularda ben Almanca, ortağım ise Türkçe
dillerinde borçlu-alacaklı iletişimi ve hizmeti sunma olanağına sahibiz.
- Uzun yıllar yaptığınız danışmanlık hizmetinde en sıklıkla karşılaştığınız durum kişisel borçlanmalar ve iflas
mi, şirket borçlanmaları ve iflası mı?
Kişisel borç sorunları ağırlıklı olmakla birlikte
ekonomik krizle orantılı şirket borç ve iflaslarında da
buna yakın bir artış gerçekleşmektedir. Kişisel borçlar,
daha ağırlıkla iş kayıpları, işsizliğe düşülmesi sonucunda
kredi borçlarının ağır yükünü taşıyamama ve kredi taksitlerini ödeyememe kaynaklıdır. İşsizlik sonrası temel
yaşam ihtiyaçlarını karşılamada rol üstlenen Arbeitsamt
veya Jobcenter gibi kurumlar borçlar noktasında destek
yada herhangi bir yardım sunmuyorlar. Daha önceleri
genişçe bir alanda sunulan hukuksal destek kredisinin
de artık borç ve iflas alanı sözkonusu olduğunda karşılanmadığını görüyoruz. Baden -Württemberg eyaletinde Stuttgart ve Esslingen’de, bu konuda, uygulama bu
şansı vermemektedir. Çeşitli kamu danışmanlık büroları,
aşırı yığılma ve kadro eksikliği yüzünden ihtiyaca yanıt
verememekte ve nitelikli bir yardım alınamadığı için tüm
bu nedenlerle borçlular da umudunu, sağlığını ve hatta
ailesini kaybetme noktasında sosyal ve sağlıklı düşünememe, depressiv ruh hali gibi psişik sorunlar başgöstermektedir. Bize geldiklerinde bir çok borçlu müşterimizin
ruh halinin bu durumda olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
dan kolayca ve hızla kurtulmak için adım atsınlar.
- Borç sorunlarında çözüm olarak herkese iflasmı öneriyorsunuz? Yoksa daha başka ara çözüm yolları varmı?
Bunları sonuçları açısındanda kıyaslayabilirmisiniz?
Hayır elbette her durumda iflas tek çözüm yolu
değildir. Biz bu aşamaya gelmeden sorunun iflas mahkemesine taşınmadan önceki süreçlerinden biri olarak
alacaklılarla uzlaşma, borçların, borçlu için avantajlı bir
oranla yeniden düzenlenmesi ve tek bir defada yada taksitlendirerek ödenme yoluna gidilmesini ve formüllerini
öneriyoruz. Alacaklı ile anlaşamama veya bu aşamaların geride bırakıldığı noktalarda iflas bir çözüm olarak
önümüzde durmaktadır. Uzlaşma ile çözüm bulan dosyalarda, borçlular 2 yıl içinde kredi sicillerindeki negatif durumdan kurtulurlarken; iflas yoluyla sonuçlanan
dosyalarda bu 6 yıl sonrasında gerçekleşmektedir. Ancak
her iki halde de yasal zaman sonunda borçlu, borçları ve
kredi sicili temizlenmiş olarak yeni bir başlangıç yapabilmektedir.
- İnsanlar hangi aşamadan sonra iflasa başvurmalı? Bunun ayrımına nasıl varacaklar? Bu konuyu aydınlatabilir misiniz?
Elbette borçlarını ödeyemez konuma düştüklerinde, ilk ve sağlıklı tepki; hemen profesyonel çözüm arayışı olmalıdır. İşlerin içinden çıkılmaz hale gelmesi yada
bunalıma düşene kadar beklenilmemelidir. Bu konuda
ilk önemli tavsiye erken başvuru borçların artışını,ruh
sağlığınızı,aile ve çevre kayıplarını önler.Ve yenilenmiş
bir pozitif durum değişikliği ile yaşama devam edilmesini sağlar. Protestolar, mahkeme uyarı ve kararları,ceza
ve faiz uygulamalarına uğramadan basitçe çözüm şansı
versinler kendilerine.
- Bu aşamaya gelinceye kadar borçlular alacaklılarla sorunlar nedeniyle ağır psikolojik baskı altında kalıyorlar
ve bir çok sıkıntı yaşıyorlar. Size başvurduktan sonra
alacaklılarla muhataplık ilişkisi sizin üzerinizden mi yürütülüyor yoksa alacaklıların rahatsızlık veren girişimlerine uğramaya devam ediyorlarmı?
Evet bu durumda %80 alacaklı ile bizim aramızda geçiyor. Uzlaşma niyeti olmayan kimi alacaklıların
yeni bildirimler ve karar çabalarına karşın başlatılan süreç yasal ve bu tür rahatsız edici uygulamaları boşa çıkarır niteliktedir.
- Peki size başvurmak için gelirken nasıl bir hazırlık yapmaları gerekiyor?Bu konuda neler öneriyorsunuz?
Aslında olduğu gibi ne varsa borç dökümleri
ve faturaları, protestolar, mahkeme bildirim ve kararları, mali durumlarını gösterir banka hesap çıktıları ve
geçerli kimliklerini ifade eden Ausweiss denilen kimlik
yada pasaportlarını yanlarında getirmeleri hızlı analiz ve
çözüm üretmede zaman kazandıracak çabalardır.Ancak
genellikle bu konuda yanlış eğilim; banka hesaplarına el
konulduğu yada gelirleri bloke edildiği kimi mahkeme
kararları sonrasında yardım alma ihtiyacı doğduğunu
sanmalarıdır. Bu konuda önemli tavsiyem bu duruma
gelmeyi beklemesinler ve erken yardım arayarak sorun-
- Uzlaşı yada iflas durumunda borçlunun gelirine el konulması yada herhangi bir sınırlama olabiliyor mu?Örneğin 4 kişilik bir borçlu ailesinin gelirlerinde bu nasıl
bir tablo oluşturur?
Elbette bu konuda yasal gelir oranlarına göre
temel ihtiyaçların limitlerini aşan gelirlere sınırlama gelirken; Kira ve mutfak masrafları,enerji ve haberleme vb
gibi temel ihtiyaçlar bu kapsam dışındadır.
