Editörlerden
Transkript
Editörlerden
1 PAH BÜLTEN‹ Say›: 10 Ocak-Mart Pulmoner Vazoreaktivite Testi ve Nitrik Oksit Kullan›m› Editörlerden 2 6 21 23 25 ‹diyopatik Pulmoner Fibrozis’te Tedavi Yaklafl›mlar› Romatolojide Kapilleroskopi Uygulamalar› Çocukluk Ça¤› PAH Hastalar›nda Sa¤kal›m Olgularla Pulmoner Arteriyel Hipertansiyon (PAH) 2011 De¤erli Meslektafllar›m›z, Pulmoner Arteriyel Hipertansiyon (PAH) Bülteni 10. say›s›na ulaflt›! Bu say›y› sizlerle paylafl›yor olmaktan mutluluk duymaktay›z. PAH bülteninin 10. say›s›n›n ilk yaz›s›nda “Pulmoner Vazoreaktivite Testi ve Nitrik Oksit Kullan›m›”na, özellikle sizlerin PAH tan›s› koyman›zda ve tedaviyi yönlendirmenizde önemli bir test oldu¤u için yer vermek istedik. Yenilenen kriterlerin uzun dönemli kalsiyum kanal blokeri kullan›m›ndan fayda görmeyecek PAH popülasyonunu göreceli olarak daha düflük oranda içermesi, spesifik PAH tedavisinin önemini ve fayda görecek hasta say›s›n› da art›rm›flt›r. Bu konudaki yaz›s› ile bültene katk›s›ndan dolay› Marmara Üniversitesi T›p Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dal›’ndan Say›n Prof. Dr. Bülent Mutlu’ya teflekkür ederiz. Di¤er konumuz “‹diyopatik Pulmoner Fibrozis’te (IPF) Tedavi Yaklafl›mlar›”d›r. IPF yayg›n fibroza yol açan hastal›klar aras›nda en s›k görüleni ve en ölümcül olan›d›r, mortalite oran› pek çok kanser türünden fazlad›r. Herkesin fikir birli¤i içinde oldu¤u standart bir tedaviyi sa¤layacak ilaç veya tedavi protokolü henüz bulunamam›flt›r. Bu say›da IPF tedavisinin güçlükleri ele al›nmakta, denenmifl ve denenmekte olan tedavi yaklafl›mlar› gözden geçirilerek, gelece¤e yönelik tedavi hedef ve stratejileri konusundaki öneriler tart›fl›lmaktad›r. “Romatolojide Kapilleroskopi Uygulamalar›”na ve de¤erlendirmesine de bu say›m›zda yer verdik. T›rnak k›vr›m› kapilleroskopisi invazif olmayan, yöntemine göre ekonomik olabilen ve Raynaud fenomeni olan hastalarda Sistemik Skleroz baflta olmak üzere otoimmün ba¤ dokusu hastal›klar›n›n erken tan›s›nda duyarl›l›¤› yüksek, özgüllü¤ü yeterli bir yöntemdir. Özellikle Sistemik Skleroz’u olan hastalarda dijital ülser geliflim riskini öngörebilecek bu yöntem, bu alanda yeni onaylanan Bosentan gibi ajanlar›n da klinik kullan›ma girmesi ile birlikte hastan›n tedavisinin belirlenmesinde daha da önemli hale gelecektir. Ayr›ca “Çocukluk Ça¤› PAH Hastalar›nda Sa¤kal›m” konusunu ele ald›k. Bu hastalar›n erken yaflta tan›nmas›, vazoreaktivite testine olan pozitif cevaplar›, uygun tedavi yaklafl›mlar›n›n seçilmesi ve takibi; yaflam kalitesini olumlu etkileyecek, progresyonu yavafllatacak ve sa¤kal›m oranlar› artacakt›r. Her zaman oldu¤u gibi bültenimizde bir de PAH olgusuna yer verdik. Bu olguda Fonksiyonel S›n›f (FS) II’deki bir iPAH olgusu ele al›narak, FS II’de spesifik tedavi verilmesi gere¤i tart›fl›lm›fl ve elde edilen yararlar üzerinde durulmufltur. Bir sonraki say›da buluflmak üzere… Sayg›lar›m›zla Editörler: Prof. Dr Murat ‹NANÇ (‹.Ü. ‹stanbul Üniversitesi T›p Fakültesi, Romatoloji), Prof. Dr. Serdar KÜÇÜKO⁄LU (‹.Ü. Kardiyoloji Enstitüsü), Prof. Dr. Nesrin MO⁄ULKOÇ (Ege Üniversitesi T›p Fakültesi, Gö¤üs Hastal›klar›), Prof. Dr. Rana OLGUNTÜRK (Gazi Üniversitesi T›p Fakültesi, Pediyatrik Kardiyoloji) ‹mtiyaz Sahibi: Dr. fiermin KARTAL, Yay›n Sorumlusu: Ka¤an DEM‹RG‹L Actelion’un yay›n› olan “PAH Bülteni” 3P-Pharma Publication Planning taraf›ndan haz›rlanmaktad›r. Meriç Cad. Kamelya Çarfl› No: 14 Ataflehir, ‹stanbul Tel: 0216 456 40 00 Faks: 0216 456 39 95 *Editörler soyadlar›na göre alfabetik olarak dizilmifltir. ISSN 1307-8348 2 Pulmoner Vazoreaktivite Testi ve Nitrik Oksit Kullan›m› Dr. Bülent Mutlu Pulmoner hipertansiyon (PH) fizyopatolojisinde pulmoner vasküler yatakta görülen vasküler tonus art›fl›, apoptozda kontrolsüz azalma, vasküler endotelyal proliferasyon ve disfonksiyon ön planda olup, tedavi protokolleri genelde bu etkenlerin sonuçlar›n› geri çevirmeye ve bu faktörleri ortadan kald›rmaya yönelik haz›rlanm›flt›r.1,2 Sa¤ Kalp Kateterizasyonu (SKK) s›ras›nda güncel k›lavuzlar taraf›ndan özellikle idiyopatik pulmoner arteriyel hipertansiyon (iPAH), kal›tsal PAH ve anoreksojen ilaç kullan›m›na ba¤l› PAH hastalar›nda yap›lmas› önerilen önemli bir ifllem de akut pulmoner vazodilatör yan›t›n de¤erlendirilmesidir.1,2 Di¤er PAH alt gruplar›nda da daha düflük öneri düzeyi ile de olsa (s›n›f IIb/C) uygulanmas› önerilmektedir2 (Tablo1,2). Pulmoner vazoreaktivite testi (PVT), PAH hastalar›ndaki geri dönüflümlü vazokonstriksiyonun klini¤e katk›s›n› ortaya koymak amac›yla uygulan›r. Bu flekilde akut vazodilator yan›t› olan daha iyi prognozlu grup tespit edilebilir ve kalsiyum kanal blokerleri (KKB) ile tedaviye uzun dönemde daha iyi yan›t vermesi beklenen hastalar belirlenmifl olur.1,2,3 PVT sonucunda yan›ts›z olarak de¤erlendirilen hastalar KKB tedavilerine yan›t vermedikleri gibi, bu tedavi ölümcül yan etkilere de sebep olabilir.1,2 PVT ön planda KKB faydas›n› öngörme amaçl› yap›l›yor olsa da, prognoz ve sa¤ kal›m ile ilgili fikir de verebilmektedir. Güncel veriler ve k›lavuzlarda, ileri derecede sa¤ kalp yetersizli¤i, hemodinamik karars›zl›¤› olan veya farkl› sebeplerle KKB tedavisi almas› düflünülmeyen/uygun olmayan hastalara PVT uygulanmas› önerilmemektedir.1,2,4 Pulmoner Vazoreaktivite Testinde Pozitiflik Kriterleri: Son yay›nlanan uluslararas› k›lavuzlarda önerilen pozitiflik kriterleri; kardiyak debi (KD) de¤iflmez veya artarken, ortalama pulmoner arter bas›nc›nda (OPAB) en az 10 mmHg veya daha fazla azalma olmas› ile birlikte OPAB de¤erinin 40 mmHg ve alt›na düflmesidir. Üzerinde fikir birli¤ine var›lan yeni kriterlerle, OPAB ve periferik vasküler direnç (PVD) de¤erlerinde en az %20’lik düflüflü ölçüt alan eski kriterlerin5 geçerlili¤ine de son verilmifltir. Bu karar›n ard›ndaki gerekçe ise ana hatlar› ile eski kriterlerin KKB tedavisinden süre¤en fayda gören hasta popülasyonunu ay›rt etmede beklenen baflar›y› gösterememeleridir.1,2,4 Di¤er bir deyiflle eski kriterler, yeni kriterlere nazaran, uzun dönemli KKB tedavisinden fayda görmeyecek PAH popülasyonunu göreceli olarak daha yüksek oranda içermektedirler.7,11 Eski kriterlerle ilgili önemli saptamalardan biri de, PAB ve PVD de¤erlerinin istirahat halinde bile spontan flekilde yaklafl›k olarak PAB’da ortalama %8 ve PVD’de ortalama %13’lük de¤iflmeler göstermesidir. Bu bazal de¤iflkenlik hastal›k ciddiyeti ile birlikte art›fl göstermektedir. PVT ile ilintili ilaç etkisine atfedilebilecek de¤ifliklik kesim noktas› için %95 güven aral›¤› içinde OPAB azalmas›n›n en az %22 ve PVD’de azalman›n da en az %36 olmas› gerekti¤ine dair yay›nlar mevcuttur.12 PVD’de %20 ve alt›nda düflüflü temel alarak yap›lan PVT’nin, idiyopatik PAH hastalar›nda KKB kullan›m› ile klinik gidiflat› öngöremedi¤i veya sa¤kal›m üzerinde herhangi bir etkisinin olmad›¤› saptanm›flt›r.13 Güncel k›lavuzlara göre KKB kullan›m›ndan süre¤en fayda görme, “1 y›ll›k tedavi Tablo 1. Pulmoner vazoreaktivite testlerinde en yayg›n kullan›lan ilaçlar›n uygulama yolu, yar›lanma ömrü, doz aral›¤›, doz art›r›m› ve uygulama süresi ‹laç Yol Yar›lanma Ömrü Doz aral›¤›a Doz art›r›m›b Sürec Epoprostenol ‹ntravenöz 3 dakika 2-12 ng/kg/dakika 2 ng/kg/dakika 10 dakika Adenozin ‹ntravenöz 5-10 saniye 50-350 μg/kg/dakika 50 μg/kg/dakika 2 dakika Nitrik oksit ‹nhale 15-30 saniye 10-20 p.p.m. ---- 5 dakikad a Önerilen bafllang›ç dozu ve tolere edilen maksimum doz (maksimum doz hipotansiyon, bafl a¤r›s›, k›zarma gibi yan etkiler nedeniyle s›n›rlanmaktad›r). Her doz art›r›m› aflamas›nda eklenen doz miktar›. c Her aflamada uygulama süresi. d Nitrik oksit için doz aral›¤› içinde tek bir aflama önerilmektedir. b 3 sonras›nda hemodinamik parametrelerde düzelme ile birlikte dispne ve fonksiyonel kapasitede New York Kalp Cemiyeti S›n›f II ve daha alt›na inecek flekilde düzelme” olarak tan›mlanmaktad›r.1 Üzerinde uzlafl›lan güncel kriterler ise Sitbon ve ark.6 taraf›ndan yap›lan retrospektif bir analize dayanmaktad›r. Eski kriterlere dayan›larak (PVD ve OPAB’da %20 azalma) PVT uygulanm›fl 557 iPAH hastas›n›n verileri retrospektif olarak analiz edilmifltir. IV epoprostenol veya inhale nitrik oksit (iNO) ile yap›lan PVT sonunda, Rich ve ark.5 %26.6’l›k, Weir ve ark.14 ise Ulusal Sa¤l›k Enstitüsü (NIH) verilerinden elde ettikleri %55’lik pozitiflik oranlar›ndan farkl› flekilde sadece çal›flma popülasyonunun %12.6’s›nda pozitif yan›t elde etmifltir. Daha da önemlisi, bu pozitif yan›t veren bireylerin de sadece yaklafl›k yar›s› (tüm popülasyonun %6.8’i) bir y›ll›k takipte KKB tedavisine olumlu ve süre¤en yan›t verebilmifltir. Uzun dönemli KKB kullan›m›ndan fayda görenlerin hastal›k ciddiyetlerinin daha az oldu¤u ve OPAB ve PVD de¤erlerinde daha fazla düflüfl saptand›¤›, çok büyük bir k›sm›nda ise PVT s›ras›nda OPAB de¤erlerinin 40 mmHg alt›na düfltü¤ü gözlenmifltir.6 Bu flekilde yeni kriterler uygulanarak PVT sonucunda uzun dönemli KKB kullan›m›na yan›t al›nabilecek hasta seçiminde özgüllü¤ün art›r›lmas› ve hastalar›n KKB iliflkili komplikasyonlardan korunmas› hedeflenmifltir. Çal›flma verilerine göre PVT’nin yeni kriterlerle uygulanmas› durumunda KKB Tablo 2. Sa¤ kalp kateterizasyonu (A) ve vazoreaktivite testi (B) için tavsiyeler S›n›f a Düzey b l C PAH’a özgü ilaç tedavisinin etkinli¤ini do¤rulamak için SKK yap›lmal›d›r lla C Klinik durumdaki kötüleflmenin do¤rulanmas› amac›yla ve bir üst tedavi basama¤›na ç›k›lmas›n›n ve/veya kombinasyon tedavisinin etkisini de¤erlendirmede dayanak olarak SKK yap›lmal›d›r lla C Vazoreaktivite testi iPAH, kal›tsal PAH ve anoreksojen ilaç kullan›m›yla ba¤lant›l› PAH’ta yüksek doz KKB tedavisi uygulanabilecek hastalar›n saptanmas›nda endikedir l C Vazoreaktivite testine pozitif yan›t, kalp debisinin artt›¤› ya da de¤iflmedi¤i koflullarda ortalama PAB de¤erinde ≥10 mmHg azalma ile mutlak ortalama PAB de¤erinin≥ 40 mmHg olmas› fleklinde tan›mlanmaktad›r l C Vazoreaktivite testi yaln›zca sevk merkezlerinde yap›lmal›d›r lla C Vazoreaktivite testinde vazodilatatör olarak nitrik oksit kullan›lmal›d›r lla C Vazoreaktivite testi di¤er PAH tiplerinde de yap›labilir llb C Vazoreaktivite testi i.v. epoprostenol ya da i.v. adenozin ile de yap›labilir llb C Akut vazoreaktivite testinde oral ya da i.v. KKB kullan›lmas› tavsiye edilmemektedir lll C Di¤er PH gruplar›nda (2., 3., 4. ve 5. gruplarda) güvenli bir biçimde yüksek doz KKB tedavisi uygulanabilecek hastalar› saptamak amac›yla akut vazoreaktivite testi yap›lmas› tavsiye edilmemektedir lll C A SKK bütün PAH hastalar›nda tan›y› do¤rulamak ve hastal›¤›n fliddetini de¤erlendirmek için ve PAH’a özgü ilaç tedavisi düflünüldü¤ünde endikedir B a Tavsiye s›n›f›, bKan›t düzeyi. 4 Pulmoner Vazoreaktivite Testi ve Nitrik Oksit Kullan›m› tedavi yan›t› aç›s›ndan duyarl›l›¤› %69, özgüllü¤ü %87, pozitif öngörücü de¤eri %78, negatif öngörücü de¤eri ise %81 olarak saptanm›flt›r.1,6 Güncel kriterler kullan›larak yap›lan PVT’de idiyopatik PAH hastalar› (çal›flmalar›n büyük k›sm› bu popülasyonda yap›lm›flt›r) aras›nda pozitiflik oran› %10-15 düzeylerinde seyretmektedir.1,2,15,16 KKB tedavisinin pulmoner vasküler yataktaki de¤ifliklikleri intimal proliferasyon, fibrosiz ve tromboz ile birliktelik gösteren hasta alt gruplar›nda etkinli¤inin yeterli olmamas›ndan dolay›, pozitif yan›t verenlerin de sadece yaklafl›k yar›s› uzun dönemli KKB tedavisinden fayda göreceklerdir.1,2,6 Zimmerman ve ark.16 yapt›¤› yak›n tarihli özet fleklinde sunulmufl bir çal›flmada, güncel kriterler ile PVT uyguland›¤›nda idiyopatik ve kal›tsal PAH hastalar›nda pozitiflik oran› %9.5 olarak saptanm›flt›r. Pozitif yan›t verenlerin ise ço¤unlukla daha iyi hemodinamik profile sahip düflük vücut kitle indeksi olan bayan hastalar oldu¤u gözlenmifltir. tanmas› önerilmektedir.6,7,17,20 Oksijen PAH hastalar›nda OPAB de¤erlerini düflürebildi¤i için iΔNO uygulamas›n›n %100 oksijen ile yap›lmas›n› öneren çal›flmalar mevcuttur.20 80 ppm ve daha az dozlarda yan etkiler nadiren geliflir ve bunlar methemoglobinemi, “rebound” PAB art›fl› ve NO2 birikimidir.21 Hipoksemi ve sistemik hipotansiyon ile birlikte görülen “rebound” PAB art›fl›, iNO k›sa sureli kullan›ld›¤›nda ve hemen kesildi¤inde oldukça nadir görülen bir kinik durumdur.22 PVT’de iNO, gaz silindiri, maske ve gaz devresi gibi donan›mlar›n sa¤lanabildi¤i, test aç›s›ndan tecrübeli merkezlerde güvenle kullan›labilir.8,9,10,18 Not: Nitrik oksit temini için detayl› bilgi tedarikçi firma olan Orya Medikal’den sa¤lanabilir: Orya Medikal Ba¤larbafl› Mah. Atatürk Cad. No: 150/11 Maltepe-‹STANBUL Tel: 216 383 26 76 Faks: 216 441 25 99 e-mail: [email protected] ‹nhale Nitrik Oksit Kaynaklar iNO pulmoner arteriyel dolafl›m› seçici olarak vazodilate eden ve minimal yan etkiye neden olan kokusuz bir gaz ve alveolar kapiller membrandan pulmoner arter düz kas›na h›zla difüze olan ya¤da çözünen bir moleküldür. Çözünür guanilat siklaz› aktive ederek cGMP (siklik guanozin 3`5`-monofosfat) düzeylerini art›r›r ve vazodilatasyona neden olur. Dolafl›mdan hemoglobin taraf›ndan h›zla toplan›r, bu nedenle yar› ömrü çok k›sad›r. Di¤er ajanlarla karfl›laflt›r›ld›¤›nda KD’yi de¤ifltirmez ancak ventilasyon-perfüzyon efllenmesini art›r›r zira pulmoner kan ak›m›n›n iyi havalanan bölgelerde art›fl›na neden olur.17,18 Tüm bu özellikleri nedeni ile iNO tercih edilen ve bu amaçla en s›k kullan›lan bir pulmoner vazodilatördür. PVT’de kullan›lacak iNO konsantrasyonu (ppm-parts per million), inhalasyonun süresi ve oksijen ile en iyi dilüsyon oran› henüz standardize edilememifltir. Genel olarak cal›flmalarda 15 dakikaya kadar 10-80 ppm dozunda iNO kullan›lmaktad›r.1,2,6,19 Ancak NO vazodilatör yan›t›n›n NO konsantrasyonuna ba¤l› olmad›¤›na dair çal›flmalar da mevcuttur. Sitbon ve ark.17 uygun popülasyonda maksimal vazodilatör etkinin 2 dakika süreyle 10 ppm’den iNO uygulamas› ile al›nabildi¤ini saptam›fllard›r. iNO ile PVT’de hemodinamik verilerin NO inhalasyonundan 2 ila 6 dakika sonra sap- 1. McLaughlin VV, Archer SL, Badesch DB, Barst RJ, Farber HW, Lindner JR, et al. ACCF/AHA 2009 expert consensus document on pulmonary hypertension a report of the American College of Cardiology Foundation Task Force on Expert Consensus Documents and the American Heart Association developed in collaboration with the American College of Chest Physicians; American Thoracic Society,Inc.; and the Pulmonary Hypertension Association. J Am Coll Cardiol 2009; 53: 1573-619. 