sanayi stratejileri - Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı

Transkript

sanayi stratejileri - Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
K A L K I N M A D A
VERİMLİLİK
T. C . B İ L İ M , S A N A Y İ V E T E K N O L O J İ B A K A N L I Ğ I
SANAYİ
STRATEJİLERİ
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı
Prof. Dr. Ersan ASLAN’ın Değerlendirmesi s. 4
Sanayi Genel Müdürü Prof. Dr. İbrahim KILIÇASLAN’ın
Değerlendirmesi s. 6
Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi (2015-2018) s. 10
2023 Vizyonu Çerçevesinde Türkiye
Sanayi Politikaları s. 15
A Ğ U S T O S 2 01 5 , Y ı l 27 , S a y ı 3 2 0
EMEK - ANKARA - PP - 2
AĞUSTOS 2015
K A L K I N M A D A
VERİMLİLİK
T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN
AYLIK YAYIN ORGANIDIR
AĞUSTOS 2015 YIL: 27 SAYI: 320
Bu dergi 6.500 adet basılmaktadır.
ISSN: 1300-2414
Yayın Türü: Yerel Süreli
Türkçe - İngilizce
SAHİBİ
T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ADINA
GENEL MÜDÜR
Anıl YILMAZ
GENEL KOORDİNATÖR
Dilek BİRBİL
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Cangül TOSUN
YAZI KURULU
Dilek BİRBİL - Cangül TOSUN - Lütfiye BALKAYA
İNGİLİZCE SAYFA SORUMLUSU
Gülçin MANZAK AYDIN - Şirin Müge KAVUNCU
WEB SİTESİ SORUMLUSU
Aytunç AYHAN
FOTOĞRAFLAR
Hakan CANBAKIŞ - Özgür YURDAKADİM
DAĞITIM SORUMLUSU
Mehtap EMRE
(312) 467 55 90 / 331
[email protected]
Anahtar dergisinin PDF dosyalarını her ay
düzenli olarak e-posta hesabınıza gönderilmesini
istiyorsanız, konu alanına Anahtar yazıp
[email protected] adresine boş bir e-posta
atabilirsiniz.
Dergide yayımlanan yazılardaki görüşler
yazarlarına aittir.
YÖNETİM YERİ
T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Gelibolu Sokak No:5
Kavaklıdere 06690 ANKARA
Tel: (312) 467 55 90 (10 Hat)
Faks: (312) 427 30 22
Faks (Dergi): (312) 467 47 79
e-posta: [email protected]
İnternet: http://vgm.sanayi.gov.tr
http://anahtar.sanayi.gov.tr
GRAFİK TASARIM VE UYGULAMA
www.chesscreative.com
Bakanlığımız koordinatörlüğünde hazırlanan Türkiye Sanayi Strateji Belgesi'nin
(2015-2018) Haziran ayında Yüksek Planlama Kurulunca onaylanması 'Sanayide
Yapısal Dönüşümü Sağlamak' hedefini tekrar gündeme taşıdı. Mevcut sanayimizi
“teknoloji yoğunluğu” ve “ürettiği katma değer” bakımından ileriye taşıyarak
gerçekleştirilebilecek bu hedef, belli önceliklere ihtiyaç duymakta. Ulusal ve
uluslararası tüm etkenler göz önüne alınarak belirlenen bu öncelikler üç ana grupta;
yerli, teknolojik olduğu kadar yenilikçi ve çevreye duyarlı üretim olarak belirlendi.
Konuya verimlilik açısından bakacak olursak, tüm bu hedef ve öncelikler özelinde
verimliliğin, dikkate alınması gereken yatay bir konu olarak ortaya çıktığını
görüyoruz.
Bu dönemde ülkemizdeki bu gelişmenin yanında uluslararası alanda da verimlilik
temasına ilişkin önemli gelişmelere tanıklık ettik. OECD üyesi gelişmiş ülkelerde
özellikle küresel kriz sonrasından başlayarak verimlilik konusu yeniden gündemin
üst sıralarına çıktı. Bu alanda yürütülen çalışmaların takibi ve paylaşılması için OECD
bünyesinde yeni bir yapılanma olacak 'Verimlilik Ağı' oluşturulması önerisinin de
tartışıldığı Verimlilik Zirvesi Temmuz ayında düzenlendi. Ayrıca OECD'nin yine
geçtiğimiz ay yayımladığı 'Verimliliğin Geleceği' raporuyla bir kez daha verimlilik
kavramı üzerine tartışılması ve düşünülmesi sağlandı. Raporun çarpıcı sonuçlarından
birine göre son yıllarda birçok ülkede gözlemlenen genel verimlilik durgunlaşmasının
temel nedeni yeniliklerin (inovasyonun) yavaş veya yetersiz düzeyde gerçekleşmesi
değil, ortaya çıkan yeniliklerin ekonomi geneline yayılım hızının düşük olması. Yayılım
mekanizmasının bozukluğu olarak da adlandırılan bu durum ülkemizde yapılacak
yeniliklerin de yayılımına dair etkili bir sistem oluşturmamız gerektiğinin altını
çizmektedir.
'Sanayi Stratejileri' temasıyla sizlere sunduğumuz Anahtar Dergisi Ağustos sayısında
ülkemizde ve uluslararası alanda son gelişmelere yer veriyor olmaktan mutluluk
duyuyoruz. Ülkemizin sanayi politika ve stratejileri hakkında ufkumuzu geliştirmeye
yardımcı olacak bu sayıya katkılarından ötürü başta Müsteşar Prof. Dr. Ersan ASLAN
olmak üzere Sanayi Genel Müdürü Prof. Dr. İbrahim KILIÇASLAN ve Sanayi Genel
Müdürlüğünün tüm yönetici ve uzmanlarına teşekkürlerimizi sunarız.
Anıl YILMAZ
Genel Müdür
BASKI
KORZA YAYINCILIK
BASIM SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ.
Büyük Sanayi 1. Cad. 95/1 İskitler - ANKARA
Tel: (312) 342 22 08 Faks: (312) 341 14 27
BASILDIĞI TARİH
Anahtar dergisinin AĞUSTOS 2015 sayısı
17.08.2015 tarihinde basılmıştır.
01
AĞUSTOS 2015
İÇİNDEKİLER
04
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
Müsteşarı Prof. Dr. Ersan ASLAN’ın
Değerlendirmesi
06
Sanayi Genel Müdürü
Prof. Dr. İbrahim KILIÇASLAN’ın
Değerlendirmesi
10
Türkiye Sanayi Strateji Belgesi
(2015-2018) / Bilal TEK
15
2023 Vizyonu Çerçevesinde Türkiye Sanayi
Politikaları / Enes Ulvi CANİK
18
Avrupa Birliği 2020 Stratejisi’nin Sanayi
Politikaları Açısından Değerlendirilmesi
ve Türkiye Sanayi Politikaları Üzerine
Beklenen Etkileri / Ersin DAĞDUR
23
Türkiye - Avrupa Birliği Müzakere Süreci
ve Sanayi Politikaları / Serhat UĞUR
28
Kamu - Üniversite - Sanayi İş Birliği
Politikaları ve Tarihsel Çıkarımlar
Ahmet Yaşar ŞAGBAN
32
Yenilenebilir Enerji Teknolojilerinin
Sanayi Sektöründe Kullanımı Konusunda
Uygulanacak Bilim ve Teknoloji
Politikalarının Geliştirilmesi / Eda ÜNAL
36
Türkiye Tekstil, Hazırgiyim ve Deri
Ürünleri Sektörleri Strateji Belgesi ve
Eylem Planı (2015-2018)
Seda ÇOTUK - Gökçe ÇAKAR
04
15
32
02
AĞUSTOS 2015
38
Türkiye Sanayi Stratejisinin Yapıtaşları
“Sektörel Toplantılar” ve
“Sektörel Ziyaretler“
40
17. Dünya Verimlilik Kongresi
19-21 Ekim 2015 Tarihlerinde Kanada’da
Gerçekleştirilecek
42
OECD Verimlilik Zirvesi 6-7 Temmuz
Tarihlerinde Meksika’da Gerçekleştirildi
43
46
50
54
56
60
62
Rapor Özeti
40
2015 Verimlilik Proje Ödülleri
Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Yerli Tasarımcı Başarı Hikâyeleri
Projeler
54
Industrial Strategies
Sanayi Göstergeleri
Industry Indicators
63
Bilim ve Teknoloji Göstergeleri
Science and Technology Indicators
64
Ulusal ve Uluslararası Verimlilik
İstatistikleri / National and
International Productivity Statistics
Ulusal Verimlilik İstatistikleri
National Productivity Statistics
56
03
AĞUSTOS 2015
DEĞERLENDİRME
SANAYİMİZİN UZUN DÖNEMLİ VİZYONU, SANAYİ STRATEJİSİ VE
SEKTÖREL STRATEJİLER
Prof. Dr. Ersan ASLAN
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı
Dünyanın küresel bir pazara dönüştüğü,
ekonomi başta olmak üzere birçok alanda
ülkeler arasında sınırların kalktığı ve
bilginin gücü tayin ettiği günümüz
dünyasında, bilgiyi üreten ve ürettiği bilgiyi
teknolojik ve sürdürülebilir kalkınma
ilkeleri çerçevesinde ürüne dönüştüren
toplumlar, müreffeh ve güçlü ülkeler
haline gelmişlerdir.
Dünya artık endüstri toplumundan bilgi
toplumuna, iş gücü ağırlıklı teknolojiden
yüksek teknolojiye, ulusal ekonomiden
dünya ekonomisine doğru hızlı bir değişim
içindedir. Bu yeni düzende, bilgiyi
üretebilen ve bilgiyi yönetebilen ülkeler
uluslararası rekabette avantaj
kazanmaktadır. Küresel rekabet
koşullarında bu araçtan etkin olarak
yararlanamayan ülkeler ise yarışın dışında
kalma tehdidiyle karşı karşıyadır. Bu süreç
incelendiğinde, gelişmiş ülkelerde
ilerlemenin lokomotifinin her zaman
sanayi olduğu görülecektir.
Son yıllarda Türkiye’nin imalat sanayisinde
niteliksel ve niceliksel bir dönüşüm
yaşanmış ve özellikle imalat sanayinin
genelinde düşük teknolojili üretimden orta
teknolojili üretim yapısına geçiş
konusunda önemli bir mesafe alınmıştır.
Düşük teknolojili ürünlerin üretim ve
ihracat payı azalış gösterirken, orta-düşük
ve orta-yüksek teknolojili ürünlerin üretim
ve ihracat paylarında gözle görülür bir
artış yaşanmıştır.
04
AĞUSTOS 2015
Türkiye ekonomisinin yüksek gelirli bir
ekonomi olması ve orta gelir tuzağı
tehlikesiyle karşı karşıya kalmaması için
imalat sanayisinin gelişiminin
hızlandırılması ve katma değeri yüksek
ileri teknoloji ürünlerin üretim ve ihracat
içerisindeki payının artırılması önem arz
etmektedir.
Bakanlığımız “Girişimciliğe, yenilikçiliğe,
bilimsel gelişmeye ve yüksek katma
değerli teknoloji üretimine dayalı, bilgi
tabanlı ve rekabetçi ekonomik yapısıyla
dünyanın en gelişmiş 10 ülkesi arasında
yer alan bir Türkiye’nin oluşumunda öncü
olmak” vizyonu çerçevesinde faaliyetlerini
sürdürmektedir. Bu vizyonu
gerçekleştirmek için bilim, sanayi ve
teknoloji alanında politika, strateji, plan ve
programlar geliştirmek ve uygulanmasını
sağlamak en önemli faaliyetlerimiz
arasında yer almaktadır.
Bakanlığımız koordinasyonunda
hazırlanan ve 72 eylemden oluşan Türkiye
Sanayi Stratejisi Belgesi (2011-2014),
% 85’in üzerinde başarıyla uygulanmıştır.
Bakanlığımız koordinasyonunda sektörel
strateji çalışmaları da devam etmektedir.
Türkiye Demir Çelik ve Demir Dışı Metaller
Sektörü Strateji Belgesi (2012-2016),
Türkiye Kimya Sektörü Strateji Belgesi
(2012-2016), Türkiye Elektrik ve Elektronik
Sektörü Strateji Belgesi (2012-2016),
Türkiye Seramik Sektörü Strateji Belgesi
(2012-2016) uygulanma, izlenme ve
değerlendirilme faaliyetleri 2013 yılından
itibaren devam etmektedir. Yeni döneme
yönelik hazırlanan Türkiye Otomotiv
Sektörü Strateji Belgesi (2015-2018)
4 Haziran 2015 tarihinde Yüksek Planlama
Kurulu’na sunulmuş olup Türkiye Makine
Sektörü Strateji Belgesi’nin (2015-2018)
yenilenmesi çalışmaları tamamlanmak
üzeredir. Yüksek Planlama Kurulu'nun
18/06/2015 tarihli ve 2015/25 sayılı Kararı
ile kabul edilen Türkiye Tekstil, Hazırgiyim
ve Deri Ürünleri Strateji Belgesi
(2015-2018) 25 Haziran 2015 tarihli ve
29397 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe girmiştir.
Bakanlığımız koordinasyonunda kamu
kurum ve kuruluşları ile sivil toplum
kuruluşlarının katkılarıyla hazırlanan
Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi
(2015-2018) ise Yüksek Planlama
Kurulu'nun 18 Haziran 2015 tarihli ve
2015/24 sayılı Kararı ile onaylanmış;
25 Haziran 2015 tarihli ve 29397 sayılı
Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe
girmiştir.
haline gelmiş bir Türkiye ideali
çerçevesinde; önümüzdeki dört yıllık
dönem için sanayimizin yol haritasını
ortaya koyan Türkiye Sanayi Stratejisi
Belgesi’nin (2015-2018) kamu kurum ve
kuruluşları ve sivil toplum kuruluşlarıyla
birlikte başarıyla uygulanması için
Bakanlığımız tarafından gerekli çalışmalar
yürütülecek ve her türlü tedbir alınacaktır.
“Orta-yüksek ve yüksek teknolojili
ürünlerde Afro-Avrasya’nın tasarım ve
üretim üssü olmak” vizyonu çerçevesinde
oluşturulan ve 70 eylemden oluşan Türkiye
Sanayi Stratejisi Belgesi yeni dönemde de,
“Türk sanayisinin rekabet edebilirliğinin ve
verimliliğinin yükseltilerek, dünya
ihracatından daha fazla pay alan, ağırlıklı
olarak yüksek katma değerli ve ileri
teknolojili ürünlerin üretildiği, nitelikli
iş gücüne sahip ve aynı zamanda çevreye
ve topluma duyarlı bir sanayi yapısına
dönüşümünü hızlandırmak” amacına
odaklanmıştır.
Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi
(2015-2018), Onuncu Kalkınma Planı
Büyüme Stratejisi ve İmalat Sanayi
Dönüşümü ana eksenleri esas alınarak,
yerli, yenilikçi ve yeşil üretimi teşvik
edecek şekilde kurgulanmıştır.
Üreten, ürettiğini ihraç eden, yenilik ve
değişim yaratan, bilim ve teknoloji alanında
potansiyelini ortaya koymayı başarmış,
dünyanın en güçlü 10 ekonomisinden biri
05
AĞUSTOS 2015
DEĞERLENDİRME
Bu Belge, Türkiye’nin Sanayi
“MANİFESTO”sudur
Prof. Dr. İbrahim KILIÇASLAN
Sanayi Genel Müdürü
Sürdürülebilir bir ekonomi ve
sosyal refah için
“Sanayide Yapısal Dönüşüm”
başlıyor...
06
AĞUSTOS 2015
“1996 yılında Gümrük Birliği
Anlaşması, Türk sanayisi
üzerindeki “Etki ve Maliyet
Analizi” yapılmadan
imzalandı.”
Sistematik derinleşerek,
teknolojiyi üretmek, dünya
ile rekabet etmek için
sektörel “Mükemmeliyet
Merkezlerinin” kurulması
zorunluluktur.
“Yurt dışına otomotiv
konusunda doktora yapmak
üzere çok sayıda öğretim
elemanı gönderilmesine
rağmen, sistematik bir
planlama yapılmadığı için,
bugün Türkiye’de “özgün
motor tasarlayacak,
patentleyecek” nitelikte
eleman bulunamamaktadır.”
07
AĞUSTOS 2015
DEĞERLENDİRME
“Türkiye, dünyanın önde
gelen çelik üreticilerinden
biri olmasına rağmen katma
değeri yüksek nitelikli çelik
üretimi (paslanmaz, zırh
çeliği vb.) yapamamaktadır.”
08
AĞUSTOS 2015
“İhtisas üniversiteleri” ve
“endüstriyel yüksek lisans ve
doktora” programları
geliyor.
“Lonca, sanayi siciline kayıtlı
126.000 firmanın üretim
kabiliyetinin ve ürünlerinin
bulunduğu, hacim olarak
dünyada emsalsiz bir bilgi
hazinesidir.”
“Üniversitelerde yapılan
yüksek lisans ve doktora
tezleri rafta kalmayacak.”
Sürdürülebilir bir ekonomi ve
sosyal refah için
“Sanayide Yapısal Dönüşüm”
BAŞLIYOR...
09
AĞUSTOS 2015
TÜRKİYE SANAYİ STRATEJİSİ BELGESİ (2015-2018)
TÜRKİYE SANAYİ STRATEJİSİ BELGESİ (2015-2018)
Bilal TEK / Sanayi Politikaları Daire Başkanı (Sanayi Genel Müdürlüğü)
Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi (20112014) uygulama döneminin sona ermesi
ile birlikte Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı koordinasyonunda hazırlık
çalışmaları 2013 yılında başlatılan, yoğun
ve kapsamlı çalışmalar neticesinde son
haline getirilerek 13.03.2015 tarihinde
Yüksek Planlama Kurulu'na sunulan
Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi (20152018), 18.06.2015 tarih ve 2015/24 sayılı
Kurul Kararı ile onaylandı. 25.06.2015
tarih ve 29397 sayılı Resmi Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe giren Belge
dünyadaki ve ülkemizdeki ekonomik
gelişmelerin analizlerine dayanılarak,
kamu kurum ve kuruluşları ile özel
sektörün katkılarıyla katılımcı bir
yaklaşımla hazırlandı.
Belge, dünyadaki ve ülkemizdeki
ekonomik gelişmelerin analizlerine
dayanılarak, kamu kurum ve kuruluşları
ile özel sektörün katkılarıyla katılımcı bir
yaklaşımla hazırlandı.
Temel ekseni "Yerli, Yenilikçi ve Yeşil
Üretim" olan Türkiye Sanayi Stratejisi
Belgesi (2015-2018) için;
- Sanayide bilgi ve teknolojiye dayalı
yüksek katma değerli yerli üretimin
geliştirilmesi,
- Kaynakların etkin kullanıldığı, daha yeşil
ve rekabetçi sanayi yapısına dönüşümün
sağlanması,
- Sosyal ve bölgesel gelişmeye
katkısağlayan ve nitelikli iş gücüne sahip
anayinin geliştirilmesi
stratejik hedefler olarak belirlenmiştir.
10
AĞUSTOS 2015
Belge ile ortaya konulan “Orta-yüksek ve
yüksek teknolojili ürünlerde
Afro-Avrasya'nın tasarım ve üretim üssü
olmak” vizyonu kapsamında “Türk
sanayisinin rekabet edebilirliğinin ve
verimliliğinin yükseltilerek, dünya
ihracatından daha fazla pay alan, ağırlıklı
olarak yüksek katma değerli ve ileri
teknolojili ürünlerin üretildiği, nitelikli
iş gücüne sahip ve aynı zamanda çevreye
ve topluma duyarlı bir sanayi yapısına
dönüşümünü hızlandırmak”
amaçlanmaktadır.
Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi’nde
70 eylem yer almaktadır. Önümüzdeki
süreçte ise belgenin amacına ulaşmasını
sağlayacak eylemlerin hayata
geçirilmesini teminen yine katılımcı bir
yaklaşımla ilgili kamu kurum ve
kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarının
içinde yer alacağı uygulama, izleme ve
değerlendirme mekanizması etkin bir
biçimde çalıştırılacaktır.
Belgede yer alan ve önümüzdeki dönemde
hayata geçirilecek olan eylemlerden
bazıları şunlardır:
• Kamu alımlarına yönelik uzun vadeli
ihtiyaç planlaması yapılarak kilit
teknolojilerin geliştirilmesi ve yerli
üretimi desteklenecektir. Yatırım teşviki
sağlanan yüksek teknolojili ürünler
uluslararası yükümlülükler de göz
önünde bulundurularak kamu alım
garantisi ile desteklenecektir.
Ekonomideki en büyük mal ve hizmet
alıcısı kamu kurum ve kuruluşlarıdır.
Ülkemizde 2014 yılındaki kamu alımları
113 milyar TL düzeyinden gerçekleşmiştir.
Kamu alımlarının yönlendirilmesi ile
araştırma ve geliştirme faaliyetlerine
ayrılan kaynakların artırılması, teknoloji
yoğun bir üretim tarzının geliştirilmesi,
öncelikli sektörlere yatırımların çekilmesi,
dolayısıyla ithalata olan bağımlılığın
azaltılması mümkündür.
Ülkemizde yüksek teknolojili ürünlerin
üretim kapasitesinin artırılması için kamu
alımlarını kaldıraç olarak kullanan yeni
mekanizmalar oluşturulmuştur. Bu
mekanizmalar: 1) Kamu mal alımlarında
yüksek teknolojili ürünlere fiyat avantajının
sağlanması, 2) Kamu mal ve hizmet
alımlarıyla sanayide yenilik, yerlileşme ve
teknoloji transferini öngören Sanayi
İşbirliği Programı (SİP), 3) Ar-Ge projeleri
sonucunda ortaya çıkan ürünlere
Teknolojik Ürün Deneyim Belgesi verilmesi
ve kamu alımlarında iş deneyim belgesi
yerine bu belgenin kullanılması imkânının
sağlanmasıdır.
2014 Şubat’ta 4734 sayılı Kamu İhale
Kanunu’nda değişiklik yapılmıştır. Söz
konusu değişiklikle Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı tarafından ilgili kurum
ve kuruluşların görüşleri alınarak orta ve
yüksek teknolojili sanayi ürünleri
arasından belirlenen ve her yıl Ocak ayında
Kamu İhale Kurumu tarafından ilan edilen
listede yer alan malların ihalelerinde yerli
malı teklif eden istekliler lehine % 15
oranına kadar fiyat avantajı sağlanması
zorunlu hale getirilmiştir.
4734 sayılı Kanun’da yapılan değişikliğe
istinaden Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığınca hazırlanan Yerli Malı Tebliği
13/09/2014 tarihli ve 29118 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe
girmiştir. Yerli Malı Tebliği’ne göre bir
ürüne Yerli Malı Belgesi düzenlenmesi için
en az % 51 yerli katkı oranına sahip olma
kriteri getirilmiştir. Tebliğ, kamu mal alım
ihalelerinde yerli malı teklif eden istekli
lehine % 15 oranına kadar fiyat avantajı
sağlanması mekanizmasının daha etkin
bir şekilde kullanılabilmesine imkân
sağlayacaktır.
Sanayi İşbirliği Programı ile sanayide
yenilik, yerlileşme ve teknoloji transferini
sağlamak, iç pazarın ve dış ticaretin
dinamizmini artırmak, yerli sanayi için
uluslararası alanda yeni pazarlar
yaratmak, istihdam ve iş gücü kalitesini
artırmak, döviz girdilerini artırarak cari
açığın azaltılmasına katkıda bulunmak
mümkün olacağından, bu itibarla söz
konusu uygulama ülkemiz için büyük
önem arzetmektedir. Bu çerçevede, Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
koordinasyonunda ilgili kamu
kurum/kuruluşları, STK’lar ve sektörün
katkılarıyla hazırlanan “Sanayi İşbirliği
Programı (SİP) Yönetmeliği” 15.02.2015
tarih ve 29268 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanmak üzere yürürlüğe girmiştir.
