İşçi - Köylü - Özgür Gelecek

Transkript

İşçi - Köylü - Özgür Gelecek
Egemen sınıfları hayal
kırıklığı bekliyor!
99Linç girişimlerinin, Kürtlere karşı
(görüntüde de olsa) “yumuşak” üslup
terk edilerek, tüm Kürtler hedef gösterilerek savunulması, buna paralel olarak Öcalan’ın İmralı’daki koşullarının
ağırlaştırılması, beraberinde “AKP artık
Kürt meselesine dönük gerçek niyetini,
Kürtlere nasıl baktığın ı “gizleme gereği
duymuyor” izlenimi yaratıyor. Böylece
aslında daha başından itibaren Ulusal
Hareket’in tasfiyesi olduğu bilinen
“Kürt açılımı”ndaki göstermelik “demokratik” yaklaşım da terk ediliyor.
“Kürt açılımı”nda yaşanan fiyaskoya rağmen yeni açılım hamlelerinin
gündeme gelmesi, AKP’nin pozisyonunun giderek tehlikeye düştüğünün
de işareti olmaktadır.
Ülke içinde gündeme gelen bu bir
dizi hamle, Ortadoğu’da ziyaretlerle
sürdürülmeye çalışılması, yitirilen destekle alakalı olduğu kadar, Erdoğan’ın
ABD ziyareti ile de yakından alakalıdır. Hatta bu ziyaret önceliklidir. Verilen görevlerin yerine getirilip
getirilmediğinin rapor edileceği ziyaret için eksik kalan görevler tamamlanmak istenmektedir. Pozisyonunu
yitirmemesi de buna bağlıdır.
Sayfa 3
İşçi-köylü
Demokratik Halk İktidarı İçin
Say :
54
* 11-24 Aral k 2009
* Fiyat : 1.50 TL
* ISSN: 1307-878X
Sİstemİn “maskelİ balosu”
balosu ve
onun sahte “açılımları”
açılımları
7 Aralık günü, emperyalizmin Beyaz Sa-
kıldı. Türk-Ermeni ilişkilerinden İran’ın füze
rayı’nda gerçekleşen Obama-Erdoğan görüş-
sistemlerine ve Türkiye’nin Nabucco’daki
meleri sonrasında, ABD’nin, “sağ kolu”
“transit ülke” konumuna kadar geniş bir yel-
Türkiye’ye bir dizi “ödev” verdiği açıklandı.
pazede rapor veren Türk egemen sınıfları
Kan gölüne çevirdiği Ortadoğu’da kendi ya-
temsilcilerine yeni görevlerin yanı sıra
rattığı bataklığa saplanan ABD’nin bu batak-
PKK’nin tasfiyesi konusunda emperyalist des-
lıktan
“Büyük
teğin de verildiği görülmektedir. “Ortak düş-
Ortadoğu Projesi” kapsamında stratejik bir
man” ilan edilen PKK’nin tasfiyesi için
konuma sahip olan Türkiye ile yaptığı görüş-
ellerinden geleni yapacaklarını vurgulayan
meden anlaşılan şu ki; önümüzdeki günlerde
ikili, aynı zaman da “açılımın” da süreceğini
Ortadoğu’da savaş kızışacak, Türkiye’de de
belirttiler.
çıkmak
için
geliştirdiği
Krizin derinleştiği, en demokratik grev
bu duruma paralel ezilen halka saldırılar ar-
haklarını kullanan emekçilerin, eczacıların
tacaktır.
Obama-Erdoğan görüşmesinde; Afganis-
bile açık açık tehdit edildiği bu günlerde sü-
tan ve Irak konusunda yeni görevler alan
rece müdahil olmalı ve egemenlerin saldırıla-
uşaklara “yeni açılımlar” için de yeşil ışık ya-
rına karşı mücadeleyi yükseltmeliyiz.
Sınıf çalışması planlı ve sabırlı bir
çalışmayla başarılır
Bugün başta işçi sınıfı olmak üzere tüm ezilenler
için en yaşamsal sorun, kendi hakları ve mücadeleleri uğruna örgütlenip mücadele etmeleridir. Çünkü
İşçi-köylü’den
Geleceğimiz özgürlüğümüz için,
militan bir mücadele
Sayfa 2
C
M
Y
K
sarı sendikal ve reformist anlayışların işçi sınıfının
mücadelesini uysallaştırıp, bölüp parçaladığı ve örgütlenme aracı olan sendikaları işlevsizleştirdiği bir
süreçten geçiyoruz. Şu açık ki; bölünmüş, parçalanmış, örgütsüz bir işçi sınıfı ezilmeye mahkumdur.
Diğer ezilen sınıf dostlarıyla ortak bir mücadele ve
dayanışma bilincini geliştirme kudretinden ve gücünden yoksundur.
Sendikalarda ezen ile ezilenlerin mücadelesinin
kaçınılmazlığını ortaya koymak, siyasal istemlerle
ekonomik talepleri birleştirerek gündemleştirmek ertelenemez bir görevdir. Tüm bunlar yapılmadan işçi
sınıfını ileri bir düzeyde bir eylem hattına geçirebilir
miyiz? Elbette ki hayır! İleri, pratik, sınıf bilincini ve
örgütlülüğü zorunlu kılar.
Sayfa 9
Sınıfsal Yaklaşım
Eyleme katma,
eylemi katlama ve
eylemle kanatlanma
Sayfa 3
dAHA FAZLA EMEK,
daha fazla çaba...
İstanbul özgülünde gazetemiz İşçi-Köylü ile dayanışmayı geliştirmek amacıyla ele aldığımız kampanya dâhilinde gidilmedik
ev, çalınmadık kapı bırakmamak için kitlelerle nasıl buluşabiliriz sorusunu sorduk.
Kampanyanın başlaması ile beraber ilk çalışmamız semtteki
okurlarımız ile bir toplantı örgütleyip, gazetemizle dayanışmayı
nasıl yükseltebiliriz üzerinden bir tartışma yürütmek oldu.
Her sorunun çözümü yine mücadeledir. Sorunlardan kaçarak
değil, onları çözmek için gerekli özveri ve çabayı göstererek hem
kendi çelişkilerimiz hem de bulunduğumuz yerin sorunlarını çözebiliriz.
Baskılara en iyi cevap, mücadelemizi daha ileri seviyeye götürmek için gazetemizi sahiplenmektir. Gazetemizi kitlelere düzenli ulaştırmaktır. Beklediğimiz sonuca ulaşmak için tüm
olanaklarımızı seferber etmektir.
Sayfa 2
Emekçinin Gündemi
Zafer; örgütlenen, birleşen ve
direnen emekçinin olacak!
Sayfa 4
Ç
I
K
T
I
Açılımda Son
Perde
PKK önderi Abdullah Öcalan’ın
tecrit koşullarının ağırlaştırılmasını
protesto etmek için yapılan demokratik eylemlere panzer ve gaz bombaları
ile saldıran, kitlelerin üzerine kurşun
yağdıran, gözaltı ve tutuklama terörüne hız veren devlet, “açılımının” da
sınırlarını çizmiş oldu. Sayfa 6
Direniş
sürüyor!
Esenyurt’ta yüz takvim yaprağını
deviren, Belediye 2 No’lu Şube önderliğinde insanca yaşanacak bir ücret
ve sendika hakkı isteyen belediye işçilerinin direnişi ağır ağır yoluna
Sayfa 4
devam ediyor.
Gözaltında
taciz sürüyor
“Kadınlar; karakollarda, ev baskınlarında, sokak gösterilerinde polisin ya da askerin cinsel işkencesine
Sayfa 10
maruz kalıyor.”
Hasta
Tutsaklardan...
Devletin hapishanelerdeki “katletme politikası”, tutsakları, tedavi
haklarından mahrum bırakarak, onları ölüme mahkûm etmeye devam
ediyor. Son gelen haber, Sincan F
Tipi Hapishanesi’nden! TKP/ML
tutsağı Yaşar İnce, yoğun mücadeleler sonucu hastaneye götürüldü ve İnce’nin beyin damarlarının üç yerinde
lezyon oluştuğu tespit edildi.
Sayfa 7
Haykırış
Derneği açıldı!
Haykırış Kültür ve Sanat Derneği, sistemin egemen kılmaya çalıştığı yoz kültüre karşı işçiler ve
emekçiler safında yeni bir cephe olarak mücadeleye başlıyor. Sayfa 14
Evrensel Bakış
Pusula
Demokrasi bilinci,
birleştirme kültürünü
geliştirir!
Sayfa 11
İklim değişikliği bizim
değilse kimin sorunudur?
Sayfa 13
‹flçi-köylü 2
Yaflam›n içinden
Kampanya üzerine…
11-24 Aral›k 2009
‹flçi-köylü’den
Daha fazla emek, daha fazla çaba…
Gelece¤imiz ve özgürlü¤ümüz için;
Militan bir mücadele
So¤anl›’dan kampanyaya dair notlar
Kampanya faaliyeti do¤rultusunda 5
Aral›k günü So¤anl› Mahallesinde yayg›n
gazete da¤›t›m› gerçeklefltirdik. Akflam
saatlerinde Cumartesi pazar›nda önlüklerle bafllad›¤›m›z da¤›t›ma halk›n ve pazar0 esnaf›n›n ilgisi beklenenin üzerinde
oldu. Daha sonra Kocasinan Mahallesinde kap› kap› dolaflarak yapt›¤›m›z da¤›t›mda insanlar›n büyük bir bölümü gazetemizi alarak sahiplendi. Baz› evlerden ise sürekli olarak okumak istediklerine ve gazetemizin her say›s›n›n ulaflt›r›lmas›na yönelik taleplerde bulunuldu. Da¤›t›m esnas›nda Bahçelievler “Terörle Mücadele”
‹stanbul özgülünde gazetemiz ‹flçi-köylü ile dayan›flmay› gelifltirmek amac›yla ele
ald›¤›m›z kampanyam›z› iflçi s›n›f›n›n, köylülü¤ün, gençli¤in, iflsizlerin sorunlar›n›
nas›l
ele
ald›¤›m›z›/alaca¤›m›z›
tart›flaca¤›m›z bir ad›m olarak ele ald›k.
Madem ki siyasi-ideolojik ve pratik olarak
en ileriyi ve en güzeli temsil ediyoruz, o
zaman tüm davran›fllar›m›z, tüm çal›flmalar›m›z bu iddiaya uygun olmal›d›r. Kampanya dahilinde gidilmedik ev, çal›nmad›k kap› b›rakmamak için kitlelerle nas›l buluflabiliriz sorusunu sorduk.
Semt aya¤›n›n örülmesinden önce gazete faaliyetçileri ve semt çal›flanlar›n›n/faaliyetçilerinin beraber “‹flçi köylü Senin
Sesin, Sen de Kat›l Bize” fliar› ile fikir
al›fl/veriflinde bulunmas› olumluluktu. Di¤er semtlerin daha önce uygulam›fl olduklar› pratikler, baflar›lar bize kampanya süresince yürütece¤imiz faaliyetlerde örnek
oldu.
Kampanyan›n bafllamas› ile beraber ilk
çal›flmam›z semtteki okurlar›m›z ile bir
toplant› örgütleyip gazetemizle dayan›flmay› nas›l yükseltebiliriz üzerinden bir
tart›flma yürütmek oldu. Kampanya boyunca ve ondan sonra yapacaklar›m›z›n
çerçevesi belirlendi. Toplant›dan sonra
Gülsuyu Mahallesinde yap›lacak olan
toplu da¤›t›m›n ça¤r›s› yap›ld›. Sabah da¤›t›ma kat›lacak arkadafllar ile kahvalt› ve
da¤›t›m hakk›nda bilgi al›flveriflinde bulunuldu. Haz›rl›kl› olarak gitmemiz olumluluktu. Mahalleye gidildi¤inde oradaki yoldafllarla beraber mahallenin sorunlar›n› dile getiren bir ajitasyon metni haz›rland›,
megafon ve ‹flçi-köylü flapka ve yelekleri
ile da¤›t›ma baflland›.
Ajitasyon metni mahallenin y›k›m ve
kentsel dönüflüm projelerinin teflhiri ile
alakal› oldu¤u için mahalle halk›n›n dikkatini çekti. Can yak›c› sorunun gazetemizin
2. sayfas›nda yer almas› da bir art› idi bizim için. Hem mahallenin sorunlar›n› dile
OKURLARIMIZDAN
* 15 Kas›m Pazar günü ‹flçi Köylü gazetesi da¤›t›m› için Gülsuyu’na gittik. Gidifl amac›m›z gazete da¤›t›m›n›n kampanya süreci oluflu nedeniyle daha kitlesel olmas›n› sa¤lamak ve halka daha k›sa
sürede ulaflabilmekti. ‹lk etapta baz› eksiklikler yafland›ysa da ilerleyen süreçte
daha planl› ve organize olundu. Gidilen
bütün mahallerde her evin zili çal›nd›.
Gazetemiz tan›t›larak kampanya süreci
anlat›ld›. Gülsuyu’nun flu anki problemleri hakk›nda konufluldu ve halk›n da görüflleri al›nd›. Ve halka mücadeleye kat›lman›n gereklili¤i anlat›ld›. Gidilen her
mahallede ajitasyon çekildi ve sloganlar›m›z hayk›r›ld›. ‹nsanlar›m›z›n yaklafl›m›
de¤iflikti do¤al olarak. Kimisi istemezken kimisi de çok s›cak karfl›lad› bizi ve
gazetemizi.
Bir eve gittim ve bir ev kad›n› ile
sohbet ettim. Çok fakir bir aile oldu¤u
her halinden belliydi ama devrimci bir
kurumun gazetesini almak için ekmek
paras›n› bile verecek zengin bir yüre¤e
sahipti.
Da¤›t›m sonunda edindi¤im izlenim-
getirirken yard›mc› oldu hem de mahallelinin “evet sorunlar bunlar, ama siz gazetenizde bunlara ne kadar yer veriyorsunuz?” sorusunun cevab› oldu. Hatta gazetede yaz›y› gören ve gazete veren arkadafl›n semtin sorununu iyi bir flekide dile getirmesi ile beraber bir anan›n komflular›na
gazeteyi önermesi ve “sahip ç›k›n, evimizi bafl›m›za y›karlar, bu devrimciler olmasa” demesi gibi örneklerle karfl›laflmam›z bizleri daha da cesaretlendirdi
ve daha coflkulu bir da¤›t›m olmas›na neden oldu.
Gazete da¤›t›m›n›n ve kitlelere ulaflman›n semt aya¤›n› örerken yine semt çal›flanlar› olarak çevre çeper diye nitelendirdi¤imiz iliflkilerimizi, okurlar›m›z› harekete geçirmeyi hedefledik ve çeflitli toplant›lar ve etkinlikler örgütledik. Olabildi¤ince tüm okurlar›m›za ça¤r› yapt›k. Daha
önceki haftalarda da¤›t›m yapan yoldafllar›n ve mahallede oturan iliflkilerimizin fikir
al›flveriflinde bulunmas› bizim daha disiplinli ve düzenli olarak kampanyay› ele almam›za sebep oldu.
Yapt›¤›m›z toplant›larda flu sonuçlar
da ç›kt›; Çeflitli nedenlerle da¤›t›m›m›z›n
dar tutulmas› ve bir-iki güne s›k›flt›r›lmas›,
takvimsel eylemliklerle s›n›rland›r›lmas› gibi sorunlar ele al›nd›. Asl›nda her sorunun çözümü yine mücadelededir.
Sorunlardan kaçarak de¤il onlar› çözmek
için gerekli özveriyi ve çabay› göstererek,
sorunun üzerine giderek hem kendi çeliflkilerimizi hem de bulundu¤umuz yerin sorunlar›n› çözebiliriz. Yayg›n ve yo¤un kitle
faaliyeti sonucu kendimizi gelifltirdikçe, bizim geliflmemize ba¤l› olarak çevremizin
geliflmesi mümkün olacakt›r. Bizler kitlenin ö¤renci ve ö¤retmenleri olmal›y›z. Kitlelerden ö¤renmeli, ö¤rendiklerimizi ö¤retme ve dönüfltürme
ateflini körüklemeliyiz. fiimdi çok söz
etmenin de¤il çok emek harcaman›n zaman›, flimdi eksikleri ve zaaflar› gidermenin, aç›klar› kapatman›n zaman›d›r.
Gazetenin semt aya¤›n›n örülmesi bize
eksikliklerimizi gösterdi ve daha iyi bir gazete faaliyeti nas›l olmal› sorusuna cevap
oldu. Kampanya bafllang›c› semtimizde çeflitli pratik faaliyetler ile bafllam›fl oldu. ‹lk
olarak gazete da¤›t›m› yapaca¤›m›z yerlere
ve halk›n kulland›¤› yol güzergahlar›na ‹flçiköylü-Partizan imzal› ozalit çal›flmalar› yap›ld›. Ozalitlerde gazetenin tan›t›m›na,
mücadeleye ve gazetemize sahip ç›k›lmas›na dair yaz›lar vard›. Ertesi gün için örgütledi¤imiz kolektif bilincin, paylafl›m ortam›n›n oluflabilmesi için kahvalt› ve karfl›l›kl› bilgilendirme ve forum fleklinde bir etkinlik örgütlendi. Burada gazete da¤›t›ma
ç›kacak arkadafllar›n tekrar belirlenmesi,
bilgilendirmesi yap›ld› ve gazete faaliyetinin öneminden bahsedildi. Görüflmeler
esnas›nda gazete da¤›t›m komiteleri oluflturarak herkesin kendi bulundu¤u mahallede sürekli olarak gazete ve di¤er faliyetlere kat›lmas› karar› al›nd›.
Kimin hangi bölgede ç›kaca¤›n›n belirlenmesi ile da¤›t›ma iki grup oluflturarak
iki ayr› yerde baflland›. Elimizde gazete tan›t›m›n›n oldu¤u broflürler olmas› bizim
için iyi oldu. Çünkü gazete ulaflt›ramad›¤›m›z veya gazete almayan kiflilere broflür
ile gazetemizi tan›tma flans› bulduk. Yo¤un
ajitasyon ve propaganda ile örgütlenen
toplu gazete da¤›t›m› kitle taraf›ndan
olumlu karfl›land›.
Daha sonra iki grup bir
araya gelip Demokrasi
Caddesi’nde toplu gazete
ve broflür da¤›t›m› yapt›.
Kitlenin tepkisi olumluydu.
Gazeteleri ellerine alarak
beraber da¤›t›ma kat›lanlar
da oldu. Bizimle beraber
yürüyenler dahi oldu. Son
olarak Sar›gazi merkezde
belirli bir süre ajitasyon ve
propaganda yap›ld›. Gazete
da¤›t›m›na kat›lanlar ve
çevredekilerin kat›l›m› ile
lere dayanarak bu tür kampanyalar›n daha s›k yap›lmas› gerekti¤ini düflünüyorum. Hem bizim kolektif çal›flmalar›m›z
aç›s›ndan hem de halkla iç içe olmak aç›s›ndan verimli olabilece¤ine inan›yorum.
(Sar›gazi’den bir ‹K okuru)
ma bu kampanya süreci.
Elimizde ç›kart›lan broflürümüz ile
ve gazete ile kitlelere ulaflt›k. Böyle iki
materyalle kitlelere ulafl›lmas› olumluluktu. Ayr›ca haz›rlad›¤›m›z ozalitler de
görsel aç›dan iyiydi ve kampanyay› tan›tmak aç›s›ndan önemli idi.
(Sar›gazi’den bir ‹K okuru)
* 15 Kas›m Pazar günü Partizan olarak Gülsuyu’nda toplu gazete da¤›t›m›
yapt›k. Çald›¤›m›z her kap›da sevgiyle
karfl›land›k. Gülsuyu halk› biz Partizanlar› ve gazetemiz ‹flçi-Köylü’yü sahiplendi.
Çald›¤›m›z baz› kap›larda, hüzünlendi¤imiz anlar da oldu. Çünkü baz› insanlar›m›z ekmek alamayacak kadar fakirlerdi.
K›sacas› Gülsuyu’ndaki toplu gazete
da¤›t›m›m›z oldukça iyi geçti. Geçmesi de
beklenendi zaten. Çünkü Gülsuyu halk›
direnen ve direnmifl insanlardan oluflmufltur. (Sar›gazi’den bir ‹K okuru)
* Kitle ile bütünleflmek, onlar›n sorunlar›n› dinlemek, sorunlar›na bir flekilde müdahil olmak, gündemi kitlelere aktarmak, bizim kendi içerimizde gazete
faaliyeti yürüten yoldafllar›n, anlaflmazl›klar›, hoflnutsuzluklar› ve küçük burjuva saplant›lar›ndan uzak, bireycili¤i de¤il
de kolektivizmi ön plana ç›kt›¤› bir çal›fl-
YEN‹ MAHALLELERE,
YEN‹ OKURLARA
Bafllatm›fl oldu¤umuz kampanyan›n
hedefleri aras›nda yer alan yeni okurlar
yaratma ve yeni bölgelere da¤›t›m yap›larak, gazetemizin da¤›t›m›n› yayg›nlaflt›rmak için Ümraniye Kâz›mkarabekir Mahallesinde da¤›t›m faaliyeti örgütledik. Uzun y›llard›r yay›nlar›m›z›n
ulaflmad›¤› bu mahallede aksayan faaliyetimizden dolay› oluflan tepkilerle karfl›laflt›k. “Yine ayn›s›n› m› yapacaks›n›z?”,
“Bir süre gelip yine çekip gidecek misiniz?” gibi sorular›n muhatab› olduk.
Tüm bu tepkiler konuflmalar uzad›kça
s›cak bir ortama dönüfltü. Bu faaliyetin sonras›nda yapt›¤›m›z de¤erlendirmeler sonucu, okurlar›m›z›n taleplerini
karfl›layacak tarzda bir birim olufltura-
ekiplerinden bir ekip da¤›t›m faaliyetimizi
engellemeye yönelik kimlik kontrolü, takip giriflimlerinde bulundu. Gazetemizin
meflru bir flekilde sahiplenilmesi karfl›s›nda herhangi bir gerekçe gösteremeyen
ekip, kimlik kontrolü yaparak uzaklaflmak
zorunda kald›. Gazi Mahallesi, fiahintepe
ve Bayramtepe’de yap›lan da¤›t›mlar›ndan edinilen verilerle daha örgütlü ve
coflkulu yap›lan da¤›t›mda kitlelerin ilgisinin yo¤un oluflu biz faaliyetçilere kitlelere gitti¤imiz takdirde kitlelerin de bizleri
sahiplenece¤ini bir kez daha gösterdi.
(So¤anl› ‹K okurlar›)
elimizde bulunan tan›t›m metni bas›n aç›klamas› olarak okundu. Da¤›t›m sloganlar
ile son buldu.
Kampanya devam›nda yeni yeni iliflkiler yakalamam›za ve mevcut iliflkilerimizi
gözden geçirmemize ve çevremizde bulunan yoldafllar›n daha aktif öne at›lmalar›na,
pratik faaliyette bulunmalar›na, gazetemizin tan›t›m›n› genifl kitle y›¤›nlar›na daha iyi
bir flekilde yapmam›za olanak yaratt›.
Son bir ay içerisinde çeflitli bask› politikalar› ile karfl›lafl›ld›. Okur ve çevremizdekilerin evlerine kadar takip etmeler, esnafa gazete almamalar› konusunda bask›
yap›lmas›, kimlerin gelip gitti¤ini ö¤renmeye çal›flmalar›, bizleri terörist olarak lanse
etmeleri, 1 y›l içinde Sar›gazi’den terörü
temizleyeceklerini ve kahvelerde bunlar›
alenen konuflmalar›, son olarak da telefon
dinleme bilgilerinin okurlar›m›z›n evlerine
gönderilmesi, bir okurumuzun ailesinin 3
defa emniyet taraf›ndan aranarak sorgulan›p çeflitli bilgiler ö¤renmeye çal›flmalar›
yap›lan baz› bask›lard›r.
Tüm bu bask›lara en iyi cevap; mücadeleyi daha ileri seviyeye getirmek için gazetemizi sahiplenmektir. Gazetemizi kitlelere düzenli ulaflt›rmakt›r, örgütlü mücadeleyi yükseltmektir. Bekledi¤imiz sonuca
ulaflmak için tüm olanaklar›m›z› seferber
etmektir. (Sar›gazi ‹K okurlar›)
rak, mahallede da¤›t›m› sürekli hale getirme karar› ald›k. Burada yapaca¤›m›z
pratik faaliyetin sonucunda oluflan güvensizlikleri ortadan kald›raca¤›m›za inan›yoruz.
(Kaz›m Karabekir ‹K okurlar›)
DUDULLU’DA KAMPANYA
ÇALIfiMALARI
Uzun bir süredir gazete da¤›t›m›
gerçeklefltirdi¤imiz Afla¤› Dudullu’da
kampanya sürecinde toplu gazete da¤›t›m› gerçeklefltirdik. Dersimlilerin yo¤un
olarak yaflad›¤› mahallede canl› geçen
da¤›t›m boyunca olumlu tepkiler ald›k.
Kalabal›k bir flekilde gerçeklefltirdi¤imiz
da¤›t›m s›ras›nda, çok say›da yeni okur
bulduk. Verimli geçen çal›flmada, sonraki say›larda gazetemizi ulaflt›rmak için
bölgede sürekli da¤›t›m yapan arkadafllar, yeni okurlarla tan›flarak, s›cak diyaloglar kurdu. Bu toplu da¤›t›mdan sonra
mahallede da¤›t›m›n› yapt›¤›m›z gazetemizin say›s›n› yükseltme karar› ald›k.
Bundan sonra da belirli dönemlerde
toplu gazete da¤›t›m›, bildiri ve afifl çal›flmalar›m›z› mahallede yo¤unlaflt›raca¤›z.
(Afla¤› Dudulu ‹K okurlar›)
Devletin Kürt ulusal sorununa çözüm olarak gündeme
getirdi¤i aç›l›m süreci, son geliflmelerle birlikte yeni bir mecraya girdi.
Bar›fl Gruplar›n›n yo¤un bir kitle deste¤i eflli¤inde büyük
bir coflkuyla ülkeye girifli sonras› egemenler aç›l›mda yeniden
‘eski’ yöntemlerine geri döndüler. Kürt halk›n›n gerillaya
olan ba¤l›l›¤›n›n ve sevgisinin ortaya ç›kt›¤› görüntülerin akabinde ulusal harekete yönelik yeni bir bask›, tecrit ve k›skaca alma politikas›na start verildi.
Ortaya ç›kan büyük kitlesellik; Burjuva-feodal bas›n arac›l›¤›yla “provokasyon”, “k›flk›rt›c›l›k” ve “s›n›rlar›n afl›lmas›” olarak de¤erlendirilerek sald›r›lar
için uygun zemin haz›rland›. MHP ve CHP’nin politik bir tercihle giderek gerdi¤i bu süreç sonras› DTP
il ve ilçe binalar› tahrip edildi, birçok ilde ve bölgede
Kürtlere yönelik linç sald›r›lar› artt›. Özellikle ‹zmir’de, DTP konvoyuna yap›lan sald›r› ile doru¤a ç›kan kitlesel sald›r›larla birlikte bask›lar art›r›ld›.
DTP’nin kapatma davas› yeniden gündeme tafl›narak bu süreç kapsaml› bir yönelim olarak ele al›nd›.
Son olarak Abdullah Öcalan’›n koflullar›n›n a¤›rlaflt›r›lmas› bu yönelimin son halkas›n› oluflturmaktad›r.
Aç›l›m tart›flmalar›n›n bafllad›¤› ilk günlerde oldukça iyimser bir havaya sahip genifl bir kesimde biriken öfke, Öcalan’a
yönelik son hamle ile soka¤a taflt›. Baflta bölge illeri olmak
üzere ülkenin hemen her yerinde sokaklar› tutuflturan Kürt
halk›, devletin bu sald›r›lar›na karfl› sessiz kalmayaca¤›n› da
hayk›rd›. Devletin, bu eylemlere yönelik tutumu ise geleneksel yaklafl›m›ndan farkl› olmad›. Yüzlerce insan gözalt›na al›nd›, iflkenceden geçirildi, tutukland›. Diyarbak›r da bir genç
polis taraf›ndan yak›n mesafeden aç›lan bir ateflle katledildi.
Üniversite ö¤rencisi bu gencin, eylemlere ça¤r› yapanlardan
biri ve tüm eylemlerde herkesin tan›d›¤› bir yurtsever olmas› infaz edildi¤i flüphesini de gündeme getiriyor.
Kürt halk›n›n sokaklara taflan öfkesine devletin yan›t› ise
hücrelerin foto¤raflar›n› yay›mlamak oldu. Kürt ulusunun imha ve inkâra karfl› yükseltti¤i bu mücadele ve direnifl bayra¤›
bugün devrimci, demokrat, ilerici kesimlerin deste¤ini beklemektedir. Sald›r›lara karfl› tav›r almak, dayan›flmay› yükseltmek bugün için önemli bir görev olarak önümüzde durmaktad›r.
Ayr›ca tüm bu sürecin, DTP’nin kapat›lma davas›n›n
görülece¤i günlere gelmesi dayan›flman›n önemini bir kat
daha art›rmaktad›r.
Kürt halk›n›n 30 y›l› aflk›n bir süreyi bulan militan
mücadelesi sonucu yaratt›¤› kazan›mlar yine ayn›
mücadele hatt›n›n izlenmesi sonucu korunabilmektedir. Faflizmin sistemin en küçük gözeneklerine kadar nüfuz etti¤i ülkemizde en küçük hak ve özgürlükleri kazanman›n baflka bir mücadele yolunun olmad›¤› aç›kt›r.
Tam da böylesi bir atmosfer için Yeni Demokrat Gençlik (YDG) 5–6 Aral›k tarihlerinde 4. Konferans›n› “Militan
bir gençlik hareketi yaratal›m” fliar› ile gerçeklefltirdi.
‹flsizlik, yoksulluk, açl›kla terbiye edilmek istenen ve özellikle krizle birlikte gelece¤inden beklentileri giderek azalan,
umutsuzluk içinde yaflayan halk gençli¤ini bu cendereden
kurtarman›n tek ç›k›fl yolunun militan mücadele hatt› oldu¤unu ortaya koyan YDG Konferans› oldukça önemli bir
yerde durmaktad›r.
Halk gençli¤inin bask› ve sömürüden kurtulmas› ve gelece¤ini kendi eline alabilmesine önderlik etmek; süreklili¤i sa¤lanm›fl, tutarl› ve militan bir durufl ile gerçekleflebilecektir.
Yeni Demokrat Gençli¤in 4. Konferans› karanl›ktan ayd›nl›¤a giden yolun temel rotas›na yapt›¤› vurgu ile dikkate
de¤er bir yerde durmaktad›r. Konferansa de¤iflik bölgelerden kat›lan delegelerin tart›flmalardaki olgunlu¤u
ve politik yaklafl›mlar›ndaki derinlik oldukça ö¤reticidir.
Yeni Demokrat Gençlik, militan bir gençlik hareketinin politik geliflmelere pratikte etkili bir tav›r
alan ve bunun süreklili¤ini sa¤layan bir çizgi ile hayat
bulabilece¤ine dikkatleri çekmektedir. ‹flçi s›n›f› ve
emekçilerin grev, direnifllerine politik ve pratik olarak yo¤un
bir ilgi göstermek militan bir gençlik hareketinin vazgeçilmez
görevlerinden biri olacakt›r.
Bu yan›yla 25 Kas›m’da kamu emekçilerinin ülke gündemini sarsan ve birçok yerde hayat› durduran grevi oldukça
önemi bir örnek olarak önümüzde durmaktad›r. On binlerce kamu emekçisi grev hakk›, insanca yaflanacak bir ücret ve
toplu sözleflme hakk› için tehditlere ald›rmadan alanlar› doldurdu. Greve gösterilen yo¤un kat›l›m ve ilgi kamu emekçilerinde biriken öfke ve sinerjiyi de yans›tmaktad›r.
Kamu emekçilerinin mücadelesi önümüzdeki günlerde
de de¤iflik biçimler alt›nda devam edecektir. ‹flçi s›n›f› ve
emekçilerin direnifllerinde yer almak onlarla omuz omuza
yürümek bizim için ertelenemez bir görevdir.
‹flçi-emekçilerin üzerine at›l› a¤lar›n parçalanmas› ve kitle
denizinin önündeki bendin y›k›lmas›, buzun k›r›lmas› yolun
aç›lmas› militan bir mücadele hatt› ile mümkün olabilecektir.
Kitlelere güven veren, süreklili¤ini sa¤layan militan bir hareketin kazan›mlar elde etmesi ve y›¤›nlarla buluflmas›n›n önünde hiçbir engel yoktur.
‹flçi-köylü 3
Politika-yorum
11-24 Aral›k 2009
Egemen s›n›flar› hayal k›r›kl›¤› bekliyor!
Irkç›-floven kampanyalar sonucu gerçeklefltirilen linç giriflimlerinin, farkl› inanç ve milliyetten halka dönük katliamlar›n ve daha bir
dizi benzer uygulaman›n-prati¤in (sald›r›n›n)
egemen ulus zihniyeti içinde, öteden beri oldu¤u gibi, bugün de ne kadar “sayg›n” bir yerde durdu¤u içinden geçilen süreçte bir kez
daha a盤a ç›kt›.
En son ‹zmir’de, DTP konvoyuna yap›lan
faflist sald›r›n›n ard›ndan yürütülen tart›flmalar
ve de yap›lan yorumlarda da ifadesini bulan bu
“sayg›n” durumun, giderek daha genifl bir yelpazeyi kapsad›¤› da görüldü. Ayn› zamanda
“aç›l›m”›n “buraya kadar” oldu¤u ya da
“aç›l›m” denirken gerçekte kastedilenin
ne oldu¤u da. Daha göz boyay›c›, aldat›c› ve
kafa kar›flt›r›c› olmas› amac›yla “demokratik
aç›l›m” adland›rmas›nda karar k›l›nan “aç›l›m”›n
Kürtlere dönük aya¤› art›k tam bir ›rkç›-floven histeriye dönüfltü dersek abartm›fl olmay›z. Bu histeri ise, son yaflananlar›n ard›ndan
görüldü¤ü üzere “vatandafla” s›¤›n›larak alabildi¤ince meflrulaflt›r›lmaya çal›fl›l›yor. T›pk› benzer süreçlerde oldu¤u gibi…
Aç›l›m› kendi cephesinden anlatmak üzere
‹zmir’e giden DTP’liler “vatandafl tepkisi” ile
karfl›lanm›flt›! Irkç›-faflist niteli¤i aç›kça görülen
bu sald›r› “örgütsüz”, “siyasal ba¤› olmayan”,
“do¤al” bir tepki idi!
Bu iddialar hükümetin-devletin tüm kademelerinden, onlar›n destekçilerinden ve de
yandafl medyadan, ›srarla böyle getirilse de halk›n “tahrik edildi¤i” söylense de bunun böyle
olmad›¤› ortadayd›. Çünkü daha DTP konvoyu geçmeden kald›r›m tafllar› sökül-
müfl ve geçifl güzergah› üzerinde sald›r›
haz›rl›¤› yap›lm›flt›. Çabalar bir yandan da
bu gerçe¤in üzerini örtmeye dönüktü. Söz konusu olan›n ›rkç›-floven k›flk›rtmalar sonucu
gerçeklefltirilen bir linç giriflimi olmas›, böylesi
giriflimlerin ise, yukar›da da vurguland›¤› gibi,
egemen ulus zihniyeti içindeki “sayg›n” yerini korumas›, bu “sayg›n” yerde kimlerin durdu¤unu, kimlerin bu “sayg›n” yere ulaflmak için
“can att›¤›n›” da ortaya ç›kard›.
Renk korkusu sürüyor
“Aç›l›m”›n görünürdeki “mimar›” AKP, linç
giriflimlerini hararetli bir biçimde savunmaya,
meflrulaflt›rmaya koyulmakta gecikmedi.
Erdo¤an, “ellerinde flamalar, pankartlar tafl›rlarsa böyle olur” sözleriyle faflist
sald›r›y› savunuyor, gücünü hükümette olmaya
art› olarak, kontrgerillac› kimli¤inden alan Bakan Çiçek de an›nda ›rkç›-floven koroya dahil
oluyordu (ki zaten hep içindeydi).
‹zmir polisine ve ‹zmirlilere “teflekkür
eden” Çiçek, 2005’te Bursa Bozöyük’le Kürtlere yönelik linç giriflimi gerçeklefltirildi¤inde
de bunu yine “vatandafl tepkisi” olarak getiren
ve meflrulaflt›rmaya çal›flan ilk isimlerdendi.
Ayn› günlerde, sar›-k›rm›z›-yeflil renklerdeki bayra¤› Erdo¤an taraf›ndan “illegal örgüt
bayra¤›” ilan edilen DTP, partilerini kapatma
tehditleri eflli¤inde gelen bu sald›r›lar› meflrulaflt›rma çabalar›n›, “kapatman›n zemini haz›rlanmak isteniyor” olarak yorumlay›p, illegal
bayrak iddias›n› ise “trafik lambalar› da m›
illegal” sözleriyle cevapl›yordu. (Hasip Kaplan, 28 Kas›m Günlük)
S›n›fsal Yaklafl›m
EYLEME KATMA, EYLEM‹ KATLAMA
VE EYLEMLE KANATLANMA
25 Kas›m grevine giden kamu
emekçilerini, “Eylemlerinin neticesine
katlan›rlar” sözüyle tehdit eden Tayyip Erdo¤an ve “Eylem masum bir
hak eylemi de¤ildir, iyi niyetle ba¤dafl›r
yan› yoktur” diyen genel baflkan yard›mc›s› Hüseyin Çelik, al›fl›k olunmayan bir tutum sergilemiyordu
ama dünü ve gerçekleri unutanlar
için gerekli bir uyar›ya neden olmufllard›. Asl›nda yaln›zca dün için
de¤il, geliflmelerin tam içinde ve ortas›nda, “demokrasi” testinden
geçen AKP hükümetini çözmek hiç
de zor say›lmazd›…
Daha bir buçuk y›l önce 1 May›s
için direnifl haz›rl›¤› içindeki iflçi s›n›f›na, “Ayaklar bafl olursa k›yamet kopar” diye sald›ran, bafl›ndan beri iflçi-köylü bütün direniflçilere, muhalif
bütün kesimlere en sert ve galiz ifadelerle yaklaflan da onlard›. Nitekim
henüz birkaç gün önceki (05.12) konuflmas› esnas›nda “hak ve taleplerini” hayk›ran Tekel iflçileri de “f›rça” darbelerinden nasibini alanlar
aras›na kat›lm›flt›. Kald› ki hak ve özgürlükler alan›na kabaca bir göz at›fl
dahi sendikal haklar, hak arama özgürlü¤ü ve demokratik haklar›n kullan›m› aç›s›ndan tablonun gittikçe
kararan yüzünü fark etmeye yetecektir.
O halde AKP’yi “demokratik”
aç›l›mlar içerisinde, “olumlu ve
etkili” ifller yapma mertebesine
yükseltenlerin kulland›¤› bafll›ca ar-
güman olan “askere tav›r” olay›n›n kafalar› tütsüleyen, gözleri boyayan esprisi nedir diye tekrar ve tekrar sorman›n yarar› vard›r. “Ergenekon” dosyas›yla hem mesafe al›p
hem de neredeyse her fleye çözüm
ve yan›t arar bir tarz tutturan
AKP’nin iflini hangi husus kolaylaflt›rmaktad›r?
Bu sorular›n yan›t›n› verebilmek
için askerin/ordunun bu ülkedeki
konumu/rolü ve prati¤i üzerinde
durmak gerekecektir. Bu durum
kitlelerde öyle yer edinmifl, öyle izler b›rakm›flt›r ki askere yönelik
(görünen) her türlü tasarruf, olay›n
içyüzüne bak›lmaks›z›n büyük bir
sempati uyand›rmakta, hayretlerle
karfl›lanmaktad›r. Konuyu çarp›tan,
farkl› düzlemlerde sunan AKP ve iflbirlikçilerini güdüleyen düflünce elbette farkl›d›r ama olaya çanak tutan ve etkilenen kesimler bak›m›ndan meselenin püf noktas› buradad›r. Bu durumun t›pk› orduya bel
ba¤lama hadisesi gibi kendine/halka
güven sorunuyla dolays›z ba¤lant›s›
üzerinde mutlaka durulmal›d›r.
Ergenekon operasyonu kapsam›nda gelifltirilen atraksiyonlar sürmektedir. Eski göz alt›l›, tutuklamal›
dalgalar›n yerini flimdilik “ifade alma” yöntemi alm›flt›r. Bu sayede
yine hem tabana hem de as›l ve sahte düflmanlara mesaj verme yolu seçilmektedir. Onlar›n gerçek mesajlar›n› deflifre etmek ve kitleyi bu
Linç giriflimlerinin, Kürtlere karfl› (görüntüde de olsa) “yumuflak” üslup terk edilerek,
tüm Kürtler hedef gösterilerek savunulmas›,
buna paralel olarak Öcalan’›n ‹mral›’daki koflullar›n›n a¤›rlaflt›r›lmas›, beraberinde “AKP art›k
Kürt meselesine dönük gerçek niyetini, Kürtlere nas›l bakt›¤›n› gizleme gere¤i duymuyor” izlenimi yarat›yor. Böylece, asl›nda daha bafl›ndan itibaren Ulusal Hareket’in tasfiyesi oldu¤u bilinen “Kürt aç›l›m›”ndaki göstermelik
“demokratik” yaklafl›m da terk ediliyordu.
Fiili sald›r›lara eklenen sanal ortamdaki sald›r›lar›n s›n›r tan›mazl›¤› ise, ›rkç›-floven dalgay› t›rmand›rmaya hizmet etmenin yan› s›ra, faflist zihniyete tan›nan özgürlü¤ün ne kadar s›n›rs›z oldu¤unu da göstermektedir.
