Aridul-Cehl

Transkript

Aridul-Cehl
( MUHTASAR )
ISLAM HUKUKUNDA CEHALET
'' ARIDU'L-CEHL ''
Ebi'l-Ula b.Raşid b.Ebi'l-Ula Er-Raşid
İhtisar:
‫هارون ابوانصار العينتاب‬٠ ‫م‬
M.Harun ebu Ensar el-Ayıntabi
[email protected]
‫بسم ال الرحن الرحيم‬
‫القدمة‬
‫المد ل الذي أنزل الفرقان على عبده ليكون للعالي نذيرا و الصلة على من جعله شاهدا و مبشرا و نذيرا و داعيا‬
‫إل ال بإذنه و سراجا منيا وعلى آله وأصحابه ومن تبعهم باحسان إل يوم الدين‬.
I ‫ها الذ‬I NH‫ي‬I‫ا أ‬I‫) ي‬
( ‫مون‬E F‫سل‬G ‫م‬E ‫م‬G E‫ت‬HG‫ن‬I‫وأ‬I ‫ل‬F‫ن إ‬K E‫وت‬EI‫ول ت‬I ‫ه‬FF‫قات‬I HE‫ق ت‬K ‫ح‬I I‫ه‬K‫قوا الل‬E HK‫وا ات‬E‫آمن‬I ‫ين‬
FK
I ‫ها الذ‬I NH‫ي‬I‫ا أ‬I‫) ي‬
O ‫د‬F ‫س‬I O‫ول‬G HI‫وا ق‬E‫ول‬E‫وق‬I I‫ه‬K‫قوا الل‬E HK‫وا ات‬E‫آمن‬I ‫ين‬
( ‫يدا‬
FK
Allahu tealaya hamdu senadan,resulu ekreme (s.a.v) efendimize selatu selamdan sonra;
'Islam Hukukunda Cehalet ' isimli bu eser gerçektende çok titiz bir hassasiyetle telif edilmiş nefis bir eser'dir.
Sayın Ebil-Ula er-Raşid b.Ebil-Ukla Er-Raşid'in kaleme aldığı bu kitabı sayın Uğur Pekcan tercüme etti,Men
hec yayınları tarafından basıldı.Kitaba Salih b.Fevzan El-Fevzan tarafından'da bir takdim yazılmıştır.
Arabca orjinal ismi ' Aridul-Cehl ve Eseruhu ala Ahkamil- Itikat inde Ehli Sünne ve'l-Cemaa ' olan bu eser,
Ümmetin başında adeta bir kara bulut gibi takip eden cehalet illetinin gerçek yüzünü ortaya koyma,aynı zamanda kapanması neredeyse mümkün olmayan (tevhid sahasındaki) tahribatı ortaya çıkarma adına çok faydalı bir eser'dir.Bu eserde cehaletin genel olarak mazeret olduğunu iddia edenlerin sakat ve sapkın iddialarını delillendirmek adına ileri sürdükleri delilleri tek tek ele alınıp çürütülmekte ve aynı zamanda doğru
olan ortaya konmakta'dır.Işte bu açıdan çok önem arz etmekte'dir.
Ümmeti, üzerinde adım adım takip eden,tevhidi teslimiyyeti tahrib gücü çok yüksek olan bu karanlık cehalet
bulutlarından nemalanan,istismar etmek suretiyle zamanımızın Tağut ve Müşriklerinin amansız avukatlığını
üstlenen başta Bel'amlar taifesi olmak üzere,birçok bedbaht miskinlerin tahrif gayretleride malesef ortada'dır.
Özellikle asrımızda çok yaygın olan; Cehaleti, umumi bir özür ve mazeret olarak kabullenme cehaleti.
Hz.Kuranı hakimin bir çok yerinde, küfrün çeşitlerinden haber verildiği,yine bir çok hadisi şeriflerde bunlar
açıkca zikredildigi halde bütün bunları duymazdan ve görmezden gelme tavrını sergilemek,samimiyyet ve
teslimiyyet ilkesiyle nasıl bağdaştırila bilinir ? Ilimle,irfanla ve insafla nasıl açıklana bilinir ?
Mesela Kur'anda zikrolunan; istihsa küfründen,şek ve şüphe küfründen,teşride bulunma ve Allahın kitabıyla
hükmetmeme küfründen,helalı haram,haramı helal kılma küfründen,yüce Allahın indirdiği kitabıyla
hükmetmeme küfründen ve benzeri küfür eylemlerinden bir müslüman nasıl habersiz ve bilgisiz olabilir?
Bütün bu küfür çeşitlerini görmezden duymazdan gelerek; küfrün sadece ve sadece Allahı,peygamberlerini
ve ahireti açıktan inkarla sınırlı olduğunu iddia edebilir ? Böylesi bir iddia ve itikat, saymış olduğumuz küfür
çeşitleriyle alakalı ayeti kerimeleri ve hadisleri inkar ve hiçe saymak,kabul etmemek anlamına gelmezmi ??
Yine Fıkıh kitablarımızdaki ' Mürted Bahsini' ve oradaki irtidatı gerektiren akval ve ef'ali,sonra ulemamızın
kaleme aldıkları ' Ef'ali küfür ve Elfazı küfür' e dair eserleri ve verilen yüzlerce fetvayı inkar ve hafife almak
anlamına gelmezmi ? Buna hayır diye bilirmiyiz ? La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim.
Hepsinden'de acı ve tehlikeli olan;Irca hastalığına yakalanmış,''Ayetlerimi az bir dünya menfaati karşılığında
satmayın''Maide/44. ve benzeri ayetlere sırtını dönen,kulaklarını tıkayan,daal ve mudil din adamlarının aman
sız çabaları ve gayretleri'dir.Zira onlar saraylarında ikram ve iltifat gördükleri tağutların tuğyanlarını ve şirklerini örtbas etmek,Allahın kıtabını ve resulun sünnetlerini haktan ve hakikatten uzak bir şekilde tevil ve tefsir etmek suretiyle onların lehlerinde şahitlik yaparak yine onların şirk,küfür ve tuğyanlarını meşrulaştırmak
zilletine düşmüş olmalarıdır.Çırpındıkcada zillet çukurunda daha aşağılara ve derinlere doğru batmaktadırlar.
1-
Savundukları Tağutların lehlerine şahidlik yapmak adına,Hz.Muazin(r.a) insana secde etmenin caiz olmadığını bilmediğini,Hz.Aişe validemizin kendi zamanındaki müşriklerin dahi bildiği ''Allahu tealanın herşeyi bildiğini ve duyduğunu'' bilmediğini her fırsatta açıkca söyleme zilletine düşen birer (iftiracı) müfteridirler.
Hz.Yusuf gibi peygambere dahi yapılan benzeri iftiraların, akideyi ifsad etmesi yönüde ayrı bir felaket.
Bunu yaparkende kendileri gibi olmayıp samimi ve dürüst olan,dinlerini ve mukaddesatları azıcık bir dünya
menfaatı mukabilinde değişmeyip satmayan,şirke şirk,tevhide'de tevhid diyen şanlı islam alimlerinide
'Hariciler veya Tekfirciler' diye iftira atmak suretiyle insanların gözlerinden düşürme gayretlerinide zalimce
sürdürmektedir'ler.Allahu subhanehu ve tealanın kitabı hakiminde 'Kafir' diye isimlendirdiği kimselere birtür
lü kafir diyemeyen,Müşriklere müşrik demekten imtina edenlerin bu tutum ve sapkınlıkları o merhaleye geldi
ki, alenen Allahı ve resulunu inkar etmedikleri müddetce küfrün ve şirkin hangi türünü işlerse işlesin bu kişi
ve kurumlara '' Müslüman'' demeyi adet haline getirdiler.Bunu yaparkende kitaba, peygamberlere,sahabelere,
selefi salihine bile iftira atmaktan asla çekinmemekte'dirler.Hasseten kendilerini selefi olarak tanımlayan ancak hakikatta 'Telefi' ve Mürciye' olan gurupların tüm gayretleri bu menhec üzerine odaklanmış durumda'dır.
Yüce Allahın (c.c) hakimiyyetini,onun gönderdiği ve indirdiği kitabı mübinini hayatın her safhasına hakim
kılma gayreti ve daveti içerisinde olan,bu uğurda hertürlü eza ve cefayı gögüsleyen muvahhid müminleri
' Hariciler' ve 'Tekfirciler' demek suretiyle, adeta Zalimlerin ve Tağutların hedefleri haline getirmekte'dirler.
Halbuki vargüçleriyle savundukları Tağutlar,makam ve koltuklarından olmamak için lenen acik ifadelerle
islamı,şeriatı ve ser'i ahkamlari,Allahı ve resulunu inkar etmeme hususunda kendilerinden çok daha akıllı ve
uyanıktırlar.Zira aleni bir sekilde yüce Allahın hükümlerini kabul etmediklerini,kendi koydukları veya
Batıdan ithal ettikleri lanetli kanunları daha doğru ve güzel gördüklerini söyleyip açıkca itiraf ettiklerinde
biliyorlarki insanlarin nefret ve hışmına uğrayacak,halk ayaklanıp kendilerini ve koydukları lanetli kanunlarını yerle bir edecekler.Fakat bütün bunları sessiz ve sinsice yaptıklarında cehalet ağına düşmüş bu insanlar
bunların farkında olamayacak ve ve nihayetinde kendi istekleri doğrultusunda hayat sürmeye devam edecekler.Hele birde saraylarında ağırladıkları,azıcık dünya menfaatı mukabilinde satın aldıkları Bel'amlarda onların
lehine şahidlik ederlerse daha kimse kendilerine engel olamayacaktır.
Ancak, feraset mahrumu olup,kalbleri dumura uğramış şahsiyetsiz şahıslar bütün bunları göremez,idrak'ta
edemezler. Onlar hala gafil ve cehalet kuyusundan kurtulamamış müslümanları;Tagutların alenen dini,islami
ahkamları,Allahın indirdiklerini inkar etmediklerinden,müslüman idareciler olduklarını ve dolayısıyla onlara
itaatın farz olduğunu telkin etmekte'dirler.Allahu tealanın lanete yalancıların üzerine olsun.
Rabbim teala ve tekaddes hazretleri, onların şerrinden bu ümmeti hıfzu muhafaza eylesin.Müslümanlara şuur
ve ferasetler ihsan eylesin ki,dostlarını ve düşmanlarını ayırdede bilsinler.Bel'amların ve onların vargüçleriyle
savundukları Tağutların gerçek yüzlerinide görebilsinler.Ve nihayet telfiki bırakıp, hakiki tevhide dönsünler
inşaallah.
Hakkı batıla,tevhidi şirke bulaştırmak isteyenleri,beşer hakimiyyet ve egemenliğini,Allahu tealanın hakimiyyet ve egemenliğine tercih eden Munafık ve Tağutları savunma, mazur gösterme adına Allaha,peygamberlerine ve sahabelere dahi iftira atmaktan çekinmeyen bu zalimlerin, iğrenç oyunlarını bozma umud ve temennisiyle bu eseri çok kısa bir şekilde,özellikle ders halkamızdaki kıymetli kardeşlerimizin ellerinde özet bir bilgi
ve beyyine mahiyetinde bulunması amacıyla ihtisar yapmaya karar verdim.
Taki müslümanlar,bu korkunç tuzaklara düşürülmesin,çarpıtılarak ve tahrif edilerek,fasid tefsir ve tevillerle
süslenerek ikram edilen zehirli lokmalardan uzak dursunlar.Dinde şirk olan,küfür olan eylemlerden ictinab
etmek suretiyle dinlerine ve imanlarına şirki bulaştırmasınlar (En'am/82).
Zira müminin parolası olan ' Tevhide evet,Şirke hayır' akidesi,tevhidi bir teslimiyyetten sonra,şirki ve şirkin
her nev'ini red ve inkar ile ancak gerçekleşe bilir.Şirke şirk demeyip,şirke destek olmakla,batıla hak demekle
tevhidi teslimiyyet elde edilemez.
Nefsim kudret elinde bulunduran Allaha yemin olsunki;Bu gün ümmetin başındaki en büyük iki bela ve tehli
ke,imanları tahrib edip,ifsat edip delik deşik eden; Demokrasi şirki ve Allahın indirdiği, gönderdiği kitabıyla
hükmetmeme küfrü'dür.Evet,hilafete ve müslümanların vahdetine engel olan,zillet pırangası bu iki beladır.
Müslümanlar nezaman bu iki ziletten kurtulursa,işte ozaman vahdete ve nusrete kavuşacaktır inşaallah.
Cenabı Rabbimden dua ve niyazım,bu halisane çalışmamızı hayırlı,bereketli ve istifade edilen bir çalışma
kılması,birçok müslüman kardeşimizin uyanmalarına vesile kılması,bol ve geniş rahmetiyle bizide ecir ve
2-
mukafatlandırması'dır.Hiç şüphesiz dönüşümüz onadır.Gayret bizden muvaffakiyet Allahu subhanehu ve
tealadan'dır.
Not: Bu eserde refarans alınan ulema ve ilim adamları;cehaletin umumi mazeret oldugunu iddia eden kisi
ve cemaatlar tarafından, güvenilip kabul edildikleri zannı galibine binaen zikrolunmuştur.Bizlerde
hakikat kim veya kimler tarafından söylenmişse farketmez,aynen kabul eder,alırız.Sahabeden (r.anhum),
selefi salihinden, ulema ve imamlarımızdan nakledilenleri kesinlikle kabul etmekle beraber (Sahih olanları), eserde adı geçen muteahhirundan olan bazı ilim adamlarının diğer bütün fikir ve düşüncelerinide
kabul ve tasdik ettiğimiz manasına gelmediğini belirtmek isteriz.
'' Allah'ım! Bize imanı sevdir ve onu kalplerimizde süsle. Bize küfrü, fasıklığı ve isyanı çirkin göster ve bizi
doğruyu bulanlardan kıl.
Allah'ım! Müslüman olarak ruhumuzu kabzet, müslüman olarak dirilt. Bizi bedbahtlara değil de salihlere
ilhak eyle.'' - Amin -
‫وما توفيقي ال با ا عليه توكلت وهو رب العرش العظيم‬
‫هارون ابوانصار العينتاب‬٠ ‫م‬
‫عفاا ذنوبه وستر عيوبه‬
- ‫مي‬I‫ ا‬-
M.Harun ebu Ensar el-Ayıntabi
R.Sani /1435 - Subat / 2014 m.
3-
4-
1- Zahir ve Hafi olan meselelerde Hüccet Ikamesi :
_ Zahir meseleler: Kuran,sünnet ve icmada açıkca zikrolunan ve anlaşılması güç olmayan imanın
esaslarından olan meseleler'dir.
_ Hafi meseleler: Gerek ibadete ve gerekse itikada dair bilgiler olup ilk bakışta herkesce anşılamayan,ancak
ilimde rasih olan ilim ehlince açıklanmaya muhtaç olan meseleler'dir.
Zahir olan meselelerde hüccet; resullerin gönderilmesiyle ve Kitabların indirilmesiyle'dir.Risaletin ve Kur anın ulaştığı herkese özrü kesecek ve ortadan kaldıracak olan Hüccet ikamesi olmuştur. Ancak Hafi olan
meseleler bundan farklı'dır.Zira orada hüccet ikamesi zaruridir.
Enam /19 .......