Sanayi İşbirliği Programı ile başta
ulaştırma, enerji ve sağlık sektörlerinde
olmak üzere kamunun büyük maliyet
gerektiren yüksek teknoloji içeren
alımlarında ülkemizin üretim ve teknoloji
yeteneklerinin geliştirilmesine imkân
sağlanmış olacaktır.
Önümüzdeki dönemde, ürün ve teknoloji
ihtiyaç analizi yapılacak, kilit teknolojilerin
geliştirilmesi ve yerli üretimi kamu
alımları yoluyla desteklenecektir. Ayrıca
Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK)
kararları ile belirlenen yüksek teknolojili
sektörlerde yatırım teşviki alan
yatırımcılar uluslararası yükümlülükler de
göz önünde bulundurularak kamu alım
garantisi ile desteklenecektir.
• İthal bağımlılığı yüksek olan ara
malların yerli üretimi desteklenecektir.
Ekonomimizin dayanak noktası ihracata
11
AĞUSTOS 2015
TÜRKİYE SANAYİ STRATEJİSİ BELGESİ (2015-2018)
dayalı büyümedir. İhraç ürünlerimizin çok
ciddi bir kısmını da sanayi ürünleri
oluşturmaktadır. İmalat sanayi 2014
itibarıyla Türkiye’nin ihracatında % 93,6’lık
bir paya sahiptir. 2010 yılında imalat
sanayinde 105 milyar Dolar’lık ihracat
gerçekleştirilirken, 2014 yılı itibarıyla bu
rakam 147 milyar Dolara çıkmıştır.
İhracatımıza paralel olarak ithalatımız da
artış göstermektedir. İthalatımızın
% 70-73 oranındaki kısmını ara malı
ithalatı oluşturmaktadır. Bu sebeple
ülkemiz ara malı ithalatındaki bu aşırı
bağımlılığa mutlak anlamda çözüm
getirmek zorundadır.
Bu sorunun çözümüne yönelik olarak,
ithal bağımlılığı yüksek olan ara malların
yerli üretimi desteklenecektir. Yerli
sanayinin geliştirilmesi ve cari açığın
azaltılması amacıyla pilot sektör olarak
kimya sanayi seçilmiş olup kimya
sanayinde ithal bağımlılığı yüksek olan ara
malların kamu-üniversite-sanayi iş birliği
projeleri aracılığıyla üretilebilmesi ve
üretimin önünde engel oluşturan
sorunların çözümlenmesi sağlanacaktır.
• Oyuncak İhtisas OSB kurulacaktır.
Yurt dışından ithal edilen bazı
oyuncakların çocukların sağlığı açısından
tehdit oluşturmasının yanısıra, bir kısım
kaliteli oyuncaklar yüksek fiyatları
nedeniyle cari açığı olumsuz
etkilemektedir. Plastik, kauçuk ve
kompozit sektörlerimiz gerek Avrupa
gerek dünya pazarlarında oldukça önemli
bir bir konumdadır.Yerli oyuncakların
kendi markamızla üretilmesi amacıyla
Oyuncak İhtisas OSB kurulması ve bu
sayede yerli oyuncak üretimimizin
artırılması hem ülke ekonomisi ve hem de
çocuklarımızın sağlığı yönünden önem arz
etmektedir. Oyuncak endüstrisinin
çocukların kültürel değerler
12
kazanmalarındaki etkileri de göz önüne
aldığında konu daha da önem
kazanmaktadır.
• Kent içinde kalan Sanayi Sitelerinin kent
dışına taşınmasına yönelik destek
verilecektir.
Yerleşim yerleri içerisinde kalmış, sıhhi
imkânlarını yitirmiş, gelişme imkânı
bulunmayan, çevresel etkilerin disipline
edilmesi mümkün olmayan sanayi
işletmeleri ve sanayi sitelerinin kentsel
dönüşüm kapsamında yapılan/yapılacak
sanayi sitelerine taşınmasına destek
olarak bu durumdaki küçük sanayicilerin
daha sağlıklı, modern ve çevreye duyarlı
işyerlerinde çalışmalarına imkân
sağlamak amacıyla taşınma kredisi
verilmesine ilişkin 635 sayılı KHK’da
değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı
taslağı hazırlanmıştır. Bu kapsamda, kent
içinde kalan sanayi sitelerinin kentsel
dönüşüm kapsamında kent dışına
taşınmasına yönelik çalışmalar
yapılacaktır.
• Sanayide kullanılan elektrik enerjisinin
yenilenebilir enerji kaynaklarından
karşılanması ve sanayi tesislerinin kendi
enerjilerini üretmeleri özendirilecektir.
Enerji İhtisas OSB ve Enerji İhtisas
Endüstri Bölgeleri’nde yenilenebilir
enerji kaynaklarından elektrik
üretilmesine yönelik ihtiyaç duyulan
mevzuat çalışmaları yapılacaktır.
Enerji arzında yaşanan sorunlar ve iklim
değişikliği nedeniyle özellikle enerji
tüketimi yüksek olan sektörler için enerji
verimliliğine yönelik politikaların hayata
geçirilmesi önem kazanmaktadır. Avrupa
Birliği enerji ve iklim değişikliğine yönelik,
2020 yılına kadar 1990 yılı değerlerine
göre, % 20 sera gazı emisyonu azaltımı,
% 20 enerji verimliliği artışı ve % 20
yenilenebilir enerji kullanımını
hedeflemektedir. Ülkemiz 2023 yılında;
2011 yılına göre en az % 20 oranında enerji
yoğunluğunun azaltılması ve yenilenebilir
enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki
payının % 30 olmasını hedeflemektedir.
Türkiye özellikle hidrolik, rüzgâr, güneş,
jeotermal ve biyokütle olmak üzere önemli
miktarda yenilenebilir enerji kaynaklarına
sahiptir. Yenilenebilir enerji kaynakları
potansiyel olarak kömürden sonra ikinci
sırada gelmektedir.
Ülkemiz, enerji kaynakları temini
bakımından büyük oranda dışa bağımlıdır.
Ülkemizde üretilen elektrik enerjisinin
% 50 civarında doğal gazdan elde
edilmektedir. Yine ülkemizdeki toplam
elektrik tüketiminin % 45-50 civarında
sanayide kullanılmaktadır.
Bu durum göz önüne alındığında yerli ve
yenilenebilir enerji kaynaklarından enerji
üretiminin üzerinde ciddiyetle durulması
gerektiğini ortaya koymaktadır. Sanayide
kullanılan enerjinin güneş, rüzgâr,
biyokütle vb. yenilenebilir enerji
kaynaklarından karşılanması, çevrenin
korunmasına ve enerjide dışa olan
bağımlılığın azaltılmasına büyük katkı
sağlayacaktır. Bu kapsamda, bu tür
tesislerin kurulmasına ilişkin işlemler
kolaylaştırılacaktır.
Enerji İhtisas Endüstri Bölgeleri’nde
yenilenebilir enerji kaynaklarından
elektrik enerjisinin üretilmesi teşvik
edilecek ve buna ilişkin mevzuat
düzenlemesi 2015 yılında
tamamlanacaktır. Elektrik enerji üretimi
ile ilgili gerekli her türlü etüt ve
mühendislik çalışmalarında 2016 yılı
başında başlatılacaktır.
AĞUSTOS 2015
• Sözleşmelerden alınan Damga Vergisi
başta olmak üzere, Damga Vergisi
Kanunu’nun bazı hükümleri gözden
geçirilecektir.
Vergi sisteminin, gelişmiş ülkelerin
uygulamalarıyla paralel müesseseler
içeren, ekonominin rekabet gücünün
artırılmasına katkı sağlayan, serbest
piyasa ekonomisiyle uyumlu, yatırımları ve
istihdamı teşvik ederek sürdürülebilir
büyümeyi destekleyen, vergiye gönüllü
uyumu artırarak kayıtlı ekonomiye geçiş
sürecini hızlandıran, daha basit, kolay
anlaşılabilir ve uygulanabilir, geniş tabanlı,
etkin, verimli ve mükellef odaklı bir
yaklaşımla yeniden yapılandırılması
hedefleri doğrultusunda önemli bir
mesafe kaydedilmiş bulunmaktadır.
Dünyadaki gelişmelere paralel olarak,
gelişmiş ülke uygulamaları dikkate
alınarak Kurumlar Vergisi Kanunu yeniden
yazılmış ve vergi oranı indirilmek suretiyle
vergi yükü azaltılmıştır. Gelir vergisi tarife
yapısı basitleştirilmiş, gelir vergisi
oranlarında da önemli indirimler
yapılmıştır. Gıda, eğitim, sağlık ve tekstil
ürünleri gibi temel ihtiyaç maddeleri ile
turizmde katma değer vergisi oranları
önemli ölçüde indirilmiştir. Teknolojik bilgi
üretilmesi, üründe ve üretim süreçlerinde
yenilik yapılması, verimliliğin artırılması,
üretim maliyetlerinin düşürülmesi, katma
değeri yüksek alanlara yatırım yapılması
ve Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi
amacıyla, Ar-Ge harcamalarına gelir ve
kurumlar vergisi, gelir vergisi stopajı,
damga vergisi ve sigorta primi yönünden
önemli destek ve teşvikler sağlanmıştır.
Önümüzdeki dönemde de yatırımlardaki
teşviki artırmak amacıyla Damga Vergisi
Kanunu’nun çeşitli hükümleri ve
uygulamaları gözden geçirilecektir.
• Gümrüklerde ve iç piyasada sanayi
ürünlerinin teknik mevzuata uygunluk
kontrollerinin daha etkin bir biçimde
yapılmasına yönelik olarak ilgili kurum ve
kuruluşlarla iş birliği halinde etkin
çalışmalar yürütülecektir.
Sanayi ürünlerinin denetimlerinde
etkinliğin artırılması, güvensiz ve kalitesiz
ürünlerin yurda giriş aşamasında gerekli
tedbirlerin alınması konusunda ilgili
kurum ve kuruluşlarla iş birliği halinde
çalışmalar yürütülecektir. CE İşareti
Taşıması Gereken Bazı Ürünlerin İthalat
Denetimi Tebliği ile İthalatta Standartlara
Uygunluk Denetimi Tebliği Ekonomi
Bakanlığı tarafından her yıl
güncellenmekte olup bu tebliğlerin
eklerinde yer alan riskli ürün listelerinin
güncellenmesi amacıyla her yıl Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın piyasa
gözetimi ve denetiminden sorumlu olduğu
ürün grupları kapsamında riskli ürünler
tespit edilecek ve Ekonomi Bakanlığı’na
bildirilecektir. İthalat Denetim Rehberleri,
saha denetim faaliyetleri doğrultusunda
hazırlanacaktır.
• Ülkemizdeki işletmelerin yurt dışında
yapacakları firma satın alma ya da ortak
olma işlemlerinde cazip kredi desteği
sağlanacaktır.
Türkiye ekonomisinin dışa açıklık oranının
artmasına paralel olarak, küresel
ekonomideki gelişmelerin Türk sanayisi
üzerindeki belirleyiciliği de artmaktadır.
Küreselleşmenin getirdiği fırsatları
değerlendirmeye yönelik proaktif
yaklaşımlar sanayi stratejisinin bir aracı
olurken, aynı süreçteki risklerin de etkin
yönetilmesi önem kazanmaktadır. Bu
çerçevede, Türk imalat sanayinin hem
üretim hem de pazarlar açısından
çeşitlenme sürecinin devam ettirilmesine
yönelik politikalara, dış ekonomik
ilişkilerimizin sanayi stratejisi
doğrultusunda şekillendirilmesine,
Gümrük Birliği ve Dünya Ticaret Örgütü
(DTÖ) bünyesindeki gelişmelerin takibine
ve yönlendirilmesine, Türk firmaların dış
ticaret şartlarına uyumunu sağlayacak
tedbirlerin alınmasına öncelik verilmesi
etkin bir sanayi politikasının ayrılmaz bir
parçası niteliğindedir. Bu kapsamda Türk
firmalarının yurt dışında yapacakları firma
satın alma ya da ortak olma işlemlerinde,
satın alınan ya da ortak olunan
tesislerdeki üretimin satın alan firmanın
kendi markası veya satın aldığı işletmenin
markası ile yapılması veya pazarlanması
kaydıyla, küresel ölçekte kredi sağlanarak
rekabet edebilirlikleri artırılacaktır.
• Mühendislik fakültelerinde en az bir
dönem iş yeri eğitimi zorunlu hale
getirilecektir. İhtiyaç duyulan sektörlere
nitelikli eleman yetiştirilebilmesi
amacıyla üniversite mezunlarına
öncelikli olmak üzere uluslararası
sertifikalı kurslar düzenlenecektir.
Meslek yüksekokulu ve mühendislik
eğitimi veren bütün fakültelerdeki
öğretim elemanlarına sanayide sektör ile
ortak çalışma yapma zorunluluğu
getirilecektir. Temel bilimler ve
mühendislik fakülteleri müfredatına
Ar-Ge, yenilikçilik sistemi ve fikri ve
sınai mülkiyet dersleri konulacaktır.
Sanayide ihtiyaç duyulan nitelikli insan
gücünün istihdam edilmesi Bakanlığımızın
üzerinde ciddiyetle durduğu konu
başlıklarından biridir. Eğitim sistemi ile
iş gücü piyasası arasındaki uyumun
güçlendirilmesine yönelik mekanizmaların
etkinliğinin artırılması, iş ve yaşama ilişkin
bilgi, beceri ve yetenekleri yüksek ve
sağlıklı bireylerin yetişmesi önem arz
13
AĞUSTOS 2015
TÜRKİYE SANAYİ STRATEJİSİ BELGESİ (2015-2018)
etmektedir. Bu kapsamda, öncelikle
sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelikli ara
eleman ve mühendis ihtiyacı için adımlar
atılacaktır. Üniversitelerin sanayi ile
gerçek anlamda entegrasyonu sağlanarak,
öğrencilerin mezuniyet sonrası aranan
nitelikte çalışan olmaları sağlanacaktır.
Temel bilimler ve mühendislik fakülteleri
müfredatına Ar-Ge, yenilikçilik sistemi ve
fikri ve sınai mülkiyet dersleri konularak,
öğrencilerin sanayide yaratıcı fikirlerini
daha iyi nasıl ortaya koyabileceklerinin
yolu gösterilmiş olacaktır. Ayrıca meslek
yüksekokulu ve mühendislik eğitimi veren
bütün fakültelerdeki öğretim elemanlarına
sanayide sektör ile ortak çalışma yapma
zorunluluğu getirilerek sanayi ile ortak
projeler yapmanın önü açılacaktır.
14
• Ülke genelinde büyük sanayi yatırım
alanları oluşturulacaktır.
Ülkemizde özellikle büyük ölçekli yatırım
yapacak yerli ya da yabancı yatırımcılar için
önceden büyük sanayi yatırım alanlarının
belirlenmesi son derece önemlidir. Yatırım
alanlarının önceden belirlenmesi, yatırımcı
için arazi sorununun olmaması ve
yatırımlarını hızla yapması anlamına
gelmektedir. Ülkemizin sahip olduğu
potansiyelin harekete geçirilmesi ve
kaynakların verimli kullanılarak üretim
kapasitesinin artırılması, küresel ölçekte
rekabet edebilirliğin ve bölgesel
gelişmenin sağlanması amacıyla Ülke
Mekânsal Strateji Planı’nda ortaya
konulacak kararlar dikkate alınarak, büyük
sanayi alanları oluşturulacaktır. Ülke
Mekânsal Strateji Planları ile ülke
kalkınma politikaları, bölgesel gelişme
stratejileri ile bölge plan kararlarının
mekânsal organizasyonu sağlanmakta,
ülke ve bölge düzeyindeki politika ve
kararları alt kademe planlara aktaran,
doğal, tarihi ve kültürel değerlerin
korunması ve geliştirilmesine yönelik
mekânsal stratejiler belirlemekte,
sektörel kararları ülke düzeyinde
mekânsal boyutlarıyla bütünleştiren ve
uyumlaştıran, kentsel ve kırsal
yerleşmeler, ulaşım sistemi ile sosyal ve
teknik altyapının yönlendirilmesine dair
mekânsal stratejileri belirleyen yatırım
yerlerinin belirlenmesi konusunda
yönlendirme sağlanmaktadır.
AĞUSTOS 2015
MAKALE
2023 VİZYONU ÇERÇEVESİNDE TÜRKİYE SANAYİ POLİTİKALARI
Enes Ulvi CANİK / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı (Sanayi Genel Müdürlüğü)
Rekabet, her gün gelişen teknoloji
sayesinde ortaya çıkan buluşların takibi ve
üretimi sağlanarak yarışta geri kalmanın
engellenmesi, yerli sanayiyi ileri tekniğe
sahip ithal ürüne karşı koruma amaçlı ve
sömürgeleşme mücadeleleri gibi çıkar
sağlayıcı her alanda ülkeleri karşı karşıya
getiren en önemli unsurlardan biri
olmuştur.
Günümüzde rekabet gelişmiş ülkelerin
sayısındaki artış ve sıcak temasa neden
olabilecek sınırlara ulaşmamasına
rağmen 19. yüzyıldan itibaren sahip
olduğu kritik önemini koruyarak ülkelerin
siyasi ve ekonomik gelişiminde stratejik
bir rol oynamaya devam etmektedir.
Avrupa’nın coğrafi keşifler, savaşlar
yoluyla yeni üretim tekniklerinin
öğrenilmesi, eski kaynakların tercüme
edilmesi ve skolastik düşüncenin
sorgulanması gibi etkenlerden dolayı
gerçekleşen Rönesans ve Reform
hareketleriyle kabuk değiştirmesi
sonucunda insanoğlu dünya üzerindeki
hâkimiyetini hiç olmadığı kadar artırmaya
başlamıştır.
Sanayi Devrimi’ne, uzun bir zaman dilimini
kapsayan, her alanda dönüşümün
yaşandığı, etkileşimin daha önce hiç
olmadığı kadar yaygınlaşıp yapılamaz
denen birçok şeyin sorgulanmasıyla zor ve
sancılı bir süreçle ulaşılmıştır.
İlk buharlı makinelerin icadı ve bu devrimin
gemilerde ve buharlı lokomotiflerde
kullanılmasıyla dünya insanoğlu tarafından
hiç olmadığı kadar kuşatılmış, ulaşım,
iletişim, sağlık, ekonomi ve askeri gibi
birçok alanda değişimin etkisi inanılmaz
boyutlara ulaşmıştır. Ülkelerin, sanayi
gelişimini güçlerinin sembolü ve
varlıklarının devamı için en önemli unsur
olarak görmeleri sınır tanımayan bir
rekabet anlayışını da beraberinde
getirmiştir. Üretim kalite ve miktarındaki
büyük artışlar ülkelerin iç pazarla tatmin
olmamalarına neden olmuş, hem ihtiyaç
duyulan doğal kaynakların temini hem de
işlenmiş ürün ihracı amaçlı sömürgeleşme
politikaları hız kazanmıştır.
Özellikle rekabet gücünün giderek diğer
ülkeler lehine artmasından dolayı, dünya
toplam üretim ve ihracat rakamlarında
ABD ve AB ülkelerinin aldığı pay giderek
azalmaktadır. Çin, Hindistan ve Brezilya
gibi ülkelerin üretim ve ihracat
rakamlarında ise son dönemde önemli
yükselişler gözlenirken gelecekte paylarını
daha da artıracakları öngörülmektedir.
Güncel ekonomik göstergelerin
yorumlanması ve geleceğe ilişkin
tahminler, Batı’nın yüzyıllardır süregelen
ekonomik iktidarının son bularak
gelişmekte olan ülkelerin bayrağı teslim
alacağı üzeredir. Önümüzdeki dönemde
yeni dünya düzeni tek kutuplu olmak
yerine birçok ülkenin etkileşimiyle
şekillenirken, küresel karar alma
mekanizmalarında karar alıcı ülke sayısı
artacaktır.
AB’nin ekonomik sorunlarının çözüme
ulaştırılması ve yukarda giderek kaybettiği
15
AĞUSTOS 2015
MAKALE
2023 VİZYONU ÇERÇEVESİNDE TÜRKİYE SANAYİ POLİTİKALARI
belirtilen eski gücüne tekrar sahip olması
için “Akıllı, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir
büyüme için Avrupa Stratejisi” (A strategy
for smart, sustainable and inclusive
growth) olarak 3 Mart 2010 tarihinde
kamuoyuyla paylaşılan Avrupa 2020
Stratejisi’nin amacı, mevcut sorunlardan
kurtularak Avrupa’nın tekrar büyüme
yoluna girmesi ve bu yolda hiç sapmadan
kalması olarak tanımlanmaktadır.
ülkemizde, reel ekonomi ve finansal
göstergelerde önemli düşüşler yaşanırken
hane halkı, firmalar ve devlet bu olumsuz
değişimin etkisini uzun süre hissetmiştir.
Bu zorlu sürecin ardından krizin
etkilerinden kurtulmak ve güçlü,
sürdürülebilir, dinamik ve çağa ayak
uyduran bir ekonomiye dönüşü mümkün
kılmak amacıyla önemli yapısal reformlar
uygulanmaya başlanmıştır.
Strateji’de, Avrupa’nın 2020 yılındaki
durumuna ilişkin üç farklı senaryodan
bahsedilmektedir. Bunların ilkinde AB
önceki dönemlerde sahip olduğu büyüme
patikasına yeniden dönmüş ve büyümeyi
daha da iyi hale getirme imkânına
kavuşmuş olduğu senaryodan
bahsedilmektedir. İkinci senaryoda
ekonomide çok az bir iyileşme görülmüş
olsa bile servetteki kayıp kalıcı bir hal
almıştır. En kötü senaryo olan sonuncuda
ise yine servette kalıcı azalmaların olduğu,
bunun yanı sıra bu dönemin kayıp yıllar
olarak adlandırıldığı ve sonraki dönem için
öngörülerin de kötümser bir hal aldığı
durum yer almaktadır.
Türkiye’nin günümüzde hâlâ gelişmekte
olan bir ülke olarak tanımlanmasının
nedeni ise bugüne kadar yapılan
çalışmaların ekonomik yapıda yapısal
kırılmaları sağlayarak her alanda
sıçramayı gerçekleştirecek mekanizmaları
yeterince harekete geçirememesidir.
Yapısal kırılma ise Türkiye’nin gelişmiş
ülkeler arasındaki yerini alması amacıyla
uygulanacak makroekonomik ve bölgesel
politikalar sonucu ekonomik yapıda
nitelik/nicelik artışıyla köklü değişim ve
kalıcı istikrarı sağlayacak, sanayide
istenilen dönüşümü gerçekleştirecek yeni
yapılanmanın başlangıç noktası olarak
ifade edilebilir.
Ülkemizin mevcut ekonomik yapısına
baktığımızda ise her ne kadar istikrarlı
makroekonomik politika bileşeni
uygulamaları ve ekonomik göstergelerde
sağlanan niceliksel artışların olumlu
etkileriyle son yıllarda önemli gelişmeler
görülse de istenilen seviyeye henüz
gelinememiştir. 2023 hedeflerine ulaşmak
için kritik alanlarda hızlı bir ilerleme
sürecine girilmesi ve üretim yapısının
niteliğinin günümüz gereksinimlerine
uygun bir yapıya kavuşturulması hayati
önem taşımaktadır.
Dış değişimlere karşı sağlam duracak bir
ekonomik yapıya kavuşmak için mevcut
yapının yurt dışı bağımlılığını ortadan
kaldırmak gerekmektedir. Bu kapsamda
ele alınması gereken unsurlar ise ithal
enerjinin ikamesi/yenilebilir yeşil enerji
kaynaklarının kullanılması ve üretimde
ithal girdi bağımlılığının asgari seviyelere
çekilmesidir. Bahsedilen hususlarda
başarıya ulaşmanın yolu yurt içi katma
değeri yüksek, küresel marka haline gelen,
ileri teknoloji içerikli, küresel piyasalara
ihraç odaklı ürünlerin üretiminin
artırılması ve enerjide başta ulusal
rezervler, alternatif, nükleer olmak üzere
çeşitlendirilmiş kaynakların kullanımıyla
olacaktır. Finansal piyasaların dış
21. yüzyılın ilk yıllarında ağır bir ekonomik
krizle yüzleşmek zorunda kalan
16
şoklardan korunması da etkin işleyen bir
para politikası uygulaması ve finansal
piyasalardaki çeşitliliğin artırılmasıyla
mümkündür.
