teşvik paketleri açıklandı

Transkript

teşvik paketleri açıklandı
Dosya
TEŞVİK PAKETLERİ
AÇIKLANDI
Zafer Çağlayan
Ekonomi Bakanı
Prof. Dr.
Erhan Aslanoğlu
Marmara Üniversitesi
İng. İktisat Bölümü
M. İlker Aycı
Başbakanlık Yatırım
Destek ve Tanıtım Ajansı
Başkanı
Levent Köprülü
Otomotiv dünyası
şaşırtıyor
Emine Pura
Doğrudan Pazarlama
İletişimcileri Derneği
Başkanı
Prof.Dr.
Halil Nalçaoğlu
Bilgi Üniversitesi
İletişim Fakültesi Dekanı
2012
SAYI
41
ODD’den
Değerli Okurlar,
Türkiye Otomotiv Pazarı, 2012 yılının ilk beş ayında yüzde 21 daraldı ve 284 bin 790 adede ulaştı. 2011 yılı aynı
döneminde ise toplam pazar 360 bin 503 adet olarak gerçekleşmişti. 2012 yılı Mayıs ayında toplam pazar 74 bin 773
adet olurken, 85 bin 093 adet olan 2011 yılı Mayıs ayı pazar toplamına göre satışlar yüzde 12,1 geriledi. İlk 5 ayda
üretim yüzde 8,4 daralarak 469 bin 366 adede, ihracat ise yüzde 5,5 daralarak 327 bin 644 adede ulaştı.
2012 Ocak-Mayıs döneminde yüksek daralmanın nedenleri arasında,
ÖTV oranlarındaki artış, ekonomiyi soğutma ve yumuşak inişi sağlamak
amacıyla alınan önlemler dolayısıyla ekonomik aktivitenin yavaşlamasını
sıralamak mümkündür.
Derneğimizin değerli akademisyenlere hazırlattığı bilgi kaynaklarından
birini daha tamamlamış bulunmaktayız. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na
bağlı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü
bünyesinde bir süredir devam eden Tüketici Koruma Kanunu Taslağı
çalışmalarına katkıda bulunmak amacıyla, “Tüketici Koruma Kanunu”
konusunda akademik bir çalışma hazırladık.
Kanun taslak çalışmaları süresince fayda sağlayacağına inandığımız bu
akademik çalışma ve yönetici özeti, önemli bir kaynak niteliğinde ilgili tüm
kesimlerin faydasına sunulmaktadır. Doç. Dr. Yeşim Atamer ve Doç. Dr.
Murat İnceoğlu tarafından hazırlanan “Satım Sözleşmesinde Tüketicinin
Seçimlik Hakları ve Avrupa Birliği Hukuku İle Uyumu Sorunu”
başlıklı kitap ve yönetici özeti üyelerimiz, sektörün diğer paydaşları ile
özellikle yeni kanun taslağı üzerinde çalışmaları yürüten Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı da dahil olmak üzere Bakanlıklar, basın mensupları ve
ilgili kesimler ile çalışmalara katkı sağlamak üzere paylaşılmaktadır.
Toplumun her kesimi açısından son derece önem arz eden bir konu olma
özelliği taşıyan akademik çalışmanın herkes için faydalı bir bilgi kaynağı
olarak gelecekteki çalışmalara ışık tutmasını diliyoruz.
5 Nisan 2012’de Başbakan Sn. Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan
yeni teşvik sisteminin de gerek ülkemiz gerekse otomotiv sektörü açısından
önemli açılımlar sağlayacağı düşüncesindeyiz. Yeni teşvik sisteminin
hedefleri olan cari açığın azaltılması, bölgesel gelişmişlik farklarının
giderilmesi ve teknolojik dönüşümün sağlanması noktalarında önemli
katkıları olacağı inancındayız.
Başbakan Yardımcısı Sn. Ali Babacan ve Maliye Bakanı Sn. Mehmet
Şimşek de düzenledikleri ortak basın toplantısında tasarruf teşvik paketini
açıkladı. Sektörümüz için tasarruf teşvik paketi de tasarrufların artırılması
noktasında son derece önem teşkil ediyor olmakla birlikte bu pakette yer
alan Ömrünü Tamamlamış Araçlarla ilgili düzenlemenin geliştirilmesi
gerektiği görüşündeyiz.
Dergimizin 41. sayısında; açıklanan teşvik paketleri, Sn. Zafer Çağlayan ile
röportaj, sektörümüzdeki gelişmeler ve konusunda uzman değerli
konuklarla söyleşilerle yine zengin bir içerikle karşınızdayız.
Keyifle okumanızı dileriz.
3
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Selin Şahiniz
Editör
Nida Öğütveren
İÇİNDEKİLER
KÜNYE
ODD Otomotiv Distribütörleri Derneği İktisadi
İşletmesi Adına İmtiyaz Sahibi
Mustafa Bayraktar
Yayın Kurulu
Müge Çınarlı Söyler, Saadet Alpago
Görsel Yönetmen
Hale Tekcan
Fotoğraflar
Muhsin Ergün, Mustafa Ergün, Doğu Kendigelen
Reklam ve Pazarlama
Saadet Alpago - [email protected]
Müge Çınarlı Söyler - [email protected]
Aylin Özyazıcı – [email protected]
Yapım
Mineral Medya
Hattat Kamil Sok. Anadolu Apt No: 13/6 34590
Bahçelievler-İstanbul
Tel: 0532 260 21 74
[email protected]
www.mineralmedya.com
Baskı
Golden Print
Tel: 0212 629 00 24
www.goldenmedya.com.tr
ODD Dergi, Otomotiv Distribütörleri Derneği
İktisadi İşletmesi tarafından TC yasalarına
uygun olarak iki ayda bir yerel süreli yayın olarak
yayımlanmaktadır.
DOSYA
Dergi Yönetim Yeri
Otomotiv Distribütörleri Derneği
Barbaros Bulvarı Bahar Sok. No: 4
Baras Han Kat: 7 Balmumcu - İstanbul
Tel: 0212 288 61 94
Faks: 0212 266 44 09
ISSN 1304-8341
Dergide yayımlanan yazı, fotoğraf, tablo,
harita,şema, grafik tasarım, illüstrasyon ve konular
kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Yayımlanan
ilanların sorumluluğu ilan verenlere aittir.
Baskı tarihi: Haziran 2012
4
Teşvik Paketleri
açıklandı
Yeni Teşvik Sistemi ve Tasarruf
Teşvik Paketi ekonomiye ivme
kazandıracak.
(s: 12)
S: 32
M. İlker Aycı
DİYALOG
Otomotiv dünyası
şaşırtmaya devam edecek
S: 42
Denizli Fuarı
Doğrudan pazarlama ile
otomotiv daha çok proje üretmeli
5. Denizli Autoshow
kapılarını Anadolu’ya açtı
MAKALE
S: 38
Emine Pura
S: 35
Levent Köprülü
SEKTÖRÜN
NABZI
DİYALOG
Otomotiv olmadan
2023 hedeflerine ulaşamayız
S: 28
Prof. Dr.
Erhan Aslanoğlu
Otomotiv sektörü
destek politikalarıyla
büyüyebilir
YAZAR
DİYALOG
2012 otomotiv sektörü
için yeni pazarların daha
fazla önem kazanacağı bir yıl olacak
FUAR
DİYALOG
S: 20
Ekonomi Bakanı
Zafer Çağlayan
S: 44
Prof. Dr.
Halil Nalçaoğlu
S: 46
Ziya Burnaz
Yeni bir düşünme biçimi
üretmek teşvik, cesaretlendirme ve en
önemlisi yaratıcılık gerektiriyor
ODD Fuar Komitesi
Avrupa’nın en iyi fuarlarına
imza atmayı hedefliyor
S:6 - Kısalar
S:52- Sektörden Haberler
S:18- Akıllı Ulaşım Sistemleri Çalıştayı
S: 54 - Ajanda
S: 49- Sosyal Sorumluluk
S:56- Analiz
S: 50- Bizden Haberler
S:61- Marka Satışları
5
KISA KISA
Trafik sorununa yeni çözüm
Chery rotasını Türkiye’ye çeviriyor
Otomobil motor ve şanzımanlarını geliştiren Alman FEV
şirketi, Çinli Chery ve Mermerler Otomotiv ortaklığında
Çorlu’da motor fabrikası kurulacak. Chery’nin Türkiye
distribütörü Mermerler Otomotiv Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı Murat Mermer, Türkiye’ye yapılması planlanan
yatırımın 3 kademeli olarak 5 yıl içinde 500 milyon doları
bulacağını söyledi. Mermer, yeni açıklanan teşvik sisteminin
uzun süredir çalışmaları sürdürülen fabrika yatırımının
üzerinde olumlu etkisi olduğunu, yatırım için Türkiye’yi en
avantajlı ülke haline getirdiğini belirtti.
Dünya mühendisleri Türkiye’de toplanıyor
Otomotiv ve savunma
sanayinde yapılan her
türlü Ar-Ge, Ür-Ge ve
mühendislik projelerine
mühendislik desteği
veren AVL, yılda iki
kez, biri genel merkez
biri önemli global
ofislerden birinde
gerçekleştirilen AVL
Direktörler toplantısı için bu yıl Türkiye’yi seçti. 24-27
Haziran tarihlerinde İstanbul / TÜBİTAK MAM Tekno
Park’ta yapılacak toplantıya, AVL CEO’su Prof. Helmut List,
Yönetim Kurulu Üyeleri Dr. Marko Dekena ve Dr. Robert
Fischer ile diğer ülke direktörleri katılacak. Toplantıda
sektördeki yeni trendler, yeni beklentiler, global stratejiler
ve yeni projeler ele alınacak, ar-ge projeleri konuşulacak.
Porsche 7. merkezini Mersin’de açtı
Porsche’un Türkiye temsilcisi olan Doğuş OtomotivPorsche, son Porsche Merkezi’ni Mersin’de açtı. Kavi Oto
tarafından hizmete açılan “Porsche Merkezi Kavi”, İstanbul,
Ankara, İzmir, Bursa ve Antalya illerindeki merkezlerin
ardından, Porsche’un 7’nci merkezi oldu. Mersin’in ilçesi
Mezitli’de hizmete giren Porsche Merkezi Kavi, Porsche
sahiplerine servis ve yedek parça hizmeti de verecek.
Kavi’de, Porsche Showroom’un yanında mekanik atölyeler,
boya alanı, yedek parça depoları, Porsche aksesuar satışı,
VDF kredi imkanları ve misafir kafeteryası bulunuyor.
6
İçişleri Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı, özel bir protokole imza
atarak Trafik Elektronik Denetleme Sistemi’nin (TEDES) ilk
adımını attı. Protokole göre, şehir içi trafik sistemi, halen
tüm illerde ve bazı ilçelerde uygulanan MOBESE sisteminin
alt bileşeni olarak kurulacak. Bir süredir sadece İstanbul’da
uygulanan ve Elektronik Denetleme Sistemi (EDS) adıyla
bilinen sistem, önümüzdeki süreçte diğer iller ile ilçe ve
beldelere kadar yaygınlaştırılacak. Böylece, yerleşim
birimlerindeki trafik suçları ve düzeni daha yakından takibe
alınacak. TEDES, özellikle kırmızı ışık, hız sınırı, banket ve
emniyet şeridi ihlalleri başta olmak üzere tüm trafik kuralı
ihlallerinin tespitinde kullanılacak.
Yılın ilk
5 ayında
üretim
daralmaya
devam etti
Avrupa’da giderek artan durgunluk ve iç piyasada satışların
yeterince hareketli olmaması, otomotiv üretiminin bu yılın
ilk beş ayında geçen yılın aynı dönemine göre daralmasına
yol açtı. Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) verilerine göre,
2012’nin Ocak-Mayıs döneminde toplam üretim % 8,4,
otomobil üretimi ise %14,2 azaldı. Aynı dönemde toplam
üretim 469 bin 366 adede, otomobil üretimi ise 237 bin
611 adede geriledi. Ticari araçlar ve özellikle ÖTV artışına
maruz kalan hafif ticari araçlarda, 2011 yılı son aylarında
başlayan talep azalmasının giderek büyüyen boyutu, 2012
yılı ilk 5 aylık dönemde de ihracattaki daralma ile birlikte
üretimi olumsuz etkilemeye devam ediyor.
Hyundai marka değeri sıralamasında,
2’nci sıraya yükseldi
Dünyanın önde gelen
derecelendirme
kuruluşu Strategic
Vision tarafından
her yıl düzenli olarak
gerçekleştirilen
“Toplam Değer
Endeksi” sonucunda
Hyundai tüm otomotiv
markaları arasında 2’nci sıraya yükseldi. Otomobillerin
kaliteleri, maddi ve kullanıcıları üzerindeki duygusal
değerleri göz önünde tutularak hazırlanan endekse
göre Hyundai büyük bir gelişim kaydederek önemli bir
yükseliş gerçekleştirdi. Aynı araştırmanın segment bazlı
değerlendirmesinde sınıfında birinci sıraya yerleşen ix35
ise kullanıcıları üzerindeki pozitif algısı, uygun satış fiyatı,
düşük yakıt tüketimi ve bakım masrafları ile rakiplerini
geride bıraktı. Araştırma Eylül 2010 ve Haziran 2011 arası
dönemde otomobil satın alan yaklaşık 68 bin kullanıcının
katılımıyla gerçekleştirildi.
KISA KISA
OYDER,
yeni dönemde
‘işbirlikleriyle’
güçlenecek
Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER)
3 Mayıs 2012’de gerçekleştirdiği
4. Olağan Genel Kurul toplantısında, sektör
derneklerini bir araya getirdi. Dernekler
arasında yapılacak işbirliklerinin öneminin
vurgulandığı toplantıda konuşan OYDER
Yönetim Kurulu Başkanı H. Şükrü Ilısal
“OYDER’deki ikinci dönemimde yetkili
satıcılık müessesemizin nasıl ayakta
duracağı üzerinde yoğunlaşacağız. Sektörün
ileriye gitmesi için birlikte yapacağımız
çalışmalardan önemli sonuçlar çıkacağına
inancım tamdır” dedi.
Otomotiv Yetkili
Satıcıları Derneği
(OYDER) 4. Olağan
Genel Kurulu İstanbul
TOBB Plaza’da
gerçekleşti. Genel
Kurul toplantısına,
Otomotiv Distribütörleri
Derneği (ODD) Yönetim
Kurulu Başkanı
Mustafa Bayraktar,
Taşıt Araçları Yan
Sanayicileri Derneği
H. Şükrü Ilısal
(TAYSAD) Yönetim
Kurulu Başkanı
Mehmet Dudaroğlu, Otomotiv Sanayii Derneği (OSD)
Yönetim Kurulu Başkanı Kudret Önen, TOBB Otomotiv
Ticaret Meclisi Başkanı Yüksel Mermer ve Uludağ
Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) Başkanı
Orhan Sabuncu konuşmacı olarak katıldı.
“OYDER bu ülkenin mozaiğidir”
OYDER’in 4’üncü Olağan Genel Kurulu’nda yapılan seçim
sonrası H. Şükrü Ilısal yeni dönem için Yönetim Kurulu
Başkanlığı görevini tekrar üstlendi. Genel Kurul’da üyelere
hitap eden ve “81 ilde 900’ün üzerinde temsilcisiyle
OYDER bu ülkenin mozaiğidir” şeklinde konuşan Ilısal,
sivil toplum örgütlerinin varlığının otomotiv sektöründe
zorunluluk haline geldiğini belirterek bunun da OYDER’i
çok önemli bir konuma getirdiğini söyledi.
Ilısal, OYDER’deki ikinci
döneminde, otomotiv
sektörünün dernek
başkanlarıyla daha sık
görüşüp yetkili satıcılık
müessesinin ayakta
kalabilmesi ve ileriye
doğru yatırım
yapabilmesi için yoğun
bir çalışma içerisine
gireceklerini vurguladı.
Ilısal, “OYDER’deki ikinci
dönemimde yetkili
satıcılık müessesemizin Mustafa Bayraktar
nasıl ayakta duracağı
üzerinde yoğunlaşacağız. Sektörün ileriye gitmesi için
birlikte yapacağımız çalışmalardan önemli sonuçlar
çıkacağına inancım tamdır” açıklamasını yaptı.
En saygın sektör
Genel Kurul’da konuşan ODD Yönetim Kurulu Başkanı
Mustafa Bayraktar, otomotiv sektörünün oldukça dinamik
bir yapısı olduğunu vurguladı. Otomotiv sektörünün
ülkemizdeki en saygın sektörlerden biri olduğunu
söyleyen Bayraktar, “Gururla söylüyorum ki sektörümüz
yıllar içinde kurumsallaşan yapısıyla gerek teknik gerekse
insan gücü ve insan kalitesi bakımından önemli bir
konuma geldi. Dolayısıyla sektör derneklerinin oluşumu
ve geleceği şekillendirmede yapacakları çalışma ve
katkılar çok büyük önem arz ediyor. Sektörün dinamik
yapısı gündemimizi oldukça yoğun tutuyor ve çeşitli
faaliyetleri bir arada güncelleştirmeyi gerektiriyor” dedi.
“OYDER’in itici güç olacağına inanıyoruz”
OYDER’le de diğer derneklerle olduğu gibi sektörde
açılım yaratabilecek, sektöre değer katacak birçok
konuda beraber çalışmaları gerektiğini vurgulayan
Bayraktar, sözlerine şöyle devam etti: “Tüketiciye
uzanan son halkayı oluşturan yetkili satıcılarımız
yurdun her köşesindeki yatırımlarıyla, gelişmiş ülkelerin
standartlarında yapılanmış şekilde hizmet veriyor. Yetkili
satıcılık teşkilatında daha örgütlü, tüm sektör firmaları
eksiksiz içine almış bir OYDER’in sektörümüz için önemli
bir itici güç olacağına inanıyoruz.”
7
KISA KISA
Otomotiv sektörünün geleceği,
“markalaşmanın gücü” ile şekillendi
“Otomotiv Sektörünün Geleceği ve Markalaşmanın Gücü’’ kongresinde
“yerli otomobil” konusu mercek altına aldı.
Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği, (OYDER) tarafından
düzenlenen, “Otomotiv Sektörünün Geleceği”
kongrelerinin dördüncüsü, 26 Nisan’da Haliç Kongre
Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Otomotiv sektörünün tüm paydaşlarını bir araya
getiren kongrede bu yıl, “markalaşmanın gücü” konusu
masaya yatırıldı, otomotiv sektöründe markaların ve
markalaşmanın gücüne ilişkin değerlendirmeler paylaşıldı.
“Yiğitçe mücadelemize devam ediyoruz”
Kongrenin açılış konuşmasını yapan OYDER Yönetim
Kurulu Başkanı H. Şükrü Ilısal, kongrenin konusunu,
2023 vizyonunda yer alan yerli marka yaratmaya
destek vermek amacıyla “markalaşmanın gücü” olarak
seçtiklerini belirtti.
Otomotiv sektörünün, geçtiğimiz yıllarda arka arkaya
büyük başarılar ve hızlı yükselişler gösterdiğini kaydeden
Ilısal, bu hızlı yükselişin ülke ekonomisine ve ihracatına
olumlu katkılar sağladığını söyledi. Ilısal, “Son 2 yıldır
Avrupa ve Amerika’da yaşanan yoğun ekonomik krize
rağmen global piyasalarda her geçen gün güçlenen bir
ekonomiye sahibiz. Coğrafi olarak içinde bulunduğumuz
bölgenin liderliği konumunun yanı sıra artık global
dünyanın da lider ülkeleri arasında anılıyoruz. Son
zamanlarda Başbakanımızın tabiriyle otomotiv sanayi
için ‘babayiğit’ arandığını hepiniz yakından biliyorsunuz.
Başbakanımızın sanayicilerimizi babayiğit olarak
anmasından yola çıkarak ben de perakendecilere, yani
bizlere en uygun tarifin ‘yiğit’ olacağı kanaatindeyim.
Çünkü her birimiz uğraştığımız onlarca sorun ve sıkıntıya
rağmen yiğitçe mücadelemize devam ediyoruz” dedi.
Gelecek, akıllı araçlarda…
Nihat Ergün
8
Ilısal’ın ardından konuşmasına başlayan Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, 2012’nin yerli otomobil
markası oluşturma konusunda somut adımların atılacağı
bir yıl olması gerektiğini belirterek şunları söyledi: “Her
zaman söylüyoruz, biz bu meseleye duygusal bir tavırla
değil, ekonomik ve rasyonel gerekçelerle yaklaşıyoruz.
Hem iç pazarımız hem de ihracat potansiyelimiz fazla
olduğu için, bu alanda yatırım yapalım, özellikle elektrikli
araçlarda arayış içinde olalım, bu konuda da
yüzde 20’sini temsil eden otomotiv ülke ekonomisine 315
milyar Euro’luk katkı sağladı.”
H. Şükrü Ilısal
öncüler arasında yer alalım istiyoruz. Bu kadar güçlü bir
yan sanayisi olan, bu kadar büyük bir iç ve dış pazar
potansiyeli olan bir ülkenin, marka oluşturamamasının bir
izahı olabilir mi?’’ dedi.
Rekabette öne çıkmanın yolunun, tasarım, teknoloji,
üretim, pazarlama, satış sonrası hizmetler gibi birçok
alanda kaliteyi elde etmekten geçtiğini dile getiren Ergün,
sözlerine şöyle devam etti: “Bugün odak noktası olan
yüksek performans, sürüş keyfi, dayanıklı ve ekonomik
araçlar; zamanla yerini çevre dostu, iletişim
teknolojileriyle donatılmış akıllı araçlara bırakacak.
Bundan 20 yıl sonra, otomotiv sektörü dediğimizde
bugün olduğundan çok daha farklı bir sektörü ve ürünleri
göreceğiz. Ancak ne kadar değişirse değişsin, otomotiv
bir şekilde hepimizin hayatında yeri olan önemli bir sektör
olmaya devam edecek.”
Ekonomik gelişimde en önemli anahtarın inovasyon
olduğunu ifade eden Schröder son 10 yılda Alman
otomotiv endüstrisinin 100 milyar Euro’luk yatırım
gerçekleştirdiğini, 2010 yılında 3 bin yeni patent
başvurusu yapıldığını belirtti. Türkiye’nin kendi otomobil
markasını yaratmak yerine elindeki üretimi daha verimli
kullanmasının, mevcut yetkinliklerini arttırmasının daha
faydalı olacağını düşündüğünü ifade etti.
Ali Bilaloğlu
“Yerli otomobil sadece Türkiye pazarını
hedeflememeli”
“Sektör Sivil Toplum Kuruluşlarının Gücü” başlıklı panelin
konuşmacılarından biri olan ODD Başkan Yardımcısı
Ali Bilaloğlu, otomotiv teşkilatını şekillendiren etkenleri,
“müşteri beklentileri”, “ticari gerçekler” ve “kanunların
getirdiği zorunluluklar” olarak açıkladı. Türkiye’deki yetkili
satıcı teşkilatının ise Avrupa’daki en genç ve çağdaş
teşkilat olduğunu söyledi.
Gerhard Schröder
Otomotiv sektörü, Alman ekonomisine 315
milyar Euro’luk katkı sağladı
Dünyanın en büyük otomotiv ülkelerinden biri olan
Almanya’nın 7. Başbakanı Gerhard Schröder de
kongrenin konuşmacıları arasındaydı. “Globalleşme ve
AB’nin Geleceği” konulu bir konuşma gerçekleştiren
Schröder, Almanya’nın 2010’da ekonomik toparlanmaya
geçişini otomotiv sektörüne borçlu olduğunu belirtti.
Schröder, konuşmasını şöyle sürdürdü: “2011’in ilk üç
ayında bile Alman otomotiv sektörü krizden çıkarak
üretim rekoru kırmayı başardı. 2010’da Alman sanayisinin
Yerli otomobil markası yaratmak için Türkiye’deki her
türlü ön şartın yerine getirildiğini kaydeden Bilaloğlu,
şunları kaydetti: “Tabii ki böyle bir marka yarattığınızda bu
yalnızca Türkiye pazarını hedeflememeli. Yerli markanın,
Türkiye’deki cari açığa da pozitif katkı sağlaması
hedefleniyor. Bu araçların yedek parçasını da Türkiye’nin
üreteceğini varsayarsak bu sektöre çok önemli bir
katkı sağlayacak. Bizim bu konuda bir avantajımız var.
Hükümetimiz, yerli otomotiv konusunda istekli ve bizleri
destekliyor. Zaten dünya markası yaratacaksak bu kamu
ile birlikte olur. Yeni pazarlarla birlikte, Türkiye dünya
pazarında kendi ‘nişini’ bulacak. Markanın ciddi anlamda
oturması ise 25-30 yıl sürebilir. Türk otomobilinin yerli
pazarda yerini bulması da vakit alacak. Ama sanayileşmiş
ülkelere baktığımızda orada yerel üretilen markaların
pazarda bir avantajı olduğunu görebiliyoruz. Ben doğru
ürünün doğru kalitede üretileceğini ve Türk insanı
tarafından tercih edileceğini düşünüyorum.”
9
KISA KISA
Pazarlama Komitesi, PDR ve KPMG ile buluştu
ODD Pazarlama Komite Toplantısı 17 Mayıs
2012’de Akmerkez Stylus “Tahoma” toplantı
salonunda gerçekleştirildi.
Toplantıya katılan PDR Group; bünyesindeki
çalışmalar, verdiği hizmetler ve müşteri deneyimi
projeleri konusunda katılımcılara sözlü olarak kısa bir
bilgilendirme yaptı.
KPMG Türkiye’den Otomotiv Sektörü Lideri,
Denetim Bölümü Şirket Ortağı Ergün Kış ve
Otomotiv Sektörü Yöneticisi, Denetim Bölümü
Müdürü Özgecan Berber “Otomotiv Sektörünün
İhtiyaçları, KPMG’nin Cevapları” konulu bir
sunum gerçekleştirdi.
10
DOSYA
YENİ TEŞVİK SİSTEMİ
Yatırımlarda devlet yardımlarıyla ilgili yeni teşvik sistemi 5 Nisan 2012’de Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı bir toplantıyla kamuoyuna açıklandı. 6 Nisan 2012’de
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan tarafından detayları sunulan yeni teşvik sisteminde
tanımlanan stratejik yatırımlara ek destekler sağlanması, bölgesel teşvik kapsamında
bölgesel haritanın yenilenmesi ve en az gelişmiş bölgelerdeki yatırımlara sağlanan
desteğin artırılması öne çıkıyor.
Türkiye’nin Cumhuriyetin 100. yılında dünyanın en büyük
10 ekonomisinden biri olmak, 500 milyar dolar mal ihracatı
gerçekleştirmek, kişi başına 25 bin dolar milli gelire ulaşmak
hedefleri doğrultusunda teşvik sistemi de yenilendi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından kamuoyu ile
paylaşılan yeni yatırım teşvik sistemi yeni şartların, yeni
ihtiyaçların, ulusal ve küresel ekonomideki yeni gelişmelerin
ışığında hazırlandı.
Yeni teşvik sisteminin tanıtımı amacıyla düzenlenen basın
toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan, hükümet
olarak dördüncü teşvik sistemini devreye koyduklarını
söyledi. Erdoğan, “Ekonomi son derece güvenli ve istikrarlı
bir yapı sergiliyor. Küresel krizin en ağır seyrettiği 2009
hariç ekonomi sürekli büyüme kaydetti. 9 yılda GSYH üç
kattan fazla artış gösterdi. Bugün artık yatırımcı önünü
görebiliyor. Biz geçmiş hükümetler döneminde olduğu gibi
belli zümrelere değil, tüm Türkiye’ye hitap edecek teşvik
anlayışını hakim kıldık. Temmuz 2009’dan bugüne kadar
mevcut teşvik uygulaması kapsamında 11 bin 382 adet
teşvik belgesi düzenlendi. Bu kapsamda 157 milyar dolar
yatırım öngörüldü. 2009’daki sistem bir önceki sisteme göre
belge sayısı itibariyle yüzde 17, yatırım tutarı itibariyle yüzde
73 artışa neden oldu. Mevcut sistemle bölgesel gelişmişlik
farklarını azaltmayı hedeflemiştik. Teşvik belgelerinin yarıdan
fazlası daha az gelişmiş bölgelere gitti. Mevcut sistemle
uluslararası yatırımları ülkemize çekmeyi hedeflemiştik,
bunda da başarı sağladık. Teşvik sistemi etkili sonuçlar
doğurdu. Yeni teşvik sistemini de bu temel üzerine inşa
ediyoruz” dedi.
12
Yeni teşvik sistemi ile cari açığın
azaltılması hedefleniyor
Ekonomi Bakanlığı’nın, Ekonomiden Sorumlu Devlet
Bakanlığı’ndan dönüştürülmesinden sonra Bakanlığın hızla
yeni teşvik sistemini hazırlamaya başladığını söyleyen
Erdoğan, TOBB, TİM ve YASED başta olmak üzere ilgili
bütün sivil toplum kuruluşlarıyla, odalarla, derneklerle ve
bireysel yatırımcılarla yoğun istişarelerde bulunduklarını
belirtti. İlgili tüm bakanlıkların yeni teşvik sistemi üzerinde
koordineli olarak çalıştığına dikkat çeken Başbakan, yeni
teşvik sisteminin temel hedeflerini açıkladı. Erdoğan,
yeni sistemle cari açığın azaltılması amacıyla ithalat
bağımlılığı yüksek olan ara malı ve ürünlerin Türkiye’de
yatırım ve üretiminin artırılmasını hedeflediklerini, en
az gelişmiş bölgelere sağlanan yatırım desteklerinin
artırılmasını, bölgesel gelişmişlik farklılıklarının giderilmesini,
destek unsurlarının etkinliğinin artırılmasını, kümelenme
faaliyetlerinin özellikle desteklenmesini, teknolojik dönüşümü
sağlayacak yüksek ve orta ileri teknoloji içeren yatırımların
desteklenmesini yeni sistemle hedeflediklerini ifade etti.
İlk adım Ekonomi Bakanlığı’nın
kurulması oldu
Mevcut sisteme yönelik olarak, yatırım döneminde vergi
indirimi, yeni bölgesel harita, 2011 sonu itibariyle azalan
destek oran ve sürelerinin artırılması, desteklenen yatırım
konularının gözden geçirilmesi, stratejik ve teknolojik
AÇIKLANDI
dönüşümü sağlayacak yatırımların desteklenmesi, en az
gelişmiş bölgelerde yatırıma sağlanan destek miktarlarının
artırılması yönündeki talepler dikkate alınarak yeni teşvik
sistemi için ilk adım atıldı. İlk aşamada Ekonomi Bakanlığı
kurularak yatırım, istihdam, üretim ve ihracat süreçlerinin
eşgüdümü hedeflendi. İkinci aşamada teşvik sistemine
ilişkin tespit ve değerlendirmeler alındı ve gelen talepler
değerlendirildi. Yaklaşık 800 talep alındı.
