Aralık 2014 - Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü
Transkript
Aralık 2014 - Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü
Aralık 2012 - Aralık 2014 December 2012 - December 2014 İÇİNDEKİLER Bale Anasanat Dalı7 Dansçılık Yüksek Lisans Programı 7 Grafik Anasanat Dalı11 Grafik Yüksek Lisans Programı 11 Grafik Sanatta Yeterlik Programı 27 Heykel Anasanat Dalı35 Heykel Yüksek Lisans Programı 35 Heykel Sanatta Yeterlik Programı 41 İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Anabilim Dalı 49 İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Yüksek Lisans Programı 49 Kompozisyon ve Orkestra Şefliği Anasanat Dalı 87 Kompozisyon Sanatta Yeterlik Programı 87 Orkestra Şefliği Yüksek Lisans Programı 91 Müzik Teorileri Anabilim Dalı 95 Müzik Teorileri Yüksek Lisans Programı 95 Opera Anasanat Dalı99 Opera Yüksek Lisans Programı 99 Piyano Anasanat Dalı105 Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Beytepe Yerleşkesi 06800 Ankara T +90 (312) 297 87 54 F +90 (312) 297 87 53 www.gse.hacettepe.edu.tr Grafik Tasarım Seza Soyluçiçek Baskı Hacettepe Üniversitesi Basımevi T +90 (312) 305 10 17 Ankara, 2015 Gitar Yüksek Lisans Programı 105 Piyano ve Arp Yüksek Lisans Programı 115 Piyano ve Arp Sanatta Yeterlik Programı 125 Resim Anasanat Dalı131 Resim Yüksek Lisans Programı 131 Resim Sanatta Yeterlik Programı 165 Seramik Anasanat Dalı189 Seramik Yüksek Lisans Programı 189 Seramik Sanatta Yeterlik Programı 213 Tiyatro Anasanat Dalı221 Tiyatro Yüksek Lisans Programı 221 Üflemeli ve Vurmalı Çalgılar Anasanat Dalı 225 Üflemeli ve Vurmalı Çalgılar Yüksek Lisans Programı 225 Yaylı Çalgılar Anasanat Dalı 231 Yaylı Çalgılar Yüksek Lisans Programı 231 3 ÖNSÖZ Tablo 2b. Tez-Sanat Çalışması dağılımı: Sanatta Yeterlik programları Elinizdeki kitap, Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü’nde, Aralık 2012 Aralık 2014 döneminde tamamlanan ilk 1 mezuniyet çalışmalarının Türkçe ve İngilizce özlerini içermektedir. Enstitümüz çatısı altında öğrenim görmekte olan bir öğrencinin, mezuniyet çalışması için “tez” ya da “sanat çalışması” olmak üzere birbirine eşdeğer iki alternatiften birini seçmesi gerekir. Tez yerine gerçekleştirilebilecek olan sanat çalışması; sergi, proje, tasarım, uygulama, gösterim, müzik kompozisyonu, müzik/sahne sanatları performansı, reji, koreografi/koreoloji, oyun yazarlığı, dramaturgi ve benzeri bir sanat etkinliği ile bu etkinlik kapsamında hazırlanan yazılı raporu kapsamaktadır. 2 AsD/AbD Program Çalışma Sayısı Tez Sanat Çalışması 2 Toplam Grafik AsD Grafik SY Heykel AsD Heykel SY 3 2 3 Kompozisyon ve Orkestra Şefliği AsD Kompozisyon SY 1 1 Piyano AsD Piyano ve Arp SY 2 2 Resim AsD Resim SY 4 6 10 Seramik AsD Seramik SY 1 2 3 Kitapta yer alan çalışmalara ilişkin tez-sanat çalışması dağılımı, Tablo 2a ve Tablo 2b’de sergilenmektedir: Tablo 2a ve 2b’de sergilenen veriler; Enstitümüzün ilk ürünlerinin % 50,6’sının tez, % 49,4’ünün ise sanat çalışması niteliği taşıdığını gözler önüne sermektedir. Tablo 2a. Tez-Sanat Çalışması dağılımı: Yüksek Lisans programları Şüphesiz, yukarıdaki bulgular kantitatif bir yaklaşımın ürünüdür. Bir enstitü bünyesinde kaç mezuniyet çalışmasının tamamlandığı ya da bunlardan kaçta kaçının tez veya sanat çalışması olduğu, ancak istatistiksel bir değer ifade eder. Tıpkı bilimde olduğu gibi, sanatta da asıl geçerli olan kalitedir ve başarılı bir lisansüstü çalışmanın gerek şartı kalitatif değeridir. AsD/AbD 3 Program 4 Çalışma Sayısı Tez Bale AsD Dansçılık YL Grafik AsD Grafik YL Heykel AsD Heykel YL İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı AbD İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı YL Kompozisyon ve Orkestra Şefliği AsD Orkestra Şefliği YL Müzik Teorileri AbD Müzik Teorileri YL Opera AsD Opera YL Piyano AsD Gitar YL 6 Toplam 1 1 1 7 2 2 15 1 1 1 2 4 4 7 15 2 9 11 1 1 Seramik YL Tiyatro YL Üflemeli ve Vurmalı Çalgılar Üflemeli ve Vurmalı Çalgılar YL Yaylı Çalgılar AsD Yaylı Çalgılar YL Enstitü Müdürü 4 4 8 Seramik AsD Prof. Dr. Türev Berki 2 Resim YL Tiyatro AsD Tez Özleri: 2012-2014’ün; ilgili tüm çevreler için yararlı olması dileğiyle… 15 1 Piyano ve Arp YL Resim AsD Sanat Çalışması 2 2 2 2 1 3 Temmuz 1992’de kurulan Enstitü, “bağımsız bir lisansüstü eğitim-öğretim enstitüsü” kimliğini kuruluşundan yaklaşık 20 yıl sonra - 6 Haziran 2012 tarihinde kazanmış ve ilk öğrencilerini Aralık 2012’de Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nden devralmıştır. 2 Bkz. Hacettepe Üniversitesi Lisansüstü Eğitim-Öğretim ve Sınav Yönetmeliği, Madde 3, i 3 AsD: Anasanat Dalı, AbD: Anabilim Dalı 4 YL: Yüksek Lisans, SY: Sanatta Yeterlik 5 Bale Anasanat Dalı DANSÇILIK YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 7 Modern Dans Eğitimi Sürecinin Klasik Bale Dansçısı Eğitimine Katkıları* The Contributions of Modern Dance Education to Classical Ballet Education Process* Ayça Narlı Ayça Narlı Bu çalışmada, Modern Dans alanında yaygın olarak uygulanan Graham Tekniği eğitiminin, Klasik Bale eğitiminin temelini oluşturan Vaganova Tekniği’ne geri dönüşlü katkılarının saptanması ve uyarlama sürecinin kaynaklar doğrultusunda değerlendirilerek sonuca ulaşılması hedeflenmiştir. İlk bölümde Klasik Bale ve Modern Dans’ın tanımları genel hatlarıyla verilmiş; doğuşu ve gelişiminden söz edilmiştir. İkinci bölümde Klasik Bale, üçüncü bölümde ise Modern Dans alanındaki öncüler tanıtılarak, geliştirdikleri tekniklere ilişkin açıklamalarda bulunulmuştur. Klasik Bale kapsamında Vaganova, Modern Dans alanında ise Graham Tekniği’nde derslerin işlenişine ilişkin bilgiler dördüncü bölümde verilmektedir. Beşinci bölümde, Klasik Bale ve Modern Dans teknikleri (özellikle yukarıda belirtilen iki dans tekniği çerçevesinde), ‘Duruşların Ortak Temel Noktalarının İrdelenmesi’, ‘Benzeşen Noktaların Karşılaştırılması’ ve ‘Benzer Noktaların Hareketler Üzerinden Değerlendirilmesi’ alt başlıkları altında ele alınmıştır. İlk dört bölümde yer alan bilgiler ve beşinci bölümdeki değerlendirmeler ışığında elde edilen sonuçlar son bölümde sunulmuştur. Ayrıca; tez içeriğinde ele alınan konular kapsamında, Klasik Bale eğitimi almış, ancak sanat yaşamını modern dans ile sürdüren bir sanatçının deneyimlerinden yararlanmak maksadıyla, Ankara Devlet Opera ve Balesi, Modern Dans Topluluğu sanatçısı Deniz Alp ile gerçekleştirilen bir söyleşiye altıncı bölümde yer verilmiştir. Anahtar Sözcükler Klasik Bale, Modern Dans, Graham Tekniği, Vaganova Tekniği, eğitim programı In this research, it is aimed to determine the reversibly contributions of Graham Technique used commonly in modern dance field over Vaganova Technique used commonly in Classical Ballet field and to reach conclusion by evaluating adaptation process in accordance with the resources. Definitions of Classical Ballet and Modern Dance and also genesis and evolution of them were given in general terms at section one. Pioneers of Classical Ballet and Modern Dance were introduced in section two and three respectively, also techniques developed by them were explained. In section four, it is explained that how courses are being processed in Vaganova Classical Ballet Technique and Graham Modern Dance Technique. Classical Ballet and Modern Dance techniques were analyzed in the scope of following subtitles (especially for two techniques mentioned above): Analyzing of common basic aspects of positions, comparison of similar aspects, evaluation of similar aspects in terms of movements. Results were given in the last section under the informations taken place in sections one to four and evaluations in section five. Also, in the scope of the issues discussed in the thesis, in order to get benefit from an artist’s experience an interview was given in the sixth section, conducted with Deniz Alp who has Classical Ballet training but continued her artistic life with Modern Dance in Ankara State Opera and Ballet, Modern Dance Company. Key Words Classical Ballet, Modern Dance, Graham Technique, Vaganova Technique, training program * Aralık 2014, Danışman: Doç. Dr. Selçuk Göldere 8 * December 2014, Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Selçuk Göldere 9 Grafik Anasanat Dalı GRAFİK YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 11 Web’de Tipografi: Sorunları, Çözüm Önerileri ve Örnek Uygulamalar* Typography on Web: Problems, Proposals and Sample Applications* Anar Musayev Anar Musayev Küresel ağın en önemli bilgi kaynaklarından biri haline geldiği günümüzde, bilginin doğru iletilmesi web sitesi tasarımında temel amaçlardan biridir. Çoğunlukla iletilmek istenen mesajın hedefe en hızlı ve anlaşılabilir ulaşmasını yazı sağlamaktadır. Bir web sitesinde sitenin adı, amacı, tanımı, menüler aracılığı ile içeriğin sınıflandırılması, resim, video görüntü ve ses dosyalarının açıklamaları yazı aracılığı ile anlatıldığından tipografi web tasarımının en önemli bileşeni durumundadır. Today, while the global web is one of the most important information sources, correctly transmitting the information is the main goal in web design. For most of the time, the text makes the message to be communicated reach the target in the fastest and most comprehensible way. Since the site’s name, aim, definition, the classification of content, explanations of the images, video tracks and audio files are given in text in a web site, typography becomes the most important component of web design. Tezin birinci bölümünde web ortamının tarihsel gelişiminin yanı sıra güncel tasarım yaklaşımları ve uygulamalar tipografi ekseninde incelenmiş ve örneklerle anlatılmıştır. İkinci bölümde Web’de tipografi uygulamaları geliştirilirken kullanılan teknolojiler tespit edilmiş ve tasarıma etkisi bakımından incelenmiştir. Üçüncü bölümde Web tipografisinin Gutenberg tipografisi ile olan ortak ve farklı yönleri belirlenerek tasarıma olan yansımaları incelenmiştir. Ayrıca tipografik tasarımların farklı cihaz ve platformların özelliklerine bağlı olarak değişen doğru uygulamaları incelenmiş ve örneklerle anlatılmıştır. Dördüncü bölümde üç örnek tasarım sunulmuştur. Sonuç olarak, webde tipografinin yeri ve önemi tespit edilerek uygulanan genelgeçerler belirtilmiştir. Anahtar Sözcükler Web, tipografi, internet, web tasarım, kullanıcı deneyimi, görsel iletişim tasarım * Ocak 2013, Danışman: Prof. Namık Kemal Sarıkavak, İkinci Danışman: Yrd. Doç. Zülfükar Sayın 12 In the first section of the thesis, besides the historical development of web environment, contemporary design approaches and applications are studied and exemplified. ın the second section, the technologies used in the development of typography applications for web are determined, and analysed in terms of their effects on design. In the third section, the common and different aspects of Gutenberg typography and Web typography are identified and their reflections on the design are investigated. Moreover, the right applications of typographic design which change accordingly with the different device and application features are studied and described with examples. ın the fourth section, three sample designs are given. Finally, the position and importance of typography in web are set and applied standards are given. Key Words Web, typography, internet, web design, user experience, visual communication design * January 2013, Supervisor: Prof. Namık Kemal Sarıkavak, Co-Supervisor: Assist. Prof. Zülfükar Sayın 13 Üç Boyutlu (3D) Animasyon Çalışmalarında Gerçekçilik Kavramının İncelenmesi ve Bir Uygulama Çalışması* Examination of the Realism Concept in Three Dimensional (3D) Animations and A Practice Study* Sadi Kerim Dündar Sadi Kerim Dündar Animasyon dünyasının gerçekçiliği yaşanan hayatın gerçekliğinden farklıdır ve kendine özgü kurallarla çalışır. Animasyon gerçekliğinin sunacağı yeni yaşam önerisinin izleyiciler tarafından kabul edilebilir olabilmesi için, yaşamın gerçeği ile beraber ikna edicilik ve inanılırlık kavramlarına da sahip olması ve bu üç kavram arasında da bir dengenin kurulması gerekmektedir. The realism concept of the animation’s world, which is different from the reality of life, works with its own rules. In order to be acceptable by the audience, this new suggestion of life, which is offered by the animation reality, must also has the concepts of convincingness and believability along with the concept of reality of life, and a balance between three of them. Bu çerçevede hazırlanan tez çalışmasının birinci bölümünde; bir sanat türü olan animasyonun tarih öncesi zamanlardan günümüzde geldiği noktaya doğru geçirdiği evrim irdelenmiştir. Animasyon sanatındaki evrim, teknolojideki gelişmelerle çok sıkı ilişkide olması nedeniyle, devamlı değişim halinde olan bir alana dönüşmüştür. In the first chapter of the thesis; the evolution of the animation as being an art form is studied from its birth in early prehistoric days through to its status in present-day. As the result of the tight relationship between the evolution of the art of animation and the technological improvements, animation platform has transformed into a space that is always in a dynamic progression. From the cave paintings, which are including multiple legged animal figures that were drawn to imply motion, animation has succeeded to reach to the days of the advanced three dimensional (3D) computer presentations. Tezin ikinci bölümünde; animasyondaki ‘gerçekçi olabilme’ ve ‘doğru ifade edebilme’ çabası irdelenmiştir. Sanatçılar; animasyonda, gerçek yaşam ile ikna edicilik arasında bir dengenin oluşturulması için sürdürülebilir yöntemler geliştirmişlerdir. Disney Stüdyosu sanatçılarının tanımladığı “Animasyonun Temel İlkeleri” bu çabanın sonucu olarak ortaya çıkan önemli bir örnektir. Tezin üçüncü bölümünde; eğitsel video kaynaklarından yararlanılarak geliştirilen bir yöntem ile tezde ulaşılan sonuçlarla uyumlu bir karakter animasyonu oluşturulmuştur. Ayrıca, kullanılan yöntem ve yapım süreci ayrıntıları ile aktarılmıştır. Sonuç bölümünde; öncelikle, üç boyutlu (3D) bilgisayar animasyonlarının üretiminde multidisipliner (çok alanlı) ve interdisipliner (alanlar arası ilişkili) çalışmaların kaçınılmaz olduğu belirtilmiştir. Animasyon, iki boyutlu (2D) olduğu ilk zamanlarda, geleneksel yöntemler ile özellikle sanatçılar tarafından üretilmiştir. Teknolojinin gelişmesi üç boyutlu (3D) bilgisayar animasyonunu doğurmuş; böylece, bilgisayar uzmanlarını, mühendisleri ve matematikçileri animasyon dünyasına dahil etmiş ve animasyonu multidisipliner ve interdisipliner bir çalışma platformuna taşımıştır. Bu tez kapsamında; tasarımcının, bir multidisipliner ve interdisipliner çalışma platformu içindeki rolünün ne olacağının, taşıdığı mesleki bakış açısı ile bağlantılı olarak belirlenmesine ve diğer disiplinlere adaptasyonu için stratejiler geliştirilmesine çalışılmıştır. Anahtar Sözcükler Animasyon, gerçekçilik, ikna edicilik, inanılırlık, interdisipliner, multidisipliner In the second chapter of the thesis; the endeavors of ‘being realistic’ and ‘expressing accurately’ in the art of animation are examined. Artists developed sustainable methods to obtain and maintain the balance between reality of life and convincingness. “Basic Principles of the Animation”, which are defined by Disney Studio artists, are a significant example that came as a result of this endeavors. In the third chapter of the thesis; a character animation, that is coherent with the results, which are obtained by the thesis, is done with a method, which has been developed by the utilization of video tutorials. Furthermore, the method used and the making processes are described in details. In the conclusion of the thesis; at first, the indispensability of multidisciplinary and interdisciplinary study platform in the production of three dimensional (3D) computer animation is determined. In the early days of animation, it was two dimensional (2D), and was performed by artists with traditional techniques. With the improvement of technology, three dimensional (3D) animation was born; as a result of it computer scientists, engineers and mathematicians started to participate and animation was moved into a multidisciplinary and interdisciplinary study platform. Within the scope of this thesis; the designer’s role in this multidisciplinary and interdisciplinary study platform is identified in relation with the designer’s occupational point of view, and the adaptation strategies to other disciplines are also studied. Key Words Animation, realism, convincing, believable, interdisciplinary, multidisciplinary * Ocak 2013, Danışman: Prof. Namık Kemal Sarıkavak 14 * January 2013, Supervisor: Prof. Namık Kemal Sarıkavak 15 Müze ve Ören Yeri Arasındaki Bildirişim ve Etkileşim Sorunları; Alacahöyük Müzesi ve Ören Yeri İçin Bir Uygulama Çalışması* Issues of Communication and Interaction Between Museums and Ruins, an Application Study for Alacahöyük Museum and Ruin* Filiz Sureka Filiz Sureka Müzecilik etkinlikleri, somut ve soyut kültür varlıklarının korunması, araştırılması ve toplumla iletişimin sağlanması yönünde çalışmaları içermektedir. Günümüzde ise müzelerin toplumla kurduğu iletişim de ziyaretçilerin eğitim ve zevk alma duygusuna seslenen sergileme çalışmaları gerçekleştirilmektedir. Sadece eserlerin sergilendiği değil, eserlerin taşıdığı bilgilerin de sunulduğu sergileme tasarımlarında bilginin aktarım yöntemleri çeşitlenmiştir. Müzelerde kültür varlıklarının toplumla iletişimine yönelik yapılan çalışmalarda, görsel bildirişimin sağlanması ise grafik tasarım disiplininin konusu olmuştur. “Müze ve Ören Yeri Arasındaki Bildirişim ve Etkileşim Sorunları; Alacahöyük Müzesi ve Ören Yeri İçin Bir Uygulama Çalışması” başlıklı bu çalışmanın, birinci bölümünde müzelerin zaman içerisindeki değişimi ve koleksiyon yönetimiyle müzecilik kavramının oluşumu, Türkiye ve dünya müzelerinin eğitim hizmetini de kapsayan tarihsel süreci ve günümüzde müzelerin işlevleri araştırılmıştır. İkinci bölümünde, günümüz müze ve ören yerlerinin toplumla olan ilişkileri kapsamında, mimari ve işlevsel yapısı, sergileme çalışmalarında sergileme ve bilgilendirme projesinin yönetimi, sunum, yöntem ve araçları araştırılmış, dünyadan ve Türkiye’den seçilmiş müzeler üzerinden değerlendirmeler yapılmıştır. Konuyla ilgili yapılan araştırma ve değerlendirmelerin paralelinde, raporun üçüncü bölümünde Alacahöyük Müzesi ve Ören Yeri bilgilendirme birimlerine yönelik bir uygulama önerisi tasarlanmıştır. Uygulama çalışmasına geçilmeden önce, Alacahöyük Müzesi ve Ören Yerinin şimdiki durumu, bildirişim ve etkileşim sorunları tespit edilmeye çalışılarak, planlanacak olan uygulama çalışmasının imkan ve sınırlılıkları belirlenmiştir. Tespit edilen olanaklar dahilinde müze ve ören yerinde bilginin genel ziyaretçiye ulaşmasını sağlayacak bilgilendirme birimlerinin, birbirleri ile olan ilişkileri ve genel grafik tasarım anlayışlarının belirlenmesini hedeflenerek, uygulama önerisi tasarlanmıştır. Bu çalışmanın genel amacı; farklı disiplinlerin bir arada çalıştığı bir üretim sürecini izleyen müze, ören yerlerinde sergileme ve bilgilendirme projesi yönetimini araştırmak ve ziyaretçinin değerli bir zaman geçirmesine yönelik bilgilendirme çalışmalarında, bilgi yönetimi ve sunum tekniklerinin gezi rotası dahilinde ilişkilendirilerek planlanması ve tasarlanmasıdır. Anahtar Sözcükler Grafik tasarım, müze, ören yeri, müzecilik, sergileme tasarımı, müzelerde sergileme, sergileme yöntemleri, bildirişim, etkileşim Activities of museology include studies for preservation and research of abstract and concrete cultural assets as well as providing connection with the society. Nowadays, exhibition studies are performed for the purpose of education and satisfaction of the visitors in terms of the relationship established between the museums and the society. Methods for transferring information vary according to exhibition designs where not only an artifact is exhibited, but also information on the artifact is presented. Providing visual communication has become a subject of the graphic design discipline for the studies that are carried out on connecting cultural assets with the society at the museums. In the first section of this study titled “Issues of Communication and Interaction between Museums and Ruins; an Application Study for Alacahöyük Museum and Ruins”, the followings are inquired: changes of the museums over time; creation of the concept of museology by the method of collection; the historical process that include educational services of museums in Turkey and around the world; and functions of museums today. In the second section, architectural and functional structure within the scope of the connection of today’s museum and ruins with the society as well as management, presentation, methods and tools of the exhibiting and informing project in terms of exhibition studies are reviewed, and evaluations are made on museums that are selected among the museums located in Turkey and around the world. In the third section, in line with research and evaluations on the topic, an application proposal is designed for informing units of Alacahöyük Museum and Ruins. Before passing to the application, opportunities and limitations of the application to be planned are identified by determining current status of Alacahöyük Museum and Ruins as well as communication and interaction issues. Within the framework of identified opportunities and limitations, an application proposal is designed by targeting to determine general graphic design perception and relations between informing units which ensure that the information at museums and ruins are available to their general visitors. The overall aim of this study is to review management of exhibiting and informing project for museum and ruins with a production process where different disciplines work together, and to plan and design by establishing a relationship between information management and presentation techniques within the scope of trip route in the informing studies that are carried out for ensuring that the visitors have a valuable time. Key Words Graphic design, museum, ruins, museum studies, exhibition design, exhibition in museums, exhibition methods, communication, interaction * Temmuz 2013, Danışman: Prof. Namık Kemal Sarıkavak 16 * July 2013, Supervisor: Prof. Namık Kemal Sarıkavak 17 E-öğrenme Uygulamalarında Animasyon Kullanımı ve Temel Hentbol Oyun Kurallarını Anlatan Bir Animasyon Uygulaması* The Use of Animation in E-learning Applications and Implementation of An Animation Explaining the Basic Rules of Handball Game* Şadi Karaşahinoğlu Şadi Karaşahinoğlu E-öğrenme uygulamaları, teknolojik gelişmelere dayalı olarak ortaya çıkmış ve gelişim göstermiştir. Bu bakımdan e-öğrenme uygulamaları, sürekli gelişen ve kendini yenileyen bir yapıya sahiptir. Günümüzde bu yapının önemli bir parçasını da animasyon kullanımı oluşturmaktadır. Bu çalışmanın hedefini de, e-öğrenme uygulamalarında animasyon kullanımının ve eğitici animasyon tasarımının incelenmesi oluşturmaktadır. E-learning applications, has emerged and evolved on the basis of technological developments. In this regard, the e-learning applications, have a structure that is constantly evolving and renewing itself. Nowadays, a key component of this structure is the use of animation. General outline of this study is the use of animaton in e-learning applications, and the analysis of educational animation design. Çalışmanın birinci bölümünde, e-öğrenme ve uzaktan eğitim ile ilgili tanımlar aktarılmakta ve e-öğrenmenin yapısı, türleri, avantajları, dezavantajları, sınırlılıkları gibi temel bilgiler verilmektedir. Ayrıca öğrenme nesneleri, öğrenim yönetim sistemleri gibi e-öğrenmenin altyapısını oluşturan kavramlar da bu bölümde açıklanmaktadır. In the first part of the study, definitions related to e-learning and distance education are verified and the basic information on e-learning such as the structure, types, advantages, disadvantages and limitations of e-learning is given. Also, learning objects, learning management systems, and the concepts of e-learning infrastructure are described in this section. İkinci bölümde ise çoklu ortam ve animasyonun tanımı yapılmakta, eğitim alanında kullanımına kısa tarihsel bir bakış sunulmaktadır. Konuyla ilgili kuramsal bilgiler aktarılmakta, deneysel çalışmalardan örnekler verilmektedir. Ayrıca bu bölümde yurt içi ve yurt dışından, e-öğrenme uygulamalarında animasyon kullanım örnekleri incelenmekte, olası sorunlar açıklanmakta ve çözüm önerilerinden söz edilmektedir. Üçüncü bölümde uygulama çalışmasına yer verilmektedir. Animasyon uygulaması için konu olarak “Hentbolun Temel Kuralları” seçilmiştir. Bu bölüm kapsamında, 7-10 yaş çocuklar için geliştirilen bir animasyon çalışmasının aşamaları aktarılmakta ve nasıl sonuçlandırıldığı hakkında bilgiler verilmektedir. Anahtar Sözcükler E-öğrenme, animasyon, çoklu ortam tasarımı, grafik tasarım, bilişsel yük, ikili kodlama kuramı, çoklu ortam öğrenme bilişsel kuramı, hentbol * Temmuz 2013, Danışman: Yrd. Doç. Serdar Pehlivan 18 In the second section, the definition of the multi-media and animation and a short historical overview of the use of the animation in the field of education are presented. Giving the relevant theoretical knowledge, some examples of the experimental studies are presented. In addition, in this section, domestic and foreign examples of the use animation in e-learning applications are investigated, and the possible problems and suggested solutions are explained. In the third chapter, an implementation study is presented. “Basic Rules of Handball” is selected as the subject for the animation implementation. Within this section, the stages of the animation work developed for children aged 7-10 are presented and the information of how it is concluded is provided. Key Words E-learning, animation, multimedia design, graphic design, cognitive load, dual coding theory, cognitive theory of multimedia learning, handball * July 2013, Supervisor: Assist. Prof. Serdar Pehlivan 19 Tablet Ortamında Resimli Çocuk Kitapları; Etkileşimli Bir Resimli Çocuk Kitabı Uygulaması Tasarımı* Picture Books on Tablet Devices; An Interactive Children’s Picture Book App Design* Merve Ersan Merve Ersan Günümüz teknolojisinin kullanıcısına sunduğu en önemli yeniliklerden biri olan tablet cihazlar; haberleşme, sosyal ağlar, müzik, oyun ve daha birçok alan gibi, resimli çocuk kitaplarına da var olabilecek yeni bir ortam yaratmıştır. Tablet ortamında yer alan resimli çocuk kitapları “uygulama” olarak karşımıza çıkmakta; basılı ortamda olduğu gibi bu alanda da çocuklar için gelişimsel açıdan uygun, tasarım ve içerik açısından nitelikli uygulamalara ihtiyaç doğmaktadır. Bu çalışmada, nitelikli bir etkileşimli çocuk kitabı uygulamasının biçim ve içerik yönünden nasıl olması gerektiği ve bu uygulamaların öğrenme üzerindeki etkisi araştırılmış; yapılan araştırmalar doğrultusunda bir “etkileşimli çocuk kitabı uygulaması” tasarlanmıştır. Tez çalışması dört bölümde ele alınmıştır. Birinci bölümde, resimli çocuk kitaplarının tanımı ve teknoloji ile birlikte tarihsel gelişiminden kısaca bahsedilmiş, resimli çocuk kitabı türleri incelenmiştir. Araştırmanın ileri aşamalarına ışık tutması amacı ile resimli çocuk kitaplarında niteliksel açıdan bulunması gereken özellikler üzerinde durulmuş, resimli çocuk kitaplarının çocuk gelişimi açısından önemi vurgulanmıştır. “Dijital Teknoloji Çağında Çocuk ve Kitap” başlıklı ikinci bölümde resimli çocuk kitaplarının tablet ortamına aktarılmasını incelemeden önce, dijital teknoloji, mobil ortam, tablet cihaz ve uygulama kavramları tanımlanmıştır. Çocuklara yönelik tablet ortamında yer alan uygulamalardan kısaca bahsedildikten sonra, kitap uygulamaları detaylı olarak ele alınmıştır. Bu uygulamaların bir “eğlenerek öğrenme” aracı konumunda olmalarından dolayı, mobil öğrenme kavramı irdelenmiş, çocuğun dijital teknoloji ile olan ilişkisi ve çocuk için gelişimsel açıdan uygun etkileşimli medya deneyiminin nasıl olması gerektiği üzerinde durulmuştur. Üçüncü bölümde, tablet ortamında bulunan etkileşimli çocuk kitabı uygulamalarının kullanıcı arayüzü, etkileşim, hareket, ses ve oyun gibi özellikleri ve bu özelliklerin gelişim ve öğrenme üzerindeki etkisi tanımlanmıştır. Konu ile ilgili geçmişte yapılan araştırmalar ışığında, çocuklara yönelik nitelikli bir kitap uygulamasında biçim ve içerik özelliklerinin nasıl olması gerektiği ile ilgili genel kriterler belirlenmiştir. Araştırmanın uygulama projesinde rehberlik etmesi maksadıyla seçilen üç masal kitabı uygulaması, belirlenen kriterler doğrultusunda incelenmiş ve değerlendirilmiştir. Dördüncü bölümde ise tezin kuramsal kısmında toplanan bilgilerin ve yapılan incelemelerin doğrultusunda, belirlenen kriterlere uygun bir etkileşimli masal kitabı uygulaması tasarlanmıştır. 4-6 yaş grubu çocuklara yönelik seçilen “Kırmızı Şapkalı Kurbağalar” isimli hayvan masalının, hem eğlenceli hem de eğitsel özellikler barındırmasına dikkat edilmiştir. Uygulamayı oluşturan ögelerin tasarım aşamaları, yöntemi ve etkileşim tasarımı resimlemeler ile birlikte açıklanmıştır. 20 Anahtar Sözcükler Resimli çocuk kitapları, resimleme, mobil ortam, tablet cihazlar, kullanıcı arayüzü, etkileşim, uygulamalar, etkileşimli çocuk kitabı uygulamaları, eğlenerek öğrenme, gelişimsel açıdan uygunluk * Ocak 2014, Danışman: Yrd. Doç. Serdar Pehlivan Today, tablet devices are one of the most important innovations that technology offers to the user. For the fields like communication, social networks, music, games and many more, these devices have created a new media to children’s picture books as well. On tablet devices, children’s picture books emerge as “applications” and just like in the print media; developmentally appropriate applications, which are qualified in terms of design and content need to arise. In this thesis, it has been researched that “how a qualified children’s book application should be in terms of form and content” and how do these applications affect learning. In the light of these researches, an interactive children’s book application is designed. The study is discussed in four sections. In the first section, the concept of picture book is defined and historical development process of these books with the advent of technology is shortly discussed. The categories of picture books are described. Intending to lead in the next stages of the research, the process of evaluating quality in picture books is examined and the importance of picture books in early childhood is emphasized. In the second chapter titled “The Child and the Book in the Digital Age”, the concepts of digital technology, mobile media, tablet device and application are defined before examining the transformation of picture books to the tablet media. After putting a short emphasize on the applications aimed at children, the concept of book application is discussed in depth. Since picture book apps are tools of learning through fun, the notion of mobile learning is examined. The relationship between child and digital technology and developmentally appropriate use of interactive media is described. In the third chapter, the features of interactive children’s book apps such as user interface, interaction, motion, sound and game are defined and these features’ effect on learning is examined. In line with the previous researches, a general criterion of qualified book apps in terms of form and content is designated. Three interactive book apps on fairy tales are analyzed and evaluated with the designated criteria. In the last chapter, in line with the theoretical information, an interactive children’s book application is designed with the contribution of analyses in the third chapter. A fable titled “Kırmızı Şapkalı Kurbağalar” which includes both educational and enjoyable features is selected for this project. Each feature of the application and its design process, method and interaction design are explained by illustrations. Key Words Children’s picture books, illustration, mobile media, tablet devices, user interface, interaction, applications, interactive children’s book apps, learning through fun, developmentally appropriate practices * January 2014, Supervisor: Assist. Prof. Serdar Pehlivan 21 Tebriz Büyükşehir Belediyesi İçin Tanıtım Uygulamaları* Promotion Applications for Tabriz Metropolitan Municipality* Safa Rezaei Benam Safa Rezaei Benam 1889 (1268 hicri şemsi) yılında kurulan Tebriz Belediyesi İran’ın ilk belediyesi olarak bilinir (Safot, 2008, s.105). İlk belediye olması nedeniyle İran için her zaman büyük bir önem taşımıştır, ancak şimdiye kadar geniş kapsamlı bir tanıtım çalışması yapılmamıştır. Bu tez kapsamında Tebriz Belediyesi için tanıtım amaçlı billboard çalışmaları yapılmıştır. Billboard çalışmaları yapılırken ayrıca Tebriz Belediyesi için yeni bir logo tasarlanmıştır. Founded in 1889 (1268 Solar Hijri) Tabriz Municipality is known as the first municipality in Iran (Safot, 2008, s.105). Because of being the first municipality it has been of great importance for Iran but until now a comprehensive promotion hasn’t been performed. In this thesis due to the promotion purposes billboards were designed for Tabriz Municipality. While designing billboards, also a new logo was designed for Tabriz Municipality. Tezin birinci bölümünde, Tebriz şehrinin tanımı, tarihçesi ve önemine değinilmiştir ve önemli mimari eserlerinin yanısıra değerli özellikleri hakkında bilgiler verilmiştir. Tebriz şehri her zaman “ilkler şehri” sloganıyla tanınmış olduğundan (Ardakani, 2009, s. 227) bu bölümde Tebriz şehrinin “ilkler” olarak değerlendirilebilecek özelliklere sahip değerlerine, önemli yapılarına değinilmiştir. Ayrıca, yapılan çalışmalar Tebriz Belediyesi’ni tanıtıcı tasarımlar olunca, “kurumsal kimlik” de bu bağlamda önemli olduğu için bu kavrama da özetle yer verilmiştir. Bu kavram dahilinde kurumsal kimliğin öğeleri anlatılmıştır. İkinci bölümde, afiş ve billboardun gelişimi hakkında açıklamalar yapılmış, türleri hakkında bilgiler verilmiştir. Bu tez kapsamında tanıtım uygulamaları olarak Tebriz Belediyesi için billboard tasarımları yapıldığından, ikinci bölümde billboard çeşitleri ve billboard çalışmalarındaki önemli öğelere de değinilmiştir. Belediye tanıtımı uygulamaları başlıklı üçüncü bölümde Tebriz Belediyesi ve başka belediyeler için yapılmış olan tanıtıcı tasarımlara yer verilmiştir. Uygulama çalışması olarak Tebriz Belediyesi için yeni bir logo da tasarlandığından bu bölümde Tebriz’in eski logolarına da örnek olarak yer verilmiştir. Dördüncü bölümde Tebriz Belediyesi için yapılan logo ve billboard çalışmaları ele alınmıştır. Bu çalışmalar Tebriz’in doğal değerleri, tarihi binaları ve İslamiyet göstergelerinden esinlenerek yapılmıştır. Logo çalışmalarında siluet ve kaligrafi tekniklerinden yararlanılmıştır. Logo için farklı seçenekler geliştirilmiş ve sonunda uygun görülen çalışma seçilmiştir. Tanıtım uygulamalarında ise tanıtımı planlanan yerlerin fotoğrafı baz alınarak farklı billboardlar tasarlanmıştır. Anahtar Sözcükler Tebriz, İran, Tebriz Belediyesi, tanıtım uygulamaları, reklam, tanıtım, kurumsal kimlik, logo, billboard, afiş, grafik tasarım In the first section of the thesis, the definition of Tabriz city, its history and importance was referred to and as well as important architectural pieces, information is given about its valuable properties. Because Tabriz city has been always known by its “the city of the firsts” slogan (Ardakani, 2009, s.227) in this section, Tabriz features that can be considered as the first and also its valuable constructions are discussed. Moreover, because the performed studies were promotion applications for Tabriz Municipality and due to the importance of institutional identity, institutional identity concept was given in summary. In institutional identity concept, items of institutional identity were described. In the second part, remarks were made in the development process about poster and billboard and some information were given about their types. In this thesis as promotion applications billboards were designed for Tabriz Municipality and because of this reason in the second section billboard verities and important items in billboard studies were discussed. In municipality promotion applications titled third section, prepared promotion designs were given for Tabriz Municipality and other municipalities. In this section, for the reason that a new logo was designed for Tabriz Municipality, as an example old logos of Tabriz were given. In the fourth section, designed logo and billboards for Tabriz municipality were discussed. These designs were inspired from natural values of Tabriz, its historic buildings and signs of Islam. In logo designs silhouette and calligraphy techniques were utilized. Different options were developed for logo and at the end of study approved design was chosen. In promotion applications by using the photos of the places that were planned to promote, different billboard designs were made. Key Words Tabriz, Iran, Tabriz Municipality, promotion applications, advertisement, promotion, institutional identity, logo, billboard, poster, graphic design * Ocak 2014, Danışman: Yrd. Doç. Zülfükar Sayın 22 * January 2014, Supervisor: Assist. Prof. Zülfükar Sayın 23 Taşıt Grafiği Uygulamaları ve Ambulans Forma Tasarımı* Vehicle Graphics and Ambulance Livery* Alper Raif İpek Alper Raif İpek Taşıt Grafiği Uygulamaları ve Ambulans Forma Tasarımı, konulu tezin ilk bölümünde yazının ve grafiğin doğuşu araştırılmış, ilk savaş araçları üzerindeki grafik tasarımlar incelemiştir. Motorsuz taşıtların dünya ve Türkiye’deki gelişimi ve benzin motorlu araçların üretimine geçilmesi ile ilk otomobil yarışlarına ilişkin grafik uygulamaları irdelenmiştir. İkinci bölümde taşıt üzeri grafik uygulamaları araştırmasının araç türlerine göre değil uygulama alanlarına göre sınıflandırılması yapılmıştır ve yasal uygulamalardan yarış otomobili uygulamalarına kadar geniş bir yelpazede taşıt grafiği uygulamaları incelenmiştir. Üçüncü bölümde grafik uygulamaları gerçekleştirebilmek için gerekli malzemeler ve yöntemler incelenmiştir. Dördüncü bölümde forma tasarımı ve tasarımcılarına değinilmiştir. Son bölümdeyse yapılan araştırma sonucunda ambulans forma tasarımı için öneri tasarımları gerçekleştirilmiştir. At the first chapter of the thesis, searhced of the discovering writing and graphics. Second chapter classified the type of vehicles graphics in a very large of display areas. Third chapter is about application ways of vehicle graphics. Livery desing and designers were talked about at the fourth chapter. And at the final chapter fifth is showing the suggests for ambulance livery. Key Words Graphic design, vehicle, vehicle graphics, vehicle surface graphics, vehicle graphic design, livery, livery design Anahtar Sözcükler Grafik tasarım, taşıt, taşıt grafiği, araç üstü grafik, araç giydirme, forma, forma tasarımı * Temmuz 2014, Danışman: Prof. Dr. İncilay Yurdakul 24 * July 2014, Supervisor: Prof. Dr. İncilay Yurdakul 25 Grafik Anasanat Dalı GRAFİK SANATTA YETERLİK PROGRAMI 27 Hacettepe Üniversitesi Beytepe Yerleşkesi İçin Görme Engellilere Yönelik Bilgilendirme Tasarımı* Arzu Dursin Yaşadıkları toplum içinde söz sahibi olma, sosyal yaşama ortak olabilme engellilerin en doğal hakları arasında yer almaktadır. Erişebilirlik, (accessibility), İnsan yapımı ve doğal fiziksel çevre başta olmak üzere, ekonomik, sosyal ve kültürel çevreye ulaşabilme, bu çevrelerde verilen hizmetlerden yararlanma ve katkıda bulunma olanaklarına sahip olmayı ifade etmektedir. Engelliler için erişebilirlik; hakları kullanabilmenin bir aracı olmanın yanında, bağımsız yaşamanın, toplumsal yaşamın tüm alanlarına tam olarak katılabilmenin de koşuludur. Engellilerin bağımsız ve insan onuruna uygun bir yaşam sürebilmeleri için toplumun diğer üyeleriyle eşit şekilde fiziksel çevreye, ulaşıma, bilgi ve iletişim teknolojisi dahil bilgiye ve iletişime, halka açık diğer tesis ve hizmetlere erişimlerinin sağlanması gerekmektedir (Çağlar, 2012, s.543). incelenerek, dokunsal bilgilendirme tasarımının kullanım alanları açısından eksiklikleri belirlenmiştir. Beşinci bölümde; Hacettepe Üniversitesi Beytepe Yerleşkesi için görme engellilere yönelik dokunsal bilgilendirme tasarımı uygulamaları yapılmıştır. Tasarım problemine yer verilmiştir. Görme engelli öğrencilerden veriler toplanarak bilgilendirme tasarımı oluşturma sürecinde onların gözünden de bakılmaya çalışılmıştır. Problemler dinlenip, öneriler alındıktan sonra tasarım sürecine başlanmıştır. Dokunsal işaret (piktogram) dizgesi, dokunsal yönlendirme ve işaretlemeler, dokunsal haritalar ve bilgilendirme panoları ve son olarak yerleşke tanıtım broşürü oluşturulmuştur. Ayrıca çalışmaya öneriler kısmı eklenerek, tez araştırması boyunca deneyimlenen ve ‘keşke şu açıdan da bir çalışma olsaydı’ diye düşünülen başlıklar önerilmiştir. Ayrıca ‘böyle bir çalışma nasıl daha yararlı ve kapsamlı olabilir?’ sorusuna farklı öneriler de sunulmuştur. Anahtar Sözcükler Görme engellilik, erişebilirlik, dokunsal bilgi grafiği, dokunsal bilgilendirme tasarımı, dokunsal harita, dokunsal yönlendirme ve işaretleme tasarımı Bu çalışma ile görme engelli öğrencilerin yerleşke içerisinde erişebilirlik haklarını, dokunsal bilgilendirme ve yönlendirme grafikleri aracılığı ile kullanabilmeleri sağlanmaya çalışılmıştır. Onların toplumda aktif bir rol almalarını sağlamak ve normal bir hayat sürmeleri için cesaretlerini arttırmak amacıyla bireysel hareket özgürlüklerini kolaylaştırmak, çalışmanın sosyal amaçları arasında yer almaktadır. Tasarlanan dokunsal bilgilendirme grafiklerinin teknik amacı ise, yerleşkede yaşayan görme engelli ve az gören tüm öğrencilerin yararlarına sunulan dokunsal grafikler ve yönlendirmeler ile (aynı zamanda sivillerin) bağımsızlıklarını artırmak, güven içinde engelsiz bir ortam sağlamaktır. Görme engellilerin yaşamlarını olumsuz etkileyen bu tür birçok problem görüşme yoluyla araştırmamız için öğrenilmeye çalışılmıştır. Problemler ve çözüm önerileri dikkate alınarak aşağıdaki tez çalışması ortaya çıkmıştır. Çalışmanın birinci bölümünde; çalışmanın problem sorusu olan neden bu araştırmaya ihtiyaç duyulduğunun, amaç sorusu olan ne işe yarayacağının, önem sorusu olan topluma ne kazandıracağının ya da görme engellilere ne faydası olacağının, kapsam sorusu olan nerede ve kimlere yönelik olacağının ve yöntem sorusu olan nasıl yapılacağının cevapları verilmeye çalışılmıştır. İkinci bölümde; görme engelliliğinin genel tanımları, sosyolojik, psikolojik ve eğitsel açıdan tanımlanmaya çalışılmıştır. Üçüncü bölümde; görme engellilerinin kullandığı dokunsal bilgilendirme tasarımları kapsam ve içerik olarak tanımlanmıştır. Tasarımdan baskı yöntemlerine kadar tüm aşamalar anlatılmıştır. Kullanılan grafik ürünlerin çeşitleri tanıtılmıştır. Dördüncü Bölümde, uygulama alanı olan Hacettepe Üniversitesi Beytepe Yerleşkesi incelemeye alınmıştır. Tarihi ve sosyal yaşamı hakkında kısa bilgi verilmiştir. Yerleşke * Temmuz 2013, Danışman: Prof. Dr. İncilay Yurdakul 28 29 Accessible Information Design Aimed at Visually Disabled for Hacettepe University Beytepe Campus* Arzu Dursin It is one of the most natural rights of people with disabilities to have a voice in their community and to participate in the social life. Accessibility expresses having the opportunities to access to the economical, social and cultural in particular man-made and natural physical environment, being able to benefit from and contribute in the services provided in this environment. Besides being a means of using their rights, accessibility for people with disabilities is a condition to live independently and being able to participate fully in all aspects of social life. It is required for the people with disabilities to access to physical environment, transportation, information and communication technology, other facilities and services equally with other members of the community in order to be able to live a life independently and consistent with human dignity (Çağlar, 2012, p.543). In this study, it is aimed to provide the visually disabled students in the Campus with the accessibility rights by the help of tactile information and guidance through graphics. With the purpose of enabling them to have an active role in the society and encourage them to lead a normal life, it is within the social aims of the study to ease their individual movement freedom. The technical aim of the designed tactile information graphics is, with the tactile graphics and guidance provided for the benefits of all the visually disabled or low visioned students living on the Campus (as well as civilians), to increase their independence and to provide a secure and unobstructed environment. Many problems which have had a negative impact on the lives of the visually disabled people were tried to be understood for our research through negotiations. By considering the problems and solution suggestions, the thesis as follows has been shaped. In the fourth part; as the application area, Hacettepe University, Beytepe Campus was analysed. A brief information about the history and social life in the Campus is provided. By the examination of the Campus, the deficiencies were identified in terms of tacile information design usage areas. In the fifth part; tactile information design applications were made for the visually disabled in Hacettepe University Beytepe Campus. Problem concerning the design is presented. By collecting data from the visually disabled students, it is aimed to understand the problems through their eyes in the process of forming the design. Problems were listened, recommendations were taken and then the designing process were started. Pictogram (tactile sign) string, tactile guidance and markings, tactile maps and information boards and finally Campus advertisement brochure were formed. Besides a recommendations part is added to the study in order to propose topics including the experienced studies and studies on which are thought there would have been a research on some other aspects. Moreover different suggestions on the question of how such a study can be more helpful and thorough, are presented. Key Words Visual disability, accessibility, tactile information graphic, tactile information design, tactile maps, tactile guidance and marking design In the first part of the study; the problem question of the study which is why was this research needed, the purpose question which is what is the use of it, the significance question which is what is it going to gain the society or what is the benefit of this for the visually disabled people, the scope question which is where and for whom it is going to be directed, and the method question which is how it is going to be done are tried to be answered. In the second part; the general definitions of the visually disabled were tried to be described within sociological, psychological and educational aspects. In the third part; the tactile information designs which are used by visually disabled people is defined as the scope and content. All the stages from design to printing methods are described. The types of the used graphic products are introduced. * July 2013, Supervisor: Prof. Dr. İncilay Yurdakul 30 31 Stereoskopik 3 Boyutlu Canlandırma ve Uygulamaları* Atila Işık İnsanoğlu gerçek hayatta ekranlar dışında hiç bir hareketi iki boyutlu düzlemde izlememektedir. İletişim açısından içinde bulunduğumuz yıllarda önceki yüzyılda medya olarak sıkça kullanılan kâğıdın yerini irili ufaklı ekranlar yani sayısal aygıtlar, durağan, sabit görüntülerin yerini de hareketli grafikler almaya başlamış, sanal gerçeklik içeren binoküler algıya yönelik stereoskopik bilgisayar oyunları ve çoklu ortam ürünleri insan hayatında yer almaya başlamıştır. Grafik tasarımın durağan yayıncılık ortamlarının ötesine geçerek film, canlandırma (animasyon), etkileşimli medya ve yeni ortam tasarımı gibi uygulama alanlarını aynı potada eriten çok alanlı bir dal haline gelmesiyle insan yaşamında daha etkin bir rol üstlenmeye başlamıştır denebilir. İnternetin insan hayatına girmesiyle hareketli canlandırmalar geçmişte sinema filmleri, TV dizileri gibi eğlence öğesi konumundan öteye geçerek günümüzde iletişimi sağlayan ana unsurlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmanın başladığı 2009 yılında yurdumuzda baktığımızda S3B canlandırma yapımlarına, filmlere ve en nihayetinde bu konuya odaklanmış bir TV kanalına yönelik konuyla ilgili ses getirebilecek deneme yayınları hariç herhangi bir ciddi gelişme görülmemiştir. Bu da en önemli hareketli grafik türlerinden biri olan canlandırma alanında çağımız teknolojisinin getirdiği görsel yeniliklerin yeterince kullanılamadığının bir göstergesidir. Yukarıdaki sorundan yola çıkan bu çalışmada konu olarak eski ama teknik olarak sürekli yenilenen yaklaşımlardan S3B ( stereoskopik üç boyutlu) canlandırmalar özeline inebilmek için önce “canlandırma nedir?”, “nasıl ortaya çıkmıştır”, “çeşitleri nelerdir” gibi sorulara cevap aranmış ve konunun kökenine kısaca göz atılmıştır. İkinci bölümde incelenen stereoskopinin kökeni üçüncü bölümde ele alınan grafik tasarımcı perspektifinden güncel yaklaşımların ve üretim tekniklerinin incelenmesinde temel kaynağı oluşturmuştur. Son bölümde ise hareketli görüntülerin S3B sanal gerçeklik alanında nasıl uygulanabileceğine dair teknik ve tasarımsal sorunlara çözüm aranmıştır. Çalışmada bulunan çözümler uygulama çalışması vasıtasıyla paylaşılmış ve bu alanda çalışmak isteyen grafik tasarımcılara ışık tutmaya çalışılmıştır. Stereoscopic 3-D Animation and Applications* Atila Işık In real life, humanity does not observe any movement within the two dimensional plane. In the field of mass communication, paper, which was the main media in the past century, has left its place to screens in varying sizes (i.e. computational devices); static, flat images are replaced by motion graphics and stereoscopic video games and multimedia devices containing virtual reality for binocular perception have taken their place in daily life. It can be said that as graphic design progressed past static broadcasting media and became a field that brings together applicative fields such as movie, animation, interactive media and new media design, it assumed a more active role in human life. With the internet becoming a part of daily life, motion graphics have progressed beyond the role of entertainment fulfilled by movies and TV series, and became one of the main components of today’s communication. This study began in the year 2009, which did not see any considerable developments in our country on this subject, except S3-D animations, movies and test broadcasts for a TV channel focused on this subject. This is an indication that the visual innovations brought by today’s technology is not sufficiently utilized in the area of animation, which is one of the most important classes of motion graphics. In the second chapter of this study, which stems from the issue stated above, we try to answer questions such as “What is animation?”, “How did it appear?”, ”What are its types?” and take a brief look at the roots of the subject in order to move from old approaches that are constantly technically renewed, to the specific case of S3-D animation. The roots of stereoscopy, investigated in the second chapter, forms the basis for the third chapter, which focuses on the investigation of contemporary approaches and production techniques through a graphic design perspective. The last chapter is devoted to the search for solutions to technical and design problems on how to utilize animated images in S3-D virtual reality domain. Proposed solutions were shared through applied studies with the hope of shedding some light for graphic designers intending to work in this area. Key Words Stereoscopy, virtual reality, animation, motion graphics, graphic design, broadcast, tv credits Anahtar Sözcükler Stereoskopi, sanal gerçeklik, canlandırma, animasyon, hareketli grafik, grafik tasarım, yayın, tv jenerikleri * Aralık 2013, Danışman: Prof. Namık Kemal Sarıkavak 32 * December 2013, Supervisor: Prof. Namık Kemal Sarıkavak 33 Heykel Anasanat Dalı HEYKEL YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 35 Günümüz Sanatında Mistik Etkileşimler ve İçseli Bulma* Mystical Interactions in Contemporary Art, and Finding the Inherent* İdil Tokdemir İdil Tokdemir “Günümüz Sanatında Mistik Etkileşimler ve İçseli Bulma” isimli sanat çalışması raporunun ilk bölümünde evrimin en gelişmiş varlığı olan insan’ı tanımlama araştırmaları yapılmış, farklı teoriler, düşünce ve yaklaşımlar irdelenmiştir. Öncelikle doğa bilimsel (fiziksel) yapısı, ardından felsefi (zihinsel) yapısı, daha sonra inanç ve gelenekleri ile tanrı bilimsel (ruhsal) yapısı çok yönlü araştırılmış ve anlamaya çalışılmıştır. İnsanın orijini, arayış ve yönelimleri; farklı inanç sistemleri ve varoluş şekilleri çerçevesinde sorgulanmış, elde edilen verilerin yaratıcılık ve sanat eseri ile bağlantısı olduğu ortaya konmuştur. Çalışmanın ikinci bölümünde sanatçının en doğal yetisi olan yaratım ve yaratım an’ındaki bilinç değişimi araştırılmış; ayrıca insan varlığının evrimindeki gelişimi doğrultusunda yaptığı çalışmalar ve ibadetler esnasında ulaştığı bir olma hali saptanmış; her ikisinde de aynı şekilde bir kendinden geçme, orijine dönme, içseli bulma algısı olarak tanımlanan bu durum örneklerle sunulmuştur. Evren, doğa ve insan bütünlüğü bu algının bir parçası olarak ele alınmış ve sanat, sanatçı, sanat eseri bağlamında değerlendirilerek, örneklendirilmiştir. “Modern Dönemde ve Günümüzde Sanatçılar” isimli bölümde farklı sanatçılar ve çalışmaları irdelenmiş, yaratım anlarında yaşadıkları bilinç değişimleri dile getirilmiş ve örnekler vererek kapsamlı bir şekilde açıklanmıştır. Çalışmanın son bölümünde yer alan kişisel eserler, yaratıcılık anlarındaki içsel yolculukların detaylı anlatımlarıyla sunulmuştur. Anahtar Sözcükler İnsan, mistisizm, içsel, an, yaratma, algı, bilinç In the preliminary part of the Report of Work of Art named “Mystical Interactions in Contemporary Art, and Finding the Inherent”, various definitions of man, as the most evolved being of nature have been explored, and several theories, thoughts and approaches have been examined. Firstly, man’s natural scientific (physical) structure, followed by his philosophical (mental) structure, and thereafter his theological (spiritual) structure with regard to his beliefs and traditions were miscellaneously analyzed and endeavored to ascertain. Man’s origins, pursuits and tendencies were examined with regard to different belief systems and manners of existence; and the donnee obtained was presented to have bonds with creativity and work of art. Creativity; the artist’s most natural faculty, and different states of consciousness reached during the moments of creation have been explored, as followed in the second section. Furthermore, it has been determined that mankind reach a different state of being during the practices and worships that they perform, in accordance with their evolutionary development. The changes in perception and reaching an unfamiliar level of consciousness in both of these cases which have been presented with examples are defined to show similar feelings of rapture, a return to the origin, reaching the inherent, and finding inner peace. The integrity of the universe, nature and man himself has been treated as part of this state of mind, and has been evaluated and illustrated in the context of art, the artist, and the work of art. In the section named “Mysticism and Art in the Modern and Contemporary Era”, various artists and their works have been analyzed; the alterations of their states of consciousness during the moments of creation have been depicted, and explained comprehensively with the use of examples. In the final section of the report, personal artworks were presented alongside detailed explanations of inner journeys experienced during the moments of creation. Key Words Man, mysticism, inherent, moment, creation, perception, consciousness * Haziran 2013, Danışman: Prof. Refa Emrali 36 * June 2013, Supervisor: Prof. Refa Emrali 37 Sanat-Hayat Bağlamında Nesnelerin Yeniden Okunması* Rereading Object in the Context of Art-Life* Yasemin Tıgın Yasemin Tıgın “Sanat-Hayat Bağlamında Nesnelerin Yeniden Okunması” adlı sanat çalışması raporunda, gündelik hayatın nesnelerine, yerleştirme ve düzenleme uygulamaları ile yeni bir okunurluk kazandırarak, kavramlaştırma çalışmalarında etkin bir rol verilmesi olanağının araştırılması amaçlanmıştır. Sanat pratiklerinde ifade edici öğe olarak kullanılan nesnenin, izleyicinin yorum ve katılımını sağlamaya katkısının araştırılması çalışmanın kapsamı içindedir. Kuramsal ve sanatsal çalışmaların etkileşimli olarak sürdürüldüğü çalışmanın ilk bölümünde, günümüzde birey ve nesne ilişkilerinin karakteri tartışılarak, bu ilişkinin ikili bir karaktere büründüğü sonucuna varılmıştır. Bundan sonraki iki bölümde sanat alanında gerçek nesne kullanılmasının tarihsel süreci kronolojik yöntem esas alınarak araştırılmıştır. İkinci bölümde, bu süreç modern akımlar bağlamında tartışılmış, değişim ve dönüşüm yaratan hareketler saptanmış, bunların günümüz sanatında nesneye yer verilmesini sağlayan geleneğin yapı taşları olduğu saptanmıştır. Gündelik hayatın nesnelerinin ilk olarak, yirminci yüzyıl başında kübist kolaj ile iki boyutlu yüzeyde kullanıldığı, asamblajın bulunmasıyla birlikte üç boyutlu üretimlerde yer almaya başladığı görülmüştür. Üçüncü bölümde, 1960’lı yıllardan itibaren ağırlık kazanan kavramsal yaklaşımlar incelenmiş, Yerleştirme Sanatı ve izleyici ile kurulan ilişki biçimlerinin önem kazandığı günümüz sanatında, nesnenin kavramlaştırmada etkin bir rol oynadığı saptanmıştır. Buna göre günümüzün sanatçısı, kaosun içindeki fragmanlar olarak gördüğü nesneleri, içinde yaşadığı dünyayı anlatmak için kullanmaktadır. Dördüncü bölümde, gerçekleştirilmiş olan sanatsal çalışmalar irdelenerek; nesnenin anlam taşıma ve çokanlamlılık özelliklerinin kavramlaştırma çalışmalarında etkili bir araç olduğu ve sanat pratiklerinde açık uçlu bir anlatım dilinin kullanılmasını olanaklı kıldığı görülmüştür. Böyle bir anlatım biçiminin ise izleyicinin yorum yapmasını ve katılımını sağlayabileceği değerlendirmesinde bulunulmuştur. 38 The arts study report named “Rereading Object in the Context of Art-Life” aims to bring a new readability to the objects of daily life through installation and arrangement applications and to research the possibility of giving them an effective role in conceptualisation works. This study includes the research of the contribution of the object, which is used as an expressing element in art practices, to providing spectator’s remark and participation. In the first section of the study in which theoretical and artistic studies are maintained interactively, the character of the individual and object relation at the present time and it was deduced that this relation falls into a dual character. In the next two sections, the historical process of the real object use in the field of arts was researched basing on chronological method. In the second section, this process was discussed in the context of modern movements, the actions creating change and transformation were detected and it was determined that these events were the cornerstones of the tradition providing the use of object in today’s art. It was observed that the daily life objects were first used in the beginning of twentieth century in two¬ dimensional surface through cubist collage and started to take place in three ¬dimensional productions with the invention of assemblage. In the third section, the conceptual approaches that gained importance since 1960s were analysed and it was detected that the object plays a significant role in conceptualisation in today’s art in which the patterns of relation established with Installation Art and spectator gained importance. Accordingly, today’s artist utilises the objects he sees in chaotic fragments in order to explain the world he lives in. In the fourth section, the conducted artistic works were examined and it was observed that the significance and polysemy features of object are effective tools in conceptualisation works and provides the use of an open- ended narrative language in artistic practices. It was evaluated that such a narrative format may enable the spectator to remark and participate. Anahtar Sözcükler Nesne, hazır-nesne, sanat, izleyici, yerleştirme, açıkuçluluk, kolaj, asamblaj, heykel Key Words Object, ready-made, art, audience, installation, open-endedness, collage, assemblage, sculpture * Haziran 2014, Danışman: Yrd. Doç. Şinasi Tek * June 2014, Supervisor: Assist. Prof. Şinasi Tek 39 Heykel Anasanat Dalı HEYKEL SANATTA YETERLİK PROGRAMI 41 İlişkisellik Bağlamında Yeni Arayışlar* New Pursuits in the Context of Relationality* Burçin Ünal Burçin Ünal Bu çalışma ana hatları ile, 1990 ve sonrası dönemde ilişkisel sanat bağlamında; izleyicinin uygulamaya dahil edildiği çağdaş sanat pratikleri ve projelerinin yaygın bir üretim modeli haline gelmesinin altında yatan oluşumları, sebepleri ve sorunları irdelemek/açımlamak üzerine yoğunlaşmaktadır. Çalışmanın birinci bölümünde deneyimleme, etkileşim ve katılım adı altında gerçekleştirilen ‘ilişkisellik’ tanımlamaları için sıklıkla başvurulan dönem olarak 1960 sanat hareketleri ile Bourriaud tarafından, ‘ilişkisel sanat’ adıyla tanımlanan 1990 ve sonrasındaki sanat oluşumları arasındaki etkileşimler, benzerlikler ve kavramlara açıklık getirilmiştir. İkinci bölümde izleyici, sanatçı ve yapıt arasındaki etkileşim, çalışmaları yapılandıran yaklaşımlar; uygulamaların, ilişkili teori ve tarihsel yapılanmanın neresinde konumlandırıldığı ve edindiği problematiği ile ele alınıp, irdelenmiştir. Üçüncü ve son bölümde ise uygulamalar; izleyiciyi katılımcı konumuna taşıyan, ilişkiselliğe dayalı yeni ifade olanakları yaratması bağlamında ele alınarak, değerlendirilmiştir. Bu çerçevede elde edilen değerlendirme verilerinin - bir sonraki yeni uygulamalar ve kuramsal yapılanmalara olanak sağlaması ve yeni bir izlekte var olması hedeflenmektedir. This study, basically, focuses on the events, reasons and problems behind why contemporary art practices and projects that involve viewer into the process became a widespread creation model in 1990 and after. In the first chapter, interactions, similarities and concepts between 1960’s art movements, an era often referred for describing ‘relationality’ in the context of experiment, interaction and participation, and art events during 1990 and after that is defined as ‘relational art’ by Bourriaud are clarified. In the second chapter, interaction between the viewer, work and artist, approaches shaped works, question of where to place the works within the frame of related theory and historical structure and its problematique are addressed and examined. In the third and last chapter, works are examined in the context of creating new ways of expression based on relationality that carry the viewer to participator. It is aimed that the data gathered within this scope would open new possibilities for latter projects and conceptual settlements and would exist in a new theme. Key Words Relational art, relational form, relationality, viewer/participator, open space Anahtar Sözcükler İlişkisel sanat, ilişkisel form, ilişkisellik, izleyici/katılımcı, açık alan * Eylül 2013, Danışman: Prof. Turhan Çetin 42 * September 2013, Supervisor: Prof. Turhan Çetin 43 44 Heykel Sanatında Gereç Olarak Doğa* Nature as Instrument in the Art of Sculpture* Mustafa Duyuler Mustafa Duyuler Sanatçı, doğa üzerinden sanat yapıtını üretirken kendi metaforlarını yaratmış ve doğayı sanat yapıtının vazgeçilmez bir öğesi olarak kullanmıştır. Bu çalışmada doğa, salt materyal olarak değil, aynı zamanda çevresel bir öğe olarak da ele alınmıştır. As he/she creates a work of art based on nature, the artist creates his/her own metaphors and uses nature as an indispensable part of his/her art. In this study, nature is approached not only as a materialistic agent but also as an environmental issue. Bu çalışmada, geçmiş dönemler ile günümüz heykel sanatında, doğanın ve doğal çevrenin gereç olarak nasıl ve neden kullanıldığına ilişkin karşılaştırmalı çıkarımlara ulaşılmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda, Arazi ve Doğa Sanatları’nın doğayı gereç olarak nasıl kullandığını ve doğayı kullanma nedenlerinin düşünsel ve kuramsal temelleri araştırılmıştır. Heykel sanatında doğanın bir gereç olması yanında, ayrıca doğayla insanın uyumlu bir bütünlük gösteren yaşam ve üretim ilişkileri kurabileceğini öngören bir anlayış benimsenmiştir. Bunların yanında, çevre dengesinin bozulmasından doğan sorunlara karşı, doğayı ve doğayla uyumlu olan yaşamı öngören sanatçıların, çağımızın; yabancılaşma ve çevre kirliliği gibi sorunlarına karşı doğayı ve doğayla uyumlu olan yaşamı öngören sanatçıların yapıtları ve söylemleri araştırılmaya çalışılmıştır. Robert Smithson, Michael Heizer, Walter de Maria, Richard Long, Cristo ve Andy Goldsworthy’den örnek uygulamalarla Arazi Sanatı incelenmiştir. This study is a comparative one which aims to arrive at conclusions on how and why nature and natural environment are used as instruments in past and present sculpture arts. In this context, the ideological and theoretical reasons of why Land and Nature Arts use nature as instrument are explored in detail. The study also adopts the approach that, for the art of sculpture, nature is not only an instrument but also an environmental factor with which the individual sets his/her social and production relations. In addition, the arts and discourses of artists who are sensitive to problems caused by deterioration in natural order, who are against alienation and pollution in the modern life, and who support a life of harmony with nature are especially explored. With examples from Robert Smithson, Michael Heizer, Walter de Maria, Richard Long, Cristo and Andy Goldsworthy, Land Art is investigated. Doğanın peyzaj özelliklerine bakışın geçmişe göre şimdiki zamanda nasıl değiştiği üzerinde durulmuştur; 20. yüzyılın son çeyreğinde görünen peyzajın ötesinde “işlenerek oluşturulan peyzajın” etkisi ve sonuçları üzerinde durulmuştur. The Study dwells on how the approach to landscape features of nature has changed from the past to the present. It presents the effects and reasons of worked-out landscape in the last quarter of the 20th Century, which is beyond the already existing and apparent landscape. Araştırma ve deneyimler kapsamında yapılan uygulamalardan örnekler ve bunlara ilişkin açıklamalara yer verilmiştir. Arazide yapılan uygulamalarda, çevre etüdü, malzeme ve mekân sorgulamaları yapılmış ve doğa içindeki bitkiler, toprak, su, gökyüzü, diğer canlı, cansız varlıklara ilişkin etkileşimler değerlendirilmeye çalışılmıştır. Yapılan uygulamalar doğanın ritmi ve doğal döngüsü gözetilerek süreçler olarak ele alınmış ve açıklanmaya çalışılmıştır. In the third part, researches and examples based on the practical work of the author of this study are explained and discussed. In the practice on land, the environmental studies and ingredient and location analysis of the land are done, and interactions in nature between vegetation, soil, water, sky and other animate and inanimate beings are evaluated. Practical work is done and explained taking into consideration the rhythm and natural cycle of nature. Anahtar Sözcükler Sanat, doğa, çevre, arazi, toprak Key Words Art, nature, environment, land, instrument, earth * Ocak 2014, Danışman: Prof. Turhan Çetin * January 2014, Supervisor: Prof. Turhan Çetin 45 Çağdaş Yazıtlar: Yazı-Form İlişkisi* Ece Akay Şumnu Contemporary Inscriptions: The Relationship Between Text and Form* Ece Akay Şumnu Yazı ve form çoğunlukla birbirinden ayrı alanların temsilleri olarak karşımıza çıkar: Edebiyat alanındaki yazınsal temsil ve plastik sanatlardaki biçimsel temsil tarih boyunca az sayıda örnekte bir araya gelir. Yazıtlar, yani yazılı anıtlar, yazı ve formun ender kurduğu ortaklığın ilk örneklerindendir. Batı (Kıta Avrupa) sanatının, görme-merkezci bir anlayışla ele alınması, yazılı formların yok olma sürecini başlatırken, yazı ve formun birlikteliğini de sorunlu kılmıştır. Yazı ve form arasındaki katı sınırlar 20. yüzyılla beraber aşınmaya başlar. 20. yüzyıl sanatındaki radikal değişiklikler, uzun bir süre plastik sanatların dışında tutulan yazıyı formun dünyasına geri çağırır. Yazar tarafından ‘Çağdaş yazıtlar’ olarak tanımlanan bu süreç, yazı ve form arasında bir karşıtlık değil, ortak doğurgan bir ilişki öngörür. Bu kapsamda çalışma, ilk olarak Batı sanatında yazı ve formun birbirinden uzaklaşmasından önceki örneklere odaklanır. Bu süreçte, sadece geleneksel yazıtlar değil, yazılı objeler ve yazılı heykeller üzerinden de yazı ve formun bir araya gelme biçimleri araştırılır. Daha sonra, Batı sanatında yazı ve formun birbirinden uzaklaştığı süreç ele alınır. Bu süreçte, özellikle Batı sanatında gerçeklik ilkesinin egemen olması ve bunun sonucu olarak görüntünün yazıya göre daha ayrıcalıklı bir konuma yerleştirilmesi tartışılır. 20. yüzyılla beraber, Batı sanatında gerçeklik ilkesinin sorgulanması ve görüntüden imgeye geçişle, yazı da uzun süre ayrı kaldığı alana geri döner. Dada, Sürrealizm, Pop sanat, Fluxus, Performans sanatı ve Metin sanatı gibi akımlar üzerinden okunan bu geri dönüş, bize yazı ve formun birlikteliğine ilişkin yeni düşünsel ve biçimsel anlayışlar sunar. Yazı ve formun eskiden olduğundan farklı bir anlayışla ele alındığı bu arayışlar, günümüzde de çok sayıda çağdaş sanat çalışmasında devam eder. Yazar tarafından gerçekleştirilen ve çalışmanın son bölümünde ‘Seyir Metinleri’ başlığı altında belgelenen sanatsal çalışmalar bu geleneğe yaslanır; yazı ve formun birlikteliğine ilişkin yeni-olası öneriler sunar. Anahtar Sözcükler Yazı-form ilişkisi, yazıt,görme merkezcilik, görüntü yazı ikiliği, modern sanat, çağdaş sanat, seyir metinleri, yazının yapısallığı, yazının bağlamsallığı Text and form mostly appears as the representation of different fields: Throughout the history, the textual representation in the field of literature and formal representation in the field of visual arts comes together only in phenomenal examples. Inscriptions can be considered as the early examples of such cooperation between text and form. When Western-European art were structured around the idea of ocularcentrism, the inscriptions began to disappear; and, the relationship between text and form became problematic. The solid still boundaries between text and form started to be dissolved by the 20th century. The avand-garde art movements in the early 20th century radically recall the usage of text within the field of visual representation. “Contemporary inscriptions” that is named by the author to name this period, underlines a mutually corresponded relationship between form and text. In light of this structure, the study first of all focuses on the early artworks where form and text are used together and does not imply a problematic relation. Within this period, not only monumental inscriptions but also inscribed-objects and inscribedsculptures are also taken into consideration; and, possible ways of bringing form and text together are tried to be documented. Later, the study aims to look at the period where text and form started to break with each other. Within this period, the study argues the dominancy of ‘realism’ and consequently the privileging of vision over the other senses, in Western European Art. By the 20th century, by the radical critiques against the idea of ‘realism’, the ‘image’ started to take the role of the vision, and text started to re-appear in visual expressions. The ‘return’ of the text to visual field, that will be documented through art movements such as Dada, Surrealism, Popart, Fluxus, Performance Art and Text Art underlines a new ways of bringing text and form together. This historical perspective can also be examined through various contemporary art works. The artworks made by the authors and named as ‘visual texts’ follow this tradition and try to bring a new perspective to the relationship between text and form. Key Words Text and form, inscriptions, ocularcentrism, modern art, contemporary art, visual text, structurality of a text, contextuality of a text * Haziran 2014, Danışman: Doç. Ayşe Sibel Kedik 46 * June 2014, Supervisor: Assoc. Prof. Ayşe Sibel Kedik 47 İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Anabilim Dalı İÇ MİMARLIK ve ÇEVRE TASARIMI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 49 Tasarım Sürecinde Görsel Düşünme ve Görsel Anlatım İlişkisine Analitik Bir Yaklaşım* An Analytical Approach to the Relation Between Visual Thinking and Visual Expression* Barış Yakın Barış Yakın Tasarım sürecinde, yaratıcı düşünme ve yaratıcı düşünceyi geliştirme aşamalarından görsel düşünme ve görsel anlatım arasındaki ilişki sistematiğinin araştırıldığı bu çalışmada; sözü edilen aşamaların ayrı ve birlikte, nasıl işlemlendiği ve hangi sonuçlara, nasıl ulaşıldığı incelenmiştir. This research studies the relationship between visual thinking and visual expression, which is the key stage of creative thinking and developing creative thoughts in the design process. First, the thesis, examines the operation process of visual thinking and visual expression separately and then by together. Çalışmanın giriş bölümünde, araştırma konusu ve alanı hakkında genel bilgi verilmiş, literatürde konuyla ilgili yaklaşımlar belgelenmiştir. The introduction of the dissertation gives general information about the topic. And by referring to the already existing studies within the field, the study tries to make a new and fresh reformation. İkinci bölümde, tasarım sürecinin aşamalarından görsel düşünme araştırılmıştır. Düşünme sistematiğinde, soyut tasarım verilerinin yeri ve özellikleri incelenmiştir. Görsel düşünmenin de alt aşamalardan oluşan bir süreç olduğu tespit edilmiş ve bu aşamaların işleyişleri araştırılmıştır. Çalışmanın üçüncü bölümünde, görsel anlatım aşaması araştırılmıştır. Görsel anlatım elemanı eskizin, ortaya çıkış ve gelişme süreci irdelenmiş ve süreçte edindiği görevler üzerinde durulmuş, nitelikleri ve türleri incelenmiştir. İkinci ve üçüncü bölümde incelenen görsel düşünme ve görsel anlatım eylemlerinin birlikte çalışması ile bir sorgulama ve çözümleme eylemine dönüşümü ve bu ilişki sonucu ortaya çıkan içerik ve biçime dair verilerin döngüsel işleyişi, dördüncü bölümün araştırma konusudur. Beşinci bölümde, bir önceki bölümde edinilen, görsel düşünme ve görsel anlatım ilişkisinin ortaya çıkardığı; sorgulama ve çözümleme işlemleri, tasarımcı eskiz örnekleri üzerinde analiz edilmiştir. Gerçekleştirilen analiz ile sözü edilen işlemlerin, süreçte verimi ve başarıyı ne denli etkilediği ortaya çıkmıştır. Döngüsel çalışan sistemde gerçekleşen süreçte ve bu süreç sonucunda ortaya çıkan veriler, sonuç bölümünde tespit edilmiştir. Tasarım sürecinin, en yaratıcı aşamalarından olan görsel düşünme ve görsel anlatım ilişkisinde, gözden kaçırılan olgular üzerinde durulmuş, sürecin doğru işlemlendirilmesindeki anahtar veriler ortaya koyulmuştur. The second chapter, examines the design process stage; visual thinking and the position of abstract design datas in design thinking. It investigates the visual thinking stage is a sub-process in the macro design process. Third chapter of the thesis, focuses on the visual expression stage. The chapter examines the appearance and development of sketches and their quailification and kinds. Depending on the previous ones, the forth chapter investigates the relation between visual thinking and visual expression, which occurs to a questioning and analising action. This relation unveils the cyclic systematic of content and form. The following chapter analyzes, designer sketches according to the questioning and solving actions, mentioned in the fourth chapter. This analysis, notes the succes and eficiency of the process. The result facts of the cyclic systematic in the process are discovered in the sixth chapter. This chapter emphasizes on the missing and the key facts, which occur through one of the most creative stages in design process. Key Words Visual thinking, visual expression, thinking through sketches, thinking through drawing, design process Anahtar Sözcükler Görsel düşünme, görsel anlatım, eskizle düşünme, çizerek düşünme, tasarım süreci * Aralık 2012, Danışman: Yrd. Doç. M. Mesut Çelik 50 * December 2012, Supervisor: Assist. Prof. M. Mesut Çelik 51 Mekan Tasarımında Kavram Geliştirme Sürecine Analitik Bir Yaklaşım* An Analytical Approach to Process of Notion Formation in Space Design* Sırmahan Bilir Sırmahan Bilir Tasarlama eylemine yönelik ilk adımların oluşumunda tasarımcının zihninde geçen sürece yönelik olan bu araştırmanın konusu, kavram geliştirme sürecidir. İnsanların doğada deneyimleyerek edindiği kavramlar ve bu kavramlara yapılan yorumlar, yaratıcılık adı altındaki tüm eylemlerin temelini oluşturmaktadır. Çalışmanın birinci bölümünde problemin konusu, alanı ve yöntemine dair genel bir bilgi verilmiş ve yapılan literatür araştırmasıyla, çalışmanın konumu belirlenmiştir. Çalışmanın ikinci bölümünde, kavram kelimesinin genel tanımları ve özellikle mekan tasarımı disiplinine yönelik anlamları incelenmiştir. Tasarlama eyleminde tasarımcının doğadan deneyimlediklerini ve bu deneyimlere kattığı bir üst yorumları tarifleyen “kavram” ve “konsept” kelimelerinin farkına değinilmiştir. Tasarım sürecinin başlangıcı, bazen çok kısa sürede gerçekleşen ve dışarıdan izlenmesi zor olan; bazen de uzun ve oldukça dışavurularak yaşanan bir süreçtir. Bu anlamda çalışma, ikinci bölümde yapılan genel tanımlamaların yönlendirmesiyle; zihinde tasarıma çıkış noktası olabilecek ilk verilerin oluşmaya başladığı aşama ve sonrasında bu verilerin kavramlaştırılarak yorumlanmasıyla elde edilen, tasarımı yönlendirici sistemin oluşumunu içeren aşama olarak iki ana bölümde incelenmiştir. Çalışmanın üçüncü bölümünde, tasarımcının süreçte kendisine çıkış noktası olabilecek kavramlara ulaşmaya çalıştığı aşama incelenmektedir. Bu aşamada tasarımcı bazen daha rasyonel bir yaklaşımın başlangıcı olarak tasarımda çözülmesi beklenen tanımlı problemlerden yola çıkar. Bazen de daha sezgisel bir başlangıçla tasarımcı, kendi problemini yaratır. Tasarımcıyı harekete geçiren etkileşimler, pek çok farklı veri alanından kaynaklanabilmektedir. Bu noktada önemli olan, tasarımcının doğadan edindiği verilere uyguladığı soyutlama işlemidir. Geçmişten bu yana insana ait içgüdüsel bir düşünme şekli olan soyutlama, tasarımcının kavramlara ulaşabilmesi için gerekli olan düşünmedir. Dördüncü bölümde, tasarımcının belirlediği kavramların ilk kez dışlaştırılarak görünür hale geldiği konsept geliştirme süreci ele alınmıştır. Farklı kavramların birbirleriyle bağdaştırılarak yorumlandığı bu süreçte her tasarımcı, kendine özgü bir takım araçlar kullanır ve kendisine bir yol çizer. Düşüncenin maddeleşerek paylaşılma yollarından biri olan mekan tasarımında iletişimi sağlayan en önemli süreci tarifleyen konseptin geliştirilme süreci araştırılmıştır. This research studies the mental process on the first steps of designing which is notion formation process. Obtaining notions by experiencing the nature and reproducing them are the basic activities of creativity. The first chapter gives general information about the subject, field and method of the problem. The literature research which is studied in the first chapter forms the dissertation. The second chapter studies the general definitions of notion and focuses on its meanings in the space design field. It compares the differences between notion -which are acquired from nature- and concept –which are reproduced by these acquisitions-. The beginning stage of the design process is sometimes a rapid occuring and hard monitored; sometimes a slow speed and expressionist stage. In this case, this thesis examines the first datas which are the starting point of the design process and the developed derivatives of these datas in two main sections. The third chapter examines the attaining activities for notions which soon will become the starting point for design. In this stage the designer uses a rational approach to start on which are defined problems. On the other hand, the designer uses a more intuitive way to start and creates his/her own problem. These interactions could cause from a variety of different sources. At this point, the important action is abstracting the datas which are obtained by nature. From past to present, abstraction is an instinctive way of thinking which is a must for attaining notions. The fourth chapter studies the notions defined by the designer becoming expressed for the first time as concepts. Every designer uses their own ways and tools to reconcile and reproduce notions at this stage. The tool of communicating in space design process -one of the ways of embodiment process of thought- concepts’ development process is examined. An overall assessment is made in the final chapter. The attaining process for the notion, the development actions which should be realized by the designers awareness are highlighted. Key Words Design process, notion, notion formation, abstracting, design concept Sonuç bölümünde ise genel bir değerlendirme yapılmış, tasarımcının kavrama ulaşma ve kavramı geliştirme işlemlerinin tasarımcıya özgü bir farkındalıkla gerçekleşmesinin bütün tasarım sürecine olan katkısı vurgulanmıştır. Anahtar Sözcükler Tasarım süreci, kavram, kavram geliştirme, soyutlama, konsept * Ocak 2013, Danışman: Yrd. Doç. Mesut Çelik 52 * January 2013, Supervisor: Assist. Prof. Mesut Çelik 53 Türkiyede Turizm Mimarisi Olgusunun, Yerden Bağımsızlık, Kimliksizlik ve Yeniden İşlevlendirme Kavramları Açısından İrdelenmesi: Akdeniz Bölgesi, Antalya Örneği* A Discussion of the Architecture of Tourism in Turkey Through the Concepts of Placelessness, Identitylessness and Adaptive Re-Use: The Case of Mediterranean Turkey and Antalya* Güliz Öktem Güliz Öktem Bu çalışma, Türkiye’de Turizm Mimarisi, Akdeniz Bölgesi, Antalya Örneği ile, ‘yerden bağımsızlık’, ‘kimliksizlik’ ve ‘yeniden işlevlendirme’ kavramlarının irdelenmesini içermektedir. Antalya kent dokusu içinde yer alan turizm yapılarının tarihsel sürece bağlı değişimi ve çeşitliliği incelenerek, sürece etki eden kriterler ve politikalar, mimari müdahale yöntemlerinin boyutu ve önemi araştırılmıştır. Bunlara ek olarak, mekanın tüketimi için birer araç olabilen turizm mimarisi üzerinden ‘yer’ olgusu, örnek durumlar üzerinden incelenmiştir. Tarihi ve çok katmanlı bağlamda, tasarımın ve koruma/yeniden işlevlendirme pratiklerindeki tasarım kararlarının imge, kimlik ve bellek açısından belirli tavırlar ortaya koyabileceği, turizm mimarisi açısından değerlendirilmiştir. This study is a discussion of the architecture of tourism in Turkey, by the means of a case study of Mediterranean Turkey and Antalya, and also through the concepts of placelessness, identitylessness and adaptive re-use. The diversity and historical transformation of the facilities for tourism in Antalya’s urban fabric are surveyed, and the criteria, policies and methods of architectural interventions affecting the related processes are researched for their weight and importance. Additionally, the phenomenon of “place”, which may sometimes be an instrument for the consumption of space, is examined through case studies. The possibility of identity -and memory- related attitudes with design decisions in the practices of design and preservation/adaptive reuse in historic and layered contexts is evaluated in terms of architecture of tourism. Çalışma beş bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, turizm, turizm mimarisi, turist olgusu, tarihsel gelişim süreci ve turizm yapılarında mimari planlama özelliklerine dair literatür araştırması yer almaktadır. Araştırma, ikinci bölümde, turizm mimarisine etki eden kriterler, politikalar ve kıyı kesimlerinin turizm mimarisi bağlamında değerlendirilmesi konularını irdelemektedir. Çalışmanın üçüncü bölümünde, turizm mimarisinin, anlamsal ve kültürel sürdürülebilirliği irdelenmiştir. Bu bölümde, turizm mimarisi bağlamında yer ve yerden bağımsızlık kavramları anlamsal ve kültürel sürdürülebilirlik ile ilişkilendirilmiştir. Bu olguların oluşturmakta olduğu kimlik ve kimliksizlik durumları da, örneklemeler ile araştırılmıştır. Dördüncü bölümde, tuizm mimarisi ve kültür varlıkları, korunumu ele alınmıştır. Buna ek olarak, turizm mimarisi katmanlılık olgusu ile birlikte değerlendirilmiş, yeniden işlevlendirme durumunda ‘palimpsest’ kavramı araştırılmıştır. Bu bağlamda, bir önceki bölümde yer alan kimlik, bellek ve anlamsal, kültürel sürdürülebilirlik gibi konuların tümü birlikte irdelenmiştir. Sonuç bölümünde ise genel bir değerlendirme yapılmış, Türkiye, Antalya, turizm mimarisi örneğinde yer olgusunda, kimlik, anlam, bellek durumlarının, yeniden işlevlendirme, palimpsest kavramı ile değerlendirildiğinde nitelikli yapılanmaların gerçekleştirilebileceği vurgulanmaktadır. Anahtar Sözcükler Turizm mimarisi, yerden bağımsızlık, kimlik, anlam, bellek, katmanlılık, palimpsest, yeniden işlevlendirme 54 * Mayıs 2013, Danışman: Prof. Dr. Meltem Yılmaz The study consists of five sections. Section one is comprised of a literature survey on tourism, architecture of tourism, the concept of “tourist” and its historical development, as well as the features of planning in the facilities for tourism. In the second section of the investigation, the criteria that affect the architecture of tourism are examined in the context of policies and the architecture of tourism in coastal areas. Section three of the study discusses the semantic and cultural sustainability of the architecture of tourism. In this section, the concepts of place and placelessness are linked to semantic and cultural sustainability in the context of the architecture of tourism. The cases of identity and identitylessness caused by these phenomena are researched by the means of examples. In section four, the focus is on the architecture of tourism and the preservation of cultural heritage. Additionally, the architecture of tourism is examined through a lens of layeredness, and the concept of ‘palimpsest’ in cases of adaptive re-use is studied. In this context, the themes of identity, memory, as well as semantic and cultural