- İflasa başvuran insanlar, başvuru ile başlayan süreçten itibaren en çok neye dikkat etmeliler? Bu konudaki
tavsiyeleriniz nelerdir?
İflas uygulaması sonrası yeni borç yapılmamalı.
Harcamalar dengesi çok iyi kurulmalıdır. Çünkü az parayla yaşam sürdürme sınırlılığı ile bir yaşamın eşiğinden
geçmiş oluyorlar. Biz bu konuda yardımcı olmak için, harcama planını birlikte oluşturmayı öneriyoruz.
- Uzlaşı ve iflas uygulaması kesinleştikten sonra müşteri ile bağınız kopuyor mu?
Hayır, biz işimizi sadece hukuksal formalitelerde danışma hizmeti olarak algılamıyoruz. Bizim çalışma
tarzımız ve konseptimizde insani değerler ve sosyal, psikolojik destek çok önemli bir yer tutuyor. Müşterilerimiz,
dosyaları sonuçlansa bile ihtiyaç halinde sosyal destek
için bize başvurmaya devam edebiliyorlar.
- Sizinle ilk görüşme ücretli midir? Başvuruları yada ilk
görüşmeyi telefonlamı yapıyorsunuz?
Hayır hayır, biz başvuru halinde ilk görüşme için
bir randevu veriyor ve bu görüşme için ücret talep etmiyoruz. İlk görüşme bizim için öncelikle borçtan bunalmış
müşteriyi psikolojik açıdan rahatlatma ve bir çözüm için
analiz görüşmesine hazır hale getirme motivasyonudur.
-Son olarak eklemek istediğiniz bir tavsiye var mı?
Borç yükü altında ezilen her insanımız için daima bir
çözüm olanağı vardır. Bunun için yapılması gereken ilk
adım profesyonel yardım almaya ihtiyacınız olduğunun
ayrımına varın ve vakit geçirmeden bize başvurun. Sorununuzu paylaşın sizi borçlarınızdan kurtaralım.
-Bizimle görüşmek için zaman ayırmanız ve verdiğiniz
bilgilerle okurlarımızı aydınlattığınız için gazetemiz Welt
Heimat adına size teşekkür ederiz.
Welt Heimat adına Rapörtör.
Röportaj – İsmail Doğruer
WELT HEIMAT
ALMANYA BW HABERLERİ
SCHMİDT HAYATINI
KAYBETTİ
Almanya’da 1974 ile 1982 yılları arasında başbakanlık yapan Helmut Schmidt
96 yaşında yaşamını yitirdi.
A
Schmidt’in ölüm haberini özel doktoru Prof. Dr.
Heiner Greten açıkladı. Greten, önceki gün yaptığı açıklamada, “Eski başbakanın eski günlerine dönmesine imkan
Protesto’nun ardından sığınmacıları ziyaret eden
gazetemizin Stuttgart ve çevresi sorumlumuz İsmail Doğruer yardım gönüllüleri, girişteki kent polisi ve özel güvenliğin bilgisi dahilinde kısa bir görüşme gerçekleştirmiş ancak fotoğraf çekmesine izin verilmemiştir.
M
yok. Her şeye hazırlıklı olmalıyız. Bilinci kapalı ve yüksek
ateşi bulunuyor ancak acı çekmesine izin vermeyeceğiz”
diye konuşmuştu.
‘Yetkililerin dikkatini çekmek istedik’
Sığınmacılardan bir grup adına Suriyeli Haco adlı
kişi,’yetkililerin dikkatini çekmek istedik. Burada bekletiliyoruz ancak işlemler ve ne olacağımıza dair hiç bir yetkili
gelip bizimle görüşmedi. Protestodan sonrada kimse bize
bir açıklama yapmıyor. Bizim tek isteğimiz, işlemlerimizin
hızla yapılması ve kalabileceğimiz normal evlere yada konteynerlere götürülmektir. Burada aileler ve çocuklar vardır. Burası uzun süre bekletileceğimiz uygun yerler değil.
‘dedi. Muhabirimiz hem haber yaparak hem de ilgili kişilere bu isteğinizi duyuracağız. Ancak sizler için kentte bir çok
noktada kalıcı yerler hazırlanmaktadır. Biraz sabırlı olmalı
ve isteklerinizi dile getirmeye devam etmelisiniz diyerek
kendilerine destek vermiştir.
WELT HEIMAT
HABER VE
REKLAMLARINIZ İÇİN
BİZE ULAŞIN
[email protected]
[email protected]
07161 308 19 41
0176 314 32 144
ge’de Yunan adalarına ulaşmaya çalışan
iki tekne daha battı. Yetkililer, 13’ü çocuk en az 22 kişinin öldüğünü bildirdi. Avrupalı liderlere çağrı yapan Yunanistan Başbakanı
Tsipras ise “Utanıyorum” dedi. Yunanistan’a ait
Kalymnos Adası açıklarında dün gece alabora
olan bir teknede 19 kişinin hayatını kaybettiği
belirtildi. Sahil güvenlik ekipleri, 139 kişinin de
kurtarıldığını açıkladı. Rodos açıklarında batan
bir başka teknede ise biri çocuk, biri bebek üç
kişinin hayatını kaybettiği bildirildi. Rodos’daki
kazadan 6 kişi de sağ olarak kurtarıldı. Midilli
açıklarında salı gecesi batan bir teknede de 16
kişi ölmüş, 274 kişi de kurtarılmıştı.
ğusundaki 31 kilometrelik son etabı tamamlanarak perşembe günü hizmete açıldı. Böylece
başta Almanya olmak üzere Avrupa’dan Türkiye’ye karayoluyla giden Türkler ve turistler
Sofya’dan Kaptan Andreevo sınır kapısına kadar
kesintisiz olarak otoban yolculuğu yapabilecek.
