Aralık 2014 - Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü

Transkript

Aralık 2014 - Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü
Aralık 2012 - Aralık 2014
December 2012 - December 2014
İÇİNDEKİLER
Bale Anasanat Dalı7
Dansçılık Yüksek Lisans Programı
7
Grafik Anasanat Dalı11
Grafik Yüksek Lisans Programı
11
Grafik Sanatta Yeterlik Programı
27
Heykel Anasanat Dalı35
Heykel Yüksek Lisans Programı
35
Heykel Sanatta Yeterlik Programı
41
İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Anabilim Dalı
49
İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Yüksek Lisans Programı
49
Kompozisyon ve Orkestra Şefliği Anasanat Dalı
87
Kompozisyon Sanatta Yeterlik Programı
87
Orkestra Şefliği Yüksek Lisans Programı
91
Müzik Teorileri Anabilim Dalı
95
Müzik Teorileri Yüksek Lisans Programı
95
Opera Anasanat Dalı99
Opera Yüksek Lisans Programı
99
Piyano Anasanat Dalı105
Hacettepe Üniversitesi
Güzel Sanatlar Enstitüsü
Beytepe Yerleşkesi 06800 Ankara
T +90 (312) 297 87 54
F +90 (312) 297 87 53
www.gse.hacettepe.edu.tr
Grafik Tasarım
Seza Soyluçiçek
Baskı
Hacettepe Üniversitesi Basımevi
T +90 (312) 305 10 17
Ankara, 2015
Gitar Yüksek Lisans Programı
105
Piyano ve Arp Yüksek Lisans Programı
115
Piyano ve Arp Sanatta Yeterlik Programı
125
Resim Anasanat Dalı131
Resim Yüksek Lisans Programı
131
Resim Sanatta Yeterlik Programı
165
Seramik
Anasanat Dalı189
Seramik Yüksek Lisans Programı
189
Seramik Sanatta Yeterlik Programı
213
Tiyatro Anasanat Dalı221
Tiyatro Yüksek Lisans Programı
221
Üflemeli ve Vurmalı Çalgılar Anasanat Dalı
225
Üflemeli ve Vurmalı Çalgılar Yüksek Lisans Programı
225
Yaylı Çalgılar Anasanat Dalı
231
Yaylı Çalgılar Yüksek Lisans Programı
231
3
ÖNSÖZ
Tablo 2b. Tez-Sanat Çalışması dağılımı: Sanatta Yeterlik programları
Elinizdeki kitap, Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü’nde, Aralık 2012 Aralık 2014 döneminde tamamlanan ilk 1 mezuniyet çalışmalarının Türkçe ve İngilizce
özlerini içermektedir.
Enstitümüz çatısı altında öğrenim görmekte olan bir öğrencinin, mezuniyet çalışması
için “tez” ya da “sanat çalışması” olmak üzere birbirine eşdeğer iki alternatiften birini
seçmesi gerekir. Tez yerine gerçekleştirilebilecek olan sanat çalışması; sergi, proje,
tasarım, uygulama, gösterim, müzik kompozisyonu, müzik/sahne sanatları performansı,
reji, koreografi/koreoloji, oyun yazarlığı, dramaturgi ve benzeri bir sanat etkinliği ile bu
etkinlik kapsamında hazırlanan yazılı raporu kapsamaktadır. 2
AsD/AbD
Program
Çalışma Sayısı
Tez
Sanat Çalışması
2
Toplam
Grafik AsD
Grafik SY
Heykel AsD
Heykel SY
3
2
3
Kompozisyon ve
Orkestra Şefliği AsD
Kompozisyon SY
1
1
Piyano AsD
Piyano ve Arp SY
2
2
Resim AsD
Resim SY
4
6
10
Seramik AsD
Seramik SY
1
2
3
Kitapta yer alan çalışmalara ilişkin tez-sanat çalışması dağılımı, Tablo 2a ve Tablo 2b’de
sergilenmektedir:
Tablo 2a ve 2b’de sergilenen veriler; Enstitümüzün ilk ürünlerinin % 50,6’sının tez,
% 49,4’ünün ise sanat çalışması niteliği taşıdığını gözler önüne sermektedir.
Tablo 2a. Tez-Sanat Çalışması dağılımı: Yüksek Lisans programları
Şüphesiz, yukarıdaki bulgular kantitatif bir yaklaşımın ürünüdür. Bir enstitü bünyesinde
kaç mezuniyet çalışmasının tamamlandığı ya da bunlardan kaçta kaçının tez veya sanat
çalışması olduğu, ancak istatistiksel bir değer ifade eder. Tıpkı bilimde olduğu gibi,
sanatta da asıl geçerli olan kalitedir ve başarılı bir lisansüstü çalışmanın gerek şartı
kalitatif değeridir.
AsD/AbD 3
Program 4
Çalışma Sayısı
Tez
Bale AsD
Dansçılık YL
Grafik AsD
Grafik YL
Heykel AsD
Heykel YL
İç Mimarlık ve Çevre
Tasarımı AbD
İç Mimarlık ve Çevre
Tasarımı YL
Kompozisyon ve
Orkestra Şefliği AsD
Orkestra Şefliği YL
Müzik Teorileri AbD
Müzik Teorileri YL
Opera AsD
Opera YL
Piyano AsD
Gitar YL
6
Toplam
1
1
1
7
2
2
15
1
1
1
2
4
4
7
15
2
9
11
1
1
Seramik YL
Tiyatro YL
Üflemeli ve Vurmalı
Çalgılar
Üflemeli ve Vurmalı
Çalgılar YL
Yaylı Çalgılar AsD
Yaylı Çalgılar YL
Enstitü Müdürü
4
4
8
Seramik AsD
Prof. Dr. Türev Berki
2
Resim YL
Tiyatro AsD
Tez Özleri: 2012-2014’ün; ilgili tüm çevreler için yararlı olması dileğiyle…
15
1
Piyano ve Arp YL
Resim AsD
Sanat Çalışması
2
2
2
2
1
3 Temmuz 1992’de kurulan Enstitü, “bağımsız bir lisansüstü eğitim-öğretim enstitüsü” kimliğini kuruluşundan yaklaşık 20 yıl sonra - 6 Haziran 2012 tarihinde kazanmış ve ilk öğrencilerini Aralık
2012’de Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nden devralmıştır.
2
Bkz. Hacettepe Üniversitesi Lisansüstü Eğitim-Öğretim ve Sınav Yönetmeliği, Madde 3, i
3
AsD: Anasanat Dalı, AbD: Anabilim Dalı
4
YL: Yüksek Lisans, SY: Sanatta Yeterlik
5
Bale Anasanat Dalı
DANSÇILIK
YÜKSEK LİSANS
PROGRAMI
7
Modern Dans Eğitimi Sürecinin
Klasik Bale Dansçısı Eğitimine Katkıları*
The Contributions of Modern Dance Education to
Classical Ballet Education Process*
Ayça Narlı
Ayça Narlı
Bu çalışmada, Modern Dans alanında yaygın olarak uygulanan Graham Tekniği
eğitiminin, Klasik Bale eğitiminin temelini oluşturan Vaganova Tekniği’ne geri
dönüşlü katkılarının saptanması ve uyarlama sürecinin kaynaklar doğrultusunda
değerlendirilerek sonuca ulaşılması hedeflenmiştir.
İlk bölümde Klasik Bale ve Modern Dans’ın tanımları genel hatlarıyla verilmiş; doğuşu
ve gelişiminden söz edilmiştir. İkinci bölümde Klasik Bale, üçüncü bölümde ise Modern
Dans alanındaki öncüler tanıtılarak, geliştirdikleri tekniklere ilişkin açıklamalarda
bulunulmuştur. Klasik Bale kapsamında Vaganova, Modern Dans alanında ise Graham
Tekniği’nde derslerin işlenişine ilişkin bilgiler dördüncü bölümde verilmektedir.
Beşinci bölümde, Klasik Bale ve Modern Dans teknikleri (özellikle yukarıda belirtilen
iki dans tekniği çerçevesinde), ‘Duruşların Ortak Temel Noktalarının İrdelenmesi’,
‘Benzeşen Noktaların Karşılaştırılması’ ve ‘Benzer Noktaların Hareketler Üzerinden
Değerlendirilmesi’ alt başlıkları altında ele alınmıştır. İlk dört bölümde yer alan bilgiler
ve beşinci bölümdeki değerlendirmeler ışığında elde edilen sonuçlar son bölümde
sunulmuştur. Ayrıca; tez içeriğinde ele alınan konular kapsamında, Klasik Bale eğitimi
almış, ancak sanat yaşamını modern dans ile sürdüren bir sanatçının deneyimlerinden
yararlanmak maksadıyla, Ankara Devlet Opera ve Balesi, Modern Dans Topluluğu
sanatçısı Deniz Alp ile gerçekleştirilen bir söyleşiye altıncı bölümde yer verilmiştir.
Anahtar Sözcükler
Klasik Bale, Modern Dans, Graham Tekniği, Vaganova Tekniği, eğitim programı
In this research, it is aimed to determine the reversibly contributions of Graham
Technique used commonly in modern dance field over Vaganova Technique used
commonly in Classical Ballet field and to reach conclusion by evaluating adaptation
process in accordance with the resources.
Definitions of Classical Ballet and Modern Dance and also genesis and evolution of
them were given in general terms at section one. Pioneers of Classical Ballet and
Modern Dance were introduced in section two and three respectively, also techniques
developed by them were explained. In section four, it is explained that how courses are
being processed in Vaganova Classical Ballet Technique and Graham Modern Dance
Technique. Classical Ballet and Modern Dance techniques were analyzed in the scope
of following subtitles (especially for two techniques mentioned above): Analyzing
of common basic aspects of positions, comparison of similar aspects, evaluation of
similar aspects in terms of movements. Results were given in the last section under the
informations taken place in sections one to four and evaluations in section five.
Also, in the scope of the issues discussed in the thesis, in order to get benefit from an
artist’s experience an interview was given in the sixth section, conducted with Deniz Alp
who has Classical Ballet training but continued her artistic life with Modern Dance in
Ankara State Opera and Ballet, Modern Dance Company.
Key Words
Classical Ballet, Modern Dance, Graham Technique, Vaganova Technique, training
program
* Aralık 2014, Danışman: Doç. Dr. Selçuk Göldere
8
* December 2014, Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Selçuk Göldere
9
Grafik Anasanat Dalı
GRAFİK
YÜKSEK LİSANS
PROGRAMI
11
Web’de Tipografi: Sorunları, Çözüm Önerileri ve
Örnek Uygulamalar*
Typography on Web: Problems, Proposals and
Sample Applications*
Anar Musayev
Anar Musayev
Küresel ağın en önemli bilgi kaynaklarından biri haline geldiği günümüzde, bilginin
doğru iletilmesi web sitesi tasarımında temel amaçlardan biridir. Çoğunlukla iletilmek
istenen mesajın hedefe en hızlı ve anlaşılabilir ulaşmasını yazı sağlamaktadır. Bir web
sitesinde sitenin adı, amacı, tanımı, menüler aracılığı ile içeriğin sınıflandırılması, resim,
video görüntü ve ses dosyalarının açıklamaları yazı aracılığı ile anlatıldığından tipografi
web tasarımının en önemli bileşeni durumundadır.
Today, while the global web is one of the most important information sources, correctly
transmitting the information is the main goal in web design. For most of the time, the
text makes the message to be communicated reach the target in the fastest and most
comprehensible way. Since the site’s name, aim, definition, the classification of content,
explanations of the images, video tracks and audio files are given in text in a web site,
typography becomes the most important component of web design.
Tezin birinci bölümünde web ortamının tarihsel gelişiminin yanı sıra güncel tasarım
yaklaşımları ve uygulamalar tipografi ekseninde incelenmiş ve örneklerle anlatılmıştır.
İkinci bölümde Web’de tipografi uygulamaları geliştirilirken kullanılan teknolojiler tespit
edilmiş ve tasarıma etkisi bakımından incelenmiştir. Üçüncü bölümde Web tipografisinin
Gutenberg tipografisi ile olan ortak ve farklı yönleri belirlenerek tasarıma olan
yansımaları incelenmiştir. Ayrıca tipografik tasarımların farklı cihaz ve platformların
özelliklerine bağlı olarak değişen doğru uygulamaları incelenmiş ve örneklerle
anlatılmıştır. Dördüncü bölümde üç örnek tasarım sunulmuştur. Sonuç olarak, webde
tipografinin yeri ve önemi tespit edilerek uygulanan genelgeçerler belirtilmiştir.
Anahtar Sözcükler
Web, tipografi, internet, web tasarım, kullanıcı deneyimi, görsel iletişim tasarım
* Ocak 2013, Danışman: Prof. Namık Kemal Sarıkavak, İkinci Danışman: Yrd. Doç. Zülfükar Sayın
12
In the first section of the thesis, besides the historical development of web
environment, contemporary design approaches and applications are studied and
exemplified. ın the second section, the technologies used in the development of
typography applications for web are determined, and analysed in terms of their
effects on design. In the third section, the common and different aspects of Gutenberg
typography and Web typography are identified and their reflections on the design are
investigated. Moreover, the right applications of typographic design which change
accordingly with the different device and application features are studied and described
with examples. ın the fourth section, three sample designs are given. Finally, the
position and importance of typography in web are set and applied standards are given.
Key Words
Web, typography, internet, web design, user experience, visual communication design
* January 2013, Supervisor: Prof. Namık Kemal Sarıkavak, Co-Supervisor: Assist. Prof. Zülfükar Sayın
13
Üç Boyutlu (3D) Animasyon Çalışmalarında
Gerçekçilik Kavramının İncelenmesi ve Bir
Uygulama Çalışması*
Examination of the Realism Concept in Three
Dimensional (3D) Animations and A Practice
Study*
Sadi Kerim Dündar
Sadi Kerim Dündar
Animasyon dünyasının gerçekçiliği yaşanan hayatın gerçekliğinden farklıdır ve kendine
özgü kurallarla çalışır. Animasyon gerçekliğinin sunacağı yeni yaşam önerisinin
izleyiciler tarafından kabul edilebilir olabilmesi için, yaşamın gerçeği ile beraber ikna
edicilik ve inanılırlık kavramlarına da sahip olması ve bu üç kavram arasında da bir
dengenin kurulması gerekmektedir.
The realism concept of the animation’s world, which is different from the reality of life,
works with its own rules. In order to be acceptable by the audience, this new suggestion
of life, which is offered by the animation reality, must also has the concepts of
convincingness and believability along with the concept of reality of life, and a balance
between three of them.
Bu çerçevede hazırlanan tez çalışmasının birinci bölümünde; bir sanat türü olan
animasyonun tarih öncesi zamanlardan günümüzde geldiği noktaya doğru geçirdiği
evrim irdelenmiştir. Animasyon sanatındaki evrim, teknolojideki gelişmelerle çok sıkı
ilişkide olması nedeniyle, devamlı değişim halinde olan bir alana dönüşmüştür.
In the first chapter of the thesis; the evolution of the animation as being an art form is
studied from its birth in early prehistoric days through to its status in present-day. As
the result of the tight relationship between the evolution of the art of animation and the
technological improvements, animation platform has transformed into a space that is
always in a dynamic progression. From the cave paintings, which are including multiple
legged animal figures that were drawn to imply motion, animation has succeeded to
reach to the days of the advanced three dimensional (3D) computer presentations.
Tezin ikinci bölümünde; animasyondaki ‘gerçekçi olabilme’ ve ‘doğru ifade edebilme’
çabası irdelenmiştir. Sanatçılar; animasyonda, gerçek yaşam ile ikna edicilik arasında
bir dengenin oluşturulması için sürdürülebilir yöntemler geliştirmişlerdir. Disney
Stüdyosu sanatçılarının tanımladığı “Animasyonun Temel İlkeleri” bu çabanın sonucu
olarak ortaya çıkan önemli bir örnektir.
Tezin üçüncü bölümünde; eğitsel video kaynaklarından yararlanılarak geliştirilen bir
yöntem ile tezde ulaşılan sonuçlarla uyumlu bir karakter animasyonu oluşturulmuştur.
Ayrıca, kullanılan yöntem ve yapım süreci ayrıntıları ile aktarılmıştır.
Sonuç bölümünde; öncelikle, üç boyutlu (3D) bilgisayar animasyonlarının üretiminde
multidisipliner (çok alanlı) ve interdisipliner (alanlar arası ilişkili) çalışmaların kaçınılmaz
olduğu belirtilmiştir. Animasyon, iki boyutlu (2D) olduğu ilk zamanlarda, geleneksel
yöntemler ile özellikle sanatçılar tarafından üretilmiştir. Teknolojinin gelişmesi üç
boyutlu (3D) bilgisayar animasyonunu doğurmuş; böylece, bilgisayar uzmanlarını,
mühendisleri ve matematikçileri animasyon dünyasına dahil etmiş ve animasyonu
multidisipliner ve interdisipliner bir çalışma platformuna taşımıştır. Bu tez kapsamında;
tasarımcının, bir multidisipliner ve interdisipliner çalışma platformu içindeki rolünün
ne olacağının, taşıdığı mesleki bakış açısı ile bağlantılı olarak belirlenmesine ve diğer
disiplinlere adaptasyonu için stratejiler geliştirilmesine çalışılmıştır.
Anahtar Sözcükler
Animasyon, gerçekçilik, ikna edicilik, inanılırlık, interdisipliner, multidisipliner
In the second chapter of the thesis; the endeavors of ‘being realistic’ and ‘expressing
accurately’ in the art of animation are examined. Artists developed sustainable
methods to obtain and maintain the balance between reality of life and convincingness.
“Basic Principles of the Animation”, which are defined by Disney Studio artists, are a
significant example that came as a result of this endeavors.
In the third chapter of the thesis; a character animation, that is coherent with the
results, which are obtained by the thesis, is done with a method, which has been
developed by the utilization of video tutorials. Furthermore, the method used and the
making processes are described in details.
In the conclusion of the thesis; at first, the indispensability of multidisciplinary and
interdisciplinary study platform in the production of three dimensional (3D) computer
animation is determined. In the early days of animation, it was two dimensional (2D),
and was performed by artists with traditional techniques. With the improvement of
technology, three dimensional (3D) animation was born; as a result of it computer
scientists, engineers and mathematicians started to participate and animation was
moved into a multidisciplinary and interdisciplinary study platform. Within the scope
of this thesis; the designer’s role in this multidisciplinary and interdisciplinary study
platform is identified in relation with the designer’s occupational point of view, and the
adaptation strategies to other disciplines are also studied.
Key Words
Animation, realism, convincing, believable, interdisciplinary, multidisciplinary
* Ocak 2013, Danışman: Prof. Namık Kemal Sarıkavak
14
* January 2013, Supervisor: Prof. Namık Kemal Sarıkavak
15
Müze ve Ören Yeri Arasındaki Bildirişim ve
Etkileşim Sorunları; Alacahöyük Müzesi ve Ören
Yeri İçin Bir Uygulama Çalışması*
Issues of Communication and Interaction
Between Museums and Ruins, an Application
Study for Alacahöyük Museum and Ruin*
Filiz Sureka
Filiz Sureka
Müzecilik etkinlikleri, somut ve soyut kültür varlıklarının korunması, araştırılması
ve toplumla iletişimin sağlanması yönünde çalışmaları içermektedir. Günümüzde ise
müzelerin toplumla kurduğu iletişim de ziyaretçilerin eğitim ve zevk alma duygusuna
seslenen sergileme çalışmaları gerçekleştirilmektedir. Sadece eserlerin sergilendiği
değil, eserlerin taşıdığı bilgilerin de sunulduğu sergileme tasarımlarında bilginin aktarım
yöntemleri çeşitlenmiştir. Müzelerde kültür varlıklarının toplumla iletişimine yönelik
yapılan çalışmalarda, görsel bildirişimin sağlanması ise grafik tasarım disiplininin
konusu olmuştur.
“Müze ve Ören Yeri Arasındaki Bildirişim ve Etkileşim Sorunları; Alacahöyük Müzesi
ve Ören Yeri İçin Bir Uygulama Çalışması” başlıklı bu çalışmanın, birinci bölümünde
müzelerin zaman içerisindeki değişimi ve koleksiyon yönetimiyle müzecilik kavramının
oluşumu, Türkiye ve dünya müzelerinin eğitim hizmetini de kapsayan tarihsel süreci
ve günümüzde müzelerin işlevleri araştırılmıştır. İkinci bölümünde, günümüz müze
ve ören yerlerinin toplumla olan ilişkileri kapsamında, mimari ve işlevsel yapısı,
sergileme çalışmalarında sergileme ve bilgilendirme projesinin yönetimi, sunum,
yöntem ve araçları araştırılmış, dünyadan ve Türkiye’den seçilmiş müzeler üzerinden
değerlendirmeler yapılmıştır. Konuyla ilgili yapılan araştırma ve değerlendirmelerin
paralelinde, raporun üçüncü bölümünde Alacahöyük Müzesi ve Ören Yeri bilgilendirme
birimlerine yönelik bir uygulama önerisi tasarlanmıştır. Uygulama çalışmasına
geçilmeden önce, Alacahöyük Müzesi ve Ören Yerinin şimdiki durumu, bildirişim ve
etkileşim sorunları tespit edilmeye çalışılarak, planlanacak olan uygulama çalışmasının
imkan ve sınırlılıkları belirlenmiştir. Tespit edilen olanaklar dahilinde müze ve ören
yerinde bilginin genel ziyaretçiye ulaşmasını sağlayacak bilgilendirme birimlerinin,
birbirleri ile olan ilişkileri ve genel grafik tasarım anlayışlarının belirlenmesini
hedeflenerek, uygulama önerisi tasarlanmıştır.
Bu çalışmanın genel amacı; farklı disiplinlerin bir arada çalıştığı bir üretim sürecini
izleyen müze, ören yerlerinde sergileme ve bilgilendirme projesi yönetimini araştırmak
ve ziyaretçinin değerli bir zaman geçirmesine yönelik bilgilendirme çalışmalarında, bilgi
yönetimi ve sunum tekniklerinin gezi rotası dahilinde ilişkilendirilerek planlanması ve
tasarlanmasıdır.
Anahtar Sözcükler
Grafik tasarım, müze, ören yeri, müzecilik, sergileme tasarımı, müzelerde sergileme,
sergileme yöntemleri, bildirişim, etkileşim
Activities of museology include studies for preservation and research of abstract and
concrete cultural assets as well as providing connection with the society. Nowadays,
exhibition studies are performed for the purpose of education and satisfaction of the
visitors in terms of the relationship established between the museums and the society.
Methods for transferring information vary according to exhibition designs where not
only an artifact is exhibited, but also information on the artifact is presented. Providing visual communication has become a subject of the graphic design discipline for
the studies that are carried out on connecting cultural assets with the society at the
museums.
In the first section of this study titled “Issues of Communication and Interaction
between Museums and Ruins; an Application Study for Alacahöyük Museum and
Ruins”, the followings are inquired: changes of the museums over time; creation of the
concept of museology by the method of collection; the historical process that include
educational services of museums in Turkey and around the world; and functions of
museums today. In the second section, architectural and functional structure within
the scope of the connection of today’s museum and ruins with the society as well as
management, presentation, methods and tools of the exhibiting and informing project
in terms of exhibition studies are reviewed, and evaluations are made on museums
that are selected among the museums located in Turkey and around the world. In the
third section, in line with research and evaluations on the topic, an application proposal
is designed for informing units of Alacahöyük Museum and Ruins. Before passing to
the application, opportunities and limitations of the application to be planned are
identified by determining current status of Alacahöyük Museum and Ruins as well as
communication and interaction issues. Within the framework of identified opportunities
and limitations, an application proposal is designed by targeting to determine general
graphic design perception and relations between informing units which ensure that the
information at museums and ruins are available to their general visitors.
The overall aim of this study is to review management of exhibiting and informing
project for museum and ruins with a production process where different disciplines
work together, and to plan and design by establishing a relationship between
information management and presentation techniques within the scope of trip route in
the informing studies that are carried out for ensuring that the visitors have a valuable
time.
Key Words
Graphic design, museum, ruins, museum studies, exhibition design, exhibition in
museums, exhibition methods, communication, interaction
* Temmuz 2013, Danışman: Prof. Namık Kemal Sarıkavak
16
* July 2013, Supervisor: Prof. Namık Kemal Sarıkavak
17
E-öğrenme Uygulamalarında Animasyon
Kullanımı ve Temel Hentbol Oyun Kurallarını
Anlatan Bir Animasyon Uygulaması*
The Use of Animation in E-learning Applications
and Implementation of An Animation Explaining
the Basic Rules of Handball Game*
Şadi Karaşahinoğlu
Şadi Karaşahinoğlu
E-öğrenme uygulamaları, teknolojik gelişmelere dayalı olarak ortaya çıkmış ve
gelişim göstermiştir. Bu bakımdan e-öğrenme uygulamaları, sürekli gelişen ve kendini
yenileyen bir yapıya sahiptir. Günümüzde bu yapının önemli bir parçasını da animasyon
kullanımı oluşturmaktadır. Bu çalışmanın hedefini de, e-öğrenme uygulamalarında
animasyon kullanımının ve eğitici animasyon tasarımının incelenmesi oluşturmaktadır.
E-learning applications, has emerged and evolved on the basis of technological
developments. In this regard, the e-learning applications, have a structure that is
constantly evolving and renewing itself. Nowadays, a key component of this structure is
the use of animation. General outline of this study is the use of animaton in e-learning
applications, and the analysis of educational animation design.
Çalışmanın birinci bölümünde, e-öğrenme ve uzaktan eğitim ile ilgili tanımlar
aktarılmakta ve e-öğrenmenin yapısı, türleri, avantajları, dezavantajları, sınırlılıkları
gibi temel bilgiler verilmektedir. Ayrıca öğrenme nesneleri, öğrenim yönetim sistemleri
gibi e-öğrenmenin altyapısını oluşturan kavramlar da bu bölümde açıklanmaktadır.
In the first part of the study, definitions related to e-learning and distance education
are verified and the basic information on e-learning such as the structure, types,
advantages, disadvantages and limitations of e-learning is given. Also, learning
objects, learning management systems, and the concepts of e-learning infrastructure
are described in this section.
İkinci bölümde ise çoklu ortam ve animasyonun tanımı yapılmakta, eğitim alanında
kullanımına kısa tarihsel bir bakış sunulmaktadır. Konuyla ilgili kuramsal bilgiler
aktarılmakta, deneysel çalışmalardan örnekler verilmektedir. Ayrıca bu bölümde
yurt içi ve yurt dışından, e-öğrenme uygulamalarında animasyon kullanım örnekleri
incelenmekte, olası sorunlar açıklanmakta ve çözüm önerilerinden söz edilmektedir.
Üçüncü bölümde uygulama çalışmasına yer verilmektedir. Animasyon uygulaması için
konu olarak “Hentbolun Temel Kuralları” seçilmiştir. Bu bölüm kapsamında, 7-10 yaş
çocuklar için geliştirilen bir animasyon çalışmasının aşamaları aktarılmakta ve nasıl
sonuçlandırıldığı hakkında bilgiler verilmektedir.
Anahtar Sözcükler
E-öğrenme, animasyon, çoklu ortam tasarımı, grafik tasarım, bilişsel yük, ikili kodlama
kuramı, çoklu ortam öğrenme bilişsel kuramı, hentbol
* Temmuz 2013, Danışman: Yrd. Doç. Serdar Pehlivan
18
In the second section, the definition of the multi-media and animation and a short
historical overview of the use of the animation in the field of education are presented.
Giving the relevant theoretical knowledge, some examples of the experimental studies
are presented. In addition, in this section, domestic and foreign examples of the use
animation in e-learning applications are investigated, and the possible problems and
suggested solutions are explained.
In the third chapter, an implementation study is presented. “Basic Rules of Handball”
is selected as the subject for the animation implementation. Within this section, the
stages of the animation work developed for children aged 7-10 are presented and the
information of how it is concluded is provided.
Key Words
E-learning, animation, multimedia design, graphic design, cognitive load, dual coding
theory, cognitive theory of multimedia learning, handball
* July 2013, Supervisor: Assist. Prof. Serdar Pehlivan
19
Tablet Ortamında Resimli Çocuk Kitapları;
Etkileşimli Bir Resimli Çocuk Kitabı Uygulaması
Tasarımı*
Picture Books on Tablet Devices; An Interactive
Children’s Picture Book App Design*
Merve Ersan
Merve Ersan
Günümüz teknolojisinin kullanıcısına sunduğu en önemli yeniliklerden biri olan tablet
cihazlar; haberleşme, sosyal ağlar, müzik, oyun ve daha birçok alan gibi, resimli çocuk
kitaplarına da var olabilecek yeni bir ortam yaratmıştır. Tablet ortamında yer alan resimli
çocuk kitapları “uygulama” olarak karşımıza çıkmakta; basılı ortamda olduğu gibi bu
alanda da çocuklar için gelişimsel açıdan uygun, tasarım ve içerik açısından nitelikli
uygulamalara ihtiyaç doğmaktadır. Bu çalışmada, nitelikli bir etkileşimli çocuk kitabı
uygulamasının biçim ve içerik yönünden nasıl olması gerektiği ve bu uygulamaların
öğrenme üzerindeki etkisi araştırılmış; yapılan araştırmalar doğrultusunda bir “etkileşimli
çocuk kitabı uygulaması” tasarlanmıştır. Tez çalışması dört bölümde ele alınmıştır.
Birinci bölümde, resimli çocuk kitaplarının tanımı ve teknoloji ile birlikte tarihsel
gelişiminden kısaca bahsedilmiş, resimli çocuk kitabı türleri incelenmiştir. Araştırmanın
ileri aşamalarına ışık tutması amacı ile resimli çocuk kitaplarında niteliksel açıdan
bulunması gereken özellikler üzerinde durulmuş, resimli çocuk kitaplarının çocuk gelişimi
açısından önemi vurgulanmıştır.
“Dijital Teknoloji Çağında Çocuk ve Kitap” başlıklı ikinci bölümde resimli çocuk kitaplarının
tablet ortamına aktarılmasını incelemeden önce, dijital teknoloji, mobil ortam, tablet
cihaz ve uygulama kavramları tanımlanmıştır. Çocuklara yönelik tablet ortamında yer
alan uygulamalardan kısaca bahsedildikten sonra, kitap uygulamaları detaylı olarak ele
alınmıştır. Bu uygulamaların bir “eğlenerek öğrenme” aracı konumunda olmalarından
dolayı, mobil öğrenme kavramı irdelenmiş, çocuğun dijital teknoloji ile olan ilişkisi ve
çocuk için gelişimsel açıdan uygun etkileşimli medya deneyiminin nasıl olması gerektiği
üzerinde durulmuştur.
Üçüncü bölümde, tablet ortamında bulunan etkileşimli çocuk kitabı uygulamalarının
kullanıcı arayüzü, etkileşim, hareket, ses ve oyun gibi özellikleri ve bu özelliklerin gelişim
ve öğrenme üzerindeki etkisi tanımlanmıştır. Konu ile ilgili geçmişte yapılan araştırmalar
ışığında, çocuklara yönelik nitelikli bir kitap uygulamasında biçim ve içerik özelliklerinin
nasıl olması gerektiği ile ilgili genel kriterler belirlenmiştir. Araştırmanın uygulama
projesinde rehberlik etmesi maksadıyla seçilen üç masal kitabı uygulaması, belirlenen
kriterler doğrultusunda incelenmiş ve değerlendirilmiştir.
Dördüncü bölümde ise tezin kuramsal kısmında toplanan bilgilerin ve yapılan
incelemelerin doğrultusunda, belirlenen kriterlere uygun bir etkileşimli masal
kitabı uygulaması tasarlanmıştır. 4-6 yaş grubu çocuklara yönelik seçilen “Kırmızı
Şapkalı Kurbağalar” isimli hayvan masalının, hem eğlenceli hem de eğitsel özellikler
barındırmasına dikkat edilmiştir. Uygulamayı oluşturan ögelerin tasarım aşamaları,
yöntemi ve etkileşim tasarımı resimlemeler ile birlikte açıklanmıştır.
20
Anahtar Sözcükler
Resimli çocuk kitapları, resimleme, mobil ortam, tablet cihazlar, kullanıcı arayüzü,
etkileşim, uygulamalar, etkileşimli çocuk kitabı uygulamaları, eğlenerek öğrenme,
gelişimsel açıdan uygunluk
* Ocak 2014, Danışman: Yrd. Doç. Serdar Pehlivan
Today, tablet devices are one of the most important innovations that technology offers
to the user. For the fields like communication, social networks, music, games and many
more, these devices have created a new media to children’s picture books as well. On
tablet devices, children’s picture books emerge as “applications” and just like in the
print media; developmentally appropriate applications, which are qualified in terms
of design and content need to arise. In this thesis, it has been researched that “how a
qualified children’s book application should be in terms of form and content” and how
do these applications affect learning. In the light of these researches, an interactive
children’s book application is designed. The study is discussed in four sections.
In the first section, the concept of picture book is defined and historical development
process of these books with the advent of technology is shortly discussed. The
categories of picture books are described. Intending to lead in the next stages of
the research, the process of evaluating quality in picture books is examined and the
importance of picture books in early childhood is emphasized.
In the second chapter titled “The Child and the Book in the Digital Age”, the concepts
of digital technology, mobile media, tablet device and application are defined before
examining the transformation of picture books to the tablet media. After putting a
short emphasize on the applications aimed at children, the concept of book application
is discussed in depth. Since picture book apps are tools of learning through fun, the
notion of mobile learning is examined. The relationship between child and digital
technology and developmentally appropriate use of interactive media is described.
In the third chapter, the features of interactive children’s book apps such as user
interface, interaction, motion, sound and game are defined and these features’ effect
on learning is examined. In line with the previous researches, a general criterion of
qualified book apps in terms of form and content is designated. Three interactive book
apps on fairy tales are analyzed and evaluated with the designated criteria.
In the last chapter, in line with the theoretical information, an interactive children’s
book application is designed with the contribution of analyses in the third chapter. A
fable titled “Kırmızı Şapkalı Kurbağalar” which includes both educational and enjoyable
features is selected for this project. Each feature of the application and its design
process, method and interaction design are explained by illustrations.
Key Words
Children’s picture books, illustration, mobile media, tablet devices, user interface,
interaction, applications, interactive children’s book apps, learning through fun,
developmentally appropriate practices
* January 2014, Supervisor: Assist. Prof. Serdar Pehlivan
21
Tebriz Büyükşehir Belediyesi İçin Tanıtım
Uygulamaları*
Promotion Applications for Tabriz Metropolitan
Municipality*
Safa Rezaei Benam
Safa Rezaei Benam
1889 (1268 hicri şemsi) yılında kurulan Tebriz Belediyesi İran’ın ilk belediyesi olarak
bilinir (Safot, 2008, s.105). İlk belediye olması nedeniyle İran için her zaman büyük bir
önem taşımıştır, ancak şimdiye kadar geniş kapsamlı bir tanıtım çalışması yapılmamıştır.
Bu tez kapsamında Tebriz Belediyesi için tanıtım amaçlı billboard çalışmaları yapılmıştır.
Billboard çalışmaları yapılırken ayrıca Tebriz Belediyesi için yeni bir logo tasarlanmıştır.
Founded in 1889 (1268 Solar Hijri) Tabriz Municipality is known as the first municipality
in Iran (Safot, 2008, s.105). Because of being the first municipality it has been of
great importance for Iran but until now a comprehensive promotion hasn’t been
performed. In this thesis due to the promotion purposes billboards were designed for
Tabriz Municipality. While designing billboards, also a new logo was designed for Tabriz
Municipality.
Tezin birinci bölümünde, Tebriz şehrinin tanımı, tarihçesi ve önemine değinilmiştir
ve önemli mimari eserlerinin yanısıra değerli özellikleri hakkında bilgiler verilmiştir.
Tebriz şehri her zaman “ilkler şehri” sloganıyla tanınmış olduğundan (Ardakani, 2009,
s. 227) bu bölümde Tebriz şehrinin “ilkler” olarak değerlendirilebilecek özelliklere
sahip değerlerine, önemli yapılarına değinilmiştir. Ayrıca, yapılan çalışmalar Tebriz
Belediyesi’ni tanıtıcı tasarımlar olunca, “kurumsal kimlik” de bu bağlamda önemli
olduğu için bu kavrama da özetle yer verilmiştir. Bu kavram dahilinde kurumsal kimliğin
öğeleri anlatılmıştır.
İkinci bölümde, afiş ve billboardun gelişimi hakkında açıklamalar yapılmış, türleri
hakkında bilgiler verilmiştir. Bu tez kapsamında tanıtım uygulamaları olarak Tebriz
Belediyesi için billboard tasarımları yapıldığından, ikinci bölümde billboard çeşitleri ve
billboard çalışmalarındaki önemli öğelere de değinilmiştir.
Belediye tanıtımı uygulamaları başlıklı üçüncü bölümde Tebriz Belediyesi ve başka
belediyeler için yapılmış olan tanıtıcı tasarımlara yer verilmiştir. Uygulama çalışması
olarak Tebriz Belediyesi için yeni bir logo da tasarlandığından bu bölümde Tebriz’in eski
logolarına da örnek olarak yer verilmiştir.
Dördüncü bölümde Tebriz Belediyesi için yapılan logo ve billboard çalışmaları
ele alınmıştır. Bu çalışmalar Tebriz’in doğal değerleri, tarihi binaları ve İslamiyet
göstergelerinden esinlenerek yapılmıştır. Logo çalışmalarında siluet ve kaligrafi
tekniklerinden yararlanılmıştır. Logo için farklı seçenekler geliştirilmiş ve sonunda
uygun görülen çalışma seçilmiştir. Tanıtım uygulamalarında ise tanıtımı planlanan
yerlerin fotoğrafı baz alınarak farklı billboardlar tasarlanmıştır.
Anahtar Sözcükler
Tebriz, İran, Tebriz Belediyesi, tanıtım uygulamaları, reklam, tanıtım, kurumsal kimlik,
logo, billboard, afiş, grafik tasarım
In the first section of the thesis, the definition of Tabriz city, its history and importance
was referred to and as well as important architectural pieces, information is given about
its valuable properties. Because Tabriz city has been always known by its “the city of
the firsts” slogan (Ardakani, 2009, s.227) in this section, Tabriz features that can be
considered as the first and also its valuable constructions are discussed. Moreover,
because the performed studies were promotion applications for Tabriz Municipality
and due to the importance of institutional identity, institutional identity concept was
given in summary. In institutional identity concept, items of institutional identity were
described.
In the second part, remarks were made in the development process about poster
and billboard and some information were given about their types. In this thesis as
promotion applications billboards were designed for Tabriz Municipality and because
of this reason in the second section billboard verities and important items in billboard
studies were discussed.
In municipality promotion applications titled third section, prepared promotion designs
were given for Tabriz Municipality and other municipalities. In this section, for the
reason that a new logo was designed for Tabriz Municipality, as an example old logos of
Tabriz were given.
In the fourth section, designed logo and billboards for Tabriz municipality were
discussed. These designs were inspired from natural values of Tabriz, its historic
buildings and signs of Islam. In logo designs silhouette and calligraphy techniques were
utilized. Different options were developed for logo and at the end of study approved
design was chosen. In promotion applications by using the photos of the places that
were planned to promote, different billboard designs were made.
Key Words
Tabriz, Iran, Tabriz Municipality, promotion applications, advertisement, promotion,
institutional identity, logo, billboard, poster, graphic design
* Ocak 2014, Danışman: Yrd. Doç. Zülfükar Sayın
22
* January 2014, Supervisor: Assist. Prof. Zülfükar Sayın
23
Taşıt Grafiği Uygulamaları ve Ambulans Forma
Tasarımı*
Vehicle Graphics and Ambulance Livery*
Alper Raif İpek
Alper Raif İpek
Taşıt Grafiği Uygulamaları ve Ambulans Forma Tasarımı, konulu tezin ilk bölümünde
yazının ve grafiğin doğuşu araştırılmış, ilk savaş araçları üzerindeki grafik tasarımlar
incelemiştir. Motorsuz taşıtların dünya ve Türkiye’deki gelişimi ve benzin motorlu
araçların üretimine geçilmesi ile ilk otomobil yarışlarına ilişkin grafik uygulamaları
irdelenmiştir. İkinci bölümde taşıt üzeri grafik uygulamaları araştırmasının araç
türlerine göre değil uygulama alanlarına göre sınıflandırılması yapılmıştır ve yasal
uygulamalardan yarış otomobili uygulamalarına kadar geniş bir yelpazede taşıt grafiği
uygulamaları incelenmiştir. Üçüncü bölümde grafik uygulamaları gerçekleştirebilmek
için gerekli malzemeler ve yöntemler incelenmiştir. Dördüncü bölümde forma tasarımı
ve tasarımcılarına değinilmiştir. Son bölümdeyse yapılan araştırma sonucunda
ambulans forma tasarımı için öneri tasarımları gerçekleştirilmiştir.
At the first chapter of the thesis, searhced of the discovering writing and graphics.
Second chapter classified the type of vehicles graphics in a very large of display areas.
Third chapter is about application ways of vehicle graphics. Livery desing and designers
were talked about at the fourth chapter. And at the final chapter fifth is showing the
suggests for ambulance livery.
Key Words
Graphic design, vehicle, vehicle graphics, vehicle surface graphics, vehicle graphic
design, livery, livery design
Anahtar Sözcükler
Grafik tasarım, taşıt, taşıt grafiği, araç üstü grafik, araç giydirme, forma, forma tasarımı
* Temmuz 2014, Danışman: Prof. Dr. İncilay Yurdakul
24
* July 2014, Supervisor: Prof. Dr. İncilay Yurdakul
25
Grafik Anasanat Dalı
GRAFİK
SANATTA YETERLİK
PROGRAMI
27
Hacettepe Üniversitesi Beytepe Yerleşkesi
İçin Görme Engellilere Yönelik Bilgilendirme
Tasarımı*
Arzu Dursin
Yaşadıkları toplum içinde söz sahibi olma, sosyal yaşama ortak olabilme engellilerin en
doğal hakları arasında yer almaktadır.
Erişebilirlik, (accessibility), İnsan yapımı ve doğal fiziksel çevre başta olmak üzere, ekonomik,
sosyal ve kültürel çevreye ulaşabilme, bu çevrelerde verilen hizmetlerden yararlanma ve
katkıda bulunma olanaklarına sahip olmayı ifade etmektedir. Engelliler için erişebilirlik; hakları
kullanabilmenin bir aracı olmanın yanında, bağımsız yaşamanın, toplumsal yaşamın tüm alanlarına
tam olarak katılabilmenin de koşuludur. Engellilerin bağımsız ve insan onuruna uygun bir yaşam
sürebilmeleri için toplumun diğer üyeleriyle eşit şekilde fiziksel çevreye, ulaşıma, bilgi ve iletişim
teknolojisi dahil bilgiye ve iletişime, halka açık diğer tesis ve hizmetlere erişimlerinin sağlanması
gerekmektedir (Çağlar, 2012, s.543).
incelenerek, dokunsal bilgilendirme tasarımının kullanım alanları açısından eksiklikleri
belirlenmiştir.
Beşinci bölümde; Hacettepe Üniversitesi Beytepe Yerleşkesi için görme engellilere
yönelik dokunsal bilgilendirme tasarımı uygulamaları yapılmıştır. Tasarım problemine
yer verilmiştir. Görme engelli öğrencilerden veriler toplanarak bilgilendirme tasarımı
oluşturma sürecinde onların gözünden de bakılmaya çalışılmıştır. Problemler dinlenip,
öneriler alındıktan sonra tasarım sürecine başlanmıştır. Dokunsal işaret (piktogram)
dizgesi, dokunsal yönlendirme ve işaretlemeler, dokunsal haritalar ve bilgilendirme
panoları ve son olarak yerleşke tanıtım broşürü oluşturulmuştur.
Ayrıca çalışmaya öneriler kısmı eklenerek, tez araştırması boyunca deneyimlenen ve
‘keşke şu açıdan da bir çalışma olsaydı’ diye düşünülen başlıklar önerilmiştir. Ayrıca
‘böyle bir çalışma nasıl daha yararlı ve kapsamlı olabilir?’ sorusuna farklı öneriler de
sunulmuştur.
Anahtar Sözcükler
Görme engellilik, erişebilirlik, dokunsal bilgi grafiği, dokunsal bilgilendirme tasarımı,
dokunsal harita, dokunsal yönlendirme ve işaretleme tasarımı
Bu çalışma ile görme engelli öğrencilerin yerleşke içerisinde erişebilirlik haklarını,
dokunsal bilgilendirme ve yönlendirme grafikleri aracılığı ile kullanabilmeleri
sağlanmaya çalışılmıştır. Onların toplumda aktif bir rol almalarını sağlamak ve normal
bir hayat sürmeleri için cesaretlerini arttırmak amacıyla bireysel hareket özgürlüklerini
kolaylaştırmak, çalışmanın sosyal amaçları arasında yer almaktadır. Tasarlanan
dokunsal bilgilendirme grafiklerinin teknik amacı ise, yerleşkede yaşayan görme engelli
ve az gören tüm öğrencilerin yararlarına sunulan dokunsal grafikler ve yönlendirmeler
ile (aynı zamanda sivillerin) bağımsızlıklarını artırmak, güven içinde engelsiz bir ortam
sağlamaktır. Görme engellilerin yaşamlarını olumsuz etkileyen bu tür birçok problem
görüşme yoluyla araştırmamız için öğrenilmeye çalışılmıştır. Problemler ve çözüm
önerileri dikkate alınarak aşağıdaki tez çalışması ortaya çıkmıştır.