Temeli Gebze’de atılan ve dünyanın bilişim
alanında en büyük firmalarının buluşacağı
Bilişim Vadisi faaliyete geçtiğinde ülkemiz
bölgenin en büyük aktörlerinden biri
olacaktır. Bilişim Vadisi; cari açığın
azaltılmasına, küresel markalar ortaya
çıkarmaya ve yüksek teknolojili üretime
büyük katkı sağlayacaktır.
Üretimin belli bölgelere yoğunlaştığı bir
yapıya sahip olan Türkiye’nin bu yapısını
sürdürerek bahsedilen dönüşümü
gerçekleştirmesi muhtemel değildir.
Yöresel potansiyel ve dinamikleri harekete
geçiren özelliklerin dikkate alınmasıyla
üretimin yaygınlaştırılması, hem
kaynakların etkin kullanımını sağlarken
hem de bölgesel gelir farklılıklarını
gidererek, bölgeler arası ekonomik
etkileşimi hızlandıracaktır. Teşvik
mekanizmasının ilçe bazlı olarak
düzenlemesi yolunda atılacak adımların
bölgelerin gelişimine katkısı büyük
olacaktır. 2002 yılında 2 adet olan Teknoloji
Geliştirme Bölgesi (TGB) sayısı 46’sı faal
olmak üzere 61’e çıkmıştır. 3 binin
üzerinde firmada 30 bin personel istihdam
edilen TGB’lerin, kurulu olduğu bölgelerin
dinamikleriyle şekillendirmesi büyük
önem taşımaktadır.
Bölgesel gelişmişliğin sağlanması
amacıyla gelişmişlikte alt sıralarda
bulunan bölge ve illerin ilk olarak temel
ihtiyaçlarının kendi bünyesinden
karşılanmasına ilişkin özellikle gıda,
içecek, tekstil ve diğer temel imalat sanayi
sektörlerinde faaliyet gösterecek
KOBİ’lerin bir an önce üretime geçmesinin
yolu açılmalıdır. Bölgesel gelişmişliğin
AĞUSTOS 2015
Vizyonu “Orta-yüksek ve yüksek teknolojili
ürünlerde Afro-Avrasya’nın tasarım ve üretim
üssü olmak” şeklinde belirlenen ve bu yıl
yürürlüğe giren yeni Sanayi Strateji
Belgesi’nin; yüksek katma değerli ve ileri
teknolojili ürünlerin üretilmesini,
sanayinin nitelikli iş gücüne sahip verimli
bir yapıya dönüşümünü hızlandırması
beklenmektedir. 2014 yılına kadar
başarıyla uygulanan ilk Strateji Belgesi’nin
Eylem Planı yüzde 85 gibi yüksek bir
başarıyla sonuçlandırılmıştır.
artırılması, sadece bölgelerin ekonomik
göstergeler açısından iyileştirilmesiyle
kalmamalı aynı zamanda sosyal
gelişmişlik seviyesinin de eşgüdüm
içerisinde yükseltilmesine çalışılmalıdır.
Yenilikçi fikirler, tanıtım ve pazarlama,
markalaşma, yurt dışı fuarlara katılım ve
teknolojik ürün üretiminin teşvik edilmesi
gibi birçok alanda verilen destekler KOBİ
ve girişimcilerin hizmetine sunulmuştur.
Vizyon 2023 çerçevesinde hazırlanan temel
politika dokümanları ve stratejiler atılacak
adımın özelliklerini ve hedeflere varma
gücünü artırmaya ilişkin güçlendiricileri
ortaya koymuştur. Buna rağmen özellikle
özel sektör öncülüğündeki kritik
sektörlerde üretimin ulusal katma değer
ve teknoloji boyutunu artırma, bunu
nitelikli istihdam ve bölgelere yayarak
etkin hale getirme ve küresel düzeyde
sürdürülebilir rekabet gücüne sahip
markalar oluşturma açısından henüz
beklenen başarıya ulaşılamamıştır.
2023 vizyonuna ulaşmak için yapılacak
çalışmalarla sadece ileri teknolojili ürün ve
girdilerin ülkemizde üretiminin
gerçekleştirilmesi yetmeyecek, mevcut
küresel yapıya yetişmenin ardından özel
sektörün küresel rekabet gücüne
kavuşturulması ve rekabetin
sürdürülebilirliğine yönelik politikaların
uygulanması daha da ön plana çıkacaktır.
Firmaların sürdürülebilir teknolojik yapıya
sahip olmasında kritik bir yeri olan Ar-Ge
Merkezinin kurulması için aranılan 50
personel sayısının 30’a düşürülmesi
firmaların teknolojiye olan ilgisini artırmış
ve uygulamanın başlamasından hemen
sonra 150 olan Ar-Ge Merkezi sayısı 175’e
yükselmiştir.
Girişimci ve KOBİ’lerin hedeflenen
seviyelere ulaşması için Bakanlığımız ve
KOSGEB tarafından ihtiyaç duyulan her
alana yönelik destekler verilmektedir.
Ara malı bağımlılığını azaltacak ve
üretimde katma değeri artıracak genel
politika yaklaşımına dönüşümleri sektörel
bazda yürüten Otomotiv, Makine,
Demir Çelik ve Demir Dışı Metaller,
Elektrik ve Elektronik, Kimya ve Seramik
Sektörü Strateji Belgeleri’nin performans
göstergelerinin de vizyona ulaşma yolunda
belirlenen sürelerde başarıya ulaşması
önem arz etmektedir.
Bakanlığımız ile bağlı, ilgili ve ilişkili
kuruluşları tarafından yürütülen strateji
faaliyetleri kapsamında 2015 yılı içerisinde
yürürlüğe girmesi planlanan 18 strateji
belgesi bulunmaktadır.
Sonuç olarak ülkemiz yapılan ve yapılacak
olan çalışmalarla teknoloji odaklı ve
yüksek katma değerli üretim yapan, enerji
ve ham maddede dışa bağımlılığını en aza
indirmiş küresel bir güç olma yolunda
ilerlemektedir. Karşılaşılan zorluklar,
küresel ve bölgesel olumsuzluklara
rağmen hazırlanan politika
dokümanlarında belirlenen hedeflere
ulaşılması için yapılan çalışmalar devam
etmektedir.
17
AĞUSTOS 2015
MAKALE
AVRUPA BİRLİĞİ 2020 STRATEJİSİ'NİN SANAYİ POLİTİKALARI AÇISINDAN
DEĞERLENDİRİLMESİ VE TÜRKİYE SANAYİ POLİTİKALARI ÜZERİNE BEKLENEN ETKİLERİ
Ersin DAĞDUR / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı (Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü)
Giriş
2008 yılında ABD’de başlayıp tüm dünyaya
yayılan ekonomik krizle Avrupa Birliği (AB)
ekonomisi büyük kayıplar yaşamıştır.
Krizin yanında küreselleşme ile birlikte
yükselen BRIC ülkelerinin rekabet gücü,
AB ekonomisi üzerindeki olumsuz
baskıları artırmıştır. Avrupa ekonomisinde
yaşanan yapısal sorunlarla birlikte krizin
AB üzerinde etkisi büyük olmuştur. Böyle
bir ortamda hazırlanan Avrupa 2020
Stratejisi, kısa vadede AB’yi krizin
etkilerinden hızlı bir şekilde çıkarmayı ve
uzun vadede AB’yi akıllı, sürdürülebilir ve
18
kapsayıcı bir ekonomiye dönüştürmeyi
hedeflemektedir.
yedi öncü girişimden birisi küreselleşme
çağı için sanayi politikası oluşturmaktır.
Avrupa 2020 Stratejisi, dünyanın en iyi
entegre olmuş birliği olma avantajını
kullanarak AB’yi hedeflerine ulaştırmayı
öngörmektedir. Bu bağlamda akıllı büyüme
ile bilgi ve yeniliğe dayalı bir ekonomi;
sürdürülebilir büyüme ile kaynakları
verimli kullanan, çevreye duyarlı ve daha
rekabetçi bir ekonomi; kapsayıcı büyüme
ile yüksek oranda istihdam yaratan ve
sosyal uyumu sağlayan bir ekonomi
hedeflenmektedir. Strateji ile belirlenen
Kriz sırasında yaşananlardan çıkarılan
derslerle şekillenen yeni sanayi politikası
2010’da yayınlanan sürdürülebilirlik ve
rekabet edebilirlik odaklı Komisyon
bildirisi ile duyurulmuştur. Sanayi
politikası için yeni yaklaşım ile yatay ve
sektörel politikaların bütünleşik bir
şekilde uygulanması öngörülmüştür.
Politika oluşturulurken, AB ekonomisinin
büyümesi ile birlikte rekabet edebilirliğini
güçlendirmesi, büyüme ve istihdam
AĞUSTOS 2015
sağlaması ve kaynakları verimli kullanan
yeşil ekonomiye dönüşümü sağlaması da
hedeflenmiştir.
İhracatının ve ithalatının % 40’ından
fazlasını AB’ye yapan ve Gümrük Birliği
Anlaşması ile ekonomik olarak AB’yle
entegre olmuş Türkiye’nin sanayi politikası
AB sanayi politikası ile uyumlu ve birbirini
tamamlayıcı niteliktedir. Türk
sanayicilerinin en büyük pazarı ve
tedarikçisi olmasından dolayı AB sanayi
politikasındaki gelişmeler Türkiye
ekonomisini doğrudan etkilemektedir.
1. Yeni Sanayi Politikası Yaklaşımı
Avrupa, 2020 Stratejisi ile AB sanayi
politikası yaklaşımında 2000’li yıllarda
gelişen entegre sanayi politikası
yaklaşımını benimsemiştir. Avrupa’nın
geçmiş 30 yılda sanayi politikasına
yaklaşımı incelendiğinde küresel
ekonomik gelişmelere bağlı olarak politika
yaklaşımının farklılaştığı görülmektedir.
1980’li yıllarda devletin ekonomiye
müdahalesini en aza indirmeyi öngören
serbest piyasa ekonomisi mantığıyla
sanayi politikası uygulamalarından uzak
durulmuştur. Bu dönemde kabul edilen
Washington Mutabakatı sanayi
politikasızlığının sanayi için en iyi yöntem
olduğunu ileri sürmüştür (İyidoğan, 2012).
1990’lı yıllarda sanayi politikaları AB
gündemine tekrar alınmıştır. 1992 yılında
Tek Pazar Programı’nın uygulanmasıyla
birlikte AB, rekabet edebilirliği amaçlayan
yatay sanayi politikaları uygulamaya
başlamıştır (Aiginger, 2012). Devlet
müdahaleleri sınırlandırılarak sektörel
politikalardan uzak durulmuştur.
2000’li yıllarda küreselleşmenin etkisini
artırması ve gelişmekte olan ülkelerin
rekabet baskısı ile AB, yatay sanayi
politikalarının yanında kısıtlı da olsa
sektörel politikalar da uygulamaya
başlamıştır. Bu süreçte, AB tarafından
2002, 2003, 2004 ve 2005 yıllarında
yayınlanan sanayi politikası bildirilerinde
yatay sanayi politikaları ile sektörel
politikaların birlikte kullanımı
öngörülmüştür (European Commission,
2011).
Avrupa 2020 Stratejisi’nin öncü
girişimlerinden olan “Küreselleşme Çağı
için Entegre Sanayi Politikası” girişimi
kapsamında yayınlanan 2010 tarihli
Komisyon bildirisi “Sanayi Politikasına
Yeni Yaklaşım” başlığı altında politika
yaklaşımını tanımlamıştır. Daha
öncekilerden farklı olarak yatay
politikalarla sektörel politikalar birbiri ile
ilişkilendirilerek, entegre sanayi politikası
yaklaşımı tanımlanmıştır (European
Commission, 2010).
19
AĞUSTOS 2015
MAKALE
AVRUPA BİRLİĞİ 2020 STRATEJİSİ'NİN SANAYİ POLİTİKALARI AÇISINDAN
DEĞERLENDİRİLMESİ VE TÜRKİYE SANAYİ POLİTİKALARI ÜZERİNE BEKLENEN ETKİLERİ
Bildiride Avrupa sanayisinin karşılaştığı
sorunların aşılması için farklı sektörlerin
farklı çözümlere ihtiyacı olduğu
belirtilmiştir. Bütün sektörlerin önemli
olduğu ve Avrupa Komisyonu’nun her
sektöre özel yaklaşımlar geliştireceği
belirtilmiştir (European Commission,
2010). Avrupa 2020 hedefleri
doğrultusunda belirlenmiş sektörlere
özgü politikalar tasarlanmıştır.
Birbirleriyle ilişkilendirilmiş yatay ve
sektörel politikaların bütünleşerek
uygulanması olan entegre sanayi politikası
yaklaşımı ile 2020 hedeflerine ulaşmak
için tasarlanan AB sanayi politikaları,
öncekilere göre daha etkin uygulama
olanağı sunacaktır. Sektörlere özel
hazırlanan yatay politikalar, politikaların
hedeflere ulaşmadaki etkisini artıracaktır.
AB’nin sanayi politikası yaklaşımının
etkileri Onuncu Kalkınma Planı’nda
görülmeye başlanmıştır. Onuncu Kalkınma
Planı yatay politikaların yanı sıra sektörel
politikalara yer vermektedir ve bu
politikaların birbiriyle ilişkilendirilmesi
yönünde adımlar atmaktadır. Ayrıca
Onuncu Kalkınma Planı hazırlıkları
sürecinde oluşturulan Sanayide Dönüşüm
Özel İhtisas Komisyonu raporunda, daha
önceki raporlarda kısmi olarak yer verilen
sektörel politikaların çok detaylı bir
şekilde ele alındığı görülmektedir.
2. Hedefler Açısından Değerlendirme
Türkiye sanayi politikası belirlenirken 2023
Vizyonu doğrultusunda hedefler
belirlenmiştir. 2023 Vizyonu hedeflerine
ulaşabilme yolunda sanayinin katkısının
büyük olacağı tespitiyle Onuncu Kalkınma
Planı’nda sanayi politikası ve sanayiyi
etkileyecek yatay alanlar kapsamlı bir
şekilde ele alınmıştır. Plan hedefler
açısından Sanayi Strateji Belgesi ile
paralellik göstermektedir. Planda, Strateji
Belgesi’nin vizyonu olan “Orta ve yüksek
teknolojili ürünlerde Avrasya’nın üretim
üssü olmak” hedefi imalat sanayinde
dönüşüm başlığı altındaki hedefler
arasında sıralanmıştır. Hem Sanayi Strateji
Belgesi hem de Kalkınma Planı, sanayide
dönüşümü gerçekleştirerek yüksek katma
değerli yapıya geçmeyi ve yüksek
teknolojili sektörlerin payını artırmayı
amaçlamaktadır. Türkiye sanayi politikası
amaçsal olarak AB sanayi politikası ile
paralellik göstermektedir.
payının 2020 yılında % 23’e ulaşmasını
hedeflemektedir. Gayri safi sabit sermaye
oluşumu yatırımların artmasının
göstergesidir. AB ve Türkiye için bu değer
2012 yılı için sırasıyla % 17,9 ve % 20,3’tür.
Türkiye AB ortalamasının üstündedir.
AB’de kriz öncesi bu değer 2007 yılında
% 21,3’e kadar çıkmıştır. Türkiye için
geçmiş yıllara bakıldığında en yüksek
değer olan % 22,3’e ile 2006 yılında
ulaşılmıştır. % 23 hedefi, yatırım ortamının
iyileştirilmesi ve KOBİ’lerin finansmana
erişimi alanlarındaki politika araçlarının
etkin uygulanması ile mümkündür.
Avrupa Komisyonu’nun 2012 tarihinde
yayınladığı sanayi politikasını güncelleyen
bildiride¹ sıraladığı hedeflerden birincisi
sanayinin GSYH içindeki payının 2020
yılında % 20 olmasıdır. Türkiye ve AB-27
için bu değer 2012 yılı için sırasıyla % 19,3
ve % 15,2’dir (Kalkınma Bakanlığı 2013,
European Commission 2013). Onuncu
Kalkınma Planı 2018 yılı için sanayinin
GSYH içindeki payının % 20,4 olmasını
hedeflemektedir. Türkiye hâlihazırda hem
AB hem de ulusal hedefine yakındır. Bahse
konu hedefe ulaşmak için mevcut
durumunu koruması gerekmektedir.
AB’nin hedefe ulaşması için % 4,8’lik bir
artış gerçekleştirmesi gerekmektedir.
AB’nin hedefe ulaşması son yıllardaki
küresel gelişmelere bakıldığında riskli
olarak değerlendirilebilir. Son yıllarda
sanayi üretiminin AB’den gelişmekte olan
ülkelere kaydığı görülmektedir. AB’nin bu
hedefe ulaşması ancak Doğu Avrupa
ülkelerinin iş gücü maliyetleri avantajlarını
verimlilik artışı ile desteklemeleri ile
olabilecektir.
Onuncu Kalkınma Planı’nın 2018 yılı için
yüksek teknolojili ve ortanın üstü
teknolojili sektörlerin imalat sanayi
ihracatı2 içindeki payına ilişkin hedefi
sırasıyla % 5,5 ve % 32,1’dir. 2012 yılında
bu değerler sırasıyla % 3,7 ve % 31,4
olarak gerçekleşmiştir (Kalkınma
Bakanlığı, 2013a). Dünya Bankası
verilerine göre AB’nin 2011 yılında yüksek
teknolojili ürünlerin imalat sanayi ihracatı
içindeki payı % 15,5 olarak gerçekleşmiştir
(World Bank, 2013). Türkiye’nin Sanayi
Strateji Belgesi ile belirlediği “orta ve
yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya’nın
üretim ve tasarım üssü olmak” vizyonunun
gerçekleşmesi için etkili ve kapsamlı
faaliyetler yürütülmektedir.
Bildiri ile Komisyon, gayri safi sabit
sermaye oluşumunun GSYH içindeki
3. Avrupa 2020 Stratejisi Kapsamında
Avrupa Birliği ve Türkiye’nin Performansı
Dünya Ekonomik Formu, 2012 yılında
AB’nin akıllı, sürdürülebilir ve kapsayıcı
büyüme performansını ölçmeye yönelik
“Avrupa 2020 Rekabet Gücü Raporu”3
hazırlamıştır. Raporda üye ve aday
ülkelerin Avrupa 2020 ile belirlenen vizyon
hedefler doğrultusunda belirlenen yedi
önceliğine göre performansları
¹European Commission, Industrial Communication Update; A Stronger European Industry for Growth and Economic Recovery, 2012.
Onuncu Kalkınma Planı'nda verilen TÜİK verileridir, altın ihracatı hariç değerlerdir.
3
The World's Economic Forum, 2012, Europe 2020 Competitiveness Report: Building a More Competitive Europe.
2
20
AĞUSTOS 2015
ölçülmüştür. Rapor, ülkelere
performanslarına göre 1-74 arasında
endeks puanı vermiştir. Raporun
sonuçlarına göre, Avrupa bütün olarak
dünyanın bilgi temelli ekonomiler
konusunda lider ülkelerinin gerisinde
olmakla beraber, bu ülkeleri yakından
takip etmektedir. Ancak bu konuda üye
ülkeler arasında büyük farklılıklar
bulunmaktadır (World Economic Forum,
2012). Rapor’da oluşturulan endeks
değerleri, Avrupa 2020 Stratejisi’nin yedi
girişimi kapsamında AB-28, AB-15, AB-13
ve Türkiye için ortalama alınarak Şekil 1
hazırlanmıştır.
AB-15 ülkeleri incelendiğinde ortalamayı
genel olarak düşüren ülkeler Yunanistan,
İspanya, İtalya olmaktadır. Bu ülkelerin
son ekonomik krizden en çok etkilenen
ülkeler olması dikkat çekicidir.
Ab’ye 2004’ten sonra üye olan on üç ülke
(AB-13) ile karşılaştırıldığında sadece
girişimcilik ekosistemi alanında AB-13
ortalamasının üzerindedir. Girişimcilik
ekosistemi alanında yapılan sıralamada 13
AB üyesi ülkeyi geride bırakmaktadır. Bu
alanda geride bıraktığı ülkeler arasında
AB-15’e dahil olan İspanya ve Portekiz de
bulunmaktadır. 2020 hedeflerine
ulaşmada en büyük katkıyı sunması
beklenen yenilik alanında ise dört ülkeden
daha iyi durumdadır.
Sonuç
Avrupa’nın 2020 Stratejisi ve sanayi
politikası genel olarak
değerlendirildiğinde, iddialı hedefler öne
sürüldüğü görülmektedir. Bu hedeflere
ulaşmanın önündeki tehditlerin başında,
gelişmekte olan ve yükselen ekonomilerin
sürekli artan rekabet güçleri gelmektedir.
4
İkinci olarak ekonomik kriz sonrası bütçe
disiplini sağlama adına kısıtlanan ülke
bütçeleri ve AB bütçesi nedeniyle
yatırımlara ayrılan kaynakların stratejinin
hedeflerine ulaşmada yetersiz kalma riski
vardır. Son olarak tedbirlerin
belirlenmesinde üye ülkelerin ekonomik
yapısı arasındaki ciddi farklılıkların göz
ardı edilmekte olması ve tüm ülkelere
uyacak tek bir yaklaşım belirlenmesinin
getirdiği riskler sayılabilir.
Ab’ye aday ülke konumunda olan
Türkiye’nin uygulanacak politikalardan
etkilenmesi kaçınılmazdır. Ayrıca, Gümrük
Birliği ile ekonomik olarak AB ile entegre
olmuş bir Türkiye söz konusudur. Toplam
ticaret hacminin % 40’ından fazlasını AB
Çevresel
Sürdürlebilirlik
Türkiye
AB-13
AB-15
AB-28
Sosyal İçerme
İş gücü Piyasa ve
İstihdam
Eğitim ve Mesleki
Eğitim
Yenilikçilik
Dijital Gündem
Girişimcilik
Ekosistemi
0
1
2
3
4
5
6
7
Şekil1. Avrupa 2020 Önceliklerine Göre Rekabet Gücü Endeksi Karşılaştırması
(World Economic Forum, 2012).
7 en iyi durumu 1 en kötü durumu belirtmektedir.
21
AĞUSTOS 2015
MAKALE
AVRUPA BİRLİĞİ 2020 STRATEJİSİ'NİN SANAYİ POLİTİKALARI AÇISINDAN
DEĞERLENDİRİLMESİ VE TÜRKİYE SANAYİ POLİTİKALARI ÜZERİNE BEKLENEN ETKİLERİ
ile yapmakta olan Türkiye, sanayi
politikasını belirlerken AB’nin yeni sanayi
politikasını dikkate almak zorundadır. Bu
bağlamda, çalışma kapsamında yapılan
araştırmalarda, Sanayi Stratejisi Belgesi
ile Türkiye ve AB sanayi politikalarının
büyük oranda uyum içinde olduğu tespit
edilmiştir. Onuncu Kalkınma Planı ile
22
Avrupa 2020 Stratejisi ve Avrupa’nın yeni
sanayi politikasına büyük ölçüde uyum
sağlanmıştır.
Kaynakça
• Aiginger, K. (2012). A Systematic
Industrial Policy to Pave a New Growth
Path for Europe. WIFO Working Papers.
(421/2012). November 1th 2013.
http://www.wifo.ac.at/jart/prj3/wifo/resour
ces/person_dokument/person_dokument.
jart?publikationsid=43653&mime_type=ap
plication/pdf.