Koalisyonda Mülteci Politikası Gerginliği
İsmail Doğruer
Welt Heimat’tan ziyaret
E
ulgar otoban ağını Türkiye’ye bağlayan
Maritsa otoyolunun son etabı da tamamlanarak kullanıma açıldı. Bulgaristan‘ın başkenti
Sofya’dan Türkiye’ye otoyol bağlantısı nihayet tamamlandı. AB tarafından finanse edilen
Maritsa (Meriç) otoyolunun ülkenin güneydo-
Esslingen Flanderstrassede bulunan yüksek okulun spor salonuna
geçici yerleştirilen Suriye,Afganistan ve Pakistanlı sığınmacılar
18.10.2015 günü Flandern strasse
ile Rotenacker strassenin kesiştiği
kavşakta,protesto gerçekleştirdiler.
kadar sığınmacı geldikleri günden itibaren temel
ihtiyaçlarının karşılandığını ama bunun dışında
kendi durumları ile ilgili yetkili bir kimsenin kendileri ile
iletişim kurmadığı ve kendilerine hiç bir bilgi veya işlem
yapılmadığını dile getirdiler. Polisin isteklerini kent yönetimine ileteceklerini ve protestoya son vermelerini bildirdikten sonra yerleşkeye döndüklerini dile getirdiler.
Ege Kan Ağlıyor: 22 Ölü
B
SIĞINMACILARDAN
PROTESTO!
70
17
Bulgaristan Nihayet Türkiye’ye ‘Bağlandı‘
lmanya’nın bir dönemine damgasını vuran eski başbakanlardan Helmut Schmidt, dün doğduğu kent olan
Hamburg’da yaşamını yitirdi. Schmidt, 1974 ile 1982
yılları arasında Willy Brandt’tan sonra Almanya’yı
yönetmişti. Schmidt, 1982 yılında verilen gensoru sonrası hükümetten ayrılmak mecburiyetinde kalmış ve Almanya’da Helmut Kohl (CDU)
dönemi başlamıştı. 80 yıldır sigara
içer Schmidt, geçtiğimiz aylarda
bacağındaki kan pıhtılaşması
nedeniyle ameliyat geçirmiş
ve uzun süre hastanede
tedavi görmüştü.
Haberi doktoru duyurdu
KASIM / NOVEMBER 2015
ülteci krizi Almanya’da büyük koalisyon
ortakları arasında gerginliğe yol açtı.
Sosyal Demokrat Parti Genel Başkanı Sigmar
Gabriel Hristiyan Birlik partilerini sert bir dille
eleştirdi. Hristiyan Demokrat Birlik ve Hristiyan
Sosyal Birlik arasındaki tartışma, hükümetin
işlerliğini tehdit ediyor” diye konuştu Gabriel,
“Partililerin birbirlerine karşılıklı şantaj ve hakaretleri, yakışıksız bir durum ve ayrıca sorumsuz-
ca” dedi. Gabriel ayrıca “Bu tartışma ne kadar
uzun sürerse, aşırı sağcılar daha fazla güçlenir”
uyarısında da bulundu. Hristiyan Demokrat
Birlik partili Christian von Stetten, parti meclis
grubundan bazı partililerin, sığınmacı akınının
sınırlandırılması yönünde dilekçeler hazırladığını belirtti. Stetten, ‘Ama önce hükümetin pazar
günkü zirvede nasıl bir karar alacağını bekleyeceğiz’ dedi.
ABD, Suriye’ye Özel Harekât Timleri Gönderiyor
A
BD hükümet sözcüsü özel harekât kuvvetleri mensubu 30 dolayında askerin
Suriye’de eğitimci ve danışman olarak görev
yapacağını söyledi. Bölgeye özel harekât timlerinin gönderilmesinin Başkan Barack Obama’nın
IŞİD’le mücadelede bir değişiklik anlamına gelmediğine dikkat çeken yetkili, timlerin görevinin
sınırlı olacağını kaydetti. Özel harekât timleri
muhalif savaşçıları eğitecek, ayrıca ABD hava saldırılarının koordinasyonunda görev alacak. Irak’a
da mürettebatlarıyla birlikte bir grup Apache
helikopterinin yerleştirilmesi seçeneğinin gözden geçirildiği belirtildi. Böylece ABD eğit-donatı
programı hüsrana uğrayarak bitirdi.
Çin, Tek Çocuk Politikasına Son Verdi
P
ekin, yaşlanan nüfus karşısında harekete
geçti. 1979’dan bu yana uygulanan tek
çocuk politikası kaldırıldı. Artık iki çocuğa izin
veriliyor. Ancak azalan doğum sayısını yeniden
artırmanın önünde ciddi engeller var. Başkent
Pekin’de toplanan Çin Komünist Partisi Merkez
Komitesi Genel Toplantısı’nda tek çocuk yasağı-
nın kaldırılmasına ilişkin düzenleme kabul edildi. Artık tüm ailelerin iki çocuk sahibi olmasına
izin verilecek. Tek çocuk politikası 2013 yılında
gevşetilmiş, anne ve babadan birinin tek çocuk
olması halinde iki çocuk sahibi olmalarına izin
verilmişti.
Kadınlar savaşlarda cinsel şiddet mağduru
T
ehdit Altındaki Halklar Topluluğu, BM’nin
kadın haklarının altını çizen kararının savaş bölgelerinde uygulanmadığını açıkladı. En
sorunlu ülkeler Sudan, Nijerya, Kongo ve Suriye.
Merkezi Göttingen’de bulunan Tehdit Altındaki
Halklar Topluluğu’ndan yapılan açıklamada, savaşların sürdüğü ülkelerde kadınlara cinsel şiddet uygulandığı, BM Güvenlik Konseyi’nin 2000
yılındaki kadın haklarına vurgu yapan kararının
dikkate alınmadığı vurgulandı. Tehdit Altındaki
Halklar Topluluğu Afrika uzmanı Ulrich Delius
yaptığı açıklamada, çatışma ya da savaşların
sürdüğü birçok ülkede askerler ya da milislerin
kadın ve kız çocuklarına tecavüzü bir savaş silahı olarak kullandığını belirtti.