Yeni teşvik sistemi dört ana bileşenden oluşuyor: Genel
Teşvik Uygulamaları, Bölgesel Teşvik Uygulamaları, Büyük
Ölçekli Yatırımların Teşviki ve Stratejik Yatırımların Teşviki.
Genel Teşvik Uygulamaları kapsamında, bölge ayrımı
yapılmaksızın, teşvik edilmeyecek yatırım konuları ile diğer
teşvik uygulamaları kapsamında yer almayan ve belirlenen
asgari sabit yatırım tutarı şartını sağlayan yatırımlar KDV
İstisnası ve Gümrük Muafiyet destekleri ile desteklenmesine
devam edilecek. Yatırımın 6. bölgede uygulanması halinde
ise yeni bir uygulama olarak, asgari ücret üzerinden
hesaplanan Gelir Vergisi Stopajı Desteği ve Sigorta Primi İşçi
Hissesi Desteği sağlanacak.
bölgesel teşvik uygulamasına esas teşkil eden bölgesel
haritanın yenilenmesi. Kalkınma Bakanlığı’nın illerin ve
bölgelerin sosyo-ekonomik gelişmişlik sırasıyla ilgili
araştırması sonrası iller sosyo-ekonomik gelişmişlik
düzeyine göre 6 ayrı bölgede sınıflandırıldı. Bu yeni teşvik
uygulamasında bölgesel sistem yerine il bazlı bölgesel teşvik
sistemine geçildi.
Yeni sistemde az gelişmiş illeri ifade eden 6. bölgedeki illere
yapılacak yatırımlar daha avantajlı şekilde desteklenecek.
Bu illerde asgari sabit yatırım tutarının üzerinde
gerçekleştirilecek yatırımlar, sektör ayrımı yapılmaksızın
bölgesel desteklerden yararlanacaklar. Bu illerde yatırım
yapacak olanların ödemeleri gereken sigorta primi işveren
hissesinin asgari ücrete tekabül eden tutarı 10 yıl süre
ile yatırımların OSB’lerde yapılması halinde ise 12 yıl
süreyle devlet tarafından karşılanacak. Ayrıca bu illerde
gerçekleşecek yatırımlarda istihdam edilen işçilerin asgari
ücretleri üzerinden hesaplanan gelir vergisi stopajına 10 yıl
süre ile terkin imkanı getirilecek. Vergi indirimi desteği de
bu bölgede diğer bölgelere nazaran daha yüksek oranlarda
uygulanacak.
Yeni teşvik sisteminin ayrıntılarını, uygulama usul ve
esaslarını 6 Nisan 2012’de kamuoyuyla paylaşan Ekonomi
Bakanı Zafer Çağlayan, 2023 vizyonlarına verdikleri önemi
vurgulayarak, “Cumhuriyetimizin 100. yılında hedeflerimize
ulaşmak istiyoruz. Hedeflere ulaşmak için 3 temel ihtiyacımız
olduğunu tespit ettik. İhracatta emek yoğun teknolojiden
bilgi yoğun teknolojiye geçmeyi ve ithalatta en çok ithal
edilen ürünlerin milli üretimini sağlamak istiyoruz” şeklinde
konuştu. Çağlayan yeni sistemin 3 temel yaklaşımını,
genişleyen sektörel kapsam, işgücü maliyetlerinin
azaltılmasına yönelik destekler ve finansman imkanlarının
genişletilmesi olarak açıkladı.
6. bölgeye tanınan avantajlarla bölgesel
gelişmişlik farkları azaltılacak
Bölgesel Teşvik Uygulamalarındaki en önemli yenilik ise
13
DOSYA
VERGİ İNDİRİMİ
Bölgeler
Yatırıma Katkı Oranı (%)
Bölgesel Teşvik Uygulamaları
Büyük Ölçekli Yatırımların Teşviki
01.01.2014
tarihinden
sonra başlanılan
yatırımlar
I
15
10
25
20
II
20
15
30
25
III
25
20
35
30
IV
30
25
40
35
V
40305040
VI
50
35
31.12.2013
tarihine
kadar başlanılan
yatırımlar
01.01.2014
tarihinden
sonra başlanılan
yatırımlar
31.12.2013
tarihine
kadar başlanılan
yatırımlar
60
45
Kaynak: Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü
Motorlu taşıtlarda asgari sabit
yatırım tutarı düşürüldü
Yeni teşvik sisteminin 3. ayağını büyük ölçekli yatırımların
teşviki oluşturuyor. Bu çerçevede KDV istisnası, gümrük
vergisi muafiyeti, vergi indirimi, sigorta primi işveren hissesi
desteği, yatırım yeri tahsisi öngörülüyor.
Büyük ölçekli yatırımlar kapsamında, motorlu taşıtlarda
asgari sabit yatırım tutarı ana sanayide 250’den 200 milyon
TL’ye, yan sanayide ise 100’den 50 milyon TL’ye düşürüldü.
Sistemin 4. temel ayağını ise stratejik yatırımların teşviki
oluşturuyor. Stratejik yatırımların teşviki çerçevesinde,
Ekonomi Bakanlığı tarafından çalışılan Girdi Tedarik Stratejisi
(GİTES) kapsamında, cari açığın azaltılması amacıyla ithalat
bağımlılığı yüksek ara malları ve ürünlerin üretimine yönelik,
uluslararası rekabet gücünü artırma potansiyeline sahip
AR-GE içeriği yüksek, yüksek teknolojili ve yüksek katma
değerli stratejik öneme sahip yatırımlar teşvik ediliyor.
İthalat bağımlılığı yüksek ara malı veya ürünlerin üretimine
yönelik, asgari yatırım tutarı 50 milyon TL olan, yüzde 50’den
fazlası ithalatla karşılanan, asgari yüzde 40 katma değer
üreten, üretilecek ürünle ilgili toplam ithalat değeri son bir
yıl itibariyle en az 50 milyon dolar olan yatırımlar stratejik
yatırım olarak değerlendirilecek. Stratejik yatırımlara bölge
ayrımı yapılmaksızın KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti,
7 yıl süreyle Sigorta Primi İşveren Hissesi Desteği (6.
bölgede ise 10 yıl), yatırıma katkı oranı yüzde 50 olmak üzere
yüzde 90 vergi indirimi, faiz desteği (sabit yatırım tutarının
yüzde 5’ini aşmamak kaydıyla azami 50 milyon TL olacak),
yatırım yeri tahsisi, 500 milyon TL ve üzeri yatırımlar için
bina inşaat harcamalarına KDV iadesi, gelir Vergisi Stopajı
Desteği (sadece 6. bölgedeki yatırımlar için 10 yıl olarak)
uygulanacak.
14
Yeni Teşvik Sistemi’nden ana başlıklar
• Vergi, faiz ve prim desteği
- Yatırımlara KDV istisnası, gümrük vergisi istisnası, vergi
indirimi, faiz desteği, yatırım yeri tahsisi desteği, KDV
iadesi desteği sağlanacak.
- Yeni sistemle sanayinin yapısal dönüşümüne katkı
sağlayacak stratejik yatırımlar (Tedariği yüzde
50’den fazlası ithalata dayalı ürünlerin yer aldığı
sektörler) desteklenecek. Demir-çelik, makine ve kimya
sektörleri bu kapsamda yer alıyor. Yatırım yapılacak yere
yatırımcı karar verecek. Stratejik yatırımlar aynı
koşullarla desteklenecek.
• Türkiye il bazlı 6 bölgeye ayrıldı
- Yeni sistemle bölgesel teşvik sisteminin etkinliği artacak.
Bölgesel harita yeniden ele alındı. İller sosyo-ekonomik
gelişmişlik düzeyine göre 51 il 6 bölgeye (daha önce 4
bölgeydi) sınıflandırıldı. Yeni uygulamada bölgesel
sistem yerine il bazlı bölgesel teşvik sistemine geçildi.
• En büyük destek 6. bölgeye
- Yeni sistemde az gelişmiş illere (6. bölge) yapılacak
yatırımlar daha avantajlı şekilde desteklenecek. Bu
illerdeki yatırımı yapacakların sigorta primi ödemeleri 10 yıl süreyle devlet tarafından karşılanacak.
- 6. bölgede yatırım yapacak firmalar yatırımın yüzde
50’sine, OSB içinse yüzde 55’ine tutar kadar vergi
ödeme yükümlülüğünden muaf tutulacaklar. Faiz desteği
tavanları da yükseltilecek.
- 6. bölgede 31 Aralık 2013’e kadar başlanacak
yatırımlarda sigorta primi desteği 10 yıl uygulanacak. Bu
tarihten sonra ise 7 yıl uygulanacak.
- Yatırımcı vergi indirimi desteğini yatırım döneminde elde
ettiği kazançlara da uygulayabilecek.
• Stratejik yatırıma dört koldan destek
- Yeni sistemle birlikte özellikle stratejik yatırımlara destek
verilecek. Burada temel olarak vergi, faiz, prim ve yer
tahsisi desteği sağlanacak.
- Stratejik yatırımlara verilecek destekler şöyle: Yatırım
malı ithalat malı makine teçhizat için gümrük vergisi
muafiyeti, KDV istisnası. 7 yıl süreyle sigorta primi
desteği. Yatırımın yüzde 50’si kadar vergi indirimi. Yatırım kredileri için 50 milyon liraya ulaşan faiz desteği.
Yatırım yeri tahsisi. Asgari 500 milyon tutarındaki
yatırımlar için bina ve inşaatta KDV istisnası. KDV iadesi
desteğiyle finansman yükü azaltılacak.
• 6. Bölgede işverenin yüklerini devlet üstlenecek
- Azami faiz destek tutarları 500-900 TL’ye kadar
yükseldi. 6. bölgedeki yatırımlarla sağlanan istihdam
için asgari ücret üzerinden hesaplanacak gelir vergisi
stopajı 10 yıl boyunca terkin edilecek.
- 6. bölgede yatırım yapan SSK işveren payı, SSK işçi
payı, gelir vergisi stopajından muaf. Artıları devlet
üstleniyor, işverene sadece net asgari ücret kalıyor.
Asgari ücretlinin maliyeti 600 dolardan 350 dolara
düşecek.
• Stratejik yatırıma her ilde destek
- Stratejik yatırımlarda, yatırım tutarının 50 milyon lirayı
aşması gerekiyor. Ayrıca yüzde 40 KDV üretecek bir
yatırım olması gerekiyor.
- Stratejik yatırım hangi ilde yapılırsa yapılsın aynı
destek verilecek. Yeni sistemde eğitim yatırımları ve
belirli büyüklükteki otomotiv, uzay, rüzgar sanayi
yatırımları desteklenecek. Demiryolu, madencilik, turizm
yatırımları yine 5. bölge desteği alacak.
• 1 Ocak’tan itibaren geçerli
- Yeni teşvik sistemi 1 Ocak 2012’den itibaren geçerli
olacak.
Kaynak: Ekoayrıntı.com
Yatırım Tutarı: 5 Milyon TL, İstihdam: 40 kişi
ÖRNEK
Bölgeler
1.Bölge
2.Bölge
3.Bölge
4.Bölge
Destek Unsurları (Bin TL)
5.Bölge
6.Bölge
KDV İstisnası
114
114
114
114
114
114
Gümrük Vergisi Muafiyeti
70
70
70
70
70
70
Vergi İndirimi
750
1.000
1.250
1.500
2.000
2.500
Sigorta Primi İşv. His. Des.
165
248
413
495
578
826
-
-
500
600
700
900
Yatırım Yeri Tahsisi
250
250
250
250
250
250
Gelir Vergisi Stopajı
-
-
-
-
-
542
Sigorta Primi İşçi Hissesi
-
-
-
-
-
595
Toplam Devlet Hissesi
1.349
1.682
2.597
3.029
3.712
5.797
Destek Yoğunluğu %
27
34
52
61
74
116
Faiz Desteği
15
DOSYA
Tasarrufta teşvik dönemi başlıyor
Hükümet, tasarruf oranını
yükseltmek için “Tasarruf Teşvik
Paketi”ni hazırladı.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in,
17 Nisan 2012’de düzenledikleri basın
toplantısıyla tanıtılan Tasarruf Teşvik
Paketi’yle yeni bir dönem başlayacak.
Tasarruf Teşvik Paketi’nin içinde
vergilerden bireysel emekliliğe kadar
birçok konuda değişiklik yer alıyor.
Yerli ve yabancı yatırımcılar için hazırlanan “teşvik
paketinin” ardından hükümet, bir teşvik paketi de
vatandaşlar için hazırladı. Başbakan Yardımcısı Ali
Babacan ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de pakette
yer alan düzenlemeleri, bir basın toplantısıyla kamuoyuna
açıkladı.
Toplantıda Tasarruf Teşvik Paketi’nin ayrıntılarını paylaşan
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, “Pakette, Bireysel
Emeklilik Sistemi (BES), sigortacılık sektörü, Hazine
tarafından kira sertifikası ihracı, bireysel katılım sermayesi
sisteminin esaslarının oluşturulması, girişim sermayesinin
desteklenmesi ve fonlama maliyetinin uzatılması
konularında düzenlemeler öngörülüyor” dedi.
Katkı payı 3 yıl korunacak
BES sisteminde devlet katkı payı esasını getirdiklerini
belirten Babacan, BES’te devlet katkısının oranının yüzde
25 olacağını, katkı payının matrahtan düşülmeyeceğini
söyledi. Babacan konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu:
“Mevcut sistemde bireysel emekliliğe girenlerin yüzde
65’i teşvikten yararlanamıyor. Yeni sistemde ise herkes
faydalanacak. BES’te vergilerde indirim yerine devlet
katkı payı esası getiriyoruz. BES’te getiri üzerinden
vergilendirme olacak, anapara vergilendirmeyecek. Devlet
katkısının oranı yüzde 25 olacak, yani sisteme ayda 100
TL para yatıran vatandaşımızın, o 100 TL’nin yanına
bir de devlet 25 TL koyacak. BES’te en yüksek devlet
katkısı yıllık brüt asgari ücretle sınırlı olacak. Yeni sistem
uzun vadeli tasarrufu amaçladığı için BES’ten çıkmak
isteyen devlet katkısını hemen alamayacak. Devletin katkı
payına ilk 3 yıl boyunca dokunulamayacak. Üç yıl içinde
sistemden çıkan Devlet katkısı ve getirisini alamayacak. 3
yıl sonra çıkarsa Devlet katkısı ve getirisinin yüzde 15’ini,
6 yıl sonra çıkarsa yüzde 35’ini, 10 yıl sonra çıkarsa
yüzde 60’ını alabilecek. Sistemde 10 yılı ve 56 yaşını
doldurarak emeklilik hakkı kazananlar ile sistemden vefat
veya maluliyet nedeniyle ayrılanlarsa Devlet katkısı ve
getirilerinin tamamını alabilecek.”
16
Uzun vadeye düşük stopaj oranları
belirlendi
Tasarruf oranlarının tarihi düşük seviyeye gerilemesinin
ardından ekonomi yönetiminin hazırladığı pakette,
mevduat ve hisse senetlerinin vergilendirmeleriyle ilgili
düzenlemelere de yer verildi.Babacan, mevduatta stopaj
oranının vadeye göre farklılaştırılması için Bakanlar
Kurulu’na yetki verildiğini belirterek, kısa vadeli mevduata
yüksek, uzun vadeli mevduata ise düşük stopaj
uygulanacağını kaydetti.
“Melek Yatırımcı”ya teşvik
Tasarruf Teşvik Paketi’nden çıkan bir diğer unsur da
“melek yatırımcı” olmak isteyenlere verilecek devlet
desteği. “Melek Yatırımcı” henüz yeni başlamış bir işe
yatırım yapan, işletmelerin büyümeleri veya gelişmeleri
için sermaye sağlayan kişiye deniyor. “Melek Yatırımcılar”
özellikle internet üzerinde yapılan ticarete destek
veriyorlar. Tasarruf Teşvik Paketi’nden konuyla ilgili
çıkan düzenleme ise “Bireysel Katılım Sermayesi” adlı
sistemle “İş Melekleri”nin Hazine’den alacakları lisans ile
desteklenmesi oldu.
Bireysel katılım yatırımcılarının genelde bir süre
sonra hisselerini devredip, ortaklıktan ayrıldıklarını
belirten Babacan, bireysel katılım yatırımcısının devlet
desteklerinden yararlanabilmesi için en az 2 yıl şirket
ortağı olarak kalması gerekeceğini belirtti. Ortaklıktan
ayrılırken, hisselerini ya diğer yatırımcılara ya girişimcinin
kendisine ya da halka arz yoluyla devretmesi gerektiğini
belirten Babacan, şunları kaydetti: “Bireysel katılım
yatırımcısı koyduğu sermayenin yüzde 75’ni gelir vergisi
matrahından indirebilecek. Eğer ortak olacağı şirket Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızla ve TÜBİTAK tarafından
5 yıl içerisinde projesi desteklenmiş bir kuruluşsa o
zaman bu indirim yüzde 100 olarak uygulanacak.
Bunların hepsi amaca uygun olarak kullanılsın, kötüye
kullanılmasın diye konulmuş tedbirler. Herkes ‘Ben melek
yatırımcı oldum, ben bireysel katılım yatırımcısı oldum”
diyemeyecek. Bunun için lisans almaları gerekecek.
Lisanslama için öncelikle Hazine Müsteşarlığına bir
başvuru söz konusu olacak” diye konuştu.
isterlerse tekrar basit usule dönebilecekler. Kaybolan
sanat dallarında faaliyet gösteren esnaf da vergiden muaf
belgesi alabilecek. Bu yöntemle binlerce küçük esnaf
vergi ödemeyecek.
Kira sertifikaları İMKB’de işlem görecek
Lüks konutlara yüksek vergi
Yeni düzenlemelerden bir diğeri de kira sertifikası.
Babacan, dünyada kira sertifikası sisteminde
değerlendirilen kaynağın 170 milyar dolara ulaştığını
ifade ederek, “Türkiye’nin de bu piyasada yer alması
gerektiğini düşünüyoruz. Devlet olarak uygulamaya
başladıktan sonra sistem özel sektör açısından da
yaygınlaşacak. Kira sertifikasıyla ilgili çalışma hem yurt
içi, hem yurt dışı için yapılacak İMKB’de bu sertifikalar
işlem görecek” dedi.
Pakette, kira vergisi ile konut satışlarından alınan KDV’de
de değişikliğe gidildi. Şimşek, halen 148 metrekareye
kadar olan konutlardan yüzde 1, bunun üzerindeki
konutlardan ise yüzde 18 KDV alındığını belirterek,
yeni dönemde birim değerlerin esas alınacağını
kaydetti. Şimşek “1 milyon liraya satılan 1+1 dairenin
vergisi yüzde 1 olarak tahsil ediliyor. Yeni sistemde bu
olmayacak. Konut teslimlerinde inşaatın yapıldığı arsanın
değeri, konutun değeri dikkate alınarak KDV oranını
farklılaştırılabilme konusunda Bakanlar Kurulu’na yetki
verilecek. Örneğin Etiler’deki 50 metrekarelik bir konutun
değeri 1 milyon TL, KDV’si yüzde 1, Tatvan’da 250
metrekarenin değeri 100 bin TL iken KDV’si yüzde 18
KDV alınıyordu. Bu değiştirilecek. Yıllık geliri 88 bin lirayı
aşanlar kira geliri istisnasından yararlanamayacak. İstisna
bu yıl 3 bin liraydı.”
Fazla vergiye faiz
Toplantıda konuşan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek,
tasarruf paketi ve torba yasada yer alan vergi
düzenlemeleri hakkında bilgi verdi. Şimşek, Cumhuriyet
tarihinde ilk kez vatandaşlardan yersiz tahsil edilen
vergilerin bundan sonraki süreçte faizi ile iade edileceğini
bildirdi. Şimşek, bundan sonra mükelleften fazla ya
da yersiz vergi tahsil edilirse, faiziyle geri ödeneceğini
belirtti. Vatandaştan alınan fazla ödeme idareden
kaynaklanıyorsa ilk tahsil gününden itibaren faiz
uygulanarak geri ödenecek.
Hurda ayrılan araçlara vergi indirimi
Şimşek, 20 yaşın üzerindeki hurda araçların vergi
alacaklarının bir kısmının silineceğini kaydetti. Birçok
hurda aracın vergi borcu nedeniyle hurdaya ayrılamadığını
ifade eden Şimşek, bu tip araçların vergi borçlarının ana
parasının yüzde 25’inin ödenmesi halinde geri kalan
borçlarının silineceğini bildirdi. Şimşek, söz konusu
düzenlemeden binek araçların da yararlanacağını söyledi.
Şimşek, 20 yaş üzerindeki araçların hurdaya ayrılmasını
da teşvik edeceklerini vurgulayarak, şu bilgiyi verdi:
“Karayolu taşımacılığında karbondioksit emisyonunun
azaltılması ve ömrünü tamamlamış taşıtların hurdaya
ayrılarak bertaraf edilmesi amacıyla daha önce geçici
süreli olarak yapılan 20 yaş ve üzeri taşıtların hurdaya
ayrılması halinde, biz bu yeni düzenlemeyle taşıt sahipleri
adına tahakkuk eden Motorlu Taşıtlar Vergilerinin yüzde
25’inin ödenmesi şartını getiriyoruz. Kalan vergi aslı,
gecikme zammı, gecikme faizi, vergi cezaları ve tescil
plakasına kesilen idari para cezalarının tamamının
tahsilinden vazgeçeceğiz ve taşıtın tescil kaydının
silinmesi uygulamasını getireceğiz.”
Küçük esnaflara müjde
Pakette esnafla ilgili vergi düzenlemelerine de yer verildi.
Buna göre, basit usulden gerçek usule geçen esnaf
Stratejik yatırımlar teşvik edilecek
Şimşek, büyük ve strateji yatırımlara KDV iadesi
getirdiklerini belirterek, 500 milyon liranın üzerindeki sabit
yatırımlarda, inşaat işleri nedeniyle yapılan harcamaların
da iade kapsamına alındığını kaydetti. Şimşek, ilk kez
böyle bir düzenleme yaptıklarını ifade ederek, “Amacımız
stratejik yatırımların ciddi bir şekilde teşvik edilmesi ve
cari açığın azaltılmasıdır” diye konuştu.
Türkiye yabancı fonların çekim merkezi
oluyor
Şimşek, düzenlemelerle yatırım ortamının iyileştirilmesi,
hizmet ihracının teşviki ve cari açıkla mücadeleyle vergi
adaletinin sağlanması gibi konuları amaçladıklarını
söyledi. Şimşek yurt dışında bulunan fonların Türkiye’ye
çekilmesi ve İstanbul’un finans merkezi haline getirilmesi
konusunda da bazı adımların atıldığını kaydetti. Bu
çerçevede, portföy yöneticilerini çekmek için önemli
düzenleme yapılacağını ifade ede Şimşek, merkezi
Türkiye’de bulunan portföy yöneticilerinin yurt dışında
elde ettikleri kazançlardan vergi alınmayacağını vurguladı.
Bu yöntemle, Türkiye’nin Lüksemburg gibi, fon çekim
merkezi haline getirilmesi amaçlanıyor. Şimşek, hizmet
ihracı teşvik kapsamında Türkiye’de yerleşik olmayan
kişilere Türkiye’de eğitim ve sağlık alanında verilen
hizmetlerin de teşvik edileceğini söyledi. Şimşek “Bu
kapsamdaki eğitim ve sağlık yatırımlarında elde edilen
kazancın yüzde 50’si vergiden istisna edilmiş olacak.
Yerleşim yeri, işyeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında
bulunan müşterilere de verilen hizmetlerden elde edilen
kazancın yarısının da vergi matrahından düşülecek” dedi.
17
ÇAL IŞT AY
“Akıllı Ulaşım Sistemleri Çalıştayı”nda
ulaşımın geleceği ele alındı
Günümüzde, yeni bir ulaşım yöntemi çözümü olarak şekillenen “akıllı ulaşım sistemleri”nin
ülke çapında yaygınlaştırılarak uygulanmasını ve entegrasyonunun sağlanmasını hedefleyen
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, bu yıl ilk kez “Akıllı Ulaşım Sistemleri
Çalıştayı”nı düzenledi. Özel sektör temsilcilerinin, konusunda uzman akademisyenlerin, sivil
toplum örgütlerinin ve belediyelerin katıldığı çalıştay, ulaşım sistemlerinin geleceğini ele aldı.
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın ev
sahipliğini yaptığı “Akıllı Ulaşım Sistemleri Çalıştayı”
25 Mayıs’ta İstanbul’da yapıldı.
sıra; konusunda uzman akademisyenlerin, sivil toplum
örgütlerinin ve belediyelerin de katılımıyla bütün
tarafları bir araya getirdi.
Akıllı Ulaşım Sistemleri Çalıştayı’nda dünyada
“Intelligent Transportain System (ITS)” adıyla anılan,
ancak ülkemiz için konusu ve amacı itibariyle
yeni diyebileceğimiz “akıllı ulaştırma sistemleri”
konusu masaya yatırıldı. Tek gün olarak planlanan
organizasyon, kamu-özel sektör temsilcilerinin yanı
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nca ilk
kez düzenlenen Akıllı Ulaşım Sistemleri Çalıştayı’nın
açılış konuşmalarını, Ulaştırma Denizcilik ve
Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, İstanbul Valisi
Hüseyin Avni Mutlu, Hexagon A.Ş. Yönetim Kurulu
Başkanı Jan Nahum, Karayolları Genel Müdürü
Cahit Turhan ve İstanbul Belediyesi Genel Sekreter
Yardımcısı Muzaffer Hacıoğlu yaptı.
“Akıllanmıyoruz, bari trafiği akıllı hale
getirelim”
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali
Yıldırım çalıştayda yaptığı konuşmada, dünyada
geçmişi 1960’lara kadar giden akıllı ulaşım
sistemlerinin, Türkiye için yeni bir konu olduğunu
söyledi. Trafikte, akıllı ulaşım sistemlerinin yaşam
koçluğu yaptığını dile getiren Yıldırım, “Herhangi bir
güzergahla ilgili bilgiler elinizde olabildiğince erken
olsa, oradaki bir kaza haberi size ulaşsa, alternatif
yollar cep telefonunuza gelse seyahat etmek eziyetten
keyfe dönüşür. Bunlar akıllı sistemlerin
18
özeti olarak görülebilir. Akıllı sistemlerle ilgili daha
yolun başındayız. Çalıştay sayesinde, konuya ilişkin
farkındalık oluşturmayı ve bu konunun daha fazla
konuşulmasını sağlamayı amaçlıyoruz. Akıllı sistemler,
insan unsurunu mümkün olduğu kadar devreden
çıkarıp, başka yöntemlerle trafik güvenliğini sağlamayı
hedefliyor. Akıllanmıyoruz, bari trafiği akıllı hale
getirelim” dedi.
EGS devri başlayacak
İstanbul trafiğinin nedenlerinden birisinin yolların etkin
kullanılamaması olduğunu vurgulayan Yıldırım, yeni
projeleri hakkında şu bilgileri verdi: “Otoyollarımızda
KGS ve OGS var. OGS, biraz daha zaman tasarrufu
sağlıyor. Ama KGS maalesef ciddi anlamda bir zaman
kaybına sebep oluyor. Şimdi bunları kaldırıyoruz.
Hepsi tek sistem olacak. Sistemin adı: EGS. TemmuzAğustos aylarında devreye sokacağız. Sistem, direkt
aracınızı algılayacak ve geçeceksiniz.”
“Çalıştay, İstanbul’a ışık tutacak”
Açılış konuşmacıları
arasında yer alan İstanbul
Valisi Hüseyin Avni Mutlu,
İstanbul’un büyüyen ve
güçlenen yönleri sayesinde
Türkiye’nin en büyük şehri
olduğunu söyledi. İstanbul’un
gelecekte daha da büyük bir
şehir olmak için hızlı adımlarla
koşmaya başladığını dile
getiren Mutlu, “14 milyonluk
bu büyük şehirde en çok
ihtiyaç duyduğumuz hizmet
alanlarının başında ulaşım geliyor. Bu şehirde her gün
birçok vatandaşımız bir noktadan diğerine transfer
oluyor. Bu transfer, gecenin geç vakitlerine kadar
devam ediyor. Hiç dinlenmeyen, canlı ve dinamik bir
şehirde yaşıyoruz. Yürütülmekte olan büyük projeler
sayesinde, İstanbul canlılığını korumaya devam
edecek. İstanbullular ulaşım ağında yapılan çalışmalar
sayesinde, trafikte daha rahat bir sisteme ulaşıyor ve
ulaşacak. Bu çalıştayın da İstanbul’a ışık tutacağını
ve yeni açılımlara vesile olacağını düşünüyorum.
İstanbul bilgi teknolojilerini en iyi kullanan şehirlerden
biri. Ulaşım A.Ş.’nin yaptığı çalışmalar, yurt dışında
da pek çok konuda takdir topluyor. Ama yapacak çok
işimiz var. Daha iyi işleyen ve trafiğin yarattığı sorunları
ortadan kaldırabilen, akıllı ulaşım sistemleri sayesinde
ulaşım ağımızı güçlendirebiliriz” dedi.
Akıllı ulaşım sistemleri, kalite ve düşük
maliyet avantajını sunuyor
Ulaşımın, medeniyetin
vazgeçilmez bir parçası
olduğunu söyleyen
Hexagon A.Ş. Yönetim
Kurulu Başkanı Jan Nahum,
ulaşımın sebep olduğu
kümeleşmeler sayesinde
kentlerin oluştuğunu belirtti.
Bugün, dünya nüfusunun
3.5 milyarının kentlerde
yaşadığına dikkat çeken
Nahum, sözlerini şöyle
sürdürdü: “Önümüzdeki
40 yılda, dünya nüfusunun yüzde 70-80’i kentlerde
yaşar hale gelecek. Bu yüzden ulaşımın önemi daha
da artacak. Peki bu noktada ulaşımdan beklenenler
nedir? Beklenti, ulaşımın kaliteli ve düşük maliyetli
olmasıdır. Kaliteli ulaşım, emniyet, erişim, fırsat eşitliği,
zaman kaybını engelleme gibi birçok niteliği sunmalı.
Akıllı ulaşım sistemleri bu noktada devreye girerek,
kaliteyi ve düşük maliyet avantajını sunuyor.”
İstanbul’un, dünyanın 100 büyük kenti üzerinde
yapılan bir çalışmada, ulaşım kalitesi ve maliyeti
açısından 22. sırada olduğunu, Ankara’nın da
36. sırada yer aldığını söyleyen Nahum, “İstanbul
ulaşımda birçok dünya kentini gerisinde bırakıyor.