I GI I GI
II I G
‫غ‬I‫ل‬IH‫من ب‬I‫و‬I ‫ه‬F‫كم ب‬E‫ر‬I ‫ذ‬F G‫ن‬E‫ن ل‬I‫را‬G ‫ق‬E G‫ذا ال‬I ‫ه‬I ‫ل‬F‫وحى ا‬
F E‫كم وا‬E I‫ن‬H‫ي‬H‫ين وب‬H‫هيد ب‬F ‫ش‬I ‫ل ال‬E‫شهادة ق‬I ‫ر‬H‫كب‬G I‫شىء ا‬I ‫ى‬I‫ل ا‬E‫ق‬
-De ki: Şahitlik yönünden hangi şey daha büyüktür? De ki: Benimle sizin aranızda Allah şahittir. Bu Kur’ân
bana vahyolundu ki, O’nunla sizi ve o’nun ulaştığı herkesi uyarayım.'' En'am-19
Nisa/165
-
*
I ‫نذر‬G‫م‬E‫و‬I ‫ين‬
I ‫ر‬F ‫ش‬Z I‫مب‬E O‫سل‬E ‫ر‬E
O ‫حك‬I ‫يزا‬O ‫ز‬F ‫ع‬I E‫ن ال‬I ‫كا‬I‫و‬I ‫ل‬F ‫س‬E ‫ر‬N‫د ال‬I ‫ع‬G IH‫ ب‬V‫جة‬K ‫ح‬E ‫ى ال‬I‫عل‬I ‫اس‬K
‫يما‬
F ‫لن‬F‫ن ل‬I ‫كو‬E I‫ ي‬K‫ل‬I‫ئ‬F‫ين ل‬
FF
F
F
Bunları müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik ki, peygamberler geldikten sonra, insanların Allah’a karşı
savunacak delilleri olmasın.'' Nisa-165
I I G G I I E I G G G I I I ‫م‬E ‫م‬G ‫ه‬E HI‫صيب‬E‫ن ت‬G I‫ ا‬I‫ول‬G I‫ول‬I
I ‫ؤمن‬G ‫م‬E G‫ن ال‬I ‫ن م‬I ‫كو‬E I‫ون‬I ‫ك‬
I F‫ات‬I‫ي‬I‫ع ا‬I F‫ب‬K‫ت‬I‫ن‬HI‫ ف‬O‫سول‬E ‫ر‬I ‫ا‬I‫ن‬H‫ي‬GI‫ت ال‬
*‫ي‬
F
F
FF
F
F ‫ل‬G ‫رس‬I‫ ا‬I‫ول‬I‫نا ل‬KH‫وا رب‬E‫قول‬H‫ي‬HI‫هم ف‬F ‫دي‬F ‫ي‬I‫مت ا‬K‫د‬I‫با ق‬F V‫صيبة‬
-'' Kendi elleriyle yaptıkları günahlar yüzünden, başlarına bir felaket geldiği zaman: “Ey Rabbimiz! bize bir
elçi göndersen de, ayetlerine uyup mü’minlerden olsaydık” diyecek olmasalardı, seni göndermezdik. ''
Kasas / 47
Ibni Kayyim el-Cevzi : '' Allah subhanehu ve teala mahlukatına kitabı ve resulleri ile hücceti ikame
etmiştir. ( Furkan.1 ila Enam.19 zu zikrettikten sonra)Bu kur'anın ulaştıği herkes onunla uyarılmış
ve Allahın hücceti onunla ikame olmuştur.'' - Muhtasarus-sevaikul-mursele; 2/725Ibni Teymiyye : '' Bilindigi üzere hüccet ancak -ulaştığı kimselere- kuran ile ikame olur.( Enam/19)
Kime kuranın bir kısmı ulaşır diğer bir kısmı ulaşmazsa,ulaşan kısımlarda hüccet ona ikame edilmiştir.Ulaşmayan kısımlarda ise edilmemeştir.''
-El-Cevabus-sarih limen beddele dinel-Mesih; 1/310Muhammed bin Abdulvahhab:'' Sizler „bu Tağutlara ve yandaşlarına hüccet ikame edilmişmidir,edilmemiş midir ?“ gibi sorular soruyorsunuz.Bu ne acaib durumlardan birisidir ! Nasıl bunda sübheye
düşersiniz,sizlere defalarca açıkladımki,hüccetin üzerine ikame edilmediği kimse; yeni islama gir
miş,yada uzak bir bölgede yaşayan veya sarf ve atif gibi kapalı olan meselelerde'dir.Bu tür mese
lelerde anlatılana kadar tekfir edilmez.Allahu tealanın kitabında açıkladığı usuluddin meselelerin
de ise Allahın (c.c) hücceti kurandır.kime kuran ulaşırsa hüccet ona ulaşmıştır.''
-Mecmuatul-Müellefat, 7/159-160Suud eski Müftüsü Abdulaziz bin Baz:'' Cehalet ve onunla özür olunması iddiasında tafsilat vardır.Herkes
cehaletiyle mazur değildir.Islamın onunla geldiği,resulun insanlara beyan ettigi,Allahın kitabının
açıkladığı ve müslümanlar arasında yaygınlık kazanan meselelerde cehalet iddiası kabul edilmez.
Özellikle akide ve dinin asılları ile ilgili konularda.Kuşkusuz Allah azze ve celle peygamberlerini
insanlara dinlerini açıklayıp beyan etmesi için göndermiştir.''
-Feteva ve tenbihat:sh.239-240 Ibni Teymiyenin ve ibni Kayyimin ,büyük şirk meselelerinde cahili,hata edeni ve mukallidi mazur gördüklerini söyleyenlerin bu sözlerinin doğru olmadığını, onların sadece hafi meselelere mahsus olduğunu söyleyen
beş alimin isimleri; M.bin Abdulvehhab, Ebu Butayn en-Necdi, Süleyman b.Sahman el-Hanbali, Ishak b.
Abdurrahman el-Hanbali, Abdullatif b. Abdurrahman Ali şeyh. (bak. Durerus-seniyye:10/437-438)
5-
2- Cumhuru ulemanın,cehaletin zahir meselelerde mazeret olmadığı hususunda ittifakı ve
cehaletin umum olarak özür kabul edildiği iddialarını asılsız olduğundan reddetmeleri :
Imam Karafi el-Maliki : '' Usuluddin'de ( Zahir meselelerde) ise cehalete itibar olunmaz.Sahih akidenin
sorarak ve araştırarak öğrenilmesi gereklidir.Çünkü şeratı koyan,usuluddin hususunda isi çok sıkı tutmuştur.Öyleki bir insan bütün gücünü ortaya koysa ve hak akideyi ögrenmek için çabalasa ve o çabası onu buna
iletmese,mezhebler arasındaki meşhur görüşe göre bu kimse günahkar bir kafir'dir,ve ictihadındaki hatası
ile mazur olamaz.'' -- el-Furuk ;2/149 -Molla Şeyh Ali el-Kari el-Hanefi :'' Bilki bir kimse ikrah olmaksızın ve manasına inanmadan,bilerek bir küfür kelimesini telafuz ederse onun küfrüne hüküm verilir.Fakat bilmeden o kelimeyi söylerse Kadıhan fetvasına göre bu kişinin küfründe ihtilaf vardır.Ancak ben birinci görüşü tercih ederim.Fakat konu zaruriyatidiniyeden ise söyleyen kafir olur.Cehaleti özür sayılmaz.'' -- Serhu Fikhi-Ekber:sh.244-245 -Imami Şafii (r.alh):'' Eğer cahil cehaletinden dolayı mazur olmuş olsaydı,cehalet ilimden daha hayırlı olurdu.Çünkü kuldan teklif yükünü kaldırmış ve kalbini sıkıntı türlerinden rahatlatmış olurdu.Tebliğ ve öğrenme imkanından sonra,kul için hükmün cahili olmasında bir delili yoktur.'' ( bak.Enam-19)
-- El-Mensur fil-Kavaidil-Fikhiyye;Zerkesi :2/15-17 -Hafiz Ebu Abdullah el-Halimi es-Şafi:'' Seçim hakkına sahib akıllı bir kimse Allaha yapılan herhangi bir
daveti işittiğinde,delili anlamaya ehil oluğu halde aklı ile onun sahihliğini düşünmeyi terk ederse bununla
davetten yüz çevirmiş olur ve bundan dolayı kafir olur.'' (Minhac) –Alusi Ruhul-Beyan:15/ 37-40
Şeyh Abdullah b.Abdurrahman Ebu Butayn, zahir olan meselelerede cehaletin mazeret olmadığını açıklar
ken şöyleder: '' Kime Hz.Muhammedin (s.a.v) risaleti ve kuran ulaşırsa ona hüccet ikame olunmuştur ve
Allaha,meleklerine,kitaplarına,resullerine ve ahiret gününe iman etmemesinde mazur değildir.Evet bunlar
cehaletleriyle mazur değildirler.Zira Allahu teala küfürlerini açıklamakla birlikte,birçok kafirin aynı zaman
da cehaletinden haber vermiştir.''
-- Mecmuatur-resail en-necdiyye:sh.513-514 -Şeyh Abdulaziz bin Baz: Cehaletten dolayi şirk işleyenler hakkında-'' Bu kimseler cehaletlerinden dolayı
mazur olmazlar.Çünkü kuranda deliller açıktır ve aralarinda ilim ehli mevcuttur.Düşmüş oldukları şirk hakkında sorma imkanınada sahibtirler.Fakat onlar bundan yüz çevirip üzerinde bulundukları durumlarından
razı olmuşlardır.''
--Tuhfetul-ihvan:sh.47-48 -Zahir olan meselelerde cehaletin özür kabul edilmeyceğini savunan imamlardan ve ulemadan bazıları:
-- Imami Şafii , Imam Ebu Hanife, Imamı Tabarani, Imam Şevkani, Imam Sanani, Kadı Iyad, Ibni Hacer elHeytemi eş-Şafii, Şeyh Ali el-Kari el-Hanefi, El-Konavi el-Hanefi, Imam Karafi el-Maliki, Ibni Kayyim elHanbali, Ibni Akil, Şeyh Muhammed b.Abdulvahhab, Şeyh Süleyman, Şeyh Ishak, Şeyh Reşit Rıza,
Şeyh Abdulaziz b.Baz, Şeyh Muhammed Hamid el-Faki, Şeyh Muhammed bin Ibrahim.vb....
3- Hükmün 'Zahire' göre verileceği,kişinin niyyetine itibar edilemeyeceği :
•
V ‫ر‬F I‫ ق‬E‫ه‬I‫و ل‬I ‫ه‬E HI‫ا ف‬O‫ان‬I‫يط‬G‫ش‬I E‫ه‬I‫ض ل‬
E I‫ي‬I‫م ل‬G ‫ه‬KE H‫وان‬I - ‫ين‬
G Z‫قي‬I EH‫ن ن‬F I‫ح‬G ‫ر‬K‫كر ال‬G ‫عن ذ‬I ‫عش‬G IH‫من ي‬I‫و‬I
* ‫دون‬E I‫هت‬G ‫م‬E ‫هم‬KE H‫ن‬I‫ون ا‬E‫سب‬I ‫ي‬GI‫و‬I ‫يل‬F F‫سب‬K ‫ن ال‬F ‫ع‬I ‫م‬G ‫ه‬E IH‫ون‬N‫صد‬
F
F
_“Kim Rahman’ın Kur’ân’ından yüz çevirirse, ona bir şeytanı sardırırız da, artık o onun yanından ayrılmaz
ve devamlı kötülükleri telkin eden bir arkadaşı olur. O şeytanlar bunları yoldan çıkardıkları halde, bunlar
doğru yolda olduklarını sanırlar.''
Zuhruf-46-47
6-
Imami Şafii (r.alh): '' Kullar,söz ve fiillerde zahire göre hüküm vermekle mükelleftirler.Gizli durumlarının
hesabını Allahu teala üstlenmiştir.Kullarına bırakmamıştır.'' Bir diğer yerde '' Allah resulunun hükümlerinin; hiç bir kimsenin bir kimse hakkında zahirden başka birşeyle hüküm verme hakkı olmadığına
delalet etmektedir.Zahir ise,ikrar ettiği yada isbat edecek bir şekilde beyyinenin konulmasıdır.
-- Imam Safii, El-Ümm;1/260 -Hafiz ibni Hacer el-Askalani (r.alh): '' Bütün alimler,dünya hükümlerinin zahire göre olacağına ve gizli
durumların Allaha kaldığında icma etmişler'dir.Peygamber (s.a.v) Usameye '' Yoksa kalbinimi yardın ? ''
diye sormuştur.'' -- Fethul-Bari:12/272 -Ibni Teymiyye (r.alh): '' Netice olarak;kim küfür olan birsöz söyler veya bir fiil işlerse bununla kafir olur.
Kafir olmayı kast etmese bile.Çünkü Allahın diledikleri dışında hiç kimse küfüre
girmeyi kast etmez.''
-- Es-Sarimul-Meslul:526-527 -Imami Nevevi (r.alh): Usame hadisinin şerhinde '' Bu hadisi şerifte ,fıkıh ve usulde bilinen bir kaideye delil
vardır bu kaide'de ;Ahkam meselelerinde zahire göre hükmedilir,sırlar ise Allaha aittir.''
-- Müslim bi Şerhi Nevevi:2/8 -Şeyh Ali el-Kari el-Hanefi(r.alh):'' Kim „ben inkarcıyım“derse kafir olur ve bununla mazur olmaz.Yani
hakkında zahire göre hüküm verilmesinde mazur olmaz.Sırları en iyi Allahu teala bilir.''
-- Şerhus-Şifa :2/429 -Şeyh Hamavi: Islam Alimlerinin genelinden nakille :'' Kim itikat ederek küfür kelimesi konuşursa kafir olacagında şübhe yoktur.Eğer küfür lafzı olduğuna itikat etmez ancak bunu kendi isteğiyle söylerse alim
lerin genelinin ( cumhurun)yanında kafir olur ve cehaleti ilede mazur olmaz.''
-- El-Mevsuatül-Fıkhıyye:16/206-207 -Seyh Süleyman b.Abdullah en-Necdi: Tevbe 65-66 hakkında-'' Ayet delildirki,kişi küfür işlediğinde,kafir
olacağını bilmez veya buna itikat etmezse bununla mazur olmaz,bilakis sözlü ve ameli fiili ile kafir olur.''
-- Teysirul-Azizul-Hamid :sh.554-555 -Hulasa ;'' Nahnu Nahkumu biz-Zevahir'' Kaidesince mesele açikca ortada'dır.Hafiz Ibni Hacer el-Askalani
(r.alh.)de çok açik bir şekilde ifade ettiği gibi bu hususta ulema arasında ittifak ve icmanın varlığı bir hakikattır.
4-Tevhid konusunda ( Zahir meselelerde) öğrenme imkanı olan ile öğrenme imkanı olmayan
kişinin durumu:
Nahl/43 *
‫فسئ لوا اهل الذكر ان كنتم ل ت علمون‬.....
„ Şayet bilmiyorsanız bilenlere sorup öğrenin.“
Rivayet olduğuna göre Allaha resulu (s.a.v) ilimsizce fetva veren bir topluluk hakkında şöyle buyurdu:
-Eğer bilmiyorlarsa sorsaydılar ya! Cahilin şifası sormaktır.