‹lerici, devrimci ve yurtsever sitelerin yay›nlar›, duyulan en küçük bir “rahats›zl›k” nedeniyle, mahkeme kararlar› ile kapat›l›rken,
Kürtlere karfl› aç›k aç›k silahlanma ça¤r›s› yapan, parçalanm›fl gerilla cesetlerine yer verilen, an›nda silahl› yüz bin kifliyi harekete geçirebileceklerini iddia eden, Kürt siyasetçileri
aç›k hedef gösteren, linç giriflimi görüntüleri
eflli¤inde Kürtlere a¤za al›nmayacak küfürler
eden vb. vb. yay›nlar içeren bu siteler yay›n
hayatlar›n›, s›rtlar›n› ›rkç›-floven dalgaya ve bu
dalgay› yaratan-körükleyenlere dayayarak sürdürmekteler…
“Ayd›nlar” da saflar›n›
netlefltiriyor
Linç kampanyas›, ‹zmir’den sonraki günlerde, Çanakkale Bayramiç’te, 2 bin kiflilik faflist toplulu¤un, Kürtlerin oturduklar› evlere
sald›rmalar› ile, son günlerin ikinci büyük ölçekli sald›r›s› ile sürdü. Bunu ülkenin baflka
baflka yerlerindeki irili ufakl› sald›r›lar (devletin DTP’lilere dönük sald›r›lar› eflli¤inde) izlemeye devam ediyor.
Bayramiç’teki sald›r›n›n da yine devlet erkan› (ve de bilumum temsilcisi-destekçisi) taraf›ndan savunulmas› “kaç›n›lmaz” oldu ve Çanakkale valisi durumu “gençlerin taflk›nl›¤›”
olarak nitelendirdi.
MHP ve CHP’nin ›rkç›-floven dalgay› sahiplenme, onun da ötesinde k›flk›rtmada baflrolü kimselere kapt›rmama tutumlar›na ayr›n-
yönde ayd›nlatmak, eylemin tesir
gücü nedeniyle çok önemlidir.
TSK’n›n en üst kademesinde yer alm›fl generallerin toplu biçimde ifadeye ça¤r›lmas›, ses getiren, yank›
uyand›ran bir harekettir. Ancak alt›
bofl, ayaklar› yere basmayan ve yasak savma cinsinden bir “gösteri”
oldu¤u görülmelidir. Darbeler ve
ordu konusundaki samimiyeti defalarca test edilmifl bulunan mevcut
hükümetin (öncekilerden farks›z biçimde) bu olaydaki tutumunun k›sa
vadede dahi etkili olmas›na izin vermemek gerekir.
Bir zamanlar›n kudretli ordu komutanlar›n›n “s›radan” bir san›k gibi
saatlerce ifade verme pozisyonu,
“kutsal devlet ve ordu” büyüsünden ç›kamayanlar›n akl›n› bafl›ndan almaktad›r. “Darbe” temas›
üzerinde flekillenen Ergenekon operasyonunda, tam da bu fiilin merkezinde (esas aktörler) görülen generallerin serbest b›rak›larak (öncekiler de hastal›k bahanesiyle serbest)
bir tür aklama ifllemine tabi tutulmas›, davay› temelsiz b›rakm›flt›r.
Ancak davan›n oluflturma ve yürüme biçimi, esas temelin/amac›n belli
reorganizasyondan baflka di¤er klik
ile mücadelede sindirme, geriletme
ve koz kayna¤› yaratma oldu¤unu
gösterdi¤i için, görünürdeki temelin çökmesi üzerinde durulmamaktad›r.
Kendisinin bafla ç›kma umudunu
yitirenler ve bu ba¤lamda iflçi ve
emekçi kitlelerin gücüne inanc› da
kalmayanlar aç›s›ndan filler aras›ndaki tepiflmeden medet ummak elbette hazindir. Ezilmenin alas›n› yaflama koflullar› böylelikle daha pervas›z bir zemine kaymaktayken, bunun ay›rd›nda olamama hali geri dö-
t›l› olarak girmeye bile gerek yoktur. Çünkü
herkesçe yeterince malumdur.
Devletin-hükümetin, muhalefet partilerinin
yandafl medyay› da yanlar›na alarak, halk y›¤›nlar› içinde yaratma gayretine girdikleri bu tehlikeli t›rman›fla, kimi “ayd›n”lar›n dahil olmamas› da elbette düflünülemezdi!
‹zmir’deki halk› topyekun faflist ilan eden
yaklafl›mlara (ki, bir kentin halk›n› topyekun faflist ilan etmek yanl›flt›r) karfl› ç›k›l›yormufl gibi
yap›larak, biraz dikkatli bak›ld›¤›nda sald›r›y›
gerçeklefltiren toplulu¤a dönük faflist tan›mlamas›na (bu tan›mlama ise do¤rudur) karfl› ç›k›l›yor bu “ayd›n”larca ve böylelikle buram buram egemen ulus milliyetçili¤i kokmalar›n›n
önüne kendileri dahi geçemiyor. Bu yaklafl›mlar› ise onlar› da yaz›n›n giriflinde konulan “sayg›n” konuma yerlefltiriyor.
Aç›l›m yeni halkalarla
sürüyor
“Kürt aç›l›m›” özgülünde bu geliflmeler yaflan›rken, CHP’nin bindi¤i dal› kesercesine (iyi
ki) yaratt›¤› kriz de di¤er gündemlere paralel
olarak güncelli¤ini koruyor. AKP ise akl›nca kesilen dala binmeye çal›fl›yor. En az›ndan bunun
hesab›n› yap›yor.
“Dersim krizi AKP’nin Alevi aç›l›m›na yarad›” yorumlar›n› do¤rularcas›na, “yasakl›”
Dersim ismi, bizzat Erdo¤an taraf›ndan (ve daha baflkalar›) telaffuz ediliyor, AKP bu krizi
Alevi tabana yay›lman›n olana¤›n› alabildi¤ine
kullanma e¤iliminde oldu¤unu saklama gere¤i
duymuyor.
Ancak genifl Alevi y›¤›nlar bu oyuna pek de
kanacak gibi görünmüyor. Alevi oluflumlar›,
Alevilerin Kad›köy’de yüzbinlerin üzerinde bir
kitleyle yapt›klar› mitingde dile getirilen taleplerin söz konusu bile edilmeyerek görmezden
gelindi¤ini vurgulayarak, CHP’den topluca istifa eden Alevileri, AKP’nin tuza¤›na düflmemeleri yönlü “ya¤murdan kaçarken doluya tutulmamal›” sözleriyle uyar›yorlar. Ayr›ca tepkilerini bir kez daha 13 Aral›k’ta yap›lacak miting
ile dile getirmeye haz›rlan›yorlar.
Aç›l›m enflasyonuna eklenmeye çal›fl›lan
son halka ise “Roman aç›l›m›” olarak sunulmaya çal›fl›l›yor. Toplumun ezilen-horlanan
nüflü çok zor olan bir süreç do¤urur ki, beli do¤rultmak için uzun bir
zamana ihtiyaç olaca¤› tabiidir. Zaten derlenip toparlanma dönemini
baflka bir safhaya ulaflt›rma derdinde olanlar›n nas›l bir durumla karfl›
karfl›ya oldu¤unu daha iyi görmek
gerekecektir.
Ölü topra¤› atma sürecini tamamlamak için “etkili/güçlü” eylemler dizisine ihtiyac› olan iflçi ve
emekçi kitleler bak›m›ndan 25 Kas›m’›n önemi ve getirileri ortadad›r.
Kamu emekçileriyle s›n›rl› olsa da
“k›smi” düzeydeki bir “genel direnifl”in yaratt›¤› sonuçlar iyi okunmal›d›r. Konu emekçi hareket, konu
kitlesel mücadele hatta konu herhangi bir biçimde ama gerçek manada kitle muhalefeti/direnifli oldu¤unda egemen s›n›flar›n tavr› ve politikas› bütün ç›plakl›¤›yla ortaya serilmektedir. Öncekilerle beraber
AKP’nin de Kürt halk›n›n soka¤a
döküldü¤ü her süreçte yaflad›¤› panik ve korkunun do¤urdu¤u hezeyana bu günlerde Öcalan’›n hücre koflullar› vesilesiyle tan›k olunmaktad›r.
fiimdi 25 Kas›m’›n bir zincire
halka olup olamayaca¤›n›n kavgas›
verilecektir. Bundan önceki dönemlerde genellikle bu ve benzeri direnifllerin devam›n›n getirilmesi mücadelesinden egemen s›n›flar kazançl›
ç›km›fllard›r. Bu durumun özellikle
yak›n dönem aç›s›ndan yaratt›¤› sonuçlar›n bafl›nda, barikat›n sürekli
daha geri bir mevziden kurulmas›
gelmektedir. O nedenle de çapl› ve
etkili, dolay›s›yla da süreklilik kazanabilecek bir hareket örgütlemenin
flartlar› daha da zorlaflmaktad›r.
Ne var ki direnifl flartlar›n› sürekli “kolaylaflt›rmak” düzenin
kesimleri s›ralamas›nda, egemenler taraf›ndan
en üst s›ralara yerlefltirilmifl olan, yasal düzenlemelerde dahi ayr›mc›l›¤› iliklerine kadar yaflayan Romanlar›n bu aç›l›ma yaklafl›mlar›n›n
ne olaca¤›n› ise önümüzdeki günlerde görece¤iz. Ancak Romanlar, uzun bir tarih boyunca
oturduklar› Sulukule’de evlerini bafllar›na y›kanlar›n, kendilerini k›fl›n ayaz›nda soka¤a
atanlar›n kimler oldu¤unu eminiz henüz unutmam›fllard›r.
Egemen s›n›flar› hayal
k›r›kl›¤› bekliyor
“Kürt aç›l›m›”nda yaflanan fiyaskoya ra¤men, yeni aç›l›m hamlelerinin gündeme gelmesi, AKP’nin pozisyonunun giderek tehlikeye
düfltü¤ünün de iflareti olmaktad›r. Yap›lan kamuoyu yoklamalar› AKP’ye deste¤in düflüflünü
sürdürdü¤ünü göstermektedir.
Ülke içinde gündeme gelen bu bir dizi hamle, Ortado¤u’da ziyaretlerle sürdürülmeye çal›fl›lmas›, yitirilen destekle alakal› oldu¤u kadar,
Erdo¤an’›n 7 Aral›k ABD ziyareti ile de yak›ndan alakal›d›r. Hatta bu ziyaret önceliklidir. Verilen görevlerin yerine getirilip getirilmedi¤inin
rapor edilece¤i ziyaret için eksik kalan görevler tamamlanmak istenmektedir. Pozisyonunu
yitirmemesi de buna ba¤l›d›r.
Ayr›ca “ifllerin iyi gitmesi” kendileri kadar,
hatta daha fazla, emperyalist efendilerinin de
beklentisidir. Çünkü küresel gidiflat önümüzdeki y›l emperyalistleri ve de onlar›n uzant›lar›n› büyük hayal k›r›kl›klar›n›n bekledi¤i göstermektedir.
The Economist dergisi geçti¤imiz günlerde
bu hayal k›r›kl›¤›na dikkat çekiyor ve Türkiye,
Rusya, Çin, Malezya, Filipinler gibi ülkeleri
“sosyal isyan ihtimali yüksek oranda riskli ülkeler” olarak veriyor. (28.11. 09 Cumhuriyet)
Bunun ülke egemen s›n›flar› da uzunca zamand›r fark›ndalar. Irkç›-floven dalgaya paralel
olarak, toplumsal muhalefetin tüm kesimlerine
dönük sald›r›lar›n› art›rmalar›n›n, memurlar›n›n
grevi karfl›s›nda panikleyerek, tehditler savurup “yasad›fl›” ilan etmelerinin nedeni de bu,
sosyal isyan riskinin büyümesine karfl› duyduklar› korkudur. Ama bu korkudan kaç›fl yok.
Çünkü korktuklar› er-geç bafllar›na gelecek!
ola¤an ak›fl› gere¤idir. E¤er ola¤an
hali zorlayan geliflmelerden söz ediyorsak durum daha da elveriflli demektir. Bunun kendini en s›radan
ifade etti¤i koflullar kriz dönemlerinin eseridir. Alan›nda ünlü, finans ve
politika dergisi The Economist’in
özel say›s›nda (23.11), Türkiye’yi
dünyada sosyal patlama ihtimali “en
yüksek” ülkeler aras›nda saymas› ve
ekonomik kriz nedeniyle çat›flmalar›n “artaca¤›ndan” bahsetmesi
dikkat çekicidir. Bunu “malumu
ilan” haline getirmenin yolu 25 Kas›m’›n ifllevsel gücünü de¤erlendirmekten geçmektedir.
Bunun için elbette pratik ad›mlar atmak esast›r. Ne var ki pratik
ad›mlar›n neler olaca¤› kadar nas›l
at›laca¤›na dair de 25 Kas›m önemli
dersler sunmufltur. Dolay›s›yla de¤erlendirme önceli¤i, öncesi ve esnas›yla 25 Kas›m sürecine verilmelidir. Buna kalk›flt›¤›m›zda ilk olarak
alt› çizilmesi gereken husus, grev
isimli silah›n gücüdür. Demek ki s›n›f›n bu en önemli silah›, alan mücadelesinin merkezinden uzaklaflt›r›lmamal›d›r. ‹kinci husus kitlesellik
olgusudur. Bir anlamda koflullar›n
dayatmas›yla Kamu-Sen’i de içine
alan eylemin çap› ve bu manada etki
gücü ortadad›r. Bu tip eylemlerin en
genifl kitleyi harekete geçirmesi kayd›yla ifllevli olaca¤› bir kez daha görülmüfltür. Bu durum üçüncü önemli husus olan “birlik” sorununa belli bir derinlik kazand›rmal›d›r. Devrimci, demokrat, ilerici güçler aras›ndaki “birlik” sorununun önemi
kendini en yak›c› sonuçlar›yla göstermifltir. Asgari bir zemin yakalama
flartlar›, s›n›f mücadelesinin bu tansiyonda yürüdü¤ü koflullarda her zaman vard›r.
Nihayet en kritik ders önderlik
sorunuyla ilgilidir. Bütün eylemler
ama özellikle bu çapta hareketlerin
yönetiminde, verece¤i mesaj ve
e¤itim konular›nda önderli¤in tayin
edici role sahip oldu¤u bir kez daha
görülmüfltür. Eylem içerisinde e¤itim olgusunun mücadeledeki yeri
çerçevesinde di¤er bütün ç›kar›mlar›n önemi vard›r ama hangi dersin
verilece¤ini hiç kuflku yok ki önderlik mekanizmas› belirleyecektir. Bunun için s›n›fa önderlik sorununu
oda¤›na almayan hiçbir hareketin
uzun vadede kal›c› mevziler elde
etme flans› olmayacakt›r.
Düne kadar krizin te¤et geçece¤ini söyleyenler flimdi de gitmekte
oldu¤u (hatta gitti¤i) yalan›na sar›l›yorlar. Kriz olgusu mevcut sömürü
düzeninde yaln›zca hararetin biraz
daha yükselme anlar›na iflaret etmektedir. Yar› sömürge yar›-feodal
ülkelerin çeliflkilerdeki derinlik,
keskinlik ve yo¤unluk bak›m›ndan özel durumlara ihtiyac› olmad›¤›, her türlü tart›flman›n üstündedir.
De¤erlendirmeyi ama özellikle de
mücadeleyi, göreceli bir tart›flma
haline getirilen kriz olgusuna endekslemenin egemen s›n›flarca da
benimsenen bir tutum oldu¤una
kuflku yoktur.
Tayyip “neticeye katlanmak”la
tehdit etmiflti. Eyleme kat›lan milyonlar büyük bir coflkuyla bunun yan›t›n› verdiler. fiimdi daha genifl kitleleri eyleme katma, direnifli bütün
platformlara yayarak mücadele gücünü katlama ve s›n›f mücadelesinin di¤er dinamikleriyle buluflarak
kanatlanma zaman›d›r.
‹flçi-köylü 4
‹flçi/köylü
11-24 Aral›k 2009
“Ekmek, zeytin yiyerek direnifli sürdürece¤iz!”
Esenyurt’ta yüz takvim yapra¤›n› deviren
bir direnifl, a¤›r a¤›r yoluna devam ediyor.
AKP’li Esenyurt Belediyesi taraf›ndan
sendikadan istifa etmedikleri gerekçesiyle ç›kar›lan iflçilerin direnifli yüz günü geride b›rakt›. Belediye-‹fl 2 No’lu fiube önderli¤inde insanca yaflanacak bir ücret ve sendika
hakk› isteyen iflçiler buna tahammül edemeyen Belediye Baflkan› Necmi Kad›o¤lu taraf›ndan iflten ç›kar›ld›, bask› ve sald›r›lara
maruz kald›. Buna karfl›l›k iflçiler de sendikalar›na sahip ç›karak direnifle geçti. ‹fllerine
sendikal› olarak geri dönmek isteyen iflçiler,
belediye karfl›s›na açt›klar› pankartlar›n›n alt›nda direnifllerini sürdürüyorlar. Her hafta
bir eylem gerçeklefltiren iflçiler düzenledikleri etkinliklerle dayan›flmay› yükseltiyor.
Direnifllerinin yüzüncü gününü kamu
emekçilerinin grevine kat›larak kutlayan iflçiler mücadeleyi soluksuz sürdürüyor. Esenyurt’ta faaliyet yürüten devrimci ve ilerici kurumlarla birlikte bir platform kuran iflçiler
gelecekten umutlu, kazanacaklar›ndan emin.
‹flçi-Köylü gazetesi olarak direnifli örgütleyen Belediye-‹fl Sendikas› 2 No’lu fiube Baflkan› Hasan Gülüm’e direniflin geldi¤i noktay› ve son geliflmeleri sorduk
- Direnifl yüzüncü gününü geride b›rakt›. Gelinen aflamay› nas›l de¤erlendiriyorsunuz?
Hasan Gülüm: Direniflimizin 108. günündeyiz. Bugün bir toplant› yapt›k iflçilerle.
Geldi¤imiz nokta üzerinde durduk. Bu noktada direniflin iflveren üzerinde neden etkili
“Gökten tafl da
ya¤sa
direnece¤iz!”
Tuzla Tersane Bölgesi’nde kurulu
bulunan G‹SB‹R Baflkan Vekili Kenan
Torlak’›n sahibi oldu¤u TORGEM
Tersane bünyesindeki Net Denizcilik Tafleron fiirketi’nde çal›flan 25
iflçi, 4 ayd›r haklar› gasp edildi¤i için
direnifle ç›km›fllard›. Tersane iflçilerini,
direnifllerinin 24. gününde (4 Aral›k’ta) ziyaret ettik.
‹flçiler, direniflteki kararl›l›klar›n›
flu sözlerle vurguluyorlar; “Gökten
tafl da ya¤sa direnece¤iz!” Geçti¤imiz günlerde 5 günlük açl›k grevi yapan iflçiler, açl›k grevini ve sonras›nda
gelen bayram sürecini de¤erlendiriyor; “5 gün dönüflümlü açl›k grevi
yapt›k ve ard›ndan bayram sürecine
girdik ama bizler gene aç›z, çünkü param›z yok! Yani grev olmasa da açl›k
durumumuz devam ediyor.”
Haklar›n› alana kadar direnifl yerlerinde seslerini yükseltmeye devam
edeceklerini söyleyen iflçiler, kap›n›n
önünde sözlerini, “Ücret hakt›r,
gasp edilemez”, “Gökten tafl da
ya¤sa direnece¤iz” sloganlar› ile
sonland›rd›lar.
(Kartal)
olamad›¤›n› konufltuk. Neden iflveren taleplerimize cevap vermiyor, direnifli hangi biçimlerde sürdürürsek bunu yapabiliriz diye tart›flt›k.
Biz direniflin kamuoyunda ses getirdi¤ini
düflünüyoruz. Bu konuda bir sorun yok.
Esenyurt’ta direniflin baflar›ya ulaflabilmesi
için bölge halk›n›n belediye üzerinde bask›
kurmas› gerekiyor. Önümüzdeki günlerde
buna dönük çal›flmam›z olacak. ‹flçiler mahallelerde her hafta bir eylem yaparak insan›m
diyen herkesi belediye üzerinde bask› kurmaya ça¤›racak. Hafta sonlar› güçlü eylemlerle
sonuç almaya çal›flaca¤›z.
Bu süreç bizim aç›m›zdan Esenyurt’taki
sendikas›z iflçileri örgütlemekle geçecek.
Önümüzdeki aylarda faaliyetimizin esas olarak flekillenece¤i zemin bu olacakt›r. Bu nedenle bir süre genifl kamuoyuna yans›yandan
Kararl›y›z!
K›rklareli’nin De¤irmencik Köyü
mevkiinde bulunan Apre Boya
Fabrikas›’nda çal›flan 30 iflçi, iki ayd›r maafl alamad›klar› için 26 Kas›m’da, ifl b›rakma eylemi yapt›lar.
Fabrika önünde eylemlerini devam ettiren iflçileri, kolluk kuvvetleri
ablukaya ald›. Direniflte kararl› olan
iflçiler bask›lara boyun e¤meyeceklerini belirttiler.
(H. Merkezi)
Direniflte kararl›
olanlar kazand›
‹stanbul-Maltepe’de toplu konut
inflaat›nda çal›flan iflçiler, Kurban
Bayram› gelmesine ra¤men paralar›n›n ödenmedi¤ini belirterek 26 Kas›m Perflembe günü flantiye alan›nda bir araya geldiler. ‹flçiler, maafllar›n›n derhal verilmesini isteyerek flantiye alan›ndaki flirket yetkililerinin
kulland›klar› 3 konteyn›r› atefle verdi.
10 iflçi ise binan›n çat›s›na ç›karak eylemi devam ettirdi. ‹flçilere ücretlerinin en k›sa zamanda ödenece¤i sözünün verilmesinin ard›ndan iflçiler eylemi sonland›rd›.
(H. Merkezi)
Emekçinin gündemi
Zafer; örgütlenen, birleflen ve direnen
emekçinin olacak!
Baz› çevrelere göre son 40 y›l›n en büyük emekçi grevi olarak
dillendirilen 25 Kas›m büyük
emekçi grevi, asl›nda birçok noktas›yla de¤erlendirmeye tabi tutulmay› hak ediyor. ’70 sonlar› ve
nihayetinde 24 Ocak kararlar› ile
emekçilerin h›zla yoksullaflt›¤›
co¤rafyam›zda; ’90’l› y›llar›n bafllar›ndan itibaren yükselen hak
arama mücadelesi, yasaklara ve
mühürlere ra¤men devrimci irade ile konfederasyon kurulmas›na kadar uzanan bir dizi süreç izlemifltir… “Benim memurum iflini bilir” deyifli; dönemin Cumhurbaflkan› Özal’›n, neo-liberal
politikalar›n yaratt›¤› tahribat›
örtbas etmek için aymazca kulland›¤› argümanlardan birisi olmufltu.
Mevcut yasalar taraf›ndan örgütlenme ve grev hakk› daima faflizan bask› alt›nda tutulmufl olan
emekçilerin, özellikle ’95 sürecini
izleyen y›llarda mücadelesinin ivmesi yükselmifltir. Son y›llarda
adeta “dan›fl›kl› dövüfl” halini
alan Toplu Görüflmeler, emekçiler nezrinde meflruiyetini çoktan
yitirmifl, siyasi iradenin gerçek
yüzü apaç›k ortaya ç›km›flt›r. ’80
Askeri Faflist Cunta’s›n›n faflizan
yasalar› ile ve Milli Güvenlik saf-
ziyade iflvereni s›k›flt›racak
bir faaliyet ön görüyoruz.
‹flçi arkadafllarla bunun
üzerine bir karar ald›k.
Komitelerimizi kurduk.
Önümüzdeki hafta çal›flmaya bafllayacaklar. Biz bir
taraftan da delege seçimleri yap›yoruz. Bu seçimlerden birini de orada
yapt›k.
- Sendikan›n ifle iade
talebiyle yürüttü¤ü bir
de hukuki süreç var.
- Evet bunlarla birlikte
bir de hukuki süreç iflliyor. ‹flverenin iflçileri
haks›z yere sendikal› olduklar› için att›¤›n› ispatlamam›z gerekiyor. Türkiye’deki temel yasalar ifle iadelerde iflçilerin lehine sonuçlansa
da sendikalar›n örgütlenmesini engellemek
üzerine kurulmufltur. Bu yasalara göre sendikal› oldu¤unuz için iflten at›ld›¤›n›z› ispat etmek zorundas›n›z. Biz bunun için çaba sarfediyoruz. ‹flveren içeride çal›flan iflçileri flahit
göstermeye çal›fl›yor. ‹flten ç›kard›¤› iflçileri
sendikadan de¤il ifle gelmedi¤i için ç›kard›¤›n›
ispatlamaya çal›fl›yor. Yedi iflçi ça¤›r›ld›. Yedisi de geldi. ‹flçiler arkadafllar›n›n sendikal› olduklar› için iflten ç›kar›ld›klar›n› söyledi. ‹flyerinde yetki alamam›za ra¤men iflçiler böyle
bir tutum gösterdi. Buna iflçilerin d›flar›daki
direnifl baflar›s›zl›¤a u¤rarsa s›ran›n kendilerine gelece¤ini düflünmeleri neden oldu. ‹flçiler
flu anda Belediye Baflkan›n›n yapt›¤› her dav-
ran›fl›, her konuflmay› de¤erlendirmeye çal›flarak mahkemeye sunuyorlar. 15 Aral›k’ta
duruflmam›z var. Bu duruflmada iflçilerin haks›z yere iflten at›ld›klar›n› ispatlamay› hedefliyoruz. Bu da iflçilerin ifle iadesi demektir.
-Direnifl iflçiler üzerinde nas›l bir de¤iflim yaratt›?
- Yüzlü günlerden sonra direnifllerde genel olarak bir düflme görülür. Ancak Esenyurt’ta böyle bir durum söz konusu de¤il. 16
arkadafl›m›z›n 14’ü her gün direnifl yerindeler. ‹ki arkadafl›m›z maddi s›k›nt›lardan, yol
paras›n› bulamad›¤› için direnifl yerine gelemiyor. ‹flçiler “buraya gelecek kadar paray›
buldu¤umuzda ö¤len ekmek zeytin yiyerek direnifli sürdürece¤iz” diyorlar.
Sendika olarak elimizden geldi¤ince ekonomik sorunlar›n çözümüne yard›mc› olmaya
çal›fl›yoruz.
Direniflin baflar›s› esas olarak iflverenin
geri ad›m atarak ifle iadelerin sa¤lanmas›d›r.
Bunun yan›nda iflçilerdeki de¤iflimin de
önemli oldu¤unu düflünüyoruz. ‹flçilerde iflçi
olma dedi¤imiz bilinç bu direnifl içinde geliflirse bunun da önemli bir kazan›m oldu¤una
inan›yoruz. ‹flçilerin hemen hepsi AKP, MHP
gibi partilere oy verenlerdir. Bu partilerden
etkilenmifllerdir. Direniflle birlikte bu partilerin hiçbirinin yanlar›nda olmad›¤› bilinci geliflmeye bafllad›. As›l dostlar›n›n kim oldu¤unu
ö¤rendiler. Bu düflünce belli bir bilinç oluflturdu. Bizim hedeflerimizden biri de budur.
Her toplant›m›z›n bir saatini de bunlar› tart›flarak geçiriyoruz.
(‹stanbul)
25 Kas›m’dan haberler
Artvin
Grev, Halkevi Caddesi’nden flehir merkezine
kadar olan yürüyüflle bafllad› ve ard›ndan yaklafl›k
150-200 kiflinin kat›ld›¤› bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Bas›n aç›klamas›ndan önce flehir merkezine
kurulan kolonlardan emek, bar›fl ve özgürlük türküleri çal›nd›, halaylar çekilip, horonlar oynand›.
S›k s›k grevin iflçi ve emekçilerin dü¤ün günü oldu¤u vurguland›. Yar›m saat boyunca yol büyük
oranda trafi¤e kapat›ld›.
Bas›n metnini KESK ad›na Artvin E¤itim-Sen
Baflkan› Seyfettin Alt›kulaç okudu. Alt›kulaç,
toplu sözleflme haklar›n›n tan›naca¤› zamana kadar mücadeleden vazgeçmeyeceklerini vurgulad›.
Aç›klamada s›k s›k “Savafla de¤il, e¤itime
bütçe”, “Sendika hakk›m›z, grev silah›m›z”, “Biz
çocuklar›m›za onurlu bir yaflam b›rak›yoruz! Ya siz?”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma” vb.
sloganlar at›ld›. Greve birçok kitle örgütü destek
verdi. Biz de YDG olarak grev alan›ndaki bas›n
aç›klamas›nda yerimizi ald›k.
(Artvin YDG)
Çanakkale
25 Kas›m günü emekçilerin eylemine GençSen olarak destek verildi. Merkez ‹lkö¤retim
Okulu’nun önünde toplanan çeflitli sendika ve sivil toplum örgütleri buradan Cumhuriyet Meydan›’na yürüyüfle geçti. Genç-Sen kitlesi de yürüyüfl
kortejinde yerini ald›. s›k s›k “Genç-Sen hayk›r, sendika hakt›r”, “Paras›z e¤itim, paras›z
sa¤l›k” ve günün önemine dair de “Jin jiyan azadi” slogan› hep bir a¤›zdan hayk›r›ld›.
(Çanakkale YDG)
Malatya
25 Kas›m grevine kat›ld›klar› gerekçesiyle
çeflitli illerde emekçilere
soruflturmalar aç›ld›. Hükümet grev öncesinde ifl
b›rakma eylemini “kanund›fl›” ilan edip tehditlerde
bulunmufltu. Grevin ard›ndan harekete geçen ‹l
Milli E¤itim Müdürlükleri 25 Kas›m günü mazeretsiz flekilde ifle gelmeyen e¤itim emekçilerinin tespitine giriflti ve tespit edilen ö¤retmenlere soruflturma aç›ld›. Tekirda¤’da ifle gelmedikleri tespit
edilen 400 ö¤retmen hakk›nda soruflturma aç›l›rken Manisa’da da ifle gelmedi¤i tespit edilen 1425
ö¤retmen için Manisa ‹l Milli E¤itim Müdürlü¤ü soruflturma bafllatt›.
Yine Zonguldak Çaycuma ‹lçe Milli E¤itim Müdürlü¤ü Erdo¤an’›n “gereken yap›l›r, sonuçla-
r›na katlan›rlar” tehdidini okullara gönderdi¤i “ö¤retmenler
hakk›nda gereken yap›ls›n” talimat›yla yaflama
geçirdi. Aç›lan soruflturmalara baflta E¤itim-Sen olmak üzere çeflitli emek örgütleri ve kamuoyunun
tepki göstermesi üzerine Milli E¤itim Müdürlükleri soruflturmalar›n mevzuat gere¤i aç›ld›¤› aç›klamas›nda bulundular.
Kamu emekçilerinin 25 Kas›m’da gerçeklefltirdikleri bir günlük ifl b›rakma eyleminin ard›ndan aç›lan soruflturmalar›n yasalara ayk›r› oldu¤unu savunan E¤itim-Sen, A‹HM kararlar›n› uluslararas› yasalar› ve pek çok Dan›fltay karar›n› örnek göstererek
hükümetin çabas›n›n bofla oldu¤unu savundu.
(Ankara)
Do¤algazda gelecek
gelen do¤algaz, yoksul halk›n cebini yakmaya devam
ediyor. Petrol ve döviz fiyatlar›ndaki art›fl› gerekçe
gösteren do¤algaz ihraçç›s› flirketler, fiyatlarda yeni
düzenleme yapmak zorunda kald›klar›n› aç›klad›lar.
Bu fiyat dalgalanmas›ndan yararlanan BOTAfi’da
zam için kollar› s›vad›. Kamuoyunun tepkisinden çekinildi¤i için gizli tutulan zam miktar› ismi aç›klanmayan bir flirketin belgelerinde ortaya ç›kt›. Belgelere
göre bu y›l ortalama 250–260 dolar civar›nda al›nan
bin metreküp do¤algaz, Aral›k’ta abonelere 280–290
dolar civar›nda sat›lacak. Hazinenin kârl›l›k hedefi
verdi¤i BOTAfi, yoksul, iflsiz, dar gelirli insanlar› düflünmeksizin do¤algaz fiyatlar›n› tavana vururken tüketici bu k›fl daha fazla üflüyecek.
(Ankara)
Tehditleri sökmedi
y›la %50 zam
Boru Hatlar› ile Petrol Tafl›ma Afi (BOTAfi)’nin
kamuoyundan gizledi¤i ancak bas›na yans›yan belgelere göre 2010 y›l›nda do¤algaza yüzde 50 oran›nda
zam karar›n›n kesinleflti¤i anlafl›ld›.
K›fl aylar›na girilmesiyle birlikte dar gelirli yoksul
emekçileri en çok düflündüren do¤algazda zam olacak m› telafl› bofla ç›kmad›. Geçen y›l toplam yüzde
75 oran›nda zam yap›lan do¤algaz fiyatlar›ndaki art›fla tepki gösteren tüketiciler gelecek y›l için kesinleflen yüzde 50’lik zam oran›yla sars›ld›lar. Yüksek miktarda zam oranlar›yla neredeyse kullan›m› lüks hale
satalar› ile Toplu Sözleflme ve
grev haklar› tan›nmayan emekçiler için, art›k (yaflanan krizin de
etkisiyle) süreç ibrenin “diyalog,
beklemeci” çizgiyi çoktan aflm›fl,
fiili ve meflru mücadele noktas›na
kendili¤inden de olsa dönmeye
bafllad›¤›n›n sinyallerini vermifltir.
“Dan›fl›kl› dövüfl” oyununa ortak
olmadan gerçek niyetlerini masadan çekilerek gösteren KESK, taban›ndan gelen tepkilere daha
fazla duyars›z kalamam›fl, en nihayetinde içinde bar›nd›rd›¤› devrimci nüvelerin varl›¤› ve prati¤i
ile bugün yürünmesi gereken çizgide üzerine düfleni yapmaya çal›flm›flt›r. Tabi ki as›l sorun 25 Kas›m grevinin daha çetin ve daha
örgütlü, kararl› grev ve direniflleri yaratacak zeminde ele al›nmas›
olacakt›r.
Greve bu denli kat›l›m›n yük-
sek olmas› ve yarataca¤› coflkunun baz› çevrelerce tahmin edilmedi¤i ve yaratt›¤› panik eylem
öncesi ve sonras› AKP kurmaylar›n›n tehditkar aç›klamalar›ndan
okumak yeterli olacakt›r. Siyasi
iktidar hem ekonomik olarak s›k›flm›fl hem de siyasal olarak h›zla meflrulu¤unu yitirmeye do¤ru
yol almaktad›r. Mesele bu sürecin kazan›mlara kadar süreklileflmesini sa¤lamakt›r. Aksi durumda KESK aç›s›ndan yap›lan grevin
hiçbir anlam› kalmayacak, emekçileri kendi kaderine terk etmifl
olman›n, taban›n tepkilerine balans ayar› çabas› do¤rulanacak ve
hesab› zor ödenecek bir yükümlülü¤ün alt›na girilmifl olacakt›r.
Topyekün emperyalistlerin ve
yerli uflaklar›n›n sald›r›lar›na
emekçiler cephesinden ö¤retmeniyle,doktoruyla,mühendisi ile,
Türk Kamu-Sen’e ba¤l› Ulafl›m-Sen ve KESK’e
ba¤l› BTS, gece 24.00’den itibaren ifl b›rakma eylemine bafllad›. Malatya Gar›’nda toplanan sendika
temsilcileri, ifl b›rakt›klar›n› aç›klarken, makinistler de kontak kapatt›. KESK’e ba¤l› sendikalar SES binas› önünde toplanarak, Soykan Park›’na
kadar davul-zurna eflli¤inde “Toplu sözleflme
hakk›m›z, grev silah›m›z”, “Direne direne kazanaca¤›z”, “Kurtulufl yok, tek bafl›na, ya hep
beraber ya hiçbirimiz” sloganlar›n› atarak yürüdüler. Yoldan geçen vatandafllar da araç kornalar›n› çalarak ve alk›fllayarak, sendika üyelerine
destek verdi. Ayr›ca eyleme Partizan da destek
verdi. Eylem halaylar›n ard›ndan at›lan sloganlarla
sona erdi.
makinisti ile…; k›sacas› üretimden gelen gücünü kullanarak hayat› egemenler aç›s›ndan felç
eden bir yan›t olmufltur 25 Kas›m
Grevi. Kamu Yönetimi Reformu,
Personel Rejimi ile esnek çal›flmaya bir yan›t ve insanca yaflamak isteyen milyonlar›n 盤l›¤› olmufltur.
Bir baflka yön ise eyleme Kamu-Sen’in dahil olmas›d›r. Tart›fl›lan yönlerini bir yana b›rak›rsak
muhafazakar etkiye maruz kalan
emekçiler içinde hem sendikal bilinç hem de mücadele hakk›nda
kendi içinde bir dizi olumluluklar
oluflturdu¤unu görmek yerinde
olacakt›r. Önümüzdeki sürecin
gerek krizin y›k›c›l›¤›, gerekse kölece çal›flma koflullar›n›n dayat›lmas›, emekçiler aç›s›ndan daha
k›zg›n geçece¤inin önemli bir iflareti niteli¤ini de içinde bar›nd›r-
maktad›r. Gelecek sürece rengini
verecek olan da hiç flüphesiz hareketin militanl›¤› ve içerisinde
tafl›d›¤› politik özdür. Bu nüveleri, içerisindeki tüm yetmezli¤e
ra¤men demiryolu emekçilerinin
gecenin 12’sinden eyleme bafllamas›, Ankara’da emekçilerin polisle çat›flmas› göstermifllerdir.
Mesele emekçilerin bu gerçekliklerinden hareketle “s›n›f sendikac›l›¤›” çizgisine sahip ç›kmalar›
için
örgütlemekten-örgütlenmekten geçti¤ini görmemiz ve bu
sorumluluk bilinciyle iflyerlerimiz
baflta olmak üzere mevcut sendikalarda çal›flmay›-örgütlemeyi
emekçilerin yaflamlar›na girerek
örmekten geçmektedir. 25 Kas›m grevi tüm yukarda gösterdikleriyle beraber bu anlamdaki eksikliklerimizi de oldukça net bir
flekilde bizlere göstermifltir.
‹flçi-köylü 5
‹flçi/köylü
Yiyecekler de¤il
Frenkefltayn emperyalist sermayedir!
26 Ekim 2009 tarihinde Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalarla (GDO) ilgili ç›kar›lan
yönetmelikle beraber GDO’lu ürünler kamuoyunda tart›fl›lmaya baflland›. E¤er mesele bu
ürünlerin insan sa¤l›¤›na zararl› olup-olmad›¤›
ile s›n›rl› olsayd› yürütülen tart›flmalarla yetinilebilirdi. K›tl›¤a, açl›¤a çözüm, çare olmak, insan sa¤l›¤› gibi argümanlarla savunulan bu meselede her fley görüldü¤ü, söylendi¤i kadar
masum de¤ildir. Biliyoruz ki gölgesinden kâr
edemedi¤i a¤ac› dahi kesen, satan kapitalizm
kendi ç›karlar› söz konusu olmad›¤› sürece insanl›k için k›l›n› dahi k›p›rdatmaz.
Bilim kimin için?
Bu yaz›m›zda GDO’yu savunanlar›n biyoteknolojinin gelifltirilmesinden dem vurmalar›n›n üzerinde durmayaca¤›z. Çünkü biliyoruz ki,
bu teknoloji halk›n yarar›na de¤il burjuvazinin
ç›karlar› için kullan›lacakt›r. Bu teknoloji ile elde edece¤i ürünlere yine kendisi el koyacakt›r.
Halk al›m gücünden yoksunsa bu ürünleri zaten elde edemeyecektir. K›tl›¤a çözüm olmak,
halk açl›k, yoksulluk içinde yaflarken ürünleri
depolarda saklamakla, tutmakla sa¤lanamaz.
Toplumsal üretimden elde edilen ürünlere
burjuvazinin el koymas›yla da k›tl›¤a çözüm bulunmaz. fiu durumda yeteri kadar ürün, g›da
vard›r ve halk›n ihtiyac› bunlarla karfl›lanabilir.
Biyoteknoloji ile yap›lacak GDO’lu üretimle
k›tl›¤a, açl›¤a çözüm bulunaca¤› argüman› halka
aldatmaktan baflka bir anlam tafl›m›yor.
Tohum tekellerine ba¤›ml›l›k
art›yor!
Devamla belirtmek gerekir ki GDO’lar›n insan
sa¤l›¤›na zararl› olmad›¤›
tespit edilebilmifl de¤ildir,
aksine zararl› oldu¤u yönündeki görüfllerin, belirtilerin daha güçlü oldu¤u ve inand›r›c› oldu¤u
ortadad›r. Her ne kadar emperyalist tekellerin
yerli sözcüleri, onlarla anlaflmal› üniversiteler
ve üyeleri GDO’lar›n yararl› oldu¤unu hararetle savunuyorlarsa da bunu niçin yapt›klar›
bellidir. Bu durumda bunlar›n üretimi ve tüketimi ile ilgili olumlu bir tav›r tak›nmak yerinde
de¤ildir.