2. Galie N, Hoeper MM, Humbert M, Torbicki A, Vachiery JL, Barbera JA, et al. Guidelines for the diagnosis and treatment of pulmonary hypertension: The Task Force for the Diagnosis and Treatment of Pulmonary Hypertension of the European Society of Cardiology (ESC) and the European Respiratory Society (ERS), endorsed by the International Society of Heart and Lung Transplantation (ISHLT). Eur Heart J 2009; 30: 2493-537. 3. Groves BM, Badesch DB, Turkevich D, et al. Correlation of acute prostacyclin response in primary (unexplained) pulmonary hypertension with efficacy of treatment with calcium channel blockers and survival. In: Weir K, editor. Influx in Pulmonary Vascular Control. New York: Plenum Press;1993. 4. Barst RJ, Gibbs JS, Ghofrani HA, Hoeper MM, McLaughlin VV, Rubin LJ, et al. Updated evidence based treatment algorithm in pulmonary arterial hypertension. J Am Coll Cardiol 2009; 54: S78-S84. 5 5. Rich S, Kaufmann E, Levy PS. The effect of high doses of calcium channel blockers on survival in primary pulmonary hypertension.N Engl J Med 1992; 327: 76-81. 6. Sitbon O, Humbert M, Jais X, Ioos V, Hamid AM, Provencher S, et al. Long-term response to calcium channel blockers in idiopathic pulmonary arterial hypertension. Circulation 2005; 111: 3105-11. 7. Morales-Blanhir J, Santos S, de Jover L, Sala E, Pare C, Roca J,et al. Clinical value of vasodilator test with inhaled nitric oxide for predicting long-term response to oral vasodilators in pulmonary hypertension. Respir Med 2004; 98: 225-34. 8. Oliveira EC, Amaral CF, Moura MA, Campos FT, Pauperio HM.Testing pulmonary vasoreactivity. J Bras Pneumol 2008; 34: 838-44. 9. Rubenfire M, Krishnan S, Montgomery D. Reponse to inhaled nitric oxide (iNO) does not predict long term mortality in pulmonary arterial hypertension (PAH). Am J Respir Crit Care Med 2009; 179 Meeting Abstracts: A2668. Detre KM, et al. The acute administration of vasodilators in primary pulmonary hypertension. Experience from the National Institutes of Health Registry on Primary Pulmonary Hypertension. Am Rev Respir Dis 1989; 140: 1623-30. 15. Ghofrani HA, Wilkins MW, Rich S. Uncertainties in the diagnosis and treatment of pulmonary arterial hypertension. Circulation 2008;118: 1195-201 16. Zimmerman P, Brown L, Schmidt J, Glissmeyer E, Wojciechowski B, Liou T,et al. Pulmonary arterial hypertension: is there a vasoreactive phenotype? Am J Respir Crit Care Med 2009; 179 Meeting Abstracts: A2650. 17. Sitbon O, Brenot F, Denjean A, Bergeron A, Parent F, Azarian R, et al. Inhaled nitric oxide as a screening vasodilator agent in primary pulmonary hypertension. A dose response study and comparison with prostacyclin. Am J Respir Crit Care Med 1995; 151: 384-9. 18. Ichinose F, Roberts JD Jr, Zapol WM. Inhaled nitric oxide: a selective pulmonary vasodilator: current uses and therapeutic potential. Circulation 2004; 109: 3106-11. 10. Badesch DB, Abman SH, Simonneau G, Rubin LJ, McLaughlin VV. Medical therapy for pulmonary arterial hypertension: updated ACCP evidence-based clinical practice guidelines. Chest 2007; 131: 1917-28. 19. Ricciardi MJ, Knight BP, Martinez FJ, Rubenfire M. Inhaled nitric oxide in primary pulmonary hypertension: a safe and effective agent for predicting response to nifedipine. J Am Coll Cardiol 1998; 32: 1068-73. 11. Chin KM, Rubin LJ. Pulmonary arterial hypertension. J Am Coll Cardiol 2008; 51: 1527-38. 20. Atz AM, Adatia I, Lock JE, Wessel DL. Combined effects of nitric oxide and oxygen during acute pulmonary vasodilator testing. J Am Coll Cardiol 1999; 33: 813-9. 12. Rich S, D’Alonzo GE, Dantzker DR, Levy PS. Magnitude and implications of spontaneous hemodynamic variability in primary pulmonary hypertension. Am J Cardiol 1985; 55: 159-63. 13. Rich S, Brundage BH, Levy PS. The effect of vasodilator therapy on the clinical outcome of patients with primary pulmonary hypertension. Circulation 1985; 71: 1191-6. 14. Weir EK, Rubin LJ, Ayres SM, Bergofsky EH, Brundage BH, 21. Steudel W, Hurford WE, Zapol WM. Inhaled nitric oxide: basic biology and clinical applications. Anesthesiology 1999; 91: 1090-121. 22. Pearl JM, Nelson DP, Raake JL, Manning PB, Schwartz SM, Koons L, et al. Inhaled nitric oxide increases endothelin-1 levels: a potential cause of rebound pulmonary hypertension. Crit Care Med 2002; 30: 89-93. 6 ‹diyopatik Pulmoner Fibroziste Tedavi Yaklafl›mlar› Dr. Nesrin Mo¤ulkoç ‹diyopatik pulmoner fibrozis (IPF) yayg›n fibroza yol açan hastal›klar aras›nda en s›k görüleni ve en ölümcül olan›d›r, mortalite oran› pek çok kanser türünden fazlad›r. Geçti¤imiz on y›l içinde, IPF patogenezi, potansiyel yeni tedaviler ve iyi düzenlenmifl klinik araflt›rmalara iliflkin bilgilerimizde önemli geliflmeler olmufltur. Herkesin fikir birli¤i içinde oldu¤u standart bir tedaviyi sa¤layacak ilaç veya tedavi protokolü henüz bulunamam›flt›r. Yine de, bu alandaki araflt›rmalar›n günümüzdeki h›z›, genetik yatk›nl›¤a iliflkin daha rafine çal›flmalardan elde etmekte oldu¤umuz yeni sezgiler, gerek IPF ve gerekse di¤er kronik fibroza yol açan akci¤er hastal›klar›n›n tedavisinde gelecekte baflar› sa¤lanmas› konusundaki umutlar›m›z› art›rmaktad›r. Bu makalede IPF tedavisinin güçlükleri ele al›nmakta, denenmifl ve denenmekte olan tedavi yaklafl›mlar› gözden geçirilmekte, gelece¤e yönelik tedavi hedef ve stratejileri konusundaki öneriler tart›fl›lmaktad›r. Akci¤erler oksijenin pulmoner dolafl›ma geçmesi ve di¤er organlara ulaflt›r›lmas›ndaki yaflamsal görevi sa¤lar. Bunu gerçeklefltirebilmesi için akci¤erlerin geliflimi, ucunda çok say›da alveollere ulaflan bir bronfl a¤ac› olacak flekilde yap›land›r›lm›flt›r. Alveollerin yap›s› bir ar› pete¤ini and›r›r. Bronfl a¤ac› ise havan›n alveollere ulaflmas›n› sa¤layan yollardan oluflur. Alveollerin son derece ince olan duvarlar› oksijenin bitiflikteki kapiller damarlara diffüze olmas›n› ve karbondioksitin ise bunun tersi yönünde hareket edebilmesini sa¤lar.1 Narin alveoler yap›lar hasarlanmaya ve bunun sonucunda akci¤er dokusunda skar oluflmas›na son derece duyarl›d›r. Vücudumuz, gördü¤ü hasarlara bir skar (fibrozis) oluflturarak cevap verir. Örne¤in tüberküloz veya fungal enfeksiyonlara verdi¤i cevab›n bir k›sm› bu flekildedir. Ne var ki, sarkoidoz veya hipersensitivite pnömonisinde oldu¤u gibi baz› durumlarda immünite cevab›, ayr›ca daha da s›k görülmek üzere nedeni bilinmeyen hasarlanmalardaki skar süreci sürekli progresyon gösterir.2-4 Bu denetimsiz fibrozis geliflimi, akci¤erlerin fonksiyon kayb›na yol açar ve ölümle sonuçlan›r. Bu derlemede, akci¤erlerde skar oluflturabilecek çeflitli koflullar ele al›narak, en malign idiyopatik diffüz fibrozis olan IPF konusuna odaklan›lm›flt›r. Ayr›ca IPF tedavisinde geçmiflteki yaklafl›mlar, bunlar›n neden baflar›s›z olduklar› ve halen devam etmekte olan veya gelecekte yap›laca¤› umulan yeni tedavilerle ilgili ça- l›flmalar›n ilk bulgular› gözden geçirilmifltir. Son olarak da, IPF ile ilgili klinik araflt›rma stratejileri gelifltirilmesi önündeki engeller ve gelecekteki olas› yaklafl›mlar tart›fl›lm›flt›r. Fibrozis ve Diffüz Akci¤er Hastal›klar› Tipik olarak, travmatik hasar veya tüberküloz gibi baz› enfeksiyonlar›n yol açt›¤› akci¤er skarlanmas› de¤erli bir iyilefltirici role hizmet etmektedir. Oysa, daha kronik nitelikli ve/veya tekrarlanan hasarlarda akci¤erlerdeki skarlanma progresif özellik kazanabilir ve bu durum solunum fonksiyon bozuklu¤una yol açar.5 Akci¤erlerde belli bir oran›n üzerinde skarlanma oldu¤unda solunum yetmezli¤i oluflabilir. Progresif akci¤er skarlanmas›, akci¤erin de¤iflik bölgelerine yönelmifl tekrarlanan dizi sald›r›lardan veya bir hasar iyilefltikten sonra onar›m sürecinin son bulmay›p devam etmesinden kaynaklanabilir. Böyle durumlarda skar oluflum süreci denetimsiz ve düzensiz duruma gelir. Baz› fibroza yol açan akci¤er hastal›klar›nda skarlanma belli bir bölgeye lokalize durumda kal›r. Baz›lar›nda ise daha diffüz ve genifl bir alan› tutabilir. ‹flte o nedenle bu grup hastal›klara s›kl›kla diffüz akci¤er hastal›klar› ad› verilir.6 S›n›flama. Diffüz akci¤er hastal›¤›na, önde gelen histopatolojik de¤iflikliklerin akci¤er interstisyumunda olmas› nedeniyle, interstisyel akci¤er hastal›¤› ad› da verilmektedir. Bu alan, alveoler epitel, pulmoner kapiller endotel, bazal membran ve perivasküler, perilenfatik dokulardan oluflur. ‹nterstisyel akci¤er hastal›¤›na yol açan 300’e yak›n hasarlay›c› ajan veya inflamatuvar neden bilinmektedir ve bunlar diffüz akci¤er skarlanmas› ile sonuçlanabilir. Di¤erleri ise belli hiçbir nedene ba¤l› görülmeksizin ortaya ç›kar ve bunlar “idiyopatik” bafll›¤› alt›nda de¤erlendirilir.6 Bu hastal›klar›n tan›s›nda yaflanan ciddi güçlükler nedeniyle, geçmiflte s›n›flamalar tam yap›lamam›fl ve patogenez iyi de¤erlendirilemeyerek tedavide de fazla baflar› sa¤lanamam›flt›r. Buna karfl›l›k, dünya çap›nda bir grup klinisyen, radyolog ve patolo¤un titiz çal›flmalar›yla 2002 y›l›nda, baflta idiyopatik interstisyel pnömoniler olmak üzere, interstisyel akci¤er hastal›klar›n›n s›n›flamas› yay›nlanm›flt›r.7,8 Önceleri bu hastal›klar ya “fibrozan alveolit” flemsiye terimi alt›nda gruplan›yor veya devaml› olarak yanl›fl tan› konuluyordu. Bu yüzden de araflt›r›lan olgu serilerinin tedavi etkinlik yorumu tamamen o serideki hastal›klar›n karma niteli¤ine ba¤›ml› 7 hale geliyordu. Bu durum, en uygun tedavi yaklafl›m›n›n saptanmas›nda büyük bir karmafl›kl›¤a yol açmaktayd›. Önemli sonuçlar›ndan birisi ise diffüz karakterde fakat inflamasyonun önde geldi¤i hastal›klarda kortikosteroidlerle elde edilen çok iyi sonuçlar nedeniyle bu ilaçlar›n fibrotik hastal›¤› olan hastalara da uygulanmas› olmufltur. Sonuçta, pek az veya hiçbir klinik iyileflme elde edilemezken, ciddi yan etki morbiditesi ve bazen de ölümle karfl›lafl›l›yordu. IPF. 2002 y›l›ndaki interstisyel hastal›k s›n›flamas›n›n hedefi, her bir klinik fenotipi tan›mlayacak klinik, radyolojik ve histopatolojik özelliklere iliflkin daha fazla ayr›nt›y› biraraya getirerek, bu flekilde belirginlik kazanacak hastal›k antiteleri için yeni tedaviler gelifltirilmesine olanak sa¤lamakt›.7,8 Bu hastal›klar aras›nda IPF en s›k görülen idiyopatik hastal›k olmakla kalm›yor, ayn› zamanda en ölümcül olan› özelli¤ini de tafl›yordu. Ortalama yaflam süresi ~3 y›ld› ve daha da ürkütücü olan› ise 1993-2002 aras› on y›ll›k dönemdeki prevalans›nda her y›l ~%5 art›fl görülmüfl olmas›yd›.9,10 Günümüzde IPF’nin mortalite oran› pek çok kanser türünü aflmaktad›r. Bir “durum saptamas›” niteli¤inde olan bu s›n›flaman›n yay›nlanmas›n›n yol açt›¤› en baflar›l› sonuçlardan birisi de ilaç endüstrisinin dikkatini çekmesi olmufltur. Geçti¤imiz on y›l içerisinde, birçok ilaç flirketi IPF tedavisi için iyi düzenlenmifl çeflitli araflt›rmalara sponsor olmufltur. Bu ilginin temelinde “idiyopatik interstisyel pnömonilerin en malign özellikte olan› için gelifltirilecek etkin bir tedavi flimdiye kadar karfl›lanamam›fl bir gereksinimin giderilmesine hizmet ederken, ayn› zamanda di¤er diffüz fibrozise yol açan akci¤er hastal›klar›n›n tedavisi için de yeni seçenekler ortaya koyabilir” düflüncesinin olmas› mümkündür. Bu çal›flmalardan birçok önemli bilgi elde edilmifltir ve bunlar gelecekte yap›lacak çal›flmalar için paha biçilmez de¤erdedir. IPF Patogenezi Eskiden IPF patogenezinin nedeni bilinmeyen bir akci¤er hasar›ndan olufltu¤u ve inflamatuvar cevab›n fibrozise yol açt›¤› düflünülüyordu. Buna karfl›l›k 2001’de patogenez konusunda insanlardaki hastal›¤a iliflkin bir dizi gözleme ve hayvan modellerine dayanan yeni bir paradigma öne sürülmüfltür.11 Öncelikle, hastal›¤›n herhangi bir aflamas›nda, cerrahi akci¤er biyopsi örneklemesi yap›lan hastalar›n histopatolojik örneklerinde fazla bir inflamasyon bulgusu görülmemektedir. ‹kincisi, kontrollü deneysel koflullarda (örne¤in silika gibi uyar›c›lara cevap olarak akci¤erlerde fibrozu endüklemenin mümkün oldu¤u hayvan çal›flmalar›nda) inflamatuvar cevab›n engellendi¤i gösterilmifltir. Üçüncüsü, bilgisayarl› tomografide görülen ve inflamasyon bulgusu kabul edilen buzlu cam görüntüsü de dahil olmak üzere, genel olarak inflamasyona iflaret etti¤i düflünülen endeksler IPF’li hastalarda bulunmamaktad›r. Dördüncüsü, anti-inflamatuvar ilaçlarla, örne¤in kortikosteroidlerle tedavinin sonuçlar üzerinde hiçbir olumlu etkisinin olmad›¤› görülmüfltür. Oysa, di¤er idiyopatik interstisyel pnömonilerde durum bundan çok farkl›d›r. ‹flte bütün bu nedenlerle, inflamasyon varl›¤›n› gerektirmeyen bir patogenez paradigmas› önerilmifltir. Buna göre, normalden farkl› seyreden bir dizi onar›m basama¤›n› tetikleyen ve böylece istenmeyen fibroza