-Ilim gaflet ve yüzçevirmeyle elde edilmez,bilakis ilmi taleb etmek gereklidir.Cahil öğrene bilmesi için ilim
ehline sormalıdır.“
--Mecmuu fetava ve makalat mutevvia;9/348-349 -Ibni Teymiyye (r.alh): '' ...Öyleki Allahın resulleri ile gönderdiği kitap ve hikmeti öğretecek hiç kimse kalmaz ve bunları tebliğ edecek alimde bulunmazsa,bu durumdaki bir kimse tekfir edilmez.Bu nedenle
iman ve ilim ehlinden uzak bir beldede yetişen bir kimse,mutevatır ve zahir olan bu hükümlerden birisini
inkar ettiğinde,resulun gönderildigi şey ona tebliğ edilene dek bu kimsenin küfrüne hükmolunmayacağın
da imamlar ettifak etmişlerdir.“ -- El-Fetava /22/16 -7-
Ibni Teymiyye yine :'' Özürlük ancak giderilmesi mümkün olmayan durumlarda muteberdir.Insan ne zaman
doğru bilgiye ulaşma imkanına sahib olursa o zaman özrü muteber değildir.'' -- Raful-Melam:sh.14-* Imamı Azam ebu Hanife (r.alh)' El-Fikhul-Ekber' adlı eserinde şöyle der;“ Insan tevhid ilminin inceliklerinden
herhangi birinde güçlükle karşılaşırsa,sorup ögreneceği bir alim buluncaya kadar,Allah katında doğru olana inanması gerekir.Böyle bir kimse arayıp bulmakta gecikmesi caiz'değildir.Bu hususta tereddüt edilerek beklemek mazur görülmez.Eger tereddüt ederek beklerse kafir olur.'' --bak.El Fıkhul-Ekber --
Ibnul Kayyim el-Cevzi:'' Burada problemi kaldıracak bir tafsılata gidilmektedir.Bu,öğrenme imkanına sahib
olup öğrenmekten yüzçeviren mukallid ile hiçbir şekilde buna imkanı olmayan mukallid arasındaki farktır.Hakikatte her iki kısımda vardır.Öğrenme imkanına sahib olduğu halde yüzçeviren ihmalkar davranarak bir vacibi terk etmiştir ve mazeretide yoktur.“ --Tarikul-Hicreteyn:sh.412 -Yine o:'' Hidayette olduğunu zannetse bile,delaletinin kaynağının resulun getirmiş olduğu vahiyden yüzçevirme olan bu ve emsalleri sapıkların bir mazereti yoktur.Bu delalete düşme nedeninin risaletin ulaşmaması
ve kişininde ona ulaşmaktan aciz olmasından dolayı olan kimseden farklıdır.bunun başka bir hükmü vardır.''
-- Et-Tefsirul-Kayyim;sh.359-360 -Bir başka yerde :'' Allahın emri ve nehiylerini bilme (öğrenme) imkanına sahip olupta bu bilgileri edinmede
gerekeni yapmayarak cahil kalan kimse kendisine hüccet ikame edilmiş kimse hükmünde'dir.''
-- Medaricus-Salikiyn; 1/239 -M.bin Abdulvahhab; '' Peygambere tabi olduğunu iddia edip,onların tebliğinin kendisine ulaştığı ve yanında
ögretecek birisi bulunan,sonra ögrenmekten yüzçeviren buna yönelmeyen kimsenin bir özrü yoktur.''
-- Ed-Durerus-Seniyye;8/16 -Şeyh Muhammed Reşid Rıza: '' Tevhid,öldükten sonra dirilme,islamın erkanları,zina ve içkinin haram olma
si gibi hakkında icma edilen ve dinde bilinmesi zorunlu olan dinin kat'i meselelerinde,imkanı olmasına rağ
men öğrenmede gevşek davranan kimsenin cehaletinin özür olmayacağında ümmetin alimleri ittifak etmiş
ler'dir.Gevşek davranmayan kimse ise,örneğin islama yeni girmiş veya dağ başında yaşayan bir kimse,yani ögrene bilecek hiç kimseyi bulamayan kimse özür sahibi'dir.'' --Hasiyetür-Resail en-Necdiyye:4/517 --
•
Öğrenme imkanı olduğu halde ihmal eden gevşek davranan kişilerin cehaletlerinin özür
olmayacağını savunan islam alimlerinden bazılarını (cumhurdan)zikretmek istiyoruz:
_ Ibni Teymiyye: El-Fetava, 22/16
_ Ibni Kayyim el-Cevzi: Tarikul-hicreteyn,sh.412
_ Imam Semerkandi el-Hanefi: Mizanul-Usul, 1/71
_ Imam Beyzavi: Et-Tefsir, 1/47
_ Ibnu Lahham el-Hanbali: el-Kavaid vel-fevaid el-Usuliye, sh.58
_ M.bin Abdulvahhab: Ed-Durerus-Seniyye, 8/16
_ El-Kafi el-Maliki:
El-Furuk,2/150
_ Ibnu Receb el-Hanbali: El-Kavaid, sh.343
_ M.Reşid Riza: Hasiyetun ala Mecmu'urresail en- Necdiye,sh.520
8-
_ Şeyh Salih bin Hamid: Risaletu ref'ul-Harec,sh.220
_ Şeyh Abdulkadir el-Udeh: et-Tesriul-cinai,1/43
_ Şeyh Abdulaziz bin Baz:
Fetavas-Seyh,2/528
CEHALETİN MAZERET OLDUĞUNU İSBAT İÇİN GETİRİLEN DELİLLERE CEVABLAR :
1- Zatu envat olayı.
2- Küllerini savurtan adam
3- Hz.Aişe (r.anha) Hadisi
4- Hz.Muazın (r.anhu) secde olayı
5- Havarilerin durumu
6- Cehaletin genel özür olduğunda icma oldugu meselesi
7- Huzeyfe bin Yeman hadisi
8- Kived hadisi
1-) Zatu Envat olayı;
Ebi Vakid el-Leys'den rivayet olduguna göre şöyleder:
'' Resullah ile birlikde Huneyne çıktık.Biz Ozaman henüz küfürden yeni çıkmıştık ve müşriklerin yanında
ibadet ettikleri ve silahlarını astıkları sedir ağaçları vardı.Ona ' Zatu Envat' diyorlardı.Bizde resulullaha (a.s
-'' Ey Allahın resulu (s.a.v) onların Zatu Envat'ları olduğu gibi bizede Zatu Envat yapsan?''dedik.Bunun üze
rine Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:'' Nefsim elinde olan Allaha yemin olsunki,israil oğullarının Musaya
dediğinin aynısını söylediniz,onlar'' Ey Musa,onların nasıl ilahları varsa,sende bize böyle bir ilah yap''dedi ler.Siz gerçekten cahillik eden bir topluluksunuz.Muhakakki,sizden öncekilerin yürüdükleri gibi yürüyeceksiniz.'' Hadis Sahih'tir.
--Tirmizi;Camiinde,Imam Ahmed;Müsnedinde tahric etmistir.Yine Ibni Hibban sahihinde,Beyhaki,Nesai.-Bu Taleb tüm sahabeden olmamıştır,zira Şeyh Süleyman bin Abdullah şöyleder:''Biz o zaman küfürden yeni
çıkmıştık''sözü,küfre yakın bir dönemdeydik anlamında'dır.Bu söz,diğerlerinin bunun cahili olmadıklarına
delil'dir.''
-- Teysirul-Azizul-Hamid;sh.181 -Allame Şeyh Muhammed Hamid el-Faki söyle der:'' Onların bu talebleri ile kafir olmamalarının nedeni ise
islama yeni girmiş olmalarıdır.Yine taleb etmiş oldukları bu işi yapmamaları ve buna yeltenmemeleri'dir.
Bilakis yalnızca bunu Nebiye (a.s) sormuşlardır.Bunu düşünün.'' --Seyhin 'Fethul-Mecide' taliki,sh.141 -Imamı Kurtubi (r.alh),Allahu tealanın '' Biz Israiloğullarını denizden geçirdik'' ayetini tefsir ederken şunları
söyler:'' Bunun bir benzeride cahil bedevilerin söyledikleridir.Kafirlerin Zatu Envat adında yeşil bir ağacı her
sene belirli günlerde tazim ettiklerini gördüler.'' Sonra hadisi zikreder ve şöyleder ;''Bu,Huneyne çıkışında ol
muştur.'' -- Tefsirul-Kurtubi;3/9-27 -Şeyh Reşid Rıza,bu talebin şirkten yeni çıkanlar tarafından olduğunu,sahabenin tümü tarafından olmadığını
açıklarken:'' Kuşkusuz bunu söyleyenler halifeler ve Abdullahlar gibi onların bilgilileri değildi.Onlar (bu tek
lifi yapanlar yeni şirkten çıkıp serbest bırakılan kimselerdi.Hatta onlardan bazıları Huneyn savaşında açığa çı
kacaği üzere hala şirkleri üzerine devam etmektelerdi.Buna dikkat et.''der.
-- Mecmuatur-Resail en-Necdiyye : 4/23 -•
El-Mevsuatul-Fikhiyye'de ( 6/ 204) şöyle denir: '' Namazı terk eden,eğer vacibliğini bildiği halde inkar ederse alimlerin ittifakıyla kafir olur.Ancak vacibligğni bilmiyorsa,örneğin islama yeni girmiş,uzak bölgelerde ye
tişen veya alimlerden uzak adalarda yetişenlerin durumunda olduğu gibi,bu kimseler bundan istisna edilir.''
-- bak., Ibni Abidin;1/614, El-Kavaninul-Fikhiyye;sh.34, Mugnil-Muhtac;1/194-195 -9-
Abdulaziz bin Baz:'' Nebiden (a.s) zatu envat kılmasını taleb edenlerin durumu ise;bu kimseler küfürden yeni
çıkmışlardı ve bunu yalnızca taleb etmişler ve yapmamışlardır.Onlardan hasıl olan şeriata muhalifti ve Nebi
(a.s) eğer taleb ettiklerini yapsalardı kafir olacaklarını ifade eden bir cevap vermiştir.''
--Fetava/9257 -Ilim ehlinden ,islama yeni giren bazı sahabelerin Zatu Envat taleb etmelerinin küfre götürmeyen bir benzeme
veya şirkin vesile aracı olduğunu,talebin kendisinin bir şirk talebi olmadıği söylemiştir.Bunlardan bazıları;
_ Ibni Teymiyye ; Iktidaus-siratul-mustekim,sh.314
_ Seyh Resid Ahmed el-Kenkevhi; El-Kevkebud-durri ala Camiit-Tirmizi, 3/ 132
_ El-Hafiz ebul-Ala El-Mubarek Furi; Tuhfetul-Ahvezi,6/408
_ El-Kadi Ebu Bekir ibni Arabi; Aridul-Ahvezi,9/72
_ El-Imamus-Satibi; El-Itisam,2/246
_ M.Bin Abdulvahhab; Fethul-Mecid,sh.141
2-Küllerini savurtan adam
Hz.Huzeyfe bin Yeman'dan (r.a) rivayeten Allah resulu (a.s) şöyle buyurdu: '' Bir adamın ölüm ani gelmişti.
Hayattan ümüdini kestikten sonra ailesine şöyle demişti: '' Ben öldüğümde benim için çokca odun toplayın
ve onlarla ateşi yakın.Ateş etimi yeyip kemiklerime ulaştığında ve onuda iyice yaktığında,onu alın ve öğütün.
Sonra rüzgarlı bir güne bakın ve o günde onları denize savurun.'' Onlarda öyle yaptılar.Allah (c.c) onu bıraraya topladı ve ona şöyle dedi ''Bunu niçin yaptın ?' Adam:'' Senin haşyetinden''dedi ve Allah onu bağışladı.''
-- Buhari/ 4/169 -Bu Hadisi şerif,kudretin nefyinin zikrolunmadığı şekilde sahih bir yolla geldiği gibi,yine kudretin nefyinin
( zahiren) zikrolunduğu varyantıylada gelmiştir. Zahir itibariyle kudretin nefyin zikrolunduğu varyantının
zahirine yapışarak adamın Allahu tealanın kudretinden şübheye düştügünü söyleyen,ancak iman etmiş bir
cahil olduğundan bağışlandığını söyleyenler cumhura muhalefet etmişler'dir. Zira onların dışındaki tüm islam
alimleri bu şekilde olmadığında ittifak ettiler.
Buharinin Ebu Hureyre (r.a)den rivayet ettiği bir varyantında ise;'' Hiç bir hayır işlememiş olan bir adam,öldü
ğünde kendisini yakmalarını ve küllerinin yarısını karaya,diğer yarısını ise denize savurmalarını emretti ve
'' Allaha yemin olsunki eğer Allah tekrar diriltmeye güç yetirirse alemlerden hiç kimseye etmediği bir azab ile
azab edeceğini''söyler.Allahu teala onu bir araya topladı ve '' Bunu niçin yaptın?''diye sordu.Adam:''Senin haş
yetinden (korkun'dan) ve bunu sen daha iyi biliyorsun''dedi.Allahu tealada onu bağışladı.''
-- Buhari;9/145,Muslim;10/184,Nesai ve Ibni Mace.-Yine bir başka varyantında'da: ''Sizden öncekilerde Allahın kendisine mal ve evlad verdiği bir adam vardı.
Bir gün evladlarına söyle dedi '' Ya benim emrettiklerimi yaparsınız,yada mirasımı sizden baskalarına veririm.Öldüğüm zaman beni yakın,sonra beni öğütün ve rüzgara savurun.Zira ben Allah katında bir hayır için
bir çaba sarf etmedim.Ve Allah bana azab etmeye kudreti vardır.'' Onlardan söz aldı ve onlarda dediklerini
ona yaptılar.Allah şöyle buyurdu '' Bu yaptığına seni sevk eden nedir?''Adam ''Senden korkmamdır,''dedi.
-- Imam Kurtubinin,''Telhisu Sahihi Muslim;2/1218,adlı eserinde kayıtladığı üzere Imamı Müslimin tahrici'dir.Ebu Said el-Hudrinin Allahın resulundan rivayeti'dir.--- Buna benzer şekilde,Imam Buhari Ebu Said'den,Imam Nevevi Şerhinde,17/73-74 de zikretmekte'dir.-Islam alimleri Hadisi şerifteki '' in kadire'' lafzını açıklarken; '' in kadire'' kelimesi '' kada''manasına'dır. Yani
'' Şayet Allahu teala bana azab etmeyi takdir ettiyse'' manasınadır derler.
10-
Bir kısmıda; ''kadire'' lafzı '' dayyıka'' yani daraltmak manasına'dır.Binaenaleyh ''Eyer Allahu teala daraltır ve
beni zor durumda bıralkırsa'' manasına'dır derler.
Imam Suyuti aynısını onaylayarak,Ibnu Ber'in bunun güç yetirme anlamında olmayıp,kaza anlamında kader'
dir''demiçtir.''
-- Tenvirul-Havalik fi serhi Muvatta li-Malik;1/238-239 -Ümmetin Alimi Abdullah ibni Abbas (r.a)da ''kadire'' kelimesini '' dayyika'' yani daralmak kelimesiyle tefsir
etmiç'tir.Mervan bunu Ibni Abbasa sordu '' Adam Allahın kudretinden şüphe etmişmiydi?'' Ibni Abbas cevaben '' Hayır,onun manası; Daraltmayacağını zannetti'dir.'' --Haddul-Islam;sh.572, Tefsiru-Kurtubi;5/4372 -Imam Kastalani; onun '' in yekturu ala'' sözü: '' Eğer Allah ona daraltırsa''anlamında'dır.Allahın kudretinden
şüphe veya inkardan kaynaklanmuyor.Aksi halde inanmış olmazdı.Bunu Allahu tealanın haşyetinden dolayı
yaptığını açıklamasıyla izhar etmiş'tir.''