GDO ile ilgili tart›flmalarda ortaya ç›kan
fleylerden biri de ekilen ürünün tohumundan
tekrardan yararlan›lamayacak olufludur. 2006
y›l›nda ç›kar›lan Tohumculuk Yasas› ile tohumlar›n kullan›m hakk›, patenti tescil eden
flirkete ait olaca¤› belirlenmiflti. Böylece tohumda da emperyalist tekellere ba¤›ml›l›¤›n
önü aç›lm›flt›r. Çünkü tar›m ilaçlar› ve tohumculukta emperyalist tekellerin egemenli¤i bulunmaktad›r. Örne¤in bu tekellerden biri olan
Monsanto 3 binden fazla tohum türünün patentine sahip ve tohumdan tar›m ilac›na, veterinerlikten eczac›l›¤a kadar birçok flirketi bünyesinde bar›nd›r›rken dünyadaki GDO’lu m›s›r
ve soya ekiminin yüzde 90’›ndan, pamuk ekiminin yüzde 60’›ndan, kanola ekiminin yüzde
50’sinden fazlas›na sahip bulunmaktad›r. (Bilgiler 8.11.2009 tarihli Birgün Gazetesinden)
Ekece¤i ürünün tohumunu yeniden kullanamayacak olan köylüler her ekimde yeni tohum al›m›na gitmek zorunda kalacakt›r ve bu
köylülerin tohum tekellerine ba¤›ml›l›¤›n› art›racakt›r. Ürünleri, al›nmad›¤› için tarlada kalan,
ürünlere getirilen kota vb. uygulamalarla durumu giderek kötüleflen ve üretimden el çekme-
ye mecbur b›rak›lan köylüler, GDO’lu ürünlerle rekabet edemeyerek uçuruma biraz daha
itilmifl olacaklard›r.
Monsanto vb. flirketlerin GDO’lar› ülkesinde üretmesine izin veren Hindistan’da köylüler eskiden yerli pamuk tohumuna kilo bafl›na
7 rupi öderken flirket tohumunun kilosuna 17
bin rupi ödemek zorunda kalm›fllar.
(15.11.2009 Cumhuriyet Pazar, Aktaran, Selçuk Erel). ‹lk baflta ucuz fiyata sat›l›p ba¤›ml›
hale getirilen GDO’lu tohumlar›n zamanla fiyat› yükseltilmifl ve sadece zengin köylüler bu tohumu alabilmektedir. Zengin olanlar›n d›fl›ndaki köylüler ise tam bir y›k›m yaflamaktad›r.
Türkiye m›s›r›n ço¤unu ABD’den ithal etmekte. M›s›r niflastas›n› flekere (früktoz flekeri)
dönüfltürmek için biyoteknoloji ürünü yani
GDO’lu enzimler kullan›lmakta ve bunun için
dünyada y›lda 200 milyon dolarl›k enzim sat›lmakta. Türkiye’de fleker pancar›na dayal› fleker
üretimi m›s›r flurubunun önünde engeldir. fieker fabrikalar›n›n özellefltirilmesi ile bu engel
de kalkm›fl olacak, fleker üretimi a盤› m›s›r flurubu ile kapat›lmaya çal›fl›lacakt›r. fieker fabrikalar›nda çal›flan iflçilerin ço¤u iflsizler ordusuna dahil olurken, zaten kotayla beli bükülmüfl
olan ve art›k hiç üretemeyecek olan pancar
üreticisi köylüler de onlara kat›lacakt›r. Onlar
bunlar› yaflarken tekeller kârlar›na kâr katarak
büyüyecektir, t›pk› Monsanto adl› tekelin 2008
y›l›nda 2.01 milyar dolar kâr elde etmesi gibi…
K›tl›¤a çözüm mü?
GDO’lu ürünleri savunanlar›n iddialar›ndan
biri de bu ürünlerden daha fazla verimlilik elde
edilece¤idir. Böylece k›tl›k içinde yaflayan insanlar›n bu durumdan kurtar›laca¤› dile getiriliyor. Bunlar üzerine baz› sorular sormak gerekir. ‹nsanlar›n g›da vb. fleylerden yoksun kalmas› bu ürünlerin azl›¤›ndan veya yoklu¤undan m›
Tütün iflçilerine
gaz bombal› sald›r›
Türkiye Tütün Müskirat G›da ve Yard›mc›
‹flçileri Sendikas› (Tek G›da-‹fl) Diyarbak›r fiubesi üyeleri, Tütün ‹flleme Fabrikas›’n›n kapat›lmas› karar›n› ve Yaprak Tütün ‹flletme Müdürlükleri’nde çal›flan iflçilerinin ifl akitlerinin
Ocak ay› sonunda feshedilmesine tepki göstermek amac›yla Konuk Evi önünde 4 Aral›k
günü bir araya geldi. Fabrikalar›n›n kapat›lmas›
ve ifl akitlerine son verilmesini protesto eden
Tek G›da-‹fl üyesi iflçiler s›k s›k, “Amerika
ufla¤› Tayip Erdo¤an”, “Ölmek var dönmek
yok”, “Al yasan› bafl›na çal” ve “‹flçiye uzanan eller k›r›ls›n” sloganlar› att›. ‹flçiler ad›na
bas›n aç›klamas› yapan Tek G›da-‹fl Sendikas›
Diyarbak›r fiube Baflkan› Mehmet Can Sar›,
‹fl kazalar›
durmak bilmiyor
* 5 Aral›k günü Ankara OST‹M
sanayi bölgesinde kalorifer kazan› imal
eden bir iflyerinde meydana gelen patlamada 1 iflçi öldü, 1 iflçi de a¤›r yaraland›. Yaflam›n› yitiren iflçinin üç gün
önce ifle bafllad›¤› ö¤renildi. Kalorifer
kazan› imal edilen “Olimpiyat Is› Makine” adl› ifl yerinde akflam saatlerinde
patlama meydana geldi. Bir kalorifer
kazan›n›n test edilmesi s›ras›nda mey-
Ere¤li Gemi’de iflçiler
patrona geri ad›m att›rd›
Ere¤li Gemi Tersanesi’nde aylard›r
maafllar› ödenmedi¤i için tersanede
üretimi engelleyen iflçiler, patrona geri ad›m att›rd›. 6-7 ayl›k alaca¤› bulunan iflçilere ilk ödeme gerçeklefltirildi.
Haklar›n› aramak için eylem yapt›klar›
için iflten ç›kar›lan 600’e yak›n tersane
iflçisi, geriye dönük ücretlerini almaya
bafllad›. Verilen söz yerine getirene
kadar, halen bin 500’e yak›n tafleron
iflçinin çal›flt›¤› tersaneye girifl-ç›k›fllar›
engelleyece¤ini aç›klayan iflçiler, tersane patronlar›na geri ad›m att›rd›. ‹flçilerden al›nan bilgiye göre, alt› haftaya
yay›lan ödeme plan›n›n ilk taksidi gerçeklefltirildi. Patron, 600’e yak›n tafleron iflçiye bir ayl›k asgari ücret ödedi.
‹flçiler, ödemeler sonraki haftalarda
aksarsa, tekrar eyleme geçeceklerini
ifade etti.
kez Kayap›nar ‹lçesi Tesisler semtinde bulunan AKP ‹l binas›na do¤ru yürüyüfle geçmek
istedi. Bat›kent Meydan›’na kadar yürüyen iflçilere polis burada da, gaz bombas› ve tazyikli su
ile sald›rd›. ‹flçiler ve polis aras›nda ç›kan çat›flman›n ard›ndan iki iflçi gözalt›na al›nd›. Burada
yaflanan çat›flman›n ard›ndan ara yollarda da
polisin sald›r›s›yla karfl› karfl›ya kalan iflçiler,
AKP ‹l binas› civar›nda da¤›ld›. (H. Merkezi)
¤ine zerre kadar önem vermedi¤ini biliyoruz.
Ne teknolojiyi ne de baflka bir fleyi halk›n yarar›na de¤il kendi ç›karlar›, kâr› için kulland›¤›n› biliyoruz.
Biyoteknoloji ile üretilecek GDO’lu ürünlerden (tohumundan ilac›na kadar) ç›kar› olan
emperyalist tekellerdir. Bundan ç›kar› olmayan
ve y›k›ma u¤rayacak olan da köylülerdir, iflçilerdir, halkt›r. GDO’lu ürünlerle insanl›¤› k›tl›ktan vb. kurtarmak gibi bir dertleri yoktur,
onlar›n tek derdi daha fazla kâr elde edebilmektir. E¤er gerçekten dertleri insanl›¤› k›tl›ktan, açl›ktan kurtarmaksa var olan g›dalar› depolarda saklamaz, onlar› halka da¤›t›r ve üretimden elde edilen ürünleri topluma bölüfltürürlerdi. Bunu yapmayanlar halk› açl›ktan k›tl›ktan kurtarmak yerine onlar› her gün daha
fazla açl›¤a, yoksullu¤a, sefalete mahkum etmektedirler.
Bütün bunlardan hareketle GDO’lu ürünlere, hem insan sa¤l›¤›na zararlar› hem tar›mdaki üreticileri y›k›ma u¤ratmas›, tekellere ba¤›ml›l›¤› art›rmas› vb. nedenlerle karfl› ç›k›lmal›, mücadele edilmelidir.
(Bir ‹K Okuru)
ZMO Baflkan› Dr. Gökhan Günayd›n, 26 Ekim 2009 tarihinde yürürlü¤e giren GDO
Yönetmeli¤i’nin Dan›fltay taraf›ndan iptaline iliflkin bir bas›n toplant›s› düzenledi. “Dan›fltay
karar›nda Ulusal Biyogüvenlik Yasas› ç›kar›lmadan, ilgili alan›n yönetmelik ile düzenlenilmesinin yasama yetkisinin devri niteli¤inde oldu¤u belirtilmifltir” diyen Günayd›n, “Dan›fltay, z›mnen, ilgili yönetmelik düzenlemesinin Anayasa’ya ayk›r› oldu¤unu ifade etmektedir” dedi. Yönetmeli¤in yürürlü¤e girmesinden k›sa bir süre sonra Tar›m ve Köyiflleri Bakanl›¤› taraf›ndan
20 Kas›m’da de¤ifltirildi¤ini ifade eden Dr. Günayd›n, yap›lan de¤ifliklik ile yönetmeli¤in 6, 9
ve 11. maddelerinin hükmünün uygulanmas›n›n 1 Mart 2010 tarihine ertelendi¤ini kaydetti.
Günayd›n, yönetmelikte de¤ifliklikler ve Dan›fltay kararlar› göz önüne al›nd›¤›nda, “Dan›fltay’›n ilgili daireleri nihai karar verene dek, 26 Ekim 2009 tarihli yönetmelik yürürlükte de¤ildir. Günümüz itibari ile GDO’lu ürünlerin ithalat›n› düzenleyen hiçbir genel düzenleyici ifllem bulunmad›¤›ndan, GDO’lu ürünler ülkeye serbestçe girebilmektedir” dedi.
Tekel iflçileri
15 Aral›k’ta Ankara’da
fabrikada 1069 iflçinin çal›flt›¤›n› ve bunlarla
beraber binlerce insan›n ma¤dur olaca¤›n› belirtti. ‹flçilerin kaderiyle oynand›¤›n› ifade eden
Sar›, “‹fllerimiz elimizden al›n›yor. Çocuklar›m›z›n gelece¤i karart›l›yor” dedi. Fabrikay› kapatt›rmamak için mücadele edeceklerini aktaran Sar›, “Bu günkü eylemimiz bir uyar›d›r.
Dikkate al›nmad›¤› takdirde demokratik ve
meflru hakk›m›z› sonuna kadar kullanaca¤›z”
dedi. Sar›, önümüzdeki günlerde Türkiye genelinde 11.000 iflçi ile Ankara’ya yürüyeceklerini duyurdu. Yap›lan aç›klaman›n ard›ndan Valili¤e do¤ru yürüyüfle geçen iflçiler, Ekinciler
Caddesi’nde polis engeliyle karfl›laflt›. Yaflanan
k›sa gerginli¤in ard›ndan iflçiler, buradan mer-
dana geldi¤i bildirilen patlamada, Habip Sert adl› iflçi hayat›n› kaybetti,
Kemal Halazl›o¤lu ise yaraland›. Durumu a¤›r oldu¤u bildirilen Halazl›o¤lu
Hacettepe Hastanesi’ne sevk edildi.
* Kâr h›rs› yüzünden, iflçinin can
güvenli¤ini önemsemeyen düzene,
Tuzla Tersanesi’nden bir kurban
daha! Gemtifl Tersanesi’nde kaynak
ustas› olarak çal›flan Ercan Sancar
isimli iflçi, çal›flt›¤› geminin ambar kapa¤›n›n üzerine düflmesi sonucu yaflam›n› yitirdi. Sancar, tersanelerde ölen
130. iflçi oldu!
yoksa bunlar› elde etme gücünden yoksun olmalar›ndan m› kaynaklanmaktad›r? E¤er insanlar›n maddi durumu ihtiyaçlar›n› karfl›layabilmelerine elvermiyorsa bunun nedeni nedir?
Dünyan›n hemen her yerinde toplumun küçük,
ama bütün zenginliklerini elinde bulunduran
kesimleri bolluk içinde yaflarken büyük, ama
her türlü zenginliklerden yoksun olan kesimlerin açl›k, yoksulluk içinde yaflamas›n›n sebebi
nedir? Sorular daha da art›r›labilir ama asl›nda
yan›tlar›n› da içinde tafl›yan bu sorular yeterlidir. Do¤al zenginliklerine el koyarak halklar›
açl›¤a, k›tl›¤a mahkum edenler de, ç›karlar›n›
tekellerin ç›karlar›yla birlefltirerek onlara hizmet edenler de emperyalist tekellerin halklar›n
ç›karlar› için çal›flt›¤›n›, GDO’lu ürünleri de bu
yüzden piyasaya sürdü¤ünü savunup halklara flirin göstermeye çal›fl›yorlar. Ama emperyalizmin ne oldu¤unu Cezayir’den, Vietnam’a, Japonya’dan, Irak, Afganistan, Pakistan ve Filistin’e, Latin Amerika’dan, Afrika’ya kadar ezilen
dünya halklar› gayet iyi biliyor, tan›yorlar.
GDO’lu ürün meselesi de emperyalizm atlanarak insan sa¤l›¤›na zararl› olup, olmad›¤›
fleklinde bir tart›flmayla s›n›rland›r›lamaz. Emperyalistlerin insana, onun sa¤l›¤›na ve gelece-
15 Aral›k Sal› günü Ankara’da büyük bir
eylem yapacaklar›n› aç›klayan sendika, bugün Tekel iflçisinin yafl ortalamas›n›n 40 oldu¤unu ve bu yafltan sonra bu insanlar›n ifl
bulmas›n›n mümkün olmad›¤›n› ifade etti.
Öte yandan 15 Aral›k’ta Ankara’da yap›lacak eylem için Diyarbak›r’dan yürüyüfl
bafllatacaklar›n› kaydeden Tek G›da-‹fl Sendikas› Diyarbak›r fiube Baflkan› Mehmet
Can Sar›, sorunlar› çözülmeden de Ankara’dan dönmeyeceklerini ifade etti. Kentteki tütün fabrikas›n›n kapat›lmas›na karfl› 11
bin iflçinin yürüyece¤ini dile getiren Mehmet Can Sar›, Ankara’da Çal›flma ve Sosyal
Güvenlik Bakanl›¤› ve AKP Genel Merkezi
önünde eylem yapacaklar›n› söyledi.
Tekel iflçisi ayakta!
‹zmir’deki Tekel Tütün ‹flletmeleri’nde çal›flan iflçiler, iflletmelerinin kapat›lmas›na tepki
gösterdi.
G›da ‹fl Sendikas› Ege Bölge Temsilcili¤i
önünde toplanan yaklafl›k 100 iflçi, sloganlarla
kapat›lmay› protesto etti. Basmane Meydan›’na ç›kan yolu da bir süreli¤ine trafi¤e kapatan iflçiler ad›na aç›klama yapan Tek G›da-‹fl
Sendikas› fiube Baflkan› Nuri Y›lmaz, “Biz iflçilerin talebi, özlük haklar›m›z korunarak di¤er
kamu kurum ve kurulufllar›na yatay geçifl sa¤lanmas›d›r. 4 C ad› alt›nda iflçiye dayat›lan tasar›y› kabul etmiyoruz. Say›n Baflbakan›m›z
özel sektöre iflçi ç›karmay›n derken, kamu
bünyesinde çal›flan kadrolu 10 bin iflçinin iflten ç›kart›lmas›na karar verilmifltir” dedi. ‹flçiler aç›klaman›n ard›ndan yolu trafi¤e açt›.
“Anlaflma yok, baflbakan yalan söylüyor”
5 Aral›k günü Haliç Tersanesi’nde
2 yeni ‹DO vapurunun suya indirilmesi törenine kat›lan Baflbakan Tayyip
Erdo¤an’› TEKEL iflçileri protesto etti. Baflbakan kürsüden konufltu¤u esnada yaklafl›k 40 TEKEL iflçisi “TEKEL sizden müjde
bekliyor” diye slogan atmaya
bafllad›. ‹flçilerin tepkisine sinirlenen Tayyip Erdo¤an da bildik
tavr›n› yineledi ve iflçiler karfl›s›nda Kas›mpaflal› üslubunu konuflturdu.
‹flçilere sinirlenen Baflbakan,
“Bunlar›n anlay›fllar› böyle. Bunlar ‘Devlet deniz yemeyen domuz’ dediler” dedi. ‹flçilerin yaklafl›k 40 trilyon maliyetleri oldu¤unu
söyleyen Baflbakan bundan sonra
üretmeyene para vermeyeceklerini
söyledi. Baflbakan’›n sert üslubuna
tepki gösteren iflçiler slogan atmay›
sürdürünce Erdo¤an yine klasik tavr›na bürünerek “Buray› provoke etmeyin” diye seslenmeye bafllad›. Baflbakan’›n provoke etmeyin laf›yla hare-
kete geçen yandafllar› iflçilere sald›rmaya çal›flt›. “Bu ülke seninle gurur
duyuyor” diye slogan atmaya bafllayan
Baflbakan yandafllar› ile iflçiler aras›n-
da k›sa süreli arbede yafland›. Daha
sonra iflçiler Baflbakanl›k korumalar›
ve polis taraf›ndan tören alan›n›n d›fl›na ç›kart›ld›.
Bu arada yine burada yapt›¤› konuflmada “Biz sendikalarla anlaflt›k” diyen Baflbakan Erdo¤an’› Tek
G›da-‹fl yalanlad› ve “anlaflma yok”
aç›klamas›n› yapt›.
Tekel iflçilerinin örgütlü oldu¤u
Türk-‹fl’e ba¤l› Tek G›da-‹fl Genel Yönetim Kurulu bir aç›klama yaparak
Baflbakan Erdo¤an’›n “Biz Tekel ile ilgili süreci sendika yöneticileri
ile konufltuk. Siz de gidin yöneticilerinizle konuflun. Bu konuda da gerekenler yap›lacakt›r.
Herkes tazminatlar›n› alacak”
fleklindeki sözlerini yalanlad›.
Yap›lan aç›klamada Tek G›da-‹fl yöneticilerinin Erdo¤an’la
yaprak tütün iflletmelerinin kapat›lmas› ya da gelece¤iyle ilgili
hiçbir görüflmesi ya da anlaflmas› olmad›¤› belirtildi. Aç›klamada sendika üyelerinin de
“vaktiyle verdikleri sözleri yerine getirmekten kaç›nan siyasilerin flimdi
sorumluluklar›n› üstlerinden atmak
için ortaya att›klar› gerçek d›fl› beyanlara itibar etmeyecekleri” vurgulanarak “bütün bu yap›lanlar›n Tekel iflçisinin iflbirli¤i ve dayan›flma gücünü
bozmas› mümkün olmayacakt›r” ifadesine yer verildi.
Emeklerimiz
bofla de¤ildir!
Yaklafl›k bir as›rd›r aileleri
ile birlikte, Antalya Duac›
Köyü’ndeki Akbelen mevkiindeki bulunan 260 bin metrekarelik araziyi iflleten köylüler,
arazilerine yap›lmas› düflünülen spor tesisine karfl› öfkeli...
Zeytin yetifltiricili¤i ve geçimini
araziden sa¤layan köylüler, yasal düzlemde ise arazi üzerinde
hak sahibi de¤iller.
Yaklafl›k 1000 adet zeytin
a¤ac›n›n ve geçimini sa¤layan
200 ailenin bulundu¤u arazide,
Antalyaspor Kulübü’nün yeni
tesislerinin burada yap›lmas›
planlan›yor. Köylüler ise köy
meydan›nda yapt›klar› eylemle
tepkilerini dile getirdi. Eylemde köylüler, arazilerini ne pahas›na olursa olsun vermeyeceklerini ve emeklerini kimseye çi¤netmeyeceklerini belirtti.
(H. Merkezi)
‹flçi-köylü 6
Denge Azadi
‹mral›’da tek kiflilik hücrede tutulan PKK
önderi Abdullah Öcalan’›n koflullar›n›n a¤›rlaflt›r›lmas› ile tansiyon yükseldi.
Aç›l›m tart›flmalar› ile birlikte devletin demokratiklefltirilece¤ini, Kürt ulusal sorunu
noktas›nda ciddi ad›mlar at›laca¤› ve Abdullah
Öcalan üzerindeki tecridin hafifletilece¤i vaadinde bunan AKP’yi yaflananlar yalanl›yor.
Aç›l›m tart›flmalar›n›n bafllad›¤› günden bu
yana Kürt ulusunun talepleri konusunda difle
dokunur hiçbir ad›m atmayan devlet, özellikle
Bar›fl Gruplar›n›n geliflinden sonra Kürtlere
yönelik sald›r›lar› faflistleri ve medyas› arac›l›¤›
ile art›rd›. Son olarak ‹mral› Hapishanesi’ne 4’ü PKK biri de MKP tutsa¤› olmak üze-
re befl tutsa¤›n nakledilmesi Öcalan’›n koflullar›na dair kayg›lar›n giderilece¤i izlenimi yaratt›. Ancak bu de¤ifliklikten k›sa bir süre sonra
Öcalan’›n koflular›n›n hafifletilmedi¤i aksine
a¤›rlaflt›r›ld›¤› ortaya ç›kt›.
Ulusal Hareketin önderli¤ine yönelik at›lan
bu ad›m devletin tüm aç›l›m sürecini de özetliyor. Devlet, aç›l›m etiketi ile att›¤› her ad›mda Kürt ulusunun büyük bedeller u¤runa kazand›¤› haklar›n› gasp etmeyi, hareketin en di-
Dersim’de Bar›fl Grubu
üyeleri demokratik
kurumlar› ziyaret etti
3 Aral›k günü Dersim’e gelen Bar›fl Grubu üyeleri yapt›klar› bas›n
aç›klamas›n›n ard›ndan il merkezindeki kimi demokratik kitle örgütlerini ziyaret ederek amaçlar›n› anlatt›lar ve ülke gündemi üzerine görüfl
al›flveriflinde bulundular. 4 Aral›k tarihinde de Dersim Partizan’› ziyaret
eden Bar›fl Grubu üyeleri t›kanan sürecin afl›lmas› yönlü ad›mlar›n› anlatarak süreçten beklentilerini paylaflt›lar. Partizan ad›na yap›lan aç›klamada da devletin “aç›l›m” ve “güzel fleyler olacak” söylemleri eflli¤inde yapt›klar›n›n 80 y›ll›k devlet politikas›n›n
ürünü oldu¤unu belirtildi. Ve “ulusal
hareketin ve dolay›s› ile Kürt ulusunun devlet karfl›s›nda kazanaca¤› her
hakk›n ve gelifltirece¤i mücadelenin
desteklenmesi gerekti¤ine” dikkat
çekildi.
(Dersim Partizan)
Esenler DTP’ye bask›n!
DTP Esenler ‹lçe Örgütü 2 Aral›k gecesi ‹stanbul Cumhuriyet Savc›l›¤›’n›n talimat› ile polis taraf›ndan
bas›ld›. Binada kimsenin olmamas›n›
gerekçe gösteren polis kap›lar› k›rarak içeri girdi. Kuruma ait yaz›flmalara ve çok say›da evraka el koyan polis DTP Esenler ‹lçe Baflkan› Y›lmaz
Dursun’u gözalt›na ald›.
DTP’ye yönelik bask›n ve gözalt›
ertesi gün yap›lan bir bas›n aç›klamas› ile protesto edildi. DTP ‹lçe Baflkan Yard›mc›s› Abdulrahim Yazol
aç›l›m ad› alt›nda ciddi bir adatmaca
ve k›flk›rtma yap›ld›¤›n› söyledi. (‹stanbul)
Kültürevinde polis
iflkencesi!
2 Aral›k günü akflam saatlerinde
Okmeydan› Demokrasi ve Kültürevi’ne bask›n düzenleyen polis,
kap›lar› k›rarak içeri girdi. Ard›ndan
içeriye gaz bombas› ve biber gaz› s›k-
11-24 Aral›k 2009
Aç›l›m da son perde:
Tecrit a¤›rlaflt›r›ld›!
namik ve örgütlü unsurlar›n› tasfiye etmeyi
hedeflemektedir. Bunun bir parças› olarak
DTP’ye yönelik bir tecrit ve kuflatmay› art›rmaktad›r.
‹zmir’de yaflanan faflist sald›r› sonras›nda
Öcalan’›n koflullar›n›n a¤›rlaflt›r›lmas› Kürt
ulusunda soka¤a dökülen ciddi bir öfke ve
tepki yaratt›. Devlet, Öcalan’›n koflullar›n›n
düzeltilmesi talebi ile gerçeklefltirilen her eyleme azg›nca sald›rd›, böylelikle ne kadar
“aç›labilece¤ini” gösterdi. Bir süre önce ‹zmir’de
DTP’ye
yönelik faflist sald›r›y› “vatandafl›n
hassas
tepkisi”
olarak göstermeye çal›flan devletin
eylemlere yönelik
sald›rgan tutumu,
“hassas” olan›n
vatandafltan öte
kendisi oldu¤unu
ortaya koydu.
‹mral› koflullar›n›n ba¤›ms›z bir
heyet taraf›ndan
incelenmesi talebine Adalet Bakanl›¤›’n›n verdi¤i
yan›t ise 5 kiflilik bir heyeti ‹mral›’ya göndermek oldu. ‹çiflleri Bakan› Beflir Atalay ise Öcalan’›n koflullar›n düzeltilmesi talebi ile yap›lan
eylemleri provokasyon olarak de¤erlendirdi.
Gerçeklefltirilen demokratik eylemlere
panzer, gaz bombalar› ile sald›ran, kitlenin
üzerine kurflun ya¤d›ran, gözalt› ve tutuklama
terörüne h›z veren devlet, “demokratik aç›l›m›n›n” da s›n›rlar›n› çizmifl oldu. Eylemlerde
770 kifli gözalt›na al›nd›, 17’si çocuk 122 kuflu
tutukland› ve onlarca insan polisin kurflunla-
t›. Bask›n s›ras›nda kültürevinde bulunan çocuklar ve yafll›lar gazdan etkilendi, bir kifli bayg›nl›k geçirdi. Bununla yetinmeyen polis, gazdan bayg›n durumdaki insanlar› tuvalete sokarak burada iflkence yapt›. Aram
Tigran’›n posterini indirerek ayaklar›
ile ezdi, U¤ur Kaymaz’›n çerçeveli
resimlerini parçalad› ve 19 kifliyi gözalt›na ald›. Bask›n› protesto etmek
amac›yla Anadolu Kahvesi önünde
biraraya gelen DTP, ESP Giriflimi,
SODAP, Halkevleri ve Partizan “Yaflas›n devrimci dayan›flma” sloganlar›n› hayk›rd›. (‹stanbul)
Cizreliler Derne¤i’ne
sald›r›
Dikkate al›nan(!) “vatandafl hassasiyetinin” linçlere, silahl› sald›r›lara
dönüfltü¤ü flu günlerde bir haber de
‹stanbul Bak›rköy’den geldi. 12 Eylül
AFC’si döneminde iflkencenleri ile
“meflhur” Diyarbak›r 5 No’lu
Zindan’da kalan, demokrat ve yurtsever kimli¤iyle tan›nan Selim Dindar, 2 Aral›k’ta Bak›rköy’deki Cizreliler Derne¤i’ne yap›lan silahl› sald›r›da yaflam›n› yitirirken, burada bulunan 6 kifli de yaraland›. Serhat Ak
(ayn› kifli, seçim döneminde, yine buradaki DTP seçim bürosu çal›flanlar›n› tehdit etmifl ve k›sa bir süre sonra seçim bürosu sald›r›ya u¤ram›flt›)
ad›ndaki san›¤›n, “haraç almaya” çal›flt›¤› kiflinin buraya s›¤›nmas›na ve
buradakilerin de o kifliye sahip ç›kmas›na k›zd›¤› (!), bu yüzden de derne¤i, “rasgele” kurflun ya¤muruna
tuttu¤u söyleniyor. Ama daha sonraki günlerde, asl›nda Ak’›n, Dindar’›n
da aralar›nda bulundu¤u, derne¤e
s›¤›nan kifliye sahip ç›kanlar›
derne¤in kap›s›na ça¤›rd›¤› ve orada
insanlar›n üzerine atefl açt›¤› ortaya
ç›kt›. “Siyasi bir yönü olmad›¤›” iddia edilen bu sald›r› sonucunda, Dindar’›n vücudundan tam 7 tane kurflunun ç›km›fl olmas› da bu durumun
“bir tesadüf” olmad›¤›n› gösteriyor!
(H. Merkezi)
r›yla yaraland›. Polis; evlere, demokratik kurumlara, DTP il ve ilçe binalar›na bask›n düzenledi.
“Aç›l›mda” gelinen nokta:
Sald›r›, yaralama, gözalt› ve
bask›nlar
‹flte son bir hafta içinde yaflananlar:
* A¤r›’da 189, Mersin’de 100’e yak›n, Hakkâri’de 64, Siirt’te 96, ‹zmir’de 29, Van’da 47,
Diyarbak›r’da 17, ‹stanbul’da 157, fi›rnak’ta
55, Batman’da 100’den fazla, Urfa’da 56, I¤d›r’da 59, Çanakkale’de 3, Kocaeli’de 9, Marden’de 6, Bingöl’de 1ve Adana’da 23 kifli gözalt›na al›nd›.
* Gözalt›na al›nanlardan; A¤r›’da 9, Mersin’de 51, Hakkâri’de 16, Diyarbak›r ve Cizre’de 23 kifli, ‹zmir’de 11, Van’da 4, I¤d›r’da 6,
Adana’da 1 ve Batman’da 1 kifli tutukland›.
* Ç›kan çat›flmalarda; Siirt’te 30 kifli, Adana ve Van’da panzer alt›nda kalan 2 çocuk
a¤›r yaraland›. (Adana’da yaralanan ve beyin
kanamas› geçiren çocu¤un devlet hastanesinde tedavi görmesi polis taraf›ndan engellendi.) Mersin ve Diyarbak›r’da 2 çocuk polis taraf›ndan kurflunland›. Hakkari’de 13 kifli yaraland›. A¤r›’da bafl›na gaz bombas› isabet eden
bir kifli, fi›rnak Silopi’de 2 kifli ve Mersin’de
evine giren gaz bombas›ndan etkilenen bir
bebek hastaneye kald›r›ld›. Yine Silopi’de polis arabas›n›n çarpt›¤› 5 yafl›ndaki çocuk a¤›r
yaraland›.
* Çat›flmalar›n sürdü¤ü 6 Aral›k’ta, gözalt›,
tutuklama, yaralama haberlerinin yan›s›ra bir
de ölüm haberi geldi Diyarbak›r’dan! On binlerin yürüyüfl yapt›¤› eyleme sald›ran kolluk
kuvvetleri, hedef gözeterek Ayd›n Erdem
isimli Kürt gencini kurflunlayarak öldürdü.
* Bu süre zarf›nda Marmara Ere¤lisi, Bal›kesir Edremit ve ‹zmir Çi¤li’deki DTP ‹lçe binalar›na ve Urfa Karaköprü Belde Binas›na
sald›r›lar düzenlendi.
* Birçok ilde haber yapmak isteyen birçok
yurtsever ve demokrat muhabir gözalt›na
al›nd› (içlerinden D‹HA muhabiri ‹smail Eskin
tutukland›), çektikleri görüntülere el konuldu.
‹STANBUL
1 Aral›k tarihinde DTP ‹stanbul ‹l Binas›nda bir araya gelen Bar›fl ve Demokratik
Çözüm Platformu, Öcalan’›n nakledildi¤i
yeni hapishanedeki koflullar›n›n a¤›rlaflt›r›lma-
Mersin
Öcalan’›n ‹mral›’daki koflullar›n› protesto etmek ve PKK’nin 31. kurulufl y›ldönümünü kutlamak amac›yla bir araya gelen
kitleyle polis aras›nda çat›flma ç›kt›.
Çilek Mahallesi’nde DTP binas› aç›l›fl›n›n ard›ndan kitlenin Adana-Mersin yolunu
molotof atarak trafi¤e kapatmas›na karfl›
polisin gaz bombas› ve plastik mermilerle
sald›r›s› sonucu, eylemler fievket Sümer,
Yenipazar ve Günefl Mahalleleri’ne s›çrayarak devam etti. fievket Sümer Mahallesi’nde bir araya gelen eylemciler, molotof
ve havai fifleklerle Siteler Polis Karakolu’na
yöneldi. Polisin gaz bombas› ve plastik
mermilerle yetinmeyerek karakolun içinden açt›¤› atefl sonucunda, 16 yafl›ndaki
fiahin Arslan gö¤sünden ve kolundan yaraland›.
Sonraki gün Siteler Polis Karakolu’nun
bulundu¤u cadde üzerinde bir araya gelen
AT‹K “Kürt Aç›l›m›” panelleri baflar›yla gerçeklefltirildi
AT‹K Genel Konseyi’nin 3. Toplant›s›’nda al›nan
karar gere¤ince “‹mha ve inkara son–Kürt ulusuna tam hak eflitli¤i” fliar›yla planlad›¤› panellerden ikisi 2 Aral›k günü gerçeklefltirildi. Panellerde,
AKP üzerinden TC devletinin “aç›l›m” ad› alt›nda
Kürt ulusunun direniflini ve a¤›r bedeller ödeyerek
sürdürdü¤ü mücadeleyi, k›r›nt›lar vererek sonland›rmay› amaçlayan tasfiye politikalar› tart›fl›ld›.
Winterthur
Panellerin sunuculu¤unu yapan AT‹K Denetim
Kurulu üyesi Mahmut Özkan dinleyicileri selamlad›ktan panelden amaçlanan› özetledi. Ard›ndan kat›l›mc›lar ve dinleyicileri tüm devrim flehitleri için sayg› durufluna davet etti.
Panelde ilk söz Doç. Dr. Haluk Gerger ald›.
Gerger “Türkiye co¤rafyas›nda bir Kürt sorunu oldu¤u kadar ciddi anlamda Türk sorunu da var. Tek
yanl› milliyetçi propaganda ile ‘tek millet-tek bayraktek devlet’ anlay›fl› ile Kürt sorunu çözülemez. Soru-
nun kayna¤› tam da budur” dedi.
‹kinci söz hakk› verilen DTP Amed milletvekili ve
DTP Grup Baflkanvekili Av. Selahattin Demirtafl
flunlar› söyledi; “‹smi ne konursa konsun, bu aç›l›m
tart›flmalar› 30 y›ll›k mücadelenin kazan›m›d›r... Cesur olmadan ve kendi tarihi ile yüzleflilmeden, faflizan
politikalar terk edilmeden Kürt sorunu da, di¤er demokratikleflme sorunlar› da gerçek anlamda çözülemez.” Son konuflmac› olarak AT‹K Genel Baflkan›
Musa Demir’e söz hakk› verildi. Demir TC’nin ku-
Sistemin “askeri zayiat›”;
ASKER ÖLÜMLER‹
Egemenler için, insan›n hiçbir önemi yoktur. Emperyalist savafllar, darbeler, iç savafllar bunun en somut
kan›tlar›n› oluflturur. Faflist devletler
içinse böylesi “ola¤anüstü” durumlara
ihtiyaç yoktur. Çünkü her an insanl›k
d›fl› uygulamalar› ile karfl› karfl›yas›n›zd›r. Devleti “iç ve d›fl tehlikelerden
koruma” görevi edinmifl bu militarist
örgütlenmelerden en bilinenleri, polis
ve ordudur. Ordu denilen düzen arac›n›n meflru oldu¤unu iddia eden egemenler, “yurtseverlik” naralar›yla genifl halk kitlelerini uyuflturup arkas›na
yedeklemeye çal›fl›rlar.
Bizim ülkemizde de ordu üzerin-
den gerçeklefltirilmeye çal›fl›lan bu
yedekleme, “Her
Türk asker do¤ar!”
gibi faflist ve militarist bir söylemle
yap›l›yor. Ayr›ca
TC, “din, ordu, millet” repli¤i ile de
çok uluslu ve birçok az›nl›¤› bar›nd›ran
yap›s› nedeniyle milliyetçili¤i körüklüyor ve daha da gericilefltiriyor. Özellikle Kürt ulusal hareketinin Türkiye
Kürdistan›’nda verdi¤i silahl› mücadele, “ordu”nun hem teknik aç›dan kendini gelifltirmesini hem de beyinleri
milliyetçi ideolojilerle buland›r›lm›fl
Türk iflçi-emekçileri nezdinde “kutsall›¤›n›n” ve “meflrulu¤unun” zemin bulmas›n› sa¤lam›flt›r. Tüm bunlar›n yan›
s›ra “zorunlu askerlik” uygulamas›yla,
emekçi halktan genç erkeklerin hayatlar›ndan 1-2 sene çal›yor ve onlar›
kendisine yedekliyor. Kimilerini kendi
düzenine tamamen adapte ederek fa-
s›n›n “süreci provoke etmek” anlam›na geldi¤ine dikkat çekerek, “halk›n en hassas duygular›yla oynan›yor” dedi.
Toplant›da ilk söz alan Sosyalist Parti ‹l
Yöneticisi Mehmet Kesim, Kürt sorunu y›llard›r uygulanan imha ve inkar politikalar›,
baflvurulan askeri yöntemlerle çözülemeyince, Kürtleri aldatma ve oyalama amaçl› aç›l›m
projesinin devlet konsepti olarak devreye sokuldu¤unu söyledi. Kürtlerin bu oyuna gelmeyece¤ini belirten Kesim, “Kürt halk› oynanmak istenen Osmanl› oyunlar›na karfl›
duyarl› ve bilinçlidir. Aldat›lmaya ve
oyalanmaya gelmeyecek kadar mesafe
kat etmifltir” dedi.
Bas›n metninin okunmas›n›n ard›ndan sorular› yan›tlayan DTP temsilcileri de özetle
Kürt halk›n›n tüm sald›r›lar karfl›s›nda kendini
daha iyi örgütleyerek sürece yan›t olaca¤›n›
ve “Öcalan’a yaklafl›m savafl-bar›fl gerekçemizdir”, “‹ntikam, intikam” sloganlar› atarak yürüyüfle geçen kitleye polis
yine gaz bombas›, tazyikli su ve plastik
mermilerle sald›rd›. Kitle molotof ve havai
fifleklerle polise karfl›l›k verirken çat›flmalar
uzun süre devam etti. Kurdali Mahallesi’nde ç›kan çat›flmada ise kitlenin bir polis
arac›n› kullan›lmaz hale getirdi¤i ö¤renildi.
Mersin’de yaklafl›k üç gün süren çat›flmalar›n ard›ndan DTP’nin yapt›¤› aç›klamada, yap›lan ev bask›nlar› sonucu aralar›nda
DTP yöneticilerinin de bulundu¤u 45 kiflinin gözalt›na al›nd›¤› belirtildi. Adana’da ç›kan çat›flmada ise polis müdahalesinde panzerin çarpt›¤› 13-14 yafllar›nda bir çocu¤un
yaralanarak hastaneye kald›r›ld›¤› ö¤renilirken, çat›flmalar› görüntülemek ve haber
yapmak isteyen D‹HA muhabirlerine valilik
karar› gerekçe gösterilerek izin verilmedi¤i
belirtildi.
ruluflundan günümüze Kürt sorununa yaklafl›m›n›n
imha ve inkar üzerine kurdu¤unu hat›rlatarak, 19201938 döneminde Kürt direnifllerine, Sevr ve Lozan’da emperyalist devletlerin bölme politikalar›na
dikkat çekti. Kürt ulusunun kendi kaderini kendisinin
tayin etmesi hakk›n› kay›ts›z flarts›z savunduklar›n›
söyledi. Yetersiz de olsa demokratik hak kazan›mlar›n›n mücadele sonucu kaz›n›lm›fl haklar oldu¤unun
alt›n› çizdikten sonra Demir, bu haklar› sahipleneceklerini ve “aç›l›m” politikalar›n›n PKK ve Kürt direnifl dinamiklerini tasfiyeyi amaçlad›¤›n›, buna karfl›
uyan›k olunmas› gerekti¤ini vurgulad›.
Panel sonunda kat›l›mc›lardan ‹sviçre Bar›fl Meclisi sözcüsü Ömer Kral ve dinleyiciler söz hakk› alarak görüfl belirtti ve sorular›n› yöneltti.
Ulm
Ulm Bölgesi Kürt Halk Meclisi, Partizan, AvEGKON ve Devrimci Demokrasi’ye 10’ar dakikal›k konuflma hakk› verildi. Konuflmac›lar AT‹K’in düzenledi¤i panelleri selamlayarak görüfl ve düflüncelerini
ilettiler.
(AT‹K Haber Merkezi)
flist güruhlar yarat›yor, kimilerini emperyalistlerin Ortado¤u politikalar›
do¤rultusunda kan göllerine gönderiyor, kimilerini de ülkemizde devrim ve
demokrasi mücadelesi veren –yani
ezilenlerin hak alma mücadelesine öncülük eden- örgütlere karfl›, yine kendi düzenlerini korumak için kullan›yorlar. “Vatani görev” diye bilinen bu
“e¤itimden” geçenlerin ve çat›flmalara
kat›lanlar›n tek kay›plar› bu süreçle s›n›rl› kalm›yor. Hayatlar›n›n geri kalan›nda da bunun etkilerini görerek, katliam planlamaya varan psikolojik rahats›zl›klar yafl›yorlar. Son günlerde art›fl
gösteren ve “flüpheli” ilan edilen (!) asker ölümleri de bu insan› yok sayan ve
yok eden düzenin yans›malar›ndan biridir. fiüpheli ölümler Türk Silahl› Kuvvetleri listelerinde “askeri zayiat” olarak yer al›rken, ailelerine, “kaza kurflunu”, “intihar etme”, “elektrik ve y›ld›r›m çarpmas›”, “yüksekten düflme”,
“birlik içinde trafik kazas›”, “e¤itim s›ras›nda mühimmat patlamas›”, “y›lan
sokma”, “kalp krizi” fleklinde aç›klanan
bu asker ölümlerine her geçen süre
bir yenisi daha ekleniyor.