yol açan tetikleyici olay›n epitel hücre hasar› oldu¤u öne sürülmüfltür. Ayr›ca, akci¤erlerin farkl› bölgelerinde tekrarlanan hasarlar nedeniyle hastal›¤›n daha genifl bir alana yay›ld›¤› ve herhangi bir zaman kesitinde her biri farkl› bir geliflme aflamas›nda olan multifokal bir patolojiye sahip oldu¤u savunulmufltur. Bu durum, IPF’nin tipik bulgusu olan, histopatolojik cevab›n temporal heterojenisitesi ile karakterize, usual interstisyel pnömoni (UIP) histopatolojisi fleklindeki görünümü aç›klar. Normal d›fl› durumun epitel hücre bariyerinin yetersiz onar›m›ndan kaynakland›¤› ve buna fibrotik cevaptaki anahtar hücrenin, yani miyofibroblast›n, bozulmufl regülasyonunun efllik etti¤i ve böylece fibrozis sürecinin engelsiz ifllemeye devam etti¤i düflünülmüfltür. Epitel hücre hasar›n›n bir inflamasyona yol açmamas› pek olas› de¤ilse de, hasar›n aylar ve y›llar boyunca tekrarlanmas›na ba¤l› klinik aç›dan önem kazanan gerçek bir mikrohasar özeli¤inde olmas› nedeniyle, herhangi bir zaman kesitinde fibrotik nitelikteki as›l patolojiye k›yasla az miktarda bir inflamasyon varl›¤›ndan söz edilebilir. Ayr›ca, herhangi bir zaman kesitinde küçük ölçekte bir inflamasyon varl›¤›, anti-inflamatuvar ilaçlar›n yaln›zca s›n›rl› bir etki gösterece¤i ve bunun ölçülebilir düzeyde olmayaca¤› anlam›na gelir. Bununla birlikte, epitel hücre hasar›n›n varl›¤› ve baz› olgularda nedeni konusunda yeterli kan›t bulunmas›na ra¤men, aberran fibrotik cevab›n do¤as› henüz anlafl›lamam›flt›r. ‹flte bu yeni paradigma, IPF için yeni tedavi- 8 ‹diyopatik Pulmoner Fibroziste Tedavi Yaklafl›mlar› lerde odak noktas›n›n fibrogenetik yolaklara kayd›r›lmas›nda önemli bir faktör olmufltur. IPF temelde yaran›n normal yolla iyileflmedi¤i bir hastal›kt›r ve bunun bafll›ca nedeni hasar görmüfl epitel hücre tabakas›n›n kendisini yeniden oluflturamamas›d›r. Bir cilt yaras›na benzetme üzerinden gidilecek olursa, e¤er epitel hücre bariyeri eski durumuna dönmemiflse, fibrozis süreci yaran›n kenarlar›n› bir araya getirme giriflimini sürdürür. Akci¤erlerdeki sürecin bu oldu¤u ve e¤er akci¤erlerdeki yaran›n kenarlar› bir araya getirilebilirse progresif fibrozis sürecinin söz konusu olmayaca¤› savunulabilir. Fakat bu durum bugüne de¤in henüz deneysel olarak gösterilememifltir. Epitel hücre hasar›. Epitel hücre üzerinde toksik etki potansiyeli nedeniyle hastal›k bafllang›c› ile iliflkili oldu¤u düflünülen etmenler aras›nda viral enfeksiyonlar, sigara kullan›m›, gastro-özofajiyal reflü, ifl ortam›nda a¤aç veya metal tozuna maruz kalma yer al›r. Ayr›ca, yafllanman›n etkisiyle de bütünlü¤ü bozulmufl bir epitel bariyerin yeniden oluflmas› genç bireylerdeki ölçüde yeterli olmayabilir.12,14-18 Epitel hasar› ve epitel hücre tetiklenmesinin sonucunda büyüme faktörü-β (TGFβ), tümör nekroz faktörü (TNF), endotelin 1, sitokinler, metalloproteinazlar ve p›ht›laflma mediyatör doku faktörü gibi çeflitli profibrotik mediyatörler sal›n›r.19,20 Önemli olan, tetiklenen epitel hücreleri apoptoza aç›k hale gelir ve epitel hücre tabakas›n›n kendini yenileyememe durumu ile birlikte, IPF’li akci¤erdeki belki de en temel anormalli¤i oluflturur. Acaba epitel tabakas› kendini neden yenileyememektedir? Genetik çal›flmalar, en az›ndan baz› IPF olgular›nda, endoplazmik retikulum arac›l›¤› ile aberran protein ifllemlenmesi gerçekleflti¤ini ve bunun hücre stresi ve apoptozunu endükledi¤ini düflündürmektedir. Bu genetik çal›flmalar aras›nda, sürfaktan protein C ve sürfaktan protein A2 kodlayan gen varyantlar›n›n keflfi de yer almaktad›r. Bu proteinler, tamamlanmam›fl proteinlerin üç boyutlu yap›s›nda de¤iflikliklere yol açar ve bunu takiben normal biçimde ifllemlenemez ve hücreden sekrete edilemez.21,22 Bu durum, aberran proteini ar›nd›rmay› hedefleyen genellikle koruyucu endoplazmik retikulum stresini (ER stresi) endükler, fakat e¤er bu mekanizma baflar›s›z olursa hücre ölümü ile sonuçlan›r.23,24 Altta yatan bu e¤ilimin flöyle bir duruma yol açmas› olas›d›r: Hücrenin homeostatik mekanizmalar› akci¤er hasarlar›na neden olarak sald›r›larla bafla ç›kamaz duruma gelir. Oysa, altta yatan bir protein ifllemleme anormalli¤i bulunmayan kimselerde bu tür sald›r›lar normal biçimde çözülecektir. Diffüz akci¤er fibrozisi ile iliflkilendirildi¤i bildirilen di¤er genler aras›nda, telomerlerin uzunlu¤unu etkileyen genler de yer almaktad›r. Bunlar›n belli bir kritik uzunlu¤un alt›na düflmeleri hücre ölümünü tetikleyebilir.25-27 Telomerler hücre bölünmesini takiben normalde k›sal›rlar ve k›sa telomerler yafl, obezite ve sigara kullan›m› gibi çeflitli baflka etmenlerle de iliflkilidir. Di¤er yandan, kimi olgularda, telomer uzunlu¤unu yenileyen proteinleri kodlayan genlerdeki varyantlar›n gerek familyal gerek familyal olmayan fibrozise yol açan akci¤er hastal›¤› ile iliflkili olduklar› anlafl›lm›flt›r. Bu durumda, k›sa telomerlerin, epitel hücrelerin akci¤erlerdeki normal ve süreklilik arzeden epitel hücre dizinini onarma yetene¤ini etkiledi¤i ileri sürülmüfltür. Sporadik IPF ile ilgili ço¤u baflka genetik çal›flmalar birbiriyle uyumsuz sonuçlar göstermifltir ve tekrarlanarak do¤rulanmalar› genellikle mümkün olmam›flt›r. Dolay›s›yla, daha ileri ölçekte çal›flmalar yap›lmas›na gerek duyulmaktad›r.28 Fibrogenez. Epitel hücrelerinin tetiklenmesinin çeflitli ve karmafl›k sonuçlar› vard›r.20,29 Upregüle olan (reseptörleri artan) yolaklardan hangilerinin homeostatik hangilerinin patogenetik oldu¤u bilinmemektedir. Buna ek olarak, verilen cevapta da bir fazlal›k söz konusudur, çok say›da yolak ayn› noktaya yönleniyor olabilir ve bunlardan hangilerinin hastal›k gelifliminde temel rol oynad›¤› ve dolay›s›yla tedavinin hedefi olmas› gerekti¤i konusunda da belirsizlik vard›r. Ne var ki, pulmoner fibrozisin geliflimi ve progresyonu kesinlik tafl›r. Epitel hücre hasar›n› takiben, hasarlanm›fl alveoler alan içerisinde vasküler eksüda ve inflamatuvar hücrelerin birikimi söz konusudur. Fibroblastlar›n gelifli ve ço¤almas› ve yerleflik hücrelerin önde geleni miyofibroblastlar›n ortaya ç›kmalar› ile, bu eksüda epitel hücrelerinin veya dolafl›mdaki fibrositlerin transformasyonunu organize eder. Miyofibroblastlar, fibroblastik odaklar olarak bilinen hücre topluluklar› halinde düzenlenir. En sonunda ise, özellikle kollajen olmak üzere, ba¤ doku matriksi birikir ve fibrozis oturmufl olur. 9 Tedavi Yaklafl›mlar›n›n Tarihçesi ‹lk çal›flmalar, anti-inflamatuvar etkileri nedeniyle, büyük ölçüde kortikosteroidlerin etkisi üzerine odaklanm›flt›r (Tablo 1). Genellikle bu çal›flmalar anektodal veriler veya kontrol grubu olmayan çal›flmalard›r. 2002 s›n›flama önergesi öncesinde yap›lm›fl olan bu çal›flmalar›n günümüzde IPF say›lmayacak baz› hastalar› kapsad›klar›na kesin gözüyle bakabiliriz. Ayr›ca, hastalar›n küçük bir bölümünde kortikosteroidlerin görünürdeki etkinli¤ine iliflkin baz› sonuçlara kar- Tablo 1. IPF tedavisinde tamamlanan randomize çal›flmalar Sponsor Karfl›laflt›r›lan Etki firma araflt›rma ilaçlar› mekanizmas› Çal›flma dizayn› Sonuç Yorum Kaynak Araflt›rmac› Prednisolona karfl› prednisolon + siklofosfamid Anti-inflamatuvar Randomize, aç›k etiketli Fark yok Ba¤ doku hastal›klar› da çal›flmaya al›nm›flt›r 64 Araflt›rmac› Prednison + azatioprine karfl› prednison + plasebo Anti-inflamatuvar Çift-kör, plasebo kontrollü Azatioprin grubunda daha iyi Hasta say›s› az; anlaml› farkl›l›klar yok, sadece solunum fonksiyon e¤ilimler var de¤iflikli¤i Araflt›rmac› Prednisona karfl› kolflisin Anti-inflamatuvar ve antifibrotik Randomize, aç›k etiketli Fark yok Yok 34 Araflt›rmac›/ Prednisolon + IFNγ’ya karfl› Boehringer yanl›z prednisolon Ingelheim Anti-inflamatuvar, antifibrotik ve pro -TH1 Randomize, aç›k etiketli IFNγ grubunda solunum fonksiyon parametrelerinde düzelme Hasta say›s› az; IPF grubunda flafl›rt›c› düzelme oranlar› görülmüfltür 35 InterMune IFNγ’ya karfl› plasebo Anti-inflamatuvar, antifibrotik ve pro-TH1 Çift-kör, plasebo Fark yok kontrollü, randomize Düflük doz kortizona izin verilmifltir 38 InterMune IFNγ’ya karfl› plasebo Anti-inflamatuvar, antifibrotik ve pro-TH1 Çift-kör, plasebo Fark yok kontrollü, randomize Yok 39 Araflt›rmac› Prednisolon + antikoagülasyona karfl› yaln›z prednisolon Anti-inflamatuvar ve antikoagülan Randomize, aç›k etiketli Hastal›k tan›mlamas›ndaki kuflkular ve randomizasyonun olmay›fl› 49 Zambon Randomize, çift-kör, N-asetilsistein grubunda Azatioprin + prednison + N- Anti-inflamatuvar, FVK ve DLCO asetilsisteine karfl› azatioprin antifibrotik ve antioksidan plasebo kontrollü kötüleflmesinde azalma + prednisolon + plasebo Gerçek bir plasebo grubunun olmamas› nedeniyle elefltirilmifltir 44 Araflt›rmac› N-asetilsisteine karfl› bromoheksin Antioksidan ve antifibrotik Shionogi Pirfenidon Çift-kör, randomize, Pirfenidon grubunda Anti-inflamatuvar, solunum fonksiyon antioksidan ve antifibrotik plasebo kontrollü de¤iflkenlerinde (ikincil sonlan›m noktas›) pozitif etki Boehringer Ingelheim Prednisolon + IFNγ’ya karfl› prednisolon + kolflisin Anti-inflamatuvar, antifibrotik ve pro-TH1’e karfl› anti-inflamatuvar ve antifibrotik Randomize, aç›k etiketli Wyeth Etanersept (rekombinan solübl TNF reseptör) TNF bloke edici Çift-kör, randomize, Fark yok prospektif, plasebo kontrollü Kombine solunum 48 fonksiyon de¤iflkenleri etanersep lehine bir e¤ilime iflaret etmifltir Actelion Bosentan Dual endotelin reseptör antagonisti Çift-kör, randomize, Fark yok plasebo kontrollü Bosentan grubunda bir subgrup hasta için yarar olas›l›¤› gözlendi Randomize, aç›k etiketli IFNγ: ‹nterferon gamma, FVK: Zorlu vital kapasite, DLCO: Karbon monoksit için gaz difüzyonu Antikoagülan grubunda sa¤kal›mda anlaml› art›fl N-asetilsistein grubu oksijen ‹nhalasyon yolu; saturationu, BT de¤ifliklikleri de¤ifliklikler için al›fl›lmam›fl ve serum KL6’de daha parametreler büyük de¤ifliklikler gösterdi IFNγ grubunda daha iyi sa¤kal›m ve solunum fonksiyonlar› 33 43 Al›fl›lmam›fl birincil sonlan›m noktalar›, %22’lere varan çal›flmay› tamamlamama oranlar› 42 Küçük çal›flma 37 40 10 ‹diyopatik Pulmoner Fibroziste Tedavi Yaklafl›mlar› fl›n, IPF’de kortikosteroid kullan›m›na iliflkin verileri gözden geçiren, 2004 y›l›nda yay›nlanm›fl ve daha yak›n dönemde güncellenmifl Kokreyn kütüphanesi derlemesinin ulaflt›¤› sonuca göre meta-analiz ölçütlerini karfl›layacak hiçbir yay›n bulunmamaktad›r ve dolay›s›yla da kortikosteroid tedavisinin IPF’li hastalar üzerinde etkili oldu¤una iliflkin herhangi bir kan›t söz konusu de¤ildir.30,31 Özellikle azatioprin ve siklofosfamid olmak üzere, immünosüpresan ilaç kullan›m›na iliflkin de¤erlendirmelerde de benzer sonuçlara ulafl›lm›flt›r. Azatioprin, immünomodülatör etkileri olan bir pürin derivesidir. Siklofosfamid, alkalize edici bir azot mustard› immünosüpresif ajan›n›n bir ön ö¤esidir. Kokreyn kütüphanesi derlemesi, IPF tedavisinde immünsüpresyonun etkinli¤i konusunda kaliteli bilgilerin çok k›s›tl› düzeyde oldu¤u sonucuna varm›flt›r. Ancak, kortikosteroidler ile ilgili derlemesinden farkl› olarak, bu alanda meta-analize olanak sa¤layacak üç çal›flman›n bulundu¤u belirtilmifltir.30,32 Histolojik olarak IPF tan›s› alan 27 hasta, randomize, çift kör ve plasebo kontrollü prospektif bir çal›flmaya al›nm›fl, hastalara prednison yan›nda azatioprin veya plasebo verilmifltir.33 Birincil sonlan›m noktalar›, birinci y›l›n sonunda solunum fonksiyonundaki de¤ifliklik ve sa¤kal›m olarak planlanm›flt›r. Dokuz y›ll›k izlem süresinde, kombine tedavi ile, istirahat halinde arteriyel oksijenasyonda bir iyileflme e¤ilimi ve sa¤kal›mda marjinal bir iyileflme sa¤land›¤› görülmüfltür. ‹mmünsüpresyon üzere ikinci bir çal›flmada (ki, bu çal›flma Kokreyn kütüphanesi ölçütlerini karfl›lam›yordu), prednisolona ek olarak oral siklofosfamid verilmesinin etkisi yüksek dozda prednisolon verilmesi ile karfl›laflt›r›lm›fl, önemli herhangi bir farkl›l›k gözlenmemifltir. Kokreyn kütüphanesinin meta-analiz ölçütlerini karfl›layan ikinci bir çal›flmada, yüksek dozda prednison ile kolflisin 26 hastada karfl›laflt›r›lm›flt›r.34 Her iki tedavi de herhangi bir iyileflmeye yol açmam›fl, elde edilen sonuçlarda iki grup aras›nda herhangi bir farkl›l›k gözlenmemifltir. Ancak, kolflisinin daha güvenli oldu¤u ve daha iyi tolere edildi¤i görülmüfltür. Hastalar›n az say›da olmas›, ço¤u olguda tan› için cerrahi biyopsi yap›lmam›fl olmas› ve kontrol grubunun yoklu¤u verilerin yorumunu zorlaflt›rmaktad›r. Kokreyn kütüphanesinin ölçütlerini karfl›layan üçüncü bir çal›flma interferon-gamma (IFNγ) kullan›m›n› içermifltir ve bu konu afla¤›da daha ayr›nt›l› olarak ele al›nm›flt›r. Yak›n Geçmiflteki ‹laç Araflt›rmalar› IFNγ. IFNγ, antifibrotik ve immünomodülatör etkiler içeren özellikleri olan bir sitokindir. 