-- Irşadus-Sari şerhi Sahihi Buhari;10/439 -Kadi Iyad kendisini savurtan adam ile delil getirenleri şöyle redde'der:
'' Allahın sıfatlarından bir sıfatı nefyedeni tekfir edenler bu hadise bir kaç yönden cevap vermişlerdir;
- '' Kadire'' kelimesi ''Kaddere'' takdir etti manasına'dır.Bu durumda adamın şübheleri onun diriltmesinde değil bilakis ancak şeriatın gelmesiyle bilinecek olan bi'sette'dir.Umulurki,bunun hakkında onlara bir şeriat gelmemiştir,eğer gelmiş olsaydı bu küfür olurdu.Hakkında bir şeriat gelmediğinde ise bu akılların mümkün gördüğü şeylerden olur.Yada '' kadire'' '' Dayyeka'' anlamına'dir.Bu durumda adamın kendisine yaptırdıklarının
kendisini alçaltmak ve isyanlarına kızgınlığından olduğu anlaşılır.''
-- Kadi Iyad, Es-Şifa;2/1083 -Ibni Cerir et-Taberi'de bu manaya itimat eder.Ibni Kesir :'' Ibni Cerir bunu tercih etmiştir ve buna Allahu
tealanın '' Rızkı kendisine daraltılan kimsede''buyruğu ile delil getirmiştir.'
'-- Ibnu Kesir;3/187 -Imam Nevevi;'' Bir gurup islam alimi şöyle der: '' Kelimeler zahir üzere'dir.Ancak adam bunları,sözlerini
kontrol edip,hakiki manalarını kast'ederek ve bunlara inanarak söylememiş'tir.Öyleki,bilinçli ve
söylediklerini düşünecek durumda değil'di.Bu durumda gafil ve unutkan durumda'dır.Yine bu durumdaki bir
insan sorumlu tutulmaz.Bu,bineğini bulduğunda sevincinin galebe geldiği diğer kimsenin''-Sen benim kulum
sun,ben ise senin rabbin''demesi konumunda'dır.Bu adam dehşeti,galebesi ve yanılması nedeniyle kafir olma
mış'tır.''
--Sehu Müslim;17/72 -Ibnu Teymiyye bir başka yerde ise:'' Bu adam genel olarak Alla ve yine genel olarak ahiret gününe iman etmişti.Öldükten sonra Allahın sevapların karşılığını vereceğini ve cezalandıracağınıda biliyordu.Bu bir salih
amel'dir.Bu ,ihmalkarlığı nedeniyle Allahın onu cezalandırmasın'dan korkmasıdır.Allaha ve ahiret gününe
olan imanı nedeniyle bağışlanmıştır.Ancak tıpkı ümidini yitirdikten sonra bineğini bulan kimsenin sevincinin
şiddetinden hata ettiği gibi buda korkusunun şiddetinde'den dolayı hata etmiş'tir.''
--Mecmuur-Resail vel-Mesail; 3/346 -M.bin Abdulvahhab;''Allahu teala; adamın,Allaha ve ahiret gününe imanı ile affetmiş'tir.Ancak şiddetli korku
nedeniyle hata etmiş'tir.''
--Ed-Durerus-Seniyye;1/244 -Hulasa'i kelam ; Hadisin yorumuna en yakın olanı Hafiz Muhaddis Imam ibni Hacer el-Askalani'nin ' FethulBari' adlı eserinde tercih ettiği,şeyhi Muhaddis Hafiz ibnu Mulakkan eş-Şafi den naklettiği,imam Kastalaninin imam Nevevi'den neklettiği şu görüşrür: '' Adam Allahın kudretinden şübhe etmemiş'tir. ' Eğer rabbim ba
na güç yetirirse' sözünü ise,aklını götürecek şekilde dehşet ve şiddetli tedirginlik halinde söylemiş'tir.Bu durumda,şaşırmış,gafil ve unutanın durumunda olur.Bunlar ise sorumlu tutulmaz.
3- Hz.Aişe (r.anha) ile alakalı Hadis ve açıklaması
Hz.Aişeden rivayet olunan hadiste; Allahın resulu (s.a.v) bir gece kalkıp Baki mezarlığına çıkıp müminlere
istiğfar dilemesi ile alakalı uzun hadiste şunları söylemiştir '' Allahın resulu (s.a.v) yanıma girdi ve şöyle dedi
'' Ne oldu sana ey Aişe,kızgın ve hiddetlisin ?'' Bende dedimki ''Bir şey yok ey Allahın resulu'' Allahın resulu
''Ya bana söylersin,yada latif ve habir olan bana bildirir.''buyurdu.Hadisin devamında Hz.Aişe (r.anha):
'' Insanlar nekadar gizlesede Allah bilir.Evet.'' ve hadis devam eder.....
--Müslim-11-
Hadisi şerif sahih'tir.Imam Müslim,Abdurrezak,Imam Ahmed ve Beyhaki rivayet etmişlerdir.
Imam Nevevi ve Imam Abdurrezak ; '...Insanlar nekadar gizlerselerde Allah (c.c) bilir.Evet.' Resulullah dediki...'' Hz.Aişe validemizin '' Evet'' kelimesini,Aişe validemizin sözüne dahil etmişlerdir.
Ancak,Imam Nesai ve Imam Ahmedin lafızlarında ise ''Resulullah dediki'' cümlesi ''Evet '' kelimesinden
öncesinde gelmektedir. Bu durumda ''Evet'' kelimesi,Nebinin (s.a.v) sözünün bir parçası oluyor.
Imam Nesainin süneninde ( 4/91-92 ) yine Hz.Aişe (r.anha)dan rivayet ettiği bir hadiste ise ''Evet'' kelimesi
hiç geçmemekte'dir.
Isnadının yüceliği,senedindeki ravilerin peygambere (s.a.v) kadar sadece iki kişi olması sebebiyle ve aynı
zamanda Buharinin ve Müslimin veya bunlardan birisinde bulunanların bu ikisinde bulunmayanlara tercih
edilmesi kaidesince Imam Müslimin ve aynı zamanda Abdurrezaki raviler diğerlerine tercih edilir.
*Yüce senedin tercihi hususunda bak. Şeyh Şenkıti ''Müzekkeretul usulu Fıkıh;sh.317 yine Şeyh Sıddık Han
''Husulul-Memul fi ilmil-Usul;sh.122 ayrıca bak.Şeyh Dr.Muhammed el-Hafnevi ''Et-Tearudu vet-Tercih inde
Usuliyyin;sh.312.
*Imam Nesai ve Imam Ahmedin lafızlarındaki,Hz.Aişenin (Haşa) Allahu tealanın herşeyi bildiği hususunda
bilgisiz olduğu iddiasına cevaben Müellif şöyleder;
(Allahu tealanın) Ilim sıfatı,öyle bir sıfattırki bu,şirk ehli olmasına rağmen cahiliyye ehlinden birçok kimsenin bile kabul ettiği ilim sıfatı'dır.
* ''Evet'' kelimesini Nebiye (s.a.v) nisbet eden Ibni Teymiyye hakkında şöyle der;
Bununla Şeyh;sözlerini naklettiğimiz müslimin şarihlerinin cumhuruna ve Hz.Aişenin ilim sıfatının cahili
olmadığı görüşüne muhalefet etmiştir.Biz Müslimin tüm şerhlerini inceledik fakat Ibni Teymiyye'nin bu hadisi anladığı şekliyle anlayan tek bir kişiye rastlayamadık.
* Hz.Aişenin: '' Insanlar nekadar gizleselerde Allah (c.c) herşeyi bilir.Evet.'' ifadesinde ''Evet'' diyerek kendi
kendini tasdik ettiğini,hadisi şerh ederken söyleyen islam Alimlerinden bazıları şunlar;
Imam Nevevi ; Şerhi Müslim,7/44
Imam ebu Abdullah el-Maliki ; Mukmilu ikmalul-Muallim,3/103-104
Hafizt Imam ebu Abdullah eş-Şafii ; Ikmalul-ikmal,3/103-104
Ali bin Süleyman el-Magribi ;Vesyud-dibac fi şerhi Müslim,1/103
Şeyh Habibur-Rahman el-Azami,Abdurrezzakın Musannifine tahkikinde,3/571
Şeyh Nasuruddin al-Bani;Munzirinin sahihi Müslim muhtasarına haşiyesinde,1/134
Muhammed Zihni; Müslim şerhinde,1/387
4- Havarilerin Hz.Isa'dan (a.s) gökten inmesini taleb ettikleri sofra meselesi
Maide/112 *‫ي‬F‫من‬F‫ؤ‬G ‫م‬E
–
I ‫اع‬I‫ن ي‬I ‫و‬N‫واري‬II‫ال‬
E ‫ط‬I‫ست‬G I‫ل ي‬G ‫ه‬I I‫ي‬I‫ر‬G ‫م‬I ‫ن‬I G‫يسى اب‬
I N‫رب‬I ‫يع‬
I I‫اء ق‬F ‫م‬I ‫س‬K ‫ن ال‬I ‫م‬F O‫دة‬I F‫مائ‬I ‫ا‬I‫ن‬H‫ي‬GI‫عل‬I ‫ل‬I‫ز‬ZHI‫ن‬EH‫ن ي‬G I‫ك ا‬
‫م‬G E‫نت‬G‫ك‬E ‫ن‬G F‫ ا‬I‫قوا ال‬E HK‫ال ات‬
F G ‫ال‬I‫ذ ق‬G F‫ا‬
F
F
Ve o zaman havariler “Ey Meryem oğlu İsa! Rabbin gökten bize bir sofra indirebilir mi?” demişlerdi. İsa
onlara “Eğer mü’minler iseniz, Allahtan korkun ve sakının 'demişti.''
Maide / 112
Bu ayeti kerimedeki ' Hel yesteti'u rabbuke' kıraatın bir ikinci kıraatı daha mevcuttur 'Hel testeti'u rabbeke' .
Ikinci kıraatın daha sahih ve sabit olduğu hususunda islam uleması müttefiktir.
12-
Her iki vecihte okunsada burada '' Rabbin güç yetire bilirmi ?'' buyruğunun; '' Rabbine sora bilirmisin?'',
''Istediğinde rabbin sana verecekmidir?'', '' Bunu rabbinden istemeye gücün yetermi/isteye bilirmisin?'' manasına olduğunda ittifak vardır.
Bu şekilde kabul eden ve yorumlayanlar,başta Hz.Aişe (r.anha),Hz.Ali (r.a) ve Said bin Cübeyr (r.a) gibi saha
benin yanında,Tabiinden ve müfessir ulemadan sayıları otuzbeş'ten fazla ilim ehli ittifak etmiştir.
* Kitabın aslında bu sahabe ve müfessir ulemanın isimleri ve nakilleri mevcut,bakıla bilinir.
Bunlardan birkaç misal vermek gerekirse;
* Hz.Aişe'den rivayet olunduğuna göre o şöyle der;'' Havariler,Allahın sofrayı indire bileceğinden şüphe
etmiyorlardı.Lakin şöyle demişlerdi '' Rabbine sora bilirmisin ?.''
-- bak; Imami Kurtubi;3/2362 ve Imam Suyuti;Ed-Durrul-Mensur fit-Tefsir bil-mensur,2/346 -Hasan el-Basri (r.alh) ; '' Havariler Allahın kudretinden şüphe etmemişlerdir.Bunu öğrenme maksadıyla
sormuşlardır. '' Indirirmi,indirmezmi?'' '' Eğer indirirse bunu bizim için iste.'' -- Ed-Durrul-Mensur;2/349 -* Kitabın aslında birçok müfessir ve ulemadan nakiller mevcuttur.
Müfessirlerin cumhurundan,nahivcilerden ve kıraat ehlinden bunca nakilden sonra,delilden hali ve ilimden
hiçbir eser bulunmayan iddialara itibar edilmez.
5- Hz.Muazın (r.a) Allah resuluna secde etmesi meselesi
Ibni Abbas'tan (r.a) rivayeten: '' Muaz (r.a) Şama gittiğinde Şamlıların piskoposlarına secde ettiklerini gördü.
Döndüğü zaman oda Allah resuluna secde etti.Bunun üzerine resulullah (s.a.v); '' Bu nedir ya Muaz?'' diye bu
yurdu.Muaz (r.a):'' Onların piskoposlarına secde ettiklerini gördüm,ve sen ey Allahın resulu secde edilmeğe
daha layıksın.''dedi.Resulullah:'' Eğer bir kimseye Allahtan başkasına secde etmesini emredecek
olsaydım,üzerindeki hakkının büyüklüğü nedenden dolayı,kadının kocasına secde etmesini emreder'dim.''
buyurdu.
-- Hadis sahihtir.Bezzar;461 ve Ibni Hibban;1290. Ayrıca secde hadisi Imam Ahmed ve Ibni Mace yanında'da
sabittir.Albani 'Irvaul-Galil'de sahih oldugunu söylemiştir.Şuayb el-Arnavuti'de sahih olduğunu söylemiştir.
El-Irva:7/56, Serhus-Sünne:9/158 -Secde iki kısımdır;
1) Ibadet secdesi ( Allahu tealaya)
2) Selamlama secdesi
Ibni Kesir (r.alh) '' ve ona secde ettiler'' Yusuf/100 ,Ayetin tefsirinde şöyle der:''Bu onların şeriatınde caiz idi.
Bir büyüğe selam verdiklerinde ona secde ederlerdi.Bu Hz.Adem'den Isa'nın (a.s) şeriatına kadar bu şekilde
caiz olarak devam etti.Bu ,bu şeriatta haram kılındı ve yalnızca Allah tealaya has kılındı.Maksat,bunun onların şeriatında caiz olması ve bundan dolayı secdeye kapanmaları'dır.''
-- Ibni Kesir; 2/491 -Ibni Teymiyye;'' Meleklerin Ademe secdeleri,Allaha ibadet,ona itaat ve ona yaklaştıkları bir vesile idi.Ve bu
Adem için şeref,itibar ve saygıdır.Yusufun kardeşlerinin secdesi ise selam ve saygı secdesi'dir.Eğer Yusuf
Ana ve Babasına secde etseydi bu onun için mekruh olmazdı.''
--Mecmuul-Fetava;4/360 -Imam Kurtubi şöyleder;'' Ikinci mesele,Said bin Cübeyr,Katade'den,oda Hasandan:'' ve secdeye kapandılar''
ayetiyle ilgili şöyle der:'' Bu bilinen secde değil'dir.Lakın onlarda bu bir adet'ti.Başları ile imada bulunuyorlardı,onların selamı böyleydi.
Sevri,Dehhak ve diğerleri şöyle derler:''Bu bizim aramızda bilinen secde gibiydi ve bu onların selamıydı.
Şöyle denmiştir; ''Ruku gibi eğilmedir,yere kapanma değildi.Onların selam bu şekilde el ile ve eğilerek idi.
Allahu teala tüm bunları bizim şeriatımızda neshetmiştir ve eğilme yerine söz ile selamı getirmiş'tir.
Müfessirler bu secdenin ( yani selamlama Secdesinin) hangi türü olursa olsun saygı secdesi olduğu,ibadet sec
desi olmadığında icma etmişlerdir.''
-- Tefsirul-Kurtubi; 4/3493 -13-
Hafiz Imam Ebu Bekir el-Cessas el-Hanefi;'' Bu durumun (selama secdesi) Yusufun (a.s) zamanına kadar
kaldığı gözükmekte'dir.Bu aralarında saygıyı hak eden kimselere bir çesit saygı ve tazim ifadesi idi.