Çalışmanın birinci bölümünde; çalışmanın problem sorusu olan neden bu araştırmaya
ihtiyaç duyulduğunun, amaç sorusu olan ne işe yarayacağının, önem sorusu olan
topluma ne kazandıracağının ya da görme engellilere ne faydası olacağının, kapsam
sorusu olan nerede ve kimlere yönelik olacağının ve yöntem sorusu olan nasıl
yapılacağının cevapları verilmeye çalışılmıştır.
İkinci bölümde; görme engelliliğinin genel tanımları, sosyolojik, psikolojik ve eğitsel
açıdan tanımlanmaya çalışılmıştır.
Üçüncü bölümde; görme engellilerinin kullandığı dokunsal bilgilendirme tasarımları
kapsam ve içerik olarak tanımlanmıştır. Tasarımdan baskı yöntemlerine kadar tüm
aşamalar anlatılmıştır. Kullanılan grafik ürünlerin çeşitleri tanıtılmıştır.
Dördüncü Bölümde, uygulama alanı olan Hacettepe Üniversitesi Beytepe Yerleşkesi
incelemeye alınmıştır. Tarihi ve sosyal yaşamı hakkında kısa bilgi verilmiştir. Yerleşke
* Temmuz 2013, Danışman: Prof. Dr. İncilay Yurdakul
28
29
Accessible Information Design Aimed at Visually
Disabled for Hacettepe University
Beytepe Campus*
Arzu Dursin
It is one of the most natural rights of people with disabilities to have a voice in their
community and to participate in the social life.
Accessibility expresses having the opportunities to access to the economical, social and cultural
in particular man-made and natural physical environment, being able to benefit from and
contribute in the services provided in this environment. Besides being a means of using their
rights, accessibility for people with disabilities is a condition to live independently and being
able to participate fully in all aspects of social life. It is required for the people with disabilities to
access to physical environment, transportation, information and communication technology, other
facilities and services equally with other members of the community in order to be able to live a
life independently and consistent with human dignity (Çağlar, 2012, p.543).
In this study, it is aimed to provide the visually disabled students in the Campus
with the accessibility rights by the help of tactile information and guidance through
graphics. With the purpose of enabling them to have an active role in the society
and encourage them to lead a normal life, it is within the social aims of the study to
ease their individual movement freedom. The technical aim of the designed tactile
information graphics is, with the tactile graphics and guidance provided for the benefits
of all the visually disabled or low visioned students living on the Campus (as well as
civilians), to increase their independence and to provide a secure and unobstructed
environment. Many problems which have had a negative impact on the lives of
the visually disabled people were tried to be understood for our research through
negotiations. By considering the problems and solution suggestions, the thesis as
follows has been shaped.
In the fourth part; as the application area, Hacettepe University, Beytepe Campus
was analysed. A brief information about the history and social life in the Campus is
provided. By the examination of the Campus, the deficiencies were identified in terms
of tacile information design usage areas.
In the fifth part; tactile information design applications were made for the visually
disabled in Hacettepe University Beytepe Campus. Problem concerning the design
is presented. By collecting data from the visually disabled students, it is aimed to
understand the problems through their eyes in the process of forming the design.
Problems were listened, recommendations were taken and then the designing process
were started. Pictogram (tactile sign) string, tactile guidance and markings, tactile
maps and information boards and finally Campus advertisement brochure were formed.
Besides a recommendations part is added to the study in order to propose topics
including the experienced studies and studies on which are thought there would
have been a research on some other aspects. Moreover different suggestions on the
question of how such a study can be more helpful and thorough, are presented.
Key Words
Visual disability, accessibility, tactile information graphic, tactile information design,
tactile maps, tactile guidance and marking design
In the first part of the study; the problem question of the study which is why was this
research needed, the purpose question which is what is the use of it, the significance
question which is what is it going to gain the society or what is the benefit of this for
the visually disabled people, the scope question which is where and for whom it is going
to be directed, and the method question which is how it is going to be done are tried to
be answered.
In the second part; the general definitions of the visually disabled were tried to be
described within sociological, psychological and educational aspects.
In the third part; the tactile information designs which are used by visually disabled
people is defined as the scope and content. All the stages from design to printing
methods are described. The types of the used graphic products are introduced.
* July 2013, Supervisor: Prof. Dr. İncilay Yurdakul
30
31
Stereoskopik 3 Boyutlu Canlandırma ve
Uygulamaları*
Atila Işık
İnsanoğlu gerçek hayatta ekranlar dışında hiç bir hareketi iki boyutlu düzlemde
izlememektedir. İletişim açısından içinde bulunduğumuz yıllarda önceki yüzyılda medya
olarak sıkça kullanılan kâğıdın yerini irili ufaklı ekranlar yani sayısal aygıtlar, durağan,
sabit görüntülerin yerini de hareketli grafikler almaya başlamış, sanal gerçeklik içeren
binoküler algıya yönelik stereoskopik bilgisayar oyunları ve çoklu ortam ürünleri insan
hayatında yer almaya başlamıştır.
Grafik tasarımın durağan yayıncılık ortamlarının ötesine geçerek film, canlandırma
(animasyon), etkileşimli medya ve yeni ortam tasarımı gibi uygulama alanlarını aynı
potada eriten çok alanlı bir dal haline gelmesiyle insan yaşamında daha etkin bir
rol üstlenmeye başlamıştır denebilir. İnternetin insan hayatına girmesiyle hareketli
canlandırmalar geçmişte sinema filmleri, TV dizileri gibi eğlence öğesi konumundan
öteye geçerek günümüzde iletişimi sağlayan ana unsurlardan biri olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Bu çalışmanın başladığı 2009 yılında yurdumuzda baktığımızda S3B canlandırma
yapımlarına, filmlere ve en nihayetinde bu konuya odaklanmış bir TV kanalına yönelik
konuyla ilgili ses getirebilecek deneme yayınları hariç herhangi bir ciddi gelişme
görülmemiştir. Bu da en önemli hareketli grafik türlerinden biri olan canlandırma
alanında çağımız teknolojisinin getirdiği görsel yeniliklerin yeterince kullanılamadığının
bir göstergesidir.
Yukarıdaki sorundan yola çıkan bu çalışmada konu olarak eski ama teknik olarak
sürekli yenilenen yaklaşımlardan S3B ( stereoskopik üç boyutlu) canlandırmalar
özeline inebilmek için önce “canlandırma nedir?”, “nasıl ortaya çıkmıştır”, “çeşitleri
nelerdir” gibi sorulara cevap aranmış ve konunun kökenine kısaca göz atılmıştır. İkinci
bölümde incelenen stereoskopinin kökeni üçüncü bölümde ele alınan grafik tasarımcı
perspektifinden güncel yaklaşımların ve üretim tekniklerinin incelenmesinde temel
kaynağı oluşturmuştur.
Son bölümde ise hareketli görüntülerin S3B sanal gerçeklik alanında nasıl
uygulanabileceğine dair teknik ve tasarımsal sorunlara çözüm aranmıştır.
Çalışmada bulunan çözümler uygulama çalışması vasıtasıyla paylaşılmış ve bu alanda
çalışmak isteyen grafik tasarımcılara ışık tutmaya çalışılmıştır.
Stereoscopic 3-D Animation and Applications*
Atila Işık
In real life, humanity does not observe any movement within the two dimensional
plane. In the field of mass communication, paper, which was the main media in the
past century, has left its place to screens in varying sizes (i.e. computational devices);
static, flat images are replaced by motion graphics and stereoscopic video games and
multimedia devices containing virtual reality for binocular perception have taken their
place in daily life.
It can be said that as graphic design progressed past static broadcasting media and
became a field that brings together applicative fields such as movie, animation,
interactive media and new media design, it assumed a more active role in human life.
With the internet becoming a part of daily life, motion graphics have progressed beyond
the role of entertainment fulfilled by movies and TV series, and became one of the main
components of today’s communication.
This study began in the year 2009, which did not see any considerable developments
in our country on this subject, except S3-D animations, movies and test broadcasts for
a TV channel focused on this subject. This is an indication that the visual innovations
brought by today’s technology is not sufficiently utilized in the area of animation, which
is one of the most important classes of motion graphics.
In the second chapter of this study, which stems from the issue stated above, we
try to answer questions such as “What is animation?”, “How did it appear?”, ”What
are its types?” and take a brief look at the roots of the subject in order to move
from old approaches that are constantly technically renewed, to the specific case of
S3-D animation. The roots of stereoscopy, investigated in the second chapter, forms
the basis for the third chapter, which focuses on the investigation of contemporary
approaches and production techniques through a graphic design perspective.
The last chapter is devoted to the search for solutions to technical and design problems
on how to utilize animated images in S3-D virtual reality domain. Proposed solutions
were shared through applied studies with the hope of shedding some light for graphic
designers intending to work in this area.
Key Words
Stereoscopy, virtual reality, animation, motion graphics, graphic design, broadcast, tv
credits
Anahtar Sözcükler
Stereoskopi, sanal gerçeklik, canlandırma, animasyon, hareketli grafik, grafik tasarım,
yayın, tv jenerikleri
* Aralık 2013, Danışman: Prof. Namık Kemal Sarıkavak
32
* December 2013, Supervisor: Prof. Namık Kemal Sarıkavak
33
Heykel Anasanat Dalı
HEYKEL
YÜKSEK LİSANS
PROGRAMI
35
Günümüz Sanatında Mistik Etkileşimler ve
İçseli Bulma*
Mystical Interactions in Contemporary Art, and
Finding the Inherent*
İdil Tokdemir
İdil Tokdemir
“Günümüz Sanatında Mistik Etkileşimler ve İçseli Bulma” isimli sanat çalışması
raporunun ilk bölümünde evrimin en gelişmiş varlığı olan insan’ı tanımlama
araştırmaları yapılmış, farklı teoriler, düşünce ve yaklaşımlar irdelenmiştir. Öncelikle
doğa bilimsel (fiziksel) yapısı, ardından felsefi (zihinsel) yapısı, daha sonra inanç
ve gelenekleri ile tanrı bilimsel (ruhsal) yapısı çok yönlü araştırılmış ve anlamaya
çalışılmıştır. İnsanın orijini, arayış ve yönelimleri; farklı inanç sistemleri ve varoluş
şekilleri çerçevesinde sorgulanmış, elde edilen verilerin yaratıcılık ve sanat eseri ile
bağlantısı olduğu ortaya konmuştur.
Çalışmanın ikinci bölümünde sanatçının en doğal yetisi olan yaratım ve yaratım
an’ındaki bilinç değişimi araştırılmış; ayrıca insan varlığının evrimindeki gelişimi
doğrultusunda yaptığı çalışmalar ve ibadetler esnasında ulaştığı bir olma hali
saptanmış; her ikisinde de aynı şekilde bir kendinden geçme, orijine dönme, içseli
bulma algısı olarak tanımlanan bu durum örneklerle sunulmuştur. Evren, doğa ve
insan bütünlüğü bu algının bir parçası olarak ele alınmış ve sanat, sanatçı, sanat eseri
bağlamında değerlendirilerek, örneklendirilmiştir. “Modern Dönemde ve Günümüzde
Sanatçılar” isimli bölümde farklı sanatçılar ve çalışmaları irdelenmiş, yaratım anlarında
yaşadıkları bilinç değişimleri dile getirilmiş ve örnekler vererek kapsamlı bir şekilde
açıklanmıştır.
Çalışmanın son bölümünde yer alan kişisel eserler, yaratıcılık anlarındaki içsel
yolculukların detaylı anlatımlarıyla sunulmuştur.
Anahtar Sözcükler
İnsan, mistisizm, içsel, an, yaratma, algı, bilinç
In the preliminary part of the Report of Work of Art named “Mystical Interactions
in Contemporary Art, and Finding the Inherent”, various definitions of man, as the
most evolved being of nature have been explored, and several theories, thoughts and
approaches have been examined. Firstly, man’s natural scientific (physical) structure,
followed by his philosophical (mental) structure, and thereafter his theological (spiritual)
structure with regard to his beliefs and traditions were miscellaneously analyzed and
endeavored to ascertain. Man’s origins, pursuits and tendencies were examined with
regard to different belief systems and manners of existence; and the donnee obtained
was presented to have bonds with creativity and work of art.
Creativity; the artist’s most natural faculty, and different states of consciousness
reached during the moments of creation have been explored, as followed in the second
section. Furthermore, it has been determined that mankind reach a different state of
being during the practices and worships that they perform, in accordance with their
evolutionary development. The changes in perception and reaching an unfamiliar level
of consciousness in both of these cases which have been presented with examples
are defined to show similar feelings of rapture, a return to the origin, reaching the
inherent, and finding inner peace. The integrity of the universe, nature and man himself
has been treated as part of this state of mind, and has been evaluated and illustrated
in the context of art, the artist, and the work of art. In the section named “Mysticism
and Art in the Modern and Contemporary Era”, various artists and their works have
been analyzed; the alterations of their states of consciousness during the moments of
creation have been depicted, and explained comprehensively with the use of examples.
In the final section of the report, personal artworks were presented alongside detailed
explanations of inner journeys experienced during the moments of creation.
Key Words
Man, mysticism, inherent, moment, creation, perception, consciousness
* Haziran 2013, Danışman: Prof. Refa Emrali
36
* June 2013, Supervisor: Prof. Refa Emrali
37
Sanat-Hayat Bağlamında Nesnelerin Yeniden
Okunması*
Rereading Object in the Context of Art-Life*
Yasemin Tıgın
Yasemin Tıgın
“Sanat-Hayat Bağlamında Nesnelerin Yeniden Okunması” adlı sanat çalışması
raporunda, gündelik hayatın nesnelerine, yerleştirme ve düzenleme uygulamaları ile
yeni bir okunurluk kazandırarak, kavramlaştırma çalışmalarında etkin bir rol verilmesi
olanağının araştırılması amaçlanmıştır. Sanat pratiklerinde ifade edici öğe olarak
kullanılan nesnenin, izleyicinin yorum ve katılımını sağlamaya katkısının araştırılması
çalışmanın kapsamı içindedir. Kuramsal ve sanatsal çalışmaların etkileşimli olarak
sürdürüldüğü çalışmanın ilk bölümünde, günümüzde birey ve nesne ilişkilerinin
karakteri tartışılarak, bu ilişkinin ikili bir karaktere büründüğü sonucuna varılmıştır.
Bundan sonraki iki bölümde sanat alanında gerçek nesne kullanılmasının tarihsel
süreci kronolojik yöntem esas alınarak araştırılmıştır. İkinci bölümde, bu süreç modern
akımlar bağlamında tartışılmış, değişim ve dönüşüm yaratan hareketler saptanmış,
bunların günümüz sanatında nesneye yer verilmesini sağlayan geleneğin yapı taşları
olduğu saptanmıştır. Gündelik hayatın nesnelerinin ilk olarak, yirminci yüzyıl başında
kübist kolaj ile iki boyutlu yüzeyde kullanıldığı, asamblajın bulunmasıyla birlikte üç
boyutlu üretimlerde yer almaya başladığı görülmüştür. Üçüncü bölümde, 1960’lı
yıllardan itibaren ağırlık kazanan kavramsal yaklaşımlar incelenmiş, Yerleştirme Sanatı
ve izleyici ile kurulan ilişki biçimlerinin önem kazandığı günümüz sanatında, nesnenin
kavramlaştırmada etkin bir rol oynadığı saptanmıştır. Buna göre günümüzün sanatçısı,
kaosun içindeki fragmanlar olarak gördüğü nesneleri, içinde yaşadığı dünyayı anlatmak
için kullanmaktadır. Dördüncü bölümde, gerçekleştirilmiş olan sanatsal çalışmalar
irdelenerek; nesnenin anlam taşıma ve çokanlamlılık özelliklerinin kavramlaştırma
çalışmalarında etkili bir araç olduğu ve sanat pratiklerinde açık uçlu bir anlatım dilinin
kullanılmasını olanaklı kıldığı görülmüştür. Böyle bir anlatım biçiminin ise izleyicinin
yorum yapmasını ve katılımını sağlayabileceği değerlendirmesinde bulunulmuştur.
38
The arts study report named “Rereading Object in the Context of Art-Life” aims to
bring a new readability to the objects of daily life through installation and arrangement
applications and to research the possibility of giving them an effective role in
conceptualisation works. This study includes the research of the contribution of the
object, which is used as an expressing element in art practices, to providing spectator’s
remark and participation. In the first section of the study in which theoretical and
artistic studies are maintained interactively, the character of the individual and object
relation at the present time and it was deduced that this relation falls into a dual
character. In the next two sections, the historical process of the real object use in the
field of arts was researched basing on chronological method. In the second section,
this process was discussed in the context of modern movements, the actions creating
change and transformation were detected and it was determined that these events
were the cornerstones of the tradition providing the use of object in today’s art. It
was observed that the daily life objects were first used in the beginning of twentieth
century in two¬ dimensional surface through cubist collage and started to take place in
three ¬dimensional productions with the invention of assemblage. In the third section,
the conceptual approaches that gained importance since 1960s were analysed and
it was detected that the object plays a significant role in conceptualisation in today’s
art in which the patterns of relation established with Installation Art and spectator
gained importance. Accordingly, today’s artist utilises the objects he sees in chaotic
fragments in order to explain the world he lives in. In the fourth section, the conducted
artistic works were examined and it was observed that the significance and polysemy
features of object are effective tools in conceptualisation works and provides the use
of an open- ended narrative language in artistic practices. It was evaluated that such a
narrative format may enable the spectator to remark and participate.
Anahtar Sözcükler
Nesne, hazır-nesne, sanat, izleyici, yerleştirme, açıkuçluluk, kolaj, asamblaj, heykel
Key Words
Object, ready-made, art, audience, installation, open-endedness, collage, assemblage,
sculpture
* Haziran 2014, Danışman: Yrd. Doç. Şinasi Tek
* June 2014, Supervisor: Assist. Prof. Şinasi Tek
39
Heykel Anasanat Dalı
HEYKEL
SANATTA YETERLİK
PROGRAMI
41
İlişkisellik Bağlamında Yeni Arayışlar*
New Pursuits in the Context of Relationality*
Burçin Ünal
Burçin Ünal
Bu çalışma ana hatları ile, 1990 ve sonrası dönemde ilişkisel sanat bağlamında;
izleyicinin uygulamaya dahil edildiği çağdaş sanat pratikleri ve projelerinin yaygın
bir üretim modeli haline gelmesinin altında yatan oluşumları, sebepleri ve sorunları
irdelemek/açımlamak üzerine yoğunlaşmaktadır.
Çalışmanın birinci bölümünde deneyimleme, etkileşim ve katılım adı altında
gerçekleştirilen ‘ilişkisellik’ tanımlamaları için sıklıkla başvurulan dönem olarak 1960
sanat hareketleri ile Bourriaud tarafından, ‘ilişkisel sanat’ adıyla tanımlanan 1990 ve
sonrasındaki sanat oluşumları arasındaki etkileşimler, benzerlikler ve kavramlara açıklık
getirilmiştir.
İkinci bölümde izleyici, sanatçı ve yapıt arasındaki etkileşim, çalışmaları yapılandıran
yaklaşımlar; uygulamaların, ilişkili teori ve tarihsel yapılanmanın neresinde
konumlandırıldığı ve edindiği problematiği ile ele alınıp, irdelenmiştir.
Üçüncü ve son bölümde ise uygulamalar; izleyiciyi katılımcı konumuna taşıyan,
ilişkiselliğe dayalı yeni ifade olanakları yaratması bağlamında ele alınarak,
değerlendirilmiştir. Bu çerçevede elde edilen değerlendirme verilerinin - bir sonraki yeni uygulamalar ve kuramsal yapılanmalara olanak sağlaması ve yeni bir izlekte var
olması hedeflenmektedir.
This study, basically, focuses on the events, reasons and problems behind why
contemporary art practices and projects that involve viewer into the process became a
widespread creation model in 1990 and after.
In the first chapter, interactions, similarities and concepts between 1960’s art
movements, an era often referred for describing ‘relationality’ in the context of
experiment, interaction and participation, and art events during 1990 and after that is
defined as ‘relational art’ by Bourriaud are clarified.
In the second chapter, interaction between the viewer, work and artist, approaches
shaped works, question of where to place the works within the frame of related theory
and historical structure and its problematique are addressed and examined.
In the third and last chapter, works are examined in the context of creating new ways of
expression based on relationality that carry the viewer to participator. It is aimed that
the data gathered within this scope would open new possibilities for latter projects and
conceptual settlements and would exist in a new theme.
Key Words
Relational art, relational form, relationality, viewer/participator, open space
Anahtar Sözcükler
İlişkisel sanat, ilişkisel form, ilişkisellik, izleyici/katılımcı, açık alan
* Eylül 2013, Danışman: Prof. Turhan Çetin
42
* September 2013, Supervisor: Prof. Turhan Çetin
43
44
Heykel Sanatında Gereç Olarak Doğa*
Nature as Instrument in the Art of Sculpture*
Mustafa Duyuler
Mustafa Duyuler
Sanatçı, doğa üzerinden sanat yapıtını üretirken kendi metaforlarını yaratmış ve doğayı
sanat yapıtının vazgeçilmez bir öğesi olarak kullanmıştır. Bu çalışmada doğa, salt
materyal olarak değil, aynı zamanda çevresel bir öğe olarak da ele alınmıştır.
As he/she creates a work of art based on nature, the artist creates his/her own
metaphors and uses nature as an indispensable part of his/her art. In this study, nature
is approached not only as a materialistic agent but also as an environmental issue.
Bu çalışmada, geçmiş dönemler ile günümüz heykel sanatında, doğanın ve doğal
çevrenin gereç olarak nasıl ve neden kullanıldığına ilişkin karşılaştırmalı çıkarımlara
ulaşılmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda, Arazi ve Doğa Sanatları’nın doğayı gereç olarak
nasıl kullandığını ve doğayı kullanma nedenlerinin düşünsel ve kuramsal temelleri
araştırılmıştır. Heykel sanatında doğanın bir gereç olması yanında, ayrıca doğayla
insanın uyumlu bir bütünlük gösteren yaşam ve üretim ilişkileri kurabileceğini öngören
bir anlayış benimsenmiştir. Bunların yanında, çevre dengesinin bozulmasından doğan
sorunlara karşı, doğayı ve doğayla uyumlu olan yaşamı öngören sanatçıların, çağımızın;
yabancılaşma ve çevre kirliliği gibi sorunlarına karşı doğayı ve doğayla uyumlu
olan yaşamı öngören sanatçıların yapıtları ve söylemleri araştırılmaya çalışılmıştır.
Robert Smithson, Michael Heizer, Walter de Maria, Richard Long, Cristo ve Andy
Goldsworthy’den örnek uygulamalarla Arazi Sanatı incelenmiştir.
This study is a comparative one which aims to arrive at conclusions on how and
why nature and natural environment are used as instruments in past and present
sculpture arts. In this context, the ideological and theoretical reasons of why Land and
Nature Arts use nature as instrument are explored in detail. The study also adopts
the approach that, for the art of sculpture, nature is not only an instrument but also
an environmental factor with which the individual sets his/her social and production
relations. In addition, the arts and discourses of artists who are sensitive to problems
caused by deterioration in natural order, who are against alienation and pollution in
the modern life, and who support a life of harmony with nature are especially explored.
With examples from Robert Smithson, Michael Heizer, Walter de Maria, Richard Long,
Cristo and Andy Goldsworthy, Land Art is investigated.
Doğanın peyzaj özelliklerine bakışın geçmişe göre şimdiki zamanda nasıl değiştiği
üzerinde durulmuştur; 20. yüzyılın son çeyreğinde görünen peyzajın ötesinde
“işlenerek oluşturulan peyzajın” etkisi ve sonuçları üzerinde durulmuştur.
The Study dwells on how the approach to landscape features of nature has changed
from the past to the present. It presents the effects and reasons of worked-out
landscape in the last quarter of the 20th Century, which is beyond the already existing
and apparent landscape.
Araştırma ve deneyimler kapsamında yapılan uygulamalardan örnekler ve bunlara ilişkin
açıklamalara yer verilmiştir. Arazide yapılan uygulamalarda, çevre etüdü, malzeme ve
mekân sorgulamaları yapılmış ve doğa içindeki bitkiler, toprak, su, gökyüzü, diğer canlı,
cansız varlıklara ilişkin etkileşimler değerlendirilmeye çalışılmıştır. Yapılan uygulamalar
doğanın ritmi ve doğal döngüsü gözetilerek süreçler olarak ele alınmış ve açıklanmaya
çalışılmıştır.
In the third part, researches and examples based on the practical work of the author
of this study are explained and discussed. In the practice on land, the environmental
studies and ingredient and location analysis of the land are done, and interactions in
nature between vegetation, soil, water, sky and other animate and inanimate beings are
evaluated. Practical work is done and explained taking into consideration the rhythm
and natural cycle of nature.
Anahtar Sözcükler
Sanat, doğa, çevre, arazi, toprak
Key Words
Art, nature, environment, land, instrument, earth
* Ocak 2014, Danışman: Prof. Turhan Çetin
* January 2014, Supervisor: Prof. Turhan Çetin
45
Çağdaş Yazıtlar: Yazı-Form İlişkisi*
Ece Akay Şumnu
Contemporary Inscriptions: The Relationship
Between Text and Form*
Ece Akay Şumnu
Yazı ve form çoğunlukla birbirinden ayrı alanların temsilleri olarak karşımıza çıkar:
Edebiyat alanındaki yazınsal temsil ve plastik sanatlardaki biçimsel temsil tarih boyunca
az sayıda örnekte bir araya gelir. Yazıtlar, yani yazılı anıtlar, yazı ve formun ender
kurduğu ortaklığın ilk örneklerindendir. Batı (Kıta Avrupa) sanatının, görme-merkezci
bir anlayışla ele alınması, yazılı formların yok olma sürecini başlatırken, yazı ve formun
birlikteliğini de sorunlu kılmıştır. Yazı ve form arasındaki katı sınırlar 20. yüzyılla
beraber aşınmaya başlar. 20. yüzyıl sanatındaki radikal değişiklikler, uzun bir süre
plastik sanatların dışında tutulan yazıyı formun dünyasına geri çağırır. Yazar tarafından
‘Çağdaş yazıtlar’ olarak tanımlanan bu süreç, yazı ve form arasında bir karşıtlık değil,
ortak doğurgan bir ilişki öngörür.
Bu kapsamda çalışma, ilk olarak Batı sanatında yazı ve formun birbirinden
uzaklaşmasından önceki örneklere odaklanır. Bu süreçte, sadece geleneksel yazıtlar
değil, yazılı objeler ve yazılı heykeller üzerinden de yazı ve formun bir araya gelme
biçimleri araştırılır. Daha sonra, Batı sanatında yazı ve formun birbirinden uzaklaştığı
süreç ele alınır. Bu süreçte, özellikle Batı sanatında gerçeklik ilkesinin egemen olması ve
bunun sonucu olarak görüntünün yazıya göre daha ayrıcalıklı bir konuma yerleştirilmesi
tartışılır. 20. yüzyılla beraber, Batı sanatında gerçeklik ilkesinin sorgulanması ve
görüntüden imgeye geçişle, yazı da uzun süre ayrı kaldığı alana geri döner. Dada,
Sürrealizm, Pop sanat, Fluxus, Performans sanatı ve Metin sanatı gibi akımlar
üzerinden okunan bu geri dönüş, bize yazı ve formun birlikteliğine ilişkin yeni düşünsel
ve biçimsel anlayışlar sunar. Yazı ve formun eskiden olduğundan farklı bir anlayışla
ele alındığı bu arayışlar, günümüzde de çok sayıda çağdaş sanat çalışmasında devam
eder. Yazar tarafından gerçekleştirilen ve çalışmanın son bölümünde ‘Seyir Metinleri’
başlığı altında belgelenen sanatsal çalışmalar bu geleneğe yaslanır; yazı ve formun
birlikteliğine ilişkin yeni-olası öneriler sunar.
Anahtar Sözcükler
Yazı-form ilişkisi, yazıt,görme merkezcilik, görüntü yazı ikiliği, modern sanat, çağdaş
sanat, seyir metinleri, yazının yapısallığı, yazının bağlamsallığı
Text and form mostly appears as the representation of different fields: Throughout the
history, the textual representation in the field of literature and formal representation
in the field of visual arts comes together only in phenomenal examples. Inscriptions
can be considered as the early examples of such cooperation between text and form.
When Western-European art were structured around the idea of ocularcentrism, the
inscriptions began to disappear; and, the relationship between text and form became
problematic. The solid still boundaries between text and form started to be dissolved by
the 20th century. The avand-garde art movements in the early 20th century radically
recall the usage of text within the field of visual representation. “Contemporary
inscriptions” that is named by the author to name this period, underlines a mutually
corresponded relationship between form and text.
In light of this structure, the study first of all focuses on the early artworks where
form and text are used together and does not imply a problematic relation. Within this
period, not only monumental inscriptions but also inscribed-objects and inscribedsculptures are also taken into consideration; and, possible ways of bringing form
and text together are tried to be documented. Later, the study aims to look at the
period where text and form started to break with each other. Within this period, the
study argues the dominancy of ‘realism’ and consequently the privileging of vision
over the other senses, in Western European Art. By the 20th century, by the radical
critiques against the idea of ‘realism’, the ‘image’ started to take the role of the vision,
and text started to re-appear in visual expressions. The ‘return’ of the text to visual
field, that will be documented through art movements such as Dada, Surrealism,
Popart, Fluxus, Performance Art and Text Art underlines a new ways of bringing text
and form together. This historical perspective can also be examined through various
contemporary art works. The artworks made by the authors and named as ‘visual texts’
follow this tradition and try to bring a new perspective to the relationship between text
and form.
Key Words
Text and form, inscriptions, ocularcentrism, modern art, contemporary art, visual text,
structurality of a text, contextuality of a text
* Haziran 2014, Danışman: Doç. Ayşe Sibel Kedik
46
* June 2014, Supervisor: Assoc. Prof. Ayşe Sibel Kedik
47
İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Anabilim Dalı
İÇ MİMARLIK ve
ÇEVRE TASARIMI
YÜKSEK LİSANS
PROGRAMI
49
Tasarım Sürecinde Görsel Düşünme ve Görsel
Anlatım İlişkisine Analitik Bir Yaklaşım*
An Analytical Approach to the Relation Between
Visual Thinking and Visual Expression*
Barış Yakın
Barış Yakın
Tasarım sürecinde, yaratıcı düşünme ve yaratıcı düşünceyi geliştirme aşamalarından
görsel düşünme ve görsel anlatım arasındaki ilişki sistematiğinin araştırıldığı bu
çalışmada; sözü edilen aşamaların ayrı ve birlikte, nasıl işlemlendiği ve hangi sonuçlara,
nasıl ulaşıldığı incelenmiştir.
This research studies the relationship between visual thinking and visual expression,
which is the key stage of creative thinking and developing creative thoughts in the
design process. First, the thesis, examines the operation process of visual thinking and
visual expression separately and then by together.
Çalışmanın giriş bölümünde, araştırma konusu ve alanı hakkında genel bilgi verilmiş,
literatürde konuyla ilgili yaklaşımlar belgelenmiştir.
The introduction of the dissertation gives general information about the topic. And by
referring to the already existing studies within the field, the study tries to make a new
and fresh reformation.
İkinci bölümde, tasarım sürecinin aşamalarından görsel düşünme araştırılmıştır.
Düşünme sistematiğinde, soyut tasarım verilerinin yeri ve özellikleri incelenmiştir.
Görsel düşünmenin de alt aşamalardan oluşan bir süreç olduğu tespit edilmiş ve bu
aşamaların işleyişleri araştırılmıştır.
Çalışmanın üçüncü bölümünde, görsel anlatım aşaması araştırılmıştır. Görsel anlatım
elemanı eskizin, ortaya çıkış ve gelişme süreci irdelenmiş ve süreçte edindiği görevler
üzerinde durulmuş, nitelikleri ve türleri incelenmiştir.
İkinci ve üçüncü bölümde incelenen görsel düşünme ve görsel anlatım eylemlerinin
birlikte çalışması ile bir sorgulama ve çözümleme eylemine dönüşümü ve bu ilişki
sonucu ortaya çıkan içerik ve biçime dair verilerin döngüsel işleyişi, dördüncü bölümün
araştırma konusudur.
Beşinci bölümde, bir önceki bölümde edinilen, görsel düşünme ve görsel anlatım
ilişkisinin ortaya çıkardığı; sorgulama ve çözümleme işlemleri, tasarımcı eskiz örnekleri
üzerinde analiz edilmiştir. Gerçekleştirilen analiz ile sözü edilen işlemlerin, süreçte
verimi ve başarıyı ne denli etkilediği ortaya çıkmıştır. Döngüsel çalışan sistemde
gerçekleşen süreçte ve bu süreç sonucunda ortaya çıkan veriler, sonuç bölümünde
tespit edilmiştir. Tasarım sürecinin, en yaratıcı aşamalarından olan görsel düşünme ve
görsel anlatım ilişkisinde, gözden kaçırılan olgular üzerinde durulmuş, sürecin doğru
işlemlendirilmesindeki anahtar veriler ortaya koyulmuştur.
The second chapter, examines the design process stage; visual thinking and the position
of abstract design datas in design thinking. It investigates the visual thinking stage is a
sub-process in the macro design process.
Third chapter of the thesis, focuses on the visual expression stage. The chapter
examines the appearance and development of sketches and their quailification and
kinds. Depending on the previous ones, the forth chapter investigates the relation
between visual thinking and visual expression, which occurs to a questioning and
analising action. This relation unveils the cyclic systematic of content and form.
The following chapter analyzes, designer sketches according to the questioning and
solving actions, mentioned in the fourth chapter. This analysis, notes the succes and
eficiency of the process. The result facts of the cyclic systematic in the process are
discovered in the sixth chapter. This chapter emphasizes on the missing and the key
facts, which occur through one of the most creative stages in design process.
Key Words
Visual thinking, visual expression, thinking through sketches, thinking through drawing,
design process
Anahtar Sözcükler
Görsel düşünme, görsel anlatım, eskizle düşünme, çizerek düşünme, tasarım süreci
* Aralık 2012, Danışman: Yrd. Doç. M. Mesut Çelik
50
* December 2012, Supervisor: Assist. Prof. M. Mesut Çelik
51
Mekan Tasarımında Kavram Geliştirme Sürecine
Analitik Bir Yaklaşım*
An Analytical Approach to Process of Notion
Formation in Space Design*
Sırmahan Bilir
Sırmahan Bilir
Tasarlama eylemine yönelik ilk adımların oluşumunda tasarımcının zihninde geçen
sürece yönelik olan bu araştırmanın konusu, kavram geliştirme sürecidir. İnsanların
doğada deneyimleyerek edindiği kavramlar ve bu kavramlara yapılan yorumlar,
yaratıcılık adı altındaki tüm eylemlerin temelini oluşturmaktadır.
Çalışmanın birinci bölümünde problemin konusu, alanı ve yöntemine dair genel bir bilgi
verilmiş ve yapılan literatür araştırmasıyla, çalışmanın konumu belirlenmiştir.
Çalışmanın ikinci bölümünde, kavram kelimesinin genel tanımları ve özellikle mekan
tasarımı disiplinine yönelik anlamları incelenmiştir. Tasarlama eyleminde tasarımcının
doğadan deneyimlediklerini ve bu deneyimlere kattığı bir üst yorumları tarifleyen
“kavram” ve “konsept” kelimelerinin farkına değinilmiştir. Tasarım sürecinin başlangıcı,
bazen çok kısa sürede gerçekleşen ve dışarıdan izlenmesi zor olan; bazen de uzun
ve oldukça dışavurularak yaşanan bir süreçtir. Bu anlamda çalışma, ikinci bölümde
yapılan genel tanımlamaların yönlendirmesiyle; zihinde tasarıma çıkış noktası olabilecek
ilk verilerin oluşmaya başladığı aşama ve sonrasında bu verilerin kavramlaştırılarak
yorumlanmasıyla elde edilen, tasarımı yönlendirici sistemin oluşumunu içeren aşama
olarak iki ana bölümde incelenmiştir.
Çalışmanın üçüncü bölümünde, tasarımcının süreçte kendisine çıkış noktası olabilecek
kavramlara ulaşmaya çalıştığı aşama incelenmektedir. Bu aşamada tasarımcı bazen
daha rasyonel bir yaklaşımın başlangıcı olarak tasarımda çözülmesi beklenen tanımlı
problemlerden yola çıkar. Bazen de daha sezgisel bir başlangıçla tasarımcı, kendi
problemini yaratır. Tasarımcıyı harekete geçiren etkileşimler, pek çok farklı veri
alanından kaynaklanabilmektedir. Bu noktada önemli olan, tasarımcının doğadan
edindiği verilere uyguladığı soyutlama işlemidir. Geçmişten bu yana insana ait içgüdüsel
bir düşünme şekli olan soyutlama, tasarımcının kavramlara ulaşabilmesi için gerekli olan
düşünmedir.
Dördüncü bölümde, tasarımcının belirlediği kavramların ilk kez dışlaştırılarak görünür
hale geldiği konsept geliştirme süreci ele alınmıştır. Farklı kavramların birbirleriyle
bağdaştırılarak yorumlandığı bu süreçte her tasarımcı, kendine özgü bir takım araçlar
kullanır ve kendisine bir yol çizer. Düşüncenin maddeleşerek paylaşılma yollarından
biri olan mekan tasarımında iletişimi sağlayan en önemli süreci tarifleyen konseptin
geliştirilme süreci araştırılmıştır.
This research studies the mental process on the first steps of designing which is notion
formation process. Obtaining notions by experiencing the nature and reproducing them
are the basic activities of creativity.
The first chapter gives general information about the subject, field and method of
the problem. The literature research which is studied in the first chapter forms the
dissertation.
The second chapter studies the general definitions of notion and focuses on its
meanings in the space design field. It compares the differences between notion -which
are acquired from nature- and concept –which are reproduced by these acquisitions-.
The beginning stage of the design process is sometimes a rapid occuring and hard
monitored; sometimes a slow speed and expressionist stage. In this case, this thesis
examines the first datas which are the starting point of the design process and the
developed derivatives of these datas in two main sections.
The third chapter examines the attaining activities for notions which soon will become
the starting point for design. In this stage the designer uses a rational approach to start
on which are defined problems. On the other hand, the designer uses a more intuitive
way to start and creates his/her own problem. These interactions could cause from a
variety of different sources. At this point, the important action is abstracting the datas
which are obtained by nature. From past to present, abstraction is an instinctive way of
thinking which is a must for attaining notions.
The fourth chapter studies the notions defined by the designer becoming expressed for
the first time as concepts. Every designer uses their own ways and tools to reconcile
and reproduce notions at this stage. The tool of communicating in space design process
-one of the ways of embodiment process of thought- concepts’ development process is
examined.
An overall assessment is made in the final chapter. The attaining process for the notion,
the development actions which should be realized by the designers awareness are
highlighted.
Key Words
Design process, notion, notion formation, abstracting, design concept
Sonuç bölümünde ise genel bir değerlendirme yapılmış, tasarımcının kavrama ulaşma
ve kavramı geliştirme işlemlerinin tasarımcıya özgü bir farkındalıkla gerçekleşmesinin
bütün tasarım sürecine olan katkısı vurgulanmıştır.
Anahtar Sözcükler
Tasarım süreci, kavram, kavram geliştirme, soyutlama, konsept
* Ocak 2013, Danışman: Yrd. Doç. Mesut Çelik
52
* January 2013, Supervisor: Assist. Prof. Mesut Çelik
53
Türkiyede Turizm Mimarisi Olgusunun,
Yerden Bağımsızlık, Kimliksizlik ve Yeniden
İşlevlendirme Kavramları Açısından İrdelenmesi:
Akdeniz Bölgesi, Antalya Örneği*
A Discussion of the Architecture of Tourism in
Turkey Through the Concepts of Placelessness,
Identitylessness and Adaptive Re-Use: The Case
of Mediterranean Turkey and Antalya*
Güliz Öktem
Güliz Öktem
Bu çalışma, Türkiye’de Turizm Mimarisi, Akdeniz Bölgesi, Antalya Örneği ile, ‘yerden
bağımsızlık’, ‘kimliksizlik’ ve ‘yeniden işlevlendirme’ kavramlarının irdelenmesini
içermektedir. Antalya kent dokusu içinde yer alan turizm yapılarının tarihsel sürece
bağlı değişimi ve çeşitliliği incelenerek, sürece etki eden kriterler ve politikalar, mimari
müdahale yöntemlerinin boyutu ve önemi araştırılmıştır. Bunlara ek olarak, mekanın
tüketimi için birer araç olabilen turizm mimarisi üzerinden ‘yer’ olgusu, örnek durumlar
üzerinden incelenmiştir. Tarihi ve çok katmanlı bağlamda, tasarımın ve koruma/yeniden
işlevlendirme pratiklerindeki tasarım kararlarının imge, kimlik ve bellek açısından belirli
tavırlar ortaya koyabileceği, turizm mimarisi açısından değerlendirilmiştir.
This study is a discussion of the architecture of tourism in Turkey, by the means of
a case study of Mediterranean Turkey and Antalya, and also through the concepts
of placelessness, identitylessness and adaptive re-use. The diversity and historical
transformation of the facilities for tourism in Antalya’s urban fabric are surveyed, and
the criteria, policies and methods of architectural interventions affecting the related
processes are researched for their weight and importance. Additionally, the phenomenon
of “place”, which may sometimes be an instrument for the consumption of space,
is examined through case studies. The possibility of identity -and memory- related
attitudes with design decisions in the practices of design and preservation/adaptive reuse in historic and layered contexts is evaluated in terms of architecture of tourism.
Çalışma beş bölümden oluşmaktadır.
Birinci bölümde, turizm, turizm mimarisi, turist olgusu, tarihsel gelişim süreci ve turizm
yapılarında mimari planlama özelliklerine dair literatür araştırması yer almaktadır.
Araştırma, ikinci bölümde, turizm mimarisine etki eden kriterler, politikalar ve kıyı
kesimlerinin turizm mimarisi bağlamında değerlendirilmesi konularını irdelemektedir.
Çalışmanın üçüncü bölümünde, turizm mimarisinin, anlamsal ve kültürel
sürdürülebilirliği irdelenmiştir. Bu bölümde, turizm mimarisi bağlamında yer ve yerden
bağımsızlık kavramları anlamsal ve kültürel sürdürülebilirlik ile ilişkilendirilmiştir. Bu
olguların oluşturmakta olduğu kimlik ve kimliksizlik durumları da, örneklemeler ile
araştırılmıştır.
Dördüncü bölümde, tuizm mimarisi ve kültür varlıkları, korunumu ele alınmıştır. Buna
ek olarak, turizm mimarisi katmanlılık olgusu ile birlikte değerlendirilmiş, yeniden
işlevlendirme durumunda ‘palimpsest’ kavramı araştırılmıştır. Bu bağlamda, bir önceki
bölümde yer alan kimlik, bellek ve anlamsal, kültürel sürdürülebilirlik gibi konuların
tümü birlikte irdelenmiştir.
Sonuç bölümünde ise genel bir değerlendirme yapılmış, Türkiye, Antalya, turizm
mimarisi örneğinde yer olgusunda, kimlik, anlam, bellek durumlarının, yeniden
işlevlendirme, palimpsest kavramı ile değerlendirildiğinde nitelikli yapılanmaların
gerçekleştirilebileceği vurgulanmaktadır.
Anahtar Sözcükler
Turizm mimarisi, yerden bağımsızlık, kimlik, anlam, bellek, katmanlılık, palimpsest,
yeniden işlevlendirme
54 * Mayıs 2013, Danışman: Prof. Dr. Meltem Yılmaz
The study consists of five sections.
Section one is comprised of a literature survey on tourism, architecture of tourism, the
concept of “tourist” and its historical development, as well as the features of planning in
the facilities for tourism.
In the second section of the investigation, the criteria that affect the architecture of
tourism are examined in the context of policies and the architecture of tourism in coastal
areas.
Section three of the study discusses the semantic and cultural sustainability of the
architecture of tourism. In this section, the concepts of place and placelessness are linked
to semantic and cultural sustainability in the context of the architecture of tourism. The
cases of identity and identitylessness caused by these phenomena are researched by the
means of examples.
In section four, the focus is on the architecture of tourism and the preservation of
cultural heritage. Additionally, the architecture of tourism is examined through a lens of
layeredness, and the concept of ‘palimpsest’ in cases of adaptive re-use is studied. In this
context, the themes of identity, memory, as well as semantic and cultural sustainability
are discussed all together.