Silah Şirketi Heckler & Koch
Alman Hükümetine Dava Açtı
S
uudi Arabistan’la yaptığı silah anlaşması
hükümet iznine takılan Heckler & Koch
konuyu yargıya taşıyor. “Süddeutsche Zeitung”,
Kuzey Almanya Radyo Televizyonu (NDR) ve
Batı Almanya Radyo Televizyonu’nun (WDR)
ortak haberine göre Heckler & Koch, G36 otomatik piyade tüfeklerinin Suudi Arabistan’da
üretimine izin almak için geçen yılın ortalarında başvuruda bulundu. Bu konuda yetkili merci olan Başbakan Yardımcısı Sigmar Gabriel’in
Ekonomi Bakanlığından söz konusu dilekçeye o
tarihten bu yana yanıt verilmedi. Merkezi Baden-Württemberg eyaletindeki Oberndorf’ta
bulunan Heckler & Koch, ihracata bağımlı bir
şirket. Mali açıdan zor bir dönemden geçtiği
ileri sürülen şirket, dünyanın dört bir yanında
silahlı kuvvetler tarafından kullanılan otomatik
piyade tüfeği, makineli tüfek ve tabanca üretiyor. Dava dilekçesinin Frankfurt İdare Mahkemesi’ne sunulduğu, Eschborn’daki Federal
Ekonomi ve İhracat Kontrol Dairesi’nin davalı
olarak belirtildiği kaydedildi.
Her 10 Dakikada Bir Vatansız Çocuğun
Doğduğunu Biliyor musunuz?
B
irleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, vatansız olarak dünyaya gelen
çocuk sayısının artışıyla ilgili uyarıda bulundu.
ABD’nin New York kentinde bu hafta açıklanacak bir rapora göre, dünya genelinde vatansızların sayısında büyük artış kaydedildi. BM Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres, her
yıl vatansızların sayısının 70 bin arttığını açıkla-
dı. Uluslararası kuruma göre dünya genelinde
10 milyon dolayında vatansız insan bulunuyor.
“Ayrımcılık, hayal kırıklığı ve umutsuzluk” gibi
duyguları paylaşan vatansız çocukların tıbbi bakım ve eğitim olanaklarından yoksun olduğu,
istihdam piyasasına girişlerine izin verilmediği
kaydedildi.
18
NSU TERÖRÜNDEN
DERS ALINACAK MI?
KASIM / NOVEMBER 2015
HUKUK KÖŞESİ
IRKÇI PEGİDA ZIVANADAN ÇIKTI!
İslam karşıtı ve Irkçı “Batının İslamlaşmasına Karşı Vatansever
Avrupalılar Hareketi” (Pegida)
kendi taraftarlarına, “Artık kebap yemeyin, Türkiye’ye tatile
gitmeyin” çağrısı yaptı.
A
larına müdahale etti. Polis, araya girerek gerilimin büyümesini engelledi.
Polis araya girdi
Irkçı grup, “İslamlaşma Avrupa Birliği’nin ötanazisidir”, “Kuran zehirdir” yazan pankartlar taşıdı. İslam ve mülteci karşıtı sloganlar atıldı. Gösteriyi düzenleyen Edwin Wagensveld, Pegida taraftarlarına “artık
kebap yememeleri ve Türkiye’ye tatile gitmemeleri”
çağrısında bulundu.
lmanya kökenli Pegida hareketinin Hollanda’nın
Utrecht kentinde gerçekleştirdiği gösteri de
olaylı sona erdi. Polis göstericilerden bazılarını gözaltına aldı. Bilindiği üzere Pegida’nın Utrecht’te 11
Ekim’de düzenlediği gösteri de olaylı bitmişti. Aynı
gün Utrechte’te gösteri yapan Uluslararası Sosyalistler’in müdahalesi sonucu gerginlik yaşanmıştı. Savcılık 11 Ekim’deki gösteri il ilgili soruşturma başlatmıştı.
Binninger: NSU örgütünün sadece 3 üyeden oluştuğu tezi inandırıcı değil
‘NSU’nun ortaya çıkmasından sonra neler değişti?’ konulu konferansta
federal ve eyaletler düzeyinden siyasetçi ve emniyet birimleri temsilcileri son durumu değerlendirdi. Federal
Meclis’te çalışmalarına başlayacak
NSU 2.Araştırma Komisyonu Başkanı
Clemens Binninger, NSU’nun sadece
3 üyeden oluştuğu konusundan şüpheli olduklarının altını çizdi.
A
şırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör
örgütünün ortaya çıktığı günden bu yana dört
yıl içinde neler değişti? Federal Meclis NSU Araştırma Komisyonu’nun iki yıl önce sunduğu rapordaki
47 önerinin kaçı hayata geçirildi? Bu ve diğer sorulara NSU vahşetinin 4. yılında ülke genelinde düzenlenen programlarda cevap aranıyor.
Federal hükümetin Uyum ve Göçten Sorumlu Devlet Bakanı Aydan Özoğuz (SPD) da bu hafta içinde federal ve eyaletler düzeyinden emniyet
birimleri temsilcileri, kurban yakınları, milletvekilleri, araştırma enstitüleri ve sivil toplum kuruluşları
temsilcilerinin de katıldığı ‘NSU ortaya çıkmasından
sonra neler değişti?’ konulu bir konferansa ev sahipliği yaptı.
Üç değişik konu
ele alındı
Başbakanlık Binası’nda yapılan konferansta federal meclis
NSU Komisyonu’nun
önerilerinin hayata
geçirilmesi, istihbarat
ve emniyet birimlerindeki reformlar, ırkçı saldırıları kurbanlarının korunması olmak üzere üç değişik konu ele alındı.
Panellerin birine katılan federal meclis üyesi
ve bugünlerde araştırmalara başlayacak 2. NSU Komisyonu Başkanı Clemens Binninger, komisyonun
ağırlık vereceği konuları dile getirdi.
NSU 3 kişiden ibaret değil
NSU örgütünün sadece 3 kişiden oluştuğu
tezinin inandırıcı olmadığını söyleyen Binninger, bu
konu üzerine yoğunlaşacaklarını duyurdu. Binninger, emniyet birimlerinde kafa yapısının değişmesi
gerektiğini, ayrıca hata yapılınca bunun kabullenebilinmesi gerektiğini ifade ederek, hala ‘hata yapmadık’ diyenleri duyunca hayretler içinde kaldığını
söyledi.
