Bilgisayara İndir - Hisar Intercontinental Hospital
Transkript
Bilgisayara İndir - Hisar Intercontinental Hospital
H‹SARsa¤l›k Özel Hisar Intercontinental Hospital yay›n›d›r. “Sa¤l›¤›n›za aç›lan güvenli kap›” Y›l: 1 Say›: 2 Haziran-A¤ustos 2007 Obezite Sünnet Akreditasyon Polisomnografi (uyku testleri) Koroner BT Anjiyografi Bebek Dostu Hastane Bebeklikten eriflkinli¤e beslenme m dosyahaber 7 gün 24 saat Tan› Bölümleri H‹SARsa¤l›k Y›l: 1 Say›: 2 Haziran - A¤ustos 2007 Özel H‹SAR INTERCONTINENTAL HOSP‹TAL ad›na imtiyaz sahibi ve Genel Direktör Prof. Dr. Bekir Sami Uyan›k Yaz›lardan Sorumlu Editör Prof. Dr. Çi¤dem Gökçe Yay›na Haz›rl›ktan Sorumlu Editör Ülkü Ertu¤rul Mesul Müdür Prof. Dr. Bekir Sami Uyan›k Yay›n Kurulu Uzm. Dr. Hilmi Aksoy Op. Dr. Tayfun Apuhan Ayflegül Baflaran Uzm. Dr. Nilay De¤irmenci Uzm. Dr. Hakk› Özaslan Mustafa Özsoy Sevgi Uçar Büflra Çetmin Uygar Üstün Emel Y›ld›r›m Yaz›flma Adresi Özel Hisar Intercontinental Hospital E¤itim Kurulu veya Halkla ‹liflkiler Bölümü Baflkanl›¤› Alemda¤ Cad. Site Yolu No: 7 34768 Ümraniye / ‹stanbul Telefon: (0216) 524 13 00 (Pbx) Fax: (0216) 524 13 23 E-Posta: [email protected] www.hisarhospital.com Yay›n - Tasar›m MEDYA OF‹S LTD. fiT‹. Web: www.medyaofis.org e-Posta: [email protected] Tel: 0212 351 54 54 (Pbx) Bask› FAZ‹LET NEfiR‹YAT ve T‹C. A.fi. Ba¤lar Mahallesi Mimar Sinan Cad No: 52 Güneflli-Ba¤c›lar-‹stanbul Tel: 0212 657 88 00 (pbx) Fax: 0212 657 95 88 Web: www.fazilet.com.tr e-Posta: [email protected] Üç ayda bir yay›nlan›r. Özel Hisar Intercontinental Hospital taraf›ndan halka ve sa¤l›k çal›flanlar›na hizmet amac›yla yay›nlanan; ücretsiz; medikal ve paramedikal içerikli dergidir. • Endoskopi Laboratuvar› • Bronkoskopi • Gastroduodenoskopi • ERCP • Kolonoskopi • Rektoskopi 444 5 888 www.hisarhospital.com • Nöroloji • EEG • EMG • Gö¤üs Hastal›klar› • Allerji Testleri • Solunum Laboratuvar› • Solunum Fonksiyon Testleri • Reverzibilite Testi • Bronfl Provokasyon Testi • CO Diffüzyon Testi • Pletismograf • Ergospirometri • Nükleer T›p • Sintigrafi • Miyokard Perfüzyon Spect Sintigrafisi • Spect Beyin Kan Ak›m› Çal›flmas› • Akci¤er Perfüzyon Ventilasyon Çal›flmas› • Patoloji - Sitopatoloji • Histopatoloji • Sitopatoloji • ‹mmünohistopatoloji • Göz Sa¤l›¤› ve Hastal›klar› • Bilgisayarl› Görme Alan› • FFA-ICG Anjiyografi • OCT • Wave Front Analizi • Uyku Laboratuvar› • Kardiyoloji • EKG • Efor Testi • Ekokardiyografi • Ritim ve Tansiyon Holter • Koroner Anjiyografi • Telemetri • Klinik Laboratuvarlar • ‹mmünoloji • Biyokimya • Endokrinoloji • Hematoloji • Mikrobiyoloji • Seroloji • Kulak Burun Bo¤az Hastal›klar› • Odyoloji Ünitesi • Radyoloji • Anjiyografi • Bilgisayarl› Tomografi • Dijital Direkt Röntgen • Dijital Floroskopi • Dijital Mammografi • Kemik Dansitometrisi • Manyetik Rezonans Görüntüleme (1,5 tesla MR) • Ultrasonografi • Renkli Doppler Ultrasonografi • Giriflimsel Radyoloji • Seyyar Röntgen ve Seyyar Ultrasonografi • Uyku Laboratuvar› • Üroloji • Androloji Laboratuvar› • Sistoskopi • Ürodinami Laboratuvar› • Greenlight Lazer Tedavi Bölümleri • Ameliyathaneler ve • ‹ç Hastal›klar› • Genel Cerrahi • Nefroloji • Pediatrik Cerrahi Yo¤un Bak›mlar • Kardiyoloji • Ortopedi ve Travmatoloji - Cerrahi Yo¤un Bak›m • Akci¤er Hastal›klar› ve • Kad›n Hastal›klar› ve Do¤um Tüberküloz • Üroloji - KVC Yo¤un Bak›m - Neonatal Yo¤un Bak›m • Enfeksiyon Hastal›klar› • Kalp Damar Cerrahisi • Çocuk Sa¤l›¤› ve Hastal›klar› • Pediatrik Kalp Damar Cerrahisi • Nöroloji • Beyin ve Sinir Hastal›klar› • Klinik Psikoloji • Kulak Burun Bo¤az Hastal›klar› • Check - Up • Dermatoloji • Göz Sa¤l›¤› ve Hastal›klar› • Nükleer T›p • Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon • Anesteziyoloji ve Reanimasyon • Hiperbarik Oksijen Tedavisi - Koroner Yo¤un Bak›m • Acil Servis ve Ambulanslar S evgili Okurlar, Hisar Intercontinental Hospital ailesi olarak t›p dergimizin ikinci say›s›yla karfl›n›za ç›kmaktan çok mutluyuz. Mükemmel hasta memnuniyeti misyonu ve referans hastane olmak vizyonu ile yola ç›kan ekibimiz, halk›m›z›n yan› s›ra sa¤l›k çal›flanlar›m›za hizmet amac›yla kurumumuza yak›flan kalitede bir dergi ç›karmay› görev bilmifltir. Bu düflünce ve duygularla Mart 2007’de Hisar Sa¤l›k dergimizin ilk say›s›n› ç›kard›k. Yaln›zca ulusal ölçekte de¤il, dünya çap›nda referans bir sa¤l›k kurumu olma hedefimize ulaflabilmemiz için sa¤l›k hizmeti vermemizin yeterli olmayaca¤›n› düflünerek, ülkemizde sa¤l›k e¤itimi ve bilincinin gelifltirilmesinde de öncü olmay› amaç edindik. E¤itime inanan ve gönül veren bir ekibimiz olmas›ndan güç ald›k. Dergimizi, okurlar›n baflvuru eseri gibi kullanabilece¤i, güncel bilgilerin kolay anlafl›l›r sade bir dille sunuldu¤u bir eser olmas›n› umut ederek tasarlad›k ve sizlerin görüfllerine açt›k. Gururla söylemeliyim ki, sizlerden gelen s›cak ve içten tepkiler bizi çok yüreklendirdi. ‹kinci say›m›z› elefltiri ve önerileriniz do¤rultusunda haz›rlad›k ve ilkinden daha da olumlu bulaca¤›n›za inan›yoruz. Bu eserin ortaya ç›kmas›nda eme¤i geçen ekip üyelerimize teflekkür ediyor; sayg›lar›mla takdirlerinize sunuyorum Prof. Dr. Bekir Sami Uyan›k Hisar Intercontinental Hospital Genel Direktörü ve Baflhekimi H‹SARsa¤l›k gururluyuz 3 H‹SARsa¤l›k editör teflekkürler D e¤erli Okurlar, Hisar Intercontinental Hospital T›bbi E¤itim ve Yay›nlar Kurulu olarak, Hisar Sa¤l›k dergisinin ikinci say›s›n› elefltirilerinize sunabilmekten onur duyuyoruz. Hisar Intercontinental Hospital ad›na yarafl›r kalitede bir medikal ve paramedikal bilgi dergisi yay›nlayarak halk›m›za ve sa¤l›k çal›flanlar›na faydal› olmak temel hedefiyle yay›n hayat›m›za bafllam›flt›k. Di¤er görevlerinin a¤›rl›¤›na karfl›n, dergi çal›flmalar›na heyecanla kat›lan T›bbi E¤itim, Kültür ve Yay›nlar Kurulu üyelerine ve tüm yazarlara teflekkürü borç biliyorum. Gerek halk›m›z›n, gerekse sa¤l›k çal›flanlar›n›n faydalanabilece¤i ve keyif alabilece¤i güzel bir eser ortaya ç›kt›¤›na inan›yorum. Bu eseri içten deste¤iyle mümkün k›lan, Genel Direktörümüze Kurulumuz ad›na teflekkür ediyorum. En büyük teflekkürümüz ise, ilk say›m›z› be¤eniyle karfl›layan ve daha iyisini yapmam›z için bizi yüreklendiren sizleredir! ‹çten deste¤inize lay›k olmaya çal›flaca¤›z. Bu say›m›zda öncelik verece¤imiz konular BESLENME ve YAZ HASTALIKLARI olacakt›r. Ça¤›m›zda baflta obezite olmak üzere beslenmeyle ilgili bozukluklar dünya çap›nda yayg›nlaflmakta ve fleker hastal›¤› ile yüksek tansiyon gibi hastal›klar›n gelifliminde büyük rol oynamaktad›r. Art›k do¤um öncesi maruz kal›nan beslenme bozukluklar›n›n bile eriflkin hayatta olumsuz sonuçlar yaratt›¤› bilindi¤inden, çocukluktan eriflkinli¤e beslenme ve bozukluklar› üzerinde durmay› uygun gördük. fiiflmanl›kla yak›ndan ilgili olan uykuda nefes durmas› hastal›¤›n›n tan›s›nda kullan›lan Uyku Merkezi’mizi tan›tt›k. Yaz dönemine girmemiz dolay›s›yla yaz›n karfl›lafl›lan veya artan bulafl›c› hastal›klar ile, hatal› sünnet uygulamalar›na de¤inen yaz›lara da gerek gördük. Dergimizde okurlar›m›za faydal› olaca¤›n› umdu¤umuz pek çok yaz› daha bulunmak olup, “Sokak Çocuklar› ve Yaflam” ilkeleri bafll›kl› makalesi ile “Okur Köflemiz”i onurland›ran Say›n Nihat Tafldemir’e teflekkür ediyoruz. Toplumsal sorumluluk projelerine önem veren bir kurum oldu¤umuz için, ülkemizde giderek büyüyen bir soruna dikkat çeken bu önemli yaz›y› yay›nlayarak konuya olan duyarl›l›¤›n artmas›na katk›da bulunmak istedik. Sevgili okurlar›m›z; lütfen bize her konuda çekinmeden yaz›n; elefltiri, dilek ve önerilerinizi iletin. Yeni say›lar›m›zda sizlerden gelecek yaz›lara yer vermeyi istiyor ve haber bekliyoruz! Daha da güzel ve dolu say›larda buluflmak üzere, hoflça kal›n, sa¤l›kl› kal›n… Sayg›lar›m›zla, Prof. Dr. Çi¤dem Gökçe, MRCP (UK) HIH E¤itim, Kültür ve Yay›nlar Kurulu ad›na Kurul Baflkan› ve Editör 4 t›p ve halkla iliflkiler S evgili Okurlar›m›z, Hisar Sa¤l›k dergisini tasarlarken temel hedefimiz, Hastanemizi tan›tman›n ötesinde, okurlar›m›z›n bir sa¤l›k rehberi gibi tekrar tekrar baflvurabilecekleri de¤erli bir eser ortaya koymakt›. Herkese hitap edebilecek, yararl› ve uyar›c› bilgilerle dolu makale ve haberler içeren bir dergi hayal etmifltik. K›vançla söyleyebilirim ki, sizlerin ilk say›m›z hakk›ndaki yorumlar›na bak›nca hayalimizin gerçe¤e dönüfltü¤ünü gördük. Bu onurlu projede yer almaktan büyük k›vanç duyuyor ve dergimizin ortaya ç›kmas› için destek ve emek veren tüm Hisar ailesi yönetici ve üyelerine flükranlar›m› sunuyorum. Dergimizin Yay›na Haz›rl›ktan Sorumlu Editörü olarak, bu derginin geleneksel hastane dergilerinden neden daha farkl› bir çizgide tasarland›¤›n› aç›klamak istiyorum. Ülkemizde sa¤l›k sektöründe h›zl› bir yar›fl yaflan›yor. K›saca “en iyi” olmak çabas› diyebilece¤imiz bu yar›fl, halk›m›za sunulan seçenekleri ço¤altt›¤› için olumlu bir geliflmedir. Sa¤l›k kurumlar› çeflitli reklam araçlar›n› kullanarak hizmetlerini tan›tmaya ve markalaflmaya çal›flmaktad›r. Bu yar›flta bir kurumun öne ç›kmas›, verdi¤i hizmetin kalitesi kadar tutarl›l›¤›, devaml›l›¤› ve gelifltirilmesi ile de ilgilidir. K›sacas› ‘marka’ olabilmek için, her fleyden önce güven yaratmak ve kaliteyi bir anl›k baflar› de¤il, artarak devam ettirilecek bir geliflme süreci olarak alg›layabilmek gerekir. Markalaflma çal›flmalar›n›n en önemli halkalar›ndan biri tan›t›md›r. ‹flte bu noktada farkl› anlay›fl ve yaklafl›mlar ortaya ç›kmaktad›r. Sa¤l›k kurulufllar› tan›t›m çal›flmalar›na büyük bütçeler ay›r›yor. Konu insan sa¤l›¤› oldu¤u için bu tan›t›mlar›n gerek hasta ve yak›nlar›n›n gerekse genel anlamda insanl›¤›n onurunu zedelemeyecek, haklar›na gölge düflünmeyecek ve güvenlerini sarsmayacak flekilde yap›lmas› önem tafl›yor. Özetle, kullan›lacak her sözün titizlikle seçilmesi; her ad›m›n özelefltiriden geçirilerek at›lmas› gerekir! Bir hasta veya ailesinin kimli¤ini bilgi ve onaylar› olmadan aç›klamak kabul edilemez bir yasal hata oldu¤u gibi, bilgi ve onaylar›yla bile zorunluluk yokken kimliklerinin ve özel sorunlar›n›n reklam için duyurulmas› t›bbi ahlaka ayk›r›d›r. Bu nedenle sa¤l›k kurumlar› tan›t›m çal›flmalar›nda, t›bb›n en eski kurallar› olan, “HERfiEYDEN ÖNCE, ZARAR VERMEMEK”, “ÖNCEL‹KLE HASTA YARARINI GÖZETMEK”, “HASTA HAKLARINA SAYGI DUYMAK” ve “HASTALARIN SIRLARINI SAKLAMAK” ilkelerine sad›k olmal›d›r. Hisar Intercontinental Hospital grubu olarak, bu ilkelere uymay› toplumsal sorumluluk anlay›fl›m›z›n bir ifadesi say›yor ve Hisar Sa¤l›k Dergisi’ni de bu anlay›flla haz›rl›yoruz. Çal›flmam›z›n sizlerin öneri, görüfl ve elefltirilerinizle daha da verimli hale gelece¤ine inan›yoruz. Bu inançla hepinize sa¤l›k dileklerimizi iletiyor, sayg›lar sunuyoruz. Ülkü Ertu¤rul Hisar Intercontinental Hospital Halkla ‹liflkiler Müdürü E¤itim, Kültür ve Yay›nlar Kurulu Genel Sekreteri H‹SARsa¤l›k editör 5 Genel Cerrahi Poliklini¤i Nöroloji Prof. Dr. Elvan Tercan Prof. Dr. Figen Esen* Uzm. Dr. Damla Aktan Uzm. Dr. Güzin Kaflo Uzm. Dr. Haluk Ahmet Karaca Uzm. Dr. Sanem Özgün Uzm. Dr. Umut Kartal Uzm. Dr. Ümit Utkusavafl Prof. Dr. Y›lmaz Büyükuncu* Prof. Dr. Orhan Bilge* Op. Dr. fierife fiimflek Op. Dr. ‹lker Abc› Prof. Dr. Sibel Karfl›da¤* Uzm. Dr. Orhan Dalk›l›ç Nöroflirurji Çocuk Cerrahisi Uzm. Dr. Gülfem Yurteri* (Uyku Merkezi) Prof. Dr. Murat ‹mer* Prof. Dr. Hamit Okur* Doç. Dr. Salih Somuncu Göz Hastal›klar› Uzm. Dr. Nilay De¤irmenci Uzm. Dr. A. Gülflah Yüksel K›r›ml› (Psikiyatri) Uzm. Dr. Ça¤atay Karfl›da¤* (Psikiyatri) Uzm. Dr. Figen Atalay* (Psikiyatri) Gö¤üs Hast. ve Alerji Pol. Psikolog Dr. Sedef Akbay* (Klinik Psikiyatri) Prof. Dr. Mustafa Yüksel* (Gö¤üs Cerrahisi) Op. Dr. Soner Duru Op. Dr. ayd›n Aydoseri* Prof. Dr. Ahmet Gücüko¤lu* Op. Dr. Faruk Ero¤lu Ortopedi Prof. Dr. Dilflad Türkdo¤an* (Çocuk Nörolojisi) Doç. Dr. Emin Ünüvar* Uzm. Dr. Fazl› Y›lmazer Uzm. Dr. Tamer Ünver Uzm. Dr. ‹zlem Göçmen Uzm. Dr. Yal›m Yalç›n* (Çocuk Kardiyolojisi) Uzm. Dr. fiaziye Senem Baflgül* (Çocuk Ergen ve Ruh Sa¤l›¤›) Op. Dr. Ali Sipahier Prof. Dr. Mehmet Tuncel Çocuk Sa¤l›¤› Ve Hastal›klar› Prof. Dr. Hakan Gündefl* Hiperbarik Oksijen Tedavi Ün. Op. Dr. Cengiz Çelik Uzm. Dr. Tuna Gümüfl* Patoloji ‹ç Hastal›klar› Uzm. Dr. Lora Eflberk Atefl Prof. Dr. ‹zzet Fresko* (Romatoloji) Uzm. Dr. Nurettin Demirkol Periferik Damar Cerrahisi Uzm. Dr. Yavuz Furuncuo¤lu Prof. Dr. Selçuk Bakt›ro¤lu* Dermatoloji Kad›n Hastal›klar› Radyoloji Uzm. Dr. Metin O¤uz * Uzm. Dr. Ayfle Ferzan Aytu¤ Prof. Dr. Selçuk Özden* Uzm. Dr. Hakk› Özarslan Prof. Dr. Fuat Demirci* Uzm. Dr. Selçuk Camuflçu Op. Dr. Ayfle Kara Uzm. Dr. Hilmi Aksoy Op. Dr. Filiz Topuz Uzm. Dr. Hatice Eraslan* Kardiyovasküler Cerrahi Üroloji Estetik Ve Plastik Cerrahi Doç. Dr. Mustafa Güler* Doç. Dr. Turhan Çaflkurlu* Uzm. Dr. Ali Mezde¤i* Uzm. Dr. Erhan Kaya Op. Dr. Basri Çakiro¤lu Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kardiyoloji Prof. Dr. Lütfiye Müslümano¤lu* Uzm. Dr. Fatma Devrim Meydan Ocak Doç. Dr. Murat Gençbay Acil Uzm. Dr. Ela fiahinbafl Kavlak Uzm. Dr. Mehmet Yaflar K›l›ç doktorlar›m›z Anestezi Ve Reanimasyon Enfeksiyon Hastal›klar› Doç. Dr. Atahan Ça¤atay * Uzm. Dr. Ramazan Gözüküçük Gastroenteroloji Doç. Dr. Erdo¤an Ar›kan Uzm. Dr. Sacit Cinsoy Difl Kulak-Burun-Bo¤az Dt. Nihan Özlem H›z›r Prof. Dr. Necdet Biliciler* * Part-Time ve konsültan hekimlerimiz Prof. Dr. Orhan Özturan* ‹flyeri Hekimli¤i Op. Dr. Tayfun Apuhan Dr. Sema Sengez Nükleer T›p Beslenme ve Diyet Uzm. Dr. Saadet Atay Dyt. Gülin Öztürk Özkan Hekimlerimizin çal›flma saatlerini 444 5 888 no’lu Ça¤r› Merkezimizden ö¤renebilirsiniz. içindekiler 8 Okur Köflesi SOKAK ÇOCUKLARI VE YAfiAMIN ‹LKELER‹ Nihat Tafldemir 10 T›p Tarihi ve Eti¤i BESLENMEN‹N TAR‹HÇES‹ Prof. Dr. Çi¤dem Gökçe 12 Özel Dosya BESLENME ve BOZUKLUKLARI SA⁄LIKLI BESLENME Diyetisyen Gülin Öztürk Özkan ÇOCUKLARDA BESLENME BOZUKLUKLARI Uzm. Dr. ‹zlem Göçmen OBEZ‹TE Uzm. Dr. Yavuz Furuncu¤lu 25 Güncel T›p FARKLI YÖNLER‹YLE SÜNNET Doç. Dr. Salih Somuncu 29 Olgu Sunumlar› OLGULARLA B‹LG‹SAYARLI TOMOGRAF‹K KORONER ANJ‹OGRAF‹YE BAKIfi Uzm. Dr. Hakk› Özaslan, Uzm. Dr. Sacit Cinsoy 33 T›p ve Sanat GÖRSEL SANATLAR VE BEY‹N Uzm. Dr. Nilay De¤irmenci, Prof. Dr. Çi¤dem Gökçe 37 T›p ve Çevre YAZ ENFEKS‹YONLARI Uzm. Dr. Ramazan Gözüküçük 40 T›p ve Toplum SA⁄LIK TUR‹ZM‹ Uygar Üstün 43 Sa¤l›k Ordumuzu Tan›yal›m HIH UYKU MERKEZ‹ Uzm. Dr. Orhan Dalk›l›ç, Uzm. Dr. Tayfun Apuhan 47 Hisar Gündem “BEBEK DOSTU HASTANE” OLMA YOLUNDAYIZ! ULUSLARARASI AKRED‹TASYONA ULAfiTIK! H‹SAR E⁄‹T‹M ÇALIfiMALARI 7 m okur köflesi Sokak çocuklar› ve yaflam›n ilkeleri Sokak çocuklar›; suça itilen çocuklar; çal›flmaya zorlanan çocuklar ve istismara maruz kalan çocuklard›r. Risk alt›ndaki bu çocuklar, bir toplumun bugünü kadar yar›n› için de tehlike iflaretidir ve hepimizin sorumlulu¤udur. Nihat Tafldemir 8 Nihat Tafldemir Star Televizyonu Haber Yönetmeni a¤›m›z›n en çarp›c› ve insanl›k ad›na utanç verici çeliflkilerinden biri, bilim ve teknoloji alan›ndaki inan›lmaz geliflmelere inat, dünyan›n her yerinde risk alt›nda ve korunmaya muhtaç çocuk say›s›n›n ürkütücü biçimde artmaya devam etmesidir. ‘Risk alt›ndaki çocuklar’ bafll›¤› alt›nda en s›k 4 gruba rastlan›r: Sokak çocuklar›; suça itilen çocuklar; çal›flmaya zorlanan çocuklar ve istismara maruz kalan çocuklar. Bu gruplar birbiriyle örtüflebilmektedir. Örne¤in sokak çocuklar›n›n önemli bir k›sm› suça itilmektedir. Ebeveynleri taraf›ndan gelir kayna¤› olarak istismar edilen çocuklar bir süre sonra evlerini b›rakabilmekte; yasal olmayan kazanç yollar›n› ve arkadafllar›yla yaflamay› seçebilmektedir. Sokak çocuklar›n›n gerek evlerinde gerekse sokaklarda ve ço¤u kez de en çok güvenip destek almak istedikleri kifliler taraf›ndan ruhsal, fiziksel, cinsel ve ekonomik anlamda istismar edilmesi ise sorunun en korkunç boyutudur. Üstelik istismar edilenlerin pek ço¤u büyüdüklerinde ayn›s›n› kendi çocuklar› dahil baflka insanlara uygulama e¤ilimindedir! ‹stismar›n her flekli, sadece uyguland›¤› çocu¤un de¤il, onun çocuklar›ndan bafllayarak bütün toplumun gelece¤ini karart›r. ‹stismar edilip incitilen her çocukla, insanl›¤›n adalet, eflitlik, özgürlük, haysiyet içinde yaflama ve birey olarak geliflme gibi bütün üstün ve güzel de¤erleri kirletilir ve afla¤›lan›r. Bu nedenledir ki risk alt›ndaki çocuklar, bir toplumun bugünü kadar yar›n› için de tehlike iflaretidir ve hepimizin sorumlulu¤udur. Asla unutulmamas› gereken gerçek, her çocu¤un baflka hiç kimseye benzemeyen, yetenekleri fark edilir ve gelifltirilirse insanl›k ad›na bir kazanç; ancak, örselenmeden yaflamak, büyümek, ö¤renmek ve geliflmek gibi hak ve umutlar› yok edilirse insanl›k ad›na bir kayba dönüfltürülebilecek olan eflsiz birer varl›k olmas›d›r. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda ülkemizde üzücü bir gerçek karfl›m›za ç›kar: Konuya iliflkin çok say›daki eseri ve çal›flmas› ile risk alt›ndaki çocuklar› korumak için büyük mücadele veren Adli T›p Uzman› Prof. Dr. O¤uz Polat’›n bildirdi¤ine göre, Latin ülkelerinde sokakta yaflayan çocuklar›n ço¤unun ailesi yokken, ülkemizde sokak çocuklar›n›n neredeyse hepsinin ailesi vard›r! Yoksulluk ve terör gibi nedenlerle köy ve küçük C kentlerden büyük kentlerin varofllanemeyecek kadar toplumun içinde r›na göç edip de geçim olana¤› bulaolmalar› kadar, suç iflledikçe korku mayan çok çocuklu ailelerin onlar› salmalar› ile de ilgili olabilir. Sonuçbirer ekonomik kazanç arac› olarak ta sokak çocuklar›na karfl› yard›msegörmeye yönelmeleri sokak çocukverlerin ilgisi artmaya bafllam›flsa ‹stismar›n her flekli, sadece uyguland›¤› lar›n›n say›s›n› artt›ran ciddi bir topda, fliddete kadar t›rmanabilen olumçocu¤un de¤il, onun çocuklar›ndan bafllayarak lumsal süreçtir. suz tepkilerin ya da toplum d›fl›na bütün toplumun gelece¤ini karart›r. ‹stismar Sokak çocuklar› iki gruba ayr›lmaksürülmelerini içeren yanl›fl çözüm edilip incitilen her çocukla, insanl›¤›n adalet, tad›r. Bir grupta gerçekten evi olmaönerilerinin de ortaya ç›kmas› endiyan çocuklar; di¤er grupta ise sofle vericidir. Olaylar›n ak›fl›na b›raeflitlik, özgürlük, haysiyet içinde yaflama ve kakta çal›fl›p, ilk bafllarda evine dök›lmas› çok tehlikeli olaca¤› için sobirey olarak geliflme gibi bütün üstün ve güzel nenler vard›r. ‹lk gruba “Soka¤›n runun süratle, sorumlu devlet kude¤erleri kirletilir ve afla¤›lan›r. Bu nedenledir ki Çocuklar›,” ikinci gruba ise “Sokakrumlar› önderli¤inde ve bilinçli flerisk alt›ndaki çocuklar, bir toplumun bugünü taki Çocuklar” denilmektedir. Ülkekilde ele al›nmas› gereklidir. mizdeki sokak çocuklar›n›n ço¤uSokak çocuklar› sorunu 2828 say›l› kadar yar›n› için de tehlike iflaretidir ve nun ailesinin olmas›, ailelere sa¤laKanun kapsam›nda yer almakta ve hepimizin sorumlulu¤udur. nacak e¤itim ve ifl olanaklar› ile soçözümüne yönelik hizmetler de Sosruna yaklafl›labilece¤i umudunu yal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme uyand›rmaktad›r. Di¤er yandan, etkin çözümler bulunamad›¤›nKurumu’nun görev kapsam›na girmektedir. Ancak sokak çocukda sokaktaki çocuklar›n pek ço¤u zamanla ‘soka¤›n çocuklar›’ lar› sorununun karmafl›k yap›s› nedeniyle çözümünü tek bir kuhaline gelecektir. rumdan beklemek yerine de¤iflik kurum ve gruplar›n iflbirli¤i yaÜlkemiz endüstrileflme sürecine haz›rl›ks›z ve plans›z biçimde parak çocuklar kadar ailelerini de toplumsal yaflama geri kazangirerken; kentlerimizin h›zla ve sa¤l›ks›z biçimde büyümesi ile d›rabilecek programlar› gelifltirmeleri gerektirmektedir. Bu çerköyden kente göçlerin, artan iflsizli¤in ve geleneksel toplumsal çevede medya ve sa¤l›k kurulufllar›na düflen görev ise konuya desteklerin gerilemesinin getirdi¤i kültürel ve ahlaki boflluk, çöolan toplumsal duyarl›l›¤› artt›rmak ve sokak çocuklar›n› ne biküntü ve çat›flmalar, pek çok olumsuz de¤iflimi harekete geçirrer asi kahraman, ne de birer canavar de¤il, sadece topluma geri mifltir. Oluflan zincirleme ekonomik, toplumsal ve kültürel çalkazan›lmas› gereken birer birey olarak de¤erlendiren do¤ru önkant›lar, de¤iflimlere ayak uydurmak için gereken e¤itsel ve küllemlerin gelifltirilmesinde öncü olmakt›r. türel donan›mdan ve maddi olanaklardan yoksun pek çok ailede Toplum olarak yolumuzu kaybetmemek için bütün çocuklar›m›dengesizlik ve çözülme bafllatm›flt›r. Kentte tutunma savafl› veza daha dikkatli bakmak ve onlar›n yaflad›klar›ndan ders almak rirken “kazananlar” aras›nda yer alamay›p “kaybedenler” aras›zorunday›z. O halde sözü Paulo Coelho’nun dizeleriyle kapatana giren yoksul ve e¤itimsiz aileler giderek daha da d›fllanmakta l›m ve yüreklerimizde gerçe¤i görmek için gereken gücü ve düve çocuklar› için özveride bulunup yol göstermek yerine onlar› zeltmek için gereken sabr› ararken, çocuklardan ö¤renebilece¤igelir için kullanmak zaaf›na kap›labilmektedirler. miz yaflam ilkelerini hat›rlayal›m: Ailenin çocu¤una karfl› tutumu iyi niyetli olsa dahi, yeterli e¤itim ve ilerleme olana¤› sa¤layamamas› veya geçim mücadelesi E¤er bir gün yolunuzu kaybederseniz, içinde denetleyemez hale gelmesi de ev disiplininden kopmaya, Bir çocu¤un gözlerinin içine bak›n... kötü al›flkanl›klara ve yasa d›fl› gelir yollar›na sapmaya neden Çünkü bir çocu¤un bir yetiflkine olabilmektedir. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda, her çocuk için risk olaHer zaman ö¤retebilece¤i üç fley vard›r; bilece¤i aç›kt›r. Çocu¤una yeterli ilgi ve flefkati gösteremeyen ve Nedensiz yere mutlu olmak do¤ru yönlendiremeyen her aile onu sokaklara kaybedebilir! Her zaman meflgul olabilecek bir fley bulmak, Sorunun Prof. Dr. O¤uz Polat taraf›ndan dikkat çekilen ilginç Ve elde etmek istedi¤i fley için var gücüyle dayatmak… bir yönü ise, toplumumuzun sokak çocuklar›na korunmaya muhKAYNAKLAR taç di¤er gruplardan çok daha fazla ilgi duymas›d›r. Örne¤in, 1) Polat O. DÖVME BEN‹. Prof. Dr. O¤uz POLAT Çocuk ‹stismar› Dizisi. ‘çocuk istismar›’ konusuna, sonuçlar› daha da a¤›r ve görülme Sokak Çocuklar› Rehabilitasyon Derne¤i, ‹stanbul, 2006. oran› daha da fazla oldu¤u halde çok daha az duyarl›l›k sergilen2) Polat O. Sokak Çocuklar›. www.sokakcocuklari.net mektedir! Bu tuhaf durum, sokak çocuklar›n›n görmezden geli9 m t›p tarihi ve eti¤i Beslenmenin tarihçesi Prof. Dr. Çi¤dem Gökçe, MRCP (UK) HIH ‹ç Hastal›klar› Bölümü Baflkan› K›tl›k içinde geçen çok uzun bir dönemden sonra son iki yüzy›l içinde fliflmanl›¤›n dünya çap›nda artmas› insan eseri bir çeliflkidir! nsanl›¤›n besinle olan tarihsel iliflkisi çeliflkilerle dolu flafl›rt›c› bir öyküdür. K›tl›k içinde geçen çok uzun bir dönemden sonra son iki yüzy›l içinde fliflmanl›¤›n dünya çap›nda artmas› insan eseri bir çeliflkidir! Araflt›rmalar insanl›¤›n geliflim süreci boyunca, bitki a¤›rl›kl› beslenmeden, et a¤›rl›kl› beslenmeye geçti¤ini göstermifltir. Et a¤›rl›kl› beslenmeye geçifl, insanlar›n hayvansal proteinlerden daha fazla yararlanabilmesi nedeniyle k›smen olumlu bir geliflme olmufltur. Örne¤in, beyin gelifliminde kritik önem tafl›yan baz› ya¤ asitlerinin en iyi kaynaklar› hayvan dokular›d›r (1-2). Ancak afl›r› et tüketimi, yüksek tansiyon, damar sertli¤i ve kemik erimesi gibi hastal›klar›n giderek artmas›nda rol oynam›flt›r (3). ‹ Prof. Dr. Çi¤dem Gökçe 10 l›k art›k çocuklar› da ciddi olarak G›da k›tl›¤› ile ilgili sorunlar›n çötehdit etmekte; eriflkinlerde görüzümlenmesindeki ilk büyük s›çralen hastal›klara yakalanmalar›na ma Neolitik dönemde olmufltur. yol açmaktad›r. ‘Cilal› Tafl Devri’ olarak da bilinen ‹nsanl›k neden flimdi g›da bollu¤uNeolitik dönem, dünyan›n de¤iflik na ra¤men daha sa¤l›kl› olamad›¤› yerlerindeki topluluklarda milattan gibi daha da az sa¤l›kl› olma tehliönceki 9.-10. bin y›lda bafllam›fl ve kesiyle karfl› karfl›yad›r? Bu soruTunç Ça¤›’na kadar yaklafl›k 7000 nun cevab› geçmiflimizde sakl›d›r. y›l sürmüfltür. Bu dönemde tar›m ‹nsan, g›da bollu¤una de¤il, azl›¤›keflfedilmifl; hayvanlar evcillefltirina uyum sa¤lam›fl bir canl›d›r. lip yetifltirilmeye bafllanm›fl ve kaSanayileflen ülkelerdeki g›da bollu¤u, Fazla g›da ile karfl›laflt›¤›nda, yal›c› yerleflim yerleri oluflturulmuflfliflmanl›k salg›n›na ve sonuçta fleker kamad›¤›n› biriktirmeye programtur. ‹htiyaç fazlas› g›dan›n depolahastal›¤›, yüksek tansiyon, damar sertli¤i ve l›d›r. Sanayileflen ülkelerde ulafl›m mas› ve ticaret yoluyla temin edilolanaklar›n›n art›fl› da hareketsizlimesi de ö¤renilmifltir. Yine de, g›kanser gibi ciddi hastal›klar›n daha yayg›n ¤e yol açarak fliflmanl›¤› körükledan›n bozulmas›n› önlemedeki olarak ve daha erken yaflta olarak yen bir etkendir. Et tüketimi artt›kgüçlükler ile savafl ve salg›n hastagörülmesine yol açm›flt›r. ça içerdi¤i tuzdan ötürü yüksek l›k gibi toplumsal düzeni bozan sotansiyon gelifliminin uyar›ld›¤› ve runlar uzun süre insanl›¤›n ço¤uböbreklerin zarar gördü¤ü; etin art›k ürünü olarak oluflan asitlenun yeterli g›da bulamamas›na yol açm›flt›r. O kadar ki, fliflrin kemik erimesi gibi sorunlara yol açt›¤› düflünülmektedir (5). manl›k güç ve bereketle efl tutulmufl ve tanr›çalara yak›flt›r›lÖzetle, sanayileflen ülkelerin insanlar› yarad›l›fllar›na uym›flt›r! Nitekim Anadolu’da inan›lan Kybele gibi ilk bereket gun olmayan miktar ve kapsamda g›da tüketmekten tanr›çalar›n›n tümü fliflman olarak hayal edilmifltir. ötürü hastalanmaya ve erken ölmeye baflZamanla seri ve ucuz g›da üretme tekniklerini ilerlam›flt›r. Yak›lamayacak kadar çok letebilen toplumlar, bol, ucuz ve kaliteg›da almak ve bitki yerine et a¤›rli g›daya kavuflmufltur. Son gelifll›kl› beslenmek insan›n do¤as›na meler temelde sanayileflmeyi izleayk›r›d›r. Bu afl›r›l›klar süreryen son iki yüzy›l içinde ortaya ç›kken, dünyan›n baz› bölgelerinm›flt›r. Varoluflunun büyük k›sm›nde k›tl›¤›n devam etmesi ise da açl›k çeken ve k›tl›¤a karfl› süinsan›n baflar›s›zl›¤›n›n simrekli mücadele veren insan, böygesidir. Ülkemiz sanayileflen lece hiç al›fl›k olmad›¤› ve sobir ülke olarak bollu¤un zarun olabilece¤ini öngöremedirarlar›n› çekmeye bafllam›flt›r ¤i bir durumla karfl›laflm›flt›r: ama daha az geliflmifl bölgeleSanayileflen ülkelerdeki g›da rinde yetersiz beslenme sorunu bollu¤u, fliflmanl›k salg›n›na ve da devam etmektedir. Umudumuz; sonuçta fleker hastal›¤›, yüksek tansig›da üretim, da¤›t›m, eriflim ve kullan›yon, damar sertli¤i ve kanser gibi ciddi m›n›n daha ak›lc› ve olumlu hale getirilmesi hastal›klar›n daha yayg›n olarak ve daha erken için tüm sorumlular›n gelece¤i görerek hareket etmeye yaflta olarak görülmesine yol açm›flt›r. O kadar bafllamas›d›r. Sa¤l›k kurumlar›n›n bu konuyla ilgili e¤itsel çaki, 21. yüzy›la girmeden hemen önce Dünya Sa¤l›k Örgütü tal›flmalar›n› h›zla artt›rmas› gerekmektedir. rihinde ilk kez bulafl›c› olmayan bir durumu, fliflmanl›¤›, ‘salg›n hastal›k’ olarak tan›mlayarak dünyay› uyarmak ihtiyac›n› duyKAYNAKLAR: mufltur (4). 1) Cordain L et al. Am. J Clin Nutr 2000; 71: 682-692. Mevcut gidiflin durdurulamamas› halinde, önümüzdeki 200 y›l 2) Chamberlain JG. Br. J Nutr 1998; 80: 301-2. 3) Frassetto L et al. Eur J Nutr 2001; 40: 200-13. içinde A.B.D. gibi zengin ülkelerde yaflayanlar›n tümünün flifl4) Roth J et al. Obesity Res 2004; 12: 88 S- 101 S. man olaca¤› hesaplanmaktad›r. Sanayileflen ülkelerde fliflman11 m özel dosya: beslenme ve bozukluklar› Sa¤l›kl› Yaflam›n her döneminde, besin ö¤esi gereksinimleri ve beslenmede dikkat edilecek noktalar farkl›l›k göstermektedir. Uzm. Dyt. Gülin Öztürk Özkan beslenme Uzman Diyetisyen Gülin Öztürk Özkan HIH Beslenme ve Diyet Bölümü ünümüzde, beslenmenin sadece hayat›n devam› ile ilgili olmad›¤› belirlenmifltir. Yafla ve ihtiyaçlara uygun beslenme pek çok hastal›ktan korunmay› sa¤lar; hastal›klar›n seyrini etkiler ve tedavisine katk›da bulunur. Do¤ru beslenme, bebeklik ve çocukluk döneminde büyüme ve geliflmenin sa¤l›kl› olarak devam etmesi, daha sonraki dönemlerde ise vücut ifllevlerinin düzenli flekilde yerine getirilmesi için flartt›r. Beslenmenin düzeltilmesi ile tüm yafl gruplar›nda görülen hastal›klar›n seyri de¤ifltirilebilir ve yafll›l›¤a özgü sorunlar önlenebilir veya geciktirilebilir. Do¤ru beslenme, k›saca “yeterli ve dengeli flekilde beslenme” demektir ve tüm besin gruplar›ndan yeterli ve dengeli bir flekilde yararlan›lmas› anlam›na gelmektedir. G Besin gruplar› flöyle s›ralanabilir: • Et grubu besinler • Süt ve türevleri grubu besinler • Tah›l ve ürünleri grubu besinler • Sebze ve meyve grubu besinler • Ya¤ ve fleker grubu Sa¤l›kl› beslenmede önemli olan nokta, bu 5 besin grubunun hepsinin günlük beslenme örüntüsünde yeterli ve dengeli bir flekilde yer almas›d›r. Yaflam›n her döneminde, beslenmede dikkat edilecek noktalar farkl›l›k göstermektedir. Bu yaz›da farkl› durumlar için geçerli olan do¤ru beslenme ilkeleri vurgulanacakt›r. Çocuklarda beslenme Beslenme anne karn›nda bafllar. Bebeklik ve çocukluk dönemindeki yap›lan hatal› beslenme, ileri yafllarda oluflan sa¤l›k sorunlar› ile de iliflkilidir. Bebeklik dönemindeki beslenmenin ilk basama12 belikte esas olan yeterli ve dengeli ¤›, anne sütüdür. Bebekler do¤dukbeslenmektir ve her besinden yetertan sonra mümkünse ilk 6 ay sadece li miktarda tüketilmesi önem tafl›anne sütü ile beslenmelidir. Anne maktad›r. sütü, su dahil olmak üzere bebe¤in Anne adaylar›n›n afl›r› besin tüketitüm besin gereksinimini karfl›lami ise hem kendileri hem de bebekmaktad›r. Do¤umdan sonra ilk 5 leri için çeflitli sorunlar oluflturabilgün boyunca gelen ilk süt “a¤›z sümektedir. Örne¤in annede fleker tü” olarak adland›r›lmaktad›r. Bu hastal›¤› tetiklenebilmekte; flekeri süt, olgun süte göre daha koyu renkyükselen annenin bebe¤i normalden lidir. Baz› yörelerde bu sütün bebeiri hale gelip, do¤umda zorluklarla ¤e verilmemesi gerekti¤ine dair karfl›laflabilmekte ve gelecekte kenyanl›fl bir inan›fl bulunmaktad›r andisi de fleker hastas› olma riski tafl›cak bu süt bebe¤e mutlaka verilmemaktad›r. Yetersiz beslenen annelelidir çünkü bebe¤i mikrobik hastarin bebekleri ise normalden küçük l›klardan koruyucu maddeler içerir Bebeklik dönemindeki beslenmenin ilk kiloda ve geliflme gerili¤i ile do¤a(1). ‹lk 6 aydan sonra ek besinlere basama¤›, anne sütüdür. Bebekler bilmekte; do¤um sonras› mikrobik geçilmelidir. hastal›klara daha az direnç gösterÇocuklar›n yeterli ve dengeli besdo¤duktan sonra ilk 6 ay sadece anne mekte ve eriflkin olduklar›nda flifllenmeleri sa¤l›kl› büyüme ve geliflsütü ile beslenmelidir. Anne sütü, su manl›k, fleker hastal›¤› ve yüksek meleri aç›s›ndan flartt›r. Günümüztansiyona yatk›n olmaktad›r. O halde geliflmifl ülkelerde çocukluk dödahil olmak üzere bebe¤in tüm besin de gebeler ne afl›r› ne de yetersiz neminde görülen beslenmeye dayal› gereksinimini karfl›lamaktad›r. beslenmemelidir. Gebelikte protein en büyük problem fliflmanl›kt›r. Üliçeri¤i yüksek olan süt, yo¤urt, peykemizde de pek çok yörede bu yönnir, et, tavuk ve bal›k mutlaka tüketilmelidir. Bu dönemde kade tehlikeli bir gidifl bafllam›fl durumdad›r. Çocukluk ça¤›ndaki b›zl›k problemi ortaya ç›kabildi¤inden bol miktarda sebze ve fliflmanl›¤›n en önemli nedenleri; çikolata, cips, kola, simit, bismeyve de yenmeli ve bol su içilmelidir. Gebelikte tuz miktar›küvi gibi besinlerin s›kl›kla tüketilmesi ve “fastfood” ad› verin›n da mümkün oldu¤u kadar azalt›lmas› gerekmektedir (1,2). len, h›zl› yap›l›p h›zl› tüketilen hamburger gibi g›dalarla beslenÇok flekerli besinler afl›r› kilo ald›rmalar› nedeniyle gebelik sümenin yayg›nlaflmas›d›r. Çocuklar›n mümkün oldu¤u kadar bu resince tercih edilmemelidir. besinlerden uzak tutulmas› ve Emziklilik döneminde annenin beslenmesi süt salg›s› aç›s›ndan do¤ru beslenmeye al›flt›r›lmas› önem tafl›r. Süt miktar›n› artt›rabilmek amac›yla tatl› ve flekerli gerekmektedir. Çocuklar›n süt, besinlerin tüketilmesi yanl›fl bir uygulamad›r. Gebelik sonras› yo¤urt, peynir, et, yumurta, al›nan kilolar›n, kad›nlarda fliflmanl›¤›n en önemli sebepleri arasebze ve meyve tüketimleri s›nda yer ald›¤› unutulmamal›d›r! Süt miktar›n› artt›rmak amaartt›r›lmal›d›r. Çocuklarda fliflc›yla bol s›v› tüketilmelidir (2). Ayr›ca koyu yeflil yaprakl› maymanl›¤›n artmas›n›n di¤er bir danoz gibi bitkiler, kabak, bulgur ve boza süt miktar›n› artt›ranedeni de hareketsizlik oldubilmektedir. Yaflam›n her aflamas›nda oldu¤u gibi emziklilik ¤undan fiziksel aktiviteye tefldöneminde de yeterli ve dengeli beslenmeye dikkat edilmesi gevik edilmelidirler (1). rekmektedir. Gebelik ve emziklilikte beslenme Gebelerin beslenmesi, bebeklerinin sa¤l›kl› büyüme ve geliflmesini etkiler (1,2). Gebelik süresince 9-14 kg kadar a¤›rl›k kazan›lmas› normaldir (2). Ge- Kemik erimesine karfl› önlem olarak beslenme Kemik erimesi sadece kad›nlarda de¤il erkeklerde de görülmekte ancak kad›nlarda çok daha s›k ve daha erken yafllarda ortaya ç›kmaktad›r. Kad›nlarda kemik erimesi menopozdan sonra h›zlan›r. Özelikle büyüme ça¤›nda yeterli miktarda süt ve süt ürünleri tüketimi kemik erimesine karfl› koruyucudur. Kemik erime13 m özel dosya: beslenme ve bozukluklar› • Bulimia: Yedikten sonra suçluluk duyarak kendini kusmaya zorlayan bireylerin durumuna verilen add›r. Hastan›n davran›fllar› yak›n aile bireylerinden gizli olarak y›llarca sürebilir! ‹ki tip yeme bozuklu¤u ayn› kiflide görülebilir. Bu tip rahats›zl›klar›n tedavisi çok güçtür ve Psikiyatri ile Diyet uzmanlar›n›n birlikte çal›flmas›n› gerektirir. Hastan›n ailesinin de bilinçlendirilmesi ve destek verebilecek duruma getirilmesi flartt›r. Aileler çocuklar›n›n telkinle veya azarla de¤ifltirilemeyecek kadar ciddi hastal›klar› oldu¤unu bilmeli ve profesyonel yard›m istemelidir (3). Bu yard›m Psikiatri ve Diyet uzmanlar› baflta olmak üzere, farkl› alanlarda görev yapan t›p uzmanlar›n›n birlikte kararlaflt›raca¤› tedavi fleklinde olmal›d›r. Asla hasta k›sa sürede yemek yemeye ve kilo almaya zorlanmamal›; beden imgesini daha olumlu görebilmesi için Psikiatri ve Psikoloji uzmanlar›n›n önerdi¤i tedavilere zaman tan›nmal›d›r. Dirençli olgular›n hastanede yat›r›larak tedavisi gerekebilir. Kad›nlarda kemik erimesi menopozdan sonra h›zlan›r. Özelikle büyüme ça¤›nda yeterli miktarda süt ve süt ürünleri tüketilmesi kemik erimesine karfl› koruyucudur. Kemik erimesi olan bireylerin süt ve ürünlerini tüketmeyi ihmal etmemeleri ve tuz tüketimlerini azaltmalar› gerekmektedir. si olan bireylerin süt ve ürünlerini tüketmeyi ihmal etmemeleri ve tuz tüketimlerini azaltmalar› gerekmektedir (3). Yeme davran›fl› bozukluklar› ve beslenme Yeme bozukluklar›, genellikle yüksek sosyo-ekonomik düzeydeki ailelerde ve daha çok genç k›z ve kad›nlarda görülmektedir. ‹nce görünüme afl›r› önem verilirken, yiyece¤in bol bulunmas› beden imgesini be¤enmeyen genç k›zlar›n bu bozukluklara yakalanmalar›nda etken olabilmektedir. Yeme bozukluklar› iki tipte olabilmektedir: • Anoreksia Nervosa: ‘sinirsel ifltahs›zl›k’ anlam›na gelen bir ad› olan bu hastal›k, zay›f olmas›na ra¤men kendisini hala fliflman gören hastan›n hiçbir fley yemek istememesi ve ileri derecede zay›flamas› ile seyreder. Son derece ciddi bir hastal›kt›r ve özellikle yetersiz al›nan hayati ö¤elerin yaratt›¤› olumsuz iç organ etkileri sonucu ölüme neden olabilir. 14 fiiflmanl›k ve beslenme fiiflmanl›k birçok hastal›kla ilintili oldu¤u kadar, günümüzde geçerli estetik anlay›flla örtüflmedi¤i için pek çok toplumda çok önemli bir sorun haline gelmifltir. ‹deal zay›flama program›, diyet, egzersiz, davran›fl de¤iflikli¤i ve beslenme e¤itiminin bileflkesi fleklindedir. Bu programla baflar›ya ulafl›lamazsa, afl›r› fliflmanlarda tedaviye ilaç ve di¤er yöntemler eklenebilir (3). Zay›flama diyetlerinin baflar›ya ulaflabilmesi ve kaybedilen kilonun geri al›nmamas› için beslenme al›flkanl›klar›n›n de¤ifltirilmesi gerekmektedir. K›sa zamanda afl›r› kilo verilmesi, kaybedilen kilo veya fazlas›n›n k›sa zamanda geri al›nmas›na neden olur. Bu nedenle zay›flama diyetine bafllarken öncelikle sab›rl› olun- mas› gerekmektedir. Zay›flama diyetlerinin de yeterli ve dengeli olmas› gerekmektedir. Dengesiz diyetler, insan sa¤l›¤›n› tehlikeye atabilmektedir. do¤ru beslenmeye dikkat edilmesi gerekmektedir. Egzersiz s›ras›nda s›v› kayb› artt›¤› için, günün her saatinde oldu¤u gibi egzersiz yap›ld›¤› zaman dilimi içinde de yeterli Zay›flama için bafll›ca s›v› al›nmal›d›r. Egzersiz, hem enerbeslenme önerileri flunlard›r: ji harcamas›n› artt›rd›¤› hem de kas • Azar azar, s›k s›k beslenin! kayb›n› önledi¤i, hatta kaslar› • Ö¤ün atlamay›n! gelifltirdi¤i için zay›flama program• Vücudunuzun tah›l grubu lar›n›n da önemli bir ö¤esidir. Kas besinlere de ihtiyac› kitlesini artt›rabilmek için protein Beslenme al›flkanl›klar› gerçek oldu¤unu unutmay›n! içeren besinler (et, yumurta, peynir, • Bol miktarda sebze ve meyve süt, yo¤urt) bir miktar artt›r›lmal›anlamda de¤iflmeden kilo veren tüketin! d›r. Ancak, afl›r› protein tüketilmesi bireylerin indikleri kiloda kalmalar› • Bol su için! hem kas kitlesinin kaybedilmesine • Tuz tüketiminizi azalt›n! mümkün de¤ildir. Bu nedenle, hem de ya¤ depolanmas›na neden • Yemekleri küçük tabaklarda olur. Fazla proteinin zararlar› flöyle zay›flama program› ile kilo veren ve küçük porsiyonlar özetlenebilir (4): bireyler, bu a¤›rl›klar›n› koruyabilmek halinde servis edin! • Proteinler vücutta depo edil• Evinizde hamur ifli, çikolata, medi¤i için, afl›r› protein al›nmas›, için enerji al›m› ve egzersizlerine tatl› gibi enerjisi yüksek afl›r› kalori al›nmas› sonucu ya¤ ardikkat etmek zorundad›rlar. besinleri bulundurmay›n! t›fl›na neden olur ve sporcu perfor• fiekerli besinleri ölçülü tüketin! mans›n› düflürür. • Can›n›z s›k›l›nca bir fleyler • Proteinden zengin hayvansal at›flt›rmak yerine baflka aktiviteler ile meflgul olun! besinlerin yap›lar›nda kat› ya¤ ve kolesterol oldu¤u için afl›r› tü• Fiziksel aktivitenizi artt›r›n! ketimleri halinde kalp-damar hastal›klar›na yakalanma riski arBeslenme al›flkanl›klar› gerçek anlamda de¤iflmeden kilo veren tar. bireylerin indikleri kiloda kalmalar› mümkün de¤ildir. Bu neden• Proteinlerin parçalanmas› sonucu oluflan üre ve ürik asit le, zay›flama program› ile kilo veren bireyler, bu a¤›rl›klar›n› kogibi art›k maddelerin at›l›m› böbrekler yoluyla oldu¤u için afl›r› ruyabilmek için enerji al›m› ve egzersizlerine dikkat etmek zoprotein tüketimi su kayb›na yol açar. rundad›rlar (3). K›sacas›, diyete bafllayan kiflinin “Bir süre diye• Fazla protein al›nmas›, art›k ürün olarak oluflan asitlerin te uyar sonra kilo verince istediklerimi yerim” DE⁄‹L, “Art›k kemiklere zararl› olmas› ve idrarla kalsiyum at›l›m›n›n artmas› bundan sonra sa¤l›kl› beslensonucu kemik erimesini h›zland›r›r. meye geçiyorum ve bunu Sonuç olarak, sa¤l›kl› beslenmenin temel ilkeleri çok de¤iflmeömür boyu uygularsam bir se de, yafla ve özel durumlara göre farkl› beslenme gereksinimdaha fliflmanlamam!” demesi leri ortaya ç›kar. Hastal›k durumlar›nda özel beslenme flekillerigerekir ki aylarca çaba harcane ihtiyaç olabilir. Do¤ru beslenme, sa¤l›¤›n korunmas› kadar, yarak verdi¤i kilolar› k›sa sühastal›klarla savaflman›n da anahtar›d›r. Hastalanmay› beklemerede geri almas›n. den beslenme dan›flmanl›¤› almak üzere diyet uzmanlar›na baflvurmak sa¤l›¤›m›z için yapabilece¤imiz en iyi yat›r›mlardan biEgzersiz ve beslenme ridir. Yetersiz egzersiz; fliflmanl›k, KAYNAKLAR: fleker hastal›¤›, kan bas›nc› 1) Köksal G., Gökmen H. Çocuk Hastal›klar›nda Beslenme Tedavisi. Hatibo¤lu yüksekli¤i, kemik ve kas eriYay›nlar›, Ankara, 2000; s. 32-135. mesi gibi pek çok hastal›¤›n 2) Theobald HE. J Fam Health Care 2007; 17: 45-9. 