sustainability are discussed all together. A general assessment is made in the final section and it is emphasized that successful developments should be achievable, upon the evaluation of identity, meaning and memory within the phenomenon of “place” in the architecture of tourism in Antalya, Turkey. Key Words Architecture of tourism, placelessness, identity, meaning, memory, layeredness, palimpsest, adaptive re-use * May 2013, Supervisor: Prof. Dr. Meltem Yılmaz 55 Işığın İç Mekan Biçimlendirmesindeki Rolünün, Kapalıçarşı ve AVM’ler Üzerinden Karşılaştırılarak Değerlendirilmesi* The Role of Light in Forming Interior Spaces with Evaluation over Compared of Bazaars and Shopping Centers* Soufi Moazemi Soufi Moazemi Ticari amaçlı mekanların iç mekan biçimlendirmesinde aydınlatma tasarımının rolü çok önemli bir öğe olarak karşımıza çıkmaktadır. Ticaret kavramı, medeniyet tarihi boyunca insanların vazgeçemediği bir olgudur. Kullanıcılarıyla uyumlu ticari amaçlı mekanlar tasarlayabilmek için, bu mekanların bugüne kadar geçirdikleri gelişim ve evrelerin ortaya konulması, bundan sonra bu alanda atılacak adımlar yönünden son derece önem taşımaktadır. Bu amaçla tezde; dünyadan seçilen örneklerle ticari amaçlı yapıların bugünkü durumuna ve yapılışlarında ve bugüne kadar geçirdikleri tüm gelişim ve değişimler sebep-sonuç ilişkisinde ele alınmıştır. Çalışmada amaç; alışveriş mekanlarının iç mekan biçimlendirmesinde aydınlatmanın rolünü değerlendirmek ve halen hizmet veren kapalıçarşılarda bir durum saptaması yaparak, günümüz AVM tasarımlarının oluşum sürecine çağdaş anlamda bir eleştiri getirmektir. Bu yaklaşımla, aydınlatma tasarımının tarihsel süreç içerisinde alışveriş mekanlarının iç mekan düzenlenmesindeki rolü ve oluşumu, irdelenerek bilimsel ve sanatsal bir belge haline getirilmiştir. Konunun dünyadan seçilen kapalıçarşılar ve AVM’ler üzerinden durum saptaması yapılarak, alışveriş mekanlarını etkileyen fiziksel, estetik-psikolojik ve sürdürülebilir yaklaşımlarla ele alınması ve irdelenmesinin, daha tutarlı bir yol olacağı düşüncesinden hareket edilmiştir. Özellikle alışveriş mekanlarının aydınlatma tasarımındaki düzenlemeler, tarihi ve çağdaş örnekler yoluyla karşılaştırılarak ortaya konulmuş; irdelenmiş ve bir senteze ulaşılmıştır. Son bölümde, çağdaş tasarım teknikleri ve sanatsal olanaklar çerçevesinde bugünden saptanarak, ileride doğabilecek gereksinimlere yanıt verecek yaklaşımlar ve öneriler ortaya konulmaya çalışılmıştır. Anahtar Sözcükler Işık, aydınlatma tasarımı, doğal aydınlatma, yapay aydınlatma, iç mekan tasarımı, alışveriş mekanları, kapalıçarşı, avm * Ağustos 2013, Danışman: Doç. Bilge Sayıl Onaran 56 The role of lighting design in structuring interior spaces of commercial structures emerges as an important factor in today’s design understanding. Commerce proved itself as an indispensable concept throughout the history of civilizations. Displaying the development and phases of such spaces is significantly important in terms of the steps that will be taken in order to design user-compatible commercial spaces. For this purpose; current status and construction, and all developments and changes experienced in commercial structures selected from world examples are examined in scope of a cause and effect relation. The aim of this study is to introduce a modern criticism for emergence of mall designs of our day by discussing the role of interior lighting of malls and status assessment of covered markets still in service. The role and emergence of lighting design for interior spaces of malls in its historical process is discussed from this perspective; thus a scientific and artistic document is prepared. Approaching and examining the subject by status assessments of world examples of bazaars and shopping malls, and moving from physical, esthetic-psychological and sustainable perspectives that effect shopping spaces, is concluded as a more accurate way for evaluation. Composition of lighting design, in shopping malls especially, are displayed, assessed with comparison of historical and modern examples; and eventually a synthesis was achieved. In the final section, approaches and suggestions were displayed, that can be identified today within scope of modern design techniques and artistic opportunities and that may also respond to future needs. Key Words Light, lighting design, natural lighting, artificial lighting, interior design, shopping places, bazaars, shopping centers * August 2013, Supervisor: Assoc. Prof. Bilge Sayıl Onaran 57 Mobil Mekânların İç Mekân Organizasyonu ve Örneklerle Mobil Ofis Tasarımlarının Analizi* Interior Design of Mobile Spaces and Analysis of Mobile Office Designs with Examples* Öznur Karaoğlu Öznur Karaoğlu İnsanoğlu için barınma kavramı, her dönem önemini koruyan ve geliştirilmeye açık bir konu olmuştur. Önceleri zorlu iklim koşullarından ve yabani hayvanlardan korunma amacıyla kullanılan mağara, ağaç kovuğu, çadır gibi yapılar zamanla gelişerek konut yapıları hâlini almıştır. Ancak, sağlanan gelişmeler Sanayi Devrimi ve teknolojinin ilerlemesi sonucunda sadece bir barınma unsuru olmaktan çıkmış, iş sahalarındaki genişleme ile ofis mekânları olarak da kullanılmaya başlanmıştır. Bu genişleme zamanla mekâna olan gereksinimin artmasına neden olmuş, çalışan sayısının çoğalması ile de mekânı verimli kullanamama sorununu doğurmuştur. Bu sorun iş verimindeki düşüşü de beraberinde getirmiş ve insanları çözüm arayışına itmiştir. Sonuç olarak da birçok ofis tipi ortaya çıkmıştır. Ancak, yoğun iş yaşamının sabit ofis ortamlarının yetersiz kalmasına neden oluşu, insanları daha farklı arayışlara yöneltmiş ve özellikle teknolojinin ilerleyişiyle sağlanan yenilikler mobil ofis yapılarının ortaya çıkışını kaçınılmaz kılmıştır. The concept of shelter has always been a crucial subject matter for human beings that is intended to be improved. Caves, tree cavities and structures like tents which had been previously used for protection from severe weather conditions and wild animals have evolved within time and gave birth to the rise of buildings. However, owing to the Industrial Revolution and the developments in technology, the need for a shelter went beyond housing. Due to the expansion in the business areas, shelters have been used as offices. These developments resulted in the increase in demand for interior space, and together with the rising number of employees, caused inefficient use of interior spaces. Thus, this problem has led to a decline in overall work performance, urging people to seek solution. As a result, multiple types of offices have come about. But, humans have looked for other alternatives since hectic business life rendered stationary offices insufficient. Inevitably, especially due to the technological innovations, mobile offices have emerged. Bu çalışma; insanoğlunun barınma kavramından yola çıkarak ofis yapılarına ulaşması, beraberinde duyulan gereksinimler ve teknolojik ilerlemeler yardımıyla mobil ofis yapılarının ortaya çıkış sürecinin incelendiği 6 bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde; mobil ofis kavramı ve tarihsel gelişim süreci üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde; taşınabilir, yeniden yerleştirilebilir ve sökülüp takılabilir örneklerle mobil mekân tipleri incelenmiştir. Üçüncü bölümde; ofis kavramı, ofislerin oluşum nedenleri, çalışma şekilleri ve ofis tipleri incelenerek mobil ofis kavramının ortaya çıkış süreci araştırılmıştır. Dördüncü bölümde; iç mekân organizasyonunu belirleyen faktörler ve esneklik – işlevsellik unsurları bağlamında mobil ofislerin iç mekân organizasyonu ve tasarım kriterlerinin üzerinde detaylı olarak durulmuştur. Beşinci bölümde ise; Avrupa ülkelerinden çeşitli mobil ofis örnekleri araştırılarak mobil ofis yapılarının daha anlaşılır olması sağlanmıştır. Sonuç bölümü olan altıncı bölümde ise; diğer bölümlerde yapılan çalışmalar ve incelemeler doğrultusunda elde edilen bilgilere yer verilmiştir. In this work, comprised of six sections, the journey that led human beings to the office concept from the concept of shelter, resulting necessities, and the process of emergence of mobile offices due to the advances in technology are presented. In the first section, the notion of ‘mobile office’ and its historical development are emphasized. Types of mobile interior spaces are exemplified (portable, demountable) in the second section. On the other hand, in the third section, ‘office’ concept, the reasons for establishment of offices, the ways they work, and their types are analyzed and the process of emergence of mobile offices is studied. The factors that determine the organization of the interior spaces, flexibility - functionality terms, the design of interiors of mobile spaces and associated design criteria are examined in the fourth section. In the fifth section, several examples of mobile offices in Europe are scrutinized in order to clarify mobile offices. In the sixth section, which constitutes the conclusion of this thesis, information regarding the research conducted in the previous sections and its results are provided. Anahtar Sözcükler Mekân, mobil mekân, ofis, mobil ofis, esneklik, işlevsellik, hareket * Ocak 2014, Danışman: Doç. Bilge Sayıl Onaran, İkinci Danışman: Doç. E. Nur Ozanözgü 58 Key Words Space, mobile space, office, mobile office, flexibility, functionality, movement * January 2014, Supervisor: Assoc. Prof. Bilge Sayıl Onaran, Co-Supervisor: Assoc. Prof. E. Nur Ozanözgü 59 İç Mimaride Grafik Tasarım* Roya Tavokkoli İç mekân; duvarlarla sınırlandırılmış bir alanın içinde insana daha iyi hizmet edebilmek için tasarlanan ve sınırlandırılan işlevsel alanlardır. İç mekân, içinde yer alan elemanlarla anlam kazanmaktadır. İç mekânı oluşturan, içindeki elemanlar duvarların dışında dekorasyon amaçlı kullanılan diğer elemanlardır. İç mekân algımızı sağlayan unsurlar yapısal kapı, duvar, tavan, zemin vb. unsurların dışında, yüzeyler, dekorasyon araçları, bunların kullanılış biçimleri, mekânı kullanan insanların eylemleri gibi unsurlardır. İç mekân tasarımı yaptığımız zaman çevremize çok dikkatli bakmamız lazım; bazen hiç düşünmeden ve hiç bilgi almadan tasarlarsak ve tasarım ilkelerini bilmeden çizmeye başlarsak, ortaya çıkan işler estetik ve grafik anlamda çok kötü olabilir. Hâlbuki insanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliği duygularıdır. İç mekân tasarımında kullanılan görsel ve estetik kavramların tamamı duygularla ilgilidir. Tasarım yaparken o tasarımın yaratacağı duygu ve düşüncelerin dikkate alınması, en az çizim ve uygulama kadar önemlidir. Grafik tasarım ise bir mesajı iletmek, bir görseli geliştirmek veya bir düşünceyi görselleştirmek maksadıyla, metnin ve görsellerin algılanabilir ve görülebilir bir düzlemde, iki boyutlu veya üç boyutlu olarak organize edilmesini kapsayan yaratıcı bir süreç şeklinde tanımlanabilir. iç mekânın anlamı budur; bina yapımında bir ana konu oluşturmak ve bunu hayata geçirmek. Farklı gruplar tarafından, farklı yerlerde gerçekleştirilen farklı aktiviteler için kullanılan bir kentsel mekânın yerlisi olanların, genelde acelesi vardır; gitmeleri gereken yerlere ulaşmak isterler. İç mekânlarda kullanılan işaret sistemi elemanları, mekân hakkında bilgi vererek kullanıcıları mekân içinde yönlendirir. İyi bir iç mekân tasarımcısı, hizmet almak isteyen kurum yöneticisi ya da her hangi bir kişinin, tasarlanmasını istediği mekânda hangi duyguları hissetmek istediğini çok iyi anlamalıdır. Bu da ancak iç mimaride grafik tasarım konusunda çizgi, nokta, renk, doku gibi ayrıntılar hakkında çok bilgili olmak ile mümkündür. İyi bir iç mekân grafik tasarımcısı hem çok bilgili olmak hem de bilgisini kullanabilme adına çok yaratıcı bir kişilik sahibi olmalıdır. Bazı mekânlarda o kadar yaratıcı iç mimari grafik tasarımları görürüz ki, yaratılmak istenen algı adeta bağırmaktadır; bu da iki boyutlu veya üç boyutlu ögelerle diğer unsurları, çok dengeli bir şekilde görselleştirmekle mümkündür. Anahtar Sözcükler Mekân, iç mekân, tasarım, temel tasarım, grafik tasarım, iç mekân-grafik tasarım İç mekân grafikleri, kullanıldıkları mekânlara göre farklı özellikler kazandıran ve bu tasarımları tasarlarken mekânın erişebilirliği, yüzeylerin odaklayıcılık duygusunu artıran, seçme konusunda iletilmek istenilen mesajı veren, görselliği sağlayan öğelerdir. Örneğin iç mekânda zemin, duvar ve tavan, hacimlerin sınırlarını tanımlayan mimari öğelerdir. Mekânı kapatır, sınırları bir araya getirir ve onu çevresindeki iç mekânlardan ve dışarıdan ayırır. İç mekân grafikleri (duvar grafikleri, zemin grafikleri, işaret sistemleri elemanları, panolar) iç mekân ile bir bütün olarak tasarlanarak mekânın erişilebilir olmasını sağlar ve mekânın vermek istediği duyguyu arttırır. İç mekânlara baktığımız zaman sadece 3 boyutlu elemanları görmüyoruz; her yerde 2 boyutlu grafik tasarımlar var onları görmemiz lazım; grafik tasarım, yüzey ve kumaş tasarımı gibi iki boyutlu tasarım konuları iç mekân tasarımı alanlarına girer; grafik tasarım bir dildir ve iletişim kurmak içindir; duygu ve düşüncelerimize hitap eder; çizgi, renk, doku, şekil, biçim, vs. dilidir. İç mekân grafik tasarımının en temel amacı, zaten yaşanılan binaları anlamlı hale getirebilmektir. İnsan, içinde yaşamak eylemler gerçekleştirmek için iç mekânlar oluşturur. İç mekân tasarımı bir sanattır. Diğer sanatlardan farkı, yaratılan eserin işlevsel ve faydaya yönelik olmasıdır. Belirli bir bütünlük yakalamak zorundadır. İç mekân tasarımında, bütün donatım elemanları faydaya hizmet edecek şekilde kullanılmalıdır. İç mekân grafik tasarımcıları, işlevsellikten belki de daha fazla algı yaratmaya önem verirler. Bu yüzden iç mimari grafik tasarımı anlamlı, duygulara hitap edecek tarzda olmalıdır. İç mimari grafik tasarımcısının bir ana konusu olmalıdır. Çalışmasının bütün parçaları, ana konuyu oluşturacak bir bütünlük ifade eder. İşte * Ocak 2014, Danışman: Doç. Hakan Ertek 60 61 Graphic Design in Interior Architecture* Roya Tavokkoli Interior; walls in a confined space, designed to better serve people and limited functional areas. Interior, makes sense with the elements contained within. Interior, forming elements within other elements outside the walls are used for decoration purposes. Structural factors that our perception of interior doors, walls, ceilings, floors, etc. Besides the elements, surfaces, the use of these forms of decorating tools, such as the actions are elements of people using the space. When we did the interior design, we have to look very carefully to our environment, sometimes without thinking and without any design knowledge and design principles, we begin to draw knowing if we work emerging sense of aesthetics and graphics can be very bad. Whereas most important feature that distinguishes human beings from other creatures, is feeling. Visual and aesthetic concepts used in interior design is concerned with all of the emotions. While it does it, will create design consideration of the feelings and thoughts at least as important as design and implementation. Graphic design is a message to convey an image to improve, or is an idea to visualize with the purpose of the text and visuals can be detected and can be viewed in a plane, two-dimensional or three-dimensional organized as covering the creative process can be defined as. emotions. Interior design should be a main topic of graphic designers. All parts of the study will form the main subject refers to a unity. Here is the meaning of the interior, the main issues in the construction of buildings to create and implement. Urban spaces, by different groups in different places, a space used for different activities that occur generally in a hurry is a native of, and each only get there if you need to go where they want. Sign systems used in interior spaces by providing information about the elements of space in space directs users. Interior designers seeking the services of a good corporate manager or any person that he wanted the design space which should understand very well that you want to feel emotions. This is in graphic design but in interior design line, point, color, texture to be very knowledgeable about every detail as possible. A good graphic designer interior should be very knowledgeable and know to use the information on behalf of both the personality of the owner must be very creative. Some venues are also creative interior architecture, graphic design, we see that the attempt to create the perception that it is almost yelled it two-dimensional or three dimensional elements and other elements to visualize possible with a very balanced way. Key Words Venue, indoor, design, basic design, graphic design, indoor-graphic design The interior spaces are used by graphics design different characteristics when designing this space -saving and accessibility of the surface increases the feelings of the odaklayıcılık, which comes to selecting the desired message to be delivered, providing visual items. For example in the interior, floors, walls and ceilings are architectural elements that defines the boundary of the volume. Close space, borders and brings together around it separates the interior spaces and the outside. The interior graphics (wall graphics, floor graphics, signage systems elements, panels) as a whole with the interior designed to be accessible and provides the space you want to give the feeling of space increases. Indoors we look at just three -dimensional elements do not see anywhere from 2 -dimensional graphic have not seen them, we need to design, surface and fabric design as well as two-dimensional design issues interior design our space enters, graphic design is a language and to communicate, emotions and our thoughts appeal. Line, color, texture, shape, form, etc. language. The basic purpose of graphic design interior of buildings already experienced to be able to make meaningful. People live in creates interiors to perform actions. Interior design is an art. The difference from other art created for and benefits of the work is functional. It is difficult to catch a certain integrity. In interior design, but will serve to benefit elements of the equipment should be used. Graphic designers interior functionality perhaps more important to create the perception they give. That’s why graphic design, interior design meaningful, must be in a manner that will appeal to the * January 2014, Supervisor: Assoc. Prof. Hakan Ertek 62 63 Artistik Seramik Panoların İç Mekan Tasarımına Estetik Katkısı* Artistik Seramik Panoların İç Mekan Tasarımına Estetik Katkısı* Buğra Özbay Buğra Özbay Geçmişten günümüze, iç mekanda seramik kullanımı tüm dünyada çok eskilere dayanmaktadır. Seramik pano, rölyef, mozaik ve seramik objelerin kullanımı tarihsel süreç içerisinde incelendiğinde geçirilen evrelere ve çeşitli üretim tekniklerine ulaşılmıştır. Bu teknikler ile günümüzdeki teknolojik durumlar karşılaştırılmış, unutulmuş ya da geliştirilmiş seramik üretim teknikleri sınıflandırılmıştır. Günümüzde seramiğin sadece evlerle sınırlı kalmayıp, otellerde, restaurantlarda, hastanelerde, alışveriş merkezlerinde, cok daha farklı mekanlarda kullanılmaya başladığını görmekteyiz. From the ancient times to present, the use of ceramics in the interior places are established on a very early period all over the world. When examining the historical development of ceramic panels, reliefs, mosaics and ceramic objects, the historical process and various production techniques have been found. These techniques are compared in the present state of technology and forgotten or improved ceramic manufacturing techniques are classified. Nowadays ceramics are not limited to just homes, hotels, restaurants, hospitals, shopping centers, but it can be seen that they are being used in many different places. İç mekanda seramik eserlerinin gelişmesi ve yaygınlaşması bununla beraber renk, doku, form gibi tasarım kriterleri incelenerek seramik eserler yapımının incelenmesi hedeflenmiştir. Mimari ve seramiği iki ayrı sanat olarak değerlendirsek bile, aslında birbiriyle bağdaştığını görmekteyiz. Tarihin ilk dönemlerinden beri insanlar yarattıkları mimari yapıtların hem içinde hem de dışında seramik kullanmışlardır. Tarihi süreç içerisinde seramik objeler, panolar ve mozaikler iç mekan ve dış mekan olmak üzere birçok yerde uygulanmıştır. Antik tiyatrolardan tapınaklara kadar seramik panolar, mozaikler kullanılmıştır. Seramik ürünler, günümüzde çağdaş mimarinin pek çok örneğinde iç ve dış mekanlarda tasarımın bir parçası olmaya devam etmektedir. Günümüz mimarisinde seramik kullanımı incelenerek, Türkiye’ deki seramik eserler üreten sanatçılara örneklerle yer verilmiştir. Binaların giriş bölümlerinde, sirkülasyon alanlarında, mekanlarda yüzeylerin algısını vurgulamak adına yaygın olarak seramik kullanıldığını görmekteyiz. Bu açıdan seramik objeler, sanat ve mimari tasarımı bütünleştiren, mekana özgün kişilik kazandıran bir uygulama oluşu ile birlikte değerlendirilmiştir. Anahtar Sözcükler The purpose of this study aimed that the development and the widespread use of ceramic works in the interior places be examined, nonetheless, the design criteria will be analyzed with respect to shape color, texture and form. Even if we evaluated architecture and ceramics as two separate arts, in fact they are compatible with each other. Since the early history, people have used the ceramic works both inside and outside of architectural buildings they builded. In the historical process, ceramic objects, panels and mosaics, including interior and exterior, have been applied and used in many places. From the temples to the ancient theaters, ceramic panels and mosaics were applied. Ceramic products, nowadays, continues to be the part of a design in many examples of contemporary architecture in the interior and exterior places. Examining the places where ceramics are used in contemporary architecture, the ceramic artists who produced/have produced ceramic objects in Turkey are referred by giving examples of their works. We have seen that ceramics are widely used in the entrance of the buildings, circulation areas, in order to emphasize the perception of the surfaces in places. In this respect, ceramic objects are evaluated that they integrates the art and the architecture, together with the design and their unique original and artistic contributions. Key Words * Eylül 2014, Danışman: Doç. E. Nur Ozanözgü 64 * September 2014, Supervisor: Assoc. Prof. E. Nur Ozanözgü 65 Sağlık Yapılarının Genel Mekan Tasarımlarının Kullanıcılar Üzerindeki Etkisi ile Hacettepe Tıp Fakültesi Hastanesi 7 No.’lu Kapı Girişinin Düzenlenmesine Bir Öneri* Elif Özgen Sağlık yapıları toplumun neredeyse her kesimine hizmet veren sosyal yapılardır. Bu sebeple; sağlık yapılarının kullanıcı sayısı fazladır. Ayrıca sağlık yapıları; giriş, bekleme, poliklinikler, bakım üniteleri, ameliyathaneler, acil servis, idari ve akademik birimler, teknik servisler, koridorlar, tuvaletler gibi çok sayıda mekan gereksinimine ihtiyaç duyan bir yapı grubudur. Araştırmanın dördüncü bölümünde; sağlık yapıları ile ilgili edinilen bilgiler ışığında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi 7 numaralı kapı girişi örneği üzerinden analiz yapılması hedeflenmiştir. Çalışma fotoğraflarla desteklenmiş ve temel tasarım kriterleri açısından incelenmiştir. Sonuç bölümünde ise; hastane ortak mekanlarının kullanıcı gereksinimleri doğrultusunda tasarımının gereklilikleri maddeler halinde sunulmuştur. İncelenen Hacettepe Hastanesi tarihçesine değinilmiş ve hastane ortak mekanlarının yeterlilik düzeyi belirtilmiştir. Anahtar Sözcükler İç mimarlık, hastane tasarımı, sağlık yapısı, ortak mekan, genel mekan, kullanıcı gereksinimi Bu çalışma; sağlık yapılarını Türkiye’den seçilen Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi 7 no.’lu kapı girişi örneği üzerinden inceleyerek analiz etmeyi ve bu yolla topluma daha iyi hizmet verebilecek hastane iç mekanları için zemin hazırlamayı amaçlamaktadır. Sağlık yapıları konusu geniş bir alana sahip olduğu için; araştırma boyutu genel (ortak) mekanlar olarak sınırlandırılmıştır. Sağlık yapılarının ortak mekanlarının tasarımına katkıda bulunmak amacı ile Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi 7 no.’lu kapı girişi ortak mekanları incelenerek, doğru ve yanlış uygulamalar belirtilmiş ve tasarım önerilerinde bulunulmuştur. Araştırma için literatür, elektronik kaynaklar da dahil olarak taranmış ve araştırılmıştır. Literatür taraması sonrasında edinilen temel oluşturacak bilgiler ışığında Dünyadan ve Türkiye’den sağlık yapıları örnekleri incelenmiş, gerekli diğer bilgiler ile birlikte Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi 7 no.’lu kapı girişi örneğinin analizinin gerçekleştirilmesi hedeflenmiştir. Araştırmanın birinci bölümünde; sağlık yapılarının tarihsel gelişimi ele alınmaya çalışılmıştır. Sağlık bilimi tarihsel gelişim süreci en başından günümüze kadar incelenmiştir. Bu yolla sağlık yapılarının hizmet verdiği sağlık bilimleri konusunda temel oluşturacak bilgilere ulaşılmıştır. Sağlık yapıları tasarım bilgisine en doğru biçimde ulaşmak amacıyla; hem sağlık hem de sağlık mekanları ile ilişkili araştırmalarda bulunulmuştur. Sağlık yapıları tasarımına ilişkin bilgiye ulaşmak için konunun tarihçesi merdiven basamağı görevi görmektedir. İkinci bölümde; sağlık yapılarının gereksinimleri üzerinde durulmuştur. Sağlık yapılarının mekan gereksinimleri, mekan tanımları ve mimari çalışmaları açıklanmaya çalışılmıştır. Özellikle sağlık yapılarının tasarımı konusunda çalışma gerçekleştirmek için zemin oluşturacak diğer bir önemli basamak olan sağlık yapıları mekan gerekliliklerinin bilgilerinin elde edilmesi önemli bir temel bilgi olacaktır. Çalışmanın üçüncü bölümünde; birinci ve ikinci bölümden elde edilen temel bilgiler ışığında hastane yapıları iç mekan tasarımına olan etkileri araştırma için kullanılmıştır. Sağlık yapıları ortak mekan tasarımı konusu ilgili başlıklar altında toparlanmış, ortak mekan tasarımına katlı sağlanmaya çalışılmıştır. Sağlık yapıları ortak mekanları; tasarımı renk, doku, aydınlatma, malzeme gibi pek çok açıdan incelenmiştir. * Haziran 2014, Danışman: Doç. Bilge Sayıl Onaran 66 67 Sağlık Yapılarının Genel Mekan Tasarımlarının Kullanıcılar Üzerindeki Etkisi ile Hacettepe Tıp Fakültesi Hastanesi 7 No.’lu Kapı Girişinin Düzenlenmesine Bir Öneri* Elif Özgen Health structures are social facilities which are serving nearly for every person in society. For this reason; these structures have high number of users. In addition, health structures are group of structures which require many number of places like entrance, waiting, outpatient clinics, nursing units, operating rooms, emergency rooms, administrative and academic units, technical services, corridors, toilets. This study aims to analyze the health structures by using the example of Hacettepe University Faculty of Medicine entrance door Number 7 which is in Turkey and to prepare a ground for hospital interiors which may serve to the society in a better way via this. Since health structures topic has a wide scope, research scope is limited to be as general (common) places. subject and it is aimed to contribute to the common space design via this information. Common spaces of health structures are examined by the perspective of design, color, texture, lighting and material. In the fourth section of the study, by using the gathered information about health care structures, it is aimed to make an analysis with the example of Hacettepe University Faculty of Medicine entrance door number 7. Study is supported with photos and it is investigated with fundamental design criteria. In the conclusion section, requirements of the design which is based upon user requirements of common spaces is given as list of items. History of Hacettepe University is mentioned about and sufficiency of hospital common spaces is specified. Anahtar Sözcükler Interior architecture, hospital design, health care structure, common space, user requirement For contributing the design of common places of health structures, common places of Hacettepe University Faculty of Medicine entrance door Number 7 are examined, correct and incorrect applications are specified and design recommendations are made. Literature, including the electronic resources are scanned and examined for the research. Health structure examples from world and Turkey are examined by scanning the literature to provide the ground information, together with other required information, it is aimed to analyze Hacettepe Faculty of Medicine entrance door Number 7 example. Historical development of health structures is studied to be addressed in the first part of the study. Historical development of health science is examined from the beginning of the process of up to the present. In this way, ground information about health science subject in which health structures are serving for is reached. For reaching to design information of health structures in most correct way, both health and health spaces are examined. For reaching the health structures design information, history information about the subject acts as stairs. In the second section, requirements of health structures is focused. Space requirements, space definitions and architectural studies of health structures are studied for explaining. Obtaining the information of space requirements of health structures is another important step which will be the ground information for performing the study about the design of health care structures. In the third section of the study, basic information which is gathered in the first and second sections of used to examine the effects to hospital interior design. Common spaces of health care structures subject is gathered under the relevant topics of this * June 2014, Supervisor: Assoc. Prof. Bilge Sayıl Onaran 68 69 Sosyo-Kültürel Değişim Kapsamında İç Mekanda Renk Kullanımı ve Analizi* Esmer Ahundzade Tasarım sürecinde, yaratıcı düşünme ve yaratıcı düşünceyi geliştirme aşamalarından Mekan en geniş anlamda; insanın bir amaca yönelik olarak doğal çevrede gerçekleştirdiği bir sınırlama, yapay bir değişim, sosyal örgütlenmenin ifadesi olan bir kurgulamadır. Tasarlanan mekan, zihinde yaratılan kavramı fonksiyonel ve simgesel olarak dışa yansıtan bir kabuk olarak da değerlendirilmektedir. Mekan kavramı renk, doku, malzeme gibi öğelerinin biraraya getirilmesi ve mekana uygulanması sonucunda kullanıcısıyla birlikte kimlik kazanır. Mekan kavramı, tanımı, mekan algısı ve mekan tasarımında anlam üretmekle ilgili tanımlar birinci bölümde geniş bir şekilde ele alınmıştır. İkinci bölümde tasarım ve iç mimarlık, iç mekanda tasarım süreci, tasarım analizi ve geliştirme, fonksiyon ve erişilebilirlik, estetik(malzeme, renk, doku) incelenmiştir. İçmimarlık mesleği, bayan tasarımcıların proje çalışmalarıyla tanınmış ve kurumsallaşmıştır. Bu alandaki yazılı ve görsel malzemenin artmasıyla birlikte mesleğin tanınırlığı artmış ve projelendirilmiş iç mekanlar kimlik kazanmıştır. Kültür bir toplumun gelenek, görenek, inanış, düşünce, bilim ve sanat etkinliklerini kapsamakta ve o toplumun nesilden nesile geçen birikimlerinden oluşmaktadır. Toplumlar içinde bulundukları coğrafi alan, konuştukları dil ve toplumsal yapılarına göre kendi kültürlerini meydana getirmiş ve bunun sonucu olarak da farklı kültür yapılanmalarını ortaya çıkarmıştır. Üçüncü ve dördüncü bölümlerde kültür konusu ele alınmış; kültürel yaşam, tasarım- kültür ve toplumsal kimlik ilişkisi, uygarlık ve kültür, kültürün yapıları, kültürel bozulma ve kitsch, iç mekana etkileri, islamiyetin türk kültürüne etkileri ile ilgili geniş ve kapsamlı şekilde inceleme yapılmıştır. Beşinci bölüm’ deki çalışmanın amacı insanın, kullandığı nesne ve içinde yer aldığı çevreyle olan ilişkisinin doğal ve teknik kurallarını araştıran ergonomi bilimi içerisinde renk faktörünün rolüne dikkat çekmektir. İnsanın, fiziksel ve psikolojik algılamalarını harekete geçiren rengin, insan- nesne- çevre uyumu açısından önemini vurgulamaktır. belirleyici unsurlardan biri olmuştur. İnsanların kendileri de dahil olmak üzere varlık âlemindeki her şeyin ayırıcı bir rengi vardır. Altıncı bölüm çalışmasında ışık ve renk tanımları yapılarak, rengin aydınlatma üzerindeki etkileri araştırılmaya çalışılmıştır. Aydınlatma sistemlerinin renk üzerindeki etkileri açıklanmıştır. Bununla beraber rengin de aydınlatma sistemi içerisindeki rolü belirtilmiştir. Bu bağlamda iç mekan aydınlatma sistemlerinin tasarımında mekanda gerçekleştirilen eylemlere bağlı olarak hangi renklerin seçiminin uygun olacağı ve bu renklerin aydınlatma sistemine etkileri açıklanmıştır. Bununla yanaşı altıncı bölümde rengin sınıflandırılması, kontrast, uyumu, özellikleri, tarihten günümüze kadar olan renk kullanımı süreci incelenmiştir. Toplum ve mekan birbirleri ile doğrudan ilişkili kavramlardır. Toplumsal yaşamdaki her türlü değişim, dönüşüm ve tüm toplusal yaşam pratikleri kendilerine mekansal bir karşılık bulurlar. Doğal ve kültürel öğelerin bir araya gelmesi ile biçimlenen kentler onu oluşturan parçalardan farklı nitelik taşıyan bütünlerdir. Gerek tek yapıların gerekse yapı ve açık yeşil alanların bir araya gelerek oluşturdukları çevrenin yalnızca insanın biyolojik gereksinmelerini karşılayan işlevsellik değil, aynı zamanda psikolojik, entelektüel gereksinmelerini de karşılayan estetik nitelikler de taşıması gerekmektedir. Yaşadığı bölgenin coğrafyası ve kültürlerine göre konutlar üretmişlerdir. Tarihten günümüze gelen bu konutlarda, bulunduğu coğrafyadaki malzeme ve iklime bağlı olarak, yapım teknolojisi ve kullanılan malzeme farklılaşırken, kültür etkileşiminden dolayı, plan kurgularındaki benzerlikler göze çarpmaktadır. Yedinci bölümde Şeki Han evi, Gedeki evi ve Safranbolu evlerinin; tarihsel gelişim süreci, plan tipleri, iç mekan kurgusu, cephe özellikleri, kullanılan malzeme ve uygulanan teknikler açısından irdelenmiştir. Ayrıca plan tipleri; tarihsel gelişim sürecine göre en basit plandan, en karmaşık plana doğru anlatılmıştır. İç mekan kurgusu açısından temel öğe olan oda ve oda içindeki donatılar, sofa ve sofanın planı belirleyen merkeziyetçi etkisine de yer verilmiştir. En sonda ise tüm bu çalışmalar sonucu elde edilen veriler yoluyla bir değerlendirme yapılmıştır. Anahtar Sözcükler Mekan, iç mimarlık, tasarım, kültür, algılama, renk Rengin, psikolojik etkileri ve algılama bağlamında ele alarak, farklı tasarım alanlarında renk uygulamaları ve etkileri araştırılmıştır. Sonuç olarak, rengin algılamaları etkileyen, dikkat, uyarı, motivasyon, verimlilik, iletişim, yaratıcılık gibi noktalardaki rolüyle, psiko sosyolojik bir faktör olarak incelenmiştir. Bununla beraber rengin, günümüze kadar değişerek gelen farklı kültürlerdeki algısının ortaya konulması amaçlanmaktadır. Renklerin tarihi çok eski zamanlara dayanmaktadır. Renkler tarih boyunca değişik coğrafya ve kültürlerde bir ifade aracı olmanın yanı sıra, sembolik düşüncelerin ve anlamların da ifadesi olmuşlardır. Renkler, nesne ve olayları tanıma, tanıtma ve bildirmede insanların kullandığı en * Temmuz 2014, Danışman: Doç. E. Nur Ozanözgü 70 71 The Color Usage and Analysis in Context of Socio-Cultural Change in Interior* Esmer Ahundzade Location is broadly people purpose with its natural environment limitation, artificial change and expression of social organization speculative pricing. Designed space is functional and symbolic concept in opinion reflecting as outer shell. To bought together the concept of space colors, textures, such items materials and as a result of space implementation achieves identify with users. The concept of space, definition, perception of space and space design defines meanings broadly discussed in the first part. In second part all about design, interior design, design analysis, improving, function, accessibility and aesthetics (material, color, texture) was investigated. Interior design profession is known as Lady designers’ projects and has been institutionalized. Both in written and visual materials on this field increased recognition of profession and projected interiors has gained its own identify. Culture is consist of society’s tradition, custom, beliefs, ideas, science and include arts activities and accumulation of society from generation to generation. Communities located within the geographical area, the language formed its own culture according to the social structure and as a result of this occurs constructs of different cultures. In third and fourth sections deal with cultural issues; cultural life, design- culture, social identify relationship, civilization, culture, structure of culture, cultural disruption, effects of Islam on Turkish culture both interior and extensive analysis was performed . of interior lightening systems in the space depending on the actions taken in the choice of which color would be appropriate and effects on lighting system. Despite this from history till today color use process was examined in the classification of color, contrast, harmony, features. Society and space are concepts which directly related to each others. Whole changes in social life, transformation and all social life practices finds spatial provision by themselves. Combinations of natural and cultural elements are complete bearing different nature of its components. Both only structures and structure of outdoor spaces not only require environment needs to human biological but also needs to carry out psychological, intellectual requirements on aesthetic qualities. Residences have produced according to the geography and areas inhabited culture. Geography materials and construction technology which is depending on and different used materials, interaction of culture, similarities on plan fictions are outstanding from history till today’s residences. In the seventh chapter had been investigated process of historical development, plan types, interior fiction, facade properties, used and applied techniques materials of Shaki Khans’ Palace, Gedeki house and Safranbolu houses. But also plan types has been described according historical evolution from simple plan till complex plan. Basic elements of interior fiction such as room and room suppliers; sofa and central impact of sofa was also included. At the end whole obtained results of these studies was made assessment. Anahtar Sözcükler Location, interior architecture, design, culture, perception, color The aims of fifth chapter is to draw attention to the objects that people use in relation with environment, natural and technical rules in investigating the science of ergonomics color factors rule. In terms of compliance human- object- environment it emphasize the importance of actuating color in psychological perception, human and physical. Color to addressing psychological impact and in the context of detection have been investigated color applications in the fields of different designs. As a result have been investigated as psychosocial factor affects as well as its role in point of color perception, attention, warning, motivation, productivity, communication, creativity. Moreover color aims to perception in different cultures which changes until today. Color is based on the history of ancient times. Throughout history colors as well as being a tool of different geographies and expression of cultures, symbolic thoughts and became meaning of the phrase. Colors, objects, events detection, identification and reporting used by people has been one of the most decisive factor. People including themselves has its distinctive color everything in the cosmos. In sixth chapter studied light and made color definitions has been investigated color effects on lighting. The discoloring effects of lighting systems was described. However it specified its role in the color lighting system. In this context it described the design * July 2014, Supervisor: Assoc. Prof. E. Nur Ozanözgü 72 73 Yaratıcı Tasarım Sürecinde Bilişsel Yaklaşım ve Üstbilişsel Farkındalık* Cognitive Approach and Metacognitive Awareness of Creative Design Process* Gökçe Atakan Gökçe Atakan Bu çalışmada; yaratıcılık bağlamında, bilişsel yaklaşım ile üstbilişsel farkındalık aracılığı ile, tasarım sürecinin incelenmesi amaçlanmıştır. Başka bir deyişle bu çalışmanın amacı, tasarım sürecinde gerçekleşen zihinsel eylemlerin tasarımcıya aktarılmasıyla söz konusu sürece dair bilginin arttırılmasıdır. Çalışmanın ikinci, üçüncü ve dördüncü bölümlerinde, akılcı ve bilişsel tasarım süreci yaklaşımları kapsamında, literatür araştırması yöntemi üzerinden oluşturulmuştur. Çalışmanın beşinci bölümünde, bu yaklaşımların süreç modelleri, öncelikle problem çözme kuramı üzerine yapılandırılmış akılcı yaklaşımlar ve bilgiyi işleme kuramı üzerine yapılandırılmış bilişsel yaklaşımlar olarak ayrılmıştır. Bölümün ilerleyen kısımlarında ikiye ayrılmış yaklaşımlar, kendi içlerinde; (i) problem merkezli, (ii) çözüm merkezli, (iii) bilgiyi yorumlama odaklı, (iv) bilgiyi işleme odaklı ve (v) bilgiyi geri çağırma odaklı olmak üzere beş alt başlıkta analiz edilerek sınıflandırılmıştır. Analiz - sentez sonucu oluşturulan bilişsel problem çözme modelinin, süreç farkındalığı yaratacağı ve tasarımcının kişisel yaklaşımı için bir altyapı oluşturacağı düşünülmüştür. Bu çalışmanın sonucunda, farklı yaklaşımlar ile oluşturulmuş olsalar dahi, tüm modellerin; problemin tanımlanması, tasarımcının önsel bilgisinin açığa çıkarılması ve dışsallaştırma ile düşüncenin paylaşılması gibi konularda benzerlik gösterdiği ortaya çıkmıştır. This study focuses on developing metacognitive awareness with a cognitive approach in the design process, within the context of creativity. In other words, the aim of the study is to increase knowledge on mental activities that take place during the design process and to convey this knowledge to the designer. A comprehensive literature review of rational and cognitive design approaches forms the basis for the methodology of this study. There are two main models of these approaches: knowledge processing act and problem solving act. These main models are analyzed and categorized into five subtopics: (i) problem oriented, (ii) solution oriented, (iii) information interpretation oriented, (iv) information processing oriented, and (v) information recalling oriented models. As these subcategorized models are synthesized, a new, cognitive problem solving model is developed, to create awareness of the design process and to set the ground work for the designer’s personal way of thinking about design. As a conclusion, this framework reveals that, even though there is a difference between the rational and the cognitive approaches, all design process models overlap as they relate to problem recognition, knowledge recalling and idea externalization. Anahtar Sözcükler Tasarım süreci, biliş, tasarımda bilişsel yaklaşım, üstbiliş, üstbilişsel farkındalık, tasarımda problem çözme, tasarımda akılcı yaklaşım * Temmuz 2014, Danışman: Yrd. Doç. Mesut Çelik 74 Key Words Design process, cognition, cognitive approach in design, metacognition, metacognitive awareness, problem solving in design, rational approach in design * July 2014, Supervisor: Assist. Prof. Mesut Çelik 75 76 İç Mekânda Bir Tasarım Kriteri Olarak Açıklık Kavramının Loft Mekânlarda Analizi ve Örnekler Üzerinde İnceleme* The Analysis of the Openings Concept on Loft Spaces as a Criterion of Interior Space and Case Study* Gökçe Nur Aykaç Gökçe Nur Aykaç Mekân kavramının insanoğlunun içgüdüsel korunma gereksinimini gidermek amaçlı davranışlarından ve kararlarından ötürü ortaya çıkmasının ilk basamağı olan barınaklar, bu anlamda en ilkel yapılar olmuşlardır. Barınma gereksiniminin giderilmesi, üzeri örtülü bir boşluk içerisinde yaşama biçimine denktir ve içeride bulunma, belli süreleri kapsamaktadır. Bu sürelerin uzunluğu, mekâna giriş-çıkışla ilk kez yapı kabuğunda görülen uygulamaların içeride de başlamasına neden olmuştur. Mekân içerisinde, kullanıcı davranışları ve tercihlerine göre değişmeye başlayan hacim, mimarlığın gelişimi süresince farklı dönemlerden geçerek dönüşmüş ve gelişmiştir. Teknolojik gelişmeler yardımıyla strüktürde çözülen zorluklar sayesinde, mekânda açıklıklar rahatlıkla aşılabilmektedir. Bununla birlikte, geniş ve ferah tasarlanan mekânlar elde edilmeye başlanmıştır. Mekân bölüntülerinin gereksinime göre planlandığı başlıca mekân oluşumları süreçlerindeki alışılmış oda bölüntülerinin yerini, mekânı kullanıcının şekillendirdiği ve kimliğini bu yöntemle kazanan mekânlar almıştır. Bu mekânlarla koşut sürece denk gelen ve eski fabrika binaları ve ticari yapılarının dönüştürülmesiyle oluşturulan loft yapılar, ferah ve zengin birer mekâna sahiptir ve kullanıcıyı kendi yaşam çevrelerini ve biçimlerini tasarlamada özgür kılmaktadır. Bu çalışma kapsamında, mekânı ferah ve zengin kılan açıklıkların, hacimsel boyutta düzenlenmeleriyle ortaya çıkardığı mekân oluşumlarıyla bu mekân oluşumlarını örneklendiren loft kavramı incelenecektir. Shelter, which is the first step of space formation by the behaviors and decisions of user to meet the instinctive safety need, is the most primitive constructions in this manner. Elimination of the need for housing is equivalent to live in a concealed space; and inside-presence comprises particular duration. The longitude of this duration caused to start the applications, which firstly seen onto the coverage with the entrance- exit of the space, also in inside. The volume, which started to change inside of the space according to the user behavior and choices, is shifted and developed by passing through different phases during the development of architecture. By means of the overcoming the challenges of the structure by the help of technological development, the span of structure elements changes the scale. In addition to this, roomy and widely designed spaces are started to obtain. The spaces shaped by users and gains identity by this way took the place of the routine division of rooms inside the major constitution process which the division of space is planned according to need. Loft buildings coinciding the parallel process with these spaces and created by transformation of old factory buildings and commercial constructions have a rich and roomy space and free the user to design and form his/her living environment. In the scope of the study, the formation of the spaces arising by the volumetric arrangements, which make the space rich and roomy, will be analyzed through the conception of loft which illustrates such formation of spaces. Anahtar Sözcükler Açıklık, iletişim, saydamlık, esneklik, geçişlilik, süreklilik, loft kavramı, loft yaşam Key Words Opening, communication, transparency, flexibility, transitivity, continuity, loft concept, loft living * Temmuz 2014, Danışman: Doç. E. Nur Ozanözgü * July 2014, Supervisor: Assoc. Prof. E. Nur Ozanözgü 77 İç Mimarlık Alanında Görsel İletişim Temelli Grafik Tasarım Çözümlemeleri* Hossein Ghasemi Andarood In the Field of Interior Design the Analysis of Visual Communication Based On Graphic Design* Hossein Ghasemi Andarood İletişim tarih boyunca yaşamın vazgeçilmez bir gerçeği olarak bilinmiştir. Bununda çeşitli araç ve teknikler tarafından ifade edilmesi ve aktarılabilmesi gerçekleştirilmektedir. Günümüzde karşı karşıya olduğumuz iletişim alanlarının plastik sanatlardan etkilenmesi söz konusu olmuştur. Görme duyusu her zaman insan için iletişimin başlıca yollarından biri olmuştur. Özellikle görme duyusundan faydalanarak grafik tasarımın iç mekanlarında kolay ve hızlı bir şekilde mesaj iletimi gerçekleştirilebilmektedir. Bu çalışmanın birinci bölümünde iletişimin anlamı ve kavramı incelenmektedir. Sonraki bölümde görsel iletişimin algısı irdelenip, görsel düşünce kavramı tanımlanmıştır. Tezimin ikinci bölümünde tasarım ve tasarım alanında yeni açılımlar yer almaktadır. ‘‘Sanat’ta tasarlama’’nın en önemli konusu estetik yaratmak ve bunu kısa yolla topluma aktarmaktır. Tasarlama, insan hayatın boyunca, algılayıcı bir çevre yaratması ve geleceğini biçimlendirmesinde katkıda bulunmaktır. Sonraki bölümde ise tasarlamanın temelleri tartışılmaktadır. Üçüncü bölümde grafik tasarımın mimarlık ve çevre tasarımın etkisi ve yeni yaklaşımlar incelenmektedir. Bu anlamda iç mekan tasarımında grafik tasarımın örnekleri analiz edilmektedir. Dördüncü bölümde ise, tez çerçevesinde seçilmiş olan restoran ve konut, iç mekan tasarımı ve grafik tasarım açısından analizleri gerçekleştirilmiştir. Bu tezin önceki bölümlerinde söz konusu edilen verilerin ışığında, mekan ve grafik tasaramın yorumu daha netleştirilmiş ve konu bu veriler ile irdelenmiştir. Anahtar Sözcükler İç mimarlık, görsel iletişim, grafik tasarım Thorough out the history, communication has been known as indispensable fact of life. Those have been realized by the various techniques and tools, are expressed and can be transferred. Nowadays confront with communication fields which have been affected by plastic arts is subjected. The sense of seeing always has become the main way of human communication. Especially utilizing the sense of seeing, graphic design in interiors message transmission can be realized in an easy and fast way. In the first chapter of thesis meaning and concept of communication is explored. In the other part of thesis, the perception of visual communication examines and the concept of visual thinking has been identified. In the second part of my thesis is about design and new evolutions in the field of designing. The main issue in the art design is to create aesthetics and transfer it to the public in short way during the human life. Designing for human life create detector environment and contribute to its future figuration. The basis of the design is discussed in the next part. In the third chapter the influence of architecture and environmental design in graphic design and new approaches of this field are examined. In this sense, for interior designing, graphic design examples are analyzed. In fourth chapter, last part, within the framework of the thesis selected restaurant and house, has been analyzed in terms of interior design and graphic design. The mentioned subjects in the previous chapters of this thesis clarified more by the review of space design and graphic design and the subject examined by these informations. Key Words Interior design, visual communication, graphic design * Temmuz 2014, Danışman: Doç. Hakan Ertek 78 * July 2014, Supervisor: Assoc. Prof. Hakan Ertek 79 Atriumların Tasarım İlkeleri ve Örneklerle Mekânsal Analizi* Design Principles of Atriums and Spatial Analysis with Examples* Melike Selcan Cihangiroğlu Melike Selcan Cihangiroğlu Günümüzde sadece sosyal yapılarda değil konutlarda da sıkça rastladığımız atriumlar mekânlara algısal açıdan farklı yaklaşımlar sağlamaktadır. Yapılarda ve yapı mekânlarında atriumların tanımlanması, tasarımı ve mekân içerisindeki dolaşım ve organizasyonları farklı şekillerde etkileyebilmektedir. Bu bağlamda tasarlanma amaçlarına bağlı olarak bu tanımlı boşluklar tasarım diline farklı bir anlam katmaktadırlar. Temel tasarım kavramı ve temel tasarım ilke ve elemanları yapılan tasarımın oluşma sürecinde yön verici olmaktadır. Tasarım süreci tasarlanmak istenen mekânın özelliklerine ve vurgulanmak istenen tasarım kriterlerine göre devam etmekte, mekân bu sürecin sonundaki kararlar ile ortaya çıkmaktadır. Tasarım sürecinin sonunda ortaya çıkan ürünün estetik, fonksiyonel, teknik, ekonomik ve sosyopsikolojik açıdan başarılı olması ve kullanıcı gereksinimlerini optimum ölçüde karşılaması için gözetilen ölçütler aynı zamanda boşluğun formu, boyutları ve yapı içerisindeki yerleşimi konusunda da yol gösterici olmaktadır. Boşluğu/atriumu tanımlayıp değerlendirmek için hangi kriterlere göre değerlendirme yapılacağının belirlenmesi gerekmektedir. Bu çalışma, bu bağlamda tasarım ilke ve elemanlarının bir özeti ile başlayarak tasarım, mekân ve atrium ilişkisini ortaya koymaya çalışmaktadır. Atriumların tarih/zaman içerisindeki kullanımlarına değinilerek günümüz çağdaş mimarisindeki kullanımı ile karşılaştırılacaktır. Atriums, which we encounter today not only in public buildings but also in residential structures, provide different perceptual approaches to places. Defining atrium spaces in buildings and structures can affect circulation and organization within the structure and design in different ways. In this context, depending on the intended purpose of designing, this defined spaces bring in a different meaning to the language of design. The basic design concept and principles and elements of the basic design shape the process of founding a design. The design process continues according to features of place desired to be designed and design criteria desired to be emphasized, the space is formed after the decisions of this process. Criteria that is followed in order a product turned out after the design process to be aesthetically, functionally, technically, economically and socio-psychologically successful, is, at the same time, a guide for form of the space, its size and settlement in the structure. It is required to decide which criteria to follow while evaluating in order to define and evaluate the space/atrium. This study aims to examine relationship between space and atrium primarily with design principles and elements. The use of atriums throughout history will be examined and compared with the use in present day modern architecture. Researches related to the use and design of atriums will be in this study. Atriumların tasarım ve kullanımlarına ilişkin araştırmalar çalışma içerisinde yer alacaktır. In the extent of this study; design, basic design principles and elements, space and atriums will be examined and criteria that is mentioned in the study will be analyzed on certain sample buildings. Araştırma kapsamında; tasarım, temel tasarım ilke ve elemanları, mekân ve atriumlar incelenecek ve seçilmiş olan örnek yapılar üzerinden çalışma boyunca bahsedilen kriterler analiz edilecektir. In this study; aim is to evaluate the significance of basic design principles and elements while designing these spaces, the conceptual features of atriums and importance of contributing elements by examining the current description and the use of the atriums. Bu çalışmada amaç; atriumların günümüzdeki tanım ve kullanımlarını inceleyerek bu mekânların tasarlanmasında temel tasarım ilke ve elemanlarının yeri, atriumların tasarımsal özellikleri ve yardımcı unsurların kullanılmasının önemini değerlendirmektir. Key Words Space, atrium, design, concept, principles of basic design, the elements of basic design, interior space, shopping malls, urban space, common space Anahtar Sözcükler Boşluk, atrium, tasarım, kavram, temel tasarım ilkeleri, temel tasarım elemanları, iç mekan, alışveriş merkezi, ortak mekan, kentsel mekan * Temmuz 2014, Danışman: Doç. E. Nur Ozanözgü 80 * July 2014, Supervisor: Assoc. Prof. E. Nur Ozanözgü 81 Mekân-Zaman Kavramının Sinematografiye Bağlı Değişkenler Doğrultusunda Mekânın Üretilmesindeki Rolü* Within the Context of Cinematography and Its Variables, the Role of Space-Time Concept in the Production of Space* Selim Sertel Öztürk Selim Sertel Öztürk 20. Yüzyıl başında ortaya çıkan imge üretim süreci, yeni bir ‘mekân-zaman’ kavrayışının da açığa çıkmasına olanak tanımıştır. Bu süreç, sinematografiyi oluşturan durumlarda gözlemlense de, mimarlıkla da kuvvetli bir bağ kurar. Bu kapsamda, çalışma modern ve modern sonrası dönemde sinematografik üretim ile mimari mekân üretimi arasında ortak/doğurgan bir ilişki kurmayı, değişen zaman mekân kavrayışının bu iki üretim biçimindeki karşılıklarını bulmayı amaçlar. The process of image production that came up in the beginning of the 20th century has also enabled to emerge a new understanding of ‘space-time’. Even though this process can be more clearly observed in circumstances related with cinematography, it also establishes a strong bond with the field of architecture. In this context, this study aims to realize a mutual and correspondent relationship between cinematographic production and the production of architectural space in modern and post-modern periods; and, aims to find their responses in changing understanding of ‘space-time’. Birinci bölümde, çalışma 20. Yüzyıl başında çıkan yeni imge modeline odaklanır. Nesnel gerçeklikten öznel gerçekliğe geçilen bu dönemde, bütüncül, sabit imgeler yerine parçacıl, harekete dayalı, açık uçlu imgeler üretilir. İkinci bölümde fotoğraf üzerinden nesnelleştirilerek Muybridge ve Marey üzerinden aktarılan süreç, fotoğrafik imgenin (çerçeve-içi) dönüşme sürecine de işaret eder. Üçüncü bölümde fotoğrafik imgenin nasıl parçalandığı ele alınırken, çerçeveler-arası sinematografik imgenin nasıl üretildiğine odaklanılır. Özellikle, Vertov ve Eisenstein’in üretimleri üzerinden tartışılan bu bölümde, oluşan “hareket-imge”, daha önceki imge modellerinden farklı olarak öznel ve kurgusaldır. In the first chapter, the study focuses on the new image model which came out in the beginning of the 20th century. In this period- where subjective reality takes the role of objective reality- rather than holistic, fixed and immutable images, fragmentary, motion- based, open-ended and endless images are produced. Second chapter, which is transferred over Muybridge and Marey, witnesses the transformation of photographic image. Third chapter, while on one hand discusses how the photographic image/frame is destructed, on the other hand it also focuses on how cinematographic image, and the idea of between-frames, is produced. In this chapter where the productions of Vertov and Eisenstein are discussed, the resulting “movement-image”, as distinct from the earlier image models portrays subjective and speculative sense of reality. Dördüncü bölüm, sinematografik imge üzerinden tartışılan kavramları mimarlık ortamına tercüme eder; ve, erken 20. Yüzyıl mimarisini sinematografiye ait terimler üzerinden tartışır. Özellikle Le Corbusier’in promenade architecturale kavramı üzerinden, çerçevenin hareket kazanması, hareket-imge gibi durumların mekânsal karşılıklarını arar. The fourth chapter translates concepts which are discussed through cinematographic image into architectural environment; and, discusses early 20th century architecture with the terms related with cinematography. This chapter, by looking at Le Corbusier’s concept of promenade architectural, tries to find out the architectural correspondents of concepts such as frame-in-motion and movement-image. Beşinci bölüm, modern sonrası dönemde sinematografik üretime odaklanır. Modern sonrası dönem sinema ve plastik sanatlar alanlarının en öne çıkan kavramları oluş (becoming), katılım, yeniden üretilebilirlik, çerçeve dışılık ve anlatı dizgesinin kayboluşudur. Özellikle Godard ve Antonioni’nin filmlerinde gözlemlenen bu kavramlar, “hareket-imge”den “zaman-imge”ye geçişin ve parça-bütün diyalektiğinin sona ermesinin nesnel karşılıklarını sunarlar. The fifth chapter focuses on film production in the post-modern period. Within the field of cinema, and also plastic arts, the most prominent concepts of this period are becoming, user-participation, reproducibility, and disappearance of narrative framework. These concepts which can easily be observed in films of Godard and Antonioni, deconstructs the conventional understanding of part-whole dialectic; and also underline a transition from “movement-image” to “time-image”. Altıncı bölümde beşinci bölümde tartışılan kavramlar mimarlık ortamına taşınır. Aldo Van Eyck’ın oyun kavramı, Constant’ın Yeni Babylon’u, Bernard Tschumi’nin olay mimarisi kavramı üzerinden modern sonrası mimari mekân üretimi tartışılır. Zamanimgeye geçişle yeniden-üretilebilme durumu mekân üretiminin önemli bir ögesi olur; kullanıcı katılımcıya evrilir. In the sixth chapter, concepts which are discussed in previous chapter are transferred into the field of architecture. In this chapter, post-modern production of architectural space is discussed over Aldo Van Eyck’s ‘Play’, Constant’s ‘New Babylon’ and Bernard Tschumi’s ‘Architecture of Event’. Throughout these concepts, similar to the field of cinema, one can highlight a transformation from movement to time; from user to participant; and from fixed-image to reproducible-image. In conclusion, different space-time experiences in modern and post-modern periods are documented together and the text tries to question new/possible understanding of space-time in the context of 21st century. Genel değerlendirme ve sonuç bölümünde, modern ve modern sonrası dönemlerde ele alınan farklı mekân-zaman deneyimleri birarada sunulur ve 21. Yüzyıl bağlamında üretilecek mekân-zaman okumaları için sinematografi temelli bir yaklaşım oluşturulur. 82 Anahtar Sözcükler Mekân-zaman, sinematografi, montaj, hareket-imaj, zaman-imaj, mekânın üretimi, modern mimarlık, promenade arctitecturale, modern sonrası mimarlık, olay mimarlığı Key Words Space-time, cinematography, montage, movement-image, time-image, production of space, modern architecture, promenade architectural, post-modern architecture, architecture of event * Temmuz 2014, Danışman: Yrd. Doç. Mesut Çelik * July 2014, Supervisor: Assoc. Prof. Mesut Çelik 83 84 Mekan Tasarımlarında Kimlik Oluşum Süreçleri ve Yersizleşme Kavramının İrdelenmesi* Identity Formation Process in Space Designs and Be Examined of The Placeness Concept* Elif Bahadır Elif Bahadır Bu çalışmada; toplumların gelişiminin başladığı tarihten itibaren; bilişselliğin işlerliği için temel olarak görülen ‘aidiyet’ ve ‘kimlik’ kavramlarının; yaşam pratiklerinde sürekliliklerinin sağlanabilmesi için izlenilen yollardaki dönüşümler incelenmiştir. Bu dönüşümün günümüzdeki son evresinde, kapitalizmin varlığını sürdürebilmesi için yürürlüğe geçirilen yeni düzenlemeler, ‘aidiyet’ ve ‘kimlik’ kavramları hakkında ikircikli bir tartışma zemini oluşturmuştur. Aidiyet tanımının ‘yersizleşme’ olarak dönüştüğü bu son evre için, tartışma zeminini oluşturan iki farklı kesimin, olumsuzlama ve olumlamalarıyla, bu kavrama yönelik çıkarımları açıklanmaya çalışılmıştır. In this study, beginning from the history of the communities’ improvement, ‘relation’ and ‘identity’ concepts’ process is surveyed about their transformation, to supply the standing in life practices, which are seen the basics for cognition’s operability. In present day’s last stage about this transformation, new regulations which are brought into force for standing the capitalizm’s existence, formed the hesitant debate setting. In this last stage, both ‘placeness’ definition, which is transformed the relation concept, and two different groups’ inferences is explained with their negation and affirmation about this concept. Anahtar Sözcükler Kimlik, aidiyet, yer, yersizleşme, aydınlanma çağı, küreselleşme, modernizm, post modernizm Key Words Identity, relation, place, placeness, age of enlightenment, globalization, modernism, postmodernism * Aralık 2014, Danışman: Doç. E. Nur Ozanözgü * December 2014, Supervisor: Assoc. Prof. E. Nur Ozanözgü 85 Kompozisyon ve Orkestra Şefliği Anasanat Dalı KOMPOZİSYON SANATTA YETERLİK PROGRAMI 87 88 Onur Özmen’in Op. 30 Senfoni Adlı Sanat Çalışmasının Bestecilik Tekniği Açısından İncelenmesi* Onur Özmen’in Op. 30 Senfoni Adlı Sanat Çalışmasının Bestecilik Tekniği Açısından İncelenmesi* Onur Özmen Onur Özmen Sanat çalışması olarak bestelenen Op. 30 Senfoni adlı yapıtın incelendiği bu sanat çalışması raporu üç bölümden oluşmaktadır. This artwork report which studies Op. 30 Symphony, composed as a work of art, consists of three sections. Birinci bölümde sanat çalışması raporunun ana fikri, kuruluş mantığı, kapsamı ve amacı açıklanmıştır. In the first section, the main idea of the artwork report, its composition logic, contents and aim are stated. İkinci bölümde senfoninin kökeni, içinde yer alan bölmelerin biçimleri ve tarihsel gelişimleri anlatılmıştır. In the second section, the origin of the symphony, and the styles and historical development of the partitions have been dealt with. Üçüncü bölümde sanat çalışması olarak bestelenen Op. 30 Senfoni adlı yapıtın analizi bulunmaktadır. In the third section there is the analysis of the Op. 30 Symphony, which was composed as a work of art. Sanat çalışması olarak bestelenen ve daha sonra incelenen, Op. 30 Senfoni’nin; Çağdaş Türk Sanat Müziği Edebiyatı’na girmeye aday bir yapıt olarak, bestecinin kendi bakış açısıyla sanat çalışması raporu haline getirilerek, müzik dünyasının akademik yönüne katkıda bulunulması amaçlanmıştır. Composed and studied as an artwork and edited into an artwork study report with the point of view of the composer, Op. 30 Symphony, which is a candidate to take its place in the Contemporary Turkish Art Music Repertoire, aims to contribute to the academic aspects of the music world. Anahtar Sözcükler Senfoni, besteleme tekniği, Çağdaş Türk Sanat Müziği Key Words Symphony, composition technique, Contemporary Turkish Art Music * Nisan 2014, Danışman: Yrd. Doç. Turgay Erdener * April 2014, Supervisor: Assist. Prof. Turgay Erdener 89 Kompozisyon ve Orkestra Şefliği Anasanat Dalı ORKESTRA ŞEFLİĞİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 91 Ludwig van Beethoven’ın Op. 55 Mi Bemol Major III. Senfonisi’nin Müzikal Form ve Orkestra Şefliği Teknikleri Yönünden İncelenmesi* Atıf Taner Çolak Issue for Examination of Ludwig van Beethoven’s Op. 55, E-flat Major 3rd Symphony, Regarding Musical Form and Orchestral Conducting Techniques* Atıf Taner Çolak Ludwig van Beethoven’ın Op. 55 Mi bemol Majör Üçüncü Senfoni’si “Eroica”, bir dizi yapısal titizlik ve duygusal derinlik taşıyan ve bestecinin orta dönemine ait olan bir eseridir. Konser programlarında sıkça yer alan ve dört bölümden oluşan senfoni, ilk önce bestecinin hayranlık duyduğu Fransız General Napoleon Bonaparte’a ithaf edilmiştir. Fakat Napoleon’un kendisini imparator ilan etmesinden sonra besteci tarafından ithafı iptal edilmiş ve eserin ismi “Eroica” olarak değiştirilmiştir. Bu çalışmada öncelikle bestecinin müzikal kişiliği ve senfoninin doğuşu ele alınmıştır. Bölümlerin form analizi yapılmış ve kullanılan formlar açıklanmıştır. Daha sonra bazı orkestra şeflerinin vuruş teknikleri analiz edilmiş ve çoğu yabancı kaynaklardan edinilen bilgilerle vuruş teknikleri ve eserin yorumu incelenmiştir. Çalışmanın kapsamında vuruş teknikleri ve eserin yorumu bakımından bir senteze ulaşılmaya çalışılmıştır. Partisyonun belli bölümlerinde bazı çalgıların pasajlarındaki ses yüksekliğine bağlı olarak ortaya çıkan nüans problemlerine dikkat çekilmiş ve çözüm önerileri sunulmuştur. Anahtar Sözcükler Ludwig van Beethoven, senfoni, Beethoven Mi bemol Major III. Senfoni, Eroica Ludwig van Beethoven’s Op. 55 E-flat Major Third Symphony “Eroica” is a piece with a series of structural thoroughness, emotional richness and traces back to its composer’s middle term. The symphony often taking part in concert programs and consisting of four parts, had firstly been dedicated to French General Napoleon Bonaparte, whom the composer admires. However; Napoleon’s having announced him as the Emperor, the dedication was cancelled and the name of the work was changed as “Eroica”. In this study, the musical identity of the composer and birth of the symphony have primarily been dealt with. The form analysis of the parts and the forms being used have been explained. Next, the beat technics of some maestros have been analysed and the beat technics and the interpretation of the work have been studied via the knowledge most of which was gained at foreign resources. In the scope of this study, it has been tried to reach a synthesis in terms of beat technics and the interpretation of the work. In some certain parts of the score, nuance problems which occur depending on the loudness in some passages of the instruments have been pointed out and resolution advisory for these problems have been presented. Key Words Ludwig van Beethoven, symphony, Beethoven E-flat Major 3rd Symphony, Eroica * Eylül 2013, Danışman: Doğan Çakar 92 * September 2013, Supervisor: Doğan Çakar 93 Müzik Teorileri Anabilim Dalı MÜZİK TEORİLERİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 95 Beethoven’in Erken Dönem Piyano Sonatlarında Gelişme Bölümlerinin Tematik Analizi* Thematic Analysis of Development Sections in Ludwig van Beethoven’s Early Piano Sonatas* Ferhat Çaylı Ferhat Çaylı Bu çalışma, Ludwig van Beethoven’in erken dönem piyano sonatlarının birinci muvmanlarında yer alan “Gelişme” bölümlerinin tematik yapısı üzerine analitik bir incelemedir. Çalışmanın Giriş bölümünde; “Sonat formunun genel yapısı”, “Gelişme bölümlerinin genel özellikleri” ve “Beethoven’ın piyano sonatlarının sınıflandırılması” konuları ele alınmakta, ardından gelen ikinci bölümde ise çalışma yöntemi sergilenmektedir. Analiz başlıklı üçüncü bölümde, her bir muvman için “uzunluk, modalite gibi genel özelliklerin ve formal yapının belirlenmesi”, “Gelişme bölümlerinde rastlanılan malzemelerin, Sergi’deki formal öğelerle ilişkileri bakımından kökenlerinin saptanması” ve “söz konusu malzemelerin, Gelişme bölümü içindeki dağılımlarının saptanması” aşamalarından oluşan kapsamlı bir analiz gerçekleştirilmiştir. Elde edilen bulgular ışığında; muvmanların, uzunluklarına göre, “Kısa”, “Orta” ve “Uzun” olmak üzere üç grup altında kümelendiği; Gelişme bölümlerinde 9 farklı malzeme çeşidinin kullanıldığı; en sık kullanılan malzemelerin “Tema 1” malzemeleri ve Sergi dışı malzemeler olduğu; Gelişme bölümlerinin başlangıç ve sonlarında, “Tema 1” ağırlıklı belirli tematik şablonların kullanıldığı; minör moddaki muvmanların Gelişme bölümlerinde “Tema 1” ağırlığının yaklaşık yarı yarıya azalıp “Tema 2” ve “Köprü” kullanımlarının ortaya çıktığı ve malzeme çeşitliliğinin arttığı; muvmanlar, uzunluklarına göre gruplandığında, malzeme kullanımları açısından önemli farklılıklar ortaya çıktığı sonuçlarına ulaşılmıştır Anahtar Sözcükler Müzik teorileri, Beethoven, piyano sonatı, sonat formu, form analizi, Gelişme bölümü, tematik analiz * Aralık 2014, Danışman: Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yüksel 96 This study is an analytical examination of the thematic structure of Development sections of first movements of Ludwig van Beethoven’s early piano sonatas. In the Introduction; general structure of the Sonata form, general characteristics of Development sections and classification of Beethoven’s piano sonatas are discussed. In the second chapter, the methodology of the study is submitted. The third chapter (Analysis), consists of a comprehensive analysis in three main dimensions; “determination of the formal structure and general characteristics such as length and mode for each movement”, “discovering origins of materials used in the Development sections regarding their relationships with the formal elements in the Exposition”, “determining these materials’ amount of use in Development sections”. It was concluded that; movements can be grouped as “Short”, “Medium” and “Long” regarding their length; 9 different kind of materials are used in the Development sections; the most frequently used materials are of “Theme 1” and materials not existing in the exposition; in the beginnings and endings of Development sections mostly “Theme 1” is used; in minor movements, use of “Theme 1” is reduced to half and use of “Theme 2” and “Bridge” started to exist and variety of materials used is increased; considerable differences in the use of materials is observed when the sections were grouped according to their length. Key Words Music theory, Beethoven, piano sonata, sonata form, form analysis, Development section, thematic analysis * December 2014, Supervisor: Assist. Prof. Dr. Mehmet Yüksel 97 Opera Anasanat Dalı OPERA YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 99 100 Richard Wagner, Giuseppe Verdi ve Eserleri Arasındaki Benzerlikler* Richard Wagner, Giuseppe Verdi and the Similarities Between Their Works* Erdem Baydar Erdem Baydar Operanın altın çağı olarak bilinen on dokuzuncu yüzyılın ortaları, iki büyük besteci tarafından yönlendiriliyordu: Richard Wagner ve Giuseppe Verdi. Bu tezde birbirinden tamamen farklıymış gibi görülen bu iki büyük besteciyi inceleyerek; onların ve eserlerinin arasındaki benzerlikleri bulmak amaçlanmıştır. The mid19th century was known as the golden age of opera which was dominated by two great composers: Richard Wagner and Giuseppe Verdi. In this work I have aimed to study these two great Composers who seem to be completely different than each other and try to find the similarities between these two composers and their works. On dokuzuncu yüzyılda opera dünyasını yöneten iki büyük besteci birbirlerinden çok farklı ülkelerden ve geleneklerden geliyorlardı: Almanya’dan Richard Wagner ve İtalya’dan Giuseppe Verdi. Biri Weber, Beethoven ve Meyerbeer’den etkilenirken diğeri Rossini, Bellini ve Donizetti’nin etkisinde kalmıştı. Biri efsaneleri konu alırken diğeri ise Shakespeare’i, Lord Byron’u ve Schiller’in eserlerini konu alıyordu. Biri kendi operalarının librettolarını kendi yazarken; diğeri librettistlerini dikkatlice seçiyordu. Biri Almanya’nın bir metropolünde doğmuşken diğeri bir İtalyan köyünde doğmuştu. Biri Alman Kültlerine inanırken diğeri dindar bir hıristiyandı. Biri büyük bir çapkınken; diğeri sadık bir kocaydı. Onlar gerçekten bu kadar birbirlerinden farklı mıydılar yoksa öyle mi görünüyorlardı? The two giant composers of the 19th century who were ruling the opera world, seem to be coming from completely different backgrounds and traditions: Richard Wagner from Germany, Giuseppe Verdi from Italy. One was influenced by Weber, Beethoven and Meyerbeer and the other one by Rossini, Bellini and Donizetti. One has composed operas that were built on myths and the other one has chosen Shakespeare’s, Lord Byron’s and Schiller’s works instead. One has because of his concept of opera has written his own librettos and the other one has chosen his Librettists quite carefully. One was born in a major city in Germany and the other one in a village in Italy. One was believed to be a German Cult admirer and the other one a religious christian. One was a famous womaniser and the other one a faithful husband. Were they and their Works really so different than each other or did they seem to be so? Bu çalışma raporunda, bu bestecilerin hayat ve eserleri analiz edilecek ve aralarındaki benzerlikler gösterilecektir. Bu çalışma raporu bu besteciler hakkında ayrıntılı bilgi vererek eserlerinin daha iyi anlaşılmasını sağlayacak ve şan, opera eğitimi alan bireylere yardımcı olacaktır. In this work, the lives and the works of these composers will be analysed and the similarities and the differences will be shown. This work will give detailed information about these composers and will help the students who study opera singing. Anahtar Sözcükler On dokuzuncu yüzyıl, opera, Wagner, Verdi Key Words The 19th century, opera, Wagner, Verdi * Haziran 2014, Danışman: Yrd. Doç. İrem Eğriboz Bozkurt * June 2014, Supervisor: Assist. Prof. İrem Eğriboz Bozkurt 101 102 William Shakespeare’in Macbeth Oyununun İncelenmesi ve Giuseppe Verdi Tarafından Operaya Dönüştürülmesi* Analysis of William Shakespeare’s Macbeth Play and Its Transformation into Opera by Giuseppe Verdi* Ayşe Dağıstanlı Ayşe Dağıstanlı Bu çalışmada; on altıncı yüzyıl İngiliz tiyatro sanatının en önemli yazar ve şairi olan William Shakespeare’in Macbeth eseri ve bu eserin on dokuzuncu yüzyılın büyük İtalyan bestecisi Giuseppe Verdi tarafından bir opera eserine dönüştürülme süreci, sanatçıların yaşamları, eserin yazım ve operanın besteleniş dönemleri incelenmiştir. In this study; Macbeth Play by William Shakespeare, who is the most important British writer and poet of 16th century, and its transformation process into opera by Verdi, the great Italian composer of 19th century were analysed. The lives of both artists and the periods of writing and composition were also examined in the study. Anahtar Sözcükler Shakespeare, Verdi, Macbeth, opera, tiyatro Key Words Shakespeare, Verdi, Macbeth, opera, theatre * Eylül 2014, Danışman: Prof. Demet Akkılıç * September 2014, Supervisor: Prof. Demet Akkılıç 103 Piyano Anasanat Dalı GİTAR YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 105 Gitarist Olmayan Bestecilere Klasik Gitarın Teknik ve Müzik Özelliklerinin Tanıtılmasına Yönelik Model Önerisi* Framing Models to Demonstrate Classical Guitar’s Technical Attributions & Idiomatic Figures to Non-Guitarist Composers* Mohammad Ranjbari Mohammad Ranjbari Bu çalışmada araştırmacı, gitarist olmayan besteciler için klasik gitarın etkin müzik dili ve teknik niteliklerini açıklamaya çalışmıştır. In this study, the researcher has tried to explain classical guitar’s idiomatic figures in writing and technical qualities to non-guitarist composers. Araştırmacı ilk aşamada kompozisyon dallarında çalgı bilgisi ders müfredatında klasik gitarla ilgili bilgi eksikliğini tespit etmek için problem durum ile ilgili Türkiye konservatuvarlarında çalışmakta olan “Kompozisyon Sanat Dalı” öğretim elemanları ve kompozitörlere sorular sormuştur. Bu görüşmelerin nihayetinde, elde edilen yanıtlar detaylı biçimde ele alınmış ve bazı sonuçlara ulaşılmıştır. In the first stage, it is attempted to verify the lack of information, compared with other instruments, concerning this instrument, in the syllabus of composition courses at Turkish conservatories. To do this, the researcher prepared a questionnaire to collect information about this problem. It has been sent to professors teaching and dealing with this problem at composition sections of conservatories in different parts of Turkey. An analysis of the given answers clarified the existing lacks in more detail and prepared the ground to continue the study in order to reach a solution. Araştırmanın ikinci aşamasında ise birinci aşamadaki durum tespitine dayanarak, gitarist olmayan bestecilere klasik gitarın temel teknik nitelikleri, öznel müzik dili ve etkin yazı modellerinin tanıtılması ve açıklanması için öneriler sunulmuştur. Anahtar Sözcükler Klasik gitar, Kompozisyon Anasanat Dalı, besteci, gitar yazı modelleri, gitar tekniği, gitar müziği * Nisan 2013, Danışman: Yrd. Doç. Turgay Erdener 106 In the second stage the researcher, based on the status quo identified in the first stage, tried to explain the technical characteristics and effective writing system of classical guitar by preparing models to non-guitarist composers. Key Words Classical guitar, Composition Department, composer, figure, music piece, guitar * April 2013, Supervisor: Assist. Prof. Turgay Erdener 107 Johann Sebastian Bach’ın Altıncı Eşliksiz Viyolonsel Süiti’nin (BWV 1012) Klasik Gitarla İcra Edilebilmesine Yönelik Bir Araştırma* A Research About Performing Johann Sebastian Bach’s Sixth Unaccompanied Cello Suite (BWV 1012) on Classical Guitar* Eren Süalp Eren Süalp Barok dönem bestecisi olan J. S. Bach’ın viyolonsel için yazdığı süit formundaki eserin klasik gitarla icra edilebilmesi, bu araştırmanın esasını oluşturmaktadır. “Giriş” kısmında bulgulara yön verecek şekilde bazı tanımlar yapılacak, çeşitli kavramlar açıklığa kavuşturulacak ve problem durumuna değinilecektir. “Yöntem” kısmında araştırmada hangi yöntemlerle kaynak tarandığı ve bulgulara ulaşıldığı açıklanacaktır. Ardından “Bulgular ve Yorumlar” kısmında araştırmanın problem durumuna yönelik bulgular elde edilecek ve bunlar yorumlanacaktır. Son olarak araştırmanın “Sonuç ve Öneriler” kısmında elde edilen bulgular ışığında ulaşılan sonuçlara yer verilerek öneriler getirilecektir. The aim of this work is to perform a suite written for cello by the Baroque period composer J. S. Bach. In the first part, there will be definitions and well-substantiated explanations to cast more light on the findings. The second part will cover the methods of scanning sources to reach findings of the research. The third part will include the findings with their interpretation. Finally, there will be results about the findings obtained, along with suggestions that made in the conclusion of this research. Key Words J. S. Bach, classical guitar, the 6th Unaccompanied Cello Suite (BWV 1012), transcription Anahtar Sözcükler J. S. Bach, klasik gitar, 6. Eşliksiz Viyolonsel Süiti (BWV 1012), transkripsiyon * Şubat 2014, Danışman: Prof. Dr. Ahmet Kanneci 108 * February 2014, Supervisor: Prof. Dr. Ahmet Kanneci 109 Ahmet Kanneci’nin Konser Repertuvarlarının Farklı Değişkenler Açısından İncelenmesi* Examining the Concert Repertoires of Ahmet Kanneci in Terms of Different Variables* Erkan Mehmet Karagülle Erkan Mehmet Karagülle Ahmet Kanneci’nin konser repertuvarlarının farklı değişkenler açısından incelenmesi bu araştırmanın esasını oluşturmaktadır. The aim of this work is to examine the concert repertoires of Ahmet Kanneci in terms of different variables. “Giriş” kısmında bulgulara yön verecek şekilde bazı tanımlar yapılacak, gitarın tarihsel evrimi süresince gitar için yazılan eserler ve müzik formlarından bahsedilecek, bazı klasik gitar konser programı örnekleri verilerek problem durumuna değinilecektir. “Yöntem” kısmında araştırmada hangi yöntemlerle kaynak tarandığı ve bulgulara ulaşıldığı açıklanacaktır. Ardından “Bulgular ve Yorumlar” kısmında araştırmanın problem durumuna yönelik bulgular elde edilecek ve bunlar yorumlanacaktır. Son olarak araştırmanın “Sonuç ve Öneriler” kısmında, elde edilen bulgular ışığında ulaşılan sonuçlara yer verilerek, klasik gitar icracısı, öğretmeni ve öğrencilerinin yararlanabileceği bazı öneriler getirilecektir. In the first part, there will be explanations about the works written for guitar during the historical evolution of the instrument and some musical forms along with exemplifying some classical guitar concert repertoires to cast more light on the findings. The second part will cover the methods of scanning sources to reach findings of the research. The third part will include the findings with their interpretation. Finally, there will be results about the findings obtained, along with useful suggestions to some classical guitar performers, teachers and students. Key Words Ahmet Kanneci, classical guitar, concert repertoire Anahtar Sözcükler Ahmet Kanneci, klasik gitar, konser repertuvarı * Ağustos 2014, Danışman: Prof. Dr. Ahmet Kanneci 110 * August 2014, Supervisor: Prof. Dr. Ahmet Kanneci 111 Jan Pieterszoon Sweelinck’in Toccataları’nın Klasik Gitar ile İcra Edilebilmesine Yönelik Bir Araştırma* A Research About Performing Jan Pieterszoon Sweelinck’s Toccatas on Classical Guitar* Kerim Özcan Dal Kerim Özcan Dal Jan Pieterszoon Sweelinck’in Toccataları’nın klasik gitar ile icra edilebilmesi bu araştırmanın temelini oluşturmaktadır. “Giriş” kısmında bulgulara yön verecek şekilde bazı tanımlar yapılacak, çeşitli kavramlar açıklığa kavuşturulacak ve problem durumuna değinilecektir. “Yöntem” kısmında araştırmada hangi yöntemlerle kaynak tarandığı ve bulgulara ulaşıldığı açıklanacaktır. Ardından “Bulgular ve Yorumlar” kısmında araştırmanın problem durumuna yönelik bulgular elde edilecek ve bunlar yorumlanacaktır. Son olarak araştırmanın “Sonuç ve Öneriler” kısmında, elde edilen bulgular ışığında ulaşılan sonuçlara yer verilerek öneriler getirilecektir. The aim of this work is to perform toccatas written for organ by the Renaissance period composer Jan Pieterszoon Sweelinck. In the first part, there will be definitions and well-substantiated explanations to cast more light on the findings. The second part will cover the methods of scanning sources to reach findings of the research. The third part will include the findings with their interpretation. Finally, there will be results about the findings obtained, along with suggestions that made in the conclusion of this research. Key Words Jan Pieterszoon Sweelinck, two guitars, toccata Anahtar Sözcükler Jan Pieterszoon Sweelinck, toccata, iki gitar, klasik gitar * Ekim 2014, Danışman: Prof. Dr. Ahmet Kanneci 112 * October 2014, Supervisor: Prof. Dr. Ahmet Kanneci 113 Piyano Anasanat Dalı PİYANO VE ARP YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 115 Virtüöz Piyanistlerin Konser Etütleri: Chopin’den Prokofiev’e* Concert Etudes in Regards to the Virtuoso Pianists: From Chopin to Prokofiev * Elif Akar Elif Akar Konser etütleri piyano eğitiminde büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada 19. ve 20. yüzyılda yaşamış 30 virtüöz piyanistin yazmış olduğu etütler araştırılmıştır. Bu etütler piyano eğitimi alan her bir birey için farklı becerilerin gelişmesine zemin hazırlamaktadır. Araştırmaya örneklem olarak seçilen piyanist besteciler; F. Chopin, F. Liszt, S. Rahmaninov ve S. Prokofiev’in etütleri teknik olarak incelenmiş ve bu etütlerin piyanistlerin gelişimindeki önemi vurgulanmıştır. Söz konusu virtüöz piyanistlerin bestelemiş olduğu 72 etüt, 40 ayrı teknik kategoriye ayrılarak incelenmiştir. Bu 40 kategorinin hangi etütlerde kullanıldığı ve kullanılan toplam etüt sayısı belirlenmiştir. Geliştirilmek istenen teknik beceriler ait oldukları etütlere göre sınıflandırılarak tablolar hazırlanmıştır. Böylelikle icracıların teknik açıdan becerilerini geliştirirken, hazırlanan tablolar yardımı ile daha az zaman harcayarak bilinçli bir şekilde çalışabilmesine olanak sağlanmıştır. Bu araştırma, icracıların ihtiyaç duyduklarında belirtilen bestecilerin yaşamları ve analiz edilmiş 72 etüt hakkında ayrıntılı bilgi edinerek, çalışmaları sırasında geliştirilmek istenen teknik becerinin hangi etütlerde bulunduğunu saptamaları için başvurabilecekleri bir başvuru kılavuzu niteliği taşımaktadır. Anahtar Sözcükler Etüt, virtüöz piyanistler, Chopin, Liszt, Rahmaninov, Prokofiev, konser etütleri * Temmuz 2013, Danışman: Prof. Binnur Ekber 116 The concert etudes carry out a significant role concerning piano education. In this work, the etudes written by 30 virtuoso pianists who lived in 19th and 20th centuries are being examined and evaluated. These particular etudes provide a basis for the development of different ingenuities regarding every individual undergoing piano education. In this work, etudes of composers F. Chopin, F. Liszt, S. Rahmaninov and S. Prokofiev are technically examined along with the emphasis in regards to the importance of the etudes on the improvement of pianists. 72 etudes composed by these above mentioned pianists is separated into 40 technical categories, in addition, the etudes that these 40 categories are used together with the total number of etudes are set forth in this work. Moreover, charts are prepared for the classification of the technical skills which are intended to be improved in regards to the etudes determined for this particular purpose. Therefore, it is provided with the help of these charts, to practice in a more conscious way in a shorter period of time while improving technical skills at the same time. This study provides to performers informations about composers’ life who were mentioned in this research project and also their 72 concert etudes. With the help of analysis of these etudes, performers can improve their technical skills. Key Words Etude, virtuoso pianists, Chopin, Liszt, Rahmaninov, Prokofiev, concert etudes * July 2013, Supervisor: Prof. Binnur Ekber 117 Sergei Prokofiev Savaş Sonatlarının İncelenmesi (Op. 82, Op. 83, Op. 84)* Examination of Sergei Prokofiev War Sonatas (Op. 82, Op. 83, Op. 84)* Ayten Türker Ayten Türker Çalışmada Sergei Prokofiev’in hayatı ve stilistik özellikleri özetlenmiştir. Sonat-allegro formunun tarihi, sonat-allegro formunda yazdığı eserlerle, bu formda gerçekten büyük önem teşkil eden Beethoven’ın formu nasıl kullandığı anlatılmıştır. Daha sonra, 20. yüzyılın bu formdaki en önemli çalışmalardan biri olarak düşünülen Prokofiev’in piyano sonatları hakkında genel bir bilgi verilmiştir. Savaş sonatları müzikal inceleme tekniğine dayanarak analiz edilmiştir. Anahtar Sözcükler Sergei Prokofiev, sonat, Savaş Sonatları * Ağustos 2013, Danışman: Yrd. Doç. Oya Ünler 118 In the work, Sergei Prokofiev’s life and stylistic features are summarized. History of the Sonata-allegro form, how Beethoven, who has a really importance for this form with his sonatas, used the form. After, the work gives a general information about Prokofiev’s piano sonatas which is thought one of the most important works in 20th Century. War Sonatas analized relying on musical examination methods. Key Words Sergei Prokofiev, sonata, War Sonatas * August 2013, Supervisor: Assist. Prof. Oya Ünler 119 Pyotr İlyiç Çaykovski’nin ‘Mevsimler’ Adlı Eserinin İncelenmesi* The Examination of The Piece ‘The Seasons’ by Peter Ilyich Tchaikovsky* Deniz Kün Deniz Kün 19. yüzyılın ikinci yarısında Romantik Rus Müziği’nin en önemli temsilcilerden biri olan Pyotr İlyiç Çaykovski, senfonileri başta olmak üzere yazdığı baleleri ve konçertolarıyla yaşadığı dönemde ve sonrasında büyük başarı elde etmiştir. Being a distinctive representative of Romantic Russian Music in the second half of the 19th century, Peter Ilyich Tchaikovsky, has gained significance as a composer with his symphonies, concertos and ballets during his lifetime and afterwards. Piyano’nun enstrümantal kapasitesinin en kapsamlı hale geldiği ve bu enstrümana eser yazmanın revaçta olduğu dönemde, Çaykovski piyano için 3 tane konçerto besteler. Bunlardan özellikle ilki günümüzde hala pek çok orkestranın sezonluk programları içerisinde mutlaka yer alan, değişmez eserler arasındadır. The first (Op. 23) being the most famous, perpetuating in seasonal programmes of orchestras to date, Tchaikovsky composed three concertos for piano at the time when the instrument’s capacity became sophisticated and piano compositions were sought after. Konçertolarının yanı sıra Çaykovski’nin solo piyano için yazdığı eserler de vardır. Op. 23, 1. Piyano Konçertosu’nun başarısının gölgesinde kalmış bu eserlerin arasında, bestecinin bir müzik dergisi için her ay bir parça yazması ile yıl sonunda 12 bölümlük bir set halinde gelen Op. 37bis ‘Mevsimler’ en bilinenlerindendir. Eser aynı zamanda program müziğinin de önemli temsilcilerindendir. There also existed Tchaikovsky’s pieces for solo piano, among which lies the renown Op. 37bis ‘The Seasons’, a set of twelve sections, a special assignment that was given to the composer to write for a monthly music periodical. This work of Tchaikovsky, is also an important stand for programme music. Bu çalışmada, bestecinin hayatı, eserleri ve içinde bulunduğu kültürel ortam değerlendirerek, yılın 12 ayından oluşan bu eserin karakteristik özellikleri incelenerek formu analiz edilmiştir. Anahtar Sözcükler Çaykovski, Mevsimler, program müziği * Ağustos 2014, Danışman: Prof. Binnur Ekber 120 In this research, having been scanned the composer’s biography, his works and the socio-cultural ambiance of the period, the characteristics of the Op. 37bis ‘The Seasons’, have been introduced and the form of it has been analysed. Key Words Tchaikovsky, The Seasons, programme music * August 2014, Supervisor: Prof. Binnur Ekber 121 122 Franz Liszt Dante Sonatı’nın İncelenmesi* Examination of the Franz Liszt Dante Sonata* Tayfun İlhan Tayfun İlhan Bu sanat çalışması raporunda, Franz Liszt Dante Sonatı müzikal, tarihsel ve bestecinin yaşamı bağlamında ele alınmıştır. Bestecinin yaşamı detaylı bir şekilde tetkik edilmiş, bestecinin piyano ile münasebeti müzik tarihi bağlamında incelenmiştir. In this thesis Franz Liszt Dante Sonata has been taken in aspect of music history and his life. Life of composer has been examined elaborately and his relation with the piano was considered form the view of musical history. Anahtar Sözcükler Franz Liszt, Dante, piyano Key Words Franz Liszt, Dante, piano * Ekim 2014, Danışman: Yrd. Doç. Oya Ünler Bayka * October 2014, Supervisor: Assist. Prof. Oya Ünler Bayka 123 Piyano Anasanat Dalı PİYANO VE ARP SANATTA YETERLİK PROGRAMI 125 126 R. Schumann’ın Hayatı ve Yaratıcılığı, Op. 54 Piyano Konçertosunun İncelenmesi* The Life and Art of R. Schumann, A Study of Op. 54 Piano Concerto* Günay Tuzkaya Günay Tuzkaya Bu çalışmada, Romantik dönemin ünlü bestecisi Robert Schumann’ın yaratıcılık hayatı ve Op. 54 Piyano Konçertosu incelenmiştir. In this study; the art life of famous Romantic-era composer R. Schumann, his creativity and his Op. 54 Piano Concerto is analyzed. Bu araştırmanın birinci bölümünde romantizm hakkında bilgi ve diğer sanat dallarında romantizmin etkilerine yer verilmiştir. The first chapter includes information about Romantic-era and its effect about art branches. İkinci bölüm, bestecinin hayatını ve eserlerini içerir. The second chapter of the study includes the life of the composer and his works. Üçüncü bölümde ise R. Schumann’ın Op. 54 Piyano Konçertosunun ritmik ve melodik yapısı incelenmiştir. In the third chapter, R. Schumann’s Op. 54 Piano Concerto rhythmic and melodic have been examined. Dördüncü bölüm sonuç ve kaynakça kısımlarını içerir. The fourth chapter covers conclusion and bibliography. Anahtar Sözcükler R. Schumann, konçerto, romantizm Key Words R. Schumann, concerto, romantic-era * Haziran 2013, Danışman: Prof. Güherdal Çakırsoy * June 2013, Supervisor: Prof. Güherdal Çakırsoy 127 128 George Frideric Handel’in Klavsen İçin Sekiz Büyük Süit’i* The Eight Great Suites for Harpsichord by George Frideric Handel* Aylin Parlak (Uysal) Aylin Parlak (Uysal) G. F. Handel’in klavsen için yazdığı Sekiz Büyük Süit’i (HWV 426-433), Geç-Barok Avrupa klavsen süitlerinin en güzel örneklerinden biridir. Bu süitleri piyanoda yorumlayacak olan bir piyanist, süitlerin karakter ve stil özelliklerini tanımak isteyecektir. Klavsen için yazılmış olan bir Barok dönem eserini çağdaş piyanoda yorumlarken, bestecinin idealindeki icraya mümkün olduğunca yaklaşabilmeyi amaçlamak ve bunun için gözetilmesi gereken hususları bilmek doğru olacaktır. Bu çalışma, Barok dönemi, Handel’in süitlerini ve süitlerde karşılaşılan yoruma dayalı problemleri ele almakta ve Sekiz Büyük Süit için bir başvuru kaynağı olmayı amaçlamaktadır. Eight Great Suites for Harpsichord (HWV 426-433) by G. F. Handel is one of the greatest examples of European Late-Baroque suites. A pianist who is going to interpret them would like to know the characteristic and stylistic qualities of the suites. It is important to consider the ideal performance that the composer had in his mind and the means how to achieve it when interpreting Baroque music on the modern piano that was actually written for the Baroque harpsichord. This research covers a thorough examination of Baroque Era, Handel’s suits and the problems encountered in performer’s interpretive issues, and aims to be an informative reference to Handel’s Eight Great Suites. Anahtar Sözcükler Handel, George, Frideric, klavsen, piyano, süit, barok dönem, icra Key Words Handel, George, Frideric, harpsichord, piano, baroque music, performance * Haziran 2014, Danışman: Prof. Semra Kartal * June 2014, Supervisor: Prof. Semra Kartal 129 Resim Anasanat Dalı RESİM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 131 Kültür Öznesi Olarak Kadının Resimsel Yorumu* Parvin Ghorbanzadeh Dizaji eserlerine yansıtmışlardır. Bu sanatçıların kendilerini hem toplumda hem de sanat eserlerinde cinsel obje olarak görülmesine tepki olarak eserler vermişlerdir. Anahtar Sözcükler Kadın, imge, ayrımcılık, resim ve cinsel nesne Kadın konusu başta heykel, fotoğraf, müzik ve resim olmak üzere bütün sanat dallarında sanatçıların yegâne ilham kaynağı olmuştur. İlkçağlardan teknoloji ve iletişim çağı olarak nitelendirebileceğimiz günümüze, mağara duvarlarından tuvallere kadar kadın imgesi sanatta her zaman kendisine yer bulmuştur. Kadınların bazen özne bazen de nesne olarak yer aldığı bu sanat eserlerini sadece estetik açıdan ele almak bir eksiklik olacaktır. Bu eserler aynı zamanda bizlere dönemlerinin tarihi, sosyolojisi ve psikolojisi hakkında ipuçları vermektedir. İlkçağdaki sanat eserlerini incelediğimizde o eserlerde kadınların erkeklerle birlikte herhangi bir ayrımcılık olmadan ve cinselliğinin ön plana çıkartılmadan yer aldığını görüyoruz. Bu durum sanat eserlerinin toplumlarının sosyolojik yapısını yansıtan bir ayna olduğunu göstermektedir. İlkçağda kadınların toplum içerisinde erkeklerle bir işbölümü yaptığı ve hayatta kalabilmek için erkeklerin kadınlarla dayanışma içerisinde hareket etmek zorunda kaldığı bir toplum yapısıyla karşılaşmaktayız. Ayrıca ilkçağda işgücünün el emeğine dayandığını göz önünde bulundurursak, bu dönemde sanat eserlerinde kadınların doğurganlık özelliğinin ön plana çıkartıldığını ve bu nedenle kadınların göğüs ve karın kısımlarının abartılı olarak resmedildiğini görmekteyiz. Yine Ortaçağla birlikte kadınların uzun soluklu mücadeleleri başlamış oldu. Ortaçağ erkek egemen toplum yapısıyla birlikte kadınların toplum içerisinde değerlerinin kaybolduğu ve kadının bir cinsel obje olarak görülmeye başlandığı bir dönemdir. Kristin Dopiza (1364-1430) gibi, kadınların eğitim görmeleri gerektiğini düşünen ve kadın haklarını uluslararası alanda savunan isimler, sesleri Ortaçağda çok cılız kalsa da daha sonra sistemli bir şekilde yürütülecek mücadelenin tohumlarını atmıştır. Rönesans insan hakları konusunda ilerlemeler getirse de kadınlar artık kronikleşen problemlerini bu dönemde yaşamaya devam ettiler. 19. yy. sonlarında bile dört duvar arasına kapatılan kadınlar sanat eserlerini evlerinde veriyorlar, aynı zamanda babalarının ve ağabeylerinin adlarıyla eserlerini sergiye sunuyorlardı. Kadına bakış açısının psikolojik yansımalarını en güzel Picasso’nun eserlerinde görmekteyiz. Picasso sanat yolculuğunun ilk yıllarında eserlerinde kadına şehvetli ve cinsel bir bakış açısıyla bakarken, daha sonra Picasso kadını sabrın ve değerin bir sembolü olarak görmüştür. Kadını kırmızı koltuk üzerinde resmeden eserinde şehveti ve kadının çekiciliğini renk ve simgelerle birlikte tüm çıplaklığıyla görebilirken, “Avignonlu Kadınlar” adlı eserinde kadını sabrın ve değerin imgesini olarak görebilirsiniz. Kadınların sadece kadın olmalarından ötürü büyük bir sanatçı olamayacağı ön yargısını Sofonisba Anguissola, Artemisa Gentileschi ve Judith Leyster gibi ünlü ve başarılı kadın sanatçılar yıkmıştır. Kadınların iyi bir sanatçı olamayacağını ve bütün ünlü sanatçıların erkek olduğunu savunan anlayış dünyadaki kadın sanatçıların yok varsayılmasından kaynaklanmaktadır. Her toplumda kadın sanatçılar kendi problemlerini aynı dille ifade ettiklerini görmekteyiz. Bu sanatçılar bizzat yaşadıkları ayrımcılıkları ve acıları * Ocak 2013, Danışman: Prof. Hüsnü Dokak 132 133 Pictorial Interpretation of the Woman as A Culture Subject* Parvin Ghorbanzadeh Dizaji Woman has been the only source of inspiration for artists in terms of the subject, especially in sculpture, photograph, music and painting and all art forms. From the antiquity to present day that can be described as the age of technology and communication, the image of woman has taken part in art canvasses up to the wall of the cave in all the time. The only aesthetic point of view to deal with these works of art which women have taken part sometimes as object sometimes as subject will be a deficiency. At the same time, these works of art gives clues us about the periods of history, sociology and psychology. When we examined the works of art that in the first age, we notice that women have been taken part together with men in these works of art without any discrimination and emphasizing sexuality of women. This situation shows that art works are a mirror which reflects the structure of the sociological community. We face with the structure of society which women’s division of labor with men and men was forced to act in solidarity with women in order to survive in antiquity. female cannot be great artist. The understanding which defends women cannot be a better artist and all famous artists are men base on ignoring female artists in the world. In every society, we can notice that women artists express their own problems with the same language. These artists have reflected their discrimination and suffering of experience to their artworks. These artists have given artwork in response to they are seen as sexual objects in society as well as work of art. Key Words Women, image, art, discrimination, painting and sexual object In addition to this, if we consider that hand labor is based on the labor face, we see feature of women’s fertility was emphasised and therefore parts of the breast and abdomen of women were depicted as an exaggerated in the art of works in this period in first age. Nevertheless, a long-term struggle of woman has been started conjunction with the middle ages. The middle ages is a period that women have been seen as sexual object and missing values of women in the community with the structure of the maledominated society. As Kristin Dopiza (1364-1430) as well as other artists who thought that women should be educated and defended women’s right in the international area, despite voices of these artists remained very weak in the middle ages, later on they have planted an idea of struggle which will be carried out in a systematic way. Renaissance brought even the progression about the human rights, women continued to experience their inveteracy problems during this period. Even at the end of 19th Century, women who are closed between the four walls, were giving their works of art in their home but also they were representing their art works at an exhibition with the names of their fathers and brothers. We observe very good that reflections of psychological point of view to women from the works of Picasso. While Picasso was looking to the women with sensual and sexual perspective then he noticed that woman as a symbol of patientce and value in the early years of the journey of his art. In the artwork of Picasso which was women was depicted on the red sofa, when the erotism and the attractiveness of a woman can be seen all her nakedness with colours and symbols, you can see the women as patient and value of image from his art work that is named “The Young Ladies of Avignon”. As Sofonisba Anguissola, Artemisa Gentileschi and Judith Leyster, famous and successful artist demolished the prejudgement that the woman only due to being * January 2013, Supervisor: Prof. Hüsnü Dokak 134 135 Resimde “Ağaç”* The “Tree” in Painting* Aida Arghavanian Aida Arghavanian Bu sanat eseri raporunda, “ağaç” ögesinin tarihsel ve kültürel olarak önemi, resimsel anlatımda yer almış birçok farklı ifadesi araştırılmıştır. İran resim kültüründe de büyük bir yere sahip olan “ağaç”ın farklı sanatsal çalışmalardaki yansımaları ayrıntılı bir şekilde araştırılmış ve kişisel çalışmalarla yeni anlatım yolları bulunmaya çalışılmıştır. Konu kapsamında özgün bir anlatıma varmak hedeflenmiştir. In this report, the historical and cultural importance of the “tree” and the many ways in which it has found representation in painting has been researched. Various artworks using the “tree”, which has a significant place in Iranian painting and culture, have been researched in detail and new ways of expression were aimed at through personal works. In this context, the purpose has been to find an authentic way of expression. Genellikle tuval üzerine yağlı boya ve bazen de kolajla çalışılmış olan işlerin hazırlanışında çeşitli doku arayışları ve farklı teknik denemelerine yer verilmiştir. Bu araştırmalara ilham kaynağı ve destek olmuş olan, sanat tarihindeki örnekler, hedeflerin ve takip edilmiş olan yolun açıklanmasını sağlamak için raporun içinde irdelenmiştir. Through the techniques of oil painting and, sometimes, collage, the goal has been to achieve different types of texture and effect. The artworks that were instrumental in the shaping of the report and the personal works were closely examined in order to point to the main goals and explain the path taken for the research. Bu çalışmaların sonucu olarak, “ağaç” konusunun dünya sanat tarihindeki ve günümüzdeki önemi incelenirken kişisel sanatsal çalışmalarla desteklenmiş ve çağdaş sanata kişisel bir katkı yapılmaya çalışılmıştır. Through this research, the theme of “tree” has been examined with regard to the history of art and its significance on the world today and supported with personal artworks. With this, an important contribution to the contemporary art scene was aimed at and hopefully achieved. Anahtar Sözcükler Ağaç, minyatür, İran, simge, modern * Haziran 2013, Danışman: Yrd. Doç. Mustafa S. Aktuğ 136 Key Words Tree, miniature, Iran, symbol, modern * June 2013, Supervisor: Assist. Prof. Mustafa S. Aktuğ 137 Deneysel Otoportre Çözümlemeleri* Experimental Self-Portrait Analyses* Özlem Kaçmaz Ateş Özlem Kaçmaz Ateş Portre, Meydan Larousse Ansiklopedisinde “bir kimsenin resim, fotoğraf vb. ile yapılan tasviri” şeklinde açıklanır (Meydan Larousse-C10-287). Otoportre ise, sanatçının portre konusu olarak kendisini seçmesidir. Portrait is defined as “a painting, photograph, etc. representation of a person” in Meydan Larousse (Meydan Larousse-C10-287). Self-portrait is when the artist chooses himself/herself as the subject of the portrait. Portre ve otoportre yaklaşık 5000 yıldır, yaşamın içinde yer alır. Portre dinsel amaçlarla, öbür dünyaya yolculukta kimliği belirtmek için; imparatorların gücünü ve egemenliğini göstermesinin bir aracı olarak; Hristiyanlığın ortaya çıktığı ve yayıldığı dönemlerde İsa’nın ve dinsel olayların tasviri ile inananların üzerindeki etkiyi arttırmak için; soyluların, varsılların güçlerini sergilemek ve görüntülerini geleceğe aktarmak amacıyla resmedilmiştir. Portrait and self-portrait has been a part of life for about 5000 years. Portrait has been made for religious purposes, to specify identity in the journey to the afterlife, as a tool for emperors to demonstrate power and domination, to increase the effect of religion on people through depictions of Jesus and religious events in early Christianity, to display the power of nobility and to transfer their images to the future. Otoportre çalışmalarında, sanatçının varoluşuyla ilgili sorulara yanıt aradığını görmekteyiz. Otoportrenin konusu doğrudan “ben” ile ilgilidir. “Ben” olgusu yüzyıllardır, insanların temel problemlerinden birisi olmuştur. Varoluşçu felsefenin ortaya çıkışından sonra Kierkegaard, Heidegger, Nietzsche, Sartre, Rollo May, Victor Frankl gibi pek çok düşünür ve psikolog, “varlık”, “güç istenci”, “benlik bilinci” gibi farklı isimlerle ve yaklaşımlarla, “ben” olgusu üzerinde kafa yormuşlardır. Özellikle son 200 yılda, baş döndürücü bir hızla gelişen endüstri, teknolojik yenilikler, gittikçe gelişen ve küreselleşen kapitalist sistem, soğuk savaşlar, iç savaşlar, ekolojik dengenin bozulması gibi ekonomi, politika, çevre ile ilgili ve insanın içinde yaşadığı dünyayı şekillendiren olaylar zinciri varoluş sorunlarına yol açmaktadır. “Benlik bilinci” oluşturma güçlüğü yaratan kavramlar, yukarıda sözünü ettiğimiz düşünürlerden yola çıkılarak özgürlük, endüstrileşme, yalnızlık, yabancılaşma, güven, ölüm, doğa, simülasyon vb. şeklinde sıralanabilir. Günümüzde otoportre, toplumsal olaylara ve gerçeklere ilgi duyan birçok sanatçının, çağdaş bir yaklaşımla, toplumsal sorunları kendi bedenleri ya da görüntüleri üzerinden yansıttıkları bir alan haline gelmiştir. Bu sanat çalışması kapsamında, çağdaş insanın varoluş sorunları irdelenip; otoportre üzerinden farklı plastik biçimlerde ifade edilmeye çalışılmıştır. Yağlı boya çalışmalarda metafor olarak kullanılan “şeritler”, çağımızın kaotik ortamında varoluş sorunlarına yol açan etkenleri simgeler. Asamblaj çalışmalarda “yüz parçası kalıpları” kullanılarak, benlik bütünlüğü oluşturmaya çalışan birey ifade edilmek istenmiştir. Benliğe kuvvet veren bu çalışmaların temelinde, resim yapma sürecinden duyulan heyecan ve coşkunun yanı sıra varoluşu gerçekleştirme çabası vardır. Yapılan uygulamalı çalışmaların düşünme, tasarlama ve gerçekleştirilme aşamalarında büyük bir heyecan duyulmuş, özgün ve etkili bir dil geliştirebilmenin olanakları araştırılmıştır. Konuyla ilgili olarak yapılan çok sayıda otoportre çalışması ve eserlerin oluşum süreci detaylı olarak raporda yer almıştır. Seçilen sanat çalışması konusu bağlamında yapılan otoportre çalışmaları sergi olarak sunulmuştur. In self-portraiture we see the artist searching for answers to questions about their existence. The subject of self-portrait is directly influenced by “self”. The concept of “self” has been one of mankind’s most fundamental problems for centuries. After the emerge of existentialism, many intellectuals and psychologists such as Kierkegaard, Heidegger, Nietzsche, Sartre, Rollo May, Victor Frankl have pondered on the concept of “self” under such names as “existence”, “will to power”, “knowledge of self”. Especially in the last 200 years, the chain of events that shape the world that humanity lives in; the industry’s stunning advancement, technological advances, expanding and globalizing capitalist system, cold wars, civil wars, destruction of ecological balance have caused existential problems. Influenced by the intellectuals mentioned above, concepts that complicate the formation of a “knowledge of self” can be listed as freedom, industrialization, loneliness, alienation, trust, death, nature, simulation, etc. Today, self-portrait has become an area which many contemporary artists who are interested in social events and realities reflect and project social problems through their own images. In the scope of this thesis project, the existential problems of modern man have been investigated and communicated through several plastic forms. The “strips” used in oil paintings symbolize the factors that cause existential problems in today’s chaotic environment. In assemblage works, “partial face molds” infer to the individual in pursuit of an integrated self. In the basis of these works which empower the self, lies the struggle to realize existence, as much as the excitement and enthusiasm for painting. The conception, design and application of the artwork was completed with great excitement and the possibilities of developing an original and effective language have been researched. Numerous self-portraits that have been made accordingly and their formation process is detailed in the report. The self-portraits made in accordance with the chosen thesis subject have been presented in an exhibition. Key Words Portrait, self-portrait, being, existence, knowledge of self Anahtar Sözcükler Portre, otoportre, varlık, varoluş, benlik bilinci * Haziran 2013, Danışman: Yrd. Doç. Zuhal Baysar Boerescu 138 * June 2013, Supervisor: Assist. Prof. Zuhal Baysar Boerescu 139 Kalabalık Temasının Parça Bütün Açısından Çözümlenmesi* Analysis of Crowdedness Theme in Section-Whole Aspect* Fırat Güner Fırat Güner Bu çalışma üç ana bölüm altında incelenmiştir. This study is examined under three main parts. In first part, İlk bölümde çalışmanın temel kavramı olan kalabalığın tanımına, yapısına ve oluşumuna yer verilmiştir. Parça- Bütün anlayışı doğrultusunda kalabalığı oluşturan bireyler farklı açılardan ele alınıp, bütünle ilişkilendirilmiştir. it’s mentioned about definition, structure and formation of crowd which is the main concept of the study. Private individuals, which constitutes the crowd, are examined in different angles and related to whole in the way of Section-Whole understanding. İkinci bölümde politika açısından sanat ve kalabalıklar, günümüzde kalabalıklar kavramı incelenmiş, 20. yy sonrası ve öncesi olmak üzere iki grupta, sanat tarihinden örnekler verilmiştir. Biçimsel bir dil birliği aranmamış, daha çok kalabalık kavramını sanatçının ne şekilde kullandığı üzerinde durulmuştur. In second part, art and crowd on the political side and concept of crowdedness at present day are examined. It’s also exampled in art history in two groups as before and after 20th Century. Cognate language in form is not looked after, rather it’s dwelled on how artists used the concept of crowdedness. Üçüncü ve son bölümde uygulamaları gerçekleştirirken, kalabalık kavramını çözümlerken elde edilen verilerle ilişkilendirerek çalışmanın amacı, yöntemi ve yönelimi üzerinde durulmuştur. Kalabalık kavramının yapısı, kullanılan teknik ve malzeme ile ilişkilendirilmiştir. Bütünün içerisinde parça olarak “BEN” kavramından yola çıkarak bireysel seçimler üzerinde durulmuş ve uygulama aşamasında oluşturulmaya çalışılan biçimsel dil, kalabalık ile ilişkilendirilmiştir. In third and last part while applications are made, it’s dwelled upon study’s purpose, technique and orientation by associated with the data that achieved while analyzing the concept of crowdedness. It’s emphasized on individual choices which evolved from concept of “ME” as an individual in the whole and the formal language which is tried to achieve on application is related to crowdedness. Anahtar Sözcükler Sanat, resim, heykel, kalabalık, birey, parça, bütün * Temmuz 2013, Danışman: Yrd. Doç. Birsen Giderer 140 Key Words Art, painting, sculpture, crowd, individual, section, whole * July 2013, Supervisor: Assist. Prof. Birsen Giderer 141 Yersizleştirme* Made Art Placeless* Gözde Mulla Gözde Mulla Bedenin kendi var oluşu ile ilk insandan beri mekanı yönlendirdiği, mekanın oluş biçimini etkilediği, mekan ile ilişki içerisinde olduğu söylenebilir. Rönesans dönemi, mimarlığı mekansal birimlerle uğraşan bir matematik bilimi olarak kabul eder. Mekan, iki boyutlu insan hareketlerinin oranı ile bedenin ve hareketin sınırlarını belirleyendir. Rönesans’ tan 20. yüzyılın ilk yarısına kadar beden-mekan arasındaki etkileşimin değişik biçimlerde ele alındığını ve mekan tasarımlarında bu düşünsel yapıların etkili olduğunu görmekteyiz. From the first human it can be said that the body itself remotes the place, affects the being style of place and is in connect with the place. The period of Renaissance observes the architect as a mathematic science. Place is that points the ratio of two dimensional human movings and also the limit of body and movings. We see that the attraction between body-place have been interested in on different ways and these mind structures are effective on the arrangement of places from Renaissance till the middle of 20th Century. Beden ve içinde olunan mekan arasında göz ardı edilemeyecek açık bir ilişki vardır. Modernizm sürecinde bu ilişkiyi zaman-mekan-beden olarak ilişkilendirmek daha doğru olacaktır. Mekan, sanatçının kendini tanımladığı, zaman kavramıyla ilintili, bilincin ve yaratının kendini gerçekleştirme kılavuzu haline dönüşmektedir. 1960 sonrasında müze ve galeri kurumlarının ve mekanlarının sorgulanması devamında bu mekanlardan ayrılma isteği oluşmuştur. Böylece sanatın, basit anlamda, sokağa çıkması farklı mekan ilişkilerini gündeme getirmiştir. Açık alanlarda, meydanlarda kimi zaman sokaklarda gerçekleştirilen bu çalışmalar, bulundukları çevrenin estetik anlayışını sorgulamakla kalmamış, anlamını da tartışmaya açmışlardır. Fiziksel bir mekan olarak kentin, sosyal aktiviteler ile insanların o yer içindeki hareketleriyle somutlaşması mümkündür ve bu somutlaşma yollarından birisi, kamusal alanda yer alan sanat olgusudur. Kamusal alan toplum içindeki insanların birbiriyle karşılaştıkları, etkileştikleri, iletişim kurdukları kısacası yaşadıkları mekanlar olarak düşünülebilir. Sanayi devrimi ile gerçekleşen teknolojik ilerlemelerle, insan yaşamı, aktiviteleri ve buna bağlı olarak yapılı çevrede, küçük ve büyük ölçekte, değişim içine girmiştir. Kentsel yapı oluşumlarında bilinen mekanlar yüklendikleri anlamlar bakımından değişime uğramıştır. There is a certain relation between the body and the place been in. In the modernism period, it is better to relate this connection as time-place-body. Place turns to a guide that artist explains himself, related to time, where the sure and the creation makes real themselves. After 1960’s following the argument on the museums, art galleries and other art places, emotion of leaving these places was occurred. As a result, basically the art’s going out to street take out different relations between places. These artistry, which have done at outdoor areas, not only questionnaire their environment’s esthetic but also the meaning of them. A city, as a physical place, can concrete by the human beings in it and the social activities. And one way to concrete is art in the common areas. Common area is where people meet, contact, interact, shortly the places where they live. By the technological growth due to industrial revolution, the human life, activities and up to these the environment also have changed in a small or large range. In the building of city structures well known places have changed the meaning they have. 1980’lerden 2000’lere uzanan süreçte kategorik olarak disiplinler arası ilişkilerin ve kavramsal içeriğin ön plana geçmesi, ifade biçimlerinin çeşitlenmesine ve alışılagelmiş sınırların ortadan kalkmasına yol açmıştır. Hazır-nesne kullanımı ve mekana yayılan asamblaj ya da enstalasyon türünde üretimler ağırlık kazanmıştır. Kavramsallığın ön planda olması, hangi alanda uzmanlaşmış olursa olsun sanatçıların, gerektiğinde heykel, resim, fotoğraf, video gibi farklı ifade biçimlerine yönelmelerine yol açmıştır. 1960’lı yıllardan itibaren süre gelen avangard eğilimler 1980 sonrası sanat ortamında bir rol oynamıştır. Bienaller’in ve önemli bir sanat etkinliği olan Documenta sergilerinin günümüze kadar etkisini arttırarak devam ettirdiği görülmektedir. 1980 sonrasında toplumsal yapıdaki değişimlerle birlikte, özel galerilerin sayıca artması ve bunun sonucunda sanat piyasası durumu ortaya çıkmıştır. Bu dönem, aynı zamanda çağdaş sanatın ağırlıklı olarak “yer” ettiği yeni sergi hareketlerine ve dolayısıyla yeni oluşumlara işaret etmektedir. In the time from 1980’s until 2000’s interdisciplinar relations and conceptual contents took over and this caused the verification of expressions and disappear of the limits that are well known to day. Using prepared objects and assemblage or installation kind production took more place. Taking over of the conceptual approach, made the artists been interested in different type of expressions like painting, sculpture, photograph, video, etc. whatever they specialized in. The avantgarde educations come from 1960’s took affective roles on the art area after 1980. It can be seen that biennial and an important art organization Documenta exhibitions have continued to day by increasing their importance. After 1980’s by the changes in social structure, increase in number of special galleries and because of that an art market situation have occurred. This period also signs to new exhibition activities where modern art take more place and so new occurrences in art. Key Words Space, spaceless, place, no place Anahtar Sözcükler Sanatta mekan, yersizlik, mekan, yok-mekan * Temmuz 2013, Danışman: Prof. Hüsnü Dokak 142 * July 2013, Supervisor: Prof. Hüsnü Dokak 143 Şaman Yorumlamaları ve Büyüsellik* Renditions of Shaman and Magicality* Yeşim Paktin Yeşim Paktin Şamanlık insanlık tarihinin başlangıcından bu yana süren bir yaşayış ve inanışlar bütünüdür. Bu yaşayış şeklinin başkahramanları ise Şamanlardır. Günümüz dünyasının yapay katı kurallarının, metropollerin içinde kaybolmuş biricik insanın, geçmiş zamanlardaki yaşayışlara özlemiyle karşılaşılan Şamanlar, çalışmamın ana konusudur. Bu rapor üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde, antropolojik olarak genel hatlarıyla Şamanlık incelenmiştir. Şamanlığın dünya görüşü, kimlerin nasıl Şaman olduğu ve Şamanların büyüsel simgeleri üzerinde durulmuştur. Şamanlık, sıklıkla ifade edildiğinin aksine yalnızca bir din değildir; doğayla bir bütün olarak yaşamayı temel alan bir yaşama biçimidir ve ilkel kabilelerden günümüze dek sürmektedir. Bu yaşayış biçimi, dünya görüşü ve eski Türk mitolojisinin harmanlanışından oluşur. Şamanlar ise aynı zamanda hem bir din adamı, hem doğanın sırlarını bilen bir otacı, hem bir büyücü hem de sanatçıdırlar. Onlar kendilerine has kostümleri ve enstrümanlarıyla ayinleri sırasında kendilerinden geçerek, ruhlar alemine gider ve ruhlarla iletişime geçerler. Onlar aynı zamanda insanlar ve ruhlar arasında aracılık eden seçilmiş kişilerdir. İkinci bölümde ise sanat tarihinin Şamanları olarak adlandırdığım iki isime yer verilmiştir: Mehmet Siyah Kalem ve Joseph Beuys. Bu iki ismin yaşadıkları dönem, coğrafya ve çalışmaları bakımından birbirlerinden oldukça farklı olmalarına karşılık bir noktada kesiştiklerini düşünüyorum. İkisi de farklı içimlerde de olsa şaman sanatçılardır. Shamanism is the totality of a way of life and beliefs enduring since the beginning of human history. The protagonists of this way of life are shamans. As a result of the unique person’s, who got lost in contemporary world’s artificial, strict rules and huge buildings of metropolis’, yearning for the way of life that used to be; my work’s main topic became Shamans. This work consists of three parts. In the first part, the outlines of shamanism are examined anthropologically. Shamanism’s world view, who became and how did they become shamans and the magical symbols of shamans are emphasized in this part. Contrary to the frequently expressed opinion that shamanism is only a religion, it is a way of life that still endures since the primitive tribes which lived at-one with nature. This way of life is a blend of shamanic world view and ancient Turkish mythology. Shamans are clerics, medicine-men who know the mysteries of nature, magicians and artists at the same time. During their rituals, through their characteristic costumes and instruments they get into a trance state and travel to the spirit world and get in contact with them. They are also the chosen ones mediating between humans and spirits. In the second part, two names, which I call the the shamans of the history of art, are mentioned: Mehmet Siyah Kalem and Joseph Beuys. Though they are very different in aspect of their works and the geography & times in which they lived in they converge at point from my point of view. Both of them are shaman artists though of different kinds. Son bölüm ise Şamanları konu alan çalışmalarımı içermektedir. Last part includes my shaman themed works. Anahtar Sözcükler Şamanizm, şamanlık, şaman yorumlamaları, şaman, büyü, büyüsellik * Temmuz 2013, Danışman: Prof. Hüsnü Dokak 144 Key Words Shamanism, shaman, renditions of shamans, magic, magicality * July 2013, Supervisor: Prof. Hüsnü Dokak 145 146 Zaman ve Madde İlişkisi Bağlamında Deneysel Sanat Çalışmaları* Experimental Art Works within the Scope of Time and Matter Relation* Nazlı Manyas Nazlı Manyas Modernizm özgürlük kavramı ile sanatçılara özgür sanatın kapılarını açmıştır. Sanatçılar duygu ve düşüncelerini, alışılmış kuralların dışına çıkarak ve gerçeğin biçimini bozarak yansıtmaya başlamışlardır. Geleneksel malzemeler ve yöntemler ile kendilerini ifade etmekte yetersiz kaldıklarında farklı teknikleri araştıran deneysel sanat çalışmaları yapmışlardır. Dışavurumculuk ile sanatçı, iç dünyasını özgürce yansıtma imkanı bulmuş ve bunun için yöntemler aramıştır. Modernism opened the doors of liberal art to artists with the concept of freedom. Artists started to reflect their emotions and opinions by escaping the habitual rules and by deforming the shape of the truth. They have searched for different techniques when traditional materials and methods were not sufficient in their self-expression. With Expressionism, the artist had a chance for reflecting the inner world, thus searched for methods to this end. Bu çalışma kapsamında, teknik ve anlatımdan kaynaklanan benzer kaygılar ile “Zaman ve Madde İlişkisi Bağlamında Deneysel Sanat Çalışmaları” ile sıvı ve ateş gibi kontrolü zor olan maddeler kullanılarak metal ve ahşap üzerinde deneyler yapılmış; bu deneylerin yüzey üzerindeki etkisi ve estetik çözümlemeleri araştırılmıştır. Metalin zaman içerisinde göstermiş olduğu değişim, eskime, yaşlanma, yok olma gibi kavramların sembolü olarak benimsenmiştir. Pas lekeleri bu sembolizmin bir parçası olarak öne çıkmaktadır. Su, asit, tuz ve boya gibi malzemelerle metal üzerinde uygulamalar yapılarak proje boyunca düşünsel boyutta zaman olgusu sorgulanmış ve madde üzerindeki etkileri izlenmiştir. Eskimeyi hızlandırmak ve aynı oluşumun etkisini yakından izlemek için, pas ile boya üretilmiş ve bu “Boya-Pas”, kağıt, taş, cam gibi doğası gereği paslanamayacak maddeler üzerinde de denenmiştir. Bu uygulama sanatçıyı daha özgür kılmış ve zamanı az da olsa kontrol etmesini sağlamıştır. İlk uygulandığında su gibi görünen sıvılar, kısa süre içinde uygulandığı yerlerde farklı renkte lekeler oluşturmuştur. Pas, resimlere derinlik hissi veren dokusuyla üçüncü boyutu, değişen ve dönüşen yapısı ile de ‘zaman’ kavramını çağrıştırarak dördüncü boyutu katmıştır. Within the scope of this work, experiments have been made on metal and wood using material that is hard to control such as liquid and fire with the “Experimental Art Works within the Scope of Time and Matter Relation”, with similar anxieties rising from the technique and narrative; the effect of these experiments on the surface and aesthetic solutions were researched. The change displayed in metal over time has been adopted as the symbol of concepts like change, wear, aging, extinction. Rust stains shine out as a part of this symbolism. With applications on metal using materials like water, acid, salt and paint the time fact in intellectual dimension has been questioned throughout the project and its effects on the substance has been monitored. To accelerate wear and in order to monitor the effect of the same formation closely, rust and paint has been produced and this “Paint-Rust” has also been tried on materials like paper, stone, glass which cannot rust as a result of their nature. This application freed the artist and enabled her to somewhat control time. Liquids that look like water in first application shortly formed various colored stains in the places they were applied to. Rust added the third dimension with its texture giving depth to the paintings, and the fourth dimension with its changing and transforming structure, recalling the concept of ‘time’. Öte yandan, bu sanat deneyleri ile alışılagelmiş “Güzel Sanatlar” teriminin içindeki “güzel” kelimesine tezat çağrışımlar yaratılmaktadır. Çirkinliğin, kirliliğin ve eskiliğin sembolü olan pas ile yapılan çalışmalar ile bilinçaltının sanatsal dışavurumları ‘güzel’leştirme gücü sorgulanmaktadır. On the other hand, with these art experiments, contradictory reflections are created to the word “fine” in the usual “Fine Arts” term. By using rust in the works; the symbol of ugliness, dirtiness and oldness, the power of the subconscious that “beautifies” the artistic expressions is thus questioned. Anahtar Sözcükler Boyut, değişim, pas, zaman Key Words * Eylül 2013, Danışman: Prof. İsmail Ateş * September 2013, Supervisor: Prof. İsmail Ateş Dimension, change, rust, time 147 Resimde İzdüşüm* Projection in Painting* Barış Hasırcı Barış Hasırcı “Resim” sözcüğü Türk Dil Kurumu’nun Büyük Türkçe Sözlüğü’nde (Türk Dil Kurumu, 2013) “varlıkların, doğadaki görünüşlerinin kalem, fırça gibi araçlarla kağıt, bez vb. üzerinde yapılan biçimleri” olarak açıklanır. Bu tanımdaki “varlık”, “görünüş” ve “biçim” kelimelerinin aynı sözlükteki anlamları araştırılacak olursa, sözlüğün sunduğu “resim” tanımı şuna dönüşür: “Gerçeklerin, doğadaki gölgelerinin kalem, fırça gibi araçlarla kağıt, bez vb. üzerinde yapılan gölgeleri”. Yani “resim”, “gerçeğin gölgesinin gölgesi” olarak ifade edilir. Doğadaki “algı nesnelerinin”, gerçeklerin “gölgeleri” olduğu düşüncesi Platon’un “idealar kuramı”yla örtüşür niteliktedir. Filozofun, fikrini anlatmakta yararlandığı “mağara alegorisi”nde (Platon, 2013, s. 231 - 235), bir mağarada zincirli olan tutsaklar hayatları boyu, gerçek nesneler yerine nesnelerin, önlerindeki duvara düşen, gölgelerini algılar ve mutlak gerçeklik zannederler. Halbuki gölgeler, gerçeklerin yalnızca “izdüşümü”dür. Dolayısıyla “resim” de bir “izdüşüm”dür. Düşülen “iz”ler, aranan gerçeklere ulaşılmasını sağlayan ipuçlarıdır. Algıda yaşanan “yanılsama”, bu ipuçlarının aranan “öz”ün kendisi sanılmasından doğar. Bu yüzden birey duyularıyla edindiği verilerin esas öz olmadığının, sadece kendisini gerçeğe ulaştıracak “iz”ler olduğunun bilincinde olmalıdır. İzler, duyu verileri, insanın beyninde işlenir ve burada yer alan düşünceler algıyı etkiler. Bundan ötürü, insanın dünyaya baktığında kendi yansımasını, izdüşümünü gördüğünü söylemek mümkündür. İnsanın da her şey gibi sürekli değiştiği var sayılırsa, gördüğü şeyleri iki kere aynı şekilde göremeyeceği de kabul edilebilir. Raporda yer alan yüksek lisans çalışması süresince üretilen eserler bu fikirleri yansıtmak ve yeni bir biçimle sunmak üzere tasarlanmıştır. Anahtar Sözcükler Resim, gerçek, gölge, izdüşüm, Platon, iz * Aralık 2013, Danışman: Doç. Zuhal Baysar Boerescu 148 The Turkish Dictionary, by the Turkish Language Association (Türk Dil Kurumu, 2013), defines the word “painting” as “forms, made with equipment such as pencils and brushes, on paper, canvas, etc., of the appearances in nature of beings”. When the words, “being”, “appearance” and “form” in the description are analyzed further using the same dictionary, the statement changes as follows: “the shadows, made with equipment such as pencils and brushes, on paper, canvas, etc., of the shadows in nature of reality”. Thus, the meaning of “painting” becomes “the shadows of the shadows of reality”. The idea, which accepts “the objects of perception” as “the shadows of reality”, is in keeping with Plato’s “theory of forms”. In the “allegory of the cave” (Platon, 2013, p. 231 - 235), which Plato uses to elucidate his core concept, prisoners, held captive, chained, in a cave, can only see shadows that fall on the wall in front of them and accept the shadows as real objects. In actuality, shadows are mere “projections”, and thus “painting” is also a type of “projection”. Projections are “clues” that lead one to the “truth”. The common error with perception is the acceptance of the clues as the truth itself. An individual always needs to be aware that the information s/he acquires through the senses is not the object of her/his search but just a trace pointing the way and it is processed in the brain where thoughts manipulate it. This is why it could be said that when a person looks at the world s/he sees her/his reflection. Since, like all things, people and their thoughts constantly change, a person cannot see any object the same way twice. The artworks produced during this graduate study period have been designed to reflect these views in a new and exciting way. Key Words Painting, truth, shadow, projection, Plato, trace * December 2013, Supervisor: Assoc. Prof. Zuhal Baysar Boerescu 149 150 Kimlik Politikalarının Sanattaki Yansımaları* Reflections of Identity Politics in Art* Abdurrezzak İlge Abdurrezzak İlge Bu Yüksek Lisans Tezi, Yüksek Lisans eğitimim süresince konu edindiğim kimlik politikaları ve sanat arasındaki ilişkinin ve uygulama çalışmalarıma paralel olarak yaptığım okumaların sonucunda ortaya çıkmıştır. Sanat ile politika arasındaki ilişkiyi temel alan bakış açısıyla kimlik kavramı ve bu kavramın şiddetle olan bağı irdelenmiştir. Batı dünyasında modernizmden post-modernizme, sömürgecilikten küreselleşmeye doğru yaşanan değişimin kimlik kavramı üzerindeki izdüşümlerine değinilmiş, Türkiye’de resmi ideolojinin kökenleri ve kimlik kavramına bakışı üzerinde durulmuştur. Kimlik kavramı ve kimlik politikalarının sanattaki yansımaları, uluslararası platformdan ve Türkiye’den sanatçıların bu konudaki yaklaşımları, ürettikleri yapıtların kendi uygulama çalışmalarımla örtüşen yönleri vurgulanarak açıklanmıştır. Kendi uygulama çalışmalarıma da bu doğrultuda değinilerek kimlik, iktidar, şiddet ve beden kavramları arasındaki ilişki irdelenmiştir. This thesis has emerged as a result of the relation between identity politics and art, which was chosen as the main subject for the period of masters in art and of the reading done in parallel with my artworks. In this study, the concept of identity and its relation with violence has been analyzed with the point of view on the relation between art and politics. The alternation between modernism and post-modernism, colonialism and globalization occurred in the Western World and its reflections on the concept of identity, the origins of the official ideology in Turkey and its point of view about the concept of identity have been mentioned. The concept of identity and reflections of identity politics in art, the approach of the artists from the international area and Turkey about this subject, have been clarified and their aspects accordant with my artworks have been emphasized within this context, my artworks have been mentioned and the relation between the concepts of identity, sovereignty, violence and body has been analyzed. Anahtar Sözcükler Sanat, kimlik, kimlik politikaları, şiddet, iktidar, beden Key Words Art, identity, identity politics, violence, sovereignty, body * Ocak 2014, Danışman: Doç. Necla Rüzgar Kayıran * January 2014, Supervisor: Assoc. Prof. Necla Rüzgar Kayıran 151 Eşcinsel İmgenin İnşası* Construction of Homosexual Simulacrum* Ahmet Kavas Ahmet Kavas Antik Yunan döneminde Özgür Şehir Devletleri yapısının topluma kazanç sağladığı bir ortamda eşcinsellik farklı bir toplumsal nitelik kazanmıştır. Bu dönemde erkek bireyler arasındaki ilişkinin kökeninde dinsel inanışların yer alması ve erkeğin ideal formu ifade etmesi bu durumun toplumda, sanattan felsefeye kadar geniş bir anlamda kabul görmesini sağlamıştır. Antik Yunan döneminde, bizim bugün eşcinsellik olarak adlandırdığımız durumun kabul görme durumu, dini bağlantılar ve felsefi boyutu kolaj mantığında bir çalışma yoluyla ortaya konmuştur. Osmanlı döneminde eşcinselliğin algılanışına bakıldığında, Osmanlı’nın, İslamiyet’in etkileri çerçevesinde bir anlayış inşa ettiği görülür. Ancak, Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları içerisinde kalan ve o güne kadar kurulmuş çok sayıda medeniyetten kalan sosyal ve kültürel miras, kuşkusuz ki farklı yaklaşımların açık ya da kapalı olarak Osmanlı’daki anlayışın içine sızmasına yol açmışsa da dini yasaklar, bu bireylerin çeşitli amaçlar uğruna suistimallere uğramalarını da beraberinde getirmiştir. Osmanlı döneminde yaşayan ve o günün tabiriyle oğlanların özellikle esir pazalarında varlık ve güç sahibi insanlara satılarak onların çeşitli hizmetlerine sunulmalarını konu edinen kolaj mantığında bir çalışma, minyatür tekniğiyle ifade edilmiştir. Eşcinselliğin, tarihin çeşitli dönemlerindeki durumu açısından bakıldığında, 20. yüzyıl Avrupa’sına damga vuran Nazi iktidarının, politik bir araca dönüştürdüğü eşcinselleri topluca gaz odalarında katletmesidir. Eşcinsel bireylere karşı geliştirilen baskılama ve yok etme reflekslerinin tümü, zaman içinde, eşcinsel bireyleri yok etmekten çok, onların kimliklerine daha güçlü bir farkındalıkla sarılmalarına yol açmıştır. Pembe üçgen adlı çalışmada, Nazi Dönemi’nde pembe bir üçgen ile fişlenerek esir edilen ve ölüme mahkum edilen eşçinsellerin dramatik durumlarını anlatmanın yanında, eşcinsel bireylerin 20. yüzyılda kendi varlıklarını fark edişleri ve bunu artık açık bir şekilde ifade edişleri anlatılmaktadır. The relation during the ancient Greece what we call today as homosexuality, its religious connections and philosophical dimensions are represented via collage work. When we talk about the Ottoman Age, it’s clear to see that the Ottomans constructed an understanding within an Islamic frame. However the multi-cultural situation of the Ottoman Empire in which we see many great historic civilizations, caused some direct or indirect effects on the Ottoman approach to the homosexuality. But religious prohibitions caused to some abuses and the homosexuals were used for personal ambitions. The homosexuals who were used as a servant (called as “oğlan”) sold to the reach and powerful Men at the slave markets and this reality is composed as a collage work and painted with miniature technique. In perspective of history of the homosexuality in different periods of history, the most important event of the 20. century Europe is Nazi regime that used the homosexuality as a politic instrument and murdered those people in gas rooms at concentration camps. All the pressuring and destroying reflexes improved against homosexual persons have caused a more conscious acceptance of their own identities. The work which is called as “Pembe Üçgen” reflects not only the dramatic story of the homosexuals who were labeled with a pink triangle and killed during Nazi regime, but also the fact that they realized themselves as homosexual in 20. century and their clear expression of themselves. Sanat tarihinin farklı dönemlerinde, farklı sanatçı profilleri, gerek kendi bakış açılarını, gerekse de tanık oldukları eşcinsel birey hikayelerini sanata konu etmişlerdir. Different artist profiles handled both their own approach and the story of other homosexual persons in their art at different period of the art history. Okuyucuya soruların sorulduğu bu bölümde, anlamsal bir bütünlük oluşturulmaya çalışılırken, bu bölümde yer alan soruların cevapları kısmen okuyucuya bırakılmıştır. Eşcinsel İmgenin İnşası, adlı tezin son bölümünde yer alan uygulamalar daha çok içe dönük ve gözlemler sonucunda gelişmiş, eşcinsel bireyin toplumsal kodları ve değerlerini irdeleyen ve bu irdelemeden yeni imgeler üreterek sanatsal bir benlik kurmayı hedefleyen bir yapıya sahiptir. It was aimed to create a semantic unity while asking questions to the readers in the fifth chapter and the answers of these questions were also partially left to the readers. The works produced under the title of Construction of Homosexual Simulacrum in the last chapter have a character which studies the social codes of a homosexual person and constructs an artistic ego by creating new simulacrums. Anahtar Sözcükler Eşcinsellik, eşcinsel imge, sanat, benlik * Haziran 2014, Danışman: Doç. Necla Rüzgar Kayıran 152 The homosexuality represents a different character within the era, in which the society gained many opportunities due to free city-states in ancient Greece period. The relation between the Men was defined with religious belief and the male body reflected the ideal form in this age. As a result, this situation was accepted widely from art to philosophy. Key Words Homosexuality, homosexual simulacrum, art, ego * June 2014, Supervisor: Assoc. Prof. Necla Rüzgar Kayıran 153 Şiddetin Plastik Yüzü* The Plastic Face of Violence* Ahu Akkan Ahu Akkan Toplumsal yaşamın en ciddi ve acı veren konularının başında gelen şiddet olgusu, ilk çağlardan beri farklı yönleriyle sanatın da aynı önemle üzerinde durulan konularının başında gelmektedir. Sanat tarihinde çok değişik biçimlerde farklı amaçlara hizmet eden şiddet olgusu sanatçılar tarafından 18. yüzyılın sonlarına doğru eleştirel bir tavırla sanat eserlerine yansıtılmaya başlanmıştır ve günümüz sanatı şiddeti tamamen eleştirmektedir. Sanatın için her dönem ilgi odağı olma özelliğini korumuş, anlamlarla dolu olan insan yüzü, insani varoluşun taşıdığı tüm gerilimlerin izlenebileceği özellikli bir alandır. Gerçek yüzün ne olduğu konusu tüm kültürlerde tartışma konusu olmuştur. Günümüzde insan yüzü, yeniden bir entelektüel faaliyet konusu haline gelmiştir. “Şiddetin Plastik Yüzü” çalışmalarının da ana belirleyicisi durumundaki insan yüzü pek çok sanatçı tarafından da ifade alanı olarak kullanılmaktadır. İnsan yüzünün sanatsal karşılığı olan portre, günümüzde sanatçıların çağdaş bir yaklaşımla, toplumsal sorunları da ele alıp, yansıtabildiği, oldukça etkili, özelikli bir alan haline gelmiştir. Yaşamı sorgulayabilme ve onu yeniden kurgulayabilme özelliğine sahip bir alan olarak sanat, sistemdeki yanlışları ve sorunları değiştiremese bile, kendi diliyle eleştirme ve ışık tutma gücüne sahiptir. “Şiddetin Plastik Yüzü” adı altında gerçekleştirilen çalışmalarda ele alınan konuyu kavramsal boyutta da desteklediğine inanılan yeni bir teknik geliştirilmiştir. Tüllerden oluşan ve perdeyi çağrıştıran bir mekanizmadır bu. Kullanılan teknik ile konunun bütünlük sağladığı bu çalışmalarda da toplumsal yaşamı ve insanlığı çok ciddi boyutlarda tehdit eden şiddet konusu portreler üzerinden eleştirilmiştir. Anahtar Sözcükler İnsan yüzü, portre, şiddet, eleştiri * Haziran 2014, Danışman: Prof. Hüsnü Dokak 154 The notion of violence, one of the leading issues in societal living with its seriousness and its depth, has also been the subject matter of art throughout centuries. As it serves different purposes in various ways in art history, this notion of violence has emerged as a central issue in the works of artists in a critical manner towards the end of 18th century and it is criticized profoundly by the today’s art world. As a central focus of art in various era and full of meaning, the human face is a medium carrying a full spectra of conflicts and suffering of the human existence. The ubiquitous question of what real human face is has been a topic of debate in all cultures. Human face has again been an active intellectual topic in today’s art circles. Being the main focus of various art work in the so-called applied field of “The Plastic Face of Violence”, human face emerges as a medium of expression for many contemporary artists. As the artistic equivalent of human face, portraiture, has been an especially effective field whereby artists can express and reflect modern day issues. Endowed with a quality of being able to question human existence and recreating it, art has the power of criticizing and shedding light to the problems of the current system if not the power of solving them completely. There has been a new technique which is believed to support the conceptual development introduced in the works collected under the title “The Plastic Face of Violence”. This is a mechanism reminiscent of sheer curtain. Through this technique which employs portraiture on sheer curtains, the very notion of violence which effects the society and human race profoundly, is examined in way that integrates the technique itself and the subject matter. Key Words Human face, portrait, violence, criticism * June 2014, Supervisor: Prof. Hüsnü Dokak 155 156 Konstrüktivizmin Ütopyacı Yönü* Utopian Character of Constructivism* A. Gözde Çöklü A. Gözde Çöklü Ütopya kavramı insan odaklı yaşantıyı daha iyiye götürdüğü ve gelecek için umut vaat ettiği sürece sanat ile ilişkilendirilebilir. Sanat her dönemde hem tanımı hem de içeriği açısından farklılıklar arz etse de, toplumsal ve siyasal örgütlenmeler ütopyacı bir bakış açısıyla onu dönüştürür ve yeniden tanımlar. Konstrüktivizm ve Ütopya kavramı arasında yapısal olarak, toplumsal ve geleceğe dair “yeni bir hayat ve inşası” fikri bulunur. Bu yönleri ile Konstrüktivizm ve Ütopya arasında pek çok özdeşlik vardır. Bu tezin içeriği hem Konstrüktivist hem de Ütopist fikirleri bir araya getirmeye odaklanır. Birinci bölüm Konstrüktivizm ve Ütopya kavramları arasında özdeşlik kurarken, ikinci bölümde bu hareket bir ütopya kurgusu ile anlatılır. Üçüncü kısımda hikayedeki karakterleri ve mekanları referans alarak oluşturulmuş tez görselleri açıklanır. Sonuç kısmı ile bu tez ile amaçlanan genel anlayış ifade edilir. As long as the concept of Utopia to take people-oriented life forward and the promise of hope for the future may be associated with art. Although in each period, the definition of art in term of both content and description supply differences, social and political organisations transform and redefine it in a utopian perspective. One can find structurally the idea of “build a new life” between Constructivism and Utopia. Through these aspects Constructivism and Utopia are sort of identical. The content of this thesis as well as Constructivist focuses on bringing together ideas Utopian. In the first section, as establishing identity between the concept of Constructivism and Utopia, in the second section Constructivism described with an utopian fiction. In the third section, thesis images, formed by the reference of characters and places in the story, described. In the conclusion section, the ideas aimed by this thesis stated. Anahtar Sözcükler Konstrüktivizm, Ütopya, kolaj Key Words Constructivism, Utopia, collage * Haziran 2014, Danışman: Prof. Hüsnü Dokak * June 2014, Supervisor: Prof. Hüsnü Dokak 157 Başkalaşmış Hayvan Resimleri* Metamorphosis Animal Paintings* Emrah Sezer Emrah Sezer ‘’Başkalaşmış Hayvan Resimleri’’ isimli bu çalışma, dört bölümden oluşturulmuştur. This report consists of four sections. Birinci bölümde, insanın hayvan ile olan ilişkisi ve mitolojik hikâyeler kaynak alınarak incelenmiştir. Çevresel ve toplumsal etkilerin, insandaki hayvan algısını ne şekilde başkalaştırdığı, yarattığı görsel ifadeler ile yorumlanmıştır. Section one emphasizes the relations between human and animals in mythology. The study in this section focuses on the environmental and cultural effects on perception of animals by humans and its visual interpretation. İkinci bölümde, yakın zamanda geliştirdiği bilim ve teknoloji ile Dünya’ya hükmeden insanın hayvan algısı incelenmiş, geçmişten örnekler ile karşılaştırmalar yapılmıştır. Ayrıca geliştirilen yöntemler ile yaratılan fiziksel başkalaşıma uğramış hayvanlar da araştırılmıştır. Section two inspects the same topic from the point of human consciousness that has evolved as a result of recent advancements in science and technology. The differences that are evident as a result of more dominating human presence in the modern world are shown with comparative examples from the past. The study additionally captures the investigation of animals that have been biologically altered using latest scientific methodologies. Üçüncü bölümde, sanat tarihi içerisinde hayvan başkalaşımını konu edinen sanatçılar araştırılmış ve çalışmalarından örnekler sunulmuştur. Dördüncü bölümde, konu doğrultusunda ortaya konulan kişisel çalışmaların ortaya çıkışı ve uygulama aşamasında geçirilen süreç açıklanmıştır. Anahtar Sözcükler Sanat, resim, mitoloji, hayvan, başkalaşım, başkalaştırılmış Section three consists of a research on the artists that have covered animal metamorphosis in the history of art, along with their respective samples. The final section, four, covers the relevant personal interpretation of the subject including an explanation on the process and personal experience during the analysis of the topic. Key Words Art, painting, mythology, animal, metamorphosis, metamorphosed * Haziran 2014, Danışman: Prof. Hüsnü Dokak 158 * June 2014, Supervisor: Prof. Hüsnü Dokak 159 160 Hayal ve Vizyon* Imagination and Vision* Serdar Aydın Serdar Aydın Bu çalışmada ilk bölümde hayal gücünün temel fonksiyonları üzerine düşüncelerin ele alınışı Kant- öncesi ve Kant-sonrası olarak yapılan ayrıma dayanmaktadır. Oldukça geniş kapsamlı olan hayal gücü konusunun Kant eşiğine kadar alınmasının temel dayanaklar oluşturmak açısından uygun olacağı düşünülmüştür. Devamında vizyon ve vizyoner sanat üzerine saptamalara yer verilmiştir. Vizyon sanatı olarak bahsedilen konu hakkında doğrudan bir temel kaynak niteliği taşıyan Laurance Caruana’nın kaleme aldığı “Vizyoner Sanat Manifestosu” incelenmiştir. In the first part of this research, discussed thoughts related to basis function of the imagination based on committed division before and after Kant. Imagination topic which is quite extensive discussed till Kant because of thought to be appropriate in terms of creating the basic premise. In the continuation of this research involved in determination related to vision and visionary art. In this context “Visioner Art Manifest” panned by Laurance Caruana investigated. This writing, the main source about the topics mentioned as the art of vision. Hayal ve Vizyon’un buluşması, yaratma süreci açısından, her ikisinin de temel zihinsel aktiviteler olmasından doğmaktadır. Bu temel kavramların örneklenebileceği belli başlı sanatçılar yaratma süreçleri ile benzerliklere başvurularak ele alınmıştır. Meeting the art and vision, in terms of the process of creating, due to the fact that both of which are basic mental activities. Principal artists example of these basis concepts, discussed by applying similarities in the process of creating. Rapor kapsamında üretilen çalışmalar figür ve mekan açısından çeşitli sanatçılarla kıyaslamalar yapılarak irdelenmiş; hayal ve vizyon konuları sürrealist sanatçılarla örneklendirilmiştir. The works creating within the scope of this report, intellectualized making comparisons with various artists in terms of figure and space. Imagination and figure topics sampled with surrealist artists. Anahtar Sözcükler Hayal, imgelem, imge, vizyon, görü, sanat, sürrealizm Key Words Imagination, image, vision, art, surrealism * Haziran 2014, Danışman: Nil Köken * June 2014, Supervisor: Nil Köken 161 Günlük Yaşam Resmi* Daily Life Picture* Zuhal Asiye Döngel Zuhal Asiye Döngel Bu çalışmada konuya göre resim türlerinden janr resmi ele alınmıştır. Eski Mısır dönemindeki hasat sahneleri janr resminin ilk örnekleridir. In this study genre picture, one of the picture by subject types is approached. Harvest scenes in Ancient Egypt are the earliest form of genre pictures. Günlük yaşam içinde karşılaşılan sahneler her insan üzerinde farklı etkiler bırakır. Sanatçı bu etkilenmeleri yoğurarak sanat eserine dönüştürür. Bu nedenle aynı konuyu ele alan sanatçılar farklı eserler ortaya koymuştur. Bu farklılıklara da değinilmiştir. Scenes encountered in daily life make different impressions on every person. Artist creates work of art by knead such responses. Therefore different artist who approached on the same subject have created different works of art. These differences are also referred. Kuzey ve Güney Avrupa sanatçıları janr resmini farklı bir şekilde ele almıştır. Kuzeyli sanatçılar köylülerin yaşam biçimlerini idealize etmeden resmederken güneyli sanatçılar güncel ve dünyasal konuları resmetmiştir. Bir sanatçı diğer sanatçının eserinden etkilenerek başka bir eser ortaya koyabilir. Meselâ Vermeer Sütçü Kız resmini Gerard Dous’nun Bir Kavanoz İçine Su Döken Kadın resminden etkilenerek yapmıştır. Picasso ile Degas’nın Ütü Yapan Kadınları konu olarak aynı olmalarına rağmen Picasso’nun resmi farklı bir boyut kazanmıştır. Mehmet Ruhi’nin Taşçılar tablosu Courbet’nin Taş Kıranlar tablosu ve Millet’nin Taş Ocakçıları tablosu ile aynı konuyu resmetse de sanatçı kendine has bir dil yakalamıştır. Matisse’in Ressamın Ailesi tablosunun açıklamasının bir bölümünde Jan Gossaert’in Aziz Luka Meryemin Resmini Yapıyor resmi örnek verilmiştir. Nevzat Akoral’ın Güneşli Salon resmi Matisse’in Ressamın Ailesi resmi ile karşılaştırılmıştır. İkinci bölümde türk sanatçılardan Osman Hamdi’nin, Mehmet Ruhi’nin, Avni Lifij’in, Namık İsmail’in, Nevzat Akoral’ın, Neşe Erdok’un, Aydın Ayan’ın, Nedret Sekban’ın yabancı sanatçılardan Bruegel’in, Steen’in, Vermeer’in, Goya’nın, Courbet’nin, Daumier’in, Renoir’in, Seurat’nın, Matisse’in, Picasso’nun, Westerik’in konuya uygun olarak seçilmiş resimleri ele alınarak incelenmiştir. North and South European artists have approached to the genre picture in different ways. While Northern European artists have portrayed villagers’ way of life without idealizing, Southern European artists have portrayed current and mundane subjects. An artist can create a new art work by being influenced by work of another artist. For example Vermeer created his Milkmaid picture by being influenced by a Woman Who is Pouring Water into a jar picture of Gerard Dous. Although Picasso and Degas worked on the same subject while they were working on their Women Do the Ironing pictures Picasso’s work gained another dimension. Despite the fact that Mehmet Ruhi’s Stoneworkers portray the same subject with Courbet’s Stone Crushers and Millet’s Quarrymen paintings this artist obtained a style mark parlance. In a part of the explanation of Matisse’s Painter’s Family Jan Gossaert’s Saint Luca Portrays Mary picture was cited. Nevzat Akoral’s Sunny Hall is compared with Matisse’s Painter’s Family picture. In the second chapter, pictures of Turkish artists such as Osman Hamdi, Mehmet Ruhi, Avni Lifij, Namık İsmail, Nevzat Akoral, Neşe Erdok, Aydın Ayan, Nedret Sekban and foreign artists such as Bruegel, Steen, Vermeer, Goya, Courbet, Daumier, Renoir, Seurat, Matisse, Picasso, Hamilton, Westerik and Hockney are chosen according to subject and studied. Üçüncü bölümde konuyla ilgili yapılan uygulamaların açıklamaları yapılmıştır. In the third chapter, relevant practices which were carried out are explained. Anahtar Sözcükler Janr, sahne, etki, konu, üslûp * Haziran 2014, Danışman: Yrd. Doç. Birsen Giderer 162 Key Words Janr, scene, influence, subject, style * June 2014, Supervisor: Assist. Prof. Birsen Giderer 163 Resim Anasanat Dalı RESİM SANATTA YETERLİK PROGRAMI 165 Olaylar ve Durumlar Arası İlişkisel Eşitsizlik* Relational Inequality between Cases & Contexts* Şefik Özcan Şefik Özcan Bu sanat eseri raporu, sanat ve siyaset ilişkisini, hukuk ve siyaset bilimcisi Carl Schmitt’in “Politik Teoloji” ve “Siyasal Olanın Tanımı” kitaplarında ortaya koyduğu “egemenlik”, “olağanüstü hâl”, “istîsna” ve “dost-düşman” kavramları ışığında ele almaya çalışıyor. Rapor, birbiriyle ilişkili olarak okunabildiği gibi, birbirinden bağımsız olarak da ele alınabilecek dört bölümden oluşuyor. İlk bölüm; Sanat ve Teoloji ilişkisini ele almaktadır. İkinci bölümde ise, Schmitt’in “Siyasal Teoloji” meselesine odaklı olarak, sanatın siyasetle ilişkisine, uç-sınır durumları oluşturan istisna kavramı üzerinden yaklaşılıyor. Bu kavram, özellikle Avangardizm bağlamında ele alınıyor. Bununla birlikte, insan veya insan grupları arasındaki ilişkileri ifade eden siyasal kavramı üzerinde duruluyor. Buna göre; insanlar arasındaki her konu, her nesne siyasi olabilir. Siyasi olanın sınırları çizildiğinde ya da belirginleştiğinde insanları alınması gereken kararlardan ya da takınılması gereken tavırlardan dolayı ikiye ayırır. Bu ikiliğin bir ucunu dostlar, diğer ucunu düşmanlar oluşturur. Böylece dost-düşman ayrımı siyasal olanı tanımladığı gibi, siyasal eylemi açıklamakta kullanılan kavramsal bir ölçüt olur. Bunun sanatla ilişkisinde, argümanlar şu şekilde ortaya konuluyor: Olağan durumda, yaşanılan dönemin kültürel ve sanatsal faaliyetleri içinde, öne çıkan işler/kişilikler, kendi içinde bir “istinai durum/ olağanüstü hâl” oluşturur ve buna karar veren egemendir. İkincisi; Sanatın genel bir norm içermediğini, tümüyle istisnai bir durum olduğunu belirtirsek, bu da tümüyle siyasi bir karar olur. Bu iki temel argümandan yola çıkarak söylemek istediğim şey, Modernist Avangard’tan Çağdaş Sanat’a kadar, sanatın sürekli bir istinai durum, olağanüstü hâl içerdiğidir. Dost-düşman ikili karşıtlığına gelince; belirli bir mekân-zamanda duyuların ve algıların şekillendirilmesinde, siyasetin ve sanatın rolüne ilişkin sınırlar çizildiğinde ya da belirginleştiğinde, ortaya çıkacak olan karşıtlıklardır ki; temelde, sanat da, siyaset de, gücünü bu karşıtlıklardan alır. Zaman ve mekânın siyasi olarak düzenlemesine ve algıların, duyuların şekillendirilmesine bağlı olarak, sanat pratiklerinin de, istisnai hâl olarak genel geçer normların dışında ilişkiler yaratması, farklı zamanlarda ve mekanlarda, insanlar arasındaki dinsel, ulusal (etnik ya da kültürel anlamda) ekonomik ya da diğer alanlardaki birleşme ve ayrılıklardaki yoğunluk derecesine işaret eder. Buradan itibaren Schmitt’in dost ve düşman kavramlarına sanat ve siyaset ilişkisi bağlamında bir işlerlik kazandırabilir. Bu bağlamda, günümüzün uluslararası festivalleri ve kültür diplomasisi dolayımında cereyan edenler ele alınmıştır. This dissertation tries to point out the relationship between art and politics in the light of the notions of “hegemony”, “state of emergency”, “exception”, “friend-foe” which are mentioned by Carl Schmitt, a jurist and political scientist, in his books “Political Theology” and “The Definition of the Political”. The dissertation consists of four chapters which can be handled together as interrelated parts or independent texts. First chapter discusses the relation between Art and Theology. In the second chapter focusing on Schmitt’s argument of “Political Theology” the relation of art to politics is handled through the concept of exception which arouses the edge-boundary situations. This concept especially discussed in the context of Avant-gardism. Along with this, the concept of “political” which points out the relationship between humans or human groups is taken into consideration. According to this, every situation and every object can be a matter of politics among humankind. When the boundaries of political is drawn or become clear they divide the humankind into two in the sense of their decisions and attitudes. This duality consists of friends and foes. Thus, the division of friend and foe defines the political and also becomes a conceptual criterium in explaining the political act. In its relation to art, arguments are like this: In an ordinary situation, in the cultural and artistic activities of a given period of time, outstanding works/personas create an “exceptional situation/ state of emergency” and the one who decides this is the hegemon. Secondly; if we define art as an exceptional situation without norms, this would be another political decision. Through these two basic arguments I want to state that from Modernist Avant-garde to the Contemporary Art, art always includes an exceptional situation and a state of emergency. When it comes to the friend-foe duality, it is a kind of duality that come out clear when the boundaries of politics and art are drawn or become clear to shape the senses and perceptions in a given space-time. This is to say; both art and politics take its power from these dualities. Artistic practices as exceptional situations create relationships which are outside of the ordinary norms, points out the degree of intensity in friendfoe duality. In this context, international art festivals of our time and cultural diplomacy is taken into consideration. Üçüncü bölümde, sanat ve siyaset ilişkisinin teolojik temeline dair yapılan genel çözümleme, dünya sisteminin genel işleyiş mekanizmalarına bağlanıp, kültür olgusu ile birlikte düşünsel ve dilsel bir pratik sergilenmeye çalışılmıştır. Çaba, “İlişkisel Eşitsizlik” şeklinde bir kavramı ortaya koymak yönünde gösterilmiştir. In the third chapter, the general analysis considering the theological basis of the relationship between art and politics is tied to the processing mechanisms of the world system and with the phenomenon of culture, an intellectual and linguistic practice is attempted to be presented. A concept as “relational inequality” is the aim of this chapter. Dördüncü ve son bölüm, pratiğe dairdir. Teorinin gri bölgesinden, üretime, ortaya koymaya yönelik bir süreç, “Yönlendirilmiş İleti” adıyla görsel dile tercüme edilmeye çalışılmıştır. The fourth and the last chapter is on practice. A process aiming to translate the grey zone of theory into production and presentation, which is entitled as “oriented message”, to the visual language is the content of this chapter. Anahtar Sözcükler Sanat, siyaset, istisnai durum, egemenlik, ilişkisel eşitsizlik, kültür Key Words Art, politics, exception, state of emergency, relational inequality, culture 166 * Ocak 2013, Danışman: Prof. Hüsnü Dokak * January 2013, Supervisor: Prof. Hüsnü Dokak 167 Sanatta Kartografik Yaklaşımlar* Cartographical Approaches in Art* Çiğdem Menteşoğlu Çiğdem Menteşoğlu Bu Sanatta Yeterlik Sanat Eseri Raporu, kartografinin “mekânın yeniden üretimi” bağlamında sanat yapıtlarında kullanımını öne sürerek, tartışmayı amaçlamaktadır. “Mekânın yeniden üretilmesi” fikri, postyapısalcı Fransız düşünürlerinin tanımladıkları üç kavram üzerinden yapılandırılır. Bunlar, mekânın üretimi, yersiz yurdsuzlaşma ve heterotopya kavramlarıdır. Bu kavramlardan yola çıkarak, görsel sanatta“mekanın yeniden üretimi”, küreselleşen dünyada, insan-mekân ilişkisi çerçevesinde, aidiyet kavramının sorgulanmasına bağlanır. “Sanatta Kartografik Yaklaşımlar” adı altında toplanan yapıtlar, insanın “yer” kavramına ilişkin duyum ve algıları, mekân, bellek ve anı kavramları üzerinden görsel imgeler yaratmayı hedeflemektedir. Bu yapıtlar; resimden resimle birlikte yerleştirmeye, fotoğraftan yere-özgü yerleştirmeye (site-specific installation) kadar birçok farklı teknikleri ve sunumları içermektedir.Çalışmalarda, müdahale ve dönüştürmeye dayalı çoklu yöntemler kullanılmıştır. Ağırlıklı olarak, eşzamanlılık durumunu görsel olarak sunmakta elverişli olduğuna inanılan kolaj tekniği kullanılmıştır. Bununla birlikte, biçim ve sunum açısından minyatür ve harita arasında kurulan benzerlik, birçok yapıtın biçimsel ve kavramsal yönünü belirleyici olmuştur. Mekâna özgü yerleştirmeler ise, mekânın yeniden üretimi düşüncesinde, mekânsal algı, fiziksel anlamda da dönüştürmek hedeflemiştir. Bu uygulamalar, sanat yapıtı ve izleyici arasında yeni ilişkiler başlatmayı ve bu iletişimi etkin kılmayı amaçlamaktadır. Anahtar Sözcükler Kartografi, mekân, yer, aidiyet, sanat, ilişki, bellek This dissertation, investigates the utilization of cartography in visual arts, and asserts the idea of ‘’re-production of space’’. The idea of “re-production of space” has been configured over the three differing concepts which are defined by French post-structuralist philosophers. These three concepts are the Production of Space (Lefebvre), Deterritorialization (Delueze and Guattari) and Heterotopia (Foucault). The “Reproduction of Space” in visual arts is related to the questioning of “the state of belonging’’ concept in the framework of human-space relationship in a world of globalization. Art works conveying the theme of “cartographical approaches” transform human sensations and perceptions related with the space concept into visual images by the means of space, and memory concepts. Multiple methods, (from painting to installation) based on intervention and transformation, are being applied in the course of this transformation. In essence, collage technique is being employed in these kinds of artworks since the technique is believed to be the essential means for the visual demonstration of the state of synchronism. In like manner, the idea and visuality of miniature paintings influenced artworks by setting up similarities between miniature painting and map. On the other hand, site-specific installations exemplify transforming the perception of space in a physical manner under the framework of reproduction of space idea. By the means of these performances, an improvement on the communication between the work of art and its audience, via the generation of renewed relationships, is intended. Key Words Cartography, space, place, the state of belonging, art, relationships, memory * Şubat 2013, Danışman: Prof. Hüsnü Dokak 168 * February 2013, Supervisor: Prof. Hüsnü Dokak 169 Sanatta İroni ve Öyküleme Pratikleri* Özlem Tekdemir Dökeroğlu Ahlaki bir tavır olmaktan çok, entelektüel bir etkinlik olan ironi, insan varoluşunun önemli bir parçası olarak, çelişkileri ve tutarsızlıkları ortaya koyan zihinsel uyanıklık yetisiyle, değişimin ve dönüşümün yolunu açar. Bu tavrıyla antik dönemlerden günümüze varlığını ve etkinliğini sürdüren ironi, öykünün betimleyici doğasıyla birleşince, sıradan olan değişir ve farklı dillerle konuşan sayısız sanat yapıtına kaynaklık eden bir itkiye dönüşür. Resimin bir iletişim aracı olarak kullanıldığı dönemlerden günümüze, ironik öykülerin izlediği yol, çağın getirdiği sosyolojik, ekonomik, siyasal ve teknolojik değişimlerle şekillenir ve kendine güncel ifade araçları bulur. Yeni bir toplum tanımlaması içeren yaşadığımız çağda sanatçılar, içinde bulunduğumuz dönemin tüm olanaklarını kullanarak, enstalasyon, video, resim veya başka araçlarla, söylemek istediklerini daha geniş bir ifade platformunda anlatabilme olanağı bulurken, ortak bir dil olarak ironiyi ya da ironik öykülemeleri sıkça kullanır hale gelmişlerdir. Sanatçıların işlerindeki bu dikkat çekici ortak payda, serüvenin başlangıcında, araştırma konusuna kaynaklık eden düşüncelerin ortaya çıkmasının temel nedenidir. Bu bağlamdan yola çıkan araştırma; iğneleme, bilmezden gelme ve tersini söyleme gibi yöntemlerle, yanlış, çarpık ve absürd olayları eleştiren ironiyi, bir söz sanatı ve felsefi bir düşünce biçimi olarak, terimsel ve kavramsal açıdan, farklı sanat disiplinlerindeki yaratımlara katkılarıyla ortaya koyar. kaçınarak yapılan resimler, konularını günlük yaşamdan ve sıradan şeylerden alan görsel notlar ya da eskizler olarak yüzeye aktarılır. Çoğu zaman doğaçlama olarak gelişen ironik bir tavır içeren ve bir eskiz ya da deneme havasında olan bu resimlerde, izlenimler, düşler, peyzajlar, eşya ve insana ait küçük öyküler, metaforik ve ironik yorumlarla görselleşir. Kolajlar, asamblajlar, farklı boya dokuları ve her türlü iz bırakan malzemeyle yapılan deneysel girişimler sonucu oluşan resimlerde amaç, her şeyden çok resim yapma deneyimi ve bundan duyulan yoğun tadın içten bir paylaşımıdır. Anahtar Sözcükler İroni, öyküleme, mizah, parodi, metafor, absürd, grotesk Araştırmanın temelini oluşturan ironi ve öyküleme pratikleri, sanat disiplinlerinin ilişkili olduğu metafor, mizah, alegori, grotesk, absürd, parodi, pastiş, simülasyon, simülakr gibi kavramlardan destek alınarak açıklanmaya ve yine farklı sanat disiplinlerindeki üretimlerinden örneklerle ortaya koyulmaya çalışılır. Kökleri masal anlatıcılığına dayanan ve bilgi aktarımının en eski yollarından birisi olan öykü anlatıcılığı, belki de ironinin en çok başvurduğu ifade pratiğidir. Yazınsal ve görsel bağlamda birçok sanatçının yaratıcılığını ateşleyen ironi kavramının, öyküleyici bir yapısı vardır. Bu yöntem, plastik sanatlar olarak adlandırdığımız ve aslında dalları arasındaki disipliner sınırların hızla yok olduğu, içsel ifade platformunda kendine güncel bir görünürlük alanı bulur ve günümüz sanatının kavramlarıyla uğraşan, bu konuda düşünen sanatçıların sıkça başvurduğu bir anlatım biçimi haline gelir. Sanatçıların bu alanda ürettikleri belki de sayısız yapıt, titiz bir elemeden geçirilerek, kişisel çalışmalarla ilişkileri bağlamında sınırlandırılmıştır. Son bölüm, bağlam çerçevesinde yapılan resimlerin biçim ve içerik öykülerini anlatır. Tez konusu kapsamında yapılan çalışmalar, parodik ve eleştirel yapıdaki ironiyi, öykülemenin naif ve masalsı doğasıyla bir araya getirerek, içsel bir resim deneyimini paylaşmanın izini sürer. Yaşamın içindeki entropik süreçlerin, izlenilen filmlerin, dinlenen müziklerin, okunan kitapların ve görülen sanat yapıtlarının belirgin etkisiyle oluşturulan çalışmalarda, zaman zaman şiirsel bir kabusun izinde grotesk karakterlerle, zaman zaman da küçük görsel notlar niteliğindeki izlenimlerle kısa öyküler oluşturur. Resim yüzeyinde kendiliğinden doğan ironinin, fosilleşmiş tuzaklarına düşmekten * Mart 2013, Danışman: Prof. İsmail Ateş 170 171 Irony and Narration Applications at Art* Özlem Tekdemir Dökeroğlu Irony, an intellectual event rather than an attitude of moral, opens the way of changing and transformation with its mental alertness to reveal the contradictions and inconsistencies in the sensibility. The irony that has existed since ancient times, when combined with the descriptive nature of the story, the ordinary things vary and turn into numerous art works that speak different languages. Since the days that the painting is used as a communication tool, the way that the ironic stories followed finds its current expression tools with the sociological, economic, political, and technological changes in the current era. Irony or narration of irony has become a common language that has been used frequently by most of the artists that make use of the technological and computational opportunities of modern life such as installation, video, painting, or other different media to express their ideas in today’s world where a new society description is made. This remarkable common denominator in the works of the artists can be indicated as the reason of ideas that caused the emergence of the dissertation. Irony and narrative practices that form the basis of the study is explained with the associated art disciplines such as metaphor, humor, allegory, grotesque, absurd, parody, pastiche, simulation, and simulacra. the paintings that are done with collages, strip assemblies, and all kinds of different paint textures and materials is to share the experience of painting and the intensive savor that is felt. Key Words Irony, narration, parody, metaphor, absurd, grotesque The roots of irony are based on ancient times and it initially rises to the occasion in verbal arts. By using the methods of jeering, pretending to know, and saying the opposite, irony appears to be an art of words, a literary language, and a philosophical way of thinking that criticizes false, distorted, and absurd events. While Socrates is simulating stupidity to expose the illiteracy of the addressee, and thus defining the irony with his own tactics aimed at convincing her, uses the idea that fronts between the interior and the exterior of a case, a situation, and a thing can be a relationship that creates a contrast. In the last section, the stories of the format and the content of the images within the framework of context are told. The topics of the dissertation takes experience to share a picture of the inner track by bringing together opposing naive and epic nature of parodic irony and critical structure. In the studies that are formed with the entropic processes, watched movies, listened music, read books, and works of art in a significant effect, short stories are generated as small visual notes from time to time in search of poetic grotesque nightmares. Paintings done by avoiding to fall into the trap of fossilized pictures are transferred to the surface as visual notes or sketches in daily and ordinary life. Most of the time, in these paintings that are developed with ironic attitude to improvise a sketch or experiment with, impressions, dreams, landscapes, objects, and small stories are visualized with metaphoric materials and comments. The aim of 172 * March 2013, Supervisor: Prof. İsmail Ateş 173 Toplumsal Dönüşümden Grotesk İmgeler* Grotesque Images from Social Transformation* Aysel Gözübüyük Aysel Gözübüyük “Toplumsal Dönüşümden Grotesk İmgeler” adlı bu çalışma, Türkiye’deki toplumsal dönüşüm olgusu ve bu değişime bağlı olarak ortaya çıkan yeni yaşam modelleri, yeni davranış biçimleri ve tutumları ile bu tutumların ortaya çıkardığı yeni grotesk imgeler ve çağdaş resim arasındaki bağlantıya odaklanmaktadır. Dünyada yaşanılan toplumsal olgularla bağlantılı olarak Türkiye’de ortaya çıkan toplumsal dönüşümler, farklı sosyologların değerlendirmeleriyle çağdaş toplum kuramlarından biri olan Postmodernizm’in imge serüvenlerinden geçmektedir. Günümüz sanatı gerek Postmodern imgeler, gerekse de geçerliliğini hala korumakta olan modern imgeler yelpazesiyle sanatçıya çok geniş imge olanakları sunar. Bu imgeler daha da genişletilerek Orta Çağ Sanatından, Grotesk ve Fantastik Sanata kadar bir yayılım gösterebilmektedir. Çağının tanığı olan sanatçının belki de en temel görevi, yaşadığı çağın gerçekliğini, geçmişin mirasıyla harmanlayarak yeni sanatsal bilgiler, yeni imgeler ve yeni değer yargıları üretmesidir. Yeni imgelerin ortaya çıkmasında, sanat akımları ve sanatçılar kadar tarihsel ve güncel sanat kuramları da zengin birer kaynakça sunmaktadır. Metafor, alegori gibi imge yaratma tarzları ya da görünenin altındaki derin yapıyı inceleyen göstergebilim, yeni sanat biçimlerini yaratmak konusunda temel kaynaklardır. Rapor kapsamında üretilen resimler, tarihten günümüze, siyasetten sanata, edebiyat ve sanat kuramlarından siyasi kuramlara kadar uzanan bir imge dağarcığının tuval yüzeyine yansımasıdır. The study named “Grotesque Images from Social Transformation” focuses on the phenomenon of social transformation in Turkey and new ways of living and new ways of social behavior and attitudes derived from this transformation and the connection between the new grotesque images that emerged from said transformations with contemporary painting. Social transformations that emerge in Turkey in correlation with social phenomena in the world, appraised by numerous sociologists, it is experienced by one of the contemporary social norms which is Postmodernism. Today’s art gives the artist a wide range of images with Postmodern images as well as modern images that are still valid. These images can be extended to the medieval art, grotesque and fantastic art. Maybe the most basic role of the artist who is the witness of his age, is to blend in the heritage of the past with the reality of the era he lives in and create