Özoğuz “Yardım
eden varsa bulunması gerek”
Federal
ve
eyalet içişleri bakanlıkları ve emniyet birimleri temsilcileri ise
meclisin önerilerini
hayata geçirmek için
adımlar atıldığını, bazılarının hayata geçirildiğini aktardı. Emniyet birimlerinin toplumu yansıtması açısından göçmenlerin oranının artması için çalışmalar
yapıldığı belirtildi. Bakan Özoğuz, Federal Adalet
Bakanlığı’na NSU üyelerine devlet kurumlarında çalışanlardan yardım eden varsa bulunması gerektiği
ve bu konunun netleştirilmesi gerektiği yönündeki
talepleri dillendirdi.
Mültecilere karşı işlenen suçlar ciddiye alınsın
Diğer dile getirilen konuların başında ise
mültecilere karşı işlenen suçların ciddiye alınması
yer aldı. Sivil toplum kuruluşları temsilcileri resmi
makamlardan kararlı adımlar atmasını, suç işleyenlere karşı hukuk devletinin meydan okumasını talep
etti.
ZSCHAEPE’NİN KONUŞMASI
ERTELENDİ
İlk kez ifade vermesi beklenen NSU davasının baş sanığı Beate Zschaepe’nin ne
zaman konuşacağını avukatı
açıkladı.
B
eate Zschaepe’nin yeni savunma avukatı Hermann Borchert, müvekkilinin 8 Aralık’tan önce
ifade vermeyeceğini açıkladı. Fransız haber ajansı
AFP ve Bavyera eyaletinin yayın organı SWR’e konuşan Borchert, o sırada uzun zaman önce planladığı
gibi tatilde olacağını belirtti.
Sadece talihsizlik olmuş
8 Aralık’tan önce yeni bir gelişme olmayacağını vurgulayan Borchert, bu konuda mahkemeyi de
yazılı olarak bilgilendirdiğini ifade etti. Borchert, Zschaepe’nin fikir değiştirmesini beklemediğini, sadece
bir talihsizlik olduğunu kaydetti.
Münih Eyalet Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya geçen salı günü ara verilerek bir sonraki
duruşma 17 Kasım’a ertelenmişti. Mahkeme heye-
tinin erteleme kararı almasında iki başvuru etkili olmuştu.
Basından öğrenmişlerdi
Zschaepe’nin mahkeme tarafından davanın
başlangıcında yasa gereği atanan savunma avukatları
davadan azledilmelerini talep etti. Zschaepe’nin atanmış avukatları Wolfgang Heer, Wolfgang Stahl ve Anja
Sturm Zschaepe’nin ifade vereceğini basından öğrendiklerini açıklamıştı.
Aynı davada yargılanan başka bir sanığın avukatı da reddi hakim talebinde bulunmuştu.
Aşırı sağcı NSU örgütünün üyesi Zschaepe, 8
Türk ve bir Yunan göçmenle bir Alman polis memurunun öldürülmesinden sorumlu tutuluyor. Cinayetlerin
diğer iki baş zanlısı yakalanmadan intihar etmişti.
WELT HEIMAT
Bu nedenle Utrecht Belediyesi, Pegida’nın 8
Kasım’da yeniden Utrecht kent merkezinde toplanmasına izin vermedi. Merkezden uzakta bir parkta
bir araya gelen grup, kente doğru yürümek isteyince
polisin müdahalesiyle karşılaştı. Polis çok sayıda kişiyi
gözaltına aldı. Anti-faşist bir grup da, Pegida taraftar-
“İslamlaşma Avrupa Birliği’nin ötenazisidir”
Savcılık soruşturma başlattı
Utrecht Savcılığı, Pegida’nın 11 Ekim’de düzenlediği gösteride Chohan’ın İslam dini ve Müslümanlara yönelik sert açıklamaları nedeniyle soruşturma başlattı.
YARALARIMIZI HEP BERABER SARIYORUZ KAMPANYASI
İÇİN DAYANIŞMA KAHVALTISINDA BULUŞALIM!
H
er ayın 3. pazarı Kültürzentrum Dieselstraße de Interkulturelles Forum Esslingen e.V(adg)ce düzenlenen geleneksel İnternationales Frühstück/Uluslararası
kahvaltıyı bu defa Didf Stutgart organize etti. ’Dayanışma
kahvaltısında buluşalım’ çağrısıyla gerçekleştirilen sosyal
etkinliğin tüm geliri, Ankara da ki katliamdan yaralı kurtulan arkadaşlarımız için „yaralarımızı hep beraber sarıyoruz“ kampanyasına aktarılacaği ifade edildi.Titizlikle
hazırlanmış ve sıcak karşılamayla başlayan etkinlik, Didf
ve Adg den konuşmacıların Paris katliamını ve kahvaltı
biçimindeki sosyal etkinliğin temel düşüncesini ele alan
konuşmalar yapmasıyla devam etti.Hazırlığın,katılımın
ve sıcak sosyal iletişimin amaçlananı verdiğini,bizde,Welt
Heimat adına katıldığımız ortamda gözlemledik ve okuyucularımıza bu tip dayanışma ve sosyal bağları geliştirme
etkinliklerinin yararını benimsediğimizden okuyucularımızla paylaşıyoruz. Adg ve Didf Stuttgart’ ı bu etkinlikten
ve duyarlılıktan dolayı kutluyoruz.