Tam da böylesi bir ortam›n yafland›¤› bu Kas›m ay›nda, askeriyeden de
art arda 4 flüpheli asker ölümü haberleri geldi: Trabzon’da asker olan Diyarbak›rl› Mustafa Mutlu’nun Kas›m
ay›n›n ilk haftas›nda “kendi silah›ndan
ç›kan kurflun sonucu öldü¤ü”, 10 Kas›m’da I¤d›r’›n Tuzluca ilçesinde asker
olan Vanl› Davut Y›ld›z’›n tüfekle intihar etti¤i aç›klanm›fl; 23 Kas›m günü,
Kocaeli’de Gölcük Donanma Komutanl›¤›’nda asker olan Ardahanl› Özcan Öztürk’ün ailesine o¤ullar›n›n
“intihar etti¤i” söylenmiflti. Son olarak
da ordu, fi›rnak’ta askerlik yapan Ad›yamanl› Sedat Horuz’un ailesine,
“o¤ullar›n›n intihar etti¤ini” bildirmiflti.
Bu asker ölümlerinin “flüpheli”
olarak nitelendirilmelerinin bafl›nda öldürülenlerin hepsinin ve ailelerinin demokrat ve Kürt olmas›d›r. Gündemden düflürülmesine ra¤men tüm s›cakl›¤›yla süren PKK’yle çat›flmalar›n sonucunda yaflam›n› yitirenlerin olup olmad›¤›n›n aç›klanmamas›, Kürtlere yönelik artan faflist sald›r›lar›n sokaklardan “askeriyeye taflm›fl” oldu¤unun
gösterilmemeye çal›fl›lmas› bu flüpheleri kuvvetlendiriyor, hatta bunun
böyle oldu¤undan emin oluyoruz.
‹flçi-köylü 7
Halk›n gündemi
11-24 Aral›k 2009
Faflist ‹zmir mi yoksa…
Kendilerini bile ayd›nlatmaktan aciz olan kimi “ayd›n” s›fatl›lar, asl›nda karanl›¤›n temsilcileri olduklar›n›, flu günlerde sergiledikleri pratiklerle, adeta teyit ediyorlar. Gerçek kimli¤ini (nihayet) teyit edenlerden biri de, y›llardan beri
“sol”, “sosyalist” kimli¤i kimselere kapt›rmamaya çal›flan, Ataol Behramo¤lu oldu!
Asl›nda Behramo¤lu, içinden geçilen sürecin, bulundu¤u saf›n aç›k aç›k ilan›n› gerektirdi¤ini kavram›fl ve sürecin d›fl›nda daha fazla kalamayarak, saf›n› ilan etmiflti. Buna vesile olan geliflme ise, ‹zmir’de DTP konvoyuna gerçekleflen
sald›r› oldu.
Ataol Behramo¤lu Cumhuriyet Gazetesi’ndeki köfle yaz›s›nda (28 Kas›m) “Faflist ‹zmir
mi?” bafll›kl› bir yaz› kaleme alm›fl.
Köfle yaz›s›nda DTP’yi “ad› demokratik olsa da, bafl›nda toprak a¤as› bulunan, etnik ayr›mc›l›k partisi” olarak niteleyerek, DTP’lilerin
‹zmir’deki görüntülerini “yak›fl›ks›z” bulmufl,
gösterilen tepkiyi de (sald›r›y›), bu “yak›fl›ks›z”
görüntülere verilen, yak›fl›ks›z bir tepki olarak
adland›rm›fl. Yani demeye getirmifl ki, “onlar
yak›fl›ks›z davranmasayd›, böyle bir tepki de almazlard›.”
Behramo¤lu, bu aç›k faflist sald›r›y› böylelikle meflru gösterdikten sonra, DTP’ye yüklemeyi sürdürmüfl, DTP’nin sald›r›y› gerçeklefltiren
toplulu¤u “sivil faflist” olarak nitelemesi ise kendisine ayr›ca dokunmufl. Bu nitelemenin “askeri darbe korkusunu yaymak” amaçl› kullan›ld›¤›n› iddia ederek de, faflist güruhlara s›rt vermeyi
ihmal etmemifl. Ama hemen ard›ndan “sosyalist” kimli¤e sar›lmaktan da geri durmam›fl.
Sözde ‹zmir’i daha do¤rusu ‹zmirlileri topyekün faflist ilan eden yaklafl›mlara karfl› ç›kar
gibi yaparak, iflçi s›n›f›n›n ilk sosyalist örgütlenmelerinin 1900’lerin bafl›nda, ‹zmir’de ortaya
ç›kt›¤›ndan dem vurmufl (ki do¤rudur). Hemen
ard›ndan da “Kurtulufl Savafl›”na geçerek, sava-
fl› ateflleyen ilk kurflunun ‹zmir’de at›ld›¤›n›n alt›n› çizmifl.
Ancak nedense, sözünü etti¤i y›llarda 250
bin nüfuslu ‹zmir’de bu nüfusun 150 binden
fazlas›n› baflta Rum olmak üzere, Türk olmayan çeflitli milliyetlerden halk›n oluflturdu¤una,
bugün ise bunlar›n say›s›n›n neden elle say›lacak kadar azald›¤›na hiç de¤inmemifl. Ama biz
de¤inelim.
‹zmir daha cumhuriyetin kuruldu¤u y›llardan
itibaren Kemalizm’in kalelerinden biri olagelmifltir. Bu da Kemalizm’in Türklefltirme politikalar›n›n ‹zmir’de on y›llard›r yayg›n bir biçimde
uyguland›¤›n› göstermektedir. Hem de oldukça
“baflar›l›” bir flekilde. Bu politika sonucudur ki,
Türk olmayan nüfusun burada bar›nmas› giderek güçleflmifl, büyük bölümü göç etmek zorunda kalm›flt›r.
Bunu Kurtulufl Savafl› y›llar›nda ve sonras›nda gerçeklefltirilen katliam, tehcir vb. uygulama-
Tüm politik tutsaklara selam olsun!
“Hasta Tutuklulara Özgürlük Platformu” üyeleri, 27 Aral›k günü Taksim Meydan›’nda bir araya geldi. Eyleme Güler Zere’nin
de kat›lmas› kitlenin coflkusunu art›rd›. Eylemin
bafllang›ç yerinde Ülkü Ocaklar›’n›n bulundu¤u
binadan MHP bayraklar›n›n sallanmas› k›sa süreli bir gerginli¤e neden oldu. Gerginli¤in ard›ndan kitle, Galatasaray Meydan›’na do¤ru yürüyüfle geçti.
Yürüyüflte s›k s›k, “Yaflas›n direnifl yaflas›n zafer”, “Güler Zere onurumuzdur”,
“‹çerde d›flar›da hücreleri parçala” sloganlar› at›ld›. Galatasaray Meydan›’nda kitleye
hitaben konuflan Güler Zere, hapishanelerde
bulunan tüm tutsaklar için yürüyüfle kat›ld›¤›n›
belirterek, “Hasta tüm arkadafllar›m için
buraday›m, hepsinin serbest b›rak›lmas›n› istiyorum” dedi. Zere’nin ard›ndan Platform ad›na bas›n aç›klamas›n› okuyan Ahmet
Kulaks›z, hapishanelerde a¤›r hasta olan 40’a
yak›n tutsa¤›n isimlerini okuyarak, k›sa süre
önce Bilecik M Tipi Hapishanesi’nde tutulan
Zeki Dökenel’in Adli T›p Kurumu önünde yaflam›n› yitirdi¤ine dikkat çekti. Eylem aç›klaman›n ard›ndan alk›fl ve sloganlarla sona erdi.
***
Ertesi hafta eylemi de 4 Aral›k Cuma günü kitlenin her zaman oldu¤u gibi saat 19.30’da
tramvay dura¤›nda bir araya gelmesi ile bafllad›.
“Hasta tutsaklar serbest b›rak›ls›n” yaz›l›
pankart›n yan›nda “Yarg›-tecrit-adil t›p=
Hasta tutsaklardan iyi bir haber yok!
Bir
süredir
özellikle de Güler
Zere’nin özgürlü¤üne kavuflturulmas› mücadelesiyle birlikte- devrimci, ilerici, demokratik kamuoyunun dikkatleri
hasta
tutsaklar
üzerinde yo¤unlaflm›flken, hasta
tutsaklar›n durumu ise a¤›rlaflmaya devam ediyor.
Hemen her gün
bir F tipi hapisha-
neden tutsaklar›n durumuna iliflkin olumsuz
bir haber geliyor. Ve tedavilerinin hapishane
ve tecrit koflullar›nda yap›lmas› zaten çok
zorken, devletin “katletme politikas›”n›n uygulay›c›lar› olarak hapishane idareleri ve hapishane “güvenli¤inden” sorumlu jandarman›n da katk›lar›yla tutsaklar tedavi hakk›ndan
tamamen mahrum b›rak›larak ölüme mahkum ediliyor.
Son gelen haber ise yine Sincan F Tipi
Hapishane’den! TKP/ML tutsa¤› Yaflar ‹nce, daha önce de kalpte mitral yetmezli¤i, bel
f›t›¤›, böbreklerde tafl, ülser ve Hepatit B gibi bir dizi hastal›¤› ile gündeme gelmiflti. Hepatit B hastal›¤› tutuklanmadan önce pasif
haldeyken, hapishane koflullar› ile birlikte aktifleflmifl ve karaci¤erlerde enfeksiyona yol
“DUR”mad›,
s›rt›ndan vuruldu!
“Karada¤ infaz
edildi!”
Polisin keyfi tutumlar›n›, salt olur
olmaz yerde karfl›m›za ç›kan kimlik
kontrolleri ya da gözalt›lar olarak
de¤erlendirmek “masumane” kal›r.
Faflist düzenin bekçili¤ini üstlenen
polisin, özellikle 2005’te kabul edilen
“Polis Vazife ve Salahiyatlar› Kanunu” ile “rahatça öldür”me yetkisi
almas›n›n ard›ndan polis kurflunuyla
ölümler artm›fl hatta bu fliddet “ola¤anlaflm›fl” ve “ola¤anlaflt›r›lm›flt›r!”
Sistemin polise verdi¤i bu sonsuz
yetki ile son y›llarda yüzlerce insan
öldürülmüfl, yaralanm›fl ve iflkence
görmüfltür.
En insani hak olan “yaflama hakk›n›n” yok say›lmas› anlam›na gelen bu
durumun son kurban› da Konya’dan!
Konya-Selçuklu’da, üç çocu¤un “okul
kantini soyacaklar›” ihbar› alan polis,
bahsi geçen fierife Akkanat ‹lkö¤retim
Okulu’na giderek, gençlerin pefline
düflmüfltür. Üç çocuktan ikisi kaçarken, 16 yafl›ndaki S.K. kaçamam›fl ve
“dur ihtar›na uymad›¤›” gerekçesiyle
polis taraf›ndan s›rt›ndan vurulmufltur. S.K., yo¤un bak›ma al›nd›.
(H. Merkezi)
Egemenlerin eli kanl› katilleri
taraf›ndan katledilen TK‹P üyesi
Aleattin Karada¤’›n katledilmesine iliflkin burjuva-feodal bas›n›n
çarp›tmalar›na, Ça¤dafl Hukukçular
Derne¤i’nden (ÇHD) cevap geldi.
ÇHD, Karada¤’›n katledilmesini
bir “baflar›” abidesi olarak gösteren polise iliflkin yapt›¤› aç›klamada, egemenlerin sesi olan burjuva
bas›n›n rolüne de¤indi. Ayr›ca Karada¤ hakk›ndaki hapis cezas›n›n
öne ç›kar›lmas›n›n nedeninin, Karada¤’›n yaflam “hakk›n›n olmad›¤›n› ve ölümü hak etti¤i” ve katledenlerin bu vesile ile korunmaya
çal›fl›ld›¤› ifade edildi. ÇHD taraf›ndan yap›lan aç›klamada ayr›ca “Karada¤’›n vücudunda 10’un üzerinde
mermi girifl deli¤i saptand›¤›, deliklerin bulunduklar› yerler göz önüne al›nd›¤›nda, polisin yakalama de¤il öldürme amaçl› silah kulland›¤›”
belirtilirken “sa¤ dört parma¤› kesik olan bir kiflinin nas›l silah kulland›¤›” sorusuna yetkililer taraf›ndan
cevap verilmesi istendi. (‹stanbul)
ölüm”, “Bilimsel özerk adli t›p istiyoruz”
dövizleri ve Selmani Özcan, Yaflar ‹nce,
Kemal Ertürk ve Mesut Deniz’in resimlerinin bulundu¤u ve “serbest b›rak›ls›n” yaz›l› dövizler aç›ld›.
Lisenin önünde yap›lan bas›n aç›klamas›nda bas›n metnini KESK Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Akman fiimflek okudu. Hasta
tutsaklar›n isimlerini okuyan Akman, katilleri
serbest b›rakan Adli T›p Kurumu’nun hasta
tutsaklar konusunda önemli bir yerde durdu¤unu belirtti. Akman’›n ard›ndan söz alan
Avusturya Dünya Sosyal Forum temsilcisi Leo
Gabriel, tüm dünyada hasta tutsaklar›n bulundu¤unu ve tüm tutsaklara bu eylemle selam
(‹stanbul)
yollad›klar›n› belirtti.
açm›flt›. Bu durumun kanser ya da siroza çevirme riski hala mevcutken, Yaflar hastal›klar›n›n yaratt›¤› halsizlik, görme bozuklu¤u vb.
etkilerle de hücrede mücadele etmekte…
Yaflar ‹nce son süreçte özellikle yo¤un,
dayan›lmaz bafl a¤r›lar› nedeniyle acil sevk istemifl ancak bu “acil” sevk, bir ay› aflk›n bir süre sonra gerçekleflebilmiflti. Gerekçeler tüm F
tipi hapishaneler için ayn›yd›; asker yok vb.
Nihayet hastaneye gidebilen ‹nce’nin beyin damarlar›n›n üç yerinde lezyon olufltu¤u
tespit edildi. Nedeni ve tan› olarak ne oldu¤unun anlafl›lmas› için ek analizler istenen Yaflar
‹nce, önümüzdeki günlerde bu tetkiklerin yap›lmas› için yine yo¤un bir mücadeleye girmek zorunda kalacak. Gözünde de katarakt
olufltu¤u tespit edilen ‹nce’nin beyinde oluflan
bu lezyonlar›n da etkisiyle gözlerindeki bozukluk iyice artm›fl durumda. (H. Merkezi)
lar› d›fl›nda tutarak söylüyoruz. Ki bu uygulamalar cumhuriyetin kuruluflundan sonraki y›llarda
da sürmüfltür. ‹zmir’de tüm bu politikalar ve uygulamalar sonucu kemikleflmifl Kemalist bir potansiyel oluflmufltur.
DTP’lilere sald›ran toplulu¤a gelince… Elbette ‹zmir’de yaflayan tüm halk ›rkç›-floven faflist nitelikli olarak de¤erlendirilemez. Ne ‹zmir’e ne de baflka bir kente dönük böyle topyekün bir yaklafl›m do¤ru da görülemez. ‹zmir’de
de, t›pk› di¤er bölgelerde oldu¤u gibi, Türk mil-
Hapishanelerden... Hapishanelerden... Hapishanelerden...
Cezaevleri Merkezi Platformu’nun ça¤r›s›na uyan Bak›rköy Kad›n Hapishanesi’ndeki
tutsaklar 5 devrimci ve yurtsever tutsa¤›n iradeleri d›fl›nda ‹mral› Hapishanesi’ne sevk edilmesi ve Abdullah Öcalan üzerindeki artan
bask› ve tecridi protesto etmek için 3 günlük
Açl›k Grevi eylemi gerçeklefltirdi. 26-28 Kas›m tarihleri aras›nda eylemlerini gerçeklefltiren tutsaklar yak›nlar› arac›l›¤›yla yapt›klar›
bilgilendirmede Hapishane ‹daresi’nden günlük iafle yerine açl›k grevi için gerekli olan su,
fleker ve limon istemelerine karfl›l›k “çi¤ g›da
verilmez” tutumuyla karfl›laflt›klar›n›, istenilenlerin ise piflirilecek fleyler olmad›¤›n› dile
getirdiler. Açl›k grevi için gerekli olan ihtiyaçlar›n›n keyfi bir flekilde karfl›lanmad›¤›n› ifade
eden tutsaklar hapishane idaresinin bu tutumunun mant›kl› hiç bir gerekçeye dayanmad›¤› bildirdiler.
* Gebze M Tipi Hapishanesi’nde bulunan
Cezaevleri Merkezi Platformu (CMP) üyesi
TKP/ML, MLKP, DHKP/C tutsaklar› 2 Aral›k’ta bafllatt›klar› 3 günlük açl›k greviyle, ‹mral›’da Abdullah Öcalan’›n ve oraya gönderilen 5 tutsa¤›n üzerindeki tecrit koflullar›n›n
art›r›lmas›n› protesto ettiler.
(Partizan fiehit Ve Tutsak Aileleri)
* Kocaeli 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde
bulunan Ayd›n Tunç adl› tutsak, apandist rahats›zl›¤› nedeniyle götürüldü¤ü hastanede,
Cumartesi anneleri
her fleye ra¤men sokakta
244. Hafta
Yak›nlar›n› aramak için her
hafta eylem yapan kay›p yak›nlar›n›n eylemi, 244. haftas›nda
da sürdü. “Bayram, bizi çocuksuz, annesiz, babas›z, eflsiz,
kardeflsiz, sevgilisiz, bayramlara mahkum edenlere duydu¤umuz insani öfke demek” diyen
Cumartesi Anneleri mücadelelerinden vazgeçmeyeceklerini
belirtti.
Her hafta bir kay›p hikâyesinin ifllendi¤i oturma eyleminde bu hafta 14 y›l önce gözalt›na al›nan ve bir daha kendisinden haber al›namayan Fehmi
Tosun’un hikayesi anlat›ld›.
Bas›n aç›klamas›n› okuyan Fehmi Tosun’un k›z› Jiyan Tosun, babas›n›n kaybedildi¤i dönem 10 yafl›nda oldu¤unu söyledi. Cumhurbaflkan›, Baflbakan, Meclis Baflkan›’n›n bayram
mesajlar›n›n yay›nland›¤›n› belirten Tosun, bayram›n, sevincin ve mutlulu¤un paylafl›ld›¤›
çok özel günler oldu¤una vur-
gu yap›ld›¤›n› dile getirerek,
“Bayram bizim için ak›betlerini
ö¤renemedi¤imiz yak›nlar›m›z›n sonsuz ac›s›n›n daha da derinleflti¤i gün demek” dedi.
245. Hafta
Cumartesi Anneleri 5
Aral›k Cumartesi günü Galatasaray Lisesi önünde 245. kez
bir araya geldiler.
Bu hafta yap›lan oturma eyleminde Urfa-Siverek’te Sedat
Bucak’›n korucular› ve jandarma ekiplerince gözalt›na al›nan
Hüseyin Taflkaya anlat›ld›.
Taflkaya’y› abisi Faik Taflkaya
anlatt›. Kardeflinin Bucak aflireti elemanlar› ve jandarma ekipleri taraf›ndan ö¤len vakti gözalt›na al›nd›¤›n› ve bu zaman
kadar bulunamad›¤›n› belirtti.
Taflkaya, kardeflinin ak›betini
jandarma bölge komutanl›¤›na
sorduklar›n› ve al›nan cevab›n
“Sedat Bucak daha iyi bilir” oldu¤unu söyledi.
(‹stanbul)
liyetçili¤inin etkisinde olmayan, ilerici, devrimci,
demokrat önemli bir kitle taban› mevcuttur.
Bunun içindir ki, tüm ‹zmir halk›n› bu sald›r›dan
sorumlu tutmak, baflka bir yanl›fla götürür.
‹zmir’deki faflist sald›r›y› gerçeklefltirenler,
MHP’nin yan› s›ra CHP’ye yak›n, hatta büyük
bölümü bu partilerde örgütlü olanlard›r. Irkç›floven dalgan›n, bugün özellikle de bu iki parti
taraf›ndan k›flk›rt›ld›¤› göz önüne al›nacak olursa, bunlar›n taban›n›n böyle, hem de örgütlü
bir sald›r›y› gerçeklefltirmelerinden “do¤al” bir
fley yoktur.
Evet bunlar, Kemalist ideoloji ile yo¤rulmufl,
sivil faflistlerdir. Behramo¤lu’nun itiraf edemedi¤i de budur. Behramo¤lu h›z›n› alam›yor anlafl›lan ve yaz›n›n devam›nda Kürtlere nas›l bakt›¤›n›n ipuçlar›n› da veren flu sat›rlara yer veriyor:
“Baflkalar›n› sivil faflist olarak suçlayanlar, önce
kendi kafalar›na ve Habur s›n›r kap›s›nda bafllay›p flimdi kent kent dolaflmakta olan ilkellik görüntülerine çeki düzen versinler.”
Böylece ‹zmir’de ilk sosyalist örgüt kurulmas› ile övünerek, “sosyalist” olma hakk›n› da
“sakl› tutan” “ayd›n”›m›z Kürtleri ne kadar ilkel
bulundu¤unu da itiraf etmifl oluyor.
‹zmir TKMP sokak
sergisi gerçeklefltirdi
jandarma ve doktorun “kelepçeli tedavi ol
ya da kendi r›zanla tedaviden vazgeçti¤ini gösteren k⤛t imzala” dayatmas›na
maruz kald›. Tunç, suç duyurusunda bulundu.
* Adana Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle
Yard›mlaflma ve Dayan›flma Derne¤i, Adana
Kürkçüler Hapishanesi’ndeki keyfi uygulamalar› ve hak ihlallerini, 30 Kas›m’da, hapishane
önünde protesto etti.
* Ankara Sincan Kad›n Kapal› Hapishanesi’nde bulunan Ayfle Yumli Yeter isimli tutsak, ‹HD’ye gönderdi¤i mektubunda, idarenin
hak ihlallerinde s›n›r tan›mad›¤›n› belirterek
duyarl›l›k ça¤r›s›nda bulundu.
* Tedavi amac›yla bulundu¤u Erzurum H
Tipi Hapishanesi’nden Sincan 2 No’lu F Tipi
Hapishanesi’ne getirilen PKK’li tutsak Lokman Laçin, iç çamafl›r›na kadar aranmaya
karfl› ç›kt›¤› için baflgardiyan taraf›ndan kolu
k›r›ld›.
* Adana Kürkçüler F Tipi, Ermenek M Tipi, Diyarbak›r D Tipi, Tekirda¤ F Tipi ve Bolu
F Tipi ve Hapishanelerinde bulunan PKK’li
tutsaklar, PKK lideri Abdullah Öcalan’›n tecrit koflullar›n›n a¤›rlaflt›r›lmas›n› protesto etmek amac›yla süresiz açl›k grevine bafllad›lar.
* Hak ihlalleri ile kendinden en çok söz ettiren hapishanelerden olan Erzurum H Tipi
Hapishane’sinde PKK’li tutsaklara ajanl›k dayatmas›nda bulunuldu.
‹zmir Tecrite Karfl› Mücadele Platformu hapishane koflullar›n› teflhir etmek ve
tecrite karfl› mücadelenin önemini vurgulamak için 2 günlük bir sokak sergisi gerçeklefltirdi. Foto¤raf sergisi 30 Kas›m-1 Aral›k tarihlerinde Konak Sümerbank önünde aç›ld›,
iki günde 3’er saat aç›k tutuldu. Aç›lan sergide yo¤unluklu olarak tecrit koflullar›ndaki
tutsaklar›n haz›rlad›klar› ve hapishane koflullar›n› anlatan karikatür ve resimler sergilendi.
Kullan›lan foto¤raflar›n hapishanelerden gelmifl olmas› halk taraf›ndan farkl› bir ilgi ile
karfl›land›. Sergide ayn› zamanda sürekli olarak ve yayg›n bir biçimde “‹nsan hücreye
s›¤ar m›?” sorusu çerçevesinde hapishane
koflullar›na çarp›c› bir flekilde vurgu yapan bildiriler de da¤›t›ld›.
(‹zmir)
Savc›l›k iflkenceye iflkence demez, öldürmeyince!
Orant›l› güç, asl›nda karfl›l›kl› savaflma
koflullar›n›n, araçlar›n›n nesnel anlamda ayn›
ya da benzer olmas› demektir. Ancak gelin
görün ki, bu kavram› yaflad›¤›m›z faflist ülkeye uyarlad›¤›m›zda karfl›m›za bambaflka bir
anlam ç›k›yor. Bizde “orant›l› güç demek”; silahla, copla, “gelifltirilmifl” ve zehirli gaz
bombalar›yla, kaskla donanarak; ellerinde tafl
ve sapanlar›ndan baflka kendilerini savunacak
bir fleyi olmayan kitleleri ezmek demektir!
Geçti¤imiz günlerde, TC devleti, “orant›l› güç” kavram›na yepyeni anlamlar yükleyerek, faflizmini meflru k›lma yolunda bir
ad›m att›.
Bursa-Kestel’de, 18 Mart 2009 tarihinde kimlik kontrolü s›ras›nda ç›kan arbedede
bir polisin ölümünden sorumlu tutulan
MLKP’li Ender Bulhaz Aktürk, gözalt›na
al›nmas›na ra¤men ilk iki gün boyunca polis
bunu reddetmiflti. Ancak bir süre sonra
mahkemeye ç›kar›lan Aktürk’ün görüntüsü
ile bunun nedeni ortaya ç›km›flt›. Aktürk,
karakoldayken, tazyikli su iflkencesinden
ters ask›, buza yat›rma, daya¤a kadar her
türlü sald›r›ya maruz kalm›fl ve bu iflkence
de Adli T›p taraf›ndan rapor edilmiflti. Ancak savc›l›k, geçti¤imiz günlerde verdi¤i kararla, “flahs›n bedeninde oluflan ar›zlar›n hayati bir tehlikesi olmad›¤›n›” belirterek, iflkence yapan polisin “orant›l› güç kulland›¤›na” ve bu yüzden de kovuflturmaya gerek
olmad›¤›na karar verdi.
(H. Merkezi)
‹flçi-köylü 8
An›-anlat›
11-24 Aral›k 2009
Yafll› bedenine inat hayk›rd›; “ M U N Z U R Ö Z G Ü R A K A C A K ! ”
Çocuklu¤undan beri her gün sabah Munzur’un k›y›s›na gelirdi. Yüre¤inde Munzur’un h›rç›nl›¤›yla vurdu¤u kayalardan oluflan ak köpükler
oluflurdu. Ak köpüklerin olufltu¤u
yerdeki seste, Munzur Baba’n›n kendisiyle konuflmas›n› duyumsard›.
“-Bu köpükler ki, yoksullu¤una
inat tafl›d›¤›n sevginin ve dürüstlü¤ün
temsilidir. Munzur’un kendisine s›¤›nan tüm canl›lara duydu¤u sevgiyi tafl› insanlara karfl›. Dürüstlü¤ünden
asla vazgeçme. Ne zaman ki, sendeki
sevgi ve dürüstlü¤ü yok etmek isteyenler olursa, parçala sana tak›lmak
istenen zinciri. Kendi gücünün fark›na vard›¤›nda yüre¤inde doldurdu¤un ak köpükler senin yan›nda olacakt›r. T›pk› Munzur suyunu engellemek için set oluflturan tafllara, kayalara ald›rmadan özgür ak›fl›n› sürdürmesi gibi…”
Bir gün kan akt›¤›n› gördü Munzur suyunun. Yaklaflt› yan›na küçük
k›z. Ne oldu¤unu sordu. “Evlatlar›m› katlettiler” dedi. “‹çim kan
a¤l›yor. Yafll›, genç, çocuk, kad›n dinlemediler. Teslim olmayan yüreklerini hançerlediler.
Onlar›n yüreklerine inen her
hançer sanki bana vurulmufl gibiydi.”
Kötülü¤ü ö¤rendi o vakit. ‹nsanlara düflman olanlar›n ad›n› duydu.
Okuma yazmay› bilmese de hiç akl›ndan ç›kmad› o y›l›n 1938 oldu¤u.
Al›nterini eme¤ini harcad›¤› davarlar›n› beslerdi Munzur’un suyuyla.
Bilirdi ki Munzur’un suyunu içen her
davar daha bol süt demekti. Munzur’un ak köpükleri süte dönerdi
her davarda. Sesinde yorgunlu¤unu
giderirdi. Bir ezgi gibi, ninni gibi gelirdi. Saatlerce uyuya kalsa da hiç rahats›z etmeden küçük k›z›, özgür
ak›fl›n› sürdürürdü Munzur. Saatler
sonra gözünü açt›¤›nda bir arkadafl
bildi¤i Munzur, yine kendine gülümseyerek yata¤›nda akmaya devam
ederdi.
“Korkma küçük k›z, bana vurulmak istenen her zinciri, bu topraklar›n› da, insan›n› da, suyunu da teslim alamaz H›z›r Pafla’n›n torunlar›.
Kaç kez vuruldu da insan›na pranga,
kaç kez vuruldu da Tunç kap›s›na kilit Dersim’in teslim alamad›lar. Kimi
zaman eflk›ya oldu insan› da¤larda.
Kimi zaman özgürlük savaflç›s›. Hem
insanl›¤›n› korudu hem de Munzur’unu. Yine akmaya devam edece¤im küçük k›z. Düflündeki özgürlü¤ü
ben her zaman yaflamaya devam
edece¤im. Senden koptu¤um gün,
özgürlü¤üm elimden al›nacakt›r.
Ama biliyorum ki, sen bana vurulmak istenen zinciri parçalayacaks›n
her zaman.”
Bir söz verdi, Munzur suyunun
bu iste¤i karfl›s›nda. Ama anlam veremedi küçük k›z. Kim zincir vurabilirdi ki Munzur’a? Hangi güç yeterdi
ki özgür ak›fl›n› durdurmaya?
Nereden bilebilirdi ki küçük yafl›yla anlamland›ramad›¤› kötü emelleri olan insanlar›n Munzur suyu
üzerindeki oyunlar›n›. “Elektrik-televizyon-çizgi filmler” yalan›yla kand›r-
maya çal›flt›klar› çocuklar›n direncini
k›r›p, baraj yapmak isteyenlerin asl›nda Munzur’u yok etmek istediklerini. Ama yine de söz vermiflti anlamland›ramasa da Munzur suyuna.
“Sen benim en iyi arkadafl›ms›n.
Bizi ay›ramaz kimse!”
Büyüdükçe daha bir ba¤land›
Munzur’a. Suyun kenar›na her gitti-
karfl› duran suyun sadece yoksul
Dersimlilerin tarlalar›na ektikleri hasada hayat vermek için yata¤›n› de¤ifltirebilece¤ini. Ancak yüre¤i
sevgiyle dolu olanlara aç›kt›
Munzur suyu.
Munzur suyu gibi, köyüne de
afl›kt›. Zaten o köy sayesinde tan›flm›flt› Munzur’la. Çocuklu¤unu geçir-
¤inde daha da art›yordu ba¤l›l›¤›. Daha iyi anl›yordu Munzur suyunu.
Kimseye anlatamad›¤›n› ak köpükleriyle paylaflabiliyordu. “Genç bir k›z”
olman›n yaratm›fl oldu¤u aile ve çevre bask›s›n› sadece Munzur’la paylaflabilirdi. Çünkü bilirdi ki özgürlü¤e
sevdal› Munzur anlayabilirdi ancak
kendisini. Sonra gerçekten insan olana dost oldu¤unu gördü Munzur’un.
Özgürlü¤ünü isteyenlere, yata¤›n›
de¤ifltirmek isteyenlere h›rç›nl›¤›yla
di¤i köyünde en iyi hasatlar› toplayabiliyordu babas›. Çünkü Munzur suyuyla besliyordu hasatlar›n›. Köyüyle
Munzur suyunun birleflti¤i yeri uzaktan seyretmeyi de çok seviyordu.
Orada, arkadafll›¤›n› görüyordu ve
k›skan›yordu onlar› ve aralar›na kar›fl›veriyordu.
Y›llar sonra çocuklar›na anlat›yordu bu dostlu¤unu. Onlar›n da arkadafll›k kurmalar›n› sa¤l›yordu Munzur’la. Verdi¤i sözü anlatt› ve kendi-
lerinin de bu sözün arkas›nda olmalar›n› istedi.
Munzur’la daha da güzelleflen köyünün içindeki o yoksul evin kap›s›
çald›¤›nda bir gece…
“ – Kamo? ” diye seslendiler. Biraz korku ve telaflla.
“ - May me Partizan”
Anlad› ki kad›n, gelenler Munzur
suyunun kendisine söyledi¤i özgürlük savaflç›s›lar›yd›. Gelenler daha s›k
geldiler. Yoksullu¤u anlatt›lar, di¤er
taraftan baz›lar›n›n zenginli¤ini, bar›fl› anlatt›lar, di¤er tarafta savafl› yaratanlar›… Sevgiyi anlatt›lar, di¤er taraftan zulmedenleri. Bask›y› anlatt›lar ve karfl›s›nda direnmeyi. Sonra
özgürlü¤ü anlatt›lar. Ona tak›lmak
istenen zincirle beraber. Sadece insan› de¤il, do¤ay› da nas›l katletmek
istediklerini. Bunlar›n hepsini birlefltirdi kad›n ve Munzur suyuna söz
verdi¤i o günü, o konuflmay› hat›rlad›. fiimdi daha bilinçli karfl› duraca¤›na bir kez daha söz verdi. O günden
sonra Munzur’un bafl›nda nöbet tutmaya bafllad›.
Y›llar geçti aradan, yafll› bedenine ald›rmadan nöbetine devam etti...
Bir gün baraj yap›laca¤›n› duydu
Munzur üzerinde. 8 adet baraj. 8 tane kelepçe tak›laca¤›n› duydu Munzur’una. Bunlardan birinin de kendi
köyünü de sular alt›nda b›rakaca¤›n›
ö¤rendi. Ad›na Uzun Çay›r Baraj› diyeceklerini. Gola Çetu (Gola H›z›ri)’ye kofltu. H›z›r’dan yard›m istedi.
Yak›nda buran›n da sular alt›nda kalaca¤›n› ö¤rendi. 25 km uysallaflt›r-
maya çal›flacaklard› h›rç›n Munzur’u.
Hayat verdi¤i 1500’den fazla bitki ve
hayvan türünden 300’ünün yok olaca¤›n› söylediler.
Sonra Munzur’la birlikte çocuklu¤unu da yok edeceklerini
düflündü. Geçmifle gitti. Munzur’la
arkadafll›¤›n›, çocuklu¤unda oyun oynad›¤›, davarlar› otlatt›¤› köyünü, ormanlar›n› da¤›n›. Baraj yap›m›yla
kendisini köyünden koparmaya çal›flt›klar›n› düflündü. “Zulümdür bunun ad›” dedi. Sonra özgürlük savaflç›lar›yla olan ilk karfl›laflmas› geldi
akl›na. Belki de defalarca konuk etti¤i özgürlük savaflç›lar›n›, flimdi evlat
diye ba¤r›na bas›fl›n›. Sonra onlarla
birlikte direnmeyi. Zaten ilk onlardan duymufltu direnmeyi. ‹flte s›ras›
geldi, birlikte direneceklerdi. Ve baraj su tutmaya bafllad›¤›nda köyü boflaltt› zorla zalimler. Tüm köy, sürgüne gider gibi, terk etti köyü. Gözlerini yafll› artlar›nda b›rakarak. Bir tek
o kald›. Nöbetine devam ediyordu.
Yine Munzur’un kenar›ndayd›.
Gözü yafll›. Özgür ve h›rç›n akan
Munzur, durgun bir göle dönmüfltü
gözünün önünde. Bal›klar bile dayanam›yordu bu zulme. Özgürce dolaflmalar›na engel olanlara isyan
edercesine suyun üzerine z›pl›yorlard›. Ak köpükleri arad›, yafll› bedenine ald›rmadan. Bir o tarafa gitti,
bir bu tarafa. Yaln›z kalm›flt›. Ama
terk etmeyecekti. Biliyordu ki Munzur yine özgür akacak. Parçalayacak
setleri.
(Dersim’den bir Partizan)
Politika-gündem
Kooperatif ve birliklerin genel durumu üzerine
II. Emperyalist Paylafl›m Savafl›’ndan sonra
IMF, DB eliyle emperyalistler taraf›ndan yap›lan “iflbölümünde” yar›-sömürge, yar›-feodal
ülkelere tar›m ürünleri deposu olma görevi
verilmiflti. Bu kapsamda emperyalistlerin ihtiyac›na göre çeflitli tar›m ürünleri yetifltirilmeye baflland›. 1980’li y›llara gelindi¤inde finansallaflma hat safhaya varm›flt›. Keynesçi politikalardan vazgeçilmeye, Yeni Dünya Düzeni ad›
alt›nda tüm yar›-sömürge ülkelerin s›n›rlar›
dizginsizce sömürü için kald›r›lmaya bafllanm›flt›. Bununla birlikte teknolojinin h›zl› bir flekilde geliflmesi sanayide oldu¤u gibi tar›mda da
verimin büyük boyutlarda artmas›na neden olmufl, emperyalist ülkelerde tar›m ürünleri
stoklar› oluflmaya bafllam›flt›. Ayr›ca GDO’lar›n ortaya ç›kmas›, artan enerji ihtiyac›na biodizelle “çözüm” aranmas›, yar›-sömürge ülkelerin tar›m›nda birbiriyle ba¤lant›l› iki geliflme yaflanmas›na neden oldu.
Birincisi; tar›m ürünleri deseni de¤iflti.
Türkiye’de 2 ay önce aç›klanan planda görüldü¤ü gibi ya¤l› tohumlara a¤›rl›k verilmeye
baflland›. ‹kincisi ise; finansallaflma ve her fleyin serbest piyasaya b›rak›lmas› hedefi dolay›s›yla devlet destekleri verilmemeye baflland›.
Çok Uluslu fiirketler (ÇUfi’lar) tar›ma girmeye bafllad›. Küçük-orta üreticiler tasfiye
edilmeye baflland›. ‹ktisat profesörü Huricihan ‹smailo¤lu’nun yapt›¤› çal›flma Türki-
ye’de bu yönlü geliflmenin çok h›zl› bir flekilde
yafland›¤› göstermektedir.
2001 y›l›nda TÜ‹K araflt›rmas›na göre 0-50
dekar aras› iflletmeler toplam›n yüzde 65’i
iken; 2006 y›l›nda bu oran yüzde 32’ye düflmüfltür. 500 dekar üzeri toprakl› iflletmeler
2001’de yüzde 1 iken, 2006’da yüzde 6 olarak
saptanm›flt›r. (9.08.09 Milliyet)
‹flte Türkiye tar›m›n›n bu geliflmelere ayak
uydurabilmesi ve olas› direnç noktalar›n›n k›r›lmas› için 2000 y›l›nda DB-IMF eliyle Tar›m
Reformu Uygulama Projesi (TRUP) uygulanmaya baflland›. 31 Aral›k 2008’de bu
proje bitti. Projenin tar›mda destekleri nas›l
etkiledi¤ine, ne gibi tahribatlar› oldu¤una dair gazetemizde çeflitli yaz›lar ç›kt›. Bu yaz›da
ise Türkiye’de genel olarak birlik ve kooperatiflerin misyonunu, TRUP sonras›nda yaflanan de¤iflimleri ve bizim tavr›m›z›n ne olmas› gerekti¤ini incelemeye
çal›flaca¤›z.
TSKB’ler hiçbir zaman
küçük-orta üreticilerin
ç›karlar›n› savunmam›fllard›r!
Türkiye’de kooperatif ve birliklerle ilgili
ilk yasa 1935 y›l›nda ç›kar›l›r. Dünyadaki ekonomik buhrana ek olarak, 1928’de yaflanan
büyük kurakl›k nedeniyle köylü tam bir yok-
sulluk içindedir. Bu süreçte kooperatiflere
duyulan ihtiyac›n nedenlerini Necdet Oral
flöyle anlat›r: “Bu arada vergiler art›r›l›r, ancak
bir toplumsal politika önlemi olarak kooperatifçilik yasas›n›n ç›kar›lmas› da gündeme gelir. Asl›nda bu yasa iki yönlüdür; tar›m kesiminin s›k›nt›dan bir ölçüde kurtar›lmas› toplumsal bir patlamay› önleyecek, öte yandan, ticaret ve sanayi
burjuvazisi ‘tatl› kârlar’ sa¤layacakt›r.” (N.
Oral, Türkiye Tar›m›nda Kapitalizm ve
S›n›flar, S: 265)
Yani Türkiye’de birçok kurum gibi kooperatif ve birlikler de genel misyonlar›ndan çok
farkl› bir amaçla kurulmufltur. “Komünizm
gerekiyorsa biz getiririz!” mant›¤›n›n her
alana yans›mas›d›r yaflanan. “Kooperatif gerekiyorsa, üreticinin örgütlenmesi gerekiyorsa; biz yapar›z!” denilmifl oluyordu.
Kooperatifler, köylülerin ortak gereksinimlerini ortaklafla sa¤lamak için kurulan kurumlard›r. Kooperatiflerin köylülerin ç›karlar›
d›fl›nda kâr amac›n›n olmamas› gerekir. Kooperatiflerin yönetimi de köylülerin elindedir.
Ancak Türkiye’de mevcut olan hiçbir kooperatifte bu özellikleri bulamay›z. Tar›m Sat›fl
Kooperatifleri ve Birlikleri (TSKB) ile ilgili yasa “özü itibariyle, k›rsal kesimde sömürüyü
sistematiklefltirmeyi hedefleyen bir niteliktedir.