Bizim aramızda ise musafaha ve tokalaşma mesabesinde.Veya el öpme mesabesinde.Ancak saygı ve selam
şeklinde Allahu tealadan başkasına yapılan secde (Muaz hadisi ile) bu hadisle neshedilmiştir.''
--Ahkamul-Kuran;1/37-38 --
6- Huzeyfe bin Yeman (r.a) Hadisi
Huzeyfe bin Yeman'dan (r.a) rivayet olunan hadisi şerif:
'' Elbisenin nakışları silindiği gibi islamda silinecek.Öyleki oruç nedir,namaz nedir,ibadet nedir ve sadaka nedir bilinmeyecek.Bir gece Allahın kitabı kaldırılacak ve yeryüzünde ondan tek bir ayet bile kalmayacak.Geride yaşlı adam ve kadınlar gibi insanlardan bir gurup kalacak ve şöyle diyecekler'dir:'' Babalarımızı bu kelime
( Lailahe Illallah) üzerine bulduk.'' Bunun üzerine dinleyenlerden birisi Hz.Huzeyfeye '' O zaman onlara o
kelimenin ne faydası olacak'' Hz.Huzeyfe ondan yüz çevirdi.Sonra O kişi Hz.Huzeyfeyi çekti ve aynı soruyu
tekrar sordu,Huzeyfe (r.a) her seferinde ondan yüz çevirdi.Üçüncü kez aynı soruyu sorduğunda ona cevaben:
'' Ey Sıla,onları ateşten kurtaracak.'' dedi ve bunu üç defa tekrarladı.''
-- Ibni Mace;4049, Hakim;4/473, Es-silsiletus-Sahiha;1/127128, tahric edilmiştir ve sahih bir hadis'tir. -Hadis ahir zamanda olacak olan özel bir ortamdan bahsetmekte'dir,ki bu ögrenme imkanının olmadığı bir
zaman'dır.Bu ortamda Kuran kalblerden kalkacak ve cehalet yayılacak.Öyleki insanlar ne namaz,ne oruc,ne
ibadet ve nede sadaka nedir bilmeyecek.Ancak bugün Kuran gece ve gündüz okunurken,sünnet apaçık
bilinirken,tevhid davetcileri mevcut iken bu hadisin cehalete özür olarak getirilmesi asla dogru olmaz.
Aynı zamanda ulemanın cumhurunun kabul ettiği iki istisnayı göz ardı edemeyiz;
1- Sorup ögrenme imkanı olamayan
2- Davetin kendisine ulaşmaması
Hafiz Allame Müfessir Ibni Kesir (r.alh) bu Hadisi şerhederken ;'' Bu ahir zamanda ilmin insanlardan kaldırılacağına delalet etmektedir.Hatta Kuran bile sahifelerden ve kalblerden kaldırılacak ve insanlar ilimsiz kalacaklar.Yaşlı bir adam ve yaşlı bir kadın '' Lailaha illallah'' diyen insanlara rastladıklarını ve kendilerininde
Allaha yaklaşma maksadıyla bunu söylediklerini haber vereceklerdir.Onunla muhatab olmasalarda bu onlara
fayda sağlayacak.Allah en dogrusunu bilir.''
--Nihayetul-bidaye ven-Nihaye;^1/21 --
7-Kived Hadisesi ve açıklanması
Hz.Aişeden (r.anha) rivayet olunan bir hadiste Allah resulu (s.a.v) Ebu Cehm bin Huzeyfeyi sadakaları topla
ması için gönderdiği bir beldedeki şahıslardan birisinin Huzeyfeye ağır sözler söyledi.Bunun üzerine Huzeyfe adamın başına vurdu ve başını yardı.Onlarda Allah resulunun huzuruna gelip'' Kısas ya resulullah (s.a.v) ''
dediler.Allahın resulu kendilerine bazı şeyler teklif etti ancak onlar razı olmadilar,ama nihayetinde kendilerine vadedilen şeye razı oldular.Allah resulu bunun üzerine halkı toplayıp onlara izah etti ve onların huzurunda
onlara ve yanındakilere sordu:'' Razı oldunuz değilmi?'' onlar bu kez '' Hayır'' dediler ve az evvel razı oldukla
rı şeyleri inkar ettiler.Muhacir onların üzerlerine yürümek istediyselerde Allah resulu (s.a.v) musaade etmedi
ve onlara verecek şeyleri birdaha artırdı bukez '' Razı olduk'' dediler.''
-- Abdurrezak; Musannef,8032, Ebu Davud; Sünen/4534, Ibni Mace;2638, Nesai;8/35, Ahmed;6/232 -Bazi bedevilerin bu kaba hareketleri,yani Allahın resulunu yalanlamaları zahiren küfür olmasıyla
beraber,islam alimlerinin şirk ve küfür'de cehaletin mazeret olmayacağını söylerken;'' Ancak islama yeni girmiş veya uzak bir bölgede yetişmiş ( yani sorup ögrenme imkanına sahib olmayanlar) kişiler ile kendilerine
davetin ulaşmadığı insanlar bundan müstesna' demişlerdir.
14-
Bu kaide üzerine islam alimleri ittifak etmişlerdir.Bunlardan bazıları şunlardır;
Ibni Teymiyye; Mecmuul-Fetava,7/610 ve 11/407
Ibni Hacer el-Heytemi es-Safii; El-Ilam,sh.64,65,66
Imami Nevevi ; Serhi Müslim,1/205
Ibnu Kudame el-Makdisi el-Hanbali,El-Udda fis-Serhil Umde,2/316
Celaleddin es-Suyuti es-Safii;El-Es-Bah ven-Nezair,sh.220
M.Abdulvehhab;Risaletu hukmu tekfirul-muayyen,sh.15
Seyh Resid Riza; Talikuhu al mecmuatur-resail,4/557-520
Seyh Muhammed b.Ibrahim;Fetavas-Seyh,1/174
Abdulaziz bin Baz; Fetava,9257
8-Cehaletin umumi bir mazeret oldugunda icma iddiasina reddiye
Şeyh Muhammed Ebu Zehra (r.alh) söyle der; '' Icma iki kısımdır: Birincisi: Naslarda ve bunların tevatür
olusunda icma.Bu,alimlerin hakkında; ' dinde bilinmesi zorunlu olan meseleler' olarak tabir ettikleri meseleler üzerinde icmadır.Bu,namazın beş vakit olması,rekatlarının sayısı ve benzeri meseleler'dir.
Ikincisi;Alimler arasında tartışma konusu olan hükümler üzerinde icmadır.Örneğin sahabelerin,müminlerin
emiri Ömer bin Hattabın (r.a) fethedilen toprakların savaşcılar arasında taksim edilmesini men etmesi görüşü
üzere icma etmeleri gibi.Bu bir nassa itimat eden bir icmadır.Ancak bunu inkar eden,-örneğin namazın inkar
eden gibi kafir olmaz.Hiç şüphesiz butür bir icma,delil getirmede kitap ve sünnetten sonra gelir.
-- Et-Tearudu vet-Tercih,.155,163-164 -Iddia edilen icmanin ( yani cehaletin umumi bir mazeret olduğu hususunda icma olduğu iddiası) kabul edilmesi böyle birşeyle tüm meselelerde ve tüm hallerde ile cehalet ile mazur oluşuna delil getirilmesi mümkün
değildir.Bu,birkaç nedenden ötürü böyledir:
Birncisi; Muteber olan alimlerden,bunun hilafına (yani zahir olan meselelerde cahilin cehaleti ile mazur olmamasıyla ilgili) icma nakledenler bulunmakta'dır.Örneğin asrında Malikilerin imamı olan ImamKarafi,
imam Ebu Butayn en-Necdi gibi.El Menar tefsirinin sahibi şeyh Reşid Rıza bu konuda alimlerin ittifakını nak
letmiştir.Şimdi burada,zahir olan meselelerde cahilin mazur olmayacağına dair onların naslarını sunacağız:
Imam Karafi el-Maliki (r.alh),cehalet arızasından ve tesirinden,özür olabilecek ve olmayacak cehaletten bahsederken şunları söyler;''Bu nedenle icma ile,Allah onu usuluddin meselelerinde cehaleti ile mazur görmemiştir.'' -- Şerhu tenkihul-Fusul: Karafi,sh.439 -Imam Ebu Butayn en-Necdi el-Hanbali şöyleder:' Her mezhebten alimler,sınırlanması mümkün olmayacakkadar sahibini küfre sokacak sözler,fiiller ve itikatlar zikretmişlerdir ve bunları inatcılarla kayıtlamamışlardır.
Hiç şüphesiz tevil,ictihat,hata,taklit veya cahil olarak küfür işleyen kimsenin mazur olduğunu iddia eden,kita
ba,sünnete ve icmaya muhalefet etmiştir.''
-- El-Intisar;sh,46 -Şeyh Reşid,hakkında icma edilen dinin kesin olan meselelerinde cahilin mazur olmayacağında ümmetin alim
lerinin ittifak ettiklerini naklederek şunları söyler:'' Tevhid öldükten sonra dirilme,islamın erkanı,zina ve içkinin haram olması gibi hakkında icma edilen ve dinde bilinmesi zorunlu olan dinin kat'i meselelerinde,imkanı
olmasına rağmen öğrenmede gevşek davranan kimsenin cehaletinin özür olmayacağında ümmetin alimleri
ittifak etmislerdir.Gevşek davranmayan kimse ise,örneğin islama yeni girmiş veya dağ başında yaşayan bir
kimse,yani ögrenebilecek hiç kimseyi bulamayan kimse özür sahibi'dir.'' -Haşiyetür-Risail en-Necdiye,4/517Imam ebu Butayn,cahili nistisna etmeden,şirk işleyenin küfründe müslümanların icmasını naklederek şunları
söyler: '' Allahu teala şöyle buyurur: ' Gerçekten,Allah,kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz.Bunun dışında
kalanı ise,dilediğini bağışlar.' Nisa/48 Başka bir ayette ise şöyle buyurmaktadır: 'Çünkü O,kendisine ortak
koşana şüphesiz cenneti haram kılmıştır,onun barınma yeri ateştir.Zulmedenlere yardımcı yoktur.' Maide/72
15-
Allahu teala bunlardan cahili istisna etmemiş ve bunları inatçıya has kılmamıştır.Kim cahili,tevil sahibini ve
mukallidi bunlardan çkarırsa,Allah ve resulune karşı çıkmış ve müminlerin yolundan ayrılmıştır.Fakihler,şirk
koşan hakkında mürtedin hükmünü çıkarırlar ve bunu inatcılarla kayıtlamazlar.''-Ed-Durerus-seniyye;10/400
Ikincisi: Alimler,cehalet ile özürlü olunması meselesinden söz ederken,zahir olan meselelerde cehaletle
özürlü olunmamasının -şaz kalanlar hariç- ilim ehlinin genelinin görüşü olduğunu,mezhebler arasında meşhur
olan görüş oldugunu açıklamışlardır.Ilim ehlinin genelinin,cumhurunun ve meşhur mezheblerinin bu icmayı
bilmemeleri ve buna muhalefet etmeleri mümkünmüdür? Büyük imamlardan ilim ehlinin geneli buna muhalif
olduğu halde bu nasıl icma ola bilir?
Şimdi büyük alimlerden bu meseleyi açıklayıcı bazı nakillerini aktarmak istiyoruz:
Hafiz ibni Kesirin talebesi imam Sadreddin el-Konevi (r.alh) cehaletin mazeret olmadığını belirtirken,bunun
Hanefi alimlerinin genelinin görüşü olduğunu ikrar ederek şunları söyler: '' Eger bir kimse,itikat etmediği hal
de kendi isteğiyle bir küfür kelimesi söylerse kafir olur.Çünkü hükmüne razı olmasada bunu işlemesiyle razı
olduğunu göstermektedir.Bu,küfür sözüyle şaka yapan gibidir.Zira bu kimse,hükmüne razı olmasa bile kafir
olur ve alimlerin genelinin yanında cehaleti ilede mazur olmaz.''
--Şerhul-Fikhul-Ekber;Molla Ali el-Kari,sh.241 -Imam Ali el-Kari (r.alh),cehalet ile mazur olunmamasının,Hanefi alimlerinin genelinin görüşü olduğunu açık
layarak şunları söyler: '' Minhacul-Musallin'de bazı meseleler gördüm.Onlardan bazıları;' Cahil,eğer küfür
kelimesi söyler ve bunun küfür olduğunu bilmezse,bazıları şöyle der: ' Kafir olmaz ve cehaleti ile mazur
olur.Bazılarıda şöyle der:' Kafir olur' yine bu meselelerden;'' Eger küfür lafzı söyler ve bunun küfür olduğunu
bilmezse ve bunu kendi ihtıyarı ile söylerse,bazılarının aksine alimlerin geneline göre kafir olur ve cehaleti
ile mazur olmaz.''
-- El-Fıkhul-Ekber,sh.292 -Hanefi fıkıh kitaplarından olan ' Durerul-Bihar'ın sahibi şunları söyler;'' Eger küfür lafzı olduğuna itikat
etmez veya bilmezse,lakin kendi ihtiyarı ile bunu söylerse,alimlerin genelinin yanında kafir olur ve cehaleti
ile mazur olmaz.''
--Menmaul-Enhur şerhu Multeka'l-Ebhur,sh.696 -Şeyh Süleyman b.Abdullah el-Hambali (r.alh),Mağrib fukahasının,ilahın ve resulun manasını bilmeyen bir
kimsenin,namaz kılsada,oruc tutsada,haccetsede müşrik olacağının,manasını bilmeden ' Lailahe illallah'
demesinin bir fayda sağlamayacağını naklederek şunları söyler;'' Bırakın bir alimi nasıl olurda bir cahil tüm
bu işlerle birlikte ' Lailahe illallahin' fayda sağlıyacağını zannede bilir..Onlar bunları dilleri ile söyleyip itikat
ve amelleri ile buna muhalefet etmişlerdir.''
--Teysirul-Azizul-Hamid,sh.80-81 -Imam Karafi el-Maliki (r.alh),usuluddin akaidlerinde ve - hayat,kudret ve ilim gibi- rububiyyete taalluk eden
Allahu tealanın sıfatlarından cehaletin sahibi için özür sayılmayacağını,bilakis günahkar ve mezhebler arasındaki meşhur olan görüşe göre cehennemde ebedi kalacağından bahsederken şunları söyler: '' Usuluddin (dinin
asılları) meselelere gelince ;şeriat sahibi,itikatla ilgili meselelerde çok şiddetli davranmıstır.Şöyleki,eğer bir
insan çaba harcayıp tüm gücünü ortaya koyduğunda,Allahın sıfatlarından bir sıfatında veya dinin asıllarından
olup itikat edilmesi vacib olan bir meselede,cehaletini kaldırmazsa,bu itikadi terk etmesiyle, -mezhebler arasında meşhur olan görüşe göre- ateşte ebedi kalacak olan günahkar bir kafir olur.'' --El-Furuk;2/150-151 -El-Mevsuatul-Fıkhiyye'de şöyle geçer : Hamavi şöyle der;'' Itikat ile küfür kelimesi söyleyenin,küfre gireceğinde şüphe yoktur.Eğer küfür lafzı olduğuna itikat etmez,ancak bunu kendi ihtiyarı ile söylerse,alimlerin
geneli yanında kafir olur ve cehaleti ile mazur olmaz.''