WELT HEIMAT
ESNAF VE ZANAATKÂRLARIMIZ
KASIM / NOVEMBER 2015
15 yıllık tecrübe
Hilal ÖZ
Modelist ve Stilist
Her markanın bir gelişimi ve bir doğuş hikayesi vardır. Hill’s Collection’ın hamaratlı
elleri, inanılmaz hayal gücüyle doğmuş. Hill’s Collection ‘ın beğenilen modelleri ile
ne düğünler yapılmıştır yıllar yılı. İşte Hill’s Collection’ın Bad Cannstatt semtinin duayeni sayılabilecek farkını ayrıntılara taşımış. Gerçekten sınırları zorlayıcı tasarımlar
çıkaran Selma Süslü’nün kızı Hilal ve ekibi, özel günlerinizi unutulmaz kılanlardan
birisi olarak anılıyor. Biz de modanın duayeni olan Selma Süslü ile sizler için keyfi bir
ropörtaj gerçekleştirdik. Ropörtaj Şevket Dalboy
Welt Heimat - Selma Hanım düğün dendiğin- uygun bir model seçimi güzelliğin ön plana çıkarılması
için önemlidir. Gelinlikler arasından seçim yaparken,
de sizin gözünüzde ne canlanıyor?
Selma Süslü – Elbette bir düğünün en güzel ögesi ge-
lin ve damattır. Onların mutluluğu, heyecanı olmadan
o düğünün pek de güzel olmayacağını söyleyebiliriz.
Elbette düğün öncesi yani evlilik öncesi süreçlerden en
önemlisi de damatlıktan öte gelinliktir. Her genç kızın hayalinde bir
gelinlik vardır. Genç kızların hayallerini süsleyen gelinliklerin, yapacakları düğün konseptine uyması
bu noktada çok önemlidir.
düğün mekanı da göz önünde bulundurulmalıdır. Düğün mekanı ile uyumlu gelinlik, hem rahat hareket etmeyi, hem de düğün konseptinin ahenk içinde olmasını sağlar. İşte Hill’s Modaevi olarak tüm bu detayları
düşünerek hareket ediyoruz.
rını araştırmaya başlamalısınız. Erken randevu almalı ve işinizi şansa
bırakmamalısınız. Düğün sezonu
boyunca gelinlik modaevleri ve firmaları çok yoğun çalışmaktadır. Bu
dönemlerde modaevi ile iletişime
geçmekte zorlanabilirsiniz. Bol bol
gerçek gelinlik modelleri incelemelisiniz. Firmanın referanslarına dikkat etmelisiniz. Daha önce diktiği
gelinlik modelleri size fikir verebilir.
Seçeceğiniz gelinlik ve damatlıklarda modelin güzelliğinin yanısıra
kumaş ve dikiş kalitesini de gözönünde bulundurarak beğendiğiniz
gelinlik modaevleri ile yüz yüze görüşmelisiniz. Gelinlik firması seçerken bütçenize de dikkat etmelisiniz.
Fiyatları karşılaştırırken, kullanılan
kumaş, taş ve işçilik kalitesi, aksesuarları gibi detaylar hakkında özellikle bilgi istemelisiniz.
Welt Heimat - Gelinlik seçimini yapmaya gelen gelin
adaylarına neye göre önerilerde bulunuyorsunuz?
Selma Süslü – Öncelikle gelin-
lerimizin vücut tipini iyi tanımalısınız. Omuz, basen ve bacak duruşlarını iyi bilmelisiniz ki model
seçimini ona göre yapmalısınız. Biz
bu noktada devreye giriyoruz. Biliyoruzki hayalinizdeki düğüne göre
hayalinizdeki gelinlik tasarımı aynı
doğrultuda olmalıdır. Gelinlik tarzından, aksesuar tarzına kadar baştan aşağı uyumlu olmak durumundasınızdır. Havuz başında yapılan
bir düğün ile otantik bir ortamda
yapılan düğünde yada sade bir nikah töreninde aynı tasarım gelinlik
hiçte uygun olmaz.
Welt Heimat – Gelinlik tasarımını siz mi yapıyorsunuz? Birbirinden güzel gelinlik modelleri arasından seçim yapmak gerçekten zor
olmuyor mu?
Selma Süslü – Gelin adayının üzerinde uçuşan,
hareketli ve hafif kumaşlar dışında danteller, tüller,
organzeler çok şık dursun diye tüm detayları hesaplıyoruz. Çok taşlı ve ağır dantelleri gelinlerimiz her zaman tercih etmediğinden tasarımı kendimiz, onların
beğenileri doğrultusunda yapıyoruz. Tasarımı kızım
Hilal yapmaktadır. Eğitimini tamamladıktan sonra modellerimize şekil vermeye başladı. Belirttiğim gibi gelin
adayının özelliklerine göre en uygun modeli hazırlayıp
son aşamaya kadar gelin adayının yanında oluyoruz.
Gelinlik bütün detayları ile size özel olmalıdır.
Öncelikle en yeni gelinlik modası takip edilmeli ve bazı
kriterlere göre stilinizi yansıtan gelinlikler belirlenmelidir. Gelinlik modelleri gözden geçirilirken, vücut tipine
Welt Heimat - Özel dikim gelinlik ve damatlıklar, hazır gelinliklerden fiyat olarak çok
mu farklı?
Welt Heimat - Gelin ve damat adayları düğün tarihini
belirledikten ne
kadar süre sonra
gelinlik ve damatlık seçme konusunda hazırlıklara
başlamalıdırlar?
Selma Süslü – Özel
dikim gelinlik için hangi gelinlik modaevi ile
anlaşacağınız önemlidir. Zaman planlamanızı iyi yapmalısınız.
Düğününüzden yaklaşık 6 ay önce gelinlik
modaevi ve firmala-
Selma Süslü – Kaliteyi ekonomik fiyata bulabilmek elbette zor.
Şuan Hill’s Collection’da Hilal’in
özel çizimi gelinlik ve damatlıkların
fiyatı sadece 999 Euro. Biz hertürlü
danışmanlık hizmetlerini ücretsiz
veriyoruz. Sadece gelinlik ve damatlıklar değil, abiye, sünnet elbiseleri ve birçok üründe kampanyamız devam etmektedir.
Değerli Welt Heimat okuyucuları en iyi gelinlik firması seçmenizi sağlayacak bu adımların
hepsini, evinizin konforunda Hill’s
Collection’dan yapabilirsiniz. 15
yıllık tecrübesiyle sizleri beklemektedir. 0711 888 32 75 No’lu
telefondan da ulaşmanız mümkün. Hill’s Collection Seelbergstr. 7
70372, Bad Cannstatt adresinde.