18 hastada prednisolon ile yap›lan ve solunum fonksiyonlar›n› iyilefltirmede baflar› sa¤lanamayan 4 haftal›k bir uygulamadan sonra, 12 ay süreyle 9 hasta yaln›zca oral prednisolon ve 9 hasta ise IFNγ1b ve prednisolon kombinasyonu ile tedavi edilmifllerdir.35 IFNγ bütün hastalarda total akci¤er kapasitesi volümlerinde ve istirahatte arteriyel kan oksijen parsiyel bas›nc›nda (PaO2) iyiye gidifl sa¤lam›fl ve dokuz hastadan sekizinde ise maksimal eforda PaO2 iyileflmesi de görülmüfltür. Plasebo alan dokuz hastan›n sekizinde her üç parametrede de kötüye gidifl görülmüfltür. Bu çal›flmadaki IFNγ ile tedavi edilen hastalarda gözlenen düzelmelerin ve en az üç y›ll›k sa¤kal›mdaki avantajlar›n boyutlar› flafl›rt›c› olmufltur. Hasta say›s›n›n az olmas› ve ço¤unlu¤unda tan›n›n cerrahi biyopsi ile do¤rulanmam›fl olmas› bu sonuçlar›n yorumlanmas›nda güçlük oluflturmaktad›r. Fakat buna ra¤men ve bu gözlemlerin tekrarlanmam›fl oldu¤u gerçe¤ine ra¤men, bu çal›flma, IFNγ ile daha genifl ölçekte araflt›rma serileri de dahil olmak üzere, IPF’de yeni tedavi denemeleri için bir kataliz rolü oynam›flt›r. Daha küçük ölçekli di¤er iki çal›flman›n birincisinde, IFNγ ile tedavi edilen 32 hasta, kolflisin ile tedavi edilen 18 hastaya k›yasla daha uzun bir sa¤kal›m göstermifltir. ‹kincisinde, 22 hastay› kapsayan bir çal›flmada, IFNγ tedavisi öncesindeki solunum fonksiyonu de¤iflim h›z›, ayn› hastalarda IFNγ tedavisine baflland›ktan sonraki de¤iflim h›z› ile karfl›laflt›r›lm›fl ve IFNγ tedavisi ile solunum fonksiyonundaki bozulma h›z›n›n düflürüldü¤ü görülmüfltür.36,37 Bunu takiben, IFNγ’n›n güvenilirli¤i ve etkinli¤ini araflt›rmak için yap›lan genifl ölçekli, çok merkezli, randomize, çift kör ve plasebo kontrollü bir araflt›rmada 330 hasta haftada üç kez subkutan yolla IFNγ1b veya plasebo almak üzere 1:1 oran›nda iki gruba ayr›lm›flt›r.38 Primer etkinlik sonlan›m noktas› progresyonsuz sa¤kal›m olarak belirlenmifltir. Araflt›rma, ortalama 58 haftal›k tedavi döneminde primer sonlan›m noktas›n› karfl›lamakta baflar›s›z olmufltur. Tedavi almas› planlanan grupta önceden planlanm›fl olan bir ara sa¤kal›m analizinde, randomize olarak IFNγ ile tedaviye al›nm›fl hastalarda sa¤kal›mda iyileflme yönünde bir e¤ilim gözlenmifltir, ancak bu progresyonsuz sa¤kal›m ile ayn› fley de¤ildir. Bu etkinin, bazal solunum fonksiyon 11 de¤erleri ile hafif ve orta fliddette hastal›¤› bulunanlarda daha belirgin oldu¤u anlafl›lm›flt›r. ‹flte bu zemin ve özellikle de önceden belirlenmifl analizdeki umut verici sonuç üzerine, IFNγ’nin hafif ve orta dereceki hastalar›n sa¤kal›m› üzerine etkisini araflt›ran plasebo kontrollü ikinci bir çal›flma düzenlenmifltir. INSPIRE ad› verilen çal›flmaya 826 hasta al›nm›flt›r, IPF tedavisi konusunda yap›lm›fl en genifl ölçekli çal›flmad›r. Buna karfl›l›k, bu çal›flma da primer sonlan›m noktas›n› karfl›lamakta baflar›s›z olmufltur ve IFNγ’nin IPF’de sa¤kal›m› uzatmad›¤› sonucuna var›lm›flt›r.39 IFNγ art›k IPF tedavisinde bir seçenek olmaktan ç›km›flt›r. Yay›nlanan bütün çal›flmalarda IFNγ subkutan yolla uygulanm›flt›r. ‹nhalasyon yoluyla verilmesi akci¤erleri do¤rudan hedeflemesi ve daha yüksek dozlar verilebilmesi nedeniyle daha çekici bir seçenek olarak görünmektedir. ‹nhalasyon yolu tüberküloz için yap›lan araflt›rmalarda kullan›lm›flsa da, IPF ile ilgili herhangi bir bildirim yap›lmam›flt›r. Bosentan. Preklinik çal›flmalar, endotelin yola¤›n›n IPF patogenezisinde bir rolü oldu¤unu göstermifltir. Ayr›ca, endotelin reseptör antagonistleri (ERA) pulmoner fibrozisin preklinik modellerinde etkinliklerini göstermifllerdir. Endotelin 1 (ET-1), endotel hücreleri, vasküler düz kas hücreleri ve tümör hücreleri için güçlü bir mitojendir. ET-1, IPF’li hastalar›n akci¤erinde kuvvetle upregüledir ve ET-1’in inhibe edilmesinin fibrozun inhibe edilmesine yol açabilece¤ini düflündüren giderek artan veriler bulunmaktad›r. Bosentan, idiyopatik pulmoner arteriyel hipertansiyon tedavisinde etkili oldu¤u görülmüfl olan bir dual endotelin reseptör antagonistidir. Bu hastal›kta, IPF’de akci¤er interstisyumunda oluflan progresif fibrozu an›msatacak flekilde, orta boydaki pulmoner damarlarda progresif skarlanma vard›r. BUILD-1, büyük ölçekli, çok uluslu, randomize, çift kör ve plasebo kontrollü bir bosentan çal›flmas›d›r ve 12 ayl›k bir dönemde IPF’li 158 hasta ile gerçeklefltirilmifltir. Hastalara 12 ay süreyle bosentan veya plasebo verilmifl, 12. ayda 6 dakikal›k yürüme testinde bosentan›n plasebo ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda herhangi bir üstünlük göstermedi¤i saptanm›flt›r.40 Bu araflt›rman›n “post hoc” analizine dayand›r›larak, yüksek çözünürlüklü bilgisayarl› tomografi ve cerrahi doku biyopsi örneklemesi ile tan›s› do¤rulanm›fl erken dönem IPF’li hastalarla BUILD-3 araflt›rmas› gerçeklefltirilmifltir. ‹diyopatik pulmoner fibrozisli hastalarda bosentan kullan›m›n›n güvenilirli¤i ve etkinli¤ini de¤erlendiren BUILD-3 (‹nterstitiyel Akci¤er Hastal›¤›nda Bosentan Kullan›m›) çal›flmas›n›n ilk analizi, hastal›¤›n kötüleflmesi veya ölümü geciktirmek fleklindeki primer sonlan›m noktas›n›n elde edilemedi¤ini göstermifltir. Bununla birlikte, primer sonlan›m noktas›nda ve baz› sekonder sonlan›m noktas›nda bosentan lehine bir e¤ilim gözlemlenmifltir. Rölatif risk azalmas› olarak bosentan lehine yaklafl›k %13 düzeyinde (istatistiksel olarak anlaml› de¤il) bir azalma saptanm›flt›r. Verilerin daha genifl ölçekte de¤erlendirilmesi halen devam etmektedir. Ne interferon-gamma-1b, ne pirfenidon ile sa¤l›k ba¤lam›nda yaflam kalitesi veya dispne aç›s›ndan yararl› bir etki saptanmam›flt›r. IPF’li hastalarda bu iki önemli konuda bir yarar sa¤land›¤›n› düflündüren ilk ajan bosentand›r. Sponsor firma, BUILD-3 ve BUILD-1 klinik çal›flma sonuçlar›n›n, endotelin reseptör antagonistlerinin (ERA’lar) potansiyel olarak IPF tedavisindeki etkisi konusunda BUILD Yürütme Komitesinden görüfl alm›flt›r. MUSIC çal›flmas›nda proje dan›flmanlar› olan Prof. Juergen Behr ve Prof. Ganesh Raghu’nun da aralar›nda bulundu¤u BUILD Yürütme Komitesi, ERA’lar›n IPF’yi tedavi potansiyeli konusunun klinik araflt›rmalar›n devam ettirilmesini hak etti¤i ve peflinin b›rak›lmamas› gerekti¤i görüflündedir. Bugün için gerek klinik öncesi gerek klinik ortamlarda sahip oldu¤umuz bilgiler, IPF için potansiyel bir tedavi olarak ERA’lar üzerine yo¤un çal›flmalar›n sürdürülmesini destekler niteliktedir. Masitentan, bosentan gibi bir dual endotelin reseptör antagonistidir, fakat farkl› farmakolojik özelliklere sahiptir. Pulmoner hipertansiyon ve hipertansiyon klinik öncesi modellerinde, bosentan ile k›yasland›¤›nda, masitentan lehine 10 kat daha yüksek etkinlik ve 2 kat daha uzun etki süresi saptanm›flt›r. Önemli bir özellik olarak, masitentan çok daha yüksek bir doku penetrasyonu ile karakterizedir ve bu durum potansiyel olarak IPF’de akci¤er dokusu içerisinde eksprese olunan ETA ve ETB reseptörlerinin daha kapsaml› bir blokaj›na olanak sa¤lar. Masitentan›n dokular›n yeniden modellenmesi ile birlikte olan hastal›klar›n (örne¤in diyabet, pulmoner hipertansiyon ve pulmoner fibrozis) 12 ‹diyopatik Pulmoner Fibroziste Tedavi Yaklafl›mlar› hayvan modellerinde doza ba¤›ml› bir etkinli¤e sahip oldu¤u ve bosentan ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda hipertansiyon için hayvan modellerinde daha iyi kan bas›nc› kontrol etkilerine sahip oldu¤u gösterilmifltir. Pirfenidon. Pirfenidon, etki yolu kesin olarak bilinmemekle birlikte, hayvan modellerinde, antifibrotik, antiinflamatuvar ve antioksidan etkiler de dahil olmak üzere, genifl ölçekli etkileri oldu¤u gösterilmifl bir piridon bilefli¤idir. Etkinlik olas›l›¤› üzerine ilk bildirim 1999 y›l›nda bir faz II çal›flma ile olmufltur. Ciddi fibrozu bulunan hastalarda, pirfenidonun solunum fonksiyonundaki kötüleflmeyi yavafllatt›¤› ve hastalar›n ço¤unda kortikosteroid dozunu kesilme noktas›na kadar azaltt›¤› izlenimi saptanm›flt›r.41 2005’te, Japonya’dan çok merkezli, randomize, çift kör ve plasebo kontrollü bir faz II çal›flman›n sonuçlar› yay›nlanm›flt›r. Yüzyedi hasta, ya giderek artan pirfenidon dozlar› veya plasebo alacak flekilde iki gruba ayr›lm›flt›r.42 Primer sonlan›m noktas›, 6 dakikal›k kararl›-durum egzersiz testi s›ras›nda (daha yayg›n kullan›lan 6 dakika yürüme testinin bir modifikasyonu) en düflük oksijen satürasyonunda (SpO2) de¤iflme olmufltur. Sonlan›m noktas›ndaki de¤iflim pirfenidon ve plasebo grubu aras›nda önemli bir farkl›l›k göstermemifltir. Buna karfl›l›k, bafllang›çta 6 dakika egzersiz testinde %80 üzeri SpO2 de¤erini koruyan önceden belirlenmifl bir subgrupta, pirfenidon grubu 6. ve 9. aylardaki 6 dakika egzersiz testinde saptanan en düflük SpO2 de¤erlerinde iyileflme göstermifltir. Sekonder sonlan›m noktalar›nda da, 9. ayda vital kapasitede bir de¤iflme de dahil olmak üzere, pozitif bir tedavi etkisi oldu¤u gösterilmifltir. Pirfenidonun hastal›¤›n progresyon h›z›n› yavafllatm›fl olabilece¤i sonucuna var›lm›flt›r. Bununla birlikte, iki tedavi grubu aras›nda yan etki s›kl›¤› aç›s›ndan farkl›l›klar vard›r, bunlar aras›nda pirfenidon grubunda fotosensitivite, gastro-intestinal semptomlar ve karaci¤er fonksiyon testi bozukluklar› da yer almaktad›r. Yak›n zamanlarda, Japonya’dan ikinci bir faz III çal›flma yay›nlanm›flt›r ve di¤erine benzer bulgular göstermektedir. ‹kiyüzyetmiflbefl olgu 52 hafta süreyle yüksek veya düflük dozda pirfenidon veya plasebo almak üzere kör olarak randomize edilmifltir. Bu çal›flmada primer sonlan›m noktas› vital kapasitedeki de¤iflimdir. Her iki grupta da çal›flmadan ayr›lma say›lar› fazlad›r, fakat primer sonlan›m noktas›ndaki hedefe ulafl›lm›flt›r. Yüksek veya düflük doz pirfenidon alan hastalarda- ki volüm kayb›, plasebo grubundaki de¤erlerin yaklafl›k yar›s› kadard›r. Vital kapasitedeki kötüleflmenin azalt›lmas›nda pirfenidon lehine önemli bir sonuç elde edilmifltir (-0.09 L ye karfl› -0.16 L; p=0.04). Progresyonsuz sa¤kal›m (progresyon; vital kapasitede bazal de¤erlere göre %10 de¤iflme veya ölüm olarak tan›mlanm›flt›r) gruplar aras›nda pirfenidon lehine önemli bir farkl›l›k göstermifltir. Yan etki s›kl›klar› ise faz II çal›flmas›nda gözlenenlere benzerdir.43 Ek olarak, pirfenidon ile iki uluslararas› faz III, çok merkezli, randomize, çift kör, plasebo kontrollü çal›flma (CAPACITY 1 ve CAPACITY 2) yap›lm›fl ve sonuçlar uluslararas› bir toplant›da sunulmufltur. CAPACITY 2’de “72 haftal›k bir tedavi dönemi sonras›nda 435 hastada yüksek veya düflük dozda pirfenidon sonuçlar›n›n plasebo sonuçlar› ile karfl›laflt›r›lmas›” zorlu vital kapasitede daha düflük azalma fleklinde belirlenen primer sonlan›m noktas› karfl›lanm›flt›r ve bulgular Japon araflt›rmas› ile benzerlik göstermifltir. Ayn› primer sonlan›m noktas› aç›s›ndan bir de¤iflme e¤ilimi, 344 hastada yüksek dozda pirfenidon ve plaseboyu karfl›laflt›ran CAPACITY 1 çal›flmas›nda da gözlenmifltir, fakat sonuçlar istatistiksel aç›dan önemli de¤ildir. Yan etki profilleri Japon çal›flmalar›nda görülenlerle benzerdir. Toplanmakta olan verilerin IPF’de daha yayg›n bir flekilde pirfenidon kullan›m›n› destekleyecek nitelikte oldu¤u görünmekle birlikte, bu çal›flmalar›n bütün ayr›nt›lar› yay›nlan›ncaya kadar daha ileri boyutlarda yorum yapmak için zaman henüz erkendir. Antifibrotik ilaçlar›n klinik uygulamalar›n›n daha ileri boyutlarda gelifltirilmesiyle IPF tedavisinde ilerlemeler sa¤lanaca¤› beklenebilir. Pirfenidon ile yap›lan en son çal›flma iflte bu umut ve iyimserlik ortam›nda bafllat›lm›flt›r. IPF’li hastalarda pirfenidon ile gerçeklefltirilen ve olas› bir fayda sa¤land›¤›n› düflündüren ilk küçük çal›flmadan bu yana 11 y›l geçmifltir.41 Günümüzdeki verilerin yay›nlanmas› büyük heyecanla karfl›lanmaktad›r. Taniguchi ve arkadafllar›n›n elde etti¤i sonuçlar IPF’li hastalarda pirfenidon kullan›m›n› hakl› ç›karmakta m›d›r? Sonunda, bu akademik çevreler ve resmi izin makamlar›n›n karar verece¤i bir konudur. Sonuçlar ikna edici güçtedir ve pirfenidonun hastal›¤›n progresyonunu yavafllatt›¤›n› düflündürmektedir. Pirfenidon ile tedavi, 52 haftal›k bir dönemde vital kapasitenin azalma h›z›n› düflürebilir ve progresyonsuz sa¤kal›m› artt›rabilir. Buna karfl›l›k, çal›flman›n dizay- 13 n›ndaki baz› önemli konular var›lan bu sonucun geçerli¤ine gölge düflürmektedir. Özellikle üç konu üzerinde flüpheler vard›r: 1) Araflt›rma devam ederken primer sonlan›m noktas›nda bir de¤iflikli¤e gidilmifltir (bu araflt›rmada bafllang›çtaki sonlan›m noktas› 6 dakika kararl› durum egzersiz testi s›ras›nda en düflük oksijen saturasyonunda de¤iflim olarak seçilmiflti). 2) Eksik verilere iliflkin uygulama (pirfenidonda verileri eksik olan olgular›n oran› üçte birden az de¤ildi). 