--El-Mevsuatul-Fıkhiyye;16/206-207 -Zahir olan meselelerde cehaletin mazeret olmadığına dair naklettiğimiz bunca muteber alimin sözlerinden
sonra,bunun ilim ehlinin genelinin görüşü olduğu,kabul gören görüş olduğu ve mezhebler arasındaki meşhur
görüş olmasından sonra muhalif,ibni Hazım veya başkalarının (müellif, ibni Hazım hakkındaki iddiaların doğ
ru olmadıgını kitabında ortaya koyuyor) sözleri ile meselede icma olduğunu nasıl naklede bilir.( Burada yine
muhalif derken ' El-Avaridul-Ehliyye' yazarını kast'ediyor.)
16-
Daha önce,zahir olan meselelerde cehalet özrünün kabul edilmemesiyle ilgili büyük imamların naslarını aktar
mıştık.Burada,misal olarak bunu savunan alimlerin bazılarının isimlerini zikredeceğiz:
Asrındaki Hanefilerin imamı olan Şeyh Ali el-Kari el-Hanefi,Sadruddin el-Konevi el-Hanefi,zamanında Mali
kilerin imamı olan Karafi el-Maliki,Kadi Iyad el-Maliki,Imam et-Taberi,Ibni Hacer el-Heytemi eş-Şafii,Dusuki olarak bilinen Ibni Arefe el-Maliki,Ibni Kayyim el-Hanbali,Ibni Akil,yine Necid bölgesi selefi davet
imamlarından şeyh Muhammed b.Abdulvahhab,şeyh Süleyman,şeyh Ishak,yine diğer müctehidlerden Imam
Şevkani,Imam San'ani yine muteahhirlerden El-Menar sahibi,şeyh Abdulaziz b.Baz,şeyh Muhammed Hamid
el-Faki,şeyh Muhammed b.Ibrahim......
Acaba bunca alim bu icmadan habersizmi kalmışlardı ? Bunca alimin muhalefeti ile birlikte icma nasıl
tamamlanır ? Umulurki,düşünen kimse,icma iddiasının sahih olmadığini bilmiştir.
BU INCELEMENIN NETICELERI ( HULASA'I-KELAM)
Bu incelemenin sonrasında sonuç olarak şu neticelere vardık;
1- Cehaletle özürlü olunması meselesinde zahir ve hafi olan meselelerin birbirinden ayrılmasının sabit oluşu
ve zahir ve hafi olan meseleler altına girenlerin zikri.
2- Mükellef tarafından küfür fiili veya sözü sadır olunmasında,küfür hükmünde buluna bilmek için -itikat ve
niyyet anlamında- kastı şart koşanların reddolunması.Kur'andan,sünnetten ve imamların sözlerinden buna itibar olunmamasının delillerinin zikri,küfür ve şirk meselelerinde muteber olan ve muteber olmayan kastın beyanı.
3- ilim ehlinin nasları arasında hüccetin ikamesi cümlesinin açıklaması ve maksadın ne olduğu.
4- Zahir olan meselelerde hüccet,resullerin gönderilmesi ve kitapların indirilmesiyledir.
5- Hüccetin ikamesi ikamesi ile hüccetin anlaşılması arasındaki fark.Ve mükellefe anlayacağı bir şekilde ulaş
. tığı sürece,hüccetin ikamesinde anlamasının şart olmayışı.
6- Zikrettigimiz kaideler çerçevesinde,ilim ehlinin cumhurunun,zahir olan meselelerde cehaleti özür olarak
etmemelerindeki ittifakları.
7- Fakihlerin riddetin şartları içerisinde,mükellefe riddet hükmünü vermek için ilim şartını koşmamaları ve
şirke bulaşmış olan cahili – zikri geçen belirli haletler dışında- riddet ahkamının umumundan istisna etmemelerinin beyani.
8- Bazılarının ,dini ulan tüm meselelerde cahilin mazur olduğunda icma olduğu iddiasının reddi ve bu icmanın muaridi bulunduğu ve delil getirilmesinin mümkün olmadığının açıklanması.
9- Asli kafir ile islama intisab ettiği halde şirk işleyeni birbirinden ayırt edenin reddolunması ve dinden çıkaran büyük küfür işleyenlerde böyle bir ayrımın hiçbir aslı bulunmadığınin açıklanması.
10- Cehaletle mazur olunmaması genellemesinden islama yeni girenler ve uzak bölgelerde yetişenlerin istisna
edilmesi.Ve zahir olan meselelerde bu iki sınıfın istisna edilmesinde alimlerin ittifakının beyanı.
11- Cehalet özrü meselesinde,zahir ve hafi olan meselelerin bir olduğunu iddia edenlerin reddolunması.
12- Ibni Teymiyyenin,muaayen bir kimseye küfür hükmünde buluna bilmek için şirk meselelerin ve diğer
meselelerde bildirmeyi şart koştuğunu vehmettiren bazı ifadelerinin tartışması.Ve bunun ictihadi ve nazari
meselelerde veya başka bir ifadeyle,hafi olan meselelere has olduğunun açıklaması.Ve bu ifadeleri bu anlama çeken alimlerin açıklamaları ki bunlar;
Şeyh Muhammed b.Abdulvahhab,Ebu Butayn en-Necdi elHanbali,Süleyman bin Sahman el-Hanbali,Ishak b.Abdurrahman el-Hanbali ve Şeyh Abdullatif Ali'ş-Şeyh.
13- Öğrenme imkanı kaidesinin belirlenmesi ve cehalet özrü meselelesinde öğrenme imkanına sahip olanla
öğrenme imkanına sahip olmayanın arasındaki fark ve bununla ilgili alimlerin nasları.
14-Ibni Teymiyyenin dinin asılları ve furuları meselesindeki görüşü ve bu taksimde kurallarıyla birlikte diğer
ehli sünnet imamlarına ihtilaf etmediğinin beyanı.
17-
15- Cehalet özrü meselesindeki en meşhur itirazların,tercih edilen görüşü delili ile birlikte zikrederek tarafsız
bir şekilde tartışılması.
16- Cehalet özrünün şeriatın tüm meselelerinde ve tüm hallerinde geçerli olduğunu iddia edenin reddolunusu
ve bu konunun doğru bir şekilde değerlendirilmesi.
17-Tevhide irşad edecek ve şirkten sakındıracak birisi buluduğu için öğrenme imkanına sahib olan cahil birkimse bir şirk işlediğinde,cehaleti ile mazur olmayacağının beyanı.
18- Küllerini savurtan adam hadisi hakkında en yakın olan mezhebin tercihi ve tercih yönü.
19-Hz.Aişe (r.anha) hadisi hakkında tercih edilen görüş ve meselenin tahkiki.Ve ' Evet' kelimesinin Aişe'nin
sözünün devamı olduğu hakkında alimlerin açıklamaları.
20- Müfessirlerin cumhurunun,havarilerin Allahu tealanın kudretinden şüphe etmedikleri görüşünde olduğunun beyanı.
21- Hz.Muazın (r.a) secdesi hadisesinde sözün tahkiki ve Muazın (r.a) secdesinin selam secdesi olduğu,ibadet
secdesi olmadığı.
22- Ahir zamanda Kuranın kaldırılması hadisinin belirli bir ortam için söylenmesinin beyanı.
23- Alimlerin Zatu envat hadisesini şerh edişlerinin sunumu ve bunun genel olarak cehaletle mazur olunmasında hüccet olmayacağının beyanı.
24- Önemli bir kaidenin beyanı ki; Islam ve küfür ile hüküm vermede dayanağın zahire göre olması ikrah ve
belirli durumlar müstesna- batına itibar olunmaması.
25- Fiilin küfür olduğunu ancak -kendilerine göre belirledikleri şekliyle hüccet ikame edilene dek failine
küfür ismi itlak edilemeyeceğini ve bunda zahir ve hafi meseleler arasında bir fark olmadığını söyleyenlerin
reddolunması.Buna uyarıda bulunanlar;
Şeyh Süleyman b.Sahman,Şeyh Ishak b. Abdurrahman,Şeyh Muhammed b.Abdulvahhab,Şeyh Abdullah,Şeyh Ibrahim b.Şeyh Abdullatif Ali şeyh ve Şeyh Hamid el-Faki.
‫وبالله التوفيق‬
G IG ‫ن‬I‫ا أ‬I‫وان‬I ‫ع‬G ‫د‬I ‫ر‬E‫وآخ‬I ----------------Z ‫ر‬I ‫ل‬
---------------- ‫مي‬F I‫عال‬I G‫ب ال‬
F
F ‫د‬E ‫الم‬
F
‫هارون ابوانصار العينتاب‬٠ ‫م‬
‫عفاا ذنوبه وستر عيوبه‬
- ‫مي‬I‫ ا‬-
18-
KÜFRÜN ÇEŞİTLER
1- Cuhud Küfrü
2- Tahkim ve Teşri Küfrü
5- Ameli Küfür
3- Istihlal ve Istihram Küfrü 4- Istihsa Küfrü
6- Itaat ve rıza Küfrü
7- Şek Küfrü
‫بسم ا الرحمن الرحيم‬
I I I I
I ‫ن الذ‬K ‫ا‬
I I I E‫ة‬I‫عن‬G I‫م ل‬G ‫يه‬GI‫عل‬I ‫ك‬
V ‫كف‬E ‫م‬G ‫ه‬E‫و‬I ‫وا‬E‫مات‬I‫و‬I ‫روا‬E ‫ف‬I ‫ك‬I ‫ين‬
E ‫ف‬I‫ي‬E I‫يها ل‬I ‫ين ف‬
‫هم‬E H‫ن‬G‫ع‬I ‫ف‬K
F I F‫ئ‬I‫ول‬E‫ار ا‬K
F
F ‫د‬F F‫ خال‬, ‫ي‬F‫جع‬G I‫س ا‬F I‫ا‬k‫ة والن‬F ‫ك‬I F‫ئ‬I‫مل‬G‫ال وال‬
FK F
E EG I
Bakara/161-162 * ‫رون‬I‫نظ‬GH‫هم ي‬E I‫ول‬
-“ Muhakkak inkâr edip de kâfir olarak ölenler var ya, işte Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların
laneti onların üzerinedir.İçinde ebedî kalicıdırlar. Ne üzerlerinden azap hafifletilir ne de onlara
mühlet verilir.“
Bakara/ 161-162
1- Cuhud Küfrü ( Inkar Küfrü) - Inadi ve Cehli - :
‫ها الذين امنوا امنوا بال ورسوله والكتاب الذى ن زل على رسوله والكتاب الذى ان زل من ق بل ومن يكفر بال وملئكته‬6‫يآاي‬
Nisa/136 * ‫دا‬8 ‫ بعي‬8‫وكتبه ورسله والي وم الخر ف قد ضل ضلل‬
Ey iman edenler! Allah’a, peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman
edin. Zira Allah’ı, meleklerini, kitaplarını ve peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr eden, gerçekten şiddetli
ve derin bir sapıklığa düşmüştür.“ Nisa / 136
*
I ‫لذ‬I‫ا‬
I I‫كت‬G‫م ال‬E ‫اه‬
E I‫ن‬H‫ي‬GHI‫ت‬I‫ين ا‬
G ‫ن‬I ‫مو‬E E‫كت‬G I‫ي‬I‫م ل‬G ‫ه‬E H‫ن‬G‫م‬F ‫قا‬O ‫ري‬F I‫ن ف‬K F‫وا‬I ‫م‬G ‫ه‬E I‫آء‬I‫ن‬HG‫ب‬I‫ن ا‬I ‫و‬E‫رف‬F ‫ع‬G HI‫ما ي‬I ‫ك‬I E‫ه‬I‫ون‬E‫رف‬F ‫ع‬G HI‫اب ي‬
‫مون‬E I‫عل‬G HI‫م ي‬G ‫ه‬E‫و‬I ‫ق‬K I‫ال‬
F
FK
Kendilerine kitap verdiklerimiz onu öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Bununla birlikte içlerinden bir grup
bilip durdukları halde yine de mutlaka hakkı gizlerler.“ Bakara-146
2- Tahkim ve Teşri Küfrü ( Allahın hükmünün gayriysiyle hükmetme ve Kanun yapma Küfrü )
I ‫ك‬G ‫ح‬E I‫ف‬I‫ا‬
I ‫ن م‬E ‫س‬I ‫ح‬G I‫ن ا‬G ‫م‬I‫و‬I ‫ن‬I ‫و‬E‫غ‬H‫ب‬GHI‫ة ي‬K‫اهلي‬I‫ال‬
G
* ‫ن‬I ‫و‬E‫ن‬F‫وق‬E‫م ي‬r‫و‬G ‫ق‬IF‫ما ل‬O ‫ك‬G ‫ح‬E ‫ال‬
‫ن‬
‫م‬
F F
F FF
* Maide/50
“Cahiliye devri hükmünü mü istiyorlar? Yakinen bilen bir millet için Allah'tan daha iyi hüküm veren kim
vardır?” Maide-50
I ‫ل الذ‬I ‫ر ا‬IHI‫ ت‬G‫ل‬I I‫ا‬
E I I
I ‫بل‬GHI‫ن ق‬G ‫م‬F ‫ل‬I‫ز‬F G‫ن‬E‫ما ا‬I‫و‬I ‫ك‬
I ‫ي‬GI‫ل ال‬I‫ز‬F G‫ن‬E‫ا ا‬I‫ب‬F ‫وا‬E‫من‬II‫م ا‬G ‫ه‬KE H‫ن‬I‫ن ا‬I ‫مو‬E E‫زع‬G IH‫ين ي‬
E ‫ر‬FE‫ك ي‬
‫ن‬I‫روا ا‬E‫م‬FE‫د ا‬G I‫وق‬I ‫وت‬
F E‫اغ‬K‫ل الط‬I F‫كموا ا‬I ‫حا‬I‫ت‬H‫ن ي‬G I‫ن ا‬I ‫يدو‬
F
FK F
F
Nisa / 60
O F‫ع‬I‫ ب‬O‫ل‬I‫ضل‬I ‫م‬G ‫ه‬E K‫ضل‬F E‫ن ي‬G I‫ن ا‬E ‫ا‬I‫يط‬KG‫يد الش‬E ‫ر‬FE‫وي‬I ‫ه‬FF‫روا ب‬E ‫ف‬E ‫ك‬G I‫ي‬
* ‫يدا‬
“Ey Muhammed! Sana indirilen Kuran'a ve senden önce indirilenlere inandıklarını iddia edenleri görmüyor
musun? Putların ( Tagutların) önünde muhakeme olunmalarını isterler. Oysa, onları tanımamakla
emrolunmuşlardı. Şeytan onları derin bir sapıklığa saptırmak ister.” Nisa-60
19-
*
I ‫وا الن‬E ‫ش‬I G‫ت‬I I‫ل‬I‫ف‬
G ‫و‬I ‫اس‬K
I F‫ئ‬I‫ول‬E‫ا‬I‫ ف‬E‫ل ال‬I‫ز‬IHG‫ن‬I‫ا ا‬I‫ب‬F ‫م‬G ‫ك‬E ‫ي‬GI G‫ل‬I ‫ن‬G ‫م‬I‫و‬I O‫ليل‬I‫ا ق‬O‫ن‬I‫ث‬I ‫ى‬F‫ات‬I‫ي‬I‫ا‬F‫روا ب‬EHI‫شت‬G I‫ ت‬I‫ول‬I ‫ن‬F ‫و‬G ‫ش‬I ‫اخ‬
‫رون‬EF‫كاف‬I G‫م ال‬E ‫ه‬E ‫ك‬
F
O halde insanlardan korkmayın, benden korkun, âyetlerimi hiçbir değerle değiştirmeyin: Allah'ın indirdiği ile
hükmetmeyenler, işte onlar kâfirlerin ta kendileri'dir.” Maide-44
Kehf /26
* ‫دا‬8 ‫ ول يشرك فى حكمه اح‬...