19
20
KASIM / NOVEMBER 2015
ESNAF VE ZANAATKÂRLARIMIZ
WELT HEIMAT
AKIL AKIL’DAN ÜSTÜNDÜR
Akıl Holding’e danışın karlı çıkın
A
kıl Holding birçok hizmeti bir çatı altında toplamış
bir işletme olarak farklı alanlarda kişiye özel çözümler sunmaktadır. Girişimci ve yatırımcılarımız işine
başlamadan önce daha belki fikir aşamasındayken iyi bir
fizibilite ve iş planı yapmak için Akıl Holding’in yanınızda olduğunu bilmelisiniz. Toplumun gereksinim duyduğu
ürünleri üretmek isteyenler, hizmetleri sunup ticaret yaparak, maddi-manevi kazanç sağlamayı hedefleyen ve bu
doğrultuda kendi işini kurmak için harekete geçmek isteyenler, Akıl Holding’e kulak vermeli:
Araştırma, Planlama, Örgütlenme, Koordinasyon
çalışmaları yapan, sonuçta gerekli bilgi-beceri, işyeri, eleman, ekipman v.b. girdileri ile finansman kaynaklarını, bir
araya getirerek, Kendi işini kurmada, yatırımını gerçekleştirmede hayati destek sunan Akıl Holding yanınızda.
Çünkü: Akıl Holding grubu pek çok alanda sunduğu danışmanlık hizmetlerinin yanısıra girişimci ve yatırımcıları
destekleyen performans portföyü oluşturarak gayrimenkul, finansman ve yönetim danışmanlığı ile de müşterile-
rine özel çözümler üretiyor. Yılların tecrübesi ve çalışkanlığı ile bilgi birikimini müşterilerine ticari ve teknik alanda
en iyi şekilde aktararak çözümler geliştirip, onlara her türlü desteği sunuyor.
Mülk sahiplerine özel ilave kredi
“Bizler müşterilerimizin sorunlarını ortadan kaldırmak için her zaman yeni fikirler üretiyoruz” diyen Fevzi
Akıl, insanlarımızın artık kolayca banka kredisi alamadığının altını çizerek yeni kredi imkanlarını şu şekilde anlattı:
Daire, arsa yada bunun gibi herhangi bir mülkiyetiniz varsa 60 Bin euro’ya kadar ipoteksiz banka kredisi
sağlıyoruz. Bu krediyi her türlü ihtiyaç için kullanabilirsiniz. Nereye harcayacağınız sorulmuyor. Örneğin bu krediyi ister satın alacağınız ev için kullanın, isterseniz alacağınız evin tamir masrafları için. Orası size kalmış. Biz Akıl
Holding olarak bu krediyi Alman Bankalarından ipoteksiz
ve teminat gerekmeksizin sağlıyoruz. Çalışanlar da, işletme sahipleri de alabiliyor.
AKIL HOLDİNG’TEN DANIŞMANLIK HİZMETLERİ
• Kamu destek fonlarına veya diğer teşviklere, kefaleten başvurmada ve bunların seçiminde hizmet vermektedir.
Gayrimenkul Danışmanlığı
24 yıldan gelen tecrübe
24 yıldır hizmet veren Akıl şirketler gurubu kurucusu
Fevzi Akıl, yeni fikirleri olan geleceğini şekillendirme konusunda
problemler yaşayan girişimcilerle birlikte kişiye özel çözümler
üreterek, geliştirip uygulamaya koyduklarını belirterek çalışma
alanındaki tüm işletmesel ve teknik kaynakların ve bağlantıların
sürekli kullanımı sayesinde başından sonuna kadar kapsamlı ve
bütünsel bir danışmanlık hizmeti sunduklarını açıkladı. Geçmişe
bakarak geleceği gözönüne aldıklarını belirten Akıl, sözlerini şöyle
sürdürdü: Finans dünyasında öngörü güçlü olmalı. Bankalar önceleri geçmişe bakarak kredi verirdi. Artık bu güvenin ötesine geçildi. Güvenin yanısıra sistemlere dikkat ediliyor. Akıl Holding’te
hizmetler bir çatı altında veriliyor. Tecrübeli uzmanlarla çalışıyor,
kişiye özel hizmetler üretiyoruz. Mülk sahiplerine özel ilave kredi imkanları, yatırımcılardan özel sermaye imkanı, Türkiye’deki
ipoteğe yönelik işveren ve çalışanlara kredi imkanı, Türkiye’deki
girişimcilere Almanya’dan kredi imkanı, finansman danışmanlığı
hizmetlerini Türkçe ve Almanca veriyoruz.
Finans Danışmanlığı
Müşterilerinin sahip olmaya karar verdiği Gayrimenkulün
satın alımında müşteriye özel finansman modelleri sunuyor.
Akıl Holding ;
• Konut, ticari gayrimenkul, iş kredisi veya hızlı kredi, ülke içinde
veya dışında, uzun süreli yenilikçi ve müşterisinin arzularına uygun finansman modelleri sunuyor.
• Uluslararası bankalarla yakın ilişki ve deneyime sahiptir.
• İş konseptlerinin, şirket satın alma işlemlerinin veya bunların genişletilmelerinin gerçekleştirilmesinde pek çok çözümler sunuyor.
Gayrimenkul yapımı, alımı ve satımında yasalar ve yükümlülükler bulunmaktadır. Akıl Holding’in görevi tüm ticari ve
teknik ayrıntılarda müşterisine danışmanlık hizmeti vermek ve eşlik etmektir.
• İlginç fırsatlar hakkında bilgi vermek. Gayrimenkulu görmek için
müşterisine eşlik etmek.
• Almaya karar verildiğinde satıcıyla pazarlık
• Kişiye özel, ihtiyaçlara uygun bir finansman modeli oluşturmak
• Ayrıntılar hakkındaki pazarlıktan, satış sözleşmesinin tamamlanması, noter randevusuna kadar eşlik etmek.