Bu son yıllarda ulaşım altyapılarında yapılan
değişimlerin sonucu. Önümüzdeki yıllarda bir kentsel
dönüşüm süreci yaşayacağız. Bu kentsel dönüşüm
aynı zamanda ulaşımdaki dönüşüm sürecini de
tetikleyecek. Türkiye artık akıllı ulaşım konusunda
alıcı değil verici, dünyaya katma değer sağlayan ülke
konumunda olmalı. İleride ulaşım sistemleri anlamında
dünyaya örnek olmalıyız” dedi.
4 panel düzenlendi
Yaklaşık 600 kişinin katıldığı ve gün boyu süren
organizasyonda “Bilim ve Teknoloji”, “Gözetim ve
İzleme”, “Operasyon ve Uygulama” ve “Ulaşım Güvenliği”
başlıkları altında toplam 4 adet panel düzenledi. Çalıştay
kapsamında, WoW Hotels Convention Center’da bulunan
fuaye alanında, konuyla ilgili faaliyet gösteren 21 kamu
sektörü, özel sektör firması, belediye ve akademik
temsilcinin hizmet tanıtım standı yer aldı.
19
DİYALOG
Ekonomi B akanı Zafer Çağlayan
Ekonomi Bakanlığı, Türkiye’nin 2023
vizyonu doğrultusunda, ekonomi
ve dış ticaret politikalarının yeni
bir anlayış ve yapıyla yürütülmesi
gereği 8 Haziran 2011’de kuruldu.
Dış Ticaret Müsteşarlığı ile Hazine
Müsteşarlığına bağlı bulunan Teşvik
Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel
Müdürlüklerinin birleşmesiyle teşviküretim-yatırım-ihracat zinciri tek
merkezde toplandı.
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan,
bakanlık olarak en önemli görevlerini
ekonomik faaliyetlerin dış ticarete
yönelik olarak yapılandırılması olarak
açıklıyor. Yeni teşvik sisteminin
yaratacağı fırsatları, 2012 için dünya ve
Türkiye’nin ekonomik durumuyla ilgili
öngörülerini ODD Dergi ile paylaşan
Bakan Çağlayan, Türk otomotiv
sektörünün pazarda gelişmeleri takip
eden değil, tayin eden konumuna
gelmek zorunda olduğunu söylüyor.
20
- Makamınızın görevleri, sorumlulukları ve projelerini
okuyucularımızla paylaşır mısınız?
Bildiğiniz gibi Ekonomi Bakanlığı 637 sayılı KHK ile
kuruldu. Daha önceki Dış Ticaret Müsteşarlığı ile Hazine
Müsteşarlığına bağlı bulunan Teşvik Uygulama ve Yabancı
Sermaye Genel Müdürlüklerinin birleşmesi ile teşviküretim-yatırım-ihracat zincirini tek merkezde toplayan bir
yapı kurulmuş oldu.
Ana çalışma ekseni ekonominin reel tarafının yönetimi
olan Ekonomi Bakanlığı’nın, en önemli görevleri
arasında dış ticaret politikasının belirlenmesine yardımcı
olmak, dış ticaret politikasını yürütmek ve geliştirmek
yer alıyor. Ayrıca, ekonomik faaliyetlerimizin dış
ticarete dönük olarak yapılandırılmasını ve bu konuda
kurumlar arası koordinasyonu sağlamak görevleri de
Bakanlığımızın uhdesinde bulunuyor. Bu amaca yönelik
olarak uluslararası hizmet ticaretine ilişkin tedbirleri
almak, dünya ticaretinden alınan payın artırılmasını ve
sürdürülebilir ihracat artışını sağlamak üzere ihracatın
pazar ve ürün çeşitliliğini sağlamaya ilişkin önlemleri
ve destek yöntemlerini geliştirmek ve uygulamak temel
görevlerimiz arasında yer alıyor. İthalatın ülke ekonomisinin
yararına gerçekleştirilmesine yönelik tedbirleri almak,
ticaret politikası savunma araçlarını uygulamak ve böylece
ekonomik programımıza ve hedeflerimize uygun bir ithalat
karakterini oluşturmak da Ekonomi Bakanlığı’nın görevi.
Bir diğer önemli görevimiz, diğer devletler ve uluslararası
kuruluşlarla olan ticari ve ekonomik ilişkileri düzenlemek,
yürütmek; bu konularda anlaşmalar yapmak; uluslararası
kuruluşların çalışmalarını takip etmek; bu minval üzere
dış ticarete dair konularda AB ile ilişkileri ve uyum
çalışmalarını yürütmek. Ülkemize yapılacak yatırımların
ve yabancı sermayenin ülke yararına katkı sağlaması
konusunda gereken tedbirleri almak, bu anlamda yatırım
teşviklerinin ülke ekonomisi yararına düzenlenmesini ve
uygulanmasını sağlamak; bu konudaki denetimleri yapmak
da Bakanlığımızın önemli görevleri arasında bulunuyor.
Biz Ekonomi Bakanlığı olarak bu görevleri yerine getirmek
için yoğun olarak çalışıyor ve yine bu görevlere ilişkin yeni
projeleri tasarlıyor ve uyguluyoruz.
İhracata Dönük Üretim Stratejisi ve bu stratejiye bağlı
olarak oluşturduğumuz Girdi Tedarik Stratejisi (GİTES)
ile sanayimizin ihtiyaç duyduğu girdilerin tedarikinde
sürekliliğin sağlanmasını, etkinliğin ve verimliliğin artırılması
ile ihracatçımızın rekabet gücünün iyileştirilmesini
amaçlıyoruz. Ayrıca, ülke ihracatının geleceğinde
önemli yer tutacak yeni ürün ve teknolojilerin getireceği,
sürdürülebilir girdi tedarik ihtiyacının belirlenmesini ve
güvenceye alınmasını sağlamaya çalışıyoruz.
Bu çalışmalarımızın önemli bir meyvesi olan yeni teşvik
sisteminin genel çerçevesini Sayın Başbakanımız 5 Nisan
2012’de; ayrıntılarını ise Ekonomi Bakanı olarak ben
6 Nisan 2012’de açıkladık. Türkiye’nin 4 temel ihtiyacı
olan yatırım-üretim-istihdam-ihracat politikaları arasında
bütünlüğün sağlanması, ithalata bağımlı olduğumuz ara
mallarının ve hammaddelerinin Türkiye’de üretiminin
sağlanması, ihracatta emek-yoğun teknolojiden bilgiyoğun teknolojiye geçişin sağlanması konularına yanıt
verecek olan yeni teşvik paketimiz ile yatırımcılara çok
ayrıcalıklı imkânlar tanıyoruz.
Bununla birlikte, Ekonomi Bakanlığı olarak hizmet
ihracatını desteklemek amacıyla yeni bir paket daha
açıklayacağız. Ayrıca, 2011’de yaklaşık 40 milyar dolar
ihracat yaptığımız hizmetler sektöründe, ihracatımızın
artırılması için turizm, taşımacılık, müteahhitlik, yazılım,
film vb. sektörlerde çalışmalarımızı yoğunlaştırıyoruz.
Bakanlığımız bünyesinde ihracatçılarımızın rekabet
gücünü artırmak amacıyla yürüttüğümüz bir diğer çalışma
alanı “ihracatta destek programları”dır. Bu alanda yapılan
çalışmalarımız ile ihracatçılarımızın üretim alt yapılarının,
Ar-Ge ve “inovasyon” yeteneklerinin, uluslararası
pazarlarda rekabet güçlerinin geliştirilmesini hedefliyoruz.
“Ülke Masaları”, “Pazara Giriş” ve “Hedef Ülkeler”
çalışmalarımızla, ihracat pazarlarımızı ve ihracata konu
mal ve hizmetlerimizi çeşitlendirmeye, ihracatta karşımıza
çıkan engelleri aşmaya çalışıyoruz. Ayrıca, hedef
pazarlarımız için, pazara giriş projeleri hazırlıyoruz.
Serbest Bölgelerimizi de stratejik bir yaklaşımla tekrar
ele alıyoruz. Hedefimiz belirli alanlarda ihtisaslaşmaya
dayanan “Özel Ekonomi Bölgeleri” kurmaktır. Yatırımcıları
cezbedecek imkânlar sağlayacak olan özel ekonomi
bölgeleri ile lojistik, taşıt bakım-onarımı, Ar-Ge, tarım,
yatçılık ve sağlık gibi konularda ihtisas serbest bölgeleri
kurulmasını hedefliyoruz. Bu bölgelerin tamamında,
ihracata önemli katkı sağlayacak faaliyetlerin
yürütülmesini öngörüyoruz.
İmzalanmış 18 STA’mız (Serbest Ticaret Anlaşması)
bulunmaktadır. Bunların 16’sı yürürlükte, ikisi iç onay
sürecindedir. Son olarak Güney Kore ile müzakereleri
tamamlanan STA, 25 Mart 2012 tarihinde paraflanmış
olup, söz konusu anlaşmanın Haziran ayında imzalanması
beklenmektedir. 13 ülke veya ülke grubu ile STA’larımız
ise müzakere aşamasındadır.
2023’te 500 milyar dolarlık ihracat ile
dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri
olmayı hedefleyen Türkiye;
orta vadede ekonomide yapısal dönüşümler
gerçekleştirmek, atılımlar yapmak,
sorunlarını çözüp başarılarını
katlamak için çalışıyor.
21
DİYALOG
“Gelişmekte olan ülkelerin rolü artıyor”
- Önümüzdeki orta vadeli süreci ülkemiz ve dünya açısından
nasıl görüyorsunuz? Gelişmekte olan ve gelişmiş ülkeler
açısından beklentiler farklı mı?
Geride kalan döneme baktığımızda, gelişmekte olan
ülkelerin dünya ekonomisindeki ve ticaretindeki rolünün
arttığını görüyoruz. Bütün göstergeler, gelecekte de
bu eğilimin devam edeceğini destekliyor. 2009-2011
döneminde yıllık ortalama GSYH büyümesi, gelişmiş
ülkelerde % 0,4, gelişmekte olan ülkelerde ise % 5,5
oldu. IMF tahminlerine göre, 2012-2013 döneminde de
bu oranların sırasıyla % 1,7 ve % 5,9 olması bekleniyor.
Dünya Ticaret Örgütü de, 2011 yılında, BDT dahil
edildiğinde, gelişmekte olan ülkelerin küresel mal
ihracatındaki payının % 47’ye, ithalatındaki payının
ise % 42’ye ulaşarak rekor düzeyde gerçekleştiğini
açıklamıştır.
Gelişmiş ülkeler, 2008 krizinden bu yana çeşitli
ekonomik krizlerden kendisini kurtaramıyor.
Avrupa süregelen borç ve bütçe krizinin merkezinde
yer almaktadır. IMF, 2012’de Avro Bölgesi ekonomisinin
binde 3 oranında küçüleceğini, 17 ülkeden 8’inde
ekonomik daralma görüleceğini beklemektedir. İşsizlik,
Eurostat’ın en güncel verilerine göre İspanya’da %
23,6’ya, Yunanistan’da % 21’e ulaşmış durumdadır.
Buna rağmen, Avrupa Merkez Bankası’nın sağladığı
likidite imkanları, AB’nin “altılı yasa paketi”
çerçevesinde 2012 Mart ayında 25 ülke tarafından bir
mali anlaşma imzalanması ve Yunanistan’ın borcunun
yeniden yapılandırılması, piyasaları şimdilik bir miktar
rahatlatmıştır. Orta vadeli süreçte ise gelişmelerin ne
yönde ilerleyeceğini öngörmek çok da mümkün değildir.
ABD, nispeten daha iyi durumda bulunmaktadır. Fakat
orada da 2011’de borç, milli gelirin % 102,9’una ulaşmış
bulunmaktadır. Bütçe açığının GSYH’ye oranının ise
% 10,9’a ulaştığı tahmin edilmektedir. Mevsimsellikten
arındırılmış işsizlik oranı ise 2012 Mart ayı itibariyle
% 8,2 düzeyindedir. İstihdamda zayıf bir canlanma
gözlenmektedir.
Ülkemiz ise 2002-2011 döneminde yıllık ortalama %
5,5 oranında büyümüştür. Bu dönemde yıllık ortalama
ihracat artışı da % 16,8 olmuştur. 2023’de 500 milyar
dolarlık ihracat ile dünyanın en büyük 10 ekonomisinden
biri olmayı hedefleyen Türkiye; orta vadede ekonomide
yapısal dönüşümler gerçekleştirmek, atılımlar
yapmak, sorunlarını çözüp başarılarını katlamak için
çalışmaktadır.
“Ara malı ithalat bağımlılığı azalacak”
- Açıklanan teşvik programının hedefleri ve içeriği hakkında
değerlendirmeleriniz nelerdir? Ülkemiz ve sektörümüz için ne
gibi fırsatları barındırıyor?
22
Ekonomik göstergeler, Türk sanayinin yapısal
dönüşümüne katkı sağlayarak sınai alanda sıçrama
yapmamızı temin edecek yatırımlara ivedilikle ihtiyaç
olduğunu göstermektedir. Türkiye’deki ithalatın yapısına
baktığımızda, Türkiye’deki ithalatın % 71,9’unun ara
mallarına (enerji dahil), % 15,5’inin yatırım mallarına, geri
kalan % 12,3’ünün ise tüketim mallarına yönelik olduğu
görülmektedir. Türkiye’de üretimi hiç olmayan veya
çok az olan mallar ile Türkiye’de üretilen ancak talebi
tam olarak karşılayamayan malların ithalatı, toplam
ithalatın yaklaşık % 84’ünü, diğer bir deyişle 241 milyar
dolarlık mal ithalatımızın yaklaşık 202 milyar dolarını
oluşturmaktadır. Sonuçlarının Bakanlığımca 14 Şubat
2012 tarihinde kamuoyu ile paylaşıldığı ve bir ilk olan
“İthalat Haritası” çalışması, 2011 yılı sonu itibariyle Türk
sanayinin ithalata bağımlılık oranının %43 olduğunu
göstermiştir.
Diğer taraftan 2010’da 2010/12 tarihli Başbakanlık
Genelgesi ile kurulan ve başkanlığını yürüttüğüm
İhracata Dönük Üretim Stratejisi Değerlendirme
Kurulunca yürütülen Girdi Tedarik Stratejisi de 6
sektörde sanayimizin temel ithalat bağımlılıklarını ortaya
koymuştur. Buna göre, 2011 yılı ithalat rakamlarını
incelendiğinde;
• Demir-çelik ve madencilik sektöründe % 28,3
• Otomotiv ve makinede % 17,7
• Kimyasallarda % 21,4
• Tarımda % 8,8 ve
• Tekstilde % 8,6 oranında
ara malı ithal edildiği görülmektedir.
Sonuç itibariyle, bir taraftan ithalata bağımlı olduğumuz
ara malı ve hammaddelerin Türkiye’de üretilmesi diğer
taraftan da Türkiye’nin yüksek ve orta-yüksek teknolojili
ürün ihracatını artıracak bir üretim sistemine geçilmesi
zorunluluk arz etmektedir. Diğer taraftan, ülkemizin
görece az gelişmiş bölgelerinde yatırımları arttırarak
bölgeler arası gelişmişlik farklılıklarının azaltılması
da temel makro ekonomik politikalarımızdan biri
oluşturmaktadır.
Bu çerçevede yeni teşvik sisteminin temel hedefleri;
• Cari açığın azaltılması amacıyla ithalat bağımlılığı
yüksek olan ara malı ve ürünlerin üretiminin artırılması,
• En az gelişmiş bölgelere sağlanan yatırım desteklerinin
artırılması,
• Bölgesel gelişmişlik farklılıklarının giderilmesi,
• Destek unsurlarının etkinliğinin artırılması,
• Kümelenme faaliyetlerinin desteklenmesi,
• Teknolojik dönüşümü sağlayacak yüksek ve ortayüksek teknoloji içeren yatırımların desteklenmesi olarak
belirlenmiştir.
Bu çerçevede yeni sistem, 4 ana bileşenden
oluşmaktadır. Bunlar;
• Genel Teşvik Uygulamaları,
• Bölgesel Teşvik Uygulamaları,
• Büyük Ölçekli Yatırımların Teşviki,
• Stratejik Yatırımların Teşviki’dir.
Dünya ekonomisindeki
riskler 2012’de de devam
ediyor. Avrupa’daki kriz
ve enerji fiyatlarındaki
yükselme eğilimi bunların
başında geliyor. Fakat
Türkiye, üretimi, ihracatı,
yatırımı, katma değeri ve
istihdamı artırmaya dönük
projelere odaklanmıştır.
Türkiye, bu yönde yürümeye
devam edecektir.
Bu uygulamalar kapsamında yatırımcılara;
• KDV İstisnası,
• Gümrük Vergisi Muafiyeti,
• Vergi İndirimi,
• Asgari ücret üzerinden hesaplanan Sigorta Primi İşçi
ve İşveren Hissesi Desteği,
• Faiz Desteği,
• Yatırım Yeri Tahsisi,
• Gelir Vergisi Stopajı Desteği ve
• KDV İadesi
destekleri sağlanacaktır. Söz konusu desteklerin
tamamından veya bir bölümünden; yatırımın
büyüklüğüne, bölgesine ve konusuna göre değişen
oran ve sürelerde yararlanma imkânı getirilmektedir.
Yeni destek unsurları olan ve asgari ücret üzerinden
hesaplanan Sigorta Primi İşçi Hissesi Desteği ve Gelir
Vergisi Stopajı Desteği, sadece Türkiye’nin sosyoekonomik açıdan görece az gelişmiş bölgesi olan 6.
Bölgedeki bölgesel, büyük ve stratejik yatırımlar için
geçerli olacak; bir başka yeni destek unsuru olan KDV
İadesi desteği ise, 500 milyon TL’nin üzerindeki Stratejik
Yatırımların bina-inşaat harcamalarına sağlanacaktır.
Yukarıda belirtilen makro ekonomik hedefler
çerçevesinde yeni teşvik sistemine, büyüme potansiyeli
olan sektörlerimizin ara malı ithalat bağımlılığını
azaltacak, Ar-Ge içeriği yüksek, yüksek teknolojili ve
yüksek katma değerli yatırımları ifade eden “Stratejik
Yatırım” kavramı entegre edilmiştir. Bu yatırımlar,
% 50’den fazlası ithalatla karşılanan ara malı veya
ürünlerin üretimine yönelik bulunan, belirli büyüklükteki
yatırımlardan oluşacaktır. Ülkemizde yüksek teknolojili
ürünlerin üretilmesini sağlayacak yatırımlar da bu
uygulama kapsamında desteklenecektir. Bu çerçevede,
otomotiv ana ve yan sanayi kapsamında, motor ve
aktarma organları gibi ithalata bağımlı olduğumuz
ürünlerin üretimine yönelik yatırımlar, belirlenen kriterleri
sağladıkları takdirde, Türkiye’nin hangi bölgesinde
yapılırsa yapılsın yüksek destek yoğunluğuyla
desteklenecektir.
Diğer taraftan yeni sistemde, Büyük Ölçekli
Yatırımların Teşviki Uygulamasına, mevcut desteklerin
yoğunluklarının arttırılması ve bazı sektörlerde asgari
sabit yatırım tutarının düşürülmesi suretiyle devam
edilecektir. Bu çerçevede, motorlu kara taşıtları ana
sanayinde asgari 200 milyon TL, yan sanayinde ise
50 milyon TL tutarındaki yatırımlar, Büyük Ölçekli
Yatırımların Teşviki Uygulamalarından yararlanabilecektir.
Bu tutarların altında kalan otomotiv yatırımları ise,
Bölgesel Teşvik Uygulamalarından yararlanma imkanı
bulacaktır.
Yeni sistemle Bölgesel Teşvik Uygulamalarında da
birtakım önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu kapsamdaki
en önemli yeniliklerden biri, bölgesel haritanın
23
DİYALOG
yenilenmesidir. Kalkınma Bakanlığı, ekonomik ve sosyal
gelişmişlik düzeyine ilişkin 61 değişken kullanarak
2011’de, “İllerin ve Bölgelerin Sosyo-Ekonomik
Gelişmişlik Sıralaması Araştırması” çalışmasını
yenilemiş; bu çerçevede “İl Grupları” esasına dayanan
bölgesel sistem yerine “İl Bazlı” bölgesel sisteme
geçilmiştir. Kalkınma Bakanlığı ile birlikte yaptığımız
çalışmalar sonucunda, 6 bölgeden oluşan yeni bir
bölgesel harita oluşturulmuştur. Oluşan yeni bölgesel
ayrım çerçevesinde ülkemizin sosyo-ekonomik açıdan
görece az gelişmiş konumda bulunduğu tespit edilen
6. bölgesinde yapılacak yatırımlar için, ülke genelinde
teşvik edilmeyecek yatırım konuları ile enerji ve kamu
yatırımları hariç olmak üzere tüm yatırım konularının
Bölgesel Teşvik Uygulamaları kapsamında sağlanan
desteklerden yüksek yardım yoğunluğu ile yararlanması
ve istihdam maliyetinin düşürülmesine yönelik destekler
başta olmak üzere bu bölgede, yeni ve cazip destekler
sağlanması öngörülmektedir.
Bölgesel sistem kapsamında ayrıca, sürdürülebilir
ekonomik ve sosyal kalkınma için kritik önem arz
eden ulusal ekonominin dünyanın önde gelen
teknoloji devi firmalar karşısında rekabet gücü
kazanmasını sağlayacak lokomotif sektörlerin de daha
yoğun desteklerle teşvik edilmesi sağlanacaktır. Bu
uygulamanın otomotiv sanayi açısından önem arz eden
yönü, otomotiv sanayine yönelik test merkezleri, rüzgar
tüneli ve benzeri nitelikteki yatırımların Türkiye’nin
hangi ilinde yapılırsa yapılsın, 5. bölge desteklerinden
yararlandırılacak olmasıdır. Yatırımın 6. bölgede
yapılması halinde doğal olarak bu bölgenin destekleri
sağlanacaktır.
Yatırım havzalarının ve kümelenmenin desteklenmesi,
Bölgesel Teşvik Uygulamalarının bir diğer temel hedefini
oluşturmaktadır. Bu çerçevede yeni teşvik sistemi;
• Organize sanayi bölgelerinde yapılacak yatırımlara,
• Aynı sektörde faaliyet gösteren en az 5 yatırımcının
gerçekleştireceği ve ortak faaliyet gösterilen alanda
dikey veya yatay entegrasyonu sağlayacak yatırımlara
ve
• TÜBİTAK tarafından desteklenen Ar-Ge projeleri
neticesinde geliştirilen ürünün üretimine yönelik
yatırımlara, vergi indirimi ve sigorta primi işveren hissesi
desteklerinden, bulundukları bölgenin bir alt bölgesinde
uygulanan oran ve sürelerde yararlanma imkanı
sağlayacaktır.
“2012’de yüzde 4 büyüyeceğiz”
- 2012 yılını dünya ve Türkiye ekonomisi bakımından nasıl
öngörüyorsunuz?
IMF’nin 2012 Nisan ayında yayımladığı rapora göre,
dünya ekonomisinin 2012’de % 3,5 ve 2013’te % 4,1
büyümesi bekleniyor. Türkiye için IMF’nin açıkladığı
beklenen oranlar ise % 2,3 ve % 3,2. Biliyorsunuz, 2012
Ocak ayında IMF’nin Türkiye için 2012’de beklediği
büyüme oranı % 0-0,4 aralığındaydı. Şimdi, bunu %
24
2,3’e yükseltmiş durumda. Biz, IMF’nin zaman içinde
bunu yukarı doğru revize etmeye devam edeceğini
düşünüyoruz.
Bizim Hükümet olarak beklentimiz 2012’de Türkiye’nin
% 4 oranında büyüyeceği yönündedir. 2010’da % 9,2
ve 2011’de % 8,5 büyüdük. Bu yıl, baz etkisinin de rol
oynamasıyla büyüme oranının nispeten daha düşük
olması normal.
Son açıklanan veriler de üretim artışının devam ettiğini
gösteriyor. Sanayi üretim endeksi 2012’nin Şubat ayında
önceki yılın aynı ayına göre % 4,4 arttı. Kapasite kullanım
oranı Mart ayındaki % 73,1’den Nisan ayında % 74,7’ye
yükseldi. Reel kesim güven endeksi, bir önceki aya göre
3,1 puan artarak Nisan ayında 116’ya çıktı.
Dünya ekonomisindeki riskler 2012’de de devam
etmektedir. Avrupa’daki kriz ve enerji fiyatlarındaki
yükselme eğilimi bunların başında gelmektedir. Fakat,
Türkiye, üretimi, ihracatı, yatırımı, katma değeri ve
istihdamı artırmaya dönük projelere odaklanmıştır.
Türkiye, bu yönde yürümeye devam edecektir.
- Ülkemizde enflasyonun ve büyümenin durumunu değerlendirir
misiniz? 2012 yıl sonu beklentilerinizi paylaşır mısınız?
Yukarıda da belirttiğim gibi, Türkiye Ekonomisi reel
olarak 2010’da % 9,2 ve 2011’de % 8,5 oranında
büyümüştür. 2012’de de % 4 oranında büyümesi
beklenmektedir. Dolayısıyla, 2012’de ekonomide
yumuşak bir iniş beklenmektedir.
Enflasyon ise, 2011 yılı Aralık ayında, önceki yıl
sonuna göre % 10,45 olmuştur. Bilindiği gibi 2011 yılı
enflasyonu hedeflerin üzerinde gerçekleşmiştir. Bunda,
enerji fiyatlarının yükselmesi ve kurdaki gelişmeler
önemli rol oynamıştır. Merkez Bankası, enflasyonu
kontrol altında tutmak ve finansal istikrarı korumak için
gayet kararlı bir şekilde proaktif bir politika izlemektedir.
Merkez Bankası’nın 2012 yılı sonunda beklediği
enflasyon, % 6,5 düzeyindedir.
“Girişimciler fırsatları analiz etmeli”
- Bakanlığınız bünyesinde birçok ülkenin ekonomi bakanları,
yöneticileri ile sürekli olarak bir araya geliyor, ticaret ve
işbirliği toplantıları düzenliyorsunuz. Ülkemiz dış ticareti
için yatırımcılara öngördüğünüz fırsatlar nelerdir? Ticareti ve
beraberinde ülkemize sağladığımız katma değeri arttırmak için
girişimcilere neler önerirsiniz?
Uygulamaları hakkında yukarıda kısa bilgi verilen
yeni teşvik sisteminin, özellikle yeni bir uygulama
olan Stratejik Yatırımları Teşviki uygulaması ile çeşitli
açılardan etkinliği arttırılan Büyük Ölçekli Yatırımların
Teşviki ve Bölgesel Teşvik Uygulamalarının, coğrafi
konum ve pazara erişim konusunda avantajlı konumda
bulunan ülkemizde, yatırım ve ticaret potansiyelini
arttıracağını, hem ülkemizde yatırımları bulunan hem
Otomotiv sektörü, kalite yönetimi ve
verimlilikteki yetkinliğini, küresel ve
gelişmiş pazarlara yaptığı ihracatla
kanıtlamıştır. Dünden bugüne sektörün
geldiği noktaya bakıldığında, rekabetçi
bir yapının olması, yeni teknolojilerle
kaliteli ve düzenli üretim yapabilme
gücü, en etkilisi de maliyet-fiyat
avantajı olması, Türkiye’yi bugün
dünya otomotiv sektörü açısından hem
önemli bir üretim üssü hem de önemli
bir pazar konumuna yerleştiriyor.
de yeni yatırım yapmayı düşünen yerli ve yabancı
yatırımcıların yatırım kararlarını harekete geçireceğini
öngörüyoruz. Özellikle Stratejik Yatırımlar ve madencilik
yatırımlarına getirilen avantajlı uygulamanın, ülkemizde
yaratılan katma değerde önemli bir artış sağlamasını
hedefliyoruz. Bu çerçevede, Türkiye’de halihazırda
yatırımları bulunan, Türkiye’yi ulusal ve uluslararası
faaliyetlerinde bir merkez haline getirmeyi hedefleyen
veya Türkiye ve bölge pazarına ilk defa girmeye
hazırlanan yerli ve uluslararası yatırımcıları, bu yeni ve
cazip sistemden yararlanmaya davet ediyoruz
Girişimcilerimize dünyadaki ve Türkiye’deki gelişmeleri,
eğilimleri çok iyi analiz etmelerini, teknolojik gelişmeleri
kendi işlerinde yoğun bir şekilde uygulamalarını, fırsatları
ve riskleri kapsamlı bir şekilde değerlendirerek en
uygun alanlara yönelmelerini öneriyorum. Bu doğrultuda
başta Bakanlığımızca yürütülen destek mekanizmaları,
projeler ve mevzuat değişiklikleri olmak üzere ekonomi
ile ilgili tüm kurumların çalışmalarını büyük bir dikkatle
izlemelerinde, gerektiğinde bu kurumlara başvurarak
ayrıntılı bilgi edinmelerinde, kamuoyunun ilgisini
girişimciliğin önemine çekmek ve yeni girişimcilerin
ve fikirlerin oluşmasını sağlamak üzere ulusal ve
uluslararası organizasyonlar, toplantılar gibi faaliyetlerde
bulunmalarında fayda olduğunu düşünüyorum.
“Otomotivde ‘küresel entegrasyon’ tamamlandı”
Sektörümüzü yıllardır her platformda destekliyor ve teşvik
ediyorsunuz. Otomotiv sektörünün yıllar içinde ulaştığı noktada
konumunu değerlendirir misiniz?
Türk otomotiv sanayi, 1960’lı yıllardan bugüne önemli
aşamalar kaydetmiştir. 1960’lı yıllarda “ithal ikamesi”
amaçlı traktör ve ticari araçların montaj üretiminden,
1970’li yıllarda aksam parça üretimine yönelik
“yerlileştirme” ve “otomobil üretimi”ne, 1980’li yıllardaki
kapasite artışı ve üretimin modernleşmesi süreciyle
1990’lı yıllarda “küresel rekabet” için yeniden yapılanma
ve küresel sanayi ile entegrasyona ve 2000’li yıllarda
yüksek katma değer ile dünya pazarları için üretime
ulaşılmıştır. Bu süreçte otomotiv sanayi, üretimde ve
işletme yönetiminde çağdaş kalite yönetimi anlayışı ile
yalın üretim ve yalın yönetim alışkanlığını geliştirmiş,
küresel rekabet ve küresel pazarlarda oyunculuk ve
küresel teknik ve ticari mevzuata uyum sağlamış, Ar-Ge,
tasarım ve teknoloji yönetimi kültürünün geliştirilmesi ile
yeni teknolojilerin yaygınlaştırılmasına önderlik etmiş;
yatırımlarda ve üretimde yüksek katma değer sağlayan
ve yüksek nitelikli insan gücü yetiştiren bir sektör haline
gelmiştir.