Ve O, kendi hükümünde kimseyi ortak kabul etmez.” Kehf-26
Yusuf-40
E EG ‫ ان‬.....
E ‫ك الد‬
I ‫ل‬I‫ ذ‬E‫اه‬K‫ اي‬K‫دوا ال‬E E‫عب‬G HI‫ ت‬K‫ل‬I‫ر ا‬I‫م‬II‫ه ا‬F K‫ لل‬K‫م ال‬G
* ‫مون‬E I‫عل‬G IH‫ ي‬I‫اس ل‬K
F ‫ر الن‬IHI‫كث‬G I‫ن ا‬K ‫ك‬F I‫ول‬I ‫م‬E Z‫قي‬I G‫ين ال‬Z
FF
F F F
F F ‫الك‬
Hüküm vermek ancak Allah'a aittir; kendisinden başkasına değil, O'na tapmanızı emretmiştir. Bu,
dosdoğru dindir, fakat insanların çoğu bilmezler.”
3- Istihlal ve Istihram Küfrü ( Haramı Helal kabut etme veya Helalı Haram kabul etme Küfrü):
E
I
I E II
I E V II I I I I I
E I‫ما ت‬I ‫وا ل‬E‫قول‬E HI‫ ت‬I‫ول‬I
* ‫حون‬E F‫فل‬G EH‫ ي‬I‫ذب ل‬F ‫ك‬I G‫ال ال‬
F F
F ‫ى‬I‫ن عل‬I ‫رو‬HI‫فت‬G H‫ذين ي‬F K‫ن ال‬K F‫ذب ا‬F ‫ك‬I G‫ال ال‬
F ‫ى‬I‫روا عل‬HI‫فت‬G HI‫ت‬F‫ذا حرام ل‬I ‫ل وه‬V I‫ذا حل‬I ‫ذب ه‬F ‫ك‬I G‫كم ال‬E E‫ت‬I‫سن‬F G‫ل‬I‫صف ا‬
Kendi dillerinizin uydurmasıyla Allah’a iftira ederek, “Bu helaldir, şu haramdır” demeyin. Çünkü Allah’a karşı
yalan düzenler asla kurtuluşa erişemezler.“ -Nahil / 116-
‫دا ل اله ال هو‬8 ‫لها واح‬8 ‫ا من دون ال والمسيح ابن مريم وما امروا ال لي عبدوا ا‬8‫اتخذوا احبارهم ورهبان هم ارباب‬
Tevbe- 31
* ‫سبحانه عما يشركون‬
“Onlar Allah'ı bırakıp hahamlarını, papazlarını ve Meryem oğlu Mesih'i Rab’leri olarak kabul ettiler. Oysa
tek ilâh’tan başkasına kulluk etmemekle emrolunmuş-lardı. Ondan başka ilâh yoktur. Allah, koştukları
eşlerden münezzehtir.” Tevbe -31
4- Istihsa Küfrü ( Alay,Şaka ve Hafife alma Küfrü):
‫ ل ت عتذروا قد كفرتم ب عد ايمانكم‬- ‫ولئن سالت هم لي قولن انما كنا نخوض ون لعب قل ابال واياته ورسوله كنتم تست هزؤن‬
“Onlara soracak olursan, “Biz andolsun ki, eğlenip oynuyorduk” diyecekler; De ki: “Allah'la, âyetleriyle,
peygamberiyle mi alay ediyorsunuz?Özür beyan etmeyin, inandıktan sonra inkâr ettiniz. Tevbe/ 65-66
Kehf-56
* ‫وا‬8‫ واتخذوا اياتى وما انذروا هز‬.....
Ayetlerimizi ve kendilerine yapılan uyarıyı alay konusu edinirler.
5-Ameli Küfür ( Ikrah olmaksızın; fiili ve kavli küfür, misal: Putlara secde etmek,papaz kıyafeti giymek vs.. Kişinin,ğayri müslim veya müşrik olduğunu ikrar veya ilan etmesi gibi.)
I ‫ر‬F ‫ف‬G ‫ك‬E G‫ال‬F‫ح ب‬I ‫ر‬I‫ش‬I ‫ن‬G ‫م‬I ‫ن‬G ‫ك‬I‫ول‬I ‫ان‬I‫لي‬G‫ا‬F‫مئ •ن ب‬I G‫مط‬E E‫ه‬E‫لب‬G HI‫وق‬I I‫ره‬F ‫ك‬G E‫ن ا‬G ‫م‬I K‫انه ال‬I‫عد اي‬G IH‫ن ب‬G ‫ال م‬F‫ر ب‬I‫ف‬I ‫ك‬I ‫ن‬G ‫م‬I
‫هم‬F ‫ي‬GI‫عل‬I HI‫را ف‬O ‫د‬G ‫ص‬
F F F F
F FF F F F F
( ‫م 'عذ‬
( ‫غ' ض‬
* ‫ه‬+ '‫ن ا& 'ول‬
' ‫'ب &م‬
& ‫'اب 'ع‬
‫ظيم‬
“Gönlü imanla dolu olduğu halde, ikrah altında olan kimse müstesna, inandıktan sonra Allah'ı inkâr
edip, gönlünü kâfirliğe açanlara Allah katından bir gazap vardır; büyük azab da onlar içindir.” Nahl-106
20-
E I I G I E I I I ‫ع‬G HI‫ن بب‬I ‫رو‬E ‫ف‬E ‫ك‬G I‫وت‬I ‫اب‬I‫كت‬G‫عض ال‬G HI‫ن بب‬I ‫و‬E‫ؤمن‬G HE‫ت‬HI‫ف‬I‫ا‬
V ‫ز‬G ‫ خ‬K‫م ال‬G ‫ك‬E ‫ن‬G‫ك م‬
IIG ‫ف‬F ‫ى‬
‫دون‬N‫ر‬IEH‫ة ي‬F ‫م‬I I‫قي‬F G‫م ال‬I‫و‬G IH‫وي‬I ‫ا‬I‫ي‬HG‫دن‬N ‫وة ال‬
r F
F F F F F
F F F I F‫ل‬I‫فعل ذ‬G H‫ما جزآء من ي‬I‫ض ف‬
F ‫الي‬
Bakara-85
* ‫ل عما ت عملون‬J ‫الى اشد العذاب وما ال بغاف‬
Yoksa siz, kitabın bir kısmına inanıp,bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden böyle yapanların cezası,
dünya hayatında rezillik ve kepazelik, ahirette de acıklı azaptan başkası değildir. Allah yaptıklarınızı bilmez
değil ki.“ Bakara-85
6- Itaat ve rıza Küfrü ( Kafirlere itaat etmek,işlenen küfre ve şirke ses çıkarmamak, rıza gösterme):
Casiye /18 *
I ‫ الذ‬I‫وآء‬I ‫ه‬G I‫ع ا‬G ‫ب‬K‫ت‬HI‫ ت‬I‫ول‬I ‫ها‬I ‫ع‬G ‫ب‬K‫ات‬I‫ر ف‬F ‫م‬G I‫ل‬G‫ن ا‬I ‫يعة م‬I ‫ر‬F ‫ش‬I ‫ى‬I‫عل‬I ‫اك‬
I I‫لن‬G ‫ع‬I ‫ج‬I KE‫ث‬
‫مون‬E I‫عل‬G HI‫ ي‬I‫ين ل‬
F
F
Fr
FK
“Sonra ey Muhammed! Seni de din konusunda bir şeriat sahibi kıldık, ona uy; bilmeyenlerin
heveslerine uyma.” Casiye-18
En'am/ 121
E E‫ي‬I‫ي ل‬
E ‫م‬E E‫عت‬G I‫ط‬I‫ن ا‬G ‫وا‬I ‫م‬G ‫ك‬E‫و‬E‫جادل‬I E‫م لي‬G ‫ه‬F ‫ائ‬I‫ولي‬GI‫ل ا‬I ‫ن ا‬I ‫وحو‬
I ‫اط‬I‫ي‬K‫ن الش‬K ‫وا‬I ....
* ‫كون‬E‫ر‬F ‫ش‬G ‫م‬E I‫م ل‬G ‫ك‬E K‫ن‬F‫م ا‬G ‫وه‬
F
F F FF F
F
F
Doğrusu şeytanlar sizinle tartışmaları için dostlarına fısıldarlar, eğer onlara itaat ederseniz şüphesiz siz
müşrik olursunuz.” En'am / 121
I
I G EII E
I I G G E I I E E ‫ات‬I‫ي‬I‫م ا‬G E‫عت‬G ‫س‬I ‫ا‬I‫ن اذ‬G I‫اب ا‬I‫كت‬G‫م ف ال‬G ‫ك‬E ‫ي‬GI‫عل‬I ‫زل‬KIH‫د ن‬G I‫وق‬I
E
‫يه‬FG ‫غ‬I ‫يث‬
r ‫د‬F ‫ف ح‬F ‫وضوا‬E‫ي‬I ‫ت‬K ‫دوا معهم ح‬E ‫قع‬G HI‫ ت‬I‫ل‬I‫با ف‬F E‫هزا‬HI‫با ويست‬F ‫فر‬I ‫ك‬G ‫ال ي‬
F
F F F F
I II I
II E E I I
GE
G
O ‫ج‬I ‫م‬K
Nisa / 140 * ‫يعا‬
F ‫ف جهن‬F ‫رين‬F F‫كاف‬I G‫قي وال‬F F‫اف‬I‫من‬G‫امع ال‬F ‫ن ال ج‬K F‫هم ا‬E‫ل‬HG‫مث‬F ‫ا‬O‫ذ‬F‫كم ا‬E K‫ن‬F‫ا‬
“O, size kitapta “Allah'ın âyetlerinin inkâr edildiğini ve alaya alındığını işittiğinizde, başka bir söze gecmedikçe, onlarla bir arada oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz" diye indirdi. Doğrusu Allah
münâfıkları ve kâfirlerin hepsini cehennemde toplayacaktır.” < Nisa-140 >
Furkan-52 *
II I
‫يا‬O F‫كب‬I ‫ادا‬O ‫ه‬I ‫ج‬F ‫ه‬FF‫م ب‬G ‫ه‬E ‫د‬G ‫اه‬
F ‫رين وج‬F F‫كاف‬I G‫ع ال‬F ‫ط‬F E‫ ت‬I‫ل‬I‫ف‬
“Sen, inkârcılara asla itaat etme, onlara karşı olanca gücünle cihad et.”
7- Şek Küfrü ( Şüphe etme suretiyle küfür ):
Tevbe-45
I ‫ك ال ذ‬
G I‫اب‬I‫ارت‬G ‫و‬I ‫ر‬F ‫خ‬I‫ل‬G‫وم ا‬G HI‫ي‬G‫وال‬I ‫ال‬F‫ن ب‬I ‫و‬E‫ؤمن‬G EH‫ ي‬I‫ين ل‬
I IG I
* ‫دون‬E ‫د‬K‫ر‬IHI‫ت‬IH‫م ي‬G ‫ه‬F F‫ب‬G‫ري‬I ‫ف‬F ‫م‬G ‫ه‬E HI‫م ف‬G ‫ه‬E EH‫وب‬E‫ل‬HE‫ت ق‬
F F F
F
F K E‫ذن‬F G‫ا يستأ‬I‫ن‬KF‫ا‬
Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri kuşkuya düşmüş, şüpheleri içinde bocalayanlar (geri
kalmak için) senden izin İsterler.
I G IG
E
I G
E II
I
I I I E GI
I F‫ئ‬I‫ول‬E‫ال ا‬
K ‫م ال‬E ‫ه‬E ‫ك‬
* ‫ون‬E‫ادق‬
F ‫يل‬F F‫ف سب‬F ‫هم‬F ‫س‬F ‫ف‬E HG‫ن‬I‫م وا‬FF‫موال‬I‫ا‬F‫دوا ب‬E ‫ابوا وجاه‬I‫رت‬H‫ه ث ل ي‬F‫ال ورسول‬F‫وا ب‬E‫من‬I‫ذين ا‬F K‫ون ال‬E‫من‬F‫ؤ‬G ‫م‬G‫ا ال‬I‫ن‬KF‫ا‬
F‫ص‬
Mü’minler ancak o kimselerdir ki, Allah’a ve Rasülü’ne iman ettik-ten sonra, hiçbir şüpheye sapmayıp,
imanlarında sarsıntı geçirmeyen ve böy-lece Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla savaşan kimselerdir. İşte
iman iddia-sında doğru olanlar onlardır.“ Hucurat-15
Bakara-147
I Z‫رب‬I ‫ن‬G ‫م‬F ‫ق‬N I‫ل‬G I‫ا‬
* ‫تين‬FI ‫م‬G ‫م‬E G‫ن ال‬I ‫م‬F ‫ن‬K I‫كون‬E I‫ ت‬I‫ل‬I‫ك ف‬
"Hak Rabbindendir. (Hak Rabbinden gelendir.) Sakın ha, sakın bu konuda şüpheye düşenlerden olma.“
Bakara-1,2
I G‫ري‬I I‫اب ل‬
E I‫كت‬G‫ك ال‬
* ‫قي‬KF ‫مت‬E ‫ل‬GF‫دى ل‬O ‫ه‬E ‫يه‬F F‫ب ف‬
F I F‫ل‬I‫ ذ‬-‫ال‬
“İşte bu kendisinde şüphe olmayan kitaptır."
21-
‫بسم ال الرحمن الرحيم‬
ALLAHIN(cc)RAZI OLDUĞU YEGANE DİN, TESLİMİYYET DİNİ OLAN İSLAM'DIR
+ ‫ك‬+ '‫يت ل‬
* ‫م *ا &ل‬
+ ‫ض‬
* ‫ت 'عل' *يك‬
+ ‫م‬
* ‫م‬
* ‫م &دي 'نك‬+
* ‫ت ل'ك‬
+ ‫م *ل‬
' ' ‫سل‬
' ‫م ن& *ع‬+
' ‫م 'وا' *ت‬+
' ‫م ا' *ك‬
' ‫ا *لي' *و‬....