A general assessment is made in the final section and it is emphasized that successful
developments should be achievable, upon the evaluation of identity, meaning and
memory within the phenomenon of “place” in the architecture of tourism in Antalya,
Turkey.
Key Words
Architecture of tourism, placelessness, identity, meaning, memory, layeredness,
palimpsest, adaptive re-use
* May 2013, Supervisor: Prof. Dr. Meltem Yılmaz
55
Işığın İç Mekan Biçimlendirmesindeki
Rolünün, Kapalıçarşı ve AVM’ler Üzerinden
Karşılaştırılarak Değerlendirilmesi*
The Role of Light in Forming Interior Spaces
with Evaluation over Compared of Bazaars and
Shopping Centers*
Soufi Moazemi
Soufi Moazemi
Ticari amaçlı mekanların iç mekan biçimlendirmesinde aydınlatma tasarımının rolü çok
önemli bir öğe olarak karşımıza çıkmaktadır. Ticaret kavramı, medeniyet tarihi boyunca
insanların vazgeçemediği bir olgudur. Kullanıcılarıyla uyumlu ticari amaçlı mekanlar
tasarlayabilmek için, bu mekanların bugüne kadar geçirdikleri gelişim ve evrelerin
ortaya konulması, bundan sonra bu alanda atılacak adımlar yönünden son derece önem
taşımaktadır. Bu amaçla tezde; dünyadan seçilen örneklerle ticari amaçlı yapıların
bugünkü durumuna ve yapılışlarında ve bugüne kadar geçirdikleri tüm gelişim ve
değişimler sebep-sonuç ilişkisinde ele alınmıştır.
Çalışmada amaç; alışveriş mekanlarının iç mekan biçimlendirmesinde aydınlatmanın
rolünü değerlendirmek ve halen hizmet veren kapalıçarşılarda bir durum saptaması
yaparak, günümüz AVM tasarımlarının oluşum sürecine çağdaş anlamda bir eleştiri
getirmektir. Bu yaklaşımla, aydınlatma tasarımının tarihsel süreç içerisinde alışveriş
mekanlarının iç mekan düzenlenmesindeki rolü ve oluşumu, irdelenerek bilimsel ve
sanatsal bir belge haline getirilmiştir. Konunun dünyadan seçilen kapalıçarşılar ve
AVM’ler üzerinden durum saptaması yapılarak, alışveriş mekanlarını etkileyen fiziksel,
estetik-psikolojik ve sürdürülebilir yaklaşımlarla ele alınması ve irdelenmesinin,
daha tutarlı bir yol olacağı düşüncesinden hareket edilmiştir. Özellikle alışveriş
mekanlarının aydınlatma tasarımındaki düzenlemeler, tarihi ve çağdaş örnekler yoluyla
karşılaştırılarak ortaya konulmuş; irdelenmiş ve bir senteze ulaşılmıştır.
Son bölümde, çağdaş tasarım teknikleri ve sanatsal olanaklar çerçevesinde bugünden
saptanarak, ileride doğabilecek gereksinimlere yanıt verecek yaklaşımlar ve öneriler
ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Anahtar Sözcükler
Işık, aydınlatma tasarımı, doğal aydınlatma, yapay aydınlatma, iç mekan tasarımı,
alışveriş mekanları, kapalıçarşı, avm
* Ağustos 2013, Danışman: Doç. Bilge Sayıl Onaran
56
The role of lighting design in structuring interior spaces of commercial structures
emerges as an important factor in today’s design understanding. Commerce proved
itself as an indispensable concept throughout the history of civilizations.
Displaying the development and phases of such spaces is significantly important in
terms of the steps that will be taken in order to design user-compatible commercial
spaces. For this purpose; current status and construction, and all developments and
changes experienced in commercial structures selected from world examples are
examined in scope of a cause and effect relation.
The aim of this study is to introduce a modern criticism for emergence of mall designs
of our day by discussing the role of interior lighting of malls and status assessment of
covered markets still in service. The role and emergence of lighting design for interior
spaces of malls in its historical process is discussed from this perspective; thus a
scientific and artistic document is prepared.
Approaching and examining the subject by status assessments of world examples of
bazaars and shopping malls, and moving from physical, esthetic-psychological and
sustainable perspectives that effect shopping spaces, is concluded as a more accurate
way for evaluation. Composition of lighting design, in shopping malls especially, are
displayed, assessed with comparison of historical and modern examples; and eventually
a synthesis was achieved.
In the final section, approaches and suggestions were displayed, that can be identified
today within scope of modern design techniques and artistic opportunities and that
may also respond to future needs.
Key Words
Light, lighting design, natural lighting, artificial lighting, interior design, shopping
places, bazaars, shopping centers
* August 2013, Supervisor: Assoc. Prof. Bilge Sayıl Onaran
57
Mobil Mekânların İç Mekân Organizasyonu ve
Örneklerle Mobil Ofis Tasarımlarının Analizi*
Interior Design of Mobile Spaces and Analysis of
Mobile Office Designs with Examples*
Öznur Karaoğlu
Öznur Karaoğlu
İnsanoğlu için barınma kavramı, her dönem önemini koruyan ve geliştirilmeye açık bir
konu olmuştur. Önceleri zorlu iklim koşullarından ve yabani hayvanlardan korunma
amacıyla kullanılan mağara, ağaç kovuğu, çadır gibi yapılar zamanla gelişerek konut
yapıları hâlini almıştır. Ancak, sağlanan gelişmeler Sanayi Devrimi ve teknolojinin
ilerlemesi sonucunda sadece bir barınma unsuru olmaktan çıkmış, iş sahalarındaki
genişleme ile ofis mekânları olarak da kullanılmaya başlanmıştır. Bu genişleme zamanla
mekâna olan gereksinimin artmasına neden olmuş, çalışan sayısının çoğalması ile
de mekânı verimli kullanamama sorununu doğurmuştur. Bu sorun iş verimindeki
düşüşü de beraberinde getirmiş ve insanları çözüm arayışına itmiştir. Sonuç olarak
da birçok ofis tipi ortaya çıkmıştır. Ancak, yoğun iş yaşamının sabit ofis ortamlarının
yetersiz kalmasına neden oluşu, insanları daha farklı arayışlara yöneltmiş ve özellikle
teknolojinin ilerleyişiyle sağlanan yenilikler mobil ofis yapılarının ortaya çıkışını
kaçınılmaz kılmıştır.
The concept of shelter has always been a crucial subject matter for human beings that
is intended to be improved. Caves, tree cavities and structures like tents which had
been previously used for protection from severe weather conditions and wild animals
have evolved within time and gave birth to the rise of buildings. However, owing to the
Industrial Revolution and the developments in technology, the need for a shelter went
beyond housing. Due to the expansion in the business areas, shelters have been used as
offices. These developments resulted in the increase in demand for interior space, and
together with the rising number of employees, caused inefficient use of interior spaces.
Thus, this problem has led to a decline in overall work performance, urging people
to seek solution. As a result, multiple types of offices have come about. But, humans
have looked for other alternatives since hectic business life rendered stationary offices
insufficient. Inevitably, especially due to the technological innovations, mobile offices
have emerged.
Bu çalışma; insanoğlunun barınma kavramından yola çıkarak ofis yapılarına ulaşması,
beraberinde duyulan gereksinimler ve teknolojik ilerlemeler yardımıyla mobil ofis
yapılarının ortaya çıkış sürecinin incelendiği 6 bölümden oluşmaktadır. Birinci
bölümde; mobil ofis kavramı ve tarihsel gelişim süreci üzerinde durulmuştur. İkinci
bölümde; taşınabilir, yeniden yerleştirilebilir ve sökülüp takılabilir örneklerle mobil
mekân tipleri incelenmiştir. Üçüncü bölümde; ofis kavramı, ofislerin oluşum nedenleri,
çalışma şekilleri ve ofis tipleri incelenerek mobil ofis kavramının ortaya çıkış süreci
araştırılmıştır. Dördüncü bölümde; iç mekân organizasyonunu belirleyen faktörler ve
esneklik – işlevsellik unsurları bağlamında mobil ofislerin iç mekân organizasyonu ve
tasarım kriterlerinin üzerinde detaylı olarak durulmuştur. Beşinci bölümde ise; Avrupa
ülkelerinden çeşitli mobil ofis örnekleri araştırılarak mobil ofis yapılarının daha anlaşılır
olması sağlanmıştır. Sonuç bölümü olan altıncı bölümde ise; diğer bölümlerde yapılan
çalışmalar ve incelemeler doğrultusunda elde edilen bilgilere yer verilmiştir.
In this work, comprised of six sections, the journey that led human beings to the
office concept from the concept of shelter, resulting necessities, and the process
of emergence of mobile offices due to the advances in technology are presented.
In the first section, the notion of ‘mobile office’ and its historical development are
emphasized. Types of mobile interior spaces are exemplified (portable, demountable)
in the second section. On the other hand, in the third section, ‘office’ concept, the
reasons for establishment of offices, the ways they work, and their types are analyzed
and the process of emergence of mobile offices is studied. The factors that determine
the organization of the interior spaces, flexibility - functionality terms, the design of
interiors of mobile spaces and associated design criteria are examined in the fourth
section. In the fifth section, several examples of mobile offices in Europe are scrutinized
in order to clarify mobile offices. In the sixth section, which constitutes the conclusion
of this thesis, information regarding the research conducted in the previous sections
and its results are provided.
Anahtar Sözcükler
Mekân, mobil mekân, ofis, mobil ofis, esneklik, işlevsellik, hareket
* Ocak 2014, Danışman: Doç. Bilge Sayıl Onaran, İkinci Danışman: Doç. E. Nur Ozanözgü
58
Key Words
Space, mobile space, office, mobile office, flexibility, functionality, movement
* January 2014, Supervisor: Assoc. Prof. Bilge Sayıl Onaran, Co-Supervisor: Assoc. Prof. E. Nur Ozanözgü
59
İç Mimaride Grafik Tasarım*
Roya Tavokkoli
İç mekân; duvarlarla sınırlandırılmış bir alanın içinde insana daha iyi hizmet edebilmek
için tasarlanan ve sınırlandırılan işlevsel alanlardır. İç mekân, içinde yer alan elemanlarla
anlam kazanmaktadır. İç mekânı oluşturan, içindeki elemanlar duvarların dışında
dekorasyon amaçlı kullanılan diğer elemanlardır. İç mekân algımızı sağlayan unsurlar
yapısal kapı, duvar, tavan, zemin vb. unsurların dışında, yüzeyler, dekorasyon araçları,
bunların kullanılış biçimleri, mekânı kullanan insanların eylemleri gibi unsurlardır.
İç mekân tasarımı yaptığımız zaman çevremize çok dikkatli bakmamız lazım; bazen hiç
düşünmeden ve hiç bilgi almadan tasarlarsak ve tasarım ilkelerini bilmeden çizmeye
başlarsak, ortaya çıkan işler estetik ve grafik anlamda çok kötü olabilir. Hâlbuki
insanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliği duygularıdır. İç mekân tasarımında
kullanılan görsel ve estetik kavramların tamamı duygularla ilgilidir. Tasarım yaparken o
tasarımın yaratacağı duygu ve düşüncelerin dikkate alınması, en az çizim ve uygulama
kadar önemlidir. Grafik tasarım ise bir mesajı iletmek, bir görseli geliştirmek veya bir
düşünceyi görselleştirmek maksadıyla, metnin ve görsellerin algılanabilir ve görülebilir
bir düzlemde, iki boyutlu veya üç boyutlu olarak organize edilmesini kapsayan yaratıcı
bir süreç şeklinde tanımlanabilir.
iç mekânın anlamı budur; bina yapımında bir ana konu oluşturmak ve bunu hayata
geçirmek.
Farklı gruplar tarafından, farklı yerlerde gerçekleştirilen farklı aktiviteler için kullanılan
bir kentsel mekânın yerlisi olanların, genelde acelesi vardır; gitmeleri gereken yerlere
ulaşmak isterler. İç mekânlarda kullanılan işaret sistemi elemanları, mekân hakkında
bilgi vererek kullanıcıları mekân içinde yönlendirir.
İyi bir iç mekân tasarımcısı, hizmet almak isteyen kurum yöneticisi ya da her hangi
bir kişinin, tasarlanmasını istediği mekânda hangi duyguları hissetmek istediğini çok
iyi anlamalıdır. Bu da ancak iç mimaride grafik tasarım konusunda çizgi, nokta, renk,
doku gibi ayrıntılar hakkında çok bilgili olmak ile mümkündür. İyi bir iç mekân grafik
tasarımcısı hem çok bilgili olmak hem de bilgisini kullanabilme adına çok yaratıcı bir
kişilik sahibi olmalıdır.
Bazı mekânlarda o kadar yaratıcı iç mimari grafik tasarımları görürüz ki, yaratılmak
istenen algı adeta bağırmaktadır; bu da iki boyutlu veya üç boyutlu ögelerle diğer
unsurları, çok dengeli bir şekilde görselleştirmekle mümkündür.
Anahtar Sözcükler
Mekân, iç mekân, tasarım, temel tasarım, grafik tasarım, iç mekân-grafik tasarım
İç mekân grafikleri, kullanıldıkları mekânlara göre farklı özellikler kazandıran ve bu
tasarımları tasarlarken mekânın erişebilirliği, yüzeylerin odaklayıcılık duygusunu
artıran, seçme konusunda iletilmek istenilen mesajı veren, görselliği sağlayan öğelerdir.
Örneğin iç mekânda zemin, duvar ve tavan, hacimlerin sınırlarını tanımlayan mimari
öğelerdir. Mekânı kapatır, sınırları bir araya getirir ve onu çevresindeki iç mekânlardan
ve dışarıdan ayırır.
İç mekân grafikleri (duvar grafikleri, zemin grafikleri, işaret sistemleri elemanları,
panolar) iç mekân ile bir bütün olarak tasarlanarak mekânın erişilebilir olmasını sağlar
ve mekânın vermek istediği duyguyu arttırır. İç mekânlara baktığımız zaman sadece
3 boyutlu elemanları görmüyoruz; her yerde 2 boyutlu grafik tasarımlar var onları
görmemiz lazım; grafik tasarım, yüzey ve kumaş tasarımı gibi iki boyutlu tasarım
konuları iç mekân tasarımı alanlarına girer; grafik tasarım bir dildir ve iletişim kurmak
içindir; duygu ve düşüncelerimize hitap eder; çizgi, renk, doku, şekil, biçim, vs. dilidir.
İç mekân grafik tasarımının en temel amacı, zaten yaşanılan binaları anlamlı hale
getirebilmektir. İnsan, içinde yaşamak eylemler gerçekleştirmek için iç mekânlar
oluşturur. İç mekân tasarımı bir sanattır. Diğer sanatlardan farkı, yaratılan eserin
işlevsel ve faydaya yönelik olmasıdır. Belirli bir bütünlük yakalamak zorundadır.
İç mekân tasarımında, bütün donatım elemanları faydaya hizmet edecek şekilde
kullanılmalıdır. İç mekân grafik tasarımcıları, işlevsellikten belki de daha fazla algı
yaratmaya önem verirler. Bu yüzden iç mimari grafik tasarımı anlamlı, duygulara
hitap edecek tarzda olmalıdır. İç mimari grafik tasarımcısının bir ana konusu olmalıdır.
Çalışmasının bütün parçaları, ana konuyu oluşturacak bir bütünlük ifade eder. İşte
* Ocak 2014, Danışman: Doç. Hakan Ertek
60
61
Graphic Design in Interior Architecture*
Roya Tavokkoli
Interior; walls in a confined space, designed to better serve people and limited
functional areas. Interior, makes sense with the elements contained within. Interior,
forming elements within other elements outside the walls are used for decoration
purposes. Structural factors that our perception of interior doors, walls, ceilings, floors,
etc. Besides the elements, surfaces, the use of these forms of decorating tools, such as
the actions are elements of people using the space.
When we did the interior design, we have to look very carefully to our environment,
sometimes without thinking and without any design knowledge and design principles,
we begin to draw knowing if we work emerging sense of aesthetics and graphics can be
very bad. Whereas most important feature that distinguishes human beings from other
creatures, is feeling. Visual and aesthetic concepts used in interior design is concerned
with all of the emotions.
While it does it, will create design consideration of the feelings and thoughts at least
as important as design and implementation. Graphic design is a message to convey
an image to improve, or is an idea to visualize with the purpose of the text and visuals
can be detected and can be viewed in a plane, two-dimensional or three-dimensional
organized as covering the creative process can be defined as.
emotions. Interior design should be a main topic of graphic designers. All parts of the
study will form the main subject refers to a unity. Here is the meaning of the interior,
the main issues in the construction of buildings to create and implement.
Urban spaces, by different groups in different places, a space used for different
activities that occur generally in a hurry is a native of, and each only get there if
you need to go where they want. Sign systems used in interior spaces by providing
information about the elements of space in space directs users. Interior designers
seeking the services of a good corporate manager or any person that he wanted
the design space which should understand very well that you want to feel emotions.
This is in graphic design but in interior design line, point, color, texture to be very
knowledgeable about every detail as possible. A good graphic designer interior
should be very knowledgeable and know to use the information on behalf of both the
personality of the owner must be very creative.
Some venues are also creative interior architecture, graphic design, we see that the
attempt to create the perception that it is almost yelled it two-dimensional or three
dimensional elements and other elements to visualize possible with a very balanced
way.
Key Words
Venue, indoor, design, basic design, graphic design, indoor-graphic design
The interior spaces are used by graphics design different characteristics when
designing this space -saving and accessibility of the surface increases the feelings
of the odaklayıcılık, which comes to selecting the desired message to be delivered,
providing visual items. For example in the interior, floors, walls and ceilings are
architectural elements that defines the boundary of the volume. Close space, borders
and brings together around it separates the interior spaces and the outside.
The interior graphics (wall graphics, floor graphics, signage systems elements, panels)
as a whole with the interior designed to be accessible and provides the space you
want to give the feeling of space increases. Indoors we look at just three -dimensional
elements do not see anywhere from 2 -dimensional graphic have not seen them, we
need to design, surface and fabric design as well as two-dimensional design issues
interior design our space enters, graphic design is a language and to communicate,
emotions and our thoughts appeal. Line, color, texture, shape, form, etc. language.
The basic purpose of graphic design interior of buildings already experienced to be
able to make meaningful. People live in creates interiors to perform actions. Interior
design is an art. The difference from other art created for and benefits of the work is
functional. It is difficult to catch a certain integrity. In interior design, but will serve
to benefit elements of the equipment should be used. Graphic designers interior
functionality perhaps more important to create the perception they give. That’s why
graphic design, interior design meaningful, must be in a manner that will appeal to the
* January 2014, Supervisor: Assoc. Prof. Hakan Ertek
62
63
Artistik Seramik Panoların İç Mekan Tasarımına
Estetik Katkısı*
Artistik Seramik Panoların İç Mekan Tasarımına
Estetik Katkısı*
Buğra Özbay
Buğra Özbay
Geçmişten günümüze, iç mekanda seramik kullanımı tüm dünyada çok eskilere
dayanmaktadır. Seramik pano, rölyef, mozaik ve seramik objelerin kullanımı tarihsel
süreç içerisinde incelendiğinde geçirilen evrelere ve çeşitli üretim tekniklerine
ulaşılmıştır. Bu teknikler ile günümüzdeki teknolojik durumlar karşılaştırılmış, unutulmuş
ya da geliştirilmiş seramik üretim teknikleri sınıflandırılmıştır. Günümüzde seramiğin
sadece evlerle sınırlı kalmayıp, otellerde, restaurantlarda, hastanelerde, alışveriş
merkezlerinde, cok daha farklı mekanlarda kullanılmaya başladığını görmekteyiz.
From the ancient times to present, the use of ceramics in the interior places are
established on a very early period all over the world. When examining the historical
development of ceramic panels, reliefs, mosaics and ceramic objects, the historical
process and various production techniques have been found. These techniques are
compared in the present state of technology and forgotten or improved ceramic
manufacturing techniques are classified. Nowadays ceramics are not limited to just
homes, hotels, restaurants, hospitals, shopping centers, but it can be seen that they are
being used in many different places.
İç mekanda seramik eserlerinin gelişmesi ve yaygınlaşması bununla beraber renk,
doku, form gibi tasarım kriterleri incelenerek seramik eserler yapımının incelenmesi
hedeflenmiştir. Mimari ve seramiği iki ayrı sanat olarak değerlendirsek bile, aslında
birbiriyle bağdaştığını görmekteyiz. Tarihin ilk dönemlerinden beri insanlar yarattıkları
mimari yapıtların hem içinde hem de dışında seramik kullanmışlardır. Tarihi süreç
içerisinde seramik objeler, panolar ve mozaikler iç mekan ve dış mekan olmak üzere
birçok yerde uygulanmıştır. Antik tiyatrolardan tapınaklara kadar seramik panolar,
mozaikler kullanılmıştır.
Seramik ürünler, günümüzde çağdaş mimarinin pek çok örneğinde iç ve dış mekanlarda
tasarımın bir parçası olmaya devam etmektedir. Günümüz mimarisinde seramik
kullanımı incelenerek, Türkiye’ deki seramik eserler üreten sanatçılara örneklerle yer
verilmiştir.
Binaların giriş bölümlerinde, sirkülasyon alanlarında, mekanlarda yüzeylerin algısını
vurgulamak adına yaygın olarak seramik kullanıldığını görmekteyiz. Bu açıdan seramik
objeler, sanat ve mimari tasarımı bütünleştiren, mekana özgün kişilik kazandıran bir
uygulama oluşu ile birlikte değerlendirilmiştir.
Anahtar Sözcükler
The purpose of this study aimed that the development and the widespread use of
ceramic works in the interior places be examined, nonetheless, the design criteria
will be analyzed with respect to shape color, texture and form. Even if we evaluated
architecture and ceramics as two separate arts, in fact they are compatible with
each other. Since the early history, people have used the ceramic works both inside
and outside of architectural buildings they builded. In the historical process, ceramic
objects, panels and mosaics, including interior and exterior, have been applied and used
in many places. From the temples to the ancient theaters, ceramic panels and mosaics
were applied.
Ceramic products, nowadays, continues to be the part of a design in many examples
of contemporary architecture in the interior and exterior places. Examining the places
where ceramics are used in contemporary architecture, the ceramic artists who
produced/have produced ceramic objects in Turkey are referred by giving examples of
their works.
We have seen that ceramics are widely used in the entrance of the buildings, circulation
areas, in order to emphasize the perception of the surfaces in places. In this respect,
ceramic objects are evaluated that they integrates the art and the architecture,
together with the design and their unique original and artistic contributions.
Key Words
* Eylül 2014, Danışman: Doç. E. Nur Ozanözgü
64
* September 2014, Supervisor: Assoc. Prof. E. Nur Ozanözgü
65
Sağlık Yapılarının Genel Mekan Tasarımlarının
Kullanıcılar Üzerindeki Etkisi ile Hacettepe
Tıp Fakültesi Hastanesi 7 No.’lu Kapı Girişinin
Düzenlenmesine Bir Öneri*
Elif Özgen
Sağlık yapıları toplumun neredeyse her kesimine hizmet veren sosyal yapılardır. Bu
sebeple; sağlık yapılarının kullanıcı sayısı fazladır. Ayrıca sağlık yapıları; giriş, bekleme,
poliklinikler, bakım üniteleri, ameliyathaneler, acil servis, idari ve akademik birimler,
teknik servisler, koridorlar, tuvaletler gibi çok sayıda mekan gereksinimine ihtiyaç duyan
bir yapı grubudur.
Araştırmanın dördüncü bölümünde; sağlık yapıları ile ilgili edinilen bilgiler ışığında
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi 7 numaralı kapı girişi örneği üzerinden analiz
yapılması hedeflenmiştir. Çalışma fotoğraflarla desteklenmiş ve temel tasarım kriterleri
açısından incelenmiştir.
Sonuç bölümünde ise; hastane ortak mekanlarının kullanıcı gereksinimleri
doğrultusunda tasarımının gereklilikleri maddeler halinde sunulmuştur. İncelenen
Hacettepe Hastanesi tarihçesine değinilmiş ve hastane ortak mekanlarının yeterlilik
düzeyi belirtilmiştir.
Anahtar Sözcükler
İç mimarlık, hastane tasarımı, sağlık yapısı, ortak mekan, genel mekan, kullanıcı
gereksinimi
Bu çalışma; sağlık yapılarını Türkiye’den seçilen Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi 7
no.’lu kapı girişi örneği üzerinden inceleyerek analiz etmeyi ve bu yolla topluma daha
iyi hizmet verebilecek hastane iç mekanları için zemin hazırlamayı amaçlamaktadır.
Sağlık yapıları konusu geniş bir alana sahip olduğu için; araştırma boyutu genel (ortak)
mekanlar olarak sınırlandırılmıştır. Sağlık yapılarının ortak mekanlarının tasarımına
katkıda bulunmak amacı ile Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi 7 no.’lu kapı girişi ortak
mekanları incelenerek, doğru ve yanlış uygulamalar belirtilmiş ve tasarım önerilerinde
bulunulmuştur. Araştırma için literatür, elektronik kaynaklar da dahil olarak taranmış ve
araştırılmıştır. Literatür taraması sonrasında edinilen temel oluşturacak bilgiler ışığında
Dünyadan ve Türkiye’den sağlık yapıları örnekleri incelenmiş, gerekli diğer bilgiler ile
birlikte Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi 7 no.’lu kapı girişi örneğinin analizinin
gerçekleştirilmesi hedeflenmiştir.
Araştırmanın birinci bölümünde; sağlık yapılarının tarihsel gelişimi ele alınmaya
çalışılmıştır. Sağlık bilimi tarihsel gelişim süreci en başından günümüze kadar
incelenmiştir. Bu yolla sağlık yapılarının hizmet verdiği sağlık bilimleri konusunda temel
oluşturacak bilgilere ulaşılmıştır. Sağlık yapıları tasarım bilgisine en doğru biçimde
ulaşmak amacıyla; hem sağlık hem de sağlık mekanları ile ilişkili araştırmalarda
bulunulmuştur. Sağlık yapıları tasarımına ilişkin bilgiye ulaşmak için konunun tarihçesi
merdiven basamağı görevi görmektedir.
İkinci bölümde; sağlık yapılarının gereksinimleri üzerinde durulmuştur. Sağlık yapılarının
mekan gereksinimleri, mekan tanımları ve mimari çalışmaları açıklanmaya çalışılmıştır.
Özellikle sağlık yapılarının tasarımı konusunda çalışma gerçekleştirmek için zemin
oluşturacak diğer bir önemli basamak olan sağlık yapıları mekan gerekliliklerinin
bilgilerinin elde edilmesi önemli bir temel bilgi olacaktır.
Çalışmanın üçüncü bölümünde; birinci ve ikinci bölümden elde edilen temel bilgiler
ışığında hastane yapıları iç mekan tasarımına olan etkileri araştırma için kullanılmıştır.
Sağlık yapıları ortak mekan tasarımı konusu ilgili başlıklar altında toparlanmış, ortak
mekan tasarımına katlı sağlanmaya çalışılmıştır. Sağlık yapıları ortak mekanları; tasarımı
renk, doku, aydınlatma, malzeme gibi pek çok açıdan incelenmiştir.
* Haziran 2014, Danışman: Doç. Bilge Sayıl Onaran
66
67
Sağlık Yapılarının Genel Mekan Tasarımlarının
Kullanıcılar Üzerindeki Etkisi ile Hacettepe
Tıp Fakültesi Hastanesi 7 No.’lu Kapı Girişinin
Düzenlenmesine Bir Öneri*
Elif Özgen
Health structures are social facilities which are serving nearly for every person in
society. For this reason; these structures have high number of users. In addition,
health structures are group of structures which require many number of places like
entrance, waiting, outpatient clinics, nursing units, operating rooms, emergency rooms,
administrative and academic units, technical services, corridors, toilets.
This study aims to analyze the health structures by using the example of Hacettepe
University Faculty of Medicine entrance door Number 7 which is in Turkey and to
prepare a ground for hospital interiors which may serve to the society in a better way
via this. Since health structures topic has a wide scope, research scope is limited to be
as general (common) places.
subject and it is aimed to contribute to the common space design via this information.
Common spaces of health structures are examined by the perspective of design, color,
texture, lighting and material.
In the fourth section of the study, by using the gathered information about health care
structures, it is aimed to make an analysis with the example of Hacettepe University
Faculty of Medicine entrance door number 7. Study is supported with photos and it is
investigated with fundamental design criteria.
In the conclusion section, requirements of the design which is based upon user
requirements of common spaces is given as list of items. History of Hacettepe
University is mentioned about and sufficiency of hospital common spaces is specified.
Anahtar Sözcükler
Interior architecture, hospital design, health care structure, common space, user
requirement
For contributing the design of common places of health structures, common places
of Hacettepe University Faculty of Medicine entrance door Number 7 are examined,
correct and incorrect applications are specified and design recommendations are
made. Literature, including the electronic resources are scanned and examined for
the research. Health structure examples from world and Turkey are examined by
scanning the literature to provide the ground information, together with other required
information, it is aimed to analyze Hacettepe Faculty of Medicine entrance door
Number 7 example.
Historical development of health structures is studied to be addressed in the first part
of the study. Historical development of health science is examined from the beginning
of the process of up to the present. In this way, ground information about health
science subject in which health structures are serving for is reached. For reaching to
design information of health structures in most correct way, both health and health
spaces are examined. For reaching the health structures design information, history
information about the subject acts as stairs.
In the second section, requirements of health structures is focused. Space
requirements, space definitions and architectural studies of health structures are
studied for explaining. Obtaining the information of space requirements of health
structures is another important step which will be the ground information for
performing the study about the design of health care structures.
In the third section of the study, basic information which is gathered in the first and
second sections of used to examine the effects to hospital interior design. Common
spaces of health care structures subject is gathered under the relevant topics of this
* June 2014, Supervisor: Assoc. Prof. Bilge Sayıl Onaran
68
69
Sosyo-Kültürel Değişim Kapsamında İç Mekanda
Renk Kullanımı ve Analizi*
Esmer Ahundzade
Tasarım sürecinde, yaratıcı düşünme ve yaratıcı düşünceyi geliştirme aşamalarından
Mekan en geniş anlamda; insanın bir amaca yönelik olarak doğal çevrede
gerçekleştirdiği bir sınırlama, yapay bir değişim, sosyal örgütlenmenin ifadesi olan bir
kurgulamadır. Tasarlanan mekan, zihinde yaratılan kavramı fonksiyonel ve simgesel
olarak dışa yansıtan bir kabuk olarak da değerlendirilmektedir. Mekan kavramı renk,
doku, malzeme gibi öğelerinin biraraya getirilmesi ve mekana uygulanması sonucunda
kullanıcısıyla birlikte kimlik kazanır. Mekan kavramı, tanımı, mekan algısı ve mekan
tasarımında anlam üretmekle ilgili tanımlar birinci bölümde geniş bir şekilde ele
alınmıştır.
İkinci bölümde tasarım ve iç mimarlık, iç mekanda tasarım süreci, tasarım analizi ve
geliştirme, fonksiyon ve erişilebilirlik, estetik(malzeme, renk, doku) incelenmiştir.
İçmimarlık mesleği, bayan tasarımcıların proje çalışmalarıyla tanınmış ve
kurumsallaşmıştır. Bu alandaki yazılı ve görsel malzemenin artmasıyla birlikte mesleğin
tanınırlığı artmış ve projelendirilmiş iç mekanlar kimlik kazanmıştır.
Kültür bir toplumun gelenek, görenek, inanış, düşünce, bilim ve sanat etkinliklerini
kapsamakta ve o toplumun nesilden nesile geçen birikimlerinden oluşmaktadır.
Toplumlar içinde bulundukları coğrafi alan, konuştukları dil ve toplumsal yapılarına
göre kendi kültürlerini meydana getirmiş ve bunun sonucu olarak da farklı kültür
yapılanmalarını ortaya çıkarmıştır. Üçüncü ve dördüncü bölümlerde kültür konusu
ele alınmış; kültürel yaşam, tasarım- kültür ve toplumsal kimlik ilişkisi, uygarlık ve
kültür, kültürün yapıları, kültürel bozulma ve kitsch, iç mekana etkileri, islamiyetin türk
kültürüne etkileri ile ilgili geniş ve kapsamlı şekilde inceleme yapılmıştır.
Beşinci bölüm’ deki çalışmanın amacı insanın, kullandığı nesne ve içinde yer aldığı
çevreyle olan ilişkisinin doğal ve teknik kurallarını araştıran ergonomi bilimi içerisinde
renk faktörünün rolüne dikkat çekmektir. İnsanın, fiziksel ve psikolojik algılamalarını
harekete geçiren rengin, insan- nesne- çevre uyumu açısından önemini vurgulamaktır.
belirleyici unsurlardan biri olmuştur. İnsanların kendileri de dahil olmak üzere varlık
âlemindeki her şeyin ayırıcı bir rengi vardır. Altıncı bölüm çalışmasında ışık ve renk
tanımları yapılarak, rengin aydınlatma üzerindeki etkileri araştırılmaya çalışılmıştır.
Aydınlatma sistemlerinin renk üzerindeki etkileri açıklanmıştır. Bununla beraber
rengin de aydınlatma sistemi içerisindeki rolü belirtilmiştir. Bu bağlamda iç mekan
aydınlatma sistemlerinin tasarımında mekanda gerçekleştirilen eylemlere bağlı olarak
hangi renklerin seçiminin uygun olacağı ve bu renklerin aydınlatma sistemine etkileri
açıklanmıştır. Bununla yanaşı altıncı bölümde rengin sınıflandırılması, kontrast, uyumu,
özellikleri, tarihten günümüze kadar olan renk kullanımı süreci incelenmiştir.
Toplum ve mekan birbirleri ile doğrudan ilişkili kavramlardır. Toplumsal yaşamdaki
her türlü değişim, dönüşüm ve tüm toplusal yaşam pratikleri kendilerine mekansal bir
karşılık bulurlar. Doğal ve kültürel öğelerin bir araya gelmesi ile biçimlenen kentler onu
oluşturan parçalardan farklı nitelik taşıyan bütünlerdir. Gerek tek yapıların gerekse yapı
ve açık yeşil alanların bir araya gelerek oluşturdukları çevrenin yalnızca insanın biyolojik
gereksinmelerini karşılayan işlevsellik değil, aynı zamanda psikolojik, entelektüel
gereksinmelerini de karşılayan estetik nitelikler de taşıması gerekmektedir.
Yaşadığı bölgenin coğrafyası ve kültürlerine göre konutlar üretmişlerdir. Tarihten
günümüze gelen bu konutlarda, bulunduğu coğrafyadaki malzeme ve iklime bağlı
olarak, yapım teknolojisi ve kullanılan malzeme farklılaşırken, kültür etkileşiminden
dolayı, plan kurgularındaki benzerlikler göze çarpmaktadır.
Yedinci bölümde Şeki Han evi, Gedeki evi ve Safranbolu evlerinin; tarihsel gelişim
süreci, plan tipleri, iç mekan kurgusu, cephe özellikleri, kullanılan malzeme ve
uygulanan teknikler açısından irdelenmiştir. Ayrıca plan tipleri; tarihsel gelişim sürecine
göre en basit plandan, en karmaşık plana doğru anlatılmıştır. İç mekan kurgusu
açısından temel öğe olan oda ve oda içindeki donatılar, sofa ve sofanın planı belirleyen
merkeziyetçi etkisine de yer verilmiştir.
En sonda ise tüm bu çalışmalar sonucu elde edilen veriler yoluyla bir değerlendirme
yapılmıştır.
Anahtar Sözcükler
Mekan, iç mimarlık, tasarım, kültür, algılama, renk
Rengin, psikolojik etkileri ve algılama bağlamında ele alarak, farklı tasarım alanlarında
renk uygulamaları ve etkileri araştırılmıştır. Sonuç olarak, rengin algılamaları etkileyen,
dikkat, uyarı, motivasyon, verimlilik, iletişim, yaratıcılık gibi noktalardaki rolüyle,
psiko sosyolojik bir faktör olarak incelenmiştir. Bununla beraber rengin, günümüze
kadar değişerek gelen farklı kültürlerdeki algısının ortaya konulması amaçlanmaktadır.
Renklerin tarihi çok eski zamanlara dayanmaktadır. Renkler tarih boyunca değişik
coğrafya ve kültürlerde bir ifade aracı olmanın yanı sıra, sembolik düşüncelerin ve
anlamların da ifadesi olmuşlardır.
Renkler, nesne ve olayları tanıma, tanıtma ve bildirmede insanların kullandığı en
* Temmuz 2014, Danışman: Doç. E. Nur Ozanözgü
70
71
The Color Usage and Analysis in Context of
Socio-Cultural Change in Interior*
Esmer Ahundzade
Location is broadly people purpose with its natural environment limitation, artificial
change and expression of social organization speculative pricing. Designed space
is functional and symbolic concept in opinion reflecting as outer shell. To bought
together the concept of space colors, textures, such items materials and as a result of
space implementation achieves identify with users. The concept of space, definition,
perception of space and space design defines meanings broadly discussed in the first
part.
In second part all about design, interior design, design analysis, improving, function,
accessibility and aesthetics (material, color, texture) was investigated. Interior design
profession is known as Lady designers’ projects and has been institutionalized. Both
in written and visual materials on this field increased recognition of profession and
projected interiors has gained its own identify. Culture is consist of society’s tradition,
custom, beliefs, ideas, science and include arts activities and accumulation of society
from generation to generation. Communities located within the geographical area, the
language formed its own culture according to the social structure and as a result of this
occurs constructs of different cultures.
In third and fourth sections deal with cultural issues; cultural life, design- culture,
social identify relationship, civilization, culture, structure of culture, cultural disruption,
effects of Islam on Turkish culture both interior and extensive analysis was performed .
of interior lightening systems in the space depending on the actions taken in the choice
of which color would be appropriate and effects on lighting system. Despite this from
history till today color use process was examined in the classification of color, contrast,
harmony, features.
Society and space are concepts which directly related to each others. Whole changes
in social life, transformation and all social life practices finds spatial provision by
themselves. Combinations of natural and cultural elements are complete bearing
different nature of its components. Both only structures and structure of outdoor
spaces not only require environment needs to human biological but also needs to carry
out psychological, intellectual requirements on aesthetic qualities.
Residences have produced according to the geography and areas inhabited culture.
Geography materials and construction technology which is depending on and different
used materials, interaction of culture, similarities on plan fictions are outstanding from
history till today’s residences.
In the seventh chapter had been investigated process of historical development, plan
types, interior fiction, facade properties, used and applied techniques materials of
Shaki Khans’ Palace, Gedeki house and Safranbolu houses. But also plan types has
been described according historical evolution from simple plan till complex plan. Basic
elements of interior fiction such as room and room suppliers; sofa and central impact of
sofa was also included.
At the end whole obtained results of these studies was made assessment.
Anahtar Sözcükler
Location, interior architecture, design, culture, perception, color
The aims of fifth chapter is to draw attention to the objects that people use in
relation with environment, natural and technical rules in investigating the science of
ergonomics color factors rule. In terms of compliance human- object- environment
it emphasize the importance of actuating color in psychological perception, human
and physical. Color to addressing psychological impact and in the context of detection
have been investigated color applications in the fields of different designs. As a result
have been investigated as psychosocial factor affects as well as its role in point of color
perception, attention, warning, motivation, productivity, communication, creativity.
Moreover color aims to perception in different cultures which changes until today. Color
is based on the history of ancient times. Throughout history colors as well as being a
tool of different geographies and expression of cultures, symbolic thoughts and became
meaning of the phrase. Colors, objects, events detection, identification and reporting
used by people has been one of the most decisive factor. People including themselves
has its distinctive color everything in the cosmos.
In sixth chapter studied light and made color definitions has been investigated color
effects on lighting. The discoloring effects of lighting systems was described. However
it specified its role in the color lighting system. In this context it described the design
* July 2014, Supervisor: Assoc. Prof. E. Nur Ozanözgü
72
73
Yaratıcı Tasarım Sürecinde Bilişsel Yaklaşım ve
Üstbilişsel Farkındalık*
Cognitive Approach and Metacognitive
Awareness of Creative Design Process*
Gökçe Atakan
Gökçe Atakan
Bu çalışmada; yaratıcılık bağlamında, bilişsel yaklaşım ile üstbilişsel farkındalık aracılığı
ile, tasarım sürecinin incelenmesi amaçlanmıştır. Başka bir deyişle bu çalışmanın
amacı, tasarım sürecinde gerçekleşen zihinsel eylemlerin tasarımcıya aktarılmasıyla
söz konusu sürece dair bilginin arttırılmasıdır. Çalışmanın ikinci, üçüncü ve dördüncü
bölümlerinde, akılcı ve bilişsel tasarım süreci yaklaşımları kapsamında, literatür
araştırması yöntemi üzerinden oluşturulmuştur. Çalışmanın beşinci bölümünde, bu
yaklaşımların süreç modelleri, öncelikle problem çözme kuramı üzerine yapılandırılmış
akılcı yaklaşımlar ve bilgiyi işleme kuramı üzerine yapılandırılmış bilişsel yaklaşımlar
olarak ayrılmıştır. Bölümün ilerleyen kısımlarında ikiye ayrılmış yaklaşımlar, kendi
içlerinde; (i) problem merkezli, (ii) çözüm merkezli, (iii) bilgiyi yorumlama odaklı, (iv)
bilgiyi işleme odaklı ve (v) bilgiyi geri çağırma odaklı olmak üzere beş alt başlıkta
analiz edilerek sınıflandırılmıştır. Analiz - sentez sonucu oluşturulan bilişsel problem
çözme modelinin, süreç farkındalığı yaratacağı ve tasarımcının kişisel yaklaşımı için
bir altyapı oluşturacağı düşünülmüştür. Bu çalışmanın sonucunda, farklı yaklaşımlar ile
oluşturulmuş olsalar dahi, tüm modellerin; problemin tanımlanması, tasarımcının önsel
bilgisinin açığa çıkarılması ve dışsallaştırma ile düşüncenin paylaşılması gibi konularda
benzerlik gösterdiği ortaya çıkmıştır.
This study focuses on developing metacognitive awareness with a cognitive approach
in the design process, within the context of creativity. In other words, the aim of the
study is to increase knowledge on mental activities that take place during the design
process and to convey this knowledge to the designer. A comprehensive literature
review of rational and cognitive design approaches forms the basis for the methodology
of this study. There are two main models of these approaches: knowledge processing
act and problem solving act. These main models are analyzed and categorized into five
subtopics: (i) problem oriented, (ii) solution oriented, (iii) information interpretation
oriented, (iv) information processing oriented, and (v) information recalling oriented
models. As these subcategorized models are synthesized, a new, cognitive problem
solving model is developed, to create awareness of the design process and to set the
ground work for the designer’s personal way of thinking about design. As a conclusion,
this framework reveals that, even though there is a difference between the rational and
the cognitive approaches, all design process models overlap as they relate to problem
recognition, knowledge recalling and idea externalization.
Anahtar Sözcükler
Tasarım süreci, biliş, tasarımda bilişsel yaklaşım, üstbiliş, üstbilişsel farkındalık,
tasarımda problem çözme, tasarımda akılcı yaklaşım
* Temmuz 2014, Danışman: Yrd. Doç. Mesut Çelik
74
Key Words
Design process, cognition, cognitive approach in design, metacognition, metacognitive
awareness, problem solving in design, rational approach in design
* July 2014, Supervisor: Assist. Prof. Mesut Çelik
75
76
İç Mekânda Bir Tasarım Kriteri Olarak Açıklık
Kavramının Loft Mekânlarda Analizi ve Örnekler
Üzerinde İnceleme*
The Analysis of the Openings Concept on Loft
Spaces as a Criterion of Interior Space and
Case Study*
Gökçe Nur Aykaç
Gökçe Nur Aykaç
Mekân kavramının insanoğlunun içgüdüsel korunma gereksinimini gidermek amaçlı
davranışlarından ve kararlarından ötürü ortaya çıkmasının ilk basamağı olan barınaklar,
bu anlamda en ilkel yapılar olmuşlardır. Barınma gereksiniminin giderilmesi, üzeri
örtülü bir boşluk içerisinde yaşama biçimine denktir ve içeride bulunma, belli süreleri
kapsamaktadır. Bu sürelerin uzunluğu, mekâna giriş-çıkışla ilk kez yapı kabuğunda
görülen uygulamaların içeride de başlamasına neden olmuştur. Mekân içerisinde,
kullanıcı davranışları ve tercihlerine göre değişmeye başlayan hacim, mimarlığın
gelişimi süresince farklı dönemlerden geçerek dönüşmüş ve gelişmiştir. Teknolojik
gelişmeler yardımıyla strüktürde çözülen zorluklar sayesinde, mekânda açıklıklar
rahatlıkla aşılabilmektedir. Bununla birlikte, geniş ve ferah tasarlanan mekânlar elde
edilmeye başlanmıştır. Mekân bölüntülerinin gereksinime göre planlandığı başlıca
mekân oluşumları süreçlerindeki alışılmış oda bölüntülerinin yerini, mekânı kullanıcının
şekillendirdiği ve kimliğini bu yöntemle kazanan mekânlar almıştır. Bu mekânlarla
koşut sürece denk gelen ve eski fabrika binaları ve ticari yapılarının dönüştürülmesiyle
oluşturulan loft yapılar, ferah ve zengin birer mekâna sahiptir ve kullanıcıyı kendi yaşam
çevrelerini ve biçimlerini tasarlamada özgür kılmaktadır. Bu çalışma kapsamında,
mekânı ferah ve zengin kılan açıklıkların, hacimsel boyutta düzenlenmeleriyle ortaya
çıkardığı mekân oluşumlarıyla bu mekân oluşumlarını örneklendiren loft kavramı
incelenecektir.