• Devlet Planlama Teşkilatı. (2003).
Türkiye Sanayi Politikası(AB Üyeliğine
Doğru. Ankara: DPT Yayını
• European Commission. (2010).
Communication from the Commission: An
Integrated Industrial Policy for the
Globalization Era Putting Competitiveness
and Sustainability at Centre Stage.
COM(2010) 614. Brussels: European
Commission.
• European Commission. (2011). EU
Industrial Policy and Global Competition:
Recent Lessons and Way Forward.
European Competitiveness Report 2011
(201-224). Luxembourg: Publications
Office of the European Union
• European Commission. (2013).
Commission Staff Working Document,
Turkey 2013 Progress Report. SWD(2013)
417. Brussels: European Commission.
• İyidoğan, S. (2012). Türkiye’nin Yeni
Sanayi Politikası Yönelimi: Entegre Sanayi
Politikası Yaklaşımı Önerisi. Amme İdaresi
Dergisi, 45(2), 29-52
• Kalkınma Bakanlığı. (2013). Onuncu
Kalkınma Planı (2014-2018). Ankara:
Kalkınma Bakanlığı Yayını
• World Economic Forum. (2012). The
Europe 2020 Competitiveness Report:
Building a More Competitive Europe.
Geneva: World Economic Forum
• World Bank. (2013). Science and
Technology Data Set. World Bank
Database, December.20th.2013.
http://data.worldbank.org/topic/scienceand-technology
AĞUSTOS 2015
MAKALE
TÜRKİYE-AVRUPA BİRLİĞİ MÜZAKERE SÜRECİ VE SANAYİ POLİTİKALARI
Serhat UĞUR / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı (Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü)
Avrupa Birliği’nin (AB) temelleri 1951
yılında dönemin en önemli sanayi madeni
olan kömür ve çelik konusunda iş birliği
temelinde kurulan Avrupa Kömür Çelik
Topluluğu (AKÇT) ile atılmıştır. 1957 yılında
AET ve Avrupa Atom Enerjisi
Topluluğu’nun (AAET) kurulması ile sanayi
konusundaki iş birliği hız kazanmıştır.
AB’nin sanayi konusunda ABD ve Japonya
gibi ülkelere nispetle geri kalmaya
başlamasıyla AB’de sanayi politikaları
önem kazanmıştır. 1992 yılında Maastrich
Antlaşması imzalanmış AKÇT, AET ve
AAET birleştirilmiş ve AB kurulmuştur. Bu
Antlaşma ile AB’nin sanayide ulaşmayı
hedeflediği üç hedef belirlenmiştir. Bu
hedefler; verimlilik artışına dayalı olarak
rekabetin, yatırımların artabilmesi için
uygun iş ortamının geliştirilmesi ve
sektörün endüstriyel dönüşüme ayak
uydurmasını desteklemektir (Güney ve
Akbay, 2008). Ancak 2000’li yıllarda
teknolojik değişimin sanayi politikalarında
sebep olduğu değişkenlik sebebiyle AB’nin
politika arayışları Lizbon Anlaşması ile
devam etmiştir. 2010 yılı geldiğinde AB
hâlâ artan işsizlik, geleneksel sanayi
alanlarında rekabet gücünü kaybetmesi
gibi sorunlara bir çözüm üretememiştir ve
2020 stratejileri içinde yer alan
Küreselleşme Çağı İçin Entegre Bir Sanayi
Politikası girişimini uygulamaya
koymuştur (Özgöker, 2012).
Ab’nin kuruluşundan beri sanayi
politikaları konusundaki düzenlemeler, AB
ve üye ülkeler için büyük önem arz
etmiştir. Bu sebeple aday ülkelerle
ilişkilerde yürütülen müzakerelerde de
sanayi politikaları önemli bir başlık olarak
yer almıştır. Çalışmanın sonraki
kısımlarında Türkiye AB ilişkileri, adaylık
süreci ve müzakereler kısaca ele alınacak
ve sanayi politikası konusunda Türkiye’nin
kaydettiği ilerlemeler ilerleme raporları
doğrultusunda ele alınacaktır.
23
AĞUSTOS 2015
MAKALE
TÜRKİYE-AVRUPA BİRLİĞİ MÜZAKERE SÜRECİ VE SANAYİ POLİTİKALARI
Türkiye-AB ilişkileri 12 Eylül 1963’te
imzalanıp 1 Aralık 1964’te yürürlüğe giren
Ankara Anlaşması ile başlamıştır. 1973’te
Gümrük Birliği’ni gerçekleştirmek üzere
Katma Protokol imzalanmıştır. 1982’de
ilişkiler Avrupa Parlamentosu tarafından
askıya alınmış, 1986’da yeniden canlanma
sürecine girmiştir. 1987’de Türkiye tam
üyelik başvurusunda bulunmuştur. Bu
başvuruya Avrupa Komisyonu 1990 yılında
Türkiye-AB ilişkilerinin her alanda
geliştirilmesini öngören “İşbirliği Paketi”
ile karşılık vermiştir. 1995’te Gümrük
Birliği’nin Uygulamaya Konulması Kararı
alınmış, 1 Ocak 1996’dan itibaren
uygulamaya başlanmıştır. 1999 Helsinki
Zirvesi’nde Türkiye’nin adaylık statüsü
kabul edilmiştir. 3 Ekim 2005 tarihinde de
24
Türkiye’nin siyasi kriterleri yerine
getirdiğine kanaat getirilmiş, Avrupa
Konseyi Zirve Toplantısı’nda katılım
müzakereleri başlatılmıştır. Aynı tarihte
Hükümetlerarası Konferans’ta Müzakere
Çerçeve Belgesi kabul edilmiştir
(Günuğur, 2006).
Müzakere Çerçeve Belgesi ile müzakere
sürecinin nasıl, hangi organlar aracılığıyla
gerçekleştirileceğinin usul ve esasları
tespit edilmiştir. 35 adet müzakere başlığı
bu belgede sayılmıştır ve 20. sırada
İşletme ve Sanayi Politikaları başlığına yer
verilmiştir (DPT, 2005).
Bu fasıl için 27-28 Mart 2007 tarihleri
arasında AB bürokratları tarafından faslın
tanıtıldığı ve beklentilerin iletildiği tanıtıcı
tarama toplantısı yapılmıştır. 4-5 Mayıs
2006 tarihlerinde ise Türkiye heyeti
tarafından Türkiye’nin mevzuatı ve
uygulamaları açıklanmıştır. Mevzuat ve
uygulamalar arasındaki farklılıklar
belirlenmiş ve uyumlaştırma sürecinde
takip edilmesi gereken fasıl başlıkları
tespit edilmiştir. 28 Eylül 2006 tarihinde
tarama sonu raporu Türkiye heyetine
iletilmiştir (Günuğur, 2006).
Sonuç olarak Türkiye’nin bu fasılda AB
Müktesebatına büyük ölçüde uyumlu
olduğu belirtilmiştir. Ayrıca Türkiye’nin
sanayi stratejisi belgesine sahip olduğu
belirtilmiş, ancak stratejinin daha
ölçülebilir göstergelere dayanılarak daha
AĞUSTOS 2015
İkinci başlıkta Türkiye’nin Rekabet
Edebilirlik ve Yenilik Programı’na
(Competitiveness and Innovation
Programme; CIP) katılması ve ticari
alacakların tahsilat sürelerini azaltacak
düzenlemeleri yerine getirmesi istenmiştir
(European Commission, 2006).
Üçüncü başlıkta ise uygulanan sanayi
politikalarının uygulanmasına ilişkin
tedbirlerin daha tatmin edici şekilde takip
edilmesi ve değerlendirilmesi ile
sektörlere yönelik spesifik stratejik
planlamaların yapılması tavsiye edilmiştir
(European Commission, 2010).
gerçekçi bir izleme ve değerlendirmeye
tabi tutulması istenmiştir. Rekabet gücü
analizlerinin geliştirilmesi ve siyasi
sahiplenme ile politikaların daha etkin bir
şekilde uygulanabileceği ifade edilmiştir.
İşletme ve sanayi politikaları ilkeleri,
işletme ve sanayi politikaları araçları ve
sektörel politikalar olmak üzere üç
başlıkta değerlendirmeler yapılmıştır
(EuropeanCommission, 2006).
Birinci başlıkta rekabet edebilirliğin
geliştirilmesi, KOBİ tanımının AB
müktesebatına uyarlanması yabancı
yatırım ajanslarının kurulması tavsiye
edilmiştir (European Commission, 2006).
Komisyon, Aralık 2006’da İşletme ve Sanayi
Politikaları Faslında müzakerelerin
açılmasına karar vermiştir ve 8 Şubat 2007
tarihinde Pozisyon Belgesi AB’ye
sunulmuştur (Avrupa Birliği Bakanlığı,
2013a). 18 Şubat 2008 tarihli “2006/35/EC
Sayılı Kararın Feshine ve Türkiye ile
Katılım Ortaklığının Kapsadığı İlkeler,
Öncelikler ve Koşullara Dair Komisyon
Kararı” ile Türkiye’ye iletilen Katılım
Ortaklığı Belgesi’nde, İşletme ve Sanayi
Politikaları Faslına ilişkin olarak sadece
“kapsamlı ve güncel bir sanayi politikası
stratejisinin kabul edilmesi” kriteri
belirlenmiştir (European Commission,
2007).
Aralık 2008’de AB Müktesebatının
üstlenilmesine ilişkin, Katılım Ortaklığı
Belgesi’ne cevaben Ulusal Program
açıklanmıştır. Bu programda İşletme ve
Sanayi Politikaları ile ilgili olarak kapsamlı
ve güncel bir sanayi strateji belgesinin
kabul edilmesi başlığı altında, mevzuat
uyumu, mevzuatın uyumu ve uygulanması
için gerekli kurumsal yapılanma ihtiyaçları
takvimi ve mali kaynaklar incelenmiştir
(T.C. Başbakanlık Resmi Gazete, 2008).
Mevzuat uyumunda sanayi stratejisinin
2009 yılına kadar Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı1 (STB) tarafından hazırlanacağı
taahhüt edilmiştir. Mevzuat uyumu,
mevzuatın uyumu ve uygulanması için
gerekli kurumsal yapılanma ihtiyaçları
takvimi kısmında ise uygulama süreci için
kurumsal kapasitenin artırılması,
stratejinin uygulanması, izlenmesi,
değerlendirilmesi ve son olarak da
stratejinin paydaşları arasındaki diyaloğun
geliştirilmesine yer verilmiş bunun da
2009-2011 yılları arasında
gerçekleştirileceği taahhüt edilmiştir. Mali
kaynaklar kısmında ise strateji için gerekli
birimlerin ve ofis ihtiyacının karşılanması
ile mevzuatın uyumu ve uygulanması için
gerekli finansman ihtiyacı ele alınmıştır
(T.C. Başbakanlık Resmi Gazete, 2008).
AB Komisyonu 1998 yılından itibaren
Türkiye hakkında düzenli İlerleme
Raporları hazırlamıştır. İşletme ve sanayi
politikasına ilişkin raporlar, üyelik
yükümlülüğünü üstlenme yeteneği başlığı
altında yer almıştır. Bu başlık ise İşletme
ve Sanayi Politikası İlkeleri İşletme ve
Sanayi Politikaları Araçları ve Sektör
Politikaları alt başlıklarına alınarak
değerlendirmelere yer verilmiştir.
İşletme ve sanayi politikaları ilkeleri alt
başlığı altında Türkiye’nin sanayi
politikasını ortaya koyan Kalkınma Planı,
OVP, Sanayi Stratejisi Belgesi, KOBİ
Stratejisi ve Bilim ve Araştırma Ulusal
Stratejisi gibi dokümanların hazırlanması
eylem planlarının oluşturulması ve
uygulanmasına ilişkin ilerlemeler takip
edilmektedir. Ayrıca, Türkiye’ye doğrudan
yabancı yatırımların artması için gerekli
ortamın oluşturulması ve bunun için
kurulan Yatırım Danışma Konseyi’nin
1
17.08.2011 tarih ve 28028 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 649 sayılı Avrupa Birliği Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ile mülga Sanayi ve Ticaret Bakanlığı yerine
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı kurulmuştur.
25
AĞUSTOS 2015
MAKALE
TÜRKİYE-AVRUPA BİRLİĞİ MÜZAKERE SÜRECİ VE SANAYİ POLİTİKALARI
icraatları değerlendirilmektedir. Bunun
yanı sıra iş ortamının iyileştirilmesine
ilişkin ilerlemeler ve bunun temini için
kurulan Yatırım Ortamının İyileştirilmesi
Koordinasyon Komitesi’nin (YOİKK)
icraatları da raporlanmaktadır. Yukarıda
bahsi geçen tüm konularla birlikte Türkiye
piyasalarının rekabete açılmasına yönelik
Topluluk müktesebatına uyum çalışmaları
da değerlendirilmektedir. 2012-2014 yılları
arasında bu başlık altında şu gelişmelere
yer verilmiştir:
• 2012 yılı raporunda TSSB ve eylem
planlarının uygulanması ve TSSB’nin 2012
yılı hedeflerini % 85 oranında yerine
getirilmesi,
26
• 2013 yılı ilerleme raporunda TSSB ve
Eylem Planı (2011-2013) uygulama
çalışmaları, 2020 stratejisine uygun
şekilde hazırlanan Onuncu Kalkınma
Planı’nı (2014-2018) ve Türk Ticaret
Kanunu’nda (TTK) yapılan değişiklikler
Türk mevzuatındaki ve AB
Müktesebatındaki KOBİ tanımının uyumlu
hale getirilmesi,
• 2014 yılı ilerleme raporunda ise
konusunda, “Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı, Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi
(2011-2014) ve Eylem Planı’nı uygulamayı
sürdürmüş ve gelecek döneme yönelik bir
sonraki Strateji üzerinde çalışmaya
başlamıştır” ibaresine yer verilmiştir
(Avrupa Birliği Bakanlığı, 2013).
Bu bölüm altındaki en önemli konu Küçük
ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve
Destekleme İdaresi Başkanlığı’nın
(KOSGEB) KOBİ’ler için hazırladığı destek
programlarıdır. Bu kapsamda KOSGEB’in
kurumsal yapısında şeffaflık ve hesap
verebilirliğin önünün açan ve sorumluluk
alanını genişleten düzenlemelerde olumlu
gelişmeler olarak raporlanmıştır. KOBİ
eylem planlarının uygulanması
değerlendirilmiştir. 2012-2014 yılları
arasında bu başlık altında şu gelişmelere
yer verilmiştir (Avrupa Birliği Bakanlığı,
2013):
AĞUSTOS 2015
• KOBİ’lerin finansmana erişiminin
desteklenmesi, Ar-Ge projelerinin
desteklenmesi, Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı tarafından yürütülen SAN-TEZ
programı, Bilim ve Teknoloji Yüksek
Kurulu tarafından Ar-Ge ve inovasyona
yönelik hedeflerin ve önceliklerin
belirlenmesi konularına yer verilmiştir.
• 2013 ilerleme raporunda bu bölüm
altında, iş meleklerine ilişkin yönetmeliğin
kabulü, KOBİ yatırımlarına yönelik vergi
teşviki, TGB sayısının 43’ten 52’ye çıkmış
olması, KOSGEB’in çeşitli programlarla
KOBİ’lere sağladığı desteklemeler ve
Türkiye’nin CIP’ta aktif şekilde rol alması
olumlu gelişmeler olarak
değerlendirilmiştir.
• 2014 yılında kurulan teknoloji geliştirme
bölgeleri ve teknoparklar, Ar-Ge ve
yenilikçilik programlarının (kurumlar arası
iş birliği konusundaki zafiyetlere de dikkat
çekilmiştir) desteklenmesi, KOBİ’lere
kredi ve faiz desteklerinin sürdürülmesi,
bir sonraki COSME Programı’na
başvurulması ve KOPERNİK Programı için
yapılan hazırlıklar sıralanmıştır (Avrupa
Birliği Bakanlığı, 2013).
Sektörlere ilişkin önceliklerin
belirlenmesi, sektör stratejileri ve eylem
planlarının oluşturulması ve bazı
sektörlerden özelleştirmelerle kamunun
çekilmesi bu bölümde değerlendirilmiştir.
2012-2014 yılları arasında bu başlık
altında şu gelişmelere yer verilmiştir
(2014 yılında bu başlığa yer verilmemiştir)
(Avrupa Birliği Bakanlığı, 2013):
• 2012 yılında kimyasallar, seramikler,
demir, çelik ve demir dışı metaller
sektörlerine ilişkin strateji ve eylem planı
hazırlandığı ifade edilmiştir.
• 2013 yılında elektrikli ekipman
elektroniğe ilişkin sektör stratejisinin ve
ithal girdi bağımlılığını azaltmak amacı ile
kabul edilen Girdi Tedarik Stratejisi’nin
(GİTES) kabul edilmesi olumlu gelişmeler
olarak gösterilmiştir (Avrupa Birliği
Bakanlığı, 2013).
2014 ilerleme raporu işletme ve sanayi
politikası ilkeleri ve araçları ile bu alanda
AB müktesebatının gerekliliklerini
karşılama konularında Türkiye’nin başarılı
olduğu ifade edilmiştir ve sonuç olarak, bu
konudaki hazırlıkların ileri düzeyde olduğu
vurgulanmıştır.
2015 yılında yürürlüğe giren ve vizyonu
“Orta-yüksek ve yüksek teknolojili
ürünlerde Afro-Avrasya’nın tasarım ve
üretim üssü olmak olan Türkiye Sanayi
Stratejisi Belgesi (2015-2018) ile Türkiye
AB’ye konusunda stratejik yönetim
yaklaşımını sürdüreceğini göstermiş
bulunmaktadır. Böylelikle müzakere
sürecinde İşletme ve Sanayi Politikaları
faslının başarılı bir şekilde yürütüleceği ve
AB ile yaşanan siyasi sorunların çözülmesi
halinde kapatılacak fasılların başında yer
alacağı öngörülmektedir.
• T.C. Avrupa Birliği Bakanlığı. (2013b).
İlerleme raporları. Avrupa Birliği Bakanlığı
Veritabanı. Nisan 2014.
http://www.ab.gov.tr/index.php?p=46224&l
=1.
• T.C. Başbakanlık Resmi Gazete.
(2008).Avrupa Birliği Müktesebatının
Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal
Programının Uygulanması, Koordinasyonu
ve İzlenmesine Dair 2008/14481 Sayılı
Bakanlar Kurulu Kararı. 31 Aralık 2008
gün ve 27097 (5. mükerrer) sayılı.
• T.C. Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığı (2005).Türkiye için müzakere
çerçeve belgesi ve ilgili diğer belgeler.
Ekim 2005.
KAYNAKÇA
• European Commission. (2006). Screening
report turkey, chapter 20-enterprise and
industrial policy. Avrupa Birliği Bakanlığı
Veritabanı. Mart
2014.http://www.abgs.gov.tr/files/tarama/t
arama_files/20/screening_report_20_tr_in
ternet_en.pdf
• Günuğur, Haluk, (2006). Nasıl bir
müzakere süreci. Ankara: AB Derneği/
ATAUM Yayınları,
• Özgöker, U. (2012).Avrupa Birliği sanayi
politikası – I. (Şubat 2012) Subcon Turkey
Yan Sanayi ve Tedarikçi Gazetesi 68.
Subcon Turkey veritabanı. Mayıs 2014.
http://www.subconturkey.com/2012/Subat/
koseyazisi-Avrupa-Birligi-SanayiPolitikasi---I.html
27
AĞUSTOS 2015
MAKALE
KAMU-ÜNİVERSİTE-SANAYİ İŞ BİRLİĞİ POLİTİKALARI VE TARİHSEL ÇIKARIMLAR
Ahmet Yaşar ŞAGBAN / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı (Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğü)
Bilgi tabanlı ekonomi çağı olarak tabir
edilen 21. yüzyılda bilgiyi ekonomik katma
değere dönüştürmek olarak
tanımlanabilecek “teknolojik yetenek”
rekabet edebilirliğin, dolayısıyla da
toplumsal refahın en temel unsurlarından
biri olarak görülmektedir. Bilgi üretme
“Ar-Ge”, bilgiyi yenilikçi bir şekilde
ekonomik katma değere dönüştürmek ise
“inovasyon” süreçlerini beraberinde
önemli kılmaktadır.
Ülkeler toplumsal refah seviyelerini
yükseltebilme, gelişmişlik seviyelerini
daha yukarılara çekebilme adına bir
taraftan Ar-Ge’ye ayırdığı kaynakları
artırırken, diğer taraftan bu kaynakları
etkin bir şekilde kullanabilecekleri yeni
28
bilim, teknoloji ve yenilik politikaları
üretmekte, stratejik planlar
hazırlamaktadır. Bu politikalar içerisinde
teknoloji üretiminin ve inovasyonun
merkezi olan üniversiteler ile teknolojik
bilginin üretime uygulanması safhasının
gerçekleştiği sanayiyi bir araya getirmeye
yönelik politikaları ifade eden üniversitesanayi iş birliği giderek önem
kazanmaktadır. Katma değeri yüksek,
teknoloji-yoğun ve yenilikçi ürünler
üretmede üniversite-sanayi iş birliğinin
öneminin farkına varan tüm devletler yeni
stratejiler ve politikalar belirlemek için
uğraş vermekte, bu konuda yeni
mekanizmalar geliştirmek, var olanları
iyileştirmek için çaba sarf etmektedir.
Üniversite-Sanayi-Devlet İş Birliği
Modelleri
Göker’e göre üniversite-sanayi iş birliği;
ülke sanayinin, bilimsel ve teknolojik
araştırmalar sonucu ortaya konan
bulguları, pazarlanabilir bir ürün ya da
hizmete, yeni ya da geliştirilmiş bir imalat
yöntemine ya da yeni bir toplumsal hizmet
yöntemine dönüştürmede, yani
inovasyonda yetenek kazanıp, dünya
pazarında iddia sahibi olabilmesinde
belirleyici bir role sahip olduğundan ulusal
inovasyon sistemin en kritik halkalarından
biridir (Göker, 2002). Burada bu iş birliği
yapısına devlet de eklendiğinde ulusal
inovasyon sisteminin üç ana unsuru
oluşturulmuş olunmaktadır. Etzkowitz
(2002), üniversite-sanayi-devlet
AĞUSTOS 2015
iş birliğinin birbirleriyle ilişkilerini üç
modelde tanımlamaktadır (Koç, Mente bt).
Birinci model, devlet otoritesinin
üniversite ve sanayiye baskın geldiği
devletçi bir modeldir. Bu modelde,
üniversite ve sanayi arasındaki ilişkiler
devlet otoritesi altında
yönlendirilmektedir. Önceki dönemlerde
devletin kendisine ait sanayi kuruluşlarına
sahip olduğu Sovyet Sosyalist
Cumhuriyetler Birliği ve bazı Latin
Amerika ülkeleri bu modele örnek
oluşturmaktaydı.
DEVLET
SANAYİ
ÜNİVERSİTE
Şekil 1. Devletçi Üniversite-Sanayi-Devlet İş
Birliği Modeli (Etzkowitz, 2002)
İkinci model, kurumların birbirleriyle olan
ilişkilerinin katı kurallarla belirlendiği ve
oldukça kısıtlı olduğu bir yapıdır. Birbirine
uzak aktörlerden oluşan bu liberal
modele, İsveç politikası örnek olarak
verilebilir.