& ‫مت&ى 'و 'ر‬
Maide/3 *...... ‫نا‬0 ‫م &دي‬
''Bugün dininizi kemale erdirdim, üzerinize olan nimetimi tamamladım ve size din olarak İslâm 'dan
razı oldum...'' < Maide/3 >
Ayeti kerimenin nuzul sebebi:
Bu âyet-i kerimenin nüzulü vakti olarak zikredilenler arasında meşhur olanı "Hicretin onuncu senesi Veda
haccında Hz. Peygamber Arafat'ta bir cuma günü olan Arafe günü ikindiden sonra Adbâ' adlı devesi üzerinde
vakfe yaparken nazil oldu." rivayetidir. < bak.Razi-Tefsiri Kurtubi-Tefsiri Taberi >
«Bu gün dininizi kemâle erdirdim, üzerinizde olan nimetimi tamamladım ve size din olarak İslâmiyeti
beğendim.» Bu, Azîz ve Celîl olan Allah'ın bu ümmete lütfettiği en büyük nimettir. Evet, Allah bu ümmetin
dinini kemâle erdirmiştir. Artık dinlerinden başka bir dine ihtiyâç ve peygamberlerinden başka bir
peygambere gerek duymayacaklardır. Zâten bunun için Allah peygamberini, peygamberlerin hâtemi kılmış,
insanlara ve cinlere elçi olarak göndermiştir. O'nun helâl kıldığından başka bir helâl yoktur. O'nun haram
kıldığından başka haram bir şey yoktur. O'nun getirdiği dinden başka din yoktur. O'nun bildirdiği her şey
haktır, yanlışı olmayan doğrudur, yanılması olmayan hakîkattır. Yani siz de kendiniz için İslâm'ı seçin. Çünkü
Allah'ın beğenip hoşlandığı din odur. O dini peygamberlerin en faziletlisi ile gönderdim ve beraberinde de
kitapların en şereflisini indirdim.'' < bak, Tefsiri İbni Kesir >
'' Bugün size dininizi bütünledim. Bugün sizin dininizi kemale erdirdim. Dininizin helâllerini, haramlarını
açıklayarak sizin için onu olgunluğa ulaştırdım. Dininizi tüm dinlere, sisteminizi tüm sistemlere üstün
gelecek özelliklerle donattım. Böylece üzerinize olan nîmetimi tamamladım, din olarak sizin için İslâmiyet'i
seçip beğendim. İslâm’ı, teslimiyet dinini sizin için hayat programı yaptım. Teslimiyet dini olan İslâm’ı sizin
için yaşam tarzı olarak belirledim ve sizin için sadece bundan razı oldum. Âl-i İmrân sûresinin beyanıyla
söyleyecek olursak, kim teslimiyet dini olan İslâm’dan başka bir din, İslâm’dan başka bir hayat tarzıyla Bana
gelirse asla ondan razı olmayacağım. Sizin Bana karşı konumunuz kayıtsız şartsız teslimiyettir.''
.
< Besairul-kuran >
''Şimdi onlar Allah’ın dininden başka bir din mi arıyorlar? '' A.İmran/83
A.İmran/85
& ‫ا' 'ف 'غ *ي 'ر &د‬
*..... ‫غون‬+ ‫ين ا& ي' *ب‬
+ ‫ه 'و‬+ ‫ل &م *ن‬
* '‫نا 'فل‬0 ‫سل 'م &دي‬
* ‫ن ي' *ب 'تغ& 'غ *ي 'ر *ا &ل‬
* ‫'و 'م‬
' ‫خ 'ر &ة &م‬
' '‫ي *قب‬+ ‫ن‬
' ‫ن ا *ل‬
& ‫خا‬
& ' ‫ه 'و ف&ى *ال‬
* ‫س &رين‬
''Kim İslâm'dan başka bir din ararsa ondan asla kabul olunmaz ve o âhirette hüsrana uğrayanlardandır.''
Ayeti kerimenin nuzul sebebi:
Ayetin nüzul sebebi ile ilgili olarak Mücahid ve es-Süddî der ki: Bu ayet-i kerime el-Hulâs b. Suveyd'in
kardeşi el-Hâris b. Suveyd hakkında nazil olmuştur. Bu kişi Ensardandı. Kendisi on iki kişi ile birlikte
İslâm'dan döndü ve Mekke'ye kâfir olarak vardılar. Bunun üzerine bu ayet-i kerime nazil oldu.Daha sonra
kardeşine haber gönderip tevbe etmek istediğini belirtti. İbni Abbas der ki:Ve bu ayetlerin nüzulünden sonra
İslâm'a girdi. < et-Tefsirul-Münir/ Vehbe Zuhayli >
Kim İslamdan başka bir din ararsa Allah onun aradığı o dini asla kabul etmeyecektir. Ayrıca o kişi âhirette
Allahın rahmetini kaybedip hüsrana düşenlerden olacaktır.Âyet-i kerimeden anlaşıldığı gibi,
îslamın dışındaki Yahudilik ve Hıristiyanık gibi bütün dinlerin hükmü kaldırılmıştır. Bundan sonra kıyamete
kadar bütün insanların tek dînî İslamdır. Ondan başka din arayan kimse sapıklık içindedir.
< Tefsiri İmam Taberi >
22-
& &‫سب‬
E &‫شاق&ق‬
+ ‫يل ا *ل‬
+ ‫الر‬
* ‫ن‬+ ‫ى 'و‬E‫ه 'ما ت' 'ول‬
* ‫ل &م‬
* ‫'و 'م‬
' &‫م *ؤ &من‬
' ‫تب& *ع 'غ *ي 'ر‬E '‫ه 'دى 'وي‬+ ‫ه ا *ل‬+ '‫ن ل‬
' E‫ن ب' *ع &د 'ما ت'ب'ي‬
' ‫سو‬
' ‫ي‬+ ‫ن‬
& F &‫ن 'ول‬+ ‫ين‬
‫صل&ه‬
' ‫م 'و‬
' ‫ن‬E ‫ج 'ه‬
'
* ‫سا 'ء‬
& ‫ت 'م‬
Nisa/115 * ‫صيرا‬
-Kim kendisine doğru yol besbelli olduktan sonra, peygamberle bağını koparıp, mü’minlerin yolundan başka
bir yola saparsa, onu tercih ettiği o yolda bırakır ve cehenneme sokarız. O ne kötü bir yerdir.'' < Nisa/115 >
Ayeti kerimenin nuzul sebebi:
Bu ayetler Tu'me b. Übeyrık ailesinin bozgunculuk ve şer üzerine işbirliği, hırsızlık suçunun Yahudinin
üzerine atılması hususunda kendi aralarında geceleyin gizlice konuşmaları hakkında nazil olmuştur.
Rivayete göre Peygamberimiz (s.a.) elinin kesilmesi şeklinde hüküm verince Tu'me Mekke'ye kaçmış,
dininden dönmüş ve müşrik olarak ölmüştü. Bunun üzerine "Kim Rasul'e karşı gelirse..." (Nisa, 4/115) ayeti
nazil oldu. Rasul'e düşmanlık etmek, o'na muhalefet etmek, İslâm'ı terk etmek veya İslâm'dan dönmek,
müslümanların yoluna aykırı davranmak bunu işleyen kimseyi Allah'ın yardımından ve gözetiminden
mahrum kılar, o kimsenin karanlık ve dalâlet bataklığında bocalamasına, kendi nefsî ve beşerî arzularının
güdümüne girmesine sebep olur. O kimsenin cehennem ateşine girmesini gerekli kılar. Bu haktan sapan
kimsenin varacağı yer ne kötüdür. < Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir >
AYETİ KERİMELERDEN ALINACAK DERSLER
1- Rabbimizin Maide/3'de ifade buyurduğu gibi;Artık din kemale ermiş,asla bir eksiği veya noksanı
kalmamıştır.Yanlıştan,hatadan ve ihmalden münezzeh olan rabbimizin kelamında helaller
ve haramlar belirtilmiş,tahriften,tebdil ve tağyirden'de korunmak üzre ilahi koruma,muhafaza altına
alınmıştır (Hicir,9). Binaen aleyh bundan sonra kim kalkarda Allahu tealanın, yegane razı olduğu
islam dininde noksanlık,fazlalık,yanlışlık,hata veya ihmallık bulunduğunu iddia ve iftirasında bulunursa,bu dine kendi heva ve hevesinden birşeyler sokuşturmağa çalışırsa,veyahutta bu dinin emri
olan bir hükmü beğenemeyip onu çıkarmağa ve yok saymağa kalkışırsa,işte bunları yapan ve iddia
edenler birer mürted ve zındıktırlar.İslam dini ile uzaktan ve yakından hiçbir alakaları yoktur ve kalmamış'tır. Allahın rahmetini kaybedip hüsrana düşenlerden olacaklardır.
2- Daha sonra Allahu subhanehu ve teala; ''Kim İslâm'dan başka bir din ararsa ondan asla kabul olun
maz ve o âhirette hüsrana uğrayanlardandır.'' ayeti kerimesi ile hak ve tek din olan islamdan başka
hiçbir dinin kabul edilmeyeceğini ve etmeyeceğini çok açık ve bariz bir şekilde ifade buyurmaktadır.
Hal böyleyken,gözleri kör,kulakları sağır ve kalbleri dumura uğramış bazı munafık bel'amlar daha
hala kalkıp islam dinine,gönderilen kelamullaha inanıp iman etmeyen ehli kitabın cennete gireceklerini iddia etmekte'dirler.Ve dolayısıyla Hz.kurana ve dine iftira etmekte,Allahu tealanın bu ve benzeri
ayetlerini inkar etmekte ve netice itibariyle birer inkarcı mürted olmaktadırlar. Mürted ve münafıklar
istemesede kahhar olan,kâdiri mutlak olan rabbimiz nurunu tamamlayacak'tır.Yine mürted ve münafık
lar istemesede Allah subhanehu ve teala; İslamdan başka kendilerine din edinen yahudi ve nasranileri,
onları illada cennete sokmağa,cennet ehli göstermeğe çalışan avukatlarıyla beraber oldukları halde
( Tevbe edip müslaman olmadan öldükleri taktirde ) cehennemde toplayacaktır ,(bak,Nisa/140).
3-Yüce rabbimizin kemale erdirdiği,insar için seçtiği ve razı olduğu islam dini bir tevhid ve teslimiyet
dini'dir.Tevhidi ve Teslimiyeti ''Dini sadece Allaha haskılarak ona ibadetle emrolundum''(Zümer/11)
23-
ayeti kerimesiyle örtüşmeyen,bağdaşmayıp çelişen bir kişi islamla alakası olmayan ve netice itibariyle yukarıda üçüncü ayeti kerimenin-Nisa/115- ifadesiyle ;''Kim kendisine doğru yol besbelli olduktan
sonra, peygamberle bağını koparıp, mü’minlerin yolundan başka bir yola saparsa, onu tercih ettiği o
yolda bırakır ve cehenneme sokarız. O ne kötü bir yerdir.'' peygamber ve müminlerin yolu olan islamdan sapmış ve cehenneme doğru yola çıkmıştır.
Şimdi aşağıda vereceğimiz misallerde Allahu tealanın kabul buyurup razı olduğu islamla alakası olmayan islam anlayışını ve sözde müslümanlığı özetlemeğe, anlatmağa çalışacağız:
* Kuran ve sünnete tam bir teslimiyyetle teslim olmayan,anlaşmazlığa düştüklerinde kuranı ve sünneti
kendilerine hakem kabul etmeyen,cahiliye hükümlerini isteyen ve savunan bir islam anlayışı.
* '' Dini sadece Allaha haskılarak ona ibadetle emrolundum''(Zümer/11) ayeti kerimesine muhalif olarak,dini Allahın istediği ve emrettiği şekilde kabul etmeyip,kendi heva ve heveslerine göre,bir kısmını alıp,bir kısmını atan,bir kısmına inanıp,bir kısmını inkâr eden bir din ve islam anlayışı.
* ''Kim İslâm'dan başka bir din ararsa ondan asla kabul olunmaz ve o âhirette hüsrana uğrayanlardandır.'' ayeti kerimesindeki açık ifadelere rağmen,islamı kabul etmemiş olan ehli-kitabı cennet ehli
olarak vasıflandıran,şeriatı ve hilafeti devletin temelinden ve icraatından kaldırmış olan islam düşmanlarının ve onların yollarını takip eden mürted ve müşriklerin cenaze namazlarını kılıp,onlar hakkında istiğfarda bulunup rahmetle yad'eden,Allahın düşmanlarını dost edinen bir islam anlayışı.
*'' Hüküm vermek ancak Allah'a aittir; kendisinden başkasına değil, O'na tapmanızı emretmiştir. Bu,
dosdoğru dindir, fakat insanların çoğu bilmezler.”<Yusuf/40 > Yani Hüküm ancak Allah’a aittir.
Hâkimiyet Allah’a aittir. Allah’tan başka hiç kimsenin hüküm koyma hakkı, hâkimiyet yetkisi yoktur.
İşte bu ilahi emre ve ikaza rağmen,yaratanın ahkamına ve emirlerine kulak tıkayan,kendi kafasına
göre hükümler,kanunlar vaz eden ve dolayısıyla ilahlığa kolları sıvayan müşriklere alkış tutan,onları
o mevki ve meclislere gönderen,reyi'ile,parasıyla ve say'u gayretiyle destekleyen bir islam anlayışı.
* Ve nihayet;'' Kim Allahın indirdikleriyle hükmetmezse işte onlar kafirlerin ta kendileridir.'' ( Maide/
44-45-47) ve benzeri ayetleri hiçe sayarak,batıdan taşıma insan kafasının mahsulu kanunlarla hükmet
melerine rağman kendilerini müslüman kabul edenlerle,yine Allahın şeriatını anayasa olarak kabul
etmeyen şeriat düşmanlarını hâlâ müslüman kabul eden ve alkışlayan,sahib çıkan bir islam anlayışı.
-- '' Ya rabbi, sen şahid olki biz bütün bu ve benzeri batıl anlayışları. red'edip inkar ediyoruz.''
'' Allah'ım! Bize imanı sevdir ve onu kalplerimizde süsle. Bize küfrü, fasıklığı ve isyanı çirkin göster ve
bizi doğruyu bulanlardan kıl.
''Allah'ım! Bizim müslüman olarak ruhumuzu kabzet, müslüman olarak dirilt. Bizi bedbahtlara değil de
salihlere ilhak eyle.'' - Allahümme Amin -
[email protected]
24-
ICINDEKILER
1- Mukaddime
1-4
2- Zahir ve Hafi olan meselelerde Hüccet Ikamesi
5-
3- Cumhuru ulemanın,cehaletin zahir meselelerde mazeret olmadığı hususunda ittifakı ve
6-
cehaletin umum olarak özür kabul edildiği iddialarını asılsız olduğundan reddetmeleri
4- Hükmün 'Zahire' göre verileceği,kişinin niyyetine itibar edilemeyeceği
6-7
5- Tevhid konusunda ( Zahir meselelerde) öğrenme imkanı olan ile öğrenme imkanı olmayan 7-8
kişinin durumu
CEHALETİN MAZERET OLDUĞUNU İSBAT İÇİN GETİRİLEN DELİLLERE CEVAPLAR:
1- Zatu Envat olayı
9-
2- Küllerini savurtan adam
9-10
3- Hz.Aişe (r.anha) ile alakalı Hadis ve açıklaması
11-
4- Havarilerin Hz.Isa'dan (a.s) gökten inmesini taleb ettikleri sofra meselesi
11-12
5- Hz.Muazın (r.a) Allah resuluna secde etmesi meselesi
13-
6- Huzeyfe bin Yeman (r.a) Hadisi
14-
7- Kived Hadisesi ve açıklanması
14-
8- Cehaletin umumi bir mazeret oldugunda icma iddiasina reddiye
15-16
9- Bu incelemelerin neticeleri ( HULASA'I-KELAM)
17-18
* Ilaveler:
11- Cuhud Küfrü
KÜFRÜN ÇEŞİTLERI
2- Tahkim ve Teşri Küfrü
5- Ameli Küfür
19-21
3- Istihlal ve Istihram Küfrü 4- Istihsa Küfrü
6- Itaat ve rıza Küfrü
7- Şek Küfrü
2- ALLAHIN(cc)RAZI OLDUĞU YEGANE DİN, TESLİMİYYET DİNİ OLAN İSLAM'DIR.
Allahu tealanın kabul buyurup razı olduğu islamla alakası olmayan islam anlayışı ve sözde müslümanlık.
25-
22-24

Benzer belgeler