Esasında 1995’e kadar olan dönem Türk otomotiv
sanayi açısından “kapalı pazar” dönemidir.
Sektörümüzde esas hamle 1995 yılı ile başlamıştır.
1995 yılı ile birlikte sektör “kapalı pazar” anlayışından
“serbest pazar” anlayışına geçmiş ve büyük bir ivme
kazanarak global pazar ile yavaş yavaş entegrasyon
sağlanmaya başlanmıştır. Nihayetinde bugün
ülkemizin ihracat sıralamasında otomotiv sanayi birinci
sırayı yakalamıştır.
Teşvik programları açısından otomotiv sanayine her
zaman özel önem verilmiş olmakla birlikte, özellikle
98/10755 sayılı Kararname döneminde getirilen “250
milyon ABD Doları üzeri sabit yatırıma sahip yatırımcılar
için % 100 olan yatırım indiriminin % 200 olarak
uygulanması” otomotiv sanayi için bir dönüm noktası
olmuştur. Hemen hemen sadece otomotiv ana sanayi
firmalarınca kullanılan bu teşvik unsuru sektörün
bugünkü geldiği noktada çok etkili olmuştur. Bu teşvik
sayesinde ana sanayi firmaları hem bir taraftan kapasite
25
DİYALOG
artışı ve modernizasyon yatırımları ile daha rasyonel
ölçeklere ulaşırken hem de ihracat odaklı modellerin
üretimini Türkiye’ye çekebilmişlerdir. Diğer bir ifade ile
ana sanayi firmalarımız artık belli modellerde Türkiye’nin
ihracat üssü olmasını sağlayabilmişlerdir.
Ancak Temmuz 2009 ile tanıtılan 2009/15199 sayılı
Karar ile tekrar sektöre büyük önem atfedilmiş ve ana
sanayi yatırımları hem bölgesel sisteme hem de büyük
ölçekli sisteme dahil edilmiştir. Firmalarımız da bu fırsatı
iyi kullanmışlar ve büyük ölçekli yatırımlar arasında en
büyük payı otomotiv firmaları almıştır. Bu dönemde
sektörün teşvik sistemi ile ilgili en büyük sıkıntısı, vergi
indirimi uygulamasındaki “ilgili kazançlar üzerinden
uygulama” noktası olmuştur.
Bugün gelinen noktada, üretim ve pazarlama alanlarında
“küresel entegrasyon” tamamlanmıştır. Otomotiv
sektörü, kalite yönetimi ve verimlilikteki yetkinliğini,
küresel ve gelişmiş pazarlara yaptığı ihracat ile
kanıtlamıştır.
Dünden bugüne sektörün geldiği noktaya bakıldığında,
rekabetçi bir yapının olması, yeni teknolojilerle kaliteli ve
düzenli üretim yapabilme gücü, en etkilisi de maliyetfiyat avantajı olması Türkiye’yi bugün dünya otomotiv
sektörü açısından hem önemli bir üretim üssü hem de
önemli bir pazar konumuna yerleştirmektedir.
26
2011’de toplam taşıt üretimi % 6,5 artışla 1 milyon
182 bin adede yükseldi. Traktör üretimi ile birlikte 2011
yılı toplam üretimimiz 1 milyon 234 bin adede ulaştı. Bu
verilere göre ülkemiz 2011’de, dünyada toplam taşıt
araçları üretiminde on yedinci, hafif ticari araçta sekizinci,
Avrupa Birliği içerisinde otobüs üretiminde ikinci, hafif
ticari araç üretiminde birinci, ağır kamyon üretiminde
üçüncü, toplam üretimde ise altıncı sırada yer almıştır.
Üretim artışlarında yüksek iç pazara ilave olarak
ihracatta yaşanan performans artışının da önemli rolü
bulunmaktadır. Türkiye, 2011’de toplam taşıt aracı
üretiminin % 67’sini ihraç etti.
Değer olarak toplam taşıt araçları ihracatımız 2011’de
% 17,4 artışla 21 milyar doları aştı. Bunun içinde, ana
sanayiinin payı % 56 ile 11,9 milyar dolar seviyesinde
kaydedilmiştir.
Başlıca ihraç pazarlarımız; Almanya, Fransa, İtalya,
İngiltere, ABD, İspanya, Rusya Federasyonu, Hollanda,
Belçika ve Romanya olup; 2011’de otomotiv ana sanayi
ihracatımızın değer bazında yaklaşık % 75’i, yan sanayii
ihracatımızın ise % 69’u Avrupa Birliği üyesi ülkelere
yapıldı.
Taşıt araçları sektöründe 2011’de gerçekleşen ihracatın
yaklaşık % 40’ını yapan Türk otomotiv yan sanayi,
teknoloji olarak çok ileri bir düzeye geldi ve uluslararası
pazarlarda kabul gören kalite belgeleri ile gelişmiş batı
ülkelerinde faaliyet gösteren OEM firmalarına yönelik
üretim yapacak düzeye erişti.
Türk otomotiv sanayiinin, bugünkü konumuna
gelmesinde sektörde yapılan Ar-Ge çalışma ve
harcamalarının da önemli katkısı olmuştur. Oto ana
sanayinde 13, yan sanayiinde ise 32 adet olmak üzere
toplam 45 tane firma Ar-Ge Merkezi unvanı almıştır.
Otomotiv sektörü gerek ana sanayisi gerekse
tedarikçileri ile Avrupa kalite ve en iyi fabrika ödüllerine
layık görüldü. New York taksi ihalesi için Ford Otosan’ın
Transit Connect modeli ve Karsan’ın tasarladığı modelin
finale kalması, Renault’nun elektrikli Fluence modelinin
üretimine başlaması sektöre duyulan güveni ve
beklentiyi artırdı.
“2023 İhracat Stratejisi” kapsamında, 2023’te 3.1 trilyon
dolara ulaşması beklenen dünya sektör ihracatında,
ülkemizin payının % 2,4’e, yıllık ortalama % 10
düzeyinde bir büyüme ile de sektör ihracatının 75 milyar
dolar seviyesine ulaşması hedefleniyor. Bugün itibariyle
1 milyon 638 bin adet olan toplam üretim kapasitesine
sahip ülkemizin, 2023 yılına gelindiğinde yılda 4 milyon
araç üretebilmesi hedefleniyor.
“Sektör daha proaktif olmalı”
- Sektörümüze vermek istediğiniz herhangi bir mesaj var mı?
ölçeklerde araç ve parçaların üretildiği bir merkez
konumundadır. Yan sanayiimiz üretim yapılarını küresel
araç üreticilerinin talepleri doğrultusunda iyileştirdi.
Sanayi, güncel teknoloji, alt yapı ve Ar-Ge yeteneklerini
sürekli geliştirerek özgün ürün ortaya çıkarmaktadır.
Buna ilaveten, firmalarımızın, uluslararası standartlarda
çevreye duyarlı üretimler gerçekleştirdiğini doğrulayan
belge masrafları, yurt dışında gerçekleştirilen tanıtım,
marka tescil giderleri ile yurt dışında açılan birimleriyle
ilgili giderleri, yeni pazarlar hakkında pazar araştırması
yapılması, potansiyel arz eden ve ihracat stratejisi
açısından hedef kabul edilen pazarlara girilmesi, bu
pazarlarda daha etkili olmak adına bu ülkelere ticaret
heyetleri düzenlenmesi, sektör ihracatı açısından
önem arz eden ülkelerden ilgili sektör temsilcilerinin
ülkemize davet edilmesi ve bu pazarlarda sektörün
buluştuğu fuarlara katılım giderleri Bakanlığımızca
desteklenmektedir.
Bakanlığımızca yürütülen Girdi Tedarik Stratejisi
(GİTES) kapsamında belirlenen eylem planlarını hayata
geçirmeye yönelik çalışmalarımız da başlamıştır.
Öncelikle önemli oranda dış ticaret açığı verdiğimiz
motor ve aktarma organlarında yurt içi üretim ve
katma değerin arttırılması, yan sanayiinin yetkinliğinin
küresel ölçek seviyesine yükseltilmesi, temel girdilerde
üretimin geliştirilmesi, elektronik bileşenlerde yurt içi
tedarik imkanının geliştirilmesi ve eksik test merkezi
yatırımlarının tamamlanması otomotiv sektörümüz için
ana hedefler olarak belirlenmiştir.
Küresel kriz nedeniyle, 2012 yılı otomotiv sektörü için
yeni pazarların daha fazla önem kazanacağı bir yıl
olacak. Bu nedenle özellikle Avrupa odaklı ihracatı
bulunan firmalarımızın 2012’de gelişmekte olan
bölgelere yönelik stratejiler geliştirmelerinde fayda
görüyorum. Rusya Federasyonu, Afrika, Brezilya,
Çin, Hindistan ve İran gibi bölgelere gerek sektörel
heyet ziyaretleri ve bu ülkelerden önemli muhatapların
ülkemize davet edilerek sektörümüzün yakından
tanıtılması gerekse de bu ülkelerde düzenlenen
uluslararası fuarlara katılım ile pazar payımızın artırılması
için yürütülecek çalışmalar önem arz ediyor.
Ülkemiz otomotiv sektörü, başarılarını sürdürmek ve
daha yüksek noktalara taşımak için sektör gelişmelerini
sadece izleyen değil, proaktif bir biçimde bizzat tayin
eden bir hüviyete kavuşmak zorundadır. İlerleyen
yıllarda, otomotiv sektöründe yaşanacak inovasyonun
%80’inin elektronik ve gömülü yazılım kaynaklı olacağı
beklenmektedir. 2015’e kadar ÇHC, Hindistan ve Rusya
dışında İran, Tayland ve Türkiye’nin en hızlı büyüyen
pazarlar olacağı uluslararası otoritelerce tahmin
edilmektedir. Yakaladığı yüksek verimliliğe dayalı maliyet
avantajı ile ülkemiz otomotiv sektöründe ortaya çıkacak
yeniden yapılanma sürecinde önemli bir küresel merkez
olma özelliğini sürdürecektir.
Ülkemiz hali hazırda dünya pazarları için teknolojik
düzeyi yüksek ve üretim miktarları ekonomik
Yeni teşvik sistemiyle ülkemizde yüksek
teknolojili ürünlerin üretilmesini
sağlayacak yatırımlar desteklenecek.
Bu çerçevede, otomotiv ana ve yan
sanayi kapsamında, motor ve aktarma
organları gibi ithalata bağımlı olduğumuz
ürünlerin üretimine yönelik yatırımlar,
belirlenen kriterleri sağladıkları takdirde,
Türkiye’nin hangi bölgesinde yapılırsa
yapılsın yüksek destek yoğunluğu ile
desteklenecektir.
27
DİYALOG
Marmara Üniversitesi İngilizce İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu
Otomotiv
sektörü
destek
politikalarıyla
büyüyebilir
Dünya ekonomisinin dörtte birini oluşturan
Avrupa, 2012’de de dünya ülkelerinin
büyümesindeki kilit noktalardan birini oluşturacak.
Avrupa’daki krizin derinleşmesiyle dünya
ekonomisinin olumsuz bir seyirde ilerleyeceğini
söyleyen Marmara Üniversitesi İngilizce İktisat
Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu,
atılacak doğru adımlarla yeni bir sayfa
açılabileceğini belirtiyor. Olumsuz dalgalanmalara
rağmen, 2012’de Türkiye’nin yüzde 3-4 civarında
büyüyeceğine dikkat çeken Aslanoğlu,
otomotiv sektörünü ise güçlü yanlarımızdan biri
olarak tanımlıyor.
- Dünya ülkeleri ve Türkiye açısından genel ekonomik bir
değerlendirme yaptığımızda önümüzdeki kısa ve orta vadeli süreci
nasıl görüyorsunuz?
Avrupa ekonomisindeki risk faktörleri, dünya ekonomisine
yön veriyor. Avrupa üç yıldır ekonomisindeki olumsuz
dalgalanmalarla mücadele ediyor. Bu dalgalanmanın son
zamanlarda arttığını düşünüyorum. Avrupa, 65 trilyon
dolarlık dünya ekonomisinin dörtte birini oluşturuyor.
Bu yüzden oradaki herhangi bir sorun bütün dünyayı
olumsuz olarak etkiliyor. Şu andaki tabloya baktığımızda
Amerika’nın, ekonomik krizin ilk dönemine göre daha iyi
bir durumda olduğunu görüyoruz. Ben krizin olumsuz
etkilerini geride bırakma sürecine girdiğini düşünüyorum.
Fakat Avrupa’daki kriz derinleşirse, Amerika da bu
olumsuz durumdan etkilenebilir.
“Avrupa, doğru stratejiler belirlemeli”
- Gelişmekte olan ülkeler açısından beklentiler nasıl?
Dünyanın diğer dörtte birini oluşturan BRIC ülkelerinden
olan Çin ve Hindistan’ın ekonomileri olumlu bir seyirde
gidiyor. Ama hem dünya ekonomisindeki olumsuz
etkenler hem de bazı kendi yapısal sorunları yüzünden
sıkıntı yaşıyorlar. Ekonomik kriz öncesindeki yüzde 1112’lik büyümeyi yakalayamasalar da özellikle Çin’in,
her şeye rağmen yüzde 8-9 oranında büyüyeceğini
düşünüyorum. Dünyanın yarıdan fazlası aslında yavaş da
olsa bir büyüme trendine girecek.
28
- Avrupa dünya ekonomisinin merkezi konumunda yer alıyor.
Avrupa sizce nasıl bir yol izlemeli?
Avrupa şu anda dünya için önemli riskler taşıyor.
Avrupa ülkelerinin ekonomilerindeki kötü gidişatın yakın
zamanda kaybolacağını düşünmüyorum. Bu noktada da
doğru stratejiler belirleyerek, büyümeyi destekleyecek
politikalara geçmesi gerekiyor. Buradaki kilit noktayı da
Euro oluşturuyor. “Kimse Euro’dan çıkamaz yaklaşımı”
yerine “Bizim ekonomimizde sorunlarımız var, bu sorunları
nasıl çözeriz?” demeleri, Euro’ya olan bağımlılıklarından
kurtulmaları gerekiyor. Sadece sorunu Yunanistan olarak
görmeyip kendi içlerine de odaklanmalılar.
Avrupa’daki kriz derinleşirse, Türkiye’deki
işsizlik artar
- Küreselleşme sürecinde dünya ülkelerinin ekonomileri birbirini
nasıl etkiliyor?
Küreselleşme sürecinde dünya ekonomilerini aslında
finansal ve ticari açıdan en çok ABD etkiliyor. Amerikan
ekonomisinin iyi ya da kötü olması dünya ekonomisi için
oldukça büyük bir önem taşıyor. Amerika’nın ekonomisi
sağlam olduğunda dünyadaki ekonominin seyri de
olumlu yönde etkileniyor. Örneğin Avrupa şu anda
kötü bir dönem geçirirken ABD bu durumdan çok fazla
etkilenmedi. Bu da dünya için umut verici bir şey. Ama bu
iyimser tablo Avrupa krizinin derinleşmesiyle değişebilir.
Çünkü bu durumdan ister istemez ABD de etkilenecek.
Avrupa kötüye gitmedikçe diğer ülkeler yavaş da olsa
büyümeyi sürdürecek ve ABD dünya için lokomotif
olmaya devam edecek.
Endeksini örnek alıyor. Benim katkıda bulunduğum
CNBC-e Tüketici Güven Endeksi, Michigan Üniversitesi’ni
örnek alıyor. Tüketici Güven Endeksi’ni 2002’den bu yana
her gün düzenli olarak yapıyoruz ve tüketicilere beş soru
soruyoruz. Bu endekslerle, genelde tüketicinin mevcut
durum algısı ölçülüyor. “Bir önceki aya göre ekonomi
nasıl bir seyir izliyor?”, “İçinde bulunduğumuz dönem
otomobil, konut gibi ürünleri almak için iyi bir dönem
mi yoksa kötü bir dönem mi?” gibi belirleyici soruların
cevaplarıyla endeks oluşturuluyor. Bu noktada iyimser ve
kötümser yanıt verenlerin farkına bakılıyor. İyimserlikteki
bir artış önümüzdeki dönemde iç talepte ve dolayısıyla
ekonomide büyüme; kötümserlikteki bir artış ise iç talepte
zayıflamaya ve ekonomide bir yavaşlama anlamına
geliyor. Bu endeksler gerçek büyüme rakamlarıyla birebir
örtüşmese de konjonktür konusunda bize bilgi veriyor.
- Tüketicinin güvenini hangi faktörler etkiliyor?
Tüketicinin nelerden etkilendiğini öğrenmek için
akademik bir araştırma yaptık. Genel anlamda etkileyen
faktörleri, dünya ekonomisi, siyaset ve jeopolitik özellikler
olarak sayabiliriz. Ama en etkili olan faktörü finanstaki
değişiklikler oluşturuyor. Döviz ve dolar kuru tüketiciyi
etkileyen faktörlerin ilk sırasında yer alıyor. Türk halkı
için TL’nin dolara karşı kazandığı ya da kaybettiği değer
çok önemli. Değersizleşen ve çok oynak olan bir TL
bizim güvenimizi azaltıyor. Değerli ve az oynak bir TL ise
Türkiye’de güveni artırıyor. Bunun yanı sıra işsizlik de
tüketiciye yön veren faktörler arasında. İşsizliğin arttığı
dönemlerde tüketici güveni de olumsuz etkileniyor.
- Bu gelişmeler Türkiye’yi nasıl etkiler?
Bu etkilerin birkaç boyutu var. Avrupa’nın büyüme
sürecinin daha fazla çıkmaza girmesi durumunda Türkiye
de dünya gibi bu durumdan olumsuz etkilenecek.
Avrupa’nın derinleşen bir resesyonu bize de ekonomide
bir daralma olarak geri döner. Bununla birlikte işsizlik
artar, daha dalgalı bir döviz piyasası oluşur. Ama bu
kötümser bir senaryo. Bunun ihtimali yüzde 40 olarak
düşünüyorum.
Tüketicinin güveni TL ve dolar dengesine bağlı
- Tüketici Güven Endeksi hakkında okuyucularımıza bilgi verecek
olursak endeksi oluşturan ve etkileyen faktörler nelerdir? Tüketici
Güven Endeksindeki değişimler nelere işaret ediyor?
Türkiye’de iki tane endeks var. Biri CNBC-e’nin, bir
diğeri de TÜİK’in endeksleri. Endeksin temelde iki
tane metodolojisi vardır. Bunlardan bir tanesi yüz
yüze diğeri telefonla yapılan mülakatlardan oluşuyor.
Türkiye, Amerika’daki Michigan Üniversitesi Tüketici
Güven Endeksi’ni ve Conference Board Tüketici Güven
“Avrupa şu anda dünya için önemli
riskler taşıyor. Avrupa ülkelerinin
ekonomilerindeki kötü gidişatın yakın
zamanda kaybolacağını düşünmüyorum.
Bu noktada da doğru stratejiler
belirleyerek, büyümeyi destekleyecek
politikalara geçmesi gerekiyor. Buradaki
kilit noktayı da Euro oluşturuyor.
‘Kimse Euro’dan çıkamaz yaklaşımı’ yerine
‘Bizim ekonomimizde sorunlarımız var,
bu sorunları nasıl çözeriz?’ demeleri,
Euro’ya olan bağımlılıklarından
kurtulmaları gerekiyor. Sadece sorunu
Yunanistan olarak görmeyip kendi
içlerine de odaklanmalılar.”
29
DİYALOG
“Döviz ve dolar kuru tüketiciyi
etkileyen faktörlerin ilk sırasında
yer alıyor. Türk halkı için TL’nin
dolara karşı kazandığı ya da
kaybettiği değer çok önemli.
Değersizleşen ve çok oynak olan
bir TL bizim güvenimizi azaltıyor.
Değerli ve az oynak bir TL ise
Türkiye’de güveni artıyor. Bunun
yanı sıra işsizlik de tüketiciye yön
veren faktörler arasında. İşsizliğin
arttığı dönemlerde tüketici güveni
de olumsuz etkileniyor.”
Cari açık 60-65 milyar dolar olacak
- Ülkemizde son dönemdeki büyümenin, enflasyonun ve cari
açığın durumunu değerlendirir misiniz?
Hükümet 2012 yılı için yüzde 4 oranında bir büyüme
tahmini yapmıştı. İlk çeyrekte yüzde 1.5-2 civarında bir
büyüme oldu. İkinci çeyrekte ise yüzde 3-4’lere varan
bir büyümenin olacağını düşüyorum. Eğer Avrupa’daki
kriz derinleşmezse, yılın tamamında yüzde 3-4 büyüme
gerçekleşebilir. Avrupa kriz şiddetini artırırsa, Türkiye
ekonomisinde daha düşük büyüme rakamları ve
daralma olur. Enflasyon şu anda yüzde 11 seviyesinde.
Yıllık bazda bu oran düşecek gibi gözüküyor. 2012’yi
yüzde 7-8 arası bir enflasyon oranıyla tamamlayabiliriz.
Cari açık 60-65 milyar dolar arasında olur. Geçen
yıla göre yüzde 20-25 aşağıda olacak gibi görünüyor.
GSYİH’ye oranı ise yüzde 7,5-8 arasında değişebilir.
- Türkiye’deki büyüme nelerden etkilenir?
Avrupa ekonomisindeki çıkmazın dışında hükümetin
maliye politikası büyümeyi etkiler. Daha önce de
belirttiğim gibi Avrupa krizi derinleşmedikçe Türkiye
hedeflediği büyüme rakamına ulaşabilir. Hükümetin
maliye politikasının da bir esnekliği var. Bütçe açıkları
çok yüksek olmadığı için bütçe açığını bir miktar artırıp
büyüme hedefine bu şekilde ulaşmayı düşünebilir.
Fakat benim kanaatim hükümet bu planı 2013’ün
ikinci yarısında yapacak. Çünkü 2014’te Yerel Seçimler
var. 2013’ün ikinci yarısında büyümede sıkıntı devam
ediyorsa bütçesini biraz kullanmak isteyebilir.
Teşvik paketinde belirsizlik hakim
- Açıklanan genel teşvik paketi ve tasarruf teşvik paketini
okuyucularımız için yorumlar mısınız? Türkiye’de yerli ve
yabancı yatırımları arttırmak açısından sizce teşvik paketlerinin
kapsamı yeterli mi?
İki paketi de olumlu bir adım olarak görüyorum.
30
Türkiye’nin teşviğe ihtiyacı var, bu açıdan teşvik paketi
doğru bir hamle olabilir. Yalnız teşvik paketinde bir
belirsizlik hakim, teşvik paketinin stratejik bir plan ile
birleştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Hükümet bu
paketle piyasaya “Bakın size ciddi bir teşvik veriyoruz,
siz de bu imkanlardan yararlanın” diyor. Peki hangi
bölgeye ne kadar yatırım yapılacak? Bütün yatırımcılar,
aynı bölgeye yatırım yapıp X malını üretmeye kalkarsa
o zaman Y ve Z malları bizde hala sorun olacak, X
malından fazla üretilecek. Hangisi fazla ya da az
üretilmeli? Bunun dengesini kurmalıyız. Bu konuda
daha az belirsizliğe ihtiyacımız var. Örneğin 5 yıl
sonra Türkiye, ithal ettiği malların ne kadarını içeriden
karşılıyor olacak? Bunun cevabını şu anda bilmiyoruz.
Hükümet, “Biz 5 yıl sonra ara mallardaki ithalat oranımızı
yüzde 70’den 60’a çekeceğiz” gibi somut şeyler ortaya
koymalı. Ben, teşvik paketinin bir sanayi stratejisi planı
ile birleştirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Türkiye’nin temel sorunu: Kayıt dışı
- Peki tasarruf teşvik paketi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Tasarrufları artırmaya yönelik olarak bireysel emeklilik
teşvik edilmeye çalışılıyor. Türkiye tasarruf açığı yüksek
olan bir ülke. GSYİH’nin yüzde 10’u, bu çok düşük
bir rakam. Bu açıdan bakıldığında, bireysel emekliliğin
özendirilecek bir yapı olduğunu düşünüyorum ve
destekliyorum. Türkiye’de kayıt dışı ekonomi yüzünden
kayıt içine girmeyen tasarruflar, tasarruf açığımızın
önemli bir nedenini oluşturuyor. Yastık altındaki
ve kasadaki altınlar ya da paralar finans sistemine
girmediği için tasarruf açığı gibi görünüyor. Yani tasarruf
var ama sistemde kayıtlı değil. Hükümet, yastık altındaki
tasarrufları sisteme çekme çabası içinde. Burada asıl
önemli olan soru “Bu tasarruflar niye oraya gidiyor?”
Bunlar, kayıt dışı kalmak için yastık altına giriyor. Kayıt
dışı ile mücadele edilirse hem o paranın oraya girme
nedeni ortadan kalkacak hem de sisteme daha çok
tasarruf girecek. Böylece, bütçe dengeleri çok daha
sağlam olacak. Bu cari açığı da olumlu etkileyecek.
Bence Türkiye’nin temel sorunu kayıt dışılık. Bununla
mücadele ne kadar güçlü olursa, tasarruflar da o kadar
artacak ve ekonomi olumlu bir seyirde kalacak.
- Türkiye iç talebini bu dönemde canlandırmalı mı? İç talep
nelerden etkilenir?
Şu anda iç talebi canlandırma yönünde bir çaba
olmaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Türkiye
tasarruf etmesi gereken bir ülke. Ama “Türkiye’nin iç
talebi nelerden etkilenir?” dersek, iç talep en çok mali
politikalardan etkilenir. Vergi ayarları rahatlıkla Türk
tüketicisini yönlendirebiliyor. Faiz Türk tüketicisi için
önemli. Gevşetilen bir para politikası, kredi imkanlarının
kolaylaşması iç talebi artıracaktır. Ama şu anda iç talebi
artırmaya ihtiyacımız olmadığını düşünüyorum.
daha canlandırmak yönünde olacak. Yılın sonuna doğru
faizlerde bir miktar inişler olabilir.
Türkiye’nin güçlü sektörü: Otomotiv
- Otomotiv sektörünün durumunu değerlendirir misiniz?
Otomotiv Türkiye’nin öne çıkacağı alanlardan bir tanesi.
Güçlü bir sektör olduğunu düşünüyorum. Türkiye
son 10 yılda düşük enflasyona giden bir ülke oldu.
Dezenflasyon demek düşük faiz demek. Düşük faiz
de firmaların daha verimli olmasını sağlıyor, firmalar
maliyetlerini düşürme çabasına giriyor. Tekstil gibi
bazı geleneksel sektörler, gücünü kaybediyor, rekabet
edemiyor ama otomobil başta olmak üzere, turizm,
finans gibi sektörlerde, başta Çin olmak üzere diğer
ülkelerle de sıkı bir rekabete girilebilir. Türkiye’de
düşen enflasyon ortamında yeni sektörler öne çıkacak.
Bunlardan biri de otomotiv, zaten şu anda öne çıkmış
durumda. Bizim coğrafi anlamda büyük bir avantajımız
var. Çin araba üretmekte daha başarılı olabilir ama o
araçları, Avrupa’ya getirmek onun için daha maliyetli
oluyor. Türkiye’nin Avrupa’ya yakın olması önemli bir
avantaj. Dünya büyüyor ve talep de artıyor. Türkiye’nin
işgücü, sermayesi ve potansiyeli var. Bunları kullanarak
otomotiv sektöründe bir çıkış yakalayabilir. Otomotiv
sektörü iyi organize olursa ve hükümet tarafından
desteklenirse öne çıkmayı başarır. Otomotiv
sektörünün büyümek için desteğe ihtiyacı var.
“Sermaye ve iç taleple büyüdük”
- 2012 yıl sonu ekonomik tahminlerinizi okuyucularımızla
paylaşır mısınız?
Dünya ekonomisinin yavaş da olsa bir büyüme
kaydedeceğini, Avrupa’nın zor da olsa doğru politikalara
yöneleceğini düşünüyorum. Bu yıl yavaş büyüme yılı
olacak. Türkiye’de işsizlik, artmayacak ama işsizlik
oranı da düşmeyecek. Finans piyasalarında ara ara
dalgalanmalar olabilir. Ama Türkiye için olumsuzlukların
yaşanacağı bir yıl olacağını düşünmüyorum. Yüzde
3-4’lük bir büyüme bizi bekliyor. Son 3-4 yılda dünyada
ekonomik sorunlar fazlaydı, Türkiye’de ise azdı. Biz
dünyadaki olumsuzluklardan pozitif olarak ayrıştık,
bu dönemde daha çok sermaye çektik. Sermaye ve
iç taleple büyüdük. Dünya olumlu bir yöne giderken
Türkiye de aynı eksende kalmalı. Bu konuda teşvik,
tasarruf gibi yapısal önlemler Türkiye’yi öne çıkarabilir.
- Kredilerin seyri ile ilgili genel olarak ne düşünüyorsunuz?
Bu yıl hükümet kredilerdeki büyümenin yüzde 15’i
geçmemesini planlıyor. Belki kredi talebinin olması
durumunda bu oranı 20’ye kadar esnetebilirler.
Kredilerde yüzde 20’ye varan büyüme, otomobil için
de daha kolay kredi vermek demek. Yılın ilk çeyreğinde
büyüme çok yavaş olduğu için hükümetin bundan
sonraki politikaları ekonomiyi yavaşlatmak değil de biraz
“Türkiye’de düşen enflasyon ortamında
yeni sektörler öne çıkacak. Bunlardan
biri de otomotiv, zaten şu anda öne çıkmış
durumda. Bizim coğrafi anlamda büyük
bir avantajımız var. Çin araba üretmekte
daha başarılı olabilir ama o araçları,
Avrupa’ya getirmek onun için daha
maliyetli oluyor. Türkiye’nin Avrupa’ya
yakın olması önemli bir avantaj. Dünya
büyüyor ve talep de artıyor. Türkiye’nin
işgücü, sermayesi ve potansiyeli var.
Bunları kullanarak otomotiv sektöründe
bir çıkış yakalayabilir. Otomotiv sektörü
iyi organize olursa ve hükümet tarafından
desteklenirse öne çıkmayı başarır.
Otomotiv sektörünün büyümek için
desteğe ihtiyacı var.”
31
DİYALOG
Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı (TYDTA) Başkanı M. İlker Aycı
- Öncelikle, T.C. Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım
Ajansı’nın kuruluş amacından ve verdiği hizmetlerden
bahsedebilir misiniz?