Shelter, which is the first step of space formation by the behaviors and decisions of user
to meet the instinctive safety need, is the most primitive constructions in this manner.
Elimination of the need for housing is equivalent to live in a concealed space; and
inside-presence comprises particular duration. The longitude of this duration caused
to start the applications, which firstly seen onto the coverage with the entrance- exit
of the space, also in inside. The volume, which started to change inside of the space
according to the user behavior and choices, is shifted and developed by passing
through different phases during the development of architecture. By means of the
overcoming the challenges of the structure by the help of technological development,
the span of structure elements changes the scale. In addition to this, roomy and widely
designed spaces are started to obtain. The spaces shaped by users and gains identity
by this way took the place of the routine division of rooms inside the major constitution
process which the division of space is planned according to need. Loft buildings
coinciding the parallel process with these spaces and created by transformation of old
factory buildings and commercial constructions have a rich and roomy space and free
the user to design and form his/her living environment. In the scope of the study, the
formation of the spaces arising by the volumetric arrangements, which make the space
rich and roomy, will be analyzed through the conception of loft which illustrates such
formation of spaces.
Anahtar Sözcükler
Açıklık, iletişim, saydamlık, esneklik, geçişlilik, süreklilik, loft kavramı, loft yaşam
Key Words
Opening, communication, transparency, flexibility, transitivity, continuity, loft concept,
loft living
* Temmuz 2014, Danışman: Doç. E. Nur Ozanözgü
* July 2014, Supervisor: Assoc. Prof. E. Nur Ozanözgü
77
İç Mimarlık Alanında Görsel İletişim Temelli
Grafik Tasarım Çözümlemeleri*
Hossein Ghasemi Andarood
In the Field of Interior Design the Analysis
of Visual Communication Based On Graphic
Design*
Hossein Ghasemi Andarood
İletişim tarih boyunca yaşamın vazgeçilmez bir gerçeği olarak bilinmiştir.
Bununda çeşitli araç ve teknikler tarafından ifade edilmesi ve aktarılabilmesi
gerçekleştirilmektedir. Günümüzde karşı karşıya olduğumuz iletişim alanlarının
plastik sanatlardan etkilenmesi söz konusu olmuştur. Görme duyusu her zaman
insan için iletişimin başlıca yollarından biri olmuştur. Özellikle görme duyusundan
faydalanarak grafik tasarımın iç mekanlarında kolay ve hızlı bir şekilde mesaj iletimi
gerçekleştirilebilmektedir.
Bu çalışmanın birinci bölümünde iletişimin anlamı ve kavramı incelenmektedir. Sonraki
bölümde görsel iletişimin algısı irdelenip, görsel düşünce kavramı tanımlanmıştır.
Tezimin ikinci bölümünde tasarım ve tasarım alanında yeni açılımlar yer almaktadır.
‘‘Sanat’ta tasarlama’’nın en önemli konusu estetik yaratmak ve bunu kısa yolla topluma
aktarmaktır. Tasarlama, insan hayatın boyunca, algılayıcı bir çevre yaratması ve
geleceğini biçimlendirmesinde katkıda bulunmaktır. Sonraki bölümde ise tasarlamanın
temelleri tartışılmaktadır.
Üçüncü bölümde grafik tasarımın mimarlık ve çevre tasarımın etkisi ve yeni yaklaşımlar
incelenmektedir. Bu anlamda iç mekan tasarımında grafik tasarımın örnekleri analiz
edilmektedir.
Dördüncü bölümde ise, tez çerçevesinde seçilmiş olan restoran ve konut, iç mekan
tasarımı ve grafik tasarım açısından analizleri gerçekleştirilmiştir. Bu tezin önceki
bölümlerinde söz konusu edilen verilerin ışığında, mekan ve grafik tasaramın yorumu
daha netleştirilmiş ve konu bu veriler ile irdelenmiştir.
Anahtar Sözcükler
İç mimarlık, görsel iletişim, grafik tasarım
Thorough out the history, communication has been known as indispensable fact of
life. Those have been realized by the various techniques and tools, are expressed and
can be transferred. Nowadays confront with communication fields which have been
affected by plastic arts is subjected. The sense of seeing always has become the main
way of human communication. Especially utilizing the sense of seeing, graphic design in
interiors message transmission can be realized in an easy and fast way.
In the first chapter of thesis meaning and concept of communication is explored.
In the other part of thesis, the perception of visual communication examines and the
concept of visual thinking has been identified.
In the second part of my thesis is about design and new evolutions in the field of
designing. The main issue in the art design is to create aesthetics and transfer it to
the public in short way during the human life. Designing for human life create detector
environment and contribute to its future figuration. The basis of the design is discussed
in the next part.
In the third chapter the influence of architecture and environmental design in graphic
design and new approaches of this field are examined. In this sense, for interior
designing, graphic design examples are analyzed.
In fourth chapter, last part, within the framework of the thesis selected restaurant
and house, has been analyzed in terms of interior design and graphic design. The
mentioned subjects in the previous chapters of this thesis clarified more by the review
of space design and graphic design and the subject examined by these informations.
Key Words
Interior design, visual communication, graphic design
* Temmuz 2014, Danışman: Doç. Hakan Ertek
78
* July 2014, Supervisor: Assoc. Prof. Hakan Ertek
79
Atriumların Tasarım İlkeleri ve Örneklerle
Mekânsal Analizi*
Design Principles of Atriums and Spatial
Analysis with Examples*
Melike Selcan Cihangiroğlu
Melike Selcan Cihangiroğlu
Günümüzde sadece sosyal yapılarda değil konutlarda da sıkça rastladığımız
atriumlar mekânlara algısal açıdan farklı yaklaşımlar sağlamaktadır. Yapılarda
ve yapı mekânlarında atriumların tanımlanması, tasarımı ve mekân içerisindeki
dolaşım ve organizasyonları farklı şekillerde etkileyebilmektedir. Bu bağlamda
tasarlanma amaçlarına bağlı olarak bu tanımlı boşluklar tasarım diline farklı bir anlam
katmaktadırlar.
Temel tasarım kavramı ve temel tasarım ilke ve elemanları yapılan tasarımın oluşma
sürecinde yön verici olmaktadır. Tasarım süreci tasarlanmak istenen mekânın
özelliklerine ve vurgulanmak istenen tasarım kriterlerine göre devam etmekte, mekân
bu sürecin sonundaki kararlar ile ortaya çıkmaktadır.
Tasarım sürecinin sonunda ortaya çıkan ürünün estetik, fonksiyonel, teknik, ekonomik
ve sosyopsikolojik açıdan başarılı olması ve kullanıcı gereksinimlerini optimum ölçüde
karşılaması için gözetilen ölçütler aynı zamanda boşluğun formu, boyutları ve yapı
içerisindeki yerleşimi konusunda da yol gösterici olmaktadır.
Boşluğu/atriumu tanımlayıp değerlendirmek için hangi kriterlere göre değerlendirme
yapılacağının belirlenmesi gerekmektedir. Bu çalışma, bu bağlamda tasarım ilke ve
elemanlarının bir özeti ile başlayarak tasarım, mekân ve atrium ilişkisini ortaya koymaya
çalışmaktadır. Atriumların tarih/zaman içerisindeki kullanımlarına değinilerek günümüz
çağdaş mimarisindeki kullanımı ile karşılaştırılacaktır.
Atriums, which we encounter today not only in public buildings but also in residential
structures, provide different perceptual approaches to places. Defining atrium spaces
in buildings and structures can affect circulation and organization within the structure
and design in different ways. In this context, depending on the intended purpose of
designing, this defined spaces bring in a different meaning to the language of design.
The basic design concept and principles and elements of the basic design shape the
process of founding a design. The design process continues according to features of
place desired to be designed and design criteria desired to be emphasized, the space is
formed after the decisions of this process.
Criteria that is followed in order a product turned out after the design process to
be aesthetically, functionally, technically, economically and socio-psychologically
successful, is, at the same time, a guide for form of the space, its size and settlement in
the structure. It is required to decide which criteria to follow while evaluating in order
to define and evaluate the space/atrium.
This study aims to examine relationship between space and atrium primarily with
design principles and elements. The use of atriums throughout history will be examined
and compared with the use in present day modern architecture. Researches related to
the use and design of atriums will be in this study.
Atriumların tasarım ve kullanımlarına ilişkin araştırmalar çalışma içerisinde yer
alacaktır.
In the extent of this study; design, basic design principles and elements, space and
atriums will be examined and criteria that is mentioned in the study will be analyzed on
certain sample buildings.
Araştırma kapsamında; tasarım, temel tasarım ilke ve elemanları, mekân ve atriumlar
incelenecek ve seçilmiş olan örnek yapılar üzerinden çalışma boyunca bahsedilen
kriterler analiz edilecektir.
In this study; aim is to evaluate the significance of basic design principles and elements
while designing these spaces, the conceptual features of atriums and importance of
contributing elements by examining the current description and the use of the atriums.
Bu çalışmada amaç; atriumların günümüzdeki tanım ve kullanımlarını inceleyerek
bu mekânların tasarlanmasında temel tasarım ilke ve elemanlarının yeri, atriumların
tasarımsal özellikleri ve yardımcı unsurların kullanılmasının önemini değerlendirmektir.
Key Words
Space, atrium, design, concept, principles of basic design, the elements of basic design,
interior space, shopping malls, urban space, common space
Anahtar Sözcükler
Boşluk, atrium, tasarım, kavram, temel tasarım ilkeleri, temel tasarım elemanları, iç
mekan, alışveriş merkezi, ortak mekan, kentsel mekan
* Temmuz 2014, Danışman: Doç. E. Nur Ozanözgü
80
* July 2014, Supervisor: Assoc. Prof. E. Nur Ozanözgü
81
Mekân-Zaman Kavramının Sinematografiye
Bağlı Değişkenler Doğrultusunda Mekânın
Üretilmesindeki Rolü*
Within the Context of Cinematography and Its
Variables, the Role of Space-Time Concept in
the Production of Space*
Selim Sertel Öztürk
Selim Sertel Öztürk
20. Yüzyıl başında ortaya çıkan imge üretim süreci, yeni bir ‘mekân-zaman’
kavrayışının da açığa çıkmasına olanak tanımıştır. Bu süreç, sinematografiyi oluşturan
durumlarda gözlemlense de, mimarlıkla da kuvvetli bir bağ kurar. Bu kapsamda, çalışma
modern ve modern sonrası dönemde sinematografik üretim ile mimari mekân üretimi
arasında ortak/doğurgan bir ilişki kurmayı, değişen zaman mekân kavrayışının bu iki
üretim biçimindeki karşılıklarını bulmayı amaçlar.
The process of image production that came up in the beginning of the 20th century
has also enabled to emerge a new understanding of ‘space-time’. Even though this
process can be more clearly observed in circumstances related with cinematography, it
also establishes a strong bond with the field of architecture. In this context, this study
aims to realize a mutual and correspondent relationship between cinematographic
production and the production of architectural space in modern and post-modern
periods; and, aims to find their responses in changing understanding of ‘space-time’.
Birinci bölümde, çalışma 20. Yüzyıl başında çıkan yeni imge modeline odaklanır.
Nesnel gerçeklikten öznel gerçekliğe geçilen bu dönemde, bütüncül, sabit imgeler
yerine parçacıl, harekete dayalı, açık uçlu imgeler üretilir. İkinci bölümde fotoğraf
üzerinden nesnelleştirilerek Muybridge ve Marey üzerinden aktarılan süreç, fotoğrafik
imgenin (çerçeve-içi) dönüşme sürecine de işaret eder. Üçüncü bölümde fotoğrafik
imgenin nasıl parçalandığı ele alınırken, çerçeveler-arası sinematografik imgenin nasıl
üretildiğine odaklanılır. Özellikle, Vertov ve Eisenstein’in üretimleri üzerinden tartışılan
bu bölümde, oluşan “hareket-imge”, daha önceki imge modellerinden farklı olarak
öznel ve kurgusaldır.
In the first chapter, the study focuses on the new image model which came out in the
beginning of the 20th century. In this period- where subjective reality takes the role
of objective reality- rather than holistic, fixed and immutable images, fragmentary,
motion- based, open-ended and endless images are produced. Second chapter, which
is transferred over Muybridge and Marey, witnesses the transformation of photographic
image. Third chapter, while on one hand discusses how the photographic image/frame
is destructed, on the other hand it also focuses on how cinematographic image, and the
idea of between-frames, is produced. In this chapter where the productions of Vertov
and Eisenstein are discussed, the resulting “movement-image”, as distinct from the
earlier image models portrays subjective and speculative sense of reality.
Dördüncü bölüm, sinematografik imge üzerinden tartışılan kavramları mimarlık
ortamına tercüme eder; ve, erken 20. Yüzyıl mimarisini sinematografiye ait terimler
üzerinden tartışır. Özellikle Le Corbusier’in promenade architecturale kavramı
üzerinden, çerçevenin hareket kazanması, hareket-imge gibi durumların mekânsal
karşılıklarını arar.
The fourth chapter translates concepts which are discussed through cinematographic
image into architectural environment; and, discusses early 20th century architecture
with the terms related with cinematography. This chapter, by looking at Le Corbusier’s
concept of promenade architectural, tries to find out the architectural correspondents
of concepts such as frame-in-motion and movement-image.
Beşinci bölüm, modern sonrası dönemde sinematografik üretime odaklanır. Modern
sonrası dönem sinema ve plastik sanatlar alanlarının en öne çıkan kavramları
oluş (becoming), katılım, yeniden üretilebilirlik, çerçeve dışılık ve anlatı dizgesinin
kayboluşudur. Özellikle Godard ve Antonioni’nin filmlerinde gözlemlenen bu kavramlar,
“hareket-imge”den “zaman-imge”ye geçişin ve parça-bütün diyalektiğinin sona
ermesinin nesnel karşılıklarını sunarlar.
The fifth chapter focuses on film production in the post-modern period. Within the
field of cinema, and also plastic arts, the most prominent concepts of this period
are becoming, user-participation, reproducibility, and disappearance of narrative
framework. These concepts which can easily be observed in films of Godard and
Antonioni, deconstructs the conventional understanding of part-whole dialectic; and
also underline a transition from “movement-image” to “time-image”.
Altıncı bölümde beşinci bölümde tartışılan kavramlar mimarlık ortamına taşınır. Aldo
Van Eyck’ın oyun kavramı, Constant’ın Yeni Babylon’u, Bernard Tschumi’nin olay
mimarisi kavramı üzerinden modern sonrası mimari mekân üretimi tartışılır. Zamanimgeye geçişle yeniden-üretilebilme durumu mekân üretiminin önemli bir ögesi olur;
kullanıcı katılımcıya evrilir.
In the sixth chapter, concepts which are discussed in previous chapter are transferred
into the field of architecture. In this chapter, post-modern production of architectural
space is discussed over Aldo Van Eyck’s ‘Play’, Constant’s ‘New Babylon’ and Bernard
Tschumi’s ‘Architecture of Event’. Throughout these concepts, similar to the field of
cinema, one can highlight a transformation from movement to time; from user to
participant; and from fixed-image to reproducible-image.
In conclusion, different space-time experiences in modern and post-modern periods
are documented together and the text tries to question new/possible understanding of
space-time in the context of 21st century.
Genel değerlendirme ve sonuç bölümünde, modern ve modern sonrası dönemlerde
ele alınan farklı mekân-zaman deneyimleri birarada sunulur ve 21. Yüzyıl bağlamında
üretilecek mekân-zaman okumaları için sinematografi temelli bir yaklaşım oluşturulur.
82
Anahtar Sözcükler
Mekân-zaman, sinematografi, montaj, hareket-imaj, zaman-imaj, mekânın üretimi,
modern mimarlık, promenade arctitecturale, modern sonrası mimarlık, olay mimarlığı
Key Words
Space-time, cinematography, montage, movement-image, time-image, production
of space, modern architecture, promenade architectural, post-modern architecture,
architecture of event
* Temmuz 2014, Danışman: Yrd. Doç. Mesut Çelik
* July 2014, Supervisor: Assoc. Prof. Mesut Çelik
83
84
Mekan Tasarımlarında Kimlik Oluşum Süreçleri
ve Yersizleşme Kavramının İrdelenmesi*
Identity Formation Process in Space Designs
and Be Examined of The Placeness Concept*
Elif Bahadır
Elif Bahadır
Bu çalışmada; toplumların gelişiminin başladığı tarihten itibaren; bilişselliğin işlerliği
için temel olarak görülen ‘aidiyet’ ve ‘kimlik’ kavramlarının; yaşam pratiklerinde
sürekliliklerinin sağlanabilmesi için izlenilen yollardaki dönüşümler incelenmiştir. Bu
dönüşümün günümüzdeki son evresinde, kapitalizmin varlığını sürdürebilmesi için
yürürlüğe geçirilen yeni düzenlemeler, ‘aidiyet’ ve ‘kimlik’ kavramları hakkında ikircikli
bir tartışma zemini oluşturmuştur. Aidiyet tanımının ‘yersizleşme’ olarak dönüştüğü
bu son evre için, tartışma zeminini oluşturan iki farklı kesimin, olumsuzlama ve
olumlamalarıyla, bu kavrama yönelik çıkarımları açıklanmaya çalışılmıştır.
In this study, beginning from the history of the communities’ improvement, ‘relation’
and ‘identity’ concepts’ process is surveyed about their transformation, to supply
the standing in life practices, which are seen the basics for cognition’s operability. In
present day’s last stage about this transformation, new regulations which are brought
into force for standing the capitalizm’s existence, formed the hesitant debate setting.
In this last stage, both ‘placeness’ definition, which is transformed the relation concept,
and two different groups’ inferences is explained with their negation and affirmation
about this concept.
Anahtar Sözcükler
Kimlik, aidiyet, yer, yersizleşme, aydınlanma çağı, küreselleşme, modernizm, post
modernizm
Key Words
Identity, relation, place, placeness, age of enlightenment, globalization, modernism,
postmodernism
* Aralık 2014, Danışman: Doç. E. Nur Ozanözgü
* December 2014, Supervisor: Assoc. Prof. E. Nur Ozanözgü
85
Kompozisyon ve Orkestra Şefliği Anasanat Dalı
KOMPOZİSYON
SANATTA YETERLİK
PROGRAMI
87
88
Onur Özmen’in Op. 30 Senfoni Adlı Sanat
Çalışmasının Bestecilik Tekniği Açısından
İncelenmesi*
Onur Özmen’in Op. 30 Senfoni Adlı Sanat
Çalışmasının Bestecilik Tekniği
Açısından İncelenmesi*
Onur Özmen
Onur Özmen
Sanat çalışması olarak bestelenen Op. 30 Senfoni adlı yapıtın incelendiği bu sanat
çalışması raporu üç bölümden oluşmaktadır.
This artwork report which studies Op. 30 Symphony, composed as a work of art,
consists of three sections.
Birinci bölümde sanat çalışması raporunun ana fikri, kuruluş mantığı, kapsamı ve amacı
açıklanmıştır.
In the first section, the main idea of the artwork report, its composition logic, contents
and aim are stated.
İkinci bölümde senfoninin kökeni, içinde yer alan bölmelerin biçimleri ve tarihsel
gelişimleri anlatılmıştır.
In the second section, the origin of the symphony, and the styles and historical
development of the partitions have been dealt with.
Üçüncü bölümde sanat çalışması olarak bestelenen Op. 30 Senfoni adlı yapıtın analizi
bulunmaktadır.
In the third section there is the analysis of the Op. 30 Symphony, which was composed
as a work of art.
Sanat çalışması olarak bestelenen ve daha sonra incelenen, Op. 30 Senfoni’nin; Çağdaş
Türk Sanat Müziği Edebiyatı’na girmeye aday bir yapıt olarak, bestecinin kendi bakış
açısıyla sanat çalışması raporu haline getirilerek, müzik dünyasının akademik yönüne
katkıda bulunulması amaçlanmıştır.
Composed and studied as an artwork and edited into an artwork study report with the
point of view of the composer, Op. 30 Symphony, which is a candidate to take its place
in the Contemporary Turkish Art Music Repertoire, aims to contribute to the academic
aspects of the music world.
Anahtar Sözcükler
Senfoni, besteleme tekniği, Çağdaş Türk Sanat Müziği
Key Words
Symphony, composition technique, Contemporary Turkish Art Music
* Nisan 2014, Danışman: Yrd. Doç. Turgay Erdener
* April 2014, Supervisor: Assist. Prof. Turgay Erdener
89
Kompozisyon ve Orkestra Şefliği Anasanat Dalı
ORKESTRA ŞEFLİĞİ
YÜKSEK LİSANS
PROGRAMI
91
Ludwig van Beethoven’ın Op. 55 Mi Bemol Major
III. Senfonisi’nin Müzikal Form ve Orkestra
Şefliği Teknikleri Yönünden İncelenmesi*
Atıf Taner Çolak
Issue for Examination of Ludwig van
Beethoven’s Op. 55, E-flat Major 3rd Symphony,
Regarding Musical Form and Orchestral
Conducting Techniques*
Atıf Taner Çolak
Ludwig van Beethoven’ın Op. 55 Mi bemol Majör Üçüncü Senfoni’si “Eroica”, bir dizi
yapısal titizlik ve duygusal derinlik taşıyan ve bestecinin orta dönemine ait olan bir
eseridir. Konser programlarında sıkça yer alan ve dört bölümden oluşan senfoni,
ilk önce bestecinin hayranlık duyduğu Fransız General Napoleon Bonaparte’a ithaf
edilmiştir. Fakat Napoleon’un kendisini imparator ilan etmesinden sonra besteci
tarafından ithafı iptal edilmiş ve eserin ismi “Eroica” olarak değiştirilmiştir. Bu
çalışmada öncelikle bestecinin müzikal kişiliği ve senfoninin doğuşu ele alınmıştır.
Bölümlerin form analizi yapılmış ve kullanılan formlar açıklanmıştır. Daha sonra bazı
orkestra şeflerinin vuruş teknikleri analiz edilmiş ve çoğu yabancı kaynaklardan edinilen
bilgilerle vuruş teknikleri ve eserin yorumu incelenmiştir. Çalışmanın kapsamında vuruş
teknikleri ve eserin yorumu bakımından bir senteze ulaşılmaya çalışılmıştır. Partisyonun
belli bölümlerinde bazı çalgıların pasajlarındaki ses yüksekliğine bağlı olarak ortaya
çıkan nüans problemlerine dikkat çekilmiş ve çözüm önerileri sunulmuştur.
Anahtar Sözcükler
Ludwig van Beethoven, senfoni, Beethoven Mi bemol Major III. Senfoni, Eroica
Ludwig van Beethoven’s Op. 55 E-flat Major Third Symphony “Eroica” is a piece with a
series of structural thoroughness, emotional richness and traces back to its composer’s
middle term. The symphony often taking part in concert programs and consisting of
four parts, had firstly been dedicated to French General Napoleon Bonaparte, whom
the composer admires. However; Napoleon’s having announced him as the Emperor,
the dedication was cancelled and the name of the work was changed as “Eroica”. In this
study, the musical identity of the composer and birth of the symphony have primarily
been dealt with. The form analysis of the parts and the forms being used have been
explained. Next, the beat technics of some maestros have been analysed and the beat
technics and the interpretation of the work have been studied via the knowledge most
of which was gained at foreign resources. In the scope of this study, it has been tried to
reach a synthesis in terms of beat technics and the interpretation of the work. In some
certain parts of the score, nuance problems which occur depending on the loudness in
some passages of the instruments have been pointed out and resolution advisory for
these problems have been presented.
Key Words
Ludwig van Beethoven, symphony, Beethoven E-flat Major 3rd Symphony, Eroica
* Eylül 2013, Danışman: Doğan Çakar
92
* September 2013, Supervisor: Doğan Çakar
93
Müzik Teorileri Anabilim Dalı
MÜZİK TEORİLERİ
YÜKSEK LİSANS
PROGRAMI
95
Beethoven’in Erken Dönem Piyano Sonatlarında
Gelişme Bölümlerinin Tematik Analizi*
Thematic Analysis of Development Sections in
Ludwig van Beethoven’s Early Piano Sonatas*
Ferhat Çaylı
Ferhat Çaylı
Bu çalışma, Ludwig van Beethoven’in erken dönem piyano sonatlarının birinci
muvmanlarında yer alan “Gelişme” bölümlerinin tematik yapısı üzerine analitik bir
incelemedir.
Çalışmanın Giriş bölümünde; “Sonat formunun genel yapısı”, “Gelişme bölümlerinin
genel özellikleri” ve “Beethoven’ın piyano sonatlarının sınıflandırılması” konuları ele
alınmakta, ardından gelen ikinci bölümde ise çalışma yöntemi sergilenmektedir. Analiz
başlıklı üçüncü bölümde, her bir muvman için “uzunluk, modalite gibi genel özelliklerin
ve formal yapının belirlenmesi”, “Gelişme bölümlerinde rastlanılan malzemelerin,
Sergi’deki formal öğelerle ilişkileri bakımından kökenlerinin saptanması” ve “söz konusu
malzemelerin, Gelişme bölümü içindeki dağılımlarının saptanması” aşamalarından
oluşan kapsamlı bir analiz gerçekleştirilmiştir.
Elde edilen bulgular ışığında; muvmanların, uzunluklarına göre, “Kısa”, “Orta” ve
“Uzun” olmak üzere üç grup altında kümelendiği; Gelişme bölümlerinde 9 farklı
malzeme çeşidinin kullanıldığı; en sık kullanılan malzemelerin “Tema 1” malzemeleri
ve Sergi dışı malzemeler olduğu; Gelişme bölümlerinin başlangıç ve sonlarında, “Tema
1” ağırlıklı belirli tematik şablonların kullanıldığı; minör moddaki muvmanların Gelişme
bölümlerinde “Tema 1” ağırlığının yaklaşık yarı yarıya azalıp “Tema 2” ve “Köprü”
kullanımlarının ortaya çıktığı ve malzeme çeşitliliğinin arttığı; muvmanlar, uzunluklarına
göre gruplandığında, malzeme kullanımları açısından önemli farklılıklar ortaya çıktığı
sonuçlarına ulaşılmıştır
Anahtar Sözcükler
Müzik teorileri, Beethoven, piyano sonatı, sonat formu, form analizi, Gelişme bölümü,
tematik analiz
* Aralık 2014, Danışman: Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yüksel
96
This study is an analytical examination of the thematic structure of Development
sections of first movements of Ludwig van Beethoven’s early piano sonatas.
In the Introduction; general structure of the Sonata form, general characteristics of
Development sections and classification of Beethoven’s piano sonatas are discussed.
In the second chapter, the methodology of the study is submitted. The third
chapter (Analysis), consists of a comprehensive analysis in three main dimensions;
“determination of the formal structure and general characteristics such as length and
mode for each movement”, “discovering origins of materials used in the Development
sections regarding their relationships with the formal elements in the Exposition”,
“determining these materials’ amount of use in Development sections”.
It was concluded that; movements can be grouped as “Short”, “Medium” and “Long”
regarding their length; 9 different kind of materials are used in the Development
sections; the most frequently used materials are of “Theme 1” and materials not
existing in the exposition; in the beginnings and endings of Development sections
mostly “Theme 1” is used; in minor movements, use of “Theme 1” is reduced to half
and use of “Theme 2” and “Bridge” started to exist and variety of materials used
is increased; considerable differences in the use of materials is observed when the
sections were grouped according to their length.
Key Words
Music theory, Beethoven, piano sonata, sonata form, form analysis, Development
section, thematic analysis
* December 2014, Supervisor: Assist. Prof. Dr. Mehmet Yüksel
97
Opera Anasanat Dalı
OPERA
YÜKSEK LİSANS
PROGRAMI
99
100
Richard Wagner, Giuseppe Verdi ve Eserleri
Arasındaki Benzerlikler*
Richard Wagner, Giuseppe Verdi and the
Similarities Between Their Works*
Erdem Baydar
Erdem Baydar
Operanın altın çağı olarak bilinen on dokuzuncu yüzyılın ortaları, iki büyük besteci
tarafından yönlendiriliyordu: Richard Wagner ve Giuseppe Verdi. Bu tezde birbirinden
tamamen farklıymış gibi görülen bu iki büyük besteciyi inceleyerek; onların ve
eserlerinin arasındaki benzerlikleri bulmak amaçlanmıştır.
The mid19th century was known as the golden age of opera which was dominated by
two great composers: Richard Wagner and Giuseppe Verdi. In this work I have aimed to
study these two great Composers who seem to be completely different than each other
and try to find the similarities between these two composers and their works.
On dokuzuncu yüzyılda opera dünyasını yöneten iki büyük besteci birbirlerinden
çok farklı ülkelerden ve geleneklerden geliyorlardı: Almanya’dan Richard Wagner
ve İtalya’dan Giuseppe Verdi. Biri Weber, Beethoven ve Meyerbeer’den etkilenirken
diğeri Rossini, Bellini ve Donizetti’nin etkisinde kalmıştı. Biri efsaneleri konu alırken
diğeri ise Shakespeare’i, Lord Byron’u ve Schiller’in eserlerini konu alıyordu. Biri kendi
operalarının librettolarını kendi yazarken; diğeri librettistlerini dikkatlice seçiyordu. Biri
Almanya’nın bir metropolünde doğmuşken diğeri bir İtalyan köyünde doğmuştu. Biri
Alman Kültlerine inanırken diğeri dindar bir hıristiyandı. Biri büyük bir çapkınken; diğeri
sadık bir kocaydı. Onlar gerçekten bu kadar birbirlerinden farklı mıydılar yoksa öyle mi
görünüyorlardı?
The two giant composers of the 19th century who were ruling the opera world, seem
to be coming from completely different backgrounds and traditions: Richard Wagner
from Germany, Giuseppe Verdi from Italy. One was influenced by Weber, Beethoven
and Meyerbeer and the other one by Rossini, Bellini and Donizetti. One has composed
operas that were built on myths and the other one has chosen Shakespeare’s, Lord
Byron’s and Schiller’s works instead. One has because of his concept of opera has
written his own librettos and the other one has chosen his Librettists quite carefully.
One was born in a major city in Germany and the other one in a village in Italy. One was
believed to be a German Cult admirer and the other one a religious christian. One was
a famous womaniser and the other one a faithful husband. Were they and their Works
really so different than each other or did they seem to be so?
Bu çalışma raporunda, bu bestecilerin hayat ve eserleri analiz edilecek ve aralarındaki
benzerlikler gösterilecektir. Bu çalışma raporu bu besteciler hakkında ayrıntılı bilgi
vererek eserlerinin daha iyi anlaşılmasını sağlayacak ve şan, opera eğitimi alan bireylere
yardımcı olacaktır.
In this work, the lives and the works of these composers will be analysed and the
similarities and the differences will be shown. This work will give detailed information
about these composers and will help the students who study opera singing.
Anahtar Sözcükler
On dokuzuncu yüzyıl, opera, Wagner, Verdi
Key Words
The 19th century, opera, Wagner, Verdi
* Haziran 2014, Danışman: Yrd. Doç. İrem Eğriboz Bozkurt
* June 2014, Supervisor: Assist. Prof. İrem Eğriboz Bozkurt
101
102
William Shakespeare’in Macbeth Oyununun
İncelenmesi ve Giuseppe Verdi Tarafından
Operaya Dönüştürülmesi*
Analysis of William Shakespeare’s Macbeth Play
and Its Transformation into Opera by Giuseppe
Verdi*
Ayşe Dağıstanlı
Ayşe Dağıstanlı
Bu çalışmada; on altıncı yüzyıl İngiliz tiyatro sanatının en önemli yazar ve şairi olan
William Shakespeare’in Macbeth eseri ve bu eserin on dokuzuncu yüzyılın büyük İtalyan
bestecisi Giuseppe Verdi tarafından bir opera eserine dönüştürülme süreci, sanatçıların
yaşamları, eserin yazım ve operanın besteleniş dönemleri incelenmiştir.
In this study; Macbeth Play by William Shakespeare, who is the most important British
writer and poet of 16th century, and its transformation process into opera by Verdi, the
great Italian composer of 19th century were analysed. The lives of both artists and the
periods of writing and composition were also examined in the study.
Anahtar Sözcükler
Shakespeare, Verdi, Macbeth, opera, tiyatro
Key Words
Shakespeare, Verdi, Macbeth, opera, theatre
* Eylül 2014, Danışman: Prof. Demet Akkılıç
* September 2014, Supervisor: Prof. Demet Akkılıç
103
Piyano Anasanat Dalı
GİTAR
YÜKSEK LİSANS
PROGRAMI
105
Gitarist Olmayan Bestecilere Klasik Gitarın
Teknik ve Müzik Özelliklerinin Tanıtılmasına
Yönelik Model Önerisi*
Framing Models to Demonstrate Classical
Guitar’s Technical Attributions & Idiomatic
Figures to Non-Guitarist Composers*
Mohammad Ranjbari
Mohammad Ranjbari
Bu çalışmada araştırmacı, gitarist olmayan besteciler için klasik gitarın etkin müzik dili
ve teknik niteliklerini açıklamaya çalışmıştır.
In this study, the researcher has tried to explain classical guitar’s idiomatic figures in
writing and technical qualities to non-guitarist composers.
Araştırmacı ilk aşamada kompozisyon dallarında çalgı bilgisi ders müfredatında
klasik gitarla ilgili bilgi eksikliğini tespit etmek için problem durum ile ilgili Türkiye
konservatuvarlarında çalışmakta olan “Kompozisyon Sanat Dalı” öğretim elemanları
ve kompozitörlere sorular sormuştur. Bu görüşmelerin nihayetinde, elde edilen yanıtlar
detaylı biçimde ele alınmış ve bazı sonuçlara ulaşılmıştır.
In the first stage, it is attempted to verify the lack of information, compared with other
instruments, concerning this instrument, in the syllabus of composition courses at
Turkish conservatories. To do this, the researcher prepared a questionnaire to collect
information about this problem. It has been sent to professors teaching and dealing
with this problem at composition sections of conservatories in different parts of Turkey.
An analysis of the given answers clarified the existing lacks in more detail and prepared
the ground to continue the study in order to reach a solution.
Araştırmanın ikinci aşamasında ise birinci aşamadaki durum tespitine dayanarak,
gitarist olmayan bestecilere klasik gitarın temel teknik nitelikleri, öznel müzik dili ve
etkin yazı modellerinin tanıtılması ve açıklanması için öneriler sunulmuştur.
Anahtar Sözcükler
Klasik gitar, Kompozisyon Anasanat Dalı, besteci, gitar yazı modelleri, gitar tekniği,
gitar müziği
* Nisan 2013, Danışman: Yrd. Doç. Turgay Erdener
106
In the second stage the researcher, based on the status quo identified in the first stage,
tried to explain the technical characteristics and effective writing system of classical
guitar by preparing models to non-guitarist composers.
Key Words
Classical guitar, Composition Department, composer, figure, music piece, guitar
* April 2013, Supervisor: Assist. Prof. Turgay Erdener
107
Johann Sebastian Bach’ın Altıncı Eşliksiz
Viyolonsel Süiti’nin (BWV 1012) Klasik Gitarla
İcra Edilebilmesine Yönelik Bir Araştırma*
A Research About Performing Johann Sebastian
Bach’s Sixth Unaccompanied Cello Suite
(BWV 1012) on Classical Guitar*
Eren Süalp
Eren Süalp
Barok dönem bestecisi olan J. S. Bach’ın viyolonsel için yazdığı süit formundaki
eserin klasik gitarla icra edilebilmesi, bu araştırmanın esasını oluşturmaktadır. “Giriş”
kısmında bulgulara yön verecek şekilde bazı tanımlar yapılacak, çeşitli kavramlar
açıklığa kavuşturulacak ve problem durumuna değinilecektir. “Yöntem” kısmında
araştırmada hangi yöntemlerle kaynak tarandığı ve bulgulara ulaşıldığı açıklanacaktır.
Ardından “Bulgular ve Yorumlar” kısmında araştırmanın problem durumuna yönelik
bulgular elde edilecek ve bunlar yorumlanacaktır. Son olarak araştırmanın “Sonuç ve
Öneriler” kısmında elde edilen bulgular ışığında ulaşılan sonuçlara yer verilerek öneriler
getirilecektir.
The aim of this work is to perform a suite written for cello by the Baroque period
composer J. S. Bach. In the first part, there will be definitions and well-substantiated
explanations to cast more light on the findings. The second part will cover the methods
of scanning sources to reach findings of the research. The third part will include the
findings with their interpretation. Finally, there will be results about the findings
obtained, along with suggestions that made in the conclusion of this research.
Key Words
J. S. Bach, classical guitar, the 6th Unaccompanied Cello Suite (BWV 1012),
transcription
Anahtar Sözcükler
J. S. Bach, klasik gitar, 6. Eşliksiz Viyolonsel Süiti (BWV 1012), transkripsiyon
* Şubat 2014, Danışman: Prof. Dr. Ahmet Kanneci
108
* February 2014, Supervisor: Prof. Dr. Ahmet Kanneci
109
Ahmet Kanneci’nin Konser Repertuvarlarının
Farklı Değişkenler Açısından İncelenmesi*
Examining the Concert Repertoires of Ahmet
Kanneci in Terms of Different Variables*
Erkan Mehmet Karagülle
Erkan Mehmet Karagülle
Ahmet Kanneci’nin konser repertuvarlarının farklı değişkenler açısından incelenmesi bu
araştırmanın esasını oluşturmaktadır.
The aim of this work is to examine the concert repertoires of Ahmet Kanneci in terms of
different variables.
“Giriş” kısmında bulgulara yön verecek şekilde bazı tanımlar yapılacak, gitarın tarihsel
evrimi süresince gitar için yazılan eserler ve müzik formlarından bahsedilecek, bazı
klasik gitar konser programı örnekleri verilerek problem durumuna değinilecektir.
“Yöntem” kısmında araştırmada hangi yöntemlerle kaynak tarandığı ve bulgulara
ulaşıldığı açıklanacaktır. Ardından “Bulgular ve Yorumlar” kısmında araştırmanın
problem durumuna yönelik bulgular elde edilecek ve bunlar yorumlanacaktır. Son
olarak araştırmanın “Sonuç ve Öneriler” kısmında, elde edilen bulgular ışığında
ulaşılan sonuçlara yer verilerek, klasik gitar icracısı, öğretmeni ve öğrencilerinin
yararlanabileceği bazı öneriler getirilecektir.
In the first part, there will be explanations about the works written for guitar during the
historical evolution of the instrument and some musical forms along with exemplifying
some classical guitar concert repertoires to cast more light on the findings. The second
part will cover the methods of scanning sources to reach findings of the research. The
third part will include the findings with their interpretation. Finally, there will be results
about the findings obtained, along with useful suggestions to some classical guitar
performers, teachers and students.
Key Words
Ahmet Kanneci, classical guitar, concert repertoire
Anahtar Sözcükler
Ahmet Kanneci, klasik gitar, konser repertuvarı
* Ağustos 2014, Danışman: Prof. Dr. Ahmet Kanneci
110
* August 2014, Supervisor: Prof. Dr. Ahmet Kanneci
111
Jan Pieterszoon Sweelinck’in Toccataları’nın
Klasik Gitar ile İcra Edilebilmesine Yönelik
Bir Araştırma*
A Research About Performing Jan Pieterszoon
Sweelinck’s Toccatas on Classical Guitar*
Kerim Özcan Dal
Kerim Özcan Dal
Jan Pieterszoon Sweelinck’in Toccataları’nın klasik gitar ile icra edilebilmesi bu
araştırmanın temelini oluşturmaktadır.
“Giriş” kısmında bulgulara yön verecek şekilde bazı tanımlar yapılacak, çeşitli kavramlar
açıklığa kavuşturulacak ve problem durumuna değinilecektir. “Yöntem” kısmında
araştırmada hangi yöntemlerle kaynak tarandığı ve bulgulara ulaşıldığı açıklanacaktır.
Ardından “Bulgular ve Yorumlar” kısmında araştırmanın problem durumuna yönelik
bulgular elde edilecek ve bunlar yorumlanacaktır. Son olarak araştırmanın “Sonuç
ve Öneriler” kısmında, elde edilen bulgular ışığında ulaşılan sonuçlara yer verilerek
öneriler getirilecektir.
The aim of this work is to perform toccatas written for organ by the Renaissance period
composer Jan Pieterszoon Sweelinck.
In the first part, there will be definitions and well-substantiated explanations to cast
more light on the findings. The second part will cover the methods of scanning sources
to reach findings of the research. The third part will include the findings with their
interpretation. Finally, there will be results about the findings obtained, along with
suggestions that made in the conclusion of this research.
Key Words
Jan Pieterszoon Sweelinck, two guitars, toccata
Anahtar Sözcükler
Jan Pieterszoon Sweelinck, toccata, iki gitar, klasik gitar
* Ekim 2014, Danışman: Prof. Dr. Ahmet Kanneci
112
* October 2014, Supervisor: Prof. Dr. Ahmet Kanneci
113
Piyano Anasanat Dalı
PİYANO VE ARP
YÜKSEK LİSANS
PROGRAMI
115
Virtüöz Piyanistlerin Konser Etütleri:
Chopin’den Prokofiev’e*
Concert Etudes in Regards to the Virtuoso
Pianists: From Chopin to Prokofiev *
Elif Akar
Elif Akar
Konser etütleri piyano eğitiminde büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada 19. ve
20. yüzyılda yaşamış 30 virtüöz piyanistin yazmış olduğu etütler araştırılmıştır. Bu
etütler piyano eğitimi alan her bir birey için farklı becerilerin gelişmesine zemin
hazırlamaktadır. Araştırmaya örneklem olarak seçilen piyanist besteciler; F. Chopin, F.
Liszt, S. Rahmaninov ve S. Prokofiev’in etütleri teknik olarak incelenmiş ve bu etütlerin
piyanistlerin gelişimindeki önemi vurgulanmıştır.
Söz konusu virtüöz piyanistlerin bestelemiş olduğu 72 etüt, 40 ayrı teknik kategoriye
ayrılarak incelenmiştir. Bu 40 kategorinin hangi etütlerde kullanıldığı ve kullanılan
toplam etüt sayısı belirlenmiştir. Geliştirilmek istenen teknik beceriler ait oldukları
etütlere göre sınıflandırılarak tablolar hazırlanmıştır. Böylelikle icracıların teknik açıdan
becerilerini geliştirirken, hazırlanan tablolar yardımı ile daha az zaman harcayarak
bilinçli bir şekilde çalışabilmesine olanak sağlanmıştır.
Bu araştırma, icracıların ihtiyaç duyduklarında belirtilen bestecilerin yaşamları
ve analiz edilmiş 72 etüt hakkında ayrıntılı bilgi edinerek, çalışmaları sırasında
geliştirilmek istenen teknik becerinin hangi etütlerde bulunduğunu saptamaları için
başvurabilecekleri bir başvuru kılavuzu niteliği taşımaktadır.
Anahtar Sözcükler
Etüt, virtüöz piyanistler, Chopin, Liszt, Rahmaninov, Prokofiev, konser etütleri
* Temmuz 2013, Danışman: Prof. Binnur Ekber
116
The concert etudes carry out a significant role concerning piano education. In this
work, the etudes written by 30 virtuoso pianists who lived in 19th and 20th centuries
are being examined and evaluated. These particular etudes provide a basis for the
development of different ingenuities regarding every individual undergoing piano
education. In this work, etudes of composers F. Chopin, F. Liszt, S. Rahmaninov and
S. Prokofiev are technically examined along with the emphasis in regards to the
importance of the etudes on the improvement of pianists.
72 etudes composed by these above mentioned pianists is separated into 40 technical
categories, in addition, the etudes that these 40 categories are used together with the
total number of etudes are set forth in this work. Moreover, charts are prepared for the
classification of the technical skills which are intended to be improved in regards to the
etudes determined for this particular purpose. Therefore, it is provided with the help
of these charts, to practice in a more conscious way in a shorter period of time while
improving technical skills at the same time.
This study provides to performers informations about composers’ life who were
mentioned in this research project and also their 72 concert etudes. With the help of
analysis of these etudes, performers can improve their technical skills.