3) Hastalar taraf›ndan bildirilen yaflam kalitesi sonuçlar›n›n olmamas›. Önemli yan etkileri olan yeni tedavi ajanlar› ile yap›lan araflt›rmalarda yaflam kalitesi konusu özellikle önemlidir. Pirfenidonun vital kapasitedeki azalma h›z›n› düflürüyor olmas›, fakat buna karfl›l›k fotosensitivite ve anoreksi gibi yan etkileri nedeniyle yaflam kalitesini kötülefltiriyor olmas› mümkündür. Pirfenidon günümüze kadar herhangi bir ülkede bir kurum taraf›ndan IPF tedavisi için onay alan ilk ilaçt›r. Günümüzde Japonya’da Japon Sa¤l›k, Çal›flma ve Refah Bakanl›¤› taraf›ndan IPF’de kullan›m için onay alm›fl durumdad›r. 09 Mart 2010 tarihinde, Amerikan G›da ve ‹laç Dairesi’nin (FDA) Pulmoner Alerji ‹laçlar› Dan›flma Komitesi (PADAC), üçe karfl› dokuz oyla IPF’li hastalar›n tedavisinde solunum fonksiyonundaki bozulmay› azaltmak için pirfenidon kullan›lmas› lehinde onay vermifltir. Dan›flma Komitesi’nin önerileri ba¤lay›c› olmam›flt›r, FDA taraf›ndan pirfenidon 04 May›s 2010 tarihindeki kararla onaylanmam›fl, bu konuda yeni yap›lacak araflt›rmalara olan gereksinim vurgulanm›flt›r. N-asetilsistein. IPF için potansiyel bir tedavi, do¤al olarak ortaya ç›kan antioksidan glutatyonun bir moleküler prekürsörü olan N-asetilsistein (NAC) olabilir. NAC’›n akci¤erlerde tüketilen glutatyon düzeylerini restore etti¤i gösterilmifltir. NAC önceleri, genellikle kronik bronflitte oluflan mukoid balgaml› hastalar için mukolitik bir ajan olarak piyasaya sürülmüfltür. Antioksidan özelliklere de sahip oldu¤u gösterilmifltir. IPF patogenezisinde epitel hücre hasar›na bir oksidan-antioksidan dengesizli¤i katk›da bulunabilece¤i için, potansiyel bir tedavi olarak NAC’a duyulan ilgi artm›flt›r. IFIGENIA (‹diyopatik Pulmoner Fibrozis Uluslararas› Grubu NAC I Y›ll›k Araflt›rma) çal›flmas›nda; çift kör, plasebo kontrollü, çokuluslu bir araflt›rma yap›lm›fl ve 155 hasta bir y›l süreyle giderek azalan dozda prednison ve azatioprin baz›nda bir tedavi ile ba¤lant›l› ola- rak oral NAC veya plasebo grubuna ayr›lm›flt›r.44 Primer sonlan›m noktalar› olarak vital kapasite ve karbon monoksit için gaz diffüzyonu (DLCO) aç›s›ndan çal›flma bafllang›c› ile 12 ay sonras›nda de¤ifliklikler elde edilmesi öngörülmüfltür. NAC vital kapasitede ve DLCO’da kötüleflmeyi yavafllatm›flt›r. Gruplar aras›nda vital kapasite için %9 ve DLCO için %24 nisbî bir farkl›l›k görülmüfltür. Ancak bu durum sa¤kal›mda art›fl sa¤lamam›flt›r. Solunum fonksiyon kayb› aç›s›ndan bak›ld›¤›nda, hepsi standart prednison ve azatioprin tedavisi almakta olan 155 hastay› içeren randomize kontrollü bu çal›flmadaki plasebo ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda, günde üç kez 600 mg yüksek dozda NAC’›n hastal›¤›n progresyonunu önemli derecede azaltt›¤› görülmüfltür. Bu sonuçlara dayand›r›larak, klinik bir araflt›rmaya kat›lmak istemeyen veya çal›flma kriterlerine uymayan bütün hastalara NAC önerilebilir. Gelecekte, antioksidan, anti-inflamatuvar ve antifibrotik ajanlar›n kombinasyonuna dayal› bir tedavinin standart nitelik kazanmas› olas›d›r. Bu randomize, plasebo kontrollü klinik çal›flma, IPF’de pozitif sonlan›m noktalar› olan ilk randomize kontrollü araflt›rma olmufltur. Çal›flma iyi düzenlenmifl, iyi uygulanm›flt›r. Programlanm›fl olan tüm dozlar›n %80’i her iki tedavi kolunda da al›nm›flt›r. Plasebo kolunda toplam 24 hasta (sekiz ölüm dahil %32) ve NAC kolunda toplam 23 hasta (yedi ölüm dahil %29) olmak üzere her iki grupta da benzer nedenlerle çal›flmadan erken ayr›lanlar olmufltur. Çal›flmadan erken ayr›lanlar ve ölümlerin toplam› IPF hastalar› ile yap›lan di¤er çal›flmalar ile benzer düzeydedir. Ne var ki bu sonuçlar›n yorumlanmas› çeflitli nedenlerle güçlük arz etmektedir. 1) Vital kapasite üzerindeki mutlak tedavi etkisi nisbeten küçüktür ve klinik aç›dan genellikle anlaml› say›lan %10 düzeyine ulaflmam›flt›r. Bununla birlikte, vital kapasitede neyin klinik aç›dan anlaml› bir de¤iflme say›laca¤› konusu son zamanlarda tart›flmalara neden olmufltur. 2) Bu çal›flma, bütün hastalar için öngörülen American Thoracic Society/European Respiratory Society (ATS/ERS) konsensus bildirgesi önerileri do¤rultusunda prednisona ek olarak azatioprin verilecek flekilde düzenlenmifl, NAC günde üç kez 600 mg veya plasebo ilave bir tedavi olarak verilmifltir. Dolay›s›yla, gözlemlenen etkilerin yaln›ca NAC’a m› ba¤lanabilece¤i, yoksa prednison ve azatioprin ile birlikte NAC verilmesinden mi kaynakland›¤›n› ayr›flt›rmak zordur. Daha da kötüsü, predni- 14 ‹diyopatik Pulmoner Fibroziste Tedavi Yaklafl›mlar› son/azatioprin solunum fonksiyonunda bir düflmeye yol açm›fl ve NAC eklenmesiyle, bu tedaviye herhangi bir yararl› etkisi olmaks›z›n, sadece antagonize edilmifl olabilir. Bununla birlikte, yap›lan di¤er çal›flmalarda, bu varsay›msal akci¤er toksik etkisini düflündürecek herhangi bir kan›t elde edilmemifltir.45-47 Verilerin eksikli¤i nedeniyle, bu farkl› yorumlardan bilimsel sa¤laml›¤› olan yarg›lara ulaflmak zor görünüyor. Günümüz için, tart›flmas›z do¤ru cevaplardan söz edilemez. Bu çal›flmada, plasebo ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda, NAC ile prednison/azatioprin aras›nda pragmatik aç›dan yaln›zca NAC etkisine ba¤lanacak flekilde, olumlu veya olumsuz yönde gözlemlenebilir bir etkileflmenin bugüne de¤in saptanamam›fl oldu¤u savunulabilir. Üstelik, IFIGENIA araflt›rmas›n›n plasebo kolunda vital kapasitedeki azalma 190 ml olup, baflka çal›flmalar›n plasebo kolundakilerle benzer düzeydedir. Do¤al olarak, farkl› çal›flmalar aras›nda karfl›laflt›rma yapman›n güçlükler tafl›d›¤› gerçe¤i dikkate al›narak bu gözleme karfl› ç›k›labilir, fakat yine de prednison/azatioprin kombinasyonunun solunum fonksiyonu üzerinde kötülefltirici bir etkisi oldu¤u görüflünü zay›flatan bir gözlemdir. Çünkü, bu ilaçlar IFIGENIA araflt›rmas›n›n her iki kolunda da eflit flekilde hastalara verilmifltir. Ayr›ca, FVC’de %5-10 düzeyindeki küçük farkl›l›klar›n bile klinik aç›dan yararl› etkilere iflaret etti¤i giderek anlafl›lmaya bafllam›flt›r. Bu durum özellikle de DLCO için do¤ruland›¤›nda geçerlidir. Üstelik, NAC için günde üç kez 600 mg gibi yüksek bir dozda görülen çok iyi tolere edilebilirlik dikkate al›nd›¤›nda, elde edilen yarar ne derece az olursa olsun, çok düflük olan yan etki riski ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda dengeyi NAC lehine çevirmektedir. Bütün bunlar dikkate al›nd›¤›nda, IPF hastalar›n›, mutlaka hasta tam bilgilendirildikten sonra ve yak›n takip alt›nda, “üçlü tedavi” (prednison, azatioprin ve NAC) veya hatta tek bafl›na NAC (“dolayl› kan›tlara” dayan›larak) ile tedavi etmekte pekalâ hakl›l›k olabilir. Bu “üçlü tedavi” yaklafl›m›, ‹ngiliz Toraks Derne¤inin (British Thoracic Society) IPF hastalar› tedavi rehberinin en son say›s›nda da önerilmifltir (önerilme derecelendirmesi düflüktür, C). IPF’de prednison, azatioprin ve NAC tedavisi ile ilgili aç›k sorular› yan›tlamak için iyi düzenlenmifl, plasebo kontrollü bir klinik araflt›rmaya acilen gereksinim oldu¤u aç›kt›r. NIH’in (National Institutes of Health) IPF-A¤› (IPF-Net) PANTHER araflt›rmas›n› bafllatm›flt›r ve iflte tam bu alandaki ucu aç›k sorular› ele almak üzere düzenlenmifltir. Etanersept. Etanersept romatoid artrit tedavisinde kullan›lan bir çözünebilir tümör nekroz faktörü (TNF) antagonistidir. Uluslararas›, randomize, çift kör ve plasebo kontrollü bir çal›flmada 88 hasta subkutan (TNF)-α antagonisti etanersept veya plasebo alm›fllard›r. Primer sonlan›m noktalar›, beklenen zorlu vital kapasite yüzdesi ve hemoglobin ile korele edilmifl DLCO (DLCOHb) yüzdesindeki de¤ifliklikler ve istirahatte alveoler-arteriyel oksijen bas›nc› farkl›l›¤›ndaki de¤iflmedir [P(A-a)O2]. Bafllang›ç ile 48 hafta sonu ölçümleri karfl›laflt›r›lm›flt›r.48 Bu çal›flma primer sonlan›m noktalar›na ulaflmakta baflar›s›z kalm›flt›r. Fakat, sekonder bir analizde, hastal›k progresyonunun azalmas› yönünde çeflitli parametrelerde etanersept grubunda yarar yönünde bir e¤ilim saptanm›flt›r. Baflka çal›flmalar yap›lmas› düflünülmektedir. Antikoagülasyon. Japonya’da tek bir bölgede çok merkezli olarak yap›lan bir aç›k etiketli çal›flmada, hastanede kal›fl süresi içinde kötüleflen IPF hastalar›nda prednisolon ile birlikte antikoagülan tedavi uygulamas› tek bafl›na prednisolon verilmesi ile karfl›laflt›r›lm›flt›r. Çal›flman›n amac›, antikoagülan tedavinin hastaneden taburcu edildikten sonra sa¤kal›m› uzat›p uzatmayaca¤›n›n incelenmesiydi.49 Çal›flmaya 56 hasta kat›lm›flt›r. Antikoagülan grubunda toplam sa¤kal›m›n daha uzun oldu¤u görülmüfltür. Bu çal›flman›n düzenlenmesinde antikoagülasyonun rutin kullan›m›n› günümüzde önermemizi engelleyecek baz› flüpheli noktalar vard›r. Örne¤in çal›flma kör yap›lmam›flt›r ve dolay›s›yla tedavi gruplar› ayr›l›rken bir dengesizlik olmas› mümkündür. Ayr›ca, kullan›lm›fl olan tan› ölçütleri de tam güven vermemektedir. Bu konuda baflka çal›flmalar yap›lmas›na gereksinim vard›r. Gelece¤e Yönelik Araflt›rmalar, Stratejiler ve Hedefler IPF tedavisinde etkili ve güvenilir bir ilaç bulunmas› için giderek artan yo¤un bir ilginin oluflmas›ndan bu yana son y›llarda birçok araflt›rma bafllat›lm›fl, baz›lar› ise haz›rl›k aflamas›ndad›r (Tablo 2 ve 3). Ulusal Kalp, Akci¤er ve Kan Enstitüsü taraf›ndan koordine edilen ve kendilerini IPF araflt›rmalar› ve etkin tedaviler bulunmas›na adam›fl 22 araflt›rma merkezinden oluflan bir a¤ olan IPF-Net bu çal›flmalardan bir bölümünde yer alm›flt›r. 15 Bu yeni çal›flmalar›n hedefi, IPF’de upregüle edilen ve yukar›da tart›fl›lan mekanizmalar üzerine kuruludur. Bu hedefler aras›nda, büyüme faktörleri, sitokin ve kemokin yolaklar›n›n ve sinyalleme yolaklar›n›n inhibisyonu yer almaktad›r. Bütün bu hedefler, IPF pa- togenezinde yer ald›klar› bilinen mekanizmalara yönelik olmalar› bak›m›ndan mant›kl› hedeflerdir. Bununla birlikte, hangi mekanizmalar›n normal bir iyileflme tepkisinin ö¤esi oldu¤u, hangilerinin ise patojenik süreçler oldu¤u bilinmemektedir. Yolaklardaki ifllevsizli¤in Tablo 2. IPF tedavisinde devam eden ve planlanan çal›flmalar Sponsor Araflt›rma Etki Olgu say›s› firma ilac› mekanizmas› (Faz) Çal›flma dizayn› Hedefler Son durum Actelion Bosentan Dual endotelin reseptör antagonisti 600 (III) Randomize, çift-kör, plasebo-kontrollü Bosentan›n hastal›k kötüleflmesi veya ölümü geciktirdi¤ini göstermek Aktif, hasta al›m› sonland› Actelion Masitentan Dual endotelin reseptör antagonisti 178 (III) Randomize, çift-kör, plasebo-kontrollü Masitentan›n hastal›k kötüleflmesi veya ölümü geciktirdi¤ini göstermek Aktif, hasta al›m› sonland› Shionogi Pirfenidon Anti-inflamatuvar, 250 (III) antioksidan ve antifibrotik Randomize, çift-kör, plasebo-kontrollü Pirfenidonun solunum fonksiyon düflme oranlar›n› azaltt›¤›n› göstermek Tamamland› ve yay›nland›43 Novartis QAX576 IL-13 blokaj› 50 (II) Aç›k-etiketli QAX576’n›n IL-13 seviyelerini nas›l etkiledi¤ini araflt›rmak Hasta al›m› devam ediyor FibroGen FG-3019 CTGF-spesifik antikor 27 (I) Aç›k-etiketli FG-3019’un güvenilirlik, farmakokinetik ve biyolojik aktivitesini saptamak Tamamland› Pfizer Sildenafil Pulmoner vazodilatör 50 (IV) Randomize, çift-kör, plasebo-kontrollü Sildenafilin akci¤er transplantasyonu öncesi incelemelerinde IPF hastalar›nda istirahat veya egzersizde PAH üzerine yarar›n› saptamak Hasta al›m› devam ediyor Novartis Imatinib Tirozin kinaz inhibitörü 120 (II–III) Randomize, çift-kör, plasebo-kontrollü ‹matinibin güvenilirlik ve etkinli¤ini saptamak Tamamland› InterMune Pirfenidon Antifibrotik, antioksidan ve anti-inflamatuvar 779 (III) Randomize, çift-kör, plasebo-kontrollü Pirfenidonun güvenilirlik ve etkinli¤ini saptamak Tamamland›; sonuçlar uluslararas› bir toplant›da sunuldu Pfizer/NHLBI Sildenafil Pulmoner vazodilatör 170 (III) Randomize, çift-kör, plasebo-kontrollü Sildenafilin etkinli¤ini saptamak Aktif, hasta al›m› sonland› Actelion Iloprost Pulmoner vazodilatör 50 (II) Randomize, çift-kör, plasebo-kontrollü IPF ve PAH hastalar›nda iloprost inhalasyonunun güvenilirli¤ini saptamak Tamamland› Centocor CNTO-888 ‹nsan CCL2-spesifik monoklonal antikor 120 (II) Randomize, çift-kör, plasebo-kontrollü CNTO-888’in güvenilirlik ve etkilerini saptamak Hasta al›m› devam ediyor Lung Rx Treprostinil Pulmoner vazodilatör 16 (II) Aç›k-etiketli IPF ve PAH hastalar›nda tek-doz inhale treprostinil’in tolerabilitesini saptamak Hasta al›m› devam ediyor Gilead Ambrisentan Endotelin A reseptör antagonisti 600 (III) Randomize, çift-kör, plasebo-kontrollü Ambrisentan’›n erken dönem IPF’de güvenilirlik ve etkinli¤ini saptamak Hasta al›m› devam ediyor Boehringer Ingelheim BIBF-1120 Üçlü büyüme faktörü kinaz inhibitörü 400 (II) Randomize, çift-kör, plasebo-kontrollü IPF’de BIBF-1120’nin güvenilirlik ve etkinli¤ini saptamak Aktif; hasta al›m› tamamland› NHLBI Prednison, azatioprin Anti-inflamatuvar, antioksidan ve ve N- asetilsistein antifibroproliferatif 390 (III) Randomize, çift-kör, plasebo-kontrollü Kombinasyon ajanlar›n›n etkinli¤ini saptamak Hasta al›m› devam ediyor NHLBI Varfarin 256 (III) Randomize, çift-kör, plasebo-kontrollü Antikoagülasyonun mortalite, hastaneye yat›fl veya FVC’de >%10 azalma üzerine etkisini saptamak Henüz bafllamad› Antikoagülasyon 16 ‹diyopatik Pulmoner Fibroziste Tedavi Yaklafl›mlar› derecesi de bilinmemektedir. Örne¤in, e¤er fibroblast stimulasyonu için çok say›da yolak varsa, tek mediyatör veya reseptörün bloke edilmesinin sonuçta hiçbir yarar› olmayacakt›r. Bu ba¤lamda, en ideal hedefleri seçmekte üç yaklafl›m benimsenmektedir. Hayvan modelleri. Temel bilimler düzeyinde araflt›rmalar için akci¤er fibrozisinin bleomisin modeli yayg›n olarak kullan›lmakla birlikte, IPF için hiçbir iyi model bulunmamaktad›r. Bleomisin bir akci¤er hasar› modelidir ve dolay›s›yla mekanizmalar› araflt›rmakta kullan›labilir. Ne var ki, IPF’nin temelinde yatan tekrarlanan hasar örüntüsünü taklit etmemektedir. Bu ba¤lamda, söz konusu modeli kullanan çeflitli bloklama stratejileri incelenmifltir, fakat bunlar›n hiçbiri, anti-inflamatuvar ve antifibrotik ajanlar da dahil olmak üzere, klinik araflt›rmalarda baflar›l› bir sonuca ulaflt›r›lamam›flt›r. Yaln›zca N-asetilsistein ve pirfenidon ile yap›lan araflt›rmalar bir istisna say›labilir.50 Yerleflmifl fibrozis olufltu¤undaki giriflimlerden gelecekte yeni hedefler ortaya ç›kabilir ve IPF için daha do¤ru modeller sa¤lanabilir. Gelecekte bir baflka hedef ise ha- sar sonras›nda en fazla upregüle olan genleri belirlemekte akci¤er dokusunun gen çipi çal›flmalar› sonucunda ortaya konulabilir. ‹nsan akci¤eri gen çipi çal›flmalar›. IPF’li hastalarda akci¤er örneklerinde RNA ve mikroRNA düzeyinde gen ekspresyonunu incelemek için ileri sistemler gelifltirilmifltir. Analizlerin karmafl›k olmas›na karfl›n, bu strateji maksimum derecede upregüle veya down regüle olan (reseptörleri azalan) genleri belirlemekte yard›mc› olabilir. Bu da bize gelecek için yeni hedefler göstermektedir.51-54 Bu yaklafl›m›n potansiyel olarak yararl› bir hedef oluflturmas›na iyi bir örnek osteopontin genidir.55 IPF’de ileri düzeyde upregüle olan ve bu gen taraf›ndan kodlanan proteinin IPF epitel hücrelerde lokalize oldu¤u ve fibroblast büyümesini indükledi¤i gösterilmifltir. Bu yaklafl›m, array verilerinin patojenik