Başbakanlık Yatırım Destek ve
Tanıtım Ajansı (TYDTA), Türkiye’nin
ekonomik kalkınmasında ihtiyaç
duyulan yatırımların ülkemizde
yapılması için önemli çalışmalara
imza atıyor. Türkiye’nin ekonomik
potansiyeli, genç ve dinamik
nüfusu, nitelikli işgücü ve stratejik
konumu sayesinde, yatırımcıların
“merkezi” olabileceğini söyleyen
TYDTA Başkanı M. İlker Aycı,
otomotivin yatırımları çekebilecek
önemli sektörler arasında yer
aldığını belirtiyor.
32
Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı (TYDTA),
ülkemizin ekonomik kalkınmasında gereksinim duyulan
uluslararası yatırımların artırılması için Türkiye’de
yatırım yapılmasını özendirmeye yönelik yatırım destek
ve tanıtım stratejilerinin belirlenmesi ve uygulanması
maksadıyla 2006 yılında 5523 sayılı kanun ile kuruldu.
Ajansın çalışmalarını ikiye ayırabiliriz, birincisi Türkiye’nin
yatırım ortamının tanıtımı, ikincisi ise Türkiye’ye gelecek
veya Türkiye’de mevcut yatırımcılara yatırım yapmadan
önce, yatırım aşamasında ve yatırımlarını yaptıktan sonra
ihtiyaç duydukları bilgilendirme ve yönlendirme hizmetini
baş koordinatör olarak ilgili kurum ve kuruluşlarla
işbirliği içinde sağlamak. Merkezi Ankara’da olan
Ajansımızın İstanbul’da bir ofisi bulunmaktadır, zira birçok
yatırımcının ilk uğradığı yer İstanbul olmaktadır. Aynı
şekilde yatırım potansiyeli yüksek belli başlı ülkelerde
beraber çalıştığımız danışmanlarımız bulunmaktadır.
Tek durak ofis yaklaşımı ile çalışıyoruz; bundan kastımız
yatırımcıların farklı konulardaki işlemlerinin tek elden,
tek yerden koordine edilmesidir. Web sitemiz 11 dilde
yatırımcılara hizmet vermektedir, Ajans bünyesinde
çalışan personelimizin de çok dilli olmasına büyük önem
veriyoruz ki çalışanlarımızın çoğu yurtdışı deneyimi olan,
İngilizce’nin yanında en az bir yabancı dil daha bilen, son
derece nitelikli arkadaşlardır. Aynı şekilde arkadaşlarımızın
çoğu özel sektörden gelmektedir. Yatırım yeri seçiminden
tutun bürokratik süreçlerin hızlandırılmasına kadar birçok
alanda yatırımcılara hizmet vermekteyiz. Ajans olarak
kuruluşumuzdan bu yana dünya çapında önemli tanıtım
faaliyetlerinde bulunduk ve Türkiye hakkında farkındalık
oluşturduk. Tanıtımı devam etmekle beraber son bir
yıldır belirli ülkeleri, sektörleri ve firmaları hedefleyerek
onlara yönelik özel stratejiler hazırlıyoruz. Amacımız
somut sonuçlar elde ederek Türkiye’nin Uluslararası
Doğrudan Yatırım (UDY) açısından bir cazibe ülkesi olması
konumunu güçlendirmek.
birçok küresel yatırımcı Türkiye’yi bir yatırım, üretim ve
yönetim üssü olarak kullanıp çevre pazarlara erişmeye
çalışmaktadır. Tabii, uluslararası yatırımcıların buradaki
işlerini yürütecek kalifiye işgücü de önemli bir faktördür,
hem üretimin verimli bir şekilde yapılması hem de ehil
yöneticilerin olması uluslararası yatırımcılara güven telkin
etmektedir.
UDY, 8 yılda 110 milyar dolar oldu
2011’de Türkiye’ye yaklaşık 16 milyar dolar uluslararası
doğrudan yatırım yapıldı. 2010 yılı ile karşılaştırıldığında
yüzde 76’lık bir artışın gerçekleştiğini görüyoruz. Türkiye
bu yatırımları dünyada ikinci bir krizin konuşulduğu bir
ortamda çekmiştir, bu son derece önemli bir başarıdır.
2012 yılına dair hedefimiz ise öncelikle 2011’de çekilen
miktarın üzerine çıkmaktır. Orta vadede ise dokuz yılda
çektiğimiz 110 milyar doları önümüzdeki beş yılda
çekmektir, zira her ne kadar son dokuz yılda Türkiye
muazzam miktarda uluslararası doğrudan yatırım çekmiş
olsa da, bu miktar Türkiye’nin potansiyelinin altındadır
ve bizim Türkiye’ye dair beklentilerimiz yüksektir. IMF’nin
de yapmış olduğu projeksiyonlara göre Türkiye’nin
önümüzdeki beş yılda 111 milyar dolar UDY çekmesi
beklenmektedir. Bu manada, Türkiye’nin uluslararası
yatırımcılar arasında yapılan yeni bir ankete göre
dünyadaki en cazip ve en güvenli yatırım yerleri arasında
13. sırada yer alması da şaşırtıcı değildir.
- Türkiye, UDY açısından en cazip ülkeler sıralamasında
basamakları hızla tırmanmaya başladı. Türkiye’ye uluslararası
yatırımcıların yoğun olarak ilgi göstermesi ne zaman başladı?
Türkiye 2002’den beri son derece kapsamlı bir reform
sürecine girdi, bunun bir neticesi olarak 2003 yılında yeni
bir kanun çıkartılarak uluslararası yatırımcıların hakları
yasal güvence altına alındı. Aynı şekilde reform sürecinde
Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu özel
sektör ve kamu kurumlarını bir araya getirerek, Türkiye’nin
yatırım ortamını daha cazip hale getirmek için son derece
önemli çalışmalar yaptı ve yapmaya da devam etmektedir.
Bu bağlamda bürokratik engeller ortadan kaldırılarak
yatırım süreçleri daha etkin ve daha rasyonel hale getirildi.
Bunlara ek olarak siyasi ve ekonomik istikrarı gören
uluslararası yatırımcılar adeta Türkiye’ye akın etti. Türkiye
2002 yılına kadar olan 80 yıllık Cumhuriyet tarihinde
sadece 15 milyar dolar UDY çekebilmişken, 2003-2011
yılları arasında Türkiye toplam 110 milyar dolar UDY
çekti. Aynı şekilde 2002 yılında 5 bin 600 olan uluslararası
sermayeli firma sayısı bugün 30 bin civarındadır.
- Türkiye’ye olan ilginin artmasında hangi faktörler etkili oldu?
Yapılan reformlar, siyasi ve ekonomik istikrar son derece
etkili oldu, fakat asıl önemli faktörler Türkiye’nin ekonomik
potansiyeli, genç ve dinamik nüfusu, nitelikli işgücü
ve stratejik konumudur. Türkiye ekonomik olarak hızla
büyüyen bir ülke iken, dinamik ve genç nüfusu ile de son
derece canlı bir iç pazar niteliğindedir. Buna ek olarak
çevre ülkelerdeki pazarlara erişim konusunda da Türkiye
oldukça önemli bir konumda bulunmaktadır ki bugün
“Ajans olarak kuruluşumuzdan bu
yana dünya çapında önemli tanıtım
faaliyetlerinde bulunduk veTürkiye
hakkında farkındalık oluşturduk. Tanıtımı
devam etmekle beraber son bir yıldır belirli
ülkeleri, sektörleri ve firmaları hedefleyerek
onlara yönelik özel stratejiler hazırlıyoruz.
Amacımız somut sonuçlar elde ederek
Türkiye’nin Uluslararası Doğrudan Yatırım
(UDY) açısından bir cazibe ülkesi olması
konumunu güçlendirmek.”
Hedef: 5 yılda 111 milyar dolar
- Türkiye’ye 2011’de toplam olarak ne kadar yatırım yapıldı?
2012 yılına dair yatırım hedefleriniz nelerdir?
Türkiye, eşsiz avantajlara sahip
- Sizce uluslararası yatırımcılar Türkiye’ye neden yatırım
yapmalı? Onları burada ne gibi fırsatlar bekliyor? Bizi diğer
ülkelerden ayıran özellikler nelerdir?
Türkiye yatırım yapmak için birçok sebep var, bunların en
önemlileri ekonomik ve siyasi istikrar, genç ve dinamik
nüfus, stratejik konum ve Türkiye’nin büyük hedefleridir.
Biliyorsunuz Türkiye’nin en önemli amaçlarından biri
2023’te dünyanın en büyük on ekonomisinden biri
olmaktır. Bu hedefi gerçekleştirmek için önemli yatırımlara
gereksinim duyulacaktır, hükümetin vereceği teşviklerle
bu yatırımlar önemli fırsatlar sunacaktır. Çünkü altyapı
yatırımlarından tutun toplumsal alanlara kadar ciddi bir
dönüşüm meydana gelecek ve bu dönüşüm beraberinde
çok önemli fırsatlar getirecektir. Türkiye’yi diğer ülkelerle
karşılaştırdığımızda Türkiye’nin eşsiz avantajlara sahip
olduğunu görüyoruz. Bu, diğer ülkeler Türkiye’nin sahip
olduğu hiçbir avantajlara sahip değildir anlamına gelmiyor.
Elbette Türkiye gibi genç ve dinamik bir nüfusa sahip
diğer ülkeler de mevcut, aynı şekilde stratejik konuma
sahip başka ülkeler de vardır muhakkak. Ama Türkiye
yatırımcı için önemli olan unsurlarının hepsinin bir arada
bulunduğu ender ülkelerden biridir. Farklı pazarlara erişim
için stratejik bir konum, genç ve dinamik bir nüfus, kalifiye
işgücü, cazip bir yatırım ortamı, yatırımcı dostu siyasi bir
idare, ekonomik ve siyasi istikrar ve daha birçok önemli
avantajın bir arada bulunması Türkiye’yi diğer ülkelerden
farklılaştırmaktadır.
33
DİYALOG
Finans sektörü ilk sırada yer alıyor
- Türkiye’ye en fazla hangi alanda yatırım yapılıyor?
Yatırımların az olduğu sektörlere olan ilgiyi artırmak için ne
gibi çalışmalar yapılabilir? Sizin bu alanda yaptığınız çalışmalar
hakkında bilgi alabilir miyiz?
En çok yatırım çeken alanlara baktığımızda finans
sektörü başı çekerken, son dönemlerde imalat ve enerji
sektörlerinde önemli artışların olduğunu görüyoruz.
Örneğin sadece 2011’de imalat sektörüne yaklaşık
3,4 milyar dolar UDY gelirken, enerji sektörüne
4,3 milyar dolar UDY geldi. Bununla beraber bizim
yatırımlar az olsun veya çok olsun, fark etmez,
Türkiye’nin ekonomik kalkınmasında ihtiyaç duyulan
yatırımların ülkemizde yapılması için çalışmaktayız.
Elbette belirlediğimiz ve üzerinde çalıştığımız bazı
sektörler var, bu sektörler üzerine tek tek konuşmak
yerine size şunu söyleyebilirim, bizim stratejimizin ana
bileşenleri şunlardır: İhracatımızı artıran, ithalatımızı
düşüren, istihdam oluşturan, ülkemize teknoloji transferi
gerçekleştiren ve katma değer oluşturan yatırımlar bizim
için öncelikli yatırımlar kategorisine girmektedir ve bu
kriterlere sahip yatırımlara büyük bir önem vermekteyiz.
Öncelikle Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu yatırım sektörlerini
tek tek tespit ediyoruz, sektörlerden ürünlere,
ürünlerden üreticilere kadar detaylı bir analizini yaptıktan
sonra, tespit ettiğimiz hedef yatırımcıları yakın markaja
alıyor ve onların Türkiye’de yatırım yapmalarına ön ayak
olmaya çalışıyoruz.
Türkiye, gelişmiş bir otomotiv sektörüne sahip
- Türk otomotiv sektörü, yapılan yatırımlar sayesinde katma
değerini ve rekabetçi yapısını günden güne artırıyor. Bu alana
olan ilgiyi neye bağlıyorsunuz? Sektörün ve Türkiye’nin hangi
özellikleri yabancıları çekiyor?
Türkiye bugün dünyanın sayılı otomotiv üreticilerinden
biridir, dünyanın 17. motorlu taşıt imalatçısı olan Türkiye,
Avrupa’nın en büyük ticari araç üreticisidir. Uluslararası
yatırımcıların Türkiye’de otomotiv yatırımlarının piyasa
değeri 10 milyar dolar civarındadır. Uluslararası
yatırımcıların ilgisini birçok unsura bağlayabiliriz, ama
bu unsurların en önemlileri kalifiye işgücü ve teknolojik
beceridir. Türkiye, büyük ölçekte üretimin son derece
avantajlı üretim maliyeti ile teknoloji kullanımı sayesinde
daha rekabetçi bir üretim ortamı sunarak yüksek
kalitede üretim yapılmasına olanak sağlamaktadır.
Bugün Türk mühendislerinin kalitesi dünyaca bilinip
takdir edilmektedir. Türkiye’deki otomotiv üreticilerinin
sık sık kalite ödülleri almasının altında yatan sebep
budur. Netice olarak Türkiye, hem otomotiv üretimi
hem de yan sanayisi anlamında gelişmiş bir otomotiv
sektörüne sahiptir. Özellikle de yan sanayinin bu kadar
gelişmesi ve organize olması bu sektöre olan ilgiyi daha
da artırmaktadır.
34
“2011’de Türkiye’ye yaklaşık
16 milyar dolar Uluslararası Doğrudan
Yatırım (UDY) yapıldı. 2010 yılı ile
karşılaştırıldığında yüzde 76’lık bir
artışın gerçekleştiğini görüyoruz. Türkiye
bu yatırımları dünyada ikinci bir krizin
konuşulduğu bir ortamda çekmiştir, bu
son derece önemli bir başarıdır. 2012
yılına dair hedefimiz ise öncelikle 2011’de
çekilen miktarın üzerine çıkmaktır.”
“Otomotiv üreticilerine
yönelik özel stratejiler
geliştiriyoruz”
Otomotiv sektörü son derece önemli bir sektördür,
eğer Türkiye 2023 hedeflerini gerçekleştirmek
istiyorsa otomotiv sektörü olmadan bu hedeflere
ulaşmak neredeyse imkânsız olacaktır. Bunu
neden bu kadar iddialı söylediğimi merak
edebilirsiniz, bunun cevabı çok basit, dünya
tarihine baktığımızda otomotiv sektöründe söz
sahibi olmadan dünya ekonomisinde söz sahibi
olmuş bir ülkeye rastlayamazsınız. İşte bu yüzden
Sayın Başbakanımız yerli bir otomotiv markası
oluşturulmasına önem vermektedir. Türkiye
otomotiv sektörü çok yol kat etmiş olmasına
rağmen henüz istenen seviyeye ulaşamadı.
Türkiye’nin otomotiv sektöründe hak ettiği
konuma gelebilmesi için daha çok katma değerin
Türkiye’de oluşturulması gerekmektedir. Biz de
Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı
olarak Türkiye’de daha çok katma değerin
oluşturulması ve Türkiye’yi dünya otomotiv
sektöründe söz sahibi bir ülke konumuna getirmek
için otomotiv üreticilerine yönelik özel stratejiler
geliştiriyoruz.
YAZAR
Levent Köprülü
Otomotiv dünyası şaşırtmaya
devam edecek!
Belki Türkiye’de etkisi çok fazla hissedilmedi ama küresel krizin
ardından dünyadaki otomotiv sektöründe yaşanan toz-duman ortamı
halen dağılabilmiş değil. Kapalı kapılar ardından çıkan sürprizler,
yeni birleşme ve ortaklıklar, otomotiv dünyasında bildiğimiz her şeyin
aslında “sürekli ve yeni baştan” tazelenmesi gereğini ortaya koyuyor.
Sürekli gündemi izlemeye çalışan biz otomotiv editörleri için de aynı
şey geçerli...
Krizin ardından baş gösteren bulanık ortamda yolunu
bulmaya çalışan küresel otomotiv endüstrisinin
oyuncuları, özellikle Euro bölgesindeki iniş çıkışlar,
ülkelerin borç batağı ve buna bağlı olarak yavaşlayan
satışlarla ne yapacaklarını şaşırmış durumda. Kapasite
fazlalığı yaşayan fabrikalar, iyiden iyiye baskısını
hissettiren rekabet, firmaları “yaşamak için birleş”
düşüncesinin etrafına topladı. Hele de bazı Avrupalı
firmaların ABD, Çin, Hindistan ve Rusya gibi hala umut
vaat eden pazarlardaki şirketleri bünyelerine kattıktan
sonra Avrupa’da kaybettikleri karları buralardan telafi
ettikleri göz önüne alınırsa...
Tabii bu, eninde sonunda her firma, birkaç firmayla
birleşecek gibi bir sonuç çıkartılmasın. Ancak görünen o
ki, ittifakların yanında, yapılan ve örümcek ağını andıran
karmaşık işbirlikleri, gücünü 2012 ve sonraki yıllarda da
bir hayli hissettirecek.
Model geliştirme kardeşliği
Israrla marka ve firma yazmamaya özen göstermekle
birlikte, son birkaç ayda ortaya çıkan tablo, artık
başta motor olmak üzere platform ve model geliştirme
kardeşliğinin örneklerini daha sık göreceğimiz yönünde.
Çünkü az önce de kıyısından geçerek değindiğim ağır
rekabet koşulları, bunu firmalar açısından kaçınılmaz
hale getirdi. Özellikle Avrupa’da düşük kar marjlı satışlar,
gelişen çevre normlarına uygun yüksek teknolojili
motor geliştirme zorunluluğu ve müşteri beklentilerini
karşılayacak donanım seçenekleri, markaların bunları tek
başına yapabilecekleri dönemi çoktan geride bıraktı bile.
Bir benzinli ya da dizel motor ailesi geliştirmek için en az
1.2 milyar euro gibi bir faturayı tek kalemde ödemek, kar
marjının çok düşük olduğu ancak Avrupa pazarında var
olabilmenin şartları arasında bulunan A segmenti bir aracı
tek başına geliştirmek, hafif ticari gibi hem binek hem de
ticari araç gereksinimlerini karşılaması istenen bir sınıfta
yeni model ortaya çıkartmak... İşte işbirlikleri, bu yüzden
giderek artıyor, artacak da...
Peki bunlar, Türkiye’yi ne kadar yakından ilgilendiriyor?
“Ortak çocuklar” Türkiye’de de üretiliyor
Birincisi, ittifaklar nedeniyle “ortak çocuk” haline gelen
modellerin bazı örnekleri, Türkiye’de de üretiliyor.
İkincisi, bu trendin devamı niteliğindeki yeni modellerin
de Türkiye’deki fabrikalarda üretilmesi gündeme
gelebilecek. Üçüncüsü, Türkiye’de birleşmiş ya da
ileride birleşecek firmaların organizasyon ve teşkilat
yapısındaki değişimler, Türkiye’ye de gelecek. Ki
geldi de... Dördüncüsü, işbirlikleri ya da ortaklıklar
sonucu üretilen birbirine benzer ancak farklı markalara
mensup araçların pazarlanması konusunda firmaların
pazarlama bölümlerine daha fazla iş düşecek. Çünkü
aynı fabrikadan, benzer yüz, benzer motorlar ve ayrı
amblemlerle çıkmış araçlarda farklılık yaratılıp, ayrı bir
pazar konumlandırılması yapılması hayli zorlaşacak.
Ve sonuncusu... Türkiye gibi kendi markasını yaratma
konusunda ısrarlı bir ülke, bu konuda hayli ince eleyip sık
dokumak zorunda kalacak. Çünkü hep söylendiği gibi,
pazarda var olanların durumu ortadayken, net bir farklılık
yaratmak gerekecek. Hem süreç, hem model, hem de
konumlandırma açısından.
Dediğim gibi... Otomotiv dünyası şaşırtmaya devam
edecek, belki de uzun yıllar boyunca...
35
KISA KISA
Yeşim M. Atamer
ODD, Tüketici Koruma Kanunu’nu
mercek altına aldı
ODD, üyelerini “Tüketici Koruma Kanunu” hakkında bilgilendirmek için “Satım
Sözleşmesinde Tüketicinin Seçimlik Hakları ve AB Hukuku ile Uyumu Sorunu” konulu
bir seminer düzenledi. İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Doç. Dr.
Yeşim M. Atamer ve Doç. Dr. M. Murat İnceoğlu’nun bilgi ve deneyimlerini paylaştığı
toplantı, ODD üyelerine yol gösterici olma özelliğini taşıdı.
Tüketici Koruma Kanunu Taslağı çalışmalarına katkıda
bulunmak için harekete geçen ODD, bu kapsamda
önemli çalışmalara imza atıyor. ODD tarafından önemli
bir kaynak niteliği taşıyan, Doç. Dr. Yeşim Atamer ve Doç.
Dr. Murat İnceoğlu’na hazırlatılan “Satım Sözleşmesinde
Tüketicinin Seçimlik Hakları ve Avrupa Birliği Hukuku İle
Uyumu Sorunu” çalışması ilgili tüm kesimlerin faydasına
sunuldu.
Toplumun her kesimini ilgilendiren bu çalışmayı üyeleriyle
paylaşmak ve Tüketici Koruma Kanunu Taslağı hakkında
üyelerini bilgilendirmek isteyen ODD, 26 Nisan’da Toyota
Pazarlama ve Satış A.Ş.’nin ev sahipliğinde bir seminer
düzenledi.
Seminerin açılış konuşmalarını yapan ODD Genel
Koordinatörü Dr. Hayri Erce, ODD Tüketici Koruma Kanunu
Komitesi Başkanı Fatih Çantalı ve Doç. Dr. Murat İnceoğlu,
taslak hakkında yaptıkları çalışmalarla ilgili kısa bir bilgi verdi.
Fatih Çantalı, Murat İnceoğlu, Hayri Erce
36
Seminerde “Malın ayıplı olması” ne demektir?”, “Malın
ayıplı olması halinde tüketicinin ne gibi hakları olmalıdır?”,
“Bu haklarını kime/kimlere karşı kullanmalıdır?” sorularını
ele alan Doç. Dr. Yeşim M. Atamer, katılımcılara yol
gösterecek birçok bilgiyi paylaştı.
30 gün içerisinde ayıplı mal satıcıya bildirilmeli
Öncelikle “ayıplı malın” tanımını yapan Atamer,
tüketicinin, malın teslim tarihinden itibaren 30 gün
içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlü olduğunu
söyledi. Ayıplı malla ilgili hem dünyada hem Türkiye’de
açılmış davaları ve mahkemelerin verdiği kararları
örnekler vererek mercek altına aldı.
AB Yönergesinin sadece tüketici için haklar düzenlediğini
söyleyen Atamer, “AB Yönergesi, nihai satıcının satım
zincirinde rücu haklarını koruma görevini üye ülkelere
verir. AB Yönergesi garanti verme mecburiyeti içermez,
garanti gönüllülük esası üzerine kuruludur. Malın
tüketiciye tesliminden itibaren 2 yıl içinde ortaya çıkan,
sözleşmeye aykırılıklardan satıcı sorumludur. Üye ülkeler
daha kısa süreler öngöremezler” dedi.
AB Mevzuatı ve TKHK arasındaki farklar
Ayıplı malın, zaman aşımı süresine de değinen Atamer,
sözlerini şöyle sürdürdü: “Tüketici Hakları Kanunu
(TKHK) madde 4, fıkra 4 uyarınca satıcı sözleşme ile
daha uzun bir süre sorumlu olmayı üstlenmemişse, ayıplı
maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa
bile, malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren iki yıllık
zaman aşımı süresine tabidir. Ancak, satılan malın ayıbı,
tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse
zaman aşımı süresinden yararlanılamaz. Yargıtay, ‘gizli
ayıbı’ ‘gizlenmiş ayıp’ sayarak 2 yıllık süre ötesinde de
seçimlik hakları tanımaktadır.
TKHK’de verilen “ayıp tanımı”nın AB mevzuatına göre
çok karmaşık olduğunu belirten Atamer, farklılıkları
şöyle açıkladı: “Tüketicinin, malın tesliminden itibaren
30 gün içinde ayıp ihbarında bulunması zorunluluğu AB
hukukuna aykırıdır. Zira AB’de bu süre 2 aydır ve ayıbın
tespitinden itibaren işlemeye başlar. AB Yönergesi’nde
yer alan ve ilk 6 ay boyunca ortaya çıkan ayıpların teslim
anında var olduğunu karine (aksi ispat edilmedikçe
doğru kabul edilen şey) olarak kabul eden düzenleme
Türk hukukunda eksiktir. Tamirat ve yenisiyle değiştirme
haklarının kullanılması konusunda Yönergede yer
alan ve hakkın kullanımının ölçülü olmasına (orantısız
olmamasına) ilişkin sınırlama TKHK’de yoktur. Yargıtay
uygulamasında da bu taleplere dair sınırlar yeterli netlikle
çizilmemektedir.”
“Gizli” ve “gizlenmiş” ayıp
TKHK’da sadece onarımla ilgili olarak masrafların satıcı
tarafından taşınacağını anlatan Atamer, “Ancak yenisi
ile değiştirmeye ilişkin olarak AB Yönergesine paralel bir
düzenleme yoktur. Özellikle dönme hakkının kullanılması
konusunda AB Yönergesi’nde yer alan önemsiz ayıplarda
dönülemeyeceği sınırlaması Türk hukukunda bu
şekliyle yoktur. Yargıtay’ın ‘gizli’ ayıp ile ‘gizlenmiş’ ayıbı
eşdeğerde tutan uygulaması nedeniyle ‘gizli’ ayıpta 2 yıllık
zaman aşımı süresinin uygulanmaması AB Yönergesine
aykırıdır. AB Yönergesi tüketicinin satıcı dışında imalatçı/
ithalatçı gibi kişilere karşı hak ileri sürmesi imkanını
düzenlememiştir, konuyu üye ülkelere bırakmıştır. AB
hukukunda garanti taahhüdü gönüllülük esası üzerine
kuruludur. Zorunlu garanti kurumu yoktur” dedi.
Sunumun ardından Dr. Atamer ve Dr. İnceoğlu
katılımcıların sorularını yanıtladı.
37
DİYALOG
Doğrudan Pazarlama İletişimcileri Derneği (DPID) Yönetim Kurulu Başkanı Emine Pura
Hedef kitle ve marka arasındaki
doğru ilişkiyi kurmak, her
sektörün önemli hedeflerinden
birini oluşturuyor. Bu noktada
devreye giren “doğrudan
pazarlama” iletişim faaliyeti
ise firmalara yaratıcı çözümler
sunuyor. Doğrudan Pazarlama
İletişimcileri Derneği (DPID)
Yönetim Kurulu Başkanı Emine
Pura da yeni hedeflere ve hayallere
koşarak, doğrudan pazarlamanın
gelişiminde önemli rol oynayan
isimlerden biri. Otomotivin,
doğrudan pazarlama ajanslarının
en yoğun hizmet verdiği sektörler
arasında 5. sırada yer aldığını
ifade eden Pura, “Ancak otomotiv
sektörünün büyüklüğü ve artan
rekabetine baktığımızda, doğrudan
pazarlamanın daha gidecek çok
yolu olduğunu düşünüyorum” dedi.
38
- Doğrudan Pazarlama İletişimcileri Derneği’nin (DPİD) faaliyet
alanlarından biraz bahsedebilir misiniz? Kurulduğunuz günden
bu yana sektör adına ne tip çalışmalar yaptınız? Bu çalışmalar
doğrudan pazarlama sektörüne nasıl yansıdı?
Doğrudan pazarlama, kitlesel iletişim araçları dışındaki
mecraları kullanarak, hedef kitle ile marka arasında
ilişki kuran, bağlılık yaratan, satın almaya teşvik eden,
interaktif, somut ve sonuçları ölçülebilen pazarlama
iletişim faaliyetleridir. 2008’de kurulan DPİD, sahada
pazarlama, etkinlik, interaktif ve veritabanına dayalı
pazarlama alanında faaliyet gösteren Türkiye’nin önde
gelen 52 ajansının üye olduğu bir meslek örgütü.
Derneğin kuruluş amacı olan, sektörün bilinirliğinin
artması, sağlıklı büyümesi, mesleki ve etik standartların
uygulanması anlamında gerek devlet kurumları gerek
reklam verenler gerek ajanslar nezdinde aktif olarak
çalışıyoruz. Kurulduğumuz günden beri üniversitelerle
sürekli çalışmalar gerçekleştiriyoruz; markalar ile genç
fikirleri bir araya getirdiğimiz atölye çalışmaları, staj
imkanları, konferans ve seminerlerin yanı sıra Yıldız
Teknik Üniversitesi’nde Prof. Dr. İbrahim Kırcova’nın
önderliğinde, doğrudan pazarlamayı iki dönemdir kredili
ders olarak okutuyoruz. Bu yıl, Doğrudan Pazarlama
Ödülleri’nin beşincisini düzenleyeceğiz. Her yıl, hem
katılan proje bazında, hem de dernek üyesi olan/olmayan
ajans sayısında önemli oranlarda artış kaydediliyor. Üyesi
olduğumuz, FEDMA (Federation of Direct and Interactive
Marketing) ile özellikle AB uyum süreçlerinde yakın
ilişki içindeyiz. 1,2 milyar dolarlık doğrudan pazarlama
sektörünün, her yıl yüzde 20 civarında büyüyor olması ve
pazarlama bütçelerinden aldığı payın yüzde 24’e çıkması
doğru yolda ilerlediğimizi gösteriyor.
“Doğrudan pazarlama, sektörün büyümesini sağladı”
- Doğrudan pazarlama sektörü 2011’de nelerden etkilendi, hangi
alanlarda başarı yakaladı?
2011 yılı doğrudan pazarlama sektörü için hızlı ve zordu.
Geçtiğimiz yıl, değişmek ve dönüşmekle geçti. Rekabette
fark yaratmak, yenilikçi/verimli projeler ile sonuç odaklı
işleri hayata geçirmek ve tüm bunları ekonomik dengelere
uyum sağlayarak gerçekleştirmemiz gerekti. Zamanın
kısıtlı olması yüzünden her şeyin daha az konuşulabildiği
bir ortamda faaliyetlerimizi sürdürdük. Öte yandan hizmet
satın almasıyla ilgili belirsizlikler önemli emek ve enerji
kayıplarına sebep oldu. Bununla beraber, doğrudan
pazarlama sektörü hiç yılmadı, yepyeni projeleri, dünya
çapında organizasyonları hayata geçirdi ve sektörün
büyümesini sağladı.
- Derneğin gündeminde neler var? Bu yıl gerçekleştirmeyi
düşündüğünüz çalışmalar hakkında bilgi alabilir miyiz?