new artistic information, images and values. For the new images to emerge historical and current art theories are very rich resources along with art movements and the artists. Ways of creating images like metaphor and allegory or semiology that studies what is underneath the surface, are the basic resources to uncover new forms of art. The paintings created are the reflection of an image repertoire from past to present, from politics to art, from art theories to literature theories. Anahtar Sözcükler Dönüşüm, grotesk, sanat, fantastik sanat, imge, çağdaş sanat * Haziran 2013, Danışman: Doç. Necla Rüzgar Kayıran 174 Key Words Transformation, grotesque, art, fantastic art, contemporary art * June 2013, Supervisor: Assoc. Prof. Necla Rüzgar Kayıran 175 İnsanın Yeni İmgeleri* New Images of Man* Havva Demircan Havva Demircan İmgeler, bağlamsal kurgulardan öte, durmadan çağrışım üreten, gerçeği kuran-bozandeğiştiren görüntülere evrildiler. İnsanın ‘tuhaf’ doğasının anlam yüklerken oluşturduğu karmaşık ilişki, imgeleri hissederken de devreye giriyor. Far beyond contextual speculations, images, which are constantly producing connotations, have evolved into images that make and destroy reality. The complex relationship of human being, which is formed by the ‘strange’ nature of humans during ascribing meaning, steps in while feeling the images. İmge, imlediği şey ile ‘anlam’ın ötesinde bir ‘öte anlam’ yaratma aracıdır. Görüntü olarak imge, iletişime girdiği anda yarattığı çağrışımlarla dönüşür, anlamla kurduğu ilişki bozulur, onu içinde barındırırken aynı anda varlığına da son verir. Benim resim yapma halim, imgesel dizilimlerin herhangi bir yüzeyde ya da maddede fiziksel bir şeye dönüşmesiyle yakından ilişkili diyebilirim. Mekanlarından, dolayısıyla da bağlamlarından koparıp bir araya getirdiğim imgeleri, izleyicide tamamlanacak bir zincirin halkaları gibi diziyorum. Sonuçta ortaya ironi ve fantezi bileşimli melezleşmeler çıkabiliyor. Söyleniş olarak da benzeşen imge-simge kavramları sıkça birbirlerinin yerine kullanılabilen benzer kavramlardır. Bu iki kavram arasında kullanılışları itibariyle ortaya çıkan farklılık; simgenin içinde her zaman imge bulunmasına karşın imgenin içinde her zaman simgenin bulunmayışıdır. Thomas Eliot, duyguyu bir sanat biçimi olarak anlatmanın, bir ‘nesnel bağlılaşım’ bulmakla ya da başka bir ifadeyle, bu tikel coşkuyu formülleştirecek bir nesneler dizisi, bir durum, bir olaylar zinciri bularak kurulabileceğini ileri sürer. Anahtar Sözcükler İmge, simge, alegori, nesnel bağlılaşım, mekan * Haziran 2013, Danışman: Prof. Hüsnü Dokak 176 Image is a tool to create a ‘beyond meaning’ that is beyond what is imagined and ‘meaning’ itself. Image, as a display, transforms through the connotations that it creates the moment when it communicates; construed meaning is destroyed, and terminates its existence while containing it. I can say that the state I paint is closely associated with the transformation of imaginative arrays in any surface or material into a physical thing. I align the images, which I gather by detaching them from their spaces and contexts, like the rings of a chain that will be completed in the audience. As a result, hybridizations with irony or fantasy combinations come to the fore. The concepts of image and symbol (in Turkish their pronunciations are similar) can frequently be used interchangeably. The difference between these two concepts in terms of usage is that symbol always contains image, whereas image does not always include symbol. Thomas Eliot claims that defining an emotion as a form of art can be done by finding an ‘objective correlative’, or in other words, by finding a series of objects, a condition, or a chain of event that will formulize this particular passion. Key Words Image, symbol, allegory, objective correlative, place * June 2013, Supervisor: Prof. Hüsnü Dokak 177 Senkronize Roller Üzerine Deneysel Sanat Pratikleri* Experimental Art Practices on the Basis of Synchronized Roles* Nazire Müge Selçuk Nazire Müge Selçuk Senkronize Roller Üzerine Deneysel Sanat Pratikleri başlıklı bu Sanatta Yeterlik Çalışması Raporu’nun temeli öğretilmiş/öğrenilmiş değerlerin kadın ve sanat ekseninde sorgulanmasından ibarettir. Kişinin, sıradan-mutlu, izlenimci resimler yapan bir öğrenci olma halinden, toplumun şablon kadın, eş, anne rollerini ve sanatı sorguladığı zaman içindeki evrimleşmesi anlatılmaktadır. Anlatılanların tümü yaşanmıştır. Ancak şüphesiz yer yer abartı kullanılmıştır. The fundamental basis of this dissertation titled “Experimental Art Practices on the Basis of Synchronized Roles” consists of questioning the learned/taught values regarding art and women. It is depicted an evolution over time from the state of being an ordinary-happy and working impressionist paintings to the state of a role questioning a template woman, wife and mother. Everything mentioned has been experienced. But, of course, from time to time exaggeration has been used. Yapıtların oluşum sürecinde temel hedefim, gerçeğe en yakın olanı bulmaktı. In the formation of the works, my main goal was to find the one which is closest to the truth. Anahtar Sözcükler Sanat, resim, kadın, anne, feminizm, sanatçı ev kadını, sanat üretimi * Temmuz 2013, Doç. Necla Rüzgar Kayıran 178 Key Words Art, paint, mama, feminism, housewife artist, art production * July 2013, Supervisor: Assoc. Prof. Necla Rüzgar Kayıran 179 ‘Belirsizlik’ Kavramı ile Soyut Sanat İlişkisi Üzerine Görsel Çözümlemeler* Visual Decodings on the Notion of ‘Uncertainty’ and Its Relationship with Abstract Art* Barış Yılmaz Barış Yılmaz ‘Belirsizlik’ insanın varlık adına sorduğu her sorusunda ortaya çıkandır. Her şeyde o hakimdir. Kendini ve çevresini keşfetmek için soran, sorgulayan insan değişen dünya olayları ve çelişkilerle kaplı yaşam karşısında büyük bir sorunla baş başadır. Bu sorun kendisini koca bir belirsizlikle çevrelenmiş hissetmesidir. Kesinlikten uzak, şüpheli bir gerçeklik içinde yaşamaya mahkum olması huzursuzluğunun baş sebebidir. Çözüm için sorgulanan her sorun, aralanan her kapı kesinliğe ve cevaba götürmez onu. Öyle ki var olmanın özü ve buna bağlı olan yapıdaki müphemlik giderilmediği müddetçe, içinde yaşadığımız gerçeklikte şüphe içinde kalmaya devam edecektir. Yaşam, aslında bir olayın kendisinden sonraki olayları tahmin edilebilir kılmıyor. Kesin saptamalar ve çıkarımlardan uzaktır. Bilginin ve gerçekliğin göreceli olduğu tek bir gerçekliğin olmayabileceği, gerçekliğin kişiye- gözlemciye göre değişebileceği bir tespite götürüyor bizi. Doğruluk ve gerçeklik arayışı içinde “belirsizlik” bu kavramlara ulaşmada bir yetersizlik olarak değil, sistemin bu kavram üzerine inşa edildiği bir olgu olarak karşımıza çıkar. Bilim ve felsefede sonuca ulaşmada ya da sistemi açıklamada bazı metotlar, kuramlar ve kanunlar sunulmuştur. Bunlar “kesinliğin” mümkün olmadığını, tek bir gerçekliğin olamayacağını açıklarken, düzenin göreceliği sonucuna götürür. Felsefe ve bilimde bunun teori ve kuramlara şekil vermiş halini görebiliriz. Entropi Kanunu’nda evrenin kendisini düzensizliğe çekmek istemesi ve her şeyin bozulma eğiliminde olması, Görelilik Kuramı’ndaki gibi uzay ve zamanın mutlak olmadığı düşüncesi bize belirsizliği tanımlatır. Yine Heisenberg’in Belirsizlik Kuramı da maddenin en küçük parçacığının konum ve hızının hiçbir zaman istenilen kesinlikte belirlenemeyeceğini bildirir. İnsan için ise bu belirsizlik oldukça korkutucu ve tehditkar olmuştur. Değişken dış dünya olayları onu güvensizliğe ve korkuya itmiştir. Yetersiz bilişi ve bu yolda belirsizi ortaya çıkarma ve belirginleştirme gayreti onu pek çok kez hayal kırıklığına uğratmıştır. Bu belirsizlik onu iç huzursuzluğa ve korkuya götürmüştür. Korkusunu ve iç huzursuzluğunu ancak değişkenler içinde mutlağı ve gerçeği arama yoluna başvurarak yenme ile sağlayabilmiştir. İnsan mutlak olanı sanatta soyut sanat ile aramıştır. Bunu Wilhelm Worringer soyutlama içtepisi ile açıklamıştır. Soyutlamanın insanın dış dünya olayları karşısında duyduğu iç huzursuzluğu yenmek ve nesneleri görünüşler dünyasının keyfiliği ve tesadüfiliğinden kurtararak onları soyut biçimlere yaklaştırarak ve görünüşler dünyasının karmaşıklığından, belirsizliğinden çıkararak bir huzur noktası aramıştır. Soyut sanat, öz arayışı ile evrendeki nesnelerin yalnızca dış görünüşlerini değil, değişmeyen, mutlak niteliklerini de yakalayabilmek gerektiğini savunmuştur. Soyut sanat ile her şeye hakim olan belirsizlik ve bundan duyulan huzursuzluk ile korku giderilmeye çalışılmıştır. Belirsizin mutlak olana yanaşması sağlanmaya çalışılmıştır. Bu konuda soyutu çalışmalarında farklı biçimlerde ele alan sanatçılar referans gösterilerek, oluşturulan çalışmalar ile “belirsizlik” kavramı ile soyut sanat ilişkisi üzerine açıklamalar getirilmiştir. Anahtar Sözcükler Belirsizlik, doğruluk, gerçeklik, mutlak, soyut * Aralık 2013, Danışman: Prof. İsmail Ateş 180 “Uncertainty” is what humans encounter in response to any question asked with regards to existence. It is dominant in everything. The human who asks questions to discover oneself as well as his/her environment, faces a major problem in this changing world that is surrounded by contradictions. That problem is the feeling of being surrounded by a major uncertainty. The reason of one’s conviction to living in a dubious reality that is away from certainty is the very reason of one’s feeling of restlessness. Not all questions that are asked for reaching an answer or opening a door take that person to certainty and answer. Hence, unless the ambiguity in the essence of life and its structure is quenched, so will the reality we live in remain ambiguous. Life, in fact, does not make the following events of a particular accuracy predictable. It is away from precise deductions and inferences. It takes us to the inference that knowledge and reality are relative to the subject, that there might be more than one single reality, and that reality may differ from person to person or from observer to observer. In the quest for truth and reality, “uncertainty” does not appear inadequate in reaching these notions, but rather as a notion upon which the system is built. In science and philosophy, a number of methods, theories and laws have been introduced so as to reach results or to explain a particular system. These explain that “certainty” is not possible, that there might be more than one single reality, and hence, that the system is relative. In philosophy and science, we can see hypothetical and theoretical reflections of this understanding. The tendency of the universe towards disorder and the tendency of everything for deterioration, as explained in the Law of Entropy; the position that time and space are not absolute, as explained in the Theory of Relativity both remind us of uncertainty. Similarly, Heisenberg’s Uncertainty Principle state that the location and speed of the smallest particle of matter cannot be determined. For humans, on the other hand, this notion of uncertainty has always been highly scary and threatening. The changing worldly events has pushed one to disbelief and fear. One’s lack of knowledge and effort to expose the uncertain and make it explicit, have caused disappointments many times. This uncertainty has led to a feeling of uneasiness and fear. The only way to overcome this uneasiness and fear has been to seek the absolute reality among all the variants. Humans have sought the absolute via art. Wilhelm Worringer has explained this by using the impulse of abstraction. Abstraction has been a way to help one to overcome the inner uneasiness felt against the occurances of the outer world by saving objects from the arbitrariness, fortuitousness, complexity and uncertainty of the world of appearances, and approximating them to abstract forms. Abstract art, via the quest for oneself, has advocated that one should catch not only the appearance of the objects in the universe, but their unchanging and absolute features as well. Via abstract art, one has attempted to overcome the uncertainty evident in all things along with the consequent feelings of uneasiness and fear. With abstract art, the uncertain has been pushed to approximate to the absolute. Referring to the artists who use abstract in different forms in their works, decodings of the notion of “uncertainty” and its relationship to abstract art have been provided in the given works. Key Words Uncertainty, truth, reality, absolute, abstract * December 2013, Supervisor: Prof. İsmail Ateş 181 Ben, Bellek: İmge* Me, Memory: Image* Aslı Işıksal Mercan Aslı Işıksal Mercan Tarihsel bir akış içerisinde var olan sanatsal yaklaşımlar, ait oldukları yüzyılın dinamiklerine bağlı olarak değişim göstermiştir. Bu yüzyılda bizler, modernizmden postmodernizme evrilen bir yolculuğa tanık olmaktayız. Ve son elli yılda değişen tutumlardan birisi, sanatta büyük anlatıların yerini, minör olgulara ve kişisel mitolojilere bırakmasıdır. Uzun yıllardır batı ekseninde yazılan sanat tarihi, yeni dünya düzeni ve küreselleşmenin katkısıyla, ötekinin anlatısına kucak açmıştır. Artistic approaches which exist in the historical process has been changed within their century’s dynamics. We have witnessed an adventure of evaluation from modernism to post modernism in this century. One of the changing attitudes in art is replaced grand narratives with minor issues and individual mythology. For many years, by helping of the new world structure and globalism, the art history is written for the west has embraced narratives of the others. “Ben, Bellek: İmge” başlıklı bu tezde, sanatta kişisel mit olgusunun tarihsel süreci irdelenmiştir. 90’lardan sonra Türkiye’deki sanat anlayışı, her ne kadar kişisel anlatılar üzerinden ilerlese de, kimlik, cinsiyet, etnik gibi politik söylemlerle büyük anlatılara bağlanmaktadır. Böylece, Türkiye’nin de içinde yer aldığı Orta Doğu ve Balkan coğrafyası, giderek huzursuzlaşan estetik ve dil arayışlarıyla, ağırlıkta kimlik olgusunu sorunsallaştırmıştır. Individual Mythologies in the continuum of art history are analyzed in the thesis which is entitled “Me, Memory: Image”. Although after the 90’s, views on art in Turkey is conveyed to personal narratives, it is connected to major narratives with political discourses as identity, gender, ethnicity. Thus, Middle East and Balkans where Turkey is in too, is problematized the phenomenon of identity along with an increasingly unrestful esthetic and seeking for a new style (language) in art. Tezde, günümüzün sanat anlayışı içinde yer alan kişisel ama bir o kadar da politik olan büyük anlatıların aksine; bireysel mitolojiler çerçevesinde; “önemsiz, sıradan, öznel, bir anti kahraman ve hikâyesiz olma” durumu incelenmiştir. Kimlik problemleri çerçevesinde örülen anlatılar, günümüz sanat ortamlarında belirginleştikçe, bunun dışında kalan hikâyeler silikleşmekte ve önemsizmiş gibi görünmektedir. Tez süresince; “siyasi söylemlerin popüler olduğu bu zaman diliminde, bir hiç kimse olarak silikleşen benliği görünür kılmak mümkün müdür?” sorusuna cevaplar aranmıştır. In the thesis, as part of Individual Mythologies is researched “the situation of being an anti-hero, trivial, ordinary, and subjective and not having a story”, on the contrary that is not only personal but also political narratives in today’s concepts of arts. When the narratives about the problem of identity is getting more become clear in today’s art authority, narratives which is not involved majority seems to become indistinct and insignificant. During the thesis term, I searched an answer a question that “Is it possible to make visible a self who wants to be “no one” in this time when the political discourses are popular. Ayrıca 21. Yüzyılın hızlı, aksak, ironik ve kendine has oksimoron yapısı içinde, hemen her büyük meseleye uzak kalan Ben’in dünyası deşifre edilmiş ve resim, video, fotoğraf gibi medyumlarla somutlaştırma ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu imgeselleştirme süreci; fragman, düşünce-imaj, bir anlatım biçimi olarak montaj, Nadire Kabinelerini andıran bir dünya içinde “arasılık” kavramlarının keşfi çerçevesinde bir yön izlemektedir. Anahtar Sözcükler Kişisel mitoloji, minör anlatı, fragman, montaj, aradalık, belleksizlik, güncel sanat, resim In addition to all these, the world of self who stays away from almost every major issue is deciphered within 21. Century’s unique structure that is fast, ironic and oxymoron. It comes out requirement of concretization by using mediums such as painting, video and photograph. This process of visualization is followed a way to discover concepts which are fragment, thought - image, montage as a form of expression and betweenness a world reminiscent of the Cabinet of Curiosities. Key Words Individual mythology, minor narrative, fragment, montage, betweenness, contemporary art, painting * Kasım 2014, Danışman: Doç. Necla Rüzgar Kayıran 182 * November 2014, Supervisor: Assoc. Prof. Necla Rüzgar Kayıran 183 Çoklu ‘Sanat Kimliği’* Multiple ‘Art Identity’* Erdem Oğuz Erdem Oğuz Çoklu ‘Sanat Kimliği’ ifadesi, günümüz sanatının, neden küreselleşme, sanat piyasası, küresel dolaşım, sanat eserinin metalaşması, mübadele değeri, sanat emekçiliği, kopya, temellük gibi kelime ve ifadelere yer vermeksizin tam olarak anlatılamaz hale geldiğini anlamak, tartışmak ve ulaşılacak sonuçları örnekleyebilmek amacıyla, bu tez bağlamında kurulmuş bir alegoriyi adlandırmak için seçilmiştir. Güncel sanat dünyasında adını duyurmuş bazı sanatçılardan, fikir ve sanat anlamında yapılan temellükler ile bir tür kurgu/kolaj sanatçı portresi çizilmeye çalışılmıştır. Bu portrenin, küreselleşmenin ve dolayısıyla küreselleşmiş sanat dünyasının günümüz sanatçıları üzerindeki biçimlendirici etkilerini görünür ve okunur kılması amaçlanmıştır. The statement Multiple ‘Art Identity’ is chosen for naming an allegory, set forth in context of this thesis for comprehending, discussing and exemplifying the attained conclusions of the question, why the art of today came to cannot be fully covered without mentioning concepts like globalization, art market, global circulation, commodification of art work, exchange value, art labour, copy and appropriation. The appropriations, in the means of notion and art, made from some known contemporary artists are used for the attempt of portraying some kind of a fictional/collaged artist. This portrait is intended to visualize and make legible the shaping effects of globalization and thereby globalized art world over contemporary artists. Bu doğrultuda öncelikle sanat kimliği söyleminin tez bağlamındaki anlamı tanımlanmaya çalışılmış ve günümüz sanatçısının küreselleşmenin sınırlayıcı etkileri altında kendisini ifade edebilmesinin, öznel kimliğini yaşatabilmesinin önündeki zorluklar ele alınmıştır. Ardından, konu akışı için bir referans noktası oluşturmak amacıyla, yaşayan sanat kimliğinin durduğu nokta ile güncel sanat arasındaki düşünsel ve pratiksel mesafe örneklerle işlenmiştir. For this purpose, firstly defining the meaning of the ‘art identity’ expression in context of this thesis is attempted and the difficulties surrounding today’s artist on his way to express himself and keep his subjective identity alive under the constraining effects of globalization are discussed. Afterwards, in order to set a reference point for the theme flow, the notional and practical distance between the standing point of the ongoing art identity and contemporary art is stated with some examples. Neticede, yukarıda bahsedildiği gibi bir güncel ‘sanat kimliği’ kolajı oluşturularak, küresel sanat ortamı ve onun aktörleri bu kişileştirme üzerinden betimlenmeye çalışılmıştır. Ele alınan konular, kişiler ve sanat eserleri gerekli referanslar ve örnekler verilerek işlenmiştir. Bu tez beraberinde yapılan temellük işler aracılığıyla, günümüz sanatında farklı karakterleriyle öne çıkmış, geniş bir sanatçı yelpazesi örneklenmeye çalışılmış ve bu sayede günümüz sanatının bütünlükten ve netlikten uzak, çok kimlikli, karmaşık yapısı yansıtılmak istenmiştir. Eventually, as mentioned above, the purpose of creating a contemporary ‘art identity’ collage is to depict the current global art scene and its actors through this personification. The addressed topics, people and works of art are processed with appropriate references and examples. A wide range of contemporary artists with significantly different characters were tried to be sampled by the works of appropriation which were made along with this thesis, in order to reflect the lack of wholeness and clarity of the current art world but a complex, multi-identity structure instead. Anahtar Sözcükler Sanat, kimlik, alegori, temellük, güncel, küreselleşme, piyasa * Aralık 2014, Danışman: Doç. Necla Rüzgar Kayıran 184 Key Words Art, identity, allegory, appropriation, contemporary, globalization, market * December 2014, Supervisor: Assoc. Prof. Necla Rüzgar Kayıran 185 Sentetik Çevre, Sanat ve Algı İlişkisi: Günlük Denemeleri* Synthetic Environment, Relations of Art and Perception* Kerem İşcanoğlu Kerem İşcanoğlu Yaşadığımız mekânlar hakkında çeşitli fikirlere sahibiz. Fakat aslında aklımızdaki imgelerin birçoğu gerçekliği ifade etmekten epeyce uzaktır. Bu yönüyle, zihnimizdeki imgeler, gerçekliğin bozulmuş bir taklidi olarak değerlendirilebilir. Örneğin; İstanbul denildiğinde akıllara “mavi turkuaz boğaz”, “Osmanlı İmparatorluğu”, “padişah” gibi imgelerin gelmesi kentin gerçekliğiyle belli oranlarda bağlantılıdır. Fakat var olan gerçeklik ile bu imgeler arasında farklılıklar da söz konusudur. Bu zihinlerimizdeki imgelerin gerçeklikle bağlı olduğu kadar başka nedenlerle de alakalı olduğunu ifade etmektedir. Bunun nedenlerin en önemlisi iletişim araçları aracılığıyla üretilen iletilere maruz kalmamızdır. Maruz kaldığımız birtakım iletiler gerçekliği tamamıyla yansıtmaz. Burada dikkat edilmesi gereken, iletişim araçları aracılığıyla yaratılan gerçekdışı algılar kitle tarafından kabul edilmekte ve gerçek olarak benimsenmektedir. Sanatın bir takım toplumsal işlevleri vardır. Bunlardan birisi sanatın algı yaratmaktaki rolüdür. Sanatçı görünen gerçekliğin karmaşıklığını sadeleştirir ve algılanabilir hale dönüştürür. Sanat bu bakımdan gerçekliği bir bakıma algılanır kılar. Kent ve onun küçük yapıtaşları olan odalar, çağlar boyu sanat yapıtlarına konu olmuştur. Sanat yapıtlarında karşılaştığımız oda ve kent imgelerinde mekânların ötesinde mekânların içeriklerindeki değişimleri de izlemekteyiz bu eserlerde. Sanat kent üzerine imgeler oluşturur ve kent imgesinin oluşumuna ve insanların kentler ile girdikleri iletişimin kurulmasına katkılar sağlar. Sanatın doğrudan imge yaratmak dışındaki diğer bir önemli rolü ise, insan algıları açısından yaşamın günlüğünü tutmasıdır. Sanatçıların yaptıkları gözlemler bize, onların hayatlarından kareler sunduğu kadar, aynı zamanda insanın düşünsel tarihçesini de verir. Bu çalışmada kamusal alanda kurduğum atölyede, mekân ve algı bağlamında sanatın kimliğini sorguladım, doğal öğrenme yolu olarak kamusal alanda sanat üretimini deneyimledim. Anahtar Sözcükler Sanat, temsil, resim, algı, çevre, günlük, sentetik çevre We have some opinion about our living environments. However, most of the perceptions of us actually are faraway from representing the reality. In this respect the images in our minds can be considered as a corrupted image of the reality. For example; when we think about Istanbul we remember “turquoise blues of bosphorus”, “Ottoman Empire”, “Sultan” and etc. These images at a certain extent are related to the reality of Istanbul. However, there are also some differences between these images and the existing reality. This shows us that the images in our minds depend on reality as well as depending on other things. The most important reason of this is that we expose to the images which are produced by the media. These images actually do not represent the actual reality well. Here, the main point that we should take not considerations the acceptance and adoption of these media-made unreal image sand perceptions by population. Art has some social functions. One of these is the role of creating perceptions. The artists make the complexity of reality more simplier and transform it to a perceivable form. The art in this respect make the reality perceivable. The cities and their building stones, rooms, have been a subject of art for centuries. In the art works including room and city images on behind of spaces we can also observe the changes in the functions of spaces. The art creates images on cities and contributes the formation of the city images and also contributes the development of communications between human sand cities. Other than creating direct images the art has another important role. This role is to keep a journal of life in the sense of human perceptions. The observations of the artist show us not only the pictures of his/her life but also show us the history of human thought. In the study, in my studio which is built in public space I analysed the identity of the art within the context of space and perception. Moreover, as a natural way of learning I experienced the performance of art in a public space. Key Words Art, representation, painting, perception, environment, diary * Aralık 2014, Danışman: Prof. Hüsnü Dokak 186 * December 2014, Supervisor: Prof. Hüsnü Dokak 187 Seramik Anasanat Dalı SERAMİK YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 189 Resimsel Öğelerin Seramik Teknikleri İle Yorumu* Interpretation of Pictorial Components Through Ceramic Techniques* Mehmet Kutlu Mehmet Kutlu Bu çalışma kapsamında resim sanatı ile seramik sanatının teknikler ve birlikte uygulama biçimleri incelenmiştir. Within the context of this study, the application of techniques in painting and ceramic art are examined. Çok eski medeniyetlerden bu yana bu iki sanat dalı yakın durmuş ve birbirine önemli katkılar sağlayarak gelişmişlerdir. Kil; insanoğlunun her zaman, elinin altında, kolay sağlanan ve maliyeti düşük olduğundan kap, çanak, çömlek kavanoz, küp gibi gündelik yaşamda kullanım için üretilen eşyalarda ilk akla gelen malzeme olmuştur. İşlevselliğin ön planda tutulduğu bu üretim, insandaki estetik arayışlarla birleştiği noktada resmin katkısına gerek duyulmuş ve böylece estetik ile işlevsellik bir araya getirilmiştir. Ever since the ancient civilizations both fields of art have been in close contact and mutually developed. Clay has always been convenient, easy to obtain and low cost material for mankind in producing daily goods such as; pots, bowls, jars, vessels etc. While the functionality of these goods has been, initially, the prime concern, the search for aesthetics has added a new dimension to them. Yüzyıllar boyunca seramik ve resim çok farklı teknikler kullanılarak bir araya getirilmiştir. Bu çalışmada, kullanılmış olan tekniklerin özellikleri üzerinde durulduğu kadar, bu teknikleri kullanarak seramik üzerine resimleme yapan sanatçıların çalışmaları araştırılmış ve geliştirilen yorumlanmış üretimlerin özellikleri açıklanmıştır. Anahtar Sözcükler Seramik, resim, dekor teknik * Nisan 2013, Danışman: Prof. Dr. Candan Terviel 190 Painting and ceramics or pottery have been brought together by various techniques throughout the centuries. In this study, attempt has been made to focus on the techniques used by examining the work of selected artists and ceramists as well as explaining the self-used techniques. Key Words Ceramics, painting, decoration techniques * April 2013, Supervisor: Prof. Dr. Candan Terviel 191 Kent Dokusunda Pencerenin Seramik Form ve Yüzeylerde Yorumu* Interpretation of Window in Urban Texture with Ceramic Form and Surfaces* Hatice Aybike Ak Hatice Aybike Ak Kent Dokusu kavramı, ilk yapıların oluştuğu Neolitik Çağdan günümüze varlığını sürdürmektedir. İnsanların barınma ve sığınma içgüdüsü, onların çeşitli yapıları oluşturmalarına imkan vermiştir. Oluşturulan yapılar gelişen teknoloji ve imkanlar sayesinde her dönemde farklı özellikler göstermişlerdir. Kent dokusu kavramı incelendiğinde, içerik olarak çok geniş bir yelpazeye sahip olduğu görülür. Bu çalışmada ilk olarak kent ve kent dokusu hakkında bilgi verilmiş daha sonra da kent dokusunun en önemli öğelerinden biri olan yapıların, bir elemanı olan pencereler incelenmiştir. Pencereler, binaların vazgeçilmez öğeleridir. Pencerelerin bıraktığı izlenimler, seramik ile bütünleştirilerek yeniden yorumlanmıştır. The concept of urban tissue existed, since the Neolithic Age which the first buildings have been composed. Because of the people’s instinct of housing and shelter, this allowed them to create a variety of structures. With advanced technology and facilities, created structures showed different characteristics in each period. When the concept of the urban texture analysed, it can easily be seen that, a wide range of content have been included. In this thesis, first information is given about the city and the urban texture, than windows which are the important construction elements and the important part of the urban fabric, are examined. Windows are indispensable elements of buildings. Impressions which left by the windows, re-interpreted by integrating ceramics. Anahtar Sözcükler Kent dokusu, kent, pencere, seramik * Haziran 2013, Danışman: Prof. Dr. Candan Terviel 192 Key Words Urban texture, city, window, ceramic * June 2013, Supervisor: Prof. Dr. Canan Terviel 193 Sanatta Oyun Nesneleri* The Game Objects in Art* Işıl Tüfekci Işıl Tüfekci Bu çalışma raporunda insanoğlunun yaşam gereksinimlerinden birisi olan oyun ve oyuna dahil olan nesneler ve oyuncaklar; tarihsel, genel bir çerçevede ele alınmıştır. In this study, one of the necessities of humankind, “game” and “objects and toys” that are included in play were studied within a general historical framework. Bir kültür nesnesi olan oyuncağın gelişim tarihi incelenmiş, özellikle Modernizm sonrası değişen sanat nesnesi kavramıyla, oyuncak ve oyun nesneleri bağlamında ilişkiler kurmanın olası durumu irdelenmiştir. As a cultural object, the advancement of toy throughout history was researched and the possibility of making correlation was examined in the context of toy and toy objects especially with the concept of art object changed after Modernism. Oyun, zorlamasız yaşanan bir faaliyet olup, içinde gerilim, sevinç, karşıtlık, haz gibi duyguları barındıran günlük hayattan kopma eylemidir. Oyun, oyuncak ve oyun nesnesi kavramları tarih boyunca pek çok düşünürün de ele aldığı kavramlar olmuştur. Farklı disiplinlere konu olan oyun ve nesneleri birçok sanatçı ve akıma ilham kaynağı olmuştur. Being developed spontaneously, game is an activity consisting of several feelings as happiness, stress and pleasure that breaks people from daily life. Many philosophers also have been considered the concepts of game, game object and toy throughout history. Game and game objects, as a matter of different disciplines, have been provided inspiration for many artists and movements. Çalışma sürecinde oyun ve oyun nesnelerinin etkisiyle sanatı anlamanın ve yorumlamanın mümkün olabilirliği üzerinde durulup, kişisel uygulamaların üretim sürecinin ve ortaya çıkan sonucunun da içinde oyun unsurunu barındırabileceği gözlemlenmiştir. Ayrıca pek çok oyun nesnesi tasarlanıp yorumlanmış ve kimi kavramlarla ilişkilendirilmeye çalışılmıştır. 194 During the study the possibility to understand and interpret of art with the effect of game and game objects was investigated and it was observed that both production process of personal work and result can include game notion. Moreover, many game objects were designed, interpreted, and tried to be correlated with some concepts. Anahtar Sözcükler Oyun, oyuncak, oyun nesnesi, seramik, sanat nesnesi Key Words Game, toy, toy object, ceramics, art object * Temmuz 2013, Danışman: Prof. Nazan Sönmez * July 2013, Supervisor: Prof. Nazan Sönmez 195 Sanat Nesnesi ve Mekan İlişkisi Üzerine Uygulamalar* Art Works On The Relation of Space and Art Objects* Mehtap Morkoç Mehtap Morkoç Mekan kavramı; mimarlık disiplininin temel kavramlarından olmakla birlikte diğer pek çok alanda üzerine tartışılır. Felsefeden, sosyolojiye, fizikten, estetiğe temel sorunsallardan biri olan mekan, farklı disiplinlerde gösterdiği anlam çeşitliliğini tarih boyunca sanat alanında da göstermiştir. Along with being one of the basic concepts of architecture discipline, the concept of space has been debated on in many other fields. Being one of the fundamental problems from philosophy to sociology, physics to aesthetics, space has this diversity of meaning in the field of arts as well as in other disciplines throughout the history. Mekanın ifade alanının sorgusu bu tezle mümkün olmamakla beraber, tez kapsamında mekan ve mekanın sanat nesnesiyle ilişkisi sanat tarihi alanında üretilen ve tartışılan eserler çerçevesinde ele almak amaçlanmıştır. Although it has not been possible to question the whole field of the expression of space in this paper, it has been intended to discuss space and the relation of space with art object in the frame of the art works created within the art history and the art works that have been commented on. Sanat tarihi süresince kimi zaman temel konu olan mekan kimi zaman da alışılanın aksine ele alınmış, arazi sanatı döneminde olduğu gibi kullanımına yeni anlamlar getirilmiştir. 1960’lar plastik sanatlarda eşzamanlı ve art arda gelen sanat hareketlerine sahne olmuştur. Bu çalışmada o tarihlerden günümüze sanatta mekan ve nesne ilişkisi tartışılacaktır. Mekanın sanat nesnesi üzerindeki etkisi çevresinde, sanat nesnesinin mekanla bütünlüğü irdelenecektir. 20. Yüzyıl’la birlikte yapıt-mekan ilişkisi de sorgulanmaya başlanmıştır ve bu dönem, sanat yapıtının çevresiyle kaynaşmasını sağlamıştır. Bu anlamda geleneksel olan “izleyici” anlayışı da, yerini deneyimleyen ve sanat yapıtının bir parçası olan izleyici modeline bırakmıştır. Tezin birinci bölümünde mekan kavramı sözlük anlamları ve genel anlamıyla açıklanmaya çalışılmış, mekanın sanat tarihindeki yeri ve sanat nesnesiyle olan ilişkisi üzerinde durulmuş konunun tarihsel gelişimi ve değişimiyle incelenmiştir. Bu bölümde sanat nesnesi başlığı altında, günlük nesnelerin sanatta varolma süreci ele alınmıştır. İkinci bölümde çalışmalarında farklı açılardan sanat ve mekan ilişkisini ele alan sanatçılar tartışılmıştır. Üçüncü bölümde kişisel uygulamalar açıklanmıştır. Anahtar Sözcükler Mekan, nesne, sanat nesnesi, sergi mekanı Throughout the art history, space, which sometimes has been the primary concern, has sometimes been dealt with off the charts and its usage has gained different meanings as it had during the period of land art. 1960s witnessed some art movements that came simultaneously and one after another. In this paper, the relationship of space and object will be discussed from that time to present. Around the influence of space on the art object, the unity of art object with space will be examined. The relationship of art work and space has been being questioned since the beginning of the 20th Century and this period provided art work to unite with its environment. In this sense, the traditional conception of “the viewer” has also left its place to the kind of viewer who is a part of the art work and experiencing it. Throughout the first section of this paper, the concept of space has been tried to be explained through its lexical and general meanings, the relationship of space with art object and its place in art history has been emphasized and examined along with its development and evolution throughout the history. In this section, under the title of art object, the existence process of everyday objects in the field of arts has been covered. In the second section, the artists who handle the art and space relation from different aspects have been discussed. In the third section, personal art works have been indicated. Key Words Space, object, art object, exhibition space * Temmuz 2013, Danışman: Prof. Dr. Candan Terviel 196 * July 2013, Supervisor: Prof. Dr. Candan Terviel 197 Doğal Dokuların Geometrik Biçimli Seramik Yüzeylerdeki Yorumu* The Interpretation of Natural Textures on Geometrical Ceramic Forms* Esin Aykanat Esin Aykanat Bu çalışmada, kent yaşamı ve doğal yaşam arasındaki ikilik üzerine bir eleştiri sunulması amaçlanmıştır. İlk aşamada, çalışmalarda doğal yaşamın bir sembolü niteliğinde kullanılmakta olan doğal dokular konusunda bir araştırma sunulmaktadır. Bu bölümün son kısmında doğadan aldıkları dokuları taklit yöntemi ile seramik yüzeylere uygulamış sanatçılardan örnekler verilmiştir. Sonraki bölümde ise, kişisel seramik uygulamalarda, mantar dokusunun taklit edilme anlamlı bir araç olarak kullanılmakta olması sebebi ile mantar özellikleri ve dokuları üzerinde özellikle durulmuştur. The aim of this research is to voice criticism on the dualism between city life and natural habitat. In the first chapter, an inquiry is presented on the issue of natural textures that are used as a symbol of natural habitat in the works. At the end of the first chapter, some works of a group of artists who imitatively practice textures taken from the nature on the ceramic surfaces are exemplified. In the following chapter, the features and textures of mushrooms is particularly analyzed since the imitations of mushroom textures are used in individual works as a significant tool. Sonraki aşamada, şehir yaşamında çokça karşılaşılan, hatta çoğunlukla yaşamın içerisinde süregelen, seramik çalışmalarda şehir yapılaşmasını sembolize etmek amacıyla kullanılan geometrik formların sanatta bir araç olarak kullanılmaya başlanması ve anlamlanma süreci incelenmiş, çalışmalarda esin kaynağı olan ressam, Neo-Geo akımının öncüsü, Peter Halley’in eserleri ve görüşleri üzerinde özellikle durulmuştur. In the next chapter, an examination on the introduction of the utilization of the geometric forms that are frequently encountered in city life, and even generally exist in the life, and used in several ceramic works to symbolize the city structuring is made and their signification process is underlined. Regarded as the pioneer of the Neo-Geo movement and being the guiding light of THE works, Peter Halles’s works and ideas are principally emphasized. Araştırmada, geometri ve doğal dokuların bir araya getirilmesinin nedeni olan modern şehir kavramı, yaşantısı ve doğa ile olan tahrip edici ilişkisi vurgulanmış, bu konuda eleştirel çalışmaları olan sanatçılardan örnekler sunulmuştur. Son kısımda ise, açıklanan fikirler ve yapılan araştırmalar ışığında, mantar dokuları ve geometrik formların bir araya getirilmesi ile yapılan, bir şehir maketi niteliğindeki seramik uygulamalar açıklanmaktadır. Anahtar Sözcükler Seramik, doku, geometrik biçimler, şehir In this paper, the concept of modern city, which is the reason behind the practice that collects geometry and natural textures, its dynamics and its destructive relationship with the nature are emphasized and some examples of the works of the artists who have critical practices in this area are given. In the last chapter, the ceramic practices that have the quality of a “city model” and are produced by assembling mushroom textures and geometric forms are explained in the light of the aforementioned ideas and surveys. Key Words Ceramics, texture, geometric forms, city * Ocak 2014, Danışman: Prof. Nazan Sönmez 198 * January 2014, Supervisor: Prof. Nazan Sönmez 199 Hikaye Anlatan Su Oyunları* Story Telling Fountains* Zachary M. Gordon Zachary M. Gordon İnsanlar binlerce yıldır işlevsel ve dekoratif amaçlarla çeşme ve su oyunları inşa etmektedirler. Bu Çalışma Raporu’nda su oyunu ve su oyunlarının hikâyeler anlatmak için nasıl kullanılabilecekleri üzerinde durulmuştur. People have been making fountains for thousands of years for both functional and decorative purposes. This dissertation focuses on decorative fountains (su oyunu) and how they can be used to tell stories. Bu Çalışma Raporu’nun ilk bölümünde çeşme ve su oyunu arasındaki fark ve bunların tarihi ve teknolojileri açıklanacaktır. The first chapter of this dissertation discusses the difference between functional (çeşme) and decorative (su oyunu) fountains and their history and technology. Çalışma Raporu’nun ikinci bölümünde su oyunlarının hikâye anlatımında neden bu kadar etkili olabileceği üzerinde durulacaktır. Bu bölümde hikâye anlatan çeşme örnekleri verilecek ve bu çeşmelerin kullandıkları hikâye anlatma yöntemleri açıklanacaktır. The second chapter examines why decorative fountains can be so effective in telling stories, provides examples of story telling fountains, and discusses the story telling techniques that they use. Üçüncü bölüm ise çeşme ve su oyunu yapımında kullanılan seramiğin rolü üzerinde durulacaktır. Çeşme yapımında kil kullanmanın avantaj ve dezavantajları tartışılacak, seramik çeşme örnekleri verilecek ve incelenecektir. The third chapter focuses on the role of ceramics as a medium for making fountains. The advantages and disadvantages of using clay to make fountains is discussed, and examples of ceramic fountains are shown and examined. Dördüncü bölümde yazarın kendi projesi olan Big Wave’den (Büyük Dalga) bahsedilecektir. Bu projede 13 tane seramik çeşmenin ve 13 sayfalık bir metnin, izleyici/okuyucunun hikâyenin ana karakterinin kaderini kontrol edebildiği bir hikâyeyi anlatmak için nasıl kullanıldığı görülmektedir. Big Wave, yazılı metin, seramik çeşmeler, ışık, müzik ve stop motion kil animasyonu aracılığıyla bir hikâye anlatan interaktif ve karışık tekniklerin kullanıldığı bir projedir. Dördüncü bölümde bu projenin ortaya çıkmasında etkili olan unsurlar ele alınacak, sanatçının çalışması sunulacak ve sanatçının metodolojisi (yapım ve fırınlama teknikleri) incelenecektir. The fourth chapter discusses this author’s own project, Big Wave, a series of 13 ceramic fountains and 13 pages of written text that all work together to tell story in which the viewer/reader controls the fate of the story’s main character. Big Wave is an interactive and mixed-media project that tells a story through written text, ceramic fountains, lights, music, and stop motion clay animation. This chapter also discusses the influences behind this project, presents the artist’s work, and provides information regarding the artist’s methodology (construction and firing techniques). Anahtar Sözcükler Big Wave, çeşme, hikâye, hikâye anlatımı, kil, seramik, su oyunu, stop motion animasyon * Ocak 2014, Danışman: Doç. Tuğrul Emre Feyzoğlu 200 Key Words Big Wave, çeşme, clay, ceramic, fountain, story, story telling, su oyunu, stop motion animation * January 2014, Supervisor: Assoc. Prof. Tuğrul Emre Feyzoğlu 201 Gelenekselden Çağdaşa Macsabal* From Traditional to Contemporary Macsabal* Kerem Sarıkaya Kerem Sarıkaya Süreklilik bir şeyin güncel varlığına işaret eder. Zanaatta süreklilik talebe bağlıdır. Sanatta ise etkileşime bağlıdır. Bu etkileşim: günlük olaylar, felsefe, kültür, teknoloji ve farklı disiplinler ile gerçekleşebilir. En ilginci ise sanat ile zanaat arasında çoktan kopmuş olan halef selef ilişkisinin tekrar canlanarak etkileşime dönüşmesidir. Seramiğin zanaat kısmı, güzel sanatlar eğitimi almış olanlar için ilham verici