Key Words
Etude, virtuoso pianists, Chopin, Liszt, Rahmaninov, Prokofiev, concert etudes
* July 2013, Supervisor: Prof. Binnur Ekber
117
Sergei Prokofiev Savaş Sonatlarının İncelenmesi
(Op. 82, Op. 83, Op. 84)*
Examination of Sergei Prokofiev War Sonatas
(Op. 82, Op. 83, Op. 84)*
Ayten Türker
Ayten Türker
Çalışmada Sergei Prokofiev’in hayatı ve stilistik özellikleri özetlenmiştir. Sonat-allegro
formunun tarihi, sonat-allegro formunda yazdığı eserlerle, bu formda gerçekten büyük
önem teşkil eden Beethoven’ın formu nasıl kullandığı anlatılmıştır. Daha sonra, 20.
yüzyılın bu formdaki en önemli çalışmalardan biri olarak düşünülen Prokofiev’in piyano
sonatları hakkında genel bir bilgi verilmiştir. Savaş sonatları müzikal inceleme tekniğine
dayanarak analiz edilmiştir.
Anahtar Sözcükler
Sergei Prokofiev, sonat, Savaş Sonatları
* Ağustos 2013, Danışman: Yrd. Doç. Oya Ünler
118
In the work, Sergei Prokofiev’s life and stylistic features are summarized. History of
the Sonata-allegro form, how Beethoven, who has a really importance for this form
with his sonatas, used the form. After, the work gives a general information about
Prokofiev’s piano sonatas which is thought one of the most important works in 20th
Century. War Sonatas analized relying on musical examination methods.
Key Words
Sergei Prokofiev, sonata, War Sonatas
* August 2013, Supervisor: Assist. Prof. Oya Ünler
119
Pyotr İlyiç Çaykovski’nin ‘Mevsimler’ Adlı
Eserinin İncelenmesi*
The Examination of The Piece ‘The Seasons’
by Peter Ilyich Tchaikovsky*
Deniz Kün
Deniz Kün
19. yüzyılın ikinci yarısında Romantik Rus Müziği’nin en önemli temsilcilerden biri olan
Pyotr İlyiç Çaykovski, senfonileri başta olmak üzere yazdığı baleleri ve konçertolarıyla
yaşadığı dönemde ve sonrasında büyük başarı elde etmiştir.
Being a distinctive representative of Romantic Russian Music in the second half of the
19th century, Peter Ilyich Tchaikovsky, has gained significance as a composer with his
symphonies, concertos and ballets during his lifetime and afterwards.
Piyano’nun enstrümantal kapasitesinin en kapsamlı hale geldiği ve bu enstrümana eser
yazmanın revaçta olduğu dönemde, Çaykovski piyano için 3 tane konçerto besteler.
Bunlardan özellikle ilki günümüzde hala pek çok orkestranın sezonluk programları
içerisinde mutlaka yer alan, değişmez eserler arasındadır.
The first (Op. 23) being the most famous, perpetuating in seasonal programmes of
orchestras to date, Tchaikovsky composed three concertos for piano at the time when
the instrument’s capacity became sophisticated and piano compositions were sought
after.
Konçertolarının yanı sıra Çaykovski’nin solo piyano için yazdığı eserler de vardır. Op.
23, 1. Piyano Konçertosu’nun başarısının gölgesinde kalmış bu eserlerin arasında,
bestecinin bir müzik dergisi için her ay bir parça yazması ile yıl sonunda 12 bölümlük
bir set halinde gelen Op. 37bis ‘Mevsimler’ en bilinenlerindendir. Eser aynı zamanda
program müziğinin de önemli temsilcilerindendir.
There also existed Tchaikovsky’s pieces for solo piano, among which lies the renown Op.
37bis ‘The Seasons’, a set of twelve sections, a special assignment that was given to
the composer to write for a monthly music periodical. This work of Tchaikovsky, is also
an important stand for programme music.
Bu çalışmada, bestecinin hayatı, eserleri ve içinde bulunduğu kültürel ortam
değerlendirerek, yılın 12 ayından oluşan bu eserin karakteristik özellikleri incelenerek
formu analiz edilmiştir.
Anahtar Sözcükler
Çaykovski, Mevsimler, program müziği
* Ağustos 2014, Danışman: Prof. Binnur Ekber
120
In this research, having been scanned the composer’s biography, his works and the
socio-cultural ambiance of the period, the characteristics of the Op. 37bis ‘The
Seasons’, have been introduced and the form of it has been analysed.
Key Words
Tchaikovsky, The Seasons, programme music
* August 2014, Supervisor: Prof. Binnur Ekber
121
122
Franz Liszt Dante Sonatı’nın İncelenmesi*
Examination of the Franz Liszt Dante Sonata*
Tayfun İlhan
Tayfun İlhan
Bu sanat çalışması raporunda, Franz Liszt Dante Sonatı müzikal, tarihsel ve bestecinin
yaşamı bağlamında ele alınmıştır. Bestecinin yaşamı detaylı bir şekilde tetkik edilmiş,
bestecinin piyano ile münasebeti müzik tarihi bağlamında incelenmiştir.
In this thesis Franz Liszt Dante Sonata has been taken in aspect of music history and
his life. Life of composer has been examined elaborately and his relation with the piano
was considered form the view of musical history.
Anahtar Sözcükler
Franz Liszt, Dante, piyano
Key Words
Franz Liszt, Dante, piano
* Ekim 2014, Danışman: Yrd. Doç. Oya Ünler Bayka
* October 2014, Supervisor: Assist. Prof. Oya Ünler Bayka
123
Piyano Anasanat Dalı
PİYANO VE ARP
SANATTA YETERLİK
PROGRAMI
125
126
R. Schumann’ın Hayatı ve Yaratıcılığı, Op. 54
Piyano Konçertosunun İncelenmesi*
The Life and Art of R. Schumann, A Study of
Op. 54 Piano Concerto*
Günay Tuzkaya
Günay Tuzkaya
Bu çalışmada, Romantik dönemin ünlü bestecisi Robert Schumann’ın yaratıcılık hayatı
ve Op. 54 Piyano Konçertosu incelenmiştir.
In this study; the art life of famous Romantic-era composer R. Schumann, his creativity
and his Op. 54 Piano Concerto is analyzed.
Bu araştırmanın birinci bölümünde romantizm hakkında bilgi ve diğer sanat dallarında
romantizmin etkilerine yer verilmiştir.
The first chapter includes information about Romantic-era and its effect about art
branches.
İkinci bölüm, bestecinin hayatını ve eserlerini içerir.
The second chapter of the study includes the life of the composer and his works.
Üçüncü bölümde ise R. Schumann’ın Op. 54 Piyano Konçertosunun ritmik ve melodik
yapısı incelenmiştir.
In the third chapter, R. Schumann’s Op. 54 Piano Concerto rhythmic and melodic have
been examined.
Dördüncü bölüm sonuç ve kaynakça kısımlarını içerir.
The fourth chapter covers conclusion and bibliography.
Anahtar Sözcükler
R. Schumann, konçerto, romantizm
Key Words
R. Schumann, concerto, romantic-era
* Haziran 2013, Danışman: Prof. Güherdal Çakırsoy
* June 2013, Supervisor: Prof. Güherdal Çakırsoy
127
128
George Frideric Handel’in Klavsen İçin Sekiz
Büyük Süit’i*
The Eight Great Suites for Harpsichord by
George Frideric Handel*
Aylin Parlak (Uysal)
Aylin Parlak (Uysal)
G. F. Handel’in klavsen için yazdığı Sekiz Büyük Süit’i (HWV 426-433), Geç-Barok
Avrupa klavsen süitlerinin en güzel örneklerinden biridir. Bu süitleri piyanoda
yorumlayacak olan bir piyanist, süitlerin karakter ve stil özelliklerini tanımak
isteyecektir. Klavsen için yazılmış olan bir Barok dönem eserini çağdaş piyanoda
yorumlarken, bestecinin idealindeki icraya mümkün olduğunca yaklaşabilmeyi
amaçlamak ve bunun için gözetilmesi gereken hususları bilmek doğru olacaktır.
Bu çalışma, Barok dönemi, Handel’in süitlerini ve süitlerde karşılaşılan yoruma
dayalı problemleri ele almakta ve Sekiz Büyük Süit için bir başvuru kaynağı olmayı
amaçlamaktadır.
Eight Great Suites for Harpsichord (HWV 426-433) by G. F. Handel is one of the
greatest examples of European Late-Baroque suites. A pianist who is going to interpret
them would like to know the characteristic and stylistic qualities of the suites. It
is important to consider the ideal performance that the composer had in his mind
and the means how to achieve it when interpreting Baroque music on the modern
piano that was actually written for the Baroque harpsichord. This research covers a
thorough examination of Baroque Era, Handel’s suits and the problems encountered
in performer’s interpretive issues, and aims to be an informative reference to Handel’s
Eight Great Suites.
Anahtar Sözcükler
Handel, George, Frideric, klavsen, piyano, süit, barok dönem, icra
Key Words
Handel, George, Frideric, harpsichord, piano, baroque music, performance
* Haziran 2014, Danışman: Prof. Semra Kartal
* June 2014, Supervisor: Prof. Semra Kartal
129
Resim Anasanat Dalı
RESİM
YÜKSEK LİSANS
PROGRAMI
131
Kültür Öznesi Olarak Kadının Resimsel Yorumu*
Parvin Ghorbanzadeh Dizaji
eserlerine yansıtmışlardır. Bu sanatçıların kendilerini hem toplumda hem de sanat
eserlerinde cinsel obje olarak görülmesine tepki olarak eserler vermişlerdir.
Anahtar Sözcükler
Kadın, imge, ayrımcılık, resim ve cinsel nesne
Kadın konusu başta heykel, fotoğraf, müzik ve resim olmak üzere bütün sanat dallarında
sanatçıların yegâne ilham kaynağı olmuştur. İlkçağlardan teknoloji ve iletişim çağı
olarak nitelendirebileceğimiz günümüze, mağara duvarlarından tuvallere kadar kadın
imgesi sanatta her zaman kendisine yer bulmuştur. Kadınların bazen özne bazen de
nesne olarak yer aldığı bu sanat eserlerini sadece estetik açıdan ele almak bir eksiklik
olacaktır. Bu eserler aynı zamanda bizlere dönemlerinin tarihi, sosyolojisi ve psikolojisi
hakkında ipuçları vermektedir.
İlkçağdaki sanat eserlerini incelediğimizde o eserlerde kadınların erkeklerle birlikte
herhangi bir ayrımcılık olmadan ve cinselliğinin ön plana çıkartılmadan yer aldığını
görüyoruz. Bu durum sanat eserlerinin toplumlarının sosyolojik yapısını yansıtan bir
ayna olduğunu göstermektedir. İlkçağda kadınların toplum içerisinde erkeklerle bir
işbölümü yaptığı ve hayatta kalabilmek için erkeklerin kadınlarla dayanışma içerisinde
hareket etmek zorunda kaldığı bir toplum yapısıyla karşılaşmaktayız. Ayrıca ilkçağda
işgücünün el emeğine dayandığını göz önünde bulundurursak, bu dönemde sanat
eserlerinde kadınların doğurganlık özelliğinin ön plana çıkartıldığını ve bu nedenle
kadınların göğüs ve karın kısımlarının abartılı olarak resmedildiğini görmekteyiz.
Yine Ortaçağla birlikte kadınların uzun soluklu mücadeleleri başlamış oldu. Ortaçağ
erkek egemen toplum yapısıyla birlikte kadınların toplum içerisinde değerlerinin
kaybolduğu ve kadının bir cinsel obje olarak görülmeye başlandığı bir dönemdir. Kristin
Dopiza (1364-1430) gibi, kadınların eğitim görmeleri gerektiğini düşünen ve kadın
haklarını uluslararası alanda savunan isimler, sesleri Ortaçağda çok cılız kalsa da daha
sonra sistemli bir şekilde yürütülecek mücadelenin tohumlarını atmıştır. Rönesans insan
hakları konusunda ilerlemeler getirse de kadınlar artık kronikleşen problemlerini bu
dönemde yaşamaya devam ettiler. 19. yy. sonlarında bile dört duvar arasına kapatılan
kadınlar sanat eserlerini evlerinde veriyorlar, aynı zamanda babalarının ve ağabeylerinin
adlarıyla eserlerini sergiye sunuyorlardı.
Kadına bakış açısının psikolojik yansımalarını en güzel Picasso’nun eserlerinde
görmekteyiz. Picasso sanat yolculuğunun ilk yıllarında eserlerinde kadına şehvetli
ve cinsel bir bakış açısıyla bakarken, daha sonra Picasso kadını sabrın ve değerin bir
sembolü olarak görmüştür. Kadını kırmızı koltuk üzerinde resmeden eserinde şehveti ve
kadının çekiciliğini renk ve simgelerle birlikte tüm çıplaklığıyla görebilirken, “Avignonlu
Kadınlar” adlı eserinde kadını sabrın ve değerin imgesini olarak görebilirsiniz.
Kadınların sadece kadın olmalarından ötürü büyük bir sanatçı olamayacağı ön yargısını
Sofonisba Anguissola, Artemisa Gentileschi ve Judith Leyster gibi ünlü ve başarılı kadın
sanatçılar yıkmıştır. Kadınların iyi bir sanatçı olamayacağını ve bütün ünlü sanatçıların
erkek olduğunu savunan anlayış dünyadaki kadın sanatçıların yok varsayılmasından
kaynaklanmaktadır. Her toplumda kadın sanatçılar kendi problemlerini aynı dille
ifade ettiklerini görmekteyiz. Bu sanatçılar bizzat yaşadıkları ayrımcılıkları ve acıları
* Ocak 2013, Danışman: Prof. Hüsnü Dokak
132
133
Pictorial Interpretation of the Woman as
A Culture Subject*
Parvin Ghorbanzadeh Dizaji
Woman has been the only source of inspiration for artists in terms of the subject,
especially in sculpture, photograph, music and painting and all art forms. From
the antiquity to present day that can be described as the age of technology and
communication, the image of woman has taken part in art canvasses up to the wall of
the cave in all the time. The only aesthetic point of view to deal with these works of
art which women have taken part sometimes as object sometimes as subject will be
a deficiency. At the same time, these works of art gives clues us about the periods of
history, sociology and psychology. When we examined the works of art that in the first
age, we notice that women have been taken part together with men in these works
of art without any discrimination and emphasizing sexuality of women. This situation
shows that art works are a mirror which reflects the structure of the sociological
community. We face with the structure of society which women’s division of labor with
men and men was forced to act in solidarity with women in order to survive in antiquity.
female cannot be great artist. The understanding which defends women cannot be a
better artist and all famous artists are men base on ignoring female artists in the world.
In every society, we can notice that women artists express their own problems with
the same language. These artists have reflected their discrimination and suffering of
experience to their artworks. These artists have given artwork in response to they are
seen as sexual objects in society as well as work of art.
Key Words
Women, image, art, discrimination, painting and sexual object
In addition to this, if we consider that hand labor is based on the labor face, we see
feature of women’s fertility was emphasised and therefore parts of the breast and
abdomen of women were depicted as an exaggerated in the art of works in this period
in first age. Nevertheless, a long-term struggle of woman has been started conjunction
with the middle ages. The middle ages is a period that women have been seen as sexual
object and missing values of women in the community with the structure of the maledominated society. As Kristin Dopiza (1364-1430) as well as other artists who thought
that women should be educated and defended women’s right in the international
area, despite voices of these artists remained very weak in the middle ages, later on
they have planted an idea of struggle which will be carried out in a systematic way.
Renaissance brought even the progression about the human rights, women continued
to experience their inveteracy problems during this period.
Even at the end of 19th Century, women who are closed between the four walls, were
giving their works of art in their home but also they were representing their art works
at an exhibition with the names of their fathers and brothers.
We observe very good that reflections of psychological point of view to women from
the works of Picasso. While Picasso was looking to the women with sensual and sexual
perspective then he noticed that woman as a symbol of patientce and value in the early
years of the journey of his art. In the artwork of Picasso which was women was depicted
on the red sofa, when the erotism and the attractiveness of a woman can be seen all
her nakedness with colours and symbols, you can see the women as patient and value
of image from his art work that is named “The Young Ladies of Avignon”.
As Sofonisba Anguissola, Artemisa Gentileschi and Judith Leyster, famous and
successful artist demolished the prejudgement that the woman only due to being
* January 2013, Supervisor: Prof. Hüsnü Dokak
134
135
Resimde “Ağaç”*
The “Tree” in Painting*
Aida Arghavanian
Aida Arghavanian
Bu sanat eseri raporunda, “ağaç” ögesinin tarihsel ve kültürel olarak önemi, resimsel
anlatımda yer almış birçok farklı ifadesi araştırılmıştır. İran resim kültüründe de büyük
bir yere sahip olan “ağaç”ın farklı sanatsal çalışmalardaki yansımaları ayrıntılı bir
şekilde araştırılmış ve kişisel çalışmalarla yeni anlatım yolları bulunmaya çalışılmıştır.
Konu kapsamında özgün bir anlatıma varmak hedeflenmiştir.
In this report, the historical and cultural importance of the “tree” and the many ways
in which it has found representation in painting has been researched. Various artworks
using the “tree”, which has a significant place in Iranian painting and culture, have
been researched in detail and new ways of expression were aimed at through personal
works. In this context, the purpose has been to find an authentic way of expression.
Genellikle tuval üzerine yağlı boya ve bazen de kolajla çalışılmış olan işlerin
hazırlanışında çeşitli doku arayışları ve farklı teknik denemelerine yer verilmiştir. Bu
araştırmalara ilham kaynağı ve destek olmuş olan, sanat tarihindeki örnekler, hedeflerin
ve takip edilmiş olan yolun açıklanmasını sağlamak için raporun içinde irdelenmiştir.
Through the techniques of oil painting and, sometimes, collage, the goal has been to
achieve different types of texture and effect. The artworks that were instrumental in
the shaping of the report and the personal works were closely examined in order to
point to the main goals and explain the path taken for the research.
Bu çalışmaların sonucu olarak, “ağaç” konusunun dünya sanat tarihindeki ve
günümüzdeki önemi incelenirken kişisel sanatsal çalışmalarla desteklenmiş ve çağdaş
sanata kişisel bir katkı yapılmaya çalışılmıştır.
Through this research, the theme of “tree” has been examined with regard to the
history of art and its significance on the world today and supported with personal
artworks. With this, an important contribution to the contemporary art scene was
aimed at and hopefully achieved.
Anahtar Sözcükler
Ağaç, minyatür, İran, simge, modern
* Haziran 2013, Danışman: Yrd. Doç. Mustafa S. Aktuğ
136
Key Words
Tree, miniature, Iran, symbol, modern
* June 2013, Supervisor: Assist. Prof. Mustafa S. Aktuğ
137
Deneysel Otoportre Çözümlemeleri*
Experimental Self-Portrait Analyses*
Özlem Kaçmaz Ateş
Özlem Kaçmaz Ateş
Portre, Meydan Larousse Ansiklopedisinde “bir kimsenin resim, fotoğraf vb. ile yapılan
tasviri” şeklinde açıklanır (Meydan Larousse-C10-287). Otoportre ise, sanatçının
portre konusu olarak kendisini seçmesidir.
Portrait is defined as “a painting, photograph, etc. representation of a person” in
Meydan Larousse (Meydan Larousse-C10-287). Self-portrait is when the artist
chooses himself/herself as the subject of the portrait.
Portre ve otoportre yaklaşık 5000 yıldır, yaşamın içinde yer alır. Portre dinsel
amaçlarla, öbür dünyaya yolculukta kimliği belirtmek için; imparatorların gücünü ve
egemenliğini göstermesinin bir aracı olarak; Hristiyanlığın ortaya çıktığı ve yayıldığı
dönemlerde İsa’nın ve dinsel olayların tasviri ile inananların üzerindeki etkiyi arttırmak
için; soyluların, varsılların güçlerini sergilemek ve görüntülerini geleceğe aktarmak
amacıyla resmedilmiştir.
Portrait and self-portrait has been a part of life for about 5000 years. Portrait has
been made for religious purposes, to specify identity in the journey to the afterlife, as
a tool for emperors to demonstrate power and domination, to increase the effect of
religion on people through depictions of Jesus and religious events in early Christianity,
to display the power of nobility and to transfer their images to the future.
Otoportre çalışmalarında, sanatçının varoluşuyla ilgili sorulara yanıt aradığını
görmekteyiz. Otoportrenin konusu doğrudan “ben” ile ilgilidir. “Ben” olgusu yüzyıllardır,
insanların temel problemlerinden birisi olmuştur. Varoluşçu felsefenin ortaya çıkışından
sonra Kierkegaard, Heidegger, Nietzsche, Sartre, Rollo May, Victor Frankl gibi pek
çok düşünür ve psikolog, “varlık”, “güç istenci”, “benlik bilinci” gibi farklı isimlerle
ve yaklaşımlarla, “ben” olgusu üzerinde kafa yormuşlardır. Özellikle son 200 yılda,
baş döndürücü bir hızla gelişen endüstri, teknolojik yenilikler, gittikçe gelişen ve
küreselleşen kapitalist sistem, soğuk savaşlar, iç savaşlar, ekolojik dengenin bozulması
gibi ekonomi, politika, çevre ile ilgili ve insanın içinde yaşadığı dünyayı şekillendiren
olaylar zinciri varoluş sorunlarına yol açmaktadır. “Benlik bilinci” oluşturma güçlüğü
yaratan kavramlar, yukarıda sözünü ettiğimiz düşünürlerden yola çıkılarak özgürlük,
endüstrileşme, yalnızlık, yabancılaşma, güven, ölüm, doğa, simülasyon vb. şeklinde
sıralanabilir.
Günümüzde otoportre, toplumsal olaylara ve gerçeklere ilgi duyan birçok sanatçının,
çağdaş bir yaklaşımla, toplumsal sorunları kendi bedenleri ya da görüntüleri üzerinden
yansıttıkları bir alan haline gelmiştir.
Bu sanat çalışması kapsamında, çağdaş insanın varoluş sorunları irdelenip; otoportre
üzerinden farklı plastik biçimlerde ifade edilmeye çalışılmıştır. Yağlı boya çalışmalarda
metafor olarak kullanılan “şeritler”, çağımızın kaotik ortamında varoluş sorunlarına
yol açan etkenleri simgeler. Asamblaj çalışmalarda “yüz parçası kalıpları” kullanılarak,
benlik bütünlüğü oluşturmaya çalışan birey ifade edilmek istenmiştir. Benliğe kuvvet
veren bu çalışmaların temelinde, resim yapma sürecinden duyulan heyecan ve coşkunun
yanı sıra varoluşu gerçekleştirme çabası vardır. Yapılan uygulamalı çalışmaların
düşünme, tasarlama ve gerçekleştirilme aşamalarında büyük bir heyecan duyulmuş,
özgün ve etkili bir dil geliştirebilmenin olanakları araştırılmıştır. Konuyla ilgili olarak
yapılan çok sayıda otoportre çalışması ve eserlerin oluşum süreci detaylı olarak raporda
yer almıştır. Seçilen sanat çalışması konusu bağlamında yapılan otoportre çalışmaları
sergi olarak sunulmuştur.
In self-portraiture we see the artist searching for answers to questions about their
existence. The subject of self-portrait is directly influenced by “self”. The concept of
“self” has been one of mankind’s most fundamental problems for centuries. After the
emerge of existentialism, many intellectuals and psychologists such as Kierkegaard,
Heidegger, Nietzsche, Sartre, Rollo May, Victor Frankl have pondered on the concept
of “self” under such names as “existence”, “will to power”, “knowledge of self”.
Especially in the last 200 years, the chain of events that shape the world that humanity
lives in; the industry’s stunning advancement, technological advances, expanding and
globalizing capitalist system, cold wars, civil wars, destruction of ecological balance
have caused existential problems. Influenced by the intellectuals mentioned above,
concepts that complicate the formation of a “knowledge of self” can be listed as
freedom, industrialization, loneliness, alienation, trust, death, nature, simulation, etc.
Today, self-portrait has become an area which many contemporary artists who are
interested in social events and realities reflect and project social problems through their
own images.
In the scope of this thesis project, the existential problems of modern man have been
investigated and communicated through several plastic forms. The “strips” used in
oil paintings symbolize the factors that cause existential problems in today’s chaotic
environment. In assemblage works, “partial face molds” infer to the individual in pursuit
of an integrated self. In the basis of these works which empower the self, lies the
struggle to realize existence, as much as the excitement and enthusiasm for painting.
The conception, design and application of the artwork was completed with great
excitement and the possibilities of developing an original and effective language have
been researched. Numerous self-portraits that have been made accordingly and their
formation process is detailed in the report. The self-portraits made in accordance with
the chosen thesis subject have been presented in an exhibition.
Key Words
Portrait, self-portrait, being, existence, knowledge of self
Anahtar Sözcükler
Portre, otoportre, varlık, varoluş, benlik bilinci
* Haziran 2013, Danışman: Yrd. Doç. Zuhal Baysar Boerescu
138
* June 2013, Supervisor: Assist. Prof. Zuhal Baysar Boerescu
139
Kalabalık Temasının Parça Bütün Açısından
Çözümlenmesi*
Analysis of Crowdedness Theme in
Section-Whole Aspect*
Fırat Güner
Fırat Güner
Bu çalışma üç ana bölüm altında incelenmiştir.
This study is examined under three main parts. In first part,
İlk bölümde çalışmanın temel kavramı olan kalabalığın tanımına, yapısına ve oluşumuna
yer verilmiştir. Parça- Bütün anlayışı doğrultusunda kalabalığı oluşturan bireyler farklı
açılardan ele alınıp, bütünle ilişkilendirilmiştir.
it’s mentioned about definition, structure and formation of crowd which is the main
concept of the study. Private individuals, which constitutes the crowd, are examined in
different angles and related to whole in the way of Section-Whole understanding.
İkinci bölümde politika açısından sanat ve kalabalıklar, günümüzde kalabalıklar kavramı
incelenmiş, 20. yy sonrası ve öncesi olmak üzere iki grupta, sanat tarihinden örnekler
verilmiştir. Biçimsel bir dil birliği aranmamış, daha çok kalabalık kavramını sanatçının ne
şekilde kullandığı üzerinde durulmuştur.
In second part, art and crowd on the political side and concept of crowdedness at
present day are examined. It’s also exampled in art history in two groups as before and
after 20th Century. Cognate language in form is not looked after, rather it’s dwelled on
how artists used the concept of crowdedness.
Üçüncü ve son bölümde uygulamaları gerçekleştirirken, kalabalık kavramını
çözümlerken elde edilen verilerle ilişkilendirerek çalışmanın amacı, yöntemi ve yönelimi
üzerinde durulmuştur. Kalabalık kavramının yapısı, kullanılan teknik ve malzeme ile
ilişkilendirilmiştir. Bütünün içerisinde parça olarak “BEN” kavramından yola çıkarak
bireysel seçimler üzerinde durulmuş ve uygulama aşamasında oluşturulmaya çalışılan
biçimsel dil, kalabalık ile ilişkilendirilmiştir.
In third and last part while applications are made, it’s dwelled upon study’s purpose,
technique and orientation by associated with the data that achieved while analyzing
the concept of crowdedness. It’s emphasized on individual choices which evolved from
concept of “ME” as an individual in the whole and the formal language which is tried to
achieve on application is related to crowdedness.
Anahtar Sözcükler
Sanat, resim, heykel, kalabalık, birey, parça, bütün
* Temmuz 2013, Danışman: Yrd. Doç. Birsen Giderer
140
Key Words
Art, painting, sculpture, crowd, individual, section, whole
* July 2013, Supervisor: Assist. Prof. Birsen Giderer
141
Yersizleştirme*
Made Art Placeless*
Gözde Mulla
Gözde Mulla
Bedenin kendi var oluşu ile ilk insandan beri mekanı yönlendirdiği, mekanın oluş biçimini
etkilediği, mekan ile ilişki içerisinde olduğu söylenebilir. Rönesans dönemi, mimarlığı
mekansal birimlerle uğraşan bir matematik bilimi olarak kabul eder. Mekan, iki boyutlu
insan hareketlerinin oranı ile bedenin ve hareketin sınırlarını belirleyendir. Rönesans’
tan 20. yüzyılın ilk yarısına kadar beden-mekan arasındaki etkileşimin değişik
biçimlerde ele alındığını ve mekan tasarımlarında bu düşünsel yapıların etkili olduğunu
görmekteyiz.
From the first human it can be said that the body itself remotes the place, affects
the being style of place and is in connect with the place. The period of Renaissance
observes the architect as a mathematic science. Place is that points the ratio of two
dimensional human movings and also the limit of body and movings. We see that the
attraction between body-place have been interested in on different ways and these
mind structures are effective on the arrangement of places from Renaissance till the
middle of 20th Century.
Beden ve içinde olunan mekan arasında göz ardı edilemeyecek açık bir ilişki vardır.
Modernizm sürecinde bu ilişkiyi zaman-mekan-beden olarak ilişkilendirmek daha
doğru olacaktır. Mekan, sanatçının kendini tanımladığı, zaman kavramıyla ilintili, bilincin
ve yaratının kendini gerçekleştirme kılavuzu haline dönüşmektedir. 1960 sonrasında
müze ve galeri kurumlarının ve mekanlarının sorgulanması devamında bu mekanlardan
ayrılma isteği oluşmuştur. Böylece sanatın, basit anlamda, sokağa çıkması farklı mekan
ilişkilerini gündeme getirmiştir. Açık alanlarda, meydanlarda kimi zaman sokaklarda
gerçekleştirilen bu çalışmalar, bulundukları çevrenin estetik anlayışını sorgulamakla
kalmamış, anlamını da tartışmaya açmışlardır. Fiziksel bir mekan olarak kentin, sosyal
aktiviteler ile insanların o yer içindeki hareketleriyle somutlaşması mümkündür ve bu
somutlaşma yollarından birisi, kamusal alanda yer alan sanat olgusudur. Kamusal alan
toplum içindeki insanların birbiriyle karşılaştıkları, etkileştikleri, iletişim kurdukları
kısacası yaşadıkları mekanlar olarak düşünülebilir. Sanayi devrimi ile gerçekleşen
teknolojik ilerlemelerle, insan yaşamı, aktiviteleri ve buna bağlı olarak yapılı çevrede,
küçük ve büyük ölçekte, değişim içine girmiştir. Kentsel yapı oluşumlarında bilinen
mekanlar yüklendikleri anlamlar bakımından değişime uğramıştır.
There is a certain relation between the body and the place been in. In the modernism
period, it is better to relate this connection as time-place-body. Place turns to a guide
that artist explains himself, related to time, where the sure and the creation makes real
themselves. After 1960’s following the argument on the museums, art galleries and
other art places, emotion of leaving these places was occurred. As a result, basically
the art’s going out to street take out different relations between places. These artistry,
which have done at outdoor areas, not only questionnaire their environment’s esthetic
but also the meaning of them. A city, as a physical place, can concrete by the human
beings in it and the social activities. And one way to concrete is art in the common
areas. Common area is where people meet, contact, interact, shortly the places where
they live. By the technological growth due to industrial revolution, the human life,
activities and up to these the environment also have changed in a small or large range.
In the building of city structures well known places have changed the meaning they
have.
1980’lerden 2000’lere uzanan süreçte kategorik olarak disiplinler arası ilişkilerin ve
kavramsal içeriğin ön plana geçmesi, ifade biçimlerinin çeşitlenmesine ve alışılagelmiş
sınırların ortadan kalkmasına yol açmıştır. Hazır-nesne kullanımı ve mekana yayılan
asamblaj ya da enstalasyon türünde üretimler ağırlık kazanmıştır. Kavramsallığın ön
planda olması, hangi alanda uzmanlaşmış olursa olsun sanatçıların, gerektiğinde
heykel, resim, fotoğraf, video gibi farklı ifade biçimlerine yönelmelerine yol açmıştır.
1960’lı yıllardan itibaren süre gelen avangard eğilimler 1980 sonrası sanat ortamında
bir rol oynamıştır. Bienaller’in ve önemli bir sanat etkinliği olan Documenta sergilerinin
günümüze kadar etkisini arttırarak devam ettirdiği görülmektedir. 1980 sonrasında
toplumsal yapıdaki değişimlerle birlikte, özel galerilerin sayıca artması ve bunun
sonucunda sanat piyasası durumu ortaya çıkmıştır. Bu dönem, aynı zamanda çağdaş
sanatın ağırlıklı olarak “yer” ettiği yeni sergi hareketlerine ve dolayısıyla yeni
oluşumlara işaret etmektedir.
In the time from 1980’s until 2000’s interdisciplinar relations and conceptual contents
took over and this caused the verification of expressions and disappear of the limits
that are well known to day. Using prepared objects and assemblage or installation kind
production took more place. Taking over of the conceptual approach, made the artists
been interested in different type of expressions like painting, sculpture, photograph,
video, etc. whatever they specialized in. The avantgarde educations come from 1960’s
took affective roles on the art area after 1980. It can be seen that biennial and an
important art organization Documenta exhibitions have continued to day by increasing
their importance. After 1980’s by the changes in social structure, increase in number
of special galleries and because of that an art market situation have occurred. This
period also signs to new exhibition activities where modern art take more place and so
new occurrences in art.
Key Words
Space, spaceless, place, no place
Anahtar Sözcükler
Sanatta mekan, yersizlik, mekan, yok-mekan
* Temmuz 2013, Danışman: Prof. Hüsnü Dokak
142
* July 2013, Supervisor: Prof. Hüsnü Dokak
143
Şaman Yorumlamaları ve Büyüsellik*
Renditions of Shaman and Magicality*
Yeşim Paktin
Yeşim Paktin
Şamanlık insanlık tarihinin başlangıcından bu yana süren bir yaşayış ve inanışlar
bütünüdür. Bu yaşayış şeklinin başkahramanları ise Şamanlardır. Günümüz dünyasının
yapay katı kurallarının, metropollerin içinde kaybolmuş biricik insanın, geçmiş
zamanlardaki yaşayışlara özlemiyle karşılaşılan Şamanlar, çalışmamın ana konusudur.
Bu rapor üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde, antropolojik olarak genel hatlarıyla
Şamanlık incelenmiştir. Şamanlığın dünya görüşü, kimlerin nasıl Şaman olduğu ve
Şamanların büyüsel simgeleri üzerinde durulmuştur. Şamanlık, sıklıkla ifade edildiğinin
aksine yalnızca bir din değildir; doğayla bir bütün olarak yaşamayı temel alan bir
yaşama biçimidir ve ilkel kabilelerden günümüze dek sürmektedir. Bu yaşayış biçimi,
dünya görüşü ve eski Türk mitolojisinin harmanlanışından oluşur. Şamanlar ise aynı
zamanda hem bir din adamı, hem doğanın sırlarını bilen bir otacı, hem bir büyücü hem
de sanatçıdırlar. Onlar kendilerine has kostümleri ve enstrümanlarıyla ayinleri sırasında
kendilerinden geçerek, ruhlar alemine gider ve ruhlarla iletişime geçerler. Onlar aynı
zamanda insanlar ve ruhlar arasında aracılık eden seçilmiş kişilerdir.
İkinci bölümde ise sanat tarihinin Şamanları olarak adlandırdığım iki isime yer
verilmiştir: Mehmet Siyah Kalem ve Joseph Beuys. Bu iki ismin yaşadıkları dönem,
coğrafya ve çalışmaları bakımından birbirlerinden oldukça farklı olmalarına karşılık bir
noktada kesiştiklerini düşünüyorum. İkisi de farklı içimlerde de olsa şaman sanatçılardır.
Shamanism is the totality of a way of life and beliefs enduring since the beginning of
human history. The protagonists of this way of life are shamans. As a result of the unique
person’s, who got lost in contemporary world’s artificial, strict rules and huge buildings
of metropolis’, yearning for the way of life that used to be; my work’s main topic became
Shamans.
This work consists of three parts. In the first part, the outlines of shamanism are
examined anthropologically. Shamanism’s world view, who became and how did they
become shamans and the magical symbols of shamans are emphasized in this part.
Contrary to the frequently expressed opinion that shamanism is only a religion, it is a
way of life that still endures since the primitive tribes which lived at-one with nature.
This way of life is a blend of shamanic world view and ancient Turkish mythology.
Shamans are clerics, medicine-men who know the mysteries of nature, magicians and
artists at the same time. During their rituals, through their characteristic costumes and
instruments they get into a trance state and travel to the spirit world and get in contact
with them. They are also the chosen ones mediating between humans and spirits.
In the second part, two names, which I call the the shamans of the history of art, are
mentioned: Mehmet Siyah Kalem and Joseph Beuys. Though they are very different in
aspect of their works and the geography & times in which they lived in they converge at
point from my point of view. Both of them are shaman artists though of different kinds.
Son bölüm ise Şamanları konu alan çalışmalarımı içermektedir.
Last part includes my shaman themed works.
Anahtar Sözcükler
Şamanizm, şamanlık, şaman yorumlamaları, şaman, büyü, büyüsellik
* Temmuz 2013, Danışman: Prof. Hüsnü Dokak
144
Key Words
Shamanism, shaman, renditions of shamans, magic, magicality
* July 2013, Supervisor: Prof. Hüsnü Dokak
145
146
Zaman ve Madde İlişkisi Bağlamında Deneysel
Sanat Çalışmaları*
Experimental Art Works within the Scope of Time
and Matter Relation*
Nazlı Manyas
Nazlı Manyas
Modernizm özgürlük kavramı ile sanatçılara özgür sanatın kapılarını açmıştır. Sanatçılar
duygu ve düşüncelerini, alışılmış kuralların dışına çıkarak ve gerçeğin biçimini bozarak
yansıtmaya başlamışlardır. Geleneksel malzemeler ve yöntemler ile kendilerini ifade
etmekte yetersiz kaldıklarında farklı teknikleri araştıran deneysel sanat çalışmaları
yapmışlardır. Dışavurumculuk ile sanatçı, iç dünyasını özgürce yansıtma imkanı bulmuş
ve bunun için yöntemler aramıştır.
Modernism opened the doors of liberal art to artists with the concept of freedom. Artists
started to reflect their emotions and opinions by escaping the habitual rules and by
deforming the shape of the truth. They have searched for different techniques when
traditional materials and methods were not sufficient in their self-expression. With
Expressionism, the artist had a chance for reflecting the inner world, thus searched for
methods to this end.
Bu çalışma kapsamında, teknik ve anlatımdan kaynaklanan benzer kaygılar ile
“Zaman ve Madde İlişkisi Bağlamında Deneysel Sanat Çalışmaları” ile sıvı ve ateş gibi
kontrolü zor olan maddeler kullanılarak metal ve ahşap üzerinde deneyler yapılmış;
bu deneylerin yüzey üzerindeki etkisi ve estetik çözümlemeleri araştırılmıştır.
Metalin zaman içerisinde göstermiş olduğu değişim, eskime, yaşlanma, yok olma
gibi kavramların sembolü olarak benimsenmiştir. Pas lekeleri bu sembolizmin bir
parçası olarak öne çıkmaktadır. Su, asit, tuz ve boya gibi malzemelerle metal üzerinde
uygulamalar yapılarak proje boyunca düşünsel boyutta zaman olgusu sorgulanmış
ve madde üzerindeki etkileri izlenmiştir. Eskimeyi hızlandırmak ve aynı oluşumun
etkisini yakından izlemek için, pas ile boya üretilmiş ve bu “Boya-Pas”, kağıt, taş, cam
gibi doğası gereği paslanamayacak maddeler üzerinde de denenmiştir. Bu uygulama
sanatçıyı daha özgür kılmış ve zamanı az da olsa kontrol etmesini sağlamıştır. İlk
uygulandığında su gibi görünen sıvılar, kısa süre içinde uygulandığı yerlerde farklı
renkte lekeler oluşturmuştur. Pas, resimlere derinlik hissi veren dokusuyla üçüncü
boyutu, değişen ve dönüşen yapısı ile de ‘zaman’ kavramını çağrıştırarak dördüncü
boyutu katmıştır.
Within the scope of this work, experiments have been made on metal and wood using
material that is hard to control such as liquid and fire with the “Experimental Art Works
within the Scope of Time and Matter Relation”, with similar anxieties rising from the
technique and narrative; the effect of these experiments on the surface and aesthetic
solutions were researched. The change displayed in metal over time has been adopted
as the symbol of concepts like change, wear, aging, extinction. Rust stains shine out as
a part of this symbolism. With applications on metal using materials like water, acid, salt
and paint the time fact in intellectual dimension has been questioned throughout the
project and its effects on the substance has been monitored. To accelerate wear and
in order to monitor the effect of the same formation closely, rust and paint has been
produced and this “Paint-Rust” has also been tried on materials like paper, stone, glass
which cannot rust as a result of their nature. This application freed the artist and enabled
her to somewhat control time. Liquids that look like water in first application shortly
formed various colored stains in the places they were applied to. Rust added the third
dimension with its texture giving depth to the paintings, and the fourth dimension with
its changing and transforming structure, recalling the concept of ‘time’.
Öte yandan, bu sanat deneyleri ile alışılagelmiş “Güzel Sanatlar” teriminin içindeki
“güzel” kelimesine tezat çağrışımlar yaratılmaktadır. Çirkinliğin, kirliliğin ve eskiliğin
sembolü olan pas ile yapılan çalışmalar ile bilinçaltının sanatsal dışavurumları
‘güzel’leştirme gücü sorgulanmaktadır.
On the other hand, with these art experiments, contradictory reflections are created
to the word “fine” in the usual “Fine Arts” term. By using rust in the works; the symbol
of ugliness, dirtiness and oldness, the power of the subconscious that “beautifies” the
artistic expressions is thus questioned.
Anahtar Sözcükler
Boyut, değişim, pas, zaman
Key Words
* Eylül 2013, Danışman: Prof. İsmail Ateş
* September 2013, Supervisor: Prof. İsmail Ateş
Dimension, change, rust, time
147
Resimde İzdüşüm*
Projection in Painting*
Barış Hasırcı
Barış Hasırcı
“Resim” sözcüğü Türk Dil Kurumu’nun Büyük Türkçe Sözlüğü’nde (Türk Dil Kurumu,
2013) “varlıkların, doğadaki görünüşlerinin kalem, fırça gibi araçlarla kağıt, bez
vb. üzerinde yapılan biçimleri” olarak açıklanır. Bu tanımdaki “varlık”, “görünüş” ve
“biçim” kelimelerinin aynı sözlükteki anlamları araştırılacak olursa, sözlüğün sunduğu
“resim” tanımı şuna dönüşür: “Gerçeklerin, doğadaki gölgelerinin kalem, fırça gibi
araçlarla kağıt, bez vb. üzerinde yapılan gölgeleri”. Yani “resim”, “gerçeğin gölgesinin
gölgesi” olarak ifade edilir. Doğadaki “algı nesnelerinin”, gerçeklerin “gölgeleri”
olduğu düşüncesi Platon’un “idealar kuramı”yla örtüşür niteliktedir. Filozofun, fikrini
anlatmakta yararlandığı “mağara alegorisi”nde (Platon, 2013, s. 231 - 235), bir
mağarada zincirli olan tutsaklar hayatları boyu, gerçek nesneler yerine nesnelerin,
önlerindeki duvara düşen, gölgelerini algılar ve mutlak gerçeklik zannederler. Halbuki
gölgeler, gerçeklerin yalnızca “izdüşümü”dür. Dolayısıyla “resim” de bir “izdüşüm”dür.
Düşülen “iz”ler, aranan gerçeklere ulaşılmasını sağlayan ipuçlarıdır. Algıda yaşanan
“yanılsama”, bu ipuçlarının aranan “öz”ün kendisi sanılmasından doğar. Bu yüzden
birey duyularıyla edindiği verilerin esas öz olmadığının, sadece kendisini gerçeğe
ulaştıracak “iz”ler olduğunun bilincinde olmalıdır. İzler, duyu verileri, insanın beyninde
işlenir ve burada yer alan düşünceler algıyı etkiler. Bundan ötürü, insanın dünyaya
baktığında kendi yansımasını, izdüşümünü gördüğünü söylemek mümkündür. İnsanın
da her şey gibi sürekli değiştiği var sayılırsa, gördüğü şeyleri iki kere aynı şekilde
göremeyeceği de kabul edilebilir. Raporda yer alan yüksek lisans çalışması süresince
üretilen eserler bu fikirleri yansıtmak ve yeni bir biçimle sunmak üzere tasarlanmıştır.
Anahtar Sözcükler
Resim, gerçek, gölge, izdüşüm, Platon, iz
* Aralık 2013, Danışman: Doç. Zuhal Baysar Boerescu
148
The Turkish Dictionary, by the Turkish Language Association (Türk Dil Kurumu, 2013),
defines the word “painting” as “forms, made with equipment such as pencils and
brushes, on paper, canvas, etc., of the appearances in nature of beings”. When the words,
“being”, “appearance” and “form” in the description are analyzed further using the same
dictionary, the statement changes as follows: “the shadows, made with equipment such
as pencils and brushes, on paper, canvas, etc., of the shadows in nature of reality”. Thus,
the meaning of “painting” becomes “the shadows of the shadows of reality”. The idea,
which accepts “the objects of perception” as “the shadows of reality”, is in keeping with
Plato’s “theory of forms”. In the “allegory of the cave” (Platon, 2013, p. 231 - 235),
which Plato uses to elucidate his core concept, prisoners, held captive, chained, in a cave,
can only see shadows that fall on the wall in front of them and accept the shadows as real
objects. In actuality, shadows are mere “projections”, and thus “painting” is also a type
of “projection”.