Sektör araştırması, DP Ödülleri’nin 5.yılı, üniversite
çalışmalarımız gibi süreklilik arz eden çalışmalarımızı
geliştirerek sürdüreceğiz. E-ticaret yasası ve izinli
pazarlama alanında, gerek meclis komisyonları gerek
paylaşım toplantılarına yoğun mesai harcıyoruz. Sahada
pazarlama alanında mesleki ve etik kurallara yönelik,
geçen yıl temellerini attığımız denetim projemizi bu yıl
hayata geçireceğiz. Hizmet satın alınmasında süreçlerin
belirlenmesi ve sağlıklı ihale süreçlerinin oluşturulması
adına, diğer iletişim ve pazarlama meslek örgütleriyle bir
araya gelerek çalışmalar yapmayı hedefliyoruz. Ülkemiz
adına önemli bir gelişme olan, fikir ve sınai mülkiyet
bilincinin artmasını, yaratıcı endüstrilerin gelişmesini ve bir
araya gelmesini hedefleyen Yaratıcı Endüstriler Konseyi
Derneği’nin kuruluşu için 11 meslek örgütü olarak uzun
süredir çalışıyoruz. Çok kısa bir süre içinde derneğin
kuruluşunu gerçekleştireceğiz.
kucaklayarak, Türkiye’nin her noktasında, sahaya
iniyoruz. Bu kadar büyük bir ekip olmanın gücü ise bize
bitmeyen bir enerji veriyor.
3rd Güney Afrika, 2011 başında, hayallerinin peşinde
koşan çılgın Türklerin, gelişen önemli coğrafyalarından
biri olan Afrika kıtasına gitme kararıyla doğdu. Dünyanın
önemli spor şehirlerinden biri olan Cape Town’a,
dünyanın en büyük kurumsal spor etkinliği yakışır dedik
ve Corporate Games ülke lisans haklarını satın alarak yola
çıktık. Türkiye’deki tecrübelerimiz ve Güney Afrika’nın
bize öğrettikleriyle, kendimizi geliştiriyor ve farklı projeleri
hayata geçirmek üzere hazırlanıyoruz.
- Tribal Sahada Pazarlama, “Kristal Elma”, “Doğrudan
Pazarlama Ödülleri” gibi birçok ödülün sahibi oldu? Sizi farklı ve
başarılı kılan noktalar nelerdir?
Mecraların birbirine yakınlaştığı, çizgi altı/çizgi üstü
kavramlarının silinmeye başladığı bütünleşik pazarlama
dünyasında, nihai tüketiciye dokunmanın önemi gittikçe
artmaktadır. Tribal olarak, kendimizi konumladığımız bu
eksende, yaratıcı fikirler üretebilmek ve bunları sonuç
odaklı bir operasyonla hayata geçirebilmek önemli
gücümüzdür. Hesap verebilir, sürdürülebilir ve proaktif
bir hizmet yaklaşımı ise her zaman altını çizdiğimiz
değerlerimizdir.
“Kadın istihdamına destek olmaktan gurur
duyuyorum”
- Genç yaşınızda bir kadın girişimci ve yönetici olarak başarılı
bir kariyere imza attınız. Sizi başarıya ulaştıran yöntemleriniz
nelerdir? İş hayatında bağlı olduğunuz ilkeleriniz neler?
Koşacak hep yeni hedefler bulduğunuz ve hayalleriniz
olduğu sürece, durup nereye geldiğinize bakmak aklınıza
gelmiyor. O yüzden bu sorunuzun cevabını bilemiyorum.
Ancak, gurur duyduğum konuların başında genç nüfus ve
kadın istihdamına destek veriyor olmak geliyor. Şirketin,
yüzde 79’u kadınlardan oluşurken, 30 yaş altı olanlar
ise yüzde 82. “Çok çalış, nasıl daha iyi iş çıkarırım diye
çabala, dürüst ve adil ol, sektör ve memleket için emek
ver” iş hayatımda bağlı olduğum ilkeler olmaktan öte
genetik kodumda var.
Yaratıcı fikirler, sonuç odaklı operasyon…
Otomotiv sektörü, 5. sırada yer alıyor
- Tribal Sahada Pazarlama şirketinin YK Başkanı, 3rd Güney
Afrika şirketinin Yönetici Ortağısınız. Biraz bu girişimlerinizden
bahsedebilir misiniz?
- Markalara özel olarak pazarlama faaliyetleri yürütüyorsunuz.
Kampanyaları belirlerken nasıl bir yol izliyorsunuz? Türk insanı
en çok ne tip kampanyalara ilgi gösteriyor?
Tribal Sahada Pazarlama, markaları, sunduğu yaratıcı ve
yenilikçi pazarlama fikirleriyle, satış noktası ve sahada,
nihai tüketicileriyle buluşturmaktadır. Çalışmalarımızın
bazıları; entegre doğrudan pazarlama kampanyaları,
alışverişçi pazarlaması, gizli müşteri çalışmaları, satış
destek ekipleri, outdoor pazarlama faaliyetleridir.
Hizmet verdiğimiz markalarımızı, her gün aynı heyecanla
Her zaman söylediğimiz gibi başarılı bir kampanya,
markanın başarılı “brief” verebilmesiyle başlıyor.
Doğrudan pazarlamanın en önemli gücü olan
ölçümlenebilme, hedef gerçekleşmelerin takibini mümkün
kılıyor. Marka sahibinin beklentilerini ve başarı kriterlerini
iletmesi sonrası, sıfırdan tüm detaylar yazılarak proje
alternatifleri sunuluyor. Türk insanı, anında geri dönüş
39
DİYALOG
Mini anket
- Ehliyetinizi ne zaman aldınız?
1994
- İlk otomobilinizin markası neydi?
Uno
- Kullandığınız otomobilin marka/modeli nedir?
Volvo XC 60
aldığı, net ve anlaşılır mekanizmalara cevap veriyor.
Ayrıca, gerilla tipi, beklemediği bir anda karşısına çıkan
doğrudan pazarlama çalışmalarına da büyük bir hoşgörü
ve keyifle katılımcı oluyor.
- Deneyimli bir ‘pazarlamacı’ gözüyle otomotiv sektörünü nasıl
değerlendiriyorsunuz? Otomotivde yapılan pazarlama iletişimi
çalışmaları yeterli midir?
Türkiye’de doğrudan pazarlama sektörü, senelik yüzde
20 büyüme bandına oturdu ve 1,2 milyar dolara ulaştı.
Reklamverenlerin, pazarlama bütçesinden doğrudan
pazarlamaya ayırdıkları pay yüzde 24’e çıktı. Bununla
beraber, otomotiv, doğrudan pazarlama ajanslarının
en yoğun hizmet verdiği sektörler arasında 5. sırada.
Ancak, hem doğrudan pazarlamanın sunduğu hizmetleri
hem de otomotiv sektörünün dinamiklerini dikkate
alınca, ortak çalışmalarda daha gidilecek çok yol
olduğunu görüyoruz. Özellikle, rekabetin yüksek olduğu
sektörlerde, doğrudan pazarlamanın, seçilmiş hedef
kitleyle birebir iletişim kurarak, yaratıcı, sonuç odaklı
ve ölçümlenebilen çözümleri, markalara uzun soluklu
katma değer yaratmaktadır. Öte yandan, sektörlerinin
gelişimi için çalışan iki dernek olarak ODD ve DPİD’nin,
bu amaca hizmet eden ortak projeleri oluşturabileceğine
inanıyorum.
“ODD Satış ve İletişim Ödülleri, çok başarılı bir
organizasyon”
- “ODD Satış ve İletişim Ödülleri 2011 Gladyatörleri”nin jüri
üyelerinden biriydiniz. Ödül töreni hakkında neler söylemek
isterseniz? Ödül töreni sektöre nasıl bir renk getiriyor?
Ödül törenleri, hazırlıkları aylar öncesinden başlayan,
sadece ödül gecesi etkinliği değil aynı zamanda
projelerin katılım ve değerlendirme süreçleriyle de
başlı başına büyük organizasyonlardır. ODD Satış ve
İletişim Ödülleri’ni, hem süreç yönetimi hem de etkinlik
olarak çok profesyonel ve başarılı buldum. Henüz
ikinci senesinde, 37 bin adet halkoyu ile yapılan ön
değerlendirme ve 600 kişilik ödül gecesi katılımıyla,
sektörün tümünü kucaklamış olması oldukça önemlidir.
Bu görkemli etkinliğin, sadece otomotiv değil diğer
sektörel ödül törenleri arasında da ön plana çıktığına
inanıyorum. Tüm bu sonuçlara bakarak, ODD’nin
sektöre dinamizm katmak ve marka algısına pozitif
katkıda bulunma amacıyla düzenlediği törenin hedefini
gerçekleştirdiğini görüyoruz.
40
- Arabanızla ilgili en sevdiğiniz 3 şey nedir?
Tasarım
Yüksek teknolojili güvenlik sistemi
Sürüş keyfi
- Trafikte sizi sinirlendiren 3 şey nedir?
Emniyet şeridini işgal edenler
Gereksiz yere çalınan korna
Düzensiz indirme-bindirme yapan toplu taşıma
araçları yüzünden tıkanan trafik
FUAR
5. Denizli Autoshow, Anadolu’ya kapılarını açtı
Bölgesel fuarlar sayesinde gücünü günden güne artıran otomotiv sektörü, CYF Fuarcılık
ve ODD işbirliğiyle düzenlenen 5. Denizli Autoshow’da meraklılarını ağırladı. 22-27
Mayıs arasında düzenlenen fuarın açılışını Denizli Valisi Abdülkadir Demir ve ODD Genel
Koordinatörü Dr. Hayri Erce gerçekleştirdi. Toplam 30 bin 500 kişinin katıldığı fuar, otomotiv
üreticileri ve bayilerinin yanı sıra sektörün diğer oyuncularına da ev sahipliği yaptı.
CYF Fuarcılık ve ODD işbirliğinde düzenlenen 5. Denizli
Auto Show Fuarı bu yıl 22 – 27 Mayıs tarihleri arasında,
otomobil severlere kapılarını açtı.
Bölgenin ekonomisi ve sanayileşmesinde önde gelen,
satın alma gücü en yüksek şehirlerinden biri olan
Denizli, bu yıl da fuara yoğun ilgi gösterdi. Uşak, Muğla,
Aydın, Isparta, Burdur ve Afyon gibi çevre illerden
gelen ziyaretçilerle daha da renklenen fuar, 2010’da 27
bin ziyaretçiyi ağırlarken bu yıl yaklaşık 30 bin 500 kişi
tarafından ziyaret edildi.
“Otomotiv, ülkemizin en önde gelen sektörü”
EGS Fuar Alanı’nda düzenlenen törene, Denizli Valisi
Abdülkadir Demir, ODD Genel Koordinatörü Dr. Hayri
Erce ve çok sayıda davetli katıldı. Törende konuşan
Vali Demir, Denizli’de 2011’de 70 bin 131 aracın trafiğe
çıktığını belirtti. 2011 sonu itibariyle il genelinde 284
bin 675 aracın bulunduğunu açıklayan Demir, şunları
söyledi: “Bu araçlardan da 166 bini il merkezde kayıtlı.
Bu rakamlar Denizli’deki otomotiv sektörünün hacmini
ortaya koyuyor. Otomotiv sektörü ülkemizin ihracatının en
önemli ve en önde gelen sektörüdür. Ancak ülke olarak
biz ihraç ettiğimiz araçları, yedek parçalarını ithal ederek
üretiyoruz. Son teşvik uygulamasında ithalata dayalı olan
sektörler için 5. bölge uygulaması ülkemizde olduğu gibi
Denizli’de de uygulanacak.”
İhracat değeri yüzde 3 azaldı
2011’de derneklerinin destekleriyle CYF Fuarcılık
tarafından düzenlenen fuara 27 bin ziyaretçi geldiğini
42
ifade eden Dr. Hayri Erce, “Derneğimizin önemli
misyonları arasında yer alan Otomotiv Fuarları, sektördeki
gelişmelerin devamının sağlanması, sektöre enerji
vermesi ve tetiklemesinin yanında tüm markaların
tüketiciyle buluşmasını ve sektörümüzün geniş kitlelere
tanıtımına büyük oranda katkı sağlıyor” dedi.
Teşviklerin Türkiye ve otomotiv sektörü açısından önemli
açılımlar sağlayacağını, bununla birlikte geliştirilmesi
gerektiği görüşünde olduklarını ifade eden Dr. Erce, şöyle
konuştu: “En son yasa tasarısında yer alan 22 yaş üstü
araçların vergi asıllarının yüzde 75’inin affedilmesinin
ve cezalarının alınmamasının, ömrünü tamamlamış
araçlar (ÖTA) sistemini çalıştırmaya kafi geleceğini
düşünmüyoruz. 2011 sonu itibariyle 12 milyon adetlik
araç parkımızın yüzde 50’si 12 yaş, yüzde 34’ü ise 16
yaş üstü araçlardan oluşuyor. Yaşlı araç parkının çevre
etkisinin yanı sıra kamu sağlığına ve milli kaynak israfına
menfi etkileri de söz konusu. Dolayısıyla parkımızı
gençleştirmeye ve yenileştirmeye hizmet edecek
politikaların geliştirilmesi artık çok büyük bir ihtiyaç teşkil
etmekte.”
CITROËN
DACIA
FIAT
ISUZU
IVECO
KARSAN
FORD
KIA
Düzenlendiği her yıl olduğu gibi, bu yıl da bölgenin otomotiv piyasasına
ciddi hareketlilik kazandıran Denizli Autoshow, gelecek yıllar için de
sektöre olan katkısını artıracağına dair inancı güçlendirdi.
MAZDA
MITSUBISHI
PEUGEOT
SKODA
TATA
TOYOTA
RENAULT
VOLKSWAGEN
43
Prof. Dr. Halil Nalçaoğlu
SE KT ÖRÜN NABZ I
Yeni bir düşünme
biçimi üretmek, teşvik,
cesaretlendirme ve en
önemlisi yaratıcılık
gerektiriyor
Günümüzde hızla değişen teknoloji, dünyadaki
medya sistemlerinde de hızlı bir dönüşüme
neden oluyor. Bu değişime ayak uyduran
üniversiteler ise yetiştirdikleri öğrenciler
sayesinde dünya standartlarında başarıyı
yakalıyor. Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi
de teknolojik altyapısı ve “yaratıcı” olmaya
teşvik eden eğitim sistemiyle dünyaya örnek
oluyor. Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi
Dekanı ve ODD Satış ve İletişim Ödülleri 2011
Gladyatörleri Jüri Üyesi Prof. Dr. Halil Nalçaoğlu,
Türkiye’deki iletişim fakültelerinin sorunlarını,
iletişim sistemlerindeki değişimi ve otomotiv
sektöründeki iletişim çalışmalarını yorumladı.
- Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi 15 yıllık bir geçmişe sahip.
Fakülteniz, Türkiye’deki üniversiteler arasında nasıl bir konumda
yer alıyor?
Benzeri olmayan teknolojik altyapımız sayesinde
öğrencilerimiz, profesyonel standartlarda destekleniyor.
Perspektifimizin, duruşumuzun, dünyaya, Türkiye’ye
ve iletişim alanına bakışımızın bizi diğer fakültelerden
ayırdığını düşünüyorum. Bilgi Üniversitesi’ni en iyi
anlatan sözcük “özgürlük” olabilir. İletişim Fakültesi de
bu kavramın 15 yıldır sesi oldu. Fakültem diğer iletişim
fakültelerinden, bu sesin öğrencilerimizi özgürleştirme ve
potansiyellerini açığa çıkartma işleviyle ayrılıyor. İletişim
Fakültesini yönetmek kesinlikle yaratıcı ve yapıcı fikirlerle
yola çıkmayı ve bu fikirleri sürekli yenilemeyi gerektiriyor.
Bizler fakülte olarak “Üniversitenin Duvarlarını Yıkmak”
sloganıyla yola çıktık. Ortaöğretim, iletişim sektörleri ve
sivil toplumla güçlü bağlar kurarak bunu gerçekleştirdik.
Bir diğer sloganımız; “Simülasyon Değil, Gerçek İş.”
Bugün öğrencilerimiz, içinde hareket ettiğimiz tüm
sektörlerde gerçek işleri üniversitede üretiyor. Üretilen
işler ilgili paydaşlarla, ortaklarla ve genelde toplumla
paylaşılıyor.
“İletişim fakültesinin bir perspektifi olmalı”
- Yurt dışında doktora yapmış biri olarak Türkiye’deki iletişim
fakültelerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu alanın Türkiye için
önemi nedir? Bu alanda hangi adımları atarak çağın eğitim
sistemini yakalayabiliriz?
Türkiye’deki iletişim fakültelerinin en önemli sorunu,
iletişim gibi çok hızlı değişen bir alanda güncel olanı
yakalayarak gerekli uyumu sağlayamamaları. Bunun
44
pek çok nedeni var. Buna yapılanmayı örnek verebiliriz.
Türkiye’de iletişim fakülteleri kurulurken önceki yapılar
taklit edilerek ilerlendi. Buna karşın, medya ile insanlara
ulaşma işinin bir “sistem” olduğunu yıllar öncesinden
saptayan Bilgi İletişim, “Medya ve İletişim Sistemleri”
programını oluşturdu. Bilgi Medya ne bir gazetecilik
programı olarak anılabilir ne de isminin önüne koyulacak
bir “Yeni” sıfatından beklentisi olabilir. Bilgi Medya
zaten yeniyi, günceli ve henüz oluşmakta olanı izleyen
bir program olarak işlev görüyor. Diğer bir sorun ise,
biraz klişe olacak ama düpedüz zihinseldir. Yani bir
iletişim fakültesinin mutlaka bir perspektifi bir duruşu
olmalı. Oysa Türkiye’de pek çok iletişim fakültesi tek
misyonları öğrencilerinin bordrolu bir iş bulmalarıymış
gibi hareket ediyor. Halbuki böyle bir fakülte mutlaka
alanında tanımlayıcı/öncü rol oynamak üzere kendini
kurgulamalı ve zihinleri buna göre şekillendirmeli.
Günümüzde iletişim alanında kapsayıcı olmak büyük
önem arz ediyor. Bu alanda görebildiğim kadarıyla
üç temel konum var: Birincisi içerik üretimi, ikincisi
tasarım, üçüncüsü ise yönetim. Sanırım bu üç temel alan
hiçbir zaman geçerliliğini yitirmeyecek. Bu nedenle bir
iletişim fakültesinin bu alanları aralarındaki sürekliliği de
gözeterek kapsaması doğru bir yaklaşım olacak.
Dijital mecralara uygun formatlar geliştiriliyor
- Günümüzün iletişim araçları hızla değişiyor. Özellikle internet
hayatımızın vazgeçilmez parçalarından biri haline geldi. Siz bu
değişimi nasıl yorumluyorsunuz?
İnternetin, daha doğru bir ifadeyle dijital etkileşimli
mecraların devreye girmesiyle pek çok şey değişti.
Aslında çok şey söylenebilir ama benim en çok dikkatimi
çeken bir tek konuyla ilgili konuşmak isterim. Her yeni
iletişim teknolojisi ancak belli bir süre sonra kendi
doğasına uygun içeriği taşımaya başlar. Henüz dünya
bu noktada değil. Örneğin internet kitle iletişimin ince
ayar yapılmış hali gibi algılanıyor. Oysa internete uygun
düşünmeye başladığımızda o mecraya uygun içerik de
üretmeye başlayacağız. İnternete televizyon formatında
bir içerik yüklemek yerine o mecraya uygun yeni
formatlar geliştiriyoruz. İnternette 90 dakikalık bir dizi
değil, 3 dakikalık bir video izliyoruz. Herkesin buna uyum
sağlaması gerekir diye düşünüyorum.
“En yeni teknolojileri kullanıyoruz”
- İletişim fakültesi, bu dönüşüm kapsamında nasıl şekillendi?
İstanbul Bilgi Üniversitesi olarak çağın iletişim teknolojilerini
nasıl yakalıyorsunuz? Gündeminizdeki konular, projeler nelerdir?
Bilgi İletişim, yeni teknolojileri çok hızla eğitime adapte
edebiliyor. İletişim fakültelerinin bu refleksinin hızlı olması
gerektiğine inanıyorum. Biz hem içerik üreten, hem
tasarlayan, hem de bu üretimi yöneten bölümlerimizde
en yeni teknolojiyi kullanıyoruz. Bu teknolojiyi
kullanan öğrenciler de yaratıcılıklarını dijital mecrada
kullanıyorlar. Web TV yayınları, tablete uygun yayıncılık ve
uygulamalarla kendilerini geliştiriyor. Öğrenciler, özellikle
son 2 yıldır düşünce kalıplarını yeni teknolojiye göre
oluşturuyorlar. Bu teknolojiyi yakalayamamak demek
öğrencinin dünyasını da yakalayamamak anlamına geliyor.
Bilgi İletişim’de dijital dünyanın içinde yeni çalışma
alanlarını öğrencilerle birlikte oluşturuyoruz.
ODD yeni medyaya uyum sağlıyor
- Türkiye’deki medya sektörünün en önemli sorunu nedir? Devlet
ya da özel sektör temsilcileri bu alanda nasıl bir adım atabilir?
Türkiye’de medya sektörünün pek çok sorunu var
ve bir tanesini “en önemli” başlığı altında incelemek
yanlış olabilir. Öte yandan günümüzde ifade özgürlüğü
konusunda gündeme gelen (ve gelemeyen) pek çok
sıkıntı en azından belli çevrelerce “en önemli” sıfatıyla
anılacaktır. Bence, burada geçmiş dönemlerin doğrudan
yasaklayıcı tutumlarından ziyade medya sahiplerinin ve
yöneticilerinin kendiliklerinden ürettikleri yasaklar dikkat
çekici. Öte yandan medya sektörünün en önemli sorunu
diye sorulduğunda ben biraz daha gündelik siyasi çerçeve
dışında bir yanıt vermeyi tercih ediyorum. Bu yanıt da
gelişen iletişim teknolojileri ve medya-toplum ilişkisi
çerçevesinde olacak. Özetle söylemek gerekirse, eski/
geleneksel iletişim araçlarının tanımladığı bir dünyanın
ve bu dünyanın insanlarının yeni medya dünyası ile
uyumlu “düşünebilme” yetilerinin gelişmesi gerekiyor.
Düşünebilme diyorum çünkü her şey önce bu noktada
başlıyor. Bu noktaya varmış devlet yöneticisi de özel
sektör yöneticisi de doğru adımları atabilecek.
Otomotiv, son zamanlarda Türkiye’nin gündeminde sıkça yer alan
konulardan biri haline geldi. Otomotiv sektörüne yönelik yapılan
iletişim çalışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu alanda
neler yapılabilir?
Otomobil seven bir toplumuz, buna şüphe yok.
Otomotivin iletişimi de bu bakımdan imge ve söz
dünyasının vazgeçilmez unsurlarından biri haline geldi.
Bir önceki soruya verdiğim muğlak yanıt sanırım otomotiv
dünyası ve bu dünyanın iletişimi için de geçerli. Bir
örnekle anlatmaya çalışayım. Prime time’da bir televizyon
kanalında yayınlanan bir reklamın “uzun versiyonu”
daha ucuz olduğu için internette yaygınlaştırılabiliyor. Bu
kanımca işlevselliği tartışılabilecek bir yöntem. Dijital/
interaktif mecralarda yapılacak işlerin kendine özgü bir
düşünme biçimi olmalı diye düşünüyorum. Bu alanda
ODD’nin önemli adımlar attığını sevinerek görüyoruz.
Zira yeni bir düşünme biçimi üretmek öyle kolay bir iş
değil; teşvik, cesaretlendirme ve en önemlisi yaratıcılık
gerektiriyor.
“Yaratıcılıkları ilgiyle ve hayranlıkla izledim”
- ODD Satış ve İletişim Ödülleri 2011 Gladyatörleri’nin jüri
üyelerinden biriydiniz. Jüri üyeliği sizin için nasıl bir deneyim
oldu?
Son derece eğlendirici ve öğretici bir deneyimdi. Zaman
sorunum olmasa tüm jürilerde tam zamanlı bulunmak
isterim.
- Yarışmaya katılan markaların çalışmaları hakkında neler
söylemek istersiniz? Çalışmaları deneyimli bir ‘iletişimci’ gözüyle
nasıl değerlendiriyorsunuz?
ODD Gladyatör Ödülleri’ne katılan firmaların işi son
derece ciddiye aldıklarını gördüm. Özellikle dijital/
interaktif alanlarda iş üreten iletişim tasarımcılarının
yaratıcılıklarını ilgiyle ve kimi zaman hayranlıkla izleme
fırsatım oldu. Kanımca gündelik yaşamımızın imge ve
sözlerini üreten insan grubunun bu ve benzeri açılımlara
daha fazla ihtiyacı var. Zira benim “iletişim tasarımcısı”
ve “iletişim yöneticisi” dediğim ekibin genellikle perde
arkasında kaldıklarını, ortaya koyulan işlerin sanki
kendiliğinden oluvermiş gibi algılandığını gözlemliyorum.
Oysa bir iletişim fakültesi dekanı olarak bu işlerin ne
kadar emek, yaratıcılık ve masraf gerektirdiğini çok çok iyi
biliyorum.
Mini anket
- Ehliyetinizi ne zaman aldınız?
1986
- Kullandığınız otomobil marka/ modeli nedir?
Volkswagen Passat TSI
- İlk otomobilinizin marka/modeli neydi?
Renault Clio
Arabanızla ilgili en sevdiğiniz 3 şey nedir?
Sessizliği
Genişliği
Ergonomisi
- Trafikte sizi en çok sinirlendiren 3 şey nedir?
Kural ihlalleri
Saygıdan uzak davranışlar
Gereksiz korna çalınması
45
MAKALE
ODD Fuar Komitesi
Avrupa’nın en iyi fuarlarına imza atmayı hedefliyor
ODD’nin en eski komitelerinden biri olan Fuar Komitesi, derneğin 2003’te yapılan
kapsamlı yeniden yapılandırılma çalışmalarının ardından oluşturulan Pazarı Büyütme
Komitesi’nin, “Pazarlama” ve “Fuar” konuları ile ilgilenen iki alt komitesinden biri haline
geldi. ODD Fuar Komitesi Başkanı Ziya Burnaz, Fuar Komitesi’nin kurulduğundan bugüne
kadar yaptığı çalışmaları ve hedeflerini anlatıyor.
Fuar Komitesi, 2003 yılı öncesinde sadece iki yılda bir
yapılan İstanbul Autoshow çalışmalarını koordine etmek
için dönemsel olarak faaliyet gösterirken; 2003 yılından
sonra ‘İstanbul Autoshow’un geliştirilmesi çalışmalarının
dışında sektöre daha fazla katkı sağlayabilecek’ şekilde
görev tanımını geliştirmiştir. 2010’da “Pazarı Büyütme
Komitesi”, “Pazarlama”, “İletişim ve Fuar” olmak üzere
üç farklı komiteye ayrılmış olup; bu tarihten itibaren
Fuar Komitesi faaliyetlerini yeni yapısı içerisinde
sürdürmektedir.
İstanbul Autoshow büyüyüp gelişiyor
2003 yapılanması sonrasında gerçekleştirilen ilk ve
en önemli çalışmalardan biri İstanbul Autoshow’un
OICA Uluslarası Otomotiv Fuarları takvimine dahil
ettirilmesidir. Sektörün saygın fuarları olan Paris,
Frankfurt, Cenevre, Detroit ve Tokyo’nun yer aldığı
takvimde İstanbul’un da yer almasının sağlanması
tüm Türkiye otomotiv sektörünün prestiji ve saygınlığı
açısından da son derece önemli bir adım olmuştur.
Uluslararası takvimde yer almakla birlikte İstanbul
Autoshow’a katılan tüm firmalar yurt dışından çok daha
fazla destek almaya başlamışlardır. Firmadan firmaya
değişmekle birlikte, kimi firmalar fuarlarda kullandıkları
standları bile yurt dışında Cenevre, Paris gibi fuarlarda
kullanılanları getirtmeye başlamışlardır. Bunun dışında
fuarda sergilenmek üzere farklı konsept araçların,
değişik fuar malzemeleri ve showlar’ın getirtilmesi ve
Türk tüketicisinin beğenisine sunulması kolaylaşmıştır.
Hatta artık eskiden hayal bile edilemeyen bazı araçların
“World Premiere” ve “European Premiere” gibi ilk
gösterimlerinin İstanbul’da yapılması gerçekleşmeye
başlamıştır. Tüm bu kalitenin daha da yükselmesine
yönelik çalışmalar ve firmalar arasındaki tatlı rekabet,
İstanbul Autoshow’un büyüyüp gelişmesi ve sektörün
gücünü yansıtması açısından son derece yararlı
olmuştur.
Öne çıkan iller belirlendi
2003 yılı sonrasında Fuar Komitesi bünyesinde
başlatılan ve geçen yıllar itibarı ile sürekli geliştirilen
bir diğer önemli çalışma da OICA uluslararası Fuarlar
46
Takvimi’nin lokal bir uyarlaması olan ODD Fuar
Takvimi’nin oluşturulmasıdır. Hatta bu konuda bir adım
daha ileri gidilerek, takvime alınacak fuarların daha
iyi yapılabilmesi adına tüm distribütörler adına fuar
işletmecileri ile tüm ilişkileri de yürütmektedir.
Yöresel fuarların belli bir disiplin altına alınması
ihtiyacı, ODD düzenleyici olarak devreye girmeden
önce, birbirinden habersiz farklı illerdeki fuarcıların
belirledikleri tarihlerin birbiriyle çakışması, fuarların
yeterli tanıtımının yapılmaması, fiziki olarak fuar
düzenlemeye elverişsiz alanlarda organizasyon
yapılması, sektör açısından önceliğine bakılmadan
çeşitli illerde fuarların düzenlenmesi gibi nedenlerle
ortaya çıkmıştı. Bütün bu sıkıntılar ve o dönemdeki
durumun distribütörler açısından markalarına yakışacak
bir sergileme yapılmasını zorlaştırması nedenleriyle;
distribütör markalar panayır şeklindeki fuarlara katılma
konusunda ve katılırlarsa da buralara ciddi yatırım
yapma konusunda isteksiz davranmaktaydı.
Bütün bunları dikkate alarak çalışmalara başlayan
komitemiz öncelikle sektör açısından daha öne çıkan
illeri belirledi. İllerin araç satış, gelir düzeyi, kapalı
fuar düzenleme alanlarının yeterliliği, oluşturulacak
takvime alınacak illerle tüm bölgeleri kapsaması gibi
kriterlere göre fuar düzenlenebilecek iller belirlendikten
sonra; bu illerde düzenlenecek fuarların standartlarının
belirlenmesi aşamasına geçildi. Bütün bunlar
tamamlandıktan sonra fuar alanlarının takvimleri ve
katılımcı otomotiv firmaların standlarını bir fuardan
diğerine taşıtabilmesine olanak sağlayacak bir fuar
takvimi oluşturuldu.