3) Baysal A et al. Diyet El Kitab›. Hatibo¤lu Yay›nlar›, Ankara, 1999; s. 39-309. gelifliminde rol oynamakta4) Manore MM. Curr Sports Med Rep 2005; 4(4): 193-8. d›r. Egzersiz yaparken de 15 m özel dosya: beslenme ve bozukluklar› Çocuklarda ‹ki yafl›ndan sonra geliflen fliflmanl›¤›n, ileri yafllarda fliflmanl›kla birlikte seyretmesi olas›l›¤› yüksektir. Dünya Sa¤l›k Örgütü verilerine göre son on y›lda 2-4 yafl grubunda fliflmanl›k görülme s›kl›¤› iki kat, 6-15 yafl grubunda ise üç kat artm›flt›r Uzm. Dr. ‹zlem Göçmen 16 beslenme bozukluklar› Uzm. Dr. ‹zlem Göçmen HIH Çocuk Sa¤l›¤› ve Hastal›klar› Bölümü Üyesi ocuklarda beslenme bozukluklar›, normal büyüme ve geliflmeyi olumsuz etkilemekle kalmay›p, eriflkin dönemde karfl›lafl›lan sa¤l›k sorunlar›n›n pek ço¤unun temelini oluflturur. Sa¤l›kl› beslenme ilkelerine yenido¤an döneminden itibaren uyulamamas› sonuçta iki önemli beslenme bozuklu¤unu ortaya ç›kar›r: • Afl›r› beslenme • Yetersiz beslenme Bu yaz›da, öncelikle ça¤›m›zda çocuklar aras›nda giderek yayg›nlaflan obezite sorunu üzerinde durulacak; daha sonra ifltahs›z çocuklar ve beslenme yetersizli¤ine de¤inilecektir. C Çocuklarda afl›r› beslenme ve obezite fiiflmanl›k (obezite) vücutta ya¤ hücreleri kütlesi ile içeriklerinin artmas›na ba¤l› olarak ya¤ dokusunun afl›r› geliflmesi sonucu ortaya ç›kan bir bozukluktur. Dünyada özellikle geliflmifl ülkelerde çocuklar aras›nda s›kl›¤› giderek artan önemli bir sa¤l›k sorunu haline gelmifltir (1). Gelecek 200 y›l içinde ABD gibi geliflmifl ülkelerde yaflayanlar›n tümünün fliflman hale gelece¤i öngörülmekte ve sorunun çocukluk ça¤lar›ndan bafllayarak geliflti¤ine dikkat çekilmektedir (2). Dünya Sa¤l›k Örgütü verilerine göre son on y›lda 2-4 yafl grubunda fliflmanl›k görülme s›kl›¤› iki kat, 6-15 yafl grubunda ise üç kat artm›flt›r (3). Süt çocuklu¤undaki fliflmanl›k genellikle ileri yafllara yans›maz. Ancak iki yafl›ndan sonra geliflen fliflmanl›¤›n, ileri yafllarda fliflmanl›kla birlikte seyretmesi olas›l›¤› yüksektir. Araflt›rmalara göre alt› yafl›nda fliflman olan bir çocu¤un yetiflkin dönemde de fliflman olma ihtimali % 25, on iki yafl›nda fliflman olan bir çocu¤un yetiflkin dönemde fliflman olma ihtimali % 75 olarak saptanm›flt›r. K›saca çocukluk ça¤›ndaki fliflmanl›k eriflkin dönemdeki sa¤l›¤› etkilemektedir (1-4). fiiflmanl›k, genetik, psikolojik ve çevresel faktörlerin karfl›l›kl› etkileflimi sonucu geliflir (4). Çok az çocukta altta yatan hormonal hastal›¤a ba¤l› obezite görülür. Hipotalamus, hipofiz, tiroid veya yumurtal›k bezlerinin ifllevlerinin anormal olmas›, iç salg› bezlerinin bozuklu¤una ba¤l› fliflmanl›¤a yol açar. Bu olgularda ya¤ dokusu vücutta tipik bir da¤›l›m gösterir; örne¤in vücutta kortizon art›fl›yla seyreden Cushing hastal›¤›nda gövde ve yüzde, yumurtal›k ifllev bozukluklar›nda kalçalar ve kas›k üstü bölgelerde; tiroid bezi yetersizli¤inde ise yüz, boyun, el ve ayak bileklerinde ya¤ birikimleri yo¤unlafl›r. Çocuklarda fliflmanl›k riskini artt›ran etkenler afla¤›da özetlenmifltir (1,4): • fiiflman anne veya babaya sahip olmak • Tek çocuk olmak • Düflük do¤um a¤›rl›¤› ile dünyaya gelmifl olmak • Yeterince fiziksel aktivite yapmamak • Yanl›fl beslenme al›flkanl›klar›na sahip olmak Günümüzde çocukluk ça¤›ndaki obezitenin en önemli nedeni yanl›fl beslenmedir. Karbonhidrat ve ya¤dan zengin olan cips, çikolata, flekerleme ve di¤er haz›r g›dalar›n tüketiminin yan› s›ra, bilgisayar ve televizyon karfl›s›nda vakit geçirerek fiziksel aktiviteden kaç›nmak fliflmanl›¤a sebep olmaktad›r. Çocu¤un büyüyen bir varl›k olmas›ndan ötürü eriflkinlerde kullan›lan, kilonun (kg), boyun karesine (m2) bölünmesiyle elde edilen ‘Beden Kitle ‹ndeksi’ (BK‹) obezite tan›s›nda tek bafl›na de¤erlendirmeye al›nmaz. Çocu¤un büyüme h›z›, yafl›, cinsiyeti, yafl› ve cinsi BK‹ ile birlikte de¤erlendirilerek tan›ya var›l›r (5). Obezite, k›sa vadede çocuklar›n görünümünde yapt›¤› etkilerden dolay› olumsuz etkilere sahiptir. fiiflmanlayan çocu¤un beden imgesi ile ilgili yaflad›¤› güçlükler, özellikle arkadafllar›ndan ald›¤› tepkilerin de etkisiyle özgüven eksikli¤i, arkadafl ortam›ndan uzak durma ve depresyon gibi psikolojik bozukluklara neden olabilir (6). Ancak fliflmanl›¤›n as›l tehlikesi uzun vadede yaratt›¤› olumsuz etkilerde gizlidir. fiiflmanl›k genç k›zlarda erken ergenli¤e neden olur (7). K›zlarda en fazla boy uzamas› ergenli¤in bafl›nda gerçekleflti¤i için ergenli¤e erken girmek k›sa boylu kalmakla sonuçlan›r. Erken ergenli¤e giren k›zlar›n daha erken yaflta cinsel faaliyete girip henüz genç k›zken gebe kalma risklerinin artt›¤› ve alkol gibi zararl› madde kullan›m e¤ilimlerinin daha fazla olabilece¤i bildirilmifltir (8). Erken ergenli¤e girmek, meme kanseri riskini de artt›r›r (9). fiiflmanl›¤›n en önemli zararlar›ndan biri de, uzun vadede hayati iç organlar›n ifllevlerini olumsuz etkilemesidir. fiiflmanl›k, çocukluk ça¤lar›ndan bafllayarak kan ya¤lar›nda art›fl, yüksek tansiyon, karaci¤er ya¤lanmas›, flekere “dayan›ks›zl›k” (intolerans) ve daha sonra fleker hastal›¤›, uykuda solunum durmas›, safra kesesi tafl› ve eklem-k›k›rdak sorunlar› gibi ciddi hastal›klara neden olmakta; ileri yafllarda ise damar sertli¤i, kalp büyümesi, kalp ve böbrek yetmezli¤i ile baz› kanserlerin geliflme riskini artt›rmaktad›r (1,2, 10). Obezitenin tedavisinde amaç, öncelikle çocu¤un kilo art›fl›n›n durdurulmas›d›r (4). Özellikle erken çocukluk yafllar›nda çocu¤un boyu uzad›kça, mevcut kilosunu dengeleyebilir. Sa¤l›kl› bir beslenme düzeni sa¤lamak için ilk olarak ailenin beslenme al›flkanl›klar›n›n de- ¤iflmesi gerekir. Çocuklar›n günde 3 ana, 3 ara ve toplam 6 ö¤ün olacak flekilde beslenmesi önerilir ki bu di¤er aile üyeleri için de sa¤l›kl› beslenmenin ilkesidir. Ö¤ün aralar›ndaki at›flt›rmalar ile haz›r meyve sular›, kola gibi asitli içecekler ve ya¤da k›zart›lm›fl yiyecekler s›n›rland›r›lmal›d›r. Sebze ve meyve tüketimi özendirilmeli; patates, pilav, makarna, mant›, börek gibi karbonhidrat a¤›rl›kl› besinlerin miktar› azalt›lmal›d›r. Aile bireyleri çocukla birlikte ve ayn› yemekleri yemelidir. Televizyon karfl›s›nda ve al›flverifl merkezlerinde yemek yeme al›flkanl›¤›na, afl›r›ya kaçmay› kolaylaflt›rd›¤› için son verilmelidir. Çocu¤un günde en az yar›m saat yürüyüfl, basketbol veya yüzme gibi fiziksel bir aktivite yapmas› da sa¤lanmal›d›r. Unutulmamal›d›r ki, s›kl›¤› giderek artan, çocukluk ve eriflkin dönemde sa¤l›k sorunlar›na yol açan obezite önlenebilir bir hastal›kt›r. Çocuklarda ifltahs›zl›k ve yetersiz beslenme Dünyan›n pek çok az geliflmifl ülkesinde k›tl›¤›n yayg›n olarak sürmesine karfl›l›k, ülkemiz genelinde yetersiz g›daya ba¤l› beslenme yetersizli¤ine nadiren rastlan›r hale gelinmifl olmas› gurur vericidir. Günümüzde ülkemiz düzeyindeki ülkelerde ciddi beslenme yetersizli¤i ya çeflitli fiziksel hastal›klara ba¤l› olarak ya da ‘Anoreksia Nervosa’ gibi yeme bozukluklar›na ba¤l› olarak görülmektedir. Hasta olmay›p da ifltah› iyi olmayan çocuklar da vard›r ve aileleri için endifle kayna¤› olduklar› gibi, beslenmeleri yetersiz kalabilir. Afl›r› beslenen, fliflman olan çocuklarda bile dengesiz beslenme baz› temel besin ö¤eleri bak›m›ndan eksiklik oluflmas›na neden olabilir (11,12). ‹fltah, bir yeme¤in zevkle, nefleyle ve arzu edilerek yenmesidir. ‹fl17 m özel dosya: beslenme ve bozukluklar› tahs›zl›k büyüme-geliflme gerili¤ine yol açabilen bir beslenme sorunudur. Özellikle okul öncesi çocuklar›n % 30’unda beslenme yetersizli¤i oldu¤u bildirilmektedir. Süt çocuklu¤u döneminden sonra, ek g›daya geçifl ve yeni tatlar› ö¤renme aflamas›nda yaflanan aksakl›klar sonucu ifltahs›zl›k oluflabilir (13). Çeflitli hastal›klar s›ras›nda da ifltahs›zl›k ortaya ç›kabilir. Çocuklar›n iç dünyalar›nda yaflad›klar›, k›skançl›k, nefret, inatlaflma, endifle gibi duygular da ifltahs›zl›¤a sebep olabilir. Sadece anne sütüyle beslenmeden tamamlay›c› besin dönemine geçifl s›ras›nda (5 ve 7. aylar aras›nda) bebe¤in pürtüklü g›dalara al›flabilmesi için emme refleksinden uzaklafl›p, yutmay› ö¤renebilmesi gerekmektedir. Bu dönemde yap›lan en büyük yanl›fl besinlerin ö¤ütücüden geçirilip bebe¤e verilmesi ya da sadece anne sütüyle devam edilmesidir. Geçifl döneminde bebek al›fl›k olmad›¤› yeni besinleri sevmeyebilir, ö¤ürebilir ve hatta kusabilir ama, kat› g›da verilmesine sab›rla devam edilerek bebe¤in yutma becerisini kazanmas› sa¤lanmal›d›r. Bebe¤in dama¤›n›n sertleflti¤i ve difllerinin ç›kt›¤› 8 ve 10. aylarda, yafl›na uygun besinler sunularak çi¤neme becerisini kazanmas› sa¤lanmal›d›r. Bir yafl›nda bebe¤in besini tan›mas›, elini uzatmas› ve almas›, a¤z›na götürüp çi¤nemesi gibi istemli beslenme davran›fllar›n› ö¤renmifl olmas› gerekir. Bulamaç fleklinde besinlerin haz›rlanmas›ndan uzaklafl›l›p, her besininin tad›n› alg›layabilece¤i flekilde ayr› ayr› verilmesi uygun olur. Tüm besin gruplar›ndan dengeli biçimde ö¤eler içeren bir beslenme ile çocu¤un hayat› boyunca sürdürmesinde yarar olacak olan sa¤l›kl› beslenmeye bafllanm›fl olur. ‹ki yafl›ndan sonra sa¤l›kl› çocukta ortaya ç›kan ifltahs›zl›k sorunlar› daha çok g›da seçme e¤ilimine ba¤l›d›r. Seçici beslenen çocuklar iki gruba s›n›flanabilir. Birinci gruptakiler, afl›r› miktarda süt, su, meyve suyu, çay gibi s›v›lar› tüketirler ve ço¤unlukla biberon ba¤›ml›s›d›rlar. Di¤er gruptaki çocuklar ise genellikle bisküvi ve cips gibi karbonhidrat özelli¤indeki besinleri tüketmeyi severler; sonuçta ifltahlar› azal›r ve as›l yemeleri gereken yararl› besinleri tüketmezler. Çocuklar anne sütü ile beslendikleri ilk alt› ay, ayda 600-1200 gr aras› kilo al›rlar. Ek g›dalara geçiflle birlikte bu h›zl› kilo al›m süreci azal›r ve bir yafl›ndan sonra y›lda toplam 2 kg kadar al›rlar. Bu giderek azalan do¤al süreç, ebeveynlerde kayg›ya yol açarak, çocuklar üstündeki bask›n›n artmas›na, fliflmanlat›c› g›dalar›n miktar›n›n artt›r›lmas›na ve sonuçta ya afl›r› beslenme ya da çocu¤un tepkisi sonucu ifltahs›zl›¤a yol açabilir. Doktor kontrolünde sa¤l›kl› büyüyen ve geliflen, yafl›na uygun miktarda ve çeflitlilikte beslenen çocuklara müdahale edilmemelidir. Unutulmamas› gereken en önemli nokta fludur: fliflman çocuk sa¤l›kl› de¤ildir ve gelecekte de olmayacakt›r! Amaç fliflman de¤il sa¤l›kl› çocuklar yetifltirmek olmal›d›r. ‹fltahs›zl›¤›n gerçekten geliflmeyi etkileyip etkilemedi¤ini saptamak için Çocuk Sa¤l›¤› ve Hastal›klar› Uzmanlar› standart büyüme e¤ri18 lerinden yararlan›rlar. Belli bir e¤rinin (üçüncü persantil) alt›nda kalan ve büyüme e¤rilerinde (persantil kayb›) azalma olan çocuklar kilo azl›¤›na sebep olan hastal›klar aç›s›ndan araflt›r›l›r. Yap›lan fizik muayene ve incelemeler sonucu bir problem rastlanmayan çocuklar›n beslenme al›flkanl›klar› gözden geçirilir ve Diyetisyen ile iflbirli¤i içinde günlük kalori miktar› ve besin çeflitlili¤i düzenlenir. ‹fltahs›z çocuklar için afla¤›daki ilkelere uyulmas›, ifltahlar›n›n artmas›na ve yemek al›flkanl›klar›n›n düzelmesine yard›mc› olur: • Belirli zamanlarda ve belirli yerlerde besleyerek al›flkanl›k ve düzen kazand›rmak • Ö¤ün miktar›n› ve s›kl›¤›n› yafl›na göre ayarlamak • Toplam 6 ö¤ün (3 ana + 3 ara ö¤ün) fleklinde g›da vermek • Yemek öncesinde meyve suyu, cips, fleker çikolata gibi g›dalar› vermemek • Etraf› kirletmesine göz yumarak kendi kendine beslenmesini sa¤lamak • Yemek kurallar› konusunda disiplinli ancak kibar davranmak • Masadan kalkt›ktan sonra bir sonraki ö¤üne kadar yemek vermemek Yetersiz beslenme sonucunda büyüme-geliflme gerili¤i geliflmesini önlemek için özellikle do¤umdan sonraki ilk iki y›lda daha s›k aral›klarla olmak üzere tüm çocukluk ve ergenlik ça¤› boyunca düzenli olarak Çocuk Sa¤l›¤› ve Hastal›klar› Uzmanlar› taraf›ndan sa¤lam çocuk izlemleri yap›lmal›; büyüme e¤rileri yak›ndan takip edilerek sorun varsa erken tan› konmal› ve altta yatan hastal›k varsa bulunmal›; her çocu¤un yafl›na ve özel gereksinimlerine uygun olarak hekimi ve diyetisyeninin önerece¤i beslenme uygulanmal›d›r. Yetersiz beslenme; ö¤renme yetilerinde azalma, okul baflar›s›nda düflme ve baflta bulafl›c› olanlar olmak üzere hastal›klara dirençte azalma ile birlikte seyretti¤i ve ciddi düzeye var›rsa ölüm riskini artt›rd›¤› için önlenmesi büyük önem tafl›r (14). Çocukken kazan›lan sa¤l›kl› beslenme al›flkanl›klar›, eriflkin dönemde karfl›lafl›lan sa¤l›k sorunlar›n› da azalt›r. KAYNAKLAR: 1) 2) 3) 4) 5) 6) 7) 8) 9) 10) 11) Ogden CL et al. Gastroenterology 2007; 132(6): 2087-102. Petrie JR. et al. Diabet Med 1998; 15 (Suppl 3): S 29- S 31. World Health Organization. Geneva: WHO, 3-5 June, 1997. Budd GM, Hayman LL. J Cardiovasc Nurs 2006; 21(6): 437-41. O’Brien S et al. Pediatrics 2004; 114(2): 154-159. Wardle J, Cooke L. Best Pract Res Clin Endocrinol Metab 2005; 19(3): 421-40. Lee JM et al. Pediatrics 2007; 119(3): e624-30 Deardorff J. et al. Pediatrics 2005; 116(6): 1451-6. Stoll BA. Breast Cancer Res Treat 1998; 49(3): 187-93. Saland JM. Curr Opin Pediatr 2007; 19(2): 183-91. Gökçay G., Garipo¤lu M. Çocukluk ve Ergenlik Döneminde Beslenme. SAGA Yay›nlar›, ‹stanbul, 2002; s.133-152. 12) Lustig RH. Pediatr Ann; 35(12): 898-902, 905-7. 13) Bernard-Bonnin AC. Can Fam Physician 2006; 52(10): 1247-51. 14) Fanjiang G, Kleinman RE. Curr Opin Clin Nutr Metab Care 2007; 10(3): 342-7. m özel dosya: beslenme ve bozukluklar› Normal anne ve babadan do¤an bir bireyin obez olma olas›l›¤› % 10 iken; ebeveynlerinden birinin fliflman olmas›yla olas›l›k % 40’a, her ikisinin fliflman olmas›yla ise % 80’e ç›kmaktad›r. Obezite Uzm. Dr. Yavuz Furuncu¤lu HIH ‹ç Hastal›klar› Bölümü Üyesi bezite, ça¤›m›z›n en önemli sa¤l›k sorunlar›ndan biri halinde gelmifl olup, geliflmifl ülkelerde ‘salg›n’ düzeyine ulaflm›flt›r. Geliflmekte olan ülkelerde de zenginleflmeye paralel olarak g›da bollafl›p geleneksel beslenme flekillerinden Bat› uygarl›klar›n›n beslenme flekline geçiflle birlikte ciddi olarak obezite oranlar› yükselmeye bafllam›flt›r. Obezite sözcü¤ünün kökeni Latince olup “yemek yemifl” anlam›na gelen “Obesus’’ kelimesidir. Pratik uygulamada obezite, vücutta biriken fazla ya¤ miktar›n› ifade etmek için kullan›l›r. Geçmifl dönemlerde ve hatta hala baz› geliflmemifl ve açl›k sorunu olan ülkelerde obezite güç ve maddi varl›¤›n bir göstergesi olarak görülse de ça¤dafl t›p anlay›fl›na göre önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastal›k olarak kabul edilmektedir. Obezitenin yol açt›¤› sa¤l›k sorunlar›n›n bafl›nda fleker hastal›¤›, hipertansiyon, kan ya¤ oran- O Uzm. Dr. Yavuz Furuncu¤lu 19 m özel dosya: beslenme ve bozukluklar› lar›nda art›fl ve kalp-damar hastal›klar› gelmektedir. Eskiden sorunlar bafllad›ktan sonra tedaviye bafllan›rken, günümüzde hastal›klar ortaya ç›kmadan obezitenin tedavi edilmesi ile hastal›klara karfl› önlem al›nmaya çal›fl›lmaktad›r. Obezite tedavisine ayr›lan bütçe geliflmifl ülkelerde giderek artmaktad›r. Amerika Birleflik Devletleri'nde ulusal sa¤l›k harcamalar›n›n % 7’si obezite tedavisine ayr›lm›flt›r (1). Obezitenin tan›s› Obezite ‘fazla kilolu olma’ ile efl anlaml› de¤ildir; vücutta ya¤ oran›n›n artm›fl olmas› demektir. Fazla kilolu göründü¤ü halde ölçümlerinde vücut ya¤ oran› normal ç›kan bireyler obes kabul edilmezler ki bu durumun en iyi örne¤i kaslar› geliflmifl olan sporculard›r. Kilosu normal s›n›rlarda oldu¤u halde vücut ya¤ oran› beklenilenin üstünde ç›kanlar ise obes kabul edilir ve ‘metabolik obes’ olarak adland›r›l›rlar. ‘Metabolik obezite’, kilosu boyuna göre çok fazla olmamakla birlikte, gençlik y›llar›na göre ortalama 10 kg kadar fazla olan ve baflta flekerle ilgili olanlar olmak üzere metabolik süreçleri bozulmaya bafllam›fl kiflilerde görülür. (Metabolizma, vücudumuzun canl›l›¤›n› sürdüren biyolojik süreçlerin tümünün ad›d›r). Di¤er obes hastalar gibi ‘metabolik obes’ olan kifliler de fliflmanl›kla iliflkili hastal›klara meyillidir. Normal kabul edilen ya¤ oran› yafl ve cinse göre de¤iflir. Genç eriflkin erkekte % 12-20, genç eriflkin kad›nda % 20-30 aras›ndaki ya¤ oranlar› normal kabul edilir. Yaflland›kça vücut ya¤ oran› artar. Ya¤ hücrelerinin büyüklü¤ü ve miktar› da önemlidir. Çocukluktan itibaren fliflman olanlarda ya¤ hücreleri genellikle cilt alt›nda toplan›r; buna ‘hiperplazik tip fliflmanl›k’ denir ve hastal›k oluflturma ihtimali daha azd›r. ‹leri yafllarda oluflan fliflmanl›klara ise ‘hipertrofik tip fliflmanl›k’ denir; bu tipte ya¤ birikimleri daha çok gövdede olmak üzere içte yo¤unlafl›r ve hastal›klarla iliflkisi daha kuvvetlidir. Vücut ya¤›n› birçok yöntemle ölçmek mümkündür. En basiti biyoelektrik impedans yöntemi olup, özel bir tart› yard›m›yla vücuttaki ya¤-kas-su oranlar›n›n büyük do¤ruluk pay› ile ölçülmesine olanak verir. Di¤er bir obezite ölçme yöntemi beden kitle indeksinin hesab›d›r. ‹ngilizce karfl›l›¤› Body Mass Index olan beden kitle indeksi k›saca BMI (veya ülkemizde BK‹) olarak bilinir ve beden a¤›rl›¤›n›n, metre cinsinden boy uzunlu¤unun karesine bölünmesiyle hesaplan›r. Afla¤›da bir örnekle hesap flekli aç›klanm›flt›r: A¤›rl›¤› 70 kg, boyu 1.6 metre (160 cm) olan kiflinin de¤eri hesapla 27.3 bulunur: 70 / (1.6 x 1.6) = 70 / 2.56 = 27.3 20 Beden Kitle ‹ndeksi sonucuna göre s›n›flama flöyle yap›l›r: • Beden Kitle ‹ndeksi 18.5’un alt›nda ise kifli ‘normalden zay›f’ kabul edilir • Beden Kitle ‹ndeksi 18.5-24.9 aras›nda ise indeks normaldir (ancak metabolik obezite olabilir!) • Beden Kitle ‹ndeksi 25-29.9 aras›nda ise kifli ‘kilolu’ (‘overweight’) kabul edilir • Beden Kitle ‹ndeksi 30-39.9 aras›nda ise kifli ‘obez’ kabul edilir. • Beden Kitle ‹ndeksi 40 ve üzerinde ise kifli ‘afl›r› obez’ kabul edilir. Bu duruma ‘hastal›kl› obezite’ anlam›nda ‘morbid obezite’ denilmektedir. Obezitenin de¤erlendirilmesinde s›k kullan›lan di¤er yöntemler aras›nda göbek çevresi ve bel / kalça oran› ölçümü de vard›r. Türk toplumunda bel çevresi afla¤›daki gibi olmal›d›r: • Erkekte bel çevresi 94 cm alt›nda olmal›d›r • Kad›nda bel çevresi 80 cm alt›nda olmal›d›r Bel / kalça oran› için normal de¤erler afla¤›da sunulmufltur: • Erkekte bel / kalça oran› % 95’den fazla olmamal›d›r • Kad›nda bel / kalça oran› % 80’den fazla olmamal›d›r Bu de¤erleri aflanlar obes kabul edilir. Dünyada ve Türkiye’de obezite oranlar› Dünyada obezite prevalans› (yayg›nl›¤›) % 8.2 olarak hesaplan›rken, normalden zay›f olma prevalans› % 5.8’dir. Yani dünyadaki obeslerin say›s› zay›flar›n say›s›n› geçmifltir (2). Avrupa’da obezite prevalans› kuzeyde en az olmak üzere erkeklerde % 1018, kad›nlarda ise % 15-30 aras›nda de¤iflmektedir (3). Avrupa’da ‘en fliflman’ ülke, erkeklerde % 28, kad›nlarda % 38 oranlar› ile Yunanistan iken; geliflmifl ülkeler aras›nda Japonya en düflük dünyada fliflmanl›k oran›na sahiptir (4). Ülkemizde ise Onat ve arkadafllar›n›n 2000 y›l›nda yapt›¤› çal›flmada obezite prevalans› kad›nlarda % 43, erkeklerde % 21 bulunmufl; bel çevresi 102 cm üzerinde olan erkeklerin oran› % 17, bel çevresi 88 cm üzerinde olan kad›nlar›n oran› ise % 56 olarak belirtilmifltir (5). Bu veriler h›zla Avrupa’n›n en fliflman ülkesi olmaya do¤ru gitti¤imizi ve dünya genelinde oldu¤u gibi ülkemizde de kad›nlar›n obes olma riskinin erkeklerden daha fazla oldu¤unu göstermektedir. Obezitede risk faktörleri nelerdir? • Fiziksel aktivitede azalma: Her yafl grubunda önemli bir etkendir. • Afl›r› ve yanl›fl beslenme: Çocukluktan itibaren etkisini ziksel aktivite yap›lm›yorsa, fliflmangösterir. l›k geliflebilir. Pek çok hastan›n çok • Yafl: ‹lerleyen yaflla birlikte yemedikleri halde kilo verememeleegzersiz olanaklar›n›n azalmas› ve ri bundan kaynaklan›r. Obezitenin metabolizman›n yavafllamas› obeziortaya ç›kmas›n› kolaylaflt›ran pek te riskini artt›rmaktad›r. çok etken vard›r. Afla¤›da bafll›ca • Sosyo-ekonomik düzey: Düobezite tipleri ve geliflimlerine neflük sosyo-ekonomik gruplarda, karden olan durumlar özetlenmifltir (9): bonhidrat a¤›rl›kl› beslenme ve egzersiz olanaklar›n›n azl›¤› obeziteyi Obesite ‘fazla kilolu olma’ ile efl anlaml› 1) Eksojen (d›fl etkenlerle iliflkiartt›rmaktad›r. li) fliflmanl›k • E¤itim düzeyi: Düflük e¤itim de¤ildir; vücutta ya¤ oran›n›n artm›fl Bütün fliflmanlar›n % 90'›n› ilgilendüzeyinde olup endüstrileflmifl bir olmas› demektir. Fazla kilolu göründü¤ü diren en yayg›n fliflmanl›k tipidir. ‹lülkede yaflayan kiflilerde obeziteye gili faktörler: daha s›k rastlanmaktad›r. halde ölçümlerinde vücut ya¤ oran› • Cinsiyet: Kad›nlarda obezite normal ç›kan bireyler obes kabul • Kal›tsal faktörler: riski dünya genelinde daha fazla edilmezler ki bu durumun en iyi örne¤i • Beyinde ifltah ayar› ile ilgili sorunolup; hormonal etkenlerle oldu¤u lar (hipotalamus adl› bezde) kadar, ortalama e¤itim ve gelir dükaslar› geliflmifl olan sporculard›r. • Is› üretimi (termogenez) ile ilgili zeyleri ile egzersiz olanaklar›n›n pek sorunlar (kas ifllevleri, terleme) çok ülkede hala erkeklerden daha • Kas liflerinin türü ile ilgili özellikler düflük olmas›yla iliflkilidir. • Fizik hareketlili¤e e¤ilim / yetenek ile ilgili özellikler • Evlilik ve do¤um say›s› • Menopoz • Çevresel faktörler: • Sosyal çevre • E¤itim ve al›flkanl›klar • Genetik yap› • Besin bulma kolayl›¤› ve ulafl›labilen besin türleri • Sigaray› b›rakma • Sosyal yaflant›n›n etkileri ve gerekleri • Alkol al›m› • Alkol • ‹laçlar: Kortizon gibi ilaçlar yan etki olarak kilo almaya • ‹laçlar yol açabilir. • Hareketlili¤in azalmas› • Gebelik ve emzirme dönemleri Obezitede genetik ve çevresel faktörler beraberce rol al›r. Birden • Stres fazla genin obeziteye kal›tsal yatk›nl›kla ilgili oldu¤u düflünül2)Endojen (içten kaynaklanan) fliflmanl›k mektedir. Normal anne ve babadan do¤an bir bireyin obes olma Afla¤›daki durumlarda görülebilir: olas›l›¤› % 10 iken; ebeveynlerinden birinin fliflman olmas›yla olas›l›k % 40, her ikisinin fliflman olmas›yla ise % 80 düzeyine • Hormon bozukluklar›na ba¤l› fliflmanl›klar: ç›kmaktad›r. • Hipotiroidi (tiroid bezinin az çal›flmas›) Anne sütünü daha uzun süre alan bebeklerde fliflmanl›¤›n daha az • Cushing hastal›¤› ve sendromu (böbrek üstü bezlerinin afl›r› olmas› (6) ve düflük do¤um a¤›rl›¤› olan bebeklerin eriflkin yakortizon üretmesi) flamda fliflman olmaya yatk›nl›k göstermeleri (7), do¤um önce• Pankreastan afl›r› insülin salg›lanmas›na yol açan hastal›klar sinden bafllayarak karfl›lafl›lan g›da miktar› ve içeri¤inin de (insülinoma; nesidioblastosis) önemli oldu¤una iflaret etmektedir. • Polikistik over hastal›¤› gibi di¤er hormonal sorunlar Kalitesiz uyku ve s›k s›k uyanman›n da obeziteyle ba¤lant›l› ol• Hipotalamus bezi ile ilgili bozukluklar du¤u bulunmufltur (8). Obeziteye neden olan durumlar nelerdir? Obezitede temel sorun, al›nan enerjinin, harcanan enerjiden fazla olmas›d›r. Çok az g›da bile al›nsa, yak›lmas› için gereken fi- Genetik hastal›klar: Prader-Willi sendromu gibi pek çok kal›tsal hastal›kta belirtilerden biri olarak fliflmanl›k görülebilmektedir. 