Projections are “clues” that lead one to the “truth”. The common error with perception
is the acceptance of the clues as the truth itself. An individual always needs to be aware
that the information s/he acquires through the senses is not the object of her/his
search but just a trace pointing the way and it is processed in the brain where thoughts
manipulate it. This is why it could be said that when a person looks at the world
s/he sees her/his reflection. Since, like all things, people and their thoughts constantly
change, a person cannot see any object the same way twice. The artworks produced
during this graduate study period have been designed to reflect these views in a new and
exciting way.
Key Words
Painting, truth, shadow, projection, Plato, trace
* December 2013, Supervisor: Assoc. Prof. Zuhal Baysar Boerescu
149
150
Kimlik Politikalarının Sanattaki Yansımaları*
Reflections of Identity Politics in Art*
Abdurrezzak İlge
Abdurrezzak İlge
Bu Yüksek Lisans Tezi, Yüksek Lisans eğitimim süresince konu edindiğim kimlik
politikaları ve sanat arasındaki ilişkinin ve uygulama çalışmalarıma paralel olarak
yaptığım okumaların sonucunda ortaya çıkmıştır. Sanat ile politika arasındaki ilişkiyi
temel alan bakış açısıyla kimlik kavramı ve bu kavramın şiddetle olan bağı irdelenmiştir.
Batı dünyasında modernizmden post-modernizme, sömürgecilikten küreselleşmeye
doğru yaşanan değişimin kimlik kavramı üzerindeki izdüşümlerine değinilmiş, Türkiye’de
resmi ideolojinin kökenleri ve kimlik kavramına bakışı üzerinde durulmuştur. Kimlik
kavramı ve kimlik politikalarının sanattaki yansımaları, uluslararası platformdan
ve Türkiye’den sanatçıların bu konudaki yaklaşımları, ürettikleri yapıtların kendi
uygulama çalışmalarımla örtüşen yönleri vurgulanarak açıklanmıştır. Kendi uygulama
çalışmalarıma da bu doğrultuda değinilerek kimlik, iktidar, şiddet ve beden kavramları
arasındaki ilişki irdelenmiştir.
This thesis has emerged as a result of the relation between identity politics and art,
which was chosen as the main subject for the period of masters in art and of the reading
done in parallel with my artworks. In this study, the concept of identity and its relation
with violence has been analyzed with the point of view on the relation between art and
politics. The alternation between modernism and post-modernism, colonialism and
globalization occurred in the Western World and its reflections on the concept of identity,
the origins of the official ideology in Turkey and its point of view about the concept of
identity have been mentioned. The concept of identity and reflections of identity politics
in art, the approach of the artists from the international area and Turkey about this
subject, have been clarified and their aspects accordant with my artworks have been
emphasized within this context, my artworks have been mentioned and the relation
between the concepts of identity, sovereignty, violence and body has been analyzed.
Anahtar Sözcükler
Sanat, kimlik, kimlik politikaları, şiddet, iktidar, beden
Key Words
Art, identity, identity politics, violence, sovereignty, body
* Ocak 2014, Danışman: Doç. Necla Rüzgar Kayıran
* January 2014, Supervisor: Assoc. Prof. Necla Rüzgar Kayıran
151
Eşcinsel İmgenin İnşası*
Construction of Homosexual Simulacrum*
Ahmet Kavas
Ahmet Kavas
Antik Yunan döneminde Özgür Şehir Devletleri yapısının topluma kazanç sağladığı
bir ortamda eşcinsellik farklı bir toplumsal nitelik kazanmıştır. Bu dönemde erkek
bireyler arasındaki ilişkinin kökeninde dinsel inanışların yer alması ve erkeğin ideal
formu ifade etmesi bu durumun toplumda, sanattan felsefeye kadar geniş bir anlamda
kabul görmesini sağlamıştır. Antik Yunan döneminde, bizim bugün eşcinsellik olarak
adlandırdığımız durumun kabul görme durumu, dini bağlantılar ve felsefi boyutu kolaj
mantığında bir çalışma yoluyla ortaya konmuştur.
Osmanlı döneminde eşcinselliğin algılanışına bakıldığında, Osmanlı’nın, İslamiyet’in
etkileri çerçevesinde bir anlayış inşa ettiği görülür. Ancak, Osmanlı İmparatorluğu’nun
sınırları içerisinde kalan ve o güne kadar kurulmuş çok sayıda medeniyetten kalan
sosyal ve kültürel miras, kuşkusuz ki farklı yaklaşımların açık ya da kapalı olarak
Osmanlı’daki anlayışın içine sızmasına yol açmışsa da dini yasaklar, bu bireylerin
çeşitli amaçlar uğruna suistimallere uğramalarını da beraberinde getirmiştir. Osmanlı
döneminde yaşayan ve o günün tabiriyle oğlanların özellikle esir pazalarında varlık ve
güç sahibi insanlara satılarak onların çeşitli hizmetlerine sunulmalarını konu edinen
kolaj mantığında bir çalışma, minyatür tekniğiyle ifade edilmiştir.
Eşcinselliğin, tarihin çeşitli dönemlerindeki durumu açısından bakıldığında, 20. yüzyıl
Avrupa’sına damga vuran Nazi iktidarının, politik bir araca dönüştürdüğü eşcinselleri
topluca gaz odalarında katletmesidir. Eşcinsel bireylere karşı geliştirilen baskılama
ve yok etme reflekslerinin tümü, zaman içinde, eşcinsel bireyleri yok etmekten çok,
onların kimliklerine daha güçlü bir farkındalıkla sarılmalarına yol açmıştır. Pembe
üçgen adlı çalışmada, Nazi Dönemi’nde pembe bir üçgen ile fişlenerek esir edilen ve
ölüme mahkum edilen eşçinsellerin dramatik durumlarını anlatmanın yanında, eşcinsel
bireylerin 20. yüzyılda kendi varlıklarını fark edişleri ve bunu artık açık bir şekilde ifade
edişleri anlatılmaktadır.
The relation during the ancient Greece what we call today as homosexuality, its religious
connections and philosophical dimensions are represented via collage work. When we talk
about the Ottoman Age, it’s clear to see that the Ottomans constructed an understanding
within an Islamic frame. However the multi-cultural situation of the Ottoman Empire in
which we see many great historic civilizations, caused some direct or indirect effects on
the Ottoman approach to the homosexuality. But religious prohibitions caused to some
abuses and the homosexuals were used for personal ambitions.
The homosexuals who were used as a servant (called as “oğlan”) sold to the reach and
powerful Men at the slave markets and this reality is composed as a collage work and
painted with miniature technique.
In perspective of history of the homosexuality in different periods of history, the most
important event of the 20. century Europe is Nazi regime that used the homosexuality
as a politic instrument and murdered those people in gas rooms at concentration camps.
All the pressuring and destroying reflexes improved against homosexual persons have
caused a more conscious acceptance of their own identities.
The work which is called as “Pembe Üçgen” reflects not only the dramatic story of the
homosexuals who were labeled with a pink triangle and killed during Nazi regime, but
also the fact that they realized themselves as homosexual in 20. century and their clear
expression of themselves.
Sanat tarihinin farklı dönemlerinde, farklı sanatçı profilleri, gerek kendi bakış açılarını,
gerekse de tanık oldukları eşcinsel birey hikayelerini sanata konu etmişlerdir.
Different artist profiles handled both their own approach and the story of other
homosexual persons in their art at different period of the art history.
Okuyucuya soruların sorulduğu bu bölümde, anlamsal bir bütünlük oluşturulmaya
çalışılırken, bu bölümde yer alan soruların cevapları kısmen okuyucuya bırakılmıştır.
Eşcinsel İmgenin İnşası, adlı tezin son bölümünde yer alan uygulamalar daha çok
içe dönük ve gözlemler sonucunda gelişmiş, eşcinsel bireyin toplumsal kodları ve
değerlerini irdeleyen ve bu irdelemeden yeni imgeler üreterek sanatsal bir benlik
kurmayı hedefleyen bir yapıya sahiptir.
It was aimed to create a semantic unity while asking questions to the readers in the fifth
chapter and the answers of these questions were also partially left to the readers. The
works produced under the title of Construction of Homosexual Simulacrum in the last
chapter have a character which studies the social codes of a homosexual person and
constructs an artistic ego by creating new simulacrums.
Anahtar Sözcükler
Eşcinsellik, eşcinsel imge, sanat, benlik
* Haziran 2014, Danışman: Doç. Necla Rüzgar Kayıran
152
The homosexuality represents a different character within the era, in which the society
gained many opportunities due to free city-states in ancient Greece period. The relation
between the Men was defined with religious belief and the male body reflected the ideal
form in this age. As a result, this situation was accepted widely from art to philosophy.
Key Words
Homosexuality, homosexual simulacrum, art, ego
* June 2014, Supervisor: Assoc. Prof. Necla Rüzgar Kayıran
153
Şiddetin Plastik Yüzü*
The Plastic Face of Violence*
Ahu Akkan
Ahu Akkan
Toplumsal yaşamın en ciddi ve acı veren konularının başında gelen şiddet olgusu, ilk
çağlardan beri farklı yönleriyle sanatın da aynı önemle üzerinde durulan konularının
başında gelmektedir.
Sanat tarihinde çok değişik biçimlerde farklı amaçlara hizmet eden şiddet olgusu
sanatçılar tarafından 18. yüzyılın sonlarına doğru eleştirel bir tavırla sanat eserlerine
yansıtılmaya başlanmıştır ve günümüz sanatı şiddeti tamamen eleştirmektedir.
Sanatın için her dönem ilgi odağı olma özelliğini korumuş, anlamlarla dolu olan insan
yüzü, insani varoluşun taşıdığı tüm gerilimlerin izlenebileceği özellikli bir alandır. Gerçek
yüzün ne olduğu konusu tüm kültürlerde tartışma konusu olmuştur. Günümüzde insan
yüzü, yeniden bir entelektüel faaliyet konusu haline gelmiştir. “Şiddetin Plastik Yüzü”
çalışmalarının da ana belirleyicisi durumundaki insan yüzü pek çok sanatçı tarafından
da ifade alanı olarak kullanılmaktadır.
İnsan yüzünün sanatsal karşılığı olan portre, günümüzde sanatçıların çağdaş bir
yaklaşımla, toplumsal sorunları da ele alıp, yansıtabildiği, oldukça etkili, özelikli bir alan
haline gelmiştir.
Yaşamı sorgulayabilme ve onu yeniden kurgulayabilme özelliğine sahip bir alan olarak
sanat, sistemdeki yanlışları ve sorunları değiştiremese bile, kendi diliyle eleştirme
ve ışık tutma gücüne sahiptir. “Şiddetin Plastik Yüzü” adı altında gerçekleştirilen
çalışmalarda ele alınan konuyu kavramsal boyutta da desteklediğine inanılan yeni
bir teknik geliştirilmiştir. Tüllerden oluşan ve perdeyi çağrıştıran bir mekanizmadır
bu. Kullanılan teknik ile konunun bütünlük sağladığı bu çalışmalarda da toplumsal
yaşamı ve insanlığı çok ciddi boyutlarda tehdit eden şiddet konusu portreler üzerinden
eleştirilmiştir.
Anahtar Sözcükler
İnsan yüzü, portre, şiddet, eleştiri
* Haziran 2014, Danışman: Prof. Hüsnü Dokak
154
The notion of violence, one of the leading issues in societal living with its seriousness and
its depth, has also been the subject matter of art throughout centuries.
As it serves different purposes in various ways in art history, this notion of violence has
emerged as a central issue in the works of artists in a critical manner towards the end of
18th century and it is criticized profoundly by the today’s art world.
As a central focus of art in various era and full of meaning, the human face is a medium
carrying a full spectra of conflicts and suffering of the human existence. The ubiquitous
question of what real human face is has been a topic of debate in all cultures. Human
face has again been an active intellectual topic in today’s art circles. Being the main focus
of various art work in the so-called applied field of “The Plastic Face of Violence”, human
face emerges as a medium of expression for many contemporary artists.
As the artistic equivalent of human face, portraiture, has been an especially effective
field whereby artists can express and reflect modern day issues.
Endowed with a quality of being able to question human existence and recreating it, art
has the power of criticizing and shedding light to the problems of the current system
if not the power of solving them completely. There has been a new technique which is
believed to support the conceptual development introduced in the works collected under
the title “The Plastic Face of Violence”. This is a mechanism reminiscent of sheer curtain.
Through this technique which employs portraiture on sheer curtains, the very notion of
violence which effects the society and human race profoundly, is examined in way that
integrates the technique itself and the subject matter.
Key Words
Human face, portrait, violence, criticism
* June 2014, Supervisor: Prof. Hüsnü Dokak
155
156
Konstrüktivizmin Ütopyacı Yönü*
Utopian Character of Constructivism*
A. Gözde Çöklü
A. Gözde Çöklü
Ütopya kavramı insan odaklı yaşantıyı daha iyiye götürdüğü ve gelecek için umut vaat
ettiği sürece sanat ile ilişkilendirilebilir. Sanat her dönemde hem tanımı hem de içeriği
açısından farklılıklar arz etse de, toplumsal ve siyasal örgütlenmeler ütopyacı bir
bakış açısıyla onu dönüştürür ve yeniden tanımlar. Konstrüktivizm ve Ütopya kavramı
arasında yapısal olarak, toplumsal ve geleceğe dair “yeni bir hayat ve inşası” fikri
bulunur. Bu yönleri ile Konstrüktivizm ve Ütopya arasında pek çok özdeşlik vardır. Bu
tezin içeriği hem Konstrüktivist hem de Ütopist fikirleri bir araya getirmeye odaklanır.
Birinci bölüm Konstrüktivizm ve Ütopya kavramları arasında özdeşlik kurarken,
ikinci bölümde bu hareket bir ütopya kurgusu ile anlatılır. Üçüncü kısımda hikayedeki
karakterleri ve mekanları referans alarak oluşturulmuş tez görselleri açıklanır. Sonuç
kısmı ile bu tez ile amaçlanan genel anlayış ifade edilir.
As long as the concept of Utopia to take people-oriented life forward and the promise
of hope for the future may be associated with art. Although in each period, the
definition of art in term of both content and description supply differences, social and
political organisations transform and redefine it in a utopian perspective. One can find
structurally the idea of “build a new life” between Constructivism and Utopia. Through
these aspects Constructivism and Utopia are sort of identical. The content of this thesis
as well as Constructivist focuses on bringing together ideas Utopian. In the first section,
as establishing identity between the concept of Constructivism and Utopia, in the second
section Constructivism described with an utopian fiction. In the third section, thesis
images, formed by the reference of characters and places in the story, described. In the
conclusion section, the ideas aimed by this thesis stated.
Anahtar Sözcükler
Konstrüktivizm, Ütopya, kolaj
Key Words
Constructivism, Utopia, collage
* Haziran 2014, Danışman: Prof. Hüsnü Dokak
* June 2014, Supervisor: Prof. Hüsnü Dokak
157
Başkalaşmış Hayvan Resimleri*
Metamorphosis Animal Paintings*
Emrah Sezer
Emrah Sezer
‘’Başkalaşmış Hayvan Resimleri’’ isimli bu çalışma, dört bölümden oluşturulmuştur.
This report consists of four sections.
Birinci bölümde, insanın hayvan ile olan ilişkisi ve mitolojik hikâyeler kaynak alınarak
incelenmiştir. Çevresel ve toplumsal etkilerin, insandaki hayvan algısını ne şekilde
başkalaştırdığı, yarattığı görsel ifadeler ile yorumlanmıştır.
Section one emphasizes the relations between human and animals in mythology. The
study in this section focuses on the environmental and cultural effects on perception of
animals by humans and its visual interpretation.
İkinci bölümde, yakın zamanda geliştirdiği bilim ve teknoloji ile Dünya’ya hükmeden
insanın hayvan algısı incelenmiş, geçmişten örnekler ile karşılaştırmalar yapılmıştır.
Ayrıca geliştirilen yöntemler ile yaratılan fiziksel başkalaşıma uğramış hayvanlar da
araştırılmıştır.
Section two inspects the same topic from the point of human consciousness that has
evolved as a result of recent advancements in science and technology. The differences
that are evident as a result of more dominating human presence in the modern world
are shown with comparative examples from the past. The study additionally captures
the investigation of animals that have been biologically altered using latest scientific
methodologies.
Üçüncü bölümde, sanat tarihi içerisinde hayvan başkalaşımını konu edinen sanatçılar
araştırılmış ve çalışmalarından örnekler sunulmuştur.
Dördüncü bölümde, konu doğrultusunda ortaya konulan kişisel çalışmaların ortaya çıkışı
ve uygulama aşamasında geçirilen süreç açıklanmıştır.
Anahtar Sözcükler
Sanat, resim, mitoloji, hayvan, başkalaşım, başkalaştırılmış
Section three consists of a research on the artists that have covered animal
metamorphosis in the history of art, along with their respective samples.
The final section, four, covers the relevant personal interpretation of the subject
including an explanation on the process and personal experience during the analysis of
the topic.
Key Words
Art, painting, mythology, animal, metamorphosis, metamorphosed
* Haziran 2014, Danışman: Prof. Hüsnü Dokak
158
* June 2014, Supervisor: Prof. Hüsnü Dokak
159
160
Hayal ve Vizyon*
Imagination and Vision*
Serdar Aydın
Serdar Aydın
Bu çalışmada ilk bölümde hayal gücünün temel fonksiyonları üzerine düşüncelerin ele
alınışı Kant- öncesi ve Kant-sonrası olarak yapılan ayrıma dayanmaktadır. Oldukça
geniş kapsamlı olan hayal gücü konusunun Kant eşiğine kadar alınmasının temel
dayanaklar oluşturmak açısından uygun olacağı düşünülmüştür. Devamında vizyon ve
vizyoner sanat üzerine saptamalara yer verilmiştir. Vizyon sanatı olarak bahsedilen
konu hakkında doğrudan bir temel kaynak niteliği taşıyan Laurance Caruana’nın kaleme
aldığı “Vizyoner Sanat Manifestosu” incelenmiştir.
In the first part of this research, discussed thoughts related to basis function of the
imagination based on committed division before and after Kant. Imagination topic which
is quite extensive discussed till Kant because of thought to be appropriate in terms of
creating the basic premise. In the continuation of this research involved in determination
related to vision and visionary art. In this context “Visioner Art Manifest” panned by
Laurance Caruana investigated. This writing, the main source about the topics mentioned
as the art of vision.
Hayal ve Vizyon’un buluşması, yaratma süreci açısından, her ikisinin de temel zihinsel
aktiviteler olmasından doğmaktadır. Bu temel kavramların örneklenebileceği belli başlı
sanatçılar yaratma süreçleri ile benzerliklere başvurularak ele alınmıştır.
Meeting the art and vision, in terms of the process of creating, due to the fact that both
of which are basic mental activities. Principal artists example of these basis concepts,
discussed by applying similarities in the process of creating.
Rapor kapsamında üretilen çalışmalar figür ve mekan açısından çeşitli sanatçılarla
kıyaslamalar yapılarak irdelenmiş; hayal ve vizyon konuları sürrealist sanatçılarla
örneklendirilmiştir.
The works creating within the scope of this report, intellectualized making comparisons
with various artists in terms of figure and space. Imagination and figure topics sampled
with surrealist artists.
Anahtar Sözcükler
Hayal, imgelem, imge, vizyon, görü, sanat, sürrealizm
Key Words
Imagination, image, vision, art, surrealism
* Haziran 2014, Danışman: Nil Köken
* June 2014, Supervisor: Nil Köken
161
Günlük Yaşam Resmi*
Daily Life Picture*
Zuhal Asiye Döngel
Zuhal Asiye Döngel
Bu çalışmada konuya göre resim türlerinden janr resmi ele alınmıştır. Eski Mısır
dönemindeki hasat sahneleri janr resminin ilk örnekleridir.
In this study genre picture, one of the picture by subject types is approached. Harvest
scenes in Ancient Egypt are the earliest form of genre pictures.
Günlük yaşam içinde karşılaşılan sahneler her insan üzerinde farklı etkiler bırakır.
Sanatçı bu etkilenmeleri yoğurarak sanat eserine dönüştürür. Bu nedenle aynı konuyu
ele alan sanatçılar farklı eserler ortaya koymuştur. Bu farklılıklara da değinilmiştir.
Scenes encountered in daily life make different impressions on every person. Artist
creates work of art by knead such responses. Therefore different artist who approached
on the same subject have created different works of art. These differences are also
referred.
Kuzey ve Güney Avrupa sanatçıları janr resmini farklı bir şekilde ele almıştır. Kuzeyli
sanatçılar köylülerin yaşam biçimlerini idealize etmeden resmederken güneyli sanatçılar
güncel ve dünyasal konuları resmetmiştir. Bir sanatçı diğer sanatçının eserinden
etkilenerek başka bir eser ortaya koyabilir. Meselâ Vermeer Sütçü Kız resmini Gerard
Dous’nun Bir Kavanoz İçine Su Döken Kadın resminden etkilenerek yapmıştır. Picasso
ile Degas’nın Ütü Yapan Kadınları konu olarak aynı olmalarına rağmen Picasso’nun
resmi farklı bir boyut kazanmıştır. Mehmet Ruhi’nin Taşçılar tablosu Courbet’nin Taş
Kıranlar tablosu ve Millet’nin Taş Ocakçıları tablosu ile aynı konuyu resmetse de sanatçı
kendine has bir dil yakalamıştır. Matisse’in Ressamın Ailesi tablosunun açıklamasının
bir bölümünde Jan Gossaert’in Aziz Luka Meryemin Resmini Yapıyor resmi örnek
verilmiştir. Nevzat Akoral’ın Güneşli Salon resmi Matisse’in Ressamın Ailesi resmi ile
karşılaştırılmıştır.
İkinci bölümde türk sanatçılardan Osman Hamdi’nin, Mehmet Ruhi’nin, Avni Lifij’in,
Namık İsmail’in, Nevzat Akoral’ın, Neşe Erdok’un, Aydın Ayan’ın, Nedret Sekban’ın
yabancı sanatçılardan Bruegel’in, Steen’in, Vermeer’in, Goya’nın, Courbet’nin,
Daumier’in, Renoir’in, Seurat’nın, Matisse’in, Picasso’nun, Westerik’in konuya uygun
olarak seçilmiş resimleri ele alınarak incelenmiştir.
North and South European artists have approached to the genre picture in different ways.
While Northern European artists have portrayed villagers’ way of life without idealizing,
Southern European artists have portrayed current and mundane subjects. An artist
can create a new art work by being influenced by work of another artist. For example
Vermeer created his Milkmaid picture by being influenced by a Woman Who is Pouring
Water into a jar picture of Gerard Dous. Although Picasso and Degas worked on the same
subject while they were working on their Women Do the Ironing pictures Picasso’s work
gained another dimension. Despite the fact that Mehmet Ruhi’s Stoneworkers portray the
same subject with Courbet’s Stone Crushers and Millet’s Quarrymen paintings this artist
obtained a style mark parlance. In a part of the explanation of Matisse’s Painter’s Family
Jan Gossaert’s Saint Luca Portrays Mary picture was cited. Nevzat Akoral’s Sunny Hall is
compared with Matisse’s Painter’s Family picture.
In the second chapter, pictures of Turkish artists such as Osman Hamdi, Mehmet Ruhi,
Avni Lifij, Namık İsmail, Nevzat Akoral, Neşe Erdok, Aydın Ayan, Nedret Sekban and
foreign artists such as Bruegel, Steen, Vermeer, Goya, Courbet, Daumier, Renoir, Seurat,
Matisse, Picasso, Hamilton, Westerik and Hockney are chosen according to subject and
studied.
Üçüncü bölümde konuyla ilgili yapılan uygulamaların açıklamaları yapılmıştır.
In the third chapter, relevant practices which were carried out are explained.
Anahtar Sözcükler
Janr, sahne, etki, konu, üslûp
* Haziran 2014, Danışman: Yrd. Doç. Birsen Giderer
162
Key Words
Janr, scene, influence, subject, style
* June 2014, Supervisor: Assist. Prof. Birsen Giderer
163
Resim Anasanat Dalı
RESİM
SANATTA YETERLİK
PROGRAMI
165
Olaylar ve Durumlar Arası İlişkisel Eşitsizlik*
Relational Inequality between Cases & Contexts*
Şefik Özcan
Şefik Özcan
Bu sanat eseri raporu, sanat ve siyaset ilişkisini, hukuk ve siyaset bilimcisi Carl Schmitt’in
“Politik Teoloji” ve “Siyasal Olanın Tanımı” kitaplarında ortaya koyduğu “egemenlik”,
“olağanüstü hâl”, “istîsna” ve “dost-düşman” kavramları ışığında ele almaya çalışıyor.
Rapor, birbiriyle ilişkili olarak okunabildiği gibi, birbirinden bağımsız olarak da ele
alınabilecek dört bölümden oluşuyor. İlk bölüm; Sanat ve Teoloji ilişkisini ele almaktadır.
İkinci bölümde ise, Schmitt’in “Siyasal Teoloji” meselesine odaklı olarak, sanatın
siyasetle ilişkisine, uç-sınır durumları oluşturan istisna kavramı üzerinden yaklaşılıyor.
Bu kavram, özellikle Avangardizm bağlamında ele alınıyor. Bununla birlikte, insan
veya insan grupları arasındaki ilişkileri ifade eden siyasal kavramı üzerinde duruluyor.
Buna göre; insanlar arasındaki her konu, her nesne siyasi olabilir. Siyasi olanın sınırları
çizildiğinde ya da belirginleştiğinde insanları alınması gereken kararlardan ya da
takınılması gereken tavırlardan dolayı ikiye ayırır. Bu ikiliğin bir ucunu dostlar, diğer
ucunu düşmanlar oluşturur. Böylece dost-düşman ayrımı siyasal olanı tanımladığı gibi,
siyasal eylemi açıklamakta kullanılan kavramsal bir ölçüt olur. Bunun sanatla ilişkisinde,
argümanlar şu şekilde ortaya konuluyor: Olağan durumda, yaşanılan dönemin kültürel
ve sanatsal faaliyetleri içinde, öne çıkan işler/kişilikler, kendi içinde bir “istinai durum/
olağanüstü hâl” oluşturur ve buna karar veren egemendir. İkincisi; Sanatın genel bir
norm içermediğini, tümüyle istisnai bir durum olduğunu belirtirsek, bu da tümüyle siyasi
bir karar olur. Bu iki temel argümandan yola çıkarak söylemek istediğim şey, Modernist
Avangard’tan Çağdaş Sanat’a kadar, sanatın sürekli bir istinai durum, olağanüstü hâl
içerdiğidir.
Dost-düşman ikili karşıtlığına gelince; belirli bir mekân-zamanda duyuların ve algıların
şekillendirilmesinde, siyasetin ve sanatın rolüne ilişkin sınırlar çizildiğinde ya da
belirginleştiğinde, ortaya çıkacak olan karşıtlıklardır ki; temelde, sanat da, siyaset de,
gücünü bu karşıtlıklardan alır. Zaman ve mekânın siyasi olarak düzenlemesine ve algıların,
duyuların şekillendirilmesine bağlı olarak, sanat pratiklerinin de, istisnai hâl olarak genel
geçer normların dışında ilişkiler yaratması, farklı zamanlarda ve mekanlarda, insanlar
arasındaki dinsel, ulusal (etnik ya da kültürel anlamda) ekonomik ya da diğer alanlardaki
birleşme ve ayrılıklardaki yoğunluk derecesine işaret eder. Buradan itibaren Schmitt’in
dost ve düşman kavramlarına sanat ve siyaset ilişkisi bağlamında bir işlerlik kazandırabilir.
Bu bağlamda, günümüzün uluslararası festivalleri ve kültür diplomasisi dolayımında
cereyan edenler ele alınmıştır.
This dissertation tries to point out the relationship between art and politics in the light
of the notions of “hegemony”, “state of emergency”, “exception”, “friend-foe” which
are mentioned by Carl Schmitt, a jurist and political scientist, in his books “Political
Theology” and “The Definition of the Political”.
The dissertation consists of four chapters which can be handled together as
interrelated parts or independent texts. First chapter discusses the relation between
Art and Theology. In the second chapter focusing on Schmitt’s argument of “Political
Theology” the relation of art to politics is handled through the concept of exception
which arouses the edge-boundary situations. This concept especially discussed in
the context of Avant-gardism. Along with this, the concept of “political” which points
out the relationship between humans or human groups is taken into consideration.
According to this, every situation and every object can be a matter of politics among
humankind. When the boundaries of political is drawn or become clear they divide the
humankind into two in the sense of their decisions and attitudes. This duality consists
of friends and foes. Thus, the division of friend and foe defines the political and also
becomes a conceptual criterium in explaining the political act. In its relation to art,
arguments are like this: In an ordinary situation, in the cultural and artistic activities of
a given period of time, outstanding works/personas create an “exceptional situation/
state of emergency” and the one who decides this is the hegemon. Secondly; if we
define art as an exceptional situation without norms, this would be another political
decision. Through these two basic arguments I want to state that from Modernist
Avant-garde to the Contemporary Art, art always includes an exceptional situation and
a state of emergency.
When it comes to the friend-foe duality, it is a kind of duality that come out clear when
the boundaries of politics and art are drawn or become clear to shape the senses and
perceptions in a given space-time. This is to say; both art and politics take its power
from these dualities. Artistic practices as exceptional situations create relationships
which are outside of the ordinary norms, points out the degree of intensity in friendfoe duality. In this context, international art festivals of our time and cultural diplomacy
is taken into consideration.
Üçüncü bölümde, sanat ve siyaset ilişkisinin teolojik temeline dair yapılan genel
çözümleme, dünya sisteminin genel işleyiş mekanizmalarına bağlanıp, kültür olgusu ile
birlikte düşünsel ve dilsel bir pratik sergilenmeye çalışılmıştır. Çaba, “İlişkisel Eşitsizlik”
şeklinde bir kavramı ortaya koymak yönünde gösterilmiştir.
In the third chapter, the general analysis considering the theological basis of the
relationship between art and politics is tied to the processing mechanisms of the world
system and with the phenomenon of culture, an intellectual and linguistic practice
is attempted to be presented. A concept as “relational inequality” is the aim of this
chapter.
Dördüncü ve son bölüm, pratiğe dairdir. Teorinin gri bölgesinden, üretime, ortaya
koymaya yönelik bir süreç, “Yönlendirilmiş İleti” adıyla görsel dile tercüme edilmeye
çalışılmıştır.
The fourth and the last chapter is on practice. A process aiming to translate the
grey zone of theory into production and presentation, which is entitled as “oriented
message”, to the visual language is the content of this chapter.
Anahtar Sözcükler
Sanat, siyaset, istisnai durum, egemenlik, ilişkisel eşitsizlik, kültür
Key Words
Art, politics, exception, state of emergency, relational inequality, culture
166 * Ocak 2013, Danışman: Prof. Hüsnü Dokak
* January 2013, Supervisor: Prof. Hüsnü Dokak
167
Sanatta Kartografik Yaklaşımlar*
Cartographical Approaches in Art*
Çiğdem Menteşoğlu
Çiğdem Menteşoğlu
Bu Sanatta Yeterlik Sanat Eseri Raporu, kartografinin “mekânın yeniden üretimi”
bağlamında sanat yapıtlarında kullanımını öne sürerek, tartışmayı amaçlamaktadır.
“Mekânın yeniden üretilmesi” fikri, postyapısalcı Fransız düşünürlerinin tanımladıkları
üç kavram üzerinden yapılandırılır. Bunlar, mekânın üretimi, yersiz yurdsuzlaşma ve
heterotopya kavramlarıdır. Bu kavramlardan yola çıkarak, görsel sanatta“mekanın
yeniden üretimi”, küreselleşen dünyada, insan-mekân ilişkisi çerçevesinde, aidiyet
kavramının sorgulanmasına bağlanır.
“Sanatta Kartografik Yaklaşımlar” adı altında toplanan yapıtlar, insanın “yer” kavramına
ilişkin duyum ve algıları, mekân, bellek ve anı kavramları üzerinden görsel imgeler
yaratmayı hedeflemektedir. Bu yapıtlar; resimden resimle birlikte yerleştirmeye,
fotoğraftan yere-özgü yerleştirmeye (site-specific installation) kadar birçok farklı
teknikleri ve sunumları içermektedir.Çalışmalarda, müdahale ve dönüştürmeye dayalı
çoklu yöntemler kullanılmıştır. Ağırlıklı olarak, eşzamanlılık durumunu görsel olarak
sunmakta elverişli olduğuna inanılan kolaj tekniği kullanılmıştır. Bununla birlikte, biçim
ve sunum açısından minyatür ve harita arasında kurulan benzerlik, birçok yapıtın
biçimsel ve kavramsal yönünü belirleyici olmuştur. Mekâna özgü yerleştirmeler
ise, mekânın yeniden üretimi düşüncesinde, mekânsal algı, fiziksel anlamda da
dönüştürmek hedeflemiştir. Bu uygulamalar, sanat yapıtı ve izleyici arasında yeni
ilişkiler başlatmayı ve bu iletişimi etkin kılmayı amaçlamaktadır.
Anahtar Sözcükler
Kartografi, mekân, yer, aidiyet, sanat, ilişki, bellek
This dissertation, investigates the utilization of cartography in visual arts, and
asserts the idea of ‘’re-production of space’’. The idea of “re-production of space”
has been configured over the three differing concepts which are defined by French
post-structuralist philosophers. These three concepts are the Production of Space
(Lefebvre), Deterritorialization (Delueze and Guattari) and Heterotopia (Foucault).
The “Reproduction of Space” in visual arts is related to the questioning of “the state
of belonging’’ concept in the framework of human-space relationship in a world of
globalization.
Art works conveying the theme of “cartographical approaches” transform human
sensations and perceptions related with the space concept into visual images by
the means of space, and memory concepts. Multiple methods, (from painting to
installation) based on intervention and transformation, are being applied in the
course of this transformation. In essence, collage technique is being employed in
these kinds of artworks since the technique is believed to be the essential means for
the visual demonstration of the state of synchronism. In like manner, the idea and
visuality of miniature paintings influenced artworks by setting up similarities between
miniature painting and map. On the other hand, site-specific installations exemplify
transforming the perception of space in a physical manner under the framework of
reproduction of space idea. By the means of these performances, an improvement on
the communication between the work of art and its audience, via the generation of
renewed relationships, is intended.
Key Words
Cartography, space, place, the state of belonging, art, relationships, memory
* Şubat 2013, Danışman: Prof. Hüsnü Dokak
168
* February 2013, Supervisor: Prof. Hüsnü Dokak
169
Sanatta İroni ve Öyküleme Pratikleri*
Özlem Tekdemir Dökeroğlu
Ahlaki bir tavır olmaktan çok, entelektüel bir etkinlik olan ironi, insan varoluşunun
önemli bir parçası olarak, çelişkileri ve tutarsızlıkları ortaya koyan zihinsel uyanıklık
yetisiyle, değişimin ve dönüşümün yolunu açar. Bu tavrıyla antik dönemlerden
günümüze varlığını ve etkinliğini sürdüren ironi, öykünün betimleyici doğasıyla
birleşince, sıradan olan değişir ve farklı dillerle konuşan sayısız sanat yapıtına kaynaklık
eden bir itkiye dönüşür. Resimin bir iletişim aracı olarak kullanıldığı dönemlerden
günümüze, ironik öykülerin izlediği yol, çağın getirdiği sosyolojik, ekonomik, siyasal ve
teknolojik değişimlerle şekillenir ve kendine güncel ifade araçları bulur. Yeni bir toplum
tanımlaması içeren yaşadığımız çağda sanatçılar, içinde bulunduğumuz dönemin tüm
olanaklarını kullanarak, enstalasyon, video, resim veya başka araçlarla, söylemek
istediklerini daha geniş bir ifade platformunda anlatabilme olanağı bulurken, ortak bir
dil olarak ironiyi ya da ironik öykülemeleri sıkça kullanır hale gelmişlerdir. Sanatçıların
işlerindeki bu dikkat çekici ortak payda, serüvenin başlangıcında, araştırma konusuna
kaynaklık eden düşüncelerin ortaya çıkmasının temel nedenidir. Bu bağlamdan yola
çıkan araştırma; iğneleme, bilmezden gelme ve tersini söyleme gibi yöntemlerle,
yanlış, çarpık ve absürd olayları eleştiren ironiyi, bir söz sanatı ve felsefi bir düşünce
biçimi olarak, terimsel ve kavramsal açıdan, farklı sanat disiplinlerindeki yaratımlara
katkılarıyla ortaya koyar.
kaçınarak yapılan resimler, konularını günlük yaşamdan ve sıradan şeylerden alan
görsel notlar ya da eskizler olarak yüzeye aktarılır. Çoğu zaman doğaçlama olarak
gelişen ironik bir tavır içeren ve bir eskiz ya da deneme havasında olan bu resimlerde,
izlenimler, düşler, peyzajlar, eşya ve insana ait küçük öyküler, metaforik ve ironik
yorumlarla görselleşir. Kolajlar, asamblajlar, farklı boya dokuları ve her türlü iz bırakan
malzemeyle yapılan deneysel girişimler sonucu oluşan resimlerde amaç, her şeyden çok
resim yapma deneyimi ve bundan duyulan yoğun tadın içten bir paylaşımıdır.
Anahtar Sözcükler
İroni, öyküleme, mizah, parodi, metafor, absürd, grotesk
Araştırmanın temelini oluşturan ironi ve öyküleme pratikleri, sanat disiplinlerinin ilişkili
olduğu metafor, mizah, alegori, grotesk, absürd, parodi, pastiş, simülasyon, simülakr
gibi kavramlardan destek alınarak açıklanmaya ve yine farklı sanat disiplinlerindeki
üretimlerinden örneklerle ortaya koyulmaya çalışılır.
Kökleri masal anlatıcılığına dayanan ve bilgi aktarımının en eski yollarından birisi
olan öykü anlatıcılığı, belki de ironinin en çok başvurduğu ifade pratiğidir. Yazınsal ve
görsel bağlamda birçok sanatçının yaratıcılığını ateşleyen ironi kavramının, öyküleyici
bir yapısı vardır. Bu yöntem, plastik sanatlar olarak adlandırdığımız ve aslında dalları
arasındaki disipliner sınırların hızla yok olduğu, içsel ifade platformunda kendine güncel
bir görünürlük alanı bulur ve günümüz sanatının kavramlarıyla uğraşan, bu konuda
düşünen sanatçıların sıkça başvurduğu bir anlatım biçimi haline gelir. Sanatçıların
bu alanda ürettikleri belki de sayısız yapıt, titiz bir elemeden geçirilerek, kişisel
çalışmalarla ilişkileri bağlamında sınırlandırılmıştır.
Son bölüm, bağlam çerçevesinde yapılan resimlerin biçim ve içerik öykülerini anlatır.
Tez konusu kapsamında yapılan çalışmalar, parodik ve eleştirel yapıdaki ironiyi,
öykülemenin naif ve masalsı doğasıyla bir araya getirerek, içsel bir resim deneyimini
paylaşmanın izini sürer. Yaşamın içindeki entropik süreçlerin, izlenilen filmlerin,
dinlenen müziklerin, okunan kitapların ve görülen sanat yapıtlarının belirgin etkisiyle
oluşturulan çalışmalarda, zaman zaman şiirsel bir kabusun izinde grotesk karakterlerle,
zaman zaman da küçük görsel notlar niteliğindeki izlenimlerle kısa öyküler oluşturur.
Resim yüzeyinde kendiliğinden doğan ironinin, fosilleşmiş tuzaklarına düşmekten
* Mart 2013, Danışman: Prof. İsmail Ateş
170
171
Irony and Narration Applications at Art*
Özlem Tekdemir Dökeroğlu
Irony, an intellectual event rather than an attitude of moral, opens the way of
changing and transformation with its mental alertness to reveal the contradictions
and inconsistencies in the sensibility. The irony that has existed since ancient times,
when combined with the descriptive nature of the story, the ordinary things vary and
turn into numerous art works that speak different languages. Since the days that the
painting is used as a communication tool, the way that the ironic stories followed finds
its current expression tools with the sociological, economic, political, and technological
changes in the current era. Irony or narration of irony has become a common language
that has been used frequently by most of the artists that make use of the technological
and computational opportunities of modern life such as installation, video, painting,
or other different media to express their ideas in today’s world where a new society
description is made. This remarkable common denominator in the works of the artists
can be indicated as the reason of ideas that caused the emergence of the dissertation.
Irony and narrative practices that form the basis of the study is explained with the
associated art disciplines such as metaphor, humor, allegory, grotesque, absurd,
parody, pastiche, simulation, and simulacra.
the paintings that are done with collages, strip assemblies, and all kinds of different
paint textures and materials is to share the experience of painting and the intensive
savor that is felt.
Key Words
Irony, narration, parody, metaphor, absurd, grotesque
The roots of irony are based on ancient times and it initially rises to the occasion
in verbal arts. By using the methods of jeering, pretending to know, and saying the
opposite, irony appears to be an art of words, a literary language, and a philosophical
way of thinking that criticizes false, distorted, and absurd events. While Socrates is
simulating stupidity to expose the illiteracy of the addressee, and thus defining the
irony with his own tactics aimed at convincing her, uses the idea that fronts between
the interior and the exterior of a case, a situation, and a thing can be a relationship that
creates a contrast.
In the last section, the stories of the format and the content of the images within the
framework of context are told. The topics of the dissertation takes experience to share
a picture of the inner track by bringing together opposing naive and epic nature of
parodic irony and critical structure. In the studies that are formed with the entropic
processes, watched movies, listened music, read books, and works of art in a significant
effect, short stories are generated as small visual notes from time to time in search
of poetic grotesque nightmares. Paintings done by avoiding to fall into the trap of
fossilized pictures are transferred to the surface as visual notes or sketches in daily and
ordinary life. Most of the time, in these paintings that are developed with ironic attitude
to improvise a sketch or experiment with, impressions, dreams, landscapes, objects,
and small stories are visualized with metaphoric materials and comments. The aim of
172 * March 2013, Supervisor: Prof. İsmail Ateş
173
Toplumsal Dönüşümden Grotesk İmgeler*
Grotesque Images from Social Transformation*
Aysel Gözübüyük
Aysel Gözübüyük
“Toplumsal Dönüşümden Grotesk İmgeler” adlı bu çalışma, Türkiye’deki toplumsal
dönüşüm olgusu ve bu değişime bağlı olarak ortaya çıkan yeni yaşam modelleri,
yeni davranış biçimleri ve tutumları ile bu tutumların ortaya çıkardığı yeni grotesk
imgeler ve çağdaş resim arasındaki bağlantıya odaklanmaktadır. Dünyada yaşanılan
toplumsal olgularla bağlantılı olarak Türkiye’de ortaya çıkan toplumsal dönüşümler,
farklı sosyologların değerlendirmeleriyle çağdaş toplum kuramlarından biri olan
Postmodernizm’in imge serüvenlerinden geçmektedir. Günümüz sanatı gerek
Postmodern imgeler, gerekse de geçerliliğini hala korumakta olan modern imgeler
yelpazesiyle sanatçıya çok geniş imge olanakları sunar. Bu imgeler daha da
genişletilerek Orta Çağ Sanatından, Grotesk ve Fantastik Sanata kadar bir yayılım
gösterebilmektedir. Çağının tanığı olan sanatçının belki de en temel görevi, yaşadığı
çağın gerçekliğini, geçmişin mirasıyla harmanlayarak yeni sanatsal bilgiler, yeni imgeler
ve yeni değer yargıları üretmesidir. Yeni imgelerin ortaya çıkmasında, sanat akımları
ve sanatçılar kadar tarihsel ve güncel sanat kuramları da zengin birer kaynakça
sunmaktadır. Metafor, alegori gibi imge yaratma tarzları ya da görünenin altındaki
derin yapıyı inceleyen göstergebilim, yeni sanat biçimlerini yaratmak konusunda temel
kaynaklardır. Rapor kapsamında üretilen resimler, tarihten günümüze, siyasetten
sanata, edebiyat ve sanat kuramlarından siyasi kuramlara kadar uzanan bir imge
dağarcığının tuval yüzeyine yansımasıdır.