DEVLET
DEVLET
ÜNİVERSİTE
SANAYİ
SANAYİ
Şekil 2. Liberal Üniversite-Sanayi-Devlet
İş Birliği Modeli (Etzkowitz, 2002)
Üçüncü model ise, bilginin farklı
noktalarda çok yönlü karşılıklı ilişkilerle
sermayeye dönüştüğü üçlü sarmal
modelidir. Etzkowitz’in DNA sarmal
yapısından ilham alarak geliştirdiği bu
modelde, sarmalın her üç noktasında,
firmaların birbirleri arasında geliştirdiği
stratejik ilişkiler veya üniversitelerin
ekonomik büyüme öngörüsü gibi iç
değişimler sarmalın ilk boyutunu
oluşturmaktadır. İkinci boyutu ise her bir
sarmalın diğerinin rolünü üstlenmesini
ifade eder. Üniversiteler akademisyenlere
kurdurdukları firmaların şekillenmesine
yardımcı olarak sanayinin rolünü, sanayi
ise eğitim ve araştırma faaliyetlerini
geliştirerek üniversitenin rolünü
alabilmektedir. Devlet ise sadece fon
sağlayıp gerisini piyasanın görünmez eline
bırakma yerine, bir CEO gibi düşünüp
ulusal rekabet gücünü artırma adına
öncelikler, stratejiler ve hedefler
belirlemektedir (Coşkunoğlu, 2011).
Üçüncü ve son boyut ise, ileri-teknoloji
geliştirme maksadıyla bu üç yapının
birbirleriyle etkileşimi sonucu ortaya çıkan
yeni fikirlerin biçimlendirdiği iş birliği
ağları ve organizasyonlardır (Etzkowitz,
2002).
ÜNİVERSİTE
ÇOKLU
ORGANİZASYONLAR
Şekil 3. Üniversite-Sanayi-Devlet İş Birliğinde
Üçlü Sarmal Modeli (Etzkowitz, 2002)
İçerisinde doğrusal ilişkiden ziyade kamuüniversite-sanayi iş birliğine dair birçok
karmaşık ağ yapıları ve ara yüzler
barındıran, kurumlar arası sınırların
kalktığı, kurumların birbirlerinin rollerini
üstlendiği ve sürekli etkileşim içerisinde
olduğu, ülkelerin politikaları
doğrultusunda farklılık gösteren, sürekli
gelişime ve değişime açık olan bu yapı
günümüzdeki yeni inovasyon
yaklaşımlarının temelini oluşturmaktadır.
Dünyada Üniversite-Sanayi İş Birliğinin
Tarihsel Gelişim Süreci
Üniversite-sanayi iş birliğinin ilk örnekleri;
üreticilerin birbirlerinden öğrenmesi ve
bilim insanlarının üretimde ortaya çıkan
sorunlara çözüm üretmesi amacıyla,
temel bir ürünün nasıl üretildiğine dair
bilgileri kâğıda aktararak detaylı bir ürün
kataloğunun oluşturulmasıyla 17. yüzyılın
başlarında İngiltere’de görülmektedir.
Francis Bacon tarafından “history of
trades” programı çerçevesinde şekillenen
bu yaklaşımla gelişen üniversite-sanayi
ilişkileri, İngiltere’de başlayacak olan
Sanayi Devrimi’nin hazırlayıcısı olmuştur.
29
AĞUSTOS 2015
MAKALE
KAMU-ÜNİVERSİTE-SANAYİ İŞ BİRLİĞİ POLİTİKALARI VE TARİHSEL ÇIKARIMLAR
18. yüzyılda Avrupa’da, 19. yüzyılda
Amerika’da birtakım üniversite-sanayi
iş birlikleri görülse de, özellikle
üniversitelerin ‘eğitim’ olan temel
misyonuna ‘araştırma’ ve ‘ekonomik ve
sosyal kalkınmaya katkı sağlamak’
görevinin eklenildiği 20. yüzyılın ikinci
yarısı, üniversite-sanayi iş birliğinin ulusal
inovasyon sisteminin en etkin
aktörlerinden biri olduğu dönemlerdir
(Erdil, Pamukçu, Akçemak, vd., 2013).
20. yüzyılın son çeyreği ise Japonya ve
Amerika arasındaki teknolojik rekabete
sahne olmuştur. Soğuk Savaş sonrası
30
dönemde Japonya mikroelektronik gibi
belirli sektörlerde endüstriyel araştırma
programları ile iş birliğine yönelirken,
ABD, İkinci Dünya Savaşı sonrası süreçte
savunma amaçlı iş birliği yatırımlarını
artırmıştır. 1980’li yılların başları,
üniversite-sanayi iş birliği temelli Ar-Ge
faaliyetleriyle Japonya’nın küresel
rekabette ABD’ye üstünlük sağladığı
yıllardır. Bunun sonucunda ABD, ulusal
rekabetin gelişimi için üniversite-sanayi
iş birliğini federal teknoloji politikasının
ana unsuru yapmıştır (OECD,1998). Bu
gelişme sonrası, ABD 80’li yıllarda
Japonya’ya karşı kaybettiği liderlik
pozisyonunu 90’lı yılların ortalarından
itibaren yeniden kazanmıştır (Nezu, 2005).
Bir Japon kuruluşu olan Fujitsu Araştırma
Enstitüsü çalışanı Nezu bu durumu şu
şekilde açıklamaktadır: “Bu değişimin ana
sebebi, Japon firmalarının enformasyon
teknolojileri ve biyoteknoloji gibi kilit
sektörlerde ABD’li firmalarıyla olan
rekabette ağır bir yenilgi almasıdır.”
90’ların sonlarından itibaren artan küresel
yarışta Japon endüstrisinin rekabet
edebilirliğini artırma adına birtakım
yapısal değişikliklere gidilmiş ve
üniversitelerde geliştirilen en ileri bilginin
sanayinin ihtiyaçları doğrultusunda
AĞUSTOS 2015
kullanılması Japonya’nın en önemli
konusu haline gelmiştir (Nezu, 2005).
Sonuç olarak, 17.yüzyıl sonlarına doğru ilk
örnekleri görülen üniversite-sanayi
iş birliğinin, İngiltere’de yaşanan Sanayi
Devrimi ile Japonya’da mikroelektronikte
yaşanan gelişmelerle enformatik
devrimine öncülük ettiği ve 1980 sonrası
artan küresel rekabette ÜSİ’nin önemli bir
rol oynadığı görülmektedir. İçinde
bulunduğumuz bilgi çağı, bilginin ve
Ar-Ge’nin merkezi üniversiteler ile
sanayinin iş birliğini daha da önemli hale
getirmektedir.
Tarihe bakıldığında belirli zamanlarda bazı
teknolojilerin ön plana çıktığı
görülmektedir. ‘Jenerik teknolojiler’ veya
‘kilit teknolojiler’ olarak da ifade edilen bu
teknolojilerin en çarpıcı örneklerinden biri
İngiltere’deki Sanayi Devrimi’ne öncülük
eden ‘buhar teknolojisi’dir. Bu teknolojiyle,
İngiltere’nin buhar gücü kullanan büyük
fabrikalar kurduğu ve üretilen ürünleri
buharlı gemilerle ihraç ederek büyük bir
ekonomik güce kavuştuğu hemen
herkesçe malumdur. Sonraki dönemlerde
elektrik ve içten yanmalı motorlar, mal ve
hizmet üretiminde önemli değişikliklere
yol açmıştır. Günümüzde ise
mikroelektronik temelli enformasyon ve
telekomünikasyon teknolojileri yine
benzer geniş çaplı bir etki oluşturmaktadır
(TÜBİTAK, 2004).
Burada bahsedilmesi gereken bir diğer
unsur ise Stauffer’e (2006) göre bilgiden
daha da önemli olan ‘teknoloji
öngörüsü’dür (Ülker, 2009). İlk teknoloji
öngörü çalışmaları Japonya’da 1971
yılında yapılmıştır. Bu çalışma ile beş yılda
bir gelecekteki teknoloji yönü
belirlenmeye çalışılmış ve buna yönelik
stratejik yaklaşımlar geliştirilmiştir.
Japonya’da başlayan bu çalışma başta
Avrupa olmak üzere tüm dünyaya
yayılmıştır. Türkiye’de ise ilk teknoloji
öngörü çalışması 2001 yılında BTYK
tarafından TÜBİTAK’a yaptırılmıştır
(TÜBİTAK, 2001).
Tarihsel süreçte teknoloji öngörüsünün ve
doğru politikalarla ileri teknolojilere
egemen olmanın ne denli önemli olduğu
görülmektedir. İleri teknoloji geliştirmede
ise özellikle 1980’ler sonrası ABD ve
Japonya örneğinde görüldüğü üzere
üniversite-sanayi iş birliği kilit rol
oynamıştır. Türkiye’nin bilim ve teknoloji
politikaları açısından tarihsel süreci
incelendiğinde hemen hemen bütün
kalkınma ve strateji planlarında ‘ileri
teknolojilere’ egemen olunmasının
öneminden bahsedilmektedir. Bununla
birlikte, uygulanan politikalarla istenilen
hedeflere ulaşılamadığı yine bu
dokümanlarda ifade edilmektedir. Teknoloji
geliştirmeye yönelik bilim ve teknoloji
politikalarına, üniversite-sanayi
iş birliğinin dâhil edilmesinin gelişmiş
ülkelere nispeten daha geç gerçekleşmesi
ve belirlenen politikalar doğrultusunda
somut adımlar atılmasında geç kalınması
bu durumun başlıca nedenleri arasında
olduğu düşünülmektedir.
Türkiye, Dünya Ekonomik Forumu
tarafından yayımlanan 2012-2013 Küresel
Rekabet Raporu’nda üniversite-sanayi iş
birliği açısından 144 ülke içerisinde
70.sırada bulunmaktadır (WEF, 2012).
Özellikle 2000’li yıllar sonrası Türkiye’de
üniversite-sanayi iş birliğini geliştirmeye
yönelik birçok mekanizmanın/programın
uygulanılmaya başlanmasına rağmen
maalesef henüz istenilen mesafenin kat
edilemediği görülmektedir.
KAYNAKÇA
• Coşkunoğlu, (2011). Üniversite-sanayikamu üçlü sarmalında devletin rolü.
• Erdil, E. Pamukçu, M. Akçomak, İ. v.d.
(2013), Değişen Üniversite-Sanayi
İşbirliğinde Üniversite Örgütlenmesi, Ankara
Üniversitesi SBF Dergisi, cilt 68, s.95- 127
• Etzkowıtz, H. (2002) The Triple Helix of
University - Industry – Government
Implications for Policy and Evaluation,
Working Paper 2002-11,
• Göker, A. (2001). Ulusal İnovasyon Sistemi
Açısından Üniversite-Sanayi İşbirliği.
"Üniversite-Sanayi-Oda ve Kamu Kuruluşları
Arasında İşbirliği Nasıl Geliştirilir "
26-30 Eylül 2001, İstanbul
• Koç, K. Mente, A. İnovasyon Kavramı ve
Üniversite-Sanayi-Devlet İşbirliğinde Üçlü
Sarmal Modeli. Mayıs 2013.
• Nezu, R. (2005). Technology Transfer,
Intellectual Property And Effectıve UnıversityIndustry Partnershıps: The Experıence Of
Chına, Indıa, Japan, Phılıppınes,The Republıc
Of Korea, Singapore And Thaıland. World
Intellectual Property Organization
• OECD. (1998). Special Issue on
"Public/Private Partnerships in Science and
Technology, STI Review No:23.
• TÜBİTAK. (2001). Teknoloji Öngörüsü ve
Ülke Örnekleri Çalışma Raporu.
• TÜBİTAK. (2004). Ulusal Bilim ve Teknoloji
Politikaları 2003-2023 Strateji Belgesi.
• Ülker, H. (2009). İnovasyon
• WEF. (2012). World Economic Forum. The
Global Competitiveness Report 2012–2013.
31
AĞUSTOS 2015
MAKALE
YENİLENEBİLİR ENERJİ TEKNOLOJİLERİNİN SANAYİ SEKTÖRÜNDE KULLANIMI
KONUSUNDA UYGULANACAK BİLİM VE TEKNOLOJİ
POLİTİKALARININ GELİŞTİRİLMESİ
Eda ÜNAL / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı (Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğü)
Türkiye, geçiş ekonomisi sürecinde
olmasının yanında, genç nüfusa sahip,
artan üretim ve teknoloji altyapısı ile farklı
dinamikleri olan bir ülkedir. Bu dinamikler,
ülkenin enerjiye olan ihtiyacının son
yıllarda katlanarak büyümesine sebep
olmuştur. Ayrıca, ileriye yönelik
gerçekleştirilen projeksiyonlar, nüfusun ve
ekonomik büyümenin artacağını
göstermekte ve bu durum ulusal enerji
arzının hayati önem taşıyacağı sonucunu
doğurmaktadır.
32
Öte yandan enerjiye olan talebin
yüksekliğine kıyasla enerji temininde
% 72’lik bir oran ithal kaynaklardan
sağlanmaktadır. Bu ithal kaynakların,
büyük bir çoğunluğunu petrol, doğal gaz ve
kömür gibi fosil yakıtlar sağlamaktadır.
Enerjide söz konusu olan yüksek
oranlardaki dışa bağımlılık, ilk etapta
enerji arz güvenliğini riske sokmakta,
başta üretim sektörü olmak üzere diğer
sektörleri de ekonomik yönden ciddi
oranda etkilemektedir.
Üretimde sürdürülebilirliği sağlamak için
enerji arz güvenliğinin sağlanması
gerekliliğinden hareketle, geliştirilebilecek
önlemlerden bir tanesi de yenilenebilir
enerji kaynaklarının kullanım oranını
artırmak ve bu kaynakların teknolojilerinin
hedef sektörlerde entegrasyonunun
yapılmasını sağlamaktır. Günümüzde,
toplam birincil enerji temininin yaklaşık
% 10’u yenilenebilir kaynaklardan
sağlanmaktadır. Son yıllarda, bu oranın
artırılmasına yönelik birçok faaliyet ulusal
strateji belgelerinde yerini almıştır.
AĞUSTOS 2015
ve çevresel sebeplerden ötürü sanayi
sektöründe yapılan en yaygın uygulama,
enerji verimli teknolojilerin kullanılması ve
sanayi proseslerinde iyileştirmelerin
yapılmasıdır. Gelişme potansiyeli olan bir
başka alan ise son yıllarda petrol
fiyatlarının artışıyla gündeme gelen
yenilenebilir enerji kullanımıdır. Şimdiye
kadar yenilenebilir enerji ve
teknolojilerinin endüstriyel
uygulamalardaki kullanımı daha az ilgi
çekmiş, bu konuda az miktarda çalışma
yapılmıştır. Bu sebeplerden ötürü
yenilenebilir enerji kaynak ve teknoloji
çeşitlerinin kullanımı üzerine
potansiyellerin incelenmesi gerekmektedir.
Şimdiye kadar yapılan çalışmalar sanayi
sektöründe kullanılabilir ve kullanım
potansiyeli yüksek olan yenilenebilir enerji
çeşitleri ve kullanım amaçlarının;
• Proses ısısı için biyokütle
• Proses ısısı için güneş enerjisi sistemleri
• Proses ısısı için ısı pompaları
• Ham madde olarak biyokütle
şeklinde sıralandığını göstermektedir.
2023 yılına kadar elektrik üretiminin en az
% 30’unun yenilenebilir kaynaklardan
sağlanması hedefi bulunmaktadır.
Nihai enerji tüketiminin yaklaşık olarak
1/3’ünün gerçekleştiği sanayi sektörü için
de enerji arz güvenliği hayati düzeyde
önem taşımaktadır. Enerji maliyetleri,
sanayi ürünü fiyatlarını büyük oranda
etkilemektedir. Aynı zamanda sanayi
sektörü, enerji tüketimi sonucunda oluşan
sera gazı emisyonu ile iklim değişikliği
üzerinde önemli etkiye sahiptir. Ekonomik
Ayrıca, sanayide önemli bir kullanım alanı
olan hidrojenin yenilenebilir kaynaklardan
eldesi de önemli bir potansiyele sahiptir.
2050 yılında yenilenebilir enerjinin
sanayide kullanım oranının % 21’e
çıkacağına dair tespitler mevcuttur.
Enerjide % 72 oranında dışa bağımlı olan
ülkemiz, yenilenebilir enerji kaynak
potansiyeli bakımından incelendiğinde
başta güneş enerjisi olmak üzere diğer
kaynaklarda da oldukça zengin bir profile
sahiptir. Bu kaynaklar içerisinde özellikle
biyokütle için ham madde rekabeti ve
uluslararası ticaret gibi unsurlar ön plana
çıkarken, fotovoltaik ve solar termal
sistemler gibi güneş enerjisi teknolojileri
ve yenilenebilir teknoloji olarak kabul
edilebilecek ısı pompalarının düşük proses
sıcaklıkları için ideal olduğu belirlenmiştir.
Başta sanayi sektörü olmak üzere diğer
sektörlerde bu teknolojilerin
yaygınlaşmasında başka yeni
teknolojilerde olduğu gibi, birtakım
engellerle karşılaşılmaktadır. Ayrıca, bu
teknolojilerin kullanımı, enerji
yönetiminde büyük oranda değişikliği
beraberinde getirdiği için diğer
teknolojilerin döngüsündeki engellerden
farklı olarak birçok faktörden
etkilenmektedir. Günümüzde fosil
yakıtların yenilenebilir enerji kaynaklarına
göre tercih edilmesinin en önemli
sebeplerinden biri rekabet edilebilirliğinin
yüksek olmasıdır. Dünya çapında fosil
yakıtlar yılda 550 milyar dolar kadar
destek almaktadır.
Yenilenebilir enerji kullanımına yönelik
olarak karşılaşılan engelleri yenmek üzere
birtakım politika araçlarının devreye
sokulması gerekmektedir. Teknolojik ve
ekonomik engelleri yenmek üzere
geliştirilebilecek araçların başında bilim
ve teknoloji politikaları gelmektedir. Bilim
ve teknoloji politika araçlarından olan
inovasyon sistemi çerçevesinde
geliştirilebilecek faaliyetler, bu
teknolojilerin maliyetinin düşmesi ve
sanayi sektörü başta olmak üzere diğer
sektörlerde de kullanımının yaygınlaşması
için önemlidir. Ayrıca bu teknolojilerin
geliştirilmesiyle yeni sektörlerin ve
dolayısıyla ciddi bir ekonomik katkının
oluşması söz konusudur.
Devletin son yıllarda yürürlüğe koyduğu
ulusal belgelerde yenilenebilir enerjiye
çok sayıda atıf bulunmaktadır. Özellikle
yenilenebilir enerji teknolojilerinin
araştırma geliştirme faaliyetlerini
destekleyen TÜBİTAK, Enerji ve Tabii
33
AĞUSTOS 2015
MAKALE
YENİLENEBİLİR ENERJİ TEKNOLOJİLERİNİN SANAYİ SEKTÖRÜNDE KULLANIMI KONUSUNDA
UYGULANACAK BİLİM VE TEKNOLOJİ POLİTİKALARININ GELİŞTİRİLMESİ
Kaynaklar Bakanlığı, Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı, KOSGEB ve TTGV
programları mevcut bulunmaktadır.
Desteklerin sektöre yönelik analizi
sonucunda, gerçekleşmiş Ar-Ge
projelerinin, daha çok güneş enerjisi
alanında yoğunlaşmış olduğunu
söyleyebilmek mümkündür. Yenilenebilir
enerji alanında Ar-Ge merkezi belgesi
almaya hak kazanmış bir işletmenin
34
olmadığı görülmektedir. Konuda Ar-Ge
yapan, Bakanlığımız ve TÜBİTAK
TEYDEB’ten destek alan şirketlerin
çoğunun teknoloji geliştirme bölgelerinde
yerleşik olduğu ortaya çıkmaktadır. Genç
girişimcileri desteklemek amacıyla
kurulmuş olan Teknogirişim Sermayesi
Desteği kapsamında bu alanda
azımsanamayacak seviyede girişimcinin
desteklendiği görülmektedir.
Bu sonuçlar ışığında geliştirilebilecek
öneriler ise aşağıdaki gibidir:
• Mevcut devlet politikaları, yenilenebilir
enerjiden elektrik üretimini teşvik ederken
sanayide daha çok kullanılan yenilenebilir
ısı konusunu vurgulamamaktadır. Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından
finansal teşvik ve altyapının yenilenebilir
ısı konusunda geliştirilmesi
gerekmektedir.
AĞUSTOS 2015
• Sanayi sektöründe yenilenebilir ısı
teknolojileri hakkında rehber bir belgenin
çıkarılmasına müteakip olarak, bu
teknolojilerin geliştirilmesi için uzun, orta
ve kısa vadede araştırma öncelikleri ve
hedeflerin koyulması söz konusu olabilir.
• Girişimcilerin kurmuş oldukları
şirketleri desteklemek üzere yenilenebilir
enerji odaklı kuluçka merkezlerinin
oluşturulması ve bu merkezin hangi
teknoloji geliştirme bölgesinde
konuşlanacağı hakkındaki çalışmaların
gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
• Sektörde demonstrasyon programlarının
oluşturulması ve desteklenmesinin uygun
olacağı düşünülmektedir.
• Sektörün Ar-Ge’sine yönelik sağlıklı
verilerin elde edilmesi ve bilgi alışverişinin
sağlanabilmesi için ulusal veri tabanının
oluşturulması faydalı olacaktır.
• İş birlikleri ve farkındalığın artırılması
adına uluslararası ağlara katılımın
irdelenmesi, bu konuda girişimlerin
başlatılması gerekmektedir.
• Kamu tarafından sağlanan ve hâlihazırda
uygulanmakta olan Ar-Ge ve yenilik
desteklerinin yanında bu alan için uygun
olabilecek mekanizmaların
etkinleştirilmesi söz konusudur.
• Bakanlığımızın uygulamakla sorumlu
olduğu, sanayi-sanayi ortaklıklarını
sağlayan rekabet öncesi iş birliği
programının aktif bir hale getirilmesi ve
öncelikli alan olarak hidrojen ve yakıt pili
teknolojilerinde ortak bir girişimin
başlatılması konusunda girişimler
başlatılabilir.
• Yüksek yatırımların söz konusu olduğu
bu sektörde risk sermayesi ve melek
yatırımcılık sisteminin geliştirilmesi
gerekmektedir.
Yukarıda bahsi geçen Ar-Ge ve yenilik
önerileri ile teknolojilerin maliyeti düşecek
ve böylelikle bu teknolojilerin sanayide
kullanımı mümkün olabilecektir.
KAYNAKÇA
• Barış, K., & Küçükali, S. (2012).
Availability of Renewable Energy Sources
In Turkey: Current Situation, Potential,
Government Policies and the EU
Perpective. Energy Policy , 377-91.
• Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bilim
ve Teknoloji Genel Müdürlüğü Resmi
Sayfası.
http://sagm.sanayi.gov.tr/Mevzuat.aspx?ca
tID=718 .Erişim tarihi:10. 5. 2012.
• Chiavari, J., & Tam, C. (2011). Good
Practice Policy Framework for Energy
Technology Research, Development and
Demonstratıon (RD&D) . Paris: OECD/IEA.
• Erdener, H., Gür, N., Erkan, S., Şengül, E.,
Eroğlu, E., & Baç, N. (2007). Sürdürülebilir
Enerji ve Hidrojen. Ankara: ODTÜ.
• Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı.ETKB.
(2010). Enerji İstatistikleri-Projeksiyonlar.
Ankara:
• IEA. (2010 c). Energy Policies of IEA
Countries Turkey 2009 Review. Paris:
OECD/IEA.
• T.C. Resmi Gazete. (2001). 4628 sayılı
Elektrik Piyasası Kanunu. 3/3/2001: 24335.
• Taibi, E., Gielen, D., & Bazilian, M. (2011).
Renewable Energy in Industrial
Applications: An Assessment of the 2050
Potential. Vienna: UNIDO.
• Theocharis, D. T., & Yeoryios, A. S. (2005).
The Sustainable Diffusion of Renewable
Energy Technologies As An Example of An
Innovation Focused Policy. Technovation ,
25, 753-61.
• TÜBİTAK . (2012). TÜBİTAK ARDEB 1003
Öncelikli Alanlar Ar-Ge Projeleri
Destekleme Programı. TÜBİTAK Resmi
Sayfası
http://www.tubitak.gov.tr/tr/destekler/aka
demik/ulusal-destek-programlari/icerik1003-oncelikli-alanlar-ar-ge-projeleridestekleme-programi.( Erişim
tarihi:1.5.2012.)