21 m özel dosya: beslenme ve bozukluklar› Kad›nlarda obezite riski dünya genelinde daha fazla olup; hormonal etkenlerle oldu¤u kadar, ortalama e¤itim ve gelir düzeyleri ile egzersiz olanaklar›n›n pek çok ülkede hala erkeklerden daha düflük olmas›yla iliflkilidir. • Safra kesesi tafllar› ve di¤er hastal›klar› • Karaci¤er ya¤lanmas› • Üreme sistemine ait sorunlar: Cinsel güç kayb› (impotans), adet bozukluklar›, k›llanma, yumurtal›k kistleri (polikistik over sendromu), k›s›rl›k (infertilite) • Kas-eklem-sinir sistemlerine ait sorunlar: Eklemlerde k›k›rdak zedelenmeleri ve kireçlenme; gut hastal›¤›; bel f›t›¤›; di¤er sinir s›k›flmalar›; ‘topuk dikeni’ vb. • Ruhsal ve sosyal sorunlar: Endifle, depresyon, özgüvende azalma, toplumdan d›fllanma veya uzaklaflma, sosyal tak›nt› ve korkular • Cilt ve eklerine ait sorunlar: Mantar hastal›¤›, afl›r› terleme, çatlaklar vb. • Tüm nedenlere ba¤l› ölüm risklerinde art›fl • Erken ölüm riski Obezitede sadece % 10 kilo kayb› ile elde edilen kazan›mlar nelerdir? Obezitede riski artan hastal›klar nelerdir? Obes insanlarda pek çok hastal›k daha s›k ve daha erken yaflta görülür ve daha fliddetli seyreder. Bu hastal›klar›n gelifliminde, obezite oluflmas›nda rol oynayan etkenler do¤rudan veya dolayl› olarak rol ald›¤› gibi, artan kiloya paralel olarak da ortaya ç›kabilir veya fliddetlenebilirler. Bafll›ca örnekler flöyle s›ralanabilir: • Metabolik sendrom: Dokular›n insüline direnç göstermesi sonucu geliflir; kilo art›fl›na paralel olarak kan bas›nc› yükselir; olumsuz kan ya¤lar› artar; olumlu kan ya¤lar› azal›r ve fleker hastal›¤› veya e¤ilimi ortaya ç›kar. • Eriflkin tipi fleker hastal›¤› (Tip 2 Diabetes Mellitus) • Hipertansiyon • Hiperlipidemi (kan ya¤lar›nda yükselme; kolesterol ve trigliserid art›fl›) • Kalp-damar sistemi hastal›klar› (kalp krizi, büyümesi, yetmezli¤i) • Beyin damarlar›n› ilgilendiren hastal›klar (inme, felç ) • Kanserler (rahim, meme, yumurtal›k, safra kesesi, prostat, kal›n ba¤›rsak, böbrek) • Uykuda nefes durmas› sendromu ve di¤er solunum problemleri • Böbrek yetmezli¤i riski (obeziteye ba¤l› böbrek hastal›¤› tan›mlanm›flt›r!) 22 fiiflmanl›kla birlikte artan risklere karfl›, kilo vermekle daha iyiye gidiflin sa¤lanabilmesi, tedavinin önemini yans›t›r. Sadece % 10 kilo kayb› ile afla¤›dakilerin sa¤lanabilece¤ini gösteren bilimsel veriler vard›r (10-12): • Ölüm riski % 20-25 azal›r • fieker hastal›¤› ile iliflkili ölümler % 30-40 azal›r • fieker hastal›¤› geliflme riski en az %50 azal›r • Açl›k kan flekeri % 30-50 düfler • HbA1c (üç ayl›k flekeri yans›tan de¤er) % 15 düfler • Kan bas›nc› 10 mmHg düfler (hem büyük, hem de küçük tansiyon azal›r) • Total kolesterol %10 azal›r • ‘Kötü’ (LDL) kolesterol % 15 azal›r • ‘‹yi’ (HDL) kolesterol % 8 artar • Trigliseridler %30 azal›r • Obezitede artan tipteki kanserlerden kaynaklanan ölümler % 40-50 azal›r Obezite tedavisi nas›l olmal›d›r? Hastanemizde nas›l yap›lmaktad›r? Obezite tedavisine öncelikle hekim kontrolü ile bafllanmal›d›r. ‹lk de¤erlendirmeyi pratisyen hekim veya Aile Uzman› yapabilir. Özellikle ileri düzeyde fliflman olan hastalar, çocuk iseler Pediatri, eriflkin iseler ‹ç Hastal›klar› Uzman› taraf›ndan de¤erlendirilmelidir. Öyküde beslenme ve egzersiz al›flkanl›klar›n›n yan› s›ra, geçmiflte ve halen olan t›bbi sorunlar, madde ve ilaç kullan›mlar›, sosyal özellikler ve ailede rastlanan sorunlar sorgulanmal›d›r. Öykü veren hastan›n tüm yak›nma ve belirtilerini hekimi ile paylaflmas› ve daha önceki diyet denemelerinden de bah- setmesi durumunun daha iyi anlafl›l• Orta derecede kilo vermas›n› sa¤lar. Öyküden sonra genel menin bile faydas› vard›r fizik muayene yap›lmal›d›r. • Gerçekçi beklentilerle Muayene s›ras›nda bel çevresi, belyola ç›k›l›rsa baflar› artar kalça oran› ve vücut ya¤-kas oranlar • Yavafl ama kal›c› kilo ölçülmelidir. Muayeneden sonra gevermek faydal›d›r nel olarak istenenlere ek olarak he• Uzun dönemde elde edikimin hastan›n durumuna göre gelecek kal›c› sonuçlara odaklanmak rekli görebilece¤i di¤er tetkikler de baflar›y› artt›r›r. yap›lmal›d›r. Ç›kan sonuçlar hastaObezite tedavisi, herkesten önce n›n hekimi taraf›ndan de¤erlendirilObezite tedavisinde egzerhastan›n inanmas› ve aktif olarak meli ve kifliye uygun tedavi plan› sizin faydalar› oluflturulmal›d›r. Tedavi plan› ç›kave yöntemi nas›ld›r? kat›lmas› gereken bir tedavidir. r›ld›ktan sonra hasta Diyetisyen ve Obezite tedavisinde egzersizin yeri Hekimlerin ve di¤er ilgili uzmanlar›n Psikolog / Psikiyatrist taraf›ndan çok önemlidir. Egzersiz sadece kilo görülmelidir. Gerek olursa di¤er bivermeyi kolaylaflt›rmakla kalmaz, önerilerinin baflar›l› olabilmesi için lim dallar›ndan konsültasyonlarla vücutta sa¤l›¤› olumlu yönde etkilehastan›n tedavideki sorumlulu¤unu hastan›n tetkik ve tedavisine yön veyen pek çok de¤iflime de neden olur. rilmelidir. Egzersizin yararlar› flöyle özetleneüstlenmesi gerekir. Do¤ru bilgilerle Hisar Intercontinental Hospital, bilir (12-14): donanm›fl hastalar kendi tedavilerinde obezitenin toplumumuzun bugünkü • Egzersiz esnas› ve sonrave gelecekteki sa¤l›¤›n› tehdit eden s›nda enerji tüketimi artarak kilo verson derece etkilidir. ciddi bir hastal›k olmas›na karfl›n, me kolaylafl›r tedavi edilebilir oldu¤u ilkesinden • Bazal metabolizma h›z› hareketle, obezite de¤erlendirme ve tedavisine adanm›fl bir poartar ve kilo vermeye katk›da bulunur liklinik hizmeti bafllatm›flt›r. Hastanemizde yukar›da basamakla• Ya¤ dokusu azal›rken kas dokusu artar; artan kas dokusu ra uygun olarak de¤erlendirme ve tedavi uygulanmaktad›r. Üç ve daha fazla enerji tüketir alt› ayl›k paket programlar halinde hastalar kabul edilmektedir. • Psikolojik olarak olumlu etki eder; kifli kendini daha güçPaket programlarda ‹ç Hastal›klar›, Diyet ve Psikoloji uzmanlalü hisseder; özgüveni artar r›n›n muayene ve takipleri ile gerekli t›bbi tetkikler yer almakta• Obeziteye ba¤l› sorunlar›n görülme riski azal›r d›r. On befl gün arayla hastalar›m›z›n kilolar›, ya¤-kas oranlar›, • Kolesterol, kan bas›nc› ve fleker kontrolü kolaylafl›r bel çevreleri ve bel kalça oranlar› ölçülmektedir. Kifliye özgü di• Uzun dönemde verilen kilonun yeniden geri al›nmas›n› önyetler verilmekte ve gerekli hallerde medikal tedavileri planlanlenebilir maktad›r. Alt› ayl›k kilo kayb› hedefi bafltan belirlenmekte ve he• Aktif olarak egzersiz yapan obeslerde hastal›klara yakadefe uygun yaklafl›mlar gerçeklefltirilmektedir. lanma ve ölüm riski, egzersiz yapmayan ve kondisyonu kötü olan bireylerden daha azd›r Hastalar›n bilmeleri gereken do¤rular nelerdir? • Egzersiz, kilo verilmese bile (ba¤›ms›z etki olarak) kalp Obezite tedavisi, herkesten önce hastan›n inanmas› ve aktif olahastal›¤› riskini azalt›r rak kat›lmas› gereken bir tedavidir. Hekimlerin ve di¤er ilgili uzmanlar›n önerilerinin baflar›l› olabilmesi için hastan›n tedavideki Egzersiz, haftada 3-4 kez olmal› ve en az 20-30 dakika sürmelisorumlulu¤unu üstlenmesi gerekir. Do¤ru bilgilerle donanm›fl dir. Egzersiz mutlaka oksijen tüketimini artt›ran (aerobik tipte) hastalar kendi tedavilerinde son derece etkilidir. Bilinmesi gerehareketleri kapsamal›d›r ki bunlara yürümek ve bisiklet sürmek ken temel do¤rular flunlard›r (11,12): gibi kalp ve akci¤eri çal›flt›ranlar örnek verilebilir. • Obezite hayat boyu mücadele ve tedavi gerektiren bir hastal›kt›r Obezite ve ilaç tedavisi • Obezite irade eksikli¤ine ba¤l› de¤ildir, birçok faktörle Obezite tedavisinde ülkemizde halen afla¤›daki etken maddeleri ilgilidir içeren ilaçlar kullan›lmaktad›r: 23 m özel dosya : beslenme ve bozukluklar› gerekir. Beden kitle indeksi 40 veya üzerinde olan ve ‘morbid’ (hastal›kl›) obes olarak adland›r›lan kifliler ile, beden kitle indeksi 35 ve üzerinde olup da fliflmanl›¤a ba¤l› sorunlar› olanlara cerrahi önerilebilir. Mide balonu yönteminde, mideye endoskopi yard›m›yla silikon bir balon yerlefltirilir ve yemekler s›ras›nda erken doygunluk hissi oluflmas› sa¤lan›r. Üç-alt› ay kadar midede b›rak›l›r ve sonra ç›kar›l›r. Balon tak›l› iken diyet kurallar› aynen geçerlidir ve gerekirse ilaç da verilir. Mide balonu genellikle cerrahi yöntemlere geçiflte bir ara kademe olarak kullan›l›r. Cerrahi yöntemler ikiye ayr›l›r: 1-Mideye bant konmas› ameliyat›: Laparoskopik (‘kapal› cerrahi’) yöntemiyle etraf›na bir bant geçirerek mideyi küçültme operasyonudur. Erken doyma hissi yarat›r; afl›r› g›da al›n›nca kusmaya neden oldu¤u için diyet bozmay› güçlefltirir. Yan etkileri vard›r ve asla di¤er yöntemler denenmeden ilk ad›mda önerilmez. Obezitenin yol açt›¤› sa¤l›k sorunlar›n›n bafl›nda fleker hastal›¤›, hipertansiyon, kan ya¤ oranlar›nda art›fl ve kalp-damar hastal›klar› gelmektedir. 1-Orlistat: Ba¤›rsaklardan ya¤ emilimini önleyerek zay›flamaya yard›mc› olur. Kan bas›nc›, total kolesterol, ‘kötü’ (LDL) kolesterol ve trigliserid düzeylerini düflürmede de etkindir (15). Orlistat, insülin direncini azalt›r ve diyete uyumu kolaylaflt›r›r (15). Orlistat tedavisi ile fleker hastal›¤›n›n % 37 önlenebildi¤i Xendos çal›flmas› ile gösterilmifltir (16). 2-Sibutramine: ‹fltah kesici, metabolizma h›zland›r›c› ve terletici etkisi ile zay›flamaya yard›mc› olur. Araflt›rmalarda kan ya¤lar›nda ve insülin düzeyinde olumlu de¤iflikliklere yol açt›¤› saptanm›flt›r (17). Her iki ilaç da uzun y›llard›r kullan›mda olup, genel olarak güvenli say›lmaktad›r. Ancak her ilaç her hastaya uygun olmayabilir. Ayr›ca di¤er ilaçlar gibi, zay›flama ilaçlar›n›n da yan etkileri ç›kabilir. Bu ilaçlar mutlaka doktor önerisi ile ve kontrolü alt›nda kullan›lmal›d›r. ‹laç bafllanmas› için beden kitle indeksinin 30 veya üzerinde olmas› ya da indeks 27 veya üzerinde iken ilave bir hastal›k olmas› gerekir. Günümüzde yeni obezitede ilaçlar›na yönelik araflt›rmalar sürmektedir (18). Obezite tedavisinde mide balonu ve cerrahinin yeri Obezite tedavisinde en son çare olarak giriflimsel yöntemlere baflvurulur. Hastan›n psikiyatrik olarak bu tedaviye haz›r olmas› 24 2-Bypass cerrahisi: Mide ve ince ba¤›rsa¤›n bir k›sm›n› devre d›fl› b›rakan bir ameliyat fleklidir. Besinler do¤rudan ba¤›rsa¤›n daha ileri bölümlerine geçer ve yeterince emilemezler; bu nedenle çok ileri düzeyde kilo kayb› oldu¤u gibi beslenme yetersizli¤i riski tafl›r. Ciddi bir yöntemdir. Nadir uygulan›r ve çok yak›ndan takip gerektirir. Sonuç olarak, obezite önlenebilir ve tedavi edilebilir ciddi bir hastal›kt›r. Hastan›n etkin biçimde tedaviye kat›lmas› ve baflta hekimi ile diyetisyeni olmak üzere tedavi ekibiyle uyum içinde çaba harcamas› ile baflar›ya ulafl›l›r. KAYNAKLAR: 1) 2) 3) 4) 5) 6) 7) 8) 9) 10) 11) 12) 13) 14) 15) 16) 17) 18) Thompson D et al. Obesity Reviews 2001; 2: 189-197. WHO Nutrition Data Banks 2001-www.who.int/nut/dbbmi.html Seidell-Deerenberg. Pharmacoeconomics 1994: 5 (Suppl 1): 38-44. International Obesity Task Force-www.iotf.org Onat A. et al. TEKHARF. Argos ‹letiflim Yay›nlar›, ‹stanbul, 2001. Von Kries R et al. BMJ 1999: 319 (7203): 147-50. Björntorp P. Obesity Review 2001: 2: 73-86. Furuncuo¤lu Y. et al. Obezite Kongresi Kitab›, 2006; Antalya. Furuncuo¤lu Y. Obezitenin Nedenleri Nelerdir? Obeziteden Diyete Bilimsel Zay›flama Kitab›. Akis Kitap, ‹stanbul, 2006, s.19. Kopelman P, Formiguera X. Int J Obes Relat Metab Disord 1999: 23 (Suppl 7): S1. Ogden et al.. Gastroenterology 2007; 132(6): 2087-102. Fujioka K. Obes Res 2002; 10 Suppl 2: 116 S-123 S. Dachs R. Am Fam Physician 2007; 75(9): 1333-5. Catenacci VA, Wyatt HR. Nat Clin Pract Endocrinol Metab 2007; 3(7): 518-29. Sjöström L. et al. Lancet 1998: 352 (9123): 167-172. Torgerson J. et al. Diabetes Care 2004; 27(1): 155-161. James WP et al. Lancet 2000; 356: 2119-25. Aronne LJ, Thornton-Jones ZD. Clin Pharmacol Ther 2007; 81(5): 748-52. m güncel t›p Farkl› yönleriyle Sünnet asla hafife al›nmamas› gereken ciddi bir operasyondur. Bu makalenin amac› sünnet uygulamalar›n›n de¤iflik yönlerine dikkat çekmektir. sünnet Doç. Dr. Salih Somuncu Hisar Intercontinental Hospital Çocuk Cerrahisi Bölümü Baflkan› Doç. Dr. Salih Somuncu ünnet, tüm dünyada en çok yap›lan cerrahi giriflimdir ve dünya üzerindeki erkeklerin yaklafl›k % 20'si sünnetlidir. Toplumumuzda ise bu oran % 100’e yak›nd›r. Sünnet, “penis” ad› verilen erkek üreme organ›n›n en uç k›sm›n› örten deri ekinin ç›kar›lmas› ifllemidir. Yayg›n olarak uygulanmas›na karfl›n, hala tart›fl›lan yönleri olan bir cerrahi giriflimdir. Yanl›fl teknikle veya sak›ncal› durumlarda yap›lmas› halinde sünnet bir erke¤in yaln›zca çocukken de¤il, bütün hayat› boyunca s›k›nt› çekmesine neden olacak ciddi sorunlara yol açabilir. Sünnet asla hafife al›nmamas› gereken ciddi bir operasyondur. Bu makalenin amac› sünnet uygulamalar›n›n de¤iflik yönlerine dikkat çekmektir. Tarihçesine bak›ld›¤›nda 15000 y›l öncesinde bile sünnetin yap›ld›¤›na dair veriler vard›r. S 25 m güncel t›p Yenido¤an sünneti çok k›sa sürede iyileflir ve bebekte kanama-p›ht›laflma bozuklu¤u yoksa kanama riski daha azd›r. Tüm çocuklar gibi, yenido¤anlar da konunun uzman› cerrahlar d›fl›nda kimseye sünnet ettirilmemelidir. Sünnetin farkl› kültürlerce ve birbirinden ba¤›ms›z olarak uyguland›¤› bilinmektedir. Örne¤in Antik M›s›r’da sünnetin uyguland›¤›n› gösteren veriler aras›nda, M.Ö. 4000 y›llar›na ait mumyalarda sünnet bulgular› olmas› ve duvar resimlerinde sünnetin gelenekler gere¤i uygulan›fl›n› gösteren sahnelere rastlanmas› say›labilir. Dünyan›n öbür taraf›nda da durum farkl› olmam›flt›r; nitekim Kristof Kolomb yeni dünyay› keflfetti¤inde birçok yerlinin sünnetli oldu¤unu saptam›flt›r. Sünnet dünyan›n pek çok ülkesinde dinsel inan›fl ve/veya geleneklerin gere¤i olarak uygulanmaktad›r. Sünnet Musevi topluluklar›nda mutlak dini yükümlülük olarak görülmektedir. Bat› uygarl›klar›nda geçmiflte k›s›rl›k, sara, ast›m, idrar kaç›rma, f›t›k, alkolizm ve gut gibi pek çok hastal›¤›n sünnetle çözümlenebilece¤i ileri sürülmüfl ve bu nedenle 1880-1950 y›llar› aras›nda çok say›da Hristiyan erke¤e uygulanm›flt›r. Ancak 1970’li y›llardan sonra tam tersine bir görüfl geliflmifl; hatta Amerikan Pediatri Derne¤i “Sünnetin hiçbir t›bbi gere¤i yoktur!’’ diyecek kadar karfl›t bir tutum benimsemifltir. Ancak t›bbi yararlar›n›n olabile26 ce¤i anlafl›ld›kça 1989 y›l›ndan itibaren ayn› kurum özellikle yenido¤an sünneti konusunda tutumunu yumuflatm›fl ve gereken hastalara uygulanabilece¤ini bildirmifltir. Son y›llarda Bat› ülkelerinde baz› toplumsal dernekler sünnet aleyhine çal›flmalar yapsa da 1995 y›l›nda ABD’de sünnetli erkek oran› % 65 olarak saptanm›flt›r. Bu oran Kanada ve Avustralya’da % 35, ‹ngiltere’de % 10, Çin, Japonya ve di¤er Avrupa ülkelerinde ise % 1’in alt›ndad›r. Sünnetle ilgili olarak, dini inan›fl, gelenekler, insan haklar›, ekonomik kazanç ve yarar›na dair bilimsel kan›tlar gibi pek çok boyutu ilgilendiren tart›flmalar tarih boyunca sürmüfltür. Sünnetin dini inan›fl›n gere¤i olarak görülmesi, dinle ilgili ayr›mc›l›k için bir silah gibi kullan›lmas›na yol açabilmifltir. Örne¤in Nazi Almanya’s›nda sünnetli olmalar›na bak›larak toplama kamplar›na gönderilecek Musevi erkeklerin ortaya ç›kar›ld›¤› bilinmektedir. Tersine ayr›mc›l›¤a bir örnek olarak ise sünnetin çok yayg›n oldu¤u topluluklarda sünnetli olmayan erkeklerin tepkilerle karfl›laflabilmesi verilebilir. Gelenekler yönünden bak›ld›¤›nda, pek çok toplumda dinden daha bask›n flekilde geleneklerin sünnet olma veya olmamaya etkili oldu¤u söylenebilir. ‹nsan haklar› aç›s›ndan sünnetin yorumu ise, en yeni ve duygusal tart›flma alan›d›r. Sünnetin t›bbi yararlar›na ait bilimsel veriler, en fazla t›bbi araflt›rman›n endüstrileflmifl ülkelerde yap›lmas› ve o ülkelerde sünnetin öncelik verilen bir araflt›rma konusu olmamas› nedeniyle s›n›rl›d›r. Oysa ki ekonomik olarak operasyonu yapan kiflilerden, özel giysi üreten firmalara ve kutlama salonlar›na kadar pek çok kifli ve kuruma sa¤lad›¤› kazançlarla sünnet pek çok ülkede ekonomik bir sektör oluflturmufl durumdad›r. Sünnetin genelde çocukluk ça¤lar›nda yap›lmas›ndan hareketle, riskleri anlayarak kendisi hakk›nda bir eriflkin gibi bilinçli karar veremeden ameliyat edilen çocuklar›n insan haklar›na ayk›r› muamele gördü¤ü iddialar› savunulabilmektedir. Bu görüflü savunanlar›n bir k›sm› Müslümanl›k veya Musevilik dinlerine karfl› olumsuz duygular›n etkisindedir. Yine de ça¤›m›z t›p eti¤inin, tek bafl›na karar verebilecek durumda olmasalar bile, çocuklara da sa¤l›klar›n› ilgilendiren konularda bilgi verilmesini emretti¤i unutulmamal›d›r. Anlayabilecek yafltaki her çocu¤a sünnetin ne oldu¤u, ne gibi faydalar› olaca¤› ve ac› çekmemesi için ne gibi önlemlerin al›naca¤› konusunda hem ailesi hem de ifllemi yapacak kifli bilgi vermelidir. Sünnet konunun uzman› cerrahlar olan hekimler taraf›ndan yap›lmal›d›r! Çocu¤un hekimi taraf›ndan bilgilendirilmesi, endiflesini en aza indirmenin en iyi yoludur. Sünnetin cerrahi tan›m› ise, penisin uç k›sm›n› örten deri ekinin usulüne uygun olarak ve steril flartlarda yap›lan cerrahi bir ifllem ile ç›kar›lmas› olarak yap›labilir. Cerrahi bir giriflim oldu¤u için ameliyathane koflullar›nda ve genel anestezi alt›nda yap›lmal›d›r. l›k olamayaca¤› san›lmamal›d›r. Sünnet, f›t›k veya inmemifl testis Sünnetli erkekte penis ucunu örterek ameliyatlar›ndan daha kolay bir cerkapal› bir üreme ortam› oluflturan rahi giriflim de¤ildir! Hatal› yap›l›rsa Vatikan’da bulunan ve Pietro Perugino sünnet derisinin olmamas› mikroplaçocu¤un gelece¤ini çok olumsuz etr›n bar›nmas›n› güçlefltirir. kileyebilir. taraf›ndan yap›lan freskte, • Sünnetli erkeklerin cinsel teMüslüman toplumlarla, gayrimüslim Musa Peygamber’in M›s›r yolculu¤u masta bulunduklar› kad›nlarda toplumlar aras›nda sünnet konusunrahim a¤z› (serviks) kanseri riskis›ras›nda o¤lu Ezekiel’in sünnet edilmesi daki en önemli fark ameliyat›n yap›lnin azalmas›: Bu etki, HPV olarak ma yafl›d›r. Gayrimüslim toplumlartasvir edilmifltir. bilinen ve cinsel temasla geçen Huda sünnetlerin çok büyük k›sm› (% man Papilloma Virus adl› virüsün ta95-97) yenido¤an döneminde yap›fl›ma riskinin sünnetle azalmas› ile ilgilidir. HPV, rahim a¤z› kanl›r. Örne¤in Musevi topluluklar›nda dini bir flart olarak yenido¤an serinin en önemli etkenidir. erkekler sünnet edilir. Gayrimüslim çocuklarda yenido¤an döne• Penis bafl› kanseri riskinin azalmas› minden sonraki sünnetler daha çok t›bbi nedenlerle yap›l›r. Sünnetin t›bben gerekli oldu¤u durumlar flöyle özetlenebilir: T›bbi bir zorunluluk olmaks›z›n, iste¤e ba¤l› sünnet için önerilen • Sünnet derisinin idrar ç›k›fl deli¤ini kapatacak kadar baz› yafl gruplar› vard›r. Afla¤›daki yafl aral›klar› iste¤e ba¤l› sünyap›fl›k oluflu (“fimozis”): Yenido¤an döneminde fark edilmenet için en uygun dönemlerdir: li ve sünnetle düzeltilmelidir! • 6 ile 15 ay aras› • Üç yafl›ndan sonra sünnet derisinin hala penis ucuna • 2 ile 4 yafl aras› yap›fl›k olmas› • 7 ile 10 yafl aras› • Sünnet derisinin geriye çekilmesine ba¤l› penis ucu dolafl›m bozuklu¤u (“parafimozis”): Temizlemek iddias›yla peSünnetin t›bbi zorunluluk yoksa yap›lmamas› tavsiye edilen nis ucundaki deriyi geri çekmek çok sak›ncal›d›r! Fark edildönemler flunlard›r: mezse, penisin ucu veya tama yak›n› gangren olup kaybedile• 0-6 ay aras›: Bebe¤in sa¤l›¤›n›n gözlenmesi, varsa do¤uflbilir! tan gelen p›ht›laflma bozuklu¤u gibi t›bbi sorunlar›n›n tespiti için • Tekrarlayan penis ucu ve sünnet derisi iltihab› ataklar› beklenmesinde yarar vard›r. Ancak “yenido¤an dönemi” olarak (“balanopostit”) adland›r›lan ilk 1 ay için durum tart›flmal›d›r. Yenido¤an bebekSünnet derisinin olas› faydas›, kendisinin ve salg›lad›¤› lerden sünnet yap›lanlarda daha az idrar yolu iltihab› görüldü¤ü“smegma” ad› verilen s›v›n›n, penis ucunu ve idrar ç›k›fl deline dair bildirimler vard›r. ‹lk 6 ayda idrar yolu iltihab› geçiren er¤ini idrar kontrolünün olmad›¤› ilk birkaç y›l boyunca idrakek çocuklar›n % 92’sinin sünnetsiz oldu¤u saptanm›flt›r. Sünnetr›n yak›c› etkilerinden korumakt›r. Sünnet derisinin olas› zasiz erkek çocuklarda idrar yolu iltihab› riski sünnetli çocuklara rarlar› ise idrar yolu ve penis ucu iltihaplar›na neden olmas›oranla 10-20 kat fazla saptanm›flt›r. Bu bilgiler ›fl›¤›nda, t›bbi end›r. gel yoksa yenido¤an döneminde sünnet düflünülebilir. ‹lk 1 ayda Sünnetin t›bbi yararlar›na ait, bilimsel kan›tlarla desteklenen sünnet edilmezse, 6 ay›n bitmesini beklemekte; bebe¤in sa¤l›k baz› örnekler flunlard›r: sorunlar› varsa anlafl›lmas›na imkan vermek ve sünnete ba¤l› bir • Penis ucu temizli¤inin süreklili¤inin sa¤lanmas› sorun oluflursa çok küçük yaflta ilaç ve baflka tedavilere maruz b›• Tekrarlayan penis ucu iltihaplar›n›n önlenmesi rakmamak aç›s›ndan, yarar olur. Amerikan Pediatri Derne¤i, ye• Yenido¤an döneminde yap›l›rsa, daha az idrar yolu iltinido¤an sünneti ile ilgili flu aç›klamay› yapm›flt›r: “Sünnet, idrar hab› görülmesi yolu enfeksiyonu ve veziko-üreteral reflü (mesaneden idrar›n tek• ‹drar›n, mesaneden böbrekler ile mesane aras›nda yer rar böbreklere geri kaç›fl›) riskini azaltmaktad›r. Ancak sünnet alan ve “üreter” ad› verilen kanallara geri-kaçma (“reflü”) sonras› enfeksiyon (mikrobik iltihap), kanama, inflamasyon (iltibozuklu¤unun daha az görülmesi habi yang›) ve idrar ç›k›fl deli¤inde daralma gibi riskler vard›r. • Cinsel yolla bulaflan hastal›klar›n azalmas›: Sünnetli erSünnet genel anestezi alt›nda yap›lmal›d›r. Faydalar ve riskler ankeklerin, cinsel yolla bulaflan sifilis, gonore, genital Herpes ve lat›l›p karar aileye b›rak›lmal›d›r.” Yenido¤an sünneti çok k›sa HIV/AIDS gibi hastal›klara yakalanma riskinin daha az oldu¤u sürede iyileflir ve bebekte kanama-p›ht›laflma bozuklu¤u yoksa ve toplumda bu hastal›klar›n yay›l›m›n›n sünnetle azalt›labilece¤i kanama riski daha azd›r. Tüm çocuklar gibi, yenido¤anlar da kogösterilmifltir. Yine de sünnetli kiflide cinsel yolla bulaflan hasta27 m güncel t›p nunun uzman› cerrahlar d›fl›nda kimseye sünnet ettirilmemelidir. • 4 ile 6 yafl aras›: Bu dönem erkek çocuklar›n ruhsal-cinsel geliflimi aç›s›ndan kritik