2004’de beş il ile başlayan takvim; 2007’de 10 fuara
kadar yükseldi. Artan maliyetler ve aynı ilde fuar
düzenlendiğinde ilginin azalabileceği düşünceleriyle
2007 yılı sonrasında alınan bir kararla ODD takviminde
yer alan illerde düzenlenecek fuarların tıpkı İstanbul
Autoshow’da olduğu gibi iki yılda bir yapılmalarına karar
verildi. Distribütör üyelerimizin verdikleri büyük destekle,
İstanbul’daki standlarının küçük örneklerini hazırlatarak
katıldıkları yöresel fuarlar; otomotiv fuarlarının
Anadolu’ya yaygınlaşmasına ve oradaki tüketicinin
ayağına gitmesini sağlayarak önemli bir toplumsal
hizmete de öncülük etmektedir. Bu sayede Anadolu’daki
tüketiciler de sektördeki yenilikleri ve gelişmeleri
yakından görme ve hissetme imkanına kavuşmaktadır.
Tüketicilerin de heyecanla beklediği fuar:
İstanbul Autoshow
2012 yılına geldiğimizde ise gündemimizdeki en güncel
ve önemli konumuz İstanbul Autoshow 2012 fuarı
oldu. Tüm sektörün büyük önem verdiği ve tüketicilerin
de heyecanla beklediği bu fuar ile ilgili komite
çalışmalarımız; 2010 yılında düzenlenen fuarın kapanışı
ile birlikte başladı.
Giderek büyüyen ve üye markaların stand kullanımlarının
40.000 m2’ye ulaştığı İstanbul Autoshow’un gelişimine
ve tüketicilerin fuarla ilgili artan beklentilerine daha
iyi cevap verebilmek için öncelikle İstanbul’da bu
ölçekteki bir fuarın düzenlenebileceği iki farklı fuar
alanının yeniden incelenerek bunlarla ilgili bir teknik
değerlendirme yapılmasına karar verildi. Komite
bünyesinde çalışmalara destek olmak üzere çalışan
ve marka temsilcilerinden oluşan Fuar Komitesi
Çalışma Grubu öncelikle sektör olarak fuarla ilgili
önceliklerimizi ve bunların yer seçimindeki ağırlıklarını
belirledikten sonra alternatif alanları bu kriterler ışığında
değerlendirmeye aldı.
Yapılan bu teknik değerlendirme sonucunda her
iki alanla ilgili görüşler ve komite önerisi Yönetim
Kurulu’muza iletildi. Yönetim Kurulumuz da konuyu
değerlendirdikten sonra 2012’de düzenlenecek
İstanbul Autoshow fuarının Tüyap Beylikdüzü Fuar ve
Kongre Merkezi’nde düzenlenmesi kararlaştırdı. Uzun
yıllar sonra yapılan bu değişiklik sonrasında İstanbul
Autoshow’a yönelik hazırlık ve çalışmalar Fuar Komitesi
bünyesinde başlatılırken; fuarın tanıtımı konusunda
çalışma başlatan İletişim Komitemize de destek
olunmaktadır.
Hedef: Avrupa’nın en iyi fuarı
Yeni yerinde, sektörün gücüne ve önemine paralel
olarak düzenlenecek İstanbul Autoshow’un tanıtımının
çok iyi şekilde yapılabilmesi; ziyaretçilerin fuardan çok
daha mutlu ayrılabilmesi için tüm detaylar düşünülmekte
ve çok kapsamlı çalışmalar yürütülmektedir.
İstekli ve kararlı bir şekilde yürüttüğümüz OICA
uluslararası takvimine girme çalışmalarının bir benzerini,
İstanbul Autoshow’un geliştirilerek takvimdeki
Avrupa’nın en önemli fuarlarından biri olabilmesi için de
başlatmış bulunmaktayız. Türkiye otomotiv sektörünün
global sektör içindeki artan önem ve etkinliği de
bunu haketmektedir. Fuar Komitemizin başlattığı tüm
çalışmaları geliştirerek devam ettirirken, bundan sonrası
için en önemli hedefi de bu olacaktır.
Ziya Burnaz
ODD Fuar Komitesi Başkanı
1986’da Avusturya Lisesi’nden sonra,
lisans eğitimini 1990’da İTÜ İşletme
Mühendisliği Bölümü’nde tamamlayan
Ziya Burnaz, lisansüstü eğitimini
1990-1992 yılları arasında İngiltere’de
University of Manchester, Institute of
Science & Technology ’den (UMIST)
aldığı MSc in Marketing derecesi ile
tamamlandı. Askerlik hizmetini de
tamamladıktan sonra 1993’te Toyota
Türkiye Pazarlama Bölümü’nde
Pazarlama Ürün ve Planlama Uzmanı
olarak başlayan iş hayatını halen aynı
firmada devam ettiriyor. Bu süre içinde
Pazarlama Ürün ve Planlama Müdürlüğü,
Pazarlama Müşteri Yönetimi Müdürlüğü
görevlerini de yürüten Burnaz, halen
Pazarlama İletişim Müdürü olarak görev
yapıyor. Toyota’daki çalışma hayatı
sırasında Sabancı Holding’in Lider
Yönetici Programı ve Toyota’nın İsviçre’de
IMD Business School ile birlikte yürüttüğü
Toyota Senior Management Training
programlarını da tamamlayan Burnaz,
ODD’de 2003-2010 arasında Pazarı
Büyütme komitesi Başkanlığı’nı yürütmüş
olup; 2010 yılından bu yana da Fuar
Komitesi Başkanlığı görevini yürütüyor.
47
Y A R IS M A
Geleceğin otomobillerini yaratacak fikirler Otomotiv
Proje Pazarı ve Tasarım Yarışması’nda buluştu
Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen “Otomotiv
Proje Pazarı ve Tasarım Yarışması” yenilikçi
tasarımları sanayiyle buluşturdu. 17-18 Mayıs
tarihleri arasında Haliç Kongre Merkezi’nde
düzenlenen etkinlik, T.C. Ekonomi Bakanı Zafer
Çağlayan’ın yanı sıra otomotiv sektörünün önde
gelen isimlerini bir araya getirdi.
T.C Ekonomi Bakanlığı himayesinde ve Türkiye
İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) koordinatörlüğünde, Uludağ
Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) tarafından
Türkiye’de ilk kez düzenlenen “Otomotiv Proje Pazarı
ve Tasarım Yarışması” 17-18 Mayıs’ta Haliç Kongre
Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Otomotiv sektörünün 2023 ihracat stratejisi kapsamında
ilk kez gerçekleştirilen “Otomotiv Proje Pazarı ve Tasarım
Yarışması”nda dereceye giren yenilikçi tasarımlar,
sanayiye kazandırılmak üzere yatırımcılarla buluşturuldu.
Sektörün ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanan
projelerin sergilendiği pazar alanında, proje sahipleri
tasarımlarını sanayicilere sunma şansına sahip oldular.
Projeler sanayiciler tarafından satın alınarak üretime
geçirilebilecek.
Serginin açılışıyla birlikte, “Proje Pazarı Yarışması Ödül
Töreni”nin de gerçekleştirildiği törende, dereceye giren
yarışmacılar ödüllerini Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan,
TİM Başkanı Mehmet Büyük Ekşi ve OİB Başkanı Orhan
Sabuncu’nun elinden aldı.
Projelerin komponent bazında; Ergonomi, Yenilenebilir
Enerji - Çevre, Emniyet, Mekanik Fonksiyonellik olmak
üzere 4 kategoride değerlendirildiği yarışmada, her
kategoriden ilk 3’e girenler ödüllendirildi. Her kategoriden
1.’lere 10.000, 2.’lere 6.000 ve 3.’lere 3.000 TL para
ödülü verildi.
Burhan Öcal otomobil parçalarıyla
performansını sergiledi
Haliç Kongre Merkezi’nde 17 Mayıs gecesi düzenlenen
48
“Otomotiv Tasarım Yarışması Ödül Töreni” otomotiv
sektörünün önde gelen isimlerini bir araya getirdi.
Geceye, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), OYDER,
TAYSAD, ODD, OSD gibi sektörü başarıyla temsil eden
kurumların yetkililerinin yanı sıra otomotiv endüstrisinin
başarılı sanayicileri ve üst düzey yöneticileri de katılıldı.
Sunuculuğunu başarılı ralli pilotu Burcu Çetinkaya’nın
üstlendiği gecenin sürpriz konuğu ise ünlü perküsyon
sanatçısı Burhan Öcal’dı. Sahnesinde yarım bir otomobil
ve otomobil parçaları bulunan Öcal, performansına
otomobil camı çalarak başladı. Daha sonra, benzin
deposu, egzos borusu, kaporta, jant kapağı, yay,
araba camı gibi otomobil parçalarından oluşturduğu
enstrümanının başına geçen Öcal, eşsiz bir performans
sergiledi.
Ünlü tasarımcılar buluştu
Proje Pazarı sergisiyle eşzamanlı düzenlenen Otomotiv
Tasarım Konferansı’nda, global rekabet koşullarında
yenilik yoluyla katma değer yaratmak ele alındı. Otomotiv
sektörünün deneyimli tasarımcılarından Tom Tjaarda,
Hollanda Delft Teknik Üniversitesi’nde Uygulamalı
Tasarım Profesörü Matthijs van Dijk, lüks bisiklet
tasarımlarıyla da adından söz ettiren Tasarım Filozofu
Jens Martin Skibsted ve endüstriyel, interaktif ve marka
tasarımını birleştiren çözümleriyle onlarca ödül kazanan
tasarımcı Gadi Amit gibi tasarım dünyasının başarılı
isimleri konferansta konuşmacı olarak yer aldı. Ayrıca
konferansla eş zamanlı olarak, etkinliğin ilk günü “Türk
Otomotiv Sektöründe Avrupa Birliği Projeleri Yazma”
eğitimi ve ikinci gün de “Otomotiv Sektöründe Ar-Ge
Yönetimi” eğitim seminerleri düzenlendi.
SOSYAL SORUMLULUK
Volvo, çevreyle dost projelere
imza atıyor
Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) işbirliğiyle,
dünya genelinde düzenlenen ‘Uluslararası Volvo
Adventure Çevre Projesi Yarışması’nın Türkiye ayağının
finalistleri, Sakıp Sabancı Müzesi bünyesindeki the Seed
etkinlik merkezinde düzenlenen ödül töreniyle duyuruldu.
Türkiye, bu yıl 59 projeyle Volvo Adventure’a başvurdu ve
2005’ten bu yana ülkemizden yarışmaya yapılan toplam
başvuru sayısı 829’a ulaştı. Yarışmaya başvuruda bulunan
59 okul ve proje, uluslararası jüri tarafından ön elemeyle
14’e indirildi. İstanbul’dan katılan Çevre Koleji, “Glassful
of Life – Bir Bardak Dolusu Yaşam” adlı projesiyle
Türkiye birincisi seçildi. Çevre Koleji, Haziran’da İsveç’in
Göteborg kentinde düzenlenecek olan uluslararası finalde
Türkiye’yi temsil edecek.
Hayallerindeki arabayı
resmettiler
Dünyanın 80 ülkesiyle birlikte bu yıl ilk kez Türk
çocuklarının da katıldığı Toyota “Hayalimdeki Araba
Resim Yarışması”nın Türkiye ayağı sonuçlandı. Milli
Eğitim Bakanlığı’nın desteğiyle 1 Ekim 2011 - 31 Ocak
2012 arasında düzenlenen yarışmaya Türkiye’nin 67
ilinden 11 bin 240 çocuk katıldı. Hayallerindeki arabayı
resmeden çocuklar arasından ilk 5 dereceye girenlere
sertifika ve ödülleri Toyota Genel Müdürlük binasında
düzenlenen törenle verildi. Resimleriyle ilk 5 dereceyi
paylaşan çocuklar ödüllerin yanında ayrıca Japonya’da
gerçekleşecek Uluslararası Yarışma’ya katılma şansını da
elde ettiler.
Lassa, “sağlıklı” şoförler için
yola çıktı
Lassa ekibi, “Gözümüz Yolda” projesi kapsamında uzun
saatler boyunca, zor şartlarda görev yapan ağır vasıta
sürücülerini, trafikte göz sağlığı konusunda bilinçlendirdi.
Lassa, özel olarak hazırlanan Gözümüz Yolda Sağlık
TIR’ı ile Türkiye’yi karış karış gezerek, trafik emniyeti
açısından büyük önem taşıyan göz sağlığının yanı sıra
beslenme alışkanlıklarıyla ilgili de sürücüleri bilgilendirdi.
Geçen yıl Bridgestone markasıyla gerçekleştirilen proje
kapsamında 18 Temmuz - 27 Ağustos 2011 arasında 20
şehirde 31 noktaya gidildi ve toplam 2 bin 170 sürücü
ve kooperatif üyesine ulaşıldı. 2012’de hedef büyüten
Lassa, bu yıl içerisinde 37 şehir ve 50 noktaya giderek 5
bin kişiye ulaşmayı hedefliyor. Petrol Ofisi tarafından da
desteklenen proje kapsamında Gözümüz Yolda Sağlık
TIR’ı 16 Nisan’da yola çıktı. Muğla’dan Artvin’e, Ordu’dan
Adana’ya kadar güzergahında 37 şehir bulunan TIR 15
Haziran’da geri dönüyor. Proje kapsamında şoförler,
dikkat, görsel süreklilik, çevresel görüş, sinyal takip ve
muhakeme yetenekleri hakkında uygulamalı testlerle
bilgilendiriliyor. Bu yıl göz sağlığı eğitiminin yanı sıra,
katılımcılara vücut kompozisyon analizi de yapılıyor. Bu
sayede katılımcıların yağ–kas dengesinin kontrol edileceği
analiz sonucunda kişiye özel beslenme egzersiz öneriler
veriliyor.
Liseliler yol güvenliği için
harekete geçti
Renault, Total, Türkiye Trafik Kazalarını Önleme Derneği
ve İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’nün düzenlediği “Sizin
Fikriniz Sizin Projeniz” yarışmasında, İstanbul’un tüm
semtlerinden Anadolu lisesi öğrencileri, çevrelerindeki
ulaşım ve yol güvenliği sorunlarının çözümü için harekete
geçerek, fikir ve proje üretti. Yarışmada “Çocukların
Gözünden Büyüklerin Dünyası” adlı projesiyle Mensucat
Santral Anadolu Lisesi birinci, Ergün - Mehmet Öner
Anadolu Lisesi öğrencileri “Hızır Yol” projesiyle ikinci,
Beyoğlu Anadolu Lisesi öğrencileri ise “Bisiklet Yolu
İstiyoruz” kampanyalarıyla üçüncü oldu.
49
BİZDEN HABARLER
Kia’dan yepyeni bir Sedan
Kia, tamamen yeni üst segment sedan
modeli K9’u Kore’de satışa sundu.
Yurt dışında farklı isimler verilecek olan
K9, Kia’nın 10 yılı aşkın bir süredir
piyasaya sürdüğü ilk arkadan çekişli
sedan model. K9’un uzun dingil
mesafesi, aracın genişliğini ön plana
çıkarıyor. 5,090 mm toplam uzunluğa
ve 3,045 mm dingil mesafesine sahip
K9, ön ve arka koltuklarda oturan tüm yolcularına rahat bir seyahat alanı sunuyor. Tüm K9 modelleri Kia’nın tümüyle
yeni sekiz vitesli otomatik şanzımanı ile sunuluyor. Joystick ile kontrol edilen elektrikle vites değiştirme (SBW)
mekanizması, hızlı ve sarsıntısız vites değişimi sunarken; geniş vites aralıkları, atak hızlanma performansı ve yüksek
hızlarda etkileyici bir sürüş sağlıyor.
Twizy ile pozitif
enerjiye bağlanın
Sıfır CO2 salımı ile çevreci Renault
Twizy, güvenlik, konfor ve kolay
ulaşım özgürlüğünü bir arada
sunuyor. Twizy adını başlıca iki özelliğinden alıyor: Kullanımı kolay (Easy- Kolay) ve iki kişilik bir ultramobil (Twin- İkiz).
Müşteriler kendi Twizy’lerini kendi kişisel zevklerinin bir göstergesi olarak tasarlayabiliyor. Twizy çevreciliğinin yanı sıra
iki tekerlekli araç çevikliği, konvansiyonel bir otomobilin güvenlik ve konfor özelliklerini bir arada sunuyor.
Araç, 100 km şehir menziline sahip, ekonomik sürüş ilkeleri gözetilirse 80 km’lik menzile ulaşabiliyor. Twizy 3½ saatten
daha az bir sürede şarj oluyor. 220V ev prizi uyumlu entegre üç metre batarya şarj kablosuna da sahip.
Citroën Ailesi yenileniyor
Citroën ürün gamının gözde modelleri
yenileniyor. Citroën binek ürün gamının giriş
versiyonu olan C1 ve Citroën’in değişen
yüzünü vurgulayan DS3 sunduğu yeniliklerle
dikkatleri çekiyor. Citroën C1, yenilenen ön
tamponu, genişletilmiş ön ızgarası, standart
LED gündüz sürüş farları ve ön sis farları ile
yeniden vitrine çıkıyor. Farklı ve radikal çizgileri,
cazip tasarımı ile segmentinin en farklı aracı
olan Citroën DS3 ise dizel otomatik BMP 6
ileri şanzıman seçeneğiyle farklılık yaratmaya
hazırlanıyor. Şehir ve iş hayatının tüm gereklerini
karşılamaya yönelik olarak üretilen Citroën
Nemo, Yeni Özel Serisi Nemo Vizyon ile binek
araç konfor ve estetiğini bir arada sunarak,
segmentinde fark yaratmayı hedefliyor.
50
Otokar’dan
Türkiye’nin
ilk elektrikli
otobüsü
Otokar, Türkiye’nin ilk elektrikli otobüsünü üretti. 2005’ten bu yana alternatif yakıtlı otobüsler konusunda çalışmalar
yürüten Otokar’ın elektrikli otobüsü Doruk Electra; daha temiz bir çevre, daha sessiz bir trafik, daha düşük işletme
maliyetleri ve daha yüksek verimlilik sağlayacak. Egzos emisyonları sıfır, gürültü ve titreşim seviyeleri oldukça düşük
olan Doruk Electra, 6-8 saat arasında tam şarj olsa da, araç üstü (onboard) şarj ünitesi sayesinde duraklarda bekleme
yaparken de kısa süreli şarj edilebiliyor. Otobüs, ideal şartlarda tam şarj ile 280 km mesafe kat edebiliyor. 170
kilometre menzile sahip aracın menzilini gün içerisinde yapılan akıllı şarjlar ile yüzde 30-40 oranında artırmak mümkün.
Chevrolet Yeni Captiva Türkiye yollarında
Chevrolet’nin Güçlü Sportif SUV modeli yeni Chevrolet
Captiva’nın Türkiye’de satışına başlandı. Önü tamamen
yenilenen modelin iç tasarımı da bir dizi gelişmiş özellik, yeni
motor ve yeni şanzımanla sunuluyor. Chevrolet Captiva’nın
şasisi aracın dinamiğini artırmak, virajlarda daha etkin
dönüşler yapabilmek, daha kusursuz bir sürüş deneyimi
yaşatmak için yeniden tasarlandı. Elektronik Stabilite Kontrol
Programı (ESC), Çekiş Kontrolü Sistemi (TCS) ve Fren Destek
Sistemi (BAS) tüm modellerde standart olarak sunuluyor.
Ayrıca, standart olarak bulunan ön, yan ve perde hava
yastıkları da yüksek düzeyde emniyet sağlıyor. Captiva’da
yokuşlarda kaymayı önleyen Yokuşta Kalkış Desteği (HSA)
ve elektrikli el freni de bulunuyor.
Fiat Linea, yeni nesil tasarım anlayışını sunuyor
İlk olarak 2007’nin ilkbahar aylarında ülkemizde satışına
başlanan ve aradan geçen 5 yıl sonrasında 85 bine
yakın müşterinin tercihi olan Fiat Linea, yenilenerek
bayilerdeki yerini aldı. Yeni Fiat Linea, özellikle iç
mekânda gerçekleştirilen çarpıcı değişiklikleriyle bir
adım öne çıkıyor. Fiat’ın yeni nesil tasarım anlayışı
kapsamında ön ve arka bölümlerde yapılan dinamik
değişimlerle de iddiasını arttırıyor. Konfor özellikleri
zenginleştirilmiş Easy, Urban ve Lounge adı verilen
3 yeni donanım paketiyle satışa sunuldu. Linea,
500 litrelik bagaj hacmiyle (arka koltuklar katlandığında
870 litre) sınıfının en iyisi olma iddiasını yine sürdürüyor.
51
SEKTÖRDEN HABERLER
Castrol Hahn
Takımı,
Takımı
İstanbul’dan
zaferle döndü
Büyük bir çekişmeye sahne olan Avrupa Kamyon Yarışları Şampiyonası’nın İstanbul’daki ilk
yarışında, Castrol Hahn Takımı dört yarışı da birinci tamamlayarak önemli bir zafere imza attı.
Castrol Hahn Takımı pilotu Jochen Hahn, İstanbul’un uğuruna inandığını söyledi.
Bu yıl Türkiye’de ilk kez düzenlenen FIA Avrupa Kamyon
Yarışları Şampiyonası (ETRC), Castrol Hahn Takımı pilotu
Jochen Hahn’ın zaferiyle sonuçlandı. Castrol’ün sponsorluğunda, MAN TGS ile katıldığı İstanbul’daki ilk yarışında
Jochen Hahn, Cumartesi ve Pazar günleri gerçekleştirilen dört yarışı da birinci bitirerek sezona büyük bir zaferle
başladı. Castrol Türkiye ve Hazar Bölgesi Direktörü Kerim Kermen, şampiyonanın ilk gününde düzenlenen basın toplantısında Castrol Hahn Takımına 2012 sezonunda
başarılar diledi. Şans getirmesi için Hahn’a nazar boncuğu
hediye eden Kermen, şampiyonanın bu yıl Türkiye’de düzenlenmesinden duydukları memnuniyeti ifade etti.
fından organize edilen ve 12-13 Mayıs’ta İstanbul Park’ta
yapılan şampiyonada 12 kamyon start aldı. Bu yıl ilk kez
Türkiye’nin de dahil edildiği FIA Avrupa Kamyon Yarışları
Şampiyonası (ETRC), Avrupa’da Formula 1’den sonra en
çok seyirci çeken yarış serisi. FIA Avrupa Kamyon Yarışları
Şampiyonası, İtalya, İspanya (2 yarış), Fransa (2 yarış), İngiltere, Almanya, Rusya, Çek Cumhuriyeti, Belçika olmak
üzere 9 ülkede yapılıyor ve toplam 11 yarıştan oluşuyor.
“İki markanın gücüne inanıyorum”
Son beş yıldır katıldığı tüm yarışlarda yükselen bir başarı grafiği sergileyen ve 2011’in de şampiyonu olan Hahn,
yüksek bir motivasyonla başladığı şampiyonada iki gün
üstünlük sağladı. Tüm yarışları birinci tamamlamayı başaran Hahn, İstanbul’da yarışmaktan mutluluk duyduğunu
belirterek, “Castrol ve MAN gibi iki önemli destekçimin
olması, her yarışta işimi çok kolaylaştırdı. Sezon boyunca, performansım için bu iki markadan alacağım güce
çok inanıyorum. İlk kez İstanbul’da yarışmama rağmen,
bu şehrin bana uğurlu geleceğine inanıyordum, gerçekten
de öyle oldu. Nazar boncuğumun da bana uğur getirdiğini
düşünüyorum. Sezona İstanbul zaferiyle başlamaktan çok
mutluyum” dedi.
12 kamyon yarıştı
Tüm kupaları toplayarak yarış severlere unutulmaz bir sezon açılışı yaşatan Castrol Hahn Takımı, İstanbul zaferiyle
şampiyonaya bu yıl da puan üstünlüğüyle başlamış oldu.
Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED) tara52
Şampiyonada 4 Yarışın Sonuçları
1. Yarış
1. Castrol Hahn Takımı
Jochen Hahn
2. Antonio Albecete
3. Adam Lacko
3. Yarış
1. Castrol Hahn Takımı
Jochen Hahn
2. Antonio Albecete
3. Markus Ostreich
2. Yarış
1. Castrol Hahn Takımı
Jochen Hahn
2. Adam Lacko
3. Antonio Albecete
4. Yarış
1. Castrol Hahn Takımı
Jochen Hahn
2. Antonio Albecete
3. Markus Ostreich
AJANDA
20 - 22 Haziran 2012
: 7. Otomobil Test Ekipmanları, Elektronik ve Teknolojileri Fuarı,
Şangay-Çin-www.gracefair.com
r
arla
Fu
25 Ağustos - 2 Eylül 2012: Uluslararası Karavan Fuarı,
Düsseldorf –Almanya- www.messe-duesseldorf.de/caravan
5 - 9 Eylül 2012
: Afyonkarahisar Otomobil,
Ticari Araçlar ve Yan Sanayi Fuarı, Afyon-Türkiye-www.artfuar.com.tr
11 - 16 Eylül 2012
: Uluslararası Otomotiv Yedek Parça ve Aksesuarlar Fuarı, Frankfurt Almanya- automechanika.messefrankfurt.com/frankfurt/en/home.html
Otomotivkulubu.com
Web
si
site
Otomotiv Kulübü, otomotiv
tutkunlarına hitap eden
haberleriyle otomotiv sektörünün
nabzını tutuyor. Otomobil
tanıtımlarının yer aldığı, otomotiv sektör üyelerinin
haberlerinin paylaşıldığı site, meraklılarına birçok olanak
sunuyor. Üye olmayı gerektirmeyen sitede
otomobil incelemeleri bölümüne göz atarak beğendiğiniz
veya satın almak istediğiniz otomobilin fotoğraflarının
yanı sıra teknik ve görsel detaylarını inceleme fırsatı
bulabilirsiniz. Sitede Video Blog bölümündeki videoları
izleyebilir, Sektör Haberleri bölümünden otomotiv
dünyasındaki son gelişmeleri takip edebilirsiniz.
Y
ma
arıs
-
TÜBİTAK, temiz enerji
kaynakları için yola çıkıyor
TÜBİTAK, alternatif enerji
kaynakları konusunda
kamuoyunda farkındalığı
yükseltmek için yeni bir projeye imza atıyor. 9-15
Temmuz arasında İzmit Yarış Körfezi’nde yapılacak
olan TÜBİTAK Formula-G Güneş Arabaları Yarışı ve
TÜBİTAK Hidromobil Hidrojen Arabaları Yarışı, otomotiv
sektörünün geleceğine katkıda bulunmayı hedefliyor.
Yarışma, alternatif enerji teknolojilerinin yaygın kullanımı
için gerekli beyin gücü ve bilgi
birikiminin oluşmasını sağlamayı
amaçlıyor. Ayrıca üniversite
öğrencilerinin teorik bilgilerini takım
çalışmasıyla birleştirerek, başta güneş
ve hidrojen olmak üzere temiz ve
yenilenebilir enerji kaynaklarına
yönelik ürünler geliştirilmesi
hedefler arasında.
54
p
Kita
Liderlik Yolculuğum
Vedat Erol
Elma Yayınevi, 272 sayfa
Eğitmen ve liderlik koçu Vedat Erol, liderlik ve bilge
liderlik yolunda aşamaları geçmek isteyen, liderliği
anlayıp kendini geliştirmek, iş ve yaşam sonuçlarına
bunları aktararak yaşamını zenginleştirmek isteyen
insanlar için, bu kitabı kaleme aldı. Kitap, kendini
tanımak, öğrenmek, işinin ve yaşamının liderliğini ele
alıp yaşam standartlarını yükseltmek isteyenler için,
ihtiyaçları olan bilgileri ve uygulanabilir yöntemleri
bir araya getiriyor. Yazarın önerdiği eylem planları,
düşündüren soruları, farkındalık yaratan içeriği ile liderlik
yolunda her aşamada elinizin altında olacak bir kılavuz
olma özelliğini taşıyor.
otiv
Otom -gu
blo
Lüks otomobillerin adresi: Pit Café
Akay Perker tarafından oluşturulan ve Turkcell 2011
Blog Ödülleri’nin “Otomotiv Bloğu” kategorisinde ödül
alan Pit Café, otomobil fotoğraflarının, videolarının
bulunabileceği binlerce kaynağı barındırıyor. Pit
Café’yi diğer bloglardan ayıran özelliği ise sadece lüks
otomobillerden, lüks otomobil aksesuarlarından ve
motor sporlarından bahseden spesifik bir blog olması.
Morgan ve Aston Martin hayranı olan Perker, sitesinde
sadece bu markalara değil lüks segmentte yer alan tüm
markalara yer veriyor. Perker, lüks otomobiller hakkında
geniş bir yelpaze sunan sitesinde, hem bildiklerini,
öğrendiklerini paylaşıyor hem de otomotiv sektörü
hakkındaki yorumlarını yazıyor. www.pitcafe.com
SEKTÖRDEN HABERLER
İş Planı
Yarışması
sonuçlandı,
hayaller
gerçeğe
dönüştü
Dünyanın en önemli üniversitelerinden biri olan
Massachusetts Institute of Technology girişimiyle
kurulan MIT Enterprise Forum Turkey ve
Toyota işbirliğiyle düzenlenen
“İş Planı Yarışması”nın ikincisi sonuçlandı.
İkinci yılında da büyük ilgi gören ve 2 bin 858
projenin yarıştığı İş Planı Yarışması’nın
(50K BPC) finalistleri ile ilk 3 dereceyi
paylaşanlar, 17 Mayıs akşamı Suada Club’da
iş ve cemiyet dünyasının önde gelen isimlerinin
katılımıyla gerçekleşen ödül töreninde açıklandı.
Massachusetts Institute of Technology öncülüğünde ve
Toyota’nın katkılarıyla bu yıl ikincisi düzenlenen ve 2 bin
858 başvurunun olduğu MIT Enterprise Forum Turkey
İş Planı Yarışması sonuçlandı. Yarışmada birinciliği
internet üzerinde alışverişin çok daha fazla yaygınlaştığı
günümüzde “Kişisel Sosyal Alışveriş Kataloğu”
projesiyle Curisma adlı ekip kazandı. Curisma ekibinden
Fatma Yalçın birincilik ödülü olan 50 bin Amerikan Doları
çeki Toyota Pazarlama ve Satış A.Ş. CEO’su Ali Haydar
Bozkurt ve Toyota Pazarlama ve Satış A.Ş. Yönetim
Kurulu Başkanı Fadi Jameel’in elinden aldı.
Curisma ekibinin projesi; internet üzerinden alışveriş
yapan kitlelerin beğendikleri ürünleri tek bir yerde
toplamalarına ve tarzlarını beğendikleri kişiler ile
yenilikler keşfetmelerine olanak sağlayan bir sistem.