• TÜBİTAK. (2012). TÜBİTAK TEYDEB 1511
Destek Programı. TÜBİTAK Resmi Sayfası
http://www.tubitak.gov.tr/tubitak_content_
files/TEYDEB/1511/1511_ENERJI-2012GE-01.pdf . Erişim tarihi:1.4.2013.)
• TÜBİTAK. (2011). TÜBİTAK Ulusal Enerji
Ar-Ge ve Yenilik Stratejisi . TÜBİTAK
Resmi Sayfası
http://www.tubitak.gov.tr/sites/default/file
s/ek1_ulusal_enerji_arge_yenilik_stratejis
i.pdf. (Erişim tarihi: 1.12.2012.)
• TÜBİTAK. (2004). Ulusal Bilim ve
Teknoloji Politikaları 2003-2023 Strateji
Belgesi. Ankara: TÜBİTAk.
• TÜBİTAK. (2010). Ulusal Bilim, Teknoloji
ve Yenilik Stratejisi 2011-2016. Ankara:
TÜBİTAK. Yenilenebilir Enerji Genel
Müdürlüğü Resmi Sayfası . www.eie.gov.tr
.(Erişim tarihi: 12.05.2012)
35
AĞUSTOS 2015
MAKALE
TÜRKİYE TEKSTİL, HAZIRGİYİM VE DERİ ÜRÜNLERİ SEKTÖRLERİ
STRATEJİ BELGESİ VE EYLEM PLANI (2015-2018)
Seda ÇOTUK / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı (Sanayi Genel Müdürlüğü)
Gökçe ÇAKAR / Mühendis (Sanayi Genel Müdürlüğü)
sanayiye yönelik ilk sektörel strateji
belgesi olup sektörün yeni rekabet
ortamına uyumuna önemli katkılar
sağlamıştır.
Küresel düzeyde bir dönüşümün
gerçekleştiği yeni rekabet ortamında,
birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de
tekstil, hazırgiyim ve deri ürünleri (THD)
sektörleri öncelikli sektörler arasındadır.
Ülkemiz THD sektörleri, imalat sanayi
içinde istihdamda, üretimde ve ihracatta
ilk sıralarda yer almaktadır.
Bu sektörlerin çok farklı segmentlerde,
hızlı ve kaliteli üretim anlayışı, ülkemizi
uluslararası arenada vazgeçilmez
kılmaktadır. Lokomotif görevi gören büyük
şirketlerden ve çok sayıda küçük şirketten
oluşan ekosistem, yüksek istihdam
yaratarak, ülkenin sosyoekonomik
dengesini sağlamada etkili rol
oynamaktadır.
36
2000’li yıllardan bu yana kamu-özel sektör
iş birlikleri ile yürütülen çalışmalar,
sürdürülebilir rekabetin gelişimine önemli
katkılar sağlamıştır.
2008 yılında ortaya çıkan küresel kriz,
diğer sektörlerde olduğu gibi THD
sektörlerinde de etkisini göstermiş,
pazarın daralmasına neden olmuştur. Bu
noktada, sektörün orta ve uzun vadedeki
taleplerine cevap verebilmek ve sektöre
arzu edilen doğrultuda yön verebilmek
adına Bakanlığımız koordinasyonunda
hazırlanan “Tekstil, Hazırgiyim, Deri ve
Deri Ürünleri Sektörlerine Yönelik Strateji
Belgesi”, 2008-2010 yıllarında başarıyla
uygulanmıştır. Belge Türkiye’nin
kamu-özel sektör iş birliğiyle yürütülen,
Bu belge ile sağlanan bazı önemli
kazanımlar şunlardır:
• Pamuk üretimini destekleyecek ve
verimini artıracak çeşitli çalışmalar
gerçekleştirilmiştir.
• Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
tarafından verilen kütlü pamuk
destekleme prim oranlarının pamuk ekimi
öncesinde açıklanması sağlanmıştır.
• Belgenin uygulama döneminde lisanslı
depoculuk konusunda yapılan girişimlerin
ilk meyveleri sonuçlanmış, İzmir Selçuk’ta
İzmir Ticaret Borsası öncülüğünde
kurulan ilk lisanslı depo faaliyete
geçmiştir.
• Sentetik elyaf üretiminin artırılması için
petrokimya yatırımlarına destek
sağlanması kapsamında 2011 yılı sonunda
yatırım desteklerinden yararlanan
Petkim’e ilave ikinci bir rafinerinin (Star
Rafineri) temeli atılmıştır.
• Dâhilde İşleme Rejimi Değerlendirme
Kurulu oluşturulmuştur.
• Azo-boyar denetimlerinin hukuki
altyapıya kavuşarak yaygınlaştırılması
sağlanmıştır.
• Özellikle Ar-Ge, Ür-Ge, inovasyon,
marka, tasarım, pazarlama bilincinin
geliştirilmesine yönelik faaliyetler
yürütülmüştür.
• Bakanlığımızca uygulamaya konulan
“Kümelenme Destek Programı”
kapsamında aynı alanda faaliyet gösteren
AĞUSTOS 2015
en az 20 firma, aynı bölgede yer alan
sanayi odası ve bir üniversite ile birlikte
kümelenme birlikteliği kurarak çeşitli
desteklerden yararlanmaya başlamıştır.
• Haksız ithalatın önlenmesi konusunda
çalışmalar yapılmıştır.
Bilgi ve teknolojinin hızla ilerlediği, ucuz
işçilikte ise rekabetin sürekli yer
değiştirdiği küresel pazarda, sanayi
sektörleri için stratejik planları zamanın
ruhuna uygun olarak yenilemek
gerekmektedir.
Onuncu Kalkınma Planı’nda (2014-2018)
bu gereklilik “Tekstil, hazırgiyim ve deri
sektörlerinin müşteri odaklı, hız ve esnekliği ile
üretici özelliklerini geliştiren, tasarım,
koleksiyon ve marka yaratabilen, yenilikçi,
çevreye duyarlı, pazarlama ve üretim
kanallarında etkin olan bir yapıya dönüşümü
desteklenecektir” hususu altında yer
almaktadır.
Bu doğrultuda strateji belgesinin
yenilenmesine yönelik çalışmalar
başlatılmış, Bakanlığımız
koordinasyonunda, 48 kurum ve
kuruluştan toplam 170 kişinin katılımıyla,
iki çalıştay ve bir istişare toplantısı
gerçekleştirilmiştir.
Hazırlanan yeni Belge, Yüksek Planlama
Kurulu’nun 18/06/2015 tarihli ve 2015/25
sayılı Kararıyla kabul edilerek, 25/06/2015
tarihli ve 29397 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanmıştır.
Türkiye Sanayi Strateji Belgesi’nin “Ortayüksek ve yüksek teknolojili ürünlerde AfroAvrasya’nın tasarım ve üretim üssü olmak”
olarak belirlenen uzun dönemli vizyonuna
paralel olarak hazırlanan “Türkiye Tekstil,
Hazırgiyim ve Deri Ürünleri Sektörleri Strateji
Belgesi ve Eylem Planı” 2015-2018 yıllarını
kapsamaktadır.
Yeni Strateji Belgesi’nin vizyonu “Tekstil,
hazırgiyim ve deri ürünleri sektörlerinde
teknoloji ve tasarım içeren ürünlerde dünya
pazarlarında lider ülke olmak” ve bu vizyon
çerçevesinde genel amaç; “Tekstil,
hazırgiyim ve deri ürünleri sektörlerini katma
değeri yüksek, yenilikçi, bilgi ve ileri teknoloji
içeren ürün ve hizmet sunumları ile
rekabetçiliğini artırarak dünya ticaretinden
daha fazla pay alan sürdürülebilir bir yapıya
kavuşturmak” olarak belirlenmiştir.
Bu çerçevede ülkemiz hedefleri artık ucuz
ürünler üreten Çin, Bangladeş gibi Uzak
Doğu ülkeleri ile rekabet etmek değil
dünya ölçeğinde kalite ve marka imajı
uyandıracak bir sektör inşa etmektir.
Çin ve Bangladeş gibi ülkeler tekstil sektörümüz
tarafından rakip olarak görülmemektedir.
Avrupa’nın ve dünyanın en büyük
kapasitelerine sahip olan ülkemiz, üretim
teknolojileri ve makineye yapılan yatırımlarda
dünyanın ilk 4 ülkesi içinde yer almaktadır.
Türkiye tekstil sektöründe Avrupa’nın üretim
üssü olmuştur.
THD sektörlerinin güçlü ve zayıf yönleri ile
sahip olduğu fırsatlar ve karşı karşıya
kaldığı tehditler göz önünde
bulundurularak Belge’de şu hedefler tespit
edilmiştir:
• Sektörün uluslararası pazar payının ve
rekabet gücünün artırılması,
• Üretim altyapısının geliştirilmesi,
• Ar-Ge, Ür-Ge, yenilikçilik faaliyetlerinin
ve iş gücünün geliştirilmesi,
• Yurt içi ve yurt dışı tanıtım - pazarlama
faaliyetlerinin etkinleştirilerek
sürdürülebilir hale getirilmesi,
• Çevreye, insan ve hayvan sağlığına ve
standartlara uygun üretimin sağlanmasına
yönelik mevzuatın iyileştirilmesi.
Bu bağlamda, Eylem Planı’nda belirlenen
32 eylemden bazıları şunlardır:
• Akıllı ve teknik tekstiller konusunda
çalışma yapılması,
• Ar-Ge ve yenilik öncesi iş birliklerinin
sağlanması,
• Yurt dışı tanıtım ve markalaşma
faaliyetlerinin artırılması,
• İhracata yönelik sorunların çözümü,
• Sektörün finansmana erişim
sorunlarının çözülmesi,
• Sektörün ihtiyaç duyduğu nitelikli
eleman ihtiyacının karşılanması,
• Tekstil sektöründe temel girdiler olan
pamuk, yün, deri arzının dengede ve
kontrol altında tutulması, üretim ve
kalitesinin artırılması,
• Sektörde kayıtlı kadın istihdamının
artırılması,
• Mesleki yeterlilik belgesine sahip olan
kişilerin istihdamının desteklenmesi,
• GDO’suz Türk pamuğunun uluslararası
alanda tanıtılması,
• İşçi bulma sorunu yaşayan tekstil
sektörüne yönelik olarak nitelikli iş gücü
temini için sektörde sosyal sorumluluk
projelerinin artırılması.
Eylemlerin izleme ve değerlendirme
süreci Yönlendirme Kurulu tarafından
yürütülecektir. Eylemlerden sorumlu
kurum ve kuruluş temsilcilerinin yer
alacağı Yönlendirme Kurulu, altı aylık
aralıklarla Sanayi Genel Müdürü
başkanlığında toplanacaktır.
Bu doğrultuda eylem sorumlusu ve ilgilisi
tüm paydaşların toplantılara düzenli
katılımı önem arz etmektedir.
Değişen küresel şartlarda sürdürülebilir
rekabetçilik için gerçekleştirilecek
çalışmalar, ülkemiz ekonomisinde önemli
bir yere sahip olan THD sektörleri
açısından itici güç olacaktır.
37
AĞUSTOS 2015
SEKTÖREL TOPLANTILAR VE ZİYARETLER
TÜRKİYE SANAYİ STRATEJİSİNİN YAPITAŞLARI
“SEKTÖREL TOPLANTILAR” VE “SEKTÖREL ZİYARETLER”
Sektörel Toplantılar
Türk sanayisinin kronikleşmiş sorunlarını
dinlemek ve çözmek, sanayicinin devletten
ve devletin sanayiciden beklentilerini
karşılıklı görüşerek sanayicileri motive
etmek ve yönlendirmek için Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın
başkanlığında yoğun bir program
dâhilinde gerçekleştirilen
özel sektör-kamu sektörü buluşma
toplantıları sektörlere yönelik stratejik
adımların atılmasında kilit rol oynadı.
gerçekleştirildi. Toplantılarda ayrıca,
sektörü ilgilendiren konularla ilgili
Bakanlık kuruluşlarından TÜBİTAK,
KOSGEB, TSE ve TPE’nin en üst yetkilileri
ile sektörle ilgili diğer bakanlıkların üst
düzey temsilcilerinin katılımı sağlandı.
Toplantılarda sanayicilerinden alınan
fikirlerle "sanayide yapısal dönüşümü"
gerçekleştirecek "Türkiye Sanayi Stratejisi
2015-2018" hazırlandı.
İvedi yapılması gerekenleri, en hızlı şekilde
yapıldı, süreli olanların takibi ise titizlikle
yapılacaktır.
Her bir toplantı, ilgili sektör çatı kuruluşu
STK’nın önderliğinde, sektörün önde gelen
temsilcilerinden 40 kişilik gruplar halinde
Sektörel Ziyaretler
Kamu yönetimi anlayışındaki son yıllarda
yaşanan reformlar sayesinde artık
vatandaş devlete gitmiyor, devlet
vatandaşa hizmet götürüyor. Bu anlayışla
yola çıkılarak sanayicinin yaşadığı
sorunların yerinde tespiti amacıyla
sektörel ziyaretler gerçekleştirilmektedir.
Sektörel ziyaretler bir yandan
sanayicilerin mevzuat ve politikalar
hakkında bilgilendirilmesini sağlarken
diğer taraftan sanayide yaşanan engellerin
ortadan kaldırılmasına ve yeni sanayi
politikası hedeflerinin ortaya konulmasına
vesile olmaktadır.
Sektörel Toplantılar
ının
ik Yapılanmas
ri ve Teknoloj
Yöntemle
ktörü, Üretim
Türk Çelik Se
kisi Çalıştayı
Et
e
iğ
rl
ili
Rekabet Edeb
Makina Sektörü Buluşması
İlaç Sektö
Otomotiv
Ana Sana
yi
rü Buluşm
ası
Buluşma
sı
Tekstil
, Hazır
Giyim,
ve Gıd
Deri, A
a Sekt
örleri
yakkab
Toplan
ı
tısı
luşması
ü Bu
Tekstil Sektör
38
Elektronik Sektö
r Buluşması
AĞUSTOS 2015
Sektörel Ziyaretler
Hidromek Fabrika Ziyareti
Yavuz M
otor Fa
brika
Ziyareti
Oto
Bozankaya
Türk Tra
ktör
Fabrika
Ziyareti
TÜMOSAN
motiv Fabr
BMC F
abrika
ikası
Ziyareti
Ziyareti
Başak
Traktö
r
Fabrik
a
Ziyare
ti
Sistem
Madoors
iyareti
Z
a
k
Fabri
ti
Ziyare
Tesisi
e
m
İşle
k Atık
Mama
Akdaş Dök
üm
Fabrika Ziya
reti
VESTEL Fabrik
a
onik
GATE Elektr
re
Fabrika Ziya
Ziyareti
ti
ASKİ Atı
k Su Arıt
ma
Tesisi Ziy
areti
OTAM Z
iya
reti
TÜBİTAK-MAM Ziyareti
Ankara OSTİM Ziyare
ti
39
AĞUSTOS 2015
DÜNYA VERİMLİLİK KONGRESİ
17. DÜNYA VERİMLİLİK KONGRESİ 19-21 EKİM 2015 TARİHLERİNDE
KANADA’DA GERÇEKLEŞTİRİLECEK
Dünya Verimlilik Bilimi Konfederasyonu (WCPS) tarafından “Verimlilik İçin Büyük Veri - Big Data
for Productivity” ana temasıyla ve “her şey değişir” sloganıyla düzenlenen 17. Dünya Verimlilik
Kongresi 19-21 Ekim 2015 tarihlerinde Kanada’nın Halifax şehrinde gerçekleştirilecek.
Türkiye’nin de üyesi olduğu Dünya
Verimlilik Bilimi Konfederasyonu
tarafından Dalhouse Üniversitesi, Büyük
Veri Analizi Enstitüsü, Digital Nova Scotia
ve T4G Limited iş birliğinde
gerçekleştirilecek Kongre, ekonomik
gelişme, akıllı şehirler, kamu ve özel
sektörde gerçekleştirilen en iyi büyük veri
uygulamalarını, bu konudaki dünya
liderlerini ve uzmanları bir araya
getirecek. 800’ün üzerinde uygulamacı ve
akademisyen Kongrede “Büyük veri ve veri
bilimi verimlilik için nasıl kullanılabilir?”
sorusuna yanıt arayacak. Kongre’nin hem
uluslararası hem de bölgesel alanlara
odaklanması bekleniyor. Kongre’de davetli
konuşmacılar, paneller, networking
etkinlikleri ve çalıştaylar aracılığıyla akıllı
şehirler, ulaştırma, tarım, havacılık-uzay,
savunma, insan kaynakları, sağlık ve iklim
değişikliği konularında büyük veri
analizinin verimlilikteki yeri sorgulanacak.
Büyük Veri’nin analiz edilerek işletmeler
tarafından kullanılması, iş dünyasının
dijital yapılanmasıyla birlikte gün geçtikçe
gelişim göstermektedir. 2016 yılı itibarıyla
küresel büyük veri teknolojilerinin ve
hizmet pazarının 23,8 milyar dolarlık
değere ulaşacağı öngörülmektedir. Bu
durum, % 30’un üzerinde yıllık ortalama
artış oranına ya da tüm bilgi ve iletişim
40
teknolojileri pazarının yaklaşık yedi kat
büyümesine denk gelmektedir.
Atlantik Kanada, hızlı bir şekilde büyüyen
bilgi endüstrileri ve dünya öncüsü
üniversite ve kolejleriyle veri biliminde
mükemmelliğin küresel merkezi haline
geliyor. Halifax, karar alıcıları büyük
verinin verimlilik üzerindeki etkilerini
araştırmak ve tartışmak üzere bir araya
getiren bu uluslararası etkinliğe ev
sahipliği yapacak.
Üç gün sürecek Kongre, iş dünyasının ve
günlük hayatın verimliliğini dönüştüren
dört temel yenilik alanına odaklanıyor:
• Bağlantılı Vatandaşlar – Ulaşım, kaynak
tahsisi, güvenlik, akıllı şehirler ve dahası…
• İşletme Verimliliği – Hizmetler ve
imalattan güvenliğe, üretime ve ötesine…
• Sağlık – Hasta sonuçlarının iyileşmesi,
gelişmiş tanı bilim, hastalık tespiti, halk
sağlığı ve dahası…
• Nesnelerin İnterneti – Rekabet
üstünlüğü, tüketici içgörüsü, küresel
fırsatlar, pazarlama ve ötesi…
21 Ekim’de son derece etkili büyük veri
çözümlerinin tasarım ve inşası hakkında
daha fazla bilgi sahibi olmak ve tartışmak
isteyen ilgililer için bir Teknik Rota
oturumu düzenlenecek. Katılımcılar aynı
sabah Google açılış ve panellerinde ve
öğleden sonra teknoloji oturumunda bir
araya gelecekler.
Halifax…
Kongre, Halifax, Nova Scotia’da
gerçekleştirilecek. Halifax, Kanada’nın
doğu sahilinde yer alan çok kültürlü bir
şehirdir. New York ve Toronto’dan bir saat
uçuş mesafesinde ve Londra’ya Atlantik
üzerinden kısa bir mesafededir. Nova
Scotia’nın başkenti olan Halifax, uzun ve
özel bir küresel ticaret tarihine sahiptir.
Tarih ve kültür dolu Halifax, dünyanın
denizin etrafında döndüğü modern bir
liman şehridir.
Kongreye kayıt ve detaylı bilgi için
http://bigdatacongress.net/ adresini
ziyaret edebilirsiniz.
41
The only conference in 2015 to focus on the Business side of Big Data
AĞUSTOS 2015
OECD VERİMLİLİK ZİRVESİ
OECD VERİMLİLİK ZİRVESİ 6-7 TEMMUZ
TARİHLERİNDE MEKSİKA’DA GERÇEKLEŞTİRİLDİ
OECD Verimlilik Zirvesi (Productivity
Summit: Global Dialogue on The Future of
Productivity: Towards an OECD
Productivity Network) 6-7 Temmuz 2015
tarihlerinde Meksika’nın Meksiko kentinde
gerçekleştirildi. Meksika devletinin ev
sahipliği yaptığı Zirve’ye; Meksika Devlet
Başkanı Enrique Peña Nieto ve Maliye
Bakanı Luis Videgaray Caso da özel
konuşmacı olarak katıldı. OECD Genel
Sekreteri Angel Gurría, Meksika ve OECD
üyesi ülkeler, üye olmayan gözlemci
ülkeler ve OECD çalışanlarından olmak
üzere toplam 30 ülkeden üst düzey katılım
sağlandı. Toplantıda ülkemiz heyeti Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Verimlilik
Genel Müdürü Anıl Yılmaz başkanlığında,
Hazine Müsteşarlığı Devlet Destekleri
Genel Müdürü Mehmet Yener, Genel
Müdür Yardımcısı Atilla Yardımcı,
T.C. Merkez Bankası Araştırma ve Para
Politikası Genel Müdür Yardımcısı
Doç. Dr. Semih Tümen’den oluştu.
Zirve’de açılış konuşmaları ve Meksika’da
yeni kurulan bakanlıklar arası (Maliye
Bakanlığı, Hazine ve Krediler Bakanlığı ile
Ekonomi Bakanlığı) Verimlilik Komisyonu
Protokol İmza Töreni’nin ardından
oturumlara geçildi.
Birinci gün ilk oturumda Meksika Ekonomi
Bakanı Ildefonso Guajardo Villarreal’in
moderatörlüğünde McKinsey Global
Institute temsilcisinin ana konuşmacı ve
Arjantin, Kolombiya, İspanya, Meksika ve
ILO temsilcilerinin bulunduğu panelde
verimlilik alanındaki gelişmeler ve
ülkelerin politika seçenekleri tartışıldı.
Öğle arasında OECD baş ekonomisti
Catherine L. Mann tarafından “verimlilik
42
neden önemlidir?” ve Chicago School of
Business’tan Prof. Chang-tai Hsieh
tarafından “verimlilik nasıl artırılabilir?”
konulu bildiriler sunuldu. Öğleden sonraki
iki ayrı oturumda ise verimliliği etkileyen
etmenler ve verimliliğin geleceği ve
muhtemel politikalar konusu ile verimliliğe
dayalı kalkınmayı yeniden düşünmek
konuları işlendi, aynı zamanda OECD
tarafından hazırlanan Future of Productivity Verimliliğin Geleceği adlı araştırmanın
yayımlandığı kitabın tanıtımı yapıldı.
İkinci gün ilk oturumda Avustralya ve Yeni
Zelanda Kamu Yönetimi Okulu Dekanı
Gary Banks tarafından ülkelerin verimlilik
artışını desteklemek için oluşturdukları
kurumsal yapılanmalar ve politika
tercihlerini özetleyen bir sunum yapıldı.
Sonraki üç ayrı oturumda yuvarlak masa
toplantısı formatında sırayla OECD üyesi ve
gözlemci ülkeler kendi kurumsal yapıları
ve politika çerçeveleri hakkında bilgi verdi.
Oturumların başında daha önce OECD
sekretaryasına iletilen ülke anket
formlarından derlenen bilgiler
çerçevesinde oluşturulan genel özet rapor
OECD tarafından sunuldu. Yuvarlak masa
oturumlarının üçüncüsünde yer alan
ülkemiz adına Verimlilik Genel Müdürü
Anıl Yılmaz tarafından Türkiye’deki
verimlilik kurumsal yapılanması ve Onuncu
Kalkınma Planı Öncelikli Dönüşüm
Programları, Türkiye Sanayi Stratejisi ve
Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planı başta
olmak üzere bu alandaki politika ve
stratejiler hakkında bilgiler içeren sunum
yapıldı. Ülke tecrübelerinin aktarıldığı
yuvarlak masa oturumlarının ardından
gerçekleştirilen son oturumda ise OECD
ECO ve DSTI tarafından kurulması önerilen
Verimlilik Ağı’nın nasıl olması gerektiği
hakkında ülke görüşleri dile getirildi.