olabilir. Özellikle de bu zanaat başka topraklardan geliyorsa daha da yoruma açık olabilir. Binlerce yıllık gelenek ve tarihin üstüne kurulu Kore yarım adasında çömlekçilik başlıca zanaat alanlarından birisidir. Tarihi olmasının yanında henüz hayatın içinde yaşayan ama yavaş yavaş kaybolmakta olan bir seramik kültürü vardır. Bunun en yaygın örneği de Macsabaldır. Korelilerin genel amaçlı besin tüketim kapları olan Macsabal, katı ve sıvı her türlü besin için kullanılır. Seramik kültürüne, geleneğine sahip olan toplumlarda üretilen her türlü seramik nesne binlerce yıl kalabilmekte ve kültürler arası geçiş yapabilmektedir. Kültürel aktarımda önemli bir yer tutan seramik objeler gelenekselden günümüz çağdaş dünyasına kalabilen; devamlılığı olabilen özelliktedir. Bu özellik zanaattan sanata esin kaynağı olmanın yanı sıra başlı başına sanat olarak işlenebilmektedir. Bu çalışmada geleneksel üretim olan Macsabal biçimi, eski örnekleri, Macsabal fırın yapımı ve Macsabal ile etkileşimden doğan çağdaş çalışmalar incelenecektir. Anahtar Sözcükler Macsabal, fırın, çanak, esin Continuity points out the daily existence of something. In craft, continuity is depended on demand. Whereas, in art, it is relating to interaction which could only be realized with daily events, philosophy, culture, technology and various disciplines. The most interesting issue is that the long broken successor prodecessor relationship between craft and art here transforms into a renascent interaction. The craft part of ceramic could be found inspiring by those who studied fine arts. Especially, the ceramic craft originating from the soils of the different countries could be open to interpretation. In the Korean Peninsula where the history and tradition of thousands of years dwell on, pottery is one of the foremost area ceramic craftsmanship. Despite having a long history, the ceramic culture in Korea tends to vanish little by little, even if it still finds itself a place in the daily life of the people. Macsabal is the widespread instance to this. As having been the food consuming bowls of Koreans for general use, Macsabal is used for any kind of solid or liquid food. Any sorts of ceramic object produced by the people who have the ceramic tradition and culture has the ability to live on thousands of years and to pass from culture to culture. The ceramic objects that hold significant places in cultural transmission have the features and continuity thus they pass on to contemporary world of today from the tradition. This feature, as well as being a source of inspiration from craft to art, could also be processed in itself as an art. In this paperwork, as a traditional production and with its old examples Macsabal style, Macsabal kiln construction and contemporary approaches that have been born by the interaction with Macsabal will be examined. Key Words Macsabal, kiln, wessel, inspiration * Nisan 2014, Danışman: Prof. Dr. Candan Terviel 202 * April 2014, Supervisor: Prof. Dr. Candan Terviel 203 Bitkisel Dokuların Özgün Seramik Formlarda Yorumlanması* The Interpretation of Plant Tissues on Unique Ceramic Forms* Ayşen Yılmaz Ayşen Yılmaz Bizler, yaşadığımız çağa ait zaman dilimini birlikte paylaştığımız insanlar her geçen gün biraz daha yükselen beton bloklar içinde yaşıyor, parklarımızı oluşturan alanların bitki örtüsü yerine çakıl taşları ve beton havuzlarla kaplanmasını kanıksıyor, ayaklarımız toprakla hiç buluşmadan ya da ellerimizle ağaç dalından bir kez bile meyve koparıp yiyemeden hayatlarımızın sonlanmasına alışıyoruz. Akıp giden zaman içerisinde bitkilerin bu dünyada hayat bulan ilk canlı türü olduklarını, onların varlığı sayesinde nefes aldığımızı ve bunlara rağmen bütün açgözlülüğümüzle onların hayatlarından çok fazla pay istediğimizi unutmaktayız. Amacım; sanatsal ifade biçimimle gerçekleştirdiğim nesnelerin yapısal ve dokusal yönden oluşturdukları bütünlükle izleyicisinde bitki çağrışımları yaratarak onunla iletişime geçmesidir. Bu çalışmadaki sanatsal ifade aracım bitkisel dokulardır.Buna göre bu çalışmanın amaçlarından biri de kullanılan seramik bünyelerin sunduğu teknik çeşitliliğe dayanarak bitki dokusu çağrışımları oluşturmak ve özgün bir anlatıma ulaşmaktır. Bu araştırmanın birinci bölümünde bitkiler ve çeşitleri incelenmiştir. İkinci bölümünde doku kavramının anlamsal bütünlüğü, çeşitleri ve bazı sanatsal alanlarda kullanımı incelenmiştir. Üçüncü bölümünde ise kişisel uygulamalara yer verilmiştir. Eserin Seramik Anasanat Dalı Sanat Çalışması Raporu olması dolayısıyla, örneklendirmede baskın olarak seramik bünyelerde varlık bulan bitkisel dokulu çalışmalara yer verilmiştir. We, the people whom we share the era we are living in, live in concrete blocks which are constantly rising much more than before and get used to the fact that our parking areas are covered with pebbles and concrete pools rather than plant cover and die without meeting our feet to the ground or without collecting any fruits from a branch of a tree and eating it. The plants are the first living species on Earth and we breathe thanks to them; however; in the flow of time we forget the fact that we ask more from their lives with all our greed. My aim is to communicate my work’s audience by creating plant associations in their minds thorough the structural and textual unity of my objects I have created with my artistic expression. My means of artistic expression in this study is plant tissues. One of the aims of this study is to generate associations based on a technical diversity offered by used ceramic structures and reach a unique expression. In the first part of this study, the plants and their varieties are analysed. In the second part, the semantic integrity of the concept of tissue, its variations and the use of it in some artistic areas are analysed. In the third part, personal applications are provided. Since the work is of the ceramic main art branch, herbal textured works that come to life in ceramic structures are provided mostly in exemplification. Key Words Plant, texture, ceramic, art Anahtar Sözcükler Bitki, doku, seramik, sanat * Mayıs 2014, Danışman: Doç. T. Emre Feyzoğlu 204 * May 2014, Supervisor: Assoc. Prof. T. Emre Feyzoğlu 205 Kilden Yapılan Uygulamalar Yoluyla 7-10 Yaş Aralığındaki Down Sendromlu Çocuklara Beceri Kazandırılması* Skills Improvement Through The Application of Clay in Children with Down Syndrome in The Age Range of 7-10* Caner Yedikardeş Caner Yedikardeş Down sendromlu çocuklar; normal gelişim gösteren çocuklarla aynı gelişim aşamalarında ilerlemelerine rağmen genetik farklılıktan dolayı, özellikle zihinsel süreç ve motor becerileri yönünden gelişimleri geri kalmaktadır. Çevrelerinde gerekli hareket ve egzersiz ortamını yakalayamamış olmalarının ve beraberinde sahip oldukları fizyolojik özellikleri nedeniyle de motor becerilerde görülen performans düşüklüğünün bir sonucu olarak toplumda genellikle en alt seviyede ve sınırlanmış yaşam becerisi göstermektedirler. Sanat eğitiminin en temel özelliklerinden biri her yaşta ve her durumda yapılabilecek sanat çalışmaları ile yaşam kalitesini arttırmak ve bireylerin kendini gerçekleştirmesini sağlayarak onları mutlu edebilmektir. Bu eğitim içinde yoğurma malzemeleri ve özellikle plastik killer çok çeşitli amaçlarla kullanılabilir. “Kil; farkındalığı artırmada, estetik duyarlılığı uyandırmada, temizlik bilgisini vermede, sabırlı olmayı öğretmede, işbirliği ve güç birliği bilincini kazandırmada, çevresine karşı ilgili olmayı sağlamada ve daha sayılabilecek pek çok konuda etkilidir”(Terwiel: 1999) Bu yararlar yanı sıra down sendromlu çocuklarla kil kullanılarak yapılan çalışmalar süreç olarak meşguliyet ve nitelikli zaman geçirme gibi yönlerden de büyük öneme sahiptir. Zihinsel engelli bireylerin yaşadığı çevre ile kurduğu ilişkilerin güçlenmesi ve bu güçlenme ile sanatsal bir dil olan seramiğin temel malzemesi kilin zihinsel engelli bireylerin yaşadıkları çevre ile ilişki kurmasında yaşamsal bir özelliğe sahip olabilirliği düşünülmektedir. Although the children with Down’s syndrome go forward in the same development stages with the children progress normally, they stay behind especially in terms of mental process and motor skills development because of the genetic differences. Generally they show low and limited life skills in society as a result of performance decrease which is seen in motor skills because of not having essential movement and exercise environment in their surroundings and physiological property. One of the most fundamental features of art education is to increase the quality of life with the art studies which can be done in every age and situation and to make them happy by providing self-realization. Kneading substances and plastic clay can be used for various purposes in this study. “Clay is effective on increasing awareness, arousing aesthetic sensibility, giving knowledge of cleaning, teaching to be patient, gaining the cooperation and collaboration, providing being interested in surroundings and etc.” (Terwiel: 1999) Furthermore, the studies done with the children with Down’s syndrome by using clay have great importance in terms of busyness and spending quality time. It is considered that “clay” which is the basic material of ceramic may have a vital property for individuals with mental disabilities to communicate with their environment. Key Words Down’s syndrome, clay, ceramic, art education, special education, skill Anahtar Sözcükler Down Sendromu, kil, seramik, sanat eğitimi, özel eğitim, beceri * Haziran 2014, Danışman: Prof. Dr. Candan Terviel 206 * June 2014, Supervisor: Prof. Dr. Candan Terviel 207 Karikatürize Edilmiş Seramik Boğa Figürleri* Cartoonish Ceramic Figures of Bulls* Rıza Tan Buğra Özer Rıza Tan Buğra Özer İnsanoğlunun varoluşundan günümüze kadar olan gelişim süreci boyunca bazen tapınılacak bir tanrı, bazen düşmanı, kimi zaman da kendisinden ve gücünden faydalanabileceği bir canlı olarak gördüğü boğanın, mizahın bir alt dalı olarak kabul edilen karikatürün yardımıyla, karakterize edilerek seramik formlara yansımasını amaç edinen bu raporda, karikatürün tarihsel süreçteki gelişimi, üç boyutlu formlarla betimlenmesi ve sanatta hayvan figürleri, boğa figürleri ve bunlar üzerine çalışan sanatçılar ayrı ayrı incelenerek yapılan çalışmalarla varılmak istenen sonuca ulaşılabilmek amaçlanmıştır. Raporun birinci bölümde karikatür ve tarihi ve sonraki süreç içerisinde üç boyutlu formlarla birleşmesi ve özellikle seramik formlardaki yansımaları incelenmiş, alt başlıklar halinde, önce karikatürde hayvan figürleri, sonra karikatürde boğa figürünün tarihsel süreci ve günümüzdeki etkileri verilmektedir. İkinci bölümde seramik ve heykelde, hayvan formlarının kullanılması ve karikatürize edilmiş hayvan formlarının kullanılması ve dünyada buna örnek teşkil eden sanatçılar ve bazıları verilmektedir. Raporun devamında, boğa figürünün tarihsel süreç içerisinde gelişimi ve mitolojideki etkisi incelenmiştir. Boğa figürünün seramik ve heykelde kullanımı ve bu konu üzerine çalışan sanatçılardan bazıları incelenirken, karikatürize edilmiş boğa figürleri üzerine çalışan sanatçılar araştırılmıştır. Bu araştırmalar ışığında, boğa figürünün karikatürize edilerek seramik formlarla betimlemeleri yapılmıştır. The bull figure was seen sometimes as a god to pray, sometimes as an enemy, sometimes as a useful creature, the emergence of the mankind and the process to present day. The purpose of this report is characterized the bulls with the help of caricature what is a branch of humor and reflected to ceramic forms. Moreover, the caricature of the historical process of development, the three-dimensional form with description and animal figures in art and also bull figures and the artists who work on it separately analysed for reaching the desired results. In the first part of the art report, caricature and its historical process and the reflections on ceramics are studied. With the sub-titles, firstly, animal figures in caricatures, then, bull figures in caricatures are given in the report. At the second part, the animal figures and the cartoonish animal figures in clay and sculpture and the artists who work about this topic are investigated. The report goes on with the researching on the historical process of the bull figures. Moreover; the bull figures and the cartoonish bull figures in clay and sculpture, and the artists who work on these kind of bull formsa re studied. With the light of these researches, cartoonish bull figures are created with clays. Key Words Cartoonish, humor, caricature, ceramic, animal, bull, figure Anahtar Sözcükler Mizah, karikatür, seramik, hayvan, boğa, figür * Haziran 2014, Danışman: Yrd. Doç. Hüseyin Özçelik 208 * June 2014, Supervisor: Assist. Prof. Hüseyin Özçelik 209 Eşyanın Konotatif Anlamı Üzerine Seramik Çalışmalar* Ceramic Art Works on the Connotative Meaning Object* Şule Altay Şule Altay Bazı eşyaların işlevlerini aşan bir estetik değeri vardır. Bu nesneler karşısında tıpkı bir sanat nesnesi (ki sanat nesneleri de alınıp satılabilir oluşları ile eşya sınıfına dâhil edilebilinir) ya da güzel bir beden karşısında duyulana yakın bir itkiye kapılınır. Ancak sahip oldukları işlevsel özellikler onları sanat yapıtı olmaktan alıkoymaktadır. Bu nesneler de kendilerine ait yeni bir değer alanı yaratmaktadırlar. İşte bu gibi nesneler karşısında kişinin içine düştüğü duygu durumuna ve bu durumun temellerinin ne olduğuna dair fikirlerin üretildiği bu çalışmanın birinci bölümünde ilk aletlerin yapımı, Helenistik Çağ ve Sanayi Devrimi ile endüstri nesnelerinin oluşumu üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde “denotatif” ve “konotatif” anlamın ne olduğu, üçüncü bölümde ise Semiyoloji Bilimi, “sahip olma” itkisi bazında Hazcılık Felsefesi ve Yararcılık ve bu nesnelerdeki estetik değere ait araştırmalara yer verilmiştir. Son bölümde ise örnek tasarımların eşliğinde “Karmaşıklık ve Kaos Teorileri”ne kısa bir girişin ardından kişisel uygulamalar ile bu çalışma tamamlanacaktır. Anahtar Sözcükler Eşya, sanat nesnesi, konotatif anlam, yan anlam, gösterge bilimi, estetik, sahip olma, karmaşıklık teorisi, hazcılık felsefesi, faydacılık felsefesi * Haziran 2014, Danışman: Prof. Nazan Sönmez 210 Some objects have an aesthetic value that exceeds their function. Against these objects, one is carried away with an impulse which is similar to one felt against an art object (which may be counted as an object as they are purchasable and sellable) or a beautiful body. Nevertheless, their functional features keep them away from being a work of art and these objects, create a new field of value for themselves. In the first part of this paper, in which, ideas about the mood created by those objects on a human being and what the basis for this is, the making of the first tools, Hellenistic Period and the creation of the industrial objects by Industrial Revolution has been stressed. In the second part, what “denotative” and “connotative” meanings are and in the third part, Science of Semiology, Hedonism and Pragmatism on the basis of the impulse of “possession” and research on the aesthetic value of these objects take place. In the last part, after a short introduction to “Sophistication and Chaos Theories”, accompanied by sample designs, this research will be finalized with personal art works Key Words Object, art object, connotative meaning, connotation, semiotics, aesthetic, possession, sophistication theory, hedonism, pragmatism * June 2014, Supervisor: Prof. Nazan Sönmez 211 Seramik Anasanat Dalı SERAMİK SANATTA YETERLİK PROGRAMI 213 Seramik Sanatında Minimalist Düzenlemeler* Minimalist Installations in Ceramic Art* Leman Kalay Leman Kalay Sanatta Yeterlik Eseri Çalışması Raporu olarak ele alınan konu, kişisel sanat çalışmalarının, ‘Minimalizm’ ve ‘Enstalasyon’ kavramları doğrultusunda, değerlendirilmesi üzerine kurulmuştur. Bu iki kavramın öne çıkma sebebi, bu çalışmanın temelinde olan, indirgemeci tavır ve anlatımı güçlendirmek adına yapılan birim tekrarlarının birbiriyle olan uyumudur. Sanat tarihinin uzun geçmişi içinde birçok sanat akımı etkili olmuştur. 1960’larda ortaya çıkmış Minimalizm ve 1970’lerde kendini göstermeye başlamış olan Enstalasyon Sanatı, birçok sanat alanında olduğu gibi Seramik Sanatı’nda da etkili olan akımlardandır. Bu bağlamda, raporun birinci bölümünde Minimalizm’in ortaya çıkışı ve temel özellikleri üzerinde durularak, Donald Judd, Sol LeWitt, Carl Andre, Dan Flavin ve Richard Serra gibi öncü isimlerin çalışmaları ve sanat anlayışları tartışılmıştır. İkinci bölümde ise, Enstalasyon Sanatı’nın tarihsel süreçteki gelişimi ve temel özellikleri üzerinde durulmuş, Joseph Beuys ve aynı zamanda Land Art Sanatının da öncüsü olan, Robert Smithson, Nancy Holt, Walter De Maria, James Turrel gibi isimlerin çalışmaları ve sanat anlayışlarına değinilmiştir. Seramik Sanatı’nın modernleşme süreci, Minimalizm ve Enstalasyon kavramlarının bu alanda kullanımının sanatçılar üzerinden değerlendirilmesi de raporun üçüncü bölümünü oluşturmaktadır. Dördüncü bölüm ise, kişisel sanat çalışmalarının oluşum süreçleri ve çalışmaların yorumlanmasıyla tamamlanmıştır. The subject which held as an Art Work Report is based on evaluating the individual art works through the ‘Minimalism’ and ‘Installation’ concepts. The reason of focusing on these two topic is the harmony of between reductionist attitude and repetition of the units. Many art movement has been effective in the long history of the history of art. Minimalism emerged in the 1960s and in 1970s Installation Art began to show itself as well as many of art field these two concepts were effective also in Ceramic Art. In this context, the first chapter of report consists of the emergence of Minimalism and its basic properties, leading figures such as Donald Judd, Sol LeWitt, Carl Andre, Dan Flavin and Richard Serra’s artistic perspectives of the work are discussed. In the second chapter, focuses on the main features of the Installation Art process of the historical development, discussed of the works of Joseph Beuys as well as the artists of the Land Art such as Robert Smithson, Nancy Holt, Walter De Maria and James Turrel. The modernization process of Ceramic Art, the use of Minimalism and Installation Art in this field are the third chapter of the report. Fourth chapter consists of the description of personal creative process and the interpretation of the works. Key Words Minimalism, ceramics, installation, reductive, repetition Anahtar Sözcükler Minimalizm, seramik, enstalasyon, indirgemeci, tekrar * Şubat 2013, Danışman: Prof. Nazan Sönmez 214 * February 2013, Supervisor: Prof. Nazan Sönmez 215 Doğa, Sanat ve Biyomimetik Bilim* Nature, Art and Biomimetic Science* Melda Genç Melda Genç Doğa kavramı sanatçılar için her zaman önemli bir esin kaynağı olmuştur. Son zamanlarda oldukça gündeme gelen dünyamızın kaynaklarının hızlı tüketilmesi konusu sanatçıların ve bilim adamlarının odak noktası haline gelmiş, yeni çözüm arayışlarına yöneltmiştir. Bilim adamları üretim ve tüketim sonucunda ortaya çıkan ve doğanın bozulmasına neden olan kirlenmeden, tedavisi bulunamayan hastalıklara kadar olan mevcut birçok alandaki problemlere yeni çözüm bulmaya çalışırken içinde bulunduğumuz ve bizim de onun bir parçası olan doğanın kendi içerisinde her şeyi çözümlediğini fark ettiklerinde yeni bir bilimin de doğmasını sağlamışlardır. Bu çalışmada Biyomimetik bilim diye doğadaki canlı cansız tüm varlıklardan yararlanılarak soyutlamacı bir anlayışla Biyomimetik doğrultusunda doğadan esinlenme yöntemlerinden olan strüktür, doku, renk biyomimikrisi ele alınmış ve incelenmiştir. Doğadan seçilen formlar seramiğin malzemesi olan kilin de özellikleriyle yeniden yorumlanarak ele alınmış ve bu anlayışla yeni bir anlatım dili oluşturmuştur. The concept of nature has been a source of inspiration for artists. Recently, rapid depletion of Earth’s resources has become focal point for the artist and scientist to find new solutions. As scientists have been trying to develop solutions to a various set of problems, ranging from pollution resulting from production and consumption, and causing degradation of nature to treatment of diseases, they recognized the emergence of a new discipline with its roots in understanding how nature resolves rising, relatively complex problems. In this dissertation, abstractions of elements in nature are interpreted through their structure, texture, color within the perspective of a new branch of science, biomimetic, the study of the structure and function of biological systems as models for the design and engineering of materials and machines, while rediscovering their forms in nature through the lens of kiln, the main ingredient of the ceramic material, with its plasticity, durability, and distinct irresistibility to awaken the urge for tactile stimuli, and bringing a fresh life into the inanimate ceramic pieces through biomimicry. Anahtar Sözcükler Doğa, sanat, seramik, biyomimetik bilim * Şubat 2013, Danışman: Prof. Nazan Sönmez 216 Key Words Nature, art, ceramic, biomimetic science * February 2013, Supervisor: Prof. Nazan Sönmez 217 Ajansal Sanat: Hiçliğin Özgürlüğü* Agent Art: Freedom of Nothingness* Ceren Selmanpakoğlu Ceren Selmanpakoğlu Bu çalışmanın amacı; insanın, ona her şey olabilme imkânı verdiğinden dolayı onu içdaralmasına düşüren özgürlüğünden kaçmak için, hiçlik yerine, varolanlara tutarlılık veren bir semptomu ve öznelik yanılsamasını seçtiğini ajansal sanat aracılığıyla bir yapma içinde göstermektir. Özgürlüğümüzü sahiplenerek, seçimlerimizin sorumluluğunu üstümüze alarak yaşamanın mümkün olduğunun bir önermesini sunmaktır. Ajansallık; bu yanılsamaya radikal kayıtsızlık noktasından bakması sayesinde içine girip onu dağıtarak özgürlüğü keşfettirme edimidir. ‘Özne’liğini bir yanlış-tanıma ve fantaziler üzerinden kuran insanın; doğduğunda hazır bulduğu ‘toplumsal gerçeklik’ düzeni, tutarlı bir bütünlük olarak varolmadığından, hiçlik yerine bu varolanlara tutarlılık vermesi için bir semptomu yürürlüğe sokuşu Lacan ve Zizek’le incelenerek bu semptom, bir özgürlükten kaçış projesi olarak yeniden yapılandırılır. İnsanın ‘özne’liğini kurduğu toplumsal düzenin; ön-varsayımlar, iktidar ilişkileri, yönetim teknikleri gibi araçlarla nasıl yürütüldüğü Foucault ile incelenerek insanı ‘oldurulmuş’ bir özne yapan bu işlemler zinciri ve bu ‘oldurulmuş’luğundan kopuş imkânı, yani özgürlüğü, Sartre ile gösterilir. Bu analizler sanat alanına nasıl ajansal bir girişimde bulunulacağının altyapısını sağlar. Sanat kurumunun, kurulumundan itibaren bu ‘gerçekliği’ estetize edişi ve günümüzde bu ‘gerçekliğin’ ikizini üretecek kadar onu onaylayıp hükümsüz hale gelişi Baudrillard ile gösterilir. Böylece yeni bir önerme olarak ajansal sanat ile insanın sorumluluğunu nasıl transfer ederek sürekli şimdi ve burada olan özgürlüğünden kaçtığı gösterilir. Bunun için; ‘anlam’ın keyfî ve irrasyonel yapısı işlenerek dilin hiyerarşisi terk edilir ve yine hiyerarşileri üreten ve sürdüren iktidar arzusu, ‘gerçeklikle’ bütünsel bir uzlaşmazlık içinde askıya alınır. İzleyicinin bakışının ön-varsayımları, sanatçı ile izleyici arasında kurulmuş hiyerarşik atıfları yıkılıp yerine, zaten yürürlükte olan eşitlik ilkesi getirilir. Sürekli şimdi ve burada olan hiçliğe - özgürlüğe- zaten herkes sahip olduğundan ajansal sanat sadece buna coşku ile sahip çıkmaya davet eder. Ajansal sanat; izleyicinin, ön-referanslarının dayanaklarını bırakarak, bir referansa, temsile dayandırılmamış hiçliğin eksiksiz boşluğundaki özgürlüğünü semptomuna tercih etme seçiminde bulunmasını önerir. The aim of this study is to reveal through the mediation of agent art’s doing that the person chooses an illusion of being a subject and a symptom that provides consistency to what already exists instead of nothingness in order to escape their freedom that makes them feel anguish as it provides the possibility of being everything. This proposal is the statement of the possibility of living by embracing our freedom and taking the responsibility of our choices. Due to taking the radical indifference point of view towards the illusion, agency is the performance of making one discover freedom by dissolving the illusion. Human, who constructs its being a ‘subject’ through misrecognition and fantasies, finds the order of ‘social reality’ ready when born. Since this order does not exist as consistent integrity, in order to give the existences consistence, instead of nothingness, human’s constituting a symptom will be analyzed through Lacan and Zizek, which will be reconfigured as the project of escaping from freedom. While analyzing how social order, where human constructs its becoming a ‘subject’, is conducted by means of presuppositions, power relations, techniques of government through Foucault; these sequence of operations making human a ‘being constructed’ subject and its possibility of disengaging from this ‘being constructed’, in other words its freedom will be manifested by Sartre. These analyses will establish the foundation of how agency will enter the turf of art. How the institution of art has aestheticized ‘reality’ since its beginning, and today its becoming null with its confirmation reaching to the point of producing its twin will be manifested by Baudrillard. Consequently, as a new proposal, by transferring its responsibility how human tries to escape its freedom that is here and now will be shown with agent art. By examining the irrational and arbitrary structure of ‘meaning’ the hierarchy of language will be abandoned and also within an integral irreconcilableness with ‘reality’, the desire for power that produces and maintains the hierarchies will be suspended. The presuppositions of the spectator’s gaze and the hierarchic attributions established between the artist and spectator will be abolished and replaced with the equality principle that is already in effect. Since everyone already possess nothingness -freedom- that is always here and now, agent art merely proposes to embrace it with joy. Agent art proposes the spectators to acquit the foundations of their pre-references, thus, instead of their symptom; choose their freedom in complete emptiness of nothingness that is not based upon representation. Anahtar Sözcükler Sanat, ajan, ajansal, hiçlik, özgürlük, sorumluluk, semptom, gerçeklik, fallus, Sartre Key Words Art, agent, agentive, nothingness, freedom, responsibility, symptom, reality, phallus, Sartre * Haziran 2013, Danışman: Prof. Nazan Sönmez 218 * June 2013, Supervisor: Prof. Nazan Sönmez 219 Tiyatro Anasanat Dalı TİYATRO YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 221 Memet Baydur Tiyatrosunda Yaşam-Oyun İlişkisinin İrdelenmesi ve Bir Eserinde Reji Uygulaması* The Analysis of the Life-Play Relationship in Memet Baydur’s Theater Plays and A Stage Application to One of His Plays* Hasan İrfan Buzcu Hasan İrfan Buzcu Memet Baydur, 20. yüzyıl Türk Tiyatrosu’na sunduğu eserleriyle yaşadığı dönemin en üretken oyun yazarlarından biri olmuştur. Eserlerini verdiği süre boyunca bir yandan dünyanın farklı ülkelerinde yaşaması bir yandan da Türkiye’de olup bitenleri takip etmesi, eserlerinin konu seçiminde ve karakterlerinin inşaasında belirleyici olmuştur. Baydur, oyunlarında ele aldığı konularla ülke gerçeklerini bireylerin yaşamlarına yansımaları üzerinden irdelerken evrensel olanı da yakalama kaygısındadır. Eserlerine yazım stratejisi açısından bakıldığında zaman, mekan, eylem (durumlara sıkışmış eylem) üçgeninde tasarımlar yaptığını gördüğümüz Baydur, oyun kişilerini bu üçgende var ederken -oynatırken- kendine de yazar olarak oyun oynama alanı bırakır. Memet Baydur was one of the most productive playwrights of the 20th Century Turkish Theater. Not only living in many different countries for several years, but also closely following the societal and historical changes in Turkey would be the key points of his choice of the themes and also his character building approach for his plays. In his plays Baydur had goals on reaching the universal level of understanding the reality while he analyzed his own country’s reality based on the reflections on the lives of individuals. In terms of writing technique, Baydur has three important common essentials: Situation, time and place that he took into consideration. In his plays, while Baydur developed his characters based on those three essentials, he created a play area in the play for himself as the writer. Bu çalışmada insanoğlunun en temel psikolojik dürtülerinden biri olan oyun oynama dürtüsünün Memet Baydur’ un sanatçı olarak motivasyonunda oynadığı rol; yazarın eserlerinde yaşam-oyun ilişkisinin yazım stratejisi bağlamında nasıl yer aldığı; yazarın hayatı da göz önünde bulundurularak irdelenmiştir. Çalışmada öncelikle bütün oyunları değerlendirilmiş, yazarın izdüşümünde oyun-yaşam ilişkisi çerçevesinde Yangın Yerinde Orkideler adlı oyunu seçilerek reji uygulaması yapılmıştır. Teorik ve uygulamalı çalışma sürecinin sonunda, Memet Baydur’un anlatı sanatına, oyun- yaşam ilişkisini eş koştuğu, oyunlarını yazarken kendisinin hem oyun kurgulayıcısı hem oyuncusu olduğu, gerek oyun kişileri düzleminde gerekse oyunlarını kurgularken psikolojik olarak yine kendini yansıttığı bir üretim süreci yaşadığı kanaatine varılmıştır. Anahtar Sözcükler Memet Baydur, tiyatro, oyun, oyuncu, oyun-yaşam ilişkisi, Yangın Yerinde Orkideler * Şubat 2014, Danışman: Doç. Dr. Türel Ezici 222 In this study, how the role of playing, which is considered as one of the basic human instincts, impacted Memet Baydur as a playwright as well as how it is placed in the play-life relationship in Memet Baydur’s plays was critically analyzed. For this analysis, Memet Baydur’s own personal life has been taken into consideration as well. As the practicum part of the thesis, one of his plays “Yangın Yerinde Orkideler” was selected and staged based on the perspective of Baybur’s play-life relationship. At the end of this study, it has been revealed that Memet Baydur gave same level of priority to both the art of his play writing and the play- life relationship while saw himself as the playwright and the player at the same time. Furthermore, it has been concluded that while developing his play characters and speculating his plays, Memet Baydur chose to reflect his own world while he was writing his plays. Key Words Memet Baydur, theater, play, actor, play-life relationship, Yangın Yerinde Orkideler * February 2014, Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Türel Ezici 223 Üflemeli ve Vurmalı Çalgılar Anasanat Dalı ÜFLEMELİ ve VURMALI ÇALGILAR YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 225 Bakır Üflemeli Çalgılarda Odaklanma ve Konsantrasyon Tekniklerinin İncelenmesi* A Research on Focus and Concentration Techniques for Brass Instrument Playing* Mert Can Parlar Mert Can Parlar Toplum normları ile 21. yüzyıl içinde klasik müziğe yüklenen anlamlar ve müzisyenlerin bireysel varoluş çabaları düşünüldüğünde, amacından kimi noktalarda sapmış olan konser sahnesi müzisyenin, gerçekleştirmekte olduğu yaratı ile ilgili belirsiz hisler yaşaması ve bunları işine yansıtmasına neden olabilmektedir. When thinking in terms of meanings assigned to classical music at 21th Century under social values and musicians endeavors of existence in the musical world, the “stage” which is deviated from its purpose at some points, could cause doubtful thoughts for the musician about his job and his goals. Müzikal performans söz konusu olduğunda birey, yanlış yargılar sebebiyle yüksek miktarlarda kaygı yaşayabilmekte, bu durum konsantrasyon eksiklikleri, zihinsel işleyiş bozuklukları, odaklanma ve dikkat kavramları üzerinde etkili olmakta, dolayısıyla kişi potansiyel yeteneklerini yeterince kullanamamaktadır. Konsantrasyon, dikkat kullanımı ve doğru odaklanma ile ilgili sorunlar, temelde olumsuz yargılara, duyumlara, düşünce kalıplarına kısacası kişinin yarattığı yanlış “tasarılara” dayanmaktadır. Bu tasarımlar, kişi konu ile ilgili gerekli becerileri ve farkındalığı kazandığı takdirde müdahale edilebilir kalıplardır. When the subject is ‘musical performance’, individuals may exposed by high levels of anxiety because of improper thoughts and this may cause lack of concentration, defective mental functions, impaired focusing and attention so the musician will be unable to show his skills effectively. Problems related to concentration, attention and focusing generally occurs because of negative feelings, sensations and thoughts which depends on individuals own personal ‘schemas’. These ‘schemas’ are convertible when an individual gain essential skills and awareness about the subject. Üflemeli çalgı icracısı için zihin; tüm duygusal işlevlerinin, müzikal yeteneklerinin, teknik becerilerinin, fiziksel kabiliyetinin ve koordinasyonunun yaratıcısı, deposu ve düzenleyicisi konumundadır. Bu durumda, zihnin işleyişi ve performansın psikolojik etkenleri yönünden kullanışlı becerilere sahip olması önemlidir. Bu sayede sorunlarının çözümünde ve daha iyi bir müzisyen olma yolunda kendi gelişim yolunu tasarlayabilir. Farkındalık temelli yaklaşımlar ve Alexander Tekniği gibi doğru kullanım yöntemleri, zihinsel süreçlerin, düşünüş biçimlerinin, zihnin ve bedenin doğru kullanılmasının yaratacağı sonuçlar ile sınırları olmayan bir gelişim potansiyelinin kapılarını araştırmacılarına ve uygulayıcılarına açmaktadır. Bu yaklaşımların yalnızca müzikal performans konusunda değil, performans ile ilişkili tüm alanlarda kullanılması neticesinde yararlı sonuçlar elde edileceği düşünülmektedir. For brass playing, mind acts as the source of coordination between emotional state, musical talents, technical functions and physical capacity. In this case, it is substantially important to have valuable skills about mind functionality and other psychological aspects of performance. Techniques used for development of physical and psychological aspects such as ‘mindfulness’ and ‘Alexander Technique’ opens new potentials for researchers and players in order to concentration and focusing. Practice of these approaches expected to be beneficial not only for musical performers, but also for other performing fields. Key Words Wind instruments, performance psychology, mindfulness, Alexander Technique Anahtar Sözcükler Üflemeli çalgılar, performans psikolojisi, farkındalık, Alexander Tekniği * Ocak 2014, Danışman: Alan Bedii Durham 226 * January 2014, Supervisor: Alan Bedii Durham 227 Konservatuvar Ortaokulu Devresine Yeni Başlayan Flüt Öğrencileri için Etkili Öğrenme ve Çalışma Yöntemleri* Efficiently Learning and Studying Ways For Flute Students Whose Are Just Begin To Conservatory’s Secondary School* Şafak Ceyhan Şafak Ceyhan Bu çalışmada konservatuvar ortaokul devresine yeni başlayan flüt bölümü öğrencileri baz alınmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nde resmi olarak sadece konservatuvarların ortaokul devresinde verilen flüt eğitimi dışında müzik merkezlerinde ya da profesyonel kişilerle de bu eğitim verilmektedir. Bu tezdeki çalışma amacım küçük yaşta başlayan flüt eğitiminde formal veya informal eğitim veren kurumlar ve kişilerle edindiğim bilgi ve birikimleri paylaşmaktır. Kullandığım kaynaklar Türkiye’de ve dünyada birçok öğretmenin baz aldığı temel başlangıç materyalleridir. Tezimin konusu itibari ile bu verilen flüt eğitimini kalıcı ve etkili kılmanın yolları araştırılmıştır. Eğitim bilimlerinde kullanılan kitapların sosyal ve sayısal dersler hedef alınarak yazılmış olduğu düşünülse de, eğitimi etkili kılacak yöntemler her alanda kullanılabilmektedir. Müzik eğitimi usta çırak ekseninde ilerlese de öğrenciye gerekli disiplin ve altyapının kazandırılması açısından öğrenme ve öğretme metotlarını incelemek ve öğrencinin öğrenme şekline göre bunları organize etmek gerekmektedir. Müzik eğitimi yetenekler doğrultusunda sadece uygulamalı bir eğitim olarak görülmemeli, yazılı ve görsel kaynaklar kullanılarak öğrencilerin vizyonlarına katkı sağlayacak her türlü araç kullanılmalıdır. Tez çalışmamda araştırmalarım ve uzmanlarla yaptığım çalışmalar ışığında konservatuvarların ortaokul devresine yeni başlayan flüt öğrencileri için etkili olduğu gözlemlenen öğrenme ve çalışma yöntemleri incelenmiştir. Anahtar Sözcükler Flüt, flüt eğitimi, müzik eğitiminde etkili öğrenme ve çalışma * Aralık 2014, Danışman: Gülsen Şatana 228 This study is based on the students who have newly begun their studies at flute department at middle school level in conservatories. In the Republic of Turkey, flute education is not officially provided at the middle school level at the music centers or by the professionals, except for the conservatories. The aim of this dissertation is to share my experiences and knowledge on the institutions which provide early formal and informal flute education and on people who has started their flute education at early ages. The resources used in this dissertation are the main rudimentary materials on which tutors in Turkey and in the world widely base their work. In this dissertation I researched the methods which will make the flute education more permanent and more effective than the current practice. Even though the books in educational sciences are thought to be written targeting the social and natural science courses, the methods that will make education more efficient is available to be utilized in every field. Although musical education is advanced in the axis of the relationship between the masterapprentice relationships, it is necessary to examine the teaching and learning methods and organizing these according to the particular ways that the students learn for the sake of providing the student with the necessary discipline and infrastructure. Musical education should not only be regarded as an applied education within the framework of skills, but also all available written or visual tools which would add to the students’ vision should be utilized. Within this framework, in the light of the research and studies conducted with experts, I have researched the learning and studying techniques which are proven effective for the flute students who has newly begun middle school level at the conservatories. Key Words Flute, flute education, efficiently learning and teaching in music education * December 2014, Supervisor: Gülsen Şatana 229 Yaylı Çalgılar Anasanat Dalı YAYLI ÇALGILAR YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 231 Sergei Prokofiev’in (Do majör Op. 119) Viyolonsel Sonatının Form ve Viyolonsel Tekniği Açısından İncelenmesi* Analysis of Musical Form and Violoncello Technique of (C Major Op. 119) Violoncello Sonata by Sergei Prokofiev* Firuze Rustaii Firuze Rustaii 20. yüzyılın büyük bestecilerinden olan Sergei Prokofiev’in müziği enerji dolu, yaratıcı ruhlu, tutarlıdır ve hayatın sevincini yansıtmaktadır. Müzikal geleneklere sıkı bir şekilde bağlı olan bestecinin yaratıcılığı, müzik çerçevesinin sınırlarını aşmış, yeni yüzyıla yeni bir müzik getirmiştir. Tüm bu kimliği ile Sergei Prokofiev, (Do majör Op. 119) viyolonsel sonatında birbirinden farklı derinlik ve renklere sahip müzikal hatlar kullanmıştır. Birçok usta viyolonselcinin repertuvarına giren (Do majör Op. 119) viyolonsel sonatının form ve yorum analizi, Sergei Prokofiev’in hayatı, eserleri ve sonat formu anlayışı bağlamında incelenmesi bu araştırmanın konusunu oluşturmaktadır. Anahtar Sözcükler Sergei Prokofiev, sonat formu, viyolonsel sonatı * Temmuz 2013, Danışman: Kerem Aykal 232 Sergei Prokofiev is one of the great composers of the 20th Century and his music reflects full of energy, creative spirit, coherent and joy of life. The strict adherence to the composer’s musical traditions and his creativity was exceeded the limits of musical scene and it hereby brought a new music to new century. Sergei Prokofiev used the musical lines having quite different depths and colors in his (C Major Op. 119) cello sonata. That the examination of form and interpretation of (C Major Op. 119) violoncello sonata of which have existed in master cellists’ repertoire makes up the subject of this research as part of the life of Sergei Prokofiev and his understanding of his sonata style. Key Words Sergei Prokofiev, sonata, violoncello sonata * July 2013, Supervisor: Kerem Aykal 233 Romberg’den Klengel’e 19.Yüzyıl Alman Viyolonsel Okulunda Besteci Viyolonselciler ve 20. Yüzyıl Viyolonselcilerine Etkileri* From Romberg to Klengel, Composer Cellists in 19th Century German Cello School and Their Effects on Cellists of 20th Century* Kerem Ekber Kerem Ekber 19. yüzyıla kadar hemen her zaman geri planda bir eşlik çalgısı olarak kabul edilen viyolonselin, bir bas partisi çalgısı olmaktan kurtuluşu, Almanya’nın Dresden şehrinde başlamıştır. Sonraları Dresden Viyolonsel Okulu olarak adlandırılacak bir grup viyolonselci, viyolonselin virtüöz çalgılar arasına girmesinin öncülüğünü yapmıştır. Bu çalışmanın 2. ve 3. bölümlerinde, viyolonselin gelişimine kısa bir bakışın ardından Alman Viyolonsel Okulu’nun babası olarak kabul edilen Bernhard Romberg’in yaşamı, eserleri ve Dresden Okulu’nun besteci viyolonselcileri incelenmiştir. 4., 5. ve 6. bölümlerde Alman Viyolonsel Okulu’nun gelişimi, kullanılan metotlar araştırılmıştır. Ayrıca bilimsel çalışmaları yoluyla 20. yüzyılda çok sayıda önemli viyolonselci yetiştirmiş ve viyolonsel sanatına yeni bir boyut katmış viyolonselciler olan Hugo Becker ve Julius Klengel’in yaşamları, eserleri ve öğrencileri incelenmiştir. Çalışmanın amacı, bu besteci viyolonselcilerin yaşamları, öğretme metotları eserleri ve getirdiği yenilikleri ile ilgili bilgileri derleyerek, viyolonselin tarihi ve gelişimi hakkında bilgi vermektir. Çalışma betimsel analiz yöntemleri kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Anahtar Sözcükler Viyolonsel, Bernhard Romberg, Hugo Becker, Julius Klengel Until the nineteenth century, the violoncello was primarily considered as background accompaniment instrument. The answer to how the cello was emancipated from its ties to the bass line is found in Dresden, Germany. A group of cellists, who came to be known as the Dresden School, led the crusade to bring the cello into the realm of virtuosity. In second and third sections of this study, after a short glance at the development of cello, life and works of Bernhard Romberg, who is accepted as the father of German Cello School, and composer cellists of Dresden School were examined. In fourth, fifth and sixth sections the development of German Cello School in Germany and the methods used were researched. Besides, the lives, works and students of Hugo Becker and Julius Klengel, who raised many important cellists in 20th century by scientific studies and who added a new dimension to art of cello playing, were examined. The aim of the study is to compile information about the lives of these cello players, their methods of teaching, works and the innovations they brought in order to give information about the history and development of cello. The study was realized by using descriptive analysis methods. Key Words Violoncello, Bernhard Romberg, Hugo Becker, Julius Klengel * Eylül 2014, Danışman: Garbis Atmacayan 234 * September 2014, Supervisor: Garbis Atmacayan 235 236 237 238 239 240