Yarışmanın ikincisi günlük yaşamı kolaylaştırmak adına
“yapılacaklar” listesini sosyal bir boyut katarak internet
ortamına taşıyan Gonnasphere olurken, üçüncülüğü
başta rüzgar tribünleri olmak üzere yapılarda ileri
teknoloji ürünü sensörlerle yapısal izlemeye olanak
tanıyan kablosuz sensör ağlar kurulmasına yönelik
projesiyle Senso ekibi kazandı. Yarışmanın ikincisi
15.000 USD, üçüncüsü ise 5.000 USD ile ödüllendirildi.
Turkcell Bilişim ve İletişim Teknolojileri Kategorisi
ödülüne ise Türkiye’de her yıl sayısı yaklaşık 500 bini
bulan, şehirlerarası taşınan kişileri internet ortamında
buluşturmaya ve uygun çözümler üretmeye yönelik
projesiyle Karsiliklitasin.com ekibi layık görüldü.
MIT Enterprise Forum Turkey İş Planı Yarışması hakkında
•Yarışma 22 yıldır ABD ve Japonya, son yedi yıldır ise
Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Körfez bölgesini kapsayacak
şekilde 17 ülkede gerçekleştiriliyor.
•Türkiye’de ikinci kez düzenlendi.
•2 bin 858 başvuru yapıldı. Katılımcıların yüzde 41’ini 21-25
yaş grubu oluşturdu.
•Başvuruların içinde üniversite mezunları yüzde 63 ile büyük
bir çoğunluğa ulaştı.
•Katılımcıların yüzde 77’si erkek girişimcilerden oluştu.
Kadın girişimcilerin oranı da geçen yıla göre artarak
yüzde 23’e yükseldi.
•Yarışmaya en fazla başvuru yüzde 56 ile Marmara
Bölgesi’nden geldi. Geçtiğimiz yıl hiç başvuru alınmayan
Karadeniz Bölgesi’nden de bu yıl yüzde 7 katılım sağlandı.
55
ANALİZ
Pazar Değerlendirme,
Ocak – Mayıs 2012
Türkiye toplam otomotiv pazarı
2012 ilk 5 ayında yüzde 21 daraldı.
Yönetici Özeti
Türkiye Otomotiv pazarında 2012 yılı Ocak-Mayıs dönemi
(otomobil, hafif ticari araç ve ağır ticari araç) toplam pazarı
% 21 azalarak 284.790 adet olarak gerçekleşti. 2011 yılı
aynı döneminde ise toplam pazar 360.503 adet idi. 2012
yılı Mayıs ayında ise toplam pazar 74.773 adet olarak gerçekleşti. 85.093 adet olan 2011 yılı Mayıs ayı pazar toplamına göre satışlar % 12,1 azaldı.
16,19 gerileyerek 20.403 adet seviyesinde gerçekleşti.
2012 yılı ilk 5 ayında 1600cc altındaki otomobil satışlarında % 14 azalış olurken, 1600-2000cc aralığında motor hacmine sahip otomobil satışlarında % 38,6 azalış
ve 2000cc üstü otomobillerde de % 55,1 azalış görüldü.
2012 yılı ilk 5 ayında otomobil pazarını ortalama emisyon
değerlerine göre incelediğimizde, en yüksek paya %36,4
Türkiye Otomotiv pazarında 2012 yılı Ocak-Mayıs dönemi oranıyla 120-140 gr/km arasında yer alan otomobiller
otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı % 20,79 aza- 70.444 adet ile sahip oldu.
larak 269.565 adet olarak gerçekleşti. Geçen sene aynı
dönemde 340.299 adet satış gerçekleşmişti. 2012 yılı Ma- 2012 yılı ilk 5 ayı sonunda dizel otomobil satışlarının payı
yıs ayı otomobil ve hafif ticari araç pazarı ise 70.863 adet % 58,7, otomatik şanzımanlı araçların payı ise % 35,0
oldu. 80.646 adet olan 2011 yılı Mayıs ayı otomobil ve hafif oldu.
ticari araç pazar toplamına göre satışlar % 12,13 azaldı.
2012 yılı Ocak-Mayıs döneminde otomobil pazarı segOtomobil satışları 2012 yılı 5 aylık dönemde bir önceki yı- mentinin % 85,6’sını yine vergi oranları düşük olan A, B
lın aynı dönemine göre % 16,9 azalarak 193.641 adede ve C segmentlerinde yer alan araçlardan oluşturdu, kasa
geriledi. Geçen sene aynı dönemde 233.032 adet satışa tiplerine göre ise en çok tercih edilen gövde tipi yine Seulaşılmıştı. 2012 yılı Mayıs ayında ise otomobil satışları bir dan otomobiller (% 46,8 pay, 90.541 adet) oldu.
önceki yılın aynı ayına göre % 10,38 azalarak 50.460 adet
2012 Ocak-Mayıs döneminde yüksek daralmanın nedenoldu.
leri arasında, ÖTV oranlarındaki artış, ekonomiyi soHafif ticari araç pazarı 2012 yılı 5 aylık dönemde geçen yı- ğutma ve yumuşak inişi sağlamak amacıyla alınan önlın aynı dönemine göre % 29,22 oranında düşerek 75.924 lemler dolayısıyla ekonomik aktivitenin yavaşlamasını
adet seviyesinde gerçekleşti. Geçen sene aynı dönemde sıralamak mümkün. Tüm bu göstergeler doğrultusunda,
107.267 adet satışa ulaşılmıştı. 2012 yılı Mayıs ayında 2012 yılı otomotiv sektörü toplam pazarının 775-825 bin
ise hafif ticari araç pazarı geçen yılın Mayıs ayına göre % adetler aralığında gerçekleşeceğini öngörmekteyiz.
56
Türkiye
Otomotiv Pazarı
O t omot i v P az arı
Türkiye Otomotiv pazarında
2012 yılı Ocak-Mayıs dönemi
(otomobil, hafif ticari araç ve
ağır ticari araç) toplam pazarı %
21 azalarak 284.790 adet olarak
gerçekleşti. 2011 yılı aynı döneminde ise toplam pazar 360.503
adet idi.
2012 yılı Mayıs ayında ise toplam pazar 74.773 adet olarak
gerçekleşti. 85.093 adet olan
2011 yılı Mayıs ayı pazar toplamına göre satışlar %12,1 azaldı.
O t omot i v P az arı Ayl ı k Gel i şi mi (%)
10 Yıllık Mayıs ayı ortalama satışlara göre ise % 24,95 artış
gösterdi.
1Ç :%80,37
2Ç :%38,95
1Ç :%25,6
Türkiye Otomotiv pazarında
2012 yılı Ocak-Mayıs dönemi
otomobil ve hafif ticari araç
toplam pazarı 269.565 adet
olarak gerçekleşti. 340.299
adet olan 2011 yılı ilk 5 aylık
döneminde otomobil ve hafif ticari araç pazar toplamına
göre satışlar % 20,79 azaldı.
(x1.000 adet)
O t omot i v ve H af i f Ti cari A raç P az arı
140.000
120.000
100.000
90.000
80.000
100.000
70.000
80.646 81.573
78.403 77.695
80.000
58.663
60.000
40.000
2012 yılı Mayıs ayı otomobil ve hafif ticari araç pazarı
70.863 adet olarak gerçekleşti. 80.646 adet olan 2011
yılı Mayıs ayı otomobil ve hafif ticari araç pazar toplamına
göre satışlar % 12,13 azaldı.
10 Yıllık Mayıs ayı ortalama
satışlara göre ise % 24,88 artış gösterdi.
127.910
20.000
0
44.892
64.884 62.949
70.863
63.044 58.406
60.000
60.129 69.421 63.657
50.000
40.000
41.324
30.000
29.545
51.512 44.259 44.814
23.718 30.221 49.184 49.864 56.747
Ocak
Mart
Nisan
Temmuz
50.946 45.723 47.192
Eylül
Ekim
KasımA
88.172
20.000
10.000
ralık
10 Yıllık Ort.
23.718 30.221 49.184 49.864 56.747 51.512 44.259 44.814 50.946 45.723 47.192 88.172
2011
44.892 58.663 78.403 77.695 80.646 81.573 63.044 58.406 60.129 69.421 63.657 127.910
2012
29.545 41.324 64.884 62.949 70.863
0
O t omot i v ve H af i f Ti cari A raç P az arı Ayl ı k Gelişimi (%)
140
120
100
80
60
40
20
0
-20
-40
-60
1Ç :%76,60
2Ç :%36,92
3Ç : -%2,86
1Ç :%25,39
Ocak
2010/2011(%) 123,40
88,19
Mart
Nisan
Mayıs Haziran Temmuz
51,45
41,40
35,82
33,95
2,77
-5,44
4Ç : -%11,75
Eylül
Ekim
Kasım
Aralık
-5,77
-5,43
-13,93 -13,79
2012/2011 (%) -34,19 -29,56 -17,24 -18,98 -12,13
57
(x1.000 adet)
O t omot i v P az arı
ANALİZ
100.000
Türkiye Otomotiv pazarında,
2012 yılı 5 aylık döneminde
otomobil satışları bir önceki
yılın aynı dönemine göre % 16,9
azalarak 193.641 adede geriledi. Geçen sene aynı dönemde
233.032 adet satışa ulaşılmıştı.
90.000
2012 yılı Mayıs ayında otomobil satışları bir önceki yılın aynı
ayına göre % 10,38 azalarak
50.460 adet oldu. 10 Yıllık Mayıs ayı ortalama satışlara göre
ise % 36,78 artış gösterdi.
20.000
60.000
88.957
50.000
80.000
70.000
56.302
60.000
54.023 53.835
50.000
40.000
43.518
50.460
47.270
39.004
40.000
56.714
39.964
38.875
47.508
44.951
30.000
45.645
29.868
30.000
20.000
29.189
56.469
21.077
29.252 30.455
36.891 33.438 27.602 27.945 31.908
10.000 14.821 18.919 32.031 32.448
10.000
0
0
10 Yıllık Ort.
14.821 18.919 32.031 32.448 36.891 33.438 27.602 27.945 31.908 29.252 30.455 56.469
2011
29.868 39.004 54.023 53.835 56.302 56.714 43.518 38.875 39.964 47.508 44.951 88.957
2012
21.077 29.189 47.270 45.645 50.460
Otomobil pazarının “Mevsimsellik ve Takvim Etkisinden
Arındırılmış Yıllık Satış Temposu“ 2012 Mayıs ayı için 535.000
adet seviyesinde gerçekleşti.
O t omot i v P az arı Ayl ı k Gel i şi mi (%)
140
120
100
1Ç :%82,87
80
60
2Ç :%40,09
40
20
0
-20
-60
Türkiye Otomotiv pazarında,
Hafif ticari araç pazarı 2012
yılı 5 aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre % 29,22
düşerek 75.924 adet seviyesinde gerçekleşti. Geçen sene aynı
dönemde 107.267 adet satışa
ulaşılmıştı.
Hafif ticari araç pazarı ise geçen yılın Mayıs ayına göre %
16,19 gerileyerek 20.403 adet
seviyesinde gerçekleşti. 10 Yıllık Mayıs ayı ortalama satışlara göre ise % 2,75 artış gösterdi.
Hafif Ticari Araç pazarının “Mevsimsellik ve Takvim Etkisinden
Arındırılmış Yıllık Satış Temposu“ 2012 Mayıs ayı için 235.000
adet seviyesinde gerçekleşti.
Ocak
Mart
Nisan
Mayıs
2010/2011 (%)
137,16
88,87
59,09
47,30
39,13
2012/2011 (%)
-29,43
-25,16
-12,50 -15,21
-10,38
Haziran Temmuz
34,76
5,12
-7,93
4Ç : %8,09
Eylül
Ekim
Kasım
Aralık
-5,92
-0,73
-10,21 -10,56
H af i f Ti cari A raç P az arı
(x1.000 adet)
35.000
45.000
38.953
40.000
30.000
35.000
25.000
30.000
24.380 23.860
25.000
20.000
15.000
19.659
15.024
12.135
17.614
24.344
24.859
19.526 19.531
17.304
20.165
5.000
20.000
21.913
18.706
20.403
15.000
8.468
10.000
10.000
8.896
11.302
17.154 17.416 19.857
18.074
16.657 16.869 19.038 16.471 16.738
31.703
10 Yıllık Ort.
8.896 11.302 17.154 17.416 19.857 18.074 16.657 16.869 19.038 16.471 16.738 31.703
15.024 19.659 24.380 23.860 24.344 24.859 19.526 19.531 20.165 21.913 18.706 38.953
2011
8.468 12.135 17.614 17.304 20.403
2012
5.000
0
0
H af i f Ti cari A raç P az arı Ayl ı k Gel i şi mi (%)
140
120
100
80
60
40
20
0
-20
-40
-60
1Ç :%64,83
2Ç :%30,20
3Ç : -%2,64
4Ç : -%19,10
1Ç : -%35,29
Mart
Ocak
58
3Ç : -%2,97
1Ç : -%20,63
-40
Nisan
Mayıs
Haziran Temmuz.
32,16
2010/2011(%)
100,29
86,85
36,88
29,70
28,74
2012/2011 (%)
-43,64
-38,27
-27,75
-27,48
-16,19
-2,11
-0,06
Eylül
Ekim
Kasım
Aralık
-5,49
-14,22
-21,74
-20,35
2012 yılı ilk 5 ayında otomobil pazarını motor hacmine
göre incelediğimizde, en yüksek paya % 92,4 oranıyla
yine 1600cc altındaki otomobiller 178.984 adet ile sahip
oldu. Ardından % 6,6 pay ile 1600-2000cc aralığındaki
otomobiller ve % 1,0 pay ile 2000cc üstü otomobiller yer
aldı. Geçen sene aynı döneme göre 1600cc altındaki otomobil satışlarında % 14,0 azalış, 1600-2000cc aralığında
motor hacmine sahip otomobil satışlarında % 38,6 azalış
ve 2000cc üstü otomobillerde de % 55,1 azalış görüldü.
MOTOR HACMİ
2011’Mayıs Sonu
2012’ Mayıs Sonu
Adet
Pay
Adet
1600cc altı
208.009
% 89,3
≥ 1600cc - ≤ 2000cc
20.720
2000cc üzeri
4.303
Toplam
233.032
ÖTV KDV
Pay
%
%
178.984
% 92,4
% -14,0
% 37
% 18
% 8,9
12.726
% 6,6
% -38,6
% 80
% 18
% 1,8
1.931
% 1,0
% -55,1
% 130
% 18
100,0%
193.641
% 100,0
% -16,9
VERGİ ORANLARI
2012 yılı ilk 5 ayında otomobil pazarını ortalama emisyon değerlerine göre incelediğimizde, en yüksek paya %
36,4 oranıyla 120-140 gr/km arasında yer alan otomobil-
Değişim
ler 70.444 adet ile sahip oldu. Ardından % 30,9 pay ile
100-120 gr/km arasındaki otomobiller yer aldı.
CO2 ORTALAMA EMİSYON
2011’Mayıs Sonu
2012’Mayıs Sonu
DEĞERLERİ (gr/km)
Adet
Pay
Adet
Pay
< 100 gr/km
880
% 0,4
3.713
% 1,9
% 321,9
≥ 100 - < 120 gr/km
66.007
% 28,3
59.760
% 30,9
% -9,5
≥ 120 - < 140 gr/km
90.311
% 38,8
70.444
% 36,4
% -22,0
Değişim
≥ 140 - < 160 gr/km
40.646
% 17,4
43.549
% 22,5
% 7,1
≥ 160 gr/km
35.188
% 15,1
16.175
% 8,4
% -54,0
Toplam
233.032
% 100,0
193.641
% 100,0
% -16,9
2012 yılı ilk 5 ayı sonunda dizel otomobil satışları geçen yılın aynı dönemine göre % 19,8 oranında azaldı.
2012 yılı Ocak-Mayıs döneminde otomobil satış adetleri
geçen yıl aynı dönem ile kıyaslandığında, dizel payı %
60,8’den % 58,7’ye (113.581 adet) geriledi.
DİZEL
2011’Mayıs Sonu
2012’Mayıs SonuDeğişim
Adet
Segment İçindeki Pay
Adet
Segment İçindeki Pay
A (Mini)
4
% 0,3
9
% 1,6
% 125,0
B (Entry)
48.224
% 54,9
34.498
% 51,5
% -28,5
C (Compact)
68.050
% 64,6
61.332
% 62,5
% -9,9
D (Medium)
17.566
% 58,8
13.426
% 59,6
% -23,6
E (Luxury)
6.651
% 90,2
3.611
% 78,0
% -45,7
F (Upper Luxury)
1090
% 85,0
705
% 89,1
% -35,3
Toplam
141.585
% 60,8
113.581
% 58,7
% -19,8
59
ANALİZ
2012 yılı ilk 5 ayı sonunda otomatik şanzımanlı otomobil satış adetleri 2011 yılı aynı dönemine göre %
12,5 azaldı. 2012 yılı Ocak-Mayıs döneminde otomo-
bil satış adetleri geçen yıl ile kıyaslandığında, otomatik şanzımanlı otomobil satışlarının payı % 33,2’den %
35,0’a (67.722 adet) yükseldi.
OTOMATİK ŞANZIMAN
2011’Mayıs Sonu
2012’Mayıs SonuDeğişim
Adet
Segment İçindeki Pay
Adet
Segment İçindeki Pay
A (Mini)
584
% 46,4
272
% 48,9
% -53,4
B (Entry)
14.661
% 16,7
13.740
% 20,5
% -6,3
C (Compact)
32.446
% 30,8
34.083
% 34,7
% 5,0
D (Medium)
21.042
% 70,4
14.208
% 63,0
% -32,5
E (Luxury)
7.354
% 99,8
4.628
% 100,0
% -37,1
F (Upper Luxury)
1.282
% 100,0
791
% 100,0
% -38,3
Toplam
77.369
% 33,2
67.722
% 35,0
% -12,5
2012 yılı Ocak-Mayıs döneminde otomobil pazarı
segmentinin % 85,6’sını yine vergi oranları düşük olan
A, B ve C segmentlerinde yer alan araçlar oluşturdu.
Segmentlere göre değerlendirildiğinde, en yüksek satış
adetine % 50,7 pay alan C (98.189 adet) segmenti ve
ardından yine % 34,6 pay ile B (66.936 adet) segmenti
ulaştı. Bu segmentlerin ardından % 11,6 pay, 22.541
adet ile D segmenti yer aldı.
2012 yılı Ocak-Mayıs döneminde kasa tiplerine göre
değerlendirildiğinde, en çok tercih edilen gövde tipi
yine Sedan otomobiller (% 46,8 pay, 90.541 adet) oldu.
Sedan otomobilleri % 36,5 pay ve 70.693 adet satış ile
H/B ve % 10,7 pay ve 20.712 adet satış ile SUV otomobiller takip etti.
2012 yılına ait beklentiler
IMF Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda, son tahminlere göre Dünya için 2012 yılı büyüme tahmininin
% 3,5 olduğunu görmekteyiz. Dünyanın büyüme konusunda lokomotifi olan Amerika’daki büyüme hızının
ilgili raporda 2012 için % 2,1 olduğunu, Türk otomotiv
ihracatı içinde son derece önemli yer tutan Avrupa için
de büyüme hızının % 0,3 küçülme seviyesinde olacağı
tahmin ediliyor.
Dünya ve Avrupa için yapılan tahminler, gerek dünya
ekonomisini gerekse sektörümüzü olumsuz etkileyecek
gelişmeler olarak görülüyor.
60
yılı dünya toplam otomotiv üretimi geçen yıla oranla %
4,9 artarak, 84 milyon 525 bin adede ulaşacağı tahmin
ediliyor. 2013’te ise dünya otomotiv üretiminin bir önceki yıla göre % 8,1 artışla 91 milyon 372 bin adede
ulaşması bekleniyor.
Türkiye’deki büyüme hızının Ekim ayında açıklanan
Orta Vadeli Programa göre, 2012 yılında % 4 seviyesinde gerçekleşmesi bekleniyor. IMF icra kurulunun
Türkiye 4. madde gözden geçirme raporu kapsamında;
% 2 olarak revize edilen 2012 yılı büyüme tahmininin
son raporda % 2,3 olarak değiştirildiğini görmekteyiz.
IMF’nin 2013 için büyüme tahmini ise% ,2.
LMC Automotive, 2012 yılı 1. Çeyrek itibariyle 2012 yılı
dünya otomotiv pazarı tahminlerini yayınladı. 1. Çeyrek
sonuçlarına göre 2012 dünya toplam otomotiv pazarının geçen yıla oranla % 4,7 artarak, 82 milyon 283
bin adede ulaşacağı tahmin ediliyor. 2013’te ise dünya
otomotiv pazarının bir önceki yıla göre % 8 artışla 88
milyon 877 bin adede ulaşması bekleniyor.
2011 yılının 3. çeyreğinde daralmaya başlayan Türkiye
Otomobil ve Hafif Ticari araç pazarı, son çeyrekte %
11,75 oranında geriledi. 2012 yılı ilk çeyrek sonuçlarına
göre (-%25,39) de gerilemenin devam ettiği gözleniyor.
Nisan ayı daralması % 18,98 ve Mayıs ayı daralması da
% 12,13 seviyesinde olmuştur.
LMC Automotive, 2012 yılı 1. Çeyrek itibariyle 2012
dünya otomotiv üretimi tahminlerini de yayınladı. LMC
Automotive, 2012 yılı 1. Çeyrek sonuçlarına göre 2012
Son olarak tüm bu göstergeler doğrultusunda, 2012
yılı otomotiv sektörü toplam pazarının 775-825 bin
adetler aralığında gerçekleşeceğini öngörmekteyiz.
PERAKENDE SATIŞLAR: MAYIS 2012
MARKA SATIŞLARI
MARKA
OTOMOBİL
YERLİ
ALFA ROMEO
ASTON MARTIN
AUDI
BENTLEY
TOPLAM
YERLİ
İTHAL
TOPLAM
131
1
131
0
0
131
131
1
0
1
1
1.337
1.337
0
3
3
0
0
1.337
1.337
0
3
0
0
3
0
0
0
0
0
1.403
1.403
0
0
59
59
0
0
1.866
1.866
755
1.736
981
1.856
2.837
155
155
0
2 .2 4 9
2 .2 4 9
0
0
0
0
100
0
100
100
0
0
1
1
1.403
1.403
59
59
1.866
1.866
CITROEN
1.101
1.101
DACIA
2 .0 9 4
2 .0 9 4
CHERY
CHEVROLET
DAIHATSU
0
DFM
0
FERRARI
FIAT
1
3.716
FORD
GEELY
HONDA
HYUNDAI
YERLİ
İTHAL
TOPLAM
TOPLAM
BMC
BMW
HAFİF TİCARİ
İTHAL
0
981
100
1
783
4.499
4.641
345
4.986
8.357
1.128
9.485
5.613
5.613
5.918
0
5.918
5.918
5.613
11.531
86
86
0
0
86
86
841
205
1.046
0
841
205
1.046
1 .1 2 8
1 .6 8 8
2.816
284
1 .1 2 8
1 .9 7 2
3 .1 0 0
0
0
0
0
40
70
30
40
70
146
146
0
146
146
INFINITI
284
0
ISUZU
0
IVECO
0
30
JAGUAR
6
6
0
0
6
6
JEEP
80
80
0
0
80
80
1 .2 0 6
1 .2 0 6
LAMBORGHINI
1
LANCIA
33
33
LAND ROVER
148
148
1
1
KARSAN
0
KIA
LADA
MASERATI
MAZDA
MERCEDES-BENZ
194
194
194
0
194
101
0
1 .3 0 7
1 .3 0 7
0
0
0
0
0
1
0
0
1
1
0
0
33
33
0
0
148
148
0
0
1
1
101
34
34
7
7
0
41
41
1 .0 6 8
1 .0 6 8
679
679
0
1 .7 4 7
1 .7 4 7
0
0
227
227
205
251
46
341
387
MINI
227
227
MITSUBISHI
136
136
NISSAN
1 .6 1 6
1 .6 1 6
194
194
0
1 .8 1 0
1 .8 1 0
OPEL
5 .0 3 9
5 .0 3 9
2
2
0
5 .0 4 1
5 .0 4 1
0
0
0
0
PEUGEOT
1.221
1.221
868
1.209
341
2.089
2.430
PORSCHE
45
45
0
0
45
45
PROTON
60
60
0
0
0
60
60
345
6 .6 9 0
1 .3 7 9
1 .3 7 9
6 .3 4 5
1 .7 2 4
8 .0 6 9
OTOKAR
RENAULT
46
0
6 .3 4 5
341
SAAB
0
0
0
0
0
0
SEAT
391
391
0
0
391
391
827
SKODA
827
827
SMART
11
11
SSANGYONG
74
74
SUBARU
46
46
SUZUKI
150
150
TATA
52
52
32
1 .5 2 2
2 .3 7 8
227
227
6 .2 6 2
6 .2 6 2
2 .6 0 3
602
602
37.574
50.460
TOYOTA
856
VOLKSWAGEN
VOLVO
TOPLAM:
12.886
0
130
12.151
8.252
0
0
827
0
0
11
11
130
0
204
204
0
0
46
46
0
0
150
150
32
0
84
84
856
1 .7 4 9
2 .6 0 5
2 .6 0 3
0
8 .8 6 5
8 .8 6 5
0
0
602
602
20.403
25.037
45.826
70.863
ODD (Otomotiv Distribütörleri Derneği) verilerinde; marka ve model bazında yer alan sayısal satış bilgileri ilgili kuruluşların ODD’ye yaptığı
bildirimlerden oluşmaktadır. Bilgiler haksız rekabete yol açacak şekilde kullanılamaz. ODD’yi kaynak göstermek suretiyle satış rakamlarına
dayalı olarak Rekabet kurulu’na aykırı düşecek yorum, sıralama ve açıklamalar yapılması yasaktır. Bu hususa aykırı davranan kişi ve
kuruluşlar doğrudan yasalara karşı sorumludur.
61
PERAKENDE SATIŞLAR: OCAK - MAYIS 2012
M A R K A S A T AI ŞNLAALRİ ZI
MARKA
OTOMOBİL
TOPLAM
HAFİF TİCARİ
YERLİ
İTHAL
TOPLAM
YERLİ
İTHAL
TOPLAM
YERLİ
İTHAL
TOPLAM
346
ALFA ROMEO
0
346
346
0
0
0
0
346
ASTON MARTIN
0
2
2
0
0
0
0
2
2
AUDI
0
4.581
4.581
0
0
0
0
4.581
4.581
BENTLEY
0
8
8
0
0
0
0
8
8
BMC
0
0
0
0
0
0
0
0
0
BMW
0
4.387
4.387
0
0
0
0
4.387
4.387
CHERY
0
439
439
0
0
0
0
439
439
CHEVROLET
0
7.702
7.702
0
0
0
0
7.702
7.702
CITROEN
0
4.599
4.599
2.605
2.320
4.925
2.605
6.919
9.524
9.983
DACIA
0
9.305
9.305
0
678
678
0
9.983
DAIHATSU
0
0
0
0
0
0
0
0
0
DFM
0
0
0
0
480
480
0
480
480
FERRARI
FIAT
0
6
6
0
0
0
0
6
6
13.657
2.771
16.428
17.184
1.565
18.749
30.841
4.336
35.177
36.391
FORD
0
16.987
16.987
19.359
45
19.404
19.359
17.032
GEELY
0
385
385
0
0
0
0
385
385
HONDA
5.263
1.309
6.572
0
0
0
5.263
1.309
6.572
HYUNDAI
14.895
7.353
6.833
14.186
0
709
709
7.353
7.542
INFINITI
0
3
3
0
0
0
0
3
3
ISUZU
0
0
0
177
692
869
177
692
869
IVECO
0
0
0
0
661
661
0
661
661
JAGUAR
0
28
28
0
0
0
0
28
28
JEEP
0
185
185
0
0
0
0
185
185
KARSAN
0
0
0
1.080
0
1.080
1.080
0
1.080
KIA
0
4.017
4.017
0
318
318
0
4.335
4.335
LADA
0
0
0
0
0
0
0
0
0
LAMBORGHINI
0
2
2
0
0
0
0
2
2
LANCIA
0
66
66
0
0
0
0
66
66
667
LAND ROVER
0
667
667
0
0
0
0
667
MASERATI
0
5
5
0
0
0
0
5
5
MAZDA
0
415
415
0
82
82
0
497
497
6.324
MERCEDES-BENZ
0
3.435
3.435
0
2.889
2.889
0
6.324
MINI
0
572
572
0
0
0
0
572
572
MITSUBISHI
0
598
598
278
1.097
1.375
278
1.695
1.973
NISSAN
0
6.132
6.132
0
580
580
0
6.712
6.712
OPEL
0
15.594
15.594
0
236
236
0
15.830
15.830
OTOKAR
0
0
0
0
0
0
0
0
0
PEUGEOT
0
4.521
4.521
1.734
3.413
5.147
1.734
7.934
9.668
186
PORSCHE
0
186
186
0
0
0
0
186
PROTON
0
604
604
0
0
0
0
604
604
RENAULT
27.303
2.380
29.683
0
6.481
6.481
27.303
8.861
36.164
0
0
0
0
0
0
0
0
0
SAAB
SEAT
0
1.398
1.398
0
0
0
0
1.398
1.398
SKODA
0
3.201
3.201
0
0
0
0
3.201
3.201
SMART
0
38
38
0
0
0
0
38
38
SSANGYONG
0
401
401
0
539
539
0
940
940
SUBARU
0
186
186
0
0
0
0
186
186
SUZUKI
0
583
583
0
0
0
0
583
583
TATA
0
228
228
0
189
189
0
417
417
TOYOTA
3.565
5.904
9.469
0
715
715
3.565
6.619
10.184
VOLKSWAGEN
0
23.688
23.688
0
9.818
9.818
0
33.506
33.506
VOLVO
0
1.803
1.803
0
0
0
0
1.803
1.803
57.141
136.500
193.641
42.417
33.507
75.924
99.558
170.007
269.565
TOPLAM:
ODD (Otomotiv Distribütörleri Derneği) verilerinde; marka ve model bazında yer alan sayısal satış bilgileri ilgili kuruluşların ODD’ye yaptığı
bildirimlerden oluşmaktadır. Bilgiler haksız rekabete yol açacak şekilde kullanılamaz. ODD’yi kaynak göstermek suretiyle satış rakamlarına
dayalı olarak Rekabet kurulu’na aykırı düşecek yorum, sıralama ve açıklamalar yapılması yasaktır. Bu hususa aykırı davranan kişi ve
kuruluşlar doğrudan yasalara karşı sorumludur.
62
64
ÜYE İL E T İŞİM BİL GİL E Rİ

Benzer belgeler