mekanizmalara ›fl›k tutmakta nas›l kullan›labilece¤ini sergilemektedir. Gen çipi analizlerinden mant›kl› adaylar ortaya ç›km›fl olmakla birlikte, bunlar henüz klinik araflt›rmalara tafl›nmam›flt›r. Tablo 3. IPF tedavisinde araflt›r›lan di¤er ilaçlar Sponsor Araflt›rma Etki Olgu say›s› firma ilac› mekanizmas› (Faz) Çal›flma dizayn› Hedefler Son durum Araflt›rmac› Talidomid TNF blokaj› 20 (III) Randomize, çift-kör, plasebo-kontrollü, crossover çal›flma Öksürük semptomunu düzeltmek Hasta al›m› devam ediyor Araflt›rmac› Minosiklin Tetrasiklin türevi antibiyotik Aç›klanmad› (III) Randomize, çift-kör, plasebo-kontrollü IPF’de güvenilirlik ve etkinli¤ini saptamak Aktif, hasta al›m› sonland› Araflt›rmac› Zileuton 5-lipooksigenaz inhibitörü 140 (II) Randomize, aç›ketiketli, aktif kontrol, paralel inceleme BAL s›v›s›nda LTB4 seviyesindeki de¤ifliklikleri saptamak Aktif, hasta al›m› sonland› INSERM Octreotide Büyüme hormonu inhibitörü 25 (I–II) Randomize de¤il, aç›k-etiketli, historikkontrol grubu, tek grup inceleme Octreotide’in solunum fonksiyon azalmas›n› yavafllat›p yavafllatmad›¤›n› incelemek Tamamland› Genzyme GC-1008 TGFß-nötralize edici antikor 25 (I) Randomize de¤il, aç›k-etiketli, tek grup inceleme GC-1008’in IFP’de güvenilirli¤ini araflt›rmak Tamamland› Araflt›rmac› Tetrathiomolybdate Bak›r flelat› 20 (I–II) Randomize de¤il, aç›k-etiketli, unkontrolled, tek grup inceleme IPF’de güvenilirlik ve etkinli¤ini saptamak Tamamland› Araflt›rmac› Losartan Anjiotensin II reseptör antagonisti 25 (I–II) Randomize de¤il, aç›k-etiketli, kontrolsüz, tek grup inceleme IPF’de güvenilirlik ve etkinli¤ini saptamak Hasta al›m› devam ediyor 17 Sinyalleyici yolaklar›n hedeflenmesi. Tek de¤il birden çok say›da mediyatör ligand-reseptör etkileflmesini hedeflemek giriflimiyle, son zamanlardaki baz› çal›flma yaklafl›mlar›nda bafllang›ç reseptör ba¤lamas›n›n ak›fl yönündeki sinyalleyici yolaklar› hedef seçilmifltir. Bu çal›flmalar aras›nda flunlar yer almaktad›r: imatinib (multipl tirosin kinazlar› ba¤lar) ve BIBF-1120 (tirosin kinaz sinyalleyici yolaklar› bloke eder). Tirozin kinaz yolaklar› vasküler endotel büyüme faktör reseptörü 1 (VEGFR1), VEGFR2, VEGFR3, fibroblast büyüme faktör reseptörü 1 (FGFR1), FGFR2, FGFR3, platelet-ç›k›fll› büyüme faktör reseptörü-α (PDGFα) ve PDGFβ ba¤lamas› taraf›ndan tetiklenmektedir.56-57 Tamamlanmas›na karfl›n imatinib çal›flmas›n›n sonuçlar› henüz yay›nlanmam›flt›r, ancak negatif oldu¤u bildirilmifltir (J. Lasky’nin, kiflisel katk›s›). BIBF-1220 çal›flmas› için hasta al›m› tamamlanm›flt›r. Gelece¤e yönelik stratejiler. Yukar›daki tart›flmalardan, araflt›r›labilecek potansiyel hastal›k yolaklar›na müdahele denemeleri say›ca kabar›kt›r ve bunlardan hiçbiri di¤erlerine k›yasla daha öncelikli görünmemektedir. Yine de, ancak her bir yola¤› bloke ederek yap›lacak çal›flmalarla patojenik yolaklar üzerine bilgilerimizi artt›rabiliriz ve hastalara yararl› olabilecek bir strateji olup olmad›¤› anlayabiliriz. Halen bafllam›fl ve planlanmakta olan çal›flmalarda bu yaklafl›m benimsenmektedir. Fakat bu yolaklardan hangisi gelecek için en fazla umut vermektedir? ‹flte bunu flimdilik bilmiyoruz. iliflkili genlerin incelenmesi ilginç bir hipotez ortaya koymaktad›r. Sürfaktant protein C ve A2 varyantlar›n›n protein ürünleri tamamlanmam›fl durumdad›r ve yanl›fl katlamal›d›r, bu durum ise ER stresine yol açar. E¤er kal›c› olursa, bu durum apoptoz ile sonuçlanabilir. E¤er ER stresi, epitel hücre hasar› ve epitel hücrelerin tetiklenmesi taraf›ndan alevlendirilecek olursa, ki bu durum olas›d›r, o takdirde anormal proteinin hücreden klirensine yard›mc› olacak bir tedavi apoptozu engelleyebilir. Üre metabolizma bozukluklar›n›n tedavisi için onaylanm›fl k›sa zincirli bir ya¤ asidi molekülü olan ve mutant proteinlerin katlanmas›n› iyilefltiren bir farmakolojik protein eskortu olarak hizmet gören fenilbutirat üzerine çeflitli çal›flmalar, protein trafi¤inin iyileflme gösterdi¤ini göstermifltir. Fakat bu yön henüz akci¤er hastal›klar›nda araflt›r›lmam›flt›r.60,61 Bu tür bir uygulaman›n yaln›zca spesifik genetik anormallikleri olan az say›daki hastaya yarar sa¤layaca¤› düflünülebilir. Ne var ki, e¤er IPF’ye yayg›n bir yatk›nl›¤›n yanl›fl katlanm›fl protein varl›¤› ve intrasellüler birikiminin baflka ve henüz bilinmeyen genetik varyantlar veya baflka nedenlerden kaynakland›¤› gösterilebilirse, bu durum epitel hücre hasar›n›n onar›m›na izin verecek ve progresif fibrozu engelleyecek tedaviler için ortak bir hedef sa¤layabilir. Patogenez çal›flmalar›ndan çeflitli olas›l›klar ortaya ç›km›flt›r. Bunlar›n en yenileri aras›nda flunlar yer almaktad›r: Koagülasyon yola¤›n›n hedeflenmesi, proteinaz ile aktive olan reseptörlerin antagonize edilmesi ve fibroblastlarda stimule ederken epitel hücrelerde ise azaltmak amac›yla apoptozu selektif olarak manipüle etmek.58 Bu dual fonksiyonlara sahip olan bir aday hepatosit büyüme faktörüdür, proto-onkojenik MET reseptörü için bir ligand olup, ba¤lamadan sonra bir tirosin kinaz sinyalleme kaskad› ile sonuçlan›r.59 Di¤er stratejiler anjiotensin reseptör blokaj›n› içermektedir. Epitel hasar› ayr›ca oksidasyon sonucu oluflabilir ki bu da N-asetilsistein ve pirfenidon çal›flmalar›nda elde edilen pozitif sonuçlar› k›smen aç›klayabilir; çünkü bu her iki ilaç da antioksidan aktiviteye sahiptir. Bu ba¤lamda, yeni antioksidan yaklafl›mlar›n düflünülmesi mant›kl›d›r. Son zamanlarda yay›nlanan bir çal›flma, moleküler oksijenin azalmas›n› kataliz eden ve oksidanlar üreten, baflta NOX4 olmak üzere, NADPH oksidaz (NOX) enzimleri ailesinin uygun hedefler olabilece¤ini göstermifltir.62 Bu aç›dan, hidrojen peroksit üretimi yoluyla, TGFβ sinyallemesinin aktivasyonunu takiben, miyofibroblastlar›n farkl›laflmas› ve fonksiyonu için NOX4’ün gerekli oldu¤u gösterilmifltir. Fare modellerinde, NOX4 hedeflemesi akci¤er fibrogenezini azaltmaktad›r.61 IPF’de görülen epitel hücre hasar› ve hasar› takiben epitel hücre tabakas›n›n kendini yeniden oluflturamamas› dikkate al›nd›¤›nda, epitel hücre tabakas›n›n korunmas›n› hedeflemek IPF tedavisinde çekici bir yaklafl›m olarak görünmektedir. Familyal hastal›k ile Oksidan üretmelerinden dolay›, NOX enzimleri normal genç insan fizyolojisinde önemli bir rolü gerçeklefltirirler; fakat yafll›larda bu oksidanlar›n pulmoner fibroz ve ateroskleroz da dahil olmak üzere pek çok hastal›k yönünde etkileri vard›r.62 Genlerin erken yafl- 18 ‹diyopatik Pulmoner Fibroziste Tedavi Yaklafl›mlar› larda avantajlar sa¤lamalar›na ra¤men, yafll›larda zararl› olabilmeleri sürecine “antagonistik pleiotropi” ad› verilmektedir. NOX genlerinin antagonistik pleiotropisi ve IPF’de oksidan hasar›na neden olmak fleklindeki olas› rolleri ile uyumlu olarak, IPF prevalans› yafll›larda çok daha fazlad›r. Bütün bunlar›n olas› IPF tedavileri olarak bu ve di¤er oksidasyona yol açan mekanizmalar› hedefleyen ajanlar üzerine daha ileri çal›flmalar› endüklemesi gerekir. Ne yaz›k ki, toksisite ve di¤er yönler, ilaç gelifltirimi ile NOX- hedefleyen enzim tedavilerinin olgunlaflt›r›lmas›n› daha bafl›nda olanaks›z k›lm›flt›r.63 Öyle görülüyor ki, gelecekte IPF tedavisi, hastal›k patogenezinin ne derece minör olursa olsun hasar verici inflamatuvar ve fibrojenik ö¤elerini hedefleyecek çok ajanl› bir tedavi gerektirecektir. Umut veren bir strateji kombinasyon tedavisi çal›flmalar›n› düzenlemek olacakt›r. Örne¤in, üçlü bir kombinasyon olarak N-asetilsistein, düflük dozda prednisolon ve pirfenidon gibi. Burada hedef hastal›k patogenezisinin tüm komponentleri olacakt›r. Ne var ki, bu tür araflt›rmalar› düzenlemenin lojistik yönü hafife al›nabilecek bir konu de¤ildir. Benimsenmesi olas› di¤er genel strateji ise kanser modelidir. Bu modelde, o gün için mevcut en etkili tedavi daha yeni bir ilaç ile karfl›laflt›rma yapmakta bir ölçüt olarak kullan›lacakt›r. Çal›flma Planlamas›n›n Güçlükleri IPF tedavisi için klinik araflt›rmalar›n düzenlenmesinde birçok güçlükler vard›r. IPF için etkili bir tedavi bulman›n bu derece güçlükler arz etmifl olmas›n›n bir nedeni hastal›k sürecinin do¤as›d›r. IPF’de patoloji genellikle dereceli olarak ve aylar, y›llar boyunca sürerek ortaya ç›kar. Büyük bölümüyle fibrozis ile karakterize olan yavafl seyirli progresif bir hastal›kta, örne¤in solunum fonksiyon testlerinde, fonksiyonel endekslerdeki büyük de¤ifliklikleri göstermek zordur. Ço¤u zaman görülebilecek en iyi durum, iyileflmeden ziyade, hastal›¤›n yavafllamas› ve stabilizasyonudur. Çünkü, halen mevcut veya gelifltirilmekte olan ajanlarla fibrozisi yok etmek olanak d›fl›d›r. Bu durumda, hastal›¤›n yavafllat›lmas› veya stabilizasyonu tedaviye pozitif cevap olarak düflünülmelidir. Kaynaklar 1. Crystal, R. G. & West, J. B. (eds) The Lung: Scientific Foundations (Raven, New York, 1991). 2. Westall, G. P., Stirling, R. G., Cullinan, P. C. & du Bois, R. M. Interstitial Lung Disease (eds King, T. J. & Schwarz, M. I.) 332–386 (BC Decker, Hamilton, Canada, 2003). 3. Vourlekis, J. S. et al. The effect of pulmonary fibrosis on survival in patients with hypersensitivity pneumonitis. Am. J. Med. 116, 662–668 (2004). 4. du Bois, R. M. Evolving concepts in the early and accurate diagnosis of idiopathic pulmonary fibrosis. Clin. Chest Med. 27, S17–S25 (2006). 5. Schwarz, M. I. & King, T. E. Jr (eds). Approach to the Evaluation and Diagnosis of Interstitial Lung Disease (BC Decker, Hamilton, Canada, 2003). 6. du Bois, R. M. Oxford Textbook of Medicine (eds Warrell, D. A., Cox, T. M. & Firth, J. D.) 1439–1446 (Oxford University Press, Oxford, 2003). 7. du Bois, R. M. & King, T. E. Jr. Challenges in pulmonary fibrosis x 5: the NSIP/UIP debate. Thorax 62, 1008–1012 (2007). 8. American Thoracic Society. American Thoracic Society/European Respiratory Society international multidisciplinary consensus classification of the idiopathic interstitial pneumonias. Am. J. Respir. Crit. Care Med. 165, 277–304 (2002). 9. American Thoracic Society. Idiopathic pulmonary fibrosis: diagnosis and treatment. Am. J. Respir. Crit. Care Med. 161, 646–664 (2000). 10. Olson, A. L. et al. Mortality from pulmonary fibrosis increased in the United States from 1992 to 2003. Am. J. Respir. Crit. Care Med. 176, 277–284 (2007). 11. Selman, M., King, T. E. & Pardo, A. Idiopathic pulmonary fibrosis: prevailing and evolving hypotheses about its pathogenesis and implications for therapy. Ann. Intern. Med. 134, 136–151 (2001). 12. Iwai, K., Mori, T., Yamada, N., Yamaguchi, M. & Hosoda, Y. Idiopathic pulmonary fibrosis. Epidemiologic approaches to occupational exposure. Am. J. Respir. Crit. Care Med. 150, 670–675 (1994). 13. Hubbard, R., Lewis, S., Richards, K., Johnston, I. & Britton, J. Occupational exposure to metal or wood dust and aetiology of cryptogenic fibrosing alveolitis. Lancet 347, 284–289 (1996). 14. Steele, M. P. et al. Clinical and pathologic features of familial interstitial pneumonia. Am. J. Respir. Crit. Care Med. 172, 1146–1152 (2005). 15. Kuwano, K. et al. Detection of adenovirus E1A DNA in pulmonary fibrosis using nested polymerase chain reaction. Eur. Resp. J. 10, 1445–1449 (1997). 19 16. Ueda, T. et al. Idiopathic pulmonary fibrosis and high prevalence of serum antibodies to hepatitis C virus. Am. Rev. Respir. Dis. 146, 266–268 (1992). 32. Davies, H. R., Richeldi, L. & Walters, E. H. Immunomodulatory agents for idiopathic pulmonary fibrosis. Cochrane Database Syst. Rev. CD003134 (2003). 17. Tobin, R. W. et al. Increased prevalence of gastroesophageal reflux in patients with idiopathic pulmonary fibrosis. Am. J. Respir. Crit. Care Med. 158, 1804–1808 (1998). 33. Raghu, G. et al. Azathioprine combined with prednisolone in the treatment of idiopathic pulmonary fibrosis: a prospective, double-blind, randomized, placebo-controlled clinical trial. Am. Rev. Respir. Dis. 144, 291–296 (1991). 18. Raghu, G., Yang, S. T., Spada, C., Hayes, J. & Pellegrini, C. A. Sole treatment of acid gastroesophageal reflux in idiopathic pulmonary fibrosis: a case series. Chest 129, 794–800 (2006). 19. Chambers, R. C. Procoagulant signalling mechanisms in lung inflammation and fibrosis: novel opportunities for pharmacological intervention? Br. J. Pharmacol. 153, S367–S378 (2008). 20. Selman, M. & Pardo, A. Role of epithelial cells in idiopathic pulmonary fibrosis: from innocent targets to serial killers. Proc. Am. Thorac. Soc. 3, 364–372 (2006). 21. Thomas, A. Q. et al. Heterozygosity for a surfactant protein C gene mutation associated with usual interstitial pneumonitis and cellular nonspecific interstitial pneumonitis in one kindred. Am. J. Respir. Crit. Care Med. 165, 1322–1328 (2002). 22. Wang, Y. et al. Genetic defects in surfactant protein A2 are associated with pulmonary fibrosis and lung cancer. Am. J. Hum. Genet. 84, 52–59 (2009). 23. Kaser, A. & Blumberg, R. S. Endoplasmic reticulum stress in the intestinal epithelium and inflammatory bowel disease. Semin. Immunol. 21, 156–163 (2009). 24. Xu, C., Bailly-Maitre, B. & Reed, J. C. Endoplasmic reticulum stress: cell life and death decisions. J. Clin. Invest. 115, 2656–2664 (2005). 25. Armanios, M. Y. et al. Telomerase mutations in families with idiopathic pulmonary fibrosis. N. Engl. J. Med. 356, 1317–1326 (2007). 26. Cronkhite, J. T. et al. Telomere shortening in familial and sporadic pulmonary fibrosis. Am. J. Respir. Crit. Care Med. 178, 729–737 (2008). 27. Alder, J. K. et al. Short telomeres are a risk factor for idiopathic pulmonary fibrosis. Proc. Natl Acad. Sci. USA 105, 13051–13056 (2008). 