bir dönemdir ve ‘penisle ilgili’ anlam›na gelen “fallik” dönem olarak bilinir. Bu dönemde erkek çocuk cinsel kimli¤ini oluflturmaya çal›flmaktad›r ve annesine duydu¤u yak›nl›k nedeniyle babas›ndan tepki görebilece¤i endiflesi içindedir. Bu dönemde penisle ilgili geçirece¤i sünnet gibi bir ifllemi, babas› taraf›ndan cezaland›r›lmak ve adeta erkeklik organ›n›n kesilmesi (“kastrasyon”) olarak görebilir. Bu dönemde travmatize edilmezse erkek çocu¤un annesine ba¤›ml›l›¤› giderek azal›r ve babas›yla özdeflleflerek cinsel kimli¤i konusunda karara var›r. Çocu¤un örselenmeden ruhsal-cinsel geliflimini tamamlayabilmesi için, t›bben zorunluluk olmad›kça 4-6 yafl aras›nda sünnetten kaç›n›lmal›d›r. Sünnetin t›bben sak›ncal› oldu¤u durumlar da vard›r ve afla¤›da özetlenmifltir: • Tedavisi devam eden sa¤l›k sorunlar› • Her türlü ciddi hastal›k • Kanama-p›ht›laflma bozuklu¤u yapan durumlar • Aktif enfeksiyonlar • ‹drar kanal›n›n penisin normal yerinden farkl› k›s›mlar›na aç›ld›¤› durumlar: Halk aras›nda “peygamber sünneti” olarak bilinen, idrar deli¤inin penisin alt k›sm›na aç›lmas› durumuna “hipospadias” denir. ‹drar kanal›n›n penisin üst k›sm›na aç›lmas› ise “epispadias” olarak adland›r›l›r. Her iki durum da do¤ufltan gelen bozukluklard›r ve sünnet için sak›nca olufltururlar çünkü onar›lmalar› için yap›lacak ameliyatlar s›ras›nda sünnet derisinden yararlan›l›r! Sorunu fark edilmeden sünnet edilen çocuklar onar›m ameliyat› flans›n› kaybedebilir. • ‹drar kanal›n›n do¤umsal olarak genifl olmas› anomalisi • Penisin öne do¤ru e¤ik oldu¤u “kordi” deformitesi • Penis cildi ile skrotum cildinin yap›fl›k oldu¤u “füzyon” anomalisi Sünnet ciddi bir cerrahi giriflimdir ve lokal anestezi alt›nda yap›lmas› tavsiye edilmez. Lokal anestezi alt›nda sünnet edilen çocu¤un hiç ac› duymamas› mümkün olmad›¤› gibi, çok yo¤un endifle ve korku duygular› yaflar. Dahas›, çocu¤un endiflesi ve tepkilerinden etkilenen cerrah ve ekibinin aceleyle giriflimi yapmaya kalkmalar› hata riskini artt›r›r. Sünneti yapacak olan cerrah›n seçimi, ne yaz›k ki ço¤u kez sünnet sürecinin en sonunda yer verilen ve en az önemsenen k›sm›d›r! Bu konuda hekimlerin de hatas› vard›r. Hekimlerin di¤er sünnet yapan kifliler ile rekabet içinde, ellerinde çantalarla dü¤ün salonu veya evlere giderek uygun olmayan ortamlarda sünnet yapmas› yak›fl›k al›r bir davran›fl de¤ildir ve ne ça¤dafl t›p, ne de mes28 lek ahlak› ile ba¤daflmaz. De¤iflik cerrahi tekniklerle yap›labilen sünnetin rahat ve telafls›z bir ortamda, genel anestezi alt›nda ve ameliyathanede yap›lmas› gerekir. “Prepisyum” denilen sünnet derisi, nazikçe ve “glans” ad› verilen penis ucuna zarar verilmeden serbestlefltirilmelidir. Geride sünnet derinsin do¤al bir salg›s› olan ve “smegma” denilen birikintinin kalmamas› gerekir. Kanama kontrolü tek tek kanayan damarlara giriflim fleklinde yap›lmal›; kesinlikle koter kullan›lmay›p tek tek uygun dikifllerle kanama durdurulmal›d›r. (Koter kullan›m› çok ciddi sorunlara yol açabilmektedir.) Uygun dikifl malzemesi kullan›lmal› ve gerekirse “freniloplasti” denilen ek ifllem yap›lmal›d›r. Sünnet iflleminin baz› olumsuz sonuçlar› da olabilir. “Komplikasyon” olarak adland›r›lan olumsuz sonuçlardan baz›lar› afla¤›da özetlenmifltir: • Kanama (uzman cerrahlar taraf›ndan yap›lan ifllemlerde % 1 kadar görülür), • Enfeksiyon (uzman cerrahlar taraf›ndan yap›lan ifllemlerde % 0.2 kadar görülür) • Penis bafl› veya gövdesi yaralanmalar› ve hatta penis kayb›! • ‹drar ç›k›fl deli¤i yaralanmas› • ‹drar ç›k›fl deli¤i daralmas› • Kistik oluflumlar • Sünnet derisinin baz› alanlarda penis ucuna yap›flmas› ile oluflan deri köprüleri • Sünnet derisinin fazla uzun b›rak›lmas› veya fazla kesilmesi Komplikasyon olas›l›¤›, ideal koflullarda ve cerrahi uzmanlar› taraf›ndan gerçeklefltirilen sünnetlerde en aza indirgenmektedir. Operasyon için çocuk cerrahisi uzmanlar›na baflvurmak, çocu¤un sünnet edilmesinde sak›nca yaratabilecek durumlar›n saptanmas› kadar, bedensel ve ruhsal geliflim dönemlerine özen gösterilerek en do¤ru zamanda ve flartlarda ameliyat edilmesini sa¤layaca¤› için tercih edilecek yol olmal›d›r. Sünnetin çocu¤un gelecekteki cinsel ve kiflisel hayat›n› etkileyebilecek çok ciddi bir ifllem oldu¤u unutulmamal› ve gereken önem verilmelidir. Aileler aç›s›ndan bu bir görev oldu¤u kadar, çocuklar›n›n gelece¤ini de ilgilendiren bir sorumluluktur. KAYNAKLAR: 1) Baflaklar AC. Çocuklarda s›k karfl›lafl›lan ürolojik ve jinekolojik hastal›klar In Bebek ve Çocuklar›n Cerrahi ve Ürolojik Hastal›klar›. Cilt 2, s. Palme Yay›nc›l›k, Ankara 2006; s. 1537-1547. 2) Dunsmuir WD, Gordon EM. Br J Urol Int 1999; 83 (Suppl 1): 1-12. 3) Griffiths DM, Frank JD. J R Soc Med 1992; 85(6): 324-325. 4) Lerman SE, Liao JC. Pediatr Clin North Am 2001; 48(6): 1539-57. 5) Sar›murat N et al. Pediatrik Cerrahi Dergisi 1991; (5)2: 92-97. 6) Williams N et al. Br Med J 1993; 306(6869): 1-2. m olgu sunumu Bilgisayarl› Bilgisayarl› tomografik koroner anjiyografi, erken tan› ile kalp krizi geçirmeden tedavi olana¤› verir. tomografik koroner anjiyografi Uzm. Dr. Hakk› Özaslan HIH Radyoloji Bölümü Üyesi Uzm. Dr. Sacit Cinsoy HIH Kardiyoloji Bölümü Üyesi Uzm. Dr. Sacit Cinsoy SA⁄LIK ÇALIfiANI OLMAYAN OKURLARIMIZ ‹Ç‹N KISA ÖZET: Uzm. Dr. Hakk› Özaslan Kalbi besleyen atardamarlar hayati önem tafl›r. Bu damarlara “kalbi taç gibi saran atardamarlar” anlam›nda “koroner arterler” denir. Koroner arterlerin daralmas› veya t›kanmas› kalbin kendi dokular›na yeterli kan temin edememesi ile sonuçlan›r. Koroner arter hastal›¤›n›n bafll›ca nedenleri aras›nda, “damar sertli¤i” olarak bilinen “ateroskleroz” gelir. Kalp damarlar›n› ilgilendiren ateroskleroz, kalp krizi ve yetmezli¤i gibi ciddi sorunlara yol açar. “Kalp krizi”, yeterince kan gelmeyen kalp dokusunun k›smen ya da tamamen ölmesi demektir. Kalp krizi k›sa sürede hayat› sonland›rabilece¤i gibi, kal›c› hasara ba¤l› sorunlara da yol açabilir. 29 m olgu sunumu Baz› hastalar gö¤üs a¤r›s›, çarp›nt› ve nefes darl›¤› gibi belirtiler hissederler. Uyar›c› olarak görülmesi gereken bu iflaretleri fark eden hastalar hemen hekimlerine baflvurmal›d›r. Ancak günümüzde pek çok hastan›n önceden uyar›c› bir iflaret olmadan kalp krizi geçirebildi¤i; hatta aniden ölebildi¤i anlafl›lm›flt›r. Bu korkutucu gerçek, henüz belirti olmadan tan› konmas›n›n önemini göstermektedir. Ancak yak›n geçmifle kadar koroner arter hastal›¤› için klasik arter anjiyografisi d›fl›nda tan› seçene¤i olmamas› erken tan›y› güçlefltirmekteydi. Klasik arter anjiyografisi, kol veya kas›ktaki ana atardamarlardan “kateter” ad› verilen özel bir sistemin yerlefltirilmesini gerektirdi¤i için teknik olarak güçtür ve kendine özgü riskleri vard›r. Kateter anjiyografi; ideal olarak baflka yöntemlerle koroner arter hastal›¤›na dair güçlü kan›tlar saptanan hastalara s›n›rl› tutulmal› ve tan›y› do¤rularken ayn› seansta balonla geniflletme gibi düzeltici ifllemler yapmak için kullan›lmal›d›r. Koroner damarlar›n ayr›nt›l› biçimde de¤erlendirilmesine olanak verdi¤i halde, atardamarlara kateter tak›lmas›n› gerektirmeyen ve bir toplardamardan görüntüleme boyas› verilerek kolayca yap›lan iki güncel görüntüleme yöntemi vard›r: Biri manyetik rezonans, di¤eri ise bilgisayarl› tomografi (BT) ile yap›lan koroner anjiyografi olup, BT koroner anjiyografi ile tan›ya ulaflma oran› daha yüksektir. BT koroner anjiyografi, erken tan› ile kalp krizi geçirmeden tedavi olana¤› verir. Hastanemizde BT anjiyografi, Kardiyoloji Uzmanlar› taraf›ndan yap›lan de¤erlendirmeler sonras›nda gerek görülen hastalara Radyoloji Bölümü ekipleri taraf›ndan uygulanmakta; elde edilen veriler çeflitli bilgisayar programlar› ile ifllenip 3-boyutlu olanlar dahil olmak üzere de¤iflik görüntülere dönüfltürüldükten sonra Radyoloji Uzmanlar› taraf›ndan de¤erlendirilmekte ve sonra gereken t›bbi ve giriflimsel tedaviler Kardiyoloji ve Kalp Damar Cerrahisi Uzmanlar› taraf›ndan kararlaflt›r›lmaktad›r. Bu say›m›zda Hastanemizin geliflmifl BT anjiyografi cihaz› ile elde edilen görüntülerin tan›sal de¤eri iki ayr› hasta örne¤i ile aç›klanacakt›r. m Olgu özetleri: OLGU 1: A¤›r egzersiz ile bafllayan gö¤üs a¤r›lar› olan 35 yafl›nda erkek hasta BT koroner anjiyografi için yönlendirildi. BT koroner anjiyografi ile sa¤ koroner arterin sol koroner sinüsten kaynak alarak, aorta ile pulmoner arter aras›nda seyretti¤i görüldü. ‹leri görüntü iflleme programlar› ile ifl istasyonunda verilerin ifllemden geçirilmeleri sayesinde anomali net olarak ortaya ç›kar›ld›. Olguya ait görüntülerde sa¤ koroner arterin proksimal segmentinin pulmoner arter ve aorta aras›nda özellikle sistolde s›k›flt›¤› görülmektedir (fiekil 1-3). 30 fiekil 1-3: BT koroner anjiyografi görüntülerinde sa¤ koroner arterin (RCA), sol (L) koroner sinüsten ç›k›fl› ve aorta ile pulmoner arter aras›nda s›k›flarak daralmas› net olarak görülmektedir. fiekil 1, üç boyutlu hacim dönüfltürücü (VRT); fiekil 2, üç boyutlu küresel (3D Globe); fiekil 3, iki boyutlu multiplanar reformasyon (CMPR) teknikleriyle Hastanemizde elde edilen görüntüleri içermektedir. Görüntüler kimli¤i sakl› hastam›z›n nazik izni ile sunulmufltur. OLGU 2: Baflka merkezde kateter anjiyografi s›ras›nda sol koroner sinüsü güçlükle kateterize edilebilen ve sol ana koroner arterde yaklafl›k % 40-45 darl›k olabilece¤i düflünülen ancak devam› riskli görülerek ifllemi sonland›r›lan hasta, koroner arterlerinin detayl› olarak de¤erlendirilmesi için BT koroner anjiyografi yap›lmak üzere Hastanemize yönlendirildi. Baflar›yla bitirilen BT anjiyografide her iki koroner ostium ve koroner arterler yeterli görüntülenebildi ve sol ana koroner arter proksimalinde % 45 darl›k oldu¤u do¤ruland›. Ek olarak darl›¤a yol açan ve kateter anjiyografi ile ay›rt edilemeyen yumuflak plak ortaya ç›kar›ld› (fiekil 4-6). fiekil 4-6: BT koroner anjiyografi görüntülerinde sol ana koroner arter ostiumu düzeyindeki darl›k, kateter anjiyografi ile efl derecede izlenmekte ve ek olarak farkl› planlardan inceleme olana¤› sayesinde yumuflak bir pla¤a ba¤l› oldu¤u aç›kça görülebilmektedir. fiekil 4, iki boyutlu multiplanar reformasyon (CMPR); fiekil 5, üç boyutlu hacim dönüfltürücü (VRT) teknikleriyle Hastanemizde elde edilen görüntüleri içermektedir. fiekil 6 baflka merkezde yap›lan klasik kateter anjiyografi görüntülerini içermekte olup, görüntüler kimli¤i sakl› hastam›z ve refere eden kurumun nazik izinleri ile sunulmufltur. m K Tart›flma oroner arterlerinin tan›sal görüntülemesi 1999 y›l›na kadar yaln›zca kateter anjiyografi yöntemi ile yap›labilmekteydi. Bu tarihten itibaren 4 detektörlü bilgisayarl› tomografi cihazlar›yla koroner anjiyografi yap›lmaya baflland›. Bafllang›çta çekim süresi yaklafl›k 30 saniyeyi bulmaktayd›. T›bbi teknolojinin h›zl› geliflimi sayesinde bugün 40 ve 64 detektörlü BT cihazlar› ile 8-12 saniye gibi k›sa sürelerde ifllem yap›labilmekte ve çok yüksek kalitede görüntüler elde edilebilmektedir (1). Her hasta için yaklafl›k 300-500 kesit görüntü elde edilmekte olup hacim bilgisi tafl›maktad›r. Bilgi tekno- lojisindeki ilerlemeler sonucunda, geliflmifl ve h›zl› bilgisayarlarda kullan›lan CAD (Computer Aided Diagnosis; bilgisayar destekli tan›) programlar› tetkikin tan›sal duyarl›l›k ve özgüllü¤ünü giderek artt›rm›flt›r. BT anjiyografide elde edilen ham veriler; bilgisayar destekli veri iflleme programlar› ile yüksek h›z ve do¤rulukta ifllenmekte ve klasik kateter anjiyografiye çok yak›n ve bazen daha fazla bilgi içeren tan›sal görüntüler sa¤lamaktad›r (fiekil 7). fiekil 7: Normal bir koroner BT anjiyografi incelemesinde üç boyutlu hacim dönüfltürücü (VRT) tekni¤i ile elde edilen görüntüde sol ana koroner arter, inen ve dönen dallar› ile daha da ince olan diagonal ve marjinal dallar› yüksek uzaysal çözünürlükte görülebilmektedir. Koroner BT anjiyografinin klasik kateter anjiyografiye göre en önemli üstünlüklerinden biri, arterlere kateter tak›lmas›n› gerektirmemesidir. Arter kateterizasyonu, yapan›n tüm deneyim ve özenine ra¤men, gerek arterin, gerekse komflu damarlar›n yaralanmas›na yol açabilen ve kendine özgü riskleri olan giriflimsel ve ciddi bir ifllemdir. Kateter anjiyografinin baflka yöntemlerle yüksek hastal›k olas›l›¤› oldu¤u gösterilen olgulara s›n›rlanmas› ve ayn› seansta tan›sal do¤rulama ile birlikte tedavi edici giriflimler için kullan›lmas› daha idealdir. Koroner BT anjiyografinin bir di¤er üstünlü¤ü ise, bilgisayar programlar› yard›m›yla klasik kateter anjiyografide elde edilmesi olanaks›z aç›, yön ve boyutlarda görüntülere olanak vermesidir. Ham görüntülerin ifllenmesi ve bilgisayar yard›m›yla yeniden yarat›lmas› ile kateter anjiyografinin klasik 2 boyutlu ve yaln›zca damarlarda daralma ve dolma defekti gösterebilen görüntülerinden çok daha ayr›nt›l› imajlara ulafl›labilmektedir. Gerçekten de BT anjiyografi ile koroner arterlerin yaln›zca lümenleri de¤il duvar özellikleri ve plak yap›lar› da de¤erlendirilebilmekte ve ayr›ca kalp, aorta ve pulmoner arterlerin yap›sal nitelikleri incelenebilmektedir. Ek olarak yap›lan fonksiyonel çal›flmalarla neredeyse gerçek zamanl› olan sine görüntülerle ventrikül ve atrium hareketleri ile kalp kapaklar›n›n ifllevleri izlenebilmektedir (2). “Alt›n standart” olarak kabul edilen ve s›kl›kla femoral arterden girilerek yap›lan kateter koroner anjiyografi ile yap›lan karfl›laflt›rmal› çal›flmalarda, BT anjiyografi ile koroner darl›klar›n saptanmas›n›n do¤ruluk, duyarl›l›k ve özgüllük de¤erleri 40-64 detektörlü cihazlar için % 90-100 aras›nda bulunmufltur. Özellikle “negatif do¤31 m olgu sunumu ruluk de¤eri” olarak bilinen ve BT anjiyografide normal olarak de¤erlendirilen koroner arterlerin normal olmas› birçok karfl›laflt›rmal› çal›flmada % 100 düzeyinde bulunmufltur (3). Günümüzde rutin kullan›ma girmemekle birlikte 256 detektörlü cihazlarla yap›lan çal›flmalar yay›nlanmaya bafllanm›flt›r. Yak›n gelecekte detektör say›s› kavram› önemini yitirerek “flat” (düz) panel sistemleri ile çok daha yüksek uzaysal ve zamansal çözünürlükte görüntüler elde edebilecek cihazlar›n kullan›ma girmesi beklenmektedir. Bu geliflmeler sonras›nda klasik kateter anjiyografinin salt tan›sal amaçla kullan›lmas›na gerek kalmayaca¤› öngörülmektedir. Teknik aç›dan bak›ld›¤›nda, BT koroner anjiyografi, hasta uyan›kken ve 10-12 saniye süreyle nefesini tutarken yap›l›r. Periferik bir ven yoluyla verilen iyotlu kontrast madde ile görüntüler sa¤lan›r. Kalp at›mlar› çok h›zl› ise yeterli inceleme yap›lamaz; bu durumdaki hastalara, t›bbi sak›nca yoksa ifllem öncesi beta blokör verilir. ‹fllemin k›sa bir haz›rl›k dönemi vard›r; bu dönem içinde hastaya ifllemin nas›l yap›laca¤› ve olas› riskleri ile risklere karfl› al›nan önlemler hakk›nda bilgi verilir. ‹flleme hasta veya (hastan›n onay vermeye engeli olan durumlarda) yak›n›n›n bilgilendirilmifl imzal› onay› ile bafllan›r. Çekim sonras› hastalar çok k›sa süre içinde taburcu edilebilmektedir. BT koroner anjiyografinin endikasyonlar› afla¤›da özetlenmifltir: • Aterosklerotik plaklar›n tespiti ve darl›k derecelerinin de¤erlendirilmesi • Kalsiyum skorlama yap›lmas› • Asemptomatik ancak risk alt›ndaki hastalar›n kontrolü • By–pass için kullan›lan, anjiyoplasti yap›lan veya stent tak›lan damarlar›n kontrolü • Koroner arter anatomisinin incelenmesi ile, anomali ve varyasyonlar›n gösterilmesi • Kateter anjiyografi için yüksek risk tafl›yan hastalar›n koroner arterlerinin de¤erlendirilmesi • Kateter anjiyografide kesin bir karar verilemeyen ya da baflar›s›z olunan durumlarda tamamlay›c› bilgilerin elde edilmesi Bizim ilk olgumuz, klasik kateter anjiyografi ile gösterilmesi çok güç olan bir do¤umsal koroner arter anomalisinin ortaya ç›kar›ld›¤› genç bir hastad›r. Bu tip koroner anomaliler sa¤l›kl› genç kiflilerde ani ölümle sonuçlanabilmeleri dolays›yla “malign tipte koroner anomali” olarak adland›r›lmaktad›r (4-5). Tek koroner arter anomalisinin bir alt grubu olup genel popülasyonda % 0,024 oran›nda görülürler (6). ‹kinci olgumuz ise kateter anjiyografide güçlükle karfl›lafl›lan durumlarda BT anjiyografinin tan›sal de¤erine örnektir. Hastam›zda BT ve kateter anjiyografilerde ayn› darl›k derecesinin bulunmas› BT koroner anjiyografinin duyarl›l›¤›na örnektir. Bu hastada bulu32 nan tipteki aorta-ostial lezyonlar, hayat› tehdit edebilen en önemli patolojilerden olup damarlar›n ilk 3 mm’lik segmentinde bulunurlar (7). Kateter anjiyografi, aorta-ostial lezyonlar›n tan›s›nda teknik olarak baflar›s›z olabilir (8). Son bir y›ld›r koroner BT anjiyografi, by-pass damarlar ve stentlerin aç›kl›¤›n›n de¤erlendirilmesinde alt›n standart olarak kabul edilmeye bafllanm›flt›r. BT koroner anjiyografinin kontrendikasyonlar› afla¤›da özetlenmifltir: • Böbrek fonksiyon bozuklu¤u • ‹yotlu kontrast madde allerjisi • ‹leri kalp yetmezli¤i (Beta blokör verilmesini gerektiren görüntülemelere engel olabilir) • Ast›m (Beta blokör verilmesini gerektiren görüntülemelere engel olabilir) • Dal bloklar› ve ritm bozukluklar› (Görüntü oluflturulmas›n› engellemektedir) • Solunum s›k›nt›s› (10-12 saniye nefes tutamayacak kadar ciddi solunum s›k›nt›s› yeterli görüntü sa¤lanmas›n› engellemektedir) • Damarlarda yayg›n kalsifikasyon (damar lümeninin de¤erlendirilmesini güçlefltirmekte ve yalanc› pozitif sonuçlara yol açmaktad›r) • Yüksek kalp h›z› olup, beta blokör verilemeyen durumlar Özetle; olgular›m›zdan da anlafl›labilece¤i üzere, BT koroner anjiyografi, kateter anjiyografinin yetersiz kald›¤› veya riskli oldu¤u durumlarda ve yukar›da tan›mlanan endikasyonlarda öncelikle tercih edilmesi gereken ve yak›n zaman içinde tan›sal amaçla kateter anjiyografi yap›lmas›na gerek b›rakmayaca¤› düflünülen bir ileri tetkik yöntemidir. Her tan›sal yöntemde oldu¤u gibi, gerçekten endike oldu¤u durumlarda ve kontrendikasyon olmamas›na dikkat edilerek yap›lmal›d›r çünkü kendine göre risk ve sak›ncalar› vard›r. Asla yaln›zca hastan›n iste¤i üzerine veya merak›n› gidermek için rasgele yap›lmamal›; ayr›nt›l› kardiyolojik ve genel t›bbi de¤erlendirmelerden sonra t›bben gerekti¤ine karar verilirse uygulanmal›d›r. Yöntemin yayg›nlaflmas› ve gelifltirilmesi ile pek çok sessiz seyreden koroner arter hastas›na erken tan› ve tedavi olana¤› verilebilecektir. KAYNAKLAR: 1)Hu H et al. Radiology 2000; 215: 55-62. 2)Leber AW et al. J Am Coll Cardiol 2006; 47: 672-677. 3)Leschka S et al. Eur Heart J 2005; 26: 1482-1487. 4)Becker CR. Eur Radiol 2005; 2:33-41. 5)Datta J et al. Radiology 2005; 235: 812-818. 6)Lipton MJ et al. Radiology 1979; 130: 39-47. 7)Braunwald E. Coronary angiography and Intravascular Ultrasound Imaging In Braunwald E., Ed., Heart disease: A Textbook of Cardiovascular Medicine 6th ed. Philadelphia, PA, Saunders, 2001; pp. 496-497. 