The study named “Grotesque Images from Social Transformation” focuses on the
phenomenon of social transformation in Turkey and new ways of living and new ways
of social behavior and attitudes derived from this transformation and the connection
between the new grotesque images that emerged from said transformations with
contemporary painting. Social transformations that emerge in Turkey in correlation
with social phenomena in the world, appraised by numerous sociologists, it is
experienced by one of the contemporary social norms which is Postmodernism. Today’s
art gives the artist a wide range of images with Postmodern images as well as modern
images that are still valid. These images can be extended to the medieval art, grotesque
and fantastic art. Maybe the most basic role of the artist who is the witness of his age,
is to blend in the heritage of the past with the reality of the era he lives in and create
new artistic information, images and values. For the new images to emerge historical
and current art theories are very rich resources along with art movements and the
artists. Ways of creating images like metaphor and allegory or semiology that studies
what is underneath the surface, are the basic resources to uncover new forms of art.
The paintings created are the reflection of an image repertoire from past to present,
from politics to art, from art theories to literature theories.
Anahtar Sözcükler
Dönüşüm, grotesk, sanat, fantastik sanat, imge, çağdaş sanat
* Haziran 2013, Danışman: Doç. Necla Rüzgar Kayıran
174
Key Words
Transformation, grotesque, art, fantastic art, contemporary art
* June 2013, Supervisor: Assoc. Prof. Necla Rüzgar Kayıran
175
İnsanın Yeni İmgeleri*
New Images of Man*
Havva Demircan
Havva Demircan
İmgeler, bağlamsal kurgulardan öte, durmadan çağrışım üreten, gerçeği kuran-bozandeğiştiren görüntülere evrildiler. İnsanın ‘tuhaf’ doğasının anlam yüklerken oluşturduğu
karmaşık ilişki, imgeleri hissederken de devreye giriyor.
Far beyond contextual speculations, images, which are constantly producing
connotations, have evolved into images that make and destroy reality. The complex
relationship of human being, which is formed by the ‘strange’ nature of humans during
ascribing meaning, steps in while feeling the images.
İmge, imlediği şey ile ‘anlam’ın ötesinde bir ‘öte anlam’ yaratma aracıdır. Görüntü olarak
imge, iletişime girdiği anda yarattığı çağrışımlarla dönüşür, anlamla kurduğu ilişki
bozulur, onu içinde barındırırken aynı anda varlığına da son verir.
Benim resim yapma halim, imgesel dizilimlerin herhangi bir yüzeyde ya da maddede
fiziksel bir şeye dönüşmesiyle yakından ilişkili diyebilirim. Mekanlarından, dolayısıyla
da bağlamlarından koparıp bir araya getirdiğim imgeleri, izleyicide tamamlanacak bir
zincirin halkaları gibi diziyorum. Sonuçta ortaya ironi ve fantezi bileşimli melezleşmeler
çıkabiliyor.
Söyleniş olarak da benzeşen imge-simge kavramları sıkça birbirlerinin yerine
kullanılabilen benzer kavramlardır. Bu iki kavram arasında kullanılışları itibariyle ortaya
çıkan farklılık; simgenin içinde her zaman imge bulunmasına karşın imgenin içinde her
zaman simgenin bulunmayışıdır.
Thomas Eliot, duyguyu bir sanat biçimi olarak anlatmanın, bir ‘nesnel bağlılaşım’
bulmakla ya da başka bir ifadeyle, bu tikel coşkuyu formülleştirecek bir nesneler dizisi,
bir durum, bir olaylar zinciri bularak kurulabileceğini ileri sürer.
Anahtar Sözcükler
İmge, simge, alegori, nesnel bağlılaşım, mekan
* Haziran 2013, Danışman: Prof. Hüsnü Dokak
176
Image is a tool to create a ‘beyond meaning’ that is beyond what is imagined and
‘meaning’ itself. Image, as a display, transforms through the connotations that it
creates the moment when it communicates; construed meaning is destroyed, and
terminates its existence while containing it.
I can say that the state I paint is closely associated with the transformation of
imaginative arrays in any surface or material into a physical thing. I align the images,
which I gather by detaching them from their spaces and contexts, like the rings of a
chain that will be completed in the audience. As a result, hybridizations with irony or
fantasy combinations come to the fore.
The concepts of image and symbol (in Turkish their pronunciations are similar) can
frequently be used interchangeably. The difference between these two concepts in
terms of usage is that symbol always contains image, whereas image does not always
include symbol.
Thomas Eliot claims that defining an emotion as a form of art can be done by finding an
‘objective correlative’, or in other words, by finding a series of objects, a condition, or a
chain of event that will formulize this particular passion.
Key Words
Image, symbol, allegory, objective correlative, place
* June 2013, Supervisor: Prof. Hüsnü Dokak
177
Senkronize Roller Üzerine Deneysel Sanat
Pratikleri*
Experimental Art Practices on the Basis of
Synchronized Roles*
Nazire Müge Selçuk
Nazire Müge Selçuk
Senkronize Roller Üzerine Deneysel Sanat Pratikleri başlıklı bu Sanatta Yeterlik
Çalışması Raporu’nun temeli öğretilmiş/öğrenilmiş değerlerin kadın ve sanat ekseninde
sorgulanmasından ibarettir. Kişinin, sıradan-mutlu, izlenimci resimler yapan bir öğrenci
olma halinden, toplumun şablon kadın, eş, anne rollerini ve sanatı sorguladığı zaman
içindeki evrimleşmesi anlatılmaktadır. Anlatılanların tümü yaşanmıştır. Ancak şüphesiz
yer yer abartı kullanılmıştır.
The fundamental basis of this dissertation titled “Experimental Art Practices on
the Basis of Synchronized Roles” consists of questioning the learned/taught values
regarding art and women. It is depicted an evolution over time from the state of
being an ordinary-happy and working impressionist paintings to the state of a role
questioning a template woman, wife and mother. Everything mentioned has been
experienced. But, of course, from time to time exaggeration has been used.
Yapıtların oluşum sürecinde temel hedefim, gerçeğe en yakın olanı bulmaktı.
In the formation of the works, my main goal was to find the one which is closest to the
truth.
Anahtar Sözcükler
Sanat, resim, kadın, anne, feminizm, sanatçı ev kadını, sanat üretimi
* Temmuz 2013, Doç. Necla Rüzgar Kayıran
178
Key Words
Art, paint, mama, feminism, housewife artist, art production
* July 2013, Supervisor: Assoc. Prof. Necla Rüzgar Kayıran
179
‘Belirsizlik’ Kavramı ile Soyut Sanat İlişkisi
Üzerine Görsel Çözümlemeler*
Visual Decodings on the Notion of ‘Uncertainty’
and Its Relationship with Abstract Art*
Barış Yılmaz
Barış Yılmaz
‘Belirsizlik’ insanın varlık adına sorduğu her sorusunda ortaya çıkandır. Her şeyde o hakimdir.
Kendini ve çevresini keşfetmek için soran, sorgulayan insan değişen dünya olayları ve çelişkilerle
kaplı yaşam karşısında büyük bir sorunla baş başadır. Bu sorun kendisini koca bir belirsizlikle
çevrelenmiş hissetmesidir. Kesinlikten uzak, şüpheli bir gerçeklik içinde yaşamaya mahkum
olması huzursuzluğunun baş sebebidir. Çözüm için sorgulanan her sorun, aralanan her kapı
kesinliğe ve cevaba götürmez onu. Öyle ki var olmanın özü ve buna bağlı olan yapıdaki müphemlik
giderilmediği müddetçe, içinde yaşadığımız gerçeklikte şüphe içinde kalmaya devam edecektir.
Yaşam, aslında bir olayın kendisinden sonraki olayları tahmin edilebilir kılmıyor. Kesin saptamalar
ve çıkarımlardan uzaktır. Bilginin ve gerçekliğin göreceli olduğu tek bir gerçekliğin olmayabileceği,
gerçekliğin kişiye- gözlemciye göre değişebileceği bir tespite götürüyor bizi. Doğruluk ve gerçeklik
arayışı içinde “belirsizlik” bu kavramlara ulaşmada bir yetersizlik olarak değil, sistemin bu kavram
üzerine inşa edildiği bir olgu olarak karşımıza çıkar. Bilim ve felsefede sonuca ulaşmada ya da
sistemi açıklamada bazı metotlar, kuramlar ve kanunlar sunulmuştur. Bunlar “kesinliğin” mümkün
olmadığını, tek bir gerçekliğin olamayacağını açıklarken, düzenin göreceliği sonucuna götürür.
Felsefe ve bilimde bunun teori ve kuramlara şekil vermiş halini görebiliriz. Entropi Kanunu’nda
evrenin kendisini düzensizliğe çekmek istemesi ve her şeyin bozulma eğiliminde olması, Görelilik
Kuramı’ndaki gibi uzay ve zamanın mutlak olmadığı düşüncesi bize belirsizliği tanımlatır. Yine
Heisenberg’in Belirsizlik Kuramı da maddenin en küçük parçacığının konum ve hızının hiçbir zaman
istenilen kesinlikte belirlenemeyeceğini bildirir. İnsan için ise bu belirsizlik oldukça korkutucu ve
tehditkar olmuştur. Değişken dış dünya olayları onu güvensizliğe ve korkuya itmiştir. Yetersiz
bilişi ve bu yolda belirsizi ortaya çıkarma ve belirginleştirme gayreti onu pek çok kez hayal
kırıklığına uğratmıştır. Bu belirsizlik onu iç huzursuzluğa ve korkuya götürmüştür. Korkusunu ve iç
huzursuzluğunu ancak değişkenler içinde mutlağı ve gerçeği arama yoluna başvurarak yenme ile
sağlayabilmiştir.
İnsan mutlak olanı sanatta soyut sanat ile aramıştır. Bunu Wilhelm Worringer soyutlama içtepisi
ile açıklamıştır. Soyutlamanın insanın dış dünya olayları karşısında duyduğu iç huzursuzluğu
yenmek ve nesneleri görünüşler dünyasının keyfiliği ve tesadüfiliğinden kurtararak onları soyut
biçimlere yaklaştırarak ve görünüşler dünyasının karmaşıklığından, belirsizliğinden çıkararak bir
huzur noktası aramıştır. Soyut sanat, öz arayışı ile evrendeki nesnelerin yalnızca dış görünüşlerini
değil, değişmeyen, mutlak niteliklerini de yakalayabilmek gerektiğini savunmuştur. Soyut sanat ile
her şeye hakim olan belirsizlik ve bundan duyulan huzursuzluk ile korku giderilmeye çalışılmıştır.
Belirsizin mutlak olana yanaşması sağlanmaya çalışılmıştır. Bu konuda soyutu çalışmalarında farklı
biçimlerde ele alan sanatçılar referans gösterilerek, oluşturulan çalışmalar ile “belirsizlik” kavramı
ile soyut sanat ilişkisi üzerine açıklamalar getirilmiştir.
Anahtar Sözcükler
Belirsizlik, doğruluk, gerçeklik, mutlak, soyut
* Aralık 2013, Danışman: Prof. İsmail Ateş
180
“Uncertainty” is what humans encounter in response to any question asked with regards to
existence. It is dominant in everything. The human who asks questions to discover oneself as
well as his/her environment, faces a major problem in this changing world that is surrounded by
contradictions. That problem is the feeling of being surrounded by a major uncertainty. The reason
of one’s conviction to living in a dubious reality that is away from certainty is the very reason of
one’s feeling of restlessness. Not all questions that are asked for reaching an answer or opening a
door take that person to certainty and answer. Hence, unless the ambiguity in the essence of life
and its structure is quenched, so will the reality we live in remain ambiguous.
Life, in fact, does not make the following events of a particular accuracy predictable. It is away
from precise deductions and inferences. It takes us to the inference that knowledge and reality
are relative to the subject, that there might be more than one single reality, and that reality may
differ from person to person or from observer to observer. In the quest for truth and reality,
“uncertainty” does not appear inadequate in reaching these notions, but rather as a notion upon
which the system is built. In science and philosophy, a number of methods, theories and laws
have been introduced so as to reach results or to explain a particular system. These explain that
“certainty” is not possible, that there might be more than one single reality, and hence, that the
system is relative. In philosophy and science, we can see hypothetical and theoretical reflections
of this understanding. The tendency of the universe towards disorder and the tendency of
everything for deterioration, as explained in the Law of Entropy; the position that time and space
are not absolute, as explained in the Theory of Relativity both remind us of uncertainty. Similarly,
Heisenberg’s Uncertainty Principle state that the location and speed of the smallest particle of
matter cannot be determined.
For humans, on the other hand, this notion of uncertainty has always been highly scary and
threatening. The changing worldly events has pushed one to disbelief and fear. One’s lack of
knowledge and effort to expose the uncertain and make it explicit, have caused disappointments
many times. This uncertainty has led to a feeling of uneasiness and fear. The only way to overcome
this uneasiness and fear has been to seek the absolute reality among all the variants.
Humans have sought the absolute via art. Wilhelm Worringer has explained this by using the
impulse of abstraction. Abstraction has been a way to help one to overcome the inner uneasiness
felt against the occurances of the outer world by saving objects from the arbitrariness,
fortuitousness, complexity and uncertainty of the world of appearances, and approximating them
to abstract forms. Abstract art, via the quest for oneself, has advocated that one should catch not
only the appearance of the objects in the universe, but their unchanging and absolute features as
well. Via abstract art, one has attempted to overcome the uncertainty evident in all things along
with the consequent feelings of uneasiness and fear. With abstract art, the uncertain has been
pushed to approximate to the absolute. Referring to the artists who use abstract in different forms
in their works, decodings of the notion of “uncertainty” and its relationship to abstract art have
been provided in the given works.
Key Words
Uncertainty, truth, reality, absolute, abstract
* December 2013, Supervisor: Prof. İsmail Ateş
181
Ben, Bellek: İmge*
Me, Memory: Image*
Aslı Işıksal Mercan
Aslı Işıksal Mercan
Tarihsel bir akış içerisinde var olan sanatsal yaklaşımlar, ait oldukları yüzyılın
dinamiklerine bağlı olarak değişim göstermiştir. Bu yüzyılda bizler, modernizmden
postmodernizme evrilen bir yolculuğa tanık olmaktayız. Ve son elli yılda değişen
tutumlardan birisi, sanatta büyük anlatıların yerini, minör olgulara ve kişisel mitolojilere
bırakmasıdır. Uzun yıllardır batı ekseninde yazılan sanat tarihi, yeni dünya düzeni ve
küreselleşmenin katkısıyla, ötekinin anlatısına kucak açmıştır.
Artistic approaches which exist in the historical process has been changed within their
century’s dynamics. We have witnessed an adventure of evaluation from modernism to
post modernism in this century. One of the changing attitudes in art is replaced grand
narratives with minor issues and individual mythology. For many years, by helping
of the new world structure and globalism, the art history is written for the west has
embraced narratives of the others.
“Ben, Bellek: İmge” başlıklı bu tezde, sanatta kişisel mit olgusunun tarihsel süreci
irdelenmiştir. 90’lardan sonra Türkiye’deki sanat anlayışı, her ne kadar kişisel anlatılar
üzerinden ilerlese de, kimlik, cinsiyet, etnik gibi politik söylemlerle büyük anlatılara
bağlanmaktadır. Böylece, Türkiye’nin de içinde yer aldığı Orta Doğu ve Balkan
coğrafyası, giderek huzursuzlaşan estetik ve dil arayışlarıyla, ağırlıkta kimlik olgusunu
sorunsallaştırmıştır.
Individual Mythologies in the continuum of art history are analyzed in the thesis which
is entitled “Me, Memory: Image”. Although after the 90’s, views on art in Turkey is
conveyed to personal narratives, it is connected to major narratives with political
discourses as identity, gender, ethnicity. Thus, Middle East and Balkans where Turkey
is in too, is problematized the phenomenon of identity along with an increasingly
unrestful esthetic and seeking for a new style (language) in art.
Tezde, günümüzün sanat anlayışı içinde yer alan kişisel ama bir o kadar da politik olan
büyük anlatıların aksine; bireysel mitolojiler çerçevesinde; “önemsiz, sıradan, öznel,
bir anti kahraman ve hikâyesiz olma” durumu incelenmiştir. Kimlik problemleri
çerçevesinde örülen anlatılar, günümüz sanat ortamlarında belirginleştikçe, bunun
dışında kalan hikâyeler silikleşmekte ve önemsizmiş gibi görünmektedir. Tez süresince;
“siyasi söylemlerin popüler olduğu bu zaman diliminde, bir hiç kimse olarak silikleşen
benliği görünür kılmak mümkün müdür?” sorusuna cevaplar aranmıştır.
In the thesis, as part of Individual Mythologies is researched “the situation of being an
anti-hero, trivial, ordinary, and subjective and not having a story”, on the contrary
that is not only personal but also political narratives in today’s concepts of arts. When
the narratives about the problem of identity is getting more become clear in today’s
art authority, narratives which is not involved majority seems to become indistinct
and insignificant. During the thesis term, I searched an answer a question that “Is it
possible to make visible a self who wants to be “no one” in this time when the political
discourses are popular.
Ayrıca 21. Yüzyılın hızlı, aksak, ironik ve kendine has oksimoron yapısı içinde, hemen
her büyük meseleye uzak kalan Ben’in dünyası deşifre edilmiş ve resim, video, fotoğraf
gibi medyumlarla somutlaştırma ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu imgeselleştirme süreci;
fragman, düşünce-imaj, bir anlatım biçimi olarak montaj, Nadire Kabinelerini andıran
bir dünya içinde “arasılık” kavramlarının keşfi çerçevesinde bir yön izlemektedir.
Anahtar Sözcükler
Kişisel mitoloji, minör anlatı, fragman, montaj, aradalık, belleksizlik, güncel sanat, resim
In addition to all these, the world of self who stays away from almost every major issue
is deciphered within 21. Century’s unique structure that is fast, ironic and oxymoron. It
comes out requirement of concretization by using mediums such as painting, video and
photograph. This process of visualization is followed a way to discover concepts which
are fragment, thought - image, montage as a form of expression and betweenness a
world reminiscent of the Cabinet of Curiosities.
Key Words
Individual mythology, minor narrative, fragment, montage, betweenness, contemporary
art, painting
* Kasım 2014, Danışman: Doç. Necla Rüzgar Kayıran
182
* November 2014, Supervisor: Assoc. Prof. Necla Rüzgar Kayıran
183
Çoklu ‘Sanat Kimliği’*
Multiple ‘Art Identity’*
Erdem Oğuz
Erdem Oğuz
Çoklu ‘Sanat Kimliği’ ifadesi, günümüz sanatının, neden küreselleşme, sanat piyasası,
küresel dolaşım, sanat eserinin metalaşması, mübadele değeri, sanat emekçiliği,
kopya, temellük gibi kelime ve ifadelere yer vermeksizin tam olarak anlatılamaz hale
geldiğini anlamak, tartışmak ve ulaşılacak sonuçları örnekleyebilmek amacıyla, bu tez
bağlamında kurulmuş bir alegoriyi adlandırmak için seçilmiştir. Güncel sanat dünyasında
adını duyurmuş bazı sanatçılardan, fikir ve sanat anlamında yapılan temellükler ile bir
tür kurgu/kolaj sanatçı portresi çizilmeye çalışılmıştır. Bu portrenin, küreselleşmenin ve
dolayısıyla küreselleşmiş sanat dünyasının günümüz sanatçıları üzerindeki biçimlendirici
etkilerini görünür ve okunur kılması amaçlanmıştır.
The statement Multiple ‘Art Identity’ is chosen for naming an allegory, set forth in
context of this thesis for comprehending, discussing and exemplifying the attained
conclusions of the question, why the art of today came to cannot be fully covered
without mentioning concepts like globalization, art market, global circulation,
commodification of art work, exchange value, art labour, copy and appropriation. The
appropriations, in the means of notion and art, made from some known contemporary
artists are used for the attempt of portraying some kind of a fictional/collaged
artist. This portrait is intended to visualize and make legible the shaping effects of
globalization and thereby globalized art world over contemporary artists.
Bu doğrultuda öncelikle sanat kimliği söyleminin tez bağlamındaki anlamı tanımlanmaya
çalışılmış ve günümüz sanatçısının küreselleşmenin sınırlayıcı etkileri altında kendisini
ifade edebilmesinin, öznel kimliğini yaşatabilmesinin önündeki zorluklar ele alınmıştır.
Ardından, konu akışı için bir referans noktası oluşturmak amacıyla, yaşayan sanat
kimliğinin durduğu nokta ile güncel sanat arasındaki düşünsel ve pratiksel mesafe
örneklerle işlenmiştir.
For this purpose, firstly defining the meaning of the ‘art identity’ expression in context
of this thesis is attempted and the difficulties surrounding today’s artist on his way to
express himself and keep his subjective identity alive under the constraining effects of
globalization are discussed. Afterwards, in order to set a reference point for the theme
flow, the notional and practical distance between the standing point of the ongoing art
identity and contemporary art is stated with some examples.
Neticede, yukarıda bahsedildiği gibi bir güncel ‘sanat kimliği’ kolajı oluşturularak,
küresel sanat ortamı ve onun aktörleri bu kişileştirme üzerinden betimlenmeye
çalışılmıştır. Ele alınan konular, kişiler ve sanat eserleri gerekli referanslar ve örnekler
verilerek işlenmiştir. Bu tez beraberinde yapılan temellük işler aracılığıyla, günümüz
sanatında farklı karakterleriyle öne çıkmış, geniş bir sanatçı yelpazesi örneklenmeye
çalışılmış ve bu sayede günümüz sanatının bütünlükten ve netlikten uzak, çok kimlikli,
karmaşık yapısı yansıtılmak istenmiştir.
Eventually, as mentioned above, the purpose of creating a contemporary ‘art
identity’ collage is to depict the current global art scene and its actors through
this personification. The addressed topics, people and works of art are processed
with appropriate references and examples. A wide range of contemporary artists
with significantly different characters were tried to be sampled by the works of
appropriation which were made along with this thesis, in order to reflect the lack of
wholeness and clarity of the current art world but a complex, multi-identity structure
instead.
Anahtar Sözcükler
Sanat, kimlik, alegori, temellük, güncel, küreselleşme, piyasa
* Aralık 2014, Danışman: Doç. Necla Rüzgar Kayıran
184
Key Words
Art, identity, allegory, appropriation, contemporary, globalization, market
* December 2014, Supervisor: Assoc. Prof. Necla Rüzgar Kayıran
185
Sentetik Çevre, Sanat ve Algı İlişkisi: Günlük
Denemeleri*
Synthetic Environment, Relations of Art and
Perception*
Kerem İşcanoğlu
Kerem İşcanoğlu
Yaşadığımız mekânlar hakkında çeşitli fikirlere sahibiz. Fakat aslında aklımızdaki
imgelerin birçoğu gerçekliği ifade etmekten epeyce uzaktır. Bu yönüyle, zihnimizdeki
imgeler, gerçekliğin bozulmuş bir taklidi olarak değerlendirilebilir. Örneğin; İstanbul
denildiğinde akıllara “mavi turkuaz boğaz”, “Osmanlı İmparatorluğu”, “padişah” gibi
imgelerin gelmesi kentin gerçekliğiyle belli oranlarda bağlantılıdır. Fakat var olan
gerçeklik ile bu imgeler arasında farklılıklar da söz konusudur. Bu zihinlerimizdeki
imgelerin gerçeklikle bağlı olduğu kadar başka nedenlerle de alakalı olduğunu ifade
etmektedir. Bunun nedenlerin en önemlisi iletişim araçları aracılığıyla üretilen iletilere
maruz kalmamızdır. Maruz kaldığımız birtakım iletiler gerçekliği tamamıyla yansıtmaz.
Burada dikkat edilmesi gereken, iletişim araçları aracılığıyla yaratılan gerçekdışı algılar
kitle tarafından kabul edilmekte ve gerçek olarak benimsenmektedir.
Sanatın bir takım toplumsal işlevleri vardır. Bunlardan birisi sanatın algı yaratmaktaki
rolüdür. Sanatçı görünen gerçekliğin karmaşıklığını sadeleştirir ve algılanabilir hale
dönüştürür. Sanat bu bakımdan gerçekliği bir bakıma algılanır kılar.
Kent ve onun küçük yapıtaşları olan odalar, çağlar boyu sanat yapıtlarına konu
olmuştur. Sanat yapıtlarında karşılaştığımız oda ve kent imgelerinde mekânların
ötesinde mekânların içeriklerindeki değişimleri de izlemekteyiz bu eserlerde. Sanat
kent üzerine imgeler oluşturur ve kent imgesinin oluşumuna ve insanların kentler ile
girdikleri iletişimin kurulmasına katkılar sağlar.
Sanatın doğrudan imge yaratmak dışındaki diğer bir önemli rolü ise, insan algıları
açısından yaşamın günlüğünü tutmasıdır. Sanatçıların yaptıkları gözlemler bize, onların
hayatlarından kareler sunduğu kadar, aynı zamanda insanın düşünsel tarihçesini de
verir. Bu çalışmada kamusal alanda kurduğum atölyede, mekân ve algı bağlamında
sanatın kimliğini sorguladım, doğal öğrenme yolu olarak kamusal alanda sanat üretimini
deneyimledim.
Anahtar Sözcükler
Sanat, temsil, resim, algı, çevre, günlük, sentetik çevre
We have some opinion about our living environments. However, most of the perceptions
of us actually are faraway from representing the reality. In this respect the images in
our minds can be considered as a corrupted image of the reality.
For example; when we think about Istanbul we remember “turquoise blues of
bosphorus”, “Ottoman Empire”, “Sultan” and etc. These images at a certain extent are
related to the reality of Istanbul. However, there are also some differences between
these images and the existing reality. This shows us that the images in our minds
depend on reality as well as depending on other things. The most important reason of
this is that we expose to the images which are produced by the media. These images
actually do not represent the actual reality well. Here, the main point that we should
take not considerations the acceptance and adoption of these media-made unreal
image sand perceptions by population.
Art has some social functions. One of these is the role of creating perceptions. The
artists make the complexity of reality more simplier and transform it to a perceivable
form. The art in this respect make the reality perceivable.
The cities and their building stones, rooms, have been a subject of art for centuries.
In the art works including room and city images on behind of spaces we can also
observe the changes in the functions of spaces. The art creates images on cities and
contributes the formation of the city images and also contributes the development of
communications between human sand cities.
Other than creating direct images the art has another important role. This role is to
keep a journal of life in the sense of human perceptions. The observations of the artist
show us not only the pictures of his/her life but also show us the history of human
thought.
In the study, in my studio which is built in public space I analysed the identity of the
art within the context of space and perception. Moreover, as a natural way of learning I
experienced the performance of art in a public space.
Key Words
Art, representation, painting, perception, environment, diary
* Aralık 2014, Danışman: Prof. Hüsnü Dokak
186
* December 2014, Supervisor: Prof. Hüsnü Dokak
187
Seramik Anasanat Dalı
SERAMİK
YÜKSEK LİSANS
PROGRAMI
189
Resimsel Öğelerin Seramik Teknikleri İle
Yorumu*
Interpretation of Pictorial Components Through
Ceramic Techniques*
Mehmet Kutlu
Mehmet Kutlu
Bu çalışma kapsamında resim sanatı ile seramik sanatının teknikler ve birlikte uygulama
biçimleri incelenmiştir.
Within the context of this study, the application of techniques in painting and ceramic art
are examined.
Çok eski medeniyetlerden bu yana bu iki sanat dalı yakın durmuş ve birbirine önemli
katkılar sağlayarak gelişmişlerdir. Kil; insanoğlunun her zaman, elinin altında, kolay
sağlanan ve maliyeti düşük olduğundan kap, çanak, çömlek kavanoz, küp gibi gündelik
yaşamda kullanım için üretilen eşyalarda ilk akla gelen malzeme olmuştur. İşlevselliğin
ön planda tutulduğu bu üretim, insandaki estetik arayışlarla birleştiği noktada resmin
katkısına gerek duyulmuş ve böylece estetik ile işlevsellik bir araya getirilmiştir.
Ever since the ancient civilizations both fields of art have been in close contact and
mutually developed. Clay has always been convenient, easy to obtain and low cost
material for mankind in producing daily goods such as; pots, bowls, jars, vessels etc.
While the functionality of these goods has been, initially, the prime concern, the search
for aesthetics has added a new dimension to them.
Yüzyıllar boyunca seramik ve resim çok farklı teknikler kullanılarak bir araya
getirilmiştir. Bu çalışmada, kullanılmış olan tekniklerin özellikleri üzerinde durulduğu
kadar, bu teknikleri kullanarak seramik üzerine resimleme yapan sanatçıların çalışmaları
araştırılmış ve geliştirilen yorumlanmış üretimlerin özellikleri açıklanmıştır.
Anahtar Sözcükler
Seramik, resim, dekor teknik
* Nisan 2013, Danışman: Prof. Dr. Candan Terviel
190
Painting and ceramics or pottery have been brought together by various techniques
throughout the centuries. In this study, attempt has been made to focus on the
techniques used by examining the work of selected artists and ceramists as well as
explaining the self-used techniques.
Key Words
Ceramics, painting, decoration techniques
* April 2013, Supervisor: Prof. Dr. Candan Terviel
191
Kent Dokusunda Pencerenin Seramik Form ve
Yüzeylerde Yorumu*
Interpretation of Window in Urban Texture with
Ceramic Form and Surfaces*
Hatice Aybike Ak
Hatice Aybike Ak
Kent Dokusu kavramı, ilk yapıların oluştuğu Neolitik Çağdan günümüze varlığını
sürdürmektedir. İnsanların barınma ve sığınma içgüdüsü, onların çeşitli yapıları
oluşturmalarına imkan vermiştir. Oluşturulan yapılar gelişen teknoloji ve imkanlar
sayesinde her dönemde farklı özellikler göstermişlerdir. Kent dokusu kavramı
incelendiğinde, içerik olarak çok geniş bir yelpazeye sahip olduğu görülür. Bu çalışmada
ilk olarak kent ve kent dokusu hakkında bilgi verilmiş daha sonra da kent dokusunun
en önemli öğelerinden biri olan yapıların, bir elemanı olan pencereler incelenmiştir.
Pencereler, binaların vazgeçilmez öğeleridir. Pencerelerin bıraktığı izlenimler, seramik
ile bütünleştirilerek yeniden yorumlanmıştır.
The concept of urban tissue existed, since the Neolithic Age which the first buildings
have been composed. Because of the people’s instinct of housing and shelter, this
allowed them to create a variety of structures. With advanced technology and facilities,
created structures showed different characteristics in each period. When the concept
of the urban texture analysed, it can easily be seen that, a wide range of content
have been included. In this thesis, first information is given about the city and the
urban texture, than windows which are the important construction elements and the
important part of the urban fabric, are examined. Windows are indispensable elements
of buildings. Impressions which left by the windows, re-interpreted by integrating
ceramics.
Anahtar Sözcükler
Kent dokusu, kent, pencere, seramik
* Haziran 2013, Danışman: Prof. Dr. Candan Terviel
192
Key Words
Urban texture, city, window, ceramic
* June 2013, Supervisor: Prof. Dr. Canan Terviel
193
Sanatta Oyun Nesneleri*
The Game Objects in Art*
Işıl Tüfekci
Işıl Tüfekci
Bu çalışma raporunda insanoğlunun yaşam gereksinimlerinden birisi olan oyun ve
oyuna dahil olan nesneler ve oyuncaklar; tarihsel, genel bir çerçevede ele alınmıştır.
In this study, one of the necessities of humankind, “game” and “objects and toys” that
are included in play were studied within a general historical framework.
Bir kültür nesnesi olan oyuncağın gelişim tarihi incelenmiş, özellikle Modernizm sonrası
değişen sanat nesnesi kavramıyla, oyuncak ve oyun nesneleri bağlamında ilişkiler
kurmanın olası durumu irdelenmiştir.
As a cultural object, the advancement of toy throughout history was researched and
the possibility of making correlation was examined in the context of toy and toy objects
especially with the concept of art object changed after Modernism.
Oyun, zorlamasız yaşanan bir faaliyet olup, içinde gerilim, sevinç, karşıtlık, haz gibi
duyguları barındıran günlük hayattan kopma eylemidir. Oyun, oyuncak ve oyun nesnesi
kavramları tarih boyunca pek çok düşünürün de ele aldığı kavramlar olmuştur. Farklı
disiplinlere konu olan oyun ve nesneleri birçok sanatçı ve akıma ilham kaynağı olmuştur.
Being developed spontaneously, game is an activity consisting of several feelings as
happiness, stress and pleasure that breaks people from daily life. Many philosophers
also have been considered the concepts of game, game object and toy throughout
history. Game and game objects, as a matter of different disciplines, have been
provided inspiration for many artists and movements.
Çalışma sürecinde oyun ve oyun nesnelerinin etkisiyle sanatı anlamanın ve
yorumlamanın mümkün olabilirliği üzerinde durulup, kişisel uygulamaların üretim
sürecinin ve ortaya çıkan sonucunun da içinde oyun unsurunu barındırabileceği
gözlemlenmiştir. Ayrıca pek çok oyun nesnesi tasarlanıp yorumlanmış ve kimi
kavramlarla ilişkilendirilmeye çalışılmıştır.
194
During the study the possibility to understand and interpret of art with the effect of
game and game objects was investigated and it was observed that both production
process of personal work and result can include game notion. Moreover, many game
objects were designed, interpreted, and tried to be correlated with some concepts.
Anahtar Sözcükler
Oyun, oyuncak, oyun nesnesi, seramik, sanat nesnesi
Key Words
Game, toy, toy object, ceramics, art object
* Temmuz 2013, Danışman: Prof. Nazan Sönmez
* July 2013, Supervisor: Prof. Nazan Sönmez
195
Sanat Nesnesi ve Mekan İlişkisi Üzerine
Uygulamalar*
Art Works On The Relation of Space and
Art Objects*
Mehtap Morkoç
Mehtap Morkoç
Mekan kavramı; mimarlık disiplininin temel kavramlarından olmakla birlikte diğer
pek çok alanda üzerine tartışılır. Felsefeden, sosyolojiye, fizikten, estetiğe temel
sorunsallardan biri olan mekan, farklı disiplinlerde gösterdiği anlam çeşitliliğini tarih
boyunca sanat alanında da göstermiştir.
Along with being one of the basic concepts of architecture discipline, the concept of
space has been debated on in many other fields. Being one of the fundamental problems
from philosophy to sociology, physics to aesthetics, space has this diversity of meaning in
the field of arts as well as in other disciplines throughout the history.
Mekanın ifade alanının sorgusu bu tezle mümkün olmamakla beraber, tez kapsamında
mekan ve mekanın sanat nesnesiyle ilişkisi sanat tarihi alanında üretilen ve tartışılan
eserler çerçevesinde ele almak amaçlanmıştır.
Although it has not been possible to question the whole field of the expression of space
in this paper, it has been intended to discuss space and the relation of space with art
object in the frame of the art works created within the art history and the art works that
have been commented on.
Sanat tarihi süresince kimi zaman temel konu olan mekan kimi zaman da alışılanın
aksine ele alınmış, arazi sanatı döneminde olduğu gibi kullanımına yeni anlamlar
getirilmiştir.
1960’lar plastik sanatlarda eşzamanlı ve art arda gelen sanat hareketlerine sahne
olmuştur. Bu çalışmada o tarihlerden günümüze sanatta mekan ve nesne ilişkisi
tartışılacaktır. Mekanın sanat nesnesi üzerindeki etkisi çevresinde, sanat nesnesinin
mekanla bütünlüğü irdelenecektir. 20. Yüzyıl’la birlikte yapıt-mekan ilişkisi de
sorgulanmaya başlanmıştır ve bu dönem, sanat yapıtının çevresiyle kaynaşmasını
sağlamıştır. Bu anlamda geleneksel olan “izleyici” anlayışı da, yerini deneyimleyen ve
sanat yapıtının bir parçası olan izleyici modeline bırakmıştır.
Tezin birinci bölümünde mekan kavramı sözlük anlamları ve genel anlamıyla
açıklanmaya çalışılmış, mekanın sanat tarihindeki yeri ve sanat nesnesiyle olan ilişkisi
üzerinde durulmuş konunun tarihsel gelişimi ve değişimiyle incelenmiştir. Bu bölümde
sanat nesnesi başlığı altında, günlük nesnelerin sanatta varolma süreci ele alınmıştır.
İkinci bölümde çalışmalarında farklı açılardan sanat ve mekan ilişkisini ele alan
sanatçılar tartışılmıştır. Üçüncü bölümde kişisel uygulamalar açıklanmıştır.
Anahtar Sözcükler
Mekan, nesne, sanat nesnesi, sergi mekanı
Throughout the art history, space, which sometimes has been the primary concern, has
sometimes been dealt with off the charts and its usage has gained different meanings as
it had during the period of land art.
1960s witnessed some art movements that came simultaneously and one after another.
In this paper, the relationship of space and object will be discussed from that time
to present. Around the influence of space on the art object, the unity of art object
with space will be examined. The relationship of art work and space has been being
questioned since the beginning of the 20th Century and this period provided art work to
unite with its environment. In this sense, the traditional conception of “the viewer” has
also left its place to the kind of viewer who is a part of the art work and experiencing it.
Throughout the first section of this paper, the concept of space has been tried to be
explained through its lexical and general meanings, the relationship of space with
art object and its place in art history has been emphasized and examined along with
its development and evolution throughout the history. In this section, under the title
of art object, the existence process of everyday objects in the field of arts has been
covered. In the second section, the artists who handle the art and space relation from
different aspects have been discussed. In the third section, personal art works have been
indicated.
Key Words
Space, object, art object, exhibition space
* Temmuz 2013, Danışman: Prof. Dr. Candan Terviel
196
* July 2013, Supervisor: Prof. Dr. Candan Terviel
197
Doğal Dokuların Geometrik Biçimli Seramik
Yüzeylerdeki Yorumu*
The Interpretation of Natural Textures on
Geometrical Ceramic Forms*
Esin Aykanat
Esin Aykanat
Bu çalışmada, kent yaşamı ve doğal yaşam arasındaki ikilik üzerine bir eleştiri sunulması
amaçlanmıştır. İlk aşamada, çalışmalarda doğal yaşamın bir sembolü niteliğinde
kullanılmakta olan doğal dokular konusunda bir araştırma sunulmaktadır. Bu bölümün
son kısmında doğadan aldıkları dokuları taklit yöntemi ile seramik yüzeylere uygulamış
sanatçılardan örnekler verilmiştir. Sonraki bölümde ise, kişisel seramik uygulamalarda,
mantar dokusunun taklit edilme anlamlı bir araç olarak kullanılmakta olması sebebi ile
mantar özellikleri ve dokuları üzerinde özellikle durulmuştur.
The aim of this research is to voice criticism on the dualism between city life and natural
habitat. In the first chapter, an inquiry is presented on the issue of natural textures that
are used as a symbol of natural habitat in the works. At the end of the first chapter, some
works of a group of artists who imitatively practice textures taken from the nature on the
ceramic surfaces are exemplified. In the following chapter, the features and textures of
mushrooms is particularly analyzed since the imitations of mushroom textures are used
in individual works as a significant tool.
Sonraki aşamada, şehir yaşamında çokça karşılaşılan, hatta çoğunlukla yaşamın
içerisinde süregelen, seramik çalışmalarda şehir yapılaşmasını sembolize etmek
amacıyla kullanılan geometrik formların sanatta bir araç olarak kullanılmaya başlanması
ve anlamlanma süreci incelenmiş, çalışmalarda esin kaynağı olan ressam, Neo-Geo
akımının öncüsü, Peter Halley’in eserleri ve görüşleri üzerinde özellikle durulmuştur.
In the next chapter, an examination on the introduction of the utilization of the geometric
forms that are frequently encountered in city life, and even generally exist in the life,
and used in several ceramic works to symbolize the city structuring is made and their
signification process is underlined. Regarded as the pioneer of the Neo-Geo movement
and being the guiding light of THE works, Peter Halles’s works and ideas are principally
emphasized.
Araştırmada, geometri ve doğal dokuların bir araya getirilmesinin nedeni olan modern
şehir kavramı, yaşantısı ve doğa ile olan tahrip edici ilişkisi vurgulanmış, bu konuda
eleştirel çalışmaları olan sanatçılardan örnekler sunulmuştur.
Son kısımda ise, açıklanan fikirler ve yapılan araştırmalar ışığında, mantar dokuları
ve geometrik formların bir araya getirilmesi ile yapılan, bir şehir maketi niteliğindeki
seramik uygulamalar açıklanmaktadır.
Anahtar Sözcükler
Seramik, doku, geometrik biçimler, şehir
In this paper, the concept of modern city, which is the reason behind the practice that
collects geometry and natural textures, its dynamics and its destructive relationship
with the nature are emphasized and some examples of the works of the artists who have
critical practices in this area are given.
In the last chapter, the ceramic practices that have the quality of a “city model” and are
produced by assembling mushroom textures and geometric forms are explained in the
light of the aforementioned ideas and surveys.
Key Words
Ceramics, texture, geometric forms, city
* Ocak 2014, Danışman: Prof. Nazan Sönmez
198
* January 2014, Supervisor: Prof. Nazan Sönmez
199
Hikaye Anlatan Su Oyunları*
Story Telling Fountains*
Zachary M. Gordon
Zachary M. Gordon
İnsanlar binlerce yıldır işlevsel ve dekoratif amaçlarla çeşme ve su oyunları inşa
etmektedirler. Bu Çalışma Raporu’nda su oyunu ve su oyunlarının hikâyeler anlatmak
için nasıl kullanılabilecekleri üzerinde durulmuştur.
People have been making fountains for thousands of years for both functional and
decorative purposes. This dissertation focuses on decorative fountains (su oyunu) and
how they can be used to tell stories.
Bu Çalışma Raporu’nun ilk bölümünde çeşme ve su oyunu arasındaki fark ve bunların
tarihi ve teknolojileri açıklanacaktır.
The first chapter of this dissertation discusses the difference between functional
(çeşme) and decorative (su oyunu) fountains and their history and technology.
Çalışma Raporu’nun ikinci bölümünde su oyunlarının hikâye anlatımında neden bu kadar
etkili olabileceği üzerinde durulacaktır. Bu bölümde hikâye anlatan çeşme örnekleri
verilecek ve bu çeşmelerin kullandıkları hikâye anlatma yöntemleri açıklanacaktır.
The second chapter examines why decorative fountains can be so effective in telling
stories, provides examples of story telling fountains, and discusses the story telling
techniques that they use.
Üçüncü bölüm ise çeşme ve su oyunu yapımında kullanılan seramiğin rolü üzerinde
durulacaktır. Çeşme yapımında kil kullanmanın avantaj ve dezavantajları tartışılacak,
seramik çeşme örnekleri verilecek ve incelenecektir.
The third chapter focuses on the role of ceramics as a medium for making fountains.
The advantages and disadvantages of using clay to make fountains is discussed, and
examples of ceramic fountains are shown and examined.
Dördüncü bölümde yazarın kendi projesi olan Big Wave’den (Büyük Dalga)
bahsedilecektir. Bu projede 13 tane seramik çeşmenin ve 13 sayfalık bir metnin,
izleyici/okuyucunun hikâyenin ana karakterinin kaderini kontrol edebildiği bir hikâyeyi
anlatmak için nasıl kullanıldığı görülmektedir. Big Wave, yazılı metin, seramik çeşmeler,
ışık, müzik ve stop motion kil animasyonu aracılığıyla bir hikâye anlatan interaktif
ve karışık tekniklerin kullanıldığı bir projedir. Dördüncü bölümde bu projenin ortaya
çıkmasında etkili olan unsurlar ele alınacak, sanatçının çalışması sunulacak ve
sanatçının metodolojisi (yapım ve fırınlama teknikleri) incelenecektir.
The fourth chapter discusses this author’s own project, Big Wave, a series of 13
ceramic fountains and 13 pages of written text that all work together to tell story in
which the viewer/reader controls the fate of the story’s main character. Big Wave is an
interactive and mixed-media project that tells a story through written text, ceramic
fountains, lights, music, and stop motion clay animation. This chapter also discusses
the influences behind this project, presents the artist’s work, and provides information
regarding the artist’s methodology (construction and firing techniques).
Anahtar Sözcükler
Big Wave, çeşme, hikâye, hikâye anlatımı, kil, seramik, su oyunu, stop motion
animasyon
* Ocak 2014, Danışman: Doç. Tuğrul Emre Feyzoğlu
200
Key Words
Big Wave, çeşme, clay, ceramic, fountain, story, story telling, su oyunu, stop motion
animation
* January 2014, Supervisor: Assoc. Prof. Tuğrul Emre Feyzoğlu
201
Gelenekselden Çağdaşa Macsabal*
From Traditional to Contemporary Macsabal*
Kerem Sarıkaya
Kerem Sarıkaya
Süreklilik bir şeyin güncel varlığına işaret eder. Zanaatta süreklilik talebe bağlıdır.
Sanatta ise etkileşime bağlıdır. Bu etkileşim: günlük olaylar, felsefe, kültür, teknoloji
ve farklı disiplinler ile gerçekleşebilir. En ilginci ise sanat ile zanaat arasında çoktan
kopmuş olan halef selef ilişkisinin tekrar canlanarak etkileşime dönüşmesidir. Seramiğin
zanaat kısmı, güzel sanatlar eğitimi almış olanlar için ilham verici olabilir. Özellikle de
bu zanaat başka topraklardan geliyorsa daha da yoruma açık olabilir.