28. du Bois, R. M. Genetic factors in pulmonary fibrotic disorders. Semin. Respir. Crit. Care Med. 27, 581–588 (2006). 29. Laurent, G. J., Chambers, R. C., Hill, M. R. & McAnulty, R. J. Regulation of matrix turnover: fibroblasts, forces, factors and fibrosis. Biochem. Soc. Trans. 35, 647–651 (2007). 30. Davies, H. R. & Richeldi, L. Idiopathic pulmonary fibrosis: current and future treatment options. Am. J. Respir. Med. 1, 211–224 (2002). 31. Richeldi, L., Davies, H. R., Ferrara, G. & Franco, F. Corticosteroids for idiopathic pulmonary fibrosis. Cochrane Database Syst. Rev. CD002880 (2003). 34. Douglas, W. W. et al. Colchicine versus prednisone in the treatment of idiopathic pulmonary fibrosis. A randomized prospective study. Am. J. Respir. Crit. Care Med. 158, 220–225 (1998). 35. Ziesche, R., Hofbauer, E., Wittmann, K., Petkov, V. & Block, L. H. A preliminary study of long-term treatment with interferon gamma-1b and low-dose prednisolone in patients with idiopathic pulmonary fibrosis. N. Engl. J. Med. 341, 1264–1269 (1999). 36. Nathan, S. D. et al. Interferon gamma-1b as therapy for idiopathic pulmonary fibrosis: an intrapatient analysis. Respiration 71, 77–82 (2004). 37. Antoniou, K. M. et al. Long-term clinical effects of interferon gamma-1b and colchicine in idiopathic pulmonary fibrosis. Eur. Respir. J. 28, 496–504 (2006). 38. Raghu, G. et al. A placebo-controlled trial of interferon gamma-1b in patients with idiopathic pulmonary fibrosis. N. Engl. J. Med. 350, 125–133 (2004). 39. King, T. E. Jr et al. Effect of interferon gamma-1b on survival in patients with idiopathic pulmonary fibrosis (INSPIRE): a multicentre, randomised, placebo-controlled trial. Lancet 374, 222–228 (2009). 40. King, T. E. Jr et al. BUILD-1: a randomized placebo-controlled trial of bosentan in idiopathic pulmonary fibrosis. Am. J. Respir. Crit. Care Med. 177, 75–81 (2008). 41. Raghu, G., Johnson, W. C., Lockhart, D. & Mageto, Y. Treatment of idiopathic pulmonary fibrosis with a new antifibrotic agent, pirfenidone: results of a prospective, open-label Phase II study. Am. J. Respir. Crit. Care Med. 159, 1061–1069 (1999). 42. Azuma, A. et al. Double-blind, placebo-controlled trial of pirfenidone in patients with idiopathic pulmonary fibrosis. Am. J. Respir. Crit. Care Med. 171, 1040–1047 (2005). 43. Taniguchi, H. et al. Pirfenidone in idiopathic pulmonary fibrosis: a Phase III clinical trial in Japan. Eur. Resp. J. 35, 821–829 (2010). 44. Demedts, M. et al. High-dose acetylcysteine in idiopathic pulmonary fibrosis. N. Engl. J. Med. 353, 2229–2242 (2005). 45. Hoyles, R. K. et al. A multicenter, prospective, randomized, double-blind, placebo-controlled trial of corticosteroids and intravenous cyclophosphamide followed by oral azathioprine for the treatment of pulmonary fibrosis in scleroderma. Arthritis Rheum. 54, 3962–3970 (2006). 20 ‹diyopatik Pulmoner Fibroziste Tedavi Yaklafl›mlar› 46. Tashkin, D. P. et al. Effects of 1-year treatment with cyclophosphamide on outcomes at 2 years in scleroderma lung disease. Am. J. Respir. Crit. Care Med. 176, 1026–1034 (2007). 56. Chaudhary, N. I. et al. Inhibition of PDGF, VEGF and FGF signalling attenuates fibrosis. Eur. Respir. J. 29, 976–985 (2007). 47. Tashkin, D. P. et al. Cyclophosphamide versus placebo in scleroderma lung disease. N. Engl. J. Med. 354, 2655–2666 (2006). 57. Roth, G. J. et al. Design, synthesis, and evaluation of indolinones as triple angiokinase inhibitors and the discovery of a highly specific 6-methoxycarbonylsubstituted indolinone (BIBF 1120). J. Med. Chem. 52, 4466–4480 (2009). 48. Raghu, G. et al. Treatment of idiopathic pulmonary fibrosis with etanercept: an exploratory, placebo-controlled trial. Am. J. Respir. Crit. Care Med. 178, 948–955 (2008). 49. Kubo, H. et al. Anticoagulant therapy for idiopathic pulmonary fibrosis. Chest 128, 1475–1482 (2005). 50. Moeller, A., Ask, K., Warburton, D., Gauldie, J. & Kolb, M. The bleomycin animal model: a useful tool to investigate treatment options for idiopathic pulmonary fibrosis? Int. J. Biochem. Cell Biol. 40, 362–382 (2008). 51. Selman, M. et al. Gene expression profiles distinguish idiopathic pulmonary fibrosis from hypersensitivity pneumonitis. Am. J. Respir. Crit. Care Med. 173, 188–198 (2006). 52. Yang, I. V. et al. Gene expression profiling of familial and sporadic interstitial pneumonia. Am. J. Respir. Crit. Care Med. 175, 45–54 (2007). 53. Konishi, K. et al. Gene expression profiles of acute exacerbations of idiopathic pulmonary fibrosis. Am. J. Respir. Crit. Care Med. 180, 167–175 (2009). 54. Boon, K. et al. Molecular phenotypes distinguish patients with relatively stable from progressive idiopathic pulmonary fibrosis (IPF). PLoS ONE. 4, e5134 (2009) 55. Pardo, A. et al. Up-regulation and profibrotic role of osteopontin in human idiopathic pulmonary fibrosis. PLoS Med. 2, e251 (2005). 58. Uhal, B. D. The role of apoptosis in pulmonary fibrosis. Eur. Respir. Rev. 17, 138–144 (2008). 59. Basseri, S., Lhotak, S., Sharma, A. M. & Austin, R. C. The chemical chaperone 4-phenylbutyrate inhibits adipogenesis by modulating the unfolded protein response. J. Lipid Res. 50, 2486–2501 (2009). 60. de Almeida, S. F. et al. Chemical chaperones reduce endoplasmic reticulum stress and prevent mutant HFE aggregate formation. J. Biol. Chem. 282, 27905–27912 (2007). 61. Hecker, L. et al. NADPH oxidase-4 mediates myofibroblast activation and fibrogenic responses to lung injury. Nature Med. 15, 1077–1081 (2009). 62. Lambeth, J. D. Nox enzymes, ROS, and chronic disease: an example of antagonistic pleiotropy. Free Radic. Biol. Med. 43, 332–347 (2007). 63. Lambeth, J. D., Krause, K. H. & Clark, R. A. NOX enzymes as novel targets for drug development. Semin. Immunopathol. 30, 339–363 (2008). 64.. Johnson, M. A. et al. Randomized controlled trial comparing prednisolone alone with cyclophosphamide and low dose prednisolone in combination in cryptogenic fibrosing alveolitis. Thorax 44, 280–288 (1989). 21 Romatolojide Kapilleroskopi Uygulamalar› Dr. Murat ‹nanç T›rnak k›vr›m› kapillerlerinde patolojik de¤ifliklikler olabilece¤i ve bunun hastal›klarla muhtemel iliflkisi ilk kez 19. yüzy›l bafllar›nda ‹talyan hekim Rasori taraf›ndan ortaya at›lm›fl, Purkinje t›rnak yata¤› kapillerlerini gözlemlemifl ve 20. yüzy›l bafllar›nda Hutchinson kapiller de¤ifliklikleri ve Raynaud fenomeni aras›ndaki iliflkiyi vurgulam›flt›r. Yirminci yüzy›l ortalar›ndan itibaren araflt›rmac›lar bu inceleme metoduna yeniden ilgi göstermeye bafllam›fllard›r. Otoimmün ba¤ dokusu hastal›klar›nda ve özellikle sistemik skleroz (SSk) seyrinde t›rnak k›vr›m› kapilleroskopisinde (TKK) görülen de¤ifliklikler Maricq ve LeRoy taraf›ndan 1970’lerde tan›mlanm›flt›r. LeRoy ve arkadafllar› taraf›ndan 1988’de yap›lan SSk s›n›fland›rmas›nda ilk kez TKK bulgular› yer alm›fl ve s›n›rl› SSk’da dilate kapillerler görüldü¤ü, yayg›n deri tutulumlu hastalarda ise bununla birlikte kapiller kayb›n (“drop-out”) ön plana ç›kt›¤› belirtilmifltir. Son 10 y›lda ise Cutolo ve arkadafllar› ise SSk seyrinde görülen TKK de¤iflikliklerini s›n›flama yönünde çaba harcam›fllard›r. SSk preliminer s›n›fland›rma kriterleri, tan› kriteri olarak da kullan›lmaktad›r. Ancak, bu kriterin deri tutulumu s›n›rl› hastalardaki tan› de¤eri çok düflüktür. Kriterlere telanjiektazi ve TKK bulgular›n›n eklenmesinin kriterlerin duyarl›l›¤›n› art›rd›¤› gösterilmifltir. Özellikle SSk’n›n erken döneminde özgül otoantikor testleri (anti-sentromer, anti-topoizomeraz I, antiRNA polimeraz III) ve TKK bulgular›n›n tan›ya katk›s›, bir di¤er yaklafl›mla primer ve sekonder (otoimmun ba¤ dokusu hastal›¤› ile birlikte) Raynaud fenomeninin ayr›m›ndaki rolü art›k çok daha iyi bilinmektedir. SSk s›n›fland›rma kriterleri üzerinde yap›lan European League Against Rheumatism/ American College of Rheumatology (EULAR/ACR) yenileme çal›flmalar›nda bu konunun dikkate al›naca¤› ve özgül otoantikorlar ve TKK bulgular›n›n yeni s›n›fland›rma kriterleri içinde yer alaca¤› anlafl›lmaktad›r. Kapilleroskopi Yap›l›fl Teknikleri ve Önemli Bulgular Kapiller a¤›n›n kolay ulafl›labilir olmas› ve kapiller a¤›n›n deriye paralel olmas› nedeniyle t›rnak k›vr›m› kapillerlerin kolay incelenmesi için uygun bir bölgedir. Bu bölgede immersiyon ya¤› yard›m›yla kapillerler uzunlamas›na görülebilir ve arteriyel ve venöz bölümleri ile bunlar› birlefltiren apikal “loop” incelene- bilir. Arteriyel bölüm, venöz bölümden daha dar görülür. Kapilleroskopi yap›lacak hastan›n incelemeden önceki 15 dakika s›cakl›¤› 20-22 Co olan bir odada istirahat etmesi gerekmektedir. Bütün el parmaklar› incelenebilece¤i gibi bu konuda tecrübeli merkezler baflparmaklar d›fl›ndaki 8 parma¤›n incelenmesi ve yeni travma geçirmifl parmaklardaki bulgular›n dikkate al›nmamas› gerekti¤ini vurgulamaktad›rlar. ‹nceleme ›fl›k mikroskopisi, oftalmoskop, dermatoskop, stereomikroskop veya özel olarak gelifltirilmifl videokapilleroskopi cihazlar›yla immersiyon amaçl› olarak sedir ya¤› kullan›larak yap›labilir. Videokapilleroskopi cihazlar› kan ak›m› ölçümü gibi araflt›rma amaçl› ileri incelemeler de yapabilir. Yüzük ve iflaret parmaklar›ndan elde edilen bulgular›n daha de¤erli oldu¤u görülmektedir. TKK incelemelerinde kapillerlerin da¤›l›m›, geniflli¤i, dilate veya dev kapillerler, kapillerlerin azalmas›, kaybolmas›, kanama alanlar›, anormal dallanma ve k›vr›mlar, yeni kapiller oluflumu dikkate al›n›r. Videokapilleroskopi cihazlar› derideki kan ak›m h›z›n› da ölçebilir. TKK’da temel endikasyon Raynaud fenomeni ve/veya otoimmün ba¤ dokusu hastal›¤› (SSk) flüphesidir. Sa¤l›kl› kiflilerde veya primer Raynaud fenomeni (beraberinde ba¤ dokusu hastal›¤› olmayan ve anlaml› titrede ya da özgül otoantikorlar›n saptanmad›¤› hastalar) olanlarda TKK incelemelerinde kapillerlerin t›rnak k›vr›m›nda düzenli bir da¤›l›m› oldu¤u görülür. Bununla birlikte baz› çal›flmalarda primer Raynaud fenomeni oldu¤u düflünülen hastalarda kapillerlerde geniflleme saptanmaktad›r; bu hastalar›n sekonder Raynaud fenomeni aç›s›ndan izlenmesi önemlidir. Sekonder Raynaud fenomeni olan hastalarda baflta SSk olmak üzere Raynaud fenomeni klinik olarak daha fliddetlidir ve bu tabloya parmak ucunda yaralar›n efllik etmesi SSk lehinedir. Genifllemifl dev kapillerlerin görülmesi bir çok araflt›rmac›ya göre sekonder Raynaud fenomeninin (SSk ve di¤erleri) erken belirtisidir. Bu bulgunun lokal hipoksiye yan›t olarak geliflti¤i düflünülmektedir. Erken damar hasar›n›n di¤er bir bulgusu hemoraji görülmesidir ve bu bulgu sonras›nda genellikle kapiller kayb› söz konusu olur. Kapillerlerden eritrositlerin d›flar› ç›kt›¤›n›n görülmesi de damar hasar›na iflaret eder. Plazman›n damar d›fl›na ç›kmas›n›n görülmesi (ödem) de damar hasar›n›n bir di¤er belirtisidir. SSk’l› hastalarda damar d›fl› 22 Romatalojide Kapilleroskopi Uygulamalar› bölgeler ise hücre d›fl› matris proteinlerinin artmas›na ba¤l› olarak sar›-beyaz yo¤un bir görünüm al›r. Baz› hastalarda sekonder Raynaud fenomeninin önemli bir belirtisi de yeni damar oluflumudur (neovaskülarizasyon). Bu patolojik anjiyogenez afl›r› k›vr›ml›, heterojen görünümlü yap› ile kendisini belli eder. Sekonder Raynaud fenomeninin özgül bir bulgusu da doku iskemisinin fliddetini yans›tmas› nedeniyle kapillerlerin azalmas› ve kaybolmas›d›r. SSk hastalar›nda kapillerler normal yo¤unlu¤unun 1/5’ine kadar azalabilir ve bunun sonucunda genifl avasküler alanlar ortaya ç›kabilir. Kapillerlerin kaybolmas› erken dönemde SSk geliflimini, daha sonra ise kötü prognozu belirler. Erken SSk tan›s› için oluflturulan preliminer kriterlerde de TKK bulunmaktad›r. Belirtilen bu de¤ifliklikler normal kapiller yap›n›n tamamen de¤iflmesine ve kaybolmas›na neden olur. SSk’da ortaya ç›kan mikrovasküler patoloji, kapiller dansitenin ve kan ak›m›n›n azalmas›na yol açmaktad›r. Araflt›rmac›lar SSk ilerlemesinin kapilleroskopi de¤iflikliklerinin bir skorlama sistemi ile izlenmesinin yararl› olabilece¤ini düflünmektedir. Kapilleroskopi ile saptanan mikrovasküler de¤ifliklikler sadece SSk’da de¤il di¤er otoimmün ba¤ dokusu hastal›klar›nda (dermatomiyozit, sistemik lupus eritematozus (SLE), mikst ba¤ dokusu hastal›¤›nda (MBDH) da saptanmaktad›r. Dermatomiyozitli hastalarda SSk hastalar›na benzer lezyonlar saptanmaktad›r. SLE’li hastalarda ise SSk benzeri kapilleroskopi bulgular›n›n daha çok anti-U1RNP antikorlar› pozitif ve/veya Raynaud fenomeni olan hastalarda saptand›¤› bildirilmifltir. Bu hastalar›n subklinik SSk karakteri tafl›d›¤›n› düflündürmektedir. Klinikte MBDH düflünülen hastalar›n en az yar›s›nda da SSk/dermatomiyozit seyrinde görülen kapilleroskopi bulgular› vard›r. Kapilleroskopi, daha önce primer Raynaud fenomeni olarak s›n›flanan hastalar›n küçük bir bölümünün daha sonra otoimmün ba¤ dokusu hastal›¤› gelifltirece¤ini düflündüren de¤ifliklikleri de göstermektedir. SLE’li hastalarda yap›lan çal›flmalarda antifosfolipid antikorlar› pozitif hastalarda kapilleroskopi ile mikrovasküler anormalliklerin daha yüksek oranda saptand›¤› görülmüfl ve bu durum antifosfolipid antikorlar›n yol açt›¤› endotel hasar›n›n yans›mas› olarak yorumlanm›flt›r. Mikrovasküler de¤iflikliklere sadece otoimmün hastal›klarda rastlanmamaktad›r. Örnek ola- rak psoriazis veya psoriatik artriti olan hastalar verilebilir. Bu hastalardan t›rnak de¤ifliklikleri olan veya distal interfalangeal eklem tutulumu olanlarda kapiller dansitenin azald›¤› gösterilmifltir. Sonuç olarak TKK invazif olmayan, yöntemine göre ekonomik olabilen ve Raynaud fenomeni olan hastalarda SSk baflta olmak üzere otoimmün ba¤ dokusu hastal›klar›n›n erken tan›s›nda duyarl›l›¤› yüksek, özgüllü¤ü yeterli bir yöntemdir. Önemli Noktalar • In vivo mikrosirkülasyonun incelenebildi¤i “t›rnak k›vr›m› kapilleroskopisi” invazif olmayan, tekrarlanmas› kolay ve maliyeti düflük bir tekniktir. • Bu incelemenin romatolojide temel endikasyonu Raynaud fenomeni olan hastalar›n, sistemik skleroz baflta olmak üzere otoimmün romatizmal hastal›klar yönünden incelenmesidir (primer-sekonder Raynaud fenomeni ay›r›m›). SSk erken tan›s›nda ve hastal›¤›n gelifliminin araflt›r›lmas›nda kullan›l›r. Kaynaklar 1. Cutolo M, Pizzorni C, Elena Secchi M, Sulli A. Capillaroscopy. Best Practice and Research Clin Rheumatol 2008;22:10931108. 