8)Schoepf UJ et al. Radiol Clin North Am 2003; 41: 491-505. m t›p ve sanat Görsel sanatlar Beynin her iki yar›s›n›n da resim yapma yetisine katk›lar› olmakla birlikte sa¤ beynin etkinli¤ini artt›ran durumlarda artistik ifade daha kolay olabilmektedir. Uzm. Dr. Nilay De¤irmenci Prof. Dr. Çi¤dem Gökçe ve beyin Uzm. Dr. Nilay De¤irmenci HIH Nöroloji Bölümü Üyesi Prof. Dr. Çi¤dem Gökçe HIH ‹ç Hastal›klar› Bölümü Baflkan› anatsal ve yarat›c› eylemler insan beyninin ürünüdür. Kesin tan›m› güç olsa da, yarat›c›l›k, “karfl›lafl›lan sorunlara, var olan bilgilerden de yararlanarak yeni çözümler bulma kapasitesi” veya k›saca “yeniyi yaratabilmek” olarak düflünülebilir. Yarat›c›l›k bilgi ve hayal gücü gerektirir. Zeka düzeyiyle iliflkisi olsa da, üstün zeka yarat›c› olman›n garantisi de¤ildir. ‹nsan›n yarat›c› kapasitesi beyninin evrimsel gelifliminin bir ürünüdür. Ancak sanatsal yarat›c›l›k yaklafl›k 30,000 y›l önce insan›n gelifltirmeye yöneldi¤i toplumsal ve kültürel de¤iflimlerle kendini göstermeye bafllam›flt›r. ‹nsan›n ilk sanatsal ürünleri aras›nda say›lan çömlekler ve duvar resimleri, toplumsal yaflam›n ola¤an günlük gereksinimlerini karfl›lamaya yönelik çabalar›n ürünüdür. Çömleklerin su ve yiyecek tutmalar› kadar, ma¤aralardaki ilk resimlerinin de hayvanlar hakk›nda bilgi vererek ve at›fl hedefi oluflturarak fayda sa¤lad›klar› düflünülmektedir. Ancak ilk yarat›lanlardan itibaren sanat eserlerine, somut birer ifllevin yan› s›ra, soyut anlamlar da yüklendi¤i san›lmaktad›r. Örne¤in ilk ma¤ara resimlerinin topluluk üyeleri taraf›ndan hayvanlarla mistik biçimde özdeflleflerek güven kazanmak gibi soyut amaçlar için de kullan›ld›klar› san›lmaktad›r. Sanat eserlerinin soyut özellik ve güçlere sahip olarak yorumlanmas›, onlar› yaratanlar›n da farkl› olduklar› inanc›na yol açm›flt›r. S 33 m t›p ve sanat Güney Fransa’da 1994 y›l›nda bulunan Chauvet ma¤aras›nda, karbon tarihleme yöntemiyle 30-35 bin y›l önce yap›ld›klar› saptanan resimlerden birinde, çat›flan rinoseroslar yer almaktad›r. Son yüzy›llar içinde sanat eserlerinin somut amaçlara hizmet etmeden ve bilinen imgelere benzemeden de salt kendileri olarak de¤erli olduklar› görüflü yayg›nlaflt›kça, sanatç›lara gizemli ve ola¤anüstü güçler yak›flt›rma e¤ilimi de artm›flt›r. Yaratma eyleminin ola¤anüstü zor olup, çok özel yetenekleri gerektirdi¤i inanc›, uzun bir süre boyunca yarat›c›l›¤›n araflt›r›lamayaca¤› inanc›na yol açm›flt›r. Ancak ça¤›m›zda Nöroloji biliminin kulland›¤› ileri inceleme yöntemleri yarat›c›l›¤›n da araflt›r›labilece¤ini göstererek yeni ufuklar açm›flt›r. Günümüzde, yarat›c›l›k sürecinin beyindeki ‘kaynaklar›’, ‘yollar›’, ‘ba¤lant›lar›’ ve ‘engelleri’ araflt›r›larak, daha çok say›da insan›n daha yarat›c› olmas›n›n nas›l sa¤lanabilece¤i bulunmaya çal›fl›lmaktad›r. Bu amaçla kullan›lan yöntemler aras›nda elektroensefalografi (EEG) gibi beynin elektriksel dalgalar›n› izleyen yöntemler ile manyetik rezonans (MR) ve pozitron emisyon tomografisi (PET) gibi görüntüleme yöntemleri vard›r. Yarat›c› düflünce ve eylemle ilgili nörolojik çal›flmalar›n yo¤unlaflt›¤› konulardan biri, görsel sanatlar›n yarat›lma sürecidir. Beyinde birbirinden ayr› çok say›da bölgenin görsel alg›lamada görev ald›¤› bilinmektedir. Beynin en alt ve arka alt k›sm›nda yer alan ve t›bbi kaynaklarda “oksipital lob” olarak adland›r›lan bölgede as›l “görme alan›” bulunur; sa¤da ve solda birer görme alan› olup karfl› taraftaki imgeleri alg›larlar. As›l görme alan›na ulaflan her uyar›, flekil, renk, kontrast ve hareket gibi pek çok özelli¤i yönünden paralel olarak de¤erlendirilir. Görme alan›ndan daha ön ve yukar›da yer alan ve “parietal lob” olarak adland›r›lan k›sma uzanan ba¤lant› yolu sayesinde bir nesne, arka plan›ndan ay›rt edilir ve di¤er nesnelerle yak›nl›¤› ve benzerli¤i gibi özellikleri de¤erlendirilir. Nesnelerin ‘tan›nmas›’ ise görme alan›ndan, daha da önde ve altta yer alan “temporal lob” adl› k›sma iletilen uyar›larla gerçekleflir. Daha sonra görsel 34 imaj bütünlefltirilip yorumlanarak, anlam› olan bir sahneye dönüfltürülür. Bu aflamada sa¤ taraftaki temporal lob çok önemli bir rol oynar. Görmek, sanat eseri yaratmak için yeterli olmad›¤› için, görsel sanatlarla ilgilenen sanatç›lar›n perspektif, parlakl›k ve içeri¤in etkisini yorumlamada beceri sahibi olmalar› gerekir. Sanatsal de¤erlendirme; denge, orant› ve simetri bilgisi kadar, resimde bir ilgi merkezi oluflturabilme becerisi ile görsel ritm ve hareketi de¤erlendirme yetisi de gerektirir. Son y›llarda, estetik tercihlerin beynin de¤iflik k›s›mlar›n›n uyar›lmas› ile ilgili oldu¤u anlafl›lmaya bafllanm›flt›r. Örne¤in, “ifllevsel manyetik rezonans görüntüleme” (functional Magnetic Resonance Imaging; fMRI) yöntemi kullan›larak “güzel” olarak niteledikleri resimlere bakan kiflilerin beyinlerinin ön (“orbitofrontal”) k›s›mlar›n›n uyar›ld›¤› saptanm›flt›r. Ancak bu tip çal›flmalar henüz emekleme aflamas›ndad›r ve bildirilen bulgular özgün olmayabilir. Örne¤in çikolata yerken de ayn› bölgede uyar›lma bildirilmifltir. Sanatsal d›flavurumun önemli özellikleri aras›nda, kompozisyonun önemli noktalar›n›n vurgulanmas› ve baz› özelliklerin abart›lmas› yer al›r. Nesne ve sahnelerin en önemli noktalar› alg›lanmaya çal›fl›l›rken, gerçek görüntü karikatür sanat›nda oldu¤u gibi bir ölçüde de¤iflikli¤e u¤rat›l›r ve abart›l›r. Sa¤da daha belirgin olmak üzere orta ve ön temporal lob bölgeleri bu ifllevler aç›s›ndan çok önemlidir. Gerçekten de beynin bask›n (dominant) ve bask›n olmayan (non-dominant) yar›lar› birbirinin kopyas› olmay›p, farkl› özelliklere sahiptir. Bu farklar›n önemli bir k›sm› görsel imgeleri alg›lama, yorumlama ve adland›rma ile ilgilidir. ‹nsanlar›n ço¤unda sol beyin yar›s› bask›n oldu¤undan, pek çok kaynakta “sol beyin” denildi¤inde beynin bask›n yar›s› kastedilir. Beynin iki yar›s›n›n farkl› özelliklerinin yarat›c›l›k süreciyle ilgili oldu¤u düflünülmektedir. Beynin bask›n (sol) yar›s›n›n farkl› mal edilmesinin; sol beyin bozukluklar›nda ifllevlerine bafll›ca örnekler: ise dominant elin felci ve kavramsal düflün• Lisanla ilgili becerilerden me yetisi kayb›n›n resim yapmay› güçleflsorumludur. tirdi¤ini öne sürmüfltür. Bugünkü Japonya’da • Analitik düflünce süreçlerinden Beynin her iki yar›s›n›n resim yetisinde robulunan ve yaklafl›k 12 bin sorumludur. lü olsa da, sa¤ beyin ifllevlerinin afl›r› dere• Ayr›nt›lar› fark eder ve inceler. cede bask›lanmas›n›n yarat›c›l›¤› engelley›l öncesine tarihlenen, • Olay ve nesneleri s›ralar ve s›ral› yebilece¤i görüflü pek çok bilim ve sanat “ip izli” anlam›na gelen biçimde de¤erlendirir. insan› taraf›ndan benimsenmifltir. Bu konu“Jomon” tipi çömlekler • Bildi¤ini arar; alg›lad›klar›n› bil daki en ünlü örneklerden biri “Drawing on dikleriyle k›yaslar ve benzetmeye the Right Side of The Brain” adl› kitapt›r. bulunabilen en eski seramik çal›fl›r. Yazar›, psikoloji ve e¤itim alanlar›nda da araçlard›r. • Ad vermeye çal›fl›r: Özellikle yetiflmifl bir sanat ö¤retmeni olan Betty Edgerçeküstü sanat eserlerinde wards olup, ö¤rencilerinin çizim yetene¤ioldu¤u gibi ilk bak›flta bir anlam bulunamad›¤›nda ni k›sa sürede ilerletmek için gelifltirdi¤i yöntemleri özetlemeksol beyin yar›s› aktifleflerek imgeye sözel bir aç›klama tedir. Yazar, yöntemlerini beynin iki yar›s›n› karfl›laflt›ran araflgetirmeye ve ad bulmaya çal›fl›r. t›rmalar›yla Nobel ödülü alan Roger Sperry’nin verilerine da• Alg›lan›n sözel analizini yapar. yand›rmaktad›r. Kitab›n ad›, ‹ngilizce “right “ve “drawing” ke• Anlamaya ve anlamland›rmaya çal›fl›r. limelerinin birden fazla anlam› oldu¤u için, “Beynin Sa¤ (Do¤ru) Yar›s›ndan Çizmek (Kaynak Almak)” gibi kelime oyunlaBeynin bask›n olmayan sa¤ yar›s›n›n r›yla yüklüdür. Yazar, Bat› ülkelerinde verilen lisan ve mant›k farkl› ifllevlerine bafll›ca örnekler: a¤›rl›kl› e¤itimin sol beyni gelifltirirken sa¤› bask›lad›¤›n› ve • Lisanla ilgili olmayan ifade sonuçta çocukken keyifle resim çizen insanlar›n büyüdükçe çibiçimleri ile iliflkilidir. zemeyeceklerine inan›r hale geldiklerini savunmaktad›r. Betty • Görsel ve alg›sal olanla ilgilidir Edwards, resimleri ters çevirerek kopyalamak gibi, yeniden sa¤ • Senteze varmaya çal›flan düflünce süreçleriyle ilgilidir. beynin aktifleflmesini sa¤layan egzersizlerle çizim yetene¤inin • Bütünü fark eder. yan› s›ra, genel anlamda yarat›c›l›¤›n gelifltirilebilece¤ine inan• Yeni olan› arar. maktad›r. Egzersizlerinin en önemli kan›t›, ö¤rencilerinin rea• Ad vermeye çal›flmaz. list tarzda resim yapma yeteneklerinin ola¤anüstü art›fl›n› gös• Alg›lad›klar›n›n uzaysal teren ‘öncesi’-‘sonras›’ çizim örnekleridir. iliflkilerini inceler. Mendez de görsel sanatlardaki yetkinli¤in öncelikle sa¤ beyin• Spontan olarak alg›lanana sözel olmayan tepkiler le ilgili oldu¤unu; sa¤ parietal bölge eser görsel/uzaysal verileverilmesini sa¤lar. ri toplarken, sa¤ temporal lobun alg›lananlar› entegre edip yo• Sezgisel olarak tepki verir. rumlad›¤›n› ve artistik kompozisyonun temel ö¤elerini ç›kar›p vurgulad›¤›n›; sa¤ frontal lobun da artistik ifade ve yenilik araÖzetle beynin bask›n (sol) yar›s› analiz eden, ayr›nt›c›, ad koyyan davran›fllar için gerekli oldu¤unu bildirmifltir. maya istekli, k›yaslayan, bildi¤ine benzerlik arayan, s›ralayan Görsel sanat eseri üreten sanatç›lar görsel alg›larla ilgili beyin ve sözle ifade eden özellikte iken; sa¤ (bask›n olmayan) yar›s› bölgelerinin hasar›ndan çok etkilenirler. Sonuçta genellikle yesentez yapan, yeniye duyarl›, alg›sal, ad koymadan uzay içintileri geriler ancak yeni yetilerin ortaya ç›kt›¤› olgular da bildideki iliflkileriyle birlikte bütün olarak kavrayan ve sözel olmarilmifltir. Beyin hasar›na ba¤l› bildirilen sorunlardan biri renk yan spontan ve sezgisel tepkiler veren özelliktedir. Bu farkl›l›kgörme kusurudur. lara bakarak sa¤ beyin yar›s›n›n daha yetenekli oldu¤u düflüBeynin her yar›s›, vücudun karfl› taraf›n› alg›lad›¤› ve hareket nülmemelidir. Üstün sanatç›larda her iki beyin yar›s›n›n da yaettirdi¤i için hasar›n yerine göre sonuçlar ortaya ç›kar. Bir taratma sürecine katk›da bulundu¤u düflünülmektedir. Örne¤in raftaki parietal lobu ilgilendiren hasardan sonra, karfl› taraftan Leonardo da Vinci’nin her iki eliyle çizebildi¤i bilinmektedir. gelen uyaranlar›n ‘ihmal edilmesi’ durumu geliflebilir. Alman Kirk ve Kertesz, sa¤ beyin bozukluklar›nda görsel ve uzaysal ressam Lovis Corinth 1911’de sa¤ beyni ilgilendiren bir inme de¤erlendirme yetersizli¤i ve görme alan›n›n sol taraf›n›n ihyaflad›ktan sonra eserlerinin sol taraf›nda zeminle nesne ay›r›m› 35 m t›p ve sanat Beynin bask›n (sol) ve bask›n olmayan (sa¤ yar›lar› birbirinin kopyas› olmay›p, farkl› özelliklere sahiptir. Bu farklar›n önemli bir k›sm› görsel imgeleri alg›lama, yorumlama ve adland›rma ile ilgilidir. ve detaylar›n azald›¤› görülmüfltür. Ça¤›m›z›n en önemli film yönetmenlerinden biri olmas›n›n yan› s›ra karikatürist olan Federico Fellini de geçirdi¤i sa¤ beyin inmesinden sonra karikatürlerinde sol taraf› ihmal etmeye bafllam›flt›r. Lisanla ilgili konuflma ve/veya anlama ve/veya yazmay› ilgilendiren sorunlar t›pta k›saca “afazi” olarak adland›r›l›r. Lisanla ilgili merkezin sol (bask›n) beyin yar›s›nda olmas›, artistik ifadenin ise öncelikle sa¤ beyinle iliflkili olmas› ile uyumlu olarak, sadece afazi ile seyreden s›n›rl› sol beyin hasarlar›nda sanatsal yetenekte önemli azalma olmayabilir. Aksine afazi sonras›nda belirgin stil de¤ifliklikleri gösteren, beyninin solunu etkileyen kanama sonras›nda daha duygusal ve yo¤un eserler üreten ‹sveçli ressam ve heykeltrafl Carl Fredrik Reuterswärd gibi sanatç›lara da rastlanm›flt›r. Ancak sol beyni ilgilendiren yayg›n bozukluklarda sa¤ el felç olur ki bu ço¤u kiflinin resim yapma yetisini önemli ölçüde k›s›tlar. 36 Demansl› olgularda görülen de¤ifliklikler de yarat›c›l›¤a ›fl›k tutan özelliktedir. Demans, tan›m› gere¤i beynin üst düzey yetilerinde kay›p anlam›na gelse de, görsel sanatla ilgili yetiler di¤erlerinden daha az etkilenebilir, korunabilir ve hatta nadiren de olsa geliflebilir. Alzheimer hastal›¤› sonras› resim yapmaya devam eden en ünlü ressam Willem DeKooning olup, sanat elefltirmenleri son dönem eserlerini görece basit olsa da duyarl› ve fliirsel bulmufltur. Alzheimer hastal›¤› beyni yayg›n olarak etkileyen bir demanst›r ve bu hastal›¤a yakalananlarda daha önce olmayan resim yetene¤i geliflimi bildirilmemifltir. Ancak beynin ön ve ön yan k›s›mlar›n› ilgilendiren “frontotemporal” tipte demans (FTD) bu aç›dan çok farkl›d›r. Örne¤in Miller ve arkadafllar› hastal›¤›n erken dönemlerinde daha önce olmayan sanatsal yeteneklerin ortaya ç›kt›¤› sol temporal FTD olgular› bildirmifllerdir! Bu olgularda sa¤ beynin daha ‘özgür’ kald›¤› düflünülebilir. Baz› otistik çocuklar›n hat›rlad›klar› sahneleri flafl›rt›c› bir realist çizim yetene¤i ile çizebildikleri de bilinmektedir. Bu ola¤anüstü durumun “imgelerde olmas› gereken görünümler” ile ilgili kesin kavramlar›n›n olmamas›ndan kaynakland›¤› öne sürülmüfltür. Özetle, beynin her iki yar›s›n›n da resim yapma yetisine katk›lar› olmakla birlikte sa¤ beynin etkinli¤ini artt›ran durumlarda artistik ifade daha kolay olabilmektedir. Resim yaparken iflleyen beyin süreçleri giderek ayd›nlat›lmakta ve çizim yetene¤ini gelifltiren egzersizler gelifltirilmektedir. Ancak yarat›c›l›¤›n tamamen çözülmesine daha çok zaman var görünmektedir. Özel bir alandaki yetenek ve zekan›n veya teknik becerinin tek bafl›na kifliyi büyük bir sanatç› yapmayaca¤› da unutulmamal›d›r. Sanatsal yarat›c›l›¤›n gelifliminde genel biliflsel yetiler, toplumsal duyarl›l›k, ba¤›ms›z ve yeniliklere aç›k kiflilik yap›s› gibi psikodinamik ve psikososyal etkenler de önemlidir. Yine de görsel sanat üretme yetisi konusundaki araflt›rmalar sürdükçe gelecekte yarat›c›l›¤›n s›rlar›na ulafl›lmas› umudu vard›r. KAYNAKLAR: 1) 2) 3) 4) 5) 6) Bäzner H, Hennerici MG. Front Neurol Neurosci 2007; 22: 30-43. Beauchamp MS et al. Neuropsychologia 2000; 38(8): 1170-9. Bechtereva NP et al. Methods 2007; 42(1): 100-8. Colombo-Thuillard F, Assal G. Front Neurol Neurosci 2007; 22: 169-83. Dieguez S et al. Front Neurol Neurosci 2007; 22: 44-74. Edwards B. The New Drawing on The Right Side of The Brain. Tatcher/Putnam, New York, USA; 2001. 7) Espinel CH. Lancet 1996; 347(9008): 1096-8. 8) Kirk A, Kertesz A. Neuropsychologia 1989; 27(6): 881-6. 9) Mendez MF. Med Hypotheses 2004; 63(1): 1-7. 10) Miller BL et al. Neurology 1998; 51(4): 978-82. 11) O'Doherty J et al. Neuropsychologia 2003; 41(2): 147-55. 12) Snyder AW, Thomas M. Perception 1997; 26(1): 93-6. 13) Sperry R. Nobel Lecture, 8 December 1981. Biosci Rep 1982; 2(5): 265-76. m t›p ve çevre Yaz enfeksiyonlar› S›cak yaz günlerinin mikroplar›n ço¤almas›n› kolaylaflt›ran özellikleri de eklenince, önlem al›nmad›¤› takdirde enfeksiyonlar›n çeflidi, görülme s›kl›¤› ve yay›lma h›z› artabilmektedir. Uzm. Dr. Ramazan Gözüküçük Uzm. Dr. Ramazan Gözüküçük HIH Enfeksiyon Hastal›klar› ve Klinik Mikrobiyoloji Uzman› az mevsimi ile birlikte havalar›n ›s›nmas›yla hem farkl› bölgelere seyahatler artmakta hem de özellikle hafta sonlar› piknik alan› ve havuz gibi enfeksiyon etkenleriyle karfl›lafl›lan alanlara ak›n olmaktad›r. S›cak yaz günlerinin mikroplar›n ço¤almas›n› kolaylaflt›ran özellikleri de eklenince, önlem al›nmad›¤› takdirde enfeksiyonlar›n çeflidi, görülme s›kl›¤› ve yay›lma h›z› artabilmektedir. Yaz aylar›nda insanlar›n s›v› ihtiyac› artar. Ancak temiz olmayan su ve g›dalar›n tüketimi birçok hastal›¤a davetiye ç›kar›r. Mikroorganizmalarla kirlenmifl s›v›lar›n içilmesi veya besinlerin yenmesi sonucunda geliflen ve kusma ve ishal ile seyreden “g›da zehirlenmeleri” yaz aylar›nda en s›k yaflanan rahats›zl›klar aras›ndad›r. “Mikroorganizma”, gözle görülemeyecek kadar küçük canl›lar için kullan›lan genel add›r. Pek çok mikroorganizma vücudumuzda sürekli olarak bize zarar vermeden varl›¤›n› sürdürürken, zay›f düfltü¤ümüz anda zararl› hale geçebilir. Di¤er yandan çevremizi oluflturan ortam ve cisimler de çok say›da mikroorganizmaya ev sahipli¤i yapar. K›sacas› çevremiz sürekli mikroorganizmalarla sar›l› durumdad›r ve onlar›n olumsuz etkilerinden korunabilmemiz hem bulaflma olanaklar›n›n azalt›lmas›, hem de direncimizin yüksek tutulmas›yla baflar›labilir. Çevremizde özellikle insanlar›n, bazen de di¤er canl›lar›n d›flk›lar›yla kirlenmifl sularda yaflayan ve mide-ba¤›rsak sistemi rahats›zl›klar›na neden olan birçok mikroorganizma bulunmaktad›r. En çok hastal›k yapan mikroorganizmalar aras›nda, Escherichia coli, Salmonella ve Shigella türü bakteriler; k›saca “amip” olarak bilinen Entamoeba hystolitica ile Cryptosporidium parvum ve Giardia intestinalis gibi parazitler; Hepatit A, Rota ve Adeno gibi virüsler vard›r. Ad› geçen etkenler özellikle s›cak yaz günlerinde durgun su birikintileri ile iyi ar›nd›r›lmam›fl içme ve kullanma sular›nda uzun süre canl›l›klar›n› koruyabilir. Do¤rudan kirli sular›n içilmesi veya kirli suyla y›kanan ya da yeterince y›kanmayan besinlerin yenmesi g›da zehirlenmelerinin bafll›ca nedenleri aras›ndad›r. Bu tip hastal›klara “g›da zehirlenmesi” denmesinin nedenlerinden biri, mikroorganizmalar kadar ürettikleri zehirlerin de su ve g›dayla geçebilmesidir. Di¤er nedeni ise kirli su veya Y 37 m t›p ve çevre g›da al›nd›ktan k›sa süre sonra adeta zehirlenmifl gibi bir tablo geliflmesi ve genellikle al›nan etken vücuttan at›ld›kça düzelmesidir. Ancak özellikle ba¤›fl›k sistemi yeterince güçlü olmayan veya vücut direncini azaltan baflka sorunlar› olan kiflilerde g›da zehirlenmesine neden olan mikroplar ve/veya zehirleri uzun süren hastal›¤a yol açabilir ve ölüme kadar varan sonuçlar yaratabilir. Özellikle hayat›n iki ucunda yer alan insanlar, çok küçük bebekler ile çok yafll› kifliler, bu tür hastal›klara karfl› çok dayan›ks›zd›r. S›cak havalarda özellikle temizlik koflullar›na dikkat edilmeden haz›rlanan süt ve süt ürünleri; kremal›, mayonezli ya da yumurtal› yiyecekler ile uygun koflullarda saklanmayan et ve deniz ürünleri k›sa sürede bozularak mikroorganizmalar›n üremesine olanak vermektedir. Bu tip g›dalar›n tüketilmesi de sindirim sistemi rahats›zl›klar›yla sonuçlanabilmektedir. Su ve g›dalarla bulaflan enfeksiyonlardan korunmada; yiyecek ve içeceklerin haz›rlanmas›, saklanmas› ve sunulmas› ile ilgili sa¤l›k koflullar›na uyman›n yan› s›ra, genel temizlik kurallar›na da dikkat etmek çok önemlidir. En önemli korunma yöntemi ise s›k s›k ve do¤ru el y›kama al›flkanl›¤› edinmektir. Yemeklerden önce ve sonra, ayr›ca tuvalet sonras›nda eller temiz su ve sabunla çok iyi y›kanmal›d›r. Aç›kta bulunan ve özellikle durgun birikintilerden al›nan sular içilmemeli ya da ancak uygun flekilde dezenfekte edildikten sonra içilmelidir. Özellikle riskli yiyeceklerin tüketimi azalt›lmal› ya da güvenilir yerlerden yenmeli ve aç›kta sat›lan g›dalar kesinlikle tüketilmemelidir. Kusma ve ishal geliflti¤inde, ilk tedavi kaybedilen s›v›n›n yerine konmas›d›r. Kusmas› devam eden veya bulant› nedeniyle a¤›zdan s›v› alamayan ya da ishali uzun süren ve özellikle yüksek atefli olan hastalar›n a¤›zdan s›v› alarak kay›plar›n› karfl›lamalar› mümkün olmayabilir. Bu durumdaki hastalar en yak›n sa¤l›k kurumuna en k›sa sürede baflvurarak tetkik edilmeli ve hem damardan s›v› verilerek hem de düflünülen ön tan› ya da tan›ya göre gerekli görülen ilaçlarla tedavi edilmelidir. G›da zehirlenmelerinde ishal durdurucu ilaçlardan kaç›nmak do¤ru olur çünkü bu tip ilaçlar, al›nan mikrop veya zehirinin vücutta kal›fl süresini ve dolay›s›yla zarar›n› artt›rabilir. Hekime dan›flmadan ve kesin gerek görülmeden antibiyotik almak da çok sa38 k›ncal›d›r. Antibiyotikler hem mide ve ba¤›rsak yak›nmalar›na do¤rudan neden olabilirler hem de ba¤›rsaklar içinde yaflayan zarars›z mikroorganizmalar› öldürerek daha tehlikeli olanlara ço¤alma f›rsat› yaratabilirler. Hastalar iyileflene kadar “ishal diyeti” denilen ya¤s›z ve posas›z g›dalar ile beslenmelidir. Bu k›saca, beyaz ekmek, ya¤s›z peynir, çok iyi piflmifl ya¤s›z hafllama veya ›zgara et, yo¤urt ve pirinç lapas› gibi g›dalar almak; çi¤ sebze ve meyveler ile tatl› ve ya¤l› besinlerden, k›zartmalardan, soslu yemeklerden ve yo¤urt ile ya¤s›z peynir d›fl›ndaki süt ürünlerinden kaç›nmak demektir. Ya¤s›z makarna, pirinç pilav› ve patates püresi de yenebilir. Ayr›ca bol miktarda su ve di¤er s›v› g›dalar tüketilmelidir. S›v› g›dalar›n tüketilmesinin ishali artt›raca¤› fleklinde halk aras›nda yanl›fl bir inan›fla rastlanabilmektedir. Aksine hasta bebek ise anne sütü, eriflkin ise a¤›z yoluyla al›nan su kesilmemelidir. Su eksikli¤inin böbrek yetmezli¤i ve koma ile ölüme neden olabilece¤i unutulmamal›d›r. Ortak kullan›m alanlar›ndan yüzme havuzlar› da çok ciddi birer mikrop kayna¤› olma potansiyeli tafl›r. Gerek havuz bak›m› ve içindeki suyun dezenfeksiyon ve de¤ifliminin yetersizli¤i, gerekse havuzu kullananlar›n e¤itim eksiklikleri ve bilinçsiz tutumlar› nedeniyle havuz sular›nda göz, kulak ve cildin yan› s›ra sindirim ve solunum sistemleri ile idrar yollar›nda enfeksiyona neden olabilecek pek çok mikrop bulunabilmektedir. D›flk› ile kirlenmifl sular›n yutulmas› ile kusma ve ishaller görülebilir. ‹shali olan kiflilerin hastal›klar› düzelene kadar havuza girmeleri uygun de¤ildir. D›flk› kontrolü olmayan bireylerin, örne¤in küçük çocuklar›n da havuza girmeleri yanl›flt›r. En lüks otellerde bile ne kadar klorlama dahil pek çok yöntemle havuzlar dezenfekte edilmeye çal›fl›lsa da, bir tek kiflinin d›flk› veya di¤er bir vücut salg›s›yla milyonlarca mikrobu suya yaymas› mümkündür. ‹deal olarak, suyu kirleten bir olay›n saptanmas›, örne¤in suda bir d›flk› parças› görülmesi halinde, havuzdaki herkesin ç›kar›lmas›, yeniden dezenfeksiyon bafllat›lmas› ve bulaflabilecek olas› etkenlere göre saatlerce veya günlerce havuzun kapal› tutulmas› gerekir çünkü klorlama gibi ifllemler ne her mikroba etkilidir ne de hemen etki gösterebilir. Tahmin edilece¤i gibi ekonomik kayg›lar, tan›mlanan flekilde havuz kapamalar› yap›lmas›na önemli bir engeldir. Bu yüzden havuz kullan›c›lar›n›n çok daha bilinçli davranarak hem kendilerinin hem de baflkalar›n›n sa¤l›¤›n› korumaya çal›flmalar› gereklidir. Durgun ve kirli sularda yüzülmemeli; havuz ve deniz sular› yutulmamal›d›r. Deniz veya havuz suyuna s›k dal›fllar sinüzit riskini art›raca¤›ndan dolay› atlarken burun tutulmal› veya t›kaç kullan›lmal›d›r. Temiz olmayan yüzme havuzlar› ve plajlar özellikle kad›nlarda s›k idrar yolu enfeksiyonlar›na da neden olabilir. Ayr›ca ›slak mayoyla uzun süre beklenmesi kada s›cak yaz günleri nedeniyle ülked›nlar›n genital bölgelerinde manmizin büyük bölümü risk alt›ndad›r. tar iltihaplar› olas›l›¤›n› artt›r›r. Korunmada piknik alanlar›nda ç›pÖzellikle terlemenin bol oldu¤u lak ayakla dolafl›lmamas›, vücudun yaz aylar›nda pamuklu iç çamafl›raç›kta kalan yerlerine “repellent” lar› giyilmesi ile, havuz ve deniz denilen böcek kovucu krem gibi sonras›nda ›slak mayolar›n hemen maddeler sürülmesi ve piknik döde¤ifltirilmesi mantar riskini azaltanüfllerinde tüm vücudun ikinci bir cakt›r. Havuzdan önce ve sonra kifli taraf›ndan kontrolü önemlidir. mutlaka dufl al›nmal›; kiflisel eflyaKenelerin hayvanlara da sald›rabilelar paylafl›lmamal›; eller s›k s›k sace¤i unutulmamal› ve beslenen ev bunlu su ile y›kanmal›d›r. Mantar hayvanlar›, özellikle köpekler de Havuzdan önce ve sonra mutlaka dufl riski aç›s›ndan dufl sonras›nda cilt korunmal› ve kene kontrolünden düal›nmal›; kiflisel eflyalar paylafl›lmamal›; iyice kurulanmal›d›r; bu özellikle zenli olarak geçirilmelidir. eller s›k s›k sabunlu su ile y›kanmal›d›r. ayak parmak aralar› ve kas›klar giYurtd›fl›na seyahat edecek olan, bi mikrop üremesine elveriflli kapaözellikle de tropikal bölgelere gitMantar riski aç›s›ndan dufl sonras›nda l› bölgeler için geçerlidir. meyi planlayan kiflilerin yolculuk cilt iyice kurulanmal›d›r; bu özellikle ayak Özellikle yaz aylar›nda daha s›k öncesi rutin afl›lar›n›n tekrarlar›n› görülen bir enfeksiyon da Legiyapt›rmalar›; gidecekleri bölgeye parmak aralar› ve kas›klar gibi mikrop onella pnömonisidir. Bu enfeksigöre gereken, meningokok ve sar› üremesine elveriflli kapal› bölgeler yon özellikle su sistemi ve tesisat›humma gibi ilave afl›lar› yapt›rmalan›n uygun bak›m› ve dezenfeksiyor› ve s›tma için riskli bölgelere gideiçin geçerlidir. nunun yap›lmad›¤› otellerde dufl cekler ise s›tmaya karfl› koruyucu bafll›klar› ve jakuzilerden; ayr›ca ilaçlar almalar› önerilmektedir. Önhastaneler, al›fl verifl merkezleri ya da fabrikalar gibi büyük kulemlerin ço¤unun etkili hale gelmesi önemli ölçüde zaman gerumlarda merkezi klima tesisat›n›n su haznelerinin düzenli barektirdi¤i için; seyahatten önce, tercihen en geç 1 ay öncesinde k›m›n›n yap›lmamas›ndan kaynaklanmakta ve uzun süre kontabir sa¤l›k kurumuna baflvurularak, gidilecek bölgenin tafl›d›¤› mine su ya da buhara maruz kalma sonucunda geliflmektedir. riskler ö¤renilmeli ve gerekli tedbirler al›nmal›d›r. Solunum yolu ile bulaflan bu etkenden korunmada bu tür merSonuç olarak rahat, güvenli ve sa¤l›kl› bir yaz tatili geçirmekezlerin periyodik bak›mlar›n›n yap›lmas› önemlidir. miz, kiflisel temizli¤imize dikkat kadar, mikroorganizmalarla S›cak yaz günlerinde otomobiller ve evlerde s›k kullan›lan klikarfl›laflma olas›l›¤›m›z›n azalt›lmas› ve onlara karfl› gereken malar da zaman zaman vücut direncini düflürerek çeflitli soluönlemlerin al›nmas› ile mümkün olabilir. Küçük çocuklar›n konum yolu enfeksiyonlar›na zemin haz›rlayabilmektedir. Bu nerunmas›nda ailelerine özel görev düflmektedir. Erken tan›, hadenle klimalar›n do¤rudan vücuda do¤ru so¤uk hava üflemesi yatla ölüm aras›ndaki fark anlam›na gelebilece¤i için bir günü do¤ru de¤ildir. geçen her t›bbi sorunda ve genel durum bozuklu¤u geliflirse 24 Piknik alanlar›nda insanlar› bekleyen en önemli problemlerden saat bile beklemeden en yak›n sa¤l›k kurulufluna baflvurulmal›; biri de böcek ›s›rmalar› sonucunda geliflen enfeksiyonlard›r. Bu bu arada yeterli s›v› almaya çok dikkat edilmelidir. Ayn› ortamkonuda ülkemizde özellikle son 3-4 y›ld›r gündemde olan ve ‹ç larda bulunan baflka kifliler hastalan›rsa onlarda saptanan hastaAnadolu Bölgesi’nin kuzeyi ile Orta ve Do¤u Karadeniz’in gül›k ve etkenleri ö¤renmek de tan› ve tedaviye yol gösterecektir. neyinde ve özellikle k›rsal kesimde yaflayan birçok insan›m›z›n Sa¤l›¤›n korunmas› ancak hepimizin daha çok özen göstermesi hastalanmas›na ve hatta ölümüne neden olan K›r›m Kongo Kaile sa¤lanabilir. namal› Atefli hastal›¤› önemli bir örnektir. K›r›m Kongo KanaKAYNAKLAR: mal› Atefli, bir virüsün neden oldu¤u; kenelerin ›s›rmas› ya da 1) http://www.cdc.gov/ncidod/dbmd/diseaseinfo/foodborneinfections_g.htm hasta kiflilerle temas ile bulaflan; atefl ve yayg›n kanamalarla 2) Joseph C, van der Sande M. Euro Surveill 2006; 11(10): E061018.1. seyreden ve öldürücü olabilen bir hastal›kt›r. fiimdilik ‹ç Ana3) Dziuban EJ et al. MMWR Surveill Summ 2006; 55(12): 1-30. 4) Ergönül Ö et al. Clin Microbiol Infect 2006; 12(6): 551-4. dolu’nun kuzeyi ile Karadeniz aras›nda s›n›rlanm›fl gibi gözük5) http://pediatrics.about.com/od/childhoodinfections/a/0407_sum_infctn.htm se de geçti¤imiz k›fl›n hafif geçmesi ve gelmesi beklenen daha 39 m t›p ve toplum Sa¤l›k Sa¤l›k turizmi kavram›, ça¤a özgü olarak yeniden incelenmeli ve alan›nda öncü olmak isteyen sa¤l›k kurumlar› taraf›ndan çok ciddiye al›nmal›d›r. Uygar Üstün 40 turizmi Uygar Üstün HIH Pazarlama Müdürü a¤l›k Turizmi, sa¤l›k sektöründe son zamanlarda ad› giderek daha s›k duyulan bir kavramd›r. Globalleflmenin getirdi¤i olanaklar, farkl› ülkelerden pek çok insan›n tüm dünyadaki hekimleri, fiyatlar› ve çözüm yollar›n› araflt›rd›ktan sonra kendilerine en uygun olan› seçerek tedavi amac›yla turistik ziyaretler yapmalar›na yol açt›kça bu kavram gelifltirilmifltir. Yeni bir kavram gibi düflünülse de, sa¤l›k turizminin tarihsel örnekleri de vard›r. Örne¤in Antik M›s›r uygarl›¤› döneminde pek çok hastan›n oradaki bilge hekimlerden yararlanmak için uzun yolculuklar yapt›¤›na dair kay›tlar vard›r. Anadolu antik uygarl›klar› da bu konuda özel bir yere sahiptir. Özellikle kapl›ca tedavisinin uzun bir geçmifli oldu¤u ve hemen tüm antik Anadolu uygarl›klar›na bu tedavi için baflka yerlerden hasta insanlar›n geldi¤i bilinmektedir. Antik Yunan ve Roma uygarl›klar›nda içlerinde kapl›ca birimleri de olup, ilaçlar›n yan› s›ra, masaj, spor, rüya yorumu, müzik ve tiyatro etkinlikleri gibi tamamlay›c› yöntemlerle tedavi yap›lan ve Apollo’nun o¤lu Aesculap’a adand›klar› için “Aesclepion” olarak adland›r›lan flifa kurumlar›n›n oldu¤u; en ileri örneklerinin de Anadolu’da, Bergama gibi antik kentlerde kuruldu¤u ve çok uzak ülke ve bölgelerden gelen hastalara hizmet verdikleri bilinmektedir. Anadolu’da Türk uygarl›klar›n›n hakim olmas›ndan sonra da özellikle kapl›calara yabanc› ziyaretçiler gelmeye devam etmifltir. Günümüzde sa¤l›k turizminin yeni bir kavram olarak görülmesinin temel nedeni, haberleflme ve ulafl›m olanaklar›n›n art›k küresel düzeyde hasta hareketlerine imkan verecek düzeye gelmesidir. K›sacas› art›k sa¤l›klar› için yeni umutlar ya da daha iyi koflullar arayan hastalar çevrelerindeki bölgeler ve ülkeler ile s›n›rl› de¤ildir; tüm dünya onlara aç›kt›r! ‹nsanl›k tarihinde sa¤l›¤a yönelik aray›fllar u¤runa bu denli s›k ve yayg›n olarak yer de¤ifltirilen bir dönem olmam›flt›r. Bu nedenle sa¤l›k turizmi kavram›, ça¤a özgü olarak yeniden incelenmeli ve alan›nda öncü olmak isteyen sa¤l›k kurumlar› taraf›ndan çok ciddiye al›nmal›d›r. S Hisar Intercontinental Hospital Pazarlama Bölümü, sa¤l›k turizminin gelifltirilmesinin ülkemizin sadece gelirini de¤il, daha da önemlisi sayg›nl›¤›n› da artt›raca¤›n›n bilinci içinde ekip olarak konuyla ilgili çal›flmalar bafllatm›flt›r. Bu yaz›da, ülkemizin geliflmesi ve kalk›nmas›nda büyük yer tutabilecek olan sa¤l›k turizmi üzerinde durularak, konunun önemine dikkat çekilmek istenmektedir. Sa¤l›k Turizmi kavram›ndan bahsederken, konuyu iki ana bafll›k alt›nda toplayarak aç›klamak mümkündür: bedelle sa¤lanan sa¤l›k hizmetlerinin kalitesinin yüksek olmamas› ve uzun süre beklemeyi gerektirmesine ek olarak, özel kurulufllar›n hizmet bedellerinin çok yüksek olmas›, özel sa¤l›k hizmetlerini kendilerinden daha az bedelle sunan ülkelerin tercih edilmesindeki sebepler aras›ndad›r. Difl, göz ve estetik ile ilgili giriflimler Anadolu’da, Türk uygarl›klar›n›n hakim ve tüp bebek uygulamalar› gibi tedaolmas›ndan sonra da özellikle vilerin pek çok ülkede hem çok pahal› hem de özel sigortalar›n kapsam› kapl›calara yabanc› ziyaretçiler gelmeye d›fl›nda olmas› bu tür tedaviler için devam etmifltir baflka ülkelere baflvurmay› kolaylaflt›rmaktad›r. Kendi ülkelerinde ancak tedaviye yetebilecek ekonomik bedellerle ve hatta bazen çok daha az› ile hem güzel bir tatil hem de emin ellerde tedavi olma im“Turist Sa¤l›¤› Hizmetleri”: kân› oldu¤unu ö¤renen hastalar ülkemizi tercih edebilmektedir. Ülkemize çeflitli sebeplerle gelen kiflilerin sa¤l›k hizmeti ihtiyaçUluslararas› standartlara uygun kalitede hizmet verildi¤inin bellar›n›n karfl›lanmas› fleklindedir ve genellikle k›sa süreli acil yargelenmesi bu avantajlar›n tan›t›lmas› ile birlefltikçe, Türkiye bu d›m hizmetlerinden oluflur. Bu hizmetlerin kalite ve yayg›nl›¤›n›n konuda çok önemli bir cazibe merkezi olma yolunda ilerleyebileartt›r›lmas›, ülkemizin turistik aç›dan de¤erini yükseltecektir. Bir cektir. Potansiyeline karfl›n, Türkiye’de sa¤l›k turizmini bilimsel di¤er yarar› ise, gezileri s›ras›nda sa¤l›k hizmetinden yararlan›p da olarak inceleyen ve ileriye dönük öneriler gelifltiren araflt›rmac›laolumlu izlenim edinen yabanc› konuklar›n veya etkileflimde bur›n azl›¤› dikkat çekicidir. Oysa ki daha önce sa¤l›k turizminin delunduklar› di¤er kiflilerin daha sonra öncelikle sa¤l›k hizmeti al¤erini görebilen ülkeler bu konuda çok yol alm›fl durumdad›r. Y›lmak amac›yla ülkemize gelmelerini sa¤lamak olacakt›r. d›r›m ve Altunkaya’n›n 2006’da bildirdi¤ine göre, dünyada sa¤l›k “Sa¤l›k Turizmi”: turizmi alan›nda en önde gelen ülke olan Hindistan’a y›lda 150 Ülkemize do¤rudan do¤ruya sa¤l›k sorunlar›n›n çözümü için gebin turist salt medikal amaçla gelmekte; sa¤l›k sektörü y›lda % 30 len kiflilere verilen hizmetlerin tümünden oluflur. Sa¤l›kta kaliteyi büyümekte ve 2012’de bu alandan elde edilecek kazanc›n y›lda belirleyen en yüksek uluslararas› standartlara göre yap›lmas›n›n 1.2 milyon pound ölçüsüne varaca¤› tahmin edilmektedir (1). Anyan›nda, iyi tan›t›lmas›, hizmeti alanlarla verenler aras›nda yetercak iyi planlanmayan sa¤l›k turizminin, devlete ait kadro ve imli iletiflim olmas›, bedelinin çok yüksek olmamas›, tutarl›l›k içinkanlar›n yabanc› hastalara ayr›lmas› ve dolay›s›yla yerli halka vede sürdürülmesi ve bekleme sürelerinin düflük olmas› sa¤lanabirilen sa¤l›k hizmetlerinin gerilemesi ile sonuçlanmas› tehlikesi lirse, kendi kendini artt›rarak sürdürme potansiyeline sahiptir. vard›r ki, Hindistan bu soruna da iyi bir örnektir (2)! Türkiye, anHer y›l milyonlarca turist a¤›rlayarak önemli oranda gelir elde cak Hindistan gibi ülkelerin örne¤ini çok iyi inceleyerek, ayn› haeden Türkiye, sa¤l›k turizmi alan›nda da sesini duyurma yolundatalara düflmeden sa¤l›k turizmi alan›nda ilerlemeyi baflarabilir. d›r. Dünyan›n çeflitli ülkelerinden hastalar tedavi için Türkiye’deki sa¤l›k kurulufllar›n› tercih etmeye bafllam›flt›r. Ülkemiz bu alanSa¤l›k turizmi aç›s›ndan neden Hisar Hospital? da gösterece¤i bilinçli geliflme ve at›l›mla, ekonomik oldu¤u kaModern t›bb›n insanl›¤a sundu¤u en son teknolojik imkanlarla dodar tan›t›m konusunda da önemli kazan›mlar elde edebilecektir. nat›lm›fl, uluslararas› kalite standartlar›na uygunlu¤u sürekli heHisar Intercontinental Hospital Pazarlama Bölümü bu konuya defleyerek en üst seviyede sa¤l›k hizmeti sunan Hisar Intercontiözel önem vererek ilgili ba¤lant›lar ve programlar üzerinde çal›flnental Hospital, sa¤l›k turizmi platformunda dünyada ismini dumaya bafllam›flt›r. Umudumuz, di¤er sa¤l›k kurulufllar›n›n da ayn› yurma konusunda iddial› bir sa¤l›k kompleksidir. Ad›ndaki, “k›taduyarl›l›¤› göstermeleriyle ülkemizin gelece¤ine hep birlikte katlararas›” anlam›na gelen “Intercontinental” sözcü¤ü ile sa¤l›k hizk›da bulunmakt›r. meti aç›s›ndan kapsam›n›n Türkiye ve Anadolu ile s›n›rl› olmayaca¤›n› vurgulayan kurumumuz, sa¤l›kta uluslararas› kalite stanSa¤l›k turizmi aç›s›ndan neden Türkiye? dartlar›na uygunlu¤unu JCI Uluslararas› Kalite ve Akreditasyon Endüstrileflmifl ülkelerde resmi kurulufllarda bedelsiz veya düflük 41 m t›p ve toplum Belgesi’ni alarak kan›tlam›flt›r. Hastalar› misafir etme sürecine, gerekti¤inde hava ambulans› ile nakil gibi ulafl›m kolayl›klar› sa¤layarak bafllayan Hisar Intercontinental Hospital, befl y›ld›zl› otel konforundaki servislerinde, alanlar›nda bilgili ve deneyimli olduklar› kadar hasta haklar›na sayg›l› ve olumlu kiflilikte olmalar›na bak›larak seçilen hekimleri, hemflireleri ve tüm di¤er ekip üyeleri ile hizmet veren referans bir sa¤l›k kurulufludur. Vizyonumuz ya da di¤er deyiflle ufkumuza yerlefltirdi¤imiz hedef, k›sa sürede uluslararas› bir referans merkezi haline gelmektir. Ülkemizi ilgilendiren sa¤l›k turizmi içinde önemli bir yere ulaflmay› hedefimize varabilmemizin en önemli anahtarlar›ndan biri olarak görüyor ve yat›r›mlar›m›z› bu anlay›flla gelifltiriyoruz. Sa¤l›k turizmi ile ilgili çal›flmalar›n› Pazarlama Bölümü bünyesinde yürüten Hisar Intercontinental Hospital, bu güne kadar çeflitli yurtd›fl› asistan kurulufl, sigorta ve acente ile anlaflmalar yapm›fl; ayr›ca Almanya BKK-Aktiv Sigorta fiirketi ile anlaflma gerçeklefltirerek hem Almanya'da yaflayan gurbetçilerimize, hem de Alman vatandafllar›na sa¤l›k hizmeti olana¤› sa¤lam›flt›r. Ayr›ca sa¤l›k turizmi ile ilgili çeflitli fuar, kongre, workshop, seminer ve komitelere kat›lan Pazarlama Bölümümüz, Hastanemizin uluslararas› hedeflerini duyurmaya bafllam›flt›r. ‹nanc›m›z, Hastanemiz gibi sa¤l›kta uluslararas› kalite standartlar›na uyumu benimseyen ve gerek kendisi, gerekse ulusal yetkililer ve uluslararas› akreditasyon kurulufllar› taraf›ndan sürekli denetlenen özel sa¤l›k kurumlar›n›n, sa¤l›k turizmini gerek yabanc› misafirler, gerekse kendi halk›m›z aç›s›ndan 42 en etik biçimde yürütebilme imkanlar›n›n oldu¤udur. Böylece di¤er ülkelerde yaflanan ve sa¤l›k turizmi ile kesinlikle kar›flt›r›lmamas› gereken, yabanc›lara organ sat›fl› veya fark edilene kadar h›zla yay›lan mikrobik hastal›k “ithali” gibi skandallar önlenebilecektir (3,4). Sonuç olarak, gerek co¤rafi konumu gerekse sürekli geliflen sa¤l›k hizmetleri ile pek çok ülkeden hastaya çekici gelen ülkemiz, sa¤l›k turizmine verdi¤i önem ve yapt›¤› yat›r›mlar› artt›rd›¤› oranda bu alanda dünya önderlerinden biri haline gelme potansiyeline sahiptir. Bu konuda öncü olmak, ellerindeki kaynak ve teknolojik olanaklar›n fazlal›¤› nedeniyle, özel sa¤l›k sektörüne düflmektedir. Hisar Intercontinental Hospital sa¤l›k turizmi alan›nda emek ve kaynak harcamay› ülkemize karfl› bir görev olarak görmektedir. Çok say›da sa¤l›k kuruluflunun ayn› özeni göstermesi ile, uluslararas› rekabette ülkemiz art› de¤erler kazanacak ve flu an y›lda 200 milyon dolar düzeyinde olan sa¤l›k turizmi hacmi k›sa sürede katlanacakt›r. Kurum olarak amac›m›z sa¤l›k turizmi alan›nda giderek daha fazla olana¤› sunabilir hale gelecek flekilde sürekli geliflmek ve bizim kadar genifl ufuklu olabilecek yeni ortaklarla, daha çok ülkeden daha çok hastaya hizmet vermektir. KAYNAKLAR: 1) 2) 3) 4) Y›ld›r›m HH, Altunkaya U. www.absaglik.com. 24 May›s 2006. Chinai R, Goswami R. Bull World Health Organ 2007; 85(3): 164-5. Sells RA. Dial Transplant 1990; 19(1): 10, 17. Wilder-Smith A. Travel Med Infect Dis 2006; 4(2): 53-60. m sa¤l›k ordumuzu tan›yal›m Hisar Intercontinental Hospital Uyku Bozukluklar› Bu say›m›zda 22 Ocak 2007’de hizmete giren Uyku Bozukluklar› Merkezi’mizi tan›taca¤›z. Uzm. Dr. Orhan Dalk›l›ç Uzm. Dr. Tayfun Apuhan Merkezi Uzm. Dr. Orhan Dalk›l›ç HIH Gö¤üs Hastal›klar› Bölümü Üyesi Uzm. Dr. Tayfun Apuhan HIH Kulak Burun Bo¤az Bölümü Üyesi isar Intercontinental Hospital, mükemmel hasta memnuniyeti sa¤lamak ve referans hastane olmak hedefleri do¤rultusunda bir ad›m daha atarak, Uyku Bozukluklar› Merkezi’ni hizmete açm›flt›r. 22 Ocak 2007’de çal›flmaya bafllayan merkezde k›saca “PSG” olarak bilinen “polisomnografi” testi yap›lmaktad›r. Polisomnografi, “uyku s›ras›nda yap›lan çok say›da kay›t” demektir. K›saca “Uyku Testleri” olarak da bilinen polisomnografi, uyku s›ras›nda hastan›n beyin, kalp ve akci¤er gibi temel organlar›n›n ifllevlerinin kaydedilmesidir. Ayr›ca, sorununun gerektirdi¤i hallerde ve hastan›n izniyle, erkeklere özgü cinsel ifllev bozukluklar›n›n de¤erlendirilmesinde faydal› olabilecek testler de yap›labilir ve psikolojik kökenli cinsel ifllev bozukluklar› ile organik kökenli olanlar›n ay›rt edilmesine yard›m eder. Polisomnografi, çok say›da uzman›n bir ekip olarak birlikte gerçeklefltirip de¤erlendirdi¤i üst düzeyde ve bilimsel kan›tlara dayal› bir tetkik biçimidir. Uyku testleri kesinlikle hasta güvenli¤i ve mahremiyetine mutlak sayg› gösterilerek yap›l›r. Hastan›n uyutulmas› için özel bir uygulama yap›lmaz; normal uykusu s›ras›nda oluflan fiziksel de¤ifliklikler takip edilir. Edinilen bilgilerin hastan›n izni olmaks›z›n kendisi d›fl›ndaki kiflilere aç›klanmamas›na özen gösterilir. Uyku bozukluklar› Hastanemizde farkl› uzmanl›k dallar›n›n iflbirli¤i ile “multidisipliner” olarak bilinen yaklafl›mla teflhis ve tedavi edilmektedir. Uyku Merkezimiz, Gö¤üs Hastal›klar› Uzman› Dr. Orhan Dalk›l›ç koordinatörlü¤ünde yap›land›r›lm›fl olup, görevliler ve çal›flma ilkeleri afla¤›da aç›klanm›flt›r. H 43 m sa¤l›k ordumuzu tan›yal›m Hisar Intercontinental Hospital Uyku Konseyi: Uykuda geliflen bozukluklar› ortaya ç›karan testleri yorumlamakta ve merkezin iflleyiflini sa¤lamakta öncelikli olarak görev alan afla¤›daki uzmanlardan oluflmaktad›r: Uzm. Dr. Gülfem Yurteri: Gö¤üs Hastal›klar› Uzman› olup, Süreyyapafla Gö¤üs Hastal›klar› Hastanesi Uyku Laboratuar Sorumlusu ve Klinik fief Yard›mc›s› olarak görev görmektedir. Konsültan Hekim olarak Hastanemizde hastalar ve test raporlar›n›n de¤erlendirilmesine katk›da bulunmaktad›r. Uzm. Dr. Orhan Dalk›l›ç: Gö¤üs Hastal›klar› Uzman›d›r. Uyku s›ras›nda geliflen ve en önemlileri nefes durmas› ile oksijen yetersizli¤i olan solunumsal de¤ifliklikleri de¤erlendirmekle ve tedaviye katk›da bulunmakla görevlidir. Dr. Dalk›l›ç 1993’de Ondokuz May›s Üniversitesi T›p Fakültesi’nden mezun olmufl; 2002’de Heybeliada Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi Sanatoryumu’nda Gö¤üs Hastal›klar Uzman› ünvan›n› kazanm›flt›r. Uzm. Dr. Nilay De¤irmenci: Nöroloji Uzman›d›r. Uyku süreci içinde ortaya ç›kan ve EEG ile izlenen beyin dalgalar› de¤iflimlerini yorumlamak, de¤erlendirmek ve beyin ya da beyin sap› hastal›klar› ile ilgili solunumsal bozukluklar› tan›y›p tedavi etmekle görevlidir. Dr. De¤irmenci 1996’da ‹stanbul Üniversitesi ‹stanbul T›p Fakültesi’nden mezun olmufl; 2002’de ‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T›p Fakültesi’nde Nöroloji Uzman› ünvan›n› kazanm›flt›r. 44 Opr. Dr. Tayfun Apuhan: Kulak Burun Bo¤az Hastal›klar› Uzman›d›r. Uykuda ortaya ç›kan ve horlama ile kendisini belli eden a¤›z içi ve bo¤az sorunlar›n›n tan› ve tedavisinde görevlidir. Dr. Apuhan, 1998’de ‹nönü Üniversitesi T›p Fakültesi’nden mezun olmufl; 2002’de Haseki E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi’nden Kulak Burun Bo¤az Uzman› ünvan›n› kazanm›flt›r. Hastalara test uygulama aflamas›nda Uyku Teknisyeni olarak yetiflmifl sa¤l›k görevlileri de hizmet vermekte; elde edilen kay›tlar Uyku Konseyi’nin uzman üyeleri taraf›ndan de¤erlendirilip en uygun tan› ve tedaviye karar verilmektedir. Halen Uyku Laboratuar›’nda Sa¤l›k Memuru Adem S›b›ç Sorumlu Uyku Teknisyeni olarak görev görmekte olup, 1997’de Ecz. M. Kaz›m Dinç Anadolu Sa¤l›k Meslek Lisesi’nden mezun olmufl ve Amerikan Hastanesi’nde Uyku Teknisyeni olmak üzere e¤itim görmüfltür. Uyku Merkezi’nin Hasta Kabul Görevlisi olarak Melike Özdemir görev yapmaktad›r. Uyku Merkezi ekibi uyum içinde çal›flmakta; ça¤dafl t›p eti¤i ilkeleri ve yüksek kalite standartlar›na uygun hizmet vermeyi amaçlamaktad›r. Uyku konseyi üyelerinin iflbirli¤i yapt›¤› di¤er uzmanl›k alanlar›: Uyku Konseyi üyeleri, hastan›n durumuna ve sorununun özelli¤ine göre baflta ‹ç Hastal›klar›, Kardiyoloji, Diyet, Klinik Psikoloji, Difl Hekimli¤i ve çocuk hastalar için Çocuk Sa¤l›¤› ve Hastal›klar› olmak üzere pek çok alanda çal›flan uzmandan tan› ve/veya tedavi aflamas›nda destek isteyebilmekte veya onlar›n baflvurusu üzerine hastalar›n› de¤erlendirebilmektedir: Uyku merkezimizde yap›lan testler: • Tüm gece polisomnografi (PSG) • Solunum kay›tlar› yoluyla nefes durmas› ataklar›n›n s›kl›k ve sürelerinin saptanmas› • Hava yolu direncine ait ölçümler • Bas›nç alt›nda oksijen uygulayarak gece hastan›n apneler s›ras›nda yetersiz oksijenlenmesini önleyen tedavi cihazlar›n›n her hastaya özel ayar›n›n yap›lmas›n› sa¤layan testler (Continous Positive Airway Pressure; CPAP/ Bilevel Positive Airway Pressure; BiPAP titrasyonlar›) • Uykuda kalp at›mlar›n›n h›z› ve di¤er özelliklerinin izlemi (elektrokardiyografi; EKG kay›tlar›) • Uykuda beyin dalgalar›n›n izlemi (elektroensefalografi; EEG kay›tlar›) • Uykuda periyodik bacak hareketlerinin izlemi (“huzursuz bacak ve ayak”) ile ilgili kay›tlar (elektromyografi; EMG kay›tlar›) • Gündüz uykuya yatk›nl›k testi (Multiple Sleep Latency Test; MSLT) • Erkeklerde cinsel ifllev bozuklu¤una iliflkin kay›tlar Uyku merkezimizde tan›s›na yard›mc› olunan hastal›klara örnekler: • Uykuda nefes durmas› ataklar›: Uyku Apnesi Sendromu • fiiflmanl›kla ilgili solunum bozukluklar› (Obezite-Hipoventilasyon sendromu) • Horlama ile ilgili durumlar: Basit horlama; Üst Hava Yolu Direnç Sendromu • Periyodik bacak hareketleri sendromu (Periodic Leg Movements in Sleep; PLMS) • Gündüz afl›r› uyku ile giden durumlar (Hipersomnia) • Narkolepsi gibi çeflitli di¤er uyku bozukluklar› • Erkeklere özgü baz› cinsel ifllev bozukluklar› Uyku merkezimizin çal›flma ilkeleri ve prosedürleri: 1-Merkezimiz randevu ile hizmet vermektedir. Randevu, Gö¤üs Hastal›klar› Poliklini¤i veya Uyku Laboratuar›’ndan al›n›r. Hastaya randevu verilebilmesi için, Hastanemizde veya d›flar›da bir hekim taraf›ndan de¤erlendirilip istekte bulunulmas› gereklidir. 2-Hastalar›m›z gece 21’de Hastanemize gelerek yat›fl ifllemleri yap›ld›ktan sonra iflleme al›n›rlar. 3-Hastay› yönlendiren uzman hekimin istedi¤i tetkikler yap›l›r veya istedi¤i tetkikleri belirtmemifl ise düflündü¤ü ön tan›lara göre hangi kay›tlar›n gerekti¤i Uyku Konseyi uzman üye- leri taraf›ndan belirlenir. 4-Tetkike bafllamadan hasta hangi kay›tlar›n hangi amaçla yap›laca¤› konusunda bilgilendirilir ve izni al›n›r. 5-Gece uyudu¤u s›rada hastan›n durumuna göre gereken tipte kay›tlar tutulur. 6-Kay›tlar, Uyku Konseyi taraf›ndan de¤erlendirilir ve gerekti¤inde ilgili di¤er uzmanlara dan›fl›l›r. 7-Bir hafta içinde sonuçlar rapor fleklinde verilir. 8-Elde edilen bulgulara göre ya hastan›n primer hekimi, ya da onun refere etmesi halinde Uyku Konseyi üyelerinden hastan›n sorunuyla ilgili olan hekimler, en yararl› olabilecek tedavi yöntemlerine karar verirler. 9-Tedavi sorumlulu¤unu üstlenen hekim, hastay› bilgilendirip iznini ald›ktan sonra tedaviye bafllar. Baflvurulan yöntemler aras›nda, ideal vücut a¤›rl›¤›n› hedefleyecek flekilde düzenlenen diyetler baflta olmak üzere yaflam biçimi de¤ifliklikleri; sigaran›n kesilmesi; alkolün kesilmesi veya azalt›lmas›; uyku bozuklu¤unu artt›rabilecek ilaçlara son verilmesi; faydal› olabilecek ilaçlar veya aletlerin kullan›lmas› ve gerekirse cerrahi ifllemler yap›lmas› yer al›r. 10- A¤›r uyku apnesi tan›s› konan ve tedavi için özel araçlara ihtiyac› oldu¤una karar verilen hastalar baflka bir gece ileri tetkike al›n›r. Hava yolu t›kan›kl›¤›n› ve/veya oksijen yetersizli¤ini önleyen cihazlar tak›l›yken en ideal uygulama fleklini belirlemek için test tekrarlan›r. Tedavinin etkisini objektif olarak ölçmek için bir süre sonra testler yinelenebilir. Uyku testlerinin temel amac›, uyku s›ras›nda ortaya ç›kan bozukluklar›n ciddiyeti ile, efllik eden önemli de¤iflikliklerin saptanmas›d›r. Testler öykü ve muayene sonras›nda, ‘ön tan›’ olarak düflünülen bozukluklar› desteklemek veya elemek için oldu¤u kadar; uzun dönemde hastan›n karfl›laflabilece¤i sa¤l›k sorunlar›n› öngörmek için de faydal›d›r. Uyku testlerinin daha s›k kullan›lmas›, pek çok hastan›n erken tan› ve tedavi flans›n› bulmas›n› sa¤layacakt›r. Hisar Intercontinental Hospital bu düflüncelerle Uyku Merkezi’ni hizmete açm›flt›r. Ülkemiz genelinde benzer merkezlerin ço¤almas› ile toplumumuzda uykuyla ilgili sa¤l›k sorunlar› yaflayan bireylere sunulan hizmetlerin kalitesi artacakt›r. KAYNAKLAR: 1)Buysse DJ. J Psychiatr Pract 2005; 11(2): 102-15. 2)Culebras A. Rev Neurol Dis 2004; 1(3): 124-32. 3)Khan SA et al. Mo Med 2006; 103(5): 518-22. 4)Kushida CA et al. Sleep 2005; 28(4): 499-521. 5)Mediano O et al. Eur Respir J 2007; 30(1): 1396-9. 6)Roldan G, Ang RC. Respir Care Clin N Am 2006; 12(1): 31-54 45 m sa¤l›k ordumuzu tan›yal›m m Görüntülerle uyku testlerinin özeti: Hisar Intercontinental Hospital Uyku Merkezi’nin Test Laboratuar›, hastalar›m›z›n güvenli¤i ve rahat› için gereken tüm özellikleri tafl›makta; özel tuvalet ve banyo ile dinlenme bölmesi içermektedir. Bu odada kalan hastalar›m›za di¤er odalarda kalanlara sunulan tüm konaklama ve bak›m olanaklar› sa¤lanmaktad›r. Gece kay›t saatinde uyku odas›na al›nan hastaya deneyimli Uyku Teknisyenlerimiz ve Hemflirelerimiz taraf›ndan oda ve ifllem tan›t›ld›ktan ve izinleri al›nd›ktan sonra gerekli kay›tlar›n yap›lmas›n› sa¤layacak kablo ba¤lant›lar› uygulan›r. Ba¤lant›lar tamamland›ktan sonra Uyku Teknisyenimiz kay›t cihazlar›n› kontrol edip, gerekli ayarlar› yapar. Hasta tüm kay›t haz›rl›k ve kontrolleri yap›ld›ktan sonra yata¤›na yatar; teknisyen odas›ndaki kay›t ekran›ndan kay›t verileri ve kamera görüntüleri izlenmeye bafllan›r. Gö¤üs Hastal›klar› Uzman› gözetiminde ba¤lant›lar denetlenir, yanl›fl kayda neden olan ba¤lant› sorunlar› düzeltilir ve kay›tlar›n do¤ru olup olmad›¤› kontrol edilir. Uyku Teknisyeni, izlem odas›nda tüm kay›tlar› tüm gece takip edip anl›k de¤iflimleri kaydeder. En az 6 saat çekim gereklidir; bundan sonra hasta uyan›rsa ifllem sonland›r›l›r. ‹fllem boyunca yap›lan tüm kay›tlar daha sonra Uyku Konseyi taraf›ndan de¤erlendirilerek rapor edilir. 46 m Bebek Dostu Hastane program›, 1991’de UNICEF ve Dünya Sa¤l›k Örgütü taraf›ndan ortaklafla bafllat›lan bir proje olup, bebeklerin emzirilme oran› ve baflar›s›n› artt›rd›¤› bilimsel kan›tlarla desteklenmifl olan 10 basamakl› bir de¤iflimi gerçeklefltirebilen kurumlar› onurland›rmay› amaçlar. hisar gündem “Bebek dostu hastane” olma yolunday›z! H HIH E¤itim, Kültür ve Yay›nlar Kurulu isar Intercontinental Hospital, annelerin haklar›na sayg› ile anne ve bebeklerin sa¤l›¤›n› korumay› ilke edinmifl bir kurumdur. Hastanemiz, anne adaylar›n› gebeliklerinden bafllayarak anne sütü ve emzirme konusunda bilgilendirmeyi, do¤um yapan annelerle bebeklerinin sürekli ayn› odada kalmalar›n› sa¤lamay› ve e¤itimli personeli arac›l›¤›yla annelere emzirme konusunda yard›mc› olmay› temel görevleri aras›nda görmekte ve T.C. Sa¤l›k Bakanl›¤›’n›n “Bebek Dostu Hastane” unvan›n› hak etmek için baflvurusunu yapm›fl bulunmaktad›r. Bebek Dostu Hastane program›, 1991’de UNICEF ve Dünya Sa¤l›k Örgütü taraf›ndan ortaklafla bafllat›lan bir proje olup, bebeklerin emzirilme oran› ve baflar›s›n› artt›rd›¤› bilimsel kan›tlarla desteklenmifl olan 10 basamakl› bir de¤iflimi gerçeklefltirebilen kurumlar› onurland›rmay› amaçlar. Ülkemizde Sa¤l›k Bakanl›¤› hastaneleri denetlemekte ve programa uygun de¤ifliklikleri baflarabilenleri “Bebek Dostu Hastane” olarak tan›mlamaktad›r (1). Programa ilgi duyan ve bu yönde kendisini gelifltiren sa¤l›k kurumlar›n›n yurt ve dünya çap›nda artmas› ile gelecek kuflaklar›n daha sa¤l›kl› yetiflmesi umut edilmektedir. Hastanemizin Bebek Dostu hastane olmak istemesinin temel nedeni yenido¤an beslenmesinde anne sü- tünün yararlar›na olan inanc›d›r. Günümüzde yenido¤an döneminden bafllayarak çocuklukta yap›lan hatal› beslemenin olumsuz sonuçlar›n›n y›llarca sürebildi¤i ve baz› eriflkin dönem hastal›klar›n›n kayna¤›n› oluflturabildi¤i anlafl›lm›flt›r. Sa¤l›k sorunu olmayan yenido¤anlar›n beslenmesinde anne sütü en iyi g›da kabul edilmektedir (13). Anne sütünün zeka geliflimini olumlu etkiledi¤ine dair veriler vard›r. Emzirilen bebeklerin çocukluk ça¤›nda Tip 1 fleker hastal›¤›, iltihabi ba¤›rsak hastal›¤›, allerji ve kansere daha az yakaland›klar›; eriflkin ça¤a geldiklerinde fliflmanl›¤a daha az e¤ilimli olduklar›na dair gözlemler bildirilmifltir. Do¤umdan k›sa süre sonra, anne veya bebe¤in hekiminin engel görmemesi halinde emzirmeye bafllan›lmal›d›r. Bebek 6 ayl›k olana kadar yetiyorsa sadece anne sütü ile beslenebilir. Alt›nc› aydan itibaren ek g›dalara bafllanmal›d›r (4). Do¤umdan hemen sonra emzirme ile annenin do¤um sonras› kanamalar› azal›r. Emzirmenin annede yumurtal›k ve meme kanseri riskini azaltt›¤›n› gösteren araflt›rmalar vard›r. Emzirmenin anneye belki de en önemli yarar›, annenin bebe¤ine duygusal olarak uyum sa¤lamas›n› kolaylaflt›rmas›d›r. Anne sütünün bütün üstün özelliklerine karfl›n, anne ve bebe¤in sa¤l›¤› yönünden emzirmenin sak›n- cal› oldu¤u durumlar da vard›r. Her anne ve bebe¤i, kendi hekimleri taraf›ndan dikkatle de¤erlendirilmeli ve emzirmeye engel durumlar varsa saptanmal›d›r. Annenin veya bebe¤in sa¤l›¤›n› bozan her türlü ciddi hastal›kta emzirmenin kendisi ve bebe¤i aç›s›ndan uygunlu¤u ilgili uzmanlara dan›fl›lmal›d›r. Anneye verilen hemen her ilaç anne sütüne geçer ancak bunlar›n pek az› emzirme aç›s›ndan sak›ncal›d›r. Örne¤in kanser ilaçlar› ve radyoaktif madde verilen annelerin emzirmesi sak›ncal›d›r. Anne sütünün bebe¤e do¤rudan zarar verebilece¤i durumlar da vard›r; örnek olarak annenin eroin ve kokain gibi yasa d›fl› ilaçlar› kullanmas› ya da AIDS veya aktif tüberküloz gibi bulafl›c› hastal›klara sahip olmas› say›labilir. Ender görülen bebe¤e ait galaktozemi veya fenilketonüri gibi hastal›klarda da anne sütünün içerdi¤i maddeler faydal› de¤il, zararl› olur. Ciddi ruhsal hastal›¤› olan anneler bebeklerine zarar verebilece¤i için ancak gözlem alt›nda emzirmelerine izin verilir. KAYNAKLAR: 1) Philipp BL, Radford A. Arch Dis Child Fetal Neonatal Ed 2006; 91(2): F145-9. 2) Leung AK, Sauve RS. J Natl Med Assoc 2005; 97(7):1010-9. 3) Schack-Nielsen L et al. Adv Exp Med Biol 2005; 569: 16-23. 4) Kramer MS, Kakuma R. Adv Exp Med Biol 2004; 554: 63-77. 47 m Akreditasyon, uluslararas› kaliteli sa¤l›k hizmeti hedeflerine uyabilmek demektir ve sa¤l›k hizmetlerinde kalitenin iyilefltirilmesinin güvencesidir. hisar gündem Uluslararas› akreditasyona ulaflt›k! H Dr. Sema Sengez / HIH Kalite Koordinatörü ve Baflhekim Yard›mc›s› isar Intercontinental Hospital Sa¤l›k Bakanl›¤› taraf›ndan 21 Aral›k 2005 tarihinde ruhsatland›r›larak Ocak 2006’da hasta kabulüne bafllam›fl ve ilk y›l›nda uluslararas› kalite standartlar›na uygunlu¤unu, k›saca “JCI” olarak bilinen, “Joint Commission International” adl› kurulufltan akreditasyon belgesi almay› baflararak kan›tlam›flt›r. Bu yaz›n›n amac›, ekip olarak büyük gurur duydu¤umuz bu baflar›y› hastalar›m›z ve aileleri baflta olmak üzere halk›m›zla paylaflmak ve akredite olman›n anlam› ile bize getirdi¤i ek sorumluklar› aç›klamakt›r. Akreditasyon nedir? Dr. Sema Sengez 48 “Akreditasyon”, “kredi kazanmak” demektir. Sa¤l›kta akreditasyon dendi¤inde, ulusal veya uluslararas› denetim kurulufllar›n›n flartlar›n› sa¤lad›¤›n› kan›tlayan kurumlara verilen kredi anlafl›l›r. Söz konusu olan manevi bir kredi olup, onur verici bir baflar›d›r. Sa¤l›k alan›nda “kalite”, ‘kurumun en yüksek hizmet standartlar›na uygunluk derecesi’ olarak tan›mlanmaktad›r. Sa¤l›kta “standart” sözcü¤ü ise, ‘kaliteli sonuç verebilecek minimum özellik ve koflullara sahip durum veya uygulama’ anlam›nda kullan›lmak- tad›r ve alt›na inilmemesi gereken hizmet düzeyini ifade eder. Ülkemizde, sa¤l›k kurumlar›na ruhsat verilmesi aflamas›nda T.C. Sa¤l›k Bakanl›¤› taraf›ndan yap›lan denetimlerde, sa¤l›kla ilgili yasa, yönetmelik ve tüzüklerde ortaya konan flartlara uygunluk aranmakta ve flartlar›n yerine getirilmesi halinde ruhsat verilmektedir. Ruhsat alma da bir akreditasyon süreci gibi görülebilir. Sa¤l›k kurumlar› ruhsat flartlar›n›n yan› s›ra, kalite standartlar›na da uyabildikleri ölçüde iyi hizmet verebilirler. Ayr›ca, küreselleflen dünyam›zda sadece ulusal hedeflere ulaflmak art›k hiç bir sektörde yeterli görülmemektedir. Uluslararas› kalite hedeflerine ulaflabildiklerini kan›tlayabilen kurumlar hem daha fazla sayg› görmekte hem de daha iyi performans sa¤lamaktad›r. ‹flte bu noktada sa¤l›k alan›ndaki uluslararas› kalite hedeflerine uygunlu¤u denetleyen ve ödüllendiren kurulufllar gündeme gelmektedir. Akreditasyon veren uluslararas› kurulufllar, kredi belgesini vermeden önce ve sonra, ilgili kurumu sürekli denetlemekte ve standartlara uyumunu izlemektedir. Üstelik ‘kalite’, yeni bilgi ve geliflmeler ›fl›¤›nda sürekli de¤iflmesi gereken hedeflerden oluflur. Kredisini kaybetmemek isteyen bir ku- rumun ara vermeden kendisini denetleyip, gelifltirmesi gerekir. ‹flte bu nedenle özetle flu söylenebilir: Akreditasyon, uluslararas› kaliteli sa¤l›k hizmeti hedeflerine uyabilmek demektir ve sa¤l›k hizmetlerinde kalitenin iyilefltirilmesinin güvencesidir. Akreditasyona hak kazanmak, hasta ve çal›flan› ilgilendiren tüm risklerin azalt›lmas›na yönelik plan ve faaliyetler gerektirir. Hasta ve çal›flan güvenli¤ini; tan›, tedavi ve bak›m hizmetlerinin düzeyini yükseltmeyi hedefler ve kurulufla duyulan güveni artt›r›r. Akredite kurumlarda çal›flanlar›n performans› objektif olarak, ölçülebilir verilere bak›larak de¤erlendirilir ve izlenir. Akreditasyonun bir flart› da, kurumun, verimlilik ve etkililik çal›flmalar› yaparak maliyetleri düflürmeyi baflarmas›d›r; böylece gerek kifli ve kurum, gerekse ülke ölçe¤inde gereksiz kay›plar önlenir. Ça¤›m›zda sa¤l›k hizmetlerinde akreditasyona büyük önem verilmektedir. JCAHO ve JCI nedir? JCAHO, Joint Commission on Accreditation of Healthcare Organizations adl› kuruluflun ad›n›n k›saltmas›d›r. JCAHO, sa¤l›kta bak›m kalitesi ve hasta güvenli¤inin iyilefltirilmesini hedefleyen bir kurulufltur. K›saca JCI olarak bilinen Joint Commission International ise JCAHO örgütünün bir kolu olup, uluslararas› e¤itim ve dan›flmanl›k hizmetleri veren bir sivil toplum örgütüdür. Nas›l akredite olunur? Bir sa¤l›k kuruluflu, önceden belirlenmifl ve yay›nlanm›fl standartlara uygunlu¤unu, uluslararas› otorite olarak kabul edilen bir tüzel kiflilik taraf›ndan yürütülen resmi bir denetim sürecinden geçerek onaylatabilirse akredite olmaya hak kazan›r. Akreditasyon program›n›n temelinde uluslararas› standartlar›n karfl›lanmas› ve ülkenin kanun ve gereklerine uyarlanmas› bulunur. Standartlar, yeterli bak›m kalitesi için mutlaka bulunmas› gereken yap›lar› ve süreçleri tan›mlar. Denetimden geçtikten ve baflar›s› A.B.D.’de bulunan merkez taraf›ndan onayland›ktan sonra bir kurum “Akreditasyon Belgesi” alma ve kullanma hakk›n› elde eder. Hisar Intercontinental Hospital nas›l akredite olmufltur? Hastanemiz yönetimi, henüz bina yap›m aflamas›nda iken JCI kurulufluna akredite olmak üzere baflvurmufl ve sa¤l›k çal›flanlar›n› göreve bafllatarak gerekli e¤itimleri almalar›n› sa¤lam›flt›r. Hastanenin alt yap›s› ve donan›m›; “ak›ll› bina” teknolojisi ile, en son t›bbi tan› ve tedavi olanaklar›n› içerecek flekilde ve uluslararas› yap› kalitesi standartlar›nda tasarlanm›flt›r. Tüm kalite standartlar›na uyumumuzun tespiti ile akreditasyon belgesi verilmifltir. Akreditasyonla üstlendi¤imiz sorumluluklar nelerdir? Ekip olarak, tüm insanl›¤a kaliteli hizmet sunmak üzere yola ç›kan Hastanemiz, akredite olmakla ulusal olanlara ek olarak, uluslararas› kalite standartlar›na da sürekli olarak uymak sorumlulu¤unu üstlen- mifltir. “Misyon” (görev) tan›m›m›z ‘mükemmel seviyede hasta memnuniyeti sa¤lamak’, “Vizyon” (hedef) tan›m›m›z ise ‘ulusal ve uluslararas› düzeyde referans sa¤l›k kurumu olmak’ fleklindedir. Bu görev ve hedef anlay›fllar›m›z do¤rultusunda, tüm tetkik, tedavi ve bak›m hizmetleri uluslararas› kalite standartlar›na göre yürütülmekte; tan› ve tedavi birimleri sürekli denetlenip bak›m ve kalibrasyonlar› yap›lmakta; tüm verilerimiz kaydedilmekte; inceleme sonuçlar›m›z uluslararas› kabul gören referans kurulufllarca her ay denetlenmekte; hasta ve çal›flan güvenli¤i için gereken tedbirler al›nmakta; kalite gelifltirme çal›flmalar› aral›ks›z sürdürülmekte; hasta flikayet ve memnuniyetleri takip edilmekte ve gere¤i yap›lmakta; çal›flanlar›n sürekli e¤itimi ile kurum kültürü oluflturulmas› önemsenmektedir. Uluslararas› standartlara uygun olarak Hastanemizde Kalite Konseyi, Akademik Kurul, Etik ve Doku Denetimi Kurulu, E¤itim, Kültür ve Yay›nlar Kurulu, ‹dari Yürütme Kurulu, Enfeksiyon Kontrol Komitesi, Risk Komitesi, ‹flçi Sa¤l›¤› ve Güvenli¤i Komitesi ile Sosyal Komite, Radyasyon Güvenli¤i Komitesi, Bilgi Yönetimi Komitesi gibi birimler görev ve denetim yapmaktad›r. Hasta Hizmetleri, Hasta ‹liflkileri, T›bbi Kay›t ve Arfliv ile Bilgi Teknolojileri gibi birimlerimizin iflleyifli de kalite standartlar›na göre düzenlenmektedir. Sonuç olarak Hisar Intercontinental Hospital dünya standartlar›nda kaliteli hizmet verdi¤i JCI belgesiyle kan›tlanm›fl bir kurum olup kalitesini sürekli gelifltirmeyi amaçlamaktad›r. Ülkemizde en erken akredite olan hastanelerden biri olmakla gurur duyuyor ve akredite kurumlar›n›n say›s›n›n ülke genelinde artmas›n› diliyoruz. Gelecek için kurum olarak hedefimiz; kan›ta dayal› güncel t›p uygulamalar›yla, en yüksek kalitede tan›, tedavi ve bak›m hizmetleri vererek ve gerek hastalar›m›z, gerekse çal›flanlar›m›z için riskleri azaltarak, memnun hastalar ve mutlu çal›flanlarla büyümeye devam etmektir. 49 m hisar gündem sa¤l›k e¤itimi ve taramas› çal›flmalar›m›z Göz taramas› 31 Ocak 2007 tarihinde Kad›köy Dayan›flma Vakf› Osmana¤a Gönüllüleri ile birlikte, Gönüllüler Grubu’nun Kad›köy Yo¤urtçu Park›’ndaki Gönüllüler Evi’nde Hastanemiz Göz Uzman› Opr. Dr. Faruk Ero¤lu ve teknik ekibi halka ücretsiz göz sa¤l›¤› taramas› yapt›. Anneler Günü Dünya Kad›nlar Günü 8 Mart 2007’de Caddebostan Kültür Merkezi’nde Prof. Dr. Çi¤dem Gökçe moderatörlü¤ünde bir panel gerçeklefltirildi. Panelde Prof. Dr. Çi¤dem Gökçe “Anti-Aging: Sa¤l›kl› Yaflama ve Gençli¤i Koruma ‹lkeleri” konusunda; Uzm. Dr. Fatma Burcu Sönmez “Kemik Sa¤l›¤›n› Koruma ‹lkeleri; Kemik Erimesi ve Tedavisi” konusunda ve Uzm. Dr. Elif Mefleci de “Menopozda Sa¤l›¤› Koruma ‹lkeleri; Menopoz ve Tedavisi” konusunda birer sunum yapt›lar. Dünya Kad›nlar Günü, panel dolay›s›yla düzenlenen kokteyl ile ve dinleyicilerin katk›l›mlar› ile kutland›. Sa¤l›k fienli¤i 28-29 Nisan 2007 tarihlerinde Kad›köy Belediyesi taraf›ndan düzenlen, 9. Sa¤l›k fienli¤i’ne Hisar Intercontinental ekibi de kat›ld›. Bu etkinlikler kapsam›nda Opr. Dr. Faruk Ero¤lu ve Göz Hastal›klar› Bölümü Hemflireleri taraf›ndan göz taramas› gerçeklefltirildi. Özgürlük Park›’nda düzenlenen organizasyonda Hastanemiz gösterdi¤i baflar›dan dolay› plaketle ödüllendirildi. Lösemili Çocuklar Kurultay› 15 May›s 2007’de Anneler günü dolay›s›yla, Hastanemiz konferans salonunda halk›m›za aç›k kad›n sa¤l›¤› paneli düzenlendi. “Anti-Aging: Sa¤l›kl› Yaflama ve Gençli¤i Koruma ‹lkeleri” bafll›kl› sunum Prof. Dr. Çi¤dem Gökçe, “Cilt Yenileyici Tedaviler” bafll›kl› sunum Uzm. Dr. Ayfle F. Aytu¤, “Jinekolog Gözüyle Kad›n Sa¤l›¤›” konulu sunum Uzm.Dr. Filiz Topuz ve “Meme sa¤l›¤› ve taramalar›” konulu sunum Uzm. Dr. fierife fiimflek taraf›ndan yap›ld›. E¤itim Kurulu ve Halkla ‹liflkiler Bölümümüz taraf›ndan yap›lan organizasyonda kad›n hastalar›m›za ulafl›larak Hastanemize davet edildiler. Davetlilerin kat›l›m›yla Anneler Günü bir kokteyl ile kutland›. 50 26 May›s 2007 LÖSEV ve Do¤a Koleji’nin ortaklafla düzenledi¤i Uluslararas› Lösemili Çocuklar Kurultay›’na Hastanemiz Acil Ambulans ve ‹lkyard›m Ekibi ile kat›larak sa¤l›k deste¤i verdi. Hisar ekibi, etkinlikler boyunca çocuklar›n sa¤l›k güvenli¤ini sa¤lad›. Okulda Sunum 11 May›s 2007’de MEF Okullar›’n›n daveti üzerine Prof. Dr. Çi¤dem Gökçe, Doç. Dr. Salih Somuncu, Baflhekim Yard›mc›s› Dr. Sema Sengez’den oluflan bir ekip taraf›ndan t›p mesle¤ini tan›tan sunumlar gerçeklefltirilerek, hekim olmay› düflünen ö¤rencilere yol gösterici bilgiler verildi. anlaflmal› kurumlar ÖZEL S‹GORTA fi‹RKETLER‹ Güvenli ellerimizi hissedeceksiniz... • Aksigorta A.fi. • American Life Sigorta A.fi. • Anadolu Anonim Türk Sigorta fiirketi • Ankara Anonim Türk Sigorta • Axa Oyak Sigorta A.fi. • Baflak Sigorta A.fi. • Demir Hayat Sigorta A.fi. • Genel Yaflam Sigorta A.fi. • fieker Bank • fieker Sigorta A.fi. • Global Hayat Sigorta A.fi. • Güven Sigorta A.fi. • HDI Sigorta A.fi. • Ifl›k Sigorta A.fi. • ‹sviçre Hayat Sigorta A.fi. • Koç Allianz Sigorta • Ray Sigorta A.fi. •Yap› Kredi Sigorta A.fi. KAMU KURULUfiLARI • SGK-Sosyal Güvenlik Kurumu (SSK, Ba¤kur ve Emekli Sand›¤›) • TBMM • TÜRK HAVA YOLLARI • TRT BANKALAR • Akbank Mensuplar› Tekaüt Sand›¤› • Bank Asya • D›flbank Emekli Sand›¤› Vakf› • Esbank (Hasta Ödemeli) • Fortis Bank • Pamukbank (Hasta Ödemeli) • Türkiye ‹fl Bankas› •T.C. Merkez Bankas› (Hasta Ödemeli) • Vak›flar Bankas› Emekli Sand›¤› Vakf› DERNEKLER • GY‹AD (Genç Yönetici ve ‹fl Adamlar› Derne¤i) • TIMDER (Tesisat ‹nflaat Malzemecileri Derne¤i) • Türkiye G›da ve ‹çecek Sanayii Dernekleri Federasyonu YURTDIfiI S‹GORTALAR • AGIS • BKK-AKTIV F‹RMALAR • AKB Forklift Hizmetleri • Ant Yap› Sanayi ve Ticaret Ltd. fiti. • ATM fiirketler Grubu • Ayso Gida • Bali Spor Center • Boskar ‹stif Makinalari San. • Club-De Tennis • Coflkun E¤itim Kurumlari • Maltepe Coflkun • Kas›mo¤lu Coflkun • Çaml›ca Coflkun • Y. Cimilli Coflkun • Nilüfer Coflkun • Bahar Coflkun • Burç Coflkun •Çaml›ca Ana Okulu • Demtafl fiirketler Grubu • Enkay Grup • F›rt›na Lojistik Ve Reklamc›l›k • Hasel Makina • Hasmak ‹fl Makinalar› • Huzur Giyim • ‹ntermedya Reklam ‹letiflim • ‹stanbul Alt›n Borsas› • Kopuz Turizm • Motif Triko • Np Hospital • O¤ufllar Group • Oksijen Teknoloji Gelifltirme ve Biliflim Sistemleri • Orkum, Nilfa Tekstil • Okyanus Sport Center • Roto Frank • Rumeli Telekom • Solectron • fiahinler Holding • Tayyib Group • Unsped Paket Servisi Ü.fi • Ülker • Vip Evde Bakim Hizmetleri • Üsküdar Gazetesi • Vodafone • Worl Barter • Y›lmaz Kimya AS‹STANS KURULUfiLAR • EURO-CENTER • INTER PARTNER ASSISTANCE • IPA Card • Back-Up Card • Doktor Back-Up Card • HS GROUP • Med Power • Araistanbul • Mycar • Kad›köy Card • fiiflli Card • Yalova Card • Köflk Card • MARM ASSISTANCE-RED STAR • OKEY TUR‹ZM • PROMED • Ak Emeklilik • Ankara Sigorta (Emeklilik) • Bat› Göz Hastanesi • Beko • Birlik Hayat Sigorta • Birmat • Bortar • British American Tobacco • Denizbank Sea&Miles • Emin Direksiyon • Finansbank • HDI Sigorta (‹hlas Sigorta) • ‹zmir Terziler Odas› • Kobi Sa¤l›k Paketi • Medline Box Üyeleri • Opel-Chevrolet • Sa¤l›k Asist • Sa¤l›kl› Yaflam Merkezi • Sar›tafl • Shell Club Smart Card • Sodexo • Sonax • fiark Gülü K›rtasiye • Yetginler • Yurtiçi Kargo • REMED ASSISTANCE • RETUR ASSISTANCE