OECD bünyesinde son dönemde verimlilik
ile ilgili çalışmalara artan bir önem
verilmektedir. Verimlilik alanında ülkeler
arası karşılaştırmayı hedefleyen çeşitli
araştırma projeleri (DynEmp ve MultiProd)
başlatıldı. Bu çalışmalara Bakanlığımız da
Verimlilik Genel Müdürlüğü ile
katılmaktadır. Ayrıca yakın dönemde OECD
yönetimince ülkelerin kendi içinde
yürüttüğü çalışmaları ve bu çalışmaları
yapan kurumları bir araya getirecek yeni
bir yapılanma önerisi de geliştirildi. OECD
Verimlilik Ağı (OECD Productivity Network)
adı ile önerilen bu yeni yapı hakkındaki
görüşler bu toplantıda da dile getirilmiş
olup önerilen yapının şekillenmesinde
öncü çalışmaları yapacak Yürütme
Komitesi’nde (Steering Committe)
ülkemizin de yer alması teklif edilmiş ve
OECD sekretaryasınca da uygun
bulunmuştur. Yeni yapılanmanın, ülkelerin
görüşleri doğrultusunda OECD’nin çeşitli
konularda düzenlediği Global Forum
formatında başlatılması ve gelecekteki
gelişmelere göre kurumsal yapısının
şekillendirilmesi fikri ağırlık kazanmıştır.
Kesin tasarım ülkemizin de içinde olacağı
Yürütme Komitesi’nin çalışmaları sonucu
belirlenecektir.
Zirve, bir sonraki zirveye ev sahipliği
yapmak isteyen Portekiz’in önerisi üzerine
2016 yılında Portekiz’de tekrarlanmak
üzere sona ermiştir.
Zirve ve OECD'nin verimlilik alanındaki
diğer faaliyetlerine
http://www.oecd.org/economy/the-futureof-productivity.htm adresinden erişilebilir.
AĞUSTOS 2015
RAPOR ÖZETİ
OECD RAPORU: “VERİMLİLİĞİN GELECEĞİ”
Gülçin MANZAK AYDIN / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı (Verimlilik Genel Müdürlüğü)
OECD’nin gelecekteki büyümenin
önündeki engelleri tespit ettiği ve bunlara
yönelik çözüm önerileri geliştirdiği raporu
‘Verimliliğin Geleceği’ (Future of
Productivity) adıyla Temmuz ayında
yayımlandı. Raporda OECD ülkeleri
özelinde belli başlıklara ağırlık veren
genel bir verimlilik değerlendirmesi
yapılmaktadır. Giriş ve sonuç haricinde
dört bölümden oluşan raporun ilk
bölümünde; OECD ülkeleri verimliliğinin
geçmiş trendleri karşılaştırmalı olarak
incelenmekte, krizin etkisiyle derinleşen
durgunluğun olası sebepleri üzerinde
durulmakta ve gelecekte sağlanacak
verimlilik artışının kaynakları
araştırılmaktadır. Verimlilik üzerine teknik
değerlendirmelere ayrılan ikinci bölümde;
küresel üretimde öncü firmaların
oluşturduğu sınır (global production
frontier), yeniliklerin yayılması (diffusion of
innovations) ve firma heterojenliği ve
kaynakların yeniden dağıtımı (firm
heterogeneity and reallocation) konuları
ele alınmaktadır. Küresel düzeyde
verimlilik artışının yollarının araştırıldığı
üçüncü bölümde; küresel bilginin
yaygınlaşmasını (spillover) sağlamak,
verimli firmaların sıçramalarına izin
vermek ve beşeri sermayeyi
kuvvetlendirmek amaçları üzerinde
yoğunlaşılmaktadır. Bu kapsamda
dördüncü bölüm, tüm bu süreçler için
kamu politikasının rolüne ve katkısına
odaklanmaktadır.
Bu yazının devamında, yukarıdaki
önbilgiye ek olarak raporun ulaştığı
sonuçlara yer verilecektir. Buna göre
raporda beklentileri karşılamaktan uzak
43
AĞUSTOS 2015
RAPOR ÖZETİ
verimlilik trendlerinin ardında yatan
nedenler arasında, bu süreçte bilgiye
dayalı sermaye (knowledge-based capitalKBC) birikiminin durgunlaşması ve açılan
yeni işletme sayısındaki azalmanın altı
çizilmektedir. Ayrıca bu nedenler verimlilik
bağlamında yapısal bir sorunun varlığına
işaret kabul edilmektedir.
Verimlilik değişimlerini daha iyi
yorumlayabilmek için raporda, farklı
verimlilik düzeyindeki firmalar birbirinden
ayrı ele alınmaktadır. Bu ayrımdan
hareketle, küresel düzeyde en verimli
firmalar (küresel öncü firmalar), ulusal
düzeyde en gelişmiş firmalar ve geride
kalan (laggard) firmalar arasındaki
verimlilik düzeyi farklılıkları
yorumlanmaktadır. Buna göre 21. yüzyılda
ortalama verimlilik düzeyinde istenen
artışlar yakalanamamış olmasına rağmen
küresel öncü firmalar için verimlilik
artışları görece yüksek seyretmiştir.
Açıkça ifade etmek gerekirse OECD
ekonomileri içinde en gelişmiş 100 imalat
sanayisi firmasının iş gücü verimliliği
2000’li yıllarda yıllık ortalama % 3,5
artarken, geride kalan firmalar ortalama
% 0,5 artış sağlayabilmiştir. Ancak bu
firmaların yaşlandığı göz önünde
bulundurulduğunda radikal yenilikler ve
verimlilik artışının durgunlaşma tehlikesi
ortaya çıkmaktadır.
Hizmet sektöründe firmalar arasındaki bu
ayrışma daha fazla göze çarpmaktadır.
Hizmet sektörünün, çoğu ekonomi içindeki
payının artma eğiliminde olması, bu
durumu daha da önemli kılmaktadır.
Bunun yanında lojistik, finans ve iletişim
gibi hizmetlerin, firmaların küresel değer
zincirlerine dâhil olabilmesi açısından da
dikkatle ele alınması gerekmektedir.
44
Rapordaki ilginç bulgulardan bir tanesi;
raporun şu anki verimlilik
durgunlaşmasının temel nedeni olarak
yeniliklerin yavaş veya yetersiz düzeyde
gerçekleşmesini değil, ortaya çıkan
yeniliklerin ekonomi geneline yayılım
hızının düşük olmasını (bu durum yayılım
mekanizmasının bozuk olması olarak da
adlandırılmaktadır) işaret etmesidir. Buna
göre küresel öncü firmalar ve diğerleri
arasındaki verimlilik düzeyi farkı dikkatleri
üç alana yoğunlaştırmaktadır. Bunlardan
ilki; ulusal düzeyde gelişmiş firmaların
küresel öncü firmalar seviyesinde
geliştirilen yeni teknoloji ve bilgiyi
kullanabilme yeteneğidir. İkincisi, ulusal
düzeyde gelişmiş firmalarda var olan
teknoloji ve bilginin geride kalan firmalara
yayılımıdır. Üçüncüsü ise küresel öncü
firmaların rekabet üstünlüğü kaynağı olan
örtük (tacit) bilginin artışıdır. Sonuçta
raporda önerilen şekliyle, küresel öncü
teknoloji ve bilginin yayılımından elde
edilecek toplam fayda, kıt kaynakların en
verimli firmalara yeniden tahsisini
sağlayacak politikalar aracılığıyla
artırılacaktır.
Raporda ele alınan bir başka alan beceri
uyumsuzluğudur. Araştırma sonuçları,
OECD ekonomilerindeki çalışanların dörtte
biri için işler ile çalışanların becerileri
arasında uyumsuzluk olduğuna işaret
etmektedir. Bu uyumsuzluğun zaman
içinde artmaya devam edeceğine yönelik
araştırma bulguları ve beşeri sermaye
birikiminin durgunlaşması bu sorunu
halletmenin önemini bir kez daha
artırmaktadır. Ayrıca bu alanda görece
yüksek oranlar iş gücü piyasasında
eşleştirme konusunda katılığa ve ücret
eşitsizliğine işaret etmektedir. Bu noktada
bu sorunu aşmak üzere üretilen politikalar,
firmaları daha uyumlu becerilere sahip
insanları istihdam etmek konusunda teşvik
ederek eşitlik yönünde katkı sağlayacaktır.
Zira insan kaynaklarının beceriler ve
istihdam alanları açısından daha etkin
tahsis edilmesi ile iş gücü verimliliğinin
bazı ekonomilerde % 10’luk bir artış
sağlayabileceği de bulgular arasındadır.
Raporda, verimlilik artışını sağlayacak
politikalar aşağıdaki şekilde
maddelendirilebilir:
• Kamu finansmanı ve temel araştırma
organizasyonu alanlarında iyileşmeler
sayesinde araştırmacılar için doğru
teşvikler sağlanacak ve verimliliğin
küresel düzeyde ulaşılan uç sınırı ileriye
doğru genişletilecektir.
• Uluslararası bağlantıların artışı ve çok
uluslu girişimlerin Ar-Ge öncülüğündeki
kilit rolü -temel araştırma ve Ar-Ge vergi
teşvikleri, kurumlar vergisi ve fikri
mülkiyet hakları gibi- ilgili politikaları
koordine edecek küresel mekanizmalara
duyulan ihtiyacı ortaya çıkarmıştır.
• Küresel düzeydeki öncü yeniliklerin
ulusal düzeyde gelişmiş firmalara
yayılmasıyla sağlanan verimlilik artışı;
ticaret serbestisi, küresel değer
zincirlerine katılım ve nitelikli iş gücünün
uluslararası hareketliliği ile
desteklenmektedir. Küresel değer
zincirlerinde yer almanın uluslararası
ticarete yönelik engellerin
kaldırılmasından ve hizmetlerin
düzenlenmesinden elde edilecek faydayı
artıracağı öngörülmektedir.
• İyi işleyen ürün, iş gücü ve risk
sermayesi piyasaları; ulusal düzeyde
gelişmiş firmaların belli bir ölçeğe
ulaşmasına, küresel piyasalara girmesine
ve küresel yeniliklerden faydalanmasına
yardımcı olacaktır. Bunlar; kaynakların
AĞUSTOS 2015
etkin olmayan firmalara yönelmesini
önlemeyi amaçlayan -iflası aşırı
cezalandırmayan etkin yargı sistemleri ve
iflas hukukunu içerecek şekildepolitikalar kadar önemlidir.
• Üstün yönetim pratiklerinin
uyarlanmasını destekleyen ve etkin
olmayan iş yapılarını korumayı teşvik
etmeyen rekabetçi ve açık iş ortamı, firma
içi verimlilik artışlarını desteklemektedir.
Aynı zamanda güçlü rekabet, var olan
teknolojilerin geride kalan firmalara
yayılımını hızlandırmaktadır.
• Ar-Ge mali teşviklerini, firma-üniversite
iş birliğini ve fikri mülkiyet haklarının
korunmasını içeren yenilik politikaları;
uygulamalı araştırmayı temel
araştırmanın, yerleşik firmaları genç
firmaların karşısında avantajlı kılmayacak
şekilde tasarlanmalıdır.
• Firmaların piyasaya giriş ve çıkışı
önündeki engelleri azaltmaya yönelik ve
iş gücü piyasalarında etkin eşleştirme
sağlayacak çerçeve politikalar beceri
uyumsuzluğunu azaltarak verimlilik
performansında artış sağlayabilecektir.
• İş gücü hareketliliğini kısıtlayan ve
beceri uyumsuzluğunu artıran – mülk
edinmede yüksek işlem maliyeti gibi…–
politikalara yönelik reformlar ve hayat
boyu öğrenmenin desteklenmesi,
yavaşlayan büyüme ve artan eşitsizlikle
mücadelede giderek daha önemli hale
gelmektedir.
Özetle raporda verimlilik artışının
sürdürülmesi için piyasalara yönelik
reformlar ve başarısız olan firmaları aşırı
cezalandırmayacak iflas yasaları,
firmaların yeni teknolojileri
deneyimlemesi için teşviklerin artırılması,
kaynak tahsisinin daha etkin hale
getirilmesi ve küresel değer zincirlerine
katılımın faydalarının maksimize edilmesi
önerilmektedir. Bunların yanına istihdam
hareketliliğini kolaylaştıracak politikalar
olarak ikamet hareketliliğini artıracak
konut piyasası politikaları, hayat boyu
öğrenmeyi teşvik politikaları, işe alma ve
işten çıkarmaya yönelik çok yüksek ve
öngörülemeyen maliyetler yüklemeyen iş
güvencesi yasaları eklenmektedir. Bu
politikalar verimli firmaların büyümesine
çalışan becerilerinin uyumsuzluğunu
azaltarak katkı sunacaktır. Hükümetler
ayrıca yetkinlik geliştirmeye odaklanarak
ve insan becerilerinin istihdam edilirken
etkin tahsis edilmesini sağlayarak bu
süreci destekleyeceklerdir. Verimlilik
artışını yeniden harekete geçirmek ve
paylaşım eşitsizliğini gidermek için
hükümetlerin firmaları bilginin yayılımı
konusunda desteklemesi gerektiği ifade
edilmektedir.
‘Verimliliğin Geleceği’ raporu, gelecekteki
büyümenin önündeki engelleri belirleyen
ve ortadan kaldırmaya yönelik politikaları
ortaya koyan bir çalışma olarak önem
taşımaktadır. Rapora hâkim fikir olarak,
verimliliğin ‘daha çok çalışmak’ yerine
‘daha akılcı çalışmak’ anlamına geldiği ve
daha fazla çıktı üretmek için yeni fikirler,
teknolojik yenilikler ve yeni iş modelleri ile
girdilerin daha iyi bir araya getirilmesi
gerektiğinin altı çizilmektedir.
İngilizce raporun tam metnine
http://www.oecd.org/eco/growth/OECD2015-The-future-of-productivity-book.pdf
adresinden erişilebilir.
45
AĞUSTOS 2015
2015 VERİMLİLİK PROJE ÖDÜLLERİ
KROMSUZ DERİ ÜRETİMİ PROJESİ
(SEVİMLİ DERİ SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.)
2015 Verimlilik Proje Ödülleri
“Orta Büyüklükteki İşletme Kategorisi”
Birincilik Ödülü
Günümüzde her konuda olduğu gibi,
sanayide de, ekolojik-doğa dostu üretim
yapabilmek, daha sağlıklı çalışma ortamı
ve tüketiciye en az zararlı ürünü
sunabilmek çok önemli hale gelmiştir. Bu
doğrultuda, deri üreticisi olarak biz de,
metal içermeyen (kromsuz) uygulama
geliştirerek, daha az kimyasal içeren deri
üretimi hedefleyen projemizi hayata
geçirme kararı aldık.
Kromsuz deri üretimiyle standart
sepileme işlemine göre daha az kimyasal
kullanımı, daha kısa işlenti süresi ve
bağlantılı olarak daha az enerji ve su
sarfiyatı avantajlarının sağlandığı fakat
standart sepileme ile kazanılan bazı
kriterlerin (yumuşaklık, uygun büzüşme
sıcaklığı, küfe karşı iyi direnç, görülebilir
yağ damarlanmalarında azalma vb.
kaybedildiği bilinmesine rağmen,
geliştirdiğimiz kromsuz uygulamayla bu
olumlu özellikler de kaybedilmemektedir.
Böylece kaliteden ödün vermeden çevreye
sağlanan olumlu etkilerin yanı sıra,
pazarda da büyük farklılık yaratılmıştır.
Uygulama ile kromlu üretimin deriye
kazandırdığı kalite avantajları ile kromsuz
üretimin çevre ve insan sağlığına zarar
vermeyen yapısı bir araya getirilerek ideal
bir üretim uygulaması gerçekleştirilmiştir.
Sonuç olarak, bu uygulama ile elde
ettiğimiz olumlu sonuçları, kendimizi gün
geçtikçe geliştirip, müşteri memnuniyetini
46
Ödülü, SEVİMLİ Deri Adına Yönetici Asistanı Ebru Elif YILDIRIM aldı.
de gittikçe artırarak global pazarda daha
sağlam bir yer edinmek adına kullanmayı
hedefliyoruz.
AĞUSTOS 2015
PET ŞİŞE ŞİŞİRME MAKİNALARINDA ENERJİ VERİMLİLİĞİNİN ARTIRILMASI
PROJESİ (MAHMUDİYE KAYNAK SUYU LTD. ŞTİ.)
2015 Verimlilik Proje Ödülleri
“Orta Büyüklükteki İşletme
Kategorisi” İkincilik Ödülü
Fabrikamızda, dört farklı enerji tipi
kullanılmaktadır. Bunlar; elektrik, doğal
gaz, LPG ve mazottur. 2014 yılında,
fabrikada kullandığımız enerjinin % 84’ü
elektrik enerjisidir. Elektrik tüketiminin
% 30’u ise pet şişe oluşumunda
kullandığımız preform şişirme
makinalarından kaynaklanmaktadır.
2014 yılında toplam elektrik tüketimimiz
6.8 milyon kWh,1.496.000 TL’dir.
Şişirme makinalarındaki tüketimin en
önemli nedeni, pet şişe oluşumu
sırasındaki proses gereği kullanılan
malzemeyi (preformu) ısıtan fırın
lambalarıdır. Makinada kullanılan
enerjinin % 89,9’u fırın ünitesindedir.
Ödülü, MAHMUDİYE Kaynak Suyu Üretim Mühendisi Murat ARSLAN aldı.
Fırın lambaları enerji tasarruflu yeni
dizayn lambalar ve taş yünü malzemesi
Blower Energy Consumption
200
100
80
kWh
150
60
100
40
50
20
0
C1
kWh
Percent
Cum %
reflektörler değiştirilerek ünitenin enerji
tüketimi % 28 oranında azaltılmıştır.
Proje başlamadan önce fırın ünitesi
grubuna analizör takılmış ve düzenli
olarak yapılan ölçümlerde tüketim
162 kWh olarak gözlemlenmiştir. Yeni
dizayn lambaların ve reflökterlerin
değişimi ile bu tüketim % 28 azalmış ve
116 kWh olmuştur.
Yıllık enerji tüketimimiz 240.000 kW
azalmıştır. Bu sayede 149.520 kg karbon
emisyonu engellenip, doğaya 240 adet
ağaç kazandırılmıştır.
0
Oven
164,0
89,9
89,9
Reductor
11,5
6,3
96,2
Other
7,0
3,8
100,0
Şekil 1. Blover Enerji Tüketimi
47
AĞUSTOS 2015
2015 VERİMLİLİK PROJE ÖDÜLLERİ
BASINÇ DÜŞÜRÜCÜ ÜRETİM VERİMLİLİĞİNİN ARTIRILARAK ÜRETİM
MALİYETLERİNİN DÜŞÜRÜLMESİ PROJESİ (YILDIZ GAZ ARMATÜRLERİ A.Ş.)
2015 Verimlilik Proje Ödülleri
“Orta Büyüklükteki İşletme
Kategorisi” Üçüncülük Ödülü
1979 yılında kurulan firmamız, İstanbul
Esenyurt’ta bulunan kendi fabrikasında
kaynak kesme ve ekipmanlarının imal ve
satışını gerçekleştirmektedir.
Küresel rekabetin etkileri, yurt içinde lider
olma rolünün sürdürülmesi ve operasyon
kârlılığının artırılması amacıyla yalın
üretim metotlarının kullanılmasına karar
vermiştir.
Firmamız yalın üretim çerçevesinde;
maliyet azaltma, süreç iyileştirme ve
şirket verimliliğinin yükseltilerek kârlılığın
artırılması sonucunda dünyada kendi
sektöründe önümüzdeki 10 yıl içerinde ilk
10 firma arasına girmeyi amaçlamıştır.
Bu amaç doğrultusunda proje konusu
olarak üretim kapasitemizde % 41’lik paya
sahip olan sanayi tipi yüksek basınç
tüplerindeki gazı istenilen seviyeye
ayarlamaya yarayan Basınç Düşürücü
ürün grubunun imalat ve montaj
proseslerindeki üretim verimliliğinin
artırılmasına belirlenmiştir.
Yapılan çalışmaların neticesinde,
kazanımlar ise şu şekilde gerçekleşmiştir:
• Montaj üretimi kapasite kazanımı 64.800
adet/yıl
• Ciro kapasite artışı 4.500.000 TL’lik
• Üretim ek kapasite kazanımı 75.600
adet/yıl sağlanmıştır.
• Direkt işçilik ücretlerin ciro içindeki payı
ise % 28’den % 20’ye düşürülmüştür.
48
Ödülü, YILDIZ GAZ ARMATÜRLERİ Genel Müdürü Ali Tolga KAYAOĞLU aldı.
İyileştirme Hedef
Konuları
Önceki
Durum
Proje
Hedefi
Ulaşılan
Durum
İyileşme
Miktarı
Kullanılan Teknikler
Akış Gün Süresinin
Azaltılması (gün)
140
105
55
85
Değer Akış Haritalama,
Problem Çözme
Teknikleri, SMED, Hat
Dengeleme, Kanban, SOT.
Montaj Hattı
Üretim Süresinin
Düşürülmesi (sn)
880
648
432
448
Kaizen, Hat Dengeleme,
Problem Çözme
Teknikleri
Günlük Basınç
Düşürücü Üretim
Adedinin Artırılması
(Adet)
480
650
750
270
Görsel Yönetim,
Hat Yönetimi
Gövde Üretim
Süresinin
Düşürülmesi (sn)
33
25
25
7
Makine Adam
Diyagramı, Spagetti
Diyagramı
Verimlilik artırma çalışmalarına ek olarak
imalat bölümünün anlık izlenmesi için
ProVIEW sisteminin ve üretim bölümleri
görsel yönetim sistemlerinin kurulması
gibi üretim takip yönetim çalışmaları,
personel yetkinlik çalışmaları ve proses
süreç iyileştirme çalışmaları da bu projeye
destek amacıyla birlikte yürütülmüştür.
AĞUSTOS 2015
ENJEKSİYON BÖLÜMÜ ENDİREKT
KADRO ORGANİZASYON DEĞİŞİKLİĞİ PROJESİ
(FARPLAS OTO YEDEK PARÇALARI İMALAT, İTHALAT VE İHRACAT A.Ş.)
2015 Verimlilik Proje Ödülleri
“Orta Büyüklükteki İşletme
Kategorisi” Teşvik Ödülü
Projenin amacı enjeksiyon üretim alanında
endirekt kadro olarak adlandırılan kalıp
bağlama, malzeme verme vb.
operasyonları yapan birimler arasındaki
iletişim problemlerini daha basit bir
organizasyon ile azaltmak,
çalışanlarımızın kuvvetli olduğu yönleri
tespit ederek onların bu kuvvetli yönlerini
ön plana çıkarabileceği pozisyonlarda
görevlendirmektir. Basit organizasyonun
oluşmasından sonra kadro ve kademeler
arası çalışan havuzları kurularak,
belirlenen kadroları bir sonraki adım için
sürekli hazırlamak, böylece sürekli
eğitilen ve geliştirilen bir organizasyon
oluşturup fabrikamızın büyüme
noktalarında yetişmiş eleman ihtiyacını
kolayca karşılayabilmektir.
Yapılan çalışmalar sonucu; iki kişi proses
uzmanlığı için teknoloji verimlilik
bölümüne, dört kişi forklift ve malzemeci
olarak depo birimlerine kaydırılmıştır.
Beklemelerin elemine edilmesi sonrası iş
boşluğu oluşan çalışanlarımız da üretim
bölümü içinde üretim operatörlüğü
görevlerine kaydırılmışlardır.
Yapılan çalışmaların etki ettiği diğer
kazanımlar da aşağıda belirtilmiştir.
• Görev tanımları benzer olmasına
rağmen farklı bölümlerde görev almış aynı
işi yapan elamanlar aynı çatılar altında
toplanıp, tek elden yönetimleri
sağlanmıştır.
Ödülü, FARPLAS Genel Müdürü Ali Rıza AKTAY ve Üretim Müdürü Aykut BAŞOL aldı.
• Pozisyonların uzmanlaşması
sağlanmıştır.
• Teknoloji ve Verimlilik bölümüne
kaydırılan proses yönü kuvvetli ustalar
sayesinde takip eden 1 yıl içinde yaklaşık
700.000 Avro’luk çevrim süresi dolayısı ile
de kapasite iyileştirmeleri yaptığı
kaydedilmiştir.
• Üretim kadrosu içinde verilen eğitimler
ile setup operatörleri eşit seviyelere
getirilmiş ve aynı görev tanımını yapan 8
kişinin aynı vardiyada olması sağlanmıştır.
Devamsızlık, hastalık vb. durumlarda
birbirlerinin yerine hızlıca boşluk
dolduracak duruma gelinmiştir.
• Oluşturulan havuz sistemi ile üretim
bölümü içinde bir sonraki göreve hazır
sürekli kadrolar bulundurulmuştur.
Fabrikamızın 2014 yılındaki büyümesi
paralelinde, iki adet takım liderimiz beyaz
yaka vardiya sorumlusu kadrosuna, bir
adet takım liderimiz de yalın üretim
bölümümüze beyaz yaka tekniker, bir adet
takım liderimiz de üretim bölümümüze
üretim sorumlusu olarak kaydırılmıştır.
Beyaz yakaya kaydırılan bu dört
arkadaşımız yerine ve büyüme paralelinde
oluşan iki adet daha takım lideri ihtiyacı
için setup kadrolarımızdan toplam altı kişi
takım liderliğine terfi etmiştir. Bu altı
setup operatörümüz yerine de enjeksiyon
operatörlerimizden yine altı kişi
kaydırılmıştır.
49
AĞUSTOS 2015
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ ALANINDA GÜNCEL GELİŞMELER*
* Bu sayfalar; Avrupa Birliği Uzmanı Sadık Çiçekli, Cenk Ufuk Yıldıran, Kaan Kırtay, Sanayi ve Teknoloji Uzmanı Gökhan Gökçeoğlu tarafından hazırlanmıştır.
50
AĞUSTOS 2015
51
AĞUSTOS 2015
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
52
AĞUSTOS 2015
53
AĞUSTOS 2015
YERLİ TASARIMCI BAŞARI HİKAYELERİ*
ALTERA TASARIM STÜDYOSU
10 yılı aşan deneyimi ile ulusal ve
uluslararası alanda önemli başarılara
imza atan Altera Tasarım Stüdyosu, 2003
yılında Sevin Coşkun ve Mustafa Emre
Olur tarafından ürünlerin görünüş,
kullanım ritüelleri ve etkileşimlerinde
öngörülen çağa yönelik, yenilikçi
değişimlerin yapılması misyonuyla
kuruldu.
Altera Tasarım Stüdyosu, endüstriyel ürün
tasarımı ve tasarım danışmanlığı
konularında hizmet veriyor.
Farklı sektörlerde hayata geçirdiği
projelerde özgünlük, duygu, hayal gücü ve
estetik gibi artistik kavramları ergonomi,
teknoloji, üretilebilirlik ve pazarlanabilirlik
gibi teknik kavramlarla buluşturan üstün
ürünler yaratma vizyonuyla ürün tasarımı
yapıyor.
Altera, teknoloji ve bilgiyi insan odaklı
yaklaşım doğrultusunda yorumlayarak
nitelikli estetik öğelerin fonksiyonellikle
birleştiği, pazarda rakipleri ile rekabet
edebilen yaratıcı ürünler tasarlamayı
*Bu sayfalar, Türk Patent Enstitüsü (TPE) tarafından hazırlanmaktadır.
54
hedefliyor. Aynı zamanda ortaya çıkacak
ürünlerin ergonomisini, üretim kolaylığını
ve malzemesiyle olan ilişkisini de
yönlendiriyor.
Aydınlatma ürün tasarımı, ev ve ofis
mobilya tasarımı, yapı gereçleri tasarımı
ve tıbbi ürün tasarımı ağırlıklı
çalışmalarının yanı sıra, ev gereçleri
tasarımı, kişisel ürün tasarımı, oyuncak
tasarımı ve etkinlik tasarımı alanlarında
da projeler geliştiriyor. Her farklı sektör
için tasarım sürecini ihtiyaçlara göre
AĞUSTOS 2015
yeniden şekillendiriyor ve projeyi konsept
aşamasından üretim aşamasına kadar
taşıyor.
Altera, bir fikri ürüne çevirirken ilk önce bu
ürünün, kullanıcının nasıl bir parçası
olacağını ve ona nasıl bir deneyim
sunacağını kurguluyor. Bir ürünün tercih
edilmesini kullanıcıyla arasındaki deneyim
ilişkisiyle ve ürünün güçlü hikâyesiyle
ilişkilendiren Altera Tasarım; kullanıcı
merkezli, ezber bozan, yaratıcı rekabetçi
düşünce odaklı ürünler tasarlamayı tercih
ediyor.
Bu hedefler ve ilkeler doğrultusunda
tasarım yapan Altera Tasarım Stüdyosu
ulusal ve uluslararası alanda önemli
başarılar elde etti.
Heper+Moonlight Aydınlatma için
tasarladığı “Delight” Led’li Yol Aydınlatma
Armatürü ile son olarak A’Design Award
2015’te Winner Award ve Design Turkey
2014’te Good Design Award ödülünü aldı.
Arlight Aydınlatma için tasarladığı “Eterna”
Modüler Aydınlatma Armatürü ile Design
Turkey 2014’te Good Design Award ve
A’Design Award 2013’te Winner Award aldı.
2010 Design Turkey Ödülleri’nde ise Çebi
Kilit için tasarladığı “Joy Collection” isimli
kulp ve askı koleksiyonu ile Superior
Design Award’a ve Heper+Moonlight için
tasarladığı Wings Led’li Yol Aydınlatma
Ürünü ile de Good Design Award’a layık
görüldü. Altera Tasarım’ın ayrıca İMMİB,
İMİB, İstanbul İç Mimarlar Odası, Delta
Ofis Mobilyası, Mosder, Fiat, DuPont
Corian, IIDA, Lisbon Ideas Challange ve
Core77 tarafından ödüllendirilen birçok
ödülü bulunmaktadır.
55
AĞUSTOS 2015
PROJELER
KARS’IN TARİHİ KİMLİĞİ CANLANIYOR
Osmanlı-Rus Savaşı sonunda 40 yıl Rus
işgalinde kalan Kars’ı askeri vilayet ilan
eden Ruslar, 1878 yılından 1917 yılına
kadar şehirde yeni bir imar çalışması
başlatmışlar. Yeni bir şehir planı kuran
Ruslar özellikle 1706 yılında Rusya’nın
kuzeyinde Baltık Denizi tarafında
uygulanan mimari anlayışı Kars’a
taşımışlar. Hollanda’dan getirdikleri
mühendislere uygulattıkları yeni şehir
planına göre Kars ili, birbirini dik kesen
ızgara planlı caddelerden oluşmuş. Bu
geniş caddelerin üzerine 1890 yılından
başlayarak 1917 yılına kadar Baltık mimari
tarzında düzgün kesme bazalt taşından
tek ya da iki katlı nadir olarak da üç katlı
binalar yapmışlar. Giriş cepheleri yalancı
sütunlar, bordür kabartma taşlarla
süslenmiş ve iç mekânları da genelde
uzunca bir koridor etrafına iç içe açılan
oda ve salonlardan oluşan bu binaların iç
mekânlarında şömine biçiminde PEÇ adı
verilen ısıtma sistemi de dikkat çekiyor.
Büyük bir bölümü tescil edilerek koruma
altına alınan Baltık mimari tarzındaki bu
binaların bir kısmı şahısların mülkiyetinde
konut olarak kullanılırken bir kısmı iş yeri,
bir kısmı da resmi kurum olarak hizmet
veriyor.
“Tarihi Kimliği ile Kars Kenti” Projesi, yerli
ve yabancı turistlerin büyük ilgisini çeken
bu binaların restore edilerek Kars ilinin
sahip olduğu zengin tarihi dokunun
gelecek nesillere taşınmasını amaçlıyor.
Serhat Kalkınma Ajansı (SERKA), Proje
için 2011 yılının Ekim ayında Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı’nın yürüttüğü
Rekabetçi Sektörler Programı’ndan
yararlanmak için başvuruda bulunulmuş.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın
107 proje arasından kabul ettiği ve AB
56
Proje Künyesi
Proje Adı
Tarihi Kimliğiyle Kars Kenti Projesi
Yürütücü Kurum
Serhat Kalkınma Ajansı
Bütçe
9.648.375 Avro
Hedef
Kars ilindeki tarihi sokak ve binalarda cephe iyileştirmeleri ve
çevre düzenlemeleri yapılarak turizme kazandırılması ve eğitim,
danışmanlık faaliyetleri ile tanıtım-promosyon faaliyetlerinin
düzenlenmesi.
Türkiye Delegasyonu’nun onayladığı sayılı
turizm altyapı projelerinden biri olmuş.
Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti mali
iş birliği ile desteklenen Proje kapsamında,
Kars ilindeki tarihi sokak ve caddelerde
iyileştirmeler yapılması, tarihi binalarda
cephe iyileştirmeleri ve çevre
düzenlemeleri yapılması, kültür
varlıklarının ve doğal güzelliklerin ortaya
çıkartılarak turizme kazandırılması için
eğitim, danışmanlık faaliyetlerinin
yapılması, gerekli strateji belgelerinin
hazırlanması, tanıtım - promosyon
faaliyetleri düzenlenmesi hedefleniyor.
Proje ile örnek bir kamu-özel sektör
iş birliği modeli oluşturularak turizme
katkı sağlanacak.
AĞUSTOS 2015
Bu arada bizim Tarihi Kimliği ile Kars
Projesi’nde Ani Harabeleri ile ilgili
çalışmamızda da Ani Ören Yeri koruma
amaçlı imar planı doğrultusunda
hazırlanan Uygulama Projesi’yle
aydınlatma noktaları, yürüyüş yolları, bakı
noktası, bilgilendirme-yönlendirme
levhaları gibi unsurlar da Proje
bütçesinden yapılacak.”
Doç. Dr. Hüsnü Kapu - Serhat Kalkınma
Ajansı Genel Sekreteri
“Bu çok özel bir proje, çünkü başvuran
projeler arasında kabul edilen sayılı
turizm projelerinden biri. Başarısı biraz da
oradan gelir. Arkadaşlarımızın titiz
çalışmaları bu anlamda sonuç verdi.
Temel amacımız; 2023 Türkiye Turizm
Stratejisi ve Kars’ın marka kent kimliğiyle
paralel olarak turizmde rekabet gücünü
artırmak, var olan değerleri, kültürel
varlıkları hem görsel anlamda hem de
altyapı anlamında geliştirerek bu tarihi
kent kimliğini korumak ve bölgeye pozitif
bir değer olarak geri dönüşünü sağlamak.
Bunun dışsal etkisi, faydasını da kentin
sakinlerine geri döndürmek.
Temel amaç bu. Bunun da bütçesi yaklaşık
9,5 milyon Avro. Şu anda o konuda ciddi bir
duyarlılık da var. Öncelikli olarak Ordu
Caddesi’ni seçtik, çünkü orada kamu
binası çok fazla, dolayısıyla müdahale
şansımız da çok. Kamulaştırma
hususunda zorlanmayacağımız bir yer.
Proje tamamlandığı zaman Kars’ta tarihi
ve kültürel dokusuyla yaşayan bir şehir
merkezi ortaya çıkmış olacak. Hem
turistlere hem gelecek nesillere bu
kültürel mirası aktarmış olacağız.
Uğur Çalışkan / SERKA Araştırma,
Strateji Geliştirme ve Planlama
Birim Başkanı
“Tarihi Kimliği ile Kars Kenti” projemiz için
İstanbul Teknik Üniversitesi ile bir protokol
imzaladık. Sayın Rektörümüzü davet ettik,
nezaket gösterdiler, kendisini burada
ağırladık. İTÜ, bir kamu hizmeti olarak bu
projenin bütün teknik çizimlerini üstlendi.
İTÜ Mimarlık Fakültesi ile Şehir ve Bölge
Planlama Bölümü birlikte çalışarak
Kentsel Tasarım Projesi’ni geliştirdiler.
Uygulama projelerini oluşturdular. Öğrenci
grubuyla beraber geldiler ve bir yıldan
fazla çalıştılar. Bütün kenti incelediler.
Hangi alanlarda çöpler toplansın, kar
nerede depolansın, potansiyel yeşil alanlar
nerede olsun, araştırma enstitüleri,
alışveriş ve yeme içme aksları nerelere
konuşlansın, hepsinin çok detaylı
çalışmasını yaptılar. Bir anlamda kentin
fotoğrafını çektiler. 2016’da inşaata
başlamak istiyoruz. İhale dosyalarının
bütün hazırlığını bitirip, 2015 yılını bu
anlamda iyi değerlendirmek istiyoruz. Bir
noktadan başlayıp belli bir standart
yakalarsak şehrin tarihi eski kent denilen
kısmında bu standardı uyarlayabiliriz.
Ondan sonra biz kendi kaynaklarımızla
devam ettirebiliriz.
57
AĞUSTOS 2015
PROJELER
yansıtma açısından çok doğru, mükemmel
bir nokta.
Bakü-Tiflis-Kars demiryoluna varmadan
TANAP Projesi var. Bu Proje ile burada
ciddi bir nüfus artışı olacak zaten, otellere
ihtiyaç olacak. Özellikle beş yıl sonra
demiryolu işlemeye başladığında çok daha
yoğun bir akım olacak.”
Fahri Ötegen - Kars Ticaret ve Sanayi
Odası Başkanı
“Bizim şehrimizde geçim kaynağımızın
yüzde 80’i hayvancılığa dayanıyor, buna bir
şekilde ortak olabilecek tercihen ikinci
geçim kaynağımız ise turizm. Bu açıdan da
düşündüğümüz zaman Avrupa Birliği ve
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın
ortak mali desteğini almaya hak kazanan
bu projenin gerçek anlamda turizme bir
katkı sunacağından eminiz. Yani bu
gerçekten önemli bir proje.”
Yasin Dursun - Kars Kültür Varlıklarını
Koruma Bölge Kurulu Müdürü
Kültür varlığı açısından baktığımızda çok
doğru bir nokta Ordu Caddesi. Bu tam bir
sokak sağlıklaştırması olacak. Hem
sokağın mimarisini hem de siluetini
58
Yusuf Çelik - Otel Müdürü
“Ordu Caddesi’ni tarihi olarak restore
ettikten sonra Kars’ın yöresel ürünleri olan
kaşarı, balı, el işlemeleri, kale bibloları gibi
ürünlerin satıldığı dükkânların bir arada
bulunabileceği bir nokta haline getirmek.
Cazibe merkezi olması. Bunun turizme,
otelcilere yansıması, bize gelen turist
gruplarının tek adres altında her şeyi
bulabilecekleri bir kolaylık sağlar. Şehir
karmaşasından, şehir trafiğinden bir nebze
dahi olsa kurtulurlar. Kullanmış oldukları
transfer araçları için tek nokta, belli
fiyatlar, belli mesafeler hepsi belli bir
düzen içinde olacak. Bu Proje’yle ilgili
eğitimler, toplantılar olacak. Bu toplantılar
süresince Kars şehrimizde bulunan
otellerde konaklamalar, toplantılar
yemekler organize edilecek; ticari açıdan
bir gelir kaynağı olacak. Şehrimiz için
büyük bir gelir kaynağı olacak. Biz de
üzerimize düşen ne varsa yapmaya
hazırız.”
AĞUSTOS 2015
59
AĞUSTOS 2015
SUMMARY
INDUSTRIAL STRATEGIES
Industrial Strategy,
sector-specific strategies and
long-term vision of industry
There is a rapid transformation in the
world, from industrial society to
information society, from labour intensive
technology to high-tech and from national
economy to global economy. In this new
order, countries with information
production and information management
activities have competitive advantage on a
global scale. Without information
production and information management,
the countries are out of the race in global
competition conditions. When this process
is taken into consideration, it is seen that
industry is the leading sector in developed
countries. It is important for Turkey to
accelerate development of manufacturing
industry, and to increase the share of
high-tech value-added products in its
exports and production in order to be high
income economy avoiding middle income
trap.
The Ministry of Science, Industry and
Technology carries out its activities in
accordance with the vision of ‘lead the way
in making Turkey one of the ten most
developed countries in the world with its
strong competitive economic structure
based on innovation, entrepreneurship,
and high-tech value-added production’. In
order to realize this vision, development of
policies, strategies, plans, programs and
ensuring their implementation is among
the important activities of the ministry.
60
Industrial Strategy Document of
Turkey (2015-2018)
The fact that 94 % share of manufacturing
industry in Turkey’s total exports shows
that Turkey is an industrialized country.
However, substantial part of our industry
currently has low tech and produces low
added-value and this structure is not in
accordance with competitive industry.
Policies aimed at changing technological
structure of industry require long-term
evaluation process. In this sense,
implemented policies and their outputs of
the last fifteen years concerning transition
of the industry from low tech products to
medium tech products would be an
instructive policy instrument in transition
period of Turkish industry to high-tech
production. The priorities of Turkish
industry are domestic production,
technologic production and cleaner
production.
Industrial Strategy Document of
Turkey (2015-2018) is approved by
High Planning Council
Industrial Strategy Document of Turkey
(2015-2018) has been approved by High
Planning Council with its decision dated
18.06.2015 and numbered 2015/24. The
principal axis of the document is domestic,
innovative and cleaner production. The
strategic targets of the document are;
‘development of high-tech and valueadded domestic production ,
‘transformation of industrial structure to
competitive, green and resource-efficient
one’ and ‘development of industry in terms
of supporting social and regional
development with qualified workforce’.
Evaluation of ‘EU 2020 Strategy
and Industrial Policy’ and its
impact on Turkey’s industrial
policy
As a general review, EU 2020 Strategy and
industrial policy have ambitious targets.
One of the primary threats that prevent EU
from attaining its goals is the evergrowing competitive power of developing
and rising economies. Second threat is the
risk of falling short of resources in
reaching strategic targets because of
budget cutting in EU economies and
investments for maintaining budget
discipline. Third threat is the risk of a
single approach in economic measures for
many countries with different economic
structures.
Turkey is inevitably affected from EU 2020
Strategy as a candidate country and it is
integrated with EU economically through
customs unions. Since the share of EU in
total trade rate of Turkey is more than
40%, Turkey has to take EU Strategy into
account. In this regard, Industrial Strategy
Document of Turkey (2015-2018)
corresponds with industrial policies of EU
and Turkey. Tenth Development Plan of
Turkey is adapted with EU 2020 Strategy
and Industrial Policy to a large extent.
Development of scientific and
technological policy in use of
renewable energy in industrial
sector
Turkey is an economy in transition that has
diversified dynamics in terms of its young
population and progressive production and
AĞUSTOS 2015
technological infrastructure. These
dynamics stir up incremental growth in
Turkey’s energy need. Furthermore,
forward projections indicate population
increase and economic growth and this
situation results in national power supply.
On the other hand, the share of external
sources in energy supply is 72 % due to
high energy demand .These resources are
fossil fuels as petrol, natural gas and coal.
High dependence on foreign sources in
energy carries risks with regard to power
supply security at the first stage and this
external dependence affects production
and other sectors seriously.
17th World Productivity Congress
will be held in October, 19-21,
2015 in Canada
17th World Productivity Congress will be
held in October, 19-21, 2015 in Halifax,
Canada. Main theme of the congress is
‘Big Data for Productivity’ and its motto is
‘everything changes’. The congress is
organized by collaboration of World
Confederation of Productivity Science
–Turkey is a member of the confederation-,
Big Data Analysis Institute, Digital Nova
Scotia and T4G Limited. This congress
brings together more than 800 people
including academicians, world leaders and
specialists. They would question place of
big data analysis in productivity on areas of
economic growth, intelligent cities, big
data processing applications in public and
private sector, transportation, agriculture,
aerospace industry, human resources,
health and climate change. They would
search answers to the question of ‘how
can big data and data science be used for
productivity?’
Turkey’s Strategic Document and
Action Plan in Sectors of Textile,
Ready-Made Clothing, and
Leather Products
Textile, ready-made clothing and leather
products are Turkey’s primary sectors in
manufacturing industry, production and
exports in global competition. Global
economic crisis in 2008 had an impact on
every sector including textile, ready-made
clothing and leather products. At this
point, ‘Strategic Document for Textile,
Ready-Made Clothing, and Leather
Products Sectors’ which has been
prepared by coordination of the Ministry of
Science, Industry and Technology, was
implemented successfully in 2008-2010.
This document has been the first sectorspecific strategic document in industry
that was carried out with collaboration of
Turkey’s public and private sector and this
document contributed to accordance of
the sector to competitive environment.
61
AĞUSTOS 2015
SANAYİ GÖSTERGELERİ / INDUSTRY INDICATORS
Sanayi Üretim Endeksi (2010 Ort.=100) - İmalat Sanayi Üretim Endeksi (2010 Ort.=100)
Industrial Production Index (2010 Avg.=100) - Manufacturing Industry Production Index (2010 Avg.=100)
Kaynak: TÜİK - Source: TurkStat
İmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranı (%)
Capacity Utilization Rate of Manufacturing Industry (%)
62
Kaynak: Merkez Bankası - Source: Central Bank of The Republic of Turkey
AĞUSTOS 2015
BİLİM VE TEKNOLOJİ GÖSTERGELERİ / SCIENCE and TECHNOLOGY INDICATORS
Türkiye ve Seçilmiş OECD Ülkelerinde 1000 Çalışan Başına Araştırmacı Sayısı (Tam zaman eşdeğeri) (2013)
Total Researchers Per Thousand Total Employment in Turkey and Selected OECD Countries (Full time equivalent) (2013)
Türkiye ve Seçilmiş OECD Ülkelerinde Toplam Araştırmacı Sayısı Yıllık Büyüme Oranı (Tam zaman eşdeğeri) (2013)
Total Researchers Annual Growth Rate in Turkey and Selected OECD Countries (Full time equivalent) (2013)
Kaynak: TÜİK, OECD MSTI - Source: TurkStat, OECD MSTI
Türkiye'de ve Seçilmiş OECD Ülkelerinde Toplam Araştırmacı Sayısı (Tam zaman eşdeğeri) (2002 - 2013)
Total Researchers in selected OECD Countries and Turkey (Full time equivalent) (2002 - 2013)
Türkiye'de Toplam Araştırmacı Sayısı Yıllık Büyüme Oranı (Tam zaman eşdeğeri) (2013)
Total Researchers Annual Growth Rate in Turkey (Full time equivalent) (2013)
Kaynak: TÜİK, OECD MSTI - Source: TurkStat, OECD MSTI
63
AĞUSTOS 2015
ULUSAL VE ULUSLARARASI VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİ
NATIONAL and INTERNATIONAL PRODUCTIVITY STATISTICS
İmalat Sanayi Verimlilik Değişimleri (Yıllık ve Üç Aylık) ve Üç Aylık için Eğilimler
Productivity Changes in Manufacturing Industry (Annually and Quarterly) and Trends for Quarterly Data
Kaynak: Türkiye Ulusal Verimlilik İsta s kleri ve EUROSTAT - Source: Na onal Produc vity Sta s cs of Turkey and EUROSTAT
Seçilmiş Avrupa Ülkeleri Son Dört Çeyrek Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi Ortalaması ve Ortalama Yıllık Değişim Oranları /
Index of Production Per Person Employed; Average of Last Four Quarters and Annual Average Rate of Growth For Selected European Countries
Kaynak: Türkiye Ulusal Verimlilik İsta s kleri ve EUROSTAT - Source: Na onal Produc vity Sta s cs of Turkey and EUROSTAT
64
ULUSAL VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİ / NATIONAL PRODUCTIVITY STATISTICS

Benzer belgeler