2. Koenig M, Joyal F, Friztler MJ ve ark. Autoantibodies and microvascular damage are independant predictive factorsfor the progression of Raynaud’s phenomenon to ssytemic sclerosis. Arthritis Rheum 2008;58:3902-12. 3. Lambova SN, Müller-Ladner U. The role of capilleroscopy in differentiation of primary and secondary Raynaud’s phenomenon in rheumatic diseases: a review of the literature and two case reports. Rheumatol Int 2009;29:1263-71. 4. Matucci-Cerinic M, Allanore Y, Cjirzak L ve ark. The challenge of early systemic sclerosis for the EUSTAR community. It is time to cut the Gordian knot and develop a prevention or rescue strategy. Ann Rheum Dis 2009;68:1377-80. 23 Çocukluk Ça¤› PAH Hastalar›nda Sa¤kal›m Dr. Rana Olguntürk Pulmoner Arteryel Hipertansiyon, sa¤kal›m aç›s›ndan iki büyük alt grupta s›n›fland›r›labir.3 Tablo 1. Pulmoner arteriyel hipertansiyon Geri Dönüflümlü • Hiperkinetik PAH • Sistemik pulmoner flant, Örn. VSD, PDA • Pulmoner venöz hipertansiyon • Pulmoner venöz t›kan›kl›k, mitral stenoz, sol ventrikülde yetersizlik Geri Dönüflümsüz • Pulmoner vasküler obstrüktif hastal›k • ‹diyopatik pulmoner arteriyel hipertansiyon, Eisenmenger sendromu Pulmoner hipertansiyona neden olan durumlar›n çeflitlili¤i nedeniyle bu hastalarda uzun süreli izlem ve sa¤kal›ma ait veriler, altta yatan nedene göre de¤iflmektedir. Havayollar›n›n obstrüksiyonu ile giden ast›m gibi hastal›klarda neden ortadan kalkt›¤›nda ve/veya etkin tedavi ile semptomlar tamamen kontrol alt›na al›nabilirken, alveolar hipoksiye neden olan kronik durumlarda prognoz daha kötü seyirlidir. Pulmoner hipertansiyon çeflitli derecelerde sa¤ kalp yetersizli¤ine neden olmakta ve üzerine enfeksiyonlar›n eklenmesi klinik seyri kötülefltirmektedir. Hiperkinetik pulmoner hipertansiyon veya efllik eden venöz pulmoner hipertansiyon hastalar›nda cerrahi olarak defektin erken dönemde düzeltilmesinden sonra pulmoner hipertansiyon geriler ve hatta tamamen kaybolur. Pulmoner hipertansiyonun; Eisenmenger Sendromu, kollajen doku hastal›¤›, tromboembolik pulmoner hipertansiyonda geridönüflümü mümkün de¤ildir. Eisenmenger Sendromu’na ba¤l› pulmoner hipertansiyonda sa¤kal›m düflük olmas›na karfl›n hastalar›n di¤er pulmoner hipertansiyon tiplerinden farkl› olarak 20-30 y›l stabil kalabildi¤i bilinmektedir. Sa¤ kalp yetmezli¤i bulgular›, atrial ve ventriküler aritmiler sa¤kal›m üzerine etkili kötü prognostik faktörlerdir.3 ‹diyopatik PAH nadir görülmesi, tedavi edilmedi¤inde eriflkinlerde 2-3 y›l, çocuklarda ise bir y›l içinde fatal sonuçlanmas› gibi nedenlerden ötürü bu grup hastaya erken tan› konulmas› ve güvenli, etkin tedavilerin bafllanmas› çok önemlidir. Önceleri iPAH’l› çocuklar›n büyük k›sm›, vazodilatör tedavi bafllanmad›¤› takdirde yukar›da belirtildi¤i gibi bir y›l içinde kaybedilmekteydi. Günümüzde akut vazodilatör ilaç testine cevap veren çocuklarda ilaç tedavileriyle hem sa¤kal›m hem de yaflam kalitesinde düzelme sa¤lanm›flt›r. Vazodilatör ilaç testine cevap veren olgularda kronik oral kalsiyum kanal blokeri tedavisiyle 5 y›ll›k sa¤kal›m %97 iken, test negatif olan ve ilaç tedavisi almayan hastalarda bu oran %35 olarak bildirilmektedir. Vazoreaktivite testi cevab›, yafla göre de¤iflmektedir.4 Çocuklarda kalsiyum kanal blokerleri ile tedavi pek önerilmemektedir. PAH’a spesifik tedavi (Bosentan) verilmifl olan toplam 216 pediatrik PAH hastas›n› kapsayan ve yak›n zamanda yay›nlanm›fl bir çal›flmada hastalar 2001-2006 y›llar› aras›nda izlenmifl ve 1, 3 ve 5 y›ll›k sa¤kal›m oranlar› iPAH/HPAH’l› grup için %86, %80 ve %72 olarak bildirilmifltir. Konjenital kalp hastal›klar›na efllik eden PAH’l› grup için ise bu oranlar %92, %84 ve %57 olarak bildirilmektedir. Klinik pratikte kombinasyon tedavileri s›k kullan›lmakla birlikte yan etkilerin gözlenmesi s›kl›kla ilaç dozlar›n›n düflürülmesine neden olmaktad›r. Tüm tedavi stratejilerine ra¤men hastal›¤›n progresif olarak ilerledi¤i kabul edilmektedir. Tedavinin erken yaflta bafllanmas› ve kombinasyon tedavilerinin sa¤kal›m üzerine olan etkileri için daha fazla çal›flmaya ihtiyaç vard›r.2 Randomize, çift kör, plasebo kontrollü bir çal›flmada PAH’ta erken spesifik tedavi ile hastal›¤›n progresyoTablo 2. Vazoreaktivite testi cevab›n›n yafla göre da¤›l›m› 70 Cevap yüzdesi Lineer e¤ilim p<0.001 60 Hasta say›s› Akut cevap yüzdesi Çocukluk ça¤›nda PAH, prevalans› yaklafl›k 10-20/milyon olarak tahmin edilen, pulmoner vasküler rezistans›n ve pulmoner arter bas›nc›n›n progresif art›fl› ile giden nadir bir hastal›kt›r. ‹diyopatik (iPAH), herediter (HPAH) veya konjenital kalp hastal›klar›na efllik eden (APAH) tipleri olarak görülmektedir.1 Gerekli giriflim ve tedaviler uygulanmad›¤› zaman pulmoner vasküler yatakta giderek ilerleyen remodeling, sa¤ kalp yetmezli¤i ve ölümle sonuçlan›r.2 50 40 30 20 10 0 0 <2 2 <4 4 <6 6 <8 8 <10 10 <12 12 <14 14 <16 Yafl kategorisi (y›l) 24 Çocukluk Ça¤› PAH Hastalar›nda Sa¤kal›m nunda yavafllama sa¤land›¤› bildirilmektedir.5 Ço¤u tedavi stratejileri eriflkinlerde yap›lan çal›flmalardan adapte edilmifl olup çocuklarla ilgili çal›flmalar az say›dad›r ve olgu sunumlar› ile s›n›rl›d›r. Bu nedenle çocukluk ça¤› PAH alt gruplar›nda yaklafl›m, tedavi ve prognostik faktörlerin tayini için genifl çapl› çal›flmalara ihtiyaç vard›r.6 Eisenmenger Sendromlu olgularda prognoz, idiyopatik PAH’l› olgulara göre daha iyi olup, 50 y›ll›k izlemde sa¤kal›m %50 olarak bildirilmektedir. Basit defektlerde 40 y›ll›k izlemde %75 sa¤kal›m varken, kompleks defektlerde bu oran %35 tir. Mortalite h›z› için belirleyiciler aras›nda; kompleks defekt varl›¤›, sa¤ ventrikül disfonksiyonu varl›¤›, klinik bozulman›n erken yaflta ortaya ç›kmas› ve plazma kreatinin seviyesinde art›fl say›labilir.7,8 Eriflkinlerde yap›lan çal›flmalarda; konjenital kalp hastal›¤›na ba¤l› geri dönüflümsüz PAH geliflen Eisenmenger Sendromlu olgularda, ortalama yaflam süresi, altta yatan kalp hastal›¤›n›n tipine göre de¤iflmekle birlikte, 40-50 y›l olarak bildirilmektedir. Basit lezyonu olan konjenital kalp hastal›kl› olgularda ortalama yaflam süresi 60 y›l ve kompleks lezyonlarda 30-40 y›l olarak tahmin edilmektedir. Ancak erken yaflta Eisenmenger Sendromu geliflen çocuklarda hastal›k daha h›zl› gidifl göstermekte ve daha a¤›r bir klinik tablo oluflturmaktad›r. Bu çocuklara verilen pulmoner hipertansiyona yönelik spesifik t›bbi tedavilerde baflar›, eriflkinlerde elde edilen sonuçlara göre daha az yüz güldürücüdür.9 Tablo 3. Etyolojiye göre tedavi edilmeyen PAH hastalar›nda sa¤kal›m10 KKH iPAH BDH HIV 1,0 Tedavi edilmemifl PAH’ta sa¤ kalan hastalar›n oran› 0,9 0,8 Sonuç olarak, çocukluk ça¤› pulmoner hipertansiyon hastalar›nda sa¤kal›m; hastal›¤›n patofizyolojisinin tan›mlanmas›, PAH alt gruplar›nda tedavi stratejilerinin belirlenmesi, çocuklarda yap›lan genifl çapl› ve kontrollü çal›flmalar›n artmas›yla giderek uzamaktad›r. Bu hastalar›n erken yaflta tan›nmas›, vazoreaktivite testine olan pozitif cevaplar›, uygun tedavi yaklafl›mlar›n›n seçilmesi ve takibi yaflam kalitesini olumlu etkileyecek, progresyonu yavafllatacak ve sa¤kal›m oranlar› artacakt›r. Kaynaklar 1. Barst R. Children deserve the same rights we do: the need for paediatric pulmonary arterial hypertension clinical drug development. Heart 2010 96: 1337-1338. 2. Ivy DD, Rosenzweig EB, Lemarié JC, Brand M, Rosenberg D, Barst RJ. Long-Term Outcomes in Children With Pulmonary Arterial Hypertension Treated With Bosentan in Real-World Clinical Settings. Am J Cardiol 2010;106:1332–1338. 3. Rosenzweig E.B, Barst R.J,. Clinical Management of Patients with Pulmonary Hypertension. In Allen HD, Driscoll DJ, Shaddy RE, Feltes TF, editors. Moss and Adams’s Heart Disease in infants, children, and adolescents. 7th ed. Lippincott Williams&Wilkins Publication; 2007; p:1355. 4. Park M, Troxler G. Pulmonary hypertension. Pediatric Cardiology for Practitioners 4th ed. Mosby publication: 2002; p:678. 5. Begetti M,Tissot C. Pulmonary Arterial Hypertension in Congenital Heart Diseases. Seminars ›n respiratory and critical care medicine/volume 30, number 4. 2009. 6. Erika B. Rosenzweig and Robyn J. Barst. Pulmonary Arterial Hypertension in Children: A Medical Update. Indian J Pediatr 2009; 76 (1) : 77-81 7. Andrea Dontia, Roberto Formigaria, Luca Ragnia, Alessandra Manesb,Nazzareno Galie` b and Fernando M. Picchioa. Pulmonary arterial hypertension in the pediatric age. J Cardiovasc Med 8:72–77 8. Ivy D. Diagnosis and Treatment of Severe Pediatric Pulmonary Hypertension. Volume 9, Number 4, 2001 Cardiology in review.p:227-230 9. Van Loon R, Hoendermis E, Duffels M et al (2007) Long-term effect of bosentan in adults versus children with pulmonary arterial hypertension associated with systemic-to-pulmonary shunt: does the beneficial effect persist? Am Heart J 154:776–782 0,7 0,6 0,5 0,4 0,3 0,2 0,1 0 0 1 2 3 4 5 Y›l KKH: Konjenital Kalp Hastal›¤›, iPAH: ‹diyopatik Pulmoner Arteriyel Hipertansiyon, BDH: Ba¤ Dokusu Hastal›¤›, HIV: Human Immunodeficiency Virus 10. McLaughlin VV, Presberg KW, Doyle RL, Abman SH, McCrory DC, Fortin T, Ahearn G; American College of Chest Physicians. Prognosis of pulmonary arterial hypertension: ACCP evidencebased clinical practice guidelines. Chest. 2004 Jul;126(1 Suppl):78S-92S. Review. 25 Olgularla Pulmoner Arteriyel Hipertansiyon (PAH) Dr. Serdar Küçüko¤lu G.A., 31 yafl›nda, kad›n hasta 2010 y›l› Temmuz ay›na kadar hiçbir flikayeti olmayan hastada eforla nefes darl›¤› flikayeti bafllam›fl. ‹lk günlerde afl›r› eforla olan flikayetinin giderek artmas› üzerine klini¤imize baflvurdu. 2009 y›l› içinde sa¤l›kl› do¤um gerçeklefltiren hastan›n özgeçmiflinde ve soygeçmiflinde özellik yoktu. Sigara kullanm›yordu. Son dönemlerde bir kat merdiven ç›karken bile nefesinin darald›¤›n›, ancak düz yolda rahat oldu¤unu belirtti. Nefes darl›¤› d›fl›nda flikayeti yoktu. Fizik muayenede nab›z 64/dk. düzenli, kan bas›nc› 115/80 mmHg idi. Kardiyak muayenede 2. kalp sesi sertti ve triküspid odakta 2/6 fliddetinde pansistolik üfürüm duyuldu. Di¤er muayene bulgular› normaldi. Elektrokardiyografisinde ritim, sinüs ritmi idi; sa¤ dal blo¤u ve sa¤ aks gözlendi (fiekil 1). Telekardiyografide akci¤er alanlar› normaldi. Kardiyotorasik indeks %55 ölçüldü. Biyokimya parametrelerinde özellik saptanmad›. NTproBNP de¤eri 484 pg/ml (0-125 aras› normal) bulundu. Hastaya nefes darl›¤› ve kardiyomegali nedeninin belirlenmesi için transtorasik ekokardiyografi planland›. Ekokardiyografide sa¤ kalp boflluklar›nda belirgin geniflleme, sa¤ ventrikülde duvar kal›nl›k art›fl› gözlendi. Sol kalp boyut ve fonksiyonlar› ile kalp kapak fonksiyonlar› normal idi. ‹nterventriküler septumda düzleflme ve triküspid kapakta orta derecede yetersizlik saptand›. Triküspid yetersizli¤inden hesaplanan pulmoner arter “peak” sistolik bas›nc› tahmini 100 mmHg hesapland›. Kontrast çal›flmada flant gözlenmedi. fiekil 1. Elektrokardiyografi Ekokardiyografide Pulmoner Hipertansiyon (PH) saptanan hastada olas› tan›lar için tetkikler planland›. Öncelikle, akci¤er hastal›klar›na ba¤l› PH ekarte edilebilmesi için yap›lan solunum fonksiyon testinde özellik saptanmad›. Yüksek rezolüsyonlu kontrastl› bilgisayarl› akci¤er tomografisinde akci¤erlerde ve pulmoner arterlerde özellik saptanmad›. Yap›lan bat›n ultrasonografisi ve romatolojik hastal›klara yönelik biyokimya tetkiklerinde özellik yoktu. Kronik tromboembolik PH için yap›lan ventilasyon perfüzyon sintigrafisi normaldi. Hastaya, pulmoner hipertansiyon tan›s›n› kesinlefltirmek için sa¤ kalp kateterizasyonu yap›ld› (Tablo1). ‹diyopatik Pulmoner Arteriyel Hipertansiyon (iPAH) tan›s› kesinleflen hasta 6 dakika yürüme testinde 498 metre yürüdü. Hastaya antikoagülan tedavi olarak varfarin baflland›. Fonksiyonel s›n›f II olmas› nedeniyle PAH spesifik ilaç bafllan›p bafllanmamas› tart›fl›ld›. Spesifik tedavinin FS II hastalarda da yarar›n›n görülmüfl olmas› nedeniyle ilaç bafllanmas› kararlaflt›r›ld›. Sosyal Güvenlik Kurumu kurallar›na uygun olarak 2x62.5 mg bosentan baflland›. Birinci ay sonras› ilaç dozu 2x125 mg olacak flekilde art›r›ld›. Tedavinin 3. ay›nda hasta art›k rahat merdiven ç›kabildi¤ini, nefes darl›¤› çekmedi¤ini bildirdi. 6 dakika yürüme mesafesi 502m, NT-proBNP de¤eri 473 pg/ml bulundu. Hasta tedavisinin 5. ay›nda çok rahatlad›¤›n› belirtiyor; kendini “hemen hemen normale döndüm” olarak ifade ediyor. Tablo 1. Sa¤ kalp kateterizasyon bulgular› Aort Bas›nc› Sol Ventrikül PCWB PA RV RA 110/80 mmHg 110/5-8 mmHg 110/45 mmHg 110/5-10 mmHg Ortalama 95 mmHg Ortalama 15 mmHg Ortalama 15 mmHg Ortalama 75 mmHg Ortalama 8 mmHg CO: 1.8 lt/dk Pulmoner Vasküler Direnç: 27.8 Wood Ünite Sistemik Vasküler Direnç: 45.6 Wood Ünite Vazoreaktivite testi negatif bulundu. O2 %99-97 O2 %56-62 O2 %59 O2 %62 Notlar: