Çıkmaz son çarş

Transkript

Çıkmaz son çarş
Fatih Erkoç’tan akustik bir şölen
62- sigortacı / ocak 2013
17 OCAK
16 OCAK
12 OCAK
11 OCAK
9-10 OCAK
B
ir hukukçu arkadaşım telefon ile beni aradı ve “kasko sigortalarında sigortalı aracın tam ziya/perttotal kabul edilmesi
halinde sigorta şirketlerinin pratikteki uygulamasını” sordu.
Ben de bildiğim kadarı ile izah ettim. Ancak elinde bir Yargıtay
kararı olduğundan kendisinin pek tatmin olduğunu söyleyemeyeceğim. Bu nedenle “sovtaj” konusunu sizinle de paylaşmak istedim.
Öncelikle sigortalı bir aracın tam ziya/perttotal olma koşullarına
bakmamız gerekiyor. Bilindiği üzere bir kazadan sonra sigortalı aracın tam ziya kabul edilebilmesi için Kasko Sigorta Poliçesi Genel
Şartları’nın 3.3.1.2. maddesine göre “Onarım masraflarının sigortalı taşıtın rizikonun gerçekleştiği tarihteki değerini aşması ve aynı
zamanda eksper raporu ile taşıtın onarım kabul etmez bir hale geldiğinin tespit edilmesi durumunda, araç tam hasara uğramış sayılır.
Aracın tam hasara uğraması halinde, sigortacının azami sorumluluk
haddini geçmemek üzere, hasar anındaki sigorta değeri ödenir. Bu
durumda, aracın Karayolları Trafik Yönetmeliğinin ilgili maddesi
hükümleri doğrultusunda hurdaya ayrıldığına dair hurda tescil belgesi sigorta şirketine ibraz edilmeden araç sahibine sigorta tazminatı
ödenmez. Değeri tamamen ödenen araç ve aksamı, talep ettiği takdirde sigortacının malı olur” şartı bulunmaktadır.
Aracın tam ziya/perttotal kabul edilmesine karar verildikten sonra
ne yapılacaktır? İşte bu noktada yukarıda sözünü ettiğim bir
Yargıtay kararı nedeni ile farklı görüşlerin ve farklı uygulamaların
ya da farklı tazminat taleplerinin ortaya çıkması söz konusu olmaktadır. Kasko Sigorta Poliçesi Genel Şartlarının 3.3.1.2. maddesi son
fıkrasında belirtilen “Değeri tamamen ödenen araç ve aksamı, talep
ettiği takdirde sigortacının malı olur.” şartı akılları karıştırmaktadır. Genel şartların bu maddesi salt lafzi olarak değerlendirildiğinde
şöyle yorumlanmaktadır: Sigortacı tam ziya kararı alınan aracın
sigorta bedelinin tamamını öder sonra da aracın hasarlı mevcut hali
ile sigortacı tarafından talep edilmesi halinde hurda sigorta şirketinin malı olur. Ne yazık ki bu konuda Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin
02.03.2006 tarihli, 2004/15339 E ve 2006/2106 tarihli kararında
sigorta şirketince piyasa rayiç değerinden aracın saptanılmış olunan
sovtaj/hurda bedelinin tenzil edilerek ödenmesini kabul etmemiş ve
gerekçe olarak da Kasko Sigorta Poliçesi Genel Şartlarının 3.3.1.2.
maddesinin son fıkrasının “Değeri tamamen ödenen araç ve aksamı,
talep ettiği takdirde sigortacının malı olur” şartını esas alarak yerel
mahkemenin kararını bozmuştur. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi bu
kararı ile sigorta şirketlerince hakkaniyetle yapılan uygulamayı ve
2918 Sayılı KTK’nun 20’nci maddesini göz ardı ederek sigortalıların sebepsiz zenginleşmesine yol açmış olup tam ziya/perttotal tazminat taleplerini içinden çıkılmaz bir duruma getirmiştir.
Yargıtay’ın uygulama ile örtüşmeyen kararını basit bir örnekle açıklayalım. Sigorta bedeli 200 bin lira olan sigortalı araç perttotal
olmuştur. Aracın hurda değerinin ise 50 bin lira olduğu saptanılmıştır. Sigorta şirketi genel şartların “Değeri tamamen ödenen araç ve
aksamı, talep ettiği takdirde sigortacının malı olur” koşulu gereğince sigorta şirketi sigortalısına 200 bin lira hasarı ödemesi gerekecektir. Sigortalı söz konusu sigorta bedelinin tamamını aldıktan sonra
aracın hurdası sigorta şirketince nasıl satılacaktır? Bilindiği üzere
sigorta şirketinin araç üzerinde tasarruf hakkı olmasına karşın
KTK’nun 20’nci maddesine göre aracın tescili, satışı, hurda olarak
kayıttan düşülmesi ya da yeniden trafiğe çıkarılması işlemlerini
ancak sigortalı yapabilmektedir. Oysa tazminatını alan sigortalının
taahhütname vermesine karşın belirtilen işlemleri yapmadığı ve
sigorta şirketlerinin bu noktada haksız olarak zarara uğradığı açık
ve net bir husustur.
Yargıtay kararının pratikte tek bir uygulaması olabilir. Eğer, aracın
hurdası yok olmuş ise biz ona ulaşamıyorsak ya da hurdanın bulunduğu yerden çıkarılması, kurtarılması için yapılan masrafların tahmini hurda değerini geçiyor ise Yargıtay’ın kararı ancak bu hallerde
tatbik edilebilir. Belirtilen bu hallerde dahi öncelikli alacaklılardan
onay almadan sigorta şirketi poliçede yazılı bedeli hasar tazminatı
olarak ödeyemez.
Yeni yılın tüm insanlık için barış ve huzur getirmesini diliyorum.
Duygusal kız Chinawoman
Tarzı ve sesinin rengiyle Nico, Leonard Cohen ve
Marc Almond gibi isimlerle karşılaştırılan Rus asıllı
Kanadalı müzisyen Chinawoman’ı iki gece üst üste
Babylon’da izleyebilirsiniz.
İncir Reçeli’nden Jolly Joker’e
Çeşitli tiyatro oyunları ve dizi filmlerde oynayan, en
son başrolde oynadığı İncir Reçeli filmiyle tanınan
aktör-müzisyen Halil Sezai’yi Jolly Joker İstanbul’da
dinleyebilirsiniz.
Yepyeni şarkılarıyla Gripin
Türk rock müziğinin en başarılı performans gruplarından biri kabul edilen Gripin, yeni albümünün ilk
konseri için Jolly Joker İstanbul sahnesinde sizlerle
buluşuyor.
Chillwave’in mimarı Babylon’da
2010 yazına damgasını vuran chillwave akımının
mimarlarından, Toro Y Moi, Radyo Eksen'in katkılarıyla ilk kez Babylon'da İstanbul’lu müzikseverlerle
buluşuyor.
17 OCAK
FARUK ÖMRÜUZAK
[email protected]
19 OCAK
Yepyeni şarkılarıyla Athena
Ska, punk ve garage müziğin Türkiye’deki en başarılı
ve en köklü temsilcilerinden Athena, yeni
albümlerinden parçalar ve sevilen hitleriyle Jolly
Joker İstanbul'a damgasını vuracak.
Hiromi müziğini İstanbul’a taşıyor
22 OCAK
Kasko sigortalarında
sovtaj sorunu
Alternatif pop türünün son dönemlerde en dikkat
çekici isimlerinden biri olan Marina and the
Diamonds, Türkiye’de ilk defa İstanbul Babylon’da
sahne alacak.
Caz piyanosunun çılgın kızı Hiromi, kendi sesini
bulduğu son çalışması olan Voice: The Trio Project
gösterisiyle İstanbul’da, İş Sanat Kültür Merkezi’nde
sahneye çıkıyor.