• Emlak satışında tüm işlemler sırasında eşlik etmek
• Akıl Holding danışmanları tarafından Gayrimenkulun incelenmesi ve satış fiyatının belirlenmesi
• Alıcının Gayrimenkul hakkında tam bilgi sahibi olması için ayrıntılı satış dökümanları ve açıklamalar hazırlamak
• Akıl Holding danışmanlarının ilgilenen alıcılarla birlikte gayrımenkulu gezmesi, satış sözleşmesi tamamlanana kadar tüm süreçte mal sahibine eşlik etmesi
Şirket Danışmanlığı
Kurumsal danışmanlığın uygulanması genelde bir bütün
olarak görülmesi gerektiğinden olanakları tüm koşullar çerçevesinde doğru değerlendirmek için uzmanları aracılığıyla çalışmalara esas teşkil edecek bir işletme analizi yapıyoruz.
Akıl Holding uzman kurumsal danışmanlık bölümünün
sunduğu hizmetler;
• Bir işletme analizinin yapılması
• Öngörülere uygun bir konseptin geliştirilmesi
• Şirket kurma danışmanlığı
• Finansman sağlama
• Sübvansiyon Danışmanlığı
• Kar optımasyonu
• Rasyonelleştirme önlemleri
• Bir işletmenin satın alınması
• Teşviklerin temini
• Şirket organizasyonu
• Şirketin değerlendirilmesi
• Bir işletmenin satılması
• Müşterek konseptimizin hedeflerine optimum düzeyde erişebilmek için gerekli tüm önlemlerin alınması ve uygulanması
TÜRKİYE’DEKİ İPOTEĞE KARŞILIK ve Alman Devleti fonlarından teminat
ALMANYA’DA İŞVERENLERE VE mektubu almalarını sağlıyoruz.
ÇALIŞANLARA KREDİ
Türkiye’de gayrimenkulu olan- TÜRKİYE’DEKİ GİRİŞİMCİLERE ALlara yönelikte yeni bir modelimiz var. MANYA’DAN KREDİ İMKANI
Onlarda buradan kredi alabilir. Türkiyedeki ipoteği garanti olarak kullanıyoruz.
Türkiye’de kullanmak üzere müşterilerimize yıllık yüzde 5 ile 7,5 arası kredi imkanları mevcut.
PROJELERE KEFALET
Reel, rentabil proje konsepti
olanlar bankaya teminat veremiyorsa,
ipotekten dolayı kredi alamıyorsa, Akıl
Holding’in oluşturduğu imkanları sunarak bankaların istediği teminatı-ipoteği
sunabiliriz.
YATIRIMCILARDAN ÖZEL SERMAYE İMKANI
İpotek imkanı olan ama banka
kriterlerini yerine getiremeyen, bu nedenle kredi alamayanlara Akıl Holding
Şirketi olarak özel sermaye sağlayabiliyoruz. Bu imkan dahilinde evine haciz
konulan şahısları hacizden kurtarabiliyoruz. Böylece yeni bir ödeme planı ile
hacizde bulunan emlağı geri alma imkanını sağlayabiliyoruz.
Projesinin gerçekleşmesi için
gerekli olan hertürlü ön sermaye ihtiyacını yatırımcılar tarafından karşılayabiliyoruz.
Herhangi bir nedenden dolayı
banka kriterlerini yerine getiremeyen
ve böylece bankalardan kredi alamayan
şahıs ve kurumlara, yatırımcılar tarafından finansman imkanı sunuyoruz.
AVRUPA BİRLİĞİNDEN VE ALMANYA DEVLET FONLARINDAN BANKALARIN İSTEDİĞİ HİBE DESTEĞİ,
UCUZ KREDİ VE TEMİNAT MEKTUBU
Şufasında sorun yoksa, yeni iş
kuracaklara veya işini büyütmek isteyenlere proje maliyetinin % 80 ine kadar bankaların istediği Avrupa Birliği
Akıl Holding, Türkiye’de ki girişimciler için her projeye banka teminat
mektubu karşılığında Almanya’dan uzun
vadeli, düşük faizli kredi sağlıyor. En az
200 Bin Euro’dan başlayan kredi imkanılar mevcut. İSRAF ÖNLENİYOR
Tüm hizmetler yapılacak yatırımın çerçevesinin tespit edilmesi ile başlayıp, yatırımın geri dönüşüyle, Rentabil
hesaplarına uygun teslim edilmesiyle
son buluyor. Bu süreçte tüm işlemlerin
uzmanlar tarafından organize edilip, takip edilmesi yapı kalitesini yükseltip israfı önlüyor.
SABİT FİYAT GARANTİSİ
Akıl Holding Grubu alanında gerekli tecrübe ve deneyime sahip uzman
kadrosu olan ender şirketlerden olduğunu açıklayan Akıl Holding sahibi Fevzi
Akıl, Akıl Holding bünyesindeki finans
danışmanları, mimar ve mühendisler,
inşaat şirketleri ile müşteriye sabit fiyat
garantisi verdiklerini ev, daire, bina satın almak isteyenlerin dosyasını inceleyip teklif verildiğini kayıt etti.
Teklifimizi sunduğumuz takdirde binanın ekspertiz raporu banka kredisi ve ihtiyaç anında inşaat için gerekli
teknik ekibi de sağlıyor ve sabit fiyat
garantisi veriyoruz. Hedef ve isteklerin
bütcesini önceden analiz edip, değerlendirip ileride olabilecek tüm risk ve
şansları birlikte değerlendiriyoruz. Avrupanın her ülkesinde olduğu gibi bu
hizmeti Türkiyede de veriyoruz. Yatırım
hangi ülkede olursa olsun müşterimiz
sabit fiyat garantisi konforunu yaşıyor.
Akıl Holding normal şartlarda ayrı ayrı
şirketlerden alınan mimarlık, mühendislik, statik, plan, proje inşaatla ilgili A’dan
Z’ye tüm hizmetleri tek çatı altında sunuyor dedi.
AKIL GmbH Adolf-Kolplin-Str.9
72770 Reutlingen-Betzingen
Tel: 07121 94 798-0 Fax:07121 94 798-76
www.aifc.de - [email protected]

Benzer belgeler