Tar›mdan sanayiye fon aktar›m›n› bir sistematik
içinde gerçeklefltirmeye yöneliktir. Kapal› ekonominin d›flar›dan müdahale ile k›r›lmas› sürecini
h›zland›r›c› ö¤eler içermektedir. Köyü ve köylülü¤ü
tam bir denetim alt›na al›rken, olas› toplumsal hareketlerin önlenmesi için de önlemler getirmektedir.” (Age; S: 266)
2000 y›l›na kadar TSKB’ler, Sanayi ve Ticaret Bakanl›¤›’n›n tam denetimi alt›ndad›r. Genel müdürler, bakanl›¤›n önerisi ve Baflbakanlar›n onay› ile seçilmekteydi. Yönetim kademelerindeki di¤er memurlar da kooperatifçilik
ilkesine z›t bir flekilde seçimle de¤il atamayla
geliyordu. Yani mevcut kooperatifler köylüleri ve köylülerin ç›karlar›n› temsil etmekten
çok uzakt›. Mevcut siyasal iktidar›n ç›karlar›
temsil edilmifltir her zaman. Büyük toprak sahiplerinin, tefeci-tüccarlar›n, a¤alar›n ç›karlar›
korunup-kollanm›flt›r kooperatiflerde.
Köylüler, tüm siyasi partiler için her za-
man oy deposu olarak görülmüfllerdir. Bu nedenle popülist uygulamalar her dönem olmufltur. Özellikle seçim dönemlerinde tar›m ürünlerine destekler art›r›lm›fl, taban fiyatlar› yüksek belirlenmifltir. Birlikler; pazara sürebileceklerinden fazla ürün alm›fllard›r. Normalde
kooperatif ve birliklerin sadece kendi üyelerinin ürününü almas› gerekirken, uygun yasalar
ç›kart›larak ortak olmayanlar›n ürünü al›nm›flt›r. Stoklar›n bedeli de her zaman hazine taraf›ndan karfl›lanm›flt›r. Tüm bu uygulamalardan
esas olarak yararlananlar› da yukar›da vurgulad›¤›m›z s›n›flar olmufltur; büyük toprak sahipleri-a¤alar›, tefeci ve tüccarlar…
Küçük üreticilerin pay›naysa, seçim dönemlerinde biraz daha destek düflmüfltür sadece. Türkiye’de özellikle küçük üreticiler her
zaman normal yaflam standard›n›n çok alt›nda
bir hayat sürdürmüfllerdir. Aile üyelerinin bir
k›sm› flehirlerde çal›flmak zorunda kalm›flt›r ve
aile bütçesi, sürekli “tasarruf” yap›lan, kemer
s›k›lan bir bütçedir vs. Yani sonuç olarak belirtmek gerekirse Türkiye’de küçük üreticinin
durumu hiçbir zaman iyi olmam›flt›r.
Orta üreticiler ise, durumlar›n› koruyabilme mücadelesini vermifllerdir her zaman.
fiimdi ise “beterin beteri” diye tan›mlayabilece¤imiz, ellerindeki mevcut küçük toprak
parças›n› dahi iflleyemeyecek olmalar›ndan
bahsediyoruz.
Alternatif tar›m örgütleri
kurulmaz zorundad›r
TRUP’la birlikte; birlik ve kooperatifler
flirket statüsüne al›nm›flt›r. Yönetim “demokratik” yollarla seçilmeye bafllanm›fl, (ne kadar
demokratik oldu¤unu F‹SKOB‹RL‹K’te yaflananlar ortaya koyuyor!) devlet deste¤i tamamen çekilmifltir. Bu süreç içerisinde birlikler
yüksek faiz oranlar›yla borçlanm›flt›r. Yeni yap›yla uyum sa¤layamayan Kay›s› Birlik borçlar nedeniyle kapanm›flt›r. Taskobirlik’in
Gülbirlik’in varl›¤› tart›flmal› durumdad›r.
Fiskobirlik ifllevsizleflmifl ve borçlarla u¤rafl›r durumdad›r. Tarifl, parçalanm›fl ve Tarifl
pamuk yine borçlar›yla u¤rafl›r durumdad›r.
Birliklere borç sarmal›ndan ç›kmalar› için
gösterilen çözüm gayrimenkullerini, varsa
fabrikalar›n› vs. satmalar›d›r.
TRUP sürecine kadar kooperatiflerden
nemalanan, ticaret ve sanayi burjuvazisi ile büyük toprak sahiplerinin-a¤alar›n›n bir k›sm› yaflanan de¤iflime ayak uydurmuflsa da bir k›sm›
tasfiye edilmektedir. ‹flte bu tasfiye edilen kesim, küçük ve orta üreticileri arkas›na almak
için onlar›n ç›kar›n› savunuyor gibi görünmekte, “birlikler, kooperatifler elden gidiyor! Küçük üretici öldürülüyor”! propagandas›n› yapmaktad›r. Oysa bu propaganday› yapanlar için temel sorun; devletle
iflbirli¤i halinde oturttuklar› sömürü sisteminin sars›lmas› ve kendilerinden daha büyük sermaye gruplar› taraf›ndan
tasfiye edilmeleridir.
Köylülerin tepkisinin yavafl da olsa birliklere yönelmeye bafllad›¤›n› görüyoruz. Ordu ve
Giresun’da Fiskobirlik yönetimine karfl› eylemler yap›lm›flt›r. Haziran ay›nda Sökeli pamuk üreticilerini temsilen 300’e yak›n üretici
Tarifl Genel Müdürlü¤ü’nü “basm›flt›r”. ‹ki y›ld›r ödenmeyen alacaklar›n› istemifllerdir. Didim Akyeni köyünden bir üreticinin söyledikleri her fleyi aç›klar niteliktedir: “fiu an Söke Tarifl Pamuk Birli¤i’nin 5 trilyon alaca¤› var.
Bundan vazgeçtik, hiç olmazsa yetiflen mahsul
için bir pazar istiyoruz. Bu birlik yönetimlerine yerleflmifller. Altlar›nda 200’er milyar liral›k arabalar› var…” (27.06.09, Evrensel)
Sonuç itibariyle Türkiye’de mevcut kooperatif ve birlikler, üreticilerin ç›karlar›n› savunan bir yap›ya hiçbir zaman sahip olamam›fllard›r. Bu yüzden bizlerin fliar› flu anki mevcut birliklerin güçlendirilmesi üzerine
de¤il; üreticilerin ç›karlar›n› koruyan
yeni, ba¤›ms›z kooperatiflerin oluflturulmas› üzerine olmal›d›r.
‹çinden geçti¤imiz süreç, yaflanan çeliflkilerin boyutu nedeniyle buna çok uygundur.
Köylüler, y›llard›r çektikleri yoksulluk nedeniyle birçok yerde kendili¤inden de olsa eylemler yapabilmektedir. Mevcut yap›lar bu kadar teflhir olmuflken, bizlere düflen bu çeliflkileri etkin flekilde kullan›p gerekli örgütlülükleri yaratmakt›r.
‹flçi-köylü 9
Politika-gündem
11-24 Aral›k 2009
S›n›f çal›flmas› planl› ve sab›rl› bir çal›flmayla baflar›l›r
Emekçileri ekonomik-demokratik talepleri temelinde örgütlenme perspektifiyle hareket eden bir kitle örgütü, tüm ezilenlerin bu yönlü taleplerine karfl› en ileri düzeyde bir duyarl›l›k ortaya koymak zorundad›r. Dahas› bu kitle örgütünün varl›k gerekçesidir. Birleflik bir mücadele ve dayan›flma kültürü için bu gereklidir.
Derinleflen ekonomik kriz ile birlikte
emekçiler ve ezilenler üzerinde esmekte
olan yoksulluk ve iflsizlik f›rt›nas› giderek
daha da fliddetli bir boyut kazand›. Emperyalizmin ufla¤› bir avuç az›nl›k “krizi f›rsata dönüfltürerek” servetine servet katarken, milyonlarca emekçi iflsiz, umutsuz
ve gelecek kayg›s› içinde yar› aç, yar› tok
bir yaflam sürdürmektedir. Yani, emekçiler
yoksullaflt›kça, bir avuç kan emici daha da
palazlanmaktad›r. Dolay›s›yla kriz ile birlikte egemen s›n›f sözcülerinin “hepimiz ayn› gemideyiz” söylemlerinin gerçe¤e ayk›r›l›¤› da gün geçtikçe daha fazla a盤a ç›k-
ezilenler için en yaflamsal sorun, kendi haklar› ve özgürlükleri u¤runa örgütlenip mücadele etmeleridir. Çünkü sar› sendikal ve
reformist anlay›fllar›n iflçi s›n›f›n›n mücadelesini uysallaflt›r›p, bölüp parçalad›¤› ve örgütlenme arac› olan sendikalar› ifllevsizlefltirdikleri bir süreçten geçiyoruz. fiu aç›k
ki; bölünmüfl, parçalanm›fl, örgütsüz
bir iflçi s›n›f› ezilmeye mahkumdur.
Di¤er ezilen s›n›f dostlar›yla ortak bir mücadele ve dayan›flma bilincini gelifltirme
kudretinden ve gücünden yoksundur.
Tarih defalarca kan›tlam›flt›r ki, sömürü
ve zulümden, umutsuzluk ve çaresizlikten
Tarih defalarca
kan›tlam›flt›r ki,
sömürü ve zulümden,
umutsuzluk ve
çaresizlikten
kurtulman›n yolu
örgütlenip mücadele
etmekten geçer.
Örgütlülük güç
demektir. Güç
umutsuzlu¤a umut,
çaresizli¤e çaredir.
maktad›r. Emekçilerin kayb› ile egemenlerin kazan›mlar› somut istatistik verilerle
ortaya ç›kmaktad›r. Bir kez daha krizin a¤›r
faturas›n›n emekçilere ç›kar›laca¤› öngörüsünün bofl bir söylem olmad›¤› bütün ç›plakl›¤›yla a盤a ç›kt›.
Örgütsüz iflçi s›n›f› ezilmeye
mahkumdur!
fiu bir gerçek ki, kapitalist emperyalist
sistem krizsiz yaflayamaz. Çünkü kriz onun
mayas›nda vard›r. T›pk› azami kâr ve sömürü gibi. Bu aç gözlülük, azami kâr ve sömürü h›rs›, bugüne kadar ezilen dünya halklar›n› büyük felaketlere sürükledi. Haks›z savafllar›n yaratt›¤› y›k›mlar tarihin haf›zas›ndaki yerini korumaktad›r. Bugün de sürmekte olan iflgal ve savafllar›n sosyal
y›k›m politikalar›n›n arkas›nda bu sömürücü sistem vard›r. Yani, emperyalist
kapitalist sistem, tüm kötülüklerin kayna¤›d›r. Ve var oldu¤u müddetçe iflsizlik, yoksulluk bitmez. Baflta iflçi s›n›f› olmak üzere
tüm emekçiler tarihi tecrübelerle birlikte
bu gerçekle yüzleflmek zorundalar. Çünkü
bu gerçekle yüzleflmek, beraberinde sistemin, “böyle gelmifl böyle gider” kaderci
felsefesini sorgulamay› getirir. Bu da örgütlenme, bölünmüfl güçleri birlefltirip mücadele etme bilincinin geliflmesine yol açar.
‹flçilerin ve di¤er ezilenlerin kurtulufl yolu
bu bilinçle geliflir. Bundan dolay›d›r ki; egemen s›n›flar örgütsüzlü¤ü her koflulda dayatmaktad›r. Sendikal› olan iflçilerin iflten
at›lmas›, grevli toplu sözleflme talebinde
bulunan kamu emekçilerinin 盤l›klar›na kulak t›kamalar›, hakl› ve meflru olan eylemleri “yasad›fl›” ilan etmeleri örgütlü mücadele
karfl›s›nda duyduklar› korkunun bir ürünüdür. Mücadele örgütlenmekle kazan›l›r. Örgütsüz y›¤›nlar›n öfkesi, örgütlü bir güce dönüflüp devrimci militan bir kimlik kazanmad›kça sonuçsuz kalmaya mahkumdur.
Bugün baflta iflçi s›n›f› olmak üzere tüm
kurtulman›n yolu örgütlenip mücadele etmekten geçer. Örgütlülük güç demektir.
Güç umutsuzlu¤a umut, çaresizli¤e çaredir.
“Birlikten kuvvet do¤ar” fliar›n›n esprisi
de bu bilimsel bak›fl aç›s›n›n ve tarihi tecrübenin ürünüdür. Bugün yaflanan tüm da¤›n›kl›¤a, gerili¤e ra¤men, s›n›f bilinçli proleterler kendi güçlerine duyduklar› güvende
çeliflkiye düflmezlerse, kazanma bilincine sahip olurlarsa -ki olmak zorundalar- iflte o
zaman baflar› kaç›n›lmaz olur. Kazanma bilinci, y›¤›nlar›n gücüne güvenme eylemidir.
Kazanma bilinci, bütün emekçileri ve
ezilenleri tek bir çat› alt›nda siyasal
iktidar mücadelesine yöneltme gerçe¤inin kavranmas›d›r. Kazanma bilinci örgütsüz y›¤›nlar›, ezilenleri inançlar›na, uluslar›na göre örgütlenme anlay›fl›n› yads›r.
Çünkü ezilenlerin, horlananlar›n, umutsuzluk ve çaresizlik içinde olanlar›n gerçek gücü ve kurtuluflu ancak bir çat› alt›nda ortak
örgütlenmeleriyle birlikte a盤a ç›kar-sa¤lan›r. Kazanma bilinci yaln›z kendi gücüne güvenme, kendi gücünün fark›na varma de¤ildir. Ayn› zamanda tüm geliflmeleri bilimsel
olarak çözümleme, neden ve niçin sorular›na bilimsel yan›tlar arama, tarihi perspektife
sahip olma gücüdür.
S›n›f çal›flmas›nda sendikalar›n
önemi
“DDSB iflçi ve emekçilerin ekonomik-demokratik temelde örgütlenme
haklar›n› savunmaya öncelik verir. Kamu emekçileri ve emekliler dahil tüm
ücretlilerin grevli, toplu sözleflmeli sendikalaflma hakk›n›n kazan›m› ve hayata
geçirilmesi için çok yönlü bir mücadele
yürütür. ‹flçiler ve di¤er ücretli emekçi
s›n›flar d›fl›nda kalan; baflta köylüler,
küçük esnaflar ve halk gençli¤i olmak
üzere halk y›¤›nlar›n›n sendika, kooperatif, dernek gibi ekonomik, demokratik, akademik haklar›n› savundu¤u örgütlenmeler oluflturmalar›n› ve bu yolla
egemen s›n›flar›n sömürü ve bask›lar›na
karfl› birleflerek mücadele etmelerini savunur. Bu örgütlenmelerle dayan›flma
içinde olmay› benimser.” (Devrimci
Demokratik Sendikal Birlik Program›ndan)
Emekçileri ekonomik-demokratik talepleri temelinde örgütleme perspektifiyle
hareket eden bir kitle örgütü, tüm ezilenlerin bu yönlü taleplerine karfl› en ileri düzeyde bir duyarl›l›k ortaya koymak zorundad›r. Dahas› bu, kitle örgütünün varl›k gerekçesidir. Birleflik bir mücadele ve dayan›flma kültürü için bu gereklidir. Söz gelimi,
kamu emekçilerinin “grev ve toplu sözleflme hakk›” talepli uyar› eyleminin sahiplenilmesi, devrimci çal›flman›n bir parças› haline getirilmesi yönünde propagandan›n yap›lmas› ve her alanda bu eksenli bir
örgütlenme çal›flmas› içine girilmesi ertelenemez bir görevdi. Ancak 25 Kas›m grevi
bu konudaki eksikli¤imizi ortaya sermifltir.
Elbette ki s›n›f sendikac›l›¤›, anlay›fl ve ufkunu dar taleplerle s›n›rlamaz. Yine pratik çal›flmalarda ekonomist mant›¤›n afl›lmas›, örgütlenme s›n›rlar›n›n tüm ezilenleri kapsayacak tarzda geniflletilmesi bir kavray›fl, bilinç sorunudur. S›n›f bilincinden yoksun-zay›f olan hiçbir kurum “kurtulufl yok tek
bafl›na, ya hep beraber, ya hiç birimiz” fliar›n› somut bir olgu haline getiremez. Bu gerçe¤i, yaflanan direnifllerde ortaya konulan s›n›f dayan›flmas›ndaki geri duruflta görmek mümkündür. Çünkü bugün
iflçi s›n›f› içinde s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl›
temelindeki örgütlenmeler zay›ft›r. Hakim
olan sar› sendikal ve reformist anlay›fl, dayan›flma bilincini, militanca mücadeleyi zay›flatm›flt›r. Militan mücadele de, iflçi s›n›f›ndan kopuk bürokratik sendikal anlay›fl›n
olumsuz prati¤i, iflçi s›n›f›n›n genel olarak
durumdur. ‹flte böylesi olumsuz bir
tablo içinde lokal düzeyde de olsa ortaya ç›kan direnifllerin tarihsel önemi
iyi anlafl›lmal›d›r. Yaln›z direnifller de¤il
iflçi s›n›f›na dönük yürütülen tüm devrimci
çabalar›n, 12 Eylül Askeri Faflist Darbesi
sonras› iflçi s›n›f› cephesinde ortaya ç›kan
bu olumsuz tabloyu tersine çevirme bak›m›ndan at›lan mütevazi ad›mlar oldu¤u gerçe¤i unutulmamal›d›r.
Devrimci demokratik sendikal güçler
olarak bu dönem içinde kimi ifl kollar›nda
dönemsel olarak baz› mütevazi ad›mlar
at›lmas›na ra¤men, bu ad›mlara bir sistemlilik kazand›rmada halen eksiklikler yaflamaktay›z. Bunun en bafl›nda baflta örgütlü
güçleri olmak üzere, tüm yak›n çeperi içinde s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl›n›n istenilen
düzeyde oturtulmamas›d›r. Anlay›fl düzeyindeki bu zay›fl›k, kazan›lan mevzilerin ileriye tafl›namamas›, çal›flmalar›n yürütüldü¤ü ifl kollar›nda taban örgütlülü¤ünün güçlendirilmesini de engellemifltir. Bu da tabanla ba¤› zay›f bir tablonun ortaya ç›kmas›na zemin haz›rlam›flt›r. Kavray›fl düzeyindeki bu zay›fl›k, kimi dönem iflçi s›n›f› içindeki çal›flmay› objektif olarak sendika yönetimlerine endekslemifltir. fiüphesiz iflçi
s›n›f› mücadelesinde sendikalar›n yönetiminde olmak bir avantajd›r; ama her fley
de¤ildir. Dolay›s›yla iflçi s›n›f› içindeki
çal›flman›n daha derinlikli ve genifl tabana dayal› bir zemine oturtulmas›
gerekir. Bunu sa¤layacak olan da s›n›f bilinçli proleter çizgiyi özümseyen militanlar›n önderli¤inde oluflacak olan komitelerin,
hücrelerin varl›¤›d›r. S›n›f bilincinde ve örgütlenmede sa¤lanacak her geliflme, iflçi s›n›f›n› do¤ru bir çizgi temelinde örgütleyip
harekete geçirmenin teminat›d›r.
‹flçi s›n›f› içindeki çal›flmay›, sendi-
sundurlar. K›sacas› proleter ideolojinin
iflçi s›n›f› içinde kök salmas›, iradi bir
çabay› ve sistemli bir çal›flmay› gerektirir.
Dönemsel müdahalelerle -ki bu dönemler hep kongre süreçleri olur- iflçi s›n›f› içinde kal›c› derinlikli örgütlenmeler yarat›lamaz.
Kitle örgütlerinin siyasette tarafs›z olmas›n› savunan, onlar›n mücadelesini ekonomik-demokratik taleplerle s›n›rlayan her
türlü burjuva anlay›flla hesaplaflmak proleter devrimcilerin temel görevidir. ‹flçi s›n›f›n›n mücadelesini darlaflt›ran, siyasal iktidar bilincini zay›flatan reformist ve revizyonist anlay›fllarla mücadele, bu anlay›fllar›n
s›n›f içindeki etkilerini zay›flatma görevi daima önümüzde durmaktad›r. ‹flçi s›n›f› partisi ile sendikalar aras›nda s›k› bir ba¤›n olmas›n› savunmak yanl›fl de¤il, do¤rudur. ‹flçi s›n›f›n›n demokratik halk devrimi sürecinde tarihi rolünü oynamas› için bu bilinçle davranmak gerekir. Bunun için s›n›f çal›flmas› yürüten proleter devrimcilerin demokrasi, ba¤›ms›zl›k ve sosyalizm u¤runda
mücadelenin gereklili¤i noktas›nda propaganda yapmalar›, faflist diktatörlü¤ün s›n›fsal, mezhepsel bask›lar›n› teflhir etmeleri
gerekir. Sendikalarda ezen ile ezilenlerin mücadelesinin kaç›n›lmazl›¤›n›
ortaya koymak, siyasal istemlerle
ekonomik talepleri birlefltirerek gündemlefltirmek ertelenemez bir görevdir. Tüm bunlar yap›lmadan iflçi s›n›f›n›
ileri düzeyde bir eylem hatt›nda harekete
geçirmek mümkün müdür? Elbette ki hay›r!
‹leri pratik, s›n›f bilincini ve örgütlülü¤ü zorunlu k›lar.
Elbette ki tüm bu pratik ad›mlar, ifl yeri ve sendikal çal›flmalarda var olan somut
durumu göz ard› ederek at›lamaz. Somut
durumu, yani iflçilerin siyasal e¤ilimlerini,
örgütlülü¤e karfl› durufllar›n›, istemlerini
vb. tüm bunlar› hesaba katarak hedeflerimizi belirlemeliyiz. Ama her halükarda dura¤an de¤il, geliflen, ilerleten bir perspektife sahip olmal›y›z. Apolitik iliflkiler, geri
anlay›fllar›n peflinde sürüklenme yaklafl›mlar› geliflmenin de¤il, çürümenin teminat› olur.
S›n›f çal›flmas›nda propaganda ve ajitasyon araçlar› en iyi flekilde kullan›lmal›d›r.
Amaç ve hedeflerimizi içeren yay›nlar›m›z›
genifl devrimci ve demokratik güçlere tafl›mak için seferber olmal›y›z.
sendikalara, örgütlülü¤e karfl› mesafeli
durmas›na neden olmufltur. En ileri düzeyde olan sendika flubelerinin dahi güç
yitirmesi, yürüttü¤ü eylemlerde genifl
emekçi kesimlerden destek alamamalar›
direnifllerin istenilen düzeyde sonuçlanmamas›na neden olmaktad›r. Elbette ki lokal düzeyde de olsa geliflen kararl› direnifller karfl›s›nda ortaya konulan
dayan›flma pratiklerinin önemini küçümsememek gerekir.
Küçük ama
ileriye do¤ru ad›mlar
Yap›lan genel de¤erlendirmelerde flu
gerçekleri hesaba katmal›y›z. Hem iflçi s›n›f› içinde hem de kamu emekçilerinde sendikal› olanlar›n say›s› oldukça
düflük bir orandad›r. Örgütlülük düzeyindeki bu zay›fl›k, hakim olan sar› sendikal
ve reformist anlay›flla birleflince, mücadele
düzeyindeki gerilik kendi içinde anlafl›l›r bir
kalar›n kongre süreçlerinde hat›rlayan bir anlay›fl›n baflar› sans› asla olamaz. Bu anlay›fl sahipleri, sendika yönetimlerini alabilirler. Ama asla iflçi s›n›f›n› örgütleyemezler. Çünkü; iflçi s›n›f›n›n
ezen ve ezilenler mücadelesinde oynad›¤›oynayaca¤› tarihsel rolü kavramaktan yok-
Bu amaçla s›n›f bilinçli proleterlerin sesi olan 1 May›s dergisinin farkl› alanlardan,
bölgelerden beslenmesi,
genel söylemlerden çok
karfl› karfl›ya bulunulan
sorunlar›n çözümüne
dönük bir yay›n politikas›n›
sürdürmesi
olumlu olacakt›r. Ama
tüm bu pratik görevlerin baflar›s› için herkesin/hepimizin sorumluluk almas›, katk›
sunmas› olmazsa olmazd›r. Yay›n›n sahiplenilmesi, farkl› alanlardan beslenilmesi
için toplant›lar yapmak veya yap›lan
toplant›larda bu eksenli
tart›flmalar yürütmek bu anlamda harekete
geçirici olabilir. Unutmamak gerekir ki;
böylesi dönemlerde çok farkl› alanlarda
olan okurlarla ancak yay›n üzerinde düzenli bir iliflki yürütülebilir. ‹flte hem bu iliflkileri canl› tutmak hem de okur say›s›n› daha
da art›rmak için bu faaliyet, daha bir ciddiyetle ele al›nmak zorundad›r.
‹flçi-köylü 10
Gö¤ün yar›s›
Y
O
R
U
M
S
U
Z
Çözüm sun(a)mayan sistem intihara sürüklüyor
* 3 Aral›k: Ad›yaman-Kahta’da, 16 yafl›ndaki Medine Memi’nin cesedi, ihbar üzerine evlerinin bahçesini kazan jandarma taraf›ndan bulundu. Daha önce ailesinden
“erkeklerle konufltu¤u” gerekçesiyle fliddet gören Medine, öandarmaya s›¤›nm›fl ancak devlet, onu ailesine teslim
etmiflti.
* 1 Aral›k: Van-Saray’da efli taraf›ndan iflkence görmesinin ard›ndan devlet taraf›ndan “koruma alt›na al›nan”
S›d›ka Platin, savc›l›k karar› ile efline teslim edildi.
* 1 Aral›k: ‹stanbul-Pendik’te yaflayan Neda Çitlik
adl› kad›n, o¤lu taraf›ndan bo¤az› kesilerek öldürüldü.
* 30 Kas›m: Ankara’da yaflayan Elvan Y›ld›r›m, efli
taraf›ndan tabancayla öldürüldü.
* 30 Kas›m: Adana-Çukurova’da Tu¤çe Anlafl,
Seyhan Baraj› k›y›s›nda 28 yerinden b›çaklanm›fl ve bo¤az›
kesilmifl halde bulundu.
* 29 Kas›m: Erzurum’da yaflayan 15 yafl›ndaki S.K.,
ailesinin kendisiyle evlenmesine izin vermedi¤i day›s›n›n
o¤lu taraf›ndan gö¤sünden vurularak öldürüldü.
* 29 Kas›m: Kocaeli’de, Dilek Ö., tart›flt›¤› efli taraf›ndan tabancayla öldürüldü.
* 29 Kas›m: ‹stanbul-‹kitelli’ye, minibüsle yolculuk
yapan Z.G. isimli kad›n, minibüs floförü taraf›ndan önce
dövüldü, sonra tecavüze u¤rad›.
* 29 Kas›m: fi›rnak-Cizre’de Mevlide Garan isimli
genç bir kad›n, ailesi taraf›ndan zorla evlendirilmeye çal›fl›l›nca, kayal›klardan atlayarak intihar etti.
* 27 Kas›m: ‹zmir-Bornova’da, 17 yafl›ndaki F.K.’nin,
12 yafl›ndayken babas› taraf›ndan tecavüze u¤rad›¤› ve para karfl›l›¤›nda erkeklere sat›ld›¤› ortaya ç›kt›.
* 27 Kas›m: Antalya-Alanya’da, efli taraf›ndan, kendisinden “daha çok para kazanamad›¤›” gerekçesiyle aya¤›ndan vurulan Hicran S›nd›k’›n baca¤› kesildi.
* 26 Kas›m: Diyarbak›r-Lice’de yaflayan Songül
Aras, tart›flt›¤› efli taraf›ndan önce dövüldü, sonra da
pompal› tüfekle gö¤sünden vurularak öldürüldü.
* 26 Kas›m: ‹zmir-Karfl›yaka’da, Hatice Faike T.,
efli taraf›ndan bo¤ulup bo¤az› kesilerek öldürüldü.
* 25 Kas›m: Gülizar Öztürk adl› kad›n, eflinin ye¤eni taraf›ndan vekâletname yüzünden önce dövüldü, sonra da b›çaklanarak öldürüldü.
Yaflamdan hiçbir beklentisi olmad›¤›n› ifade
eden bir not b›rakarak, iki çocu¤uyla birlikte
suya atlayan bir kad›n; bir sevgilisi oldu¤u gerekçesiyle okuldan al›nan genç bir kad›n›n a¤aca ba¤lad›¤› ipin ilme¤ini bo¤az›na geçirerek
hayat›na son vermesi; her ne sebeple oldu¤u
tam olarak bilinmeyen amca çocuklar› dört
genç kad›n›n akan suya kendilerini b›rakmalar›; bir akrabas›yla evlendirilmek istenen üniversiteli genç bir kad›n›n okulun tuvaletinde kendini asmas›…
Bunlar son haftalarda gazete sayfalar›na
yans›yan, yurdun dört bir yan›nda yaflanan
kad›n intiharlar›. Her biri farkl› gerekçelerle
olsa da kendilerini ç›kmazda gören kad›nlar›n benzer ruh halleriyle gerçeklefltirdikleri
hayattaki son hamleleri.
‹ntihar›n nedenleri aras›nda psikolojik,
sosyal, kültürel, biyolojik birçok faktör rol
oynamaktad›r. Kiflinin kendisini en güçsüz, umutsuz, çaresiz hissetti¤i anlarda seçti¤i bir yöntem olarak karfl›m›za ç›k›yor intiharlar.
Anal›k hukukunun tarihe gömülmesiyle
kad›n erke¤in mal›, kölesi, namusu oluvermifltir. Bundan sonra art›k erkek namusuna,
flerefine söz getirmemekle yükümlüdür.
Töre gere¤i al›nan, sat›lan, istemedi¤i halde
evlendirilen, karfl› ç›kt›¤›nda tereddütsüzce
öldürülendir. Yeri-sözü babas›ndan, erkek
kardeflinden, kocas›ndan sonra gelendir;
oturmas›na, kalkmas›na, giyinmesine, okumas›na, çal›flmas›na kar›fl›land›r. K›sacas›
kendi yaflam› üzerinde söz söyleme, karar
alma yetkisi elinden al›nand›r. Bunlar kad›n›n kendini güçsüz, de¤ersiz, hiçbir ifle yaramayan biri olarak hissetmesini de beraberinde getirmektedir.
Kad›ndan kendisine çizilen alan içinde
“mutlu”, “mesut” ve itirazs›z yaflamas› istenir. Öyle yaflam›n› sorgulamak veyahut
kaderine kahredip isyan etmek de neyin nesi? Kad›ndan beklenen sistemin ona sunduklar›n› boyun e¤erek kabullenmesidir. Aksi
takdirde yaflam›nda memnuniyetsizliklerin,
ümitsizliklerin, bunal›mlar›n ard› arkas› ke-
silmez. Verili koflullar içinde kad›n önüne
sürülen bu yaflam› kabullenmiyorsa ya onu
de¤ifltirme mücadelesi içine giriyor, ya da
her fleyi reddederek hayat›na son veriyor.
Ki ikinci seçene¤in hiç de az›msanmayacak
kadar s›k yafland›¤› da bir gerçektir.
Kad›nlar›n hayat› zehir ediliyor…
Kad›n›n yaflad›¤› sorunlar›n kayna¤›
mevcut sistemdir. Haliyle sorunun yarat›c›s›ndan kökten bir çözüm beklemek, 盤 gibi
büyümekte olan kad›n sorununa ve bu sorun alt›nda ezilmekte olan kad›nlar›n yaflamdan kopup gitmelerine seyirci kalmaktan
baflka bir fley de¤ildir.
Sistem içinde gerçeklefltirilen k›smi iyilefltirmeler kad›nlara k›sa vadeli nefes ald›rsa da bunlarla kad›n sorununun tamamen
çözüme kavuflaca¤›n› beklemek bofltur.
Bugün bakt›¤›m›zda gerek yaflamdaki sorunlar› çözmeyi kendilerine dert edinmifl
baflta kad›nlar olmak üzere duyarl› kesimlerin örgütlü tepkileri sonucu, gerekse kâr
amac›yla sömürdükleri kad›nlar›n günden
güne tükeniyor olmalar›n›n sistemin tekerine çomak sokuyor olmas›ndan ötürü burjuvazi, kad›nlar›n durumundaki kötü gidiflata
el koyma ihtiyac› duymaktad›r. Di¤er bir etken de, büyük bir kesimin yaflad›¤› bunal›mlar›n, huzursuzluklar›n, hoflnutsuzluklar›n
toplumda sosyal bir patlamaya neden olmas›ndan duyulan kayg›d›r.
Töre, namus, gelenek, din olgusuyla köfleye s›k›flt›r›lan, ataerkin fliddeti, zoru, tacizi, tecavüzüyle hayat› zehir edilen, patronun
bask› ve sömürüsüyle ezilen kad›n›n intihara yönelmemesi için çeflitli düzenlemeler
yap›lmas› yoluna gidiliyor. Kad›nlar›n sorunlar›nda yard›mc› olacak dan›flmanl›k ve rehabilite merkezleri aç›l›yor, kad›n s›¤›nma
ve bar›nma evleri kuruluyor; namus cinayetlerine verilen cezalar art›r›l›yor; karakollar›n, savc›l›klar›n fliddete, tacize, tecavüze
u¤rayan kad›nlar›n güvenliklerinden sorumlu kurulufllar olmalar› yönünde tedbirler al›n›yor. Hatta paraya k›y›l›p t›pk› Sabanc› Vakf›’n›n yapt›¤› gibi Anadolu’nun çeflitli illerin-
Gözalt›nda tacizler devam ediyor
12 y›ld›r faaliyetine devam eden Gözalt›nda Cinsel
Taciz ve Tecavüze Karfl› Hukuki Yard›m Bürosu’nun
haz›rlad›¤› son rapor, Türk Ceza Kanunu’nda konu özgülünde de¤ifliklikler yap›lsa da (cinsel taciz suçunun tan›mlanmas›, tecavüz suçunun kapsam›n›n geniflletilmesi ve bekâret kontrolünün koflullara ba¤lanmas›) anlay›flta hiçbir de¤iflikli¤in olmad›¤›n› gözler önüne seriyor.
Büronun haz›rlad›¤› dönem raporuna
göre 1 y›l içiinde 15 kad›n, maruz kald›klar› cinsel iflkence karfl›s›nda haklar›n›
aramaya karar verdi. Baflvuru yapan kad›nlar›n içersinde siyasi davalardan gözalt›na al›nm›fl kad›nlar olmakla birlikte
adli nedenlerle gözalt›na al›nan ve baflvuruda bulunmaya karar veren kad›nlar da
bulunuyor. Baflvuruda bulunan kad›nlardan sekizinin hukuksal alanda herhangi
bir ifllem yap›lmas›n› istememeleri ise yaflanan olay karfl›s›ndaki psikolojinin, toplumsal yarg›lar›n kad›na dayatt›klar›n›n
da özeti say›labilir. Tacize maruz kalan
kad›nlar›n flikâyette bulunmalar› ve haklar›n› aramaya soyunmalar› da raporda belirtilen “5 kad›n›n
flikayetleri bahane edilerek soruflturma aç›lm›flt›r”
bilgisinde görüldü¤ü gibi devlet taraf›ndan ayr› bir iflkenceye
maruz b›rak›lmalar›n›n bahanesi oluyor.
Raporda, gözalt›nda taciz ve tecavüz vakalar›yla ilgili flu bilgiler yer
al›yor: “Büroya iki y›ld›r tecavüz baflvurusu gelmedi; devlet güçlerinin kad›nlara, travestilere ve transseksüellere cinsel taciz uygulamalar› ise s›kl›kla sürüyor. Kad›nlar, karakollarda,
ev bask›nlar›nda, sokak gösterilerinde polislerin ya da askerlerin cinsel
iflkencelerine maruz kal›yor. Travesti ve transseksüeller yolda yürürken
dahi polislerin cinsel tacize varan
yaklafl›mlar›na maruz kal›yor. ‹flkencenin belgelenmesinde sadece adli
t›p raporlar›n› delil kabul ediliyor; rehabilitasyon merkezlerinin, hastanelerin ya da ba¤›ms›z hekimlerin raporlar› yeterli delil say›lm›yor.”
Bahsi geçen raporda yaflanm›fl
olabilecek taciz vakalar› düflünüldü¤ünde baflvuru say›s› az gibi görünse
de raporun haz›rland›¤› bürodaki
avukatlar hak arama bilincinin geliflmeye yüz tuttu¤una ve
bunun umut verici oldu¤una de¤iniyor. Bireyi teslim almay›,
KÖLE DE⁄‹L, GÖ⁄ÜN YARISIYIZ!
‹zmir Yeni Demokrat Kad›n ‹nisiyatifi, Demokratik Kad›n Hareketi, BDSP ve Köz, 25
Kas›m Kad›na Yönelik fiiddete Karfl›
Uluslararas› Mücadele Günü kapsam›nda
bir bas›n aç›klamas› ve ayn› alanda birkaç saat-
11-24 Aral›k 2009
lik bir süre ile “Kad›n ve fiiddet” gündemli
bir sokak sergisi gerçeklefltirdi. Sergide dünya
genelinde fliddete maruz kalan kad›nlar›n foto¤raflar› yer ald›.
26 Kas›m günü Konak Sümerbank önünde
bir araya gelen kurumlar, haz›rlanan serginin
aç›lmas›n›n ard›ndan ortak bir bas›n aç›klamas›
gerçeklefltirdi. Yap›lan aç›klamada 25 Kas›m’›n
tarihçesi anlat›ld›ktan sonra günümüzde kad›n›n maruz kald›¤› cinsel, ulusal, s›n›fsal ve psikolojik fliddet örneklerine de¤inildi. Kad›n›n
yüzy›llard›r süregelen bir eflitsizli¤e mahkum
edildi¤i ve günümüzde de bu durumun katmerlenerek devam etti¤inin vurguland›¤› aç›k-
de intihara e¤ilimli kad›nlar› hayata
kazand›rma ad›na projeler yürütülüyor.
(Sabanc› Vakf› “Kad›nlar›n ve K›z Çocuklar›n›n ‹nsan Haklar›n›n Korunmas›
ve Gelifltirilmesi Ortak Program›” kapsam›nda bir projeyi hayata geçiriyor. Bu
sene kad›n intiharlar› aras›nda 6. s›rada
yer alan Nevflehir’de fliddete maruz kalm›fl ve intihara e¤ilimli 46
kad›na ulafl›lm›fl ve projeye dâhil
edilmifllerdir.)
Sistem teflhir edilmelidir
Burjuvazinin tüm bu “meflakkatli”
çal›flmalar›na ra¤men Türkiye hala kad›n-erkek eflitli¤i endeksinde en geri s›ralarda yer al›yor. (Dünya Ekonomik
Forumu taraf›ndan her y›l düzenli olarak haz›rlanan kad›n ile erke¤in istihdam› ile siyasal ve sosyal hayata kat›l›m›n› gösteren endekste Türkiye geçen y›l
123. s›rada iken bu y›l 129. s›raya düfltü. 28.10.09 Radikal)
Bir taraftan bu düzenlemeler yap›lmaktad›r di¤er yandan namus cinayetlerine verilen cezalar›n art›r›lmas› kad›nlar›n daha fazla intihara zorlanmas›na yol açm›flt›r. Kriz dolay›s›yla ilk iflten ç›kar›lanlar
kad›nlar oldu¤u gibi iflsiz kalan erkeklerin de
kad›na uygulad›¤› fliddetin artt›¤› gözlemlenmifltir. Çeflitli gerekçelerle s›¤›nma evlerinden gönderilen kad›nlar ayn› gün koca, baba, sevgili kurflunlar›na hedef olmufllard›r.
Karakollarda kapal› kameralar alt›nda birçok kad›n fliddete, tacize, tecavüze u¤ramaya devam etmektedir. Malatya’da çocuklar›na tek bafl›na bakmak zorunda kalan bir kad›n yard›m için gitti¤i Çocuk fiube Müdürlü¤ünde, fiube Müdürü taraf›ndan tecavüze
u¤ram›flt›r.
Yani k›smi iyilefltirmeler kad›n sorununun kökten çözümü için yeterli olmayacakt›r. Köklü bir de¤iflim olmad›kça da bu sorun tam anlam›yla çözüme kavuflamayacakt›r. Ama o zamana de¤in yap›lmas› gerekenler noktas›nda da geri durulmamal›d›r. Kad›n›n lehine ç›kar›lan bir yasa ya da yap›lan
kiflili¤ini parçalamay›, yaln›zlaflt›rmay› ve boyun e¤dirmeyi hedefleyen cinsel fliddetin bir “devlet politikas›” oldu¤unun alt›n›n çizildi¤i rapor gene devletin, savc›s›ndan adli t›p›na kadar tüm organlar›n›n bir flekilde cinsel fliddet suçuna ortak
olduklar›n› belirtiyor. (‹zmir)
Karakolda taciz var!
Faflizmden beslenen bir ülkede, demokrasi mücadelesi yürütmek zordur. Hele de söz konusu olan toplumun pasifize edilerek ezilen ve haklar› daha fazla
gasp edilen biz kad›nlarsak, bu zor yolda faflizmin cinsiyetimizi alet edece¤i sald›r›lar›yla da s›kça karfl›lafl›r›z.
‹stanbul’da, Mezopotamya Kültür Merkezi
(MKM) bünyesinde çal›flan bir kad›n, kimlik kontrolü
s›ras›nda hiçbir hukuki dayana¤› bulunmayan çanta aramas›na karfl› ç›k›nca gözalt›na al›nd›. Burada erkek polislerin sözlü tacizlerine maruz kalan kad›n, kendisini
arayan kad›n bir polis taraf›ndan da zorla üst aramas›
yap›larak fiziksel fliddete ve tacize u¤rad›. Bu olay›n
üzerine DTP Ba¤c›lar ‹lçe Binas› önünde bir araya gelen Demokratik Özgür Kad›n Hareketi (DÖKH),
“Tacize, tecavüze, fliddete hay›r” diyerek bu yaflanan› protesto etti. Yap›lan aç›klamada “Türkiye’de
y›llard›r yaflanan savafl›n tahribat›n› en çok
Kürt kad›nlar›n›n yaflad›¤›” belirtilerek, Kürt kad›n›n›n mücadelesinin sürdürülece¤i vurgusu yap›ld›.
(H. Merkezi)
lama “Yaflam› var eden bizler ‘elinin hamuru ile’ dünyay› yeniden yaratacak
olanlar›z” sözleri ile sona erdi.
“Krize, iflsizli¤e, yoksullu¤a ve fliddete karfl› mücadeleye” pankart›n›n aç›ld›¤›
Çanakkale’de 25 Kas›m’a
haz›rl›k süreci…
25 Kas›m öncesi yapaca¤›m›z eylemlere
haz›rl›k mahiyetinde iki ayr› bildiri ç›kararak
pazarlarda, meydanlarda, okullarda da¤›t›m
gerçeklefltirdik. Özellikle pazarda kad›nlar›m›z›n ilgisi iyiydi. 25 Kas›m günü YDG Kad›n
Komisyonu olarak Bar›fl An›t› önünde ger-
ve “Cinsel, ulusal, s›n›fsal sömürüye
son”, “Yaflas›n örgütlü mücadelemiz”
sloganlar›n›n s›k s›k at›ld›¤› eylem aç›lan sergi
ile bildiri da¤›t›mlar›n›n yap›lmas›n›n ard›ndan
sona erdi.
(‹zmir)
çeklefltirdi¤imiz eylemde “Köle de¤il, gö¤ün yar›s›y›z” pankart› açt›k. S›k s›k “Jin jiyan azadi”, “Direne direne kazanaca¤›z” vb. sloganlar att›k. Yaklafl›k 40 kiflinin
kat›ld›¤› bas›n aç›klamas›na Genç-Sen ve
YDG-M de destek verdi. Eylemimizin di¤er
bir önemli noktas› da yeni kurdu¤umuz kad›n
komisyonumuz kendini deklare etmesiydi.
(Çanakkale YDG Kad›n Komisyonu)
düzenlemenin uygulan›p uygulanmad›¤›n›n
takipçisi olunmal›d›r. Kad›nlar›n sorunlar›
noktas›nda çözüm olabilecek, onlar›n hayata tutunmalar›na destek olabilecek alternatif kurumlar›n oluflturulmas› gereklidir.
Hepsinden önemlisi kad›na kendi
ayaklar› üstünde durabilece¤i özgüvenin, yapabilme ve de¤ifltirebilme gücünün kazand›r›lmas› gerekmektedir.
Bunlar›n, alternatif çal›flmalara daha fazla
güç verilerek hayata geçirilmesi mümkündür. Çareyi sistem içinde aramaktan ziyade
onun olanaklar›ndan yararlanarak, kendi gücüne dayanarak, kad›nlar›n daha çok nefes
alabilecekleri alanlar yarat›lmal›d›r.
Son olarak yap›lan tüm çal›flmalarda kad›n› intihara sürükleyen sistemin teflhiri yap›l›rken, çözümün örgütlü saflarda mücadeleyle gelece¤i ça¤r›s› öne ç›kar›lmal›d›r.
Gebze Kad›n Hapishanesi’nden
(G
bir ‹K okuru)
Kad›na ölüm yak›fl›r!
Ülkemizde nerede ise her gün onlarca kad›n›n fliddete maruz kald›¤›n›, katledildi¤ini gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinden takip etmek mümkünken dünyan›n birçok yerinde kad›nlar›n benzer sald›r›larla karfl› kald›¤›n› izlemek de zor de¤il. Örne¤in internet sitelerine
düflen bir habere göre Somali’de 20 yafl›nda bir
kad›n, 19 Kas›m’da zina yapt›¤› gerekçesiyle
tafllanarak öldürüldü. ‹slamc› grup Efl-fiebab
üyesi bir hakim, recm cezas› verdi¤i kad›n›n 29
yafl›nda bekar bir erkekle iliflkisi oldu¤unu söyledi. Yaklafl›k 200 kiflilik bir kalabal›¤›n önünde
öldürülen kad›n›n, efl-fiebab taraf›ndan tafllanarak ölümle cezaland›r›lan ikinci kad›n oldu¤u
tahmin ediliyor. Efl-fiebab örgütünün, Somali’nin güneyinde kontrolü elinde bulundurdu¤u
baz› bölgelerde fleriat›n kat› bir yorumunu uygulad›¤› biliniyor. Gelen haberlere göre genç
kad›n, baflkent Mogadiflu’nun 400 kilometre
güneyindeki Vacid kasabas› yak›nlar›ndaki bir
köyde, militanlar taraf›ndan köy meydan›na getirildi ve tafllanarak öldürülmeden önce beline
kadar topra¤a gömüldü.
Kad›na yönelik fliddete
hay›r!
AT‹K-Yeni Kad›n, Veksav Kad›n, ‹ranl›
Kad›nlar, Avrupa Demokratik Kad›n Hareketi,
Rode Morgen kad›nlar› ve Dünya Kad›n Buluflmas› Hollanda Komitesi, “25 Kas›m Kad›na Yönelik fiiddete Karfl› Uluslararas› Mücadele Günü” vesilesiyle bir protesto eylemi
gerçeklefltirdi. “Kad›nlar fiiddetsiz, Sömürüsüz bir Dünya için Aya¤a Kalk›n! Kad›na Yönelik fiiddet, Bask› ve Sömürüye
Hay›r!” pankart›n›n tafl›nd›¤› eylemde ayr›ca
kad›na yönelik fliddeti teflhir eden resimler ve
dövizler de yer ald›. Ortak bildirinin okunmas›
s›ras›nda ve at›lan sloganlara çevreden ilgi yo¤unken, zaman zaman provokatif davran›fllarla
da karfl›lafl›ld›. Yaklafl›k 40 kiflinin kat›ld›¤› eylem
bir anan›n söyledi¤i türkü eflli¤inde çekilen halayla sona erdi.
(Rotterdam ‹K okurlar›)
Komünist fedakarl›k, çal›flkanl›k, yarat›c›l›k;
Ali yoldaflla 1976 sonlar› veya 1977 bafllar›nda tan›flt›m. ‹stanbul’da Askeri Komitede’ydik. O güne kadar görev alan yoldafllar
içinde en genciydi. 15-16 yafllar›nda ancak
vard›. Ufak tefek oluflu daha da genç gösteriyordu onu.
Ali yoldafl yeni görevine hemen adapte
oldu. Daha önceden tornac›l›k yap›yormufl.
Çekirdekten yetiflmifl bir tornac› iflçi idi. Ç›rakl›ktan gelmesi ve bilinç ö¤esinden dolay›
eli her fleye yatk›nd›. Müthifl bir kavrama yetene¤i vard›. Onun bu yönü daha çocukken
emekçi bir iflçi olmas›, meslek gere¤i üretici
ve yarat›c› olmas›ndan geliyordu. Eline ald›¤› her fleye, baflka neye dönüfltürebilirim, daha verimli hale nas›l getirebilirim gözüyle bakard›. Askeri komiteye
yeni al›nan her üye gibi Ali yoldafla da askeri e¤itim verdik. Hemen hemen her hafta silah at›fllar› yap›l›yordu. Ali yoldafl ö¤retilenleri müthifl bir flekilde al›yordu. Gerçekten
ona gösterilen bir fleyin bir daha tarif edilmesine gerek kalm›yordu. Bu, onun ö¤renme bilinci ve alg›lama kabiliyetinden kaynaklanan bir özellikti. Bu yönü; ald›¤› parti görevini iyi kavrama, ö¤renme, kendini gelifltirip
yetkinleflme, en iyisini yapma, görevlerine
sar›lma ve ona lay›k olma, yaratma ve verebilece¤inin azamisini verebilme bilincinden
geliyordu.
Ali yoldafl k›sa sürede askeri yönde yeteneklerini gelifltirdi ve bunun sonucunda denetimine bir birim verildi. Bir süre sonra
ikinci bir birimin sorumlulu¤unu daha ald›. ‹ki
birimin komutanl›¤›n› yürütüyordu. Her hücrenin her hafta en az bir eylemi vard›. 12
Mart s›k›yönetim savc›lar›ndan Yaflar De¤erli’nin ordu evi lojmanlar› içinde arabas›na
bomba konulup cezaland›r›lmas›na, MHP’nin
Anadolu sorumlular›ndan Hüseyin Altay
ve yan›ndaki iki üç korumas›n›, yine Hayati
Do¤an Aslan’›n cezaland›r›lmas› (o komite
eylemlerinden Faik ‹çmeli adl› faflist, bir iki
giriflime ra¤men tek sa¤ kalan›d›r), ‹stanbul
Birinci fiube Ekipler Amiri U¤ur Gür’ün cezaland›rma eylemi, Toptafl› Hapishanesi bask›n› (4 TKP/ML, 5’i MLSPB’li tutsa¤›n kaç›r›lmas›) vb. gibi eylemleri eylemlerinden baz›lar›d›r.
Her an tetikte,
üretken bir militan!
Ali yoldafl için “yap›lamaz”, “imkâns›z”
olan yoktu. Görev alan›na giren olsun, yap›lmas› gerekenler olsun veya özellikle üstten
gelen bir eylem karar› talimat› olsun onu en
k›sa sürede uygulamada mazeret tan›m›yordu. Ne yap›p edip yap›lmas› gereken, gerek-
li olan fleyleri mutlaka yarat›r, haz›rl›klar›n›
yapar ve yerine getirirdi. Olanaks›zl›klar›, haz›rl›ks›zl›klar› mazeret olarak görmezdi ve
bunlar› bulmak, bir araya getirmek, yaratmak
ve ileri tafl›mak devrimci olman›n, komünist
olman›n gereklili¤i oldu¤unun bilincindeydi.
Yemek yerken bile ço¤u kez bir eliyle
mutlaka bir fleyler yapmaktayd›. Siyasi e¤itim
çal›flmas›nda bile bir taraftan can kula¤›yla
dinleyip, özümseyip, tart›flmaya kat›l›rken
bazen bir taraftan da teknik ifllerle u¤rafl›rd›.
Ali yoldafl gözünün iliflti¤i her fleye nas›l ifle
yarar, nas›l yararl› hale getiririm gözüyle bakard›. Genellikle yan›nda pazar çantas›n› bulundurur, nerede bir fley bulsa içine atar, onlardan bir fley “icat” ederdi, düflmana karfl›
kullanmak için.
Kafas›nda her an düflmana darbe
vurmak vard›. Onunla yat›p onunla kalk›yordu. Ço¤u zaman uyumadan yata¤›ndan
f›rlay›p gelerek “Yoldafl... flöyle bir yöntem buldum”, “böyle bir plan›m var”
dedi¤i olurdu. Onaylan›nca dünyalar onun
oluyormufl gibi öyle gidip yatabiliyordu. Zaten genellikle her zaman elbiselerle yat›l›rd›.
Her an çat›flmaya haz›r, her zaman düflman
beklenir, ona gafil avlanmay›p derhal çat›flmaya girip f›rsat bulunmazsa kaçmak için her
zaman haz›r bulunurdu. Devrimcilik mesle¤i-
Pusula
Demokrasi bilinci, birlefltirme
kültürünü gelifltirir!
Teorik düzlemde genifl y›¤›nlar›n
harekete geçirilmesine, ortak sorunlar› etraf›nda birlefltirilmesine s›kça vurgu yap›yoruz. Elbette ki bu söylemler
do¤rudur. Devrim isteminde samimi
olan herkes çok iyi bilir ki; genifl y›¤›nlar harekete geçirilmedikçe o büyük
tarihsel eylemi gerçeklefltirmek de
mümkün de¤ildir. Y›¤›nlar› birlefltirip
harekete geçirme iddias›n›n soyut bir
söylemden ç›k›p somut bir eyleme dönüflmesi için birlik-birlefltirme istemindeki samimiyetimiz, farkl› düflünen y›¤›nlar› ortak noktalar› üzerinden birlefltirme kapasitemiz, yarat›c›l›¤›m›z kilit bir noktay› teflkil etmektedir.
S›n›fl› toplumlarda devrimden, de¤iflimden yana olan güçlerin istem ve
taleplerinde farkl›l›klar›n olmas› gayet
anlafl›l›rd›r. Bundan dolay›d›r ki her f›rsatta devrimden menfaati olan güçlerin proletaryan›n bayra¤› etraf›nda birleflmesine dikkat çekiyoruz. Demek ki
burada anlafl›lmayacak tek fley, bu güçlerin, proletaryan›n k›z›l bayra¤› etraf›nda birlefltirilmesi, devrimin müttefiklerinin yol arkadafllar› haline getirilmesi için gereken kazan›c›-e¤itici bir
‹flçi-köylü 11
Kavga okulu
11-24 Aral›k 2009
politikan›n ortaya konulmamas›d›r.
Böylesi bir bak›fl aç›s›n› içsellefltiremeyen bir militan, yukar›da alt›n› çizmeye
çal›flt›¤›m›z söylemlere sad›k kalabilir
mi? Elbette ki hay›r! Çünkü sorun
bir niyet sorunu de¤ildir, bir kavray›fl sorunudur; yüklenilen tarihsel görevlerin ne düzeyde bilince
ç›kar›ld›¤› sorunudur. E¤er bu bilinç düzeyinde zay›fl›klar-darl›klar varsa, b›rakal›m y›¤›nlar› birlefltirmeyi en
s›radan bir komite çal›flmas›nda dahi
baflar› gösterilemez; farkl› yaklafl›mlara
karfl› hoflgörüsüzlük, benmerkezci tutumlar bir tarz haline gelir.
Dikkat edilirse burada “yeni insan”, “yeni militan” tipine dair eksiklikler mevcuttur. Yani yeni ambalaj›yla maskelenmifl eskiye dair
olan tüm burjuva hastal›klar ve
kiflilikler… ‹flte böylesi bir flekilleniflin oldu¤u yerde, y›¤›nlar› birlefltirip
harekete geçirmek bir yana, küçük
gruplar› bir arada tutmak dahi zorlafl›r.
Parti içi mücadele de istenilen olgun
seviyede yürümez. De¤ifltirme ve dönüfltürme, farkl›l›klar›yla birlikte iktidar mücadelesine yürüme eylemi yara
ni, komutanl›¤› içsellefltirmiflti.
Partiyle, parti görevleriyle, devrimle yat›p onunla kalk›yor, günlük yaflam›n› onunla flekillendiriyordu. E¤itim ve
yönlendirmenin flekillenmesiyle yaflam›n› disiplin alt›na al›yor, planl›yor devrimcilefltiriyordu. O bir parti ve dava adam›yd›. Abart›s›z bir flekilde bofla harcad›¤› hiçbir zaman›
yoktu. Proletarya davas›na, mücadeleye, partiye ve yoldafllar›na sars›lmaz bir ba¤l›l›¤› vard›. Genç yafl›na ra¤men boflbo¤azl›k, gevezelik, pozculuk, gösteri düflkünlü¤ü, disiplinsizlik, illegalite ihlali vb. gibi fleylerin zerresi
yoktu.
‹yi bir haf›zas› ve alg›lama kabiliyeti vard›.
Örgütsel ve askeri olarak muazzam geliflti.
Bu geliflmeden dolay› çok genç olmas›na ra¤men henüz 17 yafl›na girmeden Parti Üyesi
seçildi ve 1. Konferans’a yer ald›¤› organda
kat›ld›.
Çal›flkan ve sade bir yaflam!
Ali yoldafl parti ve davaya ba¤l›l›¤› ve dava adam› olmas›n› sadece belirtti¤imiz yönleriyle de¤il, ayn› zamanda partiyi ideolojik
Ali Y›lmaz
al›r; büyük laflar›n arkas›na gizlenmifl
“ayr›l›klar›n”, sald›r›lar›n ard› arkas›
gelmez. Elbette ki düflünsel olarak eski düflünüfl tarz›n›n a¤›r etkisi alt›nda
olanlar, samimi bir flekilde içinde bulunduklar› objektif durumu izah edemezler. S›n›fsal durufltan soyutlanm›fl
bir samimiyet, bir dürüstlük aramak,
çölde gölgeler alt›nda akan bir nehir
aramaya benzer.
Tüm bu veriler bir nokta üzerinde
yo¤unlaflmam›z› dayat›yor. Yaflam›n
her alan›nda proleter düflünüfl ve
yaflam tarz›yla flekillenmifl devrimin militanlar›n› yaratmal› ve
bunun için de ifle önce kendimizden bafllamal›y›z. Kendi üzerindeki
burjuva al›flkanl›klar›yla hesaplaflmayanlar, baflkalar›n›n burjuva al›flkanl›klar›na karfl› mücadele edemezler. Söylem düzeyinde birçok fleyi söyleyebilirler. Ama ikna edici ve inand›r›c› olamazlar. Çünkü sosyal yaflam tiyatro
sahnesindeki bir saatlik gösteriden
ibaret de¤ildir; koca bir süreçtir. Her
gün, her ay, her y›l rol yaparak kendimizi oldu¤umuzdan farkl› göstermemiz mümkün de¤ildir. Hayat gerçeklerle alay edilmesini sevmez.
Olumsuzluklar›n› her daim karanl›klarla gizlemeye çal›flanlar, gerçe¤in ayd›nl›k gücü karfl›s›nda er ya da geç
mevcut tablolar›yla yüzleflmekten kurtulamazlar. Bu demektir ki; devrim
ÖLÜMSÜZLEfiENLER
ve örgütsel olarak koruma, partinin
de¤erlerinin, silah araç ve gereçlerini
koruma bak›m›ndan da titizdi.
Bu yönler de onun belirgin yan›yd›. Askeri Komitede olup y›¤›nlarca kamulaflt›rma
yap›ld›¤›ndan dolay› elinin alt›nda parasal olarak hayli olanak olmas›na ra¤men o dönemler bütün askeri komitelerde bulunan yoldafllar gibi oldukça tutumlu olmas›, belki en
çok tutumlu olanlardan biri olmas› yönüyle
de örnek bir yoldaflt›. Bütün profesyonel
kadrolar gibi, askeri komitedeki yoldafllar aidat al›rd› ve ço¤u kez ondan bile tasarruf yap›l›rd› ve partiye akm›fl olurdu. O dönemki
parti yaflam›m›z sade olmak, en ucuz yerlerde oturmak, yiyecek ve giyeceklerde en sade, en ucuza maletmek, eylem içinde bulunma d›fl›nda özel araç tutmama, ifllerini aksatmad›¤› ölçüde toplu tafl›ta bile para vermeyip
yaya gitme idi. K›sacas› profesyonel çal›flanlara verilen düflük aidattan bile genellikle birikim yap›p askeri faaliyete gerekli olan araçgereçleri almas› gibi oldukça tutumlulu¤u
yoldafl›n belirgin özelli¤iydi.
Devrimci/komünist kültür, devrimci/komünist yaflam, komünist fedakarl›k, çal›flkanl›k, yarat›c›l›k, ö¤renme ve geliflmeye doymama, kendini partiye adama, davaya ve yoldafllar›na aç›k olma, disiplin ve illegalite, elefltiri
ve özelefltiride samimi ve içten olma, yoldafll›k ba¤lar›, s›n›f kiniyle mücadeleye bütün
benli¤iyle girme vb. gibi yönler yoldafl›n belirgin yönleriydi. Bunlar bize örnek olan yönleriydi.
Ali yoldafl bir bomban›n kaza ile patlamas› sonucu bir baca¤›, kolu olay yerinde
koptu. A¤›r yaral› hastaneye kald›r›ld›, hastanede faflist polisin tedaviyi engelleyip iflkenceyle bilgi almaya çal›flmas›yla yoldafl ayn›
gün 24 Aral›k 1978’de flehit düfltü.
Mücadele bayra¤›n› bize b›rakarak aram›zdan ayr›ld›. Onu mücadelemizde yaflataca¤›z.
(Bir yoldafl›)
Pozveng flehitleri
13 Aral›k 1993 tarihinde faflist TC’nin
katliam listesine bir yenisi daha eklendi.
Ovac›k Pozveng köyünde meydana gelen
çat›flmada Halk Ordusu gerillalar›; Bekir
Kürflat Önay, Fevzi Koç, Hac› Mustafa Aslan ve Deniz Som topra¤a düflerken, 12 yafl›ndaki Nuray Laço ve 11 yafl›ndaki Halil Laço kardefller de devletin hava
bombard›man› sonucu hayat›n› kaybetti.
Partizan çat›flmadan sonra yapt›¤› aç›klama
KAVGADA
ile Laço kardeflleri devrim flehidi olarak sahiplendi. Çat›flmada düflman güçleri de üç
kay›p ve onlarca yaral› vermifllerdi.
Bekir Kürflat Önay; 1969 Gaziantep do¤umlu, çal›flkanl›¤› ve devrime olan
inanc› ile örnek Bekir Kürflat Önay (‹smail-Tetikçi) gerillaya kat›lmadan önce Komsomolda faaliyet yürüttü. ‹ki y›ll›k gerilla
yaflam› boyunca birçok eyleme kat›ld›.
isteminde samimiyet kendi yetmezlikleriyle, olumsuzluklar›yla hesaplaflmay› gerektirir. Devrim isteminde samimiyet genifl y›¤›nlar› birlefltirme, bu mücadeleye katk› sunabilecek herkese dostça yaklaflmay›, kazanmay› içerir. Devrim isteminde samimiyet, her konuda kendisi gibi düflünmeyenlerle ortak düflmana karfl›
birlikte ifl yapma kültürüne önem verir. Devrimci müttefiklerine yaklafl›mda ilkeli oldu¤u kadar yap›c› ve birlefltirici olur. Bir anlay›fl› temsil etti¤i ve
dolay›s›yla o anlay›fla zarar verebilecek, prestijini sarsacak her türlü pratik
davran›fltan uzak durur.
fiu bir gerçek ki: Y›¤›nlar› birlefltirme, devrimci dostlar›yla ortak ifl yapma siyasetinde sa¤lanacak her olumlu
geliflme parti içi mücadeleye de olumlu olarak yans›r. Ya da parti içi mücadelede sa¤lanacak her olumlu geliflme,
kitle çizgisine, devrimin dostlar›yla ortak ifl yapma siyasetine olumlu yönde
katk›lar sunar. Dolay›s›yla tüm bu sorunlara yaklafl›mda küçük büyük demeden her meseleye yüksek bir sorumluluk bilinciyle yaklaflmal›y›z. Her olumlu ad›m, bir sonraki ad›m›n zeminini güçlendirir ve bu do¤ru anlay›fl da böylesi pratikler üzerinde
kökleflip sistemleflir.
Dolay›s›yla birlik kültürüne, ortak
ifl yapma siyasetine ayk›r› pratiklere
Mustafa fiiflman; Aslen Sivasl›
olan Mustafa fiiflman, 24 Aral›k 1978’de
“MHP, ÜGD kapat›ls›n, M‹TKontrgerilla da¤›t›ls›n” adl› kampanyan›n afifllerini ast›¤› s›rada Topkap› Mithatpafla’da fabrika bekçisi bir gericinin
açt›¤› atefl sonucu katledildi.
Ali Kepez; Elbistan do¤umlu olan
Ali Kepez, Partizanlarla ‹stanbul’da tan›flt›. Ümraniye’de gecekondu yap›m›nda
çal›flt›. ‹stanbul’da muhasebecilik yap›yordu. Daha sonra yurtd›fl›na ç›kt›. 23 Aral›k
1979’da kald›¤› evde ç›kan yang›nda yaraland›. Kald›r›ld›¤› hastanede yaflam›n› yitirdi.
Sedat Özkaracada¤; 27 Aral›k
1980 tarihinde tutsaklar yine günlük yaflam›n ak›fl› içinde havaland›rmaya ç›km›fllard› Adana Zindan›’nda. Yap›lan bir
ça¤r›yla tutsaklar normal arama yap›laca¤› düflüncesiyle ko¤ufllara girdiler. Partizanlar›n kald›¤› 2. Ko¤ufltan yükselen
kavga ve direnifl hayk›r›fllar› sessizli¤i
bozdu. “Arkadafllar Sedat’› yaralad›lar, Sedat ölüyor” seslerini duyan di¤er devrimci tutsaklar da hep bir a¤›zdan
“Kahrolsun faflist cunta” sloganlar›yla
direnifle ortak oldular. Sedat Özkaracada¤ 27 Aral›k 1980’de iflkencede katledildi. Adana Kiremithanedeki Eski Hapishane’de merdivenlerin her iki taraf›na dizilmifl askerlerin dipçik darbeleri alt›nda
devrime olan inanc›n› yitirmedi. Urfa-Siverek do¤umluydu. Ailesi yoksulluk ve
a¤a bask›s›ndan kurtulmak için Mersin’e
göç etmiflti.
Abdurrahman Meral; Yüre¤i
partizanlarla atan Abdurrahman Meral,
Aral›k 1993’te ‹stanbul’da yakaland›¤›
kanser hastal›¤›na yenik düfltü.
Fevzi Koç; Dersim Hozat ilçesine
ba¤l› Z›mek köyünde do¤du. Gerilla yaflam›ndan önce aktif bir milisti. fiehit düfltü¤ünde birim komutanlar›ndan biriydi.
Hac› Mustafa Aslan; Sivas do¤umlu olan Mustafa Aslan (Mehmet Ali)
devrime sevdal› bir partizand›.
Deniz Som; Dersim Ovac›k ilçesine
ba¤l› Gözeler köyünde do¤du. Partizanlarla içeçe büyüyen Deniz Som (Serhat) yüre¤ini devrime adam›flt›.
asla müsaade etmemeliyiz. Bu konuda
izlenecek liberal tutumlar benmerkezci, kendine sevdal› ve daha da kötüsü
demokratik merkeziyetçilik ilkesine
zarar verecek ucube kifliliklerin-anlay›fllar›n geliflmesine yol açar. Uzunca
y›llard›r devrimci hareketin içinde daha fazla hayat hakk› bulan bu anlay›fllar›n elbette ki bir nesnel zemini vard›r.
Yani bu burjuva hastal›klar ideolojik
bir perdeyle gizlenebiliyorsa; burada
devrimci hareketin bu perdeleri y›rt›p
atmadaki gücü üzerinde ciddiyetle
durmak gerekiyor. Ve yine burjuva
düflünüfl ve yaflam tarz›n›n çok uzaklarda de¤il, yan› bafl›m›zda oldu¤u gerçe¤inin görülmesi gerekir. Bu gerçe¤in
görülmesi, mücadelenin bafllang›c› aç›s›ndan at›lan ilk olumlu ad›md›r. Yani,
tehlikenin nereden geldi¤ini görmek,
gereken tedbirleri almak için f›rsatlar
sunar. Bu f›rsatlar do¤ru de¤erlendirildi¤inde, proletarya davas›na verilebilecek zararlar›n asgari düzeye indirilmesi sa¤lanm›fl olacakt›r. Bunun için kadrolar›n sorunlara elefltirel tutumla
yaklaflmas›, devrimci uyan›kl›klar›n›
her koflulda korumalar› oldukça
önemlidir. De¤erlendirmelerde söylemden çok prati¤e bak›lmas›, dün ne
yapt›¤›ndan çok bugün ne yapt›¤›yla ilgilenilmesi gerekir. Çünkü Marksizm-Leninizm-Maoizm elefltirel
bir tahlil arac›d›r. Onu devrimci
k›lan da elefltirel olmas›d›r. Sürekli gerçe¤i arama, gerçe¤in üzerine serilen örtüleri kald›rma MLM’lerin varl›k
gerekçesidir. Dolay›s›yla dün do¤ru
olan bugün yanl›fl olabilir. Dün ihtiyaca
yan›t veren bugün vermeyebilir. Tüm
bunlar›n do¤ru bir temelde anlafl›lmas›
için bilimsel inceleme yönteminin rehber edinilmesi gerekir.
Sözgelimi; kitle çal›flmas›nda, ideolojik mücadelede, devrimcilerle ortak ifl yapmada, sorunlara devrimin genel ç›karlar›n› koruma perspektifinde
yaklaflma konusunda bir dönem iyi bir
çizgide olanlar›n her dönem ayn› çizgide ilerleyecekleri anlam›na gelmez. Bu
da her koflulda elefltirel ve sorgulay›c›
yaklafl›m› zorunlu k›l›yor.
Kavgan›n militanlar› düflman› hedefleyen, ezilenlerin, devrimcilerin birli¤ine hizmet eden pratiklerden kaç›nmazlar. Bilakis böylesi pratiklerin örgütlenmesine ön ayak olurlar. Devrimci pratiklere s›rt çevirenler,
ezilenlerin inleyifllerine seyirci
kalanlar asla devrimcili¤i bir yaflam tarz› haline getiremezler.
Devrimcilik bir yaflam tarz›na bürünmedikçe; bu yönlü nitelikli militanlar›n
say›s› ço¤almad›kça ezilenlerin öfkesini
güçlü bir devrim f›rt›nas›na dönüfltürmek mümkün de¤ildir.
‹flçi-köylü 12
Enternasyonal
11-24 Aral›k 2009
ABD’nin yeni Afganistan plan›:
Daha fazla kan daha fazla bask›!
ABD’nin “savafl karfl›t› baflkan”› Obama, 1 Aral›k’ta yapt›¤› aç›klamada önümüzdeki süreçte Afganistan’da izleyecekleri politikay› aç›klad›. Ve
iflgal ve sald›r›lar›n›n ara vermeksizin sürece¤ini ilan etti.
ABD Baflkan› Obama, 1 Aral›k’ta yapt›¤› aç›klama ile
önümüzdeki dönemde Afganistan’da izleyece¤i politikalar› dünya kamuoyuna aç›klad› ve Bush döneminde bafllat›lan iflgalin, ara vermeden ve yo¤unlaflt›r›larak sürdürülece¤ini ilan etti. “Savafl karfl›t› baflkan” olma iddias›yla yönetime gelen Obama’n›n
Bush döneminin d›fl politikas›n› genel hatlar›yla takip
etti¤i yönetimdeki bir y›l› aflk›n sürede kendisini tekrar tekrar kan›tlarken Afganistan iflgali bu sald›rgan
politikan›n en aç›k flekilde deflifre oldu¤u konu olmaktad›r.
West Point Askeri Akademi’de yapt›¤› konuflmada
Obama, Irak’›n aksine Afganistan iflgalinin hakl› ve
iyi bir savafl oldu¤unu öne sürdü ve iflgalin El-Kaide
ve onu destekleyen Taliban yok edilene kadar sürece¤ini ifade etti. Ancak bunun da süresiz olmayaca¤›n› ekledi ve zaferi k›sa sürede kazanacaklar›n› iddia
etti.
Bu savafl›n özü itibariyle Irak iflgalinden bir fark›n›n olmad›¤›, emperyalist bir iflgal oldu¤u
aç›kt›r. Irak’ta kitle imha silahlar›n› bahane olarak
gösteren ABD emperyalizmi, Afganistan’da da do¤uflunda destek verdikleri Taliban ile El-Kaide’nin “terörist sald›r›lar›n›” neden olarak gösterdi ve her iki
ülkede de Bat›n›n liberal de¤erlerini ve demokrasiyi
gelifltireceklerini iddia etti. Tabii bunlar›n gerçeklikle
bir ilgisinin olmad›¤› dünya kamuoyunca gayet iyi bilinmektedir. Emperyalist-kapitalist sistemin günümüzdeki krizinin yolunu döfleyen sorunlar›n büyüdü¤ü ve emperyalistler aras› çeliflkilerin daha da belirginleflti¤i 2000’lerin ilk y›llar›nda Afganistan gibi Orta Asya’n›n ve Irak gibi Ortado¤u’nun merkezinde,
petrol ve enerji kayna¤› olan iki ülkenin ABD emperyalizminin denetimi alt›nda olmas› yönetimde kimin
oldu¤u fark etmeksizin bir bütün olarak ABD devletinin ç›karlar› gere¤idir. Bu iflgaller her ne kadar
ABD emperyalizminin krize girmesine engel
olamasa da mevcut küresel kriz bu co¤rafyalar›n denetimini sa¤lamay›, dolay›s›yla iflgallerin sürmesini gerekli k›lmaktad›r.
McChrystal’in talep etti¤i 40 bin ek askerden 10
bin asker az olsa da ABD yönetimi NATO güçlerine
de di¤er ülkelerden yaklafl›k 5 bin asker daha katmak
için diplomatik bask›ya a¤›rl›k vermektedir. NATO
güçlerinin Afganistan’daki mevcut asker say›s› ise 39
bindir. Kat›l›mlarla birlikte iflgal güçleri 150 bin askere yak›n bir güce ulaflacakt›r. Bunlara ek olarak
ABD’nin kurdu¤u kukla Afgan ordusunun gücünün
ise bir y›l içinde 95 binden 134 bine ç›kmas› ve
2013’te 240 bine yükseltilmesi planlanmaktad›r. Benzer flekilde mevcut 92 bin Afgan polisinin say›s›n›n da
3 y›l içinde 160 bine ç›kmas› hedeflenmektedir. Taliban ve di¤er direniflçi güçler ise iflgalci güçlerin say›s›n›n artmas›n›n daha fazla kay›pla karfl›laflmalar› anlam›na gelece¤ini belirterek gözda¤› vermektedir.
Obama, Afganistan’daki varl›klar›n›n s›n›rs›z olmayaca¤›na ve 18 ay içinde askeri güçleri geri çekmeye bafl-
verebilece¤i bir ortak yol bularak göreve geliflinden bu
yana sürdürdü¤ü orta yolcu siyaset anlay›fl›n› Afganistan konusunda da devam ettirdi.
Kalpleri ve bilinçleri parayla kazanmak
Obama yönetiminin Afganistan iflgalinde öne ç›kard›¤›
ikinci yön ise askeri sald›r›n›n baflar›s›na ba¤l› olarak
kukla Afgan devletinin daha ifllevli bir hale getirilmesidir. Çürüme, yozlaflma ve yolsuzluk içinde Afgan
halk›n›n nefretini kazanan ve geçti¤imiz aylarda gerçekleflen ve tüm dünyan›n gözleri önünde her türlü
hilenin gerçekleflmesinden kaynakl› alaya al›nan seçimlerle görevini sürdüren kukla Karzai yönetiminin
ABD’yi de memnun etmedi¤i aç›kt›r. Bu nedenle
ABD’nin mali yard›mlar› ile bakanl›klar, valiler ve yerel liderler desteklenecek ve verilen paran›n ak›betinin takip edilerek “kalk›nma projelerinde” kullan›l›p kullan›lmad›¤› denetlenecektir.
Bu proje de esas›nda eski
bir taktiktir. Slogan› ise
kalpleri ve bilinçleri kazanmakt›r. Halk› kazanman›n yegane yolu
olarak ise parayla sat›n almak gösterilmektedir. Irak’ta da uyguland›¤› üzere özellikle
maddi teflviklerle Afgan
kabilelerinin iflgalcinin taraf›na çekilmesi, yoksul
halk› parasal vaatlerle
ajanlaflt›rma ve tarafs›zlaflt›rma egemen s›n›flarca binlerce y›ld›r uygulanan bir yöntemdir.
Obama yönetimi El-Kaide ile Taliban’› yenmek ve da¤›tmak amac›yla üç yönlü bir plan öne sürmüfltür. Bu
plan›n önceki dönemin planlar›ndan içerik olarak bir
fark› yoktur, yaln›zca daha yo¤un bir sald›r›y› içermektedir. Plan›n ilk yönü ve as›l a¤›rl›k verilen konu
askeri sald›r›lar›n art›r›lmas›d›r. Afganistan’›n genifl
ve da¤l›k co¤rafyas›nda hakimiyetini kuramayan ABD
emperyalizmi, çözüm olarak daha fazla askeri, savafl
bölgesine y›¤arak binlerce y›ld›r birçok imparatorlu¤un izledi¤i ve baflar› kazanamad›¤› yolu çaresizce
seçmektedir.
layacaklar›na da konuflmas›nda de¤indi. Ancak geri
çekilmenin ne kadar sürece¤i ve ne kadar askerin nas›l geri dönece¤i konusunda bir bilgi vermemifltir.
Buna ra¤men Obama’n›n konuflmas›n›n ard›ndan politikalar›n› savunmak için Kongre’nin karfl›s›na ç›kan
Gates, Clinton ve Amiral Mullen geri çekilmenin
belirli bir takvime ba¤lanmas›n›n do¤ru olmad›¤›n›, bunun düflmanlar›n› cesaretlendirece¤ini, geri çekiliflin esnek bir takvime ba¤l› olaca¤›n› belirttiler. ABD emperyalizminin Afganistan’dan askerlerini
geri çekmesi Irak örne¤inde oldu¤u gibi Afganistan’da kurdu¤u kukla hükümetin ve ordunun ülke genelinde kendi ç›karlar›n›n güvenli¤ini sa¤layabilecek
bir konuma ulaflmas›na ba¤l›d›r.
Obama konuflmas›nda Afganistan’a önümüzdeki y›l›n bafllar›nda 30 bin asker daha gönderece¤ini aç›klad›. Böylece ABD’nin Afganistan’daki
mevcut 68 bin askerine ek olarak gelecek bu 30 bin
askerle ABD ordusunun iflgal bölgesindeki asker say›s› 100 bini bulacakt›r. Bu say› ABD’nin Afganistan’daki
komutan›
General
Stanley
Obama’n›n konuflmas› ABD hakim s›n›f› içinde de çeflitli
elefltirilerle karfl›laflm›flt›r. Baz› Demokrat Partili temsilciler ABD’nin Afganistan’da Vietnam gibi bir batakl›¤a bataca¤› konusunda kuflkular›n› dile getirirken
Cumhuriyetçi temsilciler ise savafl›n yo¤unlaflmas› fikrini desteklerken geri çekiliflin bir takvime ba¤lanmas›n› elefltirdiler. Obama da zaten her iki kesimin de onay
2009 Nisan ay›nda ABD Ordusu taraf›ndan yay›nlanan
bir el kitab›nda para bir silah sistemi olarak tan›mlanm›fl ve isyan›n bast›r›lmas›nda halka yönelik parasal
ve di¤er yard›mlar›n etkili olaca¤› vurgulanm›flt›r. Afganistan’da izlenecek bu yöntemin so¤uk savafl›n bitiflinin ard›ndan ABD’nin en fazla maddi harcama
yapaca¤› alan olaca¤› belirtilmektedir. Bunun için de
ABD, maddi destekler için do¤rudan ordu yerine Sivil Toplum Örgütlerini devreye sokmaktad›r. Bu
STÖ’ler silahl› mücadelenin ve çat›flmalar›n en yo¤un
oldu¤u bölgelerde faaliyet göstererek halka ve kabile önderlerine parasal teflvikler ve çeflitli projelerle
giderek direnifli bölmeyi amaçlamaktad›r. Ancak
ABD düflünce kurulufllar›nca yap›lan araflt›rmalar
“kalpleri ve bilinçleri kazanmak” için harcanan milyonlarca dolar›n beklenen etkiyi göstermedi¤ini, yard›m da¤›t›lan bölgelerde iflgalciler için istikrar›n ve
düzenin sa¤lanamad›¤›n› göstermektedir.
Savafl›n Pakistan’da derinlefltirilmesi
Obama’n›n plan›ndaki üçüncü yön ise Pakistan hükümeti ile s›k› bir iflbirli¤i içinde Pakistan’daki Taliban
örgütlenmesini geriletmektir. Ülkemizde faflist medyan›n da son dönemde haberlerde verdi¤i Pakistan
ordusunun yo¤un askeri operasyonlar› ABD emperyalizminin planlar› do¤rultusunda öne ç›kmaktad›r.
Obama yönetimi Pakistan ordusuna askeri ve parasal
yard›mda bulunmaktad›r.
Obama yönetimi taraf›ndan Afganistan iflgalinin ve bölgedeki ç›karlar›n›n korunmas› aç›s›ndan Afganistan’daki mücadelenin yeterli olmayaca¤› belirtilmifl
ve süreç Af-Pak olarak tan›mlanarak savafl›n Pakis-
tan’a da yay›lmas› ve özelikle Afganistan-Pakistan s›n›r bölgesinde yo¤unlaflmas› gerekti¤i üzerinde durulmaktad›r.
Pakistan’daki siyasal istikras›zl›k nedeniyle geçti¤imiz y›l ABD ordusu do¤rudan devreye girerken Pakistan yönetiminin görece istikrar kazanmas›yla Pakistan s›n›rlar›ndaki operasyonu esasta Pakistan
ordusu üstlenmektedir. Ancak Pakistan halen operasyonlar› da¤l›k Afgan s›n›r›na yaymakta isteksiz
davranmaktad›r.
Bu anlamda Obama’n›n 1 Aral›k’taki konuflmas›nda
Mart ay›ndaki nutkuna nazaran Pakistan’daki mücadeleye daha az de¤inilmesine karfl›n genel politik hatta bir de¤iflim yaflanmam›flt›r. Direniflçilerin operasyonlar›n geldi¤i yöne göre s›n›r bölgesinin di¤er taraf›na geçmesi sebebiyle iflgal her iki ülkedeki operasyonlarla derinlefltirilmektedir.
“Mehmetçik” göreve!
ABD emperyalizminin Afganistan’da 8 y›l› aflk›n süredir
devam eden iflgalinde hedefine ulaflamad›¤›, Kabil ve
birkaç flehir merkezi d›fl›nda kukla yönetimin kontrol
sa¤layamad›¤› bilinmektedir. Ancak baflta da bahsetti¤imiz Afganistan’›n stratejik önemi sebebiyle ABD
emperyalizmi iflgali daha da yo¤unlaflt›rarak, daha
fazla kan dökerek flans›n› biraz daha zorlamaktad›r.
Bu noktada emperyalizmin en fazla zorlad›¤› konulardan biri de “müttefiklerinden” daha fazla asker istemesidir. Bunun bir parças› da Türkiye’den daha fazla askerin Afganistan’a gönderilmesidir.
TC’nin en önemli ihraç ürünlerinden biri olan asker
kan› Afganistan iflgalinde de daha fazla devreye girecektir. Bu haks›z savaflta zaten 1600 TC askeri görev
yapmaktad›r. Müslüman kimli¤i sebebiyle TC askerleri Kabil’in güvenli¤ini üstlenmekte, cephe savafl›na
do¤rudan kat›lmamaktad›r. Bunun da etkisiyle TC
askerine yönelik sald›r›lar oldukça seyrek yaflanmakta ve kay›p say›s›n›n oldukça az olmas› sebebiyle ülke kamuoyunda yeterince gündemleflmemektedir.
Buna karfl›n Obama yönetimi ise asker say›s›n art›r›lmas›n› ve TC askerinin de do¤rudan cepheye sürülmesini istemektedir. AKP hükümeti asker say›s›n›
art›rma konusunda en baflta istekli bir tutum sergilerken iç kamuoyunun da bask›s› sebebiyle askerleri
cepheye gönderme konusunda isteksiz görünmektedir.
D›fl ‹flleri Bakanl›¤›n›n Afganistan’daki sorunun askeri
yöntemlerle çözülemeyece¤i konusunda ABD’li
efendilerine verdi¤i “ö¤üt” de bu anlamda oldukça ilgi çekicidir. ABD emperyalizminin benzeri ö¤ütleri
PKK konusunda vermesine benzer flekilde TC’nin de
bu sözleri dile getirmesi flafl›rt›c› de¤ildir ve öz olarak gericilerin halk› bölerek, birbirine düflürerek ve
çeflitli vaatlerle direniflçi güçleri tasfiyeye yönelmesi
ortak bir taktiktir.
Afganistan’da 8 y›ld›r süren savaflta savaflan 100 bini aflk›n iflgalci kuvvetin say›s›n›n 150 bine ç›kar›lmas› ve
sivil halka yönelik daha fazla bask›, katliam ve bunun
yan› s›ra rüflvet da¤›t›lmas› iflgalin gidiflat›n› de¤ifltiremeyecektir. Emperyalizm son teknoloji silahlar›na ve
teknik üstünlü¤üne karfl›n direnen, gerilla mücadelesi veren ve en önemlisi halktan destek toplayan mücadeleyi engelleyememektedir. Asker say›s›n›n art›r›lmas› da bu gerçekli¤i de¤ifltiremeyecektir. Bu nedenle baflta halk gençli¤inin Afganistan’da
haks›z bir savafl u¤runa kan dökmesini engellemek ve
dünya genelinde anti-emperyalist mücadeleyi ileri tafl›mak için ABD’nin Afganistan iflgaline karfl› ç›kmak
oldukça önemlidir.
Afganistan’da 8 y›ld›r süren savafla ve savaflan 100 bini aflk›n iflgalci kuvvetin say›s›n›n 150 bine ç›kar›lmas› ve sivil halk yönelik daha fazla bask›,
katliam ve bunun yan› s›ra rüflvet da¤›t›lmas› iflgalin gidiflat›n› de¤ifltiremeyecektir. Emperyalizm son teknoloji silahlar›na ve teknik üstünlü¤üne karfl›n
direnen, gerilla mücadelesi veren ve en önemlisi halktan destek toplayan
mücadeleyi engelleyememektedir.
Hindistan’da köylüler
ayakta
Hindistan’da binlerce fleker kam›fl› üreticisi, Yeni Delhi’de protesto gösterisi düzenledi.
Ürünleri için daha yüksek fiyat isteyen binlerce köylü,
baflkentin sokaklar›n› saatlerce iflgal etti. Ço¤u baflkente
komflu olan ve ülkenin en önemli fleker kam›fl› üretildi¤i
yer olan Uttar Pradefl eyaletinden otobüslerle gelen
göstericilerin çal›flma flartlar›n›n zorlu¤u ve gaz fiyatlar›n›n
yüksekli¤i nedeniyle ürünlerine hükümetin verdi¤inden
daha yüksek fiyat talebinde bulundu¤u belirtiliyor.
K›br›s’ta ilk gaz
bombas›
30 sendika ve demokratik kitle örgütü, hükümetin
memur maafllar›n› yeniden düzenleyen yasa tasar›s›n›
protesto etti. 4 bin civar› kiflinin kat›ld›¤› eylemde polis
ülke tarihinde ilk kez biber gaz› kulland› ve 16 kifliyi tutuklad›. Meclis önündeki eylemde gazdan etkilenenler ve
yaralananlar oldu. Eylemciler polise ve meclis binas›na
yumurta, domates ve tahta parçalar› f›rlatt›.
Eylemi düzenleyen sendikac›lar, gözalt›na al›nan arkadafllar› serbest b›rak›l›ncaya kadar eylemlerine devam
edeceklerini duyurarak meclis önünden Lefkofla Polis
Genel Müdürlü¤ü binas›na yürüdü. Yasa tasar›s›n›n Ankara’n›n bask›s›yla gündeme geldi¤ini ileri süren sendikalar,
kamudaki maafl indiriminin göçü art›raca¤›n› savunuyor.
‹ran’da idamlar
durmuyor
2008 y›l›nda PJAK üyesi oldu¤u gerekçesiyle tutuklanan Zeynep Celalyan, ç›kar›ld›¤› mahkemede avukat
tutmas›na ve savunma yapmas›na bile izin verilmeden, 5
dakikal›k bir yarg›lama sonucunda idam cezas›na çarpt›r›ld›. Cezas› ‹ran Yüksek Mahkemesi taraf›ndan onanan
Celalyan, 26 Kas›m’da kad›n ve insan haklar› örgütlerine ailesi arac›l›¤›yla mektup yazarak yard›m istedi. Celalyan, mektubunda flunlar› belirtti.
“Ad›m Zeynep Celalyan. 27 yafl›nda, Kürt kad›n siyasi
tutukluyum, ‹ran hapishanesinde yat›yorum. Hakk›mda verilen ölüm cezas›, ‹ran Yüksek Mahkemesi taraf›ndan onayland›. fiu anda gördü¤üm iflkence yüzünden hastay›m ve beni savunmak için bir avukat›m bile yok. Size flunu söylemek
istiyorum: Duruflmam sadece birkaç dakika sürdü. Mahkeme bana, ‘Sen Allah’›n düflman›s›n. Çok yak›nda
idam edilmelisin’ dedi. Tüm mahkeme süreci bundan ibaretti. Hakimlerin tümü mahkeme sürecinde idam edilmem
lehinde oy kulland›lar. ‹dam›mdan önce annem ve ailemle
vedalaflmak için hakimden izin istedim; bana ‘Kapa çeneni!’
diyerek iste¤imi reddetti. Tüm insan haklar› savunucular›ndan, kad›nlardan bana yap›lan haks›zl›¤a karfl› ç›kmalar›n›
ve yard›mc› olmalar›n› istiyorum.”
Londra’da Uluslararas› Politik Tutsaklarla
Dayan›flma Gecesi
Uluslararas› Politik Tutsaklarla Dayan›flma Gecesi farkl› ülkelerden konuflmac›lar›n kat›l›m›yla enternasyonalist bir özle
gerçeklefltirildi. Gecede ilk olarak Hindistan, ABD, Brezilya, ‹ran ve Türkiyeli konuflmac›lar kendi sunumlar›n› yapt›. Konuflmac›lar genel olarak kendi ülkelerinde
yaflananlar› esasta ise hapishaneler sorununu ele al›p, direnifl ve mücadelelerini anlatt›lar.
Daha sonra kültürel aktivitelerin sunumu yap›ld›. ‹talyan ve Türkiyeli sanatç›lar›n
okuduklar› marfllar ve türkülerle devam
eden gecenin son bölümünde Hindistan’daki Largarh halk›n›n direniflinin gösteren belgesel sunuldu.
Geceye ‹ran Halk›n Fedaileri Aktivistleri-Londra, Uluslararas› Politik Tutsaklarla Dayan›flma Komitesi (UPOTUDAK), Britanya ‹ran Demokratik Anti-Emperyalist Örgütü, Büyük Britanya
Hindistanl› ‹flçiler Birli¤i (IWA-GB), Uluslararas› Göçmenler (Filipin Göçmenler Birli¤i), Özgür Tutsaklarla Dayan›flma
Komitesi (ÖTDK) ve Devrimci De-
mokrasi gazetesi kat›ld›.
Brezilya temsilcisi konuflmas›na özellikle Lula hükümetinin icraatlar›n›n elefltirisini yaparak bafllad›. Ve orada sürdürülen
mücadeleyi k›saca anlatt›. fiu an itibariyle
ciddi bir hapishane sorunundan bahsedilmese de mücadelenin geliflmesine paralel
olarak hapishaneler ve politik tutsaklar sorununun daha can yak›c› hala gelece¤inin
alt›n› çizdi.
Türkiyeli konuflmac›; hapishanelerin
politik mücadelenin önemli bir kalesi konumunda oldu¤unu ve 1980 darbesinden
itibaren de politik tutsaklar›n bask› ve iflkencelere daha yo¤un maruz kald›klar›n›
belirtti. Özellikle de devletin politik tutsaklar› teslim almak için yapt›¤› hapishane
katliamlar›na de¤indi; Diyarbak›r, Buca,
Ulucanlar ve 19 Aral›k katliam›. Ve bütün
bu bask› ve katliamlara karfl›n devrimci
tutsaklar›n direnifllerini her koflulda sürdürdüklerini ve mücadelelerine devam ettiklerini söyledi.
‹ranl› konuflmac› konuflmas›na ‹slam
devletinin kuruluflundan itibaren devrimci
ve komünistleri bask› alt›na almak için ne tür
katliamlar› yapt›¤›n› anlatt›. ‹ran ‹slam Devletinin 1988 y›l›nda on binlerce devrimci tutsa¤›
katletti¤inin alt›n› çizdi.
Bunun yan›nda ‹ran devletinin anti-Amerikanc›
söylemine kan›p onu anti-emperyalist gören anlay›fllar› elefltirdi.
ABD’den gelen konuflmac›, Amerika’n›n
dünyan›n en kalabal›k hapishanelerine sahip olan ülke oldu¤unu, flu
an itibariyle yaklafl›k olarak iki buçuk milyon insan›n hapishanede oldu¤unu ve bu
say›n›n gözetim alt›nda tutulan insanlarla
birlikte yaklafl›k alt› milyona ulaflt›¤›n› belirtti.
Son olarak Hindistanl› konuflmac› söz
ald›. Konuflmas›na Hindistan’daki son geliflmeleri anlatarak bafllad› ve Hindistan devletinin emperyalist politikalar› uygulamak
Fransa’da grev dalgas›
* Fransa’n›n baflkenti Paris’te aralar›nda Louvre, Orsay ve
Pompidou Merkezinin
bulundu¤u en önemli
müzelerin bir bölümü 2
Aral›k günü yap›lan
grev nedeniyle kapal›
kald›.
Hükümetin, emekliye ayr›lan kamu çal›flanlar›n yar›s›n›n yerine yeni memur al›nmamas› politikas›n› protesto amac›yla, çal›flanlar›n ilk kez
23 Kas›m’da Pompidou Modern
Sanat Müzesi’nde ifl durdurmas›ndan sonra, sendikalar grevin yay›labilece¤i uyar›s›nda bulunmufltu.
Louvre ve Orsay müzelerinin
çal›flanlar› da, 2 Aral›k günü yap›lan grev oylamas›ndan sonra hemen grevi bafllatt›klar›n› belirtti.
Çal›flanlar, her sabah yapt›klar›
toplant›yla da grevi 24 saat daha
uzat›p uzatmamaya karar veriyor.
Dünyan›n en fazla turist çeken ülkesi Fransa’daki müzeleri her gün
binlerce kifli ziyaret ediyor.
* Yine hükümetin ö¤retmen
al›mlar›n› s›n›rlamas›n› ve maafllar›n azl›¤›n› protesto eden binlerce anaokulu ve ilkokul ö¤retmeni
24 Kas›m Sal› günü greve gitti.
Evrensel Bak›fl
‹klim de¤iflikli¤i bizim de¤ilse
kimin sorunudur?
7 Aral›k günü bafllayan Kopenhag
‹klim Zirvesi 14 gün sürecek ve 18
Aral›k günü sona erecek. Bu zirvenin
bugünlerde s›kça tart›fl›l›r/gündemde
olmas›n›n sebebi sadece bilim insanlar›n›n yerkürenin ve insanl›¤›n sonu tahminlerini bir 20 y›l daha geriye çekmeleri de¤il elbette. ABD de dahil 100 civar›nda devlet baflkan›n›n zirveye kat›laca¤›n› aç›klamas› bir yandan zirveye
yönelik umutlar› art›r›rken di¤er yandan da meseleye olan ilgiyi de yo¤unlaflt›rmakta.
Ama buraya gelmeden önce iklim
de¤iflikli¤i meselesinde bugün gelinen
noktaya özel olarak dikkat çekmekte
fayda var. Zira sosyalistler, devrimciler
her ne kadar pratik anlamda aksi bir
yans›mas› da olsa politik olarak çevre
sorununu gündemlerine al›rlar/almal›d›rlar. Özel olarak da kapitalizmin art›k tüm yaflam› tehdit eder boyutta bir
‹flçi-köylü 13
Dünyadan
11-24 Aral›k 2009
çevre sorunu yaflatarak dünyay› yok
olufla sürükledi¤i somut bir aflamada,
meselenin (özelde de iklim de¤iflikli¤i
meselesinin) sadece bir çevre sorunu
olarak ele al›nmas› ne mümkün ne de
do¤ru olacakt›r.
Bugünün yerküresine bakt›¤›m›zda
gördüklerimiz, gelece¤in de bir tablosunu veriyor:
Atmosferin do¤as› her geçen gün
de¤ifliyor, karbondioksit oran› 200 y›l
öncesine oranla yüzde 30 artm›fl durumda. Benzeri gazlar atmosfer bas›nc› üzerinde etkisini art›rarak sera etkisi yarat›yor ve küresel ›s›nmaya yol
aç›yor. Ya¤›fllar azal›yor ama yo¤unlafl›yor. Dünyan›n birçok yerinde yaflanan
sel felaketleri veya tam tersi kurakl›klar bunun en aç›k göstergeleri oluyor.
Mesele gözler önüne bir felaket
tablosu koyarak panik yaratmak meselesi de¤ildir. Bunu yapmak, daha fazla
Ö¤retmenler, hükümetin 2010
y›l› içinde emekliye ayr›lacak olan
16 bin e¤itim görevlisinin yerine
yeni al›mlar yap›lmamas›n›, maafllar›n›n düflüklü¤ünü ve e¤itimlerinin yeterince pedagojik olmamas›n› protesto ettiler. Sendikalara
göre greve kat›l›m Seine-SaintDenis, Drome, Alpes-Maritimes,
la Creuse ve Savoie departmanlar›nda yüzde 50-60 civar›nda oldu.
Öte yandan, posta hizmetlerinin aksiyon ortakl›¤›na çevrilmesini öngören yasay› protesto
eden posta çal›flanlar› da greve
gitti. Hükümet yetkilileri flu ana
kadar posta çal›flanlar›n›n %
15’inin grevde oldu¤unu savunurken, sendikalar daha fazla çal›flan›n greve kat›ld›¤›n› duyurdu.
Posta çal›flanlar› hükümeti posta
hizmetlerini üstü kapal› bir flekilde özellefltirmeye çal›flmakla
suçluyor.
veri kullanarak hiç de zor olmasa gerek.
Örne¤in daha önceden 21. Yüzy›l sonu
için verilen vadeler önce 2050’ye çekilmifl, bugün ise 2030 y›l› telaffuz edilmekte. Bilim insanlar› 2 derecelik kritik
›s›nma efli¤inin 2030’da afl›lmas› ihtimalinin % 25’e ç›kt›¤›n› ifade ediyorlar.
Kyoto Protokolünün devam› say›lan Kopenhag Zirvesinin öngördü¤ü
önlemlerde neler yer almakta? Yukar›da aç›klanan tehlikenin geriye döndürülmesi için dünyadaki toplam karbon
emisyonlar›n›n 40 y›l içinde (1990 y›l›na göre) % 80 azalt›lmas› gerekti¤i söyleniyor. Kyoto’dan bu yana özellikle
çok uluslu emperyalist flirketlerin meseleye sanki daha duyarl› davran›yorlarm›fl izlenimi verdiklerini görüyoruz.
Piyasaya sürülen (özellikle de petrol
ürünlerinin) her ürünün bafl›na “çevreyle”, “atmosferle”, “do¤ayla” dost
ibaresi eklenmemifl bir reklama rastlamak neredeyse mümkün de¤il.
Ancak gerçekler tabi ki hiç de öyle de¤il çevre sorununu yaratan ve bu
çevre sorununu art›k insanl›¤›n varl›kyokluk meselesi haline getiren kapitalizmin do¤ayla, çevreyle, atmosferle
için halka karfl› uygulad›¤› bask›dan söz etti. Ve son olarak Hindistan devletinin halka karfl› ald›klar› savafl karar›ndan bahsetti.
Bütün bu bask›lara karfl› sürdürülen mücadelede yüz bine yak›n politik tutsa¤›n Hindistan hapishanelerinde tutuldu¤unu ve
politik tutsaklar›n özgürlü¤ü mücadelesinin
bir sistem sorunu oldu¤unu ve politik tutsaklar›n özgürlüklerine kavuflmas›n›n bu
minvalde ele al›nmas› gerekti¤ini belirtti.
(AT‹K Haber Merkezi)
‹rlanda’da büyük grev
‹rlanda’da kamu kurumlar›n›n önemli bir bölümü, gelecek
y›l için öngörülen maafl kesintileri ve iflten ç›karmalar› protesto etmek için 24 Kas›m
Sal› günü 24 saatli¤ine çal›flmay› durdurdu. Aralar›nda ö¤retmenler, ö¤retim üyeleri,
hemflireler, itfaiyeciler ve hapishane personelinin de bulundu¤u 250 bin kadar kamu çal›flan›, ‹rlanda Sendikalar
Konfederasyonu’nun (ICTU) öncülü¤ünde düzenlenen
greve kat›ld›.
Ö¤retmenler sabah saatlerinde E¤itim ve Bilim Bakanl›¤›
önünde protesto gösterisi düzenlerken, binlerce grev gözcüsü gün boyunca çal›flt›klar›
kurumlar›n önünde bekledi.
Grev yapmas› yasak olan
polisler ise eyleme destek verdiklerine dair bir mesaj yay›mlad›lar. “Fazla mesaiye kalmamak ve trafikte araçlara ceza
kesmemek” gibi farkl› protesto yöntemlerine baflvurdular.
‹rlanda’n›n bat› ve güney
kesimlerini etkisi alt›na alan
fliddetli ya¤›fl nedeniyle, baz›
sendikalar›n selden etkilenen
Galway, Cork ve Clare
bölgelerindeki üyeleri eyleme
kat›lmad›; toplu tafl›ma hizmetleriyle sa¤l›k ve hukuk gibi alanlardaki baz› acil ve zaruri durumlar grev kapsam›na al›nmad›.
Hükümetle görüflmeleri
sürdüren sendikalar, uzlaflma
sa¤lanamamas› üzerine ikinci
grevi 3 Aral›k’ta yapt›lar. ‹rlanda Sendikalar Konferedasyonu’nun öncülü¤ünde düzenlenen greve, aralar›nda ö¤retmenler, üniversite ö¤retim
üyeleri, hemflireler, itfaiyeciler
ve hapishane personelinin de
bulundu¤u 250 bin kadar kamu
çal›flan› kat›ld›.
‹nnsbruck’ta sanat üzerine sempozyum
Innsbruck’ta Demokratik
Göçmenler Derne¤i’nde; sanat ve sanat anlay›fl›m›z üzerine
bir sempozyum düzenlendi.
Sempozyuma YDG ve AT‹GF
ad›na birer arkadafl konuflmac›
olarak kat›l›rken ayn› zamanda
Türkiye’den de sanatç› Hasan
Sa¤lam sempozyumda konuflmac› olarak yerini ald›.
‹lk olarak AT‹GF ad›na konuflan arkadafl›m›z toplumdaki
sanat anlay›fl›, bunun evrimi ve
k›sa tarihçesi hakk›nda bilgiler
verdi. YDG ad›na konuflan ar-
tabi ki ifli olmaz. Nitekim 1990’dan bu
yana dünyan›n toplam karbon emisyon
oran› % 40 oran›nda artm›fl durumda.
Ve bu art›fl sürüyor.
Emperyalist-kapitalist
sistemin
efendilerinin kendi yaratt›klar› bir sorunun çözümünü sunacaklar›n› düflünmek elbette “cellad›n›n kendisine el
uzatmas›n› düflünen bir kurban”›n durumu kadar abesle ifltigaldir. Bunu böyle tespit edip, bu beklentiye girenlerle
alay etmek ya da meselenin üzerinden
es geçmek de mümkün de¤il di¤er yandan. Özellikle de Zirveye, içinde iklim
de¤iflikli¤i sorununa iliflkin somut önerilerin yer ald›¤› çantayla kat›laca¤› söylenen ve böylece de ABD’deki de¤iflim
rüzgar›na bir nefes daha katan Obama’n›n önerileri üzerine bir iki söz söylemek gerekir. Zira, Bush kas›rgas›ndan sonra, bu kas›rgan›n yaratt›¤› felaket tablosunu hal›n›n alt›na gizlemekle
görevli Obama’ya yönelik umutlar hala
tam anlam›yla tükenmifl de¤il. Bak›n
Zirveye kat›lacak olan Obama’n›n çantas›nda neler var: ABD karbon emisyonunu 2020’ye kadar yüzde 17 oran›nda
azalt›laca¤›n› ifade ediyor. Bilim insanla-
kadafl›m›z; YDG festivalinin Y›lmaz Güney’in ad›na atfedildi¤ini
hat›rlatarak Y›lmaz Güney’in
hayat› ve sanata bak›fl aç›s› üzerine bilgi verdi. Özellikle Y›lmaz
Güney’in sürgün zamanlar›ndan
bahseden YDG’li; bu süre zarf›nda kendisinin sanat için de¤il
halk için sanat yaparak, güncel
ve hofl gözüken konulardan daha çok Türkiye’de halk›n ve
onun ilerci kesiminin çekti¤i s›k›nt›lar›, yaflamlar›n› abart›s›z ve
tam olarak anlatma gayretinde
oldu¤unu belirtti.
r›n›n öngördü¤ü yüzde 80’den oldukça
uzak bir rakam de¤il mi? Hay›r, bu kadar bile de¤il! Obama bu yüzde 17’yi
2005 rakamlar› düzeyinden hesapl›yor
yani esas al›nan 1990 seviyesine göre
çok daha vahim bir rakam ç›k›yor ortaya: % 4!!! Göz boyamak için bu oran›
yeterli görmüfller demek ki! Di¤er
emperyalist-kapitalist ülkelerin vaatlerinin de ABD’den geri kal›r yan› yok
(tabi ki komiklikte!) Ekonomisinin
2020’ye kadar karbon yo¤unlu¤unu
yüzde 40-45 azaltaca¤›n› söyleyen
Çin’in bahsetti¤i ise asl›nda sadece verimlilik art›rma vaadiymifl; yani azalma
de¤il art›fl sürecek. Avrupa Birli¤i’nin
vaatleri ise 1990’a göre yüzde 20 oran›nda indirimle en yüksek vaade iflaret
ediyor. Ancak bunun arkas›ndan da
yoksul (sömürge, yar›-sömürge) ülkeleri sömürmekle itham edilen “denklefltirme” mekanizmalar›na yaslanarak
sa¤lamay› tasarlad›¤›n› ö¤reniyoruz.(03.12.09 Birgün, Stefo Benlisoy)
Bugüne kadar öngörülen protokol
ve anlaflmalar› imzalamaktan itinayla
imtina eden emperyalistlerin sorunun
yarat›c›s› olmalar›, kendi aralar›ndaki
Son konuflmac› Hasan
Sa¤lam ise Türkiye’de olsun
veya di¤er ülkelerde bir sanatç›n›n bak›fl aç›s›n›n ne olmas›
gerekti¤ine dikkat çekti. Genelde birçok kiflinin bugün “sanat”
icra etti¤ini söyleyen Sa¤lam
özellikle Türkiye gerçekli¤inde
sanat konusu üzerine çeflitli örnekler verdi.
Konuflmalar›n ard›ndan soru cevap bölümü yap›ld› ve ara
verildi. Etkinlik Hasan Sa¤lam’›n
verdi¤i müzik dinletisiyle sona
erdi. (AT‹K Haber Merkezi)
dalafl ve bu protokollerin öngördü¤ü
“yoksul ülkelerin” zararlar›n›n paylafl›lmas›ndan kaç›nmalar› nedeniyle görüldü¤ü gibi bir arpa boyu yol dahi al›nabilmifl de¤il. Tatl› kârlar›ndan hangi sömürücü, talanc›, ya¤mac› egemen s›n›f
gönül r›zas›yla vazgeçmifltir ki, onlar
vazgeçsinler. Dünya halklar›na her
“bahflettikleri” (öyle gösterdikleri)
hakk›n, “yard›m›n” vs. alt›nda bedeller
ödenerek yarat›lan direnifller, mücadeleler yatmaktad›r. Ezilen halklar›n açl›kla, yokluk ve yoksullukla bo¤ufltu¤u
günümüzde “çevreye duyarl›l›k” gibi
kula¤a “elit” gelen bir meselede aya¤a
kalkmas›n› istemek belki mümkün görünmeyebilir birço¤umuza. Ancak baflta da söyledi¤imiz gibi mesele öyle bir
boyuttad›r ki meseleyi ne sadece çevre ile s›n›rl› tutabiliriz ne de emperyalist-kapitalist sistemin y›k›mlar›n›n d›fl›nda ele alabiliriz. Nitekim birçok ülkede s›n›fsal hareketlerin önemli ir
gündem maddesi haline gelebilmifl bir
soruna uzak durman›n tek nedeni, sorunun önemini ve sistemle olan ba¤›n›
kurabilecek kavray›fla sahip olmamakla
aç›klayabiliriz ancak.
‹flçi-köylü 14
Tarihten sayfalar
11-24 Aral›k 2009
CHP solculu¤u; Dersim’den Marafl’a katliam!
gün daha fazla dövüyordu. ‹flte böylesi
bir atmosferde faflizm kitle k›y›m›na bafllad›.
Osmanl›dan devrald›klar› ve son derece baflar›l› bir flekilde yaflama geçirdikleri bu politika sonucu; binlerce insan sokak ortas›nda
kurflunland›, evleri yak›ld›, iflkenceden geçirildi. Kan ve gözyafl›ndan beslenen vampirlerin
hayatta kalabilmesi için her zaman daha fazlas›na ihtiyac› vard›. Erzincan’da bafllayan,
Malatya ile devam eden bu k›y›m politikas›
Marafl’la sürecekti. Ancak sonuncusu di¤erlerine k›yasla daha kanl›, daha vahfli olacak,
sokaklar kana bulanacakt›.
Marafl kan gölü!
Kitle katliamlar›, yarg›s›z infazlar, gözalt›
ve tutuklamalar ve dizginsiz bir sömürü üzerinden infla ettikleri iktidarlar›n› korumak u¤runa hiçbir s›n›r tan›mayan egemenler, zengin
bir tarihi birikime, tecrübeye ve yönetme gelene¤ine sahiptir. S›n›f mücadelesinin keskinleflti¤i, kitle muhalafetinin geliflti¤i, sosyal ve
ulusal kurtulufl hareketlerinin ivme kazand›¤›
dönemlerde sömürücü zalimler neler yapabileceklerini kanl› bir flekilde gösterdiler. Marafl’ta bafllayan ve yaklafl›k bir hafta süren
“olaylarda” devlet ne kadar ileri gidebilece¤i-
ni bir kez daha gösterdi.
’71 Askeri Faflist Cuntas› kitle hareketini bir süreli¤ine yavafllatsa da yükselmesini engelleyememifl, iflçi ve
emekçilerin insanca yaflanacak bir dünya özlemini yok edememiflti. ’74’ten itibaren iki s›n›f ve iki dünya aras›ndaki çat›flman›n ivmesi giderek yükselmeye bafllam›flt›. Y›¤›nlar, ekonomik ve demokratik talepler u¤runa mücadeleyi yükseltiyor, devrimci ve komünist öncüler giderek kitlesellefliyordu.
Dipten gelen dalgalar k›y›lar› her geçen
19 Aral›k katliam ve direnifli
19 Aral›k 2000’de 20 hapishaneye ayn›
anda yap›lan ve “Hayata Dönüfl” ad› verilen
operasyonda 28 devrimci tutsak katledildi,
yüzlercesi yaraland›.
F tipi hücreler, tecrit ve tredman politikas›na karfl› devrimci ve komünist tutsaklar
bir direnifl duvar› ördüler.
19 Aral›k sabah› bafllayan ve üç gün süren
sald›r›ya 8 jandarma komando taburu, 37 bölük olmak üzere 8 bin 335 asker, binlerce
gardiyan ve çevik kuvvet polisi ile Özel Harekat Timleri kat›ld›. Sald›r› s›ras›nda 20 bini
aflk›n gaz bombas› kullan›ld›. Sald›r›ya karfl›
direnen devrimci ve komünist tutsaklardan
28’i katledildi. Bayrampafla Hapishanesi’nde
alt› DHKP-C’li kad›n tutsak, kimyasal gaz ve
alev makinalar› ile diri diri yak›ld›. Yaralanan
yüzlerce tutsak henüz yap›m› tamamlanmam›fl F tipi hapishanelere at›ld›.
19 Aral›k günü gazetelere demeç veren
Saadettin Tantan operasyonun amac›n›
“Tabii as›l amaç Ölüm Oruçlar›n› bitirmek
de¤il, onun yan›nda devletin otoritesini sa¤lamakt›” sözleri ile aç›klad›.
Devrimci ve komünist tutsaklar sald›r›lara
kaflr› büyük bir direnifl gösterdi. Bayrampafla’da tutsaklar devletin kolluk güçlerine kök
söktürürken, Ümraniye Hapishane’sinde 4 ve
Çanakkale Hapishanesi’nde direnifl 3 gün
direnifl sürdü. Tutsaklar, F tipine tecrit ve
tredmana karfl›l›k Ölüm Orucu direnifline bafllad›lar. Katliama ve sald›r›lara karfl›l›k devrimci ve komünist tutsaklar bedenlerini ölüme yat›rarak büyük bir direnifl destan› yazd›lar.
ABD Büyükelçili¤inin kontrolünde, devlet
taraf›ndan örgütlenen bu vahflet; 19 Aral›k
günü ÜGD (Ülkücü Gençlik Derne¤i) taraf›ndan “Günefl ne zaman do¤acak?” filminin gösterildi¤i Çiçek Sinemas›n›n az›l› faflist
Ökkefl Kenger taraf›ndan bombalanmas› ile
bafllad›. “Komünistler Moskova’ya”,
“Baflbu¤ Türkefl” sloganlar› ile sinemadan
ç›kan faflistler, CHP binas›na, dükkanlara sald›rarak yapacaklar›n›n ipuçlar›n› verdi. Ertesi
gün sald›r›ya “misilleme” olarak Alevi ve demokrat, ilerici kesimlerin giiti¤i Ak›n K›raathanesi bombalan›r. 21 Aral›k günü de demokrat, ilerici kimli¤i ile bilinen iki ö¤retmen
faflistler taraf›ndan katledilir. Ö¤retmenler
için yap›lan ve befl bin kiflinin kat›ld›¤› cenaze
kortejine “Aleviler camileri bombalayacak” propagandas› eflli¤inde, ellerindeki tafl,
sopa, kiremit parçalar› ve patlay›c› maddelerle sald›r›rlar. Haz›rlanan plan; polis-askersavc›l›k ve faflistlerin eflgüdümünde ad›m
ad›m hayata geçirilmektedir. Faflit güruh;
mahallere da¤›larak daha önce k›rm›z›
boya ile belirledikleri evlere, sendikalara, derneklere, iflyerlerine sald›rarak
yakar, tahrip eder, içindekileri kurfluna
dizer, iflkence ile katleder. Katliamda cami imamlar› da yapt›klar› propangada ile Sünni inanc›na sahip emekçileri “cihada” ça¤›r›r.
Faflistler önlerine ç›kan herfleyi yak›p y›k›yor,
kad›nlara tecavüz ediyor, anne karn›ndaki bebekleri bile öldürüyor, ak›l almaz iflkencelerle bir vahfletin alt›na imza at›yorlard›. Yörükselim, Dumlup›nar, Ma¤aral›, Yeni Mahalle ve
Sakarya Mahalleleri tarihin haf›zas›na vahfletin
izleriyle kaz›nd›.
Resmi rakamlara bak›l›rsa 113 kifli
ölmüfl, 600 ev ve 300 iflyeri tahrip edilmifl, 176 kifli yaralanm›flt›. Say›s›z örnekle sabit oldu¤u üzere bu rakamlar
gerçe¤in sadece bir yan›n›, foto¤raf›n
bir bölümünü yans›tmaktayd›. Gerçekte
vahfletin faturas› çok daha a¤›r, kanl› ve sars›c›yd›. Faflistlerin “iflini bitirmesini” bekleyen
devlet, olaya el koydu¤unda ilk yapt›¤› fleyi
katliam›n hedefindeki kitleyi zindanlara türlü
iflkencelerle doldurmak oldu. Faflistleri örgütleyen ve katliam plan›n› haz›rlayan devlet,
“tarafs›zl›¤›n›” korumufltu.
Marafl katliam›, demokrat, ilerici kesimlere gözda¤› vermek; kitle hareketini pasifize
etmek, korku ve panik havas› yaratmak ve ülkenin 12 Eylül Askeri Faflist Cuntas›’na do¤ru yol almas›nda önemli ad›mlardan biriydi.
CHP; Aman devlete zarar
gelmesin!
Marafl katliam›; demokrat, ilerici kesimler
de büyük bir öfke yarat›rken ayn› zamanda
bu kesimlerin uzun y›llard›r s›rt›n› dayad›¤›
CHP’nin gerçek kimli¤ini de yeniden gözler
önüne serdi.
Katliam s›ras›nda CHP hükümet, Ecevit
de baflbakand›. Marafl kan denizinde bo¤ulurken dönemin ‹çiflleri Bakan›
CHP’li ‹rfan Özayd›nl› televizyondan
verdi¤i beyanatla olaylar›n solcular›n
tahrikleri ile bafllad›¤›n› aç›kl›yordu.
CHP Genel Baflkan› Bülent Ecevit ise muhalafetin komünist oldu¤u iddialar›na karfl›l›k
olmad›¤›n› kan›tlamak üzere emekçilerin kazan›lm›fl haklar›na sald›r›lar›n› art›rd›. Ç›kard›¤› yasalarla temel hak ve özgürlükleri rafa
kald›rd›. CHP Hükümeti, “Anarfli ve terörizmle mücadele” ad›na gündeme getirdi¤i
yeni bask› yasalar›n› Meclis’ten geçirmek için,
yo¤un bir kampanya bafllatt›. Bu kampanya
için her türlü arac› kullanan CHP hükümeti,
bir yandan da MC partilerine iflbirli¤i ça¤r›lar› yaparak, halk›n devrimci muhalefetine karfl› her fleyi yapabilece¤ini ortaya koydu. 12 ilde s›k›yönetim ilan eden CHP hükümeti, devrimci ve demokrat, ilericilere yönelik sürek av› bafllatt›. Aleviler bu katliamla ad›, da¤lara tafllara yaz›lan “Karao¤lan”
“halkç›” Ecevit’in CHP’si taraf›ndan s›rt›ndan
hançerlendi. CHP, ne sald›r›lar sürerken bunu durdurmak, ne de sonras›nda suçlular›n
yarg›lanmas› için difle dokunur hiçbir ad›m at-
T a r ih t e n
k›sa k›sa...
* 13 Aral›k 1980 tarihinde 17 yafl›ndaki Erdal Eren hukuksuz bir yarg›laman›n ard›ndan idam edildi.
* 14 Aral›k 1981 y›l›nda ‹srail, Suriye’nin kontrolündeki Golan Tepelerini iflgal ederek ele geçirdi.
* 15 Aral›k 1970’te, Polanyal› iflçiler
ayakland›.
* 21 Aral›k 1986’da gerici Çin yönetimine karfl› fianghay’da toplanan 50
bin ö¤renci demokrasi istedi.
* 18 Aral›k 1946’da Uluslararas› Para
Fonu(IMF) faaliyete geçti.
* 17 Aral›k 1919’da Türkiye ‹flçi ve
Çiftçi F›rkas› kuruldu.
t›. “Halkç›”, “laik”, “ça¤dafl” CHP, yasland›¤› kitle temeli olan Alevi ve demokratlar›n kurfluna dizilmelerini sadece izledi, ard›ndan da bu kesimlerin
kazan›lm›fl haklar›na yine “onlar›n
mutlulu¤u” ad›na el koydu.
Son günlerde CHP’li Onur Öymen’in
Dersim isyan› üzerine söyledikleri ile birlikte
CHP’nin siyasi geçmifli yeniden tart›fl›lmaya
baflland›. Sol, sosyal demokrat bir parti oldu¤unu iddia ederek ilericileri, ayd›nlar› ve Alevileri peflinden sürüklemeyi baflaran CHP’nin
gerçek niteli¤i art›k daha genifl bir kesim taraf›ndan görülmektedir.
fieyh Sait isyan›n›n kanl› bir flekilde
bast›r›ld›¤›, ‹stiklal Mahkemeleri’nin
binlerce insan› suçsuz yere dara¤açlar›nda salland›rd›¤›, ’38’de Dersim’de
etnik temizlik yap›ld›¤› y›llarda “sosyal
demokrat” CHP, tek parti olarak hükümetteydi. Sosyal demokratlar, Gazi ve
Sivas katliamlar›nda yine iflbafl›ndayd›. 19
Aral›k 2000 katliam› öncesinde CHP, M‹T ile
gizli bir görüflme yaparak operasyon s›ras›nda sessiz kalaca¤›n› taahhüt etmifltir. Katliam›
savunmak ve yönetmek solcu Ecevit hükümetine nasip olmufltu.
Özcesi CHP ve benzeri sol, sosyal
demokrat etiketli düzen partileri Alevi halk›n, iflçilerin, emekçilerin, köylülerin düflman›d›r. Onlar, düzenin varl›¤›n› sürdürmesi için vard›r.
Kültür-Sanat
‹HT‹YAÇLARI ARAÇLARA ÇEV‹RMEK
‹nsan sosyo-kültürel ve
biyolojik bir organizma olarak tarih sahnesine ç›kt›¤› andan itibaren do¤ay›, toplumu
ve kendisini anlama, yorumlama ve de¤ifltirme çabas› içinde olmufltur. Kendisini ve
toplumu inceleme çabas› içinde gün geçtikçe artan, yo¤unlaflan ve de¤iflen ihtiyaçlar›n›n
da fark›na varm›flt›r. Bu ihtiyaçlar› do¤rultusunda maddi
üretime giriflmifl bu maddi
üretim süreci sonuncuda uzmanlaflm›fl ve ayr›flm›flt›r.
Bu ayr›flma içinde üretim
araçlar› ve üretici güçler aras›ndaki mücadele ve çeliflkiler
do¤rultusunda zaman çark›
ileriye do¤ru yol alm›fl, insanl›k tarihi denilen olgu meydana
gelmifltir. ‹nsan›n maddi üretimi ve üretim araçlar›yla olan
iliflkisi sosyal, sanatsal, toplumsal iliflkilerini de flekillendirmifl, kültür denilen ve
maddi üretimle göbekten ba¤l› bir de¤erler bütününü de
do¤urmufltur. Toplumun ekonomik alt yap›s›ndaki de¤iflimlerle birlikte bu de¤erler bütünü de de¤iflmifl, farkl›laflm›flt›r.
Yaflad›¤›m›z ça¤›n genel
üretim özelli¤ini s›n›rs›z bir
kâr h›rs›yla s›n›rs›z bir üretim
ve pazar yaratma, buna ba¤l›
olarak s›n›rs›z bir tüketim düflüncesini beyinlere yerlefltirme çabas› olarak aç›klarsak
bu ça¤a uygun kültürü de pazar›n ve üretimin ihtiyaçlar›na
denk düflen bir anlay›fl olarak
aç›klayabiliriz. Üretim araçlar›na sahip s›n›flar›n oluflturdu¤u ve topluma hâkim k›lmak için durmaks›z›n çal›flt›klar› bu kültür anlay›fl› karfl›s›nda üretim araçlar›ndan
yoksun iflçilerin, köylülerin ve
emekçilerin de bir kültür sanat anlay›fl› yok mudur? Hâkim s›n›flar aç›s›ndan böyle
bir anlay›fl yoktur.
Kültür ve sanat sadece
estetik duygusuna sahip ayr›cal›kl› bir kesime has bir u¤raflt›r. ‹flçilerin, köylülerin,
emekçilerin kültür ve sanat
için ne zaman› vard›r ne de
paralar› ve onlar›n bu alanda
üretecekleri her hangi bir
fley de mevcut de¤ildir. Üretseler dahi bu hâkim kültürsanat anlay›fl›n›n d›fl›nda ola-
maz-olmamal›d›r. Sistemin bu
dayatma ve sald›r›lar› karfl›s›nda biz devrimcilerin kültür
ve sanat yaklafl›m› da ortaya
ç›km›fl, belirginleflmifl ve geliflmifltir. Bizler aç›s›ndan
kültür sanat ancak ve ancak iflçilerin, köylülerin
ve emekçilerin flekillendirdi¤i halk kültürünün
ilerici yönleri üzerinden
beslenen, geliflen ve tekrar halka dönen bir anlay›flt›r.
Egemenlerin iddialar›n›n
tam tersine halk›n kültür sanat anlay›fl›n›n da gelifltirilmesi hâkim kültür sanat anlay›fl›na yedeklenmesinin önüne
geçilmesi gerekmektedir. Bu
bir ihtiyaç ve zorunluluktur.
Bu ihtiyaç temelinde çözüm
için birçok farkl› yol ve yöntem gelifltirilebilir. Ancak
plans›z, bir birinden kopuk,
da¤›n›k tarzda uygulanacak
çözümler sorunun ortadan
kald›r›lmas›nda yetersiz kalacakt›r. “Her örgütlülük ve
örgütlenme bir ihtiyac›n ürünüdür” gerçekli¤inden hareket edersek bu ihtiyac› karfl›-
lamak içinde bir örgütlenme
oluflturmam›z gerekmektedir. ‹flte tam da bu noktada
açt›¤›m›z Hayk›r›fl Kültür
ve Sanat Derne¤i egemen
k›l›nmaya çal›fl›lan yoz kültüre
karfl› iflçiler ve emekçiler saf›nda yeni bir cephe olarak
mücadeleye bafll›yor.
Yukar›da
belirtti¤imiz
esaslar üzerinden açt›¤›m›z
derne¤imiz kültür sanat faaliyetleriyle kitleleri örgütlemeyi hedeflerken s›n›rlar›n› sadece kültür sanatla s›n›rlamamakta, toplumun sorunlar›yla
siyasal geliflmeleri de gündemine almaktad›r. Kültür ve
sanat› iflçilerin, köylülerin ve
emekçilerin gözüyle yorumlayarak bu alandaki ihtiyac›
bir örgütlenme sahas› olarak
de¤erlendirmektedir. Kitlelerin ihtiyaçlar›, sorunlar› ve
beklentileri üzerinden kitlelerle birlikte de¤ifltirip dönüfltürmeyi önüne hedef olarak koymaktad›r.
Hayk›r›fl Kültür ve Sanat
Derne¤i emekçileri
Hayk›r›fl Kültür ve Sanat Derne¤i
kuruldu
Aylarlard›r devam eden ve
çeflitli engellemelerle karfl›laflmas›na karfl›n Hayk›r›fl Kültür ve Sanat Derne¤i 6 Aral›k günü So¤anl›’daki dernek salonunda yapt›¤› etkinlikle kitlelerle bulufltu.
Yo¤un bir ilginin oldu¤u aç›l›flta
halk›n içinden ç›km›fl ve yaflam›n›n son anlar›nda dahi halk kitlelerinden kopmam›fl halk›n sanatç›lar› için sayg› duruflu gerçekleflti. Sayg› duruflunun ard›ndan aç›l›fl konuflmas› yap›ld› ve Naz›m
Hikmet’in dizeleri okundu. fiiir
dinletisinin ard›ndan Grup ‹syan Atefli bir dinleti gerçeklefl-
tirdi.
Etkinlikte
BDSP, Yeni Demokrat Gençlik
ve Partizan’›n mesajlar› okundu.
Aç›l›fl etkinli¤inde Hayk›r›fl Kültür ve Sanat Derne¤i Baflkan Yard›mc›s›
Musa
Yoksu gazetemize derne¤in kurulufl süreci hakk›nda bilgi verdi.
Yoksu, son süreçte egemenlerin
büyük bir “kararl›l›kla” “demokratik aç›l›m”›n dernek çal›flmalar›na da u¤rad›¤›n› ve fiahrud
olarak aç›lacak olan derne¤in yabanc› (Farsça) isim oldu¤u gerekçesi ile engellendi¤ini söyledi.
Egemenlerin yoz kültürüne
karfl› alternatif kültür olan proletarya kültürünü yaflatma ve halk
kitlelerine hayk›rma misyonunu
gerçeklefltirmenin bir arac› olan
derne¤in ad›n› buradan ald›¤›n›
ve bu kültürü sanatsal faaliyetler-
le sonuna kadar hayk›racaklar›n›
vurgulayan Yoksu, her fleyden
önce halk›n sorunlar›n› yans›tan
bir sanat anlay›fl› yaratma hedefinde olduklar›n› belirtti.
KÖYLER‹M‹Z VARDI
Bir zamanlar;
Da¤ bafllar›nda,
A¤r› gibi yaln›z,
Zap suyu gibi h›rç›n,
Avaflin gibi berrak,
F›rat’a yoldafl,
Botan’a hasret,
Dicle’ye sevdal›,
Atefle semah dönen,
Günefl’e ellerini açan,
Boz renkli topraklarda
Seklavi at›n› sürdü¤ümüz
Köylerimiz vard›.
27.10.2009
Kalemimizdeki
prangay› k›ral›m…
Kampanyam›za dair;
“Kalemimizdeki prangay› k›ral›m,
hücrelerden bir tu¤la da biz sökelim”
fliar›yla bafllatt›¤›m›z kampanyam›z devam etmektedir. Ülkemiz hapishanelerinde tecrit
alt›nda tutulan devrimci ve yurtsever tutsaklarla yaz›nsal bir faaliyete giriflmek; ülkemiz-
‹flçi-köylü 15
Okur/Haber
11-24 Aral›k 2009
de her daim güncel bir sorun olarak varl›¤›n› sürdürecek olan hapishaneler sorununu,
tecridi ve tutsakl›¤› anlamak ve neye karfl›,
nas›l mücadele edece¤imizi kavramak bak›m›ndan önemli bir yerde durmaktad›r. Tecridi direnenlerin gücünü bölmek, zay›flatmak
ve örgütsüzlefltirmek için yaflam›n bütün
alanlar›nda karfl›m›za ç›karan egemenlerin
bu silah›n› ifllevsiz k›lmak örgütlü tav›r al›fl ve
dayan›flmay› gelifltirmekle mümkün olacakt›r. Tecrit ve izolasyonun kapsaml› bir flekilde uyguland›¤› yer bugün devrimci, yurtsever tutsaklar›n tutulduklar› F Tipi hapishanelerdir.
Mektup, kart, faks vb. yollarla iletiflim kurarak birbirinden ve d›flar›dan izole edilen,
yaln›zlaflt›r›lmak istenen devrimci tutsaklarla
örgütlü bir dayan›flmay› gerçeklefltirmek bu
nedenle önemli bir yerde durmaktad›r.
Bir kez daha kampanyam›z do¤rultusunda iflçi ve emekçileri, halk gençli¤ini, flehit ve
tutsak ailelerini seferber olmaya, “tutsak yaflamlarla” buluflmaya ça¤›r›yoruz.
Elimizde bulunan tutsak adreslerini yay›nl›yoruz.
‹letiflim için e-posta adresi:
[email protected]
Hapishanelerdeki Partizan Tutsaklar
1 No’lu F Tipi Hapishane/TEK‹RDA⁄
Ulvi Yalç›n
Turgut Kaya
Hüseyin Uzunda¤
Sinan Gülüm
Caner Uluç
Coflkun Akdeniz
Gökhan Ayd›n
Gökhan Oruç
Cihan Kahraman
F. Ergin Arpaç
Fevzi O¤uz Aslan
Gazetenin 50. say›s›n› de¤erlendirmeye
çal›flt›m. Yay›nlar›n geç ulaflmas› ve 15 günlük
olmas› sonucu de¤erlendirmem pek iyi olmayabilir. Ancak as›l olan›n az da olsa bir fleylere
müdahil olma çabas› içerisinde olmak oldu¤unu düflünüyorum. Hepinize iyi çal›flmalar…
Yaflam›n içinden; Bu sayfan›n Dersim’de yap›lan barajlarla ilgili eylemlere ayr›lmas› iyi. Eylemin kitleselli¤i de göz önüne al›nd›¤›nda Dersim halk›n›n sorunlar›na sahip ç›kt›¤› bir ortamda bizlerin geliflmeleri bir sayfa
haber yapmam›z, yay›n da¤›t›m› yap›lan yerlerde ilgi çekecektir.
Politika yorum; Ele al›nan konu güncele
uygun. Meseleye okurun farkl› bir aç›dan bakmas›n› sa¤layacak, aç›k ve sade il dille yaz›lm›fl.
Yaz›n›n bafll›¤› ve vurgusu gayet net.
Denge azadi; Ceylan’›n katledilmesi haberinin verilmesi ve bunun “benim ad›m Ceylan” bafll›kl› yaz›yla tamamlanmas› etkili olmufl.
Memleketimden insan manzaralar› bafll›kl›
haber ve bafll›¤›n kendisi ilgi çekici. TC’nin hukuk ve adalet anlay›fl›n›n ne oldu¤u ortaya iyi
konmufl. MKP cezaland›rma eylemine yer ve-
Merhaba Umut emekçileri;
rilmesi olumlu. “Depremzede”lerle ilgili haberin bu sayfadan verilmesi kan›mca pek uygun
olmam›fl.
Politika gündem; Ülke gündeminde yer
bulan IMF ve DB ‹stanbul toplant›lar›n›n ard›ndan, bu toplant›lar›n amaçlar› ve ç›kan sonuçlar› emperyalist temsilcilerin konuflmalar› üze-
rinden anlafl›l›r bir dille ele al›nmas› zihinleri
açmada okuyucuya yard›mc› oluyor.
Çocuk sömürüsüne istatiki bilgileri kullanarak dikkati çekmek olumlu olmufl.
Gö¤ün yar›s›; Bu sayfan›n tutsak kad›n
yoldafllar taraf›ndan beslenmesi anlaml› olmufl.
Ele al›nan cinsel iflkence konusu, bunun yön-
tem olarak kullan›l›p, amaçlanan›n ne oldu¤u
ve sald›r›y› bofla ç›karman›n önemini ortaya
koymas› tüm okuyucular için kafa aç›kl›¤› yaratmada yard›mc› olmufltur.
Enternasyonal; Prachanda ile yap›lan
söylefliye yer verilmesi hem kolektif içerisinde
hem de okurlarca Nepal’de (az da olsa) olup
bitenden haberdar olma, geliflmeleri görme
anlam›nda iyi,
ama yeterli de¤il.
Tarihten
sayfalar; Bu
bölümü bir okurun yazmas› olumlu. Ele al›nan
konu iyi bir anlat›mla ifllenmifl. Bugünün dünyas›yla tarihte yer edinmifl, Sovyet Rusya’n›n
temsil etti¤i dünyan›n getirilerini, farklar›n›
edebiyat alan›nda ortaya koyan güzel bir yaz›.
Kültür-sanat; Bu bölümde “Görev bilinci s›n›f bilincidir” bafll›kl› yaz› içe dönük
bir yaz›. Ancak yaz›n›n bu bölümde yay›nlamas› kan›mca uygun de¤il. Zira s›radan vatandafllar veya ilk kez gazeteyle tan›flanlar için çok
anlams›z ve abes bir hava yaratabilir. Bu bölümde gazetenin genelini ilgilendiren ülke ve
dünya gündemini yorumlayan bir girifl, bir yaz› olmas› gerekti¤ini düflünmekteyim.
S›n›fsal Yaklafl›m; Bu köflede temel konular üzerine baflkan Mao’dan al›nt›lar, bu konularda okuma-araflt›rma zahmetine girmeyenler için iyi ve yol gösterici olmufl. Ancak
“S›n›fsal yaklafl›m” adl› köflenin ülke gündemini MLM bak›fl aç›s›yla analiz yapma ve politika
koyma misyonu düflünüldü¤ünde ve de yay›n›n 15 günlük olmas› göz önüne al›nd›¤›nda yaz›n›n bu köflede olmas› yerinde olmam›fl. Pusula’da yer verilebilirdi diye düflünüyorum.
Pusula; Kolektifin yak›c› sorunlar›na iflaret eden bir yaz›. Bu sorunlar›n çözümü için
sunular yöntem yaflad›¤›m›z pratikler göz
önüne al›nd›¤›nda do¤ru flekilde konmufl. Dil
ise gayet aç›k.
(Erzurum H Tipi’nden
bir ‹K okuru)
‹smail Y›lmaz
Nihat Konak
Muzaffer Öztürk
Yaflar Erifl
Veli Özdemir
2 Nolu F Tipi Hapishane/TEK‹RDA⁄
Muhammed Akyol
Ali Naz›m Atmal›o¤lu
Baysal Demirhan
1 Nolu F Tipi Hapishane /
Kand›ra/‹ZM‹T
Hasan Gülbahar
‹brahim fiahin
Mulla Çak›ro¤lu
2 Nolu F Tipi Hapishane
Kand›ra/‹ZM‹T
Bar›fl Aç›kel
1 No’lu F Tipi Hapishane ED‹RNE
Zeynel Firik
Erol Engin
UMUDA DA‹R
Genç ve yorgun bedenlerimizi sürüklerken zaman küresinde kaybolmufl kimliklerimizi ar›yoruz. Sistem pranga vurmufl yaflam›m›za, hayallerimize ve de umutlar›m›za;
iflçiydik makine bafl›nda, köylüydük tarlada,
çoband›k da¤larda, ö¤renciydik s›ra bafl›nda,
emekliydik ölüm yavafl yavafl yaklafl›rken, iflsizdik, açt›k, köfle bafllar›nda, sokaklarda ve
meydanlarda.
Umutlar›m›z alt›nça¤d›r, insanca, insan
olman›n erdemiyle özgürce yar›na akaca¤›m›z bir dünyad›r hayalimiz.
Susuyoruz sadece, konuflmaktan korkuyoruz, boyun e¤iyoruz koyun misali çobana,
bunca zulüm ve sömürü, hayat›m›z› anlams›zlaflt›ran bencillefltiren kiflili¤imizi siliklefltiren vahfli kapitalizmin yok eden kültürüne…
Suskunlu¤umuzu bozmal›y›z, hayk›rmal›y›z özgürlü¤ümüzü da¤lara do¤ru, gün susma günü de¤il, kulaklar›m›z› t›kama günü de¤il! Kulak vermeliyiz dalga dalga yükselen açl›k ordusunun sesine.
Geç kalmadan, ertelemeden, benim derdim bana yeter demeden. Çünkü hepimizin
derdi ayn›, çünkü biz bize benzeriz, hayk›rmal›y›z ya hep ya da hiç ya hep beraber ya
hiçbirimiz diye…
Yürümeliyiz güneflin sofras›na….
Yolumuza toplarla, tanklarla atefl açt›lar;
Kimi düfltü barikat bafl›nda, kimimiz kanl›
yalç›n da¤lar›n dipsiz vadilerinde bir ihanet
çemberinde kahramanl›k klamlar›yla destan
yazarken kleflin konçertosuyla.
Dört duvar aras›nda, kör zindan köflelerinde, sürgünler-faili meçhuller yol oldu ülkemin Edirne’sinden Hakkâri’sine. Geçti
yollar Afrika’dan Asya’ya… Bedeldi ödenecek ödettirilecekti alt›nça¤ mücadelesinde.
Kurtuluflumuzdur, özgürlü¤ümüzdür silaha
inat silaha sar›lmak; savafla karfl› durup can
bedeli savaflmak.
Bir de¤il on yüz bin de¤il milyonlard› onlar halk›na partiye da¤lara sevdal› genç yüreklerdi. ‹brahim büyük bir Cihan Çelik’ti;
Koca bir da¤, Mehmet Demida¤’d› ve ard›llar bitmedi bitmezdi. Düflen her bir cana bin
can eklendi düflerken elde k›z›l bayra¤› tutup
kald›rd› baflka bir el…
Ve onlar biliyorlard› ki, yol zorlu bir yoldu. Ve biliyorlar ki intikam and›m›z her do¤an günün flafa¤›ndan hayk›r›l›yordu da¤lara
do¤ru.
Bedenleri topra¤a düflerken kanlar› halka yaflamlar› mücadeleleri yoldafllar›na mirast›r.
(Dersim Pertek’ten ‹K okurlar›)
Davutpafla’da sorumlular
korunuyor…
Davutpafla patlamas›n›n sorumlular›n›n yarg›
ekseninde korunmalar›
29. haftada protesto edildi. 21 kiflinin ölümü ve
116 kiflinin yaralanmas›
ma¤dur aileleri taraf›ndan
Taksim tramvay dura¤›nda yap›lan bas›n aç›klamas› kamuoyuna duyuruldu.
5 Aral›k Cumartesi
günü gerçekleflen eylemde
“Davutpafla’y›
unutmad›k, unutturmayaca¤›z!” yaz›l› pankart açan kitle ad›na bu
hafta bas›n metnini patlamada hayat›n› kaybeden
Yaflar Kara’n›n ye¤eni
Kemal Kara okudu. Kara, Zeytinburnu Belediyesi baflta olmak
üzere tüm yetkililer için aç›lan davan›n Bak›rköy 6. A¤›r Ceza Mahkemesi’nce kabul edilmemesinin ülkemizdeki hukuk iflleyiflinin nas›l
iflledi¤ini ortaya koydu¤unu belirtti. Kara’n›n aç›klamas›n›n ard›ndan
eylem sona erdi.
(‹stanbul)
Devlet “aç›ld›kça”
sald›r›lar art›yor
Linçler Kürt-Türk halk›n›n aras›na nifak tohumlar› eker ve k›flk›rt›lan faflist unsurlarla halk› karfl› karfl›ya getirir. Bu sald›r›lardan biri de 26 Kas›m’da Çanakkale’nin Bayramiç ilçesinde yafland›.
Bayramiç’te, yaflanan bir kavgay› seyrederken polis taraf›ndan gözalt›na al›nmak istenen üç Kürt genci, sald›r›ya direnince polisle
tart›flmaya bafllad›. Bu s›rada çevrede toplanan yüzlerce kifli “Buras› Kürtlere mezar olacak” fleklinde ve PKK aleyhinde sloganlar atarak polisten gençleri kendilerine vermelerini istedi. Bunun üzerine polis “aradan çekildi”, faflist güruh gençleri linç etmek istedi. Linç sald›r›s›na maruz kalan gençler, daha sonra hem
polis otosunda hem de karakolda polis taraf›ndan dövüldü.
Bu arada kalabal›k giderek art›yor ve iki bini aflk›n kifli Kürtlerin yo¤un yaflad›¤› mahalleye do¤ru yol al›yorlard›. Her an her yerde
olan (!) polis bir anda ortadan kaybolmufltu. “Kürtler defolun!”
sesleri aras›nda Kürtlerin evleri taflland›. O vakitte evine dönmekte olan bir Kürt kad›n, taciz ve tehdit edildi.
Faflist ve polis elbirli¤iyle yap›lan bu sald›r› da, daha önce yap›lanlar
da “vatandafl hassasiyeti” olarak gösterilmeye çal›fl›lm›fl, yine sald›rganlar yerine sald›r›ya maruz kalanlar gözalt›na al›nm›fl/tutuklanm›flt›r.
(H. Merkezi)
M Tipi Kapal› Hapishane Gebze/‹ZM‹T
Hiyam Çoban
Özlem Abay
Eylem Bafl
H Tipi Kapal› Hapishane/ERZURUM
Haydar Sönmez
Cengiz K›l›ç
Hakan Çak›r
E Tipi Kapal› Hapishanesi/ERZURUM
Derya Gökmen K›l›ç
Sincan Kad›n Hapishanesi SincanANKARA
Deniz Tepeli
Zeliha Bulut
Fadime Özkan
Resmiye Vatansever
1 Nolu F Tipi Hapishane/SincanANKARA
K. Hasan Çoban
Kemal Ertürk
Engin Arslan
Yaflar ‹nce
Dan›fltay katsay› farkl›l›¤›na
“devam” dedi
YÖK’ün üniversitelere giriflte katsay› fark›n› kald›ran karar›n›n yürütmesini Dan›fltay 8.
Dairesi durdurdu. ‹stanbul Barosu Baflkanl›¤›,
YÖK’ün yüksekö¤retime giriflte katsay› puan›
uygulamas›n›n kald›r›lmas›na iliflkin 21 Temmuz 2009 tarihli karar›n›n iptali ve yürütmenin
durdurulmas› istemiyle Dan›fltay’da dava açm›flt›. Dan›fltay 8. Dairesi, YÖK’ün karar›n›n
yürütmesini oy birli¤iyle durdurdu.
Daire karar›nda “e¤itim sisteminin örgütlenifl biçimindeki bütünlü¤ü bozacak
nitelik tafl›d›¤› ve uygulamada karfl›lafl›lan sorunlar›n giderilmesi amac›n›n d›fl›na ç›k›ld›¤›n›” gerekçe gösterdi. Karar› tepkiyle karfl›layan ö¤renciler, çeflitli yerlerde
protesto eylemleri düzenlediler. “E¤itim
hakk›m›z engellenemez” slogan›yla alanlara ç›kan ö¤renciler, ma¤duriyetlerine çözüm
bulunmas›n› istedi.
E¤itim-Sen; Sorun katsay›
de¤il, ÖSS ve YÖK’tür.
Konuyla ilgili yaz›l› bir aç›klama yapan E¤i-
tim-Sen, YÖK’ün 1998 y›l›nda ald›¤› bir kararla ‹mam Hatiplerin ve meslek lisesi mezunlar›n›n üniversiteye girifl s›navlar›nda farkl› bir katsay› uygulamas›na bafllatt›¤›n› hat›rlatarak, e¤itim sistemi üzerinde tüm tart›flmalar›n bu çerçevede yürütüldü¤ünü vurgulad›. E¤itim-Sen,
katsay› uygulamas›ndaki farkl›l›¤›n kald›r›lmas›n› savunan kesimlerin e¤itimde eflitli¤in sa¤lanmas›, haks›zl›¤›n giderilmesi ve meslek liselerinin önünün aç›lmas›n› sadece bu maddeye ba¤lam›fl olmalar›n› do¤ru bulmad›. E¤itimde eflitli¤in katsay› uygulamas›na indirgenmemesi gerekti¤inin belirtildi¤i aç›klamada “milyonlar›n
umudu haline getirilmifl s›nav sistemi sorgulanmadan katsay› uygulamas›nda de¤ifliklik yap›larak e¤itim eflitsizliklerine gerçekçi çözümler
üretebilmek mümkün de¤ildir. Di¤er taraftan
yüksekö¤retimde piyasalaflmaya/ticarileflmeye
h›z vererek e¤itim eflitsizliklerini derinlefltiren
YÖK’ün farkl› katsay› uygulamas›na son vererek eflitli¤i sa¤lam›fl oldu¤u yönündeki iddias›
bir yan›lsamadan ibarettir” denildi. (Ankara)
ANTEP’TE
SORUfiTURMA
TERÖRÜ
Antep Üniversitesi’nde rektörlük
önce faflistler taraf›ndan sald›r›ya u¤rayan befl kifliye “üniversitede kavgaya kar›flmak”tan soruflturma açt›. Bilindi¤i gibi 9 Ekim günü 5 arkadafl›m›za sivil polislerin provoke etti¤i
faflist güruh taraf›ndan sald›r›lm›flt›.
Bunu protesto etmek için üniversitede bas›n aç›klamas› yapt›k. Bu bas›n
aç›klamas› bahane edilerek 23 ö¤renciye “üniversitede izinsiz gösteri
ve yürüyüfl” düzenlemekten soruflturma aç›ld›. Daha önce soruflturma
aç›lan 5 kifli de bu soruflturma terörünün kurban› oldu. Ama ne tesadüftür
ki, faflist rektörlük yandafllar›n› korudu ve sald›rganlara soruflturma aç›lmad›. Soruflturma terörüne u¤rayan
ö¤renciler 16-20 Kas›m tarihleri
aras›nda ifade verdi. (Antep YDG)
Cengiz Kahraman
Naki Demir
Halil fiahin
Tayyar Ero¤lu
Mesut Deniz
Sedat Ot
1 No’lu F Tipi Hapishane/ BOLU
Taylan Balatac›
F Tipi Hapishane KIRIKKALE
Ali Gülmez
Bak›rköy Kad›n Kapal› Hapishanesi
Bak›rköy/‹STANBUL
B-4 Ko¤uflu
Arzu Özdemir
Sema Gül
Emriye Demirk›r
Özgür Elitemiz
Suzan Zengin
F Tipi Hapishane Kürkçüler/ADANA
Süleyman Rüya
İşçi-köylü
BİZ HALKIZ GELECEK ELLERİMİZDEDİR!
Umut Yayımcılık ve Basım Sn. Ltd. Şti.
Yönetim yeri: Gureba Hüseyin Ağa Mh.
İmam Murat Sk. No: 8/1 Aksaray-Fatih/İstanbul Tel: (0212) 521 34 30 Faks: (0212) 621
61 33 Sahibi ve Yazıişleri Müdürü: Çilem
ÖNSEL Baskı: Gün Matbaacılık Reklam
Film Basın Yayın Tan.San.Tic.Ltd.Şti. Beşyol
Mah. Akasya Sokak.23.A Sefaköy/
Küçükçekmece/İstanbul Tel.5806380
BÜROLAR
Kartal: İstasyon Cd. Dörtler Ap. No: 4/2 Tel: (0216) 306 16 02
Ankara: Sağlık 1 Sokak No:17/19 Çankaya Tel: (0312) 430 67 65
İzmir: 856 Sokak, No: 48/203 Kemeraltı Konak, Tel: (0232) 446 78 07
Malatya: Dabakhane Mh. Turgut Temelli Cd. Barış İşhanı Kat: 3 No: 94
Erzincan: Ordu Cd. Ordu İşhanı Kat: 3 Tel: (0446) 223 67 18
Bursa: Selçuk Hatun Mh. Ünlü Cd. Sönmez İşsarayı Kat: 2 No: 185 Heykel, Tel: (0224) 224 09 98
Mersin: Silifke Cd. Çavdaroğlu İşhanı Kat: 3 No: 1/8
Avrupa Büro: Weseler Str 93 47169 Duisburg-Almanya Tel: 0049 203 40 60 958 Faks: 0049 203 40 60 959
YDG 4. Konferansı toplandı
Militan bir gençlik hareketi için örgütlenelim!
Yirmi yılı aşkın devrimci mücadelesiyle anti-faşist, anti-emperyalist, anti-
havan topuyla katledilen 12 yaşındaki Ceylan Önkol’a adanan 4. Konfe-
YDG’nin konferansları geçmiş sürecin hatalarını, eksikliklerini tespit
feodal hatta mücadele eden, Demokratik Halk Devrimi yolunda halk
rans 5-6 Aralık’ta İzmir’de yapıldı. “Militan bir gençlik hareketi yarat-
etmek, olumlu yanlarını geliştirmek, yerel alanların birbiriyle deneyimle-
gençliğini harekete geçirmeyi hedefleyen, dünyayı temellerinden sarsa-
mak” şiarıyla gerçekleştirilen Konferans, YDG’nin 3. Konferansı’ndan
rini paylaşmak, örgüt bilincini, YDG’nin örgütsel durumunu kavramak,
cak bir davanın cüretini kuşanan Yeni Demokrat Gençlik (YDG) 4. Kon-
bu yana geçen süreci değerlendirilmesi ve önümüzdeki sürece ilişkin po-
politik yönelim sunmak açısından YDG ve YDG faaliyetçileri için önemli
feransı başarıyla örgütlendi. Diyarbakır’ın Lice ilçesinde koyun otlatırken
litikaların belirlenmesi dışında ana gündem olarak “militanlığı” tartıştı.
bir yerde durmakta ve derleyici-toplayıcı bir işlev görmektedir.
1. Gün
YDG’nin genç kadın çalışmaları
son yıl içerisinde de geliştiği ve birçok şehirde genç kadınların yanı sıra
çeşitli yaş gruplarından emekçi kadınları da içine katarak yerel Yeni
Demokrat Kadın İnisiyatiflerinin
kurulmasına ve 25 Kasım döneminde kitle çalışmaları yapılmasına
öncülük ettiği anlatıldı. Ayrıca
YDG’nin semt çalışmalarının yanı
sıra yeni mezun genç emekçiler arasındaki ilişki ağının birçok alan örgütlülüğünde geliştiği de örneklerle
açıklandı.
Geçmiş süreç değerlendirilmesinde YDG’nin örgütsel durumu da
incelendi. Atılan olumlu adımlara
karşın çalışma tarzında ve faaliyeti
kolektif şekilde örmede sorunlarla
karşılaştığı ve dağınık çalışma tarzının genelde gözlemlendiği belirtildi.
Bunun yanı sıra merkezi bir örgüt
olarak hareket etmede yaşanan eksikliklerin “alancı” yaklaşımları geliştirdiği ve bunun da küçük burjuva
düşünüş tarzının bir sonucu olduğu
eklendi.
YDG’nin merkezi çalışmalarına
gereken öneminin verilmesinin yanında birim faaliyetlerinin güçlendirilmesi gerektiği geçmiş konferanslarda olduğu gibi 4. Konferans’ta da vurgulandı.
Yine, YDG ile diğer kitle örgütleri arasındaki çalışmayı diyalektik
bir şekilde ele almada yaşanan so-
Geçmiş süreç değerlendirmesi
Konferansın 1. gününde geçmiş
sürecin değerlendirilmesi sunumunda YDG’nin 3. Konferans’tan
4. Konferansa kadar geçen sürede
örgütsel durumu, yaptığı hatalar, başarılı pratikler değerlendirilerek gelinen süreçteki durumu anlatıldı.
Geçmiş sürecin değerlendirilmesinde öne çıkan durum YDG faaliyetinde bir ilerleme olduğu ancak bu
ilerlemenin doğru değerlendirilerek
daha örgütlü bir duruşa evrilmesi
gerektiği ve atılan adımların hızlandırılması oldu. 3. Konferans’tan bu
yana YDG’nin büyük şehirlerde
özellikle üniversitelerdeki örgütlülüklerini niceliksel ve niteliksel olarak geliştirdiği, T. Kürdistanı’nda
yeni ve umut veren alanlara açıldığı
ve Artvin, Çanakkale gibi şehirlerde
başarılı çalışmalara imza attığı raporlardan yansımaktadır. Bunun
yanı sıra YDG’nin Genç-Sen, kulüp,
öğrenci dernekleri ve meslek odalarını kapsayan demokratik kitle örgütü çalışmalarında önemli deneyimler kazandığı, daha etkin bir
duruş sergilediği belirtildi ve daha
ileri düzeyde bir müdahale için var
olan yetersizliklere değinildi.
2. Gün
Önümüzdeki Süreç
“Eksikliklerimiz Görevlerimizdir!”
Konferansın 2. gününe önümüzdeki
süreç üzerine genel yaklaşımla başlandı. Bu
gündemde ilk günkü tartışmalardan çıkan
deneyimler ve varılan sonuçlar özetlendi ve
daha örgütlü, daha hareketli, daha militan bir
örgütlenme için daha kolektif bir çalışmanın
önemi vurgulandı. Yakına ama ileriye
doğru adımlar atacağımız, daha üst düzeydeki sorunlara meydan okuyacağımız, eksiklerimizi görevlerimiz olarak bilerek
daha çok inisiyatif kullanacağımız genel sunumda belirtildi ve serbest kürsü ile yaklaşım derinleştirildi.
Önümüzdeki süreç üzerine genel yaklaşım sunumunun ardından Öğrenci Gençlik
üzerine sunum gerçekleşti. Bu sunumda emperyalist patentli saldırıların ana gündem olduğu, öğrenci gençliğinin örgütlenmesinde
öğrencilerin öz örgütlülüğünün yaratılması
gerektiği ve YDG’nin bu alanlarda aktif mücadele yürütmesi, çaba harcaması gerektiği
vurgulandı. Sunumun ardından serbest kürsüde gerçekleşen tartışmaların verimliliği
sebebiyle bu gündeme ayrılan zaman divan
tarafından uzatıldı. Özellikle Genç-Sen ve
çeşitli öğrenci dernekleri deneyimleri aktarıldı ve YDG ile bu örgütler arasındaki ilişkiler üzerine fikir alışverişi yapıldı. YDG’
nin de bir kitle örgütü olarak kitlelere seslenen ve kitleleri örgütleyen bir yapısının ol-
C
M
Y
K
ması gerektiği, oysa ki kitle hareketi denilince yalnızca özörgütlülüklerin akla geldiği
belirtilerek bu anlayış eleştirildi. Yine, YDG
ve Genç-Sen, Öğrenci Derneği gibi örgütlenmelerin birbirinden kopuk veya birbirine
engel olan değil birbirini geliştiren, besleyen bir içeriğe sahip olduğu, benzer konuları farklı yaklaşımlarla birlikte ele alacağı
açıklandı.
Öğrenci gençlik üzerine yapılan sunumun ardından pandomim sanatçısı bir arkadaşımız Ceylan Önkol ile ilgili hazırladığı
kısa bir oyunu konferansa sundu. Oldukça
beğeniyle izlenen gösterisi ile konferansın
atfedildiği Ceylan da anıldı.
Ardından yapılan işçi ve semt gençliği
üzerine başlıklı sunumda YDG’nin işçi ve
semt gençliğine yönelik gelecek süreçte ne
yapması gerektiği tartışılarak netleştirilmeye çalışıldı. Semt çalışmalarının semtlerin özgün sorunlarının yanı sıra işçi sınıfını
örgütleme perspektifiyle ele alınması gerektiği belirtildi ve işsiz gençliğe yönelik
çalışmaların önemine değinildi. Ayrıca
mezun olan YDG’lilerin sınıf içinde çalışmaya özel bir yoğunlaşma göstermesinin
önemi de anlatıldı.
Bu bilgilendirmenin ardından Genç
Kadın çalışması üzerine sunum yapılarak
YDG’nin var olan kadın çalışmalarının geç-
runlara teorik bir yaklaşım sunulmakla beraber bu konu daha çok
Pazar günü yapılan öğrenci gençlik
sunumunda somut örneklerle açıklanmaya çalışıldı. Ayrıca YDG’de
kişileri örgütlemeye yönelik yaklaşım da mahkum edildi.
Geçmiş süreç genel hatlarıyla
değerlendirildi, serbest kürsüde
konu derinleştirildi ve ardından konferansta delegelerle temsil edilen
alanlar, alan raporlarını sundular.
Faaliyetin yeni başladığı ve umut
veren alanların yanı sıra etkili bir
pratik hatla hızlı bir gelişim gösteren alanlar, bunlarla beraber örgütsel durumunu ileri taşıyan alanlar ile
faaliyette gerilemelerin yaşandığı
bölgeler bu raporlar sayesinde daha
iyi anlaşıldı. Yaşanan ortak sorunlar
ve alanlara özgü yaklaşımlar ortaya
konularak verimli bir deneyim aktarım süreci yaşandı.
Militanlaşma ve
örgüt bilinci
Konferansın 1. gününde alan raporlarının ardından konferansın ana
gündemi olan militanlaşma ve örgüt
bilinci üzerine sunum yapıldı.
Yeni Demokrat Gençlik devrimci bir gençlik örgütü olarak hareket tarzı ve politikalarıyla doğal
olarak militan bir harekettir. Konferansta militanlık konusunun öne çı-
miş süreçteki durumu ve gelecekte ne yapılması gerektiği üzerine tartışmalar yürütülerek hedefler konuldu. Genç kadın çalışmasında son dönemde etkili ve yoğun pratiğe imza atılmasına karşın merkezi komisyonun yeterince örgütlenememesi sebebiyle
ülke genelindeki çalışmalara politik önderlik konusunda yetersiz kaldığı ve kadın çalışması yapmak isteyen alanların ihtiyaçlarına cevap olamadığı vurgulandı.
Bu sunumun ardından Türkiye Kürdistanı’ndaki çalışmalarımız üzerine sunum
yapılarak bu alan hakkında diğer alanlar bilgilendirildi. İlgiyle dinlenen sunumda
YDG’nin yeni açıldığı ve umut veren Dersim ve Erzincan illerinde kitle tabanımızın
yoğun olduğu ancak örgütsel çalışma ve
örgüt kültürü konusunda deneyimsiz olunduğu belirtildi. Bu alanlarda öğrenci öz-örgütlülüklerin noksanlığının büyük bir sorun
olduğu ve YDG’nin bu eksikliği kapamak
için adım atacağı açıklandı. Munzur’da ba-
karılması YDG’nin militan olmamasından kaynaklı değil, bu konuda
yaşadığı yetersizlikleri vurgulamak,
aynı zamanda gençlik hareketinin
gelişiminde sürecin nasıl daha ileriye taşınacağına yönelik bir vurgu
yapmak açısından öne çıkarılmıştır.
Sunum, öncelikle gençlik hareketinin durumu üzerine bir yaklaşım
sunularak başlamıştır. Gençlik hareketin bir kıpırdanma görülmekte ve
ileri kitleden gençlerin devrimci düşüncelere daha fazla yakınlaştığı anlaşılmaktadır. Bunu eylemlere katılan gençlerin niceliksel artışından,
çeşitli alanlarda kendiliğinden kurulan ve istikrarsız bir yapı sergileyen
anti-faşist, paralı eğitim karşıtı veya
sosyalizmi araştıran grupların, kendiliğinden örgütlenmelerin oluştuğundan, devrimci önderlerin yaşamlarına ve sosyalizmle ilgili konularda yayımlanan kitaplara gösterilen ilgiden vb. anlamak mümkündür. Ancak bu kitle genel olarak
devrimci örgütlere güvensizlik duymaktadır. Bunda sistemin anti-propagandalarının yanı sıra esas olarak
devrimcilerin tasfiyecilik sürecinden etkilenişleri ve kendi hatalı çalışma tarzları etkili olmaktadır. Bu
süreci aşmak, gelişen hareketle bütünleşmek açısından eylemli bir
çizgi, militan bir duruş ve “kavgacı”/sistemle net şekilde hesaplaşan ve istikrarlı bir çalışma yürüten
rajlar ve Alevi halkın sorunlarına dair son
dönemde gelişen Alevi hareketinin taleplerinin de ele alınması üzerinde duruldu.
Amed, Malatya, Mardin, Van, Urfa, Şırnak, Siirt gibi alanlarda Ulusal Hareketin etkili olduğu, kitle tabanımızın dar olduğu
belirtildi. Buralarda örgütlülüklerimizi güçlendirmenin yanı sıra sınıfsal temelde konuları ele almamızın önemli olduğu, ulusal
taleplerin istikrarlı ve etkili şekilde sahiplenilmesine ve halkın mücadelesinin aktif bir parçası
olmaya devam etmeye ihtiyaç olduğu açıklandı.
Konferans köylü gençlik, Aleviler, hukuk ve eğitim fakültelerindeki çalışmalarımız, enternasyonal
çalışma, hapishanelerdeki
yoldaşlarla dayanışma üzerine yapılan önergeler
ve gündem dışı konuşmalar yapıldı.
Konferans verimli ve
yoğun geçen tartışmalar
sebebiyle planlanandan 2 saat sonra sona
erdi. Konferansın sonunda İzmir YDG Kültür Sanat Komisyonu’nun öncülüğünde çalışma yürüten Dedesultan Müzik Grubu’
nun verdiği dinleti konferans katılımcıları tarafından beğeniyle izlendi. Konferans grubun söylediği halaylarla sona erdi.
Yaşasın enternasyonalizm!
Yaşasın devrimci dayanışma!
Yeni Demokrat Gençlik’in 4. Konferansına Bulgaristan İşçi Köylü Partisi enter-
bir devrimci mücadeleye ihtiyaç
vardır.
Sunumda militanlığın tanımı ve
içeriği üzerine bir bilgilendirme yapılmış, ülkemizde devrimin yolu,
yöntemi ve kriterleri ile militanlığın
ülkemiz gerçekliği içinde nasıl bir
biçime büründüğü açıklanmış ve
devrimci örgütlerin mevcut koşullarda tasfiyecilikten etkilenme boyutlarına değinilmiştir. Tasfiyeciliğin etkisiyle devrimcilerde düşman bilincinin silikleşmesinin oldukça tehlikeli olduğu, düşman
bilincinin silikleşmesinin düşmanı
alt etmede yegane aracımız olan
örgüt bilincini de zayıflattığı vurgulanmıştır. Aynı zamanda devrimcilerin kitleden kopuk çalışmalarının
ve tartışmalarının zararları oldukça
büyüktür.
Her çalışmamız kitlelerle iç içe
ve kitlelerin gündemleri ile ilişkili
olmak zorundadır. Bu sorunların
devrimcilerde iddiasızlığı, marjinalize olmayı kabullenişi beraberinde
getirdiği ve ülkemizde devrimci
savaş gerçekliğini göz önüne alarak
devletin saldırılarına karşı militan
ve eylemli bir hattın örülmesinin
bu kuşatmayı yıkacak ve kitlede
güven uyandıracak yegane yol olduğu açıklandı.
Bu gündemin ardından serbest
kürsünün ve konukların konuşmasıyla 1. gün son buldu.
nasyonal dayanışmanın örneğini göstererek
üst düzeyde katılım sağladı. Bulgaristan İşçi
Köylü Partisi Genel Başkanı Todor Jivkov
yaptığı konuşmayla YDG 4. Konferansını
selamlayarak enternasyonal dayanışmanın
öneminden yapılan mücadelenin değerinden
bahsederek YDG’nin onurlu mücadelesinde
yanında olduklarını belirtti. Jivkov sunumunu sosyalizme olan inancını belirterek TC
hapishanelerindeki siyasi tutsaklara özgürlük sloganıyla sonlandırdı. Konuşma yoğun
alkış aldı.
Konferansımıza ayrıca Militan Öğrenci
Hareketi (Yunanistan) bir mesaj gönderdi.
Enternasyonal dayanışmanın yanında
DDSB, Umut Yayımcılık, Ekim Gençliği,
DPG, Genç-Sen merkezi anlamda, DGH,
Alınteri, DHF, Öğrenci Kolektifleri, ÖGD
yerel anlamda katılarak devrimci dayanışmanın önemini gösterdiler ve YDG’nin 4.
Konferansını selamladılar. Ayrıca İzmir
Yunus Emre Anadolu Lisesi Öğrenci Birliği
de konferansımızı selamlayarak devrimci
dayanışmanın önemine vurgu yaptı.
Daha Militan Bir Gençlik Hareketi
Yaratmak İçin Örgütlenelim
Yeni Demokrat Gençlik 4. Konferansı
YDG aktivistleri açısından olumlu bir havada geçti. Tartışmaların niteliği, katılım,
konferansın örgütlenişi belli eksiklikleri taşısa da YDG’nin kurumsallaşması, örgüt bilincinin gelişmesi, yoldaşlar arası bağların
kuvvetlenmesi açısından olumlu bir havada
gerçekleşti. Konferans “militan bir gençlik
hareketi yaratmak için örgütlenelim” şiarıyla son buldu.
(İzmir)

Benzer belgeler