Andrews’tan büyüleyici gösteri
23-27 OCAK
[email protected]
Alternatif pop severler kaçırmasın
Bugün 25 yaşında olan Las Vegas kökenli uluslararası
illüzyonist olan Jason Andrews’un büyüleyici
gösterisini İstanbul’da Trump Towers Mall’da
izleyebilirsiniz.
Ortaçgil yeni şarkılarıyla sahnede
26 OCAK
TİMUÇİN ALPAY
Fatih Erkoç, 1965 yılında İstanbul
Belediye Konservatuvarı'na girer
ama mezun olmadan dönemin en
gözde orkestralarından İstanbul
Gelişim Orkestrası ile çalışmaya
başlar. Kısa bir dönem trombon
sanatçısı olarak İstanbul Devlet
Senfoni Orkestrası'nda çalışır.
Daha sonraki 11 yılda
İskandinavya'daki çeşitli
orkestralarda trombon, flüt, gitar,
basgitar, keman, saksafon, trompet
ve ut gibi enstrümanlarıyla yer
alır. 1986 yılında Türkiye'ye
döndükten sonra kariyerine
burada devam eden sanatçıyı, her
telden eseri akustik yorumlayacağı
konseriyle İstanbul’da, KKM
Gönül Ülkü ve Gazanfer Özcan
Sahnesi’nde izleyebilirsiniz.
Türkiye’de şehir müziğinin önemli isimlerinden
Bülent Ortaçgil, “Sen” isimli yeni albümünden şarkıları seslendireceği bir konser için İstanbul’da, Matine
216’da sahne alacak.
29 OCAK
5 OCAK
ETKİNLİKLER - OCAK AJANDA
Kanada’nın
yeni yıldızı
IMA İstanbul’da
Dünya basınının “Dalida
kadar güzel, şarkıları Pink
Martini ve Monica Molina
kadar sıcak” olarak
bahsettiği IMA, yepyeni
albümü “a la Vida!” için
çıktığı turnesi kapsamında
ilk kez İstanbul’a geliyor.
Kanadalı yıldızı İş Sanat
Kültür Merkezi’nde
izleyebilirsiniz.
Klasik gitarın büyüsüne kapılın
Royal Academy of Music üyesi ve Çin'in ilk
uluslararası kadın gitaristi olan Xuefei Yang’in
muhteşem resitalini Sakıp Sabancı Müzesi’nde
izleyebilirsiniz.
www.si­gor­ta­ci­ga­ze­te­si.com.tr
www.si­gor­ta­ci­ga­ze­te­si.com.tr
Çıkmaz ayın
son çarşambası
K
ıyametten önceki son çarşamba günü yazıyorum bu yazımı.
O da sevgili art direktörümüz ısrar ettiği için. Bugün günlerden çarşamba; 19 Aralık 2012. Yani çıkmaz ayın son
çarşambası. Biliyorsunuz Maya takvimine göre 21 Aralık 2012’de
kıyamet kopacak. Yani şunun şurasında kıyametin kopmasına kala
kala 2 gün kaldı.
Belki de hiç yayımlanmayacak ve hiç okunmayacak bu yazıyı niye
yazıyorum ben de bilmiyorum. Mademki sevgili Feyza “acil olarak
yazınızı bekliyorum” mesajını gönderdi; o halde çıkmaz ayın son
çarşambası olsa bile; ister okunsun ister okunmasın, bu yazıyı yazmalı. Demek ki Feyza Maya’lardan daha iyisini biliyor.
Ne demişler; “çıkmayan canda umut vardır.” Bakarsınız kıyamet
kopmayıverir. Kopsa da ne gam, elle gelen düğün bayram…
Bu Maya’lar bir hoş adamlarmış. Rivayete göre tarihleri MÖ
10.000 yıl öncesine kadar gidiyor. Maya’lar, Meksika’nın güneydoğusunda beş devlet kurmuşlar. Uygarlıkları MÖ 600 dolaylarında
yükselişe geçmiş, MS 3 yüzyılda altın çağını yaşamış, MS 900'e
dek, geniş bir alanda varlığını sürdürmüş ve İspanyol işgaliyle de
sona erme sürecine girmiş.
Anlaşılan, matematikte, geometride, astronomide iyilermiş. Üşenmemişler, bir takvim yapmışlar. Saatli Maarif desem değil. Niye
derseniz, takvimleri MÖ 12 Ağustos 3114 tarihini başlangıç alıp
MS 21 Aralık 2012 yılında son buluyor. Yani iki gün sonra…
Maya inanışına göre 2012 yılında dünyayı deprem, tufan volkanik
patlama gibi doğal felaketler beklemekte, yani 21 Aralık’tan sonrası tufan…
Biliyorsunuz 21 Aralık, gündönümü, yani dünyanın güneşe en uzak
olduğu an. 21 Aralık, 22 Aralık’a bağlayan gece yaşanan en uzun
gece. İşte Maya’ların kehanetine göre bu gecenin hiç sabahı olmayacakmış. Marduk gezegeni mi ne diyorlar, işte öyle bir gezegen
varmış. Dünyamızdan tam 36 milyar km uzaklıktaymış. Gaz halinde olan bu gezegen 3661 yılda bir dünyamıza yaklaşırmış. Nuh
tufanının da müsebbibi aha bu gezegenmiş. Maya’ların hazırladığı
takvime göre işte o gezegen gelip tam 21 Aralık’ta dünyamıza çarpacak, en iyi ihtimalle çok yakınından geçecekmiş. Eee? Eee, sonrası tufan.
Diyanet İşleri Başkanımız, “Bırakın böyle hurafeleri, batıl, sahte
kıyamet senaryolarını” diyor. Nasa’dan henüz ses yok…
Neticede insanoğlu zayıf yaratık… Ya gerçekse diye dünyayı bir
telaş aldı. Her şey kıyamet senaryosuna bağlanmaya çalışılıyor.
Bir kızılca kıyamettir kopuyor. Bir kıyamet tellallığıdır gidiyor.
Herkes üfürükten nem kapıyor, işi kıyamete bağlıyor. Ben bile sıkı
taraftarı olduğum GS, ezeli rakibi FB’yi iki defa üst üste yenince
“hayırdır inşallah, kıyamet mi kopacak” diye pirelenmeye başladım.
Ayrıca halk kendince tedbirini almaya çalışıyor. Nice arkadaşım
var, emlak vergisinin ikinci taksidini ödemedi. Ben de, ne olur ne
olmaz diye kredi kartlarımın sadece asgari tutarlarını ödedim. Hoş
hepsini ödesen ne olacak? Kalanını götürecek halin yok ya.
Birçok kişi tanıyorum, diyeti bıraktılar.
Nasa’dan ses yok dedim ama kim hesapladı bilmiyorum; hesaplayan hesaplamış. Bu Marduk denilen gezegen bir bizim ülkemize bir
de Fransa’ya kıyak geçecekmiş. Bizim Şirince köyümüz ile
Frengistanın Bugarach köyü kıyametten etkilenmeyecekmiş.
Eski adı Çirkince olan Şirince’miz yerli ve yabancıların istilasına
uğramış. İyice güzelleşmiş. Bugarach’tan ise haberim yok. Bizim
Şirince’nin 700 kişiyi aşmayan nüfusunun 20 bin kişiyi geçmesi
beklenmekteymiş. Yani durum tam bir “Şirince Kıyamet”. Vur
patlasın çal oynasın. Böyle kıyamete can kurban. Birçok ünlünün
gelmesi de beklenmekteymiş. Tabii yer bulabilirlerse.
Haa, bu arada hatırlatayım, gelenler dönüş için uçak bileti almamışlar. Van vey tikıt durumları yani… Haydi hayırlısı; ister misiniz
adamlar haklı çıksın, ben de bu yazıyı boşu boşuna yazmış olayım…
Ne yapalım koparsa kopsun. Freud ne demiş; “Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun.” Adaletin yerini bulması da galiba çıkmaz ayın son çarşambasına kalıyor…
sigortac› / ocak 2013 -
63