Binlerce yıllık gelenek ve tarihin üstüne kurulu Kore yarım adasında çömlekçilik başlıca
zanaat alanlarından birisidir. Tarihi olmasının yanında henüz hayatın içinde yaşayan
ama yavaş yavaş kaybolmakta olan bir seramik kültürü vardır. Bunun en yaygın örneği
de Macsabaldır. Korelilerin genel amaçlı besin tüketim kapları olan Macsabal, katı ve sıvı
her türlü besin için kullanılır.
Seramik kültürüne, geleneğine sahip olan toplumlarda üretilen her türlü seramik nesne
binlerce yıl kalabilmekte ve kültürler arası geçiş yapabilmektedir. Kültürel aktarımda
önemli bir yer tutan seramik objeler gelenekselden günümüz çağdaş dünyasına
kalabilen; devamlılığı olabilen özelliktedir. Bu özellik zanaattan sanata esin kaynağı
olmanın yanı sıra başlı başına sanat olarak işlenebilmektedir.
Bu çalışmada geleneksel üretim olan Macsabal biçimi, eski örnekleri, Macsabal fırın
yapımı ve Macsabal ile etkileşimden doğan çağdaş çalışmalar incelenecektir.
Anahtar Sözcükler
Macsabal, fırın, çanak, esin
Continuity points out the daily existence of something. In craft, continuity is depended
on demand. Whereas, in art, it is relating to interaction which could only be realized
with daily events, philosophy, culture, technology and various disciplines. The most
interesting issue is that the long broken successor prodecessor relationship between
craft and art here transforms into a renascent interaction.
The craft part of ceramic could be found inspiring by those who studied fine arts.
Especially, the ceramic craft originating from the soils of the different countries could
be open to interpretation.
In the Korean Peninsula where the history and tradition of thousands of years dwell
on, pottery is one of the foremost area ceramic craftsmanship. Despite having a long
history, the ceramic culture in Korea tends to vanish little by little, even if it still finds
itself a place in the daily life of the people. Macsabal is the widespread instance to this.
As having been the food consuming bowls of Koreans for general use, Macsabal is used
for any kind of solid or liquid food.
Any sorts of ceramic object produced by the people who have the ceramic tradition
and culture has the ability to live on thousands of years and to pass from culture to
culture. The ceramic objects that hold significant places in cultural transmission have
the features and continuity thus they pass on to contemporary world of today from the
tradition. This feature, as well as being a source of inspiration from craft to art, could
also be processed in itself as an art.
In this paperwork, as a traditional production and with its old examples Macsabal style,
Macsabal kiln construction and contemporary approaches that have been born by the
interaction with Macsabal will be examined.
Key Words
Macsabal, kiln, wessel, inspiration
* Nisan 2014, Danışman: Prof. Dr. Candan Terviel
202
* April 2014, Supervisor: Prof. Dr. Candan Terviel
203
Bitkisel Dokuların Özgün Seramik Formlarda
Yorumlanması*
The Interpretation of Plant Tissues on Unique
Ceramic Forms*
Ayşen Yılmaz
Ayşen Yılmaz
Bizler, yaşadığımız çağa ait zaman dilimini birlikte paylaştığımız insanlar her geçen gün
biraz daha yükselen beton bloklar içinde yaşıyor, parklarımızı oluşturan alanların bitki
örtüsü yerine çakıl taşları ve beton havuzlarla kaplanmasını kanıksıyor, ayaklarımız
toprakla hiç buluşmadan ya da ellerimizle ağaç dalından bir kez bile meyve koparıp
yiyemeden hayatlarımızın sonlanmasına alışıyoruz. Akıp giden zaman içerisinde
bitkilerin bu dünyada hayat bulan ilk canlı türü olduklarını, onların varlığı sayesinde
nefes aldığımızı ve bunlara rağmen bütün açgözlülüğümüzle onların hayatlarından çok
fazla pay istediğimizi unutmaktayız.
Amacım; sanatsal ifade biçimimle gerçekleştirdiğim nesnelerin yapısal ve dokusal
yönden oluşturdukları bütünlükle izleyicisinde bitki çağrışımları yaratarak onunla
iletişime geçmesidir. Bu çalışmadaki sanatsal ifade aracım bitkisel dokulardır.Buna
göre bu çalışmanın amaçlarından biri de kullanılan seramik bünyelerin sunduğu teknik
çeşitliliğe dayanarak bitki dokusu çağrışımları oluşturmak ve özgün bir anlatıma
ulaşmaktır.
Bu araştırmanın birinci bölümünde bitkiler ve çeşitleri incelenmiştir. İkinci bölümünde
doku kavramının anlamsal bütünlüğü, çeşitleri ve bazı sanatsal alanlarda kullanımı
incelenmiştir. Üçüncü bölümünde ise kişisel uygulamalara yer verilmiştir. Eserin Seramik
Anasanat Dalı Sanat Çalışması Raporu olması dolayısıyla, örneklendirmede baskın
olarak seramik bünyelerde varlık bulan bitkisel dokulu çalışmalara yer verilmiştir.
We, the people whom we share the era we are living in, live in concrete blocks which
are constantly rising much more than before and get used to the fact that our parking
areas are covered with pebbles and concrete pools rather than plant cover and die
without meeting our feet to the ground or without collecting any fruits from a branch
of a tree and eating it. The plants are the first living species on Earth and we breathe
thanks to them; however; in the flow of time we forget the fact that we ask more from
their lives with all our greed.
My aim is to communicate my work’s audience by creating plant associations in their
minds thorough the structural and textual unity of my objects I have created with my
artistic expression. My means of artistic expression in this study is plant tissues. One of
the aims of this study is to generate associations based on a technical diversity offered
by used ceramic structures and reach a unique expression.
In the first part of this study, the plants and their varieties are analysed. In the second
part, the semantic integrity of the concept of tissue, its variations and the use of it in
some artistic areas are analysed. In the third part, personal applications are provided.
Since the work is of the ceramic main art branch, herbal textured works that come to
life in ceramic structures are provided mostly in exemplification.
Key Words
Plant, texture, ceramic, art
Anahtar Sözcükler
Bitki, doku, seramik, sanat
* Mayıs 2014, Danışman: Doç. T. Emre Feyzoğlu
204
* May 2014, Supervisor: Assoc. Prof. T. Emre Feyzoğlu
205
Kilden Yapılan Uygulamalar Yoluyla 7-10 Yaş
Aralığındaki Down Sendromlu Çocuklara Beceri
Kazandırılması*
Skills Improvement Through The Application
of Clay in Children with Down Syndrome in The
Age Range of 7-10*
Caner Yedikardeş
Caner Yedikardeş
Down sendromlu çocuklar; normal gelişim gösteren çocuklarla aynı gelişim
aşamalarında ilerlemelerine rağmen genetik farklılıktan dolayı, özellikle zihinsel
süreç ve motor becerileri yönünden gelişimleri geri kalmaktadır. Çevrelerinde gerekli
hareket ve egzersiz ortamını yakalayamamış olmalarının ve beraberinde sahip oldukları
fizyolojik özellikleri nedeniyle de motor becerilerde görülen performans düşüklüğünün
bir sonucu olarak toplumda genellikle en alt seviyede ve sınırlanmış yaşam becerisi
göstermektedirler. Sanat eğitiminin en temel özelliklerinden biri her yaşta ve her
durumda yapılabilecek sanat çalışmaları ile yaşam kalitesini arttırmak ve bireylerin
kendini gerçekleştirmesini sağlayarak onları mutlu edebilmektir. Bu eğitim içinde
yoğurma malzemeleri ve özellikle plastik killer çok çeşitli amaçlarla kullanılabilir. “Kil;
farkındalığı artırmada, estetik duyarlılığı uyandırmada, temizlik bilgisini vermede,
sabırlı olmayı öğretmede, işbirliği ve güç birliği bilincini kazandırmada, çevresine karşı
ilgili olmayı sağlamada ve daha sayılabilecek pek çok konuda etkilidir”(Terwiel: 1999)
Bu yararlar yanı sıra down sendromlu çocuklarla kil kullanılarak yapılan çalışmalar
süreç olarak meşguliyet ve nitelikli zaman geçirme gibi yönlerden de büyük öneme
sahiptir. Zihinsel engelli bireylerin yaşadığı çevre ile kurduğu ilişkilerin güçlenmesi ve
bu güçlenme ile sanatsal bir dil olan seramiğin temel malzemesi kilin zihinsel engelli
bireylerin yaşadıkları çevre ile ilişki kurmasında yaşamsal bir özelliğe sahip olabilirliği
düşünülmektedir.
Although the children with Down’s syndrome go forward in the same development
stages with the children progress normally, they stay behind especially in terms of
mental process and motor skills development because of the genetic differences.
Generally they show low and limited life skills in society as a result of performance
decrease which is seen in motor skills because of not having essential movement and
exercise environment in their surroundings and physiological property. One of the
most fundamental features of art education is to increase the quality of life with the
art studies which can be done in every age and situation and to make them happy
by providing self-realization. Kneading substances and plastic clay can be used for
various purposes in this study. “Clay is effective on increasing awareness, arousing
aesthetic sensibility, giving knowledge of cleaning, teaching to be patient, gaining the
cooperation and collaboration, providing being interested in surroundings and etc.”
(Terwiel: 1999) Furthermore, the studies done with the children with Down’s syndrome
by using clay have great importance in terms of busyness and spending quality time.
It is considered that “clay” which is the basic material of ceramic may have a vital
property for individuals with mental disabilities to communicate with their environment.
Key Words
Down’s syndrome, clay, ceramic, art education, special education, skill
Anahtar Sözcükler
Down Sendromu, kil, seramik, sanat eğitimi, özel eğitim, beceri
* Haziran 2014, Danışman: Prof. Dr. Candan Terviel
206
* June 2014, Supervisor: Prof. Dr. Candan Terviel
207
Karikatürize Edilmiş Seramik Boğa Figürleri*
Cartoonish Ceramic Figures of Bulls*
Rıza Tan Buğra Özer
Rıza Tan Buğra Özer
İnsanoğlunun varoluşundan günümüze kadar olan gelişim süreci boyunca bazen
tapınılacak bir tanrı, bazen düşmanı, kimi zaman da kendisinden ve gücünden
faydalanabileceği bir canlı olarak gördüğü boğanın, mizahın bir alt dalı olarak kabul
edilen karikatürün yardımıyla, karakterize edilerek seramik formlara yansımasını
amaç edinen bu raporda, karikatürün tarihsel süreçteki gelişimi, üç boyutlu formlarla
betimlenmesi ve sanatta hayvan figürleri, boğa figürleri ve bunlar üzerine çalışan
sanatçılar ayrı ayrı incelenerek yapılan çalışmalarla varılmak istenen sonuca
ulaşılabilmek amaçlanmıştır.
Raporun birinci bölümde karikatür ve tarihi ve sonraki süreç içerisinde üç boyutlu
formlarla birleşmesi ve özellikle seramik formlardaki yansımaları incelenmiş, alt
başlıklar halinde, önce karikatürde hayvan figürleri, sonra karikatürde boğa figürünün
tarihsel süreci ve günümüzdeki etkileri verilmektedir. İkinci bölümde seramik ve
heykelde, hayvan formlarının kullanılması ve karikatürize edilmiş hayvan formlarının
kullanılması ve dünyada buna örnek teşkil eden sanatçılar ve bazıları verilmektedir.
Raporun devamında, boğa figürünün tarihsel süreç içerisinde gelişimi ve mitolojideki
etkisi incelenmiştir. Boğa figürünün seramik ve heykelde kullanımı ve bu konu üzerine
çalışan sanatçılardan bazıları incelenirken, karikatürize edilmiş boğa figürleri üzerine
çalışan sanatçılar araştırılmıştır. Bu araştırmalar ışığında, boğa figürünün karikatürize
edilerek seramik formlarla betimlemeleri yapılmıştır.
The bull figure was seen sometimes as a god to pray, sometimes as an enemy,
sometimes as a useful creature, the emergence of the mankind and the process to
present day. The purpose of this report is characterized the bulls with the help of
caricature what is a branch of humor and reflected to ceramic forms. Moreover, the
caricature of the historical process of development, the three-dimensional form with
description and animal figures in art and also bull figures and the artists who work on it
separately analysed for reaching the desired results.
In the first part of the art report, caricature and its historical process and the
reflections on ceramics are studied. With the sub-titles, firstly, animal figures in
caricatures, then, bull figures in caricatures are given in the report. At the second
part, the animal figures and the cartoonish animal figures in clay and sculpture and
the artists who work about this topic are investigated. The report goes on with the
researching on the historical process of the bull figures. Moreover; the bull figures and
the cartoonish bull figures in clay and sculpture, and the artists who work on these kind
of bull formsa re studied. With the light of these researches, cartoonish bull figures are
created with clays.
Key Words
Cartoonish, humor, caricature, ceramic, animal, bull, figure
Anahtar Sözcükler
Mizah, karikatür, seramik, hayvan, boğa, figür
* Haziran 2014, Danışman: Yrd. Doç. Hüseyin Özçelik
208
* June 2014, Supervisor: Assist. Prof. Hüseyin Özçelik
209
Eşyanın Konotatif Anlamı Üzerine Seramik
Çalışmalar*
Ceramic Art Works on the Connotative
Meaning Object*
Şule Altay
Şule Altay
Bazı eşyaların işlevlerini aşan bir estetik değeri vardır. Bu nesneler karşısında tıpkı
bir sanat nesnesi (ki sanat nesneleri de alınıp satılabilir oluşları ile eşya sınıfına
dâhil edilebilinir) ya da güzel bir beden karşısında duyulana yakın bir itkiye kapılınır.
Ancak sahip oldukları işlevsel özellikler onları sanat yapıtı olmaktan alıkoymaktadır.
Bu nesneler de kendilerine ait yeni bir değer alanı yaratmaktadırlar. İşte bu gibi
nesneler karşısında kişinin içine düştüğü duygu durumuna ve bu durumun temellerinin
ne olduğuna dair fikirlerin üretildiği bu çalışmanın birinci bölümünde ilk aletlerin
yapımı, Helenistik Çağ ve Sanayi Devrimi ile endüstri nesnelerinin oluşumu üzerinde
durulmuştur.
İkinci bölümde “denotatif” ve “konotatif” anlamın ne olduğu, üçüncü bölümde ise
Semiyoloji Bilimi, “sahip olma” itkisi bazında Hazcılık Felsefesi ve Yararcılık ve bu
nesnelerdeki estetik değere ait araştırmalara yer verilmiştir.
Son bölümde ise örnek tasarımların eşliğinde “Karmaşıklık ve Kaos Teorileri”ne kısa bir
girişin ardından kişisel uygulamalar ile bu çalışma tamamlanacaktır.
Anahtar Sözcükler
Eşya, sanat nesnesi, konotatif anlam, yan anlam, gösterge bilimi, estetik, sahip olma,
karmaşıklık teorisi, hazcılık felsefesi, faydacılık felsefesi
* Haziran 2014, Danışman: Prof. Nazan Sönmez
210
Some objects have an aesthetic value that exceeds their function. Against these
objects, one is carried away with an impulse which is similar to one felt against an art
object (which may be counted as an object as they are purchasable and sellable) or a
beautiful body. Nevertheless, their functional features keep them away from being a
work of art and these objects, create a new field of value for themselves. In the first
part of this paper, in which, ideas about the mood created by those objects on a human
being and what the basis for this is, the making of the first tools, Hellenistic Period and
the creation of the industrial objects by Industrial Revolution has been stressed.
In the second part, what “denotative” and “connotative” meanings are and in the third
part, Science of Semiology, Hedonism and Pragmatism on the basis of the impulse of
“possession” and research on the aesthetic value of these objects take place.
In the last part, after a short introduction to “Sophistication and Chaos Theories”,
accompanied by sample designs, this research will be finalized with personal art works
Key Words
Object, art object, connotative meaning, connotation, semiotics, aesthetic, possession,
sophistication theory, hedonism, pragmatism
* June 2014, Supervisor: Prof. Nazan Sönmez
211
Seramik Anasanat Dalı
SERAMİK
SANATTA YETERLİK
PROGRAMI
213
Seramik Sanatında Minimalist Düzenlemeler*
Minimalist Installations in Ceramic Art*
Leman Kalay
Leman Kalay
Sanatta Yeterlik Eseri Çalışması Raporu olarak ele alınan konu, kişisel sanat
çalışmalarının, ‘Minimalizm’ ve ‘Enstalasyon’ kavramları doğrultusunda,
değerlendirilmesi üzerine kurulmuştur. Bu iki kavramın öne çıkma sebebi, bu çalışmanın
temelinde olan, indirgemeci tavır ve anlatımı güçlendirmek adına yapılan birim
tekrarlarının birbiriyle olan uyumudur. Sanat tarihinin uzun geçmişi içinde birçok
sanat akımı etkili olmuştur. 1960’larda ortaya çıkmış Minimalizm ve 1970’lerde
kendini göstermeye başlamış olan Enstalasyon Sanatı, birçok sanat alanında olduğu
gibi Seramik Sanatı’nda da etkili olan akımlardandır. Bu bağlamda, raporun birinci
bölümünde Minimalizm’in ortaya çıkışı ve temel özellikleri üzerinde durularak, Donald
Judd, Sol LeWitt, Carl Andre, Dan Flavin ve Richard Serra gibi öncü isimlerin çalışmaları
ve sanat anlayışları tartışılmıştır. İkinci bölümde ise, Enstalasyon Sanatı’nın tarihsel
süreçteki gelişimi ve temel özellikleri üzerinde durulmuş, Joseph Beuys ve aynı
zamanda Land Art Sanatının da öncüsü olan, Robert Smithson, Nancy Holt, Walter
De Maria, James Turrel gibi isimlerin çalışmaları ve sanat anlayışlarına değinilmiştir.
Seramik Sanatı’nın modernleşme süreci, Minimalizm ve Enstalasyon kavramlarının
bu alanda kullanımının sanatçılar üzerinden değerlendirilmesi de raporun üçüncü
bölümünü oluşturmaktadır. Dördüncü bölüm ise, kişisel sanat çalışmalarının oluşum
süreçleri ve çalışmaların yorumlanmasıyla tamamlanmıştır.
The subject which held as an Art Work Report is based on evaluating the individual art
works through the ‘Minimalism’ and ‘Installation’ concepts. The reason of focusing on
these two topic is the harmony of between reductionist attitude and repetition of the
units. Many art movement has been effective in the long history of the history of art.
Minimalism emerged in the 1960s and in 1970s Installation Art began to show itself
as well as many of art field these two concepts were effective also in Ceramic Art. In
this context, the first chapter of report consists of the emergence of Minimalism and
its basic properties, leading figures such as Donald Judd, Sol LeWitt, Carl Andre, Dan
Flavin and Richard Serra’s artistic perspectives of the work are discussed. In the second
chapter, focuses on the main features of the Installation Art process of the historical
development, discussed of the works of Joseph Beuys as well as the artists of the
Land Art such as Robert Smithson, Nancy Holt, Walter De Maria and James Turrel. The
modernization process of Ceramic Art, the use of Minimalism and Installation Art in this
field are the third chapter of the report. Fourth chapter consists of the description of
personal creative process and the interpretation of the works.
Key Words
Minimalism, ceramics, installation, reductive, repetition
Anahtar Sözcükler
Minimalizm, seramik, enstalasyon, indirgemeci, tekrar
* Şubat 2013, Danışman: Prof. Nazan Sönmez
214
* February 2013, Supervisor: Prof. Nazan Sönmez
215
Doğa, Sanat ve Biyomimetik Bilim*
Nature, Art and Biomimetic Science*
Melda Genç
Melda Genç
Doğa kavramı sanatçılar için her zaman önemli bir esin kaynağı olmuştur. Son
zamanlarda oldukça gündeme gelen dünyamızın kaynaklarının hızlı tüketilmesi
konusu sanatçıların ve bilim adamlarının odak noktası haline gelmiş, yeni çözüm
arayışlarına yöneltmiştir. Bilim adamları üretim ve tüketim sonucunda ortaya çıkan
ve doğanın bozulmasına neden olan kirlenmeden, tedavisi bulunamayan hastalıklara
kadar olan mevcut birçok alandaki problemlere yeni çözüm bulmaya çalışırken
içinde bulunduğumuz ve bizim de onun bir parçası olan doğanın kendi içerisinde
her şeyi çözümlediğini fark ettiklerinde yeni bir bilimin de doğmasını sağlamışlardır.
Bu çalışmada Biyomimetik bilim diye doğadaki canlı cansız tüm varlıklardan
yararlanılarak soyutlamacı bir anlayışla Biyomimetik doğrultusunda doğadan esinlenme
yöntemlerinden olan strüktür, doku, renk biyomimikrisi ele alınmış ve incelenmiştir.
Doğadan seçilen formlar seramiğin malzemesi olan kilin de özellikleriyle yeniden
yorumlanarak ele alınmış ve bu anlayışla yeni bir anlatım dili oluşturmuştur.
The concept of nature has been a source of inspiration for artists. Recently, rapid
depletion of Earth’s resources has become focal point for the artist and scientist to
find new solutions. As scientists have been trying to develop solutions to a various
set of problems, ranging from pollution resulting from production and consumption,
and causing degradation of nature to treatment of diseases, they recognized the
emergence of a new discipline with its roots in understanding how nature resolves
rising, relatively complex problems. In this dissertation, abstractions of elements in
nature are interpreted through their structure, texture, color within the perspective of a
new branch of science, biomimetic, the study of the structure and function of biological
systems as models for the design and engineering of materials and machines, while
rediscovering their forms in nature through the lens of kiln, the main ingredient of
the ceramic material, with its plasticity, durability, and distinct irresistibility to awaken
the urge for tactile stimuli, and bringing a fresh life into the inanimate ceramic pieces
through biomimicry.
Anahtar Sözcükler
Doğa, sanat, seramik, biyomimetik bilim
* Şubat 2013, Danışman: Prof. Nazan Sönmez
216
Key Words
Nature, art, ceramic, biomimetic science
* February 2013, Supervisor: Prof. Nazan Sönmez
217
Ajansal Sanat: Hiçliğin Özgürlüğü*
Agent Art: Freedom of Nothingness*
Ceren Selmanpakoğlu
Ceren Selmanpakoğlu
Bu çalışmanın amacı; insanın, ona her şey olabilme imkânı verdiğinden dolayı onu
içdaralmasına düşüren özgürlüğünden kaçmak için, hiçlik yerine, varolanlara tutarlılık
veren bir semptomu ve öznelik yanılsamasını seçtiğini ajansal sanat aracılığıyla
bir yapma içinde göstermektir. Özgürlüğümüzü sahiplenerek, seçimlerimizin
sorumluluğunu üstümüze alarak yaşamanın mümkün olduğunun bir önermesini
sunmaktır. Ajansallık; bu yanılsamaya radikal kayıtsızlık noktasından bakması sayesinde
içine girip onu dağıtarak özgürlüğü keşfettirme edimidir. ‘Özne’liğini bir yanlış-tanıma
ve fantaziler üzerinden kuran insanın; doğduğunda hazır bulduğu ‘toplumsal gerçeklik’
düzeni, tutarlı bir bütünlük olarak varolmadığından, hiçlik yerine bu varolanlara tutarlılık
vermesi için bir semptomu yürürlüğe sokuşu Lacan ve Zizek’le incelenerek bu semptom,
bir özgürlükten kaçış projesi olarak yeniden yapılandırılır. İnsanın ‘özne’liğini kurduğu
toplumsal düzenin; ön-varsayımlar, iktidar ilişkileri, yönetim teknikleri gibi araçlarla
nasıl yürütüldüğü Foucault ile incelenerek insanı ‘oldurulmuş’ bir özne yapan bu işlemler
zinciri ve bu ‘oldurulmuş’luğundan kopuş imkânı, yani özgürlüğü, Sartre ile gösterilir.
Bu analizler sanat alanına nasıl ajansal bir girişimde bulunulacağının altyapısını sağlar.
Sanat kurumunun, kurulumundan itibaren bu ‘gerçekliği’ estetize edişi ve günümüzde
bu ‘gerçekliğin’ ikizini üretecek kadar onu onaylayıp hükümsüz hale gelişi Baudrillard ile
gösterilir. Böylece yeni bir önerme olarak ajansal sanat ile insanın sorumluluğunu nasıl
transfer ederek sürekli şimdi ve burada olan özgürlüğünden kaçtığı gösterilir. Bunun
için; ‘anlam’ın keyfî ve irrasyonel yapısı işlenerek dilin hiyerarşisi terk edilir ve yine
hiyerarşileri üreten ve sürdüren iktidar arzusu, ‘gerçeklikle’ bütünsel bir uzlaşmazlık
içinde askıya alınır. İzleyicinin bakışının ön-varsayımları, sanatçı ile izleyici arasında
kurulmuş hiyerarşik atıfları yıkılıp yerine, zaten yürürlükte olan eşitlik ilkesi getirilir.
Sürekli şimdi ve burada olan hiçliğe - özgürlüğe- zaten herkes sahip olduğundan
ajansal sanat sadece buna coşku ile sahip çıkmaya davet eder. Ajansal sanat; izleyicinin,
ön-referanslarının dayanaklarını bırakarak, bir referansa, temsile dayandırılmamış
hiçliğin eksiksiz boşluğundaki özgürlüğünü semptomuna tercih etme seçiminde
bulunmasını önerir.
The aim of this study is to reveal through the mediation of agent art’s doing that the
person chooses an illusion of being a subject and a symptom that provides consistency
to what already exists instead of nothingness in order to escape their freedom that
makes them feel anguish as it provides the possibility of being everything. This
proposal is the statement of the possibility of living by embracing our freedom and
taking the responsibility of our choices. Due to taking the radical indifference point
of view towards the illusion, agency is the performance of making one discover
freedom by dissolving the illusion. Human, who constructs its being a ‘subject’ through
misrecognition and fantasies, finds the order of ‘social reality’ ready when born.
Since this order does not exist as consistent integrity, in order to give the existences
consistence, instead of nothingness, human’s constituting a symptom will be analyzed
through Lacan and Zizek, which will be reconfigured as the project of escaping from
freedom. While analyzing how social order, where human constructs its becoming a
‘subject’, is conducted by means of presuppositions, power relations, techniques of
government through Foucault; these sequence of operations making human a ‘being
constructed’ subject and its possibility of disengaging from this ‘being constructed’,
in other words its freedom will be manifested by Sartre. These analyses will establish
the foundation of how agency will enter the turf of art. How the institution of art
has aestheticized ‘reality’ since its beginning, and today its becoming null with
its confirmation reaching to the point of producing its twin will be manifested by
Baudrillard. Consequently, as a new proposal, by transferring its responsibility how
human tries to escape its freedom that is here and now will be shown with agent
art. By examining the irrational and arbitrary structure of ‘meaning’ the hierarchy
of language will be abandoned and also within an integral irreconcilableness with
‘reality’, the desire for power that produces and maintains the hierarchies will be
suspended. The presuppositions of the spectator’s gaze and the hierarchic attributions
established between the artist and spectator will be abolished and replaced with the
equality principle that is already in effect. Since everyone already possess nothingness
-freedom- that is always here and now, agent art merely proposes to embrace
it with joy. Agent art proposes the spectators to acquit the foundations of their
pre-references, thus, instead of their symptom; choose their freedom in complete
emptiness of nothingness that is not based upon representation.
Anahtar Sözcükler
Sanat, ajan, ajansal, hiçlik, özgürlük, sorumluluk, semptom, gerçeklik, fallus, Sartre
Key Words
Art, agent, agentive, nothingness, freedom, responsibility, symptom, reality, phallus,
Sartre
* Haziran 2013, Danışman: Prof. Nazan Sönmez
218
* June 2013, Supervisor: Prof. Nazan Sönmez
219
Tiyatro Anasanat Dalı
TİYATRO
YÜKSEK LİSANS
PROGRAMI
221
Memet Baydur Tiyatrosunda Yaşam-Oyun
İlişkisinin İrdelenmesi ve Bir Eserinde Reji
Uygulaması*
The Analysis of the Life-Play Relationship in
Memet Baydur’s Theater Plays and A Stage
Application to One of His Plays*
Hasan İrfan Buzcu
Hasan İrfan Buzcu
Memet Baydur, 20. yüzyıl Türk Tiyatrosu’na sunduğu eserleriyle yaşadığı dönemin en
üretken oyun yazarlarından biri olmuştur. Eserlerini verdiği süre boyunca bir yandan
dünyanın farklı ülkelerinde yaşaması bir yandan da Türkiye’de olup bitenleri takip
etmesi, eserlerinin konu seçiminde ve karakterlerinin inşaasında belirleyici olmuştur.
Baydur, oyunlarında ele aldığı konularla ülke gerçeklerini bireylerin yaşamlarına
yansımaları üzerinden irdelerken evrensel olanı da yakalama kaygısındadır. Eserlerine
yazım stratejisi açısından bakıldığında zaman, mekan, eylem (durumlara sıkışmış eylem)
üçgeninde tasarımlar yaptığını gördüğümüz Baydur, oyun kişilerini bu üçgende var
ederken -oynatırken- kendine de yazar olarak oyun oynama alanı bırakır.
Memet Baydur was one of the most productive playwrights of the 20th Century Turkish
Theater. Not only living in many different countries for several years, but also closely
following the societal and historical changes in Turkey would be the key points of his
choice of the themes and also his character building approach for his plays. In his plays
Baydur had goals on reaching the universal level of understanding the reality while he
analyzed his own country’s reality based on the reflections on the lives of individuals. In
terms of writing technique, Baydur has three important common essentials: Situation,
time and place that he took into consideration. In his plays, while Baydur developed
his characters based on those three essentials, he created a play area in the play for
himself as the writer.
Bu çalışmada insanoğlunun en temel psikolojik dürtülerinden biri olan oyun oynama
dürtüsünün Memet Baydur’ un sanatçı olarak motivasyonunda oynadığı rol; yazarın
eserlerinde yaşam-oyun ilişkisinin yazım stratejisi bağlamında nasıl yer aldığı; yazarın
hayatı da göz önünde bulundurularak irdelenmiştir. Çalışmada öncelikle bütün oyunları
değerlendirilmiş, yazarın izdüşümünde oyun-yaşam ilişkisi çerçevesinde Yangın
Yerinde Orkideler adlı oyunu seçilerek reji uygulaması yapılmıştır.
Teorik ve uygulamalı çalışma sürecinin sonunda, Memet Baydur’un anlatı sanatına,
oyun- yaşam ilişkisini eş koştuğu, oyunlarını yazarken kendisinin hem oyun
kurgulayıcısı hem oyuncusu olduğu, gerek oyun kişileri düzleminde gerekse oyunlarını
kurgularken psikolojik olarak yine kendini yansıttığı bir üretim süreci yaşadığı kanaatine
varılmıştır.
Anahtar Sözcükler
Memet Baydur, tiyatro, oyun, oyuncu, oyun-yaşam ilişkisi, Yangın Yerinde Orkideler
* Şubat 2014, Danışman: Doç. Dr. Türel Ezici
222
In this study, how the role of playing, which is considered as one of the basic human
instincts, impacted Memet Baydur as a playwright as well as how it is placed in the
play-life relationship in Memet Baydur’s plays was critically analyzed. For this analysis,
Memet Baydur’s own personal life has been taken into consideration as well. As the
practicum part of the thesis, one of his plays “Yangın Yerinde Orkideler” was selected
and staged based on the perspective of Baybur’s play-life relationship.
At the end of this study, it has been revealed that Memet Baydur gave same level of
priority to both the art of his play writing and the play- life relationship while saw
himself as the playwright and the player at the same time. Furthermore, it has been
concluded that while developing his play characters and speculating his plays, Memet
Baydur chose to reflect his own world while he was writing his plays.
Key Words
Memet Baydur, theater, play, actor, play-life relationship, Yangın Yerinde Orkideler
* February 2014, Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Türel Ezici
223
Üflemeli ve Vurmalı Çalgılar Anasanat Dalı
ÜFLEMELİ ve
VURMALI ÇALGILAR
YÜKSEK LİSANS
PROGRAMI
225
Bakır Üflemeli Çalgılarda Odaklanma ve
Konsantrasyon Tekniklerinin İncelenmesi*
A Research on Focus and Concentration
Techniques for Brass Instrument Playing*
Mert Can Parlar
Mert Can Parlar
Toplum normları ile 21. yüzyıl içinde klasik müziğe yüklenen anlamlar ve müzisyenlerin
bireysel varoluş çabaları düşünüldüğünde, amacından kimi noktalarda sapmış olan konser
sahnesi müzisyenin, gerçekleştirmekte olduğu yaratı ile ilgili belirsiz hisler yaşaması ve
bunları işine yansıtmasına neden olabilmektedir.
When thinking in terms of meanings assigned to classical music at 21th Century under
social values and musicians endeavors of existence in the musical world, the “stage”
which is deviated from its purpose at some points, could cause doubtful thoughts for
the musician about his job and his goals.
Müzikal performans söz konusu olduğunda birey, yanlış yargılar sebebiyle yüksek
miktarlarda kaygı yaşayabilmekte, bu durum konsantrasyon eksiklikleri, zihinsel işleyiş
bozuklukları, odaklanma ve dikkat kavramları üzerinde etkili olmakta, dolayısıyla kişi
potansiyel yeteneklerini yeterince kullanamamaktadır. Konsantrasyon, dikkat kullanımı
ve doğru odaklanma ile ilgili sorunlar, temelde olumsuz yargılara, duyumlara, düşünce
kalıplarına kısacası kişinin yarattığı yanlış “tasarılara” dayanmaktadır. Bu tasarımlar,
kişi konu ile ilgili gerekli becerileri ve farkındalığı kazandığı takdirde müdahale edilebilir
kalıplardır.
When the subject is ‘musical performance’, individuals may exposed by high levels
of anxiety because of improper thoughts and this may cause lack of concentration,
defective mental functions, impaired focusing and attention so the musician will be
unable to show his skills effectively. Problems related to concentration, attention and
focusing generally occurs because of negative feelings, sensations and thoughts which
depends on individuals own personal ‘schemas’. These ‘schemas’ are convertible when
an individual gain essential skills and awareness about the subject.
Üflemeli çalgı icracısı için zihin; tüm duygusal işlevlerinin, müzikal yeteneklerinin, teknik
becerilerinin, fiziksel kabiliyetinin ve koordinasyonunun yaratıcısı, deposu ve düzenleyicisi
konumundadır. Bu durumda, zihnin işleyişi ve performansın psikolojik etkenleri yönünden
kullanışlı becerilere sahip olması önemlidir. Bu sayede sorunlarının çözümünde ve daha iyi
bir müzisyen olma yolunda kendi gelişim yolunu tasarlayabilir.
Farkındalık temelli yaklaşımlar ve Alexander Tekniği gibi doğru kullanım yöntemleri,
zihinsel süreçlerin, düşünüş biçimlerinin, zihnin ve bedenin doğru kullanılmasının
yaratacağı sonuçlar ile sınırları olmayan bir gelişim potansiyelinin kapılarını
araştırmacılarına ve uygulayıcılarına açmaktadır. Bu yaklaşımların yalnızca müzikal
performans konusunda değil, performans ile ilişkili tüm alanlarda kullanılması neticesinde
yararlı sonuçlar elde edileceği düşünülmektedir.
For brass playing, mind acts as the source of coordination between emotional state,
musical talents, technical functions and physical capacity. In this case, it is substantially
important to have valuable skills about mind functionality and other psychological
aspects of performance.
Techniques used for development of physical and psychological aspects such as
‘mindfulness’ and ‘Alexander Technique’ opens new potentials for researchers and
players in order to concentration and focusing. Practice of these approaches expected
to be beneficial not only for musical performers, but also for other performing fields.
Key Words
Wind instruments, performance psychology, mindfulness, Alexander Technique
Anahtar Sözcükler
Üflemeli çalgılar, performans psikolojisi, farkındalık, Alexander Tekniği
* Ocak 2014, Danışman: Alan Bedii Durham
226
* January 2014, Supervisor: Alan Bedii Durham
227
Konservatuvar Ortaokulu Devresine Yeni
Başlayan Flüt Öğrencileri için Etkili Öğrenme ve
Çalışma Yöntemleri*
Efficiently Learning and Studying Ways For
Flute Students Whose Are Just Begin To
Conservatory’s Secondary School*
Şafak Ceyhan
Şafak Ceyhan
Bu çalışmada konservatuvar ortaokul devresine yeni başlayan flüt bölümü öğrencileri
baz alınmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nde resmi olarak sadece konservatuvarların ortaokul
devresinde verilen flüt eğitimi dışında müzik merkezlerinde ya da profesyonel kişilerle de
bu eğitim verilmektedir. Bu tezdeki çalışma amacım küçük yaşta başlayan flüt eğitiminde
formal veya informal eğitim veren kurumlar ve kişilerle edindiğim bilgi ve birikimleri
paylaşmaktır.
Kullandığım kaynaklar Türkiye’de ve dünyada birçok öğretmenin baz aldığı temel
başlangıç materyalleridir. Tezimin konusu itibari ile bu verilen flüt eğitimini kalıcı ve etkili
kılmanın yolları araştırılmıştır. Eğitim bilimlerinde kullanılan kitapların sosyal ve sayısal
dersler hedef alınarak yazılmış olduğu düşünülse de, eğitimi etkili kılacak yöntemler
her alanda kullanılabilmektedir. Müzik eğitimi usta çırak ekseninde ilerlese de öğrenciye
gerekli disiplin ve altyapının kazandırılması açısından öğrenme ve öğretme metotlarını
incelemek ve öğrencinin öğrenme şekline göre bunları organize etmek gerekmektedir.
Müzik eğitimi yetenekler doğrultusunda sadece uygulamalı bir eğitim olarak görülmemeli,
yazılı ve görsel kaynaklar kullanılarak öğrencilerin vizyonlarına katkı sağlayacak her türlü
araç kullanılmalıdır.
Tez çalışmamda araştırmalarım ve uzmanlarla yaptığım çalışmalar ışığında
konservatuvarların ortaokul devresine yeni başlayan flüt öğrencileri için etkili olduğu
gözlemlenen öğrenme ve çalışma yöntemleri incelenmiştir.
Anahtar Sözcükler
Flüt, flüt eğitimi, müzik eğitiminde etkili öğrenme ve çalışma
* Aralık 2014, Danışman: Gülsen Şatana
228
This study is based on the students who have newly begun their studies at flute
department at middle school level in conservatories. In the Republic of Turkey, flute
education is not officially provided at the middle school level at the music centers or
by the professionals, except for the conservatories. The aim of this dissertation is to
share my experiences and knowledge on the institutions which provide early formal
and informal flute education and on people who has started their flute education at
early ages. The resources used in this dissertation are the main rudimentary materials
on which tutors in Turkey and in the world widely base their work. In this dissertation I
researched the methods which will make the flute education more permanent and more
effective than the current practice. Even though the books in educational sciences are
thought to be written targeting the social and natural science courses, the methods that
will make education more efficient is available to be utilized in every field. Although
musical education is advanced in the axis of the relationship between the masterapprentice relationships, it is necessary to examine the teaching and learning methods
and organizing these according to the particular ways that the students learn for the
sake of providing the student with the necessary discipline and infrastructure. Musical
education should not only be regarded as an applied education within the framework
of skills, but also all available written or visual tools which would add to the students’
vision should be utilized. Within this framework, in the light of the research and studies
conducted with experts, I have researched the learning and studying techniques which
are proven effective for the flute students who has newly begun middle school level at the
conservatories.
Key Words
Flute, flute education, efficiently learning and teaching in music education
* December 2014, Supervisor: Gülsen Şatana
229
Yaylı Çalgılar Anasanat Dalı
YAYLI ÇALGILAR
YÜKSEK LİSANS
PROGRAMI
231
Sergei Prokofiev’in (Do majör Op. 119)
Viyolonsel Sonatının Form ve Viyolonsel Tekniği
Açısından İncelenmesi*
Analysis of Musical Form and Violoncello
Technique of (C Major Op. 119) Violoncello
Sonata by Sergei Prokofiev*
Firuze Rustaii
Firuze Rustaii
20. yüzyılın büyük bestecilerinden olan Sergei Prokofiev’in müziği enerji dolu, yaratıcı
ruhlu, tutarlıdır ve hayatın sevincini yansıtmaktadır. Müzikal geleneklere sıkı bir şekilde
bağlı olan bestecinin yaratıcılığı, müzik çerçevesinin sınırlarını aşmış, yeni yüzyıla yeni
bir müzik getirmiştir.
Tüm bu kimliği ile Sergei Prokofiev, (Do majör Op. 119) viyolonsel sonatında birbirinden
farklı derinlik ve renklere sahip müzikal hatlar kullanmıştır. Birçok usta viyolonselcinin
repertuvarına giren (Do majör Op. 119) viyolonsel sonatının form ve yorum analizi,
Sergei Prokofiev’in hayatı, eserleri ve sonat formu anlayışı bağlamında incelenmesi bu
araştırmanın konusunu oluşturmaktadır.
Anahtar Sözcükler
Sergei Prokofiev, sonat formu, viyolonsel sonatı
* Temmuz 2013, Danışman: Kerem Aykal
232
Sergei Prokofiev is one of the great composers of the 20th Century and his music
reflects full of energy, creative spirit, coherent and joy of life. The strict adherence
to the composer’s musical traditions and his creativity was exceeded the limits of
musical scene and it hereby brought a new music to new century. Sergei Prokofiev
used the musical lines having quite different depths and colors in his (C Major Op. 119)
cello sonata. That the examination of form and interpretation of (C Major Op. 119)
violoncello sonata of which have existed in master cellists’ repertoire makes up the
subject of this research as part of the life of Sergei Prokofiev and his understanding of
his sonata style.
Key Words
Sergei Prokofiev, sonata, violoncello sonata
* July 2013, Supervisor: Kerem Aykal
233
Romberg’den Klengel’e 19.Yüzyıl Alman
Viyolonsel Okulunda Besteci Viyolonselciler ve
20. Yüzyıl Viyolonselcilerine Etkileri*
From Romberg to Klengel, Composer Cellists in
19th Century German Cello School and Their
Effects on Cellists of 20th Century*
Kerem Ekber
Kerem Ekber
19. yüzyıla kadar hemen her zaman geri planda bir eşlik çalgısı olarak kabul edilen
viyolonselin, bir bas partisi çalgısı olmaktan kurtuluşu, Almanya’nın Dresden şehrinde
başlamıştır. Sonraları Dresden Viyolonsel Okulu olarak adlandırılacak bir grup
viyolonselci, viyolonselin virtüöz çalgılar arasına girmesinin öncülüğünü yapmıştır.
Bu çalışmanın 2. ve 3. bölümlerinde, viyolonselin gelişimine kısa bir bakışın ardından
Alman Viyolonsel Okulu’nun babası olarak kabul edilen Bernhard Romberg’in yaşamı,
eserleri ve Dresden Okulu’nun besteci viyolonselcileri incelenmiştir.
4., 5. ve 6. bölümlerde Alman Viyolonsel Okulu’nun gelişimi, kullanılan metotlar
araştırılmıştır. Ayrıca bilimsel çalışmaları yoluyla 20. yüzyılda çok sayıda önemli
viyolonselci yetiştirmiş ve viyolonsel sanatına yeni bir boyut katmış viyolonselciler olan
Hugo Becker ve Julius Klengel’in yaşamları, eserleri ve öğrencileri incelenmiştir.
Çalışmanın amacı, bu besteci viyolonselcilerin yaşamları, öğretme metotları eserleri ve
getirdiği yenilikleri ile ilgili bilgileri derleyerek, viyolonselin tarihi ve gelişimi hakkında
bilgi vermektir. Çalışma betimsel analiz yöntemleri kullanılarak gerçekleştirilmiştir.
Anahtar Sözcükler
Viyolonsel, Bernhard Romberg, Hugo Becker, Julius Klengel
Until the nineteenth century, the violoncello was primarily considered as background
accompaniment instrument. The answer to how the cello was emancipated from its
ties to the bass line is found in Dresden, Germany. A group of cellists, who came to
be known as the Dresden School, led the crusade to bring the cello into the realm of
virtuosity.
In second and third sections of this study, after a short glance at the development of
cello, life and works of Bernhard Romberg, who is accepted as the father of German
Cello School, and composer cellists of Dresden School were examined.
In fourth, fifth and sixth sections the development of German Cello School in Germany
and the methods used were researched. Besides, the lives, works and students of
Hugo Becker and Julius Klengel, who raised many important cellists in 20th century
by scientific studies and who added a new dimension to art of cello playing, were
examined.
The aim of the study is to compile information about the lives of these cello players,
their methods of teaching, works and the innovations they brought in order to give
information about the history and development of cello. The study was realized by
using descriptive analysis methods.
Key Words
Violoncello, Bernhard Romberg, Hugo Becker, Julius Klengel
* Eylül 2014, Danışman: Garbis Atmacayan
234
* September 2014, Supervisor: Garbis Atmacayan
235
236
237
238
239
240